You are on page 1of 15

10.

SINIFLAR İNGİLİZCE DERSİ


DEFTERE YAZILMASI İÇİN VERİLEN ÖDEVLER

“HAVE” ve “HAVE GOT” KULLANIM FARKI

I have got a cat. (Ben bir kediye sahibim.) I have a cat. (Ben bir kediye sahibim.)

I haven’t got a cat. (Ben bir kediye sahip değilim.) I don’t have a cat. (Ben bir kediye sahip değilim.)

Have you got a cat? (Bir kediye sahip misin?) Do you have a cat? (Bir kediye sahip misin?)

She has got a cat. (O, bir kediye sahip.) He has a cat. (O, bir kediye sahip.)

She hasn’t got a cat. (O, bir kediye sahip değil.) He doesn’t have a cat. (O, bir kediye sahip değil.)

Has she got a cat? (O, bir kediye sahip mi?) Does he got a cat? (O, bir kediye sahip mi?)

“UNIT 1 VOCABULARIES WITH MEANING AND EXAMPLES “


“PRESENT SIMPLE TENSE (GENİŞ ZAMAN)”
PRESENT CONTINUOUS TENSE (ŞİMDİKİ ZAMAN)

“WRITING HOMEWORK”

Englishhood Student’s Book 1A – Write a paragraph about your favourite schoolday.

“WRITING HOMEWORK”

Englishhood Student’s Book 1B – Write a paragraph about your favourite relations.


“STATE VERBS (NON PROGRESSIVE VERBS / NON ACTION VERBS)”
(Present Continuous Tense ile kullanılmayan Fiiller)
Hear-Duymak Believe - İnanmak
Amaze -Şaşırtmak, hayran bırakmak Desire - Arzu etmek
Astonish -Şaşırtmak, hayret ettirmek Know - Bilmek
Envy-İmrenmek, gıpta etmek Realize - Farkına varmak
Fear-Korkmak Recognize -Tanımak
Hate-Nefret etmek Understand - Anlamak
Like-Hoşlanmak Belong- Ait olmak
Love-Sevmek Own - sahip olmak
Dislike -Sevmemek, beğenmemek, hoşlanmamak Possess -Elinde bulundurmak
Mind-Aldırmak, aldırış etmek, önemsemek Exist -Var olmak, bulunmak
Need-İhtiyacı olmak Matter -Önemi olmak
Please-Memnun etmek, hoşnut etmek Owe - Borçlu olmak
Prefer-Tercih etmek Resemble -Hatırlatmak, anımsatmak
Surprise-Sürpriz etmek Seem - Gibi görünmek, benzemek

Bazı fiiller hem durum hem de hareket fiili olabilirler. Fakat bu durumda anlamları da değişir:

HAVE

 “Sahiplik” anlamına gelirse durum fiili olur.


I have a cat. (Bir kedim var./Bir kediye sahibim.)
My sister has a good job. (Kız kardeşimin iyi bir işi var./Kız kardeşim iyi bir işe sahip.)
The book has nice exercises. (Kitapta güzel alıştırmalar var./Kitap güzel alıştırmalara sahip.)

 Hareket fiili olarak kullanıldığında ise anlamı değişmektedir.


I’m having breakfast at the moment. (Şu anda kahvaltı yapıyorum.) (“Have” burada “eat” yani
“yemek” anlamında kullanılmıştır.)

Amy is having a bath. (Amy banyo yapıyor.)  (“Have” burada “banyo yapmak” anlamındadır.)

THINK

 “Fikir belirtmek” anlamında kullanılırsa durum fiili olur.


I think Mike doesn’t like school. (Bence Mike okulu sevmiyor.)  (Burada “think”, “in my opinion” yani
“bence” anlamında kullanılmıştır.)

 “Düşünmek” anlamında kullanılırsa hareket fiili olur. Düşünmek, bir prosestir ve dolayısıyla
hareket fiilidir.
I’m thinking about my childhood right now. (Şu anda çocukluğumu düşünüyorum.)

SEE

 “Görmek” ya da “anlamak” anlamında kullanılırsa bir durum fiilidir.


Do you see the bird in the tree? (Ağaçtaki kuşu görüyor musun?)
I see what you mean. (Ne demek istediğini anlıyorum.)

 “Görüşmek”, “randevulaşmak” anlamında kullanılırsa bir hareket fiili olur.


I’m seeing my girlfriend this afternoon. (Bu öğleden sonra kız arkadaşımla görüşeceğim.)

SMELL
 “Kokmak” anlamına gelirse durum fiilidir. Ör: The flower smells great. (Çiçek harika kokuyor.)
 “Koklamak” anlamına gelirse hareket fiilidir. Ör: Why are you smelling the fish? (Neden balığı
kokluyorsun?)

TASTE

 “Tada sahip olmak” anlamına gelirse durum fiilidir.


