Professional Documents
Culture Documents
9. Sınıf
Ders Kitabı
o
ORTAÖĞRETİM
PEYGAMBERİMİZİN
HAYATI
9
Ders Kitabı
YAZARLAR
İlknur APAK
Fatih DİLEKÇİ
Firdevs EFE
Hilal ÇELİKKOL KARA
HAZIRLAYANLAR
Editör
Prof. Dr. Âdem APAK
Dil Uzmanı
Mehmet Emin SARIKAYA
Rehberlik ve Psikolojik
Danışma Uzmanı
Kenan PINARBAŞI
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl! Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl? Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl. Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Huda,
Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl. Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Ruhumun senden İlâhî, şudur ancak emeli:
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli.
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Bu ezanlar -ki şehadetleri dinin temeli-
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar, O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Her cerîhamdan İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, Fışkırır ruh-ı mücerret gibi yerden na’şım;
Medeniyyet dediğin tek dişi kalmış canavar? O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın; Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın; Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyyet;
Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl!
2. ÜNİTE
PEYGAMBERİMİZİN RİSALET ÖNCESİ HAYATI
3. ÜNİTE
PEYGAMBERİMİZİN MEKKE YILLARI
7
4. ÜNİTE
PEYGAMBERİMİZİN MEDİNE YILLARI
8
KİTABIMIZI TANIYALIM
9
Konuya uygun
metinler
Haritalar
10
Konuların kavranmasını
sağlayacak bulmaca ve
değerlendirme soruları
BULALIM-BİLELİM
B
SINIF PANOSU D
C
?
NE NE ZAMAN?
NE NEREDE?
NE NEDİR?
Konuları pekiştirmeye
yardımcı olacak
etkinlik başlıkları
KİM KİMDİR?
11
Kısaltmalar:
a.s. : Aleyhisselam
b. : bin
bk. : bakınız
bnt. : binti
C : cilt
c.c. : Celle Celalühü
cm : Santimetre
çev. : çeviren
DİA : Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
Hz. : Hazreti
km : kilometre
m : metre
MEB : Milli Eğitim Bakanlığı
MÖ : Milattan önce
MS : Milattan sonra
r.a. : Radiyallahuanhu/anhâ
s. : sayfa
s.a.v. : Sallallahu aleyhi ve sellem
thk. : tahkik
ts. : tarihsiz
vb. : ve benzeri
12
1. ÜNİTE
Risalet Öncesi
Arap Yarımadası
13
KAVRAMLAR
Siyer, tevhid, hanif, şirk, cahiliye, bedevi, hadari, dârünnedve, harem, ficar.
NELER ÖĞRENECEĞİZ?
• İslam’ı anlamada Peygamberimizin hayatını öğrenmenin önemi
• Peygamberimizin risaletinden önce dünyanın dinî durumu
• İslamiyet öncesi Arap Yarımadası’nın coğrafi, siyasi, sosyal, kültürel,
ekonomik yapısı ve dinî özellikleri
• Cahiliye kavramı ve cahiliye zihniyetinin genel özellikleri
• İslamiyet öncesi Hicaz’ın tarihî, dinî, sosyal ve kültürel hayatı
HAZIRLIK SORULARI
4. “Cahiliye zihniyeti, ortaya çıkmak için fırsat kollayan bir düşünce biçimi-
dir.” sözünden ne anlıyorsunuz?
14
1. ÜNİTE
BİR AYET
ين ِ ِ ِ
َ َو َما َا ْر َس ْل َنا َك اال َّ َر ْح َم ًة ل ْل َعا َلم
“(Resulüm!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.”
(Enbiyâ suresi, 107. ayet.)
15
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
O, Kur’an-ı Kerim’in esaslarını bizzat yaşamış ve bu yönüyle insanlara üsve-i hasene olmuş-
tur. Sahabe, Hz. Peygamber’in rehberliğinde İslam’ı öğrenmişti. Sonraki nesillerin saha-
biler gibi onu görerek, sözlerini dinleyerek, onunla yaşayarak örnek alma imkânı elbette
yoktur. Ancak siyer ilmi sayesinde onun hayatını, yaşam tarzını, kulluk görevini nasıl yeri-
ne getirdiğini; nerede ne zaman neler yaptığını; çocukluk, gençlik, evlilik yıllarını en ince
ayrıntısına kadar bilme; sözlerini, olaylar karşısındaki tavrı-
nı, kime nasıl davrandığını öğrenme imkânına sahip oluruz.
FİKRİNİ SÖYLE!
“Benden nasıl görüyorsanız siz de namazı öyle kılın.”
(Buhârî, Ezan, 18.)
16
1. ÜNİTE
Mecûsîliğin temel akidesi ateşe tapmaktı. İslam’ın doğduğu sıralarda Mecûsîlik; İran dışın-
da Umman, Bahreyn, Yemen ve Necran bölgelerinde de yaygındı.
AFRİKA
larda Budizm yaygındı.7
NE NEREDE?
Şamanizm
1 Hindistan
Budizm
2 Çin
Mecûsîlik
3 Sâsânî
Hinduizm
4 Bizans
Hıristiyanlık
5 Orta Asya
17
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
BEYİN FIRTINASI
Arap Yarımadası’nın risalet öncesi yapısını bilmenin tebliğ sürecini anlamaya
katkısı neler olabilir? Konuyla ilgili fikirler üreterek ortak bir sonuç çıkarınız.
Yahudilik Arap Yarımadasına Bâbil Kralı’nın zulmünden kaçan Yahudiler vasıtasıyla girmiştir.
Filistin’den göç eden Yahudiler, yoğun olarak kuzeyde Yesrib ve Hayber çevresine yerleşerek
zamanla kabileler oluşturmuşlardır. Yahudiliğe
göre İsrailoğulları seçkin insanlar, diğer milletler
onlara kıyasla sıradan insanlardır. Özgürlük ko-
nusunda hassas olan Araplar bu durumu kabul
etmedikleri için Yahudiliğe karşı mesafeli olmuş-
lardır. Hıristiyanlık ise Arap Yarımadası’nda ku-
zeyde Gassânîler ve Hîreliler, Irak’ta Lahmîler;
güneyde de Habeşlilerin Yemen’i işgaliyle Nec-
ran Arapları arasında yayılmıştır. Habeş valileri
Fil Vakası’yla Hıristiyanlığı Hicaz bölgesine taşı-
maya teşebbüs etmişlerse de putperest Araplar
üzerinde önemli bir etki bırakamamışlardır.9
18
1. ÜNİTE
Araplar arasında yaygın olan inanç putperestlikti. Ahiret inancını inkâr eden putperest
Araplar, genelde Allah’ı(c.c.) yaratıcı olarak kabul etmekle birlikte putları aracı sayarlardı.
İhtiyaç ve sıkıntı hâlinde putların Allah(c.c.) ile kendileri arasında bağ kurduğuna inanırlardı.
Önemli kararlarını putlarına danışarak almayı dinî bir vecibe olarak görür, sadece şefaati-
ni umarak değil onların öfkesinden korunmak için de tazimde bulunurlardı.12
FİKRİNİ SÖYLE!
“Benî Hanife kabilesi; un, hurma ve sütten, kendileri için bir put yapmışlardı. Buna
uzun müddet taptıktan sonra bir kıtlık sırasında onu yediler. Bunun üzerine ‘Araplar
arasında Benî Hanife kadar putlarından faydalanan olmadı.ʼ sözü, atasözü hâline
gelmiştir.”
(Neşet Çağatay, İslamʼdan Önce Arap Tarihi ve Cahiliye Çağı, s. 99.)
Cahiliye toplumunda putlara tapmayıp Hz. İbrahim’in tebliğ ettiği tevhid inancına sahip
hanif adı verilen kişiler de mevcuttu. Mensubu bulundukları kavmin yanlış âdet ve inanç-
larına karşı çıkmak, kavimlerinin baskılarından kurtulmak için onlardan uzaklaşarak inzi-
vaya çekilmek ve yaratıcıyı düşünmek, putları ve her türlü şirki reddetmek haniflerin ortak
özelliklerindendi.13
NE NEDİR?
19
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
20
1. ÜNİTE
Arap toplumu hür, esir ve mevali olmak üzere üç sosyal sınıfa ayrılmıştı. Mekke’de şehrin
kurucusu Kusay’ın soyundan gelenler, asilzade kabul edilirlerdi. Köle ve cariyelerden olu-
şan esirler, eşya gibi alınıp satılır, miras yoluyla el değiştirir ya da hediye edilirdi. Mevali
denilen azatlı köle ve cariyeler ise köle gibi alınıp satılmasalar da hürlerle aynı haklara
sahip değillerdi.20
FİKRİNİ SÖYLE!
21
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
İslam’ın ilk muhatapları olan Mekkelilerin hayatında kabilecilik çok etkin bir rol oynardı.
İnsanlar kendi kimliğinden çok kabile kimliği ile yaşardı. Kabilecilik anlayışı nedeniyle bir
kişinin işlediği suçtan bütün kabilesi sorumlu olurdu. Saldırıya uğrayanın intikamını da bü-
tün kabile üyeleri almak zorundaydı. Kan davaları, toplumun en önemli sosyal sorunuydu.
Kişinin düşüncesinden ziyade gelenekler önemsendiği için yaygın olan tutum ataların yo-
lunu takip etmekti. Geçim sıkıntısı ve yaşam şartlarının zorluğu sebebiyle kabileler arası
ilişkiler düşmanlık üzerine kurulmuştu.21
Cahiliye Arapları arasında kibir, gasp, kan davası, hırsızlık, yetim malı
yeme, kız çocuklarını diri diri toprağa gömme gibi kötü alışkanlıkların
BİLGİ yanı sıra bağımsızlık ve özgürlüğe düşkünlük, yiğitlik, cesaret, sabır,
DURAĞI zayıfı güçlüye karşı korumak, cömertlik, misafirperverlik ve kendine
sığınanı himaye etmek gibi olumlu davranışlara da şahit olunmuştur.
Bu sebeple Hz. Peygamber’in İslam’ın temel hükümlerine aykırı
olmayan bazı toplumsal uygulamaları kabul ettiği bilinmektedir.
Mesela bir sahabiye hitaben söylediği “Ey Sâib! Cahiliye çağında
yaptığın faziletli şeylere İslam devrinde de devam et. Misafirini
ağırla. Yetime ikram et ve komşuna iyi davran.” şeklindeki sözleri
buna en güzel örnektir.
Cahiliye, İslam’dan önceki dönemi tanımlamak için kullanılan bir kavram olsa da aynı zaman-
da bir zihniyeti de ifade etmektedir. Kişinin mensubu olduğu kabilesini ya da soyunu üstün
görürken başkalarını küçük ve hakir görmesi cahiliye zihniyetinin en belirgin özelliğidir. Allah
Resulü(s.a.v.) bu konuda sahabileri uyarır, bu zihniyetten ve davranışlardan onları sakındırırdı.
Bir gün Bilâl-i Habeşî ile tartışan Ebu Zer el-Gıfârî, onu siyahi olmasından dolayı ayıplamıştı.
Olay, Peygamber Efendimize intikal edince Ebu Zer el-Gıfârî’yi “Onu annesinin renginden
dolayı mı ayıpladın? Sen (hâlâ) cahiliye ahlakı taşıyan bir kimsesin!”22 buyurarak uyarmıştır.
FİKRİNİ SÖYLE!
...
Ebu Leheb öldü, diyorlar
Ebu Leheb ölmedi ya Muhammed
Ebu Cehil kıtalar dolaşıyor
… (Arif Nihat Asya, Dualar ve Âminler, s. 65.)
21 bk. Neşet Çağatay, İslamʼdan Önce Arap Tarihi ve Cahiliye Çağı, s. 117.
22 Buhârî, Îmân, 22.
22
1. ÜNİTE
Gassaniler
Kudüs Sasani (Pers) İmparatorluğu
Hireliler
Mısır
Necd
Yesrib
ARA
P YA
Kız
RIM
Mekke ADA
ıld
SI
en
Taif
iz
San'a ti
r Devle
Himye
Aksum Habeş
Krallığı
Harita 1.2
Risalet öncesi Hicaz bölgesi
23 Adnan Demircan, Cahiliye Arapları, s. 117.
24 bk. Âdem Apak, İslam Öncesi Arap Tarihi ve Kültürü, s. 177-195.
23
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
4.1. Mekke
Müslümanların kutsal şehri olan Mekke, tarım yapma imkânı olmayan, Kur’an’ın ifadesiyle
ekin bitmeyen bir vadidir.25 Çöl sıcaklarının hâkim olduğu Mekkeʼde ağaç yok denecek
kadar azdır. Bu nedenle ani yağışlar zaman zaman sel baskınları meydana getirmektedir.
Dolayısıyla bu şehrin ekonomik hayatı ticarete dayalı olmuştur.
Mekke’nin kuruluşu, Hz. İbrahim’in, eşi Hz. Hacer ve oğlu Hz. İsmail’i buraya getirmesi ve
ardından zemzem suyunun çıkmasıyla başlar. Rabbʼinin emriyle tevhid mücadelesi için
yeni bir cephe açan Hz. İbrahim, eşi ve oğlunu burada bırakıp Filistin’e geri dönmüştür.
Hz. İsmail ve annesine hayat veren su nedeniyle önce Amâlikalılar ardından da Cürhümî-
lerin buraya yerleşmesiyle Mekke’de şehirleşme başlamıştır. Allah’ın(c.c.) emriyle Mekke’ye
gelen Hz. İbrahim, Hz. İsmail ile Kâbe’yi yeniden inşa etmiştir. Kâbe ve çevresi harem ka-
bul edildiği için burada canlıların öldürülmesi ve bitkilere zarar verilmesi yasaklanmıştır.26
Peygamberlikle görevlendirilen Hz. İsmail, babasının vefatından sonra Kâbe hizmetini yıl-
larca sürdürmüş ve hac ibadetinin kurallarını Hicaz halkına öğretmiştir.27
Sâre ile evlenen İbrahim’in(a.s.) uzun süre çocuğu olmamıştı. Bundan dolayı
kti
zaman zaman Allah’a(c.c.) yalvarmış ve “Rabb’im bana salihlerden olacak bir
Okuma Va
evlat ver!” diye dua etmiştir. Sâre kocasının evlat hasreti çekmesine üzülmüş
ve onu cariyesi Hacer ile evlendirmiştir. Bu evlilikten İsmail(a.s.) dünyaya
gelmiş fakat Sâre onun doğumundan sonra Hacer’i kıskanmaya başlamış,
bir müddet sonra da kocasından Hacer’i ve oğlunu evden uzaklaştırmasını
istemiştir. Bir süre tereddüt gösteren İbrahim(a.s.), Allah’tan(c.c.) aldığı emir
üzerine Hacer ile oğlunu Mekke’ye Kâbe’nin bulunduğu yere götürmüştür.
O sırada tamamen ıssız olan Mekke’nin kupkuru vadisine getirilen Hacer
İbrahim’e(a.s.) “Bizi hiçbir ekinin bitmediği ve kimsenin yaşamadığı bu
vadiye bırakıp gidecek misin?” diye sormuş, İbrahim(a.s.) de bunu Allah’ın(c.c.)
emriyle yaptığını söyleyerek onu teselli etmiştir. Bununla birlikte Allah’a(c.c.)
şöyle dua etmiştir: “Ey Rabb’imiz, ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları
için neslimden bir kısmını senin Beytülharam’ının (Kâbe) yanında ziraat
yapılmayan bir vadiye yerleştirdim. Sen de insanlardan bir kısmının
gönlünü onlara meylettir ve çeşitli meyvelerle onları besle ki sana
şükretsinler.” Hacer, ıssız Mekke vadisinde İbrahim’in(a.s.) bırakmış olduğu
az miktardaki su ve erzakın tükenmesi üzerine İsmail’in(a.s.) susuzluktan
ölmesinden korkarak telaşlanmış, çaresizlikten Safâ ile Merve tepeleri
arasında yedi defa gidip gelmişti. Bu sırada oğlunun bulunduğu yerden
zemzem suyunun çıktığını görmüş ve bu vadide kendisine su ihsan eden
Allah’a(c.c.) şükretmiştir.
24
1. ÜNİTE
FİKRİNİ SÖYLE!
“Kureyş kabilesinin yaz ve kış yolculuklarında huzur ve güvenliği sağlanmıştır. Öyleyse
(onlar) kendilerini açken doyuran ve korku içindeyken güven veren bu Ev’in (Kâbe’nin)
Rabbʼine kulluk etsinler.”
(Kureyş suresi, 1-4. ayetler.)
Hz. İbrahim’in getirdiği tevhid inancına sahip Mekkeliler zamanla putperestliği benimseye-
rek Kâbe ve çevresini putlarla doldurmuşlardı. Hayatları putların çevresinde dönen Mek-
kelilerin kurbanlar kesip önemli işlerini danıştıkları Hübel, İsaf ve Naile adında üç büyük
putları vardı. Mekke’de ayrıca sayıları az da olsa Hıristiyanlar ve hanifler de mevcuttu.28
25
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
Mekke’ye kadar gelmiş, fakat Kâbe’ye yaklaşmaya muvaffak olamamıştı. Allah(c.c.) tarafından
gönderilen kuşların attığı küçük taşlarla ordusu darmadağın olmuş, kendisi San’a’ya dönmüş
ve çok geçmeden ölmüştü.30
FİKRİNİ SÖYLE!
4.2. Yesrib
Mekkeʼnin 350 km kadar kuzeyinde Uhud ve Âir
dağlarının arasında kurulmuş olan Yesrib, Hz.
Peygamberʼin hicretinden sonra Medine-i Mü-
nevvere ismini almıştır. Şehre ilk olarak Amâli-
kalılar, ardından Filistin ve Suriye Yahudileri yer-
leşmiştir. Me’rib Barajı’nın yıkılmasıyla Yemenli
Kahtânî Araplarından olan Evs ve Hazrecliler
Yesrib’i yurt edinmişlerdir. Bununla birlikte onlar,
şehirde ekonomik ve siyasal üstünlüğü bulunan
Yahudilerin baskısı altına girmekten kurtulama-
mışlardır. Daha sonra Arap kabilelerinin yardı-
Görsel 1.6 mıyla şehrin hâkimiyetini ele geçirseler de za-
Yesrib şehri (temsilî) man içinde Yahudilerin kışkırtmalarıyla birbirine
düşman iki kabile hâline gelmişlerdir.
HAYDİ YAZALIM!
“Hep birlikte Allah’ın ipine (İslam’a) sımsıkı yapışın, parçalanmayın. Allah’ın size
olan nimetini hatırlayın! Hani siz birbirinize düşman kişilerdiniz de O, gönüllerinizi
birleştirmişti ve O’nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir
ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size
ayetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız.”
26
1. ÜNİTE
Putperest olan Evs ve Hazreclilerin geçim kaynakları, tarım ve hayvancılık başta olmak
üzere dokuma ve demircilikti. Daha çok kuyumculuk ve silah imalatı yapan, kendilerine ait
çarşıları olup ticaretle uğraşan Yahudiler şehrin ekonomisinde söz sahibiydiler. Merkezî
bir otorite olmadığı için her kabile birbirinden bağımsız hareket ediyordu. Ancak siyasi ve
askerî amaçlarla ittifaklar kurarlardı. Bu anlamda Hazrecliler Kaynuka, Evsliler ise Ku-
rayza ve Nadir Yahudilerinin müttefikiydi. Hz. Peygamber’in hicretine kadar şehirdeki bu
parçalanmışlık devam etti.31
4.3. Taif
Mekke’nin yaklaşık 90 km güney doğusunda yer
alan Taif, önemli bir coğrafi konuma sahiptir. İlk sa-
kinleri Amâlikalılar olup ismini üzerinde bulunduğu
Vec Vadisi’nden almış, Sakiflilerin yönetimi ele ge-
çirmesiyle de Taif olarak anılmıştır. İklimi diğer şe-
hirlerden farklı olarak kışın soğuk, yazın serindir.
Bu nedenle Mekke’nin ileri gelenleri yazları burada
geçirirlerdi. Zengin su kaynaklarına ve verimli top-
raklara sahip olan Taif'te üzüm bağları, zeytinlik- Görsel 1.7
ler ve çeşitli meyve bahçeleri bulunmaktaydı. Aynı Günümüzde Taif şehri
zamanda burada şarap, zeytinyağı ve bal üretilir-
di. Tarım, hayvancılık, el sanatları, özellikle dericilik halkın geçim kaynakları arasındaydı.
Şehirdeki ticari canlılık Yahudi tüccarların ilgisini çekmiş, Taif’te az da olsa Yahudi nüfusun
bulunmasında etkili olmuştu.32
27
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
BULALIM-BİLELİM
B
C
D
?
1
2
3
Ü
4
N
5
6
7
8
28
Ölçme ve Değerlendirme
1. Hz. Muhammed’in(s.a.v.) hayatını anlatan ……………… ilmi İslam tarihi içinde yer
alan özel bir ilim dalıdır.
………………………………………………………………………………………………
……………………………..............………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
……………………………..............………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
……………………………..............………………………………………………………
10. Hicaz bölgesinin İslam’ın doğuşuna kadar herhangi bir devletin hükmü
altına girmeyip bağımsız kalmasının sebepleri nelerdir?
………………………………………………………………………………………………
……………………………..............………………………………………………………
29
Ölçme ve Değerlendirme
11. Bedevi olarak adlandırılan Arapların genel özellikleri nelerdir?
………………………………………………………………………………………………
……………………………..............………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
……………………………..............………………………………………………………
13. Arap tarihinde çok önemli bir yeri olan “Fil Olayı” neye denir?
………………………………………………………………………………………………
……………………………..............………………………………………………………
15. Risalet öncesi dünyanın dinî durumu ile ilgili aşağıda verilen bilgilerden
hangisi yanlıştır?
30
Ölçme ve Değerlendirme
16. Başkenti Me’rib olan ve medeniyet eşiğinden adım atan ilk Arap devleti
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sebe Krallığı
B) Gassânî Devleti
C) Tedmür Krallığı
D) Main Devleti
E) Himyer Devleti
31
Ölçme ve Değerlendirme
Cahiliye gerek Kur’an gerekse hadislerde İslam’dan önceki inanç tutum ve dav-
ranışları İslami dönemden ayırt etmek için kullanılmıştır. Bununla birlikte cahiliye-
nin, yaşanmış ve bitmiş bir tarihî süreci değil, bir kültürü temsil ettiği de unutulma-
malıdır. Nitekim gerek Kur’an-ı Kerim’de gerekse hadislerde bu dönemin belirgin
davranışları kan davası, içki, kumar, kabilecilik gibi alışkanlık ve uygulamalar
cahiliye davası olarak kabul edilmiş, bu yasak davranışlarda ısrar edenler hem
vahiy hem de Resulullah’ın(s.a.v.) diliyle kınanmıştır. Kur’an’da insanlar “cahiliye
zannından” (bk. Âl-i İmrân suresi, 154. ayet.) sakındırılmış, “cahiliye taassubuna”
(bk.Fetih suresi, 26. ayet.) düşmemeleri için uyarılmıştır. Benzer şekilde Allah
Resulü(s.a.v.) de “Cahiliye davası ile hak iddia eden bizden değildir.” (Buhârî, Cena-
iz, 39.) demek suretiyle İslam’dan sonraki olumsuz tavırları da cahiliye anlayışı
olarak tanımlamış ve ümmetini bu hususta uyarmıştır.
19. Hz. Peygamber’in “Cahiliye davası ile hak iddia eden bizden değildir.”
sözünü Müslümanʼın ahlaki sorumluluğu açısından değerlendiriniz.
……………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………
21. “Cahiliye anlayışı” olarak kabul edilen tavır ve uygulamaların her dönem
için ortaya çıkma ihtimali taşımasının temel nedeni aşağıdakilerden
hangisidir?
32
2. ÜNİTE
Peygamberimizin
Risalet Öncesi Hayatı
33
KAVRAMLAR
Nübüvvet, risalet, hanif, tefekkür, Hilfü’l-Fudûl, emanet, el-emin, tebliğ,
ismet, sıdk.
NELER ÖĞRENECEĞİZ?
• Peygamberimizin soyu ve ailesi
• Peygamberimizin çocukluk dönemi
• Peygamberimizin gençlik döneminin genel özellikleri
• Peygamberimizin nübüvvet öncesi erdemli davranışları
• Peygamberimizin Hira’daki tefekkür süreci
HAZIRLIK SORULARI
34
2. ÜNİTE
Hz. İsmail
Adnan
Fihr (Kureyş)
Kîlâb
Kusay
Abdimenaf
Hâşim
Abdülmuttalip
Ebu Talib Hâris Hz. Hamza Hz. Abbas Ebu Leheb Abdullah
Hz. MUHAMMED
(s.a.v.)
