You are on page 1of 135

Sadece İncelemek İçindir

Ücreti Yoktur
İnceledikten Sonra Siliniz ve Bulursanız Satın Alınız.

Levent Şahverdi Arşivi


Bu kitabın yayın hakları

Analiz Basım Yayın Tasarım Uygulama Ltd. Şti.nindir.

Birinci Basım: Ekim 1998


Dizgi ve Teknik Hazırlık: Analiz Basım Yayın

Baskı: Sistem Ofset

ISBN: 975-343-24 1-0

KAYNAK YAYINLARI: 264


IQ\YNDJ<
YAYINIAAI

ANALİZ BASIM YAYIN TASARIM UYGULAMA. LTD. ŞTİ.

İstiklal Caddesi 184/4 80070 Beyoğlu İstanbul

Telefon: (0212) 252 21 56 - 99 Faks: (0212) 249 28 92

Levent Şahverdi Arşivi


il

ATATURK
Seyahat Notlan
1930-1931

Yayına Hazırlayan: Gürbüz Tüfekçi

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
İÇİNDEKİLER

Sunuş 11

SEYAHAT NOTLARI SAFHA: I 23


Başlangıç 25
1. Ziraat 27
A- Hububat Mahsulü 27
B- Mücadele 28
C- Tütün 29
D- Arazi Tevzili 30

il. Vergiler 32
A- Arazi Vergisi 32
B- Sayım 33
C- Musakkafat Vergisi 34
D- Kazanç Vergisi 35
E- Damga Vergisi 36
F- Muamele Vergisi 37
G- Yol Vergisi 39

ili. Gümrük İşleri 40

iV. Müteferrik Notlar 43


1- İktisat 43
2- Maarif 44
3- Adliye 44
4- Sıhhiye 45
5- Maliye 46

Levent Şahverdi Arşivi


V. Son Mutalealar 47
İdare ve Adliyenin Teşriki Mesaibi 47
Halk Şikayetleri 48
İskan ve Evtacı Eramil Maaşları Meseleleri 49
Gayri Mubadiller İşi 50
Mektep İhtiyacı 50
İlk Tedrisat 51
Haksız Şikayetler 51
Haksız Şikayetler Hakkında Bazı Misaller 52
Köylü Tasarrufu ve Ev Sanayii 52

VI. Seyahatin İkinci Devresine Kalan İşler 53


vrr. Zeyl 54

SEYAHAT NOTLARI SAFHA: II 65

1. Başlangıç 67
IJ. Mali Meseleler 68
A- Vergiler 68
B- Gümrükler 75

III. İdare ve Adliye 78


Mülki Teşkilat 78
Vali Selahiyeti 79
Umumi Müfettişlikler 80
Teftiş 81
Balıkesirde
82
Mersinde
83
Silifkede
83
Antalyada
83
IV. Maarif
88
V. Sıhhiye
90
VI. Nafıa
91

Levent Şahverdi Arşivi


vıı. iktisat 93
Deniz Ticareti 95

VIII. Kredi Meselesi 97


A- Zirai Kredi 97
B- Sanayi Kredisi 1 02
C- Ticari Kredi 1 03
D- Emlak (Kredi Fonsiye) 1 03

IX. Kooperatifler 105


Zirai Kredi Kooperatifleri 106
Satış Kooperatifleri 1 07
Hülasa 1 10
İstihlak Kooperatifleri 111
Diğer Sınıflar 111
Küçük Esnaf ve Sanatkarlar 111
Amele 111
Serbest Meslek Sahipleri 1 12
Büyük İş Sahipleri 1 12
Sınıflar Arasında ı'ı2

Netice ve Hülasa 1 13
Kredi 1 16
İstismar 1 17
Mensucat 1 18
Harici Ticaret 1 18
Tasariuf, Harici Borçlar 1 19
Ana Program 1 19

Zeyil 121

SÖZLÜK 133

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
20 Mart 931

Gazi H::.. Tetkiklerine ait ilk raporu lıa::.ırladılar.

Ankara ( 19) (Telefonla) -A11adolıı'daki soıı tetkik seyalıaıi


esnasında vııkıı bulan miişalıede ve intibalarını tesbit ile
meşgul olan Ged Hazretleri, ilk raporlarım lıa::.ırlayarak
Halk Fırkası'11a vermişlerdir.

Gazi Hazretleri, elyel'/11 tetkik seyalıatleri11iıı ikinci saf­


lıasıııa ait raporlarıııı /ıazırlaıııakla ıııeşgııl bulııııııyorlar.
Bıı raporırıı ela ikmali yakıııda bitecektir. Biiyiik Gazi'11in
kıymetli ve ni'ıfız görii,r ııe intibalarım ilıtiva edeıı bıı ra­
porlar, Hilafet ve Fırka'11111 mesaisi içiıı direktif olacaktır.

Milliyet gazetesi, 20 Mart 1931

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
SUNUŞ

Bir Gezinin Sosyokültürel Anatomisi

Gazi Mustafa Kemal, cumhurbaşkanlığı süresince sık sık yurt ge­


zisine çıkmıştır. Bu geziler, "tetkik ve inceleme" ya da "açılış" amaçlı
"törensel" gezilerden değildir. Gazi, çoğunlukla "devrinıler"in doğrudan
halka anlatılarak başlatılması ya da sonuç ve etkilerinin gözlemlenmesi
için geziye çıkmıştır. Kimi kez de bu geziler, ülkedeki devrim karşıtı bir
hareket nedeniyle "duruma vaziyet etnıe ye sorunu yerinde incelemeye
" ,

ve soruna el koymaya yöneliktir.


Geziler kadar, gezinin yapıldığı dönemdeki olaylar da önemlidir.
Gazi, 1 930 yılının son ve 1 93 1 yılının ilk ayları içinde iki yurt ge­
zisi yapmıştır.
Birinci gezi, l 7 Teşrinisani (Kasım) 1930-6 Kanunusani (Ocak)
1 931; ikinci gezi 26 Kanunusani (Ocak)-2 Mart l 931 tarihleri ara­
sındadır.
Okuyacağınız raporlar, TBM M tutanak yazıcılarınca not olarak
tutulmuş, gezi sonunda Gazi'nin gözetimi altında temize çekilerek
başbakana ve diğer ilgililere ulaştırılmıştır.
Gezi süresince değişik konular üzerinde durulmuş, Türkiye'nin o
günlerde içinde bulunduğu koşullar, yaşanan olaylar ve sonuçlan
ayrıntılarıyla değerlendirilmiştir. Zaman zaman, karşılaşılan sorunun
önem derecesine göre doğrudan başbakana uyarıcı bilgiler verilmiştir.
Sade bir dille; o günlerdeki dilde yenileştirme çabalarına uygun
biçimde kaleme alınan gezi raporları, bugüne kadar bir bütün olarak
yayımlanmamıştır.

ıı

Levent Şahverdi Arşivi


Bu notlarla l 983'te tanıştım. 12 Eylülcü "Ko11sey"e, ilk günden beri
sürdürdüğü "Atatiirkçii" (!) söyleme uygun ve o günlerin heyecanlı
havasına koşut olarak, 1 983'te, Cuınhuriyet'in ilanının 60. yılının farklı
bir biçimde anılması gerektiği duyurulmuştu.
Konsey'in "kımnay karargahı", anma gününün önemini çok iyi kav­
ramış, aydın ve bilgili kişilerdi. Onlarla iletişim kurdum. "Maziye akıp
giden lıer 011 yılda" Cumhuriyet'in kuruluş gününün büyük coşkularla
kutlanmasını dileyen Gazi'nin bu isteği yerine getirilebilirdi. Öyle bir iş
yapılmalıydı ki, daha öncekilerden ayrıcalığı hemen anlaşılmalıydı.
Önerim şu oldu: "Atatiirk'ii11 okuduğu kitapları yayımlayalım."
Müze Köşk'te ve Anıtkabir'de bulunan ve 1968'den bu yana tanıyıp,
bir kesiminin adını İstanbul Üniversitesi Sosyal Antropoloji ve Etnoloji
bölümü lisans tezimin sonuna eklediğim listedeki kitaplar arasında,
Atatürk tarafından satır altı çizilmiş ve üzerine notlar düşülmüş say­
faların fotokopileri kitap haline getirilebilirdi. 1
Bugün hiila saygıyla andığım (E) Org. Necdet Üruğ ve (E) Org:
Necdet Öztorun'un destekleriyle, bu öneri Konsey tarafından kabul
edildi. Birçok bürokratik işlem ve aşama sonunda, Atatürk'ün ki­
taplığına ve orada.ki belgelere ulaşabildim.2
Elinizde bulunan, rapora dönüştürülmüş gezi notları, o günlerdeki
araştırmalardan arşivimde yerini almış dosyalardandır.
Gezinin yapıldığı tarihler göz önüne alınınca, insan ilk bakışta, 1929
ekonomik bunalımının Türkiye halkı üzerindeki etkilerinin araştırıldığı
duygusuna kapılıyor. Oysa, 1 930 ve öncesinde yurdumuzda yaşanan
birbirinden çaıpıcı olaylar incelenince, bu gezinin sadece "geldim, gör­
diim, de11 di11ledim "den çok öte anlamlar taşıdığı görülebiliyor. Kuşku­
suz, ekonomik sorunlar da gereken önemle ele alınarak, Türkiye halkı­
nın içinde bulunduğu toplumsal koşulların tümü inceleniyordu; ama ön­
de tutulan bir olgu vardı ki, hiçbir zaman göz ardı edilemezdi: "Hakimi­
yet, kayıtsız şartsız milletindir."

l Söz konusu lisans ıezi. Aıatiirk'i/11 Dii,riiııce Yapısı adıyla, Tes-lş Federasyonu tarafından
1981 'de yayımlanmış. 1983-1987 yıllan anısında iki basıııu daha yapılmış. J 983'ıe Kara
Kuvveıleri Komuı:ınlığı'nca askeri okulların kaynak kitaplan ara.�ına alınmıştır.
2 Ataıiirk'ii11 Okııdıığıı Kiıaplar. Cumhuriyet'in 60. Yıl Aıınağnnı olarak iki cilt halinde iş
Bankası'nca basılnuştır. 1. cildi 1983; 2. cildi 198.5'tc yayıml:uıınıştır.

12
Levent Şahverdi Arşivi
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu (banisi) Gazi Mustafa Kemal Ata­
türk, "Osmanlı iinımeti"ni, emperyalistlerin mandacı baskı yönetiminden
kuı1ararak bağımsız, laik bir devlet yönetimi başlatmıştı.
Osmanlı'da egemen, Allah'ın yeryüzündeki gölgesi, Müslümanların
halifesi (Halifeyi ruyf zenıiıı-i nıiislimin, Zillııllah fil cilem) olan padi­
şahtır. İmparatorluk halkı, kutsal kitap kökenli kural ve yasalarla "şeriat"
hükümlerine göre yönetilmekte olan "iimmet"ten oluşmaktadır. Şeriatçı­
ya göre, egemenlik "Alla/ı"tadır. Her iş ve eylem, Allah'ı memnun etmek
için yapılmaktadır. Değil i nsanların; ne yönetenin, ne de yönetilenin öz­
gür olarak hareket etmesine olanak vardır. İnsanların doğumu da, ölümü
de Allah'tandır.
23 Nisan 1920, bu egemenliğin şeriatçıların elinden alınıp, ulusa ve­
rildiği gündür. Bu olgunun kabul edilerek benimsenmesini sağlamak
amacıyla bir devrim yapılmış ve bu devrimi güçlendirecek yasalar
çıkarılmıştır.
Büyük Millet Meclisi'nin açılışını izleyen bir hafta içinde iki temel
konu yasalaşır: Birinci konu, ulusun ve devletin yaşama gücünün ekono­
mik kaynağı; vergi (Ağnam Yasası, 110. 1 ) ; ikinci konu ise, egenıenliğiıı
ıılıısta oluşunun güvencesini sağlayıcı nitelikte Hıyanet-i Vataniye
Yasası dır. 3 (110. 2.)
'

Devrimin kökeni, bireyin "iıısa11 olarak yaşamak" hakkına dayanır.


Bu da, devletin ekonomik bağımsızlığı ile bireyin eşitliği ve özgür­
lüğüdür. Devrim yasaları, yaşamak hakkının doğal bir olgu olduğunu pe­
kiştirecek niteliktedir. "Doğmak )'a/ıııt doğmamak iıısamıı elinde değildir
ve olnıanııştır. '4 Herkes anasından eşit olarak doğar; kimse omzunda bir
rütbe, adının başında yapay bir sanla doğmaz. Bu nedenlerle yaşamak
hakkını, "eşit ve özgiir olarak kullannıa" hakkına sahiptir. Devlet, bu
eşitlik ve özgürlüğü yasalarla sağlamak, bireyin özgür insan olarak yaşa­
masını gerçekleştirecek biçimde desteklemekle yükümlüdür.
Gazi, toplumun içinde insanları birbirine bağlayan harç olarak ulıı­
.salcılığı kullanmış; ulusalcılık tanımına özgürlük ve eşitliği yerleştir­
miştir:

3 Hıyanet-i Vataniye Yasası. 1991'de Turgut Özal tarafından kaldırılmıştır.


4 Atatürk, Mede11i Bilı:iler, s.50.

13
Levent Şahverdi Arşivi
"Ulusalcılık konusu, bireysel ve ortaklaşa özgiirliik sorunııdıır...
Söz ko1111s11 özgiirliik, sosyal ve uygar i11sa11 özgiirliiğiidiir. "5

Bağımsızlığın olmazsa olmaz koşulu, özgürlüktür. Çünkü özgürlük,


laikliğin uzantısıdır:
"Hiiriyet olmayan bir memlekette ölüm ve iznıilılal (sürekli yok
oluş) vardır. Her terakkinin (ilerlemenin) anası Hiirriyet'tir. "6
Ve bu fikir Mustafa Kemal'de sonradan oluşmamıştır.
Daha 1 906'da, Suriye'den gizlice Selanik'e gelip, güvendiği arkadaş­
larıyla Askeri Rüştiye öğretmenl erinden Hakkı Baha'nın (Pars) evinde
toplandıklannda; "Kahhar bir istibdada karşı ancak ihtilal ile cevap ver­
mek, köhneleşmiş olan çiiriik idareyi yıkmak, milleti fı{ikinı kılmak (ege­
menliği ulusa kazandırmak) lıiilasa vatam kıırtarnıak için" arkadaşların ı
göreve çağırır. Başarıya ulaşabilmenin koşulunun teşkilatlanmak oldu­
ğunu vurgular. "Kuvayı Milliye", bu düşüncenin ürünüdür.
Harp okulundaki öğrencilik yıllarından başlayarak önce arkadaş­
larını özgürlük ve bağımsızlık konusunda eğittiğine tanık olduğumuz
Mustafa Kemal'in, Milli Mücadele süresince Türkiye halkı önünde öğ­
retmenliğini sürdürdüğünü göıüıüz. Başarılı olabilmenin yöntemini,
"Hakimiyeti Milliye (Ulusalcı Egemenlik)" olarak belirtir. Ulusu oluştu­
ran bireylerin amaç doğrultusunda eğitilmesini zorunlu bulmaktadır.7
Meclis açılmadan önce, Erzurum Kongresi günlerinde emperya­
listlerin sömürge düzeneğine karşı olduğunu açık bir biçimde ortaya
koyar. Tam bağımsız devletin ne olduğunu, anlamayanlara ve gerici­
lere, yüzlerine şamar atarcası na açıklar:
"...fstanbul bir Amerikan nıandasıdır tutturnıuş gidiyor. Bu o/­
nıayacaktır. Türkiye tanı istiklale sahip olacaktır. Öyle bir
manda istenecek veya verilecekmiş ki, hükümranlık (egemenlik)
lıuk11ku11a, hariçte temsil hakkımıza, kiiltür bağımsızlığımıza,
vatan biitünliiğümiize dokunulmayacakmış. Buna ve böylesine,
Ameı:ikalılar değil, çocuklar bile güler. Her şeyin başında Ame-
5 Aynı eser, s.24-52. D:ıh:ı f:ızl:ı bilgi için bkz. Tüfekçi, Milliyeıçilik (U/ıısa/c:ılık) ve
Ulıısa/cı Egemenlik. 10. Türk Tarih Kongresi'ndcn :ıyrı basım, s.2941-2956.
6 Söylev ve Demeçler, c.2, s. I.
7 Ay111 eser, s.11.

14
Levent Şahverdi Arşivi
rika,lılar kendilerine hiçbir menfaat temin etmeyen böyle bir man­
dayı niçin kabul etsinler? Amerikalılar, bizim kara gözlerimize mi
arık olacaklar? Bıı ııe hayal ve gaflettir? Hayır paşalar, hayır;
hpyır beyefendiler hayır; hayır hanımefendiler hayır; manda yok!
Ya istiklal! Ya Ölüm!"B

Bağımsızlık savaşının daha ilk beyannamesinde, Amasya'dan tüm


dünyaya "ihtilal"in hangi devrimi gerçekleştirmek için yapılacağını
duyurmuştur: "Vcıtamıı biitiinlüğü, ulusun bağımsız/ığı tehlikededir. Ulu­
sun bağımsızlığını yine ulıısıın azim ve kararı kurtaracaktır ... Sivas'ta
ulusal bir kon gre nin acele toplanması kararlaştırılmıştır.9
Cumhuriyet üç büyük kongre üzerine bina edilir: 1920'de Büyük
Millet Meclisi'nin açılışı, 1921'de Maarif, 1923'te Türkiye İ ktisat
Kongresi ...
TBMM, Gazi'yi "Başkomutan" olarak görevlendirir. Görevi süre­
since TBMM'nin tüm yetkilerini kullanabilecektir.
Başkomutan olarak ilk çıkardığı yasa "Tekalifi Milliye (Ulusal Borç­
lamna)" buyruklarıdır. lO Buyruk, cephe gerisindeki yurttaşların tümünün
bağımsızlık savaşına katılmasını sağlayacak niteliktedir.
10 maddeden oluşan buyruklara göre her evden askerlerin giysi, ço­
rap, çamaşır, ayakkabı, çank gibi giyecek; un, bulgur, pirinç, ekmek gibi
gıda; at, katır, araba, eşek, kağnı vb. ulaşım aracı; bıçak, kama, kılıç,
süngü, tabanca, tüfek vb. silah gereksiıtimleri teslim alınacak, karşılığın­
da yurttaşlara "Tekalifi Milliye alındı senedi" verilecektir. Savaş sonrası
senetle alınan bu mallar veya bedeli iade edilecektir.
Böylece bütün halk bağımsızlık savaşına katılmış olacaktır. Ata­
türk'ün Türk ulusu tanımlamasında bu olgu yerini bulmuştur; "Türki­
ye Cumlmriyeti'ni kuran Türkiye lıalkma Tiirk milleti denir. " 1 1
"Türk Milleti (Ulusu)", bazı uçuk akıllılarla çıkarcıların sandığı
'
gibi etnik bir yapılanma değildir.
Devrimin niteliğini güçlendirici yardımcı yasalar, egemenliğin
ulusalcı boyutlarını destekleyici niteliktedir: Şer'iye ve Evkaf ile Er-

8 Mazhar Müfit Kansu, Erzıırırm 'daıı Ö/iimiine Kadar Aratürk'/e Beraber, s.191 vd.
9 Nu1tık, c.1, s.30.
10 Nıı1tık, c.2, s.616.
11 _Afet inan, Medeni Bilgiler, s.18.

15

Levent Şahverdi Arşivi


kanı Harbiye Vekaletlerinin kaldırılması, tevhid-i tedrisat, hilafetin il­
gası ve Osmanlı hanedanının Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışına
çıkarılması gibi önde gelen yasalar, ulusalcı egemenliğin güç kayna­
ğıdır. Tümü, özgürlük ve laikliğin savunucusudur.
Cumhuriyeti yaşatacak olan insan etkenidir; şeriat kaldırılmış,
hanedan yurtdışı edilmiş, ulusal bir ordu kurulmuştur. Çıkarılan ya­
saları uygulayacak yargı gücünü de düzenleme gereği vardır. Şeriat
dışında bir hukukun yürürlüğe konulması, yine devrimin kökenine
koşut olarak gerçekleştirilmelidir. Hukuk Fakültesi bu amaçla açı l ır.
5 Kasım 1 925'te, Hukuk Fakültesi açış konuşmasında Gazi, önce
ulusalcılık konusuna açıklık getirir:
" . . . artık, dinsel ve mezhepse/ bağlıltk yerine Tiirk ulusu 'u/ıı­
salcıltk' /ıarcıyla birbirine bağlanmıştır . "12

Türk ulusunu bir arada tutan harç, din-mezhep birliği değil, ulu­
salcılık düşüncesidir.
Böyle olunca, tüm yasaların, bu ulusalcılık tanımlaması ayracına
uygun olması gerekmektedir. İnsanların haklarının geriye çekilmesine
(irticaına) izin verilemezdi. Devrimin yaşaması için gereken önlemler,
laik devrim yasalarıyla alındı.
Ulusalcılık (milliyetçilik), etnik değil, özgür insan haklarını açıklar.
Öyleyse bu temel özelliği ortadan kaldırmaya yönelik her girişim ya­
sadışıdır, durdurulmalı, yok edilmelidir.
Hukuk Fakültesi'nin açılışıyla bir yandan devrimi destekleyecek ya­
saları uygulayacak görevlilerin yetiştirilmesi sorunu çözümlenmiş, diğer
yandan da yeni toplumsal yapılanma için gerekli yasalar çıkarılmaya
başlanmıştır. 13

12 Söylev ı•e Demeçler, c.2, s.237.


13 Hukuk Fakültesi'ni açış konuşmasındaki şu sözleri anlamlıdır:

"... Devrimcilerin en biiyiik, fakat eıı sinsi caıı dii,mıwıı. çiiriiınii,ç lıukuk sistemi ve
onun giiçsiiz yaııda,rları olmasıdır. .. Mi/letiıı lııımına/ı deı·rim /ıaın/eleri e.masıııda
sinmek zorunda kalaıı eski lıııkıık diizeni, ·eski lıııkuk erbabı; erbabı lıimmetiıı 11iifıız
ı·e ııre,çi yam,ç/llmaya ba,çlar ba,ç/amaz derlıa/ ca11/aııarak deıTilll e.wıslllrmı ve
0111111 içtenlikli ııygıı/ayıcı/arım ı·e 011/l/rıtı aziz 111ejkıirelerini malıkum etmek için
fırsat beklerler. Bu fırsat. eski ycısalcırııı mrlıgı l'e eski lıııkıık kıırcıllıırıııııı mer'iyeti
(geçerliliiliJ ile eski zilmiyeti ... korırmad{I miitemerriı (dire11e11) lıııkimleriıı ve aı·ıı­
kcıt/arııı varlığıyla gerçekle,çir." Söylev ı•e Demeçler, c.2, s.237.

16
Levent Şahverdi Arşivi
Gericiler (mürteciler), çevrelerini saran devrim yasaları altında ezil­
me korkusuna düştükçe, bir eylem yapma ihtiyacı duymuş, böylelikle
devrim yasalarının gücünü yok edeceğini sanmışlardır.
Hukuk Fakültesi'nin açılmasını, bir yıl sonra Medeni Kanun'un
kabulü izlemiş; Gazi'ye ilk suikast da 1926 yılı içinde yapılmıştır.
Şeriatçılar için 1928 ve 1929, gericiliği yok edici yasal darbe yılları
olarak anılabilir.
Önce, 1928 yılındaki laik yasa ve kararlara bakalım:
23 Mayıs'ta "Şeyhlik ve zaviyedarlıklarııı ilgasıyla bazı vakıflar
görevlilikleriııin kaldırılması, tekke ve zaviyelerin kapatılması" kararı
TBMM'de kabul edildi.
28 Mayıs'ta Bakanlar Kurulu "Millet Mektepleri"nin açılmasına
karar verdi.
26 Haziran'da "Dil Eııciinıeni nin çalışmaya başlaması sonunda
"

yeni Türk harfleri yaşama geçirilebiliyordu.


8 Temmuz'da Gazi, Hukuk Fakültesi'nin ilk mezunlarını bir telg­
rafla kutluyordu. Artık ulus, "şer'i" mahkemelerin korkusundan kur­
tulabilecekti.
8 Ağustos 1928'de Türk abece'sinin kabulü üzerine Gazi Mustafa
Kemal'in Sarayburnu'nda yaptığı konuşma, şeriatseverlerin yüreğinde
büyük yaralar açmış olmalıydı:
" .. .Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulıındııra­
rak anlaşılmayaıı ve anlamadığımız işaretlerden kendimizi kıır­
tamıak. . . "14
"Yeni bir ışık alemine" girmeyi sağlayacak olan Türk dilinin yazı
sorunu çözümleniyordu.
25 Ağustos'ta Ankara'da toplanan iV. Muallimler Birliği Kong­
tesi'nde, öğretmenler yeni harfleri halka okutup öğreteceklerine dair
ant içiyorlardı.
1929 yılına gelince, eski yazının hiç kullanılmaması kararlaştınldı.
J Eylül'de Arapça ve Farsça derslerinin okullardan kaldırılması, 24
Aralık'ta eski yazıyla devlet dairelerine yapılacak başvuruların okun­
madan iptal edilmesi buyruğuyla şeriat yanlıları, yazısıyla duasıyla
güçlerini ellerinden kaçırıyorlardı.
14 Süyleı- ve Demeçler, c.2. s.251.

17
Levent Şahverdi Arşivi
1929 yılındaki dünya ekonomik krizini de ele alınıştı Cumhuriyet:
". ..çalışan Tiiı* köyliisiine i,rleyebileceği kadar toprak temin :;tmek mem­
leketin üretimini zenginleştirecek başlıca çarelerdendir" sözleriyle
TBMM 3. Dönem 3. Toplanma yılını açış konuşmasında halkın gelir
kaynağının artırılacağı dile getiriliyordu.
19 Aralık l 929'da "Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti " açılıyordu.
Bu arada, "dış miidafıaleler"e karşı, yabancı devletlerle ilişkileri
iyileştirecek önlemler alınıyor, dostluk anlaşmaları uzatılıyordu.
1 930 yılı Ocak ayı, Mustafa Kemal Paşa'nın, "Milli İktisat ve Ta­
sarruf Cemiyeti "nin ilk üyesi olmasıyla başlıyor (3 Ocak), "Ankara
Hııkuk Mektebi Öğretim Kıırıılıı Fahri Başkanlığı "nın verilmesiyle
sürüyordu (8 Ocak).
Her ne kadar 1 0 Şubat l 930'da Türk parasının kıymetini korumak
için önlemler alınıyorsa da, ulusu oluşturan i nsanlar üzerinde etkisi
pek görülmüyordu.
Ama laik uygulamalar, şeriatçılarca anında değerlendiriliyordu.
l 930'un önemli olaylarından biri Mart başında gerçekleşiyordu. Gazi
Mustafa Kemal, ezanın Türkçe okunmasını emrettikten sonra, Kur'an'ın
Tür�çeye çevrilmesini neden istediğini de şöyle anlatıyordu:
"Bıı da, ilk defa olarak Türkçeye tercüme ediliyor. Mulıamnıed'in
/ıayatma ait bir kitabm tercüme edilmesi için de emir verdim.
Halk, tekerrür etmekte bulunan bir şeyin mevcut olduğunu ve din
ricalinin (önde gelenlerinin) derdinin ancak kendi karmlarmı do­
yurup, başka işleri olıiıadığmı bilsin. "15

3 Nisan !930'da Türk kadınına seçme hakkı tanıyan yeni belediyeler


kanunu kabul edildi. Gazi Mustafa Kemal, demokratik bir yönetimin tam
olarak uygulanmasından yanaydı. Yabancı gazetecilere de, bu konudan
söz ediyordu. Çokpartili bir yönetim arzuluyordu. "Terakkipeıver Cum­
huriyet Fırkası " denemesi, şeriat özlemcilerinin etkisiyle kapanmıştı.
Hatta, "Komiiıiist Fırkalar " bile kurulmuştu, ama hiçbir zaman bir muha­
lif parti yaşatılamamıştı. Her deneme, karşıdevrim kökenli bir engelle
karşılaşmıştı. Devrimi güçlendirici yasaların peşi peşine çıkarılması ile
başkaldınnalann birbirine koşut olduğu görülür.

15 Söyleı• ı·e Demeçler, c.3, s.85.

18
Levent Şahverdi Arşivi
Devrimi destekleyen yeni yasalar, karşıtlarında bir tokat etkisi
yaratıyordu. Tepkiler hep aynıydı: "Din, elden gidiyor."
Bazıları etnik, bir kökene dayandırılmak istense de yöresel is­
yanların tümünün gerekçesi aynı; başkaldırıların sloganı hep "şer-i
şerifi ııygıılanıak"tı.
Cumhuriyet, 1930 Haziran'ında böyle bir eşkıyalık hareketiyle karşı
karşıya kaldı: Ağrı Dağı yakınlarında, İran sınırından Türkiye'ye giren
bir grubun kışkırtmasıyla "Zeyla11"bucağında halk ayaklandı.
Başkaldırının "irticai" nitelikte olması, Cumhuriyet'i bir karşıdev­
rimle karşı karşıya getirince hükümet, 1 Temmuz 1930'da eşkıyanın
üzerine hemen asker gönderme kararı aldı.
Zeylan ve Ağrı Dağı yöresi kuşatıldı. Amaç, irtica hareketini
başlatanların tenkili (ortadan kaldırılması) idi. Süvari birlikleri, kısa
sürede eşkıyayı zayiata uğrattı (8 Temmuz 1930) ve 12 Temmuz
1930'da yayımlanan bir hükümet bildirisiyle "nıii11ecileri11 irtica Jıa­
reketiııiıı bastırıldığ_ı" Türkiye halkına duyuruldu.
Gazi, kurulacak partilerin Cumhuriyet'in devrim amacına uygun
hareket etmesi gereği üzerinde ısrarla duruyo&du. Dünya ekonomik
krizinin yarattığı sorunları çözme çalışmaları sırasında Fethi Okyar
bir parti kurmak istedi.
Gazi; "göriiyorum ki, laik cumhuriyet esasmda beraberiz. Zaten
beııim siyasi hayatta bir taraflı olarak daima aradığım ve arayacağım
temel bııdıır" diyordu ( 12 Ağustos 1930).
Yeni parti kuruldu. Türkiye'de değişik bir hava esmesi sağla­
nabilirdi; fakat, böyle olmadı.
Serbest Cumhuriyet Fırkası Başkanı Okyar'ın Batı Anadolu gezisi
sırasında olaylar çıktı. Bu gelişme, Zeylan-Ağrı eşkıya eyleminden
daha da tehlikeliydi.
Gericiler, Serbest Fırka')·ı şeriatm bayrağı alıma almak istiyor,
İzmir'de,
egenıenliğitı ulusta oluşunu bir tiirlii. /ıaznıedemiyorlardı.
Denizli'de, Manisa'da, Aydın'da Başkan Okyar'ı karşılama töreni
diye toplanıyor, devrim karşıtı eylemler yapıyorlardı.
Şeriatı yaşatma istemlerinin üzerine böylesine düşülmesinin nedeni,
öyle din, iman düşüncesinden değildi. Ulusal egemenlikle, gericilerin
ümmet dönemindeki büyük çıkarlarının ortadan kaldırılmasından kay-

19
Levent Şahverdi Arşivi
naklanıyordu. Gerici sömürü düzeninde başarı şeriat kuralları ile sağ­
lanabilirdi. Yapılacak her işi "Allalı'm isteğt' olarak göstermek, bir tür
savunma aracı olarak kullanılıyordu.
Yargıç, kadı; yasa, şeriat olunca, çıkarcı-sömürücü kazançlıydı.
Para, Allah tarafından verilmiş oluyordu. Böylece, şeriata uygunluğu
ölçüsünde vahşi bir kapitalizmin uzantısında emperyalizm yaratılmış
oluyordu.
Serbest Fırka, yoğunlaşan olaylar nedeniyle, l 7 Kasım l 930'da
kendi kendini feshetti. İşte, Gazi'nin ilk gezisinin başladığı tarih
buydu: 17 Kasım 1930. ·

Şeriatçı çete, Zeylan-Ağrı'da amacına erişemeyip Serbest Fırka


kuruluşunda da etkili olamayınca "faili belli" cinayet işlemekten
çekinmemiştir.
23 Aralık 1930, Kubilay olayı, bu konuda özgün bir örnek oluş­
turur. Menemen'de, Derviş Mehmet ve bir kısım arkadaşının yapılan
devrim aleyhinde ayaklanarak yedek subay Kubilay'ı şehit etmeleri
bütün Türkiye'yi sarsmış, 1931 yılı Ocak ayından itibaren Kubilay'ı
anma toplantılarına sahne olmuştur.
Kubilay'ın katlinden sonra, Menemen, Manisa, Balıkesir'in merkez
ve ilçelerinde, l Ocak l 93 l 'de sıkıyönetim ilan edilmiştir. 1 Şubat'ta
sıkıyönetim bir ay daha uzatılır.
Yedeksubay Kubilay'ın katli davasına Korgeneral Mustafa Muğla­
lı başkanlığında kurulan Divan-ı Harp'te bakılır. Çünkü, Kubilay'ın
katli, devrime karşı işlenmiş bir suçtur. "Hıyanet-i Va taniye" yasa­
sınca cezalandırılması gerekmektedir.16
Dava, 1 Şubat 1931'de sona ermiş, 28 kişi, "Hıy a net i Vataniye Ya­
-

sası na göre, "Selbeıı İdam (ayaklan yerden kesilerek idam)" cezasına


"

çarptırılmıştır. Ceza, 4 Şubat l 931 günü Menemen'de infaz edilmiştir.


Kubilay'ın başını kör testere ile kesen Derviş Mehmet'in muska yazıp
üfürükçülük de yaptığı mahkeme dosyasındaki zabıtlarda yer almıştır.17
16 Askerden firar eden kişileri yargılamak üzere 11 Eylül l 920'de, '"İsriklcı/ Mcıfı·
kemeleri" kurulması kabul edilmişti. Firarileri yargılamak üzere TBMM üyelerinden
oluşan üç kişilik mahkeme heyeti oluşturuldu. Bu oluşuma istiklal Mahkemesi adı
verildi. 26 Eylül l 920'de mahkemelerin görev alanları genişletilmiş, vatana ihanet
·
suçları da istiklal Mahkemeleri'nin görev alanına dahil edilmiştir.
17 Bu örneklerden biri şudur: Karnı ağrıyan bir genç kadına okuyan Derviş Mehmet.
kadının karnıııa ve göğüslerine sabit kalemle Arapça dualar da yazıyor, sık sık yar.ı
yanlışlıklarını diliyle silerek düzeltiyormuş.

