You are on page 1of 28

DEVRE : I C I L T : 3 İÇTİMA SENESİ : III

T.B.M
.M
.Gizli Celse Zabıtları

2 Teşrinisani 1338 (1922)

M ü n d e re c a t
Sayfa
1. — ZAPTI SABIK HULÂSASI 980
2. — MÜZAKERE EDİLEN MEVAD 980

1. — Sulh konferansına iştirak edecek mu­


rahhas heyeti ile, bunlara verilecek tahsisata
dair mazbata. 980:1006

C ilt : 24

131 nci İnikat, 2, 3, ncü Celse

TBMM KÜTÜPHANESİ
İ: 131 2 . 1 1 . 1338 C: 2

YÜZ OTUZ BİRİNCİ İNİKAT

2 Teşrinisani 1338 Perşembe


İKİNCİ CELSE

REİS : Dr. Adnan Bey

KÂTİPLER : Atıf Bey (Kayseri), Hakkı Bey (Van)

REİS — Celse küşat olundu. Celsei hafiye akti zaman bu mesail ariz ve amik müzakere edilir. Bel­
hakkında buyurun Rauf Beyefendi. ki de şu kaydı ilâve ettiğimi hatırlıyorum. Murahas
HÜSEYİN RAUF BEY (İ cra Vekilleri Heyeti larımız ne yolda müdafaatta bulunacaklar, ne gibi
Reisi) (Sivas) — Efendim; bundan evvelki bir içtima sistem takip edecekler? Şu veya hu murahaslarımız
da rüfekayı kiramdan bazılarının verdiği bir takrir dan izahat almak yanlış olur. Bu mesele mevzubahis
ile... olduğu zaman mebus arkadaşlarımız sulh hakkında
düşündüklerini sarih ve serbest olarak ifade buyurur­
SÜLEYMAN SIRRI BEY (Yozgat) — Celsei ha­
lar. Murahaslarımız da onları hamilen vazifelerini
fiyeyi reye koymadınız.
ifa ederler tarzında idi. Fakat bugün murahhasların
REİS — Acele etmeyin koyacağım.
Avrupa’ya seyahatlarında orada bulunacakları müd­
HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Ne için det zarfında kendilerine verilmesi, Heyeti Vekilece
celsei hafiye istediğimizi arz etmeyince, Heyeti Âliye muvafık tahsisat talebini havi mazbata Meclisi Âli­
nizden leh ve aleyhte bir karar almayınca, zannede­ nizin Heyeti Umumiyesine takdim edilmiştir. O iti­
rim ki, reye koymak imkânı yoktur. Evvelki takrirde barla müzâkerenin hafi olmasını Heyeti Âliyenize
sulh müzakeratı hakkında bazı sualler sorulmuştu. teklif ediyorum.
Bendeniz o zaman cevaben Heyeti Âliyenize şu yol­ REİS — Mevzuubahis olacak meseleyi Rauf
da maruzatta bulunduğumu hatırlıyorum. Sulh mu­ Beyefendi izah ettiler. Celsei hafiyeyi kabul edenler
rahhasları takarrür eder ve tahsisat talebi için Mu­ lütfen el kaldırsın... Kabul edilmiştir.
vazene! Mâliye mazbatası Heyeti Âliyenize geldiği Zaptı sabık hülâsası okunacaktır.

1. — ZAPTI SABIK HULÂSASI

YÜZ YİRMİ BİRİNCİ İNİKAT zaman ve mahalli inikadının malum olmasına kadar
tehiri karargir oldu ve celsei aleniyeye geçildi.
10 Teşrinievvel 1338 Çarşamba
Reis Kâtip
ÜÇÜNCÜ CELSE Reisisâni Van
Adnan Hakkı
Adnan Beyefendinin tahtı riyasetlerinde bilinikad
Kâtip
zaptı sabık hulâsası kıraat ve aynen kabul olundu. Muş
Kângırı Mebusu Neşet Beyle refiklerinin sulh esasatı Mahmut Sait
hakkında müzakere açılmasına dair takriri kabul edi­ REİS — Zaptı sabık hakkında mütalaa var mı?
lip müzâkere cereyan ederek neticede konferansın Zaptı sabıkı reylerinize arz ediyorum. Kabul eden­
ler... Aynen kabul edilmiştir.

2. — MÜZAKERE EDİLEN MEVAD

1. — Sulh konferansına iştirak edecek murahhas HÜSEYİN RAUF BEY (İcra Vekilleri Heyeti
heyeti ile, bunlara verilecek tahsisata dair mazbata. Relisi) (Sivas) — Türkiye Büyük Millet Meclisinin
SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Efendim gön­ ve onun Heyeti Vekilesinin... Yani Hükümet olarak
derilecek murahhaslar ikimin murahhaslarıdır? Kimin gerek harice ve gerekse dahile karşı malum olan Bü­
namına gidiyorlar ve kim gönderiyor? Bunu soruyo­ yük Millet Meclisimizin emniyet ve itimadını haiz
rum. Hükümetiniz namına gidiyor.

TBMM KÜTÜPHANESİ
İ : 131 2 . 1 1 . 1338 C : 2

SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Meclisi Âli Hü­ veçhe dairesinde hareket ederiz. Ondan başka bir
kümete ait muamelâtı vekilleri vasıtasiyle temşiyet şey yapmayız. Noksan yaparsak mazur görürsünüz
eder. Harb sulh, muahede akdi gibi mesaili azime veya tahtie edersiniz.
için Meclisi Âli veçhe verir ve o veçhe dairesinde REİS — Heyeti Vekilenin murahhaslara dair tez­
murahhasları intihap ederek gönderir. Bugün memle­ keresi vardır. Onu okuyalım, ondan sonra müzakere
ketin mukadderatı âti yesini tayin edecek sulh murah­ edelim. Mevzuu bahis olan mesele pek şifahî kaldı.
haslarıdır. Bu kadar azîm mesuliyeti olan bir vazi­ Halbuki tahririsi de vardır.
feye Meclisi Âlinin itimadına mazhar olmaksızın
YUSUF ZİYA BEY (Bitlis) — Sözler söylendik­
Hükümet nasıl murahhas tayin eder ve nasıl mesu­
ten sonra okunsun. Salâhiyet kimindir anlaşılsın.
liyeti üzerine alır.
(Tezkere okundu)
HÜSEYİN RAUF BEY (Sivas) — Heyeti Vekile
o kuvveti ancak Meclisi' Âlinizden almıştır. SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Takririmiz de
SALÂHATTİN BEY (Mersin) — Biz onu ver­ okunsun.
medik. HAKKI HAMİ BEY (Sinop) — Bundan üç sene
HÜSEYİN RAUF BEY (Davamla) — Müsaade evvel 13 Nisan 1336 tarihinde Meclisi Âlinizin bura­
buyurursanız maruzat hakkını hiç olmazsa bendenize ya toplanması ve Heyeti Celilenizin bugüne kadar
deriğ etmeyin. Harb ilânı, sulh akdi muhakkak ve burada toplanmasını temin eden şey, evvelce İstan­
münhasıran Meclisi Âlinize aittir. (Muahedat akdi de bul Meclisi tarafından kabul edilip te sonra Heyeti
sesleri) Celileniz tarafından dahi kabul edilen Misakı Millî
İLYAS SAMİ BEY (Muş) — Usulü müzakereye dahilinde müstemir ve müstâkar bir sulh tesis etmek
dair bir iki söz söylersem mesele halledilir. idi. Heyeti Celideniz bu gayesine vasıl olmak için
mutlaka iki kuvvete ihtiyaç vardı. Birinci kuvvet as­
HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Bir kere
ker, ikinci kuvvet siyaset idi. Heyeti Celbeleri siya­
İcra Vekilleri Reisi olmak sıfatiyle cevap verme­
setten evvel siyaseti yaratacak olan kuvvete lüzumu
me müsaade buyurunuz. Ben söz söylerken şu ve­
kadar ehemmiyet vererek ve herkesi hayrete düşüre­
ya hu denecek olursa ne söyliyeceğimi bilemiyorum.
cek derecede bir ordu vücuda getirdi ve Heyeti Çe­
Bırakın ikmâl edeyim. Her türlü suallerinize en sa­
liklerinin malumu olduğu üzere, dünyayı muazzam
mimî hislerle bildiğim cevapları vereceğim.
bir zafer karşısında bulundurdu. Nasiki gayemiz bu
Heyeti murahhasa bu suretle Hükümetimiz tara­
muazzam kuvveti vücuda getirmek ve o muazzam
fından intihab edilmiştir. Şimdiye kadar tesbit edilen
kuvveti zafer istihsal etmeyi temin idiyse, asıl gaye
şerait altında mezuniyetleri için de Meclisi Âliniz Ri­
olan sulhe erişebilmek için o zaferi temin eden kuv­
yasetine arzedilmiştir. Efendiler şimdiye kadar bu
vetin bu na bizzat vaziyed etmedikçe mümkün ola­
böyle olmuştur. Moskova muahedesi aktedilirken
madığını gören Heyeti Âliyeniz Kütahya hezimeti
murahhaslar bu suretle gitmiştir. Bendenizin bildi­
üzerine burada üç gün üç gece devam eden müzake
ğim, Yusuf Kemal Bey bu suretle gitmiştir. Hülâsa
rat neticesinde, Mustafa Kemal Paşa Hazretlerini bu
sulh heyeti murahhasasının gitmesi behemahal sulh
orduların başına Başkumandan tayin etmiş ve ondan
akdi veyahut harbin idamesi demek değildir. Onlar
sonra zafer birbirini takip etmiş ve nihayet, lehül
yine Meclisi Âlinizin kararı nihaiyesiyle olacaktır.
hamd, hiç bir mağlubiyete maruz kalmaksızın mem­
Meclisi Âlinizden veçhe almak kararı nihaisine leketi düşmanının pâyi levsinden tathir ettik. Şimdi
gelince; Heyeti Vekile veçhesini Meclisi Âlinizden efendiler; bu, sırf sizin iradei milliyenizden çıkan ve
almıştır. O da en sarih ve en şâmil manasiyle Mi iradei milliyenizin feyizdar tecellisinden başka bir
sakı Millîdir. Meclisi Âlinizin bu nokta i nazardan şey değildir. Binaenaleyh Heyeti Celileniz, hasıl or­
inhiraf ettiğine daiir eksik veyahut fazla bir mutale- duyu yürütmüş, nasıl düşmanı tepelemişse; bugün
batta bulunacağına dair Heyeti Vekilehiziin bugüne ikinci derecede ve fakat o kadar mühim olan bu si­
kadar bir noktai nazarı, bir kanaati yoktur. Yeni bir yaset âleminde de zaferi kazanmak için mutlak ve
fedakârlık etmek ve mutalebatımızı tezyid etmek nok­ mutlak on iki kişilik bir heyeti murahhasa değil, He­
tasından bir mütalaanız varsa, tekrar ediyorum, mev yeti Celilenizin hepsinin gitmesi lâzımdır ve zaruridir,
zuu bahis edersiniz, heyeti murahhasanızı tenvir eder­ Bunun için Heyeti Celilenizi tasdi etmek istemem.
siniz. Onlar da onu hamilen giderler. Yani veçhe siz Bu sahne çok şeye şahit olmuştur. Üç sene zarfında
dedir, veçheyi siz verirsiniz. Biz ancak ve ancak o en mühim ve tehlikeli Ve hiç kimsenin kavrayama­

— 981—

TBMM KÜTÜPHANESİ
İ: 131 2 .1 1 .1 3 3 8 C: 2

yacağı bir çok hadisatı muazzamayı, Heyeti Celileniz gün gazetelerde okuduğumuz iradei milliyenin ne gibi
pek sâlim olarak meydana çıkarmış ve ortaya atmış­ kıymet ve ehemmiyeti hukukiyesi olduğunu arzet
tır. Onun için Heyeti Vekile Reisi muhtereminin bu­ mek isterim.
yurdukları tarzı bendeniz ve Heyeti Cemilenizin kabul İradei milliye beyefendiler; Heyeti Celilenizce
etmiyeceğin i zannederim. mutlâk ve mutlak karara iktiran etmiş olan şeydir.
HAFIZ MEHMET BEY (Trabzon) — Hepimiz Yoksa herhangi bir zatın imzası iradei milliyedir der­
gidelim. sek efendiler, bu eski saltanatın devamından başka
HAKKI HAMİ BEY (Devamla) — Reis Bey is­ bir şey değildir.
tirham ederim, mesele gayet mühimdir. Herkes nokta i SALÂH ATTİN BEY (Mensin) — Millet yoktur,
nazarını buradan söylemelidir. Sözümü kesmesinler. yoktur.
MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karah isarı Sahib) — HAKKI HAMİ BEY (Devamla) — Yıktığımız
Hepimiz söyler ve efkârımızı beyan etmiş olursak, şeklin şekli diğere inkılâbından başka bir şey değil­
hepimiz gitmiş oluruz. Sakarya harbinde de hepimiz dir. (Alkış) Bundan başka bir kıymeti hukukiyesi yok­
gitmedik, hepimiz söyledik ve öylece iştirak etmiş tur. (Bravo sadaları) Biz, efendiler, bu kadar kan
gibi kazandık. akıttıktan sonra hakikî bir iradei millî kurmak isti­
HAFIZ MEHMET BEY (Trabzon) — Başkası yoruz. Yoksa lafzi, kitab üzeninde yazılmış şeyler­
kestiği zaman söylemiyorsun değil mi? İhtaratı başka den ibaret kalacak olursa efendiler, 1293 senesinde
taraflara yapınız. istimal edilmemiş Kanunu Esasi vardır. Eğer istimal
HAKKI HAMİ BEY (Devamla) — Şunu arzet- edilmemiş Kanunu Esasinin kıymeti varsa, bizim de
mek isterim ki Heyeti Celileniz, Heyeti Vekilenin -va­ yaptığımız Teşkilâtı Esasiyenin kıymeti o kadar olur.
zife itibariyle- kat kat fevkindedir. Malumu âlileri Efendiler; iradei milliyenin en beliğ bir misalli, ilk
oradan gelecek olan bir muahedemameyi, bir muka­ defa Meclisi Âliniz tarafından bu memlekette neşre­
velenameyi ya kabul etmek veya reddedip de harb et­ dilen ilk beyannamedir. Beyanname mevcuttur. On­
mek lâzım gelir. Rica ederim, üç sene mücadeleden da diyor ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi emriyle
sonra kazanılan şu zaferin mükâfatını elde etmek için Reis Mustafa Kemal Paşadır. İşte efendiler, İradei
bu mesele üzerinde lâyıkiyle imâli fikretmek fena mı milliye bu idi. Fakat bundan sonra ne gibi itiraza
olur? (Doğru sesleri) uğradı bilmiyoruz. Böyle bir daha tecelli edememiş­
tir.
Efendiler; ne nam taşırlarsa taşısınlar, fakat kar­ HÜSEYİN RAUF BEY (İcra Vekilleri Heyeti
şımıza çıkacak devletler müttefik bir devlet mahiye­ Reisi) (Sivas) — Müsaade buyurulduğu takdirde bir
tindedir. Bunlardan herb i ri ikişer murahhas olarak nokta hakkında tenvir buyurmalarını rica edeceğim.
gönderecekler ve karşımıza on dört murahhas ile çı Bu mesele, iradei milliye noktai nazarından mı, yok­
kacaklar ve diyecekler ki «Biz de ikişer murahhas sa murahhaslara ait salâhiyet noktai nazarından mı­
gönderdik» On dört kişi ile iki kişiyi yanyana oturt­ dır?
mak istiyorlar. Bu, muvafık mıdır? Meclisi Âli bu­ YUSUF ZİYA BEY (Bitlis) — Murahhasların
nu, bu tarzda kabul edecek midir? Okunmamıştır, tayini iradei millyeye iktiran etmiş yolunda gazetede
fakat tarafımızdan bir takrir verildiğini bendeniz ha­ bir kayıt vardır, ondan...
tırlıyorum. O takrirde delmiştik ki; heyeti murahhasa
nın vereceği kararı, yani reyi, mükâlemeye memur HAKKI HAMİ BEY (Devamla) — Efendiler;
olanlar kadar rey sahibi olmak ve onlarla bilmüza Şimdiye kadar tevcih; terfi vesaire hususunda tevcihi
kere ekseriyeti ihraz etmedikçe söz vermemek üzere rüteb vesaire hakkında...
yedi kişiyi bunlara terfiki arzetmiştik. Bittabi takrir ZİYA HURŞİT BEY (Lâzistan) — Rauf Bey,
okunacaktır, bendeniz rica ediyorum. Meseleyi layık siz mesul musunuz ki soruyorsunuz.
olduğu ehemmiyet derecesinde düşünelim, ona kıy­ HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Sual sor­
met ve vücut verelim. Meclisin, Meclisi Âlinizin hik­ madım. Kendilerine cevap verebilmek için anlaya­
meti vücudu ve murahhasların adedi ne olmasını söy­ madığım bir noktanın lütfen izahını rica ettim. Sual
ledikten sonra, müsaade buyurursanız iradei milliye­ sormadım.
nin ne demek olduğu hakkında gerek dün kabul et­ HAKKI HAMİ BEY (Devamla) — Efendiler;
tiğiniz ve Meclisi Âlinizin ilk defa olarak memleket­ Başmurahhas İsmet Paşa Hazretlerinin konferansta
te ilân ettiği beyanname ile arzedeceğim. Bir de bu­ Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti namına

