You are on page 1of 106

ÇANKIRI 2023

T.C.
ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
SAĞLIK YÖNETİMİ ANABİLİM DALI
Yüksek Lisans Tezi

ANKARA İLİNDE ÇALIŞAN SAĞLIK PERSONELLERİNİN


COVİD-19 AŞISINA KARŞI TUTUMLARI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Yasin KIRAÇ

Çankırı 2023
ANKARA İLİNDE ÇALIŞAN SAĞLIK PERSONELLERİNİN
COVİD-19 AŞISINA KARŞI TUTUMLARI

Yasin KIRAÇ

Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Sağlık Yönetimi Anabilim Dalı

Yüksek LisansTezi

TEZDANIŞMANI

Dr. Öğr. Üyesi Banuçiçek YÜCESAN

Çankırı 2023
KABUL VE ONAY

ÇAKÜ, Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nün 208209026 numaralı Yüksek Lisans öğrencisi


Yasin KIRAÇ, ilgili yönetmeliklerin belirlediği gerekli tüm şartları yerine getirdikten
sonra hazırladığı “Ankara İlinde Çalışan Sağlık Personellerinin COVİD-19 Aşısına
Karşı Tutumları” başlıklı tezini aşağıda imzaları olan jüri önünde başarı ile
sunmuştur.

Tez Savunma Tarihi: …./…./….

Tez Danışmanı :Dr. Öğr. Üyesi Banuçiçek YÜCESAN …………………..


ÇAKÜ Üniversitesi imza

Jüri Üyesi :Ünvanı Adı SOYADI …………………..


ÇAKÜ Üniversitesi imza

Jüri Üyesi :Ünvanı Adı SOYADI …………………..


ÇAKÜ Üniversitesi imza

Jüri Üyesi :Ünvanı Adı SOYADI …………………..


ÇAKÜ Üniversitesi imza

Yukarıdaki sonucu onaylarım


………………..
İmza
Ünvanı Adı SOYADI
Enstitü Müdür

iii
ETİK BEYANNAMESİ

Yüksek Lisans tezi olarak hazırlayıp sunduğum “Ankara İlinde Çalışan Sağlık
Personellerinin COVİD-19 Aşısına Karşı Tutumları” başlıklı tez; bilimsel ahlak ve
değerlere uygun olarak tarafımdan yazılmıştır. Tezimin fikir/hipotezi tümüyle tez
danışmanım ve bana aittir. Tezde yer alan araştırma tarafımdan yapılmış olup, tüm
cümleler, yorumlar bana aittir.
Yukarıda belirtilen hususların doğruluğunu beyan ederim.

İmza
Tarih
Yasin KIRAÇ

iv
ÖN SÖZ

Yüksek lisans eğitimim boyunca ve tez hazırlama sürecinde bana yol


gösteren, bilgi ve tecrübelerinden faydalandığım danışmanım Dr. Öğretim Üyesi
Banuçiçek YÜCESAN’A,

Hayatıma ve eğitimime tecrübeleri ile yeni bakış açıları kazandıran değerli


hocalarım Dr. Öğretim Üyesi Sinan BULUT’a, Dr. Öğretim Üyesi Ülkühan BİKE
ESEN’e ve Op. Dr. İsmail BOZKURT’a,

Bugünlere gelmemde şüphesiz en büyük paya sahip olan ve evlatları


olmaktan her daim gurur duyduğum anne, babama ve her zaman yanımda olan ve
desteğini esirgemeyen abime,

Çalışma sürecinde tüm zorlukları benimle birlikte göğüsleyen, hayatımın her


evresinde bana destek olan ve hayatımı güzellikler ile dolduran, sabrı ve sevgisi ile
daima yanımda olan sevgili eşim Gonca Selcan KIRAÇ’a,

Ailemize katıldığından beri hayatıma heyecan katan, neşe ve mutluluk


kaynağımız canım kızım Lina KIRAÇ’a,

Tanıştığımız günden beri benden bir an olsun yardımını esirgemeyen can


arkadaşım Ufuk TOKMAK’a,

Sonsuz saygılarımı ve teşekkürlerimi sunarım.

Yasin KIRAÇ

v
İÇİNDEKİLER

Sayfa
ÖN SÖZ ...................................................................................................................... V
İÇİNDEKİLER ........................................................................................................ Vİ
KISALTMALAR VE SEMBOLLER.................................................................. Vİİİ
TABLOLAR LİSTESİ .............................................................................................. X
ÖZET......................................................................................................................... Xİ
SUMMARY ........................................................................................................... Xİİİ
1. GİRİŞ ................................................................................................................... 1
1.1. ÇALIŞMANIN AMACI ....................................................................................... 2
1.2. PROBLEMLER .................................................................................................. 3
1.3. SINIRLILIKLAR ................................................................................................ 3
1.4. SAYILTILAR .................................................................................................... 4
2. GENEL BİLGİLER............................................................................................ 5
2.1.GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE SALGIN HASTALIKLARIN TARİHİ VE ETKİLERİ ............. 5
2.1.1. Veba hastalığı ......................................................................................... 5
2.1.2. Çiçek hastalığı ........................................................................................ 7
2.1.3. Sıtma ...................................................................................................... 8
2.1.4. Cüzzam ................................................................................................. 10
2.1.5. Frengi ................................................................................................... 11
2.1.6. Verem (Tüberküloz) ............................................................................. 12
2.1.7. Ebola .................................................................................................... 13
2.1.8. Sars ....................................................................................................... 14
2.1.9. Kolera ................................................................................................... 14
2.1.10. Grip ...................................................................................................... 15
2.1.11. İspanyol Gribi ...................................................................................... 15
2.1.12. Domuz gribi ......................................................................................... 16
2.2. GÜNÜMÜZDE DEVAM EDEN PANDEMİLER .................................................... 16
2.2.1. HIV/AIDS ............................................................................................ 16
2.3. PANDEMİ ...................................................................................................... 17
2.3.1. COVİD-19 PANDEMİSİ ............................................................................... 18
2.3.1.1. SARS-CoV-2 infeksiyonunda tanısal testler ........................................ 21
2.3.1.2. Covid-19: klinik tanı ve hastalık seyri ................................................. 23
2.3.1.2.1. İnkübasyon süresi ve klinik özellikler .......................................... 23
2.3.1.3. Laboratuvar ve görüntüleme bulguları ............................................. 26
2.3.1.4. Tanı kriterleri .................................................................................... 26
2.3.1.4.1.Olası vaka ..................................................................................... 26
2.3.2. COVİD-19’UN ETKİLERİ............................................................................. 29
2.3.2.5. Ruh sağlığı üzerine etkileri .................................................................... 32
2.3.3. KORONAVİRÜSTEN KORUNMAYA YÖNELİK ALINAN TEDBİRLER ................ 33
2.4. COVİD-19 AŞILARI .................................................................................... 37
2.4.1. ACİL KULLANIM ONAYI ALAN BAZI COVİD-19 AŞILARININ ÖZELLİKLERİ ... 38
2.4.2. COVİD-19 AŞISININ YAN ETKİLERİ ............................................................ 41
2.4.3. Aşı kontrendikasyonları ....................................................................... 41
2.4.4. COVİD-19 AŞILARINA BAĞLI ÖZEL GÜVENLİK ENDİŞELERİ ........................ 42
2.4.5. ÖZEL GRUPLARDA COVİD-19 AŞILAMASI .................................................. 43
2.4.6. COVİD-19 AŞI PRATİĞİ .............................................................................. 44
2.4.7. COVİD-19 AŞILAMA DURUMU VE TÜRKİYE’DEKİ AŞI ÇALIŞMALARI .......... 45

vi
2.4.8. SARS-COV-2 VARYANTLARI VE AŞI ETKİNLİĞİ ........................................ 46
2.4.9. YENİ KORONAVİRÜS HASTALIĞINA KARŞI AŞILANMA TUTUMU ................. 46
3. MATERYAL VE YÖNTEM ........................................................................... 49
3.1. ARAŞTIRMANIN EVRENİ VE ÖRNEKLEMİ ...................................................... 49
3.4. VERİ TOPLAMA ARAÇLARI ........................................................................... 50
3.5. VERİLERİN İSTATİKSEL ANALİZİ .................................................................. 50
4. BULGULAR ...................................................................................................... 52
5. TARTIŞMA ....................................................................................................... 69
6. SONUÇ VE ÖNERİLER.................................................................................. 73
KAYNAKLAR ......................................................................................................... 75

vii
KISALTMALAR VE SEMBOLLER

ABD: Amerika Birleşik Devletleri

ACE2: Angiotensin-Converting Enzyme

AÇSHB: Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı

AIDS: Acquired Immune Deficiency Syndrome

ARDS: Akut Respiratuar Distres Sendromu

BBC: British Broadcasting Corporation

BOA: Başbakanlık Osmanlı Arşivi

CDC: Centersfor Disease Control and Prevention

CRP: C- Reaktif Protein

DDT: Dikloro Difenil Trikloroetan

EMA: Avrupa İlaç Ajansı

ESR: Eritrosit Sedimantasyon Hızı

FDA: ABD Gıda ve İlaç Dairesi

FiO2: Fraction of inspired oxygen

GBS: Guillain-Barre sendromu

GİS: Gastrointestinal Sistem

HIT: Heparin İlişkili Trombositopeni

HIV: Human Immunodeficiency Virus

IgG: İmmünoglobülin G

IL-6: İnterlökin-6

KOAH: Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı

MERS-CoV: Middle East Respiratory Syndrome Coronavirus

MIS-C: Multisistem İnflamatuvar Sendrom

MÖ: Milattan Önce

MS: Milattan Sonra

viii
O2: Oksijen

PaCO2: Parsiyel Arteriyel Karbondioksit Basıncı

PaO2: Parsiyel Arteriyel Oksijen Basıncı

PCR: Polymerase Chain Reaction

PF4: Trombosit Faktör 4

RNA: Ribonükleidasid

SARI: Severe Acute Respiratory Infections

SARS-CoV: Severe Acute Respiratory Syndrome Coronavirus

SOFA skoru: Sequential Organ Failure Assessment Score

SpO2: Periferal Oksijen Saturasyonu

SPSS: Statistical Package for the Social Sciences

SSS: Santral Sinir Sistemi

TİTCK: Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu

TTB: Türk Tabipleri Birliği

TTS: Trombositopenik Tromboz Sendroumu

TÜBA: Türkiye Bilimler Akademisi

TÜRK-İŞ: Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu

T.C.: Türkiye Cumhuriyeti

VITT: İmmün Trombotik Trombositopeni

VLP: Virüs benzeri parçacık

WHO(DSÖ): World Health Organization(Dünya Sağlık Örgütü)

L/dk: Litre/dakika

mmHg: Milimetre civa

mmol/L: Milimol/Litre

μg: Mikrogram

ix
TABLOLAR LİSTESİ

Sayfa
Tablo 2.1: Endişe verici varyantlar ........................................................................... 46
Tablo 4.2: Katılımcıların cinsiyete göre dağılımı ...................................................... 52
Tablo 4.3: Katılımcıların yaş gruplarına göre dağılımı ............................................. 52
Tablo 4.4: Katılımcıların cinsiyetinin yaş gruplarına göre dağılımı ......................... 53
Tablo 4.5: Katılımcıların medeni durumlarının cinsiyete göre dağılımı ................... 54
Tablo 4.6: Katılımcıların eğitim düzeylerinin cinsiyete göre dağılımı ..................... 55
Tablo 4.7: Katılımcıların mesleklerinin aşı sonrası düşüncelere göre dağılımı ........ 56
Tablo 4.8:Katılımcıların evlerinde beraber yaşadıkları kişiler ile aşı sonrası
düşünceleri arasındaki ilişkinin dağılımı ................................................................... 58
Tablo 4.9: Katılımcıların evlerinde beraber yaşadıkları kişiler ile pandeminin aşı ile
biteceği düşünce arasındaki ilişki............................................................................... 60
Tablo 4.10: Katılımcıların evde beraber yaşadıkları kişiler ile ücretli de olsa aşı
yaptırırdım düşüncesine göre dağılımı ....................................................................... 61
Tablo 4.11: Katılımcıların bilinen kronik bir hastalığı ile kaç doz Covid-19 aşısı
olduğu arasındaki ilişkinin dağılımı ........................................................................... 63
Tablo 4.12: Katılımcıların eğitim düzeyi ile ideal bir aşıdaki olması gerekenler
arasındaki ilişkinin dağılımı ....................................................................................... 64
Tablo 4.13: Katılımcıların aşı tercihlerine göre dağılımı .......................................... 65
Tablo 4.14: Katılımcıların yaş gruplarına göre aşı tercihlerinin dağılımı ................. 65
Tablo 4.15: Katılımcıların Covid-19 aşısı olmama sebeplerinin dağılımı ................ 66
Tablo 4.16: Katılımcıların Covid-19 aşısı hakkındaki bilgileri edinme kaynakları ... 66
Tablo 4.17: Katılımcıların eğitim düzeyleri ve bilgi edinme kaynakları arasındaki
ilişkinin dağılımı......................................................................................................... 68

x
ANKARA İLİNDE ÇALIŞAN SAĞLIK PERSONELLERİNİN COVİD-19
AŞISINA KARŞI TUTUMLARI

ÖZET

KIRAÇ, Yasin. Ankara İlinde Çalışan Sağlık Personellerinin Covid-19


Aşısına Karşı Tutumları, (Yüksek Lisans Tezi), Çankırı, 2023.
2019 yılının Aralık ayının sonlarına doğru Çin’in Vuhan kentinde ortaya
çıkan, kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 hastalığı Dünya’da ve
Türkiye’de çok sayıda ölüme neden olmuştur. Hastalık pnomöni ve akut solunum
sıkıntısı sendromu tablosuna kadar geniş bir klinik seyir göstermektedir. Küresel
anlamda her konuda kriz ortamı oluşturan koronavirüs salgını için, ülkeler toplum
sağlığını korumak amacıyla, hastalığın tedavisine yönelik araştırmalar yapmışlar ve
aşı çalışmalarında bulunmuşlardır. Toplumlar gerekli tedbirleri almış olsa bile,
geçmişte görülen salgınlar gibi bu pandeminden de çıkış yolu olarak en etkili
seçeneğin aşılama olduğu görülmüştür.
Ülkemizde 14 Ocak 2021 tarihinden itibaren sağlık personeli aşılama
programına alınmıştır. Sağlık personelinin başarılı bir şekilde bağışıklanmasının
sağlık çalışanlarının kendisinin, yakın çevresinin ve hastaların korunmasını sağladığı
bilinmektedir.
Bu araştırma salgının başından itibaren en ön safhada mücadele eden, aşı
uygulama sırasında öncelikli grup olarak belirlenen, Ankara İlinde çalışan sağlık
personellerinin Covid-19 aşısına karşı bakış açılarının incelenmesi amacıyla
tanımlayıcı tipte çalışmadır. Araştırma Ankara İlinde bulunan Gülhane Eğitim ve
Araştırma Hastanesi, Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
Ulucanlar Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Atatürk Sanatoryum Eğitim ve
Araştırma Hastanesi, Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma
Hastanesi, Pursaklar Devlet Hastanesi, Ankara 75.Yıl Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi,
Karapürçek Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
Ankara Üniversitesi ve Gazi Üniversitesi Hastanesi’nde çalışan, 26 soruluk online
anket yöntemiyle 1000 sağlık çalışanına ulaşılması hedeflenmiştir ve ulaşılabilen 332
sağlık personeli ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri, Ağustos 2022-Ekim
2022 tarihleri arasında, kendi hazırlamış olduğum anket formu kullanılarak elde
edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 20.0 programı kullanılmıştır.
Çalışmanın analizinde ki-kare testi veya Fisher exact testi ve çoklu cevap verilen
sorularda frekans analizi kullanılmıştır. Araştırma da anlamlılık düzeyi p<0,05
alınmıştır.
Araştırmaya katılanların %72,3’ü kadın olduğu, %43,7’si 20-29 yaş
aralığında olduğu, %58, 4’ü lisans mezunu olduğu, %57,5’i evli olduğu, %59,6’sının
eş ve çocuk ile yaşadığı, %53,9’u hemşirelerden oluştuğu tespit edilmiştir.
Katılımcıların %96,9’u Covid-19 aşısı olduğu, %48,8’i 4 doz ve üzeri aşı
yaptırdığını, %81,7 ile Biontech ve %73,6’sı Sinovac tercihinde bulunduğu tespit
edilmiştir. Katılımcıların %52,7’si aşıyı yaptırdığı için kendini güvende hissettiğini,
%46,9’u aşı ücretlide olsa mutlaka aşı yaptıracağını belirtmiştir. Katılımcıların %35’i
pandeminin aşı ile biteceğini savunurken, %35’i kararsız kaldığını belirtmiştir.
Katılımcıların %66,7’si aşıyı güvenilir bulmamakta ve %80’i ideal bir aşının
koruyuculuğu kanıtlanmış yüzde yüze yakın olması gerektiğini belirtmiştir.
Katılımcılar Covid-19 aşısı hakkındaki bilgileri %73,1 oranla Sağlık Bakanlığı’nda

xi
çalışan yetkili kişilerin açıklamalarından elde ettiğini belirtmiştir.
Sonuç olarak araştırmada elde edilen verilere göre sağlık çalışanlarının
çoğunluğu aşıyı güvenilir bulmasa da Covid-19 aşılarını olmaya karşı pozitif bir
tutum sergilemiştir.
Anahtar Kelimeler: Covid-19, Aşı, Sağlık Personeli, Salgın, Tutum

xii
ATTITUDES OF HEALTH PERSONNEL WORKING IN ANKARA
TOWARDS COVID-19 VACCINE

SUMMARY

KIRAÇ, Yasin. Attitudes of Healthcare Personnel Working in Ankara


towards Covid-19 Vaccine, (Master's Thesis), Çankırı, 2023.
Covid-19 disease, which emerged in Wuhan, China, towards the end of
December 2019 and affected the whole world in a short time, has caused many
deaths in the world and in Turkey. The disease shows a wide clinical course,
including pneumonia and acute respiratory distress syndrome. For the coronavirus
epidemic, which creates a crisis environment in every aspect globally, countries have
carried out research on the treatment of the disease and carried out vaccine studies in
order to protect public health. Even if societies have taken the necessary precautions,
it has been seen that the most effective option to get out of this pandemic, like the
epidemics seen in the past, is vaccination.
In our country, healthcare personnel have been included in the vaccination
program as of January 14, 2021. It is known that successful immunization of
healthcare personnel ensures the protection of healthcare professionals, their
immediate surroundings and patients.
This research is a descriptive study in order to examine the perspectives of
medical personnel working in Ankara Province who have been fighting at the
forefront since the beginning of the epidemic, who have been identified as a priority
group during vaccine administration, against the Covid-19 vaccine. Research
Gulhane Training and Research Hospital, Daskapi Yildirim Beyazit Training and
Research Hospital, Ulucanlar Eye Training and Research Hospital, Ataturk
Sanatorium Training and Research Hospital, Etlik Zübeyde Hanım Obstetrics
Training and Research Hospital, Pursaklar State Hospital, Ankara 75, located in the
province of Ankara.Yil Oral and Dental Health Hospital, Karapürçek Oral and
Dental Health Hospital, Ankara Training and Research Hospital, Ankara University
and Gazi University Hospitals, it was aimed to reach 1000 health workers with a 26-
question online survey method and it was carried out with 332 accessible health
personnel. August October August October 2022 The data of the research were
obtained between August 2022 and October 2022 using the questionnaire I have
prepared Decently. SPSS 20.0 program was used in the evaluation of the data. In the
analysis of the study, chi-square test or Fisher exact test and frequency analysis were
used for a large number of answered questions. The significance level of the study
was taken as p<0.05.
Of the participants in the research, 72.3% were women, 43.7% were between
the ages of 20-29, 58% had a bachelor's degree, 57.5% were married, 59.6% had a
spouse. It was determined that they lived with children and 53.9% of them were
nurses. It was determined that 96.9% of the participants had received the Covid-19
vaccine, 48.8% had received 4 doses or more of the vaccine, 81.7% preferred
Biontech and 73.6% preferred Sinovac. 52.7% of the participants stated that they felt
safe by getting the vaccine, and 46.9% stated that they would definitely get
vaccinated even if the vaccine was paid. While 35% of the participants argued that
the pandemic would end with a vaccine, 35% stated that they were undecided. 66.7%
of the participants do not find the vaccine reliable, and 80% stated that an ideal
vaccine should be close to one hundred percent proven to protect. Participants stated

xiii
that they obtained information about the Covid-19 vaccine from the statements of
authorized persons working in the Ministry of Health with a rate of 73.1%.
As a result, according to the data obtained in the research, the majority of
healthcare workers had a positive attitude towards receiving Covid-19 vaccines, even
though they did not find the vaccine reliable.
KeyWords: Covid-19, Vaccine, MedicalPersonnel, Epidemic, Attitude.

xiv
1. GİRİŞ

Geçmişten günümüze süregelen salgın hastalıklar insanların yaşamlarını


fiziksel, ruhsal, sosyal ve ekonomik yönden etkilemekte ve milyonlarca insanın da
ölümüne neden olmaktadır. İlk olarak 2019 yılının Aralık ayında Çin’in Wuhan
kentinde ortaya çıkan Covid-19 salgını geçmişte yaşanan salgınlara göre daha hızlı
ve kolay bulaş (damlacık yolu ile) göstermiştir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ),
salgının kısa sürede tüm dünyaya yayılması sonucu 11 Mart 2020 tarihinde pandemi
olarak ilan etmiştir.
Sağlık çalışanları toplum sağlığının korunması ve sürdürülebilmesi için
Covid-19 pandemisinin başından itibaren tüm dünyada en ön safta kesintisiz bir
şekilde mücadele etmişlerdir. Bu bağlamda sağlık çalışanları yüksek risk
taşımışlardır. Hem dünyada hemde Türkiye’de Covid-19 hastalığı yüzünden hayatını
kaybeden sağlık çalışanı sayısı azımsanmayacak düzeydedir.
Dünya genelinde hastalığın mortalite ve morbiditesinin yüksek olmasından
kaynaklı ülke liderleri ve sağlık politikacıları, toplum sağlığını korumak amacıyla
birtakım önlemler almışlardır. Bu alınan önlemlerin pandeminin yıkıcı etkisini
hafiflettiği görülse de yeterli olmadığı ve toplumun bağışıklık kazanması gerektiği,
durum raporlarındaki vaka ve ölüm sayılarıyla anlaşılmaktadır. Sonuçta pandemiden
kurtulmanın bir yolu olarak geçmişten günümüze birçok salgını engellemiş, toplum
bağışıklığını artırmış ve bireylere sağlıklı bir gelecek sunmuş olan aşıların önemi
tekrar ortaya çıkmıştır.Covid-19 salgınının etkisini azaltmak ve sonlandırmak
amacıyla yüzlerce araştırmacı aşı geliştirmeye çalışmışlardır. Dünya genelinde 21
Nisan 2021 tarihi itibarıyla en az bir ülkede onaylanmış ve kullanıma başlanmış
sayıca birden fazla Covid-19 aşısı bulunmaktadır. Bunlar arasında; Pfizer/Biontech,
Moderna, Jahnsen /Johnson&Johnson, AstraZeneca/ University of Oxford
/SerumInstitue of İndia, Novavax, Cansino Biologics, Sputnik V, Sinopharm,
Sinovac (CoronaVac), Covaxin’i sayabiliriz. Türkiye’de 13 Ocak 2021 tarihinde T.C.
Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu(TİTCK) tarafından ilk olarak
acil kullanım onayı verilen ve uygulanan aşı inaktif SARS-CoV-2 CoronaVac

1
(Sinovac Life Sciences, Pekin, Çin) aşısıdır. Türkiye’de uygulanan ikinci aşı ise
Almanya tarafından üretilen Pfizer/Biontech m-RNA aşısıdır. Ülkemizde uygulanan
bir diğer aşı ise 22 Aralık 2021 tarihinde T.C. Sağlık Bakanlığı TİTCK tarafından
acil kullanım onayı verilen ve Türkiye’de üretilen Turkovac aşısıdır.
Covid-19 aşısının bulunduğu ilk zamanlarda, Dünyada ve Türkiye’de aşıya
ulaşmanın zor olması ve sağlık çalışanlarının enfeksiyon ile karşılaşma riskinin
yüksek olması nedeniyle, aşılama çalışmaları ilk olarak sağlık çalışanlarından
başlanmıştır. Başarılı bir bağışıklama sağlık çalışanlarının bağışıklanmasını sağlar,
yakın çevresinin ve hastaların korunmasını sağlar, pandeminin şiddetini azaltır ya da
pandemiyi sonlandırır, sağlık hizmetlerinin aksamadan devam etmesini sağlar,
hastane kaynaklı enfeksiyonları önler ve maliyetleri azaltır.
Sağlık çalışanları aşılar konusunda güvenilir bilgi kaynağı olarak kabul edilir
ve aşılanma toplum için rol modeldir. Toplumun diğer kesimlerinde olduğu gibi,
sağlık çalışanlarında da Covid-19 aşısını yaptırıp yaptırmama konusunda
kararsızlıklar mevcuttur. Aşının koruyuculuğuna inanmama, aşı içeriğinde bulunan
kimyasal maddelerin insan sağlığına zarar vereceği düşüncesi, aşıların yan etkileri,
aşılandıktan sonra Covid-19 hastalığına tekrardan yakalanma, salgının aşı olmadan
da kendiliğinden bitebileceği düşüncesi gibi faktörler sağlık çalışanlarının aşı
kabulünü zorlaştırmıştır. Bu yüzden sağlık çalışanlarının Covid-19 aşısına karşı bakış
açıları ve aşı kararsızlığının değerlendirilmesi önem arz etmektedir.

1.1. Çalışmanın Amacı


2019 yılı sonlarında ortaya çıkan Covid-19 hastalığı tüm Dünya’ya yayılmış
ve birçok insan hastalığa yakalanmıştır. Yaşanan Covid-19 pandemisi sebebiyle
hayatını kaybeden binlerce insan olmuştur. Hastalığın yayılmasını önlemek için
birçok karantina uygulanmıştır. Dünyanın farklı ülkelerindeki bilim insanları acil aşı
çalışmalarına başlamıştır. Zamanla başarılı çalışmalar sonucunda elde edilen aşılar,
hastalığın şiddetli yayılımı ve ölümlerin devam etmesi sebebi ile DSÖ’nün acil
kullanım onayı ile kullanılmaya başlanmıştır.
Bu yeni hastalığa karşı ilk defa kullanılacak olan inaktif aşılar ve m-RNA
moleküler aşılar bilim insanlarının bir kısmında şüphelere yol açmıştır. Aşıların
zararlı olduğu yönünde bir kısım algı oluşmuştur. Türkiye’ de de aşı seçimi ve aşı
olma konusunda insanlarda tedirginlik meydana gelmiştir. Sağlık çalışanlarının aşılar
ve aşı olma noktasında tutumları toplumun düşüncesini etkileyen faktörler arasında

2
olduğu için bu çalışmada Ankara İlinde bulunan Gülhane Eğitim ve Araştırma
Hastanesi, Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ulucanlar Göz
Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Pursaklar
Devlet Hastanesi, Ankara 75.Yıl Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, Karapürçek Ağız ve
Diş Sağlığı Hastanesi, Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ankara Üniversitesi
ve Gazi Üniversitesi Hastanesi’nde çalışan sağlık personellerinin Covid-19 aşısına
karşı bakış açılarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

1.2. Problemler

Tarih boyunca yaşanan pandemiler sebebiyle Dünya’da ekonomik ve sosyal


birçok değişim meydana gelmiştir. Pandemiler insanların ve toplumların yaşam
biçimlerini, demografik yapılarını değiştirmiştir. Yüz binler hatta milyonarca insan
pandemi sebebiyle hayatını kaybetmiştir. Günümüzde yaşanan Covid-19 pandemisi
sebebiyle bilim adamları tarafından üretilen aşılar kullanılmaya başlandığında
aşıların yan etkisi ve moleküler yapısı tartışma konusu olmuştur. Aşılara güvenilirlik,
aşıların yan etkilerinin sonuçları bilinmediği için tam olarak sağlanamamıştır. Aşı
karşıtlığının sebepleri arasında, aşı olduktan sonra yaşanılabilme ihtimali olan sağlık
sorunları gösterilmektedir.
Bu bağlamda Araştırmanın temel problem cümlesi; Ankara İlinde çalışan
sağlık personellerinin Covid-19 aşısına karşı tutumları ile meslek, cinsiyet, yaş,
birlikte yaşanılan kişiler, ve hastalık geçirme, yakınlarının hastalık sebebiyle
kaybedilmesi, aşı ve hastalık hakkında edinilen bilgilerin kaynakları ararsında bir
ilişki var mıdır? şeklindedir. Bu doğrultuda araştırma sorularına yanıt aranacaktır.

1.3. Sınırlılıklar

Bu araştırma Ankara İline bağlı Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi,


Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ulucanlar Göz Eğitim ve
Araştırma Hastanesi, Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Etlik
Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Pursaklar Devlet
Hastanesi, Ankara 75.Yıl Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, Karapürçek Ağız ve Diş
Sağlığı Hastanesi, Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ankara Üniversitesi ve
Gazi Üniversitesi Hastanesi’nde çalışan sağlık personelleri arasından örnekleme

3
dahil edilen çalışanlara genellenebilir. Araştırma verilerinden elde edilen bilgilerin
online yanıt veren katılımcıların kendi özgür ifadelerine dayalı olması ve ilgili konu
dahilinde daha önce yapılmış yeterli sayıda çalışmaların olmaması, ulaşılan
bulguların tartışılmasında sınırlılıklara neden olmuştur.

Araştırmanın sınırlılıkları;
1. Araştırmanın konusunun kavramsal çerçevesi elde edilen kaynaklarla
sınırlıdır.
2. Araştırmanın konusu Ankara’da yukarıda belirtilen hastanelerde çalışan
sağlık çalışanlarının Covid-19 aşılarına karşı göstermiş oldukları tutumlar
ve etkileyen faktörler ile sınırlıdır.
3. Araştırmanın sonuçları, katılımcılara yapılan online anket ve elde edilen
verilerle sınırlıdır.
4. Araştırma 332 sağlık çalışanı ile gerçekleştirilmiştir.
5. Araştırma Ağustos 2022-Ekim 2022 tarihleri arasında aktif olarak çalışan
katılımcılardan toplanan veriler ile sınırlıdır.

1.4. Sayıltılar

Bu araştırma aşağıda belirtilen sayıltılar doğrultusunda gerçekleştirilmiştir:


1. Literatür taraması ile elde edilen bilgiler araştırmanın konusunu
açıklamakta yeterli düzeydedir.
2. Sağlık çalışanlarının araştırmada kullanılan anket sorularına gönüllü olarak
katılan kişilerin tarafsız ve samimi bir şekilde yanıt vereceği cevapların
gerçekliğine bağlıdır.
3. Araştırma için seçilen örneklem, evreni temsil edecek niteliktedir.

