You are on page 1of 76

T.C.

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ

BİTİRME TEZİ

AĞIZ BAKIMINDA KULLANILAN GEREÇLER,


KULLANIMLARI VE TOPLUMDAKİ YERİ

PERİODONTOLOJİ ANABİLİM DALI

Berna GÜR
0801150173

Danışman
Prof.Dr. Gülden IŞIK

Mayıs-2020

İSTANBUL

I
TEŞEKKÜR

Tezimin hazırlanmasında ilgi ve desteğini benden esirgemeyen, önerilerini benimle


paylaşan, değerli hocam Prof. Dr. Gülden Işık’a,

Tezimin başlangıç aşamasından itibaren yanımda bulunan, bilgilerini paylaşan ve


yardımlarını esirgemeyen asistanım Dt. Batuhan Hazar Ayşeşek’e,

Tüm hayatım boyunca sevgi ve desteklerini hep yanımda hissettiğim sevgili aileme,

Tez çalışmam sırasında bana sabırla destek olup kolaylık sağlayan sevgili Burcu
Bayraktar ve Akansel Karasu’ya

Sonsuz teşekkür ederim…

II
İÇİNDEKİLER

Teşekkür............................................................................................................II
İçindekiler.........................................................................................................III
Resim, Şekil Ve Tabloların Listesi..................................................................VII
Kısaltmalar.......................................................................................................IX
Özet....................................................................................................................X
Abstract............................................................................................................XI

1.Giriş.................................................................................................................1
2. Genel Sağlık-Ağız ve Diş Sağlığı İlişkisi…..………………………………….….1

2.1.Ağız ve Diş Sağlığı………………………………………………....…..2

2.1.1. Periodontal Sağlığın Ağız ve Diş Sağlığına Etkisi................................2

2.2. Ağız ve Diş Sağlığının Genel Sağlığa Etkisi………………….….........3

3.Mikrobiyal Dental Plak………………………………………………………....…3

3.1. Dental Plak Oluşumu……………………………………………………….…5

3.1.1. Pelikıl Oluşumu………………………………………………………..…...6

3.1.2. Bakterilerin Diş Yüzeyindeki Başlangıç Kolonizasyonu…………..…….7

3.1.3. Sekonder Kolonizasyon ve Plağın Olgunlaşması………………..……….8

4. Periodontal Hastalıklar……………………………………………………..……..8

4.1.Periodondal Sağlık ve Gingival Sağlık……………………………....…..9

4.2. Gingivitis…………………………………………………………….....10

4.3. Periodontitis……………………………………………………………10

III
4.4. Nekrotizan Periodontal Hastalıklar…………………………………….11

5. Plak Kontrolü………………………………………………..…………………..12

5.1. Mekanik Plak Kontrolü……………………………………………………..13

5.1.1.Diş Fırçaları ve Kullanımı………………………..…………………..…13

5.1.1.1. Manuel Diş Fırçaları…………………………………………………13

5.1.1.2 Elektrikli Diş Fırçaları……………………………….……………….17

5.1.1.3. İyonik Diş Fırçaları……………………………………..……………19

5.1.1.4. Diş Fırçası Kullanımı……………………………………….………..20

5.1.1.4.1. Diş Fırçalama Sıklığı ve Süresi………………………………….21

5.1.1.4.2. Diş Fırçalama Teknikleri………………………………………….22

5.1.1.4.2.1.Fones Tekniği…………………………………………………...22

5.1.1.4.2.2.Bass Tekniği…………………………………………………….23

5.1.1.4.2.3.Stillman Tekniği………………………………………………..24

5.1.1.4.2.4.Chartes Tekniği…………………………………………………25

5.1.1.4.2.5.Modifiye Bass/Stillman Tekniği……………………………….25

5.1.2. İnterdental Temizlik Ürünleri……………………………………………26

5.1.2.1. Arayüz Fırçaları……………………………………………………….28

5.1.2.2. Diş İpi………………………………………………………………….29

5.1.2.3. Woodstick……………………………………………………………...31

5.1.3. Ağız Duşu………………………………………………………………...32

5.1.4. Dil Temizleyicileri………………………………………………………..33

IV
5.2.Kimyasal Plak Kontrolü……………………………………………………..34

5.2.1. Ajanların Sınıflandırılması ve Terminolojisi……………………..35

5.2.2. Kimyasal Plak Kontrolü Mekanizması…………………………...35

5.2.3. Kimyasal Plak Kontrolü Sağlanmasında Kullanılan Ürünler ve


Aktif Ajanlar……………………………………………………………...36

5.2.3.1.Kimyasal Plak Kontrolü Sağlanmasında Kullanılan Ürünler...36

5.2.3.1.1. Diş Macunu………………………………………………….37

5.2.3.1.1.1.Diş Macunlarının İçeriği…………………………………38

5.2.3.1.1.1.1. Aşındırıcılar…………………………………………...38

5.2.3.1.1.1.2. Nemlendiriciler………………………………………..39

5.2.3.1.1.1.3 .Bağlayıcılar……………………………………………39

5.2.3.1.1.1.4. Köpürtücüler…………………………………………..39

5.2.3.1.1.1.5. Tatlandırıcılar ve Koku Verici Ajanlar …………….40

5.2.3.1.1.1.6. Koruyucular…………………………………………...40

5.2.3.1.1.1.7.Etken Maddeler………………………………………..40

5.2.3.1.2. Ağız Gargaları………………………………………………41

5.2.3.2. Kimyasal Plak Kontrolünde Kullanılan Aktif Ajanlar………42

5.2.3.2.1. Antibiyotikler……….……………………………………….42

5.2.3.2.2. Enzimler…………………………………………………….42

5.2.3.2.3. Flouridler……………………………………………………43

V
5.2.3.2.4. Sanguinarin…………………………………………………..44

5.2.3.2.5. Dört Değerli Amonyum Bileşikleri………………………...44

5.2.3.2.6. Fenol Benzeri Maddeler…………………………………….45

5.2.3.2.7. Bisbiguanidler………………………………………………..46

5.2.3.2.7.1.Klorheksidin……………………………………………….46

5.2.3.2.8. Bispiridinler………………………………………………….47

5.2.3.2.9. Tuzlar………………………………………………………...48

6. Ağız Bakım Ürünlerinin Toplumdaki Yeri…………………………….48

7. Sonuç………………………………………………………………...……53

8. Kaynakça……………………………………………………………..…...54

9. Özgeçmiş………………………………………………………………….65

VI
RESİM, ŞEKİL ve TABLOLARIN LİSTESİ

Şekil 1: Bakteri komplekslerinin şematik görünümü

Şekil 2: Dental plak oluşum aşamaları

Resim 1: Sağlıklı ve hastalıklı periodonsiyum

Resim 2: Cornelis van Solingen'in kitabında sunulan ilk diş fırçası resmi

Resim 3: Ucu yuvarlatılmış sentetik kıllar

Resim 4: Düz kesim, farklı uzunlukta fırça kıllı, açılı fırça kıllı manuel diş fırçaları

Tablo 1: Ağzın farklı bölgelerinde kaldırılan bakteri plağının yüzde (%) olarak

dağılımı

Resim 5: İyonik diş fırçası

Şekil 3: İyonik diş fırçasının bölümleri

Şekil 4: Bass tekniği

Şekil 5: Stillman tekniği

Resim 6: Charters diş fırçalama tekniği

Resim 7: Modifiye Bass/ Stillman tekniği

Şekil 6: İnterdental temizlik ürünleri

Tablo 2: Durumlara göre interdental temizleme yöntemi

Resim 8: Diş ipi kullanımı

Resim 9: Kürdan kullanımı

Resim 10: Ağız duşu

Resim 11: Dil temizleyici kullanımı

VII
Resim 12: Dilin temizlenmesi ve dil temizleme apareyleri

Resim 13: Kimyasal ajanların etki mekanizması

Tablo 3: Antiplak ajan olarak yararlanılan antibiyotikler

Tablo 4: Antiplak enzimler

Tablo 5: Araştırma kapsamında muayene edilen kişilerin indeks yaşa ağız hiyeni ve
diş hekimine gitme alışkanlıklarına göre dağılımı(Türkiye,2004)

Tablo 6: Ankete katılan hastaların diş fırçalama sıklığı

Tablo 7: Ağız bakım ürünlerinin kullanım oranı

Şekil 7: Hastaların diş hekiminden aldığı eğitimin sınıflaması

Tablo 8: Ağız gargarası kullanımının cinsiyete göre dağılımı

Şekil 8: Türkiye'de kişi başı macun kullanımı (ml/yıl) kaynak: Nielsen

Şekil 9: Türkiye'de kişi başı diş fırçası kullanımı (adet/yıl) Kaynak: Nielsen

Şekil 10: Batı ülkelerinde 2007 yılında kişi başı düşen macun kullanımı (ml)

VIII
KISALTMALAR

1. % Yüzde
2. MDP Mikrobiyal Dental Plak
3. ADA American Dental Association
CaCO3 Kalsiyum Karbonat
4.
5. Ca2P2O7 Kalsiyum Pirofosfat
6. CaHPO4 Dikalsiyum Fosfat
7. NaCl Sodyum Klorür
8. NaF Sodyum Florür
9. SMFP Sodyumfluorofosfat
10. NH4F Amin Fluorür
11. SnF2 Kalay Fluorür
12. KF Potasyum Fluorür
13. FDI World Dental Federation
14. ml Mililitre
15. gr Gram
16. NG Nekrotizan Gingivitis
17. NP Nekrotizan Periodontitis
18. NS Nekrotizan Stomatitis

IX
ÖZET

Ağız-diş sağlığı genel sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır. Periodontal hastalıkların ve


diş çürüklerinin en temel etkeni olan mikrobiyal dental plağın oral hijyen alışkanlıkları
ile uzaklaştırılması bireylerin ağız sağlığının devamlılığının sağlanmasında en temel
gereksinimdir. Oral hijyen idamesi diş fırçası, diş macunu, arayüz fırçası, diş ipi,
ağız duşları ve gargaralar gibi çeşitli ağız bakım ürünlerinin etkin bir şekilde
kullanılmasıyla sağlanır. Hasta motivasyonu diş hekimlerinin ağız bakım ürünlerini
hastaya tanıtması ile başlar. Başarılı bir ağız hijyeni hastaların bu ürünleri doğru bir
şekilde uygulamasına bağlıdır.

Bu çalışmada ağız bakım ürünleri ve kullanımı ile ilgili bilgilere yer verilmiş olup,
bu ürünlerin toplumumuzdaki yerinden söz edilmiştir. Bireylerin ağız bakımıyla ilgili
davranışlarını etkileyen önemli faktörler arasında olan hasta eğitimi ve motivasyonu
konularına değinilmiş ve bu amaçla uygulanan prosedürler belirtilmiştir.

X
ABSTRACT

Oral and dental health is an integral part of general health. Microbial dental plaque,

which is the main cause of periodontal diseases and dental caries, has to be removed

by various oral hygiene products such as toothbrushes, toothpastes, interdental

brushes, dental floss, oral irrigators and mouthwashes. Patient motivation starts with

the introduction of these products by dentists. Successful oral hygiene depends on

patients applying them correctly.

In this study, the information about oral care products and their usage is given and

the place of these products in our society is mentioned. Patient education and

motivation, which are among the important factors affecting individuals' oral care

behaviors, are mentioned and the procedures applied for this purpose are specified.

XI
1. GİRİŞ

Diş çürüğü ve dişeti hastalıkları toplumumuzda %90’lara varan bir sıklıkta


görülmektedir. Bu hastalıkların ilerlemesi ve yaygınlaşmasının en önemli nedeni
yeterli ağız bakımı yapılmamasıdır. Ağız içinde yeterli ve düzenli ağız bakımı
yapılamadığı durumlarda, ağız içindeki yumuşak ve sert dokuları kaplayan mikroflora
içindeki bir grup mikroorganizma patolojik etki kazanarak, diş çürüğü ve periodontal
hastalıklara yol açmaktadır. Yani primer etyolojik etken olarak göz önünde
bulundurulması gereken, yeterli ağız bakımının yapılmaması sonucu gelişen
mikrobiyal dental plaktır [1].

Plak kontrolünün etkili ve yeterli yapılabilmesi için ağız bakım ürünlerinin hekim
tarafından doğru kullanımının hastalara öğretilmesi, doğru ağız bakım ürünlerinin
seçilmesi, ağız bakım alışkanlığının kazandırılması anahtar yoldur [2].

2. Genel Sağlık-Ağız ve Diş Sağlığı İlişkisi

Dünya Sağlık Örgütü’nün genişlettiği tanıma göre sağlık, salt hastalık yokluğu değil
fiziksel, zihinsel ve sosyal tam bir iyilik halidir. İyilik hali içine ağız sağlığı da
girmektedir. Bununla birlikte dünyanın en yaygın enfeksiyon hastalıkları nezleden
sonra diş çürüğü ve periodontal hastalıklardır; bu da ağız hastalıkları ve
yetersizlikleriyle ilgili durumların önemsenmediğini göstermektedir [3,4].

Amerikan Genel Sağlık Servisi’nin 2000 yılı Ağız Sağlığı Raporu’nda ilk kez ‘ağız
sağlığı’nın ‘sağlıklı dişlerden’ fazlası demek olduğu ve ağız sağlığının genel sağlığın
bir parçası olarak değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır [5]. Dünya Sağlık Örgütü
son beş yılda dünya çapında ağız sağlığı farkındalığını arttırmak için büyük çaba
harcamaktadır [6]. Ağız diş sağlığının genel sağlığı olumsuz etkilemesinin yanında,
genel sağlık da ağız hastalıklarının oluşumunda ve devamlılığında etkili

1
olabilmektedir.

2.1. Ağız ve Diş Sağlığı

Ağızda ve dişlerde yapısal ve işlevsel herhangi bir bozukluğun olmaması, ağız ve


dişlerin görevlerini tam olarak yapabilmeleri durumuna “ağız ve diş sağlığı”
denmektedir.

Ağız sağlığının bozulması durumlarında çiğneme, yutkunma gibi fonksiyonların


devamlılıkları yitirilir. Dişlerin beslenmedeki besinlerin parçalanması, öğütülmesi gibi
fonksiyonel görevlerinin yanı sıra fonasyondaki rolü ve günümüzde gittikçe daha fazla
önem kazanan estetiğin varlığı için de sağlıklı olmaları gerekliliği kaçınılmazdır.

2.1.1. Periodontal Sağlığın Ağız ve Diş Sağlığına Etkisi

Oral kavite, insanın en yoğun, en çeşitli ve en kompleks mikroorganizma


populasyonunu içinde barındıran kendine özgü ekosisteme sahip organıdır ve yeterli
ağız bakımı yapılmadığında, bir grup mikroorganizma patolojik etki kazanarak
günümüzde oldukça yaygın olarak görülen diş eti hastalıklarına ve diş çürüklerine yol
açmaktadırlar [7].

Göz önünde bulundurulması gereken primer etyolojik etken, ağız bakımının


yapılmaması durumunda gelişen mikrobiyal dental plaktır [1]. İmmun sistem
sayesinde plak varlığı bir dereceye kadar kontrol altına alınabilmesine rağmen, plağın
patojenitesinin artması ya da immun sisteminin bozulması sonucunda, denge hastalık
yönünde değişir [8].

Periodontal hastalıklar, dişeti ve dişi destekleyen dokuların bakteriyel enfeksiyonları


olup tedavi edilmediğinde ilerleyip dişleri ağızda tutan alveol kemiğinin desteğini yok
edebilmektedir. Sonuç olarak, dişeti çekilmesi veya büyümesi, dişeti kanaması,
dişlerde mobilite, yer değiştirme, uzama veya diş kaybı görülebilir.

2
2.2. Ağız-Diş Sağlığı ve Genel Sağlığa Etkisi

Günümüzde tıbbi araştırmaların ilgisi, bazı sistemik hastalıklarla yakından ilişkili


olabileceği düşünülen ağız sağlığı ve oral patoloji alanlarına kaymaktadır.
Literatürdeki birçok çalışma periodontopatiye bağlı tüm komplikasyonları analiz etme
eğilimindedir. Araştırmalar, nadir görülen hastalıklar ile oral değişiklikler arasında
önemli korelasyonlar olduğunu göstermiştir. Örneğin, Von Willebrand hastalığı,
akrodermatit enteropati, Chediak-Higashi sendromu ve bazı diğer patolojilerin ağız
sağlığı ile ilişkili olduğu bildirilmektedir [9, 10].

Son yıllarda, çok sayıda klinik kanıt, diş hastalıkları ile kardiyovasküler hastalıklar,
diyabet, akciğer hastalıkları ve obstetrik komplikasyonlar arasındaki ilişkiyi
vurgulamıştır. Periodontal hastalıklar, patojenik bakterilerin kan yoluyla yayılması ve
ayrıca negatif inflamasyon rolü ile ciddi sistemik etkileri olabilir [11].

Periodontal hastalık tüm vücudu olumsuz etkiler ve diyabet gibi bazı sistemik
hastalıklar ile yakın bir korelasyona sahiptir. Periodontitisin ayrıca diyabetin bir
belirtisi olabilir, çünkü diyabetik kişilerde periodontitis prevalansı, diyabetik olmayan
kişilere göre iki veya üç kat daha fazladır [12]. Aynı anda periodontitis ve diyabet
hastası olan hastalar kardiyovasküler, böbrek ve retinopatik hastalıkların gelişmekte
olan komplikasyonlarına da maruz kalabilmektedir. Son zamanlarda, Alzheimer
hastalarının beyin dokusunda periodontal hastalıktan sorumlu bazı bakterilerin varlığı
bildirilmiştir [13, 14].