— 982—

TBMM KÜTÜPHANESİ
İ : 131 2 . 1 1 . 1338 C : 2

muahedename imzasına salâhiyettar olduğu dün ira etmiyoruz? Efendiler; bu millet daima emrivakilerle
dei milliyeye iktiran etmiş ve gidecek murahhaslar gaib etmiştir. Binaenaleyh, bu Meclis ve bu millet
Heyeti Vekilece takarrür ettirilmiştir, deniyor. bundan sonra emrivakiler karşısında bulunarak hu­
HÜSEYİN RAUF BEY (İcra Vekilleri Heyeti kukunu gaib etmeyi ve böyle emrlvakileri kabul et­
Reisi) (Sivas) — Müsaade buyurunuz. Bizi gazete ile mez. İşte efendiler; Büyük Millet Meclisi emriyle
muahaza etmeyiniz. Biz gazetenin sahibi değiliz. Biz Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin Başkumandanlığa
Büyük Millet Meclisinin vekilleriyiz. Bize o noktai tayinidir. Bu Meclisi Âlinizin ilk iradesidir. Maattees­
nazardan sual sorunuz. (Gürültüler) süf, bundan başka ikinci bir iradeyi elde etmeye mu­
vaffak olamadık. Sonra efendim; vermiş olduğumuz
HAKKI HAMİ BEY (Devamla) — Hükümet ga­
takrirde bu kadar mühim olan meseleye memur ola­
zetesini görmediniz mi efendim? Müşirlik, feriklik,
cak dokuz arkadaşın Heyeti Celile arasından intihab
zabitlik...
edilmesi lâzım geldiğini arzetmiştik.
MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisarı Sahib) —
Geçenlerde de aynı mesele olmuştu. MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisarı Sahip) —
YAHYA GALİP BEY (Kırşehir) — Neye böyle Halifeyi de buradan intihap edeceğiz.
yazdınız diye tekdir ediyorlardı. HAKKI HAMİ BEY (Devamla) — Efendiler; bu
HAKKI HAMİ BEY (Devamla) — Gibi bir çok teklifi kabul etmek kadar basit bir şey yoktur. Bu
tevcihat yapılmıştır. Rica ederim, bunlar Meclisi teklifim kabul edilmezse efendiler, iradei milliye yok­
Âliden geçmiş midir? Bunlar, iradei milliyeye iktiran tur. O, yalnız davayı ispat etmek için hedef olunmuş
etti diye gazeteler yazdı. Meclisi Âlinizden geçti mi? bir cümledir. Sonra efendiler; mütehassısın mesele­
(Hayır sesleri) Efendiler; bunlar, iradei milliyeye sinde de gösterilen rüfekanın adeden ve bazı hususat
iktiran edecek meselelerdir. Heyeti Vekile kendiliğin­ ta dahi ihtisasen, belki bu meselei muazzamının ted­
den her hangi bir zata müşirlik tevcih edemez ve Mec­ viri için daha ziyade ikmâl zaruretinde bulunulduğunu
lis Reisi de Meclise arzetmek sizin onu mucibince zannederim,
irade ettim mahiyetinde bir şey yapamaz. Yaparsa Efendiler; en mühim mesail, mesaili maliyedir. Ne
bence eski saltanatı idame olur. Memleketi eski olur memleketin mâliyesiyle iştigal etmiş ve bihakkin
vaziyete sokmuş olursunuz. Fark nedir? Birisi iradei ihtisasım göstermiş olan, ister Avrupa’da olsun, ister
milliye, hâkimiyeti milliye perdesi altında, diğerinin İstanbul'da olsun, bir kaç zait daha tefrik edilse... Onun
de hilafet perdesi altında tahakkümünden başka bir için biz, rica ediyoruz, ki mükemmel bir sulhname ile
fark yoktur. İstirham ediyorum, bendeniz vazetmiş bir cümledir. Sonra efendiler; mütehasısın mesele-
olduğumuz bir kanunun hukukunu müdafaa ediyo­ Heyeti Celileniz huzuruna gelmesini ve bunun da her­
rum. Heyeti Celileniz noktai nazarımı muvafık gö­ halde kabul edilebilecek hır şekilde olabilmesini temin
rürse kabul eder, kabul etmezse tabiî Heyeti Cemile­ için heyeti muralhhasaya vazife tevdii gibi hususatta beis
nizin vereceği karar herkes için muteber olur. yok, hariçten bulunsun, nereden olursa olsun- müte
SAEÂHATTİN BEY (Mersin) — Millet temyiz hassın ve müşavirlerin miktarı tezyit edilsin. Bundan
eder. tasarruf ediyoruz diye zannedilecek bir şey yoktur.
HAKKI HAMİ BEY (Devamla) — Efendiler; Ufak bir hata ile daha azim zarara düçar olacağız.
iradei milliye demek bu demektir. Bunun haricinde Onun için rica ediyorum, Heyeti Vekile arasın, arat­
yapılan muamele -tekrar, tekrar arzediyorum- dün­ tırsın, maliye mütehassısını nereden bulursa bulsun,
kü yıktığımız tahtın ötedenberi devamından başka bir dana daha ilâve etsin. İşte efendiler gidecek he­
bir şey değildir. Eğer bunu kabul ederseniz beis yok, yeti murahhasa ve adedini ve iradei milliye ve mü­
devam etsin. Fâkat bendeniz kabul etmiyorum. Mil­ tehassıslar hakkındaki mütalaat ve maruzatım bun­
let namına kabul etmiyorum. Millet bihakkın irade­ lardan ibarettir. Fakat, heyeti murahhasa kim olursa
sini istimal etmek istiyor. Bu itibarla Heyeti Vekile olsun şunu rica ederiz ki; dün kabul ettiğimiz -her­
vazifesini tecavüz etmiştir. Taamül, diyorlar. Beyefen­ halde bence bir kanun olan- bu iki madde ile uhudu
diler, bu gibi bâtıl şeylere istinad ederek bunlar üze­ sabıkayı kâmilen attık. Yeni bir muameleye göre
rinde musir kalmak doğru değildir. Eğer Heyeti Ve­ adli, mali hiç bir imtiyaz tanımıyoruz. Eğer böyle
kile, kendi vazifesi dahilindedir diye iddia ediyorsa bir imtiyaz tanıyorlarsa gitsinler Suriye’de arasınlar.
biz onlardan rica ediyoruz ki; niçin Heyeti Vekile Bu maddeleri kabul etmiş olan Türkiye Büyük Millet
nin vazife ve mesuliyeti hakkında kanunu müzakere Meclisi Hükümeti bu gibi hiç bir imtiyazı tanımaz.
983 —

TBMM KÜTÜPHANESİ
i : 131 2 .1 1 .1 3 3 8 C: 2
Sonra efendiler; hukuku akelliyetten bahsediliyor. deratına vazıülyed olan Meclisi Âlinizin Reisi, ya­
Hukuku akelliyetin kabul edilecek en ufak bir şeyi hut Meclis tarafından salâhiyet verilsin? Öyle bir şey
istiklâli mahaldir. Yoksa milletin, efendiler, kanı boş yoktur. Salâhiyetnamelere vazıülimza olan zat Heyeti
yere gitmiş olur. Bu milletin kanununu arzu etmeyen Vekile Reisi ve Hariciye Vekilidir. Binaenaleyh me­
ve bu milletin sinesinde yaşamak istemeyen nereye is­ sele yoktur. İradei milliyeye iktiran etti zanniyle Mec­
terse gitsin, fakat bu memleket içerisinde yaşayanla­ lisi Âliniz gazetelerde görülen fıkra üzerine bu nok­
rın hepsi müsavidir. Birisine bir muamele, diğerine tadan işe girdiniz.
bir muamele yapılamaz. Bendeniz umumi söylüyorum.
HAKKI HAMİ BEY (Sinop) — Bu sözlerinizi
Çünkü talimatname belki yoktur, bilmiyoruz. Bunun
senet ittihaz ederiz Rauf Beyefendi.
için şunu da rica ederim ki, bu defa düşmanla hare­
HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Senet it­
ket eden ve o hareketi neticesi olarak düşmanla gi­
tihaz ediniz. Her zaman söylüyorum. Murahhasları­
den her kim olursa olsun, bunların cürümleri bir
mızın ellerine verilen salâhiyet...
cürmü siyasi olmaktan ziyade bir cürmü adidir. Ma­
MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisarısahip) —
lumu âlinizdir ki herhangi bir konferansa oturuldu
Gazeteyi tekzip buyurun.
mu evvelâ bu gibi şeyler mevzubahis olur. Heyeti mu­
rahhasa kim olursa olsun şu noktayı bilmelidirler, ki HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Beyefendi
onlar birer cani, birer şakidir. Binaenaleyh nereye fi­ çok rica ederim. Dün ve akşam burada sizinle beraber
rar ederlerse etsinler, onlar mecburdurlar, ceraimi meşgul idik. Bugün de meşgul idik. Biz gazeteleri ta­
âdiye kaidesine tevfikan bize vermeğe. Binaenaleyh hiç kipte izharı aczetsek, zannederim haklıyız.
bir suretle Kilikya’da yapıldığı gibi, bize karşı düş­
YUSUF ZİYA BEY (Bitlis) — Bu defa değil Rauf
manla hareket etmiş bir ferdin bu gibi bir affa nail
Beyefendi, tevali ediyor.
edilmesini kabul etmemelerini bendeniz teklif ediyo­
rum. Çünkü canidir. Caniler, hiç bir vakit, ceraimi HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Efendiler,
siyasiye âdadına idhal edilemez. Bunlar hep adam soy­ hepimiz aynı yolun yolcusuyuz. Hiç olmazsa arka­
muş, adam öldürmüş insanlardır. İşte efendiler gide­ daşımız benden sorsaydı, ve bunun derhal benden ce­
cek heyeti murahhasa kim olursa İstiklâli milliyi rah- vabını alaydı ne olurdu, daha münasip olmaz mı idi?
nedar edecek ufak bir şeyi ağızlarından kaçırmama­ Bendeniz hata ettim. Ne menfaatiniz vardı, ben tek­
larını bilhassa rica ederiz. Bendenizin temenniyatım zip edemedim, sizin malumatınız olunca beni haber­
bundan ibarettir. Diğer rüfeka dahi söylesinler. dar etmemekte ne menfaatiniz vardı? Mutlaka bir Ve­
kilin kürsüden tekzip etmesini mi beklersiniz? Yani
HÜSEYİN RAUF BEY İCRA VEKİLLERİ HE­
bu noktai nazardan Hakkı Hami Beyefendinin istinat
YETİ REİSİ (Sivas) — Bu sözlerin cevabını ver­
buyurdukları hâkimiyeti milliye meselesi mevzubahis
medikçe müzakere yanlış esaslar üzerinde cereyan ede­
değildir ve çünkü mevcut değildir.
cektir.
YUSUF ZİYA BEY (Bitlis) — Hep söylenecek OSMAN BEY (Kayseri) — Nim lisanı resmi ol­
sözler bunlardır. duğu için böyle oldu.
HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Tarzı te
HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Yanlış ma­
lekkiye tabidir. Ceraidiniz hür ve serbesttir. Hiç bir
lumat ile söz söylüyorsunuz. İradei milliye meselesine
türlü sansüre tabi değildir ve hiç bir Vekil Heyetini­
istinat eden bu mütalaat gazetelerden iktibas edilmiş,
zin sansür vazına salâhiyeti yoktur,
bir iradei milliyeye iktiran etmiş cümlesinden ibaret­
SALİH EFENDİ (Erzurum) — Rauf Beyefendi;
tir.
her gazete, her matbuat böyle midir?
Efendiler; murahhaslara verilen mezuniyetnameler
iradei milliyeye iktiran etmez ve ettirilmez ve ettiri­ HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Benim bil­
lemez. İradei milliyeye iktiran eden her şey, dün de diğim her gazete böyledir. Aksine bir usul varsa söy­
bir kere daha teeyyüd ettiği veçhile, katidir. Halbuki, lersiniz. Menederim. Mende izharı aczedecek olursam
bizim, murahhaslara verdiğimiz salâhiyetler Hüküme­ size müracaat ederim.
tinizin mesuliyeti tahtındadır ve her zaman Meclisi SALİH EFENDİ (Erzurum) — Beyefendi, bütün
millinizce müzakere ve reddedilecek bir mahiyettedir. ajanslar Hâkimiyeti M illiye ve Yenigün’den alarak
Hangi muahede akdine, hangi sulh akdine, hangi mu neşrediyorlar.
kavelei siyasiye akdine memur insanlara hükümdar ZİYA HURŞİT BEY (Lâzistan) — Efendim ben­
tarafından, salâhiyet verilmiştir ki, milletin mukad­ deniz Rauf Beyefendi gibi düşünmüyorum bu mesele-

— 984

TBMM KÜTÜPHANESİ
î : 131 2 . 1 1 . 1338 C : 2

de. Meclisi Âlinin daha bugün bütün cihana hitaben HÜSEYİN RAUF BEY (İCRA VEKİLLERİ HE­
yazdığı beyannamenin ve Teşkilâtı Esasiye Kanunu­ YETİ REİSİ) (Sivas) — İradei millîye değil, tasdik
nun ruhu şunu müeyyiddir, ki hukuku hükümrani kâfi görülmüştür, izah edeceğim.
Meclisi Âlinin gayri kabili tecezzi ve ferağ suretinde ZİYA HURŞİT BEY (Devamla) — Evet iradei
kendinde tecelli etmiştir. millîye diye gazetelere böyle geçmiştir. İki senedir
HÜSEYİN RAUF BEY İCRA VEKİLLERİ HE­ böyle olmuştur. Gazeteleri açınız, okuyunuz.
YETİ REİSİ (Sivas) — Müttefikiz.
ZİYA HURŞİT BEY (Devamla) — Şimdi Rauf Şimdi hukuku hükümraniyi nefsinde cemeden Bü­
Beyefendi iradei milliyeyi başka türlü tefsir ettiler. yük Millet Meclisi, üçsene kadar bu milletin bütün
Halbuki bundan biraz evvel terfi suretiyle Hüseyin kuvvetlerinden, servetinden, bütün mevcudiyeti ta
Avni Beyin ifadatına karşı başka tefsir buyurmuşlar­ biyesinden, canından, kanından severek hibe ettiği
dır. Hukuku hükümrani efendiler, şimdi bizde hangi varlıklarla büyük bir müdafaa teşkilâtı vücuda geti­
kanunla müeyyet idi? Hukuku hükümrani hakkında rerek, azmetmiş ve düşmanları kovmuştur. Büyük
bugün bir çok mevad vardır. Bu mevad şimdi havada­ Millet Meclisinin sâyesinde olmuştur. Büyük Millet
dır, merfudur. Bu salâhiyet kimseye verilmemiştir. Fa­ Meclisi bunun netayici hasenesini istihsâl etmek için
kat bu hukuku hükümraniyi Meclisi Âli kendisi al­ zevat gönderecektir. Vaziyeti müdafaa edecektir. Mü­
mıştır. Bu hukuk yaptığı kararname ile gayrı kabili dafaanın şekline göre iyi olur, fena olur, düşmanlara
terk ve ferağ şekildedir. Şimdi murahasların tayini, fırsat verilir, fırsat kaçırılır. Bunlar idarei seniye ile
bunlara muahede aktetmek için salâhiyet itası huku­ olur ve hukuku hükümranidir. Büyük Millet Mecli­
ku hükümranidendir, rütbe tevcihi hukuku hüküm si bu bapta olan gayri kabili tecezzî bir hakkı kim­
seye vermez. Heyeti Vekilenin bu baptaki mukarre
ranidendir.
HÜSEYİN RAUF BEY (İCRA VEKİLLERİ HE­ ratı Meclisi âlide müzakere olunur. Binaenaleyh üç
YETİ REİSİ) (Sivas) — Katiyen değildir. sene kan döktükten, para verdikten, mal verildikten,
can verdikten sonra görmek isterim. Hangi Mebus­
ZİYA HÜRŞİT BEY (Devamla) — Kanunu ge­
tur ki, kendisinin reyi olmadan bunlara hakkı vekâ­
tirir bakarız. Murahasların tayini iradei seniye ile
letini versin, Avrupa’da söz söyletsin? Onun mem­
olur. Hukuku hükümranı vardır, onu kimseye vere­
lekette ismini yazacaklar. Söyleyin o Mebusun is
meyiz.
mini...
YAHYA GALİP BEY (Kırşehir) — Hayır, kati­
yen irade ile alâkası yoktur. HÜSEYİN RAUF BEY (İCRA VEKİLLERİ HE­
ZİYA HURŞİT BEY (Devamla) — 16 Mart ta­ YETİ REİSİ) (Sivas) — Ben, ben. Sivas Mebusu
rihine kadar İstanbul’da bir şekli Hükümet vardı, Rauf.
ki bugün tarihe müntekildir, Meclisi âlinin karariyle. ZİYA HURŞİT BEY (Devamla) — O halde bu­
Binaenaleyh, efendiler; makamı saltanatta oturan günkü kararnameye muhalif hareket ediyorsunuz,
bir adamın bir çok hakları vardı. O hakların cümlesi Kararnameye dikkat edin. Binaenaleyh milletin hak­
bu kararname ile doğrudan doğruya Meclisi âliye in­ kı itimadı, üç senedir kan dökmüş olan bu milletin
tikal etmiştir. O haklardan birisi murahhas tayin et­ hakkını müdafaa etmek, dahilen olduğu gibi, haricen
mek, rütbe vermektedir, nişan vermektir. Bunun de bizim borcumuzdur. Haricen bizi müdafaa ede­
hilâfında Meclis kanun çıkarmadıkça bu hak Meclisi ceklere hak vermek, salâhiyet vermek ne Heyeti Ve
âlinindir. Efendiler, iradei millîye öyle bir zatın elin­ kilede karar imza eder ve o muteber olabilir ve ne
de kalamaz. Öyle bir zatın imzası iradei millîye gibi de başka türlü. Bunu Meclisi Âlinin itimadını haiz
telekkî edilecek olursa... olur ve Meclisi Âli intihap eder ve o zaman onlar
YAHYA GALİP BEY (Kırşehir) — Etmedim di­ murahas olur ve Meclisi Âli onları gönderir. Başka
yor. türlü gönderilmesi yoktur. Eğer giderse iradei millî­
ZİYA HURŞİT BEY (Devamla) — Olmuştur di­ ye yoktur. İradei milliye havadadır, merfudur.
yor. TUNALI HİLMİ BEY (Bolu) — Yanlış söylü­
HÜSEYİN RAUF BEY (İCRA VEKİLLERİ HE­ yorsun.
YETİ REİSİ) (Sivas) — Ne diyorum? ZİYA HURŞİT BEY (Devamla) — Ben sizden
ZİYA HURŞİT BEY (Devamla) — Büyük Millet ders alacak değilim.
Meclisi Reisinin imzası iradei millîye olarak telekkî MUSTAFA BEY (Tokat) — Her gün bu Mec­
edilmiştir diyorsunuz. liste birbirimizle kavga mı edeceğiz? (Gürültüler)

935 —

TBMM KÜTÜPHANESİ
İ : 131 2 . 11 . 1338 C : 2

Bu Meclis size mi münhasır, biz de burada söyliyemi re karara iktiran etmiştir. Nasıl? Bunu izah edeyim.
yecek miyiz? Zatı âlilerine salatanı idare mevzuubahis olduğu za­
REİS — Susunuz Mustafa Bey. Söz vermedim. manlarda, yani hükümdarların iradei seniye her tür­
Niçin hatibin sözünü kesiyorsunuz. lü mukarrerat neticei kafiyesi tespit olunduğu zaman­
MUSTAFA BEY (Dersim) — Her zaman böyle larda iki türlü iradei seniye istihsali vardı. Meşrutî
yapılıyor. Rica ederim Reis Bey nizamnameyi tat­ hükümetlerden bahsediyorum. Birisi efendiler bu
bik ediniz. gibi mesaili sulhiyeye taalluk ediyordu, diğeri nasp
MUSTAFA BEY (Tokat) — Yok mu sizden akıl­ ve tayinlere dairdi. Zannediyorum, Ziya Hurşit Bey
lı bu Mecliste? Mebus ise Mebusluğunu bilsin. Dört arkadaşımızın ifade buyurdukları nasp ve tayin hak
kişiden başka şu Mecliste söyliyenler var mıdır? kındaki şeyi o zaman şu suretle tefsir etmiştim. Tef­
REİS — Rica ederim ihtar ediyorum. İkinci ih­ sir değil, tespit edilmiş hakikati izah etmiştim. Yani
tar oluyor. (Nizamnameyi tatbik ediniz sadaları) Meşrutî hükümetlerdir ve hükümdarı olan idarelerde
OSMAN BEY (Kayseri) — Rica ederim Reis mesul, olan Nâzır inha eder, Kabine Reisi tasdik
Bey; nizamnameyi tatbik ediniz. Salih Efendiye na­ eder. İradei seniye veya iradei kıraliyeye iktiran et­
sıl tatbik ettiniz. mek suretiyle herhangi bir memurun memuriyeti ira­
REİS — Mustafa Bey susunuz, kâfidir artık. De­ dei seniye mucibince kati icra edilmiş olurdu. Yani
vam ediniz Ziya Hurşit Bey. bir Müşirin, Müşür nasbi, mafevki mevzuubahis olur­
sa, Harbiye Nâzırı inha eder, Başvekil tasdik eder.
ZİYA HURŞİT BEY (Devamla) — Bana karşı
İradei hükümdariye arz olunur.
yapılan sözleri bendeniz cevaptan müstağni ad eyle­
rim. Ben bir Mebusun kendi hakkını ve hürriyetini ZİYA HURŞİT (Lâzistan) — Şimdi kime arz
nasıl istimâl edeceğini pekâlâ bilirim ve katiyen on­ olundu?
lara ehemmiyet vermem. Evet sözüme geliyorum. HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Şimdi de­
Bu kadar azîm fedakârlıkla istihsal edilen mu miyorum efendim. Geçen defaki mevzuubahis olan
vaffakiyatın semeratını iktitaf etmek zamanı gelmiş­ meseleden zatı âlinizi ikaz ediyorum. Bu noktai na­
tir ve ne de bir zata havale olunamaz. Belki Heyeti zardan aramızda bir ihtilâfı nazar vardı. Heyeti Âli
Celilenizin itimadı mutadır. Kabul ettiğimiz kararna­ yenizde dün mevzuubahis oldu. Riyasete iki takrir
me, Teşkilâtı Esasiye, hepsi bunu toptan hakkı mü­ verildi. Birisi benim izah ettiğim noktai nazardır,
dafaa edecek olan zatı Meclisi âli tayin eder, tabii ki şimdiye kadar Heyeti Âliyenizin görüp kabul ey­
tayin eder ve Meclisi Âli intihap eder ve bunlar da lediği bir şekildir. Aksinde bir kanun, bir işaret, bîr
milletin itimadını haiz olduklarını göstererek gider ihtar mevcut olmıyan bir Usuldür.
ve milletin haklarını müdafaa ederler. Başka türlü ZİYA HURŞİT BEY (Lâzistan) — Dünkü sözü­
bunların tayin ve tasdik suretiyle bunların, milletin nüzle tenakuz teşkil ediyor.
haklarım müdafaa edebilmeleri imkânı yoktur. Mec­ HAKKI HAMİ BEY (Sinop) — Şimdi söylediği­
lisi Âlinin ârâsının tecellîsi lâzımdı. Binaenaleyh ben­ niz ile tenakus teşkil ediyor.
deniz teklif ediyorum, takrir de vardır. Heyeti mu HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Beyefendi
rahasa Meclisten intihap edilmelidir. nasp ve tayin mesailinden bahsediyorum. Sulh mesai­
HÜSEYİN RAUF BEY (İCRA VEKİLLERİ HE­ linden değil. Rica ederim biraz müsaade buyurun,
YETİ REİSİ) (Sivas) — Efendim Meclisin... onu da arz edeceğim. Taaruz olmuyor.
REİS — Efendiler, çok rica ederim. İşitilmiyor. HAKKI HAMİ BEY (Sinop) — Taaruz değil, te
Oturalım. nakuus oluyor.
HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — İradei mil HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Tenakus
liyeye iktiran veya Meclisin tasdikine iktiran mesai­ teşkil etmiyor, biraz müsaade buyurunuz. İnsaf ile dü­
linde el'ân aramızda sui tefehhüm olduğunu anlıyo şününce siz de benimle beraber olacaksınız.
rum. Hülâsa efendim, terfi mesailinde verilen takrir­
Evvelemirde Ziya Hurşit Bey arkadaşımız, İcra lerde Müdafaai Milliye Vekili intihap eder. Tariki
Vekilleri Reisi arkadaşımız murahhas meselesi dola resmîleri vardır, inha eder, İcra Vekilleri Reisi tas­
yısiyle iradei milliyeyi başka türlü tefsir etti, buyurdu­ dik eder, Meclis Reisi tasdik eder ve terfiler olur ve
lar. Bu, böyle değildir. Hâdis olan vakadır ve Mecli­ binaenaleyh takrirler reye kondu ve öyle oldu denil­
si Âlinizce usul olmak üzere kabul edilmiştir. Bilâha­ di.

