You are on page 1of 28

DEVRE : I Cİ LT :4 İÇTİMA SENESİ : İH

T. B. M. M.
Gizli Celse Zabıtları

2 Mart 1339 (1923)

Münderecat
Sayfa
1. — ZAPTI SABIK HULÂSASI 2
2. — MÜZAKERE EDİLEN MEVAD 2
/. — Sulh muahedesinin fasıl, fasıl müza­
keresi. 2:28

Cilt : 28

2 nci InÜkat, 3 ncü Çeke


1:2 2 . 3 . 1339 C Î 3

İKİNCİ İNİKAT
2 Mart 1339 Cuma
ÜÇÜNCÜ CELSE
REİSİ : Reîsâ Sânı AH Fuat Paşa Hazretferö
KÂTİP MUVAKKAT : Ziya Hurşit (Lâristan), Nccafi Bey (Sarahan)

REİS — Celseyi açıyorum. hafiyen müzakeresine başlamıştık. Bu müzakerenin


Celsei hafiye icrası hakkında söz Hüseyin Rauf Hafiyen devamını teklif ediyorum.
Beyefendinindir. Buyurun efendim. REİS — Efendim celsenin hafi olmasını kabul
HÜSEYİN RAUF BEY (İcra Vekilleri Heyeti Rei­ edenler lütfen el kaldırsın. Kabul edilmiştir.
si) — Efendim, mütefiklerin ve heyeti murahhasamı- Geçen hafi celseler zaptı sabık hulâsalarını oku­
za verdikleri muahede ve projelerin bundan evvel tuyorum.

1. — ZAPTI SABIK HULÂSASI


İKİ YÜZÜNCÜ İNİKAT fakasının heyeti vekile iie mütehassis mebus müşa­
virlerin ayrı ayrı izahat vermeleri hakkındaki takriri
27 Şubat 1339 Sah
kabul olunarak Çarşamba günü toplanmak üzere
BİRİNCİ CELSE içtimaa nihayet verildi.
Reisisani Ali Fuat Paşa Hazretlerinin tahtı riyaset­ Kâtip
lerinde bil inikat zabtı sabık hulâsası kıraat ve ay­ Reisisani Van
nen kabul olundu. Sulh projesinin usuli müzakeresine Ali Fuat Hakkı
dair münakaşa cereyan etti ve teneffüs için celse ta­ Kâtip
til olundu. Kayseri
İKİNCİ CELSE Aüf
Ali Fuat Paşa Hazretlerinin tahtı riyasetlerinde REİS — Zaptı sabık hulâsası hakkında mütalaa
bil inikat usulü müzakere hakkındaki müzakere kâfi var mı?... Zaptı sabıkı reylerinize sunuyorum : Ka­
görüldükten sonra Saruhan Mebusu Reşat Beyle rü- bul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2. — MÜZAKERE EDİLEN MEVAT


i. — Sulh muahedesinin fasıl, fasıl müzakeresi. SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Paşa Hazretleri
bir sual sormak isterim. Büyük fasıllar ayrı ayrı
REİS — Malûmu âliniz son defa kabul buyurdu­
müzakere olunmayacak mı? Yoksa tekmil muahe­
ğunuz takririn meali şudur; Meclisi Âli rey ve fikrini
deyi birden mi müzakere edeceğiz?
izhar etmeden evvel Heyeti Vekileyi ve Heyeti Mu-
rahhasamızda bulunan arkadaşlarımızı ve mebus ve REİS — Efendim Meclisi Âli nasıl arzu ederse
müşavir arkadaşlarımızı dinleyerek mevzubahis me­ öyle olur.
sele hakkında kamilen tenvir etmeyi arzu etmişti. Eğer SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Bendenizin bil­
müsaade ederseniz sıra ile evvelâ Heyeti Vekile ve diğim büyük bir faslı müzakere ederiz ve o fasıl üze­
azalarını, sonra heyeti murahhasayı ve sonra da mü­ rinde efkâr tebellür eder. Yani fasıl, fasıl müzakere
şavirleri dinleyelim. Ondan sonra müzakereye girişe­ edilmelidir. Zan ediyorum, şimdiki müzakerede ilk
lim. fasıl üzerine olsa gerek.
HAFIZ MEHMET BEY (Trabzon) — Eski söz­ REİS — Efendim, kabul buyurduğunuz takrir
ler duruyor değil mi? Heyeti Vekile ve murahhasayı dinlemek tarzında idi.
REİS — Duruyor efendim. İsterseniz söz alan­ Şimdi bir defa Heyeti Vekile ve heyeti murahhasa­
ları bir kere okuyayım. yı dinleyelim.
İ : 2 2 . 3 . 1339 C : 3

Rauf Beyefendi; Meclisi Âlinin kabul etmiş oldu­ racaklardır. ismet Paşa Hazretleri arazi meselesini izah
ğu bir takrir vardı. Bu takriri Meclis namına takdim buyursun,
etmiştim. Meclisi Âliyi heyeti murahhasa ve müşa­ SALÂHATTİN BEY (Mersin) — istiklâl mesel'e-
virlerin ne yolda tenvir edecekleri hakkında fikrinizi si evvela müzakere edilsin efendim. Bendeniz maruza­
lütfen söyleyiniz. tımda belki fikrimi tamamiyîe anlatamadım. İki ke- -
HÜSEYİN R A U F BEY (İcra Vekilleri. Heyeti Re­ lime ile az daha izah edeyim.
isi) (Sivas) — Efendim Heyeti Vekile namına bende­ Muahhede de evvela anlayacağımız şey Türk Mil­
niz ve gerekse Hariciye Vekili ve Baş Murahhas İs­ letinin îstikâli keyfiyetini, ki dahili İdare temin edile-
met Paşa Hazretleri noktai nazarımızı tefıfcen arz bilmişmidir, edilernemiş'tir? Ne raddeye kadar bunda
etimiştik. Heyeti âliyeriiz bundan evvel heyeti murah­ muvaffak olmuşuzdur? ©u temin olunamamış ise bir
hasının azalarını istirnağ buyurmak istediniz. Fara­ karış ileri bir karış geri, bendenizce bu İkinci derece­
za hatırımda kaldığına göre maliyedeki izahatı Hasan de bir meseledir. Evvela bu arazi meselesini hal etme­
Beyefendinin vermesi, arazi meselesini Hariciye Ve­ ğe karar verirsek, beri taraftaki hususattan emin ol­
kili ve 'Başmurahlha's Paşanın izah 'etmesini arzu etmiş madan yapabilir miyiz? Hayur; Onun için arazi ım'ese-
idiniz. Hülâsa arzunuzun murahhasların izahat ver­ • leşi kuvvet meselesidir. .Kuvvetimiz varsa ta Makedbn-
mesi noktasından tecelli ötfigirii zan ederim ve öyle yaya kadar gideriz. tKuvvetimiz yoksa geride kalırız.
hatırlıyorum. Bunun için müsaade buyurursanız bu En esaslı temin ve müzakere olunacak şey istiklâldir.
nıkatı sırasıyle izah buyursunlar ve münakaşa da sı- Bunu müzakere etmeli ve istiklâl mutlak şeylerden
raısiyle yapılısın. şüphemiz kalmamalıdır. Ondan sonra ancak huzur ve
vicdan hissederiz. En evvel istiklâlin temin edilmesi
SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Rauf Beyefendi lâzımdır. Bendenizin ricam bunu temin ettikden son­
müsaade buyrulur mu? Efendim mesele anlaşılmıştır. ra ister arazi meselesi, ister diğer mesaili müzakere
(Bendeniz 't>ir teklifde bulunacağım. Tensip ederseniz edilmiş; hangisi olursa olsun.
öyle hareket ederiz. MuEİhhede 'üç büyük kı'sımdır.
HÜSEYİN R A U F BEY (Devamla) — Salâhattin
Birisi idari kısımdır. Diğeri mali ve iktisadi kısımdır.
'Beyefendinin fikrine (hükümet iştirak ediyor, vakit ka-
Üçüncüsü arazi kısmıdır. Mali ve îk'tis'adi kısım uzun­
dur. Teferruatlı bir meseledir. Siyasi ve arazi kıismı da yip etmeyelim. Bu suretle başlayabiliriz.
iyice mütalaa dermeyan olunabilir. Fakat bunların ALİ ŞÜKRÜ BEY ı(Trabzon) — Bir sual soraca­
hepsinden ehemmiyetli olarak Türîk'iyen'in istiklâlini ğım efendim. Burada verilecek olan izahat şifahen ve­
gösteren ve ahkâm müeyyedeyi havi olan ekalliyetler rilecek izahattır. Binaenaleyh bu kadar mühim olan
meselesi ve mukav'elat gibi bir ta'k'm mevaddm ki izahat üzerinden .not tütüp meseleyi anlamak ve bu
doğrudan doğruya idari mesaile ai'ttir. Bu hal edilme­ nun hakkında, imali fikir ederek bir karar Verebilmek
dikçe diğerleri hal olunamaz. Ecnebiler kalan Türki­ doğru değildir. Elimize verilen şey yanlış tercüme edil­
ye ne ise, onda bir hukuk bir kanun kabul ediyorlar miş devletlerin verdiği mukabil bir projedir. îsmet Pa-
mı, etmiyorlar mı? Bunu anlayabilmek için evvel şa'nın vermiş olduğu mukabil proje nerededir. IBunu
emirde idari mesailiden alakamızı kesim eliyiz. Bendeniz evvelce talep etmiştik zan ederim ve bu gün eğer hükü­
evvela oradan müzakere edilmesini teklif ediyorum. metin ayrıca yapmak istediği bir şeyi varsa, bunun hu-
Ondan sonra diğer cihetlere geçeriz. tütu esasiyesi nedir? Elimizde görmeliyiz ve ona gö­
re karar vermeliyiz.
HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Efendim
zati âlilerinin -noktai nazarına göre (mehenk) taşı ola­ HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Heyeti âli-
rak İdari meseaili gösterebiliyorsunuz. Bazı rüfeka yenize ayrıca yapılacak bir teklif yoktur. Müzakerede
adli kısmı, diğer bir kısmı ise mali kısmı ve diğerleri sarih nokdai nazarımızı telhisen arz ettik. Onun üze­
de arazi Tcı'simı telakki edebilirler. !Bu İtibarla müsaade rine zatı âliniz dediniz ki bunun ışu ve şu maddelerini
buyurursanız hütut esasiye üzerinde bu meyanda bu­ murahhaslarınız gelsinler burada izah etsinler. Şim­
yurduğunuz nokta da dahildir. -Sırası gelince onu da di hükümet mukabil projeyi heyeti âlîyeriize takdim
müzakere ederiz. Arazi mesailinden başlıyarak ma­ etti. Şimdi onun maddeleri üzerinde oynamağı kabul
li, adli, iktisadi ilâhin olarak devam etsin. 'Bu meyan­ buyurdunuz. Olmaz dediniz, işte böyle oldu.
da buyur'duğunuz mesele de dahildir. Onun için tensib ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon) — Bizim mukabil
buyurursanız arazi m'eselesirii iyi ve şüphesiz hepsin­ proje yoksa İsmet Paşanın evvelce verdiği projeyi ve­
den güzel olarak İsmet Paşa Hazretleri tenvir buyu­ remez misiniz?
t :2 2 . 3 . 1339 C :3
HÜSEYİN RAUF BEY {Devamla) — İsmet Paşa gelmeyen, doğru bulmadığınız noktalarda itiraz eder­
Hazretlerinin vereceği.. siniz. Tenvir edersiniz. Tashih edersiniz efendim.
ALİ ŞÜKRÜ BEY {Trabzon) — Efendim evvelce (Doğru sadaları) Şimdi efendim, o yanlış bu yanlış.
Lozan'da vermiş. Lozan'da son vermiş olduğu. Havada konuşulmasın derseniz beş gün, on gün daha
HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Müsaade beklemek lâzımdır.
buyurunuz efendim. Saiâhattin Beyin teklif buyurdu­ RAGİP IBEY {Amasya) — Bir çok havai şeyler
ğu tarzda müzakere cereyan etsm. Heyeti murahhasa basılıyor, onlarda basılsın.
ifade ederle,. Anlatılmayan nokdalan istihzan buyu­ HÜSEYİN RAUF (BEY {Devamla) — O havai
run. şeylerin tabına Meclis karar vermiştir. Kabul etmiş­
ALİ ŞÜfc.'lÜ BEY (Trabzon) — îstihzah et, ha­ tir. O kararınızı veriniz, onu da öyle yaparız.
vadan.
HÜSEYİN AVNİ ©EY {Erzurum) — Efendim; REİS — Canım efendim, her murahhas okuyup
bendenizin anladığım yine maksat hasıl olmıyor. Yi­ izah edecek. Daha nasıl yapalım. Rica ederim vaziyet
ne mıüşkilât çıkıyor. Müsaade ederseniz arz edeyim. heyeti celilece kâfi derecede tenevvür etmiştir. Mecli­
Efendim mesele yine anlatılmış olmıyor. Yine anlaşıl- si Âlinin son defa usul diye beş saat müzakere etti­
mamazlık çıkıyor. Avrupadan avdet eden arkadaşları­ ği bir mesele vardır. Bir takrir kabul etmişsinizdir.
mız Heyeti Vekileye izahat versinler.-Heyeti Vekile Eğer heyeti cel'ile kabul ettiği bu takrir birden başka
bir proje hazırlamış. Bu projeyi Avrupa'ya verecek. bir şey istiyorsa o başkadır. {Hayır sesleri) yani şekil
Farz edinizki heydti cel'ile bu projenin mahiyetini an­ budur.
lamadan bunlara veriniz dedi. Rica ederim, Avrupaya HÜSEYİN AVNİ BEY {Erzurum) — Hükümetin
Verilecek şeyin'in bizden gizlenmesi manasını anlamı­ tertip ettiği projeyi tanımıyoruz. Hükümetin mukabil
yorum. teklifi yok mudur?
HÜSEYİN RAUF ©EY ı(Devamla) — 'Maliye mu­
HÜSEYİN RAUF BEY {Devamla) — Efendim
rahhası başlıyacak.
gizlemek yoktur. Yanlış tefehhüm vardır. Heyeti Ve­
NEŞ'ET BEY (Kângırı) — Heyeti âliye kabul
kile bizden bir şey 'isteyebilir. Efendiler biz dinledik.
etti kî memleketin idari meselesinde.
Sizde dinlediniz. Sizin mütalaanızı inzimam ettirerek
REİS — Rıza Nur Beyefendi izahat verecek.
bir proje vereftm demiyor. Hazırladığı projeyi ver­ 4.
mek için müsaade talep ediyor. Rica ederim, proje RİZA NUR BEY ı(Sinop) — İptida ekalliyetler
nedir diyoruz? Bize göstermiyor. Proje bize verilsin, hakkında Heyeti muraihhasanın dinlenilmesi arzu bu-
tertip edilen proje iktisat ve istiklâli millimizle kabili yuruldu. Bendeniz bütün işlerle meşgul olduğum gi­
tevfik mi, değil m'i? Müzakere edilecek budur. Dese- bi, yedi kadar mesele ile daha ziyade meşgul oldum.
lerki evet efendiler sizi dinleyeceğiz. Yeni proje yapa­ Tali komisyonlarda bunları serdett'im. Bunları arz
cağız, anlarım. Bu gün yanlış yoldan gidiyorsunuz. edeyim.
ıBeyihüde vakit geçiriyorsunuz. Heyeti Vekile bir fikir Bendenizin izahatım en ziyade uğraşdığım mese­
edinmiştir. Fakat biz o fikirlerine vakıf değiliz. On- leler <üzerinde olursa daha vazih malumat ita etmek
- larm anladığını bizde anlayalım. Proje için bizim de imkânı olacaktır. Tabiiyet; akalliyetler, mesaili sıhhi­
mütalaamızı almak istiyorlar başkadır efendiler. Usul ye, rehineler, Yunanlıların memleketim'izin her tara­
yanlıştır. Müzakere yanlış yoldan başlamıştır. Proje­ fından sivillerden toplayıp götürdüğü ve akıbeti bizce
yi görmeliyiz. Kendilerini tenvir etmeliyiz. Ya tas­ meçhul olan kimseler ve Yunan elinde bulunan üsa-
vip edeceğiz, ya noksanlarını ikmal edeceğiz. Bunun rayı harbiye meselesi, ©ir de üsarayı harbiye ika­
başka bir tarifi yoktur efendim. met meselesi, bir de adli kapitilasyonlar ve afv'i umu­
HÜSEYİN RAUF BEY {Devamla) — Efendim, mi meseaili, ki o da her muahhedeye girmesi mutat
rica ettiğim Ve izahına Çalıştığım ve heyeti âlinizce ka­ olan bir bahistir. Bu meseleye girmezden evvel ufak
bul edilen biraz evvel bir takrir verildi. Heyeti âliniz bir şey arz edeyim. Oraya gittiğimiz zaman karşımız­
o takriri kabul etti. Buna göre tertibat alındı, istihza- da bütün cihanı bulduk. İngilizler kendi müttefikleri­
rat yapıldı. Gerek verilen müttefiklerin projesi ve ge­ ni ve harp zamanında kendileriyle beraber hareket
rekse hükümetin düşündüğü noktai nazarı ait olduğu edenleri ve ondan sonra Amerika, Japonya gibi uzak
fasıllarla meşgul olan murahhaslar izahat verecektir. olanları. Daha sonra Avrupa'da bitaraf olarak kalmış
Bunu kabul buyurunuz. Bu esas üzerinde yörüyelim. olan hemen Avrupa'da ne kadar Devlet varsa onları
İkisini de istima buyuracaksınız. Fikrinize muvafık , ve ondan sonra da ermeniler. Geldanı ve Asuriler.
1:2 2 . 3 . 1339 C : 3
Bilmem ne diye bu takım devletleri olmayan cemaat pılmıştır. Bizim amali millime muvafrk bir surette ya­
tenkil eder. İnsanları hepsini getirmişler ve hepsini önü­ pılan bu tadilatla Meclisi Âlinizin karşısına geldik.
nüze •sürmüşlerdir. Müthiş bir cephe göstermişlerdir (Aferin sesleri).
ve bunu Lort Gürzon da ikide birde göstermiştir: İşte ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon) — Mukabilini ver-
görüyorsunuz ya eliyle göstererek-karşınızda bir ceb- dikden . sonra geldiniz.
hei müttehide var, demiştir. Şunu söyleyeyimki karşı­ RİZA NUR BEY (Sinop) — Hiç bir şey verilme­
mıza bir cihan küffar çıkmıştır ve bizi daima böylece miştir, gönderilmemiştir. Meselenin şeikli budur. Bir
tehdit etmişlerdir. Her bahsi olduğu vakitte münaka­ tarafdan da bir tadilat yapmışız, arz ediyoruz, hüküm
şa büyük bir cidal, büyük bir harp halini almıştır. sizindir.
Öylekİ sinirlerim tahammülü son 'dereceye geldi. Güç ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon) — Baş murahhas
tahammül ettim. Hülâsa güç bir şey idi. Her türlü va­ vermiştik demişti, zararı yok.
sıtaya müracaat etmişler, her şey yapmışlardır. En
nihayet bu mesailide birleştirmişlerdir. Hepsinde yine SIRRI BEY (İzmit) — Bir sual soracağım. (He­
birden üzerimize hücum etmişlerdir. Biz her hücum­ pimizin suali var s'esleri).
lardan her meselede bunu nimet olarak isöyliyebili- REİS — Temamiyle izah etsin ondan sonra sual so­
rim ki mukavemetin imkânı azimesi ne ise onu gös­ runuz.
termişizdir. ıBu >da zan ederim görülmüştür. Gazete­ RIZA NUR BEY (Devamla) — Efendim, burada
lerde o kadarını tereşşuh edememiştir. Bu ilk şeyimiz­ projedeki sırayı takip edebilmek için tabiiyetten (baş­
de öylet oldu. Sahai harbiye teşbih ederseniz karşı­ layayım.
mızda bir cabhe vardı ve biz ilk hatlarını almışız, di­ Tabiiyet meselesi Tüfkiyeden tefrik edilen aksam­
yebiliriz 'kendimizce. Fakat İkinci bir hat ikinci bir da kalan ahalinin tabiiyeti meselesi, ki zaten her mu-
devre gelmişti. Ona diyorlarki idarel mutavassıta (Re­ ahadeden sonra yapılmak mutatdır. Bu ahalinin tabii­
jim..) Vardır. Yani bir devrei müntakile diyabiliriz yeti ne türlü olacağını gösterir, kısım, ki bunda hal­
ki, öyle bir hatta orada tesadüf ettik ve onunla da uğ- / ka hakkı hıyar verilmiştir. 18 yaşında efzun olanlar
rastık. Çünkü böyle şeyler olmasaydı evvela bizim önü­ iki sene zarfında hangi tabiiyeti isterlerse o tabiiyete
müze Sever mühahedesi ile çıkmışlardı ve Hafta yal­ girer. Zaten umumi ve her yerde yapılan bir şeydir,
nız Sever değil, daha bazı maddeler ilâve 'etmişler ve On sekiz yaşından aşağı olanlar aile reislerine tabi bu­
karşımıza öyle çıkmışlardı. Bu hal bitmiştir. seyi iktisap eder.
Buraya bir şey ilâve etmişlerdir. Filistinde iükamet
İkinci devrede 'Başka bir şey çıkartmışlar. Çünki
eden yahudiler meselesi, ki bize tealluk eden bir me­
diyorlarki;, biz daima müstakil bir millet olarak, bir
sele değildir. Esas ruhu bundan İbarettir. Bundan baş­
devlet olarak yaşayacağız. Milletin azmi katidir. Baş­
ka bir şey yoktur.
ka türlü olmaz. O istiklâl siyasi mi olacak, İdari mi
olacak, adli mi olacak, mali mi olacak, iktisadi mi Ekalliyetler meselesi: En çetin işlerimizden biri­
olacak hepsini istiyoruz. Başka türlü çaresi yoktur si budur. Çünki bütün Hırıtiyanlık âlemi; Müslüman­
demişizdir. O vakit Bakdılarki bir suretle olmadı, ların ziri idaresinde olan hıristİyanların idaresine
d'edilerki; devrei müntekile olsun, başka türlü ola­ ehemmiyeti azime atfediyordu. iBu hususta müttehi-
maz, birden bire bu hale geçilemez, demişlerdir. Biz den hareket ettikleri gibi, mevcut murahhaslara böyle
de geçilir^ dedik. İş mücadeleye dayanmış kalmıştı hariçden delegeler, cemaatlar, sonradan dünyanın her
ve bundan ileri gidemem'işizdir. Ne kadar çırpındı tarafından telgraflar yağıyordu. Meselâ Amerikadan 5
isek de, didindi isek de olmamıştır ve nihayet bize milyon hıristiyan namına telgraf geliyorsa, mesela
bir muahhede projesi vermişlerdir ki onun içinde üç bütün İngilizler ve İngiliz kiliseleri oraya telgraflar
kısım mevat vardır. iBir kısmı iki tarafça halle ikti­ yağdırıyorlar, Papazlar gönderiyorlar. Orası böyle
ran öden, bir kısmı da her üki tarafça münakaşa da, Papazlarla vesairelerle dolmuş idi. Biz iptida ekalli­
muallakdâ kalandır ve bir kısmı da hiç bilmediğimiz, yetler hukukundan kaçınmak istedik. Büyük komis­
imza edeceksiniz diye elimize verilen mevattıc. Bizde yonda böyle bir şey kabul etmek istemedik. Büyük bir
baktık ki başka türlü hiç bir imkân yoktur. Vasıtamız, kıyamet kopardılar. Halbuki bu bizim talebimiz misa-
her şeyimiz tükenmiştir. Ve zaten onlar gitmeğe* de ki millinin talebinden de fazla idi. Çünki imsaki mil­
hazırlanmıştır. Biz de o halde bırakıp buraya gelmi- linin beşinci maddesinde ekalliyetlere.. Bumdan ev­
ş'izdir. Onun için arz ediyoruz ve burada malûm ol­ vel Avrupa Devletleri, ki muharebelerle kendi mütte­
duğu veçhile onların bize verdiği projede 'tadilat ya­ fikleri arasında ve yahut düveli mütelife ile sonra-
İ : 2 2 . 3 . 1339 C : 3

