Professional Documents
Culture Documents
İbrahim AŞIK
Arş. Gör. Mehmet Akif GÜL Arş. Gör. Ozan TOK
Arş. Gör. Ömer Faruk DEMİR Arş. Gör. Ömer Faruk SAÇAR
PRATİK ÇALIŞMA
KİTABI
Tamamı Çözümlü
Güncellenmiş 4. Baskı
SEÇKİN | Hukuk
Ankara 2020
Akademik ve Mesleki Yayınlar
Kapak Tasarımı:
Yiğit Can Aydın
Satış ve Dağıtım:
Yayınevi Merkezi
Mustafa Kemal Mahal esi 2158. Sokak No:13 Çankaya/ANKARA
"el: 0-312-435 50 30 Faks: 0-312-435 24 72 seckin@seckin.com.tr
İstanbul Çağlayan Adliyeci Şubesi İstanbul Kartal Adiryesi Şubesi İstanbul Sisli Şubesi Ankara Sıhhiye Şubesi
0 Bc< 2. Eco-u-n <at No: 3 C Eo< Zerrin Kat No: 29 ABiöe-i Hürriyet Cad. No:lE3/A St-arsurg Caddesi
Çağlayan Kar» no: 23/B S «niye
"el: (212) 240 0013 Tel: [216)303 1123 -et (212) 234 34 77 "el: (312| 230 32 52
Faks:(212)2400013 Fee: (216) 3031123 = e<s: (212| 231 24 69 Faks: (312) 230 32 62
cagiayanpseckin.coni.tr ke “a IsuCepsec»; nccrr.tr sisl’sjbepsec' n.corr .tr | enxaresubepseccin.com.tr
Baskı:
Sözkesen Matbaacılık Tie. Ltd.Şti.-Sertifika No: 46586
İVOGSAN 1518 Sok. Mat-Sit İşrrerkezi No: 2/40 Yenimahalle /ANKARA - Tel: (0-312) 395 2110
İçindekiler
■ Mal Beyanı...............................................................................................................................................19
■ Geçici Haciz............................................................................................................................................. 43
■ Borçtan Kurtulma Davası......................................................................................................................43
■ Şikâyet
OLAY:
Alacaklı (U), borçlusu (B)’ye karşı 11.000 TL’lik alacağının tahsil
edilmesi amacıyla takıp başlatmıştır. Ancak (B), takipten önce hayatını
kaybetmiştir. Ödeme emri (B)’nin evde bulunmaması üzerine karşı
komşusu (K)’ya 21.06.2017 tarihinde tebliğ edilmiş (U) tebligatın içeri
ğini 26.06.2017 tarihinde öğrenmiş.. 2S.06.2017 tarihinde ise takibin.,
ödeme emrine itiraz edilmeksizin kesinleştiğinden bahisle (U)’nun tale
bi üzerine (B)’nin Bursa'daki arazisi üzerine hacız konulmuştur. Taraf
ların dosya işlemden kaldırılıp yemlendikten sonra ikinci kez duruşma
ya gelmediğini tespit eden icra mahkemesi şikâyet yargılamasının açıl
mamış sayılmasına karar vermiştir. İcra mahkemesi, itirazın kaldırılması
yargılamasında alacaklı (U)’nun onyedi yaşında olduğunu tespit etmiş
tir. (D) ise takıp talebinde borçlu olarak gösterilmediği hâlde kendisine
ödeme emri gönderildiğim ileri sürmektedir.
SORULAR:
1. Ödeme enirinin kanuna aykırı olduğunu düşüner. (B) ile birlikte yaşayan
arkadaşı (L), icra mahkemesinden ödeme emrinin iptalini talep edebilir
mi? Açıklayınız.
3. (D) ödeme emrinin kendisine tebliğinden yirmi gün sonra şikâyet yolu
na başvurmuş. İcra mahkemesi, şikâyet süresinin geçirildiğinden bahisle
(D)’nin talebim reddetmiştir. Mahkemenin karan isabetli midir? İsabet-
liyse neden? İsabetsizse neden? Açıklayınız.
12 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
4. (U) ödeme emrinin itiraz etmeksizin kesinleştiğini (B) ise kendisine yapılan
tebligatın usûlsüz olduğunu ileri sürmektedir. (B)’nin bu iddiası isabetli
inidir? İsabetlıyse (B), hangi süre içerisinde hangi hukuki çareye başarabi
lir? (B):nin hayatta olduğu varsayımına dayalı olarak açıklayınız.
5. İcra mahkemesinin, yargılamanın (davanın) açılmamış sayılması kararı
vermesi isabetli midir? İsabetliyse neden? İsabetsizse neden? Açıklayınız.
6. Şikâyet yargılamasında (B)’nin takipten önce hayatını kaybettiğini tespit
eden icra mahkemesi neye karar vermelidir? Teorik esası ve Yargıtay
uygulamasını açıklayınız.
7. İcra mahkemesi itirazın kaldırılması yargılamasında (U)’nun bir idare
olduğunu ve (B)’nin vergi cezasını tahsil etmek amacıyla takıp başlattığı
nı tespit etmiştir. Mahkemenin ne karar vermesi gerektiğini açıklayınız.
CEVAPLAR:
1. Şikâyet yargılamasının amacı icra veya iflâs dairelerinin kanuna veya
hadiseye aykırı işlemleri sebebiyle menfaati ihlâl edilen ilgilinin, söz
konusu işlemin düzeltilmesini, iptalini veya işlem menfi bir işlem niteli
ğindeyse, müspet bir işlem tesisini sağlamaktır. Şikâyet yargılamasında
konu icra dairesinin takıp işlemlerinin denetimi olduğu için hukuki men
faat, diğer hukuki çarelere nazaran daha geniş olarak değerlendirilmiştir.
Buna göre ödeme emrine itiraz veya icranın geri bırakılması talebi yal
nızca borçlu tarafından talep edilebilirken şikâyet, menfaati ihlal edilen
ilgilinin başvurabileceği bir yoldur. Ancak “ilgili” ifadesini de çok geniş
yorumlamamak gerekmektedir. “İlgili”, şikâyet konusu işlemden men
faati mutlak olarak etkilenen kişi olarak nitelendirilebilir.
‘. . İcra takibinde taraf olmayan 3. kişinin, taraf olmadığı icra takibindeki hacizlerin iptalini
ya da haciz konulmasına ilişkin müdürlük kararının kaldırılmasını isteme hakkı bulunma
maktadır. O hâlde mahkemece, şikâyetin aktif husumet yokluğu nedeni ile reddi gerekirken, ya-
Pratik Çalışma - 1 13
zıh gerekçe ile istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir...’-'. Karar için bkz. HGK.
21.01.2015, 12-13597780 (www.kazanci.com.tr) (13.07.2018). Karara ilişkin not: Yargıtay bura
dan talebin husumet (taraf sıfatı kastedilmektedir) eksikliği sebebiyle reddedileceğini ifade et
mekteyse de esasen şi<âyet yargılamasında teknik anlamda taraf sıfatından değil: yukarıda da
vurgulandığı gibi ’huku<i menfaat" eksikliğinden söz etmek gerekecektir. Zira bu yargılamanın
konusu tarafların maddî hukuktaki hukuki ilişkinin tarafı olup olmadığını tespit etmek değildir.
Amaç idare sıfatını haiz icra ve iflâs dairelerinin yapmış olduğu işlemlerin denetlenmesidir. Bu
sebeple işlem bakımıncan ’ilgili" sıfatını haiz olmayan kişinin "taraf sıfatını' değil ’hukuki menfa
ati’ haiz olmadığı sonucuna varmak gerekmektedir
14 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
2 '■'...İ.İKnun 60. maddesi uyarınca, ödeme emrinin takip talebine uygun olarak düzenlenmesi
zorunludur. Bu husus mahkemece re'sen nazara alınması gerektiği gibi, bir hakkın yerine geti-
rilmemesiyle ilgili olduğundan dolayı da İ.İ Knun 16/2 maddesi uyarınca süresiz şikâyete tabi
dir O hâlde mahkemece, takıp talebinde borçlu olarak gösterilmeyen şikâyetçiye takip talebine
aykırı olarak, borçlu sıfatıyla ödeme emri gönderilmek suretiyle anılan kişinin takibe dahil edil
mek istenmesi, yukarda açıklanan yasa hükmüne aykırı olup, kamu düzenine dair olan bu hu
susun mahkemece de re'sen gözetilerek şikâyetçi hakkındaki takibin iptaline karar verilmesi ge
rekirken. yazılı gerekçeyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir...". Karar için bkz.
12. HD. 19 01.2015. 26397/1039 (www.kazanci.com.tr) (13.07.2C18).
Pratik Çalışma - 1 15
3 “.. .Alacaklı tarafından borçlu hakkında gene! haciz yolu He ilamsız icra takibine başlandığı, örnek 7
numaralı ödeme emrinin borçluya 04.082015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekâinin icra mahke
mesine başvurusunda, ödeme emri tebligat parçasının 11.082015 tarihinde posta kutusunda te
sadüfen bulunduğunu, tebligat adresinin borçlunun ikametgah adresi olmasına rağmen, işçi-
si/memuru/amiri olmayan C. K isimli tanımadığı kimseye imzalatmadığı, imzadan imtina edip"et-
16 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
mediği ve borçlunun evde olup olmadığı tevsik edilmeksizin usulsüz olarak tebliğ edildiğini belirte
rek süresinde 'yapılan itirazlarının kabulü ile takibin durdurulmasını ve ödeme emri tebliğ tarihinin
öğrenme tarihi olan 11.08.2015 olarak düzeltilmesini istediği, mahkemece şikâyetin kabulü He
borçluya gönderilen 04082015 tarihli tebligatın iptali ile tebliğ tarihinin öğrenme tarihi otan
11.08 2015 olarak tespö ile. borçlu yönünden takibin devamına riskin karann kaldırılarak takibin
durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Ödeme emri tebliğ'işleminin usulsüzlüğü iddiası
İİK'nun 16 maddesi kapsamında şikayet olup, aynı maddenin 1. fkrası uyarınca öğrenme tarihin
den itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapılmalıdır Somut olayda, her ne kadar ödeme
emene ilişkin tebligatın Tebligat Kanunu'nun 17 maddesine aykrt olarak borçluya tebliğ edildiği
görülmüş ise de. borçlu vekilinin 1208.2015 tarihinde icra müdürlüğüne verdiği dilekçe ile borca iti
raz etmesi nedeniyle TKnun 32 maddesi gereğince en geç bu tarihte tebliğ işlemine muttali oldu
ğunun kabulü gerekeceğinden, 27 08.2015 tarihinde icra' mahkemesine yaptığı şikâyet İİK'nun
16/1 maddede öngörülen yasal yedi günlük süreden sonradır O hâlde, mahkemece istemin süre
aşımı nedeniyle reddi gerekirken, esası incelenerek yazılı şeklide nüküm tesisi isabetsizdir...". Ka
rar için bkz 12. HD. 19.09.2016 3920/19098 (vAvw.kazanci.com.tri (13.07.2018).
r.. Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatı
lan takipte borçlu icra mahkemesine başvurarak, emekli maaşı üzerine konulan haczin kaldırıl
masını talep ettiği, mahkemece dosyanın 2. kez takipsiz bırakılması sebebiyle HMK’nun
320/4. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmış
tır 2004 Sayılı İcra Ve İflâs Kanunu, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre özel ka
nun olup, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, icra mahkemesince görülen şikâyet ve itirazlarda an
cak İcra ve İflâs Kanununda açıkça gönderme olduğunda ya da takip hukukuna uygun düştüğü
Pratik Çalışma - 1 17
ö/çüote uygulanır. Şikâyetçi borçlunun icra mahkemesine başvurusu, emekli maaşı üzerine konu
lan haczin kaldırılması talebine dair olup. İİK'nun 16 maddesi kapsamında şikâyet niteliğindedir.
Başka bir deyişle başvuru, HMK anlamında dava niteliğini taşımaz. Şikâyetin yargılama
usulü ise İİK'nun 18. maddesindeki hükümlere tabidir.Bu durumda, mahkemece, taraflar
gelmese bile şikâyet konusunda İİK'nun 18/3. maddesi uyarınca re'sen inceleme yapıla
rak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz
dir../'. Karar için bkz. 12. HD. 19.02.2015. 2910373298 (www kazanci.com.tr) (13.07.2018).
v.. .Alacaklı tarafından 6. icra Müdürlüğünün 2001/35843 E ve 2001/36461 E sayılı takıp dosyalarında
ölü ... aleyhine 16.11.2001 ve 08.11.2001 tarihlerinde takibe baş<andğı. şikâyetçi . mirasçısı ..'in icra
mahkemesine başvurusunda: ölü kişi aleyhine takip yapılmayacağı ve ölü adına başlamış takıplenn
mirasçılara da yöneltilemeyeceğini iddia ederek ölü İrişi ...in taraf ehliyeti bulunmaması sebebiyle ta
kiplerin iptalini talep ettiği, mahkemece,, ölü kişi hakkında takip yapılmışsa da şikâyetçi vekili He ala
caklı arasında takip dosyasına dair olarak 25'03.2004 tarihinde ödeme planı yapıldığı taraflann an
laşmaya vardığı, aşamaârda borçlunun ölü olduğunun dile getirilmediği, takipten ve anlaşmanın üze
rinden uzun süre geçtikten sonra borçlunun takip tarihinde ölü olduğu gerekçesiyle takibin iptali tale
binin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anla
şılmıştır 4 5.1978 tarih ve 4/5 Sayılı İBKna gere ölü kişi hakkında takip yapılamaz. Somut olayda Ta
kip bcrçlüanndan ...'in 13.05.1996 tarihinde takip açılmadan önce öldüğü, takiplerin ölü kişi aleyhine
başlatıldığı görülmektedir Bu durum kamu düzenine aykırılık olup İİK'nun 162. maddesine göre
suresiz şikâyete tabidir, alacaklı tarafından ölü kişinin mirasçısı yerine ölü kişi hakkında takip
yapılması, maddî hataya ve kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması hâlinde ve dürüstlük kura
lına da aykın değil ise. alacaklının HMK'nun 124/3-4 maddesi uyarınca taraf değişikliği yapmak
sureti ile bu yanlışlığın düzeltilmesi mümkündür O hâlde mahkemece taraflann duruşmaya davet
edilmesi talebi hâlinde alacaklıya borçlu mirasçılarını takibe ek takip talebi düzenlenmek sureti He da
hil etmesi için süre venlmesi sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin
reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir...1'. Karar için bkz. 12. HD. 17.01.2017. 8471/496
(www kazanci.ccm tr) (13.07.2018).
18 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
. Alacaklı K Belediye Başkanlığı tarafından K.. Belediye Encümenin 08032011 tarih ve 29 * karar
no.lu idari para cezasına istinaden gene! haciz yoluyla ilamsız icra takibine başlandığı, borçluların icra
mahkemesine yaptıktan başvuruda takip dayanağı be'ge aslı veya tasdikli suretinin takip talebine ek
lenmediğim Heri sürerek takibin iptali talep edildiği anlaşılmıştır. IİK nun 47.maddesinde 'Para cezası
ile diğer hukuku amme bırçiannın takibi hakkındaki kanunlar hükmü mahfuzdur. Şu kadar ki, Devletin
bir akitten veya haksız bf fiilden doğan alacakları hakkında bu kanunun hükümleri cerayan eder' dü
zenlemesiyer almaktadır. Bu hükme göre, para cezası ve kamu alacaklarının tahsili hakkında İc
ra ve İflâs Kanunu hükümleri uygulanamaz. Bu konudaki şikâyet icra dairesinin görevi ile ilgili
olduğundan kamu düzenine ilişkin olduğu gibi bir hakkın yerine getirilmesi He de ilgili olduğundan
İİK nun 16/2maddesi gereğnce süreye tabi değildir..; Karar için bkz 12.HD. 08.07.2013,
17S65/25621 (www kazanci.com.tr) (13.07.2018).
22 İcra ve İflâs Hukuku Pratik Çaışma Kitabı
12. HD ise, istikrarlı şekilde elinde ilâm olan alacaklının genel haciz
yoluyla ilamsız icra takibine başvuramayacağı yönünde kararlar ver
mektedir. 12. HD., elinde ilâm olan alacaklının genel haciz yoluyla
ilâmsız icra takibi yapmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve
dürüstlük kuralıyla bağdaşmayacağı yönündedir 2.
icra yolu ile takibi mümkün otan Tüketici Hakem Heyeti ne müracaat etmeden ilamsız icra
takibi yapmakta tüketicinin hukuki yaran yoktur Bu durumda tüketici hakem heyetine müraca
at edilip uyuşmazlıkla ilgili olarak bir karar almadan icra takibi yapılamayacağı gibi, tüketici mah
kemesinde de dava açılamaz. Buna rağmen icra takibi yapılması ve icra takibine itiraz edilmesi hâ
linde ise, itirazın iptali istemiyle tüketici hakem heyetine müracaat edilemez...1-'. Karar için bkz. 13.
HD.. 18.03.2015 10571.'8738 (w»vw.lexpera.ccm.tr) (13.07.2018).
‘..6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 68. maddesinde belirlenen miktarın
altında kalan uyuşmazlıklar için, icra takibi yapılmadan veya da/a açılmadan önce tüketici ha
kem heyetine müracaat edilmesi zorunludur.. verdiği karar ilamlı icra yolu ile takibi mümkün
olan Tüketici Hakem Heyeti'ne müracaat etmeden ilamsız icra takibi yapmakta davacının
hukuki yaran yoktur Buna rağmen, icra takibi yapılması ve icra takibine itiraz edilmesi hâlinde
ise. itirazı
Pratik Çalışma -2 23
• İİK m.60 hükmüne göre, icra müdürü takıp talebinin kanunda öngö
rülen şartları içerdiğine karar verirse ödeme emri düzenler. Kanu
nun 61. maddesine göre ise, ödeme emri, takıp talebinden itibaren
üç gün içerisinde tebliğe gönderilir.
• İİK m. 100 hükmüne göre, hacze iştirak için takip talebinde bulunu
lan tarih esas alınacaktır.
hem itiraz sebeplerini hem de ödeme emrine itiraz etmesine engel olan
sebebi ve bunun delillerini bildirmelidir.
Borçlu gecikmiş itirazda bulunurken, İİK m.65 3 gereğince yapılacak
olan duruşmaya ilişkin giderleri de ödemek zorundadır (İİK m.65 2).
Olayda (B), yukarıdaki şartları sağlamak kaydıyla gecikmiş itiraz imkâ
nından faydalanabilir.
6. İİK m.66 hükmüne göre, süresi içinde ödeme emrine itiraz edilmesi
hâlinde, takıp kendiliğinden durur. Borçlunun borcun yalnızca bir kıs
ınma itiraz etmesi hâlinde, itiraz edilmeyen kısım için takip devam eder.
İcra dairesi, borçlunun itirazında haklı olup olmadığım araştıramaz.
Borçlunun itirazını bertaraf ederek takibe devam etmek isteyen alacaklı,
ya genel mahkemede itirazın iptali davası açar ya da icra mahkemesin
den itirazın kaldırılması talebinde bulunur.
İİK m.74 hükmüne göre mal beyanı, yazılı ya da sözlü olarak icra daire
sine yapılacaktır Ödeme emrine itiraz etmek istemeyen borçlu, ödeme
emrine itiraz süresi içerisinde (genel haciz yoluyla ilamsız takipte ödeme
emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içerisinde), mal beyanında
bulunmak zorundadır.
İİK m.338 hükmüne göre, gerçeğe aykırı mal beyanında bulunmak suç
teşkil etmektedir. Gerçeğe aykırı mal beyanında bulunan borçlu., alacak
lının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis ile cezalandırılır.
Dikkat edilirse burada bir tazyik hapsi söz konusu değildir; icra iflâs su
çu bulunmaktadır.
OLAY:
İzmir’de yaşayan (A), Çeşme’de tatil yaparken tanıştığı ve Ankara’da
yaşayan (B)’ye 01.10.2016 tarihinde 20.000 TL borç vermiştir. (B) ise
bir kâğıda "20.000 TL tutarındaki borcumu en geç 05.11.2016 tarihinde
ödeyeceğim" yazmış ve kâğıdı imzalayıp (A)’ya vermiştir. Senette An
kara mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olacağı yazılıdır. Senette yazı
lı olan tarih geçmiş olmasına rağmen borç ödenmemiştir. Bunun üzerine
(A), genel haciz yoluyla ilâmsız icra takibi başla:mıştır.
SORULAR:
1. Bahsedilen icra :akıbı için hangi icra dairesi daireleri yetkilidir? Yetki
itirazı üzerine (A)’nın yapabileceği işlemler nelerdir?
HMK m. 209/1:
Adî bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar
verilincey e kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.
CEVAPLAR:
1. İİK m. 50 hükmüne göre, icra dairesinin yetkisi bakımından HMKTun
yetkiye ilişkin hükümleri uygulanır. Buna göre, genel yetkili icra dairesi,
davalının yerleşim yerindeki icra dairesidir. Olayımızda genel yetkili icra
dairesi Ankara olarak tespit edilmektedir. Diğer yandan, sözleşmeden do
ğan para borçları için özel yetkili icra dairesinin de belirlenmesi gerekir.
HMK m. 10 hükmüne göre, sözleşmeden doğan para borçları için söz
leşmenin ifa edileceği yerdeki icra dairesi de yetkilidir. TBK m. S9 hük
müne göre, sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmaması hâlinde, kanu
nî ifa yerme başvurulması gerekir. Aynı maddenin ilk fıkrasına göre, para
borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödenir. Buna
göre, (A)’nın İzmir'de icra takibi yapması da mümkündür. Ayrıca, İİK
m.50 1 hükmüne göre, sözleşmeden doğan para borçları için sözleşmenin
yapıldığı yerdeki icra dairesi de yetkilidir. Olayda sözleşme Çeşme'de
yapıldığından, icra takibinin Çeşme'de yapılması da mümkündür.
İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş olması hâlinde, alacaklı iki tür
davranışta bulunabilir: Yetki itirazını kabul edebilir ya da etmez.
Dosyayı alan icra dairesi., borçluya yeni bir ödeme emri gönderir'6. İcra
dairesinin yetkisine vekil vasıtasıyla itiraz edilmesi hâlinde, yetkili icra
dairesince gönderilecek olan ödeme emrinin borçluya değil, vekiline
tebliği gerekir '. Borçlu, yetkili olduğunu bildirdiği icra dairesince gön
derilen yeni ödeme emrine karşı yetki itirazında bulunamaz. Ancak,
yetkisiz icra dairesince gönderilmiş olan ödeme emrine karşı yalnız yet
ki itirazında bulunulmuş olsa bile, yetkili olduğu bildirilen icra dairesin
ce yollanan yem ödeme emrine karşı mizaya ya da borca itiraz edilebi
lir. İlk ödeme emrine karşı hem yetki hem de borca itiraz edilmiş olsa
bile, yeni ödeme emrine karşı tekrar borca itirazın yapılması gerekir. İlk
ödeme emrine karşı yapılan itirazlar geçerliliğini korumaz.
6 ‘‘Yetkili Ankara İcra Müdürlüğü nce yeni bir ödeme emri düzenfenmeyip. yetkisiz Beyoğlu İcra
Müdürlüğünce düzenlenen ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bu durum
İİK nın 60 maddesi hürmüne açıkça aykırılık teşkil etmekte, anlan madde hükmüne göre dü
zenlenmiş geçerli bir ödeme emri bulunmadığından borçlu hakkında takibe devam imkânı bu
lunmamaktadır. Borçluya yetkili icra dairesince düzenlenen ödeme emn tebliği üzerine itiraz
hakkı doğacaktır.: Karar için bkz. 12. HD.. 08.04.2008. 4349/7178. MİHDER, C.4 S.11. 2008/3.
s.744-745.
‘Yetkisiz icra dairesinde borçlunun vekil aracılığıyla temsil edildiği anlaşıldığına göre Balıkesir
İcra Müdürlüğünce çıkanlan Örnek No: 7 ödeme emrinin TKnın 11. (Tebligat Kanunu) ve Avu
katlık Kanunu nun 41 maddesi uyarınca vekile gönderilmesi zorunlu olup asile gönderilen öde
me emri tebliği işlem/ usulsüzdür.: Karar için bkz. 12. HD., 04.11.2015, 14937/26706
(MVA'.lexpera.com.tr) (13.07.2018).
's ‘İcra takibi sebebiyle gönderilen edeme emrine karşı borçlu sadece yetki itirazında bulunmuş
ise. bu itirazın kaldırılması yetkisi münhasıran icra mahkemesine ait olup,, alacaklının itirazın
kaldırılmasını icra mahkemesinden isteyebileceği İcra ve İflâs Kanunu nun 50/2. maddesi hük
mü gereğidir Bu durumda mahkemece icra mahkemelerinin görevli olduğu gözetilmeden yazılı
şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.: Karar için bkz. 19. HD.. 21.02.2011. 8115/2209
(vmv. Iexpera.com.tr) (13.07.2018).
32 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
• Borçlu hem yetkiye hem de borca itiraz etmişse her iki itirazın kal
dırılması için icra mahkemesine başvurulması ya da itirazın iptali
davası açılması mümkündür.
Her ıkı itirazın bertaraf edilmesi için itirazın iptali davası açılması
ihtimâlinde, bir görüşe göre, ilk itiraz olarak mahkemenin yetkisiz
liği ilen sürülmediği takdirde, icra dairesinin yetkisine ilişkin yapı
lan itirazdan zımnen feragat edilmiş olunacaktır. Bu nedenle, mah
keme icra dairesinin yetkili olup olmadığını incelemeksizin itirazın
iptali davasını esastan incelemeye geçecektir.20 Borçlu (yargılamada
davalı), mahkemenin yetkisizliğini ilk itiraz olarak ileri sürerse, ön
celikle icra dairesinin yetkili olup olmadığı incelenecek sonrasında
5 *.Somut olayda genel haciz yoluyla başlatılan takibe borçlu tarafından icra dosyasına baş
vurularak yasal süresinde yetki itirazı yanında borca itirazda da bulunulmuştur. Alacaklının
sadece yetki itirazının kaldırılması isteminde bulunmasını engelleyen yasal bir düzenleme
yoktur Aksine alacaklı, İİK nın 67 maddesi (şimdi 67. 68, 68'a maddeleri) gereğince 6 ay
lık süre içinde itirazın esası yönünden kaldırılması için merciye (icra mahkemesine) veya
bir yıl içinde itirazın iptali için mahkemeye başvurabilir. O hâlde, yetki itirazının kaldırılması
istemi İncelenerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile
bu istemin reddi isabetsizdir". Karar için bkz. 12. HD., 04.04.2000. 4491/5146 (app.e-
uyar.com).
2C ‘Somut olayda davalıların itirazın iptali davasında geçerli bir yetki itirazında bulunmadıkları
anlaşıldığına gore,, icra dairesinin yetkisine yaptıkları itirazdan zımnen vazgeçtikleri hususu göz
ardı edilerek işin esasını incelemek gerekirken yazılı gerekçe ile gönderme kararı ve icra daire
sinin yetkisizliğine hükmedtlmesi usûl ve yasaya aykırı olup kararın bozulmasını gerektirmiştir."
Karar için bkz. 4. HD., 18.10.2001. 9292/9780 (lexpera ccm.tr.).
Pratik Çalışma - 3 33
Olayda (A), yetki itirazı ile birlikte borca itiraz edilip edilmemesine
göre yukarıdaki prosedürlerden istediğini takıp edebilir. Bahsedildiği
üzere, (B)’nin yalnızca icra dairesinin yetkisine itiraz etmesi
ihtimâlinde, yetki itirazının kesin olarak kaldırılması için icra mahkeme
sine başvurulması gereklidir. Bu hâlde, genel mahkemede itirazın iptali
davası açılamaz.
2. İİK m.58 4 hükmüne göre, takip konusu yapılan alacak bir senede bağlı
ise, senedin aslı veya onaylı örneği icra dairesine verilmek zorundadır.
Senedin tarih ve numarası ile özetinin takıp talebine yazılması hâlinde,
senedin aslı veya onaylı örneği icra dairesine verilmedikçe ödeme emri
gönderilemez* 23. Aksı hâlde, borçlu ödeme emrinin kendisine tebliğinden
22
itibaren yedi gür. içerisinde şikâyet yoluyla icra mahkemesine başvura
rak ödeme emrinin iptalini talep edebilir.
Olayda (B), ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren yet# gün içe
risinde şikâyet yoluyla icra mahkemesine başvurarak ödeme emrinin ip
talini isteyebilir.
3. Borçlu, borcun tamamına itiraz etmek yerine, belirli bir kısmına da iti
raz edebilir. İİK m. 62 4 hükmüne göre, borcun bir kısmına itiraz eden
2’ *■■.. Somut olay incelenciğinde; İstanbul’da açılan itirazın iptali davasında mahkemenin öncelikle
icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazı incelemek suretiyle yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra
takibi bulunup bulunmadığını saptaması ve daha sonra da kendisinin yetkili olup olmadığını be
lirlemesi gerekir”. Karar için bkz. 18. HD. 07 02.2008. 9055/1092 (WAW.lexpera.com.tr)
(15.07.2018).Aynı yönde "bkz. 11. HD., 11.02.2008. 14593/1315 (WAW.lexpera.com.tr)
(15.07.2018).
22 'İtirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme
öncelikle tetkik merciinn (icra mahkemesinin) yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik
itirazı inceleyerek, kesin olarak sonuclandırmalıdır.”. Karâr için bkz HGK. 20.03.2002. 13/241-
208. İBD. 2003/4. s.930-932.
22 . Takip bir belgeye dayanıyor ise, belgenin onaylı bir örneğinin ödeme emri ile birlikte borçlu
ya gönderilmesi zorunludur. Borçlunun ilamsız icra takibinde yasal sürede icra dairesinde borca
itiraz etmiş olması, şikâyet yoluyla mahkemeden ödeme emrinin iptalini istemesine engel teşkil
etmez. Zira, hakkında yeniden edeme emri tebliği gerekeceğinden borçlunun yukarıda özetle
nen talepte bulunmasında hukukî yararı vardır”. Karar için bkz. 12. HD.. 09.07.2012,
18226/23908 (www lexpera com.tr) (15.07.2018).
34 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
boıçlu.. itiraz ettiği borç miktarını açıkça göstermelidir. Aksi takdirde iti
raz etmemiş sayılır (m. 62 4).
4. İİK m.66 hükmü gereğince, genel haciz yoluyla ilamsız takipte, ödeme
enirine süresinde itiraz edilmesiyle takıp kendiliğinden duracaktır. Bu
sebeple, itirazın kaldırılması prosedürü sırasında ya da itirazın iptali da
vası aşamasında sahtelik iddiasının takibi durdurup durdurmayacağı so
runuyla karşılaşılmaz.
Bir görüşe göre, adî senetteki imza veya yazı inkâr edildiğinde, HMK
209 1 hükmü ıcıa takiplerine uygulanmayacaktır. Bu görüşe göre, İİK
imzaya itiraz konusunu ayrıca düzenlediğinden, bu hükümlerin HMK
209 1 hükmüne göre özel hüküm sayılması geıekir. Bu nedenle, takip
prosedüründe mizaya itiraz edilmesi hâlinde HMK 209 1 hükmü uygu
lanmayacaktır. Adî senetteki imzanın sahte olduğu iddiasıyla dava açıl
ması hâlinde ise, bu dava niteliği itibarıyla İİK m. 72 anlamında bir men
fi tespit davası olduğundan, icra takibi ancak bu davada verilecek olan
bir ihtiyatî tedbir kararıyla durdurulabilir. Eş deyişle, adî senetteki im
zanın sahte olduğuna ilişkin bir iddia ile açılan menfî tespit davası, icra
takibini kendiliğinden durdurmaz24.
Diğer görüşe göre ise, HMK 209 1 hükmü İİK m. 72 hükmü karşısında
özel hüküm teşkil etmektedir. Buna göre, sahtelik iddiasında bulunul
24 '... Takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi,
HMK'nın 209. Maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Anılan hüküm, ge
nel mahkemelerde açııan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını,
başka bir anlatımla deli olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup icra takibine etkisi yoktur.
Karar için bkz. 12. HD.. 22.04.2014. 9313/11766 (www.lexpera.com îr) (15.07.2018).
Pratik Çalışma - 3 35
5. İİK m. 62/5 hükmüne göre, borcu takibe konu senet altındaki imzayı
reddetmek istiyorsa bunu itirazında ayrıca ve açıkça beyan etmelidir.
Aksi takdirde, icra takibi yönünde senet altındaki imzayı kabul etmiş
sayılır.
'Bonoda tahrifat iddiası bulunduğundan HMK'nın 209 maddesindeki hüküm uyarınca tedbir
kararı verilmesi gerekirden bu yön göz ardı edilerek İİKnın 72/3 maddesine dayanılarak tedbir
kararı verilmesi dcğrc görülmemiştir.''. Karar için bkz. 19 HD, 17.05.2012. 3644/8311
(WMV.lexpera.com.tr) (15.07.2018).'
36 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
Olayda (A)’nın elinde İİK m.6S 1 anlamında imzası ikrar edilen bir
senet bulunduğundan, (B);nın itiraz sebeplerini İİK m.6S 1 hükmünde
sayılan belgelerden biriyle ispatlaması gerekir. Aksı hâlde, (B):nın itira
zı kesin olarak kaldırılır. (B)?nın itiraz sebepleri niteliği itibarıyla belge
ye bağlanamayacak nitelikte ise, kural olarak, icra mahkemesi bu itiraz
sebeplerini ıncelemeksizın itirazın kaldırılmasına karar verecektir.
İİK m.72.2 hükmüne göre, takipten önce açılan menfî tespit davasına
dayalı olarak teminat karşılığında icra takibinin durdurulması mümkün
dür. Menfî tespit davasının açılması, icra takibini kendiliğinden dur
durmaz. Mahkeme, alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere gösterile
cek teminat karşılığında, icra takibini ihtiyatî tedbir yoluyla durdurabi
lir.
*' -Senedi, silâhla tehdit neticesi verdiğini iddia eden borçlunun, ikrah sebeplerini BK hükümlerince
ve müddetinde açacağı bir iptal davası ile ait olduğu mahkemede dermeyan edip olumlu karar
alması lazımdır. Mücerret böyle bir iddia, dava açılıp tedbir karar alınmadıkça takibi etkilemez ".
Karar için bkz. 12. HD. 28.12.1973.12044711888 (www.lexpera.com.tr) (15.07.2018).
Pratik Çalışma - 4
OLAY:
İzmir’de bir tekstil firmasında belirsiz süreli iş sözleşmesi ile tezgâhtar
olarak çalışan (A), ücret alacaklarının ödenmemesi nedeniyle iş sözleş
mesini haklı nedene dayalı olarak feshetmiştir. (A)’nm aylık ücreti
1.400 TL olup iş sözleşmesini feshetmeden önceki üç aylık ücreti
ödenmemiştir. (A), mezkur ücret alacakları için işveren (B) aleyhine
0S.03.2017 tarihinde genel hacız yoluyla ilamsız icra takibi yapmıştır.
10.03.2017 tarihinde ödeme emrini tebellüğ eden (B), 14.03.2017 tari
hinde borca itiraz etmiştir. Ödeme emrine itiraz.. (A)’ya 17.03.2017 tari
hinde tebliğ edilmiştir.
SORULAR:
1. (B)’nin itirazını bertaraf etmek isteyen (A)’nm başvurabileceği hukukî
yollar nelerdir? Söz konusu hukukî yollara hangi sürede başvurulabile
cektir?
4. İtirazın iptali davası açmak isteyen (A), dava dilekçesinde hem davalı
nın itirazının iptali hem de alacağın tahsili isteminde bulunmuştur. Bu
hâlde, mahkemenin ne şekilde hareket etmesi gerekir?
38 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
CEVAPLAR:
1. Genel hacız yoluyla ılâmsız icra takibinde., ödeme emrine itiraz edilmesi
hâlinde., itirazı bertaraf etmek isteyen alacaklının başarabileceği iki tür
hukukî yol -vardır İtirazın kaldırılması prosedürü ve itirazın iptali davası.
İtirazın kaldırılması, borçlunun itirazı ile duran icra takibine devam
edilmesini sağlayan bir yoldur. Elinde İİK m.63-68 a anlamında belge
olan alacaklı, borçlu aleyhine icra mahkemesinden itirazın kaldırılması
nı talep edebileceği gibi, itirazın iptali davası da açabilir. Bu hâlde, ala
caklının bir seçıın hakkı bulunmaktadır. Elinde mezkûr belgelerden bin
olmayan alacaklı ise, yalnızca itirazın iptali davası ile borçlunun itirazı
nı bertaraf edip takibe devam edebilecektir.
İİK m. 6S I gereğince, alacaklı, ödeme emrine yapılan itirazın kendisine teb
liğinden itibaren altı qy içinde icra malıkemesınden itirazın kaldırılmasını is
teyebilir. Bu süre hak düşürücüdür. Bu süre içerisinde itirazın kaldırılması is
tenmezse ve bir yıllık süre içinde itirazın iptali davası da açılmazsa başlatılan
genel hacız yoluyla takıp düşer ve yeniden ilâmsız takıp yapılamaz (m. 6S 1).
İtirazın kaldırılması talebi, takibin yapıldığı icra dairesinin bağlı bulun
duğu icra mahkemesine yöneltilecektir.
İİK m. 67 hükmü gereğince alacaklı, ödeme emrine yapılan itirazın
kendisine tebliğinden itibaren yıl içerisinde, görevli mahkemede iti
razın iptali davası açabilecektir. Bu davada alacaklı, genel hükümler da
iresinde alacağının varlığını ispat edecektir.
Olayda (A)’nın elinde İİK m. 6S-6S a anlamında bir belge olmadığın
dan, başvurulacak hukukî yol itirazın iptali davasıdır. (A)’nın
17.03.20İS tarihine kadar itirazın iptali davasını açması gerekir.
Pratik Çalışma -4 39
Olayda (A), itirazın iptali davası için öngörülen bir yıllık sürenin geç
memiş olması hâlinde, görevli mahkemede bu davayı açabilir. Bu hâlde,
icra mahkemesince hükmedilen tazminatın tahsili, mezkûr davanın so
nuna kadar ertelenecektir.
Olayda, (A) mm (B)?den olan alacağı, ış akdine dayalı bir ücret alacağı
olduğundan, itirazın iptali davasının da ış mahkemesinde görülmesi gerekir.
İİK, itirazın iptali davası bakımından özel bir yetki kuralı öngörmemek
tedir. Bu nedenle, itirazın iptali davasının açılacağı mahkemenin yetkisi
HMK hükümlerine göre belirlenecektir. Ayrıca, olayda iş akdine dayalı
bir ücret alacağı söz konusu olduğundan, İş Mahkemeleri Kanunumdaki
özel yetki kuralını da dikkate almak gereklidir. Buna göre, genel yetkili
40 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
4. Yargıtay, itirazın iptali davası ile tahsil davasının farklı davalar olduğu
kanaatindedir'. Bu bakımdan, dava dilekçesinde hem itirazın iptali hem
de alacağın tahsili isteminde bulunulması hâlinde, davayı aydınlatma
ödevi çerçevesinde, mahkemece dava dilekçesi açıklattırılmalı; açılan da
vanın itirazın iptali davası mı yoksa talısil davası mı olduğu hususu açık
lığa ka\-uşturulduktan sonra varılan sonuca göre hüküm kurulmalıdır.2*
5. İİK m.67.2 hükmüne göre, itirazın iptali davası sonunda borçlunun hak
sız çıkması hâlinde, alacaklının talebi üzerine, mahkemece hükmolunan
tutarın %20’sinden aşağı olmayacak şekilde icra inkâr tazminatına
hükmedilir.
2004 sayılı İcra ve iflâs Kanununun 67. maddesine göre ağlan itirazın iptali davası, açılış
şekli, süresi ve doğurduğu hukukî sonuçlar bakımından alacak (tahsil) davasından farklılıklar
içermektedir''. Karar için bkz. HGK. 12.10.2005 19-528/568 (WAW.lexpera.com.tr)
(15.07.2018).
28 ‘..mahkemece davacı tarafa dava dilekçesinin açıkiattırıiarak açılan davanın itirazın iptali
davası olarak mı yoksa tahsil davası olarak mu açıldığı hususiar.nın açıkça sorularak sonucuna
gere bir hüküm kurulması gerekirken, bu yön üzerinde durulmamızın hem itirazın iptaline hem
de tahsile karar verilmesi doğru olmadığı gibi...”. Karar içn bkz. 11. HD. 01.07.2004.
13075/7384 (www lexpera ccm.tr) (15.07.2018).
Pratik Çalışma -4 41
25 'Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ise: ya alacağın gerçek miktannın belli ve sabit olması
ya da borçlusu tarafınsan belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin ge
rekmekte elması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması;
başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız baş'ına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda
olması gerekir. Bu koşullar yoksa likit bir alacaktan söz edilemez. Diğer bir anlatımla,, icra inkâr
tazminatı,, alacaklının genel mahkemede açtığı itirazın iptali davası sonucunda borçlunun itirazı
nın haksızlığına karar verilmesi durumunda alacaklı yararına hekmolunan icra hukukuna özgü
bir tazminattır. Borçlunun ne kadar borçlu olduğunun saptanması ve itirazında haklı olup olma
dığının belirlenmesi ön koşuldur. Borçlunun ödeme emrine karşı itirazın yapıldığı andaki durumu
itibarıyla haksızlığı saptanacak ancak haklı çıkma durumuna uygun alacak miktarı esas alınarak
alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedıfmesi gerekecektir. '. Karar için bkz. HGK.
14 07.2010.19-376/397 (www.lexpera.com.tr) (15.07.2018).
■c 'İİKnın 67/2 maddesi uyannea hükmedilen miktar üzerinden icra inkâr tazminatına karar veril
mesi gerekirken asıl alacak üzerinden inkâr tazminatına hükmolunması doğru olmayıp hükmün
bu nedenle bozulması gerekmiştir''. Karar için bkz 19. HD. 22.02.2008. 6273/1570
(www lexpera.com. tr) (15.07.2018).
42 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
’' *■■.. .İİK 67/2 madde hükmü uyarınca. itirazın iptali davasının ceddi hâlinde. borçlu lehine kötü niyet tazmi
natına hükmedebilmek içn, takibin haksız olması yeterli değildir. Davacı bacaklının takibe geçmede ve
itirazın iptali davasını açıp yürütmekte kötü niyetli olduğunun ayrıca kanıtlanması gerekir. Alacaklının kötü
niyetli sayıiabümesi ıçm haksız olduğunu bildiği ya da bilmesi gerektiği hâlde icra taktine girişmiş olması
gerekir Alacaklının kötü niyetli olduğu konusunda ispat yükü davalı borçludadır.Karar için bkz.'l 1 HD.
12.0&.2011,1516/10177 WAW.lexpera.com tr) (15.07.2018).
'* Dairemizin önceki içtihatlarında. kirazın iptali ilâmında yer verilen vekâlet ücreti, yargılama gideri ve
tazminat bacakları için ayn bir Hâmli takip başlamasının mümkün bacağı kabul edilmiş ise de. sonra
dan oluşan görüş ve kanaatte taraftan aynı ban ve aynı alacaktan kaynaklanan Hamlar için itiraza konu
üâmsız 'takip dosyası üzerinden alacağın tahsili mümkün iken maküi ve kabul edilebilir bir gerekçe ol
maksızın takip başlatılması yukanda yasa He düzenleme altına alman usûl ekonomisine aykmlık teşkil
etmes1 sebebi He, ayrı takip yapılmaması gerektiğ benimsenmiş, büyündeki uygulama süreklilik kazan
mıştır Bu durum karşısında şikâyetin kabulü ile takibin iptbıne karar verilmesi gerekirken şikâyetin reddi
isabetsizdir.1'. Karar bin bkz. 8. HD 24.02.2014.15548/3122 (wwA'.lexpera ccm.tr) (15.07.2018).
" '■'Taraflar arasındaki 'menfi tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda........ çevre
düzenlemesinden kaynaklanan masrafları da kapsayan aidat borcu nedeniyle önceden görülüp
kesinleşen itirazın iptali davasının tarafları, konusu ve sebebinin görülmekte olan dava ile aynı
olması 'karşısında, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması da doğrudur1'.
Karar için bkz. HĞK. 23.06.2010, 11-312/338 (WAW.lexpera.com.tr) (15 07.2018).
Pratik Çalışma - 5
■ Geçici Haciz
OLAY:
Diyarbakır'da özel bir eğitim kurumunun sahibi (B) ile akıllı tahta teda
rikçisi (A), 50 adet akıllı tahtanın tedariki ve montajının yapılması için
100.000 TL kargılığında anlaşmış ve 20.04.2020 tarihinde aralarında
sözleşme imzalamışlardır. Taraflarca kararlaştırılan sürede akıllı tahta
tedarik edilmiş montajı tamamlanmıştır. Dünya ve ülke genelinde hızla
yayılan Covid-19 salgın hastalığı nedeniyle eğitim kurumunun ekono
mik döngüsü olumsuz etkilenmiş ve mevcut borçlarını ödeyemez hale
gelmiştir. Bu sebeple (A)’ya vadesi gelmiş olan borcunu ödeyememiştir.
(A), vadesi gelmiş alacağının tahsili amacıyla >'B) aleyhine icra takibi
başlatmak istemektedir.
SORULAR
1. (A), takıp başlattığı yerdeki icra memurunun (müdürünün) (B)'nın am
cası olduğunu takıp talebinde bulunduğu tarihten yırını gün sonra öğ
renmiştir. Bu dutuma karşı (A) ne yapabilir?
2. a. (B)’nin amcası olan icra müdürü, (B)’ye kefil olduğunu belirtip takibi
başlatmaması hususunda (A) ile anlaştığını belirtmiştir. İcra müdürünün
kefil olması hukuken geçerli midir?
c. (B)’nin imzaya itiraz etmeyip sadece borca itiraz etmesi neticesinde icra
mahkemesinde görülen itirazın (kesin) kaldırılması yargılamasında im
zaya itirazda bulunabilir mi? (A) tarafından ilk defa itirazın kaldırılması
yargılamasında ileri sürülen bir senedin altındaki mizaya (B) itirazda
bulunabilir mi?
CEVAPLAR:
1. İcra ve İflas Kanunu m. 10:a göre, icra memurları ve müstahdemlen
üçüncü derece dâhil olmak üzere üçüncü dereceye kadar kan ve kayın
Pratik Çalışma -5 45
c. (B) ödeme emrine karşı mizaya itiraz etmezse imzayı ikrar etmiş sayıla
cağından (İİK m. 62. 5), ikrar etmiş sayıldığı mizası hakkında artık icra
mahkemesinde görülen itirazın (kesin) kaldırılması yargılamasında im
zaya itirazda bulunamaz. Şayet imzaya itirazda bulunursa, bu itirazın ic
ra mahkemesince dikkate alınmaması gerekir. Fakat borçluya gönderi
len ödeme emrinde mevcut olmayan ve ilk defa icra mahkemesindeki
itirazın kaldırılması yargılamasında (A) tarafından ileri sürülen bir senet
altındaki imzaya (B) tarafından itiraz edilebilir. Zira burada (B)’nin da
ha önce ödeme emrine itirazda bulunabilme mikanı yoktur.
kurtulma davası esasen bir menfi tespit davası olup, borçlu: alacaklıya
karşı maddi hukuk bakımından borcunun olmadığının tespiti için bu da
vayı açmaktadır. Yanı İİK m. 72. l’de düzenlenen menfi tespit davası
nın, itirazın geçici kaldırılması kararının borçluya tebliğinden (veya tef
himinden) itibaren yedi gün içinde açılması durumunda, bu dava borç
tan kurtulma davası ismini alır ve artık menfi tespit davasına nazaran
özel nitelikteki İİK m. 69Tdakı hükümlere tabi olur1.