986 —

TBMM KÜTÜPHANESİ
İ: 131 2 . 1 1 . 1338 C: 1

ZİYA HURŞİT BEY (Lâzistan) — Dün mevzuu ZİYA HURŞİT BEY (Lâzistan) — Kabineye
baihıis oldu. aittir. Heyeti Vekileye değildir.
HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Dün mev­ HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Müsaade
zuubahis değildir. Bugün sulh meselesini konuşuyo­ buyurursanız arz edeyim. Misâl olarak arz ediyo­
ruz. Dün böyle bir şey konuşulmadı. Hukuku padişa­ rum ve bilfiil benim başıma gelmiş bir meseledir.
hı Meclisindir... Rütbe tayini Meclisi Âlinin hukuku Meclisle idare olunur memleketlerden bahsediyorum.
hükümranisindendir. (Gürültüler) Efendiler, heyeti murahhasa meselesinde dün artık
katî olarak saltanatı tarihe idhal olunan zaten, bir
Beyefendi, müsaade buyurunuz. Dün mevzuubahis
zatın behemehal murahhas olmasında ısrar etmiş ve
değildir. Dün terfi vermedik, bu da mevzuubahis ol­
o zaman kabine istifa etmiştir. Mesul biziz, buna
madı. Evvelki meseleyi siz ifade ettiniz.
kimse karışamaz diye...
HAKKI HAMİ BEY (Sinop) — Böyle bir karar
mevcut olduktan sonra evvelki kanunlar merfudur. ÖMER LÜTFİ BEY (Amasya) — Sonra siz ira­
Eğer mevzuubahis değilse böyle bir karar mevcut ola­ desiz mi gittiniz.
maz. Efendiler mevzuubahis olamaz. Karar değil, ka­ HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Sonra, si­
nun değil; makable şümulü olamaz. zi temin ederim ki murahhas intihabında sulta nların,
hükümdarlarım fiilen ve amelen bir salahiyeti yok­
H ÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Hakkı Ha­ tur. Çünkü mesuliyetleri yoktur.
mi Bey hukukşinas bir arkadaşımız olmakla maruf­ ÖMER LÜTFİ BEY (Amasya) — Zatı âliniz
tur. Rica ederim, nokta-i nazarları çok makûstur. Mondros ahidnamesini imzaya gittiğiniz zaman ira­
ZİYA HURŞİT BEY (Lâzistan) — Biz buna razı­ de çıktı mı, çıkmadı mı?
yız. Bundan böyle olmıyacağına dair söz veriniz. HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Çıkmadı.
HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Hiç bir ÖMER LÜTFÜ BEY (Amasya) — Yanlış hatı­
şey söyliyemem. Meclisi Âlinizin kararı katidir. Mec­ rınızda kalmış. Memuriyetiniz iradesiz mi idi?
lisi Âliniz ne karar verirse Heyeti Vekile onu ifa ile HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — İradesizdi.
mükelleftir. Sizin demenizle, bir kişinin demesiyle Üç konferansa memur olmuşumdur, aza ve reis ola­
olamaz. Meclisi Âlinin kararı ile olur. rak bulundum. Hiç birisi irade ile değildir. Bunlar
hükümet erkânının şubelerine terettüp eden mesuli­
SALÂHADDİN BEY (Mersin) — Makamı Riya­
yetlerdir. Şubelere taallûk eden işlerde onlar tarafın­
setin hu müzakereyi dinlediğini zannediyorum.
dan verilmiş salâhîyetnameler gibidir.
ZİYA HURŞİT BEY (Lâzistan) — Zapta geçi­
ÖMER LÜTFÜ BEY (Amasya) Tabili beyefendi,
yor.
salâhiyetname tuğra filân yoktur. Bu, gayet tabii bir
HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Efendim;
şeydir. Fakat herhalde iradeye iktiran etmiştir. Di­
müsaade buyurursanız ikinci meseleye intikal edelim.
ğerleri ise salâhiyetnameyi İmza etmiştir.
O da murahhasların salahiyetnamelerinin imzası mese
lesidir. HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Bildiğim
Tekrar ediyorum, herhangi meşrutî hükümetle ve­ şudur; bana hiç bir zaman irade ile vazife teklif edil­
ya herhangi bir Meclisle idare edilen hükümetlerde memiştir. Şu vazife ile mükellefsiniz denildi, o ka­
efendiler, murahhasların salahiyetnamelerini en son dar. Ötesini siz istediğiniz kadar tefsir edersiniz.
takdir hakkı olan bir heyetin, veyahut bir zatın tas­ Zannederim bu hususta sizi kâfi derecede tenvir et­
dik etmesi menafii âliyei vatanla taban tabana zıttır. tim. (Hayır sadaları)
Gerek Meclisi Âliniz namına tasdik edilmiş olsun ve TEVFİK RÜŞTÜ BEY (Menteşe) — Arkadaşlar;
gerek bir hükümdar namına tasdik ve imza edilmiş ol­ bugün buraya getirilip mevzuubahis olan mesele
sun, o murahhasın orada ittihaz edeceği mukarrerat doğrudan doğruya Lozan Konferansına gidecek
ve vazedeceği imza son ve kati olur. Onun için hü­ heyeti murahhasa ve müşavirler meselesidir. Bir de
kümdarlarla idare edilen memleketlerde nasp, daima şimdi bunların şekli intihabının salâhiyeti mevkii ise
Meclislere karşı mesul olan Hariciye Nâzırı veya Baş­ doğrudan doğruya Heyeti Vekilenin vazife ve salâ­
vekil tarafından olur. Tayinde de Meclise karşı me­ hiyetine taalluk eden bir meseledir. Halbuki heyeti
sul olan odur. Bir misal söyliyeceğim. Meclise karşı m u rah h a san ın kifayesi, ademi kifayesi, adedi ilâvesi
münhasıran mesul olan Heyeti Vekiledir. Hükümda­ ve tarhı meselesi Meclisi Âlinin her vakit için salâ­
rın hak ve salahiyeti yoktur. hiyeti cümlesindendir.

— 987

TBMM KÜTÜPHANESİ
İ : 131 2 . 1 ! . 1338 C : 2

HAFIZ MEHMET BEY (Trabzon) — Öyle de­ sadaları) Bu bir takdir meselesidir ve zannederim ki
ğildir. Hani usule dairdi. bu takdir meselesinde Heyeti Vekile taamülü nazarı
TEVFİK RÜŞTÜ BEY (Devamla) — İkmâl ede­ itibara almakla yanlış bir zehabta bulunmuştur. Bu
yim efendim. Heyeti murahhasa meselesi konuşulur­ ciheti kabul edeceklerine meseleyi Meclise bırakma­
ken birtakım mevzularla vakit kayıp etmenin lüzu­ lı idiler. Binaenaleyh, bunu bu suretle kabul ettikleri
mu yoktur. Çünkü o ayrı bir mesele teşkil eder. takdirde, ki -bendeniz kabul edeceklerine kaniim-
(Aynı mevzu sadaları) Çünkü bu heyeti murahhasa bu halde ortada mesele kalmaz ve bitmiş olur ve bu
meselesinde tarh ve ilâve, tasdik ve âdemi tasdik her hususta İcra Vekilleri Reisi Beyefendinin izahatları­
vakit Meclisin hakkıdır. Binaenaleyh başka mevzu­ na muntazırım.
lara girmeyelim. Şu halde demek oluyor, ki esas mesele, mukad­
SALÂHADDİN BEY (Mersin) — Efendim ge­ deratı milletle bu derece alâkadar olacak heyet için
rek bendeniz ve gerek bendenizden evvel iradı ke­ Meclise arzı malumat ediliyor ve Meclisi Âli bu ze­
lâm eden Rauf Beyefendi Hazretlerinin noktai na­ vat üzerinde reyini istimal veya ademi istimal ile iti­
zarları bir nizaı lafzı üzerindedir. Bu niza lafzının madını izhar eder ve ancak Meclisi Âlinin itimadı­
hedefi Millet ve memleketin menafii âtiyesinin tarzı nı haiz ve iradei millîyeyi haiz olduğu cihetle Meclisi
takdirdir. Biz Heyeti Vekilemizi, Meclislin derecei Âliniz namına o heyet rey verir ve bu muta bir rey
salâhiyetini ve bu derecei salâhiyetin şümulünü tak­ olabilir. Çünkü, istinat ettiği bir ârâ vardır. Yoksa
dirde çok yüksek bir zihniyetle görmek istedik. Hal­ Heyeti Vekilenin tayin ettiği heyetin Meclisten yal­
buki yalnız bir teamülden başka bir şeye istin ad et­ nız tahsisat alıp gitmesiyle bu Meclisin ne derece iti­
mediklerini ve öyle bir bâtıl teamüle istinad ettikle­ madını haiz olacakları veya olduğu muhtacı arz ve
rini! görmekte dilhûnuz. (Bravo sadaları) Mülk ve izah değildir. Binaenaleyh birinci noktai nazara göre
millet mukadderatında en salâhiyettar olmak üzere heyeti murahhasa ancak Meclisi Âliden intihap olu­
ayırdığımız arkadaşlarımızın, o memleketin mukad­ nur ve bunlar o zaman bizim sulh için giden Heyeti
deratım, bunca muharebat ile elde edilen memleketin Vekilemizdirler. Biz kendilerini intihap eder ve itimat
mukadderatını bir noktaya isâl edecek olan zevatı eyleriz. Heyeti Vekile de teshili müzakere için malu­
intihap noktasından, bu salâhiyetin kendilerine ait mat verir. Şu hale nazaran; bendenizin teklifim şöyle
olduğunu beyan etmelerimden dolayı dilhûnum. (Bra­ icmal olunabilir. Heyeti Vekilemiz bir Heyeti Vekile
vo sadaları) En âdi mesailde, buna nazaran on beşin­ midir? Tarafımızdan sulh müzakeratı için...
ci dereceden aşağı olan mesail Meclise arz olunup HAFIZ MEHMET BEY (Trabzon) — Heyeti mu­
müzakere edilirken, bu kadar azîm bir mesele hak­ rahhasadır yani.
kında Meclisi Âlinin evvelce vukubulan arzusu üze­ SALAHADDİN BEY (Devamla) — Müsaade bu­
rine dahi nihayet tayin mahiyetinde bir kâğıtla He­ yurun. Meclisi Âlinin ekseriyetini temsil eden bir he­
yeti Vekilenin buraya gelmesi hakikaten hudut ve yet intihap edilmelidir. Binaenaleyh murahhasların
vazifeleri haricinde ve anlamadığımız bir tasavvur Meclisi Âliden intihabı hususunu arz ve teklif ede­
ve bir zehaba kail olduklarını gösteriyor. rim. Hükümetten gelen bir tezkeredir ve bir tayin­
Bendeniz bundan dolayı kendilerine karşı çok den bahistir, hatta keenlemyekûndur. Binaenaleyh,
müteessir oluyorum ve bunu başka türlü bir tâbirle onun nazarı dikkate alınmayarak Meclisçe intihaba
ifade edemiyorum. Binaenaleyh, arkadaşlarımızın tın icrasını teklif ederim.
mevzuubahis ettikleri ve bendenizin de en evvel an­ İkincisi; bazı arkadaşların da izah ettikleri veçhi­
lamak istediğim mesele; Meclisi Âli tarafından inti­ le gönderilecek heyet azasının adedi az mı, çok mu
hap edilen Vekil arkadaşların bizi dinlemeksizin ve olmalı?
'bize sormaksızın heyeti murahhasayı intihap etme­ HAFIZ MEHMET BEY (Trabzon) — Sonraya
leri doğru mudur? Bu bâtıl ve gayri kabuldür ve bu kalsın. Evvelâ bu ciheti halledelim de ondan sonra.
tarzda herhangi bir ifade bendenizce keenlemyekûn SALAHADDİN BEY (Devamla) — Efendiler;
dur. Her türlü hukukiyat ve nazariyatça da bu böy mükâleme ve müzakereye memur edilecek rüfekamız
ledlir. Bu noktai nazardan katınazar, bu nizaı lâfzıyi kaç olursa olsun - iki veya üç - lâkin bendenize öyle
bendeniz bitirmekliği teklif edeceğim. Eğer Heyeti geliyor ki, bazı rüfekanın da buyurdukları gibi, karşı­
Vekile ısrar ederse, bendeniz âdemi itimad beyan mızda bir cihanı husema var. Nikatı muayenede ef­
edeceğimi âlenen söylüyorum. (Hepimiz beraberiz kârları yorulan arkadaşlarımız nikatı muhtelifede di­

988

TBMM KÜTÜPHANESİ
İ : 131

ğer rüfekanın yardımına muhtaç olurlar zannındayım SIRRI BEY (İzmit) — Vatanın menafii âliyesi
ve mevadı iktisadiye üzerinde azim taahhüdata giriş­ mevzubahis olduğu zaman bîsud kelimat ile arkadaş­
mek mecburiyetindedir. Arkadaşlarımızın bu taahhü larımı izaç ve tasdi etmemek için bu kürsüye gel­
datı azimeyi Meclis namına kabul edebilmek için ce­ memek hususundaki azmimi bu dakika için unutarak,
saret göstermeleri adimülimkândır. Çünkü, çok ağır bilmecburiye Heyeti Celiyeyi bir kaç dakika işgal et­
bir mesuliyeti müştekimdir. Onun için rüfekaya bu mek istedim. O yoldaki azmimden malumattar olan
gibi hususatta yardım etmek lâzımdır. Bendeniz bu rüfekayı muhteremenin beni mazur görmelerini rica
noktai nazardan heyeti murahhasamızın adedinin te ederim.
zayüdünü muvafık görüyorum. Bunların adetçe ziya­
Evvelce yine böyle bir sulh meselesi için Avrupa’
de olmakla beraber epeyce sahibi malumat bulun­
ya göndermiş olduğumuz heyet arasında lütfen ben­
maları en birinci şarttır ve bunlar evvelâ mesaili muh
denizi de bulundurmuş olduğunuzdan dolayı mase-
telifeyi aralarında görüşür ve badelmüşavere verile­
bak hakkında maruzatta bulunacak kadar tecrübe sa­
cek karar tahtında hareket ederler ki, mesele bu su­
hibi olmuş idim. Bana o vakit göstermiş olduğunuz
retle intaç edilir ve en muvafık şekil de budur.
teveccühün edayı şükrünü şimdi, bilvesile, edebilmek­
Üçüncü mesele; mütehassıs müşavirlerdir. Müşa­
le müftehirim. Vakti merhun şimdi geldi addediyo­
virler, Hükümet meselesidir. Ancak, bu Meclisi Âli­
rum ve şimdi söyliyeceğim sözlerle bana; o vakit gös­
nin akîdei idariyesine göre intihap edeceğimiz heyet
terdiğiniz teveccühün edayı şükrünü yerine getirece­
bu mütehassıslarla görüşmelidirler. Çünkü; bendeniz
ğim zannediyorum.
Hükümette hâlâ birtakım efkârı hususiye görmekte­
yim. Yani katiyetle bilmemekle beraber, ortada gör­ Sözüme başlarken, kendimi, âdeta, bu defa kon­
düğümüz listelere bakılırsa, bu memleketin 10 - 15 feransa gidecek arkadaşlarımla başbaşa vermiş, mah­
seneden beri muahedelerini akdetmiş zevatın muave­ rem bir müzakerede addediyorum ve kendilerine ora­
netinden müstağni kalamayız z a n n ındayım. Resmî, da ne suretle hareket ittihaz olunması lâzımdır, onu
gayrı resmî, bundan dolayıdır ki, bu cetvel bendenizi mingayrı had hasbühal tarikiyle söylemek isterim. Bir
tatmin etmemektedir ve binaenaleyh her türlü mesu­ memur, bir nahiye müdürü, bir kaymakam, bir mu­
liyeti üzerlerine alacak olan heyetin intihabım evlâ tasarrıf, bir vali bir yere giderken kendinden evvel
görmekteyim. Çünkü, bize karşı yegâne mesul onlar- oradan gelen, veyahut da orada memuriyet verenler­
dır. İşte bendenizin maruzatım bundan ibarettir ve le hasbühal eder ve orada ne suretle hattı hareket it­
bu hususta bir takririmiz vardır. tihaz olunması ve ne yapmak lâzım geldiğini öğren­
Meclisi Âli intihabatı yapsın, heyeti murahhasa mek isterse, zannederim, iyi bir hattı hareket tespit
nın miktarı fazla olsun. Bir veya kaç kişi ise Hükü­ etmiş olur, veyahut da orada hizmeti sebkedenlerden
metin lüzum gösterdiği zevat; müzakereye memur icap eder diyecek o ursa, herhalde o zatın hayırhahlı
olsun, salâhiyette aynı olsun. Diğerleri vezaif, yani ğına ve arkadaşlıktaki samimiyetine hükmetmesi lâ­
muamelei lâzımeyi ifa etsin. Heyeti mütehassısayı zımdır. Şu mukaddimeden anlaşılıyor, ki, maksadım
teşkil edecek zevat ise Hükümetle birlikte intihap yalnız meselenin mahiyetini tenvir etmektir. Hiç bir
edilsin. Meselenin âcil olduğunu biliyoruz ve bina­ zaman, hiç bir kimseyi lâyık olduğu mevkii âliden da­
enaleyh vakit gaib etmek istemiyoruz. Sulh hususun­ ha küçük bir mevkie düşürmek emelinde değildir.
da efkârımız vardır ve izharı lâzımdır. Binaenaleyh Bundan dolayı katiyen kendimi tebrik ederim. Orada
Hükümetten rica ederiz, hakkımıza müstenid olan şu ecnebi murahhaslariyle karşı karşıya gelip, mükâ
talebimizi kabul etsinler ve mesele halledilsin. Yoksa leme edecek zat, Mustafa Kemal Paşa kadar selis,
mesele uzayabilir. Abdukadir Kemali kadar vakur, Mazhar Müfit ka­
Şunu da ilâveten arz edeyim ki, arzu edildiği za­ dar veciz, Hamdullah Suphi kadar sehhar söz söy­
manda iki yüz rey ile zevatı lâzimeyi intihap etmi­ lemek kudretin e haiz olmalıdır. (Handeler) Sözü an­
şizdir. Bizim için bu hakkı Meclisi Âlide görmek ve lamakta ve tefhim etmekte gayet seri bulunmak ikti­
ondan bunu talep etmektir. Eğer bizim intihabımıza za eder. Bekir Sami’nin bu husustaki hidematı gâ­
ehemmiyet verilmiyorsa bunu anlayamam. Çünkü bi­ yet âli iken ben onun Reisicumhur karşısında nekadar
zim intihabımızla icrayı vazife ediyorsunuz. Bunu arz güzel ve ne dakik söz söylemiş olduğunu reyülayn gör­
etmek lâzım ve vaciptir. Tayin sıfatiyle değil. Onun müş iken kendisi Reşat Nihad’dan bir an hâli kal­
için takririmizin kıraatiyle meselenin hallini teklif mamış idi. O Reşat Nihad ki bizim heyetimizle kon­
ederim. feransa dahil olmuş ve kendisinin belagat ve fesaha
— 989