dan teşekkül etmiş olan Avrupada Polonya, Çekoslo- da demiştirki efendiler bu dünyada olamaz, bir mem­
vak'ya gibi onlar beynimde yapılmış olan akalliyetler leketin efradının bir kısmı Hıristiyan diye askerliğe
meselesi vardır ki, o da bizim tarafımızdan kabulünü gitmesin, Türk gitsin, onlar ticaret etsin. Onlar tica­
mutazam'mındiT. Beşinci maddede neler varsa kabulü, retini gaib etsin. Berikileri zengin olsun, Haüta şunu
hebsi kabulü mütazammındır. O halde buraya girdik, dahi söyledim ki bir kısmı ailelerinin yanında bulun­
bu ekalliyetler hukukunda gördüğünüz bu maddeler sun, diğerleri ailelerinin yanında bulunsun ve çocuk
yeni projede değişmemiştir. Çünki biten mesaildendir. yapsınlar.
O muahedelerde neler varsa onlar mevcuttur. Hatta TUNALI HlLMt BEY (Bolu) — Evvela bunu
bir kısmını da çıkarabilmişiz. Fakat ondan sonra kati­ söylemeniz lâzım gelirdi (Handeler)
yen bir şey kabul etmemişizdir. Mesala kabul ettir­
RlZA NUR BEY (Devamla) — Burada bir de
mek istemişlerdir, kabul etmemişizdir. İstediler, fazla
Patrikane meselesi mevcuttur. (Askerlik neticesi ne
olarak cemiyeti akvamdan bizim memleketimize bir
oldu sadaları) Askerlik neticesi; askerliği onlara da
sefir göndersinler bu sefir, diplomat sefirler ne gibi
teşmil etmişizdir. Asker olacaklardır. Haltta İstanbul'
•muafiyeti haiz ise, o muafiyeti temamiyle haiz olsun ve
daki Rumlar icabederse Vana gidip askerlik edecek­
memlekette gezsin, dolaşsın, teftiş etsin ve ona göre
lerdir. (Çok güzel sesleri) Patrikane meselesi şu su­
icraatta bulunsun, dediler. Bunu katiyen kabul etme­
retle olmuştur.
yiz dedik ve pek cidali mucip oldu. Bir kaçı buna mün­
hasır kaldı. Nihayet bunu çıkarttık? •' MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisari Şarki) —
Riza Nur Bey daha mühim olan..
Sonra askerlik meselesini sokdular ki aralarında
böyle bir şey yoktu. Kendi aralarında m'evcut olan REîS —- Müsaade buyurun, sizden evvel kişi var­
dır.
muahedati beynelmiliyede böyle bir şey yoktur. Hep­
sinin askerliği vardır. Fakat bizim için olmaz dediler. MEHMET ŞÜKRÜ BEY ıfjKarahisarı Şarki) —
Söbdbi nedir? Diye sorduk. Nihayet bunu da söyle­ Sual soracağım, hali münakaşada olan ve hal edilme­
diler, ki siz amele taburları yaparsınız, geri gönderir yen meseleleri söylesinler.
ve kesersiniz. Biz, dedik kesmeyiz. Amele taburlarını RÎZA NUR BEY (Devamla) — Heyeti Celile ka­
hırıstiyandan değil müslümandan da yaparız. Amma bul ederse ekalliyetler meselesi hal edilmiş şeydir.
memleketin vesaiti Avrupa gibi değildir. Hastalık çı­ Onu izah ediyorum. Şu halde Söylemeyeyim. (Hayır,
kar ölür. Sonra peki öyle olmazsa ayrı taburlar yapı­ hayır sesleri) Patrikhane meselesi, buda ulvi bir me­
nız dediler. Hayır olmaz, dedik. Hiyanet ederler, za­ sele oldu. Büyük münakaşatı mucib oldu. Heyeti ce­
ten bir çok Ibiyanetleri vardır. Olm'az dedik. Dedilerki lile bilirki burada heyeti celilenin hatta hükümetin
Avrupa efkârı umumiyesi bununla Avrupa hıristiyan hatırına bir Patrikhane meselesi gelmemiştir. Bunu
âlemi ve müsiürnan âlemi bhbirierine ısınırlar. Müs­ biz ihdas ettik. Bazan bir şey istemediğimiz halde bize
lüman ve Hıristiyan memlekette kardeş gibi olurlar, lüzumu olmadığı halde mahsus icat ettik, ki onunla
biz dedik, ki böyle olmaz. Bir kışlada yaşarlarsa o da bir şey alahm. Frenklerde şunu gördük ki bir pa­
vakit kardeş gibi olurlar. Birbirlerine alışırlar birbir­ zarlık zihniyeti vardır. Şunu söylerim ki Yahudi pa­
lerini severler, birbirlerinin dilini bilirler, o vakit kar­ zarlığı yaparlar ve insanın göbeğini çatlatırlar. Onun
deş olurlar, dedik. Nihayet askerlik meselesi için Veni- içindirki böyle böyle şeyler ihdas ettik. Bunun üze­
zeîos bir teklifde bulundu. Buna o kadar ehemmiyet rinde de kızılca kıyamet koptu. Artık bütün gâvurlar
verdilerki, hatta bu mesele bir kaç celse tuttu. Böy­ şey etmişlerdir. Bunun için tehdit ^etmişlerdir. Bizi
le muallakda beş altı mesele kalmıştı. Onlar arasın­ Romanya tehdit eder, 'harp tehdit eder, bilmem Ame­
da yine münakaşa ve mübareze olmuştur. Venizelos rika tehdit eder, hepsi yapıyorlardı. Bu mesele biliyor­
en nihayet demişti ki hakkı siyasi en büyük bir bJak- sunuz ki bu münakaşat esnasında akalliyetler mesele­
dır. Akalliyetler sizin memleketinizde iritihab hak­ sinde bir çok asırlardan beri gelen Patrikhanenin im-
kından nez edilsin. Biz dedik, ki onlarda vatandaştır tiyazatı mezhebiyesi meselesi vardır Arz ettiğim be-
vatandaşlar hakki siyasiye malik olmalıdır. Nitekim yanelmilel muahedatta olmayan derecede bu imtiyaza-
askerlikde böyledir. Her hak müşterek olmalıdır. O ti mezhebiyeyi ifa etmek ve hem teşdiden ifa etmek
da kalsın, askerlikde kalsın dedik. Onların Maksadı istiyorlardı. Yunanlılar da bunu şiddetle arzu edi­
bunu da ileri sürerek askerîikden kurtarmak istiyor­ yorlardı. Bunun için çok çalışıyordu. Halbuki bu bi­
lardı. Onlar için - tabiri caiz ise - askerlik bir uma­ zim için esas meselelerden idi. Halbuki biz Patrikha­
cı gibi bir şeydir. Komisyonda bu münakaşa esnasın­ nenin bütün tevabii ile memleketten çıkıp gitmesini,
î : 2 2 . 3 . 1339 C : 3
teklif ettik. Nihayet bir çok münakaşattan sonra, bili­ ruzname göndermişler ve onu M celse yapmışlar. Or­
yorsunuz ki; Patrikhanede siyasi idari, adli, dini va- tasında sigara içmek vesaire gibi. Birincide protesto
zaitf vardı. Asırlardan beri gelir mahkemeleri vardır. etmişizdir. Katiyen kabul etmeyiz ve dinlenemez,
Bilmem neleri vardır. Bir Papaz bilmem kimi mahkûm dinlenirse hususi mahiyeti haizdir. Zabıtanameye
eder ve hükümete tebliğ eder. Hükümet te icra eder. geçemez öylece kalır dedik. Fakat onlar entirika yap­
Ö kadar vahim bir meseledir. Patrik gelir, Vezir ma­ mışlardır. Onları getirecekler birinci de ben bulun­
kamında askerimiz ona selam verirdi. Bunların hep­ mazsam zararı yok, ikinciye gideceğim, ikincide geti­
sini kaldırmak istedik. Fakat büsbütün Patrikhaneyi recekler zabıtnameyi imza ettirecekler. Zabıtnameye
çıkartmak mümkün olamadı ve bütün İngilizler, kili­ de geçirecekler. Hepsini yapacaklar, sonra bir de bak-
selerinin tazyik sütresi altında bunu kurtarmak iste­ dıkki Bulgar Ermeni ve hiç de hatırımıza gelmeyen
diler ve bizzat bu mesele hakkıridada rnüracatta bu­ Geldani ve Asuriler var, onlar da yurt isterlermiş. Bul­
lundular. İmtiyazatı mezhebiye meselesi ancak bizim garlar da Türkiye'den vaktile muahede mucibince mü­
için mühim olduğundan buna muvaffak olduk. Bu badele edilmiş olan Bulgar ahaliyi geri getirmek is­
gün Patrikhanenin dini bir 'hassasından başka hiç bir terlermiş. Katiyen kabul etmedik. Bulgarlar hususi
şeyi kalmamıştır. Muhakeme bilmem ne yapamaya­ surette de uğraştılar, kabul etmedik. Böyle bir şeyi
caktır ve siyasi bir mesele ile uğraşacak olursa hudut siz söylemeyiniz. Türkiyeyi, Türkleri bu gibi haller
haricine atabileceğiz. Asarlardan beri bu devlet ve mil­ sizin aleyhinize sevk eder. Halbuki Türkler sizinle
let aleyhine bütün Rumları teşvik etmek gibi idareye şiddetle dosturlar ve Türklerin dostluğuna muhtaçsı­
karışmak mahakim filan gibi bunları kaldırdıkdan nız. Böyle şeyler yapmayınız, demiştim. Nihayet Bul­
sonra zaten hükmü kalmadı. Bu gün âdi bir köy Papa­ garları, ermenileri ve asurileri, ıgeldanileri kendileri
zı haline geçmiştir. Bir sıfatı resmiyesi kalmamıştır. dinlemişlerdir. Bizde bu hususu protesto etmişiz ve
malum şeyleri vermiştir. O sureetle Ermeni yurdu
ETHBM FİKRÎ BEY (Menteşe) Hâlâ sefirler
meselesi bitmiştir ve kaldırılmamıştır. Asuri, Geldani
gönderiyor.
tabiatiyle bitmiştir. Bulgarların metabilatına da tabii
RİZA NUR BEY (Devamla) — Hâlen muahhede
ehemmiyet verilmemiştir, onlar da atılmıştır. Burada
mevkii icraya meriyete konmamıştır. Ve İstanbul'un
nazarı dikkatinizi bir şeye celbetmek istiyorum. Ma-
ahvali malûmdur. Böyle olmazsa hepsini bir -günde
lümdurki Hiristiyanlar sırlardan beri gâh Rusyanın,
hâl eder bitiririz. Biz bu noktada İsrar etmemeğe
gâh Avusturyanm, gâh İngilterenin, gâh şunun bunun
yani harice çıkmasına izhar etmemeğe mecbur etmiş-
Avrupanın Türkiyeye müdahalesi için bir sebeb teş­
•tirki fakat mesele tayanmıştırda zaten, Patrikhane
kil etmiştir. En mühim bir meseledir ve bunun la işe
giderde Aynaroze oturursa idare aleyhimize faaliyet­
girişmişlerdir. Bununla bu güne kadar bizi parçalamış­
te bulunacağına şüphe yoktur. Fakat pençemizin al­
lardır. Bununla bir mesele ihdas ettiler ve hakikaten
tında bir papaz gibi Istanbulda 'her şeyden tecrit edil­
evvelce yapılmış olan muahıhedelerde de öyle ırkı, di­
miş bir halde en güzel bir tariftir. iBu meselede bu su­
ni, lisani'dir. Biz şiddetle buna hücum etmişiz ve bu­
retle hal olmuştur.
nun için ide harpte olur, her şeyde olur demİşüzdir.
OSMAN BEY (Kayseri) — Patrikhane unvanı ka­ Bunun üzerine çok uğraşılmıştır ve nihayet en son
lıyor mu? şeylerin de biz o noktayı daima geçerek, nihayet ota-
RİZA NUR BEY (Devamla) — Hatta biz bunda biri kullanmayarak gayri müslim diyor idik. En niha­
başka şekildede düşündük, bir piskopos halinde olsun yet tekrar münakaşalardan sonra bunu hal edebilmişiz-
ve böylelikle kalmıştır. Efendiler her Türlü evsafı git- dir. Orada daha ziyade gözümüz açılmıştır. Ekalliyet­
t'ikden sonra hiç bir meziyeti kalmamıştır. Pençemi­ ler hukuku, Hirisîtiyan ile de mütekabil olsun diiye İs­
zin altında zebun bir ihalde kalacaktır. rar ettikleri vakit de Sırplar o derece şiddet göstermiş­
lerdir ki gözünüzü yine mi Beigra'da dükdiniz. Yine
Bu mesiailde malum Ermeni yurdu meselesi var­
müslümanları mı ayaklandıracaksınız ve sonrada de­
dır. Bir »gün müzakere esnasında, müzakerenin niha­
mişlerdir ki, Bosna'da Boşnaklar vardır. Onlarda
yetinde reis tebliğ ediyordu ki gelecek içtimaimizde
müslüman, Sırp kanındandür. Onları himaye edeceğiz.
Bulgar heyetini dinleyeceğiz. O celsede bendenizde
İngilizler, malesef, lakırdıları arasında itiraf etmişler­
bulunuyordum. Derhal şüphe hasıl ettim. Bulgarların
dir. Bizde abazaları himaye edeceğiz. Çüdkîi onlarla
ne işi var. Bu gibi mesailde akalliyet bilmem ne filan.
beraber çalıştık, demişlerdir ve onun zan ediyorum ki
Memlekette Bulgar yok, bunun neticesinde mutlaka
bu muvaffakiyetimiz en büyük mımffakyellerden*
arazi gelecektir. Kabul etmedim. O biri gün ibana bir
1:2 2 . 3 . 1339 C : 3

