Professional Documents
Culture Documents
AĞUSTOS 2022
T.C.
BURSA TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ
Gözde KAHVECİOĞLU
(19278347001)
AĞUSTOS 2022
20.04.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Lisansüstü Eğitim ve Öğretim
Yönetmeliğinin 9/2 ve 22/2 maddeleri gereğince; Bu Lisansüstü teze, Bursa Teknik
Üniversitesi’nin abonesi olduğu intihal yazılım programı kullanılarak Lisansüstü
Eğitim Enstitüsü’nün belirlemiş olduğu ölçütlere uygun rapor alınmıştır.
İNTİHAL BEYANI
Bu tezde görsel, işitsel ve yazılı biçimde sunulan tüm bilgi ve sonuçların akademik
ve etik kurallara uyularak tarafımdan elde edildiğini, tez içinde yer alan ancak bu
çalışmaya özgü olmayan tüm sonuç ve bilgileri tezde kaynak göstererek
belgelediğimi, aksinin ortaya çıkması durumunda her türlü yasal sonucu kabul
ettiğimi beyan ederim.
İmzası :
iv
Leyla’ma,
ÖNSÖZ
Yüksek lisans eğitim hayatım boyunca bana her zaman yol gösterici olan, sabırla
dinleyen ve yönlendiren kıymetli hocam Sayın Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Neslihan
DÜNDAR’a, maddi manevi desteklerini her zaman yanımda hissettiğim bu hayattaki
en büyük şansım aileme, arkadaşlığımızın ilk gününden itibaren hayat mücadelesinde
bana hiçbir zaman pes etmemeyi öğreten, her zaman desteğini yanımda hissettiğim
Ferdi Kerem KONAL’a, hayatımı anlamlı kılan teyzelik duygusunu bana tattıran
Tuna, Fırat ve Leyla’ma, çalışmalarım esnasında bana yardımcı olan değerli abim
Ebubekir KUL’a ve arkadaşım Kübra UZUNER’e sonsuz teşekkürler. Her
aşamasında yeni bir bilgi öğrenmeme fırsat veren çalışmamız dilerim ki ülkemize ve
tüm bilim dünyasına faydalı bir çalışma olur.
vii
İÇİNDEKİLER
Sayfa
viii
KISALTMALAR
x
SEMBOLLER
C : Santigrat
Ca : Kalsiyum
cm3 : Santimetreküp
CO2 : Karbondioksit
g : Gram
kg : Kilogram
kcal : Kilokalori
s : Saniye
mg : Miligram
ml : Mililitre
mm : Milimetre
rpm : Revolutions Per Minute
µm : Mikrometre
xi
ÇİZELGE LİSTESİ
Sayfa
xii
ŞEKİL LİSTESİ
Sayfa
xiii
BAZI BAKLAGİL HAŞLAMA SULARININ KÖPÜK OLUŞTURMA
POTANSİYELİNİN BELİRLENEREK KEK ÜRETİMİNDE BAKLAGİL
HAŞLAMA SUYU KULLANIK OLANAKLARININ ARAŞTIRILMASI
ÖZET
xiv
%1,05±0,06; protein değerleri %9,18±0,03, %4,80±0,07, %4,90±0,04, %4,64±0,01,
%4,11±0,12; yağ değerleri %18,17±0,95, %11,66±0,43, %10,24±2,39, %13,13±1,40,
%12,50±3,55 olarak ölçülmüştür. Spesifik hacim kontrol grubu, beyaz nohut
aquafabalı kek, siyah nohut aquafabalı kek, beyaz fasulye aquafabalı kek, kırmızı
fasulye aquafabalı kek örneklerinde sırasıyla %1,86±0,05, %1,73±0,11, %1,39±0,09,
%1,10±0,23, %1,32±0,03; ağırlık kaybı %9,78±6,25, %12,95±0,40, %13,33±2,11,
%12,43±0,51, %18,30±7,11 olarak ölçülmüştür. Keklerin kabuki renk
değerlendirmesinde parlaklık (L*) değeri en yüksek beyaz fasulye aquafabalı kek
örneklerinde 48,58±4,55 olarak ölçülmüştür. Kek örneklerinin iç parlaklık (L*)
değeri en yüksek kontrol grubunda 74,87±1,36 olarak ölçülmüştür. İç yapının kontrol
grubuna en yakın parlaklık değeri beyaz fasulye aquafabalı kek örneğinde
74,50±3,86 olarak ölçülmüştür. Kek örneklerinin tekstür değerlendirmesinde kontrol
grubu en sert yapıda belirlenmiştir ve kontrol grubundan sonra en sert yapıya sahip
örnek grubu beyaz fasulye aquafabalı kek örneğidir. Örneklerin esneklikleri arasında
istatiksel olarak anlamlı bir fark görülmemiştir. Çiğnenebilirlik değeri en yüksek
kontrol grubundadır ve kontrol grubundan sonra kırmızı fasulye aquafabalı örnek
grubu gelmektedir. Tekstür değerlendirmesinde dayanıklılığı en yüksek siyah nohut
aquafabalı örnek grubu olmuştur. Duyusal değerlendirmede renk, doku, lezzet ve
koku değerlendirmesinde kontrol grubu en yüksek, görünüş ve genel beğeni
kriterlerinde beyaz nohut aquafabalı kek örnekleri en yüksek beğeniye sahiptir.
Çalışmada konserve bakliyatlardaki atık yönetimi, farklı bitkisel protein
kaynaklarının geliştirilebilmesi, yumurta ikamesi olarak farklı baklagil
aquafabalarının değerlendirilmesinin mümkün olabileceği görülmüştür.
xv
RESEARCH OF THE POSSIBILITES OF USING LEGUME BOILING
WATER IN CAKE PRODUCTION BY DETERMINING
SUMMARY
With the rapid increase in the world population, the importance given to sustainable
food is also increasing. Changes in consumption habits, the search for alternatives to
allergenic foods, and changes in financial purchasing power make the use of plant-
derived proteins widespread in our daily lives. Cake, one of the ready-to-eat bakery
products, is a product group that people often prefer in their diets. The egg in the
cake formulation is a protein of animal origin and is passed between allergen foods.
There are a variety of substitute foods available that can be used in place of eggs.
There are studies conducted with soy lecithin and chia as egg substitutes. The juice
of canned legumes or boiled legumes is called aquafaba. Recently, studies in which
aquafabs are used as egg substitutes have started to increase. In particular, the use of
waste canned water and the production of a new plant-based protein make aquafaba
attractive.
Studies show that aquafaba is produced from white chickpeas. In this study, aquafaba
production was carried out from white chickpeas, black chickpeas, white beans and
red beans. Foam and emulsion properties of aquafabs at different pH (3,5,7) were
investigated. It was observed that foam and emulsion properties gave better results at
pH 3 in all aquafaba samples. Foam capacity results at pH 3 were 238.74±28.54%,
231.25±26.52%, 237.50±17%, respectively, in egg, white chickpea aquafaba, black
chickpea aquafab, white bean aquafab, and red bean aquafab, respectively. 68,
112.50±17.68%, 125.00±35.36%. Foam stability at pH 3 in egg, white chickpea
aquafab, black chickpea aquafab, white bean aquafab, red bean aquafab
90.85±0.76%, 92.43±0.61%, 86.96±3.30%, respectively, 67.71±1.47%,
80.00±7.07%. Emulsion capacity at pH 3 egg, white chickpea aquafab, black
chickpea aquafab, white bean aquafab, red bean aquafab 70.29±27.13%,
41.14±11.73%, 65.33%±26.28%, respectively, was measured as 28.94±37.69%,
49.65±9.57%.
Emulsion stability was measured as 100%±0.00%, 100.00±0.00%, 100.00±0.00%,
93.47%±9.24%, 79.63±5.88%. Moisture content of white chickpea aquafab, black
chickpea aquafab, white bean aquafab, and red bean aquafab at pH 3 95.96±0.49,
96.45±0.39, 96.04±0.16%, 96.28±0.15%, ash content 0.39±0.01%, 0.29±0.00%,
0.57±0.00%, 0.77±0.32%, protein content 17%, It was measured as 75.00±0.05%,
18.38±0.26%, 19.20±0.09%, 17.65±0.52%. Egg substitute cake production was
carried out at pH 3. Moisture, ash, protein, oil, color, texture, specific volume, weight
loss analyzes and sensory evaluation were performed on the cake samples produced.
Moisture values of the cakes produced were respectively control group, white
chickpea aquafab cake, black chickpea aquafaba cake, white bean aquafab cake, red
bean aquafaba 28.53±0.03%, 21.24±0.41%, 29.34±0.47%, 28.13±0.61%,
29.21±0.21%; ash values 1.31±0.02%, 1.18±0.04%, 1.01±0.09%, 1.13±0.01%,
xvi
1.05±0.06%; protein values 9.18±0.03%, 4.80±0.07%, 4.90±0.04%, 4.64±0.01%,
4.11±0.12%; fat values were measured as 18.17±0.95%, 11.66±0.43%,
10.24±2.39%, 13.13±1.40% and 12.50±3.55%. Specific volume control group, white
chickpea aquafaba cake, black chickpea aquafaba cake, white bean aquafaba cake,
red bean aquafaba cake samples were 1.86±0.05%, 1.73±0.11%, 1.39±0.00%,
respectively 0.09±0.00%, 1.10±0.23%, 1.32±0.03%; weight loss was measured as
9.78±6.25%, 12.95±0.40%, 13.33±2.11%, 12.43±0.51%, 18.30±7.11%.
In the crust color evaluation of the cakes, the gloss (L*) value was measured as
48.58±4.55 in the cake samples with the highest white bean aquafaba. The inner
gloss (L*) value of the cake samples was measured as 74.87±1.36 in the control
group. The closest brightness value of the internal structure to the control group was
measured as 74.50±3.86 in the white bean aquafaba cake sample. In the texture
evaluation of the cake samples, the control group was determined to have the hardest
structure, and the sample group with the hardest structure after the control group was
the white bean aquafaba cake sample. There was no statistically significant
difference between the flexibility of the samples. The control group has the highest
chewiness value and the sample group with aquafaba red bean comes after the
control group. In the texture evaluation, the black chickpea aquafaba sample group
had the highest durability. In sensory evaluation, the control group had the highest
taste in color, texture, flavor and odor evaluation, and the white chickpea aquafaba
cake samples had the highest appreciation in appearance and general appreciation
criteria.
In the study, it has been seen that it is possible to waste management in canned
legumes, to develop different vegetable protein sources, and to evaluate different
legume aquafabs as egg substitutes.
xvii
1. GİRİŞ
Dünya nüfusundaki hızlı artış tüketicilerin alternatif gıda arayışını ve gıda kaynaklı
atık yönetim problemlerini de beraberinde getirmektedir. Tüketicilerin hızla artan
nüfus için sürdürülebilir protein arayışı bitkisel kaynaklı proteinlerin günlük hayatta
sofralarda yer bulmasına olanak sağlamıştır. Hayvansal kaynaklı protein içeren
gıdalara alerji, değişen tüketici alışkanlıkları, çeşitli dini sebepler, azalan maddi alım
gücü bitkisel kaynaklı proteince zengin gıdalarla beslenmenin daha çok
yaygınlaşmasında etkili olmuştur (Mustafa ve diğ, 2018).
2
gıdaların önünün açılabileceği düşünülmektedir. Ayrıca dünya genelinde tüketimi
yaygın olan konserve gıda atıklarının önemli bir kısmı, protein kaynağı olan
haşlanmış baklagil sularının değerlendirilmesiyle geri kazandırılabilir. Bu geri
kazanımın atık yönetimi için fayda sağlayabilecek bir yöntem olduğu
düşünülmektedir.
3
2. GENEL BİLGİLER
2.1 Kek
Fırıncılık ürünlerinde önemli bir yerde olan kekin lezzeti, organoleptik özelliklerinin
iyi olması, besleyici değerinin yüksekliği, formülasyonunun çeşitlendirilmeye açık
olması, uzun raf ömrü, düşük maliyeti, hazırlama kolaylığı hem üreticiler hem de
tüketiciler tarafından tercih edilme sebeplerindendir (Koyuncu, 2021).
TS 13375 Hazır kekler (sade, çeşnili ve dolgulu) standardında “buğday unu veya
tahıl unları ve/veya karışımları, beyaz şeker, yemeklik bitkisel yağ, yumurta, tuz,
kabarmayı sağlayıcı maddeler, çeşni maddeleri, dolgu maddeleri ve diğer katkı
maddelerinin, su eklenerek karıştırıldıktan sonra tekniğine uygun biçimde işlenerek
şekil verilebilmesi ve pişirilmesi suretiyle hazırlanan, ambalajlı olarak tüketime
4
sunulan mamul” olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir tanımlamada ise kek, %8-9
düzeyinde protein içeren yumuşak buğdaydan elde edilen un, şeker, yağ ve yumurta
ile elde edilen yumuşak hamurun, uygun sıcaklık ve sürede pişirilerek tüketilebilir
hale getirildiği hazır gıda maddesidir (Giritlioğlu, 2017). Genel bir ifadeyle kek; un,
şeker, yağ, yumurta, kabartma tozu, su veya süt ve tatlandırıcı kullanılarak hazırlanan
yumuşak hamurun pişirilmesiyle elde edilen unlu mamuldür (Ergün, 2012; Mercan,
1999a; Pyler, 1998).
Kek üretimi temelde 4 aşama ile oluşmaktadır. Bunlar hammadde alımı ve tartım,
karıştırma, pişirme ve soğutmadır. Bileşendeki yapı düzenleyicisi yumurta ve un,
tatlandırıcı ve gevrekleştirici şeker, nemlendirici olarak su veya süt, gaz üreticisi
olarak da kabartma maddesi kullanılmaktadır (Koyuncu, 2021). Kek kalitesini
etkileyen en önemli kriterler; bileşenlerin doğru olarak seçilmesi, formülasyonun
dengeli bir şekilde ayarlanması, doğru bir şekilde karıştırma ve pişirme işlemine tabi
tutmaktır (Gül, 2019). Kekin istenilen yüksek kalitede olması için yüksek hacimli,
simetri ve tekdüze bir yapılı; iç yüzeyinin parlak; gözeneklerinin çok sayıda, düzenli
dağılmış ve küçük; kabuk yapısının ve renginin düzgün; tat, koku ve dış görünüş
olarak güzel olması gerekmektedir (Koyuncu, 2021; Mercan ve Boyacıoğlu 1999a).