TBMM KÜTÜPHANESİ
î : 131 2 . 1 1 . 1338 C : 2

tiyle, yüksek fikirlerle ilk muvaffakiyetimizi temin HÜSEYİN RAUF BEY (İcra Vekilleri Heyeti
etmiştir, Reisi) (Sivas) — Hayır olmaz.
HÜSEYİN BE Y (Elâziz) — Reis Bey; şundan SIRRI BEY (Devamla) — Burada mesaili aileyi
bundan bahsetmek doğru mudur yani? (Bunlar mev­ mutlak olarak görüşmekte mahzur yok. Aynı zamanında
zuu müzakere değil sesleri) Heyeti Vekiledeki arkadaşlarımıza da hizmet etmiş
SIRRI BEY (Devamla) — Maksadım... (Devam bulunuyorum.
sesleri) Maksadım, yani Reşat Nihad’ı söylemekten HAFIZ MEHMET BEY (Trabzon) — Müsade bu­
maksadım onun talak atını söylemektir. Başka bir yurur musunuz Reis Bey? Efendim bu bize mi aid,
ciheti arzetmek istemiyorum. Bu, hatıra gelmesin. Hükümete mi aid? Bunu halledelim de o mesele sonra.
Eğer arkadaşlarını, ben kendileriyle bu kadar hususi­ SIRRI BEY (Devamla) — Ona da geleceğim.
yetim olduğu halde, Rıza Nur Beyle iki kelimle Söyliyeceğim sözler içinde o da vardır.
Fransızca görüşmedim, bilmem başkan ile görüşmüş HÜSEYİN RAUF BEY (İcra Vekilleri Heyeti
olduğunu da hiç işitmedim. Paşa Hazretlerini de Reisi) (Sivas) — Her türlü muaveneti heyet Hükü­
işitmedim. Eğer kendilerinin bu tarif ettikleri kadar mete birer muavenet tarzında telâkki edeceğimizi
h er raddede ise, benden kendilerine Allah selâmet hürmetle kendilerine arz eder, yalnız eşhas üzerinde
versin ve hiç bir diyeceğim yoktur. Eğer bu kabil­ konuşmaklığı muvafık ve caiz görmüyorum.
den iseler benden onlara Allah selâmet versin. SIRRI BEY (Devamla) — Yani, konferansa gi­
Mingayri haddin söylemek isterim ki, böyle ol­ den arkadaşlarımız içinde hiç kimsenin ismini zikret­
mak lâzımdır. medim.
İkinci derecede düşüneceğimiz bir cihet daha var­ HÜSEYİN RAUF BEY (İcra Vekilleri Heyeti
dır, o da heyeti murahhasıanın etrafına yine Mecli­ Reisi) (Sivas) — Mevzuubahis ettiniz, başlıyorum
simizden müntehap arkadaşlarımızdan mürekkep diye. Onun için söyledim.
bir heyet bulunmasıdır. Onlar orada âdeta Meclisi
SIRRI BEY (Devamla) — Heyetin bize aid olup
Âlilerinin bir şekli musavveri mahiyetinde idare eder­
olmadığı hakkındaki salahiyet meselesine (Bilâhare
ler, heyeti murahhasla gidip resmen mükâlemata baş­ sadaları) şeraiti sulhiye hakkında söz söylemek sıra­
lamazdan evvel onlarla istişare ederler, onları fikir­
sı geldiği zaman birinci sözüm olmak üzere ondan
leriyle tanvir ederler. Onları fikirlerinden âdeta
vazgeçiyorum.
Meclisimizden müzaheret almış gibi bir vaziyet alırlar.
Şimdi bize aid olup olmaması meselesine nakli
Ben söylüyorum, bana düşen söylemektir. Kabul ve
kelâm ediyorum. Arkadaşlar; uzun sözlerle başınızı
ademli kabul de zatı âlilerine aittir. Ben bunları söy­
ağrıtmak istemem. Ferden ferda bunun mukadderi­
lemekle daha bidayetten dedim ki, geçen sene bana
yiz. Konferansta Devletin yedi asırlık bütçesi tet­
karşı göstermiş olduğunuz teveccühün edayı şükrünü
kik edilecektir. Yedi asırdanberi teraküm eden ha
ifa için vakti merhumu hulûl etmiş ad ve o yolda
taiyat ve nakisat hep bu Mecliste hal ve fasl edile­
idarei kelâm ediyorum. Binaenaleyh henüz okumadık.
cek ve tetkik edilecektir. (Tetkiki Hesabat Komis­
Eğer gidecek heyeti murahhasanın yânında yine Mec­
yonu mu bu, sesleri)
lisimizden mümtehab arkadaşlarımızdan bulunmaz­
sa, ben zannderim, nakıstır. Nazarı dikkati âlinizi Evet efendim; Tetkik Hesabat Komisyonudur.
celbederim. Musip görülürse bunu ikmal edelim. Şim­ Hatta zatıâlileri bu celsede Devletin yedi asırlık he
di heyeti murahasamızla gidecek mütehassıslara nak­ sabatının mevzuubahis olamayacağını teemmül buyur­
ili kelâm ediyorum. mazsanız başka mesele. Böyle âzim bir meselede,
HÜSEYİN RAUF BEY (İcra Vekilleri Heyeti böyle nihaî bir meselede milletin en son vereceği
Reisi) (Sivas) — Reis Bey; mesele esas üzerinde değil. karara vazı imza, reyini beyan edecek, milletinin
Zevat, şahıs ve mevzubahis oluyor ve bunu çok rica avukatlığını yapacak. Gidecek heyetin, milletin
ederim şahıs mevzubahis edilmesin. Heyeti Vekileye mümessillerinden rey almaması ne kadar noksandır
itimad veya âdemi iıtİmaid olursa ben daha ziyade hüs­ ve ne kadar zafiyeti gösterir. Demin buraya He­
nü telakkî ederim, Çün kü eşhas üzerinde söylemek çok yeti Vekile Reisi Muhteremi Beyefendi buyurdular,
muhlik olur. Memleketin mukadderatiyle bu, olamaz. ki sizin mazharı emniyet ve itimadınız olan Heyeti
SIRRI BEY (Devamla) — Efendim; hafi celse Vekile bunu yapmıştır ve kendi salahiyeti dahilinde
yapmaklığımızdan maksad, adeta beynelaile görüşü­ görmüştür. Ben çok rica ederim, o muhterem ar­
yoruz demektir. kadaşlardan ki büyük meselenin mesuliyetini üzerine

— 990 -

TBMM KÜTÜPHANESİ
İ : 131 2 . 1 1 . 1338 C : 2

alsınlar. Eğer bendeniz şu dakikada sayei itimadınız­ ZİYA HURŞİT BEY (Lâziztan) — Kimi haber­
la Heyeti Vekile meyanında bulunmuş olsaydım cid­ dar etti?
den söylerdim, ki bu azîm mesuliyeti üzerime ala­ HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Türkiye
mam. Kendilerini vikâyeten, hayatlarını siyane Büyük Millet Meclisi Riyaseti Makamına maruza­
ten arz ediyorum, ki hakikaten böyle ise bundan tımı takdim etmiştim ve takdim ettiğim bugün he­
nükûl etsinler, mesuliyet altına girmesinler. Eğer yeti âlinize esamileri okunmak ile sabit olmuştur.
reyim munzam olmazsa gidecek arkadaşlara benim Yani muamelatta, tatbikatta Hükümetiniz kusur et­
namıma ve dairei intihabiyem namına salahiyet gör­ memiştir. (Doğru sesleri)
müyorum ve itimat edemem.
Diğer hususata gelince; başınızı ağrıtmıyaca
NEŞET BEY (İstanbul) — Sırrı Beyefendi, siz
ğım. Heyeti Vekilenize bunun hakkında kendilerine
gittiğiniz vakit sizleri Meclis mi intihab etti?
bahş buyurduğunuz müsaade değil, salahiyet değil,
SIRRI BEY (Devamla) — O vakit zatıâliniz bu
vazifeyi ifa etmiştir ve eder. Eğer vazifesini ifa ede­
vazifenizi yapmadığınızdan dolayı tarihe karşı mesut­
mezse, yalnız size karşı değil, daha bir çok bu
sunuz. (Bravo sadaları, alkışlar)
milletin saadet ve selâmetiyle alâkadar olan insan­
TUNALI HİLMİ BEY (Bolu) — Sırrı Bey,
lara karşı kendini mesul addeder.
sen de gitmemeli idin.
HAFIZ MEHMET BEY (Trabzon) — Tarihe
HÜSEYİN RAUF BEY (İcra Vekilleri Heyeti
karşı.
Reisi) (Sivas) — Efendim; bazı beyanata mukabil
HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Bu iti­
maruzatta bulunmadan evvel vazife ve salahiyet me­
barla vazifesini yapmıştır. Arz ediyorum ve büt­
selesinde bir noktanın tenevvürü için bir k aç söz
çe buradadır.
söylemek istiyorum. Mübahasenin akabinde temas
ettiğim ve çok hürmetle itaat ettiğim şahsî mesailde ZİYA HURŞİT BEY (Lâziztan) — Efendim;
bazı noksanlarımın olduğu noktai nazarı istima ile müsaade buyurun gayetle mühimdir. Bir kaç şah­
bazı noksanlarımı ikmâl ettim. sa karşı Heyeti Vekile kendisini mesul addederse
ÖMER LÜTFÜ BEY (Amasya) — Allah razı ifayı vazife edemez, şaşırır.
olsun. HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — İfadeye
HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Bu da he­ dikkat buyurmanızı rica ederim, Ziya Hurşit Bey.
yeti murahhasanın tayin ve izamında, yahud inti­ Biraz daha kurnaz olamadınız. Meclisi âlinize
habı izamında kendilerine verilecek vazife ve mesu­ rabtı ümid eden insanlara karşı dedim. Çevirerek,
liyet noktai nazarından tabi olacağı merasim mese­ bir şey yapmak istediniz amma.
lesini evvelce arz etmiş idim, ki ben müteaddid ZİYA HURŞİT BEY (Lâzistan) — Şimdi ka­
kereler ufak tefek mesailde aynı vezaif ile mükellef bul demiş, öyle olmamıştı.
olduğum zamanda tavzifimde iradei seniye yoktur.
TEVFİK RÜŞTÜ BEY (Menteşe) — Reis Bey
HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum) — Hariciye müsaade buyurur musunuz? Bir noktanın tavzihini ri­
Vekiline tevdi edilmiştir. ca edeceğim.
HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Müsaade HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Müsaade
buyurun. Başvekil veya Hariciye Vekili tarafından buyurun sözümü bitireyim. Şu itibarla efendim, he­
terhis edilir ve ben böyle terhis etmiştim. Fakat bi­ yeti âliyenize takdim edilmiş bir lâyihai kanuniye,
lâhare keyfiyetten hükümdarın veyahut Reisicumhu­ bir bütçe vardır. Bunu tasdik eder, etmezsiniz. Bu su­
run haberdar edilmesi kaydının bulunduğunu anla­ retle Heyeti Vekilenin kararını ya kabul veya redde­
dım. dersiniz. İtimat, ademi itimat meselesi de tezahür
HAFIZ MEHMET BEY (Trabzon) — Çünkü eder.
hukuku hükümranidendir. İkinci şekil, çok istirham ediyorum şahıslardan,
ÖMER LÜTFÜ BEY (Amasya) — Binbaşı şahsiyetlerden bahsetmekten bu Büyük Millet Mec­
idim, gittim ve irade ile gittim. lisinde tevekkî edelim. Meslekten, kanaattan, harekât­
MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisarı Sahib) tan istediğimiz gibi bahsedelim ve en müessir şekil
— Noksanı söylemek haslettir. budur. Şahsiyetten bahsetmek Türkiye Büyük Millet
HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Fakat Meclisinin ulviyetle maksa d ı esasiyesi ile telif kabul
efendiler Hükümetiniz vazifesini yapmıştır. etmez.

— 991

TBMM KÜTÜPHANESİ
İ : 131 2.11. 1338 C : 2

TEVFİK RÜŞTÜ BEY (Menteşe) — Bir nokta Zannediyorum ki, birimizin davası değil, Mecli­
yı soracağım. Lozana gidecek olan heyet için salâhi­ sin şerefine taalluk ettiği gibi, umumun da menafiine
yeti kâmile meşrut olduğuna göre, Heyeti Vekile ta­ taalluk eder. Vatanın selâmeti vardır. Bunda her şey­
rafından gelen takririn ancak adedi üzerinde durarak den tecerrüt etmek, iğfale kapılmamak, esas vicda­
cem, tarh suretiyle ilâve veya tenkis suretiyle bütçe­ nımızı titretmelidir. Her şey karşısında titreyen on
nin kabulü, zannediyorum, muvafık olur. Yoksa on­ milyon köylü, fukara ve zavallı halkın istirahattan
ların imza edeceği bir muahedename kabul ve niha­ başka bir hedefimiz yoktur. Hedefimiz bu olduğuna
yet bulmuş mu farzedeceğiz? göre, heyeti murahasanın gönderilmesi meselesinde
HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Hayır. Onu arkadaşlarını ve İcra Vekilleri Reis Bey bazı... pek
bundan evvel arz ettim. Muahedenin akdi katisi an­ muhtelif fikirler dermeyan ettiler.
cak ve ancak Meclisi âlinin karariyle olur. Bunu
Zannediyorum ki İcra Vekilleri Reisi Bey ken­
evvelce arz ve izah eyledim. Yalnız şunu demek iste­
dilerini bir kabine tarzında telâkki etmişlerdir. Vazi­
rim ki murahaslarımıza verdiğimiz salâhiyet, salâ­
felerini tayin ve tespit etmişler gibi burada teamül­
hiyeti tamme ve vasia ve sarihadır.
den bahis buyuruldu ve geçen sene buradan izin al­
REİS — Efendim yirmi beş arkadaşımız söz al­
mak suretiyle arkadaşlarımıza müsaâde edildi. Hatta
mıştır. Yâs'in Beyin bir takriri vardır.
Yusuf İzzet Paşa merhumun mezuniyeti verilmemek­
Riyaseti Celileye le, zannediyorum ki, Vazifesi celsei kafiyede kabul
Heyeti Vekilenin sulh konferansına gidecek heyeti edilmedi. Burada kaldı. Pek fena oldu. Bendemizin
murahasasının tahsisatı hakkındaki teklifi heyeti mu de. bazı arkadaşlarım gibi, bu hususta bir kaç şekil
rahasanın vazife ve salâhiyeti itibariyle murahasaların hatırıma geliyor.
Heyeti Vekileden veya Meclisten izam veya inti­ Bir kere bilinmeli ki İcra Vekillerinin, hududu sa­
habı mevzuu müzakere olmuştur. Şu halde Heyeti lahiyetleri tayin edilmemekle Büyük Millet Meclisinin
Vekile heyeti murahasanızın kendileri tarafından ta­ bütün salahiyetini istimâl hakkı kendilerine verilmiş
yin ve izamındaki noktai nazarın leh ve aleyhinde addedilemez ve Büyük Millet Meclisli istenildiği za­
söz alanların tefrikiyle usulü müzakerenin teshil ve man ifayı vazifeden mennedilemez. Menafil âliyei va­
tesrii noktasından arz ve teklif eylerim. taniye için arkadaşlarımız arasında ekseriyet tecellî
2 . 1 1. 1338 ederse hak oradadır. Bunda ne asabiyete lüzum var­
Gaziayıntap dır. Deminki arkadaşlarımızın gürültüleri zaiddir.
Yasin Herkes dimağı ile muhakeme eder. Bir rey verir.
REİS — Bu takriri reyi âlinize arz edeceğim. Meclis irfan makamı, gürültü makamı değildir.

HÜSEYİN RAUF BEY (İCRA VEKİLLERİ HE­ Şimdi Heyeti Vekile bu hususta söz sahibi değil­
YETİ REİSİ) (Sivas) — Müzakere kâfi görüldü de dir. Rauf Beyefendi son kelimeleri çok güzel ifade
mi takrir okuyorsunuz? buyurdular. Yine hatırlatırım ki Rauf Beyefendi Mec­
REİS — Efendim, lehinde, aleyhinde olarak tas­ lisi iradei millîye meselesinde müşkül mevkie sok­
nif edilmesi için bir takrir vardır, onu reye koyaca­ muşlardır. Fakat o vaıkir deseler ki efendiler; hudud
ğım. ların haddi müdafaasını en iyi kestirebilir. (Evet ses­
HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Müzakere leri). Biz vazifemizi yaptık. Heyeti Vekile muatap
kâfi görülmeden reye koyacak bir şey yoktur ki. olamaz. Vezir yapar, bilmem ne diyor. Biz vazifemizi
MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisarı Sahip) — yaptık, Heyeti Celileye takdim ettik.
Sulh murahası gitmesin mi? Herkes lehindedir. (Gü­ Binaenaleyh bundan sonra kendilerine ne için
rültüler) böyle yaptınız dersek, biz vazifemizi yaptık denile­
HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum) — Efendiler; mez. Bundan iktisadiyata dair bilmem hizmet bekle­
uğrunda üç seneden beri çırpındığımız gâyenin tahak­ nemez. Efendim; şuna binaen yaparız. Yine ısrarla
kukuna doğru gidiyoruz. Burada arkadaşlardan istir­ avukat şeklinde, pazarlık şeklinde bu dava olamaz.
hamım şudur: Eler türlü hissiyatımızın fevkinde me Şimdi burada hatıra gelenler, acaba Büyük Millet
nafii âliyei vatanı, görmek lâzımdır. Bunun yegâne Meclisi bu davayı anlamış ve anlatabilecek avukat
âmili Büyük Millet Meclisinin şahsiyeti maneviye ol­ davayı millîyi görebilecek vekil ve murahhas gönder­
masında hepimiz müşterekiz. Mesuliyette de müştere­ mek liyakatını haiz midir, değil midir? Bunu inkâr
kiz. ederlerse bugün kendilerini biz tayin edeceğimizden,

