You are on page 1of 4

HUK101U-HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI

Bölüm 3: Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi

Ancak öteden beri, özellikle hukuka ilişkin özlü kavramsal


Giriş bilgi verme amaçlı giriş kitaplarında, tarihsel ve sosyolojik
Belirli bir toplumda, o toplumu oluşturan bireylerce zemini ayırt etmek gibi öğretimsel bir amaçla, hukuk
genellikle paylaşılan, hukuka ilişkin fikirler, tutumlar, sistemlerini kabaca dört alt başlıkta kümelendirme eğilimi
değerler, kanılar ve beklentiler toplamı “hukuk kültürü” vardır: Kıta Avrupası Hukuku, Anglo-Amerikan Hukuku,
olarak tanımlanabilir. “Karşılaştırmalı hukuk”; hem bir Sosyalist Hukuk ve İslam Hukuku. Bu dörtlü
hukuk disiplininin hem de hukuk araştırmasında kullanılan kümelendirme, bir yandan gerçekte yeryüzündeki bütün
bir yöntemin adıdır. “Hukuk sistemi” ise Hukuk hukuk düzenlerini türdeş bir ölçüte göre sınıflandırmış
terminolojisinin çok-anlamlı terimlerinden biridir. Çoğu değildir; diğer yandan kapsadığı hukuk sistemlerinden
zaman bir ülkedeki hukuk kurallarının bir dizge ya da bazılarının “hukuk sistemi” olma niteliği de tartışmalıdır.
birbiriyle içsel bağları bulunan bir düzenek olduğunu ifade Örneğin “İslam Hukuku” dinsel temelli bir ayrım
etmek için kullanılır. Örneğin “Kıta Avrupası Hukuk ölçütünün, “Sosyalist Hukuk” ise kimi yazarlara göre
Sistemi” denildiğinde ise Nordik ülkeler hariç Avrupa ideolojik kimi yazarlara göre sosyo-ekonomik ayrım
Kıtasındaki ulusların hukuk düzenlerini, Roma Hukuku’na ölçütünün ürünüdür. Dolayısıyla kümelendirme gerçek bir
dayalı olma özelliği temelinde kuşatan bir üst kavramdan tasnifi yansıtmaz. Ne var ki, Türk hukuk düzenine giriş
söz edilmiş olur. Hukuki kurumlar doğarlar, çeşitlenirler, yapabilmek; Türk Hukuku’nun bugünkü kavram ve
bir coğrafyadan diğerine göçerler, çökerler veya kurumlarını anlayabilmek, bu dört hukuk sistemi hakkında
dönüşürler. Eğer bu süreci bir tür evrim, yani hukukun özlü bilgiyle olanaklıdır.
evrimi olarak anlarsak hukuk tarihi, hukukun evriminin
tarihidir. Türk toplumunda farklı dönemlerde nasıl bir Batı Hukuk Kültürü
hukuki yapının egemen olduğu; hukuki değişmenin hangi Batı hukuk kültürü içerisinde tarihsel evrimi oldukça farklı
etmenlerce belirlendiği sorunu, nihai anlamda Türk kültür iki hukuk ailesini birbirinden ayırt etmek gerekir. Bir
tarihi sorunudur. yanda Avrupa ve Latin Amerika’da mutlak egemen, diğer
coğrafi bölgeler üzerinde ise etkili olan ve temeli Roma
Karşılaştırmalı Hukuk ve Hukuk Sistemleri Hukuku’na dayalı bulunan soyut kavramlar ile genel ve
Her hukuk düzeninin, kendi hukuk kurallarını ifade yazılı kuralların meydana getirdiği Kıta Avrupası Hukuku;
etmeye yarayan kavramları vardır. Hatta “hukuk kuralı” diğer yanda İngiltere ve İngiliz Uluslar Topluluğu
ifadesi bile her hukuk düzeninde birbirinden az da olsa ülkelerinde, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada,
farklı bir anlama sahiptir. Hukuki bilincimizin içinde Avustralya ve Yeni Zelanda’da hâkim olan örnek olaylar
şekillendiği toplumunkinden farklı bir hukuk düzenini temelinde geliştirilmiş içtihatların temel alındığı Common
incelerken, o hukuk düzeninin kavram ve kategorilerinin Law (ortak hukuk).