2.1.1.1 Un
5
olması gerektiği belirtilmektedir (Pyler, 1988; Giritlioğlu, 2017). Undaki partikül
boyutu ile kek hacmi arasında negatif korelasyon olduğunu gösteren çalışmalar
mevcuttur (Yazıcı, 2018; Giritlioğlu, 2017; Indrani ve Rao, 2008). Partikül
boyutunun azaltılmasında dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta boyut
küçüldükçe nişasta zedelenmesinin artmasıdır. Nişastanın %5’in üzerinde
zedelenmesi kek kalite kriterlerini olumsuz etkilemektedir (Indrani ve Rao, 2008;
Yazıcı, 2018). Kek hamurunda oluşan köpük yapısındaki termal stabilitenin
korunması çözünür proteinlere bağlıdır. Buğday ununda bulunan proteinler hamurun
düşük viskozitesi sebebiyle çırpılırken daha az enerji uygulanması, kısa çırpma
süresi, nötre yakın pH, yüksek şeker içeriği, formülasyonda bulunan diğer
bileşenlerin varlığı gibi sebeplerle seyrelmektedir. Gluten ağının gelişimi bu
sebepten ötürü kek hamurunda diğer fırıncılık ürünlerine göre daha zayıf olmaktadır
(Yazıcı, 2018; Wilderjans ve diğ, 2008). Partikül boyutundaki duruma benzer şekilde
undaki gluten miktarı ile kek kalitesi arasında da yine negatif korelasyon olduğunu
gösteren çalışmalar da mevcuttur. Bu çalışmalara göre yüksek gluten miktarına sahip
un, kek hamurunda köpük oluşumunu engellemekte ve buna bağlı olarak nihai
üründe daha düşük hacime sebep olmaktadır (Indrani ve Rao, 2008). Bu sebeplerden
ötürü kek üretiminde genellikle düşük protein içerikli, düşük α-amilaz aktivitesine,
yüksek sıvı kaldırma kapasiteli buğday unları tercih edilmektedir (Alp, 2006).
Yüksek sıvı kaldırma kapasitesi undaki protein miktarına bağlı olmakla beraber
granülasyonun inceliği, partikül boyutu homojenliği ve klorinasyon gibi bazı
faktörlerle de ilişkilidir (Alp, 2006; Pyler,1988). Undaki kalite düşük olduğu zaman
keklerde sertleşme ve bayatlama daha çabuk gözlenmektedir (Ceylan, 2020). Daha
hacimli, daha tekdüze ve daha beyaz nihai ürün elde etmek için unların klorlanarak
asitliklerinin pH 4.5-5.2’ye yükseltildiği, daha fazla su, şeker ve yağ kaldırma
kapasitesine sahip olduğu çalışmalar denenmiştir (Alp, 2006; Fance, 1966;
Thomasson ve diğ, 1995; Mercan, 1998; Pomeranz, 1987). Gluten içermemesi ve
kolay sindirilebilir karbonhidrat miktarının yüksek olması sebebiyle pirinç unu
buğday ununa alternatif olarak formülasyonlarda tercih edilebilmektedir (Yazıcı,
2018; Özer ve Tuncel, 2016).
2.1.1.2 Şeker
Şeker kek üretiminde lezzet vermesinin yanı sıra tekstürü ve gözenek yapısını
geliştirir, besleyici değeri arttırır, raf ömrünü uzatır, görünümü iyileştirir (Ceylan,
6
2020; Gül, 2019; Yüksel, 2019; Giritlioğlu, 2017; Hamzaçebi, 2017; Zabihollahi,
2014; Dizlek, 2013; Ergün, 2012; Alifaki, 2013; Köklü, 2007; Alp, 2006; Çelik ve
Kotancılar, 1998; Mercan, 1998). Şekerin maillard ve karamelizasyon
reaksiyonlarıyla kekin renk gelişimine katkı sağladığı (Gül, 2019), kekin içerisindeki
havayı daha iyi dağıtma, daha viskoz ve kararlı bir köpük yapısı oluşturma etkisi de
vardır (Ceylan, 2020; Paton ve diğ,1981).
7
2.1.1.3 Yağ ve yüzey aktif maddeler
Kek üretiminde kullanılan yağ ile beraber bazen yüzey aktif maddeler de tercih
edilmektedir. Emülsiyon sağlayıcı madde-emülgatör ya da yüzey aktif madde-
sürfaktan terimleri, ara yüzey hareketini değiştirip yüzey gerilimini azaltmak yolu ile
emülsiyon oluşumunu sağlayan kimyasal maddelerdir (Yücel, 2009). Yüzey aktif
maddeler kaliteyi olumlu yönde etkileyebilmektedir. Kek formülasyonunda yer alan
bileşenler farklı kimyasal özelliklere (lipofilik veya hidrofilik) sahip olabilirler.
Yüzey aktif maddeler sahip oldukları polar ve apolar uçları sayesinde birbiri
içerisinde karışmayan kek bileşenlerinin (su ve yağ) karışmasını sağlayabilmektedir.
Kek içerisinde kullanımına izin verilen yüzey aktif maddeler; lesitin, yağ asitlerinin
mono ve digliseridleri ile bunların esterleri, sorbitan esterleridir (Dizlek, 2013).
Yüzey aktif maddelerin genelikle formülasyonda 10 g/kg düzeyinde kullanımları
tercih edilmektedir (Dizlek, 2013). Formülasyonda düşük miktarda şeker ve sıvı
varsa yüzey aktif madde içermeyen yağ kullanımı önerilirken, yüksek miktarda şeker
ve sıvı yağ içeriyorsa yüzey aktif madde içeren yağ kullanımı önerilmektedir
(Dizlek, 2013). Kek üretiminde katkı maddesi olarak kullanılan yüzey aktif
maddeler, hamurun özgül ağırlığını düşürmekte, hamurun viskozitesini arttırmakta,
kekin özgül hacmini arttırmakta, iç yapısının özelliklerini geliştirmekte, yumurta
kullanımını azaltarak maliyeti düşürebilmektedir (Dizlek, 2013; Yücel, 2009;
Mercan ve Boyacıoğlu, 1999b). Yüzey aktif maddeler yüzey alanını arttırarak nem
kaybını yavaşlatma aracılığıyla ve nişastanın amiloz fraksiyonu ile kompleks
oluşturup nişastanın jelatinizasyonunu geciktirerek raf ömrünü uzatabilmektedirler
(Yücel, 2009; Henry, 1995; Baker, 1990). Ayrıca hamurdaki yağın etkinliğini
8
arttırarak nişasta ve proteinler arasında yağın daha kolay dağılmasını
sağlamaktadırlar (Yücel, 2009).
Son üründeki istenilen özelliklere göre shortening olarak bilinen yağlar kek
üretiminde kullanılmaktadır. Fırıncılık yağları ya da shorteningler olarak bilinen bu
yağlar bitkisel, hayvansal veya deniz ürünleri kaynaklı olabilmektedir (Türker, 2016;
Ergün, 2012; Köklü, 2007). Bu yağların kullanımıyla ortaya çıkan shortening etkisi
ürüne yumuşaklık ve işlenebilirlik sağlama etkisi olarak da bilinmektedir
(Zabihollahi, 2014). Kek üretiminde kullanılan shorteninglerin yapısında yüzey aktif
maddeler de yer almaktadır. Shorteninglerin kek üretiminde tercih edilmesini
sağlayan en önemli neden hem yüzey aktif maddelerin hem de yağın kek
formülasyonundaki görevini üstlenebilmesidir (Dizlek, 2013). Shorteningler
kullanıldıkları zaman kekin bazı önemli kalite karakteristiklerini geliştirmektedirler.
Bunlar; kremleşme işlemi esnasında hava tutmaları sayesinde hamurun pişirmeyle
beraber homojen kabarması, protein ve nişasta taneciklerinin çevresini sararak kek
içini oluşturan gluten ve nişasta yapısının sürekliliğini bozarak kırılgan yapıyı
geliştirme, daha fazla sıvı emülsiye ederek kek içine yumuşaklık ve nem
kazandırmadır (Dizlek, 2013; Pyler, 1988). Shorteningin kullanılmadığı
formülasyonlarda gluten-nişasta etkileşiminin daha fazla olduğu bu sebeple son
üründe tekstürde sert ve kaba bir yapı oluştuğu görülmüştür (Ergün, 2012; Köklü,
2007).
Süt ve süt ürünlerinin kekte kullanılmasıyla üründeki hem besin değeri hem lezzet
artmaktadır. Süt sıvı halde kullanıldığı zaman nem verici bileşen olurken toz
formunda kullanıldığında kekin iç yapısına destek sağlamaktadır (Dizlek, 2013).
Taze sütün kekte kullanılmasındaki en büyük dezavantajı çabuk ekşiyebilen bir ürün
olduğu için raf ömrünü kısıtlayabilmektedir. Kekte süt ürünü olarak protein ve şeker
içeriğinden kaynaklı yağsız süt tozu tercih edilmektedir. Yağsız süt tozu kek
9
hamurundaki hava kabarcıklarının büyüklüğünü ve stabilitesini etkileyen bir
bileşendir. Pişirme işlemi sırasında nem kaybını düşürerek nemi muhafaza
etmektedir. Sütte bulunan laktoz şekeri kabuk renginin oluşumunda ve su tutma
kapasitesinin artmasında etkilidir (Dizlek, 2013; Ergün, 2012; Pyler, 1988; Çelik ve
Kotancılar, 1998). Hamur hazırlanma aşamasında tuz kullanımı yağsız süt tozunun
absorbsiyonunu arttırmaktadır. Una göre %4 oranda formülasyona katılan yağsız süt
tozu absorbsiyonu %2 oranında arttırmaktadır. Bununla beraber %1.75 oranında
formülasyona katılan tuz absorbsiyonu %4 oranında arttırmaktadır (Mercan, 1998).
TS 9053’e göre kabartma tozu; “bazı unlu mamullerin üretiminde teknoloji gereği
yardımcı madde olarak kullanılan, ısı ve nem varlığında CO2 oluşturan,
bikarbonatlardan bir veya birkaçı ile asit özelliğindeki kimyevi maddelerden bir veya
birkaçı ile yenilebilen nişastanın meydana getirdiği bir ürün” olarak
tanımlanmaktadır (Yücel, 2009). Kimyasal kabartıcılar kekte karakteristik iç yapının
oluşumunda etkilidir. Hamurun kabarması, kabartma tozlarının kimyasal faaliyeti
sonucu hamur içerisinde karbondioksit gazının birikmesiyle gerçekleşmektedir.
Kabarma kekte karakteristik bir şekilde hafifleme sağlar, kekin içinde gözenekli bir
yapı oluşturur ve hazmı kolay bir ürün elde edilmesine yardımcı olur (Ceylan, 2020;
Çelik ve Kotancılar, 1998; Mercan, 1998). Kek üretiminde kullanılan kabartma
tozları çift etkili olup oda sıcaklığında diğeri ve pişirme aşamasında hamurda
kabarmayı sağlamaktadırlar (Ergün, 2012; Köklü, 2007). Kabartma tozu fazla
kullanıldığında son üründe hoş olmayan koku ve lezzete yol açabilmektedir. Yaygın
olarak kullanılan kabartıcılar: sodyum bikarbonat, potasyum bikarbonat ve amonyum
bikarbonat kabartma tozu (sodyum bikarbonat + kabartıcı asitler + dolgu maddesi),
sodyum karbonat, tartarik asidin mono potasyum tozu ve sodyum asit pirofosfattır
(Zabihollahi, 2014; Alp, 2006).
2.1.1.6 Tuz
Kek üretiminde az miktarda formülasyonda yer alan tuzun tat eşiğini ayarlamada ve
karamelizasyon sıcaklığını düşürerek kabuk renginin oluşmasında etkilidir (Yazıcı,
2018; Indrani ve Rao, 2008). Koku kalitesini geliştirmede de rolü olduğu
bilinmektedir. Tat ve koku üzerinde sinerjistik bir etkisi olduğunu bilinen tuzun
kekin yüzeyinde oluşabilecek çatlama ve yarılmaları azalttığı bilinmektedir (Dizlek,
10
2013; Mercan ve Boyacıoğlu, 1999b; Yücel, 2009). Tuz proteinlerin çözünürlüğüne
de etki etmekte ve düşük tuz konsantrasyonlarında gluten proteinlerinin
çözünürlüğünü arttırmaktadır (Ergün, 2012; Köklü, 2007).
2.1.1.8 Su
2.1.1.9 Yumurta
Yumurta, et, süt, tavuk gibi protein kaynağı olarak geçen gıdalardandır (Yazıcı,
2018; Lomakina ve Mikova, 2005). Lipit, vitamin, mineral içeriği zengin, besleyici
değeri yüksek bir gıdadır (Yazıcı, 2018; Lomakina ve Mikova, 2005). Yumurtanın
fırıncılık ürünlerinde kullanımı, yapısındaki proteinlerden dolayı son derece
yaygındır. Yumurtanın yaklaşık genel bileşimi Çizelge 2.1’de verilmiştir (Yazıcı,
2018).
11
Yumurta yapısında bulunan proteinler Çizelge 2.2’de verilmektedir (Yazıcı, 2018;
Mine, 2015; Wu, 2014).
Köpük Oluşturma
Köpük gaz halindeki fazın sıvı fazda dağıldığı kolloidal bir dispersiyondur. Kek
üretiminde köpük oluşturmada yumurta akında bulunan proteinler etkili rol
almaktadır. Yumurta akında köpük oluşumuna etkisi en fazla olandan en aza doğru
12
sırasıyla; globulin, ovalbumin, ovaltransferrin, ovamukoid, lizozim, ovamusin,
avedin proteinleri bulunur (Mine, 2015; Yazıcı, 2018). Yumurta akında en çok
bulunan globüler bir protein olan ovalbumin, aminoasitlerce zengin bir
fosfoglikoproteindir. Ovaltransferrin antibakteriyel, antifungal ve antiviral özelliklere
sahiptir. Ovomukoid yumurta alerjisi ile ilişkilendirilmiş protein yapısıdır (Yazıcı,
2018; Wu, 2014). Yumurtada bulunan bu proteinlerin köpük oluşturma, ısıl işleme
maruz kaldığında koagüle olma, su-yağ gibi karışımlarla emülsiyon oluşturma,
ürünün besleyici değerini arttırma özellikleri vardır (Yazıcı, 2018).