Yedi günlük sürenin geçmesinden sonra (özel dava şartı eksikliği nede
niyle) artık borçtan kurtulma davası açılamaz, fakat davaya bakacak
mahkemenin, sürenin kaçırılması nedeniyle davayı usulden reddetme-
yıp, bu davayı genel menfi tespit davası (İİK m. 72) olarak kabul etmesi
gerekir5. Borçlunun, borçtan kurtulma davası için belirlenen yedi gün-3435
’ Uyar, Olumsuz (Menfi Tespit) ve Geri Alma (İstirdat) Davalan. s. 10: ‘Davacı, işbu davasını
7 günlük süreden sonra açtığına göre bu dava borçtan kurtulma davası olmayıp bir menfi tespit
davasıdır." 11. HD. T 21.12.1987.E. 1987/5257-7405, (www.e-uyar.com).
" Benzer şekilde borçlunun borçtan kurtulma davası olarak ödemesi (göstermesi) gereken temi
natı yatırmaması durumunda "bu davanın usulden reddedilmeyi? genel menfi tespit davası (İİK
m 72) olarak kabul edimesi gerekir. ‘Borçlu, itirazın geçici kaldrılması karannın tebliğinden iti
baren yedi gün içinde açtığı davayı, borçtan kurtulma davası oterak nitelendirse bile, bu dava
için yatırılması gereken teminatı (ilk duruşmaya kadar) göstermezse, davaya normal bir menfi
tespit davası (İİK m. 72) olarak devam edilir." Kuru. Menfi Tespit ve İstirdat Davası, s. 47. Fa
kat Yargıtay teminat gösterilmemişse, borçtan kurtulma davasırın reddedilmesi gerektiği görü
şündedir. 11. HD. T. 23.12.1936. E. 6652/7017, (www.e-uyar.com). Bu durumda teminat gös
termediği için borçtan kurtulma davası usulden reddedilen borçlu, daha sonra menfi tespit dava
sını açabilecektir/Postacıoğlu. İcra Hukukunun Esasları, s 225.
" Yıldırım/Deren-Yıldırım İcra ve İflas Hukuku, s. 95.
40 Musul. Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, s. 56.
4’ Hamide Özden Özkaya-Ferendeci. Kesin Hükmün Objektif Sınırları. İstanbul: On İki Levha
Yayıncılık. 2009 s. 3.
Pratik Çalışma -5 49
42 “İtirazın kaldırılması kararı, maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşımaz. Örneğin borçlu itira
zın kaldırılması sırasında tetkik merciinde ileri sürüp ispat edenediği itiraz ve derilerini. menfi
tespit davasında yeniden ileri sürebilir: çünkü itirazın kaldırılmas kararı, menfi tespit davasında
kesin hüküm teşkil etmez.’ HGK' T. 17.03.2010. E. 2010/19123. K. 2010/154.
(www.kazanci.com) (1511.2018)
4‘ Bilge Umar ‘‘Kuru'Arslan/Yılmaz'ın İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı Üzerine Gözlemler”,
75. Yaş Günü İçin Prof. Dr. Baki Kuru Armağanı. İstanbul 2004. s. 703
44 Üstündağ İcra. s. 117.
4: “Mahkemece her ne kadar açılan menfi tespit davası, aynı icra takibinden dolayı daha önce
taraflar arasında görülen itirazın kaldırılması davasında verilen karanın kesinleştiği gerekçesiyle
reddedilmiş ise de. dar yetkili icra mahkemesinin verdiği karar genel mahkeme için kesin hüküm
oluşturmaz ' 6. HD. T 05 03 2015. E. 2014/7417, K. 2015/2285. (www.kazanci.com)
(16.11.2018).
43 “Bu nedenle, itirazın kaldırılması ve tahliyeye ilişkin verilen hüküm resen araştırma ilkesini
hâkim olduğu hizmet tespiti davası yönünden kesin hüküm niteliği taşımaz' 10 HD. T.
19 04 2013. E. 2012/11247. K 2013/853-0. (www.kazanci.com) ('6 11.2018).
4 Talih Uyar. İcra Tetkik Merciinde Yargılama Usulü (İİK m. 18;, 75. Yaş Günü İçin Baki Kuru
Armağanı, Ankara: Türl- Barolar Birliği Yayınlan. 2004. s. 760.
48 Detaylı bilgi için bakınız: Ömer Faruk Demir. İstirdat Davası. Doktora Tezi. Marmara Üniversi
tesi SBE. İstanbul. 2020.
50 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
çici kaldırma kararı (İİK m.68/a), daha sonra açılan istirdat (veya
menfi tespit) dax-asi bakımından kesin hüküm teşkil etmeyecektir45.
’ "Borçlunun imzaya itirazı üzerine dar yetkili mercice verilen karar, menfi tespit davası yönünden
kesin hüküm oluşturmayacağı gibi mercice alınan bilirkişi raporu da kesin delil niteliğinde olma
dığından...’ 19. HD. T 12.11.1993, E. 1992/8891, K 1993/7571, (www.kazanci.com)
(14.12.2018).
■' Kuru. İcra El Kitabı, s. 326: Üstündağ İcra Hukukunun Esasları s. 132.
: Uyar. Olumsuz (Menfi Tespit) ve Geri Alma (İstirdat) Davaları s. 9 Kuru. İcra El Kitabı, s.
334.
Kuru. İcra El Kitabı, s. 334: Musul. Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, s 53 vd
” Üstündağ İcra Hukukunun Esasları s. 132.
Pratik Çalışma - 6
■ İstirdat Davası
OLAY:
İzmir’de yaşayan (B), 08.03.2017 tarihinde arkadaşı (A)’daıı 5.000
TL borç almıştır. Tarafların sözlü olarak kararlaştırdıkları üzere, en
geç 15.03.2017 tarihinde borcun ödenmesi gereklidir. (B)’nin vade
sinde borcu ödememesi üzerine (A), genel hacız yoluyla ilamsız ta
kip yoluna başvurmuş ve 30.03.2017 tarihince takip kesinleşmiştir.
Evine haciz gelmesini istemeyen (B), 01.04.2017 tarihinde arkadaşı
(A) ile buluşmuş ve borcunu nakit olarak elden ödemiştir. Buna kar
şın, (A)’nın avukatı (V), 05.04.2017 tarihinde hacız talebinde bulun
muştur.
SORULAR:
1. Takibin iptali için izlenmesi gereken prosedür hakkında bilgi veriniz.
(B) ’nın söz konusu takibin iptalini sağlaması mümkün müdür?
2. (B), ödeme enirine itiraz süresi içerisinde, icra dairesi dışında borcunu
ödemiş olsaydı, takibin iptalini talep edebilir miydi?
CEVAPLAR:
1. İcra takibini iptal ettirmek isteyen borçlu, bu talebini icra takibinin ya
pıldığı icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesine yöneltmelidir. İcra
takibinin iptali, belirli bir süre sınırlamasına tab: değildir4. Nitekim İİK
m. 71 hükmüne göre, takibin iptal veya taliki her zaman icra mahkeme
sinden istenebilir. Bununla birlikte, paraların paylaştırılmasına kadar ta
kibin iptalinin istenmemesi hâlinde, artık icra takibi son bulacağından,
iptal talebinde bulunulamaz.
".. borçlunun İİK'nın 71 maddesine dayanan isteminin incelenebilmesi, bu istemin belli bir süre
içinde'ileri sürülmesi koşuluna bağlı değildir.'. Bkz 12. HD.. 15.02 2016. 27829/3894
(www.lexpera.com.tr) <15.07.2018). Aynı yönde bkz 12. HD.. 09.03.2016, 30181/6915:
28 01.2014. 36026/2095: 04.10.2007,14293/17749 (www.lexpera.com tr) (15.07.2018).
Pratik Çalışma -6 53
3. İİK m.72 3 hükmüne göre, icra takibinden sonra açılan menfî tespit da
vasında ihtiyatî tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemez.
Ancak, menfî tespit davasına bakan mahkeme, davayı açan borçlu tara
fından gösterilecek olan ve alacağın %15:inden az olmayacak bir temi
nat karşılığında, icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi için
ihtiyatî tedbir kararı verebilir.
4. İİK m. 72. 5 hükmüne göre, borçlunun açmış olduğu menfi tespit davası
nın kabulü hâlinde, borçluyu menfî tespit davası açmaya zorlayan taki
bin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talep üzerine, borçlunun
dava sebebi ile uğradığı zararın alacaklıdan tahsiline karar verilecektir.
■'Borçlunun mahkemece tayin edilen teminattan ayn darak. icra müdürlüğüne, talep anına kadar
ferileri ile birlikte hesaplanan dosya borcunun tamamını karşılayan ve her an paraya çevrilebilir
muteber, kesin banka teminat mektubunu vermesi hâlinde alacaklı tarafından takibe devam edi
lemez. Karar için bkz. 12. HD. 01.06.2015. 5392/14947 (www lexpera com tr) (15.07.2018).
54 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
Olayda (B): haksız takıp nedeniyle açmak zorunda kaldığı menfî tespit
davasında, borçlunun haksız ve kötü niyetli şekilde takibe devam ettiği
ni ispatlayarak zararının tazminim davaya bakan mahkemeden isteyebi
lir.
5. İİK m.72 6 hükmüne göre, icra takibinden sonra açılan menfî tespit da
vası devam edeıken, teminat karşılığı ihtiyatı tedbir kararı alınmamış
olması veya ihtiyatî tedbir kararının kaldırılması sebebiyle icra veznesi
ne giren paranın alacaklıya ödenmesi hâlinde, menfî tespit davası istir
dat davasına dönüşür. Bunun için borçlunun herhangi bir talepte bulun
ması gerekmez; borcun ödendiğini öğrenen mahkeme, davaya re sen is
tirdat davası olarak devam eder.
6. İİK m.257 hükmüne göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir
para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan
taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten
haczettırebılir.
56 İİKnın Geçici Madde 10 hükmüne göre kanunun ilgili hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten
önce başlatılan icra takipleri hakkında, değişiklikten önceki hükümlerin uygulanmasına devam
edilir. Bu sebeple. 05.07.2012 tarihinden önce başlatılan icra takipleri bakımından, menfî tespit
davasında takdir edilecek olan tazminatın asgarî sınırı takibe konu alacağın %40'ı olarak uygu
lanacaktır.
Pratik Çalışma -6 55
Takip konusu bcrcu ödeme emrine itiraz süresi içerisinde ödeyen borç
lu, İİK m. 72 7 hükmüne dayalı olarak istirdat davası açamaz. Nitekim,
ödeme emrine itiraz ederek takibin durdurulması mümkün olduğundan,
borcun icra tehdidi altında ödendiğinden bahsedilmeyecektir. Bu hâlde
borçlu, genel hükümler çerçevesinde, sebepsiz zenginleşme hukukî se
bebine dayalı bir edâ davası açabilir.
■ Haciz
■ Hacze İştirak
OLAY:
(Al), 22.05.2017 tarihinde (B)’ye karşı genel haciz yoluyla ilamsız icra
takibi başlatmıştır. Ödeme emri (B)’ye 01.06.2017 tarihinde tebliğ
edilmiş ve (B), aynı gün icra dairesine giderek borcu kabul etmiştir. Bu
nun özerine, 02.06.2017 tarihinde (Al)’in talebine dayalı olarak (B)’nin
mal varlığı unsurları üzerine hacız konulmuştur. (A2)’nin 21.05.2017 ta
rihinde (B)’ye karşı başlatmış olduğu takıp ise (B)’nin ödeme emrine
itiraz süresi içinde itiraz etmemesi sonucu 02.06.2017 tarihinde kesin
leşmiştir. Bunun üzerine (A2), 03.06.2017 tarihinde hacız talebinde bu
lunmuştur. Bu arada (A3), (B)’ye karşı başlatmış olduğu takibin kesin
leşmesi üzerine (B)’nin maaşının dörtte ikisi üzerine 20.05.2017 tari
hinde hacız koydurmuştur.
SORULAR:
1. İcra dairesi tarafından (A2)’nin hacze iştirak talebinin kabul edilmesi
üzerine (Al), icra dairesinin bu işlemine karşı şikâyet yoluna başvurmuş
tur. (A2)’ye göre (Al)’nin alacağı kendi alacağından sonra doğmuştur.
Şikâyet yargılamasında icra mahkemesi ne karar vermelidir? Açıklayınız.
2. (A2), icra dairesinde hacız talebinde bulunmuş; ancak icra dairesi tara
fından (B)’nin bütün mal varlığı unsurları üzerinde ilk kesin haczin (Al)
tarafından konulduğunu ve (Al)’in hacze iştirak koşullarını sağlayama
dığı için hacız talebinin reddine karar vermiştir. İcra dairesinin kararı
isabetli midir? Açıklayınız.
açığı belgesi verilmiştir. Ancak icra dairesi: ilgili belgenin hacze iştirak
imkânı vermediği gerekçesiyle (A4)’ün (Al)’in kesin haczine iştirak ta
lebini reddetmiştir. İcra dairesinin kararı isabetli midir? Açıklayınız.
CEVAPLAR:
1. Hacze iştirak kurumunun amacı, öncelik ilkesinin aksine, ilk haczi ko
yan alacaklının doğrudan doğruya alacağının tahsilini sağlamanın önüne
geçerek cüz’i icrada orantılı olarak paylaştırma yapılmasına olanak ta
nımaktır. Ancak Türk hukukunda, İsviçre hukukunun aksine hacze işti
rak şartları oldukça katı olarak tesis edilmiştir. Buna rağmen hacze işti
rak şartlarını sağlayan alacaklıların mevcut olması durumunda artık ilk
kesin hacız sahibi alacaklıya, alacağı ödenmez. Zira paraya çevirmenin
sonucunda elde edilen bedel bütün alacaklıların alacağını ödemeye yet
mezse, icra dairesi tarafından sıra cetvelinin tanzim edilmesine karar ve
rilir ve sıra cetveli oluşturulur. Bu hâlde bedelin ödenmesi değil: parala
rın paylaştırılması söz konusu olur.
Esasen burada sorun (B)’nin ödeme emrine itiraz süresinde borcu kabul
etmek suretiyle itirazdan feragat etmesinin üçüncü kişi olan diğer ala
caklı (A2) bakımından bir etkisinin olup olmadığı noktasında toplan
maktadır. İİK m. 20 hükmüne göre: "Ba kanunun tayin eylediği müddet
leri değiştiren bütün mukaveleler hükümsüzdür. Ancak her hangi bir
müddetin geçmesinden istifade hakkı olan borçlu bu hakkından vazge
çebilir. Bu vazgeçme üçüncü şahıslara tesir etmez. ”.
Buna göre kural İcra ve İflâs Kanun’da gösterilen süreler üzerinde taraf
ların herhangi bir tasarrufunun bulunmamasıdır. Fakat süre lehine olarak
düzenlenmiş olan taraf bu süreden feragat edebilir. Ancak dikkat edile
cek olursa bu feragat üçüncü kişileri etkilemeyecektir. Başka bir ifa
deyle süreden feragat bu hâlde yalnızca taraflar üzerinde etkili ola
cak. üçüncü kişiler bakımındaıısa sanki süreden feragat edilmemiş
gibi süre hesabı yapılacaktır.
r.. Her ne kader şikâyet eden üçüncü kişi icra dosyasının tarafı değil ise de: haciz alacaklısı
olması sebebiyle aktif husumet ehliyeti vardır Ayrıca hacze iştirak eden alacaklılar, sıra cet
veli yapılmadan sıra cetveline itiraz ya da şikâyet niteliğindeki başvurularda bulunama
yacaklarından haciz koyduran alacaklıların sıra cetveli düzenlenmesini talep etmekte hukuki
yaradan bulunmaktadır..’. Karar için bkz. 19. HD, 21.09.2000, 5233/5971
(awa- kazanci.com tr) (20.07.2018).
60 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
Olayda ise (B) ödeme emrinin kendisine tebliğ edildiği gün icra dairesi
ne giderek borcunu kabul etmiştir. Bu hâlde yedi günlük ödeme em
rine itiraz süresinden feragat etmiştir. Şüphesiz kı bu işlem taraflar ba
kımından İİK m. 20 hükmüne göre geçerlıdır. Ancak işlem üçüncü kişi
leri etkilemeyecektir. Bu sebeple üçüncü kişi alacaklı (A2) bakımından
takibin kesinleştiği tarih 01.06.2017 değil, ödeme emrinin yedi günlük
itiraz süresinin sonu olan 09.06.2017 tarihi olacaktır. Bu tarihe göre ise
en erken kesin hacız bir gün sonrasında, 10.06.2017 tarihinde mümkün
olabileceğinden $A2) açısından (Al)’in kesin haczi esasen 10.06.2017
tarihlidir.
3. Hacze iştirakin mümkün olabilmesi için İİK m. 100 hükmüne göre ıkı
temel şart aranmaktadır. Birinci şart öncelik şartıdır. Öncelik şartına gö
re hacze iştirak etmek isteyen kişinin alacağının, ilk kesin haczi koydu
ran alacaklının alacağından daha önce doğmuş olması gerekmektedir.
İkinci şart ise belgelendirme şartıdır. Belgelendirme şartına göre ilk şart
olan önceliğin Kanunda sınırlı sayıda gösterilmiş belgelerle ispatlanması
şarttır. Her ne kadar alacak, ilk haczi koyduran alacaklının alacağından
önce doğmuşsa bile, hacze iştirak etmek isteyen alacaklı bu önceliğini
=< Yargıtay uygulamasında da hacze iştirak ve İİK m. 20 hükmünün birlikte uygulanmasına ilişkin
kararlara rastlanmaktacır. Davalıvekili, müvekkilinin borçlunun emekli ikramiyesine 1.8.1999
tarihinde haciz uyguladığını. davalının daha sonra haciz koymasına rağmen sıra cetvelinde bi
rinci sırada yer almasının hatalı olduğunu ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini
talep ve dava etmiştir Davalı vekili, davacının ihtiyati haczinin kesin hacze dönüşmediğini bu
nedenle ikinci sırada yer verilmesinin doğru olduğunu belirterek şikâyetin reddini istemiş
tir Mercii Hafdmliğince davacı ve davalının ihtiyati hacizlerinin aynı gün uygulandığı,, bu durumda
satış bedelinin garamelen paylaştırılacağı gerekçesiyle şikâyetin. kabulüne karar verilmiş karar,
davalı vekilince temyiz edilmiştir Davalı Mehmet borçlunun emekli ikramiyesine sürelerden fera
gat ve muvafakat sonucu 3t8 1999 tarihinde kesin haciz uygulamıştır. Bu dosyadan ödeme
emri borçluya 27.8.1999 tarihinde tebliğ edilmiş olup, İİK.nun 20. maddesine göre üçüncü
kişiler yönündeki haczin geçerli olduğu tarih 4.9.1999'dur Davacı alacaklının 1 9 1999 tari
hinde uyguladığı ihtiyat haciz İİK nun 268. maddesi uyarınca davalının haczine iştirak eder ve
satış bedeli garameten oayiaştırılır Mercii Hakimliğince bu yönler gözetilerek şikâyetin kabulüne
karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır...’-'. Karar için bkz. 19 HD. 21.09.2000.
5233/5971 (www. kazarci.com.tr) (20.07.2018).
Pratik Çalışma -7 61
” *■■.. Davacı banka borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapmış ipotekli ta
şınmazın satış bedeli'banka alacağını karşılamadığından 9.1.1997 tarihli kesin rehin açığı bel
gesi verilmiştir. Sıra cetvelinde, kesin rehin açığı belgesine dayanan alacak için pay ayrılmamış,
İİK'nun 142. maddesi uyannca yapılan itiraz'mercii hakimliğince reddedilmiştir. İlk hacze iştirak
edebilecek alacaklıların dayanabileceği belgeler. İİK'nun 100. maddesinde sayılmıştır. Borç
ödemeden aciz vesikası, anılan hükmün 1. bendinde ilk hacze iştirak edebilecek be'lgelerden
kabul edilmiştir. Mahcuz malların paraya çevrilmesi sonucunda alacağının tamamını alamayan
alacaklıya verilen aciz vesikası alacağın ödenmemiş miktannı tevsik eden bir belgedir Bu bel
geye dayanan alacağa ilk hacze iştirak imkanı tanınmasının nedeni, borçlunun alacaklının ala
cağını karşılayacak başka mallarının bulunmamasıdır. Oysa davacının alacağının dayanağı
olan kesin rehin açığı'belgesi, rehnin borcu karşılayamadığını tevsik eden bir belge olup,
alacaklının borçlunun başka mallarına yönelik takip yapma imkanının mevcut olduğu
kuşkusuzdur. Bu nedenle, kesin rehin açığı belgesinin borç ödemeden aciz vesikası gibi
ilk hacze iştirak imkanı verdiği kabul edilemez. Ancak kesin rehin açığı pelgesi, resmi da
irelerin yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir belge olarak, İİK'nun 100/4. mad
desi uyarınca ilk hacze iştirak imkanı sağlar Somut olayda kesin rehin açığı belgesinin tarihi
9 1.1997 olduğundan davalı alacaklının koyduğu 25 6 1996 tarihli ilk hacze iştiraki mümkün de
ğildir. Diğer bir anlatımla İİK'nun 100/4 maddesinde öngörülen koşul gerçekleşmediğinden ilk
hacze iştirak edemez. Düzenlenen sıra cetveli ve mercii hakimliğinin şikâyetin reddine ilişkin ka
rarında bu nedenle bir isabetsizlik bulunmamaktadır..:''. Karar için bkz. 19 HD. 03.07.1997,
4032/6974 (www.kazarci.com.tr) (20.07.2313).
62 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
60 '.. Dava,, sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir Mahkemece, şikâyetçi alacağının dava tarihinin
tüm alacaklılann haciz tanhlerinden önce olduğu gerekçesiyle 'icra ve İflâs Kanunu'nun 100/2 'nci
maddesi gözetilerek yazılı şekilde karar verilmiştir. Öncelikle ilk haczin kim tarafından konuldu
ğunun kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması gerekir Kamu alacakları için konulan haciz
lerden sonraki tarihlerde İcra ve iflâs Kanunu'na göre konulmuş bir haciz varsa,, bu haczin kamu
haczine iştirak etmesin sağlayacak bir yasal düzenleme bulunmadığından, dağıtıma konu pa
ranın önceki tarihli kamu haczine tahsisi, artan para varsa bu kısmın Amme AJacaldannın Tahsil
Usulü Hakkında Kanununun 21/1 maddesi de gözetilerek paylaştırılması için sıra cetvelinin dü
zenlenmesi gerekir.
Yapılan araştırma sonucunda, kamu haczinin davacının haczinden önce konulduğunun anlaşıl
ması hâlinde dava tarifi ne olursa olsun, şikâyetçinin kamu haczine iştirak edemeyeceği, şikâ
yetçi haczinin kamu haczinden önce olması hâlinde ise, 6183 Sayılı Kanunun 21. madde s;'uya
rınca kamu haczinin şikâyetçi haczine iştirakinin mümkün olduğu ve kamu haczinin anılan mad
de hükmüne göre kendinden önceki hacizlerle garameye gireceği gözetilmeUdin..”. Karar için
bkz. 23. HD. 30.11.2011,1835/2207 (www.kazanci.com.tr) (20.07.2018).
Pratik Çalışma -7 63
Türk Hukukunda ise hacze iştirak kurumu sebebiyle karma bir sistemin
kabul edildiği söylenebilir. Buna göre kural ilk haczi koyduran alacaklı
nın haczine iştirakin bazı şartlar altında mümkün olması ve bedelin ala
caklıların alacağına yetip yetmeme durumuna göre sıra cetveli tanzim
edilecek ve kural olarak alacaklılar eşit şekilde tatmin edileceklerdir.
Ancak İcra ve İflâs Kanunu'nda her ilk kesin hacze iştirak kabul edil
memiştir. Kısmen haczi caiz olan şeylerin haczini düzenleyen İİK m. S3
hükmüne göre: ‘Maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve
hasılatı, ilama müstenit olmayan nafakalar, tekaüt maaşları, sigortalar
veya tekaüt sandıkları tarafından tahsis edilen iratlar, borçlu ve ailesi
nin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen mik
tar tenzil edildikten sonra haczolunabilir. Ancak haczolunacak miktar
bunların dörtte birinden az olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya
konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için
kesintiye geçilemez. ”
Buna göre maaş haczinde birden fazla haciz varsa bunlar icra dairesi
tarafından sıraya konulacaktır. Başka bir ifadeyle önceki haczi koyduran
alacaklı tatmin edilmeden., diğer alacaklının tatmin edilmesine mikan
bulunmamaktadır. Bu sebeple icra dairesinin hacze iştirak talebini kabu
lü hukuka aykırıdır.
Pratik Çalışma - 8
■ Hacze İştirak
OLAY:
(L) , (M)’den alacağından dolayı Ankara'da 5.10.2016 tarihinde takıp ta
lebinde bulunmuş, 20.10.2016 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmiş,
(M) ’nin ödeme emrine itirazı üzerine 1.1.2017 tarihinde itirazın iptali
davası açılmış ve dava (L) lehine sonuçlanmış, karar 1.11.2017 tarihin
de kesinleşmiştir. (L) haciz talebinde bulunmak istemektedir.
SORULAR:
1. (L), hangi süre içerisinde hacız talebinde bulunabilir? (L)’nin haciz is
teme süresini kaçırması hâlinde ne olacaktır?
a. Arabası
c. Evindeki televizyonları
3.
CEVAPLAR:
1. Haciz isteme süresi ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıldır (İİK m.
7S 2). Ödeme emrine itiraz edilmesi haciz isteme süresini durdurmaz. An
cak ödeme emrine itiraz edilmesi üzerine alacaklının itirazın kaldırılmasını
talep etmesi veya itirazın iptali davası açması hâlinde, talep veya dava aç
ma tarihinden kararın kesinleşmesine kadar haciz isteme süresi durur (İİK
m. 7S 2). Bunun yanında, alacaklı ile borçlunun taksit sözleşmesi yapması
hâlinde de sözleşme boyunca haciz isteme süresi işlemeyecektir (İİK m.
111 3). Ancak taksitlerden biri zamanında ödenmez ise icra takibine devam
edileceğinden haciz isteme süresi tekrar başlayacaktır (İİK m. 7S 2).
Süresi içinde hacız talebinde bulunulmaması hâlinde, alacaklının haciz
talep etme hakkı düşer ve dosya işlemden kaldırılır (İİK m. 7S 4). Bu
hâlde takip düşmeyecektir. Süresi içerisinde talep olmadığı için haciz ta
lep etme hakkı düşen alacaklının yeniden hacız talebinde bulunabilmesi
için öncelikle yenileme talebinde bulunması gerekir. Yenileme talebi ile
birlikte alacaklıdan yemden harç alınır. Ancak yemleme harç ve giderle
ri borçluya yükletilemez. Yemleme talebinin borçluya tebliği gerekir;
aksı hâlde haciz yapılamaz (İİK m. 78 5).
Olayda haciz isteme süresi, ödeme emrinin tebliğ tarihi olan 20.10.2016
tarihinde başlayacaktır. Ancak alacaklı itirazın iptali talep ettiği tarih
olan 1.1.2017 tarihinden, bu dava neticesinde verilen kararın kesinleşme
tarihi olan 1.11.2017 tarihine kadar hacız isteme süresi işlemeyecek
olup, bu tarihten sonra kalan süre işlemeye başlayacaktır.
2.
a. Arabanın haczi:
Trafik siciline kayıtlı olmayan araçların haczi taşınırların haczi hüküm
lerine göre yapılır. Buna göre, icra memurunun malı hukuken haczetme
Pratik Çalışma - S 67
Trafik siciline kayıtlı bir aracın haczi, icra müdürü tarafından trafik sici
line hacız yazısı göndermesi ve bu hacız kararının sicile işlenmesiyle
gerçekleşmiş olur. Sicile kayıtlı araçlar, haciz yazısıyla (kaydı haciz)
haczedileceği gibi, fiilî hacız yoluyla da hacız yapılabilir. Bir aracın
kaydı hacizle haczedilmesi ile fiilî haciz yoluyla haczedilmesi arasında,
doğacak olan hukukî sonuç bakımından fark bulunmamaktadır.
Bunun yanında şirket paylarının pay senedine bağlanmamış olması halinde Yargıtay İİK
m.89 prosedürüne göre haczedilebileceğini bir kararında ifade etmiştir. Bkz. 'Anonim Şir
ketin hisse senedi çıkarılmış ise İİK.nun 88. maddesine gore naçiz yapılır. Hisse senedi'çı-
karılmamış olması halinde çıplak paylarının İİK.nun 89/1 ihban tebliği sureti ile haczi müm
kündür. 89/1 haciz ihtarına karşı icra müdürlüğüne itiraz edidiğinde bu madde prosedürü
gereğince icra müdürlüğünce işlem yapılacağı tabiidir. 89/1 ihbarı çıkarılamayacağı yolun
da merciye yapılan şikayetin reddine karar verilmek gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin
kabulü isabetsizdir.
Y. 12 HDT. 1.11.200015261/16351 (ww»v kazanci.com.tr) (24.07.2018)
68 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
Bunun yanında, şirket payları için pay senetleri çıkarılmadan önce pay
senetlerinin yerine geçmek üzere ve sonradan pay senetleri ile değişti
rilmek üzere nama yazılı ilmühaberler çıkarılabilir. İlmühaberin niteli
ği tartışmalı olmakla birlikte, Yargıtay bunların kıymetli evrak niteli
ğinde olduğu: dolayısıyla kıymetli evrakların haczine ilişkin hükümlerin
uygulanması gerektiği kanaatindedir52.
c. Televizyonların haczi:
Haczin şekli bakımından taşınır mallar farklılık arz eder. Para, kıymetli
evrak, altın, gümüş ve diğer kıymetli şeylerin haczi icra memurunun ha
ciz iradesini açıklamasının yanında fiilen el konulması suretiyle yapılır.
Aksi hâlde, geçerli bir haciz sonucu doğmayacaktır. Bunlar dışındaki ta
şınır malların haczi ise icra memurunun haciz iradesini açıklamasıyla
gerçekleşir. Haciz memuru, alacaklının gösterdiği yerde borçlunun inal
larını haczeder ve taşınır malların bulunduğu yerde haciz tutanağı dü
zenler. İcra memuru, haciz ile birlikte malı borçlunun elinde yediemin
sıfatıyla bırakabilir. Ancak alacaklı, masrafları peşin vermek suretiyle
haczedilen malın borçlunun elinde bırakılmamasını: muhafaza altında
alınmasını talep edebilir.
52 “...Anonim şirket hisselerini temsil etmek üzere çıkarılan geçici pay senedi ilmühaberlerinin.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 486/2. 490. 645 647 ve 654. maddeleri uyarınca kıymetli
evraktan sayılması nedeniyle bu evrakın haczi için İİK'nun 68. maddesinin yukarda belirtilen
hükmü uyarınca, evraca fiilen el konulması zorunludur...* Y. 12. HD E 2014/33586 K.
2015/8571 T. 6.4 2015 ;.vmv kazanci.com.tr) (24.07.2018).
Pratik Çalışma - S 69
3.
a. Malm borçlunun dindeyken (veya borçlu ile birlikte üçüncü kişinin
elinde olması durumunda) haczedilmesi hâlinde, borçlu veya üçüncü ki
şi istihkak iddiasında bulunabilir. İcra müdürü, istihkak iddiasını alacak
lı ile borçluya bildirir ve istihkak iddiasına karşı itirazları olup olmadı
ğını bildirmeleri için ilç günlük süre verir. Bu süre içerisinde alacaklı
veya borçlunun istihkak iddiasına itiraz etmemesi hâlinde, istihkak iddi
ası kabul edilmiş sayılır ve o mal üzerindeki taciz kalkar. Üç günlük
hak düşürücü süre içerisinde alacaklı veya borçlu itirazda bulunurlarsa
icra müdürü dosyayı hemen icra mahkemesine verir. İcra mahkemesi,
istihkak iddiasına konu olan mahcuz mal hakkında takibin devamına
veya ertelenmesine karar verir. İcra mahkemesinin takibin devamına
veya ertelenmesine ilişkin kararının tefhim veya tebliğinden itibaren ye
di gün içinde, üçüncü kişi istihkak davası açmak zorundadır. Süresi içe
risinde istihkak davası açmayan üçüncü kişi, alacaklıya karşı istihkak
iddiasından vazgeçmiş sayılır. Yukarıdaki prosedür dairesinde kendisine
istihkak talebinde bulunma imkânı verilmemiş olan üçüncü kişi, hacze
dilen şey hakkında veya satılıp da bedeli henüz alacaklıya verilmemişse
bedeli hakkında, haczi öğrendiği tarihinden itibaren yedi gün içinde, icra
mahkemesinde istihkak davası açabilir. Aksı takdirde, aynı takipte bu
iddiayı ileri sürme hakkını kaybeder (İİK m.97).
Olayda (N), istihkak iddiasında bulunmuştur. İcra müdürünün alacaklıya
bildirimi üzerine alacaklının istihkak iddiasına itiraz etmesi hâlinde, icra
müdürü dosyayı icra mahkemesine verir ve icra mahkemesinin takibin
devamına veya ertelenmesine ilişkin kararından itibaren içeri
sinde, icra mahkemesinde istihkak davası açılması gerekir.
b. Taşınır malı borçlu ile üçüncü kişi birlikte elde bulunduruyorlarsa hac
zedilen mal borçlunun elinde haczedilmiş sayılır. Bu hâlde, istihkak da
vasını istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişinin açması gerekir. Bu
duııımda, davacı üçüncü kişi malı ne suretle iktisap ettiğini ve inalın ne
70 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
Takipli iştirak ise alacaklı yönünden bir özellik arz etmez. Takıplı işti
rak şartlarını sağlayan her alacaklı, daha önce konulmuş olan hacze işti
rak edebilir. Takipli iştirak şartları şu şekildedir:
a) Hacze iştirak etmek isteyen alacaklı, hacız isteme yetkisini haiz olma
lıdır.
Pratik Çalışma - S 71
Olayda alacaklı (T), diğer alacaklı (L)?nın takip talebinden önceki bir
tarihte takip başlatmıştır. Ancak kanun ilk hacız koyduran alacaklının
takıp talebinden önce alacağının doğması gerektiğini şart koştuğundan,
ilk haciz koyduran (L)’nin takip talebinden önce takıp başlatması hacze
iştirak edebilmesi için yeterli olmayacaktır. Bu nedenle (T), alacağının
önce doğduğunu kanunda sayılan belgelerle ispat edebilirse hacze işti
rak edebilecektir
Pratik Çalışma - 9
OLAY:
İzmir’de yaşayan (B), 100.000 TL tutarındaki alacak için aleyhine baş
latılan genel hacız yoluyla takibe itiraz süresini kaçırmış ve 02.0S.2017
tarihinde takıp kesinleşmiştir. Bunun üzerine alacaklı (A), 15.09.2017
tarihinde (B)’nin haczi kabil mal varlığı hakkında icra dairesine haciz
talebinde bulunmuştur. 30.09.2017 tarihinde (B)’nın evine hacze gidil
miş ve haczedebilecek hiçbir mal bulunamamıştır. Buna karşılık..
(B)’nin kolunda Rolex marka takdir edilen değeri 15.000 TL olan bir
saat olduğu görülmüştür. (B), söz konusu saatin arkadaşı (C)’ye ait ol
duğunu ileri sürmektedir. Diğer yandan alacaklı (A), (B)’nin kendisine
babasından kalan Bechstein marka değerli bir piyanodan bahsettiğini.,
manevî değerinin yüksek olması sebebiyle söz konusu piyanonun lıac-
zedilmesini istemediğini ve piyanonun (B)’nın kapı komşusu (K)’nin
evine saklandığını iddia etmektedir. (K)’nin evine giden ıcıa memuru,
sözü edilen piyanonun evin salonunda durduğunu tespit etmiştir.
SORULAR:
1. (B)’nin aşağıda sayılan mal varlığı unsurlarından hangisi hangilen lıac-
zedılebılır?
4. (B)’nin arkadaşı (C)’ye ait olduğunu ileri sürdüğü Rolex marka saatin
haczi mümkün müdür? Eğer mümkünse (B) ya da (C)’nin başvurabile
ceği bir hukuki yol var mıdır?
CEVAPLAR:
1. Kural olarak: borçlunun mal varlığındaki maddî değeri olan nıal: hak ve
alacaklar, alacaklılarına karşı bir teminat oluştururlar. Buna karşın, ka
nun koyucu sosyal düşüncelerle birtakım mal varlığı unsurlarının haczi
ni kısmen ya da tamamen yasaklamaktadır. İİK m. S2-S3 hükümleri,
tamamen ya da kısmen haczi caiz olmayan mezkûr mal varlığı unsurla
rına ilişkindir. Bu bakımdan, her bir mal varlığı unsurunun ayrıca tetkik
edilmesi gerekir.
62 ‘S.t meskenin borçlunun hâline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumu
na ve borçlu ile ailesirin ihtiyaçlarına göre belirlenir.'-'. Karar için bkz. HGK 26.04.2017. 12-
1138/868 (\wav kazanç .com.tr>(28.05.2018).
Pratik Çalışma -9 75
Olayda (B), eşi ile birlikte, 120.000 TL değerindeki 2-1 apartman dai
resinde yaşamaktadır. (B)’nin başka evinin olmaması hâlinde, mezkûr
ev hakkında meskeniyet iddiasıyla icra mahkemesine şikâyette bulu
nulması mümkündür. Nitekim söz konusu ev, (B):nin hâline münasip
evi olarak değerlendirilmelidir. Bu sebeple, İİK m.82 1-12 hükmü gere
ğince, söz konusu ev haczedilemez.
b. İİK m.82 1-4 hükmüne göre, borçlu bir sanat ya da meslek sahibi ise, mes
lek ve sanatı için gerekli olan aletler haczedilemez. Buna karşılık, borçlu
nun meslek ve sanatı için gerekli olan aletlerin haczedilememesi için, borç
lunun haciz anında bu mesleği fiilen yapınalı ve kendisi ile ailesinin geçimi
için gerekli olan parayı mezkûr mesleği icra ederek kazanmalıdır.
Olayda (B), hafta sonları müzisyen olarak çalışmakta ve kendisi ile aile
sinin geçimi için gerekli olan parayı bu şekilde kazanmaktadır. Nitekim,
(B)’nin ücretinin 2.000 TL olduğu düşünüldüğünde, kendisi ve ailesinin
geçimi için hafta sonları ek iş yapması makûl görülmelidir. Bu bakım
dan, (B):nin müzisyenlik mesleğini icra etmesi için gerekli olan S00 TL
değerindeki klarnetin haczedilemeyen mallardan sayılması gerekir.
64 ‘Borçlunun birden fazla taşınmazı olması hâlinde taşmmazla'dan herhangi birisi hakkında
meskeniyet şikâyetinde bulunabilir. HaczedSmezlik iddiasına konu evde borçlunun oğlunun
oturması meskeniyet şikâyetine engel değildir.1'. Karar için bkz. 12 HD. 11.11.2003.
22650/22284 (www.kazanci.com.trX28.05.2018).
€= ‘Şikâyete konu meskenin değerinin 280.000 TL. hâline uygun meskeni 235 000 TL'ye alabile
ceği belirlendiğine göre, mahcuzun satılarak borçlunun hâline münasip ev alması için gerekli
235.000 TL nin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun hâline münasip ev
alabileceği 235 000 TL den az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı
şekilde hüküm tesisi de doğru bulunmamıştır.. Karar için bkz. HGK. 26 04.2017.12-1138/868
(www kazanci ccm tr)(28.05.2018).
76 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
66 "4857 sayılı İş Kanununun 35 maddesine göre; işçinin atmakta olduğu aylık ücretinin ancak
%’ü haczedilebilir. İİKnın 83/2. maddesi uyarınca:' aylığın üzerinde haciz bulunması hâlinde,
sonraki haciz sıraya kcnuiur ve önceki haczin kesintisi bittikten sonra kesintiye başlanır. Yine
4857 sayılı Kanun un 32 maddesi uyarınca; ikramiye,, toplu sözleşme farkı ve nema da ücretten
sayılacağından onların da aynı koşullarda haczini engelleyen bir yasa hükmü yoktur. 6772 sayılı
Kanun un 4 maddesinde ise. fazla mesaj, evlilik, çocuk zamlar veya primleri, aynî yardımlar,
hafta ve genel tatil ücretleri gibi esas ücrete munzam tediyelerin haczedüemeyeceği belirlenmiş
tir. Bu durumda, ikramiyenin en fazla %'ünün haczi mümkün ise de yukarıda belirtilen 4 mad
dedeki fazla mesai, evlilik yardımı, çocuk zamları, aynî yardımlar, hafta tatili ücreti, genel tatil
ücreti gibi ödemelerin haczi mümkün değildir. Kıdem tazminatı gibi ödentinin ve vergi iadesi ala
cağının ücretten sayılacağına dair bir hüküm bulunmadığından anılan gelirlerin tamamı haczedi
lebilir.1'. Karar için bkz 12. HD. 16.01.2017. £863/383 (\VA'W.kaza’ici.com.tr)(28.05 2018).
Pratik Çalışma -9_________________________________________________________________________77
İcra müdürünün tescilli bir aracın haczine karar vermesi hâlinde, trafik
siciline hacız için yazı gönderilmesi ve hacız kararının trafik siciline
şerh verilmesi ile aracın geçerli şekilde haczi sağlanmış olur. Bunun
için, aracın fiilen haczedılmesine gerek yoktur7.
İstihkak davasına konu edilen aracın trafik kaydına 1.7.1991 tafhinde haciz şerhi konulmuştur.
Satış ise bu tarihten sonra 24.7.1991 günü yapılmıştır. Bu durumda davalı 3 kişi haciz şerhini
kontrol etmeden hacizli aracı satın aldığına göre, bü satış İcra ve İflâs Kanunu nun 86 maddesi
uyarınca alacaklının hakkını ortadan kaldırmaz O hâide'aiacaklının açtığı davanın kabulüne ve
3 kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesi gerekirken...1'. Karar için bkz. 15. HD.
05 12.1991. 5408/5863 (www.kazanci.comtr)(28 05 2018).
78 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
68 ‘’Borçlunun üçüncü şahıslardaki alacağı 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun 106/2. maddesi
gereğince menkul (taşınır) hükmündedir. Dolayısıyla, haczi de menkul haczi gibi gerçekleştirilir.
Ne var ki. özelliği gereği banka mevduatı üzerine haczin tatbiki ve haciz tutanağının düzenlen
mesi için mahalline yani bankaya gidilmesine gerek bulunmamaktadır. Borçlunun bankadaki
mevduatının haczedılmesi için, haciz tutanağının icra dairesinde düzenlenerek haciz yapan
memur ile alacaklı ve borçlu tarafça imzalanması yeterli olup: bu işlemlerin tamamlanması ile
birlikte borçlunun bankadaki mevduatının haczi gerçekleşmiş olur. Haczin tekemmülü için ban
kaya ayrıca İcra ve İflâs Kanunu nun 89 maddesi gereğince düzenlenecek haciz ihbarnamesi
nin tebliğ edilmiş olması şart değildir1'. Karar için bkz. HGK 25.03 2015. 12-1705/1085
(www kazanci.ccnı tr)(28.05?2018).
Pratik Çalışma -9 79
4. İİK m.96 1 hükmüne göre borçlu, kendi elinde iken haczedilen bir malın
üçüncü kişiye ait olduğu ıleıı sürebilir. Yanı borçlu, üçüncü kişi adına is
tihkak iddiasında bulunabilir. Borçlu, bu istihkak iddiasını malm haczini
öğrendiği tarihten itibaren gün içerisinde ilen sürmelidir. Buna karşı
lık, İİK m.85.2 hükmüne göre, borçlu malın haczi sırasında hazır bulun
makta ise, istihkak iddiasını haczi yapan memura bildirmek zorundadır.
Olayda (B), kendi elinde bulunan Rolex marka bir saat için arkadaşı (C)
adına istihkak iddiasında bulunmaktadır. Bu hâlde, yukarıdaki prosedür
işletilmeli ve mal haczedılirken ilen sürülen istilıkak iddiası tutanağa
yazılarak alacaklıya bildirilmelidir. Alacaklı, söz konusu bildirim ile
kendisine verilen üç günlük süre içerisinde istihkak iddiasına itiraz et
mez ise mal üzerindeki hacız kalkacaktır. Nitekim, (B)’nin ileri sürdüğü
istihkak iddiası mülkiyet hakkına ilişkindir. Buna karşılık, üç günlük sü
re içerisinde istihkak iddiasına itiraz edilmesi hâlinde, icra müdürü dos
yayı hemen icra mahkemesine verecek, icra mahkemesi ise takibin de
vamına ya da ertelenmesine karar vererek bu kararını üçüncü kişi (C)’ye
bildirecektir. Bu hâlde (C), kararın kendisine tebliğinden itibaren yedi
gün içerisinde icra mahkemesinde istihkak davası açmalıdır. Ayrıca (C),
bahsedilen istilıkak prosedürü işletilmeksızın, malın haczim öğrendiği
tarihten itibaren yedi gün içerisinde doğrudan icra mahkemesine başvu
rarak istihkak davası açabilir.
İcra müdürünün hacizde tertip ile ilgili hatalı işlemlerinde dolayı, icra
mahkemesine şikâyet başvurusunda bulunulabilir.
Olayda, (B)’nin hem taşınır hem taşınmaz hem de çekişmeli mal varlığı
unsurları bulunmaktadır. Bu sebeple, alacağı karşılamaya yetecek mik
tara ulaşıncaya kadar, yukarıda bahsedilen sıraya uygun şekilde hacız iş
leminin gerçekleştirilmesi gerekir. Aksi hâlde, icra mahkemesine şikâ
yet yoluyla başvurulabilir.
Pratik Çalışma -10
■ Paraya Çevirme
OLAY:
İcra dairesi tarafından, alacaklıların talebi üzerine (B)’nin mahcuz mal
varlığı unsurlarının paraya çevrime işlemleri başlatılmıştır. (B)’nin İs
tanbul’da bulunan muhammen bedeli 350.000 TL olarak tespit edilen
taşınmazı, İzmir'de bulunan ve muhammen bedeli 200.000TL olarak
tespit edilen ve (Al)’in muaccel 150.000 TL’lik alacağını taşınmaz re
hiniyle teminat altına alan alacağı, (B)’nin iştirak hâlinde mülkiyet his
sesini, (B)’nin 25.000 TL değerindeki pırlanta yüzüğü icra dairesi tara
fından paraya çevrilecektir. Ayrıca (B)’nin borçlusu (K) ile aralarındaki
sözleşmeden doğan 30.000 TLTık alacağı da bulunmaktadır.
SORULAR:
1. İcra dairesi tarafından (B)’nin İzmir’deki taşınmazının müstakbel açık
arttırmadaki asgari ihale bedeli 250.000 TL olarak hesaplanmıştır. İcra
dairesinin asgari ihale bedeline ilişkin tespiti hukuka uygun mudur?
Açıklayınız.
4. İcra dairesi, (B)’nın iştirak hâlinde mülkiyet hissesini ne şekilde paraya çe
virmelidir? İlgili kanun hükmü ve Yargıtay uygulaması ışığında açıklayınız.
84 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
6. (B): (K):dan olan alacağım tahsil etmek amacıyla (K)’ya karşı bir eda da
vası açmıştır. İlgili alacağın artık mahcuz olduğu düşünüldüğünde bu dava
ya nasıl devam edilecektir? İlgili Kanun hükümleri üzerinden açıklayınız.