Tablo 2.1
Peygamberimizin(s.a.v.) soyağacı
Hz. Peygamber’in ataları, yaşadıkları dönemin saygın kişileriydi. Onlar birçok konuda
toplumlarına önderlik etmişlerdi. Hz. Peygamber’in dedelerinden Fihr b. Mâlik, Yemen Kralı
Hassân b. Abdülkülâl’in ordusuna karşı Kâbe’yi korumuş; baba tarafından dördüncü dedesi
olan Kusay b. Kilâb ise Kureyşlileri birleştirmişti. Mekke’de hakimiyeti tesis eden Kusay,
Kâbe hizmetlerini düzene koymuş ve hac ibadetlerini organize etmişti.2
Hâşim b. Abdimenaf, ticaret yapmak için çıktığı yolculukların birinde Medine’de konakla-
dı. Bu şehirde Selmâ bnt. Amr isminde bir hanımla evlendi ve bu evlilikten Şeybe adını
1 Buhârî, Menâkıb, 23.
2 Taberî, Târîh, s. 298.
3 Belâzürî, Ensâb, C 1, s. 55-66.
35
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
verdiği bir oğlu oldu. Annesinin yanında kalan Şeybe’nin sekiz yılı Medine’de geçti. Hâşim
ticaret amacıyla Suriye’ye giderken yolda vefat edince Şeybe, amcası Muttalib tarafından
Mekke’ye getirildi. Şeybe’yi tanımayanlar Muttalib’in devesinin üzerinde bulunan bu çocu-
ğu köle zannederek kendisine Abdülmuttalib (Muttalib’in kölesi) dediler. Şeybe o günden
sonra bu isimle anıldı.
Abdülmuttalib, amcasının ölümüne yakın bir dönemde babasının yerine kabilesinin reisliğini
üstlendi. Mekke’de tıpkı ataları gibi sözü dinlenen biri oldu. Gördüğü bir rüya üzerine oğlu
Hâris ile kaybolan zemzem kuyusunun yerini buldu. Rabbʼinin lütfuyla zemzem kuyusunu
yeniden faaliyete geçiren Abdülmuttalib, şehir halkınca kutsal sayılan hacılara su dağıtma
görevini yerine getirerek insanların gözünde saygın bir konum elde etti.4
KİM KİMDİR?
Aşağıda birinci sütunda verilen isimlerin oğullarını ikinci sütundan bularak
eşleştiriniz.
Ebu Talib
1 Hz. Muhammed(s.a.v.)
Kâsım
2 Abdimenaf
Hâşim
3 Abdullah
Hz. Muhammed(s.a.v.)
4 Kusay
Abdimenaf
5 Abdülmuttalib
Vehb b. Abdimenaf’ın kızı Âmine ile evlenen Abdullah, ticaret için Şam’a doğru yola çıktı.
Dönüş yolunda hastalanınca Medine’deki dayılarının yanına götürüldü. Bir süre burada
kalan Abdullah, iyileşemeyip Hz. Peygamber’in doğumundan yaklaşık iki ay önce vefat etti.6
4 İbn Sa’d, et-Tabakât, C 1, s. 60-66, 86-87.
5 Belâzürî, Ensâb, C 1, s. 86-87.
6 İbn Hişâm, es-Sîre, C 1, s. 164-167.
36
2. ÜNİTE
Peygamberimizin İsimleri
Hz. Peygamber’in en çok bilinen adı Muhammed’dir.
Kur’an-ı Kerim’de dört yerde geçen9 bu isim “övgüye
değer bütün güzellikleri ve iyilikleri kendinde toplayan Görsel 2.1
kişi” anlamına gelir. Ahmed ise Peygamberimizin(s.a.v.) “Hayru’l-Beşer (İnsanların en hayırlısı)”
en çok kullanılan ikinci ismidir. “Allah’ı(c.c.) herkesten (Hat: Abdurrahim Kaya)
daha iyi ve çok öven, herkesten daha çok övülen”
manalarına gelen Ahmed ismi Kur’an-ı Kerim’de bir yerde geçmektedir.10 Hz. Peygamber’in
yaygın adlarından birisi de “seçilmiş” anlamında bir sıfat olan Mustafa’dır.11
SINIF PANOSU
Hz. Peygamber’e verilen diğer isimleri bularak anlamlarıyla beraber sınıf pano-
sunda sergileyiniz.
Araplar arasında yeni doğan çocukların sütannelere verilmesi âdetti. Mekke’nin sıcak ik-
limi yerine havası güzel vahalarda yaşayan bu insanlar Arapçayı da etkili konuşurlardı.
Üstelik burada büyüyen çocuklar zorlu çöl koşullarına daha dayanıklı olurlardı.
Sevgili Peygamberimizi doğumundan itibaren yaklaşık bir hafta boyunca annesi ve Ebu Le-
heb’in cariyesi Süveybe emzirmişti. Hz. Peygamber’in ailesinin onu bir sütanneye vermeyi
düşündüğü sıralarda Sa’doğullarından bazı kadınlar Mekke’ye geldiler. Sütanneliği bir gelir
37
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
kaynağı olarak gören bu hanımlar şehre gelip yeni doğan çocukları alırlar ve köylerine
dönerlerdi. Yaptıkları bu iş sonucunda kendilerine yardım ve ikramda bulunulurdu. Bu
sebeple zengin ailelerin çocukları tercih edilirdi. Ancak Halime Hanım yetim olan Hz. Mu-
hammed’den(s.a.v.) başka alacak çocuk bulamamıştı. Tereddüt etse de eli boş dönmek iste-
mediği için onun sütanneliğini üstlendi.12
Şiir İklimi
SÜTNİNE
Halime, Halime, sevgi kucağı;
Çölde Beni Saad onun bucağı.
Taze annelerle geldi Mekke’ye, “Yavruyu şefkatle aldım elime,
Bir yavrucak bulup yetiştirmeye... Baktım mışıl mışıl uyuyor bebek,
Bu iş, asillerde o zaman âdet; Sarmış vücudunu bir yeşil ipek,
Yavru, sütnineye çölde emanet... Üstüne bir beyaz sof dolamışlar,
Hepsi kısmetini aldı, gönlü hoş; Yavruyu misklerle kokulamışlar.
Bir Halime Hatun, kalan eli boş. Öyle güzeldi ki, daldım yüzüne,
Dedi ki: “Besbelli benim kısmetim, Girdim gündüzleyin, nur gündüzüne.
Şu herkesin arka döndüğü yetim...” Elim, iradesiz, O’na uzanmış...
Anlatsın olanı tek tek Halime: İşte, gülümsüyor yavru, uyanmış...
Gözlerinde göğü tutan bir ışık:
Gülüyor, göklerle kanı kaynaşık...
Feza süzülürken kirpiklerinden,
Öptüm, gözlerinin ara yerinden.”
…
(Necip Fazıl Kısakürek, Esselam, s. 26-27.)
38
2. ÜNİTE
Hz. Peygamber, Benî Sa’d yurdunda iki yıl kaldı. Halime Hanım çok sevdiği Muham-
med’i(s.a.v.) gönülsüz de olsa Mekke’ye götürdü. Ancak o yıl şehirde bir veba salgını vardı.
Âmine birçok çocuğun öldüğü bu salgından biricik oğlunun da etkilenmesinden endişe
ederek yavrusunu tekrar sütannesine verdi. Böylece Peygamberimiz(s.a.v.), dört yaşına ka-
dar sütannesinin yanında kaldı.15
Sevgili Peygamberimiz, annesiyle beraber Mekke’de iki yıl geçirdi. Ardından babasının kab-
rini ve dayılarını ziyaret amacıyla annesi ve dadısı Ümmü Eymen(r.a.)* ile birlikte Medine’ye
gitti. Medine’de akrabalarının yanında en güzel şekilde ağırlanan Peygamberimiz(s.a.v.), ço-
cukluğunun o güzel günlerini şöyle an-
latmaktadır: “O gün dayımın kızı Eni-
se’yle şu evlerin yanında oyun oynardık.
Dayımın oğulları da bize katılır, birlikte
evin damına çıkar, duvarlara konan
kuşları uçururduk. Sık sık Neccaroğulla-
rının kuyusuna yüzmeye giderdik. Ben
yüzmeyi orada öğrendim.”16
FİKRİNİ SÖYLE!
Peygamber Efendimiz küçük yaşta kaybettiği annesinin kabrini yıllar sonra Ebvâ’ya
uğrayıp ziyaret etmiş, bir süre kabrin başında durarak gözyaşı dökmüştür. Hatta onun
bu hâlini gören sahabiler de gözyaşlarına hâkim olamamışlardır.
39
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
SAHABE ANLATIYOR
Ümmü Eymen(r.a.) anlatır:
“Bir gün Hz. Muhammed’in(s.a.v.) yanımdan ayrıldığını fark edemedim. Çocuklarla oyun
oynarken uzaklaşıp şehrin dışına kadar çıkmış. Oradan geçen bir grup onu görüp
Abdülmuttalib’in torunu olduğunu öğrenince develerine bindirip dedesinin yanına ge-
tirmişler. Bu duruma kızan Abdülmuttalib torununun elinden tutarak onu yanıma getir-
di. Bana:
— Ey Ümmü Eymen! Oğlumu nerede bulmuşlar biliyor musun? Sakın bir daha oğlumu
ihmal etme! Ona gözün gibi bak! diye çıkıştı.”
(İbn Sa’d, et-Tabakât, C 1, s. 97.)
Resulullah(s.a.v.), sekiz yaşına kadar dedesinin şefkati ve himayesi altında büyüdü. Ancak
Abdülmuttalib seksen yaşlarındaydı ve ecelin gölgesi üzerine düşmüştü. Vefat etmeden
önce oğlu Ebu Talib’den Hz. Muhammed’i(s.a.v.) himaye etmesini ve ona göz kulak olmasını
istedi. Dedesi vefat ettiğinde Sevgili Peygamberimizin yaşadığı büyük üzüntüyü Ümmü
Eymen(r.a.) şöyle anlatır: “O sırada Allah Resulü’nün yanındaydım. O, dedesinin tabutunun
arkasında durmadan ağlıyordu!”19
Ebu Talib, merhametli ve cömert birisi olarak tanınırdı. Geçim sıkıntısı çekmesine rağmen
gönlü geniş, eli açıktı. Mekke’de kendisine danışılır, sözüne itibar edilirdi. Abdülmuttalib’in
vefatının ardından yanına aldığı yeğenini de büyük bir şefkatle yuvalarına kabul etti.
Ebu Talib, Hz. Muhammed’i(s.a.v.) bağrına bastığı gibi eşi Fâtıma bnt. Esed de onu öz
çocuklarından ayırmamıştır. Sevgi ve muhabbeti azık edindikleri sofralarına yeğeni
gelmeden başlamayan Ebu Talib onu yanına almadıkça uyumaz, bir yere gidecek olsa
onu da beraberinde götürürdü. Peygamber Efendimiz ise hem Ebu Talib’in hem de
Mekkelilerin koyunlarına çobanlık ederek amcasına destek olurdu.20
40
2. ÜNİTE
Mekke ticaret yapanlar için önemli bir şehirdi. Buraya gelen insanların zaman zaman alış-
verişlerinde haksızlığa uğradıkları da oluyordu. Mekke’nin ileri gelenlerinden Âs b. Vâil,
Yemen’den gelen bir tüccarın getirdiği ürünleri satın almış ancak ücretini ödememişti.
Yemenli tüccar, kabilelerden yardım istediyse de talebi karşılık bulmadı. Âs b. Vâil, Mek-
ke’nin zengin kişilerinden olmasına rağmen borcunu inkâr ediyordu. Çaresiz kalan tüc-
car, Kâbe’nin etrafında bulunan insanları uğradığı haksızlıktan dolayı kendisine yardım
etmeye çağırdı. Bu çağrı, Hz. Peygamber’in amcası Zübeyr b. Abdülmuttalib başta olmak
üzere bazı Mekkelileri çözüm aramaya sevk etti. Muttaliboğulları, Zühreoğulları, Teymo-
ğulları, Esedoğulları ve Hâşimoğulları Abdullah b. Cüdʼanʼın evinde toplandılar. Hz. Pey-
gamber de amcası ile birlikte bu toplantıya katıldı. Onlar haksızlıklar karşısında birlikte
hareket etmeye karar verdiler. Mekke’de her kime zulüm yapılırsa kim olduğuna bakıl-
maksızın hakkı kendisine teslim edilecekti. Yapılan toplantıya Sevgili Peygamberimiz de
amcası ile birlikte katıldı. İlk uygulama olarak Âs b. Vâil’e gidilmiş, ödemesi gereken borç
kendisinden alınıp mağdur olan tüccara verilmişti. Kureyşliler, bu antlaşmaya “Erdemliler
Birliği” anlamında Hilfü’l-Fudûl ismini vermişti.22
21 Tirmizî, Menâkıb, 3; İbn Sa’d, et-Tabakât, C 1, s. 98-99, 127-129.
22 İbn Habîb, Münemmak, s. 186-187.
41
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
Hz. Peygamber, haksızlığa uğrayarak şikayette bulunanlara her zaman yardım etmiştir:
Allah Resulü(s.a.v.) bir gün Kâbe’de sahabilerle otururken Yemenli bir adam çıkageldi.
“Beldenizde bulunan birine mi zulmediyorsunuz?” diyerek şikâyete başladı. Hz. Peygamber
“Sana kim zulmetti?” dedi. Adam “Ebu’l-Hakem (Ebu Cehil) benden üç deve istedi. Ancak o,
develer için kıymetinin çok altında bir fiyat verdi. Şimdi de hiç kimse onun korkusundan dolayı
yüksek fiyat vermeye yanaşmıyor, zarar ettim.” dedi. Hz. Peygamber develerin yerini sordu.
Birlikte develerin olduğu yere gittiler. Resulullah(s.a.v.), tüccar ile uygun bir fiyatta anlaşarak
ondan develerini satın aldı. Develeri değerinin çok altında almaya çalışan Ebu Cehil öfkeyle
Sevgili Peygamberimize geldi. Resululah(s.a.v.) ona Hilfü’I-Fudûl’de verdiği yeminini hatırlattı
ve “Ey Amr (Ebu Cehil)! Bundan sonra bu adama yaptığını başkasına da yaparsan benden
zarar görürsün.” dedi.23
Zulme ve haksızlığa uğrayanların yanında duracaklarına dair söz veren Hilfü’I-Fudûl üyeleri
bu sözlerinin arkasında durmuşlar, yeminlerini bozmamışlardır. Emevi Devleti’nin ilk yılları-
na kadar devam eden bu antlaşma, son üyenin vefat etmesiyle fiilen son bulmuştur.24
FİKRİNİ SÖYLE!
Peygamber Efendimiz “Abdullah b. Cüd’an’ın evinde yapılan yemine ben de katıldım.
Bu harekete katılmayı pek çok kırmızı (değerli) develerimin olmasına tercih ederim. Pey-
gamber olduktan sonra da böyle bir hareket için çağrılsam yine katılırım.” buyurmuştur.
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, C 1, s. 516.)
42
2. ÜNİTE
HAYDİ YAZALIM!
Toplumsal sorunların çözümünde sivil toplum kuruluşlarının rolü nedir?
Düşüncelerinizi anlatan bir kompozisyon yazınız.
Ticaret Hayatı
Kâbe, Hz. İbrahim’den beri kutsallığı bilinen bir ziyaret yeriydi. Ayrıca Mekke ticaret yolu
üzerinde bulunuyordu. Üstelik kurulan panayırlar bölgedeki ticaret hayatını canlı tutuyordu.
Mekke’nin konumu ve iklimi burada yaşayanlara geçimlerini kazanmaları için ticaretten
başka bir yol bırakmıyordu. Bu sebeple Mekkeliler, öteden beri ticaretlerini artırmanın
yollarını aramış ve komşu ülkelerle bazı antlaşmalar yapmışlardı.25
Resulullah(s.a.v.), gençliğinde birçok Mekkeli gibi ticaret ile meşgul oldu. O bazen başkası-
na ait malları işletmiş bazen de ortaklık yapmıştı. Sevgili Peygamberimizin ortaklarından
Kays b. Saib, Hz. Muhammed(s.a.v.) ile yaptıkları işi anlatırken onun gibi dürüst birisini gör-
mediğini söylemiştir. Allah Resulü’ne(s.a.v.) bir iş vermişse kendisini razı edecek bir şekilde
hesap görmeden evine gitmediğini aktaran Kays, buna karşılık Sevgili Peygamberimizin
kendisine bir iş havale ettiğinde işten ne kadar kâr elde ettiğini değil de hatır sormakla
yetindiğini bildirmektedir.26
SAHABE ANLATIYOR
“Resulullah ile peygamber olarak gönderilmeden önce bir alışveriş yapmıştım. Ken-
disine olan borcumu sözleştiğimiz yere getireceğime söz verdim. Ancak bu sözümü
unuttum. Üç gün sonra sözümü hatırladığımda hemen sözleştiğimiz yere gittim. Bir
de ne göreyim! Orada beni bekliyor. Beni görünce hiç azarlamadan sakin bir üslupla
şöyle dedi: “Delikanlı bana zahmet verdin, çok merak ettim ve seni burada üç gün
bekledim.”
(Ebu Dâvûd, Edeb, 82.)
43
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
Evliliği
Huveylid b. Esed’in kızı Hz. Hatice, Peygamber Efendimizin ilk eşidir. Hatice validemize
iffetinden ötürü “Tâhire” denilmişti. Kureyş’in ileri gelenlerinden bazılarının da kendisiyle
evlenmek istediği soylu, iffetli ve zengin birisi olan Hatice(r.a.) bu teklifleri hep reddetmişti.27
Hz. Peygamber yirmili yaşlarındayken amcası Ebu Talib, Hz. Muhammed’e(s.a.v.) varlıklı
birisi olan Hz. Hatice’den söz etti. Onun, malını emanet edeceği güvenilir birisine ihtiyaç
duyduğunu, bu konuda Hz. Hatice ile konuşmak istediğini söyledi. Resulullah’ın(s.a.v.)
onaylaması üzerine Ebu Talib, Hz. Hatice’den Şam’a gidecek kervanında yeğeni Hz.
Muhammed’e(s.a.v.) iş vermesini rica etti. Hz. Peygamber’in dürüstlüğü ve ahlakı hakkında
bilgi sahibi olan Hatice(r.a.) Hz. Muhammed(s.a.v.) ile bir iş antlaşması yaptı.
Hz. Hatice, Hz. Muhammed’i(s.a.v.) aralarında anlaştıkları bir ücret karşılığında yanında yardım-
cısı Meysere ile birlikte görevlendirdi. Onu daha önce hiç kimseye teslim etmediği kadar fazla
mal ile Şam’a gönderdi. Oldukça yüksek kâr ile döndükleri yolculukları sırasında Meysere,
Hz. Peygamber hakkında edindiği birçok olumlu izlenimi Hz. Hatice’ye aktardı. Aynı kanaat-
lere sahip olan Hz. Hatice, bu süreçten sonra bizzat kendisi Hz. Peygamber’le evlenmeyi is-
temişti. Nefîse bnt. Münye aracılığıyla Hz. Muhammed’e(s.a.v.) evlilik teklif edildi. Bu teklifi kabul
eden Hz. Peygamber, amcaları ile birlikte Hz. Hatice’nin evine giderek onu ailesinden istedi.
Daha sonra Hz. Muhammed(s.a.v.) Hz. Hatice ile nikâhlanarak örnek bir yuva kurdu.28
FİKRİNİ SÖYLE!
Resulullah(s.a.v.) kendisine bir hediye getirildiğinde şöyle derdi: “Bunu falan hanıma götürün
çünkü o, Hatice’nin arkadaşıydı. Bunu da falan hanımın evine götürün çünkü o, Hatice’yi
severdi.”
(Buhârî, Edebü’l-Müfred, s. 90.)
Yukarıdaki hadis-i şerifi vefakârlık bağlamında yorumlayınız.
Resulullah(s.a.v.) ile Hatice’nin(r.a.) ilk çocukları Kâsım dünyaya gelince Resul-i Ekrem’e
geleneklere uygun olarak “Ebu’l-Kâsım” (Kâsım’ın babası) denildi. Daha sonra Zeyneb,
Rukıyye, Ümmü Gülsüm, Fâtıma ve Abdullah dünyaya geldi. Peygamber Efendimizin erkek
çocukları küçük yaşta vefat etmelerine karşın kızları Müslüman olarak Medine’ye hicret
etmişlerdi. Fâtıma(r.a.) dışındaki evlatları, Resulullah’tan(s.a.v.) önce Rablerine kavuştukları
için Hz. Muhammed’in(s.a.v.) soyu Hz. Fâtıma ile devam etmiştir.29
Hz. Peygamber Hz. Hatice ile yirmi beş yıl mutlu bir hayat sürmüş, her fırsatta ondan
gördüğü desteği dile getirmiştir. Hz. Hatice hicretten yaklaşık üç yıl kadar önce vefat ettiği
Mekke’de Hacûn Kabristanı’na defnedilmiştir.30
27 İbn Hişâm, es-Sîre, C 1, s. 199.
28 İbn Sa’d, et-Tabakât, C 1, s. 107-109.
29 İbn Mâce, Cenâiz, 27; İbn Hişâm, es-Sîre, C 1, s. 202.
30 İbn Abdilberr, el-İstîâb, C 4, s. 1825.
44
2. ÜNİTE
Şiir İklimi
HADİCE-TÜL-KÜBRÂ
Mukaddes genç adam yirmibeşinde;
Hadice-tül-kübrâ kırkına doğru.
«Beni alırlar mı?» O’na bir soru... Ondan, Peygamberin bütün evlâdı:
Kâinat Fahrinin cevabı: Evet! Zeynep; Rukiyye, Ümm-ü Kelsum;
Halkalandı Kureyş; meclis, ziyafet Ve sonra Fâtıma, Betûl ve Masum...
Bütün Mekke ünlü günün peşinde. Hadicenin gönlü O’nun gönlüdür;
Karşılıklı ahenk ahenk hutbeler; O’nun dışındaki her şey ölüdür.
Sayılıp döküldü, ünler, rütbeler; Ruhunda ne varsa hep O’ndan aldı.
Ve Allah ismiyle kıyılan nikâh... Bir seziş, bir inanç, gök kadar derin...
Hadice’nin evi Nura karargâh... İlk odur, birinci kaydı defterin;
Bu evde en büyük çifti dünyanın, Müslümanlıkta bir, kadınlıkta bir...
Bu evde gerçeği sadık rüyanın. Hizmette, şefkatte, yakınlıkta bir...
Hadice, Hadice, büyük ve temiz;
Öz anneden daha aziz annemiz...
Kâbe Hakemliği
Hz. Muhammed(s.a.v.) otuz beş yaşındayken Mekkeliler,
yangın ve sel sebebiyle zarar gören Kâbe’nin onarılması
ve duvarlarının yükseltilmesi için onu yeniden inşa etmeye
karar verdiler. Rum bir tüccara ait geminin Cidde Limanı’nda
karaya oturduğu haberini alan Mekkeliler, onun kerestesini
Kâbe’nin inşasında kullanmak üzere satın aldılar. Kâbe
duvarlarından her biri Kureyş’in ileri gelen kabilelerinden
birine tahsis edilerek şehirde bulunan Kıpti bir marangozun
yardımıyla inşa işine başlandı. Hz. Peygamber’in de amcası
Abbas ile birlikte taş taşıyarak yardımcı olduğu tamir işi,
her bir grubun kendine düşen kısmı tamamlamasıyla sona
erdi. Ancak Hacerülesved’in yerine konulması hususunda
kabileler arasında anlaşmazlık çıktı. Çünkü her bir kabile Görsel 2.4
kutsal saydıkları bu taşı yerine koyma şerefinin kendilerine Hacerülesved
ait olduğunu iddia ediyordu. (Fotoğraf: Orhan Durgut)
45
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
46
2. ÜNİTE
güvenir, sözünün doğruluğunu bilir, şehir dışına çıkarken değerli eşyalarını ona emanet
ederdi. İyi bir aile reisi, müşfik bir baba, dürüst ve başarılı bir tüccar olan Hz. Peygamber
hep örnek alınan bir şahsiyet olmuştur. Haksız rekabetlerin olduğu bir toplumda Hz. Mu-
hammed(s.a.v.), herkesin kendisine güven duyduğu bir kişiydi.
Allah Resulü(s.a.v.) aynı zamanda bir vefakârlık abidesiydi. Kendisiyle muhatap olan bir
insanı yıllar geçse bile unutmaz, karşılaştığında onu memnun edecek ikramlarda bulu-
nurdu. İlk vahyin ardından Allah Resulü’nün(s.a.v.) yaşadığı korku üzerine Hz. Hatice’nin
onu teselli ederken sarf ettiği şu sözleri Resul-i Ekrem’in İslam öncesi ahlaki durumunu
açıkça ortaya koyar: “Allah seni hiçbir zaman utandırmaz. Çünkü sen akrabanı koruyup
gözetirsin. Borçluların borcunu ödersin. Doğruluktan ayrılmazsın. Düşküne, fakire yardım
edersin; misafirleri ağırlarsın. Muhtaçların ihtiyaçlarını karşılarsın.”32
Hudeybiye Barışı sonrası ticaret için Şam’a giden Kureyş kafilesi içinde
kti
Okuma Va
Ebu Süfyan b. Harb de vardı. O esnada Şam bölgesinde bulunan Bizans
Kralı, Hz. Muhammed(s.a.v.) hakkında bilgi almak maksadıyla Mekkelileri
huzuruna davet etti. Kral, davete icabet eden heyetin içinden soyca Hz.