4
2. GENEL BİLGİLER

2.1.Geçmişten Günümüze Salgın Hastalıkların Tarihi ve Etkileri


İnsanlık tarihine bakıldığında insanoğlunun nüfusu artıp, tarım yapmak
amacıyla toprağı işlemeye ve hayvanları evcilleştirip, hayvancılık faaliyetlerinin
başlamasıyla bakterilerin daha fazla üremesine sebep olmuştur. Çevre kirliliği ve
toprağın yapısındaki değişimler bakterileri aktif bir hale getirerek hastalıkların
ölümcül hale gelmesine sebep gösterilebilir.
İnsanoğlunun nüfus artışı kentleşmeye sebep olmuştur. Kentleşme sebebiyle
oluşan çöp yığınları ve ardından sanayileşme sebebiyle oluşan kirlilik; havada, suda
ve çevrede etkisini hastalıklar olarak ortaya çıkarmaktadır.
Geçmişten günümüze salgın hastalıkların zaman zaman ortaya çıktığı, zaman
zaman ise görülmediği fakat bu sürecin hep devam ettiği bilinmektedir.
Dünya tarihinde ilk zamanlarda salgınların nedeni anlaşılamamıştır.
Enfeksiyonlar yayılmış fakat insanlar çaresiz kalmışlardır. İlk salgın olarak
adlandırılan antonin veba 160-180 yılları arasında görülmüş ve günümüzde yaşanan
Covid-19 salgınına kadar 20 büyük salgın dünyada var olmuştur. Ortalama 400
milyon insan yaşamını yitirmiştir. Geçmişte yaşanan 20 büyük salgın arasında veba,
çiçek, İspanyol gribi vb. salgınlar toplumlarda büyük kayıp ve yıkımlara sebep olmuş
günümüzde ise benzeri bir salgın Covid-19 olmuştur(Oğurlu, 2020).
Dünya tarihinde görülen salgınları şöyle listeleyebiliriz;
160-180 yılları Antonin Veba; 5 milyon ölüm,
541-542 yılları Jüstinyen Vebası; 30-50 milyon ölüm,
737-757 yılları Japon Çiçek Hastalığı; 1 milyon ölüm,
1347-1351 yılları Kara Veba; 200 milyon ölüm,
1520-sonrası Çiçek Hastalığı; 56 milyon ölüm,
1918-1919 yılları İspanyol gribi; 40-50 milyon ölüm,
1981-günümüz HIV-AIDS; 25-35 milyon ölüm gerçekleşmiştir(Lepan, 2020).

2.1.1. Veba hastalığı

İnsanoğlunun tarihte bilinen ilk yaşadığı salgın veba hastalığıdır. Veba


hastalığı virüs kaynaklı değil bakteri kaynaklı bir hastalıktır. Veba yersinia pestiş
bakterisi olarak bilinir. Veba hastalığı sıçan fare gibi vahşi kemirgenlerde görülen bir
hastalık olup bu kemirgenler ile aynı ortamda yaşayan insanlara da kemirgenler

5
üzerinde bulunan pirelerin taşınmasıyla bulaşır.

Veba hastalığını toplumlar kara ölüm ya da kara veba diye adlandırmışlardır.


Bu hastalık ilk kez Güneybatı Asya'da görülmüştür. Hastalığın Avrupa’ya 1347-1353
yılları arasında ulaştığını bilmekteyiz. Avrupa toplumlarında ve dünyada sosyal,
ekonomik ve politik birçok etkiye sebep olan bu hastalık yaklaşık olarak 200 milyon
insanın hayatını kaybetmesine neden olmuştur.

Veba hastalığının Osmanlı Devleti’nde Avrupa benzeri bazı etkileri olmuştur.


17. ve 19. yüzyıl arasında Osmanlı Devleti’nde görülen bu hastalık İstanbul, İzmir,
Halep, Selanik gibi ticaretin yoğun olduğu şehirlerde milyonlarca insanın hayatını
kaybetmesine sebep olmuştur. Bu yüzden bilinen en büyük salgın denilebilir
(Panzac’dan aktaran Yılmaz, 2017).

Birçok yazar eserlerinde veba salgınına değinmiştir. Veba salgınından


etkilenen bir toplumun anlattıklarına yer veren ve o dönemi anlatan Giovanni
Boccaccio’nun “Decameron” isimli eserinde, salgın sonrası Avrupa’da ve
Ortadoğu’da insan nüfusunun 105 milyon civarından 80 milyon civara kadar azaldığı
ve Afrika’nın doğusunda 1346 yılına kadar veba salgınının görüldüğünü ifade
etmiştir. Decameron isimli eser, tarihte yaşanan en büyük kitlesel sağlık
facialarından biri olarak kayıtlarda yer almıştır(Boccaccio, 1996). Bunun yanı sıra
Veba Yılı Günlüğü (Daniel Defoe), Salgın ve Madalyonun Ters Tarafı (Reşat Nuri
Güntekin), Hakka Sığındık (Hüseyin Rahmi Gürpınar) gibi eserler de veba
hastalığını ve o dönemde yaşanan sıkıntıları ele almışlardır.

Veba salgını bittikten sonra köylerde nüfus azalmış ve ürün üretimi sıkıntıya
uğramıştır. Roma şehrinde ordunun önemi azalmış, soylu ailelerin birçoğu yok olmuş
ve Roma İmparatorluğu’nda ciddi ekonomik problemler oluşmuştur.

Justinianus vebası sebebiyle toplumların savaş güçleri gerilemiş, ticaretleri


zayıflamış, birçok ülkede kentler zayıf hale gelip, feodal yapı güçlü hale gelmiştir.
Yaşanan veba salgını ticaret, tarım ve vergi gelirlerinin azalmasına neden olmuştur
(Sherman, 2016). Salgın toplumların yaşam düzenlerini tamamen farklılaştırmış ve
arkasından Avrupa devletlerinde kıtlık meydana gelmiştir. Avrupa’nın bütün
demografik yapısı değişmiştir.

Salgına karşı toplumlar bilimsel çözüm üretememişler ve tedavi yöntemi


bulamamışlardır. Bu yüzden de birçok doktor hayatını kaybetmiştir. Ümitsiz bileşen

6
toplumlar sahte dinsel ve ticari yalanlara inanmak durumunda kalmışlardır. Yıldız
haritası, dinsel taşlar, tütsü kokuları gibi şeylere inanarak hastalığa çözüm
aramışlardır(Defoe, 2016).

Londra vebası, veba salgınının önceki evrelerine göre farklılıklar


taşımaktadır. Londra vebasında hastalığın yayılma hızı çok artmış ve Londra’da
ölümler kayıt altına alınmıştır. Salgın dolayısıyla Kral 1. James 1603 yılında tahta
çıktıktan sonra evleri kapatmayı istemiştir. 1 Temmuz 1665 yılında evlerin
kapatılması yaşanmıştır(Defoe, 2016).

Veba salgını toplumların karantina, hijyen gibi korunma yöntemlerini


öğrenmelerini sağlamıştır. Veba salgını ile birçok kural getirilmiş ve bu kurallar
genellikle salgının yayılmasını engellemek amaçlı olmuştur. Bu kurallara çevre
temizliği, dilencilerin evlere gelmesinin yasaklanması, dışarıda oyun oynanmasının
yasaklanması ve toplumun bir araya geleceği toplumsal yerler tamamen
kapatılmıştır. Salgın sebebiyle ölen kişilerin sokaklara atıldığı ve yakınları tarafından
hastalık korkusuyla defnedilmediği için toplu definler yapılmıştır.

2003-2004 yıllarında DSÖ’nün bildirisine göre Kongo ve Madagaskar’da 416


ölüm gerçekleşmiştir. Veba hastalığından dolayı Dünya’da son yarım asırdır her yıl
2000 kişi ölmektedir(Sherman, 2016).

Toplumları savunmasız hale getiren hastalıklar insanların daha çok kiliselere


yakınlaşmasına yol açmıştır. Zamanla hastalığın yayılmasının azalmadığını anlayınca
tekrar kiliselerden medet ummayı bırakmışlardır.

Veba salgını yaşanırken toplumun değiştiği gibi aileler ve akrabalıklar da


değişmiştir. Decameron isimli eserde bahsedilen hikayelerde anneler babalar
çocuklarını unutacak kadar korkuya kapılıp, çocuklarını sokaklara atabilmişlerdir
(Boccaccio, 1996).

İbn-i Haldun ise “Mukaddime” adlı eserinde büyük veba salgını hakkında
toplumlardaki değişimlere, demografik yapı değişikliklerine, gelenek ve fikir
değişikliklerine değinmiştir(Haldun, 1977/1989).

2.1.2. Çiçek hastalığı

Çiçek hastalığı salgını Latincede variola hastalığı olarak bilinmektedir.

7
Damlacık veya temas yoluyla bulaşabilen bir hastalıktır. Veba salgınından sonra
ortaya çıktığı söylenebilir. İnsan yüzünde iltihaplı kabarcıklar gözlemlenebilen
etkilerinden biridir(Aslan, 2020). Orta Çağ’da görülen bu pandemi, 18. yüzyılın
başlarında dünyadaki insan sayısının yaklaşık %10’unun ölümüne, körlüğüne ve
sakatlığına sebep olmuştur(Uzbay, 2021).
İnsanların hayvanları evcilleştirmeleri sonucunda ortaya çıktığı düşünülen
çiçek hastalığı virüsü, 200 gen taşımaktadır. Bu 200 genin 35 tanesi virülansla ilgili
olduğu düşünülmektedir. Bu bahsettiğimiz virülans, üreme ve yayılım hızını çok
etkilemektedir.
Çiçek hastalığı Avrupa’da ilk kez Milattan Sonra (MS) 710 yılında görülmüş,
daha sonra diğer kıtalara da yayılım göstermiştir(Durusoy, 2003). MS 1000 yılına
gelindiğinde hastalık Avrasya'nın kalabalık şehirlerine ve ardından Afrika’ya yayılım
göstermiştir(Sherman, 2016).
Hastalık, 16. ve 17. yüzyılda Avrupa’da etkisini göstermiştir. Avrupa’da
nüfusun üçte birini öldüren bu hastalık ölümcül salgınlar listesinde ilk sırada yerini
almaktadır. 19. yüzyılın sonlarına doğru çiçek hastalığı tedavi edilebilir bir hastalık
haline gelmiştir(Durusoy, 2003).
Çiçek aşısı bulunana kadar insanlara ve ülkelere çok büyük sorunlar yaşatan
çiçek hastalığı; Meksika’da nüfusun üçte birini oluşturduğu 3 milyon Amerika
Yerlisinin ölümüne neden olmuştur(Sherman, 2016).
Çiçek hastalığı sebebiyle çok insan ölmüş ve araziler boş kalmıştır. Boş kalan
arazilere, İsveç, Danimarka, Fransa, Portekiz, İngiltere, İspanya ve Hollanda gibi
ülkeler kolonileşmeye girmiştir.

2.1.3. Sıtma

Sıtma hastalığından ilk olarak antik Mısırlıların bahsettiği bilinmektedir.


Afrikalıların ormanları yok etmesi sebebiyle olduğu düşünülmektedir.
Milattan Önce (MÖ) 370-460 yıllarında yaşayan Hipokrat, sıtma hastalığının
belirtilerini karınları dışarı fırlar ve salakları büyür şeklinde tanımlamış, yazar Sörf
Macfarlane Burnet tüm bulaşıcı hastalıklar içerisinde en büyük ve en çok zararı
sıtmanın verdiğini söylemiştir. Plazmodyum öğrencisi Angelos Celli kanı bozan
fiziksel direnci zayıflatan ulusal ekonomileri sabote eden ölüm saçan bir hastalık
olarak tanımlamıştır(Nıkıforuk, 1991, s.35).
Bir hastalığın sebebi anlaşıldıktan sonra insanlar hastalıktan korunabilmek

8
için pencere ve kapılara sineklik takmıştır, sinek ilaçları bulunmuştur. Sudaki
sivrisinek üremesini azaltmak amaçlı larvisidler kullanılmıştır. Bundan dolayı da
sular kirlenmiştir(Sherman, 2016, s.195).
1957 yılında DSÖ sıtma hastalığını yok etmeyi hedef olarak bildirmiştir
(Nıkıforuk, 1991, s.44). Dikloro Difenil Trikloroetan(DDT) adlı ilaç kullanılmaya
başlanmıştır. Çevre kirliliğinden dolayı 76 ülkede kullanılan 76 ton DDT ilacının
kullanımı 1969 yılında durdurulmuştur. Kontrolsüz ilaç kullanılması sebebiyle
sivrisinekler ölürken birçok böcek de ölmüştür. Hamam böceklerinin azalmasıyla
fareler artmış ve bazı köyleri istila etmiştir. Veba salgınının olmaması için DSÖ
ilacın durdurulmasına karar vermiştir(Nıkıforuk, 1991, s.47).
Sıtma dünyanın farklı yerlerinde insan ölümlerine sebep olmuştur. Bazı
imparatorlukları bitirmiş ve orduları yok etmiştir. Hindistan’da da nüfusun büyük bir
kısmı bu hastalıktan ölmüştür(Nıkıforuk, 1991, s.37).
Yunanistan’da halkı güçsüz ve savunmasız bırakan bu hastalık, 20. yüzyıla
kadar varlığını devam ettirmiştir. Sıtma hastalığına yakalanan Yunan erkekleri
döllenme kabiliyetini yitirdiklerinden dolayı ülke nüfusunun artmasına katkı
sağlayamamışlardır(Nıkıforuk, 1991, s.38).
Sıtma Amerika Bağımsızlık Savaşı’nda etkili olmuş, din algısında da değişik
durumlar meydana getirmiştir(Nıkıforuk, 1991, s.41).
Sıtma hastalığının bulaş durumunda toplumlar arasında siyahi kişilerde
görülmediği bilinmektedir. 18. yüzyıl başlarında Amerika’da siyahiler beyazların 4
katına yaklaşmıştır(Nıkıforuk, 1991, s.43).
Sıtma hastalığı ilaçlar sebebiyle daha dirençli bir hale gelmiş, daha çok
tehlikeli olmuştur. Günümüzde Güney Afrika başta olmak üzere 90 ayrı yerde
görülmektedir(Sherman, 2016, s.200).
Ülkemiz sıtmadan Birinci Dünya Savaşı sırasında çok etkilenmiştir. 450 000
civarı asker sıtma hastalığına yakalanmış ve 24 000 civarı asker hastalıktan
kurtulamayarak vefat etmiştir. Bu durum Osmanlı Devleti’nin zayıflamasına neden
olmuştur(Tekir, 2017).
Osmanlı Devleti’nde pirinç tarlaları yaygındır. Sıtma hastalığı zamanında bu
tarlalar kurutulmuş, 1910 yılında Pirinç Ziraatı Kanunnamesi çıkarılmıştır(Kurt ve
Yaşayanlar, 2017).
Cumhuriyet yıllarında sıtma hastalığı devam ederken siyasi ve ekonomik
ciddi önlemler alınmış, “kininin” üretimi artırılıp ücretsiz dağıtılmıştır. Sıtmayla

9
ilgili birçok mücadele kanunları çıkarılmıştır. Sular kontrol altına alınıp ziraat bilinçli
ve modern hale getirilmiştir. Keten ve pamuk tarlaları, narenciye tarlaları, tütün
tarlaları sivrisineklerden arındırılmıştır. Hastalık ülkemizden uzaklaştırılsa da tam
anlamıyla gitmemiştir(Tekir, 2017).

2.1.4. Cüzzam

Arapçada “cezem” kökünden türe yani cüzzam “elin kesilmesi, parmakların


düşmesi” anlamına gelir. Lepra ve Hansen hastalığı olarak da bilinmektedir. Cüzzam
hastalığına sebep olan bakteri Mycobacterium Leprae basilidir. 1873 yılında
Norveç’te Doktor “Armanuer Hansen” tarafından keşfedilmiştir(Metin, 1994, s.1).
Cüzzam hastalığı yavaş seyirli enfeksiyonel, kronik bir hastalık olarak bilinmektedir
(Palalı, 1993).
12. yüzyıla kadar cüzzam hastalığının tedavisi için ibadet ve maneviyat
yükseltici ayinler yapılmıştır. 12. yüzyılda Ebu’l Berekat ki Hibetullah b. Melika el
Bağdadi (1077-1152) yeni bir bilimsel yöntem ile hastalığı tedavi etmeye çalışmıştır.
Hastalığın tedavi yönteminde engerek yılanlarının etkili olduğunu çalışmalarıyla
göstermiş ve birçok hastanın tedavisinde bu yöntemi kullanmıştır(Yeşildurak, 2015,
s.450).
Hastalığa iyi geldiği düşünülen halk arasında yaygın olarak uygulanan farklı
şeyler görülmüştür. Bunlardan bir tanesi İslam coğrafyasında bulunan ve Hazreti
Musa’nın ayak izi olarak bilinen oyuktaki suyu içerek hastaların iyileşeceğine
inanılmıştır(Çelebi, 2005, s.223). Buna benzer başka bir söylenti de “Ayn-ı Balık”
olarak isimlendirilen su kaynağından gusül abdesti alanların hastalıktan kurtulduğu
söylentisidir(Çelebi, 2001, s.28). Birçok halk arasında söylentiler olsa da hastalığın
tedavisi bilimsel olarak bulunamamıştır.
Cüzzam hastalığıyla ilgili ilk bilgilere Hint, Yunan ve Mısır kaynaklarında
rastlanmaktadır(Behçet, 1940, s.240). Cüzzam hastalığının kanıtlarından ilki
Kudüs’te bulunan bir cesettir(Butler, 2006). Cüzzam hastalığının İskitler’de,
Persler’de bazı kaynaklarda farklı isimlerde geçtiği söylenmektedir. Cüzzam
hastalığının günümüzde “pişiğe” olarak bilinmesi bu tür varsayımları
desteklemektedir(Behçet, 1940, s.210). İbn-i Sina El-kanun fi’t-tıp kitabında cüzzam
hastalığından bahsetmiştir(Topdemir, 2012, s.92).
Arabistan topraklarında hastalık görüldüğüne kanıt olarak Hazreti
Peygamber’in İslam halkına “Cüzzamlıdan aslandan kaçar gibi kaç!” demesi ve

10
cüzzamlı hastaların tecrit edilmesi gösterilmektedir(Yeniçeri, 1984, s.326).
Selçuklu ve Osmanlı devletlerinde cüzzam haneler bulunmaktadır. Edirne’de,
İstanbul’da cüzzamı tedavi eden merkezler bu şekilde isimlendirilmiştir(Yıldırım,
2014, s.392; Süheyl, 2003, s.55). Yavuz Sultan Selim cüzzamlılar için Anadolu’nun
farklı yerlerinde “Miskinler Tekkesi” adı verilen yerler açmıştır(Utku, 1998).
Haçlı seferlerinin yapıldığı 14. yüzyıla kadar cüzzam hastalığı çok artmıştır.
Hastalar toplumdan uzaklaştırılmış bütün malları ve hakları ellerinden alınmıştır.
Cüzzamlılara farklı ticari yasaklar konulmuştur(Trautman, 1984, s.690).
12. ve 13. yüzyılda cüzzam hastalığı zirveye ulaşmıştır ve hastalığı tedavi
etmek amacıyla cüzzam hastaneleri kurulmuştur. Hastalığı kontrol altında tutabilmek
için hastanelere giriş çıkış yasağı konulmuştur. Hastalığın tedavi edilebilmesi için
kurulan evler, maddi yetersizlikten dolayı bakımsız olduğundan ileriki evrelerde
kapatılmıştır(Darton, 1996, s.1-21). Cüzzam hastalığını tedavi etmek için kurulan
evler ve cüzzam hastaneleri, zamanla dönüştürülerek günümüz hastanelerinin
temelini oluşturmuştur(Nıkıforuk, 1991, s.52). Orta Çağ’da cüzzam hastalığına
yakalanan insanlar çok fazla ayrıştırılmış ve çok fazla dışlanmıştır, onlara özel
giysiler ve özel yüzükler giydirilmiştir. Karga ağzına benzeyen bir maske ve aynı
şekilde boyunlarına çan takıldığı bilinmektedir(Trautman, 1984). Hastalar bu
yöntemlerle belirgin hale getirilmiş ve diğer insanlar hastalardan sürekli kaçmıştır.
Cüzzam hastalarına çarşı, pazar gibi yerlere gitmemeleri, su kuyuları ve nehirlerden
su içmemeleri, dini törenlere katılmamaları ve kiliseye gitmemeleri gibi yasaklar
koyulmuştur. Cüzzam hastalarının birçok yasak ve dışlamayla hayatları korku ve
endişe içerisinde geçmiştir. Hastalığın çok arttığı zamanlarda hastaların sürgüne
gönderilmesi, onlar adına ayrılan evlerde yaşama zorunluluğu ve kırsal alanlarda
yaşama zorunluluğu gibi tedbirler tekrar baş göstermiştir(Handerson, 1918).
Toplumun, hastalığı taşıyanların vücutlarında oluşan yaralardan dolayı günahkâr
Tanrı’nın gazabına uğrayan insanlar gibi bakması, birçokinsanın dışlanmasını
ötekileştirilmesini daha da arttırmıştır(Akın, 2014). Bu toplumsal dışlama ve yoğun
baskı sebebiyle cüzzam hastaları ölmeyi tercih eder hale gelmiştir.

2.1.5. Frengi

İspanya’da 1493 yılında görülen Frengi hastalığı Barceleno'da büyük bir


salgına yol açmıştır. Hastalığı fark eden hekim Ruy Diaz de Isla “Espanola Adası’nın

11
Yılan Hastalığı” olarak tanımladığı hastalık için korunma yolları geliştirmiştir. Bu
korunma yolları temizliğe dikkat etmek, iyi beslenmek ve cinsel ilişkiden uzak
durmak olarak nitelendirilmiştir(Nıkıforuk, 1991, s.22).
Barcelona’dan sonra İtalya’da görülen hastalık aynı yıllarda yaşanan Napoli
savaşı sebebiyle Fransa’ya, Almanya’ya ve Rusya’ya daha sonra da İsviçre’ye
yayılmıştır. Yine bu ülkelerde de farklı şekillerde hastalığa yakalananlar için
lanetliler gözüyle bakılmıştır(Nıkıforuk, 1991, s.128).
“Maraz-ı efrenc”, “illet-i efrenc”, “frengi illeti” isimleriyle anılan, 19.
yüzyılda Osmanlı Devleti’nde görülmeye başlanan hastalık, toplumun ahlaki
yapısının değiştiğini göstermiştir(Bulut, 2009, s.100-123).
Hastalığı kontrol altına alabilmek, yayılmayı engellemek amacıyla resmi
genelevler açılmıştır. Kşilerin yanlarında sağlık raporu taşıması zorunlu hale
getirilmiştir(Başbakanlık Osmanlı Arşivi [BOA], 1899). “Frenginin Men ve Tahdidi
Sirayeti” kanunu ile devlet tarafından frengi tedavisi ücretsiz yapılmaya
başlanmıştır(Hot, 2004).
Hastalığın, 600’lü yıllarda yaşadığı düşünülen insanlara ait kemiklerde
yapılan incelemelerde bazı izleri bulunmuştur(Nıkıforuk, 1991, s.124).
Frengi hastalığının tedavisinde etkili olan ilk ilaç 1909 yılında Paul Elric
tarafından bulunmuştur. Tüm dünyaya hızlıca yayılan bu ilacın ismi “Salvarsan”dır.
Bu ilaç sayesinde 1908 yılında Paul Elric Nobel ödülü almıştır. İlacın tek doz
kullanımı yeterli değildir. İleri derece hasta olanlarda etkisi olmamaktadır. Daha
sonraları Alexander Fleming antibiyotik çağını başlatan keşif yapmıştır. Devamında
Howard Florey ve Ernst Chain çalışmalara devam etmiş ve penisilini keşfetmişlerdir.
Penisilin bakteri hastalıklarında tedavi için kullanılan başlıca bir ilaç olmuştur
(Sherman, 2016, s.128-134).
Bütün dünyada hastalığın yayılma nedeni olarak her ülke, düşmanı olduğu
ülkeyi suçlamaya başlamıştır. Frengiye İtalya’da Fransız hastalığı, Fransa’da
Napoliten hastalığı, Türklerde Hıristiyan hastalığı, İran da Türk hastalığı, Çinlilerde
Çanton’un Yarası, Portekizlilerde Kastilya hastalığı, Alman ve İngilizlerde Fransız
mikrobu gibi isimler verilmiştir(Nıkıforuk, 1991, s.125).

2.1.6. Verem (Tüberküloz)

Hastalık ilk defa MÖ 3000 yılında Nil Nehri kıyısında yaşayan bir kız
çocuğunun hastalanmasıyla ortaya çıkmıştır. Yüzyıllar sonra incelendiğinde

12
tüberküloz sebebiyle öldüğü netleşmiştir(Dormandy, 1999, s.3-12). Tüberküloz
hastalığı, insanların şehirleşmeleri; ticaretin artması ve sanayi devriminin olmasıyla
suların kirlenmesi, tozlu ve kirli ortamların artması, birçok insanın kötü şartlarda
çalıştırılması, şehir merkezlerine yakın inek ve sığırların yetiştirildiği tesislerin
kurulması sebebiyle artmıştır.
İngiltere’de fazlaca görülen tüberküloz İngiltere’deki evlerin pencere
sayısının az olması ve pencere miktarına göre vergi verilmesi sonucu olmuştur.
19. yüzyılda yaşanan, dünyanın birçok yerinde görülen salgında farklı
önlemler alınmıştır. Avrupa ve Kuzey Amerika’da sanatoryumlar kurulmuş,
hastalığın yayılması bu şekilde engellenmiştir.
18. ve 19. yüzyılda yaşanan bu hastalık sebebiyle insanlar daha düzenli
beslenme, alkol ve sigaradan uzak durma gibi alışkanlıklar edinmiş, toplumlar daha
temiz çevre ve daha düzenli yaşamı bu şekilde öğrenmiş olmuşlardır.

2.1.7. Ebola

1976 yılında Orta Afrika’da görülen ebola virüsü Doğu Afrika bölgesinde
defalarca salgına yol açmıştır. Gine, Sierra, Gabon, Demokratik Kongo Cumhuriyeti,
Leone, Güney Sudan, Fildişi Sahilleri, Rusya, Uganda, İngiltere, Amerika Birleşik
Devletleri, Nijerya ve Kongo’da görülmüştür. Afrika dışındaki bölgelerde faal
olmayan durumlar göstermiştir(Centers for Disease Control ande Provention [CDC],
2014). 2014 yılında Mart ve Eylül ayları arasında 5864 vaka bildirilmiştir. Bu
vakalar Senegal, Nijerya, Gine, Leona, Liberya ve batı Afrika bölgelerinde
görülmüştür(Chan, 2014).

Hastalığın semptomları 38.5 ve üzeri ateş, baş ağrısı, kas ağrısı, ishal, mide
ağrısı, iştahsızlık, kusma, halsizlik, vücutta döküntü oluşması, kızaran gözler,
öksürük, nefes alma zorluğu, iç organlarda kanamalar ve boğaz ağrısı olarak
bilinmektedir(Sağlık Bakanlığı, 2014). Ölüm sebepleri çoklu organ bozuklukları ve
ciltte açılan yaralar nedeniyle meydana gelmektedir(Elisha&Adegboro, 2014).

Şu ana kadar hastalığı kesin olarak önleyici bir tedavi yoktur. Tedavi için
deneysel ürünler test edilmektedir. Aşı çalışmaları yürütülmektedir. Geçerli bir aşı da
hala yoktur(Lawrence, Lucey&Phelan, 2014).
2014 yılında görülen salgın birçok ülkenin ekonomisini de etkilemiştir.
Salgının görüldüğü topraklara tarım işçileri gitmek istememiş ve tarımsal üretim çok

13
yavaşlamış, çiftçiler ve tarım ürünleri sayesinde ticaret yapabilenler büyük gelir
kaybı yaşamıştır. Afrika’da madencilikte, ebola salgınından etkilenen büyük
ekonomik kayıplara uğrayan sektörlerden birisidir(Mercycorps, 2019).

2.1.8. Sars

Akut solunum yetmezliğiyle ilgili verileri paylaşarak 305 kişiyi etkilediğini


ve 5 kişinin öldüğünü bildiren DSÖ, 2003 yılının Nisan ayında Severe Acute
Respiratory Syndrome(SARS) virüsünün coronavirüs olarak açıklanmasından daha
önce ortaya çıktığını ve insanlarda hastalıklara neden olduğunu fakat saptanmamış
bir virüs olduğunu resmen açıklamıştır(Kanra ve Ateş, 2003).
Salgın 2002-2004 yıllarında birçok ülkeye yayılmış, salgının yayılmasını
durdurmak ve etkisini azaltmak için uğraşan ülkeler büyük maliyetler ödemişlerdir.
Çin ve Hong Kong 40 milyar dolarlık küresel ekonomik kayıp yaşamıştır(Akyol,
2005). Yeni satış dünya genelinde sars salgını sebebiyle ekonomik yavaşlama
başlamıştır; Venezuella ve Kuveyt petrol şirketlerinin gelirleri azalmıştır(Kessler,
2020).

2.1.9. Kolera

Veba ve çiçek hastalığı salgınlarından sonra kolera isimli pandemi ortaya


çıkmıştır. Bu hastalığın sebebi Latince ismiyle ‘Vibrio Cholerae’ isimli bakteridir.
Kolera bağırsak enfeksiyonuna sebep olup kusma, şiddetli ishal, hızlıca gelişen su ve
elektrolit kaybı yaşatmaktadır ve öldürücü etkilere sahiptir. Alman hekim Heinrich
Hermann Robert Koch tarafından 1883 yılında keşfedilen kolera bakterisi hastalık
öncesinde bağırsaklara yerleşir, çoğalır ve dışkıda tespit edilir(Büyük Larurousse’den
aktaran Ayar, 2010).
Her pandemi de olduğu gibi kolera pandemisi de birçok insana bulaşmış,
ardından azalmış ama bu durum altı kez tekrarlanmıştır. Altı defa tekrarlama
sebebiyle kolera çok büyük bir pandemidir.
1900’lü yılların en belirgin hastalığı kolera ilk olarak bugün Bangladeş olarak
bildiğimiz Hindistan’da Ganj ile Brahma Putra nehirleri arasındaki bölgede ortaya
çıkmıştır. Ganj Nehri Hintliler için kutsaldır, bu nehirde insanlar günahlarından
kurtulmak amaçlı yıkandığı için kolera bakterisinin burada yayılması oldukça kolay
olmuştur(Ayar, 2010). Kolera hastalığı 1768 yılında Hindistan'da görülürken 1811-
1817 yıllarında ise tüm dünyaya yayılan bir salgın olmuştur. Salgının Dünya’ya

14
yayılma sebepleri arasında İngilizlerin Hindistan’daki sömürge savaşları ve göçler
gösterilebilir. Kolera hastalığı, ticaret yollarının artmasıyla hızlı bir şekilde yayılım
göstermiştir. 1817’de Japonya’da, 1826’da Rusya’da, 1829 yılında Almanya’da,
Fransa’da, İngiltere’de ve Kanada’da görülmüştür. Yaklaşık 25 milyon insanın
ölümüne sebep olduğu söylenebilir(Aslan, 2020).

2.1.10. Grip

Solunum yolu hastalıklarından en sık görüleni olan İnfluenza virüsünün alt


türleri de bulunmaktadır. Çok sık görülen İnfluenza virüsü A ve B olarak ikiye
ayrılır. Damlacık yoluyla bulaşan bir hastalıktır.
Tüm Dünya’da görülen pandemilere yol açan İnfluenza A virüsü birçok
insanın ölümüne sebep olduğu için İspanyol gribi ve domuz gribi önem arz eder
(Parıldar, 2020, s.21).

2.1.11. İspanyol Gribi

Haziran 1918’de ilk defa Britanya adasında İspanyol gribi aynı tarihlerde
yaşanan Birinci Dünya Savaşı sebebiyle savaştan dönen askerler tarafından
Britanya’ya yayıldığı düşünülmektedir. Tarih boyunca yaşanan grip salgınlarının en
büyüğü kabul edilen bu salgın Birinci Dünya Savaşı’nın devam etmesi sebebiyle
pandemi haline gelmiştir. İspanyol gribinden neredeyse 500 milyon kişi
etkilenmiştir. Bakıldığında kolera ile aynı şekilde yayılma sebebinin savaş olduğu
askerlerin yer değişimi hastalığın pandemi haline gelmesine yol açmıştır(Parıldar,
2020, s.19-26).
İspanyol gribi salgınının yaşanan ilk dalgasında hastalık hafif geçirilirken,
daha sonraları mutasyona uğrayan virüsün ağırlaşarak zatürre haline gelen bir
hastalığa sebep olması ikinci dalganın daha şiddetli yaşanmasına yol açmıştır. 1918
yılında başlayan pandeminin isminin İspanyol olmasının sebebi savaş döneminde
İspanya’nın savaşa girmemesi ile İspanya gazetelerinden dünyanın bu virüsü
öğrenmesidir. İspanyol gribi yaklaşık olarak bir yıl kadar sürmüştür, 1919 yılının
Nisan-Mayıs aylarında son bulmuştur(BBC, 2021). Geçtiğimiz yıllarda ülkemizde de
gündemde olan domuz gribi olarak bilinen H1N1 virüsünün farklı bir türevi olan
İspanyol gribi 40 milyondan fazla ölüme yol açmıştır(Uzbay, 2021, s.49).
20. yüzyıla kadar yaşanan her hastalığın sebebi genel olarak bilim dünyası
tarafından bakteriler diye bilinmektedir. Virüslerin var oldukları ve hastalıklara yol

15
açtıkları ilk defa İspanyol gribi ile bilim dünyası tarafından anlaşılmıştır.
İspanyol gribi pandemi sonrasında yaşanan pandeminin adı İnfluenza A
(H1N1) olarak tanımlanmıştır. Yaşanan bu pandemi sebebiyle karantinalar
oluşturulmuş sosyal mesafe kuralları konulmuş hastalık yavaşlatılmaya çalışılmıştır.
İspanyol gribi diğer virüslerden farklı bir özelliğe sahip olup daha çok 20-40 yaşarası
yetişkinleri hedef almaktaydı. Yine aynı şekilde diğer griplerden 25 kat daha
öldürücü olmuştur. Yaklaşık 200 000 İngiliz gencinin hastalıktan öldüğü
söylenmektedir(BBC, 2021).