CEVAPLAR:
1. Asgari ihale bedeli: Açık arttırmada., arttırma konusu mal varlığı unsu
runun en düşük olarak hangi bedel üzerinden alıcıya ihale edilebileceği
ni ifade eder. Belirtmek gerekir ki asgari ihale bedelinin doğru olarak
tespiti çok önemlidir. Zııa bu husus kamu düzenine ilişkin olup: ihale iş
lemine karşı şikâyet yoluna başvurulduğunda icra mahkemesi asgari
ihale bedelinin yanlış hesaplandığını re sen göz önünde bulundurur ve
ihaleyi (ilıale işlemini) iptal eder.
€S Satış karan tarihi itibariyle uygulanması gereken İİK'nun 129. maddesinin. 6352 Sayılı Yasa
ile yapılan değişiklikten önceki hükmüne göre: artırma bedelinin, malın tahmin edilen kıymetinin
yüzde ellisini bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı otar diğer alacaklar o malla temin
edilmişse bu suretle rüçhanı elan alacakların mecmuundan fazla olması ve bundan başka para
ya çevirme ve paraların paylaştırılması masraflannı aşması gerekmektedir Bu durumda satış
bedelinin, tüm icra masraflarını değil, paraya çevirme ve paylaştırma giderlerini geçmesi
gerektiğinin hüküm artına alındığı görülmekte, satış talebinden ihale tarihine kadarki pa-
86 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
Olayda ise icra dairesi tarafından asgari ilıale bedeli, muhammen bede
lin yüzde ellisi olan 100.000 TL üzerine 150.000 TL Tik rehinli alacak
eklenerek hesaplanmıştır. Hâlbuki yukarıda da belirtmiş olduğumuz gi
bi, asgari ilıale bedeli bu değerlerden daha fazla olan esas alınarak tespit
edilmelidir. Bu hâlde muaccel rehinli alacak 150.000 TL olup mu
hammen bedelinin yüzde ellisinden fazla olduğu için asgari ihale
bedeli 150.000 TL ve paraya çevirme ile paylaştırma giderlerinden
oluşmaktadır.
4. İK.K. m. 121 hükmüne göre: “Zhr intifa hakkı veya taksim edilmemiş bir
miras veya bir şirket yahut iştirak hâlinde tasarruf olunan bir mal hisse
si gibi yukar ki maddelerde gösterilmeyen başka nevi malların satılması
lazım gelirse icra memuru satışın nasıl yapılacağını icra mahkemesin
den sorar. İcra mahkemesi, yerleşim yerleri malum olan alakadarları
davet ve gelenlerini dinledikten sonra açık artırma yaptırabileceği gibi
'...İİK'nın 224 ve 241. maddelerinde pazarlıkla satıştan söz edilmekte olup. İİK’mn 241 madde
sinde 'Masaya ait matların iflâs idaresi eliyle açık artırma yahut alacaklılar karar verirse pazarlık
usulü ile satılacağını' hükme bağlamıştır Ancak, satışın ne şekilde yapılacağı belirtilmemiştir.
Artırma suretiyle satışır şartları başlığını taşıyan 224. maddede .se bazı maddelerin tahdidi ola
rak artırma suretiyle yapılacak satışlarda uygulanacağı hükmü getirilmiş olup, bunların kıyas yo
lu ile pazarlıkla satışa uygulanması mümkün değildir. İİK'da pazarlıkla' satışın şekline ilişkin bir
hüküm bulunmaması karşısında, pazarlıkla satışın normal bir satış olduğunun kabulünden ha
reketle bu satışın BK'mtı 225 ve onu izleyen maddelerine göre genel mahkemelerden satışın ip
tali istenebilir. Zira. Hukuk Genel Kurulunun 1989/12-413 esas, 1989/583 karar sayılı 8 11.1989
tarihli kararında da gere! mahkemede pazarlıkla satışın iptalinin istenebileceği belirtilmiştir...1'.
Karar için bkz. 12. HD. 22.04.2004. 3728/10122 (www.kazanci.ccm.trX28.07.2018).
* '.. Somut olayda, mahkemece, dava açılan taşınmazın sorumlu olduğu ipotek tutarian tespit
edilmeksizin satışa çıkarıldığı, satış isteyen alacaklıya ait olmayan ipoteklerin satış bedelinden
mi karşılanacağı yoksa ipotek yükü He mi satılacağı hususunda era müdürlüğünce bir karar ve
rilmediği ve bu hususun satış Hanı ve şartnamesine yazılmadığı gerekçesi ile ihalenin feshi is
teminin kabul edildiği görülmektedir. Mahkemenin bu yöndeki kabulü yukarda açıklanan fesih
nedenleri arasında bulunmamaktadır Diğer yandan. İ.İ.K.nun 125. maddesinde, taşınmaz
üzerindeki ipoteklerin de alıcıya intikal edeceği ve ipotekle temin edilmiş muaccel borçla
rın satış bedelinden ödeneceği belirtildiğine göre, mahkemenin, bu hususu fesih nedeni
olarak kabulü de doğru değildir. Kaldı ki. yukarda anılan maddede belirtilenlerin, satış
şartnamesi ve satış ilanında gösterilmemesi borçlunun lehine bir durum yaratmakta
dır. Karar için bkz. 12. HD. 17.03.2011.1384/4064 (www kazsnci.com.tr)(28.07.2018).
88 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
satış için bir memur da tayin edebilir yahut iktiza eden diğer bir tedbiri
alabilir. ”
Dava, İİK'nın 121. maddesi uyarınca alınan yetki belgesine dayalı olarak açılan ortaklı
ğın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar
verilmiştir Hükmü, davalı... vekili temyiz etmiştir. Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları,,
paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar)
arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki ta
raflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır Paydaşlığn giderilmesi davasını paydaş
lardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar HMK'nın27. maddesi uyarınca davada bü
tün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü hâlinde alı
nacak mirâsçıhk belgesine gere mirasçılannın davaya katılmalar, sağlandıktan sonra işin esası
nın incelenmesi gerekir Borçlunun elbirliği hâlinde ortak olduğu taşınmazlarda borçlu ortağın
alacaklısı İcra Hakimliğ.nden'îcra İflâs Kanununun 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine
dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir Bunun
için icra hakiminden yetki belgesi alınması zorunludur İcra hakiminden yetki belgesi almadan
doğrudan doğruya veya yetkisi olmayan icra müdürünün verdiği yetki belgesine dayanılarak da
va açılması hâlinde dava hemen reddedilmeyip davacı tarafa ica hakiminden yetki belgesi al-
mak'üzere süre verilmelidir. İcra mahkemesinden alınan yetkiye dayalı olarak açılan dava
larda kural olarak borçlu ortağın mülkiyet hakkının elbirliği mülkiyetine konu olması ge
rekir. Borçlu ortağın alacaklısı tarafından açılan davalarda birden fazla taşınmaz davaya konu
edilmiş ise icra takibine konu borç miktarına"göre dava tarihi itıbariyie taşınmazlardan borçlu or
tağın payına düşecek oeğerin tespit edilerek borca yetecek kadar (sayıda) taşınmazın ortaklığı
nın giderilmesine karar verilmesi,, fazlaya dair istemin reddi gerekir..." Karar için bkz. 14. HD.
13.01.2016.15300/313 (www.kazanci.com.tr)(28.07.2018).
Pratik Çalışma - 10 89
İİK n. 117 hükmüne göre: '‘Altın ve gümüş eşya maden hâlindeki kıy
metlerinden daha aşağı bir bedel ile satılamaz.Esasen bu madde tüm
maden özüne sahip eşyalar bakımından anlaşılmalıdır. Bu eşyalar kıy
metlerinden daha az bir bedelle satılırsa bu borçlunun ve alacaklıların
aleyhine bir durum yarabilir. O hâlde bu eşyalara ilişkin asgari ihale
bedeli muhammen bedelin yüzde ellisi üzerinden değil doğrudan
doğruya muhammen bedelin kendisi üzerinden hesaplanacaktır '’.
Buna göre işlem hukuka aykırı olduğundan ilgililer İİK m. 134 hükmü
çerçevesinde ihalenin feshim talep edebilir.
6. İcra ve İflâs Kanunu uyuşmazlık konusu alacaklar için aynı hükümde iki
farklı kurum düzenlemiştir. İİK m. 120 I hükmüne göre: '‘Hacze iştirak
eden bütün alacaklılar muvafakat ederlerse borçlunun borsada ve piya
sada fiyatı olmayan alacakları, ödeme yerine geçmek üzere itibari kıy-
'* Elbirliği mülkiyetinde borçlu ortağın alacaklısı yetki belgesire dayanarak borçlunun ortağı
olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir Paylı mülkiyette ise, borçlu paydaşın
alacaklısı, borçlunun bağımsız payının haczini ve'satışını isteyebileceğinden yetki belgesine
dayanarak taşınmazın paydaşlığının giderilmesini istemesi yasa koyucunun amacına uygun de
ğildir. Somut olaya gelince: 1-) Dava konusu mesken niteliğinderi bağımsız bölümlerden 22036
ada 11 parsel sayılı taşınmazda 2 ve 7 numaralı bağımsız bölümlerin son tapu kayıtlanna gere;
Borçlunun paydaş olmadığı, tam pay olarak tek malik adına kayıtlı olduğu anlaşıldığından dava
nın 'reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur, 2-) Dava ko
nusu mesken niteliğindeki bağımsız bölümlerden 22036 ada 11 parsel 1 ve 11 numaralı bağım
sız bölümlerde ise borç'unun müstakil payı mevcut olduğu anlaşılmaktadır Ortaklığın giderilme
si talep edilen bu iki taşınmazda borçlu davalının müstakil payı 'mevcut olup yukarda açıklandığı
gibi 5403 Sayılı Kanun'vn 6537 Sayılı yasa ile değişik 8 maddesi gereğince alacaklı davacı ta
rafından haczedilen bu payın doğrudan icra yoluyla satışı istenebileceğinden, davacının bu da
vayı açmakta hukuki yaran bulunmamaktadır..,r. Karar için bkz 14. HD. 19.01.2017. 7118/344
(www. kazanç i.com. tr)(28.07.2018).
= r. Menkul satışlarını düzenleyen İİK’mn 115 ve 116. maddelerinde birinci ve ikinci arttır
ma için gerekli koşullar açıklandıktan sonra 117. maddede 'altın ve gümüş eşyanın ma
den hâlindeki kıymetlerinden daha aşağı bir bedel ile satılamayacağına" hükmü bağlan
mıştır. Anılan şart, birir.ci ve ikinci arttırmalar için İİK nın 115 ve ’16 maddelerine ek olanak ge
tirilmiştir Pazarlıkla satş yapılmadığına göre İİK’mn 119/3 madöesi somut olayda uygulanmaz.
O hâlde, birinci satışta 'eklif edilen bedel taktir edilen kıymetin İİK nın 115. maddesindeki orana
ulaşılamadığı için icra müdürlüğünce satışın düşürülmesi gerekirken ihalenin yapılması yasaya
aykırı ve bu nedenle ihalenin feshi yerine bu istemin reddi isabetsizdir...”. Karar için bkz. 12.
HD. 02.12 2002. 23811.25699 (www.kazanci.com.tr) (26.08.2018).
90 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
Bu hâlde ise artık söz konusu olan alacağın temliki müessesesi değildir.
Zira burada alacak temlik edilmemekte ancak; alacağın dava ve takip
yetkisi, icra dairesi tarafından borçlu adına alacaklılara veya içlerinden
bazılarına verilmektedir. Burada söz konusu kanuni dava yetkinliği ku
runtudur. Zira bu hüküm üzerine kendisi alacağı dava veya tahsil
yetkisi verilen alacaklı dava takip yetkisini kazanmaktadır. Olayda
ise uyuşmazlık konusu bir alacak bulunduğundan icra dairesi bu alacağa
ilişkin olarak dava takıp yetkisini, tüm alacaklıların kabulüyle belli bir
alacaklıya verebilecektir'5.6
6 r.. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre: dava dışı yüklenicilerin belidi sevi
yeye getirdikten inşaat nedeniyle alacakları olup olmadığına dair hüküm bulunmadığı, başka bir
deyişle tasfiye işleminin yapılmadığının anlaşıldığı, İİKnın 120/2. maddesi gereğince üçüncü
şahsın borçluya"olan borçları üzerine konulan hacze iştirak eden birden çek alacaklının bulun
ması, bunların bidikte tareket ederek üçüncü şahıstaki aiacağır. tahsilini istemeien veya bu is
temlerini diğer haciz iştirakçilerinden devraldıktan sonra alacak lalebinde bulunabilecekleri, da
va dışı yüklenicilerin davalılara borçlu oldukianna dair borç ikrannı içeren belge olmadığı gibi,
mahkeme kararının da bulunmadığı, yüklenicilerden bağımsız bölüm devralan diğer kişilerin
hacze iştirak etmedikleri, iştirak etseler dahi davacı ile biriikte hareket ederek alacak talebinde
bulunmadıklar bu belirlemelere göre. İİKnın 120/2 maddesindeki dava şartlarının gerçekleş
mediği, davacının İİKnın 89/4. maddesi anlamında talepte bulunmadığı've davacının'İİKnın
120 maddesi uyarınca dava açmakta haklı olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar veril
miştir...'. Karar için bkz 23. HD. 22.10 2014. 8046/6505 (wvvw.kazanci.com tr) (26.07.2018).
Pratik Çalışma -11
■ İhalenin Feshi
OLAY:
(B)’nin muhammen bedeli 4.000 TL olan televizyonu, muhammen be
deli 600.000 TL olan taşınmazı arttırma suretiyle paraya çevrilecektir.
Televizyonun satışı ilanın, ilgililere tebliğ edilmesine karar verildiği
hâlde icra dairesi ilanı ilgilere tebliğ etmeden paraya çevirmiştir. Ta
şınmazın arttırma suretiyle paraya çevrilmesine ilişkin ilan 24.05.2017
tarihinde yapılmış arttırma tarihi ise 15.06.2017 tarihi olarak belirlen
miştir. Taşınmaza ilişkin son kıymet takdiri ise 14.06.2014 tarihinde ya
pılmıştır. Televizyon 01.06.2017 tarihindeki açık arttırmada 1.999
TL’ye ihale edilmiştir.
SORULAR:
1. Taşınmaz, alıcı (K)’ya 400.000 TL’ye ihale edilmiştir. İcra dairesi bede
lin yatırılması için alıcı (K)’ya on günlük süre vermiştir. (K) ise bedeli
onüç gün sonra icra dairesinin gösterdiği banka hesabına yatırmıştır.
İhale geçerli midir? Geçerliyse neden? Geçersizse neden? Geçersizse
kim hangi süre içerisinde hangi hukuki çareye başvurabilir? Açıklayınız.
CEVAPLAR:
1. Kural olarak satış bedeli nakit ve peşin olarak ödenir. Bedelin nakit ola
rak ödeneceği konusunda herhangi bir istisna mevcut değildir. Ancak ic
ra müdürü tarafından alıcıya bedeli ödemesi için on günlük bir süre veri
lebilir (İİK m. 130). Dikkat etmek gerekir kı alıcı bedeli ödememiş olsa
dahi ilıale ile arlık taşınmazın mülkiyeti alıcıya geçmiştir. Ancak alıcı
ilgili sürede bedeli ödemezse icra dairesi ihaleyi re'senıptal eder. Buna
göre icra dairesi ihaleyi geçmişe etkili olarak iptal eder (geri alır). Bu
hükümle kanun koyucu icra dairesine kendi işlemini geri alabilme yetki
si tanımıştır (İİK m. 133).
Her ne kadar İİK m. 133 2:de bunun için de ihalenin feshi kavramı kulla
nılmış olsa da burada m. 134 anlamında bir ihalenin feshinden söz etmek
mümkün değildir. İhalenin feshinde (m. 134) icra dairesinin yapmış oldu
ğu ihale işleminin kanuna aykırı olmasından dolayı geçmişe etkili olarak
icra mahkemesi tarafından iptali söz konusudur. Hâlbuki İİK m. 130
ve m. 133 hükümleri çerçevesinde şayet kendisine verilen on günlük süre
içerisinde alıcı bedeli yatırmazsa ilıale.. bizzat icra dairesinin geri alma iş
lemiyle iptal edilecektir". Bu hâlde süresi içerisinde bedel yatırılmazsa ic-
r... Şikâyetçi borçlu tarafından 1035.1040.1746 ve 3313 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak
02 03.2015 tarihinde gerçekleştirilen ihalelerin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurulduğu,
mahkemece, ihale alıcs'arı tarafından verilen 10 günlük sürede satış bedellerinin ödenmemesi
nedeniyle İİK'nın 133 maddesi uyarınca icra müdürlüğünce şikâyet konusu ihalelerin düşürül
mesine karar verildiği gerekçesiyle konusuz kalan istem hakkİnda karar verilmesine yer olmadı
ğına hükmedıfdiğı görülmektedir İİK'nın 133. maddesi gereğince işlem yapılmış olması, aynı
Kanun'un 134. maddesine göre yargılama yapılmasını engellemez. Zira. İİK'nın 133. ve
134. maddelerinin sebep ve sonuçları ile karar mercileri tamamen farklıdır. Bu nedenle.
İİK'nın 133 maddesi hükmü uyarınca, icra müdürlüğünce satışın düşürülmesi, farklı kurallan ve
hukuki sonuçları içeren aynı Kanun'un 134. maddesine dayanılarak yapılan ihalenin feshine yö
nelik şikâyetin esâsının incelenmesine engel teşkil etmez ve kesin hüküm oluşturmaz O hâlde,
Pratik Çalışma - 11 93
ra dairesi işlemi geri almak zorundadır. Şayet icra dairesi işlemi geri al
mazsa süresiz olarak şikâyet yoluna başvurulabilecektir.
Olayda ise ihale bedeli alıcı tarafından onüç gün sonra yatırılmış ve
bedeli icra dairesi kabul etmiştir. İİK m. 133 hükmüne göre bedel ihale
den itibaren on günlük süre içerisinde yatırılmazsa icra dairesi tarafın
dan ihalenin geri alınması zorunludur. İcra dairesinin bu hususta her
hangi bir takdir yetkisinin olduğundan bahsedilemez. İcra dairesi ihaleyi
geri almak zorundadır. Buna göre bedelin on gün içinde değil ancak yi
ne de yatırılmış olması icra mahkemesinin gen alma işlemini bertaraf
etmez. Zira on günden sonra yapılmış olan ödemelerin icra dairesi tara
fından kabul edilmesi mümkün değildir. O hâlde olayda ilgililer süresiz
surette icra dairesinin yapmış olduğu işleme karşı şikâyete ilişkin genel
hükümler çerçevesinde şikâyet yoluna başvurabilirler (İİK m. 16).
2. İİK m. 115 I hükmüne göre: “Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tah
min edilen bedelinin yüzde ellisini bulması ve satış isteyenin alacağına
rüçhanı olan diğer alacaklar o malla temin edilmişse bu suretle rüçhanı
olan alacakların mecmuundan fazla olması ve bundan başka paraya çe
virme ve paraların paylaştırılması masraflarını aşması gerekir. ”.
mahkemece. borçlunun 4 parça taşınmaza yönelik yaptığı ihalene feshi isteminin esasının ince
lenmesi suretiyle'oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmey
le,. yazılı şekilde hüküm, tesisi isabetsizdir...1'. Karar için bkz. 12. HD. 16.11.2015. 27655/28158
(www. kazanç i. com. tr)(28.04.2018).
94 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
hâlde ilgili fesih sebebi: ileri sürülmemiş bile olsa icra mahkemesi tara
fından re'sen dikkate alınır'3.
Olayda değeri 4.300 TL olarak takdir edilen televizyon, 1.999 TL karşı
lığında ilıale edilmiştir. İhale bedelinin takdir edilen değerin yüzde ellisi
ve artırma masraflarını karşılamadığı açıktır. Bj hâlde: (B)’nin iddiası
yerindedir.
‘ ‘...İİK'nın 129/2 maddesi gereğince usulüne uygun bir ihalenin varlığından söz edebilmek için
(taşınmazların birinci arttırmada ihale olunduğu nazara alınarak,, arttırma bedelinin, malın tah
min edilen bedelinin %60'tnı bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanlı olan alacakların top
lamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi
lazımdır. Bu nedenledir ki. sürülen peyin yukarıda açıklanan miktarları geçmemesi halinde
anılan madde hükmü gereğince satış düşer. Dairemizin içtihatlarında da belirtildiği üzere,
bu husus kamu düzenine ilişkin olup, süresiz şikâyet yolu ile ileri sürülebileceğinden
mahkemece işin esasının incelenmesi yerine şikâyetin süreden reddine karar verilmesi isabet
sizdir..”. Karar için bkz 12. HD 16.03 2009. 25426/5378 (RUHİ Ahmet Cemal. İhale ve İhale
nin Feshi. 2. Bası. Ankara 2013. s. 180).
'5 e.. Somut olayda, borçlu U D ’a ödeme emrinin tebliğ edildiği adrese çıkarılan satış ilanı tebliga
tının iade gelmesi üzerine borçluya yeniden satış ilanının gönderilmediği ve dolayısıyla tebliğ
edilmediği (aynı adrese çıkarılan tebligatın üzerinde 'bu zarfta örnek 10 ödeme emri ve senet
sureti vardır" ibaresinin bulunduğu) anlaşılmıştır. İİK'nun 127. maddesi gereğince saüş ilanı
nın bir suretinin alakadarlara tebliği' zorunludur. Yukarıda belirtildiği üzere satış ilanı
borçlu U. D. 'a tebliğ edilmediğinden ve satış ilanı tebliği zorunluluğu bu hâli He yerine ge
tirilmediğinden, bu husus başlı başına ihalenin feshi sebebidir. O hâlde mahkemece şikâ
yetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken istemin reddi yönünde hüküm tesisi
isabetsizdir...1'. Karar için bkz. 12. HD. 01.04.2013. 2716/12295 (www.kazanci.com.tr)
(28.04.2018).
‘...Şikâyet tarihi itibariyle, taşınmazın tapu kaydına şikâyetçi 3 kişi lehine henüz aile konutu
şerhi konulmadığından, şikâyetçinin şikâyet hakkı bulunmamaktadlr. Zira şikâyetçinin tasarruf
işlemlerini yapabilmesi, aile konutu şerhinin tapu siciline şerh verilmesi şartına bağlı bulunmak
tadır. Bir başka anlatımla, aile kondu ile ilgili sınırlamanın, 3. kişilere karşı hüküm ifade etmesi
için, şerh le'htan tarafından tapuya kaydının sağlanması gerekmektedir'Dolayısıyla, şikâyetçi
Pratik Çalışma - 11 95
Olayda her ne kadar İİK m. 127 hükmüne göre satış ilanı Kanunda göste
rilen ilgililere tebliğ edilmediğinden bu husus ihalenin feshi sebebi de ol
sa: bu sebebe dayanarak ihalenin feshini yalnızca ilanın kendisine tebliğ
edilmemesinden menfaati ilılal edilen ilgililer talep edebilir. Alıcı, İİK m.
134 II hükmüne göre ihalenin feshini talep edebilecek kişilerden olsa da
diğer şart olan hukuki menfaat şallını haiz değildir. Zira satış ilanın tebliğ
edilmemesinden menfaati zedelenen ilgililer İİK m. 127 hükmünde göste
rilen kişiler olup alıcının bu sebeple menfaatinin zedelenmesi mümkün
değildir. İİK m. 127 hükmüne aykırılık ise kamu düzenine ilişkin olmadı
ğından ihalenin feshi talebi usulden reddedilecektir.
ad/na an'e konutu şerh'. henüz tapu kütüğüne işlenmediğinden ve dolayısıyla şikâyetçi İİK'nın
134 maddesinde belirlenen 'tapudaki ilgili’ sıfatını taşımadığınoan ihalenin feshine ilişkin şikâ
yette bulunamaz Hâl böyle olunca, mahkemece, şikâyetçinin, halenin feshi isteminde bulun
masına yasal imkan olmadığı gözetilerek, aktif husûmet yokluğu sebebiyle şikâyetin reddine ka
rar verilmesi gerekir.Karar için bkz. 12 HD. 03.06.2016. 11361/1622 (wvAv.kazanci.com.tr)
(28.04.2018).
3 “...İİK'nın 134/8 maddesinde: ’İhalenin feshini şikâyet yolu ile talep eden ilgili vaki yolsuzluk
neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur’ düzenlemesi yer almakta
dır. Somut olayda, 23847 ada 1 parsel 21 numaralı bağımsız bölümün muhammen bedellinin
350.000 TL olduğu ve aynı bedele satıldığı, 23847 ada 1 parsel 22 numaralı bağımsız bölümün
muhammen bedellinin 50.000 TL olduğu ve aynı bede'e satıldığı, dolayısıyla bu iki taşınmaz
yönünden satış bedefnin, taşınmazların muhammen bedeli ile aynı olduğu anlaşılmakta
dır. Bu durumda zarar unsuru gerçekleşmediğinden şikâyetçi borçlunun, bu taşınmazlar
yönünden, ihalenin feshini istemekte hukuki yaran yoktur. Mahkemece istemin zarar un
surunun bulunmaması sebebiyle reddi gerekirken, işin esasının incelenerek sonuca gidil
mesi yerinde değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden mahkeme karan sonucu itibariyle
doğrudur. Ancak İİK'nın 134/2. maddesi uyarınca işin esasına bu sebeple girilmemiş olunaca
ğından şikâyetçi borçlu aleyhine, bu taşınmazlar yönünden, pars cezasına hükmedilmesi doğru
değil ise de. bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından ka
rarın düzeltilerek onanması gerekmiştir...Karar için bkz 12. HD. 09.05 2016. 9958/13532
(www kazanci.ccm.tr)(28.04.2018).
96 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
hüküm sevk etmiştir. Kıymet takdiri balısi önemli olduğundan bazı hu
susların altını çizmekte fayda vardır.
• Öncelikle paraya çevrime sırasında mutlaka kıymet takdiri düzen
lenmek zorundadır. Bu sebeple malın haczi sırasında yapılmış olan
kıymet takdiriyle yetinilmesi mümkün değildir.
• İİK m. 128 a hükmüne göre kıymet takdiri ilgililere tebliğ edilir. Bu
ilgililer borçlu: haciz koydurmuş alacaklılar ve taşınmaz üzerine
hak sahibi olduğu anlaşılan tapu kütüğündeki kişilerdir. İlgililer
kıymet takdirinin kendilerine tebliğinden itibaren yedi gün içerisin
de raporun şikâyet yoluyla iptalini talep etmezlerse artık bu husus
ihalenin feshine konu olamaz32.
• Kıymet takdiri yapıldıktan itibaren iki sene içinde yemden kıymet
takdiri yapılamaz (İİK m. 12S a III). Ancak doğal afetler veya imar
durumundaki değişiklik sebebiyle taşınmazın değerinde değişiklik
olma ihtimali varsa yeniden kıymet takdiri yapılmak zorundadır.
Yargıtay bu hükmü şu şekilde yorumlamaktadır: Kanunda iki yıl
içinde taşınmaza ilişkin yeniden kıymet takdiri yapılamayacağı dü
zenlendiğine göre: ilk kıymet takdirinden itibaren ıkı yıl geçmesi
hâlinde yeniden kıymet takdiri yapılması zorunludur. Bu husus ka
mu düzenine ilişkin olup süresiz şikâyete tabidir33.
32 *.. İ i K 'nun 128/2 maddesi gereğince. icra dairesi satışa hazıriık işlemleri sırasında taşınmazın
kıymetini ehil bilirkişiler aracılığıyla tayin ve tespit ettirirken, taşınmazın üzerindeki yükümlülükle
rin de kıymete dan etkisini dikkate alır. Kesinleşen kıymet takdiri, taşınmazın satışı sırasında
İ.İ.K nun 129 maddesinde öngörülen ve satışın en az hangi bedelle yapılacağını saptayan
önemli bir işlemdir Kıymet takdirine dair rapor; borçluya, haciz koydurmuş alacaklıya ve diğer
ipotekli alacaklılara tebligatın yapıldığı icra dosyasındaki, ayrıca büdirilmiş'bulunması hâli müs
tesna olmak üzere, tapudaki mevcut adresleri esas alınmak suretiyle tebliğ edilir. İlgililer icra
dairesinin kıymet takdir işlemine karşı şikâyet yoluyla icra mahkemesine başvurarak, düzenle
nen raporun gerçeği yansıtmadığını ileri sürebilirler. Kanunun öngördüğü bu olanağı kullanma
yanlar. kıymet takdirinin usulsüz olduğundan bahisle ihalenin feshini talep edemezler ,.1'. Karar
için bkz. 12. HD. 27.06.2012. 8104/22707 (www kazanci.com.tr)(28.04.2018).
33 '.. Alacaklı tarafından borçlular aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan
takipte borçlu icra mahkemesine başvurarak taşınmaz ihalesinin, feshini talep etmiş olup, mah
kemece istemin reddine karar verilmiştir İİK'nın 128/a-2. maodesinde; "Kesinleşen kıymet
takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez"
hükmüne yer verilmiştir. HGK'nın 26.2.1992 gün ve 9270-130 Sayılı kararında; satışın,
kıymet takdirinin esas alındığı tarihten iki sene sonra yapılmasının başlı başına ihalenin
feshi sebebi sayılacağı benimsenmiştir. Ayrıca kararda iki yıllık sürenin başlangıcının, bilaha
re kesinleşmesi kaydı ile kıymet takdirinin yapıldığı tarih olduğu açıkça vurgulanmıştır. Bu husus
kamu düzenine dair olup, mahkemece re'sen nazara alınmalıdır Somut olayda, şikâyete konu
taşınmazla ilgili olarak era müdürlüğünce 31.3 2013 tarihinde kıymet takdirinin yapıldığı, bilirki
şilerin 1 4.2013 tarihli raporlarını ibraz ettikleri, kıymet takdirine itiraz üzerine İcra Hukuk Mah-
Pratik Çalışma - 11 97
Olayda ise ilanda gösterilen arttırma tarihi ile sen kıymet takdiri arasın
da üç yıllık süre bulunmaktadır. Bu hâlde icra dairesinin yeniden kıymet
takdiri yaptırması zorunludur. Bu husus şüphesiz ihalenin feshi sebebi
dir. Aynı zamanda kamu düzenine aykırılık söz konusu olduğu için sü
resiz şikâyet söz konusu olacaktır.
İİK m. 126 hükmüne göre ilanın birinci ihaleden bir ay önce yapılması
gerekir. Hükümde bu sürenin getirilmesinin amacı ilanının olabildiğince
en geniş şekilde öğrenilmesine olanak sağlayıp arttıramaya katılacak ki
şi sayısını çoğaltmaktadır. Bu sebeple ilgili hükme uyulmaması kural
olarak ihalenin feshi sebebidir".*
24
kemesi'nin 2013/578 E sayılı dosyasında alınan 24 9.2013 tarihli bilirkişi raporunda,. 31 3.2013
tarihi itibariyle taşınmazın değerinin belirlendiği mahkemece 24 3.2013'tarihlı bilirkişi raporunun
hükme esas alınmasına karar verildiği, ihalenin ise 20 8 2015 tarihinde iki yıllık süre geçtikten
sonra yapıldığı görülmüştür. (HGK. 20.1.2016,. T. 12 5 2016. 2315/12-3325E- 2016/25 K). O
hâlde şikâyete konu ihale. kesinleşen kıymet takdirinin yap.ldığı 31.3.2013 tarihinden iti
baren iki yıldan fazla süre geçtikten sonra gerçekleştiğinden mahkemece, ihalenin feshi
ne karar verilmesi ge'ekirken yazılı gerekçe ile reddine hükmedilmesi isabetsiz olup, mah
keme kararının açıklanan sebeplerle bozulması gerekirken. Dairemizce ihalenin feshi isteminin
reddine yönelik kararın onandığı para cezası yönünden ise bozulduğu anlaşılmakla karar dü
zeltme isteminin kabtfü gerekmiştir..:. Karar için bkz. 12 HD. 12.05.2016. 7719/14097
(www kazanci ccm tr)(28.04.2018).
24 ‘İİK’nın 134. maddesir.de ihalenin fesih nedenleri açıkça gösterilmiştir. Buna göre ihalenin,
sadece 818 sayılı BK’nın 226 maddesinde yazılı sebepler, satış ilanının tebliğ edilememiş ol
ması,. satılan malın esaslı niteliklerindeki hata ve ihaledeki fesat nedenleriyle feshedileceğine
değinilmiştir. İhalenin fesih nedenleri, gerek doktrinde ve gerekse Yargıtay uygulamasında; 1-
İhaleye fesat karıştırılrrrş olması,. 2- Arttırmaya hazırlık aşamasındaki hatalı işlemler 3- İhalenin
yapılması sırasındaki ketali işlemler. 4- Alıcının taşınmazın önemli nitelikleri hakkında hataya
düşürülmüş olması, sertinde 'sıralanabilir..:. Karar'için bkz. 12. HD. 17.06.2013. 15627/22562
(www kazanci ccm tr)(28.07.2018).
2s İİK'nın 126.maddesi taşınmaz ihalelerinde artırma ilanının ne şekilde yapılacağını
düzenlemiştir. Anılan maddede, artırmanın satıştan en az bir ay önce yapılacağı açıklan
mıştır. Dairemizce de bu kural sapma göstermeksizin uygulanmaktadır. Açıklanan madde
nin son fıkrası göndermesi ile taşınmaz ihalelerinde de uygulanması zorunlu elan İİK'nın 114.
maddesinde: "Satış açık artırma he yapılır. Birinci ve 2. artırmanın yapılacağı yer. gün ve saat
98 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
Dikkat edilirse birinci arttırma tarihi ve ilan arasında bir aylık sürenin
öngörülmesinin sebebi, arttırmaya iştirakin mümkün olduğunca fazla
olmasını sağlamaktır. Bu sebeple birinci arttırma ve ilan arasında bir
aydan daha kısa bir süre olmasından menfaati etkilenen kişiler borçlu ve
alacaklılardır. O hâlde bu fesih sebebine dayanarak yalnızca alacaklılar
ve borçlu ihalenin feshi talebinde bulunabilirler. Bu husus kamu düze
nine ilişkin olmadığından hukuki yarar eksikliği sebebiyle alıcı (K);nın
ihalenin feshi talebi reddedilmelidir.
daha önceden ilan edilir İlanın şekli, artırmanın tarzı, yer ve günü ve gazete ile yapılıp yapılma
yacağı icra memurunsa alakadarların menfaatlerine en muvafık geleni nazarı dikkate alınarak
tayin olunur' hükmü yer almaktadır. Somut olayda ihale tarihi 2 122013 olup gazete ilanı
12 11.2013te yapılmıştır Bu şekilde İİK'nun 126. maddesinde düzenlenen bir aylık süreye
riayet edilmemiştir. C hâlde mahkemece istemin kabulüyle taşınmaz ihalesinin İİK'nun 126.
maddesine aykın şekilde yapılan ilan sebebiyle feshi gerekirkenyazılt gerekçeyle istemin reddi
yönünde hüküm tesisi isabetsizdir...1'. Karar için bkz. 12. HD. 17.06.2013. 15627/22562
(www kazanci.ccm.tr )(28.07.2018).
Pratik Çalışma -12
OLAY:
İstanbul'da ikamet eden borçlu (B)s alacaklı (A)’ya aralarındaki temel
ilişkiden dolayı (A)'nm emrine 20.000 TL'lik bir alacağı içeren bono
keşide etmiştir. (A) dalıa sonra bu bonoyu Ankara'da ikamet eden
(H)'ye ciro etmiştir. Bononun vadesinin geldiğini tespit eden (H):
(B)’ye karşı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takıp başlatmış
tır. Keşideci tarafından ödeme yeri İzmir olarak düzenlenmiştir.
SORULAR:
1. (B): senedin üzerinde tanzim tarihinin yer almadığını belirterek beş gün
içerisinde ödeme emrine itiraz etmiştir. Bu hâlce icra mahkemesi nasıl
bir inceleme yapacaktır? Açıklayınız.
2. (H), 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu nun yetkiye ilişkin hü
kümleri gereği kendi yerleşim yerinde bulunan Ankara icra dairesinde
takıp başlatmıştır. (B), ise kendisine gönderilen ödeme emrinde icra dai
resinin yetkili olmadığı itirazında bulunmuştur (B)'nin itirazı isabetli
midir? İcra mahkemesi ne karar vermelidir? Açıklayınız.
4. (B), bono kendisine usulüne uygun olarak ibraz edilmiş olmasına rağ
men bonodaki alacak miktarım ödememiştir. (H), (A)’ya karşı kambiyo
senetlerine mahsus hacız yoluyla takip başlatabilir mi? Açıklayınız.
100 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
5. (H)? nın icra dairesine ibraz ettiği senedin kambiyo senedi niteliğinde
olmadığını tespit eden icra dairesi, (H)Tnin hak kaybına uğramaması için
borçluya genel haciz yoluyla takibe ilişkin bir ödeme emri göndermiştir,
îcra dairesinin işlemi hukuka uygun mudur? Şayet icra dairesinin işlemi
hukuka aykırıysa kim hangi süre içerisinde hangi hukuki çareye başvu
rabilir? Açıklayınız.
6. (B) kendisine gönderilen ödeme emri üzerine imzaya itiraz etmiştir. (B):
HMK m. 209 I gereği icra mahkemesi bir karar verinceye kadar herhangi bir
icra işlemi yapılamayacağı gerekçesiyle icra dairesinin haciz işlemine karşı
şikâyet yoluna başvurmuştur. (B)’nin iddiası isabetli midir? Açıklayınız.
CEVAPLAR:
1. îcra ve İflâs Kanuna göre icra dairesi., takıp talebiyle birlikte ibraz edi
len kambiyo senedinin i-) Kambiyo senedi vasfım haiz olduğunu, iı-)
Kambiyo hukukuna göre alacaklının takip hakkının mevcut olduğunu ve
iıı-) Senedin vadesinin gelmiş olduğunu tespit ederse, borçluya kambiyo
senetlerine mahsus hacız yoluyla takibe ilişkin ödeme emri gönderir
(İİK m. 168 ve '.70 a l). Buna göre kanun koyucu kambiyo senetlerine
mahsus haciz yoluyla takipte, maddî hukuka ilişkin olan ve senedin üze
rindeki şekli unsurlarla alakalı bazı hususların doğrudan doğruya icra
dairesi tarafından incelenmesi gerektiğini düzenlemiştir. Esasen burada
icra dairesinin faaliyeti bir “yargılama faaliyeti” kadar geniş olarak ka
bul edilmemiştir. Zira icra dairesi yukarıda gösterilen unsurları yal
nızca senet üzerinden inceleyebilecektir.
Senedin vadesi, alacaklının takıp hakkının mevcudiyeti, senedin kambi
yo senedi vasfın: haiz olup olmadığı birer şikâyet sebebi olarak düzen
lenmiştir. Senedin vadesinin gelmediğine ilişkin şikâyet İİK m. 16 vd.
hükümlerine göre ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi günlük süre
ye tabıyken, takip hakkının mevcudiyeti ve senedin kambiyo senedi
vasfını haiz olup olmadığı hususları özel şikâyet sebepleri olup bun
lar ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş günlük şikâyet süresine
tabidir (İİK m. 168 ve 170. a).
Genel hacız yoluyla takipten farklı olarak kambiyo senetlerine mahsus
hacız yoluyla takipte ödeme emrine itiraz, icra dairesinde değil icra
mahkemesinde gerçekleştirilmektedir (İİK m. 16S). Olaya da konu olan
Pratik Çalışma - 12 101
î€ '.. Öte yandan: İİK'nun 170/a maddesi gereğince; icra mahkemesi, müddetinde yapılan şikâyet
ve itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kam
biyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takıp hakkına
sahip bulunmadığı hususlannı resen nazara alarak bu fasla gere yapılan takibi iptal edebilir.
Borçlunun, İİK'nun 168.maddesinde yazılı yasal 5 günlük sürede borca ya da imzaya itiraz et
mesi veya zamanaşımı itirazında bulunması durumunda, takip kenusu belgenin kambiyo senedi
vasfını haiz olmadığının veya alacaklının kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip
hakkının bulunmadığının tesbit edilmesi hâlinde, mahkemece, diğer itiraz nedenleri ince-
lenmeksizin İİK'nun 170/a maddesi uyarınca re sen takibin iptaline karar verilmesi gere
kir. TTK'nun 776/1-f maddesinde: bonoda düzenlenme yerinin yazılı olması gerektiği, aynı Ka
nunun 777/4 maddesinde ise: "Düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bononun, düzenleyenin adı
nın yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağı’ hüküm altna alınmıştır. Düzenlenme yeri
olarak idari birim adınır. (kent, üçe. bucak, köy gibi) yazılması yeterli olup, aynca adres gösteril
mesi zorunlu değildir. Somut olayda, takip dayanağı 30 09 2013 düzenlenme ve 15.11.2013 va
de tarihli bonoda, düzenlenme yeri bulunmamakta olup düzenleyenin ikamet ettiği idari birim de
yazılı olmadığından takibe konu bono kambiyo vasfında değildir. O hâlde, mahkemece, takip
dayanağı senedin düzenlenme yerinin bulunmaması nedeniyle, kambiyo senedi vasfını
haiz olmadığı hususunun re 'sen dikkate alınarak, İİK'nun 170/a maddesi uyarınca takibin
tümden iptaline karar verilmesi gerekirken, tahrifat sebebiyiz 110.000,00 TLlik takibin ip
tali ile takibin 110.00 TL üzerinden devamına hükmedilmesi isabetsizdir .". Karar için bkz.
12. HD. 15 02 2017.10560/1992 (waw. kazanci.com. tr)(28.07.2018).
102 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
*' *.. Alacaklı tarafından tonciara dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatı
lan takibe karşı borçlunun. İstanbul/Çağlayan îcra Müdüriüğü’nün yetkili olduğunu belirterek yet
ki itirazı ile icra mahkemesine başvurduğu mahkemece, yetki itirazının reddine karar verildiği
görülmektedir. İİK'nın 50. maddesi göndermesiyle uygudanması gereken. HMK'nın
6.maddesi uyarınca bonoya dayalı takibin borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki
genel yetkili icra dai'esinde, bonoda öngörülen ödeme yerinde. 6102 Sayılı TTK'nun
777/3. maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda tanzim yerinin ödeme yeri ol
duğunun kabulü gerekeceğinden, bononun tanzim yerinde icra takibi yapılabilir. Somut
olayda, takibe konu borçların incelenmesinde, tanzim yerinin Üsküdar olup, buna göre yukarda
açıklandığı üzere bononun tanzim (düzenleme) yerinde de takip yapılabileceğinden alacaklının
Üsküdar icra dairesinde takip yapmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. O hâlde, mahkeme
ce, itirazın açıklanan sebeple reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi isabet
siz olup, karârın bozulması gerekir ise de. istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kara
rının onanması gerekmiştir...”. Karar için bkz. 12. HD. 19.02.2015, 27751/3237
(kazanci.com tr).
Pratik Çalışma - 12 103
Olayda ise Ankara icra daireleri yetkili olmadığı için yetki itirazını ince
leyen icra mahkemesi borçlunun itirazını kabul etmelidir.
3. İİK m. 170 b hükmüne göre: “61 ’inci maddenin ikinci, üçüncü, dördün
cü ve beşinci fıkraları ve 62 ilâ 72’nci maddeler bu fasıl hükümlerine
aykırı olmadıkça, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip hak
kında da uygulanır. ”
Olayda ise takıp kesinleştikten sonra (B) tarafından (H)’ye elden ödeme
yapılmıştır. Dolayısıyla ödeme icra dairesine yapılmadığı için takip hu
kuku anlamında takıp sona ermemiştir. Yukarıda gösterilen hükme göre
İİK m. 71 ve m. 72 hükümlerinin kıyasen uygulanması mümkündür.
Buna göre:
4. Olayda (A), bonoyu hamil (H)’ye ciro etmiştir. Buna göre (A) cirantadır
ve Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre cirantalar bonodaki alacaktan
sorumlu olacaklarından (H) de (A)’ya karşı takip başlatabilecektir. An
cak (H)Tnin ciranta (A)’ya karşı takip hakkına sahip olabilmesi için
ödememe protestosu çekmesi gerekmektedir (TTK m. 778’in atfıyla m.
714). Şayet (H) tarafından usûlüne uygun olarak ödememe protestosu
çekilmezse, icra dairesinin (H):nin takip hakkı olmadığı gerekçesiyle
takıp talebinin reddedilmesi gerekir (İİK m. 170 a). Ancak icra dairesi
tarafından alacaklı (H)’nin takıp talebi kabul edilir ve (A)’ya ödeme em-
“ '.. Başvuru bu hâli He İİKnın 71/1. maddesine dayalı itfa itirazı olup anılan madde uyarınca
borçlu, 'takibin kesinleşmesinden sonraki devrede" borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut ala
caklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belgeyle is
pat ederse, takibin iptal veya talikini "her zaman" icra mahkemes-nden isteyebilir. Bu istemin ka
bul edilmesi için itfa itirazının İİK'nın 71. maddesinde açıklanan nitelikte bir belgeyle veya ala
caklının kabul beyanıyla kanıtlanması zorunludur...1'. Karar için bkz 12. HD. 07 06 2013.
12257/21368 (www kazanci com.tr)(28.07.2018).
104 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
6. HMK m. 209 I hükmüne göre: “Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr
edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir
işleme esas alınamaz.
25 '.. Alacafdı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatı
lan takibe karşı borçlunun, borca itirazda bulunarak takibin durdurulması ve iptali istemi ile icra
mahkemesine başvurduğu, mahkemece, davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. TTK.
778 maddesi göndermesi He bonolar hakkında da uygulanması gereken TTK. nun 714 ve 730.
maddeleri uyarınca muayyen bir günde veya düzenleme gününden veya görüldükten muayyen
bir müddet sonra ödenmesi şartını havi bir bonoya dayanarak hamilin lehtara müracaat edebil
mesi, ödeme gününü takıp eden iki iş günü içinde senedi düzenleyenin protesto edilmesine bağ
lıdır Alacafdı hamil, anılan madde koşullarında protesto keşide etmeksizin, lehtar olan borçluyu
takip edemez Bir başka ifade ile senedi düzenleyen protesto edilmediği için hamil, lehtar
cirantaya karşı müracaat hakkını kaybeder. İİK’mn 170/a-2. rıaddesi gereğince, icra mah
kemesince alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkının bulunup bulunmadığı
re'sen araştırılmak zorundadır. Somut olayda, takibe konu bonoda itiraz eden borçlunun leh
tar ciranta olduğu görülmektedir. Bu durumda, yetkili hamil olan alacaklının, lehtar ciranta hak
kında takip yapabilmesi için, bonoyu düzenleyene ödememe protestosu göndermesi zorunludur.
Ancak, alacaklı vekili 5.2 2015 tarihli dilekçesinde protesto keş'de edilmediğini belirtmiş olup,
buna göre alacaklının, itiraz eden lehtar cirantayı talep hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır. O
hâlde, mahkemece, be husus re'sen gözetilerek İİK'nın 170/a maddesi uyarınca itiraz eden
borçlu yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazı'ı gerekçe He istemin reddi isa
betsizdir.. Karar için bkz. 12. HD. 20.02.2015. 3900/3387 (kazenci.com.tr).
