You are on page 1of 249

7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 1/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 2/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Editör : Şe bn em ERCEBECİ
Türk Sanatı Bilim ve U ygulam a K olu Uzm anı

(Bu kitabın basımının gerçekleştirilmesine katkılarından dolayı


Başbakanlık Tanıtma Fonu Kurulu'na Teşekkürlerimizle )

ISBN 975-16-0789-2
ILESAM 96.06.Y.0143.102

Dizgi TURKUAZ Dizgi & Grafik

Tel 384 01 91
Baskı LEVENT OFSET Matbaacılık ve Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel 436 53 77

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 3/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

ATATÜRK KÜLTÜR DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU


A T A T Ü R K K Ü L T Ü R M E R K E Z İ Y A Y I N I N O : 108

HARPUT'TA
ESKİ TÜRK İNANÇLARI
VE
HALK HEKİMLİĞİ

Rıfat ARAZ

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 4/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

İÇİNDEKİLER

söZBAşı :.. 7
GİRİŞ 9
A. FİZİKÎ VE TARİHÎ ÇEVRE
1. FİZİKÎ ÇEVRE
a. Ilaıput'un Fizikî Yapısı, Yöredeki Dağlar, Tepeler, Ovalar,

Akarsular
b. Bitki ve -Göller
Örtüsü Ulaşım 109
c. Hayvanlar (Uçar - Koşar - Yüzer ) 11
2. TARİHÎ ÇEVRE
a. Türk Yerleşimi Öncesi • 12
b. Türk Yerleşimi Sonrası 13
B. BEŞERÎ ÇEVRE

1. NÜFUS
a. NüfusYAPISI
Hareketleri 14
b. Boylar, Aşiretler, Etnik Gruplar 15
2. EKONOMİK YAPI
a. Çiftçilik, Hayvancılık, Avcılık, Bağ ve Bahçecilik 16
b. Ticarî Hayat 17
c. Ekonomik Yapı İçinde Kullanılan Maddî Malzeme ~ 17
3. KÜLTÜREL YAPI
a. Gelenekli Eğitim ve Kültür Kurumları 18
b. Çağdaş Eğitim ve Kültür Kuı-umlan 19
c. Haiput'un Günümüzdeki Kültür Durumu 19
C. KONUNU N SEÇİMİ, AMACI VE ARAŞTIRMA YÖNTEMİ
1. Konunun Seçimi 20
2. Amaç 21
3. Araştırma Yöntemi 21
I. BÖLÜ M : TEN GRİ, İYELER , KİŞİOĞL U, KAM
A. TENGRİ/TÜRK TENGRİSİ/BİR TENGRİ /TANRI 24
B. İYELE R.. 28
http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 5/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

a. KORUYUCU VE YARDIMCI İYELER


1. Umay 28
2. AnaMaygıl 31

b. KARA İYELER
1. Alkansı , 31
2. Kamos • 36
C. GÖK V E YER İYELERİ
a. GÖK İYELERİ
1. Gök / Felek İyesi 37
2. Güneş ve Ay İyeleri 41

b. YER İYELERİ
1. Taş, Kaya, Tepe ve Dağ İyeleri 45
2. Yer İyesi 50
3. Su İyesi 54
4. Ağaç / Orman İyesi : 58
Ç. • EV, EŞİK, OCAK, OD/ ATEŞ İYELERİ
a. Ev İyesi • 61

c. Eşik
b. Ocak,İyesi
Od / .,Ateş İyesi 63
65
D. KİŞİOĞLU, ARVAK / ARBAK, ATA RUHU, TIN/RUH
a. Kişioğlu, Arvak / Arbak 70
b. Ata Ruhu, Tın / Ruh 76
E. KAM / OYU N / OZAN, OCAKLI 84
II. BÖLÜM : TÖRENLER VE İNANÇLAR

A. GEÇİŞ TÖRENLERİ
a. DOĞUM
1. Doğum Öncesi İnançlar 90
2. Doğum Sırası İnançlar 96
3. Doğum Sonrası İnançlar 99
b. AD VERME 104
c. EVLENME / DÜĞ ÜN : 110

1. ç.
ÖLÜÖLÜ DEFİNİ
DEFİNİ VE YAS TÖRENLERİ
TÖRENLERİ 118
la. Ölü 118

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 6/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Ib. M ezarv e Mezarlıklar 129


2. YAS TÖRENLERİ 134
B. BEREKET TÖRENLERİ İLE İLGİLİ İNANÇLAR
a. Kurban, Adak ve Saçı 142
b. Yağmur Duası 145
c. Bereketle İlgili Diğer İnançlar 152
m . BÖLÜM : HALK HEKİMLİĞİ
A. OCAKLAR:
a. Karıncalık ve Kumru Ocağı 158
b. Dağlama ve Alazlama Ocağı 159
c. Uçuk Ocağı 160
ç. Sarılık Ocağı 160
d. Ahsun (Efsun / Afsun) Ocağı • 162
e. Sehil / Sihir, Büyü, Tılsım Ocağı 163
f. Nazar Değmesi ve Kurşun Dökm e Ocağı 167
1. Nazar Değm esi Çeşitleri :
la. Nazarın Gözle Dokunması 167
Ib. Nazarın Sözle (Dille) Dokunması .168
Ic. Nazarın Nefesle Dokunması, Nefese Uğrama 169
2. Nazar Değmesinden Korunma Yollan :
2a. Nazar Kudretinin Bulunduğuna İnanılan Kişilerden
Uzak Durmak 170
2b. Nazarlık Taşımak 170
2c. Tütsülemek 172
2ç. Muska, H?mail Taşımak 173
3. Nazar Değmesinin Tedavisi İçin Yapılan İş ve İşlemler:
3a. Tütsüleme Yoluyla Nazarın Tedavisi 176
3b. Kurşun Dökme Yoluyla Nazarın Tedavisi 177
g. Sıtma Ocağı 179
h. Dalak Ocağı 179
1. İnme / Felç / Yel Ocağı 179
i. Diğer Ocaklar 180
B. ZİYARET YERLERİ 180
SÖZ SON U .............. 185

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 7/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

BİBLİYOGRAFYA .....187
A. KAYNA K KİŞİLER 188
B. KİTAP VE MAKALELER 191
C. ANSİKLOPEDİLER, SALNAMELER,
DERGİLER, İL YILLIKLARİ 214
DİZİN
1. KİŞİ ADLARI DİZİNİ 217
2. DEVLET, MİLLET, B OY VE AŞİRET ADLARI DİZİNİ 221
3. YER ADLARI DİZİNİ 224
RESİMLER 229

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 8/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

SÖZBAŞI

Harput'ta Eski Türk İnançları ve Halk Hekimliği admı taşıyan bu araştır


mamızda söz konusu yöre halkının inançlarını ve bu inançlara bağlı pratikle
rini incelemeye çahştık.
Çalışmamız, "Giriş" kısmının dışında üç bölümden meydana gelmiştir.
Giriş'te Harput'un eski yapısı ile bugünkü dummunu ortaya koyan fizikî ya
pısı, beşerî tarihi, ekonomik ve kültürel yapısı kısaca tasvir edilmeye çahşd-
mıştır. Ayrıca, araştırmaya ait konunun belirlenmesi, çalışmanın amacı ve
araştırma yöntemi hakkında bilgiler verilmiştir.
Çalışmanın I. Bölümü'nde Türk İnanç Sistemi'nin esaslarını oluşturan,
tengri, iyeler, kişioğlu, ata ve kamlarla ilişkili inançlar ayrı konu başlıkları
altında ele alınarak değerlendirilmiştir. Burada Tengri'nin başlangıçtan beri
Türk inançlarındaki
şerir ruhların, gök veyeri
yerveiyeleri
etkisi ile
açıklanmış,
ev, eşik, koaıyucu ve yardımcı
ocak ve ateş iyelerininiyelerin,
günü
müzdeki yaşama biçimleri, tesirleri, taşıdıkları unsudar ile yapı ve fonksi
yonları üzerinde durulmuştur. Ayrıca kişioğlunda mevcut olan eş ruhların,
ata ve ruhları ile kamlara ait eski Türk inançlarının yörede hayat bulduğunu
gösteren yeterli sayıda örnekler verilmiştir.
Çalışmamızın Törenler ve İnançlar kısmını teşkil eden II. Bölüm'de, yaşa
yış tarzımızda mühim yeri olan doğum, ad verme, evlenme, düğün, ölüm,
mezar, yas tutma, kurban, adak saçı ve yağmur duası ile ilgili törenlerin, eski
Türk inançlarındaki biçimleri ve bunların yöre halkının yaşayış tarzları üze
rindeki tesirieri ele alınmıştır.
Çalışmamızın III. Bölümü'nde ise hastalık ve tedavi kurumlan açıklana
rak, ocak, ocaklı ve ziyaret yerleri üzerinde durulmuştur.
Çalışmamızın son sözünde,bu üç bölümde ele alınıp işlediğimiz inanç ve
pratiklere ait,tespit ve tasvirlerin genel bir değerlendirilmesi yapılarak, ulaş
tığımız sonuç ortaya konulmuştur.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 9/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Konunun seçimi, plânı, araştırma yöntemi konularında ve tezin çalışılma


sı sırasında karşılaşılan problemlerin çözümünde düşüncelerimizi ve çalış
mamızı sürekli biçimde tashih eden hocam, Prof. Dr. Dursun Yıldırım'a sa-
mimiyede teşekkür eder saygılar sunarım.
Çalışmam ız sırasında yakın desteğini gördüğüm aileme, yakın çalışma ar
kadaşlarım ile alan çalışması sırasında bana destek olan akrabalara ve hep
sinden öte söz konusu araştırmanın gerçekleşmesinde büyük payı olan Har-
püt'un konuksever insanlarına içtenlikle teşekkür ederim. Bu çalışma büyük
ölçüde onların verdiği samimi destek ile gerçekleşmiştir.

RıfazARAZ
Ankara-1991

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 10/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

GİRİŞ

A. FİZİKÎ VE TARİHÎ ÇEVRE

1. Fizikî Çevre
a. Harput'un Fizikî Yapısı, Yöredeki Dağlar, Tepeler, Ovalar, Akar
sular ve Göller:
Harput, kuzeyindeki geniş ovaya hâkim yüksek bir dağ üzerine kurulmuş
muazzam bir Ortaçağ şehridir. Dar sokakları, iç içe girmiş toprak damlı, taş
ve kerpiçten yapılmış evleri ile bu özelliğini hâlâ korumaktadır. Su yolu,
kaya mezarları, taşlar üzerine hakkedilmiş kitabeleri ile İslâm öncesi devirle
rin kalıntılarını da taşıyan bu şehir, ata yadigarı olan tarihî abideleri ve
mimarî yapıları ile geçmişin azametini günümüze taşır.' Günümüzde halk
arasında "Yukarı Şehir" olarak da adlandmlan, fakat küçük bir kasaba görü
nümünde olan Harput'un, deniz seviyesinden yüksekliği 1280 m'dir.^
Yöreye ait dağlar, bütünüyle Güneydoğu Torosların kıvrım kuşağı içinde
bulunur. Bu dağ silsilesi güneybatı, kuzeydoğu yönünde yer yer düzenli sıra
lar oluşturarak uzayıp gider.3 Bu kıvrım kuşağı içinde bilinen belli başlı dağ
lar; Mastar Dağı (2137 m.) Çilemelik Dağı, Hazar Baba (2230 m.), Balkaya
Tepesi (1640 m.), güneye doğru Karaoğlan (2200 m.) ve bilahare batıya yö
nelen dağ sırasında Bahtiyar (1850 m.) Çöke ve Karga (1965 m.). Dağları
görülür.
ve tekrarBu dağları.doğru
Harput'a Bulutlu (2010 Naldöken
kıvrılan m.), Haroğlu (2110 Dağları
ile Aslan m.) Kırklar
takip(1340
eder. m.)
Bu
son noktada Seyran Tepesi (1290 m.) en yüksek tepe olarak bilinir.^^dı
geçen Aslan Dağı'nın kuzeyinde Kızıldağ ve Yassıca Dağı (1639 m.) vardır.

1 i. Sungu roğlu, H ar pu t Yo llar ınd a, İstanbul 1968, cilt 4, s. 131.


2 M. Ali Ünal, XV I. Yü zyılda H ar pu t San cağı (15 18-1 566 ), Ankara 1989, s. .198; İ. Sun
guroğlu, Harput Yollarında, İstanbul 1958, cilt 1, s. 15; "Harput", İslâm Ansiklopedisi,
cilt 5, s. 296; "Harput", Türk Ansiklopedisi, cilt 18, s. 511; B. Keleştimur, "Harput'un
Sosyal ve İçtimai Yapısı", Hedef Dergisi, yıl 1, sayı 1, s. 23.
3 M.Ali Ünal, a.g.e., s. 3 1 ,3 2 .
4 E la z ığ l9 6 7 İl Yıllığı, Elazığ 1970, s. 73.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 11/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Hicrî 1301 Tarihli Mamuretü'I Aziz Salnamesi'nde, Yassıca Dağı'nda,


Gavur Taşı, Buzluk Taşı, Ankuzu/Eykuzu Baba kayalıkları, Çelever ve
Mahlu Tepeleri ile Hasret Dağı'nın 1640 m.) bulunduğu kayıtlıdır.^
Yörede, söz konusu sıradağlardan yer yer ayrdarak tek başına yükselen
tepelere de rastlanır. Bunlardan, yörede yığın anlamına gelen ve muhtemelen
ot ve buğday kümelerinin yığılmasından ötürü bu adla adlandırılan Çiçtepe,
ayrıca Boztepe, Rıdvan Tepe, yalnız anlamında Yalavuz Tepe, Beyyurdu,
Karakaya, Hoş ve Kıraç Tepeleridir.^ Yöreyi çevreleyen bu dağ ve tepeler
arasında bugün sulama imkânlarına da sahip Uluova, Kuzova, Karayazı ve
Mercümüt Ovaları vardır.^
Yörenin en önemli akarsuları Murat ve Harput'a yaklaşık (50 km) mesafe

de Elazığ-Malatya
Peri, il sınırını
Munzur, Çarniçur, çizen Fırat
Çemişgezek veIrmağı'dır. Aladağ'dan
Karasu kolları çıkan Murat;
ile birleştikten sonra
Fırat adını alır.^
Yörede halk arasında Gölcük adı ile adlandırılan Hazar Gölü'nün deniz
seviyesinden yüksekliği, (1225 m.) olup, boyu (22 km.), en geniş yeri (6
km.), en dar yeri ise (3 km.)'dir. Derinliği (100 m.), çevresi (80 km.), olarak
tespit olunmuştur.'-^ Evliya ÇELEBİ, bu gölün suyunun acı olduğunu, Van
Gölü'nün özelliklerini taşıdığından, bu göl ile yer altından birleşmesi ihtima

linin bulunduğunu,
lisinin göleşeğe
Hıristiyan olup, içindeki adada üçyüzbahseder."^
taptıklarından haneli bir köyün
Yöredeolduğunu, aha
Keban Barajı
ile Cip Barajlarının oluşturduğu sunî göller de vardır." Harput yöresinde,
göçebe aşiretler için hayvancılık yapmaya elverişli yaylak ve kışlakların bu
lunduğu XVI. asır tahrir defterlerinden de tespit olunmuştur. Özellikle Hazar
Gölü'nün çevresi yayla hayatı için uygun görülen alanlardır.'2
b. Bitki Örtüsü - Ulaşım:
Güneydoğu Toıosların oluşturduğu dağ silsilesi üzerinde, günümüzden
70-75 yıl öncesine kadar oldukça yoğun ardıç ormanlarının bulunduğu tespit

5 (Hazırlayan: T. Aktaş - C. Gürbüz) Fırat Ünv. Fen.Ed.Fak.Tarih Bl. (Basılmamış lisans


lezi), Elazığ 1985. s. 144; İ. Sunguroğlu, a.g.e., cilt I, s. 16.
6 i. Sunguroğlu, a.g.e., cilt 1, s, 16.
7 i, Sunguroğlu, a.g.e., cilt 1, s. 25.
8 Elaz ığ 1967 İl Yıllığı, Elazığ 1970, s. 74; t. Sunguroğlu, a.g.e., cilt 1, s. 16.
9 I. Sunguroğlu, a.g.e., cilt I, ş. 20; İ. Görkem, "Hazar Gölü Üzerine Anlatılan Efsaneler",
Fırat Havzası II. Folklor ve Etnografya Sempozyumu, Elazığ 1989, s. 131.
10 Evliya Çelebi Seyahatnamesi, İstanbul 1976, cilt 3, s. 864.
11 Elaz ığ İl Kültür ve Turi zm Envan teri , Elazığ 1989, s. 4.
12 M. Al i Ünal, a.g.e., s. 85.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 12/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

edilmiştir.'-'' Bugün görebildiğimiz bazı dağ ve tepeler üzerinde yer yer rast
ladığımız ardıç ve alıç ağaçları, söz konusu ormanların günümüzdeki son ka
lıntılarıdır. Bunun yanında, Hazar Baba Dağı ve çevresinde yetiştirilen çam
ormanı dikkatimizi çekmiştir. Yöredeki mevcut akarsuların ve adı geçen göl
lerin çevresinde yetiştirilmiş çam, söğüt, akasya ve kavak ağaçlarının yanın
da, bakımlı bağ ve meyve bahçeleri de vardır. Bu türden bağ ve bahçelere
Harput'un dört bir tarafında rastlanır. Yörede suyun bereket ve çokluğu, çe
şitli tarım ürünleri ile birlikte muhtelif sebzelerin de yetişmesine imkân sağ
lamıştır.Dağlık alanlarda ise hayvancılık yapmaya elverişli geniş odaklar
mevcuttur.'^ Ayrıca ormanların tahrip edilmediği (900 - 950 m.) civarındaki
yüksekliklerde, suya ihtiyaç duymadan kuru orman kuşağına rasUanır.'6

Harput, Elazığ'a (5 km.) mesafede ve bu ilimize bağlı küçük bir kasaba


dır. İl merkezine asvalt bir yolla bağlanmıştır. Ulaşım problemi yoktur. Ayrı
ca bağ ve bahçelere giden stabilize yollar mevcuttur.
c. Hayvanlar (Uçar - Koşar - Yüzer):
Yörede koyun, kıl keçisi, sığır, manda, at, eşek, katır gibi yetiştirilen hay
van türlerinin yanında, dağ ve tepelerde bulunan kurt, ayı, yabanî domuz ve
sansar gibi yırtıcı hayvanlara; tavşan, tilki, bıldırcın, keklik ve kısmen de dağ
keçisi gibi av hayvanlarına rastlanır. Ayrıca Hazar Gölü'nde, martı, leylek,
yabanî kaz, ördek, balıkçıl ve su tavuğu gibi uçar hayvan türleri de görü
lür.'*^ Irmak ve adı geçen göllerde bulunan (21) bahk çeşidinden en dikkat
çekici olanları, sudak balığı (tatlı su levreği), kara balık ve aynalı sa
zandı r.'*'

13 1. Sunguroğlu, a.g.e., cilt 1, s. 16.


14 .VI.Ali Ünal, a.g.e., s. 89, 128: Hicrî 1310 Tarihli Mamuretü'l Aziz Salnamesi, (Haz:
A. Seyrek) Fırat Ünv. Fen-Ed. Fak. Tarih Bl., Elazığ 1989, s. 19.
M. Al iÜ na l, a. g.e ., s. 8.5.
16 S. Tonbul, "Elazığ Batısının Bitki Örtüsü Özellikleri", Sosyal Bilimler Fırat Üniversi
tesi Der gisi, 1987, sayı 1, cilt 1, s. 209.
17 1. Sunguroğlu, a.g.e., cilt 4, s. 246.
18 i. Sunguroğlu, a.g.e., cilt 4, s. 294; Elazığ 1967 İl Yıllığı, s. 167.
19 A. Çolak. "Elazığ vc Çevresindeki Balık Potansiyelinden Yararlanma Olanakları", Ela
zığ kü lt ür ve Tan ıtma Vakfı Dergisi, yıl 2, sayı 2, Ocak 1990, s. 13, 14.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 13/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

2 . Tarihî Çevre
a. Türk Yerleşimi Öncesi:
Harput, M.Ö. 2000 yıUarmda Hürrilerin hâkimiyeti ahmdaydı.20 Boğaz
köy'de bulunan Hitit İmparatorluğu dönemine ait çivi yazısı ile hazırlanmış
belgelerde, Harput yöresine "İşuva" adının verildiği görüyoruz.^' M.Ö. XIX.
asırda Asur çivi yazısı ile yazılmış bir kitabede "Karpata" adında bir şehir
adının geçtiği ancak, bu şehrin yerinin tespit edilemediği anlaşılmıştır.^^ Bi
zans kaynaklarında Harput'un "Kharpeta" olarak geçtiği tespit olunmuştur ki
yukarıda adı geçen ve fakat yeri tespit olunamayan şehrin Harput olacağı
kuvvetle muhtemeldir. Hititlere ait çivi yazısı ile yazılmış bir belgede, "Har-
putaş" olarak geçen yerin, Harput olduğu hususunda görüşler vardır. ^ 3 Evli
ya ÇELEBİ, bu yöreye "Harbit" yahut "Har-Birid" adlarının verildiğini ileri
sürer. ^ 4 Yabancı kaynaklarda Harput yöresinden "Sofen (Sophene)" olarak
bahsolunduğu tespit edilmiştir. Arap kaynaklarında "Hinzit", Ermenilerde ise
"Handzit" olarak adlandırılan bu yerin, "Ziata Castelum" adı ile İranlılar ta
rafından zaptedildiği bilinir. Araplar ayrıca Harput'a "Hısn-ı Ziyâd" adını
vermişlerdi.25 Hicrî 1.312 Tarihli Mamuretü'I Aziz Salnamesi'nde, Har
put'un adı "Harpurt" ( C^J^JÂ ) olarak geçer.26

Yörede, 1945 yılında, başlayan ve aralıklarla günümüze kadar gelen kazı


lardan elde edilen maddî malzemeye dayanarak, buradaki yerleşimin Paleoli-
tik (eski taş) Dönemi'ne kadar uzandığı ileri sürülmektedir.^'^
Harput yöresinin tarih olarak en eski sakinleri bilinen Hurriler ye bu kav
min kurduğu Mittani Devleti, M.Ö. XIV. asırda Hititler tarafından yıkılmış-
tır.28 M.Ö. 1200 yıllarında ise Hitit İmparatorluğu'nun yıkılışı ile Harput
Muşkilerin eline geçer.29 M.Ö. IX. asırda Harput'u, Doğu Anadolu'da kuru-

20 N, Ardıçoğlu, Harput Tarihi, İstanbul 1964, s. 6; Elazığ 1967 İl Yılhğı, s. 79.


21 N. Ardıçoğlu, Harpu t Tarihi , İstanbul 1964, s. 7; Ela zığ Ansi klo pedisi, s. 2 4 8 8 .
22 E. Bilgiç, "Anadolu'nun İlk Yazılı Kaynaklarındaki Yer Adları ve Yerlerinin Tayini
Üzerine İncelemeler", Belleten, X/39 (1946), s. 402 ; M. Ali Ünal, a.g.e., s. 13; 1. Sun
guroğlu, a.g.e., cilt 1, s. 45. .
23 1. Sunguroğlu, a.g.e., cilt 1, s. 43 .
24 Evliya Çelebi Seyahatnamesi, İstanbul 1976, cilt 3, s. 862.
25 O. Turan, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, İstanbul 1973, s. 133.
26 Hicrî 1312 Tarihh Mamuretü'l-Aziz Salnamesi, (Haz; S. Serttaş), Fırat Ünv.
Fen.Ed.Fak. Tarih Bl., Elazığ 1985, s. 199.
27 Elazığ Ans iklopedis i, s. 2 4 8 9 .
28 N. Ardıçoğlu, a.g.e., s. 6.
29 Elazığ Ans iklopedis i, s. 2494.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 14/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

lan ve merkezi Tuşpa (Van) olan Urartulann hâkimiyeti altmda görüyoruz.30


Günümüzde, Elazığ'm ilçelerinden biri olan Palu'daki bir kaya kitabesinden,
Urartulann Harput yöresine "Supani" admı verdikleri tespit edilmiştir.^'
M.S.I. asırdan III. asra kadar "Sophene" adı ile aralıklarla Romahlann siyasî
ve askerî nüfuzu altına giren Harput, III. asırda kesin olarak Bizans
hâkimiyeti altında kalmış ve bu durum M.S. VII. asrın ortalarına kadar de
vam etmiştir.32 Arapların bu yöreye yerleşmeleri, 642-650 yıllarında başla
yarak X. asrın ortalarına kadar sürer. Ancak bu süre içinde Harput, Arap-
Bizans siyasî ve askerî rekabetlerinin devamlı çarpıştığı önemli yerlerden bi
risi olmuştur. Kaynaklarda, Battal Gazi Destanı'nın bu savaşların hatıraları
etrafında teşekkül ettiği, Fatih Ahmed Baba ve Ankuzu Baba hakkında söy
lenen menkabelerin bu mücadelelere dayandığı ileri sürülmektedir.33 Harput,
934'de el değiştirerek tekrar Bizans hâkimiyetine geçmiş ve bu II. Bizans yö
netimi, Anadolu'nun Türkler tarafından fethine kadar devam etmiştir.34
b. Türk Yerleşimi Sonrası:
Türkler 1071'de Anadolu'da kesin olarak yerleştikten sonra, Alpaslan'ın
komutanlarından Çubuk Bey, 1078 yılında Harput'u Bizans hâkimiyetinden
kurtarır.35 Harput'ta, Çubuk Oğullan'nın ilk Türk devrini, Artuk Oğulları'nın
hâkimiyeti takip eder. XII. asrın başından itibaren 1234 yılına kadar süren bu
devrin, Harput'la ilgili en önemli olayları, Haçlı Seferieri ve Ermeni isyanları
olmuştur.36 Bu savaşlarda Belek/Balak Gazi'nin gösterdiği başarılar son de
rece dikkat çekicidir.37 Belek Gazi'nin 1124'de ölümü ile Artuk Oğulları'nda
saltanat kavgaları başlamış ve Nizameddin İbrahim, Selçukluların da deste-

30 N. Ardıçoğlu, a.g.e., s. 7; İ. Sunguroğlu, a.g.e., cilt 1, s. 65. .


31 N. Ardıçoğlu, a.g.e., s. 8; N. Ardıçoğlu, "Harput Artuk Oğullan'na Ait Kitabeler", Tür
Mecmuası, VI, (1939), s. 44; M. Ali Ünal, a.g.e., s. 13.
32 kiyat
N. Ardıçoğlu, a.g.e., s. 15, 22.
33 N. Ardıçoğlu, a.g.e., s. 24, 25; Elazı ğ Ansiklo pedi si, s. 2496.
34 A. Siler, "Tarihte Harput ve Elazığ", Elazığ'ın Sesi Ha rput , yıl 1, sayı 1, s. 23.
35 O. Turan, Do ğu A na dolu Türk Devl etleri Tarihi, İstanbul 1973, s. 147; N. Ardıçoğlu,
Harput Hükümdarı Balak Gaz i, Ankara 1966, s, 1, 3; N. Güngör Kısaparmak, Millî
Eğitim Cephesiyle Elazığ, Elazığ 1967, s. 6; 1. Yılmazçelik, "19. Yüzyılda Harput ve
Civan Yer İsimleri Üzerine Bir Deneme", Fırat Havzası H. Folklor ve Etnografya
S e m p o z y u m u , Elazığ 1989, s. 325.
36 Ö.Turan, a.g.e., s. 151, 152.

37 O. Turan, Sel çuk lul ar Zamanında Tür kiye , İstanbul 1971, s. 152, 153; B. Keleştimur,
"Harput'ta Türk-İslâm Fütuhatı ve Belek Gazi", Hedef, Ağustos 1979, sayı 3, s. 30, 31;
N. Ardıçoğlu, a.g.e., s. 22, 28, 36; î. Kumaş, "Nurud Devle Balak Gazi", Elazığ'ın Sesi
H a r p u t , yıl 1, sayı 1, s. 2, 3, 4.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 15/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

ğini alarak Harput'u ele geçirmiştir. Ancak, Harput hükümdarlarının muhtelif


sebeplerle Eyyubilerin yanında yer aldıkları görülünce, Selçuklu sultanların
dan Alâaddin Keykubat, 2 Ağustos 1234'de Harput'u alarak, Artuk Oğullan
hâkimiyetine son verir.^*^
Selçuklu döneminde Haiput, bu devletin doğu hududu üzerinde bulunan
önemli bir serhat şehriydi ve Subaşı tarafından klare ediliyordu. 1244 yılında
Harput Moğol istilasına uğradı. Bilahare İlhanlıların da hâkimiyetinde kalan
bu yöre, XIV. asırda Dulkadir Oğullan'nın eline geçer.39 Harput'ta uzun sür
meyen bu devri, Akkoyunlulann idaresi takip eder.^O Bir aralık Şah İsma
il'in de eline geçen Harput, nihayet 1515 yılında Osmanlı topraklarına katıl-
mıştır.41

Harput'un, XIX. asırda siyasî ve askerî önemini tamamen kaybettiği görü


lür. Ovaya hâkim bir tepenin üzerinde bulunması, ovaya nisbede iklimin
sertliği, o günkü şartlarda ulaşım zorluğu gibi sebeplerle Harput'un terk edi
lip ovaya taşındığını ve burada 1834 yılından itibaren Elazığ adı ile yeni bir
şehir merkezinin kurulduğunu görüyoruz. Bu yıllarda padişah olan Sultan
Abdulaziz'in adına izafeten bu şehrin adı "Mamuratü'l Aziz" olarak değiştiri-
lir."^2 Ancak söyleyiş zorluğundan ötürü, 10.12.1937 tarihli İcra Vekilleri
Hey'etinin aldığı bir kararla bu adın Elazığ'a çevrildiğini görüyonız.43

B. BEŞERÎ ÇEVRE

1. Nüfus Yapısı
a. Nüfus Hareketleri: Tarih içinde muhtelif devletlerin eline geçen Har
put, askerî ve siyasî öneminin yanında, ekonomik Önemi ile de doğuyu batı
ya bağlayan ipek ve baharat yolunun kavşak noktası olmuş ve bu özelliğin
den ötürü de nüfus yapısındaki hareketlilik, şehir merkezindeki nüfusun

sürekli olarak
yapılan azalıp
tespitlere çoğalmasına
göre, Müslümansebep olmuştur.
evlerin toplam Nitekim 1518
sayısı 425, tarihinde
1525'de ise
463'dür. Aynı yıllarda Ermeni, Rum ve Süryanilerden oluşan üç âna etnik

38 N. Ardıçoölu, Harput Tarihi, s. 44, 57; 'Artukoğullan'", Tür k Ans ikl ope dis i, cilt 111, s.
419.
39 .N. Ardıçoğlu. a.g.e., s. 56, 64.
40 i. Sunguroğlu, a.g.e., cilt I, s, 122: N. Ardıçoğlu, a.g.e., s. 74.
41 N. Ardıçoğlu. a.g.e., s. 75.76; I. Sunguroğlu, a.g.e., cilt \ , a . 134.
42 1. Sunguroğlu, a.g.e., cilt I, s. 211, 212.
43 R. Yınanç, " X V I . Yüzyılda Doğu Anadolu Şehirlerinin Mahalle Adları", Türk Yer Ad
ları Sempozyumu Bildirileri, Ankara 1984, s. 229; N.G. Kı.saparmak, a.g.e., s. 7.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 16/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

gmbun toplam hane sayısı ise 320 iken 495'e yükselmiştir. XVI. asırda şehir
nüfusunun 10.000'i aştığı anlaşılmaktadır.'^^
Hicrî 1301 ve 1305 tarihli Mamuretü'l-Aziz Salnamelerinde, Harput kasa
basında
ğu, bununHüseynik ve Saray
4303'nün İslâm, dahil olmakise
3850'sinin üzere toplam ahalinin
Hristiyan 8153 nüfusun
teşkil bulundu
ettiği ve
toplam 3297 evin bulunduğu kayıtlıdır.'^'' İ. Sunguroğlu, "Turgie D'asie" adlı
esere dayanarak verdiği malumatta, 1892 yılında Harput'ta toplam nüfusun
27.910 olduğunu, bunun 15.900'nü Müslüman ahalinin oluşturduğunu. Er
meni nüfusunun 7.910, Protestanların 2745, Katoliklerin 705 ve Ortodoksla
rın ise 650 kişiyi teşkil ettiğini görüyoruz.'*^ 1897 tarihli bir belgede, Har-
put'taki toplam nüfusun 15.070. olduğu, bunun 8736'sını Müslümanların,
6334'ünü ise Ermeni, Protestan, Katolik, Süryani ve Latin gibi muhtelif mez
hep ve ırklara mensup etnik zümrenin oluşturduğu tespit olunmuştur.
1955 Nüfus sayımına göre, Harput kasabasının nüfusu, merkez ve bahçe
evleri ile birlikte 1943'dür.'**^ 1965 yılında ise nüfusun 2205 olarak tespit
edildiğini görüyoruz.'*^ 7.7.1990 tarihinde Harput Muhtarlığı'ndan bizzat al
dığımız bilgilere göre, Harput'un bahçe evleri ile birlikte toplam nüfusu 1675
olarak tespit edilmiştir, Çalışmamızın ilgili yerlerinde de işaret ettiğimiz gibi
Harput'un, dağlık ve kayalık bir alanda olması, iklim ve ulaşım zorluklan, ti
caret yollarının
nedenler, nüfusundeğişmesi, alışsebep
azalmasına verişolan
merkezi olmaarasındadır.
faktörler özelliğini kaybetmesi gibi
b. Boylar, Aşiretler, Etnik Gruplar:
Türkler Harput'a geldikleri zaman bu şehirde Süryani, Rum, Latin ve Hı
ristiyan zümrelerin yanında Ermeniler de vardı. Ermeniler, mevcut nüfusun
%10'unu teşkil ediyor ve kendilerine has Sinebut, Şehroz, Gürcübey ve Nor-
ses adındaki mahallelerde otumyorlardL^'-"

44 M. Ali Üna l, a.g.e., s. 55 , 60 .


45 Hicrî 1301 Tarihli Mam ure tü'l-A ziz Sa lnam esi, (Haz: T. Aktaş - C, Gürbüz) Fırat
Ünv. Fen. Ed. Fak. Tarih Bl., Elazığ 1985, s. 144; Hicrî 1305 Tarihli Mamuretü'l-Aziz
Salnamesi (Haz: E.Kırkıl), Fırat Ünv. Fen.Ed.Fak.Tarih Bl. (basılmamış lisans tezi),
Elazığ 1985, s. 90.
46 1. Su ng ur oğlu , a.g .e., s. 19 1, cilt 1,
47 i. Su ng ur oğlu , a.g .e.. s. 192 , cilt 1.
48 i. Su ng uro ğlu . a.g .e., cilt 1, s. 197.
49 "Harput", Tü rk An sik lop ed isi, cilt 18, s. 51 1.
50 E. Ak çora, "Harput'ta 20 . Yü zyıl ın Başlarına Kadar Türkler ile Ermeni To plum unu n
Sosyo-Ekonomik Durumu ve Ermeni İsyanları", Fırat Üniversitesi Dergisi, Sosyal Bi-
limltr, 1988, 2 (1) 5-31 , s. 6.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 17/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

XVI. asırda Harput Sancağı'nda bulunan müslüman halkın büyük bir bö
lümünün Türkmen cemaatine mensup olduğunu, diğer bir kısmının ise,
Ekrâd aşireUerinin teşkil ettiğini görüyoruz.^l Günümüzde Harput halkının
tamamı Türk ve Müslümandır.
2 . Ekonomik Yapı :
a. Çiftçilik, Hayvancılık, Avcılık, Bağ ve Bahçecilik : Harput hakkında
ki yazılı kaynaklardan, salnamelerden ve il yıllıklarından elde edilen bilgile
re göre, yörede eskiden beri ekonomik yapıya bağlı olarak çiftçilik, hayvan
cılık, avcılık, bağ ve bahçecilik gibi iş ve mesleklerin yapıldığını görüyo
ruz.^2

Yörede belli başlı tarım ürünleri arasında buğday, arpa, darı, fiy, merci
mek, patates, pancar ve pamuk gibi ürünler dikkat çeker.53
Harput'un ekonomik yapısında hayvancılığın yeri büyüktür. Bu yörede
hayvancılıkla uğraşan göçebe aşiretler için elverişli yaylak ve kışlakların bu
lunduğu, XVI. asır tahrir defterlerinden de tespit olunmuştur .54 Günümüzde
az rastlanan at yetiştiriciliği ve atçılığın, eski Harput'un düğün ve belli başlı
özel günlerinde düzenlenen at yarışları ve cirit oyunlarında, önemli bir yeri
nin olduğunu gösterir .55 Eski dönemlerde yapılan avcılık ve balıkçılık gibi
meslekler, günümüzde oldukça zayıflamıştır .56
Bugün Harput ve çevresinde bağcılık ve meyvecilik üredmi, yöre halkı
nın önemli bir gelir kaynağını teşkil eder. 1566 yılına ait kayıdarda Harput
Sancağı'nda 2.739.240 kök asmanın olduğu 1518 tarihli Tahrir Defterinde
ise 45.302 müd meyvenin elde edildiği tespit olunmuştur.^^ Günümüzde
Harput'un bağ ve bahçelerinde üzüm, elma, armut, kayısı, ceviz, kiraz, dut,
badem, nar ve ayva gibi meyve türlerinin bolluğu dikkat çeker. Bu bağ ve
bahçelerde ayrıca sebzecilik de yapılır. Üzüm, dut, kaysı, ceviz ve badem içi
ile elde edilen bastuk/pestil ve orcik oldukça yaygındır. Harput'ta bilinen

51 M.Aİi Ünal, a.g.e., s. 8 5 - 8 7 ; Hicrî 1305 Tarihli Mamuretü 'l-Aziz Salnamesi, s. 85.
52 Hicrî 1302 Tarihli Mamuretü'l-Aziz Salnamesi, (Haz: Ö. Gülpınar) Fırat
Ünv.Fen,Ed.Fak.,Elazığ 1985, s. 100; Hicrî 1310 Tarihli Mamuretü' l-Aziz Salname si,
Fırat Ünv. Fen.Ed.Fak. (Haz: A.Seyrek), Elazığ 1989, s. 19, 32; Elazığ 1967 İl Yıllığı, s.
152; M.Ali Ünal, a.g.e., s. 1 0 2 - 2 2 5 .
53 M. Ali Ünal, a.g.e., s. 101, 102.
54 M.Ali Ünal, a.g.e., s. 85; Elazığ 1967 İl Yıllığı, s. 168.
55 1. Sunguroğlu, a.g.e., cilt 3, s. 197. .
56 1. Sunguroğlu, a.g.e., cilt 4, s. 30 1.
57 M.AI İ Ünal ,a. g. e. , s. 103.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 18/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

bahçeler; Efendigillerin, Mısırlıoğlu'nun, Saraç Alilerin, Hacı Mehmet Efen


dilerin bahçeleri ile Mürüdü bahçeleridir. Ayrıca, Gökçe Gollü, Eğin, Ala
Yaprak, Kurtdere ve Ozan Bağlan ile Sugözü, Yedigöz ve Cuma Bağları,
Harput'un dört bir tarafını çevreleyen bağlar arasında sayılır.^'^
b. Ticarî Hayat:
Harput'un geçmişte önemli ticaret yollarının üzerinde bulunması, şehrin
ekonomik, ticarî ve sanayî faaliyetlerinin canlanıp gelişmesine ve önemli bir
ticaret merkezi olmasına sebep olmuştur.59 Nitekim Hicrî 1310 Tarihli Ma-
muratü'l-Aziz Salnamesi'nde, kasaba dahilinde 20 adet han, 800 dükkân,
12 bezirhane, 3 adet pamuk fabrikası, 1 adet mensucat fabrikası ve çok sayı
da dokuma el tezgâhları ile 7 adet hamamın bulunduğu kayıtlıdır.^0 Bu ticarî
hayata bağlı olarak kuyumculuk, bakırcılık, demircilik, boyacılık, dericilik,
yemenicilik, dokumacılık gibi geleneğe bağlı el zanaatları oldukça yaygın
dı.'^' Günümüzde, söz konusu bu canlı ticaretten en küçük bir eser kalma
mıştır. Adı geçen zanaatlar, bugün Elazığ il merkezine taşınmış ve herbirisi-
nin kuyumcular, yemeniciler, tenekeciler, bakırcılar, demirciler çarşısı gibi,
kendi adlarını taşıyan çarşı adları ile anıldıklarını görüyoraz. Bugün Har
put'ta 5 adet dükkân, 2'şer adet kahve, fırın ve lokanta, I 'er adet kasap, ber
ber, ayakkabı tamircisi ve semer ustası ile 1 adet marangoz atelyesi vardır.
c. Ekonomik Yapı içinde Kullanılan Maddî Malzeme:
Günümüzde yörede olduğu gibi Anadolu'nun hemen her yerleşim biri
minde de kullanılan ve bilinen maddî malzemelerden ziyade, yörenin ağız
özelliklerinde yaşayan ekonomik yapı içindeki malzemeleri belirtmeyi
uygun bulduk. Yörede kullanılan söz konusu maddî malzemeler şunlardır :
Dink (değirmen taşı), gem (döven), cüt (toprağın altını üstüne çevirmeye
yarayan alet), tapan (toprağı düzeltmeye yanyan araç), soku (bulgur döğülen
oyuk taş), dehre (ağaç kesmeye yarayan araç), kürtün (semer), palaz (keçi kı
lından örülmüş kilim), harar (büyük çuval), telis (çuval) sarat (kalbur), süzek
(kevgir), sitil (kova), keşgere (gübre taşımaya yarayan araç), hasavan (çadır
bezinden yapılan ve olgun meyvelerin silkelenerek toplanmasında kullanılan

58 i. Sunguroğlu, a .g .e., cilt 4, s. 131 -202.


59 M. Ali Ünal, a .g .e., s. 55.
60 Hicrî 1310 Tarihli Mamuretü'l -Aziz Salnamesi, s. 30.
61 M. Ali Ünal, a .g .e., s. 224, 225.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 19/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

geniş Örtü), eğiş (demirden yapılmış ocak aracı), carıt (ateş küreği), beroş
(küçük kazan), ve elice (küçük sepet) gibi alet ve araçlardır.

3. Kültüfel Yapr :
a. Gelenekli Eğitim ve Kültür Kurumları : Harput, çalışmamızın tarihi
çevresi içinde de görüleceği gibi, ilk asırlardan başlayan Türk yerleşimi son
rasına kadar geçen tarihî akış içinde devamlı el değiştirmiş, önemli kültür
merkezlerimizden birisidir. Artuk Oğullan döneminde yaptırılan Ulu
Camii'nin ayrı, zamanda bir öğredm kurumu olarak da kullanıldığı tespit
olunmuştur. ^ 3 Aynı dönemde yazılmış "Eltenkihat" adlı bir risaleden, Har
put Beyi Nizameddin İbrahim Oğlu Ahmed'in ilim adamlarını teşvik ve hi
maye ettiği, dolayısıyla bu dönemde şehrin bir ilim ve kültür merkezi olduğu
hususunda görüşler vardır.'^^
Harput'ta Selçuklu döneminde yaptırılan Esediye Camii ile, Akkoyunlular
zamanında inşâ edilen Sara Hatun Camii'nin yanında, yine aynı dönemlerde
birer medresenin de açıldığını görüyoraz.65 Harput'un bir kültür merkezi ha
line gelişi Osmanlılar dönemine rasdar. Bu dönemde toplam 16 medresenin
öğretime açıldığını, bu medreselerde, Sarf ve Nahif, Kelâm, Mantık, Hadis,
Feraiz, Fıkıh gibi dil ve dinî ilimlerin yanında, Tarih, Hendese, Coğrafya,
İlm-i Hey'et ve Hikmet (Fizik) gibi dersler de okutuluyordu. Söz konusu
medreselerin bünyesinde bulunan kütüphanelerin dışında, ayrıca 3 adet kü
tüphane fıalkm hizmedne sunulmuştu.66 Evliya Çelebi, Harput'ta 6 adet med
resenin bulunduğunu, bu kurumlarda vakıf tarafından tayin olunmuş müder
rislerin görev yaptığını, ayrıca 50 adet de okulun öğretime açık olduğunu
beyan eder.^^
(Jsmanlı îınparatorluğu döneminde Haiput'un Ağa, Meydan, Camii-Kebir
Zahriye ve Ahmed Bey adlı mahallelerinde, kız ve erkek öğrencilerin ayn
ayrı okutulduğu toplam II mahalle mektebi bulunuyordu. Bu mektepler-

62 1. Sung uroğl u a.g.e., cilt 3, s. 286, 287, 288, 289; F. Güngör Kısaparmak, Dil Folkloru
Açısından Harput Ağzı, İstanbul 1982, s. 5 0 - 9 3 ; O. Acıpayamlı, Zanaat Terimleri
S ö z l ü ğ ü , Ankara 1976.
63 i. Sunauoalu, Harput Yollarında, İstanbul 1959, cilt 2, s. 1; FJazığ,]967 İl Yıllığı, s.
121.
64 Elazığ 1967 İl Yıllığı, s. 121.
65' A.g.e., s. 121.
66 Hicrî 1301 Tarihli Mamuretü'l -Aziz Salnamesi , s. 144, 145.
67 Evliya Çelebi Seyahatnamesi, İstanbul 1976, cilt 3, s. 863.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 20/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

de Kuı-'âıı-ı Kerim öğretiminin yanında, Türkçe ve Amfıl-i Erbaa (dört i.şlem)


dersleri de veriliyordu. ^'^^
b. Çağdaş Eğitim ve Kültür Kurumları:

Osmanlı İmparatorluğu idaresinde Mârif Nezareti Teşkilatı'nın kurulma


sından sonra. Cumhuriyetin ilânına kadar Harput'ta, devlet tarafından 1892
yılında bir Kız Rüştiyesi'nin 1893 ve 1896 yıllarında ise iki ayrı ilkokulun
açıldığını görüyoruz.^'^^ Ayrıca, 1915 yılında Harput'ta bir Dar'iil-Hilâfet'ül
Aliye'nin açıldığı, bu kurumun 1924 yılında İmam-Hatip Mektebi haline dö
nüştürüldüğü, 1928'de ise kapatıldığı tespit edilmiştir.'^'^ Ancak, Harpul
halkı, öğrenim çağındaki çocuğunu kendisine 5 km. uzaklıkta bulunan Elazığ
il merkezindeki Rüştiye, Askerî Rüştiye. İdadi, Dar'ül Muallim (öğretmen
okulu), Nafia Fen Mektebi ve Dar'ül Hakik (ipek böcekçiliği) gibi okullara
göndererek, çok sayıda ilim-irfan ve din adamı yetiştirmiştir.^'
Başlangıçtan beri Türk'ün karakterini oluşturan adalet, hoşgörü ve insan
lık anlayışı, Harput'ta azınlıklara tanınan kültürel haklarda da kendisini gös
terir. Nitekim bu .şehirde, 1840 yılında rüştiye tahsili yaptıran ve ilköğretimi
de içinde bulunduran bir Flıristiyan Mektebi açılmış, bunu 1845 ve I847'de
Ermenilerin açlığı İptida ve Rü.ştiye Mektepleri takip etmiştir. Meşrutiyetin
ilânından sonra Harput'taki azınlık mekteplerinin sayı.sı 6'yı bulmuştu. Ayrı
ca, 1857 yılında bir Amerikan Koleji ile 1883 yılında bir Fransız Koleji'nin
öğretime açıldığını görüyoruz."^^ Ancak, ilim yuvaları görünümü ile açılan
bu azınlık okulları, her fırsatta, fitne ve fesat yuvaları haline gelmiş ve bu za
rarlı faaliyetlerini kapatıldıkları döneme kadar devam ettirdikleri tespit olun
muştur.^-^
c. Harput'un Günümüzdeki Kültür Durumu:
Uzun bir tarih dönemi içinde önemli bir kültür merkezi olan Harpul,
zaman içindeki askerî, siyasî, sosyal ve iktisadî yapısını kaybettiği gibi, kiil-

6,S i. Su ım uıoğ iu. a.g.e., cilt 2. s. 8; N.G.Kısaparmak. a.g.e., s. 1.3; Elazığ 1967 İl Yıllığı, s.

69 Elazığ 1967 İl Yıllığı, s. 123. 124.


70 1. S u n g u r o ğ l u , a.g.e.. cilt 2. s. 76-79.
71 Islıak Su ng uroğ lu, dö n ciltlik eserind en II. cildin büy ük bir bö lüm ün ü bu hus usa ayır-
ınışlır. GcnLş bilgi için bk/... Harput Yollarında.
72 Hicrî 1305 Tarihli Mamuretü'l-Aziz Salnamesi, s. 70.
73 E. Ak çora, a.g.m ., s. 8,9.1 0.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 21/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

türel yapısına ait önemini de yidrmişdr. Nitekim yukarıda söz konusu edilen
mektep, medrese, kütüphane ve resmî kurum ve kuruluşlardan günümüzde
geriye kalan sadece bir okul, bir Kur'ân Kursu binası ve bir de Harput Müze-
si'dir. 7.7.1990 tarihinde okul idaresinden aldığımız bilgilere göre, ilk ve or
taokul öğrencilerinin müşterek olarak öğrenim gördüğü bu resmî kuruluşu
muzda toplam 221 öğrenci vardır. Üç katlı Kur'ân kursu binasında ise. Millî
Eğitim Bakanlığı'nın denetimine bağlı, toplam 20 öğrenci öğrenimini sürdür
mektedir.
C. KON UNU N SEÇİMİ, AMA CI VE ARA ŞTIRMA YÖN TEM İ

1. Konunun
özelliği Seçimi: bundan
taşıyan Harput, Türk kültürünün araştırılmasında
dolayı birçok araştırmacının önemli birüzeri
dikkatini yöre
ne çekmi.şdr. Çalışmamızın tarihî çevresi içinde de görüleceği gibi, batının
ve doğunun kültür ve medeniyetlerini uzun süre bağrında yaşatan bu tarihî
şehir, Türk yerleşimi sonrasıyla da, Türk-İslâm kültür ve medeniyetinin beşi
ği olmuştur. Nüfus yapısının esasını teşkil eden Türk unsurunun yanında,
Rum, Süryani, Latin ve Ermeni gibi yabancı azınlıklara tanınan serbestlik,
bu etnik grapların kendi kültür yapılarına uygun bir hayat tarzı sürmelerine

imkân tanımıştır.
rihlerden Hâttâ
başlayarak geniş vemisyoner
Harput'ta denetimden uzak olan buveserbestlik,
faaliyetlerinin belli ta
Ermeni isyanları
nın patlak vermesine sebep olmuştu.'^^ yg benzer durumlardan ötürü, Har
put Türkü töresine, adet, gelenek ve inançlarına zarar verebilecek bu tür
yıkıcı faaliyetlere karşı daima temkinli ve dikkatli olmuş, kültür değişmeleri
ne rağmen, kendi geleneklerini, göreneklerini ve inançlarını günümüze kadar
koruınuştur.
Yörenin folklor sahasına inhisar eden malzemesi üzerine dayanan kap
samlı bir çalışma henüz yapılmamıştır. Mevcut çalışmalar, daha ziyâde muh
telif konularla ilgili araştırmalardır. Söz konusu olan bu araştırmalarda folk
loru ilgilendiren bahislere dolaylı olarak temas edilmiştir. Yöre ile ilgili
çalışma konumuzu seçerken, hem söz konusu folklor zenginliğini ve hem de
konu ile ilgili çalışmaların sınırlılığını göz önüne aldık. Tez yönedcisi hoca
mın da teşvikiyle, yörede yaşayan inançların araştırmasını tez konusu seç-
dm .

74 O. Kılıç, "XIX, Yüzy ılda Harput'ta M isyo ner Faaliyetleri", Sosyal Bilimler, Fırat Üni
versitesi Dergisi, sayı I, cilt 3, Elazığ 1989, s. 123.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 22/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

2. Amaç:
Toplumu ve insan hayatını tarih boyunca etkileyen unsurlar arasında
inançlar, önemli bir yer tutar. Türk hayatında, kişinin karakterinin oluşma
sında olduğu gibi, aile ve toplum üyeleri ile olan ilişkilerin düzenlenmesin
de, gelişmesinde ve yürütülmesinde de bu inançların mühiın rol oynadığı gö
rülür.
Harput ve çevresinde yaptığımız çalışmada, yöre halkının hayatında
inançların aynı özellikler için sürdüğünü gözledik. Yöredeki inançlar ve bun
lara bağlı pratiklerin araştırılması sırasında, bunların Orta Asya Türk inanç
ları ile paralellikler taşıdığını tespit etdk. Söz konusu inançlar ile ilgili derle
diğimiz bilgileri sınıflamak ve ilgili her madde ile bağlı malzemeyi
değerlendirmek suredyle doğru biçimde tasvir etmeye çalıştık.
Çalışmanın amacı, eski Türk inançları ile, yörede yaşayan inançlar arasın
da bir benzerlik ve devamlılık
gerçekleştirdiğimizde olup sonucun,
elde ettiğimiz olmadığınıamacımızı
ortaya koymaktı. Çalışmayı
doğralayacak sevi
yede neticelendiğini gördük.
Araştırma Yöntemi:
3.
Konunun seçiminden sonra ön çalışmalara, inançlarla ilgili bilgimizi zen
ginleştirecek kaynak eserlerin okunması ile başladık. Bunu, çalışacağımız
yöre hakkında daha önce yayınlanmış çalışmaların bibliyografyasını hazırla
mak ve bu çalışmaları gözden geçirmek izlemiştir. Bu ön çalışmayı yaptık
tan sonra konuya, kendimizi fikren hazır hale getirmeye ve eksiklerimizi gi
dermeye çalıştık.
Sahada malzemenin derlenmesinde, gözlem, mülakat ve katılım metodla-
rını kullandık. Elde ettiğimiz bilgileri not defterimize, bazen de teyp aracılığı
ile kayda geçirdik. Ayrıca bu bilgilerin açıklanmasında yardımcı olacak
mekânları fotoğraflarıyla tespit ettik.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 23/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 24/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

I. BÖLÜM

TENGRİ, İYELER, KİŞİOĞLU,


KAM

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 25/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

A. TENGRİ/TÜRK TENGRİSİ/BİR TENGRİ/TANRI :

Türk inançlarına ait bilgilerin,eski Çin kayıtlarından, Göktürk âbidele


rinden, Türk
bilgi veren ve yabancılara
muhtelif ait bazı 'belgelerden,
yazılı kaynaklar bu inançlarla
ile, Orta Asya ve Sibirya ilgili az çok
Türklerinin
yaşadıkları sahalarda, XIX. ve XX. asırlarda yapılan araştırmalarla elde edi
len etnografik bilgi ve malzemelerden tespit edildiğini görüyoruz.^
Söz konusu kaynakların, Türk sahasından derlenen bilgi ve malzemelerin,
tetkik ve değerlendirilmesini yapan çoğu araştırıcılar ve bilim adamları, Türk
inanç sistemini oluşturan, unsurların, Tengri'nin çevresinde halkalandıkları-
nı; Tengri'nin ise yaratan, yaşatan ve öldüren en yüce bir varlık olarak, bu
inanç sisteminin merkezini teşkil ettiği göıtişünde birleşmişlerdir.
M.Ö. 176'da Asya Hun Hakanı Mo-tun'un, Çin İmparatoruna hitaben yaz
dığı mektupta, kendisinin Tengri tarafından tahta çıkarıldığını, askerî alanda
kazandığı zaferleri, "Gök-Tanrı'nın inayetine" bağladığını görüyoruz.^ M.Ö.
I33'de Çinliler tarafından düzenlenen tuzaktan kurtulan Hun Hakanı Kün-
Çin; "Tanrı takdir buyurduğu için kendisini koruduğunu" beyan eder. ^ Baş
ka bir Türk hükümdarı gösterdiği başarı neticesinde, kollarım havaya kaldı
rarak; "Ey Gök (Tanrı), sana şükürler olsun" diyerek. Gök Tengri'ye duada
bulunduğunu anhyoraz.^ Avarlarla Bizanslılar arasında yapılan bir andlaş-
mada, Avar Hakanının "Gök Tanrı" adına yemin ettiği tespit olunmuştur.''
Hun Türkleri sonbahar mevsiminde Gök Tengri'ye, atalar ruhu ile, iyi ve
kötü karakterli ruhlara kurban keserlerdi.^ Göktürklerin üç büyük kutsal tö
renleri vardı ki, bu törenlerde Tengri'ye ve ata ruhlarına kurban sunduklarını
göıtiyoruz.S Bozkır Türk topluluğunun esasa müteallik olan dini, Göktürk
dini idi ve bu dinde Tengri en yüksek bir varlık olarak itikadın özünü teşkil
ediyordu. Keza, semavî mahiyeti haiz ve tam iktidar sahibi olan bu Tengri,

1 1. Kafesoğ lu, Türk Millî Kültürü ,lstanb ul 1 988, ş. 29.5.


2 Y. Kalafat, Doğu Anadolu'da Eski Türk İnançlarının İzleri, Ankara 1990, s. 20.
3 i. Kafesoğlu, a.g.e., s. 295.
4 i. Kafesoğlu, a.g.e., s. 29 5. , ,
5 i. Kafesoğlu, a.g.e., s. 295.
6 1. Kafesoğlu, a.g.e., s. 295.
7 A. Çay, Türk Millî Kültüründe Hayvan Motifleri-1, An kara 1 990, s. 1 03; İ. Kafesoğ
lu , T ü r k B o z k ı r K ü l t ü r ü , Ankara 1987, s. 90.
8 1. Kafesoğlu, a.g.e., s. 90 . '

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 26/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

çoğu zaman Gök Tengri adı ile anılıyordu.^ Divanü Lûgat'it Türk'de "kök"
muhtelif anlamlarda geçtiği gibi, "asıl" anlamına da geldiğini görüyoruz.'^
Bunu "Kök Tengri" kavramındaki yerine k o y d u ğ u m u z d a . Asıl Tengri / Esas
Tengri / Hakiki Tengri gibi kavramları b u l u y o i T i z ki, bu hususu üzerinde dü
şünmeğe değer sanıyoruz. Zira semavî dinler de dahil bütün dinlerde, yaban
cı dinlerden karışmış bir takım hurafelerin bulunduğu bilinmektedir. Gök
Tanrı dininde de bulunması muhtemel olan bu tür yabancı inanç unsurlarına
karşı esasın korunması amacıyla "Hakiki Tengri, Esas Tengri" anlamında
"Kök Tengri" kavramının kullanılmış olduğu düşünülebilir. Nitekim, Bengü
Taşlar'da, Tengri'nin bir defa Türk sıfatı ile kullanıldığı ve Türk Tengrisi
şekliyle geçtiği tespit edilmiştir.'^ Y. Kalafat, bunun diğer milletlerin inandı
ğı Tanrı veya Tanrılardan farklılığını göstermek için yapıldığını ifade eder.'2

Göktürk Kitabelerinde Tengri, mukaddes yeri, suyu tanzim eder.'3 Zama


nı takdir eden, ölümün gerçekleşmesini sağlayan O'dur.'^ Kağanların "ha
kanlık" kurması Tengri'nin isteği ile olmuştur.Ordudaki askerlerin kurt
gibi kuvvetli olmaları, O'nun verdiği kuvvet sayesindedir.'6 Kağanlar, Teng
ri'nin verdiği buyruk istikâmetinde açları doyurmak, çıplakları giydirmek, az
milleti çok etmek, ölmek üzere olan milleti diriltmek ve töreyi koruyup gö
zetmek mecburiyetindedir.'^ Tengri'nin buymğu ile dört bir tarafa ordular
sevk edilir, il'li ilsizleşir, kağanlı millet kağansızlaşır, düşman kendilerine
tabî kılınır.'8 Bu kitabelere göre, "Tanrı kainatın ilk sebebi, yani ilk yaratıcı-
sıdır."'9 Tengri, mükafadandırıcı ve bağışlayıcı hususiyetlerinin yanında^O,

9 1. Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, s. 295.


10 Diva nü Lûg at'it Türk, cilt II, s. 284.
11 M. Ergin, Orhun Abideleri, İstanbul 1973, s. 78 (Doğu 10); H.N. Orkun, Eski Türk

Yazıtları,
Tanrı Ankara
İna ncı 1987,
, İstanbul s. 34.
1986, (I.D.IO); H. Tanyu, İslâmlıktan Önce Türklerde Tek
s. 29.
12 Y. Kalafat, a.g.e., s. 18.
13 M. Ergin, a.g.e., s. 21-35.
•14 H. Namık Orkun, a.g.e., s. 50- 52;
15 M. Ergin, a.g.e., s. 52.
16 E.Esin, "llteriş Kağan", Er dem , sayı 4, cilt 2, Ocak 1986, s. 176; H.N. Orkun, a.g.e., s.
35(1 D 12).
17 O. Turan, Selçuklular ve İslâmiyet, İstanbul 1971, s. 21; H.N. Orkun, a.g.e., s. 43 (1 D
29).
18 M. Ergin, a.g.e., s. 22 (15-16); O. Turan, a.g.e., ş. 3.
19 1. Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, İstanbul 1988, s. 295.
20 H. Namık Orkun, a.g.e., s. 41 (I D 25).