— 992 —

TBMM KÜTÜPHANESİ
İ : 131 2 . 1 . 1338 C : 2

Büyük Millet Meclisinde her kabiliyeti görmesi, sı­ Heyeti Vekileden intihap olunacaktır denilir ve me­
fat ve salahiyeti itibariyle hükümran olmakla iki sı­ sele biter. Şunu bilelim ki efendiler, biz bu davayı,
fat tecellî ediyor. Yoksa hükümdar diye kalmıyoruz. İstanbul amirinize gitsek, sulh te yapsak, birbirimize
Biz burada aynı zamanda teşrii ve icrai vazifeyi ya­ telakki olmazsa memleket yine düşmanın ayağı al­
pıyoruz. İki sıfatı haiziz. tındadır. Katar verme vaziyetine geçirirken burada
hiç bir tahtı tesirde kalmıyacağız. Arkadaşlarımız
Bir meşrutî hükümet buyuruyorlar. Meşrutî hü­
arasından intihap olunduğu zaman, bu dava hakkın
kümet şekline göre, kuvvetlere taksim olunmuştur.
daki hazırlıkları isterim. Evvelbeevvel bu kararlaştı­
Padişah vardır, kabine vardır, bir de meclisi vardır.
rılsın.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üçünü cemmediyor.
Efendiler; büyük Millet Meclisi, kendi arasından
Birini, yalnız vazifesini tahdid etmediği halde bazı
intihap etmelidir. Giden arkadaşlarımıza böyle iki
vekillerine veriyor. Demek burada iki hak vardır.
üç kişi hâkim olmamalıdır. Sekiz dokuz kişilik heye­
Biri icra hakkı, ki daima Vekillerine tahsis eder, ge­
tin ekseriyetinin kararile iki kişi imzaya salahyettar i
ri alır, hiç vermez. Bunu Meclis tespit edinceye ka­
dır. Bize davet vuku bulurken iki kişi istiyorlar. Do­
dar, Vekiller daima veçhe almak tarikile icrayı va­
kuz kişi, on kişi gider. Bunlar, mümkün olduğu ka­
zife eder, hiç bir hakkı sarihi iddia edemez. Vekille­
dar Meclis içinden olmalıdır. Meclis onlara kuvvet
rin hangisine Meclis dur dediği vakit duracaktır.
verir. Meclis azası bu, davanın içinde yetişmiştir. Ha
Efendim siz vaktinde şöyle yaptınız, şimdi de böyle
riçtekilere cild cild kitap yuttursanız bunu anlaya­
yapacaksınız; Meclis bunu bugün böyle yap der. Bu,
mazlar. Demin konuşan bir arkadaşımız bunu anla­
böyle olur. Benim kanunumla neyimi tazyik ediyor­
mamıştır. Belki ilimi vardır, onu bilmem. Her ne
sun? Binaenaleyh, taamüllerle Meclis o gün öyle ya­
olursa olsun bu Meclisin hakkı vardır. Bu Meclisin
pıyor. Onu teamül diye Meclisi bağlarsak, bunu kim
murahaslık salahiyetini haiz olan zata da ekseriyet
çözecektir. Efendiler ha... işte öyle ise Meclis...
karariyle ifayı rey edilmelidir. Ekseriyetin kararına
RAUF BEY (İcra Vekilleri Heyeti Reisi) (Sivas)
iktiran etmeden salahiyeti olmamalıdır. Zannederim,
— Bir nokta hakkında izahat vereyim. Bendeniz, ifa­
bu takerrür etmiş, hakkı salahiyetle, vesaire ile adam­
de ederken Mecis heyeti umumiyesinin vereceği ka­
lar gitmiş.
rara ademi riayet ihdas ettim ise tarzı lisan ile, arzı
Efendiler; emniyetsizlik en büyük vazifeşinaslık
itizar ederim ve af talep ederim. Bana sual soran
tır. Hiç kimseye emniyet edemem. Bilâ kaydüşart ted­
zata hitab ediyorum. Rica ederim, lâyikiyle ehemmi­
viri ümur için, salâhiyet şüphe edilerek veriliyor.
yet veriyorum. Rica ederim, buraya dikkat buyuru­
Şüpheye mahal kalmamak için de, itimadı haiz ola­
nuz. Bugün Meclisi Âli karar verince kanun mahiye­
cak iki kişi ile daha iyi olur. Yedi sekiz olursa belki
tini haizdir. Hiç bir Vekilin değil, hiç bir ferdin ade­
bizi tatmin eder. Ekseriyete iktiran etmezse imza sa­
mi itaat kudret ve kabiliyeti yok.
lahiyeti yoktur. Emrivakileri kimse temizlememiştir
HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum) — Efendim; arkadaşlar. Orada dirayet gösteremez, fetanet göstere­
hürmetkârlığınızı inkâr etmem. mez. Bizi öyle müşkül vaziyette bırakır ki efendim;
Sonra beyim, Meclis bu davayı kavramıştır. İçin­ Heyeti Celileniz tasdik edecek değilim, denilir. İşte
den. heyeti murahasasını tefrik eder. Bu, teamülle mesele bu mahiyettedir. Bilâ müzakere ister kabul et,
takyit kabul etmez, bu bir içtih addır. Üç senelik da­ ister etme deniliyor. Nasıl kabul etmem efendim?
vasını, hayatını son takip edeceği gâyeyi bizzat ya­ Dünyanın kabul ettiği bir şeyi bu Meclis nasıl bo­
par. Buna kimse itiraz edemez ve bunun hakkında zar? İşte o mevkie girmemek ve onun avukatlığını iyi
şakkı şefe olamaz. Bu da, yine ârayı umumiye ile te­ yapmak meselesidir. Bunda kıskanmayalım. Para me­
cellî edecek bir şeydir. Arkadaşlarımızdan bir kısmın­ selesi hatırımıza gelmesin. Beş arkadaşımız, on arka­
da maalesef diyeceğim, ki parti zihniyetine benzer daşımız da fazla gitsin. Evvelce bir kaç hademe
bir şey vardır. Bu memleketi yıkıcı vaziyetindeki illâ parasını bile israf etmemişlerdir, hiç bir iş göreme­
şu tarafın kararı böyle, şu tarafın kararı böyle de den geldiler. Halbuki bugün iş görülmek ümidi var­
nilmemelidir. Buraya bunlar giremez. dır. Bu iş görmek esnasında biraz fazla fedakârlık ya­
Menafiî âliyei vataniyede tabii herkesin içtihadı­ palım. Üç yüz bin lira kabul edeceğimize dört yüz
na hürmet eder. Büyük Millet Meclisi murahaslarını bin lira kabul ederiz ve giden heyeti murahhasanın iki
ya gönderecektir, ya göndermiyecektir. Teklifim uzun­ veya üç arkadaşı da, ne kadar emin olursa olsun,
dur. Bu taraftan intihap olunacaktır, öbür taraftan onların karşısında ekseriyetin dimağı olmalıdır. Bunun

— 993

TBMM KÜTÜPHANESİ
İ : 131 2 . 1 1 . 1338 C : 2

her safhası vardır. İsmet Paşa Hazretleri gidecektir Maliye Vekâleti bu hesabı almadı ise Muvazenei
i limle, ahlakiyle, fazliyle bize kendilerini tanıtmış­ Maliye Encümeni bunu sordu mu, sormadı mı?
lardır. Davayı millideki askeri vazifeyi hudutların tah­ Kezalik Yusuf Kemal Beye yüz altmış bin lira
didi müdafaasını en iyi kestirebilirler. (Evet sadaları.) verdik ve bu kürsüde Yusuf Kemal Bey dedi ki;
Maliye kapısına geldiği zaman iş değişir. Asıl ha­ arkadaşlar benden sormayınca arkamdan beni tenkit
yati mesele budur. Eh İsmet Paşanın bu husustaki etmeyin. Şimdi Yusuf Kemal Bey bu paranın hesa­
şeysini beklemek haksızlıktır. Benden askerlik bek bını verdi mi, vermedi mi? (Verdi sadaları)
leyemeyeceğiniz gibi, ondan da maliyata, iktisadiyata Mesele şimdi ikinci safhaya geliyor; ki para me­
dair azim hizmet beklenemez. Binaenaleyh kudretimizi selesidir. Gidecek arkadaşların miktarına göre her
şüphesiz anlamış olacaklardır. Kıskanmasın, beş ar­ halde memleketin, milletin şan ve şerefiyle mütenasip
kadaş, sekiz arkadaş tefrik edilsin. Biliyorsunuz ki bir halde gidip gelmelerini hepimiz arzu ederiz. Bun­
Avrupa'ya gönderdiğiniz heyeti murahasayı buraya av­ da şüphe yok. Fakat efendiler, işittiğime nazaran altı
dette İstiklâl Mahkemesine veriyorsunuz. Aman hi tane asker gidecekmiş. Murahhas olmıyarak orada
yanet ettiler, şey ettiler diye. Belki giden arkadaş­ muharebe mi edeceğiz, harp plânı mı çizeceğiz bunu
larımız Meclis müşkül mevkie sokacaktır. Giden he­ bilmiyorum. (Handeler)
yetler hizmet görmüştür, yahut görmemiştir, bilmi­
yorum. Burada salâhiyeti muayyen değildir. Eh; bir HÜSEYİN RAUF BEY (İCRA VEKİLLERİ
HEYETİ REİSİ) (Sivas) — Cevap vereceğim müsa­
kaç esası reye bırakmışsınız. Onların yapmış olduk­
ade buyurun. Efendi Hazretleri Meclisi Âlinize para
larına hata ve savabına karşı kendileri de cesaret
münasebetiyle müracaat ettiğimizden, zevat için mü­
edemeyeceklerdir. Bunlar ehemmiyetli mikattır. Efen­
racaat etmediğimizden ve para mı kıymetli, insan mı
diler; vazife başında olmadığımız zaman, böyle ak­
kıymetli tarzında bir sual vaz buyurdular. Buna ce-
şam dar vaktinde, haydi aman vakit geldi diye geçil­
vab vereceğim.
memekdir. Durendişâne görüşerek, anlaşarak, dünkü
şey nasıl çıkmışsa, her şeyimizi böyle samimi yapar­ Malumu âlileri para için müracaattan maksadımız,
sak, cihana karşı attığımız adımların emin olduğunu parayı harcıyacağız. Muvafakat ederseniz harcıyaca-
göstermiş oluruz. İyi düşünelim. Yapacağımız vazife ğız. Fakat insanları harcamıyacağız. (Bravo sada
büyüktür. Bu vazifenin büyüklüğü nisbetinde teem­ ları) Biz insanları harcayacağımız zaman da ayrıca
mül lâzımdır. Benim ricam ihatalı bir surette yapma­ Meclisten harb ilânı için de rey almak lâzımdır.
lı.. (Alkışlar)
YASİN BEY (Gaziayıntap) — Reis Bey bende­ İkinci kısma gelince; dört veya altı zabitin isminin
niz usul hakkında söz söyleyecektim. mezkûr olduğunu işitmişler, onu sual ediyorlar.
VEHBİ EFENDİ (Konya) — Efendim; ben yal­ Efendiler; bu askerler, harbetmek, kılinç çekmek için
nız iki kelime söyleyeceğim. Kelimenin birisi; şu mü­ gitmiyorlar. Onların muhterem kumandanları mev-
zakere, şu mübahase üzerine Avrupa’ya gidecek olan cud oldukça tabii küçük rütbelilere hacet görülmez.
Heyeti Murahasaya verilecek olan para. Yani bütçe lâ Fakat şu kadar var ki, o zabitlerin vazifesi pek mü­
yihai kanuniyesi münasebetiyle açılıyor. Şimdi ben himdir, kurye vazifeliğidir.
soruyorum. Para mı daha kıymetli, insanlar mı daha ÖMER LÜTFÜ BEY (Amasya) — Çok doğru,
kıymetli? Herhalde insanların kıymeti paraya nisbetle geçen defa bunlar unutulmuştur.
çok, çok fazladır. İnsanlara nisbetle gâyet ehemmiyet­ RAUF BEY (Devamla) — Evrakı mühimmeyi
siz olan paraya müsadeyi bu Meclisten isterken gâ­ buraya getirip götürmek için kuryelik yapacaklardır
yet kıymetli olan bu insanları, neden bu Meclisten ve onun için Reisin itimat ettiği ve bu işleri kuvvetle
istemiyorlar? (Bravo sadaları, alkışlar.) itimat ile, çeviklikle yapacak insanlar olmalıdır. Onun
MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisarısahip) — için konmuştur.
Gâyet kuvvetli bir mantık bu. RAGIP BEY (Kütahya) — Efendim; bendeniz
VEHBİ EFENDİ (Devamla) — İkinci bir mesele yalnız bu murahhas intihabının Meclise veya Hükü­
efendiler; Avrupa'ya heyeti murahasa gönderişimiz. mete aid olması hususundan bahsedeceğim. Şimdiye
Bu, dördüncü. Evvel giden heyeti murahasaya, iyi kadar sebkeden taamülden bahsetmeğe lüzum yok­
bilmiyorum, fakat herhalde bir iki yüz bin lira ver­ tur. Çünkü hepimizce malumdur. Ancak Kanunu
dik. Maliye Vekâleti bu paranın hesabını aldı mı, al­ Esasi Encümeninde Vazife ve mesûliyet kanun lâyi­
madı mı? (Aldı sadaları.) hası müsveddesini tanzim ederken bu mesele uzun

— 994 —

TBMM KÜTÜPHANESİ
İ : 131 2 . 1 1 . 1338 C : 2

uzadıya bahsedilmiştir. (Encümende mi sadaları) fei vezaif ayrılmıştır. Birincisi doğrudan doğruya
Evet Encümende.. Meclisin yapacağı şeyler, yani Hükümetin ihzar ede­
SAMİ BEY (İçel) — Heyeti umumiye kararma rek Meclise geleceği şeyler.
iktiran etti mi. İkincisi de, hiç Meclise gelmeksizin doğrudan
RAGİP BEY (Devamla) — Efendim; Heyeti doğruya Büyük Millet Meclisinin İcra Vekillerinin
Umumiye kararına iktiran etmiş diğer bir şekil de yapacağı şeylerdir. Meselâ kaymakam tayini, muta­
yoktur. Bendeniz noktai nazarımı, sebkeden fikirleri sarrıf tayini, vali tayini, müddeiumumî tayini ve eş­
arzedeceğim, rica ederim dinleyin. has tayini vesaire gibi ve bilhassa eşhas tayinine ta­
alluk eden mesailin kâffesi Hükümete verilmiştir.
Bu Encümende bu meseleye temas edildiği zaman
Meclise geçmemek suretile Hükümetin, icra salahi
uzun uzadıya müzakerat neticesinde heyeti muraha
yetile bunları yapacaktır. Diğer bir kısmı daha var­
sanın intihabı için hiç bir şekil ve suret bulunama­
dır ki, o mühim olanları da Heyeti Vekile ihzari bir
mıştır. Sebebi ise efendiler, heyeti murahhasa, Mec­
mahiyette yaparak Meclise getirecektir. Encümende
lisin kâffei salahiyetini haiz ve gayri mesûl olarak
tetkikat ve mütalaat neticesine nihayet düşünüle, dü
gideceğinden dolayı vazedeceği imza katidir. O va­
şünüle, tezekkür edile edile bulunan budur.
kit mesele Büyük Millet Meclisi kürsüsünden tasdik
suretiyle değil, muahede Lozan'da kesbi katiyet etmiş Bendenizin kanaati şahsiyeme gelince; elyevm En­
olmak lâzım gelir. (Hayır sesleri) cümenin yapmış olduğu kanun Meclisi Âlinize mal ol­
muş ve lâyihanın müsveddesi Meclistedir. Şimdiye
Başka şekli yoktur efendiler. Hukukan bu
kadar Meclisi Âli bu kanunu çıkarmış olsaydı, zan­
mesele böyledir. Çünki Meclisten intihap edilecek
nederim, bu dedi koduya zerre kadar mahal kalmı
murahhasın mesuliyetini deruhte edecek hiç bir Hü­
yacaktı. Çünki orada vezaif sarihtir. Fakat o ka­
kümet, hiç bir şahıs yoktur. Her giden murahhas
nunun henüz kabul edilmediğine nazaran, şimdilik
gayri mesuldür. Meclisten aldığı salahiyetle orada
bir şey nazarı itibara alacağız. O da bu kanunun
vazettiği imza katidir. Heyeti Vekileden giderse, He­
ruhuna temas etmek şartile mevcud olan taamül şim­
yeti Vekile Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı me­
diye kadar yapılan şeyler nedir efendiler? Bu ta
sûl olduğuna ve Lozan’da veyahut her hangi bir yerde
amülün haricinde Meclisi Âliden çıkmış bir karar
imza edilecek muahedename mahiyeti katiyeyi iktisap
var mıdır? (Dün çıktı sadaları) Hayır efendim,
etmiş bulunmadığına nazaran, en son Meclise gele­
dünkü çıkan kararda da hiç bir suretle öyle bir şey
cektir. Meclisi Âlinin kararma iktiran ettiği halde
yoktur.
tasdik eder, imza eder ve bu suretle muahede kesbi
SAMİ BEY (İçel) — Öyle katidir ki.
katiyet eder. Etmediği takdirde, Fransızlarla aktetti
ğimiz Londra muahedesi gibi, onu fesheder, reddeder. RAGIP BEY (Devamla) — Teşkilâtı Esasiye Ka­
İşte bu noktai nazardandır ki Mecliste sebkeden nununun birinci maddesi çok evvel çıktı. Meclisin
müzakerat neticesinde muhterem arkadaşımız Hüse­ yapabileceği işler vardır. Bizzat yapamayıp bilvası­
yin Avni Bey de olduğu halde aynı noktai nazar ka­ ta yaptıracağı işleri vardır. Binaenaleyh icraî ve teş­
bul edilmiştir. rii vezaif ve Meclisin ne vakit bir iş meselesinde Hü­
Kanunu Esasideki hukuku hükümdarîye gelince; kümetin bugün intihab ettiği şekil kendi kanaati vic­
bilhassa bu murahaslar meselesi dolayisile Encümen­ dani yeme nazaran nefsülemre muvafıktır. Diğer şey­
de bu cihete de temas edilmişti. Malumu âlileridir ki lerde mahzur vardır, mazarrat vardır.
Mecliste dahi mükerreren bu meselenin müzakeresi MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisarı Sahip) —
sebketmiştir ve Meclisin noktai nazarı taayyün etmiş­ Reis Bey usulü müzakere hakkında söyliyeceğim.
tir. Kanunu Esaside hukuku hükümdariye aid kâf- REİS — On dakika için celseyi tatil ediyorum.

— 995 —

TBMM KÜTÜPHANESİ
İ : 131 2 .1 1 .1 3 3 8 C: 3

ÜÇÜNCÜ CELSE

Küşat Saati : 04,13


REİS : Birinci Reisvekili Musa Kâzım Efendi Hazretleri

KÂTİPLER : Âtıf Bey (Kayseri), Hakkı Bey (Van)

REİS — Efendim celseyi küşad ediyorum. Tah­ ekseriyet kendinde temerküz etmiş gibi, ben bunu
sin Bey... (Yok sesleri) İlyas Sami Bey. kabul etmiyorum demesi katiyen doğru değildir. Bü­
İLYAS SAMİ BEY (Muş) — Efendim; mevzuu tün âraya tecavüz gibidir. (Herkes kanaatini söyliye
bahis mesele, günlerce devam edecek kadar nazik ve bilir sesleri) Binaenaleyh tecellîi âra ile hal ve fas­
hayatî bir meseledir. Bunda şüphe ve tereddüt olma­ ledilecek mesaili, bir fert umum namına göremez. Si­
makla beraber, vakit itibariyle, şekli intihabın cere ze bir misal söylüyorum. Bilfarz, Hükümet murah­
yanında uğradığı zaman darlığı itibariyle herhalde o has olarak bir İngiliz intihap etseydi bu mesele mev
kadar mühim günler işgal eden bu mesele dolayisiyle zuubahis olacak mıydı? Hatta buraya cetvelini getir­
günlerin geçtiğine bile müteessifim. (Neden sesleri) se bile isimlerini getirir. Binaenaleyh bu kadar salâ­
Arz edeceğim, rica ederim. Bütün mesailin ehemmiye­ hiyete malik bir Meclisi; Ziya Hurşit Bey biraderimi­
tini takdir edecek olan Meclisi Âlinizin yegane inti­ zin dediği gibi, iradei millîyenin aksine hareket et­
zamını muhafaza için bir şart var, o şarta bendeniz miş, bilmem ne demek doğru değildir. İradei millîye
de riayet etmiyorum. Fakat, Heyeti Celile karar ve­ nez edilmemişken...
rirse olur; yerinden söz söylememeğe karar verelim. YUSUF ZİYA BEY (Bitlis) — Biz de başka bir
Şu meseleyi geçiyorum. şey talep etmiyoruz, onu istiyoruz.
Efendim meseleye gelince; harp kadar mühimdir,
İLYAS SAMİ BEY (Devamla) — Binaenaleyh he­
belki de daha ziyade mühimdir. Bu hususta şimdiye
yeti Celile reyini izhar ettiği zaman, iradei millîye
kadar dermeyan edilen mesail, birer birer tahlile muh­
tecellî eder, mesele biter. Bu meselenin neticei ameli-
taç olacak derecede mühimdir. Lâkin arkadaşlarımı­
yesi hasıl olmuştur. Bu babta söz söylemeğe lüzum
zın şimdiye kadar beyan ettikleri izahatta - belki ben
yoktur. Bu, kendi kanaatimdir.
hata ediyorum, hakikî, İlmî bir şehrah takip etme­
İkinci mesele; başka takrirler var.
diklerinden dolayı, böyle yanlış bir vâdiye kapmaları
Bir takrir zannederim Heyeti Celilenizden bir
yüzünden, bu müzakereye ne kadar devam etsek çık­
mürakabe heyeti gitmesi yolundadır bu bir.
maz bir yola gidiyoruz.
En mühim olarak denilen şey nedir? Hukuku Sonra heyetin adedinin tevsii tarzında bir takrir
hükümraniden olan harp ve sulh murahhaslar mesele­ vardır, bu da iki... Üçüncü takrir de, Hüseyin Avni
si. Meclisin hakkı mıdır, değil midir? İşte en mühim Bey biraderimizindir. Geniş yürekle düşünelim, bu
mesele budur. Bu meselede, arz ettiğim gibi, hakikî, meseleyi bir iki gün sonra halledelim. Sükûn ve iti­
İlmî bir şehrah takip edilmelidir. Çünkü Teşkilâtı dal ile yapalım tarzında bir temenni takriridir. Mü­
Esasiye Kanunu hakkı, hukuku hükümraniden olan saade buyurursanız takrirler hakkındaki fikrimi söy
şu mesailin Meclise verildiğini tasrih etmekle bera­ liyeceğim. Efendim heyeti murakabe...
ber, teşrii ve icraî vezaifi hâiz olan şu Meclis, hukuk HAFIZ MEHMET BEY (Trabzon) — Okunma­
ve vezaifinin icrasını, kendisine izafeten bir heyeti dan söz söyliyemezsiniz.
muayyeneye vermiştir. Binaenaleyh, Meclis o heyeti İLYAS SAMİ BEY (Devamla) — Takrirler okun­
muayyeneye bu vezaifi tevdi ettiğine göre, Hükümet du. Onun için söylüyorum. Yerinizden söz söylemek
de teamül iddia ederek şu mesaile müteallik, salâhi­ suretiyle hem silsilei kelâmımı bozuyorsunuz, hem de
yetleri kendinde bulamaz. Bu salâhiyet Mecliste mi, mevzuu müzakereyi haleldar ediyorsunuz.
Hükümette mi? Bütün bu sözler söylendikten sonra
yine o yolda devam edilir. O da nedir? Meclislerin ZİYA HURŞİT BEY (Lâzistan) — Takrirler okun­
bu gibi hukuku haiz olduğu sabit olmuş bir hakikat madı.
iken ve Heyeti Vekile, ben cetvel verdim, esami ver­ İLYAS SAMİ BEY (Devamla) — Efendim.
dim, istediğinizi yapınız derken bir Mebusun bütün HAFIZ MEHMET BEY (Trabzon) — Siz en
Meclis namına beyanı mütalaa ederek, güya bütün sonra söz almıştınız, evvelce söylüyorsunuz.