Koagülasyon ve jelatinizasyon
13
(Yazıcı, 2018; Mine, 2015). Koagülasyon çözünürlük kaybını, jelatinizasyon ise
yoğunlaşma ve akışkanlık kaybını ifade etmektedir (Yazıcı, 2018). Jelleşme protein
kararlılığı değiştiğinde meydana gelmektedir (Yazıcı, 2018; Lechevalier ve diğ,
2011). Protein kararlılığın değişmesi yapıdaki itici (elektrostatik, sterik) ve çekici
(van der Waals) kuvvetlerin arasındaki dengenin bozulmasına bağlıdır. Gıda
endüstrisinde uygulanan ısıl işlemler globuler proteinlerin jelatinizasyonunu
sağlamaktadır (Yazıcı, 2018; Anton, 2009). Uygulanan ısıl işlemler iki aşamalı
olarak düşünülebilir. İlk aşamada proteinler denatüre olmakta ikinci aşamada ise
denatüre olan proteinler üç boyutlu bir jel oluşturmaktadır (Yazıcı, 2018; Lechevalier
ve diğ, 2011). Yumurta akı ve yumurta sarısı proteinlerinin her ikisi de jelleşme
göstermektedir. Yumurta akına jelatinizasyon özelliğini kazandıran 84 o
C’de
denatüre olan ovalbumin proteinidir (Yazıcı, 2018; Mine, 2015). Yumurta sarısı
proteinlerinden livetin ve vitellenin 65-70 o
C’de üç boyutlu protein ağı
oluşturmaktadır. Daha yüksek sıcaklıklara çıkıldığında ise bu proteinlerin denature
olmakta ve jelatinizasyon gerçekleşmektedir (Yazıcı, 2018). Plazmanın ana
bileşenlerinden olan düşük yoğunluklu lipoproteinler (LDL) de 70 oC’de denatüre
olmakta ve 80 oC’de 5 dakika ısıtıldığında kararlı bir jel yapısı elde edilmektedir.
LDL jelatinizasyonu pH 4-9 gibi geniş bir aralıkta gerçekleşebilmektedir. Ancak pH
6 ile 9 arasında jel yapı daha opak görünümde iken daha düşük veya daha yüksek pH
değerlerinde ise (pH: 4-6; pH: 8-9) jel yarı saydam bir görüntü kazanmaktadır
(Yazıcı, 2018; Lechevalier ve diğ, 2011).
Emülsifikasyon
Yumurta sarısı emülsifiye edici olarak görev yapmaktadır (Yazıcı, 2018). Yumurta
sarısının ana bileşeni kuru maddenin %65’ini oluşturan 2:1 oranında lipit: protein
kompleksidir. Lipitler ve proteinler arasındaki etkileşim düşük ve yüksek yoğunluklu
lipoproteinleri meydana getirmektedir. Düşük yoğunlu lipoproteinlerin (LDL)
yüksek yoğunluklu lipoproteinlere göre (HDL) emülsiyon oluşumu ve emülsiyon
stabilitesinde daha etkili olduğu bilinmektedir (Yazıcı, 2018; Lechavalier ve diğ,
2011) Emülsiyon oluşumunda ilk adım olarak bilinen ara yüzey geriliminin azalması
yumurta sarısında bulunan yüzey aktif maddelerle sağlanmaktadır. Yüzey aktif
maddeler yağ globülleri etrafında bir film oluşturup birleşmelerini önlemektedir.
Yumurta sarısının içerisinde bulunan lesitin ve sefalin emülgatör özellik göstererek
kekin kalitesini geliştirmektedir (Yazıcı, 2018). Lesitin ve sefalin su ile yağ
14
arasındaki yüzey basıncını azaltarak yağın su içerisine girmesini sağlamaktadır
(Ergün, 2012; Pyler, 1988).
Renk
Yumurta, önemli yararlarının yanı sıra yüksek doymuş yağ asidi (3 g/100 g) ve
kolesterol içeriğine (200-300 mg/100 g) sahip olduğundan dolayı kardiyovasküler
hastalıklarla ilişkilendirildiği için, alerjen gıda olmasından ve bazı tüketici
tercihlerinden dolayı ikamelerine de talep artmaktadır. Yumurtanın ikamesi olarak
kullanılan ürünlerin gıdalarda yumurtanın sağladığı özellikleri aynı anda
sağlayabilmesi gerçekleştirilmesi zor bir durumdur. Literatürde genellikle ikame
olarak kullanılan gıdaların, belirlenen tek bir fonksiyon için özelleştirilmiş olduğu
görülmektedir (Yazıcı, 2018; Karakaya ve diğ, 1999; Frampton, 1977).
15
2.2 Yumurta İkame Edici Maddeler Kullanılarak Yapılan Kek Çalışmaları
Peynir altı suyu proteini ve yağsız süt tozunun yumurta ikamesi olarak kek
üretiminde kullanımının araştırıldığı bir çalışmada keklerin bazı fiziksel özellikleri
ve besin değeri içeriği incelenmiştir. Yumurta ikamesi kullanılan örneklerde nem,
pişme kaybı, spesifik hacim değerleri kontrol grubuna göre daha düşük kalmıştır.
Kek örneklerinin kontrol grubu ve ikame edici kullanılan örneklerde yağ içeriği
sırasıyla %19,73, %17,43; karbonhidrat içeriği %47, %50,58 olarak belirlenmiştir.
Kontrol grubundaki yağ içeriğinin yüksek olmasının yumurta sarısındaki lipitlerden
kaynaklandığı düşünülmektedir. İkame kullanılan örneklerdeki karbonhidrat
içeriğinin yüksek olması ise peynir altı suyunun ve yağsız süt tozunun yüksek
miktarda laktoz içermesiyle ilişkilendirilmiştir. Ayrıca ikame edici kullanılan
örneklerde enerji değeri 383,45 kcal iken kontrol grubunda 439,79 kcal olmuştur.
Yaklaşık %12,81 düşük kalorili kek üretimi gerçekleştirilmiştir (Yazıcı, 2018; Singh
ve diğ, 2008).
Ultrafiltrasyon tekniği ile elde edilen %62,5 protein içeriğine sahip peynir altı suyu
konsantresi farklı oranlarda (%5, %7, %9) kek formülasyonuna ilave edilmiştir.
Tekstür analizinde konsantrasyon arttıkça sertlik değerinde artış olduğu gözlenmiştir.
Gözenek, renk ve tekstür kriterleri göz önünde bulundurularak gerçekleştirilen
duyusal değerlendirmede panelistler en çok %7 oranında peynir altı suyu ilave edilen
keki beğenmiştir (Yazıcı, 2018; Puranik ve Gupta, 2017).
16
Peynir altı suyu proteininin ikame edici olarak kullanıldığı başka bir çalışmada yine
3 farklı oranda (%15, %25, %35) formülasyona katılan peynir altı suyunun kekin
kalite karakteristiklerine etkisi incelenmiştir. En yüksek nem içeriği %35 oranında
ilave edilen örnekte gözlenirken; duyusal değerlendirmede %15 oranında peynir altı
suyu ilave edilmiş keklerin kontrol grubuyla benzer sonuçları gösterdiği görülmüştür
(Yazıcı, 2018; Mane ve Khandakar, 2017).
Peynir altı suyu proteini ile beraber farklı emülgatörlerin kullanım olanaklarının
araştırıldığı çalışmada poligliserol ester (PGE), monodigliserid (MDG) ve lesitin
kullanılmıştır. Yanıt yüzey yöntemiyle optimizasyon gerçekleştirilerek yapılan
çalışmada emülgatör kullanılan bütün örneklerde hacim değerlerinde, gözeneklilik ve
duyusal nitelikte artış gözlenmiştir. Çalışmanın sonucunda optimize edilen kek
formülasyonunun %0,5 PGE, %0,25 MDG ve %0,5 oranında lesitin içerdiği
belirlenmiştir (Yazıcı, 2018; Movahhed ve diğ, 2016).
17
Ultrasound işlemine tabi tutulan peynir altı suyu konsantresinin farklı
konsantrasyonlarda kullanıldığı (%10, %15, %20) çalışmada konsantrasyon artışıyla
beraber hacimde artış, yoğunlukta ve sertlik değerlerinde azalma gözlenmiştir.
Ultrasound uygulamasının tekstürde sertlik ve çiğnenebilirlik değerini anlamlı
düzeyde azalttığı tespit edilmiştir (p<0,001). Ultrasound parametrelerinden genliğin
%60 ve sürenin 25 dakika olduğu ikame edici madde kullanılan örneklerde gözenek
sayısının ultrasound uygulanmayan örneklere göre %38 daha fazla olduğu
gözlenmiştir (Yazıcı, 2018; Tan ve diğ, 2015).
Peynir altı suyu protein izolatı ve buğday nişastası, guar gam, ksantan gam ve/veya
bunların belli oranda kombinasyonu kullanılarak %50 ve %100 oranında yumurta
ikamesi içeren kek üretimi gerçekleştirilen bir çalışmada tamamen ikame edilen
örneklerde sertlik değeri yüksek ve hacim değeri düşük gözlenmiştir. Duyusal
değerlendirmeye göre peynir altı suyu proteini ve buğday nişastasının bir arada
kullanıldığı örneklerde beğeninin kontrol grubundan daha yüksek olduğu
saptanmıştır (Yazıcı, 2018; Kohrs ve diğ, 2010).
Kek üretiminde peynir altı suyu proteininin %10, %20 ve %30 oranında kullanıldığı
çalışmada ikame konsantrasyonu arttıkça kek hamuru viskozitesi ve yoğunluğunda
azalma görülmüştür. En yüksek kek hacmine ve en iyi kek içi yapısına %20 ikame
kullanılan formülasyonda rastlanmıştır (Yazıcı, 2018; Jyotsna ve diğ, 2007).
Kek üretiminde bitkisel protein kaynağı olarak soya protein izolatının; emülgatör
olarak monodigliserit veya soya lesitini, hidrokolloid olarak ksantan gam kullanıldığı
çalışmada kekin kalite karakteristikleri incelenmiştir. Soya protein izolatının %1
oranında monodigliserit kombinasyonuyla kullanıldığı kek formülasyonunda spesifik
hacim 1,92 cm3/g, sertlik 319,8, nem %28,03 olarak belirlenmiştir. Bu değerler göz
önünde bulundurulduğunda kontrol grubu ile ikame edilen örneğin benzer
fizikokimyasal özelliklere sahip olduğu belirlenmiştir. Soya proteini izolatının renk
analizinde L* ve b* değerlerinde azalma, a* değerinde ise artışa neden olduğu
gözlenmiştir. Soya proteini izolatı sertlik değerlerini arttırırken elastikiyet değerlerini
azaltmaktadır (Yazıcı, 2018; Lin ve ark, 2017).
18
unu, %5 keten tohumu, %0,5 GMS kombinasyonu kullanılan kek örneklerinin kül,
protein, diyet lif ve linoleik asit içeriği diğer örneklerden daha yüksektir. Aynı
kombinasyonun kontrol grubundan sonra en yüksek hacime sahip örnek olduğu da
belirlenmiştir (Kumar ve diğ, 2017).
Bitkisel protein kaynağı olarak soya sütü ve emülgatör olarak gliserol monostearat
(GMS), lesitin ve/veya sorbitan monostearat (SMS) kullanılarak üretilen yumurtasız
keklerde fiziksel ve duyusal özelliklerin incelendiği bir çalışma mevcuttur. Kek
örneklerinde nem analizinde anlamlı bir farklılık 5 günlük depolama süresi boyunca
gözlenmemiştir (p>0,05). GMS, lesitin ve SMS kullanılarak üretilen yumurta ikameli
keklerin spesifik hacimleri sırasıyla 2,417 cm3/g, 2,404 cm3/g ve 2,055 cm3/g olarak
ölçülmüştür. Renk analizinde kontrol grubuna ait L* değeri en düşük, a* değeri ise
en yüksek ölçülmüştür. Duyusal değerlendirmede ise %0,5 GMS ve %0,5 lesitinin
kombinasyon halinde kullanıldığı keklerin kabul edilebilirlik düzeyi en yüksek
olarak belirlenmiştir (Yazıcı, 2018).
Soya sütünün 6 farklı konsantrasyonda soya lesitini (%1, %2, %3, %4, %5, %6) ile
birlikte kombinasyon halinde kullanıldığı bir çalışmada kontrol grubundaki keklerin
hacim, gözenek ve kabuk L* değerleri daha düşük, sertlik değeri ise daha yüksek
olarak gözlenmiştir. Bu durumun kontrol keklerinin daha yüksek viskozite ve özgül
ağırlık değerlerine sahip olmasıyla alakası olduğu düşünülmektedir (Yazıcı, 2018;
Tehrani ve Hedayati, 2018).
Sıvı yumurta, yumurta tozu ve 3 farklı yumurta ikamesinin kullanıldığı bir çalışmada
5 farklı kek formülasyonu geliştirilerek kalite karakteristikleri ölçülmüştür. Yumurta
ikamesi olarak soya unu/gluten, peynir altı suyu proteini, lif/hidrokolloid
kullanılmıştır. Pişirme kaybı lif ve gam içerikli keklerde en yüksek olmuştur. Kek
örneklerinde L* ve a* değerlerinde anlamlı bir fark gözlenmezken (p>0,05), b değeri
yumurta ve peynir altı suyu kullanılan örneklerde en yüksek çıkmıştır. Soya ve
buğday esaslı kekler en yüksek sertlik değerini verirken, kontrol grubu kekler en
yüksek yapışkanlık değerine sahiptir. Depolama süresinde örneklerin sertlik
değerlerinde artış, yapışkanlık değerlerinde azalma gözlenmiştir. Soya bazlı yumurta
ikamesi duyusal değerlendirmede en az beğenilen örnek grubu olmuştur (Yazıcı,
2018; Ratnayake ve diğ, 2011).
19
Üç farklı yumurta ikamesi kombinasyonlarının kek özelliklerine etkisinin
araştırıldığı çalışmada kombinasyonlar sırasıyla, soya unu, vital gluten, mısır şurubu,
sodyum alijinat; şeker kamışı lifi, ksantan gam, guar gam; peynir altı suyu
konsantresi şeklindedir. Lif ve hidrokolloidlerce zengin ikamenin pişirme
aşamasında su bağlama kapasitesi yüksektir bu sebeple pişirme kaybı en yüksek
olarak belirlenmiştir. Tekstür analizi değerlendirmesinde peynir altı suyu ikameli ve
kontrol grubu kek örneklerinin sertlik değerinin daha yüksek olduğu gözlenmiştir.