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 27/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

cezalandırıcı vasfıyla da kağanlar ve kişioğlu üzerindeki kudretini gösterir.^l


Göktürklerde ikinci bir Tanrı kavramına rastlanmaz.^2 hususla ilgili ola
rak Kül Tigin Abidesi'nin kuzey cephesinde; "öd Tengri yaşar. Kişi oğlı kop
ölgeli töılimiş" ifadesi geçmektedir ki, M . Ergin bunu : "Zamanı Tanrı yaşar.
İnsan oğlu hep ölmek için türemiş" şeklinde okumuştur. 2 3 H . N . O R K U N ,
ise "Zamanı Tanrı takdir eder. Kişi oğlı hep ölmek için türemiş" şekliyle ter
cüme etmiştir.24 Divanü Lûgat'it Türk'de "Öd" muhtelif anlamlarının ya
nında, "öz" ve "kendi" anlamlarında da geçer.25 Dolayısıyla "Öd Tengri / Öz
Tengri/Kendi Tengri" veya "Bizzat Tengri" haliyle, "Tanrı bizzat yaşar, yani
ebedîdir. Kişioğlu (ise) ölmek için türemiş" (tir), şeklinde okunması da muh
temeldir. Ancak, "Öd Tengri yaşar" ifadesinde, fiil olan yaşar'ın; "yaşar mı"
yoksa "yasar mı" veya "aysar mı" olduğu hususunda farklı görüşler mevcut
tun^^ Divanü Lûgat'it Türk'de"yas" fiili, "ölüm" anlamının yanında, "zarar,
ziyan" anlamlarına da gelir.^''' "Öd" kelimesi i.se "zaman" anlamı^^ ile kulla
nıldığında, cümlenin anlamı; "Zamanı Tanrı çözüp dağıtır, kişi oğlu hep
ölümlü yaratılmış" (tır), şekliyle ortaya çıkar ki, D . Y I L D I R I M ' a ait olan bu
tahlile tamamen katılıyoiTiz.^'-' 11. T A N Y U , kitabelere dayanarak verdiği ma
lumatta; Tengri'nin ezeli ve ebedî olduğunu, yaratma, yaşatma, öldürme, ka
dere hakim olma, kainatı düzene sokma, bilgi verme, duaları kabul etme gibi
vasıflarını sıralıyarak, O'nun irade ve kelam sahibi olduğunu ve bu sıfatları
ile Tengri / Tanrı'nın İslâm dininde bildirilen Allah'ın sıfatları ile benzerliği
işaret eder.^O A . İ N A N bu kitabelerde dikkate değer hususun, Tengri'nin
başka tanrılarla karıştırılmadan tek başına söylenmesi meselesidir diyor.^'

21 H.Namık Orkun, a.g.e., s. 64, 66 35).


22 Y. Kalafat, a.g.e., s, 18. •

23 M. Ergin, a.g.e., s. 75. 30 (10).


24 H.N. Orkun, a.g.e., .s. 5 0 ( I Ş 10)
25 Divanü Lûgat'it Türk, cilt I, s, 24; Divanü Lûgat'it Türk Dizini, Ankara 1972, s. 91.
26 D. Yıldırım, "Kök Türk Çağında Tanrı mı Tanrılar mı Vardı", IV. Uluslararası Türk
F o l k l o r Kongresi B ildiri leri, Antalya 1991.
27 Divanü Lûgat'it Türk, (11. 59; Divanü Lûgat'it Türk Dizini, s. 146.
28 Diva nü Lûg at'it Türk, I. 25; Diva nü Lûgat'i t Türk Dizini, s. 91.
29 D. Yıldırım: "Kök Türklerde Kağanlık Süreci; Yağış / Kaldırma, Kötürme ve Oturma",
IX . Llu.slararası Türk Tarih Kongresi Bildirileri, Ankara 1991; Y. Kalafat, a.g.e., s.
18 , 19.
30 H. Tanyu, İslâmhk tan Önce Türklerd e Tek Ta nrı İn anc ı, İstanbul 1986, s. 33.
31 A. İnan, Şamanizm, Ankara 1986, s. 26; A. İnan, Eski Türk Dini Tarihi, İstanbul,
1976, s. 16.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 28/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Eski Türklerin bir Tengri'ye inandıkları hususunda, Oğuz Kağan Desta


nında da önemli sayılabilecek kayıdar vardır. Nitekim, Xin. asırda Uygur
Türkçesi'yle yazılmış destanda, Oğuz'un Tengri'ye yalvardığı görülür.32
Keza, aynı destanda Tengri'nin Gök Tengri olarak geçtiği tespit olunmuş-
tur .33 A. Bican ERCÎLASUN, Oğuz'un çocuklarına verilen adların, inanca
dayalı birer motif olduklarına işaret ederek, Kök, Tağ, Tengiz, Kün, Ay,
Yultuz gibi adların bu çocuklara bir tesadüf olarak takılmadığını, bunun kai
natın yaradılışına dair ilk Türk inanışlarının değişik bir biçimde destana yan
sıması olduğunu, dolayısıyla içinde güneş, ay ve yildızlann yer aldığı uzayın
yaradılışında Gök Tengri'nin, yer yüzünün yaradılışında ise "yer-sular'ın" ro
lünün bulunduğunu beyan eder .34 Nitekim, bu adlar arasında Gök'ün diğer
tabiat varlıkları gibi ad olarak kullanılması, ayrıca, Oğuz'un yüzünün gök
renginde yaratılması, yahut, ışıktan'gök tüylü, " gök yeleli bir erkek kurdun
çıkması" gibi inanç motifleri Gök'ün, Tengri'den tamamen ayrı bir anlama
geldiğini gösterir.35 İbn FAZLAN, X. asırda Oğuzların, herhangi bir felaket
karşısında başlarını semaya çevirerek; "Bir Tanrı" dediklerini ifade eder.36
B.ÖGEL, Altay Şamanizmi'nde göğün katlarının resmi çizildiği halde, Teng
ri'nin şeklinin çizilemediği hususunu ileri sürerek, O'nu" mücerret ve şekilsiz
bir güç" olarak nitelendirdiğini görüyoruz.

Altay efsanelerinde de Tengri birdir ve yaratıcıdır.^^ Nitekim W. RAD-


LOFF taı:aflndan tespit edilen Altay efsanesinde, "Tengere Kayra Kan" ile

32 . \V. Bang - R. Rahmeti Arat, Oğuz Kağan Destanı, İstanbul 1936, s. 32, 33; H . Tanyu,
a.g.e., sr3.5; N.S. Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul 197 1, s, 18.
33 Oğuz'un verdiği bir şölende, çocuklarına şöyle hitap ettiği görülür;
"Düşmanlar-nı ığlagurd um "Düşmanları ağlattım
Dostlarum-nı men kültürdü m Dost lanı nı ben güld ürdüm
Kök Tcngri-gc men ötedim Gök Tan n'y a ben (borcumu) ödedim
Sen-ler-ge bire men yurtt um" Sizlere (de) yurdu mu veriy orum"
B k z . , W. Bang - R. R. Arat, Oğuz Kağan Destanı, İstanbul 1936, s. 33; Ş. Elçin, Halk
Edebiyatına Giri.ş, Ankara 1981, s. 91; F. Köprülü, Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul
1 9 8 1 ; s. 51; B. Ögel, Türk Mitolojisi, Ankara 1971 , cilt 1, s. 127; N. S. Banarlı, a.g.e., s.
20-21.
34 A. Bican Ercilasun, "Oğuz Kağan Destanı Üzerinde Bazı Düşünceler", Türk Dili A r a ş 
tırmaları Yıllığı, Belleten 1986, Ankara 1988, s, 15.
35 H. Tanyu, a.g.e., s. 35, 37, 38.
36 İbn Fazlan Seyahatnamesi (Haz; R. Şeşen) İstanbul 1975, s. 31; A. İnan, Tarihte ve
Bugün Şamanizm, Ankara 1986, s. 27.
37 B. Ögcl, Türk Mitolojisi, 1000 Temel E,ser, cilt 2, s. 117; H. Ta ny u, a.g.e., s, 135.
38 B. Ögel, a.g.e., cilt I, s. 437.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 29/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

onun yarattığı "Kiji/Kişi" vardı. Tengri, kişinin aracılığı ile yer'i V e bunun
üzerinde irili ufaklı tepeleri yarattı. Kişiye bu bilgileri veren "Tanrı
Kuday'dır".39 XIX. asrın ortalarında VERBITSKİ tarafından tespit edilen
Altay Türklerinin yaratılış efsanesinde ise Ülgen : "Yer yaratılsın!" dedi, yer
yaratıldı, "Gökler yaratılsın!" dedi, "Gökler yaratıldı. Böylece bütün dünyayı
yarattı",40 ifadelerine rastlanılmıştır.
Semavî dinlerde, Tanrı'nm çevresinde onun emirlerini yerine getiren me
leklere, resullere, kitaplara ve azizlere de kutsal bir gözle bakıldığını görüyo
ruz. Bu inanç benzer şekliyle Türk inanç sisteminde de mevcuttu."^' Nitekim,
Türk Tengri'sinin etrafında Tengri tarafından yaratılan ve onun emriyle hare
ket eden "iye/ige/ıs/tös" gibi muhtelif varlıkların, ayrıca adı geçen sistem
içinde mütaala edilen güneş, ay ve yıldızlar gibi gök cisimleri ile beraber
yer, yer-su ve Umay gibi güçlerin kutsal olarak addedildikleri tespit edilmiş-
tir.42 Bahsolunan bu "koruyucu ve kurtarıcı" fonksiyonlara sahip varlıklarla
ilgili inançların izlerine, yörede hayatın hemen her safhasındaki pratikler
içinde de rastlanılmıştır.
Türk inançlarında Tanrı, başlangıçtan beri hep gökyüzünde tasavvur edil
miş ve bu şekilde inanılmıştır.'^^ jnanç günümüzde yörede de tespit edil
diği gibi. Türkiye Türklerinin halk inançlarında da hâlâ yaşamaktadır. Nite
kim yörede
yapılan duadarahmetin
ellerin de, belânın
havaya da göklerden
kaldırılması, geldiğiberaber
avuçlarla ifade edilir.
yüzünTanrı'ya
havaya
çevrilmesi gibi pratikler, Tanrı'nın gökte bulunduğuna ait inançların bir de
vamı niteliğindedir.

B. İYELER

a. Koruyucu ve Yardımcı İyeler:


1. Umay : Eski Türk hayatında, doğum sırasında olduğu gibi, doğumdan
sonra da çocuğun büyüyüp er adını almasına kadar geçen süre içinde ona

39 W . Radloff, Sibirya'dan Seçmeler, (Çev. A. Temir), İstanbul 1976, s. 215; A. İnan, Ş a


m a n i z m , s. 14.
40 A. İnan, Ş a m a n i z m , s. 19.

41 i.1 4.Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, s. 298; O. T uran, Selçuklular ve İslâmiyet, s. 13,
42 Y. Kalafat, a . g .e., s. 19.
43 Y. Kalafat, a .g .e., s. 20 . ' .

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 30/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

yardımcı olan ve onu kara iyelerin her türiü kötülüklerinden koruyup gözetd-
ğine inanılan himayeci ruhlar vardı.^^ Orta Asya ve Sibirya Türk kavimleri
arasında Umay , Yakut Türklerinde ise Ayısıt adı verilen bu kom yucu ve
yardımcı iyelere '^^ ait inançlar, yörede "eş" veya "son" adı verilen varlığa
bağlı pratiklerle izlerini sürdürmektedir.
Yörede doğumu müteakip alınan ve "çocuğun eşi" veya "çocuğun sonu"
adı verilen nesne, yıkanıp beze sarıldıktan sonra dışarıda uygun görülen bir
yere çukur açılmak suredyle gömülür. Ayrıca Harput'a yaklaşık 40 km. me
safede bulunan Hal Köyünde N. ERDENTUG tarafından tespit olunan bir
pratikte "son"un yıkanıp tuzlanmasına müteakip bir beze sarılarak ahırın
tavan aralığına yerleştirildiğini de görüyoruz."*^ Yörede, toprağa gömülen
sonun iyice kapatdmasına özellikle dikkat gösterdir. Zira bu nesneye çöp
veya dikenin batması, yahut kedi veya köpeğin parçalayıp yemesi ile çocu
ğun gözlerinin kör olacağına ya da değişik göz hastalıklarına yakalanacağına
dair inançlar mevcuttur. Ayrıca doğum yaptığı halde, çocukları yaşamayan
kadının doğum sırasındaki eşi, doğumun yapıldığı yere bir çukur kazdmak
suretiyle gömülür. Bununla doğan çocuğun yaşayacağına inanılır.
Yörede sonla ilgili ve son derece önem arzeden bir diğer pratik de,
doğum yapmış ineğin eşinin alınarak, tabiî hali ile çevredeki herhangi bir
ağacın dalına aşılmasıdır. Bu pratikle, hayvanın bir sonraki doğumunda yav
rusunun dişi, sütünün bereketli ve damarının ise kuvvetli olacağına inanılır.
Çocuğun veya hayvanın eşi ile ilgili yöreye ait bu inanç ve pratiklerde,
son'un yapısında, "çoğalma ve bereket" unsuriarının bulunduğunu, ayrıca
son'un "himaye etme ve kurtarma" fonksiyonlarına da sahip olduğunu tespit
ediyoruz. Umay ve ayısıdarla ilişkili olduğu görülen bu pratikler, aynı veya
benzer şekilleri ile eski Türk inançlarında da mevcuttu. Divanü Lûgat'it
Türk'de, "Umay; son, kadın doğduktan sonra kamından çıkan sonu" olarak
geçer. "Kadınlar Umay ile tefeül ederler. Umayka tapınsa oğul bolur"48 şek
linde atalar sözü mevcuttur. Altaylı Türk boylarında "Umay iyesi" veya
"Umay" adı ile adlandırılan bu varlık, yörede olduğu gibi çocuklarla beraber
hayvan yavmlarlnın da hamisi sayılan koruyucu bir ruhdu.^^ Kaçların ateş

44 Y. Kalafat, a.g.e., s, 21 .
45 A. İnan, M aka leler ve İnc elem eler, Ankara 1987, s. 397, 398; A. İnan, Şa m an izm , s.
36,37.
46 A. İnan, Şa m an izm , s. 37.
47 N . E r d e n t u ğ , H a I K ö y ü ' n ü n E t n o l o j i k T e d k i k i , A n k a r a l 9 8 3 , s. 8 8,
48 Div an ü Lû gat'it Tü rk, (1,111); Div an ü Lûg at'it Tü rk Dizin i, s. 134.
49 A. İnan, Şa m an izm , s. 34, 35; M ak alele r ve İnc elem eler, s. 398; Esk i Tü rk Din i Tar i
hi, İstanbul 1976, s. 26.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 31/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

dualarında Umay, "Imay ana" adı ile anılmakta ve ateş rahu olarak geçmek-
tedir .50 Yakut Türklerinde bu ruha "Ogu ımıta" (çocuk ımısı) adı verilmiş
ti.-''' Yakutların ayrıca "Ayzıt" adını verdikleri "çoğalma ve bereket" unsurla
rına sahip koruyucu ruhları vardı. Bunlar aynı zamanda kadının namus ve
ismetinin de sahibi idi.52 Yörede tespit edilen hayvan eşinin ağaç dalma asıl
ması ile ilgili inanç, Yakudarda da tespit edilmiştir. Nitekim Yakut Türkleri,
doğum esnasındaki nesneleri ormana götürerek bir ağacın dalına asarlardı.53
Teleütlerde, ata ruhlarından olup "egemender" veya "enekeler" adı ile adlan
dırılan koruyucu ruhların, Umay'm görev ve sorumluluğunu üstlendiğini gö
rüyoruz.54 Kırgızlar ile Kazak-Kırgızlar da çocuğun sonu yörede tespit etti
ğimiz şekilde çukur açılarak toprağa gömülürdü.^5 Umay'la ilgili inançlara,
ti

Göktürklerde de rastlanılmıştır.56
Yörede başa kuşun konması veya kişinin başına kuşun pislemesi- gibi elde
olmadan ortaya çıkan haller uğurlu sayılır. Bu gibi durumlarda "Başına dev
let kuşu kondu" anlamında "Basan dövlet guşu gondu?" temennisiyle ilgili
kişiler sözle de olsa övülerek yüceltilir. Zira bu kişilerin yakın bir tarihte
mal, mülk ve makam sahibi olacaklarına inanılır. Bu inanç Umay iyesi ile
ilişkilidir. Nitekim VII. asırda Avrupa'ya geçerek bu yerleri vatan tutup yer
leşen Avar Türkleri'nde Umay'ın kuş şeklinde tasavvur edildiği, bu kuşun
gölgesi kimin başına düşerse o kişinin kağan olacağı inancı tespit edilmiş
tır. 57
Umay'ın kuş şeklinde tasavvur edilişi ile ilgili benzer inançlara Yakut
Türklerinde de rastlanılmıştır.^^ Dolayısıyla kaynağını başlangıçtaki Türk
inançlarından alarak yörede hayat bulan bu inanç kalıntıları. Doğu Anado
lu'nun hemen her yerleşim biriminde görülmektedir.59

50 A. İnan, Şamanizm, s. 35.

5I A. İnan, Ma ka le le r ve İnceleme ler, s. 399: Şa ma ni zm , s. 35.


52 Z. Gökal p, T ü r k Me den iye ti Tar ih i, İstanbul 1976, s. 323, 324.
53 Z. Gökalp, a.g.e., s. 325.
54 S. Buluç, "Şaman", İs lâ m An sik lop edi si, cilt XI, s. 330.
55 A. İnan. Şamanizm, s. 36, 173.
56 M. Elgin, Orhun Abideleri, s. 25, 26, 72; H.N: Orkun, a.g.e., s. 44; A. İnan, Eski Türk
Dinî Tarihi, s. 24: W. Barthold, Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler, Ankara
1 9 7 5 , s. 18; A. Rıza Önder, "Yağmur Duasından Ana Tannça'ya", Türk Folkloru A r a ş 
t ı r m a l a r ı , 1 9 8 1 / 2 , Ankara 1982, s. 60.

57 Y. Kalafat, a.g.e., s. 22.


58 A. İnan, Eski Türk Dini Tarihi, s. 26; Şamanizm, s. 37.
59 Y.Kalafat, a.g.e., s. 2 1 , 2 2 .

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 32/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

2. Ana Maygıl :
Günümüzde Anadolu'nun her yöresinde yaşayan "anayurt, ana vatan"
kavraiTiları^" yörede de aynı şekHyle yaşamaktadır. Ayrıca evlenerek "baba
ocağından" ayrılan oğul ve kız çocukları için; "ata ocağmdan aynldı" vcy;ı
"ata yurdundan ayrddı", "ana yurdundan ayrıldı" gibi ifadelere rastla
nılmıştır. Bu ifadelerde "ana yurt" kavramının, eski Türk inançlarında, bütün
yurdu ve halkı korumakla görevli olan "Bodun inli" veya "Ana maygıl" iyesi
ile ilişkili olduğu hususunda görüşler nievcuttur.öt İhtiyatla da olsa ileri sü
rülen bu görüşlere biz de katılıyoruz. Zira anayurt kavramına bağlı olarak te
şekkül eden değerler, "Bodun inli" veya "Ana maygıT'ın yapı ve fonksiyon
larına bağlı olarak ortaya çıkan kutsal değerlerle, kısmen de olsa benzeşip
bütünleşmektedir.62
b. Kara İyeler :
1. Aikarısı : Türk zümrelerinde Alkansı, Albastı, Albis, Albıs, Alınis^J,
Abası, A l 6 4 , HaK'-'' Alperisi, Alanası^ö, Ajruh 67 ve Almış68 gibi muhtelif ad
larla bilinen bu şerir ruhun, genellikle lohusa kadınlara ve yeni doğmuş ço-,
cuklara musallat olduğuna inanılır. Taşıdığı yapı ve fonksiyonları ile kara
iyeler zümresinden olan bu varlığın kişiliği gibi, fizikî görünümü de sürekli
değişkenlik gösterir. Eski Türk inançlannda, bu kudretli varlığın ortaya koy
duğu hastalık ve ölüm gibi kötülüklerden ancak, kamların aracılığı ile kurtul
mak mümkündü. Alkansı hakkında başlangıçtan beri devam edip gelen bu
inançlar, yörede hayatın doğuma bağlı önemli bir saflıasmda olduğu gibi,
günlük hayatta görülen bir takım olaylarda da yaşamaktadır.

60 D. Yıldırım. "Coğrafya'dan Vataıı'a Geçiş ve Vatan İle Gö ç Ediş Problemi", Türk Yer
A d l a n Sempozyumu İSildirileri, Ankara 1984, s. 159.
61 Y. Kaial'al, a.s.e.. s. 22,2.3; A. İnan, Eski Türk Dini Tarihi, .s. 6.
62 Y. Kalafal. a.g.e., .s. 23.
63 A. İnan. Şamanizm, s. 169.
64 A. İnan. Makaleler ve İncelemeler, s. 261, 262.
65 E. Ahıındov, Azerbaycan Halk Yazmı Örnekleri, (Düzenlevcıı. S. Te/.can). Ankara.
1 9 7 8 , s . 446, 447.
66 E. Saraçoğlu, "Kıbrıs'ta Doğuml a İlgili Gelenek ve Görenek ve İnanmalar". 111. Millet
lerarası Türk Folkl or Kongresi Bildirileri, Ankara 1987, cilt IV. s. 335.

67 M. CihatH.
veieri", ÖzMilletlerarası
önder, "Türki ye'deki Kazak Göçmenl
Türk Folklor erini
Kongresi n Dinî Yapıları
Bildirileri, Ankaravc İSamanlık
9 8 2 , cill Baki-
IV. s,
425. .
68 Y. Kalafal, a.g.e.. s. 25.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 33/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Yörede doğumun kolay olması ve çocukla birlikte lohusanın Alkarısından


korunması amacıyla birtakım tedbirlere başvurulur. Bunun için doğum esna
sında yere serilmiş olan yatağın etrafı, kara bir örken (keçi kılından imal
edilmiş urgan) le sarılmak suretiyle çevrilip sınırlanır. Yatağın başına ekmek
pişirmede kullanılan ve eğiş adı verilen demir bir şişin ucuna, üzerine çuval
dız s a j D İ a n m ı ş bir adet soğan geçirilerek bırakılır. Yatağın kenarına çuvaldız
konularak, lohusanın üzerine bir iğne takılır. Ayrıca çocuğun da yastığının
altına bir ekmek parçası ile iğne bırakılır. Bununla Alkansı'nın, lohusa ve, ço
cuğa bir zarar veremeyeceğine inanılır. Ancak alınan bütün bu tedbirlere rağ
men, lohusa ile birlikte çocuğun en az kırk gün süre ile yalnız bırakılmama-
sına özellikle dikkat edilir. Zira bunların yalnız kaldıklarını her halükârda
bilerek, eve gelen Alkansı'ndan ancak akıllı ve dirayetli kadınlar, yanlarında
bulunan çuvaldızı onun başına, sırtına veya göğsüne saplamak suretiyle kur
tulabilirler. Aksi taktirde lohusa ile birlikte çocuğun da ciğerlerinin söküle
rek götürüleceğine dair inançlar mevcuttur.
Kaynağını Türk inanç sisteminden aldığı anlaşılan bu ve benzeri pratik
ler, kültür ve medeniyetin tekâmül seyrine rağmen, sadece kırsal kesimlerde
veya kapalı cemiyet içinde yaşıyan halkın değil, okumuş aydın topluluğun
maşeri vicdanında, duyuş, düşünüş ve inançlarında da yaşama imkânını bul
muştur. Fergana Özbekleri "albastı" adını verdikleri bu ruhtan, yörede oldu
ğu gibi lohusa ve çocuğu yalnız bırakmamak suretiyle koruyabiliyorlardı.^''^
Kırgızlar ve Altaylı Türk boyları, çadırın orta yerine dikilen direğe, bir ucu
duvara bağlanmış ve hamile kadının koltuklarının arasından geçecek şekilde
düzenlenmiş kalın bir urganı bağlayarak lohusayı, Alkansı'ndan korumaya
çalışırlardı.Bu pratiğin küçük bir farklılıkla yörede, yatağın urganla sınır
landırılması inancı ile bütünleştiğini göıüyoruz. Kırgız-Kazak Türklerinin
inançlarında, "kara albastı" ve "san albastı" adı verilen bu şerir ruhtan, lohu
sa kadınların ancak, baksılann afsunları sayesinde kurtulabildikleri tespit
edilmi.ştir.^' Benzer inançlar Başkurtlarda da görülür.^2
Türk zümrelerinde albastının tüfek sesinden, demirci ve ocaklılardan
korktuğu anlaşılmaktadır.^3 Günümüzde bu inancın değişik bir şekli olarak,
çuvaldız, iğne, eğiş gibi demirden imal edilmiş aletlerin Alkansı'ndan korun-

69 A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 261; Ş a m a n i z m , s. 171, 172.


70 A. İnan, Ş a m a n i z m , s. 169.
71 A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 259; Ş a m a n i z m , s. 169, 170.
72 A. İnan, Ş a m a n i z m , s. 170.
73 A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 259; Ş a m a n i z m , .s. 169.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 34/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

mak amacı ile kuUaralması, bu eski inancın fonksiyon değişimine uğramış


bir biçimi olarak yaşamaktadır.
Yörede Alkansı ile ilgili yapılan konuşma ve sohbetlerde bu ruhun, fizikî

yapısı, kişiliği, yaşantısı,


lerde çalıştırılması, olağanüstü
çocukları güçhakkında
ve sülâlesi ve kudred, yakalanması
dikkat ve ağır
çekici olaylar iş
anla
tılır. Bu olaylar korku ve heyecan içinde dinlenir. Bu anlatılarda Alkansı,
oldukça esmer, iriyarı, gür ve dağınık kızıl saçları, ince uzun demirden teşek
kül etmiş elleri, lohusanın ciğerlerini sökmeye yarayan ince uzun ve çengelli
demir parmaklan ile korkunç bir görünüm arzeder. îri ve dolgun olan göğüs
lerini omuzlarından geriye doğru atarak dolaşan bu dişi iye, nerede, hangi
evde ve ne zaman doğum olayının olduğunu veya olacağını bilir. Olağanüstü
özellikleri sayesinde bu varlığın eve giriş ve çıkışını herkesin görmesi
imkânsızdır. Ancak tavandaki ayak seslerini, duvarların sarsıntısını, kapıla
rın hızla açılıp kapanışlarını ve bir anda oluşan sessizlikteki mırıltıları orada
bulunan herkes görür, duyar, hisseder. Buna rağmen lohusa ve çocuk yalnız
oldukları zaman bunların karşısında bütün heybedyle görünen bu kara iye
den artık kurtuluş ümidi yoktur. Yörede temas kurduğumuz kaynak kişiler
den bazıları, kendi akraba ve komşu çevresinden tanıyıp bildikleri hanımla
rın, Alkansı tarafından ciğerlerinin sökülmesi suretiyle öldürüldüğünü beyan
etmişlerdir. Hattâ lohusanın ağzının kanlar içinde kaldığını, sökülüp götürü
len ciğere ait kan damlalarının, cümle kapısına kadar devam ettiğini bizzat
görenler mevcuttur. Bu hususla ilgili olayın geçtiği yer, zaman ve kişi adı
ile, lohusayı bu hali ile gören diğer kişilerin adları tereddüt edilmeden bildi
rilmektedir. Alkarısı'na ait bu inanç ve tasavvurlar, Harput'un çevresini saran
bağ ve bahçe evlerinde olduğu gibi, çevre köylerde de bütün canlılığı ile ya
şamaktadır. Alkarısı'nm fizikî yapısı ve fonksiyonları ile ilgili bu inanç ve te
lakkilerden bir kısmı, yöreye ait bazı matbu eserlerde de mevcuttur.^4

Yörede
lu'nun bazı fizikî yapısında
yerleşim bir değişiklik
birimlerinde, göstermeyen
olağanüstü Alkansı'nın,
yeteneği sayesinde, Anado
değişik şe
killere de girdiği tespit edilmiştir. Nitekim. Erzurum efsanelerinde su haline
dönüşerek çeşmeden akıp giden bu şerir ruhun^S , Kars yöresinde kıl şekline

74 1. Sunguroğlu, a.g.e., cilt 4, s. 46; Elazığ Ansiklopedisi, s. 2561, 2 5 6 2 ; F.G. Kısapar


mak, Dil Folkloru Açısından Harput A ğ z ı , İstanbul 1982, s. 50.
75 B. Seyidoğlu, "Gezgin Efsaneler Üzerine Bir Araştırma - Norveç ve Türkiye (Erzurum)
Efsaneleri", HI. Milletle rarası Tü rk Folk lor Kong resi Bildiri leri, Ankara 1986, cilt II,
s. 359.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 35/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

dönüşüp, lohusaya yedirilen yemeğin içerisinde kadmm midesine inerek,


onun ciğerlerini söküp götürdüğü inancmı görüyoruzJ^
Alkansı'nm fizikî yapısına ait bu ve benzer inançlar, eski Türklerde de
tespit edilmiştir. Fergana Özbeklerinde, dağınık saçlı ve kocakarı suretinde
görünen bu ruh^^, aynı şekliyle Taşkent ve çevresindeki Türklerde de yaşa
maktadır.^^ Kazak-Kırgızlarda keçi suretinde görünen, Urenha Türklerinde
keçi sesi ile bağıran bu kara iye, yörede de olduğu gibi Anadolu'nun hemen
yer yerleşim biriminde mınltılı sesler çıkarıp, fena sesle bağırmaktadır.'^^
Ayrıca Kırgız-Kazak Türklerinin ilâhilerinde, Albastı'ya geniş yer verildiği
ni, hâttâ bu ilâhilerde lohusanın sökülüp götürülen ciğerlerinin geriye iadesi
ne ait inançları da görüyoruz.^*^ Yöredeki pratiklerle son derece benzerlikler
gösteren bu inanç, sadece ciğerin geriye iadesi ile yöredeki inançlardan ayrıl
maktadır. Benzer inançlar Yakut Türklerinde de tespit edilmiştir.^'
Yörede ıssız ve harabelik yerlerde, su kenarlarında, derin göllerin taba
nında yaşadığı ifade edilen Alkansı'nm, çocuklannın, yuvasının ve kendisine
ait bir kabilesinin bulunduğuna dair inançlar da vardır. Ayrıca bu kara iyenin
yakalanarak çalıştırıldığına da inanılır. Nitekim, Harput'a yaklaşık 9-10 km.
mesafede bulunan Güneyçayır Köyü'nde, günümüzde 60-65 yıl önce yaşa
yan ve çok sayıda hayvanı, tarlası, bağı ve bahçesi olan varlıklı bir ailenin,
çuvaldızla Alkansı'nı yakalayıp uzun yıllar en ağır işlerde çalıştırdığı, köy
halkı tarafından anlatılmaktadır. Hattâ yakalanan bu varlığın, bir gün ev sahi
binin hanımına ağlayarak, uzun süre yalvarması ve yedi göbek boyunca ken
dilerine hiç bir zarannm dokunmayacağını bildirmesi üzerine, insafa gelen
kadının, bu varlığın başındaki çuvaldızı çekerek onu azat ettiği, kurtulan Al
kansı'nm, kadına ve uzun yıllar çalıştırıldığı eve dönerek:
"Mal mülk elden getmiye
Evin zibili de bitmeye"
diye dua ile karışık bir kargışta bulunduğu ifade edilmiştir. Hâttâ kurtulan
Alkansı'nın giderek derin bir göle atladığı, ancak diğer alkanlan tarafından

76 Ş. Elçin, Ha lk Edeb iya tı Ara ştır m ala rı, Ankara 1988, cilt II, s. 42 5; "Albastı", Tü rk
Ansiklopedisi, cilt II, s. 12, 13.
77 A. İnan, M ak alele r ve İnc elem eler , s. 26 1; B. Seyidoğ lu, "Gezgin Efsaneler Üzerine
Bir Araştırma - Norveç ve Türkiye (Erzurum) Efsaneleri, "III. Milletlerarası Türk
Fo lklo r K on gre si Bildiriler i, Ankara 1986, cilt II, s. 360.
78 A. İnan, M ak alele r ve İnc elem eler, s. 261 .
79 A. İnan, Şa m an izm , s. 172.
80 A. İnan, Şa m an izm , s. 169.
81 A. İnan, Şa m an izm , s. 171.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 36/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

kabul edilmeyerek boğulduğu ve suyun üzerinin kan haline dönüştüğü, yöre


halkmm ifade ve inançları arasındadır.
Yörede Alkansı doğumun olmadığı zamanlarda da kişioğluna zarar ver

mek Ahırlara
rak verilen besmelesiz
atlara olarak
ve ineklere bağlanan
de musallat veya,
olur. yemi,yelesini
Adann suyu besmelesiz ola
ve kuynığunu
ördükten sonra üzerine binip, akşamdan sabaha kadar dörtnala koşturarak
onları kan ter içinde bırakır. Yöre halkı atın terli ve yorgun, yelesi ile kuyru
ğunun örülmüş olmasından, veya ineğin terli ve bitkin görünümünden ötürü
bu hayvanların Alkansı tarafından binildiğine hükmeder.
Yöreye ait bütün bu inanç ve pratiklerde Alkansı'nın; doğumu zorlaştıran,
ailenin gelişme ve çoğalmasını engelleyen, bazı hayvanlara eziyet ederek on
ların kuvvet ve bereketlerini azaltan, efsanevî görünümü ile konuşan, duyan,
hisseden, ailesi, yuvası, kabilesi bulunan, yakalanıp gücünden istifade edi
len, demir ve buna ait alederden korkan, yapısında kişioğlu için hastalık,
korku ve ölüm gibi acı ve ızdırap unsurlarını taşıyan şerir bir ruh olduğunu
tespit ediyoruz. Bu inançlar, yukarıda aynı veya benzer örneklerini verdiği
miz gibi eski Türklerde de tespit olunmuştur. Ayrıca Azerbaycan Türklerin
de "Hal" adı verilen bu kara iyenin, yörede tespit ettiğimiz şekliyle lohusala-
ra zarar verdiğini, ahırlara girerek atların yelesini ördükten sonra bunlara

binip dolaştığım
iyetinden görüyoruz.^2
birisi olduğuna AltaylıTuba
inanılır.^3 Türk (Urenha)
boylarındaTürklerinde
bu ruhun, Erlik'in ma
bu varlığın
kayalıklarda ve kumsal yerlerde yaşadığı bilinmektedir.^^ Aynı inançlar
Kazan Türklerinde de tespit edilmişdr.^^ Alkarısı'na ait inançlar, Başkurtlar-
da^6 ve Kara Kırgızlarda da mevcuttur.^^ Kıbrıs Türklerinde "alanası" veya
"alperisi" adı ile bilinen bu ruhun cadı surednde tavsif edildiğini görüyo
ruz.Tarihten önceki dönemlerde Alkansı, yapısında koruyuculuk ve kurta-
ncdık unsurlarını taşıyan ve ateş/od iyeleri ile ilişkili görülen hami ruhlardan
birisi olduğu, zaman ve mekân içinde küstürülen bu ruhun, kara iyeler züm
resine katıldığı hususunda görüşler mevcuttur.^^

82 E. Ahundov, a.g.e., s, 502.


83 A. İnan, Şamanizm, s. 170; Maka lel er ve İn cele meler , s. 261.
84 A. İnan, Şam anizm , s. 172; Maka lel er ve İnc elem eler , s. 261, 262.
85 A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 260.
86 A. İnan. a.g.e., s. 260.
87 A. İnan, a.g.e., s. 262.
88 E. Saraçoğlu, "Kıbrıs'ta Doğumla İlgili Gelenek - Görenek ve İnanmalar", III. Millet
lerarası Türk Folkl or Kongresi Bil dirileri, cilt 4, s. 335.
89 A. inan. Makaleler ve İncelemeler, s. 263, 264; Y. Kalafat, a.g.e., s. 27.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 37/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Günümüzde Alkansı'na ait yaşamakta olan inanç ve pratikler, Türk inanç


sisteminde varlığı tespit olunan kara iyelere ait inançların birer devamı niteli
ğindedir. •
2. Kamos:
Yörede tespit edilen hususiyetleri ile kara iyeler zümresine dahil ^ebile-
ceğimiz bir diğer varlık da "Kamos" adı ile bilinen şerir bir ruhdur. Bu ruh,
evde, tarlada, bağ ve bahçede, tek başına kalarak uyumak üzere olan kişilerin
üzerine ağırlığı ile çöker. Bu yolla kişinin korkup, çarpılmasına dayalı bir
takım hastalıkları verdiğine, veya kişiyi boğmak suretiyle öldüreceğine ina
nılır. Kamos özellikle geceyi ve onun karanlık âlemini sever. Bu ruhun fizikî
yapısı hakkında birbirini tutmayan tasvirler ve buna bağlı inanç ve tasavvur-*
1ar da mevcuttur. Kamos'un, bazen başında pörk (börk)'ü olan iri-yan bir
insan şeklinde göründüğü, bazen kara bir kediyi andırdığı, bazı hallerde ise,
yine başında pörkü olduğu halde, iki karış boyundaki insan suretine girerek
geldiğine inanılır. Kişiye zarar vermek için gelen bu meçhul varlığın, çıkar
dığı ayak seslerini, kedi sesini andıran mırıltılarını henüz uyku haline geçme
miş olan kişi, duyup, hissettiği halde hiç bir davranışta bulunamaz. Böyle
halkrde kişinin, kanının çekildiği, damarlarının kuruduğu ifade edilir. Yöre
de ayrıca bu kara iyenin börkünü almayı başaran kişinin elinde bu başlığın,
ağırlığınca altın olacağına dair inançlar da vardır.
Bu inanç ve tasavvurlarda kamosun, değişiklik gösteren fizikî yapısının
yanında, onun gerçek kişiliğini ortaya koyan, şahsına ait yapı ve fonksiyon
larını da tespit ediyoruz. Nitekim bazı hallerde oldukça ufak-tefek olduğu
müşahade edilen maddî yapısına rağmen, sahip olduğu kuvvet ve kudret un
surları ile kişioğlunun üzerinde bıraktığı "manevî ağırlığın" tesiri, günlerce,
aylarca sürer. Dolayısıyla kişinin sağlığına zarar vererek, onun ağır hastalık
lara yakalanmasına, hattâ ölmesine sebep olur. Kamos bu kişiliği ile bize
eski Türk inançlarında tespit edilen Körmös'ü hatırlatmaktadır. Nitekim,
Erlik'in maiyetinden olup, kötü ruhlar zümresinden sayılan körmösler de,
yine kişioğluna muhtelif hastalıklar vermek, onlann ruhlarını alarak yeraltı
dünyasının karanlık âlemine götürmekle görevliydi.^O Keza, gecenin karan
lık âlemini seven Kamos, bu özelliği ile, yeraltının karanlık dünyasını mes
ken edinmiş "ötkerler", "yaman üzültler" ve "aynalar" ile müşterek yaşayan
körmöslerle^' benzeşip bütünleşmektedir. Ayrıca "Kamos", kavram olarak
getirdiği ses ve taşıdığı gnlam itibariyle de "Körmös" kavramı ile bir benzer
lik arzeder. Tespit edilen bu özelliklerinden ötürü Kamos'un, Körmös'le iliş-

90 A. inan, Şaman izm, s. 39.


91 Z. Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi, İstanbul 1976, s. 84, 85.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 38/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

i<ili olabileceğini sanıyoruz. Ayrıca yörede kullanıldığı gibi, Anadolu'nun


muhtelif yerleşim birimlerinde de yaşadığı bilinen "Üzerime kâbus çöktü"
ifadesinde "kâbûs"^^ kavramının da bu görüş içerisinde mütalaa edilebilece
ği kanaadndeyiz.
Yörede Kamos tarafından verildiğine inanılan hastalıkların tedavisi için
ocaklara ve muhtelif ziyaret yerlerine gidilir. Eski Türklerde bu tür hastalık
ların tedavisi kamların aracılığı ile yapılmaktaydı .9 3
Eski Türk inançlannda körmösler, hayatta iken günahları sevaplarından
daha ağır basan "cedd-i âla" rûhlanydı.^^ Dolayısıyla yörede tespit edilen
Kamos'la ilgili inanç ve pradkler, cedd-i âla ruhlarına ait bu inançların, fonk
siyon değişimine uğramış biçimleri olarak yaşamaktadır.

C. G Ö K VE YER İYEL ERİ


a. G ök İyeleri:
1. Gök / Felek İyesi : Yörede yaptığımız kaynak ve alan araştırmala
rından elde edilen bilgi ve malzemeye göre, gökle ilgili inanç ve pradklerin
genellikle "felek"^^ kavramı etrafında merkezileştiği görülmüştür. Yöredeki
halk inançlarında felek, bazı hallerde doğrudan doğraya "gök" anlamında
kullanıldığı halde, bazen de yapı ve mahiyed bilinemeyen bir kudret olarak
tasavvur edilir. Buna rağmen, söz konusu ikinci anlamı ile felek; gören,
duyan, konuşan'^6^ evi-barkı olan, ocağı tüten ve ele avuca sığmayan^^ canlı

92 Kal ')iıs ( : Uykuda basan ağırlık, karabasan. Bkz., F. Devellioğlu, O s m a n l ı c a


Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ankara 1970, s. 573.
93 A. inan. Makaleler ve İncelemeler, s. 429.
94 A. inan. Fski Türk Dini Tarihi, s. 105.
95 Felek ( liiJ-â ) : Gök yüzü, sem â. Bkz. , F. Devellioğlu, a.g.e., s. 305; GenLş bilgi için
bkz., Türk Ansiklopedisi, "Felek", cilt XVI, s. 202, 203,
96 "Gün e düşd üm gün e dü,ştüm
Gölgeden güne düşdüm
Felek gözün kör olsun
Dediğin güne düşdüm
Dörtlükteki "gözün" ve "dediğin" kavramları, feleğin canlı bir varlık olarak şahıslandınl-
dıgım göstermektedir, Bkz,, F. Memişoğlu, H a r p u t A h e n g i , İstanbul 1966, s. 20; S. Sa
atçi, "Harput ile Kerkük Yöresi Halk Edebiyatı Ürünleri Arasındaki Benzerlikler", F ı r a t
H a v z a s ı F o lk l o r ve E t n o g r a f ya S e m p o z y u m u , Elazığ 1985, s. 322.
97 "K ahb e felek girm ez ele
Komaz derdim
Ocağımda eksile
ateş yanar
Ateş tutmaz köz olur!
Bkz., F . Memişoğlu, H a r p u t A h e n g i , s. 115.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 39/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

ve kudretli bir varlıktır. Bu varlık, kişioğlunu gördüğü, duyduğu, onun mura


dını bildiği ve doğumundan ölümüne kadar hayatının her merhalesinde onu
yakınen takip ettiği halde, kendisi hiç bir zaman ona görünmez. Yörede "Ah
felek ah" diyerek acı ve ızdıraplannı ortaya koyan kişi, içine düştüğü her
türlü kaza ve belânın, hastalığın, yoksulluğun, felaketin, ölümün^^, karşı ki
şiye verilen huzurun, refahın, malın, mülkün, servetin, nihayet "aslanı kedi
ye boğduranm"^^ müsebbibi olarak gördüğü feleğin yaptığı, bunca kötülük
ler karşısında acizdir, çaresizdir. Bu kudretli varlığın zulmüne karşı direnme
gücünü kendinde bulamayan kişi, ona "zalim" ve "kahbe" sıfatlarını yükle
mekle ayrıca, "Felek evin yıkılsın", "Felek gözün kör olsun", "Felek oca
ğın sönsün" gibi kargış (beddua)lar yapmakla yetinmektedir.
Bu inançların dışında yörede, gökle ve onun ortaya koyduğu fonksiyon
larla ilişkili birtakım pratikler daha vardır. Mesela, baharın gelmesiyle gökte
ki ilk gürleme sesini duyan yöre halkı, ellerini vücutlarının kol, bacak, göğüs
ve sırt bölgelerinde sıvazlayıp, dolaştırırlar. Bununla o yıl vücutta hiç bir ağ
rının, acı, sızı ve hastalığın olmayacağına, vücudun dinç, kişinin sağlıklı bir
yıl geçireceğine inanırlar. Ayrıca, bu ilk gürleme sesinin duyulması ile kişi
oğlu kıble yönünde sırtını bir duvara dayayarak, "Belim demür, başım
daş" sözünü söyleyip, başının üzerine doğru kaldırdığı bir taş parçasını geri
ye doğru fırlatır. Bununla, uğurlu, sağlıklı ve bereketli bir yılın tamamlana
cağına inanılır.
Harput'ta nisan yağmurları, bolluk ve bereketin sembolü olarak değerlen
dirilir. Tabiata bereket ve canlılık veren ot ve diğer bitki tohumlarının, nisan
•yağmurları ile birlikte gökten yeryüzüne doğru savrulup döküldüğüne inanan
yöre halkı, kendisi için meçhul gibi görünen gök'ü, bu inançlarla farkında ol
madan ululaştırmaktadır.
Yörede konu ile ilgili bir diğer pratik de, afat olarak nitelendirilen ve tar
laya, bağa, bahçeye zarar verip, hayvanların telef olmasına sebep olan dolu-

98 "Dağlar taşıma felek


Döner başıma felek
Akıbet kuş kondurur
Mezar taşıma felek"
Bkz., F. Memişoğlu, a.g.e., s. 66; F.G. Kısaparmak, Dil Folkloru Açısından Harput
Ağzı, İstanbul 1982, s. 32.
99 "Felek bana ne hal ettin
Yaktın kadir
Gittin beni kül ettinbilmez
kıymet
Bir namerde kul ettin!
Bkz., F. Mem işoğlu, a.g.e., s. 115.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 40/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

nun, yağmaya başlaması ile birlikte, önüne bir demir parçası atılır. Bununla
yağan dolunun dindirilip, durdurulacağına inanılır. Bu pratikte gökten gelen
felâketin, yapısında koruyuculuk ve kurtarıcılık unsurlarını bulunduran
"demir"in, kudredyle kaldırıldığı inancını görüyoruz.
Günümüzde yörede olduğu gibi, Anadolu'nun hemen her yerleşim biri
minde nazardan korunmak için alınan bir tedbir olarak kullanılan nazar bon
cuklarının, maviliği yönüyle, gökle ilişkili olduğu, gök'ün renginin ise eski
Türklerce kutsal sayıldığı bilinmektedir.'00
Tesbit edilen bu pradklerde "felek", her ne kadar "gök" anlamına geliyor
ve bu şekilde tasavvur ediliyorsa da, temas kurduğumuz kişilerin bu konuda
muhtelif inanç ve telakkilerinin olduğunu gördük. Dolayısıyla feleğe, "koru
yucu ve kurtarıcı" olmaktan çok, "Kişinin muradını gözünde koyan",
"onu acı ve ızdıraplar içinde dertten derde düşüren" canlı, kudretli fakat
zalim bir iye olarak inanıldığını tespit ediyoruz. Eski bir Türk şiirinden alı
nan şu dörtlükte:
"Tengri ajun törütti "Tanrı Acun yarattı
.Yulduzları çerkeşib Yıldızlar sıralanır
Çığrt edh tezginür Felek uğurlu döner
Tün kün üze yörgenür" Gece gündüzü örter"'O'
Felek'02 jn dönüşünün uğurlu olarak nitelendirildiğini görüyoruz. Buna
rağmen, efsanevî bir Türk hakanı olarak kabul edilen Alp Er Tonga'nın, Ölü
müne ait sagudan alınan şu dörtlükte ise:
"Alp Er Tonga öldi mü "Alp Er Tonga öldü mü?
İsiz ajun kaldı mu Kötü dünya kaldı mı?
Ödlek öçin aldı mu Felek öcünü aldı mı?
Emdi yürek yırtılur"' 0 3 Şimdi yürekler parçalanıyor. ' 0 4
Feleğin, öc alan korkutucu bir iye olduğu inancı tespit edilmektedir.
Demek oluyor ki felek, "zalim" ve "kahbe" olmasına rağmen yapısında

10 0 H. Tanyu, İsla miyett en Önce Türk lerd e Tek Tan rı İna ncı, s. 134; Y. Kalafat, a.g.e.,
s. 27, 28.
101 B. ög el , Türk Mitolojisi (lOOOTemel Eser), ciltli, s. 131.
10 2 Felek hakkında geniş bilgi için bkz., H. İpekten, Fuzulî (Hayatı, Edebî Kişiliği Eser
leri ve Bazı Şürle rinin Açık lama ları ), Ankara 1973, s. 159, 160; H. Tolasa, Ah me t

103 Paşa'nın
Divan
Şiir Dünyası, Ankara 1973, s. 424 - 426.
üLûg at'it Türk, ciltl , s. 41.
10 4 T.-Tekin, "Karahanlı Dönemi Türk Şiiri", Tü rk Dili, sayı 409/Ocak 1986, s. 105. Fark
lı bir açıklama için bkz., A. Caferoğlu, Türk Dili Tarihi, İstanbul 1974, s. 44.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 41/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

"uğur" unsurunu da taşımaktadır. Bugün yörede, kişinin şansı, talihi döndü


anlamında: "felek yüzüne güldü" ifadesine rastlıyoruz ki, Türk inanç siste
minde de "gök çırağının dönüşü, kişioğluna iyi ve kötü talih getiriyordu. "Ni
tekim Türkler İslâmiyetten sonra da talih ve kaderlerinin neticesini "feleğin
bir oyunu" olarak telakki ediyor ve bu şekilde inanıyorlardı.'^5
Bu tespitlerde izahı gerektiren oldukça girift bir mesele ortaya çıkmakta
dır ki o da, Türk millî kültürünün unsurları içerisinde anlam olarak aynı ve
fakat taşıdığı yapı ve fonksiyon itibariyle birbirinden tamamen farklı bir
özellik arzeden Telek ve gök'ün "esasta birbirlerinden ayrı bir iye olup, olma
dıkları hususudur. Üzerinde çalıştığımız inanç ve pratikler feleğin, koruyucu,
kurtarıcı ve aynı zamanda zulmeden bir iye olduğunu açıkça ortaya koymak
tadır. Ancak, felek "gök" anlamında tasavvur edildiği zaman, "gök" Türk
inanç sisteminde hiç bir zaman başh başına bir ruh olarak düşünülmemiştir.
Nitekim gök, ata ruhları ile beraber, "anın töst" adı verilen semavî ruhları,
sahip oldukları hususiyetlere göre muhtelif katlarında bulunduran' ve bu
özelliğinden ötürü de kutsal addedilen, sınırı belirsiz, ucsuz-bucaksız bir
kubbe olarak düşünülmüş ve böyle inanılmıştır.Keza, asıl yaratıcı ve
eşsiz kudret sahibi olan "Bir Tengri" göğün katlarında bulunan güneşin ve
yıldızların da ötesinde "üzeliksiz" adı verilen yükseklerin yükseği olan son
suzluktaydı.'0^ Bu sınırsız, kutsal mavilik, eski Türkçe'de "kalık" adı ile
anılıyor ve üstümüzde görülen havadan daha farklı bir özellik arzediyor-
du .l09
Eski Türkler, güneş, ay ve yıldızlarda olduğu gibi, gök gürültüsü, şimşek
ve yıldırımda da bir takım gizli kuvvederin mevcut olduğuna inanmış ve
bunları da birer ruh olarak telakki etmişlerdi."*^ Nitekim göklerde kudret sa
hibi olan "ülgen" gök gürültüsünü oluşturup, yeryüzüne yağmuru ve doluyu
gönderiyordu.'" Dolayısıyla Sagay Türkleri, en muhteşem dinî ayinlerini

"Gökkurbanı" adı verilen merasimlerde icra ederlerdi."^ M.S. 450 yılların-

105 B . Ö g e l , T ü r k M i t o l o j i s i , c i l t l i , s. 131.
106 A. inan. M a k a l e l e r ve İ n c e l e m e l e r , s. 414.
107 H. Tanyu, a.g.e., s. 131.
108 H . T a n y u , a.g.e., s. 134.
109 B. Ögel, Türk Mitolojisi, cilt II, s. 140; A. Dilaçar, Kutadgu Bilig İncelemesi, Anka
ra 1972 ,5 .76, 118, 119, 120, 126. 127, 130; H. Tanyu, a.g.e., s, 134.
110 1. Katesoğlu„Türk M illî K ü l t ü r ü , s. 289.
m A. İnan, Eski Türk Dini Tarihi, s. 78.
112 A. İnan, M a k a l e l e r ve İ n c e l e m e l e r , s. 52.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 42/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

da, Orhun ve Volga Nehirleri arasında büyük bir kavimler topluluğu oluştu
ran Kao-çıların, beş büyük gruptan teşekkül ettirdikleri bir merasimde, göğe
kurbanlar sunduklarını görüyoruz.'

Bugün yörede
inançlarının tespit edilenunutulmuş,
esas mahiyetleri inançlar vepratik
pratikler, söz konusu
alanları değişmişeski Türk
biçimle-
riyle yaşayan izleridir.
2. Güneş ve Ay İye leri:
Güneş ve ay ile ilgili inançlar, yöreye ait efsane, tekerleme, masal, deyim,
dua, kargış ve bilmecelere kadar girmiş, hattâ günümüzde kişioğlunun gün
lük hayatta ortaya koyduğu birtakım pratiklerde de yaşama imkânını bulabil
miştir.
Bu inanç ve pratiklerde güneş kız, ay ise erkekdir. Anne ve babasını kay
betmiş bu iki öksüz kardeşten ay, gecenin karanlık, ıssız ve ürkütücü görünü
münden ötürü kardeşi güneşin, kötü kişilerce kaçırılabileceğini veya bu ıssız
atmosferden korkabileceğini ileri sürerek ona gündüz dolaşmasını öğütledi-
ği, güneşin ise bunu kabul ettiği anlatılmaktadır. Eski Türklerde genel olarak
"güneş ana" ve "ay baba" deyimlerine rasdıyoruz."^ Semânın yedinci katın
da "kün ana", altıncı katında ise "ay ada" oturmaktaydı. Türk mitolojisin
de ay erkek, güneş ise dişidir."^ Yakut Türkleri, güneş ve ayı yörede tespit
olunan şekliyle, iki kardeş olarak telakki etmiş ve inanmışlardı."^
Yörede güneşin doğuşu ve batışı esnasında uyumak veya doğan güneş
ışıklarının kişinin üzerine düşmesini beklemek hoş karşılanmaz. Kişinin
güneş doğmadan evvel uyanması ve o günkü işlerine sarılması gerekir. Zira
üstüne güneş doğan kişiden hayır gelmeyeceği, evinden-barkından ve o
günkü işinden "günün bereketinin gideceği" ifâde edilir. Keza, güneşte ısı
nan su ile banyo yapmak, bu su ile çocuğun kirli bezlerini yıkamak, çocuğa
ait çamaşırları
inancından gün (güneş)
kaynaklanan de kurutmak,
uyulması gerekenkişinin veya çocuğun
yasaklardır. hastalanacağı
Görülüyor ki bu pra
tiklerin özünde, kişinin farkında bile olmadan güneşe karşı beslediği sevgi
ve hürmet duyguları yatmaktadır. Nitekim, Hunların güneşe, aya ve gökyü-

113 B. Ög el, Tü rk M itolo jisi, cilt 11, s. 169.


114 B. Ög el, Tü rk M itolo jisi, cilt II, s. 169.
115 W . Radloff, Sib iry a'd an (Çev: A. Tem ir), İstanbul 1956, cilt II, s. 10; Sib iry a'd an
Seçmeler (Çev; A. Temir), İstanbul 1976, s. 219, 275, 277.
116 B. Ög el, Tü rk Mito lojisi, Ankara 197 1, cilt I, s. 131.
117 B. Ög el, Tü rk M itolo jisi, cilt II, s. 170.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 43/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

züne sevgi ve saygı gösterip bunları kutlulaştırdıklarını Çin kaynaklanndan


elde edilmiş bilgilerden öğreniyoruz.'' ^ Türk hayatında kötülüklerle savaşıp
huzur ve bereketi temin eden güneşin varlığına hürmet gösterilmesi ve onun
"koruyucu" bir iye olarak telakki edilmesi, Tengri'nin ona verdiğine inanılan
olağanüstü niteliklerinden ileri geliyordu.' Güneşe ve aşağıda göstereceği
miz misâllerde de görüleceği gibi, aya karşı gösterilen bu kutsiyet, Manihe-
izm dinini kabul eden Uygurlarda çok daha ileri bir merhaleye götürülmüştü.
Nitekim bir Uygur ilahisinde:
"Körgme kün tengri "Gören Güneş Tanrısı
Siz bizni küzeding Siz bizi koruyun !
Körünügme ay tengri Görünen Ay Tanrısı
Siz bizni kurtganng Siz bizi kurtann!'20
Güneşin ve ayın "koruyup", "kurtaran" birer Tanrı olduğuna inanıldığını
görüyoruz. Ayrıca Uygurların Altun Yanık (Suvarnaprabhasa) adlı eserin
den alınmış şu mısralarda:
"Kün Tengrining yarukı "Gün Tanrının ışığı
Öngsüz boltı örtmiş teg" Renksiz oldu Sönmüşçe"'2'
Güneşin, Tanrı'dan ayrı olarak telakki edildiğini ve ancak onun ışığı oldu
ğu inancını tespit ediyoruz ki, Türk hayatında güneşin ululaştırılıp kendisine
saygı gösterilmesi bu ana kaynaklara dayanmaktadır.
Bugün araştırma yaptığımız yörede 7-12 yaş grubu arasındaki çocukların,
soğuk ve bulutlu havalarda hep bir ağızdan söyledikleri ve bu anı, böyle bir
havada bizzat tespit ettiğimiz tekerlemede:
"Bulut get, güneş gel
Ayran ekmek ye de gel
Kızın tandura düşmüş
Oğlun bucağa.... mış
Bir top ateş al da gel"
ifadeleri yaşamaktadır. Bu tekerleme, muhtevasında güneş ve kısmen de
ateşle ilgili çok önemli inançları saklamaktadır. Nitekim getirdiği ses, taşıdı
ğı his, düşünce ve inanç unsurları yönüyle kamların, muhtelif törenler sıra-

118 M. Eröz, Türkiye'de Alevîlik Bektaşîlik, İstanbul 1977, s. 377; B. Ögel, Türk M i t o 
lojisi, cilt 11, s. 168.
119 Y.Kalafat, a.g.e., s. 30.
120 T.Tekin, "İslâm Öncesi Türk Şiiri", Türk Dili, (Türk Şiiri Özel Sayısı), sayı 409, cilt l.
Ocak 1986, s. 9.
121 T.Tekin, a.g.m., cilt 1, s. 38, 39 .

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 44/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

smda söyledikleri duaları hatırlatmaktadır. Bu tekerlemede "güneş" maddî ve


manevî yapısıyla; gören, duyan, acıyan, seven, oğlu-kızı, yemesi-içmesi olan
"koruyucu" ve "kurtarıcı" bir ana olarak telakki edilmektedir. Başlangıçtaki
inançlarda olduğu gibi, burada da güneş, koruyucu vasfından ötürü bir iye
mevkiindedir. Bu iye aynı zamanda "tandır", "bucak" gibi maddî unsurların
bulunduğu bir mekânda yaşamaktadır. Türk inanç sisteminde semavî ruhlar
zümresinden, olup, aynı zamanda kişioğlunun yeryüzündeki muhafızlığını
yapan "suyla", "ay künün kırkını" (ayla güneşin kırpıntısı) olarak adlandırı-
1,1.122 yg görevini ifa için sürekli olarak yeryüzünde bulunurdu.'^3

Yörede temas kurduğumuz yaklaşık 65-70 yaşındaki kişiler, çocukluk


çağlarında güneş ve ay tutulmalarına karşı ellerine birer teneke olarak gürül
tüler çıkardıklarını, büyüklerin ise davul çalıp, havaya silâh sıktığını, bunun
la güneş ve ay tutulmalarının önüne geçildiğini, ancak bu davranışların gü
nümüzde pek kalmadığını ifade etmişlerdir. Yöre halkının hafızalarından
silinmek üzere olan bu pratiklerin menşei, eski Türk inançlarına dayanmak
tadır. Altay Türkleri, ay tutulması karşısında "yine yelbegen ayı yedi" diye
rek, bu hadiseyi yedi başlı devin ayı yemesine bağlıyorlardı. '24 Yakut Türk
lerinde aynı hadisenin kurtlar tarafından yapıldığını görüyoruz.' ^ 5 Orta Asya
ve Sibirya'da ayın, kutsal hayvanlar tarafından kaçırılarak parçalanması inan
cı yaygındı. '2 6 Muhtelif Türk zümrelerinin inançlarında ay ile güneşin sü
rekli olarak kötü ruhlarla mücadele içinde bulundukları tespit olunmuştur.
Keza, ay ve güneş tutulmasının sebebi, bu mücadelede ayın ve güneşin kötü
ruhlar tarafından karanlıklar dünyasına götürülmesine bağlanıyordu. '27
Bugün güneşli bir havada yağmurun yağmasını, "tilkilerin düğünü" olarak
nitelendiren yöre halkının bu inancı, ayrıca Kars ve İğdır yöresinde aynı
iklim olayının "gurt balalıyır" .(kurt yavruluyor) inancı ile değerlendiril
mesi, söz konusu eski Türk inançlarının yaşamakta olan izleridir.
Çalışmamızın ilgili bölümünde de açıklandığı gibi, kutsal gecelerde dışa
rıya çıkarak ay ışığında gölgesini tedkik eden kişilerin, gölge üzerindeki baş
larını göremedikleri zaman o yıl içinde öleceklerine inanmaları, ay iyesi ile
ilgili eski inançların bir devamı niteliğindedir. Ayrıca el üzerindeki siyillerin
yok edilmesi için, birbirini takip eden üç çarşamba gecesi, gökteki aya baka
rak;

1 22 A .İnan, M a k a l e l e r ve İ n c e l e m e l e r , s. 415 ; Eski Türk Dini T a r i h i , s. 83.


1 23 A. İnan, Ş a m a n i z m , s. 34.
1 24 B . Ö g e l , Türk Mitolojisi, cilt II, s. 178.
1 25 B . Ö g e l , a.g.e., cilt II, s. 178.
1 26 B . Ö g e l , a.g.e., cilt II, s. 177.
1 27 A. İnan, Ş a m a n i z m , s. 29; Y. Kalafat, a.g.e-, s. 31 .