Peygamber’e en yakın olan Ebu Süfyan’ı yanına çağırarak:
32 Buhârî, Bed’ü’l-Vahy, 3.
33 İbn Hişâm, es-Sîre, C 2, s. 124-126.
47
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
KÜRSÜ SENİN!
Hz. Peygamber’i insanlar için bir rehber, model ve ideal bir örnek (üsve-i hasene) ola-
rak takdim eden Kur’an-ı Kerim, insanlardan Peygamber’e(s.a.v.) uymalarını istemiştir.
48
2. ÜNİTE
ENİNE BOYUNA
Peygamber Efendimizin vahiy öncesi durumu Kur’an-ı Kerim’de şöyle ifade edilmiştir:
49
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
BULALIM-BİLELİM
B
C
D
?
5. Erdemliler birliği.
7. Peygamberlik.
1
2
3
4
5
6
7
50
Ölçme ve Değerlendirme
………………………………………………………………………………………………
……………………………..............………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
……………………………..............………………………………………………………
9. Hz. Muhammed(s.a.v.) ile dedesi Abdülmuttalib arasında nasıl bir ilişki vardır?
………………………………………………………………………………………………
……………………………..............………………………………………………………
51
Ölçme ve Değerlendirme
………………………………………………………………………………………………
……………………………..............………………………………………………………
11. Hz. Peygamber’in ticaret ahlakı ile ilgili bir örnek veriniz.
………………………………………………………………………………………………
……………………………..............………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
……………………………..............………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
……………………………..............………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
……………………………..............………………………………………………………
15. “Mekke’de yaşanan büyük bir kıtlık zamanında sahip olduğu tüm imkânlarıyla
halkın yardımına koşmuştu. Şehrin önde gelenlerini de darda olan insanlara
yardım etmeye çağırmıştı.”
A) Abdülmuttalib
B) Fihr b. Mâlik
C) Şeybe
D) Kusay b. Kilab
E) Hâşim b. Abdimenaf
52
Ölçme ve Değerlendirme
18. “Ey Kureyş topluluğu! Vallahi başınıza öyle bir iş gelmiştir ki artık üstesinden
gelemezsiniz. Muhammed, daha gençken aranızda en hoşnut olduğunuz,
en doğru sözlü ve en fazla güvendiğiniz kimse idi. Nihayet saçlarına ak düşüp
olgunlaştığında size bu getirdiğiyle gelince siz ona sihirbaz dediniz. Hayır! Vallahi
o sihirbaz değildir.”
53
Ölçme ve Değerlendirme
A) Soyu
B) Zenginliği
C) Fizikî özellikleri
D) Sosyal konumu
E) Ahlakı
54
Ölçme ve Değerlendirme
“Kur’an’ın ilk inen surelerinde yer alan Peygamberimize(s.a.v.) ‘Şüphesiz sen
büyük bir ahlak üzeresin.ʼ (Kalem suresi, 4. ayet.) şeklindeki ilahî hitap, şu iki
anlamı içermektedir.
1. İlk inen surelerden olması hasebiyle bu ayet-i kerime, Hz. Peygamber’in risa-
let öncesinden beri büyük bir ahlaka sahip olduğunu ifade eder.
2. Hâl-i hazırda olduğu gibi ilerleyen zaman diliminde de büyük bir ahlak üzere
olacağını, aynı minval üzere devam edeceği murat edilir. Nitekim başka bir ayet-
te ‘... Şüphesiz ki sen dosdoğru bir rehberlik üzeresin.ʼ (Zuhruf suresi, 43. ayet.)
buyrulmuştur.
Cibril ile ilk karşılaşmasının ardından yaşadığı korku ve endişeler sonucu ba-
şından geçen bu ilk tecrübenin verdiği telaş ve heyecanla yorganına bürünen
Hz. Peygamber vefakâr eşine kendisine bir şeyler olmasından korktuğunu söy-
leyince Hz. Hatice onu ‘Hayır, Allah seni asla utandırmaz! Çünkü sen akraba
ilişkilerini sürdürür, doğru söyler, güçsüzü yüklenir, yoksulun ihtiyacını karşılar,
misafirini ağırlar ve mazlum hak sahiplerine yardım edersin!ʼ diyerek teselli et-
mekteydi.
22. “Şüphesiz sen büyük bir ahlak üzeresin.” (Kalem suresi, 4. ayet.) ayetinin
anlamından hareketle bu özelliğin Hz. Peygamber’in tebliğ görevine katkı-
sını yorumlayınız.
…………………………………………………………………………………………
………………………………………….................……………………………………
…………………………………………………………………………………………
……………..............……………………………………………………………………
55
Ölçme ve Değerlendirme
23. Hz. Hatice’nin Hz. Muhammed’i(s.a.v.) teselli ederken sarf ettiği sözleri eşine ve
tebliğe destek açısından yorumlayınız.
……………………………………………………………………………………………
…………………………………………….................……………………………………
……………………………………………………………………………………………
………….................………………………………………………………………………
24. Hz. Hatice’nin Hz. Peygamber’in erdemlerini sıralarken dikkat çektiği özel-
liklerden hangisi toplumsal karşılık bakımından diğerlerinden farklıdır?
A) Misafiri ağırlamak
B) Mazluma yardım etmek
C) Akrabalık ilişkilerini sürdürmek
D) Doğru sözlü olmak
E) Yoksula yardım etmek
56
3. ÜNİTE
Peygamberimizin
Mekke Yılları
57
KAVRAMLAR
Vahiy, davet, tebliğ, risalet, fetret, aşere-i mübeşşere, sahabe, isra,
miraç, biat, hicret.
NELER ÖĞRENECEĞİZ?
• Peygamberliğin insanlık tarihi açısından önemi
• Peygamberimizin İslam’a davet süreci ve davet metodu
• Peygamberimizin tebliğine karşı tepkiler ve nedenleri
• Habeşistan hicretlerinin sebep ve sonuçları
• Hz. Hamza(r.a.) ve Hz. Ömer’in(r.a.) Müslüman olmalarının,
Müslümanların güçlenmesine katkıları
• Kureyşli müşriklerin Müslümanlara uyguladığı baskılar
• Peygamberimizin Taif yolculuğunun sebep ve sonuçları
• İsra ve Miraç Olayıʼnın, Peygamberimiz ve Müslümanlar
açısından önemi
• Akabe Biatleri’nin Yesrib’de İslam’ın yayılışı açısından önemi
• Yesrib’e hicretin sebepleri ve önemi
• Peygamberimizin Kuba’daki faaliyetleri
• Hicretin sosyal, siyasi, ekonomik ve kültürel sonuçları
HAZIRLIK SORULARI
1. Doğru yolu bulmak için bir rehbere ihtiyaç duyulmasının sebepleri sizce
nelerdir?
2. İnsanın yanlış davranışlarında ısrarcı olmasının sebepleri neler olabilir?
3. İnsan hangi durumlarda vatanını terk etmeye mecbur kalır?
4. İnançları nedeniyle baskı gören insanların tepkileri neler olabilir?
5. Miraç Kandili hakkında neler biliyorsunuz?
58
3. ÜNİTE
1. Risalet ve Peygamberimiz
59
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
SAHABE ANLATIYOR
Hz. Âişe vahyin nasıl başladığını şöyle nakleder:
“Allah Resulü’ne gelen vahiy sâdık rüyalarla başladı. Sabah olduğunda gördüğü rüya
aynen gerçekleşti. Sonra yalnızlık sevdirildi. Hz. Peygamber o günlerde sık sık Hira’ya
gider, günlerce kalıp tefekkür ederdi. Uzun süre kalacağı için giderken yanına yiyecek
alırdı. Yiyeceği bitince Hatice’ye gider, yiyecek alıp geri dönerdi. Bu durum Hira’da
vahiy gelinceye kadar devam etti…”
(Buhârî, Bed’ü’l-Vahy, 3.)
kum a Va kti
O İlk vahyi Hz. Peygamber şöyle anlatmaktadır:
“O gece Cebrail bana gelerek ‛Oku! (İkra)’ dedi. Ben okuma bilmediğimi söy-
ledim. Bunun üzerine melek beni aldı, takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra
beni bırakıp tekrar ‛Oku!’ dedi. Ben yine ‛Okuma bilmem.’ deyince tekrar son
noktaya kadar sıktı ve ‛Oku!’ dedi. Ben ‛Ne okuyayım?’ diye karşılık verince
melek beni üçüncü defa takatim kesilinceye kadar sıktı ve bıraktıktan sonra
şu ayetleri okudu: ‛Yaratan Rabb’inin adıyla oku. O, insanı bir embriyodan
yarattı. Oku! Rabb’in sonsuz kerem sahibidir. O Rab ki kalemle yazmayı
öğretti. İnsana bilmediklerini de O öğretti.’ (Alak suresi, 1-5. ayetler.)
60
3. ÜNİTE
Hz. Muhammed(s.a.v.) ilk vahyin ardından Cebrail(a.s.) ile tekrar karşılaşma ümidiyle Hira’ya
gitmeye başladı. Ancak bir süre vahiy gelmedi. Vahyin kesintiye uğradığı bu döneme “Fet-
retü’l-Vahiy” denir. Bu süreçte Rabbʼinin kendisini bıraktığı4 endişesine kapılan Peygam-
berimiz(s.a.v.) çok üzüldü ve Mekke’de duramaz oldu. Hira’ya sık sık giderek tefekkür etti.
Bir gün Hira’dan dönerken Cebrail(a.s.) ile karşılaştı. Onu asli suretinde görünce korku ve
heyecan içinde evine döndü. Daha sonra “Ey elbisesine bürünen (Peygamber)! Kalk
ve uyar! Sadece Rabbʼini büyük tanı. Nefsini arındır. Kötü şeyleri terk et.”5 ayetleriyle
vahiy yeniden başladı.6
Allah Resulü(s.a.v.) vahyin ilk yıllarında İslam’a daveti en yakınında bulunan akraba ve arka-
daşlarına gizli olarak yapıyordu. Ancak imkân bulduğunda Kâbe’de namaz kılan Peygam-
berimiz(s.a.v.), ayetleri sesli okuyarak Kâbe’nin etrafında sohbet edenlere duyurup tebliğ
ederdi. Yaşananları ilk başlarda şaşkınlıkla izleyen Mekke liderleri zamanla bu durumdan
rahatsız oldular. Bu sebeple halk üzerinde büyük bir baskı kurarak insanların Hz. Muham-
med(s.a.v.) ile görüşmesini engellemeye çalıştılar.8
FİKRİNİ SÖYLE!
“(Resulüm!) Sen, Rabbʼinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel
şekilde mücadele et!..”
(Nahl suresi, 125. ayet.)
Gizli davet döneminde tedbiri elden bırakmayan Peygamber Efendimiz yalnızca güvendi-
ği kişileri ve yakın çevresini İslam’a davet etti. Bu kişilerin neredeyse tamamı Müslüman
olmuştu. Mekke müşrikleri bu durumdan rahatsız olup müdahale ettiğinde Peygambe-
rimiz(s.a.v.) gerginliğin azalması için en yakın arkadaşı Hz. Ebu Bekir ile şehirden ayrılıp
Hira’ya giderdi. Çobanlık yapan Abdullah b. Mesud ve Bilâl-i Habeşî bu sırada Hz. Pey-
gamber ile tanışıp İslam ile şereflendi.9 Üç yılı aşkın bu gizli davet sürecinde gelen emirler
çoğunlukla Allah’ın(c.c.) birliği, yoksul ve yetimi kollama ve namaz ibadetiyle ilgiliydi.
4 bk. Duhâ suresi, 3-8. ayetler.
5 Müddessir suresi, 1-5. ayetler.
6 Müslim, İmân, 255-258.
7 bk. Müzzemmil suresi, 1-3. ayetler; İbn Hişâm, es-Sîre, C 1, s. 259-261.
8 Belâzürî, Ensâb, C 1, s. 124-126.
9 İbn Hişâm, es-Sîre, C 1, s. 266-279.
61
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
Gizli davet sürecinde ilk Müslümanlardan Erkam b. Ebi’l-Erkam’ın Safâ Tepesi’nin yakının-
daki evi İslam’ın ilk davet ve eğitim merkeziydi. Dârülerkam olarak adlandırılan bu evin
Kâbe’nin hareminin içinde olması, Mekkelile-
rin yanı sıra özellikle hac için dışarıdan gelen-
lerle de dikkat çekmeden görüşme kolaylığı
sağlıyordu. Allah Resulü(s.a.v.) burada sahabi-
leriyle buluşur, onlara inen ayetleri öğretirdi.
Birlikte namaz kılar, sohbet ederlerdi. İslam
devletinin çekirdek kadrosu burada yetişti.
Mus’ab b. Umeyr ve Hz. Ömer gibi birçok
sahabi Dârülerkam’da Müslüman oldu. Pey-
gamber Efendimiz, Hz. Ömer’in risaletin al-
tıncı yılında Müslüman olmasına kadar tebliğ
Görsel 3.3 faaliyetlerini bu evde sürdürdü.10
Dârülerkam (temsilî)
BİLGİ
DURAĞI Hz. Peygamber’in Dârülerkam’da tebliğe başlaması ilk
Müslümanların İslam’ı kabul tarihlerine bir esas teşkil etmiş,
sahabilerin Müslüman oluşları Dârülerkam’dan önce veya
Dârülerkam’dan sonra şeklinde tarihlendirilmiştir.
Gizli davet süreci “Sana emrolunanı açıkça söyle ve ortak koşanlardan yüz çevir!”11
ayetinin nazil olmasıyla yerini açık davet sürecine bıraktı. Peygamberimiz(s.a.v.) “(Önce)
en yakın akrabanı uyar...”12 ayeti gereğince Abdülmuttaliboğullarını İslam’a davet etmek
için bir yemek verdi. Ancak amcası Ebu Leheb ilk gün onun konuşmasına fırsat vermedi.
Peygamberimiz(s.a.v.) yılmadı, akrabalarını tekrar davet etti. Bu kez amcasından önce dav-
ranarak konuşmaya başladı. “Ben size ve bütün insanlara gönderilen bir peygamberim.
Allah’a yemin ederim ki uykuya dalar gibi ölecek, uyandığınız gibi de diriltilecek, yap-
tıklarınızdan hesaba çekileceksiniz; iyilikleriniz ödüllendirilecek, kötülüklerinizden dolayı
cezalandırılacaksınız…” dedi. Ardından akrabalarını İslam’a davet etti. Lakin hiçbiri onun
bu çağrısına uymadı. Amcası Ebu Talib ve halası Safiye, İslam davetini kabul etmemekle
birlikte Peygamberimize(s.a.v.) destek olacaklarını söylediler.13
62
3. ÜNİTE
SAHABE ANLATIYOR
Abdullah b. Abbas şöyle anlatır:
“Resulullah(s.a.v.) davetini duyurmak maksadıyla Safâ Tepesi’ne çıkıp müşriklere
seslendi. Müşrikler:
— Bu seslenen kimdir? dediler. Görenler:
— Muhammed! diye cevap verdiler. Bunun üzerine onun yanına toplandılar.
Resulullah(s.a.v.):
— Ey Fihroğulları! Ey Adiyyoğulları! Ey Abdimenafoğulları! Ey Abdülmuttalipoğulları!
diye bütün Kureyş soylarını çağırmaya başladı. Hemen yanına toplandılar.
Resulullah(s.a.v.) onlara:
— Size şu vadide birtakım düşman süvarileri üzerinize baskın yapmak istiyorlar diye
haber versem bana inanır mısınız? dedi. Müşrikler:
— Evet inanırız. Senin doğru sözlü olduğunu biliyoruz, dediler. Hz. Peygamber:
— O hâlde ben şimdi size önünüzde şiddetli bir azap günü bulunduğunu, Allah’a
inanmayanların o çetin azaba uğrayacaklarını haber veriyorum. Ben sizi o çetin
azaptan sakındırmak için gönderildim, buyurdular.
Bunun üzerine Ebu Leheb:
— Yazık sana! Bizleri bu konuşma için mi topladın? dedi. Tebbet suresi onun bu sözleri
hakkında nazil oldu.”
(Müslim, İmân, 355.)
63
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
H KELİME DAĞARCIĞI İslam davetini kabul eden ilk kişi Hz. Hatice’dir. Hz. Hati-
a
yi ce sadece iman etmekle kalmamış aynı zamanda eşine
F Aşere-i Mübeşşere: Peygamber Efendimiz
m tarafından cennetle müjdelenen on sahabi- bu zorlu süreçte maddi manevi destek olmuştur. Hz. Ha-
ye (Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, tice’nin davetiyle kızları da iman etti. Allah Resulü’nü(s.a.v.)
Hz. Ali, Ebu Ubeyde b. Cerrah, Sa’d b. eşiyle namaz kılarken gören çocuk yaştaki Hz. Ali, Pey-
Ebi Vakkas, Abdurrahman b. Avf, Zübeyr gamberimiz tarafından İslam’a davet edildiğinde iman
b. Avvam, Talha b. Ubeydullah, Said b. ederek ilk Müslümanlar kervanına katıldı. Onları Peygam-
Zeyd) verilen isimdir. berimizin(s.a.v.) kölelikten azat ettiği Zeyd b. Hârise izledi.15
Sahabi: Hz. Peygamber zamanında
yaşamış, Müslüman olarak Hz. Muham- Hz. Peygamber’in gençlik döneminden itibaren en ya-
med’i(s.a.v.) görmüş ve Müslüman olarak kın arkadaşı Hz. Ebu Bekir, davetin yapıldığı ilk günler-
ölmüş kimseye denilmektedir. de Mekke dışındaydı. Döndüğünde tereddüt etmeden
Sahabe / Ashâb: Sahabi kelimesinin Müslüman olan Hz. Ebu Bekir, Hz. Peygamber’in ailesi
çoğulu olarak kullanılır. dışından İslam’ı kabul edenlerin ilkiydi. Dürüst ve kazan-
(Dinî Terimler Sözlüğü, s. 26, 318-319.) cı yerinde bir tüccar olan Hz. Ebu Bekir, İslamʼı kabul
ettiği için işkenceye maruz kalan köle ve cariyeleri satın
alarak özgürlüklerine kavuşturdu. Bunun yanında Hz.
Osman, Talha b. Ubeydullah, Zübeyr b. Avvam, Sa’d b. Ebi Vakkas, Abdurrahman b. Avf ve
Ebu Ubeyde b. Cerrah’ın İslam’la şereflenmelerine de vesile oldu.
Mus’ab b. Umeyr, Ammâr b. Yâsir ve Suheyb b. Sinân Dârülerkam’da İslam ile şereflenen
ilk Müslümanlardandır. Zengin bir ailenin çocuğu olan Mus’ab’ın Müslüman olduğunu öğ-
renen annesi, onu bütün imkânlarını elinden almakla tehdit etti. Allah(c.c.) için sahip olduğu
imkânlardan vazgeçen Mus’ab(r.a.), ailesi tarafından bir süre hapsedildi. Büyük sıkıntılar çe-
ken sahabi, daha sonra Medinelilere İslam’ı anlatmak üzere görevlendirildi. Bu nedenle de
İslam’ın ilk öğretmeni olarak anılmıştır.16
FİKRİNİ SÖYLE!
Ammâr b. Yâsir, Müslüman oluşunu şu şekilde anlatır: “Allah Resulü, Erkam’ın
evindeyken Suheyb b. Sinân ile o evin kapısında karşılaştım. Ona ‘Niçin geldin,
ne yapmak istiyorsun?’ dedim. O da bana aynı soruyu sordu. Ben ‘Muhammed’in
yanına gidip onun sözünü dinlemek istiyorum.’ deyince o, ‘Ben de öyle yapmak
istiyorum.’ dedi. Birlikte onun huzuruna girdik. Hz. Peygamber bize İslam’ı anlattı
ve Müslüman olduk. Akşam olunca da gizlice oradan ayrıldık.”
(Belâzürî, Ensâb, C 1, s. 179.)
Yukarıdaki metne bakarak ilk Müslümanlar için Dârülerkam’ın önemini yo-
rumlayınız.
64
3. ÜNİTE
HAYDİ YAZALIM!
İslam’ın ilk yıllarında çekilen sıkıntıları göz önüne alarak bugün bize düşen so-
rumluluğu anlatan bir kompozisyon yazınız.
Mekke’nin ileri gelenleri İslam davetine karşı alay ile başlayan tepkilerini putları yeren ayet-
lerin nazil olması üzerine şiddete dönüştürdüler. Özellikle Yâsir ailesi gibi korumasız Müs-
lümanlara dinlerinden dönmeleri için öldüresiye işkence ettiler. Hatta bu işkenceler netice-
sinde Hz. Sümeyye ve kocası Hz. Yasir şehit oldu.18 Dininden dönmesi için ağır işkencelere
maruz kalan bir sahabi de Bilal-i Habeşî idi. O inkâra zorlandıkça “Ehad! Ehad! (Allah birdir!
Allah birdir!)” diye tevhid inancını haykırarak müşriklere direndi. Kâbe avlusunda açıktan
Kur’an okuyan Abdullah b. Mesud, bunu hazmedemeyen müşriklerin saldırısına uğradı.19
“Hz. Muhammed’i(s.a.v.) himaye eden Ebu Talib’e giden müşrikler: ‛Ey Ebu
65
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
Müşriklerin ileri gelenleri Peygamber Efendimizi himaye eden amcası Ebu Talib’e gide-
rek ataları ve dinleri ile ilgili söylenen sözlerden duydukları rahatsızlığı dile getirdiler.
Onların şikâyetlerini dinleyen Ebu Talib, yine de yeğenine verdiği destekten vazgeçme-
di. Bu hususta defalarca görüşmelerine rağmen sonuç alamayan müşrikler tutumlarını
daha da sertleştirdiler.20
Zaman zaman Ebu Cehil, Utbe b. Rebîa, Ümeyye b. Halef gibi Kureyş’in ileri gelenleri
Peygamberimizle(s.a.v.) tartışarak risaleti inkâr için mücadele ederlerdi. Hz. Peygamber’i-
halkın nazarında zor durumda bırakmak ve etkisiz hâle getirmek için ondan sürekli muci-
ze göstermesini isterlerdi. Bunun Allah’ın(c.c.) takdirinde olduğunu ifade eden Allah Resu-
lü(s.a.v.), kendisinin ancak tebliğle görevli olduğunu söyler ve onlarla tartışmaya girmezdi.21
66
3. ÜNİTE
FİKRİNİ SÖYLE!
Abdullah b. Ebi Ümeyye Hz. Peygamber’e hitaben “Allah’a yemin ederim ki göğe mer-
diven kurup oradan sana şahitlik edecek dört melek getirmedikçe sana asla inanmam.
Bunu yapsan bile yine de sana iman edeceğimi zannetmiyorum.” demiştir.
Teklifleri kabul edilmeyen Mekke liderleri, bu kez uzlaşma yolunu denediler. Peygambe-
rimize(s.a.v.) “Ey Muhammed! Gel bir yıl biz senin ibadet ettiğin tanrıya tapalım, bir yıl sen
bizim taptığımız tanrıya ibadet et. İbadette seninle ortak olalım. Eğer senin ibadet ettiğin
ilah hayırlı ise biz nasibimizi almış oluruz. Eğer bizim taptığımız hayırlı ise sen nasibini
almış olursun.” dediler.24 Bunun üzerine nazil olan Kâfirûn suresi müşriklerin bu teklifine
işaret etmektedir.
ENİNE BOYUNA
“(Ey Muhammed!) De ki: Ey kâfirler! Ben sizin taptıklarınıza tapmam. Benim ibadet
ettiğime de sizler ibadet etmezsiniz. Ben de sizin taptığınıza tapacak değilim. Benim
kul olduğuma da siz kulluk etmeyeceksiniz. Sizin dininiz size, benim dinim banadır.”
67
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
Allah Resulü(s.a.v.) en yakınından başlayarak kadın erkek, zengin fakir, genç ihtiyar, hür köle
ayrımı yapmadan bütün insanları İslam’a davet etti. Peygamberimizin(s.a.v.) davette dikkat
ettiği husus doğru zamanda, doğru insana ulaşmaktı. Bu nedenle gizli davet sürecinde
yakından tanıdığı ve güvendiği kişileri İslam’a davet etmeye çalıştı. Onun bu davetine
daha çok gençler olumlu cevap verdi. Neredeyse kırk yaşın üstünde Müslüman yok gi-
biydi. Hz. Ali ve Talha b. Ubeydullah gibi henüz on beş yaşına gelmeden Müslüman olan
çok sahabi bulunuyordu. İlk Müslümanlar arasında
Halid b. Said, Mus’ab b. Umeyr, Utbe b. Rebîa gibi
Kureyş’in önde gelen zengin ailelerinin çocukları
da vardı. İslam’ın ilk şehitlerinden olan Yâsir ve
Sümeyye Hanım ise genç Müslümanlardan Am-
mâr’ın anne babasıydı.