3. Mikrobiyal Dental Plak

Mikrobiyal dental plak (MDP); ağızdaki yumuşak ve sert yüzeylere tutunan ve


yapışkan bir esas madde içerisinde yer alan mikroorganizma topluluğudur [15]. Ağız
boşluğunda saptanan 700’den fazla bakteri türünden çoğunun dental plak ile ilişkili

3
olduğu belirtilmiştir [16]. Bunlardan 300’den fazlası plak yapısında izole edilmesine
rağmen tanımlanamayan mikroorganizmalar da mevcuttur [17]. Plakta bulunan non-
bakteriyel mikroorganizmalar arasında ise mikoplazma, mayalar, protozoa ve virüsler
sayılabilir. Mikroorganizmaları içinde bulunduran, intermikrobiyal matriks olarak da
adlandırılan esas madde, plağın %20-30’unu oluşturur. Tükürük, diş eti oluğu
sıvısındaki ve bakteri ürünlerinden oluşan organik ve inorganik maddeleri içerir [8].

MDP, ağzın su ile çalkalanması ya da diş hekiminin orta şiddette su sıkması ile
yerinden ayrılmaz, ancak mekanik olarak, dişin fırçalanması ile diş yüzeyinden
uzaklaştırılabilir bir yapıdır [18]. Klinik olarak yaklaşık 24 saat içinde özellikle
fonksiyondan uzak bölgelerde görülebilir. Plak birikimi en fazla mandibular
molarların ve premolarların distolingual ve mesiolingual yüzeylerinde görülürken
bunu maksiller ve mandibular molarların distobukkal ve mesiobukkal yüzeyleri izler.
Maksiller dişlerin palatinal yüzeylerinde ise neredeyse hiç görülmez [19].

Yerleşimine göre supragingival ve subgingival plak olmak üzere ikiye ayrılır:


• Supragingival Plak: Gingival marginin koronalinde yerleşir. Sağlıklı gingiva
ile birlikte çok az mikrobiyal dental plak vardır. Sarımsı beyaz renktedir.
Sondla veya plak boyayıcı ajanlarla açığa çıkartılabilir. Bu plağın %90’ı gram
(+) kok ve rodlardır. Plak geliştikçe gram (-) bakteri düzeyinde artış olur.

• Subgingival Plak: Gingival marginin apikalinde, diş ve cep epiteli arasında


yerleşir. Subgingival plağın yapısı daha anaerobiktir ve burada
mikroorganizmalar gerekli besini cep sıvısından karşılar [19].

Supragingival biyofilm, subgingival biyofilme göre daha heterojen yapıdadır ve iki


farklı tabakadan oluşur. Bazal tabaka, diş yüzeyiyle bağlantılıdır. Dört farklı biyofilm
(koklar, actinomycesler, laktobasiller ve filamentli bakteriler) içermektedir. Diğer
tabakada da bu dört biyofilmdeki bakteriler gözlenlenebilmektedir. Subgingival plakta
ise Provetella, Tannerella, Bacteriodes türleri ve spiroketler yer alır. [20].

4
İlk kolonize olan mikroorganizmalar ortamdaki oksijeni kullanırlar, böylece çevrenin
oksidasyon potansiyelini azaltırlar ve anaerobik suşların büyümelerini sağlarlar. Gram
pozitif bakterilerden gram negatif bakterilere geçiş görülür [21].

Porphromonas gingivalis, Tannerella forsythia ve Treponema denticola;


sondalamada kanama, cep derinliği gibi klinik parametrelerle ve periodontal hastalığın
şiddetiyle ilişkili bulunduğundan ‘kırmızı birliktelik’ olarak adlandırılmıştır.
Prevotella nigrescens, Prevotella intermedia, Fusobacterium periodonticum,
Fusobacterium nucleatum bakterileri ise turuncu birlikteliği oluşturur. Mor birliktelik;
Veillonella parvula, Actinomyces odontolyticus, yeşil birliktelik; Capnocytophaga
sputigena, Eikenella corrodens, Capnocytophaga concisus, Capnocytophaga
ochraceae ve Actinobacillus actinomycetemcomitans, sarı birliktelik ise Streptococcus
mitis, Streptococcus oralis, Streptococcus sanguis ve Streptococcus intermedius gibi
bakterileri kapsamaktadır. Turuncu ve kırmızı birliktelikler periodontitis ve gingivitis
ile ilişkilidir [21].

Şekil 1:Bakteri komplekslerinin şematik görünümü

3.1. Dental Plak Oluşumu

Dental plağın yapısı incelendiğinde, mine ve sement gibi diş yüzeylerinin normalde
glikoproteinlerden oluşan ince bir pelikıl tabakası ile örtülü olduğu görülür. Bu tabaka
mekanik işlemlerle uzaklaştırılırsa birkaç dakika gibi çok kısa bir sürede yeniden

5
oluşmakta ve diş yüzeyinde bakterilerin tutunmasında aktif rol oynamaktadır. Pelikıla
ilk tutunan yapılar, kok formunda bakteriler, az sayıda epitelyum hücresi ve
nötrofillerdir. İlk birkaç saat içerisinde uzaklaştırılmayan mikroorganizmaların
oluşturduğu mikro koloniler ile plak zamanla karmaşık bir yapıya dönüşür ve olgun
plak oluşur [22].

Mikrobiyal dental plak,

1. Dental pelikıl oluşumu


2. Bakterilerin diş yüzeyindeki başlangıç kolonizasyonu
3. Sekonder kolonizasyon ve plağın olgunlaşması şeklinde üç aşamada oluşur.

Şekil 2 Dental plak oluşum aşamaları

3.1.1. Pelikıl Oluşumu

Dental plak oluşumunun ilk aşaması pelikıl adı verilen tükürük proteinleri ve
glikoproteinlerinin kısmen diş yüzeyine çökelmesi ile oluşan ince, zara benzeyen,
hücresiz, düz, renksiz, şeffaf film tabakasının oluşmasıdır [23]. Pelikıl; tükürük, dişeti
oluğu sıvısı (DOS), bakteri ve konak hücrelerinden köken alır [21]. Olgun plak diş
yüzeylerinden uzaklaştırıldıktan sonra temizlenmiş yüzeyler birkaç dakika içerisinde
glikoprotein, lizozim ve immunoglobulin gibi denatüre tükürük yapıları ile kaplanır
[8]. Elekrostatik, Van der Waals ve hidrofobik kuvvetler pelikıl oluşumunda etkili
mekanizmalardır.

6
Pelikıl adı verilen bu organik yapı üzerinde çoğunlukla gram pozitif bakteriler
çoğalmaya başlar. Tükürük kaynaklı yapılar, nötrofil polimorfnükleer lökositler epitel
hücreleri gibi konak ürünleri de eklenerek plak yapısının hacminin artmasına katkıda
bulunur [8, 15, 24].

3.1.2. Bakterilerin Diş Yüzeyindeki Başlangıç Kolonizasyonu

Mikrobiyal adezyon dört aşamada gerçekleşmektedir [24, 15].

1. aşama: Bakterilerin dişin yüzeyine taşındığı dönemdir. Brownian hareketi,


mikroorganizmaların sedimantasyonu, sıvı akışı ya da kemoaktif aktivite ile rastgele
temaslar oluşabilmektedir.

2. aşama: Başlangıç adezyonudur. 50 nm gibi bir mesafeden bakteriler ile yüzey


arasındaki etkileşimle başlayan Van der Waals çekim kuvvetleri ve elektrostatik itici
kuvvetleri içeren kısa süreli ve uzun süreli kuvvetler doğrultusunda geri dönüşümlüdür
ve başlangıç bakteri adezyonu ile sonuçlanmaktadır [25].

3. aşama: Başlangıç adezyonundan sonra, bakteriler ile yüzey arasındaki


etkileşimlerle dayanıklı bir bağ oluşur. Ardından, direkt temas ya da ekstrasellüler
filamentöz uzantılar ile bağlantılar kurulmaktadır [26]. İlk kolonize olanlar arasında
Streptokoklar vardır. Primer kolonizerler olarak görev yapanlar ise Actinomyces
türleridir, özellikle A. viscous prolince zengin proteinlerine bağlanan adezinler içeren
fimbrialar içermektedir [15, 26].

4. aşama: Bakterilerin kolonizasyonu ve biyofilm oluşumunun olduğu aşamadır.


Mikrokoloniler ya da biyofilm oluşumunun ardından yeni mekanizmalar oluşmaktadır.
Bütün oral bakteriler hücrelerarası etkileşimleri sağlayan yüzey molekülleri
içermektedir. Bakterilerin hücre yüzeyinde bulunan spesifik stereokimyasal protein ve
karbonhidrat moleküllerinin etkileşimiyle başlayan bu süreç; daha az spesifik
elektrostatik, hidrofobik ve Van der Waals kuvvetlerinin etkileşimleriyle son bulur
[27].

7
3.1.3. Sekonder Kolonizasyon ve Plağın Olgunlaşması

Temiz diş yüzeyine yerleşemeyen bakteriler sekonder kolonize olan bakterilerdir. P.


intermedia, P. Gingivalis, Fusobacterium nucleatum Capnocytophoga türleri, bunlara
örnektir. Bu bakteriler plakta varolan bakteri hücrelerine 1-14 gün içinde tutunurlar
[21]. Plak formasyonunun ilerleyen safhalarında ise bakteriler aktif olarak agregasyon
ve koagregasyon tarzında üremeye başlarlar ve bu da plağın olgunlaşıp kalınlaşmasına
neden olur. Genellikle iki hafta içinde plak olgunlaşmıştır [19].

4. Periodontal Hastalıklar

Periodontal hastalıklar, primer etiyolojik faktörü mikrobiyal dental biyofilm olan


dişleri destekleyen dokuların enflamasyonu ile karakterize enflamatuvar
hastalıklardır [28]. 1999 Çalıştayı’ndan bu yana nüfus çalışmalarından, temel bilim
araştırmalarından, çevresel ve sistemik risk faktörlerini değerlendiren epidemiyolojik
çalışmalardan elde edilen kanıtlardan önemli yeni bilgiler ortaya çıkmıştır [29].

Resim 1; Sağlıklı ve Hastalıklı Periodonsiyum [29]

Bu kanıtların analizi, 2017 Çalıştayı’nı yeni bir sınıflandırma geliştirmeye itmiştir:


[30]

A. PERİODONTAL HASTALIKLAR VE DURUMLAR

I. Periodontal sağlık, gingival hastalıklar ve durumlar


1. Periodontal Sağlık ve Gingival Sağlık
2. Gingivitis: Dental Plak Biofilm Kaynaklı
3. Gingival Hastalıklar: Dental Plak Biofilm Kaynaklı Olmayan

8
II: Periodontitis
1. Nekrotizan Periodontal Hastalıklar
2. Sistemik Hastalıkların Bir Göstergesi Olarak Periodontitis
3. Periodontitis
III. Sistemik hastalıkların periodontal bulguları, gelişimsel ve kazanılmış
durumlar
1. Periodontal Destek Dokuları Etkileyen Sistemik Hastalıklar ve
Durumlar
2. Diper Periodontal Durumlar
3. Dişin Etrafındaki Mukogingival Deformitelerve Durumlar
4. Travmatik Oklüzal Kuvvetler
5. Plak Kaynaklı Gingival Hastalıklar/Periodontitisi Modifiye Eden ya
da Predispoze Eden Protezler ve Dişle İlgili Faktörler

B. PERİ-İMPLANT HASTALIKLAR ve DURUMLAR


1. Peri-İmplanter Sağlık
2. Peri-İmplanter Mukozitis
3. Peri-İmplantitis
4. Peri-İmplant Yumuşak ve Sert Doku Eksiklikleri

4.1. Periodontal Sağlık ve Gingival Sağlık

Klinik olarak enflamasyonun olmaması durumudur. Gingival sağlık ve enflamasyon


varlığı ayrımı, sondalamada kanamanın varlığı/yokluğu ile belirlenir. Klinik olarak
belirlendiğinde, gingivitis, periodontitis veya diğer periodontal durumlarla ilişkili
hastalığın yokluğu şeklinde ifade edilmelidir ve başarılı bir şekilde tedavi edilen
gingivitis veya periodontitis öyküsü olan hastaları veya klinik olarak gingival
enflamasyon belirtisi olmaksızın dişlerini koruyabilen ve idame edebilen diğer
periodontal durumlara sahip hastaları kapsamalıdır [31]. Ayrıca, klinik periodontal
sağlık, homeostaz ile uyumlu biyolojik ve inflamatuar belirteçlerin seviyelerini içeren
fizyolojik immün takibi de kapsar. Gingivitisin belirlenmesinde temel parametre,

9
sondalamada kanamadır [19].

4.2. Gingivitis

Periodontal hastalık basit bir bakteriyel enfeksiyon değildir. Multifaktöriyel


doğasından ötürü subgingival mikrobiyota, konağın immün-inflamatuar cevabı ve
modifiye edici çevresel faktörlerin birbirleriyle ilişkide olduğu kompleks bir
hastalıktır. Gingivitis, spesifik olmayan dental plak tarafından oluşturulan iltihabi bir
durumdur. Başka bir deyişle, dişeti kenarı veya altında biriken bakteriyel plağa karşı
oluşan inflamatuar yanıttır [31].

Gingivitis, ataşman ve destek kemik kaybının görülmediği dişeti iltihabıdır ve


biyofilmin ortadan kaldırılmasını takiben iltihap iyileşir. Serbest ve yapışık dişetini
kapsayan ancak mukogingival sınırı geçmeyen inflamasyon görülür. Lezyonun
ilerlemişliği ile bakteriyel plak birikiminin miktarının kişiden kişiye değişmekle
birlikte doğru orantılı olması beklenir. Gingivitiste görülebilen klinik belirtiler; eritem,
ödem, hassasiyet, dişeti büyümesi, fırçalama esnasında kanama ve yerleşik
formlarında ağız kokusudur [19].

4.3. Periodontitis:

Periodontitis, dişin destek dokularında, enflamasyon, progresif ataşman kaybı ve


kemik kaybı ile birlikte seyreden bir hastalıktır. Periodontal ataşman kaybıyla
sonuçlanan mikroorganizmalarla ilişkili, konak aracılı inflamasyon ile karakterizedir
[31].

1999 sınıflamasına göre hastalık karakterine göre kronik ve agresif periodontitis


olarak gruplanan durum 2017 sınıflamasına göre tek isimde birleştirilmiş ve
“derecelendirme ve evrelendirme” yapılarak tanımlanmıştır [30].

Periodontitisin klinik özellikleri; mikrobiyal plak formasyonu ve kalkulus varlığı,


dişeti enflamasyonu, periodontal cep oluşumu, klinik ataşman ve kemik kaybı olabilir.

10
Evreleme (Staging) hastalığın şiddeti, karmaşıklığı, yaygınlık ve dağılımı baz
alınarak yapılır ve 4 kategoriye ayrılır:

• Stage I: Başlangıç periodontitis


• Stage II: Ilımlı (moderate) periodontitis
• Stage III: İlave diş kaybı için potansiyeli olan şiddetli periodontitis
• Stage IV: Aşırı diş kaybı olan şiddetli periodontitis ve dentisyon kaybı için
potansiyel var [30]

Dereceleme (Grades) ise hastalığın ilerleme riski, biyolojik özellikleri ve bireysel


hasta faktörlerine bakılarak yapılır ve 3 kategoriye ayrılır:

• Grade A: Düşük risk (yavaş ilerleme oranı)


• Grade B: Orta risk (Ilımlı ilerleme oranı)
• Grade C: Yüksek risk (Hızlı ilerleme oranı)

4.4. Nekrotizan Periodontal Hastlalıklar:

• Nekrotizan gingivitis
• Nekrotizan periodontitis
• Nekrotizan stomatitis

Nekrotizan gingivitis (NG), nekrozitan periodontitis (NP) ve nekrotizan stomatitis


(NS), mikrobiyal dental plak bakterileri tarafından başlatılan en şiddetli enflamatuar
periodontal hastalıklardır [30]

Nekrotizan gingivitis (NG), sadece dişeti tutulumudur. Dişeti dokularının


nekrozu/ülseri, dişeti kanaması ve ağrısının varlığı ile karakterize olan gingival
dokuların akut enflamatuar bir prosesidir. Bu durumla ilişkili diğer belirtiler; halitozis,
psödomembranlar, bölgesel lenfadenopati, ateş ve siyaloreyi (çocuklarda) içerebilir.

Nekrozitan periodontitis (NP), dişeti ile beraber alveol kemik de hastalıktan

11
etkilenmiştir. Periodonsiyumun inflamatuar bir prosesidir ve interdental papilla, dişeti
kanaması, ağız kokusu, ağrı ve hızlı kemik kaybı nekrozu/ülsei ile karakterizedir. Bu
durumla ilişkili diğer semptomlar psödomembran oluşumu, lenfadenopati ve ateşi
içerebilir. Varlığında HIV düşünülmelidir [19].