Pratik Çalışma - 12 105
sc Somut olayda alacaklı tarafından borçlu aleyhine bir adet conoya dayalı olarak kambiyo
senetienne özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, borçlu tarafından bononun vadesinde tah
rifat yapıldığı ve Samsun Cumhuriyet Başsavcılığınca takibe konulan senetle ilgili olarak" bedel
siz kalmış teminat senedini tahsile koymak suretiyle dolandıncıl'k’ suçundan soruşturma yürü
tüldüğünün belirtildiği, mahkemece ceza davası He ilgili soruşturma sonuçlanıncaya ve sahtelik
davasında karar verilinceye kadar 6100 Sayılı HMK'nın 209/î. maddesi gereğince borçlu yönün
den takibin durmasına 'tarar verildiği anlaşılmıştır. İcra ve iflâs hukuku, icra ve iflâs takiplerinin
usul hukuku niteliğindedir. Bu hukuk dalınin amacı, bir yandan takip alacaklısının alacağına ka
vuşması için borçlu veya üçüncü kişilerin çıkarabilecekleri zorlukları ortadan kaldırmak, diğer
yandan kötüniyetii takiplere karşı takip borçlusunun kendisini korumasını sağlayacak hukuki ça
reler bulmak, bu arada takipten etkilenen üçüncü kişilerin menfaatlerini korumak, takip işlemleri
nin yapılması sırasında insan hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmesini önlemektir. İcra iflâs'hukuku-
nun en önemli kaynağı İcra ve İflâs Kanunu olup, bu Kanun, icra ve iflâs takibinden, tahsile ka
dar uygulanması gereken usul hükümlerini düzenlemektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu. İcra ve İflâs Kanununda bir hüküm olmayan hâllerde, ancak İcra ve İflâs Kanununda
açıkça gönderme olması (İİK 50, 68/a-4 gibi) veya bu kanunun özel veya genel hükümlerine ay
kırı olmaması (zorunlu dava arkadaşlığı) hâllerinde uygulanabilir. Bu ilkeler ışığında HMK'nın
209/1. maddesinin ilamsız icra takiplerine etkisi değerlendirilmezdir. Bu maddeye gere 'adı bir
senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet her
hangi bir işleme esas alınamaz." Bu maddenin icra takiplerinde uygulanması gerektiğine
ilişkin olarak İcra ve İflâs Kanununda bir hüküm bulunmamaktadır. Kambiyo senetlerine
özgü haciz yolu ile yapılan takipte, takibe konu kambiyo senedi altındaki imzaya itiraz,
İİK'nun 170. maddesinde özel olarak düzenlendiğinden, imza inkarı nedenine dayalı sah
telik iddiası hakkında, sonraki genel kanun olan HMK'nın 209. maddesi uygulanamaz İm
za itirazı, İİK'nun 170/1. maddesi uyarınca satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz.
Ancak icra mahkemesi 'tirazla ilgili kararına kadar takibin geçici darak durdurulmasına karar ve
rebilir (İİK 170/2) öte yandan sahtelik iddiasının imza itirazı dışındaki bir nedene (yazıda sahte
lik) dayanması hâlinde Dairemiz. İcra ve İflâs Kanunu'nda bir düzenleme bulunmadığından
HMK'nın 209 maddesinin uygulanması gerektiği görüşünde iken, daha sonra içtihat değişikliği
ne gidilerek, senet üzerinde bulunan yazıdaki sahtelik'iddıasının borca itiraz niteliğinde olup, bu
konunun da İİK'nın 169;a maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle. HMK'nın 209 maddesinin
bu yönden de uygulama yerinin olmadığı görüşü benimsenmiştir İcra mahkemesi, önüne gelen
itiraz ve şikâyetleri, İcra ve İflâs Kanunu'nda düzenlenen özel usul kurallarını uygulayarak takip
hukuku bakımından kesin hükme bağladığından, anılan mahkemenin kararları kural olarak
maddî anlamda kesin hüküm niteliği taşımaz. Bu nedenle borca veya imzaya itirazın incelenme
si sırasında sahtelik iddiasına dayalı olarak genel mahkemelerde açılan davaları bekletici mese
le yapamayacağı gibi takibin durdurulmasına da karar veremez. Sadece İİK'nın 169/a-2 mad
desi uyarınca itirazın esası hakkındaki kararma kadar icra takibinin muvakkaten durdurulmasına
karar verebilir. İcra mahkemesince takibe konu alacakla ilgili bir karar verilmiş olması, aynı ala
cak hakkında genel mahkemelerde dava açılmasma^engel oluşturmaz. Borçlunun sahtelik
nedenine dayalı olarak açtığı menfi tespit davası, İİK'nın 72. maddesi kapsamında bir da-
106 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
va olup, anılan maddedeki usule göre mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı He icra
takibi durdurulabilir. Sahtelik nedeniyle açılan menfi tespit davası gibi,, cumhuriyet savcılığına
aynı nedenle yapılan şikâyet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini
durdurmaz ve bekletici mesele yapılamaz. Ancak cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesin
ce tedbir kararı verilirse icra takibi durdurulabilir. Yukarıda açıklanan ilke ve kurallar ışığında, ta
kibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi,
HMK'nın 209 maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz Anılan hüküm, genel
mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, başka
bir anlatımla delil'olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi yoktur Borç
lunun tahrifat nedeniyle sahtecilik iddiası borca itiraz niteliğinde olup, icra mahkemesi bu itiraz
incelemekle görevlidir. Borçlunun borcunun olmadığına ilişkin ileri sürdüğü sebep, icra mahke
mesinin görevini tayinde belirleyici bir unsur değildir. Mahkemece. İİK'nun 169/a ve 170/a mad
deleri kapsamında borçlunun itirazının esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi ge
rekirken. Samsun Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/2501 soruşturma sayılı dosyasında yürütü
len 'bedelsiz kalan teminat senedini tahsile koymak suretiyle dolandırıcılık” suçuna ilişkin soruş
turma gerekçe gösterilerek, HMK'nın 209. maddesi uyarınca aman soruşturma sonuçlanıncaya
kadar icra takibinin durdurulması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir...'. Karar için bkz. 12. HD.
26 05.2014.12741/14937 (\VAw.kazanci.com.tr)(28.07.2018).
Pratik Çalışma -13
OLAY:
İzmir’de yaşayan (A), Bornova’da bulunan 3-1 apartman dairesini, ay
lık 1.500 TL kira bedeli karşılığında (B)’ye kiralamıştır. Kira sözleşme
sine göre, kira bedeli her ayın 15 ile 20. günleri arasında ödenecektir.
Kıra sözleşmesinin başlangıç tarihi 15.0S.2016 olup bir senelik sözleş
me yapılmıştır. Kiraya veren (A), kıra sözleşmesinin yapıldığı tarihte,
kiralayan (B)’de:ı tarih kısmı doldurulmamış bir tahliye taahhütnamesi
de almıştır. Üç ay boyunca kirasını alamayan (A), hem alacağını talısil
etmek hem de (B)’yi tahliye etmek istemektedir.
SORULAR:
1. (A)’nın kıra bedelini tahsil etmek ve (B)’yi taşınmazdan tahliye etmek
için başvurabileceği hukukî yollar nelerdir?
2. Kiralanan taşınmazın ilamsız icra yolu ile tahliyesini isteyen (A)’nın
hangi yerdeki icra dairesinden prosedürü başlatması gerekir?
3. (A) ile (B) arasında bir kıra sözleşmesi olmaması hâlinde kiralanan ta
şınmazın ilamsız icra yoluyla tahliyesi talep edilebilir mi? Talep edileme
yeceği kanaatindeyseniz (A)’nın hangi yola başvurabileceğini açıklayınız.
4. Kiralayan (B), kendisine gönderilen ödeme emrine hangi süre içerisin
de, nerede itirazda bulunabilir? (B)’nin ödeme emri ile kendisinden ta
lep edilen kıra alacağım hangi süre içinde ödemesi gereklidir?
5. Ödeme emrine itiraz edilmemesi ve kıra alacağının da ödenmemesi hâ
linde kiraya veren (A), hangi süre içinde, nerede tahliye talebinde bu
103 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
CEVAPLAR:
1. 6100 sayılı HMK’nın 4 1-a maddesine göre, kiralanan taşınmazların
ilâmsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kıra
ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmaz
lıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar sulh hukuk
mahkemesinde görülecektir. Diğer bir ifadeyle, kiraya verilmiş olan bir
taşınmazın tahliye ettirilebilmesi için, kural olarak, öncelikle sulh hukuk
mahkemesinde bir tahliye davası açılması, sonrasında ise alman tahliye
ilâmının icraya koyulması gerekir. Buna karşın İİK m.269 vd. hükümle
rine göre, bazı sebeplerin varlığı hâlinde, öncesinde sulh hukuk mahke
mesinde tahliye davası açmadan icra dairesine başvurularak kiralanan
taşınmazın tahliyesi istenebilir. Bu sebepler: kıra bedelinin ödenmemesi
ve kıra süresinin sona ermesidir.
2. İİK m.50 hükmüne göre, ilâmsız tahliye takibi için yetkili icra dairesi,
HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine göre tespit edilecektir. Bu neden
le, HMK m.6 gereğince genel yetkili icra dairesi kiracının yerleşim ye
rindeki icra dairesidir. Ayrıca, 609S sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun
S9 1. maddesine göre, takibin konusu bir para alacağı olduğundan ve
sözleşmede aksine hüküm olmaması hâlinde kıra alacağının alacaklının
yerleşim yerinde ödenmesi gerekeceğinden, kiraya veren alacaklı kendi
yerleşim yerinde de ilâmsız icra takibi yapabilir. Diğer yandan, tahliye
Pratik Çalışma - 13 109
Olayda hem kiracının yerleşim yeri hem alacaklının yerleşim yeri hem
de taşınmazın bulunduğu yer İzmir olduğundan: kiraya veren (A), ilam
sız takibi İzmir'deki icra dairesinde başlatmalıdır.
(A) ile (B) arasındaki kıra sözleşmesinin sözlü şekilde yapılmış olması
hâlinde de ilâmsız tahliye takibine başvurulabilir. Ancak (A) ile (B) ara
sında bir kıra sözleşmesi bulunmamakta ise, artık bu prosedüre başvuru
lamaz. Bunun yerine, 3091 sayılı Taşınmaz Zilyetliğine Yapılan Teca
vüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun hükümlerine başvurulması düşü
nülebilir. Şöyle ki kıra ilişkisi bulunmaksızın taşınmaza zilyet olan kişi
nin rızası bulunmadan taşınmazda oturan kişi haksız işgal eden duru
mundadır. Bu hâlde, 3091 sayılı Kanunun 2. maddesine göre, taşınmaz
mal merkez ilçe sınırları içerisinde ise, il valisi veya görevlendireceği
5' ‘İİK'nın 50. maddesi hükmü uyarınca ilamsız tahliye takibi için yetkili icra dairesi 6100 sayılı
HMK'nın yetkiye dair bükümlerine (HMK nın 5-18) göre belirlenir Borçlunun takip tarihindeki
yerleşim yerinin bulunouğu yer icra dairesi genel yetkili icra dairesidir. ‘Bir başka yetki kuralını
düzenleyen HMK'nın 1) maddesi hükmü uyarınca sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda söz
leşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkilidir Kira sözleşmesine dayalı cîarak verilen tahli
ye taahhütnamelerinde, kiracı taahhütte belirtilen sürede kiralananı boşaltma borcu altına girer.
Kiracının tahliye taahhütnamesindeki borcunu ifa yeri o taşınmazın bulunduğu yerdir
Somut olayda davalının yerleşim yerinin Karşıyaka/İzmir adresinde olduğu kiralananın ise Çeş
me ilçesi mülkî sınırlan içinde olduğu uyuşmazlık konusu değildr. İcra takibi kira alacağına dair
olmayıp kiralananın ilamsız icra yoluyla tahliyesine yöneliktir Mahkemece yetkili icra dairesinin
İİK'nın 50 maddesinin yollaması ile 6100 sayılı HMK'nın yetkiye dair hükümlerine (HMK nm 5-
18) göre belirlenmesi gerekirken ilamsız tahliyeye yönelik icra takiplerinin Türkiye 'nin her yerin
de başlatılabileceğinden bahisle davalının yetki itirazının reddine karar verilmesi doğru değil
dir.". Karar için bkz 6. HD. 18.11.2014.10521/12572 (wvhW.kazanci.com.tr)(28.07.2018).
110 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
Olayda (B), ödeme emrine süresi içinde itiraz etmez ve ihtar edilen
ödeme süresi içinde kıra borcunu ödemezse, kiraya veren (A), ihtar
müddetinin bitiminden itibaren hesaplanacak olan altı aylık süre içeri
sinde, takibin başlatıldığı İzmir'deki icra dairesinin bağlı bulunduğu icra
mahkemesinden kiracının tahliyesini talep edebilir. Bu hâlde icra mah
kemesi, yukarıda bahsedilen unsurları inceleyerek bir karar verecektir.
52 ‘Davacı 0805.2015 tarihinde başlatmış olduğu icra takibi ile, 0806.2013 tanzim ve 0105.2015
tarihti adî yazılı belgeye dayanarak taşınmazın tahliyesini istemiştir. Davalı kiracı, süresi içinde
yapmış olduğu itirazında, kira sözleşmesinin aslında tahliye taahhütnamesi ile aynı gün yapıldığını,
ancaktahtiye taahhütnamesini geçerli kılmak için baskı ile kira sözleşmesinin tarihinin daha önceki
bir tarih olarak gösterildiğini belirterek, tahliye taahhüdündeki tarihe açıkça itiraz etmiştir.
İcra takibine dayanak oluşturan tahliye taahhüdü, noterlikçe tanzim veya tasdik edilmiş değildir.
İİK’nın 275. maddesi ve 04.12.1957 tarih, 11/26 sayılı İBK gereğince alacaklı, imzası ikrar
olunsa bile tarihi inkâr edilen tahliye taahhüdüne dayalı olarak itirazın kaldırılmasını İşle
yemeyeceğinden uyuşmazlığın hâili yargılamayı gerektirir...” Karar için bkz. 8 HD.
30 01.2017. 392/818 (vAW>'.kazanci.com.tr)(25.07 2018).
Pratik Çalışma - 13 113
resmî bir belge gösteremezse derhâl tahliye olunur. Buna karşılık İİK
m.276 4 hükmüne göre, borçlunun nesep ve sebepten alt ve üst soyu.,
karı veya kocası, ikinci dereceye kadar kan ve sihri hısımları ve iş ortak
ları ile borçluya tebaan kiralananda oturduğu anlaşılan kişiler (kiracının
kiracısı gibi), İİK m.276 anlamında üçüncü kişi sayılmazlar.
■ İlamlı İcra
■ İcranın İadesi
OLAY:
İzmir’de yaşayan ve tekstil işiyle uğraşan (A), İstanbul’da ikamet eden
(B)’ye 50.000 TL karşılığında 5.000 adet kot pantolon satmıştır. (A) ile
(B) arasındaki anlaşmaya göre, 50.000 TL tutarındaki borç, en geç
01.06.2015 tarihmde (A)’nm banka hesabına havale edilecektir. Borcun
vadesi geçmesine karşın (B), herhangi bir ödemede bulunmamıştır. Bu
nun üzerine (A). 22.04.2016 tarihinde dava açmış ve 01.08.2017 tari
hinde lehine bir ilâm elde etmiştir. (B): karar hakkında kanun yoluna
başvurmak istemektedir.
SORULAR:
1. (A), söz konusu ilâm kesinleşmeden ilamlı icra takibi yapabilir mi?
4. (B), kendisine gönderilen icra emrine karşı hangi itiraz sebeplerini, nerede
ileri sürebilecektir-? Söz konusu itirazın takibe etkisi hakkında bilgi veriniz.
CEVAPLAR:
1. İlk derece mahkemesi kararına karşı kanun yoluna başvurulmuş olması,
kural olarak, hükmün icrasını durdurmaz. Diğer bir ifadeyle, kesinleş
meyen hükümler de ilamlı icraya konu edilebilir. Ayrıca, kesinleşmeden
icra edilebilecek hükümlere karşı ilamlı icra takibine başvurulabıhnesi
için ilâmın borçluya tebliğ edilmiş olması dahi gerekli değildir94.
2. İİK m.34 hükmüne göre, ilâmların icrası her icra dairesinden talep edi
lebilir. Bu bakımdan, ılâmlı icrada yetki itirazı bulunmamaktadır. Ala
caklı (A), elde ettiği ilâma dayalı olarak istediği icra dairesinde ilâmlı
icra takibi başlatabilir. Ayrıca, alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi
hâlinde, takibin yeni yerleşim yen icra dairesine havale edilmesini iste
mesi de mümkündür.
3. HMK’nrn 73. maddesine göre davaya vekâlet, kanunda özel yetki ve
rilmesini gerektiren hususlar saklı kalmak üzere, hüküm kesinleşinceye
kadar, vekilin davanın takibi için gerek bütün işlemleri yapmasına,
hükmün yerine getirilmesine, yargılama giderlerinin tahsili ile buna
ilişkin makbuz vermesine ve bu işlemlerin tamamının kendisine karşı
da yapılabilmesine ilişkin yetkiyi kapsar.
Yargıtay, icra emrinin davayı takip eden vekile tebliğinin zorunlu olduğu,
icra emrinin yalnızca borçluya tebliğ edilmesi hâlinde, usûlsüz tebligat ol
ması sebebiyle, icra takibinin kesinleşmiş sayılamayacağı kanaatindedir^.
Bunun için hükme karşı istinaf yoluna başvurulduğunun belge ile ispatı
gerekir. Bu talep üzerine icra müdürünce uygun bir süre verilebilmesi
için, istinaf yoluna başvuran borçlunun teminat göstermesi gereklidir.
İcra dairesinden teminat karşılığında süre alan borçlu, istinaf yoluna baş
vurduğu hükmü esas yönünden inceleyecek olan bölge adliye mahkemesi
hukuk dairesine başvurarak icranın gen bırakılması kararı ister. Bölge ad
liye mahkemesi, her hâlde icranın geri bırakılmasına karar vermek zorun
da olmayıp bu konuda takdir yetkisini haizdir. İstinaf mahkemesince baş
vurunun esastan reddi hâlinde alacaklı, istinaf mahkemesi kararım temyiz
etmek ve Yargıtay’dan icranın geri bırakılmasını talep etmek suretiyle
teminat olarak verilen paranın alacaklıya ödenmemesini sağlayabilir. Bu
nun için de yukarıda bahsedilen prosedürün takıp edilmesi gerekir.
Olayda dava konusu 50.000 TL’dir. Yani temyiz sınırının üzerinde bir
meblağ söz konusudur. Bu bakımdan, borçlu (B)’nin yukarıdaki prose
dürü takıp ederek önce bölge adliye mahkeme sinden icranın geri bıra
kılması kararı getirmesi; istinaf incelemesi neticesinde istinaf başvuru
sunun esastan reddi hâlinde ise, Yargıtay’dan icranın gen bırakılması
kararı getirmesi gerekir.
6. İİK’nın 40. maddesine göre, ilk derece mahkemesi kararının bölge adliye
mahkemesince kaldırılması, icra muamelelerini olduğu yerde durdurur.
Buna karşın, icra muamelelerinin durması için bölge adliye mahkemesi
kararının icra dairesine verilmesi gerekir. Ayrıca, mezkûr kararın icra dai
resine verilmesinden önce yapılmış olan icra muameleleri geçerliliğini
koruyacaktır. Nitekim, ilk derece mahkemesi kararının bölge adliye mah
kemesince kaldırılması, icra muamelelerini yalnızca durdurur; bu karar ile
takıp iptal edilmiş olmaz. Buna karşın, bölge adliye mahkemesince ilk de
rece mahkemesi kararının kaldırılmasından sonraki süreçte borçlu lehine
verilecek kararın kesinleşmesi hâlinde, ayrıca hükme gerek olmaksızın
kesinleşen hükme göre icranın tamamen ya da kısmen iadesi gerekir.
Olayda bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesi kararının
kaldırılması, icra muamelelerinin durmasını sağlayacaktır. Buna karşın,
bahsedildiği üzere icra takibi iptal olunmaz ve bölge adliye mahkemesi
kararı icra dairesine verilinceye kadar yapılmış olan icra muameleleri
geçerliliğini korur. İcranın iade edilmesi için ise, borçlu lehine verilecek
olan karamı kesinleşmesi gereklidir.
Pratik Çalışma -15
OLAY:
Üçüncü kişi (Ü), (B)’nin (A)’ya olan 300.000 TL’lik borcu için İstan
bul’daki taşınmazı üzerinde (B)’nin alacağı lehine birinci dereceden
ipotek tesis etmiştir. (B)_. (X) bankası ile akdetmiş olduğu genel kredi
sözleşmesi çerçevesinde müstakbel borcuna karşılık olarak Mersin’deki
taşınmazı üzerinde 200.000 TL’lik ipotek tesis etmiştir. (K) ise (X) ban
kası ile bir kefalet sözleşmesi akdetmiş ve (B)’nin 200.000 TL’lik bor
cuna müteselsil kefil olmuştur.
SORULAR:
1. (A), 300.000 TL Tik alacağının tahsili amacıyla (B)’ye karşı genel haciz
yoluyla takip başlatmıştır. (B) ise önce rehine başvurmaksızın (A)’nın
kendisine hacız veya iflâs yoluyla takıp başlatamayacağını ileri sürmüş
tür. (A) ise imar durumundaki değişiklikten dolayı ilgili taşınmazın ala
cağını karşılamayacağı açık olduğundan (B)’ye karşı haciz yoluyla taki
be başvurulabileceğini ifade etmektedir. (B)’nın ve (A)’nm ifadelerini
hukuken değerlendiriniz. (B)’nin iddiasının isabetli olması durumunda
başvurabileceği bir hukuki çare var mıdır? Açıklayınız.
tır. İcra dairesinin işlemi hukuka uygun mudur? Hukuka uygunsa ne
den? Hukuka aykırıysa kim hangi süre içerisinde hangi hukuki çareye
başvurabilir0 Bu durumda ilgili merci neye karar vermelidir?
4. İcra dairesi (B)’nin (A)’ya olan 300.000 TL’lik borcunum ipotek akıt
tablosunda muaccel olduğunun anlaşılmamasına rağmen (B) ve (Ü)’ye
icra emri göndermiştir. İcra dairesinin işlemi hukuka uygun mudur?
Hukuka uygunsa neden? Hukuka aykırıysa kim hangi süre içerisinde
hangi hukuki çareye başvurabilir? Açıklayınız.
6. (X) bankasına İİK m. 152 hükmüne göre rehin açığı belgesi verilmiştir.
Son artırma tarihinden üç ay sonra (X) bankası borçlusu (A)’ya genel
hacız yoluyla takıp başlatmış: icra dairesi borçlu (B)’ye ödeme emri
göndermiştir. İcra dairesi.. (X) bankasının hacız talebini (B)’nin ödeme
emrine itiraz etmesi sonucu takibin durmuş olduğundan bahisle reddet
miştir. İcra dairesinin işlemi hukuka uygun mudur? Uygunsa neden0
Değilse kim hangi sürede hangi hukuki çareye başvurabilir? Açıklayı
nız.
CEVAPLAR:
1. İİK m. 45 hükmüne göre: "Rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu
ifiâsa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilme
si voliyle takip yapabilir. Ancak rehinin tutarı borcu ödemeğe yetmezse
alacaklı kalan alacağını iflâs veya haciz voliyle takip edebilir. ”
Pratik Çalışma - 15 121
S€ “.. .Alacaklı tarafından borçlu hakkında genel haciz yoluyla başlatılan ilamsız icra takibinde,
borçlunun borca itiraz ettiği, takibin durdurulmasına karar verildiği; borçlunun mahkemeye
başvurusunda alacakl. banka lehine rehin edilen araçtan dc<ayı rehnin paraya çevrilmesi
yolu ile takip başlatmak yerine İİK 45 maddesine aykırı olarak ilamsız takip yapıldığını, ta
kibin iptalini ilen sürdüğü mahkemece, itirazın takip türüne göre süresinde olmadığından
bahisle şikâyetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İİK 'nun 45 maddesi asıl borçlular ile
ilgili düzenlenmiş olup alacağı rehinle temin edilen bir kimsenin rehni veren hakkında doğ
rudan doğruya genel haciz yolu ile takibe geçilmesini önlemektedir. Takip konusu borç
için verilmiş ipotek varken ilamsız takip yapılamayacağı yönündeki şikâyet, dayana
ğını İİK'nun 45. maddesinde bulmakta olup, bu maddi kapsamındaki şikâyetler,
İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz olarak yapılabilir. Mahkemece bu konu hakkın
da olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiştir. O hâlde mahkemece
talebin İİK'nun 45 maddesine göre incelenip karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile
istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir...”. Karar için bkz. 12. HD. 03.04.2017.
13560/5270 (www kazanci.com.tr)(28.06.2018).
122 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
ceği şeklindeki iddiası geçerli değildir. Kanun böyle bir düzenleme sevk
etmemiştir. Bu hâlde (B), icra dairesi süresiz olarak takibin iptali tale
biyle ödeme icra emri gönderen icra dairesinin bağlı olduğu icra mah
kemesinde şikâyet yoluna başvurabilecektir.
Ayrıca TMK m. SS1 hükmüne göre ise: “Hâlen mevcut olan veya henüz
doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi
bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilir.
Buna göre taşınmaz rehini mevcut (doğmuş) veya henüz belirli olmayan
(doğmamış) bir alacak için kurulabilir. Ancak Kanun hükmüne göre he
nüz doğmamış bir alacak için kurulan taşınmaz rehnmde bir üst sınır
gösterilir. Başka bir ifadeyle henüz doğmamış olan alacaklar için tesis
edilen ipotek türû: anapara ipoteği değil üst sınır ipoteğidir. O hâlde ala
cağı teminat altına almak için tesis edilmiş olar. ipoteğin türü, ipoteğin
hukuki sebebi üzerinden tespit edilebilir. Olayda ise (B) tarafından Mer
sin’deki taşınmazı üzerine tesis edilen ipoteğin hukuki sebebi (X) ban
kası ile akdetmiş oldukları genel kredi sözleşmesidir. Genel kredi söz
leşmeleri ise eksik tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdir. Buna
göre kredi kullananın iade borcunun doğması için öncelikle krediyi kul
lanması gerekmektedir. Bu sebeple genel kredi sözleşmesi kurulduğu
anda iade borcu doğmaz. O hâlde (B)’nın taşınmazı üzerine ipotek te
sis ederek müstakbel iade alacağını teminat altına almıştır. Olaydaki
ipotek türü de açıklanan sebeplerle üst sınır ipoteğidir.
raz değil; şikâyet sebebidir1'. Ayrıca bu husus kamu düzenine ilişkin ol
duğu için limitin aşıldığına ilişkin şikâyet süresiz olarak yapılabilir. Bu
hâlde icra mahkemesi ödeme emrinin limiti aşan kısım bakımından ipta
line karar verir Olayda ise ipotek akıt tablosunda belirtilen limit
200.000TL olduğu için limiti aşan 150.000TL takımından takibin ipta
line karar vermek gerekecektir.
3. İİK m. 149 hükmüne göre: “îcra memuru, ibra: edilen akil tablosunun
kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarım ihtiva ettiğini ve alacağın muac
cel olduğunu anlarsa, borçluya ve taşınmaz üçüncü şahıs tarafından
rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmişse ayrıca
bunlara birer icra emri gönderir. ”.
İİK m. 149 b hükmüne göre ise: “149 uncu maadede yazılı hâller dışın
daki muaccel alacaklar için icra memuru, borçluya ve varsa taşınmaz
sahibi üçüncü şahsa aşağıdaki kayıtlara uygun olmak üzere 60'inci
maddeye göre birer ödeme gönderir.
5 “.. .İlende gerçekleşecek veya gerçekleşmesi muhtemel bir alacağın teminatı olarak tesis edıien
ve MK. 'nun 851 ve 881 maddelerinde ifadesini bulan azami had<er (üst sınır) ipoteğinde borcun
ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan taşınmazların ne miktar içn teminat teşkil edeceği ipotek
akit tablosunda limitle sınırlanabilir İpoteğin üst sınır ipoteği olması hâlinde borçlu sadece
ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olmak üzere sorumludur. İpotek aktinin
niteliği göz önünde alındığında ümit aşıldığı yönündeki şikâyetler sürüye tabi değildir.
Somut olayda 3146 ada 14 parsel numaralı taşınmazı ...'ndan ipotekle yüklü satın alan malik ve
ipotek veren sıfatıyla takipte borçlu olan şikâyetçinin sorumluluğu takip talebinde yazılı ipotek
akit tablosunda yazılı limit olan 400.000,00 TL ile sınırlıdır Takip talebinde 394.018 TL asıl ala
cak. 73 850 TL temerrüt faizi ile birlikte toplam 471.561 TL üzerinden takibe geçilmiş olup şikâ
yetçi borçlu yönünden 400 000 00 TL ipotek bedeliyle sınırlı takibe geçildiğine dair bir kayıt'yok-
tur Şikâyetçi yönünde.- limit fazlası takip miktarının iptali gerekir Zira borcun teminatı dan ta-
şınmazın sorumluluğu limitle sınırlıdır...Karar için bkz. 12 HD. 02.05.2017. 2497/6517
(www kazanci ccm tr)(28.07.2018).
124 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
5Î Dava, acentelik sözleşmesine dayalı prim alacağının tahsili amacıyla İ.İKnun 148. ve 149/b
maddeleri uyarınca yapılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takibe yönelik itirazın
iptali istemine ilişkindir. Asıl borçlu ile beraber borçtan şahsen sorumlu olmayan ipotekli taşın
maz malikine ihbar yapılmadıkça, ipotek borçlusu bakımından borç muaccel hâle gelemez...B.
Karar için bkz. 11. HD. 20.06.2011.15097/7433 (www.kazanci.ccmtrX28.07.2018).
55 ‘■'.. .İİK'nun 149 maddesinde; "İcra memuru, ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para
borcu ikrarını ihtiva ettiğini ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa, borçluya ve taşınmaz üçüncü
kişi tarafından rehnedılmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü sahsa geçmişse ayrıca bunlara bi
rer icra emri gönderir’ düzenlemesi mevcut olup, madde içeriğinden, borçlu ile ipotek veren ara
sında zorunlu takip arkadaşlığının bulunması sebebiyle haklarında birlikte takip yapılması ge
rektiği anlaşılmaktadır HMKnun 124/3 maddesi uyarınca maddi bir hatadan kaynaklanan veya
dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin kabulü için, karşı tarafın rızası aran
maz Aynı maddenin 4 fıkrasında da 'dava"dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi
kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikli
ği talebini kabul edebilir düzenlemesi yer almaktadır Anılan hükmün icra takiplerinde de uygu
lanması gerekir Dolayısıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yolu He yapılan takipte, asıl borçlu takip
te gösterilip, ipotek veren gösterilmemiş ya dâ ipotek verene takip yöneltilip asıl borçlu hakkında
takip yapılmamış ise bu durum kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından HMK'nun
124/3. maddesi uygulaması ile anılan kişi sonradan takibe dahil edilmek suretiyle eksiklik gideri
lebilip...) Bu durumda mahkemece duruşma açılarak, alacaklı tarafça talepte bulunulduğu tak
dirde ipotek borçlularının takibe dahil edilmesi için alacaklıya kesin süre verilmesi, bu sü
re içerisinde ek takip talebi düzenlenerek takibin ipotek borçlularına yöneltilmesi (icra
emri gönderilmesi) verilen kesin süre içinde takibin ipotek borçlusuna yöneltilmemesi
hâlinde ise takibin iptaline karar verilmesi gerekirken evrak özerinde eksik inceleme ile ya
zılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...”. Karar için bkz. 12 HC. T. 27.09.2016. 13646/19929
(www kazanci ccm tr)(28.07.2018).
Pratik Çalışma - 15 125
5. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunuma göre: “Kefil, müteselsil kefil sıfa
tıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük alıma gir-
“.. .İİK'nun 149. maddesinde: 'İcra müdürü ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para
borcu ikrarını ihtiva ettiği ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa borçluya ve taşınmaz üçüncü
bir kişi tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmişse ayrıca bunlara
birer icra emri gönderir' hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, 'Konik Kredisi Sözleşmesi'
kapsamında alınan ipoteğe dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçilip borç
luya İİKnın 149 maddesi kapsamında icra emri gönderiiemeyeceğinden buna dair olarak icra
mahkemesine yapılacar başvuru süresiz şikâyete tabi olup mahkemece de re'sen dikkate alın
ması gerekir...1'. Karar için bkz 12. HD. 10.05.2016. 824/13716 (WAw.kazanci.com.tr)
(28.07.2018).
126 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
• Hükme göre kefil olunan borç için ayrıca bir de taşınmaz rehini ve
rilmiş olması kefilin doğrudan doğruya takibini engellememektedir.
Buna göre borçlunun temerrüde düşmesi yeterlıdır. Adı kefaletin
aksine, müteselsil kefalette kefile başvurulabılmesi için asıl borçlu
ya karşı başlatılmış olan takibin semersiz kalması gerekmez'So
ruda da borçlu (B):nin temerrüde düştüğü belirtildiğinden artık kefil
(K)’ya karşı kefalet borcundan dolayı başvurulabileceği açıktır. Bu
na göre (K)’mn bu iddiası isabetli değildir.
c' . Alacaklının müteselsil kefile başvurma koşullarının düzenlendiği 6098 sayılı Türk Borçlar
Kanunu'nun 586. maddesine gere,, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi
bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya ta
şınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, tunun için borçlunun, ifada ge
cikmesiyle ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir (Uy
gur, Turgut: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi Ankara' Nisan 2012. Cilt II. s 2541). Buna
göre, borçlunun ifada gecikmesi 'tek başına yeterli olmayıp ıfaoa gecikmiş olan borçluya ihtar
gönderilmesi ve bunun da sonuçsuz kalması gerekmektedir. Ancak borçlunun ödeme'güçsüzlü
ğü içinde bulunması hâ inde diğer şartların aranmasına gerek yoktur. Ayrıca kanunda müteselsil
kefile ihtar çekilmesi şartı aranmamaktadır. Müteselsil kefile ihtar çekilmesi, sadece onun takip
ten önce temerrüde düşürülmesi He ilgili bir sorundur Başka bir anlatımla, müteselsil kefil hak
kında icra takibine girişilebilmesi için diğer koşulların yanında ayrıca müteselsil kefile de ihtar
gönderilmesi gibi bir koşul yasada yer almamaktadır. Bu itibarla, hem asıl borçluya, hem de mü
teselsil kefile aynı anda ihtar gönderilip borçluya gönderilen ihtann tebliğine rağmen verilen süre
içinde borcun ödenmemesi üzerine yasada belirtilen koşullar gerçekleşmiş olacağından bu du
rumda müteselsil kefil aleyhine takibe girişilebilecektir ..
* Karar için bkz. 19. HD. 13.10 2014.
9172/14988 (wvav kazanci com.tr)(28.07.2Ö18).
Pratik Çalışma - 15 127
C2 “.. .İİK 'nun 45 maddesi asıl borçlular ile ilgili olarak düzenlenmiş olup, alacağı rehinle temin
edilen bir kimsenin, "rehni veren' hakkında doğrudan doğruya genel haciz yolu ile takibe geçil
mesini önlemekte ve rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflâsa tabi şahıslardan olsa bile,
alacaklının yalnız rehnn paraya çevrilmesi yoluyla takip'yapabileceğine'ilişkindir 818 Sayıİı
B K.’nun 487 maddesinde açıklanan şekilde kefil, borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşte-
rek-müteselsıl borçlu sı'atı ile veya bû gibi diğer bir sıfatla borcun ifasını deruhte etmiş ise: ala
caklı, asıl borçluya müracaat ve rehinleri nakde tahvil ettirmeden evvel, kefil aleyhine takibat ic
ra edebilir Müşterek borçlu-müteselsil kefil, ipoteği kendi kefaletini de karşılayacak şekil
de borca yetecek miktarda vermişse, alacaklı sadece İİK'nın 45.maddesi göre, rehnin pa
raya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. Aksine olarak ipotek, sadece borçlu lehine ya da
kredi sözleşmesinde^ borç için verilmişse kefilin kendi kefaletini karşılamayan arta kalan
borç miktarı için alacaklı İ.İ.K.'nun 45. maddesine başvurma zorunluluğu olmadan,
B.K.'nun 487.maddesine göre tüm alacak için tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile genel
haciz yoluyla takip yapabilir...1'. Karar için bkz HGK. 10.07.2013. 13-1114/1041
(VAVA'.kazanci.ccm.tr)(28.07.2018).
123 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
’c’ ‘...İİK'nun 152/1. maddesinde: rehin, satış isteyenin alacağına derece itibariyle rüçhanı olan
diğer rehinli alacakların tutarından fazla bir bedelle alıcı çıkmamasından dolayı satılamazsa ve
ya satılıp da tutan takip olunan alacağa yetmezse, alacaklıya bi/.ün veya geri kalan alacağı için
bir rehin açığı belgesi verileceği hükme bağlanmıştır. Aynı maddenin 3 fıkrasında ise: alacaklı
nın, satış yapılmamışsa artırma gününden, satış yapılması hâlinde satışın kesinleşmesi tarihin
den itibaren bir sene içinde bu belgeye dayalı olarak haciz yolu ile takip ‘talebinde bulunması hâ
linde. yeniden icra veya edeme emri tebliğine gerek olmadığı öngörülmüştür Rehin açığı bel
gesi içeriğinden, bir sene içerisinde bu belgeye dayalı olarak haciz yolu ile takip talebin
de bulunulduğuna göre, borçluya ödeme emri gönderilmesine gerek yoktur. Alacaklının da
edeme ema gönderilmesi yönünde talebi olmadığından icra müdürlüğünce re'sen ödeme emri
gönderilse bile, bu durum borçluya, İİK'nun 62 ve devamı maddeleri uyarınca itiraz hakkı ver
mez. Takıp dosyası içerisinde düzenlenmiş bir tebligat var ise de, borçluya (7) örnek ödeme em
rinin tebliğ edildiğini gösteren bir tebligat da bulunmamaktadır..." Karar için bkz. 12. HD.
27.11.2014. 28807/28544 (\VAw.kazanci.com.tr)(28.06.2018).
Pratik Çalışma - 15 129
C4 “...İncelenen, ipotek akit tablosu içeriğine göre: ipoteğin, birine derecede. ... YTL bedelle ve
fekki bitirilinceye kadar vadeli ve akdi faizli olarak tesis edildiği anlaşılmakta olup ayrıca, söz
leşmenin 4 maddesinde işbu ipoteğin kayıtsız şartsız borç (karz; ipoteği olduğu kararlaştırılmış
tın Açıklanan bu niteliğine’gore ipotek kesin borç (karz) ipoteğidir. Medeni Kanun'un 375. mad
desi gereğince alacaklı, ipoteğin fekki için, ana paranın dışında takip masraflannı ve geçen gün
lerin faizlerini de isteyebilir. Bundan sonra Medeni Kanun'un 883. ve İİK'nun 153. maddeleri ge
reğince borçlu ipoteğin kaldırılması için, icra dairesine doğrudan başvurabilecektir. Somut olay
da talep tarihine kadar anapara ve eklentilerin ödenmesi hâlinde ipoteğin kaldırılmasına karar
verilebilir...". Karar için bkz. 12. HD. 11.01.2010.18998/77 (wv.wkazanci.com.tr) (08.07.2018)
Pratik Çalışma -16
■ İhtiyatî Haciz
OLAY:
Tacir (D), 20.06.20İS tarihinde.. Diyarbakır'da şahsî aracıyla seyir
hâlinde giderken.. Mardin'de ticarî hayatını sürdüren tacir (T)'nın
sürdüğü aracın çarpması sonucunda yaralanmıştır. Bu olay üzerine
(D): (T)’ye karşı 5.000 TL maddî (aracında meydana gelen zarar ne
deniyle) ve 50.000 TL manevî tazminat talepli bir dava açmayı dü
şünmektedir.
SORULAR:
1. (D)'nın söz konusu alacak için ihtiyatî haciz talebinde bulunması müm
kün müdür?
9. İhtiyatî haciz kararma karşı koymak isteyen (T), hangi sürede, ne yap
malıdır?
CEVAPLAR:
1. İİK'nın 257. maddesine göre, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş
bir borcun alacaklısı, ihtiyatı haciz talebinde bulunabilir. Buna göre,
borcun muaccel olup olmadığı ve rehinle temin edilip edilmediği ınce-
lenmelidir.
Olayda haksız fiile dayalı bir alacak söz konusudur. Haksız fiilden kay
naklanan tazminat alacağı, olay tarihi itibarıyla muaccel hâle gelir ". Bu
sebeple, muaccelıyet şartının sağlandığı söylenebilecektir.
K “Olayda haksız fiile dayalı bir zararın meydana geldiği açıktır. Sadece olayın iş kazası olup
olmadığı, failin kim olduğu ve kusur durumu çekişmelidir Haksız fiilden kaynaklanan tazminat
davalarında tazmin yükümlülüğü olay tarihi itibarıyla muaccel hâle gelir. Bu durumda geçici hu
kukî koruma yollarından biri olan ihtiyatî hacizde yakın ispat kcşulu gerçekleşmiş olup'ihtiyatî
haciz mahiyetindeki tedbir talebinin incelenmesi gerekirken yerel' mahkemece' davacının isteği
ile ilgili niteleme ve hukukî tavsifte yanılgıya düşülerek ihtiyatî tedbir koşullarının tartışılması
doğru görülmemiştir.’ 21. HD. 26.09.2012.13821/15625 (www.kazanci.com.tr) (17.07.2018).
Pratik Çalışma - 16 133
Ayrıca, olayda her ne kadar her ıkı tarafın da tacir olduğu belirtilmişse
de dava konusu olan husus her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren
bir husus olmadığından, burada asliye ticaret mahkemesi görevli olma
yacaktır. Genel mahkeme niteliğindeki asliye hukuk mahkemesi haksız
fiilden kaynaklanan bu davada görevli mahkemedir.
Olayımızda haksız fiilden kaynaklanan bir para alacağı söz konusu ol
duğundan, bu davada görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Do
layısıyla, (D)'nin ihtiyatî haciz talebini asliye hukuk mahkemesine yö
neltmesi gerekir.
İİK'nın 258. maddesine göre, alacağa ilişkin dava açılmadan önce talep
edilen ihtiyatı haciz bakımından, İİK'nın 50. maddesine göre yetkili olan
mahkemeye başvurulması gerekir. İİK'nın 50. maddesine göre ise, yetki
hususu bakımından HMK'nın yetkiye ilişkin 6-16. maddelerinin kıyasen
uygulanması gerekir. O hâlde, haksız fiile dayalı alacak bakımından yet
kili olan mahkemenin HMK hükümlerine göre tespiti gereklidir.
3. İhtiyatî hacız ile ihtiyatî tedbir birbirinden farklı geçici hukukî koruma
lardır. Her ikisi de geçici hukuki koruma niteliğinde olmakla birlikte
aralarında birçok fark bulunmaktadır. Nitekim:
• İhtiyatî hacız yalnız para ve teminat alacakları için istenebilecek
iken; ihtiyatî tedbir, kural olarak, paradan başka şeyler hakkında
alınır.
• İhtiyatî hacizde haczedilen mallar üzerinde bir çekişme yoktur. İhti
yatî tedbirde ise üzerine tedbir konulan mal çekişmeli olup derdest
134 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
Belirtmek gerekir kı ihtiyatî tedbir ile ihtiyatî hacız arasındaki sözü edi
len farklılıklara lağmen, uygulamada ihtiyatî hacız yerine ihtiyatî tedbir
kararı verildiği görülebilmektedir :€. Olayda bir para alacağı söz konusu
olduğundan, alacaklının söz konusu alacak için ihtiyatî tedbir talep et
mesi mümkün değildir; ihtiyatî hacız talebinde bulunulması gerekir. Ta
lepte bulunan açıkça ihtiyatî haciz yerine ihtiyatî tedbir talebinde bu
lunmuşsa, hâkim taleple bağlı (HMK m. 26) olduğu için talebi reddet
melidir. Buna karşılık, talebin ihtiyatî tedbir mı yoksa ihtiyatî hacız mı
olduğu konusunda belirsizlik varsa bu durumda hâkimin davayı aydın
latma ödevi (HMK m. 31) çerçevesinde öncelikle bu belirsizliği gider
mesi ve ona göre hareket etmesi gerekir.
" -SGKnın açtığı karşı dava yersiz ödenen aylıkların tahsiline ycnelik para alacağına ilişkin ol
makla: 6100 sayılı HMK'nın 389. maddesinin 1. fıkrasında ihtiyatî tedbir talebinin ancak
‘...uyuşmazlık konusu hakkında...’ istenip uygulanabileceği öngörülmüş ve para alacağına iliş
kin uyuşmazlıklarda ihtiyatî tedbir değil. İİK’nın 257. maddesinde düzenlenmiş ihtiyatî haciz ta
lep edilebileceği acık olmasına gore..." 21. HD. 19.01.2012. 1007/508 (kazanci.com.tr)
(17.07.2018).
Pratik Çalışma - 16 135
Olayda (D), ihtiyatî haciz kararım aldıktan sonra. İİK’nın 261 1. madde
sine göre, kararı aldığı mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesine
giderek kararın icrasını istemelidir. Ayrıca yukarıda belirtilen tarihler
den itibaren yedi gün içinde ya dava açması ya da takıp başlatması ge
rekir. Aksı hâlde, ihtiyatî haciz kararı kendiliğinden kalkar.
TBK m. 154 2‘ye göre, “alacaklı, dava veya defi yoluyla mahkemeye
veya hakeme başvurmuşsa veya icra takibinde bulunmuşsa veya ifias
masasına başvurmuşsa” zamanaşımı kesilir. Dolayısıyla alacaklının
alacağının tahsili amacıyla icra takibine başvurması ile takibe konu ya
pılan alacak için zamanaşımı kesilir.
136 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
TBK m. 157 2'ye göre ise, zamanaşımı, icra takibi ile kesilmişse, alaca
ğın takibine ilişkin her takip işleminden sonra yeniden işlemeye başlar.
İhtiyatî haciz, alacaklının talebini teminat altına almaya yönelik bir iş
lem olup icra takip işlemi değildir-İhtiyatî haciz kararı bir icra işlemi
olmadığından, TBK m. 154'te sayılan zamanaşımını kesen sebeplerden
biri sayılmaz. Dolayısıyla, ihtiyatî hacız ile zamanaşımı kesilmediğin
den, zamanaşımı işlemeye devam eder.
-c Yargıtay da vermiş olduğu Hukuk Genel Kurulu kararında, ihtiyarî haczin icra takip işlemi olma
dığını kabul etmiştir. HGK. T. 16.2.2000. E. 2000/12-49. K. 2000/94. (wAW.kazanci.com.tr)
(23.07.2018)
Pratik Çalışma - 16 137
■ Genel Pratik
OLAY:
İstanbul'da ikamet eden yönetmen (A), şirket merkezi Bursa'da bulunan
moda evi Tasarım Moda A.Ş. ile bir eser sözleşmesi akdetmiştir. Söz
leşmeye göre Tasarım Moda A.Ş. yönetmen (A)’ya on adet çeşitli tiyat
ro elbisesini dikecek ve bunların mülkiyetim devredecek; (A) ise Tasa
rım Moda A.Ş'ye elbiselerin bedeli olan 20.009 TL ödeyecektir. Söz
leşmeye göre elbiselerin teslim tarihi 18.01.2017 olup temerrüt halinde
ki her bir gün için Tasarım Moda A.Ş., (A)’ya 500 TL cezai şart ödeye
cektir.