dir. Gayri müslimler her şeye parmak takmak istiyor- ' men dahi edebieceklerdir. Fakat biz muhaceret için
laikli. Bu da memleketi parçalamk 'için en emin vası­ daha ziyade razıyız. Gitsinler ve gitmeleri biz5m iste­
taları îdi, ki alsan sâlife bunu güzelce gösteriyor. Efen­ diğimiz şeydir. Onun için bu da bu suretle olmuştur.
diler, bunun ilk maddelerine bakarsanız Hıristiyan, ya­
ÖMER LÜTFÜ BEY (Amasya) — Hariçten mu-
ni gayri müslim ekalliyetlerini siyaseti, mal ve bilmem
hacerelJ var mıdır?
ne muhafazası tahtı tekeflüftedir. Umumi tabirlerdir.
RIZA NUR BEY (Devamla) — Hayır, bu o de­
Her yerde olan bitenlerdir. Hatta bizim Kanuni Esa­
ğildir. Bir errrigrafıien, bir de immigration şeyleri var­
simiz de vardır. Lisan, Irk, mezhep hepsi serbest diye
dır. Bunların manaları hariçten dahildendir ve bu­
kayıt vardır. Aynı hukuka malik olmak müslüman
nun Sırbistan'la, Romanya ile mütekabil olması, çün­
tab'a gibi aynı şeylerdir.
kü biz bütün müzakeratta bir şey anladık. Biz onlara
OSMAN NURİ BEY (Bursa) — Memuriyet al­ bir hak veriyorsak onlar da bize bir hak versin. Sır-ı
mak filan gibi. bistan ve Romanya 'için de bunu istedik. Onlar da
RİZA N U R BEY (Devamla) — Memuriyet al­ ikna etmişlerdir. Fakat oraların bizden evvel Avrupa
mak, mektep meselesi hemen her yerde yapmak isti­ devletleriyle yaptıkları hukuk, akaltîyetler hukuku
yorlardı. Lisan meselesi için de bir köyde ekseriyet vardır. Oradaki müslumanların hukuku o veçhile
azimeleri olursa, o vakit kendi dillerinde mektep aça­ rumlar da bize böyle şeyler tay*in edelim diye uğraş­
bilirler kaydını koymuşlardır. mışlardır vve bunu bir mesele yapmışlardır. Mademki
bu- hukuk orada vardır. Biz Yunanistanîa bu hukuku
Sonra mahkemelere müracaat için de kendi dille­
mütekabil yaptık, ki bu son fark dördüncü maddede­
riyle tahriri ve şÜfahi müracaat edebilecekler ve bu her
dir. Şimdi efendiler, bu akalliyetler mesaili en mühim
muahede de böyledir ve bunun tahriri olan şeklini biz
meseledendir ve misakı milllimizce kabul edilmiştir.
kaldırdık. Çünki adam lâzım, bilmem ne teşevvüşatı
Kabul etmek istemediğimiz zamanlarda mtisalkı m!il-<
imucib olacak. Biz bunu ancak şifahi şekilde bıraka­
•limizü gözümüze dayamışlardır. Biz de kabul ettik.
bildik.
Fakat mevcut olanlardan daha azdır. Ve öyle de ol­
Sonra, burada kiliselere, havraları himaye vardır.
masa mübadelei ahaliyi kabul ettiş, cebri olarak.
Hükümet himaye edecek ve kimse tecavüz edemiye-
Akalliyetler kalmayacaktır. Yalnız İstanbul müstes­
cek ve bunlar da zaten mevcut olan şeylerdir. Bu da
na olmak üzere... (Ermeniler sesleri) Fakat arkadaşHar
aynıdır. Kanuni Esasimizde olan şeydir.
kaç Ermeni vardır. (Yahudiler sesleri) İstanbul'da
Bundan sonra gayri müslim tabiri geliyor. Türki­ ö^uz bin yahudi vardır. Şimdiye kadar bir mazarrat
!
ye ahalisinin kaf fesinin 37 nci maddede tevellüt, Irk : iras etmeyen insanlardır. (Gürültüler) Museviler ma­
lisan, tefriki mezhep î etmeksizin himayeyi taahhüt lûm, nereye çekilirlerse oraya giden insanlardır. Tabii
eder. Bütün Türkiye ahalisinin emniyet ve asayişi ve olmasalardı daha iyi olurdu derdim.
gerek hususi surette emniyet asayişi beldeyi muhil
olmayan bütün edyani, ki biz emniyeti umum'iyeyi biz ALİ SAlP BEY (Urfa) — Ermenliler affı umumî­
vaz etmişizdir. Başkasında yoktur. Mezalhib ve itika- den sonra gelmeyecekler mi?
datm serbestli icrasına malik olacaklardır. Bu eskiden RIZA NUR BEY (Devamla) — Efendiler, sonra
beri 'Kanuni Esasi ile mükellef olan şeylerdir. Gayri ermenıilere bir yurt istediler. Ermenilere biz yurt ver­
müslimler; akafliyetler, Türk tab'aya tatbik edilen ve medik, çok münakaşat ve müniazaatta bulunduk. Tür­
Türk hükümeti tarafından müdafaai milliye veya asa­ kiye'de bunlara yurt olamaz, dedik. KimisÜ Kiîikya'-
yiş umumiyenin muhafazası için memleketin her ta­ da, kimisi Van'da dedi hepsini attık. Baktılar ki olmu­
rafından veya bir kısmında ittihaz edilen tedabirden yor, müzakereyi bile kabul emiliyoruz. Eni sonra de­
sarfı nazar, seyri sefer ve muhaceretten tamamiyle diler ki, bunlar protestandır ve bunlar gelsin ded'iOJer.
istifade edebileceklerdir. Ha; burada şunu arz edeyim, Olamaz ve onlar da gelmeyecektir, dedik. Sonra mü­
vakıa seyrü seferi ve muhacereti koydurdular. Bu hür­ badele ile gidecek olan rumlar da gelemeyecekler.
riyete malik olan ve şu ilk fıkralarla tahtı kefalete alı­ İstanbul'u mübadelede hariç tutmaya çok çalıştılar.
nan insanlar bu hakka maliktir. Memleket içerisinde Umumu birden bu hususa çalıştılar. Biz de Garbi
herkes serbest hareket edebileceklerdir. Sonra dışarı­ Trakya'yı mübadeleden ihraç etmek için bunu kabul
ya muhaceret edebiîeceklerdir. ettiik. Fakat bir çok şartlarla. İptida İstanbul hududu­
Biz buna yukarıda emniyet ve asayiş memleket nu çizmek istediler. Çatalca'nın hududundan, Şile'nin
kaydını köydük, ki isterse hükümet bu suretle bunları bilmem nesinden, velhasıl böyle büyük bir hudut,

— 8 —
İ : 2 2 . 3 . 1339 C : 3

Biz bunu şehremaneti hududuna indirdik. Ona da REİS — Bahsi bitirmiştir efendim.
ttuttullar şimendifer yönü de Caddebostan'ın da hudut ALİ SURURİ EFENDİ (Karahisan Şarki) —
olduğu halde, şehremaneti hududunu istediler. Malte­ Akalliyetler bahsini ikmal ermedi.
pe'ye kadar Kartaltepe'ye kadar olsun. En nihayet REİS — Akalliyet bahsini bitirdi efendim. Efen­
onu da kabul etmedik ve ihraç ettik ve şu şartı da dim bir şey arz edeyim, arzu buyurursanız Rıza Nur
koyduk; ki hariçten Anadolu'dan başka yerden İs-. Beyefendi tekmil fasılların izahatını ikmal etsinler.
tansbuPa ne kadar sonradan gelmiş rumiar varsa on­ Onu sonra sualle yapalım. (Hayır sadalan) O halde
lar da mübadeleye tabidir dedik. İstanbul'da 2C0 - 250 böyle bahis bahis yapalım. (Bahis bahis sadalan)
Rum varsa, bilmiyorum nasuîdır. Zannediyorum ki Öyle ise Sırrı Beyin suali vardır.
onların da dörtte biri, beşlte biri veyahut dörtte birli SIRRI BEY (İzmit) — Beyefendi buyurdunuz ki
onlardan çıkıp gidecektir. Nihayet onlar gidip de bir bize binnetice proje verdiler. Bu proje üç kısımdır.
daha gelemeyeceklerdir, Birisi mütekabilen kararlanmıştı, diğeri muallakta
HAFIZ MEHMET BEY (Trabzon) — Bunda sa­ kalmıştı. Diğeri ise hiç mevzubahis olmamıştır ve
rana* yoktur. ondan sonra aramızda hiç bir şey cereyan etmedi.
SALAHATTİN BEY (Mersin) — Musarrah mı? Bıraktık geldik, buyurdunuz. Halbuki biz resmî ve
RIZA NUR BEY (Devamla) — Zabıtnamelerde gayriresmî bir surette mükellefiz ki bu proje verildik­
okursanız orada vardır. Kısmen burada olmaz, bu­ ten sonra heyeti murahhasamız hareket etmezden ev­
nun tafsilâtı zabıtnameler vardır. Zabıtnameler mev­ vel müttefiklere bir mukabil proje verilmiştir. Mev­
cuttur. zubahis olan mesailin bazılarını kabul etmek, bazıla­
ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon) — Nerededir? rını ret eylemek suretiyle bize bu mesele aynen He­
DURSUN BEY (Çorum) — Hani ya nerede? yeti Vekile tarafındn tebliğ edilmiştir. Halbuki zatı
RIZA NUR BEY (Devamla) — Bilmem ki bun­ âlileri bundan haberdar değilsiniz.
larla buraya nasıl gereceğiz. Bir ay tetkik etmeli, tas­
RIZA NUR BEY (Devanıla) — Nasıl haberdar
nif yapılmamış bir şey değiıl ki sulh olsun yapılacak­
değilim. Haberdarım.
tır. Hatta patrikhane şeysinde Lord Gürzon'un beya­
SIRRI BEY (İzmit) — Buyurmadınız burada.
natı vardır. Mahsus yapılmıştır. Böyle idarî, *iyasî
RIZA N U R BEY (Devamla) — Bana taalluk
şeylerinden evsafından tecerrüt etmesi için o zabıtna­
eder bir mesele değildir. Sualler ekalliyetlere ait de­
mede mündemiçtir. Bu gibi şeyler de zabıtnamelerde
ğildir. Heyeti Celile fasıl fasıl müzakeresini kabul
vardır. Ekalliyetler meselesi de budur.
etti,
SIRRI BEY (izmit) — Bu bahse ait suallerimizi ATIF BEY (Bayazit) — Reis Paşa müsaade bu­
soralım. yurur musunuz?
REİS — Efendiler, bahis hakkında sual soracak­ REİS — Size söz vermedim.
lar. ATIF BEY (Bayazit) — Yalnız demek istediğim
ATIF BEY (Bayazit) — Beynelmilele ait kırk Rıza Nur Beyin sözünü tamamen bitirsinler de....
üçüncü maddede bir şey vardır. Onu izah eder misi­
niz? REİS — Efendim, Heyeti Celile Rıza Nur Beyin
RIZA NUR BEY (Devamla) — Evet bu öyledir fasıl fasıl izahat vermelerini ve her faslın izahından
ki, bundan mevcut olan muahedatta beynelmilel ma­ sonra iradı sual olunması hususunu kabul etti. Bina­
hiyeti haizdir. Akalliyetlerin hukuku beynelmilel ka­ enaleyh akalliyetler hakkında sual sorulacaktır.
rar altına konmuştur. Çekoslovakya'nın, Sırbistan, Yu­ RIZA NUR BEY (Devamla) — Şunu kabul ede­
nanistan ve Polonya'nın, Romanya'nın, Bulgaristan'ın riz, bunu kabul etmeyiz, diye sonunda söylemiştik.
bilmem nenin hakkında yaptıkları bütün muahedatta Fakat kabul edeceğimiz şeyler zaten kabul edilmiş
beynelmileldir. Ve bunları nakzedecek kanunlar ya­ aksamıdır. Mesele bundan ibarettir.
pamaz kimse. Bu beynelmilel muahedatı böyledir. SIRRI BEY (İzmit) — Daha var sözüm.
Onun için biz bunu ihraç edememişizdir. Çünkü mi- REİS — Ekalliyetler hakkında mı?
sakı millimizde de o beynelmilel muahedatı kabul et­ SIRRI BEY (İzmit) — Evet. Beyefendinin verdik­
mişizdir. leri cevap bendenizi ikna edememiştir.
ALt SURURÎ EFENDİ (Karahisan Şarki) — Sonra ikinci sualim : Garbi Trakya müslümanla-
Paşam, beyefendinin izahatı bitmeden suale başlan­ nnı muadil gösterdiniz. Halbuki bu mesele sarahaten
madan rica ederim. misakı milli ahkâmını ihlâl ediyor. Çünkü Trakya
1:2 2 . 3 . 1339 C : 3

müsiümanları serbest bir surette reylerini izhar ettik­ , DR. MUSTAFA BEY (Kozan) — Sual sordu ce­
ten sonra, mukadderatlarını tayin edeceklerdir. Yu- vabını aldı. Münakaşa etmekte ne mana vardır?
nanistana kalmış ve vaziyeti hukukiyesini kabul et­ SIRRI BEY (İzmit) — Hata mı ettik beyefendi?
miş bir memleket değildi ki onların mübadelesini İs­ RIZA NUR BEY (Devamla) — Yunanistan'dan
tanbul ramlarına muadil gösterebilesiniz. Binaen­ getiremezler.
aleyh bu suretle misak ahkâmını ihlâl etmiş oluyor­ NEŞET BEY (Üsküdar) — Getirirlerse kuvvei te-
sunuz. yidiyemiz nedir?
RIZA NUR BEY (Devamla) — îzah edeyim. Bu RIZA NUR BEY (Devamla) — Kuvvei teyidiye-
suretle misakı milli ahkâmına muarız muhalifi hare­ miz, patrikhane böyle bir şey yaptığı takdirde tutup
kette bulunulmamıştır. Çünkü bunlar mübadeleden kolundan dışarı atmaktır.
Hariç tutulsun demek, esasen orada kalsın demektir NEŞ'ET BEY (Üsküdar) — Müsaade buyurunuz
ve mukadderatları bilahare tayin edilsin demektir. efendim, daha evvel bunun ifa edileceğini....
Bunun için konulmamıştır.
RIZA NUR BEY (Devamla) — Muahedeye böyle
SIRRI BEY (İzmit) — Garbi Trakya müslüman- bir şey girmemiştir. Muahedeye böyle bir madde koy­
larmm İstanbul ramlarına muadil tutulması hakkın­ durmadık.
daki verdiğiniz cevap dahi bendenizi ikna etmedi. NEŞ'ET BEY (Üsküdar) — Müsaade buyurunuz
Ekalliyetlerin hukuku hakkında beynelmilel bir su­ vardır,
rette kabul edilmiş esasatın mademki bizim tarafımız­ RIZA NUR BEY (Devamla) — Hayır yoktur.
dan hiç bir suretle ihlâl edilmemesi meşrut idi. Bil­ Yani beynelmilel ahdi bir tarzda sokturmamışızdır.
mukabele kalacak müslümanlar hakkında hiçbir- su­ Bunu düşünmüşüzdür.
rette takyit edilemeyecek bir madde bulunmalıydı.
NEŞ'ET BEY (Üsküdar) — İkinci sual : Buyur­
RIZA N U R BEY (Devamla) — Efendim, son dunuz, ki köylerde ve kasabalarda ekseriyet teşkil
maddeyi okursanız diyor ki... edecekleri halde mektep açabilecekler ve kendi nok-
SIRRI BEY (İzmit) — Okudum. tai nazarlarına göre tedrisat yapacaklardır. Bu kayıt
konmasa müteferrik surette köylerde bulunmasını
RIZA NUR BEY (Devamla) — O madde muci­ bunların köylerde ve yahut kasabalarda tecemmuunu
bince işbu fasıl ahkâmiyle tarafımızdan teslim edilen teshil edecek. Bu, tehlike teşkil etmez mi?
hukuk Yunanistan tarafından âkalliyetler hakkında
teslim edilmiştir. Kendi arazisi dahilinde bulunan RIZA NUR BEY (Devamla) — Efendim, bunlar
müslümanlar hakkında kabul edilmiştir. Bütün bu burada demiyor ki kendi noktai nazarlarına göre
hukuk beynelmilel olmakla Yunanistan'da kabul et­ köyde mektebi yapacaklar, lisanlarını kullanabilecek­
miştir. ler. Yine teftişimiz altında olacaklardır. Fakat mü­
badele olduktan sonra bu ekseriyet nerede olacaktır?
SIRRI BEY (İzmit) — Sırbistan'daki müşlüman-
Meseleyi kökünden hal eden mübadelei ahaldir.
ların adedi Yunanistan'daki müslümanların kat kat
fevkindedir. AVNİ BEY (Saruhan) — Müsaade buyurun; me­
RIZA N U R BEY (Devamla) — Sırbistan bundan selâ bütçelerden para ayırıyorsunuz. İstanbul bütçe­
hariç kaldı, Sırbistan meselesi hariç kaldı. Sual Yu­ sinden veya hususi bütçelerden yine onlara para ve­
nanistan'dadır.- rilecektir.
SIRRI BEY (İzmit) — Beynelmilel olması itiba­ RIZA NUR BEY (Devamla) — Verilecek. Kabul
riyle arz ediyorum. etmiştir, misakı milli. O mevcut muahedatta daha
şiddetli bir surette mevcuttur. Ne yapalım?
RIZA NUR BEY (Devamla) — İşte bu beynel­
mileldir. Çünkü bu maddede sarahat vardır. Dikkat REİS — Efendim yalnız şunu rica etmek isterim
buyurursanız görürsünüz, âkalliyetler hakkında ne ka­ ki söz isteyen zevat kırk beş, kırk sekiz kişi. Suallerde
dar mevad varsa Yunanistan'a da şâmildir. (Muvare beyefendi bir fasıl hakkında izahat verdikten sonra,
oluyor sesleri) olabilir ki bu nokta esaslı bir surette şöyle midir, böy­
RASİH EFENDİ (Antalya) — Sualden bir netice le midir diye anlaşılmaz. Bu sual yoksa müzakere edi-
çıkmayacak. Suali bırakalım da söz söyleyelim. \ lecek efendim, yoksa rica ederim.
REİS — Efendim fasıl hakkında sual soruyorlar, j Rica ederim Mustafa Bey Hana bırakınız bu va-
anlamadıkları noktaları izah ediyorlar. j zifeyi. Devam buyurunuz Sırrı Bey.

10 —
İ : 2 2 . 3 . 1339 C : 3

SIRRI BEY (Devamla) — Hıristiyanlar* eyyamı M. DURAK BEY (Erzurum) — Kabul edilen şe­
mahsusaîarında mahkemeye gidemeyeceğiz. kil bu değildir. Onu arz edeceğim.
RİZA NUR BEY (Devamla) — Bu kabahat biz­ REİS — Efendim, kabul edilen takrir buradadır.
de değildir. Kabahat misakı millidedir. Çünki mi- Rica ederim ret ediyorum. Ben vazifemi biliyorum.
sa'kı millî o muahedatı beynelm'ileliyeyi aynen kabul Buyurun Salâhattin Bey, sualinizi sorunuz.
etm'iştir. Onun içinde mevcuttur. Hatta cumartesi ya- SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Beyefendi, ka­
'hudiler, bilmem pazar günü. kimler davet edilemez. pitülasyonlar bir madde ile ilga ediliyor. Onun yeri­
SIRRI BEY (İzmit) — Misakı Millide yoktur. ne müteselsil ve müeyyit bir takım mevad kabul olu­
RİZA N U R BEY (Devamla) — Bendeniz, vardır nuyor. Bunlar kapitülasyonlardan değil mi?
diyorum. RIZA NUR BEY (Devamla) — Hangisi efen­
SIRRI BEY (İzmit) — Bendeniz yoktur diyorum. dim.
SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Bu maddede
RİZA NUR BEY (Devamla) — Nasıl yoktur efen­
bendeniz gayri müslimlerin serbestli tetrisatı ve tetri-
dim.
sata muhalefet olunmaması gibi bir menevi tearuz
ALI ŞÜKRÜ BEY (Trabzon) — Bırak Sırrı Bey
görüyorum. Sonra, efradın münferiden hukuki ve
rica ederim.
fiili mevkide divanı adalet gibi merciini görüyorum.
RIZA NUR BEY (Devamla) — Beşinci madde
Sonra müslim ve gayri müslim akalliyetler için ta-
düveli müttefika ve müşarikleri arasında takarrür
mamiyle intizamı halli havi bir müdafaa görüyorum.
eden esasat da'iresinde akalliyetlerin hukuku... Eğer
Binaenaleyh görüyorum ki mevcut ortada bir kapi­
zatı âliniz o mevcut muahedatı okursanız orada göre­
tülasyon kalkmıştır ve müebbet bir kapitülasyon gel­
ceksiniz, ki Yahudiler cumartesi filan diyor. Muga­
miştir. Bu fevkalâde ağır değil midir. Bunu anlamak
yir değildir.
istiyorum. Yani bağlanmışız gibi geliyor. Acaıba böy­
REİS — Emin Bey.
le midir?
E M İ N BEY (Bursa) — Paşam, ben bundan son­
RİZA NUR BEY (Devamla) — Şimdi efendim,
raki bahiste soracağım. Hakkı kelamınv mahfuzdur.
bu gayri müslimler hakkındadır.
NEŞ'ET BEY (Üsküdar) — Patrikhanenin buyur­
SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Müslimler da­
duğunuz her hangi bir şökilde kalması bendenize©
hil değil mi?
hüsnü tevilden âridir ve tatbikatta hüsnü netice ve­
RİZA NUR BEY (Devamla) — Hayır efendim,
receğini zan etmiyorum. Patrikhanenin her ne şekilde
gayri müslimler hakkındadır.
olursa olsun, İstanbul'da kalması tehlikelidir. Ât'iyen
SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Yalnız Hıris­
dalha ziyade tevessü edecek, eskiden daha fena tesir
tiyanlar hakkındadır.
yapacaktır.
RİZA NUR BEY (Devamla) — Yani müslimler
iRİZA NUR BEY (Devamla) — Patrikhane iki
hakkında yoktur. Irkı, lisanı meselesi yoktur.
meclisten mürekkeptir. Birisi Şens'inod Meclisi, di­
SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Burada vardır
ğer meclisi muhtelit Sens'inot. 12 metrepolitten teşek­
efendim.
kül eder. Bu gün mübadele ile Anadolu"dan bütün
RİZA NUR BEY (Devamla) — Hayır yoktur. O
Rumlar gidiyor. Bir defa katiyen metrepolit bulamı-
hakkı hayat muhafaza'! hayat...
yacaklar.
RASİH E F E N D İ (Antalya) — Yunanistan'dan ge­ SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Hayır mahke­
tirirler. Sual alan arkadaşlarım şöyle midir, böyle melerde istedikleri gibi lisan istimali; bu pek ağırdır.
rriidir, diye şüphelerini hal etsinler. Salâh attin Bey, RİZA NUR BEY (Devamla) — Gayri müslim­
Riza Nur Beyden sual soracak. ler hakkındadır. Mütekellim olan, Türk tab'ası olan,
M. DURAK BEY (Erzurum) — Müzakerenin de o madde mevcuttur.
mevzuu yoktur. Müsaade buyurunuz usuîi müzake­ SALÂHATTİN BEY (Mersin) -4- tstanbul'da
reye daar buradan bir şey söyliyeyim. Maksadımız bunları tanımayacaklardır ve hem bu fikir milliyeti
işi anlamaktır. öldürecektir, memlekete ve bunu ne taahhüt ediyo­
RBİS — Efendim, usulü müzakere hakkında He­ ruz?
yeti Celilenin uzun uzadıya münakaşa etmesini şu RİZA NUR BEY (Devamla) — Bu efendim me-
şekilde kabul etti. Yani Heyeti Murahhasayı teşkil hakim içindir ve zaruridir. Zaten bu günkü maha-
eden zevat 'buraya gelip izahat verecekler... kimimizde tercüman vardır. Öyle değil mi? Lisan
t : 2 2 . 3 . 1339 C : 3