Nekrotizan stomatitis (NS), periodonsiyumun ciddi bir enflamatuar durumu ve


yumuşak doku nekrozunun gingivanın ötesine uzandığı ve daha geniş osteitis alanları,
kemik sekestırlarının oluşumu ile alveolar mukozanın içinden kemik açığa çıkması
meydana gelebilen bir durumdur. Tiipik olarak sistemik anlamda risk atında olan
hastalarda görülür [30].

5. Plak Kontrolü

Plak kontrolü, diş ve komşu bölgelerde bulunan mikrobiyal dental plağın düzenli ve
etkili bir şekilde uzaklaştırılması ile sağlanır. Günümüzde plak kontrolünün en etkili
yolu, ilk olarak diş fırçası ve arayüz temizlik araçları ile yapılan mekanik
temizlemedir. Ağız gargaraları veya diş macunlarına eklenen kimyasal plak
inhibitörleri ise mekanik yöntemlere yardımcı yöntemlerdir [2].

Mikrobiyal dental plağın büyük çoğunluğu bu ürünlerle ağızdan


uzaklaştırılabilmekte, böylece diş çürüğü ve diş eti hastalıklarının önüne
geçilebilmekte, bireyler daha komplike veya ileri derecede tedavilere gereksinim
duymadan ağız ve diş sağlığını koruyabilmektedirler. Bundan dolayı hastalara doğru
ağız bakım ürünlerinin hekim tarafından kullanımının öğretilmesi, ağız bakım
alışkanlığının kazandırılması gereklidir [2].

Ağız hijyeninin sağlanmasında kullanılan ürünler;


• Diş Fırçası
• Diş İpi
• Arayüz Fırçası
• Woodstick
• Ağız Duşu

12
• Dil Temizleyiciler
• Diş Macunu
• Ağız gargaraları
• Tek kıl demetli fırça
• Misvak

5.1. Mekanik Plak Kontrolü

Diş fırçalama, plağın uzaklaştırılması için kullanılan en yaygın yöntemdir. Hasta


tarafından uygulanan günlük mekanik diş temizliğinin etkin ve düzenli bir şekilde
yapılması, diş yüzeylerindeki supragingival plağın kaldırılması açısından büyük önem
taşır. [32, 33 ,34,35,36,37,38].

Socransky grubu, kalıcı optimal supragingival plak kontrol rejiminin cep


mikroflorasının kompozisyonunu değiştirebildiğini ve periopatojen bakteri yüzdesini
azalttığını bildirmişlerdir [39].

Yaklaşık 50 yıl süreyle farklı coğrafi ve sosyal koşullarda gerçekleştirilen deneysel


araştırmalar ve klinik çalışmalar dental ve periodontal sağlık için dental plağın etkili
şekilde uzaklaştırılmasının zorunlu olduğunu doğrulamışlardır. Yapılan araştırmalar
plak birikiminin ilk etapta gingivitise neden olduğunu ve yeterli ağız hijyeni
önlemlerinin alınması durumunda iltihaplı dişeti dokularının normale döndüğünü
göstermişir [40]

5.1.1. Diş Fırçaları ve Kullanımı

5.1.1.1. Manuel Diş Fırçası

Bilinen ilk diş fırçası 1600’lü yıllarda Çin’de kullanılmış olup domuz kılından
yapılmıştır [41]. İlk seri üretilen diş fırçası ise 1780 dolaylarında İngiltere’nin
Clerkenwald şehrinden William Addis tarafından yapılmıştır. Daha sonra bazı
değişikliklerden geçen diş fırçasının ilk patenti 1857 yılında Amerika’da alınmıştır [2].
1968 yılında ise Cornelis van Solingen Avrupa’da bir diş fırçasının ilk resmini

13
sunduğu bir kitap yayınlamıştır [42].

Resim 2: Cornelis van Solingen'in kitabında sunulan ilk diş fırçası resmi [42]

Diş fırçalarının şekilleri günümüze dek pek bir değişikliğe uğramamasına rağmen
kılların yapısında, diziliminde, sertliğinde ve boyutlarında birtakım değişiklikler
meydana gelmiştir. Amerikan Diş Hekimleri Birliği’nin kabul ettiği standartlar
içerisinde, diş fırçasının başının yüzeyinin yaklaşık olarak 25–32 mm uzunluğunda,
genişliğinin 8-9.5 mm arasında olabileceği, fırça kıllarının ortalama 4 sıra demeti ve
her sırada 5-12 kıl demeti içerecek şekilde olması gerektiği bildirilmiştir. Amaç diş
fırçasının dişin vestibül ve palatinal/lingual yüzeylerine kolayca ulaşabilir bir nitelikte
olmasıyla birlikte tam olarak temasının sağlanmasıdır [43].

Gelişen teknolojiyle birlikte


günümüzde naylon yapılı sentetik
kıllar kullanılmaktadır. Sentetik kıllar;
materyal homojenliği, standart
ölçüleri, sağlamlık, elastikiyet
açısından doğal kıllara göre tartışılmaz
üstünlük sağlamıştır. Ayrıca doğal
kıllar yapısı gereği ve içindeki
kanalcıklar sebebiyle bakteriyemiye
neden olurken, sentetik kıllar bu Resim 3: Ucu yuvarlatılmış sentetik kıllar
konuda daha kullanışlıdır. Sentetik

14
kılların diğer bir özelliği uçlarının yuvarlatılmış olmasıdır. Böylelikle diş ve dişetine,
yumuşak dokulara zarar verme ihtimali minimuma indirilmiş olmaktadır [44].

1998’de Avrupa Mekanik Plak Kontrolü Workshop’unda ideal manuel diş fırçası
özellikleri şu şekilde sıralanmıştır:
1. Kullanıcının yaşınayla becerisine (sağ el-sol el kullanımı) göre gövdesi olmalıdır.
Böylece fırça etkili ve kolay bir şekilde kullanılabilecektir.
2. Fırçanın başı (fırça kıllarının bulunduğu bölge) her hastanın gereksinimine uygun
ebatta olmalıdır.
3. Çapı maksimum 0.23 mm (0.09 inç) olan yuvarlak uçlu naylon veya polyester fırça
kılları kullanılmalıdır.
4. Kabul edilebilir uluslararası endüstri standartlarının (ISO) açıkladığına dayanarak
yumuşak fırça kılları kullanılmalıdır.
5. Fırça kılı yapısı birbirine yakın olamlı ve dişeti kenarınca plak temizliğini arttıracak
yapıda olmalıdır.
Dayanıklı olması, ucuz olması, kolay temizlenebilir olması ve nemden etkilenmemesi
gibi özellikler de yukarıdaki maddelere eklenebilir [45].

1967 yılına kadar sert fırçalar kullanılmış olup dişetinde travma oluşturma kaygısı
nedeniyle yumuşak filamanlara geçiş başlamıştır [41].

Çetiner ve ark.[34] tarafından yapılan tek kör dizaynlı bir çalışmada yumuşak ve orta
sert fırçaların plağı uzaklaştırma etkinliği ve dişeti sağlığına olan etkileri
karşılaştırılmıştır. 20 diş hekimliği öğrencisi bu çalışmada gönüllü olarak yer almıştır.
Öncelikle profesyonel periodontal tedavileri tamamlanmıştır. Bunu takiben
katılımcılara rastgele fırçalardan biri kullandırılarak 4 haftalık ağız bakım periyodu
başlamıştır ve her haftanın sonunda Löe-Silness Gingival Indeks (GI) ve Quickley-
Hein Plak Indeks (PI) değerleri gözlenmiş ve kaydedilmiştir. İkinci periyotta
katılımcıların kullandığı diş fırçaları değiştirilmiştir. Tüm ağız bakımı uygulamaları
deney periyodu öncesinde 2 gün boyunca durdurulmuştur. Tekrarlı ölçümlerde iki
yönlü varyans analizi kullanılarak veriler karşılaştırılmıştır. İncelenen klinik ölçümler

15
sonucunda kullanılan diş fırçaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark
bulunmamıştır [34].

Resim 4; düz kesim, farklı uzunlukta fırça kıllı, açılı fırça kıllı manuel diş fırçaları [42]

Hasta konfor düzeyini arttırmak amacı ile fırça kıllarının bulunduğu bölgedeki kıl
özellikleri, kılların şekli ve fırça gövdesi üzerindeki yerleşiminde zamanla
değişiklikler yapılmıştır. Günümüzde farklı açılarda yönlenen çeşitli tiplerde fırça
kılları kullanılmaktadır [46]. Böylece diş fırçasının başı dişin yüzeyine yatay şekilde
konumlandırıldığında fırça kılları proksimal diş yüzeyleri doğrultusunda
açılanmaktadırlar. Bu tasarımdaki diş fırçaları düz başlı fırçalarla karşılaştırıldığında
ulaşılması güç alanlarda plak temizliğini kolaylaştırmaktadırlar [47].

Geçmişte dik ve düz tasarımlı saplar yaygınken, günümüzde yuvarlak ve eğimli


saplar daha yaygın kullanılmaktadır. Çeşitli çalışmalar farklı fırça sapı tasarımına
sahip fırçalar arasında plak temizliği açısından farklılıkları araştırmışlardır. Bu tür
çalışmalar uzun ve eğimli sapa sahip fırçaların geleneksel sapa sahip fırçalara göre
daha iyi plak kontrolü sağladığını göstermiştir [42].

Diş fırçalarının ömrü ortalama 2-3 aydır. Genellikle fırça kıllarının aşındığını gösteren
ilk belirtilerden önce diş fırçalarının değiştirilmesi önerilmektedir. Yapılan bazı in
vivo ve in vitro çalışmalarda, diş fırçasının kıllarının aşınmasıyla plak kaldırma
kapasitesinde değişiklik olduğu ve yenilenmesi gerektiği gösterilmiştir [36]. Paşalı ve

16
ark. tarafından yapılan bir çalışmada yeni ve 3 ay kullanılmış fırçaların plak kaldırma
etkinlikleri karşılaştırılmıştır. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi 4. ve 5. sınıf
öğrencisi (16 erkek, 9 kız) 25 öğrenci gönüllü çalışmaya dahil edilmiş ve deneklerin 3
ay süresince günde 2 defa verilen fırça ve macunları kullanarak; Modifiye Bass tekniği
ile dişlerini fırçalamaları istenmiştir. Deneklerde, her yarım çenede 1 keser, 1
premolar, 1 molar diş olmak üzere tüm ağızda 12 dişte ölçüm yapılmıştır. Başlangıçta
ve 3. ayda sondalanan cep derinliği (SCD) ve plak indeksi (PI) içeren ölçümler
yapılmıştır. Her ölçüm gününden 48 saat önce denekler mekanik ve kimyasal diş
temizliğini bırakmışlardır. Ölçüm gününde fırçalama öncesi plak indeksi ve denekler
120 sn. süresince aynaya bakmaksızın dişlerini fırçaladıktan sonra, fırçalama sonrası
plak indeksini içeren iki ölçüm yapılmıştır. Sonuç olarak üç ay kullanılmış bir diş
fırçasının 48 saatte oluşmuş plağı kaldırma etkinliğinin yeni bir diş fırçasına kıyasla
daha az olmadığı gözlemlenmiştir [36].

5.1.1.2. Elektrikli Diş Fırçaları

Elektrikli diş fırçaları, hasta motivasyonu ve plak temizliğinde kolaylık açısından bir
gelişmeyi temsil etmektedir. İlk elektrikli çalışan diş fırçası İsviçre’de Bemann &
Woog tarafından geliştirilmiştir ve 1960 yılında Amerika’da ‘’Broxodent’’ adıyla
piyasaya sürülmüştür [37, 42]. Daha sonra General Electric tarafından kablosuz şarj
edilebilir model piyasaya sürülmüştür.

1966’da Dünya Periodontoloji Birliği’nde diş fırçalamayla ilgili araştırma


raporlarında göre: ‘’Ağız bakımı konusunda yeterli motivasyonu bulunmayan veya
uygun manüel fırçalama tekniği konusunda güçlük yaşayan kişilerde standart
hareketlere sahip elektrikli fırça kullanılması dişlerin daha sık ve daha iyi
temizlenmesini sağlayabilir’’ kararına varılmıştır. Eski elektrikli diş fırçaları
geleneksel fırçalama yönteminin ileri-geri hareketine oldukça benzeyen yatay ve dikey
hareketlerin kombinasyonunu kullanırken daha güncel tasarımlar dönme veya
titreşimin eşlik ettiği salınım hareketini uygulamaktadır ve daha hızlı hareket eden
fırça başlarına sahiptirler [43].

17
Elektrikli diş fırçalarının kullanımının giderek artması, plak uzaklaştırma etkinlikleri
açısından manuel diş fırçaları ile kıyaslanan çalışmaları ortaya çıkarmıştır [37].
Elektrikli diş fırçaları, standart bir manuel fırçasına göre plağı daha kısa sürede
çıkarmaktadır. Yapılan çalışmalara göre profesyonel bir operatörün elinde elektrikli
diş fırçası kullanılarak 1 dakika içinde uzaklaştırılan plak miktarının, manuel diş fırçası
kullanılarak uzaklaştırılması 6 dakika sürer [48]. Yeni nesil elektrikli fırçalar,
proksimal diş yüzeylerinde daha iyi plak çıkarma etkinliğine ve diş eti iltihabı
kontrolüne sahiptir [49]. Bu ikinci yönüyle, ekstrakte edilmiş dişler üzerinde yapılan
bir çalışmada üstünlük açıkça gösterilmiştir. Yapılan bir başka çalışmada ise elektrikli
diş fırçalarının plak miktarını uzun vadede %7 oranında ve diş eti kanamasını %17
oranında azalttığı bulunmuştur [43].

Tablo 1: Ağızın farklı bölgelerinde kaldırılan bakteri plağının yüzde (%) olarak dağılımı
(B=Bukkal, P= Palatinal, L= Lingual) [17]

18
Hastanın motivayonu ve uyumluluğu açısından da elektrikli diş fırçalarının üstün
olduğu düşünülmektedir. Almanya'da yapılan bir araştırmada, çoğu diş hekimi
hastalarının diş fırçalamaya harcadıkları sürenin çok kısa olduğunu belirtmiştir
[Warren 1998]. Diş hekimlerinin yaklaşık yarısı hastalarının elektrikli diş fırçası
kullanmasını önerdiklerini ve diş hekimlerinin büyük çoğunluğu elektrikli diş fırçasına
geçmenin hastalarının diş ve diş etlerinin durumunu iyileştireceğine inanmaktadır.
Manuel diş fırçalarından Braun Oral Ultra B Ultra Plak Sökücü'ye (D9) geçiş yapan
çok sayıda konuyu kapsayan ABD pratiğine dayalı bir çalışmadan elde edilen bulgular,
bir Alman çalışmasından elde edilenleri doğrulamıştır [43].

5.1.1.3. İyonik Diş Fırçaları

Ağız boşluğunda iyonik etki gösteren cihazların kullanımı yeni bir kavram değildir.

İyontoforez, elektroforez ve elektroliz etme terimleri diş hekimliğinde uzun yıllardan

beri kullanılmaktadır [50].

İyon akışı

Diş

Şekil 3 İyonik diş fırçası bölümleri [50] Resim 5: İyonik diş fırçası [50]

Fırçanın plak temizleme etkinliğini arttıracağı varsayılarak fırça başlığı yoluyla fark
edilemeyecek kadar düşük düzeyde elektronik akım gönderecek şekilde
tasarlanmışlardır. Böylece ulaşılması güç bölgelerde bile plak çıkarılmasında
kullanmak amaçlanmıştır. Gönderilen elektronlar plaktaki inorganik asitten salınan
+
H iyonlarını azaltarak bakteri plağının diş yüzeyinden ayrılmasına neden olur [50].

19
Toshiro ve ark. aktive edilen anyonların, kalsiyum köprülerinin aracılık ettiği pelikül
ve bakteriler arasındaki bağlantıyı engelleyebileğini söylemiştir [51].

İlk olarak 1986’ da Harper dergisinde yayınlanan ve Dr. Scott’un Elektrikli Diş
Fırçası olarak tanıtılan iyonik diş fırçasının; diş ve diş eti dokularında herhangi bir
şoka yol açmadığı, diş çürümesini durduran ve minenin doğal beyazlığını geri getiren
bir elektromanyetik akımla yüklendiği belirtilmiştir [45].

İyonik fırçaların kullanıldığı kısa süreli klinik çalışmalarda plak miktarının


azaltılması ve dişeti iltihabının iyileşmesi bakımından olumlu sonuçlar alınmıştır [45].
Singh ve ark.(2011) yapmış olduğu çalışmada sonik ve iyonik diş fırçalarını
karşılaştırılmış ve 0-15. gün sonucunda plak azalmasında sonic diş fırçalarının daha
başarılı olduğunu gözlemlemiştir. İstatistiksel olarak anlamlı bir fark olmamasına
rağmen 45 günlük gözlem sonucunda sonik diş fırçaları daha önde çıkarken 15-30.
günler arasında iyonik diş fırçasının daha fazla plak çıkardığı gözlemlenmiştir.
Maki ve ark.’nın çalışmalarında da iyonik diş dırçası kullanan hastalarda gingival
indekslerinde azalma olduğu belirtilmiştir [52].