996 —

TBMM KÜTÜPHANESİ
\
İ : 131 2 . 11 . 1338 C : 3

İLYAS SAMİ BEY (Devamla) — Efendim ben o teklifi reddediyorum. Bu sulhün böyle şerait daire­
takrirleri dinledim. Ne ise okunsun, okunmasın sö­ sinde daha bir iki kere müzakeresine mahal olmaz
züme devam edeceğim. inşallah. Bunun istihzarî mahiyette bize son tecrübe­
HAFIZ MEHMET BEY (Trabzon) — Okunma­ leriyle verecekleri malûmata göre tam mücehhez bir
dan olamaz. heyeti murahhasanın şeklini yaparız. Bu şekilde kavil
İLYAS SAMİ BEY (Devamla) — Efendim; zarurîdir.
Teklif mahiyetinde söz söyleyen arkadaşlarımız, var. Diğer bir şey kalmıştır, miktarını tezyid etmek.
Takrir olmasa dahi burada noktai nazarını, kanaati­ Vallâhi bilmem ki tezyit de, hususî bir mahzuru daî
ni Meclise arz etmiş arkadaşlar vardır. Ben de o me­ değilse etibbası ile mütehassısı askerî, mütehassısı
sele üzerinde söz söylüyorum. malî ve diğer erbabı ihtisas bu heyete istişari mahi­
Dediler ki; heyeti murakabe gönderelim; mesele yette iştirak etsin. Ama, bendenize ihtisas itibariyle
naziktir, Rica ederim soğukkanlılığımızı muhafaza mütehassıs, hukuku malî gibi şeyler söylüyorlar. Rica
edelim. Meselenin bir taraftan nezaketini düşünelim ederim mütehassıs nedir? Eğer mütehassıs hakikî ise
ve müzakerenin şeklini bozacak vaziyet almıyalım. bu fikrin hakikî mütehassısı Türkiye'de yoktur. Tür­
Heyeti murakabe ne yapacak? Bu noktayı başbaşa kiye’de nisbî ise malûmat...
bir aile gibi düşünelim. Tabiî bunu söyleyen arkadaş­ ÖMER LÜTFÜ BEY (Amasya) — O kadar kü­
larımız da bendeniz gibi endişei vatan ile söylüyor çültmeyiniz.
lardır. Eğer bu muvafık ise onu da yapalım. Değilse İLYAS SAMİ BEY (Devamla) — Rica ederim
her türlü salahiyeti haiz olan Meclis her şeyi yapabi­ sözümü kesmeyiniz. Hakikî mütehassıs...
lir. Bunda tereddüd etmemelidir. Hatta bir arkada­ ÖMER LÜTFÜ BEY (Amasya) — Hakikî müte­
şım dedi ki, bir heyeti murakabe gönderelim. Bunlar hassıs vardır.
da bir Heyeti Vekile gibi olsun, onlar da onlara
müzaheret eder, tenvir ve irşad eder. İLYAS SAMİ BEY (Devamla) — O halde rica
Fakat bakınız burada evvelce fevkalâde bir Harp ederim, herhalde heyeti hazırai murahhasa her birin­
Encümeni teşkili vardı, bu da ona benzer. Bir Heyeti den kâfi derecede malumattardır. Meclisin yalnız bir
Vekile varken, bir de fevkalâde Harp Encümeni yap­ hakkı vardır. Meclisin göndereceği heyeti murahha-
mak gibidir. Bu heyetlerin nikatı nazarları arasındaki saya ve onları-tayin eden Heyeti Vekileye, zapta geç­
ihtilâf yekdiğerine müzaheretten daha tehlikelidir. mek suretiyle, bir sual soruyorum. Nazik bir mese­
Sulh işi en amelî bir surette halledilecek bir mesele leye gidiyorsunuz. Mesuliyeti mahiyetinden, mahiyeti
iken, sulh için de böyle iki heyet göndererek bir yol mesuliyetinden daha büyüktür. Binaenaleyh, şu şekil­
takip etmek, bilmem ne derece doğrudur. O heyet, ya de mesuliyet deruhte ediyor musunuz? Şu suretle
fevkalâde salahiyeti haizdir veya değildir. Meclisin Meclis tecrübe etti mi, ikinci defa tekrar etmez. Şu­
fevkalâde salahiyetini haiz olarak gidecek ise o za­ nu sormak daha doğrudur. Yoksa şu suretle iste­
man Meclis son sözünü -bu husustaki son sözünü- rim demekle ne Hükümet teşekkül ve ne heyeti mu­
söylemiş olacaktır. rahhasa teşekkül eder. Üç yüz kişiden mürekkep Mec­
Meclisin dikkat edeceği şey, gâyet mühim iki ci­ lisin, yüksek fikri olan Meclisin bu işte salahiyetini
hettir. Birisi; son söz Mecliste kalsın, bütün cereyanı vermek suretiyle mevkiini tutmak, son sözü, salahi­
ahval buraya gelmeden bir şekli katî olmasın. Mec­ yeti vermemek, münezzeh bir surette tutmak en büyük
lis bu salâhiyeti hiç bir ferde veremez. Binaenaleyh bir vazifedir. Bendenizin söyleyeceğim şey bundan
böyle fevkalâde salahiyet ile Meclis, içinden dahi bir ibarettir.
heyet gönderemez. Bu tarz, en tehlikeli oyunlar oyna­ REİS — Müzakerenin kifayeti hakkında iki tak­
maktır. Binaenaleyh salahiyetsiz ise bu heyeti terket rir var. Fakat söz alan bir çok zevat da vardır.
meli. Salahiyetli bir heyet ise, burada heyeti murah MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara) — İsmet
hasayı tayyetmelidir. Andan sonra ona göre hareket Paşa söylesin.
edilmelidir. Binaenaleyh heyetin tekerrür ve taaddü­ İSMET PAŞA (Hariciye Vekili) (Edirne) — A r­
dü de şu suretle gâyet tehlikeli tecrübelerle sabit ol­ kadaşlar, bir sulh konferansının ifayı vazife etmesi
duktan başka, diğer bir tecrübe daha vardır. hususunda Hükümet, bidayetten beri, en seri ve en
Efendiler, diğer sulhlerden başka asıl sulhe ancak katî bir usule tevessül etti. Bu usul ne idi? Bu usul;
yeni gidiyoruz. Gerçi bir çok sulhlere gitmişiz ve fa­ sulh konferansının memleketimiz dahilinde bir yerde
kat bu şekilde bir sulhe yeni gidiyoruz. Rica ederim, inikad etmesi idi. Eğer memleketimiz, dahilinde bir

— 997

TBMM KÜTÜPHANESİ
I : 131 2 . 1 1 . 1338 C : 3

yerde inikad ederse, teklif ettiğimiz gibi, İzmir'de birini kabul etmek, öbürünü kısmen kabul etmek, di­
inikad ederse, Büyük Millet Meclisi yakından konfe­ ğerini kâmilen reddetmek, öbüründen bir parça al­
rans müzakeresinin her safhasına vâkıf olacaktı. Na­ mak, diğerinden bir iki nokta almak suretiyle heyeti
sıl ki Mudanya konferansında vâkıf olmuştu. Vâkıf mecmuasından bir karar hasıl eder ve buna göre
olacak ve sonra muallak olan, gerginliği mucib olan mesele mevzuubahis olur.
her noktada müdâhale ederek kararını izhar edecek­ Şimdi Meclisi Âliyi müşavere noktai nazarından
ti. Binaenaleyh Hükümet sulh müzakeresini neticeye müsterih edecek nokta şudur : Bir mesele üzerinde
isal edecek şekilde olmak üzere, Büyük Millet Mec­ heyeti murahhasa karar verirse meselenin taalluk et­
lisinin yakından haberdar olması ve daima eli içinde tiği bütün mesailde müşavirleri sabır ile, tahammül
imiş gibi müsterih olması ve müzakeresini takip et­ ile nihayete kadar dinlemiş midir, aramış mıdır? Bunu
mesi ve nihayet kararların sürüncemede kalmayarak maslahatın selâmeti noktai nazarından temine mecbu­
ânında ittihaz olunması meselesine ehemmiyet ver­ ruz. Müsterih olmalısınız, bütün müşavirlerin fikir­
miş ve bunu bir meselei esasiye addetmiştir. Fakat leri arîz âmîk dinlenecektir ve onların bütün reyleri
bu şekil ve suretin imkânı olmadığı malumunuzdur. alınacaktır. Buna müsterih olmak lâzımdır.
Hariçte, bitaraf bir mıntakada muhariplere nazaran İkinci bir mesele var. Heyeti müşavere kendisine
bitaraf olan memlekette sulh konferansının inikadı tevdi olunan bir vazi feyi ifa edecek midir ve ifaya
hemen emrivaki haline gelmiştir. Hariçte çalışacak muktedir midir?
bir sulh murahhasamızın konferansta nasıl çalışacağı­ SALAHADDİN BEY (Mersin) — Evet...
nı Hariciye Vekili olarak şu tarzda tasavvur ediyo­ MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisarı Sahib) —
rum. Bizim bir heyeti murahhasamız olacak. Bu he­ Mesele burada.
yeti murahhasamızın meselemizi, tamamiyle kavra­ İSMET PAŞA (Devamla) — Heyeti müşavereyi
mış, mevzuubahis olan her meseleyi ariz ve amîk te i dinlemeyi bir kaç türlü yapacağız. Bir defa toptan
tebbü ettikten sonra bir karar ittihazına muktedir ve taalluk eden bir mesele olursa müşavirleri muhtelit
ondan sonra mevzuubahis olan bütün mesailde tev­ olarak toplayarak kendi aramızda bir konferans ya­
hidi mesai ve tevhidi efkâr edecek ve aslâ aralarında parız, ekseriyeti arâ alırız ve onu mevkii tatbike ko­
ihtilâfı efkâr olmayacak ve bütün dünyaya sızdırma­ yarız. Bir sureti hal bu. Bu ekseriyeti arâda herkes
yacak bir heyet lâzımdır. Tevhidi efkâr edecek ve birinin sözünü dinledikten sonra bundan hâsıl olacak
muhafazai efkâr ederek çalışacak olan bu heyet as­ netice olabilir ki bütün hacatı temin edecek bir me­
gari adedde olmalıdır. Ne kadar asgari olursa tenûs, sele olabilir. Bunu âlemi İslâm, dünya herkes dinli­
tevhidi efkâr ve ittihazı karar o nisbette mümkün yor. Herkes bildiğini söylesin, sahibi akıl ve mantık­
olur. Yalnız bu kadar mühim mesail; iki üç murah­ tır, ondan sonra reyini vermişlerdir. Bazan olur ki,
hasın reyine tevdi olunamaz ve iki üç murahhas Tür­ böyle olmaz. Bunların hepsi fikir ve kanaatinde mu­
kiye Devletine müteallik bütün mesaili bütün tefer­ sirdirler. O zaman karar verecek olan zatın ve he­
ruatı ile iddiayı malumat edemez. Bunu da bir he­ yetin bunları dinledikten sonra kendisinin ittihazı ka­
yeti müşavereye bırakıyor. Heyeti müşaverenin müte­ rar eylemesi lâzım gelir. Onların ittihaz ettikleri ka­
hassıs ve muktedir ve kâfi adedde olması tabiîdir. rarı heyeti müşavereyi dinleyerek kararını verir. Evet
O halde asgarî adedde bir heyeti murahhasa vardır. fennen böyle lâzımdır, amma adlî, bahrî noktai na­
Sonra bir de ihtiyaca kâfi adedde bir heyeti müşave­ zardan bu gayrı kabili icradır. Mesele yoktur. Bazan
re vardır. Herhangi bir mesele mevzuubahis oldu. der ki; hayır efendim ben iktisat müşaviriyim, iktisat
Meselâ bir mesele ele alalım. Boğazlarda sefainin noktai nazarından kendi kanaatimi izhar edeceğim.
müruru meselesi: Bahrî bir meseledir, berrî bir me­ Hepsini dinlerim. Hepsini dinledikten sonra kendi is
seledir, ticarî bir meseledir, adlî bir meseledir, siyasî tinad ettiğim esbâbı müstakillen riayet edilecek ka­
bir meseledir. Binaenaleyh ticaret noktai nazarından dar kuvvetli bulurum. Halbuki heyeti murahhasa bu
malî ve İktisadî bir meseledir. Adlî müşavirler, ma­ fikri kabul etmemek fikrindedir. Kabul etmek imkânı
lî müşavirler, İktisadî müşavirler bahrî ve berrî mü­ yoktur. O vakit heyeti murahhasa der ki size karşı
şavirlerin her birinin reyini alırsınız. Gayri mesûl borcum bu mesele hakkında ihtisasından tamamen
olan bu müşavirlerin her birisi her türlü kuyudu si istifade ettiğimi, bu mesele hakkında reyinizi niha­
yasiyeden âri olarak ihtisası dairesinde mütalâalarını yete kadar dinlediğimi ispat ediyorum. Yazarsınız,
söylerler. O söyler, bu söyler, hepsini şifahen dinler­ yazdıktan sonra gördüm, mütalâa ettim, altına imza­
sin. Heyeti mecmuasını toplayıp bir karar ittihaz için mı korum ve size veririm. Çünkü bunun heyeti mec­

— 998 —

TBMM KÜTÜPHANESİ
İ : 131 2 . 1 1 . 1338 C : 3

muasını Meclis karşısında ben müdafaa edeceğim. O zar. Bir defa anladılar mı ki mevzuubahis olan mese­
zaman bir anket yaparsa, filân müşaviri dinlediniz lede başmurahhas kabul etmiyor. Amma heyeti mu­
mi, evet dinledim. İşte reyi. Peki niçin yapmadınız. rahhasa içinde kabul edenler vardır, bir takım âza
Çünkü o müşavir böyle söylüyor. Filân söyledi. Filân bunda mahzur görmemektedir. Değil böyle heyeti
sebep vardı ve bunlardan maada İngiltere, İtalya, müşavere içinde ... hissederlerse davamız zayıflar, ıs­
Fransa ve filân böyle söyledi ve bunların hepsini böy­ rar ederler ki onun muhalefetinde bulunan mebuslar
le hulâsa ettim. Siz de benim tarzda hulâsa edersi­ daha çok hak kazansınlar. Daha çok müşkülât göste­
niz, imzanızı edersiniz. Siz bizim gibi hulâsa etmez­ rirler ve daha çok uzatırlar. Daha çok müşkül va­
seniz reddedersiniz mesele hallolur. Demek heyeti riyette kalırız. Demek ki, heyeti murahhasa düşman
müşavereye karşı onların behemahal dinlenmesini il­ karşısına çıktığı zaman bir kişi gibi, bir rey izhar
zam ettikleri bir lâyihayı alırım ve işte imzamı koyup etmesi meselei esasiyeyi teşkil eder. Ondan sonra do­
onlara verirsem, heyeti murahhasayı mesul bir vazi­ kuz kişinin ekseriyetinin iradesinde isabet olmayabi­
yete sokmuş oluruz. lir. Ekseriyeti iradede isahet demiyelim. Katiyeti icra
Heyeti müşaverenin çalışmak noktai nazarından iye yalnız Büyük Millet Meclisinde olur. Bu mese­
murahhaslara karşı mesûliyeti lâzımdır. Yarın cevap leye geleceğiz.
vermeye mecburuz. Şu mesele akşama kadar hazır Heyeti murahhasamız gelecek, diyecek ki, heyeti
olmalıdır ve akşam saat dokuzda toplanacağız, ha­ murahhasa bu mesele için inkitaa uğradı, buraya gel­
ber vereceğiz. Binaenaleyh efendiler, siz şimdi başlayı­ dik. Ne oldu? Bu meselede bize böyle bir teklifte
nız, akşama kadar cevap veriniz. Bunu yapınız, bunu bulundular. Müzakere ettik, biz de kabul etmedik.
yapınız. Birisi çalışmazsa, vesaiki getirmedim derse, Ey; niçin kabul etmediniz? Reye vaz ettik, beş kişi
malumatım yoktur derse heyeti müşavere mesûl olur. olmaz dedi, dört kişi olur dedi, amma beş kişi ol­
Heyeti murahhasa o heyeti müşavereyi Hükümete mi maz dedi. Sonra Meclis bunu müzakere edecek, bir
şikâyet edecek, vazifelerine nihayet mi verecek ve- de Meclis reye vaz edecek. Bunun için mi geldiniz;
yahud hakikaten alelfevr bir mesele hâsıl olmuştur. hata, nasıl şey bu diyecekler. Başmurahhasa diyecek­
O mesele için heyet içinden mütehassıs bulundurma­ ler ki, sen neredesin? Ben diyecek Başmurahhas; dört
ya imkân yoktur. Başka mütehassıs aramaya mı karar kişinin içindeyim. Fakat diğer beş kişi öyle dediği için
verelim? Demek ki, başmurahhasın heyeti müşavere böyle oldu. Ne olacak? Ekseriyeti ârâ ile ittihazı ka­
üzerinde vazife noktai nazarından katı olarak heyeti rar mesûliyeti maneviyesi yalnız Büyük Millet Mecli­
müşaverenin heyeti murahhasaya kendi mütalâatını sine aid olur ve mahiyeti katiyeyi haiz olur. Diğer
behemahal isma etmek vaziyetinde olması heyetin heyetlerin şeylerine ekseriyeti ârâ ile tespit edecekleri
mesaisini tanzim ve tevhit eder. karara şekli katiyet vermeli, maslahat noktai naza­
Arkadaşlarım; benim teşkil ettiğim heyeti murah­ rından muvafık değildir,
hasa ile müşavere arasında beş, altı veya daha faz­ muvafık değildir.
la ayrıca bir heyetin bulunması lüzumunu müdafaa Efendim; heyeti murahhasa arasından böyle he­
ettiler. Heyeti mutavassıta diyelim yahud heyeti mu yeti mutavassıta veya heyeti murakabe esasen heyeti
rakabe diyelim. Bu heyet vazi imza salahiyetini haiz murahhasanın mesûliyetini tahfif eden bir iştir. O
olmayacak. Fakat kendi aramızda karara iktiran et­ noktai nazardan şâyanı nazar olması lâzımdır. İşte bir
mek salahiyetini haiz olacak. Bu heyetin harice karşı kişi, iki kişi bir mesele hakkında ittihazı karar etmek
olan şeklini bertaraf edecek olursak hakikaten bun­ üzere güç bir karar verileceği zaman neden heyeti
lar heyeti murahhasa demektirler. Mademki mevzuu murahhasa yalnız kalsın. Meclis dokuz kişi intihap
bahis olacak meselede ittihazı karar edeceklerdir. He­ etsin. Altı kişi olur dedi. Pekâlâ olur. Altı kişi yedi
yeti murahhasanın kendisi demektir. Bir mesele hak­ olmaz. Pekâlâ olmaz. Fakat heyeti murahhasa Mec­
kında ittihazı karar edilecek, bu mesele hakkında lisin karşısına geldiği zaman, heyeti murahhasa niçin
müştereken, tesanüden çalışmak dokuz kişi ile müşkül­ bunu kabul ettiler? Ben kabul etmedim. Ekseriyeti
dür. Her meselede bunların tevhidi efkâr etmeleri ârâ ile kabul olundu.
mümtenidir. Demek ki mevzuubahis olan her mese­ Bu heyeti mutavassıta onun vazifesini teshil eder
lede bugün o taraftardır, yarın öteki aleyhtardır. ve onu mesûliyetten teberrî eder bir meseledir. Hal­
Her meselede ârâ iktiran edecektir. Bu, harice sı­ buki bu mesuliyetin ağır olmasına ihtiyaç vardır.
zar. Lozan gibi bir yerde bütün dünyada bütün vesa­ Heyeti müşavereden tamamiyle istifade eden asgari
iti ile olan bir mahalde bu, harice behemahal sı­ bir heyet, azamî mesûliyetle karşınıza gelmelidir. Ora­
— 999 —