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 45/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

"Ay seni hoş gördüm


Siğil yerin boş gördüm
Ay seni hoş gördüm
Bedir yerin boş gördüm!
tekerlemesini söyleyip, eller üzerinde bulunan siyillerin el ile sıvazlandıktan
sonra yok olacağına inanılması da yine aynı inançtan kaynaklanan davranış
lardır.
Yörede güneşin normal görünümünün dışında, çıplak gözle görülebilecek
tarzda kırmızı bir renk alması, yakın bir tarihte kan döküleceğine, büyük bir
savaşın olacağına, seferberliğin ilân edileceğine ve memlekette kıtlığın baş-
göstereceğine bir işaret sayılmaktadır. Gece ayın etrafında ışıklı bir dairenin
(hâle) görünmesiyle, ertesi gün havanın yağmurlu; hamile kadının aya baktı-
nlması ile de doğacak çocuğunun güzel ve parlak olacağına inandması, Türk
inanç sisteminde kamların ayna ile fala bakmaları inanç ve pratiğinin devam
eden izlerinden başka bir şey değildir. Nitekim, Altay efsanelerinde güneş ve
ay birer "toli" yani ayna idi.'28 Kamlar fala bakarken, dünyada olmuş ve ola
cak her türlü hadiseleri ay ve güneşin birer sembolü olduğuna inandıkları ay
naya bakarak açıklamaya çalışırlardı.'29 Bugün gece aynaya bakma yasağı
nın sebebini "kırk kızın bahtının bağlanmasına" bağlayan yöre halkı bu
inanç ve pratiğin asıl sebebini unutmuş şekliyle yaşatmaktadır. Tunguzlarda
kamın cübbesinde bulunan
araya toplamasına yardımcıayna, onun başka
oluyordu.'30 âlemleri görmesine,
Buryadarda "toli" adı ruhları
verilen bir
ve
ölmüş ata ruhları ile temas kurmak için kamların boynuna asılan veya hırka
nın ön yahud arkasına dikilen madenî aynalar bulunurdu.'^' Altay, Kazak,
Yakut, Kırgız ve Başkurdann kamlarına ait davul ve cübbelerinde koruyucu
bir sembol olarak ay ve güneş motiflerini görüyoruz.'32

Bugün yöre halkının ağız özelliklerinde canlı bir şekilde yaşayan; "Gün
görüp murad almıyasm", "Zalim herif yavruma bir gün göstermedi",
"Gözün aydın olsun", "Aydınlık içinde olasın" gibi, söz, dua ve beddua
larda bulunan; acınma, yakınma, kin, nefret, refah, huzur ve mutluluk gibi ta
mamen iyi ve kötü davranışların tesiriyle oluşan duygularda, söylenen sözün
derinliğine nüfuz etmiş olan ışığı, aydınlığı ve onun asıl kaynağını görme-

128 B.Ö ge l, Tür k Mitolojisi, cilt 11, s. 171.


129 A. İnan, Mak ale ler ve İnc elem eler , s. 109; P. Naili Boratav, 100 Sorud a Türk F olk
l o r u , İstanbul 1984, s. 101.
130 M. Eröz, Türki ye'de Alevîlik Bektaşîlik, s. 268, 269.
131 M. Eröz, a.g.e., s. 269.
132 G. Öney, "Tek ve Çift Başlı Kartallar", Malazgirt Armağanı, Ankara 1972, s. 170.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 46/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

mek mümkün değildir. Nitekim, Uygurca yazdmış Oğuz Kağan destanmda


geçen; "Ay han'm gözü aydm oldu, bir erkek oğul doğurdu" '33 ifadesi, "ko
ruyucu iyesi" inancı ile söylenmiş olup, yöredeki ifadelerle bütünleşjnekte-
dir.
Türk inanç sisteminde, koruyucu birer iye mevkiinde oldukları anlaşılan
güneş ve ay ile ilgili inanç ve pradklerin, değişik şekilde de olsa, yöre halkı
nın hayatında devam etmekte olduğunu görüyoruz.' 3 4
b. Yer İyeleri
1. Taş, Kaya, Tepe ve Dağ İyeleri: Türk hayatında, yapısında bazı gizli
güçleri bulundurduğuna inanılan ve bu hususiyederinden ötürü de ululaştırı-
lan bir takım taşların, bazı kayalar ile yüksek dağ ve tepelerin mevcudiyed
bilinmektedir.
Yörede bu türden sayılacak taşlara, kayalara ve yeryüzü yüksekliklerine
rastlanılmıştır. Sosyal ve kültürel hayatın belirli zaman dilimlerinin içinde
kişinin duygu, düşünce ve davranışlarına yön veren, muhtelif pradklerde kut
siyet kazandırılmış taşlar, kayalar ile ulu dağlar; kişioğlunun hastalıklardan
şifa bulmasına, refah, saadet ve mutluluğunun artmasına, iş hayatında başarı
göstermesine, aile içindeki huzuruna, çoluk-çocuk sahibi olmasına, evinde,
barkında, bağ ve bahçesinde bolluğun berekedn çoğalmasına, kapalı bahtının
açılmasına, görünmez kaza ve belânın define vesile olan ve yapısında gizli
kuvvet ve kudret unsurlarını taşıyan varlıklar olarak telakki edilmektedir.
Yörede adı geçen bu kutsal varlıkların kuvvetine, tesir gücüne inanmayanla
rın başlarından bir kaza ve belânın geçeceğine veya çarpılacaklarına dair
inançlar da mevcuttur.
Yörede yaptığımız araştırmada, büyük bir kaya parçasının, dağın uygun
bir yerine kayması neticesinde oluşan ve farklı yerlerde bulunan üç ayrı de
likli taşı görüp, fotoğraflarıyla da tespit ettik. Bunlardan birincisi Harput'a
yaklaşık 1 km. mesafede, Hüseynik Köyü'nün hemen üst tarafında, tepeler
üzerindeki kayalıklardadır. İkinci delikli taş Harput'a 2 km. mesafede Sugö-
zü mevkiindeki tepeler üzerindedir. Oldukça büyük olan bu delikli taşın
önünde, "Çekme Baha'ya Hoş Geldiniz Ruhuna Fadha" ibaresinin yazılı ol
duğu bir levha bulunmasına rağmen, çevrede herhangi bir türbe veya mezara
rastlanmamıştır. Üçüncü delikli taş ise yöre halkınca "Dilek Taşı" olarak ad
landırılmakta ve Harput'a yaklaşık 3,5 km. mesafede Yedigöz mevkiindeki

133 B.Ögel , Türk Mitolojisi, cilt I, s. 131.


134 A.Buran, "Eski Türk Gelenek ve Göreneklerimizin Fırat Havzasındaki l/lcri". B e l g e 
lerle Türk Tarihi Dergisi, sayı 12, 1986, s. 43.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 47/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

kayalıklarda bulunmaktadır.Dertlerin halli, dileklerin kabulü için bu taşlan


ziyarete gelenler, belirli usûl ve esaslarla taşların içinden geçer, çevresini do
laşır, uygun duvarına taş yapıştırırlar. Keza; kurban kesme, saçı mahiyetinde
bez ve iplik bağlama, para ve çamaşır bırakma inanç ve pratiklerine de rast
lanır. -
Yörede nadir bulunan ve "sabır taşı" olarak bilinen yumurta büyüklüğün
de bir taş vardır. Yapısında, "sabır, direnç ve kurtarıcılık" unsurlannı taşıyan
söz konusu taşa, yöre halkı; tahammül edilmez derecedeki dertlerini, acı ve
ızdıraplanmn kaynaklarını, bunlann sebeplerini anlatarak, sırlarını bu taşla
paylaşırlar. Bu taşın, kendisine anlatılanlardan ötürü çadaması ile tahammül
edilmeyen dertlerin ağırlığını, dayanılmaz acıların büyüklüğünü görüp, sır
sahibinin sabır ve direnç kazanacağına inanırlar. Bu inanç yörede deyim ha
line gelmiş "sabır taşı olsa çatlardı" ifadesinde bütün canlıhğı ile yaşamak
tadır.'35

Yörede çakmak taşı ile yüzdeki bulunan yaraların, ağızda çıkan uçukların
tedavi edildiğine inanılmaktadır. Ancak, bu taşı kullanan kişilerin mutlaka
denizi görmeleri ve tedavi işlemine başlarken de üç defa:
"Gara Denizi gördüm
Gara sardan gelim
Gara hisara gidim
Adım gara Ehmet
Yüküm gara sakız"
tekerlemesini söylemeleri şarttır. Bu tekerlemenin her mısrasında bulunan
ayrıca, Türk Halk Edebiyatı'nın muhtelif nazım ve nesir türlerinde olduğu
gibi, folklorumuzda da genellikle acının, gecenin, zulmetin, yoksulluğun,
uğursuzluğun, korkunun, kötülüğün, çirkinliğin, ihtiyacın ve inançsızlığın
sembolü haline gelen "kara" kavramının, eski inançlardaki güneş ve ay tutul
masına sebep olan "kara iyeler"le'36 önemli bir ilişkisinin olduğu kanaatin
deyiz. Zira ocaklının, bu tekerlemeyi söylemekteki esas amacı, tedavi sıra
sında şerir ruhları şaşırtmak, hastalığın asıl sebeplerini uzaklaştırmak,
onların tedaviye engel olmalarını önlemek inancı ile almak istediği bir ted
birdir.
Çalışmamızın ilgili bölümünde ayrıntılı olarak açıklamaları yapılan pra
tiklerde de görüleceği gibi; ölünün kaldırılmasına müteakip yatağına taş ko-

135 Y. Kalafat, a.g.e., s. 37.


136 Z. G ö k a l p , Türk Töresi. (Haz: H.Dizdaroğlu) Ankara 1976, s. 7 3 - 7 7 ; Y. Kalafat,
a.g.e., s. 31 .

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 48/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

nulması, ölü evinden çıkan kişinin bir taşın üzerine oturması, gece vakti içe
riye alınan kazanın içine taş konulması, "belüm demür başım daş" sözü
nün söylenmesi; ulu ve bilge kişilerin türbe ve mezarlarından alınan taşlarla
yağmurun yağdırılması; türbe, mezar ve kutlu su kaynaklarının "müsait du
varlarına taş yapıştırılması gibi yöreye ait inanç ve telakkilerde, başlangıçta
taşın kutsiyeti ile ilgili inançların, muhtelif pratikler içinde hayat bulan deği
şik şekilleridir.
Harput'ta kayalarla ilgili inançlar da mevcuttur. Nitekim, halk tarafından
"eyer kaya" adı ile bilinen ve şekil olarak da gerçekten bir at eyerini andıran
büyük bir kaya parçası vardır. Harput'a yaklaşık 3 km. mesafede bulunan bu
kayanın üzerine belirli günlerde üç veya yedi defa inip-binen çocuksuz ha
nımların çocuklarının olacağına, bahtı bağlı gençlerin ise bahtlarının açılaca
ğına inanılır. Ayrıca Harput'a yaklaşık 6 km. mesafede Ozan bağlan adı ile
bilinen bahçelerden birisinde, oldukça büyük bir kaya parçası vardır ki, yöre
halkınca kutsal addedilmektedir. "Ziyaret taşı" adı verilen bu kaya parçasın
dan belirli günlerde seslerin geldiğini, bazı gecelerde ise ışıkların yandığını
görenler, duyanlar ve buna inananlar vardır.
Yörede ulu dağlar, kutsallaştırılmış tepeler de mevcuttur. Harput'a 6 km.
mesafede "Muzdafır (Muzaffer) Baba Tepesi", Harput'a yaklaşık 7 km. me
safede Ankuzu/Anguzu/Aynu'l-guzat (Gazilerin gözü) adındaki bir ulu-
nun'37 adı ile anılan "Anguzu Baba Dağı", ayrıca Keban'da "Seftil Tepesi",
Aşağıçakmak Köyü'nde "Ziyaret Tepesi", Taşkesen Köyü'nde adı belirsiz
kutsal bir tepe. Bahçeli Köyü'nde "Karcık Tepesi", Nimri Köyü'nde yine adi
belirsiz yüksekçe bir tepe, ile Baskil'in Sanduk Köyü'nde bulunan ulu bir
dağ, yöre halkınca kutsal sayılmakta, ziyaret edilip Tanrı'ya kurbanlar kesil
mektedir.'38 Görülebilen bazı tepelerin başında, bir veya iki ağaçtan başka
herhangi bir türbe, yatır veya mezara rastgelinmemiştir. Ancak, Anguzu
Baba Dağı'nda, çevresi taş duvarla çevrili bir türbe bulunmaktadır. Çevrede
kurban kesildiğini gösteren kan izlerine de rastlanılmıştır.
Türk halk şiirinin hemen her devresinde bazen yakın bir dost, bazen
güçlü bir düşman olarak şahıslandırılan dağlar; kaçışın, sığınmanın, engelin,
hürriyetin, yurdun - yuvanın sembolü haline gelmiştir. M. Karadağ halk şiiri
nin anlam derinliğinde varlığını koruyan bu duyuş ve düşüncelerin sebepleri

137 M. Cıınbur, "Fırat Havzası Etnografyasında Anadolu Gazilerinin Yeri", Fırat Havzası
H. Folltlor ve Etnogr afya S e m p o z y u m u , Elazığ 1989, s, 81.
138 A. l^uraıi, "Fırat Havzasında Eski Türk Gelenek ve Görenekleri", Fırat Ha vz as ı Foiii-
lor ve Etnografya S e m p o z y u m u , Elazığ 1985, s. 36, 37.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 49/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

başlangıçtaki inançlara kadar uzanmaktadır, diyor.'39 Bugün Harput'lunun


söylediği bir halk türküsünün:
"Kar mı yağmış şu Harput'un başına
Kurban olam toprağına taşına" ' ^ 0
mısralarında bu inanç ve düşüncelerin yaşadığını görüyoruz.
Yörede taş, kaya, tepe ve dağlara ait bütün bu inanç ve pratiklerde adı
geçen varlıkların; korama, kurtarma, direnç verme, sırları paylaşma, dilekleri
kabul etme ve gerçekleştirme, uğur, bolluk ve bereketi sağlama gibi bir
takım kuvvet ve kudret unsurlarına sahip olduklarını görüyoraz ki bu ve ben
zer pratiklerin esas kaynağı, eski Türk inanç sistemine dayanmaktadır. Nite
kim, Türklere ait yaratılış efsanelerinde taş ve kaya, kişiyi; kurtaran, kora-
yan, barındıran, kuvvet ve kudrete sahip kutlu bir varlıktır.'4' Göç
destanında "Kutlu Dağ"ın parçalanışından sonra, ülkede felaketin başladığı
ve Uygurların dağıldığını görüyoraz.'^2 Dokuz Oğuzların inançlarında, gök
ten inen nur sütunun "yeşimden" kudu bir kaya oluşturduğu tespit edilmiş
tir.'43 Kaşgârlı Mahmud, XI. asırda kamların dışında ayrıca "yatçı" adı veri
len kişilerin, "Yada taşı" ile yağmur, kar ve dolu yağdırdıklarına işaret
etmektedir.'44 Horasan'da, Türkistan'da, Kırgız ve Başkurtlarda, çocuk has
talıklarının tedavisinde, çocuk istenmesinde, ulu kişilerin türbelerinden taş
alınarak üstte gezdirilir veya söz konusu türbe ve mezarlara taş yapıştırmak
pradklerine rastlanır. . ' 4 5 Benzer inançlar ve pratikler Oğuzlarda ve Azerbay
can Türklerinde de mevcuttur.'46 Ebu DÜLEF, Risalesinde, Kimâk kabilesi
nin. Oğuzların'47 , Tokuz Oğuzların ' 4 8 ve Kitanlar (Hitaylar)'ın ' 4 9 muhtelif
hastalıkların tedavisinde bir çeşit taş kullandıklarını, Kırgızların ise geceleri
lamba yerine kullandıkları ışıklı bir taşlarının olduğunu'^0 ifade etmektedir.

139 M. Karadağ, "Elazığ Diyarbakır Türkülerinde Bazı Ortak Motifler", Fırat Havzası
Folklor ve Etnogr afya Se mp ozy um u, Elazığ 1985, s. 171, 172, 173.
140 F. Memiş&ğlu, Ha rp ut Ahe ngi, s. 52.
141 H. Tanyu, Türklerde Taşla İlgili İnançlar, Ankara 1987, s. 39.
142 M.F.Köprülü, Türk Edeb iyatı Tarihi, s. 61; B. Ögel, Tür k Mitolojisi, cilt I, s. 77.
143 R. Nur, Resimli Türk Ta rihi, İstanbul 1928, cilt XII, s. 194.
144 Divanü Lûgat'it Türk, (B. Atalay tercümesi) Ankara 1941, cilt 111, s. 3; Divanü
Lûgat'it Türk Dizini, s. 147.
145 H. Tanyu, Tür kle rde Taşla İlgili İn ançl ar s. 80.
146 H. Tanyu, a.g.e., s. 83.
147 İbn Fazlan Seyahatnamesi, (Haz: R. Şeşen) İstanbul 1975, s. 86, 87.
148 A.g.e., s. 88.
149 A.g.e., s. 92.
150 A.g. e., s. 89. ^ .

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 50/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Eski Türklere ait taşlar ve kayalarla ilgili bu inançların yanında, ulu dağ
ların, yüksek tepelerin de aynı şekilde kutsallaştırıldığı, atalara ait mezarlann
bu mekânlarda yapıldığı, gökyüzüne yakın kabul edilişi ve uzaktan mavi
renkte görünmelerinden ötürü kutsal mekânlar olarak nitelendirildikleri anla
şılmaktadır. Nitekim Hunlar "Şandin-şan sıra dağlarındaki" "Han-yoan"
Dağı'nın, ayrıca "Gan-tşuan" dağını ululaştırarak Gök Tanrı'ya adanan kanlı
kurbanlarını bu dağlarda keserlerdi.'51 Çin kaynaklarından elde edilen bilgi
lere göre, "Lung-Çınğ" adındaki dağ da Hunlar tarafından mukaddes adde
dilmektedir.'^2 Köktürklerde "Kadir Kan" adı verilen ve dünyanın dayağı
olarak tasavvur edilen ulu dağlar vardı. Ötüken Dağı'nın Köktürklerde oldu
ğu gibi Uy gurlarca da mukaddes addedildiği tespit olunmuştur. ^53 Manihe-
izm'in kabulünden sonra Uygurlar, soylarının gökten mukaddes bir dağın
üzerine inen kuvvetli bir ışık huzmesinden türediğine inanmışlardı.'^4
Bugün yöredeki Muzaffer Baba Tepesi'nde, bazı geceler ışıklann yanıp sön
düğünü, aynı olayın Kurusugözü adı verilen yüksek tepede de vuku bulduğu
nu bizzat görenler, bunu duyanlar mevcuttur. Bu hadisenin değişik biçimde
eski inançlardaki dağ üzerine inen ışık motifi ile bütünleştiğini görüyoruz.
Keza, Altaylı Şor ve Beltirler, dağ tepelerinde "lengere tayıg" adı verilen
ayinler yapar ve kurbanlar keserlerdi.'55 Bu pratiğin Sagraylarda da uygulan
dığı tespit edilmiştir.'56 Bugün yörede çevreye hakim bir dağın tepesinde bu
lunan ve yöre halkınca da sıkça ziyaret edilen Anguzu Baba Türbesi'nde, di
lekleri kabul gören kişilerin Tanrı'ya kurban kestikleri ifade edilmiş,
yukarıda da belirttiğimiz gibi kayalardaki kan izleri de tarafımdan bizzat gö
rülmüştür. İslâmiyetle de uyum gösteren bu inancın, başlangıçtaki Türk
inançlarıyla da bütünleştiğini görüyoruz. Urenha (Tuba)'lar, "Hangay" ve
"Tannan" Dağları'nı'57^ Oğuz destanında ise Oğuzlar'ın "Div Kayası'nı", ef
sanevî biçimde kutsallaştırdıkları anlaşılmaktadır.'58 Hunlar, Göktürkler ve
Uygurlar, dağları "ülu makam" saydıklarından, ölülerini ulu dağlann tepele
rine gömerlerdi.'59 Bu inanç Abakan Tatarları ve Altaylılarda da tespit edil-

151 A. İnan, Şamanizm, s. 48; Eski Türk Dini Tarihi, s. 31.


152 W. Eberhard, "Şato Türlclerinin Kültür Tarihine Dair", Bel le te n, sayı 41, Ocak 1947, s.
41.
153 A. İnan, Eski Türk Dini Tarihi, s. 31 ,3 2, 38 .
154 B. Ögel, Türk Mitolojisi, cilt II, s. 286; Y. Kalafat, a.g.e., s. 34.
155 A.İnan, Eski Türk Dini Tarihi, s. 32; Şamanizm, s. 49.
156 A. İnan, Şa man izm , s. 53; M. Eröz, Türki ye'de Alevili k Bektaş îlik, s. 354.
157 A. İnan, Eski Türk Dini Tarihi, s. 34.
158 Z. Velidi Togan, Oğuz Destanı (Reşideddin Oğuznamesi, Tercüme ve Tahlili), İstan-
b u n 9 7 2 , s. 66-10 7.
159 M. Eröz, Türkiye' de Alevîlik Bek taşîlik, s. 250.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 51/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

m i s t i r . B u n d a n ötürü Orta Asya'da bulunan dağlann büyük bir bölümü


mukaddes ata, büyük hakan anlamlanna gelen sıfaüarla adlandmlmış-
lardı.'^l Bu inanç, "Muzaffer Baba Tepesi", "Anguzu Baba Dağı" şekliyle
yörede varlığını hâlâ korumaktadır.
Muhtelif Türk zümrelerinin inanç ve telakkilerinde, bu kutsal dağ ve te
pelerin aynı zamanda gören, duyan, konuşan, evlenen birer canlı varlıklar
olduğu, "dağın bizzat ruh", "ruhun bizzat dağ" halinde tasavvur edildiği ve
bu özellikleri ile de koruyucu bir iye mevkiinde bulundukları anlaşılmakta
dır.'62 Eski iptidaî animizm devrinin hatıralarını yaşatan bu inanç ve pra
tikler'63, XII. asırda Moğollarda da tespit edilmiştir.'64
Günümüzde yörede olduğu gibi, Anadolu'nun da hemen her yerleşim biri
minde görülen bu ve benzer inançlar'65 , eski Türklerde tespit olunan dağ ve
tepe iyesi ile ilgili inançların, esasları unutulmuş, pratik alanları değişmiş şe
killeridir.
2. Yer İyesi:
Eski Türk hayatında yerin, "yerin-sublar" adı ile adlandırılan birtakım
gizli güçleri üzerinde bulundurduğu ve bundan dolayı da ululaştırıldığı tespit
edilmiştir.'66 Aşağıda yöreye ait tespit ettiğimiz bazı pratiklerde yerin, başlı
başına bir iye olduğu, bazen de üzerinde yer-subları bulundurmaktan ötürü

kutsallaştırılan bir bütün olarak telakki edildiğini görüyoruz.


Yörede yolculuk yaparken gece karanlığının basması ile dinlenmek ve
uyumak ihtiyacını hisseden kişi, bulunduğu bu ıssız yerde uyumadan evvel
eline aldığı bir taş veya çöp parçası ile uyuyacağı yeri çizerek sınırlar. Bu
nunla, kendisini kurda-kuşa, zehirli hayvanlara ve bilinmeyen varlıklara

160 W.Radloff, Sib iryada n, cilt I, s. 328.

161
162 A. İnan,
A. İnan, Tarih
Eski Türk
te ve Dini
BugüTarihi,
n Şamas.niz
32.
m, s. 51; Eski Türk Din i Tarihi , s. 34, 35.
16 3 A. İnan, Eski Türk Dini Tarihi, s. 35.
164 Manghol'un Niuça Tobça'an (Yüan Ch'ao Pi-Şhi), MoğoUann Gizli Tarihi, (Yazılışı :
1240), I. Tercüme, Prof. E. Haenisch'in Almanca ve S. Közin'in Rusça tercümesini aslı
il e karşılaştırıp dilimize çeviren Dr. Ahmet Temir, Türk Tarih Kurumu Basımevi, An
kara 1948, s. 103.
165 M. Şerif Fırat, Doğu İlleri ve Varto Tarihi, Ankara 1970, s. 75, 77; M. Rışvanoğlu,
Doğu Aşiretleri ve Emperyalizm, İstanbul 1978, s. 159, 160; A. Yaşar Ocak, Bektaşî
Menakıbnamelerinde islâm Öncesi İnanç Motifleri, İstanbul 1983, s. 75, 76; F.
Sümer, "Eski Türklerde Yağmur ve Kar Yağdırma Adeti", Resimli Tarih Mecmuası,
sayı 44, cilt IV, Ağustos 1953, s. 2533-2535; M. Eröz, Türkiye'de Alevîlik ve Bek
taşîlik, s. 365.
16 6 B. Ögel, Türk Mitolojisi, cilt I, s. 283.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 52/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

karşı emniyet içine aldığına inanır. Çalışmamızın halk hekimliği bölümünde


de görüleceği gibi, hastalığın kendisine sıçramasını önlemek için ocaklı da
aynı inançla çevresini bir çöple çizerek sınırlamaktadır. Burada kişioğlunun
çevresini bir çöple çizerek sınırlaması ve kendisini emniyete alması pratiği,
yer-subların koruyuculuğuna ait eski Türk inançlarından kaynaklanmaktadır.
İbn FAZLAN, ruhun fenalığından korunmak için Bulgarlann cenazeyi yere
koyarak çevresini çizgi ile s-nırlâdıklarını, bilahare cenazeyi kaldırıp, çizgi
nin içinde kalan mekanı kazarak ölüyü gömdüklerini bildirir.'^7 Türk inanç
larında yeri kontrol ve denetimleri altında tutan, genellikle sarp yollarda, dağ
geçitleri ile kaynak havzalarında bulunan koruyucu iyeler mevcuttu.'68 Ya
kutlar bu geçit iyesine "attuk iççite", yol iyesine ise "aul iççite" adını vermiş
lerdi.'69

Bugün Kars ve İğdır çevresinde olduğu gibi'70 yörede de kaybolan eşya


ların toprağın saklayabileceği inancı tespit edilmiştir. Oturduğu veya gezip
dolaştığı yerde eşyasını kaybeden kişi: "Uşah yer yarıldı da içine mi girdi
bu meret?" derken yerle ilişkili eski bir inancı yaşattığının farkında büe de
ğildir. Yörede kaybolan nesneyi arayan kişinin;
"Etem Dede, Etem Dede
Gollan keten dede
Sen benim idgümü bul
Üç gul atam dede!
tekerlemesini söylerken aranan eşyanın bulunmasına yardımcı olması inancı
ile davet edilen, hâttâ kendilerinden önce bulabilecek bir güce de sahip oldu
ğuna inanılan, adı-sanı belli bu erkek ve yaşlı varhğın, o yerin sahibi olan
"yer iyesi" değil de kim olabilir? F. W. K. MÜLLER'in Uigurica adlı eserin
den alman ve M. AKALIN tarafından da tercümesi yapılan Uygurlara ait bir
Budist metninde, kişioğlunun: "yer yarılsaydı yere girseydim"'^' şeklindeki

ifadesinde, yerlebiçimidir.
alanı değişmiş ilgili duygu, düşünce
Hâttâ ve inanç,
yörede, yöredeki
sinirlenen inancınçocuklara
büyüklerin kullanım
"yere girmiyesin yere" şeklinde beddua ettikleri de sıkça görülüp, duyul
maktadır.

167 İbn Fazl an Seyahat namesi, s. 62.


168 S. Buluç, "Şaman", İslâm Ansiklopedisi, cilt'Xl, s. 326, 327.
169 Y. Kalafat, a.g.e., s. 39.
170 Y. Kalafat, a.g.e., s. 43.
171 M. Akalın, Tarihi Türk Şiveleri, Ankara 1979, s. 69.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 53/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Yörede konu ile ilgili yapılan sohbeder sırasında "yerin kulağı var",
"yer aldı", "yerin hakkı", "onun da hakkı var", "tü tü destur", "yerler
gökler mühürlenmiştir" gibi nisbeten kalıplaşmış söz ve ifadeler dikkatimi
zi çekmiştir. Kişinin birbirinden farklı hâl ve davranışlar içinde iken sarfetti-
ği bu sözlerin değişik pratikler içinde yaşadığı görülmektedir. Nitekim, söy
lenmesi, konuşulması, açığa çıkması istenmiyen bir sırrın, başkaları
tarafından bilindiği anlaşıldığında; "Anam! Yerin gulağı var, bu söz nere
den nereye gelmiş" denir. Bugün Kars, Van ve Erzurum çevrelerinde de
aynı şekliyle yaşayan bu pratikte yerin, haber taşıma fonksiyonuna sahip ol
duğu anlaşılmaktadır.Keza, ölen kişinin arkasından konuşulduğunda
"torpağa haber getmiye" veya "torpağı heber götürmesin ama o.,." ifâde
lerinde de yerin bu karakteri açıkça görülür.
Yörede kişiyi alan da veren de kainatın mutlak hakimi olan Tanrı'dır.
İnanç böyle iken, bazı hallerde kişinin ölüm sebebi, kişiyi yerin çekerek al
masına bağlanır. Bu inanç yöreye ait bir halk türküsünde;
"Vay ölüm ölüm, har oldu gülüm
Yarim yer aldı, çıran karaldı
Açılın dağlar, gönlüm daraldı"'^3
şekliyle yaşamaktadır. Bu inançta yir/yer, üzerinde bulundurduğu "yer-
sublar" dahil canlı cansız bütün varlıkları barındıran, kişiyi koruma fonksi
yonuna sahip olmasına rağmen, kendisine kusurlu olanları vakitsiz ölümlerle
cezalandırıp yakınlarını acı ve ızdırapla yargılayan ve gizli güçlere sahip tek
bir varlık olarak tasavvur edilmektedir. Nitekim aynı inanç, ilkbaharda
doğum yapmış bir hayvanın "ağuz" adı verilen ilk sütünün; "onun da hakkı
vardır" veya "bu da yerin hakkıdır" telakkisi ile bir miktar yere sağılması
şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Türk hayatında semavî ruhlar zümresinden olup. Bay Ülgen tarafından ki
şioğlunu fenalıklardan korumak ve ona hayat vermek için görevlendirilen,
dolayısıyla yerde yaşayan "Yayık/Kuday", "koruyucu ve bereket verici" bir
ruhdu. Altay Türkleri, baharda kısrakların sağılan ilk sütünden bulamaç
yapıp "yayık çıgarar" (=yayık kaldırma) adı ile bilinen merasimlerinde bu
ruha saçı (libation) saçarlardı.'^4 Kamların dualarında, gökyüzündeki Bay-
Ülgen ve yeraltı ruhu Erlik çağırılırken dağ ruhları ile yer ve su ruhlarının da

172 Y. Kalafat, a.g.e., s. 43 .


173 F. Memişoğlu, Harput Ahengi, s. 90
174 A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 415; S. Buluç, "Şaman", İslâm Ansiklopedisi,
cilt Xf, s. 325. , .

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 54/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

çağırıldığını görüyoruz. Keza, Bay-Ülgen'in şerefine saçılar sunulduğunda,


"yer-subların'da ihmal edilmediği tespit olunmuştur.'^S M. Eröz'ün, Şükrul-
lah'm, Bencetüt-tevarih adlı eserinden tespit ettiği "İyilerin bardağından
toprağın da payı vardır" sözünden, yer ile ilgili inancın Osmanlılar dönemin
de de yaşadığı anlaşılmaktadır.'^6
Yörede düşerek ağır derecede yaralanan bir çocuğun düştüğü yere kör
mıh (=ucu körelmiş çivi) çakılarak, "tü tü destur" denmesi, böylece vuku
bulan kazanın, belâsının alınarak tekrarının önüne geçilmesi, ayrıca havanın
kararmasına müteakip "yerler gökler mühürlenmiştir" inancı ile dışarıda
çocuk bırakılmaması gibi tutum ve davranışlarda da yine yerle ilgili benzer
inançları tespit ediyoruz.

Yöredeki halk inançlarında, gökle yer arasında bulunmasına rağmen,


olumlu ve olumsuz tezahürlerini yer üzerinde gösterilen "yel" ile ilgili inanç
lar da mevcuttur. Yaz mevsiminde tohumluk buğdayını veya kışlık bulguru
nu yabancı maddelerinden ayırmak için eleğe yahut kalbura doldurup, hava
daki esintiyi yetersiz bulan kişi, geleceği inancı ile "Haydar, Haydar" diye
bağırarak rüzgârı davet eder. W. BANG ile A. VON GABAIN tarafından
tespit edilen, tercümesi M. AKALIN tarafından yapılan "Yel tanrısı" üzerine
yazılmış bir Mani metninde yelin; bütün yeryüzünü dolaşarak, güzel kokular

sunduğu; beylerin, hanların evini-barkım, silip, süpürüp temizlediği, ateşi ya


karak soğuğu giderdiği anlaşılmıştır.'^7 Uygurlarda Maniheizmin esasların
dan kaynaklanan ve tanrılar panteonundan birisi olarak kabul edilen Yel
Tannsı'na ait inanç, Yalcut Türklerinde "Hollorak iççite" (=kasırga ruhu) adı
ile bilinen koruyucu bir ruh olarak ortaya çıkar ki'^^, bu inanç yöredeki
rüzgâr inancı ile birleşip bütünleşmektedir.
Yöreye ait bütün bu inanç ve pratiklerde yerin; kişiyi, acı, ızdırap ve
ölümle yargılayan, kişinin kazancında hakkı olan ve bu payı kabul eden, onu
koruyup gözeten bir karaktere sahip, kutsal ve tek bir varlık olarak tasavvur
edilmiş olmasına rağmen, bazen de aynı fonksiyonları "yer-sublar"ın üsden-
diğini tespit ediyoruz.
Türk inançlarında gök gibi yeryüzünün de bütünüyle bir "ıduk" olmadığı,
yeryüzüne hayat veren ve kişiyi koruduğuna inanılan "ıduk yir-sub"ların bu-

175 B. Ögel, Türk Mitolojisi, cilt 1, s. 283, 284.


176 M. Eröz, Türkiye'de Alevîlik Bektaşîlik, s. 370.
177 M. Akalın, Tarih î Türk Şiv eleri, s. 70.
178 S. Buluç, "Şaman", İsl âm Ansiklope dis i, cilt XI, s. 327.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 55/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

lunduğu ve bundan ötürü de yetin ancak bir bütün olarak ululaştırüdığı tespit
edilmiştir.'79 Ancak, eski Türk inanç ve pratiklerinde de, yer yer iç içe gir
miş şekliyle ortaya çıkan ve .birbirine tamamen tezat teşkil eden bu iki inanç
bu sahada çalışan ilim erbabının da farklı düşüncesine sebep olmuştur. Nite
kim, .BARTHOLD, "yer-sub" ifadesinden yerin bütünü ile tek ruh olduğu gö
rüşünü ileri sürmüştür.'80 ^ THOMSEN bu deyimden bütün yer ruhlarının
anlaşılacağı fikrini savunmuştur.'^' Köktürk kitabelerinde "yer su" deyimi,
"ıduk yir sub" (= kutlu yer su) şekliyle geçmektedir.' ^ 2 jjattâ "ıduk yir şuhla
rın" elden çıkıp sahipsiz kalmamaları için kağanların bizzat Kök Tengri'si ta
rafından uyarıldıkları, yeteneksiz kağanların yerine Türk Tengri'sinin, bilgili
ve korkusuz kağanlar tayin ettiği'^3 ye bu kağanların cihan hakimiyeti ideal
lerini bizzat Türk Tengri'si ve "ıduk yir sub'lardan aldıkları anlaşılmakta-

dır.'84 Benzer
"yer-sub" inançlar
deyimini Moğollar'da
"dağlarda yaşayan yer edilmiştir.'85
da tespit kahramanları"w.şeklinde
RADLOFF,
izah
eder.'^6 A. Î N A N , her birisi ayrı birer koruyucu ruh olarak tasavvur edilen
"yer-sub"ların en önemli mümessillerinin, başta kutsal dağlar olmak üzere,
kutlu göl ve ırmaklar, mukaddes ağaç ve ormanlar olduğuna dikkat çekmiş
tir.'87 Keza, adı geçen bu kutsal varlıkların her birinin ayrı iyesi vardır ki'88^
bizim de görüş ve kanaatimiz budur.
Yukarıda ifade etmeğe çalıştığımız pratiklerin ve inançların söz konusu
iyelerle ilgili yörede yaşayan izleri olduğunu sanıyoruz.
3. Su İyesi:
Türk inanç sisteminde "yer su" iyeleri ıduk/mukaddes idi. Aynı zamanda
hayatın ve canlılığın kaynağı olarak da telakki edilen su, yörede bu özelliğini
değişik biçimleriyfe göstererek çeşitli inanç ve pratiklerde yaşamaktadır.
Yörede, baharda hayvanın sağılan ilk sütünün bir miktarı, nasıl ki yere sa
ğılıyordu, bunun gibi aynı zamanda ve aynı pratik içinde "onun da hakkı var-

179 Y. Kalafat, a.g.e., s. 38.


180 W. Barthold, Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler, (Haz: K.Y. Kopraman-A.l.
Aka), Ankara 1975, s. 18.
181 M. Eröz, Türki ye'd e Alevîli^ Bektaşîli k, s. 364.
182 H.N. Orkun, Eski Türk Ya zıtları , s. 34, 57, 6 4, 113, 130.
183 H.N, Orkun, a.g.e., s. 64, 66,
184 H.N. Orkun, a.g.e., s. 34, 35, 36, 57; E.Esin, "İlteriş Kağan", Erde m, Ocak 1986, sayı
4, ciltli, s. 176.
18 5 B.Ögel, Türk Mitolojisi, cilt I, s. 282.
186 W. Radloff, Sibirya 'dan, cilt 11, s. 73.
187 A. İnan, Şamanizm, s. 48.
188 İlmi Heye t, Türk Mi llî Büt ünlüğ ü İçerisinde Doğ u Anad olu , Ankara 1989, s. 90.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 56/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

dır" İnancı ile kaba alınan bu ilk sütten bir miktarı da akarsuya, yoksa muslu
ğun akıldan suyuna dökülür. Bununla sütün yağlı ve berekedi, hayvanın ise
sağlıklı ve kuvvedi olacağına inandır. Aynı pratik içinde görülen bu farklı
davranışlarda "yer sub"ların, THOMSEN'in dediği gibi tek bir ruh olmadığı,
bilakis her birinin ayrı bir ıduk (=izi/sahip) 1ar oldukları açıkça görülmekte
dir. Türk zümrelerinin inançlarında kutsallaştırılan su, aynı zamanda çoluk-
çocuk sahibi ve mahiyetinde bir takım gizli güçleri bulunduran koruyucu bir
iyedir. '^9 Yakudar "ü iççite" veya "ukulan toyun"adını verdikleri su ruhuna
saygı gösterir ve onu memnun etmek için henüz buzağılamış bir inek kurban
eder, saçı olarak da içki sunarlardı. '^O Buryatlar bu ruha "uhun ecen" adını
vermişlerdi.'91 Başlangıçtaki Türk inançlarında genellikle kişioğlunun şek
linde tasavvur edilen yer-su ruhlarının umumi adı "e" (= sahip)dir. Bu rahlar
aynı zamanda bulundukları dağın, gölün veya ırmağın sahibi olarak da telak
ki ediliyor ve kendilerine bu şekilde inanılıyordu. '92
Günümüzde Harput'a yaklaşık 5 km. mesafede, Yedigöze adı verilen ka
yalıklardan çıkan yedi ayrı kaynak suyunun başında, her beş yılda bir defa,
suların bol ve kaynak damarlarının bereketli olması inancı ile kurban kesilir.
İslâm dininde de makbul olan, nezir (adak) kurbanı ile ilgili pratikler '93,
Türklerin İslamiyetten önce de uyguladıkları bir inanç ve düşünce tarzı idi.
Nitekirn Beltirlerde muhtelif vesilelerle düzenlenen ayin ve merasimlerde
kamların;
"Ey Teye nehri

Keskin taşlarına (selam olsun) Sak! (Amin)


Dağlara ve sulara kurbanımız irişsin Sak! '94
diyerek kutsallaştırılan Teye Nehri ile birlikte, taşlara, dağlara ve sulara veri
len kurbanın kabul görmesini temin için dua ettikleri görülmektedir.

189 A. İnan, Şamanizm, s. 50, 51 .


1 90 S. Buluç, "Şaman", İslâm Ansiklopedisi, cilt XI, s. 328; Y. Kalafat, a.g.e., s. 44.
191 S. Buluç, a.g.e., cilt XI, s. 329; Y. Kalafat, a.g.e., s. 44.
192 S. Buluç, a.g.e., cilt XI, s. 326.
1 93 (Meselâ) : Cenâb-ı Hak bana erkek evlat ihsan ederse on fakiri yemeklcndirıın k y,ı!)iıi
giydirmek nezrim olsun" demiş olup da erkek çocuk ile rızıklandırdmış , ioiifv.ı I . I K I -
de dahi nezrini ifâ etmek lazım olur. "Ayet-i Kerime'de "Velyufu nuzurehum = ııc/.iı K
rini ifâ etsinler,
lendirerek "buyurulduğu
bir şeyi gibi Hadis-işeyi
adarsa isimlendirdiği Şerifte de getirmek
yerine buyurulmuştur ki: "Her
o kimseye kını isim
gerekli olur'
• Bkz., M. Zihni, Ni'meti İslâm, (Sadeleştiren; M. Rahmi) İstanbul 1978, s. 703 .
1 94 H. Tanyu, Türklerde Taşla İlgili İnançlar, s. 85.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 57/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Harput'ta Evliya ÇELEBİ'nin de bahsettiği Buzluk Mağarasmdaki


suyun'95 bizzat sahibinin olduğu, zaman zaman görünen ve iri-yarı, güçlü
kuvvetli bir Arab'ı andıran bu meçhul varlığın, bu suyu koruyup, gözettiği,
kendisinin ise yine bu suyun içinde yaşadığı yöre halkının inanç ve düşünce
lerinde yaşamaktadır. Aynı inanç çağımızda Yakutlarda da tespit edilmiştir.
Karagas Türklerinde bu koruyucu su iyesine "sug ez" adı verilmiştir.'96
Yukarıda adı geçen Yedigöz kayalıklarından çıkıp, yedi ayrı kaynak pına
rını oluşturan suların birleştikleri yer de, yine yöre halkınca ululaştırılmıştır.
Çocuğu olmayan kadınların bu mekânda uyuyarak gördükleri rüyanın yoru
muna göre kendilerine yön ve davranış tayin ettikleri anlaşılmaktadır. Yöre
de özellikle kadınların tahammül edilemez derecedeki dertlerini, buna sebep
olan kişilere ait sırlanm akıp giden herhangi bir suya açarak; "Ey su! Ben
deki bunca dertleri, acı ve ızdırapları alıp götüresin" diyerek, su ile dert-
leşip, kendisinden yardım beklediklerini yöre halkının bu husustaki anlatıla-
nndan tespit ediyoruz. Bu inanç ve pratik eski Türk hayatında da mevcuttu.
Nitekim Kırgız-Kazaklarda, kısır kadınların bir kuyu başında veya kutlu bir
pınar kenannda geceledikleri, kurban keserek çeşitli adaklarda bulunduktan
tespit edilmiştir.'97 Aşık tarzı şiir geleneğimizde de aşıkların genellikle bir
çeşme başında veya bir su kaynağının kenannda uyuyarak pîr elinden bade
içtikleri motifine rastlıyoruz ki'98 her iki pratikte niyetler farklı olmasına
rağmen amaç ve inanç aynıdır.
Bugün Harput'ta, Güneyçayır Köyü'ndeki "kırklar" adı verilen kaynak su
yunda; kırk basan, iflah olmayan, cılız ve hastalıklı çocuklann yıkanması ile
bu çocukların şifa bulacağına inanılır. Çalışmamızın ilgili bölümünde de gö
rüleceği gibi yöredeki Sarılık Pınarı, Yel Pınarı, Uçuk Pınarı ve Dabakhane
Çeşmesi de aynı amaç ve inançla ziyaret edilmektedir. Aynca, hayra dönme
si inancı ile görülen rüyayı suya anlatmak, yağmur yağdırmak için suya be

lirli taşları atmak, ölünün ağırlığını kaldırmak inancı ile cenazenin arkasm-

195 "Garip bir hilcmet ; Harput'un kıble tarafında bağlar içindeki yalçın kayalarda büyük
mağaralar vardır. Temmuz ayında oralarda akan sular donup buz olur. O şiddetli sıcak
larda buzlan kullanan halk ciğerierini tazeler. Temmuz günleri gidip şiddetli kış gelin
ce bütün buzlar eriyip suları hamam suyu gibi olur. Mağaraların içi o kadar sıcak olur
ki nice gurbette olan kimseler oralara gidip hamam gibi yıkanıriar.." Bkz., Evliya Çe
lebi Seyahatnamesi, cilt 111, s. 864.
İ96 Y. Kalafat, a.g.e., s. 4 3 , 4 4 .
197 A. İnan, Şamanizm, s. 168.
198 U. Günay, Aşık Tarz ı Şiir Gel eneği ve Rüya Motifi, s. 12 5, 126, 128, 144, 148, 166,
171.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 58/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

dan su dökmek, "su aydmlıktır" diyerek yolcunun arkasmdan su serpmek


gibi yöreye ait ve su ile ilgili bir takım pratikler de vardır ki, bunlarda da
inanç yine aynıdır. Nitekim Uygurlar, altın ve gümüş kaplar içine koydukları
suyu birbirlerine doğru serperek kötü ruhları uzaklaştırdıklarına inanırlar
dı.'99 A. İNAN, GERDİZÎ ve İBN EL FAKİH'in verdiği malumata dayana
rak X. asırda Türk Kimek kabilesinin, "İrtiş Irmağını", yine aynı asırda Bars-
han Türklerinin ise "Isıkgölü" takdis ettiklerine işaret etmektedir.^OO ibn
FAZLAN, X. asırda Oğuzların özellikle kış günlerinde su ile alâkalarının bu
lunmadığını beyan eder^O' Moğollarda da görülen bu adet ve inançların Çin-
giz Han tarafından yasalaştırıldığı tespit edilmiştir.202 Benzer inançlara Baş
kurtlarda ve Kıpçaklarda da rastlanılmıştır.203
Suyun kutsiyetine, onun sahip olduğu mahiyet ve fonksiyonlarına dair
inançları Dede Korkut destanlarında da görüyoraz. Salur Kazan'm suya hita
ben söylediği ifadeler kamların ilahilerinden farksız gibidir.204 Destanda
İ)irse Han'ın hatunu oğlunu göremeyince, "kura kura çaylara sucu saldığını
ve Tann'nın kendisine bir oğul verdiğini" söyleyerek Dirse Han'a sitem etti
ğini görüyoraz.205 Türk destanlarında efsanevî özellikler taşıyan atların
"sudan çıkmış aygır" neslinden geldiğine dair inançlar da mevcuttur.206
Bugün bile yörede anlatılan "Ateşkâr Oğlan" masalında kahramana yardımcı

199 B. Ögel, Türk Kültürünün Gelişme Çağları, İstanbul 1971, cilt 1, s. 125.
20 0 A. İnan, Maka lel er ve İnce leme ler, s. 49 1; Eski Türk Dini Tari hi, s. 40,41.
201 İbn Fazlan Sey ahatnam esi, s. 31.
202 A. İnan, Mak ale ler ve İnc eleme ler, s. 494.
203 Z. Başar, "Şifalarına İnanılan Kutsal Sular", Türk Halk Hekimliği Sempozyumu Bil
dirileri, 23-25 Kasım 1988, Ankara 1989, s. 49.
204 "Kazanun önüne bir su geldi, Kazan aydur: Su Hak dizarın görmüşdür, ben bu su ile
haberleşeyim, dedi. Görelim Hanum nice haberleşdi. Kazan aydur:
"Çağnam çağnam kayalardan çıkan su

Ordumun haberin bilürmüsün değil mana


Kara başum kurban olsun suyum sana
Yohsa karış verürin şimdi sana
Su kaçan haber verse gerek, sudan geçti gitti.,. "Bkz.. O. Ş. Gökyay, Dedem Korku-
du n Kita bı, İstanbul 1973, s. 20.
205 O. Ş. Gökyay, Ded em Kor kud un Kitabı, s. 10.
206 Z. Velidi Togan, Um um î Türk Tar ihi ne Giriş, İstanbul' 1970, s. 175, 219; Z. V.
Togan, Hat ıralar, İstanbul 1969, s. 32; A. İnan, Eski T ürk Din i Ta rih i, s. 156; Ş.
Elçin, Halk Edebiyatı Araştırmaları, cilt 11, s. 414, 415; A. Edip Uysal, "Destanları
mızdan Dede Korkut Hikâyeleri ile Köroğlu'nda Tabiatüstü Unsurlar", Er de m, sayı 4,
cilt II, Ocak 1986, s. 28.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 59/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

olan cins atların sudan çıkmış olduğunu tespit ediyoruz.^O^ Ayrıca Altaylılar
da " Karlık" ın kamlar tarafından daveti sırasında havaya su serpilmesi^OS ^
Beltirlerde mezarlık dönüşü ölü evinde yıkanma gibi^O^ inanç ve telakkiler,
yöredeki pratiklerde su iyesine ait inançların fonksiyon değişimine uğramış
biçimleriyle birleşip bütünleşmektedir.
4. Ağaç / Orman İyesi:
Türk hayatında "yer-sub"lardan olup, kutsal sayılan koruyucu iyelerden
birisi de ağaç/orman iyesidir. Başlangıçtan bu yana insan hayatında önemini
koruyan ve muhtelif vesilelerle de tesir gücünü gösteren bu kutsal varlık, yö
rede aynı veya benzer özellikleri ile varlığını sürdürme ve yaşama imkânını
bulmuştur.
Günümüzde kışın yaprağım döken ağaçlann bir veya birkaç dalında mev
simin vakitsizliğine rağmen, yeniden yeşermiş yaprak kümecikleri görülür.
Uzaktan yeşil bir topu andıran bu yaprak kümeciklerine sahip olan ağaçlar,
yörede türlerine bakılmaksızın, ziyaret oldukları inancı ile kutsallaştırılır.
Harput'un Hamidi Köyü'nün Fırat Nehrine yakın olan doğu cephesinde,
yaklaşık bir asırlık olduğu ifade edilen ulu bir ardıç ağacı bulunmaktadır. Bu
ağaç köy halkı tarafından kutsallaştırıldığı gibi, civar köylerden gelen vatan
daşlar tarafından da aynı-şekilde ululaştınlıp ziyaret edilmektedir. Umumi
yetle kısır kadınlar tarafından ziyaret edilen bu ağacın dallarına, nezir olarak
renkli bez ve iplik bağlanıp, altına da bir miktar para bırakılır.210 Yörede ay
rıca ardıç ağacı ile ilgili bir inancı da bu şekliyle tespit ettik : Peygamberimi
zin hicreti sırasında sığındığı mağaraya ardıç ağacının dallannı eğerek örüm
ceklerin yuva yapmasına yardımcı olduğu, bir kadının ise gelen düşman
kafilesine. Peygamberimizin bu mağarada saklandığını haber vermesi üzeri
ne. Peygamberin ardıç ağacına dua, kadına ise kargış ederek;

"Ardıç kökün gurumuya


Garı işin gurtulmuya" veya.

207 B. Seyitoğlu, "Bir Elazığ Masalının Tahlili, Ateşkâr Oğlan", Fırat Havzası H. Folklor
ve Etnografya Sempozyumu, Elazığ 1989, s. 283; U. Günay, Elazığ Masalları, Erzu
rum 1975, s. 302.
208 S. Buluç, "Şaman", İslâm Ansiklopedisi, cilt XI, s. 325.

209 A. İnan, Şamanizm, s. 185; M. Eröz, Türkiye'de Alevîlik Bektaşîlik, s. 338.


Bu ardıç ağacının kutsiyetine inanmayıp, yöre halkının inançları ile alay eden bir kişi
nin, baltasını alarak bu ağacı kökünden kesip devirmek istediği, birkaç balta darbesin
den sonra kolunun tutularak yatağa düştüğü ve fikrinden vazgeçtiği anlatılır. "

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 60/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

"Ardıç göçün getmiye


. Avrat işin bitmiye"
dediği ve bundan ötürü de ardıç ağacının bugüne kadar yeşilinin eksilip, kö
künün kurumadığı, kadınların ise ev işlerinde bir türlü kurtulamadıkları ifâde
edilmektedir. Burada ağaçla ilişkili başlangıçtaki inançların İslâmiyetle imti
zaç etmiş değişik bir şeklini görüyoruz.
Bugün Muzaffer Baba Tepesi'nde fotoğraflarıyla da bizzat tespit ettiğimiz
bir adet alıç ağacının; dalları, çöpten ve bezlerden yapılmış bebek ve beşik
sembollerinden, renkli iplik ve bez parçalarından görünmez olmuştur.
Rüzgârın düşürdüğü çok sayıda yapma bebekler, adı geçen ağacın altında
bulunmaktadır. Harput'ta Beşik Baba Türbesi'nin yambaşındaki sedir ağacı-
nm, Fatih Ahmet Baba Türbesi'nin arkasında ve önünde bulunan alıç ağaçla-
rmın dallarına asılan renkli iplik ve bez parçaları, adı geçen ağaçlara farkh
bir görünüm vermektedir.
Yörede dağdağan ağacı ile melhem ağacının tekin olmadığı, dolayısıyla
dal ve yapraklarının kırılıp koparılmasının iyi sayılmayacağına dair inançlar
da vardır. Dağdağan ağacına iyi niyede yaklaşıp uygun bir dalını keserek
değnek yapan ve bunu yanında taşıyan kişilere nazarın dokunmayacağı inan
cı mevcuttur. Çalışmamızın nazar kısmında da görüleceği gibi, söz konusu
olan bu ağaçların nazara karşı alman tedbirlerde etkili fonksiyonlara sahip
olduğunu anlıyoruz. Ayrıca bazı ağaçların özellikle köke yakın gövdelerinde
bulunan ve "ağaç ura" adı verilen irili ufaklı bazı kabarcıkların, kişinin fo
toğrafını aldığına ve seslerini teyp misali kaydettiğine inanılmaktadır.
Yöreye ait tespit edilen bütün bu pratiklerde ağaç; yapısında kuvvet ve
kudret unsurlarım taşıyan, gizli güçlere sahip iye mevkiinde, canlı bir varlık
olarak tasavvur edilmektedir. Nitekim ziyaret olarak görülen, kendisine zarar
verenleri korkutup cezalandıran, saygı ile yaklaşanlara umut kapısı olan, su
nulan hediyeleri kabul eden, gelebilecek kaza ve belâlara karşı kişioğlunu
korayup gözeten ve bu özellikleri ile de şahsiyet kazandıran ağaç, başlangıç
tan beri sahip olduğu karakter unsurlarını yapısında saklayabilmiştir.
Ağaçla ilgili bu inançların ve pratiklerin aynı veya benzeri biçimleri
ni eski Türk inançlarında da görmek mümkündür. Yakut Türklerinde kısır
kadınların tek basma bitmiş bir ağacın altında kurban kesip gecelediklerini
görüyoruz.2'' Aynı inanç Kazak-Kırgızlarda da tespit edilmiştir .212 Başkurt-

211 O.Ş.Gökyay, Dedem Korkudun Kitabı, s. CCXCV; A. Çay, Türk Millî Kültüründe
Hayvan Motifleri, s. 57.
212 A. İnan, Şamanizm, s. 168; H. Tanyu, Türklerde Taşla İlgili İnançlar, s. 84.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 61/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

larda kutsal ormanların içinde her kabileye ait ayrı birer kutsal ağaç vardı.
Bu ağacın dallarına her kabilenin kendine ait "töz"ü sayılan kutsal bir kuş
konardı ki, bazı araştırıcılar ağaçlara bağlanan renkli iplik ve bez parçalarını
bu inancın bir devamı olarak nitelendirmişlerdir.^!3.Türkistan'da ağaçlara
bağlanan bez parçalarının
alakalı olduğu her birinin
inancını görüyoruz. rengi,
Ayrıca sözgöğün ve renkli
konusu dünyanın yönleri
bezler, ile
kutsal-
laştırılan muhtelif nesnelerin birer sembolü idiler.214 Benzer inançlar Altay
lılarda da tespit edilmiştir.215
Göktürk Kitabelerinde "Ötüken Ormanı" mukaddes bir yer olarak görü-
lür.2)6 Nitekim, Büyük Hun Devleti'nin, Göktürk Devleti'nin, Uygur Kağan
lığım, Çingiz Han İmparatorluğunun, Avar (Juan-Juan) Devleti'nin başkentli
ğini yapmış olan "ötüken yış", "ötüken yeri" stratejik öneminden ziyade
kutsal sayılmasından ötürü tercih edilmişti.^'^
Uygurların Göç Destanında, "Hulin Dağı'ndaki" ağacın, gökten inen ışık
tan gebe kalıp beş çocuğu doğurduğunu görüyoruz.218 Ağacın doğurganlığı
na ait bu inanç. Yöredeki Muzaffer Baba Tepesi'ndeki alıç ağacından çocuk
isteme inancının değişik biçimde yaşıyan izleridir. Türklerin ağaçtan türedik
lerine ait bu efsanevî inancın izlerini. Dede Korkut destanlarında da buluyo
ruz. Nitekim, Basat'ın Tepe Göz'e: "Atam adın sorar olsan kaba ağaç" dedi
ğinizin, ayrıca Beyrek'in, Kazan Bey'e: '"Ağa kavağun budağından
yırgayuban kiçmissin" hitabında bulunduğunu görüyoruz.220
Manas Destanı'nda Kanıkey Hatun, Manas'm altın tabutunun altına, yak
tırdığı ardıç ağacının küllerini döktürmüştür.221 Altaylı, Şor, Sagay, Kaç ve
Televüt boyları ile diğer Türk zümrelerinin ayinlerinde mutlaka kayın ağacı
bulunurdu.222 Türk-Moğol halklarının inançlarında "urman öyesi" adı veri
len bir orman ruhu vardı. Bu ruha Buryatlar "oin ecen", Tunguzlar, "üre
amaka"223 , Yakutlar ise, "boyanay" adını vermişlerdi.224

213 B. Ögel, Türk Mitolojisi, cilt II, s. 166, 167.


214 B. Ögel, Türk Mit oloj isi , cilt II, s, 167.
215 S. Buluç, "Şaman", İslâm Ans ikl ope dis i, cilt XI, s, 328.
216 H. Namık Orkun, Eski Türk Yazıtları, s. 23, 26, 40.
217 B. Ögel, Türk Mitolojisi, cilt 1, s. 275.
218 M.F. Köprülü, Türk Edebiyatı Tarihi, s. 59, 60.
219 M. Ergin, Dede Korkut Kitabı, istanbul 1986, s. 99.
220 M. Ergin, a.g.e., s. 50.
221 A. İnan, Manas Destanı, Ankara 1972, s. 153.
222 A. İnan, Eski Türk Dini Tarihi, s. 39.
22 3 S. Buluç, "Şaman", İslâm An sikloped isi , cilt XI, s. 328.
22 4 Y. Kalafat, a.g.e., s. 47. ,

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 62/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Türklerde kutsal ağaç motifinin rüyalara kadar girdiğini, bu tür rüyalann


ise Tanrı buyruğuna bağlı olduğunu ortaya koyan inançlar mevcuttur.225 gg.
cere-i Terakime'de, Togurmış'ın rüyada iken göğsünden üç ağacın yeşerip,
yükseldiğini, bu rüyayı Miran Kahin'e anlattığı, yapılan yorum istikâmetinde
Togurmış'ın Han olduğu anlaşılmıştır.226 Benzer bir rüyanın Osman Gazi ta
rafından görüldüğü bilinmektedir.227
Ortaya konulan sözkonusu pratikler, ağaç iyesi ile ilişkili başlangıçtaki
inançların, yörede de değişik biçimleriyle yaşadığını ortaya koymaktadır.

Ç. EV, EŞİK, OCAK, OD / ATEŞ İYELERİ

a. Ev İyesi:
Yörede " ev meleği" adı verilen bir çeşit yılanın, her evde bulunduğuna
dair inançlar vardır. Evi her türlü dış tehlikelerden koruyup gözeteceğine,
eve uğur, bolluk ve bereket getireceğine inanılan bu varlığın, hane halkı tara
fından görülmesi halinde ona dokunulmaması, korkutup evden kaçırılmama
sı büyükler tarafından tavsiye edihr. Zira onu incitmek, korkutmak veya öl
dürmek eve uğursuzluğun getirilmesine sebep olur. Tesir gücü ev dahil bağ
ve bahçelerin hudutlarına kadar yayılan bu yılanın, evin genç kızma, özellik
le de onun sesine ve uzun saçlarına aşık olduğu anlatılır. Harput'ta bu konu
da yaptığımız araştırmada, yılanla ilgili farklı inanç ve telakkilerin mevcut
olduğunu gördük.
"Cenneti görmek istersen öldür yılanı
Didârı görmek istersen incitme canı"
diyen yöre halkı. Cenneti görmek için yılanın öldürülmesini amaçlarken,
diğer taraftan yılanların şahı olarak telakki edilen "Şahmaran"ın elle yapılan
ve yarısı insan diğer yansı ise yılan şeklindeki portresini, evin duvarına asa
rak dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı tedbir alır.
Bu inançlarda yılanın bağ ve bahçenin hudutları dahilinde eve uğur ve be
reket getirmesinin yanında, bu yerleri korayup gözetme fonksiyonuna da

225 U. Ounay, Aşık Tarzı Şiir Geleneği ve Rüya Motifi, s. 100.


226 Ebulgazi Bahadır Han, Secere-i Terakime, (Haz: M.Ergin), Tercü man 1001 Temel
Eser. s. 77; U. Günay, Aşık Tarzı Şiir Geleneği ve Rüya Motifi, s. 100.
227 O.Ş. Göky ay, "Rüyalar Üzerine", II. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirile
ri, Anka ra 1982, cilt İV, s. 190, 19 1; Ş, Elçin, Halk Edebiyatına Giriş, s. 340; M. Gu-
boğlu, "Türk Romen İlişkileri Hakkında Bir Takım Sözler Adlı Efsanelerin Tarihsel
Değeri", III. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Ankara 1986, cüt 1, s.
117.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 63/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

sahip olduğunu görüyoruz. Bu inançlar, eski Türk inanç sistemindeki "öy


öyesi" (= ev iyesi) inancmm bir devamı niteliğindedir.^28 Türk hayatında yıl
adlarından birisi "yılan yılı" idi229 ve her evin koruyucu bir yılanının olduğu
inancı vardı.230 Volga Türkleri yatıp, kalktıkları, içerisinde yaşayarak hayat-
lannı devam ettirdikleri ev veya yurt'un da bir iyesi olduğuna inanırlardı. Ni
tekim "öy öyesi" adım verdikleri bu iyenin, kendilerini dış tehlikelere karşı
koruduğu, bu varlığın tesir gücünün ise ev veya çadırın hudutları dahilinde
olduğu inancı tespit edilmişdr.231 Yakut Türkleri, "cie iççite" veya "balagan
iççite" adını verdikleri ev iyesini232 memnun etmek ve hatırlandığını kendi
sine haberdar etmek için kurban keserek kanını yurt'un direklerine sürerler
di.233 Bugün yörede evin temeline kurban kanı akıtmak; tuz, nal ve boncuk
taşı gibi nesneleri atmak veya kurban kanım alınlara sürmek gibi davranışlar,
esasen fonksiyon değişimine uğramış şekliyle yaşayan bu eski inançların gü
nümüzdeki kalıntılarıdır. Bazı evlerin duvarlarında eve bereket getirmesi
inancıyla asılan bir demet buğday başağı; gelinin evinden gizlice gedrilerek,
duvardaki aynanın asılmasında kullanılan paslı da olsa bir adet çivi; pişirdiği
yemeği tatlı olsun diyerek, gelin tarafından kapının eşiğinde kınlan bir adet
tahta kaşık gibi pratiklerde de esas amaç, ev iyesini memnun etmek, söz ko
nusu olan nesneleri saçı olarak sunup, onun yardımım sağlamaktır.