SAHABE ANLATIYOR
Müşrik ileri gelenlerinden Âs b. Vâil’den yaptığı işe karşılık alacağı olan demirci Habbab
b. Eret ücretini almak için onun yanına gittiğinde Âs b. Vâil ona “Muhammed’i inkâr
etmedikçe sana olan borcumu asla ödemeyeceğim.” dedi. Bunun üzerine Habbab(r.a.),
“Sen ölüp diriltilmedikçe ben de asla Muhammed’i inkâr etmeyeceğim.” şeklinde cevap
verdi. Duyduklarından öfkelenen Âs b. Vâil, ‘O hâlde kıyamet günü gel. O gün benim
malım da olacak evladım da. Sana olan borcumu o gün öderim.” diyerek onunla alay
etti. Bunun üzerine şu ayet-i kerimeler nazil oldu: “(Resulüm!) Ayetlerimizi inkâr eden
ve ‘Muhakkak surette bana mal ve evlat verilecek.’ diyen adamı gördün mü? O, gaybı
mı bildi, yoksa Allah’ın katından bir söz mü aldı? Kesinlikle hayır! Biz onun söylediğini
yazacağız ve azabını uzattıkça uzatacağız. Onun dediğine biz vâris oluruz (malı ve
evladı bize kalır), kendisi de bize yapayalnız gelir.” (Meryem suresi, 77-80. ayetler.)
(Belâzürî, Ensâb, C 1, s. 201.)
68
3. ÜNİTE
Toplumun hangi kesiminden olursa olsun ilk Müslümanların genel özelliği; doğru, güveni-
lir, sabırlı, fedakâr, sır saklayan, yüksek karakterli, güzel ahlaklı insanlar olmaları ve ca-
hiliyenin kötülüklerinden sakınmalarıydı.26 “İnsanların Cahiliye Devri’nde hayırlı olanları,
İslam Devri’nde de hayırlıdır.”27 hadisi bu durumu özetlemektedir.
Hz. Ebu Bekir; doğruluğu, dürüstlüğü ve iyilikseverliği ile meşhurdu. Hz. Osman, su gibi
içki içilen bir toplumda alkolden uzak durmasıyla; Hz. Hamza ve Hz. Ömer’in yanı sıra Hz.
Ali, Sa’d b. Ebi Vakkas gibi gençler ise cesaret ve atılganlıklarıyla tanınırdı. Hz. Hatice,
Hz. Osman, Talha b. Ubeydullah gibi pek çok sahabi cömertliği ile meşhurdu. Güçlü bir
imana sahip olan ilk Müslümanlar İslam davetinde Hz. Peygamber’in en büyük destekçisi
ve yardımcısı olmuşlardı.28
Atalarının yaşantısını zamanla gelenek hâline getiren Mekkeliler, düzenlerini bunun üzeri-
ne kurmuşlardı. Geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olup atalarına büyük saygı gösterdiklerin-
den Hz. Peygamber’in putperestliği reddeden davetini büyük bir tehdit olarak algıladılar.
Kur’an’ın ifadesiyle “… Babalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol) bize yeter…”29 diye-
rek İslam’a karşı çıktılar. Müşriklerin İslam’ı kabullerinin önündeki en büyük engel ataların-
dan bilinçsizce devraldıkları dinleriydi. Kendi elleriyle yontarak yaptıkları ilahlarının tahta
ve taş olmalarına bakmaksızın onlara ibadet eden müşrikler, putlarından kopamadılar.
Atalarının inanç ve ibadetlerini eleştiren ayetlerin30 nazil olmasıyla müşriklerin ileri gelen-
leri öfkeye kapılarak İslam’a karşı düşmanca bir tavır aldılar.
kti
Okuma Va “Ümeyye b. Ebi’s-Salt, bir ahir zaman peygamberinin gönderilece-
ğini biliyordu fakat o bu şerefin kendisine ait olacağı fikrinde idi. Hz.
Muhammed(s.a.v.), İslam dininin hükümlerini halka duyurmaya başladı-
ğında Ümeyye, onun davasının asılsız olduğuna inandığından değil,
belki kendisine rakip saydığından ona muhalefet ederek oğullarıyla
birlikte Yemen’e gitti ve sonra Taif’e döndü. O, daima bir peygamberin
lüzumundan bahsederdi. Buna rağmen Ümeyye, Hz. Peygambere dil
uzatır, onu müteessir ederdi.”
69
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
Müşriklerin iman etmemelerinin sebeplerinden bir diğeri de “Biz seninle beraber doğru
yola uyarsak yurdumuzdan atılırız, dediler…”31 ayetinde bildirildiği gibi siyasi ve ekonomik
kaygılarıydı. Kâbe’nin kutsiyetinden dolayı hac ve umre ibadetinden maddi manevi büyük
kazanç elde eden Mekkeliler, Müslüman olduklarında sosyal ve siyasi statü ile ekonomik
gelirlerini kaybedeceklerinden endişe ediyorlardı. Mekke’deki liderlerin ve zengin tüccarların
İslam’a düşmanlıkta en önde olması, şahsi çı-
kar ve menfaatlerin İslam’a karşı tavır almada
önemli bir etken olduğunu göstermektedir.
Mekkeliler, İslam’ın bu dünyada yapılan her şeyin hesabının ahirette verileceğine dair
inancından hoşnut değillerdi. Bu sebeple İslamʼdan uzak durdular. Onlar içki, kumar ve fu-
huş gibi kötü alışkanlıklarını terk etmek zorunda kalmak istemiyorlardı. Bu nedenle ayette
belirtildiği üzere “… Hayat ancak bu dünyada yaşadığımızdır. Ölürüz ve yaşarız. Bizi
ancak zaman helak eder…”33 düşüncesinden hareketle ahiret inancını reddettiler.
BİR AYET
Mekke ileri gelenlerinin en fazla tepki gösterdiği husus ise İslam’a davette zengin fakir, hür
köle, kadın erkek ayırımı yapılmamasıydı. Üstünlüğü nüfuz, güç ve zenginlik olarak gö-
ren bu insanların İslam’da üstünlüğün takva ile ölçülmesini,34 İslam kardeşliğini anlaması
çok zordu. Müşriklerin bu anlayışına Ebu Leheb ile Peygamberimiz(s.a.v.) arasında geçen
31 Kasas suresi, 57. ayet.
32 Zuhruf suresi, 31. ayet.
33 Câsiye suresi, 24. ayet.
34 bk. Hucurât suresi, 10, 13. ayetler.
70
3. ÜNİTE
konuşma güzel bir örnek teşkil etmektedir. Ebu Leheb bir gün Resulullah’a(s.a.v.) “Eğer di-
nini kabul edersem benim için ne var?” diye sordu. Hz. Peygamber, “Diğer iman edenlere
ne varsa senin için de o var.” buyurdu. Ebu Leheb, “Benim için bir ayrıcalık yok mu?” dedi.
Peygamber Efendimiz, “Başka ne istiyorsun?” buyurdu. Ebu Leheb şöyle karşılık verdi:
“Kahrolsun! Bu din beni başkaları ile eşit kılıyor.”35
FİKRİNİ SÖYLE!
Ebu Cehil “Bizler uzun süredir Abdümenafoğulları ile şan ve şeref mücadelesi edip
durduk. Onlar halka yemek yedirdiler, biz de yedirdik. Onlar insanlara yardım etti-
ler, biz de ettik. Onlar diyet üstlendiler, biz de üstlendik. Derken burun buruna giden
yarış atları konumuna geldik. Şimdi onlar ‘Bizim içimizden kendisine vahiy gelen bir
peygamber var.’ diyorlar. Biz onun dengini nereden bulup çıkaracağız. Vallahi sırf bu
sebeple bile ona hiçbir zaman iman etmeyeceğiz.”
71
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
3. Habeşistan’a Hicret
HİCAZ
ıld
Mekke
olmasını arzu eden Peygamber Efendimiz, sa-
habilere “Habeşistan’da zulme uğramaktan emin
olabileceğiniz bir kral vardır. Allah bir çıkış yolu
gösterinceye kadar oraya gitseniz.” diye teklifte
YEMEN bulundu. Peygamberimizin(s.a.v.) tavsiyesine uyan
on bir erkek ve dört kadın 615 yılında gizlice Mek-
ke’den ayrıldı. Hz. Osman ve Hz. Peygamber’in
HABEŞİSTAN kızı Hz. Rukıyye’nin de içinde bulunduğu grup
zorlu bir yolculuktan sonra deniz yoluyla Habe-
Harita 3.1 şistan’a ulaştılar.39 Böylece İslam’da ilk hicret
Habeşistan’a hicret güzergâhı Habeşistan topraklarına yapılmış oldu.
Habeşistan Necaşisi sahabileri çok iyi karşılayıp ülkesinde yeni bir yaşam kurmaları husu-
sunda onlara destek oldu. Bunun üzerine ertesi yıl Cafer b. Ebi Talib’in başkanlığında seksen
iki erkek ve on sekiz kadından oluşan ikinci bir grup Habeşistan’a hicret etti.40
72
3. ÜNİTE
FİKRİNİ SÖYLE!
“Ey hükümdar! Yüce Allah aramızdan birini seçip de onu kendisi için elçi olarak gön-
derene kadar biz cahillerdendik, putlara tapardık. Akrabalarımızı gözetmez, komşuluk
haklarını tanımazdık. Güçlü olanlarımız zayıf olanlarımızı ezerdi. Daha sonra Allah
bize aramızdan soyunu, doğruluğunu ve güvenilirliğini bildiğimiz bir peygamber gön-
derdi. O, bizi Allah Teâlâ’nın birliğini tanımaya ve O’na ibadet etmeye çağırdı. Putlara
tapmaktan, Allah’a ortak koşmaktan bizi uzaklaştırdı. Doğru söylemeyi, emanete ve
akrabalık bağına riayet etmeyi, komşularla güzel geçinmeyi, haramdan ve kan dök-
mekten sakınmayı emretti. Çirkin işlerden, yalandan, yetim malı yemekten, namuslu
kadına iftira etmekten menetti. O, bize diğer insanlara kötülük yapmaktan çekinmeyi,
sadece Allah’a ibadet etmeyi, sadaka vermeyi ve her çeşit iyi ve güzel ameller işleme-
yi öğretti. Biz bunları yapmaya başlayınca insanlarımız bize düşman oldu ve işkence
etti. Bu yüzden vatanımızı terk etmek zorunda kaldık. Bize zulmettikleri, kötülükte bu-
lundukları ve bizimle dinimiz arasına girdiklerinden memleketinize gelerek sizi tercih
ettik. Komşuluğunuzu istedik ve yanınızda bize zulmedilmeyeceğini ümit ettik.”
(İbn Hişâm, es-Sîre, C 1, s. 359-360.)
Allah Resulü’nün(s.a.v.) amcası Hz. Hamza, aynı zamanda onun süt kardeşiydi. Hz. Hamza
avdan döndüğü bir gün âdeti olduğu üzere Kâbe’yi tavaf etmeğe geldiğinde Ebu Cehil’in
Hz. Peygamber’e saldırıp hakaretler savurduğunu öğrendi. Asabiyet duygusu kabaran
amca, yeğenine yapılan muameleye çok kızdı ve büyük bir öfkeyle Kâbe’nin yakınında
oturan Ebu Cehil’in karşısına dikildi. Yayıyla Ebu Cehil’in başını yardı. Ardından da Ebu
Cehil’e “Ben de onun dinindeyim. Gücün yetiyorsa ona yaptıklarını bana da yap!” diyerek
Müslüman olduğunu haykırdı. Olanları hazmedemeyen Ebu Cehil’in yakınları Hz. Ham-
za’nın üzerine atılmak istediler. Ancak onun kızgınlıkla bu sözleri söylediğini düşünen Ebu
Cehil, onu daha fazla kızdırmamak için yakınlarını engelledi.
Sakinleşip kendine gelince atalarının dininden ayrılmış olmak Hz. Hamza’ya zor geldi. Bir
süre şüphelerle bocalayıp nefsiyle mücadele eden Hz. Hamza, Kâbe’ye giderek Allah’a(c.c.)
sığınıp doğru yolu göstermesi için yalvardı. Duası kabul olup kalbinde şüphelerden eser kal-
mayınca Allah Resulü’nün(s.a.v.) yanına giderek Müslüman olduğunu söyledi. Hz. Hamza’nın
İslam ile şereflenmesi, Peygamber Efendimizi ziyadesiyle memnun ettiği gibi Müslümanları
güçlendirip bir nebze de olsa rahatlattı.43
43 İbn Abdilberr, el-İstîâb, C 1, s. 369-370.
73
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
FİKRİNİ SÖYLE!
“Ya Rabbi! Amr b. Hişâm (Ebu Cehil) ya da Ömer b. Hattâb’dan sana sevgili olan ile
İslam’ı güçlendir.”
(Tirmizî, Menâkıb, 17.)
Hz. Hamza’nın Müslüman olmasından kısa bir süre sonra İslam’ın amansız düşmanların-
dan Hz. Ömer de Müslüman olacaktı: Peygamber Efendimizi öldürmeye karar veren müş-
rikler, bunu kimin yapacağını sorunca Ömer b. Hattâb ben yaparım diyerek işi üstlendi ve
kılıcını kuşanıp yola düştü. Yolda karşılaştığı Nuaym b. Abdullah’tan kardeşi ve eniştesinin
de Müslüman olduğunu öğrenince öfkeyle kardeşinin evine yöneldi. Eniştesi Said b. Zeyd
ile kardeşi Fâtıma Hanım o sırada Habbab b. Eret ile Tâhâ suresini okuyorlardı. Ömer’in
geldiğini duyduklarında Kur’an sayfalarını gizleyip Habbab b. Eret’i sakladılar. İçeri girerek
onlarla tartışan Ömer b. Hattâb daha sonra yaptığına pişman olunca ne okuduklarını öğ-
renmek istedi. Duydukları karşısında büyük bir hayranlıkla “Bu ne güzel ve ne değerli söz!”
demekten kendini alamadı. Dinlediği ayetler gönlünde iman ateşini yakınca Ömer b. Hattâb
Allah Resulü’nün(s.a.v.) huzuruna giderek Müslüman oldu. Onun iman etmesi Müslümanlara
cesaret vermiş, sahabiler ilk defa Kâbe’de toplu olarak namaz kılmaya başlamışlardı.44
Şiir İklimi
Bir garip zaman oldu
Ortalık duman oldu
Bildikleri düşman oldu
Havuzlar umman oldu
Ömer Müslüman oldu
74
3. ÜNİTE
5. Boykot Yılları
SAHABE ANLATIYOR
Sa’d b. Ebi Vakkas boykot döneminde yaşadıklarını şöyle ifade etmiştir:
“Açlık çektiğim bir gece vakti dışarı çıktım. Ayağım bir şeye dokundu. Hemen onu
ağzıma attım ve hâlâ onun ne olduğu hakkında bir fikrim yok.”
Boykotun kalktığı yıl Ebu Talib ile Hz. Hatice kısa aralıklarla vefat ettiler. Çocukluğundan
itibaren kendisini himaye eden, müşriklerden gelecek her türlü tehlikeye karşı onu koru-
yan Ebu Talib’in vefatı ile Rahmet Elçisi en büyük desteğini kaybetti. İslam daveti boyunca
ilk günden itibaren maddi manevi desteğini eşinden eksik etmeyen Hz. Hatice’nin vefatı
ise Allah Resulü’nün(s.a.v.) üzüntüsünü kat be kat arttırdı. Peygamber Efendimizin yaşadığı
üzüntü sebebiyle Müslümanlar bu yıla “Hüzün Yılı” adını vermişlerdir.47
45 İbn Sa’d, et-Tabakât, C 1, s. 177-178.
46 İbn Hişâm, es-Sîre, C 2, s. 14-16.
47 Belâzürî, Ensâb, C 1, s. 273.
75
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
HAYDİ YAZALIM!
Boykotun sebep ve sonuçlarını anlatan bir kompozisyon yazınız. Yazdıklarınızı
sınıfta paylaşınız.
6. Taif Yolculuğu
Ebu Talib’in vefatıyla himayesiz kalan Allah Resulü(s.a.v.), müşriklerin fiilî saldırılarının hede-
fi hâline geldi. Bu sebeple yeni bir çevre arayışına yönelen Peygamberimiz(s.a.v.) aradığı bu
desteği bulma ümidiyle peygamberliğin onuncu yılında Taif’e gitti.
Mekke’ye iki günlük mesafede bulunan Taif’te şehrin ileri gelenleriyle görüşen Allah Re-
sulü(s.a.v.), onları Allah’ın(c.c.) birliğine iman etmeye çağırdı. Kendisini himayeleri altına alıp
Mekkelilere karşı desteklemelerini istedi. Ancak Taifliler daveti kabul etmedikleri gibi “Allah
senden başka peygamber olarak gönderecek kimse bulamadı mı?” gibi alaycı sözlerle
Peygamber Efendimize hakaret ettiler. Hz. Peygamber onlardan bu görüşmeyi gizli tut-
malarını rica ettiyse de Taifliler bunu dikkate almayıp derhal Kureyş’i durumdan haberdar
ettiler. Bu da yetmezmiş gibi şehrin ayak takımına Rahmet Elçisini taşlattılar.48
FİKRİNİ SÖYLE!
Taif’ten beklediği desteği göremeyen Allah Resulü(s.a.v.) kederli ve çaresiz bir hâlde
Mekke’ye doğru yola çıktığında Allah(c.c.) tarafından görevlendirilen melek kendisine
şöyle seslenmişti: “Ey Muhammed, işte ben emrindeyim. İster misin şu iki yalçın dağı
onların üstüne yıkayım?” Peygamber Efendimiz bu teklife “Hayır, ümit ediyorum ki Al-
lah onların soyundan sadece Allah’a ibadet eden ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayan
bir nesil çıkartacaktır.” diyerek duayla karşılık vermiştir.
(Buhârî, Bed’ü’l-Halk, 7.)
Allah Resulü(s.a.v.), yol arkadaşı Zeyd b. Hârise ile hüzünlü ve bitkin bir hâlde şehrin kena-
rında bir bahçeye sığındı. Bahçe sahipleri olan Utbe ve Şeybe adındaki iki kardeş, köleleri
Addas ile Allah Resulü’ne(s.a.v.) bir tabak üzüm ikram ettiler. Peygamberimizin(s.a.v.) üzümü
besmele çekerek yemeye başlaması Hıristiyan olan kölenin dikkatini çekti. Aralarında ge-
çen sohbetin ardından Addas Müslüman oldu.49
48 İbn Sa’d, et-Tabakât, C 1, s. 180-181.
49 İbn Hişâm, es-Sîre, C 2, s. 61-63.
76
3. ÜNİTE
7. İsra ve Miraç
H
KELİME DAĞARCIĞI
Her peygamber gibi büyük imtihanlardan geçen a
Peygamberimizi(s.a.v.) boykot ve sonrasında yaşanan y i İsra: Hz. Peygamber’in, hicretten
F
acı olaylar derinden sarsmıştı. Sıkıntıların iyice yo- m yaklaşık bir buçuk sene evvel Miraç Ge-
ğunlaştığı o günlerde kalbini huzurla dolduran, ona cesi’nde Kâbe’den Kudüs’teki Mescid-i
Aksâ’ya Allah’ın(c.c.) izniyle götürülmesi.
güç veren olağanüstü bir olay yaşadı. Allah Teâlâ
onu isra ve miraçla şereflendirerek teselli etti. Mescid-i Aksâ: Kudüs'te bulunan, Kâbe
ve Mescid-i Nebi'den sonra Müslümanla-
Peygamber Efendimiz; miraçta Rabbʼinin huzuruna rın en önemli üçüncü mescidi.
kabul edilmiş, kendisine cennet ve cehennem gös- Miraç: Hz. Peygamber’in, Recep ayının
terilmiş, beş vakit namaz farz kılınmış, inananlara 27. gecesinde, Mekke’den Kudüs’teki
Mescid-i Aksâ’ya götürülmesi ve oradan
ilahî hediye mahiyetinde Bakara suresinin son iki
göğe yükseltilerek Allah’ın(c.c.) ayet ve
ayeti vahyedilmiştir. 50
olağanüstü nimetlerinin gösterilmesi.
(Dinî Terimler Sözlüğü, s. 178, 233, 240.)
BİR AYET
“Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muham-
med) kulunu Mescid-i Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i
Aksâ’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. O; gerçekten
işitendir, görendir.”
(İsrâ suresi, 1. ayet.)
Resul-i Ekrem’e ilahî bir teselli mahiyetindeki miraç hadisesi, Hz. Peygamber’in getirdiği
haberin doğruluğundan şüphe etmeyenlerin imanlarını kuvvetlendirirken bazı Müslüman-
ların şüpheye düşmesine sebep olan bir imtihan olmuştur.51
Görsel 3.10
Göğe açılan kapı: Mescid-i Aksâ
50 Müslim, İman, 278-279. (Fotoğraf: Orhan Durgut)
51 Âdem Apak, Siyer-i Nebî, C 1, s. 159.
77
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
KÜRSÜ SENİN!
Miraç Gecesi vahyedilen Bakara suresi 285 ve 286. ayetlerinin mealini sınıfta
paylaşınız.
Şiir İklimi
MESCİD-İ AKSA
78
3. ÜNİTE
BEYİN FIRTINASI
Hz. Peygamber’i yeni yurt arayışına götüren sebepler neler olabilir? Konuyla
ilgili fikirler üreterek ortak bir sonuç çıkarınız.
79
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
Birinci Akabe Biati’nden bir yıl sonra hac mevsiminde ikisi kadın yetmiş beş Müslüman Yes-
rib’den yola çıktı. Hz. Muhammed(s.a.v.) ile Akabe’de gizlice buluşan Yesribliler, bu görüşmede
Resulullah’ı(s.a.v.) ve din kardeşlerini şehirlerine davet ettiler. Allah’ın Elçisi(s.a.v.), onlardan ken-
disini ve Mekkeli Müslümanları canlarını, çocuklarını, eşlerini ve mallarını korudukları gibi
koruyacaklarına, her durumda kendisine itaat edeceklerine, varlıkta ve darlıkta mali olarak
yardım edeceklerine, iyiliği emredip kötülükten alıkoyacaklarına, kimseden korkmadan hak
üzere bulunacaklarına dair söz aldı. Orada bulunanlar sunulan şartları kabul ederek Allah
Resulü’ne(s.a.v.) biat ettiler. İkinci Akabe Biati’nde yalnızca dinî konularda değil siyasi ve sosyal
konularda da söz alınarak toplumsal barış hedeflenmiştir. Medineli Müslümanlar, Mekke’nin
düşmanlığı pahasına kardeşlerine yurtlarını açmışlardır. Dolayısıyla bir çıkış noktası arayan
Hz. Peygamber tebliğ faaliyetleri için aradığı imkânı Yesrib’de bulmuştur. 56
FİKRİNİ SÖYLE!
Hz. Peygamber’in Akabe Biatleri’nde muhataplarından aldığı sözleri içerikleri
bakımından karşılaştırınız.
9. Yesrib’e Hicret
Müslümanlar Mekke’de geçirdikleri on iki yıl boyunca inançları sebebiyle her türlü kötü
muameleye maruz kalmışlardı. Hicret ettikleri Habeşistan da uzaklığından dolayı kalıcı bir
yurt değildi. Buna karşın Müslümanlara aradıkları güvenli sığınağın kapılarını açan Yesrib,
dinlerini özgürce yaşayacakları ve kardeş gibi karşılanacakları bir yurt olabilirdi.57
80
3. ÜNİTE
Dinleri uğruna yurtlarını, ailelerini ve varlıklarını geride bırakıp hicret eden Müslümanların
durumunu Kur’an şöyle haber vermektedir: “İnsanlardan öyleleri de var ki Allah’ın rıza-
sını almak için kendini ve malını feda eder. Allah da kullarına şefkatlidir.”59
Hicret etmeye gücü yetmeyenler ile gidişleri engellenen az sayıda sahabi dışında Mek-
ke’de aileleri ile birlikte Hz. Peygamber, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ali kalırken Müslümanların
önemli bir kısmı Yesrib’e göç etmiş bulunuyordu.60
FİKRİNİ SÖYLE!
“… Onlar ki hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, benim yolumda eziyete uğradılar,
çarpıştılar ve öldürüldüler. Andolsun, ben de onların kötülüklerini örteceğim ve onları
altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım…”
(Âl-i İmrân suresi, 195. ayet.)
BİR AYET
ين َك َفروا ِلي ْثب ُِتو َك أَ ْو َي ْق ُت ُلو َك أَ ْو يُ ْخرِ ُجو َك َ َو ِإ ْذ َي ْم ُكر ب َِك ا َّل ِذ
ُ ُ ُ
ين ِ
َ ِاللُ َخ ْي ُر ا ْل َماكر ّٰ اللُ َوّٰ ون َو َي ْم ُك ُرَ َو َي ْم ُك ُر
“Hatırla ki kâfirler seni tutup bağlamaları veya öldürmeleri yahut seni (yurdun-
dan) çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar (sana) tuzak kurarlarken
Allah da (onlara) tuzak kuruyordu. Çünkü Allah tuzak kuranların en iyisidir.”