SORULAR:
b. (A)'nın 2000 TL’lik cezai şart alacağını tahsil amacıyla Moda Tasarım
A.Ş.’ye karşı başlatmış olduğu genel haciz yoluyla takipte, icra dairesi
ilgili alacağın ilamsız icra takibinin konusu oluşturmayacağı gerekçe
siyle takıp talebini reddetmiştir. İcra dairesinin gerekçesi hukuka uygun
mudur? Uygunsa neden? Değilse kim hangi süre içerisinde hangi hukuki
çareye başvurabilir?
c. (A), 2000 TL’lik cezai şart alacağının tahsili amacıyla başlatmış olduğu
takipte talebini 3000 TL’ye yükselttiğine dair bir dilekçe vermiş ve icra
140 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
dairesi geri kalan 1000 TL için de borçlu Moda Tasarım A.Ş.’ye ödeme
emri göndermiştir. İcra dairesinin işlemi hukuka uygun mudur? Uygun
sa neden? Değilse kim hangi süre içerisinde hangi hukuki çareye başvu
rabilir?
b. (A)’nın 4.000 TL’lik cezai şart alacağını hüküm altına alan bir ilâma
sahip olduğunu düşünelim. (A)_. ilgili ilâmla genel hacız yoluyla takibe
başvurabilir mi? Yargıtay’ın güncel kararları ışığında tartışınız.
c. Moda Tasarım A.Ş.’nin (A)’nın cezai şart alacağını teminat altına almak
amacıyla Eskişehir’deki taşınmazı üzerine ipotek tesis etmiş olduğunu
varsayalım. (A), ilgili alacağın tahsili için haciz yoluyla takip başlatabi
lir mi? Başlatabilirse neden0 Başlatamazsa neden? (A)’nın ilgili alaca
ğın tahsili amacıyla rehııın paraya çevrilmesi yoluyla takıp başlattığını
varsayalım; bu durumda icra dairesi borçluya icra emri mı yoksa ödeme
emri mi gönderecektir? Açıklayınız.
(A) ise 13.07.2017 tarihinde arazisi üzerinde komşu taşınmaz lehine ge
çit hakkı tesis etmiştir. İcra dairesi ise irtifak hakkını mükellefiyetler lis
tesine geçirmiştir. Mükellefiyetler listesi hukuka uygun mudur? Uygun
sa neden? Değilse kim hangi süre içerisinde hangi hukuki çareye başvu
rabilir0 Açıklayınız.
a. Taşınmazın icra dairesi tarafından alıcı (K)’ya ihale edildiği sırada sa
londa bulunan bazı kişiler, arttırmanın başka bir mahalde gerçekleşece
ğini ifade etmiş., bu sırada bazı kişilerin de arttırmanın yapıldığı salonu
terk ettiği görülmüştür. İhale işlemi 15.03.2017 tarihinde gerçekleşen
arttırmada gerçekleşmiş; borçlu (A) ise bu durumu 25.03.2017 tarihinde
öğrenmiş ve aynı tarihte icra mahkemesinden ihalenin feshini talep et
miştir. Olaydaki fesih sebebi üzerinden icra mahkemesinin vermesi ge
reken kararı tartışınız.
CEVAPLAR:
1.
Sorun ilamsız takipte alacağın para veya teminat dışında başka bir nite
likte olması durumunda şikâyetin İİK m. 16 hükmüne göre işlemin öğ
renildiği tarihten itibaren yedi günlük süreye mı tabi olduğu yoksa bu
nun bir süresiz şikâyet sebebi olup olmadığıdır. Zira borçlu Moda Tasa
rım A.Ş.’ye ödeme emri 03.02.2017 tarihinde tebliğ edildiğinden şikâ
yetin yedi günlük süreye tabı olması durumunda şikâyet süresi
10.02.2017 tarihinde sona erecektir. Ancak borçlu 11.02.2017 tarihinde
şikâyet yoluna başvurarak icra mahkemesinden takibin iptalini talep et
miştir. Belirtmek gerekir kı ilâmsız icra takibinin konusunu belirleyen
İİK m. 42 f.I hükmü kamu düzenine ilişkindir. Buna göre taraflar ilâm-
sız takibin konusunu bir icra anlaşması akdetmek suretiyle belırleyeme-
yeceklerı gibi icra dairesi tarafından ilgili hükme aykırı surette takibin
kabul edilerek ödeme emri gönderilmesi, kamu düzenine aykırılık teşkil
eder 08. Bu hâlde İİK m. 42 f.I hükmüne aykırılık bir süresiz şikâyet se-
,C8 Yargıtay da bir kararında İİK m 42 hükmüne aykırılığın bir stresiz şikâyet sebebi olduğunu
ifade etmiştir. Karar oldukça öğretici nitelikte olduğu için büyük bir bölümünü metne işleme ge
reği duymaktayız: ,*...2DD4 ’ Sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 42. maddesinde. "Bir paranın öden
mesine veya bir teminatın verilmesine dair olan cebri icralar takic talebiyle başlar ve haciz yolu
ile veya rehnin paraya çevrilmesi yahut iflas suretiyle cereyan eder." Hükmü öngörülmüş olup:
iflas yolu (İ.İ.K m.155-166). genel haciz yolunun (m.46-144) iflas hukukundaki karşılığıdır Genel
iflas yolu, alacaklının icra dairesinde yapacağı bir iflas takibi ile oaşlar Bunun üzerine icra dai
resi. borçluya bir iflas ödeme emri gönderir: borçlu yedi gün içinde borcunu öderse iflas takibi
son bulur, ödemezse alacaklı ticaret mahkemesine bir iflas davası açarak borçlunun iflasına ka
rar verilmesini ister. Buradaki takip talebi ve ödeme emri safhaları da. genel haciz yolundaki ta
kip talebi ve ödeme emri safhalan ile benzerlik arz etmektedir. Bu noktada, takip talebinin ya
pılması ve içeriği, gene haciz yolundaki gibi olup. İcra ve İflas Kanunu’nun 58. maddesinde ön
görülen kayıtları içermesi gerektiği gibi: ödeme emrinin düzenlenmesi ve borçluya gönderilmesi
de genel haciz yolundaki gibidir. O halde talepte İcra ve İflas Kanunu'nun 58' maddesinde sıra
lanan diğer unsurların yanı sıra, maddenin 3. bendi gereği. "Alacağın veya istenen teminatın
Türk parasıyla tutan ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün. alacak veya
teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizinin" açıkça
gösterilmesi gerekir. Önemle vurgulanmalıdır ki. iflas yoluyla ad takipte de genel haciz yolun
daki gibi takibin konusu para alacağı olup burada sozu edilen paradan maksat. Türk parasıdır
(m.58/3). Konusu para ödenmesinden başka bir şey olan alacaklar genel haciz yolunda olduğu
gibi iflas yoluyla takibe konu edilemezler. Yine, alacağın yabanc para cinsinden olması halinde
alacaklı, yabancı para üzerinden iflas yoluyla takibe girişemeyec eğ inden: alacaklının yabancı
para alacağını Türk parasına çevirmesi ve Türk parası üzerinden takip talebinde bulunması, ya
bancı para alacağım hangi tarihteki kur üzerinden talep ettiğini açıkça bildirmesi zorunludur. Öte
yandan, altın herhangi kıymetli bir mal hükmünde olmakla konusu altın olan alacaklar için az
yukarda da vurgulandığı gibi, iflas yoluyla adi takibe girişilemez. Şayet, alacaklı takip tale'binde
altın alacağının aynen verilmesini istemiş ise. bu bir menkul mal teslimi olduğundan, iflas yoluy
la adi takip olanaklı değildir ve bu halde, altın alacağının icra daresince tahsili yoluna gidileme
yeceğine ilişkin 9.7.1941 tarih 32/28 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararındaki goruş yenindedir Bu
na karşılık, alacaklı takip talebinde altın alacağı karşılığı’olan parayı istemekte ise bu halde so
nuç itibariyle talep edilen Türk parası olduğundan, iflas yoluyla ad takip olanaklıdır.
Şayet icra dairesi, iflas ödeme emrinin düzenlenmesinde ve bo’çluya tebliğinde kanuna aykırı
bir işlemde bulunmuş ise bu halde borçlunun başvuracağı yol genel haciz yolundaki gibi, icra
mahkemesine şikayet (m. 16) yoludur. İcra ve İflas"Kanunu'nun 15. maddesinin 1. fıkrasına gore
Pratik Çalışma - 17 143
b. İİK m. 42 hükmine göre ilâmsız icra takibinin konusu para veya temi
nat alacaklarıdır. İcra dairesi, icra ve iflâs hukukundaki şeklilık ilkesi
gereği takıp talebine ilişkin olarak maddi hukuka özgü hiçbir inceleme
yapamaz. Maddi hukuka ilişkin bu savlar ödeme emrine itirazın ve bu
nun hükümden düşürülmesini sağlayacak hukuki çarelerin konusudur.
Bu hâlde icra dairesi yalnızca takip talebinin konusunun bir para veya
teminat alacağı olup olmadığını inceler. İcra dairesi ayrıca takip talebi
nin Kanunda gösterilen diğer şartları haiz olup olmadığını inceler (İİK
m. 58). Bunun dışında icra dairesi tamamen maddi hukuka ilişkin bir
konu olan alacağın sebebim (kaynağını) inceleyemez. Bu hâlde İİK m.
42 hükmüne göıe alacağın bir para alacağı olması yeterlidir. Bu para
alacağı haksız fiilden'35 veya sebepsiz zenginleşmeden de doğabilir.
Başka bir ifadeyle alacağın sözleşmeden doğup belirli olması da gerek
mez "°. Olaydaki cezai şart alacağı bir para alacağı olduğu için icra daı-
kural olarak şikayet yedi günlük süreye tabi olmakla birlikte aynı maddenin 2. fıkrasında bir
hakkın yerine getirilmemesinden veya sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet
yoluna gidilebileceği hükmü öngörülmüş: 2. fıkrada yazılı olmayan, icra dairesinin kamu düzeni
ne aykırı işlemlerine karşı şikayetin de' süreye tabi bulunmadığ ilkesi, uygulama ve doktrinde
yerleşmiştir O halde; borçlunun, üçüncü kişilerin ve kamunun menfaatini korumak için
konulmuş amir hükümlere aykırı olarak yapılmış olan işlemlere karşı, icra takibi bitinceye
kadar her zaman şikayet yoluna gidilebilecektir. Bu noktada, İcra'İflas Kanunu'nun 42.
maddesindeki "Bir paranın ödenmesine..." deyimi ile, ancak para alacakları için iflas yolu
ile adi takibe başvurulabileceği açıkça belirtildiğinden: altın alacağının aynen verilmesi
gibi, konusu para ödenmesinden başka bir şey olan alacak iflas yoluyla takibe konu edil
diğinde, borçlunun süresiz şikayet yoluna başvurabileceği kjşkusuzdur...". Karar için bkz
Yargıtay HGK. T. 11.052011, E. 2010/12-724, K. 2011/289 (www.kazanci com. tr)(28.07 2018).
'cs -...Dava haksız eylemden kaynaklandığına göre, davacılar uğradıkları zararlarını alacakla
rı bir tazminat davası ile isteyebilecekleri gibi mahkeme kararına ihtiyaç olmadan ilamsız
icra takibi yoluyla da isteyebilirler Bu şekilde İcra ve İflas Yasasının 42 ve devam eden
maddelerine gore yapılan ilamsız icra takibine itiraz edilmesi halinde takip kendiliğinden dura
cağından. aynı yasanır 67. maddelerine göre süresinde itirazır iptali davası açılması halinde
mahkemenin genel hükümlere gore işin esasını incelemesi ve zararın varlığının anlaşılması ha
linde belirleyeceği maddi ve manevi tazminat miktarlarına göre ifrazın iptaline karar vermesi ge
rekir. Diğer bir anlatımla itirazın iptali de özel usule tabi bir dava çeşidi olup, mahkemece işin
esasının genel hükümler uyarınca incelenerek varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi
gerekirken yazılı şekilde davanın tümden reddine karar verilmiş olması bozmayı aerektirmis-
tir...’. Karar için bkz. Yargıtay 4 HD. T. 7.5.2002. E. '2001/12584. K 2002/5426.
(www.kazanci.com.tr) (25.07.2018).
"c -...İİK.nun 42 maddesi hükmüne gore hiçbir ayrım yapılmadan bütün para alacakları için ilamsız
icra takibi yapılması mümkündür. Takibe konu alacak, ister haksız fiil ister sebepsiz iktisap se
bebiyle doğmuş olsun elinde borç doğuran bir belge olsun veya olmasın ilamsız icra yolu ile ta-
144 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
resinin takıp talebini reddi hukuka aykırıdır. Burada bir hakkın yerine
getirilmemesi söz konusu olduğundan icra dairesinin bu ret işleminden
(menfi işleminden) menfaati ihlal edilen ilgili alacaklı (A) süresiz suret
te şikâyet yoluna başvurup icra mahkemesinin, icra dairesine takıp tale
binin kabulüyle ödeme emrinin gönderilmesine ilişkin talimat vermesini
talep edebilir (İİK m. 16 ve m. 17).
c. Takıp hukuku şekli bir hukuk dalı olup takip prosedürüyle ilgili olarak
İcra ve İflâs Kanunu hükümleri uygulanır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu
ise yargılama hukukuna ilişkin usulü ve prensipleri düzenler. Hukuk Mu
hakemeleri Kanunu takıp hukukunda ıkı hâlde uygulama alanı bulacaktır.
I-) Kanunun açıkça ilgili takip hukukuna ilişkin hususlar bakımından Hu
kuk Muhakemeleri Kanunumun kıyasen uygulanacağını düzenlediği
hâllerdir. Buna örnek olarak İİK m. 50. f.I hükmü gösterilebilir. Buna
göre ilâmsız takipte yetkili icra dairesi konuya ilişkin olarak Hukuk
Muhakemeleri Kanunumdaki hükümlerin kıyasen uygulanmasıyla belir
lenir. Böyle bir hüküm olmasaydı yargılama ve takıp ıkı ayrı husus ol
duğundan Hukuk Muhakemeleri Kanunumun yetkiye ilişkin hükümleri
nin uygulanması da söz konusu olmayacaktı.
II)
)
i- İcra mahkemesinde yapılan yargılamalar (tartışmalı istihkak davası ve
ihalenin feshi talebinin reddi kararları haricinde) maddi anlamda kesin
hüküm teşkil etmezler. Zira bu yargılamaların esas amacı takibin, takip
hukuku kuralları çerçevesinde yürütülüp yürütülmediğinin incelenmesi
(şikâyet İİK m. 16), takibe kaldığı yerden devanı edilmesinin sağlanma
sı (itirazın kaldırılması İİK m. 6S vd.), takibin ertelenmesi veya iptalinin
kip yapılmasına engel olarak bir kanun hükmü mevcut değildir. Zira alacaklı, takip talebinde
muayyen bir para alacağı talebinde bulunduğu zaman, icra nüdürü bu alacağın doğmuş
bir alacak olup olmadığını araştırmaya girmeden ödeme emrini tanzim cihetine gider
Bundan sonra borçlunun ödeme emrine itiraz edip etmemesine kalır. Şayet borçlu ödeme emri
ne itirazda bulunmazsa ödeme emri kesinleşir. Bu durumda hem icra Tetkik merciine ve hem
mahkemeye iş düşmemiş olur...". Karar için bkz. Yargıtay 13.HC, T. 28.3.2003. E 2002/12176.
K. 2003/3621 '(www kazainci.com.tr) (25.07.2018).
Pratik Çalışma - 17 145
Ancak Yargıtay yeni tarihli bir kararında aksi yende karar vermiştir. Kararda yapılan tartışmalar
oldukça öğretici olduğundan metne de kararın önemli bir kısmını işleme gereği duymaktayız:
“...İcra takibinde tarafların değişmesi, takip esnasında maddî hUcukta gerçekleşen olayların ta
kibe yansımasının, bir diğer ifade ile küllî veya cüzî halefiyetin sonucu olarak mümkündür. Ör
neğin. takip esnasında oorçlu veya alacaklının ölümü veya alacağın devri veya borcun nakli gibi
durumlarda takibin tarhlarının değişmesi mümkündür. Buna karşılık, kural olarak, icra taki
binde iradi taraf değişikliği yapılamaz (Kuru B : İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı 2 b Ankara
2013. s.163-169: Pekcanıtez. H./Atalay. O./Sungurtekin Özkan M.l/Özekes, M: İcra ve İflâs
Hukuku, 11.b.. Ankara 2013. s. 165: Taş Korkmaz, s. 44: Kuru. 8 /Arslan. R./Yılmaz E.: İcra ve
İflâs Hukuku Ders Kitab 28.b.. Ankara 2014. s.109) Bunun temel sebebi, icra takibinin dava
olmaması dolayısıyla era takibinde bir yargılama işleminin yapılmamasıdır. Ayrıca davada
taraf değişikliği yapılmasıyla taraf değişikliğinden önceki yargılama işlemlerinin sonuçlanndan
yararlanmak: dolayısıyla usûl ekonomisini gerçekleştirmek şeklindeki'amacın icra takipleri ba
kımından gerçekleşmesi de söz konusu olmaz Yine cebri icra hukukunda kabul edilen şekle
sıkı bağlılık ilkesi' iradi :araf değişikliği bakımından sınırlayıcı rol oynar. Alacaklının takip talebi
ne göre takibin taraflanna ilişkin'bilgiler borçluya gönderilen ödeme icra ve tahliye emirlerinde
yer alır ve borçlu, buna göre takibe karşı koymasının mümkün o up olmadığına karar verir (Taş
Korkmaz, s 4?-44)(...) İcra takibinde iradî taraf değişikliği yapılamayacağına ilişkin kural mutlak
146 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
a. İİK m. 3S hükmüne göre “para borcu ikrarını içeren re’sen tanzim edil
miş noter senetleri” ilâm niteliğinde belgedir. Buna göre bir senedin.,
ilâm niteliğinde belge karakterine sahip olabilmesi için ıkı unsur mevcut
olmalıdır.
i-) Maddi unsura göre, senet kayıtsız şartsız bir pars borcunu içeriyor olma
lıdır. Buna göre senedin içeriğinden alacağın şarta bağlı olmadığı veya
alacağın ifasının talep edilebilmesi için herhangi bir hukuki engel ol
maması gerekmektedir. Bu sebeple “para borca ikrarım içeren senet”
ifadesinden tam ıkı tarafa borç yükleyen sözleşmelerin dışlandığı anla
şılmaktadır. Bu hâlde yalnızca bir para borcunun mevcut olduğu ve bu
nun kayıtsız şartsız bir şekilde ifa edileceğini gösteren senetler İİK m.
38 hükmüne göre ilâm niteliğinde belge olarak kabul edilebilir'12.
değildir. Gerçekten de bu kuralın çok katı bir şekilde uygulanması, icra takibinde tarafın maddî
hata veya temsilcide yanılma nedeniyle yanlış' gösterilmesi gibi sınırlı durumlarda, soz konusu
takibin iptali ve tekrar başlatılmasına dolayısiyla da hakkaniyete aykın sonuçlara yol açabilir.
Bunu önlemek için, maddi hata ve temsilcide yanılma halleriyle sınırlı olarak istisnaî bazı
hallerde icra takibi esnasında da taraf değişikliği yapılabileceğinin kabulü gereklidir Yar
gıtay uygulaması da bu yöndedir; nitekim Hukuk Genel Kurulunun yukarıda gösterilen kararının
dayandığı temel ilke de budur. Ancak bu durumda, takip borçlusuna tekrar bir ödeme emri gön
derilmesi ve itiraz olareğının tanınması, hukukî dinlenilme hakkının gereğidir (Taş Korkmaz.
S.44-45X- ) Hukuk Gerel Kurulu'ndaki görüşmeler sırasında icra hukukunun sıkı şekil şartlarına
bağlı olduğu ve iradi taraf değişikliğinin mümkün olmadığı, borçlunun ilk ödeme emri ne'şikayete
gitmemesi halinde takibin kesinleşeceği ve gerçek hak sahibi olmayan kişiye ödeme yapılması
sonucunun doğabileceği ki bunun, cebri icra organı aracılığıyla kötü ödeme yapılması anlamına
geleceği sonrasında da gerçek hak sahibi tarafından yapılan takipte borçlunun bu ödemesinin
dikkate alınamayacağı ve bunun da hak kayıplarına yol açabileceği görüşü dile getirilmiş ise de
bu görüş kurul çoğunluğu tarafından belirtilen nedenle kabul edlmemiştir...’ Yargıtay HGK. T.
12.10.2016. E. 2014/12-1190. K. 2016/964 (www.kazanci.com.trX28.07.2018).
’2 İİKnın 38. maddesi gereğince, para borcu ikrarını havi re sen tanzim edilen noter senetleri,
ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. Diğer bir ifade ile. para borcu ikrarını içeren dü
zenleme şeklindeki noter senetleri ilam niteliğindedir. Ancak, bu senetlerin ilam sayılâbilmeleri
Pratik Çalışma - 17 147
ii-) Bu senedin ilâm niteliğinden belge olarak kabul edilebilmesi için maddi
olarak şart olan kayıtsız şartsız para borcu ikrarım içermesi yeterli de
ğildir; aynı zamanda senedin noterlikçe re’sen düzenlenmesi gerekir. Bu
ise senedin ilânı niteliğinde belge olarak kabul edilmesi için şekli şarttır.
Olayda ise Moda Tasarım A.Ş.’nın taahhüdü kayıtsız şartsız bir para
borcunu içerdiğinden senedin ilâm niteliğinde kabul edilebilmesi için
gerekli olan maddi şartı taşımaktadır. Ancak dikkat edilirse senet resmi
bir senet değil; adi bir senettir. Bu sebeple ilgili senet İİK m. 3 S hükmü
ne göre ilâm niteliğinde bir belge değildir. Bu hâlde icra dairesinin borç
luya icra emri göndermesi hukuka aykırıdır.
İcra dairesi elinde ilâm veya ilâm niteliğinde bir belge bulunmayan alacak
lının başlatmış olduğu takibi ise reddedecektir. Zira ilâmlı icra takibinin
dayanağı olan belgeler ilam ve ilam niteliğinde belgelerdir. Bu sebeple
elinde ilâm veya ilâm niteliğinde belge olmayan alacaklı ılâmlı takıp başla-
tamaz"3. İcra dairesinin ilâm veya ilânı niteliğinde belge olmaksızın başla
tılan takibi kabul ederek icra emri göndermesi kanuna aykırılığın daha
için, öncelikle noterce düzenleme şeklinde yapılmaları ve kayıtsız şartsız bir para borcu ikra
rını içermeleri gerekmektedir Noterce düzenleme şeklinde yapılmasına rağmen iki tarafa borç
yükleyen, karşılıklı edimleri içeren bir sözleşme ilam'sayılmaz Somut olayda, alacaklı vekilinin
takip dayanağı olarak. 4 2.2*010 tarih ve 3167 yevmiye numardı noter tarafından düzenlenen
"düzenleme şeklinde para borcu ikrarını havi senet ve alacağın tasfiyesi sözleşmesi" başlıklı
belgeyi ibraz ederek ilamlı takip yapmak istediği, icra müdüriüğürce belgenin iki tarafa borç yük
leyen bir sözleşme niteliğinde olması sebebiyle ilam hükmünde kabul edilemeyeceği gerekçe
siyle borçluya icra emri gönderilmesi talebinin reddedilerek, örnek (7) ödeme emrinin tebliğe çı-
kanlmasina karar verildği görülmektedir. Alacaklı vekilince ibraz edilen noterce düzenlenen d*a-
yanak belgenin 2. maddesinde yer alan, "borçlular... 30.12.2009 tarihi itibariyle 172.238,90-TL
borçları bulunduğunu kayıtsız şartsız kabul ve beyan ve ikrar ederler.” şeklindeki ibare
den anılan belgenin kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içerdiği anlaşılmaktadır. Söz
konusu belge, iki tarafa karşılıklı edimler yükleyen sözleşme niteliğinde olmayıp, borçlular tara
fından ikrar edilen borcun ne şekilde ödeneceğine (borcun tasfiyesine) ilişkindir. Dayanak belge
bu haliyle. İİK'nın 38. maddesi anlamında para borcu ikrarını havi re'sen tanzim edilen noter
senedi niteliğindedir...” Karar için bkz Yargıtay 12.HD. T. 13.10 2011, E. 2011/19224. K.
2011/19395 (wvAv.karara.com).
"... KARAR: İİK'nın 38. maddesinde 'Mahkeme huzurunda yaoılan sulhler. kabuller ve para
borcu ikrarını havi re'sen tanzim edilen noter senetleri ve temyiz kefaletnameleri ile icra daire
sindeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir." düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu durumda İİK'nın 32. maddesinde öngörülen vasıfları taşımamakla beraber. 38. maddede ya
zılı olan bir belgeye dayalı olarak da başlatılan bir takipte icra müdürü borçluya icra emri gönde
rebilecektir. Somut olayda icra takibinin dayanağı Ağrı İcra Mahkemesinin 2005/25 E sayılı
dosyası nedeniyle düzenlenen bilirkişi raporudur. Alacaklı tarafından raporda öngörülen ve Ağrı
İcra Dairesi nin 2C04/5C97 E. sayılı dosyası ile ilgili takipte eksik istenilen faiz için takip başlatıl
dığı ve borçluya,icra emri gönderildiği tespit edilmiştir Yukarıda açıklanan kurallara göre ala
caklının istemi İİK'nın 32. ve 38. maddelerinde yazılı nitelikte bir belgeye dayanmadığı için
borçlunun itirazı kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesi gerekirken olaya uygun bu
lunmayan gerekçe ile bu istemin reddi isabetsizdir...”. Karar itin bkz. Yargıtay 12.HD. T. T.
28.9.2006, E. 2006/14258. K 2006/17681 (wvM.kazanci.com.trX28.07.2018).
143 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
ağır bir hâli olan kamu düzenine aykırılık teşkil eder. Zira ilamsız taki
bin aksine ilamlı icra takibine borçlunun muhalefet imkânı oldukça kısıtlı
dır. Borçlu yalnızca şartlarının bulunması hâlinde icranın geri bırakılmasını
talep edebilir. İcranın geri bırakılması ise esasen teknik anlamda takibe bir
muhalefet olarak da düşünülemez. Hâl böyleyken ilâmlı icra takibinin da
yanağı olmayan bir belgeyle ilâmlı icra takibinin başlatılması açık bir şekil
de kamu düzenine aykırılık teşkil eder. Kamu düzenine aykırılık bir süresiz
şikâyet sebebi olduğundan kendisine icra emri gönderilen borçlu süresiz
olarak icra mahkemesine başvurarak takibin iptalini talep edebilecektir"4.
Burada takibin iptalinin talep ediliyor olmasının sebebi ise hukuka aykırılı
ğın icra emrinder. değil; takıp talebinin kabulünden başlamış olması başka
bir ifadeyle takibin dayanağının hukuka aykırı olmasıdır.
i-) İİK m. 32 hükmünün ilk cümlesine göre "para borcuna veya teminat
verilmesine dair olan ilâm icra dairesine verilince icra müdürü borçluya
4 Aynı sebeple icra emrinin ilama aykırı olması da kamu düzenine aykırılık sebebiyle bir süresiz
şikâyet sebebi teşkil eder. '‘...Alacaklı tarafından borçlu aleyhine Bodrum 1 Asliye Hukuk Mahke
mesinin (Aile Mahkemesi sıfatıyla) 2008/140 Esas-2012/1120 Kaıar sayılı nafaka alacağı ilamına
dayanılarak başlatılan ilamlı takip nedeniyle borçlu İcra Mahkemesine başvurarak. İcra Müdürlü
ğüne kısmi itirazda bulunduğunu. 8915.ODTL ’yi"icra emrinin tebliği üzerine icra dosyasına ödedi
ğini 16.04.2013 tarihinde başlatılan takipte 6 aylık birikmiş nafaka alacağının istendiğini dayanak
ilama gore alacağın doğduğu tarih her ayın 26. günü olmasına rağmen, işlememiş 2013 yılı Nisan
ayına ait nafakanın da takibe konulduğunu ödediği miktar dışında kalan 2364 TL için takibin dur
durulmasını istemiştir. Mahkemece İİK'nun 33/1 maddesi gereğince borçlunun icra emrinin tebli
ğinden itibaren 7 günlük süreyi geçirdikten sonra şikayet talebinde bulunduğu, ilamlı takip olması
nedeniyle İcra Müdürlüğü ne başvurunun sonuç doyurmayacağından bahisle süre aşımı nedeniyle
şikayetin reddine karar verilmiştir Hüküm borçlîı tarafından temyiz edilmiştir.
Borçlunun İcra Mahkemesi'ne başvurusu kabul ettiği kısım dışındaki miktarın ilama aykırı oldu
ğu nedeniyle takibin iptali istemine ilişkin şikayettir. İlama aykırılık şikayeti İcra Mahkemesin
ce süresiz olarak değerlendirilip sonuca bağlanmalıdır../. K3rar için bkz Yargıtay 8.HD. T.
1.4 2014. E. 2013/17647. K. 2014/5851 (www.kazanci.com.trX2807.2018).
Karar için bkz. Yargıtay İBHGK. T 26.05.2017, E. 2017/2. K 2017/3 (www.resmigazete gov.tr).
Pratik Çalışma - 17 149
bir icra emri gönderir. ” Bu hâlde takip talebine bir ilâm ekliyse alacaklı
İİK m. 5 S hükmüne göre takip talebinde ilâmsız takip başlattığını belirtse
dahi, icra dairesi borçluya icra emri göndermekle yükümlüdür.
ii- ) İlâmlı icra takibi alacaklının daha kısa süre içerisinde alacağının tahsili
ne olanak sağlayan ve ilâmsız takibe göre daha ucuz bir yoldur. Bu hâl
de elinde ilâm olan alacaklının ilâmsız takibe başvurmasında hukuki
yarar mevcut değildir.
iv- ) İİK m. 36 hükmünde tehır-ı icra kurumu düzenlenmiştir. Elinde ilâm olan
alacaklının ilâmsız takıp başlatması hâlinde ise borçlunun lehine düzen
lenmiş olan tehır-ı icra kuruntunun uygulanması da mümkün olmayacak.
Ayrıca derdestlık sebebiyle borçlunun menfi tespit davası açma imkânı da
olmayacaktır. Bu sebeple elinde ilâm olan alacaklının ilâmsız takibe baş
vurması menfaatler dengesine de aykırılık oluşturur.
6 ‘ ...Kaldı ki. mahkemeye başvurup alacağını ilama bağlayan bir kişinin ilamlı takip yapmak yeri
ne ilamsız takibi tercih etmek suretiyle borçlunun yapabileceği itiraz üzerine yeniden itirazın kal
dırılması ya da iptali amacıyla mahkemeye'başvurması ve bu şekilde Devletin yargı organlannın
gereksiz şekilde meşgıl edilmesi anlamına dâ geleceğinden kaculü mümkün değildir. Şu hale
gore, alacaklının para borcuna veya teminat verilmesine dair ilana dayalı olarak ilamsız'icra ta
kibi yapması en başta İİKnun 32. maddesi amir hükmüne aykırılık teşkil edeceği gibi dürüstlük
kuralı ile de bağdaşmayacağından hukuk düzeni tarafından konınamaz Bu doğrultuda. Daire
mizin yeni oluşan içtihattan ile ilama dayalı olarak ilamsız icra takibi yapılamayacağı sonucuna
varılmıştır. O halde, mahkemece, ilama dayalı olarak ilamsız icra takibi yapılamayacağı
hususu gözetilerek alacaklının itirazın kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi gere-
150 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
c.
i- ) Alacaklının hacız yolu ile takıp başlatmasının mümkün olup olmadığının
incelenmesi bakımından: Doktrindeki çoğunluk görüşüne ve Yargıtay'ın
yerleşmiş içtihatlarına göre İKK m. 45 hükmünde düzenlenen önce rehine
müracaat zorunluluğu bir maddi hukuk hükmü ceğil; takip hukuku hük
müdür. Zııa bu hükmün amacı üçüncü kişi alacaklıların korunmasıdır. Bu
sebeple alacaklının rehinle temin edilmiş olan alacağı için öncelikle rehi
ne müracaat etmeksizin hacız yoluyla takip başlatması., bu husus kamu
düzenine de aykırılık teşkil ettiğinden, süresiz şikâyet sebebidir.
ii- ) TMK m. SS1 hükmüne göre: “Halen mevcut olan veya henüz doğmamış
olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak,
ipotekle güvence altına alınabilir. ” Buna göre taşınmaz rehini yalnızca
doğmuş alacaklar için değil: aynı zamanda doğmamış alacaklar bakı
mından da tesis edilebilir.
Bu husus ise yalnızca eşya hukuku bakımından özellik arz etmez., henüz
mevcut olmayan bir alacağın taşınmaz rehiniyle teminat altına alınmış
olması takıp hukuku bakımından da bazı sonuçlara sahiptir. Belirtmek
gerekir kı henüz doğmamış bir alacak taşınmaz rehiniyle teminat altına
alındığı hâllerde İİK m. 149 b hükmüne göre bcrçluya ödeme emri teb
liğ edilir. Zira bu hâlde ipotek akıt tablosunda (ipotek sözleşmesinde)
kayıtsız şartsız bir para alacağı bulunmamaktadır (İİK m. 149). Dolayı
sıyla alacaklıya icra emri gönderilemez.
Olayda ise (A)’nın alacağı cezai şart alacağıdır. Cezai şart alacakları
niteliği gereği kayıtsız şartsız bir para alacağı niceliğinde değildirler. Zi
ra cezai şart alacağının ipotek akıt tablosunda gösterildiği anda henüz
doğup doğmadığı belli değildir. Bu hâlde icra dairesi alacaklının rehinin
paraya çevrilmesi yoluyla başlattığı takıp üzerine borçlu Moda Tasarım
A.Ş.’ye ödeme emri gönderecektir.
kirken, istemin esasının incelenmesi suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...". Karar
için bkz. Yargıtay 12.HD. T. 30.3.2016. E. 2015/30970. K 2C16/9413 (www.kazanci.com.tr)
(28.07.2018).
Pratik Çalışma - 17 151
3.
a. Hacız: kural olaıak: icra dairesinin hacız iradesini borçlu veya borçlu
nun temsilcisine açıklamasıyla gerçekleşir. Buna göre haczin geçerli
olabilmesi için İİK m. S8:de öngörülen muhafaza tedbirlerinin gerçek
leştirilmesine lü2um bulunmamaktadır. Buna göre kural olarak taşınırla
ra fiilen el konulmasa da haciz geçerli olacaktır. Ancak İİK m. 8S f.I
hükmü gereği icra dairesi bazı taşınırları muhafaza altına almak; başka
bir deyişle bunlara fiilen el koymakla yükümlüdür. Bu haciz işleminde
fiilen el koyma haczin geçerlilik şartıdır. Aksi takdirde hacız geçersiz
olacağından ilgili haczin alacaklı veya borçlu bakımından hüküm ifade
etmesi de olanaklı olmayacaktır.
İİK m. 88 f.I hükmüne göre: Haczolunanparaları, banknotları, hamili
ne ait senetleri, poliçeler ve sair cirosu kabil senetler ile altın, gümüş ve
diğer kıymetli şeyleri icra dairesi muhafaza eder. Buna göre hükmün
kapsamında kalan bütün taşınır mallar icra dairesi tarafından muhafaza
altına alınmak zorundadır. Hüküm kapsamı dışında kalan taşınırlar ise
alacaklının rızasıyla borçlunun yedinde bırakılabilir (İİK m. S 8 f.II).
i- ) Olayda ise iki acet değerli elmas ve üç adet bilgisayar icra dairesi tara
fından haczedilmiş ve alacaklının rızasıyla borçlunun yedinde bırakıl
mıştır. İcra dairesi tarafından haczedilen elmaslar İİK m. SS f.I hükmü
kapsamına giren değerli eşyalardandır. Bunların muhafaza altına
alınması ise haciz için bir geçerlilik şartıdır (İİK m. SS f.I). İcra dai
resi ise İİK m. SS f.I hükmünü uygulamak yerine m. SS f.II hükmüne
göre bunları diğer taşınır mallarda olduğu gibi alacaklının rızasıyla
borçlunun yedinde bırakmıştır. Buna göre hacız geçersizidir. Geçersiz
bir haciz., kanuna uygun olarak yapılan geçerli bir haczin hüküm ve so
nuçlarını doğurmaz. Bu sebeple borçlunun mahcuz mal üzerindeki tasar
ruf yetkisini kısıtlayan İİK m. S6 hükmü de cari olmaz. O hâlde haciz
geçersiz olduğundan tasarruf yetkisi İİK m. S6 hükmüne göre kısıtlan
mamış olan borçiu geçerli bir şekilde elmasları devredebilir.
ii- ) Üç adet bilgisayar ise değerli eşyalardan sayılmadığından., bunlar İİK m.
SS f.II kapsamında “muhafaza altına alınmaksızın^ haczedilebilır. Başka
bir ifadeyle bunların haczinin geçerli olarak kabul edilebilmesi için ala
caklının rızasıyla borçlunun veya üçüncü kışının elinde bırakılması ye-
terlıdır. Bunların muhafaza altına alınması ise haciz için bir geçerli
152 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
lik şartı değil; bir tedbirden ibarettir. İİK m 86 f.III hükmüne göre
ise: “ İyi niyet kaidelerine aykırı olarak mahcuz taşınır mal üzerinde
üçüncü şahsın iktisap ettiği haklar, alacaklının hacizle o mala taalluk
eden haklarını ihlâl ettiği ölçüde batıldır. ”
b. İİK m. 132 hükmüne göre: “Alacak bir taşınmaz ile temin edildikten sonra
borçlu o taşınmaz üzerinde alacaklının rızası olmaksızın bir irtifak hakkı
yahut bir taşınmaz mükellefiyeti tesis ederse bu tesis alacaklının hakkına
tesir etmez ve alacaklı taşınmazın o hak ile birlikte vey a o haktan ari olarak
artırmağa çıkarılmasını isteyebilir. ” İlgili hükmün amacı alacağı ipotekle
temin edilmiş olan alacaklıyı korumaktır. Buna göre borçlu ve taşınmaz
maliki, üzerinde rehin tesis etmiş olduğu taşınmazı üzerinde başka bir sınır
lı ayni hak tesis ederse ipotek alacaklısı, taşınmazın bu sınırlı ayni haklar
dan bağımsız olarak paraya çevrilmesini talep edebilir. İlgili hüküm doğru
dan doğruya olayda uygulanmaz zira olayda paraya çevrilmesi talep edilen
taşınmaz ipotekle teminat altına alınmamıştır. (A)’nın taşınmazı üzerine ic
ra dairesi tarafından haciz konulmuş olup (A) bu hacizden soma taşınmaz
üzerinde bir sınırlı ayni hak olan geçit irtifakı tesis etmiştir.
İİK m. 132 son hükmüne göre ise: “Bu hüküm haczedilmiş olan taşın
mazlarda da caridir. ” Buna göre İİK m. 132 f.I hükmü, haczedilmiş ta
şınmazlar üzerinde daha sonra sınırlı bir ayni hak tesis edilmesi hâlinde
de kıyasen uygulanacaktır 1T.
•...Şikâyet eden haciz alacaklısının alacağının Z İcra Müdürlüğünün 09.01.2008 tarihli haciz
karârı ile temin edilmesinden sonra 15.04.2008 tarihinde aynı taşnmaz üzerinde Z Esnaf ve Ke
falet Kooperatif lehine ipotek tesis edildiği anlaşılmaktadır. İİK'nın 132/1. maddesi gereğince ta
şınmaz üzerine ipotek tesis edildiği anlaşılmaktadır. İİK'nun 132/1. maddesi gereğince taşınmaz
Pratik Çalışma - 17 153
Olayda ise (A) taşınmazı üzerinde sınırlı ayni hak tesisini hacizden son
ra gerçekleştirmiş; paraya çevirine hazırlıklarını gerçekleştiren icra dai
resi ise, ilgili irtifak hakkını mükellefiyetler listesine geçirmiştir. Be
lirtmek gerekir ki mükellefiyetler listesi taşınmaz şartnamesinin bir cüzü
olup tapu sicili hükmündedir. Başka bir ifadeyle, alıcı (taşınmaz kendi
sine ihale edilen kişi), taşınmazı tapu sicilindeki yüklerle değil ve fakat
mükellefiyetler listesinde gösterilmiş olan yüklerle iktisap eder. O hâlde
olayda tartışılması gereken husus, hacizden sonra tesis edilen sınırlı ayni
hakların mükellefiyetler listesine geçirilmesinin hukuka uygun olup ol
madığı meselesidir. İİK m. 132 f.I ve m. 132 son hükümlerine göre ha
cizden sonra borçlu tarafından taşınmaz üzerinde tesis edilmiş olan sı
nırlı aynı hakların, alacaklı bakımından bir etkisi bulunmamaktadır. Bu
hâlde taşınmaz, ilgili sınırlı ayni haklardan ve şerhlerden bağımsız ola
rak paraya çevrilmek zorundadır"*2. Hâlbuki icra dairesi, (A) tarafından
taşınmazı üzerinde tesis edilen geçit irtifakının hacizden sonra gerçek
leştiğini dikkate almayarak ilgili hakkı mükellefiyetler listesine geçir
miştir. Buna göre mükellefiyetler listesi İİK m. 132 hükmüne aykırı su
rette düzenlenmiştir. İcra dairesinin ilgili kanuna aykırı işleminden men
faati zedelenen Moda Tasarım A.Ş., mükellefiyetler listesinin içeriğini
öğrenmesinden kıbaren yedi gün içerisinde ilgili işlemi yapan (mükelle-
üzerine ipotek tesis edi meşinden veya haciz konulmasından sonra, alacaklının rızası olmadan,
borçlu taşınmaz üzerine bir irtifak hakkı veya bir taşınmaz mükellefiyeti tesis ederse bu tesis
alacaklının hakkına tesir etmez ve alacaklı taşınmazın bu hak ile birlikte veya bu haktan ari ola
rak arttırmaya çıkarılmasını isteyebilir...". Karar için bkz. Yargıtay 12.HD. T. 22.10.2009.
11251/20132 (Yılmaz. Şerh. s. 704).
2 ‘...Alacaklı tarafından başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi you ile takipte ipotekle yükümü
taşınmazın alacağa mahsuben alacaklıya ihale ed'ildiği ve ihalenin kesinleştiği, alacaklının ta
şınmazın tapu kaydında bulunan kira şerhinin kaldınlarak tescilinin sağlanmasını icra müdürlü
ğünden talep ettiği, icra müdürlüğünce’ talebin reddi yönünde işlem tesis edildiği ve alacaklının
memurluk işleminin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece: alacaklının sa
tış işleminin taşınmazın kaydında bulunan kira şerhinden yoksun olarak yapılmasını istenmedi
ği. satış işleminin taşınmazın kaydında bulunan kira şerhi ile birlkte yapıldığı gerekçesiyle şika
yetin reddine karar verildiği anlaşılmakladır. İİK'nun’ 132/3. maddesi "İpotek yapılmış elan ta
şınmazı borçlu alacaklının rızası olmaksızın başkasına kiraya verir ve keyfiyeti tapuya tescil etti
rirse bu tescil ipotekli aacaklının hakkına tesir etmez." hükmünü düzenlemektedir. Somut olay
da ihaleye konu taşınmazın tapu kaydında alacaklı T. Vakıfla- Bankası TAO. Lehine tescil
edilmiş 21.11.2011 tarihli 1. derece ipotek şerhinin bulunduğu, kira şerhinin ise 08.11 2013 tari
hinde konulduğu görülmektedir. Bu durumda, yukarıda anılaı kanun hükmüne göre kira
şerhi alacaklıya karşı ileri sürülemeyeceğinden, alacaklının taşınmazın kira şerhinden ari
olarak satışını istemesi gerekmez. Kaldı ki taşınmazın açık arttırma şartnamesi ve tutanağın
da da taşınmazın kira şerhi ile yükümlü olarak’ihale edileceği belirtilmemiştir O halde mahke
mece ala’caklının şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi yö
nünde hüküm tesisi isabetsizdir..." Karar için bkz. Yargıtay 12. HD. T. 28.5 2015. E. 2015/3884.
K. 2015/14540. (wwwk3zanci.com tr) (25.07.2018)
154 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
4.
' ‘...İhale konusu taşınmazların 1. arttırma günü olan 06.02.2006 günü tutulan tutanak içeriğin
den tedbiren çağrılan Adliye polisi nezaretinde satışa başlandığı "3-5 defa bağırıldı alıcı çıkma
dı” dendiği şurada "Engin Ç.’ ve " Osman S " isimli şahısların satışa müdahale ettiği ihaleye
girmek için gelen şahısara '‘çıkın dışarıya bu ihaleye kimse giremez" diye bağınp odada bulu
nan kişileri çekerek ve iterek dışarıya çıkarmaya çalışmaları üzerine polisin bu şahısları dışarı
çıkardığı ve'telefonla takviye polls gücü istendiği sonrasında satşın 2. satışa bırakılmasına ka
rar verildiği ve adı geçenler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
2 satış günü olan 16.02.2006 tarihinde ise yine icra müdürlüğünce satış başlamadan önce dü
zenlenen tutanaktan: ihaleye girmek için teminat yatırmak isteyen Remzi' Y. isimli şahsının veki
linin ihaleye girdiği ve caha önceki satışta olay çıktığı gözetilerek ihaleye girmesinin icra müdü-
rünce engellendiği şahsın önceki ihalenin kendisini ilgilendirmediğini bildirip ısrar etmesi üzerine
ihaleye alındığı... Birinci arttırma günü yaşanan ve fesat olunan bu maddi olaylar karşı
sında ihalenin 1. arttırmanın sağlıklı şartlarda ve usulüne uygun yapılmadan 2. satış gü
nüne taşınması ve bunun sonucu olarak da tahmini bedelin %40 ile satış masraflarını
karşılar bedellerle satışın sağlanması gerçekleştirilmiştir. Ayrıca 2. satış gününde alacak
lı vekili ile alıcı arasında geçen konuşmalar ve teminat yatırcığı hâlde Resul A. isimli şah
sın pey sürmemiş olması ihalenin normal koşullarda yapılmadığını göstermektedir. İhale
ye fesat karıştırıldığının kabulü gerekir..." Karar için bkz Yargıtay 12.HD. T. 30.11.2006, E.
2006/19339. K. 2006/22682 (RUHİ. Şerh, s 914).
Pratik Çalışma - 17 155
ii. Diğer bir husussa ihalenin feshine başvurabilecek sürenin olay bakımın
dan tayinidir. Buna göre ihalenin feshi talebi için geçerli olan süre kural
olarak., ihale işleminden itibaren yedi gündür (İİK m. 134 f.II). Ancak
bazı hâllerde bu süre ihale işleminden itibaren değil: ilgilinin ilgili hu
kuka aykırılığı c-ğrendığı tarihten itibaren başlamaktadır. Bu sebepler,
satış ilanının tebliğ edilmemesi, alıcının malın esaslı vasıflarında hataya
düşürülmesi ve ihaleye fesat karıştırılmasıdır (İİK m. 137 f.VII). Olayda
ise ihale işlemi ‘.5.03.2017 tarihinde yapılmakla beraber; bu husus (A)
tarafından 25.03.2017 tarihinde öğrenilmiştir. O hâlde (A) bu tarihten
itibaren yedi gün içinde taşınmazı paraya çeviren (ihale işlemini gerçek
leştiren) icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesinden ihalenin
feshim talep edebilir.
feshi yargılamasında ise icra mahkemesi yirmi gün içinde duruşma ya
par ve taraflar gelmese bile icap eden kararı verir (İİK m. 134. f II). Şi
kâyet ve ihalenin feshi yargılamasında Hukuk Muhakemeleri Kanu
nu’na göre şanları gerçekleşse dahi dosyanın işlemden kaldırılması ve
yenileme talebinin bulunmaması hâlinde davanın açılmamış sayılmasına
karar verilmesi mümkün değildir".