2.1.12. Domuz gribi

Domuz gribi 2009 yılında Meksika’da ilk defa görülmüş Dünya’da yaklaşık
190 ülkede hastalığa sebep olmuştur. Bu hastalıktan 735 927 kişi etkilenmiş, 6179
kişi ölmüştür. Türkiye’de 979 kişi domuz gribine yakalanmıştır. Hastalığın isminin
domuz gribi olmasının sebebi domuzlarda görülen bir virüse çok benzediği içindir.
Domuz gribine sebep olan virüs İspanyol gribinin de sebebi olan H1N1 virüsünün alt
türlerinden biridir(CDC’den aktaran Öztürk, Ayvazoğlu, Öztürk ve Orman, 2012).

2.2. Günümüzde Devam Eden Pandemiler

Günümüze kadar dünyada birçok pandemi yaşanmıştır. Kolera, grip, veba,


çiçek, İspanyol gribi yaşanan pandemilerdir. Bulaş yolu nedeniyle Covid-19 kadar
gündemde olmayan Human Immunodeficiency Virus’ü(HIV) hala devam etmektedir.
2020 yılında DSÖ tarafından pandemi olarak ilan edilen Covid-19 ise aktif
pandemiler arasında görülmektedir.

2.2.1. HIV/AIDS

İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü olarak bilinen virüs, bağışıklık sistemine


etki ederek bağışıklık sistemini zayıflatmaktadır ve enfeksiyonların görülmesine
neden olmaktadır.
HIV ve Acquired Immune Deficiency Virus(AIDS) aynı anlama geldiği
düşünülmektedir fakat farklı durumları ifade etmektedir. HIV bağışıklık sistemine
nüfus eden ve bağışıklık yetmezliğine sebep olabilen bir virüstür. AIDS edinsel
bağışıklık yetmezliği sendromu olarak adlandırılan bir hastalığın ismidir. HIV virüsü
taşıyan kişinin AIDS olacağı kesin değildir. HIV virüsü çok yavaş ve uzun yıllar

16
içerisinde bağışıklık sistemine etki ederek enfeksiyonlara karşı direnç oluşmasını yok
eder. Bireyi korumasız hale getirip ölümüne neden olur. HIV virüsünün bulaşması,
korunmasız cinsel ilişki, kan bağışı, HIV’li enfekte cerrahi malzemelerin
kullanılması gibi durumlarla olabilir(Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü
Bulaşıcı Hastalıklar ve Erken Uyarı Dairesi Başkanlığı, 2017).
HIV virüsünün milyonlarca insanın ölümüne sebep olduğu bilinmektedir.
2005 yılında 2,2 milyon ve 2010 yılında 1,8 milyon insan hastalık nedeniyle
ölmüştür. HIV virüsünün pandemi haline gelmesinin sebeplerinden biri de bilinen
herhangi bir tedavisinin hâlâ bulunmamasıdır. Bu hastalık asemptomatiktir, fark
edilmeden başka insanlara bulaşabilmektedir(Cohen et al.’dan aktaran Aslan, 2020).

2.3. Pandemi
Dünya üzerinde bir hastalığın ilk defa görülüyor olması ve insanlara
bulaşarak tehlike haline gelmesi, daha sonra bulaştığı bölgenin dışına çıkarak, farklı
ülkelere ve en sonunda farklı kıtalara yayılmış olması pandemi olarak
tanımlanmaktadır. Bu tanımlama için 2 kriter önemlidir;

• Yeni bir virüs veya mutasyon


• Hayvandan insana veya insandan insana kolayca geçebilmesi ve
sürekli bir bulaş olması(Aysan vd., 2020).

DSÖ’nün günümüzde bir hastalığı pandemi ilan etmesi için nüfusun daha
önce yaşamadığı bir hastalık olması, bulaştığı insanlara tehlikeli bir durum yaşattığı
bilinmesi gerekmektedir(Akgün, 2021).
Pandemiler devletleri ekonomik, sosyal ve demografik olarak küresel etki
yaratmıştır ve bu sebeple devletlerin yıkılmasına kadar yeni gelişmelere neden
olduğu anlaşılmıştır(Dilber ve Dilber, 2020).
2019 yılının Aralık ayında Çin’de başlayan Covid-19 pandemisi de diğer
pandemiler gibi tüm dünyayı ekonomik, sosyal, psikolojik, demografik olarak
etkilemiştir(Jungmann&Witthöft, 2020). Yüksek ölüm ve hastalık oranı, işsizlik ve
karantina, tüm toplumlara ağır bedeller yaşatmıştır. Yaşanan sağlık krizinin, virüsün
yeni varyantlarının daha da ağır bedellere sebep olabileceği düşünülmektedir(Lee,
Jobe, Mathis& Jeffrey, 2020; Asmundson&Taylor, 2020).
Tıp biliminin ve modern çağın teknolojik araçlarının gelişimiyle birçok
hastalığın aşısı, ilacı ve tedavileri bulunmuştur. Buna rağmen yeni virüsler ve yeni
salgınlar çok ciddi sayıda insanın hayatını kaybetmesine yol açmıştır(Erdem, 2020).

17
2.3.1. Covid-19 pandemisi

Çin’in Wuhan şehrinde Aralık 2019’da başlayan Covid-19 pandemisine ait


ülkemizdeki ilk doğrulanmış olgu 11 Mart 2020’de, ilk ölüm ise 17 Mart 2020’de
duyurulmuştur(Pala, 2020). Tüm dünyada Ekim 2023 tarihi itibariyle toplam 697 032
594 Covid-19 vakası görülmüş olup, Covid-19 nedenli 6 932 236 ölüm
gerçekleşmiştir. Türkiye’de ise 2023 Ekim ayı itibariyle toplam 17 232 066 Covid-19
vakası görülmüş, 102 174 ölüm gerçekleşmiştir(Worldometers, 2023).
Covid-19, sağlık çalışanları arasında genellikle hafif belirtilerle
seyretmektedir ancak ölüm dahil ciddi sonuçların da meydana geldiği vakalar
bildirilmiştir. DSÖ’de raporlanan 6633 sağlık çalışanı ölüm bildirimi olsa da CDC’ye
göre küresel olarak, raporlanmayan ve tahmin edilen ölümlerle birlikte tahmini
olarak en az 115 500 sağlık çalışanı pandemi başından bu yana Covid-19'dan dolayı
vefat etmiştir(World Health Organization [WHO], 2021). 2020'de Uluslararası
Hemşireler Konseyi, ulusal hemşire derneklerinin mesleğini bırakan hemşire
sayısında artış gördüğünü belirtmektedir. İnsanlık tarihinde pandemiler gerek tedavi,
gerek aşılama hizmet sunumları için olsun sağlık çalışanlarına en çok ihtiyaç duyulan
zaman olmaktadır(İntrahealth, 2022).
Sağlık Bakanlığı, 9 Aralık 2020 tarihinde Polymerase Chain Reaction(PCR)
testi pozitif olan sağlık çalışanı Covid-19 vaka sayısını 120 000 olarak açıklamıştır.
Türkiye’de Covid-19’a bağlı olarak, salgının başından 31.05.2021 tarihine kadar 403
aktif sağlık çalışanı yaşamını yitirmiştir. Covid-19’a ilişkin ölümlerin %36,0’ı
hekimlerde, %13,2’si eczacılarda ve %6,0’sı hemşire ve ebelerde
gerçekleşmiştir(Türk Tabipleri Birliği [TTB], 2021).

Coronavirüsler Ribonükleik asid(RNA) virüsü olarak bilinmektedir.


Coronavirüsler hayvanlara ve insanlara bulaştığında enfeksiyon oluşturmakta ve
hasta edebilmektedir. Bu virüsler tek zincirli, zarflı yapıdadır(Shariatifar&Molaee-
Aghaee, 2019; Şeker vd., 2020). Coronavirüsler daha çok nemli rutubetli ortamlarda,
kontamine olduğu yüzeyde yüzeyin yapısına bağlı olarak değişen dayanma sürelerine
sahiptir(Çöl ve Güneş, 2020; Hasöksüz, Kılıç ve Saraç, 2020). Coronavirüsleri
incelediğimizde virüslerin çubuksu çıkıntılarının olduğunu görmekteyiz. Bu
çıkıntılar virüse sanki bir taç takılmış gibi görüntü vermektedir.
Koronavirüste 4 yapısal protein bulunmaktadır. Bunlar nükleokapsid, zarf, zar
ve çubuksu taçtan oluşmaktadır(Hasöksüz, Kılıç ve Saraç, 2020; Sheeren et al.,

18
2020).Bu yapısal proteinlere baktığımızda zarf ve zar proteinleri küreyi
oluşturmaktadır. Nükleokapsid proteini ise genetik materyali temsil etmektedir.
Dikensi çıkıntılar ise enfekte için bağlanma gereçleridir. Hücrelerin almaçlarına ise
dikensi çıkıntılar bağlanmaktadır(Evren ve Us, 2020).
Koronavirüslerin geneotipik ve serolojik özelliklerine göre; alfa, beta, gama
ve delta olmak üzere 4 farklı alt grubu vardır(Hasöksüz, Kılıç ve Saraç, 2020).
Hayvanları enfekte eden virüslere bakıldığında gama ve delta virüsleri görülür.
İnsanları enfekte eden virüsler ise alfa ve beta virüslerdir(Şeker vd., 2020; Wu,
McGoogan, 2020). Coronavirüsler hayvanlardan insanlara geçerek hastalıklara neden
olmakta ve salgınlar oluşmaktadır. Coronavirüslerin Severe Acute Respiratory
Syndrome Coronavirus(SARS-CoV) ve Middle East Respiratory Syndrome
Coronavirus(MERS-CoV) kaynağı yarasa olup ara konakçılığı misk kedisi ve deve
yapabilir(Bin Salem &Jagadeesan, 2020; Çöl ve Güneş, 2020).
Covid-19 ismiyle duyurulan koronavirüse bu ismi veren kurum Uluslararası
Virüs Sınıflandırma Komitesidir. Komite, virüsü SARS-CoV-2, virüsün sebep
olduğu salgını ise Covid-19 olarak isimlendirmiştir. Bu isim incelendiğinde co ve vi
Coronavirüsten, d ise hastalık anlamına gelen İngilizce kelime “disease”in baş harfi
olan d’nin birleşimiyle buluşmuştur ve DSÖ 2019 yılının 19 sayısını sonuna
ekleyerek Covid-19 ismini koymuştur(Sun et al., 2020). Covid-19 virüsünün kuluçka
süresi 2 gün ila 2 hafta arasında değişen zaman aralığındadır(Hemida&BaAbduallah,
2020). Covid-19 virüsünün semptomları incelendiğinde hastalar da yüksek ateş,
yorgunluk, ishal, kas ağrısı, baş ağrısı, halsizlik ve yorgunluk görülmektedir. Bu
semptomlar hastanın yaşına göre değişmektedir(Li et al., 2020; Sağdıç, Kayacan,
Dertli ve Arıcı, 2020; Şeker vd., 2020; Wu&McGoogan, 2020).
İlk defa 2019 yılının son aylarında Çin'in Wuhan bölgesinde bulunan deniz
ürünleri pazarında görülmeye başlayan Covid-19 hastalığı önce Wuhan’da çok
sayıda insana bulaşmış daha sonra Çin'in birçok bölgesine hızlı bir şekilde
yayılmıştır. Salgının yayılması sebebiyle Çin'de ciddi tedbirler alınmış, karantina ve
izolasyon uygulanmaya başlanmıştır(Emiral, Çevik ve Gülümser, 2020). Buna
rağmen tamamen yayılım durdurulamamış ve bütün Dünya’ya salgın yayılmıştır.
Salgın hastalıklarda hastalara uygulanan karantina, hasta olmayan diğer
insanlara hastalığın bulaşmasını önlemek amacıyla yapılan hasta kişileri toplumdan
ayıran ve hareket alanlarını kısıtlayan bir uygulamadır. İzolasyon kelimesinin anlamı
izole etmekten gelir. Hasta kişiler izole edilip günlük faaliyetleri kısıtlanır(Talevi et

19
al., 2020). Covid-19 virüsünün bulaştığı hastalarda semptom görülmeyen dönemlerde
de diğer hastalara bulaştırıcılık özelliği olduğu ortaya çıkmıştır. Bu sebeple
toplumsal izolasyonlar ve kısıtlamalar hastalığı önlemede çok önemlidir(Cascella et
al., 2021).
Salgının tüm dünyaya yayılması ve birçok insanın hayatını kaybetmesi
sebebiyle birçok ülke salgınla mücadelede farklı tedbirler almıştır. DSÖ’nün
tavsiyeleri birçok ülke tarafından uygulanmıştır. Birçok çalışan uzaktan çalışmaya
başlamış, öğrenciler online ders görmeye başlamış, sağlık çalışanları dışındaki tüm
çalışanlar karantina ve izolasyon kurallarına göre hareket etmiştir. Dünya’da birçok
ülke hastalığın ilk gününden itibaren maske, sosyal mesafe ve el hijyeni konularında
insanları bilgilendirmiş ve kurallar koymuştur. Toplumsal alanlara temizlik
malzemesi, dezenfektan yerleştirilmiştir(Haghani et al., 2020; Şenol ve Bilsel,2020;
Dinçoğlu ve Rugji, 2021).
2020 yılının başlarından itibaren hastalığa yakalananların sayısı ve yaşanan
insan ölümleri birçok şekilde kayıt altına alınmaya çalışılmış, salgının tüm dünyayı
etkilemesi sebebiyle gerçek ölüm sayısı bilinmemekle birlikte ilk yıl ortalama 53,7
milyon vaka sayısı, 1,3 milyon ölüm sayısı kayıt altına alınmıştır.
Salgının ilk aylarında hasta olanların Çin'deki deniz ürünleri pazarıyla ilişkili
olduğu düşünülürken daha sonraki zamanlarda hasta olanların insandan insana
hastalığın bulaşması ile yayıldığı anlaşılmıştır. İnsandan insana bulaş damlacık
yoluyla olmaktadır. İnsanların hapşırma ve öksürme gibi durumlarında çevrede
bulunan yüzeyler enfekte olduğu için bu yüzeylere temas eden ellerin göze, burna ve
ağza götürülmesiyle kişi hasta olmaktadır.
Hastalığın yayılımında birçok bilim adamı araştırma yapmış bilim adamları
iki farklı şekilde bulaş olduğunu görüş olarak sunmuştur. Birinci bulaş yolu damlacık
yolu, ikinci bulaş yolu ise hava yoluyla bulaştır. Bu iki görüşten damlacık yoluyla
bulaş daha ağır basmaktadır. Damlacık yoluyla bulaşan bu hastalığın tedavisi
sırasında yapılan tıbbi işlemlerde ortama yayılan damlacıkların ortamda bulunanları
hasta edebileceği, bu sebeple sağlık çalışanları tıbbi işlemleri maske, siperlik, tulum
gibi koruyucu malzemeler giyerek yapmaktadır(Özpınar, 2021).
Covid-19 virüsü sadece solunum yolu sekresyonlarında tespit edilmemiş,
solunum yolu sekresyonunun dışında kalan, kan, gaita, semen, vücut sıvılarında da
virüs tespit edilmiştir. Kan, gaita, semen, vücut sıvıları ile bulaş olup olmadığı ve
bulaş yüzdeliği tespit edilememiştir.

20
Bağışıklığı farklı sebeplerden dolayı düşük olan hastalar uzun süre hastalığı
atlatamamış, bu yüzden birçok hastanın hayatını kaybettiği bilinmektedir. Normal bir
bağışıklıktaki bireylerin ise dokuz gün sonunda virüs salınımını durdurduğu ortaya
çıkmıştır.
Dünya çapında yaşanan bu salgında birçok devlet, öncelikle hangi önlemleri
alacağını belirleyebilmek için birçok bilim adamının içinde bulunduğu kurullar ve
kurumlar yoluyla farklı kararlar almıştır. Bu kararlar arasında insanların bir arada
bulunduğu restoranlar, kafeler, spor salonları, sinemalar, statlar, okullar, iş yerleri ve
en sonunda sokaklar olmak üzere ulusal kapanmalar olmuştur(Özpınar, 2021).

2.3.1.1. SARS-CoV-2 infeksiyonunda tanısal testler

İnsanlığı tehdit eden yeni mikroorganizmaların ortaya çıkması, özellikle ilk


dönemlerde kaotik durumlar yaratabilmektedir. Buna karşılık, bilinen bilimsel
birikimin üzerine sürekli olarak eklenen yeni verilerle, infeksiyon hastalıklarının
tanısında, profilaktik tedavilerin belirlenmesinde, tedavinin şekillendirilmesinde ve
hastaların takibi konularında belirleyici rol oynayan yeni tanısal testler
geliştirilmektedir. Laboratuvar tanı yöntemlerinin gelişme sürecinde en dikkat çekici
gelişmelerden biri, dizileme teknolojisinin geliştirilmesi olmuştur.
Mikroorganizmaların genom dizilerinin ortaya çıkarılması, bilim insanlarının konu
üzerindeki hareket yeteneklerini önemli derecede arttırmıştır. Nitekim SARS-CoV-
2’nin, daha önceden bilinen koronavirüslerden farklı bir virüs olduğu genom
diziliminin saptanmasıyla kısa sürede anlaşılmıştır.
SARS-CoV-2 infeksiyonunun laboratuvar tanısında kullanılan testleri
moleküler yöntemler ve immünolojik yöntemler olarak iki ana gruba ayırabiliriz.
Pandemi sürecinin başlangıcından itibaren Covid-19 moleküler tanısında yaygın
olarak kullanılmakta olan laboratuvar yöntemi gerçek zamanlı polimeraz zincir
reaksiyonu ‘real-time PCR’ yöntemidir. ‘Real-time PCR’ yöntemi, nükleik asit
amplifikasyonu ile eş zamanlı olarak artış gösteren floresan sinyalinin ölçülmesiyle
kantitatif veya kalitatif sonuç alınabilen bir PCR yöntemidir. ‘SARS-CoV-2 real-
time PCR’ yöntemi, şüpheli Covid-19 olgularının doğrulanmasında, hastaların
karantinadan çıkarılması kararının verilmesinde, Covid-19 hastalarıyla yakın temasta
olan asemptomatik bireylerin taranmasında ve nedeni bilinmeyen solunum
yetmezliği sendromu olan olguların ayırıcı tanısında kullanılmaktadır(Alp, 2021).
Ülkemizde Mart ayında görülmeye başlayan Covid-19 hastalığının

21
saptanmasıyla başlayan sürecin ilk günlerinde T.C. Sağlık Bakanlığı ve Halk Sağlığı
Genel Müdürlüğü, SARS-CoV-2 PCR testini yapabilecek yeterli kapasiteye sahip
laboratuvarları ‘Yetkilendirilmiş Covid-19 Tanı Laboratuvarı’ olarak belirlemeye
başlamıştır. Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Merkez Laboratuvarı, ülkemizde bu
şekilde yetkilendirilen ilk laboratuvarlardan biri olarak hizmet vermeye başlamıştır.
‘Real-time PCR’ kiti, Covid-19’a yol açan pandemik SARS-CoV-2 virüsünün tespiti
amacıyla, Türkiye’nin dört bir yanında hizmet vermekte olan yetkilendirilmiş Covid-
19 tanı laboratuvarlarında kullanılmaktadır. Kit ile ‘real-time PCR’ işleminin sonucu
bir saat içerisinde elde edilebilmektedir. Kullanılan kit nazofaringeal aspirat/lavaj,
bronkoalveolar lavaj, nazofaringeal sürüntü, orofaringeal sürüntü ve balgam
örneklerinden elde edilen nükleik asit izolatlarına uygulanmaktadır.
SARS-CoV-2 laboratuvar tanısında kullanılan immünolojik testlerde, virüs
infeksiyonuna karşı konak immün yanıtı tarafından oluşan antikor varlığına bakılır
veya klinik örneklerdeki virüs proteinlerinin varlığı araştırılır. Bu testler, özgül
antikor varlığına bakılan testler ve özgül antijen varlığına bakılan testler olarak iki
ana gruba ayrılabilir. Antikor varlığına bakılan serolojik testlerin SARS-CoV-2
infeksiyonu rutin tanısında kullanılması önerilmemektedir. Bu testlerin amacı, aktif
SARS-CoV-2 infeksiyonlarının saptanması olmayıp, SARS-CoV-2 ile karşılaşmış
olma durumunu belirlemek için veya salgının hızını analiz etmek amacıyla
kullanılabilirler. Halen yoğun bir şekilde devam etmekte olan farklı aşı çalışmaları
göz önüne alındığında, bu testlerin ağırlıklı kullanım alanının aşılama sonrası antikor
gelişiminin test edilmesi olacağı düşünülmektedir(Alp, 2021).
Literatür verileri incelendiğinde, serolojik testlerin SARS-CoV-2
infeksiyonlarının tanısında rutin olarak kullanılması ve olgularla ilgili klinik
kararların bu testlerin sonuçlarına göre verilmesi önerilmemektedir.
Bu kapsamda halen SARS-CoV-2 İmmünoglobülin G(IgG) testi, immün
plazma vericilerinde antikor gelişiminin kontrol edilmesi amacıyla ve çocuklarda
Covid-19 sonrasında antikor aracılı enflamatuvar hastalıkların destekleyici tanısı
amacı ile kullanılmaktadır.
Covid-19 tanı sürecinde hastalardan numune alınması ve laboratuvarlara
gönderilmiş olan numunelerle yapılacak olan mikrobiyolojik çalışma süreçlerinde
biyogüvenlik kuralları ve önlemlerinin belirlenmesi ve uygulanması büyük önem
taşımaktadır. Standart biyogüvenlik önlemlerinin kullanımı, çalışanların düzenli
eğitimi ve çalışma süreçlerinin tanımlandığı dokümanların kullanılması dahil olmak

22
üzere iyi laboratuvar uygulamaları, potansiyel risklerin en aza indirilmesini sağlar.
SARS-CoV-2 kuşkulu numunelerle gerçekleştirilecek olan tanı süreçlerinde genel
biyogüvenlik kuralları yanı sıra işlem ve test temelli yerel risk değerlendirmesi
yapılarak önlem önerilerinin belirlenmesi ve risk yönetiminin gerçekleştirilmesi
gereklidir(Alp, 2021).

2.3.1.2. Covid-19: klinik tanı ve hastalık seyri

2.3.1.2.1. İnkübasyon süresi ve klinik özellikler

Covid-19, esas olarak damlacık yoluyla (hasta kişilerin öksürmesi, hapşırması


sonrası ortaya saçılan damlacıklarla genellikle bir metreden yakın temas) bulaşan ve
güncel epidemiyolojik verilere göre, temastan sonraki yaklaşık 5 günlük ortalama
inkübasyon süresinden sonra (2-14 gün) klinik belirtileri ortaya çıkan viral bir
infeksiyon hastalığıdır. Kesin Covid-19 tanısı konmuş 181 vaka üzerinde yapılmış
bir modelleme çalışmasında, median inkübasyon süresinin 5,1 gün olduğu, 2,2 gün
içinde enfekte bireylerin %2,5'inde ve 11,5 gün içinde enfekte bireylerin %97,5’ inde
semptomların gelişeceği öngörülmüştür. Linton ve ark. tarafından yapılan başka bir
analizde de 158 kesin vakanın medyan inkübasyon süresi 5 gün olarak bulunmuştur.
Çalışma sonuçları birlikte değerlendirildiğinde, yaklaşık 4-6 günlük inkübasyon
süresinin, SARS veya MERS'e neden olan diğer koronavirüsler ile aynı olduğu
görülmektedir(İskit, Tanrıöver ve Uzun, 2021).
Pandemi sürecinde yapılan çalışmaların sonucunda Covid-19’un klinik
seyrine ilişkin bilgilere hergün yenileri eklenmektedir. Hastalık asemptomatik
tablodan ciddi semptomatik tabloya kadar değişen klinik çerçevelerde görülebilir.
Asemptomatik ve presemptomatik hasta: Asemptomatik ve presemptomatik
hastaların sıklığı kesin olarak bilinmemekle birlikte bu sıklığı bilmek ve bu hastaları
belirlemek Covid-19’un dinamiğini değerlendirmek açısından çok önemlidir. Mizumoto ve
ark.nın yaptığı homojen bir kohort olan DiamondPrincess yolcu gemisinde bulunan 3600
kişinin tarandığı bir çalışmada gemideki nüfusun yaklaşık %17’sinin tarama anında
pozitif olduğu, pozitif saptanan 634 Covid-19 vakasının 328’inin(%51,7) ise tanı
anında asemptomatik olduğu belirlenmiştir. İnkübasyon süresinin 5,5 ila 9,5 gün
arasında değiştiği göz önüne alındığında, yazarlar gerçek asemptomatik hasta oranını
%17,9 hesaplamıştır. Bir başka çalışmada Wuhan’dan tahliye edilen toplam 565
Japon vatandaşında asemptomatik vaka oranının %42olduğu tahmin edilmiştir.

23
İrlanda’da yapılan bir tarama çalışmasında SARS-CoV-2 PCR pozitif tespit edilen
asemptomatik vaka %44 olarak bulunmuş, bu rakam içinde presemptomatik
vakaların da olduğu vurgulanmıştır.
Semptomatik hasta: Tipik bir Covid-19 vakasında en sık görülen semptomlar
solunum sistemi infeksiyonuna ikincil ateş, öksürük ve nefes darlığıdır. Meta-
analizlerde ateş (%88,7), öksürük (%57,6) ve dispne (%45,6) en yaygın klinik
belirtiler olarak bulunmuştur. Yapılan çalışmalarda ateş ve öksürük varlığının hafif
ve şiddetli vakaları ayırt etmediği ancak nefes darlığı varlığının şiddetli hastalığın
göstergesi olduğu saptanmıştır. Toplam 1590 hastadan oluşan bir kohortta, nefes
darlığı kritik hastalık ve mortalite için bağımsız risk faktörü bulunmuştur. Şiddetli
Covid-19'lu hastalar üzerinde yapılan Wuhan çalışmasında, çok değişkenli analizde,
başvuru anında solunum sayısı >24/dk olanlarda mortalite daha yüksek (%63’e
karşılık %16) bulunmuştur. Bazı ağır vakalarda dikkati çekecek biçimde hastalık
süresince ateş ya hafif seyretmiş ya da bazen hiç görülmemiştir(İskit, Tanrıöver ve
Uzun, 2021).
Çoğu hasta hafif veya orta derecede hastalığı geçirir, semptomlar bir hafta
içinde düzelir ve tipik olarak evde iyileşir. Hastaların yaklaşık %10’u ikinci hafta
boyunca semptomatik kalır. Semptomlar ne kadar uzun süre devam ederse, hastaneye
yatış, yoğun bakım ve invazif mekanik ventilasyon gerektiren şiddetli klinik tablo
gelişme riski o kadar yüksek olur. Yaşlı ve komorbiditesi olan hastalarda prognoz,
görece olarak daha kötüdür. Gebe hastalarda Covid-19 pnömonisinin seyri aynı yaş
gruplarındaki hastalarla benzerdir. Çocuklardaki semptomların ciddiyeti ise görece
hafiftir. Diğer semptomlar aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
Kulak burun boğaz semptomları: Çin´de yapılan ilk kohort çalışmalarında
nazal akıntı, burun tıkanıklığı, hapşırma, boğaz ağrısı, koku ve tat bozuklukları
(anosmi, hiposmi ve disguzi) Covid-19’lu hastalarda yaygın semptomlardır. Bu
semptomlar önemli göstergeler olmakla birlikte Covid-19’un ayırt edici bir özelliği
olup olmadığı henüz belirsizdir.
Kas-iskelet sistemi semptomları: Miyalji, eklem ağrısı, baş ağrısı ve halsizlik
semptomları hastaların %15-40’ında görülmektedir.
Gastroinstestinal Sistem (GİS) semptomları: Solunum semptomlarına ek
olarak, bulantı-kusma, karın ağrısı ve ishal gibi GİS yakınmaları da Covid-19
hastalarında bildirilmiştir.
Kardiyovasküler sistem semptomları: Klinik olarak, Covid-19 göğüs ağrısının

24
ön planda olduğu akut kardiyovasküler sendromla ortaya çıkabilir. Pandemi
döneminde tipik olsa bile akut kardiyovasküler sendromlu hastalarda, ateş veya
öksürük bulunmasa da ayırıcı tanıda Covid-19 düşünülmelidir. Patofizyolojisi net
olarak bilinmemekle birlikte, SARS-CoV-2’nin kalbi doğrudan tutması
(kardiyomiyositleri, perisitleri ve fibroblastları Angiotensin-Converting Enzyme
(ACE2) yolu yoluyla infekte etme potansiyeli) ve/veya dolaylı etkileri (sitokinler
veya antikor aracılı mekanizmalar) sorumlututulmaktadır.
Santral Sinir Sistemi (SSS) semptomları: Özellikle şiddetli Covid-19 olan
hastalarda nörolojik semptomlar yaygındır. SARS-CoV-2 infeksiyonuna bağlı Akut
Respiratuar Distres Sendromu (ARDS) gelişen olgularda ensefalopati, ajitasyon ve
konfüzyon gibi kortikospinal sistem tutulumuna sekonder klinik bulgular
görülmüştür. Patofizyolojisi net olmamakla birlikte, SARS-CoV-2’nin infekte
nöronlar arasından trans-sinaptik geçişi, olfaktör sinir yoluyla geçişi, kan-beyin
bariyeri boyunca lökosit göçü ve vasküler endotel inflamasyonu gibi birçok yolla
mekanizmalar ileri sürülmektedir(Özpınar, 2021).
Dermatolojik semptomlar: Covid-19´lu hastalarda dermatolojik bulgular daha
çok olgu bazında bildirilmiştir. Döküntü, kızarıklık, şişlik, kaşıntı, morarma gibi
birçok klinik varyantta dermatolojik bulgular görülebilir. Hafif ve orta şiddetli
vakalarda “Covid ayak parmakları” çoğunlukla akral bölgelerde, genellikle kırmızı-
mor maküler özellikte ağrılı, bazen kaşıntılı bazen de asemptomatik olabilen
Raynaud benzeri plaklar veya nodüler lezyonlardan oluşan bir cilt bulgusudur;
lezyonların damar endotelinin inflamasyonundan ve/veya mikro trombüslerden
kaynaklandığı düşünülmektedir. Bununla birlikte, Covid-19’lu hastalarda görülen
tüm döküntülerin veya kutanöz belirtilerin virüse atfedilemeyeceği unutulmamalıdır.
Renal semptomlar:Covid-19 hastaları diyaliz gerektiren veya gerektirmeyen
akut böbrek hasarı ile başvurabilirler.
Diğer semptomlar: Çin'de bir vaka serisinde, konjonktival hiperemi, kemozis,
epifora veya artmış sekresyonlar dahil olmak üzere konjonktivit ile uyumlu oküler
semptomlar bildirilmiştir. İki hastada konjonktival sürüntüde SARS-CoV-2 PCR
pozitifliği saptanmıştır. Sonuç olarak, Covid-19 pandemisinde yeni ve bazen şaşırtıcı
klinik bulgular görülmeye devam etmektedir. Özellikle yaşlı popülasyonda
nonspesifik semptomların olabilmesi, kapsamlı test ihtiyacının altını çizmektedir.