5.1.1.4. Diş Fırçası Kullanımı

Diş fırçalama sonucu elde edilen başarının aşağıdaki kriterlere bağlı olduğu ileri
sürülmüştür [47, 53]:
• Fırçanın tasarımı
• Kişinin fırçayı kullanma becerisi ve fırçalama tekniği
• Fırçalama sıklığı
• Fırçalama süresi

Diş hekimleri hastalarına uygun öneride bulunabilmek için piyasada mevcut olan diş
fırçalarının ebat, şekil, doku ve diğer özelliklerindeki farklılığı bilmek zorundadır.
Belirli bir hastanın belirli bir diş fırçasını kullanarak diğer diş fırçalarına kıyasla daha
iyi sonuçlar elde edebilmesi oldukça mümkündür. Bu yüzden kişiye özgü ağız bakımı
bilgisi verilmelidir [42].

20
Diş fırçalamanın etkinliği kişiden kişiye değişebilmektedir. Bireylerin fırçayı
kullanma becerisi ve fırçalama teknikleri birbirinden farklıdır. Bu yüzden hastalar
çabalarına rağmen plak temizliğinde beklenen etkinliği başaramayabilirler [46]. De la
Rosa ve ark. [54] dental profilaksiden sonra 28 günde plak birikim paterninin ve plağın
günlük diş fırçalamasıyla uzaklaştırılmasını incelemişlerdir. Diş fırçalama sonrasında
plağın yaklaşık %60’ı diş yüzeyinde kalmıştır. Morris ve ark. [55] İngiltere’de
Erişkinlerde Diş Sağlığı Anketi’nde plak birikimi bulunan dişlerin ortalama oranının
25-34 yaş grubunda %30, 65 yaş ve üzerindeki grupta %44 olduğunu gözlemlemiş ve
bildirmiştir.

Amsterdam Akademik Diş Hekimliği Merkezi (ACTA) de diş fırçalamanın etkinliğini


değerlendiren bir çalışma yapmıştır ve 1 dk fırçalamadan sonra plağın yaklaşık %39’
unun uzaklaştırıldığı sonucuna varmışlardır. Bu sebeplerden ötürü bireylerin büyük
bölümünün dişlerini etkili şekilde fırçalayamadıkları ve dişlerini düzenli
fırçalamalarına rağmen yüksek oranda plak bulundurdukları düşünülmektedir [43].

5.1.1.4.1. Diş Fırçalama Sıklığı ve Süresi

Plak kontrolünü sağlamakta diş fırçalamanın etkinliği kadar sıklığı ve süresi de çok
önemlidir [43]. Dişeti iltihabı başlangıcının plak miktarından ziyade plağın
olgunluğuna daha çok bağlı olduğu gözlemine dayanarak dişeti iltihabı oluşmasını
önlemek için gerekli temizleme sıklığı bir prospektif çalışmada araştırılmıştır. Dört
haftalık periyotta farklı temizleme sıklıklarının uygulandığı bir çalışmaya sağlıklı
periodontal dokulara sahip diş hekimliği fakültesinin genç üyeleri ve diş hekimliği
öğrencileri katılmışlardır. Elde edilen veriler günde veya iki günde bir kez plak
temizliğini doğru şekilde yapan öğrencilerde 6 haftalık periyotta klinik dişeti iltihabı
bulguları gözlenmemiştir. Hastaların büyük bir kısmında fırçalama ve interdental
temizlik gibi bütün gerekli prosedürlerin her gün aynı şekilde ve aynı zamanda
yapılması istenilen kriterdir. Çalışmada rol alan katılımcıların büyük bölümünün
günde en az iki defa dişlerini fırçaladıklarını iddia etmelerine rağmen epidemiyolojik
ve klinik çalışmalarda insanların çoğunluğunun uyguladıkları mekanik ağız hijyeni

21
prosedürlerinin dişeti iltihabı ile daha şiddetli periodontal hastalıkları önleme ve
supragingival plağı kontrol altına alma konusunda yetersiz kaldığı açıkça gözlenmiştir
[42].

Diş fırçası üreticileri ve bazı araştırmacılara göre günde 2 kez ve en az 2 dakika diş
fırçalamanın ağız hijyenini geliştirmek için gereklidir [19]. İncelenen çalışmaların
%33’ünde 56 saniyenin altında ortalama fırçalama süresi görülürken, çalışmaların
%66’sında ise 56 saniye ve üzerinde fakat 76 saniyenin altında fırçalama süresi
gözlenmiştir. Çalışmada katılımcı olarak diş hekimliği öğrencilerini kullanan bir
araştırma ortalama 1.5 dakika diş fırçalama süresi bildirmiştir. Manuel diş
fırçalamanın tahmini en fazla 30 ile 60 saniye bandında olduğu görülmektedir [43,56].
Yetişkin hastalarda diş fırçalama süresi ile plak temizliğinin etkinliğinin bağlantılı
olup olmadığı sorusunu araştıran çalışmalar için literatür taraması yapılmıştır. Bulunan
beş çalışmanın sonuçlarının tümü diş fırçalama süresi ile diş yüzeyinden uzaklaştırılan
plak miktarının ilişkili olduğunu söylemektedir. Ayrıca araştırmacılar diş fırçalama
süresinin 2 dk olduğu grupta manuel ve elektrikli diş fırçalarıyla optimum plak
temizleme etkinliğine ulaşıldığını gözlemlemişlerdir. Tüm bu verilere dayanarak diş
fırçalama süresi de hasta motivasyonu esnasında vurgulanmalıdır [35, 43, 45, 57].

5.1.1.4.2. Diş Fırçalama Teknikleri

Günümüzde pek çok diş fırçalama tekniği tanımlanmıştır. Fakat yapılan çalışmaların
incelenmesi ile, hiçbir fırçalama tekniğinin tek başına üstün olmadığı sonucuna
varılmıştır. Horizontal fırçalama en basit ve hastalar tarafından en çok uygulanan
temizleme şeklidir [2].

5.1.1.4.2.1. Fones Tekniği

Dişler kapalıyken fırça yanağın iç tarafına yerleştirilir ve hafif baskı uygulanarak


maksiller dişetinden mandibuler dişetine uzanan hızlı dairesel hareketler yapılır.
Lingual ve palatinal diş yüzeylerinde ileri-geri darbeler kullanılır. Ovuşturma yöntemi,
vertikal, yatay ve dairesel hareketlerin kombinasyonunu içerir [58].

22
Şekil 4- Fones Tekniği [60]

5.1.1.4.2.2. Bass Tekniği

Bass tekniği doğrudan dişeti sınırının altındaki alanın temizlenmesini sağlar. Fırçanın
başı apeks yönünde oblik doğrultuda konumlandırılır. Filaman uçları dişin uzun
eksenine yaklaşık 45º açıyla sulkus içerisine yönlendirilir. Fırça kılları sulkuslardan
çıkarılmadan kısa darbelerle ileri-geri yönde fırça hareket ettirilir. Ön diş
bölgelerindeki lingual yüzeylerde fırça başı dikey doğrultuda tutulur.

Bu yöntem sadece dişeti sınırında etkili olmayıp aynı zamanda subgingival plak
temizliğinde en etkili yöntem olarak kabul edilmektedir [32,33,42,59]. Periodontal
hastalığı bulunan ve diş çekimi planlanan dişlerde birkaç çalışma yapılmış olup, bu
çalışmalarda diş eti sınırı işaretlenmiş ve subgingival temizleme derinliği ölçülmüştür.
Bu çalışmalar söz konusu fırçalama yöntemi kullanıldığında plak temizliğinin yaklaşık
1 mm derinliğe ulaşabildiğini göstermiştir [21].

23
Şekil 5- Bass tekniği: Diş fırçasını, kılların diş yüzeylerinden yaklaşık 45 derece açılı olacak
şekilde yerleştirin. Krette bulunan en uzak dişten başlayıp, fırçalarken titreşimli, ileri ve geri
hareketler yapılır [60]

5.1.1.4.2.3. Stillman Yöntemi

İlk olarak Stillman tarafından açıklanan bu yöntem diş etine masaj yaparak doku
dolaşımının sağlanması ve dişin servikal alanlarının temizlenmesi amacıyla
tasarlanmıştır. Fırçanın başı apekse doğru oblik doğrultuda konumlandırılır ve fırça
kılları kısmen dişeti sınırına ve kısmen diş yüzeyine yerleştirilir. Vibrasyon hareketiyle
birlikte hafif baskı uygulanırken filaman uçları diş yüzeyi üzerinde tutulmaya devam
edilir [61].

Şekil 5- Stillman Tekniği [60]

24
5.1.1.4.2.4. Chartes Yöntemi

Charters yöntemi, başlangıçta interdental bölgede temizleme etkinliğini ve dişeti


uyarımını arttırmak amacıyla geliştirilmiştir. Stillman tekniğinin aksine fırçanın başı
ters konumlandırılır. Fırça başı oblik doğrultuda iken filaman uçları oklüzal veya
insizal yüzeylere bakar. Fırça kıllarını esnetmek için hafif baskı uygulanır ve fırça
kıllarının uçları interproksimal oluklara doğru hafifçe bastırılır. Daha sonra filaman
uçları diş yüzeyi üzerinde tutulurken vibrasyon hareketi yaptırılır. Bu yöntem özellikle
geri çekilmiş interdental papillası olan olgularda özellikle etkilidir; çünkü fırça
kıllarının uçları interdental boşluğa kolaylıkla nüfus edebilmektedir [43].

Resim 6: Charters diş fırçalama tekniği [63]

5.1.1.4.2.5.Modifiye Bass/Stillman Tekniği

Bass ve Stillman teknikleri yoğunluğu dişlerin ve diş eti dokularının servikal


bölümlerine verecek şekilde tasarlanmışlardır. Bu tekniklerin her ikisi de bir dönüş
darbesi eklenecek şekilde modifiye edilebilir. Fırça Bass/Stillman tekniğine benzer
şekilde konumlandırılır. Önce fırçanın baş tarafı ileri-geri yönde hareket ettirilir
bundan sonra fırçanın başı oklüzal yönde dişeti ve diş üzerinde yuvarlanır ve bu
şekilde fırça kıllarının bir bölümünün interdental boşluğa erişmeleri mümkün olur
[43].

25
Resim 7: Modifiye Bass/ Stillman tekniği

5.1.2. İnterdental Temizlik Ürünleri

Tek başına diş fırçalamanın dişlerin sadece düz yüzeylerini en iyi şekilde
temizleyebildiği düşünülmektedir [64]. Yani iyi bir fırçalamayla; pit ve fissürler hariç
oklüzal yüzeyler, vestibül ve palatinal/lingual yüzeyler oldukça iyi temizlenebilirken
proksimal ve interdental bölgelerin temizliği yetersiz kalır [53].

İnterdental bölgelerin iyi temizlenememesinin sonucunda peridontal hastalıklar ve


çürük gelişimi görüldüğü için bu bölgelerin temizliğinin önemi anlaşılmıştır. Bu
yüzden proksimal bölgenin temizlenmesinde daha etkili olduğu gösterilen elektrikli
diş fırçalarının önemi artmıştır [48].

İdeal bir arayüz temizleme cihazı, kullanıcı dostu olmalı, plağı etkili bir şekilde
çıkarmalı, yumuşak ve sert dokulara zararlı bir etkisi olmamalıdır [26].

İnterdental temizlik için kullanılan başlıca ürünler; arayüz fırçası, diş ipi ve
kürdanlardır.

26
Şekil 6: İnterdental temizlik ürünleri, Woodstick, Arayüz fırçası, Diş ipi

İnterdental temizleme yöntemi seçilirken, dikkate alınması gereken iki husus vardır.
Birincisi, klinik kanıtlara dayanan teorik etkinlik; ikincisi ise, yöntemin hastaya kabul
edilebilirliği ve elde edilen pratik etkinliktir. Bu son faktör, özellikle günümüzde
interdental temizlik yöntemlerinin, yöntemin kendisinden ziyade hastanın yeteneği ve
motivasyonu ile etkinliği sınırlı olduğu için özellikle önemlidir [65].

Hastanın kabulü, interdental temizlik ürünlerinin uzun süreli kullanımı söz konusu
olduğunda dikkat edilmesi gereken önemli bir konudur [65]. Hasta tercihleri üç
çalışmada değerlendirilmiş, arayüz fırçası ve diş ipi karşılaştırılmış ve hastaların
arayüz fırçasını tercih ettikleri görülmüştür. Arayüz fırçasının, bükülme eğiliminin
prosedürü zaman zaman karmaşık hale getirmesine rağmen, daha basit bir yöntem
olarak kabul edilmiştir. Hastalar tarafından daha az zaman aldığı ve diş ipinden daha
etkili olduğu düşünülmüştür [47].

27
Tablo 2: Durumlara göre interdental temizleme yöntemi [66]

Durumlar İnterdental temizleme yöntemi


Bozulmamış interdental papilla, dar Diş ipi ya da woodstick
interdental aralık
Orta derecede papiller çekilme, biraz açık Diş ipi, woodstick ya da küçük arayüz
interdental aralık fırçası,
Tamamen kayıp papilla, geniş açık Arayüz fırçası
interdental aralık
Geniş embrazür boşluğu; diastema, Tek demet fırça, büyük çapı arayüz
ekstraksiyon diasteması, furkasyon fırçası, gazlı bez strip

5.1.2.1. Arayüz Fırçaları

Dişeti papilinin kaybolduğu veya interdental bölgenin daha geniş olduğu durumlarda
başvurulan yardımcı araçlardır. Diş ipinin yerini tutar ve interdental bölgede vestibül-
lingual veya vestibül-palatinal yönde ileri geri hareketlerle o bölgenin temizliğini
sağlarlar [59].

Fırçalamaya ek olarak arayüz fırçaları, tek başına fırçalamaktan daha fazla diş plağını
temizler. Çalışmalar, plak indeksi, kanama indeksi ve sondalama derinliği açısından
arayüz fırçalarının pozitif anlamlı bir farkı olduğunu göstermiştir. Yapılan
çalışmaların çoğu, diş ipi ile karşılaştırıldığında arayüz fırçası kullanılırken plak
indeksinde pozitif yönde anlamlı bir farklılık sunmuştur [67].

İnterdental papil çekildiğinde boşluk artar ve bu boşluk boyutlarına göre arayüz


fırçası seçimi yapılmalıdır. Bu aralıkta komşu dişlere temas eden ancak sıkışıp zarar
vermeyecek bir boyut tercih edilmelidir. Dik açı ve hafif bir kuvvetle küçük
titreşimlerle arayüze girmesi sağlanır ve komşu dişlere dayanarak geri çekerken yan
yüzeylerin temizliği sağlanır. Ulaşılması zor bölgelerde arayüz fırçasının ucunu hafif
kıvırarak bir büküm verilebilir. Yıpranma ve eğilmeler belirginleştiğinde yeni bir
arayüz fırçasına geçilmelidir.

28
Arayüz fırçasının farklı kullanım alanları:
– Dişler arasında diş ipi ile temizlemenin yeterli olmadığı ve dişeti çekilmesine bağlı
arayüzlerde yemek artığı biriminin sık olduğu boşluklarda.
– İmplantların özellikle boyun bölgeleri ve arayüzlerinin temizliğinde.
– Kuron ve köprü gibi sabit protezlerin arayüz ve boyun bölgelerinin temizliğinde.
– Ortodonti tedavisi gören hastaların braketlerinin yan yüzlerinde, telin arkasında
kalan, diş fırçası ile temizlenemeyen bölümlerinde.

Ara yüz fırçaları, paslanmaz çeliğin içine bükülmüş yumuşak naylon filamentlerden
oluşmaktadır. Şekilleri silindirik, konik ya da cross-section dizili olabilir [68]. Ara yüz
bölgesinin morfolojisi iç bükey olan hastalarda, ara yüz fırçası daha etkin bir temizlik
sağlamaktadır. Diş ipinin yukarıda anlatılan bölgeye ulaşması zordur, ancak ara yüz
fırçasının demetleri bu bölgelere girerek daha iyi temizlik sağlamaktadır. Bu şekilde
ara yüz çürüklerinin önlenmesinde, ara yüz fırçası daha etkin bir araç olarak tavsiye
edilmektedir [8, 67].

5.1.2.2. Diş İpi

Levi Spear Parmly New Orleans’ da çalışan bir diş hekimidir. Levi Spear
Parmly’nin icat ettiği modern diş ipi, tüm yöntemler arasında, interproksimal
alandaki plağın temizlenmesinde kullanılan, en sık önerilen tekniktir.

Diş ipi ve daha geniş bir diş ipi türü olan diş bantları interdental papillaların embrazür
alanını tamamen doldurduğu durumlarda en kullanışlıdır. Doğru kullanıldığında, etkili
diş ipi kullanımı proksimal plağın %80'ine kadar çıkarır. Subgingival plak bile
çıkarılabilir, çünkü diş ipi papilla ucundan 2-3 mm apikaline kadar ilerletilebilir [21].

Çeşitli diş ipi türleri (mumlu, mumsuz) mevcuttur. Çalışmalar, mumlanmış diş ipi ile
mumlanmamış diş ipi etkinliğinde hiçbir fark olmadığını göstermiştir [69].

Finkelstein ve ark. [70] tarafından yapılan çalışmada diş ipi kullanımının dişeti
iltihabını baskılamadaki etkinliğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Ağız içinde dişeti

29
iltihabının dengeli bir şekilde yayılım gösterdiği 50 birey mumlu ve mumsuz diş ipi
kullanmak üzere rastgele iki gruba ayrılmıştır. Her birey ağzının sadece bir bölgesinde
14 gün boyunca diş ipi kullanmıştır. İki farklı skorlama yöntemi uygulanmıştır.
Çalışmaya göre her iki tip diş ipi kullanımında da dişeti iltihabı baskılanmıştır ve
etkinlikleri arasında anlamlı istatistiksel bir fark bulunmamıştır.