• ...Borçlunun usulüne uygun yapılmadığını ileri sürerek ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesi
ne başvurduğu, mahkemece şikayetçi borçlu duruşmaya katılnadığından dosyanın işlemden
kaldırıldığı ve üç aylık sürede de yenilenmediğinden bahisle HMKnun ISO.maddesi gereğince
davanın açılmamış say İmasına karar verildiği anlaşılmaktadır İİK.nun 134/2 maddesi hükmüne
gore; "... ihalenin feshi talebi üzerine icra mahkemesi takip tarihinden itibaren yirmi gün içinde
duruşma yapar ve taraflar gelmeseler bile icap eden karan verir..".
Somut olayda, ihalenin feshi şikayetinin taraflarca takip edilmemesi nedeniyle mahkemece
03/07/2014 tarihli duruşmada. HMK nun 150. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılma
sına ve 15/10/2014 tarihinde de üç aylık yasal süre içerisinde taraflarca yenilenmediği gerekçe
siyle HMKnun 150. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görül
mektedir Mahkemece. İİK.nun 134'2.maddesi uyarınca taraflar gelmese de ihalenin feshi
şikayetinin incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, olayda uygu
lama yeri bulunmayan HMK'nun 150. maddesi uyarınca önce "dosyanın işlemden kaldı
rılmasına" ve daha scnra da "davanın açılmamış sayılmasına" karar verilmesi isabetsiz
dir..." Karar için bkz. Yargıtay 12. HD. T. 10.12.2014. E. 2014/32222, K 2014/29951.
(www.kazanci.com.tr) (25 08.2018)
Pratik Çalışma -18
■ Genel Pratik
OLAY:
(A), (B)’ye 06.06.200S talihinde 50.000 TL boıç vermiştir. (A), vadesi
gelen borcun ödenmemesi sebebiyle 04.04.2013 tarihinde ilamsız icra
takibi başlatmıştır. (B)’nin eşi (E), bu süreçte eşinin alacaklılarının sü
rekli dava ve takıp başlatmasından bunalmış İstanbul'da kiracı olarak
ikamet ettikleri evi terk edıp: 01.06.2010 tarihinde Malatya'daki evleri
ne çocukları ile beraber taşınmıştır. (A)’nın başlattığı takıp 06.06.2010
tarihinde kesinleşmiş ve (A)’nın talebiyle borçlunun Malatya’daki
100.000 TL değerindeki evleri 10.06.2010 tarihinde haczedilmıştir.
SORULAR:
1.
a. (B), dalıa sonra takıp konusu borcu için (A)’dan olan başka bir ala
cağıyla takas yaptığını hatırlamıştır. (B), harici olarak ödediği para
nın iadesi için ne yapmalıdır.
b. (B): takas iddiasını ödeme emrine itiraz ederken ileri sürüp bu iddiası
icra mahkemesince reddedilmiş olsaydı a şıkkında vereceğiniz cevap
değişir miydi?
CEVAPLAR:
1.
'2‘ Detaylı bilgi »cin bakınız Cenk Akil. YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA HALİNE MÜNASİP EVİN
HACZEDİLMEZLİĞİ (MESKENİYET) İDDİASI (İİK m. 82/12). AÜHFD 60 (4)2011 77S808. s. 775 vd.
Pratik Çalışma - 1S 159
İtfa veya mehile ilişkin iddialar, mutlaka noter veya alacaklı tarafın
dan onaylanan belgelere dayanması gerekirken borcun zamanaşımına
uğradığı iddiası bakımından belli bir belge şartı İİK da aranmamıştır
(İİK m. 71). Bunun sebebi, takıp konusu borcun zamanaşımına uğra
dığı icra dosyasına konulan belgelerden anlaşılabileceği için ayrıca
belli bir belge şartı aranmamıştır. Borçlunun zamanaşımı iddiasıyla
takibin iptalini talep edebilmesi için takibin kesinleşmesinden soma
borcun zamanaşımına uğramış olması gerekir. Takıp kesinleşmeden
önce borç zamanaşımına uğramışsa, borçlu zamanaşımı iddiasını
ödeme emrine itiraz ile ilen sürebilir.
122 Detaylı bilgi »cin bakınız Cenk Akil. YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA HALİNE MÜNASİP EVİN
HACZEDİLMEZLİĞİ (MESKENİYET) İDDİASI (İİK m. 82/12). AÜHFD 60 (4)2011 77S808. s. 775 vd.
16C İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
3. (B)’nin haczi kabil bütün mal., hak ve alacakları kural olarak haczedı-
lebilir. Dolayısıyla (B)’nin üçüncü kişilerdeki alacağı da haczedılebı-
leceğinden, (B)’nin kiracıdan aldığı kıra bedeline de kural olarak ha
cız konulabilmelidır. Fakat kiracının ödediği bu kira bedeli, (B)'nin
ve aile fertlerinin haline münasip evinden kaynaklanan bir kıra ala
cağı olduğu için haczedilemez. Yargıtay da bu görüştedir123.
Borçlunun bir evi olmakla birlikte, kendisi de kirada oturmakta ise, her
ne kadar takıp borçlusu kira geliri elde etmekteyse de kendisi de kiracı
olduğundan ve kıra parası ödediğinden elde ettiği kıranın haczedileme-
mesi gerekir. Fakat borçlunun ödediği kıra ile kiracısından aldığı kira
arasında önemli bir fark bulunmamalıdır. Borçlunun elde ettiği kıra geli
ri ödediği kiradan ciddi düzeyde yüksek ise aradaki fark haczedilebil-
melıdır. Yanı borçlunun kıra ile ev tutabilecek durumda olması, hacze-
dilmezlık şikâyetinde bulunmasına engel değildir. Zira Kanun’da borç
lunun hâline münasip evinin haczedilemeyeceğı ifade edilmiştir. Bun
dan kasıt borçlunun mülkiyetindeki evdir 24.
'23 12 HD 3.6.1992, 629/7692. Cenk Akil. s. 782. Belirtmek gerekir ki. Yargıtay’ın bu görüşü dokt
rinde eleştirilmiş ve Karun'un amacının bir meskende oturan borçlu ve ailesinin buradan'yoksun
kılınmaması olduğu: ycksa kiraya vermiş okluğu evinden elde ettiği kira gelirinin de haczedil-
memesinin öngörülmedği ifade edilmiştir Sema Taşpınar. Borcunun Bazı Mallannın Haczedi-
lememesi ve Nedenleri (Haczedilmezlık ve Nedenleri), (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Ankara 1994.
124 Cenk Akil. s. 781-782.
'2S Ejder Yılmaz. Hukuk Sözlüğü. 3. Baskı, Ankara: Seçkin Yayıncılık, 1986, s. 806.
Pratik Çalışma - 1S 161
6.
b. (B)’nin iddia ettiği takas, borçlu tarafından da ödeme emri ile itiraza
konu yapılmış ve fakat icra mahkemesince reddedilmişse, borçlu (B).
yine takas iddiasma dayanarak istirdat davasını açabilir (İİK m. 72.6-
8). Zira icra mahkemesinin vermiş olduğu kararlar maddi anlamda
kesin hüküm teşkil etmezler. İcra mahkemesinin ret kararına rağmen
(B) genel mahkemelerde istirdat davasını açabilecektir. İİK m. 72’de
düzenlenen istirdat davası, aleyhine icra takibi başlatılan borçlu
ödeme emrine karşı itiraz etmemesi ya da yaptığı itirazın reddedil
mesinden sonra esasen borçlu olmadığı parayı (borcu) icra baskısı al
tında ödemesi durumunda açılan bir davadır. Bu nedenle icra mah
kemesince itirazın reddedilmiş olması istirdat davasının açılmasın
engel teşkil etmez. Dolayısıyla a şıkkında verdiğimiz cevapta bir de
ğişiklik söz konusu olmaz.
" Serhat Tolga Sezer, Medeni Usul ve İcra İflas Hukukunda Takas. Yüksek Lisans
Tezi. Ankara, 2010, s. 29-30.
Pratik Çalışma -19
OLAY:
Tacil" (T), yazlık evinde kullanım amacıyla iki adet derin dondurucunun
mülkiyetim iktisap etmek amacıyla Satıcı (S) ile bir satım sözleşmesi
akdetmiştir. (T)’nin muaccel olan para borcunu ifa etmemesi üzerine..
(S), (T)’ye karşı genel iflâs yoluyla takip başlatmıştır.
SORULAR:
1. Taraflar satım sözleşmesinin sonuna “Bu sözleşmeden kaynaklanan
bütün uyuşmazlıklarda İstanbul icra daireleri ve mahkemeleri yetkili
dir” ifadelerini içeren bir hüküm eklemişlerdir. Bu hükmün hukuki nite
liği nedir? İlgili hükmün iflâs takibi başlatılan icra dairesinin ve iflâs
davası açılan Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkisine etkisi nedir? Açık
layınız.
3. (T), ticareti terk ettiğini ve artık tacir olmadığını, keyfiyetin ise kendisi
ne karşı iflâs yoluyla takıp başlatılmadan iki yıl önce usûlüne uygun su
rette ilân edildiği iddiasıyla ödeme emrine karşı icra mahkemesinde şi
kâyet yoluna başvurmuştur. İcra Mahkemesi nasıl bir karar vermelidir?
Açıklayınız.
CEVAPLAR:
1. Öncelikle tarafların aralarındaki maddî hukuk sözleşmesine ekledikleri
yetki sözleşmesinin hukuki niteliğini tartışmak gerekir. Aslı etkilerini
maddî hukuk üzerinde değil usûl hukuku üzerinde doğuran sözleşmeler,
usûl hukuku (usûlı) sözleşmeleridir. Şayet taraflar, bir usûl hukuku ku
runtunu değil de bir takip hukuku kurumunu düzenlemek istiyorlarsa,
aralarındaki sözleşme bu sefer takip hukuku sözleşmesi olarak nitelendi
rilir. Olayda taraflar yetki sözleşmesiyle hem mahkemelerin yetkisini
hem de icra dairelerinin yetkisini belirlemişlerdir. O hâlde ilgili sözleş
me hem bir usûlı sözleşme hem de bir takıp hukuku sözleşmesi karakte
rini haizdir.
İlgili yetki sözleşmesinin iflâs takibi başlatılan icra dairesi ve iflâs dava
sını gören mahkemenin yetkisine etkisi ise 2004 sayılı İcra ve İflâs Ka
nunu’nun 154. maddesine göre değerlendirilmelidir. Maddeye göre ta
raflar iflâs takıb: yapılan icra dairesinin yetkisini belirleyebilir. Ancak
iflâs davasında görevli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkisi kamu dü
Pratik Çalış ma -19 165
zenine ilişkin olup mahkemenin yetkisi kesindir. Buna göre iflâs dava
sında yetkili mahkeme; borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer
deki Asliye Ticaret Mahkemesidir (İİK m. 154.IV). Taraflar kesin yetki
bulunan hâllerde yetki sözleşmesi akdedemeyeceklerınden iflâs dava
sında görevli Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkisi üzerinde bir etkisi
yoktur'31. Bu hüküm ancak ve ancak tarafların arasındaki sözleşmeden
kaynaklanan diğer uyuşmazlıklar bakımından geçerli olabilir. Ancak if
lâs takibi başlatılan icra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olma
dığından: başka bir ifadeyle iflâs takibi başlatılan icra dairesinin yetkisi
kesin yetki olmadığından: yetki sözleşmesinin icra dairesine ilişkin kıs
mı geçerlıdır (İİK m. 154. III)132.
2. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunumun İS. maddesine göre tacir, her türlü
borcu için iflâsa tabidir. Bu hâlde tarafların arasındaki sözleşmenin bir
tüketici işlemi olmasının: borçlu (T) hakkında iflâs yoluyla takıp başla
tılmasına hiçbir etkisi bulunmamaktadır. Öyle ki Kanuna göre iflâsa tabı
kişiler söz konusudur; iflâsa tabi hukuki ilişki söz konusu değildir. İflâsa
tabı kişilerse tacirler, tacir sayılanlar veya tacir olmadıkları hâlde tacir
ler hakkında hükümlere tabi bulunan kişilerdir'35. O hâlde, iflâs yoluyla
takıp bakımından esas alınacak takıp başlatılan borçlunun tacir olup ol-
'■' ‘■'...İİK'nın 154. maddes'ne göre iflâs yoluyla takipte yetkili merci., borçlunun muamele merkezi
nin bulunduğu yerdeki icra dairesidir Ancak, icra dairesinin yetkisi kamu düzeninden olmadı
ğından taraflar yetki sözleşmesi ile başka bir yer icra dairesinin yetkili olduğunu kararlaştırabilir.
İflâs yoluyla takibin borçlularından birinin ikametgahı Üsküdar ilçesi hudutları dahilinde olduğun
dan HUMK'ntn 9/2. maddesi uyarınca Üsküdar icra dairesi ıfiâspotuyla takip bakımından yetkili
dir İflâs davası ise mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki Ticaret
Mahkemesinde açılmalıdır. İflâsı istenen şirketin muamele merkezi İzmir'de olduğundan iflâs
davası yetkili Ticaret Mahkemesinde açılmıştır. İflâs takibi ve davasında yetki yönünden usul ve
yasaya aykırılık bulunmadığından mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekir
ken, yazılı gerekçesiyle davanın reddinde isabet görülmemiştirKarar için bkz 19. HD, T.
25.11.2004, 6323/11604 (\VAw.kazanci.com.tr)(28 07.2018).
”32 “.. .İflâs yoluyla takipte yetkili icra dairesi borçlunun muamele melezinin bulunduğu yerdeki icra
dairesidir (İİK. m 154/1) Ancak icra dairesinin yetkisi kamu düzeninden olmadığından bu
konuda yetki sözleşmesi yapılabilir (İİK. m 154/3) Borçlu ve alacaklı yetki sözleşmesi veya
yetki şartı ile borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerden başka bir yer icra dâiresini yet
kili kılmışlarsa o'yerin ora dairesi de iflâs takibi için yetkili sayılır...”. Karar için bkz. 19. HD.
07 .04.2005.1881/3759 (www.kazanci.corn.tr)(28.07.2018).
'" “...İİK'nun 43. maddesinde iflâs yoluyla takip Ticaret Kanunu gereğince tacir sayılan veya tacir
ler hakkmdaki hükümlere tabi bulunanlar ile özel kanunlanna göre tacir olmadıkları hâlde iflâsa
tabi bulunan gerçek veya tüzel kişiler hakkında yapılır. Limited şirket ortağı olmak tacir sayılmak
için yeterli değildir Da\acı gerçek kişinin ortaklık haricinde tacir olduğunu kanıtlaması ve mah
kemece bu hususun resen gözetilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden davacının tacir olduğunun
kabulü usul ve yasaya aykırıdır../'. Karar için bkz. 19. HD. 19.10.2000. 5995/6934
(www kazanci.ccm.tr)(18.07.2018).
166 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
■4 TTK'nın 20. maddesinde tacirlerin her tüdü borçlarından dolayı iflâsa tabii olduğu açıklanmış.
İİK 'nun 43 maddesinde iflâs yoluyla takibin TTK. gereğince tacir sayılan veya tacirler hakkındâ-
ki hükümlere tabi bulunanlarla özel kanunlarına göre tacir olmadıkları hâlde iflâs hükümlerine
tabi kılınan gerçek ve tüzel kişiler hakkında mümkün olacağı belirtilmiştir. İflâs hükümlerinin
uygulanabilmesi için borç doğuran muamelelerin ticari iş olması yeterli olmayıp, borçla
nan kişinin tacir sayılan veya özel kanunlarda (Bankalar Karunu 17. madde) İflâs hüküm
lerine tabi tutulan kişJerden olması gerekir. Anonim şirkete Kefil olma veya anonim şirketin
ortağı olma tacir sayılmak için yeterli değildir Bu nedenle P.K. ‘nın tacir sayılmasını gerektirecek
bir durumda olup olmadığı üzerinde yeterince durulmadan iflâsa tabi kabul edilmesi usul ve ya
saya aykırıdır...Karar için bkz. 19. HD. 25.11.2004. 7815/11614 (www.kazanci.com.tr)
(24.07.2018).
" '.. Meriç Vergi Dairesinden gelen yazıda bu davalının ticareti terkettiği bildirilmiştir. Ticareti
terkedeh tacirin durumu İİK.nun 44. maddesinde düzenlenmiştir. Hükme uygun olarak ticareti
terkettiğini 15 gün içinde ticaret siciline bildiren ve bu durumu Han ettiren tacir 1 yıl sü
reyle iflâsa tabi olmaya devam eder. Mahkemece ticareti terkeden davalının anılan hükme
uygun işlem yapıp yapmadığı, dolayısıyla iflâsa tabi olup olmadığı üzerinde durulmadan eksik
inceleme He karar verimesinde isabet görülmemiştir...’-'. Karar için bkz 19. HD. 06.10.2005.
6994/9614 (www. kazanç i .c om.trX28.07.2018).
Pratik Çalış ma -19 167
• Şayet borçlu, ödeme enirine hiç itiraz etmemişse, artık takıp ödeme
emrine itiraz edilmeksizin kesinleştiğinden, borçlu borcun varlığına
veya talep edilebilirliğine ilişkin hiçbir muhalefet ileri süremez. Zi
ra alacağın varlığı takip hukuku bakımından artık kesinlik kazan
mıştır.
' ’€ *.. .Borçlu aleyhine yapılan iflâs istemli icra takibi kesinleşmediğine göre, davacı alacaklının açtığı
bu davanın itirazın iptal ve borçlunun iflâsına karar verilmesini istemini içerdiğinin kabulü
ile tarafların tüm delillerinin toplanması ve alacak tutarının kesin olarak saptanması ana pa
ra. faiz, icra giderleri ve icra vekâlet ücreti dahil) ve bu miktar alacağın yedi gün içinde öden
mesi veya bu miktar meblağın aynı sürede mahkeme veznesine cepo edilmesini borçluya veya if-
16S İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
lâs davasında kendisini temsil eden vekiline, dava yüze karşı davam ediyorsa duruşmada, aksi
takdirde 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca tebligat yapılarak hasıl olacak sonuç çer
çevesinde karar verilmesi gerekirken, davalı borçlu aleyhine yapılan iflâs istemli takip kesinleştiğin
den söz edilerek yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiş
tir. Karar için bkz 11. HD. 03.12.1990. 4565/7737 (kazançi comtr).
'.. Somut olayda. dava<ı şirkete gönderilen depo emrine dair tebligatta, bilirkişi tarafından tespit
edilen alacağın tamamı gösterilmiş ise de, asıl alacak, faiz ve icra masraflarının dökümü yapıl
mamış olup, hesap ayrntısını içeren bilirkişi raporunun da tebligat zarfı içeriğinde bulunmadığı
görülmüştür.
Bu durumda mahkemece, depo emrinin verildiği güne kadar alacağın esas ve eklentileri hesap
latılıp. borçluya İİ Knın 158. maddesine uygun olarak takıp konusu borç ve ferilerini açıkça gös
teren bir 'depo emri tebliğ edilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken
İ İ K nın 158. madde hükmüne uygun olarak düzenlenmeyen depo emrine dayanılarak iflâsa ka
rar verilmesi doğru olmamıştır...1'. Karar için bkz. 23 HD. 09.02.2015. 2915/705
(www.kazanci.com.tr) (28.07 2018).
38 ’'...İİK.nun 158 maddesine gore depo emrinin, verildiği güne kadar alacağın esas ve eklentile
rinin hesap edilip, buna göre bulunacak miktar üzerinden verilmesi gerekir Mahkemece verilen
depo emrinde icra dosyasındaki borcun tamamı, icra masrafı ve vekâlet ücretinin ödenmesi is
tenmiş olup; asıl alacak işlemiş faiz, icra masrafı ve vekâlet ücretinin miktarı açıkça belirtilme
den çıkartılan depo emri İİK.nun 158. maddesi hükmüne uygur. değildir.. Karar için bkz. 23.
HD. 11.10 2011 428/1G05 (www.kazanci.com.trX28.07.2018).
Pratik Çalış ma -19 169
" Davalı tarafın depo tararıyla ilgili dan ara kararını temyiz etmesi üzerine, yerel mahkemece,
verilen kararın nihaî nitelikte olmaması nedeniyle temyizi kabil olmadığından temyiz talebinin
reddine karar verilmiş olup, bu son karar davalı yanca yasal süresi içinde temyiz edilmiştir. Hu
kuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427. maddesinde, mahkemelerden verilen nihaî kararlara
karşı temyiz yoluna başvurulabileceği öngörülmüştür. Mahkemenin davadan el çekmesini ge
rektiren ve yargılamaya' son veren gerek esas ve'gerekse usul ile ilgili bütün kararlar nihaî ka
rardır. Bunun karşıt anlamında mahkemenin davadan el çekmesini veya yargılamaya son
verilmesini gerektirmeyen, muhakemenin devamını temin eden kararların nihaî vasfı bu
lunmadığından müstafilen temyiz edilemez; ancak asıl hükümle birlikte temyize konu edi
lebilir. HUMK.nun 77. >e Anayasanın 141. maddesi gereğince hakim, davayı süratle sonuçlan
dırmakla görevli olduğundan yargılamayı sürdürmekte olan mahkemece, 24 4.1967 gün ve
1966/12 esas 1967/3 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulanan görüş doğrultusun
da, temyiz incelemesi için Yargıtay'a dosya örneğinin gönderilmesinde de usule aykırı bir yön
görülmemiştir../'. Karar için bkz. 19. HD. 25.09.1992 8103/4477 (Awv.kazanci.com.tr)
(28.07.2018).
-4° '.. Muhafaza tedbirleri, iflâs talebini inceleyen ticaret makemesinin, borçlunun iyi niyetli ol
maması yeni mallan Kaçırmaya gizlemeye çalışması hâllerinde İİK'nun 159/1. fıkrası uya
rınca aldığı tedbirler olup bu tedbirlerin neler olduğu kanunda sayılmış değildir.. / Karar için
bkz 12. HD 31.05.2011. 30125/11187 (YILMAZ, Ejder İcra ve İflâs Kanunu Şerhi. Ankara
2016. s. 868).
Pratik Çalışma - 20
OLAY:
(B)’nin kendisine olan 20.000 STık borcunu ödememesi üzerine (K),
(B)’ye karşı genel iflâs yoluyla takıp başlatmıştır. Taraflar aralarındaki
tahkim sözleşmesinde aralarındaki bütün uyuşmazlıkların tahkim yargı
lamasında görüleceğini belirtmişlerdir.
SORULAR:
1. (K) takıp talebinde alacağını 20.000 S olarak belirtmiş: (B)’ye gönderilen
ödeme emrinde alacak miktarı 20.000 S olarak gösterilmiştir. Ödeme em
rinin hukuka uygun olup olmadığını tartışınız. Şayet ödeme emri hukuka
aykırıysa kim hangi süre içerinde hangi mercie başvurabilir? Açıklayınız.
6. Mahkeme, (K):r.ın talebi üzerine; i-) (B):nin haczi kabil mal varlığı
unsurları üzerinde tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına, ii-) (B)’ye karşı
172 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
b. İflâs davası henüz derdestken (Ü)’nün başka bir mahkemeden (B)’nin iflâ
sını talep etmesi üzerine mahkemenin vermesi gereken karan açıklayınız.
9. (B)’nin depo kararını yerine getirmemesi üzerine mahkeme davacı
(K)Tnın 1.000TL;lik bazı tasfiye masraflarını yatırması için iki haftalık
kesin süre vermiştir. Ancak (K) bu süre içerisinde ilgili masrafları ya-
tırmamıştır. Mahkemenin vermesi gereken karar: açıklayınız.
CEVAPLAR:
1. İflâs yoluyla takıp alacaklının icra dairesine vereceği bir takıp talebiyle
başlar. Takip talebinde yer alması gereken kayıtlar ise İİK m. 58 hük
münde gösterilmiştir. Buna göre iflâs yoluyla takipte, tıpkı haciz yoluyla
takipte olduğu gibi, talep edilen alacak Türk parası üzerinden gösteril
melidir 4‘. Bu husus kamu düzenine ilişkin olduğundan; alacağın Türk
'■
* ‘...İflâs yoluyla adi talepte de. genel haciz yolundaki gibi takioin konusu para alacağı olup,
burada sözü edilen paradan maksat. Türk parasıdır (m.58/3). Konusu para ödenmesinden baş
ka bir şey olan alacaklar genel haciz yolunda olduğu gibi, iflâs yoluyla takibe konu edilemez. Yi
ne. alacağın yabancı para cinsinden olması hâlinde alacaklı, yabancı para üzerinden iflâs yoluy
la takibe girişemeyeceğinden: alacaklının, yabancı para alacağını Türk parasına çevirmesi
ve Türk parası üzerinden takip talebinde bulunması, yabancı para alacağını hangi tarihteki kur
üzerinden talep ettiğini bildirmesi zorunludur...
*. Karar için bkz. HGK 11 05.2011. 12-724/289
(www kazanci.ccm.tr)(20.07.2018).
Pratik Çalışma -20 173
42 '.. 3678 Sayılı Kanunla Borçlar Kanunu'nun 83. maddesine eklenen son fıkraya gere; ‘Yabancı
para borcunun vadesinde ödenmemesi hâlinde alacaklı bu borcun vade veya fiili ödeme günün
deki rayice göre Türk Faraşı ile ödenmesini isteyebilir. Ancak İİK.'nun 58/3. maddesine göre
alacağın Türk parası He tutarının takip talepnamesinde gösterilmesi zorunludur. Aynı zo
runluluk. İİK.nun 41. maddesi delaletiyle icra emri için de geçerlidir. İncelenen takip ta
lepnamesi ve icra emrinde alacağın 59.071.00 EURO'luk kısmının Türk Parası karşılığı be
lirtilmemiştir. Bu noksanlık kamu düzeni ve devletin hükümranlık hakları ile ilgili olup, ta
kibin her safhasında doğrudan doğruya göz önünde tutulmalıdır. (Hukuk Genel Kurulunun
12 05.1999 tarih. 99/12-271 esas. 99/301 karar sayılı kararı) HGK nun 6 Ekim 2004 tarih ve
2004/1-433 E. sayılı kararında da benimsendiği üzere kamu düzenine aykırılıkta aleyhe bozma
ilkesi irdeienemeyeceğnden. mahkemece anılan kısım yönünden re'sen takibin iptaline karar
verilmesi gerekirken be hususun göz ardı edilerek yazılı şekıioe hüküm tesisi isabetsizdir..."
Karar için bkz. 12. HD. 02.03.2010. 3716/4675 (wvav kazanç icon.trX28 07.2018).
174 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
emrine itiraz ettiği hâllerde, itiraz sebebinin bir önemi olmaksızın, ala
caklının mahkemeden itirazın kaldırılmasını ve borçlunun iflâsına karar
verilmesini talep etmesi gerekir. Ancak borçlunun itirazı kaldırılmadan
mahkemenin iflâs hukukuna ilişkin bir inceleme yapıp iflâsa karar ver
mesi mümkün değildir. Bu sebeple aslında iflâs talebi itirazın kaldırıl
masını da mantık gereği içinde barındırmaktadır. Yargıtay da iflâs tale
binin zımnen itirazın kaldırılması talebini içir.de barındırdığını haklı
olarak belirtmek:edır. Benzer şekilde alacaklının itirazın kaldırılmasını
talep edip iflâs talebinde bulunmamış olması hâlinde de itirazın kaldı
rılması talebinin zımnen iflâs talebini içinde barındırdığı kabul edilme
lidir42*44
.
4. Kendisine genel iflâs yoluyla takip başlatılmış dan borçlu gerek maddî
hukuka gerekse de usûl hukukuna ilişkin bütün itirazlarını ödeme emri
ne itirazında bildirir. Genel hacız yoluyla takipten farklı olarak borçlu
nun yalnızca yetki itirazında bulunması durumunda bu itiraz icra mah
kemesi tarafından değil; Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından incelenir.
Zira Asliye Ticaret Mahkemesi ödeme emrine yapılan bütün itirazları
incelemeye yetkilidir. Şayet Asliye Ticaret Mahkemesi itirazın kaldırıl
ması ve iflâs davasında davalının icra dairesinin yetkisine yapmış oldu
ğu itirazı kabul ederse iflâs davasını reddeder144.
42 Gerçekten davalı,, hakkında yapılan iflâs yolu ile takibe, ihtlaflı olan alacak için iflâs yolu
ile takip yapılamayacağı nedeniyle itiraz etmiştir. Bunun üzerine davacı ticaret mahkemesi sı
fatıyla mahkemeye açtığı davada borçlunun itirazının kaldırılmasını ve iflâsına karar verilme
sini talep etmiştir. TTKnun 20. maddesine göre tacirler her türlü borçlarından dolayı ifiâsa ta
bidirler. Davacı dilekçesinde iflâs istediğine göre,, ticaret mahkemesinde iflâs davası açmış
demektir. İflâs davasında borçlunun itirazının kaldırılması ile birlikte iflâsına karar ve
rilmesi istenir. Davacının dilekçesinde ödeme emrine yapılan itirazın kaldırılmasını is
temesi iflâs davasının niteliğini değiştirmez. Adi iflâs yolu i<e takip yapabilmek için alaca
ğın senede dayanmasına gerek yoktur Ticaret mahkemesi tarafların iddia ve savunmalarını
genel hükümlere göre mceleyerek davalının borçlu olup olmadığını tespit edecektir. O hâlde
mahkemece iddia ve savunma çerçevesinde gerekli inceleme yapılarak iflâs isteği hakkında
bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan yönler gözetilmeden davanın itirazın iptali davası
olarak tavsif edilmesi iş mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmesi yasaya aykırıdır Ka
rarın bu nedenle bozulması gerekir...”. Karar için bkz. 13. HD. 29.02.1988. 6701/1096
(www.kazançi.com tr)(28.07.2018).
44 Somut olayda taraflar arasında yetki sözleşmesi mevcut değildir. Takıp dayanağı çeklerde
yazılı keşide yeri İİK nun 154/3 maddesinde öngörülen yetki sözleşmesi veya yetki şartı anla
mında değildir. Davalı borçlu kambiyo senetlerine özgü haciz yo'uyla takipte icra dairesinin yet
kisine itiraz etmese bile takibin iflâs yoluna çevrilmesi üzerine icra dairesinin yetkisine itiraz
edebilir. İflâs ödeme emrini alan davalı borçlu süresinde icra oairesinin yetkisine itiraz etti
ğinden iflâs davasının icra dairesinin yetkisizliğinden dolayı reddi gerekirken, işin esasına
girilerek hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir...”. Karar için bkz. 19 HD. 07 04 2005.
1881/3759 (YILMAZ. Şerh. s. 860).
Pratik Çalışma -20 175
6.
'* = Davacı, SSK vekilini 10 3.1987 tarihli dilekçesinde davanın karara bağlanmasından sonra
alacaklarının tahsil edilmiş olduğu belirtilerek iflâs taleplerinden vazgeçtikleri bildirilmiştir. İflâs
davası sonuçları itibariyle kamu düzeni ile ilgili olduğundan iflâsa karar verildikten sonra
davadan vazgeçilmesi mümkün bulunmadığından davacı vekilinin bu dilekçesinin nazara alın
mamasına...1'. Karar için bkz. 11. HD., 27 04 1987. 1494/25-05 (WAw.kazanci.com.tr)
(28.07.2018).
'4€ Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre iflâs davasında tahkim sözleşmesinin
mümkün olmadığı, davalının takibe ve borca itirazının yerinde bulunmadığı, depo emrinde gös
terilen meblağın öngörülen sürede ödenmediği gerekçesiyle davalının iflâsına karar verilmiş,
hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere
gerektirici sebep'ere ve özellikle İflâs davasında sözleşmedeki tahkim kaydının uygulan
mamasında bir isabetsizlik olmamasına, davacı vekili ile ilgili vekâletnamede bir usulsüzlük
bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle
usul ve kanuna uygun tutunan hükmün ONANMASINA, fazla yatırılan peşin harcın istek hâlinde
iadesine. 13.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi...1'. Karar için bkz. 19. HD. 13.10.2005.
5976/10004 (MİHDER S.12. Y.2009. s. 120-121).
176 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
8.
4 Takibin türünün değiştirilmesinin yalnızca iflâs ve haciz yoluyla takip arasında mümkün olabile
ceğine ilişkin şu karar ilgi çekidir. İcra müdürlüğünün dosyasında alacaklı H tarafından borç
lular hakkında, bono dayanarak yapılarak genel haciz yoluyla başlatılan icra takibi borçlu Fnin
itirazı üzerine durmu$tur(...) Bu takipten sonra alacaklının borçlu hakkında aynı belgeye dayalı
olarak ve kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile ikinci bir takıp yaptığı ve borçluya (163) ör
nek ödeme emri tebliğ edilmesinden sonra adı geçenin derdesttik itirazını ileri sürüp takibe itiraz
ettiği görülmektedir Her iki takip şeklinde de haciz yolu seçildiğinden ve alacaklının iflâs
yoluna geçmesi söz konusu olmadığından olayda İİK m. 43/2. maddesinin uygulanması
mümkün bulunmamaktadır...*. Karar için bkz 12 HD. 29 04 2002. 7827/8871 (YILMAZ.
Şerh. S. 244).
48 “...İİK 'nun 43. maddesine göre haciz veya iflâs yolu ile başlatılan takibin şeklini alacaklı bir
defaya mahsus olmak üzere değiştirebilir. Bu durumda borçluya değiştirilen takip şekline ait
ödeme emri tebliğ edilir. Somut olayımızda da alacaklı daha önce haciz yolu ile başlattığı
takibini bilahare iflâs yolu ile takip olarak değiştirmiş ve borçluya da iflâs yolu ile takibe
ilişkin ödeme emri tetliğ edilmiştir. Takibin şekline göre, İİK'nn 172 maddesi uyarınca borç
lunun her türlü itiraz ve şikâyetini 5 gün içerisinde icra müdürlüğüne bildirmesi gerekir Borçlu
vekilinin icra mahkemesine yaptığı şikâyet geçersiz olup şikâyetin reddi gerekir iken istemin ka
bulüyle ödeme emrinin iptaline karar verilmesi isabetsizdir...'-. Karar için bkz. 12. HD.
20 06 2011. 11954/12642 (\VA'W.kazanci.com.tr)(25.07.2018).
Pratik Çalışma -20 177
b. İflâs davasının cerdest olması hâlinde ikili bir ayrım yapmak gereke
cektir;
'4S Davalıların iflâsına karar verilmişse de aynı mahkemenin 1998/1578-136 sayılı karanyia da
ifiâslanna karar verildiği anlaşılmaktadır Davalıların iki kez iflâsına karar verilemeyeceğinden,
yukarıda anılan iflâs kararının kesinleşip kesinleşmediği üzerinde durularak sonucuna gere bir
karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın kabulünde isabet görülmemiştir...1'. Karar
için bkz. 19. HD. 27.09.2'001 4240/5991 (www.kazanci.com.trX27.07.2018).
sC Öte yandan; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 165 maddesinde ’Bir davada
hüküm verilebilmesi,, başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili
bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o
davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir.'' düzenle
mesi yer almaktadır...'-. Karar için bkz 1. HD. 03.05.2016. 5508/5422 (www.kazanci.com.tr)
(28.07.2018).
''' Bir kişi hakkında kesinleşmiş bir iflâs kararı varken, ikinci bir iflâs karan verilmesi yasaya
uygun değildir Mahkemece davalı şirketin. Adana 1 Asliye Tıca'et Mahkemesi'nin 2010/102 E
sayılı dosyasıyla iflâsına karar verildiği belirtilerek, bu kararın kesinleşip kesinleşmediği denet
lenmeden davalı şirketinin yeniden iflâsına karar vermeye yer olmadığına karar verilmiştir Bu
uygulama doğru olmayıp, mahkemece kararın kesinleşip kesinleşmediğine bakılmalı; ke
sinleşmiş olması hâlinde şimdiki gibi yeniden iflâsına karar vermeye yer olmadığına, ke
sinleşmemiş olması hâlinde ise daha önce verilen iflâs kararının kesinleşmesi bekletici
mesele yapılmalıdır .’. Karar için bkz 23 HD. 31.05.2012 1261/3826 (www.kazanci.com.tr)
(28.07.2018).
173 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
9. İİK m. 160 hükmüne göre: /£& isleyen aiacakh, ilk alacaklılar Toplantısına
kadar olan masraflardan sorumludur. Dikkat edilirse masrafların kapsamı
ilk alacaklılar toplantısına kadar gerçekleşecek işlemlerle ilgilidir. Belirtmek
gerekir kı bu hüküm kamu düzeıımdedır'32. Mahkeme borçlunun depo kara
rının gereklerim yerine getirmediğim tespit ettikten sonra., davacı alacaklıya
ilgili masrafları yatırması için bir süre tayin eder153. Burada önemle dikkat
etmek gerekir ki bu masraflar itirazın kaldırılması ve iflâs davası açıldığı
zaman yatırılmaz. Zira dava açıldığı zaman tabiatı itibariyle borçlunun iflâ
sına karar verilip verilmeyeceği belli değildir. İlgili masraflar ancak borçlu
nun iflâsına karar verileceği kesinleştiği zaman yatırılır. Dikkat edilmesi ge
reken başka bir noktaysa kamu düzeninden sayılan bu hükmün bir dava şartı
niteliği olmadığıdır. Zira dava şartlan, kamu düzeninden sayılan usûli
engellerdir. Yargılamada bir dava şartının gerekleri yerme getirilmez veya
olumsuz bir dava şartı yargılamada mevcut olursa kural olarak davanın esa
sına girilmeden dava usûlden reddedilecektir. Hâlbuki İİK m. 160:da düzen
lenen kurumun amacı davanın esasına geçmeden önce belli başlı usûli hü
kümlerin yerme getirilmesini sağlamak değil: iflâs organları teşekkül edin
ceye kadar tasfiyenin başlayabilmesini sağlamaktan ibarettir. Şayet mahke
menin verdiği süre içerisinde (olayda ıkı haftalık süre içerisinde) ilgili mas
raflar yatırılmazsa dava salt bu sebeple reddedilecektir'34.
\ İflâs kamu düzenini ilişkindir Bu nedenle İİK'nın 181. maddesi yollamasıyla 160 maddesi
uyarınca, iflâsını isteyen gerekli masrafları avans olarak mahkeme veznesine peşin yatırmalıdır.
İflâs avansı, HMK'nın ‘20 maddesinde düzenlenen ve dava şartı olan gider avansı olmayıp,
tamamlatılabilir...f Karar için bkz. 23. HD 14.05.2015. 602875860 (kazanci.com.tr).
" “.. Yerel mahkemece 05.10.2011 tarihli tensip ara kararı ile davacı vekiline 3.000 TL iflâs avan
sını mahkeme veznesine yatırması için iki haftalık kesin süre verildiği ve davacı vekili tarafından
iflâs avansının verilen kesin süre içerisinde 11 102011 tarihli tahsilat makbuzu ile yatırılarak
dekontun bir nüshasının mahkeme'dosyasına ibraz edildiği anlaşılmaktadır...’-'. Karar için bkz.
HGK. 19 11.2014. 23-18937938 (YILMAZ. Şerh. s. 869).
s4 Mahkemece, iddia, savunma, müdahil beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına
gore, davalı şirketin uzun süredir faaliyet göstermediği ve borca batık durumda bulunduğu, mal
varlığı üzerinde haciz ve rehinlerin mevcut olduğu ve aleyhindeki icra takip dosyalarına edeme
yapmadığı gerekçesiyle iflâsa karar verilmiştir. Karan, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- İİK'nun
160. maddesine göre iflâs isteyen alacaklı ilk alacaklılar toplanüsına kadar olan masraf
lardan sorumludur. Mahkeme, bu masraflar He iflâs kararının kanun yolları için gerekli bü
tün tebliğ masraflarının peşin verilmesini ister. Dosyanın incelenmesinde mahkemece bu
yasal şart yerine getirilmediğinden hüküm bozulmalıdır. .”. Karar için bkz 23. HD.
22 03.2013. 543’1770 (www.kazanci.com.trX28.07 2018).
Pratik Çalışma -20 179
10. Dalia önce de belirtildiği gibi itirazın kaldırılması ve iflâs davasında iki
uyuşmazlık konusu bulunmaktadır. Birinci uyuşmazlık konusu itirazın
kaldırılıp kaldırılmayacağına karar vermek ikinci uyuşmazlık konusuysa
itirazı kaldırılan borçlunun iflâsına karar verip verilemeyeceğinin belir
lenmesidir. İtirazın kaldırılması ve iflâs davasımn iki uyuşmazlık konu
su barındırması yargılamada uygulanacak ilkeler bakımından da bir çe
şitlilik getirmektedir. Önemle belirtmek gerekir ki; itirazın kaldırılması
hususu maddî hukuktaki hak ile doğrudan bağlantılı olduğu için itirazın
kaldırılmasına ilişkin yargılamada taraflarca getirilme ilkesi uygulanır.
Zira maddî hukuka ilişkin hak tespiti kamu düzenine ilişkin değil
dir. Ancak ikinci uyuşmazlık konusu olan iflâs, kamu düzenine ilişkin
dir. Bu sebeple mahkemenin iflâs hukukuna ilişkin yapacağı bütün tes
pitlerde re'sen araştırma ilkesi uygulanır. Zira kamu düzeninden sayılan
bütün hususlarda re'sen araştırma ilkesinin uygulanması, hukuk yargı
lamasının karakteridir.
İflâs davasına bakan ticaret mahkemesi, borçlunun iflâsa tabi kişilerden olup olmadı
ğını kendiliğinden araştırmak zorundadır. (Prof Dr. Baki Kuru İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı.
2 Baskı, Ankara, 2013 sh 1100). (19 HD. 07.11.2006 tarih ve 3508 E., 11660 K, 22.09.2005
tarih ve 7382 E.. 8994 K Dairemizin 04.02.2013 tarih ve 2012/6644 E., 2013/516 K. sayılı Ham
lan) Davalının gerçek hşi ciarak sicilde kaydının bulunmadığı Ticaret Sicil Müdürlüğü ve tacir
olarak vergi mükelİefıy&'kaydının bulunmadığı Vergi Dairesi Müdürlüğü cevabi yazılarından an
laşılmaktadır. Mahkemece, davalının tacir olup olmadığı hususunda anılan kurumlar nezdinde
yapılan araştırmadan başkaca bir araştırma da yapılmamıştır. Bu durumda, mahkemece, İstan
bul ve Antalya ilindeki Ticaret ve Sanayi Odalarından, TOBB'dan, meslek odalarından, forsa
dan. davalının bir ticari işletmeyi kendi adına işletip işletmediği sorularak ve gerekirse İstanbul
ile Antalya ilinde zabıta marifetiyle bu hususta araştırma yaptırılarak sonucuna gere bir karar ve
rilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış
tır. Karar için bkz. 23. HD. 02.06.2016, 8943/3400 (www kazanci.com tr)(28.07.2018).
Pratik Çalışma - 21
OLAY:
(H) ile (B) aralarında bir satım sözleşmedi akdetmişlerdir. Alıcı (B) söz
leşmeden doğan 20.000 TL’lik borcu için (B)’nin emrine bir bono keşi
de etmiştir. Aynı zamanda bonodan doğan borcunu teminat altına almak
için Sarıyer’deki apartman dairesi üzerinde rehin tesis etmiştir. Bonoda
ki alacak 12.04.2017 tarihinde muaccel olacaktır.
SORULAR:
1. (H): 10.04.2017 Tarihinde (B)’ye karşı kambiyo senetlerine mahsus iflâs
yoluyla takıp başlatmıştır. (B) ise:
a. Kambiyo senedinde “bono” ifadesinin yer alamadığı iddiasına,
b. Alacağın henüz muaccel olmadığı iddiasına,
c. Alacak rehinle teminat altına alınmış olmasına rağmen iflâs yoluyla
takıp başlatılmayacağı iddiasına,
d. Bononun altındaki mizanın kendisine ait olmadığı iddiasına,
dayanarak takibe muhalefet etmiştir. İlgili muhalefetlerin hukuki niteliği
nedir? Hangi mercie ve hangi sürede yapılmalıdır? Her bııı muhalefet
sebebi bakımından açıklayınız.
2. Alacaklının gerekli protestoları senede eklemediğim gören icra mahke
mesi, (B)’nın talebi üzerine takibi iptal etmiştir. Mahkemenin kararı isa
betli midir? Açıklayınız.
3. (B), ödeme emrine itirazında zamanaşımı defi ileri sürmüş. Ancak iti
razın kaldırılması ve iflâs davasında cevap dilekçesi vermemiştir. Mah
keme buna rağmen (B)’nin zamanaşımı defim inceleyerek davanın red
dine karar vermiştir. Mahkemenin kararı isabetli midir? Açıklayınız.
182 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
4. (B) hakkında iflâs kararı verilmiş: (B) ise karara karşı istinaf yoluna
başvurmuştur. Bu sırada (H): davadan feragat etmiştir. (H)’nin davadan
feragatinin geçerli olup olmadığını tartışınız.
5. (B), cevap dilekçesinde “iflâsa tabi kişilerden olduğunu” belirtmiştir.
İlgili beyanının ispat hukuku bakımından itirazın kaldırılması ve iflâs
davasındaki hüküm ve sonuçlarını değerlendiriniz.
6. İflâs davası devam ederken, (B):nın ödemelerini tatil ettiğim düşünen
(H), daha hızlı sonuç alacağı inancıyla (B)’ye karşı doğrudan doğruya
iflâs davası açmıştır. Doğrudan doğruya iflâs davasını gören mahkeme
bu davayı derdestlık sebebiyle usulden reddetmeli midir? Açıklayınız.
7. Mahkemenin iflâs kararı iflâs dairesine bildirilmesine rağmen iflâs dai
resi, kararı ilân etmemiştir. İflâs dairesinin bu kararma karşı başvurula
cak bir hukuki çare var mıdır? Varsa kim, hangi süre içerisinde, hangi
mercie başvurabilir?
CEVAPLAR:
1.
a. İİK m. 171 I hükmüne göre: “İcra müdürü, senedin kambiyo senedi
olduğunu ve vadesinin geldiğini görürse borçluya senet sureti ile birlik
te hemen bir ödeme emri gönderir. ”
O hâlde tıpkı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte olduğu
gibi icra müdürü, borçluya iflâs ödeme emri göndermek için senedi ince
lemekle yükümlüdür. Bu incelemenin kapsamı ise senedin kambiyo sene
di niteliği ve şayet senedin üzerinde vade -carsa senedin vade tarihidir. Bi
lindiği gibi ıcıa müdürünün re'sen araştırması gereken hususları araştır
maması bir itiraz değil şikâyet sebebidir. Bir senedin, bono olarak (kam
biyo senedi olarak) kabul edilebilmesi için üzerinde bunun hangi kambiyo
senedi türü olduğu yazmalıdır (TTK m. 776). Şayet senedin üzerine bono
veya emre yazılı senet ifadesi bulunmuyorsa ilgili senet bono (kambiyo
senedi) olarak kabul edilemez. Senet kambiyo senedi olmadığından icra
müdürünün borçluya iflâs ödeme emri göndermemesi gerekir'55.
s€ '.. Düzenleme tarihi bulunmayan senetler bono sayılamayacağından, bunlar hakkında kambiyo
senetlerine özgü yolla iflâs takibi yapılamaz..' Karar için bkz. HGK. 26.06.1971, 999/421
(kazanci.com.tr).
Pratik Çalışma -21 183
*■'.. Borçluya, kambiyo senetlerine mahsus iflâs yolu ile takip taleplerine ait "örnek 52" numaralı
iflâs ödeme emri tebliğ edildiğine gere,. İİK 171 ve 172. maddemi gereğince, borçlunun her
türlü itiraz ve şikâyetlerini icra dairesine bildirmesi gerekeceği ve 174. maddeye göre
usulü veçhile yapılan itiraz ve şikâyetin hâilinin mahkemeye ait olduğu düşünülmeksizin,
borçlunun şikâyetinin kabulü ile ödeme emrinin iptaline, olayla ilgili olmayan İİK hüküm
lerine dayanılarak matbu kararın boş yerleri doldurulup karar verilmesi isabetsiz ve tem
yiz itirazlan yerinde görüldüğünden alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan
9 8 1979 tarihli merci karannın. İİK 366, HUMK 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA,
19.11.1979 gününde oybirliğiyle karar verildi...’. Karar için bkz. Yargıtay 12 HD. 19.11.1979.