Duyusal değerlendirmede soya unu kullanılan yumurta ikameli kek örneğinin en
düşük kabul edilebilirlik düzeyinde olduğu görülmektedir (Yazıcı, 2018; Geera ve
diğ, 2011).
Bir başka çalışmada pirinç unu bazlı yumurta ikameli kek üretimi
gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada ikame edici olarak soya proteini izolatı (SPİ),
bezelye proteini izolatı (BPİ), yumurta akı proteini (YAP), kazein ve vital gluten
(VG) kullanılmıştır. Merkez yüksekliği en fazla YAP, en düşük ise SPİ içeren kek
formülasyonunda oluşmuştur. Kazein ve YAP içeren formülasyonların spesifik
hacimleri diğerlerinden anlamlı düzeyde farklı çıkmıştır (p<0,05). BPİ içeren kek
örnekleri daha düşük sertlik ve elastikiyet değerine; YAP içeren kek örnekleri ise
çiğnenebilirlik açısından en yüksek değere sahiptir (Yazıcı, 2018; Matos ve diğ,
2014).
Bezelye protein izolatının kullanıldığı bir başka çalışmada ksantan gam, soya lesitini
ve monodigliserit, tek başlarına ve/veya kombinasyon halinde kullanılmıştır. İkameli
keklerde nem değeri %27-28,5; spesifik hacim değeri 1,38-1,87 g/cm3 aralığında
değişmekte ve kontrol grubundan daha düşük kalmaktadır. Emülgatör kullanılan kek
örneklerinde sertlik değeri daha düşük olmuştur. Bezelye protein izolatının %0,1
ksantan gam ve %1 soya lesitini ile kombinlendiği kek formülasyonlarının kontrol
grubu ile benzer özelikler sergilediği tespit edilmiştir (Yazıcı, 2018; Lin, 2017).
20
Kırmızı ve beyaz börülcenin farklı konsantrasyonlarda (%4, %8, %12) yumurta
ikamesi olarak kek üretiminde kullanıldığı çalışmada, beyaz börülce protein
izolatının köpük oluşturma kapasitesi, emülsiyon kapasitesi kırmızı börülceden daha
yüksek olmuştur. Kırmızı protein izolatının su absorpsiyon kapasitesi ise daha
yüksektir. İki börülce izolat örneğinden de %8 konsantrasyonda kullanımının tekstür
değerlerinde diğer konsantrasyonlara göre daha yüksek sonuç verdiği gözlenmiştir
(Yazıcı, 2018).
Farklı konsanatrasyonlarda chia (Salvia hispanica L.) jelinin kek üretiminde yumurta
ikamesi olarak kullanım olanaklarının araştırıldığı çalışmada spesifik hacimin ve
enerji değerinin ikame kullanılan örneklerde daha düşük olduğu görülmüştür. Düşük
konsantrasyonda chia jeli kullanımının duyusal değerlendirmede kontrol grubuyla
benzer sonuç verdiği ve kabul edilebilirliklerinin yakın olduğu belirlenmiştir (Yazıcı,
2018; Borneo, 2010).
Ticari yumurta ikamesinin (TYİ) farklı oranlarda kullanılarak (1,2 g; 2,4 g; 3,6 g; 4,8
g) kek formülasyonu geliştirilen bir çalışmada, ikame oranı arttıkça spesifik hacim
artmış ama 4,8 g ikame edici kullanılan örnekte spesifik hacimin en düşük olduğu
görülmüştür. 3,6 g TYİ ikamesi kullanılan örneğin duyusal olarak kabul edilebilirlik
düzeyi en yüksektir (Yazıcı, 2018; He ve diğ, 2015).
21
Java eriği pulpu (Syzgium cumini) (JEP) ve ksantan gamın beraber kullanıldığı
yumurtasız ve glutensiz kek üretimini amaçlayan bir çalışmada numunelerin
fizikokimyasal, tekstürel ve duyusal özellikleri değerlendirilmiştir. JEP ve gam
kullanılan kek örneklerinde toplam fenolik ve flavanoid değerleri daha yüksek
ölçülmüştür. Duyusal değerlendirmede panelistler tarafından daha çok tercih edilen
yumurta ikameli kek, biyoaktif bileşenlerce zenginleştirilerek sağlık açısından yararlı
alternatif fonksiyonel bir gıda olarak ifade edilmiştir (Yazıcı, 2018; Singh, 2015).
2.3 Aquafaba
Alternatif bitkisel protein kaynağı olarak son yıllarda ön plana çıkan aquafaba
haşlanmış veya konserve baklagil suyu olarak bilinmektedir. Literatürde genellikle
beyaz nohuttan elde edilmiş aquafabalarla yapılmış çalışmalar mevcuttur. Fabeceae
familyasının bir üyesi olan beyaz nohut (Cicer arietinum L.) bitkisel protein olarak
tercih edilen baklagillerin başında gelmektedir. Türkiye, Avustralya, Suriye,
Meksika, Arjantin ve Kanada nohut ihracatı yapan başlıca ülkelerdir (TMO, 2021).
Baklagiller yüksek besleyici değerinin yanında hayvansal kaynaklı proteinlere göre
nispeten daha uygun fiyatlarda olmasıyla da diyetlerde tercih edilmektedir (TMO,
2021). Humus, falafel gibi yaygın olarak tüketilen bitkisel kaynaklı protein içeren
tariflerin temelinde beyaz nohut bulunmaktadır. Nohut yüksek emülsifiye etme
kapasitesine ve köpürme kapasitesine sahiptir. Fonksiyonel gıda geliştirilmesinde bu
özellikler önemli rol oynamaktadır. Avrupa Birliği’nde 2010-2014 yılları arasında
formülasyonda nohutun yer aldığı 1262 yeni fonksiyonel gıda tarifi geliştirilmiştir
(Mustafa ve diğ, 2018). Bu tarifler glisemik indeksi düşük, yüksek protein, yüksek
antioksidan kapasitesine sahip olmak gibi özellikleri geliştirilerek fonksiyonel
gıdaların arasında yer almışlardır.
22
köpüğünün temel olarak polisakkaritler, protein, saponin, sakaroz, trehaloz,
miyoinositol, alkoller, asetat, laktik asit ve süksinik asit gibi organik çözünen
maddelerden oluştuğu belirlenmiştir (Mustafa ve diğ, 2018; Shim ve diğ, 2018).
Emülsiyon terimi birbirine karışmayan veya zayıf karışabilen su ve yağ gibi sıvı
karışımları ifade etmektedir. Emülsiyonlar genellikle su içinde yağ (yağ/su) ve yağ
içinde su (su/yağ) olarak iki tipte olmaktadır. Yağ/su emülsiyonları mayonez,
dondurma karışımları; su/yağ emülsiyonları ise margarin, tereyağı ve sürülebilir yağ
23
bazlı ürünlerdir. Emülsiyon stabilizatörleri hidrofilik başa ve hidrofobik kuyruk
gruplarına sahiptir. Emülsiyon kapasitesi ve stabilitesi eş değer miktarda bir
emülgatör ve yağın karıştırılmasından sonra kalan emülsifiye tabakanın yüzdesi
olarak belirlenmektedir (Mustafa ve diğ, 2018; Serventi ve diğ, 2018). Proteinler,
oligosakkaritler, çözünür polisakkaritler, fenolik bileşenler ve saponin aquafabaya
emülsiyon stabilizatörü özelliği kazandırmaktadır (Mustafa ve diğ, 2018; Damian ve
diğ, 2018). Proteinlerin ve polisakkaritlerin moleküler boyutu, yükü, hidrofobik
grupların hidrofilik gruplara oranı emülsiyon kapasitesini ve stabilitesini
etkilemektedir. Daha önceden yapılmış olan çalışmalarda kontrollü bir şekilde
aquafabaların ısıtılmasının emülsiyon ve köpük kapasitelerini arttırdığı belirlenmiştir
(Aslan ve Ertaş, 2020; Mustafa ve diğ, 2018).
Köpük gaz kabarcıklarının sürekli olarak tutulduğu kolloidal bir dispersiyondur. İlk
mutfak köpükleri 1700’lü yıllarda Fransa’da yapılan sufle şeklinde köpüklerdir.
Çırpılmış yumurta beyazı, süt köpüğü, krem şanti ve beze sıvı içinde gaz örneğiyken
marssmallow ise katı köpükte gaz örneğidir (Mustafa ve diğ, 2018).
24
de artmaktadır. Araban, galaktan ve üronik asit kompleksleri polipropilen glikol
ajinat ile beraber alternatif köpürtücü ajan olarak denenmiş ve başarılı sonuç
alınmıştır. Soya, ksantan gam ve keten tohumu hayvansal köpürtücü ajanlara
alternatif olarak kullanılabilen bitkisel köpürtücü ajanlardır (Mustafa ve diğ, 2018;
Serventi ve diğ, 2018).
25
2.3.4 Jelleşme ve kıvam alma özelliği
26
2.3.5 Çevresel etki
Küresel olarak insanların tüketimi için üretilen gıdaların yaklaşık 1/3’ü israf
olmaktadır (FAO, 2009, 2011). Gıda israfının yıllık ekonomik maliyeti gıda israfı ve
gıda atığı olarak beraber değerlendirildiğinde gelişmiş ülkelerde USD 680 milyarı
bulurken, gelişmekte olan ülkelerde USD 310 milyardır. Gıda israfının yarısından
fazlası üretim, perakende ve tüketim aşamasındayken meydana gelmektedir. Gıdanın
bu şekilde verimsiz yönetimi sadece gıda kaynaklarının boşa gitmesi değil aynı
zamanda yetersiz beslenen nüfus, iklim değişikliği ve küresel ısınmaya da yol
açabilmektedir. Gıda ve Birleşmiş Milletler Tarım Örgütü (FAO) gıda atıklarının
yıllık karbon ayak izini sera gazına eşdeğer 3,3 milyar ton CO2 olarak açıklamıştır.
Bitki bazlı proteinlere olan ilginin artması ve humus, konserve atıklarının
değerlendirilmesi önemli bir alternatiftir. Nohuttan yola çıkılacak olursa iki önemli
atık aquafaba kaynağı olabilir. İlk olarak konserve üretiminde şekil, boyut veya renk
itibariyle ilk başta elenen kusurlu tohumlar normal bir biyokimyasal içeriğe sahipken
israf edilmektedir. Bu tohumlar aquafaba kaynağı olarak değerlendirilebilinir,
aquafabanın üretimini gerçekleştirdikten sonra kalan tohumlar yine yem üretiminde
kullanılabilinir. İkinci olarak da pişirme işleminden sonra değerlendirilmeyip atık
olarak tanımlanan suyun aquafaba olarak bitkisel protein kaynağı olarak
değerlendirilmesi mümkündür. Ayrıca alternatif olarak bu aquafabaların kurutularak
toz halinin de formülasyonlarda yer alması hem raf ömrünü uzatacak hem de daha
kapsamlı kullanım imkanı sağlayabilecektir (Mustafa ve diğ, 2018).
27
farmasötik uygulamalarda dudak balsamı, güneş kremi, kozmetik sektöründe
yenilebilir filmlerin bir bileşeni olarak da değerlendirilebileceği öngörülmektedir.
İnternette bir fenomen olarak başlayan aquafabanın ticari olarak tüketimi Amerika
Birleşik Devletleri’nde ünlü restorantlarda da yaygınlaşmıştır. Fransa’da 2016
yılında mayonez üretiminde değerlendirilen aquafaba ile Fabanaise adında ürün, Sir
Kensington tarafından piyasaya sürülmüş ilk ticari üründür. 2018 yılında San
Francisco’da FabaButter adı ile piyasaya sürülen ticari ürün de aquafaba bazlı
tereyağı olarak çok dikkat çekmiştir. New York’ta “Vör” şirketi tarafından üretilen
aquafaba bazlı çeşitli bezeler de online olarak satışı yapılan dikkat çeken bir ticari
ürün olmuştur. Aquafabaya çeşitli teknolojik süreçlerin uygulanarak, kalitesini
arttırıp standart bir ürün haline getirebilmek, hem gıda sektöründe hem de farmasötik
sektöründe doğal bir bileşen olarak kullanım imkanlarını arttıracağı düşünülmektedir
(Mustafa ve diğ, 2018).
Geleneksel kek üretiminde yumurta yerine nohut suyu kullanılan bir çalışmada,
değişen konsantrasyonlarda aquafaba formülasyonda yer alarak yumurta ikame
edilebilirliği ölçülmüştür. %0-25-50-75-100 oranlarında kullanılan aquafaba ile
üretilen keklerde fiziksel (renk analizi, hacim indeksi, simetri indeksi, tek düzelik),
kimyasal (rutubet, pH, kül, protein) ve duyusal özellikler incelenmiştir. %25
aquafaba - %75 tüm yumurta, %50 aquafaba - %50 tüm yumurta kullanılan
örneklerde köpük kapasitesi diğerlerinden daha yüksek çıkmıştır. %25 aquafaba
kullanılan keklerde hacim indeksi kontrol grubuyla benzer sonuçlar vermiştir. %50
ve daha fazlası aquafaba kullanılan örneklerde hacim indeksinde azalma ve kek
sıkılığında artış görülmüştür. %50 aquafaba kullanılan örneklerde tek düzelik indeksi
0.00 mm değerine yakın en iyi sonucu vermiştir. Kek içi kırmızılık değeri
formülasyondaki aquafaba oranıyla ters orantılı olarak değişmiştir. Duyusal
değerlendirme %25 aquafaba kullanılan örneklerin kabul edilebilirliği en yüksek
çıkmıştır. Kül değeri kontrol grubunda %1,30±0,01, tamamen aquafaba kullanılan
örnekte %1,20±0,01 olarak bulunmuştur. Protein değeri kontrol grubunda
%9,98±0,18, tamamen aquafaba kullanılan örnekte %6,39±0,15 olarak bulunmuştur.
Kuru madde kontrol grubunda %79,63±0,43, tamamen aquafaba kullanılan örnekte
%80,75±0,28 olarak ölçülmüştür. Köpük kapasitesi en yüksek %25 aquafaba ikameli
28
örnekte, en düşük %100 aquafaba kullanılan örnekte %126,67±11,9 olarak
ölçülmüştür. Köpük stabilitesi en yüksek %100 aquafaba kullanılan örnekte
%94,74±1,03, en düşük %50 aquafaba kullanılan örnekte %91,89±2,04 olarak
ölçülmüştür (Aslan ve Ertaş, 2020).