Kullanım kolaylığı, hastaların günlük olarak diş ipi kullanmalarını etkileyen en


önemli faktördür. Diş ipi kullanmayı birçok insan zor bulur. Diş fırçalamanın aksine,
diş ipinin nasıl kullanıldığını bilen hasta sayısı azdır. Bununla birlikte, diğer tüm
beceriler gibi, diş ipi kullanımı öğretilebilir ve uygun talimatlar verilen hastalar diş ipi
kullanımını arttıracaktır [71].

Diş ipinin kullanımı şu şekildedir: 45 cm uzunluğunda diş ipi kesilir ve büyük bir
kısmı orta parmağa dolanır. Diğer orta parmağa da diş temizlenirken ipin kullanılmış
olan kısmı dolanır. 2,5 cm boşluk bırakılacak şekilde ip gergin tutulur ve yumuşak
hareketlerle dişlerin arasına yerleştirilir. İp diş eti hizasına gelince dişe doğru
yaslanır, ‘C’ şekli verilir ve diş ile diş eti arasındaki boşluğa yerleştirilir. İp diş ile
temas edecek şekilde tutularak dişin yan yüzeyi boyunca aşağı ve yukarı doğru
kaydırılır. Sonra yan dişe yaslanır ve aynı hareketi tekrarlanır. Bu şekilde plak
parçalanır ve bakteriler uzaklaştırılır [72].

Resim 8: Diş ipi kullanımı

30
5.1.2.3. Woodstick

İnsanlığın en eski alışkanlıklarından birisi dişler arası bölgenin temizlenmesidir.


Kürdan bu amaca hizmet eden en eski araçlardan biridir. Silas Noble ve J.P. Cooley
1872 yılında ilk kürdanın patentini almıştır.

Woodsticklerin tabanları üçgen formda gingival sınırla iyi bir temas oluşturabilecek
şekilde üretilmektedir. Üçgen, yuvarlak ve dikdörtgen formda Woodstickler
mevcuttur. Üçgen formdaki woodsticklerin plak temizliğinde diğerlerine kıyasla daha
etkili oldukları gözlemlenmiştir. Bunun sebebi interproksimal alana en iyi adapte olan
formdur [73].

Dişeti hasarını önüne geçmek için woodstickler genellikle yumuşak ahşap


malzemeden üretilirler. Konik formda olması woodstickin interdental alana göre
açılanmasını sağlar hatta lingual yerleşimli interdental yüzeylerin temizlenmesine
olanak sağlar. Diş ipinin aksine diş kökünün konkav yüzeylerinde kullanılabilir.
Hastalar çoğunlukla interdental plak temizliği için woodstick kullanmayı tercih
ederler. Woodstickler kullanımı oldukça kolaydır bu onlara önemli bir avantaj sağlar.
Ayna gibi özel gereçlere ihtiyaç olmadan gün içinde herhangi bir yerde
kullanılabilirler. Woodstickler kullanıldığı dişlerin interproksimal yüzeylerinin orta
kısmında etkili bir temizleme kapasitesine sahip olmalarına rağmen interproksimal
yüzeylerin lingual tarafında etkileri azalmaktadır.

Sağlıklı dişlerde woodstickler dişeti sınırını bastırırlar. Bu diş yüzeyinin 2-3 mm


subgingivaline kadar temizlenebilmesine olanak tanır ve fakat uzun süreli
kullanımında papillanın kalıcı olarak kaybı gözlenebilir ki bu durum ön bölgede ciddi
estetik sorunlara sebep olabilir. Periodontal hastalığın sekonder önlenmesinde
interdental boşlukları olan hastalara woodstick önerilebilir [42].

31
Resim 9: Woodstick kullanımı [19]

5.1.3. Ağız Duşu

Ağız duşları diş hekimi kliniklerindeki spreylerin benzeri aletlerdir. Bunlar diş
yüzeyine sürekli veya kesik kesik aralıklarla su püskürterek hastanın diş fırçası veya
diş ipiyle uzaklaştıramadığı plağı ortamdan uzaklaştırırlar. Özellikle dişler arası
bölgede yapılmış olan restorasyonların altında kalan plağın bu yöntemle
uzaklaştırılması hastaya büyük kolaylık sağlar. Diş fırçasının kullanımına önemli
destek oluştururlar.

Kullanım sırasında basıncın iyi


ayarlanması gerekirken püskürtülen suyun
dişeti oluğu içine itilmemesi gerekir. Aksi
takdirde, o bölgede akut dişeti
rahatsızlıklarına yol açabilmektedir.
Özellikle sabit köprüleri veya implantları
olan bireylerde ağız duşu ağız hijyeni
düzeyini üst seviyeye çıkarmakta çok
yararlıdır [1,2].
Resim 10: Ağız duşu

İrrigasyon gereçleri suyla veya dezenfektan içeren çözeltilerle kullanılabilir.


Flemming ve ark. tarafından yapılan çalışmada düzenli oral hijyene su irrigasyonunun
ilave edilmesinin 6 aylık sürede dokunmaya bağlı kanamayı %50 azalttığı
gözlenmiştir. Ağız duşunda suboptimum konsantrasyonda (örneğin %0.06)
klorheksidin kullanımı plak inhibisyonunu geliştirmiştir ve antiinflamatuar etkiye
sahiptir.

32
Subgingival alanda ve periodontal cepte sıradan uygulama uçlarına sahip pulsatif
irrigatörlerin başarısı sınırlıdır. Özel şekilde tasarlanmış uçlarla titreşimli sıvı akışı cep
alanlarında daha derine nüfuz edebilir [42].

5.1.4 Dil Temizleyiciler

Düzenli dil temizliği eski zamanlardan beri özellikle Afrika, Arap ülkeleri, Hindistan
ve Güney Amerika'nın yerli nüfusu tarafından kullanılmaktadır.

Papiller yapısı ve oluklar bulundurması sebebiyle dil sırtı çok sayıda mikroorganizma
barındırır [74]. Dilin bakteri ve gıda artıklarının birikmesine izin veren bir rezervuar
gibi davrandığı belirtilmektedir. Dil, bakterilerin ağız boşluğunun diğer bölümlerine
yayılmasına neden olabiliir. Bu sebeple, diş fırçalama ve diş ipi kullanımına ilaveten
günlük ağız hijyeninin bir parçası olarak dilin fırçalanması gerekir [43].

Resim 21: Dil temizleyici kullanımı [42]

Dil fırçalama, olası patojenik bakteri rezervuarlarını azaltmak amacıyla periodontitis


tedavisinde “tam ağız dezenfeksiyonu” yaklaşımının bir bileşeni olarak da
savunulmuştur [19].

Ticari olarak satılan birçok dil temizleyicisi bulunmaktadır. Modern dil temizleyici
plastik şeritlerden meydana gelmektedir. Şeritlerin kenarları dilin üst yüzeyine
bastırılarak çekilecek şekilde elde tutulur ve bükülürler. Dil temizliğinde en kolay
yöntem fırçalamadır fakat öğürme refleksi kontrol altına alınmalıdır [42].

33
Resim 12: Dilin temizlenmesi ve dil temizleme apareyleri (Rateitschak, 2004)

5.2. Kimyasal Plak Kontrolü

Plağın tutunmasını engellemek, tutunmuş plağı uzaklaştırmak ve etkisiz hale


getirmek amaçlarına yönelik olarak kullanılan kimyasal ajanlarla yapılan plak
kontrolüdür.

Mekanik plak kontrolünde kullanılan ağız bakım gereçlerinin, biyofilm ve diş eti
iltihabı kontrolünde etkinlikleri kanıtlanmış olsa da farklı çalışmalar [42, 75] ve
sistematik incelemeler [42, 48] periodontal hastalıkların başlamasının önlenmesinde
tek başına mekanik kontrolün yeterli olmadığını göstermiştir:
• Beals ve ark. bireylerin ortalama diş fırçalama süresinin 37 saniyeden az olduğunu
söylemiştir. İdeal diş fırçalama süresi en az 2 dkdır. (Beals ve ark. 2000).
• İnterdental temizleme araçlarını günlük olarak kullananların oranı % 10’dan azdır.
(Ronis ve ark. 1994); her gün düzenli olarak diş ipi kullananların oranı % 2-10
arasındadır. (Lang ve ark. 1995; Stewart ve ark. 1997; MacGregor ve ark. 1998).
• Ağız hijyeni alışkanlıkları konusunda eğitilen hastalar bile zaman içinde başlangıç
plak düzeylerine dönme eğilimindedir (Stewart ve ark. 1997).
• Dil dorsumu, yanak mukoza yüzeyleri veya tonsiller gibi bölgelerin temizliği
konusunda yeterli talimatın bulunmaması nedeniyle dental plak dışındaki oral
biyofilmlerin kontrolü mekanik olarak yeteri kadar sağlanamaz [19].

34
Ek olarak, oral veya periodontal cerrahi sonrasında, intermaksiller fiksasyon yapılmış
hastalarda, akut mukozal veya diş eti enfeksiyonları gibi ağrılı durumlarda; zihinsel
veya fiziksel engelli hastalarda vb. yeterli mekanik temizlik sağlanamaz [76].

Bu sebeplerden dolayı kimyasal ürünlerin kullanımı, mekanik plak kontrolü


yöntemlerine yardımcı olmalıdır. Çünkü tek başına kimyasal ajanlar, plağı kaldırmada
yetersiz olacaktır.

5.2.1. Ajanların Sınıflandırılması ve Terminolojisi

Supragingival plak kontrolünde kullanılan maddelerin çoğu ‘ağız hijyeni’ ürünleri


içinde bulunmaktadır ve direkt ‘reçetesiz satılan ürün’ olarak veya bir diş hekiminin
ya da doktorun önerisiyle genel olarak halka sunulmaktadır. Üreticiler ve yayınlanan
literatürler bu kimyasal ajanların etkilerini tanımlayabilmek adına çeşitli terimler
kullanmışlardır. Bu terimler karışıklığa neden olabilmektedir. 1996’da Avrupa
Periodontoloji Workshop’unda kimyasal supragingival plak kontrolünde uygulanan
ajanların tanımlamaları belirtilmiştir:

• Antiplak ajanlar: Gingivitis veya diş çürüğünü önleyebilecek yeterli etkiye sahip
olan kimyasallardır.
• Antimikrobiyal ajanlar: İn vivo olarak plağa karşı etkinlikleri kanıtlanmamış
fakat in vitro olarak bakteriyostatik ya da bakterisid etkileri olan kimyasallardır.
• Antigingivitis ajanları: Gingival enflamasyonu, bakteri plağını etkilemeden
azaltan kimyasallardır
• Plak azaltıcı/inhibe edici ajanlar: Plak miktarını azalttığı ve kalitesini etkilediği
gösterilen kimyasallar, gingivitis ve/veya diş çürüğünü etkilemeye yeterli
olabilen ya da olamayanlardır. [43].

5.2.2. Kimyasal Plak Kontrolü Mekanizması

Kimyasal plak kontrolü, mikroorganizma sayısının azaltılması veya biyofilmin


canlılığın değiştirilmesi gibi farklı etki mekanizmalar ile sağlanabilir: (FDI
Komisyonu 2002b) (Resim 13)

35
(a) Bakteriyel adezyonu önleyerek
(b) Bakteri büyümesini ve/veya koagregasyonunu önleyerek
(c) Var olan biyofilmi elimine ederek
(d) Biyofilmin patojenitesini değiştirerek.

Resim 13- Kimyasal ajanların etki mekanizması [19]

5.2.3. Kimyasal Plak Kontrolü Sağlanmasında Kullanılan Ürünler ve Aktif


Ajanlar

5.2.3.1. Kimyasal Plak Kontrolü Sağlanmasında Kullanılan Ürünler

Kimyasal plak kontrolü sağlanmasında birçok ürün kullanılır ve bu ürünler plak


kontrolünde oldukça etkili olan aktif ajanları barındırırlar. Bunlar;
• Diş Macunu
• Ağız gargaraları
• Jel
• Sakız
• Pastil
• Sprey
• Vernik
• İrrigatör

36
5.2.3.1.1. Diş Macunu

Diş macunu, oral hiyenin ve dişlerin estetiğinin sürdürülmesi için gerekli olan ajanları
içeren, diş fırçasıyla birlikte kullanılan macun veya jel formunda bir üründür. İçindeki
aktif bileşenler (çoğunlukla flour), plak eliminasyonunu sağlar, diş çürükleri ve
periodontal hastalıklarını önler ve halitozisi suprese ederek oral hijyeni sağlar [77].

Bilinen ilk diş macununu MÖ. 5000 yıllarında Mısırlılar kullanmıştır. Ardından
Yunan ve Romalılar çeşitli aşındırıcılar ekleyerek tarifi geliştirmişlerdir [78]. İlk
modern diş macunu 1892 yılında Dr. Washington Sheffielf tarafından geliştirilmiş
olup, 1850li yıllarda Crème Dentifrice adlı diş macunu piyasaya sunulmuştur. 19.
Yüzyılın sonlarındaysa günümüz diş macunu tüplerine benzer tüpte Colgate ile seri
üretime geçilmiştir [79].

De la Rosa ve ark. [54] tarafından yapılan çalışmalarda suyla fırçalamanın aksine diş
macunu ile fırçaladıktan sonra plak büyümesinde azalma olduğu gösterilmiştir. Sadece
suyla fırçalama yapıldığında %59 oranında plak oluşumu önlenirken, diş macunu ile
fırçalamada %67 oranında önlendiği görülmüştür. Bunun aksine Gallagher ve
arkadaşları (2009) yaptıkları çalışmada 1.5 gram diş macunu ile 1 dk fırçalamanın
hiçbir etkisi olmadığını bulmuşlardır. Paraskevas ve arkadaşları [80] yaptıkları çapraz
çalışmada üç farklı silika bazlı diş macununun 40 denek arasında aşındırıcılık farkının
(RDA 80 ve 200) plak çıkarılmasında rol oynamadığını göstermiştir. Plak
çıkarılmasında asıl faktörün diş macunu olmadığını, diş fırçasıyla sağlanan mekanik
temizliğin daha önemli olduğu söylemişlerdir [80].

Bu araştırmalar ADA (2001) tarafından plağın çıkarılmasının aşındırıcılar ile


minimal düzeyde ilişkili olduğunu kabul eden bir raporla desteklenmektedir.
Gallagher ve arkadaşlarına göre (2009) diş macunu ile diş fırçalama sırasında plak
çıkarmanın etkinliği, diş macunu aşındırıcılarından ziyade, esasen fırça liflerine
erişimin bir fonksiyonu gibi görünmektedir. Bu araştırmaların yanı sıra içeriğindeki

37
aktif bileşenler sayesinde yıllar boyunca antiplak özellikleri nedeniyle kullanılmaya
devam edilmektedir.

5.2.3.1.1.1. Diş Macunlarının İçeriği

Diş macununu çok sayıda yapıtaşı oluşturmaktadır ve her birinin ürünün


uyumluluğunu ve stabilitesini etkileme rolü bulunmaktadır.

Diş Macunlarının İçerdiği Elemanlar ve Konsantrasyonları

Aşındırıcılar.......................................................%20-45
Nemlendiriciler..................................................%20-40
Bağlayıcılar............................................................%1-2
Köpürtücüler..........................................................%1-2
Tatlandırıcılar.........................................................%1-2
Koruyucular....................................................%0.05-0.5
Su..........................................................................%2-35
Diğer Katkı Maddeleri ve Terapötik Ajanlar.......%0.4-1

5.2.3.1.1.1.1. Aşındırıcılar

Fırçalama esnasında diş üzerinde biriken pigmente olmuş veya olmamış pelikılı
uzaklaştırır, dişin doğal renginde görünümünü sürdürürler. Diş macunlarındaki bu
aşındırıcılar partikül büyüklüğü ve bileşimi, diş yapısında bir aşınmaya neden olmadan
bakteri plağının uzaklaşmasını sağlamalıdır.

Macunlarda %40-60 oranında bulunur. Aşındırıcı maddelerin aşırı kullanımı


sonucunda dişlerde hassasiyet görülebilir.

Bu amaçla kalsiyum karbonat (CaCO3), kalsiyum pirofosfat (Ca2P2O7), dikalsiyum


fosfat(CaHPO4), Alimünyum silikat, Sodyum bikarbonat, Zirkonyum silikat, Sodyum
klorür(NaCl), Koloidal silis kullanılır [43].

Toplumun büyük bir bölümü dişlerdeki lekelenmelere karşı aşındırıcı özelliği yüksek
diş macunu isteseler de parlatma yapan ama en az aşındırıcı içeren ürünler tercih

38
edilmelidir [81].

5.2.3.1.1.1.2. Nemlendiriciler

Diş macunu bulunan tüp açıldıktan sonra su kaybını ve havayla karşılaştığında


sertleşmeyi önlemek için nemlendiriciler kullanılır. Abrazivlerin diş macunu içinde
çökelmesini de engelleyebilirler. Nemlendirici olarak kullanılan maddeler gliserin,
sorbitol, mannitol ve propilen glikoldür [42].