8393/8764 (www. kazanç i .c om.tr)(28 07.2018).
=£ ‘■'...İİK'nın 45. maddesi gereği, rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflâsa tabi şahıslardan
olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir Ancak rehinin tutarı
borcu ödemeğe yetmezse alacaklı kalan alacağını iflâs veya haciz yoluyla takip edebilir...1'. Ka
rar için bkz. 12. HD 10.10.2011 2646/18252 (www.kazanci.com.tr) (27.07.2018).
184 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
Şayet ilgili hükme aykırı olarak takip başlatılmışsa bu husus kamu dü
zenine aykırı olduğundan süresiz şikâyet sebebidir'59. Buna göre önce
rehine müracaat zorunluluğu yalnızca cüz’i icra için değil; külli icra ba
kımından da geçerlidir. Ancak İİK m. 167 hükmüne göre alacağı kam
biyo senedine dayanan alacaklı, alacak rehinle teminat altına alınmış ol
sa bile kambiyo senetlerine mahsus hacız veya iflâs yoluyla takip başla
tabilir’€C. O hâlde hukuki niteliği itibariyle şikâyet olan (B)’nin iddiası
isabetli değildir.
" ‘...İİK’ nün 45 maddesine aykırı davran ildiği iddiası İİK. nun 16. maddesi kapsamında şikâyet
niteliğinde olup: borçlunun icra mahkemesine başvurmasında yasaya aykırılık yoktur Bu neden
le mahkemece, bu yöndeki şikâyetin de takibin'şekline göre icra dairesine yapılması gerektiği
gerekçesi ile reddine karar verilmesi isabetsizdir...’'. Karar için bkz. 12. HD. 13.03.2012.
21335/7987 (kazanci.ccfn.tr).
'€C ‘...İİK'nın 45maddesi Hükmüne göre; ‘Rehinle temin edilmiş b<r alacağın borçlusu iflâsa tabi
şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehnin paraya çevrilmesi'yolu ile takip yapabilir. ’ Aynı mad
denin ikinci fıkrasında ise; poliçe ve emre muharrer senetler halikındaki 167. madde hükmünün
saklı olduğu belirtilmiştir Anılan 167 maddede: 'Alacağı çek. poliçe veya emre muharrer senede
müstenit olan alacaklının, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile bu bölümdeki kanuni usullere
gere haciz yolu ile veya borçlu iflâsa tabi şahıslardan ise iflâs you He takip yapabileceği' hükme
bağlanmıştır. O hâlde, somut olayda bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz
yolu ile takip yapılmasına engel bir hâl yoktur...”. Karar için bkz. 12. HD. 21.04 2009.
638/8577 (www kazanç com.tr) (27 08.2018).
5 Aynı görüşte bkz DEYNEKLİ. Adnan. Türk Hukukunda Kambiyo Senetlerine özgü İflâs Yoluyla
Takip. Ankara 2005. s. 55.
Pratik Çalışma -21 185
İİK m. 171 III hükmüne göre ise borçlu: kambiyo senedine ve borca dair
her türlü itiraz ve şikâyetlerini ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş
gün içinde icra dairesine bildirmek zorundadır. Buna göre takibe ilişkin
bir şikâyet sebebi bulunması durumunda şikâyet ve şikâyet yargılaması
na ilişkin genel hükümler olan İİK m. 16 vd. hükümleri değil; İİK m.
171 hükmü uygulanır. Şayet şikâyet sebebi ödeme emrine itiraz dilekçe
sinde bildırilemez de icra mahkemesinde ödeme emrine karşı şikâyet ta
lebinde bulunursa icra mahkeme sinin bu talebi reddetmesi gerekir10.
'€2 ‘■'...İİK'nın 172. maddes- uyarınca kambiyo senetleriyle iflâs yolu He yapılan takipte borçlu, öde
me emrinin tebliğinden 'tibaren beş (5) gün içinde her türlü itiraz /eya şikâyetini sebeplenyle bir
likte İcra dairesine bildirmesi gerektiği hususu düzenlenmiştir. Somut olayda borçlu şirket kam
biyo senetleriyle iflâs yolu ile yapılan takipte itiraz ve şikâyetlerin İcra mahkemesine bildirmiş
ise de mahkemece istemin reddine karar vermek gerekirken takibin kambiyo senetlerine
mahsus haciz yoluyla takip gibi değerlendirilip takibe konu senette keşide tarihinin ol
madığından bahisle takibin iptaline karar vermesi doğru değildir. Kabule gere de; dosya
daki senet fotokopisine göre pulun üzerinde tanzim tarihinin olduğu anlaşılmakla talebin kabulü
de isabetsizdir...1'. Karar için bkz. Yargıtay 12 HD. 25.03 2008. 3038/5911
(VAVA'.kazanci.com tr) (27.08.2018).
186 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
€3 .*. Açılma anından itibaren iflâsın gerek maddî hukuk, gerekse ifâs hukuku, gerekse usul huku
ku açısından sonuçlan ortaya çıkmaya başlar. Özellikle,, müflisin tasarruf yetkisi kısıntıya uğrar,
taraf olduğu akitlere etkili olur Haczi caiz bütün mal ve haklar masaya girer. Müflisin mal ve
haklan üzerindeki tasarrufu alacaklılar yönünden hükümsüz hâle gelir İKKnun 16 * maddesi;
hükmün temyizinin iflâsın ilânına, masanın teşkiline mani teşkil etmediği, ancak ikinci alacaklılar
toplantısının hüküm kesinleşmedikçe yapılamayacağı şeklindedir. İflâs hükmü inşai bir karar
dır. Açılmış olan iflâs herkese karşı etkili oîup iflâs davasın, yürüten alacaklı bu nedenle
bu konudaki tasarruf yetkisi ve kuvvetini kaybeder. Masaya alacak kaydettiren kişi diğer da
valardaki gibi 3 Şahıs durumunda olmayıp iflâs davası ile ilgili kişidir, onun bu davada taraf gibi
hatta ondan da ileri hukuki yararı vardır. Aksi hâlde müflisin, kendisinin iflâsını isteyen aiacaldı
ile anlaşıp iflâs kararından rücu edebileceği ve bu karara masaya alacak kaydettiren kişinin se
yirci kalacağı gibi yasa '(oyucunun istemediği bir sonuca varılacağı açıktır...’. Kara r iç in bkz. 11.
HD. 05.04.1991.132/2^15 (www.kazanci com.trX28.07.2018).
Pratik Çalışma -21 187
Borçlunun iflâsa tabı kişilerden olduğunu ispat yükü, esasen davacı ala
caklıdadır. Zira iflâs talep eden alacaklı bu hususu ispat etmeden talebi
nin kabulü mümkün değildir. Dolayısıyla (B)’nin iflâsa tabı kişilerden
olduğuna ilişkin ifadesi bir ikrar olarak değerlendirilebilir. Fakat tekrar
vurgulamak gerekir kı iflâs hukukuna ilişkin hususlar kamu düzeninden
sayıldığı için mahkemenin itirazın kaldırılmasına karar verdikten sonra
iflâs talebine ilişkin yapacağı inceleme münhasıran iflâs hukukuna iliş
kin bir incelemedir. Dolayısıyla (B)’nin iflâsa tabi olup olmadığı mese
lesi de bir iflâs hukuku konusu olup burada da re'sen araştırma ilkesi
uygulanacaktır. Kamu düzeninden sayılan hususların incelenmesinde
ise ikrar hâkimi bağlamaz. O hâlde (B):nin iflâsa tabı kişilerden oldu
ğuna ilişkin ifadesi, iflâs talebine ilişkin yargılama bakımından tek
nik anlamda ikrar olarak değerlendirilemez ve teknik anlamda ik
rarın hüküm ve sonucu olan “ilgili vakıanın çekişmesiz sayılması”
sonucunu doğurmaz. Bu ifade iflâs yargılaması bakımından ikrar de
ğil; bir takdiri delil olarak değerlendirilecektir (ENİK m. 192).
Olayda ise icra dairesi, iflâs kararını ilan etmeyerek tasfiyenin gerçek
leşmesini geciktirmekte veya tasfiyeye engel olmaktadır. O hâlde ilgili
ler bakımından bir hakkın yerine getirilmemesi veya sebepsiz yere ge
ciktirilmesi söz konusudur (İİK m. 17 II). Buna göre icra mahkemesinde
süresiz olarak şikâyet yoluna başvurmak mümkündür. Şikâyet yoluna
başvurabilecek ilgililer ise burada geniş olarak yorumlanmalıdır. İflâsa
karar verilmekle, iflâs kararından önce müflisin alacaklısı olmuş herkes
iflâs alacaklısıdır ve tasfiyenin yürütülmesinde hukuki menfaati bulun
maktadır. Bu hâlde bütün iflâs alacaklıları icra mahkemesinde, süresiz
olarak, şikâyet yoluna başvurabilir.
'4 “...İİK'nın 16. maddesi gereğince icra ve iflâs dairelerinin yaptığı işlemler hakkında kanuna
aykırı olmasından veya olaya uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikâyet oluna
bilir...1'. Karar için bkz. 13. HD. 08.07 2013.17981/25613 (lexpera.com.tr) (23.07.2018).
Pratik Çalışma - 22
OLAY:
Tacir (B)’nin (A)’ya aralarındaki satış sözleşmesinden doğan 30.000 TL
değerinde borcu. (C)’ye ise aralarındaki kıra sözleşmesinden doğan
12.000 TL değerinde borcu bulunmaktadır. Ayrıca (B)’nin bir başka
alacaklısı (D): (B)’ye ödünç olarak verdiği bilgisayarın kendisine teslimi
amacıyla (B)’ye karşı ilamların icrası yoluyla takıp başlatmıştır. Aynı
zamanda (B)’nin ortaklarından olduğu Altaıı İnşaat Kollektif Şirketime
(K) tarafından açılan iflâs davasında ilgili şirketin bütün ortaklarına da
depo emrinin gönderilmesi talep edilmiştir.
SORULAR:
1. (A), (B)’nin kendisine olan 30.000 TL’lik borcunu ve diğer bütün ala
caklılara olan borçlarını kasıtlı olarak ödemediğini ileri sürmüştür. (A)
ödemelerin tatil edilmesi iflâs sebebine dayanarak mahkemeden (B)’nın
iflâsını talep etmiştir. (B) ise cevap dilekçesinde:
CEVAPLAR:
1.
" Örneğin bu karar konu olan olayda borçlu mali durumu sebebiye borçlannı ödeyememektedir:
Mahkemece, davacının doğrudan doğruya iflâs istediği. 6183 sayılı Yasa'nın 100 ve İİK'nun
177 ve 179 maddesindeki koşulları bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş;
hüküm, davacı Hazine vekilince temyiz edilmiştir 6183 sayılı Yasa'mn 100 maddesinde, amme
alacaklarının tahsili için İİK'nun hükümleri dairesinde, amme borçlusunun iflâsının istenebileceği
öngörülmüş, davacı Hazine de söz konusu maddeye dayanarak davalı hakkında yapılan ta
kiplerin semeresiz kaldığını ve yaptıktan araştırma sonucu davalının borçlarını ödeyecek
192 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
2. HMK m. 190 hükmüne göre: "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme
bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi le
hine hak çıkaran tarafa aittir. ” Burada ilgili iflâs sebebinin gerçekleşmiş
olmasından dolayı kendi lehine hak çıkarak olan taraf ise borçlunun iflâ
sım talep eden alacaklıdır. Bu hâlde iflâs sebebinin gerçekleşmesinin hu
kuki sonucundan kendi lehine hak çıkaracak olan taraf alacaklı olduğu
için iflâs sebebi alacaklı tarafından ispat edilmelidir. Ayrıca belirtmek ge
rekir ki İİK m. 177 hükmünde gösterilen iflâs sebepleri kamu düzeninden
sayılmadığından, ilgili iflâs sebeplerinin gerçekleşip gerçekleşmediği ko
nusunda taraflarca getirilme ilkesi uygulanır; başka bir ifadeyle ilgili iflâs
sebeplerinin mevcudiyeti re'sen araştırılmaz'56. (A)!nın iflâs sebeplerine* 66
hiçbir mal varlığının bulunmadığını saptadıklarını ileri sürerek İİK'nın 177. maddesi çerçe
vesinde borçlunun doğrudan iflâsına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece dava, bu çerçeve
de değerlendirilip davacı tarafından davalı borçlunun durumuna lişkin olarak sunulan belgelerin
anılan 177. maddenin 2. fıkrasında tanımlanan ödemelerin tatili mahiyetinde olduğu gözetilerek
ve İİK'nın 177 /son maddesinde yapılan atıf uyarınca aynı Yasanın 166. maddesinin 2. fıkrasın
daki usulle ilan yapılarak, uygun sonuç dairesinde bir karar vermek gerekirken, yazılı olduğu şe
kilde hüküm kurulması isabetsizdir"../'. Karar için bkz. 19. HD, 20.06.1995 . 5427/5626
(kazanci.com.tr).
66 . Davacı, borçlu şirket hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yaptığını, dava
lının haczi kabil malı bulunamadığını, fabrikanın muvazaalı olarak başka bir firmaya devredildi
ğini. davalının alacaklılara zarar vermek amacıyla şirketin mal varlığını elden çıkarttığını ileri sü
rerek iflâsına karar verilmesini istemiştir. Bu talep'doğrudan iflâs talebi olup,'İİKnın 177. mad
desinde düzenlenmiştir. Doğrudan iflâs talebinde bulunurken daha önce iflâs yoluyla takipte bu
lunmak gerekmez Mahkemenin gerekçesi bu nedenle yerinde değildir. Davacının ileri sürdü
ğü hususlar İİK’nın 177. maddesinin 1. fıkrasına göre değerlendirilip bu konuda ibraz edi-
Pratik Çalışma -22 193
3.
Aciz hâli iflâs sebebinin İÎK m. 177 hükmünden düzenlenen iflâs sebep
lerinden farkı, bunun alacaklıya değil; doğrudar. doğruya borçluya iflâs
talebi hakkı vermesidir. Bu hâlde İİK m. 17S hükmüne göre borçlunun
aciz hâlinde olması sebebiyle yapılan yargılamada bir uyuşmazlık ve
hak çekişmesi olmadığından, ilgili yargılama bir çekişmesiz yargı işi
olarak nitelendirilmelidir167. Esasen bu durumda herhangi bir alacaklı
borçlunun iflâsını talep edemeyecektir. (İ)’nin bu talebi de mahkeme ta
rafından bu sebeple reddedilecektir.
len deliller de dikkate alınarak doğrudan iflâs koşulunun bulunup bulunmadığı araştırılarak va-
rılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden
yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir...". Karar için bkz. 19 HD. 30.10.1997.
6553/9045 (ww.kazan: i .c om.tr>(27.07.2018).
'e Borçlu tarafından hasımsız olarak açılan iflâs davasında, davaya müdahil olan alacaklılar
borçlunun, iflâsını istemesinden kısa bir süre önce ticari emtiasını, kardeşinin dükkanına kaçır
dığını. otomobilini muvazaalı şekilde yakınlarına devrettiğini ve ticari defterlerinin de usulüne
uygun tutulmadığını savunarak,- kötü niyetli borçlunun kendisinin iflâsını isteyemeyeşeğinden
davanın reddini talep etmişlerdir. Mahkemece,, bu savunma üzerinde durulmamış ve borçlunun
kendisinin iflâsını istemekte haklı olup olmadığı yönünden bir inceleme yapılmamıştır. Bilindiği
üzere İİK'nın 178 maddesinde,, alacaklılannı zarara duçar edecek eylemler sonucu aciz hâline
geldiğini bildirerek, kendisinin iflâsını talep etmesi haklı kabul edilemez.. Karar için bkz. 19.
HD. 16.04.1992. 2431/1328 (awa-kazanci ccm tr) (27.07 2018).
194 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
Belirtildiği gibi bir iflâs, para veya teminat alacakları bakımından söz
konusu olan bir yoldur. Şayet alacaklının, alacağı bir para veya teminat
alacağı değilse İİK m. 177 hükmünde gösterilen hiçbir iflâs sebebine
68 '.. Dolayısıyla borçlunun doğrudan iflâsının istenebilmesi için ilama bağlı alacağın icra emri ile
talep edilmesi zorunludur. Nitefom, 1940 yılında. İİK'da 3890 saydı Kanunla yapılan değişiklik sı
rasında. Hama dayanan alacakların icra emri ile istenmesine gerek olmaksızın, alacaklının doğ
rudan borçlunun iflâsım talep edebilmesine olanak tanıyan hükümetin değişiklik teklifi. Türkiye
Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu tarafından kabul edilmemiştir (Bkz. Kuru, B: İcra ve İflâs
Hukuku, C İli, Ankara 1993. s. 2773, 2774). Tarihsel süreç içerisindeki bu gelişmeden de anla
şılacağı üzere, "ilama dayalı alacağın icra emri ile talep edilmesi', görmezden gelinebilecek bi
çimsel bir husus değil, doğrudan iflâs karan verilebilmesi için kanun koyucunun öngördüğü zo
runlu bir koşuldur. Bu iibarla. usul ve yasaya uygun mahkeme kararının onanmasına karar ve
rilmiştir../ karar için bkz. 19. HD. 29.5.2008, 2487/5950 (kazanci.com.tr).
Pratik Çalışma -22 195
Olayda ise icra emrinde mevcut olan hak ise bir para alacağı değil., ayni
haktan ibarettir. Zira alacaklı (D)_. (B)Tden bilgisayarının teslimini talep
etmektedir. Bu hâlde icra emrinde gösterilen alacak bir para veya temi
nat alacağı olmadığından bu icra emime dayalı olarak borçlu (B)’nın if
lâsı talep edilemez.
€S “...İlamlı icra takibine konu ilamda "inşaat ve tesisat malzemelerinin davacıya aynen iadesine,
mümkün olmadığı takdrde takiple bağîı kalınarak 4 000 OOO.OOO-TL.'nın davalıdan reeskont fai
ziyle birlikte tahsiline" karar verilmiş ve bu karar Yargıtay 15. Hukuk Dairesince onandıktan son
ra kesinleşmiştir Davacı bu ilama dayanarak davalıya icra emri göndermiş, icra emrinde belir
tilen malların teslim edilmediğini ve alacağın ödenmediğini ileri silrerek İİK.nun 177/4.
maddesi uyarınca ilam borçlusunun iflâsını istemiştir. lİKnın 177/4. maddesinde ilama
müstenit alacağın icra emriyle istenmesine rağmen ödenmemesi doğrudan iflâs sebebi olarak
gösterilmiştir. Görüldüğü gibi hükmünde iflâs isteyebilmek için 'lama dayanak bir alacağın is
tenmesi ve ödenmemesi gerekir. Mal teslimine ilişkin Hamlar yönünden anılan hükümde bir açık
lık bulunmamaktadır. İlamların icrası İİKnun 24 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Alacaklı
ya iflâs isteme yetkisi veren 37. madde ve 32. madde ile başıayan "II. Para ve Teminat Ve
rilmesi Hakkmdaki ilamların icrası" başlığı altında düzenlenmiştir. Kanun koyucu para ve
teminattan başka borçlar hakkmdaki ilamların icrasından alacaklıya iflâs isteme hak ve
yetkisi vermemiştir Mahkemece bu yönler gözetilerek iflâs devasının reddine karar verilme
sinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır...
*. Karar için bkz. 19. HD. 29.05 2003. 9388/5752
(ww’jv kazanci.com tr) (22.06.2018).
' c “..Mahkemece yapılması icap eden işleme gelince, Ticaret Kanunu'nun 179 maddesinde
açıklandığı gibi, kotlektf şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı, birinci derecede şirket mesul
dür. Şu kadar ki. şirkete karşı yapılan icra takibi semersiz kalmış veya şirket herhangi bir
sebeple sona ermiş ise. yalnız ortak veya ortakla birlikte şirket aleyhine dava açılabilir ve
takip yapılabilir. Olayca da davalı şirketin bu davanın açtlmasırdan sonra iflâs sebebiyle varlı
ğı sona ermiş ve koilekıif şirketlerde' ortakların mesuliyetisınırlı bulunmamış olması itibariyle, bu
dava üzerinden Ticaret Kanunu'nun 179. maddesi uyarınca şirket ortafdânnı, davanın kaldığı
yerden takip ve dava etmek mümkün bulunmuştur...”. Karar cin bkz. 15. HD. 30.05.1974.
397/501 (\w>w.kazanci.com.tr)(28.07.2018).
196 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
OLAY:
(X) Sanayi A.Ş. hakkında 16.05.2017 tarihinde iflâs kararı verilmiştir.
Şirketin alacaklılarından (A)’nın başlatmış olduğu takipte ise şirketin İs
tanbul’da bulunan bir taşınmazı 15.05.2017 tarihinde açık arttırma sure
tiyle ilıale edilmiş; ancak ilgili (İ) tarafından 18.05.2017 tarihinde süresi
içerisinde ihalenin feshi talebinde bulunmuştur. Şirket, iflâs kararına
karşı istinaf yoluna başvurmuştur.
SORULAR:
1. Bölge adliye mahkemesinin iflâs kararını kaldırdığı hâlde, iflâs idaresi
bazı malların acele şekilde paraya çevrilmesine karar vermiştir. İflâs
idaresinin kararı isabetli midir? Açıklayınız.
akıbetlerini açıklayınız.
6. îcra dairesi, açık arttırma sonucunda elde edilen bedeli, haciz alacaklısı
(A)’ya ödemiştir İlgili işlem hukuka uygun mudur0 Neden?
CEVAPLAR:
1. Olaydaki uyuşmazlık konusu iflâs kararına karşı kanun yoluna başvu
rulması hâlinde tasfiye sürecinin akıbetiyle ilgilidir. İflâs kararına karşı
kanun yoluna başvuru konusunu madde madde incelemek gerekirse;
‘...İflâs karan verilmekle, iflâsın açılmasına dair kararın iflâs idaresine bildirilmesi ile beraber
iflâsın hukuki sonuçları ortaya çıkar ve iflâsla ilgili işlemlere baş'anır. Yargıtay'a müracaat edil
mesi. İİK'nun 164. maddesinde açıklandığı gibi., ifiâsın ilanına ve masanın teşkiline engel değil
dir İflâs karan Yargıtay ilamı ile bozulduğu takdirde işlemler olduğu yerde durur ve de
vamı mümkün değildir. Ancak, ticaret mahkemesinin davanın seyrine göre vereceği karar dai
resinde önce verilmiş tedbirler devam eder veya değiştirilir. Olayda iflâs karan 1.12 1980 tari
hinde bozulduğuna nazaran bu tarihten sonra herhangi bir işlenin yürütülmesi., bittabi bu arada
müflise ait gayrimenkulun satışı mümkün değildir. Bu nederte ve özellikle gayrimenkulün
14 5.1981 'de satıldığına nazaran bu satışın ve bozmadan sonraki işlemlerin iptaline dair merci
kararı kanuna uygundu'. O hâlde tarafların temyiz itirazları yerinde değiidir. Merci kararı onan
masıdır.. r. Karar için bkz. 12. HD. 01.11.1982. 6309/7818 (vava- kazanci com.tr)(28.07.2018).
200 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
* “...İcra İflâs Kanunu'nun 193 maddesine göre iflâsın açılmasıyla müflisin borçlu olduğu takipler
kural olarak durur, iflâs kararının kesinleşmesiyle takipler düşer. İtirazın iptali'davasının açıldığı
tarihte iflâs kararı kesin’eşmediğinden davalı şirketler aleyhine başlatılan takip düşmemiştir. Ku
ral olarak iflâsın açılmasından sonra müflis aleyhine dava açılama'zsa da somut olayda İflâs ka
ran kesinleşmeden itirazın iptali davası açıldığından bu dava İİK'nun 235. maddesi uya
rınca açılmış kayıt kabul davası gibi değerlendirilip sonucuna göre işlem yapılmalıdır
Dava konusu alacağın iflâs masasına bildirilmesi ve 2 alacaklılar toplantısında kabulü hâlinde
itirazın iptali davası kor.usuz kalacak, alacağın kabul edilmemesi hâlinde bu davaya kayıt kabul
davası olarak devam edilip iflâs tarihi itibarıyla tespit ediien alacağın iflâs masasına kaydına ka
rar verilecektir...*. Karar için bkz. 19. HD. 07.11.2012. 8453/16194 (www.kazanci.com.tr)
(28.07.2018).
Pratik Çalışma -23 201
Müflisin başlatmış olduğu: başka bir ifadeyle müflisin alacaklı taraf oldu
ğu takipler iflâs kararından etkilenmez. Ancak belirtmek gerekir ki şayet
müflisin başlatmış olduğu takıp., masa mal varlığına giren bir mal veya
hakka ilişkinse artık takibin tarafı., masaya giren mal varlığı üzerinde ta
sarruf yetkisi kısıtlanan müflis değil; iflâs masasını temsilen iflâs idaresi
dir. Şayet iflâs idaresi dilerse takibe devam edebilecektir. Zira iflâs idare
sinin görevlerinden biri de masa adına müflisin muaccel alacaklarına tah
sil etmek amacıyla takıp başlatmak veya dava açmaktır (İİK m. 229 I).
5.
' ’ v.. Hukuk davalarının tatilini düzenleyen İİK'nın 194. maddesi ’acele hâller müstesna olmak
üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak alacaklıların ikinci toplan
tısından 10 gün sonra devam olunabilir" hükmünü taşımaktadır. Gerek uygulamada gerekse eğ
retide tahliye davalarının acele davalardan olduğu tartışmasızdır. Ayrıca adli ara vermeyi düzen
leyen HUMK'un 176 maddesinde adli tatilde görülen'davalar a'asmda tahliye davaları da sa
yılmıştır. Zira tahliye davaları basit yargılamaya tabi, yasa koyucu tarafından bir an önce
çözümü amaçlanan davalardandır..." Karar için bkz 6. HD 22.09 2010. 5544/9875
(wwn kazanci.ccm.tr)(28.07.2018).
Pratik Çalışma -23 203
4 Dava, üçüncü kişinin İİKnun 96 vd maddelerine dayalı oarak açtığı istihkak davası ile
alacaklının') İ.K.nun 277-280. maddesine dayalı karşılık dava olarak açtığı tasarrufun iptali da
vasına ilişkindir. 1-) Dosyadaki bilgi ve belgelerden Bakırköy 2 Asliye Ticaret Mahkemesinin
304.2008 gün ve E 2007/20 K 2008/170 Sayılı kararı ile borçlunun iflâsına karar verildiği ve ka-
rann kesinleştiği anlaş.ldığından U.Knun 193/2 maddesi ûyar.nca takip düşmüş ve hacizler
kalkmıştır. Bu durumda her iki davanın da konusu kalmadığından "istihkak dâvası ile kar
şılık olarak açılan tasarrufun iptali davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına" ka
rar verilmesi ve dava açılmasına sebep olan tarafın yargılama giderleriyle sorumlu tutul
ması. harcın ise maktu olarak hükmedifmesi gerekmektedir.Karar için bkz 17. HD.
07 06.2011. 4049.-5859 (WAW.kazanci.com.tr)(28.07 2018).
’ = ‘■'...İİK'nın 193 maddesi ile ilgili olarak İflâs İdaresinin İcra Dairesire her zaman başvurması müm
kün olduğundan, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Borçlu Sezgin vekili tarafından haklarında
başlatılan kambiyo takibine 20.122001 tarihinde itiraz edilmesinden sonra,, yargılama devam
ederken İstanbul 6 Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.11 2002 tarih ve 2002/404-1174 sayılı karany-
la borçlunun iflâsına karar verildiği anlaşılmaktadır. İİK'nın 193. maddesi gereğince iflâsın açılması,
borçlu aleyhinde haciz yoluyla yapılan takipleri durdurur. İflâs kararının kesinleşmesi ile bu'takip'er
düşer İflâsın açılması He duran takiplerle ilgili itirazın incelenmesi talebi de yukarıdaki kurala tabi
dir' Yani,. İcra Tetkik Mercii artık bu talepler hakkında inceleme yapıp karar veremez Bir başka de
yişle bu talepler İİK'nın 194. maddesi hükmüne tabı değildir. (Prof Dr. Baki Kuru-İcra ve İflâs Hukuk
1993 baskı. 3 cilt. Sahfe 2890.2894) O hâlde Mercice yargılamanın durdurulmasına karar veril
mesi gerekirken isin esası incelenerek yazılı seklide hüküm tesisi isabetsizdir...”. Karar için bkz.
12. HD. 15.12.2003.21^19/24799 (www.kazarici.com.tr) (28.07.2018).
204 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
Olayda ise açık arttırma suretiyle satışta mahcuz mal icra dairesi tara
fından ihale edilmiştir. Esasen burada paraya çevirmenin gerçekleştiği
sonucuna varmak gerekmektedir. Ancak ilgili (î) tarafından süresi içeri
sinde ihalenin feshi talebinde bulunulmuştur. Belirtmek gerekir kı ihale
nin feshi talebinin en önemli hukuki sonuçlarından biri ihalenin kesin
leşmesinin engellenmesidir. Kanuna göre ise ihale kesinleşmeden art-
,e “...Yerel mahkeme: iflâsın açılması tarihinin mahcuzun satışı tarihinden sonra olduğundan söz
ederek davanın kabullne, mahcuz motorun yeniden İİKnın V6 maddesi hükümlerine gore
ikinci satışına karar verilmiştir. Bu karar Özel Dairenin yukarıya metni aynen alman ilamıyla bo
zulması. ancak mahkeme (mahcuz deniz motoru açık arttırma ile satılmış, mülkiyeti satın alana
geçmiştir, borçlunun ilgisi kesilmiştir) gerekçesiyle önceki kararda direnmiştir Borçluya ait de
niz motorunun açık arttırma ile satıldığı 7 günlük süre de bedelinin ödenmediği, bu arada
borçlunun iflâsına karar verildiği hususunda anlaşmazlık yoktur. İhtilaf, açık arttırma ile
satılıp, bedeli ödenmeyen ve ikinci defa satışı istenen mahcuz deniz motorunun iflâs ma
sasına girip girmeyeceği hususundadır .. Taraflann karşılıklı ddıa ve savunmalarına, dosya
daki kağıtlara, dayandığı gerektiriri nedenlere, özellikle satış parasının kasaya girmesinden ön
ce iflâsın açılmış olmasına göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma ka
rarma uyulmak gerekirken önceki kararda dırenilmesi Usul ve Yasaya aykırıdır. Direnme kararı
açıklanan nedenle bozulmalıdır...”. Karar için bkz. H3K. 29.5.1985. 12-737/519
(WMV.kazanci.com tr) (28.07.2018).
Pratik Çalışma -23 205
tırma sonucunda elde edilen bedel icra dairesi tarafından saklanıp ala
caklılara paylaştırılmayacaktır (İİK m. 134 VI). Bu hukuki sonuç bakı
mından ikili bir ayrım yaparak olayı incelemek gerekecektir.
OLAY:
(A), alacaklı olduğu (B)’ye karşı iflâs yoluyla takıp yapmış ve
22.6.20İS tarihinde (B)’nin iflâsına karar verilmiştir. İflâs kararı ise
29.6.20İS tarihinde ilân edilmiştir.
SORULAR:
1. Müflis (B), 24.6.201S vade tarihli bonodan kaynaklanan borcunu ala
caklısı (C)’ye ödemiştir. Yapılan ödeme geçerli bir ödeme midir?
c. (M)’nin, (B)’ye karşı başlatmış olduğu rehnin para çevrilmesi yoluyla takıp.
CEVAPLAR:
1. İflâsın açılması ile müflisin malvarlığı kanun gereği iflâs masasını oluş
turur ve müflisir. tasarruf yetkisi kısıtlanır. Masaya dâhil olan müflisin
20S İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
2. İflâsın açılması ile müflise karşı başlamış olan takipler durur. İflâsın
kesinleşmesiyle birlikte duran takipler düşer. Ancak müflisin başlatmış
olduğu takipler cüşmez: bu takiplere iflâs idaresi tarafından devam edi
lir. İflâsın açılmasıyla duran ve kesinleşme ile düşen takipler, haciz ve
teminat gösterilmesine ilişkin takiplerdir (İİK m. 192). Relinin paraya
çevrilmesi yoluyla yapılan takipler iflâs kararından etkilenmeyecektir.
Bunlar dışında, müflisin şahsına ilişkin takipler iflâs kararından etki
lenmeyecektir.
a. (K)?nın başlatmış olduğu takıp iflâsın açılması ile durur, iflâsın kesin
leşmesiyle düşer Ancak bu takipte hacizli malların satışı gerçeklemişse
takıp iflâsın açılmasından etkilenmeyecek ve satış sonucu elde edilen
para takip alacaklısına ödenecektir.
“... İşçinin alacaklı olduğu iş hukukuna dair bir dava, işçinin sosyal durumu itibariyle İİK'nın 194.
maddesinin gayesine uygun görülerek acele işlerden’sayılmalı ve ikinci alacaklılar toplantısı
beklenmeksizin yargılamaya devam edilmelidir..." 9. HD E 2014/31531 K. 2016/4721 T.
3.3 2016 (www.kazanci comX24.07.2018).
“ “...2-) Uyuşmazlık, üçüncü kişinin İcra ve İflâs Kanunu'nun 96 ve onu izleyen maddelerine
dayalı istihkak davasına ilişkindir.
Davacı üçüncü kişinin <arar düzeltme dilekçesi ekinde sunduğu belgelerden yerel mahkeme
kararından sonra Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 10.9.2008 gün ve E 2007/11. K:
210 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
2008/271 Sayılı karan ile borçlunun iflâsına karar verildiği ve karann kesinleştiği anlaşıldığın
dan. İcra ve İflâs Kanınu'nun 193/2. maddesi uyarınca takip düşmüş ve hacizler kalkmıştır.
Bu durumda davaya konu kalmadığından "istihkak davası hakkında karar verilmesine yer”ol
madığına" karar verilmesi ve dava açılmasına sebep olan tarafın yargılama giderleriyle so
rumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma
nedenidir...” Y. 21. HD E 2010/8171 K. 2010/9919 T. 14.10.2010 (wwwkazanci.com)
(24 07.2018).
5 “...Tatbik merciinde açılan istihkak davası basit usule tabi olması nedeniyle acele işlerden
sayılacağından İİK'nın'i94/1. maddesi gereğince iflâsın açılmış olması davayı durduramaz. Bu
nedenle direnme uyguı bulunmaktadır...’ HGK. E 1984/13-237. K. 1985/889. T. 8.11.1985
(www kazanci.comX24 07.2018).
Pratik Çalışma - 25
OLAY:
Asliye Ticaret Mahkemesi 22.07.2017 tarihinde tacir (T)’nin iflâsına karar
vermiştir. İflâs.. 25.07.2017 tarihinden iflâs dairesi tarafından Kanuna uy
gun şekilde ilan edilmiştir. (T), 21.07.2017 tarihinde (A) ile motorlu taşıt
satış sözleşmesi akdetmiş. 23.07.2017 tarihinde otomobilini (A)’ya dev
retmiştir. (T), bonodan 18.05.2017 tarihinde doğan borcunu hamil (H)’ye
24.07.2017 tarihinde ödemiştir. Bu arada 18.07.2017 tarihinde akdedilen
satış sözleşmesine istinaden satıcı (S)’nin alıcı müflis (T)’ye gönderdiği
değerli kol saati müflisin eline 25.07.2017 tarihinde geçmiştir. Müflis (T),
alacaklısı (K)’nın 100.000 TL Tik alacağım teminat altına almak için taşın
mazı üzerinde ipotek tesis etmiştir. (T);nın bunur. dışındaki borçları bakı-
mındansa hiçbir ayni teminat bulunmamaktadır. 19.07.2017 tarihinde (T)
ile bir satış sözleşmesi akdeden alıcı (U)’nun bir yatak odası takımının
mülkiyetini iktisap alacağı 13.12.2017 tarihinde muaccel olacaktır.
SORULAR:
1. İflâs dairesi tarafından masaya dahil olarak gösterilen piyano üzerinde
rehin hakkı bulunduğunu iddia eden (L), iflâs idaresine karşı icra mah
kemesinde istihkak davası açmıştır. Mahkemenin vermesi gereken kara
rı açıklayınız.
2. (T):nın (E) ile 20.07.2017 tarihinde imzaladığı taşınmaz satış vaadi söz
leşmesinde.. (E)’nın alacağı doğmuş ve muaccel bir alacak olmadığı ge
rekçesiyle iflâs idaresi tarafından sıra cetvelinde gösterilmemiştir. İflâs
idaresinin işlemi hukuka uygun mudur? Uygun değilse kim hangi süre
içerisinde, hangi hukuki çareye başvurabilir? Açıklayınız.
3. Alıcı (U), müflise olan borcunu, (T)’den olan mülkiyeti iktisap alacağıy
la takas etmek istemektedir. Ancak iflâs idaresi takas beyanın geçerli
212 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
7. (K), (T) ile aralarındaki ilişkinin ticari iş olduğunu buna göre kendisinin
ticari faize hak kazandığını, buna rağmen iflâs idaresi sıra çenelinde
ana paraya adı faiz işlettiğini iddia etmiştir. (K)’nın başvurabileceği bir
hukuki çare var mıdır? Açıklayınız.
CEVAPLAR:
1. Belirtmek gerekir kı iflâsta istihkak iddiasının konusu ve istihkaka iliş
kin prosedür İcra ve İflâs Kanunumda düzenlenmiştir. Öncelikle belirt
mek gerekir kı istihkak prosedürünü düzenleyen İİK m. 228 hükmünde
açıkça istihkak iddiasının konusunun hangi hak iddialarına ilişkin oldu
ğu belirtilmemiştir. Ayrıca madde hükmü yalnızca üçüncü kişilerin is
tihkak iddiaların: düzenlemiş; üçüncü kişinin ukdesinde bulunan mallar
Pratik Çalışma -25 213
2. İİK m. 198 hükmüne göre konusu para olmayan alacak ona denk bir
bedelde para alacağına çevrilir. Buna göre iflâs tasfiyesinin konusu ku
ral olarak paradır. Zıı a iflâsın amaçlarından biri bütün alacaklıların iflâs
'eC '.. Diğer taraftan: Dairemizce temyiz incelemesi yapılan emsal dosyalardan Naif Öztunç'un
02.03.2004 tarihinde iflâsına karar verildiği, kesinleşen iflâs kararının da kaldırılmadığı anlaşıl
maktadır. Kural olarak: iflâstan sonra ne müflis, ne de iflâs masasına giren hak ve mallar için
masa aleyhine dava açlamaz. Şayet ilgililerin masadan bir hak ddıalan varsa hak ve alacakla
rını masadan istemeler (İİK md 219) gerekir. A<acakiann masa tarafından kabulü hâlinde ala
cak sıra cetveline geçirilir. İflâs idaresi masadan hak ve alacakları reddederse (kabul et
mezse) bu takdirde İİK. nun 235. maddesine dayanılarak sıra cetveline itiraz davası açılır.
Bu şekilde mülkiyetten başka bir ayni hakka dayalı istihkak iddialarının İİK'nın 235. mad
desine göre sıra cetveline itiraz davası şeklinde değerlendirilmesi olanaklı ise de somut
olayda mülkiyet hakkına dayanılmıştır. O yüzden yukarıdan beri yapılacak inceleme sonucu ta
raflar arasındaki ilişki duraksamasız açığa kavuşturulur ve davamn müflis NaifÖztunç masasına
giren mala karşı açılmış iflâsta istihkak (İİK m'228) davası olduğu anlaşılırsa ortaya görev so
runu çıkacağından ve iflâs da istihkak davasının malın değenne bakılmaksızın İcra Mahkemesi
Hakimliğinde görülmes. gerekeceğinden bu husus düşünülmelidir. Bunun için de: davalı iflâs
masasından davacının iddiası He ilgili ne gibi ışlemler'yapıldığı sorulmalı, açıklaması alınmalı,
gerek duyulursa iflâs dosyası üzerinden bilirkişi'incelemesi de yaotırılmalıdır. 'Mahkemece bütün
bu yönler üzerinde durulmadan taraflar arasındaki ilişkinin mahiyeti duraksamasız çaplanmış
çasına yazılı bazı gerekçelerle red kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.. Karar için bkz. 14.
HD. 28.09.2006, 80357&959 (www kazanci.ccm tr)(28.07.2018).
214 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
Olayda ise bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesi söz konusudur. Taşınmaz
satış vaadi sözleşmesi ise bir ön sözleşmedir. Ön sözleşmelerde tarafların
karşılıklı olarak yüklendikleri taahhüt ön sözleşmede gösterilen şartlara
uygun olarak esas sözleşmeyi kurmaktır. Başka bir ifadeyle ön sözleşme
ler, sözleşme kurma borcu yükleler. Olaydaki taşınmaz satış vaadi söz
leşmesinde de müflisin borcu bir “sözleşme kurma borcu1' olduğundan bu
sözleşme kurma borcunun, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde gösterilen
taşınmazın bedeli oranında paraya çevrilmesi gerekmektedir12'.
Bunun dışında iflâs idaresinin müflisin borcunun muaccel olmadığı ge
rekçesiyle, ilgili alacağa sıra cetvelinde yer vermemesi de hukuka aykırı
dır. Zira iflâsın açılmasıyla birlikte müflisin konusu para borcu veya değil
bütün borçları muaccel olur (İİK m. 195). Bu kuralın istinası ise yalnızca
müflisin taşınmaz rehiniyle teminat altına alınmış olan borçlarıdır.
e Mahkemece dava konusu taşınmazın satış vaadi sözleşmesinin düzenlendiği tarihteki rayiç
bedelinin tespiti için keşif yapılacak davacının kesin mehle rağmen keşif masrafı yatırmadığı,,
iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tara
fından temyiz edilmiştir.
Davacı 30.6.1992 tarih’i gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanarak tapu iptal ve tescil
davası açmıştır. Satış vaadi sözleşmesi tapuya şerh edilmediğinden 8 3.1994 tarihinde iflâs
eden şirketin iflâs masasına karşı ileri sürülemez. Ancak iflâs idaresinin sözleşmeyi kabul etme
si hâlinde iflâs idaresine karşı ileri sürmek mümkün hâle^gelir. Davalı iflâs idaresi hissesinin
davacıya verilmesini rabuî etmediğine göre davacı İİK'nın J.98. maddesi uyarınca alaca
ğın paradan başka br şey olduğundan iflâs tarihi itibariyle paraya çevrilerek masaya
kaydı istenebilir. Bunun için de taşınmazın iflâs tarihindeki değerinin tespiti için keşif ya
pılması gerekir. Davacı keşif için gerekli masrafı yatırmadığından bu yön gözetilerek davanın
reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır...”. Karar için bkz. 19. HD.
17.11.2005. 9633/11330 (waw. kazanci. c om. tr)(28 07.2018).
Pratik Çalışma -25 215
linin ilânından itibaren onbeş gün içinde iflâsa karar veren yerdeki Asli
ye Ticaret Mahkemesinde sıra çen eline itiraz davası açmak zorundadır.
3. Takas: karşılıklı ve aynı türden iki alacağı., alacakların azı oranında sona
erdiren bir hukuki işlemdir. Bir alacaklının alacağını takas edebilmek için
yalnızca fiil ehliyeti bulunması yeterli olmaz; takas bir tasarruf işlemi ola
rak kabul edildiği için aynı zamanda takas beyanında bulunan kişinin ta
sarruf ehliyetine de sahip olması gerekmektedir. 609S sayılı Türk Borçlar
Kanunu’na göre takasın söz konusu olabilmesi için; alacaklar karşılıklı.,
aynı türden ve kural olarak muaccel olmalıdır (TBK m. 139).
'S2 r.. Masa; iflâstan önce tahakkuk eden banka alacağını, masaya Kaydetmemek suretiyle: alacak
lı bankaya,, 'kayıt ve kabul davası', açmaya mecbur bırakmıştır. Mahkeme, iflâstan önce doğan
alacağın mevcudiyetini kabul He,. masaya kayıt ve kabulüne karar vermiştir Bu durumda banka,
müflisin iflâsından sonra alacaklı olmamıştır. Bankanın alacağı, iflâsa takaddüm etmiştir Kayıt
ve kabulüne karar verilen bu alacağın eklentisinden olan ve taraflar için kabul ve reddedilen kı
sımlarda takdir edilen vekâlet ücretinin takas ve mahsubuna. 200. madde manı değildir Sözü
edilen maddede, iflâsın açılmasından sonraki borçluluk ve alçaklılık durumu söz konusu
edilmiştir...". Karar için bkz. 12 HD. T. 16 05.1978. 4434/4487 (www.kazanci.com.tr)
(23.08.2018).
216 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
“ -'...Şirketin dava tarihinden önce iflâs etmesi hâlinde ise; İİK'nın 191. maddesi gereğince, iflâs
açıldıktan sonra müflisin masaya giren mal ve hakları üzeritideki tasarruf yetkisi kısıntıya
uğrar; müflis artık, masa mevcudunu azaltıcı nitelikteki tasarruflarda bulunamaz. Bu mal
lar ve hakiar topluluğunu, iflâs açıldıktan sonra, aynı Kanun'un 226 maddesi gereğince, kanuni
mümessil elan iflâs idaresi temsil edeceğinden, açılacak davalarda husumetin iflâs idaresine
yöneltilmesi ve varlığı iddia olunan alacakların, İİK'nın 219 maddesi gereğince, masaya karşı ile
ri sürülmesi gerekir. Bu nedenle kural olarak iflâstan sonra müflis aleyhine masaya giren niai ve
haklara ilişkin olarak doğrudan dava açılamaz. İflâs masasından hak iddia eden alacaklının ala
cağının masaya kaydını talep etmesi, bu talebin İflâs idaresince kabul edilmemesi hâlinde,
İİK nın 235/2 maddesinde öngörüldüğü şekilde sıra cetveline itiraz davası açması gerekmekte
dir Buna rağmen, iflâstan sonra müflise karşı bir alacak davası açılırsa, bu davaya, iflâs idare
sine karsı sıra cetveline itiraz davası (m. 235'11) olarak devam edilmelidir..." Karar için bkz. 10.
HD. 29.Ö5.2014. 8401/13373 (w,VA-.kazanci.com tr)(28.07.2018).
Pratik Çalışma -25 217
ruf işlemidir. Zira taahhüdün ifası amacıyla satıcı müflis (T): alıcı
(A) mülkiyetin nakli amacıyla zilyetliğin devrini kararlaştırmakta
dırlar. İflâs açıldığı anda ilgili otomobil artık masa mal varlığının
konusunu oluşturacağından tarafların yapmış oldukları tasarruf iş
lemi İİK m. 191 hükmüne göre geçersiz olarak kabul edilecektir.
5. İhalenin feshinde amaç, cebri arttırma sonucu icra dairesi tarafından ger
çekleştirilen ihale işleminin. Kanunda gösterilen hukuka aykırılıklar se
bebiyle icra mahkemesi tarafından iptalini sağlamaktır. İhalenin feshi esa
sen İİK m. 16 hükmünde düzenlenen şikâyet kurumunun özel bir türüdür.