Örnek: The soup tastes awful. (Çorba korkunç bir tada sahip./Çorbanın tadı iğrenç.)

 “Tadına bakmak” anlamına gelirse hareket fiilidir.


Örnek: She is tasting the soup. (Çorbanın tadına bakıyor.)

LOOK

 “Görünmek” anlamına gelirse durum fiilidir. Örnek: You look great. (Harika görünüyorsun.)
 “Bakmak” anlamına gelirse hareket fiilidir. Ör: Why are you looking at me? (Niye bana
bakıyorsun?)

BE

 “Olmak” anlamına gelirse durum fiilidir.


Becky is childish. (Becky, çocuksu.)  (Çocuksuluk onun bir karakteri.)

 “Davranmak” anlamına gelirse hareket fiilidir.


Why are you being so childish? (Neden böyle çocukça davranıyorsun?)  (Şu anda çocukça davranıyor,
normalde çocuksu değil.)

FEEL

 “Fikir belirtmek, düşünmek” anlamında kullanılırsa durum fiilidir. (I think, I see, I believe…)
I feel that you are angry. (Kızgın olduğunu düşünüyorum.)

 “Fiziksel durum” ile ilgiliyse hem durum hem de hareket fiili olarak kullanılabilir.
How do you feel? I feel sick/angry. (Nasıl hissediyorsun? Hasta/kızgın hissediyorum)

How are you feeling? I’m feeling sick/angry. (Nasıl hissediyorsun? Hasta/kızgın hissediyorum)

EXERCISES:
1. The flowers ………… …………… very nice. (smell)
2. Give me 10 minutes! I …………………. lunch right now. (have)
3. That couch …………………. so comfortable. (look)
4. My friend …………………… a house in Miami. (have)
5. I …………………….. I am going to retire next year. (think)
6. What are you doing? I …………….. every flower in my backyard. (smell)
7. I ………………….. what you mean. (see)
8. I am looking at her right now because she …………..…. beautiful in that dress. (look)
9. ……………………………….. my help? (you/need)
10. She ……………………….. at the boy behind you. (look)
11. The soup ……………………. amazing. (taste)

“UNIT 2 VOCABULARIES WITH MEANING AND EXAMPLES “


NOTE: ENGLISHHOOD WORKBOOK – UNIT 2, EXERCISE 4
Sınavda writing topic (Gelecekteki hayatınız) vb şekilde karşılaşılabilecek bir alıştırma olduğu için ekran
görüntüsü aldırıldı. Dileyenler defterlerine not olarak yazacaklar.

FUTURE TENSE (WILL / WON’T)

APPEARANCE & PERSONALITY


PHYSICAL APPEARANCE:
Hair: Height & Weight:
Long: Uzun (saç) Tall: uzun (boylu) Eye: Age:
Short: Kısa (saç) Short: kısa (boylu) Blue: mavi Old: Yaşlı
Curly: Kıvırcık saç Medium-height: orta Green: yeşil Young: Genç
Wavy: Dalgalı saç (boylu) Hazel: ela Middle-aged: Orta yaşlı
Straight: Düz saç Overweight: Aşırı kilolu Brown: kahverengi
Ginger: Kızıl Saç Fat: şişman Black: siyah
Blonde: Sarışın Plump: balıketli/tombul Slant: Çekik (göz)
Fair: Kumral Slim / Thin: ince, zayıf
Dark: Koyu Skinny: sıska
Light: Açık Well-built: yapılı, kaslı

PERSONALITY ADJECTIVES (Kişilik Sıfatları):

Alone: yalnız Friendly: arkadaş canlısı Punctual: dakik


Angry: öfkeli Forgetful: unutkan Outgoing: girişken, dışadönük
Attractive : alımlı, çekici Foxy: kurnaz Quiet: sessiz
Beautiful: güzel Funny: komik, eğlenceli Reliable: güvenilir
Boring: sıkıcı Generous: cömert Rude: kaba
Bad-tempered: huysuz Handsome: yakışıklı Sensitive: Hassas
Good-tempered: iyi huylu Happy: mutlu Selfish: bencil
Careful: dikkatli Hardworking: çalışkan Social: sosyal
Careless: dikkatsiz Helpful: yardımsever Stingy / Mean: cimri
Cheerful: neşeli Honest: dürüst Stubborn: inatçı
Close: yakın (arkadaş) Impatient: sabırsız Shy: Ürkek, çekingen
Clumsy: beceriksiz, sakar Intelligent: zeki Talkative: konuşkan
Confident: Kendine güvenen, Jealous: Kıskanç Thoughtful: Düşünceli
emin Kind: nazik Ugly: çirkin
Creative: yaratıcı Lazy: tembel
Cute: şirin Liar: yalancı
Depressed: karamsar, canı sıkkın Lovely: sevimli
Easygoing: uyumlu Patient: sabırlı
Energetic: enerjik Polite: kibar

 Kişinin fiziksel özelliklerinden bahsederken have got / has got yapılarından yararlanırız.