25
2.3.1.3. Laboratuvar ve görüntüleme bulguları

Hastalığın erken aşamalarında, total periferal lökosit sayımı normal ya da


düşük olabilir. Bazı hastalarda karaciğer transaminazları, laktat dehidrogenaz, kreatin
kinaz ve myoglobin yükselir. Kritik vakalarda troponin seviyeleri de yükselebilir. C-
Reaktif Protein(CRP) ve Eristosit Sedimantasyon Hızı(ESR) değerleri çoğu hastada
yüksek bulunurken prokalsitonin seviyeleri genellikle normal sınırlardadır. Ağır
vakalarda D-dimer dikkat çekici biçimde artar ve periferik kanda lenfosit sayısı
progresif olarak düşer.
Hastalığın erken aşamalarında akciğerlerde yamalı opasiteler ve interstisyal
değişiklikler gözlenir ve bunlar periferik zonlarda daha belirgindir. Daha sonra buzlu
cam görünümü ve yaygın infiltratlar gelişir. Ağır vakalarda konsolidasyon
görülebilir. Plevral efüzyon nadirdir(Özpınar, 2021).

2.3.1.4. Tanı kriterleri

2.3.1.4.1. Olası vaka

A:

• Ateş, öksürük, nefes darlığı, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kas ağrıları, tat ve koku
alma kaybı veya ishal belirti ve bulgularından en az biri
• Klinik tablonun başka bir neden/hastalık ile açıklanamaması
• Semptomların başlamasından önceki 14 gün içerisinde kendisi veya yakın
temaslısının hastalık açısından yüksek riskli bölgede bulunma öyküsü

B:

• Ateş, öksürük, nefes darlığı, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kas ağrıları, tat ve koku
alma kaybı veya ishal belirti ve bulgularından en az biri
• Semptomların başlamasından önceki 14 gün içerisinde doğrulanmış Covid-19
vakası ile yakın temas eden

C:

• Ateş ve ağır akut solunum yolu infeksiyonu belirti ve bulgularından en az biri

26
(öksürük ve solunum sıkıntısı)
• Hastanede yatış gerekliliği varlığı Severe Acute Respiratory Infections(SARI)
• Klinik tablonun başka bir neden/hastalık ile açıklanamaması*SARI son 14 gün
içinde gelişen akut solunum yolu infeksiyonu olan bir hastada, ateş, öksürük ve
dispne, takipne, hipoksemi, hipotansiyon, akciğer görüntülemesinde yaygın
radyolojik bulgu ve bilinç değişikliği nedeniyle hastaneye yatış gerekliliği
D:
• Ateş, öksürük, nefes darlığı, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kas ağrıları, tat ve koku
alma kaybı veya ishal belirti ve bulgularından en az ikisinin bir arada olması ve
bu durumun başka bir neden/hastalık ile açıklanamaması(Özpınar, 2021).

2.3.1.4.2. Kesin vaka

• Olası vaka tanımına uyan olgulardan moleküler yöntemlerle SARS-CoV-2


saptanan olgular.

Hastaların Klinik Sınıflandırması


Hafif klinik tip: Semptomları ağır olmayan, toraks radyolojisinde pnömoni
bulgusu saptanmayan erişkin hastalar,
Orta şiddette klinik tip: Ateş ve solunum semptomları ile birlikte radyolojik
pnömoni bulgusu mevcut olan erişkin hastalar,
Ciddi klinik tip: Aşağıdaki kriterlerden herhangi biri mevcut olan erişkin
hastalardır. Bu hastalar yatırılarak takip ve tedavi edilmelidir.

• Nefes darlığı, solunum sayısı ≥30/dakika


• Oksijen saturasyonu istirahatte ≤%93
• Anormal arteriel kan gazı bulguları: (PaO2<60mmHg, PaCO2>50mmHg)
• PaO2 / inspire edilen havada O2 fraksiyonu (PaO2 /FiO2) ≤ 300mmHg,
• Ciddi klinik tipten kritik klinik tipe progresyon açısından uyarı işaretleri:
• Periferik lenfosit sayısının progresif düşmesi
• İnrerlökin-6 (IL-6) ve CRP gibi inflamatuvar biyomarkerların progresif biçimde
artması
• Laktat düzeyinin progresif artışı
• Pulmoner lezyonların kısa sürede ilerlemesi

Kritik klinik tip: Aşağıdaki kriterlerden herhangi biri mevcut olan erişkin
hastalar, yoğun bakım ihtiyacı açısından değerlendirilmesi gereken hastalardır:

27
• Dispne ve solunum distresi olan
• Solunum sayısı ≥30/dk
• PaO2 /FiO2<300 olan
• Oksijen ihtiyacı izlemde artış gösteren
• 5 L/dk oksijen tedavisine rağmen SpO2<%90 veya PaO2<70 mmHg olan
• Klinik kötüleşme ile akciğer grafisi veya tomografide bilateral infiltrasyonlar
veya multi-lober tutulum olan veya önceki görüntülemesine göre
infiltrasyonlarında artış
• Klinik bulgularla birlikte (taşikardi, konfüzyon, cilt perfüzyon bozukluğu,
kapiller geri doluş zamanı> 2 saniye, oligüri, vb.) dehidratasyon ile
açıklanamayan hipotansiyon (sistolik kan basıncı <90 mmHg, olağan sistolik kan
basıncından> 40 mmHg düşüş, ortalama arter basıncı <65 mmHg) gelişen ve
vazopressör ihtiyacı
• Laktat> 4mmol/L
• Sequentinal Organ Failure Assessment Score(SOFA skoru) ≥2
• Kardiyak enzim (troponin) yüksekliği ve ciddi aritmi
• Akut böbrek hasarı, akut karaciğer fonksiyon testlerinde bozukluk, konfüzyon,
akut kanama diyatezi gibi akut organ disfonksiyonu gelişimi ve
immünsüpresyonu olan hastalar

Bu kriterlere sahip hastaların değerlendirilmesi için yoğun bakım sorumlu


hekimlerinden konsültasyon istenmesi önerilir. Yoğun bakım ünitesine yatış kararı
yoğun bakım sorumlusu ile verilir(Özpınar, 2021).

2.3.1.4.3. Ayırıcı tanı

Covid-19’un hafif semptomları ve bulgularının, diğer virüslerin neden olduğu


üst solunum yolu infeksiyonlarından ayırt edilmesi gerekir. Covid-19 pnömonisi
influenza, adenovirüs, respiratuvar sinsityal virüs gibi diğer viral pnömonilerle ve
mikoplazma pnömonisiyle karışabilir. Covid-19’u diğer viral solunum yolu
infeksiyonlarından güvenilir bir şekilde ayırabilen spesifik bir klinik özellik yoktur.
Covid-19’un diğer solunum sistemi hastalıklarıyla eş zamanlı görülebileceği de
dikkate alınmalıdır. Şüpheli vakalarda hızlı antijen testi ve/veya multipleks PCR
diğer viral etkenler için kullanılmalıdır. Son olarak vaskülit, dermatomyozit ve
organize pnömoni gibi non-infeksiyöz hastalıklardan da ayırt edilmesi gerekir.
Sonuç olarak, mevcut Covid-19 pandemisinde hızla artan sayıda ciddi ve

28
ölümcül vaka ile karşı karşıyayız. En zor fakat en sık sorulan iki klinik soru
semptomatik infeksiyonların gerçek oranı nedir? Pandeminin sonlanımı nasıl olacak?
Özellikle önyargı ve karışıklıktan kaçınmak için dikkatlice tasarlanmış ve
yürütülmüş çalışmaların yapılması bu soruların cevaplarını bulmasına yardımcı
olacaktır(Özpınar, 2021).
Covid-19, halk sağlığına ciddi bir tehdit oluşturmaya devam ederken
ülkemizde de salgın yönetimi için çalışmalar sürdürülmektedir. Temaslı takibi ve
filyasyon uygulamalarının yanı sıra, polikliniğe başvuran hastaların
değerlendirilmesi, sürüntü örneği alma, aşı uygulaması, Covid-19 servislerinde ve
yoğun bakımda hasta takibi gibi birçok süreçte sağlık çalışanları ve özellikle
hekimler görev almaktadır. Hastalar ve olası vakalarla sürekli bir temas
gerçekleşmektedir. Buna bağlı olarak Covid-19 hastalarına hizmet veren sağlık
çalışanları enfeksiyona yakalanma açısından yüksek riskli grupta kabul edilmektedir
(Koh, 2020, s. 3-5).

2.3.2. Covid-19’un etkileri

Covid-19 salgınıyla mücadele etmek, tüm dünyada zorlayıcı ve yıpratıcı bir


süre geçirmemize sebep olmuştur. Bilim insanları bu mücadelenin uzun bir süre
devam edeceğini belirtmektedir(Honigsbaum, 2009). Birçok pandemi de olduğu gibi
öncelikle sağlık olmak kaydıyla ruhsal, sosyal, ekonomik ve farklı yönlerden Covid-
19 dünyayı etkilemiştir.

2.3.2.1. Ekonomik etkileri

Covid-19 salgınından kaynaklanan işgücü kaybı, şirketlerin faaliyetlerinde


durma noktasına gelmesi, ticaretin yavaşlaması, mücadele için harcanan ekonomi,
tedarik zincirinin bozulması makro ve mikro birçok şekilde tüm iş kollarında çok
büyük ölçüde azalma gerçekleşmesine sebep olmuştur(Haleem, Javaid, Vaishya,
2020).
Tüketicilerin ve dolaylı olarak üreticinin tepkileri hem toplumları hem de
dünyayı olumsuz sonuçlara doğru götürmüştür.
Birleşmiş Milletler 2020 ve 2021 yıllarında büyük maliyetler sebebiyle,
küresel çapta 8 buçuk trilyon dolar civarında ekonomik kayıp olacağını belirmiştir.
Bu duruma göre ülkelerde küçülmeler oluşmakta ve küresel ekonomide %3’e tekabül
eden küçülme gerçekleşmektedir(Aslan, 2020).

29
2008 ekonomik krizine göre yaklaşık 2 kat salgının etkisi olacağı
düşünülmektedir. Salgın etkisi dolayısıyla 2008 küresel ekonomik krizinde yaşanan
ekonomik daralmadan daha fazla bir daralma olacağı düşünülmektedir(Aslan, 2020).
Salgından önce Uluslararası Finans Enstitüsü, 2020 büyüme oranını %2,6
olarak tahmin etmişken salgın başladığı andan itibaren bu tahmin giderek değişmiş
ve %2,8 daralma olarak güncellenmiştir. Yine aynı kurumun ülkeler hakkındaki
tahminleri şu şekildedir; ABD %3,8, Japonya %4,2, Hindistan% 0,3, Rusya %3,1
daralma şeklindedir(Lai et al., 2020). Singapur, Endonezya, Malezya, Filipinler gibi
Asya ülkeleri 2019 yılının gayri milli safi yurtiçi hasılat beklentisi 2020 yılının
beklentisinden %1,2 azalmıştır. Asya ülkelerinden Çin’in salgını hızlı bir şekilde
kontrol altına alınması sebebiyle ekonomik daralma olmasına rağmen %2,1 büyüme
beklenmektedir(Güçlü, 2020).
Türkiye ekonomisi de karantinalar sebebiyle ve ülkeler arası ticaretin
durgunlaşması sebebiyle salgından ciddi derecede etkilenen ülkelerden birisidir.
Gayrisafi yurtiçi hasıla da 400-675 milyar lira arası kayıp yaşanacağı düşünülmüştür.
2019 ve 2020 yıllarında Türkiye büyüme tahminlerinin altında kalmış olup 2019
yılında %5 olan orta vadeli büyüme tahmini % 0,9’da kalmıştır. 2020 yılında ise
Avrupa Birliği komisyonuna göre %4,4, Moody’s Investors Service’in yayınladığı
Global Makro Görünüm 2020-2021 Raporu’na göre ise %3,5 büyüme olarak kayda
geçilmiştir(Adıgüzel, 2020).

2.3.2.2. Eğitim ve sosyo-kültürel etkileri

İnsanların yaşam tarzları, alışkanlıkları, davranışları ve günlük yaşamda farklı


alanlardaki değişiklikler Covid-19 salgın ile küresel bir ortak çözüm olarak
görülmüştür. Covid-19 pandemisi, birçok alanda olduğu gibi sosyal alanda da sert ve
etkili şekilde kuralların konulmasına sebep olmuştur.
İş yerlerinde esnek çalışma, uzaktan çalışma, tamamen kapanma, seyahatlere
konulan kısıtlamalar, birçok sektörde aksamalar, sosyal mesafe kuralı, spor müsabakalarının
iptali, kültürel etkinliklerin yasaklanması, dini ve milli bayramlarda kısıtlı izinler, aile ve
sosyal çevreyle olan mesafe; sinema, oyun salonları, spor salonları, eğlence merkezleri,
yüzme havuzları ve plajların kapatılması gibi insanların yaşam alanlarını ve tarzlarını
kısıtlayıcı kurallar koyulmuştur.
Okul, dershane, kurs ve etüt merkezlerinin kapatılarak uzaktan eğitime
geçilmesi; sınavların ertelenmesi, karantina uygulamaları; hafta sonu ve hafta içi

30
sokağa çıkma yasakları gibi insanların yaşamını farklı şekillerde etkileyen ve birçok
alışkanlığını değiştiren etkiler olmuştur(Haleem, Javaid, Vaishya, 2020).
Karantinalar sebebiyle birçok insan işsiz kalmış, aile içi şiddet tetiklenmiş,
toplumun stresi çok artmıştır. Covid-19 salgını sebebiyle alınan tedbirler içerisinde
karantina birçok ailede aile içi şiddeti arttırdığı için şiddet gösterenle aynı ortamda
karantina sebebiyle kalan şiddet mağduru insanların psikolojileri ciddi şekilde
etkilenmiştir(Ünal ve Gülseren, 2020; Aykut ve Aykut, 2020). Karantinaların uzun
sürmesi vaka sayısını azaltsa da ekonomik maliyetler ve yeni sosyal sorunları ortaya
çıkartmıştır(Navarro et al., 2016).
Okullardaki kapanmalar öğrencilerin sadece başarısını değil aynı zamanda
sosyal bağlantılarını bozmuş gelecek nesillere farklı şekillerde sürdürülebilir
başarısını etkilemiştir(Simon et al., 2020).
Covid-19 salgını sebebiyle dünyada ırkçılık da yapılmaya başlanmıştır. Tüm
dünyada fiziksel özellikleri sebebiyle Çinli oldukları ve virüs bulaştırma ihtimalleri
dolayısıyla birçok insan evlerinden, otellerden, restoranlardan ayrılmaya
zorlanmıştır. Seyahat özgürlükleri kısıtlanmıştır. Hiçbir virüs belirtisi göstermediği
halde test yapılıp karantinaya alınmışlardır(Karmakar, 2020).
Benzeri şekilde hapishanelerde bulunan mahkumların salgının yayılmasını
azaltmak amacıyla serbest bırakılması toplum için büyük riskleri oluşturmuştur.

2.3.2.3. Sağlık yönünden etkileri

Covid-19 salgını insanların sağlığını etkilediği gibi sağlık kuruluşlarını da


ciddi derecede etkilemiştir. Mart 2019-Kasım 2023 tarihleri arasında 697 916 763
doğrulanan vaka sayısı ve 6 938 765 vefat sayısına ulaşılmıştır. Covid-19 salgınına
yakalanan ve iyileşen hasta sayısı 669 509 336 kişidir. Türkiye’de ise bu tarihler
arasında 17 232 066 vaka bildirilirken, 102 174 kişi ise vefat etmiştir (Worldometers,
2023).
Vakaların tespit edilirken, ayırt edilirken, tedavi edilirken yaşanan zorluklar
sağlık kuruluşlarına aşırı iş yükü olarak etkilemiştir. Tıbbi tedarik zinciri bozulmuş
ve birçok ülkede doktorlar ve sağlık çalışanları, sağlık kurumları yetersiz kalmıştır
(Haleem, Javaid, Vaishya, 2020).
Covid-19 hastalığının erken aşamada tanımlanabilmesi ve yayılımının
azaltılabilmesi hayati önem taşımaktadır(Walmsley, Rose ve Wei, 2020).
Covid-19 salgınının az gelişmiş ülkelerde etkisi çok daha şiddetli olmaktadır.

31
Çünkü ciddi maliyetler ve sağlık kuruluşlarının kapasitesi küresel salgında önemli
hale gelmiştir(Bong et al., 2020).

2.3.2.4. Çalışanlara ve çalışma hayatına etkileri

Çalışma hayatında Covid-19 salgınının etkileri; çalışma ortamı değişikliği,


yeni kurallar, tedbirler şeklinde de olmuştur. Ayrıca birçok işletme çalışanlarını
karantinalar dolayısıyla işten çıkartmıştır(Sim, 2020).
Devletler farklı şekillerde önlemler almış; daha gelişmiş ve güçlü devletler
vatandaşlarına para dağıtmış, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler işsizlik ücretleri
ödemiştir. İş yeri sahiplerine kredi, kira yardımı gibi yardımlar yapılmıştır(Yürekli,
2020).
Bazı iş yerleri teknolojik alanda çalışanlarına uzaktan çalışma imkânı
sağlamıştır. Uzaktan çalışmanın hem avantaj hem de dezavantajları vardır. Çalışma
alanında özgürlük sağlanmış olsa da ev yaşamı ve iş yaşamı dengesinin
kurulamaması dezavantajdır. Ekip arkadaşlarından uzak olmak, iş ortamında bulunan
sosyal ortamdan uzak olmak, küçük çocuklu ailelerde işe odaklanamama ve etkin
çalışamama gibi dezavantajları da vardır(Rubin&Wessely, 2020).
Küresel salgın devam ederken çalışma hayatı etkilenen çalışanlar arasında
sağlık çalışanları ilk sıradadır. Sağlık çalışanları pandemi dolayısıyla birçok ekipman
kullanarak çalışmak durumunda kalmıştır. Hastalığa yakalanan kişiler hastanelere
yoğun bir şekilde geldiği için çalışma ortamı değişikliklere uğramıştır. Karantinalar
dolayısıyla birçok çalışan izinli olurken sağlık çalışanları çalışmaya devam etmiştir.
Ayrıca salgının kendilerini, ailelerini etkilemeleri korkusuyla birçok sağlık çalışanı
ikametleri dışında otellerde, yurtlarda ve misafirhanelerde kalmışlardır(Aile, Çalışma
ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı [AÇSHB], 2019).

2.3.2.5. Ruh sağlığı üzerine etkileri

Daha önce yaşanan pandemilerin toplumlarda oluşturduğu psikolojik tepkiler


üzerine yapılan çalışmalar, belirsizlik, tahammülsüzlük, hastalığa karşı algılanan
savunmasızlık, obsesiflik, sinirlilik, yalnızlık duygusu, travma sonrası stres
bozukluğu ve kaygı eğilimi gibi birçok ruhsal yönden problemlere kapı açmıştır
(Mental Health Foundaiton, 2022).
Hastalığa yakalanan ve hayatını kaybeden insanların cenaze törenleri ve defin
işlemleri ciddi tedbirlerle yapıldığı için kişinin yakınları ruhsal olarak etkilenmiştir.

32
Yas ve kederden kaynaklanan stres ve depresyon gibi psikolojik sorunlar
yaşamışlardır(Wang et al., 2020).
Covid-19 virüsüyle enfekte olan veya enfekte şüphesi olan izole vakalar
toplum içerisinde ayrımcılığa ve dalgalanmaya maruz kalmışlardır.
Enfekte olan veya enfeksiyon şüphesi olan kişiler inkâr, uykusuzluk,
depresyon, çaresizlik yaşamışlardır. Yaşanılan bu durum sebebiyle bazı vakalarda
öfke ve saldırganlık artmıştır(Liu et al., 2020).
Çin’de yapılan ilk araştırmalardan birinde 52 730 geçerli yanıt alan bir
ankette, katılımcıların %35'i ruhsal sıkıntı yaşadığı ve kadınların erkeklere, yaşlıların
gençlere, yüksek eğitimli kişilerin düşük eğitimli kişilere oranla daha kaygılı olduğu
belirlenmiştir. Bulunduğu topluma göçmen konumunda olan ve çalışan kişiler ise
tüm meslekler arasında en yüksek kaygıyı taşıyanlar olarak çalışmaya konu olmuştur
(Qiu et al., 2020).
Çin’de yapılan başka bir çalışmada ise Covid-19 salgınının; toplumda uyku
bozukluğu %18,2, depresyon prevalansı ise %35,1 olarak bulunmuştur(Liu et al.,
2020). ABD, Kanada, Almanya, Tayland ve Tayvan'da da yapılan araştırmalarda
benzeri bulgular vardır(Asmundson&Taylor, 2020).
Ülkemizde ise toplumdaki ruhsal değişimi ve depresyon düzeylerini ölçmek
amacıyla yapılan çevrimiçi bir ankette daha önce psikiyatrik hastalığı olan kişiler,
kadınlar, kentsel alanda yaşayanlar, elektronik hastalığı olanların depresyon
düzeyleri, kaygıları ciddi derecede artmıştır(Özdin ve Özdin, 2020).
Salgın yaşanırken kontrolü sağlayamayan yönetimler sebebiyle ruhsal
etkilenmeyi artıran yanlış bilgi yayılımı toplumlarda farklı kaygı ve depresyona
sebebiyet verir. Benzer şekilde sansasyonel medya manşetleri toplumda korku ve
fobileri artırır(Asmundson&Taylor, 2020).
Covid-19 sürecinin iyi yönetilmesi ve salgınla mücadele ile devam ederken
toplumun ruhsal olarak daha az etkilenmesi için hastalığa yakalanan hastaların,
ailesinin eğitilmesi gereklidir. Psikiyatrik rahatsızlıkları olan kişiler için yapılan
takipler asla aksatılmaması, travma sonrası stres bozukluğu belirtilerinin takip
edilmesi de önemlidir.

2.3.3. Koronavirüsten korunmaya yönelik alınan tedbirler

DSÖ’nün de bireysel korunmaya dair tanımlamış olduğu önlemlerin


uluslararası düzeyde de uygulanabilir olduğu görülmektedir. Bu doğrultuda bulaşı en

33
aza indirgemek adına DSÖ’nün belirlemiş olduğu maddeler aşağıdaki gibi
sıralanmıştır.

• Enfekte olduğu kesinleşmiş kişilerle yakın temasta bulunmaktan olabildiğince


kaçınmak
• Elleri sık sık ve en az 20 saniye süre ile bol su ve sabunla yıkamak veya alkol
içerikli dezenfektanlar kullanmak
• Enfekte olunduğu durumda diğer kişilerle mesafenin korunmasına dikkat etmek,
öksürürken veya hapşırırken olabildiğince tek kullanımlık mendil kullanmak,
olmadığı durumlarda ise dirsek içini kullanmak, el hijyenine dikkat etmekle
beraber göz, ağız ve burunla temasından olabildiğince kaçınmak
• Enfekte olanların temas ettiği veya dokunduğu yerlerin dezenfekte edilmesine
dikkat etmek
• Hayvansal içerikli gıdaları iyice pişirerek tüketmek
• Toplum içinde tıbbi maske kullanmak ve sosyal mesafeye dikkat etmek(Tunç ve
Atıcı, 2020, s. 329-362; Şenol ve Taştan, 2021, s.1-32).

Toplum hareketliliğini kısıtlama ve sosyal mesafe kuralları birçok devletin


Koronavirüs pandemisiyle savaşta ilk kullandığı stratejilerin başında gelmektedir.
Geçmişteki salgınlarda da bu stratejilere çokça başvurulmuştur. Toplum
hareketliliğinin kısıtlanması ve sosyal mesafe kurallarını tamamen uygulanabilmesi
için genelde insanların toplu halde bulundukları restoranlar, okullar, iş merkezleri,
alışveriş merkezleri, sinemalar, tiyatrolar, eğlence merkezleri gibi yerlerin geçici bir
süre ile kapatılması veya kısıtlamalara gidilmesi ilk uygulanan yöntemler olmuştur
(Duran, 2020).
Bireyler arası mesafe kurallarının gelmesine ek olarak hem ülkeler hem de
şehirlerarası seyahat yasakları bu dönemde küresel düzeyde uygulanmaya
başlanmıştır. Bu yasaktaki ana amaç enfekte kişilerin ve onlarla temasta bulunan
herhangi bir kişinin başka bir şehre veya ülkeye hastalığı götürmesinin
engellenmesidir(Duran, 2020). Salgının yayılmasını azaltmak için enfekte olan ve
olmayan kişilerin birbiriyle temasını engellemek Dünya çapında alınan önlemlerin
temelini oluşturmaktadır(Tunç ve Atıcı, 2020; Turan ve Çelikyay, 2020, s.1-25).
Tüm önlemlerin özellikle hastalığı ağır geçirme riski olan kişilerde daha dikkatle
takip edilmesi gerekmektedir. Bu risk grupları:

• 65 yaş üstü bireyler

34
• Küçük çocuklar
• Kanser hastaları
• Kronik böbrek hastalığı olanlar
• Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) veya diğer solunum hastalıklarına
sahip olanlar
• Çeşitli kalple alakalı hastalıklar
• Organ nakli geçirmiş ve immün sistemi zayıflamış olanlar
• Fazla kilo ve obezite
• Gebelik durumu olanlar
• Çeşitli kan hastalıkları bulunanlar
• Sigara içenler
• Diyabeti bulunanlar
• Çeşitli beyin hastalığına sahip olanlar
• Karaciğer hastalığı olanlardır(Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu [TÜRK-
İŞ], 2021).

Sağlık Bakanlığı “Sizi ve Türkiye'yi Koronavirüs riskinden koruyacak 14


Kural” başlığı altında bir video yayınlamış ve halkın rahatlıkla görebileceği yerlere
afişler asarak görsel yollarla da bu video içeriğini desteklemiştir. Bu video ve
afişlerin içeriğini aşağıdaki maddeler oluşturmaktadır:

• Ellerin en az 20 saniye boyunca sık sık ve sabunla yıkanması,


• Soğuk algınlığı semptomları gösterenlerle 3-4 adım kadar mesafe bırakılması,
• Ortamın sık havalandırılması,
• Giysilerin yüksek derecede yıkanması,
• Sağlık kurumuna başvurulması gereken durumlarda maske takılması gerektiği,
• Ellerle burun, yüz ve göze dokunulmaması,
• Eğer yurtdışından gelindiyse 14 gün evde izolasyon uygulanması,
• Öksürürken veya hapşırırken ağzı ve burnu mendille veya dirseğin iç kısmıyla
kapatılması,
• Yurtdışı seyahatlerinin iptal edilmesi veya ertelenmesi,
• Kapı kolu, lavabo gibi ortak kullanılan yüzeylerin sık sık temizlenmesi gerektiği,
• Dokunarak tokalaşmaktan kaçınmak gerektiği,
• Soğuk algınlığı veya grip semptomları gözlemlendiğinde kronik hastalar veya
yaşlılarla temasa geçilmemeye çalışılması ve maskesiz dışarıya çıkılmaması,

35
• Kişisel eşyaların ortak olarak kullanılmaması,
• Günlük su tüketimi, beslenme, uyku ve öz-bakıma yönelik tavsiyelerde
bulunulmuştur(Oral ve Okyayuz, 2020, s.117-138; Sağlık Bakanlığı, 2020).

Koronavirüsün tedavisi için mevcut durumda kesin bir ilaç olmasa dahi daha
önceden benzer belirtiler göstermiş olan hastalıkları tedavi etmiş antiviral ilaçlar
kullanılmaktadır. Dünya üzerinde de randomize kontrollü çalışmalar devam
etmektedir. Antiviral tedaviye semptomların ilk görüldüğü erken evrelerde
başlamanın daha yararlı olacağı birçok uzman tarafından onaylanmıştır. Dünya’da ve
Türkiye’de tedavinin virüsün hücrenin içine girmesini engelleme, virüsün
çoğalmasını engelleme veya yok etme, enfeksiyonun neden olduğu enflamasyon
yanıtı baskılama ve hastalığı geçirmiş kişilerden alınan antikor içeren immün plazma
tedavisini kullanma gibi 4 temel amacı bulunmaktadır. Genelde tedavide
Koronavirüsü tedavi ettiği gözlemlenmiş favipiravir, hidroksiklorokin, lopinavir-
ritonavir, remdesivir gibi ilaçlar tavsiye edilmiş ve kullanılmıştır. Fakat bazı
olgularda hidroksiklorokinin tek başına ya da azitromisinle birleştiğinde istenmeyen
etkilere yol açtığı da belirtilmiştir. Sağlık Bakanlığı hidrosiklirokinin toksik
etkilerinin fazla olması nedeniyle 7 Mayıs 2021’de yayınladığı Erişkin Hasta
Rehberi’nde hidrosiklirokinin tedavisini kaldırmıştır(Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı
Genel Müdürlüğü, 2021; Uğuz ve Eşkut, 2020, s.17-31).
Sağlık Bakanlığı’nın 7 Mayıs 2021’de yayınladığı Erişkin Hasta Rehberi’ne
göre genelde asemptomatik, hafif-orta seyirli hastalarda kullanılan Favipiravir’in
kullanımı verilmiştir.
Sağlık Bakanlığı olası veya kesin vakaların yönetiminin evde yapılmasına
yönelik bir afiş hazırlamıştır. Yer alan bilgiler aşağıda sıralanmıştır:

• Hasta bireyin ilaçlarını düzenli kullanması sağlanmalıdır.


• Arayan sağlık çalışanları bilgilendirilmeli ve acil durumlarda bir sağlık kurumuna
başvurulmalıdır.
• Öksürürken veya hapşırırken mendil veya dirsek içinin kullanılması gereklidir ve
el hijyenine de dikkat edilmelidir.
• Hastanın bol sıvı tüketmesi ve düzenli beslenmesi sağlanmalıdır.
• Mümkünse hasta ayrı bir odaya izole edilmeli ve evdeki diğer kişilerle ortak
kullanılan bir yerde bulunacaksa maske takması ve 3-4 adım mesafe bırakması
gerekmektedir.

36
• Evdeki diğer kişiler eğer hasta ile aynı odaya girdiyseler maske kullanmalı, elleri
ile yüzüne dokunmamalıdır.
• Hasta ile risk grubundaki bireylerin aynı ortamda bulunmaması gerekmektedir.
Eğer bu mümkün değilse temasın en az olacağı şekilde bir düzenleme
yapılmalıdır.
• Ortak kullanılmak zorunda olan alanlar havalandırılmalı ve ortak kullanılan
banyo ve tuvaletler her gün sulandırılmış çamaşır suyu ile dezenfekte edilmelidir.
• Eller su ve sabunla en az 20 saniye boyunca yıkanmalıdır.
• Hastanın ev içindeki konumu sınırlandırılmalı ve dokunduğu kapı kolu gibi
alanlar her gün sulandırılmış çamaşır suyu ile dezenfekte edilmelidir.
• Hastanın tabak, bardak, çatal, kaşık gibi araç gereçleri aynı olmalı ve hiç kimse
ile paylaşılmamalıdır. Giysileri de yüksek derecede yıkanmalıdır.
• Hem hasta hem de yakınları sağlık durumunu doğru takip etmeli ve sağlık
çalışanlarını bilgilendirmelidir(Sağlık Bakanlığı, 2021).