bilmeyenlerin bir tercümanları bulunur. Fakat biz RİZA NUR BEY (Devamla) — Oradaki akalli­
'bunu diğer muahedelerde hem şifahi, hem tahriridir. yetlerden maksat gayri müslimler hakkında Hıristi­
Biz tahriri kısmını kaldırtmaya muvaffak olduk, yan demek.
o bir tarafı kaîdırtamadık. Bu budur. Buyurduğunuz SÜLEYMAN SIRRI BEY (Yozgat) — O halde
kapitülasyon umumî beynelmilel olduğu için ve tara- 37 nci madde zaittir. Çünki çok su götürür yerleri
feyince mütekabil olduğu için, kapitülasyon değildir. vardır.
Fakat şeraite bakarsanız kapitülasyon şeraiti gibidir. RİZA NUR BEY (Devamla) — 37 nci madde
Fakat ne yapalım ki misakı millimiz bunları kabul umumî Ibir tabirdir.
etmiştir. Öyledir, kabul etmiştir. SÜLEYMAN SIRRI BEY (Yozgat) — Şu halde
SALÂHATTİN BEY (Mersin) — İstiklâli muhil 38 nci madde de gayri müslim akalliyetler diye tas­
taa'h'hüdatı müebbede memleketin istikbalini bağla­ rih edildikten sonra 37 nci maddeye hiç lüzum yok­
maktadır. tur.
RİZA NUR BEY (Devamla) — Müsaade buyu­ RİZA NUR BEY (Devamla) — Koydular, an­
runuz, tekrar arz edeyim. !Beş'inci maddeyi düveli iti­ latamadık efendim.
laf iye ile muhasımları ve bazı müşarikleri arasında SÜLEYMAN SIRRI BEY (Yozgat) — Arap çor­
tefrik eden esasatı âtiye dairesinde ve akalliyetlerin basına döndü memleket.
hukuku mahfuzdur. RİZA NUR BEY (Devamla) — O mahzuru gör­
SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Müsaade bu­ me. Orada çünki mübadeleleri yapmışızdır, hepsine
yurunuz bu esatir. Fakat bu demek değildirM Tür­ hatime çekilmiştir. 36 nci madde görülüyorsa zaten...
kiye'de herkes parmağını soksun. Bu demek değil-
SÜLEYMAN SIRRI BEY (Yozgat) — Ne kadar
dirki hukuku esasiyeye kadar Divanı Âliye kadar
kuvvei müeyyidesi olduğunu da görüyorsunuz,
Türkiye'de bir kanun, bir mahkeme kurabilsin. Bu
RİZA NUR BEY (Devamla) — Öyledir. Fakat
<esasat bazı yerde muhafaza edilmiştir. Fakat Tür­
Kanunu Esasiyi açarsanız görürsünüz. Orada da bu
kiye'de milliyet olamayacaktır. Müslimlere parmak­
ahkâm yok mudur? Zaten Kanunu Esasi teklif et­
ları vardır ve oynayacaklardır. Gayet ağır görüyo­
miştir.
rum.
HACI ŞÜKRÜ BEY (piyarbefcir) — Kanunu Esa­
RİZA NUR BEY (Devamla) — Bu hukuk bizim
si 'Paçavradır.
'için zaruri'ilkabuldür. Misakı millî kabul etmiştir.
POZAN BEY (Urfa) — Efendim afivi umumî bu­
Onlar onu demiştir. Zaten İngilizler kabul etmek is­
yurdunuz. Bu afvi umumî yalınız bizimle Yunan ara­
temedi. Kıyamet koptu. İnkıtaa kadar gitti. Fakat
sında mı, yoksa bilumum devletler arasında mıdır?
bir mesele vardır. Onu daima düşünmeniz lâzımdır.
O da mübadelei ahali meselesidir. Bu mübadeleyi ic- RİZA NUR BEY (Devamla) — Onu sırası ge­
barî bir surette kabul etmişizdir. Bu kabul edildik­ lince arz edeceğim. Mamafi şimdi cevap vereyim.
ten sonra, bunların hükmü yoktur. Akalliyetlerin hu­ Afvi umumî bir defa Yunan ile bizim aramızda, sa­
kuku yoktur. Değil mi efendim? O vakit tazmin eder, niyen düveli itilafiye ile bizim aramızda.
zatı âlinize bilahare arz ederim. Çünki uzamasın REİS — Rica ederim bu müzakere akalliyetlere
efendim. aittir.
REİS — Hacı Şükrü Bey buyurunuz. TUNALI HİLMİ BEY (Bolu) — Efendim res­
H A C I ' Ş Ü K R Ü BEY (Diyarbekir) — Ben vaz­ mî, gayri resmî her fasıl olursa olsun ortada devran
geçtim. eden bir söz vardır. Türk ordotoksları namı altında
SÜLEYMAN SIRRI BEY (Yozgat) — Efendim, Anadolu^da patrikhane tesis etmiş bulunuyorlar. Bun­
bu fasılda akalliyetlerden maksat Hıristiyan akaffiyet- lar mübadeleye dahil midir, değil midir?
ler midir? (Gürültüler) RİZA NUR BEY (Devamla) — İsterseniz müba­
REtS .— Rica ederim sükût edelim. Buyurunuz dele edersiniz, istemezseniz size tabidir. Çünki böyle
devam ediniz. mübadele ahkâmında bir Türk Ortodoksları (hariçtir,
RİZA NUR BEY (Devamla) — Gayri müslimler diye bir kayıt yoktur.
hakkında. TUNALI HİLMİ BEY (Bolu) — Türk hükümeti
SÜLEYMAN SIRRI BEY (Yozgat) — Pek âlâ Cemiyeti Akvama Meclis azasından her azanın bu
37 nci maddede gayri müslim akalliyet diye tasrihe teahhüdattan her hangi birine karşı vukübulan teca­
lüzum var. vüzü veya tecavüz tehdidini Meclisin nazarı dikkati-
t :2 2 . 3 , 1339 C : 3
ne arza salâhiyettar ve Meclisin icabı hale elzem ve ABDÜLKADİR KEMALİ BEY (Kastamonu) —
muvafık sureti tetkik edileceği kabul olunur. Mec­ Efendim bendeniz mahkemelere gayri müslimlere de­
lisi Akvamda bir İngiliz murahhası bulunuyor. Ora­ ğil, fakat şifahen müracaat edebilmek imkânını mua­
da Türkiye'de Hıristiyanlar şöyle olmuş, Hırıto ko­ hedeye sokulduğunu görüyorum. Esasen Türkçe bil­
vulmuş, İstanbul'da Hırısto'nun kulağı bükülmüş, şim­ meyen insanların mahkemelerde müracaatını dinlemek
diye kadar asırlardan beri olduğu gibi, güya sahih üzere tercüman tayin etmek mehakîmin vazaifii as­
veya gayri sahih bir takım mesail dolayısiyle başı­ li yesindend'ir. Bunu kavanin'imiz »temin etmiştir. Bu­
mıza bir belâ çıkarmaya bu madde sebebiyet verebi­ nu muahedeye sökmak'tan mana yoktur.
lir mi? Veremez mi? RIZA NUR BEY (Devamla) — Arz edeyim, ka-
vanÂıim'izde bunlara ait hukuk pek çok müemmen­
RİZA NUR BEY (Devamla) — Efendim demin
dir. Fakat Avrupalılar, karşı karşıya münakaşa et­
arz ettiğim gibi, buraya bir sefir göndermek teşeb-
tiğimiz insanların, bunların h'iç birisine inanmıyorlar.
ibüsümde bulundular, ki o diğer mevcut beynelmilel
Bizim (taahhüdümüz, yani beynelmilel taahhüt olsun
muahedatta yoktu. Onu bir çok şeyden sonra çıka­
diyorlar. Yani bizi beynelmilel garanti altına koy­
rabildik. Fakat bütün bu mesaimize rağmen böyle
mak istiyorlar ve onun içindirki koymuşlardır ve
bir madde bütün mevcut muahedatta vardır. Şuna
her muahedeye koymuşlardır. Böyledir. Mesele biz
da emin olmak lâzım gelir. Değil bir İngiliz delege­
onu çok söylemişizdir. Kanunumuzda vardır. Mü­
si, Cemiyeti Akvamı İngiliz nüfuzu altında bir mües­
emmendir, diyoruz. Bizim kanunlarımıza riayetkar
sese olarak kabul etmek lâzım gelir. Böyledir. Faikat
olmadığımıza kani oluyorlar.
bu Romanya hakkında da yapılmış, Polonya hakkın­
da da yapılmış Sırbistan hakkında da yapılmış, hepsi Efendim, burada bir şey arz edeyim. Burada ga­
hakkında da yapılmıştır. Fakat emin olunuz ki bu­ zetelerden birisi (Ladini) diye bir şey yazmış, (istan­
nun kuvvei tediyesi yoktur. Hiç bir şey yapamaz. bul gazeteleri mi sesleri). Bilmiyorum. Birtakım
Nitekim, Yahudileri Bulgaristan da, Romanya da son güftüguyu muoib olmuş ve bunun esbabını söyleye­
zamanlarda fena halde zedelediler. Cemiyeti Akvam ceğim, tabii biz orada Türkçe konuşmuyoruz. Fran­
filan h'iç bir şey yapamadı. Yani bunlar laftır. sızca konuşuyoruz. Fransızca için bir tâbir yardır.
(Lâik) derler. Bunu biz de onlara müteaddit defalar
ADİ CENANİ BEY (Gaziantep) — Memaliki söyleniniz ve söylerler. Bunu tercüme ederken böy­
müsta'hlasadan veyahut Türk memleketlerinden dı­ le yazmışlar; halbuki bunun manası böyle değildir.
şarı çıkarılmış olan Rum ve Yunanlıların avdet edip Bu olsa olsa nasut, lahuti mukabili nasufri demektir.
etmemeleri tali komisyonlarda takarrür etmiş iken, Halka ait bu hiçbir vakit dinsizlik demek değildir. Bu
Yunan tebaasının muhtelif mahkemeler ahkâmına hiç ağzımdan çıkmamış bu yanlış tercüme edilmiş
tabi olmak üzere avdet edebilecekleri takajrür et­ bundan; böyle bir kelime ağzımızdan çıkmamıştır.
miş. !Bu vaki midir? Binaenaleyh doğru tercüme değildir.
RİZA NUR BEY (DeVamla) — Biz böyle bir Efendim sıhhi bahiis; «711»
şey yapmadık ve bana taalluk eder bir mesele değil­ Efendim malûm bir mesele vardır, kapitülâsyon­
dir. Bilmiyorum. Hariciye Vekâletine taalluk eder lar meyanına dahil. Bu da sıhhi kapitülâsyonlara da­
bir meseledir. irdir. Bundan bir asır kadar evvel memleketimize
ALİ HAYATİ BEY (Gaziantep) — Tali komis­ HindMan'dan bir kolera girmişti. Hükümet kendi
yonda idiniz. kendine karantina usulünü ihdas etmiştir ve kendi
RİZA NUR BEY (Devamla) — Bunların Yunan 'teşebbüsü ile. Fakat bunun için masraf lâzım, ecnebi
tebaası filan olup ta o bahane ile girse manîdir, gire­ gemilerinden rüsum almak istemişler. Ecnebi gemi­
mezler. leri vermek .istememişler. Bundan dolayı bir Türk
memurunu bizim gemimize sokmayız demişler. Bun­
ALİ CENANİ BEY (Gaziantep) — Yani gireme­
dan dolayı bir Mecli'si Alii sıhhi teşkil etmişlerdir.
yecekler.
Orada ecnebiler de bulunmuştur. Türkleri birer, bi­
RİZA NUR BEY (Devamla) — Elbet, elbette gi­
rer elemişler, atmışlar. Sonra kamilen Frenklerden
remeyecektir. Tali komisyon karar vermiştir. :
baret olarak bu da başımıza bir kapitülâsyon ol­
ALİ CENANİ BEY (Gaziantep) — Bilahere.... muştur. Burada sui istimalâ'f, irtikâp, irtişa, adanı
RİZA NUR BEY (Devamla) — Bilahere bilmi­ kayırmak, israf, velhasıl her .?ey olmuştur. Sonra
yorum. fennli hazır tıbba muvafık surc'lte muamele yapma-
t : 2 2 . 3 . 1339 C : 3

mışjtır. Eski sistemle kalmıştır. Bumu da kaldırmak okuduğum cümleden sonra gelen, 130 ncu maddenin
için işte burada gördüğünüz mesaili sıhhiye bahsi son fıkrasının iptidasına kadar bir kısım varki, bun­
burada, bir defa şunu kabul ettirerek (129) ncu mad­ ları kabul ederken bir şey sokuşturdular. Dedilerki;
deye bakarsanız istanbul Meclisi Âllii sıhhisi lağvo- nihayet bu dedikleriniz olsun, fakat boğazlarda «sıh­
Iunmuştur. Türkiye sevaMi ve hududunun teşkilâtı hi bir boğaz komitesi» namiyle bir komite yapacağız.
sıhhiyesine memurdur. Bunu pek büyük güçlükle Bunun için de nihayet üç aza koruz ve bu komite beş
geçirmişizd'ir. sene müddetle devam edecektir, dediler. Bumın üze­
Ondan sonra rüsumu sıhhiye var. Rüsumu sıh­ rine mücadele ettik ise de kaldırmak mümkün olma­
hiyi ibka etmişizdir ve buna muvaffak olmaya çok dı. Fakat son zamanda italyan murahhasları bunun
çalışmışızdır. Büyük bir şeydir. Çünkü hiçbir dev­ görüşmemizde bunun yerine, eğer bizim garantina
lette rüsumu sıhhi yoktur. Gemilerden almazlar, idaresine üç tane ve bizim memurumuz olarak onlar­
yalnız biz alırız. Onu ibka ettiler. Sonra birtakım dan üç doktoru beş sene müddetle alırsak, bunu da
Âdaba mugayyir resimler ve kitaplar neşretmek, çıkaracaklarını söylediler. Bu da böylece kaldı. Bu
kadınları ve gençleri iğfal edip onlardan ticaret yap­ kısım tay olunacaktır. Kabul edilir bir şey değildir.
mayı meneder. Muahadeler, mukaveleler mevcuttur. Yani biz bunu kabul etmemiş/izdir. Çünki bu bir mm-
Bunlarda dahil olmuştur. Memleketin sıhhati ve ah­ ta'kaya münhasır adetâ bir kapitülasyondur.
lâkı namına biz bunları kemâli memnuniiyetle kabul
edeceğiz. Yalnız bir mesele vardır. Afyon şeysi var­ Sonra bir şey var, ki bu da muhtacı izahtır. Ya­
dır. Malûm bâzı şehirlerde ahaliye afyon satarlar. zman anlamak lâzım gelir. Bu da şudunki bunların
Esrar satarlar. Biliyorsunuz ki bu sıhhate muzirdir. maksadı iptıida bu komiteyi teklif etmeden evvel kal­
Bunu meneder bir beynelmilel mukavele mevcuttur. dırıyoruz. Mademki tekrar bu vesile, başka bir isim,
Memleketin sıhhati ve ahlâkı namına bunu da ka­ başka bir şekil ile yine sıhhi kapitülasyonu sokmak.
bul edeceğiz. Yalnız bir mesele vardır. İzmir taraf­ Çünki bu adamların haleti ruhiyesini gördük. Eğer
larından bu yakınlara kadar Afyon Karahvsar ve~a- bir şeyi kabul etmezsek ismini değiştirirler, onu an­
irede afyon yetiştirirler ve ticaret yaparlar ve bu af­ larsanız başka bir şekle sokarlar. Onu da anlarsanız
yon da tıbda en makbul bir afyondur. En birinci yine başka bir şekle korlar. Yani böyle tuhafırlar. Ni­
tıbbı mevattandır. Almanya'ya gider, müstehzaratı hayet derlerki, böyle birşey kabul edilsin. Ben de-
tıbbiye yapılır. Bunu tetkik eîitik. Zarar verir mi dlttük'i; pekâlâ; dediğinizi kabul etmek için bizden de
vermez mi? Diye bunu buraya sorduk İzmir Ticaret bir delege bulunsun. Yer meselesine gelince; istanbul'
Odasına da sorduk ve 'kendimiz de o mukavelena­ da olsun istiyorlardı. Dedim, olmaz. Herhangi bir
meyi bir kaç kişi baştan aşağı tetkik t^tik. Böyle bir devlet kabul ederse oraya gelsin, ki orada bunu göre­
zarar görmedik. Onu da kabul ettik. ceksiniz. Hariçte kalacak. Meselâ Beyrut'ta haç za­
manında emrazı sâriye intişarını men için böyle bir
Sonra bu Meclisi Âlii Sıhhinin «600 000>> İngiliz
heyet teşkil ediyorlar. Fakat ya Beyrut'ta veya İsken-
lirası olarak parası vardır. Bunun frr kısmı tekaüdi-
derye'de olacak yani biz bu suretle başka memlekete
ye şeyidir. Bir kısmı da kendisine ait bir servet ola­
kapitülasyon yapmış oluyoruz.
rak kendisinde mevcuttur. Bu paranın bir k;~mmı
memurlar, ki bizden hicaz ve saire ye gl;miş'i.'!r. Bir Şimdi efendim, umumri sıhhiye de sorulacak me­
çok yerler eksilmiştir. Memurların adedi: ne göre: ya­ sele varsa cevap vereyim.
ni bizim ihtiyacımızdan fazlası olduğu içn çıkarıla­ DOKTOR FUAT BEY (Bolu) — Ecnebi doktor­
cak memurlara tazminat şahsiye vereceğiz. Çünkü ları kabul edip etmeyeceğiz meselesini izah etmedi­
bu bir hak meselesidir ve bunun da pekçoğu Türk niz.
memurudur. Sonra yine bir kısım tefrik eiiyoruz'ki
bu kısmı tekaüdiyeye hasrediyoruz. Mütebaki kalan RIZA NUR BEY (Devamla) — Zannederim az
kısmı da Türk Lirasına devrediiiyorki böyle bir tas­ evvel izah etmiştim. Efendim, müşavir olarak bizim
fiye muamelesi yapılacak. Ama bu para ve bundan memurumuz olarak beş sene müddetle alacağız. Bi­
sonra alınacak rüsumu sıhhiyeyi maliye hiç bir yere zim garantina idaresinde, ki Türk idaresidir. Bu mua­
sarf edemiyecek, sırf tahaffuzhane yapmak veyahut hedeye göre beş sene müddetle müşavir olarak bulu­
bu gibi müessasatı sıhhiye yapmak gibi urmımra sarf nacaktır.
edilecektir. Yani mavuzuzlehine sarf olunacaktır ve FUAT BEY (Bolu) — Ecnebi diplomasını haiz
bu da doğrudur. Şimdi burada bir kısım kalıyor, olanların bizim memleketimizde icrayi sanat...