Altay Türklerinde hane halkı ile kan bağı olan ve "aruu neme" adı verilen,
koruyucu iyelerin, "kötü körmösleri" kovarak evi şerir ruhlardan temizleyip
kurtardıklannı görüyoruz. Altay Türkleri, ev ile ailenin koruyucusu ve kurta
rıcısı olan bu iyelere "evin muhafızı anlamında "alapçıktmg sakçızı" adını
vermişlerdi.234 Muhtelif Türk zümrelerinde, ev iyesinin özellikle ev tavanı
nın kirişlerinde yaşadığı anlaşılmaktadır.235 Yörede, kapıların üst tarafları ile
tavan kirişlerinin silinip, süpürülmesinin iyi karşılanmadığını tespit ettik ki,

22 8 Y Kalafat, a.g.e ., s. 49 .
22 9 C.Öztelli, "Eski İnançların Bugünk ü İzleri", I. Ulu slar ar ası Tü rk Fo lk lor K on gre si
Bildirileri, cilt IV, s. 246, 247.
23 0 M.K aradağ, "Elazığ Diyarbakır Türkülerindeki Bazı Ortak Motifler", F ır at Ha vz as ı
n. Folklor ve Etnografya Semineri, Elazığ 1985, s. 161.
231 S. Bulu ç, "Şaman", İslâ m An sik lop ed isi, cilt XI, s. 328 ; Y. Kalafat, a.g.e., s. 48 .
23 2 S. Bulu ç, "Şaman", a.g.e., s. 328 .
23 3 Y. Kalafat, a.g.e., s. 48 .
23 4 A. İnan, Esk i Tü rk Din i Ta rihi, s. 104.
235 M. Cihat Özön der, "Türk ve Kore Halk İnançları", H I. M illetler ara sı T ür k F olk lor
Kongresi Bildirileri, Ankara 1987, cilt IV, s. 298.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 64/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

bu pratiğin de yine eşilc v ^ e v iyesinin raiıatsız edilmemesi ile ilgili inançlar


dan kaynaklandığı açıktır.
Günümüzde Rize'de "kara yılan; Kars'da "ev yılanı" adı verilen ev iyesine

ait inançların;
Ağrı, Diyarbakır,
Bayburt, Urfa,236 ve İğdır gibi ilMuş,
Tunceli, Gaziantep, Erzurum,
ve ilçelerimizde Sarıkamış,
bir takım farklılıklar
la yaşadığı tespit edilmiştir.
b. Eşik İyesi:
Yörede evin ilk girişi olan cümle kapısından itibaren, muhtelif amaçlarla
kullanılan odalarla birlikte mutfak, kiler, banyo, tuvalet gibi bölümlerin her
birisine ait kapıların altı, üstü ve her iki yönleri eşik olarak bilinir. Günlük
hayatta fazlasıyla kullanılan bu ilk durak yerlerinin kudsiyetine dair inançlar,
hayatın değişik safhalarında kendisini gösterir. Eşiğin üstüne basmak, otur
mak, eşik aralığında durmak, duvarına yaslanmak, bu yerde çocuğa bağır
mak, onu dövmek gibi hal, hareket ve davranışlar hoş karşılanmaz. Bunların
aksi halinde eve uğursuzluğun geleceğine inanılır. Eve gelen uğursuzluk;
evden bolluk ve bereketin gitmesi, malın mülkün telef oirhası, kişilerin çarpı
larak ağır hastalıklara yakalanması şekliyle kendisini gösterir. Nitekim yöre
de felçli, saralı ve akıl hastahklanna yakalanan kişilerin bu hastalıklarının
sebebi eşiğe yapılan saygısızlığın bir neticesiyle ortaya çıktığı ifade edilir.
Hattâ "filanca böyle değildi, eşikte şere geldi", "Eşikte çok oturdu bu
hastalığa yakalandı", "Anası, eşikte dövdüğü için bu hâlâ düşdü", gibi
ifadelerde eşiğin, dinî-sihrî kudsiyeti açıkça görülür. Zira kişioğlu için evin
ve odaların ilk giriş yeri olan bu durak, aynı zamanda muhtelif ruhlar ile cin
taifesinin de giriş ve çıkış yeri olarak telakki edilir ve bu şekilde inanılır. Do
layısıyla eşikte oturan kişinin göze görünmeyen bu varlıkların yolunu kese
ceği ve onları kızdıracağı bahis konusudur. Ayrıca eşiğin özellikle altında ve
üstünde ikâmet eden bilinmeyen varlıkların da yaşadıklarına inanılmaktadır.
Yörede, karşı kişiye istediğini ısraria kabul ettirmeye çalışan kişinin;
"eşiğine düşdüm, benim bu işimi yapasm" diyerek ricada bulunduğu237

236 Y. Kalafat, a.g.e., s. 48 .


237 Bu inanç yöreye ait bir halk türküsünde şu şekliyle yaşamaktadır;
"Sürme beni, sürme beni
Her göze
Eşikte sürme
kulun beni
olam
Kapından sürme beni"

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 65/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

veya, bir meseleden ötürü şiddetle başvuranlarm, birbirlerine karşı yaptıkları


sözlü ithamlarda; "Seni eşiğime gurban ederim" veya "Hele dur, seni eşi
ğime gurban ederim" gibi sözlerin sarfedildiği görülür.
Yörede, eşiğin önü sürekli temiz tutulur. Buraya çöp artıklarını atmak,
kül, ateş ve kaynar su d ö k m ek , hiç bir zaman hoş karşılanmaz. Bu gibi dav
ranışlarda da yine evden bolluk ve bereketin gideceğine, evde uğursuzluğun
başgöstereceğine inandır. Bugün Anadolu'nun h em en her yöresinde olduğu
gibi Harput'ta da gelinin eşiğe bastınlmamasma azami dikkat gösterilir, bu
inanç yöreye ait bir kına türküsünde;
"Sofrada koydum kaşığı
Adadım geçdğim eşiği"238
şekliyle yaşamaktadır.
Eski Türk inanç sisteminde eşik, yapı ve fonksiyonu itibarıyla kişiyi her
türlü hastalıktan, evi ise gelmesi muhtemel olan kaza ve belâlalardan koru
yan bir sınır çizgisiydi. Bundan ötürü eşiğe hürmet gösterilir ve buraya ayak
basılmazdı.239 Nitekim, gökyüzünde bulunduğuna inandan Erlik, yerdeki
şerir mhlar arasında emniyed, adalet ve nizamı temin için, kendi bahadır
oğullarını yeryüzüne gönderirdi. Bunlar "katuu kuyak" (= yavuz bahadırlar)
sıfatıyla evlerin kapılarına, eşiklerine yerieşerek bu yerleri kötü ruhların yer

siz "ejikdg
da hücumlarından
kuyagı"korarlardı. Bunun için
adı verilmişti.240 kendilerine
Keza, Eriik'in kapının
oğullan zırhı
olan anlamın
"Karas,
Keray, Kaan, Temir, Kaan, Padış Piy ve Pay Mittir" yeryüzünde yajayan
ruhlar zümresinden olup kapı/eşik bekçiliği yaparlardı.24' Muhtelif Türk
zümrelerinde eşiğin temiz tutulması, özellikle bulaşık suyunun bu yerlere dö
külmemesi davranışına rastlıyoruz ki, bununla şerirr ruhların eşik çevresin
deki çöplüklerde toplanmalarının önüne geçmek ve böylece eşik iyesine yar
dımcı olarak onu memnun etmek inancı açıkça görülmektedir.242

Yapılan ilmî tespitlere göre hayatı uzattığına inanılan ve "on uzun sem
boller" arasında sıralanan geyik boynuzu ile kaplumbağa kabuğu243 ve bu sı-

238 R Memişoğlu, a.g.e., s. 146..


239 Jean-Paul Roux , "Türk Gö çebe Sanatmm Dinî Bakımdan Anlamı", Tü rk Kü ltür ü El
K ita bı , İstanbul 197 2, cilt 11, Kısım : la, s. 75 ; Z. Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi, s.
297.
24 0 A. İnan, M aka leler ve İncelemeler, s. 410; Eski Türk Dini Tarihi, s. 73 .
241 A. İnan, Esk i Tür k D ini Tarihi, s. 7 3 ; Ş a m a n i z m , s. 4 0; Y. Kalafat, a.g.e., s. 49.
2 42 A. İnan, Ma kale ler ve İncelemeler, s. 407 .
243 M. Cihat Özönder, "Türk ve Kore Halk İnançları Arasında Benzerlikler", III. M illet 
lerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, cilt IV, s. 29 8.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 66/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

ralamanm dışında tutulan at nalı gibi nesnelerin, yörede özellikle cümle ka
pılarının üstüne asılması pratiği, şerir ruhları kaçırmak, şaşırtmak, korkut
mak ve bu yolla eşik iyesini memnun etmek amacına yönelik olan, bu eski
inançlarla bütünleşmektedir.
Kazaklarda evin eşiği "tabu" olarak telakki edildiğinden, gelin eşiğe bas
tırılmaz ve bir halı üzerinde içeriye alınırdı.244 BU inanç bir takım farklılık
larla Kırgızlarda 245, Bulgaristan Türklerinde246 Azerbaycan247 ve Kerkük
Türklerinde248 de tespit edilmiştir.
Eski Türklerde eşikle ilgili inançlar yalnız yeryüzüne münhasır değildi.
Gökyüzünde bulunan muhtelif katların kapılarında Tanrı tarafından gönderil
diğine inanılan eşik iyeleri de bulunmaktaydı. Kamların, gökyüzü yolculuk
larında bu elçilerin yardımları ile ancak katların eşiklerini aşabiliyorlardı. N i
tekim bu inanç Yakut Türklerinde açıkça tasvir edilmiştir.249 Bektaşilsrin bir
işaret olarak telakki ettikleri kulak deldirme pratiğinin, kutsal türbelerin Eşi
ğinde uyguladıkları bilinmektedir.250
Günümüzde Anadolu 'nun hemen her yerinde görülen251 ve yörede de tes
pit ettiğimiz eşikle ilgili inançlar, "eşik iyesi" ile ilgili eski Türk inançlarının
esas mahiyetleri unutulmuş izleridir.

c. Ocak, O d/Ateş İyesi:


Türk kültürünün yapısında öteden beri var olan ve yörede de muhtelif
pratiklerin içinde tespit ettiğimiz diğer bir inanç da ocak ve ateşin kutsiyeti
ile ilgilidir. Nitekim, tandır başında ekmek pişiren veya ocakta günlük vakit
yemeğini hazırlayan kadın, susuzluğunu gidermek için içtiği bir miktar

24 4 Z. Gök alp, Tü rk M ed en iye ti Ta rih i, İstanbul 1976, s. 312 .


24 5 Y. Kalafat, a.g.e., s. 49 .
24 6 H. M ahm udov, "Bulgaristan Türklerinde Halk İnançları, "II. M illetle ra ras ı T ür k
Folklor Kongresi Bildirileri, cilt IV, s. 342.
247 E.Ahundov, Azer bay can Halk Yazını Örn ekleri, s. 455.
248 S. Saatçi, "Kerkük Folklorunda Düğ ün Geleneğ i", III. M illetle rar ası Tür k Fo lklo r
Kongresi Bildirileri, cilt IV, s. 324.
249 B. Ög el, Tü rk Mito lojisi, cilt 11, s. 146, 147.
25 0 H. Tan yu, "Hacıbektaş'da (Sulu ca Karah öyük) Bazı İnançlar ve Âd etler, III . M ille t
lerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, cilt IV, s. 386.
25! S. Soylu, "Taşeli Yöresi Düğün Gelenekleri ve Geleneği Oluşturan Sebepler", III. Mil
letlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, cilt IV, s. 364; Y. Kalafat, a.g.e., s. 48;
A. Erden , "Burhaniye Köylerinde Konutla İlgili A det ve İnanmalar", An tro po loji, sayı
8, Ankara 1978, s. 58.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 67/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

suyun geri kalanını "onun da canı çeker" inancı ile alevlerin üzerine doğru
serper. Ayrıca işlerin rast gitmesi ve pişirilen ekmeğin berekedi olması inan
cı ile ateşe bir miktar tuz, bir avuç da un atılır. Bu pratiklerde ateşin canlı ve
fakat mahiyeti meçhul bir varlık gibi telakki edildiğini, yapısında uğur ve be
reket fonksiyonlarını taşıdığını görüyoruz.
Yörede özellikle temizlik malzemelerini bugünkü kadar yaygın olmadığı
20-25 yıl öncesine kadar, her türlü mutfak araç ve gereçleri külle ovulmak
suretiyle yıkanmaktaydı. Bugün bile bağ ve bahçe evlerinde külün temizleyi
ci olduğu inancı ile büyük kaplar, leğenler ve kazanlar kül ile ovulmak sure
tiyle temizlenmektedir. Bu inanç yöreden derlenen manilerin birisinde;
"Sarı kavunu dildim
Pıçağı külle
O ne hoş sildim
günler imiş
. . . . "252

şekliyle yaşamaktadır.
Bu pratiklerin dışında, yörede ocak veya mangaldaki kor (ateş) un söndü
rülmesi veya ocak külünün süpürge ile süpürülüp a l m i T i a s t iyi karşılanmayan
davranışlardır. Aksi halde evden bolluk ve bereketin giderek yerini yoksullu
ğa terkedeceğine, çocukların vücudunda yaraların çıkacağına, çıbanların olu
şacağına, evin büyüğünün öleceğine veya ocağın sönerek yurdun-yuvamn
dağılacağına inanılır. Bu yasak, yöreye ait cevabı "ateş" ve "kül" olan şu bil
mecede; "Ağa yatar , hanm ı örter" şekliyle yaşamaktadır.253
Yörede temas kurduğumuz kişilerin ifadelerinden ocağın aynı zamanda
ev-bark, yurt-yuva anlamlanna da geldiği anlaşılmaktadır. Keza, ocağın de
vamı, ateşin sürekliliği "at, avrat ve yurt'la" kaimdir. Yaptığımız sohbetler
de; "atta, avratta, yurtta yöm vardır" yani uğur ve bereket vardır, denir.
Kimi HanıiTi vardır, gelin olarak geldiği günden yaşadığı zamana kadar eve
uğur, bolluk ve bereket getirmiştir. Bazı ev bark, ocak da vardır ki içinde ba
rındığı kişilere mutluluğu ve huzuru bahsetmiştir. Bunun için mukaddes ola
rak bilinen ocağa-ateşe küfretmek, tükürmek, ateşle oynamak, üzerine soğuk
su dökerek söndürmek, gece vakti ateş vermek, ocağın hararedi olduğu bir
sırada ateş almak gibi hal, hareket ve davranışlar; ocağın batacağı, uğur ve

252 Z.
l , AGül
n k aElbir,
r a l 9 8 6"Elazığ'dan
, s. 83. Derlenen Maniler", Türk F olklorundan Derlemeler, 1986/
253 H. K a r a d a ğ , "Elazığ'dan Derlenen Bilmeceler", Türk Folklorundan Derlemeler, An 
kara 1986, s. 146.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 68/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

bereketin gideceği, hastalıkların başgöstereceği inancı ile yapılması yasakla


nan pratiklerdir. Nitekim mangaldaki külün gelişi güzel yerlere dökülmesi,
veya yüksekçe bir yerden savrularak atılması ile "Ocağın kökünün geçece
ğine", "evin kül gibi savrulacağma" inanılır.
Yörede ocak ve ateş ilgili olarak tespit ettiğimiz "ocağın bata", "ocağın
bata, közün savrula", "ocağın söne" gibi beddualarda, ateş ve ocağın kutsi
yetine ilişkin inançlar dikkatimizi çekmiştir. Keza, işinin görülmesini, istedi
ğinin kabul görmesini karşısındakine ısrarla telkin etmeye çalışan kişinin;
"Ocağına düşmüşüm benim bu işimi yapasın" gibi yakarışlarında da yine
aynı inanç görülmektedir.
Harput'ta ateşle ilgili bir diğer inanış da, ateş ve onun çıkardığı aleve ba
karak gelecek hakkında yorumlar yapıp haber verme inancıdır. Nitekim, ate
şin gür bir alevle yanmasını; "ocak güveni" (=ocak seviniyor) sözüyle değer
lendiren yöre halkı, bu durumu eve misafirleri geleceğine yorumlar. Ateşin
yanma sırasında çıtırdayarak sesler çıkarması ise, ocak başında bulunan kişi
veya kişilerin aleyhinde konuşulduğuna dair bir işaret sayılır. Ayrıca çalış
mamızın ilgili bölümlerinde de görüleceği gibi, definin ilk günü akşamı
mezar başında ateş yakmak; muhtelif hastalıkların tedavisinde ateşi "korku

tucu" bir unsur


dair inançları olarak kullanmak gibi pratiklerde de yine ateşin kutsiyetine
görüyoruz.
Bütün bu pratiklerde ateşin, yapısında; uğur, bereket ile koruyuculuk,
kurtarıcılık ve temizleyicilik unsurlarını bulunduran, canlı fakat mahiyeti bi
linmeyen bir varlık olarak telakki edildiğini ve bu şekilde inanıldığını görü
yoruz. Bu kuvvet ve kudrete sahip olan canlı varlık, yöre insanını ateş ve
ocakla ilgili meselelerde daima tedbirli ve dikkatli olmaya, birtakım yasakla
ra uymaya sevketmiştir.
Ocak ve ateşle ilgili olarak yaptığımız araştırmalarda, yöreye ait tespit
olunan bu ve benzer pratiklerin, Türk inanç sistemi içinde mevcut olan ocak
ve ateş iyesi ile ilişkili inançlardan kaynaklandığı anlaşılmıştır. Nitekim,
bütün Orta Asya ve Sibirya mitolojilerinde ateşin gökten geldiği ve kutsa'
sayıldığı inancını görüyoraz.254 Bazı Türk zümreleri ateşi doğradan doğrayi
mukaddes bir rah olarak bilip ona saygı göstermişlerdi. Altaylılar bu iyeye

254 B. Ögel, Türii MitQİoji.si, cilt 1. s. 55; A. İnan, Şamanizm, s. 66 ; ilmi Heyet, Türk
Millî Bütünlüğü İçerisinde Doğu Anadolu, s. 88.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 69/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

"ot bezi" (=ateş sahibi), Yakutlar ise "ot iççite"255 veya "eyi out" (mukaddes
a t e ş ) a d ı m v e r m i ş l e r d i . K a ş k a r ve Kırgız Türklerinin inançlarında, evin
ocağında yaşayan, dolayısıyla evi dış tehlikelere karşı komyan od ana "od
ata" adında iki iyenin yaşadığı tespit olunmuştur.257
Türk inançlarında ateşin gökten geldiği ve yapısında "koruyuculuk" ve
"temizleyicilik" unsurlarını taşıdığı, kamlar tarafından muhtelif vesilelerle
icra edilen ayin ve merasimlerde tespit olunmuştur. Nitekim, ateş iyesini
memnun etmek için Altaylılar, Soyatlar, Buryadar, Beldrler, Teleütler ve
Çuvaşlar da koyun ve kısrak gibi hayvanlar kurban edilirdi.258 Kırgız-
Kazakların ilahilerinde od/ateş iyesinin takdis edildiğini259, Manas Desta-
nı'nda gelinin eğilerek ocağa selam verdiğini260 görüyomz. Yakudar and
merasimlerini âteşin ve ocağın önünde yapariardı.261 Türk inanç sisteminde
ateşe bakarak kehanette bulunma inancına da rastlıyoruz. Yakutlarda ocak
külünün kıpırdaması, ailede bir çocuğun daha doğacağına işaretti.262 Manas
Destam 'nda Manas 'ın babası Çakıp Han 'ın, ocaktaki ateşe bakarak gelecek
hakkında yorumlar yaptığını görüyoruz.263 Söz konusu inançlar yörede tes
pit edilen, ocağa bakarak gelecek hakkında yorumlarda bulunma inanç ve
pratikleri ile değişik biçim de birleşip bütünleşm ektedir.
Ateşin temizleyicilik unsumna sahip olduğuna inancı. Batı Göktürklerde
ve Kuman
Hakan Türklerinde
'ı, Bizans tespit olunmuştur.
elçilik hey'etini, yaktırdığı Nitekim, VI. asırda
ateşin alevleri Batı Göktürk
üzerinden adatarak
kötü ruhlardan temizletmişti.264 pjan dö KARPİNİ 'nin elçilik göreviyle gel
diği Kuman sarayında, heyetiyle birlikte iki ateş arasında geçirilmiş, bu vesi-

25 5 S, Buluç, "Şaman", İslâ m An sik lop ed isi, cilt XI, s. 32 8.


256 A. Çay, Tü rk Erg enek on Bay ram ı Nev ruz, Ankara 1988, s. 200.
257 Z. Gökalp, Tü rk Tör esi, s. 36; Tü rk M ede niye ti Tar ihi, s. 294 , 295.
25 8 S. Bulu ç, "Şaman", İslâ m An sik lop ed isi, cilt XI, s. 32 8.
259 A. İnan, Şa m an izm , s. 68; Ş. Elçin, Ha lk Ed ebiy atın a Giriş, s. 327.
26 0 A. inan, Şa m an izm , s. 71; Esk i Tü rk Dini Tar ihi, s. 45.
261 H. Tany u, "Türklerde Ateşle İlgili İnançlar", I. Ulu slar ar ası Tür k F olk lor K on gr esi
Bildirileri, Ankara 1976, s. 291, cilt IV; A. İnan, Eski Türk Dini Tarihi, s. 46; Şama
nizm, s. 71.
26 2 Ş. Elçin, "Türkiye'de Aşık Oyunu ve Bu Oyunla İlgili Adet ve Ananeler", Tü rk K ültü 
rü , 1981, s. 280; A. İnan, Şamanizm, s. 67, Eski Türk Dini Tarihi, s. 42, 43; Y. Ka
lafat, a.g.e., s. 51.
263 A. İnan, M an as De stan ı, Ankara 1972; Şa m an izm , s. 67.
26 4 1. Ka fesoğlu, Esk i Tü rk D i n i , İstanbul 198 0, s. 25; A. İnan, Esk i Tü rk Din i Ta rih i,
s. 43; A. Çay, Türk Ergenekon Bayramı Nevruz, s. 201; A. İnan, Şamanizm, s. 68;
İlmi Heyet a.g.e., s. 88; M. Eröz, Türkiye'de Alevîlik Bektaşîlik, s. 327.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 70/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

le İle kötülüklerinden temizletilmiş olarak Bata'nm huzuruna kabul edilmiş-


ti.265 Beltirlerde doğu ve batı yönlerinde yakılan ateşlere, "ulug ot", "kiçik
ot" adları verilir ve bu ateşlere ait dumanların gökyüzüne haber götürdüğüne
inan il irdi.266 Keza, "Gök-Dağ Kurbanı" törenlerinde ateşin merkez teşkil et
tiğini görüyoruz.267
M.S. VII. asırdan başlayarak kuzey yönünden inip Batı Trakya'ya gelen
ve buraları vatan tutan Peçenekler ve Kumanlar ile, 1361'de bu yerlere iskân
edilen Oğuzların muhtelif boy ve aşiretlerinde d e 2 6 8 , ateş ve ocak iyesi ile il
gili birtakım inanç ve pratikler tespit edilmiştir.269

Başkurt, Kırgız-Kazak, Yakut ve Altaylılarda kutsal addedilen ateş ve


ocak iyeleri ile atalar ruhu arasında sıkı bir ilişkinin olduğu anlaşılmakta-
dır.270 Keza, yörede ocağa ve ateşe gösterilen saygısızlığın bir neticesi ola
rak evden bir büyüğün öleceği, yurdun-yuvanın dağılacağı inancı, adı geçen
Türk zümrelerine ait inancın yapı ve fonksiyon değişimine uğramış şeklin
den başka bir şey değildir.

Yurt'un, obanın hatta ulusun koruyucusu ve sürülerin bekçisi sayılan ocak


ve ateş iyelerine^^' Teleütler "ot ene" (=ateş ana) adını vermişlerdi. Çuvaş-
larda ise bu iye, erkek ve dişi olmak üzere iki adet tasavvur edilmişti.272 Bu
ve benzer inançlar Azerbaycan Türklerinde de görülür.273

İslâmiyetin kabulü ile teşekkül eden Ahilik, Bektaşîlik, Rifaîlik ve Mev


levîlik gibi tarikatlarda da ocak ve ateşe, mukaddes bir gözle bakılmıştır.274

265 A. Çay, T ü r k E r g e n e k o n B a y r a m ı N e v r u z , s. 201; İlmi Heyet, a.g.e., s. 88.


266 B. Ögel, Türk Mitolojisi, cilt 11. s. 298, 299.
267 H. Tanyu, "Türklerde Ateşle İlgili İnançlar", I. Uluslararası Türk Folklor Kongresi
Bildirileri, cilt IV, S. 290; A. İnan, Şamanizm, s. 71.
268 Ö. Lütfı Barkan, "Bir İslâm ve Kolonizasyon Metodu Olarak Sürgünler", İktisat Fa 
kültesi Mecmuası, cilt IX, s. 11,13.
269 A. Dede, "Batı Trakya Türklerinde Eski Türk Dini Şamanizm'den Kalıntılar", II. M i l 
letlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Ankara 1982, cilt IV, s. 99; A. Çay,
T ü r k E r g e n e k o n B a y r a m ı N e v r u z , s. 202.
270 A. İnan, Şam anizm , s. 68; M. Eröz, Türkiye'de Alevîlik Bektaşîlik, s. 327; H. Tanyu,
"Türklerde Ateşle İlgili İnançlar" I. Uluslararası Türk Folklor Kongresi Bildirileri,
cilt IV, s. 290.
271 H. Tanyu, "Türklerde Ateşle İlgili inançlar, I. Uluslararası Türk Folklor Kongresi
Bildirileri, cilt IV, s. 291.
272 Y. Kalafat, a.g.e .. s. 54.
273 E. Ahundov, a.g.e., s. 458 .
274 H. Tanyu, "'Türklerde Ateşle İlgili inançlar"', I. Uluslararası Türk Folklor Kongresi
Bildirileri, s. 289.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 71/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Yapılan araştırmalar sonunda tespit olunan bütün eski Türk inanç ve pra
tiklerinde ateş ve ocak, başlangıçtan itibaren konıyuculuk ve kurtarıcılığın,
kuvvet ve kudredn, uğur, bolluk ve bereketin, servet, muduluk ve huzurun,
cezalandırmanın, felaketin, azap ve ızdırabın, her türlü ağır hastalık ile ümit
ve arzunun sembolü olarak tasavvur edilip, canlı bir varlık olduğuna inanıl
mıştır. Kendisine kanlı kurbanlar sunulup, saçılar saçılmıştır.
Günümüzde Anadolu'nun hemen her yerinde görülen^^S ve millî birlik ve
bütünlüğümüzün sağlanmasında önemli unsurlardan birisi olarak bilinen bu
inanç ve pratikler, yöre halkının manilerine, beddualarına, yakarışlarına, ef
sanelerine, acı ve tatlı günlerinde düzenlenen merasimlerine, günlük yaşantı-
sındaki iş ve işlemlerin yerine gedrilmesi sırasında ortaya koyduğu yasaklar
zincirinin içerisinde
yaşama imkânını görünen kişilik ve davranışlarına kadar sirayet ederek,
bulmuştur.

D. KİŞİOĞ LU, AR VA K / AR BA K, ATA R UH U, TIN / R UH

a. Kişioğlu, Arvak / Arbak:

Yöredeki "ermiş, baba, veli, evliya" ve "derviş" olarak adlandırılan ulu ve


bilge kişilerin, ölmeden evvel yaşadıkları hayret âleminde kuş misali uçtuk
larına, kendilerine manen bağlı olan kişilerin, kendilerine rabıta etmeleri ha
linde ise onları da beraberinde uçurarak arzu ettikleri mesafe ve mekânlara
götürdüklerine inanılmaktadır. Ayrıca bu ulu ve bilge kişilerin hayatta iken
ortaya koydukları bu mekân değişikliğine dayanan yapı ve fonksiyonlarını,
öldükten sonra da icraya muktedir olduklarına dair inanç ve telakkiler de
mevcuttur. Bulunduğumuz toplu sohbederdeki sözlü ifade ve anlatılanlardan

275 M. Ri.jvanoğlu. Doğu Aşiretleri ve Emperyalizm. İstanbul 1 978, s. 1 68; A. Rıza Y al
man (Yalkın), C e n u p t a T ü r k m e n O y m a k l a r ı , (Haz; S. Emir), Ankara 1977, cilt I, s.
6 1 ; S. Sami İşçiler, "Tekirdağ'da Hıdırellez", Türk Folklor Araştırmaları, sayı 47
(Haziran 1953), s. 747; A. Erden, "Burhaniye Köylerinde Konutla İlgili Âdet ve İnan
malar", A n t r o p o l o j i , sayı 8, s. 60-62; A. Duvarcı", Halk Hekimliğinde Ocaklar", Millî
Folklor, sayı 7, cilt I, 1990, s. 34; P.N. Boratay, 1 0 0 S o r u d a T ü r k F o l k l o r u , İstanbul
1 9 8 9 , s . 1 1 3 , 1 1 4 ; 1. Z eki E yüboğlu, A n a d o l u İ n a n ç l a r ı - A n a d o l u M i t o lo g i s i, İstanbul
1 9 8 7 . s. 82; Y. Kalafat, a.g.e., s. 5 1 ; İlmi Hey et, Türk Millî Bütünlüğü İçerisinde
D o ğ u A n a d o l u , s. 89; T. Eroğlu, "Elazığ Halk Oyunları Üzerinde Folklorik İnceleme
ve Karşılaştırma Denemeleri", Türk Folklor Araştırmaları, Ankara 1988, s. 3; A.
Abdulkadiroğlu, "Kastamonu'da Dinî F olklor veya Dinî Manevî Halk İnançları", III.
Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, cilt IV. s. 9.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 72/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

tespit ettiğimiz bu inançlara, yöreye ait matbu eserlerde rasdamlmaktadır.276


"Velinin kerameti" olarak nitelendirilen bu ve benzer pratiklerdeki inançlar
dan ötürü bu kişilere derin bir saygı, samimi bir muhabbet beslenir. İslâm di
ninde mucizelerin peygamberler, kerametlerin ise veliler tarafından belirli
zamanlarda ve belli bir gaye için izhâr edildiği bilinmektedir. Dolayısıyla ve
layet derecesine ulaşmış velilerin tayyi mekân (= uçarak mekân değiştirme)
ve tayyi zaman (aynı anda farklı bir yerde görünme) etmeleri inancı, keramet
kavramı içerisinde değerlendirilmiştir.277 Bu münasebetle bizim üzerinde
durmak istediğimiz asıl mesele, mucize ve keramet kavramlarından ve bu
kavramların ortaya koyduğu inançlardan ziyâde, başlangıçtaki Türk inanç
sistemi içinde mevcut olup, İslâmî muhit içinde gelişme ve yaşama imkânı
bulan kişioğlunun hayatta iken uçması inancının dününü ve bugününü karşı
laştırarak açıklamaya çalışmaktır.
Eski Türk inançlarında atalar ruhu ile doğrudan irtibat kurap gökyüzün
deki ışık âleminin mesafelerini aşarak Tanrı'ya kurbanlar sunan, yeraltı dün
yasının karanlık âlemine inerek "körmös" ve maiyetini muhtelif kurban ve
armağanlarla memnun etmeğe çalışan kamların, bu yolculuklarına çıkmadan

276 Harput'un yetiştirdiği âlim ve mutas avvıf şairlerinden olan Hacı Muharrem Hilmi
E fendi, (Doğum: H. 1294-M.1878; Ölüm: H. 1384-M.1964) Hacı Ömer Baha'ya inti
sap etmiş ve onun sır katibi olmuştur. Bir ara Harput'un büyük âlimlerinden ve ahalinin
evliyadan kabul ettiği Beyzade Ali Rıza Efendi'ye de müezzinlik yapan Hacı Muhar
rem Hilmi Efendi, Şeyhi Ömer Baba ile ilgili bir hatıpasını Süleyman ATEŞ'e şöyle
nakletmiştir:
"Perşembe günü Hacı Ömer Baha'ya geldim. Hacı Baba:
- Bu gece burada kal, sabahleyin gidersin, dedi. O gece yattım, sabahleyin gitmem için
müsaade istedim.
- Yemeği ye sonra gidersin, dedi. Yemeği de yedim, hâlâ git demiyor. Ben de ille gide
yim demekten utandım. Nihayet cuma namazına iki saat kaldı. Beyzade, yarım saat
önce camiye gelirdi. Camiyi açmam lazımdı. Halbuki Kövenk (=Harput'un köylerinden
birisi), Harput'a altı saat çeker. Artık ümidi kestim. Hacı Baba:
- Gitmiyor musun, dedi.
-Vakit çok geçti, dedim.
- Köyü çık, rabıta et, dedi.
Köyü çıktım, abdest aldım, rabıta ettim. Hacı Baba geldi, elimden tuttu, beni götürü
yordu. Yel gibi uçuyordum. Hele gözlerimi açayım, neredeyim dedim. Bir de baktım ki
Hüseynik'in üstündeyim. Gözlerimi biraz daha açmasaydım, tam caminin önünde ola
caktım. Neyse yirmi dakikalık yol kalmıştı geriye. Onu da yürüdüm, camiyi açtım,
daha vakit erkendi. Minareye çıktım, orada uyumuşum. Güneş vurmuş sırtıma uyan
dım. Baktım namaza yarım saat kalmış. Salât'ü Selâm verdim, cemaat geldi, namazı
kıldık."
ları, Bkz., Hacı
(Notlarla Muharrem
neşreden: Hilmi
S. Ateş) Efendi,
Ankara Kadiri
1976. s. Vll.Yolu Sâliklerinin Zikir Makam
277 H.~ Koksal, "İzmir ve Çevresindeki Yatırlar İle Bunlara Bağlı Olarak Yaşayan i nanç
lar". III. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, cilt IV, s. 227.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 73/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Önce "manyak"278 adı verilen cübbeler giyinip, mukaddes addedilen birta


kım sembollerle donatıldıklarım görüyoruz. Özellikle bu semboller arasında
kamlara hareket kaabiliyeti verdiğine inanılan uçar hayvan motiflerine, kanat
ve kuş tüylerine rastlamak mümkündür.^^ö Ayrıca muhtelif Türk zümrelerin-
deki kamların hayatta iken kuş misali uçtukları, veya değişik hayvan suretle
rine büründükleri tespit edilmiştir.280 Nitekim Yaratılış Efsanesinde Tann
(Kayra Kan) Tengere Kan ve yarattığı kişi, uçsuz bucaksız su üzerinde iki
siyah kaz gibi uçuyorlardı.281 Abakanlara ait Topça menkabesinde, Abakan
ve Urenha kamları boğa ve kurt suretlerinde telakki edilmektedir.282 Orta
Asya ve Avrupa mitolojilerinde, esasen kutsal bir kız olduğuna inanılan ku
ğunun, üzerindeki ak tülünü sıyırması ile kız, bunu üzerine alması ile de
kuğu olup uçtuğu anlaşılmaktadır.283 Ayrıca kuğunun aklığı; temizliğin, iyi
liğin, saflığın ve ululuğun sembolü olarak telakki edilmektedir. Nitekim Ku-
tadgu Bilig'de:
"Kayu başka kirşe kuğu kırtışı
Kuğu teg örüng kılgu könglin kişi"284
(Kimin başına kuğunun beyaz dışı girse, o kişi kuğu gibi gönlünü ak etsin)
beydne rastlanılmıştır ki, burada kuğunun ak tüyüne bürünmesinin yeterli ol
mayacağı, kişinin gönlünü de kirden arındırıp temizlemesi gerektiği ifade
edilmekte ve kişinin ancak bu şekilde olursa uçabileceğine işaret edilmekte
dir.
Altay Türklerinde kamlar, merasimler esnasında kuş suretine girerek gök
yüzüne uçarlardı.285 Karasaç adındaki Müslüman kadın kam, kafir bir erkek
le evlenmemek için, "doğan kuşu" suretine girip göklere uçmuştu.286 Altay-
lılarm ünlü "kam"larından Tostogoş, yakılan bir kulübenin duman deliğinden

278 A. İnan, Mak ale ler ve İnc elem eler , s. 436; B. Ögel, Türk Mitoloji si, s. 29, 37.
279 A. İnan, Mak ale ler ve İnc elem eler , s. 439.
28 0 Y. Kalafat, a.g.e., s. 55, 56.
281 M.F. Köprülü, Türk Edebiyatı Tarihi, ş. 45; M. Eröz, Türkiye'de Alevîlik Bek
taşîlik, s. 402. W. Radloff, Si biry a'd an Seçme ler , s. 215.
282 A. inan, Şama nizm , s. 87.
283 B.Ögel, TürkMitol ojisi,ci ltII, s. 327.
28 4 A. Dilaçar, Kutadgu Bilig İncelemesi, Ankara 1972, s. 32; B. Ögel, Türk Mitolojisi,
cilt II, s. 327.
285 A. inan, Şama nizm , s. 87.
286 A. İnan, Şa man izm , s. 89; M.Eröz, Türk iye 'de Alevîlik Bekt aşîl ik, s. 399.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 74/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

uçarak kurtulmuş, kadm kamlardan Kanaa ise Alaş Irmağı sahillerinden,


Kopşu Irmağı sahillerine uçarak gitmişti .287
Türklerin İslâmiyeti kabullerinden sonra, kaynağını İslâm dininden alan,
kısmen de yabancı dinlerin duyuş ve düşünüşlerinin tesiri altında gelişme
gösteren tasavvuf sisteminin, şeriatın, taviz vermeyen tutumuna nisbetle çok
daha m ü s a m a h a k a r oluşu, eski Türk inanışlarının muhtelif tarikat muhitlerin
de, İslamî inançlarla kaynaşarak günümüze kadar yaşamasına vesile olmuş
tur. Nitekim Velayetname 'de, Hoca Ahmed Yesevî'nin "turna" donuna gire
rek Horasan erenlerini Semerkand sınırında karşıladığını görüyoruz.288
Yesevi'nin halifelerinden Baba Maçin, Yesevî'ye intisabından evvel hergün
yirmi dört fersahlık bir mesafeyi bütün halkın gözleri önünde uçarak
kat'ederdi.289 Yesevî'nin, Kazan Han tarafından gönderilen Sufi Muhammed
Zernuki'yi beraberinde uçurarak bir anda Mısır'a götürdüğü tespit edilmiş-
tir.290saltuknâme'de Hacı Bektaş-ı Veli "güvercin", Toğan Ata ise "doğan"
suretinde görünmektedir.291 Bektaşi menkabelerinde. Hacı Bektaş-ı Veli'nin,
"şahin" ve "güvercin", Karacaahmet Oğlu Hacı Doğrul'un "doğan". Hacim
Sultan'ın ise yine "güvercin" donuna büründüklerini292 , Vilayet-name'de ise
Hünkâr Hacı Bektaş'ın "şahin" donunda Bedahşan'a uçtuğunu ve Kutbetdin
Hayder'in esir edildiği mağaradan içeriye süzülerek insan şekline döndüğünü
görüyoruz.293
Muhtelif Türk zümrelerinde atalar ruhu ile irtibaüı görülen ve kişinin uç
masına yönelik bu inançlarda amaç, kişioğlunun her türlü dert ve hastalıkla
rına çözüm bulmak, yurt'u, obayı, aşireti hattâ bir ili şerir ruhların yapacağı
çeşitli fenalıklardan konımak, kişileri güçlü ve kudreth kılmak, inanç ve te
lakkilerine yönelikti. İslâmi devirde ise bu inanç, kişioğlunun kuvvet ve kud
retine dayalı olarak yine kötülüklerden sakındırma, ululuk ve kurtarıcılık un-

287 A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 426 ; Eski Türk Dini Tarihi, s. 101.
288 M. Fuad Köprülü, Türk Edebiyatmda İl k Mutasavvıflar, Ankara 1976, s. 33 .
289 M. Fuad Köprülü, a.g.e., s. 35.
290 M. Fuad Köprülü, a.g.e., s. 38.
291 N. Pekolcay, İslamî Türk Edebiyatı, İstanbul 1975, cilt I, s. 252, 253.
292 A. İnan, Şamanizm, s. 8 3; M. Eröz, Türkiye'de Alevîlik Bektaşîlik, s. 4 0 1 ; A. Turan,

1990, s.ve35.
"Türk Destan
Ankara Masallarında Şekil Değiştirme Motifi", Millî Folklor, sayı 5, cilt I,
293' A. Gölpınarh, Velâyet-Nâme, Menâkıb-ı Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli, İstanbul 1958,
s. 10-13.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 75/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

surları ile tekke ve tarikat muhitine yeni girmiş olanların sözle değil bizzat
hâl ile ısındırılması amacına yönelmişdr .294
Harput'ta kişi yapacağı herhangi bir işe niyedenip başladığı zaman, başka
birinin bu işin üzerine gelmesiyle, gelen kişinin toplum tarafından önceden
değerlendirilfniş hal ve durumuna göre, yapılan bu işin uğurlu veya uğursuz
bir şekilde nedceleneceğine veya o işin bitmesi gereken süreden daha erken
veya daha geç tamamlanacağına inanılmaktadır. Uğursuzluğu özellikle dene
meler neticesinde tespit edilip, toplum içinde bizzat tanınan, bilinen bu kişi
ler, sosyal hayatta sevilmeyen, istenmeyen kişiler olarak değerlendirilirler.
Bazı kişilerde ise tarifi mümkün olmayan bir "ağırlığın" bulunduğuna, dola
yısıyla bu ağırlığın temas kurulan kişi veya kişiler üzerinde etkisi olumsuz
bir şekilde hissetdrdiğine de inanılır. Nitekim bu şekilde bir "ağırlığın bas
ması" inancı, kişinin kuvvetinin kaybolması, insiyatifinin elinden çıkması
ve uyuşuk bir hale gelerek ağırlığı basan kişinin tesiri altına girmesi şeklinde
yorumlanmaktadır. Ayrıca, çocuğunu emzirmek isteyen ancak, sütü o an için
azalmış veya tamamen çekilmiş olan anne; "Sütün dağa otlamaya gitti"
sözünü söylerse, dağa odamaya giden sürünün akşam eve dönüşü gibi, sütü
nün geriye döneceğine inanmaktadır. Emzikli anneye gördüğü yiyecek ve
içeceklerden mudaka tattırılır. Zira anne, görüp canının çektiği nesneyi biz
zat istemese bile sütü onu ummaktadır. Aynı inançla ilişkili olarak, bir kişi
nin iştahla yediği bir yemeğe veya yiyeceğe, orada bulunan diğer bir kişiyi
davet etmemesi halinde, bu kişinin "yılan" veya "kedisî"nin o kişiyi çarpaca
ğına, boğacağına dair inançlar da mevcuttur. Hâttâ aynı inançla "Yediğin
den bahan da ver yoksa pişiğim seni basar" veya " Yed i ğ i n d en b a h a n d a
ver, yoksa gece yılanım seni boğar" gibi ifadelerin yörede yaşadığını biz
zat tespit etdk.
Bu inanç ve telakkilerde, kişilere kuvvet ve kudret veren veya bazı kişile
ri
isediğerlerinden
bizzat kişininfarklı kılan güçlü
bedeninde bir varlığa
yaşayabileceği sahip
gibi, bazıolduklarını,
hallerde isebubedenden
varlığın
ayrılarak başka kişilere zarar verebildiklerini görüyoruz. Eski Türk inançla
nnda, kişioğlunun bizzat varlığında kendisiyle birlikte yaşayan iyeler mev-

294 Öz ellikle İslamiyetten sonra tasavvuf mu hitind e gör ünm eye başlayan ve adları yuk arı
da zikredilen büyük Türk velilerinin kuş suretlerine girerek uçmaları, bir keramet
midir, yoksa değişik misallerini ortaya Icoyarak açıklamaya çalıştığımız eski Türk
inançlarının devam eden izleri midir, hususunu büyük yaratıcı Tann'ya havale ediyo
ruz. Zira, başta Hoca Ahmed Yesevî olmak üzere, adı geçen ulu ve bilge kişilerin söz
konusu suret değiştirmelerinin yanında muhtelif kerametlerinin mevcudiyeti bilinmek
tedir. Bu hususta bkz., M. F. Köprülü, Türk Edebiyatında tik Mutasavvıflar, s. .31-
5 1 , ayrıca 53. (dip notlar).

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 76/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

cuttu. Bu İye bazı zamanlarda Erlik'in emıine uyarak kara iyelerin buyruğu
na girebiliyordu. Dolayısıyla kişinin"uğur" veya "uğursuzluğu" ile "gözünün
ve nefesinin dokunması gibi inançların kaynağında, başlangıçtaki bu tür
inançlar yatmaktadır. Nitekim, kişinin baktığı bir varlığa karşı tükürür gibi
yaparak; üç defa "tü, tü, tü" deyip, böyle bir davranışın içine girmesinde
amaç, içinde yaşayan bu kara iyeyi şaşırtmaktır.295
Eski Türk inançlarında her kamın yaratılışında var olan asıl ruhunun dı
şında, ayrıca özel bir ruhunun da mevcut olduğu bilinmektedir. Bu özel ruha
Altaylı kamlar "tös/töz", Kırgız ve Türkistan baksıları "arvak", Yakut Türk
lerinin oyunları ise "ijâ kil" (=ana hayvan) veya "emeget" adını vermişler
d i . Ö z e l l i k l e Yakutlarda bu eşruhun yalnız "oyun"lara mahsus olmadığı
ve her kişide mevcut olduğu inancı vardı.^^^ Kazak-Kırgızlarda, "arvak"
baksılarda olduğu gibi ünlü kişilerde bulunurdu. Bu inançlar Sagay kamla
rında da görülmektedir.298 "Tös" jja kil" ve "arvak" olarak tesmiye edilen bu
eş ruhlar; tilki, tavşan, kartal299, şahin, doğan, güvercin, geyik^OO, boğa ve
kurt gibi hayvan suretlerinde bulunur^O' ve kişioğlunun vücudunun dışında
yaşamasına rağmen, doğrudan doğruya onun hayatına bağlı olduğuna inanı-
lır.302 Kırgız Türkleri, "Filanla konuşuyordum itirazına bir şey diyemedim.
Çünkü arvağı bastı" derler.303 Bugün yörede; "Ne biçim Icişiymiş ki ağırlığı
beni bastı, fikrini sözünü bahan kabul ettirdi." veya "Ölü evinin ağırlı
ğını üzerimden atamadım" gibi ifadelerde geçen "ağırlık" kavramının,
"arvak" inancının yörede yaşayan bir devamı olduğu kanaadndeyiz. Zira baş
langıçtaki inançlarda da kişilerin arvakları kuvvet ve kudret itibariyle birbir
lerinden tamamen farklı idiler. Bir kişinin arvakı diğer bir kişinin arvakından
daha etkili ve kuvvetli olabiliyordu.304

295 Y. Kalafat, a.g.e., s. 56 .


296 A. İnan, Şamanizm, s. 81; Makaleler ve İncelemeler, s. 458; S. Buluç, "Şaman",
İslâm Ansi klope disi , cilt XI, s. 318; M. Eröz, Türki ye'd e Alevîlik Bekta şîli k, s. 399.
29 7 A. İnan, Şamanizm, s. 81 ;-M. Eröz, a.g.e., s. 399.
298 A. İnan, Şamanizm, s. 82.
299 A. İnan, a.g.e, s. 82; M. Eröz, a.g.e., s. 400.
300 A. İnan, a.g.e. , s. 83.
301 A. İnan, a.g.e., s. 87.
302 A. İnan, a.g.e., s. 81.
303 A. İnan, a.g.e., s. 82.
304 A. İnan, Şa mani zm , s. 82; S. Buluç, "Şaman", İsl âm Ansi kloped isi, cilt XI, s. 318.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 77/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Jean-Paul ROUX, Oğuz Kağan Destam'nda, Oğuz'un ayaklanmn öküz


ayağı, belinin kurt beli, omuzlarının samur omuzu ve göğsünün ise ayı gibi
kıllı oluşuna ait yapılan tasviri, Türklerin "eş-ruh"la ilgili inançlarına bağla-
maktadır.305 Abdülkadir İNAN, Hacı Bektaş-ı Veli'nin "şahin donuna" gir-
m.esini. Geyikli Baha'nın geyiğine binerek dolaşmasını eski inançlardaki
"arvak" ve "ija kil" menşeine dayandırır.306 Vilâyet-Name-i Abdal Musa'da
kara bir canavar şeklinde tecelli eden Teke Beyi'nin ruhu. Kara Abdal tara
fından öldürüldüğü sırada Antalya'ya gitmekte olan Teke Bey'i de atından
düşerek ölür.307 Hıtay İmparatoru T'ai-tsung'un, av esnasında öldürülen bir
tilkinin akabinde ölmesi, bu tilkinin imparatorun ruhunu taşımakta olan sem
bolik bir varlık olarak telakki edilip bu şekilde inanılmasına sebep olmuş-
tu.308

Başlangıçtaki Türk inançlarında tespit ettiğimiz ve tamamen ruhun dışın


da olduğu halde, kişinin hayatına bağlı olarak yaşayan değişik hayvan sure
tindeki arvakların, yörede "ağırlık" kavramı içinde veya "kedi", "yılan" gibi
hayvan şekillerinde yaşamakta olduğunu sanıyoruz.
b . Ata Ruhu, Tm / Ruh :
Eski Türklerde ataya büyük değer verilir, hürmet gösterilirdi. Hayatta
iken sözleri dinlenir, tecrübelerinden yararlanılır, yaptığı işlerle övünülür,

verdiği kararlara
gelişmesi, ata/babagüvenilirdi.
tarafından Yuvanın kurulması
sağlanırdı.309 ve devamı,
gu görev soyun çoğalıp
ve sorumluluk devlet
hayatında kağanlara yüklenmişti.3'0Atalara gösterilen saygının bir diğer se
bebi de, kişioğlunun beden ve tm/ruh şekliyle iki önemli unsurdan yaratılışı
ve tının, diğer bir ifadeyle atalar ruhunun sonsuza kadar yaşayacağı inancıy
d ı . 3 " Tm'ın kişinin ölümünden sonra muhtelif suretlere bürünerek yeryüzü
ne gelebileceğine ve kişioğluna birtakım fenalıklarda bulunacağına dair
inançlar da vardt.312 Bu sebeple ataya gösterilen saygı ve korku o hayatta

305 Jean-Paul Roux, "Türk Göçebe Sanatının Dinî Bakımdan Anlamı", Türk Kültürü El
Kitabı, İstanbul 1972, cilt 11, Kısım 1 a, s. 75.
306 A. İnan, Şama nizm, s. 83.
307 A. Yaşar Ocak, Türk Halk İnançlarında ve Edebiyatında Evliya Menkabeleri, An
kara 1984, s. 109.
30 8 B. Ögel, Türk Mitolojisi, cilt I, s. 560; H. Koksal, B a t t a l n a me l e r d e Tip ve Motif Ya
pısı, Ankara 1984, s. 143.
30 9 Y. Kalafat, a.g.e., s. 57.
310 M. Ergin, a.g.e., s. 71.
311 Y. Kalafat, Doğ u Ana dolu 'da Eski Türk İ nanç larının İ zleri, Ankara 1990, s. 57.
312 A. Yaşar Ocak, "Bektaşî Menakıbnamelerinde Tenasüh İnancı, H. Mil letlera ras ı
T ü r k Folklor Kongresi Bildirileri, Ankara 1982, cilt IV, s. 397.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 78/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

İken devam ettiği gibi, onun ölümünden sonra da devam eder, onların kızdı
rılıp gücendirilmemesine özellikle dikkat gösterilirdi.313 İbrahim Kafesoğlu,
bu durumun "baba hukukunun" inanç sahasındaki bir belirtisi olduğuna işa
ret etmektedir.314 Benzer inançların, günümüzde yörede de hayat bulduğuna
şahit olduk.
Harput'ta, ölmüş bir kişinin günahsız olması halinde ruhunun kuş misâli
her yerde rahatça uçabileceğine, zaman zaman eve geleceğine ve kimseye
her hangi bir zararının dokunmayacağına inanılır. Ancak günahkâr olan kişi
nin ruhu, "kedi", "köpek", "yılan", "çıyan" ve "canavar" surederinde geldiği
gibi, "gölge" halinde de görünecek eve ve mahalleye fenalıklarda bulunabile
ceği inancı da mevcuttur. Ruhların genellikle cuma geceleri ile mübarek ge
celerde evleri ziyaret ettiği, gelen ruhun heybetinden tavanların sarsıldığı ve
değişik seslerin duyulduğuna dair inançlar oldukça yaygındır. Bunun için,
ölü evinde ilk gün öd ağacı ve buhur yakılarak kokusu ve dumanı evin dört
bir yanına sindirilir. Helva pişirilerek ekmek arasında komşu ve akrabalara
dağıtılır. Özellikle cuma günleri güzel kokulu yemeklerin pişirilmesine özen
gösterilir. Zira evi ziyarete gelen ruhun, bu güzel kokuları alıp evden mem
nun ayrılacağına inanılır.
Ruhların kuş haline gelmesi^'S veya günahkâr ruhların yırtıcı hayvan su

retine dönüşmesi
cuttur. Eski Türkinancı^'ö, muhtelif Türk
inanç sisteminde, zümrelerinin
ölen kişilerin akidelerinde
ruhları de mev
karanlık aleminde
yaşayan ve yeraltı dünyasının sahibi Eriik'in zümresine dahil olmakla birlik
tedir, zaman zaman değişik şekil ve suretlerde görünerek insanlara kötülük
lerde bulunabiliyoriardı.318 Kök-Türklerde ölen kişinin ruhunun kuş veya
böcek şekline girdiğini, kitabelerde kişi hakkında "uça barmış" (= uçup git
miş) ifadesinden anlıyoruz.^l^ Batı Türklerinde öldü anlamına gelen "şunkar
boldı" yani "şahin oldu" deyimine rastlıyoruz ki bu ifade İslâmiyet'in kabu
lünden sonra da adı geçen Türkler tarafından kullanılmaktadır.320 Yakutlar-

313 W. Radloff, Sibi rya' dan Seçmel er, s. 221 .


314 i. Kafesoğlu, Tü rk Millî Kültü rü, s. 291 -294 .
315 A. İnan, Maka lele r ve İncele mele r, s. 426.
316 A. İnan, Şam ani zm, s. 42, 43 , 81.
317 A. İnan, Mak ale ler ve İnc elem eler, s. 423 .
318 A. İnan, Mak ale ler ve İnc elem eler, s. 422.
319 H. Namık Orkun, Eski Türk Yazıtları, s. 36; M. Eröz, Türkiye'de Alevîlik Bek
taşîlik, s. 326; S. Buluç, "Şaman", İslâm An sik lopedi si, cilt XI, s. 330.
320 M. Eröz, Türkiy e'd e Alevîlik Bektaşîli k, s. 326.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 79/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

da "kut"un bedeni terk etmesine müteakip kuş haline gelerek "dünya


ağacı"nm dallarma konduğunu, bazı hallerde değişik hayvan surederine gir
diğini görüyoruz.321 Yakut ve Dolganlarda, hasta kişinin iyileştirilmesi töre
ninde kişioğluna ait ruhun, şaman tarafından sembolik olarak bir hayvana
nakledildiği anlaşılmaktadır.322 Moğol âlimlerinden BANZAROF, ongon
kültünün, atalara duyulan saygının bir neticesi olarak ortaya çıktığım; insan,
kuş ve değişik hayvan şekillerinde yapılan ongonlarm herbirisinin muayyen
bir ruhu temsil ettiğini işaret eder.323 Altaylılarda kuş suretinde telakki edi
len ata ruhlarının, kamlara ilham kaynağı olduklarına, onlara kuvvet ve kud
ret verip yol gösterdiklerine inantlır.324 Yakut Türklerinde "iye kü" veya
"emeget" olarak adlandırılan ata ruhunun, şamanın mhunun eşi veya onun
hayvanda tecelli eden canıdır,325 denir ve böyle telakki edilir. CÜVEYNİ'nin
Tarih-i Cihan-güşa adlı eserinde Uygurların, adam öldüren, halka eziyet
çektiren, hırsızlıkta bulunan kişilerin öldükten sonra ruhlarının haşarelere,
yahut vahşi ve yırtıcı hayvanlara girdiklerine dair inançlar kayıtlıdır.326 Cen-
giznâme'de Alan-ho'a'nın çadırına sızan ışıkla biriikte gelen Alan-ho'a'nın
kocası Dubun Bayan'ın ruhu, adı geçen karısının kamını okşadığı, böylece
nurunun kadının vücuduna geçdği, bilahare güneş veya ayın nurları içinde
"sarı bir köpek" gibi sürünüp çıktığı tespit edilmiştir.327 Keza, Çingis Han'ın
ceddi. Tanrı tarafından yaratıldığına inanılan bir "boz kurt" idi.328

Bu inançların, Türklerin İslamiyet! kabullerinden sonra da muhtelif


İslâmi muhitlerde yaşadığını görüyoruz. Ancak söz konusu inançlarda özel
likle ruhun başka kişioğlunda ve başka bir zamanda tecelli ettiği görülür. Ni
tekim Velayetnâme-i Abdal Musa'da, Hacı Bektaş-ı Veli'nin ruhu, Abdal
Musa'nın bedeninde bu dünyaya tekrar intikâl etmiştir.329 Velâyetname-i

321 M. Eröz, a.g.e., s. 326.


322 S. Buluç, "Şaman", İslâm Ansiklopedisi, cilt XI, s. 319.
323 A. İnan, Maka lel er ve İncel emele r, s. 269.
32 4 W. Radloff, S ibiry a'da n Seç mele r, s. 232.
325 S. Buluç, "Şaman", a.g.e., s. 318.
326 Aladdin Ata Melik Cüveynî, Tarih-i Cihan-güşa, (Çev: M. Öztürk), Ankara 1988, s.
120.
327 A. Temir, MoğoUann Gizli Tarihi I, Ankara 1986, s. 8; Ş. Elçin, Halk Edebiyatma
Giriş, s. 109.
328 A. Temir, a.g.e., s. 3.
329 A. Yaşar Ocak, "Bektaşî Menakıbnamelerinde Tenasüh (Reıncarnation-Metempsycose)
İnancı", H. Milletleraras ı Türk Folk lor Kongresi Bildiri leri, cilt IV, s. 399.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 80/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Sultan Sucâuddin Menakıbnâmesinde, Sultan Sucâuddin, daha dünyaya gel


meden Seyyid Battal Gazi olarak yaşadığı nakledilir.330 Velâyetnâme-i Me-
nakıb-ı Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli'de, Hz. Ali'nin Hacı Bektaş olarak bu
dünyaya yeniden zuhur etdği kayıtlıdır.331 Elvan Çelebi'nin Menakıb'ul Kıd-
siye'sinde Muhlis Paşa'nm, ölümünden on yıl sonra sırrının Aşık Paşa'da te
celli edeceğini bildirdiği ve bu sözün aynı yıl gerçekleştiği görülmektedir.332
Şeyh Bedrettin Menakıbnâmesi'nde ise, Şeyh Bedreddin, kendi bedeninde
babası ile dedesinin ruhlarının zuhur ettiğini beyan etmektedir.333
Ata ruhunun başka bir insana veya hayvana, bitkiye yahut cansız herhan
gi bir varlığa intikâline dair inançlar, genellikle eski Hind dinleri ve özellikle
de Budizm dininde görülmektedir.334 BU inancın menşeini Totemizm'e bağ
layanlar da mevcuttur.335 Bahaeddin ÖGEL, bu inancın Hind Budizm'inden
kaynaklandığını ileri sürmüştür.336 Uygur Türklerinde ruhun başka bir şekle
dönüşüne "sansar" veya "sangsar", Hind Budizmi'nde "samsâra" Moğol-
lar"da ise "sansar-in Kürdü" (=Ruhların dönüşümü tekerleği) adını vermiş-
lerdi.337 Uygurlarda "tenasüh" inancının varlığına dair kayıtlar, Tarih-i Ci-
hangüşa'da da kayıdıdır.338

Dilimizde "don değiştirme" ve "sır" olarak da adlandırılan tenasüh"


(reincamation veya metempsycose) inancı, kişinin ölümünden sonra nıhunun

başka bir varlığın kalıbına girerek mevcudiyetini sürdürmesi olarak ifade


edilmektedir.339 Dünyanın muhtelif ülkelerinde değişik yapı ve anlayışlar
içinde görülen bu âkide, eski Türk inanç sisteminde, ata ruhlarına ait bir
inanç olarak derin izler bırakmıştır. Nitekim İslâm dininin reddine rağmen,
İslâmiyetle imtizaç etmiş ve başta Bektaşilik olmak üzere muhtelif tarikat

33 0 A. Yaşar
Türk Folk Ocak, "Bektaşi
lor Kongres Menakıbnamelerinde
i Bildir ileri, cilt IV, s. 399.Tenasüh İnancı", II. Milletlerarası
331 A. Yaşar Ocak, a.g.m., s. 402.
332 • A.Yaşar Ocak, a.g.m., s. 404.
333 Şeyh Bedreddin Menakıbı, (Nşr: A. Gölpınarh), İstanbul 1967, s. 8; A. Y. Ocak,
a.g.m., s. 397.
334 A.Y. Ocak, a.g.m-, s. 397.
335 M. Eröz, Tür kiy e'd e Alevîlik Bektaşîli k, s. 396, 397.
336 B.Ögel, Tür k Mito lojis i, cilt I, s. 488 .
B.Ögel,a.g.e.,s.489,490.
337
338 Alaaddin Ata Melik Cüveynî, Tarih-i Cihan-güşa, s. 120.
339 , A.Yaşar Ocak, "Bektaşi Mekanıbnamelerinde Tenasüh", II. Milletl eraras ı Türk Folk
lor Kongresi Bildirileri, cilt IV, s. 397 ,4 05 .

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 81/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

çevrelerinde ana inanç unsurlarından birisi olarak yer almış ve günümüze


kadar yaşamıştır.^^O
Harput'ta, atalar rahu ile ilişkili başlangıçtaki Türk inançlarından kaynak

landığını sandığımız
ifade edilen inançlar
teşbih, saat, silah,dakılıç,
vardır. Nitekim,
yüzük, tava, atadan dededen
kitap, halı, kaldığı
kilim... gibi
miras eşya ile tarla, bağ, bahçe gibi gayri menkul malların yörede mevcut
imkânlar içinde titizlikle koranduğuna şahit olduk. Hâttâ aile bireyleri tara
fından ihmal edildiği anlaşılan miras eşya^^' veya taşınmaz mallar için bü
yükler: "Bu ata, baba malıdır, kıymetlidir" diyerek ihmâli görülen gençle
ri ikaz ederler. Yörede bu gibi eşya ve mallata saygı ve sevgi ile bakılır.
"Bunu goyup gidene rahmet" denir. Bu hatıra eşyalardan bazılarının yapı
ve fonksiyonlarında dinî-sihrî bir kuvvetin mevcut olduğuna inanılır. Nite
kim yörede, küçük çocukların ishal olması, nefeslerinin kokması halinde ^^S
atadan intikâl etmiş eski miras tavasının içine bırakılan bir miktar su ile üç
defa "parpusu"343 denilerek yıkanır. Bu pratikle çocuğun iyileşeceğine ina
nılmaktadır. Ayrıca ölünün parmağından çıkarılan yüzük, göze sürüldüğü
zaman gözün görme fonksiyonunu kuvvetlendireceğine; davalı veya davacı
kişilerden hangisinin parmağında böyle bir yüzük olursa, o kişinin girdiği
mahkemeyi mutlaka kazanacağına dair inançlar mevcuttur.
340 İşlediğimiz konu ile son derece ilişkili buld uğu mu zdan ötürü, ınerhum İshak SUN -
GUROGLU'na ait şu hadiseyi nakletmeyi uygun bulduk.
Fatih Ahmed Baba'nm türbedarlarından ".. Muharrem Baba öyle bir tiptir ki, kimi bu
zata Bektaşi, kimi de Melâmi derlerdi. Saç sakal birbirine karışmış, surda burda derbe
der bir halde gezer dolaşır, çok kimse ile görüşmezdi, en samimi dostu Saraç Musta
fa'ydı, çünkü o da aynı mezhep ve meşrepteydi. Bir gün dükkanda daraklık (= koyunun
boynundan kesiimiş ve fırında kızartılmış et) yerken kapının önüne bir köpek musallat
olmuş... Ekmek vermişler, kemik atmışlar bir türlü gitmemiş... Saraç kızmış, eline bir

parça ekmek ve kemik de bana atacaksın, ihtimal kızarak beni de dögeceksin. İşte buna
ağlıyorum, Mustafa !.. Sakın beni de koğnıa ve döğme diye yalvarmış. Hakikaten az
zaman sonra Muharrem Baba ölmüş. Ölümünden sonra Mustafa dükkanında ne zaman
yemek yerse, karşısında bir siyah köpek belirir lokmalarını sayarmış.. Mustafa ise her
lokmada dilim dilim ekmekleri, kemikleri köpeğin önüne atar, alkardeşim Muharrem!
Al da ye... der ve kendi kendine kim bilir öldükten sonra ben ne hal kesp edeceğim
diye kederlenirmiş "Bkz., 1. S u n g u r o ğ l u , H a r p u t Y o l l a r ı n d a , İstanbul 19,58, cilt F, s.
329. • •
341 1. S ung uroğlu, H a r p u t Y o l l a r ı n d a , İstanbul 1968, cilt IV, s. 264.
342 Harpu t ve çev resin de bu hastalığa "El-üz" (= el yüz) hastalığı adı verilme kted ir.
343 M ülakat yaptığım ız kişiler yukarıdaki pratiğe benzer davran ışlarda; "üç defa parpusu
denirse bu hastalığın veya gelebilecek bir belanın önüne geçileceğini" ifade ettiler. Bu
kelime yörecje korkutmak, uzaklaştırmak, kaldırmak ve gidermek anlamlarında kulla
nılmaktadır '

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 82/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Tesbit ettiğimiz bu tutum ve davranışların, Türk inanç sistemi içinde ata


lara ait eşyanın kutsal sayılması inancından kaynaklandığı açıktır.344 Miras
eşyanın yapısında olan dinî-sıhrî kutsiyet bugün; hastalıkları giderme, gel
mesi muhtemel olan kötü bir neticeyi ortadan kaldırma, gözün ışığını kuv
vetlendirme" gibi inanç ve telâkkilerle mahiyetinde "kurtarma, kaldırma,
kuvvetlendirme", unsurlarını taşıyarak varlığını sürdürmektedir. Nitekim
aynı amaç ve inançla, Harput'ta medfun bulunan Üryan Baha'nın hayatta
iken kullandığı rivayet olunan 999 adetten müteşekkil teşbihinin taneleri, zi
yaretçiler tarafından gizlice birer ikişer alınarak götürülmüştür. Bugün türbe
sinde bulunan ve sonradan ilâvelerin yapıldığı ifade edilen bu kutsal teşbihin
içinden, yöre halkı üç defa şifâ niyetiyle geçmektedir ki, bu da yine aynı
inanç ve düşüncelerle ilgilidir. Aynı veya benzer inanç ve pratiklere eski
Türk hayatında rastlanılmıştır. Nitekim, Başkurt, Kırgız ve Kazan Türklerin
de, babadan-atadan intikâl eden bazı eşyaları "hatıra andaç" olarak saklayan
lar mevcuttur ki, "atalarımızın tözü/tösü diye saklıyoruz"derler. Oğuz ve
Altay Türklerinde her oymağın kendine mahsus "anı tözleri" vardı ki bu töz
ler o aşiretlerce ceddiâlâ olarak kabul edilen dağ, hayvan yahut efsanevî bir
kişinin adını taşırdı.345 Teleüderde "tileg töz" kabilenin ceddiâlâsı duramun-
daydı.346
Yörede atalar rahu ile ilişkili bir diğer inanış da, ölmüş ulu ve bilge kişi
lere ait ruhların bizzat savaşlara katılacağına, gökyüzünde istedikleri
mekânlara gidebileceklerine ait inanışdır. Bahsolunan ruhların, genellikle
cuma günleri bir araya gelerek, cuma namazını kılmak için Mekke'ye gittik
leri ifade edilmektedir. Konu ile ilgili olarak yapılan anlatılarda, Harput'ta
bazı mübarek günlerde, sebebi bilinemeyen bazı patlama seslerinin duyuldu
ğu, bu seslerin akabinde gökyüzünde beyaz bir bulutun oluştuğu ve bu bulu
tun hilâl şeklini aldıktan sonra Mekke'ye doğru aktığı ifade edilir ki bu duru
ma yörede "evliyaların yolculuğu" adı verilmektedir.
Yörede mezar ve mezarlıklar parmakla gösterilmez. Bu tür davranışlarda
bulunan kişinin, ağır hastalıklara yakalanacağına veya çarpılacağına inandır.