2.4. Covid-19 Aşıları

Salgın hastalıklardan korunmada bilinen en etkili yöntemler arasında aşı ilk


sırada bulunur. Dünyada her yıl aşıların kullanılması dolayısıyla yaklaşık 3 000 000
kişinin ölümünün önüne geçildiği bilinmektedir. Aşılar direkt ve indirekt olmak
üzere kişi ve toplum sağlığını korumada önemli bir faktördür.
Covid-19 pandemisinin ilk aylarından itibaren tüm dünyada daha önce
görülmemiş bir hızda aşı çalışmaları yapılmaya başlanmıştır. Birçok ülkede aşı
çalışmaları için üniversiteler ve birçok bilim adamı öncü olmuşlardır.
Türkiye’de pandemi 2020 yılı itibariyle toplumun birçoğunda etkisini
göstermiştir. Türkiye’de ilk kullanılan aşı Sinovac Life Sciences, Pekin, Çin Aşısı
olmuştur. Ülkemizde koronavak aşısının faz 3 çalışmasını değerlendirme sonuçları
%83,5 olarak etkinliği saptanmıştır.
Yine Türkiye'de kullanılan ikinci sırada yaygın olarak uygulanan Pfizer ve
Biontech ortaklığında üretilen m-RNA aşısıdır. Yapılan klinik deneyler sonucunda
bu aşının cinsiyet, ırk, yaş fark etmeksizin Covid-19 hastalığından korunmada %
90’dan fazla etki gösterdiği saptanmıştır.
Yine ülkemizde uygulanan diğer bir aşı yerli üretim olan Türkovac aşısı
olmuştur. 2021 yılı Aralık ayı itibariyle T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi

37
Cihaz Kurumu Türkovac aşısı için acil kullanılabilir onayı vermiştir.
Aşılar geliştirilirken farklı aşamalar içeren çalışmalar yapılmaktadır. Bu
aşamalardan ilki Ar-ge aşamasıdır. Ar-ge aşamasında hücre kültürü, mikrobiyolojik
kültürler gibi yöntemler kullanılırken bunların dışında bilgisayar modelleme gibi ek
bir yöntemde kullanılmaktadır. Bu yöntemlerle antijen elde edilmekte ve elde edilen
antijen bir sonraki aşamada değerlendirilmektedir.
İkinci aşama ise pre klinik (faz sıfır) aşamasıdır. Preklinik aşamasında elde
edilmiş olan antijeni uluslararası standartlara uygun şekilde üretilip aşının
formülasyonunun hazırlanıp invitro ve en vivo şartlarda deneylere tabi tutulması
gerekir. Elde edilen aşı mikro dozlarda deneklerde kullanılır.
Bir sonraki aşama ise faz 1, faz 2, faz 3 çalışmalarını içeren aşamadır. Bu
aşamada klinik araştırma fazları güvenilirliği kanıtlanmış ve prototipi hazırlanmış
aşının etkin ve güvenilir olduğu kanıtlamaya çalışılır ve ruhsatlandırma yapılır.
Faz 1 araştırma çalışmasında farmakokinetik aşı özellikleri, biyoyararlanım,
toksisitesi gönüllü denekler üzerinde araştırılmaktadır. Güvenlik ve etkinlik
çalışmaları ise faz 2 aşamasında yapılır. Etkilerle ilgili bulunan aşama ise faz 3
aşamasıdır. Bu aşamada plasebo etkisi de izlenir. İlaç pazara sürülür ve ruhsat
alındıktan sonraki çalışmalarının tümünü kapsayan bölüm faz 4’tür.
Covid-19 pandemi aşıları küresel acil durum ilan edilmesi sebebiyle bazı
basamakları hızlandırılarak geliştirilmiştir.
Klinik gelişim aşamasında 149 aşı, preklinik gelişme aşamasında ise 195 aşı
bulunmaktadır(WHO, 2022).
DSÖ aşı adayları dağılımında klinik fazdaki aşı adayları incelendiğinde %32
ile en fazla protein subünit içeren aşılar vardır. Geleneksel yöntemler güvenli ve
etkinlikleri kanıtlanmış olduğu halde rekombinant protein aşıları, rekombinant viral
vektör aşıları, nükleik asit taşları, Virüs benzeri parçacık (VLP) içeren aşılar
rekombinasyon teknolojisi ile geliştirilmektedir(Balaban vd., 2021).

2.4.1. Acil kullanım onayı alan bazı covid-19 aşılarının özellikleri

Pfizer/BioNTech: m-RNA temelinde oluşturulan bir aşıdır. Covid-19’a karşı


etkinliği %95’tir. İlk dozdan sonra 3 hafta beklenir, daha sonra ikinci doz yapılır, her
dozun miktarı 0,3 ml şeklindedir. Aşı enjekte edilirken intramüsküler olarak
uygulama yapılır.
Aşıyı saklama koşulları zor elde edilen koşullardır. Aşı -60 ila -80 ºC arasında

38
ilk koşullarda ortamdan saklanması gerekir. Aşı -15 ile -25 ºC arasındaki ısıda 2
hafta süre ile saklanabilir.
Aşının yan etkilerine bakıldığında ise perikardit-miyokardit, anafilaksi nadir
(5 milyonda bir) görülen yan etkileridir(Connors et al., 2021).
İki doz aşının etkinliği araştırıldığında alfa varyantı taşıyan kişilerde %93,7,
delta varyantı olan kişilerde ise %88 olarak bildirilmiştir(Lopez et al., 2021).
Moderna: Moderna aşısı m-RNA yapılı olup Covid-19 semptomlarına karşı
etkinlik seviyesi %94’tür. Bu aşı 2 doz şeklinde 0,5 ml intramüsküler olarak
uygulanır. İlk doz ile ikinci doz arasında 4 hafta geçmesi gerekir. Sonrasında 2 ila 8
ºC arasındaki ısıda bir ay süre ile saklanabilir.
Janssen/Johnson&Johnson: Bu aşı bir vektör aşısıdır. Nonreplikatif
adenovirüs26 kullanılan bir aşıdır. Aşının Covid-19 hastalığına karşı etkinliği %66-
%85 arasındadır. Aşının uygulama dozu tek dozdur. 0,5 ml’lik intramüsküler
uygulama şeklinde aşı yapılır. Bu aşının yan etkileri arasında trombositopeni ve
trombotik komplikasyonlar vardır. Yan etkilerin oranı binde 1,5 ile binde 13
arasındadır. Gruplara göre değişmektedir. Aşının başka bir yan etkisi ise yaklaşık 8
vaka/milyon bir oranında görülebilen Guillain-Barresendromudur(Connors et al.,
2021).
AstraZeneca/University of Oxford/Serum Institute of India: Bu aşı bir vektör
aşısı olup Nonreplikatif şempanze adenovirüsü kullanılarak elde edilen aşıdır. Covid-
19’a etkinliği %70’tir. Birinci aşı 2 doz şeklinde uygulanmakta 4 hafta ile 12 hafta
ara verilebilmektedir. İkinci doz daha sonra yapılmaktadır. Firma, aşının 4 ila 12
hafta ara ile 2 doz şeklinde uygulanmasını önermektedir. DSÖ’nün önerisi ise 8 ila
12 hafta ara ile 2 doz şeklindedir.
AstraZeneca aşısının iki dozunun etkinliği alfa varyantı olan kişilerde %74,5,
delta varyantı olan kişilerde ise %67 olarak saptanmıştır(Lopez et al., 2021).

Aşının yan etkileri trombositopeni ile ilişkili trombotik komplikasyonlar


olabilmektedir:

• Serebral venöz sinüs trombozu: 169 vaka/34milyon


• Splenik ven trombozu: 53 vaka/34 milyon

Az görülen diğer bir yan etkisi ise 227 vaka/51 milyon oranında gerçekleşen
Guillain-Barre sendromudur(Connors et al., 2021).
Novavax: Recombinant protein yapılı bir aşıdır. Covid-19’a karşı etkinliği

39
%89,7 bilinmektedir. Her biri 5-μg’lık iki intramüsküler doz şeklinde 3 hafta ara ile
uygulama yapılır. Elde edilen yan etkileri istatistik yapılmadığı için bilinmemektedir.
CanSino Biologics: Bir vektör aşısıdır. Nonreplikatif adenovirüs 5
kullanılarak elde edilir. Etkinlik deneyleri sonuçları yayınlanmadığı için etkinlik
düzeyi bilinmemektedir. Bunun dışında bir basın açıklamasında etkinliği %75 olduğu
söylenmiştir. Bu aşı tek doz şeklinde kullanılmaktadır.
The Gamaleya National Center (Sputnik V): Bir vektör aşısı olup spike
glikoproteini içerir iki nonreplikatif adenovirüs kullanılır. İki doz şeklinde uygulanan
bu aşı birinci dozla ikinci doz arasında 3 hafta ila 3 ay arasında zaman aralığı
bırakılarak uygulanır. Birinci doz adenovirüs 26 vektörü içerir, ikinci doz ise
adenovirüs 5 vektör takviye dozu olarak uygulanır. Aşının Covid-19'u önlemedeki
etkinliği %91,6’dır(Logunov et al., 2020). Aşının yan etkileri için herhangi bir etki
görülmediği bildirilmektedir.
Sinopharm (WIV04 ve HB02): İnaktif bir aşıdır 2 farklı izolattan oluşur.
SARS-CoV-2 izolatının herbiri alüminyum hidroksit adjuvanı içerir. Bu aşı 2 doz
şeklinde olup birinci dozla ikinci doz arasında 28 gün boşluk bırakılarak
yapılmaktadır. Aşı etkinliği aşıdan 14 gün sonra başlar WIV04 için %73, HB02 için
ise %78 etkinlik bildirilmiştir. Yan etkileri herhangi bir şekilde
bildirilmemiştir(Kaabi et al., 2021).
Sinovac (CoronaVac): İnaktive edilmiş tam virüs olup alüminyum hidroksit
adjuvanını taşır. Aşı, 2 doz şeklinde 28 gün arayla uygulanmaktadır.
CoronaVac’ın, semptomatik Covid-19’a karşı etkinliğinin %83,5 olduğu ve
%90 oranında nötralizan antikor yanıtı oluşturabildiği Türkiye'de yapılan faz 3
çalışmalarında ortaya çıkmıştır. Herhangi bir yan etki bildirilmemiştir.
Şili'de yapılan bir çalışmada 2 doz CoronaVac aşısı uygulanmış bireylerde
aşının genel etkinliği %65,9 olarak bildirilmiştir. Yine aynı çalışmada aşının
hastaneye yatışı önlemede %87,5, yoğun bakım ünitesine yatışı önlemede %90,3 ve
Covid-19 ile ilişkili ölümü önlemede %86 düzeyinde bir oranda etki gösterdiği
saptanmıştır(Jara et al., 2021).
Covaxin: İnaktive edilmiş tam virüs aşısıdır. Bir alüminyum hidroksit ve bir
reseptör agonisti adjuvanı içermektedir. Aşı 2 doz şeklinde uygulanır birinci dozla
ikinci doz arasında 29 gün zamanın bırakılır. Aşının herhangi bir yan etkisi
belirtilmemiştir.
Hindistan’da delta varyantı için kullanılmıştır. Semptomatik Covid-19’a karşı

40
%81 oranında bir etkinliği olduğu saptanmıştır(Bharat Bıotech, 2021;
Edwars&Orenstein, 2021).

2.4.2. Covid-19 aşısının yan etkileri

Enjeksiyonun yapılmış olduğu bölgede lokal olarak kızarıklık, şişme, kaşıntı,


aşının yapıldığı tarafta lenf nodu büyümesi, ateş, titreme, yorgunluk, baş ağrısı gibi
yan etkilerinin olduğu görülmüştür. İkinci dozdan sonra görülen etkiler daha şiddetli
olabilmektedir.
Yan etkiler genel olarak 1 ile 3 gün arasında değişmektedir. Bunların dışında
görülen farklı bir yan etki ise genç erişkinlerde diğer aşılarda da görülen uygulama
esnasında bayılmalar vardır.
m-RNA aşı sonrası gelişen anafilaksi durumu ise çok nadir görülen bir
durumdur.

2.4.3. Aşı kontrendikasyonları

Covid-19 aşısının tek kontrendikasyonu, Covid-19 aşılarına ve bileşenlerine


karşı kişide gelişen alerjik reaksiyon söylenebilir. m-RNA aşıları, Pfizer/BioNTech
ve Moderna aşılarının uygulamasından sonra anafilaktik reaksiyonlar yaşandığı tespit
edilmiştir. Alerjik reaksiyon öyküsü olan kişilerde 30 dakika içinde anafilaksi
vakalarının yüzde 80'i meydana gelmiştir. Kaşıntı, döküntü, boğazda kaşınma hissi
ve hafif solunum semptomları diğer alerjik reaksiyonlar arasında yer almaktadır.
Pfizer/BioNTech aşılanmasını takiben bir milyon doz başına yaklaşık 5, Moderna
aşılarından sonra ise bir milyon doz başına 2,8 anafilaksi vakası rapor
edilmiştir(Shimabukuro, 2021).
m-RNA aşıları, Pfizer/BioNTech ve Moderna her biri polietilen glikol ve
vektör aşısı olan Janssen/Johnson&Johnson ise polisorbat içerir. Polietilen glikol ve
polisorbat maddelerine karşı alerjileri olan insanlarda kontrendikasyon oluşması
normal bir alerjik durumdur.
Kişilerdeki alerjik yapının durumuna göre m-RNA aşısında görülen alerjik
reaksiyon vektör aşılarında da gelişebilmektedir. Bu yüzden alerjik reaksiyonu olan
kişiler m-RNA aşıları ve vektör aşıları olduklarında 30 dakika boyunca izlenmeleri
gerekir. Aşılar anafilaksi ve alerjik reaksiyon gelişebileceği sebebiyle uygun
ortamlarda yapılmalıdır.

41
2.4.4. Covid-19 aşılarına bağlı özel güvenlik endişeleri

Trombositopeni ile ilişkili tromboz, myokardit/perikardit ve Guillain-Barre


sendromu Covid-19 aşıları ile ilgili üç önemli güvenlik endişesidir.
Trombositopeni ile ilişkili tromboz: Hem Janssen/Johnson&Johnson hem de
AstraZeneca/University of Oxford/Serum Institute of India aşıları uygulanan kişiler
arasında trombositopeni ile ilişkili tromboz vakaları oluştuğu bildirilmektedir.
Yaşanan vakaların çoğunda otoimmün Heparin İlişkili Trombositopeni(HIT)
hastalarındakilere benzer bir durum olan, Trombosit Faktör 4(PF4) antijenine karşı
gelişen otoantikorlarla ilgili olduğu düşünülmüştür(Pai et al., 2021).
Kişilerde gelişen bu durum İmmun Trombotik Trombositopeni(VITT) veya
Trombositopenik Tromboz Sendromu(TTS) olarak isimlendirilmektedir. VITT’de
trombositopeni mevcuttur ve aşı olduktan yaklaşık 4-20 gün sonra ortaya
çıkabilmektedir. Tromboz; serebral venöz sinüste, splenik vende veya vücudun farklı
noktalarında gerçekleşebilmektedir.
60 yaş altı aşı olan kadınlarda görülen trombozun özellikle tespit edildiğine
dair elde edilen veriler nedeniyle Almanya'nın da aralarında olduğu birçok Avrupa
ülkesi, AstraZeneca aşısının 60 yaş altındakilere yapılmamasını önermektedir(Dyer,
2021). 34 milyon kişiden 169’unda serebral venöz sinüs trombozu, 53’ünde ise
splenik ven trombozu görülen İngiltere ve Avrupa Birliği ülkelerinde AstraZeneca
aşısı uygulanmaya devam edilmiştir(European Medicines Agency, 2021).
Janssen/Johnson&Johnson aşısında ise yine Astrazeneca aşısı gibi aşı
sonrasında trombositopeni ile ilişkili trombotik olaylar görülmektedir.
30-39 yaş arası kadınlarda 12,4 vaka/milyon, 40-49 yaş arası kadınlarda 9,4
vaka/milyon, diğer yaş aralıklarındaki kadınlar ve erkeklerde ise 1,3 ila 4,7
vaka/milyon oranında trombositopeni ile ilişkili tromboz vakası Janssen/Johnson&
Johnsonaşısı yapıldıktan sonra görülmüştür(Connors et al., 2021).
Miyokardit: Pfizer/BioNTech ve Moderna aşısını olduktan sonra erkek
adölesanlarda ve genç erişkinlerde miyokardit ve perikardit vakalarının
beklenilenden daha fazla bildirildiği saptanmıştır. Aşı yapılan 16-39 yaşları
arasındaki kişilerde milyonda 16 oranında miyokardit/perikarditgörülmüştür(Connors
et al., 2021). Görülen bu vakalar genellikle aşının uygulanmasından sonraki ilk hafta
içinde ve daha yaygın olarak ikinci dozdan sonra ortaya çıktığı tespit edilmiştir.
m-RNA aşıları uygulandıktan sonra ortaya çıkan miyokardit ve perikardit

42
vaka oranlarının çok düşük olması, hafif seyretmesi, tıbbi tedaviye iyi yanıt vermesi
ve hızlı iyileşmesi sebebiyle Covid-19 hastalığının yıkıcılığı karşısında tercih sebebi
olmuştur. Eğer aşı yapıldığında ilk dozda yan etki gerçekleşmiş ise ikinci doz normal
süresinden daha uzun bir sürede yapılmaktadır. Covid-19 riski yüksek ise miyokardit
epizodu iyileştikten sonra bu kişilere ikinci doz aşıları yapılabilir.
Guillain-Barre sendromu (GBS): AstraZeneca ve Janssen/Johnson&Johnson
gibi adenovirüs vektör aşıları ile GBS ilişkisi araştırılmaktadır. Bu riske rağmen,
ABD Gıda ve İlaç Dairesi(FDA), CDC ve Avrupa İlaç Ajansı(EMA) bu aşılar
uygulandığında elde edilen faydaların turistlerden daha ağır bastığını düşünerek
aşıları onaylamıştır. Geçirilmiş GBS öyküsü var olan kişiler için adenovirüs vektör
aşıları dışındaki Covid-19 aşılarının kullanılmasının riski azaltacağı
düşünülmektedir(Abu-Rumeileh et al., 2021).
AstraZeneca aşı uygulaması sonrasında GBS gelişme oranı yaklaşık 227
vaka/51 milyondur. Bu oran Janssen/Johnson&Johnson aşısında 8
vaka/milyondur(Yu et al., 2020).

2.4.5. Özel gruplarda covid-19 aşılaması

SARS-CoV-2 enfeksiyonunu geçirmiş olanlar:SARS-CoV-2 enfeksiyonu


daha önce geçirmiş bireylerdeki koruyuculuğu bir süre sonra azaldığı tespit edilmiş
ve bu yüzden hastalığı geçirenlerin Covid-19 aşısı olması gerektiği bildirilmiştir.
Hastalığı geçirildikten ne kadar zaman sonra aşı olmaları ile ilgili farklı
otoriteler arasında görüş birliği oluşmamıştır. Hastalığı geçiren bireyler ortalama üç
ay sonra aşı yaptırabilmektedir. Ayrıca CDC, Covid-19 için monoklonal antikor veya
konvelesan plazma alan kişilerin bu tedavileri sonrasında üç ay zaman geçtikten
sonra yeniden aşı olabilecekleri bildirilmiştir(CDC, 2021).
Hastalığı geçirmiş olan kişilerde aşılama antikor düzeylerini ve koruma
gücünü daha da artırmaktadır. Yapılan bazı çalışmalarda tek bir doz m-RNA
aşısından sonra hastalığı geçirmiş olan kişilerin doğal antikor seviyelerinden daha
yüksek antikor elde edilmiş olduğu saptanmıştır.
İmmünosüpresif bireyler: Genel olarak hematolojik maligniteler, kök hücre veya
solid organ nakli, HIV enfeksiyonu, CD4 hücre sayısının <200 olması, primer immün
yetmezlikler, kemoterapötik ve immün süpresif ilaç kullanımı ve benzeri bu şekilde
tedaviler gören kişiler immün süpresyon durumu olan insanlar olarak belirtilmiştir.
Yapılan araştırmalar sonucunda immünsüpresif hastalarda Covid-19 aşılarının

43
etkinliği diğer insanlardan daha düşük bir şekilde olmaktadır. İsrail'de yapılmış olan
bir çalışmada Covid-19 için normalde %94 olan aşı etkinliğinin, bağışıklığı
baskılanmış hastalarda %75’e düşebildiği tespit edilmiştir(Chodick et al., 2021). Aşı
olunmasına rağmen Covid-19 enfeksiyonu sebebiyle hastaneye yatırılan hastaların
%40’ı immünsüpresif hastalardır(Brosh-Nissimov et al., 2021).
İmmünsüpresifhastalar iki doz aşı olduktan sonra üçüncü bir doz aşı
yaptırmaları gündeme gelse de ilk iki dozda alınamayan bağışıklık üçüncü dozda da
alınamamıştır. Bu sebeple bu hastalarda koruyucu önlemlere devam edilmesi ve ev
halkının aşılanması önerilmiştir.
Gebeler: Gebelerde Covid-19 aşılarının yan etkilerine ve güvenliğine ait
veriler sınırlı olmakla birlikte bu alanda yeni yapılan birtakım çalışmalar vardır.
Özellikle hamileliğin ilk üç ayı olmak üzere gebelik ve bebek sonuçları üzerinde
daha kapsamlı çalışmalar yapılması gerekmektedir(Shimabukuro et al., 2021).
Çocuklar: Covid-19 genel olarak çocuklarda yetişkinlerden çok daha hafif bir
şekilde seyretmektedir. Buna rağmen toplumsal bağışıklık oluşturmak ve yayılımı
azaltmak amacıyla çocuklarında aşılanması gerektiği bildirilmektedir.
Covid-19 enfeksiyonu geçiren çocuklarda Multisistem İnflamatuvar Sendrom
(MIS-C) gelişme riski oluşmuş, MIS-C açısından altta yatan tıbbi durumları olan
çocukların enfeksiyondan korunmaları için aşılamaları istendiği gibi aynı şekilde
aşının da bu tür yan etki yapabileceği varsayılmaktadır.
Türkiye’de 15 yaş üstü gençlere ve 12-15 yaş aralığında bulunan kronik
hastalığı olan adölesanlara aşılama tanımlaması yapılmış durumdadır.

2.4.6. Covid-19 aşı pratiği

Aşıların başlangıç dozu ve devam eden dozlarının aynı aşı olması


gerekmektedir. Eğer başlangıç dozundaki aşı elde yoksa diğer aşılar diğer dozlarda
yapılabilmekte ama yine de aynı aşı ile seriyi tamamlamak gerekmektedir. Aşılardan
herhangi birinin birinci doz olması devam eden ikinci dozun ise başka bir aşı olması
hakkında herhangi bir etkinlik ve güvenlik için yeterli veri bulunmamaktadır.
İlk doz m-RNA aşısı olmuş kişilerde kontrendikasyonlar oluşması sebebiyle
ikinci doz için Janssen/Johnson&Johnson verilebilir. Bu şekilde farklı 2 aşının
kullanılması sonucunda yapılan araştırmalardaki bazı kanıtlar yüksek antijenik uyarı
sağladığı gibi yine yüksek bir sistemik reaksiyon oluşturabilmektedir(CDC, 2021).
m-RNA aşı uygulamasında ikinci doz önerilenden daha erken zamanda

44
yapılmamalıdır. Ancak gerektiği durumda ilk dozdan 6 hafta sonrasına kadar
geciktirilebilir.
Covid-19 semptomları ile uygulanan aşıların yan etkileri neredeyse
örtüşmektedir. Aşıdan hemen sonra ortaya çıkabilen ve birkaç gün içinde devam
eden ateş, titreme, yorgunluk ve baş ağrısı aşıya verilen sistemik reaksiyona bağlı
olarak ortaya çıkmaktadır. Fakat bu durum daha uzun süre devam ettiğinde Covid-19
enfeksiyonuna devam ettiği veya başka bir enfeksiyonun devam ettiği düşünülebilir.
Ateşli seyreden hastalıkların varlığında ise aşı uygulamasının ertelenmesi
gerekmektedir. Yüksek ateş aşının etkinliğini azaltmaktadır.

2.4.7. Covid-19 aşılama durumu ve Türkiye’deki aşı çalışmaları

Covid-19 salgınının küresel çapta etkileri ve salgının yayılımını önlemek için


Dünya’da ve Türkiye’de aşılanma devam etmektedir. ABD’de Nisan 2022 verilerine
göre 40 212 sağlık çalışanından 22 825’inin (%56,8) aşılanmasını tamamladığı
bildirilmektedir. Doktorların %75,1’i, terapistlerin %69,2’si, yardımcı hizmet
çalışanlarının %58,5’i, hemşirelerin %56,7’si Covid-19 aşısı olmuştur(CDC, 2021).
Türkiye’de coronavac inaktif aşısı 2021’in 13 Ocak ayından itibaren kullanım
onayı verilerek ilk önce sağlık çalışanları ve 65 yaş üstü gibi riskli gruplara 28 gün
arayla 2 doz şeklinde uygulanmıştır(Özlü, 2021). Uygulanan bu aşının sık görülen
yan etkiler arasında enjeksiyon bölgesinde ağrı, halsizlik, ishal, ateş ve kas ağrısı
belirtilmiştir(Yavuz, 2020).
Ülkemizde yapılan 2 doz aşıdan sonra bulunan Pfizer/BioNTech m-RNA aşısı
3. doz olarak uygulanmıştır. Hiç aşı olmamış kişilere BioNTech aşısı 3 hafta arayla 2
doz şeklinde uygulanmaktadır. Yapılan araştırmalarda aşının etkinliği %94,95
oranlarında tespit edilmiştir(Kaya, 2021).
Türkiye’de Covid-19’a karşı çalışmaları yapılan preklinik ve klinik aşamada
11 aşı mevcuttur(Covid-19 VaccineTracker, 2021). Çalışmalar sonucunda yerli
inaktif Turkovac aşısı geliştirilmiş ve 21 Aralık 2021 tarihinde acil kullanım onayı
aldığı, 30 Aralık 2021 tarihi itibariyle de şehir hastanelerinde uygulanmaya
başlandığı bildirilmiştir.
24 Eylül 2023 tarihi itibariyle Türkiye’de 1. doz uygulanan aşı sayısı 57 959
115, 2. doz uygulanan aşı sayısı 53 194 534, 3. doz uygulanan aşı sayısı 28 236 37,
1.2. ve 3. doz toplamı 152 730 952’dir. İkinci doz aşı yapılma oranı %85,70, birinci
doz aşı yapılma oranı %93,38 düzeyindedir(Sağlık Bakanlığı, 2023).

45
2.4.8. SARS-CoV-2 varyantları ve aşı etkinliği

Pandemi dönemlerinde bulaş hızı arttığı için mutasyon görülme sıklığı da


artmış ve yeni varyantlar ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkan yeni varyantların bulaşma
hızı dolaşımdaki diğer varyantlardan yüksek olduğunda bu varyant baskın hale
gelmektedir.Bu durumda ise hastalığın gidişatı ve bağışıklığa olan etkisi değişebilir.
SARS-CoV-2 varyantlarının isimlendirilmesi Pango, GISAID ve Nextstrain
gibi kurumlar tarafından yapılmaktadır. Bu kurumlar belirli bir adlandırma sistemleri
kullanmaktadırlar. Sistemler arası karışıklığı gidermek üzere DSÖ Yunan alfabesinin
kullanılarak bir sınıflandırma yapmayı önerip bu şekilde sınıflandırma yapılmıştır.
DSÖ sınıflamasında, SARS-CoV-2 varyantları 2 grup olarak belirtilmiştir(WHO,
2021). Birinci grup endişe verici varyantlar grubu Tablo 2.1’de verilmiştir. İkinci
grup ise dikkate alınması gereken varyantlar grubudur.

Tablo 2.1: Endişe verici varyantlar


DSÖ Pango GISAID Nextstrain İlk saptama İlk
adlandırma
Alpha B.1.1.7 GRY 20I (V1) İngiltere, Eylül 2020 18Aralık 2020
(formerlyGR/501Y.V)
Beta B.1.351 GH/501Y.V2 20H(V2) Güney Afrika, Mayıs 2020 18Aralık 2020
Gamma P.1 GR/501Y.V3 20J(V3) Brezilya,Kasım2020 11Ocak2021
Delta B.1.617.2 G/478K.V1 21A Hindistan, Ekim 2020 11Mayıs 2021

Dikkate alınması gereken varyantlar: Epsilon (ABD, Mart 2020), Zeta


(Brezilya, Nisan 2020), Eta (Çeşitli ülkeler, Aralık 2020), Theta (Filipinler, Ocak
2021), Iota (ABD, Kasım 2020), Kappa (Hindistan, Ekim 2020), Lambda (Peru,
Aralık 2020).
Endişe verici varyant gruplarına karşı aşıların etkinliği ve koruma sağlayıp
sağlamadığına dair çok az veri bulunmakta bu verilere göre varyantlara karşı aşılar
hala etkili olabilmektedir. Ancak bu aşı etkinliği Delta ve Beta'ya karşı zayıflamış
olduğu tespit edilmiştir.

2.4.9. Yeni koronavirüs hastalığına karşı aşılanma tutumu

Toplum bağışıklığını sağlamak için ve salgın hastalıklarda daha az vaka


olması için aşı yapılması gerekmektedir. DSÖ hastalığın yayılması ile antikor
oluşmasını değil aşı yoluyla toplum bağışıklığını sağlamayı desteklemektedir.

46
Hastalığın yayılması sebebiyle oluşan antikor ve hastalığın bu yolla yok olması
birçok gereksiz vaka ve ölümlere yol açmaktadır. Toplum bağışıklığı her hastalıkta
farklı düzeylerde olmaktadır.
Covid-19 için yapılan aşılar ve oluşan toplum bağışıklığı henüz net olarak
bilinmemektedir. Aşıların kullanılmaya başlanması ile toplumda belirli bir kesimde
olumlu olarak karşılanırken başka bir kesimde ise endişeler de oluşmuştur.
Aşı tereddüdü, aşının olmasına rağmen toplumun aşıları kabul etmesinin
gecikmesi veya reddetmesi manasına gelir. DSÖ aşı tereddüdünü küresel sağlık
tehditlerinden biri olarak belirtmektedir.
Aşıya olan güven eksikliği (yan etkiler, zararlı madde içerdiği düşüncesi,
eksik ve yanlış bilgiler), ihtiyaç görmeme, ilgi aşılara erişim durumu gibi birçok
sebep aşı tereddüdüne neden olur.
Türkiye’de Kasım 2020’de İstanbul’da yapılan bir araştırmaya göre
katılımcıların %49 oranındaki kesimi aşıya ulaşabildiği takdirde aşı yaptırmayı
düşündüğünü bildirirken, %20’si kararsız olduğunu bildirmiş, %30’u ise aşıyı
reddetmiştir(İstanbul İstatistik Ofisi, 2020).
Nisan 2021’de 12 ilde yapılan başka bir araştırmaya göre katılımcıların %
20’sinin aşı olduğu, %53’ünün aşıyı olmayı düşündüğü, % 25’inin ise aşı olmayı
düşünmediği ortaya çıkmıştır(Türkiye Raporu, 2021). %25’lik kısmı oluşturan aşı
olmaya karşı olan kişiler arasında en yaygın görüşler güven etkinliğine inanmamak
yönündedir.
Farklı ülkelerde yapılan diğer araştırmalar incelendiğinde ülkeler arasında
Covid-19 aşısına karşı tutumları fark göstermektedir. 2021’de %89 ila Birleşik
Krallık en yüksek düzeyde aşı yaptırmayı düşünen ülkedir. Birleşik Krallık ülkesini
%88’le Brezilya, %85’le Çin ve Meksika izlemektedir. İtalya’da ve İspanya’da bu
oran ortalama%80’dir. Japonya’da %64, Fransa’da %57, Rusya'da ise %42 oranın da
aşı yaptırmayı düşünen katılımcı sayısı ortaya çıkmıştır(TTB, 2021).
ABD’de yapılan bir çalışmada katılımcıların %45’i aşı içeriğinden endişeli
olduğunu belirtmiştir(Salmon et al., 2021). %50’si aşıyı hemen olmayı, %40’ı bir
süre beklemeyi tercih etmiş, %10’u ise hiç yaptırmayı düşünmediğini söylemiştir.
Genel olarak aşı yaptırmayı düşünenler otoritelere güvenen ve salgının aşı ile
biteceğine inanan insanlardır.
21 ülkede yapılan bir çalışmada tüm aşılara karşı saptanan tereddüt oranını
Covid-19 aşısına karşı saptanan tereddüt oranıyla paralellik gösterip bazı ülkelerde

47
Covid-19’a karşı saptanan tereddüt oranının yüksek olduğu fark edilmektedir. Bu
çalışmaya ülkemizde dahildir. Çalışma yürütülen ülkeler arasında Covid-19 aşılarına
karşı tereddüttün %44’le en yüksek oran Türkiye’de olduğu saptanmıştır(Salmon et
al., 2021).
Salgının sonlanması ve normal hayata geri dönülmesi için aşılamanın belirli
bir düzeyin üzerinde olması gerekmektedir. Aşı olmaya karşı tereddüt yaşayan
insanlardaki en büyük güven kaybı, bilgi kaynağı olarak gördükleri medya ve
otoritelerin yanlış yönlendirme yapmasıdır.
Aşı tereddüttü taşıyan insanların aşı olabilmesi için güven duygusu verilmesi
gerekir. Sadece yanlış bilgilerin düzeltilmesi değil sağlık otoriteleri ve sağlık
çalışanlarının güvenilir olduğunu topluma bilgilendirmek gerekir. Sağlık otoriteleri
verileri şeffaf olarak paylaşması, aşıların ücretsiz olması ve kolay ulaşılabilir olması
önemlidir.