ve hukuk kuralı anlayışının da bilinmesi gerekir. Hukuk
Kıta Avrupası Hukuk Sistemi
bir kültür ürünü olduğuna göre, bir başka hukuk düzeninin
kavram ve kurumlarına bilincimizi açmamız, aslında bir Kıta Avrupası Hukuku’ndan, Avrupa’nın ada kısmında,
başka hukuk kültürünü tanımamız demektir. yani İngiltere’de değil de kıta kısmında, yani şimdiki
Almanya, İtalya, Fransa, İspanya, Hollanda, Avusturya ve
Karşılaştırmalı Hukuk İsviçre ülkelerinin bulunduğu bir coğrafyada ortaya çıkıp
Karşılaştırmalı Hukuk, geliştirdiği çözümleme düzeyleri, evrilen bir hukuk sistemini anlıyoruz. Bu hukuk sisteminin
özgül ayrımlar ve terim dağarcığıyla yeryüzünde farklı başat özelliği Roma Hukuku’nun yeniden
ulus, kültür ve toplumların hukuk düzenlerinin canlandırılmasına dayalı bir hukuk biliminin ürünü
çeşitliliklerine ve benzemezliklerine karşın gene de olmasıdır.
“hukuk” gibi birleştirici bir kavram altında anlaşılır
Roma Hukuku
kılınmasına katkı sağlar. Genelde yapılan ayrımlar ve
karşılaştırmalar kamu hukukundan çok özel hukuku temel Hukuk tarihi açısından Roma Hukuku, Roma şehrinin
alırlar. Hukuk sistemleri arasında bir karşılaştırmadan söz kuruluş tarihi olarak kabul edilen MÖ 753 yılından, Doğu
edebilmek için, karşılaştırmada örtülü ya da açıkça şu üç Roma İmparatoru Iustinianus’un MS 565 yılında ölümüne
unsurun bulunması bilimsel bir gerekliliktir: kadar geçen zaman içinde Roma’da ve egemenliği
altındaki Akdeniz’i çevreleyen topraklarda uygulanmış
• Tarihsel temeller olan hukuktur.
• Toplumsal ve kültürel zemin
• Hukuk teknikleri Roma Hukuku’nun İlkeleri: Roma Hukuku’nun kavramsal
yapısını anlayabilmek için başvurulabilecek kaynak
Hukuk Sistemleri Institutiones’lerdir. “Kurumlar” anlamına gelen
Karşılaştırmalı hukukta hukuk sistemleri belirli kümelere Institutiones, Roma Hukuku kurumlarının nasıl anlaşılıp
ayrılarak sınıflandırılır. Sınıflandırma ölçütü olarak ırk, uygulanması gerektiği hakkında bir başlangıç kitabıdır.
hukuk tekniği, dil, ortak tarihsel geçmiş, ideoloji ve Roma’da hukuk okullarında, hukuk eğitimine giriş
benzeri unsurlar esas alındığından, karşılaştırmalı hukuk amacıyla hazırlanmış Institutiones’lerden günümüze
yazını, tekdüze bir sınıflandırma ortaya koyabilmiş intikal etmiş olan büyük hukukçu Gaius’unki, Corpus Iuris
değildir. Civilis’te yeralan Institutiones’lere de kaynaklık etmiştir:

1
HUK101U-HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI
Bölüm 3: Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi

Yapıt hukuk kurum ve kavramlarını genelden özele düşüncenin özel bir yorumuna dayalı olarak tasarlanmış
gidecek şekilde ortaya koyar. bir hukuk düzenini ifade eder. Kendisi de bir hukukçu
olan Marx’ın ilgisi daha çok kapitalist toplumda egemen
Pandekt Hukuku: Hukuk biliminin güncel ilgisinin
olan hukuk anlayışının eleştirisi ve ideolojik ön
konusunu oluşturan Roma Hukuku Orta Çağ ve Rönesans
dayanaklarının temelsiz bırakılmasıydı: Mülk sahibi
sonrasında Avrupa’daki merkezlerde işlenen; giderek
sınıflar ile mülksüz sınıfların yasa önünde eşitliği
yerel gelenek hukuklarının yerini almakla Kıta
temelinde kurulan burjuva hukukunun gerçek eşitliği
Avrupası’nda benimsenen bir özel hukuk kültürünü;
sağlayamayacağını; olsa olsa eşitsizliği haklı göstermeye
Pandekt Hukuku’nu ifade eder.