(Enfâl suresi, 30. ayet.)
81
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
Müşriklerin suikast planını öğrenen Allah Resulü(s.a.v.) daha önce hicret için acele etme-
mesini istediği Ebu Bekir’e(r.a.) haber göndererek hazırlanmasını emretti. Hz. Ebu Bekir
bu haberi ne zamandır bekliyordu. Bu yolculuk için satın aldığı iki deveye özenle bakmış
ve Abdullah b. Uraykıt isimli bir kılavuzla kendilerine rehberlik yapması için anlaşmıştı.62
Hz. Peygamber, Hz. Ali’den yatağına yatarak kendisinin evde bulunduğu izlenimini verip
müşrikleri yanıltmasını istedi. Ayrıca o, Allah Resulü’ne(s.a.v.) bırakılan emanetleri sahiple-
rine teslim edecekti.63
Şiir İklimi
...
Kendi yurdunda garîb üç kişi kalmıştı: Nebî,
Muntazır emre Ebû Bekr ile Beyt ehli Ali… Gecenin kutlu karanlık demi gelmişti…Ali
Ve Nebî dostuna bir gün, dedi: Al tedbirini, Bürünüp hırkaya yatmıştı -korur Hakk’ın eli-
“Verir elbet sana yoldaş diye Allah birini!” Ve Resûl elde tevekkül ipi, kalbinde huzûr,
Dilde Yâsîn ile çıkmıştı evinden pür-nûr…
Ey Ebû Bekr, hazır ol, işte berâber yolumuz,
Bir avuç toprağı serpip kara küfrün yüzüne
Kıldı Allah seni destek bize, sensin kolumuz!
Süzülüp geçti, çekip uykuyu körler gözüne.
Ve emânetleri versin diye sâhiplerine:
Yazdı küfr üstüne: “Hem gözleri, hem kalpleri kör!..”
“Yâ Alî, Mekke’de sen kal!” dedi erler erine.
–Nûru görmezdi ki nâr ehli, o nûr üstüne nûr!–
82
3. ÜNİTE
Güneş doğduğunda müşriklerin planının boşa çıktığı gerçeği de gün yüzüne çıktı. Onlar Hz.
Peygamber’i öldürmek için gözlerini kırpmadan bekledikleri evde Hz. Ali’yi buldular. Ebu
Cehil’in, Hz. Muhammed’in(s.a.v.) nerede olduğuna dair sorularına ne Hz. Ali ne de Ebu Be-
kir’in(r.a.) ailesi cevap verdi. Onların şehirden çıktıklarını anlayan müşrikler zaman kaybet-
meden peşlerine düştüler. İz sürücülerin yönlendirmesi ile saklandıkları mağaranın ağzına
kadar gelmelerine rağmen ilahî yardımın bir sonucu olarak orada Hz. Muhammed’i(s.a.v.) ve
arkadaşını göremediler.65
BİR AYET
“Eğer siz ona (Resulullah’a) yardım etmezseniz (bu önemli değil) ona
Allah yardım etmiştir. Hani kâfirler onu, iki kişiden biri olarak (Ebu Bekir ile
birlikte Mekke’den) çıkarmışlardı. Hani onlar mağaradaydı. O, arkadaşına,
‘Üzülme çünkü Allah bizimle beraberdir.’ diyordu. Bunun üzerine Allah ona
(sükûnet sağlayan) emniyetini indirdi, onu sizin görmediğiniz bir ordu ile
destekledi ve kâfir olanların sözünü alçalttı. Allah’ın sözü ise zaten yücedir.
Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir.”
(Tevbe suresi, 40. ayet.)
Üç gün saklandıkları mağaradan ayrılan Allah Resulü(s.a.v.) ve Hz. Ebu Bekir, Âmir b. Füheyre’yi
de yanlarına alarak kendilerini Medine’ye götürecek olan kılavuzlarıyla yola çıktılar. Mek-
keliler ise bir türlü izine rastlayamadıkları Hz. Peygamber ve yol arkadaşları için ödüller
koydular. Peşlerine düşen ödül avcılarından biri olan Sürâka b. Mâlik isimli iz sürücü ka-
fileye ulaşmasına rağmen atı defalarca kumlara
saplandı. Bunun sıradan bir durum olmadığını
anlayan Sürâka, Resulullah’tan(s.a.v.) özür dilediği
gibi karşılaştığı diğer iz sürücülerini de yanlış yer-
lere yönlendirdi.66
83
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
ENİNE BOYUNA
Hz. Muhammed’in(s.a.v.) hicret yolculuğunu, aldığı tedbirler açısından değerlen-
diriniz.
Mekke’den yola çıkan Hz. Peygamber ve kafilesi bir hafta süren zorlu yolculuğun ardın-
dan, 622 yılında Kuba’ya ulaştı. Bir süre Kuba’da kalan Allah Resulü(s.a.v.), burada takva
üzere kurulduğu Kur’an’da da bildirilen bir mescid inşa etti.68 Hz. Peygamber’in kendisine
verdiği görevi tamamlayarak Mekke’den ayrılan Hz. Ali, gündüz gizlenip gece yol ala-
rak Kuba’da Hz. Peygamber’e yetişti. Allah Resulü(s.a.v.) ve beraberindekiler cuma günü
Kuba’dan Yesrib’e doğru hareket ettiler. Ranuna Vadisi’ne geldiğinde Allah Resulü(s.a.v.)
ilk defa cuma hutbesini okuyarak cuma namazını kıldırdı. Yesribliler ise Mekke’den ayrıl-
dığını öğrendikleri Hz. Peygamber’in yolunu gözlüyor ve gelmediği her günün sonunda
endişeleri de artıyordu. Nihayet 12 Rebiülevvel Cuma günü kafile ufukta belirdi. Şehir
günlerdir beklediği misafirlerini büyük bir coşkuyla karşıladı.69
Müslümanların baskı ve zulüm gördüğü Mekke Dönemi’ni sona erdiren hicret ile yeni bir
sayfa açılmış oldu. Hz. Peygamber’in hicretinden sonra bir peygamber şehri olan Yesrib,
Medinetü’l-Münevvere ismiyle anılır olmuştur. Mekke’de azınlıkta kalan Müslümanlar, Me-
dine’de yöneten durumuna gelmiş davetin önündeki engeller büyük ölçüde bertaraf edil-
miştir. Hz. Peygamber’in Yesrib’e gelmesiyle sadece aralarında husumet olan kabileler
İslam’ın paydasında buluşmakla kalmamış, Mekke ve Medineli Müslümanlar arasında da
dostluğun temelleri atılmıştır.70
Görsel 3.14
Kuba Mescidiʼnin günümüzdeki görünümü
68 bk. Tevbe suresi, 108. ayet.
69 İbn Hişâm, es-Sîre, C 2, s. 137-139. (Fotoğraf: Orhan Durgut)
70 bk. Âdem Apak, Siyer-i Nebî, C 1, s. 176-177.
84
3. ÜNİTE
TARİH ŞERİDİ
571
Hz. Peygamber’in doğumu
MEKKE DÖNEMİ
Müslümanların
615 Habeşistan’a hicret etmesi
Müşriklerin boykotunun
619 sona ermesi
ENİNE BOYUNA
85
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
BULALIM-BİLELİM
B
C
D
?
1
Ş
2
3
4
5
M
Ü
6
7
Ş
Ş
8
9
10
86
Ölçme ve Değerlendirme
1. Hz. Peygamber’e ilk vahiy ....….… yılı Ramazan ayının yirmi yedinci gece-
sinde gelmiştir.
3. Müslümanlar, …...............…. İslam’ı kabul edince ilk defa Kâbe’de toplu olarak
namaz kılmaya başlamışlardır.
4. Ebu Talib ve Hz. Hatice’nin vefat ettiği yıla Müslümanlar …...................... adını
vermişlerdir.
8. Dinî sebeplerle bir yerden diğer bir yere göç etmeye …................. denir.
………………...……………………………………………………………………………
…….......…………...………………………………………………………………………
11. Hz. Peygamber tebliğin ilk yıllarında insanları İslam’a davet ederken nelere
dikkat etmiştir?
………………...……………………………………………………………………………
…….......…………...………………………………………………………………………
87
Ölçme ve Değerlendirme
………………...……………………………………………………………………………
…….......…………...………………………………………………………………………
………………...……………………………………………………………………………
…….......…………...………………………………………………………………………
………………...……………………………………………………………………………
…….......…………...………………………………………………………………………
15. Hz. Hamza ve Hz. Ömer’in İslam’ı kabul etmesi Müslümanları nasıl
etkilemiştir?
………………...……………………………………………………………………………
…….......…………...………………………………………………………………………
………………...……………………………………………………………………………
…….......…………...………………………………………………………………………
………………...……………………………………………………………………………
…….......…………...………………………………………………………………………
………………...……………………………………………………………………………
…….......…………...………………………………………………………………………
………………...……………………………………………………………………………
…….......…………...………………………………………………………………………
88
Ölçme ve Değerlendirme
20. Gizli davet dönemi ile ilgili aşağıda verilen bilgilerden hangisi doğrudur?
21. “Hz. Peygamber onu kölelikten azat edip ailesine almıştır. Daima Resulullah’ın(s.a.v.)
yakınında bulunmuş ve İslam’a davet edilince tereddüt etmeyip ilk Müslümanlardan
olmuştur. Hz. Peygamber’in zorlu Taif yolculuğunda ona eşlik etmiş, Taiflilerin
saldırılarına karşı Peygamber Efendimize siper olmuştur.”
89
Ölçme ve Değerlendirme
23. “Ey Kavmim! Hac sebebiyle gelen Araplar Muhammed’i soruyorlar. Kiminiz şair
kiminiz sihirbaz kiminizse kâhin ve mecnun diyerek onun hakkında farklı cevaplar
veriyorsunuz. Hâlbuki insanlar bu vasıfların bir arada olamayacağını biliyor. Bu
sebeple onun hakkında görüş birliğine varmalı ve birbirinizi yalanlamamalısınız…”
25. Ranuna Vadisiʼni İslam tarihi açısından önemli kılan sebep aşağıdakilerden
hangisidir?
90
Ölçme ve Değerlendirme
“Hicret hem İslam hem de dünya tarihinin en önemli olaylarından biridir. Bu olay-
da Hz. Peygamber’in ve Müslümanların fedakârlığına dair çok güzel örnekler
bulmak mümkündür. Muhacirler Mekke’den sadece yanlarına alabildikleri bir kı-
sım eşya ile hareket ediyorlar; doğal olarak yurt, ev bark ve hayvan sürülerini
Mekke’de bırakıyorlardı. Dolayısıyla muhacirlerin mali kayıpları büyüktü. Fakat
fedakârlıkta bulunmaktan hiç de çekinmiyorlardı.
Hicret, Resul-i Ekrem’in sebeplere bağlılığa son derece önem verdiğini göster-
mektedir. Evinden çıktığı andan itibaren ‘yanıltıcı bir rota çizerek’ Mekke müş-
riklerinin hile ve tuzaklarından kurtulmuş, dakik bir strateji sayesinde Medine’ye
ulaşmıştır. Bu noktada Allah’ın(c.c.) yardım ve desteğinin de unutulmaması gere-
kir. Fakat sebeplere olabildiği ölçüde bağlı kalmış ve tedbiri elden bırakmamıştır.
……………………………………………………………………………………………
…………………………………………….................…………….……………………
……………………………………………………………………………………………
91
Ölçme ve Değerlendirme
……………………………………………………………………………………………
…………………………………………….................…………….……………………
……………………………………………………………………………………………
A) İrade
B) Sabır
C) Cesaret
D) Tevekkül
E) Tevazu
92
4. ÜNİTE
Peygamberimizin
Medine Yılları
93
KAVRAMLAR
Ensar, Muhacir, Ravza-i Mutahhara, cihat, gazve, seriyye, istişare,
muâhât, nifak, Ehl-i kitap, senetü’l-vüfûd.
NELER ÖĞRENECEĞİZ?
• Medine’de İslam toplumunun oluşum süreci
• Seriyye ve gazvelerin sebep ve sonuçları
• Peygamberimizin münafıklarla mücadele metodu
• Peygamberimizin diğer din mensuplarıyla ilişkilerinin dayandığı ilkeler
• Peygamberimizin tebliğinde İslam’a davet mektuplarının ve heyetlerle gö-
rüşmelerin yeri
• Veda Haccı’nın önemi ve Veda Hutbesi’ndeki evrensel mesajlar
• Peygamberimizin vefatının Müslümanlar üzerinde bıraktığı tesir
HAZIRLIK SORULARI
94
4. ÜNİTE
TARİH ŞERİDİ
Hicretin 1. yılı
623 Cihada izin verilmesi
Bakara suresi, 193. ayet
Hicretin 2. yılı
624 Orucun farz kılınması
Bakara suresi, 183. ayet
Hicretin 4. yılı
626 İçkinin haram kılınması
Mâide suresi, 90-91. ayetler
Hicretin 5. yılı
627 Tesettürün farz kılınması
Nûr suresi, 30-31. ayetler
Hicretin 9. yılı
Medine'de bildirilen bazı emir 631 Haccın farz kılınması
Âl-i İmrân suresi, 97. ayet
ve yasakların tarihî sıralaması
Daha önce hurma kurutmalığı olarak kullanılan bir arazi, sahiplerinden satın alınıp te-
mizlenerek Mescidi Nebi’nin inşasına uygun hâle getirildi. Peygamber Efendimizin de as-
hâbıyla birlikte çalıştığı Mescid-i Nebi’nin yapımı yaklaşık yedi ay sürdü. Oldukça sade
bir yapı olan mescidin bitişiğine Hz. Peygamber’in ailesi için odalar yapıldı. Mescidin arka
tarafına eklenen gölgelik ise ihtiyaç sahibi Müslümanlar için ev oldu.1
95
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
Mescid-i Nebi yeni oluşan toplumda ibadet mekânı olmasının yanı sıra din ve devlet iş-
lerinin yürütüldüğü bir merkez hâlini aldı. Mescidin önemli işlevlerinden biri eğitim öğre-
tim faaliyetlerinin burada yürütülmesiydi. Burası ayrıca Allah Resulü’nün(s.a.v.) elçileri kabul
ettiği, davaların görüldüğü, yönetimle ilgili işlerin yürütüldüğü bir mekân olarak önemli
fonksiyonlar üstlendi.2
BEYİN FIRTINASI
Peygamberimizin(s.a.v.) Mescid-i Nebi’de suffe adı verilen bölümü oluşturmasının
sebepleri neler olabilir? Konuyla ilgili fikirler üreterek ortak bir sonuç çıkarınız.
96
4. ÜNİTE
KAMERA SENDE
97
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
Şiir İklimi
DUA
Biz kısık sesleriz... minareleri,
Sen ezansız bırakma Allah’ım!
Ya çağır şurada bal yapanlarını
Ya kovansız bırakma Allah’ım!
…
(Arif Nihat Asya, Dualar ve Âminler, s. 44.)
98
4. ÜNİTE
FİKRİNİ SÖYLE!
Görsel 4.3
Mescid-i Kıbleteynʼin günümüzdeki görünümü
(Fotoğraf: Orhan Durgut)
99
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
2. Seriyye ve Gazveler
Müşriklerin baskı ve zulümleri karşısında hicret
H KELİME DAĞARCIĞI eden Müslümanlar, mallarını yanlarına alamadan
a
yi memleketlerini terk etmişlerdi. Müslümanlar, yeni
F Cihat: Nefisle mücadele, İslam’ı tebliğ yurtları Medine’de de müşrikler tarafından rahat
m ve düşmanla savaşmak.
bırakılmadılar. Mekkeliler, muhacirleri himaye et-
Gazve: Hz. Peygamber’in bizzat sevk ve memeleri için yazdıkları mektubu Medine’ye gön-
idare ettiği savaşlar. derdiler. Müşrikler, Hz. Muhammed’i(s.a.v.) himaye et-
İstişare: İnsanların bir konuda görüş mekle utanılacak bir iş yaptığını iddia ettikleri Medi-
alışverişinde bulunması. nelilerden kendileriyle onun arasına girmemelerini
Seriyye: Hz. Peygamber’in bizzat katıl- istiyorlardı. Eğer o, iyi biriyse buradan çıkarılacak
mayıp görevlendirdiği kumandanlarla mutluluğun kendilerine ait olduğunu eğer kötü bi-
sevk ve idare ettiği sefer. riyse onu ele geçirmede herkesten daha çok kendi-
(Dinî Terimler Sözlüğü, s. 50, 106, lerinin hak sahibi olduklarını söyleyerek Medine’yi
184, 328.) tehdit etmişlerdir.13
Resulullah(s.a.v.) Medine dışına bazen bizzat başında olduğu bazen de sahabiler arasın-
dan birisini kumandan tayin ettiği seferler düzenledi. Bu seferlerin Kureyş’e ait ticaret
kervanlarını engellemek ve Medine’ye bir baskın yapılmasını önlemek gibi hedefleri
bulunuyordu.
11 Bakara suresi, 144. ayet.
12 Buhârî, Salât, 31; İbn Sa’d, et-Tabakât, C 1, s. 208.
13 İbn Habîb, Kitabu’l-Muhabber, s. 271.
14 Ebu Dâvûd, Harac ve’l-İmâre, 22-23.
100
4. ÜNİTE
HAYDİ YAZALIM!
“Fitne tamamen yok edilinceye ve din de (kulluk) yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla
savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur.”
(Bakara suresi, 193. ayet.)
Yukarıdaki ayetten yola çıkarak İslam’ın cihat anlayışı ile ilgili bir kompozisyon
yazınız.
101
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
Müşrikler, su ihtiyaçlarını gideremedikleri gibi düzlükte bulunan orduları savaştan bir gün
önce yağan yağmur sebebiyle çamur içinde kaldı. Allah’ın(c.c.) lütfu ile Müslümanlar bu
avantajlı durumla savaşa başladı. Sayı ve silah bakımından zayıf görünen Müslüman-
lar Bedir’de kalabalık müşrik ordusunun karşısına çıktı. Allah Resulü’nün(s.a.v.) elçi olarak
gönderdiği Hz. Ömer aracılığıyla barış teklif etmesine rağmen müşrikler savaşmayı seçti.
BİR HADİS
102
4. ÜNİTE
Müslümanlar büyük bir zafer elde ettikleri Bedir Savaşı’nda on dört şehit vermişlerdir.
Savaşta öldürülen yetmiş müşrik arasında Ebu Cehil, Ümeyye b. Halef ve Utbe b. Rebîa
gibi kabilelerinin başında savaşa katılan liderler de vardı. Ayrıca Bedir’de yetmiş müşrik
de esir olarak alınmıştır.19
FİKRİNİ SÖYLE!
“Nice az topluluk çok topluluğa Allah’ın izniyle üstün gelmiştir...”
(Bakara suresi, 249. ayet.)
Bedir’de ileri gelenlerini kaybeden müşrikler, yaşadıkları yenilginin intikamını almak için
Müslümanları yok etmek istiyorlardı. Bu nedenle Ebu Süfyan’ın Mekke’ye ulaştırdığı ker-
vanın geliriyle bir ordu hazırlamaya karar verdiler. Mekke’nin çevresinde bulunan kabile-
lerle ittifaklar kurdular. Bedir Savaşı’ndan yalnızca bir yıl sonra zırhlıların ve atlıların da yer
aldığı üç bin kişilik bir orduyu donatarak Mekke’den yola çıktılar.
103
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
Hicretin üçüncü yılında iki ordu Uhud’da karşı karşıya geldi. Savaşın başlarında Müslü-
manlar düşman ordusuna karşı üstünlük sağladı. İslam ordusu, panik içinde kaçan müş-
riklerin ardına düşünce savaşın sona erdiğini zanneden okçuların büyük bir kısmı ganimet
toplayan arkadaşlarına katılmak için yerlerini terk etti. Hz. Peygamber’in kesin talimatına
uyulmamasıyla savaşın gidişatı değişti. Müşrik süvari birliğinin komutanlığını yapan Halid
b. Velid arkadan dolaşarak Ayneyn Tepesi’nde kalan Abdullah b. Cübeyr ve emrindeki az
sayıdaki okçuyu şehit etti. Toparlanan müşrikler Müslümanları iki taraftan kuşatmış oldu.
Savaşın seyri bir anda İslam ordusunun aleyhine döndü. Yoğun çarpışmaların sonrasında
Müslümanlar Uhud Dağı’nın eteğinde Resulullah’ın(s.a.v.) etrafında kenetlendi. Allah Resu-
lüʼnün(s.a.v.) “Kendilerini Allah’a çağıran peygambere bu zulmü reva gören bir kavim nasıl
kurtuluşa erer.”21 şeklindeki sözleri savaşın şiddetini açıkça ortaya koymaktadır..
Çatışma sonunda başta Hz. Hamza, Mus’ab b. Umeyr ve Abdullah b. Cahş olmak üzere
yetmiş Müslüman şehit düşmüş, çeşitli yerlerinden yaralanan Rahmet Elçisi’nin birkaç dişi
de kırılmıştı. Herhangi bir tarafın diğerine kesin bir üstünlüğünden söz edilemese de Bedir’in
intikamını aldığına inanan müşrikler Ebu Süfyan’ın çevresinde toplanarak geri çekildiler.22
Uhud Savaşı’ndan yaklaşık dört ay sonra herkesi derinden sarsan bir olay daha ya-
şandı. Hz. Peygamber’i ziyarete gelen Ebu Bera isminde bir kabile reisi, İslam hakkın-
da bilgi aldıktan sonra kabilesinin de bu dini öğrenmelerinin yararlı olacağını söyledi.
Ashâbının can güvenliği konusunda kesin söz alan Peygamber Efendimiz, İslam’ı tebliğ etme-
leri için onlara yetmiş kadar sahabe gönderdi. Heyet, Bi’r-i Maune denilen kuyuların yanında
21 Buhârî, Meğâzî, 22.
22 Vâkıdî, Meğâzî, C 1, s. 199-233.
23 Buhârî, Meğâzî, 10; İbn Hişâm, es-Sîre, C 3, s. 178-182.
104
4. ÜNİTE
Hz. Peygamber, saldırı hazırlığındaki müşriklerin büyük bir ordu ile Medine’ye doğru yola çık-
tığını haber alınca ashâbının fikirlerini aldı. Medine’nin çevresinde kaleler ve kayalıklar vardı.
Yalnızca kuzey kısmı saldırılara karşı korumasızdı. Müşriklerin kalabalık ordusuna karşı mey-
dan savaşı yapmak yerine Medine’nin savunulmasına karar verildi. Hendek kazarak mevzileri
güçlendirmeyi öneren Selman-ı Fârisî’nin teklifi kabul edildi. Resulullah’ın(s.a.v.) bizzat çalıştığı
hendek kazma işi müşriklerin Medine’ye varmasından önce bitirildi.25
Müşrikler hicri 5, miladi 627 yılında Medine’yi kuşattılar. Hz. Peygamber, üç bin kişilik İslam
ordusunu Sel Dağı’nın eteklerine yerleştirdi. Ebu Süfyan komutasındaki müşrik ordusu hen-
dekleri beklemiyordu. Bilinen şartların
dışında bir savaş ortamı vardı. Müşrikler Vebre Uhud
Kayalıkları Hendek Dağı
hendeğin zayıf bölümlerini aşmak için (5,5 km)
saldırırlarken Müslümanlar ise var güçle-
riyle mevzilerini korumaya çalışıyordu.26
105
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
FİKRİNİ SÖYLE!
“Onlar hem yukarınızdan hem aşağı tarafınızdan (vadinin üstünden ve alt yanından)
üzerinize yürüdükleri zaman; gözler yıldığı, yürekler gırtlağa geldiği ve siz Allah hak-
kında türlü türlü şeyler düşündüğünüz zaman işte orada iman sahipleri imtihandan
geçirilmiş ve şiddetli bir sarsıntıya uğratılmışlardı.”
(Ahzâb suresi, 10-11. ayetler.)
Yukarıdaki ayeti dikkate alarak müminlerin Hendek Savaşı’ndaki ruh hâli ile ilgili
düşüncelerinizi paylaşınız.
Mekkeliler, uzun sürecek bir savaş için hazırlık yapmamışlardı. Bu sebepten müşrikle-
rin yiyecekleri ve sabırları tükenmeye başladı. Yaklaşmakta olan hac mevsiminde savaş
yapmayı da uygun görmüyorlardı. Üstelik fırtına çıkmış çadırları da darmadağın olmuştu.
Bunun üzerine Ebu Süfyan kuşatmayı kaldırarak geri çekildi.29
BİR AYET
ود َفاَ ْر َس ْل َنا ِ ِ ّٰ يا اَيها ا َّل ِذين آمنو ا ْذ ُكروا ِنعم َة
ٌ ُالل َع َل ْي ُك ْم ا ْذ َج َاء ْت ُك ْم ُجن َ ْ ُ َُ َ َ ُّ َ
ون َب ِصيراَ اللُ ب َِما َت ْع َم ُل
ّٰ ان
َ ودا َل ْم َت َر ْو َها َو َك ً َِع َل ْيهِ ْم ر
ً ُيحا َو ُجن
ً
“Ey inananlar! Allah’ın size olan nimetini anın; üzerinize ordular gelmişti.
