You are on page 1of 12

 Rijitlik;

Kelime anlamına baktığımızda yük etkisi altında kendi içerisinde şekil değiştirmeyen demektir. Yani rijit
eleman dediğimizde aklımıza kuvvet etkisi altında nispeten sert, zor şekil değiştirebilen bir eleman gelir. Rijit
olmayan eleman dediğimizde de aklımıza kuvvet etkisi altında nispeten kolay şekil değiştirebilen bir eleman
gelir. Yapıdaki anlamına baktığımzda da elastik cisimlerin ve yapıların yer değiştirmelere (ötelenme ve
dönme) karşı koyma derecesini ifade eder. Tanımından da anlaşıldığı üzere rijitlik kavramının tanımı göreceli
olarak değişkenlik göstermektedir. Ayrıca mühendislik formasyonunda rijitlik; Eğilme (Moment) rijitliği,
Eksenel rijitlik, Kesme kuvveti (Kayma) rijitliği, Düşey rijitlik ve Yatay rijitlik olmak üzere çeşitli
kavramlarla ifade edilir. Şayet elemanın; moment rijitliğinden bahsediyorsanız söz konusu elemanın dönme
etkisine karşı olan direncinden bahsediyorsunuz demektir, Kayma rijitliğinden bahsediyorsanız söz konusu
elemanın kesme kuvvetine karşı olan direncinden bahsediyorsunuz demektir, Eksenel rijitliğinden
bahsediyorsanız söz konusu elemanın eksenel kuvvete karşı olan direncinden bahsediyorsunuz demektir.

Ayrıca rijit bir eleman dediğimizde bu eleman tüm etkilere karşı nispeten rijit olacağı anlamı çıkmaz. Aynı
şekilde elemanın her eksen doğrultusunda rijit olacağı anlamı da çıkmaz. Bir elemanın çekme kuvvetine karşı
rijitliği büyük olurken eğilmeye karşı rijitliği nispeten küçük olabilir. Yine aynı sekilde bir eleman bir ekseni
etrafında eğilme rijitliği büyük olabilirken, diğer bir eksen etrafinda nispeten küçük rijitliğe sahip olabilir.
Bunu somut bir örnekle açıklayacak olursak, betonarme bir kiriş düşünelim. Betonarme kirişlerin yüksekliği
neden genelde enine göre büyük seçilir (25/50 vb)? Çünkü kirişlerin çalışma prensibine göre bize düşey
yöndeki eğilme rijitliği gereklidir. Atalet momentini düşünecek olursak dikdörtgen kesitler için (I=bxh3/12)
formülü ile hesaplanmaktadır. Formüldeki (h) ne kadar büyük olursa eleman o denli büyük rijitliğe sahip olur.
50 cm kiriş yüksekliğinde de h=50 olmasi sebebiyle büyük atalet momentine sahip olmuş oluruz. Bu
durumdan kazancimiz da az deplasman olur.

Yatay yük etkisi altında yapının yeterli yatay (yanal) rijitliğe sahip olması istenir.

Neden Yeterli Rijitlik?

a) Yumuşak kat oluşumu gibi yapının hasar görmesine ya da yıkılmasına neden olabilecek ötelenmelerin
oluşmasını engellemek için.

TBDY 2018/Tablo 3.6’da depreme karşı davranışlarındaki olumsuzlukları nedeni ile tasarımından ve
yapımından kaçınılması gereken düzensiz binalar tanımlanmıştır. Tablo 3,6’da düşey doğrultuda düzensizlik
meydana getiren durumlardan B2 tür düzensizlik yani Komşu katlar arası rijitlik düzensizliği (Yumuşak kat))
tanımlanmıştır. Buna göre;