344 "Asya Hunları, Tabgaçlar ve Göktürkler, ölmüş büyüklerine tazim ve atalara gösterdik
leri saygmm gereği olan inançla, yılm belli günlerinde kutsal mağaralann önüne gide
rek atalarm ruhlarına kurban sunarlardı. Atalara ait hatıraların kutsal bilinmesinin bir
neticesi olarak, mezariarına yapılan tecavüzleri şiddetle cezaiandınriardı. Bkz., 1. Kafe

34 5
soğlu, a.g.e., s. 291.
A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 2 7 0 - 2 7 3 ; Z. Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi,
İstanbul J 976, s. 335.
346 A. İnan, Mak ale ler ve İnc ele mele r, s. 271 .

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 83/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Bu İnanç ve pratik, küçük bir farkhhkla Kars347 ve İğdır yörelfcrinde de tes


pit edilmiştir. Başlangıçtaki inançlarda ata ruhlarını temsil edçn ağaç ve hay
van gibi bazı canlılar parmakla gösterilmezdi. Böyle bir davranışın ata ruhla
rını üzeceğine, incitip öfkelenmelerine sebep olacağına inanılırdı.348

Yörede ataya/babaya büyük bir sevgi ve hürmet gösterildiğini ifade et


miştir. Bunun sebebinde elbette ki İslâmî hükümlerin etkisinin büyük olacağı
muhakkaktır. Ancak, çalışmamızın ilgili bölümünde de görüleceği gibi, bu
sebebi sadece İslâm dininin vazettiği hükümlere bağlamak eksiklik olur.
Zira eski hayatında mevcudiyeti bilinen ve İslâmiyetle alâkası bulunmayan,
atalar ruhu ile ilgili birtakım inançlar yörede muhtelif söz ve pratiklerin
muhtevasında yaşamasına devam etmektedir. Nitekim söz konusu büyükle
rin başı ve ruhu üzerine yemin edilir veya yemin ettirilir. Ata/baba yaşıyorsa;
"atanın başı için", "babanın başı hakkı için'> ölmüş ise; "atanın ruhu
için" veya "atanın babanın ruhuna değsin" şeklinde yapılan yeminlerde,
karşı kişinin isteği ne ise bu talep yerine getirilir.
Altaylı Türk boylarının inançlarına göre her insanın bir tın/ruh'u vardı.349
Tın'ın don değiştirerek yeryüzüne dönebileceğine inanılırdı ki bu inanç, Türk
zümrelerinin, soylarını muhtelif canlılara bağlamalarına sebep olmuştur. Ni
tekim, muhtelif Türk zümrelerinde soyun kurttan türemesi veya kayın ağa
cından türediklerine inanan Uygur Türklerinin adı geçen ağaca hürmet besle

meleri yahut da Yakut Türklerinde kartala atalar gibi sevgi duyulup saygı
gösterdmesi gibi efsanevî mahiyetteki duyuş ve tasavvurlar, söz konusu olan
inancın bir tezahürüdür.350 Günümüzde yörede "karakuş" adı ile bilinen
kuşun öldürülmesi hoş karşılanmaz. Bu inanç yörede "karakuş" adı ile adlan
dırılan bir halk oyununda görüldüğü gibi, yine bu oyunda söylenen karakuş
adlı halk türküsünde:
"Bir karakuşun yavrusu bu
Avcı yol bekler uğrusu bu
Dön eğri yoldan doğrusu bu

Dokunma avcı bu karakuşa


Başka av ara çık yokuşa
Vurma yazıktır nişan al boşa"35l

347 Y. Kalafat, a.g.e., s. 58.


348 Y. Kalafat, a.g.e., s. 59.
349 A.İnan, Ş a m a n i z m , s. 176, 177.
350 Y. Kalafat, Doğu Anadolu'da Eski Türk İnançlannm İzleri, s. 59.
351 F. Memişoğlu, Ha rp ut Ahengi , s. 105, 106; Ayrıca bu oyunun oynanması hakkında,
bkz., I. Sunguroğlu, Harpu t YoUan nda , cilt 111, s. 194, 195.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 84/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

şekliyle yaşamaktadır. Bu mısralarda karakuşun avlanması halinde avcıya


uğursuzluk getireceği inancı açıkça görülür. Bu halk oyunu, Adıyaman, Bin
göl ve Şanlıurfa yörelerinde "karakuştane", Siirt'te ise "harahuşta" adı ile tes
pit olunmuştur.352 Uygur Türklerinde kartala "Hara Huş" (= Kara Kuş) adı
verilirdi.353 Dolayısıyla karakuş kartalın diğer bir adıdır. Keza muhtelif Türk
zümreleri kartala, karakuş adının yanında "hotoy" ve "bürküt" adını vermiş
lerdi.354 Yakut Türklerinde kartalın adı ile yalan yere and içenlerin neslinin,
soyunun kesilip, ocağının söneceğine dair inançlar vardı. Zira kartal soyun
koruyucu ruhu sayılmaktaydı. Yanlışlıkla öldürülen kartal, kamlar aracılığı
ile yapılan bir törenle gömülürdü. Kısır Yakut kadınları kartala yalvanrlar,
doğan çocukları için "kartaldan türemiş anlamında" "Hotoy törütteh" derler
di.355 Oğuzlarda Ay Han Aşiret (=öz) inin "Ongun'unun" kartal olduğunu
görüyoruz.356 Altaylı Türk boylarında "göğüs" kapı bekçilerinin çift başlı
kartallar olduğu tespit edilmiştir.357

Altay, Kazak, Kırgız ve Başkurtların ayinlerinde, kartalın önemli bir


unsur olduğu anlaşılmaktadır.358 Altaylı ve Sibirya Türklerine ait mitoloji
lerde kartaldan türeme inanışlarına rastlanılmıştır.359

Harput'ta, çalışmamızın ilgili bölümlerinde de görüleceği gibi kurt dişinin


veya kurt derisinin arka tarafından kesilen bir parçanın nazardan koruyacağı
ve uğur getireceği inancı ile üstte taşınması; özellik arzeden ağaçlann dalla
rına çöp ve bezlerden yapılmış bebek sembollerinin asılarak, ip ve paçavra
lardan beşiklerin kurulması; ulu ve bilge kişilere ait türbe ve mezarlann, ça
resiz kişilerin ümit kapısı olması; gelinin kayın atasından "gelinlik etmesi";
ölünün gö müldüğü ilk gece mezar başında ateş yakılması, ölü evinde ışıkla
rın söndürülmemesi, ölünün ruhu için verilen aş merasimleri ve yas törenleri,
mezar toprağının ve ölü evinin ağırlığı; aynca karakuş oyununda kartalın ha
reketlerine bağlı olarak yapılan hal hareket ve davranışlar ile avlanması

uğursuzluk olarak addedilen karakuşa ait inançlar, ata ruhlarına bağlı eski

35 2 Y. Kalafat, a.g.e., s. 60.


353 A. Caferoğlu, Eski Uy gu r Türkçesi Sö zlüğü , İstanbul 1968, s. 81.
35 4 A. İnan, Şamanizm, s. 118.
355 A. lnan,a.g.e.,s. 118, 119.
35 6 Z. Gökalp, Türk Medeni yeti Tarih i, s. 63.
357 H. Tanyu, İslâmlıktan Önce Türklerde Tek Tann İnancı, s. 135.
358 A. İnan, Şamanizm, s. 118; 1. Kafesoğlu, Türk Bozkır Kültürü, s. 87.
359 B. Ögel, Türk Mitolojisi, cilt I, s. 595, 596.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 85/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Türk inançlarının asıl mahiyeti unutulmuş, pratik alanlar kısmen değişmiş ve


fonksiyon değişimine uğramış son kalıntılardır.

E. KA M / OYUN / O Z A N , OCAKLI

Altaylı Türk boylarında "kam", Tonguzlarda "şaman", Yakudarda


'oyun". Oğuzlarda "ozan", Kırgız Türklerinde ise "bahşı/baksı" adı verilen
/e belli bir eğitim yolu ile yahut soya bağh olarak geldiğine inanılan kuvvet
/e kudret fonksiyonlarına sahip kişiler vardı. Başlangıçta rakkaslık, musiki-
şinaslık, hekimlik, şairlik ve sihirbazlık gibi birçok görevleri yapabilme özel
liklerine sahip olan bu kişilere korku ve saygı ile bakılırdı. Kamların, göğün
ve yerin katlarında bulunan büyük-küçük mhlarla temas kurma, bu ruhlara
muhtelif vesilelerle kurban adayıp, hediyeler sunma, ölülerin ruhlarını yere
gönderme, şerir ruhlardan gelebilecek her türlü hastalık ve felâketlerin önüne
g e ç m e ve hastaları iyileşdrme gibi içtimaî vazifeleri bulunuyordu.360 Kişioğ
lu, adı geçen bu ruhlarla doğrudan doğruya temas kurma cesaretini kendisin
d e b u l am azd ı . Kamların aracılığı ile cedleriyle irtibat kurabilen kişi, bu yolla
yerin ve göğün kudretli varlıklanna ihtiyaçlarını bildirir ve yardım talep
ederdi.361 Ancak, kamların kişiliğinde toplanan bütün bu görev ve sorumlu
luklar, zaman ve mekân içinde içtimaî iş bölümü ve dinî fonksiyonların dağı
lımına uğrayarak bu inanca bağlı yeni insan dplerinin ortaya çıkmasına
sebep oldu.362 Şeyh, veli, derviş gibi İslâmî karakterli tipler, bahis konusu
olan mesleklerin dini cephesini teşkil ederken, doktorluk fonksiyonunu,
ocaklılar363 ve çıkıkçı/kırıkçılar aldt.364 Geçmiş ve gelecek hakkında söz
söyleme görevini ise falcılar üstlendi.365 Günümüzde bu türden insan tipleri
ne yörede de rastlanılmıştır.
Harput'ta ve çevresinde bazı kişilerin, kişiliklerinde mevcut olan ola
ğanüstü kaabiliyetleri sayesinde muhtelif hastalıkları tedavi edebileceklerine
inanılır. Bu kişilere "ocaklı", oturdukları eve ise "ocak" adı verilir. Yörede

360 M.Fuad Köprülü, Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul 1981, s. 67.


361 W. Radloft", Sibirya'dan, cilt II, s. 10; A. İnan, Şamanizm, s. 75, 76; O. Turan, Sel
ç u k l u l a r ve İslamiyet, İstanbul 1971, s. 3, 4.
3 62 M. Fuad Köprülü, Türk Edebiyatı Tarihi,, s. 69 ; Y. Kalafat, a.g.e., s. 66.
363 N. Birdoğan, "Anadolu Aleviliğinde Kadın Bacılar, Bacıyan-ı Rum", Folklor, Halk
Bilim Dergisi, 1988, sayı 36, cilt IV, s. 9-12 .
364 A. İnan, "Başkurt Türklerinde Şamanizm Kalıntıları", Türk Folklor Ara.ştiFmaları,
1965, s. 141.
365 Y. Kalafat, Doğu Anadolu'da Eski Türk İnançlarının İzleri, s. 66.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 86/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

kişinin ocaklı olabilmesi veya böyle bir hassaya sahip olabilmesi için öğre
nim görmesine gerek yoktur. Bu yetenek tamamen soydan gelen mistik bir
karakter taşır. Ocaklı kendisinde bulunan bu kaabiliyeti daha hayatta iken,
kendisinde böyle bir kaabiliyetin varlığını hissetdği kendi çocuğuna veya
kendi soyundan uygun gördüğü birisine el vermek suretiyle devreder. Bu
devretme işine "el verme" adı verilir. Bu aday hangi hastalığa yetkili ise bu
işin pratiğini, tedavi sırasında yapılması gerekli olan iş ve işlemleri ocaklının
uygulamalarından öğrenir. Zira ocaklı, hastanın nasıl ve ne şekilde tedavi
edileceğini, tedavi işleminin hangi günlerde ve kaç gün süreceğini, kendisine
de sıçraması muhtemel olan bu hastalığa karşı nasıl tedbir alacağını bilmek
ve bunlara uymak mecburiyetindedir. Bu konuda çalışmamızın Halk Hekim
liği bölümünde yeterli açıklamalar yapılmıştır. Bütün bu pradkleri uygula
malar sırasında
de izinli sayılır. görerek
Yörede öğrenen
erkek veocaklı
kadınadayı, artıkvardır.
ocaklılar ilgili hastalığın
Kadınlar tedavisin
genellikle
kadın ocaklılara giderler.
Yörede boğaz ağrılarını dindirdiğine inanılan bir ocaklının bu mistik ka
raktere yedi ayrı kör sıçan (=kedi yavrusu büyüklüğünde tarla faresi)'ı canlı
hali ile yakalayıp, eli ile boğazından sıkmak suretiyle öldürdükten sonra
ulaştığı, ölmeden önce bu hassasını torununa vererek bu sahada onu izinli
kıldığı ifade edilmiştir. Türkler, eski Türk takviminde her oniki seneye
"cycle" (=Çağ) adını verirlerdi. Bu oniki sene, oniki ayrı hayvanın adı ile
anılırdı ve bu hayvanların kutsal olduğuna inanılırdı. Bu hayvanların adları
arasında sıçanın da adının geçtiğini görüyoruz.366 Ayrıca Divanü Lûgat'it
Türk'de, sıçgan yılı, Türklerin oniki yıllarından birisi olarak geçer.367 Dola
yısıyla yörede yedi ayrı kör sıçanın öldürülmesi ile elde edilen "kuvvet ve
kudret" unsurlarının, eski Türklerde kutsal addedilen yedi sayısı^öS ile kutsal
olduğuna inanılan sıçanın öldürülmesi neticesinde kazanıldığı inancını tespit
ediyoruz. Ayrıca yörede yaşayan ocaklıya ait inanç ve pratikler, eski Türk
inançlarında görülen kamlık hayatının bir devamı niteliğindedir. Nitekim Ba-
lasagun'lu Yusuf Has Hacip, kamları otacılar (=tabipler) ile aynı tutup, bun-

366 Z. G ö k a l p , Türk Medeniyeti Tarihli, s. 56, 57.


367 D i v a n ü L û g a t ' i t T ü r k ,ciitl, s. 345, 438.
368 "Garp T ürklerinde 7 adedi mukaddesti. Bunun sebebi de aşikârdır: Yedi adedi, altı
bölü-ğe il'i temsil eden merkezin ilâvesiyle husule gelmiştir. Garp Türklerinde, her fer
din yedinci atasına kadar dedeleri malûm olmak lazım gelirdi. "Yedi Ata" tâbiri yedin
ci göbeğe kadar ulaşan dedeler demekti. "Ben kızımı yedi yabancıya veririm" "Yedi
' yabancıdan kız alırım" gibi tâbirler, eskiden Türklerde de bir nevi "hâriciyen-izdivâç"
kaidesinin câri olduğunu gösteriyor. "Bkz., Z. G ö k a l p , T ü r k M e d e n i y e t i T a r i h i , s.
149.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 87/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

lann kişiler için yararlı insanlar olduğuna, her hastalığın tedavisini yapacak
bir kamın bulunduğuna işaret etmiştir.369 gsj^j Türkler hastalarını kamların
aracdığı ile tedavi ederlerdi.370

Türkgeldiğini,
soydan hayatındakamkamlık sanatının
adayının ihtiyaröğrenmekle eldeyetiştiğini,
kamın elinde edilmediğini,
onunkamlığın
nezare
tinde ayinler yaptığını ve bütün bu işlemlerden sonra kamlık sıfatını aldığını
görüyoruz.371 Ayrıca Türk hayatında erkek kamlar gibi kadın kamların da
bulunduğu, kamların merasimler sonunda kendilerine verilen ücrete razı ol
dukları tespit olunmuştur.372 Bu inançlar yörede ocaklıya ait inançlarla kıs-
mende olsa birleşip bütünleşmektedir.
Yörede ayrıca her hangi bir sebeple yerinden çıkmış parmak, bilek, kol ve
bacak kemiklerinin tedavilerini yapan, bunları yerine salan, vücudun incin
miş bölgelerindeki adaleleri ovalayarak iyileştiren veya bazı halk ilaçları
kullanarak muhtelif kemik rahatsızlıklarının tedavisini yapan yetenekli kişi
ler vardır. Bunlara kırıkçı/çıkıkçı adı verilir. Bu kişilerin hayadan, taşıdıkları
yapı ve fonksiyonları da yine eski kamlık hayatının günümüzdeki izleridir.
Yörede eski kamlık inancına bağlı olarak yaşayan bir diğer meslek dalı da
falcılıktır. Yörede bizzat bu mesleği yapan belli başlı kişiler olduğu gibi,
civar yerlerden gelerek mesleğini icra eden falcı kadınlar da vardır. Yöre hal
kının büyük bir kesimi söz konusu kişilerin sözlerini dinler ve inanır. Yörede
falcılığı meslek edinmenin dışında özel bir zevk olarak uygulayan çok sayıda
kişiler de vardır. Genellikle kadınlar arasında oldukça yaygın olan falcılık,
İslâm dininin kesin reddine rağmen varlığını sürdürmektedir. Yörede özellik
le kahve falı oldukça yaygındır. Ters çevrilen fincanda kalan kahve tortusu
nun aldığı muhtelif çizgi ve şekillere bakarak, kişinin geçmişi ve geleceği
hakkında yorumlar yapılıp bilgiler verilir. Ayrıca avuç ayasmdaki damar çiz
gilerine, içilen çayın içindeki çay bitkisinin uzunluk veya kısalığına bakarak,
keza, akasya ağacından koparılan herhangi bir daldaki yaprakları yahut da
papatya yapraklarını tek tek kopanp yere atmak suretiyle yaprağın sayısına
ve yerde aldığı şekle bakarak da fala bakılmaktadır. Çalışmamızın ilgili kıs-

36 9 A. İnan, Şam ani zm, s. 72.


370 A. Haydar Bayat, "Türk Dünyasmda Özellikle Anadolu Tıp Folklorunda Akıl Hastalık
larının Tedavi Yolları ve Kaynakları", Türk Halk Hekimliği Sempozyumu Bildirile

371 ri, Ankara 1989, s. 61; W. Radloff, Sibirya'dan Seçm ele r, İstanbul 1976, s. 229, 300.
A. İnan, Şamanizm, s. 76; W. Radloff, Sibirya'dan Seçmeler, s. 295.
37 2 A. İnan, Şamanizm, s. 7 8 - 8 0 ; M. Eı«z, Türkiye'de Alevîlik Bektaşîlik, istanbul
1977, s. 279.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 88/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

mmda görüleceği gibi ocağın alevine ve çıkardığı seslere bakarak gelecek


hakkında bazı yorumların yapıldığı da tespit edilmiştir. Özel kaabiliyet iste
yen bu tür pratiklerin yerine getirilmesinde etkili olan falcının, söylediği her
söze genellikle inanılıp itimat edilir. Yaptığı yorumlardaki isabet derecesine
göre kendisine belli bir miktar ücret verilir. Fal ve falcılıkla ilgili inançlar,
yöreye ait yüzük oyununda:
"Yüzüğü bulduğu eşimiz
Hayra dönecek işimiz"373
Ayrıca, yöreye ait bir manide:
"Altun üzük kahturdum
Parmağına tahturdum
O yar benim olacah
Ben dün fala bahturdum"3'74
şekliyle yaşamaktadır. Bu ve benzer inançlar, eski Türk hayatında da mev
cuttu. Mahmud Kaşgarî, "kam" kelimesini "kâhin" kelimesi ve anlamı ile
açıklar.375 Ayrıca "ırk" kelimesini; 'Talcılık, kahinlik, bir kimsenin gönlün-
dekini dışarı çıkarmak, bilmek" anlamı ile izah etmiştir.^^ö MERVEZÎ'nin,
Türk zümrelerinin inançları hakkında verdiği malumatta, Kırgızlann yeni se
nede olacak olaylar hakkındaki bilgileri "fağînûn" adı verilen kişilerden öğ
rendiklerini beyan eder.^^r Puad KÖPRÜLÜ, bu inancın Tokuz Oğuzlarda
da mevcut olduğunu bildirmiştir.378 CÜVEYNÎ, Tarih-i Cihan-güşa adlı
eserinde, Uygur şehzadelerinin önemli bir işe başlamadan önce, kamların ve
müneccimlerin görüşlerine başvurduklarını, bunlardan olumlu bilgiler alma
dan o işe başlamadıklarını ifade eder.^^? Altaylıların "Ülgen" adına yapılan
merasimlerinde, kamların kurbanlık hayvanın üzerine koyduğu fincanın,
yere ağzının üzerine düşmesi ile bu hayvanın Ülgen tarafından kabul edilme
yeceğine hükmedilirdi.380 Aynı törenlerde kamın, gökyüzünün katlarında
dolaşırken üçüncü katta havanın gelecekteki durumu hakkında kehanette bu-

373 F. Mfemişoğlu, Harpu t Ahe ngi , s. 93; 1. Sunguroğlu, a.g.e., cilt III, s. 221.
374 Z.GÜİ Elbir, "Elazığ'dan Derlenen Maniler", Türk Fol kl oru nd an Derlem eler , 1986/1,
Ankara 1986, s. 68.
375 Div anü L ûgat 'it Türk, cilt III, s. 157.
376 Divanü Lûgat'it Türk, cilt I, s. 42; Divanü Lûgat'it Türk Dizini, s. 47.
377 İbn Faz lan Seyahat names i, s. 99.

378 İbn Faz lan Seyaha tnames i, s. 99.


379 A. Ata Melik Cüveynî, Tarih-i Cihan-güşa, (Çev: Mürsel Öztürk) Ankara 1988, s.
119.
380 A. İnan, Şa man iz m, s. 103.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 89/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

lunduğunu, beşinci katta Yayuçi'nin kamın ağzı ile, olmuş veya olacak bilgi
leri haber verdiğini g ö r ü y o r u z .B e n z e r inançlar Yakut Türklerinde de tes
pit edilmiştir .382 Kırgız-Kazak "baksı"ları, hastalıkların tedavisinde kesilen
kurbanlık koyunun ateşe atılan kürek kemiğine bakarak, hastalığın sebep ve
sonuçlan hakkında bilgiler verirlerdi.Eski Türklerde kamların, sihir ve
büyü yoluyla hastalıklara yakalanmış kişilerin de tedavilerini üstlendiğini
görüyoruz .384 Bugün yörede bu tür hastalıkların tedavilerini "derin hoca",
"cinci hoca" adı verilen kaabiliyetli kişiler üstlenmişdr.
Günümüzde yörede olduğu gibi Anadolu'nun hemen her yerleşim biri-
ıninde ulu ve bilge kişilere ait türbe ve mezarların, dertli kişilere birer ümit
kapısı olması ile ilgili inanç ve pratikler,kamlık inancına bağlı eski Türk
inançlarının İslâmiyetle imdzaç etmiş, fonksiyon değişimine uğramış birer
biçimi olarak yaşamasına devam etmektedir .385

381 A. İnan, a.g.e., s. 109.


382 A. İnan, a.g.e., s. 1 09. .
383 A . Ç a y , Türk Millî Kültüründe Hayvan Motifleri -İ-, Ankara 1990, s. 63, 64: A.
İnan, Ş a m a n i z m , s. 114.
384 A. İnan, Ş a m a n i z m , s . 1 1 2 , 1 1 3 .
385 A. Yaşar Ocak , T ü r k H a l k İ n a n ç l a r ı n d a v e E d e b i y a t ı n d a E v l i y a M e n k a b e l e r i , A n 
kara 1984, s. 11.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 90/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

II. B Ö L Ü M

TÖRENLER VE İNANÇLAR

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 91/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

A. G EÇİŞ TÖRE NLERİ

a. DOĞUM
1. Doğum Öncesi İnançlar:
Türk hayatında aile, toplumun en küçük fakat en sağlam çekirdeğini oluş
turmuştur. Özellikle ata ruhlanna ait inançlardan dolayı "baba ocağı" deyimi
ile kutsallaştırılan' bu sosyal kurumun varlığı ve sürekliliği doğum la sağlanı
yordu. Bu münasebetle genellikle kadınlardan kaynaklandığı zannedilen
doğum ve çoğalmaya bağlı bazı olumsuzlukların önüne geçmek için, inanca
dayalı olarak uyulması gereken birtakım yasaklar zinciri ile uygulanması ge
reken bazı
killerini kurallar
yahut mevcuttu.
da değişik Günümüzde
biçimlerde ortayabuçıkarak,
inanç ve pratiklerin
yörede yaşamayaimkânını
aynı şe
bulduğunu görüyoruz.
Yörede vakti geçtiği halde çocuğu olmayan kadınlar, adını çevredeki
Hazar Gölü'nden, dolayısıyla Hazarlardan aldığı sanılan^ "hazarı" adındaki
bir cins elmayı, hocalara okutarak yansını kendileri, diğer yansını ise beyle
rine yedirdikten sonra çocuklannın olacağına inanırlar. Ayrıca, oğlan evine
getirilen gelinde olabilecek böyle bir uğursuzluğun önüne geçmek için de,
damat tarafında gelinin başına bir elma atılır. Bu inanç başlangıçtaki Türk
inançlarında, destan, hikâye, masal gibi Türk Halk Edebiyatı'nın mahsulle
rinde de aynı özellikleri ile tespit edilmiştir. Nitekim, Köroğlu Destanı'nın
Orta Asya versiyonuna bağlı Tacik rivayetinde; Gurguli (= Köroğlu)'nin ba
bası olan Ali'nin, annesi Bibi Hilal'e, kendi hatunu zannı ile bir elma attığını,
Ali'nin bilmeyerek yaptığı bu davranıştan "xicalet" çekmesi ile Bibi Hilal'in
hamile kaldığını, ancak Bibi Hilal'in ölmesi ve çocuğun da mezarda doğması
neticesinde, bu çocuğa Çoban Rüstem tarafından Gurguli (=Köroğlu) adının

1 Z.Gök alp, Tü rk M ed en iye ti Ta rih i, İstanbul 1976, s. 295 .


Anadolu'daki Türk varlığı Türklerin İslâmiyeti kabullerinden çok öncelere dayanır. Nite
kim, M.S. 395'de Doğu Anadolu'da Hun Türklerini, aynca Sakaları ve V. asırda ise Fırat
Havzasında Hazar Türklerinin varhğını görüyoruz, lîkz., A. Yuvalı, "Fırat Havzası'nın
Türk Tarihindeki Yeri", Fırat Havzası Folklor ve Etnografya Sempozyumu, Elazığ
1985, s. 390, 391; Ayrıca bu konuda geniş bilgi için bkz., A. Güzel - Ş. Kaya Seferoğlu,
"İslâmiyetle Anadolu'ya Giren Türkler", Millî Kültür Dergisi, sayı 54, Eylül 1986, s. 38
; M. A. Kaşgarlı, Do ğu ve Gü ne yd oğ u A na do lu Uy gar hğ ına G iriş, Ankara 1983, s. 14,
15; T. Gülensoy, "Elazığ, Bingöl ve Tunceli İlleri Yer Adlarına Bir Bakış", Türk Yer
Adları Sempozyumu Bildirileri, Ankara 1984, s. 151-154; M. Eröz, "Sosyolojik Yön
den Türk Yer Adları", Türk Yer Adlan Sempozyumu Bildirileri, Ankara 1984, s. 45.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 92/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

verildiğini görüyoruz.^ Aşık hikâyeleri ve masallarda da kutsal bir dervişin


veya Hızır'ın elinden verilen elmayı ikiye bölerek paylaşıp yiyen kan koca
nın çocuk sahibi oldukları tespit edilmişdr.* Günümüzde yörede anlatılan
Şah İsmail ile Tahir Mirza hikâyelerinde olduğu gibi^ , Harput dahil bütün
bir Fırat Havzası'nda yaşayan Kerem ile Aslı, Nedim Şah, Arzu ile Kamber,
Bey Böyrek, Hurşit Bey ve Asuman de Zeycan hikâyelerinde ortak olduğu
anlaşılan^ ve tamamen mensup oldukları toplumun hayat anlayışlarını yansı
tan "komyucu, kurtancı, uyancı ve ıslah edici" hususiyetlere sahip, efsanevî
mahiyette tip, kişi, karakter, olay ve olağanüstü motiflerin yanında, gerçek
kahramanın doğmasına sebep olan "kutsal zürriyet" motifi olarak elma unsu
ru da görülmektedir. Bu hikâyelerde mutsuz görünen padişahın bu huzursuz

luğu, ansızın ortaya


rini mutluluğa terk çıkan
eder. kutsal
Elma pîr
buveya Hızır'ınile
özellikleri elinden verilen"Düaim-Aşk
Tevrat'da; elma ile ye
elmalan" adı ile geçmektedir. Fikret TÜRKMEN, elma ile ilgili bu inancın
sadece milletimize has olmadığını, bütün milletlerde de görüldüğüne işaret
etmiştir.7 Elma, doğuma ve çoğalmaya bağlı bir motif olarak Manas Desta
m'nda da tespit edilmiştir. Çakıp (Yakup) Han, hatunlarının kısırlığından ya
kınarak büyük hatunu Çıyırdı'ya; "Mezarlı yerleri, yatırları ziyaret edip el
malı kudu yerlerde yuvarlanmadın..." diyor.^
Yörede elmanın ayrıca değişik inanç ve pratikler için yaşadığı da tespit
edilmişdr. Nitekim, mevsimin ilk mahsulü olan bir adet elmanın, ikinci yıla

3 D. Yıldırım, "Köroğlu Destam'nın Ortaasya Rivayetleri", Köroğlu Semineri Bildirileri,


Ankara 1983, s. 113.
4 U.Günay, Aşık Tarzı Şiir Geleneği ve Rüya Motifi, Ankara 1986, s. 119; M. Ali
Ekrem, "Arız (Arzu) ile Kamber", (Romanya), III. Milletlerarası Türk Folklor Kong
resi Bildirileri, Ankara 1986, cilt 11, s. 95 , 97; F. Türkmen, "Tahir İle Zühre Hikâyesinin
Anadolu ve Özbek Varyantları", Türk Dili Araştırmaları Yıllığı, Belleten 1986, Ankara

A1988,
r a ş t ıs.r m84,
a l a85; S. Sakaoğlu,
r ı , Ankara "Bey Böyrek
1966-1969, s. 169, Hikâyesinin Bayburt
170; Ş. Elçin, Rivayeti", Araştırmaları,
Halk Edebiyatı Türk Kültürü
Ankara 1988, cilt 11, s. 94; Edith Fıschdıck, "Türk Halk Hikâyeleri İle İlgili Bir Araştırma
Elif İle Mahmut", (Çev: F. Türkmen - A. Şenocak), Türk Folklor Araştırmaları, Anka
ra 1984, s. 61 ; A. Yaşar Ocak, İslâm Türk İnançlarında Hızır Yahud Hızır İlyas
K ü l t ü , Ankara 1990, s. 199.
5 A. Öztürk, "Fırat Havzası Anonim Edebiyatında Kudsiyet Kavramı ve Kutsal Tip", Fırat
Havzası Folklor ve Etnografya Sem poz yum u, Elazığ 1985, s. 306.
6 A. Berat Alptekin, "Fırat Havzasında Anlatılmakta Olan Halk Hikâyeleri", Fırat Havzası
Folklor ve Etnografya S emp ozy umu , Elazığ 1985, s. 306.
7 F. Türkmen, "Tahir İle Zühre Hikâyesinin Anadolu ve Özbek Varyantları", Türk Dili
Araştırmaları Yılhğı, Belle ten 1986, Ankara 1988, s. 85.
8 A. İnan, Ma na s Des ta m, Ankara 1985, s. 14; B. Ögel, Türk Mitoloj isi, cilt 1, s. 506; M.
Kaplan, Türk Edebiya tı Üzerin de Araşt ırma lar (3) Tip Tahlille ri, İstanbul 1985, s.
68.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 93/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

ait elma mevsimine yakın bir tarihte kulpuna bağlanan bir iplikle ait olduğu
elma ağacının dalma, "uğur, verim ve bereket" getirmesi inancı ile asılması;
keza, bir yıl bekletilen elmanın ikinci yılın mahsulü olan elma ile birleştirile
rek, niyet tutulup akar suya bırakılması ile ilgili inançlarda, yine elmanın
"bereket"le birlikte "çoğalma" unsuruna da sahip olduğunu görüyoruz. Fikret
TÜRKMEN, Dictionnaire des Symboles adlı esere dayanarak verdiği malu
matta elmanın sembolik anlamı ile ilgili; "ebedilik, verimlilik ve gençleştir
me" fonksiyonlarına sahip olduğuna dikkat çekmektedir.^ Ayrıca elma, Bat-
talnâmelerde bir keramet motifi olarak tespit edilmiştir. Nitekim; "Battal,
Şah-ı Merdan Hazretleri'nin rüyasındaki tavsiyesi üzerine su yüzünden gelen
elmayı alıp yer ve bütün dilleri konuşur"."^

Yörede hamilelik döneminin sağhklı geçmesi amacı ile hamile kadınlar,


ulu ve bilge kişilerin türbe ve mezarlarına, ayrıca ziyaret olarak addedilen
kutlu pınar başlarına ve delikli taşlara götürülür. Burada hamile kadının
gayri ihtiyari bir davranışla, vücudunun her hangi bir yerine dokunması veya
o yerini kaşıması halinde, doğuracağı çocuğun da vücudunun aynı yerinde
"ziyaret beni" olarak adlandırılan, siyah veya kırmızı lekelerin oluşacağına
inanılır. Bundan ötürü, ana adaylarına dikkadi olmaları, hiç olmazsa ilk hare
kede vücudun görünmeyen bir yerine dokunulması büyükler tarafından öğüt
lenir. Bu inanç atalar ruhu ve yer-su'lara ait başlangıçtaki inançların bir deva
mı niteliğindedir. Bu inanç ve pratik aynı şekliyle Erzurum ve Narman
yörelerinde de tespit edilmiştir.''
Yörede makasın, çamaşır tokacı ile ocak taşının üzerine oturmak, maşa
nın veya sacayağının üzerinden atlamak hiç bir zaman hoş karşılanmayan
hal, hareket ve davranışlardır. Zira bu nesnelerin her birisi, yöre halkının
inançlarına göre "tabe"dir. Divanü Lûgat'it Türk'de: "kınamak, ayıpla

m a k " anlamlarına
zamanla değişikliğe gelen "tabalamak"
uğramış kelimesindeki
bir biçimi olarak fiilinin'2
"tabala" "tabe"
kabul edeceğimiz kav,
ramı, yörede aynı anlamını korumaktadır. Nitekim, yukarıda bahsolunan ya
saklara uymayan kadınların, tabe'li olacağına, tabe'li olan kadınların ise ço
cuklarının olmayacağına veya çocukları olduğu halde bunlann yaşamaya-

9 F. Türkmen, a.g.m., s. 85.


10 H. Koksal, Battalnamelerde Tip ve Motif Yapısı, Ankara 1984, s. 174.
11 Y. Kalafat, Doğu Ana dolu 'da Eski Türk İ nanç ların ın İzleri, s. 73 , 74.
12 Divanü Lûgat'it Türk, cilt III, s. 322, 327.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 94/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

cağına inanılır. Çünkü tabeli olan kadınlar, mensup oldukları toplum tarafın
dan kınanan, ayıplanan yahut da kendilerine acıma duygulan ile bakılan za
vallı insanlardır. Halkın inanç ve düşüncelerine bağlı olumlu veya olumsuz
tezahürlerin bir sonucu olarak teşekkül eden bu toplum psikolojisi, bahsolu
nan kadmlan acımasızca yerip, cezalandırmasına rağmen, aynı özelliklere
sahip olan erkeği,bu derecede yargılamaz. Zira doğuma ve doğan çocuğun
yaşamasına bağlı bir takım eksiklik ve olumsuzluklar kadının üzerinde top
lanmıştır. Ancak hal böyle iken, günlük hayatın akışı içinde ortaya çıkan
muhtelif pratiklerde; "zürriyetsiz", "ocağı batmış", "ocağı körelmiş" gibi
sözlerle erkeklerin de aşağılandığı tespit edilmiştir. Özellikle "demir" ve
"ocağın" kutsiyedne ait başlangıçtaki Türk inançlanndan kaynaklandığı anla
şılan bu pratikteki yasaklardan başka,yörede "mukaddes yuva", "mukaddes
ocak" deyimlerine bağlıailenin, devamı ve sürekliliğinde, çocuğun toplum
psikolojisi içindeki yerini ve önemini tespit ediyoraz. Bu husus eski Türk ha
yatında da bilinen ve uygulanan önemli bir değer yargısıdır. Nitekim D ed e
Korkut Destam'nda; Tanrı Ta'ala'nın kargadığı inancı ile Bayındır Han tara
fından farklı bir şekilde karşılanan Dirse Han'ı, Oğuz Beyleri de kılıcından
ve sofrasından ötürü değil de evlâdının bulunmayışından dolayı yargılamış
l a r d ı . B u inancın aynı ve benzer şekillerine Çora Batır Destam'nda,

'6 D u d ar Kız Hikâyesi'nde'^ ve M a n a s Destam'nda da


Kazak-Kırgızların
rastlanılmıştır.

Yörede bir kaç defa hamile olduğu halde, her seferinde düşük yaparak ço
cuklarını doğuramayan kadınlar, çocukları yaşayan sağlıklı anneleri vakitli-
vakitsiz ziyaret ederek, hissettirmeden ellerini bu evin kapılarına, eşik duvar
larına sürüp, bir bahane ile ocaklarının başına veya bu kadınların yanma otu
rurlar. Bu davranışlarla, sağhkh annedeki doğuma ait olumlu unsurların ken
dilerine sıçrayacağına, böylece çocuk sahibi olacaklarına inanırlar. Yörede
bir nevi "kıskançlık" "çekememe" veya "gizli hainlik" olarak nitelendirilen
ve halk tarafından da kabul görmeyen bu pratiklerde, asıl mahiyeti unutul
muş, eski Türk inançlarının izlerini görüyoruz. Nitekim, başlangıçtaki Türk
inançlarında önemli bir yer i ş g a l eden "ocak", "kapı", "eşik" gibi ev iyeleri,
mensup oldukları evlerin sınırlan dahilinde tesir gösterebiliyorlardı. Her

13 i. Sunguroğlu, Harput Yollarında, cilt IV, s. 3.


14 M. Ergin, Dede Kork ut Kitabı, İstanbul 1968, s. 12, 13.
15 A. İnan. Makaleler ve İncelemeler, s. 173, 174.
16 A. İnan, Manas Destanı, Ankara 1985, s. 48 .

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 95/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

İnsan bulunduğuna inandan "arvak"lann güç ve kudretleri farklı idi. Keza,


kadının hamileliği süresince onu koruyup gözeten "himayeci ayısıüar", do
ğumu ve çoğalmayı engelleyen "körmüsler"le sürekli mücadele içindeydiler.
Dolayısıyla bugün yörede bir nevi gizli hainlik veya çekememezlik adı ile
duyguların derinliğine nüfuz etmiş ve bunun bir yansıması ile ortaya çıkmış
bu olumsuz davranışlarda amaç ve inanç, karşı kişinin şahsında ve yuvasında
bulunan çoğalma fonksiyonuna sahip himayeci ruhların sevgisini kazanıp,
onları kandırmak, şaşırtmak ve yardımlannı sağlamaktır.
Bugün yörede özellikle iştahsız olan hamile kadınlara hasta ve iflah olma
yan çocuklara, zayıf ve çelimsiz kişiler ile emmekte ihmali görülen hayvan
yavrularına söylenen; "ye ki canan gut (=:kut) gele" veya " emmi

(=emmiyor)
nen
ki gut bula" sözleri dikkatimizi çekmiştir. Yeri geldikçe söyle
bu ifadelerde "kut", eski anlam ve önemini değişik bir şekilde yaşatmak
tadır. Nitekim, bereket, çoğalma ve refahı sağlayan, insan ve hayvan yavru
larını himaye eden "ayısıtlar", dağınık haldeki hayat unsurlarını bir araya
toplayarak, "kut" yapar ve bunu ana karnındaki çocuğa üfledikten sonra, ço
cuğun can bulmasına yardımcı o l ur l a r dı . D i v a nü Lûgat'it Türk'de; uğur,
devlet, baht, tahh saadet" anlamlarıyla geçen "kut" kavramı'^ , bu pratikte
canlının hayat bulmasına sebep teşkil eden kuvvet ve kudret anlamına gel
mektedir ki bu anlamını günümüzde yörede de sürdürmektedir. Aynca
Yakut kadınları koruyucu ayısıtlar adına yaptıkları "tangara" adı verilen sem
bolleri, "kuvvet" bulma amaç ve inancı ile yataklarının altında bulundurur
lardı.Dolayısıyla yörede hayat bulan "kut" kavramının, söz konusu olan
inançla ilişkili olduğu anlaşılmaktadır.
Yörede çocuğu olmayan kadınlar için uygulanan bir diğer pratikde, "Mu
hammed" adı bulunan yedi ayrı evden toplanan mıh (=çivi) 'ların, dayı adayı

tarafından
ne takılmasıdemircide
şeklinde bir adetçıkar.
ortaya bilezik yaptırılarak
Bugün Antalyabahsolunan kadmm
yöresinde de bileği
aynı şekliy
le, tespit olunan^O bu davranıştaki amacın, yedi ayrı evden alman kutsal de
mirlere ait "kuvvet ve koruma" unsurlarının, İslâmiyetteki "Muhammed"

17 A. İnan. Şamanizm, s. 37.


18 Div an ü Lûgat 'it Tü rk, cilt 1, s. 85, 92 , 16 4, 200, 272 , 320; cilt II, s. 177.

19 A. İnan, Ş a m a n i z m , s. 37.
20 Z. Nahya, "Van'ın Bazı Köylerinde Halk Hekimliği Açısından Çocuğa Kalma ve Çocuk
Düşürme İle İlgili Uygulamalar". Türk Halk Hekimliği Sempozyumu Bildirileri,
Ankara 1989, s. 187.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 96/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

adının kutsiyedyle birieşip, doğma ve çoğalmaya yönelik dinî-sihrî bir güç


oluşturduğunu görüyoraz. Bilindiği gibi demir, kamların muhtelif vesilelerle
icra ettikleri ayinlerde olduğu gibi, büyü ve tedavi usulleri ile yemin mera
simlerinde bulundurdukları kurtarıcı fonksiyona sahip kutsaP' bir ruh olarak
telâkki edilirdi.22
Yörede hamile kadınların gecenin geç saatlerinde tek başlarına dışarıya
çıkmamaları, kaynamış suyu veya kor halindeki ateşi, gelişi-güzel yerlere
dökmemeleri ısrarla tembih ve telkin edilir. Bu saatlerde "yerlerin ve gökle
rin mühürlendiğini", dolayısıyla gecenin kişioğlu için uğurlu olmadığını
ifade eden yöre halkı, bu saatlerde her yerde bulunan, gezen bir takım gizli
güç ve varlıkların ana adayına zarar vererek, çocuğun sakat doğmasına vesile
olacaklarına inanır. Keza aynı inançla hamilenin yanında üzerlik yakılarak
dumanı ve kokusunun kadına geçmesi sağlanır. Eski Türk inançlarında, ha
yatta iken kötülükleri ağır bastığı için körmösler zümresine dahil olan ata
ruhlarının, yeryüzünde yaşadıkları ve her fırsatta kişioğluna zarar verdikleri
bilinmektedir.23 Ayrıca su ve ateş iyeleri, kendilerine saygısızlık gösteren ki
şileri cezalandırıyorlardı.24 Dolayısıyla yöreye ait pradkler, atarahları le yer
su iyelerine ait bu eski inançların bir devamı niteliğindedir. Yörede ayrıca
muhtelif vesilelerle sık sık kullanılan üzerlik, kamlann merasimlerinde kul
lanılan mukaddes eşyalar arasında da görülür.25 Bu ve benzer inançlar günü
müzde Doğu Anadolu'nun hemen her yerleşim biriminde de tespit edilmiş-
dr.26

Yörede doğum öncesine ait bazı pratikler daha vardır ki onlar da, doğa
cak çocuğun fizikî yapısına, cinsiyetine, huy, kişiHk ve karakterine doğradan
tesir edeceğine inanılan ve bu münasebede yerine getirilen bir takım uygula
ma ve yasaklardır. Nitekim kadın hamileliği döneminde, renkli gözlü, olum
lu ve güzel çocuklara veya huyu, ahlâkı, kişiliği toplum tarafından beğenilen
şahıslara, ayrıca aya bakarsa, ayva yerse, çocuğun bu kişi ve varlıkların özel
liklerine sahip olacağına inanılır. Bahsolunan kadın ekşi yerse kız, tatlı yerse
veya rüyasında salatalık, biber gibi sebzeleri görürse, çocuğun oğlan olacağı-

21 Y. Kalafat, Doğu Ana dolu' da Eski Türk İnanç larının İzleri, s. 75.
22 1. Kafesoğlu, Türk Millî K ü l t ü r ü , İstanbul 1988, s. 289.
23 A. İnan, Eski Türk Dini Tarihi, s. 96.
24 A. İnan, a.g.e., s. 204.
25 Y. Kalafat, a.g.e., s. 72.
26 Y. Kalafat, a.g.e., s. 72.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 97/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

na dair inançlar mevcuttur. Hamile kadmm paça yemesi, çocuğun sümüklü


ve salyalı olacağına bir işarettir. Hamileliği süresince kadına, kötü ve çirkin
olan hiç bir canlı ve cansız varlığa bakmaması ısrarla telkin edilir. Zira kadı
nın bakacağı bu kötü varlıkların, sahip oldukları olumsuz unsurlann çocuğa
sıçrayacağına, dolayısıyla çocuğun maddî ve manevî yapısında bir takım ek
siklik ve aksaklıkların baş göstereceğine inanılmaktadır. Bugün dudağı yarıl
mış bir şekilde doğan çocuklara "yarık dudaklı", "yarık damaklı" veya
"tavşan dudaklı" adlarını veren yöre halkı, bunun sebebini, kadının hamile
liği sırasında tavşana bakmasına veya tavşan etini yiyerek, makasın üzerinde
oturması olayına bağlar. Bu pratiklerde, adı geçen canlı ve cansız varlıklann
taşıdığı yapı ve fonksiyon özelliklerine göre yorum yapılıp, çocuğun gelece
ği hakkında görüşler ileri sürülmektedir. Bu durumun başlangıçtaki inançlar
da kamlar değişik nesnelere bakarak kehanette bulunmalarından, diğer bir
ifadeyle falcılığın değişik bir biçimi olan inançlardan kaynaklandığı açık-
tır.27 Yalnız "tavşan", eski Türk inançlarında "töz/tös" olarak kabul edilen
belli başlı hayvanlardan biriydi.^^ Orta Asya kamları bu hayvana "kozan",
onunla ilgili olarak yaptıkları tasvirlere ise, "kozan töz" adını vermişlerdi.
Burederin "Sağan Ongon", Urenhaların ise "Ak Eren" adını verdikleri tavşa
na ait tözler kutsal addedilirdi.29 Tavşanın kutsallığına ilişkin inançlar, Tatar

ve Teleütlerde de tespit olunmuştur.30 Zaman ve mekân içinde bu hayvan,


Bektaşilikte görüldüğü gibi, sevilmeyen, uğursuzluğu uğurundan daha ağır
basan bir hayvan olarak telakki edilmiş ve bu şekilde inanılmıştır.^' Dolayı
sıyla yörede tespit edilen tavşanla ilgili inanç, söz konusu olan eski inançla
rın bir devamı niteliğindedir.
2. Doğum Sırası İnançlar:
Türk inanç sisteminde normal çocuklara nisbede farklı özellikler taşıya

rak doğan çocukların, ileride büyük işler başaracaklarına inanılırdı. Ayrıca


doğumu zorlaştırıp engellemeye çalışan, doğum olayını müteakip, anaya ve
çocuğa çeşitli fenalıklarda bulunup hastalıklar veren, mhlarını çalarak karan
lık alemlere götüren bir takım gizli güçlerin varlığına dair inançlar mevcuttu.

27 A. inan, Şaman izm, s. 46.


28 M. Eröz, Türkiye'de Alevîlik Bektaşîlik, s. 415.
29 A. İnan, Şa man izm , s. 46.
30 W. Radloff, Sibirya'dan, (Çev: A. Temir), İstanbul 1956, cilt 1, s. 340.
31 M. Eröz, Türkiye' de Alevîlik Bekt aşîlik , s. 415.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 98/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Bunun yanında hamilelik ve doğum sırasında olduğu gibi, ana ve çocuğunu


bir ömür boyu korayup gözeten himayeci güçler de vardı. İyi ile kötünün,
ışık ile karanlığın sonsuza kadar süreceğine inanılan bu amansız mücadele-
sinde32, icadının da bilmek, uymak ve uygulamak mecburiyetinde olduğu bir
takım inanç ve pradkler bulunuyordu. Günümüzde bu hususla ilişkili duyuş,
düşünüş ve inançların hayata yansıma şekillerini, yöredeki muhtelif pratik
lerde aynı veya değişik biçimlerde yaşamakta olduğu tespit edilmişdr.
Yöredeki anlatım ve ifadelere göre, doğum sırasında çok nadir görülen
hallerden birisi, çocuğun bir deri parçasına boylu boyunca sarılmış olarak
dünyaya gelmesi halidir. Ebeler tarafından derinin bir yerinin yırtılıp içeri
sinden çıkarılan bu tür çocukların "heyirli, güdümlü" olduğuna, dolayısıyla
üstün bir zekâya sahip olup, ileride büyük başarılar elde edeceklerine inanı
lır. Çocuğu bütünüyle saran bu ince deriden, küçük bir parça alıp kurattuktan
sonra un haline getirilmesi ve çocuğu olmayan kadınlara yedirilmesi halinde,
bahsolunan kadınların çocuklarının olacağına, bunun hastaya yedirilmesi ha
linde onun şifâ bulacağına, bir keze sarılarak üstte asıldığında, taşıyan kişi
yahut çocuğa nazarın değmeyeceğine, askere giden delikanlının yanında taşı
ması ile de ona kurşunun işlemeyeceğine dair inançlar mevcuttur. Burada
başlangıçtaki pratiklerle ilişkili iki farklı inancın yaşadığını tespit ediyoraz.
Bunlardan birisi çocuğun sonu ile ilişkili inançlara dayanmaktadır. Nitekim
çocuğu saran zar veya deri parçasının yapısında gördüğümüz; "çoğalma, be
reket, korama" ve "kurtarma" unsurları, çocuğun sonunun diğer bir ifadeyle
Umay'ın ortaya koyduğu fonksiyonlarla bütünleşmektedir. Diğer inanç ise,
"Türk hayatında olağanüstü hususiyedere sahip "Alp" tiplerinin, doğum ha
lindeki fizikî yapı ve davranış özelliklerini, normal çocuklara nisbetle çok
daha farklı olduğu inancıdır.33 Nitekim "Gök Tann'ya" olan borcunu, cihan
hakimiyeti idealini gerçekleştirdiğine inanarak ödeyen Oğuz Kağan34 ^ ana
sından ilk sütü emdikten sonra, konuşmaya ve çiğ et istemeye başlamıştı.35
Manas doğduğu zaman eti ak, kemiği bakır rengindeydi ve elinde ise kan
pıhtısı tutuyordu.36 Aynı inanç Moğollarda da tespit olunmuştur.37 Dolayt-

32 W. Radloff, Sibirya'dan Seçmeler, s. 230.


33 A . Edip Uysal, "Destanlarımızdan Dede Korkut Hikâyeleri İle Köroğlu'nda Tabiatüstü
Unsurlar", Erdem, sayı 4, cilt 11, Ocak 1986, s. 14.
34 B. Ögel, "Türk Mitolojisi, cilt 1, s. 127; M. Kaplan, Türk Edebiyatı Üzerinde A r a ş -
tırmalar(3) Tip Tahlilleri, s. 18; Ş. Elçin, Halk Edebiyatına Giriş, s. 91; W. Bang - R.
Rahmeti Arat, Oğuz Kağan Destanı. İstanbul 1936, s. 25.
35 M. Fuad Köprülü, Türk Edebiyatı Tarihi, s. 48; a.g.e., s. 157.
36
3 7, T.
İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 235; B. Ögel, a.g.e., s. 498 .
A . Gülensoy, "Türk Halk Bilimine Kaynak Olarak" "Moğolların Gizli Tarihi", H. Mil
letlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, cilt 1, s. 122; B. Ögel, a.g.e., s. 500,
501.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 99/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

sıyla yörede yaşayan bu inançların ve pratiklerin asıl menşei bu eski Türk


inançlarına dayanmaktadır.
Yörede çocuğun doğumuna müteakip göbeği belli bir uzunlukta kesildik
ten sonratoprağa
birlikte ebeler gömülür.
tarafındanÇocuğun
bağlanır.bağlanmış
Kesilerekgöbeği
alınanise,
göbek
bellikordonu
bir süre eşle
so
nunda kendiliğinden düşer. Bu göbek parçasına ait inanç ve pratiklerinde
yine Umay iyesi ile ilişkili olduğu kanaatindeyiz. Nitekim kız çocuğuna ait
göbeğin, çocuğun sağlıklı büyümesi, gelin olup evinin hanımlığını yapması
amaç ve inancı ile evin uygun görülen bir yerine; oğlan göbeğinin ise ileride
iyi bir iş ve meslek sahibi olması inancı ile okul bahçesine veya cami avlusu
na gömülmesi gibi pratiklerde, bu göbek parçasının taşıdığı yapı ve fonksi
yonlar, Umay iyesinin taşıdığı unsurlarla birleşip bütünleşir. Ayrıca göbeğin
kesilmesi işleminde kullanılan bıçak, makas jilet gibi aletlerin lohusanın ya
tağının altında kırk gün süre ile bekletilmesinde de amaç ve inanç yine aynı
dır. Zira Alkansı'na karşı demirin koruyuculuğu, himayeci bir ruh olan
Umay'ı memnun etmekte, onun iş ve sorumluluğunu kolaylaştırmaktadır.
Yörede emzikli kadının göğüslerinin kendisini rahatsız edecek .şekilde
dolması veya burada bir şişliğin oluşmasına sebebi, bu kadmm herhangi bir
yiyecek maddesini görüp de canı istediği veya sütü umduğu halde onu yiye
memesine bağlanır. Bu gibi hallerde kadın, içinde boş bir tabak olan kalbunı
alarak, yedi ayrı evden hiç konuşmamak kaydıyla yalnız işarederle yiyecek
istemeğe başlar. Evlerden toplanan tuz, bulgur, kavurma vs. gibi nesnelerle
pişirilen yemeği yiyen bu kadının rahatsızlığının geçeceğine inanılır. Bu pra
tikte, kötü ruhlar tarafından verilen hastalığın, yedi ayn evin koruyucu iyele
rinden belli usûl ve esaslarla alınan kurtarıcılık unsum ile bertaraf edildiğini
görüyoruz.

Eski
sı'na, Türk anında
doğum inançlarında
olduğudoğumu zorlaştırıp,
gibi doğumdan sonraçoğalmayı
da lohusaengelleyen Alkan
ve çocuğunu hi
maye eden Umay ve Ayısıtlara ait yörede yaşayan çok canh inançlar vardır.
Görev ve kişilik olarak birbirlerinin adeta zıttı olarak görülen bu iyelere ait,
çalışmamızın iyeler bölümünde örnekler verilerek açıklamalar yapılmıştır.
Yörede ayrıca lohusanın sağlığını kommak ve doğum olayını kolaylaştırmak
amacı ile birtakım pratiklerin uygulandığı da görülür. Nitekim kırkı çıkma
mış kadınların, herhangi bir yerde karşılaşmaları halinde üstlerinde bulunan
iğneleri; "kırklannın birbirine basmaması" veya "kırklarının birbirine karış
maması" için değiştirmeleri; doğum esnasında zorluk çeken kadına, doğu
mun kolay olması inancı ile beyinin ayakkabısı içinde bir miktar su içirilıne-

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 100/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Sİgibi, İslâmiyetle hiç bir alakası olmayan inançlar ve pratikler bu cümle


dendir. Burada da yine amaç kara iyeleri aldatmak, şaşırtmak, dikkaderini
başka yöne çekmek gibi eski Türk inançları yatmaktadır.