Biz de onların üzerine rüzgâr ve göremediğiniz ordular göndermiştik. Allah,
yaptıklarınızı görüyordu.”
(Ahzâb suresi, 9. ayet.)
106
4. ÜNİTE
ENİNE BOYUNA
“Allah, o inkâr edenleri hiçbir fayda elde edemeden öfkeleri ile geri çevirdi.
Allah(ın yardımı) savaşta müminlere yetti. Allah güçlüdür, mutlak galiptir.”
(Ahzâb suresi, 25. ayet.)
O güne kadar bir araya getirdikleri en büyük orduya sahip olmalarına rağmen müşriklerin
yenilmeleri Müslümanlar için Mekke’nin fethine giden yolu açmıştır. Allah Resulü(s.a.v.), “Ku-
reyş bir daha size saldırmaya cesaret edemeyecektir fakat siz onlarla savaşacaksınız.”30
buyurmak suretiyle Müslümanların bundan sonraki eyleminin taarruz olacağını göstermiştir.
Sorunun çözümü için iki taraf arasında elçiler gidip gelmeye başladı. Hz. Peygamber
elçilere niyetlerinin yalnızca Kâbe’yi ziyaret etmek olduğunu bildiriyor, Kureyşliler ise
Müslümanların Mekke’ye girmelerine hiçbir şekilde izin vermeyeceklerini söylüyorlardı.
30 Buhârî, Meğâzî, 29.
31 Buhârî, Meğâzî, 35; Vâkıdî, Meğâzî, C 2, s. 572-598.
107
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
BİR AYET
“Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah’a biat etmektedirler. Allah’ın
eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa ancak kendi aleyhine
bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük
bir mükâfat verecektir.”
(Fetih suresi, 10. ayet.)
Mekkeliler, Müslümanların savaş için biat ettiklerini haber alıp Hz. Peygamber’in kararlılı-
ğını görünce Hz. Osman’ı serbest bıraktılar. Ardından da bir heyet göndererek barış ant-
laşması yapmak istediklerini bildirdiler. Peygamber Efendimiz, Mekkelilerin teklifini kabul
edince aşağıdaki maddeleri içeren bir antlaşma imzalandı:
• Müslümanlar bu yıl Mekke’ye girmeden geri dönecekler ancak gelecek yıl Kâbe’yi
ziyaret edebilecekler ve şehirde üç günden fazla kalamayacaklardır.
108
4. ÜNİTE
kti
Okuma Va
Hudeybiye Antlaşması’nı müşrikler adına imzalayan Süheyl b. Amr’ın
oğlu Müslüman olmuş ve Mekke’de hapsedilmişti. Antlaşmanın imza-
landığı sırada tutulduğu yerden kaçarak Müslümanların yanına geldi.
Ancak imzalanan antlaşmaya göre Hz. Peygamber’in onu babasına
teslim etmesi gerekiyordu. Ebu Cendel’in “Eziyet görmem için mi beni
onlara teslim ediyorsunuz?” diye yakarması Allah Resulü(s.a.v.) ve Müslü-
manları çok üzse de Hz. Peygamber verdiği sözden dönmedi. Ebu Cen-
del’e hitaben “Sabret! Şüphesiz Allah bir çare gösterecektir! Biz vermiş
olduğumuz söze vefasızlık edemeyiz!” buyurdu.
Mekkeli müşrikler Hudeybiye Barış Antlaşması ile ilk kez Müslümanları siyasi bir muhatap
olarak kabul etmiş ve İslam Devleti’ni resmen tanımış oldular. Bu durum Arap Yarımadası’n-
da Mekkelilerin itibarının sarsılmasına sebep olurken Müslümanlar için büyük bir zaferdi.
Mekkelilerin Arap kabileleri üzerindeki etkisinin azalmaya başlaması sayesinde İslam hızla
yayılmaya başladı. Allah Resulü(s.a.v.) barış ortamını fırsat bilerek Arap Yarımadası’nın dört
bir yanına İslam’a davet mektupları gönderdi. Böylece Hudeybiye Barış Antlaşmasıʼndan
Mekke Fethiʼne kadar geçen iki sene zarfında Müslümanların sayısı, o güne kadar Müslü-
man olanlardan kat kat fazla oldu. Bu antlaşmanın sağladığı avantajlar Mekkeʼnin fethine
de zemin hazırladı.36
ENİNE BOYUNA
“Andolsun ki o ağacın altında sana biat ederlerken Allah, o müminlerden razı ol-
muştur. Kalplerinde olanı bilmiş, onlara güven duygusu vermiş ve onları pek yakın
bir fetihle ödüllendirmiştir.”
(Fetih suresi, 18. ayet.)
“Olur ki bir şey hoşunuza gitmezken sizin için o hayırlı olur ve bir şeyi istediğiniz
hâlde o, hakkınızda şer olur. Allah bilir, siz bilemezsiniz!”
(Bakara suresi, 216. ayet.)
109
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
110
4. ÜNİTE
kti
Okuma Va
Mekke’nin fethi sonrasında Kâbe’nin etrafında endişe içinde bekleyen şehir
halkı ile Allah Resulü(s.a.v.) arasında şu şekilde bir konuşma geçmişti:
“Hz. Peygamber, ‛Vaadini yerine getiren, kuluna yardım eden Allah’a ham-
dolsun. Şu anda ne diyor ve ne bekliyorsunuz?’ diye sordu. Onlar ‛Hayır
söylüyor ve hayır umuyoruz. Kerim bir kardeş ve kerim bir kardeşin oğlu-
sun ve şu anda galip durumdasın.’ şeklinde cevap verdiler. Bunun üzerine
Allah Resulü(s.a.v.), Kardeşim Yusuf’un dediği gibi ben de ‛Bugün sizi kınama
yoktur. Allah sizi bağışlasın. O merhametlilerin en merhametlisidir.’ (Yûsuf
suresi, 92. ayet.) diyorum.
Bilin ki Cahiliye Dönemi’ndeki her türlü faiz, kan davası, mal ya da soy
sopla övünme şu iki ayağımın altındadır. Hiç şüphesiz ki Allah, Cahiliye
Dönemi’nin böbürlenme ve atalarıyla övünmesini kaldırmıştır. Hepiniz
Âdem’densiniz, Âdem de topraktandır. Allah’ın yanında en şerefli olanınız,
kuşkusuz O’na karşı en çok sorumlu olanınızdır.
Müslümanlar Huneyn’e ulaştıklarında pusu kurmuş olan düşmanın saldırısıyla büyük bir
şaşkınlık yaşadılar. Ordu neredeyse dağılacakken Hz. Abbas’ın nidası herkesi kendine
getirdi. Müslümanlar Hz. Peygamber’in etrafında toplanarak bütün gayretleriyle saldırıya
geçtiler ve neticede düşmanı püskürttüler. Bu savaşta Müslümanlar birçok esir ve ganimet
elde etmişlerdir.42
42 Müslim, Cihâd, 76-81; İbn Sa’d, et-Tabakât, C 2, s.138-140.
111
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
HAYDİ YAZALIM!
“Andolsun ki Allah, birçok yerde ve Huneyn Savaşı’nda size yardım etmişti. Hani
çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat sizi hezimete uğramaktan kurtara-
mamıştı. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti, sonunda gerisin geri
dönmüştünüz.”
(Tevbe suresi, 25. ayet.)
Hz. Peygamber kaçan düşmanın Taif’e sığınması üzerine ordusunu toparlayarak Mekke için
tehlike oluşturan Taif’i kuşattı. Yaklaşık bir ay boyunca kuşatmayı sürdüren İslam ordusu
mancınık gibi farklı teknikler kullanmasına rağmen Taif’in surlarını aşıp şehri fethedemedi.
Rahmet Elçisi, bu zorlu sürecin sonunda ashabıyla da istişare ederek kuşatmayı kaldırdı ve
“Allah’ım! Sakif’e hidayet nasip et, onları bize gönder.” diye dua etti. Bu duadan kısa bir müd-
det sonra Taifliler Müslüman olmak için Allah Resulüʼne
geldiler.43
112
4. ÜNİTE
leri çepeçevre kuşatmıştır. (O esnada) Şimşek sanki gözlerini çıkaracakmış gibi çakar,
onlar için etrafı aydınlatınca orada birazcık yürürler; karanlık üzerlerine çökünce de
oldukları yerde kalırlar. Allah dileseydi elbette onların kulaklarını sağır, gözlerini kör
ederdi. Allah şüphesiz her şeye
kadirdir.”45
113
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
BİR HADİS
ث َك َذ َب َو ِا َذا َو َع َد اَ ْخ َل َف
َ ث ِا َذا َح َّد ٌ َآي ُة ا ْل ُم َن ِاف ِق َث َل
َ َو ِا َذا ْاؤ ُت ِم َن َخ
ان
“Münafığın alameti üçtür: Konuşunca yalan söyler, söz verince sözünden
cayar, kendisine bir şey emanet edildiğinde ihanet eder.”
(Buhârî, İman, 24.)
Allah Resulü(s.a.v.) bir hasta ziyareti esnasında aralarında Abdullah b. Übey b. Selül’ün de
olduğu bir kalabalığın yanından geçerken Abdullah kaftanıyla burnunu kapatmış ve kaba
bir şekilde “Toz kaldırmayın.” demiştir. Buna rağmen Rahmet Elçisi bineğinden inmiş, se-
lam verip içinde bulunduğu topluluğu İslam’a davet etmiş ve Kur’an okumuştu. Abdullah
b. Übey ise Peygamber Efendimize “Ey kişi! Bu anlattıkların doğruysa ne güzel! Fakat sen
meclisimizde bizi rahatsız etme. Bunları sana gelenlere anlat.”46 diyerek İslam’ın tebliğin-
den duyduğu rahatsızlığı ortaya koymuştu.
114
4. ÜNİTE
ENİNE BOYUNA
115
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
BİR AYET
“Ehl-i kitap onu (o kitaptaki peygamberi), öz oğullarını tanıdıkları gibi ta-
nırlar. Buna rağmen onlardan bir grup bile bile gerçeği gizler.”
(Bakara suresi, 146. ayet.)
4.1. Yahudiler
Hz. Peygamber, Medine’ye hicret ettiği zaman şehrin hemen hemen yarısını Yahudi nü-
fusu oluşturuyordu. Kaynuka, Kurayza ve Nadiroğulları adıyla bilinen üç büyük kabiley-
le birlikte Medine’de yirmiden fazla Yahudi kabilesi mevcuttu. Bölgenin siyasi ve iktisadi
gücünü ellerinde bulunduran Yahudilerin Medine dışında en güçlü oldukları yer ise Hay-
ber’di. Medine Sözleşmesi ile şehirde yaşayan Yahudilerin temel hak ve özgürlüklerini
güvence altına almış olan Hz. Peygamber on-
lara dinlerini yaşama serbestliği de sağlamıştı.
Ancak Yahudiler Allah Resulü’nün(s.a.v.) bu tav-
rına düşmanca karşılık vermişler, bununla da
yetinmeyerek Müslümanların aleyhine çeşitli
komplo ve hilelere başvurmuşlardı.52
116
4. ÜNİTE
Hz. Peygamber bu suikast girişimi üzerine Nadiroğullarına bir elçi gönderip onlardan on
gün içinde Medine’yi terk etmelerini istedi. Nadiroğulları önce şehri terk etmeye karar ver-
miş olsalar da münafıkların reisi Abdullah b. Übey b. Selül’ün kendilerine yaptığı yardım
teklifine inanarak önceki düşüncelerinden vazgeçtiler. Bu gelişme üzerine Hz. Peygamber
hicretin dördüncü yılında Nadiroğullarının kalelerini kuşattı. İlk olarak onları antlaşmaya
davet etti. Ancak Yahudiler bu teklifi kabul etmediler. Yardım beklentilerinin gerçekleşme-
mesi üzerine kuşatmanın on beşinci günü şehri terk etmeye razı oldular. Varılan antlaş-
maya göre savaş malzemeleri hariç, taşıyabilecekleri mallarını yanlarına alarak aileleriyle
birlikte Hayber’e gittiler.54
Medine’de kalan son Yahudi kabilesi Kurayzalılar da Hendek Savaşı’nda müşriklere des-
tek vererek mevcut anlaşma şartlarına uymamışlardı. Kurayza Yahudileri Müslümanları
şehrin savunmasında yalnız bıraktıkları gibi geride kalan kadın ve çocuklara saldırı hazır-
lığı içinde olmuşlardı. Bu ihanetleri sebebiyle Hz. Peygamber hicretin beşinci yılında Hen-
dek Savaşı’nın ardından Kurayzaoğullarını kuşatma altına aldı. Kalelerine çekilen Kuray-
zalılar, kuşatmanın uzaması üzerine
çok zor durumda kaldılar. Eski müt-
tefikleri Sa’d b. Muaz’ın hakemliğine
razı olarak teslim oldular.55
54 bk. Haşr suresi, 2. ayet; Buhârî, Meğâzî, 14; İbn Sa’d, et-Tabakât, C 2, s. 53-55.
55 Buhârî, Meğâzî, 30; İbn Hişâm, es-Sîre, C 3, s. 244-249.
117
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
Hicretin yedinci yılında Medine’den yola çıkan ve büyük bir gizlilik içerisinde hareket eden
iki bin kişilik İslam ordusu üç günlük bir yolculuktan sonra Hayber’e vardı. Hiç beklemedik-
leri bir anda Müslümanları karşılarında gören Yahudiler korku içinde kalelerine kapandılar.
Allah Resulü(s.a.v.) onları Müslüman olmaya davet ederek barış teklifinde bulundu. Ancak
onlar yapılan teklifi kabul etmediler. Yahudilerin beklediği yardımın da gelmemesi üzerine
kuşatmanın yirminci günü Hayber fethedildi. Hz. Peygamber işledikleri arazilerin ürünle-
rinin yarısını Müslümanlara vermeleri şartıyla Yahudilerin Hayber’de kalmasına hükmetti.
Hayber’in dışında yaşayan Yahudilerle de cizye ödemek şartıyla anlaşmaya varıldı. Böy-
lece Yahudilerin bölgedeki gücü kırılmış oldu.56
NE NE ZAMAN?
Verilen olayları meydana geliş zamanlarıyla eşleştiriniz.
Kaynukaoğullarının Medine’den
1 çıkarılması Hudeybiye
dönüşü
Nadiroğullarının şehirden sürülmesi
2 Bedir Savaşı
sonrası
Hayber’in fethi
3 Hendek Savaşı
sonrası
Kureyzaoğullarının cezalandırılması
4 Hz. Peygamber’e suikast
girişimi sonrası
4.2. Hıristiyanlar
Hudeybiye Antlaşmasıʼnın sağladığı barış ortamını fırsat bilen Allah Resulü(s.a.v.), İslam’a
davet mektupları göndermişti. İslam davetinin önemli vasıtalarından olan bu mektuplardan
biri Bizans’a bağlı Busra Emîri’ne gönderilmişti. Mektubu taşıyan elçi Hâris b. Umeyr’in,
Gassânî emirinin kontrolündeki bölgeden geçerken öldürülmesi üzerine Allah Resulü(s.a.v.)
Zeyd b. Hârise komutasında üç bin kişilik bir orduyu Suriye’ye doğru harekete geçirdi.
Ordunun komutansız kalmaması için Zeyd b. Hârise öldürülürse Cafer b. Ebi Talib’in, o da
öldürülürse Abdullah b. Revaha’nın komutan olması yönünde Hz. Peygamber’den talimat
alan ordu vakit kaybetmeden yola çıktı.57
Elçinin katledilmesini savaş sebebi sayan Müslümanların kendisine doğru gelmekte ol-
duğunu haber alan Gassân Meliki, yardım talebi ile durumu Bizans’a haber verdi. Bunun
üzerine Bizanslılar yüz bin kişilik bir orduyla savaş bölgesine geldiler. Kendilerinden sayı-
ca üstün olan ordu karşısında ya şehit ya da muzaffer olma arzusu ile geri adım atmayan
56 Belâzürî, Fütûhu’l-Büldân, s. 32-44.
57 Vâkidî, Meğâzî, C 2, s. 755-756.
118
4. ÜNİTE
Kı
Hicretin dokuzuncu yılında meydana gelen Tebük Se-
zı
ld
feri de yine Hıristiyan dünyasından gelen bir haber se-
en
iz
bebiyle gerçekleştirilmişti. Bizans’ın kendilerine bağlı
Arap kabilelerini de yanına alarak büyük bir ordu ile
Hicaz topraklarına doğru yola çıktığı ve saldırı hazırlığı Harita 4.2
Tebük ve Mute güzergâhı
içinde olduğu bilgisi Medine’ye ulaştı. Bu haberler üze-
rine Allah Resulü(s.a.v.) hemen sefer hazırlığı yapılmasını emretti. Fakat bu hazırlık isteği,
sıcak yaz günlerine ve hasat mevsimine denk geldiğinden Müslümanlar bu sefere katıl-
makta zorlandılar.59
kti
Okuma Va
üzere imkânı olanlardan sadaka vermelerini istedi. Hz. Ömer malının
yarısını, Hz. Ebu Bekir ise tamamını getirdi. Bunun üzerine Hz. Ömer
‛Hayırda ne zaman yarışsak Ebu Bekir beni geçmiştir.’ diyerek onu övdü.
Bu iki sahabi dışında Talha b. Ubeydullah, Abdurrahman b. Avf, Sa’d b.
Ubade gibi isimler de hazırlanan sefere katkı için bağışta bulundular. En
büyük destek ordunun üçte birinin masraflarını karşılayan Hz. Osman’dan
geldi. Maddi açıdan durumu iyi olmayan ancak hayır yarışına katılmak
isteyen insanlar da orduya güçleri nispetinde katkı sağladılar. Kadınlar da
yüzük, küpe ve bileziklerini vererek destek oldular.
Hz. Peygamber zorluklara rağmen sefer hazırlıklarını tamamlayarak otuz bin kişilik ordu-
suyla harekete geçti. Müslümanlar sıkıntı içerisinde Tebük denen yere kadar ilerlediler.
Yaklaşık yirmi gün kadar burada beklediler. Ama ne Rumlardan ne de onlara tabi olan
Hıristiyan Araplardan herhangi birine rastlamadılar. Bu gelişme üzerine Hz. Peygamber,
Halid b. Velid komutasında dört yüz kişilik bir süvari kuvvetini yakın bir mevkide bulunan
Hıristiyan Kinde kabilesi üzerine sevk etti. Sonuçta Kindeliler ve bölge sakini diğer Araplar,
Müslüman hâkimiyetini kabul ederek İslam devletine tabi oldular.60
58 Vâkidî, Meğâzî, C 2, s. 760-764.
59 Belâzürî, Ensâb, C 1, s. 471.
60 Vâkidî, Meğâzî, C 3, s. 1025-1026.
119
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
BİLGİ
“Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe
DURAĞI
inanmayan, Allah ve Resulü’nün haram kıldığını haram
saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle,
küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın.”
(Tevbe suresi, 29. ayet.)
Müslüman olmayı kabul etmeyen Ehl-i kitap Tebük Seferi
sonrasında nazil olan yukarıdaki ayetin hükmüne göre artık
İslam Devleti’ne cizye ödeyecekti.
Hz. Peygamber Muharrem ayında, altı adet davet mektubunu elçileri aracılığıyla dönemin
ileri gelen devlet başkanlarına yolladı. Amr b. Ümeyye’yi Habeş Necaşisi Ashame’ye gön-
derdi. İslam’a davet eden mektubu okuyan Necaşi şehadet getirerek Müslüman olduğunu
ilan etti. Ayrıca ülkesine sığınmış bulunan muhacirlerin güven içinde Medine’ye ulaşma-
larına da yardımcı oldu. Abdullah b. Huzafe’nin götürdüğü mektup Sâsânî Kisrası İkinci
Hüsrev Perviz’e ulaştı. Yemenʼdeki valisi Bâzân’dan Hz. Muhammed(s.a.v.) hakkında bil-
gi isteyen Hüsrev, kendisine gönderilmiş olan mektubu yırttı. Bunu haber alan Hz. Pey-
gamber, Kisra’nın cezalandırılması için Cenab-ı Hakk’a dua etti. Sâsânî Hükümdarı’ndan
61 İbn Sa’d, et-Tabakât, C 1, s. 307-308.
62 bk. Kasım Şulul, Siyer-i Nebi, s. 499-500.
120
4. ÜNİTE
aldığı emir gereği Yemen Valisi Bâzân da iki adamını Medine’ye göndermişti. Sâsânî Kis-
rası’nın, oğlu tarafından öldürüldüğünü vahiy yoluyla öğrenen Hz. Peygamber, Medine’ye
gelen elçilere bunu haber verdi. Bu gelişme üzerine Bâzân ile birlikte Yemen halkı Müs-
lüman oldu. Böylece Yemen’in ilk Müslüman Valisi Bâzân ile İslamiyet bu bölgede yayıl-
maya başladı.63
kti
Dıhyetü’l-Kelbî’nin, Heraklius’a takdim ettiği davet mektubu şöyledir:
121
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
6. Heyetlerle Görüşmeler
Mekke’nin Müslümanlar tarafından fethedilmesi Müslümanları Arap Yarımadası’nın en
büyük gücü, Medine’yi de Hicaz’ın yeni siyasi merkezi hâline getirmişti. Arap Yarımada-
sı’ndaki kabileler bu sebeple Medine’ye heyetler göndermeye başladılar. Hicri dokuzuncu
yılda gelen elçilerin sayısının yetmişe ulaşmış olması bu yılın Senetü’l-Vüfûd (Elçiler Yılı)
olarak anılmasına sebep oldu.66
BİR AYET
“Allah’ın yardımı ve zaferi geldiği ve insanların bölük bölük Allah’ın dinine
girmekte olduklarını gördüğün vakit, Rabb’ine hamdederek O’nu tesbih et
ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.”
(Nasr suresi, 1-3. ayetler.)
Medine’ye gelen heyetlerden İslam’ı kabul edenler, kabileleri adına siyasi bağlılıklarını ifa-
de ediyor; Hz. Peygamber’le görüşerek sorular sorup İslam’ın hükümlerini öğreniyorlardı.
Medine’den ayrılırken de dinlerini öğretecek kimseler talep ediyorlardı. Hz. Peygamber,
geri dönen heyetlere çeşitli hediyelerle birlikte kendilerine tahsis edilen arazileri bildiren
bir yazı veriyordu. Ayrıca Müslüman olanlara zekât, Hıristiyan olanlara da cizye tahsildarı
gönderiyordu.67
FİKRİNİ SÖYLE!
Hicretin dokuzuncu yılında haccın farz kılınması üzerine Allah Resulü(s.a.v.), Hz. Ebu Bekir’i
hac emiri olarak Mekke’ye gönderdi. Hz. Peygamber bu hac mevsiminden bir yıl sonra
bizzat kendisi hac niyetiyle yola çıkacağını Müslümanlara duyurarak onlardan da hazırlık
yapmalarını istedi. Hz. Muhammed(s.a.v.) ile haccetmek isteyenler ertesi yıl Medine’de top-
landılar. Muhacir ve ensarın yanı sıra Arap kabilelerinden pek çok Müslüman’la birlikte
Allah Resulü(s.a.v.) ve ailesi hac niyetiyle Medine’den ayrıldı. Hz. Peygamber ve yanında-
kiler Zülhuleyfe’de ihrama girdikten sonra Zilhicce’nin dördüncü günü Mekke’ye ulaştılar.
66 Mustafa Fayda, “Senetü’l-Vüfûd”, DİA, C 36, s. 520-521.
67 bk. İbn Sa’d, et-Tabakât, C 1, s. 252-308.
122
4. ÜNİTE
VEDA HUTBESİ
“Hamd ve şükür Allah’a mahsustur. Biz O’na hamd eder ve O’ndan yardım ister, af-
fımızı O’ndan diler ve O’na yöneliriz. Nefislerimizin şerrinden, fiillerimizin kötülüğünden
O’na sığınırız. Allah kimi doğru yola iletirse artık o kimse için sapıklık olmaz, kimi de
sapıklığa sevk ederse o kimse için doğru yola sevk eden kalmamıştır. Allah’tan başka
ilah olmadığına, O’nun tekliğine ve denginin bulunmadığına şehadet ederim. Yine ben
şehadet ederim ki Muhammed O’nun kulu ve elçisidir.
Ey Allah’ın kulları! Sizlere Allah’tan korkmanızı ve O’na itaatte bulunmanızı tavsiye ve
teşvik ederim. Bu suretle en iyi ve hayırlı olan bir şey ile sözlerime başlamak istiyorum:
Ey insanlar! Size açıkladığım şeyleri dinleyin. Zira bilmiyorum, bu yıldan sonra bulun-
duğum bu yerde belki de sizlerle tekrar buluşamayacağım.