29
değişmiştir. Emülsifiye etme yetenekleriyle beraber emülsiyon stabiliteleri de yüksek
olarak değerlendirilmiştir (Damian ve diğ, 2018). Köpük kapasiteleri aquafabalarda
%39-97 arasında değişmiş ve kontrol grubu yumurta beyazı %400 köpük
kapasitesine sahiptir. Aquafabaların fizikokimyasal özellikleri sırasıyla kuru fasulye,
garbanzo nohutu, yeşil mercimek ve kırık sarı bezelyede; kuru madde 3,28 g/100 g,
5,13 g/100 g, 4,69 g/100 g, 4,41 g/100 g; protein içeriği 0,70 g/100 g, 0,95 g/100 g,
1,51 g/100 g, 1,27 g/100 g; kül içeriği 0,75 g/100 g, 0,57 g/100 g, 0,48 g/100 g, 0,40
g/100 g ve yağ sıfıra yakın olarak ölçülmüştür. Yeşil mercimek aquafabaların içinde
en yüksek köpük kapasitesine sahipken en yüksek jelleşme kapasitesine garbanzo
nohutu sahiptir. Spesifik hacimleri 5,7 ml/g ile 12 ml/g değerleri arasındadır. Kuru
fasulye hariç diğer bütün bakliyatların aquafabaları kontrol grubundan daha yüksek
spesifik hacime sahiptir. Renk analizinde L* değerinde bütün kek örneklerinde
istatiksel olarak anlamlı bir fark yokken, a* değerinde kuru fasulye, yeşil mercimek
ve yumurta beyazı istatiksel olarak anlamlı bir fark içermemekte, b* değeri için kuru
fasulye, sarı kırık bezelye ve yumurta beyazı istatiksel olarak anlamlı bir fark
içermemektedir. Sarı bezelye, nohut ve yumurta beyazından elde edilen köpüklerin
renk, parlaklık, aroma, tatlılık, lezzet ve pürüzsüzlük kriterlerinde istatiksel olarak
anlamlı bir fark çıkmamıştır. Duyusal değerlendirmede nohut ve kırık sarı bezelyenin
beze yapımında yumurta ikamesi olarak yüksek kabul edilebilirlik sergilediği ifade
edilmiştir (Damian ve diğ, 2018; Stantiall ve diğ, 2018).
30
koşulların pH 5’te ilave tuz eklemeden, 1:4 oranında fasulye: haşlama suyu (ağırlık:
ağırlık) ile 60 dakika haşlamayla oluştuğu gözlenmiştir. Pişirme tekniklerindeki
değişikliklerin istatiksel olarak anlamlı bir farklılığa yol açmadığı gözlenmiştir
(Nguyen ve diğ, 2020).
Soya fasulyesi haşlama suyunun glutensiz kraker üretiminde kullanıldığı bir çalışma
mevcuttur. Soya fasulyesinin yapısındaki saponinler ve proteinler köpürme
özellikleriyle ilişkilendirilmiştir. Soya fasulyesi aquafabasının kuru madde içeriği
5,59 g/100 g, protein içeriği 0,68 g/100 g, kül 0,78 g/100 g, saponin 6,4 g / 100 g,
yağ ise sıfıra yakın düzeyde ölçülmüştür. Soya fasulyesinden elde edilen aquafabanın
pH’sı 6,07, köpük kapasitesi %65, emülsiyon kapasitesi %49 olarak ölçülmüştür. 2
günlük depolama süresince krakerlerin sertleşmemesinin soya fasulyesi aquafabası
kullanımıyla sağlandığı ifade edilmiştir (Mustafa ve diğ, 2018).
2.5 Hipotez
31
bitkisel protein kaynağıdır.
Aquafabaların avantajları:
şeklinde sıralanabilir (Mustafa ve diğ, 2018; Damian ve diğ, 2018; Serventi ve diğ,
2018).
Bu çalışma ile farklı aquafabalar yumurta ikamesi olarak kekte kullanılıp, kontrol
grubundaki kek kalitesini düşürmeden ve mümkünse yükselterek alternatif bitkisel
protein kaynağının değerlendirilebilmesi beklenmektedir.
32
3. MATERYAL VE METOD
Aquafaba üretiminde kullanılan beyaz fasulye, kırmızı fasulye, beyaz nohut ve siyah
nohut; kek üretiminde kullanılan un, şeker, yumurta, shortening, yağsız süt tozu,
kabartma tozu, vanilya ve tuz Bursa yerel marketlerinden temin edilmiştir.
Beyaz nohut, siyah nohut, kırmızı fasulye ve beyaz fasulye baklagillerinden köpük
oluşturma yeteneklerini gözlemlemek amacıyla ön denemeler yapıldıktan sonra 1:4
(katı: sıvı) oranında düdüklü tencerede su kaynamaya başladıktan itibaren 98 oC’de
25 dakika haşlama işlemi gerçekleştirilmiştir. Haşlanılan baklagiller oda sıcaklığına
getirildikten sonra 24 saat buzdolabında muhafaza edilmiş ve bekletme işleminin
ardından baklagillerin suyu süzülerek aquafabalar hazırlanılmıştır (Alsalman, 2020;
Aslan ve Ertaş, 2020; Nguyen ve diğ, 2020; Buhl ve diğ, 2019; Lafarga ve diğ, 2019;
Stantiall ve diğ, 2018; Serventi ve diğ, 2017; Damian ve diğ, 2018).
34
rpm’de 2 dakika süreyle santrifüj edildikten sonraki hacmi kaydedilereki denklem
(3.3) ve denklem (3.4) kullanılarak emülsiyon kapasitesi ve emülsiyon stabilitesi
değerleri hesaplanmıştır (Lafarga ve diğ, 2019).
𝑉𝑒
EK (%)= ∗100 (3.3)
𝑉𝑡
Denklemde; Vh= Isıtma işleminden sonraki tüpteki emülsiyon hacmi (ml), Vi= 2.
Santrifüj işleminden sonraki tüpteki emülsiyon hacmi (ml).
İnfrared nem cihazı (OHAUS, MB45, Switzerland) yardımıyla 121 °C’de 0.5-1 gram
arası numunesi tartılarak aquafabaların % nem miktarı ölçülmüştür (AOAC, 2005).
Kül analizi için aquafabalar 105 oC’ Memmert-UN55 etüvde 24 saat bekletilerek
kurutulmuş ve sonrasında analize alınmıştır. Kurutulan numuneler sonrasında
proksimet analizlerde kullanılmak üzere buzdolabında muhafaza edilmiştir.
Kül miktarı analizi AOAC 923.03 metodu ile gerçekleştirilmiştir. Porselen krozeler
250 °C’de iki saat boyunca sabit tartıma gelene dek kül fırınında yakılmıştır.
Aquafaba örneklerinden 3 g tartılıp 900 °C’de bir saat boyunca yakılmıştır.
Hesaplama işlemi denklem (3.5)’e göre yapılmıştır (AOAC, 2005).
𝑀2−𝑀1
%Kül= × 100 (3.5)
𝑀3
Denklemde; M1: Krozenin ilk ağırlığı (g), M2: Krozenin son ağırlığı (g), M3: Örnek
ağırlığı (g).
Protein analizi için aquafabalar 105 oC’ Memmert-UN55 etüvde 24 saat bekletilerek
kurutulmuş ve sonrasında analize alınmıştır.
35
Ham protein miktarı LECO FP628 azot protein analizör cihazıyla AOAC 990.03
metoduna göre belirlenmiştir (Leco Corporation, St. Joseph, MI, ABD). Etüvde
kurutulmuş olan aquafaba örneklerinden 200 mg tartılarak cihazda ölçüm
gerçekleştirilmiştir. Protein dönüşüm faktörü 5,70 olarak kullanılmıştır (AOAC,
2005).
İnfrared nem cihazı (OHAUS, MB45, Switzerland) yardımıyla 121 °C’de 0,5-1 gram
arası numunesi tartılarak kek örneklerinin % nem miktarı ölçülmüştür (AOAC,
2005).
36
3.5.2 Kül analizi
Kül miktarı analizi AOAC 923.03 metodu ile gerçekleştirilmiştir. Porselen krozeler
250 °C’de iki saat boyunca sabit tartıma gelene dek kül fırınında yakılmıştır. Kek
örneklerinden 3 g tartılıp 900 °C’de bir saat boyunca yakılmıştır. Hesaplama işlemi
denklem (3.6)’ya göre yapılmıştır (AOAC, 2005).
𝑀2−𝑀1
% Kül= × 100 (3.6)
𝑀3
Denklemde; M1: Krozenin ilk ağırlığı (g), M2: Krozenin son ağırlığı (g), M3: Örnek
ağırlığı (g).
Ham protein miktarı LECO FP628 azot protein analizör cihazıyla AOAC 990.03
metoduna göre belirlenmiştir (Leco Corporation, St. Joseph, MI, ABD). Kek
örneklerinden 200 mg tartılarak cihazda ölçüm gerçekleştirilmiştir. Protein dönüşüm
faktörü 5.70 olarak kullanılmıştır (AOAC, 2005).
Yağ analizi soxhlet ekstraktör cihazı (BUCHI-E816) ile AOAC 920.39’a göre
yapılmıştır. 3 g kek numunesinin 80 ml hegzanla ekstraksiyonu gerçekleştirildikten
sonra Denklem (3.7) kullanılarak yağ miktarı tespit edilmiştir (AOAC, 2005).
𝑌𝑎ğ 𝑎ğ𝚤𝑟𝑙𝚤ğ𝚤 (𝑔)
%Yağ= ∗ 100 (3.7)
Ö𝑟𝑛𝑒𝑘 𝑎ğ𝚤𝑟𝑙𝚤ğ𝚤(𝑔)
Pişmiş kek örneklerinin 2 saat oda sıcaklığında soğutulmasının ardından dış kabuk
yüzeyinden ve yatay orta nokta kesiminden elde edilen yüzeyden farklı noktalardan
renk ölçümü yapılmıştır (Colorimeter/PCE-CSM3). Renk ölçümleri CIE (L*, a*, b*)
renk sistemi ile ifade edilmiştir. L* değeri siyah (=0) beyaz (=100), a* değeri yeşil-
kırmızı, b* değeri sarı-mavi rengini göstermektedir. Renk ölçümü için her kek
örneğinden 3 bölgeden ve 4 paralel olarak çalışma gerçekleştirilmiştir (Baltacıoğlu
ve Uyar, 2017).
37
3.5.6 Spesifik hacim ve ağırlık kaybı analizi
Pişirme kaybı ise kek hamurunun pişirme öncesi ve pişirme sonrası soğutulduktan
sonraki kek ağırlığının ölçülerek aşağıdaki denklem (3.8) kullanılarak elde edilmiştir
(Altunakar, 2003; Bozdoğan, 2015).
Denklemde; Wh=Pişirme öncesi hamur ağırlığı (g), Wk=Pişirme sonrası kek ağırlığı
(g).
Kek örneklerinde pişirme işleminin ardından 2 saat sonra TPA (Doku Profil Analizi)
yapılmıştır. Analizde P/35 alüminyum silindirik prob kullanılmıştır. Test
konfigürasyonu 5 mm/s prob hızı, dalma derinliği pişirilen cupcake numunelerinin
yüksekliğinin yarısı olacak şekilde, gerilme (strain) %40, zaman 5 s, trigger gücü 5 g
olarak ayarlanmıştır. Tekstür analizinde sertlik (hardness), yapışkanlık
(adhesiveness, cohesiveness, gumminess), esneklik (springiness), çiğnenebilirlik
(chewiness), elastikiyet (resielence) değeri ölçülmüştür. Numuneler 3 paralel olacak
şekilde cupcake örnekleri bütük olarak analize alınarak değerlendirilmiştir
(Baltacıoğlu ve Uyar, 2017).
38
Şekil 3.2 : Kek örneklerinin duyusal değerlendirme sunumu.
Analizler sonucu elde edilen veriler farklı örnekler arasında önemli fark (p<0.5)
bulunup bulunmadığını belirlemek için tek yönlü varyans analizi (ANOVA)
kullanılarak istatiksel olarak değerlendirilmiştir. Önemli düzeyde fark bulunduğunda
karşılaştırma için Duncan çoklu karşılaştırma testi kullanılmıştır. Bütün istatiksel
analizler için IBM SPSS programı kullanılmıştır.
39
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Köpük kapasitesi, globüler proteinin hava/su ara yüzeyine hızlı bir şekilde adsorbe
olması ve proteinin ara yüzeyde açılarak, hidrofobik kısımlarının hava fazında
hidrofilik kısımlarının ise su fazına doğru yönelmesiyle artmaktadır. Protein, hava/su
ara yüzeyinde viskoelastik bir ara yüzey filmi oluşturarak yüzey gerilimini
azaltmakta ve hava kabarcıkları süspansiyon halinde tutularak birleşmeleri
engellenmekte böylelikle de köpük stabilitesi artmaktadır (Fidan, 2019).
41
Çizelge 4.2 : Yumurta ve farklı aquafabaların emülsiyon değerleri.
Emülsiyon Emülsiyon
Örnekler
Kapasitesi (%) Stabilitesi (%)
pH 7 64,15±12,10a 94,56±4,57ab
Yumurta pH 5 68,17±14,12a 92,46 ±4,97ab
pH 3 70,29±27,13a 100,00±0,00a
pH 7 9,28±1,95c 62,50±18,20bcd
BNA pH 5 24,36±18,07bc 75,06±16,71abc
pH 3 41,14±11,73ab 100,00±0,00a
pH 7 43,62±12,18ab 75,83±15,13abc
SNA pH 5 47,36±8,68ab 91,75±6,17ab
pH 3 65,33±26,28a 100,00±0,00a
pH 7 35,11±19,35abc 23,24±8,36e
KFA pH 5 41,43±6,89ab 75,83±15,13abc
pH 3 49,65±9,57ab 79,63±5,88abc
pH 7 7,50±3,54c 35,00±7,07de
BFA pH 5 21,56±11,80bc 49,00±1,41cde
pH 3 28,94±37,69bc 93,47±9,24ab
Aynı sütunda bulunan farklı harfler, ortalamalar arasında önemli farklılık olduğunu göstermektedir
(P<0,05).