yarayacağını vurguluyordu. Karl Marx’ın kendisi
Anglo-Amerikan Hukuk Sistemi kapitalist toplumun burjuva hukukuna alternatif olabilecek
İngiliz Hukuku: Kıta Avrupası hukuk sisteminden farklı bir sosyalist hukuk kuramı geliştirmiş değildi. Onun
olarak İngiliz Hukuku genel kavramlara ve bağlantılı kuramsal hedefi, alternatif bir hukuk sistemi inşa etmekten
oldukları yasalara değil, örnek olay gruplarına ve bunların çok varolanın perdelediklerini açığa çıkartmaktı. Ne var
konu edinildiği yargı kararlarına dayalıdır. Bir Avrupalı ki, Sovyetler Birliği ve sonra diğer Doğu Bloku
için hukuk deyince zihninde canlanan imge yasa ve ülkelerinde devlet ve toplum düzeni kurulurken ortaya
yasama etkinliği iken bir İngiliz için bu yargılama çıkan hukuk Marksist düşüncenin eleştirel kavramları ile
etkinliğidir. İngilizler için hukuk kuralı, Roma - Cermen meşrulaştırılmaya girişildi.
geleneğinkinden farklı bir anlam taşır. Hukuk kuralı, Sovyetler Birliğinde Hukuk: Sovyet deneyiminde
yasama etkinliğinin sonucu olarak ortaya çıkmış genel ve cisimleşen ve Marksizmin bir yorumunda temel bulan
soyut bir düzenlemeyi değil; kimi örnek yargı kararlarında anlayışa göre belirli bir toplumda hukukun içeriğini,
işlenen çözümleri ifade eder: Yasama etkinliği sonucunda egemen sınıfların nesnel yaşam gereksinmeleri ve
ortaya çıkan hukuk (Statute Law) kuralı, ancak yargısal yararları belirler. Başka bir deyişle, yasa olarak ortaya
olarak yorumlandığında İngiliz Hukuk sistemi ile çıkartılan şey, egemen sınıfın istemlerinden hukuki bir
bütünleşmiş olur. metinde dile gelmesinden başka bir şey değildir. Hukukun
Amerikan Hukuku: Amerikan Hukuku, hukuk tarihi ve işlevi, egemen sınıfın, örneğin, kapitalist düzende
kuramı açısından özel bir yere sahiptir. Çünkü, doğudaki kapitalistlerin, sosyalist düzende emekçilerin varlığını
görece düzenli yaşamı saymazsak, Amerika’nın batısına sağlamak ve mülkiyet ilişkilerini buna uydurmaktır. Buna
göç hareketi, hukuksuz bir toplumsal yaşam biçiminden göre hukuk düzeni de temeli sınıf çıkarlarınca belirlenmiş
hukuki bir toplumsal yaşam biçimine geçişin modern mülkiyet ilişkilerinin tesis edilip sürdürülmesine hizmet
dünyadaki belki de tek örneğidir. Sonradan eden bir üst yapı kurumudur. Mülkiyet ilişkileri, yaşamı
bağımsızlıklarını ilan edip federal bir çatı altında sürdürmek için gerekli araçların egemenliğinin kime ait
birleşerek Amerika Birleşik Devletlerine dönüşecek olan olduğunu ifade eder. Hukuk da, diğer üst yapı kurumları
İngiliz kolonileri ilkel sayılabilecek bir hukuki düzene gibi, sınıfsal ilişkilere bağlı olarak değişir.
