Professional Documents
Culture Documents
phoenix{U
Bu kitabın yayın hakkı PHOENİX YAYINEVİ'ne aittir. Yayınevinin ve yayınlayıcısının yazılı
izni alınmaksızın kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz, hiçbir şekilde
kopyalanamaz, çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.
BÖLÜNE BÖLÜNE
BÜYÜMEK
Hüseyin Aykol
Hüseyin Aykol, Manisa'nın Salihli ilçesinde 1952 yılında doğdu. lzmir
Koleji'ni bitirdikten sonra üç yıl Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde,
dört yıl da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okudu. 12
Eylül öncesinde Ser Yayınevi'nde çevirmen ve editör olarak çalıştı ve
Türkiye Yazarlar Sendikası üyesi oldu. Kırk civarındaki ülkede yayınla
nan Sosyalizm: Teori ve Pratik dergisinin Türkçe edisyonunu çıkardı. 12
Eylül döneminde yaklaşık 10 yıl hapis yattıktan sonra gazetecilik ve ya
yıncılığa geri döndü. Son yirmi yıldır çeşitli aylık dergiler, haftalık ve
günlük gazetelerde çalışıyor. Genelde dünya haberleri editörlüğü
yapmış olsa da kimi gazetelerde genel yayın yönetmenliği görevini de
üstlenen Aykol'un çok sayıda çeviri ve telif eserleri bulunmaktadır.
Aykol'un Eserleri:
Önsöz/ 7
Osmanlı Dönemi/ 13
1960'1ı Yıllar/ 71
12 Mart Sonrası/ 95
Ekler
Kaynakça/ 397
Dizin/ 407
Ön söz
7
Araşhrmamıza konu olan parti ve örgütlerin sayısının çok
luğu yüzünden; onlar hakkındaki bilgileri kısa tutmak zorunda
kalmışhk. Daha sonraki baskılarda elde ettiğimiz bilgilerle, araş
hrmarun hacmi sürekli genişledi.
Ancak bu araştırmayı okuyanların da hemen hayıflanacağı
gibi, "bölüne bölüne büyümek" hiç akıl kan olmasa gerek. Bu
nunla birlikte, ülkemizin son 100 yılında, bu topraklarda yakla
şık 300 sol örgüt (kitapta 260 örgüt var) kurulup faaliyet göster
diyse, bu çeşitlilik biraz da kültürler mozaiğimizden kaynakla
nıyor olsa gerek. Verimliliğiyle ünlü Anadolu toprağı, galiba bu
konuda da çok zengin.
Çeşitlilik konusunda bizden hiç de aşağı kalmayan -hatta
benim için içinden çıkılmaz haldeki- Kürt örgütleri, Kürtçe araş
hrma yapma şansım olmadığı için bu çalışmamıza alınmamışhr.
Ancak Ankara'ya yönelik siyaset yaphklan ve Türkçe olarak
kendilerini takip edebilmem söz konusu olduğu için "Kürt so
rununu demokratik yoldan çözmek" amacıyla kurulan legal
partilerin, yaşam serüveni de -diğerleri gibi- özet olarak kitabı
mızda yer almışhr.
Kitabımızın sonundaki kaynakçada da göreceğiniz gibi, ça
lışmamız için çok sayıda kitap, dergi taranmışhr. Ancak inter
nette yaphğımız taramalar da, bu eseri, 1996'daki haline göre
oldukça güçlendirdi. Yine de kitabın bundan sonraki baskıları,
her türlü düzeltmeye açıkhr.
"Bölüne bölüne büyümek" elbette güzel bir şey değil ama
yine de umutsuz ve karamsar olmamak gerek. Rusya'da Lenin,
Ekim Devrimi'ni başardığında Bolşevik Partisi'nden -RSDİP'in
bir kanadından- başka, daha kaç tane parti olduğunu bilseydi
niz, belki de aklınızı kaçırırdıruz...
.. ....
8
<lığına dair alınan ilk eleştiriler üzerine yayınevi yetkilileri, ben
den kitabımın kapsamını hemen genişletmemi istedi. Bunun
üzerine, yeniden yoğun bir çabanın içine girdim. Onlarca kitap,
ansiklopedi, dergi tarandı; binlerce sayfaya göz abldı ve yine
kimi örgütlerin lider kadrolarına ulaşıldı ve böylece ikinci baskı
ortaya çıkb.
Elbette kitabın ilk baskısına yönelik olarak yapılan yazılı ve
sözlü eleştirilerde Kürtlere ait sol örgütlerin kitapta olmayışına
yönelik eleştiriler yoğundu. Aslında bu konuya ilk baskıda de
ğinmiştim. Bu kitapta, son yüzyılda kurulan yaklaşık 300 örgütü
ele alırken; belgesizlik, var olan bilgilerin birbirleriyle çelişkile
riyle başım o kadar'şişti ki, anadilim Türkçe'yi bilip bilmediğimi
sorgular hale geldim. Oysa Kürt örgütlerinin de buraya eklene
bilmesi için, çok iyi Kürtçe bilmem gerekiyor. Elbette, bir de söz
konusu belgelere ulaşabilmem ...
Elinizdeki araşbrmayı yaparken, kitabımızın sonunda da
belirttiğimiz yazılı kaynaklara başvurdum ama günümüzde her
türlü belge İnternet ortamına taşınmış olduğundan, bu olanağın
üstünden de atlamadım. Legal, hatta illegal örgütlerin çoğunun
internette sayfaları bulunuyor. Seçime kablan, seçime kablmayı
uman partilerin bile, "Biz kimiz", "tarihimiz" şeklinde bir bilgi
lendirme bölümünün olmaması gerçekten çok büyük bir eksik
lik. Elbette derdimiz, bizim işimizi kolaylaşbrmaktan çok, başta
kendi taraftarları olmak üzere, halkı bilgilendirmeleri. Bir örgü
tün geçmişini bilirsem, neler yapbğını öğrenirsem, onun peşin
den, -hem de bilinçli bir şekilde- gitmem mümkün olabilir.
Bir örgütün peşinden gitmek dedim ya; bu kitabın yazan da
bir zamanlar böylesi örgütlerden birinin üyesi olmaktan yargı
landı ve on yıl kadar hapis yatb. Ancak kitapta ele alınan hiçbir
örgüte, zamanında edindiği sol kültürün getirdiği sevgi veya
nefret hissiyle yaklaşmadı. İkinci baskıyla ilgili çalışmalarıma
"her örgüte, en az bir sayfa ayırmalı" ilkesiyle başladım. Ancak
tüm çabalarıma rağmen, kimi gruplarla ilgili daha fazla bilgiye
9
ulaşamadım. Bazı örgütlerle ilgili anlahm ise birden fazla sayfa
ya taşh. İki, hatta üç sayfada anlahlan örgütler, çok uzun yıllar
dır faaliyette bulunan ve oldukça büyük kitleselliğe kavuşmuş
olanlardır. Yoksa hiçbir örgüte, şu ya da bu nedenle özel bir
yaklaşım gösterilmemiştir.
Bu arada, ilk baskılara yönelik eleştirilerden biri de, kitapta
ele alınan oluşumların hepsine örgüt denilip, denilemeyeceği
üzerineydi. Siyasi parti konusunda herhalde anlaşıyoruz: Legal
siyasal partiler, anayasa ve yasalara uygun olarak milletvekili ve
yerel yönetim seçimleri yoluyla, tüzük ve programlarında belir
lenen görüşleri doğrultusunda çalışmaları ve açık propaganda
ları ile ulusal iradenin oluşmasını sağlayarak, demokratik bir
devlet ve toplum düzeni içinde ülkenin gelişmesi amaanı güden
ve ülke çapında faaliyet göstermek üzere örgütlenen tüzel kişili
ğe sahip kuruluşlardır ...
İllegal parti ise, kendilerini yasalarla bağlı saymayan ve
yapmayı umduğu devrimle ele geçirecekleri iktidarda, ilan ettik
leri programını hayata geçirmek isteyen örgüttür. Bu partilerin
de ayrıntılı bir programı ve tüzüğü vardır ve bu tüzükte belirti
len kurallar, legal olan partilerinkinden bile ağırdır. Çünkü ça
lışmaların çoğu illegal yapılır. Ancak halka ulaşma konusunda -
yasal dergiler yayınlamak, legal dernekler kurmak, mitinglerde
sloganlarını haykırmak gibi- kimi legal alanlar da kullanılmak
tadır. Elbette parti kurmak, birdenbire olmuyor. Bu amaçla bir
araya gelen insanların bir dizi faaliyetleri, fikirlerinin benim
senmesi, halkta bir karşılığını bulmasıyla söz konusu örgütün
partileşmesi mümkün olabilecektir.
Sol örgütlerin sıralamasını yaparken, nasıl legal ya da ille
gal olmalarına aldırmadıysak, onların partileşme düzeyine eri
şip erişmediğine de dikkat etmedik. Yani şu ya da bu şekilde
halka yönelik ayrı bir söylemi olan tüm sol örgütleri kitabımıza
almaya çalışhk. Özellikle bir yayın çıkaran, sendika ve demek
gibi kimi sivil toplum örgütlerinde yönetime gelmek için faali-
10
yette bulunan grupları -büyüklüğüne bakmaksızın- örgüt olarak
gördük ve kitabımıza aldık. "Yıllardır mücadele veren ve yüz
binlerce üye ve sempatizanı bulunan bir örgüt-parti ile birkaç
yüz tane dergi bile satamayan bir grup, aynı kefeye konulur
mu" demeyin. Burada değerlendirme-analiz yapmadığımızı,
sadece kurulmuş örgütleri sıraladığımızı tekrar habrlatalım.
.. .. ..
11
Osmanlı
Dönemi
13
TÜRKİYE KOMÜN İ ST PARTİSİ
15
Trabzon, Bayburt, Erzurum, Sivas, Konya, Ankara, Eskişehir,
Vezirköprü, Şarki Karahisar ve Ordu'daki komünist grupların
temsilcileri kahldı. Kimi işçi örgütlerinin temsilcileri de kongre
de gözlemci olarak bulunurken, daha uzak yerlerdeki beş tem
silcinin yazılı raporu toplanhya ulaşhrıldı.
TKP'nin bu kuruluş kongresinde önce Merkez Büro'nun ra
poru Mustafa Suphi tarafından okundu. Türkiye Komünist Par
tisi'nin program ve tüzüğü tarhşılarak onaylandı. Partinin, Ko
münist Enternasyonal'e (Komintern) üye olması karara bağlan
dı. Kongrenin son gününde de yedi kişi Merkez Komite'ye se
çildi: Mustafa Suphi, Ethem Nejat, Mehmet Emin, Hakkı, Naz
mi, Süleyman Nuri ve İsmail Hakkı. ..
Merkez Komite'nin kendi arasında yaphğı görev bölümün
de de Mustafa Suphi, parti başkanlığına getirilirken, Ethem Ne
jat ise genel sekreter seçildi. TKP Merkez Komitesi'nin 17 Eylül
1920'den itibaren yaphğı tüm toplanhlar, Anadolu'ya nasıl gidi
leceği üzerineydi. Ancak TKP'nin yönetici kadrosunun Anado
lu'da çalışmasına izin verilmediği gibi, geri gönderilmek üzere
bindirildikleri kayıkta, 28-29 Ocak 1921 günü Sürmene açıkla
rında lS'ler katledildi.
1922 THİF Kongresi: 1920 Aralık ayında Ankara'da yasal
olarak kurulup faaliyete geçmiş olan Türkiye Halk İştirakiyun
Fırkası'nın faaliyetine Ocak 1921'de son verildi ve Tokat Mebu
su Nazım, Baytar Binbaşı Salih (Hacıoğlu), Şeyh Servet Efendi,
Ziynetullah Nevşirvan, Şükrü gibi yöneticileri Mart 1921'de
yapılan yargılamalardan sonra ağır cezalara çarphrıldı. Sovyet
generali Frunze'nin Türkiye ziyareti öncesinde özel afla özgür
lüklerine kavuşan THİF yöneticileri, Ankara'daki Sovyet Tem
silciliği'nde 18 Mart 1922'de Paris Komünü kutlamasıyla eş za
manlı olarak, partinin yayın organı Yeni Hayat'ı çıkarmaya baş
ladılar. 22 Mart günü THİF'in 'yeniden' faaliyete geçmesine ka
rar verildi ve 29 Mart 1922 günü, hükümete başvuru yapıldı.
16
THİF, Nisan 1922'de üyelerini kayıt yenilemeye çağırdı.
Hazırlıklarına açık olarak başlanan kongresini gizli yapabildi.
Başbakan Rauf'un (Orbay), kongrenin yapılmaması yönündeki
sözlü ricası kabul edilmedi ve THİF kongresini 15-16 Ağustos
gecesi Ankara'ya yakın bir köy evinde ve 25-26 Ağustos gecesi
Sovyet elçiliğindeki oturumlarda yaptı.
Komintem tarafından Türkiye Komünist Fırkası 1. Kongr�si
olarak kaydedilen Kongre'de Merkez Komite'ye dokuz üye se
çildi. İlk oylamada MK'ya seçilemeyen Salih (Hacıoğlu) ikinci
kez yapılan oylamada seçildikten sonra, Eylül 1922'de Parti'nin
genel sekreterliğine getirildi. Ankara, kendisine rağmen THİF'in
kongre yapmasına kızdı ve Ağustos ayı sonlarında verdiği bir
ültimatomla, partinin 24 saat içinde kendisini feshetmesini iste
di. Bunun üzerine partinin genel sekreteri Salih Haaoğlu, parti
yi kapatmayacaklarını açıkladığı gibi, 7 Eylül ve 14 Eylül'de
verdiği dilekçelerle, yapılmasını istediği reformları Meclis'e
bildirdi.
Kilikya Konferansı'ndan sonra, 19 Ekim 1922'de THİF'e yö
nelik tutuklamalar başladı. Ankara İstinaf Mahkemesi'ndeki 46
kişilik THİF davası 7 ay kadar sürdü. 9 Ağustos 1923'te açıkla
nan karara göre, aralarında Salih Haaoğlu'nun da bulunduğu 6
kişiye 3'er ay hapis cezası verildi. Yahlan süre göz önünde bu
lundurularak serbest bırakıldılar.
İstanbul'un İtilaf devletlerince işgalinin ardından Mart
1920'den itibaren Türkiye İşçi Çiftçi Sosyalist Fırkası (TİÇSF)
içinde oluştuğu Dr. Şefik Hüsnü tarafından belirtilen İstanbul
Komünist Grubu (İKG), iki üyesini, Ethem Nejat ile Hilmi oğlu
Arap İsmail Hakkı'yı (her ikisi de TKP MK'sına seçilmiş ve
15'ler içinde öldürülmüştür) Komintem il. Kongresi'ne kahlmak
üzere Temmuz 1920'de Moskova'ya gönderdi. Moskova'ya ula
şamayan bu ikili, TKP'nin 1920 Bakü Kongresi'nde İstanbul
Komünist Grubu adına rapor sunan iki gruptan birini oluştur
du; diğeri Mustafa Suphi çevresinin daha 1919 sonlarında İstan-
17
bul' a gönderdiği ve ayn hareket eden ve Kongre' de esas olarak
Lütfi Necdet ve Latif tarafından temsil edilen gruptu.
Yine işgal İstanbul'unda esas itibariyle Rum işçilerin oluş
turduğu ve Komintem ile temasa geçmiş Beynelmilel İşçiler
İttihadı (Bİİ) adlı bir teşkilat vardı. Bu teşkilat da hpkı THİF ve
İKG gibi Komintem kongrelerinde ve özellikle iV. Kongresi'nde
temsil edildi. Nitekim Aralık 1922'de toplanan Komintem iV.
Kongresi'nde alınan karar üzerine Türkiye Birleşik Komünist
Partisi'ni kurmak üzere İKG, THİF, Bİİ ve Komintem Doğu Sek
siyonu temsilcilerinin içinde yer aldığı Dr. Şefik Hüsnü'nün
sekreterliğinde bir Teşkilat Bürosu oluşturuldu.
Bu büronun faaliyeti çerçevesinde 1 Mayıs 1923'te bildiri
dağıhldı ve arkasından tutuklamalar geldi. İstanbul'da Haziran
1923'te yaklaşık 20 kişiye Türkiye Komünist Partisi ve Türkiye
Komünist Gençler Birliği'ni kurarak vatana ihanet etme suçla
masıyla dava açıldı. Aralarında Dr. Şefik Hüsnü, Sadrettin Celal
(Kırım'a kaçmışh), Hasan li (Ediz) ve Baytar Ali Cevdet'in de
bulunduğu aydınlar, Hıyanet-i Vataniyye Kanunu İstanbul'da
ilan edilmemiş olduğundan serbest bırakıldılar. Bu, Dr. Şefik
Hüsnü'nün ilk yargılanmasıydı. İKG, Komintem III. Kongresi'ne
denk düşen Haziran 1921'den itibaren belirli aralıklarla da olsa
Aydınlık dergisini, 1925'te Orak-Çekiç dergisini yasal olarak
yayımladı.
1925 İ stanbul Akaretler Kongresi: Şimdiye kadarki yayın
larda, İstanbul Akaretler'de Dr. Şefik Hüsnü'nün evinde yapılan
kongrenin 1 Ocak 1925 günü toplandığı belirtiliyordu. Ancak
Komintem Doğu Seksiyonu'nca TKP'nin il. Kongresi olarak
selamlanan ve iki temsilci gönderilmeye karar verilen belgelere
göre, Akaretler Kongresi, 6 Şubat 1925'te yapıldı. Şefik Hüsnü
Değmer'in anlahmlarına dayandırılan bir başka belgeye görey
se, Akaretler Kongresi, 15 Şubat 1925 günü toplanmışhr.
Kongre için hazırlanan belgelere göre, TKP'nin o dönemde
350 üyesi vardı ve aday üye ve sempatizanlarla birlikte bu sayı
18
500 civarındaydı. Dr. Şefik Hüsnü Değmer'in genel sekreterliğe
seçildiği kongre sonrasında TKP MK üyelerinin isimleri şöyley
di: Dr. Şefik Hüsnü (Değmer), Elektrikçi Nuri, Sadrettin Celal
(Antel), Şevket Süreyya (Aydemir), Salih (Hacıoğlu), Vedat Ne
dim (Tör), Hasan Ali (Ediz), Hemşinli (Ana) Mahmut, Edirneli
(Değirmenci) Faik, Hamdi Şamilov, Hüseyin Sait. MK üyelerinin
dördü faal işçiydi.
Denebilir ki TKP'nin kuruluşu bir süreç halinde oldu; 10
Eylül 1920'de başlayan süreç 1922'deki THİF Kongresi'nden
geçerek 15 Şubat 1925'teki Akaretler Kongresi'nde noktalandı.
Nitekim seçilen Merkez Komitesi içinde Hemşinli (Ana) Mah
mut, Hamdi Şamilov ve Hüseyin Sait Bakü kolundan, Salih Ha
cıoğlu THİF kolundan yer aldı.
Takrir-i Sükun: Sonradan TKP'nin III. Kongresi sayılan İs
tanbul-Beşiktaş'taki bu toplanhdan sonra, Kürt isyanını bahane
eden Ankara'da, önce başbakan değişti. İsmet (İnönü) hüküme
tinin güvenoyu aldığı 4 Mart 1925 günü Takrir-i Sükun Yasası
çıkarıldı. Bu yasaya dayanarak, başka dergilerle birlikte Aydın
lık ve Orak-Çekiç'in yayını 5 Mart 1925 günü durduruldu.
TKP'lilere yönelik ilk tutuklama, Tıbbiye öğrencileri arasında, 30
Mart 1925'den itibaren yapıldı. Mayıs ayının ilk haftasında Ay
dınlık dergisinin kütüphanesi mühürlendi.
Amele Teali Cemiyeti'nin Genel Sekreteri Abdi Recep,
Elektrikçi Nuri, Aydınlık dergisi sahibi Sadrettin Celal, Orak
Çekiç dergisinin yazı işleri müdürü Eczaa Vasıf, Şevket Sürey
ya, Nizamettin Nazif, 11 Mayıs 1925 günü gözalhna alındı. Bur
sa'da yayınlanan Yoldaş gazetesi, 21 Mayıs 1925 günü kapahldı
ve sahibi İbrahim Hilmi tutuklanarak Ankara'ya gönderildi.
Ankara İstiklal Mahkemesi'nde 9 Ağustos günü başlayan 38
kişinin yargılanması, 12 Ağustos 1925 günü sona erdi.
İbrahim Hilmi, Şevki, Elektrikçi Nuri, Sadrettin Celal (An
tel), Sami, Nuri Haydar 7'şer yıl; Abdi Recep, Şevket Süreyya
(Aydemir), Eczaa Vasıf (Onat), Dr. Teğmen Mümtaz, Tıbbiyeli
19
H. Hikmet (Kıvılamlı), Süleyman Neşati (Üster) lO'ar yıl ve Dr.
Şefik Hüsnü, Baytar Ali Cevdet, hbbiyeli Hasan li (Ediz) ve
Nazım Hikmet gıyaplarında lS'er yıl hapse mahkum edildiler.
Ancak değişik illerdeki cezaevlerine konulanlar, Cumhuriyet
Bayramı affıyla 1926 yılı Kasım ayından itibaren serbest bırakıl
dılar. Tahliyelerin ardından, Sadrettin Celal aktif parti faaliye
tinden çekildi.
Viyana Konferansı: Tutuklamaların yarathğı düzensizliği
ortadan kaldırmak üzere 27-30 Mayıs 1926'da Viyana'da parti
konferansı toplandı. Viyana Konferansı'na yurt dışı bürosundan
Dr. Şefik Hüsnü, Nazım Hikmet, Hasan li Ediz kahlırken; yurti
çinden 12 delege davet edildi ama İtalya'yla yaşanan gerginlik
çerçevesinde seferberlik ilan edilmesi nedeniyle, sadece Vedat
Nedim (Tör), (o sıralar yurtdışında bulunan) Hamdi Şamilov ve
Baytarzade Mehmet gelebildi. TKP'nin eylem programı kabt;;
edildi. Yurtdışı Bürosunun sekreterliği ve Komintem tem - : , ·, : ' ;.:
görevlerini üstlenen Dr. Şefik Hüsnü'nün liderliğinde, y: t•' ıçin
deki çalışmaları yürütmek üzere genel sekreterliğe Vedat Nedim
getirildi.
Lenin'in ölümünden sonra 1924'te toplanan Komintem V.
Kongresi dünya komünist hareketinde partilerin "Bolşevikleşti
rilmesi" kararı aldı. Tüm partilerin kadro yapılan ve program
tüzükleri buna göre yeniden yapılandırılmaya başladı. Bu süreç
te Komintem başkanlığından Zinovyev uzaklaşhrılarak yerine
Buharin getirildi. Doğu Sekreterliği'nde ulusal kurtuluş savaşla
rında ulusal burjuvazinin politikalarının emperyalizme karşı
desteklenmesi konusu Çin ve Türkiye bakımından tarhşılmaya
başlandı. Aynca 1926'da alınan bir kararla partilerin yönetimle
rinin özellikle Komintem eğitiminden geçmiş kadrolarla takvi
yesi gündeme geldi. İşte böylesi bir süreçte Vedat Nedim yöne
timi, özellikle Şevket Süreyya'run Kasım 1926'dan sonra artan
ideolojik etkisiyle Komintem'in bu yeni doğrultusunu dikkate
almayan Leninist ilkelerden uzak bir hareketsizlik çizgisini be-
20
nimsedi. Bu durum partinin yerel örgütlerinde tepkiye yol açh.
Çin'de Kanton ayaklanmasının başarısızlığa uğramasının ardın
dan Komintem Doğu Sekreterliği'nin yukarıda belirtilen ana
politik doğrultusundaki değişiklik çerçevesinde Kemalist iktida
rın tanımlanması, partinin rolü ve örgütlenme ilkeleri konusun
da yoğun tarhşmalar yaşandı.
1927 Tevkifatı: Bunun üzerine, Komintem'in onayıyla yeni
bir geçici merkez komitesi kurulması kararlaşhrıldı. Bunu ger
çekleştirmek için gizlice ülkeye dönen Dr. Şefik Hüsnü, Doğu
Emekçileri Komünist Üniversitesi'nde eğitimlerini tamamlaya
rak ülkeye gönderilmiş ve bir dönem Adana il komitesi sekreter
liğini yürütmüş olan İsmail Bilen ve İzmir il komitesi sekreterli
ğini yürütmüş olan Hüsamettin Özdoğu ile birlikte bir merkez
oluşturarak faaliyete başladı. Dr. Şefik Hüsnü'nün ülkeye dönü
şünden hemen önce de Merkez Komitesi bir konferans düzenle
yerek yeni politik hattını ve teşkilat prensiplerini oluşturmaya
çalışh.
Ancak bu konfe.ransa da katılmış ve Dr. Şefik Hüsnü ile
MK'dan habersiz ayrı bir merkez oluşturanlar, Komintem'in
partinin kitlelere duyurulması talimah doğrultusunda bildiri
yayınladılar. Eylül 1927'de bildiri dağıtanların tevkifah o zaman
resmen MK'yı oluşturan Vedat Nedim-Şevket Süreyya çevre
sinde tepkiyle karşılandı. Bunun ardından Vedat Nedim, Dr.
Şefik Hüsnü'yü verdiği randevusunda yakalath. Böylece 25
Ekim 1927 günü operasyon başlamış oldu. İstanbul'dan 26,
Adana'dan 14, İzmir'den 7 kişi tutuklanırken, aralarında Nazım
Hikmet ve İsmail Bilen'in de bulunduğu 7 kişi hakkında da gı
yaben dava açıldı.
İlk duruşması 16 Ocak 1928 günü yapılan dava, 23 Ocak
1928'de sona erdi. 30 kişi gizli örgüt kurmaktan hüküm giydi.
Şefik Hüsnü, 6 ay ceza aldı ve 1925 davasındaki 15 yıllık kürek
cezası da 1 yıla indirildi. Böylece 18 ay hapis cezası alan Dr.
Şefik Hüsnü, 19 Nisan 1929'da Yozgat cezaevinden tahliye oldu
21
ve yurtdışına gitti. Ülkeye dönüşü, ancak 1939 yılında olabile
cekti. Gıyabında yargılanan Nazım Hikmet, Hasan li Ediz, İs
mail Bilen, Hü . samettin Özdoğu ve San Mustafa Börklüce de 3
ila 4 ay hapis cezası aldılar.
1928 yargılamasının ertesinde Salih Haaoğlu ve Elektrikçi
Nuri Sovyetler Birliği'ne gitti; 1925 Akaretler Kongresi'nde se
çilmiş MK üyeleri, Dr. Şefik Hüsnü ve Hasan li Ediz dışında,
izleyen dönemde merkezi parti faaliyetinde aktif olmadılar.
Vedat Nedim Tör, Şevket Süreyya Aydemir, Moskova'da onlar
la birlikte bulunmuş İsmail Hüsrev Tökin 1930'lu yıllarda kuru
ctiları arasında yer aldıkları Kadro dergisi çevresinde "sol Ke
malizm" ideolojisi oluşturma çabası içine girdiler.
Bu tutuklamalar üzerine, geçici komitenin sekreterliğine kı
sa bir süre İsmail Bilen getirildi. Oluşan Geçici (Muvakkat) Mer
kez Komitesi sekreterliğine Dr. Şefik Hüsnü, Dr. Hikmet Kıvıl
cımlı'yı önerdiyse de Komintem'de onaylanan Hüsamettin Öz
doğu oldu. Ardından Komintem'in VI. Kongresi'ne kahlmak
üzere gittiği Moskova'dan, Ağustos 1928'de Nazım Hikmet'le
birlikte dönen İsmail Bilen, yurda girişte yakalandılar ve yargı
landılar ve yılın sonuna doğru serbest bırakıldılar.
1929 Tevkifatı: Komintem VI. Kongresi, dünya komünist
hareketinde "sola sıçrama" olarak değerlendirilir. Dünyadaki
kapitalizmi değerlendiren Buharin'in "göreli istikrar" dönemine
girildiği tespiti, Stalin'in önderliğindeki SBKP yönetim çevreleri
tarafından kabul görmedi, bunun yerine Stalin'in yeni bir dev
rimci dönemin açıldığı değerlendirmesi benimsendi. Bunun
sonucunda Buharin, Komintem yönetiminden uzaklaşhnlarak
yerine Molotov getirildi. Bu yönetim değişikliği, dünya çapında
komünist partilerinin "sınıfa karşı sınıf" siyasetini benimseme
sini ve sosyalistleri-sosyal demokratları sosyal faşist olarak de
ğerlendirerek onlara karşı da sınıf düşmanı olarak mücadeleye
girişmesini beraberinde getirdi. O dönem Moskova'da ve
22
KUTV'da öğrenim gören TKP üye ve yöneticileri de bu değişik
likleri içinde bulunarak yaşadılar.
Aralarında geçici Merkez Komite üyeleri İsmail Bilen, Dr.
Hikmet Kıvılcımlı ve Hüsamettin Özdoğu'nun da bulunduğu 34
kişi, 4 Mayıs 1929 günü tutuklandı. İzmir Ağır Ceza Mahkeme
si'nde 25 Haziran 1929'da başlayan dava, 16 Temmuz 1929'da
sona erdi. Sanıkların komünist olmakla yargılanmak istediği,
ancak mahkemenin sanıkları "dini taassup ve yobazlıklardan
istifade ederek memleketi ihtilale sevk etmek ve halkı hükümet
aleyhine galeyana getirmek" iddiasıyla yargıladığı davada 10
kişi beraat ederken, 24 kişi hapis cezası aldı. Dosyada üç kişi
hakkında da gıyabi tutuklama kararı vardı.
Aralarında Dr. Hikmet Kıvılcımlı, İsmail Bilen ve Hüsamet
tin Özdoğu'nun da bulunduğu sanıkların çoğu 4 yıl hapis cezası
aldılar. Mahkum edilenler Diyarbakır Cezaevi'ne gönderildi. Bir
süre sonra Dr. Hikmet Kıvılcımlı, 7 arkadaşıyla birlikte Elazığ
Cezaevi'ne sevk edilince, Diyarbakır'da 17 kişi kalmış oldu.
Dr. Şefik Hüsnü'nün yurtdışına çıkması ve 1929 tevkifahnın
geçici MK'yı hapse atması sonrasında ülkedeki parti yönetimini
Hasan li Ediz ve Baytar Cevdet Ali ve Reşat Fuat üstlendi. An
cak aralarında, Dr. Şefik Hüsnü-Hasan li ve Baytar Cevdet eki
bine karşı bir fraksiyon hareketi başlatmış ve o sıralar cezaevine
düşmüş olan İsmail Bilen ve Hüsamettin Özdoğu'nun da yer
aldığı, Zeki Başhmar, Dede Ahmet Fırıncı gibi daha sonra parti
yönetiminde görev alacak olanların da kahldığı, genellikle
Nazım Hikmet muhalefeti olarak bilinen kendilerine "komünist
muhalefet" adını veren Komintem'in yeni sol siyasetini hayata
geçirmek isteyen bir grup, ayrı bir teşkilat yapısı oluşturmuş,
partiye muhalefet etmeye başladı ve Komintem ile bağımsız
ilişki yürütmeye girişti. Komintem Yürütme Komitesi'nin resmi
onayını aldığı için Muvafakat olarak adlandırılan Parti Merkez
Komitesi, 1929'da Kommunist, 1930'da İnkılap Yolu dergilerini
yayınladı. 1930 1 Ağustos eylemleri ertesindeki tutuklamalarda,
23
o sırada ülkedeki çalışmalarda merkez komitesi sekreterliğini
yürüten Hasan li Ediz de yakalandı.
TKP'nin muvafakat -onaylı- merkezinde Dr. Şefik Hüsnü,
Hasan li Ediz, Baytar Ali Cevdet, Eczaa Vasıf bulunuyordu.
TKP muhalefetinde ise Nazım Hikmet, San Mustafa Börklüce,
Hamdi Şamilov, Tufan, Müdde-i Umumi Ziya vardı. TKP Geçici
MK Sekreteri Hasan li Ediz'in tutuklanması üzerine Hasan li
Ediz'in görevini fiilen üstlenen Reşat Fuat Baraner de, Ocak
1931'de tutuklandı. Muhalefet, 18 Haziran ya da 18 Temmuz
1930'da, 30-40 kişinin kahlımıyla, İstanbul'un Pavli adasında
(Pendik) bir konferans topladı. Kongrenin sonuç bildirisi, Nisan
1931'de Komintem'e ulaşh.
1932 il. TKP Aktifi Konferansı: Bölünmeye ve örgütsel
kargaşaya son vermek üzere Şubat 1932'de İstanbul'un Defter
dar semtinde Komintem murahhası -Reşat Fuat'ın eşi- Margari
ta Wilde'nin de kahldığı il. TKP Aktifi Konferansı toplandı. 1973
ahlım döneminde TKP 4. Kongresi olarak anılan ve muvafakat
ile muhalefetin adeta birlikte yer aldığı bu konferans, yeni ça
lışma platformunu onayladı. Program ve tüzükte değişiklik
yapılması kararlaşhnldı. İçlerinde Zeki Başhmar, Teyyareci
Celal (Zühtü Benneci), Teyyareci Cemal, Şoför Emin (Bilecan),
Mehmet Bozışık'ın da bulunduğu geniş ve işçi ağırlıklı yeni bir
merkez komitesi seçildi; bunların birçoğu 1934'te TKP'nin kara
listesine alındı. Emin Sekun sekreterliğe getirildi. Ayru yıl içinde
yine yoğun tutuklamalar yaşandı ve Emin Sekun 7 yıl cezaya
çarphnldı.
Mart-Nisan 1933'te Bursa ve İstanbul'da hem muhalefetten
hem muvafakatten tutuklananlara, yazdığı bir şiir nedeniyle 18
Mart 1993 günü tutuklanan Nazım Hikmet de dahil edildi. Bu
operasyonda sorgulanan Mussolini Alunet ile Hamdi Şamilof
Şamilov serbest bırakılırken, tutuklanan 30'dan fazla kişi Bur
sa'da yargılandı. 27 Kasım 1933'te başlayan duruşmalar, 31 Ocak
1934'te sona erdi. Nazım Hikmet, Nail V. Çakırhan, Tosun
24
Ömer, Conga Ali, Mustafa Tekin'e 5 yıl hapis cezası verildi. Yar
gıtay, bu cezalan 21 Haziran 1934'te bozdu. Mahkeme bu kez,
herkese 4 yıl hapis cezası verince, yahlan süre göz önünde tutu
larak, 12 Ağustos 1934'te tahliye edildiler.
1929'da Buharin'in yönetiminden uzaklaşhrılmasının ar
dından, siyasetini sola sıçratan ve sınıfa karşı sınıf taktiğini yak
laşmakta olan devrim açısından yükselten Komintern, 1933 yılı
nın ilk çeyreğinde Hitler'in Almanya'da iktidara gelmesi ve
Almanya Komünist Partisi'nden beklenen devrimin başarısızlı
ğa uğraması üzerine, eski politikasından tamamen uzaklaşarak
Fransız Komünist Partisi'nin halk cephesi siyasetini benimse
meye başladı. 1929-1933 arası dönemde teşkilata daha hakim
görünen muhalefeti ve "sol" siyasetini gayrı resmi olarak des
tekler görünen Komintern, gerek uluslararası plandaki gelişme
ler, gerekse ülke içinde muhalefetin yediği darbeler nedeniyle
gayrı resmi siyasetinden ayrılarak, TKP muhalefetine karşı
1930'da yayımladığı bildirideki konumlarını yükseltti.
Gerçekten de uluslararası plandaki gelişmelere paralel ola
rak Temmuz 1932'de Alyanak Fuat, Mart 1933'te Nazım Hikmet
tutuklandı. Hamdi ŞamilofŞamilov, Mussolini Ahmet polis tara
fından sorgulanınca, muhalefet Komintern'in gözünden düşme
ye başladı. 1933 yılında ilan edilen af sayesinde hapisten çıkan
Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Hüsamettin Özdoğu ve İsmail Bilen'den
son ikisi, muhalefet saflarından ayrılıp, muvafakata kahldı. Al
yanak Fuat, Haziran 1933'te Moskova'ya gitti ve Komintern'e
muhalefete kahldığı için özeleştiri dilekçesi verdi. (Daha sonra
sürgüne gönderildiği Taşkent'te 1962 yılında öldü.)
Bu gelişmeler üzerine, Dr. Şefik Hüsnü, TKP'nin 1932'de al
dığı desantralizasyonu kararının kaldırılması için Komintern'e
başvurdu ve ardından Genişletilmiş Dış Büro toplantısı yapıldı.
TKP Genişletilmiş Dış Bürosu'nun 8-13 Mart 1934'teki toplanh
sına, Dr. Şefik Hüsnü, Baytar Ali Cevdet, İsmail Bilen, Reşat
25
Fuat Baraner, Dede Ahmet Fırıncı, Hüsamettin Özdoğu, Zeki
Başhmar ve Komintem temsilcileri Kotelnikov ile Miller kahldı.
Bu toplanhda alınan kararlarla, 1932 Kongresi'nde / Konfe
ransı'nda MK'ya seçilen 10 kişi, bu organdan çıkarıldı. 66 kişi
"kara liste"ye alınarak, ajan ve provokotörler olarak sürekli ilan
edilmesine karar verildi. 45 kişi ise partiden ihraç edildi. İhraç
edilen ya da kara listeye alınanlar arasında, Sarı Mustafa Börk
lüce, İbrahim Topçuoğlu, Nazım Hikmet, Tufan, Müdde-i
Umumi Ziya, Sadrettin Celal Antel, Hamdi ŞamilofŞamilov,
Emin Sekun, Emin Bilecan ve Vala Nureddin de vardı.
Bu listeler, Aralık 1935'ten itibaren Orak-Çekiç'te yayınlan
dı. Bu listeyi okuduğunda çok üzülen Nazım Hikmet, kendini
legal çalışmalara verdi. Harp Okulu ve Donanma davalarından
20 yıldan fazla ceza alan Nazım Hikmet, 1937 yılında Komin
tem'in TKP ile ilgili aldığı desantralizasyon kararının ayrıntıla
rını bilmediği için 1938 yılında aldığı 6 aylık hava değişimi iz
ninde, Komintem ve TKP'nin iznini alarak yurtdışına çıkmak
amacıyla TKP Teşkilat Sekreteri Reşat Fuat Baraner'e başvurdu.
Ancak bu kararlar çerçevesinde yurtdışına çıkış doğrudan doğ
ruya Komintem Yürütme Kurulu'nun iznine bağlıydı ve TKP
yönetiminin bu konuda karar alma yetkisi yoktu. Nitekim aynı
süreçte Suriye'den Paris'te bulunan Dr. Şefik Hüsnü'ye mektup
yazan Dr. Hikmet Kıvılcımlı, hem bu kararı, hem de Dr. Şefik
Hüsnü'nün arhk yeni oluşmuş dar komitede yer almadığını
bilmiyordu. Nazım hapis yatmaya geri dönmek zorunda kaldı
ğına göre, gelen cevap olumsuz veya cevap ulaşmamış olmalı.
Separat/Desantralizasyon karan: Dünya komünist hareke
ti, 1933'ten itibaren benimsediği yeni taktiğini, 1935'te yapılan
Komintem VII. Kongresi'nde, dünya çapında savaş ve faşizm
tehlikesini durdurmak üzere "savaşa ve faşizme karşı birleşik
cephe" siyaseti biçiminde öne çıkardı. Türkiye'ye ilişkin olarak,
Alman faşizminin yayılma planlarını dikkate aldı ve bu planları
boşa çıkarmak, Türk hükümetini Sovyetler Birliği'yle dost bir
26
çizgide tutmak için Türkiye seksiyonunda köklü örgütsel ve
siyasal değişiklikler yapılmasını -1936'da başlayan görüşmeler
den sonra- 1937'de kararlaşhnldı. Türkiye ile ilgili bu kararın
alınmasında "savaşta çıkan olmayan ülke" değerlendirmesi de
rol oynadı. Benzer bir uygulama, Polonya Komünist Partisi için
de yapıldı.
TKP'nin Komintem bünyesinden örgütsel olarak aynlması
ve ayn çalışma yürütmesi istendi. "Desantralizasyon" veya "Se
parat'' (Komintem'in merkezi faaliyetinden ayırma) karan ola
rak adlandırılan bu düzenlemeye bağlı olarak TKP yeni bir poli
tika benimsedi. Bu kararla TKP teşkilah 5 kişilik bir çekirdek
kadronun illegal olarak durması dışında tümüyle dağıhldı ve
Halkevleri, CHP teşkilah gibi legal kuruluşlarda çalışmaya yön
lendirildi.
Harp Okulu ve Donanma Davaları: Yeni politika, iktidarın
komünistlere karşı tutumunu değiştirmedi ve Nazım Hikmet ve
Hikmet Kıvılcımlı başta olmak üzere Fatma Nudiye Yalçı,
Hamdi Alev Şamilov, Emine Alev Şamilov'un da içinde bulun
duğu birçok partili 1938'de Harp Okulu ve Donanma Davala
rı'nda yargılanarak ağır cezalara çarphnldı. 1939'da TKP Polit
büro üyeleri ve bir dönem desantralizasyondan sonra partinin
teşkilat sekreterliğine getirilmesi düşünülen Hasan li Ediz ve
Eczacı Vasıf Onat siyasi faaliyetten çekildiler. Bununla birlikte,
yeni çalışma tarzı, özellikle 1943'ten itibaren partinin güçlenme
sini ve faşizme karşı önemli bir gücü seferber edebilmesini sağ
ladı.
Zeki Başhmar'ın sözleriyle, "Sendika hareketinde sola doğ
ru bariz bir kayma oldu. Legal solcu sendikalar ve sendika ön
derleri Türkiye işçi hareketinde önemli bir rol oynamaya başla
dılar. Gençlik hareketi canlandı. Gençliğin, özellikle üniversiteli
gençliğin inisiyatifi arttı. Evvelce aşın milliyetçi çevrelerin etkisi
alhnda olan hareketin yönü değişti. İlerici gençliğin sesi daha
gür çıkmaya başladı."
27
Komintem sonrasında: 1937 yılında Moskova'dan ayrılarak
Paris'e giden Dr. Şefik Hüsnü, yurda dönüş izninin verilmesi
üzerine 1939 yılında Türkiye'ye döndü. Seferberlik olduğu için
hemen askere alındı. Doktor yüzbaşı olarak askerlik yapmaya
başlayan Şefik Hüsnü, hastalanınca 1940 yılında terhis edildi.
TKP'liler, faaliyetlere yayıncılık yaparak giriş yaptı. 1939 yılında
SES dergisi, 1940-1941 yıllarında ise Yeni Edebiyat dergisi yayın
landı. Bu derginin TKP'nin denetiminde yayınlandığı anlaşılın
ca, dergide yazan kişiler hakkında dava açıldı. Ancak dava, geç
açıldığı için düştü. Bu süreçte Reşat Fuat Baraner, Ali Rıza Çelik
takma adıyla Sabiha Sertel'in yönetiminde bir dizi kitap-broşür
yayınladı.
İsmet İnönü iktidarı, 1942 yılında Almanlarla dostluk adına,
solcu aydınları önce tutukluyor ve sonra da değişik şehirlere
sürgün ediyordu. Bu şekilde tutuklanıp, sürgün edilenler ara
sında TKP MK üyeleri Mehmet Bozışık ve Halil Yalçınkaya'mn
yam sıra Abidin Dino, Arif Dino, Abidin Nesimi ve Kerim Sadi
gibi aydınlar da bulunuyordu.
Ağustos 1942'de Reşat Fuat Baraner, Hasan İzzettin Dinamo
ve Osman İşçi (Paçalı) da askere alındı; ancak üç ay kadar sonra
askerden kaçtılar. Ardından Reşat Fuat'ın yönetiminde TKP
faaliyetleri canlandırıldı. Komintem'in dağıtıldığı 1943 Hazira
ru'nın ardından toplanan Merkez Komitesi'ne -okumak için
gittiği Amerika'da Marksist düşüncelerle tanıştıktan ve Ameri
ka'daki Troçkist eğilimli Komünist Partisi içinde kırsal kesimde
çalışmalarda bulunduktan sonra Türkiye'ye 1940 yılı Mayıs
ayında dönen- Mihri Belli de alındı. Bu toplantıda TKP, faşizme
ve vurgunculuğa karşı geniş cephe platformunu kabul etti ve
faşizm yanlısı iktidara karşı mücadele çağrısını yaptı.
Ankara'daki faaliyetler: Ankara'da 1940'lı yılların hemen
başlarında -tıpkı İstanbul'daki gibi- TKP, dergiler çevresinde
faaliyet ve örgütlenme çalışmaları yürüttü. 1941 yılı Ocak ayın
dan itibaren neşriyat müdürü Adnan Cemgil ve imtiyaz sahibi
28
önce Behice Boran, daha sonra Pertev Naili Boratav olan Yurt ve
Dünya dergisi aylık olarak yayma başladı. 15 Ocak 1944'ten
itibaren onbeş günlük olarak yayınlanan ve daha sonra Adımlar
dergisi ile birlikte kapahlan derginin zengin yazar kadrosu için
de Behice Boran, Adnan Cemgil, Pertev Naili Boratav'm yam
sıra Hüseyin Avni Şanda, Niyazi Berkes ve Mediha Berkes de
yer aldı.
Bu arada, Mayıs 1943 ile Nisan 1944 arasında, aylık fikir ve
kültür dergisi olarak, sahibi ve neşriyat müdürü Behice Sadık
Boran olan ve yazarları arasında Niyazi Ağımaslı, Muzaffer
Şerif Başoğlu, Dr. Ziya Oykut, Rıfat Ilgaz, Kemal Bilbaşar, Bur
han Arpad, Hüsamettin Bozok, Zeki Başhmar, Suat Taşer, Saba
hattin Ali, Yaşar Çöl ve Orhan Kemal'in de yer aldığı Adımlar
dergisi yayınlandı.
1944 Tevkifab: TKP'liler faaliyetlerini desteklemek için 1943
yılında Faris Erkman imzasıyla "En Büyük Tehlike", 1944 yılında
ise Reşat Fuat Baraner'in eşi Suat Derviş imzasıyla "Niçin Sov
yetler Birliği'nin Dostuyum?" isimli broşürlerini yayınladılar. 12
Şubat 1944'te bir yedek subay öğrencisinin üstünde illegal ola
rak yayınlanan bir parti bülteninin yakalanması üzerine, TKP'ye
yönelik operasyon başlahldı. Reşat Fuat, 10 Mart 1944 günü
gizlendiği evde yakalandı; aynı gün Hasan İzzettin Dinamo da
gözalhna alındı. Yakalanan TKP'liler Sansaryan Han'da işkence
gördüler. Yakalananlardan Hasan Basri Alp, ifade vermemek
için kendini pencereden atarak intihar etti.
Sansaryan'daki işlemleri bittikten sonra, sanıklar Ankara'da
1 nolu Askeri Mahkeme'de yargılandılar. 9 Ekim 1944 günü
başlayıp, 3 Mart 1945 günü sona eren davada, yargılanan 65
sanıktan 33'ü beraat etti. Reşat Fuat Baraner'e 9 yıl, David Nae,
Sebati Selimoğlu 6 yıl 9'ar ay, Nihat Balyoz 4 yıl, asıl davayla
ilgisi bulunmayan Zihni T. Anadol 3 yıl 6 ay hapis cezası aldı.
Böylece 2 yıldan fazla ceza alanların sayısı 10, bir yıldan 6 aya
kadar ceza alanların sayısı 22 idi. Beraat eden sanıklar arasında
29
dikkat çekici isimler vardı: MK üyeleri Zeki Baştımar ve· Celal
Benneci, Ankara İl Sekreteri Hikmet Elin ve kardeşi İrfan Elin,
Aram Pehlivanyan... Bir yıl ve daha az ceza alanlar arasında
Hasan İzzettin Dinamo, Hayk Açıkgöz ve Tevfik Dilmen de
vardı.
1945 İGB Davası: TKP'nin 1944 davasında, 1943 yılında
MK'ya atama yoluyla alman Mihri Belli ve kimi başka MK üye
leri deşifre olmamış ve yakalanmamıştı. Şimdi onlara büyük
sorumluluk düşüyordu. Mihri Belli, dava daha ilk aşamasın
dayken, Süleymaniye Camisi'ne "Saraçoğlu faşisttir" sloganı
içeren bir mahyayı Tahsin Berkem ile asmak istediyse de, başarı
lı olamadılar. Bu girişimden beş ay sonra önce Tahsin Berkem,
sonra da onun verdiği ifadeler doğrultusunda Mihri Belli tutuk
landı. Böylece İleri Gençlik Birliği tevkifatı, Ekim-Kasım 1944'te
başladı, Şubat-Mart 1945'e kadar sürdü.
Davanın 31 Aralık 1945 tarihli iddianamesinde Mihri Belli,
Emin Sekun, Tahsin Berkem, Mustafa Göksu, Müeyyet Boratav,
Safa Yurdanur, Ferit Teksoy, Dündar Baştımar ve Muzaffer Öz
kolçak'm yönetici olarak, 34 kişinin komünizm propagandası
yaptığı için yargılanması istenirken; 15 kişinin ise beraati talep
edildi.
İstanbul 1 nolu Sıkıyönetim Mahkemesi'nin 25 Şubat 1946
tarihli gerekçeli hükmüne göre, davanın bir nolu sanığı Mihri
Belli ve yönetici konumundaki kişiler 2 yıl hapis ve 1 yıl sürgün
cezası alırken, toplamda 28 kişi, 6 ay ila 1 yıl hapis cezası aldılar.
25 kişi beraat etti. Böylece, Türkiye Komünist Partisi'nin gençlik
arasında faaliyetlerini genişletmek için kurmayı tasarladığı İleri
Gençlik Birliği, daha kurulmadan dağıtılmış oldu. Dahası 1944-
1945 davalarında alınıp, bırakılanların çoğu, 1951 yılındaki TKP
Tevkifatı'na temel teşkil edecekti.
Çok partili rejime geçiş: il. Dünya Savaşı'nın ertesinde
TKP, tek parti rejimine son verilmesi, özgürlük ve bağımsızlık,
köklü toprak reformu, ırk ve millet ayırımı gözetmeksizin bütün
30
vatandaşlara eşitlik, barışseverlik ve dostluk ilkelerine dayanan
yeni bir düzen kurulması çağrısında bulundu ve bu amaçla "İle
ri Demokratlar Cephesi" oluşturmaya çalışlı. Cami Baykurt,
Tevfik Rüştü Aras'ın da içinde bulunduğu aydın bir çevreyle
görüşmeler yürütüldü. Bu çerçevede, ilk sayısında yazarları
arasında Mareşal Fevzi Çakmak, Celal Bayar ve Adnan Mende
res'in de ilan edildiği Serteller'in sahiplik ve yönetiminde Gö
rüşler dergisi yayınlandı. Bu girişimden ürken tek parti iktidarı,
antikomünizmi körükledi, 4 Aralık 1945'te "Kalkın Ey Ehli Va
tan" çağrısıyla kışkırthğı kişilerle, sol eğilimli Tan matbaasını ve
La Turquie gazetesini yıkhrdı.
Siyasal parti ve demek kurma yasağı kalkınca 1946'da legal
sosyalist parti kurma karan alındı. 14 Mayıs 1946'da Türkiye
Sosyalist Partisi, Esat Adil Müstecaplıoğlu liderliğinde kuruldu.
Dr. Şefik Hüsnü ise, 20 Haziran 1946 günü, Türkiye Sosyalist
Emekçi ve Köylü Partisi'ni kurdu. Çok kısa sürede parti, 13 ilde
örgütlendi ve kurduğu sendikalara binlerce işçi üye oldu.
Bunun üzerine, birlik görüşmeleri yürüten ve tam sonuca
varma noktasına ulaşmış olan her iki parti, sendikaları ve yayın
larıyla birlikte Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından 16 Aralık
1946 günü kapahldı. Her iki partiden 56 kişi, 16 Aralık 1946
günü gözalhna alındı ve 2 Ocak 1947 günü tutuklandılar. İstan
bul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan dava, Temmuz 1948'de
sonuçlandı. Esas itibariyle TKP üye ve yöneticisi olduğu bilinen
Dr. Şefik Hüsnü 5 yıl, Ahmet Fırıncı, Hüsamettin Özdoğu ve
Nail Çakırhan 4 yıl hapis cezası alırken, 41 kişi 1 ila 3 yıl hapis
cezası aldılar. Esat Adil Müstecaplıoğlu ve İbrahim Topçuoğ
lu'nun da aralarında bulunduğu 11 kişi ise beraat etti.
1951 Tevkifatı: 1950'de başlayan Demokrat Parti iktidarı,
Amerikan emperyalizmine bağımlılığın, soğuk savaş zihniyeti
nin, halk düşmanlığının cisimleşmesi oldu. Nuh'un Gemisi der
gisi araalığıyla "Nazım Hikmet Serbest Bırakılsın!" kampanya
sıyla geniş bir demokratik çevreyi harekete geçirmiş olan TKP,
31
Barış dergisi ve ağırlıkla üyelerinin oluşturduğu Türkiye Barış
severler Cemiyeti aracılığıyla da Kore'ye asker gönderilmesine
karşı da yaygın bir kampanya yürüttü. Buna karşılık, 1951 son
larında başlayan ve 2 yıl süren tutuklamalarla ağır yara aldı,
dönemin Teşkilat Sekreteri Zeki Baştımar ile Şefik Hüsnü, Reşat
Fuat Baraner, Mihri Belli, Mehmet Bozışık, Celal Zühtü Benneci,
Halil Yalçınkaya dahil parti yöneticilerinin ve üyelerinin büyük
bölümü yakalandı.
Askeri mahkemedeki gizli celselerde 187 kişi yargılandı. İki
yıl boyunca tabutluklarda-hücrelerde tutulan ve işkence gören
sanıklardan delirenler oldu. Tutuklamaların yaratbğı moral
bozukluğu yüzünden, parti yöneticileri arasında hizipleşmeler
ve bölünmeler meydana geldi. Partinin yurt içindeki eylem gücü
neredeyse tükenme noktasına geldi. Komünistlerin çoğu 1950'li
yıllan hapiste ve sürgünde geçirdi. Dr. Hikmet Kıvıkımlı'mn
liderliğinde 1954'te kurulan legal Vatan Partisi de 1957 Seçimleri
ardından tevkifata uğradı; açılan dava 27 Mayıs 1960'tan sonra
düştü. Dr. Şefik Hüsnü 1959'da Manisa'da sürgünde öldü.
1962 Konferansı: 1950'li yılların sonlarına doğru hapisteki
TKP kadroları tahliye olmaya başlarken, TKP yurtdışı temsilcisi
İsmail Bilen, Nazım Hikmet'in 1951'de yurtdışına çıkmasından
da güç alarak aktifleşti. Dünya Barış Konseyi, Budapeşte Radyo
su Türkçe Yayın bölümü, yurtdışındaki kadroların toparlanma
sında kaldıraç oldu. 1956'da toplanan ve Kruşçev'in Stalinizmi
mahkum eden ünlü raporunu sunduğu SBKP 20. Kongresi erte
sinde, 1957'de toplanan Sosyalist Ülkeler Komünist Partileri
Zirvesi'nin barışı esas alan sonuç bildirgesi çerçevesinde yeni bir
siyasi doğrultu belirleyen dünya komünist hareketindeki bu
değişimler TKP'ye de yansıdı.
23 Nisan 1958 günü Amerikan emperyalizmine, NATO'ya
ve DP iktidarına karşı bir cephe siyasetini hayata geçirmek üze
re "Bizim Radyo" yayına başladı. İstanbul, Adana, Dalaman ve
Ankara cezaevlerinde 7.5 yıl kaldıktan sonra 1959 yılı Mayıs
32
ayında tahliye olan Zeki Baştımar, Ağustos 1961 'de yurtdışına
çıktı. Bunun ardından, Zeki Baştımar'ın sekreterliğinde TKP Dış
Bürosu teşkil edildi. Büronun başlangıçtaki diğer üyeleri İsmail
Bilen, Nazım Hikmet, Abidin Dino ve Aram Pehlivanyan oldu.
TKP'nin Leipzig'deki Bizim Radyo, Budapeşte, Bulgaristan
ve Moskova'da bulunan yurtdışı aktifiyle bir konferans düzen
lendi. Reşat Fuat, Hikmet Kıvılamlı, Mihri Belli gibi eski yöneti
cilerin yokluğunda, 2 ila 6 Nisan 1962 günlerinde Leipzig'te
yapılan toplantıya Dış Büro üyelerinin yanı sıra Bilal Şen, Sabiha
Sertel, Yıldız Sertel, Vartan İhmalyan, Dr. Hayk Açıkgöz, Fahri
Erdinç ve Gün Benderli-Togay katıldı.
Konferansın açılışında Zeki Baştımar'ın kendinden başka
herkesi kötüleyen raporu kabul görmedi. Radyoların program
larını belirlemek ve Yeni Çağ, Yurdun Sesi dergilerini çıkarmak
üzere Basın Yayın Bürosu kuruldu. Büro üyeleri olarak Sabiha
Sertel, Bilal Şen, Fahri Erdinç, Vartan İhmalyan ve Gün Bender
li-Togay seçildi. 1936 tarihli program ve tüzüğün yenilenmesi
için çalışmalara başlanması gerektiği konuşuldu.
1962-65 yıllan arasında Dış Büro'da iç tartışma ve bölünme
ler yaşandı. Nazım Hikmet'in ölümünden sonra Dış Büro'ya
alınan Bilal Şen ve Gün Benderli-Togay 1965'te tasfiye edildi.
Zeki Baştımar, İsmail Bilen ve Aram Pehlivanyan fiili TKP yöne
ticileri olarak kaldı. Zeki Baştımar, 1965'ten sonra "Merkez Ko
mitesi 1. Sekreteri" unvanını kullanmaya başladı.
Eski yöneticilerden Mihri Belli'nin başını çektiği "Milli De
mokratik Devrim" akımı eleştirildi. MDD'cilerin, işçi sınıfının
mücadelesini ikinci plana atan ve öncülüğü Kemalistlere tanı
yan milliyetçi, uzlaşmaa bir çizgi olduğu değerlendirilmesinde
bulunuldu. Milli Demokratik Devrim ve İçyüzü adlı bir broşür
yayınlandı.
Parti'de Yakub Demir ismini kullanan Zeki Baştımar'ın Bi
rinci Sekreterliği döneminde, 1958 yılında kurulan Bizim Radyo
yayınlarının yanı sıra, 1960'lı yılların ilk yarısında Yurdun Sesi
33
ve Yeni Çağ dergileri yayınlandı. 1967'den itibaren "TKP'nin
Sesi" radyosu yayına başladı ve 1970'den itibaren de TKP MK
yayın organı olarak Durum Bülteni yayınlandı.
l 960'lı yıllar boyunca TKP, Türkiye' deki siyasi faaliyette
esas itibariyle Türkiye İşçi Partisi'ni destekledi. Örgütlenmesini
Avrupa'daki Türk öğrenci ve işçileriyle sınırlı tuttu. 1964'te Al
manya' daki işçileri örgütlemek üzere Dış Büro t�rafından görev
lendirilen Aram Pehlivanyan, Almanya ve Fransa' da bir süre
kaldıktan sonra geri döndü.
İlk örgütlenme Berlin' de öğrenciler arasında başladı ve ör
güt biçimi olarak Türk Toplum Ocağı adı benimsendi. Türk
işçilerinin yaygın olarak çalıştığı kentlerde kurulan ocaklar,
sonunda Almanya Türk Toplum Ocakları (ATTF) adıyla bir üst
örgütlenme biçimine ulaştı. Bu arada Fransa' da Türkiyeli Öğ
renciler Birliği'nin yanı sıra İşçi Birliği, İngiltere' de İngiltere
Türkiyeli İlericiler Birliği, Hollanda' da Hollanda Türkiyeli İşçi
ler Birliği vb. örgütler kuruldu.
Öte yandan, TKP dışında özellikle Dr. Hikmet Kıvılamlı
düşüncesinde hareket edenler de 12 Mart 1971'den sonra Avru
pa' da yaygın bir örgütlenme oluşturdular ve TDF biçiminde
federasyonlaştılar. 1970'li yılların ortalarında TDF ile ATIF,
birleşerek Federal Almanya İşçi Dernekleri Federasyonu'nu
(FİDEF) oluşturdular. 1980'lerin sonlarında TKP ile TİP'in bir
leşme sürecinde FİDEF dağıldı, yerine Göçmen Dernekleri Fede
rasyonu (GDF) kuruldu.
Yakub Demir döneminde öğrenci yetiştirme anlayışı yeni
den hayata geçirildi. Sovyetler Birliği ve Bulgaristan'da eğitim
devreleri söz konusu oldu. 1971 yılı Kasım ayında Zeki Başh
mar, beyin kanaması ve kısmi felç geçirdi. Rahatsızlığı bir yıl
sonra tekrarladı. 1973 yılı Mart ayında doktorların iş göremez
raporu verdiği Zeki Baştımar, 24 Mayıs 1973 günü TKP MK
Bürosu tarafından görevinden alındı; yerine İsmail Bilen seçildi.
34
Ahlım dönemi: TKP MK Bürosu'nun, 24 Mayıs 1973 günü
yaphğı toplantı, daha sonralan "1973 Ahlımı" başlangıcı kabul
edildi. 1971 yılında hazırlıklarına başlanan yeni parti program
ve tüzük taslakları hazırlandı. Yakub Demir döneminde Bah
Avrupa'da yayınlanması öngörülen ve çalışmaları yapılan ya
yın, illegal yayın olarak 8 Ocak 1974'te Merkez Komitesi organı
Ablım adıyla aylık olarak çıkmaya başladı. İsmail Bilen, Aram
Pehlivanyan, Mustafa Demir, Ali Durak ve Aydın Meriç'in yer
aldığı Merkez Komitesi Politbürosu oluşturuldu.
TKP'nin çok uzun bir süre sonra topladığı bir forum olan
"Konya Konferansı", 28-29 Ocak 1977 tarihinde Moskova'da
toplandı. Konferans delegeleri önce Berlin-Altenhof'a geldi.
Burada yapılan hazırlık çalışmalarından sonra delegeler özel bir
uçakla Moskova'ya götürüldü. Moskova yakınlarındaki bir da
çada toplanan konferansta Aram Pehlivanyan, Adil Demirci, Ali
Durak, Ali Söylemezoğlu, Alp Otman, Aydan Bulutgil, Aydın
Meriç, Birol Başören, Cahit Baylav, Cavlı Çulfaz, Cemal Kıra!,
Cihan Şenoğuz, Çağatay Güne!, Erdal Talu, Ertan Uyar, Feridun
Aksın, Gönül Dinçer, Güray Tekin Öz, Halit Erdem, Haluk
Yurtsever, İsmail Bilen, Mehmet Salmanoğlu, Metin Gür, Musta
fa Demir, Mustafa Hayrullahoğlu, Murat Alp, Nabi Yağcı, Naz
mi Salhk, Necmiye Alpay, Nihat Akseymen, Nurkalp Devrim,
Oktay Zor, Orhan Aydurmuş, Ömer Tulgan, Süleyman Çavu
şev, Şeref Yıldız, Turgut Metin Öztürkoğlu, Ulvi Oğuz, Veysi
Sansözen yer aldı. (Sıtkı Coşkun ve Mehmet Bozışık delege ol
malarına rağmen güvenlik nedeni ile konferansa katılamadı) Bu
toplanhda, 1974'te redaksiyonu tamamlanan parti programı ve
tüzüğü kabul edildi. 24 Mayıs 1973 kararı, yani Yakub Demir'in
görevden alınması onaylandı.
İsmail Bilen'in genel sekreterliğinde ayağa kalkan TKP, ülke
içinde de parti örgütleri kurmaya başladı. TKP Merkez Komite
si, ilk kez 1978 yazında toplandığında şu kişilerden oluşuyordu:
İsmail Bilen, Aram Pehlivanyan, Adil Demirci, Alp Otman, Ali
35
Durak, Aydın Bulutgil, Cihan Şenoğuz, Feridun Aksın, Gönül
Dinçer, Güray Tekin Öz, Aydın Meriç, Haluk Yurtsever, Meh
met Bozışık, Metin Gür, Mustafa Demir, Nabi Yağcı, Nihat Ak
seymen, Ömer Tulgan, Sıtkı Coşkun, Süleyman Çavuşev, Şeref
Yıldız, Turgut Metin Türkoğlu ve Veysi Sarısözen...
Atılım dönemi olarak adlandırılan bu dönemde TKP, bir di
riliş yaşadı. Sendika, gençlik, memur, köylü, kooperatif ve kadın
hareketi içinde kitleselleşti. Aydın ve barış hareketine öncülük
etti. Faşizme, emperyalizme ve kapitalizme karşı güçlü bir odak
oldu. İsmail Bilen, 1973 ve 1977 seçimlerine CHP'den giren kimi
ilerici adaylara oy verilmesini istedi. 1979 seçimlerinde ise TKP,
parti çizgisindeki bağımsız adayları destekledi. Parti bu dönem
de, bütün enerjisini Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu
(DİSK}, Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği TÖB
DER}, İlerici Gençler Derneği (İGD) ve İlerici Kadınlar Derne
ği'ne (İKD) verdi.
TKP, yurtdışında Atılım, Durum Bülteni, Yeni Çağ, Kurtu
luş ve İşçinin Sesi dergilerini yayınlarken, yurtiçinde de legal
olarak aylık Ürün Sosyalist Dergi, Barış ve Sosyalizm Sorunları,
onbeş günlük Savaş Yolu, Güneşli Dünya, Gündem dergilerini
çıkardı. Konuk ve Temel Yayınları, TKP'nin etkisindeydi. Gün
lük Politika gazetesi de 1977 yılından, Tariş Olaylan sırasındaki
yayını nedeniyle kapatıldığı Ocak 1980'e kadar TKP'nin deneti
minde çıktı. İsmail Cem, Ercan Arıklı ve Kadri Kayabal tarafın
dan 1975 yılında kurulan Politika, 1977 yılında DİSK tarafından
satın alınmıştı.
İşçinin Sesi ayrışması: Türkiye 'Komünist Partisi Merkez
Komitesi üyesi Nihat Akseymen (R. Yürükoğlu}, 1978 Şu
bat'ında İsmail Bilen'in bilgisi ve hatta özendirmesiyle 18 sayfa
lık "Emperyalizmin Zayıf Halkası Türkiye" broşürünü yazdı.
1978 yazında yapılan tam üyeli Merkez Komitesi toplantısında,
Merkez Yayın Organ Atılım'la, etkisi büyümekte olan İşçinin
Sesi'nin varlığının bir çeşit iki başlılık yarattığı eleştirileri üzeri-
36
ne, İşçinin Sesi'nin Ahlım'a içerilmesine karar verildi. Daha
sonra da Politbüro, Bilen'in önerisiyle MK üyesi Nihat Aksey
men'in Atılım editörlüğüne getirilmesine karar verdi.
Bu karar, çok uzun süre bekletildi ve sonunda uygulanma
dı. Nihat Akseymen, kararın uygulanmasını beklediği dönemde
"Emperyalizmin Zayıf Halkası Türkiye" çalışmasını kitap bo
yutlarına genişletti. TKP MK Plenumu, 1979 yazında parti içinde
Politik Büro'dan başlayarak her düzeyde baş gösteren sorun ve
bkaruklıkları çözme, parti içindeki sağ eğilime önlem alma gün
demiyle toplandı. Toplantı 'sol'un tasfiyesiyle sonuçlandı.
Örgütsel cephede resmi merkez kısa zamanda duruma
egemen oldu. İngiltere parti örgütü, yöneticisi Nihat Aksey
men'in yanında yer aldı. MK üyesi ve Ege Yöre Komitesi Sekre
teri Haluk Yurtsever, bir süre sonra İşçinin Sesi muhalefetine
katıldı. İşçinin Sesi'nin en çok yandaş kazandığı, tutunduğu
bölge Ege oldu. Ankara' da ODTÜ'lü gençlerin başını çektiği bir
grup İşçinin Sesi'ne katıldı; Mersin'de ve daha birkaç yerde de
benzer gelişmeler oldu.
Ocak 1980'de "Türkiye Komünist Partisi Leninciler Konfe
ransı" toplandı. Eşgüdüm Komitesi altında fiilen bağımsız ör
gütlenmeye girişti. Bu konferansta TKP'nin yarım yüzyıl kongre
toplamayan bir parti olduğu belirtilerek kongre çağrısı yapıldı.
TKP, 12 Eylül'e İşçinin Sesi'ni ve parti içindeki 'sol sekter' çizgiyi
tasfiye etmiş, bir süre sonra kendi aralarında mücadeleye başla
yacak başını Veysi Sarısözen, Nabi Yağcı ve Sıtkı Coşkun'un
çektiği Türkiye örgütü ağırlıklı Partizan grubu ile Mustafa De
mir ve Ali Durak'ın yurtdışı ekibinin egemenliğindeki bir çizgi
ye oturmuş olarak girdi.
5. Kongre: Türkiye Komünist Partisi, 12 Eylül 1980 faşist
darbesinden sonra ağır kayıplar verdi. 1981 yılında tarihinin en
büyük tutuklamasına uğradı. Bini aşkın parti üyesi tutuklandı,
parti örgütlerinin çoğu dağıldı. Bu ağır tabloda, darbeyi faşist
37
olarak görmeyen ve kendilerine yönelik operasyon olmayacağı
beklentisinde bulunan parti yönetiminin de payı vardı.
Tevkifahn ardından yapılan plenumda, hatanın "sol sapma
politika izlenmesi"nden kaynaklandığı belirtildi ve Haydar Kut
lu (Nabi Yağa) Yardıma Genel Sekreterliğe getirildi. Nabi Yağ
a, Ağustos 1982'de genişletilmiş yöre komitesi sekreterleriyle
yaphğı toplanhda, "Türkiye'de faşizm vardır" tespitini yaph.
Ocak 1983'te Nabi Yağa, MK Genel Sekreterliği'ne getirildi;
ancak bu durum, Nisan 1983'teki Merkez Komitesi tam üyeli
toplantısında açıklandı.