Buna göre nasıl ki şikâyet yoluna baş\-urabılecek kişiler, ilgili icra veya
iflâs dairesinin işleminden menfaati ihlal edilenlerse, ihalenin feshini ta
lep edebilecek kişiler de ilıale işleminden menfaati ihlal edilenlerdir. An
cak ihalenin feshi yargılamasının, şikâyet yargılamasının özel bir türü ol
ması sebebiyle Kanun, ihalenin feshi talebinde bulunabilecek ilgilileri
özel olarak saymıştır. Belirtmek gerekir ki ihalenin fesin yargılaması yal
nızca cüz’i icraya ilişkin bir yargılama değildir. Zira külli icrada da cebri
arttırma, paraya çevrime yollarından bııı olarak kabul edildiğinden, ihale
nin feshi yargılamasının söz konusu olması mümkündür. Ancak Kanun
cüz’i icraya ilişkin bir sistematikle ihalenin feshini isteyecek ilgiler bakı
mından borçluyu saymakla birlikte müflisi saymamıştır. Bu durum ise
müflisin ihalenin feshim talep edemeyeceği manasına gelmez. Zııa külli
icradaki “müflis”sıfatı, cüz’i icradaki “borçlu” sıfatının karşılığıdır.
Esas sorun müflisin masaya giren mal varlığı unsurları üzerinde tasarruf
ehliyetini kaybetmesinin ihalenin feshini talep etmesini engelleyip en
gellemeyeceğidir. Zira müflisin masaya giren hak veya mallar üzerinde
tasarruf ehliyetini kaybetmesinin usûl hukuk ve takıp hukuk bakımından
yansıması “dava takıp yetkisinin” kaybıdır. Bu hâlde masaya giren mal
veya haklarla ilgili olarak gerekli takipler ikinci alacaklılar toplanması
nın gözetimi ve denetimi altında, iflâs idaresi tarafından gerçekleştiri
lir'®4. Ancak belirtmek gerekir ki maddî hukuktaki tasarruf ehliyetiyle
®4 “.. .Müflisin tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olması (İİK. m 191) müflisin iflâs masasına giren mal
ve haklarına ilişkin davaları takıp etme yetkisini de etkiler Müflis, nasıl iflâsın açılması ile hak
ehliyetini kaybetmiyorsa, dava ehliyetini de kaybetmez. Ancak müflisin masa malları üzerindeki
tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkında^ dava takip yetkisi (ve taraf sı
fatı) artık müflise değil, iflâs idaresine aittir...
*. Karar için bkz. HGK. 08.11.2006. 14-661/689
(i/bWA'kazanci.ccm.tr)(28.07.2018).
218 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
bağlantılı olan dava takıp yetkisinin amacı., mal varlığı unsurları üzerin
de tasarruf yetkisi bulunmayan kişinin bu hakların gerçekleştirilmesi ve
tespitini mahkemeden talep edebilmesinin önüne geçmektir. Zira hakkı
üzerinde tasarrufta bulunmayan kişinin, bu hakların tespiti ve gerçekleş
tirilmesini talep etmesi de mümkün değildir. Ancak şikâyet yargılama
sının özel bir türü olan ihalenin feshi yargılamasının amacı borçlunun
hakkım tespit etmek değil: borçlu (müflis) da dahil olmak üzere ilgilile
rin hak kaybını önlemektir. Bu hâlde bu yargılamanın konusu borçlunun
(müflisin) hakkının tespiti değildir. O hâlde nasıl ki müflis iflâs idare
sinin işlemlerine karşı şikâyet yoluna başvurabilecekse, iflâs idaresi
nin ihale işleminin iptali amacıyla da icra mahkemesinden ihalenin fes
hini talep edebilecektir (İİK m. 227 I)'H.
” Müflis iflâs etmekle medeni haklardan istifade ve medeni haklan kullanma ehliyetini kaybet
miş olmaz. Sadece İİK'nun 191. maddesi gereğince iflâs masasna giren hak ve mallar hakkın
da tasarruf hakkım kaybeder. Bu mallar için tasarruf yetkisi iflâs masasına geçer İflâs masasına
dahil olmayan hususlarda tasarruf hakkını haiz olduğu gibi şahsına merbut haklan da kullanabi
lir. Şikâyetçilerin icra takibinde borçlu durumunda bulunmaları ve taşınmaz üzerinde pay sahibi
olmaları nedeniyle İİK'nun 134 maddesine göre dava açma haklan vardır Bu kişilerin sonradan
iflâs etmeleri, şahıslarına bağlı İİK'nun 16 maddesinde öngörülen sözü edilen şikâyet haklarını
kullanmalarına engel teşkil etmez. TTK'nun 437. ve 440 maddeleri hükümlerine gere tüzel kişi
lerin organları için de aynı durum geçenidir. Bu hakkın kullanılması İİK'nun 191. maddesinde
belirlenen mal üzerinde tasarruf durumunu içermediğinden VIerci Hakimliğin anılan mad
deye dayalı olarak şikâyetçilerin aktif husumet yönünden ihalenin feshi davası açma hak
ları bulunmadığı yolundaki görüşünde isabet bulunmadığından şikâyetin esaslarının ince
lenmesi gerekir Merci kararının açıklanan nedenlerle bozulması gerekirken sehven onandığı
anlaşılmakla şikâyetçiler vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir . ,v. Karar için bkz.
12. HD. 23.12.1998,14068/14927 (www.kazanci.com.trX28.07.2018).
Pratik Çalışma -25 219
İflâs idaresi tarafından hukuka aykırı olarak ticari faiz yerine, adi faiz
işletilmesi hâlince, alacaklı (K) sıra cetvelinin ilanından itibaren onbeş
gün içerisinde if.âsa karar veren yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde
iflâs idaresine karşı sıra cetveline itiraz davası açabilir (İİK m. 235).
220 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
• Hamilin iyi niyetli olmalı, başka bir ifadeyle iflâsı bilmiyor veya bi
lebilecek durumda olmamalı,
9. İflâs idaresi masa mal varlığına giren malların tamamının paraya çev
rilmesine gerek olmaksızın, kesinleşen sıra çen eline göre geçici dağıtım
yapabilir (İİK m 252). İİK m. 196 III hükmüne göre: “Ancak, bu mad
Pratik Çalışma -25 221
".. .İcra ve İflâs Kanununun 196 maddesine göre rehinle temin edilmemiş alacaklar için (başvu
ru değil, ifiâs tarihinden itibaren) yasal faiz işlemeye devam eder Ne var ki bu faiz (ve Sosyal
Güvenlik Kurumu Başkanlığı alacaklarına işleyen gecikme zamları), bütün alacaklann tas
fiyesinden sonra masada para kalırsa ödenir İcra ve İflâs Kanunu'nun 252 maddesi uyarın
ca iflâs idaresi alacaklılara geçici dağıtımlar yapabilir. Somut olayda davacı Hüsnü’nün alacağı
masaya kaydedilmiştir. İflâs tasfiyesi sona ermediği ve İcra ve iflâs Kanunu'nun 247 ila 250.
maddeleri çerçevesinde masaya yazılmış asıl alacaklann tamamı ödenmediği için, yapıla
cak geçici dağıtımda faiz hesaplanması yukarıda açıklanan ilkelere aykırıdır Bu durumda
kural olarak yapılacak iş, davacının kesinleşmiş sıra cetvelinde yazılı bulunan alacağı ile geçici
dağıtım pay cetveline esas alınan toplam dağıtım tutarının oranlanması suretiyle ödenmesinden
ibarettir. İcra ve İfiâs Kanunu'nun 196. maddesindeki açık düzeneme karşısında, (somut olayda
uygulama yeri bulunmayan Borçlar Kanunu'nun 84 maddesine kıyasen) tasfiye neticelenmeden
faiz ödemesi yapılması doğru değildir..." Karar için bkz 19. HD. 22 04 2009. 3814/3506
(awa kazanci.ccm.tr)(28.07.2018).
Pratik Çalışma - 26
■ İflâs Organları
OLAY:
25.06.2017 tarihinde (X) A.Ş. hakkında iflâs kararı verilmiştir. İflâs dai
resi tasfiyenin adi şekilde yapılmasına karar vermiştir. İflâs dairesi, müf
lisin işletmelerinin kötü durumda olduğunu, ayrıca müflisin borçluları
nın bir kısmının mallarını kaçırdığı bir kısmının ise yerleşim yen bu
lunmadığım birinci alacaklılar toplanmasına rapor etmiştir. Ayrıca tasar
rufun iptali davası açabilmek için Kanunda gösterilen hak düşürücü sü
reler tükenmek üzeredir. İflâs idaresi ise bazı malların değerinin süratle
düştüğünü fark etmiştir. (Ü), süresi içerisinde iflâs idaresine masaya gi
ren bilgisayar üzerinde istihkak talebinde bulunmuş, talebi haklı gören
iflâs idaresi bilgisayarı (Ü)’ye teslim etmiştir. îf.âs idaresi, müflisin ala
caklı olduğu mal varlığına ilişkin bütün takipler? devam kararı almıştır.
Ayrıca iflâs idaresi, derdest yargılamaların konusu olan bazı alacakların
iflâs masasına yazdırılması talebini kabul etmiştir. İkinci alacaklılar top
lanması ise, iflâs idaresi yerine dava ve takiplere, alacaklılar toplanması
tarafından görevlendirilen alacaklı (K)’nın devam edeceğine karar ver
miştir. İcra mahkemesi müflisin şikâyeti üzerine ikinci alacaklılar top
lanması tarafından taşınmazların pazarlık suretiyle paraya çevrileceğine
ilişkin karamı iptaline karar vermiştir.
SORULAR:
1.
CEVAPLAR:
1.
a. Öncelikle ifade etmek gerekir ki, kural olarak iflâs tasfiyesine ilişkin
kararlar ikinci alacaklılar toplanması organı tarafından alınır ve bu ka
rarlar iflâs idaresi tarafından uygulanır. Başka bir ifadeyle kural, iflâsın
özel organlarından birinci alacaklılar toplanmasının ve tasfiyenin yü
rütme organı olarak nitelendirilebilecek iflâs idaresinin tasfiyenin gidi
şatı üzerinde karar alma yetkilerinin olmamasıdır.
Pratik Çalışma -26 225
a •...İİKnın 194 maddes hükmüne göre acele hâller müstesna dmak üzere müflisin davacı ve
davalı olduğu hukuk davalan durur ve ancak ikinci alacaklılar toplanmasından on gün sonra de
vam edilebilir. İİK.nun 224. maddesinin birinci fıkrasına göre de acele davalara, iflâs masa
sı tarafından devam edilip edilemeyeceğine, birinci alacaklılar toplantısında karar verilir.
Bu durumda fon tarafından adına dava açılan aracı kurumun İstanbul Asliye 8. Ticaret Mahke
mesinin 2005/572 Esas sayılı dosyasında' iflâsına karar verildiği ve 11.04.2006 tarihi itibariyle if
lâsın açıldığı mahkemeye bildirilmiş olduğu, tasarrufun iptali davaları iflâsın açılması ile durma
yacak acele davalardar olduğundan mahkemece iflâs idaresine (henüz seçilmemişse iflâs Mü
dürlüğüne) davanın bildirilmesi ve davayı iflâs masası adına takip edip etmeyeceklerini bildir
meleri için iflâs idaresine en az birinci alacaklılar toplantısı sonrasına kadar makul bir süre veri
lip sonucuna gore bir idem yapılması gerekirken, bu husus üzernde durulmadan takipsizlik ne
deniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru dmamış. kararın bozulması ge
rekmiştir.’ Karar için bkz. 15. HD. 07.12.2006 7005/7169 (www.kazancfcom.trX28.07.2018).
Pratik Çalışma -26 227
Şayet iflâs idaresi, istihkak talebinin haklı olduğuna kanaat getirirse istih
kak iddiasına ko:ıu olan malı, istihkak iddiasında bulunan kişiye teslim
edemez. Zira istihkak iddiaları bakımından nihaî karar mercii, ikinci ala
caklılar toplanmasıdır. İkinci alacaklılar toplanması ise iflâs idaresinin
vermiş olduğu kararları geri alabilir. Bu hâlde her ne kadar iflâs idaresi is
tihkak talebini haklı bulmuşsa da mal ancak ikinci alacaklılar toplanması
nın iflâs idaresinin bu kararını geri almaması hâlinde (Ü)’ye teslim edile
bilecektir. Bu sebeple iflâs idaresinin işlemi hukuka aykırı olup, iflâs ida
resinin işlemlerine karşı da şikâyet yoluna baş\-urulabılmesi mümkün ol
duğundan iflâs tasfiyesi bakımından müflis de dahil her ilgili, bu karara
karşı iflâs idaresinin denetim ve gözetiminde olduğu icra mahkemesinde
şikâyet yoluna başvurabilir (İİK m. 227 ve m. 16).
3. İİK m. 229 fi hükmüne göre: “İflâs idaresi, masanın vadesi gelmiş ala
caklarım tahsil ve lüzumunda takip veya dava eder. ”
Her ne kadar madde hükmünde iflâs idaresinin, müflisin muaccel alacak
larını dava veya takip yoluyla tahsil etme yetkisinin olduğu belirtilmişse
de müflisin borçlularına karşı takip başlatılması veya dava açılmasına ka
rar verine yetkisi ikinci alacaklılar toplanmasına aittir. Esasen ikinci ala
caklılar toplantısı henüz yapılmadan iflâs idaresinin İİK m. 229 I hükmü
gereği müflisin alacaklılarını takip edip edemeyeceği tartışmalıdır.
• Bir görüşe göre her ne kadar İİK m. 229 I hükmü iflâs idaresine,
müflisin alacaklarını takıp imkânı verse de ikinci alacaklılar top
lanması karar vermeksizin müflisin takip başlatması mümkün de
ğildir. Bu hâlde iflâs idaresi, ikinci alacaklılar toplanmasının kararı
olmaksızın dava açarsa, usul ekonomisi gereği, mahkeme davayı
223 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
“ "...itirazın iptali davası devam ederken. 19.3.1999 tarihinde davalı şirketin iflâsına karar veril
miştir. İİK'nın 19
* üncü maddesinde, iflâsın aşılmasıyla müflisin taraf olduğu hukuk davalarının
duracağı ve ancak, ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra devam olunabileceği öngörül
müş. aynı yasanın 19 maddesinde ise, iflâsın açılması ile borçlu aleyhine haciz yoluyla yapılan
takiplerin duracağı, iflâs kararının kesinleşmesi île bu takiplerin düşeceği belirtilmiştir Bu yasal
düzenlenme karşısınca, İkinci alacaklılar toplantısında uyuşmazlık konusu alacağın kabu
lü hâlinde davanın konusu kalmayacak, aksi hâlde davaya kayıt kabul davası olarak de
vam edilebilecektir .". Karar için bkz. 19. HD T. 28.03.2002,8334/2293 (www.kazanci.com.tr)
(23.07.2018).
Pratik Çalışma -26 229
6. İflâs tasfiyesinde paraya çevirme usulüne karar verecek olan organ ikinci
alacaklılar toplanmasıdır (İİK m.241). Buna göıe ikinci alacaklılar top
lanması, malların bir kısmının açık arttırmayla bir kısmının ise pazarlık
suretiyle paraya çevrilmesine karar verebilir. Bu durumda malları paraya
çevirecek organ ise iflâs idaresidir. Cüz’i icrada icra dairesi tarafından
yapılan cebri arttırma, külli icrada iflâs idaresi tarafından yapılmaktadır.
Benzer şekilde ciiz’i icrada, icra dairesi tarafından yapılan pazarlık sure
tiyle satış da külli icrada iflâs idaresi tarafından gerçekleştirilir.
230 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
sS '‘...İİK'nın 237 maddesinden başlayan ikinci alacaklılar toplanmasına ait hükümlerden 241/1.
madde hükmüne göre,, ikinci alacaklılar toplanmasına iştirak edan alacaklılar karar verirse pa
zarlıkla satış mümkün olabilmektedir Bu hükümden anlaşılmaktadır ki: birinci alacaklılar top
lanması. taşınmazların pazariıkla satışına karar vermeye yetkili değildir. Bu yetki farkı, birinci
alacaklılar'toplanmasına alacaklılık iddiasında bulunan her alacaklının, ikinci alacaklılar
toplanmasına ise sadece alacakları iflâs idaresince kabul edilen alacaklıların iştirak et
mesinden doğmaktadır. Nitekim İİK'nın 224/1 ve 223/2. maddeleri birlikte incelendikte, bi
rinci alacaklılar toplanmasının ve iflâs idaresinin ancak kıymeti düşecek yahut muhafaza
sı masraflı olacak şeyler ile borsa veya piyasada fiyatı bulunan esham ve eşyanın satışı
na karar verebileceği, sair malların (ki taşınmazlar da bunlara dahildir) ancak ikinci alacaklılar
toplanmasından sonra satılabileceği açıkça anlaşılmaktadır. Yani taşınmaz mallar ancak ikinci
alacaklılar toplanmasından sonra satılabileceği gibi, bunlann pazarlıkla satışına da (İİK. md.
241/1) ancak ikinci alacaklılar toplanması karar verebilir...Karar için bkz. HGK. 16 06.1982.
360/592 (www.kazanci.com.tr) (21.07.2018).
Pratik Çalışma - 27
■ İflâsın Kaldırılması
OLAY:
Tacir (K)’ye karşı iflâs yoluyla takıp yapılmış ve iflâsına karar verilmiş
tir. İflâs kararı neticesinde iflâsın tasfiyesi prosedürü başlamıştır.
SORULAR:
1.
a. (K)’nin alacaklısı (A), alacağı için hangi süre içerisinde, nereye baş
vurmalıdır?
b. Süresi içerisinde alacağı için başvurmayan (A), daha sonra alacağı için
başvuruda bulunabilir mi?
2. Malvarlığına ilişkin defter tutulması sırasında, (K)’nin işletmesinde
bulunan bir makine için (B), mülkiyet iddiasında bulunmuştur. (B)’nin
bu iddiası üzerine nasıl hareket edilecektir? (B):nin iddiası rehin hakkı
na ilişkin olsaydı durum değişir miydi?
CEVAPLAR:
1.
kişinin mülkiyet dışındaki bir aynî hakkının recdi söz konusu olur. Bu
durumda., şikâyet yoluyla icra mahkemesine değil sıra cetveline itiraz
davası yoluyla asliye ticaret mahkemesine başvurulması gerekir.
3.
b. Sıra çen elinde alacağının bir kısmı reddedilen alacaklı, sıra cen-eline
itiraz davası açabilir. Sıra çen elinin iflâs idaresince hazırlanıp iflâs dai
resine bırakıldığının ilânından itibaren veya masrafı peşin vermek kay-
dıyla tebligata elverişli adresi bildiren alacaklıya tebliğinden itibaren on
beş gün içinde sıra cen-eline itiraz davası açılabilir. Bu süre hak düşürü
cü nitelikte bir süredir ve re'sen dikkate alınır. Sıra çen eline itiraz da
vası, iflâs kararını veren asliye ticaret mahkemesinin bulunduğu yerdeki
herhangi bir asliye ticaret mahkemesinde açılabilir. Davalı taraf olarak
iflâs idaresi gösterilmelidir.
c. Sıra cen-elinde yer alan bir alacaklı, diğer bir alacaklının alacağının varlı
ğına veya miktarına ya da sırasına karşı itirazını sıra cetveline itiraz dava
sı yoluyla ilen sürer. Sıra cen-elinin iflâs idaresince hazırlanıp iflâs daire
sine bırakıldığının ilânından itibaren on beş gün içinde sıra cen-eline itiraz
davası açılması gerekir. Bu davada davacı itirazda bulunan alacaklı, dava
lı ise alacağının miktarına veya sırasına itiraz edilen alacaklıdır. Alacaklı
ya karşı açılan sıra çen eline itiraz davasında ispat yükü davalı alacaklıya
aittir. Davacı alacaklının davayı kazanması hâlinde, davalının alacağı için
ayrılmış pay davacının sırasma bakılmaksızın davacı alacaklıya verilir.
Kalan miktar ise diğer alacaklılara sıra cen-elıne göre dağıtılır.
K ‘Sıra cetvelinde kabul edilmeyen alacaklının açtığı kayıt-kabul davası neticelenmedikçe İİK nın
182 maddesinde düzenlenen iflâsın kaldırılması koşullarının gerçekleştiği kabul edilemez An
cak. müflisin sıra cetveine itiraz davası açan alacaklının alacağı "için teminat göstermesi halin
de bu alacaklı iflâsın kaldırılmasında alacaklı olarak nazara alınmaz" 19. HD T. 11.4.1995 E.
1995/2371 K. 1995/3385 (vAVA'.kazanci.com_tr) (25.07.2018).
Pratik Çalışma -27 235
“Yeni mal iktisabı, iflâsın açılmasından sonra müflisin çalışıp şahsi emek ve gayreti ile kazandığı
aktiften, iflâsın açılmasından sonra doğan pasifinin çıkarılması sonuncu kalan net aktiftir."
Muşul, Timuçin: İcra ve İflâs Hukuku C 2. 5 Bası. İstanbul 2013. s. 1422
Pratik Çalışma - 28
OLAY:
Cam imalat ve montajı işi yapan Canpolat A.Ş. ile inşaat işleri ile uğra
şan Demir İnşaa: A.Ş. arasında 02 02.2015 tarihli dış cephe camlarının
temini ve montajı için taşeron sözleşmesi akdedilmiştir. Taraflar arasın
da uzun zamandır süregelen bir ticari ilişki mevcuttur. Demir İnşaat
A.Ş/nın ödemelerinde aksaklıkların giderek artması sonucu cam imalat
ve montajı ışı yapan Canpolat A.Ş. artık sürekli geciken ödemelerden
bıkmış ve Demir İnşaat A.Ş. ile olan ticaretine son vermiştir. Vadesi ge
len alacaklarının Demir A.Ş. tarafından ödenmemesi sebebiyle
06.06.201S tarihinde Demir İnşaat A.Ş. aleyhine takıp başlatmıştır.
SORULAR
1. Demir İnşaat sahibi (D): şirket aleyhine başlatılan takibin kesinleşmesi
neticesinde şirkete ait makinelerin haczi için icra memurlarının şirkete
gelmesinden dolayı derin üzüntü duymuş ve alacaklı Canpolat A.Ş. ile
telefon aracılığıyla irtibata geçerek borcunu ödemesi için iki aylık bir
süre talebinde bulunmuş ve bu talebi kabul görmüştür.
2. Canpolat A.Ş. ile Demir İnşaat A.Ş. takibin iptali veya taliki hususunda
tahkim sözleşmesi yapmışlarsa, borçlu takibin taliki için tahkim yoluna
başvurabilir mi?
5. Demir İnşaat A.Ş. aleyhine başlatılan takipte hacze iştirak eden alacaklı
ların olduğunu ve bu alacaklılar için düzenlenen sıra çen eli henüz ke
sinleşmeden pay sahiplerine icra memurunca ödeme yapıldığını varsa
yalım. Sıra çen eli kesinleştikten sonra borçlunun fazladan ödemede bu
lunduğu tespit edilirse, fazladan ödenen paranın iadesi için hangi yola
başvurulabilir?
CEVAPLAR:
a. Borçlu aleyhine başlatılan takipte'*52, takibin kesinleşmesinden sonraki
l.
süreçte, takıp konusu borcun (ferileriyle birlikte) itfası 52, zamanaşımına
uğraması veya borçluya mehil verilmesi sebebiyle takibin iptali veya ta
liki mümkündür (İİK m. 71).
'52 İİK m. 71 ilamsız takiplerde uygulanır, ilamlı takipte ise takibin kesinleşmesinden sonraki dö
neme ilişkin itfa itirazının İİK 33/2 maddesi gereğince incelenip sonuçla'ndınlması gerekir. 12.
HD. 01.07.2005 1070'/14298, Mustafa Oskay/Coşkun Koçak/’Adnan Deynekli/Ayhan Doğan.
İcra ve İflas Kanunu Şerhi. Ankara: Turhan Kitapevi. 2007. s. 1583.
52 İİK m. 71’de zikredilen borcun itfa edilmesi, bir maddi unsur olarak belirtilmiştir. Bu maddede
belirtilen itfa, sadece borcun ödenmesi olarak anlaşılmamalı: geriş anlamda anlaşılmalıdır. Yani
alacağı sona erdiren lîm sebepler (örneğin ibra bağışlama'takas) olarak'anlaşılmalıdır.
Oskay/Kcçak/Deynekli/Doğan. s. 1584: Üstündağ. İcra Hukukunun Esasları s. 157.'Yargıtay
vermiş olduğu bir kararında takası itfa olarak kabul etmemektedir. 12 HD. T. 13.03.2007. E.
2007/4640 (•AnAW.kazanci.com) (16.12 2018).
240 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
Somut olayımızda Demir İnşaat A.Ş. ödeme emrine karşı ımhâl itirazın
da bulunmadığından artık imhal sebebiyle takibin talikim icra mahke
mesinden talep edemez. Borçlunun elinde noter Tasdikli bir belge olması
da bu ihtimalde takibin taliki imkanı veremeyecektir. Zira takipten ön
ceki itfa, imhal ve zamanaşımı sebebiyle takibin iptali ve talikinin talep
edilemeyeceği: sadece takibin kesinleşmesinden sonraki bu üç durumun
gerçekleşmesi durumunda takibin iptali ve taliki istenebileceği kanunda
açıkça belirtilmiştir (İİK m. 71).
Takibin iptali veya taliki yoluna hiç başvurmayan veya icra mahkemesi
tarafından bu talebi reddedilen Borçlu Demir İnşaat A.Ş., takıp konusu
paranın icra dairesine ödenmesinden önce, borcun itfa, imhal veya za
manaşımına uğramış olduğunu ileri sürerek, menfi tespit davası; takip
konusu borç ödendikten sonra ise istirdat davası açabilir (İİK m. 72)".
Zira icranın gen bırakılmasına ilişkin icra mahkemesinin verdiği karar
lar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmezler
.
*
. Her taksidın borcun dörtte birinden aşağı olmayıp ilk taksidın hemen
ödenmiş olması,
5. İcra dairesi, mevcut bir icra takibinde alacaklıya alacağından fazla bir
ödemede bulunmuşsa., herhangi bir hükme gerek olmaksızın, yanlışlıkla
alacaklıya fazla ödediği kısmı, alacaklıdan (kendiliğinden) gen alabilir
(İİK m. 361)303. İİK m. 361 hükmü303, icra dairesine, icra dairesinin şekli*190
203 İİK m 361 de düzenlenen ‘aynca hükme hacet kalmaksızın verien paranın geri alınması' hük
mü. emredici bir hükümdür. İİK m. 361. bütün takip yollarında (takibin ilamlı ya da ilamsız takip
olması fark etmeksizin; alacaklıya fazladan ödenen paranın iadesi için uygulama alanı bulan
özel bir hükümdür. HGK. T. 14.11.2037. E 2307/13-848. K 2007/840. İstanbul Barosu Dergisi.
Cilt: 82. Sayı: 2. Yıl 2008. s. 880.
204 “Para borcunun ödenmesine ilişkin ilamı infaz etmekle görevli olan icra müdürü, hesaplama
sonunda fazladan tahsil edildiği miktarları, ayrı bir mahkeme hükmüne gerek kalmaksızın borç
luya geri vermekle yükümlüdür. İcra müdürü bu ifa için gerekirse cebri icra gücünü de kullana
caktır İcra müdürü bu görevini yapmazsa icra iflas Kanunu nda belirlenen şikâyet prosedürü iş
letilir Bu nedenle fazladan alınan paranın istirdatı için borçlunun ayrı bir dava açmasına gerek
yoktur. ' HGK. T. 14 11.2007. E. 2007/13-848. K. 2007/840. İstanbul Barosu Dergisi. Cilt: 82.
Sayı: 2. Yıl: 2038. s. 883. Arslan/Yılmaz/Taşpınar Ayvaz İcra ve İflas Hukuku s. 343.
*c= “İcra dosyasından fazla ödeme yapılmışsa İİK m 361 uyarınca fazla ödemenin icra müdürlü
ğünce geri alınması her zaman mümkündür. Davacının davalıya yapılan ödemenin geri alınarak
kendisine verilmesi yönündeki istemi anılan madde kapsamındadır. İİKnın 72. maddesi kapsa
mında istirdat niteliğinde değildir." 19. HD. T. 22.02 2007, E. 2006711703, K 2007/1632.
(www.kazanci.com) (25 12.2018).
244 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
■ Konkordato
OLAY:
Sağlık hizmetleri alanında faaliyet gösteren (A) A.Ş. şirketi, vadesi
gelmiş birçok borcunu ödeyememiş durumdadır ve vadesi yakın borçla
rını da ödeyememe tehlikesi altındadır. (A) A.Ş. şirketi hem kötüye gi
den işlerini düzeltmek hem de bu süreçte alacaklılarının kendisine karşı
dava açmasının ya da takıp yapmasının önüne geçmek için bazı çözüm
ler aramaktadır. (A) şirketinin yetkilisi, şirketir. mevcut durumunu da
nışmak üzere avukat (K) ile görüşmüştür.
SORULAR:
1. Avukat (K):nin yerinde olsaydınız (A) A.Ş. şirketine hangi hukuki çare
yi önerirdiniz?
8. “İİK m.294 1, “Mühlet içinde borçlu aley hine hiçbir takip yapılamaz ve
evvelce başlamış takipler durur... ” şeklindedir. Maddede ifade edilen
246 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
takip yasağının içme hangi tür işlem grubu girmektedir. Söz konusu iş
lem grubunun kriterleri hakkında bilgi veriniz. Konkordato mühleti
içinde, konkordatoya müracaat eden kimsenin alacaklı olduğu üçüncü
kişiye, konkorda:oya müracaat eden kimsenin alacaklısı tarafından haciz
ihbarnamesinin gönderilip gönderilemeyeceğinı açıklayınız.
CEVAPLAR:
1. İcra İflâs Kanunumuzda, mâlı durumu bozulan, borçlarını ödemeyen
şirketler için iflâstan önce son bir çare olarak iflâs ertelemesi kurumunu
düzenlenmekteydi. İflâs ertelemesi kurumu ile mâlı durumu bozulan
şirket, yapmış olduğu yapılandırmalar ve projelerle hem mâlı durumunu
düzelterek tekrar ticarî hayatta devamlılığını sağlamak hem de bu süreç
te kendisine karşı takıp başlatılamaması veya dava açılamaması sebe
biyle rahat bir nefes almaktaydı. Şirketler için son derece faydalı olan
bu hukukî çareye uygulamada sıkça başvurulmaktaydı. Fakat iflâs erte
lemesi kurumu, amacının dışında bazen de kötüye kullanılarak alacaklı
lara zarar vermek amacıyla kullanılmaktaydı.
Görüldüğü üzere, iflâsa tabı kişilerden olsun ya da olmasın her bir borç
lu konkordato talep edebilecektir. Ayrıca borçlu aleyhine iflâs talep
edebilecek her bir alacaklı da borçlu hakkında konkordato işlemlerinin
başlatılmasını talep edebilecektir.
İflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı, borçlu hakkında konkordato
işlemlerinin başlatılmasını gerekçeli bir dilekçeyle isteyebilir.
Konkordato talebindeki görevli mahkeme, asliye ticaret mahkemesidir.
Konkordato talebindeki yetkili mahkeme, iflâsa tâbi bir borçlu için İİK
m. 154’te yazılı yerdeki asliye ticaret mahkemesidir. Yani borçlunun
muamele merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemedir. Şayet merkezi
yurt dışında bulunan bir şirket ise, Türkiye'deki şubesinin, birden fazla
şubesi varsa merkez şubenin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkeme
si yetkilidir. İflâsa tâbi olmayan borçlular bakımından yetkili mahkeme
ise, borçlunun yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesidir.
Olayımızda muamele merkezinin Ankara'da bulunduğu bir şirket söz
konusu olduğu için, yetkili ve görevli mahkeme Ankara asliye ticaret
mahkemesidir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, konkordato talebinde bulunan, Adalet Ba
kanlığı tarafından belirlenen konkordato gider avansını da yatırmaya
mecburdur. Bu durumda. Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 114 ve 115.
maddeleri kıyasen uygulanacaktır.
3. Konkordato talebi üzerine mahkeme, İİK m. 286’da belirtilen belgelerin
eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhâl geçici mühlet
kararı verir ve borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü
bütün tedbirleri alır (İİK m. 287).
Konkordato işlemlerinin başlatılması alacaklılardan biri tarafından talep
edilmişse, borçlunun İİK m. 286:da belirtiler, belgelen ve kayıtları
mahkemenin vereceği makul süre içinde ve eksiksiz olarak sunması hâ
linde geçici mühlet kararı verilir. Belge ve kayıtların süresinde ve eksik
siz olarak sunulmaması hâlinde geçici mühlet kararı verilmez ve alacak
lının yaptığı konkordato talebinin de reddine karar verilir.
Mahkeme, geçici mühlet kararıyla birlikte konkordatonun başarıya
ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla
248 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
Ayrıca belirtmek gerekir ki, geçici mühlet talebinin kabulü, geçici ko
miser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin
kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz.
Hacız ihbarnamesinin bir icra takıp işlemi olup olmayacağı, icra ta
kip işleminin unsurlarını içerip içermemesine göre belirlenecektir.
Hacız ihbarnamesi, icra organı tarafından yapılır ve alacaklının ala
cağına kavuşması amacıyla yapılıp takibi ilerletme unsurunu da sağ
lamaktadır. Burada borçluya karşı değil de üçüncü kişiye karşı yapı
lan bir işlem olması nedeniyle haciz ihbarnamesinin bir icra takıp iş
lemi olmadığı haklı olarak akla gelebilir. Fakat hacız ihbarnamesi her
ne kadar üçüncü kişiye göndermiyorsa da borçlunun alacağı için bu
ihbarname gönderilmektedir. Dolaylı olarak aslında borçluya yönelik
yapılan bir işlemdir.
" Cmeğin. Haciz ihbarnamesi tebliğinin, bir icra takip işlemi olmadığı söylenebilir.” Cenk Akil.
Borçlunun Üçüncü Kişilerdeki Mal ve Alacaklarının Haczi Arkara 2013. s. 166-167
252 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
İİK m. 294. l’de konkordato mühleti süresince borçluya karşı hiçbir icra
takıp işlemi yapılamayacağı belirtilmiştir. Hacız ihbarnamesi de bir icra
takıp işlemi niteliğinde olduğundan., konkordato mühleti süresince borç
lunun alacaklı olduğu üçüncü kişilere karşı haciz ihbarnamesi de gönde-
rılemeyecektır ve bu işlem de İİK m. 294 T deki takıp yasağına tâbidir
Pratik Çalışma - 30
■ Konkordato
OLAY:
Malı durumu kötüleşen K AŞ borçlarını ödeyemeyecek duruma gelmiş
tir. Alacaklılarından A, 50.000 TL alacağı için ipoteğin paraya çevril
mesi yoluna, B ise bonoya dayalı 20.000 TL alacağı için kambiyo senet
lerine mahsus takip yoluna başvurmuştur. Bunun yanında K AŞ’nin ça
lışanlarından C ve D ise üç aylık maaş alacağı olan 30.000 TL’nın
ödenmesi için ihtar çekmişlerdir. K AŞ’nin hammadde ihtiyacını karşı
layan L Lti. Ştı. ise S0.000 TL alacağı olduğunu, ödeme yapmaması se
bebiyle artık mal tedarikinde bulunmayacağını bildirmiştir. M AŞ ise K
AŞ’nin taşıma işlerinden dolayı 60.000 TL alacağı vardır. N’nin 30.000
TL, P’nin 10.00C TL ve R’nin 40.000 TL alacağı bulunmaktadır.
SORULAR:
1. K AŞ konkordato başvurusunda bulunmak istemektedir. Bunun için
görevli ve yetkili mahkeme hangisidir?
CEVAPLAR:
1. Konkordato başvurusunda görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi
dir. Konkordato talebindeki yetkili mahkeme, iflâsa tâbi bir borçlu için
İİK m. 154’te yazılı yerdeki asliye ticaret mahkemesidir. Yani borçlu
nun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemedir. Şayet mer
kezi yurt dışında bulunan bir şirket ise, Türkiye'deki şubesinin, birden
fazla şubesi varsa merkez şubenin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesi yetkilidir. İflâsa tâbi olmayan borçlular bakımından yetkili
mahkeme ise, borçlunun yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesidir.
K AŞ’nin iflasa tabı kişilerden olması sebebiyle muamele merkezinin
bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine konkordato için başvura
bilir.
2. Konkordato mühleti verilmesi ile borçluya karşı 613 S sayılı Amme Ala
caklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'a göre yapılan takiplerde da
hil olmak üzere kural olarak hiçbir takıp yapılamaz. Mühlet kararından
önce başlamış takipler de durur. Ayrıca ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz
kararları da uygulanmaz (İİK m. 294). Kural beyle olmakla birlikte ka
nun bazı alacaklılara istisna tanımıştır. İİK m. 206'da birinci sırada yer
alan imtiyazlı alacaklıların haciz yoluyla takıp yapmasına engel yoktur
(İİK m. 294). Bunun yanında mühlet esnasında, relinin paraya çevrilme
si yoluna ilişkin takipler başlatılabilir veya başlamış takipler devam
edebilir. Ancak rehinli malın muhafazası veya rehinli malm satışı ger
çekleştirilemez (İİK m.295). Olayda K AŞ'ye karşı A, ipoteğin paraya
çevrilmesi yoluyla takip başlatmıştır. Bu takıp geçici mühlet kararından
etkilenmeyecektir. Ancak söz konusu taşınmazın satışı yapılamayacak
tır. B ise kambiyo senetlerine mahsus takıp başlatmıştır. Mühlet kararı
ile birlikte takıp duracağından takibe devam etmesi mümkün değildir.
Pratik Çalışma -30 255
OLAY:
İzmir’in Karabaşlar ilçesinde mobilya işiyle uğraşan (B), son dönemde
işlerinin kötüleşmesi sebebiyle ekonomik sıkıntılar yaşamaktadır. Ken
disine karşı takip işlemleri yapılabileceğini düşünen (B), malları üzerin
de birtakım işlemlerde bulunmuştur. (B)’den 300.000 Türk Lirası alaca
ğı olan (A), alacağının ödenmemesi üzerine ilamsız icra yoluyla takibe
başlamış ve söz konusu takip kesinleşmiştir. Borç için hacze gidilmiş
ancak haczedılebilecek hiçbir mal bulunmaması sebebiyle yalnızca bir
hacız tutanağı düzenlemekle yetinilmiştir. (B)’r.in mallarım kaçırdığını
düşünen (A)’nın avukatı (V), iptal davası açmayı düşünmektedir.
SORULAR:
1. Aşağıda sayılan işlemler için iptal davası açılıp açılamayacağım tartışı
nız.
a. (B)’nin 150.000 Türk Lirası değerindeki taşınmazı için (C) ile yapmış
olduğu ve tapuya şerh verilen taşınmaz satış vaadi sözleşmesi. Söz ko
nusu sözleşmenin tapuya şerh verilmemiş olması hâlinde cevabınızda
bir değişiklik olur muydu?
d. (B)’nin tapuda satış bedeli olarak 22.000 Türk Lirası gösterilen, gerçek
te 35.000 Türk Lirası karşılığında, sahibinden.com üzerinden (F)’ye sa
tıp devrettiği 48.000 Türk Lirası değerindeki taşınmaz.
25S İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
f. (B)’nin henüz vadesi gelmemiş olan 50.000 Türk Lirası tutarındaki bor
cuna karşılık., borcun tamamı için bir ibraname almak suretiyle yapmış
olduğu 38.000 Türk Lirası tutarındaki ödeme.
6. (A), elde ettiği hacız tutanağına dayalı olarak iptal davası açabilir mi?
(A)’nın elinde iptal davası açmaya elverişli bir belge olmaması hâlinde
mahkeme ne şekilde karar vermelidir?
CEVAPLAR:
1. Tasarrufun iptali davası, İİK'nın 277-284. maddelerinde düzenlenmek
tedir. İptal sebepleri ise. İİK’nın 278-280. maddelerinde belirlenmiştir.
Aşağıda İİK'nın iptal sebeplerini düzenleyen maddelerini dikkate alarak
ilgili tasarrufların iptale tâbi olup olmadığını belirleyeceğiz.
b. İİK'nın 27S 1. maddesine göre, yeni yıl, doğum günü, evlenme gibi
vesilelerle verilen mutat hediyeler iptale tâbi değildir. Bunun için hedi
yenin teamüle uygun meblağı aşmaması gerekir.
Olayda (B)’nin nişanlısı (N)’ye yeni yıl hediyesi olarak vermiş olduğu
1.500 TL değerindeki cep telefonu teamüle uygun sayılmalıdır. Bu ne
denle, söz konusu tasarruf iptale tâbi değildir.
Olayda her ne ksdar evin satış değeri gerçeğe uygun olsa da söz konusu
satış sözleşmesinin tarafı (B)’nin baldızı olduğundan, İİK’nın 27S.
maddesi bağlamında mutlak şekilde iptale tâbi bir tasarruftan bahsedile
cektir.
260 İcra ve İflâs Hukuku PratikÇa ışma Kitabı
f. İİK'nın 279 3. maddesine göre, aciz hâlinde bulunan bir borçlunun va
desi gelmeyen borçları için yaptığı ödemeler iptale tâbidir. Bu bakım
dan, her ne kadar borç iskonto yapılarak ödenmiş olsa da mezkûr tasar
rufun iptali gerekir. Vadesi gelmeden ödenen borcun, hacizden, haczedi
lecek mal bulunamaması sebebiyle acizden ya da iflâsın açılmasından
önce vadesi gelmiş olsa dahi, söz konusu tasarruf iptale tâbi olacaktır.
2. İptal davasının konusu, iptale tâbi bir tasarrufla borçlunun üçüncü kişiye
devretmiş olduğa mal ve hak üzerinde, alacaklının cebrî icra yoluyla
alacağını alma yetkisini elde etmesidir. İptal davası aynî bir dava değil
dir; şalisi bir davadır.
'Dava konusu taşınmaz 19 7.2005 tarihinde üzerindeki hacizlerle birlikte davalı.. a 31.000 TL
bedelle satılmış, “bilirkişi ise taşınmazın değerini 65 000 TL olarak belirlemiştir. Bu durumda ta
şınmazın tapudaki satış bedeli ile gerçek değeri arasında misli fark bulunduğundan.. Karar
için bkz. 17. HD. D&.02.2017 24877/1045 (www kazanci.com.tr) (22.06.2018).
Pratik Çalışma - 21 261
Davacı bakımından:
Davalı bakımından:
3. Yetki bakımından:
tasarrufun konusu bir taşınmaz olsa bile HMK’nın 12. maddesi uygulan
maz. Yanı taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkili değildir.
Olayda (B) ile birlikte davalı olan üçüncü kişinin yerleşim yerinin İzmir
olması hâlinde, davanın İzmir mahkemelerinde açılması gerekir. İptale
tâbi tasarrufun yapıldığı üçüncü kişinin İzmir’ce ikamet etmemesi hâ
linde, dava (B)’nin yerleşim yeri olan İzmir’de ya da üçüncü kişinin
yerleşim yerinde açılabilecektir.
Görev bakımından:
01.10.2011 tarihinden önce açılan iptal davaları:
Görevli mahkeme, aciz belgesinde ödenmemiş olarak gösterilen alacak
miktarına göre asliye ya da sulh mahkemesi olacaktır. Görevli mahkeme
belirlenirken iptali istenen tasarrufun değerine bakılmaz. Ancak, tasarru
fun değen elde edilemeyen alacağın tutarından az ise iptale konu tasar
rufun değerinin cıkkate alınması gerekir. İflâstaki iptal davasında görev
li mahkeme, tasarruf konusu malın değerine göre belirlenir.
01.10.2011 tarihinden sonra açılan iptal davaları:
Bu tarihten sonra açılan iptal davaları bakımından görevli mahkeme,
asliye hukuk mahkemesidir. İptal davasının istihkak davasına karşı dava
şeklinde açılması hâlinde ise istihkak davasının görüldüğü icra mahke
mesi görevli mahkeme olacaktır.
4. Borçlunun hıçbiı malı olmadığına dair mal beyanında bulunması, kesin
ya da geçici aciz belgesi hükmünde kabul edilemez. Nitekim, henüz
borçlunun mal varlığı değerlerine ilişkin hiçbir araştırma yapılmamıştır.
O hâlde, borçlunun üçüncü kişiler ile yaptığı Tasarruf işlemlerine yö
nelmek mümkün değildir. Öncelikle, borçlunun mal varlığı değerlerine
yönelik bir araştırına yapılmalı, gerçekten haczedilecek hiçbir malı bu
lunmamaktaysa elde edilen aciz belgesi ile iptal davası açılmalıdır.
5. Aleyhine iptal davası açılan borçlunun menfi tespit davası açması hâlin
de, menfi tespit davasının sonuçlanmasının bekletici mesele yapılması
gereklidir. Yargıtay uygulaması da bu yöndedir3.
*cs "Tasarrufun iptali davalarında takip konusu borcun kesinleşmiş olması yanında alacağın da
gerçek bir alacak olduğunun belirgin olması gerekir Alacağın gerçek alacak olmaması ya da
ödenmiş olması gibi bir durum ortaya çıktığında tasarrufun iptali davasının temeli kalmaz. Uygu-
Pratik Çalışma - 21 263
Aciz belgesi iptal davası için özel bir dava şartıdır. Mahkeme, aciz bel
gesinin var olup olmadığım re'sen dikkate almalıdır. Elinde iptal davası
açmaya elverişli bir belge olmayan alacaklının iptal davası açması hâ
linde, mahkemenin davacıya kesin süre vermesi, verilen süre içerisinde
iptal davası açmaya elverişli bir belgenin ibraz edilmesi hâlinde davaya
devam edilmesi; aksi hâlde, davayı usulden reddetmesi gerekir.
lamada tasarrufun iptal davalarından sonra açılan menfi tespit davalannın sırf davayı uzatma
amaçlı olduğu gerekçesi He beklenmesine gerek görülmez iken işbu davada menfi tespit davası
ciddi'bulunarak birleştinlmiş ve yargılamaya devam olunmuştur. Bundan dolayı artık menfi tespit
davasının sonucunun tasarrufun iptali davasının etkileyebileceğinin de kabulü gerekir
Somut olayda birleştirilen menfi tespit davası yazılı usule göre sürdürülecek bir dava olup tasar
rufun iptali davaları" ise sasıt yargılama usulüne tâbi davalardır. Bu durumda dahi iki davanın bir
likte görülme imkânı yoktur. Hâl böyle dunca açıklanan hususlar nazara alınarak iki davanın
tefrik edilerek menfi tespit davasının sonucunun beklenmesi ve hasıl olan duruma göre
bir karar verilmesi yerine yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir Karar için bkz 17. HD.
11.02.2013.13946/1303 (www.kazanci.com.tr) (26 06.2018).
210 ‘.. .kesin veya geçici aciz vesikasının bulunması, iptal davası için ön koşul ise de bunun davanın
açılmasından önce alınmasının zorunlu bulunmamasına, davanın açılmasından sonra alınabile
ceği gibi: temyiz aşamasında ve hatta bozmadan sonra karar dûze'ltme aşamasında bile alınıp
ibraz edilmesinin yeterli bulunmasına.. ." Karar için bkz. 17. HD, 13 02.2017, 947/1377.
(www.kazanci.com tr) (24.07.2018.)
264__________________________________________________ İcra ve İflâs Hukuku Pratik Çalışma Kitabı
8. Borçlunun yalnız başına iptal davasını kabul etmesi, mecburî dava arka
daşı olan üçüncü kişiyi etkilemez. Nitekim mal üçüncü kışının mülkiye
tindedir. Üçüncü kişiye karşı iptal davasına devam edilir. Buna karşın,
üçüncü kişinin davayı kabul etmesi hâlinde dava sona erer. Nitekim ip
tal davasının amacı dava konusu mal üzerinden alacağın teminini sağ
lamaktır. Bu malın muhatabı ise iptale konu malı mülkiyetinde bulundu
ran üçüncü kişidir.