20
Levent Şahverdi Arşivi
Şeriatçıların tutum ve davranışları hiç değişmemiştir. Her yer ve or­
tamda varsayılan kutsallıklar, korkutma öğesi olarak kullanılmaktadır.
Etik yönüyle, 900, 1800, 1900, 1920, 1930 her yüzyıl ve her on yıl arayla
bile araştırılsa, gerici, mürteci , şeriatçının tutum ve davranışı birbirinin
aynıdır. Asar, keser, yakar. Kız ve kadınların karınlarına dua yazar.
Etik olarak tiim şeriatçıların böylesi şeyh, derviş, başbakan tipl�ri
hep aynı biçimde davranış sergiler. Bu olgu gericilerin bilgi kaynakla­
rının aynı olduğunun kanıtını oluşturmaktadır. Gazi, gezisinin bu olay­
dan sonraki bölümünde Kubilay'ın vahşice katledilişinden söz eder.
Konuşma, her iki olay nedeniyle gençliğe bir uyan niteliği taşır.
Gazi Mustafa Kemal gerek ilk gerekse ikinci gezi günlerinde edindiği
bilgileri okuyacağınız raporlarda açıklamakta, ulusalcı egemenliği zayıf
düşürecek olayları aydınlığa çıkarmaktadır. Başbakan'a ve diğer il­
gililere ulaştırdığı önerileri, günümüz Türkiye'sindeki sorunlara da çö­
züm getirici niteliktedir.
Gazi, özellikle yöneticilerin halkla konuşmalarında "doğru söyleme­
leri"ni önerir, vatandaşın her isteğine olumlu yanıt verilmesinin yanlış­
lığını vurgular. İsteği, laik Cumhuriyet Devrimi'nin özgün niteliklerinin,
halkta yansıma bulmasıdır. Halkın seçimlerde, adayları iyi değerlendir­
melerini, daha sonra oy kullanmalarını öğütler.18
Ulusu oluşturan bireylerin toplumsal yaşamda karşılaştıkları olay
ve olgulara bakış açıları, hükümetlerle ilişkilerindeki olumsuzluklar he­
men hiç değişmemiş gibidir. O dönemde de, seller gelmiş, depremler,
yangınlar olmuş; devlet, hükümetler eliyle yurttaşın derdine çözüm ge­
tirmeye çalışmıştır.
Gezi notlarına dayanarak hazırlanan rapor, Cumhurbaşkanı'nın ulu­
salcı egemenliği sahiplenmesinin belgesini oluştunnaktadır. Okuyunca
günümüz Türkiye'siyle karşılaştırarak yeniden dertleneceksiniz; neler
olmuş, olaylara nasıl yaklaşılmış . . . Davranışlardaki içtenliği görmek
bile, dürüst değerlendirme örneği olarak unutamayacağınız bir haz ve­
recekti r sizlere .. .
İçişlerinde olsun, yabancı devletlerle ilişkilerde olsun tam bağım­
sızlığın ulusalcı egemenlikle el ele vererek, ülke çıkarlarının iyileştiril­
mesindeki çalışma biçimi önemli bir örnek olarak belleğinizde yer ede­
cektir.
18 Siiyleı· l'e Deıııerfer. c.2. �.257.

21
Levent Şahverdi Arşivi
Gazi'nin 1 Mart 1921'de TBMM ikinci toplantı yılının açış konuş-
masındaki bir saptamasını yorumsuz olarak bilgilerinize sunuyorum:

"Arkada,çlar bir Millette, bahusus bir milletin sergarı idaresinde


bıılıman miidiranmda, ilıtirasat ve miiniikaşatı şahsiye, vazife-i
milliye ve vata11iyeni11 ıııiistelzim olduğu lıissiyat-ı aliyeye ga­
lebe derecesini bulduğu memleketlerde inhilal ve inkıraz gayrı
kabili ilıtirazd11: Milletimizi11 hakiki nıiinıessilleri olan bilcümle
riifekiimn bu gibi 11ekaiste11 daima münezzeh kalacaklarma asla
şiiplıe edilemez. Heyet-i celilenin mütekabil hissi uhuvvet ve
tesaniidiin nıiivekkilleriııiz olan umum millete de daima ayni
feyiz ile şamil ve sari olacağı tabiidir. uf9

Gazi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kökenini oluşturan devrimin ulu­


salcı egemenlik olduğunu bir an bile usundan çıkarmamış, hep göz
önünde bulundurmuştur.
Amerikalı bir antropoloğun devrim ile ilgili sözleri ülkemiz için de
geçerlidir: "Del'riıııleri kavramadan diploma almış bir ilkel, sadece
diplomalı ilkeldir."
Günümüze uyarlayarak şöyle diyebiliriz; "Devrimi kavramadan
diploma ile ımva11 da almış olan bir ilkel, sadece diplomalı, ama u11-
va11lı ilkel olur."
Seyahat raporlarının önerileri, sanırım, insanları bu ilkellikten
kurtaracak niteliktedir.

Gürbüz. D. Tüfekçi*

19 Bugünkü dille:
"Arkadaşlar, bir ulusta, özellikle bir ulusun yönetiminden sorumlu olan yöneticilerde,
kişisel çıkar ve ihtirasların, ulusal görev ve vatanseverliğin gerektirdiği yüce duygulara
üstün geldiği ülkelerde, bozgun ve çökerek yok olma. kaçınılma.�ı olanaksız bir
sonuçıur. Ulusumuzun gerçek temsilcileri olan sizlerin, tümünün bu gibi a.�ağılayıcı
davranışlardan daima u1.ak kalacaklanndan a.�la kuşku duyulamaz. Yüce heyetinizin
karşılıklı bağlılık Ye dayanışması, doğal olarak vekili olduğunuz ulusun tümünü aynı
feyz ile kaplayacak ve saracaktır."
Siiyleı· ı·e Demeçler, c. I, s.165.
* Sosyal antropolog, ODTÜ Tarih Bölümü emekli öğretim görevlisi.

22
Levent Şahverdi Arşivi
SEYAHAT NOTLARI

SAFHA: 1

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
BAŞLANGIÇ

Tetkik seyahatinin 17 Teşrinisaniden 6 Kanunusaniye ( 1930) kadar


devam eden birinci safhası esnasında Orta Anadoluda, Samsun ve Trab­
zonda, Trakyada ve Bursada temas edilen işler hülasa edilmiştir. Bu
hülasa her yerde muhtelif halk sınıftan ve aHikadar müesseselerle
yapılan temaslar, tetkik ve müşahedelere istinat ediyor. Seyahatın bu bi­
rinci devresinde görülen şeylerin bir kısmı gezilen yerlerin hu­
susiyetlerine aittir. Diğer kısmı memleketin başka taraflarını da alakadar
eder. Bu notlarda birinci kısım üstünde durmakla beraber ikinci kısmı ta­
mamlamak için seyahatin ikinci devresinin de neticesini beklemek iyi
olurdu. Acele olmayan bazı hususlar hakkında böyle yapılacaktır. Fakat
bu sırada hükfimetçe bilhassa mali işlere dair kanun tetbirleri alınması
mukarrer olduğundan müşahadelerin ezcümle vergilere ait parçası
hakkında muhtasar mutalealar kaydedilmiştir.
Bu notlar seyahate iştirak eden ve her biri değerli bir unsur olarak
çalışan muhtelif VekaJetlere mensup müfettişlerin, etraflı mutalealarile
kuvvetlendirilmiştir.*
Seyahat esnasında temas edilen münferit meselelerin kendi hususi­
yetleri tetkik olunurken dikkat nazarı mevzuu bahs meselenin vatanşu­
mul mahiyeti üzerinde durdurulmuştur.
Bu itibarla bu notlarda çeşidi çok olan taleplerin, şikayetlerin ve ifa­
delerin her biri üzerinde durarak küçük küçük meseleleri mutalea etmek
yerine ekseriya görüşlerin, duyuşların ve dinleyişlerin basit neticelerini
·

kaydetmek faydalı telakki edilmiştir.


Her şikayet dinlenirken müştekinin haksız veya baHipervazane talebi
reddedilmiştir. Bu notlara ancak haklı olduğuna bizzat veya elimizde bu-

* Birlikte seyahat eden milfettişler h:ızırladıklruı mufassal notlruınd:ın Vekfileılerini ha­


berdar edeceklerdir.

25

Levent Şahverdi Arşivi


lunan bütün vasıtalarla yapılan tetkikat neticesinde kanaat veyahut yakın
hasıl edilen mevzular geçirilmiştir. Buna rağmen bu notlarda bizim hu­
lul edemediğimiz sebepler altında hükumetin mukabil fikirle karşılaya-
·

cağı notlar derç edilmiş olabilir.


Diğer taraftan notlarımız HukGmetin aynen veya kısmen düşünmekte
olduğu bazı esaslan da ihtiva edebilir. Bu takdirde de mütalealarıınız
mevcut fikirleri kuvvetlendirmeğe veyahut eksiklerin tamamlanmasına
yarar. Tertibinde hassatan hakikata uygunluk ve amelilik güdülen bu not­
lar kısım kısım alakadar makamlara tevzi ve o makamlarca bir bir tetkik
olunarak fil! netice!ere bağlanırsa kısa zaman zarfında memleketin esaslı
ferahlık duyacağı tahmin olunur.

26

Levent Şahverdi Arşivi


1

ZİRAAT

A· Hububat Mahsulü
'

Bazılarının iddiaları gibi memlekette açlık ve çıplaklık yoktur.


Görülen yerlerde bu sene geçen seneye nispetle umumiyetle yüzde yinni
ile elli arasında (Kayseri ve Edirne) fazla mahsul vardır.
Tarla faresi tahribatının pek çok olduğu bazı dar ııııntakalar bu ta­
rifin haricinde kalır. (Havzanın ve Tekirdağın bazı parçaları.)
Mahsulün fiat düşkünlüğü derecesi bolluk derecesile mütenasip de­
ğildir: Bundan çok fazladır. Mahsulün yüzde elli fazlalığı karşısındaki
fiat düşkünlüğ� yerine ve malına göre yüzde iki yüz ilfi yüzde dört yüz
nispetini buluyor. Bu düşkünlükle beraber her hangi arıza sebebile mah­
sul miktarı da az olan yerlerde vaziyet ağırlaşmıştır. Buna zamime ola­
rak Havza ve Bursada olduğu gibi arazi vergisine esas olan kıymetlerin
bir kaç misli fazla yazıldığı yerlerde çok sıkıntı hissedilmektedir. Bu va­
ziyetteki yerler bir de borç ödemek mecburiyetinde kalınca şaşırmış­
lardır.

istitrat
Edirnede komşu Yunanistanın yaptığı gibi mahsulün tespit edilecek
bir fiatla Hukfimetçe satın alınarak yine Hukfimetçe konacak bir fıatla
ekmekçilere mecburi olarak satılması şekli teklif edilmiştir. Mahsulün
ihtiyacından az olan ve zahire ithalatı yapan Yunanistanda tatbiki kabil
olan bu tedbirin memleketimizde geçmiyeceği mütalea olunmuştur.

Tedbirler
1 ) Bu sene fare tahribatına uğramış olan mıntakalar tespit edilerek
tohumluk yardımı vennek.

27

Levent Şahverdi Arşivi


2) Mazotlu makinelerle tebdil oluncaya kadar mevcut traktörlere her
yerde ihtiyaca kafi miktar muaf rusumlu gaz vermek (Havza için Baş­
vekfiletten muvafık cevap alınmıştır.)
3) Tohum islahı istasyonlarının ve büyük standarizasyon fikirlerinin
tatbiki gibi zaman ve vesaite muhtaç olan ideal tedbirlerden evvel pratik
şekiller ve yerli tohumların kalburlanması suretile hem maham ihtiyaca
kullanılan mahsulatın kıymetlendirilmesi hem de mesalii, Trakya gibi Yu­
nanistana daima ihracat yapan yerler müşterilerinin rağbetinin arttıııl­
ması (bu tetbirden Samsun çok istifade ediyor). Kalbur makinelerinin
ucuzluğu ifade olunmuştur.
4) Bütün memleket için mühim olan çeşitli ziraat işinin temini çok
tetkik ve teşvike muhtaç olmakla beraber Trakya için kuşyeminin ve
kendirin ıslah edilmesi ve çoğaltılması (Kuşyeıninin müşterisi çok ol­
makla beraber tohumu bozuk olan şimdiki mevcudu bile eski müşteriler
rağbete almıyorlar). Kendir hakkındaki bu mülahaza Kastonıoni gibi
diğer vatan parçalan hakkında da hatıra gelir.

B- Mücadele

Fare tahribatından mütessir olan yerler Sıvasın şimali ile Tokat,


Amasya, Samsun ve Trakya vilayetlerinin bazı kısımlarıdır. Zararı büyük
olan bu afetle hiç mücadele edilmiyor gibidir. Mesala Tekirdağ valisi ay­
larca evel İktisat Vekaletine yazdığı' ve yazmağa devam ettiği halde son
günlerde bir kaç tü'fek gönderileceğine dair bir tezkere almıştır. Halk bu
dertten kurtulmak için yerine göre ya su basmasından veyahut şiddetli
soğuklardan imdat bekliyor. Bizde iyi öğrenilip tatbik edilmiş olan
Çekirge mücadelesidir. Böyle olduğu halde bu sene Samsun ve Edirnede
görülen Çekirge ile mücadele yapılmamıştır. Kars, Erzurum havalisinden
Kayserililerin cylbeııikleri sığır hayvanları meselesi münasebetile temas
edilen vebayıbakari mücadelesi işi de merkezce alelı.ımum mücadele me­
selelerinin ehemmiyetsiz telekki edildiğini gösteriyor. Sıvas vilayetinin
vebayıbakari hakkında aylarca müddet cevapsız kalan muhabereleri
görülmüştür. Vebayıbakari başladıktan sonra bu işe memur Daire
müdürünün tali bir iş için vazifesinden ayrıldığı bize söylenmiştir.

28
Levent Şahverdi Arşivi
Amasya elmalarının, Sünnene Zeytinlerinin hastalıklara karşı hi­
mayesi lüzumundan mahallerinde bahsedilmiştir.

Tedbir:
İktisat Vekfüetinin mücadele işini yeni ve canlı bir zihniyetle ele
alması 15.zımdır.

Hııbııbaı Piyasası İçin Tedbir Liizwıııı


Memleketin en büyük mahsulü olan hububat fıatlarının müteakip iki
sene zarfında şimdiki görüldüğü nisbette azalıp çoğalması büyük ve
müstakil bir mesele teşkil eder. Dünya hububat fıatlarında da bah­
sedilen müteakip iki senelik farkın nisbetlerile bizim nisbetlerimiz
arasında mukayeseler yapmak ve bu işle daimi surette uğraşacak bir
büroyu çalıştırmak muvafık olur. Hasattan sonra ele geçecek mahsul
köylünün parası demektir. Bu paranın kıymeti üzerinde birden dört
misli tenezzül farkı tabiatile büyük ihtilfüat yapıyor. Para kıymetinin su­
kutuna karşı tedbir alındığı gibi memleketimizin vaziyetine göre hu­
bubat kıymeti üzerinde de daima hassasiyetle teklifler hazırlayacak bir
büronun hizmeti kıymetli olur.

C-Tütun

Dünya piyasasında şark tütünleri ihtiyacını karşılayacak miktardan


çok fazla olan (Türkiye, Yunanistan, Bulgaristan ve son zamanlarda Rus­
ya) mahsul miktarları üzerinde tedbirler düşünülür. Müstahsilin satışın­
da devletin veya inhisar idaresinin nazım olması şekli üzerinde çalışılır.
Meselenin bu büyük esasları tetkike değmekle beraber zaman meselesi­
dir. Bütün tütün çiftçisini memnun edecek olan şu iki tedbir aceleye
değerlidir:
1) Tütün inhisar idaresi memurları tarladaki veya askıdaki tütünü bir
avans vererek angaje ediyor. Kat'i satış ve mal tesliminden evvel çiftçi
daha uygun fıatlı diğer bir müşteri bulursa inhisara avansı iade şartile
malını yeni müşteriye satabilmelidir. Bazı inhisar memurları buna

29
Levent Şahverdi Arşivi
müsait davrandıklarını söylemekle beraber halk müştekidir. Umum
Müdürlük memurlımnın daireye yaranmak için halkı bu yolda tazyik et­
memesini mühim bir nokta olarak takip etmelidir.
2) İnhisara tütün teslim eden çiftçilerden bir kısmı diğer bir kaç
kantarda mesela, kırk kilo gelen bir dengi inhisar memurlarının kan­
tarlarında üç dört kilo eksik geldiğinden şikayet etmişlerdir. (Tak­
riben yüzde on) bundan başka alınan tütünden ihrakiye namı altında
ehemmiyetlice bir tenzilat yapılmaktadır. Bu nispet bazan memurların
takdirlerine kalıyor. Bu nispetlerin fazla mikyasta idarenin lehine ve
çiftçinin aleyhine tutulması memurlarda temelli bir zihniyet haline gel­
miş. idare mensupları, son zamanlarda bu hususta çiftçinin hakkının gö­
zetilmesi için memurlara emir verildiğini söylemişlerse de mahsul sa­
hiplerinin haleti ruhiyelerinde bir değişiklik olmamıştır._Bu şikayete in­
hisar idaresi başka ve ameli bir çare bulursa satış yapan bütün tütün
çiftçisi memnun olacaktır.

Bir Not:
Trabzon halkı Rusya ile ticari münasebetleıinin kesildiği zamandan
beri işsizlik sıkıntısını fazla hissediyor. Bu sebeple orada şimali şarki ·
vilayetleri için bir tütün ve sigara imalathanesi açılmasını rica ediyorlar.

istitrat:
Çarşamba ve Tokattan eskimiş ve kıymetten düşmüş (927-928 se­
nelerine ait) tütünlerin inhisar idaresine aldırılması için müracaatlar vu­
ku buldu. Muyafık görülmedi.

D- Arazi Tevzili

Bu noktada başlıca iki şikayete temas olundu:

1) Arazisi olmayan çiftçiye bazan çok az -10 dönüm kadar- arazi


verildiği ve cıvarda ya milli araziden veyahut sahipli çiftliklerden alı­
narak tevzi kabil iken bunun yapılmadığı.

30
Levent Şahverdi Arşivi
2) Tevzi için istimlak olunan arazi sahiplerine kanun mucibince 33
senesi muayyen kıymetinin sekiz misli üzerinden bedel takdir edilmesi.
Bu noktalardaki şikayet esasları şunlardır:
331 kaydındaki arazi miktarı hakiki araziden pek çok eksiktir. İstim­
lak tapu kaydı üzerinden yapılıyor. Memleketimizin her yerinde bu
kayıtlar ötedenberi yanlıştır. Bu sebeple şimdi verilen kıymet 331 be­
deli üzerinden bile çok az düşüyor. Kanun mucibince paralar vaktinde
verilmiyor.
· Arazi.alınıp köylülere tevzi oll!nduğu ve hatta bazan bedeli verilme­
diği halde çiftlik sahibinden vergisi isteniyor ve tazyik ediliyor.

Levent Şahverdi Arşivi


rr
VERGİLER

Bu kısımda bütün vergiler değil yalnız gezdiğimiz yerlerde bize bah­


sedilen meselelerin temas ettiği vergiler mevzubahis edilmiştir. Bundan
başka notlanmız bu vergilere ait bütün noktai nazarları da ihtiva etmez.
Ancak seyahat mıntakasındaki müşahedelere göre yapılmalarında şu­
mullü faideler, tahmin edilen noktalar hakkında rnütalea yazılmıştır.

A- Arazi Vergisi

Mahsulat para ettiği seneler için bu verginin binde nisbeti çok değil­
dir. Bu vergiyi ağırlaştıran sebepler şunlardır:
1) Ekilmemiş araziden alındıktan başka ekilmeğe hiç müsait ol­
mayan çalılık ve bataklık haline gelen yerlerden de alınması.
2) Yeni tahrir gören yerlerde hazine lehine bir zihniyetle fazla takdir
edilen kıymetler üzerinden alınması. (Havzada azami dönümü yirmi
lira kıymetinde araziye seksen lira takdir olunmuştur ve yakında 25,000
liraya satılan bir çiftliğe 300,000 lira takdir edilmiştir.)
3) Alış verişe tabi arazide yeni fıat üzerinden alınması.
Bu hareket tarzında hazinenin menfaati korunmakla beraber adalet ve
hak mefhumları da yerine getirilmiş oluyor. Fakat aynı mahalde aynı
kıymette ve aynı şeraite tabi iki tarladan birisinin yeni fıat hasebile ver­
diği vergi yanındaki tarladan bazan yüzde beş yüz ve hatta bin nispe­
tinde fazla oluyor. Az vergi veren tarla yeni tahrire tabi oluncaya kadar
uzun seneler bu muafiyetten istifade ediyor. Halkın her yerde işin esa­
sını muhakeme etmiyerek bu büyük fark üzerinde mukayeseler yapması
piskolojik olarak gittikçe münteşir bir memnuniyetsizliğe sebep oluyor.

32

Levent Şahverdi Arşivi


4) Bu sene olduğu gibi mahsulatın para etmediği seneler (zürra! mü­
sakkafatın muaffiyeti de kaldırıldığı ve sayıma zam yapıldığı cihetle
onunla beraber mütalea olunarak) bazı yerlerde halkın aşar usulünün
rüçhanım bile ifadeye sevk ediyor.
5) Satılmış veya muhtelif sebeplerle Hukiimetçe istimlak edilmiş
olan arazinin feragından sonra dahi sahibi evvelinden vergi istenüp taz­
yik olunuyor. Bu ahvalde tapu işinin süratle yapılması liizımdır. Bundan
başka kendilerine arazi tevzi edilenlerin tapu han�larınclan kaçmaları
muamelenin tehirine sebep olarak görünüyor. Eğer miktarı mühim değil­
se arazi verilenlerin harçlarından vaz geçmek veyahut Harç yekununun
arazi bedeli taksitlerine zam ile almak şekilleri mutalea olunabilir.
6) İstifade edilmeyen arsa vergileri şikayet mucip oluyor. Hassatan
Ankarada olduğu gibi sahiplerinin muayyen seneler sarfında istifadeleri
kanunla menedilmiş olan arsaların vergilerini kaldırmak Hizınıdır.

B) Sayım

Çiftçinin verdiği vergilerin ikincisi olan sayım sanayı ve ticaret er­


babının verdiği vergilere nisbetle ağır mutalea olunuyor. Yapılan bir
hesaba göre* hayvani mahsulfüın nisbetten para ettiği geçen seneler bu
vergi son zamlarile beraber ancak verilebiliyordu.
Son seneler zarfına Koyun ve Keçiden alınan yün, tiftik süt ve kuzu
fıatlarının ehemmiyetli mıkyasta düşmüş olması bu vaziyeti ağırlaştır­
m ıştır.
Bilhassa fazla masraflı olan büyük koyunculuk, nispetle az masraflı
olan köylü koyunculuğuna kıyasla daha müşkil vaziyettedir. Bu va­
ziyetin devamı halinde büyük koyunculuk yapanların yavaş yavaş
işlerini yapmaları muhtemel görünür. Koyun ve keçi yetiştirilme işi
memleketimizin başlıca himayeye değerli görünür bir işidir.
Sanayii himaye için Hukiimetçe takip olunan noktai nazarın, mem­
-
leketin başlıca servetini teşkil eden hayvancılığı teşvik için de takibi
muvafık olur.

• Bu hesap iktisat müşaviri Şefik Bcyd�n.

33
Levent Şahverdi Arşivi
Muamele vergisi bahsinde de kaytedileceği veçhile sanayi erbabının
teşviki sanayi kanunu ile temin ettikleri istifadeden başka bir de mu­
amele vergisinin kaldırılması mevzubahis olurken yukarıda zikredilen
arazi vergisinin tarzından zaten müşteki olan köylünün sayım yükünün
hafifletilmesi çok faide temin eder. Maamatih hazinenin mühim kuv­
vetini teşkil eden bu vergiden azamı istifade de lilzımdır. Tedbir olarak
hayvani mahsullerin her seneki vasatı fıatına göre muayyen bir kaç de­
rece ve nisbet veya emsal üzerinden azalup çoğalan bir vergi tahsil edil­
mesi şekli hatıra gelir. Küçük ve büyük koyuncular hayvan mahsulatı­
nın en çok ve en az ve vasat derecede para etmesi şıklarına göre bu fı­
atla mütenasip bir vergi vereceklerinden emin olursa memleket koyun ve
keçileri çoğalır. Bu seneki kış mevsiminde et fıatlarının ucuzluğu koyun
sahiplerinin mallannı elden çıkarmasına bir işaret gibi telakki olunabilir.
Çift hayvanlarından vergiyi kaldırmak pek çok faide temin eder. Büt­
çedeki değeri buna imkan vermezse hiç olmazsa bütün ehli hayvanat ver­
gisinin yüzde elli tenzili lilzumludur.

C- Musakkafat Vergisi

1) Bu vergide yapılması faideli olacak tadilat sırasile şöyle mütalea


olunur. İlk yapılacak iş esasen muaf iken yakınlarda vergiye tabi kılınan
zürrai musakkafatın tekrar muafiyetinin teminidir. Bu· meselede mühim
olan bir nokta vardır. Evvelce muaf olan zürraı musakkafat 927 se­
nesinden beri tekrar vergiye tabi tutulmuş fakat henüz tahrir yapılmayan
bazı yerlerde bu vergi senelerce tahakkuk ettirilmiş (Trabzonda olduğu
gibi) yeni tahrir yapıldıkça kanunun meriyeti tarihine kadar teşmil edi­
lerek geçmiş senelerin vergileri toptan istenilirse pek ağır oluyor. Ver­
ginin esası kaldırılırken geçmiş senelere ait tahrir edilmemiş yerler he­
saplarının tasfiyesi pek lüzumludur.
2) Komisyonlarca gayrı safı irat olarak tespit edilen miktarlardan
bina amortismanının tarh edilmesi ve hatta cüz'i dahi olsa binde tesbit
edilecek bir nispet üzerinden mütemadi tamir bedelinin de muhammen
irattan tenzili.

34
Levent Şahverdi Arşivi
3) Karışık olan itiraz. şekil ve muameleleri nin ve musakkafatta
yapılacak tadilata ait esasların mükellefin aleyhine olmayacak bir tarza
sokulması.
4) Sahibinin bizzat i kamet ettiği meskenler için tenziliit yapılması
temenniye şayan görülür. Eğer muamele karışıklığı mahzuru yoksa bu
tenzilfit başka akar binası olmayan tek ikamet sahiplerine de inhisar et­
tirilebilir.
5) Büyük bir şehir olan İstanbulun tahriri üç komisyona havale edil­
miş. Bu muamele bu kadar az komisyonla uzun seneler (takriben on
sene kadar) sürüncemede kalacak ve İstanbulda musakkafat vergisinin
birbirlerine nisbetsizliğinden, haksızlığından mütemadiyen şikayet olu­
nacaktır. İstanbul ve havalisi için komisyonların şimdikinin lfiakal üç
misline çıkarılması lazımdır ki bu iş bir kaç senede yetişsin.

D- Kazanç Vergisi

Bu vergiye ait şikayetler ve hatıra gelen tedbirler şu yolda hülasa


edilir:
1 ) Maktu yeni bedeli icar üzerinden vergiye tabi olanların vergi nis­
beti ve gayrı safi kazanç üzerinden vergi verenlerin matrahlarının ta­
yinine esas olan emsal nisbetleri ağır görülüyor.
2) Beyannameye tabi kısımda bilhassa tek ve az maaşlı küçük me­
murların büyük m ıkyasta vergi nisbetlerini tespit hususunda zati tak­
dirlerile hareket etmeleri şikayete zemi n oluyor. Bu şekil yüzünden bir
çok su'i istimallerden ve memurla müessesenin uyuşması neticesi ola­
rak hazinenin mühim zararlara uğradığından bahsediliyor.
3) istanbulda bir konserve fabrikası istida ile müracaat ederek fabri­
kanın muamelfüını tedvir için hariçte tutulan yazıhaneden ayrıca kazanç
vergisi istendiğini ve bunun yeni bir usul olarak tatbik edildiğini ve ka­
nunda sarahet olmadığı halde yeni konan bir usul mucibince yazıhaneden
dört senelik vergi istendiğinden şikayet etıi.
Müşabih vaziyette bulunan diğer bir imalfühane aynı mesele için
Devlet Şurasına müracaat ederek lehine karar almış. Bu karara istinat
edilerek maliyeye yapılan müracaata karşı (her müessese Devlet şu­
rası ndan ayrı karar alacaktır. ) cevabile karşılaşmış.

35
Levent Şahverdi Arşivi
Bir kerre bu yazıhaneden vergi almak lazım idi ise dört senedenberi
alınmalı idi. Lazım gelmiyorsa şimdi birden dört senelik istemek bu
müessesenin hesaplarını alt üst eder. Bundan başka müşabih vaziyet
için alınmış kararlar esas tutularak iş sahipleri yorgunluğa ve zarara so­
kulmaz.

Tedbir:
1) Maktu kısmın mesela bin lira icara kadar teşmili fakat buna mu­
kabil vergi kazançla meşrut olmadığı için mahiyetinde mevcut olan
ağırlığı tahfife yaramak üzre vergi nisbeıinin azaltılması.
2) Bankalar, İmtiyazlı şirketler ve anonim şirketler gibi planço üze­
rine hesaplarını kapayan müesseseler vergilerinin planço üzerinden ve
memur tarafından hiç bir tetkik yapılmadan tediye ettirilmesi ve muay­
yen bir mühlet zarfında Kafiye ve İktisat Vekaletlerinden birer yüksek
memurdan mürekkep bir hey'et tarafından vergi noktai nazanndan plan­
çolann mufassalan tetkiki ve az vergi vermek için yanlış planço yapdık­
ları bu suretle tahakkuk edecekler hakkında mühim cezalar (nakti ve
saire) konması.
3) Beyannameye tabi kalacak diğer ticarethaneler ve sairenin ver­
gilerini tespit için tek memur sisteminin kat'iyen terki ve bu işin biri
-imkana göre- İktisat Vekfüeti veya Ticaret odalarından (bilhassa büyük
ticarethaneler için her halde Komisyonun bir azası ticaret işinden anlar
olmak çok faidelidir.) olmak üzre üç azalı Komisyonlara verilmesi.

E- Damga Vergisi

Her sınıf vatandaşı alakadar eden bir varidat menbaıdır. Mevcut usul­
ler herkesi bizar edecek ve zati takdirlere yol açacak şekilde fevkalade
mugalatalıdır. Hatta bizzat damga memurları dahi hangi ahvalde hangi
nevi pul tatbik olunacağını vuzuhla kesdiremezler. Bunun hazineye temin
ettiği senelik varidatın yekunu yedi ila yedi buçuk milyon lira olup aynı
yekunu temin edebilecek ve yeni ihtiyaca tekabül edebilecek basit şekil­
lerin bulunması ve bir an evel tatbik edilmesi temenniye şayandır. Bu su­
retle herkes hangi ahvalde ne kadar pul yapıştıracağını bilecek ve bir çok
vatandaşlar bundan memnun ve müstefit olacaklardır.

36
Levent Şahverdi Arşivi
F- Muamele Vergisi

Şehir ve kasabaların sanayi erbabının aliikadar olduğu dahili mu­


amele vergisi üzerinde çok propaganda yapılmıştır. Vergilerin yukardan
aşaya tetkiki esnasında bilvasıta mükellefiyetin ağır kısmının daha zi­
yade köylü ve çiftçi üzerinde bulunduğu hakikati tebaruz ediyor. Bunlar
bil vasıta vergilere de yaşayışlarının genişliği derecesinde iştirak edi­
yorlar. Buna mukabil teşviki sanayi kanunundan istifade ederek güm­
rükten kazanç ve musakkafat vergilerinden kfımilen muaf olan ve ayrıca
bir takım kolaylıklar yapılan sanayi erbabının yükü yalnız dahili mu­
amele vergisinden ibarettir. Memlekette sanayiin teşviki fikri çok kıy­
metli olmakla beraber bu fikrin köylü ve çiftçi aleyhine nihayetsiz bir ge­
nişlikle tatbikinde isabet yoktur. Yaşamak için nihayet ve en az 200 mil­
yonluk bir varidata muhtaç olan yeni Devleti, muamele vergisi adedine
hazırlanmış olan havanın tesiri altında bu paradan mahrum etmemelidir.
İstanbul ve seyahat mıntakasında gezilip görülen sanayi müesseseleri
yüzde on beş ile otuz arasında safı kar temin ettiklerini söylemişlerdir.
İhtimalki safi kazançları bu ifadelerin de fevkindedir. Bir çok himaye­
lerden başka bunlar için dahili muamele vergisinden de tam muafiyet
lüzumsuzdur. Bu esasi mutalea göz önünde tutularak muamele vergisi
hakkında tatbiki ihtiyaca mutabık olacak hareket tarzı şu suretle mutalea
olunur:
1 ) Yekunu zaten çok bir şey tutmayan yüzde iki buçuk ihracat ver­
gisinin kiimilen ilgası muvafık olur.
2) Dahili muamele vergisinin en çok yüzde ellisi kaldırılmalıdır.
Hiç olmazsa diğer yarısı (bittabi mukabilinde prim verilmeksizin) ipka
olunmal ıdır.
3) Dahili muamele vergisi ipka olununca imal ; maddelerinin yer ve
şeki l değiştirildikçe müken-er vergiye tabi tutulması şekli kaldırılma­
lıdır. Bu verginin tahakkuku şekli yeniden tetkik olunarak usule ait şi­
kayetleri bertaraf edecek bir yol bulunmalıdır.
4) İthalfüa ait muamele vergisi baki kalmalıdır. Fakat şimdiki gibi
gümrükten ayrı olarak muayyen yüzde nisbetle tahsil edilmesi Devleti
fazla memur kullanmağa ve bir çok su'i muamelelere sevkediyor. İthalfü­
cıları da fazla muamelelere maruz bırakıyor.

37
Levent Şahverdi Arşivi
Eğer ecnebilerle yapılmış olan ticaret muamelerinin kayı tları bizi
bağlamazsa ithalat eşyasından alı nan muamele vergisin i yüzde n ispetin­
de gümrük tarifelerine ilave ederek tahsil etmek çok foideli ve amel i
olur. Bu şekilde aynı zamanda Devlet i n bazı maddelerde takip ettiği hi­
maye 11oktai nazarı da bozulmaktan kuıtulur. Şimdiki şekilde hafif ve
ağır tari felerle gelen malların hepsinden kıymet üzerine yüzde maktu bir
muamele vergisi alınıyor ki, bu hem hakka, hem de h i niaye fi krine mu­
haliftir. Ahdi bir mahzur olmadığı takdirde aynı zamanda umumi va­
ridatında azaltılmaması için ithalat muamele vergisi olarak mevzu yüzde
altı nispetinin hasıl ettiği yekun ne ise bunun umumu gümrük varidatına
nispeti derecesinde günııiik tarifeleri matrah addedi lerek aynca hesap ve
tahsil i iyi olur.
5) Muamele vergisinin vazına mebde olan 927 senesinden bu vergi­
nin tadil edileceği 93 1 senesine kadar geçen seneler zaıi"ındaki mükel­
leflerin vergi borçlarile biitçelere konmuş olan mukabil prim muamele­
leri süratle tasfiye edilmek gerektir. Tasfiye için aşağıdaki tarz düşü-
·

nülebilir:
927 senesinden tasfiye edilecek bir şey yok görünüyor. 928 den m ü­
kellefler tesviye ettikleri yüzde birden mütebaki yüzde beşini borçlu bu­
lunuyorlar. 929 ve 930 vergilerini vermiş ve vermektedirler. Buna mu­
kabil Devlet 928, 929, 930 senelerinde birer milyon prim bütçeye koy­
muştur. Bu paraların sanayi bankasına veri lip prim yerine istih ka k esha­
bına hisse senedi verilmekten ise bu üç m ilyonun 938 den mükelleflerin
mevcut borçlanna mahsup etmek hem ameli hem de alakadarları mem­
nun edecek bir tarzı hareket olur. Aksi takdi rde kanunun vadi h ilafında
vergilerini nakten vermek ve primler mukabilini hisse senedi olarak
almak vaziyetinde kalırlar. Geri kalan 929, 930 seneleri için tahs i l edil ­
m i ş v e edi lmekte olan dahili muamele vergisi karşıl ığ ı olan pri m l erin
ödenmesine hazinenin takati müsait olmadığı görülmektedir. 928 prim
matluplarının yukarıda yazı ldığı şekilde bir defa da mahsubundan sonra
son iki senelik prim talebinden vaz geçmeleri muhtemeldir. Sanayi
erbabından bazılarile bu bapta göıiişüldüğü zaman 928 vergi borçlarının
mahsubu mukabil i nde 929, 930 prim talebinden vaz geçmeğe müte­
mayil; oldukları hissedilmiştir.