5. Kongre, Kasım 1983'te Slovakya'da toplandı. Dördüncü
program ve tüzük kabul edildi. "Günümüzün en ivedi görevi,
faşist diktatörlüğü yıkmakhr" saptaması yapıldı. Bu saptamaya
uygun kapsamlı kararlar alındı. Kongrede İsmail Bilen'e sembo
lik bir işlevi olan parti genel başkanlığı görevi verildi. Bilen, bu
kongreden birkaç gün sonra, 18 Kasım 1983 günü (Doğu) Ber
lin'de öldü.
TKP, bu dönemde "Anayasaya Hayır" kampanyasını yürüt
tü. Türkiye Komünist Partisi, Kürdistan Öncü İşçi Partisi, Türki
ye Kürdistanı Sosyalist Partisi, Türkiye İşçi Partisi, Türkiye Sos
yalist İşçi Partisi ve Türkiye Komünist Emek Partisi tarafından
oluşturulan "Sol Birlik" aracılığıyla cuntaya karşı faaliyetlerde
bulunmaya çalıştı.
6. Kongre: Türkiye Komünist Partisi ve Türkiye İşçi Parti
si'nin birleşerek Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP) adını
alacağı, 7 Ekim 1987 günü, Brüksel'de yapılan bir basın toplantı
sıyla açıklandı. (Bunun gereği ise 1988 yılında yerine getirilecek
ti. TKP, 6. Kongresi'ni topladı ve kendini feshetti. Aynı gün, 8.
Kongresi'ni toplayan TİP de, TBKP'ye katılmak üzere kendisini
feshetti.)
Yapılan anlaşmaya göre, TİP Genel Başkanı Behice Boran ve
TKP Genel Sekreteri Nabi Yağcı, Türkiye'ye dönecek ve
TBKP'nin legal olarak kuruluşu için başvuruda bulunacaktı.
38
Ancak Behice Boran'ın 10 Ekim . 1987'de ölümü üzerine, Kasım
1987'de TKP'den Nabi Yağcı ile birlikte TİP'ten Nihat Sargın
Türkiye'ye geldi.
TİP Genel Başkanı Nihat Sargın'ın genel başkanlığa, TKP
Genel Sekreteri Haydar Kutlu'nun ise genel sekreterliğe getiril
diği partinin liderleri Türkiye'ye gelir gelmez, hapse ahldılar ve
Türk Ceza Kanunu'nun 141 ve 142. maddeleri uzun süre kamu
oyunda tartışıldı. Uluslararası kampanyalar sonrasında yaptık
ları açlık grevinin de etkisiyle tahliye olan Yağcı ve Sargın,
TBKP'nin legal olarak kurulması için 4 Haziran 1990'da başvu
ruda bulundular. Ocak 1991'de 1. Büyük Kongresi'ni toplayan
ve üyelerinin kurulmakta olan Sosyalist Birlik Partisi'ne kahl
ması kararını aldıktan sonra, TBKP, 16 Temmuz 1991 günü
Anayasa Mahkemesi tarafından kapahldı.
TBKP'nin kadroları daha sonraki yıllarda, SBP, BSP, ÖDP
gibi partilerde siyasi mücadelelerine devam ederken; günü
müzde TKP geleneğini devam ettirdiğini iddia eden dört yasal
parti bulunuyor: KP, HTKP, TKH ve 1920TKP...
Söz konusu partileri, ilerleyen sayfalarda ele alacağız!
39
OSMANLI SOSYALİ ST FIRKASI
40
SOSYAL DEMOKRAT FIRKASI
41
TÜRKİYE SOSYALİ ST FIRKASI
42
İ ŞÇİ SOSYALİST FIRKASI
43
TÜRKİYE İŞÇİ VE ÇİFTÇİ SOSYALİST FIRKASI
44
dı; ancak meclis dağıhldığı için mebus olamadı. 1920 yılı sonla
rında faaliyetlerine gizli olarak yeniden başlayan Türkiye İşçi ve
Çiftçi Sosyalist Fırkası, 1 Mayıs'larda çok büyük kitleselliğe ka
vuştu.
Dr. Şefik Hüsnü, 1921 yılında kurduğu aylık Aydınlık dergi
sini Sadrettin Celal (Antel) ile birlikte 1925 yılına kadar 31 sayı
yayınladı. 1923 yılında Vazife gazetesi, 1925 yılında ise haftalık
Orak Çekiç dergisi yayınlanmaya başladı. Dr. Şefik Hüsnü, ilk
kez Mayıs 1923'te tutuklandı ve vatana ihanetten yargılanmaya
başladı. Ancak Lozan Anlaşması'nın imzalanması üzerine, yar
gılanan tüm sosyalistler serbest bırakıldı.
1925 yılında kabul edilen Takrir-i Sükun Yasası gereği tüm
komünist gazete ve dergiler yasaklandı ve komünist olarak bili
nen kişilerin hepsi tutuklandı. İstiklal Mahkemesi'ndeki davanın
baş sanıklarından biri Dr. Şefik Hüsnü idi. Ankara İstiklal Mah
kemesi 38 kişiyi 7, 10 ve 15 yıllık hapis cezalara çarptırırken, Dr.
Şefik Hüsnü, Nazım Hikmet ve Hasan Ali (Ediz) tutuklamalar
dan kısa bir süre önce yurt dışına çıkmışh.
Bu davada Dr. Şefik Hüsnü gıyabında 15 yıl hapis cezasına
çarphrıldı. Ancak bu hüküm, 1928 yılında gözden geçirilerek 1
yıl hapse indirildi. Tutuklananlar, 29 Ekim 1926 günü kabul
edilen bir af yasasıyla serbest bırakıldı.
Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası, Türkiye Halk İştira
kiyun Fırkası'ndan kalanların kahlımıyla, 1920 yılında Bakü'de
kurulan Türkiye Komünist Partisi'nin devamcısı sayıldı. Nite
kim Türkiye Komünist Partisi'nin 6 Şubat 1925 günü İstanbul,
Beşiktaş'ta toplanan III. Kongresi'nde söz konusu iki fırkadan
gelen kadrolar vardı.
45
YEŞ İL ORDU
46
HALK ZÜMRESİ
47
TÜRKİYE KOMÜN İST FIRKASI (Resmi)
48
TÜRKİYE KOMÜN İ ST PARTİSİ (Hafi)
49
AMELE FIRKASI
50
TÜRKİYE HALK İŞTİRAKİYUN FIRKASI
51
su Nazım, Afyon mebusu Mehmet Şükrü, Bursa mebusu Şeyh
Servet ise 1921 yılı Nisan ayı ortalarında tutuklandılar.
Tutuklananlar Ankara'da İstiklal Mahkemesi'nde yargılan
dılar. 9 Mayıs 192l'de sona eren duruşmada Nazım, 15 yıl, Ziy
netullah Nevşirvanov 15 yıl, Salih (Hacıoğlu) 15 yıl, sınırdışında
bulunan Sovyet elçiliğinden Şerif Manatov 15 yıl, gazeteci Ni
zamettin 8 yıl, Emek gazetesi tashihçisi Abdülkadir 5 yıl, Lise
müdürü Behram Lütfi 5 yıl, Hilmi 8 yıl hapis cezası aldı. Yeni
Dünya gazetesinin imtiyaz sahibi ve başyazarı Arif Oruç'un
yattığı süre yeterli görülerek serbest bırakıldı.
Hapis cezası alanlar değişik cezaevlerine gönderildi. Çıkarı
lan özel af sayesinde THİF'liler 29 Eylül 1 921'de tahliye oldular.
Nazım, Ankara'ya döndü. Salih (Hacıoğlu) önce Kırşehir'de
gazete çıkararak, sonra da Mersin'deki Doğru Öz gazetesinde
yazı yazarak siyasi faaliyetlerine devam etti.
Ankara'da Sovyet elçiliği 18 Mart 1922'de Paris Komünü
için bir toplantı düzenledi. Aynı gün, Yeni Hayat yayınlanmaya
başladı. 22 Mart günü THİF'in 'yeniden' kurulmasına karar ve
rildi ve 29 Mart 1922 günü, hükümete başvuru yapıldı.
Sovyet elçiliğinde çalışmakta olan Ziynetullah Nevşirvanov
için partinin riske atılması istenmediğinden, Nevşirvanov,
MK'den çıkarıldı; kendisi ve eşi Cemile'ye dış örgütlerde çalış
ması için 9 Nisan 1922'de yetki belgesi verildi.
THİF'in Yeni Hayat gazetesinden başka, bir de köylülere yö
nelik Şarkın Sesi gazetesi vardı. Mersin'de Ata Çelebi tarafından
çıkarılan Doğru Öz gazetesi, partinin kongresinde alınan bir
kararla, parti yayın organlarından biri olarak görülmeye başla
nacaktı.
THİF, Nisan 1922'de üyelerini kayıt yenilemeye çağırdı.
Hazırlıklarına açık olarak başlanan kongresini gizli yapabildi.
Başbakan Rauf'un (Orbay), kongrenin yapılmaması yönündeki
sözlü ricası kabul edilmedi ve THİF kongresini 15-16 Ağustos
gecesi Ankara'ya yakın bir köy evinde ve 25-26 Ağustos gecesi
52
Sovyet elçiliğindeki oturumlarda yaph. Parti'nin 308 üyesi oldu
ğu belirtildi.
Kongre'de MK'ya dokuz üye seçildi. Parti, mollaların etki
sindeki Ankara'da kadın üye seçmeye çekinmişti. Hatta kongre
delegeleri arasında da kadın yoktu. O dönemde, Türkiye'de -
İstanbul hariç- 13 kadın komünist olduğu belirtiliyordu.
Ankara, kendisine rağmen THİF'in kongre yapmasına kızdı
ve Ağustos ayı sonlarında verdiği bir ultimatomla partinin 24
saat içinde kendisini feshetmesini istedi. Bunun üzerine partinin
genel sekreteri Salih (Hacıoğlu), partiyi kapatmayacaklarını
açıkladığı gibi, 7 Eylül ve 14 Eylül'de verdiği dilekçelerle, ya
pılmasını istediği reformları meclise bildirdi.
Kilikya Konferansı'ndan sonra, 19 Ekim 1922'de THİF'ten 20
kişi tutuklandı. 24 Ekim 1922'de sorgulan yapıldı. Yılsonuna
doğru, aralarında Mersin delegesi ve MK üyesi Ata'nın (Çelebi)
da bulunduğu 11 kişi kefalet karşılığı serbest bırakıldı.
Son dönemlerde kendisinden Türkiye Komünist Fırkası ola
rak da bahsedilen THİF'in Kongresi'nde, Komünist Entemasyo
nal'in 4. Kongresi'ne kahlacak delegeler de seçildi. Buna göre
Salih Hacıoğlu, Edip, Nizamettin ve öğrenciler Tekin ve Arif,
büyük bir gizlilik içinde Rusya'ya götürüldü.
Komünist Enternasyonal 4. Kongresi, 5 Kasım-5 Aralık 1922
günlerinde toplandı. KE toplanhsı sonrasında Salih (Haaoğlu),
yanında bir Komintem temsilcisiyle birlikte, 13 Ocak 1923 günü,
Türkiye'ye İstanbul üzerinden giriş yaph. İstanbul grubuyla
birlik çalışması yaph; ancak başarılı olamadı. 1 3 Mart 1923 gü
nü, İstanbul'da yakalanan Salih, Ankara'ya getirildi.
THİF'den 46 kişiyi içeren davanın iddianamesi Ocak 1923'te
hazırlandı ve dava 20 Şubat 1923'te başladı. İstinaf Mahkeme
si'ndeki THİF davası 7 ay kadar sürdü. 9 Ağustos 1923'te açıkla
nan karara göre, aralarında Salih'in (Hacıoğlu) de bulunduğu 6
kişiye 3'er ay hapis cezası verildi. Yahlan süre göz önünde bu
lundurularak serbest bırakıldılar.
53
Tek Parti
Dönemi
55
TÜRKİYE CUMHURİYET AMELE VE ÇİFTÇİ PARTİSİ
57
Çok Parti li
Döneme Geçiş
59
SOSYAL ADALET PARTİSİ
61
TÜRKİYE SOSYALİ ST PARTİ Sİ
62
TÜRKİYE SOSYALİ ST EMEKÇİ VE KÖYLÜ PARTİ Sİ
63
TÜRKİYE İŞÇİ VE ÇİFTÇİ PARTİSİ
64
ERGENEKON KÖYLÜ VE İ ŞÇİ PARTİ Sİ
65
TÜRKİYE YÜKSELME PARTİ Sİ
56
ÇALIŞMA PARTİ Sİ
67
VATAN PARTİSİ -1
Dr. Hikmet Kıvılamlı liderliğinde 22 Ekim 1954'te kurulan Va
tan Partisi'nin genel merkezi İstanbul'daydı. Kurulduğunda
Vatan Partisi'nin ilk genel başkanlığını 20 günlüğüne Ahmet
Cansızoğlu yaptı.
Bu dönemde Kıvılcımlı, Vatan Partisi'nin kuruluş gerekçesi
olan "Kuvayımilliyeciliğimiz", 1956 yılında İstanbul Üniversite
si Anayasa Kürsüsü'nün bir anketine cevaben yazdığı ve Suat
Şükrü imzasıyla yayınladığı "Anayasa Teklifi", Türkiye'nin 1957
yılı bütçesinin eleştirisi olarak yazdığı "Siyasetimiz" ve bir sen
dika kongresini hicvettiği uzun şiirden oluşan "Soğan Ekmek
Kongresi" ni yayınladı.
Vatan Partisi, İstanbul'da iki ocak ve İzmir'de bir şube
açarken; partinin aylık yayın organı Vatandaş gazetesi de dört
sayı çıkarıldı. 1957 seçimlerine katılan Vatan Partisi, iktidar yan
lılarının kışkırtma ve saldırılan altında kısıtlı bir seçim çalışması
yapabildi. İstanbul'un Eyüp ilçesindeki seçim mitinginde yaptı
ğı ünlü "Eyüp Konuşması"ndan sonra Dr. Hikmet Kıvılamlı
tutuklandı ve Vatan Partisi'ne de kapatma davası açıldı.
Dr. Hikmet Kıvılamlı ile birlikte -aralarında Kerim Korcan,
Zihni Anadol ve Zehra Kosova'nın da bulunduğu- 25 kişiye
yönelik tutuklamaların ardından parti, 30 Aralık 1957'de İstan
bul Sulh Ceza Mahkemesi tarafından, "komünist yöntemle çalış
tığı ve komünist kişiler tarafından yönetildiği" gerekçesiyle
kapatıldı. Vatan Partisi yöneticileri 23 Ocak 1959'da 5-15 yıl
arası hapis istemiyle yargılanmaya başlandı. Bir yıl kadar sonra
sonuçlanan davada yöneticiler beraat etti.
68
RADİKAL HÜRRİYET PARTİ Sİ
69
1960' 1 1
Yıllar
71
TÜRKİYE İ ŞÇİ PARTİ Sİ -1
73
özelliği sonucu işçi sınıfının sorunlarıyla yakından ilgileniyor
du. Grev ve toplu sözleşme yasası, iş mevzuahnın düzenlenmesi
ve sendikal yasaların düzeltilmesi için verilen mücadeleyi des
tekledi, meclis yasa önerileri sundu. Anayasa Mahkemesi'ne
davalar açh, kamuoyu oluşturmak için toplantılar ve gösteriler
düzenlendi. Türkiye İşçi Partisi'nin görüşleri basında Vatan ve
Öncü gazetelerinde destek buldu. Partinin kendi yayın organı
Sosyal Adalet, sıkıyönetim döneminde kapahldı. Yön dergisi,
TİP'i desteklemedi.
1961 seçimlerine katılamayan TİP, 1963 yerel seçiminde 9
ilde 36 bin oy aldı. 1964 Senato yenileme seçimlerine Yüksek
Seçim Kurulu kararıyla kahlamadı. TİP, 1965 seçimlerinde 54
ilde, yüzde 3 oy alarak TBMM'ye 15 milletvekili göndermeyi
başardı: Mehmet Ali Aybar, Rıza Kuas, Muzaffer Karan, Tarık
Ziya Ekinci, Sadun Aren, Yahya Kanbolat, Cemal Hakkı Selek,
Adil Kurtel, Behice Boran, Yunus Koçak, Şaban Erik, Yusuf Ziya
Bahadınlı, Ali Karcı, Kemal Nebioğlu ve Çetin Altan. Meclis'te
çok etkin bir muhalefet sergileyen TİP'in Türk Ceza Kanu
nu'nun 141 ve 142. maddelerinin iptali istemi, Anayasa Mahke
mesi'nde bir oy farkla reddedildi.
1966'da yapılan Senato kısmi seçimlerinde de Fatma Hik
met İşmen senatör seçilince TİP, TBMM grubunu 16 üyeye çı
kardı. Bunun üzerine, TİP'in önünü kesmek üzere seçim siste
minde değişikliğe gidildi. 1968 yılı Haziran ayında yapılan Se
nato'nun üçte birini yenileme seçimlerinde TİP oylarını artırdıy
sa da senatörlük kazanamadı. Ancak yerel seçimlerde Yozgat
Bahadın'da belediye başkanlığını kazandı. Aynı yıl TİP'e yapı
lan saldırılar şiddete dönüştü. Parti içindeki görüş ayrılıklarında
Mehmet Ali Aybar'ın insancıl sosyalizm görüşüyle, Behice Bo
ran'ın çizgisi arasında tartışma çıkh. Aybar önce istifa ettiyse,
sonra partiye geri döndürüldü.
Türkiye İşçi Partisi'nin çalışmaları ve parlamentoda temsil
edilme olanağına kavuşması üniversite gençliği içindeki presti-
74
jini yükseltti. O tarihlerde gelişen sosyalist akımın etkisi alhn
daki gençlik kesimi çeşitli fakültelerde fikir kulüplerini oluştur
dular. İlk evrede TİP Gençlik Kolları Başkanı Atilla Sarp'ın te
mas halinde olduğu çeşitli fikir kulüplerine mensup gençlerden
partiye sempati duyanlar TİP'e yandaş bir gençlik hareketi oluş
turmaya karar verdiklerini açıkladılar. Partiyle temasa geçen
fikir kulüpleri yöneticileri doğrudan parti çatısı alhnda örgüt
lenmektense partiye paralel çalışacak bir örgütlenmeye gitmenin
daha doğru olacağı görüşünü ortaya attılar.
Daha sonra fikir kulüpleri kendi aralarında birleşerek Fikir
Kulüpleri Federasyonu'nu (FKF) oluşturdular. Parti dışında
kurulan ama partiyle aynı politik çizgide hareket eden FKF ile
TİP'in ilişkileri sürdürmek amacıyla Genel Merkez Gençlik Bü
rosu oluşturuldu. Günden güne sayıları artan fikir kulüpleri
Ankara'dan sonra İstanbul, İzmir, Eskişehir, Trabzon ve üniver
sitesi olan illerin tümünde kurularak yaygınlaştı. Bunlar arasın
da parti üyesi olanlar da az değildi.
Sovyetler Birliği'nin 1968'de Çekoslovakya'yı işgali, partiyi
ikiye böldü. Aybar işgali destekleyen Behice Boran taraftarlarına
tepki gösterdi ve 1969'da genel başkanlıktan istifa etti. 1969 se
çimlerinde de yüzde 3 oy almasına rağmen, TİP'in önünün ke
silmesi için seçim kanununun değişmiş olması nedeniyle, ancak
iki milletvekilliği (M. Ali Aybar ve Rıza Kuas) kazanabildi. M.
Ali Aybar, Şubat 1971'de parti üyeliğinden de istifa etti. Parti
içinde MDD, ASD, PDA, Emek grupları arasında ayrılmalar
yaşandı. 1971'de "Faşizme Hayır" kampanyası yapıldı. TİP,
Anayasa Mahkemesi tarafından 20 Temmuz 1971'de kapatıldı.
Ardından partinin lider kadroları tutuklandı ve yargılanmaları
ardından 15 yıla kadar değişen hapis cezalan aldılar.
Türkiye İşçi Partisi'nde genel başkan olan kişiler şunlardı:
Avni Erakalın (1961-1962), Kemal Türkler (1962), Mehmet Ali
Aybar (1962-1969), M. Ali Aslan (1969), Şaban Yıldız (1970) ve
Behice Boran (1971-1980)...
75
SOSYALİ ST PARTİ
ÇALIŞMA PARTİ Sİ -2
76
CUMHURİYETÇİ PARTİ
MÜ SAVAT PARTİ Sİ
DEVRİ M PARTİ Sİ
77
TÜRKİYE İ ŞÇİ ÇİFTÇİ PARTİ Sİ
78
İ ŞÇİ-ÇİFTÇİ PARTİ Sİ
79
HÜR SOSYALİ ST PARTİ
Cahit Topgülle'nin genel başkanlığında 10 Haziran 1961'de ku
rulan Hür Sosyalist Parti, 10 Ağustos 1964'te kapandı. Sanyer'de
fıshk satarak geçimini sağlayan Cahit Topgülle, genel merkez
binası kiralayacak parası olmadığı için partisinin adını tahta
üzerine yazıp bunu bir elektrik direğine ash.
Cahit Topgülle, boş bulduğu her yerde ama daha çok Sa
raçhanebaşı'nda sık sık miting yapardı. Çevresine toplananların
dalga geçmesine aldırmadan yazılı konuşmasını inatla sonuna
kadar okurdu. Bu süre içinde defalarca polis soruşturmasına
uğradı. Karakollara düştü, adli hbba sevk edildi. Bir keresinde
Bakırköy Akıl Hastanesi'ne bile gönderildi. Ama yapılan mua- .
yenelerde aklının sağlıklı olduğu belirlendi.
Bir gün tepesi attı. Sanyer'deki direğe hrmanarak partisinin
tabelasını indirdi ve denize fırlattı. Cahit Topgülle, parti mace
rasının kendisine dört bin liraya mal olduğunu, beş parası kal
madığını, tekrar fıshk satmaya başlayacağını söyledi.
80
RADİKAL PARTİ
81
FİKİR KULÜPLERİ FEDERASYONU
82
arasında yaphğı işbölümünde Genel Başkanlığı'na Hüseyin
Ergün getirildi. Hüseyin Ergün'ün kısa bir süre sonra askere
gitmesi üzerine, yerine Kudret Ulutürk seçildi.
FKF, görüşlerini kitlelere anlatabilmek için Kavga isimli bir
bülten yayınlamaya başlarken, TİP içindeki "Sosyalist Devrim"
mi yoksa "Milli Demokratik Devrim" mi tarhşması FKF'ye de
yansımaya başladı. 1967 yılının Ocak ayında yapılan 1. Kurul
tay'da GYK'ya İzzet Polat Ararat, Ahmet Ali Karlı, Asaf Köksal,
Ergun Türkoğlu, Burhan Gürcan, Mustafa Kamer, Nail Gürman
seçildi. GYK kendi arasında yaptığı işbölümünde Genel Başkan
lığa İzzet Polat Ararat getirildi.
Fikir Kulüpleri Federasyonu'nun 1. Kurultayı'nda FKF üye
si kulüp sayısı 11 iken, dönem sonunda bu sayı, 26'ya çıkh. Ay
rıca Ankara'daki genel merkezi beklemeksizin İstanbul'un daha
aktif çalışabilmesi için İstanbul Sekreterliği'nin oluşturulmasına
karar verildi. 21 Mayıs 1966 günü alınan bir kararla, Veysi Sarı
sözen, İstanbul Sekreteri olarak atandı.
Türkiye İşçi Partisi'nin FKF'deki etkinliği, 23-24 Mart
1968'deki II. Kurultay'a kadar sürdü. II. Kurultay'da yönetime
Milli Demokratik Devrim (MDD) savunucuları geldiler. Genel
Başkanlığa Doğu Perinçek seçildi. MDD'ciler henüz kendi içle
rindeki ideolojik ayrışma ve saflaşmayı tamamlamamışlardı.
Ancak militanlığıyla, anti-emperyalist mücadeledeki kararlılı
ğıyla TİP'i aşan bir konumdaydılar.
Ancak FKF içinde halen aktif durumdaki TİP'lilerin çabala
rıyla yapılan bir GYK toplanhsında Doğu Perinçek, Genel Baş
kanlıktan alındı ve yerine TİP üyesi Zülküf Şahin getirildi. Daha
sonraki yıllarda Kürt örgütlerinde yer alacak olan Zülküf Şahin,
III. Kurultay'da TİP tarafından aday gösterilmedi. TİP'lilerin
adayı Hüseyin Ergün olacakh.
Zülküf Şahin liderliğindeki FKF'nin ilk icraah, Doğu Perin
çek yönetiminde girilen Dev-Güç'ten ayrılmak oldu. Bu arada,
83
Deniz Gezmiş ve arkadaşları FKF'nin eylem çizgisini eleştirerek
Devrimci Öğrenciler Birliği'ni (DÖB) kurdular.
1968, gençlik mücadelesi açısından militan bir dönemdi.
Özellikle anti-emperyalist eylemler çok geniş kesimleri etkile
meye başlamıştı. 6. Filo'nun İstanbul'a gelişi nedeniyle 1968'in
_
Temmuz ayında gerçekleştirilen Dolmabahçe direnişi, dönemin
en önemli eylemlerinden biriydi. Gençliğin bu eylemleri sırasın
da Vedat Demircioğlu ve Atalay Savaş katledildi. 27 Mayıs son
rasında gençlik Vedat Demircioğlu ile ilk şehidini vermişti.
TİP yönetimi esas olarak bu militan mücadele hattının kar
şısındaydı. Mücadelede pasifist taktikler öneriyor; ancak bunlar
gençlik tarafından reddediliyordu. Örneğin 6. Filo'nun protesto
su sırasında polisle çatışmalar, Amerikan Haber Merkezi'ne ve
Amerikan bankalarına yönelik saldırılar, gençliğin TİP yöneti
mine rağmen gerçekleştirdiği eylemlerdi.
Gençliğin işçi ve köylü eylemlerine destek vermesi, adım
adım bunun da ötesine geçip desteği bütünleşmeye dönüştür
mesi geleneği de pekişiyordu. Elmalı'da toprak işgali yapan
köylülerin, Derby Lastik Fabrikası'nda, Kavel'de işgale başvuran
işçilerin yanında öğrenci gençlik vardı.
4-5 Ocak 1968'de FKF'nin III. Kurultayı yapıldı. Bu kurultay
sonucunda Milli Demokratik Devrimciler çoğunluğu sağladılar.
Hüseyin Ergün'ü aday gösteren TİP'in etkisi iyice kırıldı. Genel
Başkanlığa Yusuf Küpeli, Merkez Yürütme Kurulu üyeliklerine
de yine TİP'e karşı olan delegeler seçildiler. Yeni yönetimin ilk
bildirisi, MDD çizgisini benimsediklerini deklare etti. Bu arada,
DÖB'lüler de yeniden FKF'ye katıldılar.
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Kommer olayı, tütün miting
leri, Kanlı Pazar Olayı'nda toplanan kitle ve yine aynı günlerde
Ankara, İzmir, Adana, Malatya, Trabzon ve Samsun'da yapılan
büyük anti-emperyalist mitingler, ayrışmayı ve saflaşmayı hız
landıran sonuçlar yaratıyordu.
84
TÜRKİYE DEVRİMCİ GENÇLİK FEDERASYONU
85
cüyle yeraldı. İşçilerle beraber çabşblar, barikatlar kurdular. İşçi
lerle birlikte tutsak edildiler.
Bu dönemde, polisin yarusıra, anti-komünizm temelinde eği
tilen ve örgütlenen faşist ve islama güçler de gençliğin üzerine
salındı. Bu dönemde, Mehmet Büyüksevinç, Battal Mehetoğlu
öldürüldü. Böylece Vedat Demircioğlu, Atalay Savaş, Taylan
Özgür ve Mehmet Cantekin ile birlikte Dev-Genç'in anti
emperyalist kavgada verdiği şehit sayısı 6'ya yükseldi.
Fikir Kulüpleri Federasyonu'ndaki TİP'in etkisi kıran
MDD'ciler de kendi aralarında ayrışmaya başlamışb. Nitekim
1970 yılının sonlarında yapılan 5. Kurultay'da, seçimleri kısa bir
süre sonra THKP-C'yi kuracak olan çevre kazandı. Böylece Doğu
Perinçek ve Mihri Belli çevresi de FKF'den tasfiye edilmiş oldular.
Adını Dev-Genç olarak değiştirmiş olan FKF'rıin 18 Ekim
1970 günü toplanan 5. Kurultayı'nda genel başkanlığa Ertuğrul
Kürkçü getirilirken, Merkez Yürütme Kurulu üyeleri de tamamen
aynı çevreden seçildi. Yönetimde herhangi bir ittifak kalmadı.
THKP-C'rıin kuruluşu, Dev-Genç'in 5. Kurultay'ından birkaç
ay sonraya denk gelmektedir. Bu durum, bazıları tarafından
"Dev-Genç'in partileştiği" şeklinde tanımlansa da, THKP-C'yi
kuranlar, bunu kabul etmiyor.
"THKP-C'yi oluşturan kadroların büyük bir çoğunluğu Dev
Genç'in önder kadro ve yöneticileri olsa da, partileşme süreci
ayndır. Dev-Genç yine Dev-Genç olarak partinin önderliğinde
varlığını ve mücadelesini sürdürmüştür" diyorlar. Sonuçta, 1960'lı
yılların sonlarında ve 1970'lerin başında Türkiye solunda yaşanan
ayrışma ve netleşme sürecinin hemen her aşaması, FKF ve Dev
Genç içinde de yansımasını bulmuştu.
Nitekim, Dev-Genç'ten tasfiye edilen Türkiye İşçi Partililer,
Sosyalist Gençlik Örgütü'nü kurarken, TİP içinde etkin olan Kürt
ler, Devrimci Doğu Kültür Ocaklan'ru örgütlediler. Hüseyin İnan
Derıiz Gezmiş, Doğu Perinçek ve İbrahim Kaypakkaya'nın başına
çektiği çevreler ise kendi partilerini kurmaya yöneldiler.
86
SOSYALİST GENÇLİK ÖRGÜTÜ
87
DEVRİ MCİ DOGU KÜLTÜR OCAKLARI
88
TÜRKİYE İHTİLALCİ İ ŞÇİ KÖYLÜ PARTİ Sİ
89
TÜRKİYE HALK KURTULUŞ PARTİ-CEPHESİ
90
muoyuna açıklamaya karar veren grup, İsrail Başkonsolosu
Efraim Elrom'u kaçırdı. Görüşmeler olumsuz sonuçlanıp Elrom
öldürülünce, örgüte karşı yoğun bir operasyon başlahldı. Oktay
Etiman dışında kadroların çoğu yakalandı.
Yedikleri darbe oldukça ağırdı. Bu yenilgi, THKP-C içinde
kimi tarhşmalara neden oldu. Genel Komite'nin yakalanmayan
üyelerinden Yusuf Küpeli ve Münir Ramazan Aktolga, örgütün
bu eylemlerini eleştirmeye başladı. Mahir Çayan ve arkadaşları
hapisten kaçhktan sonra Yusuf Küpeli ve Münir Ramazan Ak
tolga partiden ihraç edildi. Sonra da kır gerillası oluşturarak
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamlarını engellemek için ey
lem karan alındı.
Alınan karar uyarınca THKP-C'liler Karadeniz kırsal alanı
na gittiler. Yanlarında cezaevinden birlikte kaçhklan THKO'lu
arkadaşları Ömer Ayna ve Cihan Alptekin de bulunuyordu. 30
Mart 1972 günü Kızıldere' de çıkan bir çahşma sonucu Mahir
Çayan, Ahmet Atasoy, Ertan Saruhan, Ömer Ayna, Cihan Alp
tekin, Sabahattin Kurt, Saffet Alp, Sinan Kazım Özüdoğru, Ni
hat Yılmaz ve Hüdai Arıkan öldürüldüler. Ertuğrul Kürkçü ise
sağ yakalandı.
Arhk THKP-C ve onun önderliği yoktu. Bu geleneği sür
dürdüğünü belirtenler olsa da, daha sonraki yıllarda Mahir Ça
yan ve THKP-C'nin savundukları tartışmaya açıldı, yeniden
yorumlandı ve yeni örgütler kuruldu. THKP-C'nin içinden daha
sonraki yıllarda Devrimci Yol, Kurtuluş, Acilciler, MLSPB,
Üçüncü Yol, Dev-Sol gibi birçok başka örgüt çıkmış bulunuyor.
THKP-C ve onun önderi Mahir Çayan'ın öncü savaşı, suni
denge, politikleşmiş askeri savaş stratejisi, silahlı propaganda
gibi birçok tezi üzerine yapılan son derece ayrıntılı tarhşmalar
1970'li yıllara damgasını vurdu. Bu durum, THKP-C'nin savaş
kararı alan ve bunu uygulamaya sokan bir örgüt olmanın öte
sinde, teorik dayanaklarının da zenginliğine işaret ediyor.
91
TÜRKİYE HALK KURTULUŞ ORDUSU
92
düzeyinde ele alan Hüseyin İnan, "Parti"nin görevini "işçi sınıfı
ideolojisinin hakimiyetini devam ettirmek ve başka ideolojilerin
mevcudiyetini minimuma indirgemek" olarak tanımlamakta,
kuruluş koşulunu da işçi sınıfı ile örgütsel bağların gelişmesinde
görmektedir. "Ordu"nun görevi ise "halkın silahlı gücü" olmak
tır. "Ordu" da halk kitleleriyle örgütsel bağlar geliştikçe gerçek
bir halk ordusu olacaktır. Dolayısıyla THKO, örgütsel düzey
açısından ne bir parti ne de bir ordudur; parti ve ordu fonksi
yonlarını üstlenen bir örgüttür.
Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu ana davasındaki sanıkların
çoğunluğu yükseköğrenimli gençlerden oluşmaktadır. Dava, 16
Temmuz 1971 günü başladı ve 9 Ekim 1971 günü bitti. Bu dava
da Deniz Gezmiş ve arkadaşları verdikleri savunmada İkinci
Kurtuluş Savaşçıları olduklarını ve Mustafa Kemal'in bağımsız
lık mücadelesini savunduklarını belirttiler. Deniz Gezmiş, Yusuf
Aslan, Hüseyin İnan'ın da aralarında bulunduğu 18 kişi idama
mahkum edildi. 3 sanığa 5 yıl hapis verildi, diğer sanıklar beraat
etti. Cezalar temyizden döndü. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan,
Hüseyin İnan'ın idamları onandı. Mahkeme kararı 24 Nisan
1972'de TBMM'de onaylandı. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve
Hüseyin İnan 6 Mayıs 1972 Cumartesi günü idam edildiler.
THKO; bilinçli eylemler örgütleyen ve bu eylemlere önder
lik eden devrimcilerin ideolojik-politik ayrışması sonucu ortaya
çıkmış bir devrimciler örgütüydü. Yazılı program ve tüzüğe
sahip değildi ama diğer grup ve çevrelerden kendisini ayıran
açık bir siyasal program ve örgüt anlayışına sahipti. Bu siyasal
program bilinçli eylem içinde geliştirilmiş ve örgütü oluşturan
larca yazılı bir belgeye dayanmaksızın benimsenmişti. Bir milli
demokrat devrimci örgüt olarak THKO'ya yön veren sosyalist
düşünce ise Hüseyin İnan tarafından cezaevi koşullarında Mart
1972' de yazılan Türkiye Devriminin Yolu (TOY) adlı çalışmada
kayıt altına alınmıştır.
93
1 2 Mart
Son rası
95
TÜRKİYE KOMÜN İ ST PARTİ Sİ/ MARKSİ ST-LENİ Nİ ST
97
lanmaya başladı. 1976' da, parti merkezi, bir tarhşma yazısı ya
yınlayınca, parti, değişimi savunan TKP(ML) Hareketi ve 1972
çizgisini olduğu gibi savunan TKP(ML) olmak üzere ikiye bö
lündü. TKP(ML) Hareketi'nin 1978' de, tavrını Arnavutluk Emek
Partisi'nden yana koymasıyla iki kanatlı durum, sona erdi.
TKP(ML), 1978'de, partinin kuruluş çizgisini, ufak tefek de
ğişikliklerle onaylayan, 1. Konferansı'nı gerçekleştirdi. Enver
Hoca çizgisini reddetti, Mao ve Kültür Devrimi çizgisini savun
du. 12 Eylül darbesinden önce, TKP(ML)'den, bir sol radikal
grup daha ayrıldı. Parti, 12 Eylül darbesiyle, genel sekreteri
Süleyman Cihan başta olmak üzere ağır bir kayba uğradı.
Parti, ikinci ciddi bölünmeyi, il. Konferans döneminde, Av
rupa 'da yaşadı. 1981'de, Merkez Komitesinin izlediği çizgiyi
Menşevizm'le niteleyen, büyük bir muhalif kanat, Bolşevik Par
tizan adıyla, ayrı bir kongre gerçekleştirerek, partiden ayrıldı.
Bolşevik Partizan'ın da bir müddet sonra ikiye bölünmesi ve
güç kaybederek ciddi bir varlık gösterememesi üzerine, iki bü
yük kanatlı durum bir kez daha sona ermiş oldu.
Dersim ve İstanbul' da yoğunlaşan TKP(ML), 12 Eylül cunta
sının saldırıları karşısında, geri çekilme ve güç toplama taktiğini
izledi. Dersim ve çevresindeki gerilla faaliyetlerinde bulunan
parti, genel sekreteri Kazım Cihan başta olmak üzere, seçkin
kadrolarını kaybetti. 1987'ye kadar, Diyarbakır kırsalına ve Ka
radeniz'e açılma teşebbüsünde bulunan; ama Dersim'de sıkışıp
kalan Parti, vaktini 111. Konferansa hazırlanmayla geçirdi.
1987'de, III. Konferansa katılmak üzere giden delegelerinin
ezici çoğunluğunu, bir hava saldırısında kaybetti. III. Konferans,
bir yıl sonra, moral çöküntüsü içinde gerçekleştirildi ve bu dö
nemde partinin dağ kanadı, izlenen çizgiyi sağ oportunist bula
rak, Merkez Komitesi'ni gelişememenin asıl müsebbibi olarak
gördü ve TKP(ML)-DABK adı altında, partiden ayrıldı.
Bu iki kanatlı durum, 1992'de, 1. Olağanüstü Parti Konferan
sı'yla yeniden birliğe dönüştü. Bu birlik, iki yıl sonra, birleşenle-
98
rin yeniden ayrılmasıyla parçalandı ve ortaya yeniden birbirle
rine benzeyen iki büyük kanat çıkh. Her iki kanat da Dersim ve
Karadeniz'de gerilla faaliyetini yoğunlaşhrmayı ve genişlemeyi
hedef olarak önlerine koydular.
1997'de, TKP/ML-DABK kanadı, Dersim'de ordu birlikleriy
le giriştiği çahşmada1 genel sekreteri Cüneyt Kahraman'ı kay
betti. Kahraman, partinin gelmiş geçmiş en savaşçı ve aynı za
manda şair ruhlu sekreteri olarak biliniyordu. Bu olaydan iki yıl
sonra da, TKP-ML-Konferans kanadının genel sekreteri Mehmet
Demirağ, Karadeniz'de vuruldu.
TKP(ML)-DABK kanadı, 2002'de düzenlediği 1. Kongre ile
adını Maoist Komünist Partisi (MKP) olarak değiştirdi ve alanını
Türkiye ve Kuzey Kürdistan olarak belirledi. MKP, 2005' de 11.
Kongresi'ni Dersim'de gerçekleştirmeye çalışırken, Mercan Va
disi'nde uğradığı bir hava saldırısı sonucunda, genel sekreteri
Cafer Cangöz başta olmak üzere, Merkez Komitesi üyeleri ile
delegelerinin önemli bir bölümünü kaybetti. 11. Kongresi'ni iki
yıl sonra, yapabildi.
1996 ile 2010 arası, TKP(ML)'nin her iki kanadının, Dersim
ve Karadeniz'in belirli yerlerinde, ağır kadro kayıplarına yol
açan ve büyüme istidadı gösteremeyen bir gerilla faaliyetiyle
geçti. TKP(ML)'nin 1972 çıkışını komünist olarak değerlendirip,
miras olarak sahiplenen ve faaliyet halinde olan üç kanat veya
parti var: MKP, TKP/ML ve TKP/ML-Bolşevik Partizan.
TKP(ML), kuruluşundan bu yana seçimleri boykot etti.
Marks-Engels-Lenin-Stalin ve Mao'yu komünizmin kilometre
taşlan olarak savundu. Kanatlarını birleştirince güç kaybetti,
kanatlara ayrıldığında ise güç topladı, güçlendi. Sekreterlerini
sıradan neferleriyle aynı mevziye soktu ve kuruluşundan bu
yana, İbrahim Kaypakkaya, Kazım Cihan, Süleyman Cihan,
Cüneyt Kahraman, Mehmet Demirağ ve Cafer Cangöz olmak
üzere, toplam altı genel sekreterini kaybetti.
Öncülleri: Fikir Kulüpleri Federasyonu, Dev-Genç, PDA, TİİKP
99
TÜRKİYE ULUSAL KADINLAR PARTİSİ
100
TÜRKİYE KOMÜN İ ST PARTİ Sİ/
MARKSİST LEN İN İ ST HAREKET
101
TÜRKİYE SOSYALİ ST İ ŞÇİ PARTİS İ -2
102
THKP- ACİLCİLER
103
tekelci burjuvazinin kurumlarına yönelik bombalama ile büyük
bir eylem olarak saptandı. Bu dönemde daha sonra Devrim Sa
vaşçıları (DS) adını alacak grup ile ilk örgütsel ayrılık yaşandı.
Ayrılığın gerekçesi, örgütün politik çıkış yapabilmek için gerekli
örgütlenmeye sahip olup olmadığı noktasında odaklaştı. DS
grubunun bilinen ismi, uzun hapislik yıllarından sonra kanser
den hayatını kaybeden Hamdullah Erbil' di.
Politik çıkış sırasında önemli kayıplar verdiler. Yüksel Eriş,
Trabzon' da bomba yapımı sırasında patlama sonucu hayahnı
kaybetti. Yakalanmalar oldu. HDÖ adı rağbet bulmazken, Acil
ciler olarak anılan örgüt, eylemlerini sürdürdü. 1979'da örgüt
yeni bir ayrılık yaşadı. Gerekçe, halk savaşı konusuydu. HDÖ
adıyla devam edecek kesim halk savaşını savunurken, Acilciler
adını alacak kesim, silahlı propagandanın ayaklanmaya yol
açacağı görüşündeydi.
Acilciler ağırlıkla Adana, Hatay, İstanbul, Kayseri'de, HDÖ
ise Adana, Balıkesir, 'çorum, İstanbul, Kars'ta, DS ise Maraş'ta
örgütlüydü. Acilciler'in 12 Eylül sonrasındaki tarihinin Suriye
bölümü, Muhabarat ile fazla içli dışlı olunması nedeniyle çok
sayıda militan tarafından benimsenmez.
Acilciler 1982'de büyük bir ayrılık daha yaşadı ve örgütten
ayrılan kesim (kısa süre önce ittifak bildirgesi imzalanmış olan)
TKEP'e kahldı. Benzer bir durum, 1987 sonunda yapılan ilk
kongrenin ardından 1988 yılında da tekrarlandı.
1970'li yılların ikinci yarısında gazeteler silahlı mücadele
örgütlerindeki kadınlara özel ilgi gösterdiler ve onlara değişik
isimler takhlar. Bunların en tanınmışı Acilciler' den Bombacı
Leyla olarak tanıhlan Belma Gürdil' di. Ardından Hilal Göker,
Ömür Karamollaoğlu (1977'de Ankara'da bomba patlaması
sonucu hayatını kaybetti) ve Gülay Kerimoğlu gelir.
Öncülleri: Fikir Kulüpleri Federasyonu, Dev-Genç, THKP-C
104
TÜRKİYE KOMÜN İ ST PARTİ Sİ-B İRLİK
Türkiye Komünist Partisi (Birlik), Dr. Hikmet Kıvılcım'lırun
1970 öncesi çıkardığı Sosyalist gazetesinin çevresinde kümelenen
kişilerin başını çektiği oluşumdur. Bu siyasi çevre, önce legal
faaliyetler için 1974 yılında TSİP'i kurdu. Ardından Mayıs
1975'te, TKP-Reorganizasyon olarak kuruluşunu ilan etti. Parti
nin adındaki reorganizasyon kelimesi tarhşmalara yol açh.
Partinin görevinin eski TKP'yi reorganize etmek değil Tür
kiye' de komünist hareketin birliğini sağlamak olduğu gerekçe
siyle adı da Türkiye Komünist Partisi (Birlik) olarak değiştirildi.
Partinin ilk genel sekreteri Alunet Kaçmaz' dı. 1977 yılında
. ki bölünmeden sonra Ahmet Kaçmaz ve taraftarları
TKP(Birlik)'den ayrılarak legal partiyi (TSİP) ele geçirdiler. İkin
ci genel sekreter İbrahim Seven oldu. Parti 1980 yılında 1. kongre
ve konferansını yaph. 1986 yılındaki il. Kongresi'nde alınan
silahlı mücadele kararıyla, Silahlı Halk Birlikleri (SHB) kuruldu.
Yine Yekitiya Komunisten Kurdistan (YKK) adıyla bölgede
özerk örgütlenme karan alındı.
1989 yılında yapılan III. Kongre' deki tarhşmalar bölünmey
le sonuçlandı. İbrahim Seven ve arkadaşları kongreyi terk ede
rek DKP adlı yeni bir örgüt kurdular. Kongre yeni MK'yı ve
üçüncü Genel Sekreter olarak Suat Bozkuş'u seçti. III. Kongre
sonrası yapılan tarhşmalar sonrasında MK tarafından Yekitiya
Komunisten Kurdistan'ın PKK'ye kahlması yönünde tavsiye
karan alındı. TKP(B), 1992 yılı yaz aylarında topladığı 2. Konfe
ransı'nda tüzük ve programını değiştirerek Türkiye Devrim
Partisi adıyla yeni bir partiye dönüştü.
Öncülleri: Türkiye Komünist Partisi, Türkiye Sosyalist Emekçi ve
Köylü Partisi, Vatan Partisi -1
105
VATAN PARTİSİ -2
106
TÜRKİYE İ ŞÇİ PARTİ Sİ- 2
107
MARKSİ ST LENİ NİST SİLAHLI PROPAGANDA B İRLİGİ
108
nan Ahmet Saner ve Kadir Tandoğan ise, 25 Haziran 1981 günü,
İstanbul Paşakapısı Cezaevi'nde idam edildiler.
MLSPB iki-üç kez yeni gruplar doğurmak olgusuyla karşı
karşıya kaldı. 1978 yılından sonra THKP-C Savaşçıları ve Çayan
Sempatizanları MLSPB'den ayrıldılar. THKP-C kökenli örgütleri
legal alanda bir araya getirip birlikte eylemler yapmayı amaçla
yan Eylem Birliği çalışması da uzun süreli olamadı.
12 Eylül döneminde, diğer bazı kentlerin yanısıra, en fazla
sayıda MLSBP'linin tuhıklandığı İstanbul'da yaklaşık 300 kişilik
bir dava açıldı. Mayıs 1981 'de başlatılan ve "ek iddanameler"le
sürekli kabartılan bu dava yıllarca sürdü. Ülke çapında tutukla
nan MLSPB üye ve sempatizanlarının sayısının lOOO'i bulduğu
tahmin ediliyor.
1 No'lu Ordu Komutanlığı'na bağlı İstanbul Sıkıyönetim 3
No'lu Askeri Mahkemesi'nde 1981 yılının Mayıs ayında başla
yan ve 1984'de ilk etabı sona eren yargılama sonunda 22 kişiye
idam, 49 kişiye müebbet ve çok sayıda kişiye ağır hapis cezalan
verildi. MLSPB, 12 Eylül döneminde önemli ölçüde dağıldı..
Öncülleri: Fikir Kulüpleri Federasyonu, Dev-Genç, THKP-C
109
KURTULUŞ HAREKETİ
110
Kurtuluş, 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinden öncesinde
Ankara, İstanbul, İzmir, Karadeniz'in bütün bölgesinde, Akde
niz'de Antalya, Burdur, Isparta'da, Kürdistan'ın 9 ilinde, Ada
na-Mersin ve Hatay' da, Kayseri, Konya, Afyon, Kırıkkale, Ço
rum, vb. illerde örgütlü bulunuyordu.
Kurtuluş hareketi yaygın örgütlülük ve kitlesel potansiyel
bakımından genelde Türkiye Komünist Partisi, Devrimci Yol ve
Halkın Kurtuluşu'ndan sonra 4. sırada sayılıyordu.
SBKP) ve ÇKP yandaşı siyasal grupların dışında kalan ve
"ortayolcu" olarak tanımlanan Kurtuluş hareketi, aynı zamanda
kişisel değil, kolektif önderlik anlayışına sahipti. Faaliyetlerinde
organlı çalışmayı esas alıyordu.
12 Eylül' den sonra "işçi sınıf ve emekçi kitleler içinde mev
zilenme" olarak tanımlanan bir "geri çekilme politikası" uygu
landı. Bu politika nedeniyle önderliğinin ve kadroların önemli
bir kısmı yurtdışında korumaya alındı.
İllegal faaliyetiı:ı sürdürüldüğü bu ağır baskı koşullarında
1982'den itibaren siyasal ve örgütsel bir kriz yaşandı. Krizin
aşılması sürecinde Kurtuluş Örgütü adı, Türkiye ve Kuzey Kür
distan Kurtuluş Örgüt (TKKKÖ) olarak değiştirildi.
Bu arada, eski Öncü İşçi grubu hareketten ayrılarak Kurtu
luş Örgütü (KÖ) olarak yoluna devam etti.
Çeşitli konferans ve kongreler ile krizin aşılmasından sonra
TKKKÖ adıyla yoluna devam eden hareket, bu dönemde Anka
ra, İstanbul, İzmir, Adana, Karadeniz, Antalya, Bursa ve başka
yerlerde çok sayıda polis operasyonları ile tutuklamalar ve yar
gılamalar yaşadı.
12 Eylül sonraki süreçte örgütsel varlığını ve siyasal faaliye
tini kesintisiz bir şekilde sürdüren hareketin merkezi ve toplu
bir davası olmadı. Bu nedenle de ortak savunma yapılamadı.
1987'den itibaren Yeni Aşama, Yeni Öncü dergileri ile İşçi
Dünyası Gazetesi çıkarıldı. 1989'da Kuruçeşme Toplantıları'na
katılan örgüt 1991 yılındaki 5. Konferans'tan sonra açık alan
111
faaliyetine ağırlık verdi ve sosyalistlerin birliği yönünde girişim
lere başladı.
1994 yılında Kürdistan' da ortak mücadele ve örgütlenme
anlayışını terk ederek adını Kurtuluş Örgütü olarak değiştirdi.
Bu kararla birlikte Kürt illerindeki üye ve sempatizanlarını da
serbest bırakh.
Bu süreçte, Birleşik Sosyalist Alternatif (BSA}, Sosyalist Bir
lik Partisi (SBP}, Birleşik Sosyalist Parti (BSP}, Özgürlük ve Da
yanışma Partisi (ÖDP) süreçlerinde önemli bir rol üstlenen ör
güt, 1999 yılında Sosyalist Eylem Platformu (SEP) ile birlikte
ÖDP' den koptu. ÖDP' den kopuş esnasında Kurtuluşçular ara
sında büyük bir bölünme yaşadı.
2002 yılında ise SEP içinde kalanlar ile birlikte Sosyalist
Demokrasi Partisi (SDP)'nin kuruluşunda yer aldı. SDP'nin
kuruluşu aynı zamanda bölünen Kurtuluşçuları da parti zemi
ninde birleştirdi.
SDP'nin kuruluşundan sonra ve esas olarak Kürt sorunun
dan kaynaklanan sorunlar nedeniyle krizler yaşandı. Önce
SEP'ten gelen gruplar SOP' den ayrıldı. Daha sonra da Kurtuluş
çular kendi içlerinde bir kez daha bölündüler.
Parti içindeki cinsel taciz üzerine yapılan tarhşmalar süre
cinde SDP'den istifa eden bir grup ayrılarak İşçilerin Sosyalist
Partisi'ni (SP) kurdu.
SOP'de kalanlar arasında ise parti içi şiddetten kaynaklanan
yeni bir bölünme daha oldu. Bu son bölünmede SOP' den ayrı
lanlar, Demokrasi ve Özgürlük Hareketi (DÖH) adıyla yeni bir
grup oluşturdular.
Kurtuluş hareketi kökenli olan bu üç siyasal grup (SOP, SP
ve DÖH) sonra Demokrasi İçin Birlik Hareketi (DBH) ve Türki
ye Barış Meclisi (TBH) içinde yer aldılar.
Öncülleri: Fikir Kulüpleri Federasyonu, Dev-Genç, DGDF
112
HALKIN KURTULUŞU
113
Şubat 1980' de gerçekleştirdikleri Kongre ile de Türkiye Devrim
ci Komünist Partisi'ni (TDKP) kurdular. Grup, 12 Eylül askeri
darbesinden önceki dönemde, THKP-C kökenli Devrimci
Yol' dan sonra, en geniş kitle temeline sahip ikinci hareket olarak
kabul edilmiştir.
THKO geleneğini sürdürmek üzere 12 Mart sonrasında
oluşturulan Geçici Merkez Komitesi'nde yaşanan kimi ayrılıkla
rın ardından ilk sayısı 1976 yılının ilk aylarında yayınlanan Hal
kın Kurtuluşu dergisi, THKO'nun legal adı olarak kabul edildi.
Halkın Kurtuluşu dergisi, 12 Mart dönemini değerlendiriyor,
THKO'nun eleştirisini yapıyor, sosyal emperyalizm, üç dünya
teorisi ve anti-faşist mücadele konularını ele alıyordu.
Zaman zaman Çin Komünist Partisi yanlısı görüşleri savun
sa da, Arnavutluk Emek Partisi taraftarı olan örgüt, Ortaöğre
nimliler Dernekleri, Yurtsever Devrimci Gençlik Dernekleri ve
işçiler arasında faaliyet gösteren Devrimci Sendikal Muhalefet
hareketiyle anıldılar. 1977 milletvekili seçimlerinde HK'nin Der
sim bağımsız milletvekili adayı Ahmet Demirdöğen AP ve
TİP'in adayını geçerek 8 bini aşkın oy almışh. Haftalık Halkın
Kurtuluşu dergisinin tirajı 50 bin idi.
İzmir, Çorum, Adana, Tokat, İstanbul ve Antep gibi illerde
güçlü bir sol hareket yaratan ve Mustafa Yalçıner ile İhsan Çara
lan gibi kadroların liderliğinde partiye doğru evrim amacıyla
oluşturulan bu grup, daha sonra Türkiye Devrimci Komünist
Partisi-İnşa Örgütü ve Nisan 1980'de TDKP ilişkilerine evrildi.
Bu çevre, legal Halkın Kurtuluşu dergisinden başka Yoldaş/Heval
ve Devrimin Sesi dergilerini de çıkardı.
Öncülleri: Fikir Kulüpleri Federasyonu, Dev-Genç, THKO
114
DEVRİMCİ YOL
115
Devrimci Yol davasının sanık sayısı 980 civarındaydı. Sanık
sayısı Artvin'de 898 ve Fatsa' da 900'dü. Bu rakamlar Devrimci
Yol'un darbe öncesindeki kitleselliği hakkında fikir, verebilir. 36
davada 251'i kadın olmak üzere toplam 4403 sanık yargılandı.
Lider kadroların yakalanması ve kırsal alanda yenilen darbelerle
hareket hızla. dağıldı. 1982 yılında yurt dışında Faşizme Karşı
Birleşik Direniş Cephesi kuruldu ve politikalarını kırsal kesimde
gerilla faaliyeti ile hayata geçirmeye çalıştı.
1985'ten itibaren, Devrimci Yol'u canlandırmak için küçük
militan grupların yürüttüğü çalışmalar 1988 sonrasında üniver
site gençliği, işçiler ve kamu çalışanları içinde gelişen muhalefet
hareketleri içinde gelişme alanı buldu. Bu dönemde, söz konusu
toplumsal muhalefet hareketleri içerisinde etkili olan Devrimci
Yol kökenli kadrolar, "Devrimciler" adıyla Devrimci Yol'u ha
reket noktası olarak kabul eden yeni bir politik platform mey
dana getirdiler.
1991 'de Devrimci Yol' un cezaevindeki kadrolarının önemli
bir bölümü serbest bırakıldı. Cezaevinden çıkan ve kendilerini
"Devrimciler" platformunda tanımlayan bu üst düzey kadrolar
dan bir kısmı, 1989-1990'da SSCB ve Varşova Paktı'nın dağılma
sıyla "ideolojik sorunun anahtar sorun haline geldiğini" öne
sürerek "geniş Devrimci Yol çevreleri" olarak anılan Devrimci
Yol ile şu ya da bu biçimde ilişkili insanları bir Tartışma Süre
ci'ne çağırdılar.
Tartışma Süreci, Devrimci Yolcular için aynı zamanda bir
ayrışma süreci olarak yaşandı. Tartışma Süreci sonrasında Dev
Yolcular, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), Halkın Dev
rimci Yol'u ve Devrimci Hareket olarak ayrışarak farklı çalışma
ve örgütlenme süreçlerine girdiler. Bir süre sonra 2001'de
ÖDP'den ayrılan yine DY kökenli kalabalık bir grup ise 2004'te
Emekçi Hareket Partisi'ni kurdu.
Öncülleri: Fikir Kulüpleri Federasyonu, Dev-Genç, THKP-C, DGDF
116
HALKIN BİRLİGİ
117
EYLEM B İRLİGİ
Eylem Birliği, 1976 yılında İzmir'de doğan ama Adana'ya da
yayılan bir gruptu. Örgütün faaliyetleri esnasında Neşe Değir
menci ve Güler Erdoğan başta olmak üzere yaşamını yitirenler
oldu. Bir ara, Eylem Birliği ile MLSPB aralarında bir birlik ya
ratma çabası içinde oldular; ancak bu girişim başarısız oldu.
Bu iki örgüt arasında birleşmeye giden, birlik çalışmaları
esnasında Devrimci Kurtuluş adı, İstanbul, İzmir'deki sempati
zanları bir araya getirmek için yan legal platformlarda kullanıl
dı. Bu yüzden, Devrimci Kurtuluş'un ayrı bir örgüt olarak anıl
ması doğru değildir. Eylem Birliği, 1980'e doğru gelirken ağır
darbeler aldı ve büyük ölçüde tasfiye oldu.
Öncülleri: Fikir Kulüpleri Federasyonu, Dev-Genç, THKP-C
HALKIN YOLU
12 Mart sonrası, Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi Mark
sist-Leninist adı ile anılan grup, Halkın Yolu dergisini çıkarak
siyasallaşma yolunda adım attı ve Kızıl Bayrak dergisi ile de
illegal yapılanmasını sürdürdü. Grubun bir bölümü 1977'de
TİİKP'ye kahldı. Daha sonra THKP-C ML olan isimlerini Mayıs
1984'te Türkiye Komünist İşçi Hareketi (TKİH) olarak değiştirdi
ler. TKİH daha sonra TDKİH ile birleşti ve daha sonra Marksist
Leninist Komünist Parti' ye kahldı.
Öncülleri: Fikir Kulüpleri Federasyonu, Dev-Genç, THKP-C
118
SOSYALİ ST DEVRİM PARTİ Sİ
119
DEVRİMCİ DERLEN İ Ş
120
DEVRİMCİ SAVAŞ
THKO DİRİL İ Ş
121
TÜRKİYE İ ŞÇİ KÖYLÜ PARTİ Sİ
122
DEVRİMCİ SOL
123
getirilebileceğini savunuyordu. Türkiye'nin emperyalizmin yeni
sömürgesi olması nedeniyle başkalarıru sömürgeleştiremediği,
Kürt sorununun yeni sömürgecilik siyasetinin bir parçası olarak
ele alınması gerektiği görüşüne sahiptiler.
Dev-Sol, Silahlı Devrim Birlikleri (SDB) aracılığıyla çeşitli
silahlı eylemler düzenleyerek MHP ileri gelenlerinden Gün Sa
zak ve eski başbakan Nihat Erim suikastlerini gerçekleştirdi.
1980 Darbesi sonrasında örgütün üyelerinin büyük çoğunluğu
cezaevine girdi. 1981 yılında açılan Devrimci Sol ana davasında
sanık sayısı 1223'ü buldu. Cezaevlerindeki açlık grevlerinde üç
Dev-Sol militanı da öldü. Nihat Erim cinayeti zanlısı Ahmet
Kırlangıç'ın işkencede katline misilleme olarak 198l'de, İstanbul
Emniyet Müdür Yardımcısı Mahmut Dikler öldüİ'üldü. Dev-Sol,
daha sonraki yıllarda da kimi emekli generaller ve polislerin
öldürülmesi eylemlerini üstlendi.
Özellikle 1991 yılı ve sonrasında aralarında Sinan Kukul,
Niyazi Aydın, örgüt liderinin eşi Sabahat Karataş gibi örgütün
üst düzey yöneticilerinin de bulunduğu pek çok örgüt militanı
nın öldürülmesi ve kimi yöneticilerin tutuklanmasından sonra
örgütün eylemlerinde azalma oldu. Bu süreci 1992 Eylül ayında
örgütün üst düzey yöneticilerinden Bedri Yağan'ın başında bu
lunduğu bir grubun ayrılması izledi. İki kanat arasında çatışma
lar yaşandı. Bedri Yağan'ın ve başka örgüt yöneticisinin 1993
yılında İstanbul' da bir polis operasyonu sonucu öldürülmesin
den sonra, Yağan kanadı büyük oranda etkinliğini kaybetti.
Dursun Karataş yanlıları ise partileşme sürecini tamamla
dıklarını açıklayarak Mart 1994'te "Devrimci Halk Kurtuluş
Parti-Cephesi" (DHKP/C) adını aldılar. DHKP-C de bugüne
kadar aralarında Özdemir Sabancı suikastinin de olduğu bir dizi
silahlı eylem gerçekleştirdi. Örgütün lideri Dursun Karataş, 2008
yılında, Avrupa' da yakalandığı kanser hastalığından öldü.
Öncülleri: FKF, Dev-Genç, THKP-C, Devrimci Yol
124
'KASABALILAR'
125
M ÜCADELEDE BİRLİK
126
TÜRKİYE DEVRİM İ Nİ N YOLU
THKP-C SAVAŞÇILARI
127
TÜRKİYE KOMÜN İ ST PARTİSİ - İ ŞÇİ Nİ N SESİ
128
Sekreteri Haluk Yurtsever, İşçinin Sesi muhalefetine kahldı. İşçi
nin Sesi'nin en çok yandaş kazandığı, tutunduğu bölge Ege ol
du. Ankara' da ODTÜ'lü gençlerin başını çektiği bir grup İşçinin
Sesi'ne kahldı; Mersin' de de benzer gelişmeler oldu.
Ocak 1980' de "Türkiye Komünist Partisi Leninciler Konfe
ransı" toplandı. Eşgüdüm Komitesi alhnda fiilen bağımsız ör
gütlenmeye girişti. Bu konferansta TKP'nin yarım yüzyıl kongre
toplamayan bir parti olduğu belirtilerek kongre çağrısı yapıldı.
TKP, 12 Eylül'e İşçinin Sesi'ni ve parti içindeki "sol sekter" çizgi
yi tasfiye etmiş, Partizan grubunun tam ve fiili egemenliğinde
sağ bir çizgiye oturmuş olarak girdi.
12 Eylül 1980'den sonra 1981 başlarında toplanan "Türkiye
Komünist Partisi il. Leninciler Konferansı'nda ise 12 Eylül mü
dahalesinin faşist bir darbe olduğu ilan edildi.
1982 yılında, 12 Eylül' den sonra yurtdışına çıkan kadroların
bir bölümü siyaset, örgütlenme ve önderlik tarzına muhalefet
ederek, TKP-İşçinin Sesi'nden ayrıldılar. R. Yürükoğlu'nun Ey
lül 1984' de yazdığı Faşizmin Çözülüşü kitabı yeni tartışmalara yol
açh. Üst Büro üyesi Haluk Yurtsever, bu kitapta öne sürülen
görüşlerle örgütün tem.el çizgisinin değiştirilmek istendiğini
savunarak kongre toplanması için harekete geçti.
Yönetim çoğunluğunun kongre önerisini kabul etmemesi
üzerinde 1984'de hareket bir kez daha bölündü. Haluk Yurtse
ver ve arkadaşları Kurtuluş Yolu dergisi çevresinde örgütlendi
ler. TKP'nin TİP'le birleşerek TBKP'ye dönüşmesi üzerine TKP
İşçinin Sesi, TKP adını kullanmaya başladı. 2000 yılında yapılan
1. Olağanüstü Kongre'de İşçinin Sesi'nin yayınına son verildi.
Nihat Akseymen'in 2002'de vefat etmesinden sonra İşçinin Sesi
hareketi bir tür bitkisel yaşama girdi.
Öncülleri: TKP, Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi
129
TÜRKİYE İHTİLALCİ KOMÜ Nİ STLER B İRLİGİ
130
olarak kabul edip, bu sürecin getirdiği avantajları da kullanarak,
legal ortamlarda tanınan bir noktaya geldi. 1995 yılında "3. Kon
ferans" öncesi örgüt içinde başlayan "demokratik merkeziyetçi
lik" tarhşması çerçevesinde örgütün bürokratikleştiğini ve yoz
laştığını ileri süren ve kendilerini "bolşevikler" olarak adlandı
ran bir grup örgütten ayrılarak Türkiye İhtilalci Komünistler
Birliği (Bolşevik) örgütünü kurdular.
12 Mart 1995'teki Gazi Olaylan'nda etkindiler. 1996 Mayıs
ayında Türkiye cezaevlerinde başlayan ölüm oruçlarına, cezaev
lerinde bulunan üyelerinin tümü, süresiz açlık grevi tanımlama
sı ile kahldılar. 12 kişinin yaşamını yitirdiği bu eylemde, üyele
rinden Tahsin Yılmaz, Osman Akgün, Ulaş Hicabi Küçük haya
hnı kaybetti. 19 Aralık 2001 sonrası kahldıkları ölüm orucu ey
leminde de Tuncay Günel, Ali Çamyar, Lale Çolak, Okan Külek
çi hayatını kaybetti.
2010 yılının Ocak ayında Sonuç Bildirgesi'ni yayımladığı 4.
Konferans'ı ile yine bir bölünme yaşadı. Kendilerine "Proleter
Sosyalist Kongre Delegeleri" adını veren bir grup Sonuç Bildir
gesi'nin yayımlanmasından önce yayımladığı bir bildiri ile ör
gütten ayrıldıklarını ilan etti. Örgütün Ocak 2010'da yayımladığı
Sonuç Bildirgesi de bu ayrılışı teyit etti.
Ancak bu kopuşun 1997'deki 3. Konferans'a gelinen süreçte
ki kopuştan farkı, "Proleter Sosyalist Kongre Delegeleri" isimli
grubun, örgütün üst-düzey yöneticilerinden oluşması ve uzunca
bir dönem örgütün temel yönelimlerinde ve politikalarında
etkili olmasıdır (Sonuç Bildirgesi'nden). 2002-2003 yıllarında
örgüt, devrim stratejisinde temelli değişikliklere yöneldi. "Doğ
rudan Sosyalist Devrim" teorisini savunmaya başladı. 4. Konfe
rans Sonuç Bildirgesi'nde ise bu stratejik değişimin asıl itibariyle
1990'lann başında savunulmaya başlanması gerektiği belirtildi.
Öncülleri: Fikir Kulüpleri Federasyonu, Dev-Genç, THKO
131
SOSYALİ ST VATAN PARTİ Sİ
ÇAYAN SEMPATİZANLARI
CEPHE YOLU
132
TÜRKİYE KIZIL MUHAFIZLARI ORDUSU
133
TÜRKİYE DEVRİMCİ KOMÜN İ ST PARTİ Sİ
134
ye'deki yönetimi faşist diktatörlük olarak tanımlayan TDKP bu
nedenle partinin illegal köke sahip yasal bir örgüt olarak inşa
edilemeyeceğini düşünür. Parti örgütünün tamamen illegal
olması ve illegal örgütlerin organik bir toplamı olmasını temel
almıştır. TDKP, tüzüğünde "komünizm okulu" olarak tanımla
nan, gençlik içinde TDKP çizgisi doğrultusunda faaliyet yürüten
Türkiye Genç Komünistler Birliği (TGKB) adlı bir komsomol
örgütlenmesine sahiptir. TGKB örgütsel olarak bağımsız hareket
eden, ancak siyasal ve ideolojik olarak TDKP'ye bağlı bir gençlik
örgütlenmesidir.
TDKP'nin amacı, demokratik devrimi tamamlamak, ke
sintisiz olarak sosyalizme geçmek, proletarya diktatörlüğü al
tında sosyalizmin inşasını tamamlamak; bayrağında "herkesten
yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre" yazılı komünist top
luma ulaşmaktır. Parti, Ulusal Demokratik Halk Devrimi'nde,
sosyalist devrimde, sosyalizmin inşasında işçi sınıfının hege
monyasını ve öncülüğünü gerçekleştirecektir. Komünist toplu
ma ulaşıldığında Partinin görevi ve varlığı son bulacaktır.
TDKP yöneltilen eleştiriler karşısında Stalin'i savunmakta,
Kruşçev, Brejnev, Tito, Gorbaçov gibi isimleri revizyonist olarak
tanımlamaktadır. THKO'dan TDKP'ye geçiş sürecinde "halk
kahramanı" olarak savunduğu Mao'nun Üç Dünya teorisini
benimsemiş, örgüt tabanından Arnavutluk Emek Partisi lideri
Enver Hoca taraftarlarına söz hakkı tanımamıştı. Bu eleştirileri
yapan muhalefeti "hizipçi" ve "karşı devrimci" diye suçlamasına
rağmen, sonunda AEP çizgisini kabul etmiştir.
TDKP'den daha sonraki yıllarda TDKP-Sosyalist Birlik,
daha sonra ismi Türkiye Komünist İşçi Partisi olan Ekim grubu
ayrıldı. TDKP geleneğinden gelen kadrolarının çoğu, siyasi faa
liyetlerini günümüzde EMEP'te sürdürmektedir.