Ey insanlar! Kanlarınız, mallarınız, haysiyet ve şerefiniz Rabb’inizle buluşacağınız güne
kadar bu yerin bu ayın ve bu günün mukaddes olması gibi mukaddestir. Dikkat edin,
tebliğ ettim mi? Ey Allah’ım sen şahit ol. Elinin altında bir şey bulunduran kimse, onu
kendisine emanet eden şahsa iade etmelidir. Artık Cahiliye Devri’nde mevcut olan faiz
kaldırılmıştır… Cahiliye Dönemi’nin kan davaları da kaldırılmıştır… Kasten adam öldür-
menin cezası kısastır…
Ey insanlar! Gerçekten şeytan, sizin bu ülkenizde kendisine tapılmaktan ümidini kesmiş
bulunuyor. Fakat o, bunun dışındaki iş ve davranışlarınızdan önemsiz saydıklarınızdan
kendisine tabi olmanızdan memnuniyet duyacaktır…
Ey insanlar! Hanımlarınızın sizin üzerinizde hakkı bulunduğu gibi sizin de onlar üzerinde
hakkınız vardır… Sizler onları Allah’ın bir emaneti olarak almış bulunuyorsunuz. Kadınlar
hususunda Allah’tan korkup çekinin ve onlara en iyi bir tarzda davranın. Dikkat edin.
Tebliğ ettim mi? Allah’ım sen şahit ol.
Ey insanlar! Müminler ancak kardeştir. Benden sonra küfre sapıp birbirinizi boğazlar
hâle gelmeyin. Ey insanlar! Rabb’iniz bir, atanız da birdir. Hepiniz Âdem’den türediniz.
Âdem ise topraktan yaratılmıştır… Bir Arap’ın Arap olmayana üstünlüğü yoktur varsa bu
ancak takva yönündendir. Tebliğ ettim mi? Allah’ım sen şahit ol.
Burada bulunanlar bulunmayanlara sözlerimi ulaştırsın. Allah muhakkak ki her varisin
mirastan olan hissesini tayin ve tespit etmiştir… Allah’ın selamı üzerinize olsun.”
(Muhammed Hamidullah, el-Vesâiku’s-Siyâsiyye, s. 360-368.)
123
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
Veda Haccı esnasında Hz. Peygamber farklı yerlerde ve farklı zamanlarda Müslümanlara
kısa konuşmalar yapmış, Rebîa b. Ümeyye gibi gür sesli sahabiler yardımıyla bu konuş-
maları daha uzaktakiler için tekrar ettirmiştir. Resulullah’ın(s.a.v.) hutbelerinde dikkat çektiği
hususlar bütün insanlık için evrensel mesajlar içermektedir. Ancak esas itibariyle Allah’ın(c.c.)
affetmeyeceği iki büyük günah olan şirk ve kul hakkına vurgu yapılmaktadır.69
KÜRSÜ SENİN!
8. Peygamberimizin Vefatı
124
4. ÜNİTE
kum a Va kti
O Hz. Peygamber’in vefat ettiğini haber alan Müslümanlar büyük üzüntü ya-
şadılar. Onun öldüğüne inanmak istemiyorlardı. Nitekim Hz. Ömer Resu-
lullah’ın(s.a.v.) ölmediğini iddia ederek aksini söyleyenleri ölümle tehdit etti.
Hz. Peygamber’in vefatını haber alan Hz. Ebu Bekir doğruca mescide
gelerek Hz. Âişe’nin odasına girdi. Sevgili dostunun yüzünü açıp “Anam
babam sana feda olsun! Hayattayken de ölüyken de güzelsin. Bir daha
ölmeyeceğin ölümü tattın.” diyerek onu öptü. Sonra şaşkınlık içerisindeki
insanların yanına mescide gitti. “Ey insanlar! Kim Muhammed’e tapıyor-
sa bilmiş olsun ki Muhammed ölmüştür. Kim de Allah’a tapıyorsa bilmiş
olsun ki Allah Hay’dır ölmez.” diyerek Müslümanları sakinleştirdi. Hz. Ebu
Bekir’in “Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygam-
berler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse gerisin geriye mi
(eski dininize) döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse Allah’a hiçbir şe-
kilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah şükredenleri mükâfatlandıracaktır.”
(Âl-i İmrân suresi, 144. ayet.) ayetini okuması üzerine başta Hz. Ömer
olmak üzere insanlar Resulullah’ın(s.a.v.) vefat ettiğini kabullendiler.
Hz. Peygamber’in cenazesini Hz. Abbas ve iki oğlu ile Üsame b. Zeyd’in yardımlarıyla Hz.
Ali yıkadı. Müslümanlar gruplar hâlinde imamsız olarak cenaze namazını kıldılar. Allah
Resulü’nün(s.a.v.) peygamberlerin ancak öldükleri yere defnedileceklerine dair hadisi gere-
ğince Peygamber Efendimiz, Hz. Âişe’nin odasına defnedildi.73 Mescid-i Nebi sınırları için-
de bulunan Peygamberimizin(s.a.v.) kabri ile minberi arasındaki alana “tertemiz gül bahçesi”
anlamında Ravza-i Mutahhara denilmiştir.
HAYDİ YAZALIM!
125
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
TARİH ŞERİDİ
Müslümanların
622 Medine’ye hicret etmesi
Mescid-i Nebi’nin
623 tamamlanması
MEDİNE DÖNEMİ
Bedir Savaşı
624
Hudeybiye Barış
628 Antlaşması
Mekke’nin Fethi
630
632 Peygamberimizin(s.a.v.)
vefatı
126
4. ÜNİTE
BULALIM-BİLELİM
B
C
D
?
1
E
2
3
4
Ü
5
6
Ü
7
8
D
127
Ölçme ve Değerlendirme
3. Hicretin ikinci yılında inen ayetle kıble değişmiş, Müslümanların kıblesi ……….…
olmuştur.
8. Hicretin dokuzuncu yılı, Hz. Peygamber ile görüşmek üzere pek çok heyet geldiği
için …………………….…. diye adlandırılmıştır.
9. Mescid-i Nebi içinde Hz. Peygamber’in kabri ile minberi arasındaki bölüme
……………………………….…. denir.
………………...……………………………………………………………………………
…….......…………...………………………………………………………………………
11. Ashâb-ı Suffe’nin topluma en büyük katkısı hangi alanda olmuştur? Kısaca
açıklayınız.
………………...……………………………………………………………………………
…….......…………...………………………………………………………………………
128
Ölçme ve Değerlendirme
………………...……………………………………………………………………………
…….......…………...………………………………………………………………………
13. Hz. Peygamber’in Bedir Savaşı öncesindeki duasını da göz önüne alarak bu
savaşın önemini yorumlayınız.
………………...……………………………………………………………………………
…….......…………...………………………………………………………………………
14. Müşriklerin pek çok grubun katılımıyla güçlü bir ordu meydana getirmelerine
rağmen Hendek Savaşı’nda başarısız olmalarına sebep olan etkenler
nelerdir?
………………...……………………………………………………………………………
…….......…………...………………………………………………………………………
………………...……………………………………………………………………………
…….......…………...………………………………………………………………………
………………...……………………………………………………………………………
…….......…………...………………………………………………………………………
………………...……………………………………………………………………………
…….......…………...………………………………………………………………………
18. Hz. Peygamber Yahudi ve Hıristiyanlarla olan ilişkilerinde nasıl bir yol takip
etmiştir? Yorumlayınız.
………………...……………………………………………………………………………
…….......…………...………………………………………………………………………
129
Ölçme ve Değerlendirme
19. Hicretin dokuzuncu yılında Hz. Peygamber ile görüşmeye gelen heyetlerin
amacı nedir?
………………...……………………………………………………………………………
…….......…………...………………………………………………………………………
………………...……………………………………………………………………………
…….......…………...………………………………………………………………………
22. Uhud Savaşı esnasında Müslümanları üstün durumda iken yenilginin eşiğine
getiren sebep aşağıdakilerden hangisidir?
130
Ölçme ve Değerlendirme
24. “(O münafıklar) Eğer sığınacak bir yer yahut (barınabilecek) mağaralar veya (so-
kulabilecek) bir delik bulsalardı, koşarak o tarafa yönelip giderlerdi.”
(Tevbe suresi, 57. ayet.)
“Eğer sana bir iyilik erişirse, bu onları üzer. Ve eğer başına bir musibet gelirse,
‘İyi ki biz daha önce tedbirimizi almışızʼ derler ve böbürlenerek dönüp giderler.”
(Tevbe suresi, 50. ayet.)
131
Ölçme ve Değerlendirme
A) Zengin olması
B) Kendi akrabalarından olması
C) Hitabet yeteneği olması
D) Şehrin ileri gelenlerinden olması
E) Genç olması
132
Ölçme ve Değerlendirme
(H. Ahmet Özdemir, “Son Peygamberin(s.a.v.) Son Mesajı Olarak Veda Hutbesi”,
Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 2005, C 5, Sayı 1, s.106-109.)
………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………
………….……………………………………………………………………………
133
Ölçme ve Değerlendirme
29. Hz. Peygamber’in Veda Hutbesi vesilesiyle Cahiliye Dönemi ile hesap-
laşması ne anlama gelmektedir? Yorumlayınız.
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
A) Birlik ve beraberlik
B) Allah’ın varlığına ve birliğine iman
C) Toplumsal sorunlar
D) Evrensel ilkeler
E) Tarihî kıssalar
134
Z
A SÖZLÜK
A C
âciz: Gücü bir işe yetmez olanın durumu, cahiliye: Hz. Muhammed’in(s.a.v.)
güçsüzlük. peygamberliğinden önce, insanların yaşadıkları
adak: Allah’ın(c.c.) sevgisini ve hoşnutluğunu ve özünde, putlara tapma, soy-sopla övünme,
kazanmak, dileğinin gerçekleşmesini sağlamak hukuksuzluk, kibir ve zayıfları ezme gibi
amacıyla dince sakıncası bulunmayan bir işi olumsuzlukları barındıran sosyal ve kültürel ortam.
yapacağına dair Allah’a(c.c.) söz verme. cariye: Eskiden savaşta ele geçirilen kadın köle.
adalet: Bir işi yerli yerine koyma, hak sahibine Cebrail: Allah(c.c.) tarafından peygamberlere vahiy
hakkını verme, hak ve hukuka uygunluk. Her iletmekle görevlendirilmiş melek.
şeyin olması gerektiği yerde bulunması, insaf. cenah: Yan, taraf.
Adnânî: Hz. İbrahim’in oğlu İsmail(a.s.) soyundan Cibril: bk. Cebrail
geldiği kabul edilen Arap kolu.
cihat: 1. Söz ve fiille bütün kuvvetini harcayarak
akika: Yeni doğan çocuk nedeniyle Allah’a(c.c.) çalışma, yorulma, aşırı gayret etme.
şükür olarak doğumunun yedinci gününde kesilen 2. Düşmanlara karşı ülkeyi savunmak amacıyla
kurban. silahlı mücadele verme.
Amâlika: En eski Arap kabilesi kabul edilen yarı cizye: Müslüman devletlerde, gayrimüslimlerin
efsanevi göçebe Sâmî topluluk. canlarını, mallarını, namuslarını korumak ve
Ârâmî: Yarı göçebe Batı Sâmî kavimlerinden biri. inançlarını özgür bir şekilde yaşamaları için
arbede: Çatışma, patırtı. devletin sağlamış olduğu imkânlara karşılık
çalışabilir durumda olan erkeklerinden almış
asabiyet: Aynı soydan gelenlerin veya bir
olduğu vergi.
başka sebeple aralarında yakınlık bulunanların
muhaliflere karşı birlikte hareket etmelerini D
sağlayan dayanışma duygusu. Dârunnedve: Mekke’de Kureyş kabilesinin
ashâb: bk. sahabe ileri gelenlerinin toplanıp siyasi, hukuki ve idari
konuları görüştükleri, ayrıca nikâh vb. törenler için
asilzade: Soylu.
de kullandıkları yer.
aşere-i mübeşşere: Hz. Peygamber tarafından
Dârülerkam: Mekke Dönemi’nde
cennetlik oldukları müjdelenen on sahabe.
Hz. Peygamber’in, Müslümanlara İslam’ı anlat-
azap: 1. Ceza, elem, işkence, şiddetli acı hissi, tığı, gelen vahyi tebliğ ettiği, topluca ibadet veya
bedensel ve ruhsal sıkıntı, çile, eziyet. 2. Allah’ı(c.c.) çeşitli görüşmelerin yapıldığı ve İslami eğitimin
tanımayan veya emirlerine karşı gelenlere verildiği Erkam b. Ebi’l-Erkam’ın evi.
dünyada ve ahirette verilecek ilahî ceza.
davet: bk. tebliğ
azat etmek: Hürriyetine kavuşturmak.
diyet: Kan bedeli, tazminat.
B
E
batıl: Allah’ın(c.c.) peygamberleri aracılığıyla
ecel: Hayatın son bulması, ölüm vaktinin gelmesi.
bildirmiş olduğu dine uymayan her türlü inanç,
fikir, duygu, kanaat, tutum, davranış. Ehl-i Kitap: Yahudiler ve Hıristiyanlar.
bedevi: Çöl ve vahalarda develeriyle birlikte konar el-emin: Mekkeliler tarafından Hz.
göçer olarak yaşayan Araplara verilen ad. Muhammed’e(s.a.v.) İslam’dan önce verilen ve
peygamber olduktan sonra da kullanılan sıfat,
bertaraf etmek: Ortadan kaldırmak, gidermek.
Hz. Muhammed’in(s.a.v.) isimlerinden biri.
beyan etmek: Bildirmek, söylemek, ileri sürmek,
elim: Acıklı.
anlatmak.
eman: 1. Yazılı olarak birisine verilen güvenlik
Beytullah: bk. Kâbe.
belgesi. 2. Tarihte Müslüman ülkesine girmek
biat: Birinin hâkimiyetini kabul etme ve emirlerine ve Müslüman ordusuna teslim olmak isteyen bir
bağlılığını bildirme. yabancıya verilen can, mal ve namusunu koruma
boykot: Bir topluluk veya bir ülkeyle her türlü güvencesi.
ilişkiyi kesme. emanet: “Eminlik, güvenilirlik” anlamında
Budizm: Tahminen MÖ 563-483 yılları arasında peygamberlerin en önemli niteliklerinden birisi.
yaşamış olan Buda tarafından kurulan din ve ensar: Hicret sırasında Hz. Peygamber’e
felsefe sistemi. ve Mekke’den Medine’ye göç eden diğer
135
Müslümanlara kucak açıp onları misafir eden uzunlamasına kazılmış derin çukur.
Medineli Müslümanlar. hezimet: Yenilgi.
erdem: Ahlakın övdüğü iyi olma, alçak gönüllülük, hicret: Dinî sebeplerle bir yerden diğer bir yere
yiğitlik, doğruluk gibi niteliklerin genel adı, fazilet. göçme ve özellikle Hz. Peygamber’in Mekke’den
F Medine’ye göç etmesi olayı.
fasih: Açık ve düzgün (anlatış). hidayet: Doğru yol, hak olan Müslümanlık yolu.
fazilet: bk. erdem Hilfü’l-Fudûl: Bazı Kureyş kabilelerinin, Mekke’de
fesat: Karışıklık, kargaşalık, ara bozuculuk. haksızlığa uğrayan insanlara yardım etmek
amacıyla yaptıkları Hz. Muhammed’in(s.a.v.) de
fetanet: Üstün zekâ ve kavrayış gücüne sahip
katıldığı antlaşma.
olma anlamında peygamberlerin sıfatlarından biri.
Hinduizm: Hintlilerin inanç, düşünüş, his ve hayat
fetret: İlk vahiy olan Alak suresinin ilk beş
tarzı olan Hindistan’ın geleneksel dini.
ayetinden sonra, Müddessir suresinin gelmesine
kadar Hz. Peygamber’e vahyin inmediği dönem. hitabet: Bir topluluğa bir maksadı anlatmak,
bir fikri açıklamak, öğüt vermek, bir görüşü
feza: Gökyüzü.
benimsetmek, bir eyleme teşvik etmek gibi
ficar: İslam’dan önce bazı Arap kabileleri amaçlarla yapılan güçlü ve etkileyici konuşma
arasında savaş yapılması yasak kabul edilen veya güzel konuşma sanatı, retorik.
ve haram aylar olarak bilinen zilkade, zilhicce,
husumet: Düşmanlık.
muharrem ve recep aylarında yapılan savaşlar.
hutbe: Bir topluluk karşısında yapılan etkileyici
fitne: Bozgunculuk, karışıklık, kargaşa,
konuşma, nutuk, hitabet.
geçimsizlik, genel güvenliği bozma.
hürmet: Saygı.
G
İ
ganimet: Savaş sırasında Müslüman olmayan
düşman ordusundaki askerlerden alınan her türlü İbrânî: Sâmî ırkından olan Yahudi, İsrailoğulları
mal ve esirler. milletine mensup kimse.
gayb: 1. Göz önünde olmayan, gözle iffet: Yeme, içme ve diğer bedeni hazlar
görülmeyen, gizli olan, hazırda olmayan. 2. Akıl konusunda ölçülü olma, aşırı istekleri bastırıp
ve duyular yoluyla hakkında bilgi edinilemeyen dinin ve aklın buyruğu altına sokmak suretiyle
varlık alanı. kazanılan erdem.
gazve: Hz. Peygamber’in bizzat kendisinin sevk ihdas: Ortaya çıkarma, meydana getirme.
ve idare ettiği savaşlar. ihram: Hac veya umreye niyet eden kimsenin
H diğer zamanlarda yapması helal olan bazı
davranışları, bu ibadetlerin esaslarını veya bütün
Hacerülesved: Tavafın başlangıç yerini
adabını tamamlayıncaya kadar kendisine haram
göstermek üzere Kâbe’nin güneydoğu köşesinde
kılması.
bulunan, yerden 1.5 m yüksekliğinde, oval
biçiminde, hafif kırmızı ve sarı damarcıkları ihsan: İyilik etme, iyi ve güzel davranma, güzel
bulunan, 30 cm çapında oldukça parlak siyah bir yapma, bağışlama, bağışta bulunma, ikram etme.
taş. ihtilaf: Ayrılık, anlaşmazlık, aykırılık, uyuşmazlık.
hadari: Şehirlerde yerleşik hayat yaşayan ikmal etmek: Tamamlamak.
Araplara verilen isim. iktisadi: Ekonomik.
hanif: Hz. İbrahim’in tebliğ ettiği tevhit inancını infial: Birine içerleme, gücenme, kızgınlık duyma.
koruyan; Hz. Muhammed’in(s.a.v.) peygamber
inziva: Köşeye çekilme, halktan uzaklaşıp ayrı
olarak gönderilmesinden önce Allah’ın(c.c.) varlığına
yaşama, insanlarla beraber olmaktan kaçınma.
ve birliğine inanan kimse.
ismet: Allah’ın(c.c.), peygamberlerini gizli ve
harem: 1. Korunan yer, korunan şey, yasak bölge.
açık her türlü günahtan; şirkten, küfürden,
2. Hac ve umre için ihrama girilen yerlerden
münafıklıktan ve zulüm yapmaktan koruması.
itibaren Mekke’de Kâbe’ye doğru olan kısım,
Kâbe ve çevresi. isra: Hz. Peygamber’in, hicretten yaklaşık bir
buçuk sene evvel, Miraç gecesinde Kâbe’den
hasat: Ürün kaldırma, ekin biçme işi.
Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya Allah’ın(c.c.) izniyle
hasmane: Düşmanca. götürülmesi.
havale etmek: Bir şeyin alınmasını, yapılmasını istifade etmek: Faydalanmak.
bir kimseye bırakmak, ısmarlamak, devretmek.
istihbarat: Bilgi toplama, haber alma.
hendek: Geçmeye engel olacak biçimde
136
istişare: Görüş alışverişinde bulunma, fikir alma, maruz kalmak: Bir olay veya bir durumla karşı
danışma. karşıya olmak.
itikâf: İbadete açık olan bir mescitte, kişinin Mecûsîlik: Ateşe tapanların bağlı bulundukları din.
Allah’ın(c.c.) rızasını kazanmak için ramazanın son menfaat: Çıkar.
on gününde ibadet niyetiyle kalması.
Mescid-i Aksâ: Kudüs’te bulunan, Kâbe ve
ittifak: Anlaşma, uyuşma, bağlaşma. Mescid-i Nebi’den sonra Müslümanların en önemli
K üçüncü mescidi.
Kâbe: Mekke’de bulunan yeryüzünün ilk mescidi, Mescid-i Dırar: Hicretten sonra Tebük Seferi
Müslümanların kıblesi. öncesi münafıklar tarafından Müslümanları
kabile: Aynı soya mensup aileler topluluğu, gözetim altında tutmak, onlara tuzak kurmak
boy, aşiret. için Kuba Mescidi’nin tam karşısında yapılan bir
mescit.
kaftan: Bir tür uzun, süslü üst giysisi.
Mescid-i Haram: bk. Kâbe.
kâhin: Doğaüstü yollardan gizli, bilinmeyen
şeyleri, geleceği bilme iddiasında bulunan Mescid-i Nebi: Hz. Peygamber’in hicretten sonra
kimse. Medine’de yaptırdığı Kâbe’den sonra en önemli
ikinci mescit.
Kahtânî: Nesebi, Sâm’ın soyundan geldiği
kabul edilen Kahtan’a dayanan güney metanet: Metin olma, dayanma, dayanıklılık,
Araplarının genel adı. sağlamlık.
kanaat: 1. Elindekinden hoşnut olma durumu, mevali: Cahiliye Araplarında esirler ile hürler
yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe. arasında kabul edilen azat edilmiş köle ve
2. Düşünce. cariyeler.
karargâh: Ordunun uzun bir süre veya geçici mevzi: Bir askerî birliğin yeri veya bu birlik
olarak konakladığı yer. tarafından ele geçirilen bölge.
kast: Ayrıcalıklar bakımından yukarıdan miraç: Hz. Peygamber’in, recep ayının 27.
aşağıya doğru kesin ölçülerle sınırlanmış gecesinde, Mekke’den Kudüs’teki Mescid-i
bulunan, en koyu biçimiyle Hindistan’da görülen Aksâ’ya götürülmesi ve oradan göğe yükseltilerek
toplumsal sınıfların her biri. Allah’ın(c.c.) ayet ve olağanüstü nimetlerinin
gösterilmesi.
kavim: Aralarında töre, dil ve kültür ortaklığı
bulunan, boy ve soy bakımından da birbirine muâhât: Hicretten sonra Hz. Peygamber’in,
bağlı insan topluluğu. Mekke’den hicret eden muhacirlerle Medineli
ensardan olan Müslümanlar arasında yapmış
kehanet: Bir olayın gerçekleşeceğini önceden
olduğu kardeşlik antlaşması.
bilme, kâhinlik.
Muallakât: Cahiliye Dönemi’nde yedi (veya on)
kerim: Eli açık, cömert.
şaire ait seçkin kaside koleksiyonuna verilen ad.
kervan: Uzak yerlere yolcu ve ticaret eşyası
muallim: Öğretmen.
taşıyan yük hayvanı katarı.
muazzam: 1. Çok büyük, çok iri. 2. Güçlü, önemli.
keşif: Ortaya çıkarma, meydana çıkarma.
mucize: 1. Peygamberlerin kendilerine
kılavuz: Yol gösteren.
inanmayan insanlara peygamberliklerini ispat
kıtlık: Kuraklık, savaş vb. nedenlerle ürünün etmek amacıyla Allah’ın(c.c.) iznine bağlı olarak
yetişmemesi ve bundan doğan açlık. gösterdikleri olağanüstü olaylar, hâller. 2. İnsan
komplo: Düzen. aklının alamayacağı olay.
Konfüçyanizm: Konfüçyüs tarafından muhacir: İslam dinini Kur’an-ı Kerim’in emrettiği
kurulduğu ileri sürülen dinî, ahlaki, siyasi, sosyal gibi yaşamak, Kureyş kabilesinin her türlü
ve ekonomik konularla alakalı düşüncelerin ve baskısından kurtulmak ve din, can, namus, akıl
uygulamaların bütünü. ve soy emniyetini sağlayıp her türlü tehlikeden
küfür: İnkâr etme, inanmama. korunmak amacıyla Mekke’den Medine’ye göç
eden Hz. Muhammed(s.a.v.) ve arkadaşları.
M
muhafaza etmek: Koruma, saklama.
mahzun: Üzgün.
muhasara: Kuşatma.
manastır: Bazı kesin kurallara bağlı rahip veya
rahibelerin dünya ile ilgilerini keserek yaşadıkları mukabele: Karşılıklı yapılan okuma.
yapı. mukaddes: Kutsal.
mani olmak: Engellemek. muvaffak olmak: Başarmak.