48
3. MATERYAL VE YÖNTEM

3.1. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi

Araştırmanın evrenini, araştırmanın yapıldığı Ağustos 2022-Ekim 2022


tarihleri arasında, Ankara İlinde bulunan Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ulucanlar Göz Eğitim ve
Araştırma Hastanesi, Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Etlik
Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Pursaklar Devlet
Hastanesi, Ankara 75.Yıl Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, Karapürçek Ağız ve Diş
Sağlığı Hastanesi, Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ankara Üniversitesi
Hastanesi ve Gazi Üniversitesi Hastanesi’nde çalışan sağlık çalışanı oluşturmuştur.
Araştırmanın örneklemini ise; yukarıda bahsedilen hastanelerde çalışan tüm
sağlık çalışanı arasından Ağustos 2022-Ekim 2022 tarihleri arasında, hastanelerde
görev yapan örneklem ayrımı ve seçimi yapılmaksızın araştırmaya katılmayı kabul
eden tüm hastane çalışanları (n=332) örneklem kapsamına alınmıştır. Araştırma,
Ağustos 2022-Ekim 2022 tarihlerinde çalışmanın yapıldığı dönemde izinli ve
raporlu olmayan, çalışmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden ve veri toplama
araçlarını eksiksiz dolduran 332 hastane çalışanı ile tamamlanmıştır.

3.2. Araştırmanın Değişkenleri

Araştırmaya katılan sağlık çalışanlarının bireysel özellikleri (cinsiyet, yaş,


eğitim durumu, birlikte yaşanılan kişiler, hastalık geçirip geçirmemesi, kronik
rahatsızlığı olup olmaması, yakınlarından birinin hastalık sebebiyle vefat edip
etmediği, aşı yaptırmış olup olmadığı) ile aşı tercihleri, ideal aşı fikirleri, bilgi
edinme kaynakları araştırmanın bağımsız değişkenlerini oluşturmaktadır.

3.3. Araştırmaya Dahil Etme ve Dışlama-Çıkarılma Kriterleri

Gönüllüler istekli olmaları durumunda araştırmaya dahil olup, istedikleri an


çekilme hakkına sahiptir. Yukarıda belirtilen hastanelerde sağlık personeli olarak

49
çalışan ve veri toplama araçlarını eksiksiz dolduran kişiler araştırmaya dahil
edilecektir. Yukarıda belirtilen hastanelerde sağlık personeli olarak çalışmayan ve
veri toplama araçlarını eksik dolduran kişiler çalışma dışı bırakılacaktır.

3.4. Veri Toplama Araçları

Çalışmada veri toplamak için sağlık çalışanlarının Covid-19 aşılanma


durumları ve Covid-19 aşısına karşı bakış açılarının tespiti ve değerlendirilmesi ile
ilgili literatür taranarak geliştirilen, sağlık çalışanlarının sosyodemografik
özelliklerini de sorgulayan yapılandırılmış bir anket formu tarafımca hazırlanmış
olup katılımcılara uygulandı (Ek-3). Anket formunda araştırmaya katılan sağlık
personellerine sosyodemografik özelliklerinin belirlenmesi amacıyla katılımcının
yaşı, cinsiyeti, medeni hali, eğitim durumu, mesleği, evde kiminle birlikte yaşadığına
dair sorular soruldu. Ayrıca Covid 19 hastalığına ve Covid-19 aşısına yönelik sorular
da soruldu. Veri toplama aracı olarak Google Formlar üzerinden hazırlanan anket
soruları aracılığıyla etik kurul onayından sonra, katılımcıların gönüllülük esasına
dayanarak yanıtlar toplandı.

3.5. Verilerin İstatiksel Analizi

Çalışmada elde edilen verilerin istatiksel analizleri SPSS (Statistical Package


of SocialSciences) 20.0 programı kullanılarak yapıldı. Verilerin tanımlayıcı
istatistikleri sayı (n) ve yüzde (%) olarak sunuldu. Çalışmanın analizinde kategorik
değişkenler arasındaki oran karşılaştırmaları ve ilişki araştırmalarında ki- kare testi
veya Fisher exact testi, iki kategorili değişkenlerde t-testi kullanılmıştır. İstatiksel
olarak anlamlı farklılık için p<0,005 olarak kabul edildi.

3.6. Araştırmanın Etik Boyutu

Araştırma verileri toplanmadan önce, Çankırı Karatekin Üniversitesi Etik


Kurulu Başkanlığından 25 sayılı ve 21.04.2022 tarihli etik onay alınmıştır (Ek 1).
Araştırmanın yapıldığı hastanelerde sağlık personellerinden araştırmada veri
toplanabilmesi için Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Dışkapı Yıldırım
Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ulucanlar Göz Eğitim ve Araştırma
Hastanesi, Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Etlik Zübeyde Hanım

50
Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Pursaklar Devlet Hastanesi,
Ankara 75.Yıl Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, Karapürçek Ağız ve Diş Sağlığı
Hastanesi, Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ankara Üniversitesi, Gazi
Üniversitesi Rektörlüğü Hastaneler Başhekimliğinden araştırma izinleri alınmıştır.
Veri toplama aşamasında da örnekleme alınan ve araştırmaya katılmayı kabul eden
katılımcılar bilgilendirilerek online yazılı onamları alınmıştır. Araştırmaya katılan
hastanelerde sağlık personellerine araştırmanın amacı, planı ve elde edilen verilerin
nerede ve nasıl kullanılacağına ilişkin bilgi yazılı olarak aktarılmıştır ve “İnsan
Onuruna Saygı” ilkesi, araştırmaya gönüllü olarak katılmak isteyenlerin alınması ile
“Özerkliğe Saygı” ilkesi, araştırmada elde edilen bilgilerin gizli tutulacağı
belirtilerek ‘Gizlilik ve Gizliliğin Korunması’ ilkesi yerine getirilmiştir. Araştırmada
Helsinki Bildirgesinde yer alan bütün etik ilkelere uyulmuştur.

51
4. BULGULAR

Günümüze kadar yaşanan pandemilerin toplumsal, psikolojik ve ekonomik


etkilerinin Ankara İli özelinde COVID-19 örneği ile incelenmesi ve ilişkili olduğu
özelliklerin belirlenmesini amaçlayan bu araştırmaya 332 kişi katılmıştır.
Araştırmada toplam 332 katılımcının verdiği yanıtlar değerlendirilmiştir.
Araştırmada elde edilen bulgular sosyodemografik bulgular, “Sağlık Çalışanlarının
Covıd-19 Aşılarına Karşı Tutumlarına yönelik bulgular ve diğer özelliklere göre
bulgular olmak üzere değerlendirilmiştir.

Tablo 4.2: Katılımcıların cinsiyete göre dağılımı


Cinsiyet

Frekans Yüzde Geçerlilik Kümülatif Yüzde


Yüzdesi
Erkek 92 27,7 27,7 27,7

Kadın 240 72,3 72,3 100,0

Toplam 332 100,0 100,0

Tablo 4.2’ye bakıldığında katılımcıların %27,7 si erkek, % 72,3’ü


kadınlardan oluşmaktadır. Katılımcıların çoğunluğunun kadın olduğu saptanmıştır.

Tablo 4.3: Katılımcıların yaş gruplarına göre dağılımı


Yaş

Geçerlilik
Frekans Yüzde Yüzdesi Kümülatif Yüzde
V20-29 145 43,7 43,7 43,7

30-39 62 18,7 18,7 62,3

40-49 85 25,6 25,6 88,0

50 yaş 40 12,0 12,0 100,0


üstü
Toplam 332 100,0 100,0

52
Tablo 4.3’de bu çalışmaya katılan sağlık çalışanlarının %43,7’si 20-29 yaş
aralığında olup mesleki tecrübelerinin daha az olduğu varsayılmaktadır.
Katılımcıların %12’si ise 50 yaş ve üzeri kişilerden oluşmaktadır. Mesleki olarak en
tecrübeli kesim diyebiliriz. Katılımcılarda 30-39 ve 40-49 yaş gruplarına dahil olan
kişiler, toplam katılımcıların %44,3’ünü oluşturmaktadır. Katılımcıların yaş
gruplarına göre dağılımı normal düzeydedir.

Tablo 4.4: Katılımcıların cinsiyetinin yaş gruplarına göre dağılımı


Cinsiyet
Erkek Kadın Toplam
20-29
Y Sayı 50 95 145
Yaş Beklenen Sayı 40,2 104,8 145,0
Yaş içindeki % 34,5% 65,5% 100,0%
Cinsiyet içindeki % 54,3% 39,6% 43,7%
Toplamın %’si 15,1% 28,6% 43,7%
30-39 Sayı 13 49 62
Beklenen Sayı 17,2 44,8 62,0
Yaş içindeki % 21,0% 79,0% 100,0%
Cinsiyet içindeki % 14,1% 20,4% 18,7%
Toplamın %’si 3,9% 14,8% 18,7%
40-49 Sayı 15 70 85
Beklenen Sayı 23,6 61,4 85,0
Yaş içindeki % 17,6% 82,4% 100,0%
Cinsiyet içindeki % 16,3% 29,2% 25,6%
Toplamın %’si 4,5% 21,1% 25,6%
50 yaş Sayı 14 26 40
üstü Beklenen Sayı 11,1 28,9 40,0
Yaş içindeki % 35,0% 65,0% 100,0%
Cinsiyet içindeki % 15,2% 10,8% 12,0%
Toplamın %’si 4,2% 7,8% 12,0%
Toplam Sayı 92 240 332
Beklenen Sayı 92,0 240,0 332,0
Yaş içindeki % 27,7% 72,3% 100,0%
Cinsiyet içindeki % 100,0% 100,0% 100,0%
Toplamın %’si 27,7% 72,3% 100,0%

Pearson Ki Kare Değeri =10,085 p <0,001

Tablo 4.4’de araştırmaya katılan katılımcıların %43,7’si 20-29 yaş ara


aralığında, %18,7’si 30-39 yaş grubunda, %25,6’sı 40-49yaş aralığında ve %12,0’ı

53
50+ yaş grubundadır. Kadın katılımcıların %39,6’sı 20-29 yaş gurubunda, %20,4’ü
30-39 yaş gurubunda, %29,2’si 40-49 yaş gurubunda, %10,8’i ise 50 üstü yaş
gurubundadır. Erkek katılımcılarda bu durum %54,3 20-29 yaş gurubu, %14,1 30-39
yaş gurubu, %16,3 40-49 yaş gurubu, %15,2 50 üstü yaş gurubu olarak ortaya
çıkmıştır.

Tablo 4.5: Katılımcıların medeni durumlarının cinsiyete göre dağılımı

Medeni durum Toplam

Bekar Evli

Cinsiyet Erkek Sayı 38 54 92

Beklenen Sayı 39,1 52,9 92,0

Cinsiyet içindeki 41,3% 58,7% 100,0%


%
Medeni 27,0% 28,3% 27,7%
durumdaki %
Toplamın %’si 11,4% 16,3% 27,7%

Kadın Sayı 103 137 240

Beklenen Sayı 101,9 138,1 240,0

Cinsiyet içindeki 42,9% 57,1% 100,0%


%
Medeni 73,0% 71,7% 72,3%
durumdaki %
Toplamın %’si 31,0% 41,3% 72,3%

Toplam Sayı 141 191 332

Beklenen Sayı 141,0 191,0 332,0

Cinsiyet içindeki 42,5% 57,5% 100,0%


%
Medeni 100,% 100,0% 100,0%
durumdaki %
Toplamın %’si 42,5% 57,5% 100,0%

54
Tablo 4.5’de araştırmaya katılan 332 kişinin %57,5’i evli, %42,5’i bekardır.
Erkeklerin %39,1’i bekar olarak görünmekte, kadınlarda ise bu durum %42,9 olarak
bulunmuştur. Kadın ve erkek katılımcılarda çoğunluk olarak evli katılımcılar
bulunmaktadır.

Tablo 4.6: Katılımcıların eğitim düzeylerinin cinsiyete göre dağılımı


Öğrenim durumunuz nedir?

Lise Önlisans Lisans Lisansüstü

Cinsiyet Erkek Sayı 10 21 50 11

Beklenen Sayı 5,8 18,0 53,8 14,4

Cinsiyet içindeki % 10,9% 22,8% 54,3% 12,0%

öğrenim durumunuz 47,6% 32,3% 25,8% 21,2%


nedir? içindeki %
Toplamın %’si 3,0% 6,3% 15,1% 3,3%
Kadın Sayı 11 44 144 41

Beklenen Sayı 15,2 47,0 140,2 37,6

Cinsiyet içindeki % 4,6% 18,3% 60,0% 17,1%

öğrenim durumunuz 52,4% 67,7% 74,2% 78,8%


nedir? içindeki %
Toplamın%’si 3,3% 13,3% 43,4% 12,3%

Toplam Sayı 21 65 194 52

Beklenen Sayı 21,0 65,0 194,0 52,0

Cinsiyet içindeki % 6,3% 19,6% 58,4% 15,7%

öğrenim durumunuz 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%


nedir? içindeki %
Toplamın %’si 6,3% 19,6% 58,4% 15,7%

Tablo 4.6’da katılımcıların %6,3’ü lise, %19,6’sı yüksekokul, %58,4’ü


üniversite ve %15,4’ü yüksek lisans veya doktora mezunudur. Üniversite ve
yüksekokul mezunlarının; lisansüstü, doktora mezunu ve lise mezunlarına oranla
daha fazla olduğu görülmektedir.
Sağlık çalışanlarının sayısal bakımdan daha çok hemşire ve teknikerler olması
sebebiyle bu durum ortaya çıkmaktadır. Kadın katılımcılarca belirtilen yüksek eğitim
düzeyi yüzdesinin erkek katılımcılara göre daha fazla olduğu saptanmıştır. Ancak bu
fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p=0,142).

55
Tablo 4.7: Katılımcıların mesleklerinin aşı sonrası düşüncelere göre dağılımı

Aşı olduktan sonraki düşünceleriniz?


,00 Keşke Yaptırdım Yaptırdığım için Toplam
yaptırm ama bana kendimi daha
asaydım güven güvende
vermedi hissediyorum
Sayı 3 1 11 23 38
Sağlık Beklenen Sayı 1,1 2,2 14,7 20,0 38,0
teknisyeni Mesleğiniz nedir? 7,9% 2,6% 28,9% 60,5% 100,0%
içindeki %
Aşı olduktan sonraki 30,0 5,3% 8,6% 13,1% 11,4%
düşünceleriniz? içindeki %
%
Toplamın %’si 0,9% 0,3% 3,3% 6,9% 11,4%
Sayı 2 7 30 41 80
Sağlık Beklenen Sayı 2,4 4,6 30,8 42,2 80,0
tekniker Mesleğiniz nedir? 2,5% 8,8% 37,5% 51,2% 100,0%
içindeki %
i Aşı olduktan sonraki 20,0 36,8% 23,4% 23,4% 24,1%
düşünceleriniz? içindeki %
%
Toplamın %’si 0,6% 2,1% 9,0% 12,3% 24,1%
Sayı 5 10 81 83 179
Hemşire Beklenen Sayı 5,4 10,2 69,0 94,4 179,0
/ ebe Mesleğiniz nedir? 2,8% 5,6% 45,3% 46,4% 100,0%
içindeki %
Aşı olduktan sonraki 50,0 52,6% 63,3% 47,4% 53,9%
düşünceleriniz? içindeki %
%
Toplamın %’si 1,5% 3,0% 24,4% 25,0% 53,9%
Sayı 0 1 6 28 35
Doktor Beklenen Sayı 1,1 2,0 13,5 18,4 35,0
Mesleğiniz nedir? 0,0% 2,9% 17,1% 80,0% 100,0%
içindeki %
Aşı olduktan sonraki 0,0% 5,3% 4,7% 16,0% 10,5%
düşünceleriniz? içindeki
%
Toplamın %’si 0,0% 0,3% 1,8% 8,4% 10,5%
Sayı 10 19 128 175 332
Toplam Beklenen Sayı 10,0 19,0 128,0 175,0 332,0
Mesleğiniz nedir? 3,0% 5,7% 38,6% 52,7% 100,0%
içindeki %
Aşı olduktan sonraki 100,0 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
düşünceleriniz? içindeki %
%
Toplamın %’si 3,0% 5,7% 38,6% 52,7% 100,0%

Tablo 4.7’de katılımcıların meslekleri ve aşı olduktan sonraki düşünceleri ki-


kare testi ile değerlendirildiğinde 332 katılımcıdan 175 kişi aşı yaptırdığı için kendini
güvende hissettiğini belirtmiştir. 128 katılımcı ise aşı yaptırdığını fakat güven

56
vermediğini belirtmiştir. Aşı olduktan sonra pişman olan katılımcı sayısı 19 olup
katılımcıların 10 tanesi aşı olmamıştır.
Sağlık teknisyenlerinin %60,5’i, sağlık teknikerlerinin %51,2’si, hemşirelerin
%46,4’ü ve doktorların %80 ‘i aşı yaptırdığı için kendini güvende hissetmektedir.
Sağlık teknisyenlerinin%28,9’u, sağlık teknikerlerinin %37,5’i, hemşirelerin
%45,3’ü ve doktorların %17,1’i aşı yaptırdığını fakat güven vermediğini belirtmiştir.
Oransal olarak bakıldığında sağlık teknisyenlerinin %2,6’sı, sağlık
teknikerlerinin %8,8’si, hemşirelerin %5,6’sı ve doktorların %2,9‘u keşke aşı
olmasaydım diye düşünmektedir. Aşının vücuda zarar verdiğini ve aşı zararlarını
dikkate alarak bu düşünceye girildiği ortadadır.
Katılımcıların mesleği ile aşı yaptırdıktan sonraki düşünceleri arasında
anlamlı bir bağ bulunmaktadır. Doktorlar aşı yapılmasına daha olumlu yaklaşmıştır.
Doktorlar dışındaki meslek gruplarındaki sağlık çalışanlarının aşı yapılmasına
yaklaşımı oran olarak daha düşük kalmaktadır.

57
Tablo 4.8: Katılımcıların evlerinde beraber yaşadıkları kişiler ile aşı sonrası
düşünceleri arasındaki ilişkinin dağılımı
Aşı olduktan sonraki düşünceleriniz?
00 Keşke Yaptırdım Yaptırdığım Toplam
aşıyaptır ama bana için kendimi
masaydı güven daha güvende
m vermedi hissediyorum

Yalnız Sayı 4 4 24 32 64
Beklenen Sayı 1,9 3,7 24,7 33,7 64,0
Evde kiminle birlikte 6,3% 6,3% 37,5% 50,0% 100,0%
yaşıyorsunuz?
içindeki %
Aşı olduktan sonraki 0,0% 1,1% 18,8% 18,3% 19,3%
düşünceleriniz?
içindeki %
Toplamın %'si 1,2% 1,2% 7,2% 9,6% 19,3%
Eş- Sayı 6 8 77 107 198
Çocuk Beklenen Sayı 6,0 1,3 76,3 104,4 198,0
Evde kiminle birlikte 3,0% 4,0% 38,9% 54,0% 100,0%
yaşıyorsunuz?
içindeki %
Aşı olduktan sonraki 0,0% 2,1% 60,2% 61,1% 59,6%
düşünceleriniz?
içindeki %
Toplamın %'si 1,8% 2,4% 23,2% 32,2% 59,6%
Anne- Sayı 0 6 25 33 64
Baba- Beklenen Sayı 1,9 3,7 24,7 33,7 64,0
Kardeş
Evde kiminle birlikte 0,0% 9,4% 39,1% 51,6% 100,0%
yaşıyorsunuz?
içindeki %
Aşı olduktan sonraki 0,0% 1,6% 19,5% 18,9% 19,3%
düşünceleriniz?
içindeki %
Toplamın %'si 0,0% 1,8% 7,5% 9,9% 19,3%
Diğer Sayı 0 1 2 3 6
Beklenen Sayı 2 3 2,3 3,2 6,0
Evde kiminle birlikte 0,0% 6,7% 33,3% 50,0% 100,0%
yaşıyorsunuz?
içindeki %
Aşı olduktan sonraki 0,0% 5,3% 1,6% 1,7% 1,8%
düşünceleriniz?
içindeki %
Toplamın %'si 0,0% 0,3% 0,6% 0,9% 1,8%
Topla Sayı 10 19 128 175 332
m Beklenen Sayı 10,0 19,0 128,0 175,0 332,0
Evde kiminle birlikte 3,0% 5,7% 38,6% 52,7% 100,0%
yaşıyorsunuz?
içindeki %
Aşı olduktan sonraki 100,0 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
düşünceleriniz? %
içindeki %
Toplamın %'si 3,0% 5,7% 38,6% 52,7% 100,0%

58
Katılımcıların evde yaşadıkları kişiler ile aşı olduktan sonraki düşünceleri
istatistiksel olarak incelendiğinde 332 katılımcının 175’i aşı yaptırdığı için kendini
güvende hissetmektedir. 128’i ise aşı olduktan sonra güven duygusu taşımamaktadır.

19 kişi aşı yaptırdığına pişman durumdadır. 10 kişi ise aşı yaptırmamıştır.


Anne babası ile yaşayan katılımcıların hepsi aşı yaptırmıştır. Yalnız yaşayan
katılımcıların %50’si, eş-çocuğuyla yaşayan katılımcıların %54’ü, anne-baba veya
kardeşiyle yaşayan katılımcıların %51,6’sı, diğer kişilerle yaşayan katılımcıların ise
%50’si aşı olduğu için kendini güvende hissetmektedir.

Katılımcıların birlikte yaşadığı kişiler ve aşı sonraki düşünceler arasında


anlamlı bir ilişki gözlenmemiştir.

59
Tablo 4.9:Katılımcıların evde beraber yaşadıkları kişiler ile pandeminin aşı ile
biteceği düşünce arasındaki ilişki
Fikrim Toplam
Evet Hayır Kararsızım yok
Yalnız Sayı 21 19 21 3 64
Beklenen Sayı 22,7 16,2 22,7 2,3 64,0
Evde kiminle birlikte 32,8% 29,7% 32,8% 4,7% 100,0%
yaşıyorsunuz? içindeki %
COVİD-19 salgını ile mücadele 17,8% 22,6% 17,8% 25,0% 19,3%
döneminde aşı ile pandeminin
biteceği düşüncesini savunuyor
musunuz? içindeki %
Toplamın %'si 6,3% 5,7% 6,3% 0,9% 19,3%
Eş-çocuk Sayı 74 47 73 4 198
Beklenen Sayı 70,4 50,1 70,4 7,2 198,0
Evde kiminle birlikte 37,4% 23,7% 36,9% 2,0% 100,0%
yaşıyorsunuz? içindeki %
COVİD-19 salgını ile mücadele 62,7% 56,0% 61,9% 33,3% 59,6%
döneminde aşı ile pandeminin
biteceği düşüncesini savunuyor
musunuz? içindeki %
Toplamın %'si 22,3% 14,2% 22,0% 1,2% 59,6%
Anne -baba- Sayı 19 17 23 5 64
kardeş Beklenen Sayı 22,7 16,2 22,7 2,3 64,0
Evde kiminle birlikte 29,7% 26,6% 35,9% 7,8% 100,0%
yaşıyorsunuz? içindeki %
COVİD-19 salgını ile mücadele 16,1% 20,2% 19,5% 41,7% 19,3%
döneminde aşı ile pandeminin
biteceği düşüncesini savunuyor
musunuz? içindeki %
Toplamın %'si 5,7% 5,1% 6,9% 1,5% 19,3%
Kalabalık Sayı 4 1 1 0 6
Beklenen Sayı 2,1 1,5 2,1 ,2 6,0
Evde kiminle birlikte 66,7% 16,7% 16,7% 0,0% 100,0%
yaşıyorsunuz? içindeki %
COVİD-19 salgını ile mücadele 3,4% 1,2% 0,8% 0,0% 1,8%
döneminde aşı ile pandeminin
biteceği düşüncesini savunuyor
musunuz? içindeki %
Toplamın %'si 1,2% 0,3% 0,3% 0,0% 1,8%
Toplam Sayı 118 84 118 12 332
Beklenen Sayı 118,0 84,0 118,0 12,0 332,0
Evde kiminle birlikte 35,5% 25,3% 35,5% 3,6% 100,0%
yaşıyorsunuz? içindeki %
COVİD-19 salgını ile mücadele 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
döneminde aşı ile pandeminin
biteceği düşüncesini savunuyor
musunuz? içindeki %
Toplamın %'si 35,5% 25,3% 35,5% 3,6% 100,0%

Katılımcıların pandeminin aşı ile biteceği düşüncesini savunanlar %35,5’ini


oluştururken aşı ile biteceği düşüncesine karşı çıkanlar ise %25,3’ünü
60
oluşturmaktadır. Kararsızlar ise %35,5’tir. Yine fikrim yok şıkkını işaretleyen
katılımcıların %3,6 olduğu görülmektedir. Katılımcıların birlikte yaşadığı kişiler ile
aşı ile biteceği düşüncesi arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
Tablo 4.10:Katılımcıların evde beraber yaşadıkları kişiler ile ücretli de olsa aşı
yaptırırdım düşüncesine göre dağılımı
Ücrete
bağlı olarak Aşı olmama
aşı kararımı
olmaktan Ücretli olsa ücretli olup
vazgeçebilir da mutlaka olmaması
im yaptırırdım etkilemezdi Toplam
Yalnız Sayı 11 26 27 64
Beklenen Sayı 12,7 29,7 21,6 64,0
Evde kiminle birlikte 17,2% 40,6% 42,2% 100,0%
yaşıyorsunuz? içindeki %
COVİD-19 aşısı ücretli 16,7% 16,9% 24,1% 19,3%
olsaydı kararınız ne yönde
değişirdi? içindeki %
Toplamın %'si 3,3% 7,8% 8,1% 19,3%
Eş- Sayı 39 98 61 198
çocuk Beklenen Sayı 39,4 91,8 66,8 198,0
Evde kiminle birlikte 19,7% 49,5% 30,8% 100,0%
yaşıyorsunuz? içindeki %
COVİD-19 aşısı ücretli 59,1% 63,6% 54,5% 59,6%
olsaydı kararınız ne yönde
değişirdi? içindeki %
Toplamın %'si 11,7% 29,5% 18,4% 59,6%
Anne- Sayı 14 28 22 64
Baba- Beklenen Sayı 12,7 29,7 21,6 64,0
kardeş
Evde kiminle birlikte 21,9% 43,8% 34,4% 100,0%
yaşıyorsunuz? içindeki %
COVİD-19 aşısı ücretli 21,2% 18,2% 19,6% 19,3%
olsaydı kararınız ne yönde
değişirdi? içindeki %
Toplamın %'si 4,2% 8,4% 6,6% 19,3%
Diğer Sayı 2 2 2 6
Beklenen Sayı 1,2 2,8 2,0 6,0
Evde kiminle birlikte 33,3% 33,3% 33,3% 100,0%
yaşıyorsunuz? içindeki %
COVİD-19 aşısı ücretli 3,0% 1,3% 1,8% 1,8%
olsaydı kararınız ne yönde
değişirdi? içindeki %
Toplamın %'si 0,6% 0,6% 0,6% 1,8%
Sayı 66 154 112 332
Beklenen Sayı 66,0 154,0 112,0 332,0
Topla Evde kiminle birlikte 19,9% 46,4% 33,7% 100,0%
m yaşıyorsunuz? içindeki %
COVİD-19 aşısı ücretli 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
olsaydı kararınız ne yönde
değişirdi? içindeki %
Toplamın %'si 19,9% 46,4% 33,7% 100,0%

61
Tablo 4.10’da katılımcıların %33,7’si aşı olmama kararımı ücretli olup
olmaması etkilemezdi cevabını, %46,4’ü ücretli olsa da mutlaka yaptırırdım
cevabını, %19,9’u ise ücrete bağlı olarak aşı olmaktan vazgeçebilirim cevabını
vermiştir. Evde yalnız yaşayan katılımcılar incelendiğinde katılımcıların %42,2’si aşı
olmama kararımı ücretli olup olmaması etkilemezdi cevabını, %40,6’sı ücretli olsa
da mutlaka yaptırırdım cevabını, %17,2’si ise ücrete bağlı olarak aşı olmaktan
vazgeçebilirim cevabını vermiştir. Evde eş-çocuğuyla yaşayan katılımcıların %30,8’i
aşı olmama kararımı ücretli olup olmaması etkilemezdi cevabını, %49,5’i ücretli olsa
da mutlaka yaptırırdım cevabını, %19,7’si ise ücrete bağlı olarak aşı olmaktan
vazgeçebilirim cevabını vermiştir.
Evde anne-baba-kardeşiyle yaşayan katılımcıların %34,4’ü aşı olmama
kararımı ücretli olup olmaması etkilemezdi cevabını, %43,8’i ücretli olsa da mutlaka
yaptırırdım cevabını, %21,9’u ise ücrete bağlı olarak aşı olmaktan vazgeçebilirim
cevabını vermiştir. Evde aile eş dışında diğer kişilerle yaşayan katılımcıların
%33,3’ü aşı olmama kararımı ücretli olup olmaması etkilemezdi cevabını, %33,3’ü
ücretli olsa da mutlaka yaptırırdım cevabını, %33,3’ü ise ücrete bağlı olarak aşı
olmaktan vazgeçebilirim cevabını vermiştir.
Aşının ücretli olması ile evde beraber yaşanılan kişiler arasında herhangi bir
bağ bulunmamaktadır.