TBMM KÜTÜPHANESİ
i : 131 2.11. 1338 C : 3

da meseleleri halledip de gelecek bir heyet kendisini Sonra temenniyat arasında heyeti müşaverenin
itirazatta karşı müdafaa edilmiş bir vaziyette gö­ muktedir olması söylenmiştir ve bunda ısrar edilmiş­
rür. Sonra heyeti murâhhasanın dar zamanlarda bu tir. Bunun esasında hekimiz ittifak ederiz. Bunun için
işi bizim Meclis kabul etmez, bu işi bizim Meclise başka türlü söylenemez. Zevat ve eşhasa taalluk eden
kabul ettiremeyiz. Bunların elinde başlıbaşına bir si­ cihet, takdirî bir meseledir. Heyeti Hükümet, muhte­
lâhtır. Nitekim onların elinde de böyledir. Doğru lif mesailde hakkında reyinden istifade olunacak mü
söylüyorsunuz amma, biz bunu Hükümete kabul et­ şavirler için arîz amîk düşündükten ve tetebbu ettik­
tiremeyiz. Herkes kim yanında yok ise, ondan ayrıca ten sonra bir heyeti murahhasa kabul etmiştir. Şekil
kuvvet almaya çalışır. ve esas itibariyle sulh konferansında meselenin tarzı
Biz mebusların adedini çoğalttıkça ve onlara me cereyanını bu tarzda düşünürüz ve amelî olarak da
sûliyeti verdikçe ve böyle bir heyeti murakabe gön­ bu tarzdadır ve zannediyorum ki, Heyeti Celileye
derdikte bu silâhı elimizden atmış oluruz. Halbuki kanaatbahş olacak bir şekildir. Burada bir sual var­
bırakınız heyeti murahhasanızı bir çok mesailde so­ dır. Heyeti müşavere meyanında bulunan bir memur
nuna kadar ... desin ki, bizim Meclisimiz bunun ma­ ve bir zatın ecnebî memleketlerde memur olması me
hiyetin mahsusasını anlamış ve fakat kabul etmiyor ve vani yok mudur? Bununla kimi kastettiklerini derha
bunu şappadak reddeder. Reddederler. Bunları söyle tır etmiyorum. Yalnız heyeti müşavere meselesi için
mişizdir ve söylemek mecburiyetindeyiz. bilmünasebe ne düşünüldüğünü, kimin üzerinde ne
Sonra dokuz kişi orada bulunursa ayrı ayrı tesi- gibi husumeti varsa o husumetiyle beraber rey ve
ratı onlara yaparlarsa, o zaman Meclisin en ziyade mütalâasından ve müşaveresinden istifade olunur. Bir
harice gönderdiği arkadaşların çokluğu nispetinde ha­ daire veya bir müessesede ilişiği vardır. O ilişiği do
rice tesir yapar. Hulâsa efendim: heyeti murahhasa layısiyle, bilhassa onun reyinden istifade ederiz. Bil­
nın vazifesi noktai nazarından adedinin az olması ve hassa bu, şâyanı tercihtir. Biliriz ki onun her reyin­
ondan sonra heyeti murahhasadan maada bir heyeti den istifade ederken ilişiği olan filân daire ve mües­
mutavassıta bulunması, bu iki şekil ortasında olan seseler bu hususta ne düşünüyor acaba? O zaman o
ayrı bir heyet yalnız vazifeyi iğlak eder, amelî bir bizi irşad eder. Der, ki karşınıza çıkacak ilk taarruz,
neticeye varmasını işkâl eder ve amelî olarak hiç bir ilk muhalif müessese olacaktır.
faideyi münteç olamaz. REİS — On iki arkadaş söz söyledi. Kifayet
Bir de heyeti müşaverenin - Salahaddin Beyefendi takrirleri de var.
buyurdular - mahdud bir dairede olmamasını ... ve
hariçten istenildiği ğibi intihap olunmasını... Zaten MÜFİD EFENDİ (Kırşehir) — Bir sual var
Hükümetin kabul ettiği şekil buna imkân bırakmış­ efendim.
tır. Yani heyeti murahhasa gerek propaganda noktai REİS — Paşa Hazretleri buyurun, bir sual vardır.
nazarından, gerek sulh mesailini hal noktai nazarın­ MÜFİD EFENDİ (Kırşehir) — İstanbul’da bu­
dan masarif iktihamına salâhiyettar kılınmıştır. Bu su­ lunan memurlardan müşavir almak mahzurdan sâlim
retle herhangi bir mesele mevzuubahis olursa dün­ midir?
yanın dört köşesinde, gerek hariçte düşmandan, ge­
İSMET PAŞA (Devamla) — Müşavirler arasında
rek bizden müşavir almaya salâhiyet verilmiştir ve
vasi miktarda ihtisastan istifade olunmak meselesi
bağlanmamıştır. Müşavir meselesinde Hariciye Vekili
düşünülmüştür. İstanbul Hükümetinin dün ve evvelki
olarak ben, sırası gelince düşman memleketine men­
gün için de mevcut olması bizim için bir âmil değil­
sup adamlardan dahi istifade edilmesi fikrindeyim.
dir. Efradı millet olarak, sahibi ihtisas olarak reyin­
Herhangi bir meselede, faraza Boğazlar mesele­
den istifade etmekte ve siyasî olarak, siyasî rol oy­
sinde bir İngiliz müşaviri bulursak, İngilizlerin fik­
namış ise bu gibi zevat hakkında bir malûmat varsa,
rini hiç bilmediğim zamanda bir İngiliz hukuk mü­
tabiî onu ehemmiyetle nazarı dikkate alırız. Bu gibi
şaviri bulursak para verir ve ona bu noktadaki fikri­
mahazîr için azamî takayyüt ve azamî tetebbu yapıl­
ni bir meselei fennîye olarak söyletirsek, bizim için
mıştır.
şayânı istifadedir ve onu da düşman fikri budur di­
ye alırız. Demek İngilizler bu meselede böyle düşü­ REİS — Efendim müzakerenin kifayetine dair tak­
nüyorlar ve o mesele hakkındaki müşavereden aza­ rirler var, onları okutacağız. (Kâfi sesleri) Efendim
mî istifade etmek için teklif olunan eşkâlde teminat müzakereyi kâfi görenler lütfen el kaldırsın... Ekse­
vardır. riyeti azime ile müzakere kâfi görülmüştür.

— 1000 —

TBMM KÜTÜPHANESİ
İ : 131 2 . 1 1 . 1338 C: 3

Takrirler okunacaktır. halde sulbü katlinim Meclisçe kâbulü halinde meri ola
Riyaseti Celileye cağı Teşkilâtı Esasiye Kanunu mukteziyatından ise de,
Müzakere kafidir. Heyetli murahhasanın Meclisce sulh heyetin in imza edeceği herhangi bir şekilden rücu
intihabının reye vazını teklif eylerim. pek müşkül olur. Bu bile heyeti murahasanın itimâdı
2 Teşrinisan i 1338 umumiye mazhar bir heyetten mürekkep olması ve im
Karâhisarı Sahib za edecekleri mevadın bizlerce dâhi reddedifemiyece k
Mehmet Şükrü derece d e bulunması iktiza eder. Bu gâyeye vusul ise
ancak ve ancak Mebus olan murâhhas müşavirlerin
Riyaseti Celileye yegan yegan reye vazı ile ki, (İsmet Paşa Hz. bundan
Müzâkerenin heyeti murahhasa adedi ve Meclisten müstesnâdır) itimâdı umumiye yakın bir şekilde itimat
intihabı hususundaki kısmı kâfidir. Bu bâbtaki takri­ alanlarım ibkası Ve itimad edilmilyenlenin yerin e müna
rin reye vazını teklif eyleriz. siblerinin int ihabı suretiyle olur.
12 Teşrin isani 1338 2. Muahad e n in bilhassa askerli, malî ve adlî ah­
Erzurum Mersin kâmı ihtiva edeceğine nazaran, üçündü murahhasım
Süleyman Necati Salahâddin herhalde maruf bir hukukçu olması Çok arzu edilecek
bir şeydir. Hâttâ bunu elzem, addedenlerdenim,. Zina
Riyaseti Celileye konferansa bizim on beş kadar müşâvirimiz iştir ak edi­
Hükümet Meclisin nokt ai nazlarına yaklaşmış, yani yor,. Sekiz devletin on beşer, veya lâakal onar müşa­
murahhas intihabını n Meclisle aid olduğunu kabul edere viri bulunacağı düşünülürse, müşavirlerimizden kon­
k; bir kısım esâmi de bildir miştir. Binaenaleyh, başka ferans masası etrafında ve ânî vaziyetlerde istifade ey­
bir meselle yoktur, Derhal intihaba başlamak zarureti lemek mümkün olamaz. Ânifei maruzata binaen İsmet
ve müzakere kâfidir. 2 Teşrinisani 1338 Paşa Hz. ne refakat edecek murâhâslardân birin in
Yozgad mali, diğerinin adlî ihtisasa sahip olması lâzım geleceği
Süleyman Sırrı tezahür eder Binaenaleyh murahhaslar la müşavirlerin
reye vazı sur etiyle meselenin halledilebileceği ayandır.
Riyaseti Celileye REİS — Efendim; Câvid Beyin takriri de vardır.
Bizim murahasların aktedeceği herhangi bir mu CAVİD BEY (Kars) — Talimata aididir. Sonra
kavele ve muahadenin n eticei umumiyesi mutlaka Mec­ korsunuz efendim.
lisi âlinin tasdikile makbul ve muteber olacağından, HABİP BEY (Maraş) — Böyle bir temennî takriri
son silahı müdafaa ve mukavemet olan Meclisi âlin in ben denizin de vardır.
tasvibine iktiran edecek muahede ve mukaveleyi imza­ REİS — Evet efendim. Dört takrir vardır ki bun­
ya salâhiyettar murahasların Heyeti Vekil enin mesuli­ lar heyeti murahhasa mim bazı hususatını nazarı dikka
yeti tahtında gösterdiği veçhile kabulünün reye vazını te alması temennisinden ibarettir.
arz ve teklif ederim.
Efendim; takrirleri tamamen okuttum. Şimdi on
Gaziayıntab
beş imzalı bir takr ir vardır, onu okutturacağım.
Yasin
Riyaseti Celliye
Riyaseti Celileye Sulh akidi için gönderilecek heyetli murahhasanın
Cereyan eden hararetli müzakerelerin neticesi amelî vazife ve mesuliyeti Devletin hayatı âtiyesini tayi n ve
bir şekle iktiran edebil m ek için bervechilâti nıkatın na­ takrir olduğundan Teşkilâtı Esasiye Kan unun ruh ve
zarı dikkâte alınmasını teklif ederim. manasına Meclisi Âlinin idra dei umumiyesine nâza
2. Teşrinisani 1338 zaran mukadderatı milletle bu derece alâkadar bir he­
Bursa Mebusu Operatör yetini:
Emin Evvelâ, doğrudan doğruya Meclisi Millinin ekseni
1. Londra konferansına izam eylediğimiz Bekir yesi mutlakası ile intihap olunması;
Sami Beyefendinin, hatta salahiyet haricinde Fransız Saniyen; ikisi mükâlemeye ve imzaya mezun olmak
ve İtalyanlarla âkteylediği itilâflar Franklen Buyyon ve fakat rey hususunda cümlesi aynı salâhiyetti haiz
ile âktettiğimiz itilâfnameye hemen aynen esas ittihaz bulunmak üzere murahhas heyetlinin dokuz zâttan m ü­
edilmiş... vakit İtalyanlar ile anlaşmak, istendikçe Be­ rekkep bulunması ve bu suretle yekdiğerini ikmâl ve
kir Sami Bey itilâfnamesi karşımıza çıkarılmıştır. Şu takviyeye mülktedir bir mevcudiyete sahip kılınması,

— 1001 —

TBMM KÜTÜPHANESİ
İ: 131 2 .1 1 .1 3 3 8 C: 3

Salisen; mütehassıs müşavirlerin işbu heyeti murah­ MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara) — Yalnız
hasa ille Heyeti Vetkıilıaniin müştereken kararlaştıraca­ bu takririn...
ğı vukuf ve ihtisas ethabın dan intihap olunması ve mik­ REİS — Takrirde üç fıkra vardır. Biri heyeti mu­
tarca da haizli kifayet bulunmasını iş bu takririn tayinli rahhasa ile müşavirlerin Meclisten intihabı, diğeri
esami ile reye vazını teklif eyleriz. 30/10/1338 heyeti murahhasanın dokuza iblağı ve üçüncüsü de
heyeti müşaverenin heyeti murahhasa salâhiyetini
Canik Sivas haiz olması...
Süleyman Vasıf NECİP BEY (Mardin) — Yalnız bu takriri tayi­
Lazistan Lazistan ni esami ile reye vazediniz.
Osman Ziya Hurşit REİS — Efendim, diğer takrirler de Meclisten in­
Mersin Canik tihaba dairdir. Yalnız bir takrir daha vardır ki, Hü­
Salahaddin Emin kümetin tensip ettiği şekli tayini esami ile reye koy­
Bi t lis İzmit maktır.
Yusuf Ziya Sırrı MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisarı Sahip) —
Sinlofb İçel Yalnız intihap meselesini reye koymak lâzımdır.
Halkjkı Hami Mehmet Sırrı
SALAHADDİN BEY (Mersin) — Efendim; ev­
lİls/tanlbul Ergani
velâ esas mesele Meclisten intihap veya Hükümetten
Ahmıdt Şükrü Sırrı
intihap meselesidir. Bu noktayı reye korsanız öteki
Karah'isarı Şalhip Karahisarı Şahip mesele hallolur.
Mehmet Şükrü Ömer Lütfi M. DURAK BEY (Erzurum) -— Efendim; on beş
Maraş Erzurum imzalı takriri reye koyun.
Mehmet Habib İsmail REİS — Yalnız murahhasların...
Mersin Erzurum
Yusuf Ziya Mehmet Nusr et SALAHADDİN BEY (Mersin) — Fıkrai ulâ.
REİS — Meclisten intihab edilmesini tayini esami
REİS — Efendilim; mevzuu müzakere heyeti mu ile reyi âlinize...
rahhasanın tahsisatı ve heyeti murahhasanın Meclis­ MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara) — Bir şey
ten veya Hükümettten intihabına dairdir. Ona dair anlamak istiyorum. Tayini esami ile reye vazı talep
olan takrirler okun du. Karahi sar Mebu su Mehmet olunan takrir, tasrihen bu takrir deniliyor. Halbuki
Şükrü, Yozgad Mebu su Süleyman Sırrı, Mersin Me­ bu takrirden evvel bir takrir daha okudunuz, zatı âli­
busu Salahalddin ve Erzurum Mebusu Süleyman Ne­ niz. Binaenaleyh sırayı takibetmek lâzım gelir reye
cati Beyler M eclisten intihabını teklif ediyorlar. Ve vaz için. (Hükümetin teklifi sesleri)
on beş imzalı takrirleri de vardır. Meclisten intihabı REİS — Okuyalım tekrar.
meselesinin tayini esami ile reye vaizim taleb ediyor­ (Hükümetin teklifi tekrar okundu)
lar ki bu tahrir üç noktayı ihtiva ediyor. Birisi, doğ­
REİS — Efendim mesele tayini esamidir. Her
rudan doğruya heyeti murahhasanın Meclisten intiha­
hangi bir takriri reye koyarsak ârâ ile anlaşılacaktır.
bını ikincisi, heyeti murahhasanın do k u za iblağı,
Hükümetin teklifi veya diğerini koyacağız. Yasin
üçüncüsü de aynı salahiyeti haiz olmak üzere müşavir
Bey, Hükümetin teklifinin reye vazını teklif ediyor.
murahhasların sahibi ihtisas olmalarıd r. Salahaddin
(Tadil var sesleri) (Yok sadaları)
Beyin takriri Meclisten intihabına dair olan teklifin
REİS — Efendim meselede tadil yoktur.
itayihi esami ile reye vazını teklif ediyor. Sonra Yasin
Beyin teklifide vardır, ki Hükümetin teklif inlin aynen MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara) — Ne sa­
kabulü şeklindedir. lahiyetle söylüyorsunuz? Anlamıyorum.
REİS — Meselede tadil yoktur. Yalnız bu hak
FEYYAZ ÂLİ BEY (Yozgad) — Reis Bey tayini
şekil itibariyle Hükümette midir, Mecliste midir de­
esami ile olması için on beş imzalı takrir vardır. İlk
niliyor. Binaenaleyh meseleyi tayini esami hallede­
defa o takrir reye konmalıdır. Diğerleri bundan evvel
cektir. Yasin Beyin teklifini tayini esami ile reye va­
reye konamaz. zediyorum. Yasin Beyin teklifini kabul edenler beyaz,
REİS — Efendim,, şimdi Meclisten intihabı meselesi kabul etmeyenler kırmızı verecektir. (O vakit aksi
hususunu tayi ni esami ile reye vazı teklif ediliyor. kabul edilecek sesleri)