38
Levent Şahverdi Arşivi
G- Yol Vergisi

Bu vergi hakkında işitilen şikayetler sekiz liralık nakti vergı nın


ağırlığıdır. Müştekilerin i fadesine göre bu paraya maarif hissesi olarak
üç l iranın ve bazı Vilayetlerce de mahalll yollar için iki liranın zamme­
dilınesi vergiyi daha ağır yapıyor. Ancak bu verginin aslı bedeni hizmet
olduğuna ve bedenen mükellefiyetlerini yapanlardan para alınmayaca­
ğına göre bu şikayete mahal olmamak lazımdır. Bu noktada evvelce
para vermek üzre kaytedilmiş bulunanların bilahare para teclaıik ede­
miyerek bedenen çalışmak istedikleri zaman bu son taleplerinin kabul
edilmesi usulü konursa nazari olarak mevcut şikayetler kalkar. Fakat tat­
bikattaki bazı müşkilat nazarı dikkate alınarak vergi aslının 1 O gün ye­
rine sekiz gün bedeni hizmet veyahut sekiz lira yerine altı lira nakte ten­
zili vaziyette esaslı bir suhulet yapar. Maarif için tahsil edilen üç liranın
büsbütün yol işinden ayrılarak bu vergiden tenzili münasip olur.
B azı vergi meseleleri hakkındaki noktai nazarların bu suretle tespiti
sırasında mühim bir noktayı da kaytetmek faideli olur:
Hey'eti umumiyesi Devletin mali kudretile mükelleflerin tediye ka­
biliyetleri ve nihayet memleketin hayatiyeti üzerinde fevkalade tesiri ha­
iz olan mail kanunların vilayetlerde en son tatbik vasıtası olan def­
terdarlar tahsil seviyesi noktasından çok dundurlar. Bunlar arasında fili
tahsil görmüş yalnız bir kaç zat (63 defterdardan yalnız üçü) vardır. Ka­
za mal memurları arasında orta tahsil görmüş olanlar hemen yok gibidir.
Mali kanunlar ne kadar mükemmel yapılırsa yapılsın bunları ek­
siksiz anlamak ve Devletle mükellefin haklarını takdir eden bir zih­
niyetle tatbik etmek için liyakatli defterdar ve mal memuru yetiştirmek
meselesi Vatanın istikbali malisi noktai nazarından alınacak tedbirlerin
başına telfikki edilmelidir.

39
Levent Şahverdi Arşivi
III

GÜMRÜK İŞLERİ

İstanbulcla uzunca müddet kalmak, gümrük işleri hakkı nda epeyce


mühim akislerin bize intikaline sebep oldu:
1) Memleket dahilindeki ticarette gümrük beyan namelerinden ş i ka­
yet edilmekte ve bun11 misal olmak üzre pek tuhaf garibeler nakolun­
maktadır. Mesela, isıanbuldan Heybeliada'ya giden bir motörün oradan
bir kaç teneke benzin tedariki için Büyükadadaki gümrük memurundan
bir takım muameleler yaptınnası lı'.lzumu söyleniyor. Diğer taraftan bu
beyannamelerin yalnız formaliteden i baret olduğu ve eğer bundan bazı
faideler umuluyorsa tatbik şekline göre bu faidelerin asla temin edi­
lemediği ifade olunuyor. Memur boş beyannameyi i mza ediyor. İş sahibi
istediği gibi dolduruyor. Anlayamadığımız başka faideler yoksa zaten
işleri çok olduğu için muameleye yetişmeyen memurların ve beyhude
işgal edilen halkın bu gibi lı1zumsuz külfetten kurtarılması lazımdır.
2) Tarife tatbi_katında sabit miktarı bulunmaması tüccarın giimıiik
münasebatında olduğu kadar, giren malın memleket dahil indeki satışın­
da da müstehlikler aleyhine ağır vaziyet yapıyor. Tarifenin Vekiiletçe her
zaman ve her yerde aynen · tatbikinin temin edecek bir vuzuhla tefsiri
Iiiz ımdır. Getirilen bir maldan bir defada 45 kuruş gümrük alındığı
halde aynı mal için ikinci defada 400 kuruş gümrük alın ıyor. Ci nsi evel­
den tayin edilmiş olan bir malın hangi tari feye tabi olacağı evelden kati
ve sarih olarak bilinmelidir.
3) Memur olanlardan bazı larının gümrükte açılacak sandıkları işaret
ederken içinde kaçak veya kıymetli olan eşyaları işaretlemedikleri ve
daha evel hazine aleyhine gümrük komisyoncularile uyuştukları rivayet
olunuyor.
Bunun önüne geçecek pratik bir teftiş çaresi düşü n ü lürse iyi olur.

40

Levent Şahverdi Arşivi


4) Gümrük hamallarının, eski ihtiyar hamalları beslemek ve bir ta­
kım adamlara pay ayırmak için fazla kazanmak mecburiyetinde bulun­
dukları ve bu yüzden emtianın gümıiik hamaliyesi ağır olduğu söyleniyor.
5) Teşviki sanayiden istifade eden müesseselerin getirdikleri makine
ve iptidai maddeleri gümrükten çıkarmak için verdikleri depozitoyu is­
tirdat hususunda çok teahhur ve müşkilfıta maruz kaldıkları ziyaret edi­
len sanayi müesseselerinin bir çoğu tarafından ifade edilmiştir. Bu
yüzden depozitoların faizini kaybettiklerini söyliyorlar. Maliye ile İktisat
Vekaletlerini alakadar eden bu iş için her iki Vekfıletin ameli bir hal
şekl i bulmaları mümkündür.
6) Küçük ve büyük sanayi, teşviki sanayi kanunundan istifade ederek
makinelerini gümrükten muaf olarak geçiriyorlar. Şu halde yalnız el ve
ev sanayii makineleri ve teferruatı gümrüğe tabi kalıyor. Halbuki bu
küçük sanatlarda aynı derecede himaye ve teşvike muhtaçtır. Mevcut
muafiyet küçük, büyük her nevi sanayii makinelerine teşmil edilmek su­
retile bu istisnaiyet reffedilse yukarıda beşinci maddede zikredilen ,mah­
zurun makinelere ait depozito müşkilatı da ortadan kalkar, diğer taraftan
da miktarı pek çok olmayan el ve ev sanatlarının inkişafına yardım edil­
miş olacağı bir mutalea olarak hatıra geliyor.
7) Bir kiloluk koliler her memlekette bir mektup gibi basit merasimle
ve süratle sevkolunduğu halde memleketimizde bu muamelenin müşki­
lfüından ehemmiyetle bahsolunuyor. Bundan başka bazı tüccarın müsta­
celiyet ve saire gibi sebeplerle celpettikleri bu kolilerin bazan bir iki ayı
geciktiğinden şikayetler vardır. Küçük görülen bu işin tanzimi bir çok
halkı ve tüccarı memnun edecektir.
8) Paket gümıüğü muamelesinde de bir kolaylık olmak lazımdır.
Halbuki bu paketler, tonlarla gelen büyük eşyaların tabi olduğu gümrük
hüküm ve usullerine tabi bulunuyor. Bu işin de kolaylaştırılması ve sü­
ratlendirilmesi her sınıftan pek çok insanları memnun edecektir.
9) Gümrük komisyoncuları imtihana tabi tutulduktan sonra aradan
çıkan eski ve ekseriya gümrük muamelesi üzerinde oyun oynayan ka­
çakcılıkla meluf komisyoncular muvazaa ile yine iş görmektedirler.
Bunlar mal sahibi tüccarların muvazaalı cirolarına istinat ederek mal sa­
hibi gibi bizzat gümrükten mal çıkarmaktadırlar. Yazılan mahzurlardan
başka bu hareket yüzünden imtihan ' ermiş iyi ve liyakaılı komisyon-

41
Levent Şahverdi Arşivi
cular da mağdur oluyorlar. Bu muvazıalı vaziyete imkfın vermemek için
mal sahibi gibi müracaat eden eski komisyonculardan gösterdikleri ci­
roya nazaran kazan vergisi aramak usulünün vazı bir tedbir olarak
hatıra gelir.
1 0) Gümıük resminin tahakkukuna alfikadar olan (tarife, muayene,
muhafaza) gibi dairelerin aralarında meşrulaştırılmış ve kaide şe � line
getirilmiş bir sui istimal itiyadı altında bulundukları ve bir şube veya
büronun muayyen bir devirde elde edilen bu gayrı meşru kazancı ara­
larında taksim eylemekte bulundukları kuvvetli bir rivayet halinde
söylenmektedir.
1 1) Mensucat sanayiimizde istimfıl edilmekte olan Merserize iplikler
dun bir gümrük resmile ithal edilmektedir. Bu nevi iplikleri n memleke­
timizde de imiil edilnıeğe başlandığı Kazlıçeşme fabrikasında görül­
müştür. Yapılan merserize miktarları usulen tetkik olunarak dahili ima­
lat miktarı sanayii nesciyemizin ihtiyacını matlup nispet dahilinde tatmin
edecek derecede görüldüğü takdirde bu laddenin de himayeli tarifeye it­
hali münasip olur.
1 2) Memlekete ithal olunan ve iptidai mevat olarak ismiil olunan
levha ve parça halindeki krep kavucçuk ile lastikten mamUI muhtelif cins
ayakkabılar aynı gümrük resmine tabi bulunmaktadır.
Bu halin kunduracılık sanayimizi mutazamr ve ecnebi mamUlatı n a
rekabet imkanını selpettiği İstanbul kunduracıları tarafından haklı olarak
ifade edilmiştir.
Mamul ayakkabıların krep kavucçuğa nispetle daha ağır gümrük ta­
rifesine tabi tutulması pek IUzumludur.

Netice:
İçine girilmez bir ihtisas dairesi teltikkisile Maliye Müfettişlerinin de
sık sık uğramadığı Gümrük umumi idaresinin bizce görülüp yukarıya
yazılan veya tarafımızdan görülıııiyen dertlerini halletmek memlekete
kar ve ferahlık verecektir.

42
Levent Şahverdi Arşivi
iV

MÜTEFERR İ K NOTLAR

1- İktisat

A) Fabrika ve Darüssinalarda bulunan muhtelif makineler teminat


gösterilerek istikraz usulü yoktur. Diğer taraftan sanayi kredisinin fıkda­
nı da malumdur. Bazı başka memleketlerde yapıldığı gibi bizde de sa­
nayide müstamel muhtelif makinelerin ipotek edilebilmesi imkanını te­
min edecek hükümler vazı faideli olur.
B ) Yeni teşviki sanayi kanununun meriyete vazı ile i nkişafa baş­
layan ipek ve pamuk dokumacılığı daha parlak bir atiye namzet ise de,
muhtelif cins kumaş ve iplikleri boyayabilmek ve aynı zamanda i pek ip­
liklerine kimyevi bir takım usuller ile kalınlık ve sıklet vererek yüzde
altmış istifade teminine hadim olabilecek atat ve kumaşları boyamak ve
ütülemek için icap eden makineler pek yüksek bedelle tedarik edilebil­
diğinden, yeni teessüs ve inkişafa başlamış olan fabrikalarımız, ser­
mayeleri n i n ademi müsaadesi nden bu makinelerden mahrum bulunmak­
tadırlar. B u hal maliyet kıymetleri n i ve kumaşlara kafi zerafeti vereme­
diği n den ecnebi malların revacı devam ediyor.
D iğer taraftan, hey'eti umumiyesi küçük ve fakir esnaftan ibaret olan
pamuk dokumacılığı da i pekli mensucat müessisler gibi boyama ve ütü­
leme tesisatına muhtaç olduktan başka çözmeleri temin ve merdanelere
sarmak, masuraları doldurmak gibi muhtelif ameliyeyi i fa edecek ali\! ve
edevatı n tedariki nde de vüsaıı maliyeleri müsaade etmedi ğinden i nkişaf
edememektedir.
Bütün bu sanayi için bu işleri toptan görecek bir santralin tesisi
elzem görülmektedir. Bu tesisin sermayesine sanayi bankası ile ali\kadar
sanayi erbabı iştirak edebilir.
C) Baytar, orman ve z i raat ati mekteplerinden mezun olup devlet

43

Levent Şahverdi Arşivi


hizmetinde bulunanlara veri lmekte olan maaşa!, diğer iili mekteplerden
mezun olanlara nazaran pek azdır. Baremi n bu noktası nın mutaleası
muvafık olur.

2- .Maarif

A) Eski bir kanun mucibince ıekaütlüklerini Maliyeye veren ve taküt


maaşlannı umumi bütçeden alan i l k tedrisat muallimlerinin son zaman­
da yapılan bir kanuna tevfikan tekaı'il maaşlarını vi layetler hususi blilçe­
lerinden almaları takaırur etmiş. Tekaüt muameleleri eski kanunun cari
olduğu zaman zaıt'ında yapılmış olan yüz kadar mual l i m varmış. Ma­
l iye Vekaleti bunların maaşlarının İdarei hususiyedeıı verilmesi lüzu­
munu ifade etmekte ve Vi layetler de bütçelerini tahsisat koymaktadır.
Senelik yekunu mühim olmayan bu paranın hangi merciden verilmesi
lazımsa bir an evet tespiti bu muallimleri memnun edecektir.
B) Trabzonda marangozluk, kunduracılık sanatları epi ileridir. Rusya
i le ticaret münasebatından mahrum kalan Trabzon ve cı var sevahil
çocuklarının istifadeleri için bu sanatları-öğreten bir sanayi mekte­
binin Trabzonda açı l ması çok faideli olacaktır. Halkı da memnun ede­
cektir.
C) Millet mekteplerinde yeni harflerin okuma yazmayı öğrenenlerin
öğrendiklerini unutmakta oldukları i fade edi l iyor. Bu tabakanın oku­
masına tahsis edilmek üzre faideli bilgi leri ihtiva eden, okuması kol ay
bir tarzda basılmış küçük kitapların meccanen tevzi i l i esasl ı bir ihtiyaç
olarak gösteril iyor.

3- Adliye

AJ İcra ve İflas Kanımıı


Bu kanuna ait meselelerden -hapsin- iadesine ait kısmı Bankalarca,
rehin veya ipotek üzerine muamele yapanlarca talep edil miyor. Köylü­
lerden bir kısmı, hapsin kalkması nı veripte tüketemedikleri faizlerle

44
Levent Şahverdi Arşivi
büyümüş borçlardan kurtulmak için vesile yapmışlardır. Fakat bazı
köylüler istedikleri krediyi serbestçe bulmak için para sahiplerine em­
niyet verecek olan hapsin iadesini ister görünmüşlerdir. Hapsin iadesi
rnevzuubahs olamayıcağı ifade edilmiş bulunduğuna göre burada du­
ramayız. Fakat ihtiyati haciz vazındaki eski şeklin iadesi alacaklı için
epeyce mühim bir emniyet vasıtası olacak gibi görünüyor.
Yeni kanunda biraz uzatılmış olan icra müddeti eski haline inerse
itiraz zem ininin belli başlı bir sebebi daha kalkmış olur. Tebliğin ga­
zetelerden başka bir de ikametgaha yapılması için ihtiyar edilecek pek
cüz'i yeni masraf, bu şeklin temin ettiği faideye karşı çok görülmez.

B) Tebliğ, İcra İşleri:


Yeni kanunlarla çalışan mahkemelerin esası olan tebliğ için süvari
mübaşiri teşkilatı her yerde bir lüzum olarak söylenmiştir. İlama bağla­
nan hükümlerin icraları bahsinde, memur noksanından veyahut bu va­
zifede ekseriya vekfüeten çalışan kfüiplerin liyakatsizliği nden mühim şi­
kayetler işid'i lmiştir. Mahkeme kfüip kadrolarının boşluğu hasebile hük­
mü veril miş bir çok işlerin ilamlannın yazılmadığı ve bu yüzden icrala­
rının çok geciktiğini ve mühim vaziyetin gittikçe ağırlaşacağı söylen­
miştir. Adliyede yazı makinası gibi basit bir sebep işlerin gecikmesine
mühim amildir.
C) Yeni kanunu maddenin vazettiği vesayet işi bu günkü tatkibat iti­
barile fena bir haldedir. Bize bu bapta acı şeyler hikaye edilmiştir.

4- Sıhhiye

Memleket hastanelerinin bir çoğu kadro ve malzeme noktasından


zayıf vaziyettedir. Bunları tamamlamayı herkes arzu ediyor. Fakat
Vilayet bütçelerinde bu mühim işe tahsis edilen paranın nisbeti çok dun
olduğundan bir çare bulunamıyor. Bu nisbeti çoğaltacak bir imkan ara­
mak lazımdır.

45
Levent Şahverdi Arşivi
5- Maliye

A) Tayyare ianesi; iskele, Liman ve borsalarda vergi şeklinde Tay­


yare ianesi alındığı ndan şi kayetler vardır.
B) Mütekaidin ve eytam ve arami l maaşlarının tahsis işi n i n seneler­
ce süründüğünden ve hatta üç beş, sekiz senedenberi yapı lan takibata
rağmen tahsisi maaş muamelesi nin bitirilmediğinden şikayet olunmak­
tadır.
Çal ışmayacak bir hale gel miş veya erkeklerini kaybetmiş bul unmak
hasebile geçim vasıtaları esasından darlaşmış olan bu kabil istihkak sa­
hiplerinin tahsis muamelesinin uzayıp gitmesi dolayısile bir kat daha
muzayıkaya düşmelerine mahal bırakılmamak için muamelatın süratle
maaş tahsisini temi n edecek şekilde tensiki münasip olur.
C) Maaş cüzdanlarından başka hiç bir mail itibar ve teminatı bulun­
mayan ve hastalık gibi fevkalade muzayıka zamanlarında ancak bu te­
minat mukabilinde istikraza müracaat zaruretinde kalan mütekaidin i le
eytam ve araınili ayda yüzde on ve faizin peşin alınması dolayısıile bin­
netice senede yüzde 1 7 1 gibi çok fahiş faizlerden kurtarmak içi n bunlara
emniyet sandığı ve Emlak ve Eytam Bankası gibi milli muavenet mües­
seseleri tarafı ndan maaş cüzdanlaıı mukabilinde i krazatta bulunulması
şayanı arzudur. İstanbul sarraflarına esir vaziyete düşen i htiyarların, d u l
kadınlar v e çocukların vaziyetlerindeki fecaat b u yoldan tedil edi l mi ş
olur.

46

Levent Şahverdi Arşivi


v

SON MUTALEALAR

Bu notlarda tatbiklerinde faide tasavvur edilen şeyler hülasa olundu.


Bundan sonra göreceğimiz yeni seyahat sahalannda da bu defa kay­
dedilen ve edilmeyen meseleler üzerinde durulacaktır. Alınacak tedbirler
içinde büyük ve miihinı şeyler olduğu gibi görünüşte ufak, yapılması
nisbeten kolay ve fiıkat Devletin kuvvet ve emniyetini arttıracak veya her
sınıftan çok ınıktarda halkın memnunluğunu Fırkamıza, Hükümetimize
ısınm asını mucip olacak noktalar da vardır. Meselii vergilere temas eden
meseleler hazinenin kuvvetine ve Devletin hayatına tesir itibarile büyük
işler arasında mutalea olunur.
Başka yerlerin de ihtiyaçlarını dinledikten sonra fikir halinde not­
lara koyacağımız kredi ihtiyacının temini ve harici ticaretin tanzimi gibi
şeylerde ameli tedbirlerin i bulmak noktasından güçlük ve ehemmiyet
arz eden işlerdendir.

İdare ve Adliyenin Teşriki Mesaisi

Fakat Devlet kuvvetini ve inkıli\bın emniyetini mahfuz tutmak için


acele yapılması güç ol mayan bazı işler de vardır. Vilayetlerin İdare oto­
riteleri i le Adliye teşkilatı arası nda zararlı bir tesanütsüzlük ve bundan
fazla olarak bu i ki teşkilfü arasında mütekabil emniyetsizlik ve nufuz re­
kabeti ve hatta bir nevi husumet hemen her yerde dikkat nazarına çarpı­
yor. Mevcut kanunlar, nizamlar ve usuller her ne olursa olsun hakiki
görüşün bir ifadesi olan bu vaziyeti derhal tasnih etmek liizımdır. Mese­
le yalnız Valilerin Müddeiumumileri vazifeye sevkeclebilmelerine mani
olduğu söylenen yeni kanun hükümlerinin şeklen tadilinden ibaret de­
ğildir. Belki Hükumette Dahiliye ve Adliye vekilleri tarafından temsil
edi len iki daireni n Vatanı n her tarafında tek kuvvet gibi hareket et-

47

Levent Şahverdi Arşivi


melerini temin edecek bir zihniyetin bir an evvel tesisi IOzunıludur. Mah­
kemeleıin mutlak ımL�uniyet ve . . * üzerinde söz yoktur. Fakat bir Va­
.

linin siyasi ve idari icaplarla Müddeiurnumileri derhal harekete getinnesi


hazırlık ve ilk tahkikat devirlerinde: inkilaba ve Devletin kuvvet ve em­
niyetine ait olan küçük büyük her meselede noktai nazarını dinletebilmesi
mühim bir ihtiyaç halinde tebarüz ediyor. Dahiliye ve Adliyenin yalnız
merkezde ve hatta yalnız Vilayetlerde değil mülhakatta ve şehir, kasaba
sokaklaıında göstereceği kuvveti ve süratli bir teşriki mesai. manzarası
bütün tedbirlerimizin başı nda temini zaruri' olan bir iştir.

Halk Şikayetleri

HükOmeti ve fırkayı zaif düşüren mühim sebeplerden birisi de halk


şikayetlerinin ve fırka teşkilfü temennilerinin kayıtsızlığa maruz kal­
masıdır. Halktan gelen müracaat ve şikayetler Devlet teşkilatımızda
daima esaslı bir makes bulmalıdır. HükOmete gelen her müracaat ve
şikayet tali memurların değil bizzat Vekilin (veya mahallinde valinin)
imzalayacağı (müsbet veya menfi olsun) esbabı mucibeli bir cevapla
karşılanmalıdır. Bu cevap şikayet mevzuunun ehemmiyeti derecesinde
çabuk verilmelidir. Bu lilzumu tebarüz ettiren bir misal olarak Trab­
zonun Sünnene ait olarak gördüğümüz bir arazi davası kayda değer. Bir
zat elindeki iki buçuk dönümlük bir tapu ile mahkemeden bir kaç yüz
bin dönümlük ve içinde bir kaç köy bulunan bir arazinin mülkiyeti
hakkında haksız ve hayrete şayan bir ilam alıyor. Bu arazi dahilindeki
köylüler haklarını arıyorlar.
Mesele Vilayetten VekaJete yazılıyor. Bir taraftan köylülerin evleri
yıkılmağa başlanıyor. Fakat aylar geçtiği halde hiç bir Devlet makamı
bu mesele hakkında bir cevap vermiyor. .
Bu seyahatteki temaslar bize halk şikayetlerinden De�let işlerinin
nasıl yürüdüğünü anlamak faidesinin çıkarılabileceğini gösterdi. Ş i ka­
yetler tek tek tetkik olunmakla beraber, bunların mahiyetlerine göre tas­
nifinden sonra vucuda gelecek tablonun toptan mütaleası büyük halk ta­
bakalarının hangi izdi raplarla mahmOI olduğunu gösteriyor.
.
* Bir kelime okunamadı. (Y.N.)

48
Levent Şahverdi Arşivi
Fırka teşkilfüımızın teklif ve temenni edeceği işlerle Hükumete ge­
len şikayetlerin mesela, üçer veya altışar aylık hülasalar halinde fırka ve
hey'eti vekile içtimalarında sureti mahsusada müıalea ve tetkiki bir usule
rapt olunursa çok istifadeli neticeler alınacağı muhakkaktır. Diğer ta­
raftan bu şikayetler bal kın hangi noktalarda tenvire muhtaç olduğunu
·

gösterir.
Buna bir misal olmak üzre Edirnede bir günde veri lmiş olan istida­
ların nelere ait olduğunu gösterir bir mukayese tablosu aşağıya derçedil­
m iştir:

İstida miktarı İlııiva elliği iş Takribeıı yii:desi

93 iskan 37
69 Maaş (Şehil maaşı) 29
44 Mektep ( Meccani yatı mektepleri) 1 8.5
13 Fuzuli mavenct 6
7 Cezadan affı (Mahbuslardan) 3
5 Memuriyet 2
4 Vazife ve iş 1 .5
3 Arazi talebi 1 .5
1 Ev istiyor 0,5
Evinin tamiri 0.5
Zarar tazmini 0.5

Yekun: 241

İskan ve Eytam Eramil Maaşları Meseleleri

Bu tablodaki şikayet esaslan sırasile takip olunursa mubadele ve is­


kan ile mulıassasatı zatiye işlei"inin bir an eve! düzeltilmesi zaruri olan
bozuk ve sürüncemede kalmış meselelerin başında olduğu görülür. Bu
işler memleketin her tarafında pek çok vatandaşın her gün herkesi n mer­
hametini celbeden ıstırapları nı i fade eıtiği için Hükumet ve fırka aley-

49
Levent Şahverdi Arşivi
hinde fena hlikünılerin yer tutmasına sebep oluyor. Mubadillere teftiz edi­
len ernliikın kat'i mülkiyeti meselesinin halledilmemesi ve tapu harçları­
nın defnten istenmesi gibi noktalardan alakadarlar şikayetcidir.
Bu arada hatıi'i istihkakından fazla emlak almanın yolunu bulmuş
olan insanlar da haksız yere söylenmek fırsatını buluyorlar. Tesiri çok
şuımıllü olduğu kadar tatbikata tefeırnatlı ve tedbirleri m utenevva olan
mubadele ve iskan meselesi hakkında seyahate iştirak eden Dahiliye
müfettişinde esaslı tetkikat ve teklifat vardı r. Pek çok vatandaşı alaka­
dar eden bu meselenin uzadılmaması 11izıındır.

Gayri Mubadiller İşi

Gayri mubadillerin toplu bulunduğu İstanbulda bu işle ehemmiyetle


iştigal edildi. İstanbuldan Hukiimete yazılarak bu notlara zeyil olarak
bağlı suretler arasında bulunan şifrede, bir hal şekli yazılıdır. Son Yu­
nan itilafıyle esas kesbi katiyet eden bu işin de nihayet bir seneden az za­
man zarfında tatbik sahasında bitirilmesi her gün matbuatta ve ağı zlarda
dolaşan bir memnuniyetsizlik mevzuunu ortadan kaldıracaktır. Devletin
diğer büyük meseleleri yoluna girse bile yalnız bu sebepler, politikamızı
düşürmek için çalışanlara mühim vesileler temin eder.

Mektep İhtiyacı

Hülilsa cetvelinin üçüncü sırasında çocuklarını (meccani yatı mek­


teplerinde) okutmak isteyenlerin talepleri görülüyor. Her yerde, çocukla­
nııı okutmamak endişesi i le sızlayan ana ve babalara rast geliniyor.
Mekteplerin eski devre nisbetle kıyas kabul etmiyecek kadar çok talebe­
yi okutmaları ferah verecek bir şey olmakla beraber okumak için müra­
caat edenleri her hangi sebepler altında olursa olsun geıi çevirmek bizim
için hakikaten büyük bir zaif yapıyor. Gerçi her tabakadan bir çok insan­
ların mutlaka çocuklarına lise tahsili ve hatta yüksek tahsil vermek ar­
zuları doğru değildir. Fakat okumak isteyenlere ve ilk tahsilden sonra de­
vam etmek isteyenlere (yatı mektebi olmasa bile ) · hallerine göre gi­
rebilecekleri bir mektep kapısı göstermek te bir i htiyaçtır.

50
Levent Şahverdi Arşivi
İlk Tedrisat

İlk tedrisat işi her yerde memleketin mühim işleri sırasında göriinü­
yor. Üç dershaneli mektebin kfıli olmadığı ve beş dershaneli mektep is­
tedikleri köylülerden işitildi. Bu ihtiyaca birden ve tek sistemle çare bul­
mak elbette mümkün olmaz. Sanayi mektepleri daha geniş bir tatbik yo­
luna sokulabilir. Her dereceden hususi mektep açılması (Uzak bir misal
olmakla beraber teşviki sanayi kanunu gibi) bir takım yardım ve mu­
afiyetlerle teşvik olunabilir.
İlk mektepleri n fevkıııdaki hususi mekteplerden ve muallimlerinden
kazanç vergisinin kaldırılması ve yeniden açılacaklara musakkafat mu­
afiyeti gibi daha şumullü istifadeler temini ve Maarif Vekilletince Türk
hususi mekteplere leyli meccani talebe kabul ettirilmemesi ve bilakis
i mkan nispetinde bunlara para yardımı yapılması hatıra gelir.
Bazı mekteplerde fazla hizmetçi göriildü. Aleumum kız ve erkek mu­
allim ve sanat mekteplerile şehir ve köy yatı mekteplerinde talebenin
kendi işlerini bizzat görmeleri ve yanlız ağır hizmetler için az hizmetçi
kul lanılması hem tasarrufl u tahsili, hem de bu talebeni n işe alışmasını
temin eder.
Bir fırka toplanmasıııdabizzat uzun hesaplar yapılarak bunun imkan­
sızlığını izaha mecburiyet görüldü. İlk tedrisat işinin esaslı bir iş olarak
kat'i prensiplere bağlanması ve bunun için ameli ve az masraflı yolar bu­
lunması ve tedricen ve fakat muntazaman tatbik olunacak bir ilk tedrisat
tatbik programının çizilmesi mühim vazifelerimiz sırasında görünüyor.
Mekteplerde temas edilen çocuklarımız, memlekete büyük istikballer va­
deden yüksek heves ve zeka timsalidirler.

Haksız Şikayetler

Halk şikayetleri mevzun üzerinde yeni bir haleti ruhiye tebarüz et­
tirmeğe değerl idir. Serbest fırkanı n teşekkülünden sonra her keste haklı,
haksız her şeyi Huklıınetten istemek ve her mahrumiyetin mes'uliyetini
H u kOmete atfetmek zihniyeti hasıl olmuştur. Bu zihniyetin zanırlı bir
itiyat halini almaması için müracaat ve şikftyetkrin bu mahiyetle olan -

51
Levent Şahverdi Arşivi
!arına eı;babı mucibe zikredilmekle beraber ciddi bir surette ret cevap ve­
ril mesi ve her \ esile ile bu zihniyeti tashih edecek beyanat ve fırka teş­
ki latı nısııasile telkinat yapılması muvafık olur.

Haksız Şikayetler Hakkında Bazı Misaller

Alpullu istasyonunda tren hareket ederken (köylüye bakılmasını, çift­


çinin borç içinde olduğunu, hayvanlarını sattığını) bağırarak söyleyen bi­
risinin epey servet sahibi bir hayvan tüccarı olduğu anlaşı ldı. Edirnenin
bir köyünde hayvanlarının suya gidecek yolu olmadığını söyleyen köylü­
lerin iddiaları mahallinde tetkik edildiği zaman davalarının hakikate m u­
tabık olmadığı ve orada pirinç ziraati yapan bir vatandaşın parasi l e aldığı
araziye tesahup etmek istedikleri görüldü.
Edirnenin Havza kazasında ahaliden birisi (mahsul ümüzü ucuz satı­
yoruz, ·lüzumlu şeylerimizi pahalı satın alıyoruz) diye ş ikayet etti. Müş­
tekinin bir mürabahacı olduğu anlaşıldı. Trakya vaziyetinin tetkiki ne­
ticesinde, orada idrak edilen bolluk senelerinde geniş israflar y apıldığı,
köy evlerindeki dokuma tezgahlarının aııldığı anlaşı ldı. Trakyada bolluk
ve Anadoluda kuraklıkla meşrut olan bu geçici saadeti bu günün hakikati
karşısında rüya gibi hatırlayanların memnuniyetsizliği itibara değmez.

Köylü Tasarrufu ve Ev Sanayii

Ancak bu manzaradan bilhassa köylüler için hususi ta<;aıTUf tedbirleri­


nin düşünülmesi gibi istifadeli bir netice çıkarılabilir. Bu münasebetle bir
köylü ev sanayii tesisi için çareler düşünmek hatıra gelir. B i zde köylü,
evine, aile ve çocuklarının yaşamasına elzem olan yiyip içecek ve ale­
lumum yiyecek için para sarfetmemelidir. Köylü ailenin, elbiseni n aba ve
kaba bez dokuma tezgahı sapanı gibi olmalıdır. Bu esasın tami m i i leriye
ait bir ideal olmakla beraber bu gayeye varmak için tedbirler düşünmek
ve teşebbüsler almak çok IOzumludur. Aksi takdirde her şey yolunda git­
tiği zaman ancak yaşayabilen ve memleket nufusunun üçte ikisi ni teşki l
eden bu insanlar hava gibi zirai hastalıklar gibi v e nihayet piyasa g i b i te­
sirlerin müsaade etmediği zaman bütün kusuru HukGnıete ve vergilerine
atfetmekten çekinnıiyeceklerdir.

52
Levent Şahverdi Arşivi

SEYAHATİN İKİNCİ DEVRESİNE KALAN İŞLER

Bir çok yerlerde as!T veya fer'! olarak temas edilen bazı işler vardır
ki, bunlar hakkındaki kanaatleri az çok şekilleşmiş bir tarzda not haline
getirebilmek için seyahatin ikinci safhasını da bitirmek faideli görül­
müştür. Bu meselelerin bir listesi HukOmete mütekaddim bir malOmat
vermiş olmak için aşağıya yazılmıştır:

l ) Kredi
2) Sigorta
3) Reasürans
4) Nakliyat tarifeleri (deniz ve kara)
5) Li man, antrepo ve rıhtım
6) İhracat ticareti
7) İhracat bankası
8 ) Ticaret mukavelesinin tanziminde odaların reyi alınması
9) Deniz ticareti
1 0) Oktruva

53

Levent Şahverdi Arşivi


VIl

ZEYL

Seyahatimiz esnasında bazı meseleler hakkında Başvekfilete yazılan


şeylerin bir listesi j!e yazılanlarııı birer sureti tekrar mütalealarına medar
olmak üzere bu notlara bağlanmıştır.