62
Tablo 4.11: Katılımcıların bilinen kronik bir hastalığı ile kaç doz Covid-19 aşısı
olduğu arasındaki ilişkinin dağılımı
1 doz 2 doz 3 doz 4 doz ve üzeri Toplam
Hayır Sayı 6 54 72 106 238
Beklenen Sayı 5,2 46,6 70,2 116,0 238,0
Bilinen kronik bir 2,5% 22,7% 30,3% 44,5% 100,0%
hastalığınız var mı?
içindeki %
COVİD-19 aşısı 85,7% 85,7% 75,8% 67,5% 73,9%
olduysanız kaç doz
aşı oldunuz? içindeki
%
Toplamın %'si 1,9% 16,8% 22,4% 32,9% 73,9%
Var ama Sayı 0 4 13 34 51
COVİD- Beklenen Sayı 1,1 10,0 15,0 24,9 51,0
19 için
riskli Bilinen kronik bir 0,0% 7,8% 25,5% 66,7% 100,0%
grupta hastalığınız var mı?
değil içindeki %
COVİD-19 aşısı 0,0% 6,3% 13,7% 21,7% 15,8%
olduysanız kaç doz
aşı oldunuz?
içindeki %
Toplamın %'si 0,0% 1,2% 4,0% 10,6% 15,8%
COVİD- Sayı 1 5 10 17 33
19 için Beklenen Sayı ,7 6,5 9,7 16,1 33,0
riskli
grupta Bilinen kronik bir 3,0% 15,2% 30,3% 51,5% 100,0%
olan hastalığınız var mı?
kronik bir içindeki %
hastalığım COVİD-19 aşısı 14,3% 7,9% 10,5% 10,8% 10,2%
var olduysanız kaç doz
aşı oldunuz?
içindeki %
Toplamın %'si 0,3% 1,6% 3,1% 5,3% 10,2%
Toplam Sayı 7 63 95 157 322
Beklenen Sayı 7,0 63,0 95,0 157,0 322,0
Bilinen kronik bir 2,2% 19,6% 29,5% 48,8% 100,0%
hastalığınız var mı?
içindeki %
COVİD-19 aşısı 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
olduysanız kaç doz
aşı oldunuz?
içindeki %
Toplamın %'si 2,2% 19,6% 29,5% 48,8% 100,0%

Tablo 4.11’de katılımcıların bilinen kronik bir hastalığı ile kaç doz Covid-19
aşısı olduğuna dair sorulan soruların, ki-kare testi sonuçları incelendiğinde
katılımcıların %48,8’i 4+doz, %29,5’i 3 doz, %19,6’sı 2 doz ve %2,2’si tek doz aşı
olmuştur.
Katılımcıların çoğunluğu 3 doz üzeri aşı yaptırmıştır. Kronik hastalığı olan
fakat riskli grupta olmayan, Covid-19 için riskli grupta olan aynı zamanda kronik

63
hastalık taşıyan ve kronik hastalığı olmayan kişilerin aşı olma dozlarında anlamlı
fark tespit edilmemiştir.
Tablo 4.12:Katılımcıların eğitim düzeyi ile ideal bir aşıdaki olması gerekenler
arasındaki ilişkinin dağılımı
Öğrenim
Lisans Toplam
Lise Önlisans Lisans üstü
Gebe emzikli Sayı 10 35 134 36 215
yaşlı çocuklara ideal aşı içindeki % 4,7% 16,3% 62,3% 16,7%
uygulanabilir
güvenlikte öğrenim içindeki % 47,6% 53,8% 69,1% 69,2%
olmalı Toplamın %’si 3,0% 10,5% 40,4% 10,8% 64,8%
Tek doz Sayı 8 27 78 23 136
koruma ideala şı içindeki % 5,9% 19,9% 57,4% 16,9%
sağlamalı
öğrenim içindeki % 38,1% 41,5% 40,2% 44,2%
Toplamın %’si 2,4% 8,1% 23,5% 6,9% 41,0%
Koruyuculuğu Sayı 13 47 165 41 266
kanıtlanmış ideal_aşı içindeki % 4,9% 17,7% 62,0% 15,4%
yüzde yüze
yakın olmalı öğrenim içindeki % 61,9% 72,3% 85,1% 78,8%
Toplamın %’si 3,9% 14,2% 49,7% 12,3% 80,1%
Uzun dönem Sayı 14 49 158 40 261
sonuçları ideal_aşı içindeki % 5,4% 18,8% 60,5% 15,3%
araştırılmış
olmalı öğrenim içindeki % 66,7% 75,4% 81,4% 76,9%
Toplamın %’si 4,2% 14,8% 47,6% 12,0% 78,6%
Civa Sayı 10 25 93 31 159
alüminyum ideal_aşı içindeki % 6,3% 15,7% 58,5% 19,5%
hidroksit
bulunmamalı öğrenim içindeki % 47,6% 38,5% 47,9% 59,6%
Toplamın %’si 3,0% 7,5% 28,0% 9,3% 47,9%
Sprey damla Sayı 6 15 27 11 59
uygulama ideal_aşı içindeki % 10,2% 25,4% 45,8% 18,6%
öğrenim içindeki % 28,6% 23,1% 13,9% 21,2%
Toplamın %’si 1,8% 4,5% 8,1% 3,3% 17,8%
Sıfır yan etki Sayı 10 31 86 24 151
olmalı ideal_aşı içindeki % 6,6% 20,5% 57,0% 15,9%
öğrenim içindeki % 47,6% 47,7% 44,3% 46,2%
Toplamın %’si 3,0% 9,3% 25,9% 7,2% 45,5%
Sayı 21 65 194 52 332
Toplamın %’si 6,3% 19,6% 58,4% 15,7% 100,0%

Katılımcıların eğitim düzeylerine göre ideal aşıdaki olması gerekenler


sorusuna vermiş oldukları cevaplar çoklu cevap seçeneği kullanıldığı için frekans
testi yapılmış ve çoklu cevap sonuçları yukarıdaki tabloda belirtilmiştir.
Tablo 4.12 incelendiğinde katılımcıların “Gebe emzikli yaşlı çocuklara
uygulanabilir güvenlikte olmalı” seçeneğini 215 defa seçtiği, “Koruyuculuğu

64
kanıtlanmış yüzde yüze yakın olmalı” seçeneğini 266 defa seçtiği, “Uzun dönem
sonuçları araştırılmış olmalı” seçeneğini 261 defa seçtiği, “Civa alüminyum hidroksit
bulunmamalı” seçeneğini 159 seçtiği, “Sprey damla uygulama” seçeneğini 59 defa
seçtiği ve son seçenek olan “Sıfır yan etki olmalı” seçeneğini ise 151 defa seçtiği
görülmektedir.
Aşının tek doz uygulanabilirliği ve aşının sprey damla şeklinde uygulanması
cevaplarına daha az yönelim olduğu anlaşılmaktadır. Katılımcılar aşının uygulama
şeklinden daha çok insan sağlığına zararlı olmaması ve güvenilir olmasından yana
fikir beyan etmişlerdir.
Tablo 4.13: Katılımcıların aşı tercihlerine göre dağılımı
Frekanslar
Yanıt Vakaların
N Yüzde Yüzdesi
Aşı tercihi Sinovac 237 47,3% 73,6%
Biontech 263 52,5% 81,7%
Turkovac 1 0,2% 0,3%
Toplam 501 100,0% 155,6%

Tablo 4.13’te verilen cevaplar çoklu seçenek olduğu için frekans tablosu
çıkarıldığında katılımcılara yapılan doz miktarının %73,6’sı Sinovac, %81,7’si
Biontech ve %0,3’ü Türkovac aşısı olduğu anlaşılmaktadır. En yüksek oranda
Biontech aşısı tercih edilirken 2. Sırada Sinovac aşısı ve 3. Sırada ise 1 katılımcının
tek doz Türkovac aşısı olduğu anlaşılmıştır.
Tablo 4.14: Katılımcıların yaş gruplarına göre aşı tercihlerinin dağılımı
Aşı tercihi
Sinovac Biontech Turkovac Toplam
Yaş 20-29 Sayı 90 115 1 206
30-39 Sayı 44 50 0 94
40-49 Sayı 72 63 0 135
50 yaş Sayı 30 35 0 65
üstü
Toplam Sayı 236 263 1 500

Tablo 4.14’te katılımcıların yaş grupları ile aşı tercihleri arasında anlamlı bir
fark tespit edilmemiştir. Türkovac aşısının diğer aşılardan daha sonra uygulamaya
koyulması sebebiyle 1 doz göründüğü düşünülmektedir. 332 katılımcının 10

65
katılımcı dışında kalan 322 katılımcı aşı olmuş ve 322 katılımcının toplam 500 doz
aşı olduğu ortaya çıkmaktadır.
Tablo 4.15: Katılımcıların Covid-19 aşısı olmama sebeplerinin dağılımı
Yanıt Vakaların
N Yüzde Yüzdesi
Aşı biyolojik silah 2 11,1% 22,2%
Aşı koruyucu değil 4 22,2% 44,4%
Aşı kalıcı hasar bırakıyor 2 11,1% 22,2%
Aşının yan etkisi var 3 16,7% 33,3%
Aşı güvenilir değil 6 33,3% 66,7%
Diğer 1 5,6% 11,1%
Toplam 18 100,0% 200,0%

Tablo 4.15 incelendiğinde aşı olmayan 10 katılımcının cevapları çoklu


seçenek olarak görülmektedir. Katılımcıların%33,3’ünün aşıyı güvenilir bulmadığı,
%22,2’sinin aşıyı koruyucu bulmadığı, %16,7’sinin aşıyı yan etkisi olduğu için
olmadığını %11,1’i ise aşının biyolojik silah ve kalıcı hasar bıraktığını
düşünmektedir. Daha önceki tablolardan elde ettiğimiz verilere göre
değerlendirildiğinde 10 katılımcı bu soruya cevap vermiştir. 10 katılımcının çoklu
cevapları frekans tablosu halinde gösterilmektedir.
Tablo 4.16: Katılımcıların Covid-19 aşısı hakkındaki bilgileri edinme kaynakları
Yanıt Vakaların
Yüzdesi

N Yüzde

Sosyal medya haberler 145 20,7% 43,8%

Sağlık Bakanlığı yetkili 242 34,5% 73,1%


kişilerin açıklamaları

Akademik çalışmalar 158 22,5% 47,7%

Çalıştığım kurumdaki 157 22,4% 47,4%


sağlık personellerinden

Toplam 702 100,0% 212,1%

66
Yapılan çalışmadaki soruya çoklu cevap verilebildiği için katılımcıların
sonuçları SPSS programında çoklu cevap olarak analiz edilmiştir. Bu tabloda frekans
analizi görülmektedir. Tablo 4.16 incelendiğinde katılımcılar toplam 702 adet cevap
vermişlerdir. 702 cevabın 145’i sosyal medya, 242’si sağlık bakanlığı ve yetkili
kişilerin açıklamaları, 158’i akademik çalışmalar ve 157 si çalışılan kurumdaki sağlık
personelleri olarak dağılmıştır.Oransal dağılıma bakıldığında katılımcıların verdikleri
cevapların %34,5 ile en yoğun olduğu seçenek sağlık bakanlığı ve yetkili kişilerin
açıklamaları cevabıdır. Sosyal medya ve haberlerden bilgi edindiğini belirten cevap
%20,7 oranında ve en düşük oranda işaretlenmiştir. %22,4 oranında ise çalışılan
kurumdaki sağlık personellerinden cevabı bulunmaktadır.
Akademik çalışmalar %22,5 oranında cevap verilen şıktır. Sağlık personelleri
yaşanan pandemi döneminde daha çok sağlık bakanı ve yetkili kişilerin açıklamaları
ile bilgi edindiğini bu soruda belirtmektedirler.
Tablo 4.17: Katılımcıların eğitim düzeyleri ve bilgi edinme kaynakları arasındaki
ilişkinin dağılımı
Öğrenim
Ön Lisans Lisans Toplam
Lise lisans üstü
Sosyal Sayı 10 24 91 20 145
medya bilgi edinme içindeki 6,9% 16,6% 62,8% 13,8%
haberler %
Öğrenim içindeki % 47,6% 36,9% 47,2% 38,5%
Toplamın %’si 3,0% 7,3% 27,5% 6,0% 43,8%
Sağlık Sayı 14 43 146 39 242
Bakanlığı bilgi edinme içindeki 5,8% 17,8% 60,3% 16,1%
yetkili %
kişilerin Öğrenim içindeki % 66,7% 66,2% 75,6% 75,0%
açıklamaları
Toplamın %’si 4,2% 13,0% 44,1% 11,8% 73,1%
Akademik Sayı 5 24 90 39 158
çalışmalar bilgi edinme içindeki 3,2% 15,2% 57,0% 24,7%
%
Öğrenim içindeki 23,8% 36,9% 46,6% 75,0%
%
Toplamın %’si 1,5% 7,3% 27,2% 11,8% 47,7%
Çalıştığım Sayı 9 31 95 22 157
kurumdaki bilgi edinme 5,7% 19,7% 60,5% 14,0%
sağlık içindeki %
personelleri Öğrenim içindeki 42,9 47,7% 49,2% 42,
nden % % 3%
Toplamın %’si 2,7% 9,4% 28,7% 6,6 47,4%
%
Toplam Sayı 21 65 193 52 331
Toplamın %’si 6,3% 19,6% 58,3% 15, 100,0%
7%

67
Tablo 4.17’de katılımcıların eğitim düzeyleri ve bilgi edinme kaynakları
arasında yapılan istatistiksel çoklu cevap çapraz tablosu sonuçlarını incelediğimizde
sırasıyla lise %66,7, ön lisans %66,2, lisans %75,6, lisansüstü %75,0 oranında sağlık
bakanlığı açıklamalarını dikkate almıştır.

Yine bakıldığında sosyal medyadan bilgi edinme lise %47,6, ön lisans %36,9,
lisans %47,2, lisansüstü %38,5 oranındadır. Akademik çalışmalar incelendiğinde ise
lise %23,8, ön lisans %36,9, lisans %46,6 ve lisansüstü %75 oranındadır.

Akademik çalışmalardan bilgi edinme ile öğrenim düzeyi arasında anlamlı bir
ilişki mevcuttur. Eğitim seviyesi arttıkça akademik çalışmalar daha çok okunmakta
ve bilgi edinilmektedir.

68
5. TARTIŞMA

Çalışmamızın bulgularına göre katılımcıların %96,9’u (n=322) aşı olduğunu,


%3,01’i (n=10) aşı olmadığını belirtti. Belirtilen hastanelerde çalışan sağlık
personellerinin aşıya olan talebinin yüksek olduğu görülmüştür.
Aşı olmayan 10 katılımcının çoklu seçenekli olan cevaplara göre
katılımcıların %33,3’ü (n=6) aşıyı güvenilir bulmadığını, %22,2’si (n=4) aşıyı
koruyucu bulmadığını, %16,7’si (n=3) aşının yan etkisi olduğu için aşı
yaptırmadığını, %11,1’i (n=2) aşının biyolojik silah olduğunu, %11,1’i (n=2) ise
aşının kalıcı hasar bıraktığını ve %5,6’sı (n=1) ise diğer olarak belirtti. Bu sonuçlarda
aşılar konusunda yeterli bilgiye sahip olmama, medya ve sosyal medyadaki olumsuz
yayınlardan etkilenme ve aşının kısa sürede hazırlanıp kullanım onayına verilmesi
nedeniyle oluşan güven eksikliğinin etkili olabileceği düşünüldü.
Aşı olan katılımcıların anket sorularına verdiği diğer cevaplar incelendiğinde;
araştırmaya katılanların evlerinde beraber yaşadıkları kişiler ile Covid-19 aşısı olma
tutumları arasında istatiksel olarak ilişki yoktu. Evde beraber yaşanılan kişilere göre
verilen cevaplar incelendiğinde; aşı olma isteğinin en yüksek olduğu grubun aynı
evde eşi ve çocuğu ile birlikte yaşayan katılımcılar (%59,6) olduğu görülmüştür.
Dolayısıyla sağlık personelinin aşılanmayı kabul etmesinde aile bireylerini koruma
düşüncesi de bir etken olarak görülmektedir. Pandeminin aşı ile biteceğini
düşünenlerin %35,5, pandeminin aşı ile bitmeyeceğini düşünenlerin %25,3,
pandeminin aşı ile biteceği düşüncesinde kararsız olanların %35,5, pandeminin aşı
ile biteceği düşüncesinde fikrim yok diyenlerin %3,6 olduğu görüldü (Tablo 4.10).
Yine yapılan çalışmalarda aşı kabul oranının sağlık personelleri arasında
%27,7’den (Demokratik Kongo Cumhuriyeti), %78,1’e (İsrail) kadar değiştiği
görülmüştür.11 İtalya ve Amerika’da yapılan çalışmalarda, sırasıyla %67 (n=1155)
ve %52 oranlarında aşı kabulü görülürken her 2 çalışmada da kesinlikle aşı
yaptırmayacaklarını belirten katılımcıların oranının %7 olduğu görülmüştür.12,13
İtalya, Çin’den sonra pandeminin en hızlı ve ciddi şekilde yıkıcı sonuçlarına maruz
kaldığından olsa gerek bu ülkede yapılan çalışmada aşı kabul oranı %67’lerdedir.

69
Amerika da aşı kabulünün %50 civarında olmasının bir sebebi de birçok farklı
kültürden ve ırktan oluşan toplum yapısıdır. Bizim ülkemizde de Covid-19
pandemisinin mortalite ve morbiditesinin yüksek olmasından kaynaklı aşı yaptırma
oranı %96,9’lardadır.
Çalışmamızda aşı tercihi ile ilgili sorulan, “Covid-19 aşısı olduysanız hangi
aşıyı tercih ettiniz?” sorusuna katılımcılar birden fazla seçenek işaretlemişlerdir.
Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından acil kullanım onayı verilen ilk iki aşı
olmasından kaynaklı olduğu düşünülerek katılımcılar en fazla Sinovac (%73,6) ve
BioNTech (%81,7) aşı tercihinde bulunmuşlardır. Katılımcıların yaş gruplarının aşı
tercihi, katılımcıların aşı tercihi ile benzer istatistiki bilgilere sahiptir ve anlamlı bir
ilişki kurulamadı.
Hastaların tedavisinde ve bakımında aktif rol oynayan hemşireler, yaptığımız
çalışmada en çok Covid-19 aşısı olan meslek grubu olduğu tespit edilmiştir. Sağlık
teknisyenlerinin %60,5’i, sağlık teknikerlerinin %51,2’si, hemşirelerin %46,4’ü ve
doktorların %80 ‘i aşı yaptırdığı için kendini daha güvende hissettiğini belirtti.
Çalışmamıza katılan doktorların diğer sağlık personellerine göre aşıya karşı
yaklaşımının olumlu olduğu görülmüştür. Katılımcıların mesleği ile aşı yaptırdıktan
sonraki düşünceleri arasında anlamlı bir ilişki kurulmuştur (p=???) (Tablo 4.7).
Çalışmaya katılan sağlık çalışanları aşının ücretli olması durumunda aşı
yaptırmayı kabul edeceğini belirten cevaplar vermiştir. Sağlık çalışanlarının covid 19
hastalığına karşı aşının koruyucu olduğu bilincini taşıdığını anlamaktayız. Evde
yalnız yaşayan katılımcıların %42,2’si (n=27) aşı olmama kararımı ücretli olup
olmaması etkilemezdi, %40,6’sı (n=26) ücretli olsa da mutlaka yaptırırdım,%17,2’si
(n=11) ise ücrete bağlı olarak aşı olmaktan vazgeçebilirim cevabını verdi. Evde eş-
çocuğuyla yaşayan katılımcıların %30,8’i (n=61) aşı olmama kararımı ücretli olup
olmaması etkilemezdi, %49,5’i (n=98) ücretli olsa da mutlaka yaptırırdım, %19,7’si
(n=39) ise ücrete bağlı olarak aşı olmaktan vazgeçebilirim cevabını verdi. Evde
anne-baba-kardeşiyle yaşayan katılımcıların %34,4’ü (n=22) aşı olmama kararımı
ücretli olup olmaması etkilemezdi, %43,8’i (n=28) ücretli olsa da mutlaka
yaptırırdım, %21,9’u (n=14) ise ücrete bağlı olarak aşı olmaktan vazgeçebilirim
cevabını verdi. Evde aile eş dışında diğer kişilerle yaşayan katılımcıların %33,3’ü
(n=2) aşı olmama kararımı ücretli olup olmaması etkilemezdi, %33,3’ü (n=2) ücretli
olsa da mutlaka yaptırırdım, %33,3’ü (n=2) ise ücrete bağlı olarak aşı olmaktan
vazgeçebilirim cevabını verdi. Aşının ücretli olması ile evde beraber yaşanılan kişiler

70
arasında herhangi bir ilişki kurulamadı.
Çalışmamıza katılan katılımcıların %71,6’sının (n=238) kronik bir
rahatsızlığının olmadığını, %17,4’ünün (n=51) kronik bir rahatsızlığı olup Covid-19
için riskli grupta olmadığını, %9,9’unun (n=33) Covid-19 için riskli grupta olan bir
kronik rahatsızlığının olduğunu belirtti. Katılımcıların bilinen kronik bir hastalığı ile
kaç doz Covid-19 aşısı olduğu arasındaki ilişki incelendiğinde Kronik hastalığı olan
fakat riskli grupta olmayan, Covid-19 için riskli grupta olan aynı zamanda kronik
hastalık taşıyan ve kronik hastalığı olmayan kişilerin aşı olma dozlarında anlamlı
ilişki kurulamadı.
Çalışmamızda katılımcılara “İdeal aşı nasıl olmalıdır?” sorusu sorulduğunda
katılımcıların çoklu cevap seçeneklerine göre “Gebe emzikli yaşlı çocuklara
uygulanabilir güvenlikte olmalı” seçeneğini 215 kez seçtiği, “Koruyuculuğu
kanıtlanmış yüzde yüze yakın olmalı” seçeneğini 266 kez seçtiği, “Uzun dönem
sonuçları araştırılmış olmalı” seçeneğini 261 kez seçtiği, “Civa alüminyum hidroksit
bulunmamalı” seçeneğini 159 kez seçtiği, “Sprey damla uygulama” seçeneğini 59
kez seçtiği ve son seçenek olan “Sıfır yan etki olmalı” seçeneğini ise 151 kez seçtiği
görülmektedir.
Katılımcılar aşının uygulanma şeklinden daha çok aşının güvenilirliğine, uzun
dönem koruyuculuğunun olmasına, yan etkilerinin az olmasına önem vermişlerdir.
Uygulama kolaylığı veya zorluğu olarak değil insan sağlığına etkileri olarak
yaklaşımda bulunmuşlardır.
Katılımcılar Covid-19 aşısı hakkındaki bilgileri en fazla Sağlık Bakanı ve
yetkili kişilerin vermiş olduğu açıklamalardan (%34,5) elde ettiklerini belirtti.

Katılımcıların eğitim düzeyleri ve bilgi edinme kaynakları arasındaki ilişki


incelendiğinde lisansüstü öğrencilerinin en fazla akademik makalelerden (%75)
yararlandığını ve eğitim seviyesi arttıkça akademik makalelerin daha fazla
yararlanıldığı ve okunulduğu anlaşıldı. Akademik çalışmalardan bilgi edinme ile
öğrenim düzeyi arasında anlamlı bir ilişki kuruldu.

Sonuç olarak, aşı kabulünde aile ve yakınlarını koruma düşüncesi, salgının


kendiliğinden bitmeyeceği düşüncesi ve şu an için aşıdan daha etkili bir korunma
yolunun olmaması etkili gibi görülmektedir.17 Aşı reddi veya kararsızlığında ise;
aşının etkinliğine güvensizlik, yan etki olabileceği düşüncesi etkili olmaktadır.

Bu çalışmanın bazı kısıtlılıkları mevcuttur. İlk olarak bu çalışmanın sadece

71
Ankara İlinde belirlenen hastanelerde çalışan belli ve az sayıda sağlık personeli
üzerinde yapılmasından dolayı, tüm Türkiye’de çalışan sağlık personellerine
genelleme yapma şansı vermez.

72
6. SONUÇ VE ÖNERİLER

2019 yılının sonlarına doğru Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan kısa sürede
tüm dünyayı etkileyen Covid-19 salgını günümüzün en önemli halk sağlığı sorunu
olmuştur. Geçmiş tarihlerde ve günümüzde de görülen salgın hastalıklardan
korunmada en etkili, güvenli ve ucuz yöntemin aşılanma olduğunu görmekteyiz.
Salgın dönemlerinde enfeksiyona maruz ortamlarda görev yapmakta olan
sağlık çalışanları aşılama programında ön sıralardadır. Bu yüzden sağlık
çalışanlarının aşıya olan bakış açısı toplumu yönlendirmede bir kaynak olacaktır.
Bu çalışmada Ankara İlinde çalışan sağlık personellerinin sosyodemografik
özellikleri ve Covid-19 aşılarına bakış açıları ile ilgili bilgiler verilmiştir.
Çalışmada katılımcıların %96,9’u Covid-19 aşısı olduğu tespit edilmiştir.
Katılımcıların çoğunluğu 3 doz üzeri aşı yaptırmıştır. Covid-19 aşısı yaptıran
katılımcıların bir kısmı aşı yaptırdıktan sonra kendini güvende hissettiğini bir kısmı
da aşı olsa da aşının güven vermediğini ifade etmiştir.
Aşı yaptırarak kendini güvende hissediyorum seçeneğini en çok tercih eden
meslek grubu olan doktorların diğer sağlık çalışanlarına göre aşıya olan bakış
açılarının daha olumlu olduğu ortaya çıkmıştır. Katılımcıların çoğu aşı ücretli olsa da
olmasa da aşıyı yaptırırdım cevabını vermiştir. Bu durum göstermektedir ki aşı sağlık
çalışanları tarafından tercih değil istenen bir durumdur.
İdeal aşı nasıl olmalıdır? sorusuna 266 katılımcı koruyuculuğu kanıtlanmış
yüzde yüze yakın olmalı seçeneğini seçmiştir. Bu duruma göre katılımcılar aşıların
doz ve uygulama şeklinden daha çok insan sağlığına zarar vermemesi ve aşının
güvenilir olmasını ifade etmiştir. Sağlık çalışanlarının aşı uygulama noktasında
fedakârca toplum sağlığını iş yükünden daha çok önemsediklerini ifade edebiliriz.
Çalışmada aşı olmayan kişiler aşıyı güvenilir bulmadığı için olmadıklarını
ifade etmişlerdir. DSÖ acil kullanım onayı verilen aşıların başında gelen Sinovac ve
Biontech aşıları bu çalışmada en çok tercih edilen aşı olmuştur. Kendi ürettiğimiz
aşı olan Türkovac aşısı ise sonradan kullanıma başlandığı için az tercihte
bulunulmuştur.

73
Katılımcılar aşı hakkındaki bilgileri %34,5 ile en çok Sağlık Bakanlığı ve
yetkili kişilerden aldıklarını belirtmişlerdir. Çalışmaya katılan lisansüstü
katılımcıların %75 oranla bilgileri akademik makalelerden takip ettiklerini
belirtmiştir.
Sağlık çalışanlarının bilgi edinme kaynakları incelendiğinde sosyal medya
yolu ile bilgi edinen katılımcılar olduğu anlaşılmaktadır. Pandemi ve aşı konusunda
akademik çalışmaların daha çok ön planda tutulması, toplumun endişe ettiği
noktalarda önem ifade etmektedir.
Sağlık çalışanları bir taraftan topluma örnek olurken diğer taraftan toplumun
bilgi edinme kaynaklarından biridir. Bu sebeple sağlık çalışanlarının daha doğru ve
geniş kapsamlı bilgi edinebilmesi için sadece sağlık çalışanlarına yönelik bilgi portalı
oluşturulmalıdır.
Evde yaşanılan kişi sayısı veya kronik hastalık taşımak aşı olmaya sebep
olduğu düşüncesi olsa da sağlık çalışanları genel olarak aşı olmaya karşı bir tutum
içerisinde olmamışlardır.
Çalışmamızda sağlık çalışanları her ne kadar aşı kabulüne yatkın olsalar da
öncelikle aşılama konusunda bilgilendirilmeli ve eğitilmeli aşılama oranları
artırılmaya çalışılmalıdır. Bu durum sadece yüksek enfeksiyon riskiyle karşı karşıya
olan sağlık çalışanlarını korumakla kalmaz, aynı zamanda hastalığın ailelerine
bulaşmasını da azaltır ve aşı konusundaki tutumları hizmet verdiği hastaların ve
toplumun aşılanmasında öncülük oluşturur.