Öncülleri: Fikir Kulüpleri Federasyonu, Dev-Genç, THKO
135
12 Eylül
Son rası
137
TKP-ML (BOLŞEVİK)
139
ANA GERİLLA B İRLİGİ
140
KURTULUŞ ÖRGÜTÜ
KURTULUŞ YOLU
141
GELENEK
TOPLUMSAL KURTULUŞ
142
TÜRKİYE KOMÜN İ ST PARTİ Sİ -
MARKSİST LEN İN İ ST-2
143
meye başlandı. Nitekim DABK da kendi konferansını Ağustos
1989'da yaph ve kendi MK'sını seçti.
Her biri TKP/ML'yi kendisinin temsil ettiğini söyleyen bu
iki grup arasında yapılan görüşmeler sonrasında, 1992 yılında
birleşme sağlandı ama birlik fazla sürmedi. Aslında anlayış sü
rüyordu. Dahası birlik konusu her iki partinin tabanında tarh
şılmamışh.
Bir araya gelen iki grubu, yeniden ayıracak olan Nisan
1994'te yayınlanan bir bildiriydi. Bildiri, TKP/ML adına yayın
lanmışh ancak dilinden DABK kaynaklı olduğu anlaşılıyordu.
Nitekim bildiride, Konferans kökenli kimi kişilerin uyuşturucu
kaçakçılığına bulaşhğı iddia ediliyordu.
TKP/ML uyuşturucu kaçakçılığına bulaştığını iddia ettiği
kişileri yargıladığını açıklarken; 1994 ayrılığından sonra bir kı
sım kadrolar siyasi faaliyetlerini bundan böyle, TKP(ML) adıyla
devam ettirecekti. Bu gruptan, 1995'te Geçici Örgütlenme Komi
tesi adıyla bir grup ayrıldı.
Uzun Yürüyüş dergisini yayınlayan bu grubun şimdiye ka
dar sekiz konferans düzenlediği belirtiliyor. TKP(ML) ismini
kullanmaya başlayan grup, ismini 15 Eylül 2002'de düzenlediği
kongreden itibaren Maoist Komünist Parti olarak değiştirecektir.
Öncülleri: FKF, Dev-Genç, PDA, TİİKP, TKPIML
144
SİLAHLI HALK B İRLİKLERİ
DEVRİ M SAVAŞÇILARI
145
SOSYALİST PARTİ
Türkiye İşçi Köylü Partisi geleneğinden gelen kadrolarca oluştu
rulan Sosyalist Parti, 12 Eylül sonrasında kurulan ilk legal sol
parti oldu. Ferit İlsever'in genel başkanlığında 1 Şubat 1988'de
kurulan partinin genel başkanlığında daha sonra Doğu Perinçek
ve İlhan Kınt da bulundu. 1991 seçimlerinde yüzde 0.4 oranında
oy alan Sosyalist Parti, 10 Temmuz 1992 günü Anayasa Mahke
mesi'nce kapahldı.
Parti hakkında verilen kapatma davası Avrupa İnsan Hak
lan Mahkemesi' ne götürüldü. AİHM, Türkiye'yi bu konuda
.
mahkum ederek Doğu Perinçek ve İlhan Kınt'a 50 bin Fransız
Frank'ı para ödenmesine hükmetti. Bu partiden ayrılan Halil
Berktay, Gün Zileli, Oral Çalışlar, İlkay Demir, Oktay Kutlu,
Necmi Demir, Yavuz Alagon ve Atilla Aytemur Sosyalist Birlik
Partisi'nin kurucuları arasında yer aldılar.
Öncülleri: FKF, Dev-Genç, PDA, TİİKP, TİKP
146
DİRENİ Ş HAREKETİ
147
İKTİ DAR YOLU
16 HAZİRAN HAREKETİ
148
TÜRKİYE KOMÜNİ ST PARTİ Sİ - KIVILCIM
lO EYLÜL
149
TÜRKİYE DEVRİMCİ KOMÜNİ ST İ ŞÇİ HAREKETİ
DEVRİM
150
TÜRKİYE BİRLEŞİK KOMÜN İ ST PARTİ Sİ
ısı
KOMÜNİ ST DEVRİM HAREKETİ
152
DEVRİ MCİ SOSYALİ ST İ ŞÇİ HAREKETİ
153
İ ŞÇİ PARTİ Sİ
154
TÜRKİYE SOSYALİ ST İŞÇİ PARTİSİ -3
155
SOSYALİ ST TÜRKİYE PARTİ Sİ
156
KURTULUŞ ÖRGÜTÜ
157
DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİ Sİ-CEPHESİ
158
B İRLEŞİK SOSYALİ ST PARTİ
159
MARKSİ ST LENİN İ ST KOMÜN İ ST PARTİ
160
cadele eder. MLKP-Kürdistan örgütü, sosyalist görüş açısıyla
Kuzey Kürdistan'da siyasal ve örgütsel bir gelişimdedir.
Proletarya enternasyonalizmi ilkesine bağlı olduğunu belir
ten MLKP, dünya komünist hareketinin yaşadığımız coğrafya
daki kolu olduğunu ifade etmekte. Sınıf mücadelesinin özünde
enternasyonal bir mücadele olduğuna; emperyalizmin şiddetle
nen çelişkilerinin, bugün bölge ve dünya devriminin toplumsal
maddi koşullarım daha çok olgunlaşhrdığına, yeni olanak ve
dinamikler ortaya çıkardığına inanır.
Marksist Leninist Komünist Parti, demokratik ve komünist
kadın çalışmasıyla işçi kadırun, ev emekçisi kadının, üniversiteli
ve liseli kadının, dili ve kimliği yasak Kürt kadınının yanında ve
eyleminde yer alır. Türkiye devrimci hareketi içerisinde kadının
özgürlük mücadelesinin öncü kurmayı olur. MLKP, önceli ör
gütlerin gerçekleştirdiği Emekçi Kadınlar Kurultayı'nın ürünü
demokratik kadın çalışmasının başlıca emekçisidir.
Gençliği, özgür bir gelecek, eşit, adil bir toplum için müca
dele etmeye çağıran MLKP, bunun için 1994 yılında Komünist
Gençlik Örgütü'nü (KGÖ) kurdu. KGÖ, ideolojik olarak partiye
bağlı, örgütsel olarak bağımsız bir gençlik örgütlenmesidir. Kül
tür ve sanat cephesinde devrimci bir alternatif oluşturduğunu
belirten MLKP, sanat ve kültürü sokak, halk ve hayatla buluş
turma çizgisinde yürüttüğünü ifade ediyor.
Öncülleri: Fikir Kulüpleri Federasyonu, Dev-Genç, PDA, TİİKP,
TKPIML, TKPIML Hareketi
161
TÜRKİYE KOMÜNİ ST PARTİSİ
(MARKSİ ST LENİNİ ST)
162
TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK PLATFORMU
163
ÖZGÜ RLÜK VE DAYANIŞMA PARTİSİ
164
ÖDP ve BSP'nin birleşmesi ise şöyle gerçekleştirildi. ÖDP, 2
Mart 1996 günü BSP'ye kahldı. BSP de aynı gün adını ÖDP ola
rak değiştirdi ve genel başkanlığa Ufuk Uras'ı seçti. Yapılan bu
işlemle hem gruplar birleşmiş oldu; hem de daha önce kurul
muş olan BSP'nin varolan teşkilatlan ÖDP'ye geçmiş oldu. Bir
dizi süreçten geçerek 2001'deki il. Kongre öncesi oluşan plat
form ve gruplar şunlardı:
• Özgürlükçü Sosyalizm Grubu; eski SBP kökenli üyelerin
165
form. SP grubu 17 Kasım 2001'de düzenlenen ÖDP olağanüstü
konferansında sunduğu deklarasyon ile ÖDP'den ayrıldığını,
Haziran 2002'de ise SİP'e katıldığını ilan etti.
Bu grupların yanı sıra Masis Kürkçügil'in içinde yer aldığı
Yeni Yol, Dev Yol'dan kopmuş olan Hareket ve Devrimci Sosya
list Yön gibi birçok grup da ÖDP içinde çalışmaktaydı.
ÖDP'nin 1 . Kongresi'nde Parti Meclisi üyelerinin 43'ü Öz
gürlükçü Sol, 12'si Geniş Açı, 6'sı Sosyalizm İçin Kurtuluş, 6'sı
Sosyalist Demokrasi İçin Kurtuluş, 3'ü Emek, l 'i Sosyalizm, l 'i
Sosyalist Politika, l 'i Sosyalist Alternatif, l 'i Yeni Yol'dan ve 26'sı
ise bağımsız üyelerden seçildi. Özgürlük ve Dayanışma Partisi,
ilk büyük kongresini düzenlediği 26 Ekim 1997'de 58 il, 320 ilçe
ve 330 beldede örgütlenmesini tamamladı.
Kasım 2002 seçimleri öncesinde, parti içinde Dev-Yol kö
kenlilerin yönetimde ağırlık kazanması ve görüş aynlıklarının
belirginleşmesi sonucu tasfiye ve ayrılmalar yaşandı. Kasım
2001'de, Sosyalist Politika bir deklarasyon ile partiden ayrıldığı
nı ilan etti. SEP kökenli ayrılan gruplar "Sosyalist Demokrasi
İçin Parti Ön Girişimi" çalışmaları sonucunda Sosyalist Demok
rasi Partisi'ni kurdular.
öte yandan ÖDP'den ayrılan, ancak SEP ile birlikte hareket
etmeyen Maçka İnisiyatifi (esas itibarıyla ÖDP içinde "Ekmek ve
Gül Platformu" içinde yer alanlar) ise daha sonra Sosyalist Gele
cek için Parti Girişimi ismiyle siyasi faaliyetlerini sürdürdü.
Katıldığı milletvekili seçimlerinde 248 bin ile 52 bin arası oy
alan ÖDP'de genel başkan olan kişilerin isimleri şöyle: Ufuk
Uras, Hayri Kozanoğlu, Ufuk Uras, Kemal Ulusaler, Ufuk Uras,
Hayri Kozanoğlu, Alper Taş. 10 Haziran 2012 günü yapılan 7.
Olağan Kongre' de eşbaşkanlıklara Alper Taş ve Bilge Seçkin
Çetinkaya seçildi. ÖDP'nin 13 Mart 2016'da yapılan 8. Kongre
si'nde ise 5 kişilik bir sözcü kurulu seçildi. Sözcülerin isimleri
şöyle: Alper Taş, Önder İşleyen, Pelin Bektaş, Sema Yazan Özçe
tin ve Çiçek Çatalkaya.
166
EMEK PARTİ Sİ
167
başka bir ulusu ezen ulusun işçi sınıfının da özgür olmayacağı
gerçeğinden hareketle, işçilerin ve sendikaalann sorumluluk
yüklenmeleri için mücadele eden EMEP, ırkçı ve şoven propa
gandanın karşısında kararlı bir tutum sergilemektedir. Diğer
birçok partiden farklı olarak Kürt sorununda gösterdiği tutarlı
çizgiyle dikkat çeken Emek Partisi, Kürt bölgesinde Kürt halkı
nın dili, kültürü, tarihi, ruhsal şekillenişi gibi farklılıkları gözete
rek halkın ulusal köleliğe karşı direnişini desteklemektedir.
Alevi yurttaşlara yönelik süregelen baskılara karşı çıkan
EMEP, tüm inanç, dil ve kültür mensubu yurttaşlar üzerindeki
baskının son bulması için mücadele etmekte ve gerçek anlamda
bir laikliği savunmaktadır.
29 Mart 2009 Yerel Seçimlerinde Kürtlerin yaşadığı Tunce
li'nin (Dersim) Mazgirt ilçesi ve Dankent beldesinde belediye .
başkanlıklarını kazanmışhr. Aynca Pertek ilçesinden bağımsız
aday olarak seçimlere girip kazanan Kenan Çetin, daha sonra
EMEP üyesi oldu. Böylece toplam sayı üçe çıkh.
Kendisini uluslararası komünist hareketin bileşeni olarak
gören, 6 ayda bir, Türkçe, İngilizce, İspanyolca ·ve Portekizce
yayınlanan "Marksist-Leninist Parti ve Örgütler Uluslararası
Konferansı Yayın Organı, Birlik ve Mücadele"nin yayımlanmasını
destekleyen EMEP, yalnızca Türkiye' de değil, uluslararası plan
da da, bütün ülkelerin devrimci ve demokrat hareketleri arasın
da birlik sağlanması için çalışmalar yürütmektedir.
AİHM'in Türkiye'yi mahkum etmesinden sonra, 27 Kasım
2005'teki 5. Kongresi'nde adını Emek Partisi-EMEP olarak değiş
tirerek, eski adını geri aldı. Günlük Evrensel Gazetesi, Evrensel
Kültür, Tiraj, Özgürlük Dünyası gibi yayınlar çıkaran Emek Parti
si, kuruluşunda yer aldığı Hayat TV'yi de desteklemektedir.
Emek Partisi, THKO ve Türkiye Devrimci Komünist Partisi ge
leneğine sahip çıkıyor.
Öncülleri: Fikir Kulüpleri Federasyonu, Dev-Genç, THKO, TDKP
168
SOSYALİ ST İ ŞÇİ PARTİ Sİ -2
169
EMEGİN PARTİSİ
170
BARIŞ PARTİ Sİ
YEN İ YOL
171
ÜRÜN
172
DEVRİMCİ SOSYALİ ST İ ŞÇİ PARTİ Sİ
İŞÇİ DEMOKRASİSİ
173
SOSYALİ ST ALTERNATİF
174
TİKB-BOLŞEVİK
175
SOSYALİ ST BİRLİK HAREKETİ
KOMÜNİ ST PARTİ
SOSYALİ ST POLİTİKA
176
2000 Son rası
Du rum
177
DEVRİMCİ HAREKET
EŞİTLİK PARTİSİ
179
TÜRKİYE KOMÜN İ ST PARTİ Sİ 2 -
180
SOSYALİ ST KOLEKTİF
SOSYALİ ST SİYASET
181
SAVAŞ YOLU
182
İ ŞÇİ MÜCADELESİ
ÖDP' den ayrılan, ancak SEP ile birlikte hareket etmeyen Maçka
İnisiyatifi'nden (esas itibarıyla ÖDP içinde "Ekmek ve Gül Plat
formu" içinde yer alanlar) grupların oluşturdukları partileşmeyi
hedefleyen hareket. Bu grubun içinde, Ertuğrul Kürkçü, Kenan
Kalyon, Hüseyin Hasançebi gibi isimler bulunuyor. Maçka İni
siyatifi 20-21 Nisan 2002'de İstanbul'da yaptığı toplantılardan
sonra, kendisini lağvederek Sosyalist Emek Hareketi (SEH) adı
nı aldı ve yayınladığı bildirgeyle "kitlesel bir sosyalist emekçi
partisi" için çağrıda bulundu.
183
DEVRİMCİ MARKSİST KOLEKTİF
184
SOSYALİ ST DEMOKRASİ PARTİ Sİ
ÖDP' den ayrılan, başta Kurtuluş olmak üzere SEP kökenli diğer
grupların oluşturduğu "Sosyalist Demokrasi İçin Parti Ön Giri
şimi" sonucunda, Akın Birdal'ın başkanlığında 28 Ağustos
2002'de kuruldu. Bu oluşumun içinde Mihri Belli, Akın Birdal,
Veysi Sarısözen, Ragıp Zarakolu, Filiz Koçali, Filiz Karakuş,
Mustafa Kaçaroğlu, İlhami Aras, İlker Aktükün, Hasan Basri
Karabay ve Süleyman Aslan gibi isimler bulunuyordu.
Kurulan bu parti, esas olarak daha sonra ikiye bölünmüş
olan Kurtuluşçularla bazı Troçkist grupların biraraya geldiği bir
partidir. Sosyalizm dergisinden Sungur Savran liderliğinde ko
pan İşçi Mücadelesi çevresi de bu oluşumla işbirliği yapmak
taydı. Direniş Hareketi çevresi de burada bulunuyordu; ancak
sonra SOP' den ayrıldılar. 3 Kasım 2002 seçimlerine başka parti
lerle birlikte DEHAP çahsı alhnda kahlan SDP'nin genel başkan
lığına 2004'te Filiz Koçali seçildi. SOP 4. Olağan Büyük Konfe
rans/Kongresi 29-30 Mayıs 2010 tarihlerinde Ankara' da toplan
dı. Kongrede SOP Genel Başkanlığı' na -Filiz Koçali' den sonra bu
görevi üstlenen- Rıdvan Turan yeniden seçildi. Partinin son
genel başkanı Ufuk Göllü idi.
Parti Meclisi şu üyelerden oluştu: Ali Kartal, Aylin Mert,
Aziz Güler, Barışta Erdost, Begüm Dadak, Burcugül Çubuk,
Cansu Akkılıç, Çağdaş Demirel, Ecevit Piroğlu, Ender Salih
Önder, Erdal Kozan, Gülderen Eren, Günay Kubilay, Harun
Yılmaz, Hasan Kalafat, Hüseyin Gökdemir, Hüseyin Karakaş,
İlkay Tanyer, İrem Sezgin, İsmail Şengül, Kader Uğurlu, Kayra
Babalık, Kubilay Mutlu, Mehmet Çatalbaşoğlu, Ozan Doyuran,
Ozan Göksal, Sabit Günaydın, Seher Tahran, Selim Polat, Serdar
Gökşen, Serkan Kaya, Sibel Özen, Tuğçe Eroğlu, Ufuk Çeri, Ulaş
Bayraktaroğlu, Volkan Köse, Yasemin Deliduman, Yeşim Ergün.
Öncülleri: Fikir Kulüpleri Federasyonu, Dev-Genç, THKP-C, DGDF,
Kurtuluş, Özgürlük ve Dayanışma Partisi
185
EMEKÇİ HAREKET PARTİ Sİ
186
SOSYALİST DAYANIŞMA PLATFORMU
187
HALKIN KURTULUŞ PARTİ Sİ
188
DEVRİMCİ KARARGAH
YENİDEN DEVRİ M
189
HALKEVLERİ
190
İşte bu süreç, özellikle 1996 sonrası ahlan adımlar bu köklü
örgütü, Türkiye'nin en genç örgütlerinden biri haline getirdi.
Halkevleri, çoğunluğu hak gasplarını en çok yaşayan yoksul
mahallelerde olmak üzere 63 şubesiyle, kahlıma açık demokra
tik iç işleyişiyle, yerellerde yaygınlaşmaya açık örgütlenme ya
pısıyla, alternatif bir yaşam, eğitim ve kültür kurabilmesine
olanak veren çalışma tarzıyla toplumsal muhalefetin büyüyen
kurumlarından biri durumunda.
Genel Başkanlığı'nı Dilşat Aktaş'ın yaptığı Halkevleri'nin
Genel Yönetim Kurulu'nda şu kişiler bulunuyor: Dilşat Aktaş,
Nuri Günay, Özge Ozan, Onur Karakaş, Sercan Aran, Nebiye
Merttürk, Mustafa Eberliköse, Kutay Merinç, Betül Öztürk Gül
han, Oya Ersoy, Ali Çerkezoğlu, Ferda Koç, Ali Şeker, Orhan
Sarıbal, Niyazi Nefi Kara, Volkan Yosunlu, Fahna Girgin, Tay
lan Kaya, Gürkan Çelik, Rüya Kurtuluş, Candaş Türkyılmaz,
Cihan Uyanık, Zeynep Çelik, Dursun Ali Koyuncu, Berna De
mirtaş, Mehmet Yördem, Şeyma Özberk, Mehmet Öztürk, Çiğ
dem Serin, Uğur Göçmüş...
24 Haziran 2018 seçimlerine başta sandık güvenliğinin sağ
lanması olmak üzere çok aktif bir şekilde katılan ve eski Genel
Başkanı Oya Ersoy'un İstanbul'dan HOP milletvekili olarak
seçilmesinde başarılı olan Halkevleri'nin seçimlerle ilgili değer
lendirmesi şöyle: "Tüm anti-demokratik, eşitsiz, adaletsiz koşul
lara ve tüm saldırılara rağmen eşitlik, özgürlük, barış ve insanca
bir yaşam özlemiyle milyonlar 24 Haziran sürecinde Erdoğan
diktatörlüğüne karşı İzmir' den Diyarbakır'a, İstanbul' dan Van'a
meydanları doldurmuş, sandık güvenliği örgütlenmesi için se
ferber olmuştur. Muhalefetin aldığı ve geçerli saydırdığı her bir
oy, omuz omuza mücadele duygusunu, barış içinde özgür ya
şama isteğini de güçlendiren bir biçimde HDP'ye Fırat'ın Bah
sı'ndan 7 Haziran 2015 seçimlerindeki oranı da aşan bir desteği
sağlamış ve HDP'nin önüne konulan baraj yıkılmıştır."
191
DEVRİMCİ İ ŞÇİ PARTİ Sİ
192
YEŞİLLER PARTİ Sİ
193
İ ŞÇİLERİ N SOSYALİ ST PARTİ Sİ
194
EZİLENLERİ N SOSYALİ ST PARTİ Sİ
195
Figen Yüksekdağ'ın HDP'nin eş başkanlığına seçilmesinin
ardından, 7 Eylül 2014 tarihinde gerçekleşen 1 . Olağanüstü
Kongre sonucunda ESP'nin genel başkanlığına Sultan Ulusoy
seçilmişti. Ezilenlerin Sosyalist Partisi, 3. Olağan Kongresi'ni 26
Eylül 2016 günü gerçekleştirdi. Kongrede Genel Başkanlığa Çi
çek Otlu seçildi. Yeni parti meclisi de belirlendi. ESP Merkez
Yürütme Kurulu ve SKM Merkez Yürütme Kumlu'nun iki yıllık
dönemde gerçekleştirilen faaliyetlere ilişkin kongreye sunduğu
faaliyet raporları ile mali rapor okundu ve oylandı.
ESP'nin yeni döneme ilişkin çalışmalarına ilişkin tarhşmala
rın ardından seçim gündemine geçildi. Yapılan oylamada, Çiçek
Otlu'nun Genel Başkanlığı'nda yeni Parti Meclisi şu isimlerden
oluştu: Fadime Çelebi, Özlem Gümüştaş, Özgen Saadet, Sıtkı
Güngör, Uğur Ok, Deniz Bakır, Suat Çorlu, Sedat Şenoğlu, Me
sut Çeki, Ali Haydar Akdeniz, Gülçin Aykul, Ümmühan Özde
mir, Didar Gül, Pınar Türk, Sezin Uçar, Zafer Aydın, Ceren Ço
ban, Okan Danao, İhsan Oğuz Yüzgeç, İlke Başak Baydar, Beren
Ahcı, Eyyüp Karatekin, Kanber Saygılı, Züleyha Mangan, Semi
ha Şahin, Emin Orhan, Ezgi Bahçeci, Derya Okatan, Meral Şahin,
Gülhan Kaya.
Çiçek Otlu, 22 Ağustos 2017 günü tutuklandı. Bazı PM üye
lerinin siyasi yasaklı olduğu iddiasıyla Yargıtay tarafından üye
liklerinin düşürülmesi nedeniyle, 10 Aralık 2017 günü gerçekleş
tirilen 2. Olağanüstü Kongre'de sözü edilen PM üyelerinin yeri
ne başka kişiler getirilirken; Parti'nin genel başkanlığına tutuklu
bulunan Çiçek Otlu, yeniden seçildi. Yeni PM üyeleri yaptıkları
ilk toplantısıyla da Merkez Yönetim Kurulu üyelerini belirledi.
HDP'nin İzmir 2. Bölge 1. sıra adayı olarak 24 Haziran
2018'de milletvekili seçilen Murat Çepni, uzun yıllar siyasi tut
sak olarak hapiste kaldıktan sonra ESP' de siyaset yapmaya baş
lamıştı. İki dönemdir HOP Parti Meclisi üyesi olan ve son kong
rede aynı zamanda Merkez Yürütme Kurulu üyesi olan Çepni,
HDP'nin ekolojiden sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı.
196
TÜRKİYE BİRLEŞİK İ ŞÇİ PARTİ S İ
197
EŞİTLİK VE DEMOKRASİ PARTİ S İ
198
DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK HAREKETİ
199
SOSYAL DEMOKRAT PARTİ
200
1920 TOPLUMSAL KURTULUŞ PARTİ Sİ
201
HALKLARIN DEMOKRATİK KONGRESİ
202
Ümit Şahin, Veysi Sansözen, Yavuz Önen, Yusuf Gürsucu, Fer
hat Kente}, Öztürk Türkdoğan, Berat Günçıkan, Beyza Üstün,
Elif Akgül, Fatma Gök, Gülfer Akkaya, Nursel Aydoğan, Özgür
Sevgi Göral, Sebahat Tuncel, Sultan Seçik, Şebnem Korur Fin
cancı, Yıldız İmrek, Zeynep Gambetti, Züleyha Gülüm, Nimet
Tanrıkulu, Yıldız Tar, Şamil Altan, Saruhan Uluç, Ender İmrek,
İbrahim Çiçek, Mehmet Saltoğlu, Bülent Uyguner, Kadir Akın,
Bülent Parmaksız, Halit Elçi, Kamber Saygılı, Seyit Aslan, Gara
Paylan, Kemal Bülbül, Yakop Gabriel, Veysi Bulut, Sevtap Ak
dağ, Filor İnci Hekimoğlu, Selma Koçiva, Onur Hamzaoğlu,
Remzi Alhnpolat, Yurdaer Mutlu, Ahmet Kaya, Bereket Kar...
Kongre'nin bileşenleri ise şunlar: BEKSAV, 78'liler Girişimi,
Çağrı, Demokratik Alevi Derneği, Demokratik Bölgeler Partisi,
Demokratik Çerkes Kongresi, Halkların Köprüsü, Demokratik
Hukukçular Platformu, Demokratik İslam Kongresi, Demokra
tik Pomak Hareketi, Devrimci Dostluk Kültür Derneği, Devrimci
Parti, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi, Doğu-Güneydoğu Dernek
leri Federasyonu, Demokratik Toplum Kongresi, Engelliler Der
neği, Ezilenlerin Hukuk Bürosu, Ezilenlerin Sosyalist Partisi,
Gökkuşağı Kadın Derneği, Hevi LGBTİ, İstanbul LGBTİ, İşçi
Sözü, İşçilerin Sesi, Kaldıraç, Kaos GL, Kızıl Dayanışma, Küresel
Eylem Grubu, Limter-İş, Marksist Tutum, Munzur Koruma Ku
rulu, Nor Zartonik, Partizan, Politika Gazetesi, Sosyalist Daya
nışma Platformu, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi, Avrupa
Süryaniler Birliği-Türkiye, Toplum ve Kuram-Lekolin u Xebaten
Kurdi, Toplumsal ÖzgürlÜk Parti Girişimi, Teori ve Politika,
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, Mayısta Yaşam Kooperatifi .. .
203
HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ
204
durum tarhşmalara neden olsa da partinin yüzde 13.2'lik bir oy
oranıyla meclise 80 milletvekili yolladı.
Seçimler öncesinde AKP hükümetinin PKK'nin silahlı mü
cadeleyi bırakması için başlattığı çözüm sürecine HOP, tüm
samimiyetiyle yardımcı olmak istedi. Hem PKK lideri Abdullah
Öcalan ile İmralı'da hem de diğer PKK liderleriyle Kandil'de
sürdürülen görüşmelere HOP adına Selahattin Demirtaş, Pervin
Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve İdris Baluken, 7 Haziran 2015
Türkiye genel seçimleri süreci başlayana kadar kahldı.
· Halkların Demokratik Partisi eşbaşkanları Selahattin De
mirtaş ve Figen Yüksekdağ da dahil olmak üzere çok sayıda
HDP'li milletvekili, siyasetçi ve yönetici; genellikle mecliste yap
hğı konuşmalarda "silahlı terör örgütüne üye olmak", "terör
örgütü propagandası yapmak", "terör örgütüne üye olmamakla
birlikte örgüt adına suç işlemek" iddialarıyla tutuklandılar.
HOP Eşbaşkanları ve Eşbaşkan yardımcısı Alp Alhnörs ile
birlikte milletvekilleri Nursel Aydoğan, Sırrı Süreyya Önder,
Selma Irmak, Ziya Pir, Ferhat Encü, Gülser Yıldırım, İdris Balu
ken, Leyla Birlik ve İmam Taşçıer, 4 Kasım 2016 günü gözalhna
alındı. Halkların Demokratik Partisi Eşbaşkanları Selahattin
Demirtaş, Figen Yüksekdağ ile birçok milletvekili tutuklandı.
Daha sonraki süreçte de milletvekili ve belediye başkanları tu
tuklanarak cezaevlerine gönderildi.
İlgili yasanın değiştirmesiyle partide eşbaşkanlık sistemi
resmen işlemekte. Partinin ilk eşbaşkanları 15 Ekim 2012 günü
seçilen Fatına Gök ile Yavuz Önen'di. Daha sonra yerine Sebahat
Tuncel ile Ertuğrul Kürkçü seçildi. Ardından Figen Yüksekdağ
ile Selahattin Demirtaş eşbaşkan oldu. Figen Yüksekdağ'ın tu
tuklanması üzerine Serpil Kemalbay seçildi. Selahattin Demirtaş
ve Serpil Kemalbay'ın tutuklanması ardından ise, HDP'nin eş
başkanlıklanna Pervin Buldan ile Sezai Temelli, 11 Şubat 2018
günü seçildiler.
205
HOP, 7 Haziran 2015 günü yapılan genel seçimlerde Sela
hattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ eşbaşkanlığında 6 milyon
dan fazla oy alarak yüzde 13.2'lik bir yüzdeye ulaşh ve meclise
80 milletvekili gönderdi. 1 Kasım 2015 günü tekrarlanan seçim
lerde ise milletvekili sayısı 59'a düştü. Ancak yine de, meclisteki
üçüncü büyük parti durumundaydı.
Halkların Demokratik Partisi, Haziran 2015 Türkiye genel
seçimleri sonrasında kurulan hükümette iki bakanlıkla temsil
edildi. Kocaeli Milletvekili Ali Haydar Konca Avrupa Birliği
Bakanı ve İzmir Milletvekili Müslüm Doğan ise Kalkınma Baka
nı olarak görev yaptı. Bu bakanlar, işlevsel olamadıkları için 23
Eylül 2015 günü bakanlıktan istifa ettiler. Levent Tüzel ise ken
disine teklif edilen bakanlık görevini en başından kabul etmedi.
Halkların Demokratik Partisi, 24 Haziran 2018 seçimlerinde,
olağanüstü ağır koşullarda ve engellemelere .rağmen (yüzde
1 1 .70 ile) yüzde 10 barajını aştı ve 600 kişilik yeni meclise 67
milletvekili göndermeyi başardı. . Böylece meclisin üçüncü bü
yük partisi olmayı başaran HDP'nin meclise gönderdiği vekiller
arasında Oya Ersoy, Erkan Baş, Barış Atay, Tülay Hatimoğulları,
Murat Çepni, Nusrettin Maçin, Musa Piroğlu, Rıdvan Turan,
Serpil Kemalbay gibi Sosyalistler ile Ahmet Şık ve Tayip Temel
gibi ünlü gazeteciler de bulunuyor.
206
YEŞ İLLER VE SOL GELECEK PARTİ Sİ
207
SOSYALİ ST YENİDEN KURULUŞ PARTİ Sİ
208
ziran 2016 günü yapılan 2. Olağan Kongresi'nde eş genel baş
kanlıklara Tülay Hatimoğulları ile Ahmet Kaya seçildi.
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi, 2011 Ekim'inde kurulan
Halkların Demokratik Kongresi'nin bileşenidir.
SYKP'nin kurucularından Ertuğrul Kürkçü 2011'de yapılan
seçimlerde, Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku'nun adayı
olarak Mersin' den, daha sonra 7 Haziran 2015 seçimlerinde
HOP listesinden İzmir' den milletvekili seçilerek iki dönem Mec
lis' te görev yaph. Ertuğrul Kürkçü, bir dönem HDK'nin Eş Söz
cülüğünü, bir dönem de HDP'nin Eş Başkanlığını yaph.
SYKP'nin eski eşbaşkanlarından Tülay Hatimoğullan da 24
Haziran 2018'de Adana' dan HOP milletvekili seçildi.
SYKP'nin Siyaset ve Yaşayan Marksizm isimli dergileri ya
yınlanıyor. SiyasiHaber isimli haber sitesi de Parti'nin çizgisinde
yayıncılık yapmaktadır.
209
BİRLEŞ İK HAZİRAN HAREKETİ
210
KADIN PARTİ Sİ
211
İ ŞÇİ DEMOKRASİ Sİ PARTİ Sİ
212
KOMÜN İST PARTİ 2 -
213
1 1 siyasi parti tarafından ortak olarak hazırlanan Internatio
nal Communist Review adlı derginin İngilizce ve Türkçe editörlü
ğü Komünist Parti tarafından yapılmaktadır. Komünist Parti,
dünyadaki geleneksel komünist ve işçi partileri ile yakın ilişki
içerisindedir. Avrupa'daki çeşitli komünist ve işçi partilerinin
oluşturduğu Komünist ve İşçi Partileri İnisiyatifi'nin üyesidir.
Komünist Parti, haftalık periyodlu soL Dergisi'ni ve Türki
ye'nin en uzun soluklu Marksist dergisi olan Gelenek dergisini
yayımlamaya devam etmektedir. Bir intemet haber portalı olan
soL Portal da faaliyetini sürdürmektedir. Komünist dergisi ise iç
yayın olarak parti hayahnda yerini almışhr. Okul ve Ülke dergisi
de Komünist Gençlik tarafından yayınlanmaktadır.
İçinde yer aldığı Birleşik Haziran Hareketi'nin ortak seçim
kararına rağmen seçimlere parti olarak girme kararı alan Komü
nist Parti, 7 Haziran 2015 günü yapılan genel seçimlerde, 13 bin
780 oy aldı. Dahası Parti'nin tüm milletvekili adayları da kadın
dı. Partinin oyları 1 Kasım 2015 günü yapılan genel seçimlerde
yükseldi ve 52 bin 527 oldu.
TKP'nin 2014 yılındaki bölünmesinde topladıkları Atılım
Kongresi ardından yoluna Komünist Parti ismiyle devam eden
bu ekip, 'kayyuma' emanet edilen TKP isminin kendilerinin hak
ettiği konusunda ilgili kişileri ikna ettikten sonra, TKP'nin ya
pılmamış saydıkları 12. Kongresi'ni 27-28 Mayıs 2017 günlerinde
topladı. 383 delegenin kahldığı bu Konferans-Kongre'den itiba
ren, Türkiye Komünist Partisi ismiyle siyasi faaliyetlerine de
vam ediyorlar.
Türkiye Komünist Partisi, 24 Haziran 2018 seçimlerine, ye
terli örgütü olmadığı gerekçesiyle parti olarak girme hakkı ala
mayınca, bağımsız adaylarla kahldı. Ancak aday gösterilen 17
kişiden herhangi biri, yeterli oyu alıp meclise giremedi.
214
HALKIN TÜRKİYE KOMÜN İ ST PARTİ Sİ
215
yönetiminden Metin Çulhaoğlu, Erkan Baş gibi isimler hareketin
kurucular listesinde yer aldı. 7 Haziran 2015 genel seçimlerde
HTKP'nin de içinde bulunduğu Birleşik Haziran Hareketi, kime
oy verecekleri konusunda bir karar çıkaramazken, aynı hareket
içindeki Komünist Parti, seçime kahlma kararı aldı.
Yaşanan gelişmelerin ardından partide olağanüstü kongre
kararı alındı. HTKP 1 . Olağanüstü Kongre/Konferans'ı 1-2 Ağus
tos 2015 tarihlerinde İstanbul'da toplandı. Gerçekleşen seçimler
ile yeni Merkez Komite belirlendi.
Yeni Merkez Komite'ye şu isimler seçildi: Akın Art, Ali Ön
der Öndeş, Alper Dizdar, Baran Özkan, Baransel Ağca, Barış
Tercioğlu, Birtan Altan, Can Soyer, Deniz Gülşen, Doğan Ergün,
Ekim Nehir, Emre Deveci, Ercan Bölükbaşı, Erçin Fırat, Erkan
Baş, Erkin Özalp, Esra Sert, Faysal Azamlı, Metin Çulhaoğlu,
Metin Uçak, Onur Emre Yağan, Oya Sönmez, Özgür Savaşçıoğ
lu, Seven Cankurtaran, Zozan Baran.
Kurtuluş Kılçer'in öncülük ettiği ekipten hiç kimsenin yeni
yönetime seçilememesi, bu grubun Halkın Türkiye Komünist
Partisi'nden tasfiyesi olarak yorumlandı.
Öncülleri: Sosyalist Türkiye Partisi, Sosyalist İktidar Partisi,
Türkiye Komünist Partisi
GEZİ PARTİSİ
216
TÜRKİYE KOMÜN İ ST HAREKETİ
217
TKP 1920
218
VATAN PARTİ Sİ 3 -
219
BİRLEŞİK DEVRİMCİ PARTİ
220
lu'nda tüzüğü kabul edildi ve genel başkanlığa Ufuk Göllü se
çildi.
Birleşik Devrimci Parti 1. Olağan Genel Kurulu'nda Suphi
Nejat Ağımaslı, Kader Ortakaya, Aziz Güler, Bedrettin Akdeniz,
Mahir Arpaçay, Jamie Bright, Reece Harding, Ivana Hoffman,
Vahap Güven, Halil Aksakal, Sibel Bulut başta olmak üzere IŞİD
tarafından katledilen Suruç ve Ankara saldınlannda hayalını
kaybedenler Devrimci Parti'ye onursal üye olarak kabul edildi.
Birleşik Devrimci Parti'nin 3 Aralık 2017 günü yapılan 1 .
Olağanüstü Kongresi'nde ise genel başkanlığa Musa Piroğlu
seçildi. Piroğlu'nun seçimlerde aday olabilmek için genel baş
kanlıktan istifa etmesinin ardından, 3 Haziran 2018 günü yapı
lan 2. Olağanüstü Genel Kurul'da partinin genel başkanlığına
Adnan Akın seçildi. Devrimci Parti'den Musa Piroğlu, 24 Hazi
ran 2018 günü yapılan parlamento seçimlerini kazanarak mecli
se İstanbul' dan HOP milletvekili olarak girdi.
221
SOSYALİST EMEKÇİLER PARTİ Sİ
222
TÜRKİYE BİRLİK PARTİSİ
223
TÜRKİYE İŞÇİ PARTİ Sİ
224
E kler
225
HALKIN EMEK PARTİ Sİ
227
listelerinden TBMM'ye seçildi. 15 Aralık 1991 'de yapılan 1 . Ola
ğanüstü Kongre'de Feridun Yazar genel başkanlığa seçildi.
TBMM'nin açılışında Leyla Zana'nın Kürtçe bir cümle söy
lemesi ve ardından da 1992 Newroz'unda yaşananların ardın
dan SHP lideri Erdal İnönü'nün isteğiyle Fehmi Işıklar, Adnan
Ekmen ve Salih Sümer dışındaki 18 HEP kökenli milletvekilleri
Sosyaldemokrat Halkçı Parti' den istifa etti.
3 Temmuz 1992'de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tara
fından HEP'in kapatılması istendi. 19 Eylül 1992'de Ankara'da
toplanan HEP 2. Olağanüstü Kongresi'nde, kongreye tek aday
olarak katılan Ahmet Türk genel başkan seçildi.
Anayasa Mahkemesi 1 1 üyenin oybirliği ile 14 Temmuz
1993'de HEP'in kapatılmasına, ayrıca eski HEP genel başkanı
olan TBMM Başkanvekili ve SHP Diyarbakır milletvekili Fehmi
Işıklar'ın milletvekilliğinin düşürülmesine karar verdi. Demok
rasi Partisi'ne (DEP) geçen 18 milletvekilinin TBMM üyelikleri
ise, dava açılan tarihten iki gün sonra HEP'e üye oldukları için
düşmedi.
228
DEMOKRASİ PARTİSİ
229
HALKIN DEMOKRASİ PARTİ Sİ
230
ÖZGÜR TOPLUM PARTİ S İ
231
BARIŞ VE DEMOKRASİ PARTİ Sİ
232
DEMOKRATİK B ÖLGELER PARTİ Sİ
233
DİGER KÜRT PARTİLERİ
HEP-DEP çevresi dışında başka siyasi eğilimlere sahip olan kimi Kürt
çevreler de bazı partiler kurdular. Ancak bu partilerin de Anayasa
Mahkemesi ile arası iyi değil. Kimileri için bu durum biraz tartışmalı
olsa da, bu partiler de kendilerini solda görüyor.
234
DEMOKRATİK KİTLE PARTİ Sİ
235
HAK VE ÖZGÜRLÜKLER PARTİ Sİ
236
ÖZGÜRLÜK VE SOSYALİZM PARTİ Sİ
237
KATILIMCI DEMOKRASİ PARTİSİ
238
KÜRDİ STAN ÖZGÜRLÜK PARTİ Sİ
239
KÜRDİ STAN SOSYALİST PARTİSİ
240
CUMHURiYET HALK PARTİSİ VE TÜREVLERİ
241
CUMHURİYET HALK PARTİ Sİ
243
CHP'nin 8 Haziran 1943'te yaptığı 6. Kurultay, tek parti dö
neminde yapılan son kurultay olarak tarihe geçti. CHP' den ayrı
lan bir grubun hükümetten izin alarak Demokrat Parti'yi kur
masından sonra, 10 Mayıs 1946'da toplanan 2. Olağanüstü Ku
rultay' da Parti Genel başkanı ve Cumhurbaşkanı İsmet İnönü,
seçimlere gidileceğini açıkladı.
İlk çok partili seçimin yapılmasının ve tartışmalı seçim so
nuçlarının ardından 17 Kasım 1947'de yapılan ve tam 1 9 gün
süren 7. Kurultay' da, önemli kararlar alındı. Kurultayda ayrıca,
yıllarca uygulanan merkezden atama yönteminden vazgeçilerek
tüm parti örgütlerinin seçimle işbaşına gelmesi ilkesi benimsen
di. Partinin milletvekili adaylarının yüzde 70'inin yerel örgütler
ce belirlenmesi ilkesi getirildi. Bu kurultayda İnönü ilk kez "oy
birliği" olmaksızın genel başkan seçildi.
Demokrat Parti'nin seçimleri kazanması, Celal Bayar'ın
cumhurbaşkanı seçilmesi ve Adnan Menderes'in yeni hükümeti
kurmasının ardından 29 Haziran 1950' de toplanan 8. Kurul
tay'da CHP tüzüğünde önemli değişiklikler yapıldı. Kurul
tay'da İnönü, 488 oydan 487' sini alarak tekrar genel başkan se
çildi. CHP'nin 26 Kasım 1951'deki 9. Kurultayı'na partiden isti
falar, parti içi çatışmalar ve 16 Eylül 1951 ara seçimi yenilgisinin
etkisi altında gidildi. Kurultayda, İsmet İnönü yeniden genel
başkanlığa, Kasım Gülek de genel sekreterliğe seçildi.
22 Haziran 1953 günü yapılan 10. Kurultaya parti içi grup
laşmaların yaşandığı, çatışmaların arttığı bir dönemde gidildi.
İnönü ile Gülek arasında bile sert tartışmalar yaşandı. Kurultay
sonunda yapılan seçimlerde İnönü tekrar genel başkanlığa, Ka
sım Gülek de genel sekreterliğe seçildiler.
CHP'nin 26 Temmuz 1954'te toplanan 1 1 . Kurultayı, seçim
sistemindeki çoğunluk sistemi yüzünden DP'nin 505 milletveki
line karşı 31 milletvekili kazanabilmenin şoku altında gerçekleş
tirildi. Kurultay, İnönü'yü Genel Başkanlığa, Gülek'i de Genel
Sekreterliğe yeniden seçti. 21 Mayıs 1956 günü yapılan 12. Ku-
244
rultay' da, Genel Sekreter Kasım Gülek' in "tarhşılmaz ikinci
adamlığının" yara aldığı kongre oldu. İsmet İnönü, 1001 delege
nin 1000' sinin oyunu alarak tekrar genel başkan oldu.
CHP'nin 9 Eylül 1957'de gerçekleştirilen 13. Kurultay'ında
DP iktidarının artan baskılarına karşı, muhalefet ile işbirliği
yapılması kararı alındı. Kurultay' da İnönü genel başkanlığa,
Gülek de genel sekreterliğe tekrar seçildi. Genel seçimlerde
oyunu ve kazandığı milletvekili sayısını arhran CHP'nin 12
Ocak 1959 tarihli 14. Kurultayı'nda İnönü ve Gülek, tekrar seçil
diler.
Ordunun 27 Mayıs 1960'ta yönetime el koymasının ardın
dan, 24 Ağustos 1960'da toplanan 15. Kurultay, İsmet İnönü ile
Kasım Gülek arasında ciddi bir çekişmeye sahne oldu. İnönü,
1289 oydan 1144'ünü alarak yeniden genel başkan seçildi. İsmail
Rüştü Aksal da 957 oy ile genel sekreter oldu. Yeni getirilen
nispi temsil sistemiyle girilen genel seçimlerden birinci parti
olarak çıkılıp, Adalet Partisi ile koalisyon hükümeti kurulması
ardından 14 Aralık 1962'de toplanan 16. Kurultay parti içi grup
ların mücadelesine sahne oldu. İsmet İnönü, 1145 delegeden
1072"sini alarak yeniden genel başkan oldu.
CHP'nin 16 Ekim 1964'te yapılan 17. Kurultayı, hizip mü
cadelelerinin yaşanmadığı bir kurultay oldu. İnönü, 1235 dele
genin tümünün oyunu alarak yeniden genel başkan oldu. Ada
let Partisi' nin 1965 seçimlerini kazanmasının ardından 18 Ekim
1966'da toplanan CHP'nin 18. Kurultayı'nda "ortanın solu"
görüşü, partinin politik çizgisi olarak benimsendi. İnönü, 1202
delegeden 929'unun oyunu alarak yeniden genel başkan oldu.
CHP'nin 28 Nisan 1967'de yapılan 4. Olağanüstü Kurul
tay'ında yine "ortanın solu" tarhşması yaşandı. Turhan Feyzioğ
lu'nun başını çektiği "Sekizler" başta olmak üzere olmak üzere
partiden 49 milletvekili ve senatör istifa etti. Bu istifalarla,
CHP'nin milletvekili sayısı 182'den 132'e, senatör sayısı da
245
47'den 32'ye düştü. CHP'den ayrılanlar, 12 Mayıs 1967'de Gü
ven Partisi'ni kurdular.
Ara seçim yenilgisinin ardından 18 Ekim 1968'de toplanan
19. Kurultay'a da "ortanın solu" tartışmaları damgasını vurdu.
İnönü'nün yeniden genel başkanlığa seçildiği kurultayda, Parti
Meclisi seçimlerini, İnönü ile Ecevit'in birlikte hazırladığı liste
kazandı. Parti Meclisi, 26 Ekim' de Ecevit' i tekrar genel sekreter
liğe seçti. 1969 seçimlerinde de CHP'nin AP'yi geçememesinin
ardından, partide Ecevit'e karşı muhalefet daha da keskinleşti. 3
Temmuz 1970'deki 20. Kurultay'a bu ortamda gidildi. Kurul
tayda, İnönü, 1106 oyla tekrar genel başkan oldu. Gen�l Sekre
terliğe de Bülent Ecevit yeniden getirildi.
Ordunun 12 Mart 1971'de verdiği muhtıra üzerine AP Ge
nel Başkanı Süleyman Demirel başkanlığındaki hükümet istifa
etti. Hükümeti kurma görevi, 19 Mart'ta CHP'den istifa eden
Nihat Erim'e verildi. Bunun üzerine CHP' de Erim Hükümeti'ne
katılıp katılmama tartışması yaşandı. İnönü, hükümete girme,
Ecevit ise girmemeyi savundular. Bunun sonucu, 21 Mart'ta
Bülent Ecevit Genel Sekreterlik görevinden istifa etti. İşte böylesi
bir ortamda 5 Mayıs 1972 günü toplanan 5. Olağanüstü Kurul
tay' a parti içindeki mücadelenin çözümü amacıyla gidildi. 7
Mayıs' ta yapılan güven oylamasında Ecevit yanlısı parti meclisi,
507'ye karşılık 709 oy ile kurultaydan güvenoyu aldı. Bu sonuç
üzerine İsmet İnönü, 8 Mayıs 1972 tarihinde, 33 yılı aşkın bir
süre bulunduğu genel başkanlık görevinden istifa etti.
İnönü'nün genel başkanlıktan istifasının ardından tüzük
gereği 14 Mayıs 1972 günü toplanan özel kurultayda, Ecevit 826
oy ile genel başkanlığa seçildi. Böylece Bülent Ecevit, Mustafa
Kemal Atatürk ve İsmet İnönü' den sonra CHP'nin üçüncü genel
başkanı oldu. Partideki büyük iktidar değişiminin ardından 30
Haziran 1972'de yapılan 21. Kurultay'da CHP tüzüğünün 35
maddesi birden değiştirildi. Bülent Ecevit, 1065 delegeden
1012'sinin oyunu alarak tekrar genel başkanlığa seçildi.
246
İsmet İnönü, 49 yıldır üyesi olduğu, 33 yılını genel başkan
olarak geçirdiği partisinden 5 Kasım 1972' de istifa etti. İnö
nü'nün hemen ardından 17 milletvekili ve senatör de partiden
ayrıldı. Bu istifalarla, 5. Olağanüstü Kurultay' dan bu yana par
tiden istifa eden parlamenterlerin sayısı 59'u buldu. Ancak CHP,
uzun yıllardan sonra ilk kez 14 Ekim 1973'te genel seçimden
zaferle çıktı. CHP, bu seçimlerde yüzde 33.3 oy oranı ile 185
milletvekili çıkardı. Adalet Partisi (AP) ise yüzde 29.8 ile 149
milletvekilliğini kazandı.
CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit başkanlığında Milli Sela
met Partisi ile Koalisyon Hükümeti 26 Ocak 1974'te kuruldu.
MSP Genel Başkanı Necmettin Erbakan, hükümette Başbakan
Yardıması olarak görev aldı. Bu hükümet döneminde -20 Tem
muz 1974- Kıbrıs Harekatı gerçekleştirildi. Ecevit, koalisyon
ortakları arasındaki anlaşmazlık sonucu 18 Eylül 1974'de istifa
etti; koalisyon hükümeti sona erdi. Ecevit, Kıbrıs harekatını oya
tahvil edip tek başına iktidara gelmeyi planlamıştı.
CHP, önce 28 Haziran 1974'de Tüzük Kurultayı, sonra da 14
Aralık 1974'de 22. Kurultayı topladı. Bu kurultaylarda "demok
ratik sol" ve "ortanın solu" gibi kavramlar tartışıldı. Parti içi
tartışmalar ve gruplaşmalar 27 Kasım 1976' da toplanan 23. Ku
rultay' da da sürdü. Kurultayda, Sosyalist Enternasyonal'e katı
lım kararı da alındı. Ecevit, 1304 oy ile yeniden genel başkan
seçildi.
CHP, 1977 seçimlerinden yüzde 41'lik oy oranıyla birinci
parti olarak çıktı. Kurduğu azınlık hükümeti düşürülünce, yeri
ne Milliyetçi Cephe Hükümeti kuruldu. Bu hükümet gensoru ile
düşürülünce yerine Ecevit, AP' den transfer ettiği 1 1 milletvekili
ile hükümet kurdu. Bu hükümet 12 Kasım 1979'a kadar sürdü.
CHP'nin 24 Mayıs 1979'da yapılan 24. Kurultayı'nda Ecevit,
1 198 oy ile yeniden genel başkan seçildi.
14 Ekim 1979'deki ara seçimlerde CHP'nin oy oranının
yüzde 41'den yüzde 29'a düşmesi ve Ecevit'in kendisine güve-
247
noyu istemesi üzerine 4 Kasım 1979' da yapılan 8. Olağanüstü
Kurultay' da, muhalefetteki Deniz Baykal ve Ali Topuz grupları,
yönetimi sert dille eleştirdiler. Güven oylamasında Ecevit, 20 ret
oyuna karşılık 1321 oy ile delegelerin güvenoyunu aldı.
Ordu, 12 Eylül 1980' de darbe yaptı. Parlamento feshedildi.
Siyasi partilerin faaliyetleri yasaklandı, daha sonra 'yasayla' 16
Ekim 1981'de tüm siyasi partiler kapatıldı. Kenan Evren'i de
cumhurbaşkanı seçmiş sayılan Anayasa 7 Kasım 1982' de halka
onaylattırıldı. Bu Anayasa'nın Geçici 4. Maddesiyle, kapatılan
siyasi partilerin liderleri başta olmak üzere 723 kişiye siyaset
yasağı getirildi. (Bu yasak, 1987 yılında yapılan halkoylamasına
kadar sürecekti.)
248
randuma gidildi. Yasaklar sadece yüzde 50.16'lik evet oyuyla
kalkh. Bülent Ecevit 13 Eylül' de DSP, Süleyman Demirel 24
Eylül' de DYP, Alparslan Türkeş 4 Ekim' de MÇP ve Necmettin
Erbakan 11 Ekim' de RP genel başkanlığına getirildiler.
1987 Genel seçimlerinde SHP, ikinci parti olup 99 milletve
kili kazanırken, DSP yüzde 8.5 ile barajın altında kaldı. Bunun
üzerine Ecevit, 7 Mart 1988'de DSP Genel Başkanlığından istifa
etti. Ancak Ecevit, 15 Ocak 1989'da yapılan olağanüstü kongrede
yeniden genel başkan seçildi.
SHP'nin 2. Kurultayı, 25 Haziran 1988'de yapıldı. Erdal
İnönü yeniden genel başkanlığa getirildi. Parti Meclisi Baykal
ekibinden oluştu. 6 Eylül 1987'de siyaset yasağı kalkan Deniz
Baykal, Genel Sekreterliğe seçildi. Bu arada, 26 Mart 1989' da
yapılan yerel seçimlerde SHP birinci parti oldu.
Partinin 5. Olağanüstü Kurultayı 27 Ocak 1990'da toplandı
ve SHP'li 7 milletvekili Paris'te düzenlenen Kürt konferansına
kahldıkları için ihraç edildiler. Parti Meclisi yeniden belirlendi.
Erdal İnönü yeniden genel başkanlığa, Deniz Baykal da genel
sekreterliğe seçildi. Bunun ardından SHP' den istifa eden 10
milletvekili, Fehmi Işıklar başkanlığında Halkın Emek Partisi'ni
7 Haziran 1990'da kurdular.
Genel Sekreter Deniz Baykal ve Merkez Yürütme Kuru
lu'nun 10 Eylül 1990'da görevlerinden istifa etmeleri üzerine
SHP 6. Olağanüstü Kurultayı 29 Eylül 1990' da toplandı. Genel
başkanlık yarışına sahne olan kurultayda, İnönü 504 oy ile yeni
den genel başkan seçildi. Baykal'ın oyu 405'de kaldı. Parti Mec
lisinin büyük çoğunluğu da Baykal karşıtlarından oluştu. Bay
kal' dan boşalan genel sekreterliğe Hikmet Çetin getirildi. 27
Temmuz 1991'de toplanan SHP 3. Kurultayı da yine genel baş
kanlık yarışına sahne oldu. Yapılan seçimlerde İnönü 534, Bay
kal 451 oy aldı. 44 kişilik parti meclisinin 15 üyeliğini Baykal
ekibi kazandı. Genel Sekreterliğe Hikmet Çetin yeniden seçildi.
249
HEP'in SHP listelerinden girdiği 1991 seçimlerinde SHP 88,
DSP ise bu kez barajı aşarak 7 milletvekilliğini kazandı. Demi
rel'in başbakanlığında kurulan DYP-SHP hükümetinin iş başına
gelişinin ardından 27 Ocak 1992'de toplanan SHP 7. Olağanüstü
Kurultayı'nda Genel Başkanlık seçimini İnönü 516 oy ile kazan
dı. 486 oyda kalan Baykal, İnönü'ye karşı üçüncü yenilgisini
almış oldu. Baykal ekibi, 44 kişilik parti meclisine 17 kişiyle gir
di. Genel Sekreterliğe Cevdet Selvi seçildi.
koymayacağını açıkladı.
Böylece 1 1 Eylül 1993'te toplanan SHP 4. Kurultayı'nda ge
nel başkanlık için aday olan Murat Karayalçın, Aydın Güven
Gürkan, Yüksel Çakmur ve Tolga Yarman arasından 559 oy alan
250
Murat Karayalçın genel başkan oldu. Tüzük değişikliğine gidildi
ve parti meclisi üye sayısı 50'ye çıkarıldı. Parti Meclisi, Karayal
çın taraftan 30, Gürkan taraftarı 20 kişiden oluştu.
1994 Yerel Seçimlerinde SHP yüzde 13.6, DSP yüzde 8.8 ve
CHP 4.6 oy alınca, partilerin birleştirilmesi gereği kendini dayat
b. SHP ile CHP arasında 30 Eylül 1994 günü "bütünleşme ön
protokolü" imzalandı. Ardından ancak 1 8 Şubat 1995'te yapıla
bilen Birleşme Kurultayı'nda -26. Kurultay- 983 delege birleş
menin CHP, 635 delege de SHP çabsı albnda olması yönünde oy
kullandı. Bunun üzerine hemen toplanan SHP Kurultayı'nda
119'e karşı 508 oy ile parti feshedildi ve CHP'ye kablım kararı
alındı. Hikmet Çetin oybirliğiyle CHP Genel Başkanı seçildi.
Çetin, CHP'nin 5. Genel Başkanı oldu. Birleşme sürecinde CHP
Genel Sekreteri Ertuğrul Günay, partiden istifa etti, yerine Ad
nan Keskin getirildi.
CHP'nin 9 Eylül 1995'te yapılan 27. Kurultayı'na da genel
başkanlık tartışmaları arasında girildi. Hikmet Çetin'in aday
olmadığı kurultayda, Murat Karayalçın ile Deniz Baykal çekişti.
Baykal 681 oy alarak CHP'nin yeni genel başkanı oldu. Karayal
çın 309 oyda kaldı. Parti Meclisi seçimine 3 liste ile gidildi. Bu
seçimi de Baykal'ın listesi kazandı. Karayalçın listesinden İsmail
Cem ve Hasan Fehmi Güneş, listeyi deldiler. Genel sekreterliğe
de Adnan Keskin getirildi.
Baykal'ın CHP Genel Başkanlığına seçilmesinden sonra, ik
tidarda olan DYP-CHP koalisyon hükümeti, Çiller ile Baykal
arasında koalisyonun sürdürülmesi yönünde anlaşmaya varı
lamaması üzerine, 20 Eylül 1995'te bozuldu. Çiller, 20 Eylül'de
hükümetin istifasını Cumhurbaşkanına sundu. Çiller daha sonra
5 Ekim' de azınlık hükümetini kurdu, ancak bu hükümet, 15
Ekim'de TBMM'den güvenoyu alamadı. 16 Ekim'de bir araya
gelen Çiller ve Baykal, erken seçim koşuluyla DYP-CHP hükü
metinin kurulması konusunda anlaşblar. 26 Ekim'de, TBMM' de,
24 Aralık' ta erken seçim yapılması karan çıkb. 30 Ekim' de Çiller
251
başkanlığındaki DYP-CHP hükümeti kuruldu. Bu hükümet,
seçimlerden sonra istifa etti.
1995 Genel seçimlerinden birinci parti olarak çıkan Refah
Partisi, yüzde 21.4 oy oranı ile 158 milletvekili çıkardı. Seçimler
de DSP yüzde 14.6 ile 76, CHP ise yüzde 10.7 ile yüzde 49 mil
letvekilliğini aldı. Bu seçim sonuçlarından sonra CHP' de SHP
kökenliler ile CHP kökenliler arasında tarhşmalar başladı. Ülke
ise çok kısa süreli hükümetler dönemine girdi.
CHP'nin 23 Mayıs 1998'de toplanan 28. Kurultayı'na erken
seçim tartışmaları ile girildi. Kurultay konuşmasında "Başba
kanlık istiyorum" diyen Baykal tekrar genel başkan seçildi. Parti
meclisi seçimlerini genel merkez listesi kazandı. Ancak muhale
fetten 6 kişi, listeyi delerek parti meclisine girdi. Adnan Keskin
tekrar genel sekreter seçildi. 1999 Genel seçimlerinde CHP, yüz
de 8.71 oy oranı ile barajı aşamazken, DSP yüzde 22.2 oy oranı
ve 134 milletvekili ile birinci parti oldu. Seçim yenilgisi CHP'yi
sarstı. Deniz Baykal, 22 Nisan 1999' da genel başkanlıktan istifa
etti. Parti Meclisi, Cevdet Selvi'yi genel başkan vekilliğine getir
di ve olağanüstü kurultay kararı aldı.
22 Mayıs 1999'da toplanan 9. Olağanüstü Kurultay'da Ge
nel Başkanlık seçimlerinin ilk turuna 5 adayla gidildi. Altan
Öymen, Hasan Fehmi Güneş, Murat Karayalçın, Ertuğrul Gü
nay, Hurşit Güneş. Üçüncü ve son tura girilirken aday olarak
Altan Öymen ve Hasan Fehmi Güneş kaldı, diğer adaylar ilk ve
ikinci turlarda çekildiler. Üçüncü turda Öymen 521 oy ile genel
başkan seçildi. Güneş'e 508 oy çıkh. Parti Meclisi seçimlerinde
liste konusunda gelişen olaylar nedeniyle, seçimleri kazananlar
istifa ettiler. Bunun üzerine salt Parti Meclisi seçimi için 26 Hazi
ran 1999' da 10. Olağanüstü Kurultay yapıldı. Genel Başkan Al
tan Öymen'in listesi, Baykal ekibi ve Hasan Fehmi Güneş-Murat
Karayalçın ittifakı tarafından delindi. 60 kişilik parti meclisinde
Baykal ekibi çoğunluğu elde etti. Parti meclisince, genel sekre
terliğe Tarhan Erdem getirildi.
252
CHP'nin 30 Haziran 2001'de yapılan 29. Kurultayı'nda, 23
Ekim 2003'te yapılan 30. Kurultayı'nda, 3 Temmuz 2004'te yapı
lan 12. Olağanüstü Kurultayı'nda, 29 Ocak 2005'te yapılan 13.
Olağanüstü Kurultayı'nda ve 19 Kasım 2005'te yapılan 31 . Ku
rultayı'nda Deniz Baykal Genel Başkan seçildi. Son dönemde
yapılan üç olağan, iki olağanüstü kurultayda Önder Sav da Ge
nel Sekreter seçildi. CHP'nin 32. Kurultayı ise 26-27 Nisan 2008
günlerinde toplandı ve Deniz Baykal yeniden Genel Başkan
seçildi.
CHP'nin 33. Kurultayı'na bir hafta kala Deniz Baykal, hak
kındaki bir kasete tepki göstererek parti genel başkanlığından
istifa etti. CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın teşvikiyle genel
başkanlığa Kemal Kılıçdaroğlu'nun aday olması ve bunu millet
vekilleri ve il başkanlarının ezici bir şekilde desteklemesi yü
zünden Deniz Baykal, geri çağrılmayı umduğu kurultaya gide
medi. CHP'nin 22-23 Mayıs 2010 günlerinde yapılan 33. Kurul
tayı'nda tek aday Kemal Kılıçdaroğlu, partinin genel başkanlı
ğına seçildi. Kılıçdaroğlu, genel başkan seçildikten sonra girdiği
tüm seçimleri kaybetmesine rağmen, yapılan tüm kurultaylarda
genel başkan seçildi. Bu kurultaylardan ikisinde Muharrem İnce
aday olmayı başardı; ancak seçimleri Kılıçdaroğlu kazandı.
Erkene alınan, hatta 'baskın' seçim olarak nitelenen 24 Hazi
ran 2018 seçimlerinde, Kemal Kılıçdaroğlu, partinin cumhur
başkanı adayı olarak kongrelerde kendisine karşı iki kez rakip
olmuş olan Muharrem İnce'yi gösterdi. Muharrem İnce, seçim
kampanyası için kalan kısa sürede düzenlenen mi tinglerde çok
yüksek bir performans gösterdi.
24 Haziran 2018 seçimlerinde CHP'nin oyu, yüzde 22.65'te
kalırken; Muharrem İnce'nin oyu, diğer partilerden gelenlerle,
yüzde 30.64'ü buldu. Seçim sonrasında Kemal Kılıçdaroğlu'nun
yerine Muharrem İnce'yi genel başkan seçtirmek için gündeme
getirilen olağanüstü kurultay talebi, yeterli imza toplanamadığı
iddiasıyla, yerine getirilmedi.
253
DEMOKRATİK SOL PARTİ
254
Demokratik Sol Parti, 22 Temmuz 2007 genel seçimlerine
kahlmadı. Bu seçimlerde, CHP listesinden aday olan 13 DSP'li,
milletvekili seçilerek, parlamentoya girdi. 2009 yılı yerel seçim
sonuçlarının beklenenin alhnda olması gerekçesiyle DSP içinde
tarhşmalar başladı. Zeki Sezer de, 1 1 Nisan 2009 günü yaptığı
basın toplantısıyla genel başkanlıktart istifasını açıkladı.
17 Mayıs 2009'da yapılan olağanüstü kurultayda Masum
Türker genel başkanlığa seçildi. Kurultayın hemen ardından
2009 Mayısından 2010 başlarına kadar devam eden süre içeri
sinde kurucu genel başkan Rahşan Ecevit ile Tayfun İçli, Emre
han Halıcı, Mücahit Pehlivan, Recai Birgün, Demokratik Sol
Parti'den istifalarıyla DSP'nin meclisteki sandalye sayısı 6'ya
düştü. Haziran 2009'da, DSP'den ayrılan Rahşan Ecevit ve arka
daşları Demokratik Sol Halk Partisi (DSHP)'ni kurdular.
6 Haziran 2010'da yapılan 8. Olağan Kurultay'da Masum
Türker tekrar genel başkanlığa seçildi. 12 Haziran 2011 Genel
Seçimleri'nde toplam oyların yüzde 0.25'ini aldı. 10 Temmuz
201 1'de, yapılan DSP Olağanüstü Kurultayı'nda, genel başkanlı
ğa yeniden Masum Türker seçildi.
Demokratik Sol Parti'nin 9. Olağan Kurultayı, 30 Haziran
2013 günü düzenlendi. Kurultayda Genel Başkanı Masum Tür
ker, yeniden Genel Başkan seçildi.
DSP, 7 Haziran 2015 seçimlerinde 85 bin 810, 1 Kasım 2015
seçimlerinde ise 31 bin 805 oy aldı. Partinin 13 Aralık 2015 günü
düzenlenen Olağanüstü Kurultay'ında ise Genel Başkanlığa
Önder Aksakal seçildi.
Yeterli örgütlülüğe haiz olmadığı için 24 Haziran 2018 se
çimlerine kendi partisi adına giremeyen DSP'nin Genel Başkanı
Önder Aksakal'ın "kim daha fazla vekil verirse, onunla ittifak
yapmaya hazırız" cümlesi tepki çekti ve hiçbir parti, DSP'yi
yapılan ittifaklardan birine davet ehnedi.
255
YENİ TÜRKİYE PARTİ Sİ
256
DEMOKRATİK SOL HALK PARTİ Sİ
10 ARALIK HAREKETİ
257
Tü rkiye So l un un
Dört Ana Damarı
Türkiye Solu' nun soyağacında dört ana dal bulunmaktadır. Sol örgütle
rin nereden gelip nereye gittiklerini anlamak isteyenlerin bu dalların
ayrımlarını öğrenmesi gerekiyor. Kendi araları nda kimi nüanslar olsa
da dört ana damardan TKP ve türevlerinin Sovyetler Birliği' ndeki sos
yalizmi, T H KO ve TKP/ML ile türevlerinin Çin Halk Cumhuriyeti ve Ar
navutluk'taki sosyalizmi; TH KP-C ile türevlerinin ise Latin Amerika'daki
solu kendisine model olarak aldığını söyleyebiliriz. Günümüzde öykü
necek sosyalist modeller olmadığından, sol örgütlerin kendisini tanım
laması ya daha zor ya da daha gerçekçi...
259
TKP VE TÜREVLERİ
261
THKP-C VE TÜREVLERİ
262
THKO VE TÜREVLERİ
263
TKP-ML VE TÜREVLERİ
264
Tü rkiye So l undan
Portreler
Türkiye solu, örgüt bakımından son derece verimli olsa da, lider kişilik
ler bakımından pek öyle sayılmaz. Gerçi her örgütün bir genel başkanı
ya da genel sekreteri var; bu yüzden "örgüt sayısı kadar da liderden
söz etmemiz gerekiyor" diyorsanız buna katılmamız mümkün değil.
Yüzyıllık sol tarihimizden sizler için kimi portreler hazırladık. Bunca
erkeğin arasında sadece birkaç kadından söz edebilmemiz, solun ne
denli 'erkek' bir örgütlenme olduğu gerçeğini de yüzümüze vuruyor.
Portrelerin sıralaması, doğum yıllarına göre yapıldı ve burada sadece
aramızdan ayrılmış olan lider şahsiyetlere yer verildi .
265
NAZIM RESMOR
Nazım Resmor, 1868 yılında Erzurum'da doğdu. Mülkiye'den
mezun oldu. Harput Valiliği yaph. TBMM 1 . Döneminde Tokat
mebusu seçildi. Meclis'teki Halk Zümresi grubunun ileri gelen
kişilerinden olan Nazım (Resmor), İçişleri Bakanlığı'na seçildi;
ancak Mustafa Kemal'in itiraz ettiği bu bakanlık sadece iki gün
sürdü. Çerkes Ethem'in ricasıyla görevinden istifa eden Res
mor'un 4 Eylül 6 Eylül 1920 arasındaki İçişleri Bakanlığı tarihe
-
267
ve MK aday üyesi Mehmet Hasip, Sanayi: Salih (Hacıoğlu) ve
MK aday üyesi Mukbil...