She has got long straight fair hair and blue eyes. (O, düz, sarı saçlara ve mavi gözlere sahip.)
They have got short curly hair. (Onlar, kısa, kıvırcık saçlara sahip.)
He has got a beard and moustache. (O, bir sakal ve bıyığa sahip.)

 What does/do …. (özne) …. look like? sorusu ile kişinin fiziksel özellikleri öğrenilir.

What does he look like? (O, nasıl görünüyor?) - He has got short wavy black hair.
What do they look like? (Onlar, nasıl görünüyorlar?) - They are beautiful with wavy hair.

 What is/are … (özne) …… like? sorusu ile karakter özellikleri sorulur. Cevapta özellikleri belirten
sıfatlar kullanılır.
What is Robert like? (Robert nasıl biridir?) - He is very energetic. (O, enerjiktir.)
What is your father like? (Baban nasıldır?) - He is slimmer than my mother. (O, annemden daha
zayıftır.)

“WRITING HOMEWORK”

Englishhood Student’s Book 2A – Write a paragraph about your life when you’re 30 years old.

“BE GOING TO”


Englishhood Student’s Book – Unit 2B – Page 37 – Listening Transcript

WhatsApp’tan gönderildi. Writing ve speaking alıştırması için kaydetmeleri istendi.

(Dileyen deftere yazabilir. Zorunluluk yok.)

Çünkü derste wiritng ve speaking yapılamadığı için dinleme metni üzerinden çalışmaları istendi.

FUTURE FORMS
WILL BE GOING TO

PRESENT SIMPLE T. PRESENT CONTINUOUS T.

WILL / WON’T

 Tahminde bulunurken kullanılır. (Prediction)


 Konuşma anında verilen/alınan kararlardan bahsederken kullanılır. (Anlık karar) (Instant decision)
 Söz verirken kullanılır. (Promises)
 Teklifte bulunurken kullanılır. (Offer)
 Öneride bulunurken kullanılır. (Suggesstion)
 Ricada bulunurken kullanılır. (Request)
 Gelecek hakkında tahminde bulunurken kullanılır.
 I think/believe/suppose/guess/hope/promise , I am afraid/sure , maybe/probably/perhaps vb
kelimeler bu yapı ile kullanılır.

o I think she will be a good mother.


o - Can you give me the book please? – Ok, I will.
o I will help you with your Maths homework.
o Will you marry me?
o Will / Shall we go to the cinema?
o Will you open your books please?
BE GOING TO

 Konuşma anında bir kanıta dayanarak gelecek ile ilgili yorum/tahmin yaparken kullanılır.
(Prediction)
 Gelecek ile ilgili planlardan, isteklerden/niyetlerden ve gerçekleşeceğine kesin gözüyle bakılan
olaylardan bahsederken kullanılır. Önceden planlanmış, niyetine girilmiş durumlarda kullanılır.
(Plans, Intentions)

o Hey look at the clouds! It is going to rain.


o Are you going to come to the party tomorrow?

PRESENT SIMPLE TENSE (with future meaning)

 Saati, günü vb planlanmış resmi durumlar yani belirli bir programa/zaman çizelgesine göre
gerçekleşen durumlardan bahsederken kullanılır. (Timetabled events)

o The bus leaves at 4 o’clock.


o Our exam starts at 9 o’clock tomorrow morning.

PRESENT CONTINUOUS TENSE (with future meaning)

 Ayarlaması yapılmış planlardan bahsederken kullanılır. (Arranged plans)

o I’m flying to Newyork next week.


o She is seeing her dentist tomorrow.

Fill in the blanks with the correct “FUTURE FORMS”:


(Will / Be going to / Present Continuous T. / Present Simple T.)

1. I haven’t seen him for a long time but I think I will recognize him.

2. A: I need some tokens to telephone my friend.


B: I will give you some.

3. I got the plane tickets. I am flying on Sunday.

4. A: Have you got any plans for the summer?


B: Yes, we are going to go to Italy in June.

5. Don’t play with those matches; you are going to burn yourself.

6. A: Whose is that night dress?


B : It’s mine. I am going to wear it at John’s graduation party.

7. A: Why did you call your grandma?


B: I am going to visit her at the weekend.

8. I don’t know the meaning of this word so I will look it up in the dictionary.

9. Look out! You are going to hurt yourself with that knife.
10. A: I’ve got a terrible headache.
B: Have you? Wait there and I will get an aspirin for you.

11. Mother: Your face is dirty.


Child : All right. I will wash it.

12. A: What time does the next bus arrive?


B: 13 minutes later.

13. Will you open the door for me, please?

14. We’re early. The film starts at 2:30. Why don’t we go and have something to drink?

You might also like