— 14 —
î :2 2 . 3 . 1339 C : 3

RİZA NUR BEY (Devamla) — Hayır? hayır. O OPERATÖR EMİN BEY (Bursa) — Siz onu da
başlka meseledir. Bu mesele değil, o ecnebi doktorların aldınız.
bizim memleketimizde icrayi sanat ötmeleri filân, o RİZA NUR BEY (Devamla) — Sözümü bitire­
başka bir meseledir. yim. Bu masrafları ecnebiden aldığımız rüsum sıhhiye
OPERATÖR EMİN BEY (Bursa) — Efendim ile bunları idare edeceğiz. Oralara gireceğiz. Aşı ya­
Meclisi Âli. sıhfaimn lağviyle yerine boğazlar komite­ pacağız. İcabederse onlara bir iki gün müşahede ya­
sinin kabul olunduğundan bahis ettiler. pacağız. İcabederse o müşahedeyi yapmak lazımdır.
Elbiselerini mikroplardan, bitlerden ta'thir için ora­
RIZA NUR BEY (Devamla) — Kabul olundu larda etüv vardır, onları yapacağız. Demıekki müessese
demedim, efendim. lâzımdır. Bunsuz olamaz. Fakat garantina yoktur.
OPERATÖR EMİN BEY (Bursa) — Üç tane
müşavir doktordan bahsettiniz. Fuat Beye cevap ola­ OPERATÖR EMİN BEY (Bursa) — Hangi ga­
rak. rantina usulü mülga idi? Hakikatini itiraf ettiniz.
RİZA NUR BEY (Devamla) — Hayır efendim; RIZA NUR BEY (Devamla) — Garantina yok­
red ettik ve kabul edemeyiz dedim. tur.
OPERATÖR EMİN BEY (Bursa) — Ha... Haki­
OPERATÖR EMİN BEY (Bursa) — Bu garantina kat böyle itiraz ediliyor. Daha bitmedi Paşam. Daha
idarelerinin fantazi olduğunu ve maziye karıştığını sözüm bitmedi. Binaenaleyh kabul ettikleri bu şekille
kendilerine murahhas bey anlatmadı mı? Bize bu kapitülasyonlar benim tarafımdan değil, memlekette
hususta sıhhiye bütçesi münasebetiyle bir ders ver­ Rıza Beyefendi tarafından getiriliyor.
mek istediler. Acaba bu sakîm usulü neden dolayı
idame etmek istiyorlar. Avrupalılar bizim kadar mı RIZA NUR BEY (Devamla) — Eski intikamı al­
terakki etmemişler? Garantina usullerinin mülga ol­ mak istiyorsunuz. Ama hiç olmadı Emin Bey (Han­
duğunu Vekil beyefendi o zaman iddia etmişlerdi, deler)
buna bir cevap istiyorum. BİR MEBUS BEY — Şimdiye kadar Avrupa'da
kabul edilen beynelmilel esasat...
RİZA NUR BEY (Devamla) — Buyurun ceva­ SIRRI BEY (İamit) — Operatör Emin Bey haklı
bınızı. Efendiler; bu münaıkaşat esnasında Fransızlar,
mı? Haksız mı?
İngilizler, İtalyanlar orada Meclisi Âlii sıhhide bulu­
RIZA NUR BEY (Sinop) — Haksız..
nan kendi delegelerini getirmişlerdi. Onlar münakaşa
OPERATÖR EMİN BEY (Bursa) — Hükmü
ediyorlardı ve başkaları da var idi. Kendilerinin; bu
doktorların vicdanı verecektir.
Meclisi Âlinin bu memlekete hiç bir hizmet ekmediğini
DOKTOR REFİK BEY (Bayazit) — Sıhhi Kong­
söylerken delilim şu idi. Bundan bir sene veyahut bir
relerde kabul edilen beynelmilel muikarreratlta ve bi­
buçuk sene evvel Cemiyeti akvam kendisinin bir mu­
zim kabul ettiğimiz mukavelâtı sıhhiyede, eski kapi­
rahhasını istanbul'a göndermiş, bu hususta bir tah­
tülasyonlara ait mevad vardır. Onları yapacağız?
kikat yapmış bir rapor yazmış. O raporu tetkik et­
tim, yüzlerine vurdum, ki israfatları eski usulle bil­ RIZA NUR BEY (Devamla) — Efendim, biz bu­
mem ne bunları soyuyor ve buna ilâveten dedim, ki rada beynelmilel birtakım mükavelât kabul ettik. Bu
siz hâlâ garantina ile uğraşıyorsunuz. Garantina uisu- mukavelat (1912) Paris sıhhi mukavelenamesidir. Bu
lü yoktur. Bunun yerine serumlar ve aşılar kullanılır. mukavelenamenin bütün mevadında tamamiyle iyi ve
Hatta dedim, ki siz Türklerin doktorlarını beğenmek fenne muvafık olmayan kısım da var. Yani ifaıtiyacat
istemiyorsunuz. Fakat onlar çdk yüksektir ve hatta sıhhiyei hududiye lâzım şeydir. Ve bütün devletler
sizinle, yani Avrupa do'ktoruyle boy ölçerler. Hatta kabul etmiştir. Ancak iki maddesi vardır. O iki mad­
siz dahi orada bazı serum kullandığınız vakitte Türk de bizim burada lağvettiğimiz İstanbul Meclüsi Âlii
doktorlarrnın darülistihzarda yaptığı aşıları kullan­ sıhhinin mevcudiyetini tasdik eder. Onu şey ettiğiniz
dınız, dedim. Şimdi mesele, garantina yoktur. Falkat zaman zabıtnameleri, yani (per....)'i görecek'siniz. Bun­
hududu şifahiye denilen bir mesele vardır. Bir devlet ları da kaydı ihtiyatı olarak kabul ettik. Yani katiyetle
memleketi, hudutları haricinden gelecek emrazı sa- ikabül etmemişizdir. O iki madde hariç olmak üzere
riyeye karşı müdafaa etmek mecburiyetin dedir. Mü­ kabul ettik.
him bir faidedir. Bu gün tahaffuzhane garantina mas­ ABDÜLKÂDİR KEMALİ BEY (Kastamonu) —
rafı müeddi oluyor. Efendim; şurada bir madde (41) nci madde var. Türk
— 15 —
1:2 2 . 3 . 1339 C : 3
Hükümeti gayri müslim akalliyetlerin ehliyeti şah- I cededir. Göbeğimi odatmışızdır, bu kadar yapabil-
siyesi.... I mişizdir. Buraya ko ar gelmişler. Bu da Meclisi Âliye
RİZA NUR BEY (Devamla) — Daha gelmedik. I ait bir şeydir. Biz bı kadar yapabildik. İsterseniz baş­
RElS — O geçti. I kasını gönderir, başka türlü yaptırırsınız. Olmadı, ol­
ABDULKADİR KEMALt BEY (Kjıstatmomı) — I madı diyorsunuz. İster harp yaparsınz. Mesele size
Geçtiyse çok mühim bir meselledir. I aiütir. Biz geldik, size arz ediyoruz. Biz bu kadar
RIZA NUR BEY (Sinop) — Geç kaldınız. Çek yapabilmişizdir.
mühim bir mesele, ama bu fasıl içinde ydk. I
RASlH EFENDİ (Arttalya) — Evvelki şekil mev­
ABDULKADİR KEMALİ BEY (Kastamonu) — zii değil midir?
Efendim, şimdi üserayi harbiye meselesi burada bü- [
tün muahedelerde olduğu gibi, üserayı harbiyenin mü- ı RİZA NUR BEY (Sinop) — Efendim evvelki
badelesi vardır. Bunlar iade edilecekleri vakitte ce- I boğazlara mahsustur. Sırf idarei ecnebiyedir. Kapitü­
lasyon mahiyetindedir ve müstakildir. Beynelmileldir.
rairrileri filan varsa onlar nazarı itilbare alınmayacak- I
tır. Üserayı harbiye okun, sivil mevkufin olsun iade I Türk Hükümeti, onlara karışamaz. Çüniki biz onların
edilecektir ve bunların eşyaları da kendilerine verile- I tekliflerinii kabul etsek.. Halbuki şimdi idaremize üç ta­
ne müşavir olarak işi kurtarıyoruz ve bizim memurumuz
çektir. İki taraf üserayi haribiyeyi beslemek için etıtiik- I
leri masrafı da ta'kas yapacaklardır. Yani birbirine bir Isıfatiyle. Şimdiye kadar bizim hükümetimizde böyle
şey ödemeyeceklerdir. Bu umum devletlerle yapılan I müteaddit müşavirler bulunmuş ve müteaddit defalar
mübadelei eseradır. Efendim; burada iki kısım var, I kullanmışızdır ve hiç bir vakit kapitülasyon olmarnıştır.
onu arz edeyim: Yunan ile üseramızın mübadelesi I Mesele bundan ibarettir. Efendim; üsera meselesinde
vardır. Bunu biz iki tema ayırdik. Birisine «relisine» bu adamların yüzlerine karşı orada her türlü şiddetle
dediik. Bunlar, YunanMann alıp götürdükleri ahali- söyledim ve beynelmilel Salibi Ahmerin raporları var­
tnizdfc. Şimdi biliyorsunuz, ki Yunanlılar biztim mem- I dır. Onları kendilerine okumuşumdur. Onu yazan
leketimizde büyük hıyanetler yaptılar. munsif bir adammış. Diyor ki, bu Anadoludakileri
REİS — Efendim gürültü oluyor. yirminci asırda hiriıs'üiyan elleri yapmıştır. Bunları
resmi celsede kendilerine okumuşumdur. Bunlar
DOKTOR MUSTAFA BEY (Kozan) — Mesaili memleketimizin münevveranından ve ayan ve eşra-
sıhhiye bitmiştir. I fındandır. Hükümetin istatistikine göre on bin kadar
RIZA NUR BEY (Devamla) — Evet bl'Lmıişiir. insanı alıp götürmüşlerdir. Ne olmuş... Akıbeti meç­
DOKTOR MUSTAFA BEY (Sinop) — Bu ka­ huldür. Bunu münakaşa ettik. Yunanlılar diyorki, böy­
bul edilmiş şekildir. Yalnız onun içinde Beynelmilel
le bizde üç bin kişi vardır, yani rehine oiarak, sivil
Boğazlar Sıhhi Komitesi kabul edilmemiştir ve ret
üsera olarak. Biz dedik ki on bir vardır, bunların
edilmiştir. Onun yerine şöyle bir surette uyuşulmuş-
hepsini isteriz. Nihayet bu bahiste o şekle vardır ki on­
tur. Bu son demde olmuştur. O idareye üç tane ecne­
ları kabul ettirdik. Bunları muahededen hariç imza
biyi müşavir olarak alacağz. O idareye alacağız.
ettik. Buna dair ayrıca bir itilâf name yaptık, imzala­
RASÎH EFENDİ (Antalya) — Hangi idareye
dık? Onu 6 şubatta tatbik etmek lâzımdı. O rehinele­
alacağız?
rin 6 şubatta İzm'ir limanına gelmesi lâzımdı. Maalesef
RtZA NUR BEY (Devamla) — Bizim memurları­
gelmedi.
mız olarak sıhhiye garanıtina idaresine alacağız.
j DOKTOR FUAT BEY (Bolu) — Dünkü gazete­
RASlH EFENDİ (Antalya) — Vekâlette merbut
lerde vardı.
olan?
RIZA NUR BEY (Devamla) — Evet İstanbul'da RtZA NUR BEY (Devamla) — Evet... Şimdi de­
vekâlete merbut garantîna idaresi Tüıktür. dik, ki o üç bini teslim edeceksiniz. İptida Hilâli
RASlH EFENDİ (Antalya) — Teşkilâtı umumiye- Ahmerden ve Beynelmilel Salibi Ahmerden istedik ki
mdze ecnebi müşavir alıyorsunuz. | o adamlar çok iyi davranmışlardır. Orada birer (de­
RtZA NUR BEY (Devamla) — Müşavir olarak. lege) murahhas bulunacak. Bunlar töiikik, tescil ede­
RASlH EFENDİ (Antalya) — Ne müşaviri? cek. Üç bin kişiyi alacak. Bizde de onların (100) kişi
RİZA NUR BEY (Devamla)) — Ret ediniz, rica ı ikaua^ rehineleri vardır. Sivil üseradır. Biz de onu
ederim. Beyefendiler bizıim yapabildiğimiz bu kadar. Yuı^-.rrklara vereceğiz. Fakat geri kalan yedi bin kiişi
Bu meselede bir şey vardır. Yapabildiğimiz bu dere­ I için etiket açılacak; tahkikat yapılacak. Beynelmileli
1:2 2 . 3 . 1339 C : 3

tahkikat yapılacaktır. Bu adamların avakibi ne olmuş­ ni göreceksiniz. Oraya kadar, «Muamele görecekler­
tur? Nasıl öldürülmüştür. Yazılacaktır. Yani bunların. dir.» ibaresine kadar olan kabul edilmiş kısımdır.
nasıl itilaf ettikleri ve bütün âleme teşhir edilecek Fakat diğer aşağı kısım vardırki kabul etmemişizdir.
İkindisi, üserayı harbiye : Üserayı harbiyeyi bü­ Menfaatimize muvafık surette ta şeyden şahısların
tün bizden istediler. Biz, hayır, olmaz. Sulh olma­ malları, hukukları ve menfaa'tları noktai nazarından
yınca veremeyiz, bunları dedik. Bir çok mü'nakaşat oradan aşağısını kaldırmak istiyoruz. Bu maddeden
oldu. Nihayet bizim üsara'mızı vermeye mecbur ettik. itibaren şunu diyoruz üci, şahısların malları ve hu­
Fakat öyle fasılalarla değil, bir vapurla veyahut iki kukları, menafileri kavanıini maliyenin bimayei
vapurla hepsini birden getireceğiz, İstanbul ve îz- tamm'esine mazhar olacaktır. Yani bizim kavanini-
mir'e çıkaracaklar. Bakacağız onlara, mukabil nefe­ mize mahsustur. Binaenaleyh kaVanin ve nizamalt
re nefer, zabite zabit olmak üzere mübadele edece­ zabıta dahil olduğu halde memlekette mevcut ve
ğiz. Bizde Yunan esiri vereceğiz. Fakat fazla kısmı­ mer'i kavani'n ve nizaimata tabi olmak şartiyle Tür­
nı sulhun imzasından sonra vereceğiz. Bu mübade- kiye'ye duhul ve serbestisinli haiz olacaklardır. Ke­
lei üsera meselesi de hututu ıımumiyesiyle budur. mâli serbesti ile (kaçıncı madde sesleri)' ikinci mad­
Efendim diğer bir bahiste de ikâmet meselesidir. dedir. Efendim arz etmiştim. Tffendim azimet, avdet
ve ikamet edebileceklerdir. Yani umuma ait hukuk­
SÂLAHATTİN BEY (Mersin) — Diğer devlet­ tur. Hukuku umumi yedendir. Beynelmilel câri olan
lerle olan mübadele i üsera?.. hukuk. Ahkâmı umumiye Türkiye'nin muhacereti
tecviz veya menetmek hususundaki haiz olduğu
RIZA NUR BEY (Devamla) — Evet, arz ettim
hakka halel getirmeyecektir. Bu hususta bunu kabul
ya efendim. Diğer birincide ikâmet ve Türkiye'ye
etmiyoruz. Üçüncü maddeyi biz kabul etmişizdir.
duhul şeraiti vardır. Malûm, her muahedede her
(Nerede sesleri) Efendim Türkiye'de duhul ve ikâ­
iki taraf birbirinin tebasının yekdiğerinin arazisine
met şeraitinde 109 neu sayfaya bakarsanız orada
duhul ve hurucu ve orada ikâmeti için birtakım me-
bulursunuz.
vaddı muhtevi mukaveleler yaparlar ve bu fasıl mü­
him bir fasıldır. Kapitülâsyonlara da temas eden Sonra dördüncü maddenin fıkrai ahiresini tama-
kısımdır. Fakat bir şey vardırki, her iki taraf müs- miyle kaldırmak fikrindeyiz ve kabul etmemişizdir.
takilen yekdiğerinin tebaasına hukuk verirse, müte­ Bunlar yalnız Türk tebâsına hasredilmiş olanlar
kabil okluğu için, kapitülâsyon ad edilmez ve bu müstesna olmak üzere, yalnız tebaafi mahalliyeye ait
zaruridir. Her devlet böyle yekdiğerine birtakım hu­ olan her türlü ticaret ve meslek işlerini icra edebile­
kuk vermiştir. Bunların bir kısmı azimi de hukuku ceklerdir. Bu tarzda efendim, burada bir mesele
beyneldüvelde mevcuttur. Bu hususta muarızlarımız vardır. Efendim, burada bu madde ile bunlar onu
konferansında çok İsrar ediyorlardı. Çok büyük şey­ teklif ettilerki. Onların tebaasından olan doktorlar
lerde, yani o hukuku tecavüz eden şeylerde âdeta bizim memleketimizde icrayı tebabet edebilecek,
kapitülâsyondan şiddetlidir ve fak alt adına kapitülâs­ onların avukatları avukatlık edebilecekler. Mühendis­
yon diyemeyiz. Bıizi büyük mikyasta izrar eden hu­ leri mühendislik edebilecekler, bilmem filân. Halbu­
kuku kabul ettirmek istediler. Bu hususta İtalyan'lar ki bunlar hür, müstekail devletten ve hür müstekail
daha ileri gittiler. Bu bahis demin arz ettiğim gibi, olan hür devletlerde kendi tebaalarına mahsustur.
halfedilmliş* bahislerden değildir. Bunların içinde ver­ Bu noktaya çök ehemmiyet vermemişizdir. Bunu ka­
dikleri projeler âdeta (Sevr)'de yaptıkları gibi kalk­ bul etmemişizdir. Beşinci maddenin de aksamı ahi-
mış gidiyor, harp olacakmış tarzındaki tehdit vesai­ resi tayyedilecektir, kabul etmemişizdir. (Nereden
re ile imza ettiler. İşte orada olan şey bunlardır. Bu­ itibaren sesleri) Üçüncü satrında nakliye ve sigorta
nun bir kısmı bir ikli maddesi vardırki müzakerat es­ şirketleri. Ondan aşağıyı tay ediyoruz. Türkiye'de te­
nasında kabul etmiştik. Bâzıları muallakta kalmıştır. essüs edecek, Türkiye tanıtacak ve ehliyetleri ve ika-
Kabul etmerriiştik. İsrar ediyorlardı. Bâzıları yeniden mei davaya hakları kanunu millî mucibince tayin
ilâve olunmuştur. olunacaktır. Türkiyede tesisi icrai muamele, emvali
SALÂHATTİN BEY (Mersin)-— Bu hususta gayri menkule ihraz etmelerinde ve sair Türk kava-
bizi tenvir ediniz. ninini ahkâmına tabi olacaklardır. Böyle teklif ede­
RIZA NUR BEY (Devamla) — Şimdi arz ede­ ceğiz. Bilmem kabul edecekler midir. Fakat başka
yim. Elinizde bir kitap vardır. Kitabı açınız; şimdi türlü kabul edemiyoruz. Altıncı maddeyi kabul edi-
birinci maddeye kadar muamelenin cereyan ettiği­ ruz.