BaşvekUlete Yazılan Tel grafın Fihristi

1-
a) Havzada arazi vergisi muamelesinin tashihi.
b) Kışlık ziraat zamanı geçmeden evvel Havzaya kfıfı tohum temini.
c) Amasyada, Havzada traktör muamelesinin tacil i .
2- Samsunda askeıi hastanenin işgalinde bulunan ilk mektebin Maarife
veri lmesi.
3- Trabzoncla elektrik şirketi vaziyetinin kurtarı lması.
4- Rusların Türk emteasına karşı yaptığı gayrı meşru rekabet (dam­
pi ng).
5-
a) Edirnede Emlfık bankasının bir şube küşadı.
b) Keşan ile İbrice arasındaki yolun islahı ve bir iskele inşası.
c) Edeköy i l e Sofulu arasında bir hudut kapısı tesisi.
d) Ergene nehrinin tathiri ve kanal inşas ı .
e) Kasırgadan yıkılan cami minarelerinin tamiri.
6- Gayrı mubadiller vaziyeti.

Levent Şahverdi Arşivi


34. SAHİFEDE BAHSİ GEÇEN SURETLER

22. 1 1 .930 tarihinde Samsundan B aşvekfilete


yazılan telgraf sureti. . .

1 ) Havzada görüştüğüm halk, arazi vergisine esas olan tarla fiatla­


rının takdirinde fahiş derecede yüksek mikyas tutulduğundan şikayet et­
tiler. Mahalli mal Müdürlüğünden yapılan tahkikat bu iddianın doğru­
luğunu göstermiştir. Bu suretle tespit edilen netice Kasaba ittisalindeki
nevima arsa mahiyetinde bulunan tarlaların dönüm başına en yüksek
kıymet yirmi lirayı geçmediği halde bunlara seksen lira kıymet konmuş
olmasından ibarettir. Böyle fahiş fı at konmasında feyizli ve mahsulün
kıymetli olduğu senelerin iradının esas tutulması tesir yapmıştır. Bun­
dan başka tarla münavebeye tabi tutulduğu halde bütün tarlanı n her sene
ekildiği düşünülerek fıat k0nması da bu fazla takdire sebep olmaktadır.
2) Amasyada Tokadın Kazovasında ve Havzada fare tahribatı yü­
zünden ekin pek fena olmuştur. Tohum dahi alınamamıştır. Bütün fare
mıntakalarında esaslı mücadele IGzumu anlaşılıyor. Bazı yerlere arsinik
yollanmış fakat bazılarına gönderilmemiştir. Mesela, Amasya; Vekalet­
ten ilftç istediği halde buraya gönderilmemiştir.
3) Fare tahribatı mı ntakaları bu sene yardım ihtiyacındadırlar. Bu
ınıntakalar iyice tespit edilerek tohum gönderilmesi zaruri görünüyor.
Mesela ekini bol ve ucuz olan ve iklimi tevafuk eden yerlerden alınırsa
faide iki katlı olur. Ziraat bankasını n bu mıntakalarda eski borçların ya­
rısı ile faizi alarak diğer yarısının tecili ve zaruri görünüyor.
4) Ziraat bankası Adana fabrikasında imfrl ettiği bezleri geçtiğim her
yerde olduğu gibi burada da çiftçilere hisselerine mahsuben para yerine
mecburi olarak veriyor. Halkın bundan zararı ve şikayeti büyüktür. Çift­
çi bunu aldığı fiatlan az, bir para mukabili satarak zarar ediyor.

55

Levent Şahverdi Arşivi


5) Mazot makinelerile tebdil edilinceye kadar çiftçi elinde kalacak
traktörler için muaf rusumlu gaz ve saire miktarı tahdit edilmiş. Bir trak­
töre bir senede çalışabileceği miktarın nısfı ndan az mahrukatta muafiyet
tanınılıyor. Halk bundan da zarardadır.
6) Müstacel ricam budur:
a) Havzada arazi vergisi muamelesinin tashihine emir verilmesi.
b) Kışlı k ziraat zamanı geçmeden evvel Havzaya kafi tohum te­
mini.
c) Amasya ve Havzada traktör muamelesinin tacili.

REİSİ CUMHUR
Gazi Mustafa Kemal

Başvekilletten mevrut Ankara 23. 1 1 .93 1


tarihli telgraf suretidir.

1 ) Havzadaki arazi vergisi için Samsun defterdarlığına Maliyeden


emir verilmiştir.
2) Tohumluk ziraat bankası nezdinde takip ediliyor. Mahall i sandık­
lara merkezden para gönderilecektir.
3) Traktörlerin değiştirilmesine kadar geçen seneden tenzilat yapı l­
maksızın muafiyetli gaz verilmekte devam olunacaktır. İktisat vekfile­
tinin bu mealde tebligat yapacağı maruzdur.

B AŞVEKİL
İsmet

56

Levent Şahverdi Arşivi


26. 1 1 .930 tarihinde Samsundan Başvekfüete
yazılan telgraf sureti

Samsunda bütün al.akadarların temas ettikleri mektep meselesi hak­


kında ricalarım şudur:
1) Ciheti askeriyenin işgalinde bulunan ve hastane olarak istimfil edi­
len ilk mektep bimılannın önümüzdeki tahsil mevsiminde Maarife terki,
bunun için zaten Müdafaayı milliyece Kolorduya arsa yeri keşfettiril­
mekte olan askeri hastanelerin ilk inşaat mevsiminde yaptırılması.
2) Lise talebesini istiap etmeyen binaya ilavesi elzem görülen pav­
yonun önümüzdeki mevsimde inşaası için bütçede şimdiden tedbir
alınması.

REİSİ CUMHUR
Gazi Mustafa Kemal

57

Levent Şahverdi Arşivi


28. 1 1 .930 tarihinde Trabzondan Başvekfilete
yazılan telgraf sureti

Bu gün Halk fırkasında Trabzon elektrik hey'etile görüştüm. Vucude


gelen eser himayeye değerlidir. Bu şirketi kurtarmak için şimdilik yapı­
lacak şey Hukfımetçe de düşünüldüğii üzre hesap edilen 22,500 liranı n
sanayi bankası tarafından mümktin mertebe acele olarak şirkete ikra­
zıdır. Bu ikraz muamelesi yüzde dokuz faizle ve tecdit muamelesine tabi
olmayacak bir şekilde sekiz senelik olacaktır. Her sene faiz ile amoıtinin
yekunundan bir maktu taksit vererek tediye edeceklerdir.
Buna karşı müessisler bankaya emtak terhin edeceklerdir. Bütün iş
bununla bitmiyor. Bizim İş bankasının da şirketten 1 5,000 lira matlubu
varmış. Ben bankanı n bu matluba karşı hisse alması n ı tiısvip ediyorum.
Bu noktanın Celal Beye tebliğini rica ederim. Sanayi bankasın ı n ikra­
zı_ı:ı dan başka alacağı olan otuz bin liraya mukabil de hisse alması la­
zımdır. Bu tedbirler derhal şirketin maddi olduğu kadar manevi va­
ziyetini de yükseltecektir. Zaten aboneler gittikçe artmaktadır. Yeni his­
sedar olan bankaların tabii surette idare hey'etine girmeleri şirketin mü­
rakabesini temin edecek, idaresini kuvvetlendirecektir. Şu halde şir­
ketten yüz küsur bin lira matlubu olan Bergman şirketinin de mühim mik­
tarda hisse alması kaviyyen memuldur. Bu şirket evvelce bu bapta te­
mayül göstenniş. İktisat Vekfileti bu yeni vaziyeti Bergman şirketi mü­
messiline izah ederse neticeni n müspet olacağı tahmin olunur. Cevabınızı
İstanbulda da alsam Trabzona yazarını. Biz 29. 1 1 .930 akşamı İstanbul is­
tikametinde hareket ediyoruz Efendim.

REİSİ CUMHUR
Gazi Mustafa Kemal

58

Levent Şahverdi Arşivi


1 7 . 1 2.930 tar i h inde İstanbuldan Başvekii\ete
yazılan telgraf sureti

İstanbuldaki tetkiklerim sırasında Rus ithalatının Türk mahsulatına


yaptığı rekabeti n tesirleri nazan dikkatimi celbetti. Bu cümleden olarak
Ruslar Türk çimentosunun satılabileceği fıat ne olursa olsun behemehal
bu fı attan aşağı satmak suretile Karadeniz Havzasını elde etmişlerdir.
Türk çimentosu maliyet fıatına nispetle zararlı satışla bile buralara gi­
remiyor. Halbuki yerli çimentolar İzmir ve Mersin haval isinde İtalya ve
Belçika çimentolarına muvaffakiyetle rekabet etmektedir. Son Bakırköy
fabrikasının tesisile çimento istihsalimiz dahili istihlake tamamen kifayet
edecek bir miktarı bulmuştur. Aynı gayrı meşru rekabetin pek yakında
kömür gibi pek mühim bir istihsal ve servet sahamıza teşmil edileceği
de his ve istidlal edilmektedir. Tütün işinde geçirdiğimiz sene zarfında
Rusların yaptığı ilk büyük satış bu zeminde korku tevli t edecek bir ma­
hiyet göstermiştir. Sovyetlerle ticaret mukavelesi, müzakeresi hitam bul­
madan dahilde ihtiyacımıza kafi miktarda istihsal olunan çimento, tütün
trikotaj, buğday gibi ınevadın Türk emtiasından daha ucuz satılarak re­
kabete girişilmemesi hususunda Sovyetlerle itilaf edilmesini zaruri bul­
maktayım. Aksi takdirde Rusların Türk pazarından bir miktar mal satın
almakla bize zahiren temi n ettikleri faide gayrı meşru rekabetle tama­
men hiçe indirilmiş olur. Bunun esası dar olan milll iktisat üzerine ya­
pacağı ağır tesirden başka dahili politika ve fırkanın kuvvet ve nufuzunu
kırmak hususunda tesirleri ele aynca derpiş edilıneğe değer. Bu baptaki
mütaleayı Devletleri ne intizar ederim.

REİSİ CUMHUR
Gazi Mustafa Kemal

59

Levent Şahverdi Arşivi


23. 1 2.930 tarihinde İstanbuldan Başvekilleıe
yazılan ıe_lgraf sureti

Alpullu şeker fabrikası nı ziyaretimde Rusların İstanbulda Türk


şekerinden daima yüzde yirmi dun fıatla satmak suretile bu sahada da
gayrı meşru rekabette bulunduklarını söylediler. B u hususta i l k şi fre
i le birl i kte nazarı dikkate alınmasını rica ederim .

REİSİ CUMHUR .
Gazi Mustafa Kemal

Levent Şahverdi Arşivi


22. 1 2 .930 tari h i nde Edirneden Başvekfüete
yazı l an telgraf sureti

Edirne i şleıi hakkında aşağıdaki notları nazarı d ikkate şayan gör­


düm. icra ve tatbiki hususunun teminini rica ederim.
1) Mahalli kredi ihtiyacına karşılık olarak Emlnk ve Eytam banka­
sının b i r şubes i n i n açı l ması.
2) Keşan i le İbrice liman ı arasındaki yolun ıslahı ve İbriceye bir is­
kele yaptın 1 ması .
3) Diğer kapu yeri uzak olduğundan cıvar halkının zahire ve saman
ihracatını tahsi l için Edeköyü ile Sofulu arasında bir hudut kapusu tesisi.
4) Meriç nehrine ait olup Yunanlılarla itilafa muallak olan Nafıa işle­
rinden ayrı olarak ve müstak i llen yapıl ması fennen kabil olduğu takdirde
evvelce başlamış olan Ergene nehri tathir ve kanal inşası mesaisine de­
vam olunması.

REİSİ CUMHUR
Gazi Mustafa Kemal

Edi rnede kasırgadan yıkı l an m inarelerin evkafa tamir ettiril mesi


ayrı bir telgrafla rica edi l m işt i r.

61

Levent Şahverdi Arşivi


1 9. 1 2.930 tarihi nde İstanbuldan Başvek51ete
yazılan telgraf sureti

Gayrı ınubadillerden tekrar müracaat eden bir hey'etin şi kayetleri is­


tiına olundu. Başvekalet Müsteşarlığından bu iş hakkında Tevfik Beye
gelen bir tezkerede, mütalea edildi.
62,000 İngiliz lirasının tevzii i le bu meselenin günlük kısmı halledil­
miş olmakla beraber bu zaif giden işin esaslı mahiyeti üzerinde takibi
liizımgelen hattı hareketi berveçhi ati mütalea ediyorum.
1) Bono tevziatı yalnız evvelce takdir edi lmiş arazi kıymetleri üzeri­
.
ne yapılmamalıdır. Musakkafaı sahipleri nin takdire gayrı müsait ve top­
tan pek küçük miktarı sabit üzerine tespit edilmiş olan hakları, Yunanis­
tana gönderilecek bir kaç Türk takdiri kıymet komisyonunun yapacağı
cetvel lerdeki kıymet üzeıine nazarı dikkate alınmalıdır. Aksi takdirde
musakkafat eshabının hakları aleyhine arazı sahipleri ehemmiyetli surette
kfirlı çıkacaklar ve musakkafat sahipleri mağdur olacaklardır.
2) Birinci maddedeki komisyonlar kati miktar teşkil olunur. Ve ken­
dileıine bu işi bitirmek için muayyen müddetli bir m ühlet verilirse bu
işin nihayet üç ayda intacı mümkün olur. Gerçi arazi sahipleri bono tev­
ziatının tecilini istiyorlarsa da diğer arkadaşlarının haklarını tespit yo­
lunda takip edilecek bu hattı harekete itizar edemezler. Yalnız bu yüzden
işin gecikmesi endişesile rahatsız olabilirler. Bu mahzur da yukarıda
yazdığım veçhile muayyen mühlet mesai ile bertaraf olur.
3) Bir yandan bu komisyon çalışırken diğer taraf ta Maliyece bono­
ların tap ve ihzarı işi tesri ve teshil eder. Vakit kaybolmaz.
-1 J Aynı zamanda Anadoluda kalan etabli Rum cmliikı firari R u m
,·ımali İstanbul haricindeki Yunanlı envali bono m ukabi l i satışa i h zar
olunmal ıdır.

62

Levent Şahverdi Arşivi


Bunlarla beraber gayrı mubadillere ait olan bu enıvalden muhacir­
lere, ınubadil lere, mültecilere, harikzedelere veri lmiş veya maliyece sa­
tılmış emvali n mukabil i maliyeye ait emvalden verilmek üzre defterleri
ve muameleleri de ihzar edilmelidir.
5) Yukarıda yazdığım muamelelerin tatbikinde bizim hulul ede­
mediğimiz esaslı bir mahzur yoksa bu müzmin işin nihayet beş altı ayda
kat'! şekli halle raptı için tedbirlerin alınmasını rica ederim.

REİSİ CUMHUR
Mustafa Kemal

63
Levent Şahverdi Arşivi
Levent Şahverdi Arşivi
SEYAHAT NOTLARI

SAFHA: il

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
I

BAŞLANGIÇ

İkinci tetkik seyahatinin sahasını İzmir, Balıkesir, Aydın, Denizli,


İçel, Mersin, Adana, Malatya ve Konya Vilayetleri teşkil ediyor. Bu
seyahat 1 93 1 senesi Kanuni sanisinin 26 sından Martın 2 inci gününe
kadar beş hafta devam etmiştir.
Bu notlarda, bir taraftan son seyahat mıntakasında görülen şeylere
ait mülahazalar tespit edilmekle beraber, diğer taraftan da ilk seyahat
esnasında temas edilip bir mütaleaya raptı umumi görüşün ikmfili ne
bırakılan noktalarda kaytolunuyor.
Bu m üşahedelerin tespitinde dahi ilk notlarımızın baş tarafında izah
olunan bütün esaslara ve hassatan ameliliğe ve hakikate uygunluğa dik­
kat olunmuş ve sayahate iştirak eden müfettişlerin mütaleaları ndan itina
ile istifade edilmiştir.
Vergiler hakkında yeniden yazılan mülahazalar, hem yeni görüşlerin
hem de HukOmetçe hazırlanarak birer sureti seyehat esnasında bize ye­
tiştir.ilen. Jayıhalar üzerinde yapılan tetkiklerin mahsulüdür.
· : Naziyet::Ye ihtiyaçlar üzerinde tetkikler yapılırken ve notlar kaytolu­

nurken mevzubahis işlerin büyüklüğü ve küçüklüğü değil, nispeten çok


Vatandaşı. alfil<adar etmesi ve faide veya zararının ehemmiyeti daha ziyade
göz: önünde tutulmuştur. Bütün bu mütalealardan başka bütçe vaziyetimiz
ve. esas iktisadi· fikirler hakkında umumi mütalealar kaytedilmiştir.
:, ! B.üyük,, . Küçük her mülahazamız, sadece işlerin şimdiki mahiyetini
göstetıneğe v.e· mevcut vaziyeti daha iyi hale koymak yolunda imkanlar
araştırmağa matuftur. Bu imkanların tanzim ve tatbiki veya hale ve ih­
tiy.acaı.tı�an başka çareler düşünülmesi veyahut maksada ulaşmak için
büsbütün ayrı yolların takip edilmesi bittabi HukCımete aittir.
, ,. Butaya .kayte.dilmeyen bir takım fer'i hususat, refakat eden Müfet­
tişlerin· hususi notları halinde Vekfiletlere takdim edilmiştir.

67

Levent Şahverdi Arşivi


11
MALİ MESELELER

A- Vergiler

1) Arazi Vergisi
Tahrir görmeyen arazi vergisinde tadil görmüş ve göm1emiş yerler
kıymetinin 33 1 senesine irca olunması ve nispetin bu kıymet üzerinden
binde altmışa indirilmesi muvafıktır. Hatta bu nispet binde altmış beşte
de kalabilir.
Ekilmesi mümkün olmayan bataklık haline gelmiş yerlerin ver­
giden muafiyeti esaslı bir ferahlık yapacaktır. Bu sıraya ekilmiyecek
derecede çalılık hale gelmiş kısımlarında ilavesi iyi olur.
Her hangi bir afet sebebile mahsulü zarar gören arazi vergisinden za­
rann derecesine göre tenzilat yapılması esasıda pek muvafıktır. Yalnız
seylap, haşerat ilah gibi sebeplerle zarar görecek arazi sahipleri için dü­
şünülen bu kolaylığın kuraklıktan müteessir olan ara�iye de teşmili yani
kuraklığın da layıhada depiş olunan afetler sırasında sayılması münasip
olur. Bu fikri tatbik için layıhaya mesela şöyle bir formül. ilavesi hatıra
-
��
(Herhangi bir mıntıkada zirai istihsali ehemmiyetini hissettirecek
derecede sarsan kuraklık olduğu alakadarların müracaatı üzerine ma'­
hallf hükümetlerce tespit ve İcra Vekilleri hey'etince tastlik. olunduğu
takdirde mevcut vehametin derecesine göre o sene için arazi \lergisi­
nin bir kısmı veya hepsi afolunur. Affedilecek vergi nisbeti kuraklığın
tevlit edeceği derece ile mütenasip olmalıdır.) , ·. .

Bu vergide tahrir görmüş olan arazi sahiplerine musakkafat ver­


gisinde olduğu gibi yüzde muayyen nisbette fazlalık ·olduğu ·takdirde
tadil talebi hakkı verilmesi çok münasiptir. Yeni tahrir hey'etlerinde
halkı daha ziyade temsil eden bir sistem kabulü de muvafıktir. Ver....

68

Levent Şahverdi Arşivi


ginin iki taksitte tahsili fikri gördüğümüz yerlerde faideli ve ameli te­
lakki olunuyor. Sahiplerinin bir müddet istifadeleri kanunla men edil­
miş olan arsalardan bu memnuniyetin devamı müddetince vergi alın­
maması muvafı k olur.

2) Musakkafat Vergisi
a) Yeni !aymada zirai musakkafotın vergiden muaf tutulması çiftçi
için çok rahatlığı mucip olacaktır. Yalnız bu muafiyetin refl ile iadesi
arasında geçen zaman zarfında tahrire tabi olan ve zirai musakkafata
vergi tarhı için çıkan kanunun meriyeti tarihinden itibaren talep edilecek
olan bu vergilerin affile bunlardan henüz tahrire tabi bulunmayanlardan
tahrirden sonra da vergi istenmiyeceği hakkında muvakkat bir madde ile
hüküm vazı veya bu bapta ayrı bir kanun çıkanlması münasip olur. Bu
sayede bir kaç senelik kısa bir devreye ait zamanın hesaplan tasfiye edil­
mek suretile hem köylüler bir yükten hem de maliye pek karışık bir
hesabın müziç takibatından kurtulmuş olur.
b) Bu vergiden umumi olarak yapılan tenzilat miktan fazla görünü­
yor. Lfiyıhanın son şekline göre yapılan tenzilatın yekunu takriben yüz­
de otuzu buluyor. Devletin daimi gelir menbaı olan musakkafat vergisini
nispet üzerinden bu kadar zaiflatmaktan ise mesela (tamir ve idame)
karşılığı olarak takdir edilen irattan yapılması tasavvur edilen yüzde on
yedi tenzilatı yüzde yirmiye hatta yüzde yirmi beş nispetine çıkarmakla
iktifa etmek münasip olur. Fakat bu tenzilatın esası olarak 1 7 inci mad­
dede kullanılan (tamir ve idame) tabirinin yerine (itfa ve idame) tabirini
kullanmak müreccahtır. Bu suretle musakkafat vergisinde (itfa) karşılı­
ğının düşünülmediği hakkındaki itirazlara da cevap verilmiş ve mühim
bir faide temin edilmiş olup bu faide ile beraber tahrir usullerinde aha­
linin daha iyi tems il i yolunun açılmış olması ve tadil için sebep teşkil
edecek irat tahavvulü nispetinin yüzde otuz üçten yüzde yirmiye in­
dirilmiş bulunması ınasakkafat vergisinde yapılacak işleri tamamlar.
c) Hususi surette açılacak mektep binalarının teşviki sanayiden is­
tifade edenler gibi musakkafat verg isinden muaf tutulması ve yeni
lôyıhaya bu hükmün konması maarife bir hizmet olur.
d) Musakkafat vergisi münasebetile memleketin yeni ebniye ka­
nununa ihtiyacı olduğu bazı yerlerde bize hatırlatılmıştır.

69
Levent Şahverdi Arşivi
3) Kazanç \!ergisi
a) Maktu vergiye tabi olan mükel lefler lehine yapılmış olan tadilat
iyidir. İcar yerine gayrı safı iradın vergiye esas olması ve nispetlerde de
az çok tenzilfıt yapılması bu sınıf mükellefler için epeyce ferahl ı k ya­
pacaktır. Ancak beyanname usulünün muşkilfitından dolayı 500 l i radan
1 000 liraya ç ı karılması muvafık görü len maktu vergi mükellefleri n i n ih­
tiyarlarına muallak olarak beyanname usulline tabi oiabi l ıneleri yolu ka­
panmamalıdır. Maktu verginin mali.lm olan mühim mahzuruna tekabül
etmek üzre hatta bu vergiye tabi olanlar yalnız beş yüz liral ı k icar erbabı
iken bile açık olan bu ihtiyar yolu şimdi kapanırsa bin l i raya teşmil edi­
len maktu verg i erbabı nın haki katen mühim şikayetlerine meydan ve­
rilmiş olur. Layıhanın bu noktası ta�hibe muhtaçtır.
b) Beyannameye tabi kalacak mükelleflerin kendi yapacakları hesap
üzerinden vergilerini tediye ettikten sonra tetkikat yapılması yolundaki
yeni tarz isabetli olacaktır. Beyannameleri tatbik edecek memurun mü­
kellef aleyhine bir şey gördüğü takdirde bunu hazine lehine bi zzat dü­
zeltmiyerek bu işi bir hey'etin tetkikine arz etmesi pek musiptir. Yal nız
bu şekil, mükellef aleyhine tek memurun hüküm vermesi mahzurunu
bertaraf etmekle beraber beyannamesini hazine aleyhine yapmış olan bir
ticarethanenin kendi gösterdiği yanlış miktar üzerinde bunu sezecek me­
murla uyuşmasına mani olamaz. Yeni yeni tarz, m ükel lefin keyfi mu­
ameleye uğramasına mani olmakla beraber hazine hukukunun korunma­
sı noktasından eksik görünüyor. Bunun için her halde beyannameyi i l k
tetkik edecek memurun h i ç olmazsa İstanbul, İzmir, Adana, Mersin,
Samsun, Ankara, Konya gibi yerlerde tek olmaması ve b u işin lfiy ı hada
zikredilen mütehassıslardan birile bir memurdan terekküp etmesi hazine
hukuku noktasından çok faide temin eder. Büyük ticarethaneleri n , şirket
ve bankaların beyannamelerini ticaret işlerinden anlar bir zat ile bir mali
mütehassıstan mürekkep bir hey'et tarafından tetkik olun ması IGzumfu
görünür. Beyannameli kazanç vergisi işi hassatan devamlı ve itinalı bir
teftiş i ster.
c) Yeni l iiyıhada 1 5 lira ayl ı k veyahut elli kuruş yevm iyel i rençber­
lere maksur bırakılan muafiyetin 25,5 l_ira aylık veya 75 kuruş yev­
miyelilere teşmili ve bundan istifade edecekler arası n a (amelenin) de
konması bir çok az kazançl ı vatandaşları mem nun eder.

70

Levent Şahverdi Arşivi


d) Elde, sırtta, başta satanlara ait muafiyetin (yiyecek ve yakacak)
tan başka (okuyacak ve yazacak) satıcılarına da teşmili faideli olur.
e) Serbest meslek erbabına (Doktor, avukat, ressam, ilah........ ) ait ver-
gilerin beyanname tarzından çıkarılarak yeni Iayıhadaki şekle sokulması
ehemmiyetle üzerinde durulacak bir mesele yapıyor. Bunlar memleketin
her tarafından en çok sesi işitilen, bütün halk tabakalarile daima temas
eden bir sınıf teşkil ederler. Bunlardan doktorlar mevcut beyanname
usulünde verdikleri az vergiden bile şikayet ederlerken yeni tarzda mu­
teaddit karineler üzerinden vergiye tabi olduktan başka şöhretleri de­
recesinde aynca maktu bir vergi ile mükellef kılınırlarsa psikolojik ve
.politik noktadan devlet zarar görebilir. Bu işi halletmek için ya muğlak
olan yeni teklif tarzından vaz geçilerek beyanname usulünün ipkası ve­
yahut daha hafif, mesela yalnız muayenehane karinesile birlikte Iayıhaya
merbut cetveldeki maktu vergiye tabi kılınması münasip olabilir.
f) (Şifri dafer) üzerinden vergi verecek müteahhit veya tacirler için
tespit olunacak emsal meselesi yeni kazanç vergisi Iayıhasının en mühim
noktasını teşkil eder. Yekunu belki yarım milyon liraya balig olacak olan
bu verginin yeni usul yüzünden büyük müşkilfü ve şikayetlerle karşıla­
şılması ihtimali vardır. Bu bapta şu mütalealar yürütülebilir:
-Emsali tespit edecek muhtelif Vek1iletleri temsil eden komisyonun
kararı kat'! olmamalıdır. Bu karar, Vatandaşlardan alınacak verginin
yekununa müessir olacağı için yüksek bir otoritenin (İcra Vekilleri
Hey'etinin) tetkik ve tasdikine iktiran etmelidir.
-Emsalin muteber olması için tayin edilen zaman (üç sene) çok uzun­
dur. Halihazırda hiç bir memlekette bu kadar uzun zaman için ticari is­
tikrar mevcut farz olunamaz. Bu müddet azami iki sene olmalıdır. Fakat
aynı sebeple bu zaman da çoktur. Bu takdirde bile mevcut mahzuru
kaldırmak veya hafifletmek için her halde alakadar mükelleflere emsalin
tadili için müracaat yolu açılmalı ve bu takdirde komisyon vaziyeti tek­
rar tetkik eylemelidir.
-Emsal, bütün memleket için aynı olmamalıdır. Ahval ve şeraite
göre memleket üç veya dört mıntaka addolunarak her biri için ayrı emsal
konmalıdır. Meseıa İstanbuldaki Kolordunun et müteahhidi ile Er­
zurumdaki askerin et müteahhidi aynı vergi emsaline tabi olamaz. Bunun
gibi muhtelif mıntakalardaki vaziyete göre yol \'eya inşaat müteahhitleri

71
Levent Şahverdi Arşivi
aynı emsale tabi olmayabilir. Bu noktalar tanzim olunurken bazı teahhüt­
lere de Hukilmetin koyduğu (azami ve asgari miktar) şartları da nazarı
dikkate alınarak bir çare göstermek lilzumlu göıiinüyor. Meselfi bir mek­
tebin veya askeri' kılanın mukavelenamesine koyduğu azamY, asken tes­
lim miktarına göre kazanç vergisinin hangisine nazaran tevkif edileceği
sarahate muhtaçtır. Azami had mükellefin zararına olabileceğinden asgari'
üzerinden vergi tevkifi musip mutalea edilir.
g) Musakkafat vergisi bahsinde de söylendiği gibi hususi mektep
açacaklarından kazanç vergisi alınmaması maarifi teşvik için bir faide
temin eder.

4) Muamele Vergisi
a) İhracat vergisinin kfimilen kaldırılması muvafıktır. B undan başka
dahilde imfil olunarak dahilf muamele vergisi tediye olunan maddelerin
ihracında gösterilecek tediye makbuzları üzerine bu verginin bir kısmı­
nın ve mesela yüzde ellisinin gümıiiklerde mal sahiplerine prim olarak
iadesi usulünün konmasında faide görülür. İhracatı teşvik etmek mem­
lekette ihtiyaç erbabına iş bulmak ve dahili muamele vergisinin .ipkası
yüzünden ifade olunacak ağırlığı karşılamak faideleri.
Tütün, pamuk gibi manuplasyonları memleket dahilinde yapılarak
hariç pazarlara sevkedilen maddeler hakkında da bu usulün tatbiki ha­
linde husule gelecek raide ve mahzur tetkik ve mütaleaya değer.
b) Dahilf muamele vergisinin ipkası hakkında ilk notlarda yazılan
mütalea ile birlikte mevcut tahakkuk ve tahsil şekilleri ve mükerrer tah­
sil mahzurları kaytedilmiştir. Yeni liiyıhada bu vergi aynen ipka edil­
mekle bareber bu noktaları islah edici hükümler konmamıştır. Vergi nis­
peti aynı kaldığı halde mevcut muşk.ilat düzelmezse bütün sıkıntılı
cereyanlar ve şikayetler devam eder. Mesela memlekette istihsal olunan
zeytin yağlan muamele vergisi verdikleri halde aynı yağdan yapılan sa­
bu�lar da aynı nispette vergi vermekte ve yağa ait vergiler tenzil olun­
mamaktadır. Bunun gibi memlekette yapılan iplikler için muamele ver­
gisi tediye olunduktan sonra o iplikle yapılan kumaş veya bezler için de
iplik vergisi tenzil edilmederr muamele vergisi alınmaktadır. Eğer bu
kumaştan dahili bir imalathanede hazır elbise yapılırsa vergi üç kat
oluyor. Kezalik ithalat muamele vergisi verilen ayna, kontrplanş, kilit

72
Levent Şahverdi Arşivi
ve saire gibi malzemede n yapıla n mobilya için alına n dahili vergide n
evvelki vergiler indirilmemektedir. Bu yüzden arta n maliyet fıatı
memle kette pahalılık tazyi kı da vucuda getiriyor.
Gerçi şimdi mevcut ka nunda da bu mükerrer vergiyi men eden hü­
küm varsa da sonra yapılan talimat ve tatbikat mükerrer vergi yolu nu aç­
mıştır. Bu noktada n her yerde bütün aHikadar lar müştekidir . Dahili mu­
amele vergisinde, mükellef katiyyen gelen memuru n şahsi takdiri ne
bağlı kalmayaca k bir usul koymak e n mühim bir ihtiyaçtır. Ye ni mu­
amele vergisi kanu numuz bu şikayet mevzularını tamamen ortada n
kaldıracak esaslan ihtiva etmedikçe bu verginin ipkası hem iktisadi hem
de dahili siyaset noktası ndan zararlı olur.
c) İthalat muamele vergisi, aslı gümrükte n muaf ola n maddeler için
büsbütün kaldırılmıştır. Bu noktai nazarın, ithali teşvik edilmek iste nen
maddeler hak kında makul bir kolaylık yapacağı şüphesizdir. Fakat bu
esas ta kip edili nce en ha fif ve ha fif gümrük tarifesine tabi ola nların
müsavi derecede yüzde altı ithalat vergisine tabi olmaları haksızlık olur.
Bu zemin üzeri nde seyahat mıntakamızda esaslı şikayetler işitilmiştir.
Bir kaba demir malzemesi ithalatcısı kendisinden alınan muamele ver­
gisinin gümrük resminden de fazla olduğunu söylemiştir. Diğer tara ftan
fazla gümrüğe tabi kıymetli eşya dahi aynı nispette muamele vergisi ve­
riyor . Bu meselenin en iyi hal yolu, biri nci seyahatimize ait notların 14
ve 15 i nci sahiflerinde tafsil edile n şekilde ithalat muamele vergisini
şimdi hazineye temin ettiği yekunu verecek bir hesapla ve tar ifelerdeki
himaye fikri ne uyacak nispetlerde gümrük tarifelerimize zam etmektir.
Bu suretle hem hazine matlubu nu almış ve hem de vergi, giren eşya nın
cinsine uyacak bir mahiyet almış olur. Bu hareket tarzı na mani ahdi za­
ruretler olup olmadığı hazine ve hariciye hukuk müşavirlerince etraflı
surette tetkike değer . Böyle kat'i bir mani tahakku k ederse o vakit mev­
cut haksızlığı izale için başka bir yol aramak luzumu tebarüz eder .
Bu halde ithali gümrükte n muaf tutulan maddelerin ithalat muamele
vergisinde n de muaf tutulduğu gibi ithali nde hafif veya ağır gümrüğe
tabi tutula n maddelerin dahi aynı himaye fıkrile mütenasip surette yüzde
iki, yüzde dört , yüzde altı nispetleri üzeri nde n derecelendirilmiş bir it­
halat muamele vergisine tabi tutulması münasip olur. Bu takdirde mem­
lekete girer ke n a � mu amele vergisi vere n bir maddeden dahilde imfü

73
Levent Şahverdi Arşivi
olunduğu zaman daha fazla vergi almak caiz olmayacağı için dahill mu­
amele vergisini de aynı mallar için aynı n ispetlerde derecelendirilmiş bir
usule tabi kılmak musip olur. Bu hareket tarzında dahilf muamele ver­
gisinin eskisi gibi tanı yüzde altı olarak, ipka edilmemiş, muhteli f cins
maddeler üzerinde vergi tenzilat yapılmış olmak gibi psikolojik bir faide
de temin edilmiş olur.
d) Mevcut eski kanunda dahili muamele vergisi yalnız kuvvei mu­
hanikeli yani teşviki sanayi kanunundan istifade eden sanayie maksur
iken yeni Iiiyıhada bu verginin kuvvei muhanikesi el, beygir gibi ipticai
vasıtalarla çalışan bütün sanayie teşmil edildiği anlaşıl ıyor.
Halbuki, bu sonuncu nevi sanayi ayrıca kazanç ve musakkafat vergisi
de vermektedir. Bu suretle bunlara mevcut vergilerine i liiveten yeni bir
vergi tahmil edilmiş oluyor. Bir taraftan bundan vaz geçmekle beraber
diğer taraftan da bir iki kişi tarafından el tezgahlarile yapılan küçük sa­
natlara ufak mikyasta motör tatbik olunduğu zaman bunların da bir de­
rece inkişaflarına kadar muamele vergisi nden muaf tutmak faideli telak­
ki olunur.
e) Mevcut eski kanunda fabrikalarda yapılan ekmek, alelumum kitap,
risale ve gazeteler muamele vergisinden muaf olduğu halde yeni liiyıha
bunları istisnalar arasından çıkarmıştır. Bunların müstesnalığı yolunda­
ki şimdiki şeklin ipkası IQzumludur.
f) Bütün bu eşkiil ile beraber dahilf muamele vergisine karşılık ola­
rak bütçelerde derpiş edilen (prim) usulü ilga edilmelidir.
g) Yeni yapılacak muamele vergisi kanunu teşviki sanayi kanunu ile
birlikte mütalea olunmalı ve icapederse teşviki sanayi usulleri m iz de
değişmelidir.

