You are on page 1of 2

AYNA AYNA SÖYLE BANA !

Nasılsa o bir deliydi, deli olmasına rağmen kimsenin ondan normal olan bir şeyi
beklemediğini biliyordu. Aynanın karşısında saçlarını tarayıp kendiyle olan sohbetine devam
ediyordu. Ayna onun her şeyiydi. Ne zaman bir sorun olsa evde diğerleri ile çatışsa sonunda
Aynanın karşısında bulurdu kendini. Kimse anlam veremezdi, aynanın onu neden
sakinleştirdiğini orada ne yaptığını... Ev halkı bile o aynaya çok özenle davranıyordu, yeter ki
Ayşe sakinleşsin onlara sorun çıkarmasın diye. Deli ayna adını koymuşlardı, o bir delinin
sihirli aynasıydı..

Aynanın karşısında saçlarını tararken söylediği sözlerle sakinliği devam ediyordu. Ta ki


avluya gelen arabanın sesini duyana kadar..

Kardeşi Hatice ve kocası gelmişti. Hatice ondan 1 yaş büyük ablasıydı, o da Ayşe gibi küçük
yaşta evlenmiş bir düzen kurmuştu. Tek farkı evlendikten birkaç yıl sonra büyük şehre
göçmüş kocasıyla yeni bir hayat kurmuşlardı. Kocası kapıcılık Hatice de evlere temizliğe
giderek o büyük dünyanın içinde tutunmaya çalışıyorlardı. Her yaz köye gelip büyüklerini
ziyaret eder, Ayşe’nin durumuna hayıflanırlardı. Bu sefer farklıydı gelişleri, Ayşe’nin kocası ve
ailesiyle bir meclis kuruldu. Ayşe’nin anne babası da gelmişti. Konu Ayşe idi. Büyük şehirde
onların deyimiyle çok iyi deli doktorları vardı, tam olarak olmasa da en azında bir yere kadar
tedavisi için bir umut verdiler; üstelik devlet doktorları olduğu için ücretsizdi de. Uzun uzun
konuştular.. Orada bulunan herkesin kafası ilk başta karışsa da yaşadıkları sıkıntılar için
onlara bir umut ışığı gibi göründü. Daha önce o yörenin doktorlarına, yaşlı büyüklerine, hacı
hocalarına kadar gitmişlerdi, evliyalara, ağaçlara ipler bağlayıp dualar etmişlerdi çare bulmak
için. Her yönünü konuşup tartıştıktan sonra o karar verildi en nihayetinde: Ayşe’nin delilikten
kurtulması için bu teklif bir kurtuluş olabilirdi…

Hatice’nin kocası işlerinden çok uzak kalamayacakları için ertesi gün gidilmesi gerektiğini
söyledi. Sabah olduğunda Ayşe için hazırlık yapılmaya başlandı. Ama Ayşe huysuzlanmıştı,
yuvasından koparılacağını anlamış gibi sağa sola saldırıyor, hırçınlaşıyordu. Deli aynası geldi
akıllarına verdiler ama olmadı gözü görmedi aynayı, her yolu denediler. Deli aynası ilk defa
işe yaramamıştı, anlam verememişlerse de nede olsa deli diye üzerinde durmadılar bile. 12
yaşında olan kızı Çiçek, ona sarılıyor anca öyle sakinleşebiliyordu. O sakinleşince herkes de
rahatlamıştı. Ama bir deliyi koca şehirde zapt etmek büyük bir sorun gibi görünüyordu.
Çiçeği de onunla beraber göndermekten başka çare bulamamışlardı.

Yola çıkarken geride bıraktığı oğluna gülerek baktı Ayşe, sanki akıllı gibi, evine eşine
ailesine.. Kahkahalarla gülüyor arabanın içinde kızına sarılarak çocuklar gibi oynuyordu.
Herkesin gözlerinde umutla yolcular uğurlandı..