THİF'in yayın organı, 2 bin tirajlı günlük Emek gazetesi, 16
Ocak 1920'de yayına başladı ve 6 sayı yayınlandı; yani 21 Ocak
1920'de sona erdi. Parti üye sayısı ise 300 civarındaydı. Mustafa
Kemal'in Çerkes Ethem'den ricada bulunması üzerine Eskişe
hir'den Ankara'ya getirilen Yeni Dünya gazetesi, Ethem kuvvet
lerine karşı harekete geçen hükümeti eleştirip, işçileri greve
çağırınca, gazetenin matbaası 2 Ocak 1921 günü Kemalist güç
lerce tahrip edildi. Gazeteyi yayınlayan Arif Oruç ve arkadaşları
tuh.ıklandı.
Hükümet, Salih'ten, baytar binbaşı olduğu için partiden
çıkmasını istedi. Haaoğlu, bu emre uymayınca 11 Ocak 1921
günü tutuklandı. Emek gazetesindeki yazılar nedeniyle gazete
nin sorumlu, redaktörü Abdülkadir tutuklandı. 22 Ocak 1921'de
THİF'in iki yöneticisi daha tutuklandı ve parti 2 Şubat 1921 gü
nü kapatıldı. Dokunulmazlıkları kaldırılan Tokat mebusu
Nazım, Afyon mebusu Mehmet Şükrü, Bursa mebusu Şeyh Ser
vet ise 1921 yılı Nisan ayı ortalarında tutuklandılar.
Tutuklananlar Ankara'da İstiklal Mahkemesi'nde yargılan
dılar. 9 Mayıs 1921'de sona eren duruşmada Nazım, 15 yıl, Ziy
netullah Nevşirvanov 15 yıl, Salih Hacıoğlu 15 yıl, sınırdışında
bulunan Rusya elçiliğinden Şerif Manatov 15 yıl, gazeteci Niza
mettin 8 yıl, Emek gazetesi tashihçisi Abdülkadir 5 yıl, Lise mü
dürü Behram Lütfi 5 yıl, Hilmi 8 yıl hapis cezası aldı. Çerkes
Ethem ise gıyabında idam cezasına çarptırıldı.
Hapis cezası alanlar değişik cezaevlerine gönderildi. Çıkarı
lan özel af sayesinde THİF'liler 29 Eylül 1921'de tahliye oldular.
Nazım, Ankara'ya geldi. Ankara'da Rus elçiliği 18 Mart 1922'de
Paris Komünü için bir toplantı düzenledi. Aynı gün, Yeni Hayat
yayınlanmaya başladı. 22 Mart günü THİF'in 'yeniden' kurul
masına karar verildi ve 29 Mart 1922 günü, hükümete başvuru
yapıldı.
268
THİF, Nisan 1922'de üyelerini kayıt yenilemeye çağırdı.
Hazırlıklarına açık olarak başlanan kongresini gizli yapabildi.
Başbakan Rauf'un (Orbay), kongrenin yapılmaması yönündeki
sözlü ricası kabul edilmedi ve THİF kongresini 15-16 Ağustos
gecesi Ankara'ya yakın bir köy evinde ve 25-26 Ağustos gecesi
Rus elçiliğindeki oturumlarda yaptı. Parti'nin 308 üyesi olduğu
belirtildi.
Ankara, kendisine rağmen THİF'in kongre yapmasına kızdı
ve Ağustos ayı sonlarında verdiği bir ültimatomla partinin 24
saat içinde kendisini feshetmesini istedi. Bunun üzerine partinin
genel sekreteri Salih, partiyi kapatmayacaklarını açıkladığı gibi,
7 Eylül ve 14 Eylül'de verdiği dilekçelerle, yapılmasını istediği
reformları meclise bildirdi.
Kilikya Konferansı'ndan sonra, 19 Ekim 1922'de THİF'ten 20
kişi tutuklandı. 24 Ekim 1922'de sorgulan yapıldı. Yılsonuna
doğru, aralarında Mersin delegesi ve MK üyesi Ata'nın da bu
lunduğu 11 kişi kefalet karşılığı serbest bırakıldı.
Komünist Enternasyonal toplanhsı sonrasında Salih, yanın
da bir Komintem temsilcisiyle birlikte, 13 Ocak 1923 günü, Tür
kiye'ye İstanbul üzerinden giriş yaph. İstanbul grubuyla birlik
çalışması yaptı; ancak başarılı olamadı. 13 Mart 1923 günü, İs
tanbul'da yakalanan Salih, Ankara'ya getirildi.
THİF'den 46 kişiyi içeren davanın iddianamesi Ocak 1923'te
hazırlandı ve dava 20 Şubat 1923'te başladı. Bunun üzerine Mart
ayı başında aralarında Ata'run da bulunduğu 6 kişi yeniden
tutuklandı.
İstinaf Mahkemesi'ndeki THİF davası 7 ay kadar sürdü. 9
Ağustos 1923'te açıklanan karara göre, aralarında Nazım'ın da
bulunduğu 6 kişiye 3'er ay hapis cezası verildi. Yahlan süre gö
zönünde bulundurularak serbest bırakıldılar. Daha sonra her
türlü siyasi faaliyetten uzak duran Nazım Resmor, 4 Temmuz
1935 günü öldü.
269
ETHEM RUHİ BALKAN
Ethem Ruhi (Balkan), 1873 yılında İstanbul'da doğdu. Fatih As
keri Rüştiyesi'ni ve Kuleli Askeri Tıbbiye İdadisi'ni bitirdi. Aske
ri Tıbbiye öğrencisiyken Jön Türklerle ilişki kurduğu ve siyasal
hareketlere katıldığı için tutuklandı. Taşkışla Divan-ı Harb'te
yargılandıktan sonra 1897'de Trablusgarb'a sürgüne gönderildi.
1900'de Paris'e kaçan Ethem Ruhi, aynı yıl Cenevre'ye geçti.
Orada Osmanlı gazetesinin yazı işleri müdürlüğünü üstlendi.
İttihat ve Terakki'nin isteği üzerine Mısır'a giden Ethem Ruhi,
1903'te Osmanlı gazetesini çıkardı. Sonra yeniden Cenevre'ye
döndü. Burada Abdullah Cevdet ile birlikte, Osmanlı İttihat ve
İnkılap Cemiyeti'ni kurdu ve bu örgütün yayın organı olarak
Osmanlı gazetesini yeniden çıkardı.
Gazetenin yayına son vermesinden sonra 1904 yılında Bul
garistan komiserliğinde katipliğe atandı. 1905'te Rumeli Telgraf
ları, 1906'da Rumeli ve Balkan gazetelerini çıkardı. il. Meşruti
yet'in ilanından sonra bir süre İstanbul'da bulundu. Sonra yeni
den Filibe'ye döndü.
1911 'de tutuklanarak hüküm giydi; ama kısa bir süre sonra
tahliye edildi. 1912'de Eyyam gazetesini çıkardı. Balkan Savaşı
sırasında tutuklanarak dokuz ay hapis cezasına çarptırıldı. Sa
vaşın sona ermesinden sonra Bulgar Millet Medisi'ne Batı Trak
ya milletvekili olarak girdi. 1914'ten, 1919'a kadar Balkan gazete
si, Resimli Balkan dergisi, Çiftçi Bilgisi'ni yayımladı.
1920'de Bulgaristan'da vatana ihanet suçundan hakkında
tutuklama karan çıkarılması üzerine Türkiye'ye sığınan Ethem
Ruhi Balkan, Cenevre'de başladığı hukuk öğrenimini İstanbul
Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tamamladı. Avukatlık yaptı.
1946 yılında Türkiye İşçi ve Çiftçi Partisi'nin kuruluşuna
önderlik etti. 14 Temmuz 1949 günü İstanbul'da ölen Ethem
Ruhi Balkan'ın cenazesini belediye kaldırdı. Partisi de ölümü
nün ardından dağıldı.
270
REFİK N EVZAD
Dr. Refik Nevzad, 1874 yılında İstanbul'da doğdu. Askeri Tıbbi
ye'de okurken il. Abdülhamid yönetimine karşı biraraya gelen
öğrencileri örgütleyerek siyasal yaşamına başladı. İttihat ve
Terakki adına bir örgüt kuran öğrencilerin temsilcisi olarak 1894
yılında Paris'e gitti. Orada Ahmet Rıza ile ilişki kurdu.
Bilahire Paris'e yerleşen Dr. Refik Nevzad, il. Meşrutiyet'in
ilan edilmesinden sonra uyguladığı politikayı beğenmediği için
İttihat ve Terakki'ye muhalefet etmeye başladı. Paris'te bulun
duğu yıllarda ilişki kurduğu Fransız sosyalistlerden etkilenen
Dr. Refik Nevzad, İştirakçi Hilmi olarak tanınan Hüseyin Hilmi
ile ilişki kurarak, Osmanlı Sosyalist Fırkası'nın Paris şubesi sayı
labilecek bir örgüt oluşturdu.
Dr. Refik Nevzad'ın bu örgütüne kahlanlar arasında Avni
Kemal, Memil Zeki ve Kadı Hoca gibi isimler vardı. Tüm yazıla
rını kendisinin elle yazdığı ve litografla bashğı Beşeriyet isimli
gazeteyi 1911 yılında yayınlamaya başladı. Sadece alh sayı çıka
bilen Beşeriyet'in ülkeye sokulması yasaklandı.
Paris'te yaşarken il. Entemasyonal'in yakın ilişkiler kurdu.
Jean Jaures ve Emile Vandervelde gibi sosyalist liderlerle dost
oldu. Mütareke döneminde Hüseyin Hilmi'nin kurduğu Türkiye
Sosyalist Fırkası ile ilişkiye geçti. 1919 seçimlerinde İstanbul'dan
aday gösterildi; ancak kazanamadı.
Türkiye Sosyalist Fırkası'run kapahlmasının ardından Ay
dınlık çevresiyle ilişki kurdu ve kimi yazıları bu dergide yayın
landı. Cumhuriyet ilan edilince, temel amacının gerçekleştiğini
belirten Dr. Refik Nevzad, sosyalist mücadeleyi bıraktı ve Fran
sızca, Türkçe tiyatro eserleri kaleme aldı.
1950'den sonra Türkiye'ye dönen Dr. Refik Nevzad, hemen
tutuklansa da, kısa bir süre sonra serbest bırakıldı. Dr. Refik
Nevzad, 1952 yılında, İstanbul'da yaşamını yitirdi.
271
SALİH HACIOGLU
Salih Hacıoğlu, Trabzon'ın Tonya ilçesi Orta Mahalle köyünde
12 Ocak 1880 günü doğdu. Annesi ev kadını, babası ise köyün
okulunda öğretmendi. İstanbul Askeri Baytar Mektebi'ni 1904
yılında bitirdikten sonra askeri veteriner olarak çalışh.
Sovyetler Birliği'nin Ankara'daki temsilcilerinden Şerif Ma
natov'un öncülüğünde Ankara ve Eskişehir'de 14 Haziran
1920'de 'kurulan' hafi yani gizli Türkiye Komünist Partisi'nde
örgütleme çalışmalarında bulundu. Gizli TKP, görüşlerini Hazi
ran ayında ilan edilen 25 maddelik nizamnamesinde açıkladı.
Ankara hükümetinin resmi Türkiye Halk Fırkası'nı kurup,
komünist faaliyetleri denetim alma girişimi üzerine, Gizli TKP,
Yeşil Ordu ve Halk Zümresi'nin bir kısmıyla birleşti ve faaliyet
lerine resmi olarak 7 Aralık 1920'de kurulan Türkiye Halk İşti
rakiyun Fırkası'nda devam etti.
Meclis'teki Halk Zümresi'nin -resmi TKP'ye kahlmayan
üyeleri ile gizli Türkiye Komünist Partisi tarafından kurulması
na 22 Kasım 1920'de karar verilmişti. Partinin program ve tüzü
ğü 28 Kasım günü hükümete verildi. Partinin faaliyete geçmesi,
7 Aralık 1920 günü kabul edildi. Parti MK'sinde kimi seksiyon
lar oluşturuldu. Seksiyonlar daha sonra üç şubede birleştirildi.
THİF'in yayın organı, 2 bin tirajlı günlük Emek gazetesi, 16
Ocak 1920'de yayına başladı; ancak 6 sayı yayınlanabildi. Hü
kümet, Salih' ten, (Haaoğlu) baytar binbaşı olduğu için partiden
çıkmasını istedi. Salih, bu emre uymayınca 1 1 Ocak 1920 günü
tutuklandı. 22 Ocak 1920'de THİF'in iki yöneticisi daha tutuk
landı ve parti 2 Şubat 1921 günü kapahldı. Dokunulmazlıkları
kaldırılan Tokat mebusu Nazım, Afyon mebusu Mehmet Şükrü,
Bursa mebusu Şeyh Servet ise 1921 yılı Nisan ayı ortalarında
tutuklandılar.
Tutuklananlar Ankara'da İstiklal Mahkemesi'nde yargılan
dılar. 9 Mayıs 1921'de sona eren duruşmada Nazım 15 yıl, Ziy-
272
netullah Nevşirvanov 15 yıl, Salih 15 yıl, sınırdışında bulunan
Sovyet elçiliğinden Şerif Manatov, gıyabında 15 yıl, gazeteci
Nizamettin 8 yıl, Emek gazetesi tashihçisi Abdülkadir 5 yıl, Lise
müdürü Behram Lütfi 5 yıl, Hilmi 8 yıl hapis cezası aldı. Hapis
cezası alanlar değişik cezaevlerine gönderildi. Çıkarılan özel af
sayesinde THİF'liler 29 Eylül 1921 'de tahliye oldular.
Ankara'da Sovyet elçiliği 18 Mart 1922'de Paris Komünü
için bir toplanh düzenledi. Aynı gün, Yeni Hayat yayınlanmaya
başladı. 22 Mart günü THİF'in 'yeniden' kurulmasına karar ve
rildi ve 29 Mart 1922 günü, hükümete başvuru yapıldı.
THİF, Nisan 1922'de üyelerini kayıt yenilemeye çağırdı.
Hazırlıklarına açık olarak başlanan kongresini gizli yapabildi.
Başbakan Rauf'un (Orbay), kongrenin yapılmaması yönündeki
sözlü ricası kabul edilmedi ve THİF kongresini 15-16 Ağustos
gecesi Ankara'ya yakın bir köy evinde ve 25-26 Ağustos gecesi
Sovyet elçiliğindeki oturumlarda yapb.
Ankara, kendisine rağmen THİF'in kongre yapmasına kızdı
ve Ağustos ayı sonlarında verdiği bir ültimatomla partinin 24
saat içinde kendisini fesh etmesini istedi. Kilikya Konferan
sı'ndan sonra, 19 Ekim 1922'de THİF'ten 20 kişi tutuklandı.
Son dönemlerde kendisinde Türkiye Komünist Fırkası ola
rak da bahsedilen THİF'in Kongresi'nde, Komünist Entemasyo
nal'in 4. Kongresi'ne kablacak delegeler de seçildi. Salih ve diğer
delegeler Rusya'ya götürüldü.
Komünist Enternasyonal 4. Kongresi, 5 Kasım-5 Aralık 1922
günlerinde toplandı. KE toplanhsı sonrasında Salih, 13 Ocak
1923 günü, Türkiye'ye İstanbul üzerinden giriş yaph. Komin
tem, Salih'i partiyi yeni baştan örgütlemek amaayla kurduğu
Örgütlenme Bürosu'na tayin etmişti. İstanbul'da Fransız demir
yolu şirketinde işçi ve memur olarak çalışırken, 1923 yılında
partiyi örgütlemeye yöneldi. Ancak 13 Mart 1923 günü, İstan
bul'da yakalanarak Ankara'ya sevk edildi.
273
THİF'den 46 kişiyi içeren davanın iddianamesi Ocak 1923'te
hazırlandı ve dava 20 Şubat 1923'te başladı. İstinaf Mahkeme
si'ndeki THİF davası 7 ay kadar sürdü. 9 Ağustos 1923'te açıkla
nan karara göre, Salih'e 3.5 ay ve diğer beş kişiye ise 3 ay hapis
cezası verildi. Bunun üzerine, yahlan süre göz önünde bulundu
rularak serbest bırakıldılar.
TKP'nin 1925 yılında İstanbul'da toplanan III. Kongresi'nde
Merkez Komitesi üyeliğine seçilen Haaoğlu, 1925-27 yıllarında
TKP'nin MK üyesi olarak çalışh. 1927'de diğer MK üyeleriyle
birlikte tutuklandı ve 4 ay hapis cezasına çarphrıldı. Bu dava
sırasında partinin genel sekreteri Vedat Nedim (Tör), parti arşi
vini devlete teslim etti.
Hapisten çıkan Salih, 1928 yılında Sovyetler Birliği'ne gitti
ve Azerbaycan'da veteriner olarak çalışh. Vedat Nedim çizgi
sinde olduğu ve Şevket Süreyya'run (Aydemir) bir mektubunu
Komünist Entemasyonal'e götürdüğü için TKP MK tarafından
parti üyeliğinden çıkarıldı.
1929 ve 1930 yılında Komünist Enternasyonal Yönetim Ku
rulu'na başvuran Salih'in durumu 1939 yılında değerlendirildi
ve TKP üyeliği kendisine iade edildi. Kızı Dürdane'nin ölümü
üzerine Salih'in eşi Sabiha Sümbül, Türkiye'ye geri dönmek
amacıyla 1949 yılında, Moskova'daki Türkiye Büyükelçiliği'ne
başvurunca, tutuklandı ve 10 yıl hapse mahkum oldu.
Daha sonra da Salih Hacıoğlu da karısıyla beraber Altay
lardaki çalışma kamplarına gönderildi. Haaoğlu gönderildiği
çalışma kampında, Nisan 1954'te kalp krizinden öldü. Nazım
Hikmet'in girişimleriyle Sovyetler Birliği Komünist Partisi Yük
sek Mahkemesi Askeri Heyeti tarafından 27 Şubat 1956 günü
Salih Hacıoğlu'nun itibarı iade edildi ve eşi Sabiha Sümbül'e de
emekli aylığı bağlandı.
274
MUSTAFA SUPHİ
1883 yılında o zamanın Trabzon vilayetine bağlı olan Giresun
kazasında doğdu. İlkokulu Kudüs ve Şam'da, ortaokulu Erzu
rum'da okudu. 1905 yılında İstanbul Hukuk Mektebi'nden me
zun olduktan sonra Paris'te Siyasal Bilgiler Okulu'nu bitirdi.
Fransa' da bulunduğu dönemde, Mustafa Suphi, İttihatçılar
ile yakın ilişki içerisindeydi. Paris'te kurulan Osmanlı Öğrenci
ler Birliği'rıi yönetti. Mustafa Suphi'nin Paris'ten İstanbul'a dö
nüşü 1908 yılına, İkinci Meşrutiyet'in ilan edildiği günlere rast
ladı. Tanin, Servet-i Fünun ve Hak gazetelerine yazılar yazdı;
değişik okullarda hukuk ve iktisat dersleri verdi. Medeniyetin
Vazifesi isimli bir broşür kaleme aldı.
İttihat ve Terakki Fırkası'nın 191 1 yılındaki genel kongresi
ne Anadolu delegesi olarak kahldı. İttihatçılıktan kopuşu bu
kongreden sonra başladı ve 1912 Ağustos'unda partiden tama
men ayrıldı ve Fırka'ya muhalefet etmeye başladı. Mahmut Şev
ket Paşa suikastini bahane ederek, muhaliflere karşı 1913 yılının
sonlarında başlayan sürgün furyasından Mustafa Suphi de nasi
bini aldı ve Sinop' a sürüldü.
1914 yılının başlarında kendisini komünist düşünceyle ta
nıştıracak olan süreç, bir grup arkadaşı ile birlikte bir tekne ile
Rusya'ya kaçmalarıyla başladı. Önce siyasi mülteci olan Mustafa
Suphi, 1. Dünya Savaşı'nın başlaması ile birlikte Osmanlı tebaa
sından olduğu için Urallara sürgüne gönderildi. Sürgün yılla
rında Türk kökenli çeşitli devrimciler ve Bolşevikler ile tanıştı.
Doğu cephesinde esir düşerek Rusya içlerine sürgüne gönderi
len Anadolulu askerler arasında çalışma yürüttü. Suphi'nin
Bolşevik düşüncelerle tanışıp devrimci bir çalışma yürütmeye
başlaması 1914-15 yıllarına denk düşmektedir.
Ekim Devrimi'nden sonra, 1918 yılında Moskova'ya gitti.
Halk Komiseri Josef Stalin'in yardımcılarından Sultan Gali
yev'in sekreterliğini üstlendi. Rusya'daki ilk Türk sosyalist gaze-
275
tesi olan Yeni Dünya'yı çıkarmaya başladı. Türkçe yayınlanan
gazete, Türk savaş esirlerine Ekim Devrimi'ni anlatıyordu. Bu
dönemde, daha çok Kırım ve Odessa' daki, Rusya kökenli ya da
savaş esiri Türkler arasında çalışma yürüttü.
Temmuz 1918'de Moskova'da topladığı bir konferansta,
Türkiye Komünist Partisi'nin kurulması kararı alındı. Kızıl Ordu
içinde örgütlenen Türk savaş esirlerinden bir birlik ile Rus İç
Savaşı'na kabldı. 1919 yılı sonbaharında Beyaz orduculardan
kurtarılan Kırım'a gitti ve orada Türkçe gazeteler çıkarmaya
başladı ve parti okulu açtı.
Gerçek anlamda Anadolu'ya yönelik çalışmaya başlaması,
Mayıs 1920' de Bakü'ye gelmesiyle oldu. TKP'nin kuruluş kong
resine yönelik hazırlıklar esnasında Mustafa Suphi, gazete işleri
için Kırım'ın Kerç limanında bulunan Murat San'nın yanına
gitmişti. Orada misafir olarak bulunan Mariya (Meryem) ile
tanıştı. Mariya okul sıralarında Komsomol (Komünist Parti'nin
gençlik kollan üyesi) olmuş, şimdi de parti üye adayıydı.
Bakü'de Doğu Halkları Kurultayı hazırlıkları sürerken, Ka
dir Erzurumlu, Murat San'nın yanına gitti ve birlikte Meryem'i
Kerç'ten Novorosisky'e getirdiler. Orada nikah kıyıldı. TKP'nin
kuruluş tarihi sayılan 10 Eylül 1920 günü Bakü'de yapılan 1 .
Kurultay'da Merkez Komitesi'ne seçilenlere teknik olarak yar
dımcı olarak atanan 1 1 kişinin müdürü sıfatıyla çalışacak kişi
Mariya-Meryem'di. Daha sonra da Anadolu'ya gidecek olan
heyete Meryem Suphi de daktilograf olarak katılacaktır.
Türkiye Komünist Partisi'nin 1 . Kongresi, Bakü'deki Kızıl
Ordu Salonu'nda 10 Eylül 1920 günü toplandı. 16 Eylül 1920
gününe kadar devam eden kongreye İstanbul, Zonguldak, Ereğ
li, İnebolu, Samsun, Trabzon, Bayburt, Erzurum, Sivas, Konya,
Ankara, Eskişehir, Vezirköprü, Şarki Karahisar ve Ordu'daki
komünist grupların temsilcileri katıldı. Kimi işçi örgütlerinin
temsilcileri de kongrede gözlemci olarak bulunurken, daha uzak
yerlerdeki beş temsilcinin yazılı raporu toplantıya ulaşhnldı.
276
TKP'nin bu kuruluş kongresinde önce Merkez Büro'nun ra
poru Mustafa Suphi tarafından okundu. Türkiye Komünist Par
tisi'nin program ve tüzüğü tartışılarak onaylandı. Partinin, Ko
münist Entemasyonal'e üye olması karara bağlandı.
Kongrenin son gününde de yedi kişi Merkez Komite'ye se
çildi: Mustafa Suphi, Ethem Nejat, Mehmet Emin, Hakkı, Naz
mi, Süleyman Nuri ve İsmail Hakkı... Merkez Komite'nin kendi
arasında yaptığı görev bölümünde de Mustafa Suphi, parti baş
kanlığına getirilirken, Ethem Nejat ise genel sekreter seçildi.
TKP Merkez Komitesi'nin 17 Eylül 1920'den itibaren yaptığı tüm
toplantılar, Anadolu'ya nasıl gidileceği üzerineydi.
Mustafa Suphi aynı dönemde hem Komintem'in ikinci
kongresinde iki Türk delegeden biri olmuş, hem de 1-8 Eylül
1920'de toplanan Bakü Doğu Halkları Kurultayı'nın başkanlık
divanında yer almıştı. Sovyet hükümeti tarafından güvenilen ve
Anadolu' daki komünist hareketin gelecekteki lideri olarak görü
len Suphi, partinin aldığı karar doğrultusunda Anadolu'ya ge
çerek Türkiye' deki komünist harekete yön vermeye girişti. Bu
kapsamda işgale karşı Anadolu' da savaşmak üzere Sovyetler
Birliği'nde bulunan Türk askerlerden bir Bolşevik Tabur oluştu
ruldu ve Anadolu'daki Kuvayı Milliye hareketi komutanlığının
emrine verildi. Ancak bu birliğin beraber savaşması mümkün
olmadı ve askerler değişik birliklere dağıtıldı.
1921 yılının Ocak ayında Büyük Millet Meclisi'nin çağrılısı
olarak Ankara'ya doğru yola çıkan Suphi ve arkadaşlarının
Türkiye' de siyasi kargaşa çıkartmak istediğinden şüphelenen
Meclis ve Doğu Cephesi Komutanlığı, kendilerine koruma ver
meyerek, Kars ve Erzurum' da linç girişimlerine uğramalarına
lakayt kaldılar. 1921 yılı Ocak ayında 28'i 29'a bağlayan gece 14
yoldaşı ile birlikte Trabzon' dan Sovyetler' e geri gönderilmek
için bindirildikleri teknede, Kayıkçılar Kahyası Yahya'nın adam
ları tarafından öldürüldüler. Mustafa Süphi'nin eşi Meryem
Suphi de aynı günlerde Trabzon'da öldürüldü.
277
HAKKI BEHİÇ BAYİÇ
Hakkı Behiç Bayiç, Çerkes bir ailenin çocuğu olarak 1886 yılında
İstanbul'da doğdu. Mülkiye Mektebi'ni 1905 yılında bitirdikten
sonra, Maliye Bakanlığı Muhasebe Kalemi'ne girdi. 1909-1917
yıllan arasında çeşitli yerlerde tahrirat müdürlüğü, vilayet mek
tupçuluğu, sonra da Bilecik'te mutasarrıflık yaptı. 1917'de muta
sarrıf olarak bulunduğu Akka'nın İngilizlerce işgal edilmesi
üzerine İstanbul'a döndü.
1919'da Anadolu'ya geçti ve Denizli temsilcisi olarak Sivas
Kongresi'ne kahldı ve Heyet-i Temsiliye'ye seçildi. Meclise 1920
yılında Denizli milletvekili olarak girdi. İlk geçici hükümette 25
Nisan 1920'de Maliye, 17 Temmuz 1920'de ise Dahiliye Bakanlı
ğı'na seçildi. Sol eğilimli olduğu bilindiğinden hakkında kısa
sürede sekiz sözlü soru ve dört gensoru önergesi verilmesi üze
rine, 7 Eylül 1920 günü bakanlıktan istifa etti.
Mayıs 1920'de Ankara'da bir cemiyet olarak kurulan Yeşil
Ordu'nun kurucuları arasında Hakkı Behiç de vardı. Nizamna
mesi'ne göre Yeşil Ordu, anti-kapitalist, anti-emperyalist ve anti
militaristti. Ancak islami özelliği, komünizan fikirlere ağır bası
yordu. Yeşil Ordu Cemiyeti'nin dağıhlmasından sonra, 18 Ekim
1920'de Mustafa Kemal'in kurdurduğu -resmi- Türkiye Komü
nist Fırkası'nın genel sekreterliğine getirildi. Resmi TKF'nin
kurucuları arasında Tevfik Rüştü (Aras), Yunus Nadi (Abalıoğ
lu), Hakkı Behiç (Bayiç), Refik (Koraltan) gibi Mustafa Kemal'e
yakınlığıyla tanınan kişiler vardı.
Hakkı Behiç, TKF'nin yayın organı Yeni Gün gazetesinin so
rumlu yazıişleri müdürlüğünü ve başyazarlığını da yaptı. Ger
çek komünist örgütler tasfiye edildikten sonra, Türkiye Komü
nist Fırkası da kuruluşunun üçüncü ayında kapatildı. Hakkı
Behiç, 1923'e değin sürdürdüğü milletvekilliği görevinden ve
siyasetten çekildi. Yaşananlar yüzünden sinir hastası olan Hakkı
Behiç Bayiç, 12 Ekim 1943 günü Ankara'da öldü.
278
ETHEM NEJAT
Ethem Nejat, Çerkes bir ailenin çocuğu olarak İstanbul' da 1887
yılında doğdu. Üsküdar Lisesi'ni bitirdikten sonra Yüksek Tica
ret Mektebi'nden mezun oldu. 1908 öncesinde bir süre gazeteci
lik yaptı. Baskılar üzerine yurt dışına çıkmak zorunda kaldı. Bir
süre Amerika ve Fransa'da yaşadı.
Abdülhamit'in tahttan indirilip, Meşrutiyet'in ilan edilme
siyle, 1908'de yurda döndü ve öğretmenlik yapmaya başladı.
Manashr, Bursa ve İzmir öğretmen okullarında müdürlük yaph.
Bu yıllarda Türkçü düşünceyi savunuyordu. 1918 yılına ka
dar aralarında Türk Yurdu da olmak üzere 5-6 Türkçü dergide
yazıları yayınlandı. Yeni Fikir adlı bir pedagoji dergisi çıkardı.
Bu yazılarında mevcut eğitim sisteminin yeniden ele alınması
gerektiğini savunuyordu.
Maarif Bakanlığı'nın Amme Hizmetleri Dairesi'nde çalışır
ken, bakanlık onu incelemelerde bulunmak üzere, Eylül 1918'de
Berlin'e gönderdi. Ethem Nejat, orada ilk kez sosyalist fikirlerle
tanışh. Almanya' da bulunduğu sıralarda, Türkiyeli sosyalist
aydınlarla bir araya geldi ve Berlin'de Spartakistlerin önderli
ğindeki işçi eylemlerine katıldı.
Türkiye'den gitmiş olan öğrenciler ve işçiler orada Türkiye
İşçi ve Çiftçi Fırkası'nı kurdular ve Kurtuluş dergisini yayınla
maya başladılar. Ancak Berlin'deki Türkiyeli topluluk hemen
yurda dönme karan aldı.
Nitekim Almanya'dan kalkan Akdeniz vapuru, Mayıs
1919'da Ethem Nejat'ın da aralarında bulunduğu Berlin grubu
nu Haydarpaşa' ya getirdi. İstanbul' a gelen grup, hiç bekleme
den örgütlenme çalışmalarına başladı. 20 Eylül 1919'da Kurtuluş
dergisi yayınlanmaya başladı ve 22 Eylül 1919 günü Türkiye İşçi
ve Çiftçi Sosyalist Fırkası kuruldu.
Ethem Nejat, bu partiden İstanbul adayı olmuşsa da, seçim
lerde başarılı olunamadı. Ethem Nejat, İstanbul' da bulunduğu
279
dönemde, solu bir araya getirme çabalarında da bulundu. Sol bir
araya gelemezken, solun önemli bir bölümü Anadolu'ya geçip,
milli mücadeleye kahlma karan aldı.
Ethem Nejat'ı daha sonra, 1-8 Eylül 1920 günlerinde topla
nan Doğu Halkları Kurultayı'nda görüyoruz. Kendisi Eskişehir
Ankara delegesi olarak Türkiye'yi temsilen kahlan 235 delege
nin arasındaydı.
Türkiye Komünist Partisi'nin 1. Kongresi, Bakü'deki Kızıl
Ordu Salonu'nda 10 Eylül 1920 günü toplandı. 16 Eylül 1920
gününe kadar devam eden kongreye İstanbul, Zonguldak, Ereğ
li, İnebolu, Samsun, Trabzon, Bayburt, Erzurum, Sivas, Konya,
Ankara, Eskişehir, Vezirköprü, Şarki Karahisar ve Ordu'daki
komünist grupların temsilcileri katıldı. Kimi işçi örgütlerinin
temsilcileri de kongrede gözlemci olarak bulunurken, daha uzak
yerlerdeki beş temsilcinin yazılı raporu toplanhya ulaşhnldı.
TKP'nin bu kuruluş kongresinde önce Merkez Büro'nun ra
poru Mustafa Suphi tarafından okundu. Türkiye Komünist Par
tisi'nin program ve tüzüğü tarhşılarak onaylandı. Partinin, Ko
münist Entemasyonal'e üye olması karara bağlandı.
Kongrenin son gününde de yedi kişi Merkez Komite'ye se
çildi: Mustafa Suphi, Ethem Nejat, Mehmet Emin, Hakkı, Naz
mi, Süleyman Nuri ve İsmail Hakkı...
Merkez Komite'nin kendi arasında yaphğı görev bölümün
de de Mustafa Suphi, parti başkanlığına getirilirken, Ethem Ne
jat ise genel sekreter seçildi.
TKP Merkez Komitesi'nin 17 Eylül 1920'den itibaren yaphğı
tüm toplanhlar, Anadolu'ya nasıl gidileceği üzerineydi. Mustafa
Kemal'in bilgisi dahilinde Anadolu'ya gelen ve 28-29 Ocak
1921'de Trabzon-Sürmene açıklarında öldürülen TKP heyetinin
içinde Mustafa Suphi ile birlikte Ethem Nejat da bulunuyordu.
280
ŞEFİK HÜSNÜ DEGMER
Selanik'te 1887 yılında doğan Şefik Hüsnü, 1912'de Paris Sor
bonne Üniversitesi'nde hp fakültesini bitirdi ve sinir hastalıkları
uzmanı oldu. Sorbonne Üniversitesi'nde tanışhğı Polonyalı kız
arkadaşı Leokadiya Stemitksaya ile 1914 yılında evlendi ve kızı
Meryem 1915 yılında doğdu. Liseyi Paris'te okuyan Meryem,
geri kalan ömrünü Polonya'da annesiyle birlikte geçirdi.
Balkan Savaşı ve 1. Dünya Savaşı'nda Çanakkale Cephe
si'nde tabip yüzbaşı olarak görev yapan ve 1918 yılında yapılan
mütareke ardından, İstanbul'a gelen Dr. Şefik Hüsnü, doktor
olarak çalışmaya başladı.
Berlin'den gelen sosyalistler, Almanya'da kurdukları Türki
ye İşçi ve Çiftçi Partisi'nin adına bir de sosyalist kelimesini ekle
yerek 1919 yılının Temmuz ayı sonlarında hükümete resmen
başvurdular. Ancak herhangi cevap gelmedi.
Partinin yayın organı Kurtuluş, 20 Eylül 1919'da yayınlan
maya başladı. Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası, 22 Eylül
1919'da kurulmuş sayıldı. Dr. Şefik Hüsnü'nün liderliğinde Et
hem Nejat, Ahmet Akif, Sadrettin Celal, Vedat Nedim, Nafi
Atuğ Kansu, Cevat Cevdet ve Namık İsmail tarafından kurulan
fırkanın genel merkezi İstanbul'daki Çiftçi Kütüphanesi'ndeydi.
Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası, 1919 seçimlerinde İs
tanbul, İzmir, Eskişehir, Niğde'den birer aday gösterdi; ancak
sadece İstanbul'daki adayı Mehmet Vehbi, 14 oy alabildi.
Eylül 1919'dan Şubat 1920'ye kadar beş sayı çıkabilen Kurtu
luş'un 19 Şubat 1920 tarihli beşinci sayısından sonra, İstanbul 16
Mart 1920'de İngilizler tarafından işgal edildi. Kurtuluş'un yayını
ve partinin faaliyetleri işgal kuvvetleri ve Damat Ferit Paşa hü
kümeti tarafından yasaklandı.
Cephede durumun kritikleşmesi üzerine bazı parti yönetici
leri düşmana karşı savaşmak için Anadolu'ya gittiler. 1920 yı
lında yapılan ara seçimlerde Kurtuluş dergisi sahibi Mehmet
281
Vehbi Bey, seçimi kazandı; ancak meclis feshedildiği için me
busluk yapamadı. 1920 yılı sonlarında faaliyetlerine gizli olarak
yeniden başlayan Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası, 1 Ma
yıs'larda çok büyük kitleselliğe kavuştu.
Dr. Şefik Hüsnü, 1921 yılında kurduğu aylık Aydınlık dergi
sini Sadrettin Celal (Antel) ile birlikte 1925 yılına kadar 31 sayı
yayınladı. 1923 yılında Vazife gazetesini kurdu; 21 Ocak 1925'te
ise haftalık Orak Çekiç dergisini yayınlanmaya başladı. Dr. Şefik
Hüsnü, ilk kez Mayıs 1923'te tutuklandı ve vatana ihanetten
yargılandı. Ancak Lozan Anlaşması'nın imzalanması üzerine,
yargılananlar serbest bırakıldı.
Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası, Türkiye Halk İştira
kiyun Fırkası'ndan kalanların kahlımıyla, 1920 yılında Bakü'de
kurulan Türkiye Komünist Partisi'nin devamcısı sayıldı. Nite
kim TKP'nin 1925 yılının Şahat ayında İstanbulda toplanan III.
Kongresi'nde söz konusu iki fırkadan gelen kadrolar vardı.
TKP'nin III. Kongresi'nde oy birliğiyle Dr. Şefik Hüsnü, Genel
Sekreter seçildi.
1925'te kabul edilen Takrir-i Sükun Yasası gereği tüm ko
münist gazete ile dergileri yasaklandı ve komünist olarak bili
nen kişilerin hepsi 1 Mayıs 1925'te tutuklandı. İstiklal Mahke
mesi'ndeki davanın baş sanıklarından biri Dr. Şefik Hüsnü idi.
Ankara İstiklal Mahkemesi 38 kişiyi çeşitli cezalara çarphrırken,
Dr. Şefik Hüsnü ve Hasan Ali (Ediz) tutuklamalardan kısa bir
süre önce yurt dışına çıkmışh.
Bu davada, Dr. Şefik Hüsnü gıyabında 15 yıl hapis cezasına
çarphnldı. Ancak bu hüküm, 1928 yılında gözden geçirilerek 1
yıl hapse indirildi. Yargılananlar, 7, 10 ve 15'er yıl hapis cezası
aldı; ancak 29 Ekim 1926'da ilan edilen af sayesinde 18 ay sonra
serbest bırakıldılar.
TKP'ye yönelik operasyonlardan arda kalanlarla 1926 yılın
da Viyana' da parti konferansını düzenleyen ve orada da yöneti
ci seçilen Dr. Şefik Hüsnü, Ağustos 1927'de ülkeye döndü ve
282
kendine bağlı bir icra komitesi örgütledi. Bunun ardından parti
nin genel sekreteri Vedat Nedim (Tör), parti arşivini devlete
teslim etti. Böylece TKP'nin 1927 tevkifah başladı.
Mayıs 1929'da cezasını tamamladıktan sonra tekrar yurtdı
şına çıkan Dr. Şefik Hüsnü, Almanya'ya gitti. 1939 yılında Tür
kiye'ye dönmesine izin verildi ve 1. Dünya Savaşı'ndaki rütbe
siyle tabip yüzbaşı olarak 1941-1943 yıllan arasında yedek as
kerlik yaph. 1945 yılında Cemiyetler Kanunu'ndaki değişiklik
sayesinde 19 Haziran 1946'da yasal Türkiye Sosyalist Emekçi ve
Köylü Partisi'ni (TSEKP) kurdu.
Kısa sürede 13 ilde örgütlenen ve yalnız İstanbul' da 10 bin
işçiyi saflarında toplamayı başaran parti hükümet çevrelerinde
rahatsızlığa yol açh. Kuruluşundan alh ay sonra; parti, sendika
ve sol yayınların yasaklanması sürecinde TSEKP de kapatıldı. 2
nolu Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından 16 Aralık 1946'da kapa
tılan TSEKP için gösterilen gerekçesi ise, "Komünist fikirli kişi
ler tarafından kurulduğu" iddiası oldu. Dr. Şefik Hüsnü'nün de
içinde bulunduğu 43 parti yöneticisi tutuklandı.
İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde TKP adıyla görülen
davada, Dr. Şefik Hüsnü, 1947 yılında 5 yıl hapis cezası aldı.
İstanbul Harbiye ve Sultanahmet cezaevinde kalanlardan cezası
henüz tamamlanmayan beş arkadaşıyla birlikte Dr. Şefik Hüs
nü, Aydın Cezaevi'ne gönderildi. Şefik Hüsnü, 1950 affıyla ser
best kaldı; ancak 1951'deki 187 kişilik büyük TKP tevkifahnda,
partinin Merkez Komite üyesi olarak yeniden tutuklandı.
Ankara 2 nolu Askeri Mahkeme' de yapılan bu yargılama
nın sonunda 5 yıl 10 ay hüküm giyen Şefik Hüsnü, 65 yaşını
bitirmiş olduğundan, cezası 4 yıl 2 ay ağır hapis, 1 yıl 4 ay 20
gün müddetle Manisa'da sürgün cezasına çevrildi. 1957'de tah
liye edildi. Kırk yıllık komünist yaşamında, 10 yılı aşkın bir süre
cezaevinde kalan ve 13.5 yılını ise siyasi sürgünde geçiren Dr.
Şefik Hüsnü Değmer, 7 Nisan 1959' da sürgünde iken öldü.
283
HÜSEYİN HİLMİ
Hüseyin Hilmi, kökleri Romanya'da olan göçmen bir ailenin
çocuğu olarak İzmir'de doğdu. Ancak doğduğu tarih (1885 civa
n) tam olarak bilinmiyor. Hayatının 1908' den önceki dönemin
de, önce İzmir emniyet teşkilatında sivil memurluk, sonra gaze
tecilik yaptı. İzmir' de tanımadığı önemli insan yoktu ve o dö
nem İzmir' de yaşayan Baha Tevfik yakın arkadaşıydı.
Hüseyin Hilmi, İzmir'de kapanmış bulunan İzmir gazetesini
yeniden canlandırdı, 1907'de ise Serbest İzmir adıyla çıkarmaya
başladı. Serbest İzmir gazetesinin sahibi ve sorumlu müdürü
Hüseyin Hilmi, bu döneminde liberal eğilimli Ahrar Fırkası'nı
desteklemekte, Müslümanlığın eşitlikçi ve sosyal dayanışmacı
yanını öne çıkarmaktaydı.
Hüseyin Hilmi, bu sırada babasından kalan mirası almak
için Romanya' ya gitti. Bükreş'te iken sosyalist düşüncenin işçiler
tarafında benimsendiği coşkun gösterilere tanık olarak, kendi
özgürlükçü düşüncelerine yakın bulduğu sosyalizmi, Türki
ye' de uygulamayı düşündü.
1908 yılında il. Meşrutiyet'in ilanından sonraki görece öz
gürlük ortamında sol ve sosyalist fikirleri savunan İştirak gaze
tesini İzmir'den tanıdığı Baha Tevfik ile birlikte İstanbul'da çı
karmaya başladı. İlk sayısı, 13 Şubat 1909'da basılan haftalık
İştirak gazetesi, Hüseyin Hilmi'nin her türlü baskıya karşı gele
rek çıkardığı, yazı işleri sorumluları değişse de, hep sahibi oldu
ğu bir yayın organı oldu.
Hüseyin Hilmi, 1910 yılı Temmuz ayında Paris'e gittiğinde
orada savaş aleyhtarı mitinglere katıldı. Fransız Sosyalist Par
tisi'nin toplum içindeki gücünü gözlemledi ve ünlü Fransız
sosyalist lider Jean Jaures' den etkilendi.
Hüseyin Hilmi'nin, İştirak gazetesi dönemin sıkıyönetim
mahkemesi, tarafından yayını durdurulunca, onun yerine İnsa
niyet gazetesini, yasak kalkınca yeniden İştirak gazetesini, İştirak
284
kapatılınca, Sosyalist gazetesini, o kapatılınca ikinci kez İnsaniyet
gazetesini, o da kapatılınca Medeniyet gazetesini, şartlar uygun
olunca yeniden İştirak'i çıkararak 1912 ortalarına kadar tüm
engellemelere karşın yayın faaliyetini sürdürdü. Gazete, Hüse
yin Hilmi ile o kadar özdeşleşti ki, artık "İştirakçi Hilmi" olarak
·
tanınmaya başlandı.
İştirak'in 20. sayısında Osmanlı Sosyalist Fırkası'run prog
ramı açıklandı. Bunun üzerine gazete uzun süreli olarak yeni
den kapatıldı. İstanbul' da siyaset imkansız hale gelince Fır
ka'run Paris kolu, Dr. Refik Nevzat tarafından ve Beşeriyet gaze
tesiyle mücadeleye katıldı. 15 Eylül 1910'da Osmanlı Sosyalist
Partisi kurulduğunda partinin önde gelen isimleri arasında Hü
seyin Hilmi de vardı. Bu partinin ülkedeki örgütü güçlü olama
dı; nitekim Meclis-i Mebusan'a temsilci gönderemedi.
1913 yılındaki Mahmut Şevket Paşa suikastının ardından İt
tihat ve Terakki tarafından başlatılan muhalefete yönelik tasfiye
operasyonlarından nasibini alanlar arasında Hüseyin Hilmi de
vardı. Belki başkaları gibi hapse atılmadı ama Sinop'a sürüldü.
1. Dünya Savaşı'run sonuna kadar Sinop, Çorum ve Ankara
Bala'da sürgünde kalan Hüseyin Hilmi, 1918 sonunda imzala
nan Mondros Mütarekesi'ni izleyen günlerde İstanbul'a döndü.
1919 yılı başlarında İstanbul'a dönen Hüseyin Hilmi, İdrak
gazetesini yeniden yayınlamaya başladı ve 20 Şubat 1919'da
İstanbul'da Türkiye Sosyalist Fırkası'nı kurdu. Partinin progra
mı ve söylemi önceki partiye göre daha soldaydı. İstanbul' daki
merkez dışında Aksaray, Beşiktaş, Ayvansaray, Şişli, Tünel,
Silahtarağa, Kadıköy' de şubeleri olan Türkiye Sosyalist Fırkası,
Eskişehir ve Edime'de örgütlenerek çalışmalarını İstanbul'un
dışına da taşımayı amaçlıyordu.
Türkiye Sosyalist Fırkası, 1919 seçimlerine iki aday ile girdi
ama başarılı olamadı. TSF adayları Dr. Refik Nevzat ile Sadrettin
Celal'in başarısız olduğu seçimlerde, Mesai Fırkası'ndan Nu-
285
man ustanın 135 oy ile milletvekili seçilmesi sol çevrelerde bü
yük bir sürpriz oldu.
Türkiye Sosyalist Fırkası, il. Entemasyonal'le ilişki kurdu
ve Bem Kongresi'ne Dr. Refik Nevzat ve Hasan Sadi'yi delege
olarak gönderdi. Dahası Hüseyin Hilmi, Türkiye Sosyalist Fırka
sı'nın Komintem'e üye olması için 1920 yılında başvurdu.
Fırka, 1920 yılı içinde yoğun bir örgütlenme içinde bulundu
ve özellikle İstanbul' daki tersane ve tramvay işçileri arasında
yoğun olarak örgütlendi. Türkiye Sosyalist Fırkası İstanbul' da
Aksaray, Kadıköy ve Eskişehir' de şube açh. Partinin yayın or
ganı İdrak gazetesi, Sadrazam Damat Ferit Paşa'yı eleştirince bir
haftalığına kapahldı.
Hüseyin Hilmi'nin önemli siyasi başarılarından biri, 1920
yılında tramvay işçilerinin grevini örgütlemesiydi. Parti için en
görkemli olay, 1921 yılında işgal alhndaki İstanbul'da 1 Mayıs
kutlamalarını büyük bir işçi kahlımıyla gerçekleştirmesi oldu.
İşgal kuvvetlerinin engelleme girişimlerine rağmen gerçek
leştirilen görkemli eylem gelecekteki işçi mücadelesi için ciddi
etkiler bırakacakhr. Türkiye Sosyalist Partisi, 1922 yılına 1 Ma
yıs'ına bu sefer yeni kurulan farklı örgütlerle birlikte kahldı;
ancak örgüt güç kaybetmeye başlamış ve üye sayısında ciddi
azalma yaşanmaktaydı.
Hüseyin Hilmi, 16 Kasım 1922 gecesi İstanbul-Fatih'te öldü
rüldü. Cinayeti Kalkandereli Ali Haydar isimli sivil bir polis
memuru üslendi. Katil, yargılandı ve 9 Ekim 1923'te, 15 yıl hapis
cezasına çarphrıldı. Öldürülmesinin nedeni aydınlahlamamış
olsa da Hüseyin Hilmi'nin devlet eliyle işlenilen faili meçhul
cinayetlerin ilk örneği kabul edilmektedir.
Hüseyin Hilmi, sosyalizme dair fikirlerini Mütareke döne
ni.inde yayınladığı İdrak isimli gazetedeki dizi yazılarda sıralama
şansı bulmuştu. Buradaki "Sosyalizm Nedir?" yazı dizisi, Mark
sist literatürü Türkçe'ye çevirme girişiminin başlangıcıdır.
286
ARİF ORUÇ
Arif Oruç, 1893 yılında Elazığ' da doğdu. Babası, Elazığ Vilayet
Matbaası müdürü ve mektupçusu Ahmet Efendi'dir. Annesi
Edime'nin Dimetoka kasabasındandı. Liseden mezun olduktan
sonra, 1913 yılında İstanbul'da, Tanin gazetesinde gazeteciliğe
başladı. 1914'te Tasvir-i Efkar' da muhabirlik görevinde bulundu.
Aynı yıl, Balkanlar'a gitti, Sofya'da çıkarılan Türk Sadası adlı
günlük gazetenin başyazarı oldu.
Balkanlar'dan döndükten sonra Tasvir-i Efkar' da istihbarat
heyeti müdürü olarak görev aldı. İzmir'in Yunan işgaline uğra
masından sonra bölgeye giderek Aydın Zeybekler grubunun
mücadelesini Tasvir-i Efkar da haber yaptı. Gazete sahibinin
tutuklanması üzerine, Arif Oruç da Ankara'ya kaçtı.
1920' de Eskişehir'de Çerkes Ethem parasıyla çıkarılan ve
kendisini "İslami Bolşevik gazetesi" olarak tanımlayan Seyyare-i
Yeni Dünya adlı günlük gazeteyi kurdu. Mustafa Kemal'in isteği
üzerine gazete, bir süre sonra, resmi Türkiye Komünist Fırka
sı'nın bir yayın organı olarak Ankara' da yayımlamaya başladı.
İsmi ise 83. sayıdan itibaren Yeni Dünya oldu.
İsmet Paşa komutasındaki düzenli ordunun, 1921 yılı Ocak
ayı başlarında, Çerkes Ethem'in seyyar ordusuna karşı harekete
geçmesi üzerine Arif Oruç, Yeni Dünya 'da demiryolu işçilerini
greve çağırdı. Bunun üzerine, hükümet yanlısı güçler, Yeni
Dünya'yı basan matbaaya saldırıp, tahrip ettiler.
Yeni Dünya fiilen kapatılırken, Arif Oruç da, komünizm
propagandası yapmak suçuyla tutuklandı. Türkiye Halk İş
tirakiyun Fırkası'nın önde gelen isimleriyle birlikte İstiklal
Mahkemesi'nde yargılandı. Dava 9 Mayıs 1921'de sonuçlandı ve
Arif Oruç'un tutuklu kaldığı süre yeterli görüldü. Kasım başla
rında Yeni Dünya yı yeniden yayımlamaya başladı; ancak gaze
'
287
Arif Oruç, 26 Ağustos 1922'deki Büyük Taarruz'dan önce
Antalya'ya giderek Yeni İzmir adlı bir gazete çıkardı ve yazıla
rıyla milli mücadeleyi destekledi. Bir süre sonra İzmir'e gidip
Büyük Turan adlı gazeteyi kurdu. 1926'da İzmir suikash ile ilgili
olarak tutuklandı ve beraat etti. Kısa süre sonra İstanbul'a dö
nüp siyasi gazeteciliğe son verdi. Çeşitli gazetelerde, Ayhan
takma adıyla tarihi tefrikalar yayımladı.
Aktif gazeteciliğe dönen Arif Oruç, Yarın adlı gazeteyi 2
Aralık 1929'da çıkarmaya başladı. Gazete ilk çıktığı günden
itibaren muhalif bir yayın politikası izledi. Başbakan İsmet Paşa
ve. bakanlarının icraatlarını yakın takibe aldı ve hatalı gördüğü
uygulamaları keskin bir dille eleştirdi. Komünist fikirlere sahip
olmasına rağmen liberal bir parti olan Serbest Fırka'ya girdi;
gazetesi ile fırkayı destekledi.
Yarın gazetesi, 1931'de kabul edilen yeni Matbuat Kanunu
gereği kapahldı. Yarın'ın kapanması üzerine bazı yakınlarına
Mücadele adlı bir gazete çıkarttırdı ise de bu gazetenin de 7 Eylül
1931 tarihli ilk sayısı toplabldı ve devamı yasaklandı.
1933'te bir gece evinden zorla alınıp, hiçbir mahkeme karan
olmaksızın Bulgaristan'a sürülen ve orada Şumnu medresesinde
müderrislik yapmak zorunda kalan Arif Oruç, Bulgaristan' daki
1934 Mayıs darbesinden sonra da Ankara'nın isteğiyle Bulgar
makamları tarafından Yugoslavya'ya gönderildi.
Arif Oruç, 1937'de Türkiye döndü ve döner dönmez tutuk
landı. İdam istemiyle yargılandı ancak dava sonunda beraatine
karar verildi. 1946'ya kadar Son Posta ve Tasvir gazetelerinde
tarihi ve edebi tefrikalar yazdı. Matbuat Kanunu'nun 1946 yılın
da değişmesi üzerine Yarın'ı tekrar çıkarmaya başladı; ancak ilgi
görmeyen gazete kısa bir zaman sonra kapandı.
19 Eylül 1948'de birkaç gemi inşaat ustasının biraraya gel
mesiyle "Müstakil Türk Sosyalist Partisi'"ni kurdu. Ancak lideri
ölünce parti dağıldı. 9 Ekim 1950 günü İstanbul' da yaşamını
yitiren Arif Oruç'un cenazesi Feriköy Mezarlığı' na defnedildi.
288
ZEKERiYA SERTEL
Mehmet Zekeriya Sertel, Selanik'e bağlı Usturumca'da dört ço
cuklu varlıklı bir ailenin en büyük çocuğu olarak 1890 yılında
doğdu. İlköğrenimini doğduğu yerde, orta öğrenimini Selanik
ve Edirne Lisesi'nde tamamladıktan sonra Selanik'teki Hukuk
Mektebi'ne devam etti.
Gazeteciliğe, Selanik'te hukuk öğrenimi görmekte iken İtti
hat ve Terakki'nin yayın organı Rumeli'de başladı. Gazetenin
yöneticisi Yunus Nadi ile ilk defa Rumeli gazetesinde birlikte
çalışma olanağı buldu. Yunus Nadi ile birlikte Ye_ni Felsefe adlı
küçük bir dergi çıkarmaya yöneltti.
1. Balkan Savaşı sonunda Selanik'in işgali üzerine İstanbul'a
geldi; Yunus Nadi'nin başyazarı olduğu Tasvir-i Efkar gazetesin
de çalışmaya başladı ve İstanbul Hukuk Mektebi'nde hukuk
öğrenimine devam etti. Arkadaşı Nebizade Hamdi ile birlikte
İstanbul'da kendi gazetesi Turan'ı 1914 yılında yayınladı.
Sabiha Hanım'la 1915 yılında evlendi. 1. Dünya Savaşı'ndan
sonra İstanbul işgal altına girmişti. Mehmet Zekeriya'nın evi,
işgale karşı direniş merkezlerinden birisi oldu. Direnişe destek
vermek için eşi ile birlikte Büyük Mecmua yı yayımladı. ABD'den
'
289
istifa etti ve İstanbul'a döndü. Cumhuriyet gazetesinin kurucuları
arasında yer aldı.
Cumhuriyet gazetesinden ayrıldıktan sonra ülkenin en
önemli yayınlarından olan Resimli Ay dergisini yayınlamaya
başladı. 1 Şubat 1924 günü yayın hayahna başlayan dergi, yayın
hayahnın 1924-1928 yılları arasındaki ilk evresinde "ülkede ger
çek bir demokrasinin kurulabilmesini ve sosyal problemlerin
incelenmesini" amaçlıyordu.
Dergide ilk yıllarında yayınlanan, Cevat Şakir'in hapishane
anılarını anlathğı "Asker Kaçakları Nasıl Asılır?" başlıklı yazı,
yazar Cevat Şakir ile birlikte, derginin sorumlu müdürü olan
Mehmet Zekeriya'nın da İstiklal Mahkemesi'nde yargılanmasına
ve 3 yıl Sinop'ta kalebentliğe mahkum edilmesine yol açtı. 1927
yılında İstanbul'a dönebildi.
Dönüşünden itibaren dergiyi yeni bir hava içinde çıkarma
ya başladı. 1928' den 1930' a kadar olan bu ikinci devrede yazı ve
hikayelerde ilerici ve sosyalist fikirler ön plana çıkmış, yazı kad
rosunda da birtakım değişiklikler yaşanmışh. Nazım Hikmet,
Sabahattin Ali, Suat Derviş, Vala Nureddin gibi yazarlar dergi
nin yazı kadrosunda yer aldılar. Dergideki ortaklığın bozulması
sonucu Resimli Ay, 1931 yılında kapandı.
Mehmet Zekeriya, Resimli Ay'ın kapanmasından sonra Son
Posta adında bir günlük gazete çıkardı. Gazetenin ilk sayısında
çıkan "Boğuluyoruz, biraz hava isteriz!" başlıklı başyazısı ile tek
parti rejimine tepkisini dile getirdi. Gazetede özel sermayeye
devletçe yapılan yardıma karşı savaşa girişti.
İş Bankası tarafından İstanbul'da çıkarhlan Tan gazetesini
Halil Lütfü Dördüncü ile birlikte 1934 yılında sahn alarak yeni
biçimde yayınlamaya başladı. Tan, il. Dünya Savaşı sırasında,
faşizm karşıtı ve CHP iktidarına muhalif olan etkili bir gazete
haline geldi ve Cumhuriyet gazetesinden sonra en yüksek tirajlı
günlük gazete oldu. Bu yayın politikası, gazetenin 4 Aralık 1945
günü on binlerce CHP yanlısı gençler tarafından yağmalanması
290
ve Sertellerin linç girişimine maruz kalması ile sonuçlandı. Ola
yın 'sorumlusu' gösterilen Sertel, eşi ile birlikte 3 ay tutuklu
kaldıktan sonra beraat etti.
Cami Baykurt ve Tevfik Rüştü Aras ile birlikte 1946'da İn
san Hakları Demeği'ni kurma girişiminde bulundu; ancak giri
şim sonuca ulaşmadı. Tan olayından sonra Tek Parti yönetimi
nin baskılarının artması üzerine eşiyle birlikte ülkeyi terk etmek
zorunda kaldı. Önce Paris'e, daha sonra Bakü'ye giden Sertel,
eşinin ölümü üzerine yeniden Paris'e yerleşti. Yurtdışındaki
yaşamını kitap yazmakla geçirdi. Bir dönem, TKP'nin Bizim
Radyo'sunda çalıştı.
Bir süre de Budapeşte radyosunun Türkçe yayınlarında ça
lışan Zekeriya Sertel, Mart 1977'de İstanbul'a dönebildi. Sertel,
yurtta büyük ilgi ile karşılandı. Cumhuriyet ve Vatan gazetele
rinde yazılar yazdı. Kızı Yıldız Sertel'in Paris'te yaşaması nede
niyle son yıllarını Paris'te geçirdi; ancak Türkiye'ye çeşitli defa
lar gidip geldi. 1 1 Mart 1980 günü Paris'te yaşamını yitirdi.
Zekeriya ve Sabiha Sertel'lerin adını yaşatmak için kızları
Yıldız Sertel ve Hilla Ünalmış Duda tarafından 1996 yılında
Sertel Vakfı kuruldu. Vakıf tarafından 1996'dan bu yana her yıl
demokrasi alanında en iyi çalışmayı yapan gazeteci ve bilim
insanları ile kurumlara Sertel Demokrasi Ödülü verilmektedir.
Zekeriya Sertel'in Eserleri: Hayat ve Şebap (1911, Selanik,
Nebizade Hamdi ile birlikte), Hayat Ansiklopedisi (1932, ekip
çalışması), Davamız ve Müdafaamız (1946, Sabiha Sertel ile birlik
te), Mavi Gözlü Dev (1968, Ant Yayınları), Nazım Hikmet'in Son
Yılları (1978, Milliyet Yayınları), Rus Biçimi Sosyalizm (1993, İleti
şim Yayınları), Amerikan Biçimi Yaşam (1993, Yapı Kredi Yayınla
rı) ve Sertel'lerin Anılarında Nazım Hikmet ve Babıali (1993, Adam
Yayınları, Sabiha ve Yıldız Sertel ile birlikte)
291
SADRETTİN CELAL ANTEL
Sadrettin Celal Antel, 1890 yılında İstanbul'da doğdu. Dönemin
Adliye Nazın Mehmet Celal Bey'in oğluydu. Fransa'da Ecole
Normatele ve Sorbonne Üniversitesi'nde okudu. 1913'te yurda
dönünce çeşitli okullarda çalışh. İstanbul'da 20 Eylül 1919'dan
itibaren yayınlanmaya başlayan Kurtuluş dergisinde yazıları
yayınlandı. Bu çevrenin Şefik Hüsnü liderliğinde kurduğu Tür
kiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası'nda yönetici oldu.
Kapahlan Kurtuluş'un yerine 1 Haziran 1921 'de kurulan Ay
dınlık dergisinin sorumlu müdürlüğünü üstlendi. Komintem'in
4. Kongresi'ne delege olarak kahldı. Türkiye Komünist Parti
si'nin Şubat 1925'te İstanbul Beşiktaş'ta toplanan III. Kongre
si'nde Merkez Komitesi üyeliğine seçilen Sadrettin Celal, Yedi
kişilik İcra Komitesi'nde Şevket Süreyya ile birlikte basın işle
rinde görevlendirildi.
Takrir-i Sükun yasasıyla tüm sol dergiler gibi Aydınlık der
gisi de kapahldı. Tutuklanan komünistler arasında Sadrettin
Celal de vardı. Ankara İstiklal Mahkemesi'nde yargılandı. Dava
sonunda, 7 yıl hapis cezasına mahkum edildi. 18 ay hapis yattık
tan sonra, 29 Ekim 1926'da çıkarılan af ile serbest kaldı. Tahliye
sinin ardından komünist hareketten ayrıldı.
1927'de Çamlıca Kız Lisesi müdürlüğüne, 1936 yılında ise
İstanbul Üniversitesi Pedagoji profesörlüğüne atandı. 1935 yı
lında TKP'ye maddi-manevi yardımcı olmaya çalışh; ancak aynı
yıl yayınlanan Kara Liste' de Antel de vardı. il. Dünya Savaşı
yıllarında Tan gazetesinde "Antel" takma adıyla Sovyetler Birli
ği'nin dış politikasını övücü nitelikte makaleleri yayınladı.
İstanbul'da 1954 yılında ölen Sadrettin Celal Antel'in başlıca
eserleri şunlardır: Lenin ve Leninizm (1924), Cumhuriyet Çocukla
rına Sevimli Kıraat (1929), Bizim Alfabe (1930), Yeni Terbiye ve Ted
ris Tekniği (1931), Test Usulü (1932), Maarifimiz ve Meseleleri
(1939), Umumi Didaktik (1948) ve Terbiyede Ölçü (1954).
292
SÜLEYMAN NURİ
Süleyman Nuri, 1895 yılında, bir demircinin oğlu olarak İstan
bul'da doğdu. 1914 yılında küçük zabit mektebini bitiren Sü
leyman Nuri, okulda öğretmen olarak alıkondu; ancak o gönü)lü
olarak 1915'te Çanakkale Cephesi'ne gitti. Daha sonra birliği
Kafkasya Cephesi'ne aktarıldı. Şubat 1917'de birkaç arkadaşı ile
birlikte firar ederek Ruslara sığındı.
Nagen adasında 6 ay kadar hapsedilen Süleyman Nuri,
oradan Bolşevikler tarafından 1918 yılında kurtarıldı. Sonraki
dokuz ay Hazar denizinde bir tankerde çalışh. 1919 yılı başla
rında yöredeki kimi Bolşevik liderlerle tanışan Süleyman Nuri,
onlarla birlikte Dağıstan, Bakü, Erivan ve Karabağ'ın Beyazlar
dan kurtarılması için savaştı. Bu dönemde, Mustafa Suphi ve
arkadaşlarının çalışmaları Komintem tarafından İttihatçılara
tercih edilince, Süleyman Nuri de buraya katıldı.
Süleyman Nuri, önce 1 Eylül 1920'de açılan Doğu Halkları
Kurultayı'na ve daha sonra da, 10 Eylül 1920'de başlayan Türki
ye Komünist Partisi'nin kuruluş kongresine katıldı. TKP'nin
yedi kişilik ilk Merkez Komitesi üyeleri arasında yer aldı.
Mustafa Suphilerin katliam ile sonuçlanan ülkeye dönüş
heyetinde yer almayan Süleyman Nuri, Bakü'de bırakılan Harici
Büro üyeleri arasındaydı. Bu arada, Rusya Komünist Partisi
Kafkas Ülke Komitesi ve Ermenistan Komünist Partisi MK kara
rıyla Sovyet Ermenistan Devrim Komitesi üyesi olarak çalışh.
Ermenistan'da Adliye Halk Komiserliği ve Yüksek Mahkeme
Başkanlığı yaptı. Ancak Ermenice bilmediği ve Rusçasının da
yetersiz olduğu için bu görevlerinden birkaç ay sonra ayrıldı.
Rusya Komünist Partisi Kafkas Ülke Komitesi ve Komin
tem vekilinin tavsiyesi ve onayıyla TKP Teşkilat Bürosu kurul
du. Bakü'de Azerbaycan Komünist Partisi'nin yardımıyla kuru
lan bu büroda Salih Zeki, Abid Alimov, İsmail Kadir ve İsmail
Hakkı Kayserili vardı. Süleyman Nuri'nin sekreterliğinde çalış-
293
maya başlayan büro, ilk iş olarak Türkiye'deki örgütlerle ilişki
kurmak üzere üç kişiyi İstanbul'a gönderdi.
TKP Teşkilat Bürosu'nun ikinci karan ise Süleyman Nuri ve
Salih Zeki'yi, Komintem'in 3. Kongresi'ne delege olarak gön
dermek oldu. Gittikleri Moskova'da Mustafa Kemal'in emriyle
Ankara'da kurulan resmi TKP'nin gönderdiği Tevfik Rüştü
Aras'ı görünce çok şaşırdılar. Mustafa Suphi ve arkadaşlarının
daha kanı kurumadan ve THİF'in yönetici ve üyeleri hapistey
ken Ankara hükümetinin Komintem'e gelmesi olacak iş değildi.
Salih Zeki ve Süleyman Nuri'nin çabalarıyla, resmi TKP'nin
Komintem'e kahlma isteği reddedilerek, Tevfik Rüştü Aras'ın
delegeliği düşürüldü. Süleyman Nuri, 12 Temmuz 1921 günü,
TKP Teşkilat Bürosu adına Komintem'de bir konuşma yaptı.
TKP Teşkilat Bürosu, Türkiye ile Sovyetler arasındaki Moskova
ve Kars anlaşmaları gereğince bir süre sonra kapahldı.
Daha sonra yaşamına Rusya Komünist Partisi üyesi olarak
devam eden Süleyman Nuri, önce Leningrad'ta, sonra da Mos
kova'da okudu. Moskova'dayken KUTV'da okuyan Türk öğren
cilerle olan ilişkisi yüzünden, partiyi haberdar etmeden bir baş
ka partinin içişlerine karıştığı için RKP Parti Merkez Denetim
Kurulu'ndan ihtar aldı.
Süleyman Nuri, 1927 yılında Zinaide Stepanona isimli Rus
bir kadınla evlendi. 1928 yılında Moskova'daki enstitüyü bitirdi
ve ulaşhrma mühendisi olarak Azerbaycan'da çalışmaya başla
dı. Azerbaycan meclisinde milletvekili de olan Süleyman Nuri,
Eylül 1936'da değişik bir kimlikle Türkiye'ye gönderildi.
Türkiye'de bir buçuk yıl kadar çalışan Süleyman Nuri, "ca
sus" olarak tutuklandı ve İstanbul 1 . Ağır Ceza Mahkemesi'nde
yargılandı. 29 Kasım 1939 günü 15 yıl hapis cezası aldı. Sıvas
Cezaevi'nde 12 yıl kaldıktan sonra, 7 yıl da Çorum'da sürgün
olarak yaşadı. Sovyetler Birliğine, eşinin ve kızının yanına dön
mesi 1958 yılını buldu. Daha sonraki yıllarda anılarını yazan
Süleyman Nuri, 29 Ağustos 1966 günü yaşamını yitirdi.
294
VEDAT NEDİM TÖR
Vedat Nedim Tör, 1897 yılında İstanbul'da doğdu. Galatasaray
Lisesi'ni 1916 yılında bitirdi. Sonra Berlin Üniversitesi'nde oku
du. İktisat alanında doktora yaptı. Yurda döndükten sonra ise,
Berlin'de etkisinde kaldığı sosyalizm doğrultusunda faaliyetlere
kahldı.
Dr. Şefik Hüsnü'nün liderliğinde 22 Eylül 1919'da kurulan
Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası'run kurucuları olarak Ber
lin'den dönenler arasında Vedat Nedim de bulunuyordu. Daha
sonra gittiği Moskova'da Doğu Emekçileri Komünist Üniversite
si'nde (KUTV) eğitim gördü.