5) Sayını Vergisi
Bize suretleri gönderilen liiyıhalar arasında sayım ve ehli hayvan ser­
gileri halqanda bir şey mevcut değildi. Yeni seyahat mıntakasındak.i
müşahedeleriinizde birinci seyahat notlarımızın 9 sahifesinde b u bapta
dermeyan edilen noktai nazarları teyit etmiştir. Hayvan yetiştirmeği teş­
vik işinin ehemmiyeti, hemen bütün Garbi Anadoludan bu sene yapılan
hayvan ihracatı sayesinde hasıl olan memnuniyetle bir derece daha te­
baruz etmektedir.

74
Levent Şahverdi Arşivi
B - Gümrükler

Seyahat mıntakamızda bütün Türkiye ihracatının takriben dörtte


üçünü yapan İzmir ve Mersin Limanlarının bulunması gümrük işleri
üzerinde mühim noktalara temasa vesile olmuştur.
Birinci seyahat notlarımızda İstanbul limanına ait olarak tespit edilen
gümrük meseleleri bu notlara kaytedilecek işlerle birlikte mütalea olu­
nursa ithalat ve ihracat işlerimize büyük yardım yapılmış olacaktır.
a) Ahdi kayıtlardan kurtulduktan sonra tatbik edilen yeni tarifelerin
yaptığı umumi ferah her yerde h issedilmiştir. Ancak aynı veya misli
memlekette yetişmeyen ve bu sebeple himaye fikri mevzubahis olmayan
ve fakat vucuduna şiddetle ihtiyaç olan maddelerden bir çokları fazla'
gümrüğe tabidir. Bu, hayat pahalılığına sebep oluyor. Diğer taraftan
memleketimizin ve Vatandaşlarımızın haline göre vucudu elzem ol­
maya n maddelerin gümrükleri daha ziyade artabilir.
İzmir ticaret odasının bir mütaleası olan bu nokta göz önünde tutul­
mağa layık görülürse bu esaslar dahilinde uzunca ve genişçe bir zaman
zarfında tarifenin bir kerre daha gözden geçirilmesi muvafık olur.
b) İthalat tüccarlarının çok şikayetçi oldukları bir nokta gümrüğün
tespit ettiği bir tarife üzerinden resmi verilen b ir mal için aradan bir
kaç sene geçtikten sonra b ir Müfettişin mütaleasına göre daha fazla
resim istenmesi ve bu farkın tahsili için cebri takibat yapılmasıdır. Bu
hali n ithalat ticaretinde istikrarı bozduğu iddiası serd ve maddenin ta­
dili ehemmiyetle talep olunuyor.
c) Yeni gümrük kanununa göre tuccar ile gümrük arasında çıkacak
ihtilafın halli yollarında uzunluktan şikayetler vardır. Kanun mucibince
çıkan ihtilafları halledecek makamların işi görmedikleri bu meselelerin
hemen hepsinin merkezdeki hakem hey'etine gönderildiği söyleniyor.
Bu bapta eski usulün daha iyi olduğu bile iddia olunuyor. Her halde bu
mahiyetteki ihtilafların çabuk halledilmesi çaresini aramak !Gzumlu
görünür.
d) Kıymet ve tonaj itibarile pek çok ithalat ve ihracat yapan İzmir
rıhtımının mihaniki vasıtalardan mahrumiyeti yüzünden bir çok teah­
hürat ve zararlar olduğundan bahsedilmiştir. Mihaniki vasıtalaıın temini
masraflı olduğu için IGzumuna rağmen tesisi geç kalabilir. Fakat mesela

75
Levent Şahverdi Arşivi
teşviki sanayi kanunu mucibince gümrükten muaf olan 16 numaradan
yukan ipliklerin numaralarını ölçmek için lazım olan nihayet yüz lira
kıymetindeki bir aletin bile gümrükte olmadığı ve bu yüzden mütemadi'
müşkillit münakaşa ve ihtilatların devam ettiği söylenmektedir.
Diğer bir misal: Ege iktisat mıntakasında sanayi gittikçe artıyor. B u
sebeple hariçten yedek parça celbi her günkü işlerdendir. B u parçaları n
tarifeye tatbiki noktasını hal için bütün gümrükte bir tek fen memuru is­
tihdamı kafi gelebilir. Böyle bir memur olmaması yüzünden iş sahipleri
bazan · ucuz bir parçanın cinsini tespit ettirmek için hariçten bir kaç lira
ücret mukabilinde mütehassıs veya fen memuru celbine sevkediliyor.
e) Transit muamelesi pek müşkiliitlıdır. Transit eşya için ayrı depo­
lar yoktur. Bu yüzden transit işleri her gün bir parça daha azalmaktadır.
Hatta kendi limanlarımıza ait transit eşyanın son zamanlarda cıvar
ecnebi adalan gümrüklerine verilmekte olduğundan acı acı bahsediliyor.
f) İhraç edilecek yaş ve kuru meyvaların zartlanması ve ambalajı
için gümrüksüz ithal edilecek kutu, sepet, silefon kağıdı, bant, etiket gibi
maddeler için bırakılacak depozitolar ve bunların istirdadı işleri üze­
rindeki tatbikattan sonsuz şikayetler vardır.
Zeytinyağı vari lleri için verilen depozitoların istirdatlanndaki güçlük
ve bu depozito yüzünden kaybedilen faizler mevzubahis ediliyor.
Bir misal: Mısırdan kendi kufeleıile bu sene üzüm almağa gelen bir
vapur, her kufenin hakiki fıatı "30" kuruş olduğu halde dahilde b u sanatı
himaye için konmuş olan 425 kuruş gümrük resminin sepet başına de­
pozito yatırılması israrı karşısında muamele yapmadan gitmiştir. Te­
ferruat gibi görünen bu işlerin harici ticaretimizi himaye için bir an evvel
tanzimi arzu olunur.
g) Memlekete i thali arzu edildiği için gümrükten muaf olan fenni'
gübreler, bağlara lazım olan potas ve saire gibi maddelerin zarflarından
gümrük resmi alınması doğru olmadığı mütaleası işitilmiştir. B u müta­
leanın değeri takdire arz olunur.
h) B u nokta yalnız gümrüğe tealluk etmez. İzmir l iman i şleri n i n
!ima� körfez inhisarı, rıhtım şirketi v e gümrük hamaliye teşkilfitı g i bi
üç ayrı teşekkül tarafından görülmesinden mütevel l i t mahzurlar söy­
lenmiştir. Bu sebepten işler hem pahalı hem müşkilfülı görül iyor.
Aynı vaziyet İstanbul l i manı için de varittir.

76
Levent Şahverdi Arşivi
Birinci seyahat notlarımızda ve bu notlarda gümrük işlerine dair
yazılan noktalardan başka bu zeminde temas edilmeyen daha bir çok is­
laha muhtaç işler olduğu tahmin olunuyor. Devletin mali ve iktisadi kud­
retine müspet ve menfi büyük tesirler yapacak mahiyette bir müessese
olan gümrüklerin ve alelumum gümrük işlerinin büyük ve mustakil bir
mesele olarak tanzimi bir zaruret olarak mütalea olunuyor.

7) Damga Kanunu
Bu kanunun ehemmiyetli ve düzelecek noktaları hakkında birinci se­
yahat notlarımızda kayıtlı şeylerin ehemmiyeti Ege iktisat mıntakasın­
daki gördüklerimiz ve işittiklerimizle teeyyüt etmiştir.
***

Mali meselelerin telhisinden sonra hemen her yerde bize bahsedilen


bir noktayı kayt etmek lazılgeliyor. Malt kanunlar çıktıktan sonra ta­
limatname, izahname, umumi emirler namı altinda bir takım müzeyyeliit
neşredilmektedir. Bunlar arasında bazan kanunların metinlerini nakz ve­
ya az çok tadil eden hükümlere tasadüf olunuyor. Bu neşriyat, mükellef­
lerin bir çok haklarını iptal ediyor. Bundan başka kısa bir metinle
anlaşılması daha kolay olan hususat, ekseriya her kelimesi üzerinde dik­
kat sarfolunarak çalışılmayan bu tali tebligatla büsbütün iglak olunuyor.
Bir çok tefsirlere ve memurların anlayışına göre türlü türlü teHikkilere
yol açıyor. Bir taraftan memleketin mali kudretine diğer taraftan da hal­
kın hakkına ve kesesine taalluk eden ve neticeden HukGmet aleyhine bir
çok hislerin ve fikirlerin terakkümüne sebep olan bu hareket tarzını
büsbütün bırakmak ehemmiyetli bir mesele teşkil eder. Bir malt kanun
neşredildikten sonra tefsire muhtaç olacak her nokta mutlaka Meclisten
geçmeli ve kanunun tatbikata ait izahat için de ancak Devlet Şurasından
geçirilecek 'nizamnameler neşrolunmalıdır. Vekaletin bu yolda talimat,
'
tebiigat ve emirlerle hareket etmesi usulü büsbütün kaldınlmalıdır. Bu
tarzda bugüne kadar yap�lmış tebligat ta kısa bir zamanda bu asla irca
edithielidir: . . . ' '

l. · :

. • '

?1
Levent Şahverdi Arşivi
III

İDARE VE ADLİYE

Mülki Teşkilat

Hukfimet her yerde teşkiJatile, şahısları ile, salahiyet ve vazifeleri ile


kuvvetlendirmeğe muhtaçtır. Zaman zaman tesirini gösteren muhtelif
mahalli cereyanların doğurduğu şimdiki çok Vilayet teşkilatı bir çok
noktalardan zararlıdır. Bu kadar Vilayeti idare için kifayetli vali ve bil­
hassa rüesa bulunamıyor. Bir taraftan ondan fazla kazalı vilayetler var
iken öte tarafta iki kazalı bir vilayetin ayrı bir idare cüzütamı olmasını
mucbir kılacak sebebi müşahede etmek kabil değildir. Bilakis vilayetle­
rin bu dar taksimatı, coğrafi, siyasi ve iktisadi vaziyeti bir olan yan yana
mıntakalarda ayn idare fikirleri yapıyor.
Çok vilayet mahalll bütçeler ve umumi bütçe için de zarar yapıyor.
Bu sebeple mevcut vilayetlerimizin adedi mümkün olduğu kadar azaltıl­
malı ve tasarruf edilecek paradan umumi müfettişlikler teşkilatı için is­
tifade olunmalıdır. Bu tasarruftan büyüyecek vililyetlere vali muavinleri
tayini de faidelidir. Bu suretle valiler merkez kazası kaymakamlığı va­
zifelerinden ve tali işlerin tehacumünden kurtularak serbest fikirle vila­
yetin umumi ve mahalli işlerini yüksekten tanzime vakit bulmuş olur,
tasarrufatın derecesi çok olursa, vilayetlerin geniş.1.�mPeş,i İı� }Tl.!J��biı,
Hukfimet teşkilatını halka doğru götürmek içirı rıahiye teşki,l&tınıri
arttırılması için de bundan istifade olunu r. �-, .. · · ·
·
. . · ; · · ·· : .· . · . .• ·
. .
y
Vilayetlerin azaltılması sayesi r{de bazı erle�de �d�msı�lıktan m4�- . . . ' · '
) ..
hal kalan diğer Vek§letlere ait rüesanın ve memurların tamamlanması
kabil olur. Bu meyanda idaremizde bir sıkıntı mevzuu olan maarif
eminlikleri kaldırılarak ilk ve orta tedrisata bakacak liyakatte maarif
müdürleri bulmak mümkün olur.

78

Levent Şahverdi Arşivi


Vali Selahiyeti

Valiler ordudan başka bütün Devlet teşkilatının başı olmalıdır. Ka­


nuni kaydı valiye vilayeti dahilindeki bütün işler üzerinde müessir ola­
cak bir nufuz ve selahiyet temin etmelidir. Her Vekalet mıntakası dahi­
lindeki bütün vezaif için valiye hitap etmeli ve vali her hangi Vekiilete
taalluk eden bir işi behemehal o Vekfiletin vilayetteki teşkilatının ba­
şında bulunan zat ve bürodan çıkarmalıdır.
Adliye Vekaletinin de vali ve vilayetle olan münasebatının aynı ol­
masında hiç bir beis olmayacağı kanaatindeyim. Son senelerin yanlış te­
lakkileri yüzünden adliye bizdemüstakil bir sima almış ve (adli istiklal)
tarzında telaffuz edilen yanlış bir mefhum her gün bir az daha kuvvetlen­
miştir.
· Teşkilatı esasiye kanunumuzda bu istiklal yalnız mahkemelere ait
bir vasıf olarak yer bulur. Filhakika (hakkı kaza millet namına usulü ve
kanunu dairesinde müstakil muhakim tarafından istimal olunur.) (Teşki­
latı esasiye madde: 8.)
Adliye Vekili icra kuvvetini teşkil eden Hukfimetin bir unsurudur.
Vali her vekil gibi adliye vekilini de temsil eder. Şu halde valinin adli
teşkilat üzerinde, adliye vekilinin haiz olduğu selfihiyeti kullanması,
masun olması 11izım ve tabii bulunan mahkemelerin ve hakimlerin is­
tiklali esasi ile hiç bir taarruz teşkil etmemek icap eder. Bu ana fikrin
esaslı bir surette tetkikinden başlanmak suretile mevzu meselenin kolay
bir neticeye vardırılabileceği ve bu sayede mülki idare ile adliye ara-'
sında açılan boşluğu dolduracak feri çarelerin kolaylıkla bulunacağı
tahmin olunur.
Bütün işlerde vazife ve mesuliyetin vilayet makamında temerküz et­
mesi için valiler bütün madun makamlar üzerinde ceza haklarını kul­
lanabilmelidirler. Bu nokta o suretle tanzim edilmelidir ki, bir taraftan
vilayet sarih ve yekpare bir idare cuzu tamı şeklinde tebaruz etsin. Diğer
taraftan da kendi işlerinden dolayı Meclise karşı ayrı ayrı mes'ul olan
icra Vekillerinin tatbikat programları ve kendi tayin ettikleri memurlar
üzerindeki nüfuz ve amiriyetleri sarsılmasın. Bu meyanda valinin teftiş
ve tetkik neticesinde vilayetteki bütün memurlar hakkında ihtar, tevbih
ve hatta bir dereceye kadar aylık kesmek cezalarını resen tatbika hakkı

79
Levent Şahverdi Arşivi
olmalıdır . Emniyet ve asayişe taalluk eden meselelerde valinin her me­
muru derhal işten mennetmek hususund aki hakkı baki kalmak şartile
Vekaletlerin tayin ettikleri memurların tebdilleri ve işten alınmaları an­
cak Vekillerin emir ve musaadesile yapılabilmelidir. Bir taraftan Vilayet
otori tesini kuvvetlendirecek müeyyideler konur ken diğer taraftan da v a­
linin Vekilleri temsilen yaptıkları işlerden dolayı alfikad ar Vekilin emri
ve nufuzu altında bulunduğunu kendisine iyice hissettirecek esaslar kon­
mak lfizımdır.
Valilerin tayini ; bir kombinezon meselesi olduğundan tayin inhasının
Dahiliye Vekale tinden gelmesi muvafık olmasına mu kabil, vazifesinde
muvaffak olmayan valinin tedbil veya tecziyesi veyahut Vekalet e mrine
alınması tekli fini bütün vekiller esbabı mucibell tezkere ile İcra Vekilleri
Hey'etine teklif edebilmelidirler. Bundan başka vekillerin v alilere ihtar
ve tevbih cezası vermeleri ve bunu esbabile Dahiliye Vekaletine bildir­
meleri usulü konmalıdır. Valinin mütaleası diğer Vekaletin tayin e ttiği
memurların sicillerine ve her hangi bir vekilin mütaleası da valinin si­
cilline müspet veya menfi tesir yapacak bir kıymeti haiz olmalıdır.
Vilayetlerin başına iradesi ve mühim işler i b aşarmak kabiliyeti
ile temay üz eden -herhangi meslekten olursa olsun- fili tahsil görmüş
ve tecrübelerle ye tişmiş güzide insanların getirilmesi münasip olur.
Valilik makamının bir (karyer ) kademesi telakkisi baz an yüksek idare
evsafını haiz olmayan insanlara bağlanarak ö te tarafta olgun mem­
leket evlatlarının kabiliyetlerinden istifade e tmemeğe muncer olur .

Umumi Müfettişlikler

Bu tarzda teşkilatlan ve idareleri kuvvetlendirilecek vilayetlerden i k­


tisadi, siyasi ve idari noktai nazarlardan bir birlik manzar ası arzedenleri
birer umumi Müfe ttişlik mıntakası teşkil e tmelidir . Hudu tlarımız , sa­
hillerimiz ve memleketin iktisadi ve siyasi vaziyeti mütalea edilince bu
mın takaların beş ile yedi arasında olması lfizumu anlaşılıyor.
Umumi Müfettişli kler, her günün teferru atlı meseleler üzerinde
tebligata vasıta olmak mevkiinden bilh assa uzak bulunmalı ve başta
asayiş ve emniyet ve dahili siyaset meselesi olmak üzre her Vekfilete

80
Levent Şahverdi Arşivi
ait işler in ta tb ikat pr ogramlarına nezaret edilmeli ve mevcut kanunlar ın
ihtiyaca uymayan noktalarile yeni hükümler isteye n vaziyetleri te tkik ve
tahl il etmeli. HukGmetin nufuzu ile halkın ih tiyacını mütekabilen takv i­
ye ve tebarüz e ttirmelidir .
. Umumi Müfettişler, mahdu t müşavir ve k iitipler de n ve ayr ıca her
vek iile t işi ni tetk ik edecek müfettişlerden terekküp etmel idir . B iz im
seyaha t tecrübemiz b ir umumi müfettişliğ in mesa isine numu ne olacak
mah iyettedir .

Teftiş

Bu vaz ife b iz im idare hayatımızda, Vekiilet müfettişler inin kanuna


uymaya n herhangi b ir hareketin mahiyetini tetk ik etmeler i uzu n uzadıya
tahkikat evrakı tu tmaları ve iş i mahkemeye sevkeylemeler i manasına
alınmıştır. Her hangi yolsuzluğu n mes'uller ini meydana çıkarmak için
bu usule devam lazımdır . Fak�t b ir idare m ıntakasında veya şubesinde
bütün işleri n y olu nda cereya n edip etmediğ ini toptan ve umumi bir
görüşle mütalea ettik te n sonra başta bulu na n zatı tak dir veya muaheze
ve tecz iye etmek ta rzında bir (am ir teftiş i) usulünü de file n devlet haya­
tımıza sokmak b ir zarurettir.
Umumi Müfe ttişl ik teşkilatı nı n mesela senede iki defa mıntakasını
bu gözle tetkik etmesi lazım olduğu kadar valiler in ve kaymakamla-
rın........ ilah de, senede b ir kaç defa mıntakalarını aynı maksatla gez-
meleri kat'i b ir vaz ife olmalıdır.
Bütçedeki harcırah fasılları nın memurların fazla tahv iller ine tah­
sisinden ise ekseriya pek az ola n (dev ir) harcırahlarinın ar ttırılması çok
faideli olur.
Bu kısa mütalealar, devleti klasik b ir bürokrasi sisteminden çıkararak
vaz ife ve mes'uliyet fikri altında işleye n bir mak ine haline koymanı n
esasları nı kaybetm iş oluy or .
Şimdi halkı n Devlete ve İ nkilap eserlerine hürmet etmesini temin
edecek noktalan kaytedelim:
Devlet otor itesinin ve bütün a na meselelerile beraber rejimin daha
sıkı ve yakından müdafaa sı nı temin edecek kanuni te dbirlerin alı nması

81
Levent Şahverdi Arşivi
zamanı gelmiştir. Dahiliye ile Adliyenin teşriki mesaisi IOzumu hak­
kında birinci seyahat notlaıımızda kaytedilen noktai nazarlar bu seferki
görgülerimizle daha ziyade kıymetlenmiş ve kuvvetlenmiştir. İzmirde
vuku bulan hadiseler esnasında zabıtaya tecavüz, matbuayı tahrip, fırka
binasına taaruz, ameleyi greve tahrik, HukOmetin manevf şahsiyetine te­
caviiz, tefevvühatta bulunmak ve intihaba fesat karıştırmak cürümlerin­
den dolayı (90) kişi adliyeye teslim edilmiş ve adliyece bun lardan
yalnız ikisinin mevkufen mahkemesine !Ozum gösterilerek diğerlerinin
muhtelif suretlerle tahliye olunduğu polis raporuna müsteniden vilayet­
ten bildirilmiştir.
Tahkir; tahrip, tecavüz gibi ağır cürümlerle o hava içinde adliyeye
gönderilenlerin serbest bırakılması emsali tecavüzlerin devamını elbette
teş_vik yerine geçmiş olacaktır. Adliyemizin gözü önünde günlerce sü­
ren bu gürültülere rağmen bu hareket tarzı en hafif tabiri ile adliye ciha­
zımızın Devletin kuvvet ve emniyeti noktası nda hassas olmadığını ifa­
deye müsaittir.
Bu bapta kendisinden ma!Omat istenen İzmir Müddeiumumiliği; ha­
diseler üzerinde hassas olduğunu ve fakat adliyeye sevkedilenlerden bir
kısmının zabıt varakalarında suç mahiyetinde şeyler bulunmadığını
söylemektedir. Aynı mahiyette cürümlerin muamelelerinin ve muhake­
melerinin teşri olunması ceza usulü mahkemeleri kanununun d uruşma
faslının icabı iken gördüğümüz muhtelif mıntakalarda adliyenin kayıt­
sızlığını ve vazifesini yapmamış olduğunu tespit eden bazı vaziyetleri
hülasa edebiliriz.

Balıkesirde

Bu muameleler müstantikte bir ay kalmış ve nihayet 9- 1 O gün sonra


muhakemeye başlanmak kabil ve kanunen zarurf iken mahkeme ilk
mahkeme gününü evrakın tevdiinden iki ay sonraya tespit etmiştir. Fa­
kat aradan dört ay geçtiği halde bazı sebeplerle hiila muhakemeye baş­
lanmam ıştır.

82
Levent Şahverdi Arşivi
Mersinde

Aynı işler müstantikte 35 ve 43 gün kal mış, muhakeme günü ola­


rak m uhakemeye tevdiden 44 ve 54 gün sonrası tespit edilmiştir. B i z
Mersinde iken bu muhakemelerin birine başlanmış, diğerine henüz
baş l a n m am ı ştı .

Silifkede

Muhakeme günü bir ay sonra tespi t edilmiştir.

Antalyada

Askere ve Alay kumandanına filen tecavüz şeklini bulan karışık­


lıkların müsebbiplerinden ve mütecavizlerden 1 82 kişinin evrakı mah­
kemeye verilmiş ve bunlardan dokuzu HukGmetçe tevkif edilmiş iken
mesele adliyeye intikal edince bu mevkuflardan dördü müstantik ve beşi
de ağır ceza reisi tarafından tahliye edilmiştir. Bu hadisenin muhake­
mesi Denizliye nakledilmiş ve o zamandanberi Denizli ile Antalya ara­
sındaki tali muhabereler yüzünden henüz muhakeme başlamamıştır.
Antalyada (kahrolsunlar) diye bağırarak HukGmetin manevi şahsiyetine
tecavüz eden 1 2 kişi hakkındaki evrak bizim orada bulunduğumuz ta­
rihten bir ay evvel müstantikliğe verildiği halde henüz muameleye dahi
başlanmamış olduğu görülmüştür.
Bütün bu görüşler adliyemizin, halkı, HukGmetin takibatından kur­
tarmak gibi yanlış ve zararlı bir zihniyetle hareket etmekte olduğunu
anlatır.
Yukarıdaki misallerde tespit olunan kusurlardan dolayı suçlu müs­
tantiklerle beraber hakimler dahi ceza görmel idirler. Cürümler karşısın­
da birlikte haraket eden yekpare bir idare ve ceza cihazını kurmak ve
işletmek lazımdır. Bu maksatla tamamlanma�ı icap eden kanuni ted­
birler şöyle telhis olunur.

83
Levent Şahverdi Arşivi
1) Bir Cumhuriyeti ve rejimi koruma kanunu neşredilmelidir. B u ka­
nunda, bizzat Cumhuriyet aleyhinde olduğu gibi onun temellerini teşkil
eden inkilap kanunları aleyhinde filen hareket veya harekete teşvik ve­
yahut bu bapta söz ve yazı ile telkin, ağırceza müeyyidelerine bağlanma­
lıdır.
2) Gerek bu cürümler ve gerek Devlet, Hukı'.lmet otoritesini küçül­
tecek, düşürecek, hakarete maruz kılacak hareketlerin muhakemeleri
mutlaka mevkuf olarak yapılmalı ve Müddeiumumilerin, müstantiklerin
mahkemelerin takip edeceği yollar, muhakeme zamanları serahaten tayin
olunmalıdır.
3) Tecemmü kanunu yeniden gözden geçirilmeli, askerin müdahalesi
esasları teferruatına kadar tavzih edilmelidir. Askerin müdahalesi ancak
ateş etmek için olmalıdır. Müdahale talebi, idare amirleri tarafından bu
esas göz önünde tutularak yapılmalıdır.
4) İzmir Müddeiumumisinin bir cevabında: İzmir hadiseleri esna­
sında (kahrolsun 1smet paşa, kahrolsun inhisarlar) diye bağırdığı sabit
olan birisinin suçlu görülmiyerek bırakıldığı yazılıdır. Hukı'.lmet ba­
şında bulunanların şahsi meselelerden · dolayı maruz kalacakları fena
muameleyi şahsan mahkemelerde takip etmeleri tabiidir. Fakat bağıran
adam ile aleyhinde bulunulan zatın bu vaziyette hiç bir şahsi münase­
betleri olmadığına göre, bu vaziyetlerde hakaretin makama yapılmış ol­
ması teliikkisi asıl olmak gerektir.
5) Eski polis nizamnamesi maksada kafi gelmiyor. Yeni tecrübe­
lerden istifade olunarak polisin vazifeleri yeni bir kanunla tayin olun­
malıdır.
Dahiliye ve Adliye Vekiiletleıine ait işlerden yapılması faideli görü­
len diğer mühim noktalar aşağıya kaytedilmiştir:
a) Ceza muhakeme usulleri kanununun 1 54 üncü ve vilayetlerin
umumi idaresi kanununun 26 ve 46 ıncı maddeleri arası ndaki tenakus
yüzünden zabıtanın düştüğü müşkilatın ortadan kaldırılması ve aynı se­
beple mülkiye ile adliye arasında devam eden mütemadi çekişme vazi­
yetinin islahı. Cünnün vukuundan evvel ve sonra yapılacak tahkikat hak­
kında, için zararına olarak Hukumetle adliye arasında mevcut anlaşama­
mazlık sebepleıinin izalesi.

84
Levent Şahverdi Arşivi
b) Bazı yerlerde çok fena hapishaneler görülmüştür. Denizlide bir
kaç yüz mahbus, ancak dizdize oturabilecek kadar dar ve fena bir yerde
ömür sürmeğe mahkOm idi. İyi hapishaneler yapılması masraf ve zaman
işi olmakla beraber bir mahpus için en az lazım olan satıh ve hacim, sıh­
hiyece tespit edilerek bu izdihamın her yerde men'i kabildir. Fazla ge­
lecek mahpuslar için her ne pahaya olursa olsun diğer boş bina ve hatta
fazla camilerden istifade tecviz olunabilir. Küçük yaşta mahpusları kur­
tarmak için bütün memlekette iki üç yerde ayıı hapishaneler (islahha­
neler) tesisi bir 10.zum halinde göze çarpıyor.
c) İrtişa, zimmet, ihtilas ve kaçakcılık mücrimlerinin süratle mah­
kfim edilmesini temin için 1 930 senesinde yapılan kanundan şikayetler
vardır. Bu kanundan maksat, memurin muhakemat usulünün uzun yol­
larını kısaltmak idi. Halbuki kanuna verilen şekil ve t<1tbikat, bu cü­
rümlere temas eden mütehassıs Vekalet müfettişlerinin faaliyetini men
yoluna girmiştir. Birinci maddede Müddeiumuminin hazırlık tahkika­
tının iöari tahkikata mani olmayacağı yazılıdır. Fakat hazırlık tahkika­
tını Müddeiumuminin ve ilk tahkikatı müstantikin yapması usul ol­
duğundan ekseriya işin ruhuna hulul eden Müfettişlerin tahkikatı ke­
enlemyekfin oluyor. Mesela bir irtişa işi adliyece bu yoldan tetkik olu­
nabilirken zimmet. ve ihtilas gibi mesleki tetkik ve bilgilerle Maliye Mü­
fettişlerinin daha iyi tenvir edebilecekleri meselelerde hakikat meydana
çıkarılamıyor. Meslek müfettişkrinin bu cürümlerde celp ve ihzar, işten
men gibi vazifelerine ait haklan tanınmıyor. Maksat, neticeye süratle
varmak olduğuna göre bu kaideyi bozmayacak mesleki Müfettişlerin
tahkik neticelerinden adliyece de istifade olunması maksada muvafık
olur.
d) Eski (kassam) ların işi olan tereke meselesi her tarafta mühimdir.
Birinci seyahat notları arasında sayılan vesayet işile birlikte bu ihtiyacın
da temini için vesayet bürolarının tanzimi adliye için ehemmiyetli bir va­
zifedir. Kanunu medenideki hükümler arasında umumi bir yeri olan
medeni hayatımız için çok ehemmiyetli bulunan vesayet ve tereke hiz­
metinin etraflı bir nizamnameye bağlanması lüzumlu görünüyor.
e) Yeni belediye kanununun son tecrübelerde .görülen noksanlarının
ikmali !uzumu söyleniyor. Sandık başındaki muamele fazladır. 3 1 -44
üncü maddeler arasındaki zamanların kısaltılması, muamelelerin ba-

85
Levent Şahverdi Arşivi
sitleştirilmesi muvafık olur. Bir yerin rey sahiplerinin hepsinin intihap
günleri zarfında reylerini verebilmelerine müsait olacak m iktarda sandık
bulundurulması icap eder. Bir çok vatandaşlar vakit kafi gelmediği için
reylerini verememişlerdir. İntihap encümenlerinin i ntihap esnasındaki
cürümlerine karşı kanunda mueyyide yoktur.
t) Belediyelerin bütçe ve muhasebe işleri tanzim ihtiyacındadır. Bir
çok belediyeler bütçelerine hayali fazla varidat koyuyorlar. Masrafın
yüzde onu geçmemesi mecburiyetine karşı bir oyun olan bu hareket
mennedilmek ister. Muhasebe işlerinin diizeltilrnesi için fazlaca varidatı
olan belediyelere bir iki yerde yapıldığı gibi mes'ul muhasip tayini
münasip olur.
g) Mezbahalar belediyelere bir varidat menbaı halinden çıkmalı ve
zephiye resmi mezbahalann uzun müddetli amortisini, idame ve işletme
masrafını karşılayacak hadde indirilmelidir.
h) Çarşı ekmeği yiyen şehirlerimizde m üşterek ve büyük bir derde
temas ediliyor. Piyasadaki buğdaydan fırında satılan ekmeğe kadar ce­
reyan eden muameleye kimse hakim değildir. B u arada fıat yüzde yüz
artıyor. Müstehlik fazla veriyor. Pahalılıktan sızlanıyor. Müstahsil ka­
zanmıyor, ucuzluktan şikayet ediyor. Mahiyeti pek basit görünm iyen bu
iş, devamlı ve inatlı bir metotla meşgul olmağa değerli görünür.
i) Acemi ve bazan büsbütün m uvakkat tahsi ldarlar tarafından yapılan
hususi idare vergi tahsilatının izacatı,ndan halkı kurtarmak için bu işlerin
de maliye tahsildarlarına yaptırıl ması.
j) Oktrova şikayetlerine her yerde tesadüf olunuyor. B i r mal şehir­
den şehire gittikçe mükerrer oktrova veril iyor. En uzaktaki vatandaş bir
kerre nakliye ücreti bir kerre de katmerleşmiş oktrova yüzünden en zi­
yade zarar görüyor. Bu resi m belediye varidatlannın mühim bir kısmını
teşkil ettiği için esaslı tadil kolay olmaz. Maamafıh şimdilik aşağıdaki
noktaların düzeltilmesi ve bu meselenin geniş bir surette tetkiki iyi olur.
1) Yeni belediye kanununun 70 inci maddesi oktrova tarifeleri n i n
tanzimi vazifesini mutlak olarak belediye meclislerine vermiştir. B u ka­
nundan evvel umumi meclislerin bu tarifeleri tasdik hakları vardır.
Yalnız belediye, varidatını arttırmak fikrine galebe çalmak i ç i n u mu­
mi meclislerin belediye meclisi kararını tetkik etmeleri ve mahaill ih­
tiyacı düşünerek askarl ve azami hatler arası nda tad i l ve tasdik ey­
lemeleri kabul olunmalıdır.