42
emülsiyon kapasitesinde ve stabilitesinde pH 5 ve 3 arasında istatiksel olarak önemli
bir fark olmamakla beraber en yüksek değerler pH 3’de görülmektedir. Bütün
örnekler beraber değerlendirildiğinde en düşük emülsiyon stabilitesi KFA’da pH 7
değerinde görülmüştür. BFA’larında pH 5 ve 3’teki emülsiyon kapasitesi değerleri
istatiksel olarak benzer sonuçlar vermekle beraber en yüksek değeri pH 3 vermiştir.
Lafarga ve diğ. (2019) beyaz nohut aquafabasının köpük ve emülsiyon özellikleri
incelenmiştir. Farklı konsantrasyonlarda baklagil: su (ağırlık: hacim) ve farklı pH
değerlerinin köpük ve emülsiyon özelliklerine etkisinin incelendiği bu çalışmada
suyun konsantrasyonu arttıkça emülsiyon kapasitesi ve stabilitesi azalmıştır. Lafarga
ve diğ. (2019) beyaz nohut aquafabasıyla yapılan bu çalışmada emülsiyon kapasitesi
%3 ile %72 arasında; emülsiyon stabilitesi %0 ile %76 arasında sonuçlar vermiştir.
pH değeri düştükçe emülsiyon özelliklerinin geliştiği görülmüştür.
Farklı baklagillerden elde edilen aquafabaların kül, nem ve protein özelikleri Çizelge
4.3’te verilmiştir.
Çizelge 4.3 : Farklı baklagillerden elde edilen aquafabaların kül, nem ve protein
özelikleri.
Aquafaba Örneği Kül (%) Nem (%) Protein (%)
BNA 0,39±0,01ab 95,96±0,49a 17,75±0,05c
SNA 0,29±0,00b 96,45±0,39a 18,38±0,26b
KFA 0,77±0,32a 96,28±0,15a 17,65±0,52c
BFA 0,57±0,00ab 96,04±0,16a 19,20±0,09a
Aynı sütunda bulunan farklı harfler, ortalamalar arasında önemli farklılık olduğunu göstermektedir
(P<0,05).
43
aquafabalarda yapılan çalışmalarda kül miktarı %0.6 olarak ölçülmüştür (Mustafa ve
diğ, 2018; Damian ve diğ, 2018; Stantiall ve diğ, 2018; Bird ve diğ, 2017). Beyaz
fasulyeden aquafaba üretimi gerçekleştirilen bir çalışmada kül %0,75 olarak
ölçülmüştür (He ve diğ, 2021). Beyaz nohuttan aquafaba üretimini araştıran başka bir
çalışmada kül miktarı %0,5 olarak hesaplanmıştır. Literatürdeki bu değerler
çalışmamız ile benzerlik göstermektedir(Mustafa ve diğ, 2018).
Nem miktarları arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark görülmemektedir. Bütün
aquafabaların nem değerleri %95’in üzerindedir. Literatürde beyaz nohuttan elde
edilen aquafabaların nem içerikleri %92 ile %95 arasında değişmektedir.
Literatürdeki bu değerler çalışmamız ile benzerlik göstermektedir(Mustafa ve diğ,
2018).
Kek örnekleri arasında kül değerlerinde istatiksel olarak önemli farklılıklar vardır.
Aquafaba kullanımı kontrol örneklerine kıyasla kül yüzdesinin düşmesine sebep
olmuştur. Kül miktarı kontrol örneklerinde en fazla olmakla beraber sırasıyla BNA
kek örneği, BFA kek örneği, KFA kek örneği, SNA kek örneğinde gerçekleşmiştir.
Kırmızı fasulye ve beyaz fasulye aquafabalarıyla elde edilen keklerin kül değerleri
arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark yoktur. Literatürde BNA ile kek üretimi
44
gerçekleştirilen bir çalışmada kül değeri %1,20 olarak ölçülmüştür (Aslan ve Ertaş,
2020). Literatürle çalışmamızdaki BNA kek örneği yakın sonuç vermiştir.
Şekil 4.1 : Pişirilmiş kek örneklerinin görünümleri (A: Kontrol, B: Siyah nohut, C:
Beyaz nohut, D: Beyaz fasulye, E: Kırmızı fasulye).
Çizelge 4.4 : Kek örneklerine ait kül, nem, protein ve yağ sonuçları.
Kek Örneği Kül (%) Nem (%) Protein (%) Yağ (%)
Kontrol 1,31±0,02a 28,53±0,03bc 9,18±0,03a 18,17±0,95a
BNA kek 1,18±0,04ab 21,24±0,41d 4,80±0,07bc 11,66±0,43b
SNA kek 1,01±0,09c 29,34±0,47a 4,90±0,04b 10,24±0,99b
KFA kek 1,05±0,06bc 29,21±0,21ab 4,11±0,12d 12,50±1,95b
BFA kek 1,13±0,01bc 28,13±0,61c 4,64±0,01c 13,13±1,40b
Aynı sütunda bulunan farklı harfler, ortalamalar arasında önemli farklılık olduğunu göstermektedir
(P<0,05).
Kek örneklerinin nem değerlerinde istatiksel olarak anlamlı farklılıklar vardır. Nem
değeri SNA kek örneğinde en yüksek olmakla beraber sırasıyla KFA örneğinde,
kontrol örneğinde, BFA kek örneğinde, BNA kek örneğinde görülmüştür. Kontrol
grubuyla aquafaba ile üretilen kekler arasında istatiksel olarak anlamlı fark çıkmıştır.
Literatürde beyaz nohut aquafabasından üretilen kekin nem değeri %20,25 olarak
ölçülmüştür (Aslan ve Ertaş, 2020). Literatürle çalışmamızdaki BNA kek örneği
yakın sonuç vermiştir.
Kek örneklerinin protein değeri kontrol grubundan daha düşük çıkmıştır. Farklı
aquafabaların protein kaynağı olarak yumurta ikame edici yerine değerlendirildiği bu
çalışmada protein değeri daha düşük çıkması çalışmanın geliştirilmesi gereken
yönleri olduğunu göstermektedir. SNA kek örneğinin protein değeri diğer
baklagillerden elde edilenlere göre daha yüksek çıkmıştır. BNA ile kek üretimi
45
yapılan bir çalışmada protein değeri %6,39 olarak ölçülmüştür (Aslan ve Ertaş,
2020). Aquafaba eldesinde değerlendirilen baklagillerin yüksek protein içeriği vardır.
Buna rağmen suda çözünebilir proteinlerin haşlama suyuna geçişinin az olmasından
kaynaklı kek örneklerinin daha düşük protein içeriğine sahip olduğu
düşünülmektedir. Çalışmadaki SNA kek örneğinin en yüksek protein içeriğine sahip
olması haşlama suyuna geçen çözünebilir protein içeriğinin daha yüksek olmasıyla
ilişkilendirilebilir.
Farklı baklagillerden elde edilen aquafabalar ile üretilen keklere ait yağ değerleri
arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark gözlemlenmemektedir. Aquafaba ile
üretilen kek örneklerinin yağ değerleri kontrol grubundan daha düşük çıkmıştır. Bu
durum aquafabaların düşük yağ içeriğine sahip baklagillerden elde edilmesiyle
açıklanabilmektedir. Literatürde beyaz nohut ile aquafaba üretimi gerçekleştirilen
çalışmalarda aquafabanın yağ değeri ihmal edilebilir olarak değerlendirilmiştir
(Aslan ve Ertaş, 2020). Günümüzde yağı azaltılmış ürünlerin birçok sağlık sorunları
nedeniyle kullanımının teşvik edildiği göz önüne alındığında aynı fiziksel ve duyusal
kritere sahip yağı daha düşük olan kekelrin tüketimi teşvik edilebilir.
Hacim ya da kekin üretimi sırasında kazanacağı hacim hem kekin tekstür yapısı için,
dolayısıyla tüketici beğenisi kazanması adına hem de pişmenin etkili ve homojen
olması açısından önemli bir parametredir. Bunun yanıda ağırlık kaybı pişirme ile
üründe kütlesel olarak meydana gelen değişimi ifade eder. Üretilen kek örneklerinin
spesifik hacim ve pişirme ile meydana gelen ağırlık kaybı değerleri Çizelge 4.5’de
verildiği gibidir.
Çizelge 4.5 : Yumurta ve farklı aquafabalar ile üretilmiş olan keklerin spesifik hacim
ve ağırlık kaybı değerleri.
Kek Örneği Spesifik Hacim (ml/g) Ağırlık Kaybı (%)
Kontrol 1,86±0,05a 13,10±3,43a
BNA kek 1,73±0,11a 12,95±0,40a
SNA kek 1,39±0,09b 13,33±2,11a
KFA kek 1,32±0,03b 14,96±1,35a
BFA kek 1,10±0,23c 12,43±0,51a
Aynı sütunda bulunan farklı harfler, ortalamalar arasında önemli farklılık olduğunu göstermektedir
(P<0.05).
46
Kek örneklerinin spesifik hacim değerleri Çizelge 4.5’e göre değerlendirildiğinde,
aquafaba değişimi spesifik hacim değeri üzerinde istatistiksel olarak önemlidir
denebilir. Beyaz nohut ile üretilen keklerin hacim değerleri kontrol örnekleriyle
benzerlik gösterirken diğer aquafaba örneklerinde hacimsel bir azalma
gözlemlenmiştir. En düşük hacim beyaz fasulye ile elde edilen keklerde elde
edilmiştir. Örneklerde pişirme ile meydana gelen ağırlık kaybı ise istatistiksel olarak
önemli bulunmamış, örnekler benzer miktarda ağırlık kaybına uğramıştır.
Beyaz fasulye ve nohut suyunun aquafaba olarak kullanımı ile üretilmiş keklerin
yumurta ile üretilmiş keklerle kıyaslandığı bir çalışmada nohut aquafaba kek
örneklerinde kontrol örneklerinde nazaran hacimsel artış tespit edilmiş, bunun
yanında kuru fasulye aquafaba ile üretilen örneklerin ise kontrol örnekleri ile benzer
hacimde olduğu aktarılmıştır (Stantial ve diğ, 2017). Aslan ve Ertaş, (2020)
tarafından nohut suyu ile yapılan bir diğer çalışmada; pişme kaybı %12,72 ve
%13,74 olarak bulunmuş ancak bu değerler istatistik olarak önemli görülmemiştir.
Yine aynı çalışmada örneklerdeki nohut aquafaba yüzdesinin artışının hacimsel artışa
da neden olduğu aktarılmıştır. Literatürdeki bu değerler çalışmamız ile benzerlik
göstermektedir.
Dört farklı aquafaba ve kontrol örneği olarak üretilen keklerin kabuk ve iç kısmının
renk değerleri (L*: parlaklık [100: beyaz, 0: siyah], a*: kırmızı-yeşil [100: kırmızı, -
80: yeşil], b*: sarı-mavi [70: sarı, -80: mavi]) aşağıdaki Çizelge 4.6’daki verildiği
gibidir.
Çizelge 4.6 : Farklı aquafabalar ile üretilen keklerin kabuk kısımlarının L*, a* ve
b*değerleri.
Kek Örneği (Kabuk) L* a* b*
Kontrol 46,72±0,22ab 19,16±0,18a 28,51±0,62a
BNA kek 34,07±3,04c 17,39±2,59a 17,96±1,67b
SNA kek 36,25±3,16c 18,07±2,15a 23,68±3,23ab
KFA kek 40,10±4,86bc 19,36±0,65a 23,69±3,38ab
BFA kek 48,58±4,55a 19,78±0,98a 30,01±1,93a
Aynı sütunda bulunan farklı harfler, ortalamalar arasında önemli farklılık olduğunu göstermektedir
(P<0,05).
47
kıyasla keklerin kabuk parlaklık değerini artırmıştır. Diğer taraftan, beyaz nohut,
siyah nohut ve kırmızı fasulye aquafaba kullanımı kelerin parlaklık özelliğini
düşürmüştür. Yapılan bir çalışmada; nohut suyu ile kek üretimi yapılmış ve renk
değerleri ölçümlenmiştir. Analiz sonucuna göre nohut suyu ile üretilmiş keklerin L*
değerinin kontrol örneğine kıyasla çalışmamızdaki bulguların aksine istatistiksel
olarak bir farklılık gözlemlenmemiştir (Arslan ve Ertaş, 2020).
48
çalışma bakıldığında, keklerin kabuk kısımlarındaki renk değerlerinin aksine keklerin
iç kısımlarında parlaklık değerinde artış olduğu aktarılmıştır.
Tüketici beğenisi açısından ürünün fiziksel yapısı oldukça önemli bir yere sahiptir.
Ürün tüketiminde, ilk dokunuş, ısırma-çiğnenme aşamalarında üründe meydana
gelen farklılaşma gibi özellikler tüketici beğenisinin bütününü oluşturmaktadır. Bu
bağlamda, çalışmada kullanılan aquafabalar ile üretilen keklerin sertlik, yapışkanlık,
esneklik, iç yapışma, sakızımsılık, çiğnenebilirlik ve dayanıklılık özellikleri
aşağıdaki Çizelge 4.8’de verilmiştir.
Çizelge 4.8’e bakıldığında; sertlik özelliği için örnekler arasında önemli derecede
farklılık gözlenmiştir. Tüm aquafaba örnekleri kontrol olarak üretilmiş olan
keklerden daha yumuşak yapıda olmuştur. Stantiall ve diğ, (2017) tarafından kuru
fasulye, nohut ve bezelye üzerinde çalışmışlardır. Örneklerin yumurta ile üretilen
keklerden farklılıkları gözlemlenmiştir. Yapılan çalışmada fasulye ve bezelye
örneklerinin sertlik bakımından kontol örneğinden daha sert olduğu aktarılmıştır.
Bunun nedeni çözünmeyen lif oranına bağlanmıştır. Selüloz ve pektin gibi doku
geliştirici ajanların çözünmesi esnekliği artırıcı dolayısıyla setliği azaltıcı etkisinden
dolayı örnekler arasıda farklılığa sebep olduğu muhtemeldir şeklinde aktarılmıştır.
Kontrol örneği ve diğer aquafaba örnekleri arasında Çizelge 4.8’de yer alan
yapışkanlık ve esneklik değerlerine göre istatistiksel olarak önemli farklılık yoktur.
49
Nohut kullanılarak kek üretiminin gerçekleştiği bir çalışmada çalışmamızdaki
ölçümlere paralel sonuçlar alınmış ve örnekler arasında esneklik bakımından
istatistiksel olarak farklılık olmadığı aktarılmıştır (Mustafa ve diğ, 2018).