1925 tevkifatlarıyla büyük tahribat yaşayan Türkiye Komü
nist Partisi'ni (TKP) yeniden toparlamak amacıyla 27-30 Mayıs
1926 günlerinde Viyana'da düzenlenen Konferans'a Türkiye'den
gelen üç delegeden biri olan ve CHP'ye karşı sert eleştirilerde
bulunan Vedat Nedim, toplanh sonunda TKP Genel Sekreteri
olarak ülkeye geri gönderildi.
Vedat Nedim yönetimi, Leninist ilkelerden uzak bir hare
ketsizlik çizgisini benimsedi. Bu durum partinin yerel örgütle
rinde tepkiye yol açtı. Kemalist iktidarın tanımlanması, partinin
rolü ve örgütlenme ilkeleri konusunda yoğun tarhşmalar ya
şandı. Vedat Nedim ve yardımcısı Şevket Süreyya, gittikçe daha
geri noktalara kaydılar ve tam bir likidasyon programını sa
vunmaya başladılar.
Komintem'in onayıyla yeni bir geçici merkez komitesi ku
rulması kararlaşhrıldı. Bunu sağlamak üzere, Türkiye'ye gizlice
dönen Şefik Hüsnü'yü yakalatan Vedat Nedim, partinin tüm
arşivini polise teslim etti. 1927 tevkifah olarak bilinen bu yaygın
tutuklama kampanyasıyla partinin İstanbul, Adana ve İzmir
örgütlerinden 48 kişi mahkemeye çıkarıldı. Ayrıca Nazım Hik
met ve İsmail Bilen'in de aralarında bulunduğu 6 kişi gıyabi
olarak yargılandı. Şevket Süreyya, İsmail Hüsrev, Burhan Asaf
295
ile birlikte yoldaşları aleyhinde şahitlik yaptı. Dava sonunda 30
kişi gizli örgüt kurmaktan hüküm giyerken; Vedat Nedim, 2 ay
hapis cezası aldı ve dönek arkadaşları ise beraat etti.
Vedat Nedim ve arkadaşları, hükümeti desteklemek ama
cıyla, 1932 yılından itibaren Kadro dergisini yayınlamaya başla
dılar. Derginin yazarları, Yakup Kadri (Karaosmanoğlu) hari
cinde TKP'den ayrılmış kişilerdi. Vedat Nedim ayrıca, La
Turquie Kemaliste dergisini 1933 yılında çıkardı. Tüm dünyaya
Fransızca, Almanca ve İngilizce olarak dağılan bu dergi yeni
Türkiye'nin dünyaya tanıtımında önemli rol üstlendi.
Vedat Nedim Tör, Kadro dergisinin 1934 yılında kapanma
sından sonra, 1938 yılına kadar, Matbuat Umum Müdürlüğü
(1933-1937), Turizm Müdürlüğü (1938), Ankara Radyosu Mü
dürlüğü (1938-1943), Ankara Elektrik Şirketi gibi çeşitli kurum
larda yönetici olarak çalıştı. Cumhuriyet ve Vatan gazetelerinde
yazılar yazdı.
Haziran 1943'te İstanbul radyosu Vedat Nedim Tör yöneti
minde deneme yayınına başladı. Beyoğlu Postanesi üzerinde
kurulan geçici stüdyoda çalışmalarını sürdüren İstanbul Radyo
su, Batı Müziği ve Ankara Radyosu'ndan telefon aracılığıyla
iletilen ajans haberlerini yayınladı.
1944 yılından sonra Yapı Kredi Bankası'na, 1970 yılında
sonra da Akbank'a kültür ve sanat işleri danışmanı olarak çalıştı.
Bunun dışında tiyatro oyunları yazan ve bazı çocuk dergileri
çıkartan Tör, 1985 yılında İstanbul'da öldü. Devlete yaptığı kat
kılan yüzünden Yapı Kredi Bankası'nca müzesi kurulan Vedat
Nedim Tör'ün başlıca eserleri şunlardır:
Tiyatro oyunları: Değişen Adam, İmralı 'nın İnsanları, Kör,
Sahte Kahramanlar, Üç Kişi Arasında; Anı: Yıllar Böyle Geçti, Milli
yet Yayınlan, İstanbul 1976, Yıllar Böyle Geçti, Yaşantı, Yapı Kre
di Yayınları, İstanbul, 1999; Deneme: Dinimiz, Kemalizmin Dramı,
Çağdaş Yayınlan, İstanbul, 1980.
296
ALİ CEVDET
Ali Cevdet, 1897 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Baytar
Mektebi'nin birinci sınıftan ikinci sınıfa geçerken çok başarılı
olduğu için, 1917 yılında iki arkadaşıyla birlikte Almanya'ya
veteriner eğitimi için gönderildi.
Okumak için gittiği Berlin'de, orada oluşmakta olan solcu
çevrede yer alan Ali Cevdet, marksist fikirlerle tanışb. Kendisine
gönderilen paranın kesilmesi üzerine, Berlin'deki Kurtuluş çev
resinin 19 Mayıs 1919'da bindiği Akdeniz gemisi yolcuları ara
sında Ali Cevdet de bulunuyordu.
İstanbul' da Şefik Hüsnü liderliğinde kurulan Türkiye İşçi ve
Çiftçi Sosyalist Fırkası'nda kurucu olan Ali Cevdet, partinin
yayın organı Kurtuluş'un da yazarları arasındaydı. 1920-1922
yılları arasında geçimini posta memuru olarak sağladı. Parti'de
"Baytar Cevdet" olarak tanınan Ali Cevdet, 1922-23 yıllarında ise
mesaisini tamamen parti çalışmalarına ayırdı. Berlin'e 1924 yı
lında yeniden gitti ve 1926 yılına kadar üniversitede okudu.
Komünistlerin 1925 yılındaki davasında, gıyabında 15 yıl
hapse mahkum edildi. TKP'rıin 1926 yılında yapılan Viyana
Korıferansı'ndan sonra Dış Büro'nun yedek üyeliğine getirildi.
1926-28 yıllarında Uluslararası Lenin Okulu'nda okudu. Geçici
MK üyesi olarak gönderildiği Türkiye'de görev yaptı. 1931-32
yıllarında Uluslararası Lenin Okulu'nda, 1932-36 yıllarında
KUfV'da ve 1936-37 yıllarında Ulusal ve Sömürge Sorunları
İnceleme Enstitüsü'nde yöneticilik yapan Ali Cevdet, 8 Ekim
1937'de Rus İçişleri Bakanlığı tarafından tutuklandı.
SBKP üyeliğinden 22 Aralık 1937 günü ihraç edilen Ali
Cevdet, 19 Şubat 1938 günü 'casusluk' suçlamasıyla idama
mahkum edildi. Kurşuna dizilerek idam edilen (Baytar) Ali
Cevdet'in itibarı, SSCB Yüksek Mahkemesi tarafından 30 Eylül
.1988'de, SBKP MK Parti Kontrol Komisyonu tarafından ise 3
Ocak 1990'da iade edildi.
297
REŞAT FUAT BARANER
Reşat Fuat Baraner, Selanik'te 1900 yılında doğdu. Babası Ağır
Ceza Reisi Ahmet Fuat, annesi de Mustafa Kemal'in annesi Zü
beyde Hanım'ın kardeşiydi. Ortaöğrenimini Konya Lisesi'nde
yaph. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde okudu. Fakülte
öğrenciliği sırasında mütareke yıllarının şartları içinde antiem
peryalist öğrenci eylemlerine kahldı.
Aynı yıllarda Şefik Hüsnü'nün lideri olduğu Türkiye İşçi ve
Çiftçi Sosyalist Fırkası ve Kurtuluş dergisi aracılığıyla Marksist
düşünce ile tanışh. 1919 sonlarında kimya öğrenimi için gittiği
Almanya' da Spartakist adı verilen Alman Komünist hareketini
benimseyerek Rosa Luxemburg'un başını çektiği devrime katıl
dı. Ancak bu hareket başarısız oldu ve Rosa Luxemburg ile Kari
Liebknecht öldürüldü.
Almanya'daki Türk öğrenciler, küçük gruplar halinde Ba
tum'a, oradan Tiflis'e, oradan Bakü'ye, oradan da Moskova'ya
geçtiler. Bizzat Lenin, Stalin ve Troçki'den ders aldılar. Reşat
Fuat, Doğu Emekçi Halkları Üniversitesi'nde (KUTV) dört yıl
eğitim gördü. Daha sonraki yıllarda, bu üniversiteye Türki
ye'den gönderilen öğrencilere öğretmenlik yaph.
Türkiye'ye döndükten sonra, 1930'da, "Komünizm lehinde
faaliyetlerde bulunması" nedeniyle 4 yıl ağır hapse mahkum
edildi. Ankara ve İstanbul cezaevlerinde 2 yıl hapis yattıktan
sonra, Cumhuriyet'in 10. yılı şerefine ilan edilen af ile 1933 yı
lında tahliye oldu. Bu arada, Reşat Fuat, Şubat 1932'de Türkiye
Komünist Partisi'nin Merkez Komitesi üyeliğine seçilmişti.
Komünist Enternasyonal tarafından Türkiye'deki faaliyetle
re yardımcı olmak üzere Almanya'dan gönderilen Margaret
Wilde, 1932'de TKP yapılan tevkifatlarda tutuklandı. 4 yıl hapse
mahkum edilen Wilde, 1933 affıyla tahliye olduktan sonra Sov
yetler Birliği'ne gitti. 1935'te Komintem'de çalışmaya başlayan
Wilde'nin Reşat Fuat Baraner'le birlikteliği Moskova'da da de-
298
vam etti. 19 Temmuz 1935'te oğullan Klaus doğdu. Anne, çalış
ma kampında ölürken, çocuğa dayısı bakh.
Hükümetin Nazi Almanya'sına yakın bir politika izlediği,
Tan gazetesi dışındaki diğer tüm gazetelerin hükümetin yanında
yer aldığı savaş yıllarında, yokluk-yoksullukla birlikte aydın avı
da sürmekteydi. Kişilerin tek tek alınıp götürülmelerinin yanı
sıra, yedek subay okulundaki bir öğrencinin 12 Şubat 1944 günü
TKP bildirisiyle yatakhanede yakalanması sonucu "1944 Tevki
fatı" başladı.
Baraner, 1940 yılında Suat Derviş ile evlendi. Birlikte Yeni
Edebiyat dergisini çıkardılar. TKP'nin yayın organı olarak göste
rilen Yeni Edebiyat'ın yayını durduruldu ve askeri mahkemede
yargılandılar. Ancak dava zamanında açılmadığı için kısa za
manda serbest bırakıldılar. 1941 yılında askere alınan ama 1942
yılında da firar eden, Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri
Reşat Fuat Baraner, asker kaçağı olduğu için saklanrnaktaydı.
Ancak tutuklamalar başladıktan bir süre sonra eşi Suat Derviş'le
birlikte yakalandı.
TKP'nin Genel Sekreteri Reşat Fuat Baraner, 1944 davasın
dan 9 yıl, eşi Suat Derviş ise 8 ay hapis cezası aldı. 1950'deki
genel aftan yararlanarak tahliye oldu; ancak 195l'de de Merkez
Komitesi üyesiyken yine tutuklandı. 1951 tevkifahnın duruşma
ları 1953 yılında başladı. Duruşmalar tamamlandığında 7 yıl, 9
ay hapis ve 2 yıl sürgün cezası alan Baraner, cezaevinden çıktık
tan sonra, önce Karaköy Mimar Han'da, daha sonra Tünel'de
açtığı "Tercüme Bürosu"nda, Almanca, Rusça ve Fransızcadan
çeviriler yaptı. Bürosu sık sık polis baskınına uğradı. Sağlığı
bozuldu.
Bu arada, Reşat Fuat Baraner, 1951'deki tevkifatında kusur
lu görüldüğü için Türkiye Komünist Partisi'nden de ihraç edil
mişti. Türkiye İşçi Partisi'ni destekledi; ancak eleştirmekten de
geri kalmadı. 14 Ağustos 1968'deki ölümüne kadar TKP'ye geri
alınmadı.
299
MEHMET BOZIŞIK
Mehmet Bozışık, 21 Eylül 1901 günü Kavala' da doğdu. Bozışık
1924 yılında mübadil olarak Türkiye'ye geldi ve İstanbul' da
tütün işçiliği yapmaya başladı. Ağabeyi ile birlikte çalışhkları
işyerinde ücretlerin arthnlması ve çalışma saatlerinin kısalhlma
sı yönünde çalışmalar yaptı.
Daha İstanbul'a gelişinin 5. ayında tutuklandı ve yargılanıp,
beraat etti. Bozışık, 1 7 Eylül 1927 günü TKP'ye üye oldu. Bir
dönem aynı parti hücresinde çalışhğı kardeşi ve yoldaşı Salih
Bozışık, 1937 yılında işkencede öldürüldü.
Arhk partili lakabıyla "Boz Mehmet"in partiye girdiği 1927
yılı TKP'ye karşı yeniden bir tutuklama kampanyasının açıldığı
yıldı. Boz Mehmet de TKP'nin üyesi olarak ilk defa 14 Ağustos
1928 günü tutuklandı. 17 Ağustos 1928'de Sultanahmet cezaevi
ne getirildi. Burada TKP'nin önder kadrosundan Şefik Hüsnü,
Hikmet Kıvılcımlı, Hüsamettin Özdoğu ile tanıştı.
Şefik Hüsnü, teorik bilgisini arttırması için Boz Mehmet'in
Moskova'ya Doğu Halkları Emekçi Üniversitesi'ne (KUTV)
okumaya gitmesini önerdi. Sultanahmet cezaevinden çıkhktan
hemen sonra bir tekne ile Romanya'ya, sonra Odessa'ya, oradan
da Moskova'ya vardı.
KUTV'daki öğrenim 4 yıl olmasına rağmen, Boz Mehmet
öğrenimini 2 senede tamamlamak zorunda kaldı. Çünkü 1929
İzmir tevkifahyla TKP yeniden büyük bir tahribata uğramıştı.
Bu kadroların yerini doldurmak üzere Boz Mehmet, 1931 yılının
ortalarında Türkiye'ye döndü.
1932 yılının Şubat ayında, Zeki Baştımar'ın Haliç Defter
dar' daki evinde, TKP'nin 4. kongresi toplandı. Aralarında Boz
Mehmet'in de bulunduğu kongreye kahlan delegelerin tümü
aynı zamanda merkez komite üyeliklerine de seçildiler.
Kongrenin hemen arkasından birbirinin peşi sıra tutukla
malar başladı. Boz Mehmet de İstanbul' da iki polis tarafından
300
yakalandı. Sorgulardan sonra, diğer tutuklananlarla birlikte
Sultanahmet cezaevine ahldılar. Reşat Fuat da aynı cezaevin
deydi. Duruşmalar çok olaylı geçti. Mahkeme sonuçlanıncaya
kadar, tutuklular 9 gün açlık grevi yaphlar.
Boz Mehmet, Zeki Başhmar ve Babaeskili Cevat beraat et
tikleri halde bırakılmayınca bu defa 14 gün olmak üzere ikinci
kez açlık grevi yaptılar. Verilen cezalar, 1933'de çıkarılan "10. yıl
Affı"na girince 1 Ocak 1933'te tahliye oldular. 1933'deki tahliye
sinin ardından Boz Mehmet parti tarafından Samsun' a gönde
rildi. Burada parti faaliyetlerini yürüten Boz Mehmet, 1936 yı
lında yakalandı ve yargılanıp 4 yıl hapse mahkum oldu.
Samsun' da hapis yattıktan sonra aldığı 78 günlük bir başka
cezadan kaçarken yakalandı ve Sultanahmet cezaevine ahldı. O
sırada Donanma Davası'ndan mahkum edilen Nazım Hikmet,
Dr. Hikmet Kıvılamlı ve Kemal Tahir de oradaydılar. 1938' de
Nazım Hikmet ve Hikmet Kıvılamlı dahil, birçok TKP üyesi
ağır cezalara çarphrıldılar. Boz Mehmet, önce Samsun' a sevk
edilince onlardan ayrıldı. Cezası bittikten sonra tekrar İstanbul'a
döndü. 1941 yılı Mayıs ayında parti tarafından Sovyetler Birli
ği'ne, Komintem'e gönderildi.
Boz Mehmet, Türkiye'ye döndükten sonra, Reşat Fuat'la
tekrar gizli faaliyete geçti. O sıralarda İstanbul Sıkıyönetim Ko
mutanlığı, komünistleri, yazarları, sanatçıları Sansaryan Hanı'na
toplayıp, oradan Anadolu'ya sürgün ediyordu. 1942 yılının Ma
yıs ayında Boz Mehmet, yeniden tutuklandı ve aynı yıl Mucur'a
sürgün edildi.
1944 yılında Şefik Hüsnü'den aldığı bir mesaj üzerine, gizli
ce İstanbul'a geri döndü. Birkaç gün sonra Fatih semtindeki bir
evde toplandılar. Toplanh merkez komitesi adına yapıldı ve
Şefik Hüsnü'nün önerisi üzerine, Mihri Belli de TKP merkez
komitesi üyeliğine kabul edildi.
Boz Mehmet iki seneyi aşkın süre boyunca faaliyet yürüte
rek, İstanbul il örgütünü yeniden kurduğu gibi, Kızıl İstanbul
301
gazetesinin düzenli çıkmasını sağladı. Türkiye' de çok partili
sisteme geçiş kararı alınınca, TKP'nin legale çıkması kararlaşh
rıldı. Bunun üzerine, Boz Mehmet, İzmir'e geçti.
Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi'nin (TSEKP) ya
sal faaliyeti sona erdikten sonra 1 Mayıs 1947'de harekete geçti
ve İzmir' de TKP'nin il komitesini oluşturdu. İzmir' de bulundu
ğu sırada yakalanarak, İstanbul'a tutuklu olarak gönderildi.
Açılan davada 4 yıl hapis cezasına çarphrıldı. 1950 yılında çıka
rılan af yasasıyla komünistler serbest bırakıldı.
Hapisten çıkan merkez komitesi üyeleri, Cihangir' de tut
tukları bir evde bir toplanh yaptılar. Politbüro üyelerinden Şefik
Hüsnü Değmer, Reşat Fuat Baraner, Zeki Başhmar, Halil Yal
çınkaya, Mihri Belli ve Boz Mehmet bu toplanhya katılarak ye
niden işbölümü yaptılar.
Ancak 1950'deki affın ardından 1951 yılında büyük bir tu
tuklamayla karşılaşhlar. TKP bu tutuklamalardan çok ağır bir
darbe aldı. Dava sonunda Boz Mehmet de 7 yıl 6 ay hapis ve
Sivrihisar' da 3 sene sürgün cezasına çarphrıldı.
Mehmet Bozışık, 1960'lar ve 1970'lerde yoğun olarak önem
li işçi hareketlerinde yerini aldı. O, arhk ilerlemiş yaşına rağmen
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamına karşı yapılan protesto
lara aktif olarak kahlıyordu. Mehmet Bozışık da 12 Eylül' de
tutuklananlar arasındaydı. Selimiye'ye götürüldü ve sorgulandı.
Bırakıldıktan sonra, 1981 yılının Nisan ayında yurtdışına gihne
ye karar verdi.
Bundan sonra Mehmet Boz ışık, yurda döneceği 1989' a ka
dar Almanya, Rusya ve Danimarka' da kaldı. 22 Eylül 1989 günü
Türkiye'ye giriş yaptı. İstanbul havaalanında gözaltına alındı;
ancak 141. ve 142. maddeler kalktığı için çıkarıldığı DGM tara
fından serbest bırakıldı.
Mehmet Bozışık, 27 Ağustos 1998 günü prostat kanserine ve
bu hastalığın sebep olduğu böbrek yehnezliğine yenik düşerek
hayata gözlerini yumdu.
302
AHMED VALA NUREDDİN
Ahmed Vala Nureddin, 1901 yılında Beyrut'ta doğdu. Son Bey
rut valisi olan babası Nureddin'i 1911 yılında kaybetti. O yıl
girdiği Mekteb-i Sultani'nin orta bölümünde Nazım Hikmet ile
tanıştı. 1916'da Avusturya'ya gitti ve bir süre Viyana Ticaret
Akademisi'nde bankacılık okudu. 1917'de İstanbul'a dönerek
Maliye Bakanlığı'nda çalıştıysa da bu işi sevmedi. 1918-1920
yılları arasında şair yönüyle öne çıktı ve yaymalık yaptı.
1 Ocak 1921'de şair arkadaşları Faruk Nafiz, Yusuf Ziya,
Nazım Hikmet ile birlikte gizlice İnebolu'ya vardı. Ankara'ya
geçebilmek için beş altı gün, izin ve yol parası beklediler. O sı
rada onlar gibi izin bekleyen Almanya' dan gelme sosyalist öğ
renciler ile tanıştı. Birlikte gelen dört şairden yalnızca Nazım
Hikmet ile Vala Nureddin'e izin çıktı.
Kısa süre sonra Fransızca öğretmeni olarak Nazım Hik
met'le birlikte Bolu'ya atandı. İki şair, Bolu'dan ayrılıp Mosko
va'ya gitmeye karar verdiler. 30 Eylül 1921 günü Batum'a vardı
lar. Birlikte Moskova'ya giderek, Doğu Emekçileri Komünist
Üniversitesi'ne (KUTV) yazıldılar. Vala Nureddin, KUTV'daki
eğitimini 1925 yılında tamamladı.
Yurda döndüğünde banka memurluğu ve öğretmenlik yap
tıktan sonra, 1926' da gazeteciliğe başladı. Uzun yıllar boyunca
gazetelerde fıkra yazarlığı yapmanın yanı sıra hikayeler, roman
lar, radyo oyunları yazan sanatçı, en çok "Va-Nı1" takma adını
kullandı. Telif ve çeviri olarak kırk kadar kitap yayımladı. An
kara Radyosu'nda otuz kadar eseri temsil edildi.
TKP'nin 1935 yılında ilan ettiği Kara Liste'de yer alan Vala
Nureddin, 1945 yılında Bursa Cezaevi'ndeki arkadaşı Nazım
Hikmet ile yeniden temas kurdu ve 1951'de Nazım'm yurtdışma
kaçışma kadar mektuplaşmayı sürdürdü. Nazım Hikmet'le ilgili
anılarını Bu Dünyadan Nazım Geçti adıyla 1965 yılında yayımla
dı. 9 Mart 1967 günü İstanbul'da öldü.
303
NAZIM HİKMET RAN
Nazım Hikmet Ran, 15 Ocak 1902'de Selanik'te doğdu. 1913
yılında Mekteb-i Sultani'nde ortaokula başladı. 1917'de girdiği
Heybeliada Bahriye Mektebi'ni 1919 yılında bitirdi; fakat sağlık
sorunları nedeniyle 1920 yılında askerlikten çürüğe çıkarıldı.
Nazım Hikmet, 1921 yılı başlarında arkadaşı Vala Nureddin
ile Milli Mücadele'ye kahlmak üzere ailesinden habersiz Anado
lu'ya geçti. Bir süre, Bolu'da öğretmenlik yaph. Daha sonra, Vala
Nureddin ile Batum üzerinden Moskova'ya giderek Doğu
Emekçileri Komünist Üniversitesi'nde (KUTV) okudu.
Bu dönemde yazdığı şiirlerin bazılarını 1923'te Yeni Hayat,
Aydınlık gibi dergilere göndererek yayımlatan Nazım Hikmet,
üniversiteyi bitirince ülkesine dönmek istedi. 1924 yılı Ekim
ayında, çıkışında olduğu gibi, gene gizlice sınırdan geçerek Tür
kiye'ye geldi. Aydınlık dergisinde çalışmaya başladı.
İstanbul'da polisçe izlendiğini anlayınca, bir basımevi kur
mak için İzmir'e geçti. Böylece gözlerden de uzaklaşmış oluyor
du. Şubat 1925'te çıkan Şeyh Sait İsyanı bahane edilerek, 4 Mart
1925'te Takrir-i Sükun Kanunu çıkarıldı. Bazı gazeteler, dergiler
kapahldığı gibi, Aydınlık dergisi çevresindeki yazarların çoğu da
tutuklandılar.
Ankara'da İstiklal Mahkemesi'ndeki dava 12 Ağustos
1925'te sonuçlandığında Nazım'ın da gıyaben 15 yıla mahkum
edildiği görüldü. Bunun üzerine, Nazım Hikmet saklanmakta
olduğu İzmir'den haziran ayı ortalarında İstanbul'a gelerek giz
lice yeniden Sovyetler Birliği'ne gitti. Bu davada mahkum olan
lar, 29 Ekim 1926'da çıkarılan af ile serbest bırakıldı.
1925 Tevkifah'run TKP'de yaphğı hasarları onarmak için 27-
30 Mayıs 1926 günlerinde Viyana'da yapılan Konferansa Harici
Büro'dan kahlanlar arasında Nazım Hikmet de bulunuyordu.
Dr. Şefik Hüsnü'yü yakalattıktan sonra, partinin tüm arşivini
polise teslim eden Vedat Nedim'in başlattığı 1927 tevkifahnda,
304
partinin İstanbul, Adana ve İzmir örgütlerinden 48 kişi mahke
meye çıkarıldı. Bu davada, Nazım Hikmet'in de aralarında bu
lunduğu 6 kişi gıyabi olarak yargılandı.
Merkez komite üyeleri İsmail Bilen, Hikmet Kıvılcımlı ve
Hüsamettin Özdoğu'nun da bulunduğu İzmir'deki 1929 tutuk
lamalarından sonra, Nazım Hikmet'in de içinde bulunduğu bir
grup, 1929'da İstanbul'daki Pavli adasında bir kongre topladı ve
yeni bir merkez komitesi seçti. Komintern'e başvurarak kongre
nin tanınmasını istediler. Ancak bu istekleri, Mart 1930'da Ko
mintern tarafından reddedildi.
Bölünmeye ve örgütsel kargaşaya son vermek üzere Türki
ye Komünist Partisi'nin 4. Kongresi, Şubat 1932'de İstanbul'un
Defterdar semtinde toplandı. Yeni çalışma platformu onaylandı.
Program ve tüzükte değişiklik yapılması kararlaşhrıldı. Nazım
Hikmet ve yoldaşları da 1933'te tutuklandı ve 20 kişi Bursa'da
yargılandı. Nazım Hikmet, bu davada 4 yıl hapis cezası aldı.
TKP'ye yönelik tutuklamalar 1934 ve 1935'te de sürdü.
Nazım Hikmet, Piraye Alhnoğlu ile 31 Ocak 1935'te 'evlen
di'. Daha önce de Sovyetler Birliği'nde iki kez evlenmişti: Birin
cisi orada görevli bir Türk ailesinin kızı olan Nüzhet ile kısa bir
evlilikti. İkincisi ise bir Rus kızı olan Dr. Lena ile memleket has
reti yüzünden sona eren bir evlilikti.
Geçimini sağlamak için Akşam gazetesinde Orhan Selim
takma adıyla fıkralar yazmaya başladı. Yine takma adlarla gaze
telerde tefrika edilmek üzere romanlar yazdı. Bir yandan da,
İpek Film Stüdyosu'nda senaryo yazarlığı, dublaj yönetmenliği,
film yönetmenliği gibi çeşitli işler yapmaktaydı.
1936 sonunda bildiri dağıtmak suçlamasıyla on iki kişiyle
birlikte yine tutuklanan Nazım Hikmet, Nisan 1937'de duruş
maların tutuksuz yapılmasına karar verilmesi üzerine serbest
bırakıldı. Bu davadan beraat etti. Nazım Hikmet, Donanma
Davası'nda Hikmet Kıvılcımlı ile birlikte 1938 yılında yargılandı
ve 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarphrıldı. İstanbul, Ankara, Çankı-
305
n ve Bursa cezaevlerinde 12 yıl, 7 ay kaldı. 1950 yılında bir af
yasasıyla tahliye oldu.
Nazım Hikmet cezaevindeki son iki yılında görüşmeci ge
len dayı kızı Münevver Berk'e aşık olmuştu. Cezaevinden çıkın
ca karısı Piraye'den ayrıldı. Münevver ile yaşamaya başladı.
Yine İpek Film Stüdyosu'nda çalışıyordu. 26 Mart 1951'de, bir
oğulları oldu. Adını Mehmet koydular. Ancak sürekli izlendiği
ve çürüğe ayrıldığı halde 48 yaşında yeniden askerlik yapmaya
çağrılması ve öldürüleceği yolundaki duyumlar üzerine 20 Ha
ziran 1951 günü yurtdışına çıktı. Bunun ardından, 25 Temmuz
1951 günü vatandaşlıktan çıkarıldı.
Memleket dışında geçirdiği yıllarda daha çok Moskova'da
yaşadı. Bununla birlikte, Bulgaristan, Polonya, Macaristan, Çe
koslovakya, Avusturya, Fransa, Finlandiya, Çin, Japonya, Küba,
Mısır gibi birçok ülkeyi dolaştı. Oralarda düzenlenen konferans
larda konuştu. Savaş ve emperyalizm karşıtı eylemlere katıldı.
TKP'nin Harici Bürosu'na seçilen Nazım Hikmet, Budapeşte
Radyosu ve TKP'nin Bizim Radyo'sundaki programlara katıldı.
Nazım Hikmet, 1952'de Barvikha Sanatoryumu'nda üç ay
kadar kalmış, burada kendisine aşık olan Galina Grigoryevna
Kolesnikova adında çok genç bir doktorla üç yıl birlikte olduk
tan sonra, 1955 yılında aşık olduğu Vera Tulyakova ile, 18 Ka
sım 1960'ta resmen evlendi.
Nazım Hikmet, 3 Haziran 1963 sabahı Moskova'da geçirdiği
bir kalp krizi sonucunda öldü. Moskova'daki mezarının Türki
ye'ye getirilmesi konusunda tartışmalarda henüz sonuca ulaşı
lamadı; ama 10 Ocak 2009 tarihinde, Nazım Hikmet Ran, yeni
den Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına alındı.
306
HİKMET KIVILCIMLI
Priştina'da 1902 yılında doğan Hikmet Ali Kıvılcımlı'nın babası
o dönem Osmanlı sınırlan içindeki Priştina' da posta telgraf mü
dürü Hüseyin Bey, annesi Münire Hanım' dı. İlk ve ortaokulu -
dayısının yanında- Kuşadası'nda okudu.
Gönüllü olarak, 17 yaşında Kurtuluş Savaşı'na kahldı. Vefa
Lisesi'nde okudu, sınavla İstanbul Tıp Fakültesi'ne girdi. Öğren
cilik süresince direniş faaliyetlerini sürdürdü, Kurtuluş, Aydınlık
dergileri yoluyla giderek komünist fikirlerle tanıştı ve 1920'lerin
başında Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi oldu.
Beşiktaş Akaretler' de, 1925 yılının Şubat ayında gerçekleşti
rilen TKP'nin 111. Kongresi'nde Merkez Komitesi'ne seçildi. Mer
kez Komite içerisinde gençlik sorumlusu olarak görev aldı. Aynı
yıl, Aydınlık gazetesinde ilk yazıları yayınlanmaya başladı. Kürt
isyanlarını bashrma amacıyla, 1925 yılında kabul edilen Takrir-i
Sükun yasası ardından İstiklal Mahkemesi'nde yargılandı. 10 yıl
kürek cezası aldı. Ancak kabul edilen yeni ceza yasası nedeniy
le, Osmanlı Ceza Yasası'yla yargılanan komünistlerin
mahkumiyeti düştü. 1926 yılı Kasım ayında serbest bırakıldılar.
Vedat Nedim ve Şevket Süreyya'nın partiden kaçarak, parti
arşivini polise teslim etmeleriyle, diğer parti üyeleriyle birlikte,
1927 yılında tutuklandı. 3 ay tutuklu kaldı. 1929 yılında ise İz
mir Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandı ve 4 yıl, 6 ay, 15 gün
hapis cezası aldı. Dr. Hikmet, hapishaneyi, her anını çalışarak ve
üreterek geçirdiği bir üniversiteye- dönüştürmeyi başardı. Ceza
sının tamamlanmasına az bir süre kala, Cumhuriyetin 10. yılı
şerefine çıkarılan af ile 1933 yılı Ekim ayında Elazığ cezaevinden
tahliye olan Doktor'un onlarca cilt çeviri ve telif eserler vardı
dağarcığında.
Dr. Hikmet Kıvılcımlı, 1935 yılında Marksizm Bibloteği ya
yınevini kurdu. Yayınevinde TKP yöneticilerinden Hasan Ali
Ediz, Eczacı Vasıf da vardı. Cezaevinden çıkışından sonra tanış-
307
hğı Fatma Nudiye Yalçı ile yayınevinde hem 'iş ortağı', hem de
hayat arkadaşı oldular. Yayınevi, kurulduğu 1935'ten Dr. Hik
met Kıvılcımlı'nın 1938 yılında tutuklanmasına kadar aralarında
Marksist klasiklerin de bulunduğu pekçok eser yayınladı.
1938 yılında Nazım Hikmet'le birlikte yargılandığı Donan
ma Davası'nda 15 yıl hapis cezasına çarphrıldı. Aynı davada
yargılanan hayat arkadaşı Fatma Nudiye Yalçı da, 10 yıl hapis
cezası alarak Kırşehir ve Sinop'ta 1948 yılına kadar yattı.
Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Sultanahmet Cezaevi günlerinde bir
başka kadınla platonik bir aşk yaşamaya başladı. Emine isimli
genç bir iktisat öğrencisi, her gün cezaevinin önünden geçerken
ona el sallıyordu. Bu ilişki, Doktor, Çankırı ve Kırşehir Cezae
vi'ne götürüldüğünde de sürdü. Cezaevinden -1950 affıyla- çı
kan Kıvılcımlı, Emine Harum'la evlendi. Fatma Nudiye Yalçı, bu
duruma üzülse de, Dr. Hikmet Kıvılcımlı ile olan siyasi ilişkile
rini koparmadı. Nitekim Vatan Partisi'ne kahldı.
Kıvılcımlı, 22 Ekim 1954 günü Vatan Partisi'ni kurdu. Vatan
Partisi, İstanbul'da iki ocak ve İzmir' de bir şube açarken; parti
nin aylık yayın organı Vatandaş gazetesi de dört sayı çıkarıldı.
1957 seçimlerine kahları Vatan Partisi, iktidar yanlılarının kış
kırtma ve saldırıları alhnda kısıtlı bir seçim çalışması yapabildi.
İstanbul'un Eyüp ilçesindeki seçim mitinginde yaphğı ünlü
"Eyüp Konuşması"ndan sonra Dr. Hikmet Kıvılcımlı tutuklandı
ve Vatan Partisi'ne de kapatma davası açıldı.
Dr. Hikmet Kıvılcımlı ile birlikte -aralarında Kerim Korcan,
Zihni Anadol ve Zehra Kosova'nın da bulunduğu- 25 kişiye
yönelik tutuklamaların ardından parti, 30 Aralık 1957'de İstan
bul Sulh Ceza Mahkemesi tarafından, "komünist yöntemle çalış
hğı ve komünist kişiler tarafından yönetildiği" gerekçesiyle
kapahldı. Vatan Partisi yöneticileri 23 Ocak 1959'da 5-15 yıl
arası hapis istemiyle yargılanmaya başlandı. Bir yıl kadar sonra
sonuçlanan davada yöneticiler beraat etti.
308
Kıvılcımlı, 1965 yılında Tarihsel Maddecilik Yayınları'nı
kurdu ve yönetti, Marx, Engels ve Lenin'in eserlerinden birçok
çeviri yaph ve yayınladı. Das Kapital'in bir bölümünü çevirdi.
1967'de İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Demeği'ni (İPSD) kurdu.
İktisattan antropolojiye,. Marksist düşüncenin tarihsel ve kuram
sal gelişiminin açıklanmasına ve Türkiye'de bir işçi sınıfı devri
minin strateji ve taktik sorunlarına kadar çeşitli konularda çok
sayıda telif eseri yayınlandı.
Sosyalist gazetesini, 1967 yılı başlarında haftalık olarak ya
yınlamaya başladı. Ancak mali imkansızlıklar yüzünden 7 sayı
yayınlanabilen gazetesi kapanınca, o zamanlar çıkan başka sol
dergilerde yoğun olarak yazmaya başladı. Ant, Türk Solu ve
Aydınlık dergilerinde sayısız makaleleri çıkh.
Dr. Hikmet Kıvılcımlı, 1970 yılında kitap ve yazı çalışmala
rına hız verdi. Yeniden yayına başlayan Sosyalist gazetesini, 20
sayı çıkardı. 1971 yılı Nisan ayında Sıkıyönetimce aranmaya
başlayınca, evinden ayrılmak zorunda kaldı. Buradan ölümüne
kadar geçen süre, trajik bir kaçış öyküsüdür. İdamla aranmakta
ve prostat kanserinden dolayı ölüme yaklaşmaktaydı. Ağır has
ta olduğu için yoldaşları tarafından, 1971 yılında tedavi için
Kıbrıs üzerinden yurt dışına çıkarıldı. Alanya'dan Kıbrıs'a ge
çilmiş, oradan Lübnan'a, Lübnan'dan ise Suriye'ye gidilmişti.
Kıvılcımlı'nın kendisine değil ama yanındakilere TKP' den
çıkarıldığı söylendi. Paris üzerinden Yugoslavya'ya giden Kıvıl
cımlı, 1 1 Ekim 1971 günü Belgrad' da yaşamını yitirdi. Türki
ye'ye getirilen cenazesi, Topkapı mezarlığında toprağa verildi.
Toplamda 22 yıl, 6 ayını hapiste geçirmek zorunda kalan ve
yazdığı kitapların toplamı 50 bin sayfayı bulan Dr. Hikmet Kı
vılcımlı'nın düşüncelerinden hareketle pek çok örgüt ve parti
kuruldu ve bunların bir kısmı faaliyetini halen sürdürmekte.
309
İSMAİL BİLEN
İsmail Bilen, 1902 yılında doğduğu Rize'ye bağlı köyünde ta
mamladığı rüşdiye eğitiminin ardından, ailesi ile göç ettiği İs
tanbul'da motor makinistliği yaph ve İstanbul'un işgal edildiği
1918-1922 yıllan arasında çeşitli eylemlere kahldı. Türkiye Ko
münist Partisi'ne 1922 yılında girdikten sonra parti tarafından
eğitim görmesi için Sovyetler Birliği'ne gönderilen İsmail Bilen,
üç yıl boyunca Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'nde
(KUTV) okudu.
TKP'nin 1926 yılında Viyana' da yapılan konferansında alı
nan KUTV'daki öğrencilerin parti örgütlerinin güçlendirilmesi
için yurda gönderilmesi kararıyla, 'Adana il sekreteri olarak
Türkiye'ye döndü. Adana'da işçiler arasında örgütlenme faali
yetlerinde bulundu. 1927'de Adana Demiryolu grevini örgütle
di. Daha sonra konferansta yeni seçilen parti yönetiminin cum
huriyet rejimine destek verilmesi kararına karşı çıktığı için gö
revden alınarak İstanbul' daki basın yayın çalışmalarına alındı.
1927 Tevkifah sonucunda merkez komite üyelerinin çoğu
nun tutuklanmasından sonra Dr. Şefik Hüsnü'nün onayı ve
Komintem'in aday göstermesiyle yeni Merkez Komite'ye alındı.
1929 yılındaki toplu tutuklamalara kadar bu görevi sürdürdü.
Ağustos 1928'de yurda Nazım Hikmet ile birlikte pasaportsuz
girmeye çalışırken yakalanarak Hopa Cezaevi'ne konuldu. 1929
başında salıverilse de Nisan ayında yeniden tutuklandı. İz
mir'de yargılandı ve 1933 yılına kadar Diyarbakır Cezaevi'nde
tutuklu kaldı. Cumhuriyetin 10. yılı anısına çıkartılan af yasası
ile serbest kaldıktan sonra Moskova'ya gitti ve yaşamının sonu
na dek bir daha ülkesine dönmedi.
TKP'nin 1934 yılında toplanan Merkez Komite Plenu
mu'nda örgüt sekreterliğine getirildi. Komintem'in 1935 yılın
daki 7. Kongesi'nde komünist partilerin yükselen faşizm tehlike
sine karşı sosyal demokrasiyle ittifak yapmasını öngören Halk
310
Cephesi siyaseti gereği olarak TKP yönetiminden partinin siyasi
faaliyetlerinin sonlandırılması istendi. Partililer Cumhuriyet
Halk Partisi veya Halkevleri'nde örgütlenecek ve faşizmi deşifre
edeceklerdi. Bu dönemde Moskova' da bulunan Bilen, Komin
tern'in önde gelen isimleri olan Georgi Dimitrov, Dmitry Ma
nuilsky, Otta Wille Kuusinen, Wilhelm Pieck ve Klement
Gottwald gibi geleceğin komünist önderleriyle beraber çalışh.
il. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Moskova Radyo
su'nda Türkçe yorumlar yaph. 1943 yılında Komintern'in ka
panmasıyla TKP'nin desantralizasyon dönemi resmen kapanmış
oldu. 1944 yılında partinin öncülük ettiği Faşizmle ve Vurgun
culukla Mücadele Cephesi faaliyetleri nedeniyle TKP'ye yönelik
tevkifatlar yaşandı. 1946 yılında çok partili yaşama geçilirken
açılan sol partiler kapatılırken yeni bir TKP karşıtı yoğun bir
tutuklama yaşandı. Kore Savaşı'na karşı çıkan TKP, yine baskı
görecekti. Bu dönemde yurtdışındaki Bilen'in faaliyetlerinin en
önemlisi 1958 yılında Bizim Radyo'nun kurulması oldu.
Bu dönemde birçok sosyalist ülkeyi gezen İsmail Bilen, 1956
yılında ziyaret ettiği Çin Halk Cumhuriyeti ile ilgili düşüncele
rini İnci Irmağı adlı kitabında topladı. 1960'lı yıllarda yeni kuru
lan Türkiye İşçi Partisi'ne destek verilmesini sağladı. TKP'nin
Türkiye'de merkezi olarak faaliyete geçmesi 1962 yılıyla yeni
den başladı. Merkez Komitesi Dış Büro adı alhnda örgütlenen
parti yönetiminde Zeki Başhmar, İsmail Bilen ve Nazım Hikmet
yer aldı. Ancak ilk dönemlerde faaliyetler sadece TİP'e destek
şeklindeydi. Komintern' de çeşitli görevler üstlenen Bilen, Türki
ye Komünist Partisi'nin gerek Komintern gerekse Sovyetler Bir
liği ile olan ilişkisinde, ölümüne dek anahtar isim oldu. 1960'lı
yıllarda Zeki Başhmar ile birlikte parti merkezinin Doğu Al
manya 'ya taşınmasını sağladı.
12 Mart 1971 darbesinden sonra, TKP aktif olarak yurtiçin
de örgütlenmeye başladı. Bilen'in bu dönemde etkisi çok arth.
"TKP'nin Sesi" radyo yayınıyla, Avrupalı işçilere daha sık sesle-
311
nildi. Merkez Komite'nin 1973 yılındaki toplantısında Zeki Baş
hmar'ın görevden alınmasının ardından, İsmail Bilen MK genel
sekreterliğine getirildi. Bu dönemde atılım kararlan alındı. Bu
dönem, TKP'nin, tarihindeki en kitlesel ve en yoğun siyasi faali
yet yürüttüğü bir süreç oldu.
Bilen, 1973 ve 1977 seçimlerine CHP'den giren kimi ilerici
adaylara oy verilmesini istedi. 1979 seçimlerinde ise Bilen'in
öncülüğündeki TKP, parti çizgisindeki bağımsız adayları des
tekledi. Parti bu dönemde bütün enerjisini Devrimci İşçi Sendi
kaları Konfederasyonu (DİSK), İlerici Gençler Derneği (İGD) ve
İlerici Kadınlar Demeği'ne (İKD) verdi. 1978 yılında toplanan
MK Plenumu'nda Bülent Ecevit iktidarının verdiği sözleri yerine
getirmediğinin belirlenmesiyle, parti içi muhalefet yükseldi ve
Nihat Akseymen liderliğinde bir grup partiden ayrıldı.
Moskova'nın etkisiyle, darbeci 12 Eylül askeri cuntasını "fa
şist" olarak nitelemeyen TKP, sola yönelik tutuklama furyasın
dan kurtulamadı. Mayıs 1981'de başlayan TKP operasyonunda
binden fazla partili tutuklandı. 1983 yılında yapılan TKP'nin 5.
Kongresi'nde genel sekreterliğe Haydar Kutlu seçilirken, İsmail
Bilen'e sembolik bir işlevi olan parti genel başkanlığı görevi
verildi. Bilen, bu kongreden birkaç gün sonra, 18 Kasım 1983
günü (Doğu) Berlin'de öldü.
İsmail Bilen'in 1925 yılında KUTV'da evlendiği ilk eşi Mes
rure' den Jale, Bulgaristan Komünist Partisi üyesi olan ikinci eşi
Mara Kolarova'dan Nataşa ve Oktay isimli iki çocuğu vardır.
İsmail Bilen, Komintem'de 1942 yılında tanıştığı Mara Kolaro
va'yla öldüğü güne kadar birlikte yaşadı.
Laz İsmail, Marat isimleriyle bilinen İsmail Bilen'in kitapları
şunlardır: İstanbul Hemşehrileri, Alev Yayınları, 1991; Kore Nire,
Ürün Yayınları; Savaş Yolu, S. Üstüngel adı ile, Savaş Yolu Ya
yınlan; Savaş Yolu (Üstüngel'den notlar), İsmail Bilen Adı ile,
Alev Yayınlan; TKP, Doğuşu, Kuruluşu, Gelişme Yolları, S. Üstün
gel adı ile, Alev Yayınlan.
312
HÜSAMETTİN ÖZDO�U
Hüsamettin Özdoğu, 1902 yılında Silivri'de doğdu. İstanbul'da
ilkokulu bitirdikten sonra, Ziraat Teknik Okulu'nda okudu. 1.
Dünya Savaşı'ndan sonra küçük bir atelyede tesviyeci olarak
çalışmaya başladı. Kurtuluş Savaşı'nm başlaması üzerine 1921
yılında Ankara'ya geçti. Orada İmalat-ı Harbiye'de tesviyeci
ustası olarak çalışırken, Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası'na
(THİF) kahldı. THİF'e yönelik tevfikatlarda Ankara il komitesi
de tutuklanınca, il komitesine seçildi.
Hüsamettin (Özdoğu) 1924 yılında Moskova'ya gönderildi
ve orada Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'nde (KUTV)
1926 yılma kadar okudu. Üniversite eğitimi ardından Türkiye'ye
geldi ve Türkiye Komünist Partisi'nin değişik kademelerinde
görev aldı. 1927 tevkifah ardından geçici MK üyesi oldu.
İzmir'de İsmail Bilen ve Hikmet Kıvılcımlı'nm da aralarında
bulunduğu 1929 davasında İstanbul ve Haliç tersanesi sorumlu
su olarak yargılandı ve 4 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Yargılama
sonuçlanınca, Diyarbakır Cezaevi'ne gönderildi. Cezasını ta
mamlamaya az bir süre kala, Cumhuriyet'in 10. yılı şerefine
çıkarılan af ile arkadaşlarıyla birlikte serbest bırakıldılar.
Hüsamettin Özdoğu, Ağustos 1934'te Sovyetler Birliği'ne
gitti ve orada iki yıl yeniden KTUV'da okudu. 1936'da Türki
ye'ye döndü ve parti çalışmalarına devam etti. Hüsamettin
Özüdoğu, Mustafa Börklüce ile 22 Haziran 1946 tarihinde İstan
bul İşçi Sendikaları Birliği'nin kuruluşuna katıldı.
Türkiye Komünist Partisi'nin 1946 yılı ortamından yararla
narak legal parti kurma tarhşmalarmda Hüsamettin Özdoğu,
Dr. Şefik Hüsnü'nün kuracağı partiyi beklemeden, Esat Adil
Müstecaplıoğlu başkanlığında 14 Mayıs 1946 günü kurulan
Türkiye Sosyalist Partisi'ni (TSP) tercih etti. Daha sonraki yılla
rında da, Dış Büro eliyle yönetilmeye çalışılan TKP'ye muhalefet
eden Hüsamettin Özdoğu, 22 Nisan 1974'te öldü.
313
KERİM SADİ
Yazılarını Kerim Sadi ismiyle yayınlayan Alunet Nevzat Cerrah
lar, 1902 yılında İzmir'de doğdu. Ortaokul ve liseyi İzmir'de
okudu. İktisat öğrenimi için Viyana'ya gitti; ancak kısa bir süre
sonra döndü. Kerim Sadi, 1920'li yılların başında gittiği Askeri
Tıbbiye'de Marksizmle tanışh. Bu okulu da bıraktı ve yeniden
döndüğü İzmir'de yetimler mektebinde, öğretmenlik yaptı.
Daha sonra Türkiye Komünist Partisi (TKP) tarafından Do
ğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'nde (KTUV) okumak üzere
Moskova'ya gönderildi. KUTV' da yoldaşlarıyla anlaşamayan
Kerim Sadi, hem okuldan ve hem de TKP'den atıldı.
Buna rağmen, Aydınlık dergisinde ve Yoldaş gazetesinde ya
zılan yayınlandı. 1930'lu yıllarda Hüsamettin Özdoğu'nun kız
kardeşi Semiha Uzunhasan ile birlikte yaşarken, parti çalışmala
rına katıldığı da oldu. Hatta bir keresinde bir barış toplantısına
katılmak üzere Dr. Şefik Hüsnü ile birlikte Avrupa'ya gitti.
Kerim Sadi, kurduğu İnsaniyet Kütüphanesi'nde 1941 yılına
kadar 31 broşür yayınladı. 1948 yılında iki broşür daha yayınla
yan Kerim Sadi'nin, 1930-1941 arasında İstanbul'daki Bozkurt
Yayınlan'ndan kitapçıkları çıkh. Bursa, Nevşehir, Konya, Yoz
gat'ta sürgün yaşadı. Konsey, Yön, Katkı, Yeni Yol, Yeni Baştan,
Yeni Adam, Yoldaş, Aydınlık, Muallimler, Resimli Ay, Anadolu isim
li dergi ve gazetelerde yazılan çıktı.
1950'lere kadar Kerim Sadi takma adıyla tanınan yazar,
1961 yılından itibaren, A. Cerrahoğlu takma adıyla belgesel
araştırmalarını yayınlamaya başladı. İslamiyet, Şeyh Bedrettin,
Mehmet Akif ve Fuat Köprülü'yle ilgili polemiklerinden başka,
Max Beer'den özetleyerek çevirdiği Resimli Sosyalizm Tarihi ve
ona dayanarak, daha önce beş küçük kitap halinde yayımladığı
Sosyalizm Tarihinde Ünlü Düşünürler Ansiklopedisi ile George
Sorel hakkındaki kitapçığı, bu dönemdeki ürünlerinden bazıla
rıdır. Kerim Sadi, 1977 yılında İstanbul'da öldü.
314
EMİN SEKUN
Emin Sekun, 1903 yılında İstanbul'da doğdu. 16 yaşını doldur
madan Kuvay-i Milliye'ye katıldı. Kurtuluş Savaşı'nın sonlarına
doğru, Ankara'daki İmalat-ı Harbiye Fabrikası'nda çalıştı. Tor
nacı ustası oldu.
Ankara'da çalışırken, Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası'na
katılan Emin (Sekun), 1925'te TKP üyesi oldu. 1926 yılında Doğu
Emekçileri Komünist Üniversitesi'ne (KUTV) gönderildi. 1928
yılı ortalarında ülkeye geri geldi. KUTV'da tanışıp, birlikte ya
şamaya başladığı eşi ise, yaşamının sonuna kadar Sovyetler
Birliği'nde kaldı.
1928 yılından 1935 yılına kadar TKP saflarında çalışan Emin
Sekun, 1932 yılındaki TKP'nin 4. Kongresi'nde MK üyeliğine
seçildi. Parti çalışmaları esnasında, ilk kez 1928 yılında tutukla
nan Emin Sekun, iki ay hapiste yattı. 1930 yılındaki tutuklanma
sında 1 yıl cezaevinde kaldı. 1932'deki tutuklanmasında ise 7 yıl
ceza aldı; ancak 1934'teki af ile serbest bırakıldı.
TKP MK üyeliği 1935 yılına kadar süren Emin Sekun, 1935
yılında poliste ve partiden ihraç edilmiş kişilerle ilişkilerindeki
düşüncesizce ve gizlilik kurallarına aykırı tavrı yüzünden, Mer
kez Komitesi'nde çıkarıldı. Partinin alt teşkilatlarında çalışmaya
gönderildi.
Emin Sekun, 1935-1936 yıllarında Sovyetler Birliği 'ndeydi.
Dnepropetrovsk'ta üretimde çalıştı. 1936'da KUTV'daki parti
aktifi kurslarını bitirdi ve aynı yıl Türkiye'ye parti çalışmalarına
gönderildi.
Ülkesine döndüğünde tutuklandı ama bir süre sonra salıve
rildi. 1937 yılında legal işlerde çalıştı. 1938 yılının ortalarında
İzmir'deydi. TKP'nin 1945 yılındaki İGB Davası'nda yargılandı
ve 1 yıl hapis cezası aldı. Daha sonraki yıllarda TKP çalışmala
rında görülmeyen Emin Sekun, 18 Aralık 1975 günü İstanbul
Kadıköy'de öldü.
315
HASAN ALİ EDİZ
Hasan Ali Ediz, 1904 yılında, o zamanlar Osmanlı toprağı olan,
Avusturya sınırına yakın Prikoy kasabasında doğdu. Daha son
ra yerleştikleri Taşlıca kasabasında Sırpça, Boşnakça öğrendi.
Balkan Savaşları'ndan sonra birçok Balkan göçmeni gibi, o da
ailesiyle beraber, 1913 yılında, İstanbul'un yolunu tuttu.
Buradan Bandırma'ya geçtiler. Bandırma Rüştiyesi'nde
okuduğu yıllarda edebiyata duyduğu büyük ilgi de başladı.
Ortaöğrenimini, yeniden geldikleri İstanbul'da Mercan ve Vefa
idadilerinde yaptı. 1922'de Darülfünun-i Osmani Tıp Medrese
si'ne girdi. Oradan sınav kazanarak Askeri Tıbbiye'ye geçti.
Siyasal bir suçlamayla tutuklanınca tıp öğrenimini yarım
kaldı. Çünkü yayınlanan bir bildiri dolayısıyla Aydınlık dergisini
çıkaran Şefik Hüsnü ve Sadrettin Celal ile birlikte tutuklandı.
Ancak tutukluluğu kısa sürdü. Osmanlı Ceza Yasası'na göre
tutuklanmışlardı ama Cumhuriyet ilan edildiği için o yasa ge
çersiz sayıldı.
Türkiye Komünist Partisi'nin (TKP) İstanbul-Beşiktaş'ta, Dr.
Şefik Hüsnü liderliğinde 6 Şubat 1925 günü yapılan III. Kongre
si'ne katılanlar arasında Hasan Ali de (Ediz) vardı. 4 Mart
1925'te çıkarılan Takrir-i Sükun Yasası'na dayanılarak başlatılan
Komünist avından Moskova'ya gittiği için Şefik Hüsnü ve Na
zım Hikmet'le birlikte kurtuldu. Ancak söz konusu davada gı
yabında 15 hapis cezası aldı. Bu davada mahkum olanlar, Ekim
1926'daki Cumhuriyet Bayramı affıyla serbest bırakıldılar.
1925 Tevkifatı'nın TKP'de yaptığı hasarları onarmak için 27-
30 Mayıs 1926 günlerinde Viyana'da yapılan Konferansa Harici
Büro'dan katılanlar arasında -Dr. Şefik Hüsnü ve Nazım Hik
met'le birlikte- Hasan Ali de bulunuyordu. Moskova'dan 1930
yılında İstanbul'a gönderilene kadar Hasan Ali, Doğu Halkları
Komünist Üniversitesi'nde (KUTV) eğitim gördü.
316
Hasan Ali Ediz, Türkiye Komünist Partisi'nin faaliyetlerini
yönetmek üzere, Komintem tarafından 1930 yılında İstanbul'a
gönderildi. Gelir gelmez, TKP'nin faaliyetlerini, olağanüstü yay
gınlaşhrdı. Kızıl İstanbul, Aydınlık, Halka Doğru, Orak Çekiç dergi
lerini yayınlamaya başladı.
Türkiye Komünist Partisi'nin genel sekreteri olarak çalıştığı
bu dönemde, Hasan Ali Ediz, arkadaşlarıyla birlikte Kasım
1930'da tutuklandı ve yargılama sonunda, 4 yıl hapis cezası aldı.
TKP'yi içerden yönetmeye devam ettiği için 1931 yılında yeni
den yargılandı ve bu kez 7 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Diğer arka
daşları ise 4 ila 5 yıl hapis cezası aldılar.
Cumhuriyetin 10. yıldönümü için 1933 yılında çıkarılan af
ile tahliye olan Hasan Ali Ediz, TKP'den uzaklaştı. Kimi gazete
lerde yazı yazmaya ve çeviri yapmaya başladı. 1935 yılında Son
Posta'dan başlayarak, Tasvir-i Efkar, Tan, Haber, Yeni Adam, Ayda
bir, Kalem, Cumhuriyet, Tercüman, Yeditepe, Yirminci Asır, Yeni
Edebiyat gibi çeşitli gazete ve dergilerde eleştiri ve makaleleri
yayımlandı.
Ancak Hasan Ali Ediz'in asıl verimi çeviri alanındaydı. Ni
tekim Milli Eğitim Bakanlığı Dünya Klasikleri dizisinin gerçek
leşmesinde önemli katkısı oldu. Fransızca, Rusça ve Sırpça bilen
Ediz, başta Tolstoy, Çehov, Puşkin, Gogol, Dostoyevski, Gorki
gibi Rus yazarlar olmak üzere pek çok klasik ve çağdaş yazarın
70'e yakın eserini Türkçeye kazandırdı.
Hasan Ali Ediz, 3 Temmuz 1972 günü İstanbul'da, yaşamını
yitirdi. Ölümünden sonra anısı için eşinin koyduğu Hasan Ali
Ediz Çeviri Ödülü, bu ödülle ilgili işlemleri yürüten dönemin
Türkiye Yazarlar Sendikası'nın 12 Eylül Faşist Darbesi'nden
sonra kapanışına kadar üç yıl sürdü.
317
VASIF ONAT
Vasıf Onat, 1904 yılında Kilis'te doğdu. İlkokulu Kilis'te bitirdik
ten sonra, liseyi İstanbul'da okudu. 1921 yılında girdiği üniversi
te ortamında Türkiye Komünist Partisi ile tanışh. TKP MK'nin
desteğiyle 1922 yılında Türkiye Komünist Gençler Birliği'ni ku
ran gençler arasında yer aldı.
TKGB'nin Merkez Komitesi'ne seçilen Vasıf (Onat), 1922 ve
1923 yılında illegal olarak 1 Mayıs bildirisi dağıtma eylemlerine
kahldı. Bu nedenle, 1923 yılı 1 Mayıs'ı sonrasında TKP ve TKGB
ile ilgili olarak tutuklanan 20 kişi arasında, partide "Eczacı Vasıf"
olarak tanınan, Vasıf (Onat) da bulunuyordu.
Aralarında Şefik Hüsnü'nün de bulunduğu söz konusu 20
kişi, birkaç hafta hapis yattıktan sonra, yargılandıkları davadan
beraat ettiler. TKGB'de teşkilat sekreteri olan Vasıf (Onat) Şubat
1925'te yapılan TKP'nin III. Kongresi'ne katıldı.
Mayıs 1925'te TKP'ye yönelik tevfikatta tutuklananlar ara
sında Vasıf (Onat) da bulunuyordu. Orak-Çekiç gazetesinin so
rumlusu olarak 10 yıl hapis cezasına çarphrıldı. TKP'nin bu
davasından ceza alıp hapse ahlanlar, Kasım 1926'da kabul edi
len yeni Türk Ceza Yasası sayesinde 17 ay yattıktan sonra tahli
ye oldular.
Tahliye olduktan sonra, geçimini sağlamak için şoförlük
yapmaya başlayan Vasıf (Onat), partinin Vedat Nedim çizgisin
den kurtarılması için Komintem tarafından gönderilen Şefik
Hüsnü ile birlikte davrandı. 1927 yılı sonunda tutuklandı ve üç
ay kadar hapiste kaldı.
1929 yılındaki İzmir davası esnasında MK üyeliğine atandı.
Mart 1930'da Moskova'ya gönderildi ve orada 1933 yılına kadar
Uluslararası Lenin Okulu'nda okudu. 1933-34'te TKP MK Sekre
teri, 1934'te TKP MK Politik Büro üyesi olan Vasıf Onat, parti
paralarını zimmetine geçirip, eczane açtığı iddiasıyla, Temmuz
1939'da TKP'den ihraç edildi.
318
FATMA NUDİYE YALÇI
Fatma Nudiye Yalçı, 1904 yılında İstanbul'da varlıklı bir ailenin
çocuğu olarak doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Felsefe Bölümü'nde okudu. Fakülte'den mezun olur olmaz, dö
nemin ünlü gazetecilerinden Nizamettin Nazif (Tepedelenli) ile
evlendi. Ama evlilikleri uzun sürmedi, 1928'de ayrıldılar.
Fatma Nudiye, dönemin ünlü muhalif dergilerinden Resim
li Ay'da Dr. Hikmet Kıvılcımlı ile tanışh. Doktor ile Fatma Nu
diye, 1932'den itibaren birlikte yaşamaya başladılar.
Sosyete ve Teknik-Tarih Öncesi Din ve Devlet adlı kitap Fatma
Nudiye Yalçı imzasıyla 1935 yılında Marksizm Bibloteği Seri
si'nden yayımlandı. Fatma Nudiye Yalçı, bu kitabın önsözüne
"Boş saatlerini değil, inkılaba bütün ömrünü veren Dr. Hikmet
Kıvılamlı yoldaşa armağanımdır" yazarak Kıvılcımlı'ya ithafta
bulundu. Yayın faaliyeti boyunca çeşitli Marksist eserleri Türk
çe'ye kazandırdı.
1938 yılında bir ay işkence gördükten sonra Dr. Hikmet Kı
vılcımlı ve Nazım Hikmet'le birlikte Donanma Davası'nda yar
gılandı ve 10 yıl hapse mahkum edildi. Sinop ve Kırşehir ceza
evlerinde 1948 yılına kadar yattı.
Dr. Hikmet Kıvılcımlı, 1950 yılında cezaevinden çıkhktan
sonra Emine isimli bir gençle evlendi. Fatma Nudiye Yalçı, bu
duruma üzülse de, Kıvılcımlı ile olan siyasi ilişkilerini kopar
madı. Nitekim Dr. Hikmet Kıvılcımlı'nın 1954 yılında kurduğu
Vatan Partisi'ne kahldı.
Vatan Partisi'nin 1957 yılında düzenlenen seçim toplantıları
ve mitinglerinde Fatma Nudiye Yalçı da konuşma yaph. 1958'de
kapahlan Vatan Partisi'nin diğer yöneticileriyle birlikte tutuk
landı. İki yıl tutuklu kaldığı davanın sonunda beraat etti.
Tedavi olmak üzere 25 Aralık 1965 günü Bulgaristan'a gi
den Fatma Nudiye Yalçı, 23 Temmuz 1969 günü Vama'da ya
şama veda etti.
319
ESAT ADİL MÜSTECAPLIOGLU
Esat Adil, Balıkesir'de 1904 yılında doğdu. Kurtuluş savaşında
Balıkesir lisesinde öğrenciyken, Vasıf Çınar'ın çıkarmakta oldu
ğu İzmir'e Doğru gazetesinde yazılar yazdı. Kurtuluştan sonra
Yükseköğrerıimini Ankara Hukuk Mektebi'nde tamamladı; dok
torasını Belçika' da yaptı.
Yurda dönüşünde Balıkesir'e yerleşip Savaş adlı günlük ga
zeteyi yayımladı. Halkevi Başkanlığı yaptı. Adalet Bakanlığı'nda
görev alarak Yargıtay başsavcı yardımcılığı, Türkiye'nin ilk açık
cezaevi olan İmralı cezaevi kuruculuğu ve müdürlüğü, Cezaev
leri müfettişliği görevlerinde bulundu. Tan gazetesine Adiloğlu
takma adıyla yazdığı yazılarda sosyalizmi savundu. Bu yazıları
yüzünden görevine son verileceğini anlayınca, istifa ederek
devlet memurluğundan ayrıldı ve 1944 yılında İstanbul'da avu
katlığa başladı. Yeni Dünya, Görüşler adlı gazete ve dergilerde
yazılar yazdı.
Türkiye Sosyalist Partisi'ni (TSP) 1946 yılında kurdu. Bu
parti Türkiye' de çok partili yaşama geçtikten sonra kurulan ilk
sol parti oldu. Ancak parti, kuruluşundan dört ay sonra İstanbul
Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından "komünizm propagandası
yaptığı" gerekçesiyle faaliyetten alıkonunca tutuklandı. Yargı
lanma sonucunda parti ve yöneticiler 1950 yılında beraat etti.
Esat Adil genel başkan olarak, partisinin hükmi şahsiyet
kazandığım belirterek aynı program ve tüzükle çalışma izni
istedi ve aldı. Genel merkezi İstanbul' da olan ve başka yerde
şubeleri bulunmayan TSP, 1951 ara seçimlerine katıldı, ancak
sonuç alamadı. Parti 1952' de tekrar kapatılınca yeniden tutuk
landı, yargılandı ve aklandı. Esat Adil, partisinin ikinci kez ka
patılmasından sonra siyasal faaliyetlerden uzak durdu. 1946 ve
1950 yıllarında günlük Gerçek gazetesi ile haftalık Gün dergisini
çıkaran; sosyalizm üzerine yazılmış kitapları ve çevirileri olan
Esat Adil, İstanbul' da 1958 yılında öldü.
320
ZEKİ BAŞTIMAR
Zeki Başhmar, Trabzon-Sürmene'nin Başhmar köyünde 1905
yılında doğdu. Babası Hacı Yakupoğlullanndan Muhammed,
annesi Huriye Hanım' dır. 6 yaşında iken babasını kaybetti. An
nesi ikinci kez evlenirken, ona amcası bakh. Amcası İbrahim,
1917'de İstanbul'a taşındı. Çeşitli işlerde çalışan Zeki, 1922 yılın
da Trabzon'a döndü ve orada girdiği Trabzon Öğretmen Oku
lu'ndan mezun oldu.
Üye olduğu Türkiye Komünist Partisi'nin Trabzon örgütü
tarafından 1926 yılında Batum'a gönderildi. Oradan geçtiği
Moskova'da Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'nde
(KUTV) üç yıl okudu.
Zeki, (Başhmar) 1929 yılında İstanbul'a döndü ve Nazım
Hikmet, Sarı Mustafa ve Hamdi Şamil'in başını çektiği muhale
fet içinde yer aldı. 1930 yılında tutuklandı; ancak sadece sahte
kimlik taşımaktan 1 ay ceza aldı ve o da ertelendi. 1930 yılının
sonunda askere gitti. 1931 yılında askerden döndükten sonra,
TKP muhalefetinden ayrılarak, İstanbul İl Komitesi'nde çalış
maya başladı. 1932'deki Türkiye Komünist Partisi'nin 4. Kong
resi'ne kahldı ve Merkez Komite üyeliğine seçildi.
TKP'ye yönelik 1932 yılı tevkifatlarında, Zeki Başhmar da
tutuklandı. Bir yıl kadar cezaevinde kaldı ama dava sonunda
beraat etti. 1933 yılında cezaevinden tahliye olan Başhmar, Polit
Büro üyeliğine getirildi. 1934 yılı Şubat ayında yeniden Mosko
va'ya gitti. KUTV'da yeniden eğitim gördü ve eğitmenlik yaptı.
1935'te toplanan Komintem'in 7. Kongresi'nde Şefik Hüsnü ile
birlikte Türkiye Komünist Partisi'ni temsil etti.
Komintem, 1937 yılında -kimi başka partiler gibi- TKP için
desantrilasyon karan aldı. Bunun ardından, Türkiye'ye dönen
Zeki Baştımar, Ankara'ya yerleşti. Rusça'dan çeviriler yaph ve
Başbakanlık Murakabe Heyeti Kütüphanesi'nde çalışh. Tols-
321
toy'un Harp ve Sulh, Mujik/er adlı kitapları ile Puşkin'in Erzurum
Yolculuğu adlı kitabını Türkçe'ye çevirdi.
Türkiye Komünist Partisi'nin 1944 yılındaki davasında yar
gılandı ve beraat etti. 1946 yılında kurulan Türkiye Sosyalist
Emekçi ve Köylü Partisi'nin Ankara il başkanlığını üstlendi.
Yurt ve Dünya ile Adımlar dergilerinde yazılan yayınlandı.
1947 yılında TKP'nin MK Teşkilat Sekreterliği'ne getirilince
İstanbul'da taşındı ve örgütlenme çalışmalarını hızlandırdı.
Bülten, Nuh 'un Gemisi ve Barış dergileri yayınlandı. Nazım Hik
met'i Kurtarma kampanyasını yürüttü. Ekim 1951'de tutuklandı
ve 10 yil hapis cezası ve 8 yıl, 4 ay Amasya'da sürgün cezasına
çarptırıldı. Bu davada en yüksek cezayı alan Başhmar, işkence
altında verdiği ifadeleri yüzünden partiden ahldı.
İstanbul, Adana, Dalaman ve Ankara cezaevlerinde 7.5 yıl
kaldıktan sonra 1959 yılı Mayıs ayında tahliye oldu. Geldiği
İstanbul'da, bir arkadaşıyla birlikte, Yedi Gün Yayınevi'ni kur
du. 1961 yılı Ağustos ayında yurtdışına çıkan Zeki Baştımar,
1962 yılında Leipzig'te oluşturulan TKP Dış Bürosu'nun Birinci
Sekreterliği'ne getirildi.