Birbirine dik iki deprem doğrultusunun herhangi biri için, bodrum katlar dışında, herhangi bir i’inci kattaki
ortalama göreli kat ötelemesi oranının bir üst veya bir alt kattaki ortalama göreli kat ötelemesi oranına
bölünmesi ile tanımlanan Rijitlik Düzensizliği Katsayısı ηki ’nin 2.0’den fazla olması durumu.
Bu düzensizlik durumuyla genellikle zemin katı ticari alan, üst katları ise konut alanı olarak kullanılan
binalarda karşılaşılmaktadır. Bu tip binalarda zemin kattaki kat yüksekliği üst katlardaki kat yüksekliğine göre
daha fazla olmakla birlikte zemin katın dış çevresi bol camlı ve iç kısmında da geniş mekanlar elde etmek
amacıyla duvar örülmemektedir. Üst katlara baktığımızda da her katın dış ve iç kısımlarında bölme duvarlar
yer almaktadır. Zemin katın üstündeki tüm katlarda, hem bölme duvarların bulunması hem de kat
yüksekliklerinin az olması nedeniyle yatay rijitlikler büyük olmakta zemin katta ise bölme duvarlarının
neredeyse hiç olmaması ve kat yüksekliğinin fazla olması nedeniyle yatay rijitlik küçük olmaktadır. Bunun
sonucunda deprem etkisi altında üst katlarda göreli ötelenmeler oldukça küçük olmakta yapının yapacağı
ötelenmenin hemen hemen tamamı zemin katta gerçekleşmektedir. Bunun sonucunda da yapı hasara
uğramaktadır.

b) Şekildeğiştirmeden kaynaklanan ikinci mertebe momentlerini mümkün olduğunca küçültmek için.

c) Sıkça oluşan depremlerde yani kullanılabilirlik sınır durumuna karşı gelen depremlerde yapısal olmayan
elemanlarda meydana gelebilecek hasarları önlemek için. Bu hasarlara örnek; sıva çatlakları, pencerelerde
cam yüzeylerinde meydana gelen çatlaklar ve kırılmalar, taşıyıcı olmayan duvarlarda meydana gelen
çatlaklar.
d) Yapılarda, aletlerin çalışmasını olumsuz yönde etkileyecek büyük titreşimleri engellemek için.
e) Yapılarda, insanlara görsel olarak rahatsızlık verecek deformasyonları sınırlandırmak için.
Yapıların yeterli yatay rijitliğe sahip olması için de TBDY 2018’de ötelenmeler ile ilgili koşullar getirilmiştir.

Bunlar;

1. İki kat arasındaki yer değiştirme farkı için getirilen koşul:

TBDY 2018’ e göre (X) deprem doğrultusunda herhangi bir kolon veya perde için, ardışık iki kat arasındaki

yerdeğiştirme farkını ifade eden azaltılmış göreli kat ötelemesi, aşağıdaki bağıntı ile elde edilecektir.

Yukarıdaki bağıntıda ve tipik (X) deprem doğrultusu için binanın i’inci ve (i–1)’inci katlarında
herhangi bir kolon veya perdenin uçlarında azaltılmış deprem yükleri’ne göre hesaplanan yatay
yerdeğiştirmeleri göstermektedir.

Tipik (X) deprem doğrultusu için, binanın i’inci katındaki kolon veya perdeler için

etkin göreli kat ötelemesi, , aşağıdaki bağıntı ile hesaplanacaktır.

Yukarıdaki bağıntıda R, Taşıyıcı Sistem Davranış Katsayısı ve I, Bina Önem Katsayısıdır. Her bir deprem
doğrultusu için, binanın herhangi bir i’inci katındaki kolon veya perdelerde, yukarıdaki bağıntı ile hesaplanan

etkin göreli kat ötelemelerinin kat içindeki en büyük değeri , aşağıda (a) veya (b)’de verilen koşulları
sağlayacaktır.

(a) Gevrek malzemeden yapılmış boşluklu veya boşluksuz dolgu duvarlarının ve cephe elemanlarının çerçeve
elemanlarına, aralarında herhangi bir esnek derz veya bağlantı olmaksızın, tamamen bitişik olması
durumunda:

(b) Gevrek malzemeden yapılmış dolgu duvarları ile çerçeve elemanlarının aralarında esnek derzler
yapılması, cephe elemanlarının dış çerçevelere esnek bağlantılarla bağlanması veya dolgu duvar elemanının
çerçeveden bağımsız olması durumunda:

Esnek bağlantılı durumda derzli dolgu duvar elemanlarının, esnek dolgu duvar elemanlarının ve esnek
bağlantılı cephe elemanlarının düzlem içi yatay ötelenme kapasitelerinin yukarıda verilen sınır değeri
sağladığı deneylerle kanıtlanacaktır. Dolgu duvarları için örnek bir esnek derz uygulaması TBDY/EK 4C’de
verilmiştir.
Yukarıdaki a ve b maddelerinde yer alan λ katsayısı, binanın gözönüne alınan deprem doğrultusundaki hakim
titreşim periyodu için DD-3 deprem yer hareketi için hesaplanan elastik tasarım spektral ivmesi’nin (Sae(T)),
DD-2 deprem yer hareketi için hesaplanan elastik tasarım spektral ivmesi’ne (Sae(T)) oranıdır. Aynı zamanda
denklemlerde yer alan κ katsayısı ise betonarme binalarda κ = 1 , çelik binalarda κ = 0.5 alınacaktır.

Yukarıda a ve b maddelerinde verilen koşulun binanın herhangi bir katında sağlanamaması durumunda,
taşıyıcı sistemin rijitliği arttırılarak deprem hesabı tekrarlanacaktır. Ancak verilen koşul sağlansa bile,
yapısal olmayan gevrek elemanların (cephe elemanları vb.) etkin göreli kat ötelemeleri altında
kullanılabilirliğinin hesapla doğrulanması gerekir.

2. Komşu iki katın ortalama göreli kat ötelenmelerinin oranı için getirilen koşuldur. Bu koşul yapıda yumuşak
kat düzensizliğinin tanımlanmasında kullanılmaktadır. TBDY 2018’de B2 tür düzensizlik yani Komşu
katlar arası rijitlik düzensizliği (Yumuşak kat)) olarak tanımlanan düzensizlik; Birbirine dik iki deprem
doğrultusunun herhangi biri için, bodrum katlar dışında, herhangi bir i’inci kattaki ortalama göreli kat
ötelemesi oranının bir üst veya bir alt kattaki ortalama göreli kat ötelemesi oranına bölünmesi ile
tanımlanan Rijitlik Düzensizliği Katsayısı ηki ’nin 2.0’den fazla olması durumunda ortaya çıkar.

Yatay yükler etkisi altında yapının ötelenmesinin yapı yüksekliği boyunca değişimi, taşıyıcı sisteme bağlıdır.
Taşıyıcı sistemi sadece çerçevelerden oluşan yapılarda yapı yüksekliği boyunca katlar arasındaki göreli kat
ötelemeleri giderek azalmaktadır.

Taşıyıcı sistemi sadece perde duvarlardan oluşan yapılarda ise yükseklik boyunca katlar arasındaki göreli
kat ötelemeleri giderek artmaktadır.

Taşıyıcı sistemi perde-çerçevelerden oluşan yapılarda ise alt katlarda perde duvarlar çerçevenin ötelenmesini
kısıtlarken üst katlarda ise çerçeve perdenin ötelenmesini kısıtlamaktadır.

Rijitiliğin yapı davranışını etkileyen bir başka yönü de yapı periyodunu değiştirmesidir. Yapının doğal titreşim
periyodu, yapının m kütlesine ve k yapı rijitliğine bağlı olarak aşağıdaki formülle hesaplanır.

m
T  2
k
Yukarıdaki formülden de görüldüğü üzere yapının kütlesi sabit tutulup rijitliği arttırıldıkça yapının periyodu
azalmakta, yapının rijitliği azaltıldıkça da yapının periyodu artmaktadır. Yapının rijitliğine karar verirken
yapının inşa edileceği zeminin zemin hakim periyodu göz önüne alınmalıdır. Aksi halde zemin hakim
periyodu ile yapının periyodunun birbine eşit olabilme ihtimalinden dolayı yapıda rezonans durumu ortaya
çıkacaktır. Binalarda meydana gelen “rezonans” olayı, zemin hakim periyodu (dolayısıyla frekansı) ile yapı
doğal periyodunun (dolayısıyla frekansı) aynı olması durumunda, binaya salınım yaptıran aynı doğrultudaki
iki kuvvetin birbirine eklenmesi ve bunun sonucunda binanın salınımının (genliğinin) dolayısıyla ivmesinin
(dolayısıyla etkiyen kuvvetin) artması olayıdır. Rezonans sonucu yapılar büyük kuvvetlere dolayısıyla büyük
hasarlara maruz kalırlar. Hatta rezonans sebebiyle gerçekleşen göçmeler binanın patlaması şeklinde tasvir
edilmektedir. Yapıda rezonans durumunun ortaya çıkmasını engellemek için zemin hakim periyodu büyük olan
zeminlerde rijit yapıların, zemin hakim periyodu küçük olan zeminlerde de esnek yapıların inşa edilmesi
gerekmektedir.