sahiptiler. Hukuk bazı kolonilerde İncil’e dayandırılmış, Gerek eski sosyalist, gerekse hâlen sosyalist olan ülkeler
bazılarında ise yargıçların insafına terkedilmişti. Anayasa’larında sosyalist hukuk başlıca üç temel ilkeye
Amerikan Hukuku’nun mahkeme içtihatları ve yasama dayandırılmıştır: Sosyalist demokrasi, sosyalist yasallık,
olmak üzere iki temel kaynağı vardır. demokratik merkeziyetçilik.

Mahkeme İçtihatları: Amerika Birleşik Devletleri bir Sosyalist Demokrasi ilkesi “siyasal iktidarın, işçi sınıfı ve
federal devlettir. Eyaletlerin kendi yasaları ve yargı düzeni onun partisinin önderliğinde, biçimsel burjuva
bulunur. Amerikan Hukuku’nda da İngiliz Hukuku’ndan demokrasisini yıkıp emekçilerin egemenliğini kuran, işçi
kökenlenen, önceki örnek kararların sonrakiler için sınıfı ve müttefiki toplumsal sınıflar eliyle kullanılması”
bağlayıcı olması ilkesi geçerlidir. olarak tarif edilmiştir. Sosyalist hukukun varlık sebebi
üretim araçlarının kollektif mülkiyetini tesis etmek; diğer
Yasama: Amerika Birleşik Devletlerinin federal yapısı, ekonomik ve kültürel koşullara uygun bir toplum düzenini
yasama alanında da sonuçlarını doğurur. Bu yüzden ayakta tutarak sınıfsız ve devletsiz, dolayısıyla da
Amerikan yasalarının bir kısmı federal diğer bir kısmı ise hukuksuz bir toplumu inşa edebilmenin önünü açmaktır.
Eyalet yasalarıdır. Aralarındaki uyum ve denge, geniş
ölçüde A.B.D. Anayasası ve onun mahkemelerce yorumu Sosyalist Yasallık ilkesi, sosyalist toplum ilişkilerinin
üzerinden sağlanır. oluşturulması için araçsal bir değer taşıyan hukuka,
ilgililerin itaati anlamına gelir. Söz konusu ilke, hem
Sosyalist Hukuk Sistemi yurttaşlar hem de yasa koyucu için bağlayıcıdır: Yurttaşlar
Dağılan Sovyetler Birliği ve eski Doğu Bloku ülkeleri yönünden hukuka itaat, yasa koyucu yönünden ise
kapitalist dünyada egemen olan hukuk anlayışına alternatif sosyalist düzenin ilkelerine uygun yasama faaliyeti
olduğunu ileri sürdükleri bir hukuku uygularlardı. anlamına gelir. Öte yandan bu ilke, iktidar partisinin
Günümüz dünyasında geçmişe oranla daha az sayıda ülke yargıya ve diğer kurumlara karışabilmesini meşrulaştıran
hâlen sosyalist bir hukuk düzenine sahip oldukları tezini bir araç işlevi de görmüştür. Mahkemelerin parti
savunurlar. Bu anlamda Sosyalist Hukuk, Marksist politikasına uygun hareket etmeleri de “sosyalist yasallık”

2
HUK101U-HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI
Bölüm 3: Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi

ilkesinin bir gereğidir. Sosyalist yasallığın kapsamını ve terimdir. İslam dininin ilk tebliğ yıllarında, hicret
içeriğini, iktidarın işçi sınıfı adına sahibi olan komünist döneminde, dört halife devrinde ve sonrasında “İslam
partisi saptar. Hukuku” gibi ayırıcı bir ifadeye rastlanmaz. Ayrıma vurgu
yapmak, modern dönemin bir ürünüdür.