Parti'de Yakup Demir ismini kullanan Zeki Başhmar'ın Bi
rinci Sekreterliği döneminde, 1958 yılında kurulan Bizim Radyo
yayınlarının yanı sıra, 1960'lı yılların ilk yansında Yurdun Sesi ve
Yeni Çağ dergileri yayınlandı. 1967'den itibaren TKP'nin Sesi
radyosu yayına başladı ve 1970'den itibaren de Durum dergisi
yayınlandı. 1971 yılı Kasım ayında Baştımar, beyin kanaması ve
kısmi felç geçirdi. 1973 yılı Mart ayında doktorların iş göremez
raporu verdiği Zeki Başhmar, 23 Mayıs 1973 günü TKP MK
tarafından görevinden alındı ve yerine İsmail Bilen seçildi.
Zeki Başhmar, 18 Kasım 1973 günü yaşamını yitirdi. Al
manya Sosyalist Birlik Partisi'nin merkez yayın organı Neues
Deutschland gazetesinde çalışan Gertrude ile evli ve bir çocuk
babası olan Baştımar, İngilizce, Fransızca ve Rusça bilmekteydi.
322
MEHMET ALİ AYBAR
Mehmet Ali Aybar, 5 Ekim 1908 günü İstanbul'da doğdu. Bü
yükbabası Hüseyin Hüsnü Paşa, 31 Mart Olayı'nda Selanik'teki
Hareket Ordusu'nun komutanıdır. Hüsnü Paşa, daha sonraki
yıllarda İttihat ve Terakki Fırkası'nın kendisini feshetmesinin
ardından kurulan Teceddüt Fırkası'nın başkanı olmuş bir Jön
Türk'tü. Aybar'ın babası Tahsin de, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e
önemli görevlerde bulunmuş bir subaydı.
Nazım Hikmet ve Oktay Rıfat ile uzak kuzen olan Mehmet
Ali'nin çocukluğu işgal alhndaki İstanbul'un Cihangir, Yeşilköy
ve Kuzguncuk semtlerinde geçti. Yeşilköy'deki Fransız Oku
lu'ndan sonra gittiği Galatasaray Lisesi'ni 1928 yılında, Musevi
Lisesi'ni ise 1929 yılında bitirdi. Bu yıllarda atletizme ilgilenen
Mehmet Ali, 1928 yılındaki Amsterdam Olimpiyatları'nda Tür
kiye adına yarıştı ve 100, 200 ve 400 metrelerde Balkan ve Tür
kiye rekorları kırdı.
Mehmet Ali Aybar, Galatasaray Lisesi'nden sonra 1935 yı
lında İstanbul Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Aynı fakültede 1936
yılında Anayasa hukuku asistanı, 1939 yılında ise hukuk dokto
ru oldu. Sorbonne Üniversitesi'nde hukuk araşhrmaları yapmak
için 1939 yılında Paris'e gitti ama il. Dünya Savaşı patlak verin
ce, hemen geri dönmek zorunda kaldı. Aybar, 1946 yılında Dev
letler Hukuku doçenti oldu. Ancak İsmet İnönü aleyhine yazdığı
"Kağıt Üzerinde Demokrasi" başlıklı yazısı nedeniyle üniversi
tedeki görevinden uzaklaşhrıldı.
Her ikisi de sıkıyönetim tarafından kapahlan Hür ve Zincirli
Hürriyet gazetelerini 1947-1949 yıllarında çıkardı. 1949'da yine
İsmet İnönü'ye yazdığı "Açık Mektup"ta hakaret ettiği iddiasıyla
3 yıl 8 ay hapis cezası aldı ve Paşakapısı Cezaevi'ne girdi. Bura
da, Nazım Hikmet'le birlikte 1950 affına kadar yattı. 1950'deki
genel afla serbest bırakılan Mehmet Ali Aybar, iki yıl sonra avu
katlığa başladı.
323
Türkiye İşçi Partisi (TİP), işçiler tarafından 1961 yılında ku
ruldu. Ancak parti yönetimi, kendilerini daha iyi tanıtabilmek
amacıyla saflarına aydınlan davet etti. Böylesi bir davet sonra
sında Mehmet Ali Aybar, TİP'in genel başkanlığını 1962 yılında
kabul etti. Türkiye İşçi Partisi, 1965 yılında meclise 15 milletve
kili gönderirken; kendisi de 1965 ve 1969 genel seçimlerinde bu
partiden İstanbul milletvekili seçildi.
ABD'yi savaş suçlusu olarak mahkum eden Russell Mah
kemesi üyesi olarak 1967 yılında Vietnam'a gitti. Dünya sosya
lizm tarihinde ilk defa Sovyetlerden bağımsız bir politika güden
Tİ.P'in başkanı olan ve Türkiye'ye özgü, "güleryüzlü sosyalizm"
kavramının yaratıcısı olan Mehmet Ali Aybar, 1968'de Sovyetle
rin Çekoslovakya'yı işgaline sert bir tepki gösterdi. Bu, parti
içinde hizipleşmelere neden oldu. Bu görüşlerine karşı çıkanla
rın başını çeken Behice Boran-Sadun Aren ikilisine karşı verdiği
mücadeleyi kaybeden Aybar, 1969'da genel başkanlıktan,
1971 'de ise parti üyeliğinden istifa etti.
Kısa bir süre sonra Sosyalist Devrim Partisi adını alacak
olan ve 12 Eylül 1980'de kapatılan Sosyalist Parti'yi, Türkiye İşçi
Partisi'nden ayrılmış olan 50 arkadaşıyla birlikte, 1975 yılında
kurdu. İlk defa bu partinin tüzüğünde, genel başkan ve yönetici
lerin üst üste iki dönem başa geçmelerini engelleyen ve yönetim
kurulunun üçte ikisinin emekçilerden oluşmasını öngören şart
lar yer aldı.
Bağımsızlık, Demokrasi, Sosyalizm (1968), 12 Mart'tan Sonra
Meclis Konuşmaları (1973) ve Örgüt Sorunu (1979) isimli kitapları
bulunan Aybar, Özallı yıllarda ise Türkiye İşçi Partisi'nin Tarihi'ni
üç ciltlik bir eserde kaleme aldı. Eşini 1987 yılında kaybeden
Mehmet Ali Aybar, 10 Temmuz 1995 günü -kalp yetmezliğin
den- İstanbul' da yaşamını yitirdi.
Mehmet Ali Aybar, 1997'den itibaren her yıl, kızı Güllü Ay
bar ve Tarih Vakfı'nın işbirliğiyle "Mehmet Ali Aybar Sempoz
yumları" ile anılıyor.
324
HASAN İZZETTİN DİNAMO
Hasan İzzettin Dinamo, 1909 yılında Trabzon Akçaabat'ın
Ahanda Köyü'nde doğdu. Babasının 1. Dünya Savaşı'nda şehit
düşmesi üzerine Dar-ül Eytam'a (Yetimler Okulu'na) yerleştiril
di. 17 yaşına kadar orada kaldı. Sivas Öğretmen Okulu'nu bitir
di. Malatya ve Adıyaman'da iki yıl öğretmenlik yaptı.
Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü'ne girdi.
Ama son sınıfta, Türkiye Komünist Partisi'nin faaliyetlerine
katılmakla suçlanıp tutuklandı ve 4 yıla hüküm giydi. Üniversi
te eğitimini tamamlayamadı. Cezaevinden çıktıktan sonra asker
lik hizm�tini yaparken, bu kez de TKP'nin talebi üzerine Suat
Derviş tarafından çıkarılmakta olan Yeni Edebiyat dergisinde
yayınlanan şiirleri nedeniyle suçlandı. Sıkıyönetim Mahkemesi
tarafından 1 yıl hapse mahkum edildi.
Yeni Edebiyat dergisini çıkaranlar hakkında açılan dava ise,
usulsüz açıldığı için bir süre sonra düştü. Kendisi birçok kez
evlenen Suat Derviş, yakın arkadaşı Neriman Hikmet'in de iyi
bir evlilik yapmasını arzulamıştı. Bu çerçevede bulduğu damat
adayları arasında, Hasan İzzettin Dinamo da vardı ama bu evli
lik gerçekleşmedi.
Ancak Hasan İzzetin Dinamo, TKP MK üyesi Hamza Yal
çınkaya'nın kızıyla evlendi. Düğün, adeta TKP toplantısı gibi
geçti. (Sonra boşandılar.) Ağustos 1942'de Reşat Fuat Baraner ve
Hasan İzzettin Dinamo da askere alındı; ancak üç ay kadar son
ra askerden kaçtılar. Ardından Reşat Fuat Baraner'in yöneti
minde parti faaliyetleri canlandırıldı. 1943'te toplanan TKP'nin
Merkez Komitesi'ne Mihri Belli de alındı.
Reşat Fuat, 10 Mart 1944 günü gizlendiği evde yakalandı;
aynı gün Hasan İzzettin Dinamo da tutuklandı. Polis, düğünden
hareketle, Reşat Fuat'ın mı, yoksa H. İzzettin Dinamo'nun mu
lider olduğundan emin değildi. Ama gerçek hemen anlaşıldı.
TKP'nin 1944 davası sonuçlandığında hapis cezası alan 33 kişi
325
arasında Hasan İzzettin Dinamo da vardı. Bir yıl hapis cezası
alan Dinamo, tahliye olduktan sonra askere gönderildi.
Hasan İzzettin Dinamo, 1950 yılından sonra geçimini sağla
yabilmek için fotoğrafçılık yaptı, özel ders verdi. Takma isimler
le görgü ve çocuk kitapları yazdı. Özel Harekat Dairesi'nce ter
tip edilen 1955 yılındaki 6-7 Eylül olaylarının ardından bir kez
daha tutuklandı. Olayların -MİT mensuplarını da içeren- sorum
lularına yönelik başlayan soruşturmanın yönü, dönemin De
mokrat Parti iktidarının baskısıyla değiştirildi.
Aralarında Aziz Nesin, Nihat Sargın, Kemal Tahir, Asım
Bezirci, Hulusi Dosdoğru ve Hasan İzzettin Dinamo'nun bulun
duğu yaşayan fişlenmiş komünistler ile ölmüş dört komünist
hakkında dava açıldı. Tutukluların çoğu Aralık 1955'te serbest
bırakıldı. Bunun en önemli nedenlerinden biri, muhalefet lideri
İsmet İnönü'nün, hükümeti ağır bir dille eleştiren ve gerçek
suçluları takip yerine suçsuz vatandaşlara işkenceyle suçlayan
konuşmasıydı. Dava beraatle sonuçlandı.
Hasan İzzettin Dinamo'nun ilk şiiri 1925 yılında Giresun'da
çıkan İzler dergisinde yayımlandı. Ardından Servet-i Fünun ve
Sivas'ta yayınlanan Adım dergisi şiirlerini yayınladı. İlk şiir ve
düzyazılarından bir kısmını, iki arkadaşıyla birlikte Adsız Kitap
isimli kitapta derledi. Başlangıçta hece ölçüsüyle şiirler yazdı.
Daha sonra serbest vezne yöneldi.
İlk şiirlerinde Faruk Nafiz Çamlıbel, sonrakilerde Nazım
Hikmet etkisi görülür. Şiirlerinde zengin bir çağrışım düzeniyle
doğayı ve yaşamın çeşitli kesitlerini vermeyi, bir yandan da
toplumsal gerçeği kavramak ister. Şiirlerini uzun bir süre kitap
laştırmadı. İlk şiir kitabı Deniz Feneri 1937 yılında basıldı. Yedi
ciltlik Kutsal Barış ile Orhan Kemal Roman Armağanı'nı kazanan
Hasan İzzettin Dinamo'yu 20 Haziran 1989 günü İstanbul'da
yitirdik.
326
BEHİCE BORAN
Behice Boran, 1 Mayıs 1910 günü Bursa'da doğdu. Ailesi
1890'larda Bursa'ya göç etmiş, Kazan Tatarlarındandı. Tahıl
ticareti yapan Sadık Bey ile Mahire Hanım'ın kızı olarak doğan
Behice Boran, üç kardeşin en küçüğüydü. Behice, ilkokula Bur
sa' da başladı.
Kurtuluş Savaşı döneminde Yunanlılar Bursa'ya girince, ai
lesiyle İstanbul' a göç etti. Babası okuryazar, aydın bir insandı.
Çocuklarının yabancı dil eğitimine çok önem veriyordu. Bu
nedenle, Fransız okuluna yazdırıldı. Bu okul kapahlınca, Behice
Arnavutköy'deki Amerikan Kız Koleji'nde okumaya başladı.
1927'de orta, 1931'de lise kısmını birincilikle bitirdi.
Behice Boran, Manisa Orta Mektebi İngilizce öğretmenliği
ne atandı. Amerikan Michigan Üniversitesi, ona burs verme
teklifinde bulundu. ABD' deki Michigan Üniversitesi'nde sosyo
loji doktorasını tamamladıktan sonra Türkiye'ye 1939 yılında
döndü ve Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi
(DTCF) sosyoloji bölümüne Mayıs 1939'da doçent olarak atandı.
DTCF'de 1948 yılına kadar çalışan Behice Boran, istatistik, şehir
sosyolojisi, sosyolojiye giriş dersleri verdi. Marksist yöntemle ele
aldığı dersleri büyük ilgi gördü.
Öğrencilerine, yeni oluşmakta olan Ankara gecekondula
rında, Ankara ve Manisa köylerinde saha çalışmaları yaptırdı.
Eğitimle araştırmayı iç içe yürüttü. Üniversite dergilerinde yazı
ları yayınlandı. Arkadaşlarıyla birlikte 1941 yılında Yurt ve Dün
ya dergisini çıkardı. Orada yaşanan görüş ayrılığının ardından
1943 yılında ise Adımlar dergisini çıkardı. Ağır baskılar alhndaki
Yurt ve Dünya, 42. sayıda, Adımlar ise 1 1 . sayıda kapanmak zo
runda kaldı.
Behice Boran, 1942 yılında Türkiye Komünist Partisi'ne ka
tıldı. Adımlar dergisinde, Zeki Baştımar'ın yazılarına yer verdi.
Önce gizli İlerici Demokrat Gençler Derneği, 1945'te de yasal
327
Türkiye Gençler Derneği çalışmalarına kahldı. Derneğin yayın
organı Ant-Gençlik'te faşizm üzerine yazıları yayınlandı. 1945'te
Tan gazetesinde demokrasi üzerine yazılar yazdı. Yine aynı yıl,
Görüşler dergisinde yazmaya başladı. Dr. Şefik Hüsnü Değmer
tarafından 1946 yılında kurulan Türkiye Sosyalist Emekçi ve
Köylü Partisi'ne destek verdi ve bu partinin yayın organı Söz
gazetesinde demokrasinin sınıf karakteri ve halkın siyasete kah
lımı konusunda yazılar kaleme aldı.
1946'da Nevzat Hatko ile evlenen Boran, fakültede 1948 yı
lında başlatılan solcu 'avı' esnasında Pertev Naili Boratav ve
Niyazi Berkes ile birlikte üniversiteden uzaklaşhrıldı. Boratav,
1952 yılında Fransa'ya, Berkes ise 1950 yılında Kanada'ya gitmek
zorunda kalırken; Boran Türkiye'de kalmayı tercih etti. Oysa
kendisi üniversiteden uzaklaşhrıldığı için işsiz kalırken, kocası
Nevzat Hatko da, Anadolu Ajansı'ndaki işinden çıkarılmışh.
Kurucusu ve başkanı olduğu Barışseverler Cemiyeti, 1950
yılında Menderes hükümetinin Kore'ye asker gönderilmesine
karşı çıkan bir telgrafı Meclise göndermesi ve aynı konuyla ilgili
bildiri dağıtması nedeniyle tutuklandı. On beş ay hapis cezasına
çarptırıldı. Boran, 1953'de -bu kez Türkiye Komünist Partisi
üyesi olduğu iddiasıyla- tekrar tutuklandı, 1954'de tahliye oldu
ve dava sonunda beraat etti.
Türkiye İşçi Partisi (TİP), 1961 yılında 12 sendikacı tarafın
dan kurulduğunda kurucular arasında hiç kadın yoktu. 1962
yılında partiye davet edilen aydınlar arasında -iki kadın- Behice
Boran ve Adnan Cemgil'in eşi Nazife Cemgil de bulunuyordu.
Türkiye İşçi Partisi'ne 1962'de üye olan ve Merkez Yönetim Ku
rulu'na seçilen Boran, 1965 genel seçimlerinde Urfa'dan millet
vekili seçildi.
Birkaç dönem Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye'yi temsil
etti. Behice Boran, parti içindeki MDD tezlerine ve TİP Genel
Başkanı Mehmet Ali Aybar'ın "güleryüzlü sosyalizm" anlayışı
na karşı Sadun Aren ve Nihat Sargın ile birlikte tavır aldı. TİP'in
328
1968 yılı Kasım ayındaki 3. Kongresi'nde Aybar çizgisi etkili
oldu ve Behice Boran Genel Yönetim Kurulu'na seçilemedi. An
cak Aralık 1968'de yapılan 2. Olağanüstü Kongre'de GYK üyeli
ğine seçilen Boran, Ocak 1970'de toplanan GYK'da genel sekre
terliğe getirildi. TİP'in Kasım 1970'de toplanan 4. Büyük Kurul
tayı'nda Behice Boran, GYK üyeliğine ve sonrasında da genel
başkanlığa seçildi.
12 Mart 1971 muhbrası ile birlikte tutuklandı ve partisi ka
pabldı. Boran 15 yıl hapis cezası aldı. 1974 yılında ilan edilen
genel aftan yararlanarak serbest kaldı. 1975'te tekrar kurulan
TİP'in genel başkanı seçildi. TİP, 1970 öncesi mirası canlandır
maya ve kucaklamaya yöneldi. Yürüyüş, Çark-Başak, Yurt ve
Dünya dergilerinde yazılan yayınlandı.
Sıkıyönetim tarafından 1 Mayıs 1979'da sokağa çıkma yasa
ğı ilan edildi. Behice Boran, bir grup partili ve Genç Öncü üyesi
gençlerle birlikte sokağa çıkb ve 1 Mayıs geleneğine sahip çıkb.
1979 seçimlerinde sosyalist partilerin aldığı zayıf sonuçların
ardından TİP içinde "Tek Parti-Tek Cephe" kararlarıyla sonuçla
nan genel bir tarbşma açıldı. Böylece belirlenen TİP'in yeni rota
sı, TKP ile birleşerek, Türkiye Birleşik Komünist Partisi'nin ku
rulmasıyla sonuçlanacak olan süreci başlattı.
12 Eylül 1980 darbesinin ardından kısa süre ev hapsinde tu
tulan Boran daha sonra yurtdışına çıkb. Türkiye'de bir partiye
genel başkan seçilen ilk kadın olan Behice Boran, 1981 yılında
askeri faşist cuntanın "yurda dön" çağrısına uymadığı bahane
siyle yurttaşlıktan çıkarıldı. Yurtdışında iken TKP ile TİP'in
Türkiye Birleşik Komünist Partisi, adıyla birleşme karan aldık
larını duyurdu ve iki gün sonra da (15 Ekim 1987) Brüksel'de
öldü. Cenazesi Türkiye' ye getirilen Boran, TBMM ve İstanbul'da
düzenlenen törenlerin ardından 18 Ekim 1987'de İstanbul Zin
cirlikuyu mezarlığında toprağa verildi. En son gözalbna alındı
ğında 70 yaşındaydı. 77 yaşındayken sürgünde öldü.
329
NAİL ÇAKIRHAN
Nail Çakırhan, 1910 yılında Ula'da doğdu. Muğla idadisindeki
ilk ve orta öğreniminin ardından Konya Lisesi'ne yahlı olarak
girdi. Lisedeyken şiirler yazmaya başladı ve 17 yaşında Kon
ya'da Kervan dergisini çıkardı. Lisenin son sınıfında yazdığı bir
şiir yüzünden gözalhna alınması sonrasında Atatürk'ün telefon
talimatıyla serbest bırakıldı.
Şiiri çok beğenen Nazım Hikmet, onu İstanbul Üniversitesi
Hukuk Fakültesi öğrencilerinin yayımlamakta olduğu Hareket
dergisinde yayınlahnca, aynı şiir yüzünden İstanbul'da yine
dava açıldı. Bu dava vesilesiyle ünlü şairle tanışh. Bu davadan
da beraat etti.
Parasız yatılı olarak yükseköğrenim yapma hakkı kazanan
Çakırhan, İstanbul Tıp Fakültesi'nde başladığı öğrenimi yarıda
bırakıp Hukuk Fakültesi'nde eğitimine devam etti; ancak oraya
da ısınamayınca Edebiyat Fakültesi'ne girdi ve Nazım Hikmet'in
önerisiyle, Resimli Ay dergisinde çalışmaya başladı.
Bir yandan da Cumhuriyet gazetesinde düzeltmenlik yapıp,
şiirler yazmaya devam eden Nail Çakırhan, 1930'da Nazım
Hikmet ile birlikte 1+1 =Bir adlı ortak şiir kitabını çıkardı. Bir
süre, Nazım'ın babasının evinde birlikte yaşadılar, komünist
teşkilat kurmak suçundan birlikte gözaltına alındılar.
Nazım Hikmet'le birlikte 20 kişinin Bursa'da yargılandığı
Türkiye Komünist Partisi (TKP) davasında 4 yıl hapis cezası
alan Çakırhan, 1932-1933 yıllarında Bursa cezaevinde kaldı. 1934
yılında tahliye olunca, Sovyetler Birliği'ne gitti ve Moskova'da
Doğu Halkları Komünist Üniversitesi'nde (KUTV) okudu.
Okurken, Rusçasını ilerletmek için çalıştığı bir kolhozda ta
nıştığı Taisa isimli bir Rus ile 1935 yılı sonbaharında evlendi.
Yaklaşmakta olan dünya savaşı tehlikesinden ötürü SSCB yöne
timinin öğrencilerin ülkelerine dönmesi talimatı üzerine, 1937
330
yılında 8 aylık eşinden boşanıp yurda dönmek zorunda kaldı.
Oğlunu ancak 42 yıl sonra görebildi.
Çakırhan, yurda dönüşünün ilk ayında askere alındı. Aynı
yılın sonlarında çürüğe çıkarak askerden ayrıldı ve 1938'de Tan
gazetesinde çalışmaya başladı. 1939 yılında, arkeolog profesör
Halet Çambel ile tanıştı ve ailelerinin karşı çıkmasına rağmen 17
Aralık 1940 günü evlendiler.
Sabiha Sertel ve Zekeriya Sertel tarafından 1946'da çıkarılan
Görüşler dergisinin sekreterliğini yaptı. İlk sayısından sonra
kapahlan bu dergi ardından Nail Çakırhan, 16 Aralık 1946 günü
gözaltına alındı. Dr. Şefik Hüsnü Değmer liderliğindeki Türkiye
Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi üyesi olmaktan Sıkıyönetim
Mahkemesi'nde yargılandı.
TKP adıyla görülen davada 5 yıl hapis cezası alan Nail Ça
kırhan, Aydın Cezaevi'ne gönderildi. 1950 Affıyla tahliye oldu
ve 1950-1951'de Halet Çambel ile birlikte İtalya, Fransa, İsviçre,
Avusturya'da kaldılar.
Nail Çakırhan, mimarlık kariyerine ilk adımını, yine Halet
Çambel'in Profesör Bossert ile birlikte kazılarını yürütmekte
olduğu Karatepe'de atb. Karatepe çıplak beton açık hava müze
sini, kazı evini ve diğer binaları inşa etti.
Projesi Turgut Cansever'e ait Türk Tarih Kurumu binasının
inşaatını 1963 yılında Ankara'da gerçekleştirdi. Almanya Büyü
kelçiliği'ne bağlı Alman Lisesi'nin yapımını üstlendi. Halet
Çambel'in Chicago Üniversitesi ile işbirliği içinde kazılara baş
ladığı Ergani' de bir kazı evi yaptı.
Beton yerine ahşap evler inşa ederek çevreye saygılı mima
riye öncülük etmesi kendisine 1983'te, dünyanın en saygın mi
marlık ödüllerinden Ağa Han Mimarlık Ödülünü getirdi. Mi
marlık eğitimi almamış bir kimse olarak bu ödülü alması mi
marlık dünyasında alaylı-mektepli tartışması başlattı.
Nail Çakırhan, 10 Ekim 2008 günü Muğla'da kolon kanseri
nedeniyle hayatını kaybetti.
331
ZEHRA KOSOVA DURMAZ
Zehra Kosova-Durmaz, 1910 yılında Kavala'da doğdu. Lozan
Antlaşması'nın ardından 1924 yılında, Yunanistan'la yapılan
Mübadele Anlaşması çerçevesinde ailesiyle birlikte Tokat iline
göç etti. Üç yıl bu kentte ilkokula devam ettikten sonra, önce
Samsun'a, ardından da akrabalarının yaşadığı İstanbul'a çalış
maya gitti. Kendisinin ardından İstanbul'a gelen babası, 10 Ka
sım 1932 günü veremden ölünce, ailesinin tüm geçim sorumlu
luğu onun üstüne kaldı. Tütün işletmelerinde çalıştı .
. Fabrikalarda çalışırken, tanıştığı işçi arkadaşları vasıtasıyla
1933 yılında Türkiye Komünist Partisi'nden haberdar oldu. Zeh
ra Kosova, 1 Haziran 1934 günü bindiği vapurla önce Hopa,
sonra da sınırlar aşarak gittiği Moskova' da, Türkiye' den gönde
rilen birçok arkadaşıyla birlikte Doğu Emekçileri Komünist
Üniversitesi'nde (KUlV) eğitim aldı. Orada kendilerini karşıla
yan ya da eğitimci olarak derslere giren TKP yöneticilerinden
Reşat Fuat Baraner, Zeki Başhmar, Şefik Hüsnü Değmer ve İs
mail Bilen ile tanıştı.
Zehra Kosova, 8 Mart 1935'te KUTV'ya eğitim için gelen öğ
rencilerden İskender Mustafa ile evlendi. İlk çocuğunu partinin
uyarısıyla, doğuramayan ve kürtajla aldıran Zehra Kosova, ikin
ci çocuğunu ise doğurmakta diretti. Zehra Kosova, eğitimleri
tamamlanan bir grup öğrenciyle birlikte, 1937 yılı Nisan ayı
sonlarında İstanbul'a geri döndü. Partinin yanına almasına izin
vermediği Ayten isimli kızını ömrünün sonuna kadar göremedi.
İstanbul' da iki hafta kaldıktan sonra parti tarafından Sam
sun' a gönderildi. Önce Samsun'da ve sonra da Bafra'da tütün
işçileri arasında Türkiye Komünist Partisi'nin örgütlenme çalış
malarını yürüten Zehra Kosova, Nisan 1938' de İstanbul'a dön
dü. Zehra Kosova, Türkiye'ye döndükten sonra doğurduğu kızı
Gülten'i 13 Kasım 1938'de henüz yedi aylık bebek iken yitirdi.
332
Şubat 1939'da annesini yitiren Zehra Kosova'nın üçüncü kı
zı ise bir yıl sonra -Şubat 1940'ta- doğacakh. Çocuğa, ölen ikinci
kızın adı olan Gülten adı verildi. Kocası İskender Mustafa ise,
asker kaçağı olarak yakalandı ve 28 Temmuz 1942 günü askerlik
yapmak üzere Kilis'e gönderildi.
il. Dünya Savaşı'nın zor şartlarında iş bulmakta zorlanan
Zehra Kosova, geçimini sağlayabilmek için köylere gidip takasla
eşya sattığı bile oldu. Çalışhğı tütün işletmelerinde işçi temsilci
de seçilmeye başlayan Zehra Kosova, iki kez gözaltına alındı ve
dönemin ünlü işkenceci polisi Parmaksız Hamdi tarafından
sorgulandı. Eşi hakkında sorular soruldu; ancak tutuklanmadı.
İzmir' de sürgünde iken İstanbul' a kaçan Mehmet Bozışık,
kocası askerde olan Zehra Kosova'nın evinde kalıyordu. Asker
den kocasının gelmek üzere olduğunu söylemesine rağmen,
Bozışık odasını boşaltmayı reddedince, 1946 yılı başında eve
gelen İskender Mustafa, duruma sinirlenip Zehra Kosova�yı terk
etti. Mehmet Bozışık ise bir ay sonra İzmir' e dönecekti.
1946 yılındaki yasal değişikliklerle, sol partilerin yanı sıra
sendikalar da kurulmaya başlandı. Zehra Kosova, aralarında
İdris Erdinç ve Sadun Aren'in de bulunduğu bir grup arkada
şıyla birlikte sendikalarla ilgili bir broşür hazırladı. Broşür Ne
riman Hikmet'in sorumluluğunda basıldı. İstanbul, İzmir ve
İzmit'te yoğun olarak dağıhlan broşür hakkında hemen toplat
ma karan verildi ve evler basılarak broşürle ilgili herkes gözal
hna alınmaya başlandı. Zehra Kosova da gözalhna alınarak,
emniyette 13 gün işkence gördü.
Kurucuları arasında bulunduğu İstanbul Tütüncüler Sendi
kası'run yönetiminde görev alan Zehra Kosova, Şefik Hüsnü'nün
1946'da kurduğu Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi'nde
de görev aldı. Yenişehir teşkilahnın kurucularından olan Zehra
Kosova, alh ay sonra parti kapahldıktan sonra, haklarında dava
açılan 42 kişi arasında yoktu.
333
Parti kapahldıktan sonra geride kalanlarla, sendika faaliyet
leri gizlice yürütenler arasında Zehra Kosova da vardı. Nitekim
1950 yılına gelindiğinde sendikanın hahrı sayılır bir üyesi oldu
ve hangi işletmeye kimlerin işçi olarak gideceğini söz konusu
sendika belirliyordu.
1951 TKP tevkifatında ise 31 Mart 1952 günü tutuklandı ve
13 Mayıs 1953 günü tahliye edildi. Emniyette uyutmama işken
cesi dışında bir şey yapılmadan Harbiye Askeri Cezaevi'ne
gönderildi. Orada Muzaffer Eren, Melahat Türksal, Nuran Bo
zer, Sevinç Tanık, Güleren Görkmen, Mübeccel Kıray, Sıdıka
Umut ile birlikte kaldı.
Harbiye Askeri Cezaevi'nden alınarak yeniden Emniyete
sorguya götürmeleri protesto etmek için 13 gün açlık grevi yap
tılar. Yargılama sonunda delil yetersizliğinden beraat eden Zeh
ra Kosova için yeniden iş bulma koşuşturmaları başlamışh. Ko
münist olduğu için evini kiraya vermek istemeyenler de oldu;
patrona ispiyonlayarak işten ahlmasına neden olanlar da . . .
Dr. Hikmet Kıvılcımlı'nın 1954 yılında kurduğu Vatan Par
tisi'ne, arkadaşı Pomak Hasan ile üye oldu. Ancak partiye içi
pek ısınamamışh. Bizzat Kıvılcımlı'nın uyarısıyla bazı toplanh
ları kahlsa da, Şubat 1955'te Vatan Partisi'nden ayrıldı. Buna
rağmen, 31 Aralık 1957'de gözaltına alındı ve Vatan Partisi da
vasına dahil edildi.
Emniyette gördüğü işkenceden sonra üç ay boyunca tedavi
görmek zorunda kalan Zehra Kosova, Sultanahmet Cezaevi'nde
Kıvılomlı'nın eski eşi Fatma Nudiye Yalçı ile aynı odada kaldı.
Zehra Kosova, 13 Nisan 1959 günü, birkaç başka arkadaşıyla
birlikte tahliye oldu ve yargılama sonunda da beraat etti.
Sigortalı, sendikalı çalışma mücadelesinde öne çıkan Zehra
Kosova, SSK'dan 28 Temmuz 1970 günü emekli oldu. 1995 yılı
nın 8 Mart'ında DİSK'in Kadın Emek Ödülü'ne değer görülen
Zehra Kosova, 18 Ağustos 2001 günü yaşamını yitirdi. Bize de
kızı Gülten ve dört torununu emanet olarak bıraktı. ..
334
MİHRİ BELLİ
Mihri Belli, Urfalı bir babanın ve Silivrili bir annenin oğlu olarak
Aralık 1915'te Silivri'de doğdu. İlkokula Silivri'de başlayan Belli,
aile İstanbul'a göçünce Kadıköy'deki Osmangazi İlkokulu'na
devam etti. Aile 1924 yılında Edirne'ye taşındı ve Mihri Belli
orada bir Yahudi okuluna kaydolundu. Eğitimin Fransızca ya
pıldığı Alliance İsraelite'yi bitirdikten sonra 1929 yılında İstan
bul Bebek'teki Amerikan Koleji'ne sınav kazanarak giren Belli,
ardından okumak için 1936 yılında gönderildiği ABD'de Missis
sippi Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirdi.
Marksist düşünce ve devrimci eylemlerle iktisat okumaya
gittiği Amerika'da tanıştı. Orada gençlik ve işçi hareketlerine
katıldı. Bir süre Mississippi'de sendikal faaliyetlere katılarak
siyah işçiler arasında faaliyet gösterdi. Türkiye'ye 1940 yılı Ma
yıs ayında dönen Mihri Belli, çok kısa bir sürede Türkiye Ko
münist Partisi ile ilişkiye geçmeyi başardı. Belli, 1943 yılı başın
da TKP'nin Merkez Komite üyeliğine getirildi.
1943 yılı sonlarında kurulan İlerici Gençler Birliği'nin kuru
cularından biri olan Belli, 1944 yıllında, 50 kişilik İlerici Gençler
Birliği kovuşturmasında tutuklandı. Yedi ay Sansaryan Han'da
gözaltında kaldı ve ağır işkenceler gördü. Askeri Mahkeme'de
iki yıl hapis ve sürgün cezasına çarptırıldı.
Mihri Belli, 1946 yılının Ekim ayında cezaevinden tahliye
oldu. Merzifon'a sürgün gitmesi gerekiyordu ama bunu kabul
etmeyerek Bulgaristan'a gitti. Oradan İsmail Bilen'le buluşmak
istiyordu. Ancak Moskova'daki Bilen, Sofya'ya gelmediği gibi,
kendisinin de Moskova'ya gitmesi uygun bulunmadı. Bunun
üzerine Yunanistan'daki iç savaşa katılmak için başvurdu.
Yunan İç Savaşı'na 15 Mayıs 1947'de katılan Mihri Belli,
Demokratik Ordu saflarında tabur komutanlığına kadar yüksel
di. Çatışmalarda iki kez ağır şekilde yaralandı. Bulgaristan ve
Sovyetler Birliği'nde tedavi görmek zorunda kaldı.
335
Yunanistan'dan Eylül 1950'de döndükten sonra 61 gün ha
pis yattı. Serbest bırakıldıktan sonra ertesi yıl, ünlü 1951 TKP
tevkifahnda tekrar tutuklandı. Mihri Belli, 7 yıl hapis ve iki yıl
dört ay sürgün cezasına mahkum edildi.
Mihri Belli, mahkeme sürecinde tanışhğı Sevim Tarı ile he
nüz cezaevindeyken -6 Şubat 1957 günü- evlendi. Belli, Haziran
1958'de tahliye oldu. Cezaevi ve sürgün yılları bittikten sonra
Mihri Belli, geçimini çevirmenlik yaparak sağlamaya çalışırken,
doktorluk yapmasına izin verilmeyen Sevim Belli, C�zayir'e
1964 yılında doktor olarak çalışmaya gitti. Mihri Belli 'ye pasa
port verilmediği için, eşinin ve çocuğunun yanına gidemedi.
Mihri Belli, ilk kez 1960'larda yasal olarak, kendi adıyla ko
nuşma ve yazma olanağını elde etti. Türk Solu ve Aydınlık Sosya
list Dergi adlı yayın organlarının yayınlanmasına yardımcı oldu.
Bu dönemde de konuşma ve yazılarından dolayı iki kez tutuk
landı, aylarca hapis yattı. Bu dönemde geliştirdiği Milli Demok
ratik Devrim tezleri kısa süre içinde solcu gençlik hareketi için
de önemli bir etkinlik sağladı.
Mihri Belli, 12 Mart 1971 muhhrasırun ardından yakalan
mamak için yurt dışına çıktı. Bir süre Filistin Kurtuluş Örgü
tü'nün konuğu oldu. Ardından Türkiye'ye giriş yaph. Ama bir
kaç ay sonra tekrar yurtdışına çıkarak Bah Avrupa'ya geçti.
Orada bir süre kalarak Yurtsever dergisinin yayınlanmasına
yardımcı oldu. Ecevit'in önderliğindeki CHP'nin en büyük parti
olarak çıkhğı 1973 seçiminde Türkiye'deydi.
CHP-MSP hükümetince 1974 yılında çıkarılan Af Yasa
sı'ndan yararlanarak cezaevlerinden tahliye olan sosyalistler,
kendi partilerini kurmaya başladılar. Mihri Belli de arkadaşla
rıyla birlikte 1975'de Türkiye Emekçi Partisi'ni (TEP) kurdu.
Parti kurulur kurulmaz, Sıkıyönetim Mahkemesi savcılığı prog
ram ve tüzükte Kürt sözcüğünün kaldırılmasını istedi.
Ancak TEP yönetimi buna direndi. İlgisiz bir maddeyle,
Belli alh ay hapis cezasına çarphrıldı. Ancak kapatma davasına
336
yönelik mücadele, davanın sivil mahkemeye gönderilmeni sağ
ladı, sivil mahkeme de dava hakkında görevsizlik karan verdi
ama bunun üzerine Anayasa Mahkemesi harekete geçti ve Par
tiyi Kürtler için eşit haklan savunduğu için kapath.
Mihri Belli'ye 7 Nisan 1979'da bir ülkücü tarafından suikast
girişiminde bulunuldu. Kendisinin uyanıklığı, saldırana elindeki
evrak çantasıyla müdahale etmesi ve kendini bir briket tuğlası
ile korumaya çalışması sayesinde ölümden kurtuldu; ancak ağır
yaralı olarak kaldırıldığı hastanede 7 saatlik bir ameliyahn ar
dından uzun bir süre yatmak zorunda kaldı.
Mihri Belli, 12 Eylül 1980 faşist darbesinden sonra, 1981 yılı
sonlarına doğru yurt dışına çıkh. Bir süre Ortadoğu'da kaldı.
"Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi"nin kuruluşuna katıldı.
Oradan İsveç'e geçti. Tüm bu süreç boyunca Kürt hareketini
yakından izledi. Türkiye'ye 1992'de dönen Belli, Abd.ullah Öca
lan ile 1997'deki görüşmesi, sonradan kitap olarak yayınlandı.
Mihri Belli, 1996 yılında Özgürlük ve Dayanışma Partisi,
2002'de ise Sosyalist Demokrasi Partisi kurucusu oldu. Belli, 29
Aralık 2007'de Sosyalist Demokrasi Partisi'nden istifa etti ve
2008 yılında SOP' den ayrılanlarla birlikte İşçilerin Sosyalist Par
tisi'nin (Sosyalist Parti) kuruluşunda bulundu. Toplam 11 sene
hapis, 18 sene zorunlu sürgün yaşayan Belli, İstanbul Gözte
pe' deki evinde 16 Ağustos 201 1 günü yaşamını yitirdi ve Feri
köy Mezarlığı 'nda toprağa verildi.
Mihri Belli'nin kitapları şunlardır: Rigas 'ın Dediği (Türkçe -
İngilizce), Eine Analyse der Türkischen Linken (Almanca), Türk Solu
Dün, Bugün (Türkçe - İngilizce), Türkiye: Yapı, Ulusal Sorun (Türkçe
- İngilizce), İnsanlar Tanıdım (3. Baskı, 2000, Doğan Yayıncılık),
Gurbetten Notlar (1998), Gerilla Anıları (2000), Asıl Mesele O Kiraz
Ağaçları (2002).
337
İDRİS ERDİNÇ
"Şoför İdris" olarak bilinen İdris Erdinç, 1915 yılında, -o zaman
Osmanlı sınırları içinde olan Selanik'in Nevrekop kasabasında
doğdu. Doğumundan iki ay sonra, askere alınan babası önce
Arabistan'da sonra da Çanakkale'de savaştı. İki yıl sonra öldüğü
haberi köye gelince, annesi bir başka adamla evlendi. Köyde
komşu kadının büyüttüğü İdris Erdinç, babasıyla birlikte, anne
sini bulmak üzere İstanbul'a geldiğinde, 14 yaşındaydı. Annesi
ni bulduktan sonra, tütün şirketinde çalışmaya başladılar.
Tütün şirketlerinde birlikte çalıştığı ve daha sonraki yıllarda
evleneceği Emine ve onun akrabaları vasıtasıyla 1929 yılında
Türkiye Komünist Partisi üyesi oldu. Emine ile birlikte bildiri
dağıttılar. Partili büyüklerinden önce boks, sonra da şoförlük
eğitimi aldı. O dönemler, TKP'yi yöneten Emin Sekun'un çok
yakınlarında faaliyette bulundu.
1934 yılının ortalarında Emine'nin ablası İhsane ve kocası,
Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'nde (KUTV) okumak
üzere Moskova'ya gittiler. Emine ile İdris ise bir süre Bursa ve
ardından İzmir'de işçiler arasında çalışma yürüttüler. 1935 yı
lında İstanbul'a döndüler. Bu arada, Yüksel doğdu.
Ahırkapı'daki bir grevi örgütledikten sonra, kendilerine bir
parti evi kurma görevi verildi. Pangaltı'da kiralanan bu evde iki
aile olarak kaldılar ve kim olduklarını bilmedikleri TKP liderleri
burada belirli günlerde toplantı yaptılar. 1935 yılının sonlarına
doğru bu ev, güvenlik kaygılarıyla dağıtıldı.
İdris Erdinç, 10 Ocak 1936 günü, çalıştığı işyerinden gözal
tına alındı. İki ay kaldığı Sansaryan Han'da diğer yoldaşları ve
eşi Emine gibi günlerce işkence gördü. Suçlamaları kabul etme
dikleri için Emine ile birlikte çıkarıldıkları savcılıktan serbest
bırakıldılar.
Şoför İdris, 1938 yılının sonlarında, eşi, öğretmeni, yoldaşı
Emine'yi yitirdi. İşkencede sırtına vurulan kamçılardan ciğerleri
338
çürüyen ve gıdasızlıktan verem olan Emine'yi tek başına topra
ğa verdi. Daha sonra parti kararıyla gönderildiği Kocaeli'nde
TKP'nin il komitesini oluşturdu. Bu arada, yine partinin emirva
kisiyle ikinci eşi Hatice ile evlendirildi.
1939 yılı ortalarında eşi Hatice ile birlikte İstanbul'da dön
düler. Birsen isimli kızlan burada doğdu. Şefik Hüsnü'nün aske
re gidip gelmesini, bir işaret olarak algılayan İdris Erdinç, 1941
yılı Haziran ayında askere gitti. Sankamış'taki askerliği şoför
olduğu için rahat geçti. Üç yıllık askerliği bitince, kendisine tek
lif edilen şoför eğitmenliği görevini kabul ederek İzmit'teki 6.
Kolordu'da çalışmaya başladı.
Dr. Şefik Hüsnü, 1946 yılında Türkiye Sosyalist Emekçi ve
Köylü Partisi'ni kurunca, İdris Erdinç'i de partiye davet etti.
Bunun üzerine, oldukça yüklü bir maaş aldığı işinden ayrıldı ve
Kocaeli'nde önce partiyi sonra da sendikaları kurdu. Birçok iş
dalında kurulan sendikalar, aralarında birleşti ve Kocaeli İşçi
Sendikaları Birliği oldu. Birliğin sekreterliğine seçildi.
Parti ve sendikalar, Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından
kapahlınca, illegale geçen İdris Erdinç, 1947 yılının son ayların
da, birkaç yoldaşıyla birlikte İstanbul il komitesini oluşturdular.
1951'deki TKP tutuklamaları sırasında, İdris Erdinç de 9 Mayıs
1952 günü gözalhna alındı. İşkenceli sorgudan sonra, Harbiye
Askeri Cezaevi'ne konuldu. Dava sonunda 5 yıl hapis, 2 yıl 6 ay
sürgün cezası verildi. Hapis cezasını İmralı adasında tamamladı.
Bursa'nın Kemalpaşa ilçesinde 1961 yılında başladığı sürgün
cezası ise İstanbul' da sona erdi.
Eski komünistleri almadıkları için Türkiye İşçi Partisi'ne
üye olamadı ama Türk Solu dergisinde çalışh. 6 Filo'yu İstan
bul'da denize dökenler ve İzmir'de karaya çıkmalarını engelle
yen gençlerin arasındaydı. 1970'li yıllarda yeniden kurulan TİP'e
1980 öncesinde üye oldu. 1992'de Sosyalist Türkiye Partisi'ne
üye olan Şoför İdris'i 17 Ocak 1996 günü yitirdik.
339
FAHRİ ERDİNÇ
Fahri Erdinç, 1 Ocak 1917 günü Akhisar'da doğdu. Balıkesir
Öğretmen Okuluna 1930 yılında girdi. 1936-37 ders yılında Af
yon'un Sandıklı ilçesinin Ürküt köyünde öğretmenliğe başladı.
Fahri Erdinç, 1938-39 ders yılında baba mesleğini bırakarak,
sınavını kazandığı Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bö
lümü'nde öğrenci oldu. Bu bölümde öğretim üyesi olan Sabahat
tin Ali ile tanıştı. Yazmaya başladığı ilk öykülerinde, onun öğüt
lerinden çok yararlandı.
Erdinç, Konservatuvardaki katı yönetime ve bazı ayrıcalık
lara itirazları yüzünden, biraz da geçim sıkıntılarının zorlama
sıyla, öğrenimini bırakmak zorunda kaldı. Yeniden mesleğine
döndü. Ama arada yedek subaylığını yaptıktan sonra, 1943'te
mesleğinden tamamen ayrıldı.
1946'da Ankara'da bir yapı yerinden, sınavını kazandığı
devlet radyosuna geçti. Temsil kolunda üç yıl çalıştı. Bu arada
Şen Olasın Halep Şehri (İstanbul-1945) adlı şiir kitabından sonra,
Ankara'da Seçilmiş Hikayeler dergisi (1948, sayı 8) onun öyküle
riyle özel sayı çıkardı.
Başkentte ilerici sanatçıların çevresinde görünmesiyle, bazı
dergilerde yayınladığı öyküleriyle kimi çevrelerinin dikkatini
çeken Erdinç, 1947'de kendisini cumhurbaşkanına dille hakaret
etmiş durumuna düşüren bir tartışma yüzünden tutuklandı ve
aklanmayla sonuçlanan yargılaması boyunca -birkaç ay- cezae
vinde kaldı. Ankara cezaevinde yazgılarını konu edindiği insan
ların kimilerini daha yakından tanıma fırsatını buldu. Bazı ko
münistlerle de ilkönce burada ilişki kurdu.
Cezaevinden çıktıktan sonra da huzur bulamadı. Uyumsuz
bir aile yaşamı da bunalımıru arttırıyordu. Bu bunaltılar içinde
bocalarken, 1948'de çok sevdiği Sabahattin Ali'nin Bulgaristan
sınırında öldürülmesi Erdinç'i büyük aalara boğdu. Bu aa olay,
bir yandan da ona esin kaynağı oldu. Kısa bir süre sonra, 1949
340
Eylül'ünde, Erdinç, iki arkadaşı Ziya Yamaç ve Tuğrul Delior
man ile birlikte, gizlice Bulgaristan'a geçti.
Bulgaristan'da Erdinç ve arkadaşlarına Ekim 1949'da siyasi
göçmen olarak sığınma hakkı verildi. Böylece, onun, yurt dışın
da ölümüne kadar sürecek olan göçmenlik dönemi başladı. Bir
yandan kimi işlerde çalıştı, bir yandan da Bulgarca öğrendi ve
bir yıllık parti gece okuluna devam etti. Türkçe popüler-politik
yayımlar redaktörü olarak 1953 ila 1958 yıllan arasında Bulga
ristan Komünist Partisi Yayınevi'nde görev aldı.
Türkiye Komünist Partisi'nin Dış Bürosu ile ancak 1957 yı
lında ilişki kurabildi. Partide aktif çalışmaya katılmak üzere
1958 Mart'ında Bulgaristan'dan ayrıldı. 20 Mart 1958'de TKP
üyeliğine alındı. Fahri Erdinç, yıllarca TKP'nin yayın organı
Bizim Radyo'da program hazırladı ve sunuculuk yaptı. 1962
yılında yapılan Dış Büro Konferansı'nda MK üyesi seçildi.
Siyasal ve edebiyat çalışmalarını birlikte sürdüren Fahri Er
dinç'in Nazım Hikmet'le dostluk ve birlikte geçirilen yıllan an
latbğı Kalkın Nazım 'a Gidelim isimli anı kitabı Nazım Hikmet'e
ilişkin çalışma yürütenler için başvuru kaynaklarından biridir.
Böylece başlayan yurtdışı illegal parti çalışması 13 yıl sür
dü. 1969'da bir kalp krizi geçiren Erdinç, aktif faaliyetlerden
çekilme zorunluğuyla, 1971 yılı başında yeniden Bulgaristan'a
dönüp yerleşti. Parti çalışmasına katkısını buradan sürdürmeye
başladı. Erdinç, yazınsal çalışmasına yetecek ölçüde Bulgarca,
pratik olarak da Almanca ve Rusça öğrendi. 1965'te Bulgaristan
vatandaşı, 1973'te Bulgaristan Yazarlar Birliği üyesi oldu.
Yurt dışına çıkışından 1969'a kadar, eserleri kendi ülkesinde
okura ulaşamadı. 1970'li yıllarda Türkiye'deki dergilerin şiir ve
öykülerine yer vermesiyle yeniden okur önüne çıktı. Bu yıllar
dan ölümüne değin kimi yapıtları kitap olarak da yayınlanma
fırsatı buldu. 1 1 Kasım 1986 günü Sofya'da ölen Fahri Erdinç,
aşkla bağlı olduğu toprağına, bir avuç kül olarak dönebildi..
341
ARAM PEHLİVANYAN
Aram Pehlivanyan, 1 Ağustos 1917 günü İstanbul Üsküdar'da
doğdu. Ailenin altıncı ve son çocuğuydu. İlköğrenimini Üskü
dar Nersesyan-Yermonyan (1932), ortaöğretimini Galata Getro
nagan (1938) Ermeni okullarında tamamladı. 1949 yılında İstan
bul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Üniversite
yıllarında siyasi faaliyetlere kahlmaya başladı. 1941'de tutuk
landı, 15 ay hapis yatarak 1943'de serbest bırakıldı.
Avedis Aliksanyan ve S.K. Zanku ile birlikte -Türkçesi Yeni
Gün anlamına gelen- Ermenice haftalık gazeteyi 1945 yılında
çıkardı. Gazete 1946 yazında günlüğe dönünce yazıişleri mü
dürlüğünü üstlendi. Kısa süren siyasi serbest dönemin son bul
masıyla" birlikte gazete kapatıldı. Pehlivanyan tutuklandı ve üç
yıl hapse mahkum edildi.
1949'da özgürlüğüne kavuştu. Mari Anahit Tarpinyan ile
kısa sürecek bir evlilik yaptı. Aynı yıl Ermenice şiirlerden oluşan
-Türkçesi Kentin Gürültüsünde anlamına gelen- kitabı yayınlandı.
1950'de, Türkçesi Turna anlamına gelen- Ermenice aylık sanat
edebiyat dergisini çıkardı. Bu arada, askerliğe er olarak Erzu
rum'a çağrılan Pehlivanyan, daha derginin ikinci sayısı çıkma
dan, İstanbul'u gizlice terk etti.
Haydarpaşa'dan trenle Adana'ya, oradan Suriye'ye geçti.
Halep'te bir bisküvi imalathanesi kurarak, ağabeyi Sarkis'ten
öğrenmiş olduğu bu işle geçimini sağladı. 1956'da Suriye'den
aynldı, bir süre Fransa'da kaldı. 1958 yılında Doğu Almanya'ya
geçip Leipzig'e yerleşti. 1962'de Christina Fleischer ile evlendi ve
1964'de ise kızı Meline dünyaya geldi.
Siyasi faaliyetlerini sürdüren Pehlivanyan, "Bizim Radyo"da
redaktörlük yaparken, Türkiye Komünist Partisi politbüro üye
liğine seçildi. Ölümüne kadar siyasi çalışmalarını sürdürdü.
Kansere yenik düşerek 13 Aralık 1979 günü Bedin devlet hasta
nesinde yaşamını yitirdi ve Leipzig'de toprağa verildi.
342
FATMA HiKMET İŞMEN
Fatma Hikmet-İşmen, 1918 yılında -Osmanlı İmparatorluğu
Balkanlar'da iken- Yanya'da doğdu. 1. Dünya Savaşı'nın bittiği
ve Osmanlı'nın Balkanların bütün bölgelerinde ağır bir yenilgiye
uğrayıp, geri çekildiği günlerde Yanya'da oturan Hüseyin Hüs
nü, eşi, yeni doğan kızı Fatma Hikmet ve diğer kızıyla birlikte
İstanbul'a göçtüler.
Önce Beşiktaş'a yerleştiler. Hüseyin Hüsnü, Harp Okulu
mezunu olduğu için, hemen Kafkas cephesine gönderildi. Daha
sonra ise Samsun'a tayin edildi. Bu arada, İstanbul karışık oldu
ğu için ailesini Tokat'a yerleştirdi. Hüseyin Hüsnü çocuklarının
eğitimi için tayinini istedi ve İstanbul'a taşındılar.
İlkokuldan sonra Amavutköy Kız Koleji'ne başlayan Fatma
Hikmet, daha sonra fark sınavlarını vererek kaydını İstanbul Kız
Lisesi'ne yaptırdı. Liseyi 1933 yılında bitirdi ve aynı yıl Ankara
Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nde öğrenime başladı.
İngilizce, Fransızca, Almanca ve Latince öğrendi ve 1937 yı
lında Ziraat Mühendisi olarak mezun oldu. Böylelikle Fatma
Hikmet İşmen, Türkiye'nin ilk kadın ziraat mühendislerinden
birisi unvanını aldı. Dört yıllık uğraştan sonra Ankara Zirai
Mücadele Enstitüsü'nde çalışmaya başlayabildi ve 1945 yılında
ise İstanbul Zirai Mücadele Enstitüsü'nde göreve başladı. Lond
ra'da bitki hastalan üzerine araştırma yaptı ve daha sonra gittiği
Kanada' da doktorasını tamamladı.
Adnan Cemgil'in teşvikiyle 1964 yılında Türkiye İşçi Parti
si'nin (TİP) etkinliklerine katılmaya başladı. 1966 yılında parti
den senatör adayı olması istendi ve bu teklifi fazla düşünmeden
kabul etti. Oysa gönlü politikada değildi. Teklifi, "nasıl olsa
seçilemem" diyerek kabul etmişti. Ancak sonuç, hem kendisi
hem de çevresi için tam anlamıyla bir sürpriz oldu. Radyodan
senatör seçildiğini duyunca çok şaşırdı. Artık dönülmez bir
yolun başındaydı.
343
Senato' da yer aldığı dokuz yıl boyunca kırktan fazla soru
önergesi vermesine rağmen hiçbirine yanıt alamadı. Soru öner
gelerine yasa gereği 15 gün içerisinde yanıt verilmesi gerektiği
halde, bu kural sosyalist senatör için rafa kaldınlmıştı(!) Fatma
Hikmet İşmen, Senato' da birçok konuda konuşmalar yaptı.
Yaptığı konuşmalarda anti-demokratik uygulamalar, eği
tim, tarım ve hayvanalıkla ilgili görüşlerini dile getirdi. Ko
nuşma metinlerinin ılımlı diline rağmen çoğunluğu teşkil eden
Süleyman Demirel liderliğindeki Adalet Partililer ağır hakaret
lerle kürsüden indirmeye çalıştılar.
· Senato'da yaptığı ilk konuşma ise Alevi-Sünni ayınını üze
rineydi. Adalet Partisi'ni Alevi-Sünni ayınmını körüklemekle
suçlayan İşmen, Diyanet İşleri Başkanlığı'run uygulamalarını
eleştirmişti. "Yurttaşları din ve mezhep ayrılıkları bakımından
birbirine düşürmek hem iç, hem de dış sömürgecilerin işine
gelmektedir" diyen İşmen'in bu sözleri AP'lileri çileden çıkardı
ve sözleri protestolarla kesildi.
İşmen' e yönelik bu tür protestolar hemen hemen tüm ko
nuşmalarında rutin hale getirilmişti. Türkiye İşçi Partisi'nin 1971
yılında Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması ve 1973
seçimlerinden sonra parlamentodaki tek sosyalist temsilci olma
nın getirdiği ağır yük İşmen'i bir hayli üzdü ve yordu.
Parlamenter olarak görevini 1975 yılında tamamladığı za
man dokuz yıllık hikayesini kağıda döktü ve deneyimlerini
Parlamentoda 9 yıl: TİP Senatörü olarak 1966-1975 dönemi parlamen
to çalışmaları isimli bir kitap olarak yayınladı.
Sonradan İşmen soyadım alan Fatma Hikmet İşmen, sadece
politik mücadelesinde değil özel yaşamında da ilkeliydi. Örne
ğin evlilik müessesini pespaye bir birliktelik olarak nitelendirdi
ve hiç evlenmedi. 1990'lı yıllarda Sosyalist Birlik Partisi, Birleşik
Sosyalist Parti ve Özgürlük ve Dayanışma Partisi kurucusu ve
Parti Meclisi üyesi de olan Fatma Hikmet İşmen, 9 Mayıs 2006
günü yaşamını yitirdi.
344
ŞAHABETTI N BAKIRSAN
Şahabettin Bakırsan, 1920 yılında Erzurum'un Hınıs ilçesinde
doğdu. 1915 Ermeni tehcirinden kurtarılıp, Hüseyin adıyla ev
latlık olarak büyütülen bir bakır ustası olan babası, Hınıs'ta
müslüman bir kasabın kızıyla evlendi. Aile 1939 yılı sonlarında
İstanbul' a göçtü. Makine mühendisi olmak isteyen Bakırsan,
imtihanları kaçırdığı için hukuka girdi. Hukuk Fakültesi'nde
Nurettin Savaştay sayesinde sosyalist bir çevreyle tanışh.
Bakırsan, Fakülteyi 1944'te bitirdi. Notları iyi olduğu ve
Fransızca bildiği için ceza hukuku kürsüsünde asistanlığa baş
ladı. Anayasa dersinde de Marksizmle bilimsel olarak karşılaşh.
Marx ve Engels'i kendi dillerinden okuyabilmek için Almanca
öğrendi. Bakırsan, asistanlık yıllarında hapishanelerle ilgili yü
rütülen bir anket sırasında Bursa Cezaevi'nde Nazım Hikmet ve
Dr. Şefik Hüsnü Değmer ile tanıştı. Anket esnasında, Nazım
Hikmet, onun resmini yaptı.
Bu arada, Baro avukatlığını kabul etti ama dönemin Adalet
Bakanı bunu onaylamadı. 1946' da Büyüklanga'da kapı komşusu
Nuriye ile evlendi. Eşi, Bakırköy Adliyesi'nde katipti ve ayru
zamanda hukuk fakültesinden talebesiydi. Şahabettin Bakırsan'a
avukatlık yaphrmayan bakan, adliyede çalışan eşine ondan ay
rılması için baskı yaph. Nuriye Bakırsan, çok direndi ama so
nunda ayrılmak zorunda kaldılar.
Dr. Şefik Hüsnü'nün Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü
Partisi 1946 yılında kurulunca, partinin programını okuyup,
beğendi. Şefik Hüsnü'ye partide çalışmak istediğini söyledi. O
zaman da üniversite öğretim üyelerinin siyasi partilere girip
çalışmaları hukuken imkansızdı. Şefik Hüsnü bunu hahrlatarak
"Partide çalışamazsın; ancak Sendikalar Birliği'nde faaliyet gös
terebilirsin" dedi. O zamanlar, Parti'ye bağlı İstanbul Sendikalar
Birliği vardı. Sendika adında bir de yayın organı bulunuyordu.
345
Sendika' da sendikal konularda yazılar yazdı. Özellikle Tütüncü
ler Sendikası'nda İş Hukuku konferansları verdi.
TKP, illegal olduğu için evlerde görüşülüyordu. Evi her ak
şam parti merkezi gibiydi, partililer toplanırdı. İçlerinden biri
nin yanında çalışan bir işçi, patronuna ücret yüzünden kızıp
karakola gitmiş. "Bu adam, bize komünizm propagandası yapı
yor" deyince, polis "Kimler gelip gidiyordu?" diye soruyor.
Adam da sayıyor. Böylece, 1948 yılında 12 kişi tutuklandılar.
Hapisanede 10 ayını doldurduğunda, 9 ay hapis cezasına
mahkum oldu ve tahliye edildi. 1950'nin başında Türkiye Ko
münist Partisi üyesi oldu. 1951 Komünist Partisi Tevkifatı başla
yınca, Şahabettin Bakırsan da, 7 Ocak 1952 günü tutuklandı.
İşkence gördü. 15 gün sonra da Harbiye Askeri Ceza ve Tutuke
vi'ne gönderildi. Dava sonunda yönetici olmaktan 5 yıl hapis
cezasına mahkum oldu. Kalan cezasını Sultanahmet Cezae
vi'nde bitirdi.
Ayrıca 20 ay sürgün cezası vardı. Önce Kızılcahamam' a
gönderildi. Orada geçinebilmek için arzuhalcilik yaptı. Halkla
,
ve köylülerle dilekçelerini yazarken kaynaşınca, sürgün yerini
Bolu'ya aktardılar. Orada da aynı işi yaparak hayatını kazan
maya çalıştı. Sürgün dönüşü İstanbul' da önce kardeşiyle birlikte
conta imalatına girişti, daha sonra tornacılık öğrendi.
1960'lı yıllarda Türkiye İşçi Partisi'nde çalıştı. Son yıllarında
Birleşik Sosyalist Parti'de (BSP) yöneticilik yaptı. TKP ve TİP'in
kendisini feshederek kurdukları TBKP'de GYK üyesi oldu. Sos
yalist İktidar Partisi'nin TKP adını almasına da karşı çıkmıştı;
ancak bu partiye Nisan 2012'de üye oldu.
Fransızca ve Almanca'dan iki çeviri kitabı ve kendi yazıla
rından oluşan, kapağında Karl Marx'ın bir parmağı gözünde
"pışık" yaptığı Marx Öldü adlı bir eseri olan Şahabettin Bakırsan,
1 Aralık 2012 günü İstanbul'da öldü.
346
SADUN AREN
Sadun Aren, 19 Mart 1922 günü Erzurum'da doğdu. Babası Yu
suf Mazhar, Ziraat Bankası'nda müfettiş, annesi Fatma Remziye
ev kadınıydı. Annesini küçük yaşta kaybetti. Babasının memu
riyeti nedeniyle Eskişehir, Ankara ve İstanbul gibi çeşitli illerde
okumak zorunda kaldı. Liseyi Eskişehir'de 1940 yılında tamam
ladıktan sonra Mülkiye'ye girdi. Oradan 1944'te mezun oldu.
Mülkiye'yi bitirdikten sonra İçişleri Bakanlığı Muhasebe
Müdürlüğü'nde staja başladı. O sıralar Alman Faşizminin çökü
şü Sovyetlere olan sempatiyi arhrmışh. Ankara' da Dil ve Tarih
Coğrafya Fakültesi'nde (DTCF) okuyan ve Marksist görüşlü
İlerici Gençler Örgütü'ne üye olan Nabi isimli bir gençle tanıştı.
DTCF'de Behice Boran'ın verdiği bir konferanstan etkilendi.
Türkiye Komünist Partisi'nin ideolojik hattını yansıtan Yurt ve
Dünya, Adımlar gibi dergileri de izliyordu.
Aynı yıl İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde doktora
sını yaptı. O sırada Mülkiye Mektebi'nin (bugünkü Siyasal Bilgi
ler Fakültesi) Üniversiteler Kanunu'na tabi olabilmesi için belli
sayıda doçente sahip olması gerekmekteydi. Okulda yeterli sa
yıda doçent bulunmadığından Aren ve Seha Meray' dan doktora
tezlerini doçentlik tezi olarak vermelerini istediler. Böylece her
ikisi de doçent ünvanı aldılar.
Sadun Aren, 1948 yılında Munise ile tanıştı. 25 Haziran' da
nişanlanıp, 25 Ekim'de evlendiler. 1951'de kızı Yeşne doğdu.
Aynı yıl Fakülte tarafından Birleşmiş Milletler'e bağlı Avrupa
Ekonomik Komisyonu'nda burslu olarak çalışmak üzere Cenev
re'ye gönderildi. O sıralar Türkiye'de 1951 Komünist Tevkifatı
başlamıştı. Bu nedenle, Fakülte'ye başvurarak süresini uzattı ve
Cambridge'e giderek orada bir taraftan bir koleje kayıt olarak
öğrenimini geliştirdi, diğer taraftan da bursu kesildiği için
BBC' de çalışmaya başladı.
347
1956 yılında İstanbul'a gelir gelmez vapurda gözalhna alın
dı ve Ankara'ya götürülerek Ulus'taki Rüzgarlı Sokak'ta askeri
yeye ait bir binaya konuldu. Burada 15 gün kaldı. Daha sonra
çıkhğı mahkemede tutuksuz olarak yargılanmak üzere serbest
bırakıldı. Bu arada, fakültedeki görevine devam etmekteydi.
Mahkeme bir yıl kadar sürdü ve delil yetersizliğinden beraat
etti. 1957 yılında profesör olduğunda sadece 35 yaşındaydı.
1958' de ikinci çocuğu Haldun dünyaya geldi.
1955-1965 yılları arasında Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde ke
sintisiz hocalık yapan Aren, Ankara İktisadi Ticari İlimler Aka
demisi'nde de gece derslerine girdi. İlk kitabı, aynı zamanda
doçentlik tezi olan Veraset Vergileri Üzerine Bir Deneme' dir.
1956'da ikinci kitabı Para ve İktisadi Politika'yı yazdı.
27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi sonrası kurulan Milli Birlik
Komitesi İktisat Komisyonu'na seçildi. Bu arada, Devlet Planla
ma Teşkilah kurulmakta ve Prof. Sadun Aren'in İktisat Dairesi
Başkanı olması düşünülmekteydi. Fakat MİT'in itirazı nedeniyle
bu gerçekleşmedi. Ancak bir süre Sonra DPT'ye sözleşmeli ola
rak danışman oldu ve bu görevini 1962 yılına kadar sürdürdü.
Yön çevresince örgütlenen Sosyalist Kültür Derneği'nin ku
rucuları arasında yer alan Sadun Aren, -o tarihlerde üniversite
hocalarının siyasi partilere girmesine bir engel olmadığından-
1963 yılında Türkiye İşçi Partisi'ne girdi. 1964 yılında yapılan
Kongre'de de Genel Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi. TİP, 1965
seçimlerinde TBMM'de 14 milletvekilliği ve bir senatörlük ka
zandı. Prof. Aren de, Mehmet Ali Aybar ve Çetin Altan'la birlik
te İstanbul' dan milletvekili seçildi.
Türkiye İşçi Partisi'ni eleştirenlerin kızdığı ve ABA'cılar
(Aren-Behice-Aybar) diye tarif edilen kişilerden biriydi. Çeşitli
gazete ve dergilerde yazılar yazdı. 12 Mart döneminde TİP'in
yöneticileriyle birlikte tutuklandı. 12.5 yıl hapis cezası aldı. Tür
kiye İşçi Partisi yöneticisi diğer arkadaşlarıyla birlikte cezasının
geri kalan kısmını çekmek üzere Niğde Cezaevi'ne gönderildi.
348
1974'te çıkan genel aftan yararlanarak tahliye oldu. Cezaevin
deyken Marksizm ve üniversitede okutulan ekonomiyi anlatan
bir kitap üzerinde çalışmaya başladı. Bu kitap daha sonraki tu
tuklanması için gerekçe olacaktı.
Tahliyesinden sonra fakülteye dönmesine izin verilmedi.
Çeşitli konferans ve seminerlere katıldı. 1976'da İstanbul'a gide
rek DİSK'e danışman oldu. 1977'de yeniden Ankara'ya döndü.
Yeni kurulan DİSK Araştırma Enstitüsü'nün başına geçti. 12
Eylül 1980 darbesi ile enstitü kapanana kadar bu görevi yürüttü.
Bu dönemde, Politika gazetesinde yazdı.
Nisan 1981'de gözaltına alınarak 1. Şube'ye götürüldü. 15
gün burada kaldıktan sonra Önce İstanbul Metris'e, oradan Se
limiye Cezaevi'ne gönderildi, çıktığı mahkemece serbest bıra
kıldı. 1982'de yeniden tutuklandı ve Mamak Askeri Cezaevi'ne
gönderildi. Buradan da avukatlarının talebi üzerine kendi du
rumundaki tutukluların bulunduğu Dil Okulu'na gönderildi.
Niğde Cezaevi'nde yazdığı kitabı nedeniyle açılan davadan
beraat etti ancak DİSK davası sürdüğünden yeniden Metris Ce
zaevi'ne gönderildi. 1984 yılında diğer DİSK davası sanıkları ile
birlikte tahliye edildi. Bu arada, Barış Derneği dolayısıyla da
hakkında dava açıldı. Ancak o davadan da beraat etti.
Tahliye edilmesinin ardından, sosyalist bir parti kurma ça
lışmalarına katıldı ve bu çalışmalar sonunda kurulan Sosyalist
Birlik Partisi'nin Genel Başkanı oldu. Daha sonra Emek ve Kur
tuluş gruplarının katılımıyla BSP adını alan partinin de, Genel
Başkanlığı'nı yürüttü. Bu parti soldaki çeşitli grupların da katıl
masıyla Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) haline gelince
parti üyesi oldu. Partinin Onursal Genel Başkanlığına getirildi.
Ankara'da 8 Mart 2008 günü hayata veda eden Aren, Öz
gürlük ve Dayanışma Partisi'nin onursal genel başkanı ve Tür
kiye İnsan Hakları Kurumu (TİHAK) kurucu üyesiydi.
349
İDRİS KÜÇÜKÖMER
İdris Küçükömer, 1 Haziran 1925'te Giresun'da doğdu. İstanbul
Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde öğrenim gördü. Aynı fakülte
de doktorasını tamamladı, daha sonra da doçent oldu. Fakülte
kurulunun profesörlüğe yükseltilmesi için aldığı karar, üniversi
te senatosunca onaylanmadı. Bunun üzerine Danıştay'da açtığı
davayı kazanmasına karşın, profesörlüğüne ilişkin kararname
10 yıllık bir gecikme ile ancak 1976'da yürürlüğe girdi.