Bu nemlendiriciler toksik değildir. Ama varlıklarında küf veya bakterilerin üremesi


söz konusu olabilir. Bu sebeple yapıya koruyucuların eklenmesi gerekir. Nemlen-
diriciler diş macununun yoğunluğunu da temin ederler. Ama varlıklarına rağmen diş
macununda katılaşma olabilir. Bunun önüne geçebilmek için inceltici ve bağlayıcı
ajanların eklenmesine ihtiyaç duyulmuştur. Yüksek konsantrasyonda (>%40),
nemlendiriciler ayrıca koruyucu olarak fonksiyon görürler [82].

5.2.3.1.1.1.3. Bağlayıcılar

Diş macununa kıvamını veren maddeler hidrofilik kolloidlerdir. Diş macununun


akışkanlığını primer olarak Bağlayıcılar etkiler. Ayrıca viskozitesini arttırırken
abrazivlerin çökelmesini engeller. Diş macunu formülasyonunu stabil tutarlar.
Macunların homojenliğini korumasına yardım ederler.

Bağlayıcılar; ksantum sakızı, kolloidler (sodyum aljinat) ve sentetik selülozlardır


(metil selüloz, karboksil selüloz) [83].

5.2.3.1.1.1.4. Köpürtücüler

Köpürerek temizliğe yardım eden ve yüzey gerilimini düşüren katkı maddeleridir.


Sodyum alkali sülfatasetat, Sodyum lauril sülfat ve sodium N-lauril sarkasitane
kullanılan köpürtücülerdir. Bu maddeler hem antimikrobiyal hem de plak oluşumunu
önleme özelliğine sahiptir [42].

39
5.2.3.1.1.1.5. Tatlandırıcılar ve Koku Verici Ajanlar

Diş macununun kokusu ve tadı toplum tarafından kabul görmesinde önemli bir
özelliktir. Tatlandırıcılar diş macunundaki diğer maddelerle uyumlu olmalı ve işleme,
üretim, paketleme ve depolama süresince değişmeden kalmalıdır. Sakkarin, ksilitol ve
sorbitol en çok kullanılan tatlandırıcılardır [83].

5.2.3.1.1.1.6. Koruyucular

Diklorofen, Sodyum benzoat, formaldehit, benzoalar ve paraben diş macunu içine


katılan koruyuculardır. Üretim sırasında diş macununun içerisine sızabilecek
mikroorganizmaların önlenmesi amacıyla kullanılır [59]. Macun nemlendiricilerinin
büyük bölümü ve organik bağlayıcıların bir kısmı mantar, küf ve mikroorganizmaların
ataklarına karşı duyarlıdır. Bunlar diş macunlarındaki koruyucular sayesinde giderilir
[83].

5.2.3.1.1.1.7. Etken Maddeler

Diş macunları, ağız sağlığının temininde faydalanılabilecek en uygun araçtır.


Yapısına pek çok farklı terapötik ajan eklenebilir. Bu ajanlar şu şekilde
sınıflandırılabilir:

Antitartar ajanlar: Pirofosfat, gantrez, difosfonatlar ve çinko tuzları antitartar


ajanlardır.
Çürük önleyici ajanlar: Soyum florür (NaF), sodyumfluorofosfat (SMFP),
aminfluorür (NH4F), kalay fluorür (SnF2) ve potasyum fluorür (KF)
kullanılmıştır.
Beyazlatıcı ajanlar: Lekeleri çıkaran proteolitik enzimleri taşırlar. Bunlardan
bazılarının pelikılı da ortadan kaldırdığı iddia edilir. Beyazlatma ajanı olarak
oksijen serbestleyen maddeler kullanılır. Kalsiyum peroksit, hidrojen peroksit,
ftalimid-perokso-karpronik asit bu maddelere örnek verilebilir.
Duyarlılık gidericiler: Dentril, Hidroksil apatit kristalleri, fluorürler,
klorürler, alüminyum tuzları, stronsiyumbikarbonat, paraform (formaldehit),

40
oksalat tuzları (potasyum oksalat, fenik oksalat), sodyumklorit ve potasyum
nitrat bu amaçla kullanılan ajanlardır.
Antiplak ajanlar: Bu maddeler kombinasyon şeklinde kullanılabilirler.
Bağlantı çözücü polimerler, bisbiguanidler (klorheksidin), bitkisel alkoloidler
(sanguinarin), metal tuzları (çinko sitrat, çinko klorür, kalay fluorid), fenol
bileşikleri (triklosan, timol), enzimler (dekstranazlar, oksidazlar) antiplak
ajanlardır. Bu maddelerin çoğu aynı zamanda antimikrobiyal etkilidir ve ağız
dokularına tutunabilme özellikleri vardır [42, 59].

5.2.3.1.2. Ağız Gargaraları

Ağız gargaraları günümüzde her geçen gün değişen içerik ve kullanım alanlarıyla
piyasaya sürülmektedir. Antiplak ve antibakteriyel etkileri, çürük oluşumunu
engellemeye destek olmaları, ağız kokusunu ortadan kaldırmaları, periodontal
hastalıkları önlemeleri ve daha bir çok özellikleriyle ağız gargaraları günümüzde çok
farklı bir boyutta ele alınmalıdır [84].

Ağız gargaraları hoş kokulu, ferahlatıcı veya antiseptik etkisi olan non-steril sulu
solüsyonlar olarak tanımlanabilir. Gargaralar oral bakteri sayısını azaltmak, yiyecek
artıklarını uzaklaştırmak, kötü nefesi geçici olarak ortadan kaldırmak ve hoş bir tad
bırakmak için tasarlanmıştır. Ağız gargaraları, kozmetik, terapötik ya da her ikisinin
kombinasyonları şeklindedir. Kozmetik ağız gargaraları daha çok ticari ürünler olup
fırçalama öncesi veya sonrası oral debrisi ortadan kaldırmaya, kötü nefes kokusunu
baskılamaya, bakteri miktarını azaltmaya, ağızda güzel bir tat bırakmaya ve ağız
içindeki küçük enfeksiyonların tedavisinde yardımcı olur. Terapötik gargaralar ise
kozmetik ürünlerin faydalarının yanısıra fluorid veya klorheksidin gibi aktif
maddelerle ağız ve diş sağlığına yardımcı olur. Antiplak gargaraların diş fırçalama gibi
geleneksel mekanik temizlikle kombine kullanıldığında gingivitisi azalttığı ve önlediği
gösterilmiştir [85].

Ağız gargaralarının uzun süreli kullanımının gingival sağlığa faydaları ile ilgili çok
az veri bulunmaktadır. Çocukların alkol içeren ağız gargaralarını kullanmalarının
toksisiteye neden olduğu belirtilmiştir. Gargaralarda alkol oranı genellikle %10’ dan
az olmaktadır, bazı üreticiler ise alkol içermeyen ağız gargaraları üretmektedirler [43,

41
86].

5.2.3.2. Kimyasal Plak Kontrolünde Kullanılan Aktif Ajanlar

5.2.3.2.1. Antibiyotikler

Antibiyotikler iki mekanizma ile ayrı ayrı ya da kombine olarak plak formasyonunu
inhibe edebilmektedir. Birincisi bakteriyel proliferasyonun inhibe edilmesidir. Bu plak
inhibitör etki bakteriyostatik türde olup elde edilen sonuç bakterilerin çoğalmaması ve
primer plak oluşturan bakteriler üzerine ilave bakteri tutunmasına olanak
tanınmamasıdır. İkinci bakterisid olup antimikrobiyal ajan diş yüzeyine tutunan tüm
organizmaları yok eder.

Büyük ölçüde biyofilmler antimikrobiyal maddelerin total bakterisidal etkilerine


oldukça dirençlidirler ve günümüze kadar her uygulamadan sonra diş yüzeyini etkili
şekilde sterilize eden herhangi bir ajan keşfedilmemiştir [43].

Tablo 3: Antiplak ajan olarak yararlanılan antibiyotikler [88]

5.2.3.2.2. Enzimler

Enzimler; teorik olarak plağın intermikrobyial matriksini ve böylece bakteriyel


kolonizasyon ağını bozabilecek yetenektedirler. Nitekim Dextranase ile olgun plağın
yapısının bozulduğu [34] ve sukroz içeren hayvan dişetine bu enzimin ilavesinin plak

42
ve çürük oluşumunu önlediği İn vitro ve in vivo çalışmalarla gösterilmiştir [8, 47].
Ancak insanlar üzerinde gerçekleştirilen bazı araştırmalar, dextranasın bakteri plağı
inhibisyonundaki rolünün çok az [68] veya hiç olmadığını [88] ortaya koymuştu.

Pankreatin, viokase, musinase, hyaluronidase gibi enzimlerin plak ve gingivitis


üzerindeki etkileri nin incelendiği araştırmalarda bu enzimlerin hiçbirinin kendi
aktivasyonlarını yitirinceye kadar geçen süre de, klinik olarak yeterli düzeyde etkili
olmadığı belirtilmektedir [89, 90, 91].

Genel olarak enzimleri, dental plağı bozan enzimler (dekstranaz, mutanaz, proteaz
ve lipaz) ve konak savunmasını arttıran enzimler (glikoz oksidaz, amiloglukosidaz
olarak ayırabiliriz (Tablo 4) [19].

Tablo 4: Antiplak enzimler [88]

5.2.3.2.3. Flouridler

Diş hekimliğinde kullanılan flouridlerin çürük önleyici ve azaltıcı etkisi klinik


olarak kanıtlanmıştır. Flouridlerin çeşitli çürük önleyici etki mekanizmaları vardır.
Diş gelişimi esnasında florapatit oluşumu ile diş minesinin direncini arttırır. Plak ve
tükürükteki varlığı diş yüzeyinde remineralizasyon sağlar.

Antimikrobiyal özellikliği düşük pH’ da bakteri hücresine girerek glikolizde rol


oynayan enolazı inhibe ederek plaktaki asit yapımını azaltmasıdır.

Florürlü maddeler anyonik maddelerdir. Flor bileşikleri; sodyum florür, kalay florür,

43
amonyum florür, asitlenmiş sodyum florür ve aminflorürdür. Bakteri membranına
+
penetre olmaları pozitif yüklü proton H ile ilişkilidir. Florürlü bileşiklerin macun
formu yanında jel ve vernik formu da vardır [19].

Epidimiyolojik araştırmalarda, içme suyunda yüksek fluorid içeren bölgelerdeki


geniş halk kesimlerinde dental birikintilerin ve çürüğün daha az olduğu saptanmıştır
(26). Fluorid, yüzey enerjisini zayıflatmak sureti ile hidroksiapatit'in protein
absorbsiyon yeteneğini azaltmakta ve plak formasyonunun geciktirmektedir [45].

Çeşitli çalışmalarla, fluoridin bakteriyal çoğalmayı inhibe ettiği ve topikal


uygulanmasının plak oluşum mekanizmasını engellediği gösterilmiştir [92,93].

Stannous flouridin de plak formasyonunun inhibisyonunda önemli rol oynadığı


saptanmış olup [16,37] özellikle %1,64'lük stannous fluoridin periodontal cepteki
periodontopatojen mikroorganizma sayısında istatistiksel anlamlılıkta azalmaya neden
olduğu bildirilmiştir [36] Stanöz floride uygulanan subgingival irrigasyonun, mekanik
plak kontrolüyle ulaşılmayan bölgelerdeki bazı mikroorganizma ların
eliminasyonunda oldukça başarılı bulunduğu ileri sürülmüştür [91, 94, 95].

5.2.3.2.4. Sanguinarin

Katyonik maddedir ve doğal bir bitki ekstersidir. Hem ağız gargarası hem diş
macunu formunda satılmaktadır. Amerika ve Kanada’da yetişen Sanguinaria
canadensis bitkiden elde edilen bir alkoloiddir. Çinko eklenmesi antiplak özelliğini
arttırmıştır. Bazı hastalarda yanma yakınması dışında boyama, diş taşı oluşumu ya da
tat duyusunda bozukluk gibi yoktur [19].

5.2.3.2.5. Dört Değerli Amonyum Bileşikleri

Katyonik madde olan 4 değerli amonyum bileşikleri de gargara olarak


kullanılmaktadır. Bunlar da kuvvtli pozitif yüklü olduklarından ağız dokularına
bağlanma eğilimindedirler; ilk bağlanma kuvvetli olmasına karşın klorheksidine göre
çok hızlı salınırlar. Böylece hızla etkisiz olurlar [43]. Benzalkonyum klorit ve özellikle
setilpiridinyum klorit bu antiseptik ailesinde en çok araştırılanlardır. Plak

44
akümülasyonunu %14 ile %35 arasında azalttığı yolunda kısa süreli klinik çalışmalar
sergilenmiştir [7, 74]. Bu grup üyelerinin orta derecede bir plak inhibisyonu
sağlamalarına rağmen aynı oranda gingivitisi önleyemedikleri bildirilmiş, bu da
antibakteriel etkisinin düşük konsantrasyonlardaki yetersizliğine bağlanmıştır.
Setilpiridinyum kloritin etkisi çalkalama sıklığını günde dört defaya çıkarıldığında iki
kat artmaktadır, fakat bu dişlerin renkleşmesi gibi yan etkileri arttırmaktadır [19].

5.2.3.2.6. Fenol Benzeri Maddeler

Noniyonik maddelerdir. Bunlardan birisi fenolle ilişkili esansiyel yağlar, timol ve


ökaliptol kombinasyonu olan Listerine’dir, diğeri ise Triklosan’dır. Fenollü maddeler
cerrahi antisepsi için karboksil formunda 1865’de Joseph Lister tarafından
uygulandığından beri kullanılmaktadır.

Listerine, %26.9 hidroalkollik taşıyıcı içinde mentol ve metilsalisilat ile birlikte


fenolle ilişkili esansiyel yağların bir kombinasyonudur [19]. ADA tarafından
onaylanan ilk antiplak ve antigingivitis gargaradır [85]. Ağız boşluğunda kandidiyaz
kontrolü için de kullanılmaktadır [19]. Esansiyel yağlar, bakteriyel enzimleri inhibe
ederek ve endotoksin miktarını azaltma yoluyla plak patojenitesini düşürerek plak
seviyelerini azaltabilir [96, 97]. Listerine ile en az 30 saniye gargara yapmanın ağız
içinde viral kontaminasyonu da önlediği belirtilmektedir [64]. Aynı zamanda küretaj
öncesi Listerine ile subgingival yıkama yapılırsa bakteriyemi ile ilişkili aerop ve
anaerop bakterileri büyük ölçüde zalttığı saptanmıştır. Ancak yüksek alkol içeriği
nedeniyle hiposalivasyonu olanlara önerilmez.

7-60 gün süreli çeşitli klinik çalışmalarda, Listerine'in plak akümülasyonunu inhibe
ettiği gösterilmiştir [8].

Lamster [37], 6 ay süreli klinik çalışmasında günde 2 kez Listerine gargarasıyla


placebo grubuna oranla plakta %22,2 gingivitisde ise %28.2'lik düşüş bildirmiş, De
Paola ve arkadaşları [33], % 5 alkol içeren suyu kontrol grubu olarak kullandıkları ve
Listerine test eden çalışmalarında plak ve gingivitis skorlarındaki düşüşü % 34 olarak
rapor etmişlerdir.

45
Gordon ve arkadaşları ile [59] Fine ve arkadaşları [34] tarafından gerçekleştirilen
diğer çalışmalarda anılan ajanın plak toxisitesi üzerine olan etkileri araştırılmış ve
sırasıyla Listerine’in plak toksik aktivitesini %50 ve %80 oranında azalttığı
bildirilmiştir.

Ayrıca son yıllarda çoğu fenol bileşiklerinin antienflamatuar özellikleriyle


Prostaglandin inhibisyonu etkilerinden de bahsedilmekte, lökosit aktivitesinde olumlu
tesirleri olduğu da öne sürülmektedir [8].

5.2.3.2.7. Bisbiguanidler

5.2.3.2.7.1. Klorheksidin

Bisbiguanid grubu denince akla gelen en popüler madde klorheksidindir. Asetat,


diglukonat ve hidroklorit tuzları olmak üzere üç formu olan klorheksidin katyonik bir
ajandır [43]. Günümüze dek antiseptik ve antibakteriyel ajanlar arasından en çok
klorheksidin diglukonat kullanılmaktadır. Günde iki kez %0.2’lik klorheksidin
diglukonat ile gargara yapmanın, plak formasyonunu ve gingivitisi önlediğini gösteren
çalışmalar vardır [98].

Klorheksidin, 1954’ te deri yaralarında kullanılan bir antiseptik olarak piyasaya


sürülmüş; daha sonra ilaçlarda, cerrahi öncesi deri temizliğinde ve kadın hastalıkları
kullanılmıştır. Diş hekimliğinde kullanımı, başlangıçta ağız bölgesinin
uygulamalardan önce dezenfeksiyonu için ve endodontide olmuştur. Klorheksidinin
katyonik yapısı deri, mukoza ve sindirim kanalından adsorbsiyonunu minimize
etmektedir [43].

Klorheksidin ağız boşluğundaki negatif yüklü yüzeyler ile reaksiyona girer ve


dikatyonik karakterdeki moleküllere bağlanır. Mutans streptokokların sayısını
azaltmakta, plağın formasyonunu ve büyümesini engellemektedir. Düşük
konsantrasyonlarda sitoplazma membranın disorganizasyonuna neden olur ve
bakteriyi bakteriyi ilaca geçirgen kılar. Böylece önemli metabolik olaylar inhibe olur.
Yoğun konsantrasyonlarda ise sitoplazma içeriklerini koagüle eder [99]. Klorheksidin

46
bir defa adsorbe olduğunda 12 saati geçen bakteriyostatik etki göstermektedir [43].
Gram pozitif mikroorganizmalar klorheksidine gram negatif mikroorganizmalara göre
daha duyarlıdır [97].