17 —
1:2 2 ' , 3 , 1339 C :3
Bazı ufak tefek tadilâtlarla kavanini askeriye | hakkında beyenname projesi vardır, ki asıl adlî kapi­
yerine, hizmet, - birinci satırda - hizmeti askeriye ' tülâsyon.
diyoruz. Mütealkiben kavanin diyor^ki ha bir şey ol­ ÖMER LÜTFÜ BEY (Amasya) — 23 ncü mad­
sun. Nihayetinde bunlar bir şeyden korkuyorlardı. deyi kabul buyurdunuz mu?
Diyorlardı ki mesele siz bir istimlâk kanunu yapar­
RİZA NUR BEY (Devamla) — Yirmi üçüncü
sanız, bizim tebaamızın mallarını istimlâk ederseniz
maddeyi muvafık bir surette islâh etmek istiyoruz.
mahvetmek için. Fakat, biz onu şu suretle yapmak
22 nci kamilen tay, 23 ncü menfaatim ıza muvafık
istiyoruz ki, evvelce ilân edilebilecektir. İlân edil­
surette islâh, 24 ncü maddeyi tay ediyoruz. Ve ye­
medikçe yapılmayacaktır. Yine bazı cümleler vardır.
rine başka bir madde koymak istiyoruz. Efendim
Yani kabul edilmiş madde değildir. Bazı mahalli şey­
şimdi burada mühim bir mes'elede bu idi. bütün
lerdir.
konferansın iptidasından intihasına kadar icrayı tesir
Sekizinci maddede, onun da üçüncü satırında ve­ etmiş maddeden biridir. Ağır basmak ve muhasım-
ya bahşedeceğinden sonrasını çıkarmak tay etmek larımız elinde aleyhimizde propaganda için en iyi
istiyoruz. Tadil etmek istiyoruz. Muzir gördüğü­ vesait olmuş bir şeydir. Çünki bunda hepsi alâkadar­
müzden dolayı dokuzuncu maddeyi büsbütün muzir dır. Onlar bize bu hususta dediler, mahakimi adliye
görmüşüz ve kabul etmemişizdir. yapacaksınız. Adliyeki yoktur, iyi değildir. Hâki­
miniz yoktur. Kanunlarınız iyi değildir. Bunların
Mevaddı maliye kısmında da üçüncü maddede bir
hepsini söylemişlerdir, bizde buna karşı hâkimimiz do
takım şeyler sokuşturmuşlardır, cümleler arasına.
iyidir, kanunumuz da iyidir. Her şeyimiz de iyidir.
Onları tadil etmek istiyoruz. 11 nci maddeyi, yine
Hapishanelerinizde berbattır, dediler. İşte onu da dedik
bazı menafiimize muvafık bir şekilde tadil ederek
ki şöyledir böyledir. (Handeler) Tabii onlara karşı
kabul etmek fikrindeyiz. 12 nci maddeyi büsbütün
kusurlarımızı biliyoruz. Fakat biz tabii aramızda
çıkarmak ve yerine menafiimize muvafık surette bir
söyleriz. Onlara karşı söylemeyiz, meth edemeyiz.
şey yapmak istiyoruz. Binaenaleyh ıkabule muvafık
Fakat söyledikleri vakitte ret ettik; vardır, iyidir,
görmedik. On üçüncü maddede yine bir takım şey­
siz bilmiyorsunuz.
ler, bir iki cümle şey'i yaparak! bazı ufak tefek tadilât
SÜLEYMAN SİRRİ BEY (Yozgat) — Her
yapmakla kabul etmek taraftarıyız. 14 üncü maddeyi
veçhile methe sezadır.
yine böyle ufak tefek bazı tadilât ile kabul etmek
istiyoruz. Bunun nihayetinde bir şey vardıfki bunlardan RİZA NUR BEY (Devamla) — Şimdi efendim,
hissei âdiye gibi hususi rüsum ve tekalif dahi alın­ hapishaneler mes'elesinde çok şey etmişlerdir ve ora­
mayacaktır. Bunları kabul edebiliriz. On beşinci dadır. Daha iyi anlamışızki; bu hapishane gibi mesaili
maddeyi kamilen muzir görmüşüzdür, kabul etmiyo­ acilen islâh etmek lâzımdır. İslâh etmemiz derecei
ruz. Keza on altıncı maddeyi kabul ediyoruz, bir vucubdadır. Çünki vatanın en büyük derdidir. Bu
iki ufak rötuş ile. 17 nci maddeyi muzir görüyoruz. aleyhimizde kullanmak için ellerinde bir vasıtadır.
tay ediyoruz ,kabul etmiyoruz. Bu tebai ecnebiyenin Hem memleketimizin adaleti için, hem de bu husus­
ahlkâmı adliyesi var. Ahkâmı adliyede bir takım mu­ ta lâzımdır. Ne ise bunlar bize ibtida dedilerki, bu
zir yerler vardır. Bunları da tadilen kabul etmek ni­ evsafdan dolayı mahakimi muhtelite yapacağınız,
yetindeyiz. Ama onlar kabul edecek, etmiyecek bil­ yani kendi hâkiminizle ecnebi hâkimleri de buluna­
miyoruz. Fakat verdikleri gibi kabul edemiyoruz. caktır. Muhtelit mahkeme teşkil edeceksiniz, meha-
Yirminci madde keza öyle, yirmi birinci, yirmi ikin­ kiminizi ve verdikleri projede ecnebi hâkimler ekse­
ci maddeleri kamilen tay ediyoruz. Sonra efendim, riyette. Biz dedik ki, böyle şey kafiyen olamaz, dün­
ahkâmı nihaiyesi geliyor. Yirmi dördüncü madde: yada olmayacak şey varsa oda budur. Bunun için her
Kamilen tay ediyoruz ve yerine başka türlü ıkoymak ne olursa, ne yapalım Allahdan; razıyız, dedik. Efen­
istiyoruz. Kabul edemediğimiz mevaddandır. Keza dim bunu tuttular başka türlü şekle sokdular; safa­
yirmi beşinci maddeyi kamilen ihraç ediyoruz. Kabul hatı var. Sonra tafsiline lüzum yoktur. Nihayet bize
edilecek mahiyette görmedik. Yirmi altıncı maddeyi en son zamanlarda şu gördüğünüz projeyi verdiler.
kamilen ihraç ediyoruz, kabul edilecek mahiyette Biz buna da itiraz ettik. Nihayet bunda tadilât yap­
görmedik. Yirmi altıncı maddesi, o her maddede tık ve o şekle koyduk, ki ecnebi müşaviri alacağız ve
olan şeydir. Şöyle böyle geliyoruz. Efendim şimdi o ecnebi müşavirlerinin muhakeme ile münasebeti
ahkâmı adliyeye, ki Türkiyede usulü Adliyei idare yoktur. İcrayı tehir edemezle^ yalınız bir şey vardır,

— 18 —
1:2 2 . 3 i 1339 C : 3
Şikâyet kabul ederler ve fakat şikâyet ederler. İcra cidden namuskârj cidden meslekinin mütehassısı­
ederler, değildir. Şikâyeti Adliye nazırına verirler, ib­ dır. Cidden bundan memleketimiz istifade etmiş­
lağ ederler. tir. Zikredebiliriz; askerlerden ve Almanlardan
RASÎH EFENDİ (Antalya) — Yani Adliye Na­ gelen doktorlardan, vesaire bizi ihya etmiştir.
zırından büyük bir makam. Şimdi efendim, mesele şundadır: Bu kadar mühim
RİZA NUR BEY — (Devamla) — Hayır öyle olan ve son devrede aleyhimize propaganda için
değildir. İstedikleri-pek çok şeyler vardır. Siz ister­ bir vasıta olarak istimal edilen bu mes'ele işte nasıl
seniz onu da tadil edersiniz. Biz değiliz, onu kabul mühim bir vaziyette başlamıştır. Müthiş bir surette
veya ret edecek olan, Meclisi âlidir. Biz bunun ha­ başlamıştır, asıl hafif bir vaziyete gelmiştir. Müşa­
kikatini arz ediyoruz. Yani getirmişizdir. vir şeklidir. Başka mahiyeti yoktur. Fakat bunun da
kabulü ve ademi kabulü hey'eti celilenize aittir. Biz
HAKKI HAMİ BEY (Sinop) — Cemiyeti Ak­
bunu yapamadık. Fakat buraya kadar getirdik. Rica
vamın müdahelesini kabul.
ederim evvelce uyuttuğunuz bir takım mes'ele var­
LÜTFÜ BEY (Malatya) — Riza Nur Bey, kaç
dır ki biz son devrede dedik, ki bu teahhüdü müta-
senedir?
zammın değildir. Çünki hiç bir şey'e bağlanmak im­
RIZA NUR BEY (Devamla) — Beş sene için mü­
kânı yoktur. Gelip size sormaktır.
şavirler alacağız. Her ne için olursa olsun şimdi efen­
diler arz ediyorum balkınız mes'ele hukuk hâkimini­ HACI TAHİR BEY (İsparta) — Bu, on altıncı
zi hakkı kazamızı ellerine alır bir surette başlama­ fasıl yerine kaim olacak değilmi?
mıştır. Uğraşmışızdır. Döğüşmüşüzdür. En nihayet arz RİZA NUR BEY (Devamla) — Hayır, beş yeri­
ettiğim şekle girmişizdir. Bundan fazlasını yapama- ne kaim olacak. Usulü idarei askeriye hakkında
mışızdır. Olur ki hey'eti celileniz başjka suretle yapar beyenname projesidir. Bu kaldırılmıştır. Başka şekle
siniz. konmuştur. İsterseniz bunun hakkında da (Hacet
MÜFİT EFENDİ (Kırşehir) — Müşavirlere hak­ yok sesleri). Şimdi bu mes'elede bitmiştir.
kı teftiş var mıdır.
ŞÜKRÜ BEY (Bolu) — Son alman şekli mec­
RIZA NUR BEY (Devamla) — Hakkı teftiş yok­
mua halinde söylerse daha iyi olur.
tur .Yalınız ecnebilerin şikâyetini alacak ve biz şey
RİZA NUR BEY (Devamla) — İşte aldığı son
ettik, bu hususta bir şey yapamaz. Adliye Nazırına
şekil beyanname şeklinde muahadeye sokmuyoruz.
iblağ eder, karışmaz yalınız vasıta olabilir.
Biz beyenname şeklinde bunu veriyoruz. Biz beyen­
FAİK BEY (Cebelibereket) — Bunun kontroldan
name yapıyoruz ki müşavir alacağız ve şöyle şöyle
başka manası var mı.
olacak, bizim memurumuz olacak, beş senede bite­
RİZA NUR BEY (Devamla) — Karışamaz, tak- cek. Arz ettiğim bir şey vardır. Maddei mutavassı­
yitde edemez, nenin nesidir, diyemez. Fakat bunun ta dediğimizdir.
da nihayet bunda dahi bir itilaf oldu. Müşavirleri Bir Mebus Bey — İntikaldir.
Lahey beynelmilel adalet heyetin intihap edeceği esa­
RİZA NUR BEY (Devamla) — Evet İntikaldir.
miden, bir listeden bizim intihabımız meselesi
Devrei müntekile işte bundandır. Tıkanmış kalmış­
var. Fakat müşavirlerimizde bundan hiç bir za­
tır. Başka bir şey olamamıştır. Sökmemiştir ileri, bu
rar görmediler. Bilhassa içinde diyen oldu iki,
budur efendim.
bundan iyi olamaz, bizden iyi mahkemedir. Müte­
SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Dört numaralı
hassıstır, namuskârdır. Meselâ; içerisinde yirmi
mukavele, yani ecnebilerin ikâmet mes'elesi olan
isim yazacak, yirmi isim içinden seçeceğiz. Fakat
mevad hakkında salâhiyeti adliyesine dair olan mu­
buna da itiraz ederek şu kaydı koymuşuzdur ki
kavele, hakkı ikamet, salâhiyeti milliye ve iktisadi­
düveli itilafiye tebaasından olmayacak ve harbe iş­
ye hakkındaki kapitülâsyonlar yerine kaim olan bir
tirak eden devletlerden olmayacak, bitaraf olacak
mevad hakkında da umumî bir sual sormak isterim.
ve terk namı taşıyacaklardır. Onun için dediler ki
bu daha iyidir. Muktedir zevatı çünkü biz bili­ RİZA NUR BEY (Devamla) — Mevaddı
yoruz. Türkiye muhtelif şuabatta müşavir kullan­ Maliyesi mi?
mıştır. Bu müşavirlerden bazıları lâyıkı veçhile SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Hayır efen­
seçilememiştir. Faide değil zarar hasıl olmuştur. dim, Kapitülasyonlar yerine kaim olan bu mevad
Beyhude yere para almıştır. Mahaza müşavirler hakkında umumi olarak bir sual sormak isterim.
_ 19 —
1:2 2 . 3 . 1339 C : 3
RİZA NUR BEY (Devamla) — Kapitülasyonlar f İtirazı vakıada buna dair bir şey görmiyorum.
hakkında mı? Halbuki bu iki nokta fevkalâde mühimdir. Bendeniz
SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Evet, biz bu maruzatım olursa söyliyeceğim. Emvali gayri menku­
mukavelenameyi kabul ettik mi? Yanı mukavele aley­ leye tasarruf; Ecnebiler için bu memleketi tamamen
hine bir itirazımız var mıdır? vermektir. (Doğru sesleri) İkinci; gayri müslimlerin
RİZA NUR BEY (Devamla) — Biz bu mukave­ muafiyet askeriyesi, yani ecnebilerin alelitlak tekalifi
leyi verdik, onlar kabul etmemişlerdir. Şimdi fikri­ askeriyeden ve buna dair vergilerden muafiyeti bir
miz şudur: Tadilat arz ettiğim veçhile zaif bir tadi­ tehlikedir. Hükümetin nazarı dikkatini celp ederim.
lat ile kabuli taraftarıyız. Onlar kabul eder etmez, Cevabını bile alamayız.
bilmiyorum; bu malum değil. RİZA NUR BEY (Devamla) — İşte ne diyoruz
SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Bendeniz şun­ biliyor musunuz. Muvafıkı madâlet bir tazminat ita
dan şey ediyorum. Şayet bizim bazı mukabil teklifi­ edilmedikçe bunların emlâkleri üzerinde ki hakkı
miz kabul olunarak derhal vazı imza edilmiş olsaydı, tasarruf ref edilmez o doğrudur.
bu ahkâm olduğu gibi kabul edilecek mi idi. SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Bendenizin her
RİZA NUR BEY (Devamla) — Hayır; katiyen, nevi tekâlifden muafiyet zamanla mukayyet değil­
katiyen ve nitekim kabul etmemişizdir. dir. En sonraya kadar hatta on sene bile olsa se­
SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Bu taıkyidat- simi çıkarmayacağım. Bu ahkâm, ahkâmı müeyyede-
tan sonra kabul ettiğinizi beyan buyurdunuz emvali dendir. Zamanla mukayyet değildir. Tehlikeyi onda
gayri menkulenin alelusul tarif mes'elösi, ki memleke­ görüyorum.
timizin her hangi bir noktasmdaâ maddesile söyli- RİZA NUR BEY (Devamla) — Pek güzel onu
yeyim, Madde 4 - 190 ncı sahife (Ecnebilere, Türki­ da şey ederiz. Öteki maddeyi söyler misiniz.
ye'de bilâ tefrik ve bilâ kaydü şart her yerde emvali SALÂHATTİN BEY (Mersin) — 6 ile 4'dir. Em­
gayri menkuleye tasarruf hakiki verilmiştir.) Aceba vali gayri menkule meselesidir. Yalnız emlâke hasre­
bu hal memlekete düşmanın müthiş sermayesinin dip araziden tecrit etmek lâzımdır.
girmesine ve temamen istimlâkini mucib olmaz mı? RİZA NUR BEY (Devamla) — Aramızda, ora­
Buna karşı bir çare düşünülmiyor mu? Kendi mille­ da, burada çok münakaşatı mucip oldu, şöyle der­
timiz ve ve milleti himaye için bir çare ve bir kayı- dik böyle derdik.
dı ihtirazı düşünülmiyor mu? Beyanatı hazıranızdan SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Araziyi kurtar-
buna karşı bir itiraz edilmediğini görüyorum. Birin­ sak kâfidir.
cisi bu, İkincisi tehlike; muafiyeti askeriye ecnebi RİZA NUR BEY (Devamla) — Bu hakikat mevzuu
tebaasının alelitlak kabul edildiği gibi, hakkı emniyet­ münakaşadır ve doğrudur. Muhaceret meselesini dü­
leri olarak hiç bir suretle tekâlife duçar olmayacak­ şündük. İtalyanlar bir kasittedir. Bu bizim için teh­
ları gösteriliyor. Acaba büjün dünyada aynı veçhile likelidir. Bu da memleketimizi (Kolonize) etmekte­
midir ve bir ecnebi tebaası Türkiyede uzun müddet dir, bu da memleketimizden arazi almak, bütün ame­
ikamet ediyor. Memleket onu muhafaza için hudut­ lesini buraya sokmak gibi iktisadi birtakım şeylerde
ta asker, dahilde jandarma gibi bir takım fedakâr­ bulunmak, bu suretle memlekette şey yetiştirmek^.
lıklar yaparken, ecnebilerin bundan istifade eyleme­
leri ve bu nam altında oturmaları doğru mudur. SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Yani Yunanlıla­
rın yerlerine onlar girmek.
RİZA NUR BEY (Devamla) — Hangi tekalifi? RIZA NUR BEY (Devamla) — Çok doğrudur,
SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Askeri vergi, İtalya ahalisi pek çok tekessürü nüfustadır. Memle­
askeri tekalife ait bilumum tekalif. Halen ve âtiyen ketlerine sığamıyor ve bu ihtiyaçtan dolayıdırki İtal­
bunlarda hiç bir şey yapılamaz. ya Trablus'u işgal etmişti. Fakat Trablus'a gireme­
RİZA NUR BEY (Devamla) — Efendim, bu miştir. Yani sahilden içeriye girmemiştir. Başka yer
her yerde böyledir. Vakıa bir ecnebi memlekette bu­ arıyorlarsa onun birisi de biziz ve çok mühimdir.
lunur, fakat askere alınamaz. Tabii onun gibi di­ Biz bu noktayı düşündük, fakat bir şeyde vardır ki,
ğer tekalifde alınamaz. ecrftebiyi arazi almaktan men etmek mevcut işlerden
SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Müsaade eder­ değildi- Her yerde böyledir.
seniz bendeniz şu iki noktaya murahaslarımızın na­ SALA HAİTİ N BEY (Mersin) — Kasabatta em­
zarı dikkatini celb ederim. lâk almağa müsaade ederseniz.
20 —
t : 2 2 . 3 . 1339 C : 3

RİZA NUR BEY (Devamla) — Bir şey tayin ve MÜFİT EFENDİ (Kırşehir) — Bize, bir kere ge­
tahdit etmek doğrudur. lecek müşavirlerin vazifesini, yalnız ecnebi tabiiyetini
AVNİ BEY (Saruhan) — Hususatı ahirede ma­ haiz olupta bu memleket halkının şikâyetlerini ve ad­
ruz müşkilât bulunduğu taktirde Heyeti Celileden Rı­ liyede olan muamelâtına dair istidasını alıp takip et­
za Nur Beye ve Heyeti Âliyenize verilen müsaade mekten ibaret mi? Başka vazifeleri de var mıdır.
böyle değildi. Müşavirler müşavirlerdir derecesinde RIZA NUR BEY (Devamla) — Adliye Vekâleti
idi. Heyeti Âliyeniz daha bir derece ileriye giderek bunları memur gibi kullanacaktır. Müşavir ne görürse
Sevr muahhedesinin başka bir tarzda, bir şekli dere­ o olacaktır. Ben onun temamiyle mütehassası değilim.
cesinde müşavirliği kabul eder gibi merciiyet dere­ Adliye Vekâleti buna Ticaret muahhedesine, bilmem
cesine neden geçtiniz?. ne faslına ait bir proje yapınız diyebilir,
RİZA NUR BEY (Devamla) — Cevap vereyim. MÜFİT EFENDİ (Kırşehir) — Müsaade buyu­
Verilen müsaadattan fazla harice çıkılmış bir şey yok­ run efendim. Vazaifi tayin etmeyen müşavirler ya­
tur. rın mahkemede her şeye burnunu sokup müddeiumu­
NEŞ'ET BEY (Kangırı) — Burada kavga yok­ minin takip ettiği muamelâtı ben de takip edeceğim
tur. diye, adeta teftiş yapmak gibi Adliye Vekâletine el
RİZA NUR BEY (Devamla) — Kavga değil, ce­ uzatacak olur. Böyle mutlak bırakılırsa olmaz be­
vap veriyorum. yefendi, vezaifi tahdit edilmelidir.