— 1002

TBMM KÜTÜPHANESİ
İ : 131 2 . 1 1 . 1338 C: 3

Müsaade buyurunuz. Yanlışlık olmasın. Yasin ler söylenecek, alenî olmasında mahzur vardır de­
Beyin teklifini reye vazediyorum. Hükümetin teklifi­ ğil mi? (Hay hay sesleri) Yine kabulü katisi alenîde
nin kabulü mahiyetinde olan Yasin Beyin takririni olmak üzere hafî olarak maruzatta bulunmama
reyinize vazediyorum. Kabul edenler beyaz, kabul et müsaade buyurun.
miyenler kırmızı verecektir, REİS — Efendim celsemiz zaten hafî idi. Celsei
(İstihsali ârâya başlandı) aleni yeye intikal etmemişti. Fakat mevzu değiştiği
MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisarı Sahip) — için Feyyaz Âli Bey bir şey ihtar buyurdular. Rauf
Reis Bey, reyler ikişer ikişer atılıyor. Yoklama sure­ Beyefendi de izah ettiler Bunun celsei aleniyede hi­
tiyle rey toplansın. tama erecektir. Fakat müzakeratı ihtidaiyenln celsei
REİS — Rey vermiyen arkadaşlar varsa reyleri­ hafiyede yapılmasını teklif ediyorlar. Celsei hafiye
ni istimal buyursun. nin devamı ile tahsisat hakkındaki mazbatanın mü­
İstihsali ârâ hitam bulmuştur. Lütfen yerlerinize zakeresini kabul edenler lütfen el kaldırsın.. Ekseri­
oturunuz. yetle kabul edilmiştir.
Efendim heyeti murahasanın Hükümetten intiha­
Esbabı Mucibe
bına dair reye iştirak eden zatın adedi 190, 121 kabul,
Sulh konferansının İzmir'de veya Avrupa mema
61 ret, 8 müstenkif var. Takrir 121 rey ile kabul edil­
likinden birinde küşad olunacağı henüz tayin ve he­
miştir. Bir kırmızı var, fakat ismi yoktur. Onun için
yeti teşkil edecek zevata verilecek yevmiye ile ma­
müstenkif addediyoruz. Bir de tayin şartiyle murah­
sarifi saire takarrür etmediği cihetle bu hususta sar­
haslar meyanında bulunulmasına dair vardır. Bunu
fı icap eden mebaliğ miktarı sureti katiyede tesbit
da müstenkif addediyoruz. Müstenkif miktarı on
edilmiş değilse de, konferansın her halde kariben
oluyor. Bu suretle heyeti murahhasa meselesi halle­
inikadı mukarrer olmasına ve işbu konferansa tayin
dilmiştir. Şimdi tahsisat meselesi vardır. Tahsisat me­
ve izam kılınacak zevattan bazılarının elyevm bu­
selesi hakkında Muvazenei Maliye Encümeni mazba­
lundukları mahallerden celbelerine lüzumu âcil gö­
tası vardır.
rülmekte olmasına binaen, Heyeti Vekilece tesbit
HÜSEYİN RAUF BEY (İcra Vekilleri Heyeti
edilecek talimat dairesinde sarf edilmek ve ileride
Reisi) (Sivas) — Söz istiyorum, Hükümet namına
ihtiyaç tahakkuk ettiği takdirde tekrar tahsisat is­
maruzatta bulunacağım ve bunun müzakeresini kıs­
tenilmek üzere esbabı maruza ve müstaceliyeti mas­
men hafi olmasını rica edeceğim.
lahata binaen Hariciye Vekâleti Celilesinin senei
REİS — Esasen celse alenî olmamıştır.
maliye bütçesinde «sulh konferansı masarifi» namiyle
HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Arkadaş­
açılacak faslı mahsus için, şimdilik, üç yüz bin lira
lar müsaade ederlerse kısmen hafi olmasını teklif
tahsisat istihsali zarurî, konferansın müddeti deva­
edeceğim. (Neticesi alenî olmalıdır sesleri) Neticesi
mı kestirilemiyeceği cihetle, bilâhare tekrar merasi­
şüphesiz alenîdir efendim.
mi kanuniye ifasına mahal kalmamak üzere ihtiya­
FEYYAZ ÂLİ BEY (Yozgat) — Muvazenei ten işbu tahsisatın senei mâliyede isti mâl olunmayan
Maliye mazbatası alenî celsede okunmak lâzımdır. miktarının, gelecek sene zarfında cevazı istimal i hu­
REİS — Efendim: Muvazenei Maliye Encüme­ susunun dahi teklifi muvafık görülmüş ve ona göre
ninin heyeti murahasaya müteallik olan mazbatası tanzim olunan kanun lâyihası leffen takdim kılın­
okunuyor. mıştır.
FEYYAZ ÂLİ BEY (Yozgad) — Müsaade eder­ Madde 1. Hariciye Vekâletinin senei maliye
seniz usulü müzakere hakkında arzedeyüm. Bu me­ bütçesinde «sulh konferansı mesarifi» İçin açılacak
selenin celsei aleni yede mevzuubahis olması daha bir faslı mahsusa üç yüz bin lira tahsisat vazedil­
güzeldir. Bunun için alenî celsede olmalıdır. Bu miştir.
doğrudan doğruya tahsisat meselesidir.
Madde 2. İşbu tahsisatın senei haliye zarfında
HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Efendim; istimâl olunmayan miktarı üç yüz otuz dokuz sene­
tahsisat meselesinin kabulünün hafî olmasında ısrar sinde dahi istimâl olunabilecektir. Bu paranın sureti
eden yok. Yalnız tahsisat hakkında Hükümetin tak­ sarfı Heyetî Vekilece yapılacak bir talimatname ile
dir ettiği miktar ile Meclisi Âli Encümenimizin ter­ tayin olunur.
fih ettiği miktar arasında fark vardır. Bunun için Madde 3. — İşbu kanun tarihi neşrinden itiba­
maruzatta bulunacağım. İhtimal şöyle böyle söz­ ren meriyülicradır.

— 1003 —

TBMM KÜTÜPHANESİ
İ: 131 2 .1 1 .1 3 3 8 C: 3
Madde 4. — İşbu kanunun icrayı ahkâmına Ha­ Heyeti Celileye ait olup, ancak İcra Vekilleri Heye­
riciye ve Maliye vekilleri memurdur. tince tayin olunan yevmiye ve elbise bedelleri istik
TBMM İcra Vekilleri Şeriye Vekil'i sar edilerek miktarları tenzilen tesbit ve işbu mekadi
Reisi rin lâyihai kanuniye metnine ithali tensib olunmuş
Hüseyin Rauf İçtimada bulunmamıştır Ve tayin edilen esasata göre ve üç aylık hesabiyle
Müdafaai Milliye Vekâleti (150. 000) liranın kifayet edeceği anlaşılmıştır. Bina­
Vekili Adliye Vekili enaleyh lâyihai kanuniye tadilen bittanzim tafsilat
Hüseyin Rauf Rıfat ve esbabı mucibesi şifahen arzedilmek üzere Heyeti
Dahiliye Vekili Hariciye Vekili Celileye takdim kılındı.
Fethi İsmet Reis M. M.
Maliye Vekâleti Vekili Erkânı Harbiye Gaziayıntab Hakkâri
Mehmet Vehbi Umumiye Vekili Ali Cenani
İçtimada bulunmamıştır Kâtip Aza
Sıhhiye ve Muaveneti Yozgat Kayseri
İçtimaiye Vekili. İktisat Vekâleti Vekili Feyyaz Ali Osman
Dr. Rıza Nur Feyzi Aza Aza
Lâyihai Kanuniye Lâzistan Yozgat
Madde 1. — Hariciye Vekâleti senei hali ye büt­ Ziya Hurşit Sırrı
çesinin (1) 210 ncu «Sulh müzakeresine memur hey Aza Yine muhalifim
et masarifi umumiyesi» faslına (150 000) lira tahsi­ Maraş Mazhar Müfit
sat vazedilmiştir. Mehmet Habib
Madde 2. — İşbu tahsisatın senei hal iye zarfında İçel
isti mâl olunmıyan miktarı Bin üç yüz otuz dokuz Mehmet
senesinde dahi istimal olunabilecektir. Bu paranın MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisarı Sahib) —
sureti. sarfı İcra Vekilleri Heyetince yapılacak bir Reis Bey; bir nokta mübhem kaldı. Yani tayini esa­
talimatname ile tayin olunur. mi ile kabul edilen takrir Hükümetin intihabı ve Mec­
lisin intihabı. İkinci şık meskûtunanh bırakıldı. Mezu­
Madde 3. — Heyeti murahhasa reisine on, diğer
niyet meselesi, murahhaslara, müşavirlere mezuniyet
murahhaslara sekiz, müşavirlere beş, mütercim ve
meselesi ne olacaktır?
ketebeye üç, nefarata ikişer İngiliz lirası yevmiye ita
olunur. OSMAN BEY (Lâzistan) — Tahsisattan sonra
Madde 4. — Heyeti murahhasa reisine elli diğer onu da hallederiz.
murahhas ve müşavir ve mütercim ve kete be ve ef­ (Muvazenei Maliye mazbatası tekrar okundu)
rada yirmişer İngiliz lirası elbise bedeli verilir. An­ HÜSEYİN RAUF BEY (İcra Vekileri Heyeti
cak evvelce memuriyetle Avrupa ve Rusyaya gitmiş Reisi) (Sivas) — Efendim, Heyeti murahhasamıza ita
olanlara elbise bedeli verilmez. edilecek tahsisat meselesidir. Esas olarak kabul et­
Madde 5. — İşbu kanun tarihli neşrinden itibaren tiğimiz, bundan evvel Yusuf Kemal Bey arkadaşımı­
meriyü licradır. zın Avrupa’ya tenvir ve tenevvür maksadiyle seyaha­
Madde 6. — İşbu kanunun icrai ahkâmına Hari­ ti esnasında Meclisi Âlice kendisine verilen tahsisat
ciye ve Maliye Vekilleri memurdur. olmuştur. Biz de bu veçhile tahsisatı düşünürken, her
Muvazenei Maliye Encümeni Mazbatası şeyden evvel murahhaslarımızın vazifelerinde azamî
Sulh konferansına izam olunacak heyeti mu sühulete mazhar olması, milletimizin şerefiyle mü­
rahasa masarifi umumiyesine karşılık olmak tenasip vaziyette bulunmaları ve bununla beraber hu­
üzere İcra Vekilleri Heyetinden mevrud ve susî ziyaretlerde temasa gelecekleri insanlar yanında
Meclisi Âliden Encümenimize muhavvel 31.10.1338 nakit harcı hususunda lüzumsuz mahcubiyetlere ma­
tarihli ve 1946 numaralı Lâyihai Kanuniye ve mü ruz kalmaması esasına müsteniddir. Murahhaslarımı­
teferriatı ve buna mütedair olarak Heyeti Vekilece zın azimet Edecekleri, yani konferansın inikad edece­
tanzim kılınan kadro ve talimatname Hariciye Veki­ ği mahallin İsviçre’de bulunması ve İsviçre parasının
li ve Maliye Vekâleti Vekili huzurlariyle mütalaa ve alettakrib üç Frankın bizim bir kâğıda mukabil ol­
tetkik olundu. İcabı ledetteemüül kadronun teshili ması nazarı itibara alınırsa...

— 1004 —

TBMM KÜTÜPHANESİ
İ: 131 2 .1 1 .1 3 3 8 C: 3
MEHMET ŞÜKRÜ REY (Karahisarı Sahip) — RAUF BEY (Devamla) — Rica ederim efendiler,
Rus parası veriliyor. bunu bir haysiyet ve izzeti nefis noktasından nazarı
RAUF BEY (Devamla) — Arzedeyim efendim. itibara almayalım. Murahhasın masrafı, temas dere­
Bu itibarla bir kere İngiliz lirası olarak veriliyor ve cesine göre, bittabi fazla olacağını nazarı dikkate al­
rayiçi mahallinin pek yüksek olduğunu nazarı itibara dık. Müşavirin tahsisatının mukabilindeki maruz ka­
alarak, öyle tahsis ettik. lacağı ahval nazarı itibara alınarak bu itibarla daha
Elbise bedellerine gelince; elbise bedellerinde, sizi dûn olmasını nazarı itibara aldık. İşte masraf farkı
temin ederim ki, Avrupa’da bir az bulunmuş bir ar­ bu itibarladır. Yoksa filân zat mebustur, diğeri mu­
kadaşınız olmak hasebiyle ve bugünkü galâyı es’arı rahhastır ve bir diğeri müşavirdir diye düşünmedik.
da nazarı İtibara almak itibariyle, ahval itibariyle he­ Vazife ve temas itibariyle düşündük. Hülâsa maruza­
men çıplak denecek derecededir. Eşyasız bulunan ve tım bunun lüzumu üzerinde temerküz ediyor ve bu­
evvelce Avrupa'ya gitmeyen arkadaşlarımıza altın nu Heyeti Âliyenize arz ile kabulünü rica ediyorum.
para yüz elli lira güç kâfidir. Arzedeceğim. Bugün
Encümenin mazbatasında bir teklif daha vardır.
bir redingot yaptırmak için İngiltere’de ve İsviçre’de
0 da Heyeti Vekilenin ita edeceği bir talimat daire­
murahhas sıfatiyle merasimlere iştirak edebilecek kı­
sinde sarfedilecektir. Eğer tahsisat hakkındaki maru­
yafette olabilmesi için, ben on sekiz liranın, yirmi
zatım kabul edilirse, mütebaki kısım, ki fevkalâde­
liranın nâkâfi olduğuna kaniim.
dir, bunda da Heyeti Murahhasa Reisinin evrakı
SÜLEYMAN SIRRI BEY (Yozgat) — Sırrı Bey­
müsbitesini ibraz etmek şartiyle, gerek propaganda
efendinin tecrübeleri mesbûktur, izah etsinler.
yapmak ve gerekse memuru mahsusu gönderip tah­
RAUF BEY (Devamla) — Efendim; o da bir
kikat yaptırmak hususunda salâhiyeti kâmile ve va
noktai nazardır. Bendeniz itiraz etmiyorum. Bel­
sıa vereceğiz. Bu noktada, yani talimatın esası bu
ki kemali memnuniyetle kabul edilecek bir mesele­
dur, üç cümle ile ifade edilebilir. Bundan başka ma­
dir. Fakat Heyeti vekilenin noktai nazarını ve bu­
ruzatım yoktur. Encümenin mazbatasında bir az faz­
nun doğru olduğunu izaha çalışıyorum.
la tenkihat ve tenkisat yapıldığına kaniim. Bu noktai
TEVFİK RÜŞTÜ BEY (Menteşe) — Reis Bey, nazardan muhakeme buyurun ve kararınızı olveçhile
bir noktai nazarı izah ve tenvir edeyim. ita buyurun.
RAUF BEY (Devamla) — Müsaade buyurun.
Şu halde efendim, yani Avrupa’ya aynı vazife ile VEHBİ BEY (Bitlis) — Encümenin mazbatası
giden arkadaşlarımıza verilmemek üzere diğer arka­ müttefikan mıdır, yoksa ekseriyetle midir? Encümen
daşlar, yani bundan evvel elbise için tahsisat almamış izahat versin.
arkadaşlara alelusul murahhaslara bu paranın veril­ SAMİ BEY (İçel) — Encümenin gizili celsede söyl
mesini elzem addederim. iyecek bir şeyi yoktur. Alenide söylesin.
OSMAN BEY (Lâzistan) — Reis Bey, bütün ar­
kadaşlar ayakta olduğu halde işitemiyoruz. ALİ CENANİ BEY (Gaziayıntab) — Efendim;
umumunda müttefikiz. Yalnız bir cihette Mazhar
FEYYAZ ÂLİ BEY (Yozgat) — Yevmiyeler hak­
Müfit Beyin ihtilâfı vardır. Ondan dolayı muhalif
kında ne buyuruyorsunuz?
Olarak imza etmiştir. Diğer nikat üzerinde müttefik
RAUF BEY (Devamla) — Arzedeyim efendim.
bulunuyoruz. Heyeti Vekilenin göndermiş olduğu bu
Murahhaslara on altışar liranın lüzumunu evvelce
lâyihada esas olarak geçen sene Londra’ya gitmiş
söylemiştim.
olan heyetle Yusuf Kemâl Beyin Avrupa’ya seyâha
FEYYAZ ÂLİ BEY (Yozgat) — Geçen sene İz­
tinde verilmiş olan yevmiyeler gösterilmiştir. Encü­
zet Paşa İstanbul'dan sekiz liraya gitti. Bizimki on
men paranın sarfı hususunda Heyeti Celilen in bir ka­
altı liraya gitti.
nunla mezuniyet vermeksizin yevmiyelerin bir tali­
TEVFİK RÜŞTÜ BEY (Menteşe) — Bendeniz
matname ile tayinini muvafık görmiyerek, evvelemir­
Başmurahhasın farkını gayet iyi idrak ediyorum. Fa­
de kanunun metnine yevmiyelerin miktarını tayin
kat murahhaslarla mebuslardan olan müşavir olan­
eden bir madde koydu. İkinci cihet yevmiyelerin mik­
ların masraf farkını bilemiyorum. Lütfen izah buyu­
tarı hakkında müzakere edildi. Esas İngiliz lirası ol­
rur musunuz?
mak itibariyle verilen yevmiyelerin 16 lira...
Murahhaslarla mebusandan müşavir olanların mas­
raf farkını idrâk edemiyorum. Lütfen bunu izah edi­ ÖMER LÜTFÜ BEY (Amasya) — İngiliz lirası
niz. mı, Osmanlı lirası mı?

— 1005 —

TBMM KÜTÜPHANESİ
İ: 131 2 .1 1 .1 3 3 8 C: 3

ALİ CENANİ BEY (Gaziayıntab) — İngiliz li­ OSMAN BEY (Lâzistan) — Hükümet noktai na­
rası bizim para ile bugün 130 lira kadar tutuyor. Hal­ zarını izah etti. Muvazenei Maliye Encümeni de maz­
buki orada esas Franktır İsviçre’de. batası hakkında izahat verdi. Meclisi Âli her ikisini
REİS — Efendim, her taraf konuşuyor, müzake­ de dinledi ve zaten vakit de geçti. Binaenaleyh maz­
renin imkânı yoktur. Sükût edelim rica ederim. batalardan bir tanesinin, meselâ Muvazenei Maliye
Encümeni mazbatasının reye vazını teklif ederim.
ALİ CENANİ BEY (Devamla) — İngiliz Lirası
TAHSİN BEY (Aydın) — Büyük Millet Meclisi
İsviçre’de Franka tahvil edildiği takdirde her İngiliz
Hükümeti bu harcırah meselesini takdir evvelâ Lond­
lirası 22 Frank olmak itibariyle Encümen, Heyet
ra konferansına gönderdiği Sami Bey heyetinin har­
Reisine 10 İngiliz lirası yani 220 Frank, diğer mu­
cırahında hatasını yapmıştır. Sonra ikinci heyette bu
rahhaslara sekizer lira yani 176 Frank, müşavirlere
hata tezahür etti ve önün neticesidir ki bugün Hükü­
beşer İngiliz lirası yani 110 Frank, kâtiplere de üçer
met 150 bin lira bir bütçe ile karşımıza geliyor. İn­
İngiliz lirası Olarak muvafık gördü. Encümenin nok
saf edelim arkadaşlar, biz bu parayı kimlerden alı­
tai nazarı, Lozan şehri bugün tesbit edilen bu mik­
yoruz? Binaenaleyh, bendeniz Muvazenei Maliye
tarla müreffehen geçindirmeye kâfidir. Fakat Heyeti
Encümeninin tesbit ettiği miktarı kâfi görüyorum,
Vekile Reisi bunun noksan olduğunu söylüyor. İh­
ve Heyeti Celilenizin bu Encümenin mazbatasının ka­
tilâf bu noktadadır. Encümenin takdiri kifayet eder
bul buyurmasını teklif ediyorum.
kanaatindeyiz.
OSMAN BEY (Lâzistan) — Reis Bey, müzake­
Elbise bedeline gelince; bu, Heyeti Celilenin tak­ renin kifayeti hakkında takririm vardır.
dirine vabestedir. Bir kat yaptırsın, iki kat, üç kat REİS — Efendim müzakerenin kifayeti teklif edi­
yaptırsın.. Verilecek para yapılacak elbisenin mikta­ liyor. (Kâfi sadaları)
rına göredir. Bir kat elbise yaptırsın derseniz bu pa­ (Müzakereyi kâfi görenler lütfen ellerini kaldırsın.
ra kâfidir. Eğer iki kat, üç kat yaptırsın derseniz ona Müzakere kâfi görülmüştür.
göre miktarını tezyid edersiniz. Efendim celsei hafiye bitmiştir. Celsei aleniyeye
FEYYAZ ÂLİ BEY (Yozgat) — Reis Bey ben­ geçilmesini kabul edenler lütfen ellerini kaldırsın...
deniz bir şey soracağım. Celsei aleniyeye geçilmiştir.

— 1006 —

TBMM KÜTÜPHANESİ

You might also like