137
muzaffer: Üstünlük elde etmiş, zafer kazanmış, Putperestlik: Allah’a(c.c.) yapılması gereken
yenmiş. ibadeti, Oʼna gösterilmesi gereken saygı ve
müezzin: Camilerde namaz vakitlerini bildirmek sevgiyi, Allah’ın(c.c.) dışında ilah kabul edilen
için belirli kurallara göre ezan okuyan din görevlisi. herhangi bir varlığa gösterme.
mümtaz: Seçkin. R
münafık: Kalbiyle inanmadığı hâlde diliyle rahip: Hıristiyanlarda genellikle manastırda
Müslüman olduğunu açıklayan fakat gerçekte yaşayan evlenmemiş din adamı.
inkârcılardan olduğunu gizleyen kimse. Ravza-i Mutahhara: Hz. Peygamber’in
münzevi: Topluluktan kaçan, yalnız başına Medine’deki mescidinde, kabri ile minberi
kalmayı seven. arasındaki “tertemiz gül bahçesi” anlamına gelen
bölüm.
müşfik: Sevecen, şefkatli.
Rıdvan Biati: Hicretin 6. yılında ashâbın
müşrik: Allah’a(c.c.) inandığını söylediği hâlde
Hudeybiye’de Hz. Peygamber’le yaptıkları biat.
birçok tabiat olayının yaratılmasını ve idaresini
Allah’ın(c.c.) dışında birtakım güçlere bağlayan ve riayet: Uyma, boyun eğme.
bu güçleri kutsallaştırarak Allah’a(c.c.) ortak koşan risalet: bk. nübüvvet
kimse. S
müteessir olmak: Üzülmek. Sâbiîlik: Güney Mezopotamya’da yaşayan
N ve ışık-karanlık düalizmine dayalı inançlarıyla
nakşetmek: Kalıcı ve etkili olmasını sağlamak, tanınan topluluğun bağlı olduğu din.
işlemek. Sahabe: bk. sahabi (çoğul)
nazil olmak: İnmek. Sahabi: Hz. Peygamber zamanında yaşamış,
nesep: Soy, baba soyu. Müslüman olarak Peygamberi çok kısa bir süre
olsa da görmüş, onun sohbetinde bulunmuş ve
nifak: 1. İkiyüzlülük. 2. Bir kimsenin İslam’ı
yine Müslüman olarak ölmüş kimse.
gerçekten kabul etmediği hâlde Müslüman gibi
görünmesi. salih: İyi, hayırlı, faydalı, güzel.
nihai: Son, sonuncu. Sâmî: Hz. Nuh’un büyük oğlu Sâm’a nispet edilen
kavimler.
nübüvvet: Allah’ın(c.c.) gönderdiği vahiyleri, emir
ve yasakları alıp insanlara dinin gerçeklerini semavi din: Allah(c.c.) tarafından gönderilen, vahye
duyurma; söz, tutum ve davranışlarıyla açıklama dayanan, Allah’tan(c.c.) geldiği şekliyle korunan
makamı olan peygamberlik. ve insanlara, yalnızca Allah’a(c.c.) imanı ve ibadet
etmeyi emreden din.
nüfuz: Söz geçirme, güçlü olma.
senetü’l-vüfûd: Hz. Peygamber’le görüşmek için
otorite: Siyasi veya idari güç.
Medine’ye gelen heyetlerin çokluğundan dolayı
Ö hicretin 9. yılına verilen isim, elçiler yılı.
öksüz: Anası veya hem anası hem babası ölmüş seriyye: Hz. Muhammed’in(s.a.v.) kendisinin
olan (çocuk). katılmayıp askerî sancağı arkadaşlarından birine
P vererek onun komutası altında gerçekleştirdiği
panayır: Belli zamanlarda ve genellikle küçük askerî ve siyasi manevralar, çarpışmalar.
yerleşim birimlerinde kurulan, sergi niteliğini de sıdk: Doğruluk, doğru sözlülük, samimi davranış,
taşıyan büyük pazar. içtenlik.
propaganda: Bir öğreti, düşünce veya inancı siyer: Hz. Muhammed’in(s.a.v.) hayatını, onun
başkalarına tanıtmak, benimsetmek ve yaymak yaşayış biçimini, niteliklerini, ahlakını, savaşlarını
amacıyla söz, yazı vb. yollarla gerçekleştirilen anlatan ve İslam tarihi içinde yer alan özel bir ilim
çalışma. dalı.
pusu: Birine saldırmak için saklanarak beklenilen sof: Ham ipekten yapılmış astarlık kumaş.
yer. statü: Bir kimsenin, bir kurum veya bir toplum
put: 1. Kendisine tapılmak, ibadet edilmek üzere içindeki durumu.
taş, ağaç, maden, toprak vb. şeylerden yapılmış stratejik: Önemli.
olan heykel, resim ve oymalar. 2. İnsan ya da
Suffe: Mescid-i Nebi’nin bitişiğinde yoksul
insanüstü güçlere sahip olduğuna inanılan
sahabilerin barınması için yapılan ve giderek bir
varlıklara aşırı sevgi ve saygıdan kaynaklanan ve
eğitim kurumu hâline gelen yer.
tapınmak amacıyla yapılan heykeller.
138
suikast: Bir devlet büyüğünü veya önemli bir U
kişiyi plan kurarak öldürme. umre: Hac mevsiminin dışında, ihramlı olarak
sur: Kale duvarı. Kâbe’yi tavaf edip Safâ ile Merve arasında saʼy
süvari: Atlı asker. yaptıktan sonra tıraş olmak suretiyle ihramdan
çıkarak yapılan ibadet; Kâbe ziyareti.
Ş
Ü
Şamanizm: Ruhlarla insanlar arasında aracılık
yaptığı ve hastaları iyileştirme gücüne sahip ümmet: Din ve inanç birliği temelinde bir araya
olduğuna inanılan Şamanlar çevresinde oluşan gelen ve aynı peygambere bağlanan insanlar
inanç sistemi. topluluğu, bir din üzerinde birleşen millet.
şefaat: Birinden başkası adına ricada bulunma, üsve-i hasene: En güzel örnek.
aracı olma, kusurlarının bağışlanmasını dileme. V
şimal: Kuzey. vaha: Çöllerde çoğu kez yüze çıkan yer altı
şirk: Allah’a(c.c.) inanmakla birlikte başka varlıkları sularının yarattığı tarım veya yerleşme bölgesi.
da tanrı kabul etme. vahiy: Allah’ın(c.c.) dilediği emir, hüküm ve bilgileri
T peygamberine bildirmesi.
taarruz: Saldırı. valide: Anne.
tahsildar: 1. Bir kimse veya bir kuruluş adına vasıta: Araç.
para toplamakla görevli kimse. 2. Vergi toplayan veba: Bulaşıcı ve öldürücü bir hastalık.
görevli. vecibe: Ödev, boyun borcu.
tahsis etmek: Bir şeyi bir kimseye veya bir yere veciz: Kısa ve etkili (ifade, söz).
ayırmak.
Veda Hutbesi: Hz. Peygamber’in, “Veda
takat: Bir şeyi yapabilme, başarabilme gücü, güç, Haccı”nda yüz binden fazla Müslümana yaptığı
hâl, derman, kuvvet. konuşma.
takva: Dinin emir ve tavsiyelerine uyma, haram vefa: Sevgiyi sürdürme, sevgi, dostluk bağlılığı.
ve günahlardan kaçınma hususunda gösterilen
Y
titizlik anlamında bir kavram.
yetim: Babası ölmüş olan (çocuk), babasız.
takviye: Yardımcı kuvvet, destek.
Z
tampon bölge: İki devlet arasında, hudut
boyunca, askerden arındırılmış toprak parçası. zanaat: İnsanların maddeye dayanan
gereksinimlerini karşılamak için yapılan, öğrenimle
tavaf: 1. Dönme, çevresini dolaşma, bir şeyin
birlikte deneyim, beceri ve ustalık gerektiren iş.
etrafında yürüme, ziyaret etme. 2. Hac ve umre
ibadetini yapacak kişinin Kâbe’nin etrafında yedi zulüm: 1. Baskı, şiddet, eziyet. 2. Kendisine
kez dönmesi. tanınan hukuki sınırı geçme, başkasının hakkını
alma.
tazim: Saygı gösterme, ululama.
tebliğ: 1. Ulaştırma, duyurma, açıklama. 2.
“Allah’ın(c.c.) kendilerine indirmiş olduğu vahiyleri
insanlara eksiksiz olarak bildirmesi” anlamında
peygamberlerin sıfatlarından biri.
teçhizat: Silah dışındaki savaş gereçleri.
tefekkür: Düşünme, derin düşünme, fikir yürütme,
kavramaya çalışma, kafa yorma.
tekzip etmek: Yalanlamak, doğru olmadığını
açıklamak.
temkin: Bir işin sonunu düşünerek ölçülü, tedbirli
davranma.
teşkil etmek: Oluşturmak, ortaya çıkarmak.
tevhid: Allah’ın(c.c.) birliğine inanma, bir sayma, bir
olarak bakma.
teyakkuz: Dikkatli ve tetikte olmak.
tüccar: Ticaret yapan, ticaretle uğraşan kimse,
tacir.
139
KAYNAKÇA
AHMED B. HANBEL, Ebu Abdullah Ahmed b. Muhammed eş-Şeybanî, Müsned, Cilt 1-10, Âlemü’l-
Kütüb, Beyrut, 1998.
ALTUNTAŞ, Halil; ŞAHİN, Muzaffer, Kur’ân-Kerîm Meâli, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları,
Ankara, 2005.
APAK, Âdem, İslam Öncesi Arap Tarihi ve Kültürü, Ensar, İstanbul, 2014.
APAK, Âdem, Siyer-i Nebî (Hz. Peygamber’in(s.a.v.) Hayatı-Şahsiyeti-Daveti), Ensar, Cilt 1-2, İstan-
bul, 2017.
ASYA, Arif Nihat, Dualar ve Âminler, Ötüken Yayınları, İstanbul, 1976.
BAKTIR, Mustafa, “Suffe”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 37, İstanbul, 2009.
BELÂZÜRÎ, Ebu’l-Abbâs Ahmed b. Yahyâ b. Câbir, Ensâbü’l-Eşraf, Cilt 1-13, Daru’l-Fikr, Dımaşk,
1997.
BELÂZÜRÎ, Ebu’l-Abbas Ahmed b. Yahyâ b. Câbir, Fütûhu’l-Büldân, Dâr ve Mektebe el-Hilâl,
Beyrut, ts.
BEYHAKÎ, Ahmed b. Hüseyn, Delâilü’n-Nübüvve ve Ma’rifeti Ahvâli Sahibi’ş-Şerîa, Cilt 1-7,
Daru’l-Kutubu’l-İlmiyye, Beyrut, 1985.
BOZKURT, Nebi; KÜÇÜKAŞÇI, Mustafa Sabri, “Mekke”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 28,
İstanbul, 2003.
BOZKURT, Nebi; KÜÇÜKAŞCI, Mustafa Sabri, “Medine”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 28,
İstanbul, 2003.
BUHÂRÎ, Ebu Abdullah Muhammed b. İsmail, Edebü’l-Müfred, Kahire, 2005.
BUHÂRÎ, Ebu Abdullah Muhammed b. İsmail, Sahih-i Buhârî, Cilt 1-8, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992.
ÇAĞATAY, Neşet, İslam’dan Önce Arap Tarihi ve Cahiliye Çağı, AÜİF Yayınları, Ankara 1971.
DEMİRCAN, Adnan, Cahiliye Arapları, Beyan Yayınları, İstanbul, 2015.
DERVEZE, İzzet, Kur’an’a Göre Hz. Muhammed’in Hayatı, (çev. Mehmet Yolcu), Cilt 1-3, İstanbul,
1998.
EBU DÂVÛD, Süleyman b. Eş’as es-Sicistânî, Sünen-i Ebu Dâvûd, Cilt 1-5, Çağrı Yayınları, İstanbul,
1992.
ERUL, Bünyamin ,“Veda Hutbesi”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 42, İstanbul, 2012.
ERUL, Bünyamin, Sîret Tedkikleri, Otto, Ankara, 2013.
FAYDA, Mustafa, “Câhiliye”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 7, İstanbul, 1993.
FAYDA, Mustafa, “Senetü’l-vüfûd”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 36, İstanbul, 2009.
GÜNALTAY, Şemsettin, İslam Öncesi Araplar ve Dinleri, Ankara Okulu, Ankara, 1997.
GÜNDÜZ, Şinasi, “Mecûsîlik”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 28, Ankara, 2003.
GÜNEL, Fuat, “Hira”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 18, İstanbul, 1998.
HAMİDULLAH, Muhammed, “Hilfü’l-fudûl”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 18, İstanbul, 1998.
HAMİDULLAH, Muhammed, el-Vesâikuʼs-Siyâsiyye, Beyrut, 1985.
HAMİDULLAH, Muhammed, İslam Peygamberi, (çev. Salih Tuğ), İrfan Yayımcılık, Cilt 1-2, İstanbul,
1990.
HARMAN, Ömer Faruk, “İsmail”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 23, İstanbul, 2001.
HARMAN, Ömer Faruk, “Yahudilik”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 43, İstanbul, 2013.
140
HİTTİ, Philip K., Siyâsî ve Kültürel İslam Tarihi, (çev. Salih Tuğ), Cilt 1-4, Boğaziçi Yayınları, İstanbul,
1980.
İBN ABDİLBERR, İbn Ömer Yusuf b. Abdullah b. Muhammed, el-İstîâb fî Ma’rifeti’l-Ashâb, Cilt 1-4,
Kahire, ts.
İBN HABÎB, Ebu Cafer Muhammed, Kitabü’l-Muhabber, (thk. Eliza Lichtenstadter), Dâru’l-Âfâ-
ki’l-Cedîde, Beyrut, ts.
İBN HABÎB, Ebu Cafer Muhammed, Kitabü’l-Münemmak fî Ahbâri Kureyş, (thk. Hurşid Ahmed
Faruk), Âlemü’l-Kütüb, Beyrut, 1985.
İBN HİŞÂM, Ebu Muhammed Abdülmelik el-Himyerî, es-Sîretü’n-Nebeviyye, Cilt 1-4, Beyrut, ts.
İBN MÂCE, Ebu Abdullah Muhammed b. Yezid, Sünen-i İbn Mâce, Cilt 1-2, Çağrı Yayınları, İstanbul,
1992.
İBN MANZÛR, Ebu’l-Fadl Cemalüddin Muhammed b. Mükrim, Lisânü’l-Arab, Cilt 1-15, Dâru’s-Sâdır,
Beyrut, ts.
İBN SA’D, Ebu Muhammed Abdullah b. Müslim, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, (thk. Ali Muhammed Ömer), Cilt
1-11, Mektebetü’l-Hanci, Kahire, 2001.
İNAN, M. Akif, Tenha Sözler, Yediiklim Yayınları, İstanbul, 1991.
KARAMAN, Hayrettin; ÖZEK, Ali; DÖNMEZ, İbrahim Kafi; ÇAĞRICI, Mustafa; GÜMÜŞ, Sadrettin;
TURGUT, Ali, Kur’ân-Kerîm Açıklamalı Meâli, Türkiye Diyanet Vakfı, Ankara, 1999.
KETTÂNÎ, Muhammed Abdülhay b. Abdilkebîr b. Muhammed el-Hasenî, Hz. Peygamber’in Yönetimi
(et-Terâtibü’l-İdâriyye), (çev. Ahmet Özel), İz Yayıncılık, İstanbul, 1991.
KISAKÜREK, Necip Fazıl, Esselam, Büyük Doğu Yayınları, İstanbul, 2015.
KÖKSAL, M. Âsım, “Dârülerkam”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 8, İstanbul, 1993.
KUZGUN, Şaban, “Hacer”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 14, İstanbul, 1996.
KUZGUN, Şaban, “Hanif”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 16, İstanbul, 1997.
KÜÇÜKAŞÇI, Mustafa Sabri, “Taif”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 39, İstanbul, 2010.
KÜÇÜKAŞÇI, Mustafa Sabri; BOZKURT, Nebi, “Mescid-i Nebevî”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayın-
ları, Cilt 29, Ankara, 2004.
MÂLİK b. ENES, Muvatta, Cilt 1-2, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992.
MEB, Ortaöğretim Peygamberimizin Hayatı Dersi Öğretim Programı, Ankara, 2018.
MÜSLİM, Ebu’l-Hüseyin el-Kuşeyri en-Nisâbûrî Müslim b. el-Haccâc, el-Camiu’s-Sahih, Cilt 1-3,
Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992.
ÖĞÜT, Salim, “Hacerülesved”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 14, İstanbul, 1996.
ÖZDEMİR, H. Ahmet, “Son Peygamberin(s.a.v.) Son Mesajı Olarak Veda Hutbesi”, Din Bilimleri
Akademik Araştırma Dergisi, Cilt 5, Sayı 1, 2005.
SARIÇAM, İbrahim, Hz. Muhammed(s.a.v.) ve Evrensel Mesajı, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,
Ankara, 2001.
SERİNSU, Ahmet Nedim; SÜRMELİ, Mehmet ve diğerleri Dinî Terimler Sözlüğü, MEB Yayınları,
Ankara, 2009.
SEZİKLİ, H. Ahmet, “Münafık”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 31, İstanbul, 2006.
SÜHEYLÎ, Ebu’l-Kâsım Abdurrahman b. Abdullah b. Ahmed, Ravdü’l-Ünf fî Tefsîri’s-Sîreti İbn Hişâm,
Cilt 1-6, Beyrut, ts.
ŞİBLÎ, Mevlana, Peygamberimizin Hayatı, Timaş Yayınları, 2013.
ŞULUL, Kasım, Siyer-i Nebi, Ensar, İstanbul, 2015.
141
TABERÎ, Ebu Ca’fer Muhammed b. Cerîr, Câmiu’l-Beyân an Te’vîli âyi’l-Kur’ân, Cilt 1-26, Dâru’l-Hicr,
ts.
TABERÎ, Ebu Ca’fer Muhammed b. Cerîr, Tarihu’l-Ümem ve’l-Mülûk, Beytü’l-Efkâr, ts.
TAHRALI, Mustafa, “Hicret”, Kubbealtı Akademi Mecmuası, Sayı 3, s. 27-30, 1980.
TİRMİZÎ, Ebu İsa Muhammed b. İsa, Sünen-i Tirmizî, Cilt 1-6, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992.
TÜLÜCÜ, Süleyman, “Muallakât”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 30, İstanbul, 2005.
VÂKIDÎ, Ebu Abdullah Muhammed b. Ömer, Kitabü’l-Meğâzî, Cilt 1-3, Beyrut, 1984.
WATT, W. Montgomery, Hz. Muhammed Mekke’de, Kuramer, İstanbul, 2016.
YAVUZ, Yusuf Şevki, “Nübüvvet”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 33, İstanbul, 2007.
* Kaynakça TDK’ye göre düzenlenmiştir.
GÖRSEL KAYNAKÇA
Kitap Kapağı Görseli
https://www.shutterstock.com/tr/image-vector/birthday-prophet-muhammad-arabic-
script-means-760528687 (29.04.2019; 01.30)
https://www.shutterstock.com/image-vector/dome-nabawe-mosque-madina-prophet-
muhammad-1197801172 (29.04.2019; 01.38)
1. Ünite Kapağı Görseli
https://www.shutterstock.com/tr/image-photo/ancient-temple-petra-jor
dan-400695784?src=ISO4E8h3WLSwMHG1BzHBCg-1-30 (01.05.2018; 15.04)
Görsel 1.1 Hattat Mustafa Parıldar Koleksiyonu
Görsel 1.2 https://www.shutterstock.com/tr/image-photo/ancient-stone-ritual-idol-totem-universe-
727244851(29.08.2018; 13.00)
Görsel 1.3 https://www.shutterstock.com/image-photo/ruins-palmyra-syria-before-ci-
vil-war-541898524 (13.08.2018; 14.13)
Görsel 1.4 Komisyon Grafikeri
Görsel 1.5 https://islamansiklopedisi.org.tr/mescid-i-haram (IRCICA Koleksiyonu)
(30.05.2018; 15.25)
Görsel 1.6 https://www.shutterstock.com/tr/image-illustration/arabic-small-town-on-wasteland-3d-
720953713 (07.08.2018; 13.10)
Görsel 1.7 Orhan Durgut Koleksiyonu
Görsel 1.8 Hattat Ferhat Kurlu Koleksiyonu
2. Ünite Kapağı Görseli
https://www.shutterstock.com/tr/image-vector/camel-caravan-wild-desert-mountain-na-
ture129444857 (13.08.2018; 13.54)
Görsel 2.1 Hattat Abdurrahim Kaya Koleksiyonu
Görsel 2.2 Orhan Durgut Koleksiyonu
Görsel 2.3 https://www.shutterstock.com/image-photo/ruins-ancient-city-bosra-busra-sy-
ria-717934132 (07.08.2018; 13.07)
Görsel 2.4 Orhan Durgut Koleksiyonu
Görsel 2.5 https://www.shutterstock.com/tr/image-photo/jabal-nour-mountain-light-mecca-sau-
di-153161474 (28.11.2018; 17.10)
3. Ünite Kapağı Görseli
https://www.shutterstock.com/download/confirm/183398582?id=183398582&size=
huge_jpg&src=download_history (29.04.2019; 02.20)
Görsel 3.1 https://www.shutterstock.com/image-photo/mecca-saudi-arabia-1-december-
2016-595368482 (27.04.2019; 11.41)
Görsel 3.2 Hattat Aydın Köseler Koleksiyonu
142
Görsel 3.3 https://www.shutterstock.com/tr/image-photo/birkat-almawz-village-ad-dakhiliyah-
region-1032960313 (14.08.2018; 23.30)
Görsel 3.4 https://www.shutterstock.com/tr/image-photo/pushkar-rajasthan-india-novem-
ber-25-2014-783725668 (14.08.2018; 01.40)
Görsel 3.5 https://www.shutterstock.com/tr/image-photo/islamic-concept-holy-quran-1240907812
(29.04.2019; 01.45)
Görsel 3.6 https://www.shutterstock.com/tr/image-photo/two-religious-muslim-man-praying-
together-536585527 (27.04.2019; 15.00)
Görsel 3.7 Komisyon Grafikeri
Görsel 3.8 https://www.shutterstock.com/tr/image-photo/bell-tower-church-aksum-ethio-
pia-147962123 (13.08.2018; 23.50)
Görsel 3.9 https://www.shutterstock.com/tr/image-photo/closed-junk-shop-old-building-673448086
(14.08.2018; 01.08)
Görsel 3.10 Orhan Durgut Koleksiyonu
Görsel 3.11 Orhan Durgut Koleksiyonu
Görsel 3.12 https://www.shutterstock.com/tr/image-photo/nizwa-fort-sultanate-oman-1133843249
(14.08.2018; 11.52)
Görsel 3.13 Komisyon Arşivi
Görsel 3.14 Orhan Durgut Koleksiyonu
4. Ünite Kapağı Görseli
Orhan Durgut Koleksiyonu
Görsel 4.1 Orhan Durgut Koleksiyonu
Görsel 4.2 Komisyon Grafikeri
Görsel 4.3 Orhan Durgut Koleksiyonu
Görsel 4.4 Komisyon Arşivi
Görsel 4.5 https://www.shutterstock.com/tr/image-vector/samurai-warriors-riding-horses-graphic-
vector-390876652?src=QGpxUQHY4jS4Cb_7ZL-98g-1-25 (28.08.2018; 14.00)
Görsel 4.6 Orhan Durgut Koleksiyonu
Görsel 4.7 Komisyon Arşivi
Görsel 4.8 Orhan Durgut Koleksiyonu
Görsel 4.9 Orhan Durgut Koleksiyonu
Görsel 4.10 Orhan Durgut Koleksiyonu
Görsel 4.11 Orhan Durgut Koleksiyonu
Görsel 4.12 Hattat Halim Özyazıcı Koleksiyonu
Görsel 4.13 Hattat Bekir Çetintaş Koleksiyonu
Görsel 4.14 https://www.shutterstock.com/tr/image-photo/business-man-carrying-white-mask-
his-518835064 (28.08.2018; 13.10)
Görsel 4.15 Hattat Ali Hüsrevoğlu Koleksiyonu
Görsel 4.16 Komisyon Arşivi
Görsel 4.17 Komisyon Arşivi
Görsel 4.18 Orhan Durgut Koleksiyonu
Görsel 4.19 https://www.shutterstock.com/tr/image-photo/mecca-saudi-arabia-septem-
ber-2016-muslims-1021394005 (28.08.2018; 13.05)
Görsel 4.20 https://www.shutterstock.com/tr/image-photo/medina-saudi-arabia-march-11-2017-
677478220 (28.08.2018; 13.00)
Harita 1.1 Komisyon Grafikeri
Harita 1.2 Komisyon Grafikeri
Harita 3.1 Komisyon Grafikeri
Harita 4.1 Komisyon Grafikeri
Harita 4.2 Komisyon Grafikeri
143
GENEL AĞ (İNTERNET)
KAYNAKLARI
www.tdk.gov.tr
www.islamansiklopedisi.org.tr
CEVAP ANAHTARI
144