86
Levent Şahverdi Arşivi
2) Hukfimetçe tarif edilerek havayici zaruriye olarak yeniden tespit
olunacak maddeler üzerinde askeri tarifenin tatbiki.
3) Mersin ve Adana vilayetlerinde vazifedar memurlar nazarı dik­
katimizi celpettiler. Bu iki vilayetin bütün sahil mıntakası baştan başa
Nuseyr! köyleri ile doludur. Bu mıntakada Türk köyü yoktur. Lazkiye
sahillerile bu mıntaka arasında denizden daimi geliş, gidiş devam et­
mektedir. Kaçakcılık muhakkaktır. Bir taraftan da bu kapu Suriyenin si­
yasi cereyanlarına açıktır. Yüksek memurlar vasıtasızlıktan, çaresizlik­
ten tedbir almak mümkün olmadığını söylediler. Devletçe yalnız sahilde
değil, Bu havalinin bütün nusayrl mıntakasında hassas olmamız, vaziyeti
iyi dinleyup tetkik etmemiz lfizumludur. Sahildeki Suriye ve Lazkiye te­
maslarına karşı mani tedbir ve vasıtalar düşünmeliyiz. (Motör ve
saire....... )

87
Levent Şahverdi Arşivi
iV

MAARİF

a) Bir Kürt muallimde Kürdistan istiklali hakkında kendi yazdığı bir


şiir bulunmuş. Diğer taraftan Adana muallim mekteplerinde nusayrf ta­
lebe çoktur. Türkten başka unsurlara mensup olan bu talebe yarın mu­
allim olarak Türk mekteplerinde tedrisat yapacaktır. Nusayriler, diğer
mekteplere de nufuslarına nispetle Türklerden fazla rağbet etmekte ve
mekteplere ginnek yolunu bulmaktadırlar. Bu müşahede, Maarif si­
yasetimizin mühim bir noktasının aydınlatılmasını IOzuml u kılıyor. B ir
prensibe bağlanmak üzre Maarif Vekaletinin şu esasları hazırlaması
mu vafıktır:
1 ) Biz; aramızdaki Türk olmayan unsurları harsımızla yenerek temsil
mi edeceğiz, yoksa ihmal mi? Bu iki fikre göre onları okutmak m ı mu"
vafık olur, yoksa aksi mi?
2) Türkten gayrı unsurlardan muallim kullanmak doğru mu, bun­
lardan yeni muallim yetiştirmeli miyiz? Bu doğru değilse mevcutları ve
mekteptekileri ne yapacağız?
b) İlk mekteplerde çok çocuk okutmak için tak.ip edilen yarımşar
günlük münavebeli tahsil usulü aleyhinde fikirler var. Esasen üç sın ıflı
ilk mektepler bir zaruret neticesi olarak kabul edilmiştir. B u kısa tahsili
yapanların az zaman sonra bildiklerini unuttukları yer yer söylenmekte­
dir. Böyle iken bu kısa zamanı da münave�e usulü ile yarıya indirmek
doğru olur mu? Bu mesele esaslı tetkik ve mütaleaya değer.
c) Millet mekteplerine devam ve rağbet her yerde gittikçe azal mak­
tadır. Son siyasi cereyanların ve eski harf propagandaların ı n bunda tesiri
olmuştur. Vi!ayetler, millet mekteplerine devam meçburiyetinin m ü eyyi­
desi olmadığını ve buna ihtiyaç bulunduğunu söylediler. B ir i n kilap
meselesi olarak mütaleası ve çare bulunması icap eder.

88

Levent Şahverdi Arşivi


d) İlk mektepten Darülfünuna kadar mühim bir eksiklik göze çar­
pıyor. Her müdeJTis ve muallimin her telkini mefkGrev! gayelere hizmet
eder olmalıdır. Kitapların cansız nazariyelerile karşı karşıya gelen genç
dimağlar, öğrendiklerile memleketin hakiki vaziyet ve menfaatleri ara­
sında irtibat yapamıyorlar. Müelliflerin ve nazariyecilerin bir taraflı din­
leyicisi vaziyetinde kalan Türkiyenin çocukları hayata çıktıkları zaman
bu irtibatsızlık ve i ntibaksızlık yüzünden münakkit, betbin, milli şuur ve
inzibata riayetsiz kitleler teşkil ederler. Bu noktanın da bir Devlet pren­
sibi, bir fırka vazifesi olarak tespiti için Maarif Vekiiletinin hazırlık yap­
ması muvafık olur. ·

89
Levent Şahverdi Arşivi
v

SIHHİYE

a) Sıtma mücadelesi faideli neticeler veriyor. Sulara ait bütün işlerde


Sıhhiye ve Nafianın daha sıkı teşriki mesaisi lilzumludur. Su mühendis­
lerinin Sıhhiye Vekiileti tarafından yapılan mücadele işlerine mahal­
lerinde yardım etmeleri muvafık olur. Seyahat esnasında, mandalar için
yapılan su çukurları ve çeşme ayaklarının yaptığı birikintiler yüzünden
yeni sıtma menbaları türediği görülmüştür. Bunlarla viliiyetlerden köy
muhtarlarına kadar her makam uğraşmak vaziyetindedir.
b) Açık fuhuş evlerinin kapanması yüzünden sıhhi zararlar tespit
edilmiştir. Bunun idari zararları da bazı yerlerde hikaye olunmuştur. Fu­
huş mahalle aralarına girmiş memurlarla uyuşma yollarını bulmuştur.
Adanada fuhuş yerleri kapanmadan evvel ayda beş yeni firengi l i tespit
edilmekte iken yeni vaziyetten sonra on yedi hasta bulunmuş ve daha
sonra artarak bu miktar ayda yirmi beşe çıkmıştır.
c) Samsun, İstanbul, İzmir, Mersin ve Adana (Zonguldak) amele ve
işçilerin hamalların mütekasif olduğu mıntakalardır.
İlk safha olarak bu mıntakalarda içtimai muavenet teşkilatının ço­
ğaltılması Hukumet ve fırka için çok ıazumludur.
Yeni hıfzıssihha kanunu mucibince fabrikaların amele kullanan diğer
müesseseler sahiplerinin hazır bulundurmağa mecbur oldukları doktor
ve hastane işleri sistematik bir takip altında bulundurulmalıdır.
Hukumet, mahalli ve beldi idareler ve himayei etfal cemiyeti tara­
fından ka.fı miktarda süt damlası, doğum evleri (metrukler için) çocuk
yuvaları ve nihayet hayatını çalışarak kazanan kadınların çocuklarını iş
zamanı barındırmaları için (kraş) lar açılması lilzumludur.

90

Levent Şahverdi Arşivi


NAFİA

a) Nazilli şimalinden denize kadar bütün Menderes I vadisi şimdiki


halile bile büyük bir istihsal sahasıdır. Bu sahanın başlıca derdi, mah­
sullerini müsait şeraitle ihracat iskelelerine götürmek ve çıkarmaktan
ibarettir. Aydın demiryolunun tarifeleri ağırdır. Lozan muahedesinden
sonra şirketle yapılmış olan Readaptasyon mukavelesi mucibince hattın
muharebe zamanlarında HukOmet tarafından işletildiği zamana ait dev­
let borcu, işletme hasılatından kapatılacaktır. Bu sebeple tarifelerin indi­
rilmesi ınüşkil görünüyor. Bu vaziyet içinde tarife meselesini halletme­
nin ameli yolu Nazilli-Aydın-İzmir şosasının yaz ve kış kamyonların
geçmesine müsait olacak şekilde yapılmasından ibarettir. Yaz mevsi­
minde müşkilatla dahi olsa kamyon nakliyatı yapılıyor. Bu sebeple
şirket yaz tarifelerinde daha müsait davranıyor. Menderes vadisinin iyi
şosa ınünakalesi Aydın demiryolunun müsait şartlarla HukOmetçe satın
alınmasını bile teshil eder. Bu demiryolundaki istasyon rıhtımları ve
tünel gabarileri Devlet Demiryollan muharrik malzemesinin geçirilme­
sine müsait değildir. Bu vaziyet bu hattın şark müntehasından Anadolu
hattına bağlanması takdirinde dahi aktarmasız nakliyatı imkansız kılar.
Menderes vadisinden ufak miktarda Yunan adalarına mahsul ihracı ve
bilhassa hayvan ihracatı için Kuşadasında müsait bir iskele yapılması
ehemmiyetle talep edildi. Kuşadasının bu vaziyeti kazanın Aydın
vilayetine raptını da faideli gösteriyor.
b) Her yerde ufak tefek mahallf su işleri vardır. Mevcut (enharı sa­
gire) kanunundan istifade edilerek ve tatbikat merkezden takip olunarak
bu işlerin yavaş yavaş başarılması mümkün görünüyor.
c) Cellat gölünün sihhat üzerinde yaptığı büyük zararlar cıvar halkı­
nı dilhun etmektedir.

91

Levent Şahverdi Arşivi


İzmir Vilfiyet kongresinde bu bapta acı şikayetler dinledik. Nehirde
yapılacak umumi islahat tehir olunduğuna göre yalnız bu gölün zararla­
rını tehdit edecek mevzii tedbirlerin tetkik olunması iyi olur.
d) Menderes vadisinde yapı lmakta olan Nazilli ve Horsunlu kanalla­
rı nın inşaatı şimdiden faidesini hissettirmiştir. · Nafıa müfettişi n i n ve
Sihhiye müsteşarı n ı n mütalealarına göre burada başlanan işin projeleri
dahilinde ikmali faideyi arttıracaktır. Kanalların geçtiği arazideki rutubeti
emmeleri bir kaç bin dönümü bulan bu arazinin sahiplerini şikayete sev­
ketmiştir. Her kanal inşasında tabii olan bu hal, i nşaat biterek civar ara­
ziye su verilmeğe başladığı zaman bertaraf olacaktır. Diğer taraftan şim­
diden 30,000 dönüme yakın arazi kurutulmuştur. B u meseleye, üzerinde
az çok dedikodu yapılan bir mevzu olarak temas edilmiştir.
e) Konya sulama idaresi hakkında bazı şikayetler dinlenmiştir. S u
tevziatı tertibatı ikmfil v e islaha muhtaçtır. B u sebeple bütün sahaya tam
mevsiminde su yetiştirilemiyor. Bazı hastalıklar sebebile de mahsul
alınmadığı vaki oluyor. Bu hallere rağmen sulama ücreti tahsil ediliyor.
Arazi fiau fazla (dönümü 20 lira) takdir edildiği için vergin i n çoklu­
ğundan bahsolunuyor. Fakat yeni kanun mucibince verilecek tadil talebi
hakkı bu mahzuru bertaraf edebilir. Sulama ücretine esas olan, sulanan
sahaların . . . * işine mevcut fen memurları kafi gelmiyor. Arttı rıl m as ı is­
teniyor. Sulama idaresi tarafından suyun tarlaya kadar götürülmesi de
kafi değildir. Suyun tarlaya verilmesi dahi ayrıca bir fen ve ihtisas işidir.
Bunun için yalnız su mühendisi değil, ziraat mühendislerin i n de çalış­
ması lazımdır.
İdare hey'etinde halk mümessilleri vardır. Fakat, idarece suların tev­
zii işinin de tanzimi için ahvali bilen halk mümessillerinden istifade edil­
mesi mütaleaları dinlenmiştir.

* Bir kelime okunamadı. (Y.N.)

92
Levent Şahverdi Arşivi
VII

İKTİSAT

İktisat Vekiiletine ait işlerden bu seferki seyahatte temas olunan


noktalar:
a) B u sene fazla ekiliyor. Düşük görülen fıatlar çiftçiyi elindeki
hububatı toprağa serpmeğe teşvik etmiştir. B irinci, notlarımızda kay­
tedilen kalbur ve kalburlamanın teşvik ve tamimi kayda değer bir ih­
tiyaç olarak görülmüştür. ·
b) At için yer yer alınan teşebbüslerin faideleri hissolunacak hale
gelmiştir. İslah encümeninin zihniyetlerde tesir yaptığı ve faideleri
görülmüştür.
Alelumum bakariye ve çift hayvanları için yeni tedbirler ister.
c) Cenuptan yapılan kereste ihracatı hakkında dikkate şayan te­
menniler dinlenmiştir. Orman işleri ve ihale usulleri üzerinde islah edi­
lecek noktalar vardır. Suriyenin müşteri olduğu katran ağaçları ihracatı­
nı kolaylaştırmak için memleket içinde ve dışında meşgul olacak nok­
talar vardır.
Mısıra yapılan külliyetli kereste ihracı durmuştur. Rus dampingi
uzunca müddetli mukavelelerle Mısır pazarlarını bize kapamış gibidir.
d) Zeytin ağaçlarını aşılayanların tapu harçlarından muaf tutulması
birinci notlarda kaytedilmişti. Bunun ehemmiyeti bu seffer gördüğümüz
yerlerde tekrar müşahede edilöi. B undan başka aynı kaide, dağlardaki
külliyetli sakız ve bütün ağaçlarını fıstığa aşılayanların da aynı mu­
afiyetten istifadeleri memleket servetini arttıracak tedbir olur.
e) Orman işlerine konan usuller, Ege iktisat mıntakasını adeta bir
servetten mahrum etmiştir. Kitre, çiçek soğanı, mazı ve harup gibi mad­
delerden eskiden yapılan büyük miktardaki ihracat orman nizamname­
si ndeki bir çok merasimin tesiri ve cezaların tahdidi ve orman memurla­
rının yaptığı müşkiliit altında pek çok azalmıştır.

93

Levent Şahverdi Arşivi


1 9 1 4 senesine nispetle aşağı kaytedilen cetvel vaziyeti tesbite yarar:

1914 ıe ilıracaı Son senelerde ilıracat


Kilo Kilo

1 ,360.000 1 7,000 Kitre


1 1 .300.000 1 4,000 Çiçek soğanı
2,250,000 1 70,000 Mazı
5,600,000 300.000 Harup

Bu maddelerin fiatları üzerinde durmaksızın senede bir kaç milyon


lira zarar ettiğimiz ifade olunabilir. Tabii bu maddeleri n eski m üşterileri
başka menbalar tedarik etmiş olacaklardır. Buna rağmen usuller düzel­
tilir ve i hracat ofisi müşteri ve pazarlar üzerinde çalışırsa tedricen eski
kazanca yaklaşmak mümkün olur.
f) Büyük i hracatımızı yapan yerleri gezdiğimiz esnada ihracat ofi­
simizin mühim faideler verecek vaziyetten uzak olduğunu öğrendik,
takviye ister.
g) Memlekette yerini tutacak (aynı değilse bile) mukabili olan mad­
delerin istihsaline yarayan şeyler teşviki sanayi kanunundan istifade ede­
rek maddei iptidaiye halinde gümrüksüz ithal olunmamalıdır. Bu yüzden
zararlarımız fazladır. Mesela Vejetalin istihsaline yarayan ayçiçeği, ara­
şit, Hindistan cevizi bu suretle giriyor. İstihsal olunan nebati yağlar bir ta­
raftan piyasaya çıkıyor. Yemeklikte kullanıldığı gibi kısmen sabuncu­
lukta da kullanılıyor. Bu sebeple daha faideli ve daha gıdalı olan zeytin­
yağlarımız dahilde az satılıyor. Harici piyasalarda müşteri beklemeğe
mahkum oluyor. Mahdut sanayicilerin istifadesi için açılan bu yol müs­
tahsillerimizin ağır zararı ile ödeniyor. Zeytinyağcılanmız, bu yüzden
yer yer şikayetcidirler. Eğer bunların imali müteakip memleketten aynen
ihracı kat'\' olarak temin edilmiyecekse usulü büsbütün kaldırmalıdır.
Dahili piyasa vejatalin arıyorsa bunu ya memlekette yetiştirilecek
ay çiçeğinden i stihsal etmenin yolunu bulmalı, yahut zeytin yağını hi­
maye edecek bir gümrükle giren yağlardan tedarik etmelidir.
Memlekette hariçten pirince tahvil edilmek üzre çeltik girdiği de
söyleniyor. Bunlar hakkındaki mütalealar da aynıdır.
h) Palamut ile valeks memlekette mevcut iken memleket deri sa-

94
Levent Şahverdi Arşivi
nayiinde aynı işi gören kebraho ve mimoza gibi ithalat maddelerinin
kullanıldığından şikayet ediliyor. Bunun sebebi yine palamut valeksimiz
hariçte müşteri ararken aynı işi gören mezkOr Amerika maddelerinin
gümrüksüz olarak ithalidir.
i) İncirlerimizin hastalıktan muhafazası için bütün Menderes vadisi
bir istasyon ihtiyacını söylemektedir. Aydında bu istasyonun açılıp ça­
l ışması halka çok ferah ve kazanç emniyeti verecektir.
j) İncir kurdu meselesi de incir sahasının büyük derdidir. Mevcut
incir kooperatifinin tatbik ettiği usuller müspet neticeler vermiştir. Bu
tedbirleri yapmayan müstahsillerin mallan ihraç olundukları uzak mem­
leketlerden iade olunmaktadır. Mesele, incirin telkih noktalarını kesmek
ve kurt öldürme makinalarından geçirmek gibi çareler üzerinde meşgul
olmağa değer.
k) Memleketin bir çul ve çuval fabrikasına ihtiyacı, her yerde temas
edilen bir meseledir. Bu işe IOzumlu iptidai maddeler memleketimizde
bol bol çıkıyor. Tesisat ve işletme masraftan ile memleketin çul ve çu­
val ihtiyacı ve i thalat üzerinde yapılacak hesaplar müsait çıkarsa alfika­
darların ve HukOmetin iştirak edeceği bir fabrikanın tesisi hayırlı olur.
1) Devletin yapacağı ticaret mukavelelerinde ticaret odalarının reyle­
rinin tahriri olarak alınmış olması kafi telfikki edilmiyor. Müzakerelerde
tehassül edecek son vaziyetten sonra İzmir, İstanbul, Mersin ve Samsun
gibi mühim ticaret merkezlerindeki odaların mümessillerile vaziyetin
birlikte mütaleası teklif ediliyor. Bu mevzuda ali iktisat Meclisinden de
istifade etmek hatıra gelir. Bu teklif HukOmetin tetkikine tevdi olunur.

Deniz Ticareti

İzmirdeki günlerimiz, deniz ticaretimiz hak.kında bize bazı akisler ge­


tirdi. Başlıcaları şunlardır:
Marsilya, Tiryeste, Hamburga ve saireye çalışan bütün ecnebi vapur
kumpanyaları İzmir limanına mahsus olmak üzre bir trost yapmışlar.
Adetleri pek çok olan bu kumpanyalar, işleri müştereken üç acenteye
tevdi etmişler. Bunların hepsi aynı limanlara aynı navlunu istemektedir.
Rekabet yoktur. izmirin nakliye fıatları İstanbula nispetle yüzde otuz faz-

95
Levent Şahverdi Arşivi
Jadır. Mesele bir kerre deniz ticaretinin tabi olacağı beynelmilel ahkamı
esasiye noktasından mütalea olun mağa değer. Küçük kaputajdan baş
kaldırmayan Türk vapurları inkişaf etmedikçe bu tazyi kin artması ih­
timali de vardır. Bu hareket ihracat mallarımızın harici piyasalardaki
kuvvetli rakipler karşısında müşterisiz kalmasını intaç edebilir. Nihayet
bu yüzden dahilce buhranlarla karşılaşmak varit olabilir. Hukukf nok­
tadan çare aranırken aynı zamanda seyrisefainin küçük mikyasta olsun
işe müdahalesi derpiş olunmağa değer. Vapurlarımız uzak seferler yap­
mağa kafi değilse bile incir, üzüm kutulan gibi küçük parçalı maddeler
müstesna olmak üzre Pire ve. İskenderiyede transborduman yapmak su­
retile vaziyeti belki hafifleştirebilir.
Akdenizde İzmirle Mersin arasında "20" kadar deniz fenerine ihtiyaç
olduğu ve bu eksiklik yüzünden sahillerimizde deniz seferleri emniyetli
görülmediği söylenmiştir. Memleketin harici' ticaretine ve nakliyat si­
gortalarına tesir edecek olan bu ihtiyaç tedricen ikrniil olunabilir.
izmirde Yenikale önünde vapurları n geçmesi için iki şamandıra ara­
sına bırakılan "80" metrelik geçidin darlığından ve şamandıralar fırtına­
dan yerlerinden oynadığı için kaza ihtimali hasıl olduğundan bahsolunu­
yor. Hatta akşamdan sonra gelen bazı vapurların fena havalarda bu teh­
likeden kaçmak için limana girmeyerek sabaha kadar dışarıda dolaştık­
ları ve bu halin nakliye ve sigorta fiatlannı yükselttiği söyleniyor. Geçi­
din kırk metre daha açılması maksada kafi görülüyor.
Deniz ticareti işinde, vapurcularımız arasındaki rekabet, ecnebi li­
manlara Türk şilepciliğinin prim ile teşvikı ve İstan bul l i m anında gemi
tamirinin pahalı olması gibi üzerlerinde durulup tetkik olunacak noktalar
vardır.

96
Levent Şahverdi Arşivi
VIII

KREDİ MESELESİ

A· Zirai Kredi

1 ) Bu işi gören Ziraat bankasının esası bozuktur. Bankanın şikayet


mevzuu olmasının ana sebebini bunda aramak lfizımdır. Banka umumi
muamelatının nazımı olmak lfizımgelen heyeti umumiye mefruz his­
sedarların fuzuli, mümessillerinden teşekkül ediyor. İdare heyeti kendi
vucutlanışındaki gayrı tabiiliğin haleti ruhiyesi altında tesirsiz bir mev­
cudiyettir. Bankanın sermayesinde hissei menafi olarak halktan alınan
paralarla beraber Devletin tahsis ettiği kısım da vardır. Bu hissei menafi
itibarile bankayı çiftçinin malı kabul etmek tasavvurunda parlaklık varsa
da ameli olarak bunu kuvvetli bir şekle koymak müşkil olmuştur. Şimdi
yapıldığı gibi sermayeyi idari teşkilatın manevi şahsiyetine mal etmek
yblu nihayet bankayı sahipsizlik manzarasına sokuyor. Ziraat bankası
meselesinde yapılacak ilk mühim iş, bankayı sahiplendirmek olmalıdır.
Bunun için radikal bir çare bulununcaya kadar şimdilik Banka Umum
Müdürlüğünü bir Vek1iletin mes'uliyeti altına vermek, idare meclisi ye­
rine maliye ve iktisat vekfüetinden tayin edilecek az azalı, daimi işler bir
mürakabe heyeti koymak ve bütçenin kadrosunu, plançolannı büyük
millet meclisine tasdik ettirmek en ameli ve tesirli bir yol gibi görünüyor.
2) B anka, Sermayesinden mühim bir kısmını binalarına ve demir­
başına yatırmıştır,* yine mühimce bir parayı (3 milyon) HukOmete
borç vermiştir. Şu halde bu gün tedavülden banka sermayesinden 17

• Ank;;ıradaki yeni büyük binaya rağmen bankanın ayrıca kira ile yer tuttuğu söylenmiştir.
Arka tarafa yaptırılmakta olan ilave yeni binanın güzelliğini. görünüşünü bozmaktadır.
Bu binanın yaptırılması değil, yeni banka yapılırken bu arsada böyle bir �ey hulunsaydı
belki onun yıkıl ması münasip bir fikir olarak akla gelirdi.

97

Levent Şahverdi Arşivi


milyon kadar bir para mevcuttur. Bize verilen hesaba göre bu gün ban­
kanın 34 küsur mi lyon liralık i kraz edilmiş alacağı vardır. B u n u n yansı
vadesi hulill ettiği halde tahsil edilmemiş, diğer yarısı n ı n henüz vadeleri
gelmemiştir. Şu hülasaya göre bankanı n binalar ile HukOmete verdiği
borca bağlanmış paralarından geri kalan sennayesin i n hemen hepsi tah­
sili kısmen meşkuk ve kısmen güç bir halde borçlular elinde bulunmak­
tadır. Vadeleri geldiği halde tahsil edilemeyen paraların bir kısmı borç­
ların yenilenmesi suretile muamele görmüş ve şeklen (tahsili meşkilk)
tarifin dışına çıkmış olabilir. Böyle de olsa banka bu gün filen kendi
sermayesinden tedavüle hazır az bir paraya sahip bulun maktadır. Borçlu­
ların henüz tediye zamanı gelmemiş olan paraları vadelerinin hululünde
kamilen ödemeleri şıkkına göre dahi banka badema zirai ikrizatta bulun­
mak için mevduat parasını -belki kendi sermayesinden az bir para ilfive­
sile- kullanmak mecburiyetinde kalacaktır. Halbuki, zirai kredi uzun
vade ister. Memleketin hayati bir meselesi olan zirai kredinin büyük kıs­
mını, çok hareketli bir şey olan mevduat parasına istinat ettirerek m üs­
terih olmağa imkan yoktur. Bu maddede zikredilen bütün mütaleat bizim
alabildiğimiz basit malilmat ve hesaplara istinat ettiğinden mesele olarak
iştigale değecek nokta hesaplarımız değil bu münasebetle vazedilen fi­
kirden ibarettir.
3) Bazı çiftçilerin ziraat bankasına borçları n ı veremiyecek halde bu­
lunduğu, bize bir çok yerlerde ifade olunmuştu. Filhakika kurakla geçen
son senelerden sonra, hulOI eden bol mahsul devrinde fiatlar çok düş­
müştür. Borçlarını hakikaten ödemiyecek halde bulunan küçük ç i ftçile­
rimizin yekOnu çok ise, bu vaziyet ciddi surette mütaleaya ve çare ara­
mağa değer. Aksi halde vaziyet hem banka için hem borçlular için
ağırlaşacaktır.
Banka nonnal hareket edince, ipotekli alacaklılar için vasi m i kyasta
• haciz tazyikına müteselsel kefaleti matlupları için de bir çok ç i ftçileri
tazyika başlayacaktır. Maamafıh satılık gayrı menkullere fiatında m üş­
teri bulmak ta kolay değildir. Diğer taraftan borçlular tediye takatinde
bulunmadıkları için perişan olacaklardır. B u borçları seneden seneye
aynen tecil tariki ise hem faiz artmasından hem de müteakip senelerde
normal kredi bulamamaktan dolayı yine çiftçi için büyük ağırl ı k yapa-

98
Levent Şahverdi Arşivi
c�ktır. Büyük arazi ve çiftlik sahipleri hakkında bu borçların tahsili için
tabii yolun tak.ip edilmesi o kadar mühim olmayabilir. Fakat büyük ek­
seriyeti teşkil eden küçük çiftçiler bu çaresizlikten kurtulmak ihtiyacın­
dadırlar. Şu halde bazı çiftçinin hakikaten bankaya borçlarını ödeyemi­
yecek halde bulundukları hakkındaki fikirlerin adeta umumileşmiş ol­
ması esaslı bir tetkik zemini teşkil etmelidir. Vaziyet hakikaten böyle ise
yapılacak mühim iş, ziraat bankasına borçlarını ödemekten aciz bulu­
nanlara tediye için 1 0-20 senelik uzun bir müddet vermektir. Zaman uza­
dıkça kabaracak faizin tesiri bu meyanda düşünülmeli ve tahsili taksitlere
bağlanacak eski borçlar için ucuz ve mesela şimdikinin yansı nispetinde
bir fai z tespit olunmalıdır. Köylüyü, kurtulması müşkil bir esir halinde
bağlayan ve hatta bu sebeple kredi kooperatiflerine iştiraklerine mani
olan mürabahacı borçlarının miktar ve mahiyetini tetkik edip öğrenmekte
de faide vardır.
4) Memleket istihsalatının artması, nevilendirilmesi için olduğu ka­
dar alelumum köylünün ferah yaşamasını temin için de bir (tesis kre­
disine) ihtiyaç vardır. Bu noktai nazar, büyük çiftlik ve arazi işletenlere
ait olmayıp daha ziyade küçük çiftçilere temas eder. Takatinden büyük
iş tutarak büyük kar yapmak için her şeyi borçla tedarik etmenin yolunu
bulanlar ekseriya hazi n akibete düşmüşlerdir. Bu fena ak.ibetlere maruz
kalmayı teşvik etmek ve hakiki itibar haricinde bunlara büyük krediler
açmak muvafık olmaz. Fakat öbür tarafta basit köylü çiftçilerimizin hay­
van, pulluk ve köy sanayii için muhtaç olduğu bez ve aba tezgahı* ik­
limin ve yerin müsaadesi derecesine göre ailesine kafi pekmezi çıkara­
cak bir kaç dönüm bağ veya bahçe ve bal peteği gibi ihtiyaçları bir defa
için temin edilmek lfizımdır. Çok mühim olduğu halde şimdiki gidişle
umumi faideleri pek gecikecek olan tohum ve hayvan islalu ve mücadele
işleri bu hesaptan temin edilir. Nufuzumuzun üçte ikisini teşkil eden
çiftçileri bu suretle techiz etmek memleketin iktisadi bünyesini takviyeye
yaradığı kadar aynı zamanda takip etmemiz zaruri olan esaslı bir köylü
siyasetinin icaplarına da uyar. Köylülerimiz bolluk ve kuraklık, ucuzluk

• Maksat köylünün giyecek ihtiyacını en ucuz surette temindir. Bunun tezgahlarla mı.
yoksa umumi fabrika ile mi yapılması muvarık olacağı c�aslı tetkike muhtaçtır.

99
Levent Şahverdi Arşivi
veya pahalılık her ne olursa olsun icabında kendi tarlasının bağ veya
bahçesinin hasılatı ile doyabilmeli, kendi tezgahının basit bez ve abası
ile giyinebilmelidir. İdeal olarak köylümüz hariçten mümkün olduğu ka­
dar az şey satın almağa mecbur olmal ıdır.
Mevzubahis tesis 'kredisinin köylüye nakit olarak verilmesinde isa­
betsizlik olacağı şüphesizdir. Bu maksada ayrı lacak para ile bağ ve mey­
va fidanlıkları tesisi, yerli pulluk ve tezgah i malathaneleri ve tohum ve
hayvan islahı müesseseleri yapılması ve nihayet buralardan tevzi olu­
nacak maddeler fiatlandırılarak uzun vadelerle tahsili m üreccah olur.
Bu tedbirler sayesinde kıymetlenecek mahsullerimiz dışarı piyasalar­
da kolay müşteri bulur, köylü zenginleşir. Tabii bu işler vüzuhlu ve te­
ferruatlı programlarla uzun ve emekli bir çalışma sayesinde göıiilebi l i r.
5) Ziraat bankası, dar olan sermayesini sabit bina ve demirbaşlara
bağlamaktan sakınmalıdır. Mevcut servislerinin azaltılması ilk göze çar­
pan bir ihtiyaçtır. Bu bankanın (bütün banka muamelesi) yapması yalnız
sermaye noktasından değil, mütenevvi işler üzerinde çalışmak yüzünden
mesaisini zirai işler üzerinde teksif etmesine de mani teşkil eder. Mem­
leketimizin çok ve dikkatli çalışmayı istilzam eden çiftçilere ait iştigaliit
tekamül etmekte olan müstahdeminin kabiliyetlerini de maksat haricinde
israf ediyor. Mesela Adanadaki bez fabrikası banka için olduğu kadar
müşteriler için de ağır bir yüktür. Fabrikada yapılan bezler, para için mü­
racaat eden çiftçilere nakit yerine ve adeta zımni bir cebir altında ve­
riliyor. Bu bezleri alanlar çarşılarda kendilerine verilen fiattan yüzde otuz
aşağı bir fıatla satup kendilerine liizım olan nakti tedarik ediyorlar. Bu su­
retle fakir çiftçinin gördüğü büyük zarar teessürle kayda layıktır.
Bize ziraat bankasının ticari muameleye tahsis ettiği paralardan da
şikayet olundu. Mevduat kabul eden ziraat bankasının kısa vadeli ticari
ikraza! yapması tabii görülür. Fakat işittiğimiz izahat arasında tüccarlara
verilen mühim kredilerin uzun .müddetli ve bazan temdit edi l m i ş hesabı
cariler şeklinde olduğu kaytedilmiştir. Bankanın portföyleri m uhteviyatı
bu noktadan tetkike değer; Eğer büyük yekun tutacak mahiyette bu mu­
amele varsa bankanın esas sermayesi bu işe hasredi lmiş ve ası l uzun va­
de isteyen zirai kredi mahiyeti mütemevviç olan mevduata kalmış de­
mek olur.

1 00
Levent Şahverdi Arşivi
Esasen memlekette ziraat bankasının büyük mikyasta ticari kre­
diye iştirakini zaruri kılacak bir (ticari kredi) buhranı da yoktur. B u
muamele olsa olsa kredide müşteri lehine rekabet tesisine yarayabilir.
Halbuki y i ne işittiklerimize göre vaziyet berakistir. Ziraat bankası ra­
kipsiz kaldığı yerlerde müşteri aleyhine daha i nsafsız hareket etmekte
ve ancak yanına bir rakip geldiği zaman ucuzluğa yanaşmaktadır. B u
mülahazat, bankanın yaptığı t icaret kredisi servisi üzerinde yekten te­
vakkuf olunmasını ve tetkikat yapılmasını müstelzim olmak lazımdır.
6) Bankanın senelik ikrazatının vadelerinde müstahsilin malını pa­
.
raya tahvil edebileceği zamanın düşünülmediğinden bazı yerlerde şika­
yet işitilmiştir. Buğdayın hasadı ve kuru meyvanın devşirilmesi zaman­
ları, borçların tahsili zamanı için esas tutuluyomıuş. Çiftçi hasattan bir
kaç sonraya kadar borcunu ödemekte serbest olmalıdır, ki alıcının taz­
yiki altında bulunmaksızın malını değer fiatile satmak imkanını bulsun.
Aksi takdirde bir senelik sayının semeresini tam paraya tahvil edeceği
zaman en büyük zarara uğrar.
Senelik zirai kredinin yalnız istirdat zamanı değil, çiftçiye verilmesi
zamanı da mühimdir. Bu zamanlar dahi mevsimine ve mahalline göre
çiftçinin işine başlayacağı zamandan evvel tespit edilmek lfizımdır.
Aksi halde çiftçi çıkacak mahsulünü daha ekme ve hazırlama zamanında
i ken tüccara ve mürabahacılara kaptımıaktadır.

Netice
Vaziyetin tam i m i için hatıra gelen noktalar şöyle hülasa edilebilir:
1 ) Bankaya bu memleketin en büyük işi olan zirai krediyi tanzim
ve tedvir mes'uliyetini daha iyi anlayacak ve bunu yapacak bir statü
vermek.
2) Tediye takatinden mahrum olan çiftçi tabakasının eski borçlarını
nispeten ucuz bir faizle uzun bir zaman esnasında ödetecek taksitlere tabi
tutmak.
3) Umumi iktisadi şerait ne olursa olsun köylüyü mütevazi yaşayı­
şına elzem olan vasıtalarla techiz edecek yine ucuz faizli ve uzun vadeli
bir tesis kredisi temin etmek.
4) Çiftçileri, sene mahsulünü paraya tahvil etmeleri mümkün olan za­
mandan evvel borç ödemeye icbar etıniyecek esaslı usuller koymak.