3. Doğum Sonrası İnançlar:


Eski Türk hayatında kadının hamilelik dönemi ve onun doğum hadisesi
ne derece önemli ise, doğumdan sonra geçen belli zaman dilimi de o derece
önemliydi. Zira durmak bilmeyen zaman; korumaya, beslenmeye ve büyütül-
meye muhtaç olan çocuk için anaya, büyük görev ve sorumluluklar yükle
mişti. Bu görevin yerine gedrilmesi sırasında ana; inanca dayalı bazı kuralla
ra uymak, bir takım pratikleri ise uygulamak mecburiyetindeydi. Yörede
kaynağını bu inançlardan alan pratiklerin aynısını, benzerlerini veya kültür
değişmelerine maruz kalarak tamamen değişmiş biçimlerini görmek müm
kündür.
Yörede çocuğu yaşamayan kadınlar, çocuklarının yaşamasını sağlamak
için, çöp ve benzerlerden yapılan sembolik bir bebeği, Harput'ta medfun bu
lunan Beşik Baha'nın sandukası üzerinde sökerek dağıtırlar. Böylece yeni
doğacak çocuğun yaşayacağına inanırlar. Bu pradğe benzer bir inanç, küçük
farklılıklarla Tuba (=Urenha) Türklerinde de tespit olunmuştur. Tuba Türkle
ri, çocuğun
yanına, "Akdoğumunu müteakip
Eren" adı verilen onu, büyükçe
"Ongon'u" birunundan
ve arpa kazanın altına saklıyarak
hazırlanmış sem
bolik bir bebeği bırakırlardı. Kamlar aracılığı ile yapılan bu ayin ve merasim
sırasında sembolik bebeğin karnı yardır, parçalanır ve toprağa gömülürdü.
Bu tören sırasında ana ve baba, çocukları gerçekten ölmüş gibi ağlaşırlardı.
Bununla çocuğa hastalık veren veya onun ruhunu alarak ölümüne sebep olan
şerir ruhların aldatıldığına, şaşırtıldığına inanılırdı.^8 Bu pratiklerde "Ak
Eren'in" yerini Ulu kişinin koruyuculuğu ve kurtarıcılığı almıştır. Ayrıca
arpa unundan yapılan ve sonu sembolik bir ölümle neticelenen bebek tasviri
ise yerini aynı akıbete mamz kalan sembolik bez bebeğe bırakmıştır. Dolayı
sıyla her iki pradkte de amaç ve inanç aynıdır.
Yörede kız çocukları olduğu halde, oğlan çocuğu olmayan veya doğduğu
halde bu çocuğu yaşamayan kadınlar, oğlan çocuğuna kavuştukları zaman,
yedi yaşma kadar çocuğun saçlarını uzatır, örer ve kendisine bu zaman için
de kız elbi.sesi giydirirler. Ters giyme adı ile bilinen bu pratiğin değişik bir

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 101/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

biçimi de, çocuğa yedi yd boyunca haşıllı (=icullanılmamı§) elbisenin giydi-


rilmemesidir. Komşu ve akrabalardan alman eski, yamalı hatta yırtık elbise
ile yedi yıl süreyle büyütülen bu oğlan çocuğunun, bu yaştan sonra artık ya
şayacağına inanılır. Bu tür çocukların, belirlenen süre içinde uzun süren bir
hastalığa yakalanmaları halinde ise adları değiştirilerek, özellik arzeden
adlar takılır. Bu pratikler Başkurt, Kırgız, Kıpçak ve Kazak Türklerinde de
tespit edilmiştir.39 Bu inançlarda da yine çocuğa ölmüş süsünün verilerek,
ölüm ruhunu şaşırtmak, aldatmak gibi eski Türk inançlarının izleri yaşamak
tadır.
Yörede yaşıtlarına göre gelişme gösteremeyen, çelimsiz ve cılız çocukla
rın, gizli bir takım varlıklar tarafından değişdrileceğine inanılır. Bu tür ço
cuklar için "cin degüşügü" tabiri kullanılır. Böyle çocuklar yöredeki delikli
taşlara, hamama. Nadir Baha'nın veya Beşik Baha'nın Türbesi'ne götürülerek
tek başlarına bırakılırlar. Çocuk bırakıldığı bu yerde annesinin arkasından
dönerek ağlarsa, onun yaşayacağına, aksi halde öleceğine dair inançlar mev
cuttur. Yörede ayrıca bu tür çocukların, başka bir aileye tezek karşılığında
satılıp tekrar satın alındığını görüyoruz. Sembolik olarak yapılan bu alışveri
şe, Türk zümrelerinin inançlarında da rastlanılmıştır. Nitekim, hastalıklı ço
cukların demir karşılığında başka bir aileye satıldıklarına dair inançlar. Ya
kutlarda olduğu gibi Müslüman Başkurdarda da tespit edilmişdr.^O Bu
pratiklerde de yine amaç ve inanç, şerir ruhları aldatmaktır. Günümüzde yö
rede ele avuca sığmayan yaramaz çocuklar için söylenen; "Bak öcü geldi"
sözünde veya zayıf çocuklar için temenni mahiyetinde söylenen; "ipliği
gayim olsun" ifadesinde, şerir ruhlarla ilgili inançların yaşadığını görüyo
ruz.
Yörede, çocuğun ileride hangi mesleği seçeceğini belirlemek amacıyla

veya gurbette bulunan çocuğun, hal ve durumun nasıl ve ne şekilde olduğu


nu anlamak için uygulanan birtakım pratikler ve yapılan bazı yorumlar da
mevcuttur. Nitekim, çocuk ilk dişini çıkardığında, yakın akrabaların da
iştirakiyle "diş hediği" adı verilen küçük bir merasim düzenlenir. Bu mera
simde, çocuğun önüne herbirisi ayrı bir mesleğin işareti olarak kabul edilen
makas, bıçak, ayna, bilezik, saat,kalem, kitap ve ekrtek gibi nesneler bırakı
lır. Çocuk bunlardan hangisini uzanarak alırsa, ileride o mesleği seçeceğine

39 A. İnan, Şamanizm, s. 174, 175.


40 A. İnan, a.g.e., s. 174.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 102/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

İnanılır. Falın değişik bir .şekli olarak kabul ettiğimiz bu pradğin diğer bir çe
şidi de, vücut organlarının seyirmesi ile ilgilidir. Hayatın tabiî akışı içinde,
ananın gözünün seyirmesi, "gözünün yol çekmesi" (= Belli bir noktaya uzun
uzun bakması), kulağının çınlaması veya sebepsiz bir anda yüzünün ateşlen
diğini his.setmesi gibi istek dışı davranışlar, daima hayra yorulur. Bu tür ref
leks hareketleri yörede; misafirin geleceğine, kişinin aleyhinde konuşulduğu
na, gurbetteki çocuğun geleceğine, veya bu çocuğun sıkıntı içinde
bulunduğuna yahut da anasının hasreUni çekdğine bir işaret sayılır. Bu
inançlarda ve pratiklerde düşünme ve aklını kullanabilme melekesi henüz
tekâmül etmemiş çocuğun gayri ihtiyari davranışına bakılarak veya bazı
organ reflekslerine dayanarak çocuğun gelecekteki mesleğinin belirlenmesi,

yahut gurbetteki
yürütülüp, çocuğun
yorumların psikolojikbaşlangıçtaki
yapılması, durumu hakkında bir takımile
Türk inançları tahminlerin
ilişkilidir.
Nitekim Uygurlara ait olduğu bilinen Altun Yaruk (=Suvarnaprabhasa) adlı
eserden alınan bir dörtlükte:
"Kün tengrining yarukı "Gün Tanrının ışığı
Öngsüz boltı örtmiş teg Renksiz oldu, sönmüşçe;
Közüm emiğim tepreyür Gözüm memem seğiriyor
Öngrekite öngişük "4' Öncekinden farklıca"
Görüleceği gibi beklenmedik bir zamanda göz ve göğüs .seğirmelerinin
hayra alâmet olmadığı anlaşılmaktadır. Aç Pars Hikâyesi'nden aldığımız bu
manzumenin diğer bölümlerinde, Mahasatvi'nin aç pars tarafından parçalan
dığını, annesi Katun'un ise, bu olayı yukarıdaki şekliyle henüz öğrenmeden
hissettiğini anlıyoruz.
Yörede az rastlanan bir inanç da beşik kertme ile ilgilidir. Kalabalık bir
davetli huzurunda yapılan bu ınerasime, "beşik kertme nişanı" adı verilir. Bu
törende en önemli husus, çocukların beşiklerine bıçakla açılan kertiklerdir.
Taraflar arasında and yerine geçen bu.kertme işlemine, eski Türk hayatında
da rastlanılmıştır.42 Yakut Türkleri, dostluklarını pekiştirmek için bir ağacı
kerterek and içerlerdi.43 Dede Korkut Destam'nda Beyrek and içerken; "yer

41 T.Tckin. "İslâm Öncesi Türk Şiiri", Türk Dili, Türk Şiiri Özel Sayısı I, (E.ski Türk
Şiiri), sayı 409, Ocak 1989, s. 38, 39.
42 M. E röz, Türk Kültürü Araşürmaları, tslanbul 1977, s. \15: M. Tezcan, "Beşik Keri
me Nişanlı Geleneği ve Çayırbağı Köyü Uygulaması", 11. Milletlerarası Türk Folklor
Kongresi Bildirileri, cill İV, s. 499, 500.
43 A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 329.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 103/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

gibi kertileyim" diyor.44 Aynı destanlarda Oğuz Yiğidin kılıcını çıkarıp yeri
kerttiğini görüyoruz.45 Manas Destanı'nda da kertme işlemi ile and içilmesi
inancı tespit edilmiştir.46 Beşik Kertme inancı Oğuzlarda da mevcuttu.^^ Bu
inanç Kazak Türklerinde "halka salma" adı ile biliniyordu.48 Türk inançla
rında demir (bıçak) ve beşik (ağaç) koruyucu ve besleyici ruhların temsil
ediyordu. Yapılan andın bozulması veya yalan yere and içilmesi ile adı
geçen ruhların, ilgililere fenalıklarda bulunacaklarına inanılıyordu. Dolayı
sıyla kişioğlu, yaptığı andı kolay kolay bozma cesaretini gösteremezdi.49
Yörede tespit edilen inanç, bu eski inançların devam eden izleri niteliğinde
dir.
Yörede andla ilgili bir diğer inanç da, sevilen büyüklerin başı, canı, gözü
üzerine yapıldığı gibi, çocuklann da başlarına yapılan yemin şeklidir. Özel
likle kadınlar arasında, bir meselenin halli için söylenen ve işin doğruluğunu,
karşı kişiye inandırma amacı taşıyan and içme pratiğinde, kalıplaşmış ifade
lerin bazen dua, bazı hallerde ise beddua biçimine dönüştüğü görülür. Nite
kim, bir kişiden herhangi bir eşyayı veya onun yardımını ısrarla isteyen kişi;
"baban gardasın başı için" veya "çocuğunun başı için" diyerek onu, o işi
yapmaya mecbur eder. Bazı hallerde ise kişi; "çocuklarımın başı için"
veya "yalanım varsa çocuğumun ölüsünü görem" gibi sözlerle karşısında
kini iknaya çalışır. Keza, "yalanım varsa gözüm kor ola", "iki gözüm
ögü me aha", "yalansa Allah canımı ala" gibi kalıplaşmış ifadelerde de,
yine yöreye ait yaşıyan yemin şekilleri görülür. Ayrıca çocuklar için yapılan
bazı kargışların da küçük farklılıklarla yemin şekline dönüştüğünü anlaşıl
maktadır. Meselâ, komşular arasında muhtelif meselelerden ötürü yapılan
münakaşalarda, yahut çeşitli vesilelerle hayırsız evlâUar için söylenen "ga-
rah haberin gele", "boyun iple ölçüle", "iki gözün kor ola", "canın
çıha", "gözlerin önen aha" gibi beddualar; "benim bu işten haberim varsa
canım çıha", yahut "iki gözüm kor ola ki ben bu sözü söylemedim" şek
liyle and haline dönüşmektedir. Yörede andla iUşkili inançlar adı belirsiz
halk türküsünde:

44 O. Şaik Gökyay, Dedem Korkudun Kitabı, İstanbul 1973, s. 72; A. İnan, Makaleler
ve İnceleme ler s. 323.
45 O. Şaik Gökyay, Ded em Ko rku dun Kitab ı, s. 35.
46 A. İnan, Makalel er ve İncelemel er, s. 329.
47 F. Sümer, Oğuzlar ( T ü r k m e n l e r ) , Ankara 1972, s. 403.
48 O. Şaik Gökyay, Ded em Ko rku dun Kit abı, s. CCCLXXXII.
49 A. İnan, Makale ler ve İn celemeler, s. 328.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 104/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

"Ben ağlarım için için


Di gel de sor derdim niçin
Doldur da ve başın için"50

veya Kala Türküsü'nde:


"Kale dibi beden yar
Kurban olam adan yar
Şu Harput'un içinde
Beni benden eden yar" 5 1
şekilleriyle yaşamaktadır. Eski Türklerde "can, baş ve göz" gibi değerli var
lıklar adına and içildiği tespit olunmuştur. VIII. asırda Uygurlarla Çinliler

arasında yapılan bir


leşmeyi bozarsa camand merasiminde,
çıksın, soyu sopuÇin komutanının
yok : "... karşılık,
olsun" andına hangisi bu söz
Uygur
Başbuğlarının; "Senin andında and ediyoruz" şekliyle karşılık verdiklerini
görüyoruz.52 XIV. asırda Türklerin; "Senceri'n başı için", "Sencer'in gözü
için", "Sencerin canı için" şeklinde and içtikleri anlaşılmaktadır.53 Eski
Türklerde de yörede olduğu gibi sevilen çocuğun başına yemin edildiği gibi,
kişioğlu kendi başına veya ata/ağa, baba, büyük kardeş gibi evin, ocağın bü
yüğünün de başına yemin edilirdi. Dede Korkut Hikâyelerinde Egrek, karde
şi Seyrek'e : "Kara başım kurban olsun.." diyor.54 Ayrıca; "Eğer elinde
kopuz olsaydı ağam başıy içün seni iki pare kılundum"55 şeklinde and içildi
ğini görüyomz. Benzer inançlar, Yakut Türklerinde de tespit edilmiştir.56 Bu
inanç ve pratiklerde, iki kişi arasında olduğu gibi, kabile ve milletlerarası
ilişkilerde de suçluyu suçsuzdan, yalanı doğmdan, iyiyi kötüden ayırıp,
huzur ve barışı temin etmek amaç ve inancı ile and törenlerinin yapıldığını
görüyoruz. Bu törenlerde evin büyüğünün başına yapılan and ile ilgili inanç
ların, başlangıçtan beri kendilerine saygı, sevgi ve korku duyulan, Cedd-i âla
ruhlarına ait inançlardan kaynaklandığı açıkça anlaşılmaktadır.

50 F. Memişoğlu, Harput Ahengi, s. 131.


51 F. M e m i ş o ğ l u , a.g.e., s. 84.
52 A.İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 317, 318.
53 A. İnan, a.g.e., s. 319.
54 O. Şaik Gökyay, Dedem Korkudun Kitabı, s. 132
55 O. Şaik Gökyay, a.g.e., s. 131
56 A. İnan, Makale ler ve İncelemeler, s. 321.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 105/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

b. AD VERME :
Türk hayatında çocuğun korunması, iyi bir insan olması ve sosyal hayatta
başarılı bir vatandaş olması için, doğuma müteakip alman tedbirlerden birisi
Ve
de ad verme
la ilgili ilesosyal
adlara, ilgilidir. Bu inanca
hayatın içindebağlı olarak
sebebi Harput'ta;
görülüp bilinengök, yer ait
hadiselefe atalar
ad
lara, belli gün, vakit ve gecelere ilişkin adlara, kişinin aile içindeki sosyal
statüsünden kaynaklanan adlara rastlanıldığı gibi, çocuğu şerir ruhların fena
lıklarından korumak için takılan adlar ile, yörede halihazırda yaşayan veya
medfun bulunan ulu ve bilge kişilere ait adlara sıkça rasdanır.
Gök, gökyüzündeki cisimler ve burada teşekkül eden hadiselerle ilgili
olarak; sema, güneş, yddız, nur, nursel, nuray, ayten, aynur, ayhan, gökhan,
ve yıldırım adlarına rastlanmıştır. Bu adların yörede hangi amaç ve inançla
çocuklara takıldığı maalesef bilinmemektedir. Bu adlar doğradan doğraya
gök, ışık, gök cisimleri ve burada vukua gelen gök hadiseleri ile ilgilidir.
Eski Türk destanlarında millî bediî bir unsur olarak ışık motifinin mevcudi
yeti bilinmektedir. Bu motifin eski Türk İnanç ve telâkkilerinden ortaya çık
tığı da aşikârdır. Nitekim Yaratılış Destanı'nda tespit olunan inanca göre
Tanrı'ya yaratma ilhamını veren "Ak Ana" ışıktan teşekkül etmiş bir kadının
hayalidir.57 Oğuz Destanı'nda Oğuz'un anasının adı "Ay Kağan'dır''.^^
destanda çocuk doğuran anaların doğum esnasında gözlerinin parlaması^^;
Oğuz'un evlendiği kadının ışıktan ihmesi^O; çocuklarına Gün, Ay ve Yıldız
gibi isimlerin takılması^'; ordulara kılavuzluk yapan gök tüylü, gök yeleli
kurdun ışıktan doğması62 gibi hadiseler, Türk zümrelerinin ıştğı, semayı ve
gök cisimlerinin mukaddes addetmelerinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca Uy
gur Destanı'nda Buğu Han ve dört kardeşinin gökten inen semavî bir ışık
huzmesinden yaratıldığını görüyoraz.63 Buğu Han'ın evlendiği kız da yine

bir ışık bakiresidir.64 Maniheizm dininin esası ışık ve iyilik tanrısına dayan-

57 N. Sami Banarlı, Res imli Türk Ed eb iyat ı Tarihi, İstanbul 1971, cilt I, s. 30.
58 Ş. Elçin, Halk Ede biya tma Giriş, Ankara 1981, s. 82.
59 B. Ögel, T ürk Mitolojis i, Ankara 1971, cilt I, s. 115; Ş. Elçin, a.g.e., s. 82.
60 B. Ög e l T ürk Mitoloj isi, cilt I, s. 140.
61 M. Kaplan, Tür k Edeb iya tı Üzerine Ara ştı rma lar (3) Tip Tahhlleri, , s. 17; Ş. Elçin,
a.g.e., s. 84; B. Ögel, a.g.e., s. 140.
62 H. Tanyu, İslâmhktan Önce Türklerde Tek Tanrı İnancı, s. 38; B. Ögel, Türk M i t o 
lojisi, cilt I, s. 42; Ş. Elçin, a.g.e., s. 86.
63 M. Fuad Köprülü, Edebiyat Araştırmaları, Ankara 1966, s. 56 (Dip not); N. Sami Ba
narlı, a.g.e., cilt I, s. 30.
64 N. Sami Banarh, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, cilt I, s. 30.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 106/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

maktadır.65 Köktürklerde gök kutsaldı^ö Cengizname'de Ülemelik ile Alan-


guvau'nun çadıra inen ışıktan hamile kaldıklarını görüyoraz.^^ Bu inanç ve
telakkiler gök ve gökyüzü ile gök cisimlerinin muhtelif Türk zümreleri tara
fından kutsal addedilmesinden kaynaklanmaktadır.^^ Dolayısıyla yöredeki
adlar göğe bağlı eski Türk inançlarının esasları unutulmuş, yapı ve fonksi
yon değişimine uğramış izleridir.
Yörede deniz, fırat, kaya, çınar, selvi, gül, güllü, gülser, gülhan, güldeniz,
lale gibi bize yer, su, ağaç, bitki ve dağ iyelerini hatırlatan adlara da rastlanıl-
mıştır.69 Nitekim Tibetçe'de "Dalay", Türkçe'de "Taluy" okyanus anlamına
gelmekteydi. Ayrıca "Çinggiz" adı ise Türkçe'de söz konusu olan adları taşı
yan kişilerin, dünyanın etrafını saran uçsuz bucaksız denizler gibi, cihana
hakim olacakları inancı mevcuttu.'^O Bahaeddin ÖGEL, Han-nâme ve Şah-
nâmede geçen "Kerûy ve Şerûy" gibi adların bazı hallerde insan adı, bazen
de yer adı olarak geçtiğine işaret eder.^^ Başlangıçtaki Türk inançlarında ço
cuğa doğduğu yerin de adı verilmekteydi. Uralbey, Sırgeldi, İdilbay bunlar
dan bir kaçıdır.^2
Harput'ta özellikle vakti gelip geçtiği halde çocukları olmayan aileler, ço
cuğu olduğu halde düşük yapan kadınlar, yahut da sebepsiz yere çocuğunun
öldüğüne inanan gelinler, belirli gün ve saatlerde, önceden denenmiş ve ya
rarına inanılmış bazı usul ve esaslara dayalı olarak'^3 yöredeki yatır ve türbe-
65 B. Ögel, Tür k Kültürünü n Gelişme Ça ğl an , s. 99, cilt 1; Türk Mitolojisi, cilt 1, s. 83
- 554,555.
66 M. Ergin, Or hu n Abidel eri , s. 17; H. Namık Orkun, Eski Türk Yazıtları, s. 22.
67 A. İnan, a.g.e., s. 240; B. Ögel, Türk Mitolojisi, cil ti, s. 414; Ş. Elçin, Halk Edeb iyat ı
na Giriş, s. 109.
68 1. Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü , s. 297; M. Eröz, Türk iye'de Alevîlik Bektaşîlik, s.
3 7 7 ; T. Gülensoy, "Türk Halk Bilimine Kaynak Olarak Moğolların Gizli Tarihi", H.
Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, cilt 1, s. 121.
69
70 Y. Kalafat,
B. Ög el , TürDoğu Anadol u'd
k Mitolojisi, cilta 1,Eski Tür
s. 473 . k İnançlar ının İzleri, s, 85.
71 B. Ög el , a.g.e., s. 416.
72 A, İnan, Şamanizm, s. 175.
73 Harput'ta bu inancın yaşadığını öğrendiğim zaman, bir cuma günü hanımı da alıp birlik
te Nadir Baha'nın türbesine gittim. Türbe kapısının önünde bulunan ağaç ve çalıların
dallarına renkli iplik, bez ve kumaş parçalan bağlanmışU. İki bölümden oluşan türbenin
içine girdiğimizde, çocuğu olmayan bir kadın, yakınlar! tarafından Nadir Baha'nın ziya
retine getirilmişti. Sanduka yeşil ipekli kumaşlarla örtülüydü. Türbenin küçük penceresi
nin önünde yakılmış çok sayıda mum artıkları ve duvarında mum isleri vardı. Vakit
öğlen saatine yaklaşıyordu. Harput camilerinin minarelerinde selâ sesleri duyulmağa
başlayınca, çocuğu olmayan kadın, sandukanın önünde durarak, elinde tuttuğu uzunca
iplik parçasına (40) adet düğüm atıp, her bir düğüme de ayrı ayrı bir fatiha, üç defa da
ilılâs suresini okudu. Bilahare ipliği sandukanın üzerine koyup tekrar aldı. Öğrendiğimi-
'ze göre kadın tarafından bu pratik bundan sonra yine aynı gün ve aynı saatte, yine aynı
usul ve esaslarla iki defa daha tekrarlanacaktı. Bu işlemlerden sonra iplik, kadının hami-

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 107/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

leri ziyaret etmektedirler. Bu pratiklerle ilgili başta Fetahmet (=Fatih Ahrnet)


Baba Türbesi olmak üzere. Nadir Baba, Ankuzu Baba, Arap Baba Türbeleri
ile Mızdafır (Muzaffer) Baba ve Çekme Baba yatırları ziyaret edilerek, bun
lann ruhlarından manevî yardım beklemektedir. Bu ziyarederin ve buralara
yapılan adakların bir neticesi olarak doğduğuna inandıkları çocuklarına ziya
ret edilen sözkonusu türbelerin adları verilmektedir. Şahsında fevkalade kuv
vet ve kudretin mevcut olduğuna^^ ^ öldükten sonra bile ruhunun dilek ve
talep sahiplerinin isteklerini kabul edip gerekleştireceğine inanılan^^ bu ulu
ve bilge kişilere gösterilen derin ve samimi bağlılık, atalar ruhuna ait eski
Türk inancının, îslâmi unsur ve esaslarla yoğurulmuş devamından ibarettir.
Yörede çocuğu olup da yaşamayan ailelerin başvurdukları diğer bir yol
da, çocuklarına Yaşar, Dursun, Durak gibi adları takmalarıdır. Anlamına da
yalı özellikler arzeden bu adların çocuğa takılması ile onun ölümünün önüne
geçilerek önemli bir tedbir olduğuna inanılmaktadır. Bu inanca, muhtelif
Türk zümrelerinin hayatında da rastlanılmıştır. Türk inançlarında kötü ruh
veya arvak'ın; çocuğun ruhunu alıp götürmesinin önüne geçmek için çocuk
lara; "Yaşar", "Dursun", "Durak" gibi isimlerin yanında "Satuk" / "Satık",
"Satılmış", "Durmuş", "Durdu" gibi adların takddığını anhyoruz.^^ yine
aynı inançla çocuklara "ölmezbay", "taştan", "kurç" (=çelik) gibi adlar da ve-
rilmektedir.'^r
Yörede Yeter, Songül ve Döne gibi özellik arzeden adlara da rastlanılmış
tır. Çocuklarının sayıca fazlalığından usanan aileler, doğan son çocuğa
"Yeter" adı verirler. Bununla artık çocuklarının olmayacağına inanırlar. Ay
rıca doğan bebeğin de kız olması halinde, buna "Songül" yahut "Döne" adını
vererek bundan sonra gelecek çocuğun oğlan olmasını isterler. Talihi değiş

le oluşuna kadar saklanacak, hamile olunca bele bağlanacak, hamilelik süresince burada
kalacak, doğumu müteakip ise bebeğin yatağının başına konulacaktı. Doğan çocuğun adı
ise oğlan olursa Nadir, kız olursa Nadire takılarak türbe tekrar ziyaret edilecek ve adan
mış olan adaklar yerine getirilecekti.
74 A. Yaşar Ocak, Türk Halk İnan çlarında ve Ed ebiyatınd a Evliya M enk abeler i, An
kara 1984, s. 4.
75 A. Yaşar Ocak , a.g.e., s. 13; M. Do ğru , "Kür Nehri Boy larında Şah ıs ve Aile Adları ile
Lakaplarının Arzettiği Özellikler", IH. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildiri
leri, cilt II, s. 90.

76 P. NailiKültüründe
Japon Boratav, 10 0 So ru
Çocuk da Tü rk Tarzlarının
Yetiştirme Fo lk lo ru , İstanbul 198 4, s.Bir
Karşılaştırmalı 89;İncelemesi",
Z. İlbars, "Türk
H. Mil-ve
let-lerarası T ürk Folk lor K ong resi B ildirileri, cilt IV, s. 251 ; Y. Kalafat, a.g.e., s. 84.
77 A, İnan, Şa m an izm , s. 174.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 108/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

tirme inancı ile ilişkili bu duyuş ve düşünceleri^ , genellikle bütün Türkiye


Türklerinin inançlarında mevcuttur.^^
Harput ve çevresinde bir aileye gelen gelin kocasına adı ile hitap edemez

ve yine aynı
yemez. Kocası şekilde
için; kayın babasının
"Bizimki", ve kayın
"Kendi", biraderlerin
"Kendüsü", de adlarını
"Efendi Baba" söyle
kayın
biraderlerine ise "Efendi Ağabeg" lakapları ile hitap eder. Hattâ kayın babası
ile ömrü boyunca konuşmayan ancak, kadınlar arasında mevzu olunca;
"Efendi Babam şöyle şöyle dedi" diyerek onun adı yerine lakabını kulla
nan gelinler vardır. Keza, analar evlenme çağına yetişmiş veya evlenmiş
oğulları için, onları adları ile çağırma yerine; "Efendi Oğlum"lakabını kul
lanmayı tercih ederler. Kız çocukları ağabeylerine; "Gakko, Gakkom, Gak-

koş" lakapları
davranışta ile hitap edip,
bulunmanın, kendilerini
bu kişilere buile
adları lakapla
hitap çağırırlar.
etmenin ayıpBunun aksi bir
ve saygısız
lık olacağını beyan eden yöre halkı; "dededen-babadan böyle görüp, böyle
işitip ve bu şekilde inandıklarını" ifade etmişlerdir. Esasen Türk hayatında
ata ruhlarına ait inancın bir bakiyesi olarak devam eden bu inanç; değişik ta
rihlerde Kızıl Çin işgalindeki Doğu Türkistan'dan, Türkiye'ye iltica eden
Kazak Türklerinin "At tergev" adlı inançlannda da tespit edilmiştir.^O
Yörede çocuklara takılan kötü adlara rasdanmamış olmakla beraber, ço
cuğa gerçek adı ile hitap etme yerine; "çirkin çağa", "pis çağa" gibi lakaplar
la hitap edilir. Bununla çocuğun nazardan komnacağına inanılır. Eski Türk-
ler'de çocuğun kötü ruhlardan komnması için kendilerine kötü isimlerin
takıldığını görüyoruz. Kırgızlarda "italmas" (=it almaz), "çoçkabay"
(=domuzbay), "Kabanbay" (= yabani domuz)^' , Altaylılarda "it-kötön" (it
götü), "Palçık ",82 Kıpçak ve Kazaklarda ise çocuklara yine aynı inançla Rus
adlarının verildiği tespit edilmişdr.^3 Dolayısıyla yörede tespit edilen lakap
lar, bu eski Türk inançlarının fonksiyon değişimine uğramış biçimleri olarak
yaşamaktadır.

78 Y. Kalafat, a.g.e., s. 85, 86.


79 M. Şakir Ülkütaşır, "Türkiye Türklerinde Ad Verme İle İlgili Gelenek ve İnançlar", I.
Uluslararası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Ankara 1976, cilt IV, s. 369; A.
Küçük, "Erzincan ve Çevresindeki Halk İnançlarına Toplu Bakış", III. Milletlerarası
Türk Folklor Kongre si Bildirileri, cilt IV, s, 250, 251.
80 M. Cihat Özönder, "Türkiye'deki Kazak Göçmenlerinin Dini Yapıları ve Samanlık Baki
yeleri", II. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, cilt IV, s. 425, 426.
81 A. İnan. Şamanizm, s. 175.
82 ~ W. Radloff, Sibirya'dan (Seç mele r) , s. 174.
83 A. İnan, Şamanizm, s. 175.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 109/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Harput'ta; baba, dede, nine veya aile ve yakm akraba çevresinden olup
genç yaşta ölen bir kişinin adları doğan çocuğa takılarak ölen kişinin adının
yaşatılmasına devam ettirilir. Bununla Ölen kişinin ruhunun memnun edile
ceğine inanılır. Ayrıca çok ağlayan veya hastalıklardan bir türlü iflah olma
yan çocuklar ile yürüme çağını geçirdiği halde yürürken sık sık düşen çocuk
ların adlarının ağır geldiği inancı ile adları, ya tamamen değiştirilir ve yeni
bir ad takılır veya mevcut isimleri yöreye has bir ağız özelliği ise Fatma ile
Fatoş, Emine ise Emoş, Mehmet veya Muhammet ise Memoş. İnami ise
İmoş, Selami ise Seloş... olarak çağırılır. Bu pratiklerde kötü ruh veya arva-
km öfkesinin önüne geçmek, onu şaşırtmak, aldatmak, dikkatini başka yerle
re çekmek gibi eski inanç ve düşüncelerin İslâmiyetle imtizaç etmiş yapı ve
fonksiyonlarının izlerini görüyoruz. Nitekim aynı inançla ölüm ruhunu şa
şırtmak, aldatmak gibi pratikler^^ değişik usul ve esaslarla Urenha, Başkurt,
Kırgız, Kıpçak ve Kazak Türklerinde de görülmektedir.^-''
Yörede çocuğu olduğu halde çocuğu yaşamayan anne-baba, kendi adları
nı çocuklarına ad olarak takarlar. Kız ise ananın, oğlan ise babanın adını alır.
Böylece çocuğun korunarak yaşayacağına inanılır. Bu ve benzer inançlara
Anadolu'nun hemen her yerinde rastlanılmıştır.^^ pratiklerde de yine
amaç ve inanç, atalar ruhunu memnun edip rızasını kazanmaktır.
Harput'ta belli gün, ay, mevsim ve gecelerle ilgili adlara rastlanır. Cuma
günü doğan çocuklara. Cuma, Cumali; Ramazan ayında doğan çocuklara.
Oruç, Ramazan; Haç mevsiminde dünyaya gelen çocuklara. Hacı, Hacıali;
ilkbaharda dünyaya gelen çocuklara, Bahar; selâ vaktinde doğan çocuklara
Selma, Saliha, Selami, arafe günü doğan çocuklara Arif, Arife: kadir gece
sinde olan çocuklara Kadir, Kadriye, Abdulkadir; seher vaktinde doğan ço
cuklara ise Seher adları takılmaktadır. Söz konusu bu adların tamamı görül
düğü gibi zamanla
rastlanılmıştır. ilgilidir.
Nitekim, ManasEski Türk hayatında
Destanı'nda da buna
Manas için benzer
"Kaplan adlara
Doğan Er-
Manas" unvanının verilmesi, Almanbet'e yine "Kaplan Doğan" lakabının ta
kılması, bu kahramanların Kaplan Yılı'nda doğmuş olmalarından ötürü ken
dilerine verilmiş unvanlardır.^^ Aynca eski Türk inançlarında çocuklara doğ-

84 o. Ş aik Gökyay. D e d e m K o r k u d u n K i t a b ı , s . C C C L X X X V I I .

83
86 A.
M. İnan,
Şakır Ş Ülk
a m aütaşır, s. 174.
n i z m , "Tü rkiye175.
Tü rkler ind e .-^d V erm e İle İlgili Gele nek ve İnan çlar". I.
Uluslararası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Ank ara 1 986, cill IV. s. 374.
87 B. Ög el, Türk Mitolojisi, cilt 1, s. 504, 528.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 110/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

HARPUT'TA ESKİ TÜRK İNANÇLARI VE HALK HEKİMLİĞİ .

duklan günün önemli olaylarını hatırlatan adların verildiği tespit olunmuştur.


Meselâ düşman baskınının dağıtıldığı günde doğan çocuklara "yağıbasan/
yavbastı", sevilen sayılan bir misafir geldiği zaman doğan çocuklara; "konak
geldi" aş merasimlerinin yapıldığı gün dünyaya gelen çocuklara ise "aşber-
gen" adları verilirdi.
Bugün yörede Çetin, Yücel, Yüksel, Şeref, Kahraman, Bilgin, Zeki,
Kemal, Mustafa, Aslan, Sinan, Akif, Alper... gibi sıkça rastlanan adlar, ge
nellikle büyüklerin gördüğü, duyduğu, bildiği veya yaşadığı olaylarla yahut
da sevdiği ve benimsediği şahsiyetlerle ilgilidir. Özellikle sevilen ünlü şahsi-
yederin adlarının çocuğa verilmesi ile, adın asıl sahibi olan kişinin bilgi, ilgi
ve isddâdına dayanan bütün hususiyetlerinin verilen adla birlikte çocuğa ge
çeceğine inanılmakta ve ümit edilmektedir.89 Bir hadiseye, sebebi bilinen
herhangi bir olaya dayalı olarak verilen adlara eski Türk hayatında da rastla
nılmıştır. Ancak, eski Türklerde ad alacak çocuğu, hadisenin içinde bizzat
gördüğümüz gibi bazen de günümüzde olduğu gibi bahsolunan hadise ile do
laylı yollardan ilgili olduğu tespit ediyoruz. Oğuz Destam'nda Oğuz; başardı
olan ederine "Kangaluğ" (Kanklı), "Kıpçak", "Kariuk", "Kalaç" adlarını ve-
riyor.90 Bu adların her birisi ayrı bir olaya dayanmaktadır. Oğuz İli'nin Hanı
olan Doylı Kayı'mn öldüğü gün doğan Tuman Han'a, Korkut Ata; Oğuz
İli'nin yaslı, yurdun dumanh oluşunu sebep göstererek Tuman adını vermiş
ti.9' Dede Korkut Destanlarında Korkut Ata; azgın bir boğayı altederek öldü
ren bir yiğide "Boğaç"92 soygundan mal kurtaran kahramana "Boz Aygırii
Bamsı Beyrek"93 , dişi bir aslan tarafından emzirilip büyütülen ve apıl apıl
yürüyen yiğide ise "Başat" adını vermişti.94 Bu inanç aynı şekliyle Moğollar
da da vardı. Nitekim Çingiz'in doğumu sırasında Tatarlardan Temucin-uge,

88 A. İnan, Şamanizm, s. 175.


89 P. Naili Boratav, 100 Soruda Türk Folkloru, İstanbul 1984, s. 90.
90 B. Ögel, T ürk M itol ojis i, cilt 1, s. 171 - 178.
91 Ebulgazi Baliadir Han, Türklerin Soy Kütüğü (Secere-i Terâkime), (Haz: 1V|. Ergin),
Tercüman 1001 Temel Eser, s. 60; B. Ögel, Türk Mitolojisi, cilt I, s. 235; H. Koksal,
Battalnamelerde Tip ve Motif Yapısı, Ankara 1984, s. 161, 162; M. Eröz, Türkiye'de
Alevîlik Bektaşîlik, s. 305.
92 O. Şaik Gökyay, Dedem Korkudun Kitabı, İstanbul 1973, s. CCCLXXXV1 , H. Kok
sal, a.g.e., s. 162.
93 O. Şaik Gökyay, a.g.e., s. 34 - CCCLXXXVn; A. İnan, "Dede Korkut Kitabında Eski
, İnançlar", Tür k Kü ltü rü Araştır mal arı , Ankara, 196 6-1969 , s. 146; H. Koksal, a.g.e.,
s. 162.
94 O. Şaik Gökyay, De de m Kork ud un Kitabı, s. 105 - CCCLXXXVII.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 111/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

esir olarak getirildiğinden ötürü bu olayı yaşatmak ve obaya ilk gelen kişinin
admı vermek inancı ile ona Temucin adı verilmişti. Ayrıca Moğolların Gizli
Tarihi'nde adı geçen "Menggedü-Kıyan'a, vücudundaki çok sayıda benlerin
varlığından ötürü benli anlamında, "Menggedü" adı verilmişti.95 Dolayısıyla
günümüzde yörede tespit ettiğimiz özellik arzeden söz konusu adların her bi
risinin esas kaynaklarının, eski Türk inanç ve düşüncelerine dayandığını sa
nıyoruz.

C. EVLENME/DÜĞÜN :

Eski Türk hayatında evlenmek, yeni bir yuva kurmak, çocuk sahibi olup
neslin devamını sağlamak gibi isteklerin ortaya koyduğu aile hayatı, kişioğ
luna itibar kazandıran bir keyfiyete sahipti. Hayatin evliliğe bağlı bu önemli
safhasında, iyi ve kötü karaktere sahip olan ruhlarla beraber, ev iyeleri ve ata
ruhlarının, kişinin eş bulmasında, yuva kurup çocuk sahibi olmasında olumlu
veya olumsuz yönde tesir ederek, bahsolunan konularda etkili olduklarına
ilişkin inançlar vardı.^6 Günümüzde bu inançlarının evliliğe bağlı bir takım
pratikler içinde yörede de hayat bulduğunu tespit ediyoruz.
Harput ve çevresinde evlenmek istedikleri halde bu isteklerini bir türlü
elde edemeyen genç kız ve erkeklerin bahtlarının bağlı olduğuna inanılır. Bu
durumda olan gençler özellikle Fatih Ahmet Baba, Arap Baba ve Murat
Baha'nın Türbesi'ne götürülür. Bu gençler ulu ve bilge kişilerin "ruhlarının
yüzü suyu hürmetine" Tanrı'dan manevî yardım talebinde bulunurlar. Bugün
Fatih Ahmet Baba Türbesi'nin yanıbaşında inşa edilmiş küçük mescidin
mihrabında, bahtı bağlı olan gençler veya bunların yakınları tarafından kur
şun kalemle yazılan çok sayıdaki cümlelerin içerisinde seçtiğimiz:
"Allah'ım Sultan'la Remziye'nin kaderini aç", "Allah'ım sen Raminaz
a b l a m a sabır ver", "Allah'ım bacıma bir hayırlı kader aç", "Allah'ım
beni iyi, dürüst, dindar bir erkeğe nasip et" gibi yazılı ifadeler, kişide kıs
metin bağlanmasına ait duygu, düşünce, inanç ve tasavvurlardan kaynakla
nan psikolojik tezahürlerin bir sonucudur. Bugün İslâmî kalıplar içine dökül
müş olan bu inançlar ve pratikler, eski Türklerde ata ruhlarına bağlı
inançların fonksiyon değişimine uğramış biçimleridir.

95 T. Gülensoy, "Türk Halk Bilimine Kaynak Olarak MoğoUarm Gizli Tarihi", 11. Millet
lerarası Türk Folklor Kongres i Bildirileri, Ankara 1982, cilt I, s. 122.
96 Y. Kalafat, Doğu Anadolu'da Eski Türk İnançlarının İzleri, s. 87.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 112/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Yörede geline, gelinliği giydirildiği sırada üzerinden çıkarılan elbiseleri,


kısmeti bağlı olduğuna inanılan kızın adı söylenerek bir küpün içine bastırı
lır. Ayrıca gelin götürülürken eline bir adet yün çorap verilerek, kendisinden
bu çorabı sökmesi istenir. Gelin bu çorabı sökerken bir taraftan da kısmeti
bağlı olan kız arkadaşının adını da ilave ederek: "Ben nası gelin olup gidi-
sem, bahtı bağlı Ulan arkadaşım da peşim sıra gele" derse, adı geçen
kızın da bahtının açılıp gelin olacağına inanılır. Burada gelinden çıkarılan el
bisenin, bahis konusu olan kızın adı ile küpe basılması, bu elbisenin gelinin
değil de, bahtı bağlı olana aitmiş gibi bir davranışın tatbikini görüyoruz. Se
bebi bilinmeden yapılan bu pratikteki amaç ve inanç, evliliğe engel olan kara
iyelerin dikkadni dağıtmak, onları şaşırtıp kanmalarını sağlamaktır. Çorabın
sökülmesinde de amaç ve inanç yine aynıdır.
Yörede bahtı bağlı olan kızların, kısmetlerini açmak için ayrıca bir takım
yollara da başvumlduğu görülür. Meselâ gelinin ayakkabısının altına bahis
konusu olan kızların adlarının yazılması; gelin telinden bir parça alınarak
saklanması; Hıdırellez gecesi gül ağacının dibinde niyet tutularak, toprak
üzerine muhtelif şekillerin çizilip, sembollerin bırakılması; Hıdırellez günü
kâğıt üzerine tutulmuş niyetlerin yazılarak akarsuya bırakılması; söz konusu
olan kız
cuma
ve erkeklerin derin hocalara götürülmesi birbirini takip eden üç
günü, selâ verilirken kullanılmamış kapalı bir kilidin açtırılması gibi
hal, hareket ve davranışlar bu inançlar arasında sayılır. Bahtı bağlandığına
inanan gençler, bu yollardan birisi ile bahdarının açılacağını ümit ederler.
Günümüzde yörede olduğu gibi Doğu Anadolu'nun muhtelif yerleşim birim
lerinde de tespit olunan bu ve benzer pratiklerdi , eski Türklerde kamlık ha
yatına, ata ruhları, yer-su iyeleri ve kötü ruhlara bağlı inançların, yapı değiş
tirm iş biçimleri olarak varlıklarıni sürdürmektedirler.
Yörede düğün günün arafesinde oğlan evinde erkekler, kız evinde ise ka
dınlar tarafından "kına gecesi" düzenlenir. Burada yöreye ait muhtelif oyun
lar oynayıp, türküler söylendikten sonra, gelinin ellerine ve ayaklarına kına
yakılır. Zülüfleri kesilerek başına paralar saçılır.^^ j^ma yakma pratiği, eski
Türklerden günümüze kadar gelebilen inanca bağlı âdederimizden birisidir.
Bu âdet yöreye ait bir halk türküsünde:

97 N. Tan, "T ürkiye'de E vlenemeyen Kızlann Kısmetlerini Açma P ratikleri", T ü r k F o l k 


lor Araştırmaları Yıllığı, Ankara 1976, s. 213 - 247.
98 i. S u n g u r o ğ l u . H a r p u t Y o l l a rı n d a , İstanbul 1 968, cill IV, s. 2 2 - 2 6 .

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 113/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

"Eller kınalı gelin


Saçlar sırmalı gelin
• Oyna gelinim oyna
Kına geçendir senin"99
şekliyle yaşamaktadır. Nitekim eski Türklerde, seçilmiş adak edilmiş olanı
göstermek amaç ve inancı ile kına yakılırdı.'00 Günümüzde Kurban Bayra-
mı'na yakm bir tarihte koç, koyun gibi hayvanların sırtlarının kınalanması
veya muhtelif renklerle boyanması'*^', eski Türk hayatındaki "ıduk" inancı
nın bi,. devamı niteliğindedir. Ayrıca çalışmamızın ilgili bölümünde açık
ladığımız "Beşik Kertme Nişanı" ile çocuklara söz kesilmesi gibi pratiklerde
de yine seçilmiş, adak edilmiş olanı gösterme inancı yatmaktadır. Keza, bah
solunan işarederi taşıyan canlı ve cansız varlıkların mukaddes addedildiği,
kendilerine dokunulmadığı, bu varlıklara dokunmanın kişioğluna uğursuzluk
ve felaket getireceğine dair inançlarla da bu varlıklar koruma altına alınmış
olurdu.'03 Ayrıca gelinin başına para saçılması pradği, Türk hayatında bir
takım ruhlara sunulan kansız kurban inancının izlerini taşımaktadır. '"^

Yörede dinî nikahın kıyılması sırasında da eski inançların izlerine rastla


nır. Nitekim dini nikâhın kıyılması için özel bir oda ayrılır. İmamla birlikte

oğlan
revlilervedizlerinin
kızın nikâh şahitlerinin
üzerine dışında
oturur ve elleriikimsenin alınmadığı
i de dizlerinin üstünebu odada,
açık gö
bir tarz
da bırakırlar. Bu merasimde özel bir od; ıın ayrdması; görevlilerin özellik
arzeden bir tarzda oturmaları; içeriye ilgililerden başka birisinin alınmaması,
gibi birtakım hareket ve davranışlar, damat veya gelinin sihir yolu ile bağlan
ma ihtimalinin önüne geçmek için alınan ve oldukça önemli olduğu ifade
edilen tedbirlerdir. Aksi halde odaya girebilecek kötü niyetli kişilerin, küçük
bir iplik parçasına düğüm atmaları veya kendilerine has usûl ve esaslarla kol
larını bağlayıp, parmaklarım birbirlerine keneüemeleri sonucunda, damadın
bağlanacağı ifade edilir. Çözülmesi zor olan bu büyünün tedavisi için "derin
hocalara" gidilir. Kişinin büyü yolu ile bağlanmasına ilişkin inançlar diğer

99 l.Sunguroğlu,a.g.e.,ciltlV, s. 26.
100 Y. Kalafat, a.g.e., s. 91.
101 A. Çay, Türk Millî Kültüründe Hayvan Motifleri, I, s. 104, 108; İlmi Heyet, Türk

102 Millî Bütünlüğü İçerisinde Doğu Anadolu, s. 109.


A. İnan, Makalele r ve İnce lemeler , s. 617, 618.
103 A. İnan, a.g.e., s. 618.
104 A. İnan, Şamanizm, s. 98, 167.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 114/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

milletlerde de görülmüştür. Meselâ Peygamberimiz Hz. Muiıammed'in


(S.A.V) Yahudi sihirbazı Lebid B.A'sam tarafından sihir yolu ile bağlandığı
tespit olunmuştur. "^-^ İslâm dininin bu ve benzer hurafeleri kesinlikle yasak
lanmasına rağmen "^"^^ bu inançlara Araplarda da rastlanılmıştır. '0^ Kaynağı
nı putperestliğin en iptidâi şekillerinden alan büyü, tılsım, sihir gibi inanç ve
pratikler, VIII. - XIV. asırlarda yaşamış Budizm ve Maniheizm dinine men
sup Türk zümrelerinde de mevcuttu.'0^ Bu konu ile ilgili, çalışmamız Halk
Hekimliği bölümünde değişik misâller verilerek açıklamalar yapılmıştır.
Yörede düğün günü gelinin oğlan kardeşi, yoksa dayısı veya amcası
"gelin kuşağı" adı verilen kırmızı ipek şeriti, orada bulunan davedilerin hu
zurunda gelinin beline üç defa çözerek bağlar. Bu davranışla gelinin, gidece
ği eve bolluk, bereket ve uğur getireceğine inanılır. Eski Türk inançlarında
alpların ve kamların kuşandıkları kuşak ile, kutsiyet ifade eden üç sayısının
sözkonusu kuşak çözme ve bağlama pratiğinde birleştiğini görüyoruz. "^'9
Kamların icra ettikleri merasimlerde önemli bir aksesuar olarak görülen ku
şağın, İslâmiyede beraber muhtelif tarikadarda ve Ahilik Teşkilatı içinde ya
şayarak günümüze kadar varlığını sürdürdüğünü anlıyoruz."O Düğünlerde
kuşak çözme ve bağlama inancı Taşeli Yöresi düğün geleneklerinde de tespit
olunmuştur.'''
Yörede gelin almak için gelen kişiler, kız evine açıkta gördükleri herhan
gi bir eşyayı gizlice alarak oğlan evine getirirler.' ' 2 Bu durumu iyi bilen kız
evi kendilerinden alınabilecek bu türden eşyayı ortalıkta bırakmamaya veya
koruma altına almaya azami derecede gayret gösterirler. Kız evinin bu tedbi
rine rağmen, oğlan tarafı bu kararında o kadar ısrarlıdır ki, kız evinden alına
bilecek herhangi bir eşya yoksa duvarda çakılı bulunan çiviyi gizlice söküp
oğlan evine gedrirler. Bu çivi bilahare gelinin aynasını duvara asma işlemin
de kullanılır. Yörede mahiyeti bilinmeden yapılan bu davranışın, eski Türk

1 03 M. Asım Koksal, İslâm Tarilıi, İstanbul 1 9 8 1 , cilt Vll, s . " 1 0 4 - 113.


1 06 M. Asım Koksal, İslâm Tarilıi, İstanbul 1 9 8 1 , cill Vll, s. 106, 107.
I «7 A. İnan, Eski Türk Dini Tarihi, İstanbul 1 9 7 6 . s. 211.
1 08 A. İnan, Eski Türk Dini Tarihi, s. 207, 209.
1 09 Y. Kalafat, Doğu Anadolu'da Eski Türk İnançlarının İzleri, s. 9 3 .
110 M. Özhan. "Geleneksel Türk Tiyatrosunda Ahilik", Türk Folklor Araştırmaları,
. 1 9 8 8 / 1 , Ankara 1 9 8 8 , s. 4 8 , 4 9 ; Y. Kalafat, a.g.e., s. 93 .
111 .s. Soylu, "Taşeli Yöresi Düğün Gelenekle ri vc Geleneği Oluştur an Seb eple r", 111.
Milletlerarası Türk Folklor kongresi Bildirileri, cilt IV, s. 364 .
112 I. Sunguroğlu, Harput Yollarında, cilt IV, s, 32 .

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 115/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

İnançlarından kaynaklandığı açıktır. Nitekim, kız evinden alman herhangi bir


nesnenin sebebi, bu evdeki "uğur, bolluk" ve "bereket" unsurlarının oğlan
evine sıçratılması amaç ve inancına yöneliktir. Bu itibarla oğlan evinde bulu
nan ev iyeleri memnun edilecektir. Buna benzer bir inanç da gelinin evinden
alınması sırasında görülür. Nitekim, gelin alınırken kızın erkek kardeş, yoksa
soydan gelen bir akraba kapıyı kilitieyerek gelinin "Gardaş Heletini" (Kardeş
Hakkı) almadan kapıyı açmaz. Ayrıca aynı amaçla gelinin sandığının üzerine
de oturulur. Sebebi yine bilinmeden yapılan bu davranışta amaç ve inanç kız
evine ait atalar ruhu ile ev iyelerinin memnuniyetini kazanmaktadır. Zira
eski Türklerde tespit edilen "exogami yasası"na göre evlenme, en az yedi
göbek dışarıdan yapılır, düğünlere savaşa gider gibi gidilip yağmalar düzen
lenir, kapılar basılıp kız kaçırılırdı. Bu durum zaman ve mekan içinde içti
maî bir değişme olarak sulha dönüşmesine rağmen, yapısındaki eski inanç ve
düşünceleri günümüze kadar taşıyabilmiştir.l'3 Günümüz düğünlerinde ha
vaya silâhların sıkılması, kapıların kilitienmesi, "kardaş hakkı / kardaş bahşi
şi" alınmadan gelinin kesinlikle verilmemesi, düğün gününün gecesinde da
madın arkasından yummklanarak içeriye itilmesi, "Kızımı yedi yabancıya
veririm de sana vermem" gibi, söz davranış ve harekeder, inanca bağlı bü
geleneğin yörede yaşayan son kalıntdarıdır.
Günümüzden yaklaşık 75-80 yıl öncesinde yapılan yöreye ait düğünlerde,
gehnin çehiz eşyasının oğlan evine götürülmesi sırasında, renkli yün püskül
ler ve mavi boncuklaria bezenmiş katıriar kullanılırdı. Bu katırların boyunla
rına ve yan taraflarına demirden yapılmış ve çıngırdah / çıkırdak / çıngı
rak"""^ adı verilen aleder takılırdı. Bu aleder hayvanın her hareketinde ses
çıkarırdı. Gelin alayını nazardan korumak ve alayın geldiğini uzaklardan du
yurmak amacı ile kullanıldığı ifade edilen bu aletler, bize kamların "man
yak" adı verilen cübbeleri"^ ile davullarına asılan demir çıngırakları hatırlat
maktadır. Nitekim kamların gökyüzü ve yeraltı yolculuklarında özellikle
davullarına asılan ve "konura" adı verilen çıngıraklar, kötü ruhların fenalık
larından korunmak ve onları kovmak için kullanılan okları temsil ederdi."*'
Bu itibarla günümüzde hâlâ bazı hayvanların boyunlarına takılan bu aletler
Türk hayatında demirin kutsiyetine bağlı inançların son kalıntılarıdır.
Yörede gelin eve getirildiği zaman kurban kesihr. Gelin bir kurbanın üze
rinden atlıyarak geçtikten sonra iç kapının önünde serili bulunan koyun pos-

113 A. İnan, Makal eler ve İ ncel emeler , s. 341.


114 1. Sunguroğlu, Har put Yollarında , cilt IV, s. 19.
115 A. İnan, Maka lel er ve İnce lemel er, s. 435.
116 A. İnan, a.g.e., s. 446.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 116/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

tunun üzerine getirilir. Burada kapının yan duvarına dayalı ve "eğiş" adı ve
rilen demirden yapdmış ocak aracının üzerine basan gelin, aynı yerdeki tahta
kaşığı da ayağı ile kırdıktan sonra kapının eşiğine bastırılmadan içeri alınır.
Bu davranışlarda tahta kaşığın kırılmaması bir uğursuzluk işared olarak te
lakki edilir.' Söz konusu pratiklerde; kurbanın kesilmesi, evin kaza ve be
lalardan korunması; koyun postu gelinin, koyun gibi uslu ve sakin huylu ol
ması; eğiş, gelinin doğru ve demir gibi kuvvedi, sağlam bir yapı ve karaktere
kavuşması; kaşığın kırılması, eve uğur ve bereketin gelmesi; eşikten atlama
ise gelinin çarpılıp hastalıklara yakalanmaması ve sağlıklı olması amaç ve
inancına yönelikdr.
Harput ve çevresinde bugün zayıflamış olmakla beraber devam eden bir
başka inanç kayınatası
Evin gelini, da, eve yeni
ve gelmiş gelin hanımın
kendisinden "gelinlik
yaşça büyük etmesi"
olan kayın ile ilgilidir.
biraderleri ile
konuşması, onların oturduğu sofrada yemek yemesi, hizmedn dışında bunla
rın bulundukları odaya girmesi, burada oturması hiç bir zaman hoş karşdan-
maz. Ayrıca gelinin beyinden evvel yatağa girip uyuması iyi görülmeyen bir
davranış olarak nitelendirilir. Buna.bağlı olarak, kimi ailelerde gelinin hami
lelik durumunun bile adı geçen büyüklerden saklandığı görülür."^ Bu
durum gelinin bir kaç defa doğum yapmasına veya büyüklerin kendisine ko

nuşma ve evyasaklara
söz konusu içinde rahat etmeileiznini
uyması ilgilivermesine kadar
davranışlara eskidevam
Türk eder. Gelinin,
hayatında da
rastlanılmıştır. Zira "ekzogami yasası"na riâyet eden göçebe Türk boyların
da, her ailede mevcut olduğuna inanılan "cedd-i âlâ ruhu", kendi soyuna,
kendi kanından olmayan herhangi bir yabancının sokulmasına kesinlikle razı
olmazdı. Bu ruhun şerefine düzenlenen ayin ve törenlere bir tek yabancı
iştirak edemezdi. Aileye kabul edilen evladık bile, kamlann aracılığı ile
cedd-i âlâ ruhundan izin alındıktan ve bu evladığm da aynı soydan olduğunu
bu ruha inandırdıktan sonra ev halkına dahil olabiliyordu. Keza, adı geçen
bu mhun tutum ve tavrı, öz soyuna yabancı olan yeni gelin için de aynı idi.
Gelinin kocasının mensubu bulunduğu oymağın (cedd-i âlâ) adını ağzına
alıp söylemesi bile yasaktı.Çalışmamızın ilgili bölümünde de görüleceği
gibi yörede, gelinin beyi dahil evin büyüklerinin adını söyleyememesi ile il
gili karşılaştığımız pradk, başlangıçtaki bu inancın yöredeki devamı olarak
varlığını sürdürmektedir.

117 1. Sungu roğlu, H ar pu t Yo llar ınd a, cilt IV, s. 33.


118 1. Sun guro ğlu, a.g.e ., cilt IV, s. 45 .
119 A. İnan, M ak alele r ve İnce lem eler, s. 193, 310.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 117/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Yörede kötü niyedi oldukları ifade edilen bazı gelinler, kapıdan içeriye
girdikten sonra, tekrar geriye dönüp kapının eşiğine gelerek başlarını kapının
tavanına vururlar. Bununla evin büyükleri olan kayınata veya kaynananın bir
an önce öleceğine ve bu itibarla evin tek sahibi olacaklarına inanırlar. Ayrıca
gelin eve getirildiği zaman sağ eli ile sağ ayağı ile leğenin içerisinde yıkanır.
Leğenin içine dökülen su, gelinin uğur, bolluk ve bereket getirmesi inancı ile
evin dört bir tarafına serpilir. Kaynağını ev iyeleri ile yer su ruhlarından alan
bu pratiklerde-aınaç ve inanç, adı geçen njıhların memnuniyetini kazanmak
ve gelebilecek fenalıklarından sakınmaktır. Ayrıca gelinin evin bir üyesi ol
duğunu onlara göstermektedir.
Harput ve çevresinde, eski Türk inançlarındaki "eş ruhlara", "iyi ve kötü
karakterli ruhlara" bağlı bir takım pratikler daha vardır. Nitekim, düğün ge
cesi yakın arkadaşları tarafından arkasından yumruklanarak gelin odasına iti
len damadın, odanın kapısının üstüne önceden asılmış eski bir ayakkabıyı
alarak dama fırlatması gerekir. Heyecan ve şaşkınlık içinde bu ayakkabının
varlığının farkına varamadan içeriye girecek olan damadın, hayatı boyunca
gelinin hükmü altına gireceğine inanıiır.'^O Günümüzde yörede yenisi geldi
eskisinin hükmü yoktur anlamında kullanılan, "postalı dama atıldı" vc
"pabucun dama atıldı" deyiminin böyle bir inançtan kaynaklandığı kanaa
tindeyiz. Aynı sebebe dayanan bir diğer pratik de, resmî nikah esnasında
çiftlerden birinin, diğerinin ayağına basması inancıdır. Bu pratikte gençler
den hangisi erken davranıp diğerlerinin ayağına basarsa o, diğerini hükmü
altına alır inancı oldukça yaygındır. Ayrıca düğün gecesi gençlerden hangisi
çıkardığı elbisesini diğerinin elbisesinin üzerine atarsa, evde artık o kişinin
sözünün geçeceğine inanılmaktadır.
Yörenin eski düğünlerinde damat, gelinin yüzünü düğün gecesine kadar
göremezdi. Damat ve gelinle birlikte bu durumun heyecan ve sıkıntısı ev
halkıBunu
di. da çekerdi. Düğün
bilen yöre gecesindeki
halkı, damadın ilk
gelingörüşme
odasınavegirmesi
ilk iletişim çok önemliy
sırasında; "Allah
şirin melekleriyle göstere", "Gurtsa guzu ola" temennisinde bulunurlar
d ı . ' 2 ' Bu sırada damat, günümüzde de olduğu gibi "yüz görümlüğü" adı ile
adlandırılan hediyeyi geline takardı. Bu hal ve davranışlardan sonra gelin.

120 1. S ungu roğlu, H a r p u t Y o l l a rı n d a , cilt IV. s. 34.


121 "... Bazen de kızların yüzle rini gör em eye n zavallı güv cğilcr, hiç hek lcnıne dik .şekilde
öyle çirkin, çıkar,
kıp odadan öyle hoyrat gelinlerle
bir daha karşılaşırlardı
eve girmez ki, gelini
ve hattâ ertesi güııü o memleketi
halinde telli bileduvaklı bıra
terk ederek
diy ar diya r dola,şan güv cğile re d"c tcsadüt edilirdi. (B kz., T . S u n g u r o ğ l u , H a r p u t Y o l l a -
n n d a , cilt IV, s. 35).

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 118/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

aralıksız üç gün süren "yüz görümlüğü'^2 veya bugünkü ifadesiyle yüz açım-
lığı törenlerinde evinden dışarıya çıkarılmaz, törene gelen kadın misafirlere
gösterilir ve kendisine getirilen hediyeleri takılırdı. Bu pradklerde dikkatimi
zi çeken iki önemli inanç vardır. Bunlardan birisi; "şirin meleklerinin" bah
solunan gençleri birbirlerine güzel göstermesi inancıdır. Türk inanç sistemin
de kişide mevcut olan asıl ruhun dışında ikinci bir eş ruhun olduğu
bilinmektedir.'23 z i y a GÖKALP, bu eş mhları kişioğlunun perisi olarak
açıklamıştır.'24 Kırgızlar ve Özbek Türklerinde düğün gecesine kadar birbir
lerine yabancı olan damat ve geline ait bu perilerin, birbirlerini sevmelerinin
imkânsız olacağına inanılırdı. Dolayısıyla evlenecek bu gençler, üç gün sü
reyle evin büyükleri dahil diğer kişilerle karşılaşmaları, toplum içine çıkma
ları yasaktı. Gelin bu üç günlük süre içinde çadırın bir köşesine çekilen per
denin arkasında dumr, kimseyle görüşmezdi. Bununla gençlerin, perilerinin
birbirine ısındırılacağına inanırlardı. Belirlenen sürenin dolmasından sonra,
buradan bir törenle çıkarılan gelinin, kendisine yasak olan kişilerle görüşme
sinde, toplum içine çıkmasında artık bir mahsur yoktu. Bu törene Doğu Tür
kistan'da yaşayan Türkler, "yüz açıktır", Kırgızlar ise "Betaçar toy" adını
vermişlerdi.'25 Bugün yörede yüz açımlığı adı verilen ve üç gün süreyle
devam eden törenler, bu inancın bir devamı niteliğindedir. Keza, kişiye ait eş
ruh veya peri inancının yerini "şirin meleklerinin" aldığını görüyoruz. Bu
pratiklerde dikkat çeken ikinci önemli husus ise, gençlerin düğün gecesine
kadar birbirlerinin yüzlerini görememeleri inancıdır. Eski Türk hayatında ka
dının; aile hayatında olduğu gibi iktisadî hayatta ve siyasî meclislerde söz sa
hibi olduğunu, avda, harpte ve her türlü merasimlerde erkeği ile beraber bu
lunduğunu görüyomz. Hattâ bu töre, inançlara kadar girmişti. Nitekim
mukaddes aile ocağında barınan "od ana" kadının, "od ata" ise erkeğin sem
bolü idiler. Göğün altıncı katında olduğuna inanılan "Ay Ata" hakanın, ye
dinci katında barınan "Gün Ana" ise Hatun'un yeryüzündeki timsalleriydi.'26
Dede Korkut
Koca'ya Destanlarında,
evleneceği evlendirilmek
kızın vasıflarını istenen
sayarken: Kanmen
"Baba Turalı, babasıturma-
yirümden Kanlı

122 i. Sunguroğlu, Harput Yollarında, cilt IV, s. 35 - 36.


123 A, İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 459; Şamanizm, s. 81; M. Eröz, Türkiye'de
Alevîlik Bektaşîl ik, s. 399.
124 Z. Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi, İstanbul 1976, s. 312; Ayrıca, "Yakut ije
kıl'ının" daha XI. asırda Mahmut KAŞGARÎ'nın kaydettiği "peri-eş" ve bugünkü
Kazak-Kırgızlann "Arvak eş" dedikleri hayvan ruhu ile çok yakın ilgisi olabileceğini
tahmin etmek mümkündür. Bkz., A. İnan, Maka le ler ve İ nce lemel er, s. 459.
125 Ziya Gökalp, Türk Mede niye ti Tarihi, s. 312 , 313 .
126 Ziya Gökalp, a.g.e., s. 3 22, 323 .

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 119/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

din ol turmış ola, men kara koç atuma binmedin ol binmiş ola, men kalu
kafir iline varmadın ol varmış mana baş getirmiş ola" dediğini görüyoruz. '2''
Ayrıca gençlerin aile içinde görücü usulü ile evlenmeleri hususuna, İslâm
dini de ruhsat vermiştir.'28 j-fai böyle iken, araştırma yaptığımız yörede
bugün rastlayamadığımız ancak, yörenin evliliğe bağlı eski törenlerinde ya
şadığı tespit olunan bu inanca bağlı yasağın, millî kültürümüze yabancı din
lerden girdiğini sanıyoruz.'29

ç. ÖLÜ DEFİNİ VE YAS TÖRENLERİ

Orta Asya'dan Anadolu'ya gelen ve bu yerleri vatan haline getiren ataları


mız, millî ve manevî kültür değerlerini de beraberlerinde getirmişlerdi.
Ancak her ülkede olduğu gibi Anadolu'da da görülen kültür değişmeleri, bu
değerlerin değişip farklılaşmasında önemli bir sebep o]mu,ştur. Aşağıda yöre
ye ait tespit ettiğimiz ölümle ilgili inançların ve pratiklerin incelenmesinde
bu husus kendisini açıkça göstermektedir.