Klorheksidini diğer antiseptiklerden ayıran en önemli özelliği, ağız boşluğundaki


yüzeylere kuvvetlice bağlanması ve yavaş salınımla etkisini sürdürmesidir. Bu şekilde
antiseptik etkinliği artmaktadır [100]. Kullanımında dikkat edilmesi gereken en önemli
husus diş fırçalama ile klorheksidin gargara arasında en az 30 dk aralık bırakılmalıdır.
Çünkü genellikle diş macunlarında bulunan sodyum lauril sülfat ya da anyonik
florürler, katyonik klorheksidini inaktive eder. Diş macunu sonrasında kullanılan
klorheksidin solüsyonlarının etkinliğinde azalma saptanmıştır [59, 100]. Ağız
gargarası olarak oral kullanımında, klorheksidinin çeşitli lokal yan etkileri olduğu
belirtilmiştir. Bunlar; diş ve dil üzerinde kahverengi boyanmalar meydana gelmesi,
yapay dişlerde ve kompozit restorasyonlarda renkleşmeler, mukoza kuruluğu ve
mukozada hassaslaşma, tat alma hassasiyetinde geçici değişiklikler, supragingival diş
taşı oluşumunun artması (Bu yan etki genellikle %0.2 konsantrasyonu ve 3 haftadan
uzun süreli kullanım ile ilişkilidir.) ve tıkanmaya bağlı olarak parotiste şişmedir. Bu
nedenle terapötik olarak adlandırılabilecek bu ajanın tek seferde birkaç hafta süre ile
kullanılabileceği önerilmiştir.

Klorheksidin ağız gargaralarının yanı sıra jel, sprey, diş macunu, vernik ve
sakızların içeriğine de eklenmektedir. Fakat en çok klorheksidin içeren ağız
gargaraları önerilmektedir [43].

5.2.3.2.8. Bispiridinler

Bu gruptan Octenidin'in kimyasal plak kontrolü amacıyla test edildiği çalışmalarda,


% 0,11 'lik konsantrasyondaki solüsyonun günde 2-3 kez olmak üzere 21 gün
kullanımının plak skorlarını dü şürdüğü bildirilmiştir [68].

Henüz, üzerinde çok yoğun çalışılmamış olan bu grupla ilgili araştırmalara ihtiyaç
vardır.

47
5.2.3.2.9. Tuzlar

Bazı metal iyonlarının bakterilerin asit üretimini engellediği eskiden beri


bilinmektedir. Bu nedenle özellikle çinko, kalay ve bakırın bakteri plağı üzerindeki
etkilerini inceleyen çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Baloş ve arkadaşlarının bir
çalışmasında [101], Kalay Florür, Sodyum Florür ve CHx'in salya Ph'sına etkileri
araştırılmış ve 3 maddenin de tükrük PH'sında değişikliklere neden olduğu iz
lenmiştir.

Yine Baloş ve arkadaşlarının [101] bir başka çalışmasında aynı bileşimlerin oral
gargara formları test edilmiş, plak eliminasyonunda Sodyum ve Kalay Florürün
etkisiz kaldığı sonucuna varılmıştır.

Waerhaug ve arkadaşları [102], bakır sülaftın çok düşük kon santrasyondaki (%


0,035) gargara formunun plak ve gingivitisi azalttığını rapor etmişlerdir.

Bu arada gerek kalay florür, gerekse de sodyum florürün değişik


konsantrasyonlarından değişik sonuçlar elde edildiğine dair verilerden
bahsedilmektedir [103].

Plak inhibisyonu amacıyla metal iyonları içeren gargaraların kullanılmasında


istenmeyen bir durumda, bu ajanların dişler üze rinde CHx'e benzeyen boyamalara
neden olduğudur.

Özetle, genel olarak gözden geçirildiğinde, ağır metal iyonları içeren preparatlar
ümit verici görülmemektedir [87].

6. Ağız Bakım Ürünlerinin Toplumdaki Yeri

Ağız hijyenine ülkemizde yeterli önem verilmemektedir. Yapılan araştırmalar ve


istatistikler ağız hijyenini sağlamak için gerekli ürünleri kullanan bireylerin sayısının
yetersizliğini göstermiştir. Dolayısıyla diş çürüğü ve periodontal hastalık prevelansı
hala istenilen düzeyde değildir.

48
Gökalp ve ark.’nın (2004) yapmış olduğu araştırmada 35-44 ve 65-74 yaş
gruplarından toplam 3176 kişi muayene edilmiş, aynı zamanda ağız hijyeni
alışkanlıklarıyla alakalı anket formu uygulanmıştır. Bu araştırmada, erişkin ve
yaşlılarda ağız-diş sağlığı düzeyini belirlemek amaçlanmıştır [104].

Erişkin yaşta %15,9 olan diş fırçası olmama yüzdesi, yaşlı grupta %39,2’ye
çıkmaktadır. Diş fırçası olanların yalnızca %22,2-%34,7’si dişlerini günde 2-3 kez
fırçalamaktadırlar. Diş hekimine gitme durumu incelendiğinde, her iki yaşta da diş
hekimine hiç gitmemiş olanların yüzdesinin yaklaşık aynı olduğu görülmektedir.
Yardımcı temizlik malzemesi kullanan kişi sayısının her iki yaş grubunda da oldukça
düşük olduğu görülmüştür. Gargara kullanımı (%42,7) ve kürdan (%30,7) en sık
kullanılan malzemelerdir. %6 misvak kullanımı vardır [105]. (Tablo 5)

Tablo 5: Araştırma kapsamında muayene edilen kişilerin indeks yaşa ağız hiyeni ve diş hekimine
gitme alışkanlıklarına göre dağılımı(Türkiye,2004) [105]

49
Bir başka çalışma ise İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'ne başvuran ve
tedavi edilmekte olan hastaların, ara yüz temizliği düzeyinin araştırılması üzerine
yapılmıştır. (Gömeç ve ark., 2010) Bu araştırma kapsamında 400 kişiye anket şeklinde
dişlerin ara yüzlerinin temizlenmesi hakkında sorular yöneltilmiştir. Hastalara diş
fırçası kullanımı yanı sıra diş ipi, ara yüz fırçası, ağız gargarası, kürdan ve ağız duşu
kullanıp kullanmadığı soruları sorulmuştur [106].

Ankete katılan hastalardan elde edilen veriler, iki ayrı grup halinde değerlendirilmiş,
Birinci grupta, İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'ne gelen hastalardan
rastgele 200 kişi seçilerek bu kişilerle yapılan yüz yüze görüşme sonuçları anket
formlarına kaydedilmiştir. Bu grupta 108 kadın ve 92 erkek hasta bulunmaktadır.
İkinci hasta grubunda ise, Periodontoloji ve Ortodonti kliniklerine gelen, ağız hijyeni
eğitimi almış ve diş fırçası ile beraber yardımcı bir araç kullanan 200 hasta ile yapılan
yüz yüze görüşme sonucu anketler doldurulmuştur. Bu çalışmaya toplam 105 kadın ve
95 erkek hasta katılmıştır.

Ankete katılan her iki gruba ait hastaların diş fırçalama sıklığı Tablo 6'te
gösterilmektedir. İstatistiksel olarak değerlendirildiğinde Grup 1 ile Grup 2’deki diş
fırçalama alışkanlıkları arasında anlamlı bir fark bulunmaktadır. Grup 2’de Günde 2¬3
kez ve Günde 1 kez fırçalayanlar daha yüksek iken, Grup 1’de ise daha uzun periyotlar
ile fırçalama sıklıkları dikkat çekmektedir [106]. (Tablo 6)

Tablo 6: Ankete katılan hastaların diş fırçalama sıklığı

50
Grup 1'deki 108 kadın hastanın 51'i ve 92 erkek hastanın 34'ü toplam 85 hasta, diş
fırçasına ek olarak ağız hijyeni sağlanmasında yardımcı araç kullanmaktadır. Bu 85
hastadan ağız hijyeni sağlanmasında ilk tercih olarak 24'ü diş ipi, 5'i ara yüz fırçası,
30'u ağız gargarası, 26'sı kürdan kullanmakta olup, bu grupta ağız duşu kullanan kişiye
rastlanmamıştır. Grup 2'deki 200 hasta, ağız hijyeni sağlanmasında ilk tercih olarak 42
kişi diş ipi, 74 kişi ara yüz fırçası, 50 kişi ağız gargarası, 32 kişi kürdan ve 2 kişi de
ağız duşu kullanmaktadır (Tablo 7) [106].

Tablo 7: Ağız bakım ürünlerinin kullanım oranı

Ağız duşu kullanımı göz önüne alınmadan yapılan değerlendirmede istatistiksel


olarak farklılık bulunmuş (p < 0,001), grup 2 de ara yüz fırçası kullanımı, grup 1 de
ise kürdan, diş ipi ve ağız gargarası kullanımında sıklık dikkat çekmektedir.

Ara yüz fırçası kullanma sıklığı sorusu sorulduğunda Grup 1 ve Grup 2'de kullanan
toplam 79 kişinin dağılımı Tablo 7'de gösterilmektedir. Anketin son sorusu olan
"Hangi amaçla ara yüz fırçası kullanıyorsunuz?" sorusuna %86 oranında Ortodonti ana
bilim dalı, %14 oranında Periodontoloji ana bilim dalından kaynaklandığı cevabı
verilmiştir.

Hasta gruplarının diş hekiminden


aldığı eğitim düzeyi ise şekil 6’da
gösterilmiştir [106].

Şekil 7: Hastaların diş hekiminden aldığı eğitimin sınıflaması

51
Gömeç ve ark. [85] yaptığı başka bir anket çalışmasında ise 1445 hastaya ağız
gargarası kullanıp kullanmadığı sorulmuştur. 122'si kadın ve 108'i erkek toplam 230
hasta ağız gargarası kullandığını bildirmiş, 230 kişiden (%16) evet yanıtı alınmıştır.
Bu 230 kişinin 122'si kadın ve 108'i erkektir. (Tablo 8) [85].

Tablo 8: Ağız gargarası kullanımının cinsiyete göre dağılımı

Dünya Dişhekimleri Birliği (FDI), Türk Diş Hekimleri Birliği (TDB) ve UNILEVER
Signal’in beraber yürüttüğü Ağzına Sağlık Projesi’nin [107] Basın Toplantısı’nda
(2012) yayınlanan verilerine göre ise; Türkiye’de her kişiye yılda 1 taneden daha az
diş fırçası düştüğü, her iki evden birine hiç diş fırçası girmediği ve her 3 kişiden birinin
dişlerini hiç fırçalamadığı belirtilmiştir. Diş macunu tüketimi ise Avrupa’da kişi başı
700-800 gr iken Türkiye’de tüketim bu değerlerin yarısına bile ulaşmamaktadır [107].

Şekil 8: Türkiye'de kişi başı macun kullanımı (ml/yıl) Şekil 9: Türkiye'de kişi başı diş fırçası kullanımı (adet/yıl)
Kaynak: Nielsen Kaynak: Nielsen

52
Şekil 10: Batı ülkelerinde 2007 yılında kişi başı düşen macun kullanımı (ml) [107]

53
SONUÇ

Dişler üzerinde biriken ve uzaklaştırılamayan dental plak, zamanla periodontal


hastalıkların ve diş çürüklerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Mekanik ve
kimyasal plak kontrolünün sağlanması hastanın ağız bakım alışkanlıklarıyla
yakından ilgilidir.

Başarılı bir mekanik diş temizliği için düzenli olarak yeterli etkinlikte, sıklıkta ve
sürede, uygun teknikle fırçalamak gerekmektedir. İnterdental bölge, diş fırçalama
sırasında temizlenmesi zor, diş çürüğü ve periodontal açıdan önemli bir bölgedir.
Dişlerin ara yüzlerinin temizliği yalnızca diş fırçasıyla temizlendiğinde yetersiz
kalabilmektedir. Bu nedenle diş ipi, arayüz fırçası ve kürdan gibi yardımcı ürünlerin
kullanımı gerekmektedir.

Kimyasal plak kontrolünde kullanılan ajanlar da mekanik plak kontrolüne ek olarak


kullanılmalıdır. Yalnız başına etkili olmayan kimyasal ajanlar, mekanik plak
kontrolüyle birlikte kullanıldığında periodontal hastalıkları azaltıp önlediği
görülmüştür. Günümüzde kullanılan en başarılı antiseptik ve antiplak ajan olarak
klorheksidin kabul edilmektedir.

Yapılan araştırmalara göre ülkemizde ağız bakım ürünlerinin kullanımı yetersiz


bulunmuştur. Avrupa’daki ağız bakım ürünlerinin tüketimine nazaran ülkemiz
oldukça geride kalmış, değerler genel olarak yarısından az bulunmuştur. Hastaların
diş fırçasına ek olarak yardımcı ürünleri de az kullandığı görülmüş, buna karşılık diş
hekiminin motivasyonu ve eğitimi sonucu, bireylerin ağız diş sağlığına verdiği
önemin arttığı belirlenmiştir. Toplum ağız diş sağlığının arzu edilen düzeye gelmesi
için tarama, bilinçlendirme ve sağlık eğitimi çalışmaları küçük yaştan itibaren
başlamalı ve sürdürülmelidir. Hastaların motivasyonu ve bilinçlendirilmesi
hususunda diş hekimlerinin üzerine büyük sorumluluk düşmektedir.

54
KAYNAKÇA

1. Çintan S: Ağız Diş Sağlığı Ürünleri. Diş Hekimliği Dergisi sayı 61 s:14, 2005.

2. Perry DA: Plaque control for the peridontal patient. “Newman MG, Takei HH,
Carranza FA: Clinical Periodontology 9. baskı” kitabı, s:651, WB Saunders
Company, 2002.

3. World Health Organization, Oral Health Surveys: Basic Methods, 4th ed. Geneva:

1997.

4. Pitts NB, Boyles J, Nugent ZJ, Thomas N, Pine CM. The dental caries experience
of 5-year-old children in Great Britain (2005/6). Surveys co-ordinated by the
British Association for the study of community dentistry. Community Dent Health.
2007; 24(1):59-63.
5. U.S. Department of Health and Human Services: Oral Health in America: A Report
of the Surgen General. Rockville MD: U.S.Department of Health and Human
Services, National Institute of Dental and Craniofacial Reseach, National Institute
of Health (2000).
6. Petersen PE: Global policy for improvement of oral health in the 21st century-
implications to oral health research of World Health Assembly 2007, World Health
Organization, Community Dent Oral Epidemiol 2009; 37(1): 1–8.

7. Aktaş A, Giray B, Menemenlioğlu D, Hayran M. %0.2’lik klorheksidin diglukonat


gargara kullanımının oral flora üzerine kısa dönem etkileri. Hacettepe Diş Hek.
Fak. Derg. 2008; 4:81-93.

8. Demirel K. Mikrobiyal Dental Plak. Đstanbul Üniversitesi Periodontoloji 3. Ders


Notları 2003

9. Hanisch, M.; Hoffmann, T.; Bohner, L.; Hanisch, L.; Benz, K.; Kleinheinz, J.;
Jackowski, J. Rare Diseases with Periodontal Manifestations. Int. J. Environ.
Res.Public Health 2019, 16, 867.

55
10. Ravi, D.K.; Taylor, W.R.; Singh, N.B.; Poston, B.; Mickel, C.; Coco, M. The
“Journal of Functional Morphology and Kinesiology” Journal Club Series:
Highlights on Recent Papers in Motor Control and Learning. J. Funct. Morphol.
Kinesiol. 2018, 3, 16.

11. Poole, D.F.; Newman, H.N. Dental plaque and oral health. Nature 1971, 234, 329–
331.

12. Cervino, G.; Terranova, A.; Briguglio, F.; De Stefano, R.; Famà, F.; D'Amico, C.;
Amoroso, G.; Marino, S.; Gorassini, F.; Mastroieni, R.; et al. Diabetes: Oral health
related quality of life and oral alterations. BioMed Res. Int. 2019, 2019,
5907195.

13. Dominy, S.S.; Lynch, C.; Ermini, F.; Benedyk, M.; Marczyk, A.; Konradi, A.;
Nguyen, M.; Haditsch, U.; Raha, D.; Griffin, C.; et al. Porphyromonas gingivalis
in Alzheimer’s disease brains: Evidence for disease causation and treatment
with small-molecule inhibitors. Sci. Adv. 2019, 5, eaau3333.

14. Cicciù, M. Neurodegenerative disorders and periodontal disease: Is there a logical


connection? Neuroepidemiology 2016, 47, 94–95.

15. Van Loosdrecht MC, Norde W, Zehnder AJ: Physical chemical description of
bacterial adhesion, J Biometer Appl 1990; 5:91.

16. He X, Zhou X, Shi W. Oral Microbiology: Past, Present and Future. Int Oral Sci
2009; 1(2):47-58.

17. Dörter C, Ulu O, Yaman C, Güray B, Gömeç

18. Y, Çilingir A, Koray F. Mikro titreşimli bir diş fırçasının plak kaldırma
etkinliğinin in vivo değerlendirilmesi. İstanbul Üniv. Diş Hek. Fak. Dergisi 2010;
2:81-87.