101
Levent Şahverdi Arşivi
5) Zirai' kredi kooperatiflerinin vücullandırı lnıası işi n i bankanın en
mühim işlerinden addetmek ve bunların vusatlı bir m i kyasta tatbikatı
için lazım olan sermayeyi tahsis etmek. (Kooperatif işleri ayrı fasılda
tafsil edildi.)
6) Ziraat işlerinden başka mevcut servisler üzerinde tetkikat yapı­
larak bankayı bütün teşkilatı, vasıtaları, tecrübe ve kabi liyetleıile bu ana
zemin üzerinde büyük alfika ile çalışan bir müessise haline koymak.
7) Senelik zirai' kredi faizlerini bir az daha indirmek i mkan ı n ı ara­
mak.
'
8) Bu izahata göre eski borçlann uzun zamanda taksitlerle alınması
ve yeniden yine uzun taksitlerle ödenecek bir zirai' tesis kredisi temini
banka sem1ayesinin mühim bir kısmının uzun zaman için bağlı bu­
lunduracaktır. Halbuki diğer taraftan senel ik daimi kredi n i n ve kredi ko­
operatiflerinin i htiyacı karşılığı olarak kafi m iktarda müteharrik bir ser­
mayeye ihtiyaç vardır. Bankanın bu günkü sermayesi i l e bu işlerin gö­
rülmesi imkansızlığı meydandadır. Vadeli mevduat i l e bu ihtiyacı karşı­
lamak ta mümkün değildir. Şu halde zirai kredinin bütün bu şekil ve şe­
rait altında işler bir kıymet ve kuvvete yükseltilmesi için yapılacak tet­
kik ve hesap neticesinde bütçeden yardım etmek ve bu mümkün olma­
dığı takdirde başka her hangi bir şekilde sermaye bulmak işi üzerinde
çalışmak lfizımdır.

B- San�yi Kredisi

Bu işi görmek üzre tesis edilen sanayi ve maadin bankasının serma­


yesi kısmen borç senetlerine kısmen de müteaddi t müessise ve şirket­
lerin hisse senetlerine iiıkilap etmiştir. Memlekette hareket hal inde bir
sanayi kredisi yok gibidir. Banka sermayesine i lave çaresi bulunsa da bu
gün tuttuğu yolu takip ederse ileride de banka bu halden kurtulama­
yacaktır. Sanat erbabının temin edebildiği işletme kredisi yerli ve ecnebi
bankalardan ticari mahiyette ve kısa vadelerle tedarik edil iyor. Bütün se­
yahat mıntakalarında tedrici inkişaflarına şahit olduğumuz m i l ll sanayi
daha serbest ve daha uzunca vadeli kredi bulursa bu yolda i l eri yürüyü-

1 02
Levent Şahverdi Arşivi
şün sürati ehemmiyetli surette artacaktır. Sanayi için en ziyade göze çar­
pan eksiklik uzun vadeli tesis kredisinin noksanıdır. Bu temin edilirse az
zamanda çok inkişaf olacaktır.

C· Ticari Kredi

Ticaret için kısa vadeli ve nispeten mutedil faizli bol kredi mev­
cuttur. Yerli ve ecnebi bir çok bankalar ticari bonolar mukabilinde ik­
razat yapmaktadırlar. Devlet bankasının reiskont muamelesi bu işi daha
kolaylaştıracaktır. Bu şartlarla para tedarik etmeyen küçük tacirler de
mürabahacıların elindedir.
B unlar için faiz fiatı İstanbulda ayda (yüzde üç), Trakyada (5),
Aydı nda ( 1 5), Adanada ( 1 0) kuruştur. Konyada günde ( 1 0) paradır.
Küçük esnaf ve tacirlerin bu kredi vaziyetleri ayrı bir mesele olarak
m ütaleaya layıktır.

D· Emlak (Kredi Fonsiye)

Bu bankanın tesisi esnasında, büyük bir ihtiyaca cevap vermesi he­


sapsız hareket eden bir çok vatandaşları sevindirmiştir. Bu müessese­
den borç alarak inşaat yaptıranlar faizin çokluğundan şikayetçidirler.
Son senede 600 bin liraya yakın kar getiren bankanın faizlerini tesis
maksadında vefa edecek bir raddeye indirmesi muvafık olur.

Haşiye
İstanbul ve İzmir balıkçıları büyük bir kredi izdirabından şikayet­
çidirler. Kayık, ağ, dalyan gibi ihtiyaçları için hiç bir yerden tesis kredisi
tedariki mümkün olmadığını söyliyorlar. Hatta küçük mikyasta beş on
taife ile çalışan balıkçılar tesis için değil, muayyen çalışma devirleri
için bazan 1 00 liraya ayda 1 5-20 lira faiz verdiklerini ifade ederek sız­
lanmışlardır. İzmir cıvarında çalışan 800 balıkçı bu yüzden adeta esir
gibi çalıştıklarını söyliyorlar. Dahili' politika noktasından da mühim olan
bu vaziyeti halletmek için bunlara bir kredi mercii göstermek ve balıkçı

1 03
Levent Şahverdi Arşivi
kredisini usullere ve şekillere bağlamak h'.izumludur. İzmi r Türk balıkçı­
larının memnu mı ntaka meselesinden mütevellit şi kayetleri ayrıca ye­
rinde tetkike layıktır.
Balıkçıların miktarca pek mühim olmayan kredi meselesi halledilir
ve kendileıile görüşülerek dinlenecek deıtlerine imkan derecesi nde çare
gösterilecek olursa hem milli bir servet hem de deniz m ıntakalarında
mühim iş kitlelerini teşkil eden balıkçıların kalbi kazan ı l m ış o l ur.

Levent Şahverdi Arşivi


ıx

KOOPERATİFLER

Bu mevzuun mütaleası için büyük ekseriyeti teşkil eden köylü


çiftçi mizin mütalea ettiğimiz hayatını şu üç asla icra etmek 15zımdır.
1) Köylü ailesile yaşamak için, yemek, içmek, giyinmek ve zaruri ih­
tiyaçlarını temin etmek ihtiyacındadır. Yiyip içeceği ve giyeceği mad­
deleri ideal olarak kendisi istihsal ve imal etmeli ve hayat için para mu­
kabilinde tedarik edeceği şeyler asgari cins ve miktarlara inhisar eyleme­
lidir. Bu suretle köylü geçirdiği istihsal senesinin borcunu ödedikten son­
ra kendi hesabına ufak bir tasanuf ta yapabilmelidir.
2) Köylü isti hsal için liizım olan kafi krediyi en müsait faiz ile ve
malını paraya tahvil edeceği zamana kadar tediye mecburiyetinde kal­
mamak üzre bulmalıdır.
3) Köylü hatta büyük çiftlik ve arazi sahipleri mahsullerini ölü fıatla
alacaklılara teslime veyahut piyasanın en gayrı müsait zamanlarında mü­
tavassıtlara satmaya mecbur olmamalı, aradaki bir çok mutavassıtlara kar
teminine mecbur ol maksızın doğruca alıcı piyasaya arzedecek veya
m üm kün mertebe az mutavassıtlarla ana piyasaya yaklaşabilecek bir
teşkilata sahip bulunmalıdır.
Bu üç esasi ihtiyaçtan birincisinin temini yolu, notların ziraat ban­
kasına ait faslına tesis kredisi ve ziraat bankasına olan ve eski borçların
tasfiyesi tarifleri altında kaytolundu. Yukarıda yazılan noktalardan ikin­
cisi (zirai kredi kooperatifleri) ve üçüncüsü de (satış kooperatifleri) ile
temin olunabilir.

1 05

Levent Şahverdi Arşivi


Zirai Kredi Kooperatifleri
En son kanun, faideli ıatbikat şarılarını haiz görünüyor. Bu sene
valinin hirnrnetli alakası ve mahallf ziraat bankası müdürünün vukuf ve
hevesle çalışması sayesinde İzmir vilayetinde 39 zirai kredi kooperatifi
vücut bulmuştur. Bu kooperatiflerden her biri müteaddit köyleri almak­
tadır. Ortaklar arasında yapılan idare heyetlerinin kayıtlarını, defterle­
rini, hesaplarını bizzat tetkike fırsat buldum. Bu temas, bu nevi koopera­
tiflerin tasavvur edilen nazari faidelerinin tatbikatta da temin olunabile­
ceği ümitlerini kuvvetlendirdi. Yapılan kooperatiflere pek çok köylü gir­
miştir. Giren ortaklar kamilen sermaye için lazım olan senelik dörtte bir
taksitlerini naklen tediye etmişlerdir. Daha şimdiden ortaklar bu teşeb­
büsten memnundurlar. Henüz kooperatiflere girmiyenlerin mühim bir
kısmını mürabahacılara yakasını kaptırmış oldukları için sermayesinin
dörtte birine yetecek taksiti vermeğe kafi tasarruftan olmayanlar teşkil
ediyor. Gelecek sene kooperatiflerin adedini üçte bir nispetinde çoğalt­
mak üzre Vilayetçe tedbir alınmıştır. Mecburi tasarrufa alışmak, Kre­
diyi çiftçinin ayağı ucunda temin etmek, iktisadi ve hatta içtimai tesa­
nüde temel teşkil etmek mürabaha hastalığının çiftçiler arasındaki tahri­
batının önüne geçmek ve nihayet köylümüzde nefse itimat hissini uyan­
dırmak için zirai kredi kooperatiflerinden daha ameli ve daha müfit bir
teşekkül tasavvur olunamaz. Müteselsel mes'uliyeti şimdiden anlamış
olan mevcut kooperatif idarelerinde görülen ruhi halet, insana bu hü­
kümleri verdiriyor.
İzmirdeki yeni zirai kooperatifleri ile eski Aydın incir müstahsılları
kooperatifinin (bu teşkilat büsbütün başkadır ve ayrıca tetkike muh­
taçtır.) Müstahsıllar için temin ettiği faideler bütün Ege iktisat mıntaka­
sında bu nevi teşekküller hakkında iyi fi kirler verecek ve teşvi k tesiri
yapacaktır. Bu tesirlerden de istifade edilerek mezkur mıntakanın her
vilayetinde bu seneden itibaren kredi kooperatifleri teşkilatına başlan­
ması ve üç beş sene içinde bütün mıntakada umumileşmiş bir hale ge­
tirilmesi lazımdır. Diğer taraftan aynı tip kooperatiflerin bütün memleket
diğer iktisat mıntakalarında da tatbikatına başlamak ve evvela İzmirde
olduğu gibi her mıntakanın takatli kısımlarından başlayarak bütün
köylülere numune olacak ve teşvik hissi verecek bir hareket yolunu
takip etmek mühim bir zarurettir.

1 06

Levent Şahverdi Arşivi


Uzun muharebe seneleri, işgaller, yeni ınuhacır iskanı gibi sebepler
sevkile memleketin adeta yeniden kurulması ihtiyacı karşısındayız. Se­
nelik mütedavil çiftçi sermayesini temin edebilecek olan bu kredi ko­
operatiflerinden kendi takatleri fevkınde olarak tesis ve imar vazifesini
beklemek mümkünsüzdür. Bu vazifeyi ayrı bir mevzu olarak mütalea ve
temin etmek lüzumu üzerinde bu münasebetle de dunnak yerinde olur.
Ziraat bankası bütün kuvvet ve vasıtaları nı, iyi memurlarının bütün
kabiliyetlerini zirai kredi kooperatiflerinin tesis ve inkişafı noktasında
teksif etmelidir. Banka, bilahare aralarında federasyonlar yaparak büyük
müesseseler haline gelecek olan kooperatiflerin (ana bankası) olmağa
şimdiden hazırlanmalıdır.
Ziraat bankasının bu (Ana banka) vazifesile beraber kooperatif te­
şekkülleri haricinde kalacak büyük arazi ve çiftlik sahiplerine şimdi
olduğu gibi ipotekli i krazata devam etmesi de tabiidir.

Satış Kooperatifleri

Memleket istihsalatının satışını tanzim etmek bir büyük iktisat işi­


mizdir. Bir taraftan kredi kooperatifleri ile istihsali kolaylaştırır ve ma­
l iyet fıatlarımızı düşürürken diğer taraftan da satış fıatını arttırmak
lazımdır ki müstahsillerin emeği ziyan olmasın. Satış tedbirleri, bir çok
mütavassıtların yaptığı karın mümkün mertebe çok kısmını çiftçiye gö­
türdükten başka mallarımızın standarizasyonunu, ambalaj ını tağşiş mü­
cadelesini kendiliğinden temin edecektir. Bundan başka mahsul, alıcının
istediği zaman teklif edeceği fıatla değil, en müsait zamanında müstehlik
piyasalara arzedilmek suretile değer fıatına satılacaktır.
Bu işleri görecek müesseseler (Satış kooperatifleri) dir. Aydın incir
kooperatifçilerinin kredi ile satışı mezceder muhtelit bir tarzları vardır.
Esasında büsbütün ayrı olması ve fakat aralarında irtibat bulunması lfi­
zımgelen bu iki işi birlikte gören Aydın tipinin de halka temin ettiği fa­
ideler büyük olmuştur. Satış kooperatifleri, zirai kredi kooperatiflerinin
tev'emi ve mütermimi olacaktır. Satış kooperatiflerinin alacağı mal için
müstahsile asgari fiat hesabile mahsulün tesliminde vereceği taksitten,
kredi kooperatiflerinin alacaklarını tediye etmek ve kredi ana bankasına

1 07
Levent Şahverdi Arşivi
vaktinde iade suretile faiz yükünü azaltmak ve bilvasıta maliyet fıatını
düşürmek gibi bir mühim faidesi daha olur. Satış kooperatifleri olmak­
sızın yalnız zirai kredi kooperatifleri bizim memleketimiz için tek taraflı
ve faidesi mahdut bir müessese halinde kalır. Bu iki kooperatif arasın­
daki sıkı alfıka ve münasebet olacaktır. Gerek kredi tevziinin salim ve iyi
bir tarzda cereyanı ve gerek satış kooperatiflerinin diğerile muvazi ve
hemahenk olarak inkişafı bu münasebatın takviyesine bağlıdır. Kredi
kooperatifleri vasıtasile çiftçiye verilecek milyonlarla liranın zamanında
sıkıntısızca ve köylüyü sıkmadan tahsili için de yegüne amil satış ko­
operatifleri olacaktır. Yaptığımız tetkikat neticesi, bize, esasen çok 10-
zumlu ve faideli bir müessese olan satış kooperatifleri tatbikatında bazı
dikkat ve tavakkuf noktalan göstermiştir.
Birinci nokta, bu kooperatiflerin ilk görüşte ve ilk tatbik senelerinde
basit çiftçi için o kadar cazip görünmesidir. Bilhassa mahsulunu teslim
ettiği anda kooperatifin kendisine vereceği paranın o malın piyasaya tam
satışında tesbiti kabil olacak bulunan hakiki fıaıtan yüzde bir miktar
eksik olması ve serbest tüccarın ilk anda bundan fazla peşin para ver­
mek vaziyeti köylü için ilk anda ihtiraz noktası ol<ıbilir. Fakat bilahare
satıştan sonra kilo başına düşen mik tarın tüccarınkinden fazla olacağı
tabiidir. Halkın bu çok karlı teşekküle ısınması için elbette bir az zaman
geçecektir. Maamafih, Ege iktisat mıntakasının nispeten uyanık müstah­
silleri önlerinde Aydın kooperatifi numunesini de görmüş olduklarından
bu mıntakada satış kooperatiflerinin revacı nispeten kolay olur. Bu mev­
zu üzerinde yaptığımız temaslar ve tecrübeli insanların müşterek tav­
siyeleri satış kooperatifi teşkilatında faideli neticeleri halka gösterip
ısındıracak tedrici bir inkişafın rüchanı yolundadır.
Dikkat edilecek ikinci nokta, satış kooperatiflerini bütün mahsulleri­
mize birden tatbik etmemektir. Belli başlı ihracat maddelerimiz bu gün
memleketimize yerleşmiş olan mahdut ecnebi alıcı şirketlerin arzula­
rına tabidir. Bu vaziyet endişeyi mucip olmakla beraber henüz mevcut
bulunmayan ve tedricen vucutlenecek olan satış teşkilatına güvenerek
bu ecnebi firmaları birden tedhiş etmek doğru olmaz. Bu mesele tütün
için bilhassa esaslı bir dikkat noktası teşkil eder. Senede 20-25 mil­
yonluk tütün yapan Ege mıntakası mallarını almak, işlemek ve harice
sevk etmek için İzmirde büyük firmalar yerleşmiş bulunuyor. Bütün

108
Levent Şahverdi Arşivi
dünyanın şark tütünleri ihtiyacı 1 00- 1 I O milyon kilo tutduğu halde, Bu
garistan ve Yunanistanda yapılan tütün bu miktann iki misline vanyo.
Yunanistan mütemadiyen istihsalatı arttırıyor. Yeni bir tütün müstahsii
olarak Rusya ortaya çıkıyor. Bu memleketlerin hepsinde içilen miktar d;
hesaptan tenzil olunduktan sonra her senelik şark tütün istihsali yekfinun·
dan mühim bir parçası müşterisizdir.* Bu vaziyette bulunan tütünlerimizi
daimi müşteri olarak arayan ve alan firmaları nevmit etmemek için satış
kooperatiflerini uzunca bir müddei tütüne tatbik etmemek lazımdır. Diğer
taraftan üzüm bu vaziyette değildir. Üzüm müstahsilleri için satış koope­
ratifl_erine, kredi kooperatitlerile muvazi olarak ve fakat tedrici inkişaf
kaidesine dikkat olunarak başlanabilir.
Fındık mahsulümüzün bir iki ecnebi alıcının inhisarından kurtarıl­
ması için fındık mıntakasında yapılacak zirai kredi kooperatiflerinin
yanında yavaş yavaş teşkilatlanacak satış kooperatiflerine de başlana­
bilir. Meselii portakal ve pamuk müstahsıl ları arasında hemen satış ko­
operatiflerine başlamak mümkün görünür.
Her cins mahsulün yetiştiricileri tarafından yapılacak satış teşkilatı
arasında birlikler vucude getirmek ve nihayet bütün vatana şamil bir sa­
tış kooperatifi federasyonu yapmak bir taraftan da bunların kredi ko­
operatifleri ile irtibat ve münasebetlerini tanzim etmek gaye olmalıdır.
Kredi kooperatiflerine nispetle çok nazik ve daha muglak bir şey olan
satış kooperatiflerinde bu hedeflere varmak için uzun seneler bir idealist
hararetile çalışmak ve işleri birbirini kovalayan tatbik programlarına
bağlamak lüzumlu görünür.
Kredi kooperatiflerini yeni kanunla mevzuatımız arasında az çok
şeklini bulmuş olmasına mukabil satış kooperatiflerinin teşekkül tarz
ve vazifeleri için yeni etraflı hükümler koymak lazımdır. Ticaret ka­
nunumuzun kooperati f işlerine temas eden maddeleri tasrih ve tevsi edil­
melidir.
Mustahsıllara mahsulun tesli m alındığı anda peşin qlarak mühim pa­
ra tediyesi satış kooperatiflerinin esası olduğuna göre bu kooperatiflerin

"' Bu miinascbetle tülün meselesinin mühim noktasını kaytctınek lazımdır. Ş:ırk tütünleri is­
tihsal yekiınlaıı nıusıahsıl devletler arasında makul bir tahdide tabi olmazsa memleketi­
mizde şimdiden hissedilen liitün satışı buhranı yakın isıikhaldc önüne geçilıniyccck bir
büyük memnuniyetsizlik şeklini alacaktır.

109
Levent Şahverdi Arşivi
de makul faizli büyük kredilere ihtiyacı olacağı şüphesizdir. Ziraat ban­
kalarına ait mütaleaı arasında da temas olunduğu gibi. bu banka, tedricen
büyük bir ticaret işi halini alacak olan satış kooperatifleri le meşgul
olmalıdır. Ziraat bankası zirai kredi kooperatifleri nin ana bankası rolü n ü
alacağı gibi, satış kooperatiflerini besliyecek diğer b i r a n a bankaya i h ­
tiyaç vardır. B u maksatla bir (harici ticaret bankası) teşkili IOzuml udur.
B u bankaya hazine ile beraber mim bankalarımız ve tüccarlarım ı z da
muayyen nispette hisselerle iştirak eyler. Böyle bir teessüsün kendi
işleteceği paranın faizinden aşağı bir faizle hariçten de dai m i veyahut
mevsimlik krediler bulacağı tahmi n olunur. Nihayet milli takatimizle
işin ehemmiyeti karşı karşıya mütalea edilerek bu ihtiyacın derecesi ve
temini şekli aynca tetkik ve tespite değer bir meseledir. Maaınafıh ya­
vaş yavaş şekillenup kuvvetlenecek satış kooperatifleri teşki latı, şimdi
nispeten çok kar güden milll ihracat tiiccarlarımızı, harici ticaret ban­
kasının vereceği makul kara karşı sermayelerini bu banka hisselerine
yatırmağa heveslendirebilir. Bir taraftan da geçecek inkişaf seneleri zar­
fında bir sınıfıaı.ı olanlar her hangi bir m üstahsıl vaziyetine de geçmek
fırsatını bulurlar. Satış kooperatifleri teşkilatı teşebbüsü nazari olarak
milli ihracat tüccarları mızı endişeye sevk edebi lir. Fakat yukarıda hü­
Jasa edildiği gibi bu kooperatiflerin vucutlanmalan o kadar tedrici ve
tabii bir yol takip edecektir ki zaten sermayeleri mahdut olan tüccar­
larımız için memlekette daha uzun seneler iş sahası açıktır.
Oldukça uzun bir ömrü olan ve muhitinde sevilip takdir edilen Aydın
incir kooperatifinin temin ettiği faidelere rağmen bir çok müstahsiller
müteaddit sebeplerle mahsullerini hala İzmir borsasında kendi he­
saplarına satmaktadırlar.

Hülasa

Zirai kredi kooperatifleri le birlikte yapılacak satış kooperatifle­


rinde nufusunun üçte ikisi m ustahsıl olan vatanımız için parlak bir is­
tikbali n vaitli çehresi görünmektedir.

110
Levent Şahverdi Arşivi
İstihtak Kooperatifleri

Memlekette istihliik kooperatifleri de teşkil edilmelidir. Bu teşekkül-


ler, bidayette bilhassa maktu gelir ile yaşayan (memur, zabit. . . . . . . . .
ilah) vatandaşları istihdaf edebilir. Bu kooperatifler gayelerine ancak za­
manla vasıl olabilirler. ilk devirlerde istihlak kooperatiflerinin memle­
ketteki mevcutlatı oldukça mühim bir yekun teşkil eden küçük tacirle­
rin ve esnafın endişesine mahal venniyecek ve bu yüzden fena tetkikler
uyandınnayacak tedrici bir yol takip ederek inkişaf etmeleri muvafık
olur.

Diğer Sınıflar

Çiftçilerden bahsetmek m ünasebetile diğer başlıca sınıflar hakkında


da noktai nazarların hülasasına vesile bulmuş oluyoruz.

Küçük Esnaf ve Sanatkarlar

Küçük sermaye ile çalışan sanatkarların ve esnafın mütefen-ik çalış­


manın bais olduğu zaaf ve güçlük yerine aralarında müşterek mesai vu­
cuda getirmek muvafık olur. Bu s ınıfın emeklerinin semeresini arttır­
mak, vaziyetlerini kuvvetli ve ehemmiyetli kılmak ve bu yol ile kre­
dilerini de kolaylıkla temin etmek maksadı ile münasip teşekkül tarz ve
tedbirleri düşünülmek lazımdır.

Amele

Amele ve işçilerin hayat ve hakları ve menfaatleri çiftçiler ve diğer


vatandaşlar gibi aynı derecede ehemmiyetle telakki olunarak icapları
nazarı d ikkate tutulur. Buna mukabil Türk amelesinin (beynelmilel fi­
kirlerden uzak) milliyetperverliğe merbutiyetleri esastır. Bazı muğlak kı-

111
Levent Şahverdi Arşivi
sımlarının tanzimi tecrübe ve ınüşahedelerin artmasına talik ol unsa bile
memleketimizin işçi hayatını tanzim edecek umumi hatları i le bir (iş ka­
nununun) bu sene çıkarılması lfizuınlu bir iht iyaç olarak görü l m üştür.

Serbest Meslek Sahipleri

Serbest meslek erbabının mi lll Türk mevcudiyeti için çok l fizum l u ve


faideli olan hizmetleri fırkanı n daima tekdir gözü önünde tutulur. Ka­
biliyetleri ve h izmetleri karşılığını görmeleri için faaliyetleri sahas ı n ı
açık v e emin bulundurmak ehemmiyet verdiğimiz vazi felerimizden
olmalıdır.

Büyük İş Sahipleri

Memleketin inkişafı nda büyük ticaret, fabrika, büyük arazi ve


çiftlik sahiplerin i n de hizmeti büyüktür. Normal çalışan ve tekn iğe is­
tinat eden sermaye sahipleri teşvika layı ktır.

Sınıflar Arasında

Bu telakkilerin heyeti mecmuası sınıflar arasında menfaat m üsa­


demesini bertaraf edecek tedbirlere müntehi olmalıdır. B u sayede biri
d iğeri n i n i n kişafı n ı hırpalayacak zararlı çatışmalar yerine ç a l ı şmada
vaz i fe taksimi ve menfaatte tevazün ve ahenk kaim olur.

ı 12
Levent Şahverdi Arşivi
NETİCE VE HÜLASA

B irinci ve ikinci seyahat ihtibalarıınız kısa notlar halinde kay­


tolundu. Küçük, büyük temas olunan, şeylerin yekOnu üzerinde dura­
rak işleri toptan görüşle vuzuhlu bir neticeye bağlamağa çalışalı m :
Bütçemizin kitap halinde basılmış şekline göre varidat v e masrafla­
rımız (204) milyondur. Bütçenin muhtel if fasıllarındaki rakamları göz­
den geçirdik. Askeri ve demiıyolları masrafları ile dahili, harici borçlar,
aylıklar, ücretler ve inşaat, icar, harcirah ve saire gibi daimi ve müte­
ferrik masraflar çıktıktan sonra bütün Vekfiletlerin işleri karşılığı olarak
elde (20) milyondan az bir şey kalıyor. Bütçe yekununun (20) milyon
kadar eksileceği tasavvuruna göre Devletin gününü idare ve istikbalini
ihzar için elde ya hiç bir şey kalmaz veyahut pek az bir para kalır. Va­
ridatın yeni sebeple alçalmasını karşılamak için diğer masraflardan da
tenzilat yapılması bu vaziyeti islah edemiyecektir.
Umumi varidat ve masrafların yekunları üzerinde üç aşağı beş yu­
karı değişiklik yapmak ta bu ukteyi halle kafi görünmüyor. Bu görünüş­
le bütçemiz hareketsizlik ve sıkışıklık manzarası arzediyor. Nihayet bir
çok devlet işleri m i zde bu sıkışıklık içinde tıkanm ı ş gibidir. Tehiri
mümkün ol mayan bu işlere hareket vermek lazımdır. Siyaseten kur­
tulmuş bir halk ı n yaşayış ve istikbale gidiş hareketinde ü m i tlerini
besleme ve kendi kudretine itimat hislerini kuvvetlendirmek için ona
canlı bir cerayanın içinde yaşadığı hissini vermek lazımdır. Bunu ya­
pamazsak fırka birliği, HukOmet kuvveti, intizar vesayası ve nihayet va­
itli görünen telkinatla daha bir kaç sene mesela bir meclis devresi ka­
zanmak mümkün olabilir. Fakat, sıhhat içtimai muavenet, maarif, imar
ve istismar ve nihayet iktisadi faaliyet gibi maddi inkişaf ve fili neticeler
getiren ve zamanla her şeyin olacağı kanaatini kuvvetlendiren tatbikata
bu günden fazla hissolunur bir faaliyet vermek zarureti karşısında ol­
duğumuzu göriyorum. İleriyi karanlık gören betbin zihniyetin bir gün

1 13

Levent Şahverdi Arşivi


bütün memlekete sirayeti tehlikesini ancak bu suretle önliyebiliriz. Esaslı
siyasi değişiklikler yaptığımız bir sırada bu mesele bizi kendi üzerinde
durdurup ciddi iştigale sevk edecek ınahiyeııe telakki olunmalıdır.
Vaziyetimizi kuvvet ve ümit veren hareketli bir gidiş haline koymak
için fasıllarında yazılan teferrüatının ehemmiyeti olmakla beraber işle­
rimize vereceğimiz şekil ve tarz pek umumi olarak şöyle hülasa olu­
nabilir:
1 ) Bütün inkilap neticelerini, her sınıftan halkın tam emniyetini ve
millf nizam ve inzibatı dahili ve adli teşkilat ve kanunları ile koruyan ve
hiç bir hadise veya tesir önünde sarsılmayan bir Hukumet otoritesi, kur­
mak ve işletmek işlerimizin temelidir. Cumhuriyeti ve onun temelleri
olan bütün inkilap neticelerini her kese hürmetle tanıtacak bir koruma
kanunu lfizımdır.
2) Vergi kanunlarımız haklı şikayet sebeplerini kaldıracak bir itina
ile ve fakat milletin tediye kabiliyeti üzerinde yapılmış olan prog­
ramların ve hususi menfaatlerin tesirinden uzak bir zihniyetle yeni baş­
tan gözden geçirilip islah edilmelidir. Mali kanunların tatbikatında iyi ve
doğru işler bir tahsil cihazı çok ehemmiyetlidir.
3) Maarif şimdikine nisbetle fazla çocuk okutacak basit bir program
altında i leriye yürümelidir. Bütün maarif işlerimizi toparlayacak ve her
sene her kesin görüp hissedeceği inkişafları filen yapacak parayı tahsis
edebilmeliyiz.
4) Sihhat ve içtimai muavenet mesaimiz ihtiyaca nispetle çok dardır.
Esas noktai nazar maarifin aynıdır. Her yeni sene az çok ve fakat mun­
tazaman i leriye giden bir faaliyet hissolunmalıdır.
5) Nafıa işlerimiz her şubesinde uzun müddet devam edecek m üte­
vazi, takatimizle mütenasip ve fakat ameli ve verimli bir tatbik prog­
ramına raptedilmelidir.
Bu işlerden büyük feyiz ve kuvvet vasıtası olan demiryolu i nşaatına
israrla devam etmeliyiz. İlk inşa programlarını n cidden m üstacel olan
tatbiki yolunda çekilen sıkıntı tamamen yerindedir. Şimdiki inşaat de­
vam etmekle beraber Sivas-Erzurum hattının ve daha sonra Ergani-Di­
yarbeki r hattının yapılmasına başlanabilir. Mersin ve Samsun l i man­
larının da inşaları gireceğimiz mesai devresinin münasip zamanların­
da başlanacak işlerimizdendir.

1 14
Levent Şahverdi Arşivi
Bu mevzu tetkik edilirken epey etrafl ı hesaplar üzerinde maksadı
mütalea ettik. Netice olarak Demiryolları için şimdi tahsis ed ilen se­
nelik paray ı şimdiki nden daha az miktara i ndirmek ve mesela senede
1 8- 1 9 mi lyon tahsis eylemek suretile önüm üzdeki üç meclis devresi
olan on iki sene zarfında hem şi mdiki inşaat ve malzeme mukaveleler
tediyatının yapı lması hem de bahsedilen yeni hat ve l imanları n inşası
kabil olacuğı anlaşılıyor. Hatta Ergani-Diyarbekir hattı ile az para is­
teyen diğer küçük karadeniz l i manları dalgakıranlarını da bu hesaba
sokmak kabil görünüyor.
Böyle bir program takip olunursa, (yapılan, yapılmakta olan ve
yapılacak olanların hepsi hesap edilerek) demiryolu işlerimizin başlama
senesi o.lan 925 ten 942 ye kadar limanlardan başka 2,800 kilometre de­
ıniryolu yapmış olacağız. Bu, 1 8 sene zarfında üstüste bir hesapla günde
400 metreden fazla demiryolu yapmak demektir ki yeni bir devletin ku­
rulması ınüşkilfüı arası nda buna muvaffak olmanın mefhareti Cumhuri­
yet hükümetine aittir. Yal nız bu neticeye, günlük hayatımız üzerindeki
sıklet hafifletilerek varılmak için 1 2 senede tediye olunacak yekunun
(takriben faizlerile) her seneye 20 milyon kadar düşecek bir tatbik tar­
zına uydurulması muvafık görülür. Bu tarza göre nispeten işin çok oldu­
ğu ilk seneler az ve işlerin hafifleyeceği son seneler için çok para ver­
mek icap eder. Bunun temini için mali bir muamelenin yapılmasına
emek sarfetmek yerinde olur.
Nafıanın diğer işleri de yeni halimize uyan bir programa sokulmalı­
dır. Bir taraftan Vilayet şosalan üzerinde çalışılmakla beraber her halde
memleketi bağlayan iyi ve fenni yapılmış bir şosa şebekesine kavuş­
mak lazımdır. Mesela günde bir kilometre iyi şosa, günde iki metre
büyük köprü . . . B unun da esaslı bir program üzerinde ve devamlı bir is­
rarla takip edilmesi icap eder. Bu maksada varmak için vilayetler tah­
silfüınclan şimdiki nispetten az olsa da her halde bir şey olmak lazımdır
ki bütçeye fazla senelik tahsisat koymak mahzuru bertaraf olsun.
Nafıanın su işleri noktasından her gezdiğimiz yerde büyük bir ceriha
olarak ya bir bataklık veyahut bir sel tahribatı meselesine rast geldik.
Küçük işler sırasında sayılan bu meselelerin Nafıa bahsinde yazılan (en­
harı sağire) kanununa sığmayanlarını bir programa sokarak bu vaziyette
her sene bir salfıh yapmal ıyız. Bu vadide yapılmış işler memnuniyeti

1 15
Levent Şahverdi Arşivi
tahrik ediyor. Yapılmaması da esbabı mucibe dinlemeyen bir muka­
vemet şeklinde görünüyor. Büyük izdirap çeken her yere kendi işine ne
vakii sıra geleceğini serahatle söyliyebilmeliyiz.
Askeri, iktisadi maksatlara vefa edecek bir büy ü k su işi yapmak
ideal bir şey olarak arzu olunur. Fakat bu aynı zamanda m ü h i m bir
nufus meselesidir.
. . .* vaitli 'veya en kesif nufuslu olarak gördüğümüz m ıntakalarda bile
bu giinkü halile büyük su işi yapılamayacaktır. Şu halde küçük su
işlerimize de mütevazi ve fakat her sene az çok artan bir para tahsisi
esas fi kir olmalıdır.
6) İktisadi noktaları derpiş ederken diğer her hangi Vekalet ve ma­
kamlara taalluk eden bütün devlet işlerinin m i lli iktisat noktai naza­
rında mutlaka karlı ve hiç olmazsa zararsız olması kaidesini esas ola­
rak göz önünde tutmalıyız. Bu kaideye muhali f mahiyette kanun, ni­
zamname yapılmalı veya her hangi bir tedbirin alınması ancak m i l li
iktisat fikrinin feda edilmesine değecek hayati bir menfaate istinat et­
meli ve bu hareketin kat'i esbabı mucibesi alakadarları huzurile İcra
Vekilleri Heyetinde ve meclis encümenlerinde müzakere olunmalı,
yapılacak iktisadi fedakarlık bile bile yapılmalıdır.
Sıra ve münasebet düştükçe mevcut kanun ve usulleri miz bu nok­
tadan islah olunmalıdır. Memleketin bütün iktisadi işleri ni tanzim i ç i n
nevima b i r mesai erkanı harbiyesi g i b i çalı şacak teşkilata i htiyaç
görünüyor.