50
Çizelge 4.8 : Farklı aquafabalar ile üretilen keklerin tekstür değerleri.
Kek Örneği Sertlik Yapışkanlık Esneklik İç Yapışma Sakızımsılık Çiğnenebilirlik Dayanıklılık
Kontrol 2262,15±167,12a -101,74±32,11a 0,84±0,11a 0,46±0,04 1176,59±186,86 981,04±125,94a
a a
0,13±0,01c
BNA kek 1036,62±43,27c -115,58±79,55a 0,89±0,07a 0,34±0,01c 350,78±28,36c 311,59±50,37c 0,09±0,02d
SNA kek 1284,76±96,94bc -121,31±42,13a 0,83±0,07a 0,53±0,08b 663,88±203,86b 541,59±120,71b 0,23±0,04a
KFA kek 1718,35±11,70b -21,97±10,91a 0,85±0,02a 0,46±0,01b 783,69±12,45b 664,81±21,51b 0,18±0,01b
BFA kek 1756,67±107,93b -16,19±4,92a 0,74±0,05a 0,45±0,00b 793,76±71,02b 585,12±28,53b 0,16±0,01bc
Aynı sütunda bulunan farklı harfler, ortalamalar arasında önemli farklılık olduğunu göstermektedir (P<0,05).
Çizelge 4.8’de iç yapışma, sakızımsılık ve çiğnenebilirlik değerlerine bakıldığında
örneklerin davranışlarının birbiriyle koşut olduğu görülmektedir. Bunun nedeni bu
tekstür testlerinin benzer fiziksel teknik karaktere sahip olması olarak
nitelendirilebilir. Örnekler arasında bu üç özellik bakımından istatistiksel farklılık
vardır. En yüksek iç yapışma, sakızımsılık ve çinenebilirlik karakterine sahip örnek
kontrol örneğidir. Aquafaba örrneklerinin tamamı kontrol örneğinden daha az iç
yapışma özelliğindedir, sakızımsılıkları daha düşüktür ve çiğnenebilirliği azdır.
Aquafaba örnekleri arasında bu özelliklerin tamamı için en düşük değerler ise beyaz
nohutta elde edilmiştir. BNA ile üretilmiş olan kek ürünleri üzerinde yapılmış olan
çalışmalardan birinde, aquafaba örneklerinin çiğnenebilirlik özellikleri ile yumurta
ile üretilmiş keklerin çiğnenebilirlik özellikleri arasında farklılık olmadığı ifade
edilmiştir (Mustafa ve diğ, 2018). Bu duruma yine keklere ilave edilen aquafaba
içeriğinde çözünmüş olan lif oranının neden olmuş olması muhtemeldir.
52
Aynı sütunda bulunan farklı harfler, ortalamalar arasında önemli farklılık olduğunu göstermektedir
(P<0,05).
Görünüş özelliği olarak istatiksel anlamda BFA, SNA kek örnekleri ve kontrol grubu
anlamlı fark içermemektedir. BNA kek örneği görünüş açısından en fazla beğenilen
örnek olmuştur. KFA kek örneği görünüşü en az beğeni olan örnek grubu olmuştur.
Koku kriteri açısından en beğenilen örnek grubu kontroldür. Kontrolü sırasıyla BNA,
SNA, KFA, BFA kek örnekleri takip etmiştir. SNA, KFA, BNA kek örnekleri
arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamaktadır.
Genel beğenisi en yüksek kontrol grubu, en düşük ise KFA kek örneğidir. Genel
beğeni değerlendirilmesi yapıldığında bütün örnek gruplarının istatiksel olarak
önemli fark içermediği görülmüştür. Bu durum yumurta ikamesi olarak farklı
aquafabaların kullanımının duyusal olarak olumlu bir sonuç verdiğini göstermekte ve
çalışmamızın umut vadediciliğini desteklemektedir.
53
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
Kek örneklerinin nem değerleri birbirine yakın sonuçlar vermiştir. En düşük nem
içeriği BNA kek örneğinde görülürken en yüksek nem içeriği SNA kek örneğinde
görülmüştür. SNA kek örneği ve KFA kek örneğinden sonra kontrol grubu en yüksek
nem değerine sahiptir.
Protein değeri yumurta kullanılan kontrol grubunda daha yüksek gelmiştir. A sınıfına
ait kabuklu yumurtanın protein değeri %15,52±0,9’dur (Doğruer, 2015).
Aquafabaların yumurta kadar yüksek protein içeriğine sahip olmamasından dolayı
protein değerlerinin daha düşük kalması beklenen bir durumdur. Ancak yumurta
54
tüketiminden kaçınılan diyetler için farklı aquafabaların protein kaynağı olarak
değerlendirilebilir olduğu düşünülmektedir. Kontrol örneğinin yağ içeriği aquafabalı
örneklerden daha yüksek gelmiştir. Aquafabaların bileşimindeki yağ değeri
yumurtadan daha düşük olduğundan dolayı bu beklenen bir sonuçtur.
Spesifik hacim ve ağırlık kaybı kekin son kalitesinde önem arz eden kriterlerdir.
Kontrol grubunun spesifik hacim değeri en yüksektir onu BNA kek örneği takip
etmektedir ve aralarında istatiksel olarak anlamlı bir fark yoktur. SNA ve KFA kek
örneklerinin spesifik hacimleri arasında da istatiksel olarak önemli bir fark
görülmemiştir. BFA kek örneği en düşük spesifik hacime sahiptir. Kontrol grubu ile
aquafabalı örneklerin ağırlık kaybı arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark
görülmemekle beraber, en düşük ağırlık kaybına kontrol grubu sahipken BFA kek
örneği kontrol grubuna en yakın sonucu vermiştir. En fazla ağırlık kaybı ise KFA
kek örneğinde görülmektedir.
Kek örneklerinin dış kabuk renk değerlerinde parlaklık (L*) değeri BFA kek
örneğinde en yüksek çıkmış ve kontrol grubu kendisine en yakın sonucu veren grup
olmuştur. En düşük parlaklık (L*) değeri ise BNA kek örneklerinde görülmüştür ve
SNA kek örnekleri ile arasında istatiksel olarak önemli bir fark yoktur. Kabuk
kırmızılık-yeşillik (a*) değerleri arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark olmamakla
beraber en yüksek değer BFA kek örneğinde, en düşük değer BNA kek örneğinde
görülmüştür. Kabuk sarılık-mavilik (b*) değerleri arasında BFA kek örneği en
yüksek değere sahiptir ve kontrol grubu onu takip etmektedir. İstatiksel olarak
aralarında anlamlı bir fark görülmemektedir. En düşük b* değeri ise BNA kek
örneğinde görülmüştür.
55
örnekleri en sert kek örnekleridir. BNA kek örneği esnekliği en yüksek gelen
örnektir. Bütün kek örnekleri arasında esneklik değerlerinde istatiksel olarak anlamlı
bir fark bulunmamaktadır. İç yapışma en yüksek SNA kek örneğinde, en düşük BNA
kek örneğinde görülmektedir. Kontrol grubu ile SNA kek örneği iç yapışma değerleri
arasında istatiksel anlamda önemli bir fark yoktur. Sakızımsılık değeri en yüksek
kontrol grubunda onu takiben BFA kek örneğinde, en düşük BNA kek örneğinde
görülmektedir. Çiğnenebilirlik en yüksek kontrol grubunda onu takiben ise KFA kek
örneğinde, en düşük BNA kek örneğinde görülmektedir. SNA kek örneği
dayanıklılık değeri en yüksek iken, BNA kek örneği en düşüktür.
56
KAYNAKLAR
57
Aslan, M. ve Ertaş, N. (2020). Geleneksel kek formülasyonunda yumurta yerine
nohut suyu kullanımı. Harran Tarım ve Gıda Bilimleri Dergisi, 24 (1),
1-8.
Azabağaoğlu, Ö. & Demiraslan, V. (2012). Türkiye’deki un ve unlu mamul
işletmelerinin pazarlama yönetimleri açısından incelenmesi: Edirne ili
örneği. Namık Kemal Üniversitesi Balkan Sosyal Bilimler Dergisi, 1
(2), 1-14.
Baker, B. A., Davis, E. A., & Gordon, J. (1990). The influence of sugar and
emulsifiers type during microwave and conventional heating of a lean
formula cake batter, Cereal Chemistry, 67 (5), 451-457.
Baltacıoğlu, C. & Uyar, M. (2017). Kabak (Cucubita Pepo L.) tozunun kek
üretiminde potansiyel kullanımı ve kek kalite parametrelerine etkisi.
Akademik Gıda, 15 (3), 274-280.
Bailey, L. H. & Leclere, J. A. (1935). Cake and cake making ingredients. Cereal
Chemistry, (12), 175-180.
Bent, A. J., Bennion, E. B., & Bamford, G. S. T. (1997). The technology of cake
making (6th ed. pp.245). New York: Springer.
Bird, L. G., Pilkington C. L., A., & Serventi, L. (2017). Products of chickpea
processing as texture improvers in gluten-free bread. Food Science
and Technology International, 0 (0), 1–9.
Borneo, R., Aguirre, A., & León, A. E. (2010). Chia (Salvia hispanica L.) gel can
be used as egg or oil replacer in cake formulations. Journal of the
American Dietetic Association, 110 (6), 946–949.
Bozdoğan, N. (2015). Glutensiz kek formülasyonlarında hidrokolloid ve diyet lifi
kullanımının hamur reolojisi ve kek kalitesi üzerine olan etkilerinin
incelenmesi. (Yüksek lisans tezi). Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri
Enstitüsü, İzmir.
Buhl, T. F., Christensen, C. H., & Hammershøja, M. (2019). Aquafaba as an egg
white substitute in food foams and emulsions: Protein composition
and functional behaviour. Food Hydrocolloids, 96 (2019), 354-364.
Ceylan, H. (2020). Dirençli Nişasta Ve Yer Elması Ununun Kek Üretiminde
Kullanımı. Harran Tarım ve Gıda Bilimleri Dergisi 24 (1), 1-8.
Çelebi, Ş. & Karaca, H. (2006). Yumurtanın besin değeri, kolesterol içeriği ve
yumurtayı n-3 yağ asitleri bakımından zenginleştirmeye yönelik
çalışmalar. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 37 (2), 257–
265.
Çelik, İ. & Kotancılar, H. G. (1998). Farklı bileşimdeki kabartma tozlarının kek
kalitesi üzerine etkisi. Un Mamulleri Dünyası, 6 (5-6), 5-13.
Damian, J. J., Huo, S., & Serventi, L. (2018). Phytochemical content and
emulsifying ability of pulses cooking water. European Food Research
and Technology, 244, 1647–1655. https://doi.org/10.1007/s00217-
018-3077-5.
Díaz-Ramírez, M., Calderón-Domínguez, G., García-Garibay, M., Jiménez-
Guzmán, J., Villanueva-Carvajal, A., Salgado-Cruz, M. de la Paz
58
Salgado-Cruz., M., Arizmendi-Cotero, D., & Del Moral-Ramírez,
E. (2016). Effect of whey protein isolate addition on physical,
structural and sensory properties of sponge Cake. Food Hydrocolloids,
61, 633–639.
Dizlek, H. (2013). Kremalı kek (yaş pasta) bileşenleri ve üretimi. Dünya Gıda, 6,
77–86.
Doğan, İ. S. & Yıldız, Ö. (2004). Düşük kalori kek üretimi: I. standart yağlı kek ile
karşılaştırma Gıda, 29 (3), 229-235.
Doğan, İ. S. & Yıldız, Ö. (2004). Düşük kalori kek üretimi: I. formül
optimizasyonu. Gıda, 29 (1), 17-25.
Doğruer, Y., Telli, N., Telli, E., Kahraman, A., & Güner, A. (2015). Pastörize sıvı
yumurta ile kabuklu yumurtanın bazı kalite özelliklerinin bakımından
kıyaslanması. Euroasian Journal of Veterinary Science, 31, 3, 177-
183.
Ergün, K. (2012). Dondurularak kurutulmuş kivi püresi tozu kullanılarak hazırlanan
keklerde pişirme yöntemi ve formülasyonun kalite kriterlerine
etkisinin incelenmesi. (Yüksek lisans tezi). Ege Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, İzmir.
Fance, W. J. (1966). The Student’s Technology of “Bread Making and Flour
Confectionary. Routledge, London, UK: Routledge Kegan & Paul.
Fidan, S. (2019). İrmik sanayi artığı irmik altı undan protein konsantresi üretimi ve
bazı fonksiyonel özelliklerinin incelenmesi. (Yüksek lisans tezi). Bolu
Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Bolu.
Food and Agriculture Organization of the United Nations (2009). FAO.
Food and Agriculture Organization of the United Nations (2011). FAO.
Food and Agriculture Organization of the United Nations (2016). FAO.
Retrieved September 18, 2018.
Frampton, C. (1997). Eggs and Egg Products. In A. J. Walter (Eds.). The
Technology of Cake Making (6th ed. vol. 1, pp.18-25). New York:
Springer Publishing.
Geera, B., Reiling, J. A., Hutchison, M. A., Rybak, D., Santha, B., & Ratnayake,
W. S. (2011). A comprehensive evaluation of egg and egg replacers
on the product quality of muffins. Journal of Food Quality, 34, 333–
342.
Giritlioğlu, E., (2017). Kinoa (Chenopodium Quinoa Willd.) ve şeker otu (Stevia
Rebaudiana Bertoni) kullanılarak yeni bisküvi ve kek formülleri
geliştirme üzerine bir araştırma. (Yüksek lisans tezi). Osmaniye
Korkut Ata Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Osmaniye.
Guy, E. J. & Vettel, H. E. (1973). Effect of mixing time and emulsifiers on yellow
layer cakes containing butter, The Bakers Digest, 47 (1), 43-46.
Gül, F. (2019). Kek üretiminde ekşi hamur kulllanımı. (Yüksek lisans tezi). Yıldız
Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
59
Hamzaçebi, Ö. (2017). Farklı lif kaynakları kullanılan keklerde fizikokimyasal
özelliklerin belirlenmesi ve olası sinerjik etki varlığının araştırılması.
(Yüksek lisans tezi). İstanbul Aydın Üniversitesi, Fen Bilimleri
Enstitüsü, İstanbul.
He, Y., Wang, L. & Lu, Q. (2015). Property assessment of sponge cake added with
egg replacer. Advance Journal of Food Science and Technology, 9 (5),
342–345.