Yapı rijitliği ise yapının taşıyıcı sistemine, büyük oranda da düşey taşıyıcı elemanların;

 Uzunluklarına/boylarına,
 Konumuna,
 En kesit boyutlarına,
 Malzeme kalitesine (Elastisite modülü),
 Eleman uçlarının mesnetlenme biçimlerine

bağlı olarak değişmektedir.

Yeterli Rijitlik için ne yapılmalı?

Yapıların taşıyıcı sistemini oluşturan düşey elemanlarının rijitliği aşağıdaki hususlar göz önüne alınarak
arttırılabilir. Ancak unutulmaması gereken husus rijitlik arttıkça elemanın aldığı iç kuvvet payı da
artmaktadır.

1) Eleman boyunu kısaltmak.

Eleman boyu kısaldıkça rijitlik aşırı derecede artar. Aşağıda x ve y ekseni doğrultusunda tek açıklıklı çerçeve
sisteminde düşey taşıyıcı elemanların yanal rijitliklerinin hesaplandığı formüller gösterilmiştir.

Formülden de görüldüğü üzere yanal rijitlik eleman boyunun küpü ile ters orantılıdır. Eleman boyu arttıkça
yanal rijitlik azalmakta ve narinlik etkisi artmakta ve ötelenmeler de büyük boyutlara ulaşmaktadır.
Kiriş ve döşemeler için de aynı durum geçerlidir. Yani kiriş veya döşeme açıklığı arttıkça rijitlik azalmaktadır.

2) Enkesit boyutlarını arttırmak.

Enkesit boyutları arttıkça atalet momenti artmakta, atalet momenti arttıkça da yukarıdaki formülden de
görüldüğü üzere rijitlik artmaktadır. Burada unutulmaması gereken husus rijitliğin artmasında, enkesit
boyutlarından eğilme doğrultusundaki boyutun artması daha etkili olmaktadır. Kiriş ve döşeme gibi yatay
taşıyıcı elemanlarda dış yükler etkisi altında sehimleri azaltmak için bu elemanların eğilme rijitliği arttırılır.
Eğilme rijitliğinin arttırılmasının yolu da eğilme doğrultusundaki enkesit boyutu olan döşeme kalınlığı ve kiriş
yüksekliği arttırılır.

3) Malzeme kalitesini arttırmak.

Yanal rijitliği arttırmanın diğer yolu düşey taşıyıcı elemanların malzeme kalitesini arttırmaktır. Malzeme
kalitesi arttıkça Elastisite modülü artmakta elastisite modülü arttıkça da yukarıdaki formülden de görüldüğü
üzere yanal rijitlik artmaktadır. Ancak burada dolgu duvarların da yapının yanal rijitliğine önemli derecede
katkı sağladığı unutulmamalıdır. Yine aynı şekilde kiriş ve döşeme gibi yatay taşıyıcı elemanlarda dış yükler
etkisi altında sehimleri azaltmak için bu elemanların eğilme rijitliği arttırılır. Eğilme rijitliğinin arttırılmasının
diğer yolu da malzeme kalitesini arttırmaktır.

4) Mesnetlerdeki ve birleşim bölgelerindeki hareketleri kısıtlamak.

Mesnetlerde basit mesnetten ankastre mesnete doğru gidildikçe kısıtlama artmaktadır. Dolayısıyla en büyük
rijitlik ankastre mesnetli ve birleşim bölgeleri çok sağlam olan taşıyıcı sistemlerde olacaktır.