Küçükömer, 1960 sonrasında Yön'de yazdığı yazılarla ta
nındı. (Yön, Ankara'da 20 Aralık 1961'de yayına başladı. Sahibi
Doğan Avcıoğlu idi. 24 sayfa büyük boy halinde 222 sayı çıktı;
30 Haziran 1967'de son sayısı yayımlandı. Kurucuları arasında
Mümtaz Soysal, Cemal Reşit Eyüboğlu vardı. Doğan Avcıoğlu,
Yön'den sonra 21 Ekim 1969'da Devrim dergisini çıkardı.)
Doğan Özgüden'in 1967'den itibaren 12 Mart muhtırasına
kadar yayınladığı sosyalist çizgideki haftalık Ant dergisinde
Küçükömer'in yazdığı yazıları tartışma yarattı. Milliyet gazete
sindeki açık oturumlarda dönemin yerleşik yargılarını sorgula
dı. Sonra 1973'de on yıllık bir suskunluğa büründü ve daha son
ra Yeni Gündem yazılarıyla tekrar ortaya çıktı.
Küçükömer'in ileri sürdüğü en önemli görüş, Türkiye'de
devletin despotik niteliğinin sivil toplumun gelişmesi önünde
duran en büyük engellerden biri olduğudur. Yazdığı kitaplar
dan en önemlisi sayılan Düzenin Yabancılaşması'nda sağ ve sol
kavramlarıyla ilgili açıklamalar getirdi. Türkiye'de sağ ve sol
kavramlarının ters oturduğunu, CHP'nin aslında sağ bir parti
olduğunu iddia etmesi ile tanındı.
"Düzenin Yabancılaşması"nın temel tezleri şöyledir:
* Türkiye'nin "solcu"ları gericidir. Üretim güçlerinin geliş
350
,. Türkiye'nin ilericileri "sağ" cenahta görülen geniş İslama
halk kitleleridir. Onlara bu niteliği kazandıran, onların değiş
meye ve gelişmeye, dönüşmeye açık olan sosyal ve ekonomik
istekleridir. Bu istekler üretim güçlerini geliştiricidir, toplumda
ki monolitik iktidar yapısını çatlatıcı ve çoğulcudur.
* 1960 Anayasası gerici, antidemokratik bir anayasadır.
,. Bu Anayasa' daki Milli Güvenlik Kurulu . antidemokratik
bir oluşumdur. Sivil iradeyi, askeri monolitik, antidemokratik
bir güce mecbur edicidir. OYAK ve benzeri girişimlerle ordu
yürürlükteki mekanizmaya uyumlu hale getirilmelidir.
,. Türk Milli Kurhıluş Savaşı antiemperyalist değildir. Bir
Türk-Yunan savaşıdır.
,. Yakın dönem tarihinin yeniden yazılması gerekecektir.
* Türkiye' de "sivil toplum" ilişkilerinin kurulmasının önün
deki engeller Türkiye'nin ilerici olduğu sanılan güçleridir.
,. Türk halkının demokratik yaşamı seçebilmesinin önünde
genetik engeller olabilir. Çünkü yüzyıllar boyu sürekli merkezi
bir iktidar gücünün önünde "teba" ve "kul" olagelmiş insanlarla
demokrasi kurulabilir mi? Bu nitelikteki bireyler demokrasiyi
isterler mi?
Başta Sencer Divitoğlu ve Selahattin Hilav olmak üzere bazı
aydınlarla birlikte Türkiye'nin toplumsal tarihine ilişkin çözüm
lemelerinde Asya Tip Üretim Tarzı (ATÜT) kuramım gündeme
getiren Küçükömer, Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) yönetim ve
bilim kurullarında görev aldı. Ölümünden kısa bir süre önce
Sosyal Demokrasi Partisi'ne üye olan İdris Küçükömer, 5 Tem
muz 1987 İstanbul'da öldü.
Küçükömer'in eserleri şunlardır: Düzenin Yabancılaşması, Ge
lişmiş ve Az Gelişmiş Ülkelerin İlişkileri, İktisat İlkeleri Üzerine, "Ba
tılaşma - Düzenin Yabancılaşması, İktisat İlkelerine Yeniden Bakış,
Anılar ve Düşünceler, Cuntacılıktan Sivil Topluma/Yön ve Ant Yazı
ları, "Sivil Toplum Yazıları ve Halk Demokrasi İstiyor m u ?
351
DOGAN AVCIOGLU
Doğan Avcıoğlu, varlıklı bir ailenin çocuğu olarak 1926 yılında
Bursa' da doğdu. Babası başöğretmen, annesi ise toprak ağasıy
dı. "Ben yurtdışında okumak istiyorum" deyince, onu Fran
sa'daki Sorbonne Üniversitesi'ne gönderdiler. Orada iktisat ve
siyasal bilimler öğrenimi gören Doğan Avcıoğlu, 1955 yılında
Türkiye'ye döndü.
Askerliğini yaphktan sonra, Merkez Bankası'nda raportor,
Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü'nde araştırma
görevlisi olarak çalışh. 1956' dan başlayarak haftalık Akis ve Kim
dergilerinde yazılan yayımlandı. 1957' den itibaren Cumhuriyet
Halk Partisi (CHP) Araştırma Bürosu'nda çalışmalar yapan Av
cıoğlu, CHP'nin yayın organı Ulus gazetesinde yazılar yazdı. Bir
süre Akis'i yönetti. Doğan Avcıoğlu, 27 Mayıs 1960'tan sonra
CHP kontenjanından Kurucu Meclis'e üye seçildi ve 1961 Ana
yasası'nın hazırlanmasında görev aldı. 1960-61'de Vatan ve Ulus
gazetelerinde yazdı. Ankara Radyosu'nda dış haber yorumcu
luğu yaptı. Mümtaz Soysal ve Cemal Reşit Eyüboğlu'yla birlikte
dönemin en etkili dergisi Yön'ü 20 Aralık 1961'den itibaren çı
karmaya başladı.
Tirajı 30 binlere ulaşan Yön, 5 Haziran 1963 günü sıkıyöne
timce -77. sayısında- kapatıldı. Yön, 25 Haziran 1964'te yeniden
yayına başladı ve 30 Haziran 1967' deki 222. sayısında yayınına
kurucularının kararıyla son verildi. Yön'ün ilk sayısındaki imza
ya açılan çıkış bildirisi 1042 kişi tarafından imzalandı. Yön'de
yazan Doğan Avcıoğlu, Şevket Süreyya Aydemir, Aziz Nesin,
İlhan Selçuk, İlhami Soysal, Mümtaz Soysal, Muammer Aksoy,
Fakir Baykurt, Niyazi Berkes, Attila İlhan, Mehmed Kemal, Sa
dun Aren, Ceyhun Atuf Kansu, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Melih
Cevdet Anday gibi onlarca yazar ve bilim insanınca çıkış bildiri
sindeki amaç gerçekleştirilmeye çalışıldı.
352
A vcıoğlu, Yön dergisinde yayımlanan yazılarında bir tür
"Kemalist sosyalizm" anlayışını savundu. Kemalist devrimin
kazanımlarını savunan ve bunu bir ileriye sosyalizme taşımayı
savunan görüşleri o dönemde geniş taraftar topladı. 1962'de
faaliyete başlayan Sosyalist Kültür Demeği'nin kurucuları ara
sına yer alan A vcıoğlu, kapitalizme ve emperyalizme karşı eko
nomik bağımsızlığı savundu. 1963-1965 arasında Türk-İş Araş
tırma Merkezi Müdürlüğü, 1968-1969 yıllarında ise CHP Yüksek
Danışma Kurulu üyeliği yaptı. Türkiye'nin Düzeni isimli eseri
1968 yılında yayınlandı. "1969 Yunus Nadi Armağanı"nı alan bu
yapıtında, Avcıoğlu, arayış içinde olan Türk soluna kendi bakış
açısından yeni açılımlar getirdi.
Doğan Avcıoğlu, 1969 yılı Ekim ayında Türkiye'nin düzen
değişikliği ve milli devrimiyle ilgili araştırmaların yer aldığı ve
politik gerçeklerin kamuoyuna açıklanmasını amaçlayan hafta
lık Devrim gazetesini çıkarmaya başladı. Devrim, 12 Mart döne
minin başlarında 27 Mayıs 1971'de kapatılana kadar 79 sayı
yayımlandı. " Yön arayıştı, şimdiyse yön belli olmuştur" diyen
Avcıoğlu'na göre Devrim, "Türkiye'nin ekonomik, toplumsal ve
siyasal sorunlarına yönelik projeler veya bir diğer anlatımla
iktidar programıdır."
"Madanoğlu cuntasının üyesi olduğu, orduyu isyana teşvik
ettiği" suçlamasıyla emekli general Cemal Madanoğlu, İlhan
Selçuk, İlhami Soysal, Ali Sirmen gibi arkadaşlarıyla birlikte 27
Nisan 1971 günü tutuklandı. Bu davadan beraat eden Avcıoğlu,
bundan sonraki yıllarında aktif siyasetten çekildi ve kendini
siyasal araştırmalara verdi.
İstanbul' da mide kanserinden 4 Kasım 1983 günü ölen Do
ğan Avcıoğlu'nun 1960'lı yıllarda beş yıl evli kaldığı ikinci eşi
Sevil Yurdakul'dan iki çocuğu vardı.
353
ŞABAN ORMANLAR
Şaban Ormanlar, 1927 yılında Yugoslavya Krallığı'nın Üsküp
şehrinde doğdu. 1938 yılında Türkiye'ye geldi. 1940'lı yılların
ikinci yarısında İstanbul Yüksek Tahsil Gençlik Derneği'nin
(İYTGD) ve Hür Gençlik dergisinin faaliyetlerine katıldı. İYTGD,
Harçlar kampanyası, Nazım Hikmet'in serbest bırakılması için
yapılan eylemlerle ses getirmişti.
Laleli Çiçek Palas'ta düzenledikleri toplantının polis tara
fından basılması, küçük bir derneği, demokrasi mücadelesi tari
hinde önemli bir konuma getirmişti. 1951 yılındaki ünlü Türkiye
Komünist Partisi davasından tutuklandığında Şaban Ormanlar
Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümü'nün
son yılına gelmişti.
TKP davasından gözaltına alındığında diğerleri gibi çok
ağır işkence gördü. İki buçuk sene hapiste kaldıktan sonra tahli
ye oldu. Ardından gittiği askerliğini, Edremit, Sıvas, Elazığ ve
Bingöl'de sakıncalı piyade olarak yaptı. Daha sonra Yüksek Mi
marlık Bölümü'nü en yüksek proje notunu alarak tamamladı.
Uluslararası Mimarlar Birliği'nde Türkiye'ye temsil eden Sedad
Hakkı Eldem'in asistanlığını yaptı ve bir süre bürosunda çalıştı.
Mimarlar Odası'nın etkin bir hale gelmesi çalışmalarında
aktif rol oynadı. 1970 ila 1975 yıllarında odanın genel başkanlı
ğını yaptı. Mihri Belli liderliğinde 1975 yılında kurulan Türkiye
Emekçi Partisi'nde genel sekreter oldu. Parti kapatıldığında
DGM' de yargılandı ve beraat etti.
Şaban Ormanlar, 1990'larda sosyalistlerin birlik çalışması
başladığında yeniden devrimci saflardaydı. Bütün enerjisiyle
birlik için çabaladı. Daha sonra da barış etkinliklerinde, baskıla
ra karşı tepki göstermek gerektiğinde ortaya atıldı.
15 Temmuz 2007 günü İstanbul'da yaşamını yitiren Şaban
Ormanlar, bize eşi Gülnur, çocukları Ekin ve Çağla'yı emanet
bıraktı.
354
NİHAT SARGIN
Ahmet Nihat Sargın, 26 Nisan 1927'de İstanbul'da doğdu. Asker
olan babası Mustafa Fahri, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Ma
nashr Komitesi üyelerindendi. Baba daha sonra, Kurtuluş Sava
şı'na katılmak için ailesini bırakarak Anadolu'ya geçti.
Çocukluğu İstanbul'da Rumların, Ermenilerin, Türklerin bir
arada yaşadığı Samatya'da geçen Nihat Sargın, ilkokulu Aksa
ray'da okudu, ortaöğrenimini ise İstanbul Lisesi'nde tamamladı.
Sargın, 1944 yılında İstanbul Tıp Fakültesi'ne girdi. Üniversite
yaşamının başlamasıyla birlikte sol çevrelerle ilişkiye geçti. Tek
sayılık Genç Tıbbiyeliler dergisinin sahipliğini yaptı, 1946'da İs
tanbul Yüksek Tahsil Gençlik Demeği'nin kuruluşuna katıldı,
yönetiminde yer aldı, genel sekreterliğini yaptı. 1949 yılı Ekim
ayından başlayarak tutuklanana kadar derneğin yayın organı
Hür Gençlik'in sahipliğini ve yayın yönetmenliğini devraldı.
Şubat 1948'de o zaman gizli olan Türkiye Komünist Partisi'ne
üye oldu. Şevki Akşit'in sekreterliğinde, Vecdi Özgüner ile bir
likte parti hücresini oluşturdular.
1950'de kurucuları arasında Behice Boran'ın, Adnan Cem
gil'in de olduğu Türk Barışseverler Cemiyeti, Türkiye'nin Kore
Savaşı'na kahlmasını protesto etti ve bir bildiri yayınladı. De
mokrat Parti iktidarı barışçıları tutuklattı. Hür Gençlik dergisi
barış savunucularına sahip çıktı ve Gençliği Barış Mücadelesine
Çağırıyoruz bildirisi ile kampanyayı devam ettirdi. Hür Gençlik'in
barışçı yayınları nedeniyle Sargın, 1950'de ilk tutukluğunu ya
şadı. Önce 3 yıl 9 ay hapis cezası aldı, uzun hukuk mücadeleleri
sonucunda mahkumiyeti 6 aya indirildi. Ancak Sargın bu karar
açıklandığında zaten 3 yıl 8 ay yatmış durumdaydı. Önceleri
yazılarından tanıdığı ve' Hür Gençlik'te yazılarına yer verdiği
Behice Boran'la Niğde Cezaevi'nde tanıştı. Böylece Boran'la hiç
bitmeyecek dostlukları başladı.
355
Nihat Sargın, Mart 1954'te tahliye oldu ve Tıp Fakültesi'ne
dönerek eğitimini tamamladı. 1952'de cezaevinde nişanlandığı
yoldaşı Yıldız Sargın'la 1955'te evlendi. "6-7 Eylül Olayları" adıy
la bilinen azınlıklara yönelik şiddet, talan ve korkutup ülkeden
kaçırtma eylemlerine uluslararası bir tepkinin oluşması üzerine,
dönemin başbakanı Adnan Menderes'in emriyle olayı komünist
lerin üzerine yıkmak üzere yeni bir komplo planlandı. Başbaka
nın tutuklanmasını emrettiği 50 komünist arasında Sargın da
vardı. 4 ay cezaevinde kaldı. Tahliye sonrasında 1957'de, tıbbi
yede asistanlığa başladı.
Mehmet Ali Aybar'ın partiyi aydınlara açması ardından
TİP'e giren Nihat Sargın önce genel sekreterlik bürosunda çalış
tı, daha sonra genel sekreter oldu. Parti merkezi Ankara'ya taşı
nınca işinden ayrıldı ve Ankara'ya gitti. Sargın, 1968'de Senato
seçimlerinde İzmir adayı idi. Genel Merkez kontenjanından liste
başına konulmasına karşı çıktı, ön seçimlerde liste başı oldu.
1968 her ülkenin, her dengenin alt üst olduğu bir yıldı. Parti
içi ihtilafta Nihat Sargın, sınıf vurgusunu korumak isteyen Behi
ce Boran-Sadun Aren ikilisiyle birlikte davrandı. İki yıl süren
parti içi mücadele sonucunda Boran, Aren, Sargın çizgisi TİP'te
etkin oldu. 1970'te yapılan 4. Büyük Kongre'de GYK üyesi olan
Sargın genel sekreterlik görevini parti içindeki yeni dengeler
nedeniyle bıraktı ve İstanbul'a döndü, hekim olarak çalışmayı
sürdürdü. Ancak 12 Mart 1971 askeri darbesiyle yeni bir dönem
başladı. TİP kapatıldı, Sargın "1971 TKP Davası" olarak bilinen
dava nedeniyle tutuklandı. Tamamen uyduruk olan bu davada
6 ay tutuklu kaldı, sonuçta beraat etti.
1974 affının ardından, TİP'i yeniden kurma kararını veren
çevrede Boran ve Sargın yine ilk sırada bulunuyordu. Parti'nin
kuruluşu sonunda Sargın genel sekreterlik görevini üstlendi ve
yaşamını yeniden Parti çalışmasına göre düzenledi. Muayene
hanesini kapattı, tam gün parti çalışmasına katıldı. 1979 Senato
seçimlerinde Kars adayı oldu, yörede etkin olarak çalıştı.
356
TİP, 12 Eylül cuntasının kapatma kararına rağmen çalışma
larını sürdürme kararı aldı. Behice Boran'dan sonra yurtdışına
Nihat Sargın da çıkh ve parti faaliyetlerini Avrupa'dan sürdür
meye başladılar. Yurt içinden ve dışından katkılarla parti yayını,
ÇarkBaşak'ı yeniden çıkardılar, TKP ve TSİP'le politik birlik ça
lışmalarını yeniden başlathlar.
Birlik çalışmaları 1987'de sonuçlarını verdi. TİP ve TKP bir
leşeceklerini açıkladılar ve hemen sonrasında yeni oluşacak
Türkiye Birl�şik Komünist Partisi'nin başkanı olması kararlaşh
rılan Behice Boran yaşama gözlerini yumdu. TBKP'yi oluştura
cak taraflar, Nihat Sargın'ın başkanlığı konusunda birleştiler.
Partililer, 1987'de, liderlerinin ülkeye dönmesi kararını aldı
ve Sargın'la Nabi Yağa görevlendirildi. Dönüşlerinde işkencele
re maruz kaldılar. Tutuklulukları hukuksuzluk örneği olarak
uzatıldı. Sonucunda 1990'da iki lider ölüm orucuyla konuyu geri
dönülmez biçimde iktidarın ve toplumun önüne getirdiler. Bü
yük bir kamuoyu desteğiyle özgürlüklerini elde ettiler.
Tahliyelerinden sonra başlanan sürecin devamı için kollar
sıvandı, TBKP 1990 yılında yasal olarak kuruldu. Anayasa Mah
kemesi'nde açılan kapatma davasını etkilemek için daha çok
örgütlenmek gerektiğine inanıyordu. Bir yandan da kapatma
davasına karşı hukuksal savunma çalışmasına kahldı.
Nihat Sargın, TBKP, 1991 yılında kapatıldıktan sonra 5 yıl
siyasetten yasaklandı. Siyaset yasağı biter bitmez birlik hareke
tinin devamı olarak gördüğü Özgürlük ve Dayanışma Partisi'ne
(ÖDP) üye oldu ve hayata bir parti üyesi olarak 17 Kasım 2010
günü gözlerini yumdu.
Eşi ve 63 yıllık mücadele arkadaşı olan Yıldız Başhmar
Sargın'ı 7 Ekim 2009'da kaybetmiş olan Nihat Sargın'ın iki ciltlik
"TİP 'li Yıllar (1961-1971) Anılar-Belgeler", "Dönüşten Özgürlüğe
900 Gün Türkiye Birleşik Komünist Partisi Davası" ve "Cezaevi Anı
ları - Davalar, Savunmalar" isimli üç kitabı bulunuyor.
357
ŞERAFETTİN ELÇİ
Şerafettin Elçi, 14 Mart 1938 günü Şımak'ın Cizre ilçesinde doğ
du. İlk ve ortaokulu Cizre' de, liseyi Mardin' de okuyan Elçi,
yükseköğrenimini Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde
tamamladıktan sonra Diyarbakır'da avukatlık stajı yaph.
Cizre'de bir süre avukatlık yapan Şerafettin Elçi, 12 Mart
döneminde Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi sanıkları ara
sında Diyarbakır Askeri Mahkemesi'nde yargılandı ve 8 ay ka
dar askeri cezaevinde tutuklu kaldı. Elçi, 1977 Milletvekili Genel
Seçimleri'nde Adalet Partisi'nden Mardin milletvekili olarak
padamentoya girdi. Partisinden istifa eden Şerafettin Elçi, Bü
lent Ecevit'in kurduğu hükümette, 1978-1979 yılları arasında
Bayındırlık Bakanı olarak görev yaptı.
12 Eylül darbesinden sonra tutuklanan Şerafettin Elçi, An
kara Sıkıyönetim Mahkemesi ve Yüce Divan' da yargılanarak
çeşitli cezalara çarphrıldı. 1992'de Kürt Hak ve Özgürlükler
Vakfı'nın kurulmasına öncülük eden Elçi, vakfın kurucu baş
kanlığını yürüttü. Vakıf, 1995'te Kürt Kültür ve Araştırma Vakfı
olarak tescil edildi.
Şerafettin Elçi, 1994'te de bir grup arkadaşıyla Kürt Demok
ratik Platforrnu'nun kuruluşunda rol oynadı ve bu platformun
sözcülüğünü yaptı. Kürt Demokratik Platformu, 3 Ocak 1997' de
kurulan Demokratik Kitle Partisi'nin oluşum faaliyetlerini yü
rüttü. Elçi, daha sonra Demokratik Kitle Partisi'nin Genel Baş
kanlığı'na getirildi.
Demokratik Kitle Partisi, 26 Şubat 1999'da Anayasa Mah
kemesi tarafından kapatılınca, Elçi ve arkadaşları, 19 Aralık
2006'da Katılımcı Demokrasi Partisi'ni (KADEP) kurdular. KA
DEP'nin genel başkanlığına getirilen Şerafettin Elçi, Barış ve
Demokrasi Partisi'nin desteğiyle, 12 Haziran 201 1'de Diyarba
kır' dan bağımsız milletvekili seçildi. 25 Aralık 2012 günü yaşa
mını yitiren Şerafettin Elçi, evli ve 7 çocuk babasıydı.
358
ZİYA YILMAZ
Ziya Yılmaz, 1938 yılında Fatsa ilçesinin Bozdağ köyünde doğ
du. Ankara Yüksek Ticari ve İktisadi İlimler Akademesi'nden
mezun olduktan sonra Fatsa'da matbaa kurdu ve Yeşilfatsa gaze
tesini çıkardı. 1965-66 yıllarında Türkiye İşçi Partisi'nin Fatsa
ilçe başkanlığını yapan Ziya Yılmaz, büyük fındık mitinglerinin
öncüsü oldu.
1970 yılında Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi'nin
(THKP-C) kurucuları arasında yer aldı. Mahir Çayan ve arka
daşlarıyla o döneminin öncülerindendi. Türkiye'nin bağımsızlığı
ve sömürünün ortadan kaldırılması için tek yolun silahlı kurtu
luş savaşı olduğuna inanan THKP-C'nin beyin takımındandı.
THKP-C'nin gerçekleştirdiği eylemlerde de yer alan Ziya
Yılmaz, tutuklu bulunduğu Maltepe Askeri Cezaevi'nden 29-30
Kasım 1971 tarihinde firar etti. 19 Şubat 1972'de İstanbul'da ger
çekleştirilen bir operasyonda yaralı olarak yakalandı.
12 Mart döneminde açılan THKP-C davasında TCK
146/l'den idam istemiyle yargılandı. 30 yıl hapis cezasına çarph
rıldı. Ziya Yılmaz, 15 yıl hapis yathktan sonra 1986'da tahliye
oldu. Bu arada, Yılmaz'ın infaz kanununa göre hesaplanan ceza
sının 13 Ağustos 1983'te dolduğu, 3 yıl fazladan yattığı da tahli
ye kararına bilgi olarak geçti.
Cezaevine THKP-C'li olarak giren; ancak daha sonraki yıl
larda Türkiye Komünist Partisi ile ilişkiye geçen Ziya Yılmaz,
tahliye olduktan sonra, TKP'yi devam ettirdiklerini savunanla
rın çıkardığı 1 0 Eylül dergisinin kadrosunda yer aldı. Daha son
ra CHP üyesi olan Ziya Yılmaz, bir süre Çankaya Belediyesi
Belediye Meclis Üyeliği de yaph.
Ashm ve zatürre hastalığına 5 Ekim 2011 günü yenik düşen
Ziya Yılmaz'ın cenazesi, hayatını kaybettiği İstanbul Süreyya
Paşa Hastanesi'nden ailesi ve dostları tarafından, toprağa veril
mek üzere, memleketi Fatsa'ya uğurlandı.
359
FİKRİ SÖNMEZ
Fikri Sönmez, 1938 yılında Ordu-Fatsa'nın Kabakdağ köyünde
doğdu. Ailesinin ihtiyaa üzerine ilkokuldan sonra bir terzinin
yanında çırak olarak çalışmaya başladı. Yaşamının sonraki bö
lümünde geçimini terzilik yaparak sağladı.
Sosyalist dünya görüşüyle 1965 yılında tanıştı. Türkiye İşçi
Partisi'ne üye olan Fikri Sönmez, önce TİP Fatsa İlçe Sekreterliği,
ardından İlçe Başkanlığı görevlerini yürüttü. TİP içinde MDD
ayrılığı gündeme gelince, 1970'den itibaren MDD tezlerini savu
nan kesimle birlikte tavır aldı. 1960'lı yıllar boyunca gelişen anti
emperyalist mücadeleye aktif olarak katıldı. 6. Filo'ya karşı dü
zenlenen protesto gösterilerinde Dev-Genç saflarındaydı.
Samsun'dan Trabzon'a kadar gerçekleştirilen çeşitli "Fındık
ta Sömürüye Son" mitinglerinde örgütleyici ve konuşmacı ola
rak görev yaptı. 1970'de Ordu'da fındık üreticilerinin mücadele
sini provoke etmek için tüccarlar tarafından düzenlenen mitinge
Ertan Saruhan ve arkadaşlarıyla birlikte müdahale etti. Müdaha
le sonucunda mitingin havası değişti. Üreticiler Samsun
Trabzon karayolunu 12 saat boyunca trafiğe kestiler. Fikri Sön
mez, bu olay nedeniyle tutuklanıp yargılandı.
1970 ortalarında sol içinde ortaya çıkan yeni saflaşmalarda
Mahir Çayan'ın görüşlerine katılarak THKP-C saflarında yer
aldı. 1971-72 yıllarında Mahir Çayan ve arkadaşlarının Maltepe
Askeri Cezaevi'nden kaçışlarından sonra, Karadeniz'e geçmele
rinde ve bu bölgedeki ilişkilerinde ve eylemlerinde yardımcı
olduğu gerekçesiyle THKP-C Davası'nda yargılandı. Yirmi ay
kadar tutuklu kaldıktan sonra 1974 affıyla tahliye edildi. Cezae
vinden çıktıktan sonra Fatsa'ya dönen Fikri Sönmez, 12 Mart'ın
ardından gelen, sol içinde ideolojik karışıklığın yaşandığı dö
nemde THKP-C çizgisini savundu. Fikri Sönmez, 1978-79 yılla
rında Giresun ve Ordu yörelerinde yapılan "Fındıkta Sömürüye
Son" mitinglerinde örgütleyici ve konuşmacıydı.
360
Fikri Sönmez, 1979'da yapılan Belediye seçimlerine Fat
sa'dan bağımsız aday olarak katıldı. Halkın tanıdığı ve güven
diği Fikri Sönmez'e destek çığ gibi büyüdü. Bunu fark eden
burjuva partiler, Fikri Sönmez'in adaylığına yasal engeller icat
etmeye çalıştılar; olmayınca da zaman kazanmak için 29 Hazi
ran' da yapılması kararlaştırılan seçimlerin ertelenmesini sağla
dılar. Fatsa Belediye Başkanlığı seçimleri, 14 Ekim 1979'da yapı
lacak olan parlamento ve senato seçimleriyle aynı güne alındı.
Bundan sonra görev sivil faşistlere düştü. Biri 5 Eylül' de,
diğeri 3 Ekim' de olmak üzere Fikri Sönmez'e iki defa suikast
düzenlendi. Birincisinde ölümcül olmayan iki kurşun yarası
aldı, ikincisinde ise taksi şoförü yaralandı. Sağcılar devletin ve
polisin desteğiyle kahvelerin taranması ve devrimcilerin kur
şunlanması gibi saldırılarla terörü tırmandırdılar. Tırmandırılan
saldırılar sonucu, Fikir Sönmez, seçimlere bir hafta kala propa
ganda çalışmalarını durdurdu ve seçimlere kadar ortaklıkta
görünmedi. Bunlara rağmen Fikri Sönmez, çok büyük farkla
seçimleri kazandı. Kazandıktan sonra "Halkın söz ve karar sa
hibi" olması prensibiyle hareket etti.
Fatsa'yı özelliklerine göre 11 bölgeye ayırarak halk komite
lerini oluşturdu. Bu komiteler, gizli oy, açık sayımla oluşturul
du. Seçimlere ülkücüler dışındaki her kesimden insan katılıyor
du. İki ayda bir yapılan halk toplantıları ile de halkın belediye
yönetimine katkıda bulunmasına çalışıldı. Bu komitelerin üyele
ri bu toplantılarda belediye çalışmalarını denetler, gerekirse
komite üyelerini görevlerinden alırlardı. Komitelerde belediye
faaliyetlerinden başka içki, kumar sorunları, kadının evde gör
düğü şiddet gibi diğer konular da ele alınmaya başlanmıştı. Bu
komitelerin gerçekleştirdiği önemli çalışmalardan biri de "Ça
mura Son" kampanyası idi.
Bu dönemin önemli etkinliklerinden biri de 8-14 Nisan ta
rihleri arasında yapılan "Fatsa Halk Şenliği" oldu. Bu festivalde,
kültür üzerine yapılan panel, Fatsa Halk Korosu, Çocuk Korosu,
361
Halk Tiyatrosu'nun yaptıkları etkinlikler ve halkın ilgisi ve katı
lımı yoğun oldu. Büyük kentlerde yaşayan aydınların, demok
ratların, sosyalistlerin, sanatçıların da katıldığı şenlik, aynı za
manda bu insanların Fatsa'da olup bitenlere tanıklık etmelerine
vesile oldu. İlçe kısa bir süre içinde sosyalist solun simgesi olur
ken sağa politikacıların da eleştirilerine hedef oldu.
Fikri Sönmez'in seçimleri kazandığı 14 Ekim 1979'dan itiba
ren Adalet Partisi azınlık hükümeti, Fatsa üzerinde ekonomik ve
politik ablukayı artırdı. Fatsa Belediyesi tarafından parası peşin
ödenen araç gereçler için bile Bakanlar Kurulu'ndan aylarca
karar çıkmıyordu. Politik baskılara ise her geçen gün yenileri
eklendi. İlk olarak, Ordu'ya AP'ye yakın yeni bir vali gönderildi.
Bu valinin devrimciler ve Fatsa Belediye çalışanlarına dönük
gözaltı ve tutuklama saldırılarında sonuç alınamayınca, onun
yerine, Reşat Akkaya, Ordu'ya vali olarak atandı.
11 Temmuz 1980'de ilçeye "nokta operasyonu" diye tabir
edilen bir askeri operasyon düzenlendi. Dev-Yol herhangi bir
provokasyona yol açmamak adına bir direniş örgütlemedi. Fatsa
asker ve polisin adeta işgaline uğradı. Maskeli faşistlerin göster
diği evler tek tek basıldı. Yüzlerce devrimci, emekçi ve Belediye
Başkanı Fikri Sönmez gözaltına alındı. Sönmez de dahil olmak
üzere devrimci, ilericilerin bir bölümü tutuklandı.
"Nokta Operasyonu"yla başlayıp 12 Eylül darbesiyle de
vam eden süreçte, Fatsa ve çevresinde on binin üzerinde insan
gözaltına alınarak işkenceden geçirildi, Fatsa Dev-Yol davasında
32'si kadın 832 kişi yargılandı, 101 kişi yıllarca hapiste kaldı;
SO'ye yakın devrimci çatışmalarda, gözaltı ve hapishanelerde
gördükleri işkencelerle öldürüldü. Gördüğü ağır işkenceler ve
hapishane koşullarında tedavisi yapılmaması sonucu ölüme terk
edilen Fikri Sönmez de, 4 Mayıs 1985 günü Amasya cezaevinde
geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.
362
HARUN KARADENİZ
Harun Karadeniz, 1942 yılında Giresun-Alucra'nın Armutlu
köyünde doğdu. Yoksul bir çiftçi ailenin oğluydu. Köyde daha
fazla geçinemedikleri için Karadeniz ailesi, 1952 yılında Sam
sun' a taşındı. Liseye orada başladı.
Liseyi Samsun'da bitiren Harun Karadeniz, 1962 yılında İs
tanbul Teknik Üniversitesi'nin İnşaat Fakültesi'ne girdi. Üniver
sitenin ilk yıllan Harun için politikayla tanışma süreci gibiydi.
Hızlı bir şekilde politikleşip eylemlerde yer aldı. İTÜ İnşaat
Fakültesi Talebe Cemiyeti Başkanlığı ve İTÜ Talebe Birliği yöne
tim kurulu üyeliği yaph. Bu dönemde, üniversitede gazoz ya
saklama eylemleri gerçekleştirildi.
Gelişmeler Harun'u başka bir insana dönüştürdü. "Harun
sen sağcı bir gençtin, nasıl ve neler oldu da bu noktaya geldin!
Burjuvazi senin hakkında elliye yakın dava açtı ve senin için 150
yılı aşan hapis cezası istedi, ne nasıl gelişti de, bu sonuç çıkh"
diye soranlara, Karadeniz neden sosyalist olduğunun cevabını
ise belki de verilebilecek en sade şekilde veriyordu: "Ben sadece
yurt sorunlarıyla ilgilendim."
"Gençliği ülke sorunları ile ilgilenmeyen bir ulusun sonu
gelmiş demektir" görüşünü benimseyen Karadeniz, eğitim gör
me olanağını bulan öğrenci gençliğin sadece kendi geleceği için
değil, işçilerin ve köylülerin sömürü ve yoksulluktan kurtulması
için de çalışması gerektiği sonucuna vardı. Düşünsel ve eylem
sel olarak bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesine
katıldı. Fikir Kulüpleri Federasyonu ve Türkiye İşçi Partisi üyesi
oldu, Türkiye Komünist Partisi'nin çizgisini benimsedi.
Dönemin en büyük öğrenci yürüyüşü olan "Özel okullar
devletleştirılmelidir" yürüyüşünde yer aldı ve kampanyasında
etkin rol oynadı. Eğitim sistemindeki reformları gerçekleştirmek
için yapılan üniversite işgallerinden biri olan İTÜ'nün işgalinde
363
öncü oldu. Grev halinde olan Derby'de işgalin başlamasında
işçilerin yanında İTÜ öğrencileri olarak yer aldılar.
O dönem Vietnam' da görev almış Robert W. Kommer Tür
kiye'nin ABD Büyükelçiliği'ne tayin edildi. Bunun üzerine Tür
kiye' de Kommer protestoları başladı. Ankara'da Kommer'in
arabasının yakılmasından sonra İstanbul' da bayrak yakma ey
lemleri başladı. Bu eylemlerle, Kommer'in Ankara'dan geri
alınmasını sağladılar. "Onlar Ortak Biz Pazar İşte Size Ortak
Pazar" sloganıyla montaj sanayi ve ortak pazara hayır kampan
yaları düzenlediler. ABD'nin 6. Filosu'nun protestolarında etkin
rol oynadı. Bu eylemlerin birinde yakın arkadaşı Vedat Demir
cioğlu güvenlik güçlerince öldürüldü.
O dönemde, dönemin öğrenci liderleriyle ve yakın arkadaş
larıyla fikir ayrılığına düştü. Gençlik hareketlerinin sınıf hareke
tinden bağımsız olamayacağını söylüyordu. Öğrenci eylemlerini
emekçilerle buluşturmak için yoğun çaba sarf ediyordu. Bu yö
nüyle çoğu gençlik liderlerinden çok daha ileriye gitti. Çok daha
sağlam bir politika üretmesine rağmen, diğer öğrenci liderleri
gibi öğrenci kitlelerini kucaklayamadı.
12 Mart 1971 darbesin sonrasında polise taş attığı ve öğren
cileri kışkırttığı gerekçesiyle gözalhna alınarak, TKP ve DEV
GENÇ davasından yargılandı. Uzun süre yurt dışında tedavi
görmesi gerektiğini bildiren raporlara rağmen cezaevinde tutul
du. Yurt dışına çıkabilir izni çıkhğında ise artık her şey için çok
geçti. İlk önce kolunu kaybeden Karadeniz, 15 Ağustos 1975
günü İstanbul' da yaşamını yitirdi.
Öğrendiklerini kitlelere anlatmayı kendine iş edinen ve tüm
yaşamını sosyalizmi kitlelerle buluşturmak için adayan Harun
Karadeniz, Olaylı Yıllar ve Gençlik, Eğitim Üretim İçindir, Devrim
cinin Sözlüğü, Yaşamımdan Acı Dilimler ve Kapitalsiz Kapitalistler
gibi dönemi anlatan teorik kitapları kaleme aldı. En fazla tanı
nan kitabı, Olaylı Yıllar ve Gençlik'te 1968 gençliğini ve deneyim
lerini anlattı.
364
ZÜLKÜF ŞAHIN
Zülküf Şahin, 1943 yılında yoksul bir ailenin çocuğu olarak
Muş'ta doğdu. Aile buna rağmen onu okuttu. 1965 yılında An
kara Hukuk Fakültesi'ne girdi. Orada sosyalist hareketle tanıştı.
1967 yılında Zülküf Şahin, hem Hukuk Fakültesi öğrencisi
ve hem de Fikir Kulüpleri Federasyonu'nun (FKF) genel başka
nıydı. FKF Genel Başkanlığı yaphğı dönemde, aynı zaman da,
Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) de üyesi idi. Partide, FKF Genel
Başkanı olmasından dolayı özel ve önemli bir yere sahipti.
Zülküf Şahin, fakültede öğrenci olduğu ve FKF genel baş
kanlığı yaptığı zaman, hem dünyada ve hem de Türkiye' de dev
rimci ve sosyalist hareketlerde büyük dalgaların ve yükselmele
rin oluştuğu bir dönemdi. O dönemin gençlik liderlerinden bi
riydi. En ön saflarda savaşan bir insandı.
O yıllar, Türkiye'de yükselen devrimci hareket içinde
önemli tarhşmaların yapıldığı, ayrışmaların yaşandığı bir dö
nemdi. Devrimciler, "Sosyalist Devrimciler" ve "Milli Demokra
tik Devrimciler" şeklinde ikiye bölünmüştü.
23-24 Ekim 1968'de İstanbul'da yapılan FKF'nin il. Genel
Kurultayı'nı MDD adayı Doğu Perinçek kazandı ama bir süre
sonra Perinçek, Genel Yönetim Kurulu toplantısında düşürüldü
ve yerine TİP üyesi Zülküf Şahin genel başkanlığa getirildi.
FKF'nin Genel Başkanı Zülküf Şahin, Türkiye İşçi Partisi
üyesi olduğu için, o saldırıların ve tasfiyenin boy hedeflerinden
biriydi. Ama o saldırılara ve tasfiye hareketlerine karşı ideolojik,
siyasal, örgütsel olarak kendi arkadaşlarıyla şiddetli bir müca
dele veriyordu.
Zülküf Şahin, 1969 yılında Ankara Hukuk Fakültesi'ni bi
tirdi ve Nehir ile evlendi. Fakülteden mezun olduktan sonra,
Ankara'da kalmadı ve Muş'a yerleşti. Muş'ta, avukatlık stajını
bitirdi. Stajını bitirdikten sonra, Muş'un Malazgirt ilçesinde
avukatlığa başladı. Bir dönem sonra da Bitlis'in Tatvan ilçesinde
365
çalıştı. 1997 yılına kadar, çok zor, çok özel ve askeri diktatörlük
koşullarında Tatvan' da avukatlığını sürdürdü.
Bu yüzden, kuruluş çalışmaları 1969 yılının ortalarında baş
layan DDKO'nun kuruluş çalışmalarına katılamadı. Dolayısıyla
Zülküf Şahin hem DDKO kurucusu ve hem de üyesi olamadı.
Ancak DDKO'nun önemli ve güçlü bir destekçisiydi. 12 Mart
1971 Askeri Darbe koşullarında tutuklu olmadığı dönemlerde,
DDKO'nun savunmalarına büyük katkısı oldu.
Üniversitede öğrenci olduğu dönemde, FKF genel başkanı
olarak, polis tarafından birçok defa gözaltına alınan Zülküf Şa
hin, · 12 Mart 1971 Askeri Darbesi döneminde tutuklandı ve Di
yarbakır-Siirt İlleri Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Cezaevi'nde
uzun zaman kaldı.
Zülküf Şahin, Kürdistan'a yerleştikten sonra, önemli Kürt
mellelerinin da içinde olduğu güçlü bir yurtsever çevre içinde
yer aldı. Dr. Sait Kırmızıtoprak'ın genel sekreterliğini yaptığı,
"Türkiye'de Kürdistan Demokrat Partisi" üyesi oldu. Yerel dü
zeyde parti yöneticiliği yaptı.
Daha sonra 1976'da da Rizgari Hareketi içinde yer aldı. Yö
netici olmadı ama en az onlar kadar etkin oldu. 1984 yılından
sonra Halkın Emek Partisi'nde yer aldı. Bu dönemde, bir ay
gözaltında kaldı.
Zülküf Şahin, hem 12 Mart 1971 Askeri Darbesi ve hem de
12 Eylül 1980 Askeri Darbesi dönemlerinde, Askeri ve DGM
mahkemelerinde birçok siyasetçi, aydın ve sosyalistin, Kürt
yurtseverlerin davalarında avukatlık yaptı.
1997 yılında İzmir'e yerleşen Zülküf Şahin, 13 Ekim 2010
günü orada yaşamını yitirdi. Kanserin aramızdan aldığı Zülküf
Şahin'in üç çocuğu vardı.
366
MAHİR ÇAVAN
Mahir Çayan, 14 Ağustos 1945 günü Samsun'da doğdu. Babası
devlet memuruydu. İlköğrenimine Üsküdar'daki Halil Güçlü
İlkokulu'nda başladı ve Paşakapısı İlkokulu'nda tamamladı.
İstanbul, Haydarpaşa Lisesi'nden sonra 1963'te yılında İstanbul
Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydoldu. Ertesi yıl Ankara
Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne geçti. Bu dönemde, Türkiye İşçi
Partisi'nin (TİP) etkisindeki Fikir Kulüpleri Federasyonu'na
(FKF) bağlı Siyasal Bilgiler Fakültesi Fikir Kulübü'ne üye oldu.
1965 yılında bu kulübün başkanlığını üstlendi.
Kısa süreliğine gittiği Fransa'daki sosyalist hareketleri izle
dikten sonra 1968'deki 6. Filo eylemlerine İzmir'de katıldı ve
gözaltına alındı. Bu dönemde TİP içinde başlayan ve Mihri Bel
li'nin öncüsü olduğu Milli Demokratik Devrim (MDD) tartışma
larına katıldı. Bu tartışma sürecinde, TİP adına Zonguldak Ereğ
li'sinde çalışmalar yürüttü. Bu gezide, Sadun Aren ile TİP Sena
törü Fatma İşmen'in tutumunu eleştirdi. Bu konudaki görüşleri
Aren Oportünizminin Niteliği adı altında Türk Solu dergisinde
yayınlandı. Bu arada, savunmuş olduğu MDD görüşü doğrultu
sunda ideolojik çalışmalarını yoğunlaştıran Mahir Çayan, Emek
dergisinde Kenan Somer'in Devlet Devrim ve Lenin ve Devrim
Nasıl Tanımlanmalı başlıklı yazılarına Türk Solu ' nda Revizyoniz
min Keskin Kokusu adlı iki yazıyla cevap verdi.
Bu geziden sonra, ideolojik olarak MDD saflarında yer aldı.
Fransa'da bulunduğu süreçte izlediği ve etkilendiği Latin Ame
rika'daki silahlı devrim mücadelesinin gerekliliğine illişkin yar
gıları pekişmişti. Türkiye İşçi Partisi'nin siyasi çizgisini "yasalcı
lık" olarak eleştirerek, Türkiye'deki devrim sürecinin kendi öz
gül koşullarından doğan bir silahlı mücadeleye gereksinimi
olduğunu savundu. Bu görüşe daha yakın olan Türk Solu ve
Aydınlık dergilerinde yazılar yazdı.
367
Ankara'da 9-10 Ekim 1969'da yapılan ve Türkiye Devrimci
Gençlik Federasyonu (Dev-Genç) adını alan FKF kurultayında
yapmış olduğu uzun konuşmayla dikkati çekti. Bu dönemde
Yusuf Küpeli ve Münir Aktolga ile birlikte davranan Mahir Ça
yan, 1970'te Gülten Savaşçı ile evlendi. 17-18 Ekim 1970'te divan
başkanlığını Yusuf Küpeli'nin yaptığı son Dev-Genç genel kuru
lunda da önemli bir konuşma yaptı. Bu konuşmada, Mihri Belli
ile olan ayrılıkların üstüne giden Çayan, MDD stratejisinin bir
savaş stratejisi olduğunu ve bunun bir savaş örgütü yani bir
parti ile gerçekleşebileceğini savundu. TİP'in kongresine katıl
mayan ve MDD görüşünü benimsemiş delegelerle, delege ol
mayan işçi ve öğrencilerle birlikte 29-30 Ekim 1970'de düzenle
nen "Proleter Devrimci Kurultay"dan sonra, Mihri Belli ve grubu
ile olan anlaşmazlık kopma noktasına geldi.
Mahir Çayan, Yusuf Küpeli, Ertuğrul Kürkçü ve Münir
Ramazan Aktolga imzasıyla yayınlanan Aydınlık Sosyalist Der
gi'ye Açık Mektup ise bu süreci noktaladı. Bu sırada, birlikte ha
reket ettiği arkadaşlarıyla birlikte Türkiye Halk Kurtuluş Parti
si'nin (THKP) kuruluş çalışmalarını da yürüten Mahir Çayan,
örgütün genel komitesi tarafından, Yusuf Küpeli ve Münir Ra
mazan Aktolga ile birlikte merkez komitesine getirildi. Komite
içinde yapılan görev bölüşümü sonucunda, THKP'nin siyasal ve
ideolojik görüşlerinin biçimlenmesinden sorumlu oldu. Bu ko
nuda Kurtuluş dergisinde yazılar yazdı. Yayın Politikamız ve
Devrimde Sınıfların Mevzilenmesi başlıklı yazılarda partinin dev
rim anlayışını formüle etti. Mahir Çayan, daha sonra, bu görüş
lerini Kesintisiz Devrim-III adlı broşüründe daha açıklayıo hale
sokarak, kesinleştirdi.
Bu arada, THKP'nin şehir gerillası eylemlerini de planlayan
Çayan, 12 Şubat 1971'de Ankara'da Ziraat Bankası Küçükesat
Şubesi'nin soyulmasına katıldı. Şubat 1971'de Hüseyin Cevahir,
Ulaş Bardakçı, Ziya Yılmaz, Kamil Dede ve Oktay Etiman'la
birlikte İstanbul'a geldi ve örgütün eylemlerine burada devam
368
edilmesi için hazırlıklarda bulundu. 15 Mart 1971 'de Erenköy
Türk Ticaret Bankası soygununa kahldı. Bunun ardından, 4
Nisan 1971'de işadamlan Mete Has ile Talip Aksoy'un kaçırılıp,
400 bin liralık fidye alınması eylemini arkadaşlarıyla birlikte
gerçekleştirdi.
Türkiye Halk Kurtuluş Partisi'nin tüzüğünü Münir Rama
zan Aktolga ile birlikte hazırlayan ve İhtilalin Yolu adlı parti
bildirisini de kaleme alan Mahir Çayan, 17 Mayıs 1971 günü
İsrail'in İstanbul Başkonsolosu Efrahim Elrom'un kaçırılması
eylemini Ulaş Bardakçı ve Hüseyin Cevahir'le birlikte gerçekleş
tirdi. 29 Mayıs 1971 'de Hüseyin Cevahir ile birlikte kaldıkları
evden kaçıp, sığındıkları bir başka evde kuşatıldılar. 1 Haziran
1971'de polisin açtığı ateş sonunda Hüseyin Cevahir öldü. Mahir
Çayan yaralı olarak ele geçti. Çayan hakkında TCK'nın 146.
maddesini ihlal etmekten dolayı dava açıldı.
Çayan, duruşmanın savunma aşamasında 29 Kasım 1971
günü Ziya Yılmaz, Cihan Alptekin, Ulaş Bardakçı ve Ömer Ay
na ile birlikte Kartal-Maltepe Askeri Cezaevi'nden kaçh. Bir süre
İstanbul' da kalan Çayan, bu süre içinde örgüt içinde başgösteren
anlaşmazlığı tarhşmak üzere 12 Aralık 1971'de Yusuf Küpeli ve
Münir Aktolga ile görüştü. Ancak bu görüşmede bir sonuç sağ
lanamadı ve Çayan içerde oldukları süre içinde partinin çizilmiş
olan stratejisini terkettikleri gerekçesiyle Yusuf Küpeli ile Münir
Ramazan Aktolga'nın THKP'den ihraç edilmelerini sağladı.
Ocak 1972'de İstanbul'dan Ankara'ya gelen Çayan, Deniz
Gezmiş ve iki arkadaşının idamını engellemek amaayla Türkiye
Halk Kurtuluş Ordusu ile ortak bir eylemin yapılması konusun
da görüş birliğine vardı. Mart 1972'de Fatsa'ya gelen Mahir Ça
yan ve arkadaşları, 26 Mart 1972'de Ünye'deki Radar Üssü'nde
çalışan iki İngiliz ve bir Kanadalı teknisyeni kaçırdılar. Rehine
leriyle birlikte Niksar'ın Kızıldere köyüne gelen Mahir Çayan ve
9 arkadaşı, girdikleri silahlı çatışma sonucunda 30 Mart 1972
günü öldürüldüler.
369
NİHAT AKSEYMEN
Nihat Akseymen 4 Kasım 1945 günü Ankara'da doğdu. Orta
gelirli bir memur ailesinin tek çocuğuydu. Olabilen en iyi eğiti
mi alabilmesi için ailesi, büyük özveriyle onu Ankara Koleji'nde
okuttu. 1966 yılında Koleji bitiren Nihat Akseymen, Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne girdi. Bu arada, FKF
içinde çalışh ve TİP'e üye oldu. TİP Çankaya ilçesinde aktif gö
revler aldı. FKF'den Dev-Genç'e geçmeyenlerin kurduğu Sosya
list Gençlik Örgütü kurucuları arasında Nihat Akseymen de
bulunuyordu.
TİP üyesi olmakla birlikte, Nihat Akseymen komünist par
tisine ihtiyaç olduğunu düşünüyor, TKP'yi arıyordu. İngilte
re' den Selma Ashworth'ün çıkardığı ve TKP'yle bağlı olan Kar
daş dergisi geliyordu. Nihat, 1970 Şubatı'nda evlendiği ilk eşi
Merih Kutsal ile birlikte 1970 yazında İngiltere'ye gitti ve Kardaş
dergisi aracılığıyla TKP'yi buldu. 1970 yazında Yakup Demir'le
görüştü ve TKP üyesi oldu. Türkiye'ye döndü ve yakın arkadaş
larıyla birlikte TKP örgütlenmesinin bir kolunu başlath.
İngiltere' ye dönen Akseymen, 1973 yılında Londra' daki
City Üniversitesi'nden mezun oldu. Londra'da bu okula devam
ederken geceleri de garsonluk yapıyordu. Bu arada, İngiltere' de
İngiltere Türkiyeli İlericiler Birliği'ni kurdu. İngiltere tarihinde
ilk kez lokanta işkolunda grev oldu. Nihat'ın iş arkadaşı da olan
Wimpy işçileri 60 işyerinde greve çıkhlar. Ardından konfeksi
yon işçilerinin grevi başladı. Bu eylemlerin içinden Londra İşçi
Birliği ve yerel bir işçi gazetesi olarak İşçinin Sesi doğdu.
Türkiye'de TKP örgütlenmesi sürüyordu. Bu arada, yöne
tim değişikliği sonucunda İsmail Bilen genel sekreter oldu. Tür
kiye örgütlenmesine verilen önemin artmasıyla bağlı olarak,
Nihat Akseymen arkadaşlarıyla görüşmek üzere 1974'te Türki
ye'ye geldi. Çıkarken Kapıkule' de gözaltına alınmak istedi; an
cak o Bulgaristan'a kaçh. Buradan yeniden İngiltere'ye geçti. Bu
370
sıralarda kendisine MK' de görevlendirildiği söylendi. Ardından
da eşiyle birlikte iki yıllık eğitim görmek üzere Moskova'ya,
SBKP MK Marksizm Leninizm Enstitüsü'ne gönderildi. 1968
sonrasının en önemli tarihsel dönemeçlerini Nihat Akseymen
Moskova' da yaşadı.
İşçinin Sesi'nin parti yayını olduğu kararı alındı. Ardından,
yazılarını R.Yürükoğlu adıyla yazan, parti adı Veli Dursun olan
Nihat Akseymen, Bilen tarafından, Emperyalizmin Zayıf Halkası
Türkiye adlı bir broşür yazmakla görevlendirildi. Nihat Aksey
men bu görevi yerine getirdi. 1978' de parti yayınlarının editörü
olarak çalışmak üzere Leipzig'e çağınldı. Leipzig'e gitmek için
Bedin' de alh ay eşiyle birlikte beklerken, aynı broşürün genişle
tilmiş basımını kitap olarak hazırladı. Bu arada, Leipzig görevi
ev bulunamadığı gerekçesiyle geri alındı. Kitaba tepki gösteril
meye başlandı.
İşçinin Sesi 1978'de kapahlmışh, gönderilen yazılar Ah
lım'da basılmayınca, yeniden açıldı. Dahası 1979'da TKP tari
hinde ilk kez açık tarhşma, Nihat Akseymen'in Kuştan korkan
darı ekmesin başlıklı yazısıyla, İşçinin Sesi nin 100. sayısında baş
'
371
OSMAN SAKALSIZ
Osman Sakalsız, 1 1 Mayıs 1947 günü Çorum'un İskilip ilçesinde
işçi bir babanın oğlu olarak doğdu. Ankara 1. Erkek Sanat Ensti
tüsü torna-tesviye bölümünden 1963 yılında mezun oldu. Me
zuniyetinden sonra bir yandan Akşam Tekniker Okulu'na de
vam ederken, gündüzleri de çalışmaya başladı. Onbeş yaşından
itibaren sola ilgi duydu. Zaman zaman Sosyalist Kültür Derneği
toplanblanna gitmeye başladı. Buraya Türkiye İşçi Partililer de
geliyordu, onlarla tanışb. Daha sonra partili olma gereksinimini
duydu ve 1965 yılı Nisan ayında Türkiye İşçi Partisi'ne başvura
rak üye oldu.
Üye olmasının hemen ardından 1965 yılında Ankara İl
Gençlik Kollan Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi. Daha sonra
partide hızla daha üst kademelere yükseldi. 1966 yılında Ankara
Merkez İlçe Sekreteri, bir yıl sonra 1967'de Ankara İl Yönetim
Kurulu üyesi ve Ankara İl Sekreteri oldu. 1969'da Üçüncü Bü
yük Kongre'de partinin Genel Yönetim Kurulu üyesi oldu. Behi
ce Boran'ın Genel Başkan seçildiği 1970 yılındaki 4. Büyük
Kongre'de de Merkez Yürütme Kurulu ve Genel Yönetim Kuru
lu üyesi olarak seçildi.
12 Mart faşist darbesi Türkiye' deki bütün sosyalist
devrimci-demokrat örgütleri baskı ve terör ile yıldırmaya çalı
şırken, Türkiye İşçi Partisi de bundan payını aldı. TİP'in 4. Bü
yük Kongresi'nde alınan, Türkiye'de Kürt halkının varlığının
reddedilmesine karşı çıkan ve Kürt halkına karşı asimilasyon,
baskı ve terör politikalarını mahkum eden karan partiye karşı
bir dava açılması için bahane olarak kullandı ve TİP kapabldı,
TİP yöneticileri yargılandı. Osman Sakalsız, bu davada Behice
Boran ile birlikte 15 yıl hüküm giyenlerden birisi oldu. Aynca
savunmasında savcıya ve mahkeme heyetine hakaret ettiği iddi
asıyla, diğer bir Merkez Yürütme Kurulu üyesi ile birlikte 30 ay
daha hapis cezası aldı.
372
Osman Sakalsız, TİP yöneticilerinin 1974 affıyla hapisten
çıkmalarının hemen ardından partinin yeniden kurulması için
yapılan çalışmalara katıldı. 1975 yılında Türkiye İşçi Partisi ye
niden kurulurken yaşı henüz 30 olmadığı için yasal kuruculuk
şartlarına sahip olamadı. Parti kurulduktan sonra Merkez Yöne
tim Kurulu üyesi ve Ankara İl Başkanı olarak görev yaptı. Aynı
zamanda da partinin dolaylı yayın organı olan Yürüyüş dergi
si'nin Genel Yayın Yönetmenliği görevini yürüttü. 1978 yılında
Başkanlık Kurulu Üyesi ve Kitle Örgütleri ve Gençlik Bürosu
Sekreteri olarak çalıştı. Daha sonra 1980 yılında kısa bir süre TİP
Başkanlık Kurulu Örgüt Bürosu Sekreterliği görevini de yaptı.
Türkiye İşçi Partisi'nin 12 Eylül 1980 faşist darbesinin he
men ardından illegal koşullarda varlığını sürdürmesiyle birlikte
parti kararıyla yurt dışına çıktı. Parti'de Politik Büro Üyeliği ve
Dış Büro Sekreterliği görevlerini üstlendi. Aynı zamanda da
yurt dışındaki TİP yanlısı "Demokrasi İçin Birlik" adlı örgütün
başkanlığını yaptı. Yurt dışında olduğu süre boyunca Kürdistan
Öncü İşçi Partisi, Türkiye Kürdistanı Sosyalist Partisi, Türkiye
İşçi Partisi, Türkiye Komünist Partisi,· Türkiye Sosyalist İşçi Par
tisi ve Türkiye Komünist Emek Partisi tarafından oluşturulan
"Sol Birlik"in cuntaya-faşizme karşı çalışmalarında önemli bir rol
oynadı. Türkiye İşçi Partisi ile Türkiye Komünist Partisi'nin
birleşmesi çalışmalarına katkıda bulundu.
Osman Sakalsız ve eşi Zerrin Sakalsız, dört yıl Almanya'nın
Düsseldorf kentinde kendileri gibi parti kararıyla yurt dışına
çıkmış olan Genel Başkan Boran ile aynı evi paylaştılar. TİP
Genel Başkanı Behice Boran, TKP Genel Sekreteri Nabi Yağa ile
birlikte iki partinin birleşmeye karar verdiklerini açıkladıkları
basın toplantısının hemen ardından 10 Ekim 1987 yılında hayata
gözlerini yumdu. Böylece Boran ile Osman Sakalsız'ın "28 yıllık
çalışma arkadaşlıkları" da son bulmuş oldu.
TİP Genel Sekreteri Nihat Sargın;ın, TKP Genel Sekreteri
Nabi Yağa ile birlikte yasallaşma ve 141 ve 142. maddelerin
373
kaldırılmasına katkı koyma çalışmaları için 1987 yılında Türki
ye'ye gitmesi ve uzun bir tutukluluk sürecinin başlaması üzeri
ne Osman Sakalsız, TİP Genel Sekreter Vekilliği görevini yürüt
tü. 1988 yılında, Türkiye İşçi Partisi ve Türkiye Komünist Parti
si'nin kongre kararlan ile kendilerini feshederek kurdukları
Türkiye Birleşik Komünist Partisi'nde (TBKP) Genel Sekreter
Yardıması olarak görev yaph. TBKP sürecinde bir yandan Sar
gın ve Yağcı'yla dayanışma çalışmalarına katkıda bulundu, di
ğer yandan da bu birliğin daha geniş bir birliğe evrilmesi yö
nünde TBKP'nin illegal yapılan kongresinin Türkiye'de daha
geniş bir sol parti kurulmasına ihtiyaç olduğunu belirten kararı
nı uygulamaya çaba gösterdi.
1990 yılı bahar aylarında İstanbul'da kuruluş hazırlıkları
başlahlan ve farklı görüşlerden Marksistleri kapsaması düşünü
len partiye, bir komünist olarak katkıda bulunma ve 141 ve 142.
maddelerin kaldırılması çalışmalarına daha aktif kahlma" ama
cını açıklayarak Türkiye'ye geri döndü, tutuklandı ve bir süre
hapis yattı. Sosyalist Birlik Partisi'nin (SBP) ve Birleşik Sosyalist
Parti'nin (BSP) kuruluş çalışmalarına kahldı. Özgürlük ve Da
yanışma Partisi (ÖDP) kurucuları arasında yer aldı. Türkiye
Sosyal Tarih Araşhrma Vakfı'nın (TÜSTAV) üyesi ve bağışçısı
oldu. Ölmeden üç yıl kadar önce ÖDP üyeliğinden ayrıldı.
Osman Sakalsız, 6 Ocak 2013 gecesi Almanya' da tedavi
gördüğü hastanede yaşamını yitirdi ve 12 Ocak Cumartesi günü
İstanbul Feriköy Mezarlığı'nda son yolculuğuna uğurlandı.
Yakın çalışma arkadaşı, yoldaşı Can Açıkgöz mezarı başında
yaphğı konuşmada Osman Sakalsız'ın, "Marksizmi içselleştirmiş
bir politik akla, yüksek düzeyde bir örgütlenme ve yöneticilik
yeteneğine ve etkili bir politik tahlil gücüne sahip bir işçi sınıfı
aydını olduğunu" belirtti.
374
DENİZ GEZMİŞ
Deniz Gezmiş, 28 Şubat 1947'de Ankara'nın Ayaş ilçesinde doğ
du. Babası Diyarbakır-Ergani nüfusuna kayıtlı ilköğretim müfet
tişi Cemil Gezmiş, annesi ise Erzurum'un Tortum ilçesinden
ilkokul öğretmeni Mukaddes Gezmiş'tir. Ailenin üç erkek çocu
ğundan ikincisidir. Gezmiş, ilk ve ortaöğrenimini Sivas'ta, liseyi
İstanbul'da okudu. Henüz lise öğrencisiyken sol düşünceyle
tanıştı ve kendini dönemin eylemleri içinde buldu.
1965'ten sonra, Türkiye'de gelişen gençlik hareketinin en
önemli önderlerinden ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun
(THKO) kurucu ve yöneticilerinden Deniz Gezmiş, 1965' de Tür
kiye İşçi Partisi'nin (TİP) Üsküdar ilçe başkanlığına üye oldu. İlk
kez 31 Ağustos 1966'da Ankara'dan İstanbul'a yürüyen Çorum
Belediyesi temizlik işçilerinin Taksim Anıh'na çelenk koymaları
sırasında işçileri destekleyip, Türk-İş yöneticilerini protesto
ederken gözaltına alındı. 7 Kasım 1966'da İstanbul Üniversitesi
Hukuk Fakültesi'ne girdi.
22 Kasım 1967' de öğrenci örgütlerinin düzenlediği Kıbrıs
Mitingi sırasında Aşık İhsani ile birlikte ABD bayrağını yaktık
ları gerekçesi ile gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan
Deniz Gezmiş, Hukuk Fakültesi'nde okuduğu arkadaşlarıyla
birlikte 30 Ocak 1968' de Devrimci Hukukçular Örgütü'nü kur
du. 7 Mart 1968'de İÜ Fen Fakültesi konferans salonunda dü
zenlenen bir toplantıda konuşma yapan Devlet Bakanı Seyfi
Öztürk'ü protesto ettiği için tutuklandı. 2 Mayıs'a kadar tutuklu
kalan Gezmiş, 30 Mayıs'ta 6. Filo'yu protesto ettiği için yargı
landı ve beraat etti. Öğrenci eylemleri içinde etkinliği giderek
artan Deniz Gezmiş, 12 Haziran 1968' de İstanbul Üniversite
si'nin işgal edilmesine önderlik etti. İşgalden kısa bir süre sonra
İstanbul'a gelen 6. Filo'yu protesto eylemlerinde yer alan Gez
miş, 30 Temmuz' da bu eylemlerden dolayı tutuklandı ve 20
375
Eylül 1968' de serbest bırakıldı. Bütün bu olaylardan sonra öğ
renci hareketinin efsanevi lideri haline geldi.
TİP içinde yoğunlaşarak, ayrılıklara ve tartışmalara yol açan
ideolojik sorunlarda Milli Demokratik Devrim (MDD) görüşünü
benimseyen Deniz Gezmiş, bu görüşün özellikle devrimci öğ
renciler arasında yayılmasında etkili oldu. Ekim 1968'de eylem
lerde birlikte olduğu Cihan Alptekin, Mustafa İlker Gürkan,
Mustafa Lütfi Kıyıcı, Devran Seymen, Cevat Ercişli, M. Mehdi
Beşpınar, Selahattin Okur, Saim Kurul ve Ömer Erim Süerkan'la
birlikte Devrimci Öğrenci Birliği'ni (DÖB) kurdu. 1 Kasım
1968'de Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı, AÜTB, ODTÜÖB ve
DÖB'ün başlattığı Samsun'dan Ankara'ya Mustafa Kemal Yü
rüyüşü'nü düzenledi. Ardından 28 Kasım 1968'de ABD'nin
Ankara Büyükelçisi Kommer'in gelişi sırasında Yeşilköy Havaa
lanı'nda düzenlenen protesto gösterileri nedeniyle tutuklandı ve
bir süre sonra serbest bırakıldı.
İstanbul Üniversitesi'nde sağcı güçlerin 16 Mart 1969'da gi
rişmiş olduğu hareketlere öğrenci kitlesiyle birlikte karşı koyan
Gezmiş, bu eylemi gerekçe gösterilerek 19 Mart'ta yeniden tu
tuklanarak 3 Nisan' a kadar hapis yattı. Ardından 31 Mayıs
1969' da İÜ Hukuk Fakültesi öğrencilerinin, reform tasarısının
gerçekleşmemesini protesto için giriştikleri işgale önderlik etti.
Üniversitenin kapatılıp, polise teslim edilmesi nedeniyle çıkan
çatışmalarda yaralandı. Hakkında gıyabi tutuklama kararı ol
masına rağmen hastaneden kaçan Gezmiş, Haziran'ın sonunda
Filistin'e gitti. Filistin'e gitmeden önce 23 Haziran 1969'da
TMGT'nin topladığı 1 . Devrimci Milliyetçi Gençlik Kurultayı'na
kendisi gibi hakkında tutuklama kararı olan FKF Genel Başkanı
Yusuf Küpeli ile birlikte bir mücadele programı gönderdi.
Eylül'e kadar Filistin'de gerilla kamplarında kalan Deniz
Gezmiş, 1 Eylül 1969'da, 10 Haziran'da "üniversiteyi işgal" etti
ği gerekçesiyle Hukuk Fakültesi'nden ihraç edildi. Hakkında
tutuklama kararının olduğu bu dönemde gazetecilere gizlendiği
376
yerden demeçler verdi. 23 Eylül 1969'da Hukuk Fakültesi'nde
olduğu sırada, haber verilen polislerin de fakülteye gelmesi
üzerine teslim olan Gezmiş, 25 Kasım' da serbest bırakıldı. An
cak İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi'nde
Battal Mehetoğlu'nun sağalar tarafından öldürülmesinden son
ra okulda yapılan aramada, ele geçirilen dürbünlü bir tüfeğin
Gezmiş'e ait olduğu öne sürülerek hakkında yeniden tutuklama
kararı alındı.
20 Aralık 1969' da yakalanan Gezmiş, kendisiyle birlikte tu
tuklanan Cihan Alptekin'le birlikte 18 Eylül 1970'e kadar tutuk
lu kaldı. Bundan sonra öğrenci eylemlerinden uzaklaşarak, mü
cadelesini değişik alanlarda sürdürdü. Sinan Cemgil ve Hüseyin
İnan'la birlikte Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nu (THKO) kur
du. 11 Ocak 1971'de THKO adına Ankara İş Bankası Emek Şu
besi'nin soygununu gerçekleştirenler arasında yer aldı. 4 Mart
1971'de dört ABD'li erin Balgat'taki Tuslog Tesisleri'nden kaçı
rılması eyleminde de bulundu. Kaçırılan erler daha sonra ser
best bırakıldılar. 16 Mart 1971'de halkı kendisine karşı kışkırtan
Gemerek Belediye Başkanı'nın evini silahla bastı.
12 Mart darbesinin ilk günlerinden sonra Yusuf Aslan ile
birlikte Sivas' a gitmekteyken motosikletleri bozuldu. Bir ihbar
sonucu polislerin gelmesi üzerine çıkan çatışmada Aslan ile
birbirlerini kaybettiler. Aslan o esnada, Elmalı' da iken, Gezmiş
ise 16 Mart 1971 salı günü Sivas'ın Gemerek ilçesinde etrafı sarı
larak yakalandı ve Kayseri'ye getirildi.
Mahkemesi 16 Temmuz 1971 günü başladı ve 9 Ekim 1971
günü bitti. Deniz ve arkadaşları 16 Temmuz 1971'de başlayan
THK0-1 Davası'nda TCK'nin 146. maddesini ihlal ettiği gerek
çesiyle, 9 Ekim 1971 günü idam cezasına çarptırıldı. Yusuf Aslan
ve Hüseyin İnan ile birlikte 6 Mayıs 1972 tarihinde, gece 01:00-
03:00 arası, Deniz Gezmiş, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde
asılarak idam edildi.