Şehir dediği; taş duvarlar, kocaman evler, yukarıya doğru ağaç gibi büyüyen apartmanlar..
Hepsine bir çocuk edasıyla bakıyordu.. Arabadan inmiş apartmanın içine girerken..

Evin kapısı açılıp içeriye girdiğinde tuhaf olmuştu, farklı bir dünyaydı onun için. Kocaman
açılmış korkan gözlerle etrafına bakınıyordu. Sanki aradığı bir şey varmış gibi.. sağa baktı sola
baktı, Odalara baktı ve..

Nihayet karşısındaydı, kendi odasındakine çok benzemese de işlevi aynıydı sonuçta :


Gitti ve baktı, tek dostu olan aynaya gülümseyerek.. Titremeye başladı, bu sefer farklı
bakıyordu o Deli aynasına.. Önce hüzünlendi, sonra gözlerinden yaşlar akmaya başladı.
Sevdiğine bakar gibi tutkuyla yaklaştı. Kimsenin duymadığı anlamadığı sözlerini bu sefer sesli
olarak hıçkırıklarla söyledi:

Biliyorum Dostum, Bu deliler köyünün tek akıllısı benim!!! O gün gelene kadar varsın ben deli
olayım.

Son kez ritüelini yapmış gibi onu ayakta tutan o deli aynasını büyük bir hışımla yere atıp
paramparça yaptı. Bir büyünün bozulması gibi ortamın havası değişti birden. Mağrur bir
edayla, her yaz gelerek yaptıkları planı uygulayan kardeşine, minnetle bakmaya başladı.

--İşte abla o gün bugündür, başardık!!! diyerek akılları zorlayan bir olayın sihrini çözmüştü.
Neydi tüm bunlar? Yıllarca deli damgasıyla koca bir köyün alaşağı ettiği bir kadın olarak
yaşamak ve bu yıllara kadar dayanmak nasıl bir akıl işidir?

- Şimdi ne olacak dedi kardeşi. -Asıl bundan sonrası zor, koca şehirde eşimle sana ne kadar
destek olsak ta, tutunman çok zor. Gelip seni ararlar, kaçtı tutamadık desek te onlar ararlar.
Off, iyi mi yaptık bilemedim. Seni ve kızını düşünüyorum Ayşecim, tüm bunlara bu yüzden
kalkıştık biliyorum ama hala aklıma yatmıyor der.

- Unuttuğun bir şey var der Ayşe kendinden emin bir tavırla. Koca bir köye kafa tutmuş, ilmek
ilmek plan yapmış, kızımı büyüyüp evlendirecekleri esnada bu gücü onların ellerinden almış
bir deli kadın var karşında. Deli kelimesini öyle büyük bir zevkle söylemişti ki..

Kızının yanına oturarak anlatmaya devam etti: Hızlı akan bir nehirde tersine kürek çektim,
oğlumu geride onların yanında bıraktım onun için bir tehlike yok ama hasret olacaktı. Bunları
göze alarak yıllarca deli damgasıyla yaşayıp aynadaki görüntüme sarıldım. Ben bir tek
kendime inandım ve senin yardımınla da bu büyük işi başardım. Bu çarkın dişililerinde aynı
acıyı yaşayan iki kişi bir olduk senle ve eşinin desteğiyle. Koca şehirde neymiş, beni
bulacaklarmış.. İnan bunlar bana çocuk oyuncağı görünüyor yaşadıklarımın yanında.
Aynanın yerine Kızımı koydum beni ayakta tutacak tek tesellim o artık.. der..

Yerdeki ayna kırıklarını toparlamaya başlayarak sessizce mırıldanmalarına devam eder Ayşe.
Ne dediğini anlayamayan Hatice dikkat kesilir ve anlamaya çalışır. Söylediği kelimeyi
anladıktan sonra o da gönül rahatlığıyla evinin işine döner. Bir ara ağzından kardeşinin
mırıldandığı sözlerin kendiliğinden çıktığını fark eder ve gülümser.. Daha sesli bir şekilde o da
söylemeye devam eder:

Artık bir Çiçeği koparamayacaklar !!!

You might also like