5) Yapı tasarımında perde duvar kullanmak.

Düşey taşıyıcı elemanlardan perde elemanlar kolon elemanlara göre daha uzun olduklarından uzun kenar
doğrultusundaki eğilme rijitliği çok fazla olmaktadır. Bu yüzden yeterli rijitliğe sahip yapı tasarlamak
isteniyorsa taşıyıcı sisteme her iki doğrultuda perde duvarlar yerleştirilmelidir. Daha sonra diğer düşey taşıyıcı
elemanlar olan kolonlar yerleştirilmelidir. TBDY 2018’de perde alanıyla ilgili minimum bir sınır yoktur.
Ancak perdelerin aldıkları yatay yük oranlarına ilişkin sınırlamalar bulunmaktadır. Planda yapının her iki
doğrultusunda en az iki adet olmak üzere tekniğine uygun şekilde perde duvar tasarlanırsa yanal rijitlik sorunu
normal binalar için büyük oranda çözülmüş olacaktır.

Bilindiği üzere depremin üç doğrultuda bileşeni bulunmaktadır. Bunlardan etkili olan bileşenin yapıya hangi
doğrultuda etkiyeceği önceden bilinememektedir. Bu yüzden deprem yer hareketinin planda tüm doğrultularda
etkili olduğu dikkate alınarak taşıyıcı sistem elemanlarının tercihen birbirine dik iki asal doğrultuda
düzenlenmesi ve birbirine yakın rijitliğe sahip olması gerekir. Bu durumda yapının zayıf doğrultusu
bulunmayacak deprem ne taraftan gelirse gelsin yapı benzer davranış sergileyecektir. Ayrıca betonarme karkas
yapılarda düşey taşıyıcı elemanlar genellikle kolon ve perdeler olduğundan rijitlik hesabında dolgu duvarların
etkisi ihmal edilmektedir. Aynı zamanda rijitlik için yapının geometrisi önem arzetmememektedir.
 Stabilite (Kararlılık):

Kelime anlamı kararlılık, bulunduğu konumu koruyabilme yeteneğidir. Yapıdaki anlamı ise yapıya herhangi
bir dış kuvvetin geçici olarak etkimesi sonucu yapının tekrar eski konumuna dönme kabiliyeti olarak
tanımlanır. Yapıların yeterli kararlığa (stabilite) sahip olacak şekilde tasarlanmasındaki amaç, yapının yatay
ve düşey yükler etkisi altında stabilitesini kaybederek göçmesini engellemektir.

Çok katlı yapılarda, yapı yüksekliğinin artması ile yapıya gelen yatay yükler (Deprem yükleri, Rüzgar yükleri
vb.) artacağından bu yükleri emniyetle taşıyabilecek taşıyıcı sistemin ve taşıyıcı sistemde kullanılacak
malzemenin seçilmesi önem arz etmektedir. Bu aşamada yüksek dayanımlı yapısal malzemelerin seçilmesi
ekonomik kesitlerin ortaya çıkmasını sağlayarak yapı ağırlığının ve yapıya gelen deprem kuvvvetlerinin
azalmasını sağlayacak fakat düşey taşıyıcı elemanların narinliğinin artmasına neden olacaktır. Bu durumda
narin yapıların ve elemanların tasarımında sadece kesit dayanımlarının dikkate alınması yeterli olmayacaktır.
Yapının denge konumunun da yeterince kararlı olması gerekmektedir. Eğer sistem kararlı durumdan çok az
bir miktar da olsa saparsa yapı aniden göçer. Bu duruma stabilite bozulması adı veriliir.

Bir yapının denge konumunun bozulmasına ve stabilitesini kaybetmesine yatay ve düşey yüklerin her ikisi de
neden olabilmektedir. Yapıdaki belirli bir kolon için etkisinde kaldığı düşey yükler elemanın burkulmasına
neden olurken, rüzgar ya da deprem etkisindeki taşıyıcı sistemin tamamı için sistemin yanal ötelenme durumu
da yapının kararlılığının belirlenmesinde etkili olmaktadır. Bir yapının stabilitesi aşağıdaki parametrelere
göre değişmektedir:

a) Etkiyen eksenel yükün derecesine


b) Taşıyıcı sisteminin malzeme özelliklerine,
c) Kesit boyutlarına,
d) Eleman boylarına,
e) Mesnetlenme koşullarına.