377
MUSTAFA HAYRULLAHOGLU
Mustafa Asım Hayrullahoğlu, Diyarbakır'da 1948 yılında doğ
du. Yükseköğrenimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde
yapan Hayrullahoğlu, 1960'lı yıllarda yükselen öğrenci mücade
lelerine kahldı. Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) ve Devrimci
Doğu Kültür Ocakları'nda (DDKO) çalıştı. Yine bu yıllarda yük
selen işçi hareketlerine katıldı. Türkiye İşçi Partisi'ne (TİP) üye
oldu. 1969 Sungurlar işçi direnişine ve o yıllarda gelişen bir dizi
işçi direnişlerinde yer aldı.
O yıllarda kurulmuş olan ve önemli bir muhalefet odağı ha
line gelen Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)
kapatılmaya çalışılınca işçi sınıfının bu girişime karşı yanıtı ol
dukça sert oldu. 15-1� Haziran 1970'te gerçekleştirilen ve genel
direnişe dönen genel grevle DİSK'in kapahlması engellendi.
Hayrullahoğlu, bu direnişin örgütlenmesinde önemli görevleri
yerine getirdi. Tekel Gerçek ve Derby Gerçek isimli fabrika gazete
lerinin yazıişleı:i müdürlüğünü üstlendi.
12 Mart muhtırası ve TİP'in kapatılmasından sonra, Parti
zan grubunun oluşturduğu "Sosyalist Mücadele Birliği" çevre
sinde yer alan Hayrullahoğlu,12 Mart 1971 askeri darbesi dö
neminde, birçokları gibi, illegal çalışma hayatına geçti. 1975
yılında Türkiye Komünist Partisi'ne (TKP) üye oldu ve değişik
düzeylerde görev aldı. Özellikle İstanbul parti teşkilatlanmasın
da ve sendikal alanda çalışmalarda bulundu. TKP Merkez Ko
mitesi üyesi ve İstanbul İl Komitesi Sekreteri olan Hayrullahoğ
lu, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra 14 Kasım 1982'de
polisler tarafından yakalandı.
Uzun süren işkencelere rağmen parti hakkında herhangi bir
açıklamada bulunmadı. Deniz Gezmiş'ten esinlenerek aldığı
parti adı Deniz'e yakışır bir şekilde davranan Hayrullahoğlu'nu
16 Kasım 1982 günü işkencede öldüren polisler, naaşı Kasımpa
şa'daki Kulaksız Kimsesizler Mezarlığı'na gizlice gömdü. İşken-
378
ceci polisler tarafından öldürüldüğünde 34 yaşında olan Musta
fa Asım Hayrullahoğlu'nun gömüldüğü yer, ailesi ve yoldaşları
tarafından uzun uğraşlar sonunda bulundu .
.. .. ..
379
"Bir süre sonra polisin TKP timi geldi, Mustafa'run o tim ta
rafından işkence gördüğü belliydi. Kollarımın açık olduğunu
görünce bana da saldırmaya başladılar. Niye yardım ediyorum,
diye kızdılar. 'Mustafa konuşacak mısın, seni gebertiriz' diye
bağırıyorlardı. 'Seni biliyoruz Merkez Komite üyesisin, kabul et,
isim ver, kendine eziyet etme, hasta değilsin, rol yapıyorsun'
gibi sözlerle bağırıp dövüyorlardı. Mustafa'yla ilgili her şeyi
polislerden öğrendim, adını, kim olduğunu. Tekmelediler, vur
dular, yumrukladılar, hiç sesi çıkmadı. Hastaneye götürün du
rumu kötü dedim. 'Götürmeyiz, senden sorumlu' dediler. Ko
lonya istedim, gömleğini çıkarthm. Göğsünün sol kısmında bir
madeni para büyüklüğünde morartı vardı, darbe almıştı. Ay�k
lannda falaka izi var mı diye bakmak istedim, uzun boyluydu,
eğilemedim. Diğer polisler gelip beni dövüyorlardı."
"O tür yerlerde saat kavramını yitirmiştik. Polislerin mesai
saatlerinden zamanı anlamaya çalışıyorduk. Sabah 7 gibi koşuş
turmacalar ile uyandım. Mustafa'nın inlemesi kesilmişti, sesi
gelmiyordu. Elim kelepçeliydi, kolunu tutmaya çalışıyordum,
terlemesi de geçmişti. Rahatladı diye düşündüm, uyuyor san
dım, öleceğini hiç düşünmemiştim. TKP timi geldi daha sonra,
gözlerim bağlı uyuyor pozisyonunda durdum. Biri üstümden
eğildi, Mustafa'nın kalbini dinledi. 'Bu ölmüş' diye bağırdı.
'Yapma ya' sesleri geliyordu. Süratle odadan kaçtılar. Yalnız
kaldım, dokundum, kolu buz gibiydi. Mustafa' dan ses yoktu."
"Olaydan 2,5 yıl sonra, Metris Cezaevi'nde avukat ziyareti
ne çağrıldım. Avukat Ergin Cinmen cezaevine gelip, 'Hayrulla
hoğlu'na şahitmişsin, bildiğin bir şeyler varmış, bana anlatır
mısın' dedi. Mustafa'nın öldürüldüğünden artık emindim. Dava
açacaklarını söyledi. Tanıklık yapıp yapmayacağımı sordu. Ya
parım dedim. Mahkemede de anlattım. O işkenceleri yapanlar
dan üç polis 10 yıl 8 ay hapis ceza aldılar; ancak daha sonra Yar
gıtay' da karar bozuldu. Bu kadar bariz tanıklık varken, işkence
cilere daha sonra beraat kararı çıktı."
380
HÜSEYİN İNAN
Hüseyin İnan, 1949 yılında Sivas'ın Gürün ilçesine bağlı Bozhü
yük köyünde doğdu. İlk ve ortaokulu Pınarbaşı'nda, liseyi Kay
seri'de okudu. 1966 yılında ODTÜ İdari Bilimler Bölümü'ne
kayıt oldu. Sosyalist Fikir Kulubü (SFK), Dev-Genç'e ve Türkiye
İşçi Partisi'ne üye oldu. İstanbul, Ankara, İzmir ve diğer illerde
ki eylemlerde aktif rol aldı. Toprak işgalleri gibi kırsal yöreler
deki etkinliklerde yer aldı. 1966-1967'deki ODTÜ boykotuna
önderlik etti.
Hüseyin İnan, 1968'de, TİP ve daha sonra MDD içindeki ay
rılıklarda, giderek belirginleşen gizli ve dar örgüt fikri doğrultu
sunda çekirdek bir grup oluşturup, kır gerillası yoluyla anti
emperyalist mücadele verme düşüncesini geliştirmeye çalıştı.
MDD fikrinden hiçbir zaman taviz vermemiş olsa da, fikri mü
cadeleden silahlı mücadele yoluna doğru evrildi.
Ankara'da, önderliğini Sinan Cemgil ile birlikte Hüseyin
İnan'ın yaptığı grup, Türkiye sosyalizm tarihinin ilk silahlı örgü
tü olan Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun (TI-IKO) çekirdek
kadrosunu oluşturdu. Aynı yıl İdari Bilimler Fakültesi'nden
çıkartılan Hüseyin İnan, arkadaşlarıyla birlikte ODTÜ'de kal
maya devam etti. 14 Ekim 1969'da, THKO'nun bu nüvesini oluş
turan grupla birlikte Suriye üzerinden Ürdün'e, Filistin Kurtuluş
Örgütü'ne (FKÖ) bağlı El Fetih'in gerilla eğitim kamplarına gitti.
El Fetih kamplarında aldıkları yirmi günlük bir eğitimden
sonra Hüseyin İnan ve 15 arkadaşı, 1 Şubat 1970 Pazar günü,
Suriye sınırından gizlice Türkiye'ye girdiler. Grubun bir bölümü
Diyarbakır'a geldi. Hüseyin İnan ve arkadaşları yanlarında ge
tirdikleri silahları Diyarbakır surlarına gömdüler. Ancak Filis
tin'den dönenler, değişik yerlerde yakalanıp, tutuklandı ve Di
yarbakır'da yargılandı. Kendilerine isnat edilen suç, Filistin'de
aldıkları gerilla eğitimi üzerineydi. Mahkeme'nin Dışişleri Ba
kanlığı'ndan talep ettiği bilirkişi raporunda, "El Fetih, sosyalist
381
değil, milliyetçi bir Arap örgütü" denilmesi sayesinde, Ekim
1970'de serbest bırakıldılar.
Hüseyin İnan, serbest kalmasını takiben yeniden Ankara'ya
döndüğünde kafasındaki kır gerillası fikri iyice berraklaşh. Ben
zeri düşünceler taşıyan ve aynı eylem çizgisini benimseyen,
başlarında Deniz Gezmiş'in yer aldığı İstanbul grubuyla bir
araya gelerek THKO'yu kurma karan aldılar. Deniz Gezmiş,
Sinan Cemgil ve Cihan Alptekin'in de kuruluşunda yer aldığı
THKO'nun öncü teorisyeni Hüseyin İnan'dı. Onun yazdığı Tür
kiye Devriminin Yolu broşürü, diğerleri tarafından lider olarak
kabul edilmesini de beraberinde getirdi.
Ancak Hüseyin İnan, sadece teorisyenlikle sınırlı kalmadı
ve THKO'nun tüm silahlı eylemlerinin bizzat içerisinde yer aldı.
29 Aralık 1970'de, Dev-Genç üyelerinden İlker Mansuroğlu'nun
öldürülmesi üzerine, THKO'nun örgüt olarak ilk kez ismini
kullandığı Kavaklıdere Polis Karakolu'nun kurşunlanması, 1
Ocak 1971'de Türkiye İş Bankası Emek Şubesi soygunu, Ameri
kan askeri tesislerinin basılarak önce bir, daha sonra dört Ame
rikalı askerin kaçırılması eylemlerinde bulundu. Hüseyin İnan,
23 Mart 1971 günü Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde düştükleri
pusuda THKO'lu Mehmet Nakipoğlu'yla beraber yakalandı.
Yargılama sonunda Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan'la Anka
ra 1 No'lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi tarafından 9 Ekim
1971 günü idama mahkum oldu. İdamların önlenmesi için gerek
Meclis'te, gerek kamuoyunda ve gerekse örgüt arkadaşları tara
fından çeşitli girişimlerde bulunulmasına rağmen, Yusuf Aslan
ve Deniz Gezmiş'le birlikte 6 Mayıs 1972 günü idam edildi. Son
sözleri "Ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu
ve bağımsızlığı için savaşhm. Bu bayrağı, bu ana kadar şerefle
taşıdım. Bundan sonra, bu bayrağı, Türk halkına emanet ediyo
rum. Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler! Kahrolsun
faşizm!" oldu. Hüseyin İnan'ı mezarı, Ankara-Karşıyaka Mezar
lığı'ndadır.
382
İBRAHİM KAYPAKKAYA
İbrahim Kaypakkaya, 1949 yılında Çorum'un Sungurlu ilçesinin
Karakaya Köyü'nde yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğdu.
İlkokulu üç ayrı köyde okuyup bitirdi. Devlet parasız yatılı sı
navlarını kazanarak Hasanoğlan Öğretmen Okulu'na girdi. Dev
rimci düşüncelerle tanıştığı Öğretmen Okulu'nu bitirdikten son
ra sınavlarını kazandığı İstanbul'daki Çapa Yüksek Öğretmen
Okulu'na başladı. Orada devrimci çevrenin önde gelen kişile
rinden biri haline geldi.
İlk bildirisini, Çetin Altan'a bir gezi sırasında gericiler tara
fından saldırılması üzerine kaleme aldı. Ders çalışmaya çok az
vakti olmasına rağmen başarılı bir öğrenciydi. Fikir Kulüpleri
Federasyonu'na (FKF) bağlı olarak Çapa Yüksek Öğretmen Oku
lu Fikir Kulübü kuruldu ve Kaypakkaya başkanlığa seçildi. İb
rahim Kaypakkaya, derneğin kuruluş bildirisini kaleme aldı ve
bu bildiri okulda dağıtıldı. Okul yönetimi hemen harekete geçti.
İbrahim Kaypakkaya ve diğer kurucu üyelere "1 ay okuldan
uzaklaştırma" cezası verildi; dahası savcılığa ihbar edildiler.
Artık dergilere yazılar yazmaya başlamıştı. Öğrencilik dö
nemi boyunca sırasıyla Forum, Ant, Türk Solu, Aydınlık gibi der
gilerde yazıları çıktı. FKF'nin 2. Kurultayı'na Çapa'dan delege
olarak katıldı. Çapa Fikir Kulübü'nün başkanı olan Kaypakkaya,
6. Filo'ya karşı bildiri yayınladığı gerekçesiyle Kasım 1968'de
okuldan atıldı. Okuldan atılma ile ilgili kararı Danıştay bozdu.
Fakat yönetim dokuz öğrenciyi geri alırken, Kaypakkaya için bu
kararı uygulamadı.
FKF ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) içinde ortaya çıkan ayrış
mada Milli Demokratik Devrim (MDD) tezini savunan kesimde
yer aldı. İşçi-Köylü gazetesinin İstanbul'daki bürosunda çalışan
İbrahim Kaypakkaya, Aydınlık ve Türk Solu dergilerine yazılar
yazdı. Aydınlık içinde meydana gelen ayrışmada Doğu Perin
çek'in başını çektiği PDA kanadında yer aldı.
383
Türkiye'de 1970 yılnda şehirlerde ve kırlarda kitlelerin dev
rimci mücadele ruhu gittikçe yükseliyordu. İbrahim Kaypakka
ya, Trakya Değirmenköy'de toprakları için ağaya karşı mücade
le eden köylülerin arasındaydı. Kaypakkaya ve bu direnişte yer
alan diğer devrimci önder Cihan Alptekin, buradan dönerlerken
gözalhna alındılar ve işkenceden geçirildiler.
Yükselen mücadele 15-16 Haziran 1970'te doruğa ulaşh. İb
rahim Kaypakkaya, bu büyük direnişin sıra neferlerinden biriy�
di. Gece sabahlara kadar bildiri basıyor, gündüz kavganın en
yoğun olduğu yere koşuyordu. Bu mücadeleden çıkarılması
gereken dersler bağlamında yürütülen tartışmalarda, Kaypak
kaya o döneme kadar içinde bulunduğu PDA-TİİKP'in merkezi
ile ters düştü.
İbrahim Kaypakkaya, 1971 başlarında Çorum ve köylerinde
araşhrma çalışmalarına çıkh. Bu tarih aynı zamanda 12 Mart
faşist cuntasının tezgahlandığı tarihti. Yükselen devrimci baş
kaldırıyı durdurmakta yetersiz kalan göstermelik parlamenter
araçların bile çok görülmesi üzerine, sıkıyönetim ilan edildi.
Grevler, kitle eylemleri, mitingler yasaklandı, bütün devrimci
dergiler, kitle örgütleri kapahldı. Devrimci avına başlandı, bin
lerce devrimci tutuklandı, onlarcası katledildi. Kaypakkaya da
arananlar arasındaydı.
1972 yılına kadar Proleter Devrimci Aydınlık (PDA) safla
rında çalıştı ve DABK üyesi olarak görev yaptı. Sonra Doğu
Perinçek ve çevresinin revizyonist ve oportünist olduklarını
belirten Kaypakkaya, 15 kadro ve 20 civarında sempatizanla, 24
Nisan 1972'de Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist ve
Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu'nu kurdu.
TKP-ML faaliyetlerinin yoğunlaştığı Çemişgezek bölgesin
de mücadele ederken, 24 Ocak 1973'de Dersim-Çemişgezek ilçe
si Vartinik köyü Mirik mezrasında bulunduğu köyün etrafı sa
rıldı. Çahşma sırasında TİKKO'nun ilk liderlerinden Ali Haydar
Yıldız yaşamını yitirirken, Kaypakkaya yaralı olarak çahşma
384
alanından uzaklaşh. Beş gün sonra, kendisinin saklandığı köy
deki bir öğretmenin ihbarıyla yakalandı.
İbrahim Kaypakkaya, Gökçe Karakolu'na kadar buzlu dere
lerin içinden yaya sürüklendi. İlk ifadesi karakolda alındı. O'nu
hemen konuşturup işini bitirmek istiyorlardı. Fakat Kaypakkaya
örgütsel konuda ifade vermedi. Bundan sonra, bitmek bilmeyen
işkenceler başladı. Şubat başında önce Dersim'e ordan Elazığ'a,
oradan da Diyarbakır'a götürülüp Sava Yaşar Değerli'ye teslim
edildi. Kaypakkaya, burada gittikçe ağırlaşan yaralan yüzünden
ölüm tehlikesinin belirmesi sonucu askeri hastaneye yahnldı.
Kaypakkaya'nın onlara gerekli bilgileri vermeden ölüp git
mesine razı değildiler. İbrahim Kaypakkaya, burada don
ma/kangren sonucu iki ayağını da kaybetti. Şubat ayı başlarında
Kaypakkaya iyileştikten sonra tekrar sorgular başladı. O'nu
konuşturmak için akla gelebilecek her türlü işkence yöntemini
deniyorlardı; fakat tüm çabalan boşa çıkh. Kaypakkaya şaşmaz
bir kararlılıkla hiçbir örgütsel faaliyeti hakkında bilgi vermedi;
işkenceciler bu durum karşısında çılgına dönüyorlardı.
İbrahim Kaypakkaya, bazı özel istekler yüzünden ve görü
şebilmek için babası Ali Kaypakkaya'ya da mektup yazmışh.
Babası, oğlunun mektubunu alınca çok sevindi. Aylardır haber
alamadığı oğlunun yaşadığına sevinmişti. Hemen onun istediği
şeyleri yerine getirip 19 Mayıs 1973 günü Diyarbakır'a doğru
yola çıkh. Bundan önce de Diyarbakır'a gitmiş fakat onu oğluyla
görüştürmemişlerdi.
Ancak baba Ali Kaypakkaya'yı Diyarbakır' da oğlunun ölüm
haberi karşıladı. Oğlunun intihar ettiğini söylediler. Oğlunun
cesedinin üzerindeki kurşun izlerini gördü. Bunların ne oldu
ğunu sorduğunda, görevliler bir cevap veremediler. Kaypakka
ya'yı konuşturamayacağını anlayan işkenceciler onu 18 Mayıs
günü kurşuna dizmişlerdi. İbrahim Kaypakkaya'nın mezan,
doğum yeri olan Karakaya'dadır. Kaypakkaya'nın yazılarının
toplandığı Seçme Yazıları adlı bir kitabı vardır.
385
AYKUT BAŞARAN
Aykut Başaran, 1950 yılında Eskişehir'in İnönü ilçesinde dünya
ya geldi. 1968 yılında okumaya başladığı Hacette Üniversite
si'nde sosyalist fikirlerle tanışh. Hacettepe Sosyalist Fikir Kulü
bü'ne üye oldu. 12 Mart 1971 askeri darbesi sonrasında kurulan
ilk öğrenci örgütlenmesi olan Ankara Devrimci Öğrenciler Der
neği'nin (ADYÖD) ilk yöneticilerinden biriydi.
Dr. Hikmet Kıvılamlı liderliğinde Türkiye Komünist Parti
si'ni yeniden örgütlemeyi amaçlayan TKP(Reorganizasyon)
çalışmalarına katıldı. TKP(R)'nin TKP(Birlik)'e dönüşmesi üzeri
ne, parti merkezinde görev aldı. Yine 12 Mart sonrasında kuru
lan ilk sosyalist parti olan Türkiye Sosyalist İşçi Partisi'nin kuru
cularından biriydi ve partinin çeşitli kademelerinde görev aldı.
TSİP içindeki siyasi uyuşmazlık TKP(B) üyelerinin TSİP'ten
ayrılması ile sonuçlandı. TKP(B)'nin 1980 yılında toplanan 1 .
Kongresi'ne Çorum Direniş Koordinasyonu üyesi olarak kahldı.
1980 yılında tutuklanan Aykut Başaran, bir süre sonra salıveril
di. 1984'te yeniden tutuklandı ve TKP(B)'nin Örgüt Büro sorum
lusu olarak yargılandı ve üç yıl cezaevlerinde kaldı.
TKP(B)'nin 1987 yılında yapılan il. kongresine kahldı ve
Merkez Komite'de yer aldı. Türkiye Komünist Partisi (Birlik)'in
1992 yılında Türkiye Devrim Partisi (TOP) ismini almasını karşı
çıkh. Silahlı mücadeleyi esas alan TDP'ye katılmadı.
Aykut Başaran, Halkın Emek Partisi'nin (HEP) 1991 yılında
yapılan 1. Kongresi'ne kahldı ve merkez yönetimine seçildi.
HEP, kapahlıncaya kadar bu partide görev yaph. 1995 yılında
ÖDP'nin Eskişehir il örgütünün kurucuları arasındaydı.
ÖDP'nin 2001'de ayrışmasında Maçka İnisiyatifi, Ekmek ve
Gül Platformu ve Sosyalist Emek Hareketi'nde yer aldı. 20 Ka
sım 2008 günü, Eskişehir'de yitirdiğimiz Aykut Başaran, en son
olarak İşçi Kardeşliği Partisi'nin Eskişehir İl Örgütü kurucuları
arasındaydı.
386
NAİL SATLIGAN
Nail Satlıgan, 1950 yılında Çin'in Harbin şehrinde doğdu. 1960'lı
yıllarda Türkiye İşçi Partisi'ne üye oldu. 1960'lı yılların sonunda
Proleter Devrimci Aydınlık saflarında yer alarak İşçi-Köylü ga�
zetesinin yayın kurulu üyeliği yaptı. 12 Mart darbesi döneminde
bir süre hapis yath. Cezaevinden çıktıktan bir süre sonra Troç
kizmi benimsedi.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde öğrenim üyeliği
yaptı. 1970'li yıllarda Tüm Asistanlar Derneği (TÜMAS) İstanbul
şubesi yöneticisi oldu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi
Mezunları Cemiyeti'nin yayın organı İktisat dergisinin 1980'li
yıllarda editörlüğünü yaptı. 1986 ila 1992 yılları arasında yayın
lanan 1 1 . Tez dergisinin isim babasıydı. Özgür Basın geleneğin
de çıkan günlük gazetelerde köşe yazılan yayınlandı.
1990'lı yıllarda Sınıf Bilinci dergisinin yayın kurulu üyesi,
2000'li yıllarda Devrimci Marksizm dergisinin danışma kurulu
üyesi, 1980'li yıllarda Bilar, 2000'li yıllarda Özgür Üniversite'de
çeşitli seminerlerin sorumlusu oldu.
1990'lı yıllarda Özgürlük ve Dayanışma Partisi üyesi oldu.
Karl Marx'ın Kapitali'ni ve Komünist Manifestosu'nu Almanca
aslından çevirdi. Marksist iktisat kitapları yazdı ve kimi kitap
larda ise editörlük yaptı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakülte
si'nden 2006 yılında emekli oldu. En son olarak Yordam Yayın
lan'nda editörlük yapıyordu.
Uzun süredir kanser tedavisi gören Nail Satlıgan, 28 Nisan
2013 günü, İstanbul'da yaşamını yitirdi. Vasiyeti gereği cenaze
töreni yapılmadı. Satlıgan, bedenini tıp eğitiminde kullanılmak
üzere bir tıp fakültesine bağışlamıştı. 5 Mayıs 2013 günü İstan
bul'da bir anma toplantısı yapıldı.
387
İBRAHİM SEViMLİ
İbrahim Sevimli, 1 950 yılında Konya'da doğdu. Belli bir süre
Kuran kursuna gitti. 1960 yılında 27 Mayıs darbesinden sonra
Kuran kursu mezunlarının imam olamayacağı kararının çıkması
üzerine babası onu ilkokula gönderdi. İki senede ilkokulu bitir
di. Daha sonra gittiği Konya-İvriz öğretmen okulunu, 1968 yı
lında bitirdi. Cihanbeyli'nin bir köyüne tayini çıkh. Fakat aynı
yıl üniversite sınavlarına da girmişti. Gazi Eğitim Enstitüsü
Edebiyat bölümü sınavlarını kazanarak, o bölüme başladı.
Öğretmen okulundayken sol fikirlerle tanışh. Gazi' de iken
bu eğilimi iyice güçlendi. Okulun öğrenci derneği başkanlığını
yaph. Dev-Genç'e üye oldu. Bu tür mücadelelerde yer almanın
bedellerinden o da nasibini aldı. 1971'deki askeri muhhradan
sonra, yüzlerce devrimci, solcu, demokrat insan gibi o da gözal
hna alındı ve hapishanede yath.
10 yıla yakın ceza aldı; ancak 1974'te çıkarılan aftan sonra
tahliye oldu. Daha sonra, devrimci mücadeleye kaldığı yerden
devam etti. Öğretmen örgütlenmesinde yer aldı. Bunun dışında
belli grup örgütlenmeleri içerisinde yer aldı. 12 Eylül darbesin
den önce çıkarılan günlük Demokrat gazetesinde yer aldı.
Demokrat gazetesi, 12 Eylül faşist darbesiyle, tüm sol, de
mokrat gazete ve dergiler gibi kapahldı. Onun gibi kişilerin
darbe sonrasında Türkiye'de barınması zorlaşıyordu. Nitekim
onun hakkında da çeşitli davalardan dolayı tutuklama kararı
vardı. Bunun üzerine, 1981 yılında Almanya'ya gitti.
Almanya'ya gittikten sonra Devrimci İşçi dergisinin faaliyet
lerine, Demokrat Türkiye adlı aylık derginin çıkarılmasına kahldı.
Demokrat Türkiye 1984'te, Devrimci İşçi ise 1990'ların başında
yayınlarına son verdi. Solda fikri ve politik bir yenilenmeye
katkı için 1994'te Sosyalizm Sorunları Kitap Dizisi'nin, daha sonra
ise Yeni Zamanlar adlı derginin çıkarılmasına katıldı. Birincisinin
ömrü iki sayı, ikincisinin ise 6 sayı sürdü.
388
Bu arada, siyasi sürgünleri ve Avrupa'da yaşayanları poli
tik, toplumsal ve kültürel olarak etkileyen sorunlar üzerinde
kitap çalışmaları da oldu. İbrahim Sevimli'nin ilk kitabı Uzun Bir
Göç Öyküsü Halk, Göçmen, Azınlık ya da Ulus Olmak'ın ardından,
Kimliksiz Cemaatler isimli kitabı yayımlandı.
12 Eylül Rejimi'ne Karşı Uluslararası Mahkeme, İbrahim
Sevimli ve arkadaşlarının çalışmalarıyla kuruldu. A vustral
ya' dan İsveç'e kadar birçok ülkede uzun süreli bir kampanya ile
12 Eylül rejimi tüm boyutlarıyla teşhir edildi. Kampanyanın
zirvesi olarak uluslararası şahsiyetlerden oluşan bağımsız bir
mahkeme oluşturuldu. Bu mahkeme işkenceden eğitime, sendi
kal haklardan 12 Eylül hukukuna, kadın haklarından işçi hakla
rına kadar 12 Eylül Rejimi'nin kurum ve uygulamalarını içeren
iddianamelerle tanıkların dinlemesi sonucunda yargıladı.
1980'li yıllar boyunca Türkiye' deki devrimci hareketle da
yanışma sürecinde çok sayıda devrimci, faşizmin zindanların
dan kurtarıldı. Devrimcilerin direnişlerini güçlendirme amacıyla
çok yönlü dayanışma eylemlerinin organizasyonunda, gerçek
leştirilmesinde İbrahim Sevimli, en önde yer aldı. Avrupa met
ropollerinde on binlerin kahldığı yürüyüşler, binlerce kişinin
yeraldığı dayanışma gecelerinde onun da payı vardı.
Avrupa'daki Türkiyeli göçmenlerin bulundukları ülkelerin
sosyal gerçekliğiyle tanışıp, bu ülkelerdeki siyasal-sosyal müca
delelerin içinde yer almaları gerektiğini savunup, sola yeni bir
mücadele kültürü çağrısı yapanların da en önündeydi.
İbrahim Sevimli, çok ileri bir aşamasına geldiğinde kendini
belli eden kanser nedeniyle 10 Şubat 2002' de yaşama veda etti
ğinde 52 yaşındaydı. Türkiye'den ve Avrupa'nın çeşitli yerle
rinden büyük bir kitlenin katıldığı cenaze törenin ardından,
Hannover' de anti-faşistlerin mezarlarının bulunduğu Seelhorst
Mezarlığı'na defnedildi.
389
DURSUN KARATAŞ
Dursun Karataş, 25 Mart 1952 günü Elazığ'ın Kürdemlik (Ce
vizdere) köyünde emekçi bir Kürt ailesinin çocuğu olarak doğ
du. Devrimci düşünceye 1970 öncesinde sempati duymaya baş
ladı. 1970'de İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi'ni kazana
rak İstanbul'a geldi. THKP-C çizgisini savunan bir Dev-Genç
militanı olarak Karataş da, gerek İstanbul'da, gerekse de Ela
zığ' da bu tavrın geliştirilmesinde aktif bir rol oynadı.
İstanbul Yüksek Öğrenim Kültür Demeği'nin (İYÖKD) ku
ruluş ve mücadele süreci, aynı zamanda Dursun Karataş'ın İs
tanbul devrimci gençliğinin önderi konumuna yükselmesi süre
ci oldu. Ağustos 1977'de Sabahat Ecemiş'le evlendi. 1977'de
Devrimci Yol oluşturuldu. Devrimci Yol Bildirgesi etrafında
birleşilirken amaç, THKP-C çizgisi doğrultusunda ideolojik net
liğin sağlanması ve partinin yarahlmasıydı.
Ancak Devrimci Yol'un Ankara'daki merkeziyle anlaşama
yan Dursun Karataş ve arkadaşları Devrimci Sol'u kurdular.
Devrimci Sol'un siyasi arenaya çıkhğı 1978 yılı, devlet güçleri ve
onun desteklediği sağcıların saldırılarının yoğunlaştığı bir dö
nemdi. Yaphğı eylemlerle, Dev-Sol iki yıl gibi kısa bir zaman
diliminde kendini duyurdu.
12 Eylül darbesinden sonra 30 Eylül 1980 günü gözalhna
alınan Dursun Karataş, 3 Kasım 1980'de tutuklandı ve hapse
atıldı. Dursun Karataş, 15 Mart 1982'de başlayan ve 1453 dev
rimcinin yargılandığı Devrimci Sol Ana Davası'nda yargılandı.
Dursun Karataş 37 kişinin ölüm emrini vermekle suçlanıyordu.
Bunlar arasında eski başbakan Nihat Erim, MHP Gümrük Baka
nı Gün Sazak, emekli generaller Kemal Kayacan ve Adnan Ersöz
ile birlikte MİT emekli Müşteşar Yardımcısı Hiram Abas ve
DGM savası Yaşar Günaydın gibi kişiler de bulunuyordu.
Orada kendisini ve örgütünü 1753 sayfalık "Haklıyız Kaza
nacağız!" başlıklı bildirisiyle savundu. Askeri mahkeme kendi-
390
sine önce idam cezası verdi; sonra da cezası müebbet hapse çev
rildi. 1984'te Tek Tip Elbise dayatmasına karşı başlahlan Ölüm
Orucu'na kahldı. 75 gün süren direnişte Devrimci Sol'dan üç,
Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği'nden bir kişi öldü.
Dursun Karataş, 25 Ekim 1989 günü aralarında Bedri Ya
ğan'ın da bulunduğu Dev-Sol'un merkez kadrolarıyla birlikte
Sağmalcılar Cezaevi'nden kaçh. Ardından birçok kişiye yönelik
ölümle sonuçlanan eylem düzenleyen Dev-Sol'a yönelik olarak
12 Temmuz 1991 ve 16-17 Nisan 1992'de gerçekleştirilen operas
yonlarda Niyazi Aydın, Sinan Kukul, ve Dursun Karataş'ın eşi
Sabahat Karataş gibi Merkez Komite üyeleri öldürüldü. A vru
pa'ya giden ve ölümüne kadar Almanya, İngiltere, Fransa, Yu
nanistan, Belçika ve Hollanda gibi ülkelerde, sahte kimlikle ve
kaçak olarak yaşayan Karataş, 9 Eylül 1994'de Fransa'da yaka
landı ve dört ay cezaevinde kaldıktan sonra 26 Ocak 1995 tari
hinde serbest bırakıldı.
Bu arada, 13 Eylül 1992'de, yurtdışındaki merkezde, Bedri
Yağan liderliğindeki bir grup, Dursun Karataş'ı gözaltına alarak,
örgüte sahip olmak istedi. Tutulduğu yerden kaçmasını başaran
Karataş, örgütün yönetimini geri aldı. Ayrı bir örgütlenmeye
gitmeye çalışan Yağan grubuyla yapılan askeri ve siyasi kapış
ma devam ederken; Dev-Sol partileşme zamanının geldiğine
karar verdi. 30 Mart 1994'te Devrimci Halk Kurtuluş Partisi
Kuruluş Kongresi toplandı. Devrimci Sol, kongrede devrim
faaliyetlerini Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (DHKP-C)
olarak sürdürme karan aldı ve Dursun Karataş, DHKP Genel
Sekreteri seçildi.
Dursun Karataş, 11 Ağustos, 2008'de Hollanda'da kanser
den öldüğünde, 14 yıldır bu görevdeydi. Daha sonra ülkeye
getirilen cenazesi, İstanbul Gazi Mahallesi'nde binlerce kişinin
katıldığı törenle toprağa verildi. Dev-Sol Örgütü içinde "Dayı"
olarak bilinen Dursun Karataş İnterpol tarafından 1 74 ülkede
yaklaşık 1 50 ayrı suçlama ile aranıyordu.
391
SABAHAT KARATAŞ
Sabahat Ecemiş-Karataş, 1953 yılında Nusaybin'de doğdu. Aile
deki en küçük çocuktu. Her ne kadar nüfus kağıdına ismi Saba
hat diye yazılsa da, aile içinde kendisine Kürtçe'de en kıymetli
anlamına gelen Delal derlerdi.
Çocukluğu önce Nusaybin ve sonra da Diyarbakır'da geçen
Sabahat Ecemiş, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe
Bölümü'nü kazanınca, kayıt yaphrmak üzere 1970 yılında İstan
bul'a geldi. Öldürüldüğü 1992 yılına kadar kaldığı İstanbul,
yaşamını şekillendiren şehir olacağuu, her halde o günlerde
tahffiin edemezdi.
Sabahat Ecemiş, kaldığı öğrenci yurdunda 1973 yılı yaz ay
larında kahldığı eğitim çalışmalarında THKP-C'yi tanımaya
başladı. İstanbul Yüksek Öğrenim Kültür Derneği (İYÖKD) 1973
yılının Kasım ayında kurulduğunda ve belli bir güce erişip hal
kın her kesimine açılma karan aldıklarında, çalışmalara kahlan
lar arasında Sabahat da vardı.
Sabahat Ecemiş, bir yandan gençlik içinde faaliyet yürütü
yor, diğer yandan işçilerin örgütlenmesi için bir fabrikada çalı
şıyordu. Mücadelenin yeniden yükselmesinden korkan patron
lar işe aldıkları insanların bilinçli olmamasına özen gösteriyor
lardı. Bu nedenle Sabahat, işe girebilmek için "ilkokul üçten
terkim" demek zorunda kaldı. Oysa İstanbul Üniversitesi Ede
biyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nden mezun olmuştu.
Mevcut koşullar alhnda kadınların örgütlenmesinin önemi
ni gören Sabahat, bu düşünceler pratik içinde hayat bulup çaba
lan sonuç verdiğinde bir grup arkadaşıyla birlikte Devrimci
Kadın Derneği'ni (DKD) kurdular. Sabahat Ecemiş, derneğin
yönetim kurulunda yer aldı ve gecekondularda, fabrikalarda
emekçi kadınların örgütlenmesi çalışmalarını yürüttü.
Mütevazi bir sıra neferiydi. Giyimi bile farklıydı. Kürt ol
duğu halinden, davranışlarından belli olan Sabahat, beline dek
392
inen saçları ve her zaman giydiği bol bir kadife pantolon ve
gömlekle özentilerden uzaktı. Onu bu haliyle görenler, derneğe
gelen her kesimden kadınlarla konuşmalarını dinleyenler, üni
versite mezunu biri olabileceğini pek düşünmezler, öğrenince
de genellikle şaşırırlardı.
Sabahat, 1977 yılının Ağustos ayında Dursun Karataş ile ev
lendi; ancak bu durum onu geride kalan bir kadın tipi haline
getiremedi. 1978 yılında Devrimci Yol yönetimiyle anlaşamayan
Dursun Karataş ve arkadaşları Devrimci Sol isimli bir örgütlen
meye gitme karan aldılar. Devrimci Sol'un oluşumuyla birlikte
Sabahat Karataş, yeraltı örgütlenmesine geçti ve bu alanda gö
revler üstlendi.
12 Eylül 1980 sabahı Türkiye cuntayla uyandı. Zorlu gün
lerdi. Cuntanın artlarda gerçekleştirdiği operasyonlardan ko
runmak güçtü. Nitekim 12 Eylül' den kısa bir süre sonra Dev
rimci Sol lideri Dursun Karataş'ın da yakalandığı birçok operas
yon önemli kayıplara yol açtı. Karataş'ın ardından oluşturulan
Merkez Komite'nin siyasi sorumlusu Niyazi Aydın da 1981'in
Kasım ayında yakalandı.
örgütü, 1983 yılı başlarında yapılan bir operasyonla hareket
ağır bir darbe aldı. Pek çok kişi yakalandı. Birçok olanak da
kaybedilmişti. Operasyondan kıl payı kurtulan az sayıdaki in
san arasında Sabahat Karataş da vardı. 1983 başlarında Devrim
ci Sol merkez komitesine seçildi.
Olanaksızlıklara karşın mücadelenin sürmesi gerektiğini
kendi yaşamıyla çevresine öğretti. Gün oldu saatlerce polisle
kovalamaca oynadı; gün oldu örgüt arşivini ve dokümanları
doldurduğu poşetiyle geceyi geçirecek bir yer aradı; gün oldu
beline silahı takıp riskli bir randevuya gitti.
17 Nisan 1992 günü İstanbul Göztepe'de kaldıkları ev polis
tarafından sarıldı. Saatler süren çatışma sonunda, Sabahat Kara
taş ve iki Dev-Sol üyesi öldürüldü.
393
AYDIN EROL
Aydın Erol, 1956 yılında Erzurum'da bir ilkokul öğrehneni ba
banın 8. çocuğu olarak dünyaya geldi. Devrimcilerle büyüdü.
Aydın Erol, 1975'de Ankara Devlet Konservatuvarı Bale Bölü
mü'nü bitirdi ve Devlet Opera ve Balesi'nde çalışmaya başladı.
Gelişmesine büyük emek verdiği Devrimci Gençlik'in büyüyüp
Devrimci Yol oluşuna tanıklık etti.
Sanatında ilerlemek için 1978'de Royal Ballet'den kazandığı
üç aylık burs ile İngiltere'ye gitti. Kraliyet balesinde eğitim gör
dü. İngiltere günlerinin en güzel yanı Sovyet balet Rudolf Nure
yev ile kurduğu dostluktu.
İngiltere dönüşü baleye ve devrimciliğe dört elle sarıldı. 12
Eylül'de tutuklandı. Daha sonra İstanbul Devrimci Yol Dava
sı'ndan tutuksuz olarak yargılanırken, 12 Eylül'e karşı direnişi
örgütlemek üzere 1982 yılında yurtdışına çıktı. Kısa bir süre
Paris'te kaldıktan sonra Hamburg'a geçti. Yüreğinde ve kafa
sında hep Türkiye' deki arkadaşları vardı. Sıcacık sevecen gülü
şünde ifadesini bulan birleştiriciliğini erişebildiği kadar her yere
taşımaya çalıştı.
Aydın Erol, yalnız Avrupalı devrimciler için değil Türkiye
li, Ortadoğulu devrimciler için de şaşırtıcı, tuhaf biriydi. Onu,
devrimcilerin Ortadoğu'da Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cep
hesi'ni oluşturdukları günlerde Lübnan'daki Filistin Kampla
rı'nda gece nöbetlerini tutarken Filistinlilerin şaşkın bakışları
altında bale hareketleri yaparken gören devrimci arkadaşları
kahkahalarla gülmüşlerdi.
12 Eylül faşizmine karşı direnişin örgütlenmesinde Aydın
Erol, yurtdışı örgütlenmesinin daha bilinçli şekilde dayanışma,
destek, lojistik ve eğitim üssü haline getirilmesi, ilişkilerin kısa
süre yurtdışından koordine edilerek, koordinasyonun yurtiçine
taşınması gibi önemli görevler üstlendi. Kırdaki arkadaşlarına
394
lojistik destek için yurtdışındaki bütün olanaktan harekete ge
çirmek için çalışh
1982 sonlan veya 1983 başlannda, akşam haberlerini izle
mek için ekran başına geçen İstanbullular, Kenan Evren'in ko
nuşmaya başlamasından kısa bir süre sonra sesinin kesilişine
tanık oldular. Televizyondan gür bir ses yükseldi: "Burası Öz
gürlüğün Sesi Radyosu! Size Devrimci Yol Savaşçılan sesleni
yor." Erol'un başardığı bu yayın sonra başka illerde de yapıldı.
Aydın Erol, sanah, baleyi de bir kenara bırakmadı. Bisikle
tiyle Hamburg sokaklannda Türkei lnfo' dan, Göçmen dergisine,
Devrimci İşçi'den, Alman demokratik kuruluşlanna koşturup
durmaktan diz kapaklarında meydaha gelen ağrılara rağmen
bale yaph ve baleyi düşündü. Devrimci içerikli bale eserleri
ortaya koymak üzere çalıştı. Khachaturian Spartacus Balesi
onun için ufuk açıcı oldu. "Yakamoz" adını verdiği dans grubu
nun çalışmaları ilerledikçe önceleri dudak bükenlerin işin güzel
liği karşısındaki coşkularını görerek heyecanlandı.
24 Ekim 1987 günü her zamanki gibi bisikletiyle ordan ora
ya koşturmakla geçti. Akşam saatlerinde çocukluk ve mahalle
arkadaşı Taner Akçam'ın doğum günü kutlaması için Emek
Lokantası'nın yolunu tuttu. Gecenin ilerleyen saatlerinde bildiri
dağıtmak üzere lokantaya gelen bir grupla Aydın ve arkadaştan
arasında sözlü sataşmalardan sonra kavga çıkh. Birileri silaha
sanldı ve ateş sırasında Aydın Erol vuruldu. Tüm devrimci
gruplar tarafından sevilip sayılan ve Cunta'ya karşı birlik ve
mücadeleye öncülük eden Aydın Erol gibi bir devrimci, bir dev
rimcinin kaza kurşunuyla hayahnı kaybetti.
Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden gelen binlerce sürgün 1 Ka
sım 1987 Pazar günü Hamburg'ta Aydın Erol'u memleketine
uğurladılar. 4 Kasım'da memleketine ulaşan Aydın Erol'un An
kara'daki cenaze töreninde devrimci arkadaştan onu yalnız
bırakmadı.
395
Kaynakça
397
Akbulut, Erden - 1929 TK'.P Davası, TÜSTAV Yayınlan, İstanbul, 2005
Akbulut, Erden - Anılar, Bilal Şen, TÜSTAV Yayınlan, İstanbul, 2008
Akbulut, Erden - Anılar, Nail Çakırhan, TÜSTAV Yayınlan, İstanbul,
2008
Akbulut, Erden - Mete Tunçay, Beynelmilel İşçiler İttihadı, Sosyal Tarih
Yayınlan, İstanbul, 2009
Akbulut, Erden - Muhalefet mektuplan, TUSTAV Yayınlan, İstanbul,
2011
Akbulut, Erden; Tunçay, Mete - İstanbul Komünist Grubu'ndan Türki
ye Komünist Partisi'ne, 3 cilt, Sosyal Tarih Yayınlan, İstanbul,
2012-2013
Akkennan, Naki Cevat - Demokrasi ve Türkiye' de Siyasi Partiler Hak
kında Kısa Notlar, Ulus Basımevi, 1950
Akgül, Hikmet - Şoför İdris, Yar Yayınlan, İstanbul, 2004
Alpat, İnönü - Türkiye Solu Sözlüğü, Solun Yüzyıllık Öyküsü, Dipnot
Yayınlan, 2008
Anadol, Zihni - Kırmızı gül ve kasket, Belge Yayınlan, 1989
Aren, Sadun - Puslu Camın Ardından, İmge Kitabevi Yayınlan, 2006
Avaoğlu, Doğan - Türkiye'nin Düzeni, Bilgi Yayınevi, 1968
Aybar, M. Ali - TİP Tarihi, üç cilt, BDS Yayınlan, 1988
Aydınoğlu, Ergun - Türkiye Solu (1960-80), Versus Yayınlan, 2008
Aykol, Hüseyin - Türkiye' de Sol Örgütler, Pelikan Yayınevi, 1996
Aykol, Hüseyin - Aykırı Kadınlar, Osmanlı'dan Günümüze Devrimci
Kadın Portreleri, İmge Kitabevi Yayınlan, 2012
Aziz, Rüstem - Mustafa Suphiler, Sosyal Tarih Yayınlan, İstanbul, 2009
Başkaya, Fikret - Paradigmanın İflası, Doz Yayınlan, Birinci Baskı, 1991
Behmoaras, Liz - Efsane Bir Kadın Suat Derviş, Remzi Kitabevi, İstan-
bul, 2008
Belli, Mihri - Milli Demokratik Devrim, Yurtsever Yayınlan, 1982
Belli, Sevim - Boşuna mı Çiğnedik, Belge Yayınlan, İstanbul, 1994
Benderli, Gün - Su Başında Durmuşuz, Belge Yayınlan, İstanbul, 2003
Bila, Hikmet - CHP, 1919-1999, İkinci Baskı, Doğan Kitap, 1999
Bilen, İsmail - Kısa biyoğrafi, TÜSTAV Yayınlan, İstanbul, 2004
398
Bilen, Mara Kolarova - Kanatlı gençlik, TÜSTAV Yayınlan, İstanbul,
2003
Çakır, Serpil, Osmanlı Kadın Hareketi, Metis Yayınlan, İstanbul, 2011,
3. Baskı
Çavdar, Tevfik - Türkiye'nin Demokrasi Tarihi, İmge Kitabevi Yayınla
n, 1996
Çayan, Mahir - Bütün Yazılar, Ahlım Yayınlan, 1992
Dinamo, Hasan İzzettin - TKP Aydınlar ve Anılar, Yalçın Yayınlan,
İstanbul, 1989
Demirel, Yücel - Dönüş Belgeleri-1 ve 2, TÜSTAV Yayınlan, İstanbul,
2004
Erdem, Hamit - Mustafa Suphi: Bir Yaşam-Bir Ölüm, Sel Yayıncılık,
İstanbul, 2005
Erdem, Hamit , 1920 Yılı ve Sol Muhalefet, Sel Yayıncılık, İstanbul, 2010
Erdem, Tarhan - Anayasalar ve Seçim Kanunları (1876-1982), Milliyet
Yayınlan, 1982
Erişçi, Lütfü - Türkiye'de İşçi Sınıfının Tarihi, Tüstav Yayınlan, İstanbul
Güzel, M. Şehmus - Türkiye' de İşçi Hareketleri, Kaynak Yayınlan, 1996
İleri, Rasih Nuri - 1944 TKP Davası, TÜSTAV Yayınlan, İstanbul, 2003
İleri, Rasih Nuri - 1945 TKP Davası, TÜSTAV Yayınlan, İstanbul, 2003
İleri, Rasih Nuri - 1947 TKP Davası, TÜSTAV Yayınlan, İstanbul, 2003
İşmen, Fatma Hikmet - Parlamentoda 9 yıl: TİP Senatörü olarak 1966-
1975 dönemi parlamento çalışmaları, Çark Yayınlan, Ankara,
1976
Kari Dietz Verlag, Deutsche Kommunisten - Biographisches Handbuch
1918 - 1945, Nisan 2004
Kaynar, Mete Kaan - Cumhuriyet Dönemi Siyasi Partileri, İmge Kitabe
vi Yayınlan, 2007
Kosova, Zehra - Ben Bir İşçiyim, İletişim Yayınlan, İstanbul, 1996
Mısır, Mustafa Bayram; Horuş, Mehmet - Tarihsel Seyri İçinde ÖDP,
Ütopya Yayınevi, 1999
Nevşirovanova, Cemile Selim - Göç Anılan, Tüstav Yayınlan, İstanbul,
2006
399
Özgüden, Doğan - Vatansız Gazeteci, Belge Yayınlan, İstanbul, 2011
Sadi, Kerim - Türkiye'de Sosyalizmin Tarihine Katkı, İletişim Yayınlan,
1994
Sargın, Nihat - TİP'li Yıllar (1961-1971), Anılar-Belgeler, iki cilt, Felis
Yayınevi, 2001
Sertel, Sabiha - Roman Gibi, Belge Yayınlan, İstanbul, 1987
Sertel, Yıldız - Ardımdaki Yıllar, İletişim, İstanbul, 2001
Sertel, Yıldız - Susmayan Adam, Cumhuriyet Kitapları, İstanbul, 2002
Soysal, Mümtaz - Anayasa'run Anlamı, Onuncu Baskı, Gerçek Yayınla-
n, 1993
Teziç, Erdoğan - Seçim Sistemleri, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakülte
si Yayınlan, 1967
Timur, Taner - Türkiye' de Çok Partili Hayata Geçiş, İletişim Yayınlan,
1994
TKP Gölcük Davası, TÜSTAV Yayınlan, İstanbul, 2004
400
Tuncer, Erol - Osmanlı'dan Günümüze Seçimler (1877-2002), İkinci
Baskı, TESAV Yayınlan, 2007
Tuncer, Erol; Danaa, Necati - Çok Partili Dönemde Seçimler ve Seçim
Sistemleri, TESAV Yayınlan, 2003
Tunçay, Mete - Türkiye'de Sol Akımlar, BDS Yayınlan, İstanbul, 1991,
11. Baskı
Tunçay, Mete - Eski Sol Üzerine Yeni Bilgiler, Belge Yayınlan, İstanbul,
1982
Tunçay, Mete - Mustafa Suphi'nin Yeni Dünya'sı, BDS Yayınlan, İstan-
bul, 1996
Tunçay, Mete - Arif Oruç'un Yann'ı, İletişim Yayınlan, İstanbul, 1991
Türkiye Komünist Partisi 1951 Tevkifatı - BDS Yayınlan, İstanbul, 2000
Ülken, Hilmi Ziya - Siyasi Partiler ve Sosyalizm, İskender Matbaası,
1963
Yetkin, Çetin - Türkiye'de Soldaki Bölünmeler, Toplum Yayınlan, 1970
Yıldırım, Ali - FKF, Dev-Genç Tarihi, Doruk Yayınlan, 1997
Yurtsever, Haluk - Yükseliş ve Düşüş, Türkiye Solu 1960-80, Yordam
Yayınlan, 2008
Yürükoğlu, R. - Emperyalizmin Zayıf Halkası Türkiye, İşçinin Sesi
Yayınlan, 1 �79
401
Sol Örgütlerin
Çı kardığı Yayınlar
403
Devrimci İşçi Halkın Yolu
Devrimci Komünist İşçi Hareket
Devrimci Mücadele Haziran
Devrimci Proletarya Hedef
Devrimci Sol Hepileri
Devrimci Sosyalist Yön Hür
Devrimci Yol Işık
Devrimin Sesi İdrak
Doğu Bab İhtilalci Komünist
Doğru Öz İktidar Yolu
Dost İleri
Dönüşüm İlke
Ekim İnsaniyet
Ekin İşçi Davası
Ekmek Davası İşçi Dünyası
Ekmek ve Adalet İşçi Gerçeği
Emeğin Birliği İşçi Köylü Kurtuluşu
Emek İşçi Mücadelesi
Emekçi İşçinin Sesi
Enternasyonal Bülten İştirak
Enternasyonal Sosyalizm Kavga
Evrensel Kadın Özgürlüğü
Fabrika Kaldıraç
Gave Karşı Düşün
Gelecek Kıvılam
Gelenek Kızıl Bayrak
Gerçek Kızıl İstanbul
Gerçek Hayat Kızıl Yol
Görüşler Kitle
Gün Komünist
Güney Komünist Birlik
Halk Gerçeği Komünist İşçi
Halka Doğru Komünist Sınıf Tavn
Halkın Birliği Köylü Dili
Halkın Kurtuluşu Köz
Halkın Sesi Kurtuluş
404
Kurtuluş Cephesi Solduyu
Kı:irtuluş Yolu Son Kavga
Kuzey Yıldızı Son Posta
Maya Sorun
Medeniyet Sorun Polemik
Merhaba Sosyalist
Militan Sosyal Adalet
Militan Gençlik Sosyalist Alternatif
Mücadele Bayrağı Sosyalist Barikat
Nuh'un Gemisi Sosyalist Demokrasi
Odak Sosyalist Enternasyonal
Orak Çekiç Sosyalist Dergi
Öncü Partizan Sosyalist İktidar
Özgürlük Sosyalist Kurtuluş
Özgürlük Dünyası Sosyalist İşçi
Özgür Gelecek Sosyalist Politika
Partizan Sosyalizm
Praksis Söz
Parti Yolunda Söz ve Eylem
Partinin Sesi Spartaküs
Perspektif Şarkın Sesi
Politika Şafak
Proleter Devrimci Duruş Tan
Proletaryanın Yolu Tavır
Resimli Ay Teori
Savaş Yolu Teoride Doğrultu
Sanat ve Hayat Teori ve Politika
Sendika Toplumsal Kurtuluş
Sendika Gazetesi Toplumsal Özgürlük
Seyyare Yeni Dünya Türk Solu
Sınıf Bilinci Türkiye Gerçeği
Sınıf Tavrı Türkiye Günlüğü
Sınıf Teorisi Uzun Yürüyüş
Siyaset Ürün
Siyasi Gazete Vatandaş
Sol Vazife
405
Yarın Yeni Zamanlar
Yazın Yığın
Yeni Çağ Yol
Yeni Dünya Yoldaş
Yeni Edebiyat Yön
Yeni Gün Yurt ve Düna
Yeni Hayat Yürüyüş
Yeni Öncü Zincirli Hürriyet
Yeni Türkiye Zülfikar
Yeni Yol
406
Dizin
407
Demokratik Halk Partisi, Devrimci Karargah, 155,
230 189, 221, 223
Demokratik Kitle Partisi, Devrimci Kıvılcım Hareketi,
235, 358 1 75
Demokratik Sol Halk Devrimci Komünist Partisi,
Partisi, 255, 257 114, 126, 142, 149, 263
Demokratik Sol Parti, 181, Devrimci Koordinasyon
248, 254, 255, 256, 257 Birliği, 262
Demokratik Toplum Partisi, Devrimci Kurtuluş, 1 18
231, 232 Devrimci Marksist Birlik,
Devrim, 142, 150, 156, 261, 183, 1 84
262, 376, 403 Devrimci Marksist Kolektif,
Devrim Partisi, 77, 105, 1 19, 165, 1 76, 183, 184
156, 183, 261 Devrimci Marksist Siyaset,
Devrim Savaşçıları, 104 183, 1 84
Devrimci Derleniş, 120, 188 Devrimci Parti Güçleri, 176
Devrimci Halk Hareketi, Devrimci Proletarya, 120,
263 130, 263, 404
Devrimci Halk Kurtuluş Devrimci Savaş, 121, 133,
Parti-Cephesi, 124 145, 150, 262
Devrimci Halk Partisi, 158, Devrimci Savaş Birlikleri,
209 133
Devrimci Halkın Birliği, Devrimci Sol, 108, 123, 124,
101, 117, 403 155, 158, 189, 262, 390,
Devrimci Halkın Yolu, 118, 391, 393, 404
403 Devrimci Sosyalist İşçi
Devrimci Hareket, 1 16, 179, Partisi, 141, 1 73, 203
210, 262, 403, 404 Devrimci Sosyalist Yön,
Devrimci İşçi Partisi, 144, 166, 404
163, 192 Devrimci Yol, 91, 103, 108,
Devrimci İşçi Partişi-İnşa 11 1, 114, 115, 116, 123,
Örgütü, 144 124, 125, 133, 1 34, 140,
155, 158, 164, 165, 1 79,
408
181, 186, 189, 262, 390, Gelenek, 142, 201, 214, 217,
393, 394, 395, 404 404
Devrimci-Yol, 133 Gezi Partisi, 216
Direniş Hareketi, 185 Hak ve Özgürlükler Partisi,
Dördüncü Sol -İnşa Örgütü, 234, 236
171 Halk Kurtuluş Güçleri, 121
Emeğin Kurtuluşu Yolunda Halk Kurtuluş Partisi, 118,
Işık, 127, 263 127, 150, 262, 359, 368,
Emeğin Partisi, 167, 170, 263 369, 391
Emek Partisi, 98, 113, 114, Halkçı Parti, 200, 225, 227,
117, 135, 151, 167, 168, 228, 248
170, 203, 204, 225, 249, Halkevleri, 27, 177, 190, 191,
263 311
Emekçi Hareket Partisi, 116, Halkın Birliği, 101, 117, 163,
186, 210, 262 264, 403, 404
Ergenekon Köylü ve İşçi Halkın Demokrasi Partisi,
Partisi, 65 230
Eşitlik Partisi, 179 Halkın Devrimci Öncüleri,
Eşitlik ve Demokrasi Partisi, 103, 262
198, 200, 207, 256 Halkın Emek Partisi, 225,
Ezilenlerin Sosyalist Partisi, 227, 249, 366, 386
177, 195, 196, 203 Halkın Kurtuluş Güçleri,
Fikir Kulüpleri 150
Federasyonu, 71, 75, 82, Halkın Kurtuluş Partisi,
83, 85, 86, 87, 88, 99, 104, 120, 188, 261
106, 109, 112, 114, 116, Halkın Kurtuluşu, 111, 114,
117, 118, 120, 121, 122, 120, 127, 130, 131, 134,
125, 126, 127, 131, 132, 135, 142, 175, 263, 404
133, 135, 139, 140, 145, Halkın Türkiye Komünist
150, 151, 154, 159, 161, Partisi, 210, 215, 216, 217,
163, 168, 170, 182, 185, 224
194, 262, 263, 264, 363, Halkın Yolu, 118, 403, 404
365, 367, 378, 383
409
Halkların Demokratik Komünist Parti, 13, 25, 27,
Partisi, 173, 186, 195, 204, 28, 32, 45, 50, 63, 89, 102,
205, 206, 233 105, 113, 114, 118, 122,
Hür Sosyalist Parti, 80 133, 145, 149, 156, 159,
İktidar Yolu, 148, 404 160, 1 76, 180, 210, 213,
İşçi Demokrasisi, 173, 212 214, 215, 216, 217, 261,
İşçi Demokrasisi Partisi, 263, 267, 274, 276, 293,
173, 212 294, 312, 341, 346, 373
İşçi Kardeşliği Partisi, 189, Komünist Partisi -İnşa
197, 386 Örgütü, 163
İşçi Mücadelesi, 146, 183, 185, Komünist Partisi -İnşa
192, 404 Örgütü Türkiye, 174
İşçi Partisi, 38, 65, 67, 71, 74, Kurtuluş, 36, 44, 89, 90, 91,
87, 106, 107, 142, 144, 154, 92, 93, 110, 1 11, 112, 1 18,
156, 163, 169, 175, 189, 121, 124, 125, 127, 129,
219, 223, 324, 328, 348, 130, 133, 140, 141, 142,
373, 375 150, 152, 153, 157, 159,
İşçi Sınıfı Partisi Girişimi, 162, 164, 165, 166, 173,
109 174, 176, 182, 185, 188,
İşçi-Çiftçi Partisi, 79 191, 194, 199, 201, 215,
İşçilerin Sosyalist Partisi, 216, 217, 221, 243, 261,
112, 157, 194, 337 262, 263, 279, 281, 289,
Kadın Partisi, 21 1 292, 297, 298, 307, 313,
Kasabalılar, 125, 262 315, 320, 327, 336, 349,
Kahlımcı Demokrasi Partisi, 351, 355, 368, 375, 381,
235, 238, 358 384, 391, 404, 405
Kemalist Gençlik Partisi, 77 Kurtuluş Örgütü, 111, 112,
Komünist Devrim Hareketi, 140, 157, 262, 336, 381
152 Kurtuluş Yolu, 129, 141,
Komünist Devrim 142, 150, 188, 261, 405
Hareketi/Leninist, 152 Kürdistan Özgürlük Partisi,
Komünist İşçi Hareketi, 1 18, 239, 240
150, 153, 263
410
Laik Cumhuriyetçi İşçi ve Radikal Parti, 81
Çiftçi Fırkası, 57 Savaş Yolu, 36, 182, 261,
Maoist Komünist Parti, 99, 312, 405
144, 162, 182, 264 Silahlı Halk Birlikleri, 105,
Marksist Leninist Komünist 145, 154
Parti, 101, 117, 118, 159, Sosyal Adalet Partisi, 61,
160, 161 119
Marksist Leninist Silahlı Sosyal Demokrasi Partisi,
Propaganda Birliği, 108, 248, 351
132, 262 Sosyal Demokrat Fırkası, 41
Medeniyet Hayvansever Sosyal Demokrat Halk
Ekonomi ve Tarım Partisi, 256
Partisi, 148 Sosyal Demokrat Halkçı
Mücadelede Birlik, 113, 126, Parti, 200, 225, 248
130, 133, 263 Sosyal Demokrat Parti, 61,
Müsavat Partisi, 77 80, 179, 200
Müstakil Türk Sosyalist Sosyal Demokrat Parti -1, 80
Partisi, 66, 288 Sosyal Demokrat Parti-3,
Osmanlı Sosyalist Fırkası, 179
40, 42, 43, 271, 285 Sosyalist Alternatif, 165,
Özgür Toplum Partisi, 231 166, 174, 183, 184, 405
Özgürlük ve Dayanışma Sosyalist Birlik Hareketi,
Partisi, 107, 1 12, 116, 147, 175, 181, 208
153, 157, 159, 163, 164, Sosyalist Birlik Hareketi
166, 171, 176, 177, 181, Partisi, 175
185, 186, 200, 207, 210, Sosyalist Birlik Partisi, 39,
337, 344, 349, 357, 374, 1 12, 146, 153, 157, 159,
387 261, 322, 344, 349, 374
Özgürlük ve Demokrasi Sosyalist Demokrasi İçin
Partisi, 153, 228 Kurtuluş, 166, 1 76
Özgürlük ve Sosyalizm Sosyalist Demokrasi Partisi,
Partisi, 237 112, 147, 157, 166, 1 76,
Radikal Hürriyet Partisi, 69
411
184, 194, 199, 208, 220, Sosyalist Politika, 153, 165,
337 166, 1 74, 176, 181, 405
Sosyalist Devrim Partisi, Sosyalist Türkiye Partisi,
119, 156, 164, 183, 324 156, 216, 217, 339
sosyalist devrim partisi-2, Sosyalist Vatan Partisi, 106,
156 132, 149, 187, 261
Sosyalist Emek Hareketi, Sosyalist Yeniden Kuruluş
181, 183, 199, 386 Partisi, 203, 208, 209
Sosyalist Emek İnisiyatifi, Sosyalizm, 4, 36, 41, 146,
146, 165 165, 166, 174, 1 76, 183,
Sosyalist Eylem Platformu, 185, 192, 237, 286, 291,
112, 146, 157, 165, 1 74, 314, 324, 388, 401, 404,
184 405
Sosyalist Gelecek Parti THKO-Diriliş, 121
Hareketi, 199, 208 THKP-C Acilciler, 121, 262
Sosyalist Gençlik Örgütü, TKP/Marksist Leninist
86, 87, 88, 261, 370 (Yeniden İnşa Örgütü),
Sosyalist Hareket Partisi, 159
119 TKP-ML Bolşevik Partizan,
Sosyalist İktidar Partisi, 156, 162, 264
172, 1 76, 180, 189, 216, Toplumcu Demokratik
217, 346 Parti, 181
Sosyalist İşçi Partisi, 62, 102, Toplumsal Kurtuluş, 141,
155, 169, 173 142, 150, 153, 261, 405
Sosyalist İşçi Partisi-2, 169 Toplumsal Özgürlük
Sosyalist Kolektif, 181 Platformu, 163
Sosyalist Kurtuluş, 176, 405 Türk Sosyal Demokrat
Sosyalist Parti, 38, 62, 66, 76, Partisi, 61
107, 1 19, 146, 153, 154, Türkiye Birleşik İşçi Partisi,
156, 159, 194, 208, 237, 189, 197
240, 284, 285, 320, 324, Türkiye Birleşik Komünist
337, 373, 400 Partisi, 18, 38, 107, 1 72,
261, 329, 357, 374
412
Türkiye Birlik Partisi, 81, 121, 126, 127, 130, 263,
223 369, 375, 377, 381
Türkiye Cumhuriyet Amele Türkiye Halk Kurtuluş
ve Çiftçi Partisi, 57 Parti-Cephesi, 90, 160
Türkiye Devrim Partisi, 105, Türkiye Halk Kurtuluş
145, 154, 221, 261, 386 Partisi-Cephesi -
Türkiye Devrimci Gençlik Devrimci Sol, 155
Federasyonu, 85, 368 Türkiye Halk Kurtuluş
Türkiye Devrimci Komünist Partisi-Cephesi
İşçi Hareketi, 117, 150, Savaşçıları, 127
160, 263 Türkiye İhtilalci İşçi Köylü
Türkiye Devrimci Komünist Partisi, 89, 97, 122
Partisi, 1 1 3, 1 14, 126, 134, Türkiye İhtilalci
142, 145, 168, 174, 263 Komünistler Birliği, 120,
Türkiye Devrimci Komünist 131, 163, 175, 263, 391
Partisi -Leninist Kanat, Türkiye İhtilalci
142 Komünistler Birliği
Türkiye Devrimci Komünist Bolşevik, 163
Partisi -Sosyalist Birlik, Türkiye İşçi Çiftçi Partisi,
145 78, 79
Türkiye Devrimci Komünist Türkiye İşçi Köylü Partisi,
Partisi-İnşa Örgütü, 114, 122, 146, 154
134 Türkiye İşçi Köylü Partisi-2,
Türkiye Devriminin Yolu, 154
93, 1 13, 263, 382 Türkiye İşçi Partisi, 34, 38,
Türkiye Emekçi Partisi, 106, 67, 71, 73, 74, 75, 76, 82,
147, 336, 354 83, 87, 88, 106, 107, 119,
Türkiye Halk İştirakiyun 142, 148, 151, 156, 224,
Fırkası, 16, 45, 47, 48, 49, 299, 311, 324, 328, 339,
272, 282, 313, 315, 397 343, 344, 346, 348, 351,
Türkiye Halk Kurtuluş 359, 360, 363, 365, 367,
·Ordusu, 92, 93, 113, 120, 372, 373, 374, 375, 378,
381, 383, 387
413
Türkiye İşçi Partisi-2, 107 192, 201, 210, 213, 214,
Türkiye İşçi ve Çiftçi 215, 216, 217, 218, 224,
Fırkası, 261, 279 261, 264, 267, 272, 276,
Türkiye İşçi ve Çiftçi Partisi, 277, 280, 282, 292, 293,
44, 50, 64, 270, 281 295, 298, 299, 305, 307,
Türkiye İşçi ve Çiftçi 310, 311, 313, 314, 316,
Sosyalist Fırkası, 44, 45, 317, 318, 321, 322, 325,
279, 281, 282, 292, 295, 327, 328, 330, 332, 335,
297, 298 338, 341, 342, 346, 347,
Türkiye İşsizler ve 354, 355, 359, 363, 373,
·Emekçiler Partisi, 212 374, 378, 384, 386, 398,
Türkiye Kardeşlik Partisi, 401
100 Türkiye Komünist Partisi -
Türkiye Kızıl Muhafızlar Birlik, 105, 149, 154
Ordusu, 133 Türkiye Komünist Partisi -
Türkiye Kızıl Muhafızları İşçinin Sesi, 128
Ordusu, 262 Türkiye Komünist
Türkiye Komünist Emek Partisi/Marksist Leninist,
Partisi, 38, 107, 126, 151, 145
263, 373 Türkiye Komünist Partisi-2,
Türkiye Komünist Hareketi, 180
217, 261 Türkiye Komünist Partisi
Türkiye Komünist İşçi Devrimci Kanat, 261
Hareketi, 117, 118, 160 Türkiye Komünist Partisi
Türkiye Komünist İşçi İşçinin Sesi, 261
Partisi, 135, 174, 1 75 Türkiye Komünist Partisi
Türkiye Komünist Partisi, Kıvılcım, 132, 149, 261
13, 16, 18, 30, 36, 37, 38, Türkiye Kürdistan
45, 46, 49, 51, 55, 63, 71, Demokrat Partisi, 238,
89, 97, 102, 105, 106, 107, 240, 358
1 1 1, 126, 128, 129, 132, Türkiye Sosyal Adalet
133, 145, 149, 151, 154, Partisi, 119
156, 160, 172, 1 77, 180,
414
Türkiye Sosyalist Emekçi ve Türkiye Yükselme Partisi11
Köylü Partisi, 31, 62, 63, 66
105, 106, 129, 133, 151, Ürün, 149, 261
182, 261, 283, 302, 322, Ürün" 1 72, 182
328, 331, 333, 339, 345 Vatan Partisi-1, 105, 106,
Türkiye Sosyalist Fırkası, 145, 148, 149, 154, 155,
42, 43, 271, 285, 286 163, 175, 261
Türkiye Sosyalist İşçi Vatan Partisi-2, 148, 149,
Partisi, 38, 62, 102, 107, 163, 175, 261
155, 261, 373, 386 Yalnız Vatan İçin Partisi, 64
Türkiye Sosyalist Partisi, 31, Yeni Demokrasi Hareketi,
42, 62, 76, 286, 313, 320 169, 171
Türkiye Ulusal Kadınlar Yeni Türkiye, 254, 256, 406
Partisi, 100 Yeni Yol, 153, 166, 210, 314,
Türkiye ve Kuzey 406
Kürdistan Kurtuluş Yeniden Devrim, 189, 262
Örgütü, 157 Yeşil Ordu, 46, 47, 48, 49,
Türkiye Yükselme Partisi, 51, 66, 267, 272, 278
66 Yeşiller Partisi, 193, 207
Yurt Görev Partisi, 65
415