ABİDİN EFENDİ (Niğde) — Venizelosa hücum RIZA NUR BEY (Devamla) — Bu sizin buyur­
ettiğin gibiv duğunuz şekli tecavüzdür. Bir defa bu şekil var. Hü­
kümet bunu men eder. Vazifesi gayri muayyen de­
RIZA NUR BEY (Devamla) — Efendim; mer­
ğildir. Bu hiç olur mu. Müşavirlerin vazifesi yoktur.
ciiyet meselesi de yoktur. Bir müşavirdir.
Adliye Vekili ona ne vazife tayin ederse onu yapar.
AVNİ BEY (Saruhan) — Reis Paşa sualim* bit­ MÜFİT EFENDİ (Kırşehir) — Ecnebiler bu mü­
medi. Kabulü istita merciiyet tazammun eder. Onu şaviri bizim mahkemelerimize konmasında ne istifade
kabul etmiyor, yalnız müşavir kelimesi kalmasında bekliyorlar. Tabii bir istifadeleri vardır. İstifadeleri
lâzım gelir. Bu takaddüm ederse kapitülasyon mahiye­ olmasa gönderirler ve İsrar ederler mi? Madde de
tini iktisap eder, Merciiyet, kabulü istida doğru değil­ mübhemiyet kalırsa temamiyle adli kontrol mahiyetin­
dir. de çıkar.
RIZA NUR BEY (Devamla) — O halde bu He­ RİZA NUR BEY (Devamla) — Müsaade buyu­
yeti Celileye ait bir meseledir. Bizim vardığımız şe­ run efendim. Vazifesi tayin edilememiş. Peki amma
kil en nihayet budur. Bundan ilerisinin imkânı yok­ müşavir diyebilirmi ki şunu yapacağım, bunu da ya­
tur. Bunun için nasıl tensip ederseniz o olur, pacağım? Tabii diyemez. Fakat Adliye Vekili mü­
M Ü F İ T EFENDİ (Kırşehir) — Bendeniz adlı samaha yaparsa o vakit başka.
ihzarat komisyonu hakkında bir sual sormak istiyorum. MÜFİT EFENDİ (Kırşehir) — Beynelmilel af-
Emvali gayri menkuleye ecnebilerin tasarrufu hak­ ve girmekte ne hükmü vardır,
kında müzakere cereyan ettiği zaman emlâk üzerinde RİZA NUR BEY (Devamla) — Ha, bu adamlar
hakkı tasarrufa malik millet olduğunu, arazi üzerin­ bize bunu kabul etmiyoruz diyorlar. Bilhassa İsmet
deki hakkı tasarrufa hatta hükümeti mutlaka zama­ Paşa bu hususta şüphe gösteriyordu ve mukavemet
nın da Sadrı Âzamların tebligatı itibariyle de bir ediyordu. Fakat o adamlar diyorduki bize; ahkâmı
neticeye varılmadığı ve biz yapamayız denildiği hal­ adliyeyi birden ilga ederseniz tebaamız ne diyecek?
de, biz de bunu kabul etmeyiz. Kabul edersek an­ Hakikaten İstanbul'daki tebaamız razı değil ve İs­
cak emlâk hakkında olur. Arazi halkın malıdır. Bu­ tanbul'daki ecnebiler adam gönderiyorlar, kıyametler
nun tasarrufu kimseye verilemez ve kabul edilemez, koparıyorlardı. Adam yolluyorlar, raporlar gönderi­
dedik ve bu raporu da takdim ettiğimiz halde, neden yorlar, ne yapacağız diyorlardı? Canım adalet bizde
burada emvali gayri menlkuleyi mutlak olaralk siz vardır, bilmem ne, velhasıl her şeyi dediler. Nihayet
kabul ettiniz? Siz bunu bir madde ile kabul ediyorsu­ dedilerki, bizim zihniyetimize bu yerleşmiştir. Evvelâ
nuz. bir emniyet beslemek lâzımdır. Hatta dediler ki bu
RIZA NUR BEY (Devamla) — Hayır efendim, ka­ sizin için lâzımdır, menfaatiniz iktizasındandır ve bu­
bul etmedik. Demişim ki hakikaten mevzuu müna­ na cevaben demişimdirki; canım biz elbette menfaa­
kaşadır, doğrudur. timizi sizden iyi taktir edebiliriz. Yani bununla zihni-

— 21 —
1:2 2 . 3 . 1339 C : 3

yetlerini söylüyorum. Bize sebep olarak şunu diyor­ miz daha karar vermemiştir. Davamızı Sulh konfe­
lardı; memleketimizde böyle bir garanti bulunmaz ransı huzurunda müdafaa etmek istemeyen bir ar­
ise bir ecnebi bulunmaz. Bulunmazsa, ticaretle, ikti­ kadaşımız; bu kapitülasyonları müdafaamız zayıftır,
sat yapamazsınız. Siz ecnebi sermayesine muhtaçsınız. ben müdafaa edemem demiştir. Böyle bir şey var
Canım sıkılırdı böyle şeylere. Bunlar diyorlarki bizim mıdır. Yok mudur? Bunu anlamak isterim. (Bravo
tebaamızı tatmin etmekliğimiz lâzım. Başka türlü ad­ sesleri.) Bu davayı millidir. Hepsi söylenmek lâzım­
liyemize emniyetleri yok imiş, dır.
MÜFİT EFENDİ (Kırşehir) — Gönderecekleri REİS — Efendim bu hususu başmurahhas Paşa
müşavirler bizim memurlarımız değil, kendilerinin me­ Hazretlerinden sorunuz. (Doğru sesleri.)
murlarıdır. Rica ederim, bu noktaya dikkat buyurun. OPERATÖR EMİN BEY (Bursa) — Öyle ise bu­
Tebaamızı tatmin için müşavir sıfatiyle bize gönder­ na müşabin bir iki sualim vardır. İnşallah bunları tev­
dikleri memurlar lâzım gelen bütün tasibatı çıkara­ hit ederek söyleyeceğim, soracağım. Mali kısımlarda
caklardır. Mezuniyet veriyorsunuz, vazife meselesin­ da vardır. Bunları Meclis anlamalıdır.
de. AVNİ BEY (Saruhan) — Efendim suali mahfuz
RİZA NUR (Devamla) — Fakat ben şu fikirde­ kalmak üzere devam buyurursun.
yim ki vazife meselesinde kendi kendine vazife ih­
RIZA NUR BEY (Devamla) — Efendim, bu gi­
das edemez. Fakat Adliye Vekili müsamahakâr olur­
bi şeyler her vakit olur.
sa, buyurduğunuz gibi her şeyi yaparlar. Nitekim
İSMET PAŞA (Hariciye Vekili) (Edirne) — Ar­
kapitülasyonlarda olduğu gibi hep öyle başlamıştır.
kadaşlar heyeti murahhasa refakatinde bulunan müşa­
Bu da bizim vazifemiz değildir. Daima tepesine vur­
virler filan meselede hafif oldu ve filan meselede kuv­
mak lâzımdır.
vetli oldu diye tetkik etmeyiniz. Etmeyiniz ki müşa­
MÜFİT EFENDİ (Kırşehir) — Müşavirler hak­
virler istirahatı vicdan ile bildiklerini arkadaşlarına
kında kabul ettiğimiz imzalı raporda diyorduki, biz
söylesinler. Eğer müşavirler bilahara böyle söylerim
onların, fikrinden, ilminden Adliyece istifade edebil­
veya böyle yaptım diyenden hesap soracaklar en­
mek müşavir alabiliriz. Yoksa takibatı adliye için mü­
dişesinde ve korkusunda kalacak olurlarsa akılları­
şavir kabul etmedik, mezuniyet vermedik.
nın erdiklerinden başka şey söylerler ve bunun içinden
RİZA NUR BEY (Devamla) — Doğrudur. Ama
çıkılmaz. O zaman yanımızda olan on beş müşavir,
onlar ecnebi tebaasının hukukunu takip edecek de­
on beş de olur. İşte oturdukları zaman on beş devlete
ğillerdir. Yalnız şikâyet kabul eder. Mesele budur.
hâkim olmuş gibi her şeyde en müfrit şeyi söyler.. O
Ben size arz edeyim; taahhüt edilmiş bir mesele yok­
zaman işin içinden çıkmak imkânı kalmaz. Biz va­
tur. Netice itibariyle bu Heyeti Celilenize aittir, Biz
rız. Müşavirler ne söyledi derseniz, aramayınız. Ben­
size bunu getirebilmişiz, netice itibariyle söz sizindir.
den sorunuz. Arkadaşlar müşavirler bir meseleyi müf­
OPERATÖR EMİN BEY (Bursa) — Efendim rit telakki etmesinden kâfi derecede hakikati çekinme­
Sulh Konferansında Adli kapitülasyonlar için yapıla­ den söyleyeceğim. Bırakınız söylesinler. Eğer biz on­
cak münakaşatı yapmaktan müşavirimizin istinkâf et- ların dirayetini, salâhiyetini kâfi görmezsek çıkarmak
diği doğru mudur. mecburi yeti ndeyi z.
RIZA NUR BEY (Devamla) — Efendim, müsaa­ YAHYA GALİP BEY (Kırşehir) — Paşam mü­
de buyurursanız Emin Beyin sorduğu suale cevap ver­ saadenizle size sual ediyorum. Bir müşavirki kanaati
meyelim. -Bu gibi şeylerin söylenmesi doğru değildir. yoktur. Bu halde meseleyi nasıl müdâfaa edecektir.
Meselemiz milli mesele, vazife meselesidir. İş üzerine
söyleyiniz ve sorunuz Bir şahıs böyle demiş şöyle de­ İSMET PAŞA (Devamla) — Bir mesele lehinde
miş demek doğru değildir. kanaati vardır. Diğer bir müşavirin o meselede onun
OPERATÖR EMİN BEY (Bursa) — Gönderdi­ aleyhinde kanaati vardır. İfade eder.
ğimiz müşavir müdafaatı yapmaktan istinkâf ediyor YAHYA GALİP BEY (Devamla) — Mademki
efendim. (Gürültüler). aleyhinde kanaati vardır, Bu aranızda olurdu. Böyle
RIZA NUR BEY (Devamla) — Müsaade buyurun. malûmat tereşşuh etmezdi.
Yapılan şey mevzubahistir. Şahıslar mevzubahis de­ REİS — Rica ederim Yahya Galip Bey,«lütfen
ğildir. oturunuz. Bence mesele. (Gürültüler.) Efendim mü­
OPERATÖR EMİN BEY (Bursa) — Hayır ol­ saade ediniz.
maz. Müsaadenizle cevap vereyim. Heyeti Umumiye- Rasıh Efendi sual sizindir,
İ:2 2 . 3 , 1339 C : 3

RASİH EFENDİ (Antalya) — Bugünkü başla­ HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum) — Heyeti
dığımız müzakerenin esasını teşkil eden bir takrirdir, celileye arz ediyorum ki Meclis merasim ile oynamı­
O takrir müşavir mütehassıs, müşavir arkadaşlarımı­ yor. Bana sorulursa maliyet burada yoktur. Meclis
zın da fikirleri dinlenecek idi. Onun için İsmet Paşa burada meseleyi mütehassıs olarak tetkik eden ar­
Hazretlerine iştirak edemeyiz. Adli, mesail murahhas kadaşları burada bulundurur. Biçmediklerini kendi
arkadaşımız Rıza Nur Bey tenvir, temsil ediyor. Eğer arkadaşından sorarlar o merastimi kendiler yaparlar.
müzakeratı müdafaa etmişler ise dinleriz. Başka bir REİS — Kabul buyurmazsanız sualinizi sorabi­
arkadaş ise müdafaa eden onu dinlemek isteriz ve on­ lirsiniz*
dan soracağımız çok kimseler vardır. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum) — Hay hay
REİS — Efendim müsaade buyurunuz, asıl bu efendim bu hakkımız setr edilemez.
adli mütehassıs Veli Bey arkadaşımızdır. Meclise iş­ REİS — Hayır efendim hak setr eddlemıiyor.
tirak etmemişlerdir.
HAKKI HAMİ BEY (Sinop) — Bu adtlıi son ka­
RASIH EFENDİ (Antalya) — Geçen gün ka­
bul edilen şekil hakkında heyeti murahhasa bunu
bul edildi. O akşam telgraf verdik, heman Meclise
kabul edeceğine, karşı tarafa söz vermiş midir? O
iltihak etsin, iki gün evvel efendim. şekilde kat'ı kendi kanaatini bu babda ayrılmış mı­
REİS — Arzu ederseniz tekit ederiz. dır?
RASIH EFENDİ (Antalya) ~ Hay hay efen­ RİZA NUR BEY (Sinop) — Bize verdikleri son
dim, Veli Bey Efendinin bulunmaması dolayısiyle proje ellinizde olan bir projedir. Bizim tadilatımız
ve belki bunların içerisinde en ziyade... var, tadilat yapmışızdır. Onlar sonunda tekrar bir
REİS — Heyeti murahhasa içerisinde Veli Beyden takım şeyler sokmak istemişlerdir. Bu uzun müna­
daha ziyade alâkadar Rıza Nur Beydir. Kâfi gelmezse kaşayı mucnb olmuştur. Biz dalima azaltmak cihetine
Veli Beyden sorarsınız. doğru gidiyoruz. Onun için böyle yazarlıklar oluyor,
YAHYA GALİP BEY (Kırşehir) — Bu mesele ga­ Son bir raddeye biz şöyle bir şey kabul edil e bilece­
yet mühimdin Hayatı millet ile alâkadar. Ben ileriye ğini ihsas etmişizdir. Fakat zaten mesele vaktimi de
kadar giderim. İhanettir diye. geçirmişti. İngilîiz Heyeti ınurahhasası da gitmişti.
REİS — Evvela rahatsızlığını ma>kamı riyasete Fakat bu meseleyi mühim bir bayrak gibi ellerine
bildirmişti. Reyi âliniz üzenine kendisine telgraf çe- almışlardır. Büyük bir bayrak gibi açmışlar ve âle­
kikndştir. Behemahal yola çıkıp buraya gelmesini me karşı söylüyorlardı ve müthiş bir propaganda
yazdık. yapıyorlardı. Bunu onların elinden almak, yani bu si­
lahı onların elinden almak cihetine gittik. Fakat
YAHYA GALİP BEY (Kırşehir) — Meseleyi sonra İngiliz Heyeti murahhasası da gitmiş bulunu­
anlamak isteniz. yordu. Ne olacaktı? Ondan sonra ha biz kabul et­
REİS — Efendim müsaade buyurunuz sual yap­ mişiz, ha Fransızlar kabul etmiş, elbet muallakta
mıyoruz. Rasıh Efend'i buyur dularki biz en ziyade kalmıştır.
Adiliye mesailini müdafaa etmiş olan arkadaşımızı
dinlemek isteriz, diyor. Binaenaleyh, Rıza Nur bey­ HAKKİ HİLMİ BEY (Sinop) — O halde müsa­
efendi mütehassıs olmadığından dolayı diğerimi din- ade ederseniz, şu son müşavirler hakkındaki şekil
teyeceksiniz dediler. Onu arz ediyorum, mesele yok­ heyeti murahhasa tarafından kabul edilmiş değil
tur. midir?
HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum) — Paşa haz­ RİZA NUR BEY (Devamla) — Zaten kabul
retteki müsaadenizle Paşa hazretlerinden bir sualim edilmiş bir şey yoktur. Bir taahhüt altına girmemi
vardır.; Paşa, hazretleri tasrih etmedi, tahdit, tahrif sizdir. Biz bıir yere vazı imza etmemi sizdir. İleri git­
etti meseleyi Niçin karıştılar paşa? mek, geri gitmek hepsi olmuştur; ihsas etmişizdir,
kabul edebileceğimizi.
REİS — Müsaade buyurunuz paşa kürsüye çı­
kınca cevap verirsiniz. Efendim dedimki bütün mü- HAKKI HİLMİ BEY (Sinop) — Bu şekilde he­
şavlirferin, bütün murahhasların Rıza Nur beyefen­ yeti munahhasaya rûcu imkânı var mıdır, yok mu­
di cevap vermek istemedi. En doğrusu başmurahhas dur?
paşa hazretleri cevabını verirler, buyurdular. İşitti- RİZ.A NUR BEY (Devamla) — Muhakkak var­
remedfim sözümü. Kendileri oradan yüksek sesle dır. Kabul yokki zaten. Bakınız nasıl olmuştur, an­
söyledi. latayım, Galiba burası anlaşılamıyor. Bu mesele üs-
t : 2 2 . 3 . 1339 C :3
te getirilmiş, çıkarılmış, arasına bir şeyler sokulmuş, j bul suretinde mi göstereceksiniiz? Yoksa bunu ret
velhasal bir hale getariştir kü, kabul eddlebilsdın. Edlt- i veya tadil mi edeceksıinliz?
lemeöiif, ıkıaibuil edilemez dienmişkıi ve böylece git- I
RİZA NUR BEY (Devamla) — Efendim, bun­
mistir, Nihayetinde bir beyantıaırKemüz vardır. De- 1
dan son vasıl olunan şekil, ki biz o fikirde idft'k ki,
nnişizkii, hiç bir tiaiahhüt alıtınıa giremeyiz. Kabulünü I
bu mesele evvelce hal edilse idi bizim mesaimizi çok
mutazammın bir şey yoktur. Kabul etmedik; Siz na- I teshil etmiş olacaklardı! Bunda çok ağır bastılar.
sil kabul edersiniz. Bu kabulü muıtazaimımın değüdir, I Son hasıl olan şek! şudur : Muahedenin heyeti mec­
Fakat söylemdşjizdir, böyllfe bir şey kabul edöbilMz. I muasını MeöKai Âliye arz ediyoruz. Bu da öyîie ola­
Fakat söylörmelk, taahhüt altına girmek değiMir, caktır. MecM Âlii bunu tasvib etmezse yapacak'bir
ŞÜKRÜ BEY (Bolu) — Yani şümdii bundan rû- şeyimiz ydktur.
cu edebilir mlis/inıiz? I ALÎ CENANİ BEY (Gaziantep) — Meclİa tas­
KADRt BEY (Diyartbekir) — Alacağımız mü­ vib ederse mi olacaktır? Hükümetin bu hususta fik­
şavirler tebaamızın şikâyetlerini de dinleyecek midir? I ri nedir?
Bizden de müracaaıt eden olur. I
RİZA NUR BEY) — (Devamla) — Bunlar ya­ RİZA NUR BEY (Devamla) — Hükümetin fik­
lınız ecnebilerin şikâyeti nii dinlesinler, dediler. I ri de bu şekildedir. Türkiye Büyük Milet Meclisi
KADRt BEY (Diyartbekıir) — Yani bunda sa­ mahakiimd üzerinde ecanibe tam bir teminatın tevdii­
rahat yoktur. Her şikâyeti dinleyebilir. Merci olun- I ni tazaıranun eden, teminatı vermeğe ve bu hakimi­
ca herkestim şikâyetini dinleyebilir. I yeti temamSIe istimal etmek suretile haç bîr müda-
haM ecnebiyle olmadan nazaret etmeğe mukitedİr ol­
RİZA NUR BEY (Devamla) — Tesbit edilmiş, duğunu bildirmek fırsatına nail olmuştur. Buna rağ­
vezalif yoktur. Benlim anladığım kabul edilmiş bir I men işbu hükümet medeniyet ve ahlâk ve terakM-
şey yoktur. (Gürültüler) O taydır, onu kabul etme- I yatm haklı göstereceği İslahatın vücude getirilmesi
mişizdür. Onun üzeninde tadilat yapıyomz. Alacağı I ~ için tahkikat ve tetkik at icra ettirmeğe amadedir. Bu
şikâyetleri Adiye Vekâletine tevdi edecek, Adiye I fikir ile Türkiye Heyeti murahhasası berveçbi âti
Vekâleti.neticesini takip edecektir. I beyanatta bulunmayı arzu eder. Türk Hükümeti
KADRt BEY (Diyarıbekir) — Müşavir tahkik beş seneden dûn olmamak üzere, münasip göreceği
tak'ib edecek midir, etmeyecek mildir? I bir müddet için 1914 - 1918'e kadar...
RİZA NUR BEY (Devamla) — Hayır efendim,
öyle salahiyet yoktur. Öyle olmaz, sizin okuduğunuz j ÖMER LÜTFÜ BEY (Amasya) — Pardon efen­
öyle değildir. I dim. Beş seneden dûn mu, efzun mu?
KADRİ BEY (Diyarıbekir) — Kayıt edilmeli­ RİZA NUR BEY (Devamla) — Dûndur efen­
dir. I dim, fakat biz» aittir. Beyanatı biz yapıyoruz. Beş
RİZA NUR BEY (Devamla) — Hayır efendim, seneden aşağı yapamayız. Bunun bir şeysi yoktur.
okuduğunuz kabul edilmemiştir. Asıl ondan beki- j Ha öyle ha öyle beş seneden dûn olmamak deyince
yorsunuz. I beş sene bu hakkı vermiş oluyor, beş sene olarak
KADRİ BEY (Diyarıbekir) — Müslimlerin... bunu biz yaptık efendim. Efzun olamaz efendim,
bu şart kâfidir. Münaslib göreceği bir müddet için
RİZA NUR BEY (Devamla) — Gayri müslim I beş sene deriz, beş buçuk sene deriz. 1914 - 1918 se­
meselesi yoktur. Burada tebaayı ecnebiye vardır. Be- I nesi harbine iştirak etmemiş devletlere mensup ve La-
mim zannumeia bu sırf Adiliye Vekilinıin eline mevdu I hey'de beynelmilel mahkemei adalet tarafından tan­
bfir meseledir. Vekil istediğini takip eder. I zim edilmiş olan listedeki hukuk şinasan arasından
RASIH EFENDİ (Antalya) — Hep zan ederiz- I müntehap Avrupalı hukuk müşavirlerini bilâ tehir
d!ir. Buna nasıl (kanaat edilebilir? I hizmete almak niyetindedir. İşbu hukuk müşavirleri
RİZA NUR BEY (Devamla) — Efendim, son Türk memurları olacaklardır ve Adiliye Vekâletine
vasıl olunmuş bir şekil var. Onu size okuyayım za- I tabi bulunacaklardır. Mezkûr Vekâlet müşavirleri
ten... I olarak İslahatı Adliye komisyonlar ıran mesaisine iş­
REİS — Ali Hayati Beyin suali var. I tirak, İstanbul ve İzmir şehirlerinde ikametgâhlara
ALt HAYATİ BEY (Gaz^anteb) — Riza Nur duhul, taharri mesafen ve tevkiifat dahil olmak üze­
Beyefendi; kabul edilen, tarafınızdan yani İngilizler I re Türk Hukuk ve Ceza Mahakiminin tarzı ifası va-
gittükten sonra teklif yaptığınız mukabil projede ka- ,| zifelerini tabip, gerek hukuk, gerek cezaya müteal-