Genel olarak yanal yerdeğiştirmeyi önleyici taşıyıcı sistemlere sahip yapılar daha stabil olmaktadır. Kolayca
yanal ötelenme yapan sistemler ise daha kolay stabilitesini kaybetmektedir. Bu bağlamda taşıyıcı sistem
açısından yeterli kararlılık yeterli rijitlikle iç içe geçmektedir. Dolayısıyla yeterli rijitliğe sahip bir taşıyıcı
sistem tasarlanmışsa bu durum stabilite açısından da son derece olumlu bir durum olmaktadır.

Stabilite kavramının daha iyi anlaşılabilmesi için bunu şekil üzerinde anlatacak olursak;

Aşağıdaki şekilde görülen bilye içbükey bir yüzey üzerinde I konumunda iken dengededir. Bilye II konumuna
getirilip bırakıldığında dış kabın şeklinden dolayı sürtünme kayıplarının ihmal edildiği varsayımıyla bilye
tekrar I konumuna yani denge konumuna gelecektir. Böyle bir durumda I konumunun dengesinin kararlı
olduğu kabul edilir. Buna Kararlı Denge Konumu adı verilir.
Bu kez aşağıdaki şekilde dış bükey bir yüzey üzerinde I konumunda dengede bulunan bilye II konumuna
getirilip bırakılırsa bilye tekrar I konumuna dönmeyeceği gibi II konumunda da kalmayacaktır ve sürekli
olarak I konumundan uzaklaşacaktır. Bu durumda I konumuna ait denge kararsız olacaktır. Buna Kararsız
Denge Konumu adı verilir.

Bu kez de aşağıdaki şekilde yatay bir yüzey üzerinde I konumunda dengede bulunan bilye II konumuna
getirilip bırakılırsa bilye I konumuna tekrar dönmeyeceği gibi II konumundan da ayrılmayacaktır. Başlangıçta
I konumunda dengede bulunan bilye en son II konumunda da dengede bulunacaktır. Buna da Farksız Denge
Konumu adı verilir.

Stabilite problemlerinde temel amaç bu farksız denge konumuna karşılık gelen çözümün araştırılmasıdır.

Dış yükler etkisi altında taşıyıcı sistemin yer değiştirmesi sonucunda sistemde ikinci mertebe momentleri
meydana gelir. TBDY 2018’de yapıların stabilite sorunlarına yol açacak olan ikinci mertebe etkileri için bazı
sınır koşullar öngörülmüştür. Taşıyıcı sistem elemanlarının doğrusal elastik olmayan davranışını esas alan
daha kesin bir hesap yapılmadığı durumda ikinci mertebe etkilerinin yaklaşık olarak dikkate alınabileceğini
belirtmektedir. Bu yaklaşık hesap için İkinci Mertebe Gösterge Değeri (θi) tüm katlar için hem X hem de Y
deprem doğrultusunda aşağıdaki bağıntı ile hesaplanır.

Yukarıdaki bağıntıda , i’nci kattaki kolon ve perdelerde hesaplanan azaltılmış göreli kat
ötelemelerinin kat içindeki ortalama değerini, wk binanın k’ıncı katının hareketli yük katılım katsayısı
kullanılarak hesaplanan ağırlığını, Vi gözönüne alınan deprem doğrultusunda binanın i’nci katına etkiyen kat
kesme kuvvetini, hi binanın i’nci katının kat yüksekliğini göstermektedir.