19. Külekçi G, Çintan S, Dülger O. Diş hekimliğinde Antimikrobiyal ağız


gargaralarının kullanılması. ANKEM Derg. 1999; 13:208-213.

56
20. Carranza FA, Newman MG. Clinical Periodontology 8th edition, WB Saunders
Co, Philadelphia; 2002.

21. Vincent Zijnge M, Van Leeuwen BM, Degener JE, Abbas F, Thurnheer T, Gmür
R, M. Harmsen HJ. Oral biofilm architecture on natural teeth. Plos ONE 2010;
Vol. 5.

22. Waerhaug J. Healing of the dento-epithelial juntion following the use of dental
floss. Journal of Clinical Periodontology 1981; 8:144-150.

23. Odyakmaz S., “Mikrobiyel dental plak ile diş eti hastalıkları arasındaki ilişki”, Ege
Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Ana Bilim Dalı Bitirme Tezi,
İzmir, 2004

24. Huang R., Li M., Gregory R.L., “Bacterial interactions in dental biofilm”.
Virulence, 2, 435-444, 2011
25. Schroeder H.E, DE Boever J. The structure of microbial dental plaque. In McHugh
WD, editors: Dental plque, Edinburgh, 1970, Livingstone, p 49

26. Rutter PR, Vincent B: Physicochemical interactions of the substratum,


microorganisms and the fluid phase. In Marshall KC, editors: Microbial adhesion
and aggregation, Berlin, 1984, Springer Verlag, p 21.

27. Mergenhagen SE, Sandberg AL, Chassy BM. Molecular basis of bacterial
adhesion in the oral cavity. Rev Infect Dis 9 (suppl 5): S467, 1987.

28. Kolenbrander PE, London J. Adhere today, here tomorrow: oral bacterial
adherence. J Bacteriol 1993; 175:3247.

29. Tonetti MS, Van Dyke TE, working group 1 of the joint EFPAAPw. Periodontitis
and atherosclerotic cardiovascular disease: consensus report of the Joint EFP/AAP
Workshop on Periodontitis and Systemic Diseases. Journal of periodontology
2013; 84:S24-9.

30. Kinane, D. F., Stathopoulou, P. G., & Papapanou, P. N. (2017). Periodontal


diseases. Nature Reviews Disease Primers, 3, 17038

57
31. Journal Of Clinical Periodontology 2018 ;45 (suppl 20): 2017 World Workshop
Consensus Report

32. Başer Ü, Epidemiyoloji, Ders Notları (2020).

33. Battaglia A. The Bass technique using a specially designed toothbrush. Int J Dent
Hygiene 2008; 6:183- 187.

34. Collins MF. Toothbrush technology, dentifrices and dental biofilm removal.
Dental Economics 2009; 8:1-10.

35. Çetiner D, Yücesoy V, Yıldız C, Parlar A. Đki farklı diş fırçasının supragingival
plağın uzaklaştırılmasındaki etkinliğini karşılaştırılmalı olarak değerlendirilmesi.
Cumhuriyet Üniv. Diş Hek. Fak. Dergisi 2003; 6:3.

36. Deacon SA, Glenny AM, Deery C, Robinson PG, Heanue M, Walmsley AD, Shaw
WC. Different powered toothbrushes for plaque control and gingival health. The
Cochrane Library 2010; Vol. 12.

37. Paşalı Ç, Becerik S, Evrenosoğlu E. Diş fırçalama etkinliğinin yeni ve 3 ay


kullanılmış karşılaştırılması. EÜ Diş Hek. Fak. Derg. 2008; 29:43-50.

38. Deery C, Heanue M, Deacon S, Robinson PG, Walmsley AD, Worthington H,


Shaw W, Glenny AM. The effectiveness of manual versus powered toothbrushes
for dental health: a systematic review. Journal of Dentistry 2004; 32:197-211.

39. Sripriya N, Shaik Hyder Ali KH. Acomparativestudy of the efficacy of four
different bristle designs of toothbrushes in plaque removal. J Indian Soc Pedod
Prev Dent 2007; 25:76-81.

40. Haffajee, A, Smith C, Torresyap G; Journal of Clinical Periodontology:Efficacy of


manual and powered toothbrushes (II). Effect on microbiological parameters;2001,
cilt 28, sayı:10
41. Loe H, International Dental Journal (2000):Oral hygiene in the prevention of caries
and periodontal disease; 50, 129-139

58
42. Versteeg PA, Piscaer M, Rosema NAM, Timmerman MF, Van der Velden U, Van
der Weijden GA. Tapered toothbrush filaments in relation to gingival abrasion,
removal of plaque and teratment of gingivitis. Int J Dent Hygiene 2008; 6:174-182.

th
43. Lindhe J, Lang NP, Karring T. Clinical Periodontology and Implant Dentistry 5
edition, Blackwell Munksgaard 2008; p 695-735.

44. Baylas H, Gözoğlu G. İnterproksimal bölgenin temizliğinde kullanılan çeşitli


araçların aekinliğinin karşılaştırmalı tetkiki. Periodontoloji Dergisi 1978; 3:2.

45. Binney A et al.: The plaque removal effects of single rinsing and brushing .J
Periodontol 1993; 64: 181.

46. Claydon NC. Current concepts in toothbrushing and interdental cleaning.


Periodontol 2000; 48:10-22.

47. Jepsen S.The role of manual toothbrushes in effective plaque control: advantages
and limitations. In: Lang NP, Attstrom R, Loe H. Proceedings of the European
workshop on mechanical plaque control. Chicago: Quintessence 1998; p 121-37.

48. Cugini M, Warren P. The Oral-B CrossAction manual toothbrush: A 5- year


literature review. J Can Dent Assoc 2006;74(3):323.

49. Van der Weijden GA, Hioe KPA. Systematic review of the effectiveness of self-
performed mechanical plaque removal in adults with gingivitis using manual
toothbrush. Journal of Clinical Periodontology 2005; 32: 214-228.

50. Claffey N, Egelberg J; Journal of Periodontology, Clinical indicators of probing


attachment loss following initial periodontal treatment in advanced periodontitis
patients,1995, 22(9): 690-6)

51. Singh G, Metha D.S., Chopra S, Khatri M, Journal of Indian Society of


Periodontology,(2011):Comparison of sonic and ionic toothbrush in reduction in
plaque and gingivitis, 15(3):210-214.

59
52. Ansai T, Kasai S, Nakayama C, Hamasaki T, Awano S, Akifusa S. Effectiveness
of an ionic toothbrush with a lithium battery in the removal of dental plaque. J
Kyushu Dent Soc. 2000;54:321–5.
53. Maki Y, Sughara N, Ikeda Y. Plaque removing effectiveness of toothbrush
employing the lithium battery. Shikwa Gakuho. 1993;93:561–74.
54. Pizzo G, Licata ME, Pizzo I. Plaque removal efficiacy of power and manual
toothbrushes: a comparative study. Clin Oral Invest 2010; 14:375-381.

55. De la Rosa M, Zacarias Guerra J, Johnston DA, Radike AW. Plaque growth and
removal with daily toothbrushing. Journal of Periodontology 1979; 50:660-664.

56. Morris AJ, Steele J, White DA. The oral cleanliness and periodontal health of UK
adults in 1998. British Dental Journal 2001; 191:186-192.

57. Fones AC. Mouth Hygiene 4th edition, Philadelphia 1934, p 299-306.

58. Terèzhalmy GT, Biesbrock AR, Walters PA, Grender JM, Bartizek RD. Clinical
evaluation of brushing time and plaque removal potential of two manual
toothbrushes. Int J Dent Hygiene 2008; 321-327.

59. Wolf HF, Rateitschak KH. Color Atlas of Dental Medicine: Periodontology 3th
edition, 2004. )

60. Çintan S. Periodontal Proflaksi Yöntemleri ve Araçları. Ders notları 2003.

61. Dentagama, Tooth Brushing Techniques, Erişim: 3 Mayıs 2020,


https://dentagama.com/news/tooth-brushing-techniques

62. Somerset Dental Care, Brushing Techniques , Erişim: 3 Mayıs 2020


https://somersetdental.com.au/blog/brushing-techniques-just-in-case-you-forgot/

63. http://www.tdb.org.tr/tdb/admin/mevzuat/userfiles/dis_%20fircalama_yontemleri
.pdf

64. Akman A, Fırçalama Teknikleri, Erişim: 3 Mayıs 2020,


http://www.tdb.org.tr/tdb/admin/mevzuat/userfiles/dis_%20fircalama_yontemleri

60
.pdf

65. Meiller TF, Silva A, Ferreira SM, Jabra-Rizk MA, Kelley JI, DePaola LG. Efficacy
of Listerine. J Clin Periodontol 2005; 32:341-346.

66. Moore WE, Moore LV. The bacteria of periodontal diseases. Periodontal 2000
1994; 5:66.

67. Slot DE, Dörfer CE, Van der Weijden GA; Int J Dent Hyg. 2008 Nov;6(4):253-
64.
68. Topçuoğlu N, Yek E, Yıldız S, Çintan s, Külekçi G; İstanbul Üniversitesi Diş
Hekimliği Fakültesi Dergisi, Arayüz Fırçası ve Diş ipinin Ağız bakterileriyle
Kontaminasyonu, Cilt: 46, Sayı: 3 Sayfa: 9-14, 2012

69. Develioğlu H, Gedik R, Tufan N, Yalçın D. Bireylerin oral hijyen araçları ve


bilgilerinin araştırılması. Cumhuriyet Üniv. Diş Hek. Fak. Dergisi 2001; 4:1.

70. Colgate, Waxed or Unwaxed Dental Floss? Erişim: 3 Mayıs 2020,


https://www.colgate.com/en-us/oral-health/basics/brushing-and-flossing/waxed-
or-unwaxed-dental-floss-0316

71. Finkelstein P, Grossman E. J Dent Res 1979; 58:1034.

72. Stewart J, Wolfe G; Journal of Clinical Periodontology: The Retention of Newly-


Acquired Brushing and Flossing Skills(1989) cilt 16, sayı:5.
73. Türk Periodontoloji Derneği, Diş ipi Kullanımı;Erişim 2 Mayıs 2020,
http://www.turkperio.org/haber-detay/dis-ipi-kullanimi-13.html

74. Bergenholtz A, Brithon J. Plaque removal by dental floss or toothpicks, Journal of


Periodontology, 1980, cilt:7 sayı:6;516-524

75. Christensen GJ. Why clean your tongue? JADA 1998; Vol. 129.

76. Rugg-Gunn A. J., Macgregor D. M., Journal of Periodontal Research, 1978, cilt:13
sayı:4, 382-389.

61
77. Storhaug 1977; Nash ve Addy 1979; Shaw ve diğerleri 1984; Zambon ve diğerleri
1989; Hartnett ve Shiloah 1991; Laspisa ve diğerleri 1994; Eley 1999
78. American Dental Association Description of Toothpaste"Toothpaste". April 15,
2010.
79. The History of Toothpaste and Toothbrushes. Bbc.co.uk. Retrieved on April 4,
2013.

80. Johnson TB (March 1942). "Obituary on Harry Ward Foote". Science. 95 (2462):
241

81. Paraskevas, S., Timmerman, M. F., van der Velden, U., & van der Weijden, G. A.
(2006). Additional Effect of Dentifrices on the Instant Efficacy of Toothbrushing.
Journal of Periodontology, 77(9), 1522–1527.
82. Yiu CKY, Wei SHY. Clinical efficacy of dentifrices in the control of calculus,
plaque and gingivitis. Quintessence Int 1993; 24:181-188.

83. Harris NO, Garcia-Godoy F. Primary preventive dentistry. 6th edn. Upper Saddle
River. NJ: Pearson Education; 2004.
84. Embery G, Rolla G. Clinical and Biological aspects of dentifrices,
OxfordUniversity Press, Oxford, 1992.
85. Gömeç Y, Öncü B, Yaman B. Toplumumuzda ağız gargaralarının kullanım sıklığı.
İstanbul Üniv. Diş Hek. Fak. Dergisi 2010; 2:115-124

86. Sharma N, Charles CH, Lynch MC, Qaqish J, Mcguire JA, Galustians JG, Kumar
LD. Adjunctive benefit of an essential oil-containing mouthrinse in reducing
plaque and gingivitis in patients who brush and floss regularly: Asix month study.
J Am Dent Assoc 2004;135:496-504

87. Yıldırım B, Mimaroğlu M, Beklen A; Kişisel Plak Kontrolü: Plak Kontrolünde


Kullanılan Araçlar, Teknikler, Motivasyon(2019) pp.1-7

88. Kökten E, G.Ü. Dişhek. Fak. Dergisi: Bakteri Plağı ve Gingivitisin Önlenmesi
Amacıyla Kullanılan Kimyasal Ajanlar (1990) Cilt 7, Sayı 2, 285-294

89. Goldman HM, Cohen DW. Periodontal Therapy 50th edition St. Louis 1973; 181-

62
182.

90. Alten, D.L., Courtney, P.M:A clinical study of plaque reduction by viokase. J:
Periodontal., 43:1970,1972

91. Harrissony, J.W.E., Salisbury, G.B., Abbott, D.D., Packman, E.W.: Effect of
enzyme toothpasteupon oral hygiene. J: Periodontol., 34:334, 1963

92. Onan, U.; Işık, G.; Fıratlı, E.(1991) Periodontal Tedavide Kullanılan
Kemoterapotikler , İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Dergisi,25 (1)
93. Daly CG, Chapple CC, Cameron AC. Effect of toothbrush wear on plaque control.
J Clin Periodontol 1996;23:45-49.

94. Kara M, Zihni M. Erzurum bölgesindeki hastaların ağız ve periodontal sağlık


konusundaki bilgi düzeyleri. Atatürk Üniv. Diş Hek. Fak. Dergisi 2004; 3:1-8.

95. Hardy, J.H., Newman, H.H., Strahn, J.D.: direct irrifation and subgingival
plaque.J. Clin. Periodontol., 9:57, 1982

96. Schmid, E., Kornman, K.S., Tinanoff, N.:Changes of subgingival total colony
forming units and black pigmented bacteroides after a single irrigation of
periodontal pockete with 1,64 % Snh2 J. periodontol., 56:330, 1985

97. Craig Charles R, Stitzel Robert E. Modern Pharmacology With Clinical


Applications 6th edition; 2004.

98. Teles PR, Fonseca Teles FR. Antimicrobial agents used in the control of
periodontal biofilms: effective adjuncts to mechanical plaque control? Braz Oral
Res 2009; 23:39-48.

99. Karşıyaka M, Olgun Erdemir HE, Yurt Öncel S. %0.12’lik klorheksidin glukonat
ve %0.15’lik benzidamin hidroklorür içeren ağız gargarasının plak önleyici
özelliği üzerine diş macunlarının etkisi. Türkiye Klinikleri J Dental Sci 2008;
14(3):142-6.

100. Sekino S, Ramberg P, Guzin Uzel N, Socrasky S, Lindhe J. The effect of a

63
chlorhexidine regimen on de novo plque formation. J Clin Periodontol 2004;
31:609-614.

101. Aktaş A, Giray B. Diş hekimliğimde klorheksidin: özellikleri ve güncel


kullanım alanları. Türkiye Klinikleri J Dental Sci 2010; 16:1.

102. Baloş, K., Yılmaz, T., Arpak, N. : Plak giderici kimyasal ajanların salya Ph'sına
etkileri. A.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 9-1, 175-182, 1982.
103. Baloş, K, Arpak, N. : Sn F2, NaF ve CHx'in bakteri plağı eliminas- yonuna
etkilerinin klinik olarak incelenmesi. A.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 10-1, 151-162,
1983.
104. Mandel, I.D. : Chemotherapeutic agents for controlling plaque and gingivitis.
J. Clin. Periodontol., 15 : 488-498, 1988.
105. Gökalp, S., Güçiz Doğan , B., Tekçiçek M., & Berberoğlu, A. (2007). Erişkin
ve Yaşlılarda Ağız-Diş Sağlığı Profili Türkiye-2004. Hacettepe Dişhekimliği
Fakültesi Dergisi, 31(4), 11-18

106. Gömeç Y, Soltani S, Yaman B. Toplumumuzda ara yüz fırçasının kullanım


sıklığı. İstanbul Üniv. Diş Hek. Fak. Dergisi 2010; 2:103-113.

107. Türk Dişhekimleri Birliği, TDB, FDI ve Signal Elele, Erişim:27 Nisan
2020,http://www.tdb.org.tr/basin_goster.php?Id=156

64
ÖZGEÇMİŞ

08.07.1995 tarihinde Malatya’da doğdum. 2001-2002 yılları arasında John


Tower Elementary School’da ilköğretimime başladım. 2001-2003 yıllarında
Nimetullah Mahruki İ.Ö.O’nda, 2004-2008 yıllarında Bülent Okan İ.Ö.O’nda,
2008-2010 yıllarında ise Rauf Orbay İ.Ö.O.’nda eğitim görerek ilk ve orta
öğrenimimi tamamladım.

2010-2014 yıllarında İzmir Atatürk Lisesi ile başlayan lise hayatımı 2013-
2014 yılında Ankara Atatürk Anadolu Lisesi ile tamamladım.

Şu an halen 2015 yılı girişli olduğum İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği
Fakültesi’ne devam etmekteyim.

65

You might also like