Kredi

Zirai ve sınai istihsal ve deniz istihsalleri (balıkç ı l ı k ve sünger­


cilik) faaliyeılerimizin kazançlı olması tedbirleri alınmalıd ı r. Bu me­
yanda ziraat ve sanayi kredileri meselesi esaslı surette halloluııma­
lıdır. Zirai kredi ve satış kooperatifleri tedrici ve fakat devaml ı bir
tatbik ve inkişaf yoluna girmelidir. Tesis kredisi ile bir köy l ü hayatı
kurmak büyük işlerimizdendir.

e Özgün nıcınin 62. sayfası önceki p:ır.ıgr:ın:ı tıiınıckıcdir. 63. S:t) fanın h:ış ı:ırafıııa �on­
rad:ın eklendiği :ınl:ışılan sö1dilder okunanı:ıınışıır. ( Y .N.)

1 16
Levent Şahverdi Arşivi
İstismar

Üzerinde yaşadığımız vatanın servet menbalarını işletmek istik­


balimizi açup aydı n l atacak tedbirlerin başındadır. Bu yola girmekte
gec i ktiğim i z nispette, yaşayışımızın kuvvetlenmesi ve i leriye doğru
gidiş hareketleri m i zi n süratlenmesi mümkün olmaz.
Bu mevzuda Ergani bakır madenini bir gün evvel işler bir hale sok­
mak, ormanlanmızı kuvvetli teknik ve sermaye ile işletmek, senelik
kömür istihsalat ve ihracatını bir kaç misli arttırmak nispe�en kısa za­
manda feyizli neticeler verecek ilk işlerimizdendir. Bu neticeleri ta­
hakkuk ettirecek çareler aramak icap ediyor. Bakır işinin çabuk inkişafı,
demiryolunun hatta bir az faizi göze alarak bir an evvel madene varması
i le m ümkündür. Bu iş icra kabiliyetinde görünüyor. Kömür işi Havza
demiryolunun ve Ereğli l imanının inşasına başlamakla hallolunur. Bu
hattın ve l i manın i nşadan bir kaç sene sonra kendi işletme karı ile mas­
rafını ve faizlerini itfaya başlayacağı tahmin olunur. Esasen Havza hattı
yapılmazsa 934 de bitecek olan kömür kara hattının, kömür nakliyatı
yapmaması yüzünden zararlı tenkitlere sebep teşkil edeceği de dahili po­
litika noktası ndan nazarı dikkate ahnmağa layıktır. (Kömür işlerindeki
mahalll, hukuki vaziyetin etrafıle tetkik olunarak Havzanın devlete fazla
kar getirmesi yollarının taharrisi lfizumu bu münasebetle kayda değer.)
Karadere ormanlarının işletilmesi sayesinde Adapazarında biten hat­
tın orman istihsalat ve malzemesi nakliye ücreti karşılığıile Düzceye ka­
dar uzatılması kabi l görünüyor.
Kütahya-Balıkesir hattı münasebetile aldığımız malfimat krom ma­
deninin şimdiden demiryoluna senede bir milyon liraya yakın nakliye
ücreti temin ettiği ve memlekete iki buçuk milyondan fazla para getirdiği
merkezindedir. Çok talipleri olduğu anlaşılan krom işi karlı bir menba
olarak hatırda yer tutuyor.
Petrol işi kısa zamanda halledilmelidir. Memleketin petrol işindeki
hakiki vaziyetini meydana çıkaracak sondajlara başlayabilmek için, önü­
müzdeki senelerde mali çarelerin temin olunması lfizuınlu görünüyor.
Hülasa edilen maden ve orman işleri sıkı tutulursa beşinci Büyük Millet
Meclisi devresinde o zamana kadar devletin muhtelif şubeleri nin inkişaf
programları masraflarını karşılayacak vasıtalar şimdiden derpiş edil­
miş gibi göri.inıni.iyor.

1 17
Levent Şahverdi Arşivi
İstismar yolunda ilk iş olarak tatbikatla geçilecek bu noktalardan
başka aynı yolda ileri yürüyüşe devam için madenlerimiz ve ormanla­
rımız üzerinde esaslı surette çalışmak ve birbirini kovalayacak yeni iş­
letme programlan hazırlamak muvafık olur.

Mensucat

Devletin teşebbüs edeceği büyük sanayi işlerinden acele olanı men­


sucat fabrikalarıdır. Fazla tesis sermayesi ve fazla teknik isteyen ince
mensucat işi şimdilik kendi haline bırakılmak isabetli olur. Memleket
içindeki dokuyucu tezgah veya küçük büyük fabrika sanatlarına lazım
olan ipliği yapacak ve büyük kitleyi teşkil eden ucuz yaşayan halkın
kullanacağı bir kaç kalem kaba mensucatı verecek fabrikaların tesisine
başlamak iktisadi vaziyetimizi ferahlandırır.

Harici Ticaret

Harici ticaretimizin tanzimi işi daha çok ehemmiyet kesbetmiş görü­


nüyor. Rusların dünyaya tesir yapan harici ticaret planları, mesele olarak
bizi de düşündürecek mahiyettedir. Bundan başka bizim malları mızın
sürüldüğü harici piyasaların Rus eli ve Rus faaliyeti yüzünden Türk ih­
racatçılarına kapanması dikkati caliptir. Mesela Ruslar bu sene cenup vi­
layetlerimiz kerestecilerinin Mısırdaki piyasaların ı kapamışlar ve şark
vilayetlerimiz tütüncülerinin Almanyadaki müşterilerini hesaba sığma­
yacak bir ucuzlukla mal satarak almışlardır.
Kendilerile tarihşümul bir dostluk siyaseti yaptığımız Rusyadan
iktisat hayatımız için samimi ve ciddi yardımlar istemeliyiz. Ruslar
memleketimizin miJIJ mücadele günlerindekine nispetle başka mahi­
yette ve fakat ehemmiyetçe ondan daha nşağı olmayan bu günkü vazi­
yette hakiki dostluk icabatını yapmağa davet olunabilir.

1 18
Levent Şahverdi Arşivi
B u yolda m i l li esasları mızın masun tutulmasını temin edecek mü­
nasip zemin üzerinde anlaşmak kabil görünür.

Tasarruf, Harici Borçlar

Bir taraftan ileri senelerin para gelirini arttıracak ve ferahlı zaman­


ları bize yaklaştıracak istismar faal iyetine başlamakla beraber diğer
taraftan da günlük hayatımızdan tasarruf yoU.ırı nı itina ile aramak ta­
biidir. Matbu bütçede yekun u 1 0 milyonu geçen inşaat, icar, harcirah
ve kırtasiye, müteferrika ve saire gibi masraflar i ndirilebilir. Osmanlı
devrinden kalma harici borçların yükünü i ndirmek için takip edilen
isabetli yolun bizi aynı zamanda dördüncü B üyük Millet Meclisi dev­
resinde tediye mecburiyetinden kurtaracak bir muvaffakiyete götür­
mesi devletin ciddi ve hayati ihtiyacına takabül eder. Milli İdare ve
Cumhuriyet devri nin borçların ı tediyede gösterilen dürüstlük eski
borçlar üzerinde mukavemet dereceleri arttırabilir.
Mim müdafaa hazırlığını ve teşebbüslerini bütçemize ferahlık ve­
recek bir dereceye indirmek için mümkün olabilen harici teminatı
maddi şekil lerde çoğaltmak hususundaki siyasi faaliyetlerimize ciddi­
yetle devam olunmak tabiidir. Bu tarzt hareket harici s iyasette faaliye­
tim izi ifade eder ki yal n ı z bu dahi başlı başına bir faidedir. Mesela
Ege denizindeki vaziyeti nazarı dikkati celpeden bazı adalar (Leros
adası) bir üs hal ine geti rilmiyebilir.

Ana Program

B ütün bu mütenevvi işlerin birlikte mutaleası, iki tarafl ı ve kar­


şılıklı bir ana programın lGzumunu tebarüz ettiriyor. Bir taraftan dev­
letin geliri ni arttırmak, öte taraftan Hukfimetin her şubesine ait i nki­
şafları temin etmek için mesela üç meclis devresini ( l 2 sene) ku­
caklayacak bir çalışma planı çizilir. Bu planda, bu günkü mal umata
ve istikbal in 1 93 1 senesinden mütalea olunabilen Umumi manzarası na
göre işleri mizin her meclis devresi sonunda hangi hctleflere varacağı

1 19
Levent Şahverdi Arşivi
esas hatlarla tespit olunur. Ana programımızdaki tatbik sürati bütün
devlet işlerinde halkın hissedebileceği asgari bir m i kyasta olmalı ve
bu, safua safua görülecek inkişaflara ve.geniş i mkanlara uyacak ame­
li bir tezayütle artmalıdır.
1 93 1 mali senesinin üzerinde bulunan işleri yürütmekle beraber
kısmen hazırlık senesi olarak geçmesi ameli olur. Bu sene zarfında
programların istinat edeceği hassaten mali esaslı tedbirleri rnütalea ve
tanzim edebiliriz.

Levent Şahverdi Arşivi


ZEYİL

İkinci seyahatimiz esnasında muhtelif meseleler hakkında HukO­


mete yazılan şifrelerjn birer sureti zey i l olarak bu notlara i l ave olun­
muştur. Biri nci seyahat mı ntakasına ait notl arım ı za d a böyle bir zey i l
y ap ı l m ı şt ı r.

121

Levent Şahverdi Arşivi


Numara 17
Taşucu: 1 1 /2/93 1

Başvekil İsmet Paşa Hazretlerine

1 ) Antalyada serbest fırkanın teşekkülü ve belediye intihabında vuku


bulan çirkin taşkınlıkl::ırın ilk ve mühim sebebi başta Vali olmak üzre
mahalli Hukfimetin acziyle ifade ·olunabilir. Ekseri yerlerde olduğu gibi
burada da adliye vazifesini ifa etmemiştir. Mülkiye ve adliye otoriteleri
arasında hiç bir veçhile mesai iştiraki vukubulmuyor.
Alay kumandanını bizzat dinledim. Mütecaviz kalabalığın ateşle ten­
kili zaruri olacak vaziyet tahaddüs etmiş ve kumandan bu luzumu takdir
eylemiştir. Fakat kumandan bir çok çoluk çocuğun ölümünü intaç edecek
bu mukabeleyi yapmamağı tercih eylemiştir.
Adliyenin eline geçen maznunların davaları Denizliye naklolunmuş
ve dört aydanberi intaç olunamamıştır. Balıkesirde de aynı maznunlar
adliyece aylardanberi-muhakeme edilmemişlerdi. Halbuki ceza mah­
kemeleri usulü kanunu mucibince bu nevi cürüm sahipleri diğer her nevi
suçlulard�n evvel müstacelen muhakeme edilmek l.azıındır.
Hadiselerin ehemmiyetine zamime olarak kanuni bir vecibeyi yap­
mayan muhakemelerin hangi yoldan vazifelerini ifaya sevki lazımge­
leceğini tayinde mütehayyir ve bundan müteessir olmamak m ü m kün
değildir.
2) Antalya'da fırka işleri yoluna girmiş görünüyor.
3) Antalya maarif emini Ali Rıza Beyle görüştüm. Akif Beyi i l ­
tizam eden, menfi ruhlu b i r adamdır. B u zatın beş a l t ı sene e v v e l k u ­
surlarından dolayı Ankara maarif Müdürlüğünden azil olunduğunu
öğrendim. Bu za9n senelerce sonra daha yüksek ve mühim bir işin ba­
şında görülmesi şayanı tetkiktir. Her halde bu zat orada bulunmamalı ve
eski mazuliyetini mucip mühim sebepler yoksa bile yine mühim işlerde
ve yerlerde bulunması caiz görülmemelidir Efendim.

Reisicum hur
Gazi Mustafa Kemal

1 22

Levent Şahverdi Arşivi


Numara 10
İzmir: 6/ 1 /93 1
Başvekil İ smet Paşa Hazretlerine

1) Aydında serbest fırkaya mensup iken fırkamıza giren unsurlardan


teşkil edilmiş olan yeni idare heyetini l iyakatli ve mefkureci gençlerden
mürekkep buldum. Yalnız bunların içerisinde ötedenberi Aydın mu­
halefetlerinde yer almış olan Şahinzade Fuat Bey isminde birisi vardır.
Bu zatın da müspet çalışacağını temin ettiler. Fakat kendisine karşı
daima dikkatli bulunulması tavsiyeye değerli addolundu. Eski İdare he­
yetimizin başında bulunan Ahmet Emin Bey fedakar bir fırkacıdır. Va­
zifeleri ni yapmamış olan eski İdare heyeti arkadaşları ile birlikte yeni
heyete sevgi göstermeleri ve onlarla kaynaşmaları tavsiye edildi. Yeni
heyete de eski arkadaşlarile kaynaşup sevişmeleri IUzumu anlatıldı.
2) Aydı n Türkocağı değersiz insanlar elinde hareketsizdir. Ocak
başındakiler istifa ettiler. Değerli insanlardan mürekkep bir idare he­
yeti I Uzuml udur.
Aydında Vilayet İdare heyeti bir tek yer odasında oturdukları halde
ocağın çok geniş ve güzel bir salonu ve teferruatı vardır.
3) Aydın Viliiyeti maarif Müdürü Niyazi Bey isminde bir zencidir.
Maarife hizmeti olduğu söylenen bu zatın göze görünmiyecek bir büro
hi zmetine al ı narak yerine fikri müspet hareketlerde yardıma muhtaç
olan Aydın için faideli olacak münasip bir zatın tayinini rica ederi m.
4) Denizli iyi bir halde görüldü.
5) Hakkı Tarık Bey geldi. Manisada Kamil ve Selahattin Beyler­
den gayri en çok rey al anlardan teşekkül eden idare heyetinin serbest
intihap edeceği bir zatın Reis olması m ünasip görüldü. Tarık Beye
tebliğ olundu Efendim.
Reisicumhur

1 23

Levent Şahverdi Arşivi


İzmir
2. 1 1 .93 1
Başvekil İsmet Paşa Hazretlerine

İzmir kazalan köylerinde "39" zirai itibar kooperatifi teşekkül et­


miştir. Bu faaliyetin (1) sene gibi kısa bir ömrü olmasına rağmen bütün
Viliiyet köylerinin üçte biri teşkiffita girmiş bulunuyor. Bu köyler teah­
hütleri yekununun dörtte biri olan yarım milyon liraya yakın parayı nak­
ten tediye etmişlerdir. Diğer kısımlarını dört sene zarfında tediye etmiş
olacaklardır. Kooperatife dahil olan bazı köylülerle görüştüm. Hepsi bu
teşebbüsün fili neticesinden memnundurlar. Defterlerini ve kayıtlarını
muayene ettim. Gördüğüm intizam ve alaka beni mütehassis etti. Koope­
ratif teşkilatı yapılan mıntakalardaki halkın cüz'i bir kısmının arzularına
rağmen henüz hariçte kaldığını öğrendim. Bu kısım halkın bu mah­
rumiyetlerine sebep olarak eski borçlarla mürabuhacılara bağl ı olmaları
gösteriliyor. Mevcut teşkilatın parlak istikbale namzet olduğu görünü­
yor. Bu çok kıymetli netice İzmir Valisinin teşebbüsü eseridir. İzmir Zi­
raat bankası Müdürünün de alakadar olarak çalıştığı görülüyor. Mevcut
teşebbüsün tatbikatı yerlerinde esaslı tetkik olunarak alınan müspet ne­
ticelerden ve bu tecrübelerden istifade edilerek zirai kredi kooperatifle­
rinin memleketin her tarafında tahkikatına geçilmesi şayanı arzudur. Bu
teşekküllerin mıntaka, mıntaka birlikler vucude getirmesi ve bir taraftan
da istihsal kooperatiflerine başlanması tedbirlerinin alınmasını rica ede­
rim.

ReiSicumhur

1 24

Levent Şahverdi Arşivi


Numara 1 8
1 2/2/93 1

Başvekil İsmet Paşa Hazretlerine

Silifkede hiç bir nevi varlık yoktur. Halk cahil ve dejeneredir. Tek
muhatap bulmak güçtür. Paşazade Sadık Bey denilen biri fırkadan gö­
rünerek bir takım münasebetsizlikler yapıyor. Son günlerde kimsenin
mah1matı ve muvafokatı olmadığı halde bir de fırka namına gazete çı­
karmağa başlamış. Kendisine alenen icap eden muameleyi yaptım. Ve
fırkadan çıkarılmasını da buradakilerine söyledim. Belediye intihabı fe­
sih edilmiş yeniden yapılıyor. Şimdilik bir zat, Sait Bey hem belediye,
hem fırka, hem ocak Reisidir. Başka kabil i hitap zat ve heyetlerle tanış­
mak mümkün olmadı. Hafız Emin Bey elinden geldiği kadar uğraşıyor.
Burada tatbik olunacak yegane usul Hukumet otoritesinin her hususta
hakim olmasını teminden ibarettir. Umum nufusu (90,000) dir. İçel vila­
yetinin Mersin vilayetine kaza olarak raptı da esaslı olarak düşünül­
melidir.
Bir kürt ve bir arnavut bir de eski şer'iyeci hakim, şark vilayetleri
halkından bir müstantikten ibaret olan adliye heyeti her yerdeki em­
salinden ziyade nazarı dikkati calip ol muştur. Zaten Vekfiletçe de tef­
tiş ettiri l iyormuş Efend i m .
Reisicumhur
Gazi Mustafa Kemal

1 25

Levent Şahverdi Arşivi


Numara 1 4
İzmir: 8/2/93 1

Başvekil İsmet Paşa Hazretleri ne

1 - Balıkesirde umumi vaziyet şöyledir:


Canlı ve hareketli bir halk kütlesi görünüyor. Yeni Belediye heyeti
efkarı umunıiyeyi temsil etmiyor. Üzerinde bir çok infialler toplanmış.
Heyetin aldığı rey miktarı rey hakkını haiz olanlara nispetle pek az.
Merkezdeki yeni fırka idare heyeti orta kıymette zevattan mürekkep,
bunların ekserisi Hacim Beyin bir su! tefehhümü neticesi olarak Bele­
diye, Meclisi umumi ve encümen gibi diğer ikinci vazifelerde Fırka Re­
isi aynı zamanda Belediye Reisidir. Kaza idare heyetlerinde de kısmen
bu vaziyet vardır. Fakat kazalar idare heyetleri daha kıymetli ve canlı in­
sanlardan mürekkep. Serbest fırkanın bazı iyi unsurları Fırkamıza geç­
mişler, bunlarla konuştum. İyi intiba aldım. Bazı Meb'uslarla mahal­
linde bazı fırkamız mensupları bunları hakikaten dilğir etmiştir.
2- Bu vaziyet için de şu tedbirler muvafık görüldü:
Belediye heyeti ve yedekleri bu gün kamilen istifa ediyorlar, yeni he­
yetin intihabına kadar muvakkaten çalışacaklar. Yeni i ntihabın örfi ida­
renin kaldırılmasından sonra yapılması muvafıktır. Balıkesir ve hatta
Manisa'da örfi idarenin buralarda divanıharbin, alakadar eden eşhasın
alınmasından sonra müddetin hitamına intizar olunmadan kaldırılmasını
münasip görüyorum . Bu teklif bittabi örfi idare amirinden gelmelidir.
Türkocağı her yerde olduğu gibidir. Fakat burada yeni bir muallimler
birliği teessüs ediyor. Ayrı bir binada yerleşmek üzre idi. Kendilerile
görüştüm. Bunların kendi vesaitile ayrı bir birlik tesis etmeleri hem
maksatsızdır, hem de ası l ocağı canlandıracak sayılı unsurların dağılma­
sını mucip oluyor. Bu sebeple birlikten vaz geçilerek hepsinin ocak kad­
rosu içinde çalışmaları çok faideli olur. Umumi merkezleri yoktur. Ba­
lıkesirde iyi bir idman teşkilatı kurulmuş. Bunlar da fırka ve ocağın iyi
ve taze unsurları olurlar. Bu meseleleri her yerde bu esasa göre hal ve
tatbik etmek muvafık olur.

1 26

Levent Şahverdi Arşivi


Meb'us Hayri Beyin Balıkesirde çıkardığı gazetenin hizmetlerinden
bahsediyorlar. Fakat bana matuf beyanatın neşrinden evvel görülmesi
noktasında mukavemet yaptılar. Gazetenin fırkaınız namına böyle in­
zibatsız bir şekilde çıkması m uvafık değildir. Bu sebeple oeşriyatta bu­
l unmamalarını tebliğ ettim. Bu muamele bir ihtar yerine geçer. Bir kaç
gün sonra i ntişarına izin vereceğim. Fırkaya yeni alınanlar arasında bir
Vedat Hilmi var. Ahlaksızl ığı m utearif olan bu şahsın fırkadan çıkarıl­
masını emrettim.
Vali ve adliye belediye intihabatında vazifelerini yapmamışlar. Va­
linin zafını gördüm. Balıkesire buradaki cereyanları takip edip iyi an­
layacak ve her şeye hakim olacak bir vali derhal gelmelidir. Bu valinin
kim olabileceğinin düşünülerek tayinindenevvel bana bildiri l mesini rica
ederim.
3) Yeni belediye intihabatında halkın serbestçe reylerini kullanmaları
ve şehir efkarını temsil edecek bir heyetin iş başına gelmesi mevcut ha­
leti ruhiyeye göre elzemdir. Mevcut heyetin istifaları haberlerini her kes
hüsnü telakki etti. Fakat yeni heyetin fırka namzetleri göstermek yolu ile
mi, yoksa büsbütün serbest şekilde mi yapılması derpiş edi lmelidir?..
Her iki şıkkın başka başka faideleri vardır. Bu işe yine Hacım Bey
memur edilir. Ben kendisine söyledim. Fakat oradan da tebligat yapılma­
sı m ünasiptir.
Çifte vazife sahibi fırka Reisi ve azaları yeni belediye i ntihabatının
neticesinden sonra düşünülebilir.
Reisicumhur
Gazi Mustafa Kemal

1 27
Levent Şahverdi Arşivi
N umara 2 1
Konya: l 8/2/93 l

Başvekil İsmet Paşa Hazretlerine

Konyada bir kaç günler kalmak niyetindeyim. Sonra bir yerde fazla
durmadan Ankaraya döneceğim. Adanadaki görüşlerimizi aşağıda hülfi­
sa ediyorum.
l ) Adana vaziyeti hakkında ocakta söylediğim nutkun metnini ajans
tebliğ etmiş olacaktır. Bunun muhteviyatı hakiki vaziyetin ifadesidir.
Adana havalisi iktisadi vaziyeti hakkında i lfive edilecek şey; pamuk ve
buğdaya inhisar eden çiftciliğin yanında hayvancılık işinin de yapılması
IOzumudur. Mıntaka bu işe çok müsaittir.
2) Adana şehrinde 20,000 ve merkez kazasında 35,000 Nusayri var­
dır. Mersinden Şarka doğru bütün sahil Nusayri köyleri le kapalıdır. B u­
rada hiç Türk yoktur. Nusayri olan Lazkiye hükumeti ile bu sahilimiz
arasında daimi kaçakcılık ve_ hÜkOmete hululü mümkün olmayan temas
ve münasebetler cerayan etmektedir. Valiler bu vaziyete karşı çaresizlik
ve vasıtasızlık ifade etmektedirler. Jandarmaları kafi olmadığı nı söyli­
yorlar. Belki bu kısım için sahilden motörlerle çare düşünülebilir. Cenup
mıntakasındaki Nusayri kesafeti burada idari, hars! ve sistematik mesaiyi
ve belki de fevkaliide tedbir düşünülmesini müstelzimdir.
3) Abdülkadir Kemali Kubilay hadisesinden evvel sakal bırakmış.
O sı rada bazı mıntakalardaki dervişlerin sakal bırakmalaril e bunun
arasında bir münasebet olmak gerektir. Yine o sıralarda Adanadan
İzmir ve Manisa havalisine iki sakallı adam gönderi l m iş. Dahi l iyece
bu mesele İzmire bildiri lmiş. Bilahare bu nokta üzerinde ne m uamele
cereyan ettiği bilinmiyor. Kemali Beyin kai nbiraderi olup bu gün Ada­
nada bulunan ahali fırkasının idare heyeti azasından Bekir Sıtkı Bey
eniştesi ve diğer idare azasının firarı ndan sonra Adana valisine resen
müracaat etmiş ve Kemali Beyin firarından bir ay kadar evvel ken­
disini fırkadan çıkardığını natık olarak kendisi ne yazd ığı bir tez-

1 28

Levent Şahverdi Arşivi


kereyi göstermiş. Bu kağ ıd ı n hemen firardan evvel ve Sıtkı Beyin va­
ziyeti ni kurtarmak için veri l m iş olması ve binaenaleyh firar işinin vu­
kudan evvel Sıtkı Beyce malum olması kuvvetle muhtemeldir. B ütün
bu işlerin Divanı harbe yeni bir tetkik mevzuu olduğu kabul edi lebi lir.
4) Adana muallimlerinden birinde Kürtçe ve Kürt istiklali hakkında
bir şiir bulunmuş. Mual lim Küı1tür. Mı.ıhkemede beraat kazanmış. Ye­
niden vazifeye başlayacakmış. Bu vaziyet dikkate şayandır. Şark vila­
yetlerinde aynı mahiyette şarkıları ihtiva eden ve Musuldan gelen gra­
mofon plakları nın her yerde çalındığı söyleniyor.
5) Adanada Nusayrilerden mühim bir kısmı ile 1 0,000 kadar Kürt bir
çok Giritli bilhassa ticaret sahibi dönmeler serbest fırkayı iltizam et­
mişler. Vali iyidir. Adliyeni n mahkeme kısmı nispeten iyi çalışmış.
Yalnız müddeiumumi muavini açıktan serbest firka i le çalışmış. Bu se­
beple Afyona nakledilmiş. Eğer böyle sarih bir menfi hareket vaki ise
nakil kafi görülmemelidir Ef.

Reisicumhur
Gazi Mustafa Kemal

1 29
Levent Şahverdi Arşivi
Numara 1 9
Adana: 1 6/2/93 1

Başvekil İsmet Paşa Hazretlerine

Dörtyolda mühim bir portakal meselesi vardır. Bu sene fıat düşük ve


ağaçların mühim bir kısmı hasta olduğu halde portakal satışından
700,000 lira. girmiştir. Buraya, on gün evvel gelen mücadele memur­
larile görüştüm, ağaçları hastalıktan kurtarmağa çalışıyorlar. Hastalığın
mühim bir kısmı köklerdedir. Bunun için bir taraftan tedaviye devamla
beraber diğer taraftan da yanlış yetiştirme, hasta olmayan yerleri hasta
ağaçların fenal ığile bulaştıran fena sulama ve yanlış gübreleme işlerile
mütemadiyen mücadele lazım olduğu anlaşılıyor. Eskileri devamlı iyi
bir mücadele, mütemadi bir irşat ve müdahale ile asgari iki senede kur­
tulur. Yeniler usulü dahilinde turunca aşı yapılarak hazırlanan fidanlık­
lardan getirilip yetiştirilirse bu servet.az zamanda bir kaç misli artabil ir.
Diğer tarafüın da portakalcılar arasında zirai kredi kooperatifleri ve is­
tihsal kooperatiflerinin tatbikına başlanması çok hayırlı neticeler verir.
Portakal mahsulü olan diğer mıntakalarımızda da bu işi belli başlı bir
iştigal zemini olmağa değerli buluyorum. Münhal bulunan kaymakam­
lığa da bir an evvel değerli bir zatın tayinini rica ederim.
Reisicumhur
Gazi Mustafa Kemal

1 30

Levent Şahverdi Arşivi


26/ 1 /'.)3 1

B aŞvekil İsmet Paşa Hazretlerine

1 ) Uşak şeker fabrikasını gördüm. Vaziyetini tetkik ettim. Fabri­


kanın bir milyon iki yüz bin liralık esas sermayeden başka üç milyon iki
yüz küsur bin lira Sanayi Muadin banka-;ına, altı yüz bin liraya yakın Zi­
raat bankasına, iki yüz kırk bin lira İş bankasına faizli borcu vardır.
Bundan başka eski şeker ve petrol inhisarı yedile faizsiz olarak bir mil­
yon liraya yakın Hukumete borçludur. Müteferrik borçlar ve yarım mil­
yon l iraya yaklaşan amorti hesaplarından tediye edilmemiş kısım ile be­
raber fabrikanın borç yekunu beş buçuk milyon l irayı buluyor. Bu borç­
larda vaktile iş bilmemezlik yüzünden yapıl mış zararların tesiri olmakla
beraber esasa zam edi l miş bir hayli faizler dahil olduktan başka muhtelif
sebeplerle çiftçilere verilip istirdat olunamamış 300,000 lira kadar bir
para da dahildir.
Buna mukabil fabrika mahsulü olarak elde bulunan şekerin azami iki
milyon liraya yakın değeri olduğu söylenmiştir. Umumi şeker krizi ne­
ticesi mahsulün paraya tahvili ndeki müşkilfü bir tarafa bırakılarak bu
sene içinde stokun azami fıatla nakte tahvili mümkün farzedilse bile fab­
rika için üç buçuk milyonluk büyük bir borç mevzuubahstir. Müessesenin
en müsait şartlar altında çalışması havaların pancar ziraatine en müsait
gitmesi satış fiatları nın en uygun olması ihtimalleri karşısında bile fab­
rikanın bu yükün altından kalkması müsteb'at görünüyor. Büyük ihtiyaç
olan suyun temin edi l miş olmasına ve heyeti idareye gayretleri inanılan
arkadaşların konm uş olmasına rağmen işlerin başında mes'ul bir Mü­
dürün yokluğu göze çarpıyor.
Alacaklı banka ve müesseseleri temsil edecek işten anlar zevatla be­
raber şeker işinde görgü sahibi olan Şakir Beyden mürekkep bir heyetin
vaziyeti idare heyetile birlikte tetkik etmesi ve Hükumetin bir milli mü­
esseseyi kurtarup kuvvetlendirecek pratik tedbirler bulması acele ih­
tiyaçtır.

131

Levent Şahverdi Arşivi


2) Uşakt a (Uşak ve kiiyleri çifrçi birliği kooperarifi) ismi altında
tıir teşekküle temas etıinı. Ortaklık nizamnamelerini gördüm. Esası
iyi düşünülmüş ve hevesle başlanmış ol masına rağmen iki seneden­
beri canlanmamış olan bu kooperatifi altlkaya layık addediyorum. İk­
tisat Vekaletinin tetkik etmesini ve faide temin edecek teklif yap ma­
sını rica ederim.

Reisicumhur

Levent Şahverdi Arşivi


SÖZLÜK

alıdi: anlaşma ile i l gi l i . haleti rulıiye: psikolojik durum.


alelımıwıı: genel l i k le. Jıassataıı: özellikle.
ali: yüksek. lıeyeti ııııııımiye: tamamı. tümü.
amil: neden. himaye: koruma.
lıitam: son.
ber-veclı-i tııi: aşağıda olduğu gibi. lıiilcısa: özet.
bittabi: doğal olarak.
bizar: rahatsız. ibka: yerinde kalma.
içtiıııq: toplantı.
caiz: yerinde. idarei lııısıısiye: özel idare.
ikraz: ödeme.
derpiş: göz önünde bulunan. iktifa: yeterli bulma.
devlet şurası: danış tay. ilga: kaldırma, bozma.
dıin : aşağ ı . inhisar: tekel.
inki,wf' geliş l!le.
elıemmiyet: önem. iıııac: sonuç verme.
elzem: lüzum! u. intizar: bekleme.
esbtıb-ı mıicibe: gerekçe. iptidai: il kel.
eslıab: sahip. irad: getirme.
irat ıalıavvulii: gelir değişikliği.
fecaat: çok acı k l ı . irca: eski halinde döndürme.
fer'l.· ayrıntılarla i l g i l i . istüıb: içine alma.
feııkbıde:. üstünde. istida: dilekçe.
feyi:li: bereketl i . hol. istidlal: sonuç çıkarma.
fıkdcııı: yokluk. istikraz: ödünç alma.
fillıcıki/.:.a: gerçekten. istimfı: din leme.

133

Levent Şahverdi Arşivi


istimlak: mülk alına. kamulaştırma. mıııtıka: bölge.

isıirdad: geri almak. ıııııafı.ı·ı!t: bağı ş ı k l ı k .

isıisııaiyeı: ayrıklık. mucibince: gereğince.

istifraı: sırası gelmişken. 111ıı/assala11: etraflıca.

itilaf' anlaşma. mugalaıalı: yanıltıcı.

itizar: özür dileme. ııııılıabere: yazışma.

ittisal: bitişik. mukabil: karş ı l ı k .


ıııuraba/ıacı: tefeci.

kôıııilen: tamamen. mıırlikabe: denetleme.

kati: kesin. musib: isabetli.

kaı·iyye11: kesin olarak. muvafik: uygun.

kifayet: yeterli lik. llllll'{IZ,aa: danışık l ı k.


miilıleı: süre.

liyakat: başarı. mükerrer: tekrarlı .


münteşir: yayı l m ı ş . açı l mı ş .
ma'rli:: arz olunan. miistacel: acele.

maaıııafılı: bununla beraber. miistalısil: üretici.


ıııc'idı/11: alt, ası. miistamel: k u l l an ı l mış.
malıfıı:: saklı. müstefit: yararlanan.
111a/111ııll: yüklü. miistelılik: tüketici.
ma/ırukat: yakacak. miişabilı: benzer.
malırıım: yoksun. miişalıade: gözlem.
malısul: ürün. müşteki: şi kayetçi.
malı:ıır: sakınca. miitelıassıs: uzman.
maksıır: ayrı lmış. müzayaka: sıkıntı.
maılub: alacak. miizeyyeliit: eklentiler.
meal: anlam. miizic: s ıkıcı.
- mebde: başlangıç.
111ecca11e11: parasız. nafıa: bayındırlık işleri.
medar: dayanak. 111sf' yarım, yarı.
meıııı'il: umulan.
menfaat: yarar. rejfeımek: kaldırmak.
meri)�ı·eı: yürürlükte olma. rivayet: söylenti.
mel'Gt: cansız şeyler. maddeler. riiçlum: üstünlük.
meı'l'lıt: gelen.

1 34
Levent Şahverdi Arşivi
sarahat: açı klık. tee/ılıiirat: gecikme.
sarih: açık. tefsir: yorumlama.
sıı'i istimal: görevi kötüye kullan­ tehaciim: üşlişme, hücum etme.
mak, yolsuzluk. tehir: ertelenme.
suhulet: kolaylı k . telhis: özet.
teıııerkii'-: toplanma.
şerait: koşu l . tensik: düzeltme.
tenvir: aydınlanma .
taarrıı::.: saldırı. müdahale. tenzil: indirim.
tadil: değişi k l i k . terakiiııı: birikme.
tcıfsll: açıklama. teşmil: kapsam.
tahfif: hafifletme. teşrik: ortak etme.
tahmil: yükleme. tevzi: d ağıtım.
ıalırir: yazma. yazı lma. 11aridat: gelir.
taslıifı: düzeltme. vasati: ortalama.
teahhıır: gecikme. va::.: konma, konulma.
tebarıı::.: belirlenme. vekalet: bakanlık.
tecdid: yenileme. vıızıı/ı: açıklık.
tec::.iye: cezalandırma.
tedbil: değiştirme. zahir: görünüş.
tedricen: azar azar. ::.eyi/: ek.
te<frir: yönetme. zikretmek: söylemek.

1 35
Levent Şahverdi Arşivi

You might also like