Tüm katlar için hesaplanan θi’lerin maksimum değerinin aşağıdaki koşulu sağlaması durumunda, ikinci
mertebe etkilerinin tasarıma esas iç kuvvetlerin hesabında gözönüne alınması gerekli değildir. Bu durumda
yerel ikinci mertebe etkileri yürürlükteki betonarme ve çelik yönetmeliklerine göre eleman tasarımında
gözönüne alınabilir.
Yukarıdaki bağıntıda; R taşıyıcı sistem davranış katsayısı, D dayanım fazlalığı katsayısı, C h taşıyıcı sistemin
doğrusal olmayan histeretik davranışına bağlı olarak tanımlanan bir katsayıyı göstermektedir. Betonarme
binalarda Ch = 0.5, çelik ve kompozit kolonlu binalarda ise Ch = 1 alınacaktır. Yukarıdaki denklemde verilen
koşulun sağlanmaması durumunda gözönüne alınan deprem doğrultusu için tüm iç kuvvetler aşağıdaki
denklemle tanımlanan ikinci mertebe büyütme katsayısı ile çarpılarak arttırılmaktadır.

Bu durumda uygulanabilecek diğer bir seçenek, taşıyıcı sistemin rijitlik ve/veya dayanımının uygun şekilde
arttırılarak deprem hesabının yenilenmesidir.

Literatürde stabilite ile ilgili bilgiler de yer almaktadır. Birinci ve ikinci mertebe momentlerinin belirlenmesi
halinde bunların oranlarına bağlı olarak yapının davranışı stabilite açısından yorumlanabilmektedir.
Bunlara örnek olarak taşıyıcı sistemin yatay yerdeğiştirmesi sonucunda sistemde meydana gelen ikinci
mertebe momentlerinin (MII), şekildeğiştirmemiş hali üzerinden belirlenen birinci mertebe momentlerine (MI)
oranı Kararlılık (Stabilite) Kriteri (θ) olarak tanımlanır ve aşağıdaki denklemle ifade edilir.
𝑀II
𝜃=
𝑀I
θ≤0.1 ise sistemin kararlılığı iyidir.
0.1<θ<0.2 ise ikinci mertebe momentleri hesaplarda kullanılmalıdır.
θ≥0.2 ise kararlılığın sağlanması güçtür.

Yeterli Kararlılık için ne yapılmalı?

1) Yeterli Düşey Taşıyıcı Eleman Kullanmak: Taşıyıcı sistemi, yeterli sayıda ve boyutlarda perde ve
kolonlardan oluşan yapılar tasarlamak.

2) Elemanın Boyunu Kısaltmak: Yapının düşey taşıyıcı elemanlarının boylarının (yüksekliklerinin)


arttırılması bu elemanlarda stabilite (burkulma) probleminin ön plana çıkmasına neden olacak ve kararlılık
açısından olumsuz davranışlara yol açacaktır. Şayet düşey taşıyıcı elemanların boylarının (yüksekliklerinin)
arttırılması bir zorunluluksa bu durumda bu elemanları yanal olarak destekleyeci kiriş ya da eğik çubuklar gibi
elemanlar kullanılarak burkulma boyları azaltılmalıdır.

3) Büyük Enkesit Boyutları Seçmek: Yapının düşey taşıyıcı elemanlarının enkesit boyutlarını arttırmak
stabilite (Kararlılık) açısından olumlu bir durumdur. Çünkü enkesit boyutları arttıkça sistem daha kararlı
hale gelecektir.
 Yeterli Dayanım:

Bir eleman ya da sistemin yük taşıma kapasitesine kısaca Dayanım adı verilir. Bir yapı sistemi için dayanımı
tarif edecek olursak, yapıya etki eden yük ya da yük etkilerine karşı yapıyı oluşturan tüm elemanların birlikte
karşı koyma gücüdür.

Yeterli dayanımda amaç, taşıyıcı sistem elemanları kendilerine etki eden yük ya da yük etkilerinden dolayı
elemanlarda meydana gelen iç kuvvetleri (Eğilme momenti, kesme kuvveti ve normal kuvvet) kırılmadan yani
taşıma gücü aşılmadan taşıyabilmelidir. Sistem bazında değerlendirildiğinde yapı taşıyıcı sistemini oluşturan
tüm bileşenlerin (taşıyıcı elemanlar, birleşim bölgeleri, aktarma elemanları) kendisine etki eden tüm etkilere
karşı direnebilmelidir.