Hedayati, S. & Tehrani, M. M. (2018). Effect of total replacement of egg by
soymilk and lecithin on physical properties of batter and cake. Food
Science and Nutrition, 6 (4), 1154–1161.
Henry, C. (1995). Monoglycerides: the universal emulsifiers. Cereal Food Worlds,
40 (10), 734-735, 738.
Hlynka, I., (1964), Wheat Chemistry and Technology, Association of Cereal
Chemistry, MN, USA: St. Paul.
Indrani, D. & Rao, G. V. (2008). Food Engineering Aspects of Baking Sweet
Goods. In S. G. Sumnu, S. Sahin (Eds.), Functions of Ingredients in
the Baking of Sweet Goods (1st ed., pp.31-49). New York: CRC Press.
Jarpa-Parra, M., Wong, L., Wismer, W., Temelli, F., Han, J., Huang, W.,
Eckhart, E., Tian, Z., Shi, K., Sun, T., & Chen, L. (2017). Quality
characteristics of angel food cake and muffin using lentil protein as
egg/milk replacer. International Journal of Food Science and
Technology, 52 (7), 1604–1613.
Jyotsna, R., Manohar, R. S., Indrani, D., & Rao, G. V. (2007). Effect of whey
protein concentrate on the rheological and baking properties of
eggless cake. International Journal of Food Properties, 10, 599–606.
Kannan, A., Hettiarachchy, N., Aato, K., & Marshall, M. (2012). N. S.
Hettiarachchy (Eds.), Food Proteins and Peptides Chemistry,
Functionality, Interactions, and Commercialization (1 st ed., pp.74-
77). New York: CRC Press.
Karakaya, M., Bayrak, R., & Sarıçoban, C. (1999). NaCl ve K2HPO4 ilavesinin
yumurta (Gallus domesticus) ve yumurta kısımlarının bazı emülsiyon
karakteristikleri üzerine etkisi. Gıda, 24 (5), 337-341.
Karaoğlu, M., Kotancilar, G. H., & Çelik, I. (2001). Effects of utilization of
modified starches on the cake quality. Starch/Stärke, 53, 162-169.
Kohrs, D., Herald, T. J., Aramouni, F. M., & Abughoush, M. (2010). Evaluation
of egg replacers in a yellow cake system. Emirates Journal of Food
and Agriculture, 22 (5), 340–352.
Koyuncu, B. (2021). Bisküvi ve kek üretiminde farklı prosesler ile kurutulmuş
hünnap meyvelerinin kullanımı (Yüksek lisans tezi). Necmettin
Erbakan Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya.
Köklü, G. (2007). Pandispanya yapımında bazı yüzey aktif maddelerin kek nitelikleri
üzerindeki etkileri (Yüksek lisans tezi). Çukurova Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, Adana.
60
Köklü, G. & Özer, M. S. (2008). Pandispanya yapımında bazı yüzey aktif
maddelerin kek nitelikleri üzerindeki etkileri. Çukurova Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 19 (2), 78–87.
Kumar, N. A., Prasada Rao, U. J. S., Jeyarani, T., & Indrani, D. (2017). Effect of
ingredients on rheological, physico-sensory and nutritional
characteristics of omega-3-fatty acid enriched eggless cake. Journal of
Texture Studies, 48 (5), 439–449.
Lafarga, T., Villaró S., Bobo G., & Aguiló-Aguayo, I. (2019). Optimisation of the
pH and boiling conditions needed to obtain improved foaming and
emulsifying properties of chickpea aquafaba using a response surface
methodology. International Journal of Gastronomy and Food Science.
18 (100177). DOI: 10.1016/j.ijgfs.2019.100177
Lechevalier, V., Croguennec, T., Anton, M., & Nau, F. (2011). Improving The
Safety and Quality of Eggs and Egg Products. In Y. Nys, M. Bain, F.
V. Immerseel (Eds.), Processed Egg Products (1st ed., vol 1, pp.538-
570). Sawston: Woodhead Publishing.
Lin, M., Tay, S. H., Yang, H., Yang, B., & Li, H. (2017). Replacement of eggs
with soybean protein isolates and polysaccharides to prepare yellow
cakes suitable for vegetarians. Food Chemistry, 229, 663–673.
Lomakina, K. & Mikova, K. (2005). A study of the factors affecting the foaming
properties of egg white. Czech Journal of Food Sciences, 24 (3), 110–
118.
Mane, K. A. & Khandekar, V. B. (2017). Preparation of cupcake using whey
powder as egg replacer. International Journal of Science, Engineering
and Management, 2 (10), 21–25.
Meurer, M. C., Souza, D., & Ferreira Marczaka, L. D. (2020). Effects of
ultrasound on technological properties of chickpea cooking water
(Aquafaba), Journal of Food Engineering, 265 (2020), 109688. DOI:
10.1016/j.jfoodeng.2019.109688
Matos, M. E., Sanz, T., & Rosell, C. M. (2014). Establishing the function of
proteins on the rheological and quality properties of rice based gluten
free muffins. Food Hydrocolloids, 35, 150–158.
Mercan, N. (1998) Kek Kalitesi Üzerine Bazı Emülgatörlerin Etkilerinin
Araştırılması (Yüksek lisans tezi). İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Mercan, N. & Boyacıoğlu, M. H. (1999 a). Kek üretim teknolojileri: kekin tanımı,
sınıflandırılması ve üretimi. Dünya Gıda Dergisi, 45, 36-39.
Mercan, N. & Boyacıoğlu, M. H. (1999 b). Kek üretiminde yaygın olarak kullanılan
bileşenler ve fonksiyonları. Dünya Gıda Dergisi, 47, 36-42.
Mine, Y., (2015). Applied Food Protein Chemistry. In Z. Üntünol (Eds.), Egg
Proteins (1 st ed., Vol 1, pp. 459-490). New York: John Wiley & Sons
Ltd.
Mizukoshi, M., Kawada, T., & Matsui, N. (1979). Model studies of cake baking I.
Continuous observations of starch gelatinization and protein
coagulation during baking. Cereal Chemistry, 56 (4), 305–309.
61
Movahhed, K. M., Mohebbi, M., Koocheki, A., & Milani, E. (2016). The effect of
different emulsifiers on the eggless cake properties containing WPC.
Journal of Food Science and Technology, 53 (11), 3894–3903.
Mustafa, R., He, Y., Shim Y. Y., & Reaney, M. (2018). Aquafaba, wastewater
from chickpea canning, functions as an egg replacer in sponge cake.
International Journal of Food Science and Technology. DOI:
10.1111/ijfs.13813
Nguyen, T. M. N., Nguyen, T. P., Tran, G. B., & Le, P. T. Q. (2020). Effect of
processing methods on foam properties and application of lima bean
(Phaseolus Lunatus L.) aquafaba in eggless cupcakes. Journal Of
Food Processing and Preservation. DOI: 10.1111/jfpp.14886
Özer, E. A., İbanoğlu, Ş., & İbanoğlu, E. (2008). Fenilketonüri hastalığı ve
fenilalanin kısıtlı diyet. Türkiye 10. Gıda Kongresi (pp.1139-1149)
Türkiye: Erzurum, Mayıs 21-23.
Özer, M. & Tuncel, N. B. (2016). Pirinç ve pirinç yan ürünlerinin glutensiz tahıl
ürünlerinde kullanımı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 2, 29–44.
Özuğur, G. & Hayta, M. (2011). Tahıl esaslı glutensiz ürünlerin besinsel ve
teknolojik özelliklerinin iyileştirilmesi. Gıda, 36 (5), 287–294.
Paraskevopoulou, A., Donsouzi, S., Nikiforidis, C. V., & Kiosseoglou, V. (2015).
Quality characteristics of egg-reduced pound cakes following WPI
and emulsifier incorporation. Food Research International, 69, 72–79.
Paton, D., Larocque, G. M., & Holme, J. (1981). Development of cake structure:
influence of ingredients on the measurement of cohesive force during
baking. Cereal Chemistry, 58 (6), 527-529.
Pomeranz, Y. (1987). Modern Cereal Science and Technology. Washington: VCH
Publishers.
Puranik, D. B. & Gupta, S. K. (2017). Development of egg-less cake usıng whey
protein concentrate as egg substitute. International Journal of Science,
Environment and Technology. 6 (4), 2343–2352.
Pyler, E. J. (1988). Baking Science and Technology, USA: Sosland Publishing
Company.
Pyler, E. J. & Gorton, L. A. (2008). Baking Science and Technology, Vol I,
Fundamentals and Ingredients (4th ed., vol 1, pp.113-253). USA:
Sosland Publishing Company.
Ratnayake, W. S. & Hutchison, M. A. (2010). An industry-relevant analysis of
differences between products made with eggs and those made with
egg content reduced by egg replacers. The Food Processing Center, 1,
115.
Ratnayake, W. S., Geera, B., & Rybak, D. A. (2011). Effects of egg and egg
replacers on yellow cake product quality. Journal of Food Processing
and Preservation, 36 (1), 21–29.
62
Salem, E. M. & Hanan, F. A. (2012). Partial substitution of eggs by lupin flour and
its protein isolates in cakes manufacturing. Journal of Applied
Sciences Research, 8 (7), 3717–3723.
Serventi, L., Wang, S., Zhu, J., Liu, S., & Fei, F. (2018). Cooking water of yellow
soybeans as emulsifier in gluten-free crackers. European Food
Research and Technology, 244 (12), 2141-2148.
Shao, Y., Lin, K., & Chen, Y. (2015). Batter and product quality of eggless cakes
made of different types of flours and gums. Journal of Food
Processing and Preservation, 39, 2959–2968.
Shim, Y. Y., Mustafa, R., Shen, J., Ratanapariyanuch, K. & Reaney, M. J. T.
(2018). Composition and properties of aquafaba: water recovered
from commercially canned chickpeas. Journal of Visualized
Experiments, 132 (e56305), 1–14.
Sínchez‐Vioque, R., Clementea, A., & Vioquea, J. (1999). Protein isolates from
chickpea (Cicer Arietinum L): chemical composition, functional
properties and protein characterization. Food Chemistry, 64, 237–243.
DOİ: 10.1016/ S0308‐8146(98)00133‐2.
Singh, G. D., Wani, A. A., Kaur, K. & Sogi, D. S. (2008). Characterization and
functional properties of proteins of some Indian chickpea (Cicer
Arietinum) cultivars. Journal of the Science of Food and Agriculture,
13, 125–135.
Singh, J. P., Kaur, A., Shevkani, K., & Singh, N. (2015). Influence of jambolan
(Syzygium Cumini) and xanthan gum incorporation on the
physicochemical, antioxidant and sensory properties of gluten-free
eggless rice muffins. International Journal of Food Science and
Technology, 50 (5), 1190–1197.
Stantiall, S. E., Dale, K. J., Calizo, F. S. & Serventi, L. (2018). Application of
pulses cooking water as functional ingredients: the foaming and
gelling abilities. European Food Research and Technology, 244, 97–
104.
Tan, M. C., Chin, N. L., Yusof, Y. A., & Taip, F. S. (2015). Improvement of
eggless cake structure using ultrasonically treated whey protein. Food
and Bioprocess Technology, 8, 605–614.
Tan, M. C., Chin, N. L., Yusof, Y. A., & Taip, F. S., (2015). Improvement of
eggless cake structure using ultrasonically treated whey protein. Food
and Bioprocess Technology, 8, 605–614.
Taş, A. & Salan, A. (2017). Un ve Unlu Mamuller Sektör Raporu. Tekirdağ:
Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası, 1–44.
Thomasson, C. A., Miller, R. A., & Hoseney, R. C. (1995). Replacement of
chlorine treatment for cake flour. Cereal Chem., 72 (6), 616-620.
Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü. (2021). 2020 Yılı Bakliyat Sektör
Raporu, Ankara: TMO Kurumsal Raporu.
Tuncel, B. & Demirci, M. (2006). Farklı sıcaklık derecelerinde depolanan
hamurların kek kalitesi üzerine etkilerinin araştırılması. Türkiye 9.
Gıda Kongresi (s. 521-524). Bolu, Mayıs 24-26.
63
Türker, B. (2016). Glutensiz kek üretimi ve bazı fiziksel, kimyasal, fonksiyonel
özelliklerinin incelenmesi. (Yüksek lisans tezi). Celal Bayar
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Manisa.
Yazıcı, G. N. (2018). Protein içeriği azaltılmış sürdürülebilir yumurtasız kek üretimi
ve bazı kalite nitelikleri açısından incelenmesi (Yüksek lisans tezi).
Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Üniversitesi, Adana.
Yıldız, Ö. (2010). Farklı formülasyon, pişirme ve depolama sürelerinin glutensiz kek
kalitesi üzerine etkilerinin araştırılması. (Doktora tezi). Yüzüncü Yıl
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Van.
Yücel, R. (2009). Glutensiz kek üretiminde kullanılan bazı zamkların kalite üzerine
etkisi. (Yüksek lisans tezi). Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri
Enstitüsü, Adana.
Yüksel, G. N. (2019). Şeker otu (Stevia Rebaudiana) ve ürünlerinin kek ve
kurabiyede şeker yerine kullanılabilirliğinin belirlenmesi. (Yüksek
lisans tezi). Akdeniz Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Antalya.
Zabihollahi, N. (2014). Düşük kalorili kek üretiminde kavrulmuş buğday unu, stevya
ve polidekstroz kullanım imkanının araştırılması. (Yüksek lisans tezi).
Atatürk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Adana.
Wilderjans, E., Luyts, A., Brijs, K., & Delcour, J. A. (2013). Ingredient
functionality in batter type cake making. Trends in Food Science and
Technology, 30, 6–15.
Wilderjans, E., Pareyt, B., Goesaert, H., Brijs, K., & Delcour, J. A. (2008). The
role of gluten in a pound cake system: a model approach based on
gluten-starch blends. Food Chemistry, 110, 909–915.
Wu, J. (2014). Food Processing Principles and Applications In S. Clark, S. Jung, B.
Lamsal (Eds.), Eggs and Egg Products Processing. (1st ed., Vol. 1,
pp.437-455). New York: John Wiley&Sons.
64
EKLER
65
EK A
66
ÖZGEÇMİŞ
ÖĞRENİM DURUMU:
• Lisans : 2017, Ege Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Gıda
Mühendisliği
• Yüksek Lisans : 2022, Bursa Teknik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim
Enstitüsü, Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı
MESLEKİ DENEYİM VE ÖDÜLLER:
• Begüm Referans Gıda 2019-2020
• Tarım ve Orman Bakanlığı 2022-…
67