Demokratik Merkeziyetçilik, iktidardaki komünist
partisinin ve sosyalist devletin yönetim ve düzenleme Şeriat: İslam dini açısından dar anlamda şeriat, İslam
ilkesidir. Demokratik merkezcilik ilkesinin sonucu olarak, dinini belirleyen ilahi buyrukların toplamıdır. Arap dilinde
alt derece mahkemeler üst derece mahkemelerin işlemleri terimin etimolojik çözümlemesi onda, bir ırmağa giden
ile bağlıdırlar. farklı yollar, beyan, yasa ve ilkeler bütünü gibi anlamların
dile geldiğini göstermektedir. Geniş anlamda
Mülkiyet Biçimleri: Sosyalist hukuk sistemi, aslında çoğu
kullanıldığında ise insanın toplumsal varoloşunu
temel kavramıyla Roma Hukuku unsurları taşır. Onu ayrı
sürdürmesinin koşullarını, yani “hukuk düzeni”ni ifade
bir hukuk sistemi yapan temel iki özellik araçsalcılığı ve
eder. Bu yüzden İslam şeriatı beşeri varlığın hem kendisi,
mülkiyet biçimleri konusundaki farklılığıdır. Yalnızca
yani biofizyolojik, psişik ve bilinç dünyası ile; hem de
kamusal mülkiyetin egemen mülkiyet biçimi oluşu, böyle
çevresi, yani toplum ve doğa ile ilişkilerini düzenleyen
olmayanlar karşısında onu ayrı bir hukuk sistemi olarak
bütüncül (holistik) bir normatif sistemdir.
ayırdetmeyi, ilk bakışta haklı gösterir. Bunun başlıca
sebebi özellikle mülkiyet biçimleri ile ilgili Fıkıh: İslam Hukuk Bilimi şeriatın belirli hiyerarşik
düzenlemelerin tarihte ilk kez ve yalnızca 20.yüzyılın kaynaklardan saptanacağı kabulüne dayanır. Edille-i
sosyalist devletlerinde ortaya çıktığına ilişkin yaygın ve Şer’iyye (şer’î deliller) olarak da adlandırılan bu
fakat yanlış kanıdır. kaynakların neler olduğu ilk ikisi dışında mezhepler
arasında tartışmalıdır. İlk ikisi yani Kitap ve Sünnet
Türk Hukuku’nun Tarihsel Gelişimi ayrılamaz biçimde birbirlerine bağlıdırlar; çünkü anlayış
Hukuki kurumlar doğarlar, çeşitlenirler, bir coğrafyadan bakımından birbirlerini gösterirler. Diğerlerinin kaynak
diğerine göçerler, çökerler veya dönüşürler. Eğer bu süreci oluşları, usulcülerin ve giderek mezheplerin ‘’kaynak’’
bir tür evrim, yani hukukun evrimi olarak anlarsak hukuk kavramından ne anladıklarıyla, daha doğrusu
tarihi, hukukun evriminin tarihidir. Günümüzde “aile”den birbirlerinden hangi noktada ayrıldıklarıyla ilgilidir.
söz ettiğimizde zihnimizde canlanan imge nasıl iki yüz yıl Burada yalnızca, kaynak başlığı altında sünni mezhepleri
önce yaşayan birinin aynı sözcüğü duyduğunda zihninde izleyen hukukçuların zikrettiklerine değinmekle
canlananla aynı değilse; daha eskilerde, örneğin göçebe yetineceğiz. Buna göre, Kitap (Kur’an) ve Sünnet’ten
yaşam tarzında yaşayan birisininkiyle de aynı değildir. başka icmâ, kıyas, istihsan, maslahat (mesâlih-i mürsele),
Roma Hukuku’nun pater familias ekseninde tanımlanan örf, kaynaklar arasında zikredilir.