— 24 —
1:2 2 . 3 . 1339 C : 3

lük mfesaiiili adliye, gerek cezaların icrası, gerek kava- göstermektedir. Bugün bitirmek imkânı yoktur. Fa­
tıiirnLn tatbiki hakkındaki şiikâyatı istima edeceikler kat vakit varken bu gün bu kısmım bitirelim. (Doğ­
ve Türk kavanininin tamamıLi tatbikini teımiin için ru sesleri)
bütün bu mesail hakkında Adliye Vekâletine rapor RİZA NUR BEY (Sinop) Bir şey arz edeyim
verecüklerdıir. Asayişü umumiiyeyi ihlâl ve eşkâl et­ efendim. Mevzu meselesidir. Uzun müddet muaüalk-
meyecek ahvalde cünha maznunlarının kefaletle tah­ da kalamaz. Bütün Cihanın gözleri heyeti ceMeye
liye] sebilini yaptırabilecek, yani kefaletle tahliye ya­ bu Meclise doğru açılmıştır. Hep buraya bakıyor­
pılacak. lar. Ne olacaksa bir an evvel olmak lâzımdır.
HACI TAHtR BEY (İsparta) — Kanunumuz HAFIZ MEHMET BEY (Trabzon) — Fakat
kefalete die hacet bırakmaz. hal edilecek bir mesele de yoktur, rica ederim.
RİZA NUR BEY (Devamla) — Mevaddı huku­
ALİ CENANİ BEY (Gaziayıntap) — Müsaade
kiye ve ticaniyede mahkemeye müracaat olunup ha­
buyurunuz usul hakkında söyiiyeceğim.
kem karadan bidayet mlahkemesd reisimin tasdiikli ile
REİS — Sual sorun efendim. Ne usul söyleyecek­
(icra edilecektir ve bidayet reisi, karar vaki, inzibatı
siniz?
ıımumiyeye muhalif olmadıkça tasdıktan imtina et­
HAKKI HAMİ BEY (Sinop) — Neticeye vara­
meyecektir. İşbu beyanname beş sene içlin muteber
mayız efendim.
olacaktır.
MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisarısahip) —
MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Kanahlisansahib) —
Riza Nur Beyefendi, zâtıâlinıizden evvel müzâkere­
Riza Nur Beyefendi, zâtı âliniz takip ettiniz, bu adlî
sine devam eden arkadaşın ifade etmiş olduğu bir
meseleyi değil mi?
söz Lozan muhitinde şayi olmuştur. Maalesef bizim
RİZA N U R BEY (Devamla) — Efendim bende­
bu şekilde kabul edebileceğimizi o arkadaş ecnebi­
miz hukuk mütehassısı değilim ve bir adamın muhtelif
lere ihsas etmiştir. Onun üzerine onlar bu mesele
şutabatı bilmesi mümkün değildir. Bu mesele baş-
üzerinde İsrar etmekte bulunmuşlardır. Zâtı âliniz
murahhas paşa hazretlerinin evvelce hukuka valkıf
şimdi son şekli ifade etmiş bulunuyorsunuz. Hükü­
bir arkadaşı tarafından takib edilmiştir. Fakat son
met de bu şekli kabul etmek istiyor. Bu şekil gayet
devreye geldiği vakit, ben de müdahale etmişimdir.
muzirdir. Yani Adli kapitülasyonları kaldırdığımızı
Bilfiil onların verd&kferd şu şeydir, k!i son şey bu ki­
iddia ettiğimiz ve bunu bir kayıt olarak koyduğu­
taptır. Mücadele neticesinde bu şekle girmişizdir^
muz halde, yeni mahiyette yemi bir takım adlî kapi­
Mesele budur.
tülasyonlar giriyor.
AVNÎ BEY (Saruhan) — Salahiyetiniz haricin­
HAFIZ MEHMET BEY (Trabzon) — Bu mese­
dedir, bu mesele..
le öyle değildir. Bunun ehemmiyeti yoktur.
HÜSEYİN HÜSNÜ EFENDİ (İsparta) — Reis
Paşa, ekseriyet kalmamıştır. MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Trabzon) — Takip
MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisarısahip) — kelimesi vardır burada. Bendeniz takipten şunu an­
Karar verecek değiliz. ladım.
RAUF BEY (İcra Vekilleri Relisi) (Sivas) — Mec­ REİS — Efendim mütalaa beyan etmeyin'iz. Mü­
lis ekseriyette açılmıştır. Müzakere devam ediyor. zakere yapacak değiliz, sual soracaksınız?
Karara iktiran edecek bir şey yoktur. Onun içnn mü- RİZA NUR BEY (Devamla) — Efendim müsa­
zakerafca devam edelim. ade ediniz. Maksadı âlinizi anladım. Şu şekil bu şe­
REİS — Efendim, ekseriyet olup olmadığım ben kil, Hükümet de böyle etti.
'biliyorum. Ekseriyet vardır. MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisarı Sahip) —
HÜSEYİN AVNt BEY (Erzurum) — Bu gün Müsaade ediniz, fikrimi izah edeyim. Takip keli­
Cuma; Meclisi Âli bir haftadan beri çalışıyor. Ya­ mesinden bir çok şeyler çıkabilir. Saniyen, kabuiü
rın Cuma ertesıidir. Yarin de içtüıma olacaktır. Lütfe­ ifade edilen bir şey. Heyeti murahhasa bir daha kar­
diniz. Bu müstacel bir şey değildir. Daha bir ay sü­ şı karşıya nasıl gelecek? Kabul ettiğiniz halde şimdi
rünür. neden kabul etmiyorsunuz?
REİS — Meseleye yalınız bir tarafdan bakmak RİZA NUR BEY (Devamla) — Başka heyeti
doğru değildir. Yarin da müzakere vardır. Binaena­ murahhasa gönderin, zararı yok; mesele millet mese­
leyh Meclis dağılsın gidelim. Bu yoldan meseleye lesidir. Şahıs meselesi değildir. Vallahi tek milletin
bakmayalım. Heyeti murahhasa işi daima müstacel işi olsun. Ar'kadaşlar birisi muzirdir. Olmaz. Oradan

25 —
1:2 2 . 3 , 1339 C : 3

arkadaşlardan hafız Mehmet Bey buyuruyorki; iyi­ pılıyor. Biz israr ettik, ki bazı hainler vardır. Bu da­
dir. Bilmem, bu kabulü tazammun etmez efendim. vaya hiyanet etmiştir. Silah istimal etmiştir. Bunla­
Bu mesele sizin elinizdedir. Rica ederim, reyi hâkim rı istisna edemeyiz. Bunları affedemeyiz dedik. 150
sizsiniz, ister öyle kabul edin, ister red edin, size ait­ şahıs olmak üzere bunun istisnasını bu adamların
tir. Eğer büz yapamazsak o işi, mucibi menafi değilse mallarını da alakadar göstereceğiz.
mucibi mehazirse başka heyeti murahhasa gönderi­ ETHEM FEHMİ BEY (Menteşe) — Eşhas için
niz. Hepsi size aittir. liste verildi mi?
N E Ş E T BEY (Kângırı) — Beyefendi, şimdi oku­ RIZA NUR BEY (Devamla) — Hayır efendim;
duğunuz mevıadda bir şerait dikkatimi celb ediyor. onlar bize dediler ki bunların isimlerini veriniz. Biz.
O da cünha maznunlarını kefalete raptiye tahliye me­ zaten isimlerini biliyorduk. Doğrusu ona ait cevabı
selesidir. Malûmu âliniz, bizde cünha maznunlarının makamı versin.
tahliyesi ve kefalete raptiye tahliyesi meselesi bir SALÂHATTÎN BEY (Mersin) — İradei mifiiye
usule tabidir. Kefaleti nakdiye efendim. Ehemmiyeti ile olacak.
yoktur. On kanunumuzda musarrahtır ve usulü var­ RIZA NUR BEY (Devamla) — İradei miliiye ile
dır. Acaba bu müşavirlerin Adliye Vekâletine vere­ taayyün edecek yüz ©îli adam. Müsaade buyurunuz
cekleri şey üzerine mi kefalete rapt olunacak? efendim, hakikaten bu çirkin bir şey idi. Bu millete,
RIZA NUR BEY (Devamla) — Hayır, hayır bu devlete tarihin en buhranlı devrinde hiyanet et­
müşavirler meselesi yoktur. Müşavire ait değildir. miş insanlar düşman olanak hareket etlikten,"" sonra
NEŞ'ET BEY (Kângırı) — Lütfen okuyunuz. gelip diz dize oturmaz değil mi efendiler? Bunu yap­
tık, şahsı tayin ettik. Şahsı tayin" edersiniz sonra.
RrZA NUR BEY (Devamla) — Hayır münasebe­
NEŞ'ET BEY (Kângırı) — Müsaade buyurun yüz
ti yoktur.
elli kişi muayyendir yarın öbür gün hiyaneti vatani­
NEŞ'ET BEY (Kângırı) — Efendim bir kere oku­
ye cürmünü irtikâp eden 149 olursa bir kişi nereden
yunuz.
ilâve edeceksiniz?
RIZA NUR BEY (Devamla) — Şimdi bakınız
burada diyorki, o mesail hakkında rapor verecekler, RIZA NUR BEY (Devamla) — Efendim biz aza­
asayişi umumiyeyi ihlal ve tahkikatı işkâl etmiyecek mî olarak yüz elli dedik tahmini bir hesap yaptık.
ahvalde cünha maznunlarının kefaletle tahliyei sebi-. Yüz elli dedik, elde bir şey yoktur. İşte efendim,
li icra olunacaktır. Kefalet ettükleri şahsa kefaleti bendenizin arz edeceğim aksam hitam bulmuştur.
nakdiyrt de vereceklerdir. Zan ederimki ariz ve amlk izah ettim. Meselenin va­
NEŞ'ET BEY (Kângırı) — Kanun mevcuttur. ziyeti hazırası nedir? Tahlil ettim, artık siz hal edi­
Hatta kefaletsiz tahliyesi bile mevcuttur. niz.
RIZA NUR BEY (Devamla) — Efendim arz ede­ REİS — Efendim yerlerinize oturunuz da ekseri­
yim. Neş'et Beyin maksadı şudur, ki emniyet etmi­ yeti görelim. (Ekseriyet yok var sesleri).
yorsa kanımıza. ZİYA BEY (Mersin) — Rıza Nur Beyin mütalaa-
İSMET PAŞA (Edirne) — Bunun sebebi şudur tı üzerine bizim de söyliyeceklerimiz vardır.
ki bazı memleketlerde bu usul yoktur. Yarın siz de AVNİ BEY (Saruhan) — Fasıllar arasında söz
bir kanun yaparsınız, kaldırırsınız. Onun için beş se­ söyliyecek paşam. (Gürültüler)
ne müddetle tatbik olunacak.
M. DURAK BEY (Erzurum) — Paşa hazretleri
RIZA NUR BEY (Devamla) — Hem müşavere­ celseyi bir saat tatil buyurunuz. Pek mühim ise bir
ler bitti, hem beyanname bitti. Beş sene için bunu saat sonra toplanalım.
istiyorlar. Daima dedikleri ve idarei müntekile, dev- REİS — Efendim, arkadaşımızın mütalaatı tam
rei müntekiledir. Mesele buraya gelmiş dayanmıştır. üç bu;-uk saat devam etti. Bundan sonra daha dinle­
Her yerde bunu şey etmişlerdir. Bunu yıkamamışız- yeceğimiz arkadaşımız var. Malûmu aliniz tam kırk
dır. beş arkadaşımız da söz almıştır. Şimdi bendeniz bu­
Şimdi efendim, diğer bahis affı umumî. Malumu nu zihnimde topladım. Böyle her arkadaşa üçer saat
âliniz affı umumî usul dairesinde ve burada tevdi söz söyliyecek olursa iki hafta bu işle meşgul ola-1
olunmuş şeyde de bazı tay yapıyoruz. Bazı İslahat cağız ve ihtimal iki haftada bitmeyecektir.
yapıyoruz ve bu husustan dolayı bir mesele! mühim- ALİ RIZA BEY (Kars) — Dört hafta geçsin
me değildir. Diğer bir şey var, mütekabil aflar ya­ memleketin f.î hayatî bir meselesidir. Dünya bizi
t :2 2 . 3 . 1339 C : 3

bekliyor, deyip de bizi burada şey ediniz demekte ALİ RIZA EFENDİ (Kars) — Bu mesail sahibi
mana yoktur. ihtisasa terk edildi. Halbuki biz hepimiz bu mesele­
REİS — Müsaade buyurun Heyeti murahhasamız. de sahibi ihtisasız ve söyliyeceğiz. Neden böyle ace­
bu işin bir an evvel intacını söylerler. Zatı âliniz bir le?
ayda bu lişi intaç ettirecek olursanız. REİS — Sözünüz mahfuzdur efendim.
RASİH EFENDİ (Antalya) — Biz onlar kadar R A U F BEY (İcra Vekilleri Reisi) (Sivas) — Be­
acele etmiyoruz. yefendi, bazı mütalaat güya zatı aMerini sözden men
YUSUF ZİYA BEY (RitHs) — Eğer bu gece mut­ ediyorlarmış. Halbuki değil öyle, burada arzu3annız
laka bunu müzakere etmek iztirarı mevcutsa bir saat isaf ediliyor. Sizden istirham olunuyor. Arzu buyur­
celseyi tatil edin. (Tatil edin bir saat sonra d'inteye- duğunuz gibi müşavirler, mütehassıslar burada mü­
îim sesleri). (Hasan Beyi dlinieyelim sesleri). şahedelerini beyan buyuruyorîıar. Noktai nazarlarını
M. DURAK BEY (Erzurum) — Celseyi bir saat izah ediyorlar. Sonra siz müzakere edeceksiniz. l>i-
tatil buyurun bir saat sonra gelelim. Çok sürer pa­ yonızki ordularınızı en kısa zamanda icra edilmiş
şam. (Gürültüler, devam dinleyeceğiz sesleri). diye rica ediyoruz. Niçin telaş ediyorsunuz. (Telaşı
ZİYA BEY (Mersm) — Hasan Beyi dinlemek biz etmiyoruz, siz ediyorsunuz sesleri).. Müstacel iza­
lazımsa bir saat tatil edersiniz, ondan sonra geliriz, hat vereceğiz, bizler de insanız. Bizim de işimiz var­
dinleriz. (Gürültüler, şimdi dinleyeceğiz sesleri). dır. Sizin gibi hem burada çalışacağız, hem hükü­
ŞÜKRÜ BEY (Bolu) — Paşa hazretleri; tatil et­ mette çalışacağız. Siz öyleden sonra geliyorsunuz,
meyiniz bir daha toplananlayız. halbuki biz on sekiz saat çalışıyoruz, bir az insaf
HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum) — Efendim edin.
isticaline dair heyeti vekile bize bir şey söylememiş­ REİS — Efendim anlıyorum ki bu şekilde müza­
tir ve söylemez. Bu müstacel bir mesele olmuyor, ha­ kere etmek imkânı yoktur. Yarin saat onda içtima
yatî bir meseledir. Üç senenin hesabını yapacaksınız. etmek üzere celseyi tatil ediyorum.
Belki bir ayda çıkaracağız, Saat : 6,40

»>-•-<«

Riyaseti CeMeye kürenin heyeti vekilece Meclise tevdiini ve müzake­


Usulü müzakere hakkındaki müzakere kâfidir. renin bunun üzerine yapılmasını teklif eylerimi
Heyeti vekilenin hazırladığı mukabil projenin hemen 2 Mart 1339
azalara yazdırılın asını veyahut tabı ile tevziini, on- Yozgat
dıan sonrada fasıl fasıl müzakeresine devam edilen Süleyman Sırrı
mesai! hakkında mürahasaSardan başka müşavir mü­ Riyaseti Celileye
tehassısların dnilenmesini teklif eylerim. Miizaere hakkında verilmiş bir kararımız vardır.
3 Mart 1339 O karar dairesinde mürahasalanmız henüz istima
Karahisan Sahip edilmemiştir.
Mehmet Şükrü Muta kararı ittibaı ve murahhasların istimaın-
Riyaseti CeMeye dan sonra icap ederse eşkâli müzakerenin takarrür
Heyeti murahhasamız Avrupa'dan gelirken Avru­ ettirilmesini teklif eylerim.
palılar ellerine şu kitabı vermişler. Burada heyeti ve­ Saruhan
kile bu kitabın içinden işimize yarayanı aldılar, di­ Avni
ğerlerini attılar. Bugün Meclisimizde müzakereye ze­ Riyaseti Celileye
min olabilecek ancak heyeti vekilenin bittefrik tespit Heyeti Vekilece mukabil bir proje ihzar ve esası-.
ettikleri kısımdır. Binaenaleyh mevatı müspitei mez- nın Meclisi Aliyeye arz edildiği Rauf Beyefendi ta-
1:2 2 . 3 . 1335 C : 3

rafından beyan ve neticei müzakerede projeye Mecli­ haslardan izahat alınmasına karar verilmiş olması
si Alinin ıttılaı tabii olacağına nazaran her fasıl üze­ mukabil projenin Büyük Millet Meclisince tetkikine
rinde Meclisi Alinin icrai müzakere ve izharı kanaat bir manâ teşkil edilemez ve öyle şifai izahat üzerine
etmesi icap etrniyeceğine ve azai kiramın hakkı mü­ hiç bir karar ittihaz olunamaz. Böyle hayat ve me-
talaa ve kanaatini mütehassısiann beyanatından ve matunıza taallûk eden bu rnisillû mevaddı mühim-
mukabil projenin Meclisi aliyeye arzından sonra is­ mede istical müstezirni hırmandur. Maahaza teşkilâtı
timal edebileceğini, binaenaleyh muahedenin heyeti esasiye kanununun 7 nci maddesi mucibince sulh ak­
umumiyesi hakkındaki umumi müzakerenin müte­ di tncak Büyük Millet Meclisine ait olduğundan lâ-
hassısların beyanatı neticesine ve mukabil projenin yıkı ile tefckikat icra ve mukabil proje ve tasvip olun­
arzına talikini ve mütehassısların istimaına devam mak'üzere projenin Heyeti Umumiyeye itası iîe mad­
olunmasını teklif eylerim. de ve madde müzakere icra ve mukarrerat ittihaz
Muş olunmasını teklif eylerim.
Abdûl Gani Rarahisarı Şarkî
Riyaseti Celileye Mustafa
3 Mart 1339 Riyaseti Celileye
Sulh meselesi için 3 gündür Heyeti Umumiyede Müzakere edilen mevaddı müteferrika hayatımı­
müzakere cereyan ediyor. Aylarca müzakere olunsa za ve bütün mevcudiyetimize taalluk eylemesi hase­
yine bir netice istihsal olunamıyacağı emsali adidesi biyle her bir fasıl hakkında Heyeti mürahbasamız
ile müspettir. Bendenizin itikada kalırsa Lozan kon-> tarafından verilecek izahatı müteakip hatipler müta­
feransmdan verilen projeye mukabil Heyeti Velcüece lâalarını beyan ve neticeye rapdedldikten sonra ve
mutasavver olunan mukabil proje tanzimi olunarak yeni fasla geçilerek müzakerenin bu suretle cereyan
Heyeti Umumiyeye 'ita olunduktan sonra iş bu pro­ eylemesini teklifi eyleriz.
jeler üzerinde madde ve madde müzakerat icra ve
Malatya Mersin
ittihazı karar olunarak neticei mukarraratın Heyeti
Sıtkı Ziya
Vekıiteye tebliği lâzımdır. Mukabil proje meydanda
olmadığı halde murahhasların izahatı ile ittihazı mu- (îşbu takrir üzenine usul hakkında uzun uzadı
(karrerat olunmak mümkün değildir. Evvelce murah­ müzakere icra olundu).

<§m^ «••••

Ti\

You might also like