1 . Ölü Defini Törenleri :


la. Ölü: Harput'ta ilkbahar, yaz ve sonbahar aylarında ölen kişinin cena

zesinin
dan önünde
birisi iki baş
mezarın söğüt dalı diğeri
ucuna, götürülür.
ayakÖlünün defininden
ucuna dikilerek sonraYörede
sulanır. bu dallar
bu
pratiğin yerine getirilmesine sebep, mezarların ve mezarlıkların ağaçlandırıl
ması inancıdır. Eski Türk inançlarında da, cenazenin definine müteakip
mezar başına kayın ağaçlarının dikildiğini ve buralarda zamanla büyük bir
kayın ormanınınrn oluştuğunu biliyoraz.'^O Ancak yörede bugüne kadar bir
tanesinin bile kök salıp yeşerdiği görülmeyen bu söğüt dallannıtı'^', mezar
başına dikilerek mezar ve mezarlıkları ağaçlandırma amacına yönelik inanç
lardan kaynaklanmadığı açıktır. Nitekim yöre halkı tarafından bahar mevsi
minin dışında ağacın kök salıp yeşermeyeceği hususu da bilinmektedir. Bu
itibarla söz konusu pratiğin sebebini, söğüt ağacının Türkler tarafından kut-

127 M. Ergin, Dede Korkut Kitabı, İstanbul 1986, s. 76.


128 "O halde kadınlardan beğendiğinizle nikahlanın". Nisa Suresi : .3, bkz., Kur'an-ı
K e r i m , Ayrıca, Mehmet Zihni, Ni'meti İslâm, İstanbul 1978, s. 892 - 92 1.
129 H. Tanyu, İslâmhktan Önce Türklerde Tek Tanrı İnancı, s. 105.
130 B. Ögel, Türk Mitolojisi, cilt 1, s, 94; A. İnan. Şamanizm, s. 63; İ. Kafesoğlu, Türk
Millî Kültürü, s. 290. ^
131 i. Sunguroğlu, Harput Yollarında, cilt IV, s. 48; A. Gerçel, "Fırat Havzasında Cenaze
Merasimleri ve Mezarlıklar", Fırat Havzası Folklor ve Etnografya Sempozyumu,
Elazığ 1985, s. 87.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 120/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

sal addedilmesi inancmda aramak gerekir. Nitekim söğüt ağacı muhtelif


Türk zümrelerinde kutsal sayılmıştır. Teleütlerin kamlar tarafında terennüm
edilen dualarında; Teleüt boyunun koruyucusu olan ruhun elinde söğüt ağa
cından hazırlanmış bir asa vardı.'32 Uygur Türklerinin, ceset konulan tabut
larını söğüt ağacından yaptıkları tespit olunmuştur.'33 Yakutlarda, yaşlı kam
tarafından terbiye edilen kam namzedinin elinde kendisini kötü rahlara karşı
koruyan söğüt dalı vardı.'34 Azerbeycan Türklerinde ölünün kefenlenmesi-
ne müteakip her iki koltuğunun altına söğüt dalları yerleştirilirdi.'35 Bütün
bu tespitlerde söğüt ağacının kötü ruhlara karşı "koruyuculuk ve kurtarıcılık"
fonksiyonlarına sahip olduğunu, bu inancın ise esas mahiyeti unutulmuş ola
rak yörede hayat bulduğu anlaşılmaktadır.
Yörede bazı evlerin duvarlarına asılan geyik boynuzları görülmektedir,
"ölüm tılsımları" olarak nitelendirilen bu boynuzlara karşı halkın çok kuv
vedi inançları mevcuttur.'36 Harput'ta kişinin uzun süren ve ailesine tedir
ginlik veren hastalığında, hasta için Allah'dan iki rahmetten birisi istenir.
Bunlar bahsolunan kişinin ya hastalığından kurtulup şifâ bulması veya ölüp
kurtulmasıdır. İşte bu durumlarda olan hastanın baş ucuna, söz konusu geyik
boynuzları bırakılır. Bununla, hastanın söz konusu iki rahmetten birisine ka
vuşacağına inanılır.
Yörede tespit ettiğimiz geyik boynuzlarının "koruyuculuk ve kurtarıcılık"

fonksiyonlarına, muhtelif Türk


içinde de rastlanılmıştır. zümrelerinin
Nitekim birbirinedevamı
Hun Türklerinin benzeyen
olanpratikleri
Tu-cüe
(=Türkler)'lere ait olan bir efsanede geyiğin kutsallaştınldığı görülmekte
dir.'37 Altay kamlarının dualarında; "bindiğim hayvan geyik-sığını" ifadesi
ne rastlanılmıştır. 138 Batı Türk Hükümdarı Bingul yöresinde yaşayan geyik
lerin öldürülmesini yasaklamıştı. Türgiş Hakanı'nm mukaddes dağındaki
geyikler de yine aynı inançla avlanmıyordu.'^9 Tonguz '40 ye Yakutlarda
geyiğin koruyuculuk ve kurtarıcılık fonksiyonlarına sahip uğurlu bir varlık

132 A. İnan, Şa man izm , s. 46.


133 A. Rahman, "Uygurlarm Defin Merasimleri", III . Millet lera rası Tü rk Fol klo r Kon g
resi Bildiri leri, Ankara 1987, cilt IV, s. 309.
134 S. Buluç, "Şaman", İslâm Ansi kloped isi , cilt XI, s. 312.
135 E. Ahundov, Aze rbay can Halk Yaz ım Ö rnek leri, (Çev: S. Tezcan), Ankara 1978, s.
449, 450.
136 1. Sunguroğlu, Harput YoUann da , cilt IV, s. 47.
137 W. Eberhard, Çin 'in Şimal Komşu lar ı, (Ter: Nimet Uluğtuğ) Ankara 1942.

138 A. İnan, Şam ani zm, s. 83 ; M. Eröz, Türki ye' de Alevîlik Bektaş ilik, s. 407.
139 M. Eröz, a.g.e., s. 406.
140 C. Özönder, "Türk Kore İnançları", III . MiUetlerarası Türk Fol klor Kong res i Bild i
rileri, cilt IV, s. 296.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 121/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

olduğuna inandıyordu'^l^ Muhtelif Türk zümrelerinin mitoloji ve masalla-


nnda kutsallaştırflan geyik motiflerine sıkça rastlanır.'42 Hoca Ahmed
Yesevî'nin halifelerinden olup, XII. asırda yaşayan Hakim Ata'nın sularda
kaybolan mezarım araykn Celal Hoca, geyiklerin aracılığı ile bu mezarı bul
muştu. '^3 Orhan Gazi'nin çağdaşı olan Geyikli Baha'ya ait bir menkâbede
geyiğin bahsolunan önemini muhafaza ettiği görülür.' 4 4 XIV. asrın sonunda
ve XV. asrın birinci yarısında yaşadığı tespit olunan Kaygusuz Abdal'ın
menkâbevî hayatında geyiğin uğur ve kerameti açıkça görülmektedir.'45
Türk İnanç sisteminde uğurlu addedilen, kutsallaştırılan '46 ye avlanması
yasaklanan geyik, bugün Adana, Ankara, Diyarbakır, ve Fethiye gibi yerle
şim birimlerinde söylenen türkülerde, yine aynı özellikleri yapısında taşıya
rak yaşatmaktadır. Merhum Mehmet ERÖZ, eserinde Uluğbey (=Serin-
kent)'deki Veli Baba Türbesi'nin geyik boynuzlan ile süslendiğini ve bu du
rumu bizzat gördüğünü beyan etmektedir.'4"?
Harput'ta ölümle ilişkili bir başka inanç da, ölü toprağının yapısında dinî-
sihrî bir kuvvetin varoluşuna dairdir. Bu inancın sebebi, ölüde mevcut oldu
ğuna inanılan "ölüm ağırlığı"na dayandırılır. Ev sohbederinde hırsızların gi
recekleri evde, hane halkının uykularını ağırlaştırmak, onların basiretlerini
bağlamak ve güçlerini almak için eve bir miktar ölü toprağı serptikten sonra
amaçlarını tahakkuk ettirdikleri anlatılmaktadır. Bugün sosyal hayatın içinde
kullanılan; "üzerine ölüm torpağı mı septiler ki uyanamisin" veya "sanki
ü s t ü me ölü torpağı septiler, yuhudan gözlerimi açamim" gibi ifadelerde
geçen anlamın farkına bile varılmadan ölü toprağının ağırlığından, onun
sahip olduğu güç ve kudretinden bahsolmaktadır. Bunun yanında toprağın
ölüye haber ulaştıracağına inanan halk, ölünün aleyhinde konuşulduğunda;

141 S. Buluç, "Şaman", İslâm Ansiklopedisi, cilt XI, s. 33 1.


142 B. Ögel, Türk Mitolojisi, Ankara 1971, cilt 1, s. 569; T. Gülensoy, "Ahlat'ta Türk-
D a m g a l a r ı " , Fırat Üniversitesi Dergisi, Sosyal Bihmler, Elazığ 1988, cilt I, s. 100,
1 0 1 ; H. Koksal, Battalnamelerde Tip ve Motif Yapısı, s. 137; W\. And, "Anadolu
Halk Dansları ve Halk Tiyatrosunun Özellikle Hayvan Benzetmeceleri Bakımından
Asya Kökenleri", II. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Ankara 1983,
cilt III, s. 40-42.
143 F. Köprülü, Türk Edeb iyatınd a İlk Mutasavvıflar, Ankara 1976, s. 91, 92.
144 A. İnan, Şamanizm, s. 83; Süheyl Ünver, "Mistik Folklor İle Telkin Tedavileri Esasla
r ı ' , I. Uluslararası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Ankara 1976, ciU IV, s. 397.
145 A. Güzel, Kaygusuz Abdal'ın Mensur Eserleri, Ankara 1983, s. 7, 8, 9; Dilgü.şâ
(Kaygusuz Abdal) , Ankara 1987, s. 1.
146 M. Eröz, Türkiye'd e Alevîlik Bektaşîlik, s. 406.
\4 ^ M. Eröz, a.g.e., s. 407.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 122/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

"Torpağı heber gÖtürmüye, onun şöyle şöyle meziyetleri vardı" derler.


Ayrıca ölünün yakınları olan kişilerin acdarını dindirmek, unutturmak ve
kendilerine sabır ve sükûnet vermesini sağlamak amaç ve inancı ile, ölen ki
şinin mezarından bir avuç toprak alınarak evde bulundurulur. Bu inançda ise,
kişioğlunun acı ve ızdıraplarını dindirmeğe muktedir olduğuna da ise, kişioğ
lunun acı ve ızdıraplarını dindirmeğe muktedir olduğuna inanılan ölü topra
ğının "koruyuculuğu, kurtarıcılığı ve sabır vericiliği" gibi unsurlara sahip ol
duğunu görüyoruz. Ata ruhlarına ve yer-sulara bağlı olduğu görülen bu inanç
ve pratiklere, Burhaniye yöresinde de rastlanılmıştır.'^8
Yörede cenaze evden çıkarıldıktan sonra bir tas yoğurt, bir kaşık ve ölü
nün en son olarak giyindiği ayakkabıları yabancı bir kişiye verilir. Bununla
ruhun evi bastığı kabul edilen ağırlığından, kasavetinden kurtulmuş olundu
ğuna inanılır. Ayrıca ruhun memnun olacağı inancı ile öd ağacı ve buhur ya-
kılarak'49 dumanı evin dört bir yanma sindirilir. Bu pratiklerde R ı h l a ilişkili
birbirine zıt olan ve tamamen inançtan kaynaklanan iki ayrı duygu vardır.
Korku ve sevgi. Bu tezat, Türklerin ata ruhlarına karşı besledikleri sevgi ve
saygının, korkudan kaynaklanmasının bir neticesidir.'^0 Nitekim birinci pra
tikte sofraya ait olan malzeme ile birlikte ölünün giyindiği en son ayakkabı
ların yabancı bir kişiye verilmesi ile, ruhun evle olan irUbatını kesmek, onun
eve dönüşünün önüne geçınek; diğer pratikte ise ruhu memnun ederek ona
her zaman hatırlandığını ve unutulmadığmı göstermektir. Eski Türk inançla
rında ruhun eve döneceği endişesi mevcuttu.'^1 Soyadar ile Yakutların, bu
inançla ölüyü çadırıtıda bırakıp kaçtıkları ve kamlar aracılığı ile ölüyü kaldır
dıkları tespit edilmişdr. '5 2 Yörede tespit etdğimiz pratiklerin benzer şekilleri
Anadolu'nun hemen her yöresinde de yaşamaktadır.'53

148 A. Erden, "Burhaniye Köylerinde Konutla İlgili Adet vc İnanmalar", Antropoloji, An
kara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, savı 8, (197,3-1974), An
kara 1978, s. 62.
149 "Ebû Hüreyrc şöyle vasiyet etmişti: "Ben öldüğümde kabrimin üstüne çadır kurmayı
nız. Cenazemi buhur yakarak ta'kib etmeyiniz, cenazemi götürmeyi tesrî ediniz. Resu-
lullah' (S.A.V)ın (iyi kişi tabuta konulduğunda "Haydi beni götürünüz, beni götürü-
nüz" dediğini, kötü kişi de tabuta konulduğunda "Eyvah! Beni yüklenip nereye
götürüyorsunuz diye haykırdığını) haber verdiğini işittim" Bkz., Sahih-i Buhari Muh
tasarı, cilt IV, s. 452.
150 W. Radloff, Sibirya'dan Seçmeler, s. 221 - 2 3 1 .
151 S. Buluç, "Şaman", İslâm Ansiklopedisi, cilt XI, s. 319, 329.
152 S. Buluç, a.g.e., cilt X, s. 330.
153 "Cenaze", Türk Ansiklopedisi, cilt X, s. 167, 168.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 123/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Harput ve çevresinde kadınların ve genç kızların saçları genellikle kısal


tılmaz. Bugün bu davranış genç kızlar ve gelinler arasında zayıflamış olmak
la beraber varlığını devam ettirmektedir. Yöredeki yaşlı kadınlar, saçlann
kesilip kısaltılmasını iyi saymaz hattâ bunun günâh olduğunu ifade ederler.
Ayrıca günlük hayatta olduğu gibi, bazı kutsal gecelerde de kadınlar ellerine
ve saçlarına kına yakar, gözlerine sürme çekerler. Bu pratik kadının ölümün
de, yıkanmasına müteakip de uygulanır. Çünkü Hz. Fatma Anamız'ın Kıya
met Günü'nde kadınlara şefaat etmek için, kendilerinden on batman kına, on
batman sürme ve uzun örgülü saçlar isteyeceğine inanılır. Bu inanca göre ce
henneme giren günahkâr kadm, burada ebediyyen kalıcı değildir. Fatma
Anamız bunlann saçlarından tutarak kurtaracaktır. Görüldüğü gibi kına,
sürme ve uzun örgülü saçlar, kadınların Fatma Anamız tarafından kurtanl-
masında önemli birer kurtancı vasıtadır.
Türkiye Türklerinde Fatma Anamız'ın, gebelik ve doğum sırasında, uğur,
bereket ve bolluğun temininde, hastalıkların tedavisinde kadınlara yardımcı
olduğu inancı tespit edilmiştir. Aynca onun adından güç ve kudret alındığına
da inanılmaktadır.inançlar Azerbaycan ve Doğu Türkistan Türklerin
de de görülür.'55 Keza, Tatar aşiretleri ile Laplann şaman davullarında bazı
resimlerin yanında "Ebem-Kuşağı" veya "Fatma Anamız'ın Kuşağı" adı ile
adlandırılan "Gökkuşağı" (=Alaim-i Sema) motifi de vardır.l^^ Uygur (Ta-
rancı) Türklerinin baksıları'^^. Doğu Türkistan'ın müslüman kamları, Hz.
Fatma'yı kendi mesleklerinin piri olarak kabul ederler. Arnavutluk'ta bir
Bektaşî tekkesinde bulunan "Erenler, kırklar ibâdet meydanındaki ocağa
"Fatma Ocağı" veya "Küre" adı verilmiştir.'59 Tespit olunan bu inançlar
İslâmiyetten sonraki Türk dünyasında Fatma Ana'nın; koruma, kurtarma,
bolluk, bereket ve uğur getirme" gibi fonksiyonlara sahip olduğunu göster
mektedir. Ayrıca Fatma Anamız'ın kadınların saçlanndan tutarak cehennem
den kurtarması ile ilgili inanç, bize Kalmıklann "Yayuçi" tarafından tepele-

154 O. Acıpayamlı, Türkiye'de Doğumla İlgili Adet ve İnanmalarm Etnolojik Etüdü,


Ankara 1974, s. 41; H. Tanyu, "Fatma Anamız (Fadime Anamız) ve El ile İlgili İnanç
lar Üzerine Kısa Bir Araştırma", II. Milletlerarası Türk Folkl or Kongresi Bildirile
ri, Ankara 1982, cilt IV, s. 479; M. Üçer, "Anadolu Folklorunda Fadime Ana", Türk
Folklor Araştırmaları, 1981/1, Ankara 1981, s. 114.
155 H. Tanyu, "Fatma Anamız ve El ile ilgili İnançlar Üzerine Kısa Bir Araştırma", II.
Milletlerarası Türk F olkl or Kongresi Bildiriler i, cilt IV, s. 488 ,48 9.
156 M. Eröz, Türk iye 'de Alevîlik Bekta şîlik, s. 386.
157 A. İnan Şa man iz m, s. 86.
158 A. lnan,a.g.e ., s. 73.
159 M. Eröz, Türk iye 'de Alevîlik Bek taşîlik , s; 392 .

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 124/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

rinde bulunan uzun örgülü saçları vasıtasıyla cehennemden kurtarılışı prati


ğini hatırlatmaktadır. Nitekim bu inançla her Kalmık'm başında uzun örgülü
tepe saçı mevcuttu.'^0 Yakutların, Kırgız-Kazaklann'^l Türkmenlerin ve
Avşarların uzun saçlar bıraktıkları, Avşarların buna "Tepe Kekili" adını ver
dikleri tespit olunmuştur. '62 İnanca bağlı olarak tepede saç bırakma Kazak
larda da görülmüştür. Hastayı iyileştirmek amacıyla gelen Kazak baksısı dua
yaparken; "Ak sakaldan Fatiha aldırıp, tepeme saç bıraktırıp" ifadelerini kul
lanır. '6 3 Hristiyanlığı henüz kabul etmemiş Bulgarlara ait kaya kabartmala
rında, Cenubî Rusya bozkırlarında bulunan Türk zümrelerine ait taş heykel
lerinde, insan başının arka tarafından uzanan üçer adet saç örgüleri tespit
edilmiştir. '64 Tepe saçı ile ilgili inanç, Anadolu'da yaşayan Türk ve Müslü
man cemaatlarda, Bulgaristan'dan gelip Silivri'nin Kavaklı Köyü'ne yerleşen
Rumeli Türklerinde de yaşadığı anlaşılmıştır.'65 Bu inançlarda Fatma
Ana'nın, Umay'ın himayecilik görevini de zaman zaman üsdendiği görülür.
Harput'ta ölünün evden çıkarılmasına müteakip, ölüye ait olan yatak ve
çamaşırlar yıkanır. Azrail'in kılıcından kanlar sıçramıştır inancı ile evin dört
bir tarafı silinip süpürülür. Azrail'in kdıcını yıkadığı idkâdı ile su dolu kazan
ve kaplar, ölü evi dahil olmak üzere, yedi komşu evinde boşaltılarak kaplan
tersine çevrilir. Suların boşaltılıp kazanların ters çevrilmesi halinde, evden
başka ölülerin çıkacağı inanç ve düşünceleri vardır. Ayrıca su "aydınlıktır"
denilerek götürülmekte olan cenazenin arkasından kova ile su serpilir. Bu ve
benzer pratikleri, eski Türk inançlannda da görmek mümkündür". Nitekim
Altay Türklerinde ölüm olayından ötürü kirlendiği kabul edilen ev, hususî
olarak davet edilen kamlara mutlaka temizletti1irdi .'66 Aynı işlem Yurt'un te-
mizletilmesi amacıyla da yapılmaktaydı.'67 Zira, ölüm rahunun ancak bu
pratiklerle evi ve yurt'u terkedeceği inancı mevcuttu. Bu inanç Teleütlerde,
Yakudarda, Lebedlerde ve Telengiderde de görülür. '68 Ayrıca Beldrlerde

160 W. RadlotT, Sibirya'dan Seçmeler, s. 227; Z, Gökalp , Türk Töresi, Ankara 1976,
s. 78; M. Eröz, a.g.e., s. 393,394.
161 A. İnan, Şamanizm, s. 89,90.
162 M. Eröz Türkiye'de Alevîlik Bektaşîlik, s. 395 .
163 W. Radloff, Sibirya'dan Seçmeler, s. 394.
164 M. Eröz, Türkiye'de Alevîlik Bektaşîlik, s. 395.
165 M. Eröz, â.g.e., .s. 394.
F. Köprülü, Edebiyat Araştırmalan, Ankara 1966, s. 92; W. Radloff, a.g.e., s. 233,
166 283,285.
167 W. Radloff, Sibirya'dan Seçmeler, s. 285; M. Eröz, a.g.e., s. 338.
168 S. Buluç, "Şaman", İslâm Ansiklopedisi, cilt XI, s. 329.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 125/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

cenazenin ariyasından bir tas su serpUdiğini anlıyoruz.'69 ç j ^ Türkistan'ında


ölü evinin kirlendiği inancı ile bu evde üç gün süreyle yemek pişirilmez-
di.'^o Bugün bahsolunan inançlar ve pratikler, yörede olduğu gibi Anado
lu'nun muhtelif yöreleri de esas mahiyetleri unutulmuş''" şekliyle ata ruhla
nna ait inançların bir bakiyesi olarak yaşamaktadır,
Harput'ta, definin yapıldığı günün akşam saatinde ölünün mezarı başına
gidilerek ateş yakılır. Bunun sebebi, ölünün yırtıcı hayvanlar tarafından me
zarının eşilerek çıkarılmaması için alman bir tedbir olarak izah edilmiştir.
Esasen mezar başında uygulanan bu pratiğin sebebini kısa sürede yanıp kül
olan ateşin,mezarı yırtıcı hayvanlardan koruması düşüncesinde değil, ateşin
Türkler tarafından kutsal sayılması inancında aramak gerekir. Nitekim Gök
türklerde, Başkurdarda, Kırgız Kazaklarda, Yakutlarda ve Altay Türklerinde
ateşin kutsiyetine dair inançlar mev cut tur .'^2 inançlarda ateş ve ocak ile
atalar ruhu arasında sıkı bir ilişkinin mevcudiyeti tespit edilmiştir.'^3 Kamla
rın dualarında ateşin ulusun kötü ruhlardan temizlediği, koruduğu ve kurtar
dığı,anlaşılmaktadır.'^* Altay Türklerinin "ot ezi" (=ateş sahibi). Yakutların
"ot iççite" adını verdikleri ruhlar doğrudan doğruya ateş ruhlarıydı.'^-'' Beltir
lerde ve Sagaylarda definin yedinci ve kırkıncı günleri ile altıncı ayında,
ruhun Tanrı katına yolculuğu esnasında, yolunu kaybetmemesi için ateş ya
kılırdı. Azerbaycan Türklerinde, mezar başında yedi gün süreyle ateş yakıla
rak nöbet tutulduğu tespit olunmuştur.'^6 Mezar başında ateş yakma inanç
ve pratiklerine Uygur Türklerinde de rastlanılmıştır.'^^ Bu ve benzer inanç
lar, bütün Altay ve Yenisey Türk zümrelerinde de görülür.'^8 Günümüzde
yörede yaşayan söz konusu inançlar ve pratikler bugün Binboğa, Göksün ve

169 A. İnan, Şamanizm, s. 184.


170 F. Köprülü, Edebiyat Araştırmaları, s. 92.
171 , P. Naili Boratav , 100 Soruda Türk Folkloru, İstanbul 1984, s. 193.
172 H. Tanyu, "Türklerde Ateşle İlgili İnançlar", L Uluslararası Türk Folklor Kongresi
Bildirileri, cilt IV, s. 290; B. Ogel, Türk Mitolojisi, cilt 1, s. 314; M. Eröz, a.g.e., s.
327,328.
173 M. Eröz, Türkiy e'de Alevîlik Bektaşîlik, s. 327
174 A. İnan, Şamanizm, s. 128, 131; H. Tanyu, "Türklerde Ateşle İlgili İnan çlar", I. U l u s 
lararası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, cilt IV, s. 291-292.
175 S. Buluç, "Şaman", İslâm Ansiklopedisi, cilt XI, s. 329.
176 E. Ahundov, Azerb ayca n Halk Yazım Örnekleri, s. 450.

, 177 A. Rah
resi man , "Uygurların
Bildirileri, Defincilt
Ankara 1987, Meras imleri
IV, s. 314.", III. Milletlerarası Türk Folklor Kong
178 A. İnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm, s. 189, 190; M. Eröz, Türkiye'de Alevîlik
Bektaşîlik, s. 338, 339.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 126/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Nurhak dolaylarında'ayrıca Malatya yöresinde de tespit edilmişdr.'^0


Eski Türklerde mezar başmda ateş yakmak bir nevi kurban sayılmaktaydı.'8'
Bugün bu inançlar, eski mahiyed unutulmuş, yapı ve fonksiyonları kısmen
değişmiş atalar ruhuna ve od/ateş iyelerine bağlı eski Türk inançlarının bir
bakiyesi olarak yörede varlığını sürdürmektedir.
Harput ve çevresinde, atalar rahuna bağlı inançlardan olup, ışıkla ilişkili
bir diğer pradk de ölünün yattığı odasında üç,-yedi veya kırk gün boyunca
lambaların yakılmasıdır. Büyüklerden böyle görüp bu şekilde uyguladıkları
nı ifade eden yöre halkı, bu inancın esas sebebinin ne olduğunu bilmemekte
dir. Türk inançlarında ölü evine kırk gün süre ile girmeğe'çalı şa n rahlar
mevcuttu. Teleütler, ölünün kırkı çıkıncaya kadar mezarlıklarda yaşayan ve

zaman zaman
mişlerdi. da evehastalık
Lebedler, girmeğegetirdiğine
çalışan ölüm veya ölüburuhuna
inandıkları "üzüt"adı
ruhu "aza" adını
ile ver
ad-
landırniardı. Altay ve Telengitlerde ölü ruhları olan "körmözler", insan ruhu
nu kaparak onun hastalanmasına sebebiyet verirlerdi. Yakutlar bu ruha
"abası" veya "yör" adını vermişlerdi.' ^2 Xürk hayatında adı geçen ölüm ruh
larından korunmak için, ölü evinde kırk gün süreyle ışıkların yakıldığı da
tespit edihnişdr. Nitekim, Kırgız-Kazaklarda, ölünün aıhu için ölü evinde
her gün bir adet mum yakılmakta ve bu inanç kırk gün süreyle devam ettiril
mekteydi.'^3 Bu inanç Göktürklerde'^4 , Bulgaristan'^5 ve Azerbaycan
Türklerinde de görülmektedir.'^6 Bugün Kars, Sarıkamış, Ağrı, Van, Erzu
rum, Malatya'^7 ve daha bir çok yerleşim biriminde tespit edilen bu inanç,
ölümünden sonra rahun istediği gibi gezip, dolaşması, Tann katına doğru yol
alması hırsuslarında kendisine yardımcı olunması amaç ve inancına ait telak
kilerde ilişkili olarak, atalar rahuna bağlı inançlar zincirinin bir halkası nite
liğindedir.

1 79 A. Rıza Yalma n, Cenupta Türkmen Oymakları, (Haz; Sabahal E m i r ) , Ankara 1977,


cill 11, s. ,362-401.
180 Y. Kalafat, Doğu Anadolu'da Eski Türk İnançlannm İzleri, s. 117.
181 A. İnan, Eski Türk Dini Tarilıi,. s. 206.
182 S. Buluç, "Şaman", İslâm Ansiklopedisi, cilt X I, .s. 329.
183 A. İnan. Eski Türk Dini Tarihi, s. 206.
I 84 11. Namık Orkun, Eski Türk Yazıtlan , s. 70.
O. Kcskioülu, "Kocabalkan Köyleri Folkloru", Türk Kültürü Araştırmaları, Ankara
IS.S 1966 - 1969. s. 218.
186 - E. Ahundov, Azerlıay can Halk Yazını Örnekleri, .s. 451.
1 87 Y. Kalafat, Doğu Anadolu'da Eski Türk İnançlarının İzleri, ,s. 109.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 127/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Harput'ta uzun süreli olarak ağlayan veya sebepsiz yere ağlıyormuş gibi
yaparak değişik sesler çıkarıp sızlanan çocuklar için; "Ne ağlisin, niyetin
canan çıha" denir. Bu tür ağlama ve sızlanmaların aileye ölüm getireceğine
inanılır. Yörede uzun uzun uluyan köpeklerin bulunduğu çevreden taşla
uzaklaştırılması da yine aynı sebebe dayandırılır. Ayrıca evin tavanı ile tava
na atılan ve cisir adı verilen ağaçlar da süpürülmez. Bu yasağın uyulmasına
sebep evin büyüğünün öleceği inancıdır. Keza ölen ataların ruhları, ailenin
felaketli günlerinde olduğu gibi, onların zorlandıkları ağır işlerde aile fertle
rine yardımcı olduklarına dair inançlar mevcuttur. Bu inançların yanında,
akşam saatinde ölen bir kişinin yanında, sabaha kadar beklenmesinin gerekli
liğine inanılır. Aksi taktirde "kıyamet pişiği" adı verilen meçhul bir varlığın
gelip ölünün parmaklarını, burnunu ve kulaklarını kemirerek ona zarar vere
bileceği endişesi vardır. Bu ve benzer inançlarda şuur altına yerleşmiş eski
Türk inançlarının izleri görülmektedir. Anlam ve fonksiyonları unutularak
değişik biçimlere bürünmüş bu pratiklerde asıl amaç ve inanç, şerir ruhların
fenalıklarından korunmak'88, ata mhlannı memnun edip rızalığını kazan
mak'89 ve onların yardımlarını sağlamaktir.' 90
Yörede ay ve yıldız gibi gök cisimlerinin insanın talihi, hayatı ve ölümü
ile ilgili önemli bir görev üsdendiğine inanılmaktadır. Bu inanca göre yeryü
zünde yaşayan her kişinin, gökyüzünde bir yıldızı vardır. Günümüzde yöre
halkının ifadelerinde geçen; "yıldızı parladı", "yıldızı söndü", "yıldızları
barıştı", "yıldızlan barışmıyor" gibi deyimlerde yıldız, genellikle iyi ve
kötü talih anlamının karşılığı olarak düşünülürken bile bu inanca rastlanmak
tadır. Meteorların yörüngelerinden kayarak, atmosferde yanarak parçalanma
sını "yıldız düşmesi" olarak nitelendiren yöre halkı, bu hadise karşısında bir
kişinin daha öldüğüne inanır. Bu malumada ilgili olarak Fikret Memişoğlu
eserinde:

"Yanıp
Akan birsönmekte
"faik" bir ışık var Harput ufkunda
ruhmuş, her yıldız ey Fikret inanmazdım"'9'

188 A.İnan, Şamanizm, s. 30; A. Dede, "Batı Trakya Türklerinde Eski Türk Dini Şama-
nizmden Kalıntılar", II. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, cilt IV, s.
94; Y. Kalafat, a.g.e., s. 106, 107.
189 A. Çay, Türk Millî Kültüründe Hayvan Motifleri, -1-, s 51.
19 0 A. İnan, Mak ale ler ve İnc eleme ler, s. 474; A. Yaşar Ocak, Türk Halk İn anç lar mda
ve Edeb iyatm da Evliya Menkabeleri , s. 8.
191 F. Memişoğlu, Ha rpu t Ahengi, s. 137.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 128/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

diyerek yöre halkının bu inancım açık bir tarzda ortaya koymuştur. Ayrıca
mübarek gecelerde ay ışığına çıkarak düzgün bir satıhta kendi gölgesini ted-
kik eden kişi, bu bölgesinde başını göremezse o yıl içinde öleceğine inan
maktadır. Eski inanç ve düşüncelere nisbede yapı ve fonksionları değişmiş
olan bu âkidelere, Hun Türklerinde'^2^ Yakut ve Tunguzlarda'93 ayrıca bir
kısım Türk zümrelerinde de rastlanılmıştır.'94 Türk inanç sisteminde yıldız
ve ay kutsal olarak addedilmekteydi.'95 Bu kutsiyet yukarıda tespit ettiğimiz
pratiklerde de görüldüğü gibi yörede değişik biçimlerde varlığını sürdürmek
tedir.

Yörede ölünün yıkanmak üzere alınmasına müteakip, boşalan yatağına


bir taş parçası bırakılır. Bununla ölünün yatağının taş kesileceğine, taşlaşaca-

ğına, bu idbarla aileden başka ölülerin çıkma endişesinin önüne geçileceğine


inanılır. Ayrıca taziye vermeye gelenler ölü evinden çıkmadan evvel, ölüm
ağırlığını bu evde bırakmak inancı ile ellerini yüzlerini yıkarlar. Bu tedbirle
re rağmen kendilerine sıçraması muhtemel olan ölüm ağırlığını bertaraf
etmek, genç ölümü olmasın, ölüm uzak olsun ve ölüm ağırlığı taşa geçerek
taşlaşsın amaç ve inancı ile bir taşın üzerine oturduktan sonra, kalkıp evleri
ne giderler. Ölü evinden çıktıktan sonra akrabaya, komşuya uğrayan kişiye o
evin sahibi; "evime neden geldin? Ölüm ağırhğmı evime niçin getirdin"
diyerek sitem ederler.

Yörede ölüm olayının önüne geçmek için alınan diğer bir tedbir de, bağ
ve bahçe evlerinde güneş batıp hava kararmağa başladıktan sonra, dışarıdan
içeriye alman boş kazanla ilgilidir. Bu kazan böyle bir vakitte içeriye alınır
ken, içerisine üç adet taş bırakıldıktan sonra eve alınır. Aksi takdirde kişinin
iftiraya mamz kalacağına yahut da aile büyüklerinden birinin öleceğine dair
inançlar vardır.
Yukarıda tespit olunan her iki pratikte taşın dinî-sihrî bir güce sahip oldu
ğunu, yapısında "koruma, kurtarma ve gelebilecek kötülükleri giderme" un
surlarına sahip bulunduğunu; suyun ise bu hususiyetlerinin yanında, "ölü
ağırlığını giderici" bir fonksiyonu üstlendiğini görüyoruz. Eski Türk hayatın
da, "yer-su" iyelerine bağlı bu inançlar ve pratikler, benzer şekilleriyle muh
telif Tuık zümrelerinin inançlarında da vardır. Eski Türklerin Yaratılış Efsa-

192 M. Eröz,Tü rkiye'de Alevîlik Bektaşîli k, s. 377.

193 Z. Gökalp, Türk Töresi, Ankara 1976, s. 108-110; M. Eröz, a.g.e., s. 386.
194 Hoca Saadettin Efendi, Tâcü't T e v a r i h , (Haz: 1. Parmaksızoğlu). İstanbul 1974. cilt I,
s. 258; C. Kurnaz, Haya li Bey Div ani Tahlili, Ankara 1987, s. 437.
195 1. Kafesoğlu, Türk Bozkır K ü l t ü r ü , Ankara 1987, s. 97-99.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 129/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

nesi'nde taşın kurtarıcılığını'^6, Uygurların Göç Destanı'nda ise, yapısında


kuvvet ve kudret bulunan mistik bir güce sahip bulunduğunu'^7, ayrıca bazı
Türk zümrelerinde muska, büyü ve tılsım gibi kullanıldığını görüyoruz,'^8 kj
taş, bu kullanım özellikleriyle İl'e, boy, oba ve oymağa bolluk, bereket ve sa
adet getirmektedir.'99 Suyun ise, taşla birlikte mukaddes sayıldığı; Göktürk
lerde, Altay-Yenisey, Altay-Sayan, Kimekler, Urenhalar, Barshan gibi kabile
ve kavimler ile Oğuzlarda koruyucu bir ruh olduğu^OO "koruma, kovma ve
kurtarma" unsurlarına sahip bulunduğu tespit edilmiştir.
Harput ve çevresinde, ölümle ilişkili gördüğümüz bir diğer pratik de,
akşam vaktinde ölen bir kişinin göğsünün üzerine bir demir parçasının bıra
kılması ile ilgilidir. Bu işlem, vücudun şişerek bozulmasının önüne geçmek
amacı ile alınan bir tedbir olarak ifade edilmiştir. Ayrıca ölünün defni sıra
sında kullanılan küreklerin, elden ele verilmediğini, küreği kullanan kişinin,
onu toprağa bıraktığını, diğer kişinin ise onu bırakılan yerden aldığını bizzat
gözledik. Bunun aksi halinde, ilgililerin basma bir uğursuzluğun geleceği
amaç ve inancını tespit ettik. Keza, ölünün defini sırasında toprağın doldu
rulması işlemi tamamlanmasına müteakip, mezarın tanzimi ve düzeltilmesi
sırasında küreklerin mezar toprağına kuvvede vurulmaması gerekmektedir.
Zira, vuiTilan kürek darbelerinden ölünün ciğerlerinin sallanacağı, dolayısıy
la ruhun bundan müteessir olacağına inanılmaktadır. Tesbit edilen, ölüm,
mezar ve ruhla ilgili bu inanç ve düşüncelerin esasında; demirin koruyucu
bir ruh olarak^Ol mahiyetinde taşıdığı "korkutma202, kuvvet ve kudret" un
surları ile onun kutsiyetinden kaynaklanan inançlar ve atalar ruhuna duyu
lan" sevgi, saygı ve korku" mevcuttur.203
Demirin Kırgız, Yabaku ve Kıpçaklarda kutsallaştırıldığı^O* aynı inancın
Doğu Sibirya'daki küçük halklarla beraber. Orman Tunguzlarında da mevcut

196 H. Tanyu, Türklerde Taşla İlgili İnançlar, Ankara 1987, s. 39.


197 Z. Gökalp, Türk Töresi, s. 89, 90; H. Tanyu, a.g.e., s. 39.
198 S. Veyis Örnek, Sivas ve Çevr esin de Hayatın Çeşitli Saflıalarıyla İlgili Batıl İnanç
lar ve Bü yüs el İşle mlerin Etnolojik Te dkik i, Ankara 1966, s. 51.
199 A. İnan, Eski Türk Dini Tarihi, s. 33.
200 A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, .s. 491-494; Es\i Türk Dini Tarihi, s. 40, 41,
185,186.
201 i. Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, s. 289; Türk Bozkır Kültürü, s. 90; Z. Gökalp,
Türk Töresi, s. 41 ,6 6.
202 A. İnan, Mak aleler ve İn cel emeler, s. 446; P. Naili Boratav, a.g.e., s. 195.
203 1. Kafesoğlu, Türk Bozkır Kült ürü, s . 92, 93; Türk Millî Kült ürü, s. 291.
20 4 A. İnan, Eski Türk Dini Tarihi, s. 132.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 130/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

olduğu bilinmektedir.205 Keza, Bozkırlar coğrafyasında eski Türk zümreleri


nin at ve demir üzerine kurdukları kendilerine has millî kültürlerinin özünde,
demirin sahip olduğu yapı ve fonksiyonlar da aynı inanç ve düşünceleri ihti
va etmektedir .206 jürk inanç sisteminin içinde önemli bir yerinin mevcudi
yeti tespit edilen demir; yörede esas mahiyeti unutulmuş, pratik alanları de
ğişmiş olarak yaşamasını sürdürmektedir.
I b . Mezar ve Mezarhklar :
Harput ve çevresinde mezar, mezar taşları ve höyüklere ait inançlar ol
dukça kuvvetlidir .207 Harput'a yakın bir mesafede bulunan Hacıseli
Köyü'nde, Urartulardan kaldığı anlaşdan kaya mezarlarını kutsallaştıran yöre
halkı, burayı adeta bir yatır gibi görmektedir .208 Çevrede ayrıca "höyük" adı
verilen çok sayıda sunî tepeler mevcuttur. Bu tarihi tepelerde eski devirlerde
yaşamış ünlü şahsiyetlerin aile mezarlarının ve servetlerinin gömülü bulun
duğuna inanılmaktadır. Nitekim Perçenç, Köğenk, Alişam, Vertetil, Hoğu,
Tülüntepe, Hoh ve Zerteriç Köylerinde tespit olunan bu sunî tepelerle ilgili
olarak İshak SUNGUROĞLU, Alişam'lı yaşlı bir köylünün kendisine şunları
söylediğini nakleder:
" Hey Oğul! Onlar çok eskidir çok... Hazret-i İsa'dan daha evvel... Tâ
Nuh yıllarından kalmadır onlar! ... Bu tepelere kimse el süremez, tırmana-
maz ve sonra ne kazılır, ne de oradan bir kürek toprak alınabilir, alanın o
anda eli kolu çarpılır, tılsımlıdır onlar, oğul!... Bunlar o zamanın Nemmt Hü-
'Kümdarları için yaptırılmıştır, kat kattır... En alt katta, büyük hükümdarın
mezarı vardır... Ortada, bu hükümdar için kurban edilen insanların mezarla
rı... En üst katta da, yine bu kirala ait kıymetli eşya ile altın, gümüş ve bakır
paralar.."209
Yöre halkının höyük ve mezarlara karşı bakışını açık bir tarzda ortaya
koyan bu ifadeler, inançlara bağlı yasaklara uymamanın kişioğluna felaketler
ve bir takım hastalıklar getireceğini de ortaya koymaktadır .2'0

205 W. Radloff, Sibiryadan Seçmeler, s. 234.


206 t. Kafesoğlu, Türk Bozkır Kültürü, s. 90.
207 1. Sunguroğlu, Harput Yollarında, İstanbul 1958, cilt 1, s. 50, 51.
208 R. Yıldırım, "Elazığ Yöresinde Halkın Eski Eserier Hakkındaki İnançları", Fırat Hav
zası Folklor ve Etnografya Semineri, Ela zığ 1985, s. 387.
209 l. Sunguroğlu, Harput Yollarında, cilt 1, s. 51; R. Yıldırım, a.g.m., s. 385.
210 Höyük ve mezariara karşı halkın inanç ve düşüncelerini son derece açık bir şekilde or
taya koyan bu ifadelere benzer anlatılar, yöredeki çalışmalarımız sırasında tarafımız
dan da tespit edildiği halde, tekrarından sakınmak amacıyla 1. Sunguroğlu'na ait örneği
vermekle yetindik.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 131/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Bu İnanç ve düşüncelere eski Türklerde de rasdanır. Taş yığınlarından


meydana getirilerek sunî tepeler oluşturulan höyükleri "obo" diye tesmiye
eden bazı Türk zümreleri^" , bu yerleri tapmak (=mabet) olarak bilip kutsal-
laştırmışlardı. Bu inanç Urenha-Tuba, Kıpçak, Kazak, Kırgız, Baganalı-
Nayman, Atıgay, Argın, Başkurt, Altay-Yenisey, Nogay gibi kabile ve ka
vimlerde de görülmektedir.212 J U r k inanç sistemi içinde kutsallaştırılarak
mabet olarak telakki edilen bu tarihî tepeler, günümüzde aynı dinî-sihrî kut
siyetini muhafaza ederek yapısında; "tılsım, sihriyet ve dokunulmazlık" un
surlarıyla yörede varlığına devam etmektedir.

Yörede Allah'a yakın olduğu, dolayısıyla Allah dostu olarak kabul edilen
ulu ve bilge kişilerin mezarına türbeler inşâ edilmektedir. Bu türbeler adı
geçen kişilerin adı ile anılır. Fatih Ahmet Baba, Arap Baba, Murat Baba,
Nadir Baba, Ahi Musa, Zahri Baba, Ankuzu Baba, Beşik Baba, Celal
Baba, İbrahim Baba, Mansur Baba, Nazır Baba, Üryan Baba, Şeyh
Hacı Osman Bedrettin Efendi, (=İmam Efendi), Şeyh Şerafettin Efendi,
Tayyar Baba, Mazhar Efendi, Kazım Baba^ 'S gjbi. Halkın nazarında bu
türbeler mahrem ve mukaddes bir yer olarak telâkki edilir. Halk arasında adı
geçen bu ulu ve bilge kişilerin menkabeleri, kerametleri ve yaptıkları yararlı
işleri şevk ve heyecanla anlatılır.2>4 Adı geçen türbelerin bir kısmında, bu
zatların kullandıkları beşik, sancak, cübbe ve teşbih gibi eşyalar da mevcut
tur. Velinin şahsında bulunan kuvvet ve kudret unsurunun söz konusu eşya
lara da sirayet ettiği inancı ile bu eşyalar da yine kutsallaştırılmıştır.^'S Ko
rumak, gizlemek, ululaştırmak ve kutsallaştırmak" gibi tamamen inanca
taalluk eden bu ve benzer pratiklere Hunlarda^'^, Kumanlarda 217^ Göktürk-
I e r d e 2 i 8 , O ğ u z l a r d a 2 ' 9 , Kıpçak ve Kazak-Kırgızlarda220, Türkistan Türkle-

21 1 A. İnan, Ş a m a n i z m , s. 59; Malcaleler ve İncelemeler, ,s. 385, 386 - 614, 616.


21 2 A-. İnan, Ş a m a n i z m , s. 60-62; Makaleler ve İncelemeler, s. 364;
21 3 I. Sunguroğlu, H a r p u t Yollarında, cilt 1, s. 321; İ. G ö r k e m , "Harput Me/.ar Taşları vc
Kitabeleri", Fırat Havzası Y azm a Eserler S e m p o z y u m u , Elazığ 1987, s. 201, 202.
21 4 R. A r a z , Harp ut Evliyaları, Ankara 1986, (Basılmamış yüksek lisans tezi).
21 5 A. Yaşar Ocak, Türk Halk İnançlarında ve EdebiyaUnda Evliya Menkabeleri, An
kara 1984, s. 7.
21 6 Vv'. Eberhard, Çin'in Şimal Komşuları (Çev: N. Uluğtuğ), A n k a r a 1942, s 93.
21 7 M. Eröz, Türk iye'de Alevîlik Bektaşîlik, s. 347.
2 1 İ l m î H e y e t, Türk Millî Bütünlüğü İçerisinde Doğu A n a d o l u , s. 93.
21 9 İb n Fa z l a n S e y a h a t n a me s i , s. 36.
2 20 A. İnan, M a k a l e l e r ve İ n c e l e m e l e r , s. 365, 366.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 132/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

rinde, Altaylılarda^^' ve XIII. asırda itibaren de Anadolu'da rastlanmakla-


dır .222
Türk inanç sistemi içinde kutsallaştırılan ata ruhlarının, birtakım güçlere

sahip
larına olduğuna inanılırdı.
karşı korku ve saygı Bu inanç, yukarıda
223duygularından oluşan da belirtdğimiz
karmaşık gibi ata ruh
bir psikolojik dü
şünceyi ortaya çıkarmıştır .224 Bundan ötürü başlangıçtan beri ata mezarlan-
nın üzerine; "çatma ev"225^ "çatılı mezar"22f\ "kurgan", "tepe", "tüpe",
"kâsanii" ve "höyük" adlan ile adlandırılan yükseklikler inşâ edilmiş227 ve
atalara ait eşyalar kutsal sayılmıştır.228 Bugün kısmen İslâıniyetle de imti
zaç etmiş olan bu pratikler, başlangıçtaki Türk inançlarının bir devamı duru
mundadır.

Harput'ta mezarlıkları ziyaret, genellikle dini bayramlardan bir gün evvel


veya bayramın birinci günü yapılır. Bayram namazından çıkanlar evlerine
uğramadan kafileler halinde mezar başlarına gider, dualarını yaptıktan sonra
kürekle mezarın odannı temizler, eğilmiş taşlarını, dağılmış toprağım düzel
tirler. Taşı bulunmayan mezarların, önceden hazırlatılmış olan taşlan yine
bugün dikilir. Yapılan bu iş ve işlemlerin ruhlar için birer bayram hediyesi
olduğuna inanılır.229 Mezarlıklara girilmeden önce bazı kişiler tarafından
kabir ehline selâm verilerek, bizlerin bu dünyadaki haline bakıp da imrenme

yiniz, bizimde
niz bizlere, bizgeleceğimiz yer sizlerin
de gavuşacayuh mekânıdır
sizlere" anlamında;
sözü söylenir. 'imrenmeyi
Bunun haricinde,
mübarek addedilen bazı günlerde yine kabir ziyaretleri yapılmaktadır.

Yöre halkının aile mezarlıklarını ziyaretlerinin yanında, Harput 'ta sayıca


fazla olduğu dikkatimizi çeken yatır ve türbeler de ziyaret edilmektedir.
Yöre halkının ve özellikle kadınlann bu ziyaretlere karşı ilgi ve inançları ol
dukç a kuvvetlidir. Bu türbe ve yatırların he r birinin kendine mahsus yapı ve
fonksiyonları vardır ki bunlar, çalışriıamızın ilgili bölümlerinde izah edilerek

221 A. İnan, a.g.e., s. 49 7, 498 , .506.


222 A. Ya.5ar Ocaic, Türk Halk İnançlarında ve Edebivatında Evliya Menkabeleri, s.
11-13.
223 i. Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, s. 291.
224 A. Yaşar Ocak, a.g.e., s. 8.
225 A. İnan. Şamanizm, s. 182.
226 M. Eröz, a.g .e., s. 351.

227 2A.9 3inan, Makaleler


; A. Çay. Türk Millî Kültüründes.Hayvan
ve İncelemeler, 364; İ. Kafesoğlu,
Motifleri, s. 58. Millî Kültürü, s. 292-
Türk
228 A. Y,aşar Ocak. a.g.e., s. 8; 1. Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, s. 291.
229 i. Sunguroğlu, Harput YoUannda. cill IV. s. 50 , 51.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 133/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

gerekli açıklamaları yapılmıştır. İslâm Dini, kabirleri ziyaret ile^^O onlara


selâm vermeyi yasaklamamıştır.^^' Tabiatıyla kişinin mezar, türbe ve yatır
lara giderek selâm verip ziyaret etmesi, Kur'an-ı Kerim okuyarak duada bu
lunmasında herhangi bir beis yoktur. Burada önem arzeden hu.sus; manevî
kuvvet ve kudrete malik olduğuna inanılan ruhtan, başka bir ifadeyle "ölme
yen ölü"232 den kişinin beklediği "umut, arzu" ve "yardımdır". Bu inançlara
Asya Hunlarmda, Göktürklerde, Tabgaçlarda233, Altaylılarda^^*, Kazak-
Kırgızlarda ve Batı Türkistan Müslümanlarında da rastlanılmıştır .235 Jüy]^
inanç sistemi içinde, ata rahlanna atfedilen kutsiyet inancı, zaman ve mekân
içinde halkımızın millî şuurunun derinhklerinde kaybolmadan günümüze
kadar yaşamasını sürdürmüştür.
Günümüzden yaklaşık yetmiş yıl öncesine kadar Harput'un kırsal kesim
lerindeki köy mezarlıklarında, sırıklara takılı at, öküz, eşek, koç ve koyun
gibi hayvan kafalarının görüldüğü ifade edilmiştir. Bugün bu hayvan kafaları
nazar için alman bir tedbir olarak bazı inşaatlarda, evlerin kapılarında, tarla,
havuz, bağ ve bahçelerde asılmış veya sırıklara takılmış olarak aynı şekille
riyle görülmektedir. Günümüzde ayrıca bazı bağ ve bşhçe evlerinde bizzat
tespit ettiğimiz, iki-üç adetten müteşekkil aile mezarları mevcuttur. Bu husus
ayrıca yörede bazı araştırmacıların da dikkatlerini çekmiştir.236 Başlangıçta
bu mezarlarla ilişkili olabileceğini sandığımız sırıklara takılı hayvan kafaları
na ait inancın, zaman içinde yapı ve fonksiyon değiştirerek muhtelif amaç ve
alanlara yöneldiğini söyleyebiliriz.

230 "MiislUm'in Büreyde'den tahriç ettiği bir Hadi.s-i Şerifte Re.sûltıllatı tS.A.V.j'ın; "Aslıa-
bım! Si/i ben, i<abirleri ziyaretten nehyetniiştim. Aıtıl< şimdi kabirlerinizi ziyaret edi
niz" buyurduğunu nakletmektedir. Tirmizi'nin bu konu ile ilgili rivayeti ise .şöyledir:
" A s h a b ı m ! Sizi ben kabirleri ziyaretten nehyetniiştim, Fakat Peygamberimiz Muham
m ed salla"llâhu aleyhi ve sellcme anasının İ<;abrini ziyaret için izin verildi. Siz dc ka
birleri ziyaret ediniz. Çünkü kabir ziyareti âhireli hatırlatmaktadır. "Bkz., Sahîh-i
B uhâr î Muhtasarı
Riyazü's Tecrîd-i1974,
Sa lih in, İstanbul Sarihs.Tercenıesi
41 5, 416 . ve Şerhi, cilt IV, s. 371; İmam Nebevi,
231 Kabirehline selâm verilmesi hakkında Ibn-i Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Peygambe
rimiz Medine'de kabirlere uğradığında onlara karşı yüzünü dönerek şöyle buyurdu":
"E y (bu) kabirlerin ehli, selâm sizin üzerinize olsun. Allah sizi ve bizi yarlığasııı. Sız
bizim öncümu zsünüz biz de izinizdeyiz". İman Nebevi, Riya zü 's Sa lihi n, s. 417.
23 2 A. Yaşar Ocak, a.g.e., s. 5; M. Aydın "Konya'daki Manevî Halk İnançlarının Dinler
Tarihi Açısından "TahliliTürk Halk Edebiyatı ve Folklorunda Yeni Görüşler,
(Haz: F. Halıcı ), Ankara 1985, cilt 1, s. 252.
23 3 1. Kafesoğlu, T ü rk Millî Kü lt ür ü, s. 29 i.

23
23 43
A. İnan, Mak al ele r ve İnceleme ler, s. 422.
A. İnan, Ma ka le le r ve İncele mele r, s. 466.
236 A. Gerçel, "Fırat Havzasında Cenaze Merasimleri ve Mezarlıklar", Fırat Havzası 11.
Folklor ve Etnografya Semineri, Elazığ 1985, s. 88.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 134/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Eski Türk inançlarında ölünün definine müteakip onun adına kesilen at,
koyun, koç ve geyik gibi kanlı kurbanların kafaları bir sırığa takılarak mezar
tümseklerinin baş ucuna dikdirdi. Bu inanç doğrudan doğraya rahü memnun
etmek, evi, obayı hattâ ili kötü ruhların fenalıklarından koramak amaç ve
inancına yönelikti. Yine aynı inançla ilişkili olarak bazı Türk zümrelerinin
mezarlıklarında koyun ve koç heykellerine de rasdanılmıştır.237 Bugün Har
put'un Dua Dağı, Üryan Baba, Fadh Ahmet Baba, Top Top, Mansur Baba,
Meteris ve Akyol mezarlıklarında^SS bu geleneğin izlerine rastlamamış ol
mamıza rağmen, yörede eski eser niteliği taşıyan bu türden hayvan sembolle
rine, Karakoçan-Pamuklu Köyü'nde iki adet239, Merkeze bağlı Sün
Köyü'nde ise "Koç Baba" adıyla bilinen, şifâ ve uğur gedreceği inancıyla da
her gün bir evin önüne nakledilen bir adet mezar taşına rastlanılmıştır.240

kurban ettiklerive atların


Hunlar241 Abakan Tatarları
başını, korayucu
bir sırığa rahları
geçirip mezartemsil ettiği
başına inancı ile
dikerlerdi.242
Bu inanç Göktürklerde243, Oğuzlarda244^ Kazaklarda, Kazak-Kırgızlarda,
Altay Bölgesinde245^ ve CHOü Türk Devlednin ortaya çıkışından sonra boz
kırlarda yaşayan Türk topluluklarında tespit edilmiştir.246 Ayrıca XIII. asır
dan itibaren Anadolu'da Akkoyunlu ve Karakoyunlu Türkmenlerinin hâkim
olduğu sahalarda da koyun ve koç heykellerine rastlanmıştır.247 Türk haya
tında "töz", "ıduk" olarak tesmiye edilen^^S bu hayvanlara ait inanç ve pra
tikler, korayucu rahlann dmsali olan bir kutsiyetle yörede; "korayuculuk.

237 N. Diyarbekiıii, Hun Sanatı, İstanbul 1972, s. 97; A. Çay, Türk Millî Kültüründe
Hayvan Motifleri - 1 - s. 37, 38.
238 A. Gerçel, "Fırat Havzasında Cenaze Merasimleri ve Mezarlıklar", a.g.e., s. 89, İ. Sun
guroğlu, Harput Yollarında, cilt IV, s. 49, 50.
239 A. Çay, Türk Millî Kültüründe Hayvan Motifleri, s. 47.
240 R. Yıldırım, "Elazığ Yöresinde Halkın Eski Eserler Hakkındaki İnançları", Fırat Hav
zası Folklor ve Etnografya Semineri, s. 387; M. Şakir Ülkütaşır, "Türkiye Türklerin
de Ad Verme İle İlgili Gelenek ve İnançlar", I. Uluslararası Türk Folklor Kongresi
Bildirileri, cilt IV, s. 381.
241 W. Eberhard, Çin'in Şima l komşu ları , s. 93,94.
242 M. Eröz, Türkiye'de Alevîlik Bektaşîlik, s. 339.
243 A. İnan, Şamanizm, s. 178; İlmi Heyet, Türk Milli Bütünlüğü İçerisinde Doğu Ana
d o l u , s. 93; A. Çay, Türk Millî Kültüründe Hayvan Motifleri, s. 37; E. Esin, "llteriş
Kağan", Erdem, sayı 4, cilt II, Ankara 1986, s. 179.
244 İbn Fazlan Seyahatnamesi, s. 36.
245 S. Buluç, "Şaman" İslâm An siklope disi , cilt XI, s. 331.
246 E. Esin, "İslamiyetten Önce Türk Kültür Tarihi ve İslama Giriş", Türk Kültürü El Ki
tabı, Seri; II, cilt l/b, İstanbul 1978, s. 111.
247 A. Çay, a.g.e., s. 39.
248 Z. Gökalp, Türk Töresi, s. 42; A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 617, 618;M.
Eröz, Türki ye'de Alevîlik ve Bektaşîlik, s; 396, 397.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 135/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

şifâ vericilik ve uğur getiricilik" unsurlannı yapısında taşıyarak varlığını sür


dürmektedir.
2. YAS TÖRENLERİ:

Yörede ölen kişinin ruhuna tazim için tutulan yas genellikle kırk gündür.
Ancak, bu sürenin bazı ailelerde bir yıl sürdüğü de olur. Yas süresine "karalı
ay" veya "acılı günler" adı verilir .249 ölüm olayından sonra gelen ilk bayram
adı "karalı bayram"dır. Bu bayramda ölü sahipleri evlerinden dışarıya çık
maz, taziye için gelenleri kabul ederler. Erkekler genellikle ölünün üçüne
veya yedisine, kadınlar ise kırkma kadar dışarıya çıkmazlar. Ölünün elli ikin
ci gecesi etinin kemiklerinden ayrıldığına inanılır. Bu gecede, ailenin maddi
durumuna göre yoksullara yardımda bulunulup, iyilik yapılır. Bu davranışla
ruhun memnun olacağına inanılır. Ölünün kırkı çıktıktan sonra ölü e v i n e en
yakın olan komşular, ölü sahiplerini hamama götürürler ki, bu duruma y ö r e 
de "yas kaldırma" adı verilir. Yas süresi içinde gerek ölü evinde ve gerekse
akraba çevresinde eğlence, nişan, düğün gibi merasimler yapılmaz. Televiz
yon, radyo, teyp gibi elektronik araçlar kullanılmaz. Karalı bayram g e ç m e 
den kına yakılmaz. Üç, yedi veya kırk gün süreyle kara yazma bağlanır, karalı
elbiseler giyilir. Gurbette ölen bir kişinin "kara haberi" geldiğinde erkekler,
başlarındaki sarık veya şapkalarını "ah, vah" çekerek yere vururlar. Görüldüğü

gibi yas süresi içinde "kara" sıfatının çokça kullanılması, başlangıçtan bugüne
kadar Türk zümrelerinin büyük bir bölümünde yas alâmeti olarak değerlendi
rilmesinden kaynaklanmaktadır, Oğuzların^^O, Göktürklerin, Özbeklerin--'''.
K a z a k l a n n 2 5 2 , Azerilerin^^S, Selçuklu ve Osmanlılaria254 beraber bütün A n a 
dolu Türklerinin yas alâmeti karadır. Kazaklara ait: "Karnı acıkan karalı e v e
koşar" atasözü, bu hususta çok anlamlıdır.2-''-'' Beltirlerde, Altayldarda^-^^ _
zaklarda ve Azerbaycan Türklerinde yas süresi bir yıIdır .2 -''7 Kırgız-
Kazakİarda yas alâmeti olarak çadırların üzerinde "ak bayrak" görülmekle be-

249 A. Gerçel, "Fırat Havzasında Cenaze Merasimleri ve Mezarlıklar", Fırat Havza.sı


Folklor ve Etnografya Semineri, s. 86,
250 M. Ergin, Dede Korkut Kitabı, s. 71 : A. İnan, Şamanizm, s. 196.
25 1 A. İnan, Şamanizm, s. 197 : H.N . Orkun, Eski Türk Yazıtları, s. 53.
252 M. Eröz, Türkiye'de Alevîlik Bektaşîlik, s. 337.
253 E. Alıundov, a.g.e., s. 451.
234 O. Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk İslâm Medeniyeti, s. 162.
233 M. Eröz; a.g.e., s. 345.
236 A. İnan, Şamanizm, s. 190.
237 M. Cihat Özönder, "Türkiye'deki Kazaklarda Samanlık Bakivelcri"-, 11. Milletlerarası
Türk Folklor Kongresi Bildirileri, cilt IV, s. 425.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 136/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

raber, "kara bayraklar" da asılmaktaydı.258 XIV. asır Anadolu-Sinop Türkle


rinde müşahade edilen bir yas merasiminde, ahali ile beraber beyler ve emirler
başlarını açmışlardı. Kadı, hatip ve fakihler ise sarıklarını çıkarıp, başlarına
kara bir örtü sarmışlardı .259 Büyük Selçuklu Hakanı Sultan Melihşah'ın oğlu
nun cenaze töreninde, Türkmenlerle beraber muhtelif Türk urukları karalar
giymişlerdi.260 Ebulgazi Bahadır Han eserinde; Buğra Han'ın Babür adlı hatu
nu ölünce, bir yıl süreyle yas tutup kimseyle konuşmadığından ve evinden dı
şarıya çıkmadığından bahseder .261 Dede Korkut Destanlarında, Beyrek'in
ölüm haberini Kazan Bey'e yetiştiren yiğitler. Bey divanında sarıklarını yere
vurmuşlardı. Kazan Bey odasına girmiş ve yedi gün divana çıkmamıştı. 262
Bugün küçük farklılıklar arzederek, Anadolu'nun muhtelif yerleşim birimle
rinde de yaşayan bu inançlar ve pratikler263, ata ruhlarına bağlı eski Türk

inançlarının bir bakiyesi olarak Harput'ta da canlılığını muhafaza etmektedir.


Harput ve çevresinde ölününrahunumemnun etmek inancı ile, defin işle
minin birinci günü hazırlanan helvanın dışında, üç veya yedi gün süreyle
yemek pişirilmez.264 Bu süre içinde akrabalar ve yakın komşular tarafından
hazırlanan yemekler ölü evine getirilir. Ölünün kırkıncı günü onun ruhuna
helva pişirilerek, komşu ve akrabalara ev ev dağıtılır. Ayrıca aynı gün ye
mekler hazırlanır ki buna "kırk yemeği", veya "kırk mevlüdü" yahut da
"kazma takırtısı" adları verilir. Bu yemek merasimine akrabalar, komşular,
tanıdık ve bildikler davet edilir. Maddî durumu yerinde olan aileler bu mera
simde koyun, koç veya sığır keserler. Törende genellikle ölünün hayatta iken
yaptığı iyiliklerden, hizmetinden, çalışkanlığından ve ahlâkından bahsolu-
nur. Ölü için birinci gün yapılan helvadan ve kırk yemeğinden, mezar kazıcı
larına mudaka yedirilir. Aksi takdirde ölen kişinin kulaklarından, kıyamete
kadar kazma ve yürek takırtılarının geçmeyeceğine, ruhun ise bundan son
derece müteessir olacağına inanılır. Bu yemeğe 'kazma takırtısı' adının veril
me sebebinin, söz konusu inançtan kaynaklandığı kanaatindeyiz.