74
KAYNAKLAR

Abu-Rumeileh, S., Abdelhak, A., Foschi, M., Tumani, H., Otto, M. (2021). Guillain-
Barrésyndromespectrumassociatedwith COVID-19: an up-to-
datesystematicreview of 73 cases. J Neurol, 268(4):1133-1170. doi:
10.1007/s00415-020-10124-x.
Adıgüzel, M. (2020). COVİD-19 PANDEMİSİNİN TÜRKİYE EKONOMİSİNE
ETKİLERİNİN MAKROEKONOMİK ANALİZİ. İstanbul Ticaret
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 19(37), 191-221.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı. (2019). Kuruluşlarımıza yönelik koranavirüs
bilgilendirme rehberi II. Ankara: AÇSHB.
Akgün, M. (2021). COVİD-19 pandemisı̇ sürecinde bireylerin sağlıklı yaşam biçimı̇
davranışları üzerine etki eden faktörlerin incelenmesi. Yayınlanmamış
yüksek lisans tezi, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ankara.
Akın, H. (2014). Antik Çağ'dan Yeni Çağ'a Delilik ve Cinlenme: Avrupa'da Aykırı Olmak
Üzerine Tarihsel Bir İnceleme. Doktora tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara.
Akyol, A.D. (2005). Şiddetli Akut Solunum Yetmezliği Sendromu (SARS) ve Korunma
Önlemleri. İzmir: Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi, 21(2),
1-17.
Alp, A. (2021). COVİD-19 PANDEMİ RAPORU. Ankara: Hacettepe İç Hastalıkları
Derneği Yayınları.
Aslan, R. (2020). Tarihten Günümüze Epidemiler, Pandemiler ve COVİD-19. Göller
Bölgesi Aylık Ekonomi ve Kültür Dergisi, 8(85), 35-41.
Asmundson, G.J. & Taylor, S. (2020). Coronaphobia: Fearandthe 2019-nCoV outbreak.
Journal of AnxietyDisorders, 70: 102196. doi:
10.1016/j.janxdis.2020.102196.
Ayar, M. (2010). Osmanlı'nın Rumeli Topraklarında 1892-1895 Kolera Salgını. Güneydoğu
Avrupa Araştırmaları Dergisi, (17), 19-28.
Aykut, S. ve Aykut, S.S. (2020). Kovid-19 Pandemisi ve Travma Sonrası Stres Bozukluğu
Temelinde Sosyal Hizmetin Önemi. Toplumsal Politika Dergisi, 1(1), 56-66.
Aysan, A.F., Balcı, E., Karagöl, E.T., Kılıç, E., Gültekin, F. ve Şahin, F. (2020).
COVID-19 pandemi değerlendirme raporu. Ankara: Türkiye Bilimler
Akademisi Yayınları.
Balaban, B.G., Tanyeri, Y., Tokyay, B.K., Çakır Koç, R. İslambey, S., Şerefoğlu, B. ve
Yolalan, G. (2021). SARS-CoV-2’ye Karşı Geliştirilen Aşılar ve Üretim
Metotları. Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Dergisi, 4(2), 14-32.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi. (1899). DH.İ.UM.EK52/5 (18 Şaban 1337/22 Aralık 1899
b.).
Behçet, H. (1940). Klinik ve Pratikte Frengi Teşhisi ve Benzeri Deri Hastalıkları. İstanbul:
Kenan Basımevi.
Bharat Biotech. (2021). Bharat BiotechAnnouncesPhase 3 Results of COVAXIN: India’s

75
First COVID-19 VaccineDemonstratesInterimClinicalEfficacy of 81%. 20
Mayıs 2023 tarihinde covaxin-phase3-efficacy-results.pdf
(bharatbiotech.com) adresinden erişildi.
Bin Salem, S. &Jagadeesan, P. (2020). COVID-19
fromFoodSafetyandBiosecurityPerspective. The Open FoodScienceJournal,
12(1):1-2.
Boccaccio, G. (1996). Decameron. (Çev. R. Teksoy). İstanbul: Oğlak Yayınevi.
Bong, C.L., Brasher, C., Chikumba, E., McDougall, R., Mellin-Olsen, J., Enright, A.
(2020). The COVID-19 Pandemic: Effects on Low-andMiddle-
IncomeCountries. AnesthAnalg, 131(1): 86–92. doi:
10.1213/ANE.0000000000004846.
British Broadcasting Corporation. (2021). Ölüm ve Hastalık/ İspanyol Gribi. BBC History
Magazine (1), 38-41.
Brosh-Nissimov, T., Orenbuch-Harroch, E., Chowers, M., Elbaz, M., Nesher, L. Stein,
M., ...Wiener-Well, Y. (2021). BNT162b2 vaccinebreakthrough:
clinicalcharacteristics of 152 fully-vaccinatedhospitalized COVID-19
patients in Israel. ClinMicrobiolInfect, 27(11):1652-1657. doi:
10.1016/j.cmi.06.036.
Bulut, F. (2009). Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Tehlikeli Bir Miras: “Frengi”. Tarih Okulu
Dergisi, (1II), 109-123.
Butler, D. (2006). Alarms ring overbirdflumutations. Nature, 19;439(7074):248-9. doi:
10.1038/439248a.
Cascella, M., Rajnik, M., Cuomo, A., Dulebohn, S.C. &Di Napoli, R. (2020). Features,
Evaluation, andTreatment of coronavirus (COVID-19). 26 Eylül 2022
tarihinde https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK554776/ adresinden
alındı.
CentersforDisease Control andPrevention. (2014). Official, EbolaHemorrhagic Fever. 16
Mart 2022 tarihinde https://www.cdc.gov/vhf/ebola/index.html/ adresinden
alındı
CentersforDisease Control andPrevention. (2021). InterimClinicalConsiderationsforUse
of COVID-19 VaccinesCurrentlyAuthorized in the United States. 16 Mart
2022 tarihinde https://www.cdc.gov/vaccines/covid-
19/clinicalconsiderations/covid-19-vaccines-us.html/ adresinden alındı
CentersforDisease Control andPrevention. (2021). MorbidityandMortalityWeekly Report.
United States of America. 9 Nisan 2021 tarihinde HSDL - MMWR:
MorbidityandMortalityWeekly Report, April 9, 2021 adresinden alındı
Chan, M. (2014). Ebola virusdisease in West Africa--noearlyendtotheoutbreak. New
EnglandJournal of Medıcıne, 371(13):1183-1185. doi:
10.1056/NEJMp1409859.
Chodick, G., Tene, L., Rotem, R.S., Patalon, T., Gazit, S., Ben-Tov, A., ...Muhsen, K.
(2021). TheEffectiveness of the Two-Dose BNT162b2 Vaccine: Analysis of
Real-World Data. ClinInfectDis., 74(3):472-478. doi: 10.1093/cid/ciab438.
Connors, M, Graham, B.S., Lane, H.C., Fauci, A.S. (2021). SARSCoV-2 Vaccines:
MuchAccomplished, MuchtoLearn. Ann InternMed., 174(5):687-690. doi:
10.7326/M21-0111.
Covid19 VaccineTracker. (2022). VaccinesCandidatesbyTrialPhase. 20 Ekim 2022
tarihinde https://covid19.trackvaccines.org/vaccines/ adresinden alındı

76
Çelebi, E. (2001). Evliya Çelebi Seyahatnamesi (C 9.). (Edt. Seyit Ali Kahraman). İstanbul.
Çelebi, E. (2005). Evliya Çelebi Seyahatnamesi (C 39.). (Edt. Seyih Ali Kahraman).
İstanbul.
Çöl, M. ve Güneş, G. (2020). COVID-19 Salgınına Genel Bir Bakış, O, S., Genç, V Editors.
COVID-19. 1 st ed. Ankara, Turkey: Ankara Üniversitesi Basımevi, 1-8.
Darton, E. (1996). “TheEvolution of Missionand Design of theHospital”, Metropolis
Magazine, s.1-21.
Defoe, D. (2016). Veba Yılı Günlüğü. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
Dilber, A. ve Dilber, F. (2020). Koronavirüs (COVID-19) Salgınının bireylerin beslenme
alışkanlıkları üzerindeki etkisi: Karaman ı̇ li örneği. Journal of
TourismandGastronomyStudies, 8 (3):2144-2162.
Dinçoğlu, A.H., Rugji, J. (2021). COVID-19 andFoodSafety Management Systems, Turkiye
Klinikleri Journal of HealthSciences, 6(3):651-655.
Dormandy, T. (1999). The White Death: History of Tuberculosis. London.
Duran, H. (2020). Devletlerin Koronavirüsle Karşılaştırmalı Mücadele Stratejileri. Ankara:
SETA Yayınları.
Durusoy, R. (2003). Çiçek Bir Eradikasyon Öyküsü mü? 18(5): 367-372. Toplum ve Hekim.
Dyer, O. (2021). Covid-19: EMA defends AstraZeneca vaccine as Germany andCanada halt
rollouts. BMJ, 373:n883. 4 Eylül 2022 tarihinde
https://doi.org/10.1136/bmj.n883 adresinden alındı
Edwards, K.M. &Orenstein, M.D. (2021). COVID-19: Vaccinestoprevent SARS-CoV-2
infection. 15 Ağustos 2022 tarihinde
https://www.uptodate.com/contents/covid-19- vaccines-to-prevent-sars-cov-
2-infection/ adresinden alındı
Elisha, A. &Adegboro, B. (2014). Ebola VirusDiseases. AfricanJournal of
ClinicalandExperimentalMicrobiology, 15(3):117-121.
Emiral, E., Çevik, Z.A. ve Gülümser, Ş. (2020). COVID-19 PANDEMİSİ VE İNTİHAR.
ESTÜDAM Halk Sağlığı Dergisi, (5), COVİD-19 Özel Sayısı, 138-147.
Erdem, İ. (2020). Koronavirüse (Covid-19) Karşı Türkiye’nin Karantina ve Tedbir
Politikaları. Journal of TurkishStudies, 15(4):377-388.
EuropeanMedicinesAgency. (2021). AstraZeneca’s COVID19 vaccine: EMA findspossible
link toveryrarecases of unusualbloodclotswithlowbloodplatelets. 25 Ekim
2022 tarihinde https://www.ema.europa.eu/en/news/astrazenecascovid-19-
vaccine-ema-finds-possible-link-very-rarecases-unusual-blood-clots-low-
blood/ adresinden alındı
Evren, E. ve Us, E. (2020). COVID-19 Etkeni, O, S., Genç, V Editors. COVID-19. 1 st ed.
Ankara, Turkey: Ankara Üniversitesi Basımevi, 9-16.
Güçlü, E. (2022). Korona Vı̇ rüsPandemı̇ sı̇ nı̇ n Çevresel Etkı̇ leşı̇ mlerı̇ nı̇ nDeğerlendı̇ rı̇ lmesi.
Yüksek lisans tezi, Aksaray Ünı̇ versı̇ tesı̇ Fen Bı̇ lı̇ mlerı̇ Enstı̇ tüsü Çevre
Mühendsı̇ lı̇ ğı̇ Anabı̇ lı̇ m Dalı, Aksaray.
Haghani, M., Bliemer, M.C.J., Goerlandt, F. &Li, J. (2020). Thescientificliterature on
Coronaviruses, COVİD-19 anditsassociatedsafety-
relatedresearchdimensions: A scientometricanalysisandscopingreview.
SafetyScience, 129, 104806. doi: 10.1016/j.ssci.2020.104806.
Haldun, İ. (1977). Mukaddime (Cilt 1-2). (Çev. D. Turan). Ankara: Onur Yayınları.

77
Haleem, A., Javaid, M. &Vaishya, R. (2020). Effects of COVID-19 pandemic in daily life.
CurrMedResPrcat., 10(2):78-79. doi: 10.1016/j.cmrp.2020.03.011.
Handerson, H. (1918). GilbertusAnglicusMedicine of theThirteenth Century.
TheClevelanMedical Library Association. Cleveland, Ohi.
Hasöksüz, M., Kılıç, S. ve Saraç, F. (2020). Coronavirusesand SARS-COV-2.
TurkJournalMedicalScience, 50:549-556.
Hemida, M.G. &BaAbduallah, M.M. (2020). The SARS-CoV-2 outbreakfrom a
onehealthperspective. OneHealth, 100127. doi: 10.106/j.onehlt.2020.100127.
Honigsbaum, M. (2009). Pandemic. Lancet, 373(9679):1939. doi:10.1016/S0140-
6736(09)61053-9.
Hot, İ. (2004). Ülkemizde Frengi Hastalığı ile Mücadele. Türkiye Klinikleri Tıp Etiği
Hukuku-Tarihi Dergisi, 12(1), 36-43.
İntrahealth. (2022). WaystoKeepHealthWorkersSafe VITAL News &commentaryaboutthe
global healthworkforce. 20 Eylül 2022 tarihinde
https://www.intrahealth.org/vital/4-wayskeep-health-workers-safe/
adresinden alındı
İskit, A.T., Tanrıöver, M.D., Uzun, Ö. (2021).COVİD-19 RAPORU. Ankara: Hacettepe İç
Hastalıkları Derneği Yayınları.
İstanbul İstatistik Ofisi. (2020). İstanbul’da Koronavirüs Algı, Beklenti ve Tutum
Araştırması. 14 Haziran 2023 tarihinde https://mediabox.ibb.gov.tr/wp
content/uploads/2020/11/Istanbulda-Koronavirus-Algi-Beklenti-ve-
TutumArastirmasi-Kasim2020.pdf/ adresinden alındı
Jara, A., Undurraga, E.A., González, C., Paredes, F., Fontecilla, T., Jara, G., ...Araos,
R. (2021). Effectiveness of an Inactivated SARSCoV-2 Vaccine in Chile.
New England of Medıcıne, 385(10):875-884. doi:
10.1056/NEJMoa2107715.
Jungmann, S.M. &Witthöft, M. (2020). Healthanxiety, cyberchondria, andcoping in
thecurrent COVID-19 pandemic: Whichfactorsarerelatedto coronavirus
anxiety?.Journal of AnxietyDisorders, 73:102239. doi:
10.1016/j.janxdis.2020.102239.
Kaabi, N.A., Zhang, Y., Xia, S., Yang, Y., Al Qahtani, M.M., Abdulrazzaq, N., ...Yang,
X. (2021). Effect of 2 Inactivated SARS-CoV-2 Vaccines on Symptomatic
COVID-19 Infection in Adults: A RandomizedClinical Trial. Journal of
theAmericanMedicalAssociation,, 326(1):35-45. doi:
10.1001/jama.2021.8565.
Kanra, G. ve Kara, A. (2003). SARS: Şiddetli akut solunum yetmezliği sendromu. Çocuk
Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi,46(3), 155-161.
Karmakar, S., Kala, S. ve Karmakar, S. (2020). Primaryretroperitonealhydatidcyst in
pancreaticheadregion. Journal of Surgeryand Medicine,4(8):707-709.
Kaya, O. (2021). Covid-19 Aşıları. SDÜ Tıp Fakültesi Dergisi, 28(COVİD-19 ÖZEL
SAYI), 31-35.
Kessler, R. (2020), “SARS: The First Pandemic of the 21st Century”, EcoHealthAlliance. 20
Mart 2022 tarihinde https://www.ecohealthalliance.org/2018/03/sars/
adresinden alındı.
Koh, D. (2020). Occupationalrisksfor COVID-19 infection. OccupMed (Lond),70(1):3-5.
doi: 10.1093/occmed/kqaa036.
Kurt, B. ve Yaşayanlar, İ. (2017). Osmanlı'dan Cummhuriyete Salgın Hastalıklar ve Kamu

78
Sağlığı. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
Lai, J., Ma,S., Wang, Y., Cai, Z., Hu, J., Wei, N.,... Hu., S. (2020).
FactorsAssociatedWithMentalHealthOutcomesAmongHealthCareWorkersE
xposedtoCoronavirüsDisease 2019. Journal of theAmericanMedical
Association,3(3):1-12. doi: 10.1001/jamanetworkopen.2020.3976.
Lawrence, O.G., Lucey, D. &Phelan, A. (2014). The Ebola epidemic: a global
healthemergency. Journal of theAmericanMedicalAssociation,
312(11):1095-1096. doi: 10.1001/jama.2014.11176.
Lee, S.A., Jobe, M.C., Mathis, A.A. & Jeffrey, A.G. (2020). Incrementalvalidity of
coronaphobia: Coronavirus anxietyexplainsdepression, generalizedanxiety,
anddeathanxiety. Journal of AnxietyDisorders, 74:102268. doi:
10.1016/j.janxdis.2020.102268.
Lepan, N. (2020). ‘‘VisualizingtheHistory of Pandemics’’. 10 Ocak 2022 tarihinde
https://www.visualcapitalist.com/history-ofpandemics-deadliest/ adresinden
alındı
Li, Q., Guan, X., Wu, P., Wang, X., Zhou, L., Tong, Y.,...Freng, Z. (2020).
EarlyTransmission Dynamics in Wuhan, China, of Novel Coronavirus-
InfectedPneumonia. EnglandJournal of Medicine, 382(13):1199-1207. doi:
10.1056/NEJMoa2001316.
Liu, P., Yang, M., Zhao, X., Guo, Y., Wang, L., Zhang, J., ...Wu, G. (2020). Cold-
chaintransportation in thefrozenfoodındustrymayhavecaused a recurrence of
COVID-19 cases in destination: Successfulisolation of SARS-Cov-2
virusfromtheimportedfrozencodpackagesurface. BiosafetyandHealth, 2(4):
199-201. doi: 10.1016/j.bsheal.2020.11.003.
Logunov, D.Y., Dolzhikova, I.V., Zubkova, O.V., Turkhvatullin, A.I., Shcheblyakov,
D.V., Dzharullaeva, A.S., ...Gintsburg, A.L. (2020).
Safetyandimmunogenicity of an rAd26 and rAd5 vector-basedheterologous
prime-boost COVID-19 vaccine in two formulations: two open, non-
randomisedphase 1/2 studiesfromRussia, 396(10255):887-897. doi:
10.1016/S0140-6736(20)31866-3.
Lopez, B.J., Andrews, N., Gower, C., Gallagher, E., Simmons, R. Thelwall,
S.,...Ramsay, M. (2021). Effectiveness of COVİD-19 vaccinesagainstthe
B.1.617.2 (Delta) variant. New EnglandJournal of Medicine, 385:585-594.
doi: 10.1056/NEJMoa2108891.
MentalHealth Foundation. (2022). 18 Şubat 2022
tarindehttps://www.mentalhealth.org.uk/a-to-z/p/physical-activity-and-
mentalhealth adresinden alındı
MercyCorps. (2019). “Chapter 4: How does Ebola affecttheeconomy?”. 16 Mart 2022
tarihinde https://www.mercycorps.org/blog/ebola-outbreaks-africa-
guide/chapter-4/ adresinden alındı.
Metin, A. (1994). Cüzzam. BıneChanges in Lepgay: A ClinicalandRoentgeneologicStudy of
505 Caces. (Edr. H. Behçet) LeprosySeminary. 20 Ocak 2022
tarihindehttps://www.researchgate.net/publication/283482901_Leprosy_Sem
inar_lepra_Semineri/ adresinden alındı
Navarro-García, A., Arenas-Gaitán, J., Rondán-Cataluña, F.J. & Rey-Moreno, M.
(2016). Global model of exportperformance: Moderator role of
exportdepartment. Journal of Business Research, 69(5):1880-1886.
Nıkıforuk, A. (1991). Mahşerin Dördüncü Atlısı Salgın ve Bulaşıcı Hastalıklar Tarihi (1 b.).
(Çev. S. Erkanlı). İstanbul: İletişim.

79
Oğurlu, E. (2020). "Tarih Boyunca Pandemiler ve Uluslararası Sisteme Etkileri".
JournalofTurkishStudies, 15(4):791-805.
Oral, A.Z. ve Okyayuz, A.Ş. (2020). Covid-19 Pandemi Sürecinde 14 Kuralın Türk İşaret
Dili Çevirileri Üzerine Bir İnceleme. Çeviribilim ve Uygulamaları Dergisi,
Güz/Fall:(29):117-138.
Özdin, S. ve Özdin, Ş.B. (2020). Levelsandpredictors of anxiety,
depressionandhealthanxietyduring COVID-19 pandemic in Turkishsociety:
Theimportance of gender. International Journal of SocialPsychiatry,
66(5):504–511. doi: 10.1177/0020764020927051.
Özlü, T. (2021). COVID-19 Pandemi Sürecinde Sağlık Hizmetleri Sunumu Politikaları.
Türkiye Sağlık Politikaları Zirvesi 2021: COVID-19 Pandemisi ve Sağlık
Politikaları. Türkiye Sağlık Politikaları Enstitüsü.
Özpınar, Y. (2021). Covıd-19 Hastalarında Erken Uyarı Skorlamalarının Prognozu
Öngörmedeki Rolü. Uzmanlık Tezi, MEDİPOL Üniversitesi Tıp Fakültesi
Acil Tıp Anabilimdalı, İstanbul.
Öztürk, N., Ayvazoğlu, B., Öztürk, E.K. ve Orman, H.O. (2012). Domuz gribi aşısının
etki ve yan etkileri. Başkent Üniversitesi Mezuniyet Öncesi Çalışma, 1-10.
20 Mart 2022 tarihinde Domuz Gribi Aşısının Etki ve Yan Etkileri
(baskent.edu.tr) adresinden alındı
Pai, M., Grill, A., Ivers, A., Maltsev, A., Miller, K.J., Razak, F., ...Morris, A.M. (2021).
Vaccine-inducedprothromboticimmunethrombocytopenia (VIPIT) following
AstraZeneca COVID-19 vaccination. ScienceBriefs of the Ontario COVID-
19 ScienceAdvisoryTable, 1(17):1-7. 23 Ağustos 2022 tarihinde
https://doi.org/10.47326/ocsat.2021.02.17.1.0 adresinden alındı
Pala, K. (2020). TÜRKİYE’DE COVİD-19 PANDEMİSİ. TTB COVID-19 Pandemisi 6.Ay
Değerlendirme Raporu. 10 Temmuz 2022 tarihinde covid19-rapor_6.pdf
(ttb.org.tr) adresinden alındı
Palalı, M.Z. (1993). Cüzzam. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi.(Cilt. 8, ss.150-
152). Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara.
Panzac, D. (1997). Osmanlı İmparatorluğu'nda Veba (1700-1850). (Çev. S. Yılmaz).
İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
Parıldar, H. (2020). Tarihte Bulaşıcı Hastalık Salgınlar. Tepecik Eğitim ve Araştırma
Hastanesi Dergisi,30(Ek sayı): 19-26.
Qiu, J., Shen, B., Zhao, M., Wang, Z., Xie, B., Xu, Y. (2020). A nationwidesurvey of
psychologicaldistressamongChinesepeople in the COVID-19 epidemic:
implicationsandpolicyrecommendations. General Psychiatry, 33(2):e100213.
doi: 10.1136/gpsych-2020-100213.
Rubin, G.J. &Wessely, S. (2020). Thepsychologicaleffects of quarantining a city. Bmj,
368:m313. doi: 10.1136/bmj.m313.
Sağdıç, O., Kayacan, S., Dertli, E. ve Arıcı, M. (2020). Gıda Güvenliği Açısından COVID-
19 Etmeni SARS-CoV-2’nin Değerlendirilmesi ve Korunma Yöntemleri.
Avrupa Bilim ve Teknoloji Dergisi,18, 927-933.
Salmon, D.A., Dudley, M.Z., Brewer, J., Kan, L., Gerber, J.E., Budigan, H.,
...Schwartz, B. (2021). COVID-19 vaccinationattitudes,
valuesandintentionsamong United
Statesadultspriortoemergencyuseauthorization, 39(19):2698-2711. doi:
10.1016/j.vaccine.2021.03.034.
Shariatifar, N. &Molaee-Aghaee, E. (2019). A Novel coronavirus 2019 (COVID-19):

80
importanttips on foodsafety. Journal of FoodSafetyHygiene, 5(1): 58-59.
Shereen, M.A., Khan, S., Kazmi, A., Bashir, N. &Siddique, R. (2020). COVID-19
infection: origin, transmission, andcharacteristics of humancoronaviruses.
Journal of Advanced Research, 24:91-98. Doi: 10.1016/j.jare.2020.03.005.
Sherman, I.W. (2016). Dünyamızı Değiştiren On İki Hastalık. (1b.) (Çev.E. Tümbay, M.
AnğKüçüker). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
Shimabukuro, T. (2021). COVID-19 vaccinesafetyupdate, AdvisoryCommittee on
ImmunizationPractices (ACIP) meeting. 8 Aralık 2022 tarihinde
https://www.cdc.gov/vaccines/acip/meetings/downl oads/slides-2021-01/06-
COVID-Shimabukuro.pdf/ adresinden alındı
Shimabukuro, T.T., Kim, S.Y., Myers, T.R., Moro, P.L., Oduyebo, T.,
Panagiotakopoulos, L.,...Meaney-Delman, D.M. (2021). Preliminary
Findings of mRNA Covid-19 VaccineSafety in PregnantPersons. The New
EnglandJournal of Medicine, 384(24):2273-2282. doi:
10.1056/NEJMoa2104983.
Sim, M.R. (2020). The COVID-19 pandemic: majorriskstohealthcareandotherworkers on
thefrontline. OccupEnvironMed., 77(5):281-282. doi: 10.1136/oemed-2020-
106567.
Simon, D., Kate, L., Christopher A.L. & Kenneth, I.P. (2020). COVID-19,
mentalhealthandreligion: an agendaforfutureresearch. MentalHealth,
Religion&Culture, 23(1), 1-9.
Sun, J., He, W.T., Wang, L., Lai, A., Ji, X., Zhai, X., ... Su, S. (2020). COVID-19:
Epidemiology, Evolution, and Cross-DisciplinaryPerspectives. Trends in
MolecularMedicine, 26(5), 483-495. doi: 10.1016/j.molmed.2020.02.008.
Süheyl, Ü. (2003). Cüzzam Hastalığına Dair Arşiv Kayıtları ve Kayseri Leproserisi.
İstanbul: Kalkedon Yayınları.
Şeker, M., Özer, A., Tosun, Z., Korkut, C. ve Doğrul, M. (2020). TUBA-COVID-19
Pandemi Değerlendirme Raporu. Erişim 28 Temmuz 2022 tarihinde
3.Versiyon TÜBA COVID-19 Küresel Salgın Değerlendirme Raporu 3
Mayıs 2020.pdf (tuba.gov.tr) adresinden alındı.
Şenol, C. ve Bilsel, A. (2020). Türkiye'de covıd-19 (coronavirüs) pandemisinin durumu ve
algoritmik hesaplamaya göre gelecekteki durum analizi. International
Journal Of Socıal, 6(25):535-546.
Şenol, D. ve Taştan, A. (2021). Covid-19 (Sars-Cov2) Sürecinin 65 Yaş ve Üzeri Kişiler
Üzerindeki Etkilerini Anlamaya Yönelik Nitel Bir Çalışma. HABITUS
Toplumbilim Dergisi, 2, 1-32.
T.C. Sağlık Bakanlığı. (2014). Ebola Virüs Hastalığı Vaka Yönetimi Rehberi. 16 Mart 2022
tarihinde Microsoft Word - EBOLA VAKA YÖNETİMİ REHBERİ-
16.08.14.docx (saglikaktuel.com) adresinden alındı
T.C. Sağlık Bakanlığı. (2017). Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar ve Erken
Uyarı Dairesi Başkanlığı. HIV-AIDS. 8 Mayıs 2022 tarihinde
https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/bulasici-hastaliklar/hiv-aids/hiv-aids-
liste/hivaids.html/ adresinden alındı
T.C. Sağlık Bakanlığı. (2020). Yeni Koronavirüs Riskine Karşı 14 Kural. 15 Mayıs 2022
tarihinde Sağlık Bakanlığı Tarafından Yeni Koronavirüs Riskine Karşı 14
Kural (karaman.gov.tr) adresinden alındı
T.C. Sağlık Bakanlığı. (2021). COVID-19 Bilgilendirme Platformu. 15 Mayıs 2022
tarindeCOVID-19 Nedir ? (saglik.gov.tr) adresinden alındı

81
T.C. Sağlık Bakanlığı. (2021). Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü. Erişkin Hasta Tedavisi.
15 Mayıs 2022 tarihinde
https://covid19.saglik.gov.tr/Eklenti/40719/0/covid19rehberieriskinhastayon
etimivetedavipdf.pdf/ adresinden alındı
T.C. Sağlık Bakanlığı. (2021). Olası veya Kesin COVID-19 Vakalarının Evde Bakımı. 15
Mayıs 2022 tarihinde COVID-19 Rehberi (saglik.gov.tr) adresinden alındı
T.C. Sağlık Bakanlığı. (2023). COVID-19 AŞISI BİLGİLENDİRME PLATFORMU.
17Ekim 2023 tarindeT.C. Sağlık Bakanlığı (saglik.gov.tr) adresinden alındı
Talevi, D., Socci, V., Carai, M., Carnaghi, G., Faleri, S., Trebbi, E., Pacitti, F. (2020).
Mentalhealthoutcomes of the COVID-19 pandemic. Rivista di Psichiatria,
55(3):137-144. doi: 10.1708/3382.33569.
Tekir, S. (2017). Cumhuriyetin İlk Yıllarında Türkiye'de Sıtma ile Mücadele Faaliyetleri
(1923- 1930), Tarihsel Süreçte Anadolu'da Sıtma. Bulaşıcı Hastalıkları
Önleme Derneği Yayınları.
Topdemir, H.G. (2012). İslam Dünyasında Tıp. Bilim ve Teknik Dergisi, 2, 90-93.
Trautman, J.R. (1984). A briefhistory of Hansen’sdisease. Bulletin of The New York
Academy of Medicine, 60(7): 689-95.
Tunç, A. ve Atıcı, F.Z. (2020). Dünyada ve Türkiye’de Pandemilerle Mücadele: Risk ve
Kriz Yönetimi Bağlamında Bir Değerlendirme. Troyacademy International
Journal of SocialSciences, 5(2):329-362.
Turan, A. ve Çelikyay, H.H. (2020). Türkiye’de KOVİD-19 ile Mücadele: Politikalar ve
Aktörler. Uluslararası Yönetim Akademisi Dergisi, 3(1):1-25.
Türk Tabipleri Birliği. (2021). 7 Temmuz 2022 tarihinde https://www.ipsos.com/en/global-
attitudes-covid-19-vaccine-january-2021,TTB. adresinden alındı
Türk Tabipleri Birliği. (2021). 7 Temmuz 2022 tarihinde PANDEMİ SÜRECİNDE
TÜRKİYE'DE SAĞLIK ÇALIŞANI ÖLÜMLERİNİN ANLATTIĞI
(ttb.org.tr) adresinden alındı
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu. (2021). Çalışanlar İçin Covid-19 Rehberi. 15
Temmuz 2022 tarihinde sajjs666dfuw-pdf.pdf (turkis.org.tr) adresinden
alındı
Türkiye Raporu. (2021). “Koronavirüs Aşısı Olmayı Düşünüyor Musunuz?”. 20 Haziran
2023 tarihinde Koronavirüs Aşısı Olmayı Düşünüyor Musunuz? - Türkiye
Raporu (turkiyeraporu.com) adresinden alındı
Uğuz, M. ve Eşkut, B. (2020). Covid 19 enfeksiyon tedavisi. MedicalResearchReports,
3(Özel Sayı), 17-31.
Utku, E. (1998). “Lepra Tarihi”, Türkiye’de Cüzzamla Savaşın Dünü-Bugünü-Yarını, (Edt.
Türkan Saylan-Mustafa Sütlaş). İstanbul: Cüzzamla Savaş Derneği Yayını.
Uzbay, T. (2021). İddialar ve Gerçeklerle Cehalet Bilimi Gölgesinde Aşı Tartışmaları. Bilim
ve Ütopya Dergisi. 20 Ocak 2022 tarihinde İddialar ve gerçeklerle: Cehalet
bilimi gölgesinde aşı tartışmaları | Bilim ve Ütopya (bilimveutopya.com.tr)
adresinden alındı
Ünal, B. ve Gülseren, L. (2020). COVID-19 pandemisinin görünmeyen yüzü: Aile İçi
Kadına Yönelik Şiddet. Klinik Psikiyatri Dergisi, 23(1), 89-94.
Walmsley, T., Rose, A. &Wei, D. (2021). TheImpacts of the Coronavirus on theEconomy
of the United States. Economics of DisastersandClimateChange, 5(1):1-52.
doi: 10.1007/s41885-020-00080-1.

82
Wang, C., Tee, M., Roy, A.E., Fardin, M.A., Srichokchatchawan, W., Habib, H.A., ...
Kuruchittham, V. (2021). Theimpact of COVID-19 pandemic on
physicalandmentalhealth of Asians: A study of seven middle-
incomecountries in Asia, 16(2):e0246824. doi:
10.1371/journal.pone.0246824.
World HealthOrganization. (2021). Theimpact of COVID-19 on healthandcareworkers: a
closerlook at deaths. 20 Eylül 2022 tarihinde Final v._20 Sept_21229_The
impact of COVID-19 on healthandcareworkers (who.int) adresinden alındı
World HealthOrganization. (2021). Tracking SARS-CoV-2 variants. 20 Eylül 2022
tarihinde Tracking SARS-CoV-2 variants (who.int) adresinden alındı
World HealthOrganization. (2022). COVID-19 -Landscape of novel coronavirus
candidatevaccinedevelopmentworldwide. 20 Eylül 2022 tarihinde
https://www.who.int/publications/m/item/draft-landscape-of-COVID-19-
candidate-vaccines/ adresinden alındı
Worldometers. (2023). 30 Kasım 2023 tarihinde COVID - Coronavirus Statistics -
Worldometer (worldometers.info) adresinden alındı.
Wu, Z. &McGoogan, J.M. (2020). Characteristics of
andimportantlessonsfromthecoronavirüsdisease 2019 (COVID-19) outbreak
in China: summary of a Report of 72.314 casesfromtheChinese Center
forDisease Control andPrevention. Journal of
theAmericanMedicalAssociation, 323(13):1239-1242.
Yavuz, E. (2020). COVID-19 Aşıları. Türk Aile Hekimliği Dergisi, 24 (4), 227-234.
Yeniçeri, C. (1984). İslamda Devlet Bütçesi. İstanbul: Şamil Yayınevi.
Yeşildurak, E. (2015). Sultan Sencer Devri Selçuklularda İlmi Hayat. Yüksek lisans tezi,
Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya.
Yıldırım, N. (2014). 14. Yüzyıl'dan Cumhuriyet'e Hastalıklar Hastaneler, Kurumlar.
İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
Yu, J., Tostanoski, L.H., Peter, L., Mercado, N.B., McMahan, K., Makrokhian, S.H., ...
Barouch, D.H. (2020). DNA vaccineprotectionagainst SARS-CoV-2 in
rhesusmacaques, 369(6505):806-811. doi: 10.1126/science.abc6284.
Yürekli, S. (2020). ÇALIŞMA HAYATINDA KORONAVİRÜS (COVID-19)
SALGINININ ETKİLERİ. İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler
Dergisi, 19(38), Covid-19 Hukuk Özel Sayısı, 34-61.

83
EKLER

EK 1: Etik Kurul Onay Formu

84
EK 2: İl Sağlık İzin Formu

85
EK 3: Veri Toplama Formu

86
87
88
89
90
91
ÖZGEÇMİŞ

İsim Soyisim :Yasin KIRAÇ


Doğum Yeri ve Tarihi :04.01.1994 KARABÜK
İletişim Numarası ve Adresi :0543 713 86 22
Mimar Sinan Mahallesi Beylerbeyi Caddesi 43-16 Pursaklar/ANKARA
Eğitim Seviyesi: 2013-2015 Halil Bayraktar SHMYO/ Tıbbi Görüntüleme
Teknikleri Bölümü/ Erciyes Üniversitesi
2018-2021 Açıköğretim Fakültesi/ Sağlık Yönetimi Bölümü/ Anadolu
Üniversitesi
2019-2021 Sağlık Bilimleri Fakültesi/ Hemşirelik Bölümü/
Ankara Üniversitesi
2019-2022 Açıköğretim Fakültesi/Adalet/Atatürk
Üniversitesi
2021-2023 Sağlık Bilimleri Esntitüsü/Sağlık Yönetimi
ABD/Çankırı Karatekin Üniversitesi (devam ediyor)
Bilimsel Çalışma Alanı :Sağlık Yönetimi
Kişisel Deneyimler :
• 2017-2019 Çankırı Ilgaz Devlet Hastanesinde Tıbbi Görüntüleme
Ünitesinde,
• 2019-2020 Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Nükleer Tıp
Bölümünde,
• 2020 yılından itibaren Ankara Eğitim ve Araştıma Hastanesinde acil
röntgende çalışmaktayım.

92

You might also like