ailesi ile günümüz çekirdek ailesi; bu farklı aile
türlerindeki aile reisi kavramları birbirlerinden oldukça Osmanlı Hukuku
farklıdır. Aynı farklılık kimi sözleşme tiplerine, ticari Şer’iat ve Örf
ilişkilere, hatta devlet kurumlarına kadar taşınabilir. İşte Tarihçiler Osmanlı Devleti’ni, kuruluştaki beylik dönemi,
bu yüzden, hukukun genel evrimi hukukun dalları imparatorluk halini alışı ve çöküşünü içerecek tarzda 1299
üzerinden incelenebilir: Aile, mülkiyet, miras, sözleşme, ile 1918 tarihleri arasındaki bir zaman diliminde
uyuşmazlık çözümü, devlet kurumları, uluslararası incelerler. Hukuk tarihi açısından ise sorun biraz daha
antlaşma ve çatışmalar... Hukuk tarihi, bu alanların farklı farklıdır. Kamu hukuku anlamında beylik ve imparatorluk
kültürlerde gelişiminin tarihi, yani bir tür kültür tarihidir. birbirinden tür ve nitelik olarak farklı iki devlet gibidir.
Bu anlamda Türk toplumunda farklı dönemlerde nasıl bir Özel hukuk açısından da Osmanlının bir dönemini
hukuki yapının egemen olduğu; hukuki değişmenin hangi diğerine eş görmek mümkün değildir: İmparatorluk, millet
etmenlerce belirlendiği sorunu, nihai anlamda Türk kültür sistemi ile bir tür çok hukukluluğu başarabilmişken, çöküş
tarihi sorunudur. döneminde adli kapitülasyonlara karşı hukuk birliği
İslam Hukuku erişilemeyen bir özlem halini almıştır. Her şeye rağmen
genellikle Osmanlı Hukuku’nun İslam Hukuku niteliği
İslam Hukuku Osmanlı Türkleri İslam dinine mensup taşıdığı söylenir.
olduklarından özel hukuk alanında uygulanan hukuk İslam
Hukuku idi. Osmanlı Kamu Hukuku’nun da bütünüyle İslam Hukuku’na göre kadıların verdiği kararlar kesindi,
İslam Hukuku’na bağlı olduğunu iddia edenler olduğu ancak rüşvet aldıklarından yakınılmış ya da haksız bir
gibi, İslam Hukuku’nun temel prensiplerinden bazılarına hüküm vermişlerse, ilgilinin talebi üzerine verilen hüküm
açıkça aykırı hüküm ve düzenlemeler içeren bir Örfi kazaskerce denetlenip gerekirse değiştirilirdi.
Hukuku’n Osmanlı kamu yaşamını, özelikle de devlet Tanzimat Dönemi: Gelenek ve Batı Hukuku
geleneğini biçimlendirişi yüzünden, bu yargıya karşı
çıkanlar da vardır. Her hâlükârda Osmanlı Hukuku, hatta 1800’lerin başlarında gerek özel hukuk, gerekse kamu
Tanzimat’tan sonra bile, İslam Hukuku çerçevesi dışında hukuku alanının yapısı eskiden yanıt verdiği sorunlara
değerlendirilemez görünmektedir. Hemen ekleyelim, yanıt veremez duruma gelmişti. Böylece Osmanlı toplumu
“İslam Hukuku”, görece modern zamanlara ait bir çok geç kalarak da olsa Tanzimat’la beraber hukuksal
kurumların modernleştirilmesine ilişkin düzenlemelere

3
HUK101U-HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI
Bölüm 3: Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi

girişti. 1839 tarihli Gülhane Hattı Hümayunu’nda eşli evliliğin kabulü başta olmak üzere aile
vatandaşların kanun önünde eşitliği ilkesi ilk defa beyan düzeni ve evli kadının statüsünde kökten bir
edilmiş ve ceza hukukunda keyfîliğin ortadan kaldırılacağı değişim gerçekleştirilmiş oldu.
açıklanmıştır. 1856’da Islahat Fermanı ile eşit vatandaşlık • Dördüncüsü, ve daha kapsayıcı olanı Medeni
hakları yönünde önemli adımlar atılmış, nihayet 1876’da Kanun ve onu izleyen benimsemelerle, modern
modern anlamda bir Anayasa, Kanun-u Esasî ile meclis ve hukuki düşünce ve hukuk kültürü de
meşruti ilkeler kabul edilmiştir. benimsenmiş oldu.