Yapı sistemini oluşturan elemanların yük taşıma kapasitesi tanımlanırken maruz kaldığı etkilere bağlı olarak
aşağıdaki ifadeler kullanılmaktadır;

1) Eksenel yük kapasitesi,


2) Eğilme kapasitesi,
3) Kesme kapasitesi,
4) Burulma kapasitesi.

TBDY 2018’de dayanımla ilgili olarak elemanların sadece üzerlerine gelen yükleri taşıyacak şekilde taşıma
güçlerinin belirlendiği alışılagelen yaklaşımın dışında kapasite tasarımı ilkesi de benimsenmiştir. Kapasite
tasarımı ilkesi, öngörülen süneklik kapasitesinin sağlanabilmesi için taşıyıcı sistemde plastik
şekildeğiştirmelerin yoğunlaştığı plastik mafsalların yerlerinin uygun biçimde seçilmesi ve buralarda plastik
şekildeğiştirme kapasitesinin (yerel süneklik kapasitesinin) arttırılması için özel önlemler alınmasıdır.

Alışılagelen yaklaşımda eğer bir eleman kendisine etkiyen etkileri tek başına karşılayabilecek taşıma gücüne
sahipse bu elemanın dayanımı yeterli görülerek boyutlandırma gerçekleştirilmekteydi. Kapasite tasarımı
ilkesinin de kullanıldığı yapı tasarımında ise bu işlem yine var fakat yeterli değildir. Kapasite tasarımı
ilkesiyle yapı; şiddetli depremlerde toptan göçmeyecek, ancak dikkate alınan deprem düzeyine bağlı olarak,
taşıyıcı sisteminde önemli hasarların oluşabileceği sünek bir davranışa zorlanmaktadır. Bunun için kolon ve
kiriş gibi taşıyıcı elemanların tasarımında kendisine etkiyen yükten bağımsız olarak kesit boyutlarına,
malzeme özelliklerine, donatı miktar ve konumuna bağlı olarak belirlenen taşıma gücü momentleri ve kapasite
momentleri de kullanılmaktadır. Gevrek kırılmanın önlenebilmesi amacıyla elemanların kesme kapasiteleri
de dikkate alınmaktadır. Bu şekilde kapasite tasarımına gitmenin nedeni yapıya etkiyecek olan deprem yükleri
için bazı belirsizliklerin bulunması, buna karşılık betonarme bir elemanın taşıma gücünün ve kapasitesinin
ise daha gerçekçi olarak belirlenebilmesidir. Özetleyecek olursak taşıyıcı sistem elemanlarının, yükler etkisi
altında kesme kırılması ve eksenel yük etkisi altında ezilmesi gibi gevrek bir şekilde kırılmasını önlemek ve
taşıma kapasitesine ulaşacaksa sünek bir davranışla ulaşmalarını sağlamak amacıyla kapasite tasarımı ilkesi
benimsenmiştir.
Yeterli Dayanım için ne yapılmalı?

1) Öncelikle taşıyıcı eleman kesitleri kendilerine etkiyen iç kuvvetleri (Nd, Md, Vd, Td) karşılayabilecek
kapasitede boyutlandırılmalıdır.
2) Kolonlar kirişlerden daha güçlü olacak şekilde taşıyıcı sistem tasarlanmalıdır.
3) İstenmeyen göçme modlarının başında kesme kırılması gelmektedir. Bu kırılmanın önüne geçebilmek için,
eleman kesme dayanımı yetersizliği ortaya çıkmamalıdır. Yani eleman kırılacaksa da önce eğilme etkisiyle
kırılsın.
4) Sünek davranış göstermeyecek gevrek elemanlar, enerji tüketimi için uygun olmadıklarından elastik
olarak tasarlanmalıdır.
KAYNAKÇA

1) Doğangün, A. (2019). Betonarme Yapıların Hesap ve Tasarımı. İstanbul: Birsen

2) Celep, Z. (2008). Betonarme Taşıyıcı Sistemlerde Doğrusal Olmayan Davranış ve Çözümleme. İstanbul:
Beta

3) Afet ve Acil Durum Başkanlığı, Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği, Ankara, 2018.

4) AFAD, 2018. Türkiye Deprem Tehlike Haritası.

You might also like