Cumhuriyet ve Türk Hukuk Devrimi 1926 ile başlayan ağırlıklı olarak benimsemeye dayalı
Osmanlı devleti özellikle Tanzimattan sonra adli hukuki modernleşmenin tek ürünü Türk Medeni Kanunu
kapitülasyonlardan kurtulmak için gerek yasalaştırma, değildi kuşkusuz. Ancak Türk Medeni Kanunu özel hukuk
gerekse yabancı hukukun benimsenmesi alanında çok çaba alanında Ticaret Kanunu ve usul kanunları gibi diğer pek
göstermiştir. İmparatorluğun I. Dünya Savaşı’ndan yenik çok düzenlemenin temeli olan ana hukuki düzenleme
çıkması üzerine dayatılan Sevr Antlaşması ile hem fiilen niteliği taşıdığı; dahası medeni yasalar ilgili oldukları
Osmanlı Devleti sona eriyor hem de adli kapitülasyonlar toplumun hukuksal kimliğini ifade ettikleri için, onun
ve mahkemelerinin yetkileri genişliyordu. Anadolu’da benimsenmesi neredeyse tek başına bütün bir hukuk
başlatılan Kurtuluş Savaşı’nın zaferinden sonra, batılı devriminin yön ve içeriğini ifade etmektedir.
devletlerle akdedilen Lozan Antlaşması ile her tür
kapitülasyon, bu arada Türkiye Cumhuriyeti’nin
egemenliğini sınırlayan adli kapitülasyonlar da
kaldırılmıştı.
Lozan Antlaşması’yla sonuçlanacak görüşmelerde de
azınlıkların hukuksal ayrıcalıkları önemli bir çekişme
konusuydu. Batılı temsilciler, özellikle aile hukuku
alanında Hıristiyan ve Müslümanlara uygulanabilecek
uygun bir kanun yapılamayacağını, bu yüzden hem dinsel
azınlıkların farklı hukuka tâbi olmaları ile öndegelen batılı
ülke temsilcilerinin Türk Adalet Bakanlığı nezninde
sürekli danışma heyetleri bulundurmaları gerektiğini
savunuyorlardı. Batılı devletlerin tezleri, genç
Cumhuriyet’in modern bir hukuk düzeni kuracağına
duydukları güvensizlikten çok, Osmanlı Devleti’nin son
döneminden alışık oldukları hukuki çok başlılığın
sürdürülmesiydi. Özel hukuk alanında kapsayıcı bir
düzenleme olmadan sorunu çözmek olanaksızlaşınca,
yapısı ve felsefesi gereği farklı dinsel anlayışlarla temelde
bağdaşabilir düzenlemeler içeren İsviçre Medeni
Kanunu’nun benimsenmesi gündeme geldi. İsviçre
Medeni Kanunu, Fransız Medeni Kanunu’ndan farklı
olarak, İsviçre gibi etnik ve dinsel farklılıkları, üstelik
federal yapılı bir devlette ortak yaşamın gereklerine göre
düzenleme ereğiyle hazırlanmış, akla olduğu kadar
geleneklere ve insanın ahlâki doğasına da bağlı bir
yasaydı. 1926 yılında kabul edilen Türk Medeni Kanunu
gerekçesinde kapitülasyon ve azınlıkların dini
ayrıcalıklarının, ancak laik bir hukuk düzeninde
anlamsızlaştırılabileceğini vurgulamaktaydı. Türk Medeni
Kanununun 1926’da kabulünün bağımsızlığı
güvencelendirme amacını da aşan sonuçları oldu:
• İlkin Türkiye böylelikle laik bir hukuk düzenine
geçmiş oldu. Buna bağlı olarak, Türk hukuku
Kıta Avrupası hukukunun bir parçası oldu;
• İkinci olarak, çok hukukluluktan çöküşle birlikte
çok başlı hukuka evrilen yapı tasfiye edilerek
hukukun birliği ve tekliği sağlanmış oldu;
• Üçüncüsü, Hukuku Aile Kararnamesi’yle
başlayan çok eşli evliliğin yasaklanması ile tek

You might also like