Muhtelif asırlar içinde bir takım değişikliklere ırıamz kalmış olan bu


inanç ve telakkiler, başlangıçtan günümüze kadar değişik Türk zümrelerinde

258 A. inan, Şamanizm, s. 196-199.


259 İbn Batuta Seyahatnâ mesi'nde n Seçmeler, s. 64, 65; A. İnan, a.g.e., s. 199.
260 O. Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk İslâm Medeniyeti, s. 162.
261 Ebulgazi Bahadır Han, Türklerin Soy Kütüğü (Secere-i Terâkime), Tercüman 100!
Temel E,ser, s. 68.
M. Ergin, Dede Korkut Kitabı, s. 237, 238.
262
263 T. Kutsi Makal, "Anadolu'da Ağıtçı Kadınlar", III. Milletlerarası Türk Folklor
~ Kongresi Bildirileri, cilt 11, s. 246.
264 N. Erdentuğ, Hal Köyü 'nün Etnolojik Tedkiki, Ankara 1983. s. 105.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 137/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

de tespit olunmuştur .265 İptidaî devirlerde ölünün ruhuna hazırlanan aş bir


nevi kurban niteliği taşımaktaydı ve doğradan doğraya ölen kişinin mezarına
dökülürdü .266 B U inanç zamanla yine ölününrahunabağışlanmak üzere, eşe-
dosta ve yoksullara sunulan helva ve yemek şekline dönüşmüştür.267 Nite
kim, yöredeki aş merasimlerinde; ölünün heyri olsun", "ölünün canına dey-
sin" gibi sözler, bu anlam ve inançla söylenen ifadelerdir. Beltirlerde ölü aşı
definin üçüncü, yirminci ve kırkıncı günleri ile birinci yılında verilirdi.^ö^
Kırgızlar ve Kazaklar ölüleri için "aş" adı verilen muhteşem yas törenleri ya
parlardı.269 Göktürklerde ünlü beyler için "yoğ" törenleri yapılır ve bu tören
lere imparatorluk dahilindeki bütün uluslar katılırdı.270 Kutadgu Bilig'de, Ay
Toldı'mn ölümü münasebetiyle oğlu Ögdülmüş, "yog aşı" töreni düzenlemiş-
ti .27i Oğuz İli'nin Hakanı Duyh Kayı ölünce, yas merasimi düzenlenerek aşı
verilmiştir.272 Hun Hükümdarı Adlla'nın yas merasiminde "dochia" kavra
mından bahsolunmaktadır ki, bu söz ölü aşı anlamına gelmektedir. Uygurlar
"ölü aşma", "üzüt aşı" derlerdi.273 Manas Destanı'nda Han Köketay adına aş
merasimleri düzenlenmiştir. Ayrıca Yakup Han'ın, Manas'ın aşı verilmediği
için Manas'ın yiğiderine sitem ettiğini görüyoraz.274 Kasım Hanlı Alikey
Atalık'ın Vasiyetnâmesi'nde de yas merasimleri tespit olunmuştur .275
Bazı Türk zümrelerinde ölen kişinin ruhu için verilen aş törenleri;
"basan", "yoğladı", "yog basan" terimleriyle ifade edilmektedir.276 Doğulu
Türkler buna "atan" veya "tögüm" adını vermişlerdi .277 Uygurlarda yas süre-

265 A. İnan, Eski Türk Dini Tarihi, s. 183


266 A. İnan, Şamanizm, s. 189.
267 A. İnan. "Dede Korkut Kitabında Eski İnançlar", Türk Kültürü Araştırmaları. Anka
ra 1966 - 1969, s. 154.
268 A. İnan, Şamanizm, s. 190.
26 9 F. Köprülü, Edebiyat Araştırmaları, s. 99; A. Şekür Turan, "Afganistan Kazak Türk-
ler i' ndeölü Gömme", Türk Folklor Derlemeleri, 1986/1 Ankara 1986, s. 309; M.
Cihat Özönder, Türkiye'deki Kazaklarda Samanlık Bakiyeleri", II. Milletlerarası
Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Anka ra 1982, cilt IV, s. 425 .
270 M. Ergin, Orhun Abideleri, s. 20 - 34; A. İnan, Şamanizm, s. 193.
271 A. Dilaçar, Kutadgu Bilig İncelemesi. Ankara 1972, s. 107.
272 Ebulgazi Bahadır Han, (Secere-i Terakime) Türklerin Soy Kütüğü, s. 59.
273 A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 122; M. Eröz, a.g.e., s. 337.
274 A. İnan, Manas Destanı, Ankara 1985, s. 62, 65, 154.
275 A. İnan, "Dede Korkut Kitabında Eski İnançlar" Türk Kültürü Araştırmaları, Ankara
1966 -1969, s. 155.
276 Divanü Lûgat'it Türk Dizini, Ankara 1972, s. 153; A. İnan, Şamanizm, s. 192.
277 A. İnan, "Dede Korkut Kitabında Eski İnançlar, "Türk Kültürü Araştırmaları, Anka
ra 1966-1969, s. 154.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 138/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

i, yörede tespit ettiğimiz gibi ictrkgündür.278 Dede Korkut Destanlarında,


aş yedirmek", "aş dökmek", "aş vermek" adlan ile ifâde edilen törenlerde
;urban olarak atın boğazlandığını görüyoraz.Metinlerde, Uruz, babası
Cazan Bey'den^^O^ Seyrek ise eşinden atlarının boğazlanıp aşlarının verilme
lini talep etmişlerdi.281 Arap seyyahı İbn BATUTA, Sinop Beyi'nin annesi-
lin ölümünde, yasın kırk gün sürdüğünü, bu süre içinde hergün aş verildiği
ni, karalar bağlandığını, erkeklerin başlarını açtıklarından bahsetmek-
tedir.282 Sarahanlılar, Aydın Oğullan ve Candar Oğullarında da aynı adet ve
inançlar mevcuttu.^83 Bulgaristan Türklerinde ölünün kırkında yemek veri
lir, ayrıca mezar başında "can aşı" adı verilen törenle fakirlere helva dağıtı
lırdı.284 Azerbaycan Türklerinde, definin birinci gününde aş, yedisinde ve
kırkında ise helva pişirilerek aynı şekilde fakirlere dağıtılır^ss

Günümüzde esas yapılarında dikkate değer bir değişiklik göstermeyen,


kısmen İslâm inançları ile de birleşen bu inançlar ve pratikler, başlangıçtaki
ata rahlarma bağlı inançların bir devamı niteliğindedir. Bu yas törenlerine
K a r s 2 8 6 , Binboğa, Göksün ve Nurhak dolaylarında "canaşı"287^ Sivas ve Ma
latya'da yoklatma yolu ile "ölü canı görmek "288^ Rize'de "sayı"289^ Muş ve
çevresinde ise "sabu" adı verilmektedir.290 Ayrıca Doğu Anadolu'nun deği
şik yörelerinde bu merasimler, "kırk ekmeği", "kazma-kürek hakkı" ve
"hayat yemeği" gibi muhtelif adlarla ifade edilmektedir.291

278 A. Rahman, "Uygurların Defin Merasimleri", III. Milletlerarası Türk Folklor Kong 
resi Bildirileri, cilt IV, s. 314.
279 M. Eröz, Türkiye'd e Alevîlik Bektaşîlik, s. 334.
280 O. Şaik Gökkay, Dedem Korkudun Kitabı, s. 69.
281 M. Kaplan, Türk Edçbiyaü Üzerine Araştırmalar, İstanbul 1976, s. 61; O. Şaik Gök
yay, a.g.e., s. 128.
282 İbn Batuta Seyahatnâmesi'nden Seçmeler, 1000 Temel Es^r, İstanbul 1 9 7 1 , s. 64-65 .
283 M. Eröz, a.g.e., s. 335, 336.
284 O. Keskinoğlu "Kocabalkan Köyleri Folkloru" Türk Kültürü Araştıt-malan, Ankara
1966 -1 96 9, s. 218.
285 E. Ahundov, Azerbaycan Halk Yazını Örnekleri, s. 450; A. Caferoğlu, "Tüfk Teka
mül Hukukuna Ait Notlar", Atsız Armağanı, İstanbul 1976, s. 68; M. Cihat Özönder,
"Türkiye'deki Kazaklar'da Samanlık Bakiyeleri", II. Milletlerarası Türk Folklor
Kongresi Bildirileri, Ankara 1982, cilt IV, s. 425.
286 M. Turan, "Kars'ta Ölü ile İlgili Gelenekler", II. Milletlerarası Türk Folklor Kong
resi Bildirileri, cilt IV, s. 55 1.
287 A. Rıza Yalman, Cenupta Türkmen Oymakları, cilt II, s. 362 , 402 .
288 M. Üçer "Sivas'ta Yoklatma", I. Uluslararası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, cilt
IV , s. 361-366.
289 O. Şaik Gökyay, Dedem Korkudun Kitabı, s. CCCXC1I.
290 ~ Y. Kalafat, a.g.e., s. 112. '
291 S. Veyis Örnek, Halk Bilimi, Ankara 1977, s. 22 1.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 139/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Harput ve çevresinde ölü evinde ev sahibi kadınlarla beraber, akraba ve


komşu kadınlar, ölünün arkasından acı ve ızdıraplannı ifade etmek için gö
ğüslerine, dizlerine ve yüzlerine vurup, saçlarım yolarak bağıra çağıra ağla
maktadırlar. Hattâ bazı araştırmacıların da dikkatini çekdği gibi, daha da aşı
rıya giderek başlarını duvara, taşa vurma davranışlarına da rasdanır.292 Bu
sırada bazı kadınlar tarafından türkü (=ağıt)ler293 terennüm edilir.294 Ancak
bu pratikler genellikle beklenmedik ölüm olayları ile genç yaştaki ölümlerde
vuku bulur ve bütün halk bu acılara iştirak eder.295
' Yöredeki çalışmalarımız sırasında bir kısmını bizzat derlediğimiz ve
fakat yöreye ait yazılı muhtelif eserlerde de küçük farklılıklarla bulunan Fide
(=Fidan) Türküsü, Hakkı Türküsü, Katip Türküsü, Mamoş Türküsü, 1"elgraf-
çı Akif Türküsü, Çayda Çıra Türküsü, Yemen Türküsü gibi her birinin ayn
bir vak'ası bulunan türküler^^ö, tamamen ağıt özelliklerini taşımakta ve Öle
nin ardından duyulan derin acı, ızdırap ve teessürleri terennüm etmektedir.
Nitekim:

Bir konak yaptırdım yüceden yüce


İçinde yatmadım üç gün üç gece
Kurbanlar keseydim göçtüğün gece
Ben vuruldum kardaş yine sen sağ ol "297

Hakkı Türküsünden aldığımız bölümde, ölen kişinin ardından tutulan üç


günlük ve üç gecelik yasa işaretle, onun ruhuna kurban kesip aş verme inan
cından bahsolunmaktadır.
292 A. Gerçel, "Fırat Havzasında Cenaze Merasimleri ve Mezarlıklar", "Fırat Havzası
Folklor ve Etnografya Semineri, s. 85; Y. Kalafat, a.g.e., s. 112.
293 Yörede ağıt metinlerine türkü adı verilmektedir. Fide'nin öldürülmesi üzerine yakılan
ağıta türkü adı verildiğini bu metinden aldığımız dörtlük de ortaya koymaktadır.
"Toptop'da gezer atlı
Çarşafı kanlı katlı
Fideme türkü çıkmış
Söyleyin dertli dertli"
Bkz., F. Memişoğlu, Harput Ahengi, s. 104; 1. Sunguroğlu, Harput Yollarında, cilt
III, s. 93.
294 A. Berat Alptekin, "Fırat Havzasında Tesbit Edilen Ağıtların Türk Kültürü İçerisindeki
Yeri", Fırat Havzası H. Folklor ve Etnografya Sempozyumu, Elazığ 1989, s. 8; Ay
nca ölenin ardından yakılan ağıtlar için, bkz. M. Eröz, Türkiye'de Alevîlik Bek
taşîlik, s. 332, 33 3, 341.
295 1. Sunguroğlu, Harput Yollarınd a, cilt IV, s. 47.
296 1. Sunguroğlu, a.g.e., cilt III, s. 87-11 5; A. Gerçel, "Fırat Havzasında Cenaze Mera
simleri ve Mezarlıklar" a.g.e., s. 89.
297 F. Memişoğlu, Har put Ahen gi, s. 86.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 140/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Penceresi yeşil yaprak


Mamoş giyer kara kalpak
Kör olasm Bekir hoca
Yattığımız kara toprak
Di kalk Mamoş, Mamoş di kalk
Başımıza yığıldı halk "298
Mamoş (=Mehmet) Türküsü'nün bu bölümünde, adı geçenin ölümüne
sebep olan kişi, bu kişiye yapılan kargış, sevenin ölünün ardından yaptığı ya
karışlarla beraber, halkın bu yas törenine iştiraki tasvir edilmektedir.
Telgrafçı Akif Türküsünden alınan:
"Coşkun sular çoşa çoşa çağlıyor
Sefil anam Akif diye ağlıyor
Ati Hanım kara yazma bağlıyor.
Yazık oldu yazık bu genç ömrüme
Şu feleğin bilmem bana cevri ne"
Bölüm İle, Çayda Çıra Türküsü'nden aldığımız;

"Çayda çıralarım var


Gizli yaralarım var
Eller al yeşil giymiş
Benim karalarım var"300
Bölümlerde, ölenin arkasından duyulan acı ve ızdıraplara tabiatın ortak edili
şi; yas alâmeti olarak yeşil çıkarıp karalar bağlama; ölüm olayının kişide aç
tığı gizli yaralar ile beraber, feleğin çevrinden ve cefâsından kaytiaklanan
şikâyete bağlı inançlar tasvir edilmektedir.

"Mezirden çıktım ağrıyor


Domdom kurşunuyla başım
serildi leşini
Buna sebep olan Arap kardaşım
Di değme de değme yaram derindir
Yaram sağalarsa Mevlâm kerimdir"-^'

2 98 i. S unguroğlu, Harput Yoîlaruida, cilt 111, s. I 12; F . Memişoğlu, H a r p u t A h e n g i , s.


33. . .
299 F . Memişoğlu, a.g.e., .s. 3 7; î. S unguroğlu. a.g.e.. cilt 111, s. 103.
300 F. Mcmi.şoglu, a.g.e., s. 87. ,
301 "1. S u n g u r o ğ l u , H a r p u t Y o i l a n n d a , cilt 111. s. 114; F . Memişoğlu, H a r p u t A h e n g i , s.
68.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 141/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Son olarak Kâtip Türküsü'nden a l d ı ğ ı m ı z bu b ö l ü m d e ise; ölenin nerede,


nasıl ve ne şekilde öldürüldüğü, ölüm olayına sebep olan kişi ile, ölen kişinin
s e v e n le r in d e a ç ıla n m a n e v î y a r a n ın d e r in liğ in e ait d u y g u la r d a n k a y n a k la n a n
inançlar bahsolunmaktadır. Bu ve benzer inançlara bir t a k ım d e ğ iş ik lik le r le
d iğ e r Türk z ü m r e le r in d e de rastlanılmıştır. Nitekim Kök-Türklerin "yuğ"
adını verdikleri y as merasimlerine,302 Türkiş, Kırgız, Tibet-^O^^ Apar, Apu-
r u m , Ü ç Kurıkan, Otuz Tatar, Tatabı v e Kttan304 gi^j İmparatorluk dahilin
deki bütün uluslar katılmakta ve bu törenlere hususi olarak "yuğçı" ve "sığıt-
çı"lar getirilmekteydi.305 Kitabelerde ad ı g e ç e n Tonga Tigin'in ö l ü m ü ile,
Türk ordusunun onun ardından ağıtlar yaktıkları tespit edilmiştir.306 Divanü
Lûgat'it Türk'de, birisi Alp Er Tonga adına diğeri ise adı b i l i n m e y e n bir
kahramana ait iki ağıt tespit olunmuştur. "Sagu" adı verilen bu her iki ağıtta,
ölülerin arkasından yakaların yırtıldığını, saçların yolunduğunu ve y ü k s e k
seslerle feryat edildiğini görüyoraz.307 X. asırda Çince'den Türkçe'ye ç e v r i
len Altun Yarık adlı eserin Aç Pars h i k â y e s i n d e , Mahasatvi'nin öldüğü anla
şılınca, annesi Katun'un s a ç ın ı, b a ş ın ı y o ld u ğ u n u , d ö v ü n d ü ğ ü n ü , y e r le r e y u 
varlandığını v e oğlunun ardından ağıdar yaktığım tespit ediyoruz.308
Turfan'da X i n . asırda bulunan v e Uygurlara ait olduğu anlaşılan bir ağıt met
n i n d e d e aynı hal, hareket v e davranışlar görülmektedir. Uygurların yas m e
rasimlerinde aile efradı veya oba halkı tarafından kırk gün süreyle mersiyeler
okunurdu.309 Kazaklar v e Türkmenlerde yas törenleri esnasında mersiyelerle
b e r a b e r m e t h iy e le r in d e okunduğu tespit edilmiştir.310 pj-of D J - Abdülkadir
İNAN, eski Türklerin Türkçesi'nde "yog"un hem "aş" hem de "matem" an
lamlarına geldiğini ileri sürmektedir ki bu görüş doğrudur. Zira Kırgız-
Kazaklar ölülerin ardından yaptıkları matem merasimleri ile bu m e r a s i m l e ı -

3 02 H. N a m ı k O r k u n , Eski Türk Yazıtları, s. 70.


303 H. Namık Orkun, a.g.e., s. 5 2 . , ,
304 H. Namık Orkun, a.g.e., s. 3 1 .
3 05 D . Yıldırım, "Orta Asya Bozkırlarından Urumuneli'ne (Türk Sözlü Şiir Sanatının Ya
yılması Üzerine)", III. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, A n k a r a
1 9 8 6 , cilt II, s. 4 4 8 ; Z. G ö k a l p , Türk Medeniyeti Tarihi, s. 3 0 6 .
306 T. Tekin, "Karahanlı Dönemi Türk Şiiri", Türk Dili, Türk Şiiri Özel Sayı I, (Eski
T ü r k Ş i i r i ) , sayı 409/ Ocak 1986, s. 107.
307 S. S akaoğlu- A. Berat Alptekin- E . Ş imşek, A z e r b a y c a n A ş ı k l a r ve El Şairleri, İstan
bul 1985, s. Vlll; T. Tekin, "Karahanlı Dönemi Türk Şiiri, a.g.e., s. 1 0 5 - 1 0 8 .

33 08
09 T. Tekin, "İslâm Öncesi Türk Şiiri", a.g.e., s. 38.
A. Rahman, "Uygurların Defin Merasimleri", III. Milletlerarası Türk Folklor Kong
resi Bildirileri, cilt IV , s. 3 1 4 .
31 0 F. Köprülü, Edebiyat Araştırmaları, s. 9 9 ; O. Ş aik Gökyay, a.g.e., s. C C C X C .

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 142/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

de yakdan ağıdan, "yoglama" anlamında "coktav" terimi ile ifade etmişler-


dir.311 M a n a s Destanı'nda, Han Köketay'ın ölümüyle Nogay ve Kırgız halkı
yas tutup yüksek sesle ağlamı§lardı.3l2 E J - Manas'm ölümünde kırk yiğidin
yas tuttuklarını, Kanıkey'in yüzünü yırtıp, saçlarını dağıttığını ve Manas'ın
ardından ağıdar yaktığını görüyoraz.3l3Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah'ın
oğlu Davut'un ölümü üzerine Türkmenler ve muhtelif Türk urukları, yörede
tespit edildiği gibi karalar giyip saçlarını yolmuşlardı.314 Sultan Sencer, kızı
nın ölümünde ağıtçı olarak "Amak-Buharî'yi, Buhara'dan hususi olarak ge-
tirtmişti.3l5Bu adet ve inanışlar bir takım değişikliklerle Osmanlı Türklerin
de de devam etmiştir^'ö Harput'ta "türkü" adı verilen ve tamamen kişinin;
"korku, telaş ve heyecan anındaki üzüntülerini, feryâdanm, isyanlarını, talih
sizliklerini düzenli düzensiz söz ve ezgilerle ifâde eden" manzumelerdik,
Batı Türkçesi'nde "ağıt", Orh u n Abideleri'nde "sıgıt", "sıgıtçı", sıgıt-
raak"3'8 Divanü Lûgat'it Türk'de "sagu"3'9, Azerbaycan Türklerinde
"ağı"320 Türkmenlerde yine "ağı" yahut "tavs/tavsa"321 Kerkük Türklerinde
ise "sazlamak" adlan ile ifade edilmektedir.322

Bu ve benzer pratiklere küçük farklılıklarla Anadolu'nun muhtelif yerle


şim alanlarında da rastlanılmıştır.323 Eski Türklerde ölenin unutulmadığını,
hatırlandığını ve arandığını göstermek, ruhdan gelebilecek kötülüklerin
önüne geçebilmek inanç ve düşünceleriyle yapılan yas törenleri ve bu tören-

311 A. İnan, Maka lele r ve İnceleme ler, s. 121, 134; Şam ani zm, s. 192.
31 2 A. İnan, Ma na s Destanı, s. 61; Makalel er ve İncele meler, s. 121, 122.
313 A. İnan, Mak ale ler ve İn cele meler, s. 155.
314 O. Turan, Selç uklul ar Tarihi ve Türk İslâm Mede niye ti, s. 162.
315 F. Köprülü, Edebiy at Araş tırmal arı, s. 97.
316 F. Köprülü, Edebiyat Araştırmaları, s. 97.
317 Ş. Elçin, Halk E debi yatın a Giriş, s. 287.
318 H. Namık Orkun, Eski Tür k Yaz ıtla rı, s. 30, 52.
319 A. Berat Alptekin, "Fırat Havzasında Tespit Edilen Ağıtların Türk Kültürü İçerisinde
ki Yeri","Fırat Havzas ı H. Folklor ve Etnografy a Sem poz yum u, Elazığ 1989, s. 8.
320 E. Ahundov, Aze rbay can Halk Yazı m Örnek leri, 450 .
321 Ş. Elçin, Halk Ed ebiy atın a Giri ş, s. 287.
322 N. Demirci, Mum Kimin Yanan Kerkük, (Kıraçlı Yayınlan), İstanbul (tarihsiz) s.
19 .
323 F. Köprülü, Ede biyat Araş tırmaları , s. 100; P. Naili Boratav, 100 So ruda Tü rk
F o l k l o r u , İstanbul 1984, s. 197; T. Kutsi Makal, "Anadolu'da Ağıtçı Kadınlar", II I.
Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Ankara 1986, cilt II, s. 247; Y. Ka
lafat, a.g.e., s. 112,

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 143/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

lerde yakılan ağıtlar, bugün ata ruhlarına bağh inançların bir devamı olarak
yörede varlığını sürdürmektedir.

B . B EREKET T Ö RENL ERİ İL E İL G İL İ İNANÇL AR :

Türk hayatında, ata mhları ile birlikte göğün muhtelif katlarında bulunan
koruyucu ve.kurtarıcı iyelere, yer sulara ve yeraltı kadarında bulunduğuna
inanılan şerir ruhlara ait, belli belirsiz zamanlarda onların rızasını kazanarak
yardımlarını sağlamak veya kişiliklerinden ortaya çıkan bir takım kötülükle
rinin önün e geçm ek am aç ve inan cı ile ken dilerine kanlı vey a kan sız k urban
lar sunulur, bazı hediyeler takdim edilirdi. Bu kurban ve armağanlar, ınuhte-
lif am açlarla düz enlen en ayin ve m erasim lerde kam lar aracılığı ile
sunulduğu gibi, içinde mütaala edebileceğimiz uğur ve bereket törenleri,
belli bir geleneğe bağlı olarak, belli usul ve esaslar içinde yapılmaktaydı.
Yapısında "korama, kurtarma, sağlık, uğur, bolluk ve bereket" unsurlarını
yaşatan bu merasimlere ait inançlar, günümüzde İslâm dininin de tesiri altın
da değişik şekil ve görünümlere bürünerek yörede de varlığını sürdürmekte
dir. Biz bu inanç ve pratikleri; kurban adak ve saçı, ayrıca yağmur duası ve
berekede ilgili diğer inançlar olmak üzere üç ayrı yan başlık altında toplaya
rak açıklamağa çalıştık.
a. Kurban , Adak ve Saçı :
Yörede Harput (Süt) Kalesi ile ilgili muhtelif efsaneler, inanç ve tasav
vurlar mev cuttur. Ko nu m uzla ilgili olarak dikkatim izi çeken hus us, -eski za
manlarda sihir ve büyü yolu ile gömülmüş ve birtakım gizli güçlere sahip
varlıklarca muhafaza edilen, altın dolusu küplerin mevcudiyetine ve bunların
ele geçirilmesine dair inançlardır. Kalede bununla ilişkili olarak yapılan ara
malarda küplerin ele geçirildiği ancak, kapakları açılınca altınların kömür
haline dönüştüğü ifâde edilmektedir. Bu itibaria böyle bir küpe rastlayan ki
şinin, içindekileri altın olarak ele geçirebilmesi için, onun kapağına dokun-
tnadan üzerini kalınca bir kül tabakası ile kapatması, bir gün bekledikten
sonra kül üzerinde koyun, koç, inek veya keçi türünden hangi hayvanın ayak
izlerine benzer bir şekil görmüşse, o hayvan nevini kurban edip ihtiyaç sa
hiplerine dağıttıktan sonra, gereğini yapması gerekmektedir. Bu efsanevî
inanç ve tasavvurlarda, gizli kuvvet ve kudrete sahip silâhlı muhafızların
memnun edjlerek etkisiz hale getirilmesi ve sihrin "koruyucu" prensibinin

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 144/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

bertaraf edilmesi amacıyla, kurban kesilip kan akıtıldığı inanç ve pratiği tes
pit ediyoruz.
Yörede gelin getirildiği zaman oğlan evinde; ölen kişinin hayrı için veri

len aş merasimlerinde; dileklerin kabul gördüğüne inanılan yatır ve türbeler


de; su damarlarının gürleşmesi inancı ile kaynak başlarında; Hıdırellez günü
tutulan niyetlerin gerçekleşmesi halinde; yeni yapılan evin temelinde; çocu
ğun doğumunda; yeni bir araba, tarla, bağ, bahçe alımlarında; kaza ve bela
nın adatılmasında; her türlü kaza ve belaya karşı gelmesinden kan akıtılıp,
kurban kesildiği görülmektedir. Günümüzde İslâmiyede de uyum içinde ol
duğu bilinen kurban kesme inancı, eski Türk hayatında da mevcuttu.
Yörede çalışmamızın ilgili bölümlerinde de görüleceği gibi, ulu ve bilge
kişilerin türbe ve mezarlarına taş yapıştırma, mum yakma, buğday serpme,
kutsal addedilen ağaçlara nezir olarak renkli iplik ve paçavralar bağlama, zi
yaret edilen delikli taşlara, kutlu pınar başlarına para, çamaşır gibi nesneleri
bırakma, nazardan koruyacağı inancı ile çocuklann omuzlarına kaplumbağa
kabuğu, mavi boncuk veya özellik arzeden nesnelerin terkibinden oluşmuş
mavi nazarlıklan asma gibi "saçı" ile ilişkili inançların ve pratiklerin yanında
ayrıca, hayatın önemli bir merhalesi sayılan evlenme ve düğün merasimlerin
de de yine başlangıçtaki Türk inançlarının bir bakiyesi olarak, saçı saçma
pratiklerine rastlanılmıştır. Nitekim gelin oğlan evine getirildiği zaman,
yakın akrabalarından birisi tarafından, gelinin başına para, üzüm, şeker ve
leblebi gibi nesnelerin terkibinden oluşan saçıyı, uğur ve bereket getirmesi
inancı ile gelinin başına doğru serper.324 Bu sırada orada hazır bulunan
büyük küçük bütün davetliler, bunlardan en az bir tanesini almağa çalışır.
Alınan bu saçı; evde, cepte veya cüzdanın bir köşesinde uğur ve bereket geti
receği amaç ve inancıyla yıllarca saklanır. Bu pradk yöreye ait iki ayn halk

türküsünde;
"Hem oynayın hem de gülün
Haftayadır bizim düğün
Tefcilere düğün bayram
Atmalısın para o gün"325

3 24 i. Sunguroğlu, Harput Yollarında, cilt IV. s. 32.


325 F. Memişoğlu, Harput Ahengi, s. 148.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 145/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

" Bir zafer dönüşü gibi alayla


Gelin kız insin de bey konağına
înce saz çalarken cüt gırnatayla
Çeyrekler serpilsin tel duvağına"326

Şekilleriyle yaşamaktadır. Son dörtlükte geçen "çeyrek" kavramı yörede


eskiden beri bütün altının dörtte biri anlamında kullanılmaktadır ki, bu lıusus
Harput'un kırk gün kırk gece süren ve dillere destan olan eski düğünlerin-
d e 3 2 7 , varlıklı ailelerin saçı olarak kullandıkları nesneler arasında, para yeri
ne çeyrek altının saçılabileceği inancını göstermektedir.
Bütün bu inançlarda ve pradklerde, evlilik, çocuk, mal, para, uğur, bolluk
ve bereketgörülmeyen
mümkün gibi, kişiye değerleri
daimi mutluluk
arayan veren ve fakat
ve bulan ulaşılması
kişinin, her zaman
bu değerlere sahip
olmasının karşılığında Tanrıya kurban sunduğunu görüyoruz. Ayrıca günlük
hayatın akışı içinde acı ve ızdırap veren her türlü kaza, belâ, yoksulluk, borç
luluk, vakitsiz ölüm ve hastalık gibi toplum psikolojisi üzerinde tesirini gös
teren olmuş veya olması muhtemel meselelerin önüne geçmek, tekrarından
sakınmak amaç ve inancı ile, Tann'nın yardımına sığımidığını ve kurban ke
sildiğini tespit ediyoraz. Bu inançların yanında, yukarıda sıralanan saçı ile il
gili pratikler eski Türk inançlarında, atarahları,yer su iyeleri ve şerir ruhlara
sunulan kansız kurbanların izlerini taşımaktadır. Nitekim eski Türk hayatın
da kişinin veya toplumun ortak mutluluğu yahut da ızdırabı olan her türlü
meselelere bağlı ayinlerde. Gök Tann'ya olduğu gibi adı geçen rahlara da
kurbanlar kesilip, saçılar sunulduğunu görüyoraz. Hunlarda-'28^ Göktürkler-
de329^ Altaylı Şor ve Beltirlerde senenin belirli aylarında Gök Tann'ya kur
banlar sunulurdu.330 Yakut Türklerinde ilkbahar, saçı (=libation) bayramı
anlamında; "Islah bayramı ve ayini", sonbaharda ise kötü-rahlara saçı sun
mak anlamında; "abası ısiaga" törenleri yapılırdı ki, bu ayin ve merasimlerde
bahsolunan rahlara çok sayıda saçılar sunulduğunu görüyoruz. 331 Kara Kır-

326 i. Sunguroğlu, Harput Yollarında, cilt IV, s. 10.


327 1. Sunguroğlu, a.g.e., cilt IV, s. 19.
328 W. Eberhard, Çin'in Şimal Komşuları, s. 94; "Şato Türklerinin Kültür Tarihine Dair"
Belleten, sayı 41 , Ocak 1947, s. 4 1.
329 W. Radloff, S i b i r y a ' d a n , cilt I, s. 132.
330 A. inan, Ş a m a n i z m , s. 49; M. E r ö z , Türkiye'de Alevîlik Bektaşîlik, s. 329.
331 A. İnan, Ş a m a n i z m , s. 102.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 146/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

gızlar yeni kurulan yurta ve kadının ilk doğumunda ateş rahuna tazim eder,
saçı mahiyetinde yağ dökerlerdi.^32 Benzer inançlara Kırgız-Kazaklarda^^^ ,
Beltirlerde334 ve Sagaylarda da rastlanılmıştır.335 Yakudarda ayrıca yeni ya
pılacak evin yer seçimi esnasında düzenlenen merasimlerde, evin kutlu, oca
ğın mukaddes, neslin bol ve sürekli, hayvanların ise bereketli olması inancı
ile ateş yakıldığı, yağ, yoğurt ve at yelesinden koparılan tüylerin saçı olarak
bu ateşe atıldığı tespit edilmiştir.336 Timur'un verdiği bir ziyafette iştirak
edenlerin üzerine doğru serpildiğini görüyoraz.337 Türk zümrelerinde "saçı",
"saçu", "saçılga", "çaçılga" adları ile adlandırılan ve kutsal olduğuna inanı
lan nimetler, toplumun iktisadî ve ekonomik gücünü teşkil eden gelir kayna
ğı ne ise ondan seçilmekteydi. Dolayısıyla çiftçi kavimlerde görülen darı,
buğday, şarap gibi saçıların yerini, göçebe Türk zümrelerinde kımız, süt,
yağmur, tüccar kavimlerinde ise paranın aldığını görüyoruz.338 Çalışmamı
zın ilgili bölümlerinde de görüleceği gibi yörede de saçı mahiyetinde ateşe,
suyun; toprağa ve suya, hayvanın ilk sütünün; Beyzade Efendi'nin mezarına,
buğdayın; gelinin basma ise paranın saçı olarak sunulması, tespit edilen bu
eski Türk inançları ile birleşip bütünleşmektedir. Keza, Göktürklerde ölen
hakanlar için ölü evine getirilen mum ile ilgili pratik339 , Harput'ta ulu ve
bilge kişilerin türbe ve mezarlarında yakılan murri inancı ile varlığını devam
ettirmektedir. Ayrıca yörede olduğu gibi Anadolu'nun hemen her yerleşim

biriminde
sı sizin de deyim haline
başınıza" gibigelmiş "darısı
temenni ifade başıma", "darısı
eden sözlerin başımıza",
kaynağının "darı
bu inançla
ra dayandığı kanaatindeyiz.

b. Yağmur Duası :
Harput ve çevresinde kurak geçen yılların belirli aylarında yağmurun
yağmasını sağlamak için, yöre halkının kültürleme y o l u y l a 3 * 0 dünden bugü
ne taşıyarak yaygın bir şekilde yaşattığı değişik pratikler mevcuttur. Bu pra-

332 M.Eröz, Türkiye'de Alevîlik Bektaşîlik, s. 328.


333 A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 466 ; Şamanizm, s. 90.
3,34 A. İnan, Şamanizm, s, 55, 184, 185.
335 A. İnan, Şamanizm, s. 186; M. Eröz, a.g.e., s, 339.
336 A. İnan, Şamanizm, s. 117.
337 M. Eröz, a.g.e., s. 308.
338 A. İnan, Şamanizm, s. 100; M. Eröz, a.g.e., s. 294,
339 F. Köprülü, Edebiyat Araştırmaları, s. 91 (dip not).
,340 ' B. Güvenç, İnsan ve Kültür, İstanbul 1974, s. 132.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 147/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

tiklerden Molla Podk, tabut veya ölü kafasını suya vermek, kırk bir adet taşa
okumak, kırk adet tomurcuğa okuyup üflemek, ktrktane kelin adını saymak,
yılan yakmak ve diken batırılan akrebi ters çevirmek gibi yöre halkının inanç
ve düşüncelerine dayanan davranışlar canlı bir şekilde varlığım sürdürmekte
dir.
Yörede mevsim itibarıyla kuraklığın başgösterdiği günlerde, mahallenin
çocukları bir araya gelerek Molla Potik adını verdikleri ağaç, ip ve paçavra
lardan hazırlanan insan suretini kapı kapı, mahalle mahalle dolaştırniar. Bu
sırada;
"Molla Potik ne ister
Allah'tan yağmur ister
Tenekeden gavurma
Küpden bulgur ister ister
Çiniden yağ ister^^'
veya;
"Molla Potik ne ister
Allah'dan yağmur ister
Gökten rahınet ister

Yerden
Küpden bereket ister
bulgur ister
Tenekeden gavurma ister
Çiniden yağ ister
tekerlemesini hep bir ağızdan söyleyerek, evlerden bulgur, kavurma ve yağ
toplayarak bir akarsuyun kenarında veya bir havuz başmda toplanırlar. Bura
da topladıkları gıda maddelerini hep birlikte pişirip yedikten sonra Molla
Potik'lerini sulayarak akarsuya veya havuza atarlar. Bilahare birbirlerini su
layan bu çocuklar, yaptıkları hal, hareket ve davranışlarla yağmur bulutları
nın geleceğine ve yağmurun yağacağına inanırlar. Bu inanç büyüklerde de
vardır. Zira ev ev dolaşan çocukların istedikleri erzak verildiği zaman bazı
kadınların Molla Potik denilen sured su serperek ıslattıkları da ifade edil-
ınektedir.

34 1 Tespit ettiğimiz
cı tarafından bu Allah'ım
"Ver tekerlemenin hemen son mısrasma
ver mısralarının ilave olarak
ilâve edilmiş başka
olduğunu bir araştırma-
gördük. Bkz., V.
Tanyildızı, "Molla Potik Ne ister", Elazığ Kültür ve Tanıtma Dergisi, sayı 1, Ocak
1 9 8 9 , s. 27.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 148/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Bugün Anadolu'nun muhtelif yörelerinde, "Çömçe Gelin"342 "Godi


Godi", "Kepçe Gelin"343 , "Bodi Bodi", "Bodi Bostan", "Çomça Gelin",
"Çullu Kadm", "Dodu", "Gelin Gok", "Gode Gode", "Göde Göde", "Yağmur
Gelin"344 olarak adlandunlan ve tamamen yağmurun yağmasmı sağlamak
inanç ve düşünceleri ile icra edilen merasimler, Irak (Musul) Türkmenlerin-
de " Çemçelekız" 345, Ürgüp'te "Yağmur Gelin"^*^, Yuguslavya'da yaşayan
Türklerde "Demir Dodole "347, Dağıstan'da ise, "Gudu, Gudi" ve "Paşa-
p a y 3 4 8 adlan ile icra edilmektedir.

Yağmur yağdırma törenlerinde, yapı ve fonksiyonları ile önemli bir görev


üsdendiği anlaşdan "Molla Potik" suretine verilen "Gode, Dodu, Bodi" gibi
adların Orta Asya kökenli olduklarını bize, JOAKIMOV haber vermekte
dir.Günümüzde yörede henüz yürümeye başlayan çocuk (=çağa)lara ana
ları tarafından söylenen;
Dodik Dodik duvara
Dodik çarşıya vara
Postik ala babası
Geyip geze çağası
tekerlemesinde geçen "Dodik" sözcüğü, yörenin ağız hususiyetleri ile değiş-
miş"Dodu" sözcüğünün başka bir biçimi olduğu kanaatindeyiz.

Yörede yağmur yağdırma törenlerinde tespit ettiğimiz, çocukların birbir


lerini sulaması ile ilgili davranışlar. Ulu Katay, Salcıvıt, Bann-Tabın Baş-

342 A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 480, 481 ; Şamanizm, s. 165; P. Naili Boratav,
100 Soruda Türk Folkloru, s. 141.
343 İlmi Heyet, Türk Millî Bütünlüğü İçerisinde Doğu Anadolu, s. 90, 91 .
344 O. Acıpayamlı, "Türkiye'de Yağmur Duası", Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğraf
ya Fakültesi Dergi-si, sayı 1-2, cilt XXI , Ocak - Haziran 1963. s. 1-2.
345 A. Terzibaşı, "İrak Türkmenleri Arasında Yağmur Duası Törenleri", I. Uluslararası
Türk Folklor Kongresi Bildirileri, cilt IV, s. 307.
346 M. Abdülhaluk Çay, Türk Millî Kültüründe Hayvan Moütleri -I-, s. 60, 61; İlmi
Heyet, Türk Millî Bütünlüğü İçerisinde Doğu Anadolu, s. 96.
347 A. Buran, "Fıral Havzasında Yağmur Duası ve Yada Taşı" Fırat Havzası 11. Folklor
ve Etnografya Sempozyumu, s, 65; T. Hafız. "Kosova'da Yağmur Duaları", 11. Mil
letlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, cilt IV, s. 245.
348 N. Gözaydın, "Dağıstan, İran ve Türkiye'de Yağmur Duasındaki Bazı Ortak Moiil'lcr
Üzerine", III. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, cilt IV, s. 166.
349 O. Acıpayamlı, "Türk Folklor Ürünü Yağmur Duasıyla İlgili Yapı ve f^onksiyon So
runları", I. Uluslararası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, cilt IV, s. 5.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 149/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

kurtlarında tespit olunmuştur.350 Buna benzer yağmur törenlerine ayrıca Mo


ğollarda da rasdanılmıştır.351
Bugün yörede çocuklar arasında sevilen bir oyun olarak varlığını devam
ettiren vetekerlemedeki
ettiğimiz büyükler tarafından
taşıdığı da teşvik ve
seslerde edilen MoUo Potik anlamlarında
muhtevasındaki Merasimi, tespit
ol
duğu gibi, bu insan suretinin yapılışında, tören sırasında bu suredn taşıdığı
yapı ve fonksiyonlarında, bize eski kamların dualarını ve bu dualarda iyi mh-
lardan beklenen yardımları hatırlatan özellikler vardır.352
Yörede taşlarla ilgili olarak yağmur yağdırma pratiklerine de rastlanmak
tadır. Harput'ta Akyol mezarlığında medfun bulunan Hacı Ali Efendi namı
ile bilinen ulu ve bilge kişinin^^S mezarından alman nohut büyüklüğündeki
kırk bir adet
torbanın taşın herbirine,
içerisinde yedi bağlanır.
doldurup ağzı defa Yasin-i Şerif okuduktan
Bilahare sonra,
bu torba akan birbez bir
suyun
içine bırakılır. Torbanın akarak suda gitmemesi için, suyun kenarına çakılan
bir kazığa bağlanır. Bu davranışlardan sonra yağmuran yağacağına inanan
yöre halkı, yağmumn şiddetli olarak yağması halinde veya yağmumn durdu-
mlması için taş dolu torbayı sudan çıkarır. Torbadaki taşlar, tekrar eski top
rağına iade edilir. Yörede bu pratiği bizzat yapanlar, yapıldığını görenler ve
duyanlar vardır.

35 0 O. Acıp ayam lı, "Türkiye'de Yağmur Duası", A nk ar a Ün iver sitesi, Dil ve Ta rih Coğ
rafya Fakültesi Dergisi, sayı 1-2, cilt XXII, Ocak-Haziran 1963, s. 232; A. İnan, Şa
manizm, s. 164, 165.
351 T. Te kin , "İslâm Ön cesi Türk Şiiri", Tü rk Dili, sayı 40 9, cilt I, Ocak 1986 , s. 29 , 30 .
352 A. İnan, Şa m an izm , s. 42, 43 - 1 6 3 , 164.
35 3 Bü yük Hacı Ali Efendi 17 84 (H. 1198)'de Harput'ta do ğm uş, 1874 (H. 1291 )'de yine
Harput'ta ölmüştür. Kendisi, Harput'un yetiştirdiği büyük alimlerdendi. Mezarı Har
put'ta Akyol mezarlığmdadır. Ölmeden önce;
"Bana kabir açılırken içerisinden yuvarlak bir taş çıkacak, bu taşı, mezar taşı yerine ba
şımın ucuna korsunuz. Diğer alâmete lüzum yoktur" diye vasiyet etmiş. Merhumun
ölümünde mezarı kazılırken gerçektende böyle bir taş çıkmış ve vasiyeti üzerine bu
taşı mezarının baş ucuna dikmişler." Bkz., 1. Sunguroğlu, Harput Yollarında, istan
bul 1959, cilt II, s. 110.
Bu ulu ve bilge kişi ile ilgili olarak, halk arasında anlatılan aşağıdaki menkabcyi tesbit
ettik; Merhum ölmeden önce "Benim mezarımı kazanlar kabrimin içinden bir taşın çık
tığını görecekler. Bu taşı bir türiü çıkarıp kabrimin kenarına koyamıyacaklar. Buna
güç yetiremiyecekler. Cenazem kabrimin yanına getirildiğinde bu taş kendiliğinden
sıçrayıp kabrimin ba.şucunda duracak. O zaman bu taşa dokunmayın, bu benim mezar
taşımdır Bu taşın varlığından dolayı, mezar toprağımdan alacağınız küçük taşlarla,
kurak geçen günlerinizde yağmur yağdıracaksınız" diye vasiyette bulunmuş. O gün bu
gündür onun mezarından alman taşlaria yağmur yağdırılmaktadır." Bu hatırayı bize
nakledenler bizzat bunu uygulayarak yağmur yağdırdıklannı beyan etmişlerdir.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 150/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Bilindiği gibi Türk inançlarında su, taş ve ata ruhları kutsal addedilmek-
teyti. Suyun, Türk hayatında bugün bile "rahmet" sıfatı ile amlması ^S*, ona
duyulan bu inancın bir neticesi'olsa gerek. Keza taş da yukarıda bahsolunan
pratikte görüldüğü gibi yapısında "koruyuculuk ve kurtarıcılık" unsurlarını
taşımasının yanında, "bolluk, bereket" ve "mutluluk verme" unsurlarını da
üstlendiğini, fonksiyonları ile göstermektedir. Tespit edilen bu pratiklerde,
mezardan alman taşın su ile teması ve mezarın aracı olarak kullanılması,
yağmur yağdırmada ata ruhlarının da yardımcı olduğunu ortaya koymakta
dır. Taş veya taşlarla yağmurun yağdırılması inanç ve pratikleri bütün Türk
zümrelerinde mevcut olduğu gibi, Çin ve Moğol kavimlerinin inançlarında
da tespit olunmuştur .355
Harput ve çevresinde kurak geçen mevsimlerin yağmura şiddetle ihtiyaç
duyulan günlerinde boş bir tabut akarsuya bırakılır veya bir havuza atılır. Bu
pratikle yağmurun yağdınlacağına inanılır. Yörede ayrıca ölmüş bir kişiye
ait kafanın suya atılması ile de yağmurun yağacağına dair inahçlar mevcut
tur. Harput'ta Arap Baba kafasının suya salınması ile ilgili pratik bu inancın
hâlâ yaşamakta olduğunu göstermektedir. Yörede Arap Baba ile ilgili deği
şik varyantlar da aynı fonksiyonu taşımaktadır.356 Tespit ettiğimiz bu inanç
larda, yağmurun dindirilmesi için tabutun veya insan kafasının sudan mutla-

354 Y. Kalafat, Doğu Anadolu'da Eski Türk İnançlarının İzleri, s. 97.


3.S3 H. Tanyu , Türklerde Taşla İlgili İnançlar, s. 42; F. Köprülü, Edebiyat Araştırmala
rı, .s. 59 (Dip not); A. İnan, Şamanizm, s. 160, 161; A. nan, Makaleler ve İnceleme
ler, s. 473; M. A b d ü l h a l u k Çay, Türk Millî Kültüründe Hayvan Motifleri, s. 59; E.
Ahundov, Azerbaycan Halk Yazını Örnekleri, s. 432 O. Acıpayamlı, "Türkiye'de
Yağmur Duası" Ankara Üniversitesi D.T.C. Fakültesi Dergisi, sayı 1-2, cilt XXII,
Ocak- Hazir an 1963, s. 230.
356 Harput'ta değişik kişilerin anlatılar ından Arap Baba menkab esi genel hatları ile tarafı
mızdan şu şekliyle tesbit edilmiştir;
"Çok uzun süren bir kuraklık mevsiminde, Harput yöresinin bağ ve bahçeleri kurumuş,
gök ekinler boy atmadan sararmıştır Halk sıkıntı ve çaresizlik içinde yağmurun yağ
masını beklemektedir. Bu sırada Harput'ta yaşayan Ermeni kadınlarından birisi mezar
lığa giderek mevtalardan birisinin başını gövdesinden ayırdıktan sonra getirip, kuru
makta olan derenin suyuna bırakır. Akabinde gökler gürlemeğe, yağmurlar yağmaya
başlar. Yağmurlar o kadar şiddetli yağar ki dereler tepeler sel, çukurlar göl olur. Bu
yağmurlar üç gün üç gece aralıksız devam eder. Rahmetin tufana dönüştüğünü gören
halk, bu sefer de telaşa düşerek yağmurun dinmesini bekler. Bu süre içinde üç gece üst
üste Ermeni kadının evi bilinmeyen kişilerce taşlanır. Gaipten "Benim kafamı getir ye
rine koy, yoksa bütün dünya sele gidecektir" seslerini duyan kadın, sel sularının arasın
da zorlukla bulduğu kafayı getirip yerine koyar Bundan sonra yağmuriar diner.
Rivayet edilir ki Ermeni kadının kestiği kafa Arap Baba'ya aitmiş. Bu anlatının değişik
varyantları için Bkz., 1. Sunguroğlu, Harput Yollarında, cilt 1, s, 314, 315; A. Buran,
"Fırat Havzasında Yağmur Duası ve Yada Taşı", Fırat Havzası II. Folklor ve Etnog
rafya Sempozyumu, Elazığ 1989, s. 68.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 151/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

ka çıkarılması gerekmektedir. Aksi takdirde bütün dünyanın-sele gideceği


inanç ve düşünceleri mevcuttur. Bu pradklerde gördüğümüz boş tabut ve
insan kafası ölü ile ilgili unsurlardır. Bu unsurlaiT su ile temasa getirip yağ
mur yağdırma pratiklerine, dünyanın pek çok yerinde de rastlantlmıştır.357
Ayrıca bazı yörelerde suya tabut atına yerine, kabir tahtaları atma pratikleri
ne de rastlanır.358 g u inanç ve pratikler de yine diğerlerinde olduğu gibi ata
ruhları ile ilişkili görülmektedir.

Yörede yağmur yağdırma ile ilişkili bir diğer pratik de, henüz tomurcuk
halindeki söğüt ağacından kırk tomurcuklu bir dal kesilip, bu tomurcukların
her birine bilinen dualar okunduktan sonra akar suya bırakılmasıdır. Bununla
yağmurun yağacağına inanan yöre halkı, bu pratikte özellikle seçilen söğüt

ağacının seçilme sebebini maalesef bilmemektedir. Esasen su kenarlarında


yedşip serpilen söğüt ağacının, suyu kendisine çekme özelliği ve bu itibarla
su ile olan ilgili ve teması çok tabiî bir düşüncedir. Yörede "Söğüt gölgesi
yiğit gölgesi" sözü oldukça yaygındır. Bu ifadede söğüt ağacının; özü sözü
doğru, kendisine güven duyulan bir yiğide teşbih eddip, yapısına "güvenirli
lik" unsurunun verilişini görüyomz. Keza söğüt ağacı, başlangıçtaki inanç
larda da "kayın"359 ^ "sedir", "çınar"360 ^ ye "çam" ağaçları gibi yapısındaki
"koruyuculuk ve kurtarıcılık" unsurları ile mukaddes ağaçlar arasında adde-

dilmişdr.-36l Meselâ kamîtk mesleğine yeni giren namzedin eline verilen asa
söğüt ağacındaridı.-*^2 Teleüt boyunun meşhur "tözlerinden" olan "Tilek
Töz" adındaki koruyucu mhun elinde, kendisini şerir ruhlara karşı koruyacak
olan söğüt ağacından kesilmiş bir asa vardı.Kazak-Kırgız baksılannın ko
puzu, Altay kamlarının davulu, kutsal kayın ve çam ağaçlarımdan hazırlandı
ğı gibi, söğüt ağacından da y a p ı l m a k t a y d ı . B ü t ü n bu inançlarda, söğüt
ağacının yapısındaki "korayuculuk, kurtarıcılık" ve "güvenirlilik" unsurları
nın yağmuru yağdırmaya yardımcı olacağı amaç ve inancını tespit ediyoruz.

357 O. Acıpayamlı, "Türkiye'de Yağmur Duası", Ankara Üniversitesi D. T.C. Fakültesi


Dergisi, sayı 3-4, cilt XXI!, Ankara 1964, s. 2 31 , 232.
358 O. Acıpayamlı, a.g.m., s. 240, 241.
359 A. İnan, Şamanizm, s. 64; Eski Türk Dini Tarihi, s. 39; B. Ögel, a.g.e., s. 558.
360 A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 445, 449, 468 .
361 A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, 445; F^ski Türk Dini Tarihi, s. 120; Şamanizm,
s. 185. • • ,
362 S. Buluç, "Şaman", İslâm Ansiklopedisi, cilt IX, s. 312.
363 A. İnan, Şamanizm, s.. 46.
364 A. İnan. Eski Türk Dini Tarihi, s. 1 20; Makale ler ve İncelemeler, s. 445.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 152/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Harput ve çevresinde yağmurun yağdırılmasına dair bir diğer pratikte, yı-


laran yakılması ile ilgilidir. Kuraklık başgösterdiği zaman, bir yılan öldürü
lüp ateşin içine atilarak yakılır. Sebebi bilinmeden yapılan bu davranışla ilgi
li olarak, yörede yaptığımız araştırmada yılana, adı ile hitap edilmediğini ona
"uzun" lakabının verildiğini gördük. Yörede; "yılanı adıyla çağırma gelür"
derler. Yılanın Binboğa^^S ve Erzincan yöresinde de aynı inançla yakıldığı
tespit edilmiştir.366 Harezmîlerin, yağmur yağdırma merasimlerinde, yağmur
taşı rengindeki bir yılanın yakılmamasına rağmen bu törende önemli bir
görev üstlendiğini görüyoruz.367 Xürk destanlarında "ejdaha/ejderha" ve
"evren" olarak adlandırılan yılanın gökten indiğine, bulutlarla göğe çıktığına
dair efsaneler mevcuttur.368 Türk inançlarında yılan dokunulması yasak olan
hayvanlar arasında sayılmıştı. 3 6 9 Moğollarda yağmur yağdırma taşı olarak^
bilinen "cada", bazı hayvanlarla beraber yılanın da başında bulunmaktay
dı.370 Yapılan bu son tespit, dikkate değer bir inanç olduğu kanaatindeyiz.
Zira, yağmurla yılan arasında önemli bir ilişki vardır. Bu ilişki yılanın, yağ
murun yağmasını önleyen engel oluşu ile ortaya çıkmaktadır.375 Bu engel,
yılanın yakılması ve onun başında bulunan "cada taşının" ortaya çıkması ile
kalkmış olacaktır. Yörede tespit edilen inanç ve pratik, söz konusu olan bu
inançların ve pratiklerin devam eden izleridir.

Harput'ta yağmur yağdırmak için, kırk tane kelin adları yüksek sesle çağı
rılır. Bu sırada pratiği uygulayan kişi elinde tuttuğu ipliğe, her bir kelin adını
çağırdığında bir düğüm atarak bildiği duayı okur. Bilahare bu iplik, evin
kıble yönünde bulunan yağmur oluğu (=çortun)'na bağlanır. Bu davranışlarla
yağmurun yağacağına inanılır. Yağan yağmurların dindirilmesi için de, bu

365 A. Rıza Yalman (Yalkın), Cenupta Türkmen Oymakları, Ankara 1977, cilt II, s.
361.
366 A. Küçük, "Erzincan ve Çevresinde Halk İnanışları", III. Milletlerarası Türk Folklor
Kongresi Bildirileri, cilt IV, s. 245,
367 "Sultan Mahmut Harezmşah'ın çadırında,, yazın yaşlı bir adamın su dolu bir tas alıp ça
dırın ortasına koyduğu, sağına ve soluna iki adet boru diküği ve üçüncüsünü yükseğe
yerleştirdiği, yağmur taşı renginde bir yılanın bu borudan aşağıya sarküğı, neredeyse
yılanın başının suyun sathına kadar yaklaştığı, sonra iki adet yat taşını tasa daldırıp çı
kardıktan sonra birbirine sürttüğü, bunu müteakip herbirini bir tarafa fırlattığı ve bu
hareketi yedi defa tekrarladığı, nihayet tastan su alıp her tarafa serptiği ve gökyüzünü
koyu tîulutlar kaplayıp yağmur yağdığı anlatılıyor" Bkz., H. Tanyu, Türklerde Taşla
İlgili İnançlar, Ankara 1987, s, 70,
368 O. Şaik Gökyay, Dedem Korkudun Kitabı, s. CDLI.

369 C. Öztelli, "Eski


Bildirileri, İnançların
cilt IV, Bugünkü izleri", I. Uluslararası Türk Folklor Kongresi
s. 246, 247,"
370 S. Buluç, "Şaman", İslâm Ansi kloped isi , cilt XI, s. 327.
371 O. Acıpayamlı, a.g.m., s. 244.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 153/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

İpliği üzerine bir miktar eritilmiş yağ dökülür yahut söz konusu ipliğe atılan
düğümler yine kırk kelin adları çağırılarak sökülür. Bu pratikte yağmura dur
durmak için ipliğin üzerine dökülen saçı niteliğindeki yağla su iyesinin
memnun edilişi inanç ve düşüncesini görüyoraz. Ayrıca yörede keller ile il
gili yaptığımız araştırmada; "Kel daz, hava ayaz" sözünün yağmura ihtiyaç
duyulduğu günlerde söylendiğini tespit ettik. Bu sözle, kelin kafasında saçın
bulunmayışı ile havanın ayaz yani, bulutsuz oluşu arasında bir ilişki kurul
muştur. Bu ilişki, kelin yağmura yağdırmaması yönünde kendisini göster-
mektedir.Nitekim kırk kelin adlarının söylenerek bir ipliğe bağlanması ile bu
engel ortadan kaldırılmıştır. Pradkte, "sihrin temas ve taklit prensipleri-
nin "372 halk arasında yaşayan değişik bir biçimi görülmektedir.
c. Bereketle İlgili Diğer İnançlar:
Yörede daha önce belirttiğimiz bereketle ilgili belli başlı inançların yanı
sıra bir kaç pradğe daha rastlanmıştır. Bunları topluca aşağıda açıklamağa
çalışacağız.
İslâmiyetle birlikte Türk hayatına giren ve fakat yapısında eski Türk
inançlarının da izlerini taşıyan bazı inanç ve pratikler, genellikle Hıdırellez
kutlamalarında görülür. Mayısın beşini altısına bağlayan gece, çocuğu olma
yan veya olduğu halde çocukları yaşamayan kadınlar, hazırladıkları beşik
sembollerini gül ağacının dalma bağlayarak, çöp ve bezlerden yapılan bebek
leri bu beşiklerin içerisine bırakırlar. Düşünce ve hayallerinde oluşturarak
niyet haline dönüştürdükleri isteklerinin gerçekleşmesini isteyen genç kızlar,
gelinler ve erkekler,bu gece tutulan niyetleri istikâmetinde gül ağacının dibi
ne ev, araba,.tarla, bağ ve bahçe şekillerini toprağın üzerine çizmek veya bu
varlıkların çöpten yapılan sembollerini toprağa bırakmak suredyle niyetleri
nin gerçekleşeceğine inanırlar. Aynı gece gül dalma veya balkon demirine
bağlanan para cüzdanının güneş doğmadan önce alınması ile o yıl cüzdandan
paranın eksilmeyeceğine;
bir top hamurun akşamdan
şafak vakd, yoğralarak
iki küme gül ağacının
haline dönüşmesi dibine
halinde, bırakılan
evden unun
tükenmeyeceğine; o gece kilerdeki bütün yiyecek maddelerinin ağızlarının
açık tutulması ile de bu mahsullerin bereketleneceğine dair inançlar vardır.
Zira Hızır'ın o gece güneş doğmadan yapılan sembollere, kilerdeki gıda mad
delerine bakarak elini süreceğine ve bu sebeple de, niyetlerinin kabul, mah
sullerinin ise bereketleneceğine inanılmaktadır. Nitekim temas kurduğumuz

372 O. Acıpayam lı, a.g.m., .s.,241; "Türkiye'de Yağmur Duası ve Psiko - Sosyal Metod'la
İncelemesi" -I- Ankara Üniversitesi D. T . C . I'akültesi Dergisi , sayı 1-2, cilt XXI,
Ocak - Haziran 1 963, s. 20.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 154/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

kişilerden bazdan, bu gecede gül ağacının dibinde toprağa ev resmi çizdikle


ri için, o yıl ev sahibi olduklarını, kimisi de aynı uygulamalarla evlendiğini,
bağ-bahçe sahibi olduğunu beyan etmişlerdir. Ayrıca çalışmamızın ilgili bö
lümünde de görüleceği gibi, Hıdırellez günü genç kızlar niyetlerini bir kağı
da yazarak akar suya bırakırlar. Bütün bu uygulamalarda niyetierin kabulün
den sonra kim, neyi ve kime vadetmişse bu vaadini mutlaka yerine getirmesi
gerekir. Aksi taktirde bu berekedn elden çıkacağına inanılır.
Yörede aynca güneş doğmadan önce kalkarak evinin önünü sulayıp süpü-
r e n 3 7 3 ve bu davranışını aralıksız olarak kırk gün süreyle yerine getiren ka
dınlar, bu sürenin sonunda Hızır'ın geleceğine ve kendilerinin ne gibi müş
külleri varsa çözeceğine inanırlar. Dolayısıyla bu süre içinde tanınsın veya
tanınmasın gelen kim olursa, kapıdan boş çevrilmez. Gelen kişiye sunulan
yağ, kavurma, un, bulgur, şeker gibi nesnelerden, bu kişinin küçük bir parça
sını tekrar ev sahibine geri vermesi halinde bu nesne, ait olduğu torbasına
bolluk ve bereket getireceği inancıyla bırakılır. Söz konusu bu gıda m addesi
nin yıllarca tükenmiyeceğine inanan kadınlar, bu halin yalnız kendilerine ait
bir sır olarak saklanması gerektiğini de ifâde etmişlerdir. Zira bunun ev halkı
tarafından bilinmesi halinde bu gıda maddesinde bereket unsurunun kalkaca
ğına inanılır. Bu inanç Anadolu'nun muhtelif yörelerinde de tespit olunmuş-
tur.3'i'4 Ayrıca Evhya ÇELEBİ, Fatih tarafından Ayasofya Camii'nin kubbe
sinden zincirle sarkıtılan altın topun altında kırk gün süre ile sabah namazı
kılan kişilerin Hızır'la görüşebileceğini beyan eder.375 iran'da Hızır'ı görmek
isteyen kadınlar kırk gün süreyle ve güneş doğmadan önce evlerinin önünü
sulayıp temizlemek suretiyle Hızır'la görüşebileceklerine inanırlar ki bu
inanç, yörede tespit olunan inancın aynısıdır.376
Yöreye ait bütün bu inanç ve pratiklerde gördüğümüz, evlerin temizliği;
tutulan niyetlerin gerçekleşmesi için toprak üzerine bırakılan veya çizilen
şekil ve semboller
var olduğuna ile adı
inanılan geçen
bolluk ve muhtelif gıda maddeleri,
bereket unsurlarının Hızır'ın
ortaya kişiliğinde
çıkmasında kıs
men tesirini gösteren yardımcı unsurlardır. Bunun yanında Hızır'la doğrudan

37 3 R. Kork maz, "Fırat Havza sı Folklorunda Hıdırellez Şenlikleri ve Bu G elen eğin Türk
Dünyası İçindeki Yeri; "Fırat Havzası H. Follilor ve Etnografya Sempozyumu,
Elazığ 1989, s. 188.
374 A. Yaşar Ocak, İslâm - Tü rk İna nçla rm da Hızır Ya hu t Hızır-İly as Kü ltü, Ankara
1990, s. 112, 113; O. Acıpayamlı, "Türkiye'de Bahar Bayramı Hıdırellez", Antropolo
ji, sayı 8, Ankara 1978, s. 23, 24,
375 - Evliya Çelebi, Se ya ha tn am e, cilt 1, s. 85.
376 A, Yaşar Ocak, İslâm -Tü rk İna nçlar ında Hızır Ya hu t Hızır-İlyas Kü ltü, s. 163.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 155/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

İlişkili göı-LMen su, toprak (yer), gül ağacı (ağaç) gibi tabiat vaıiıklânnın
diğer bir ifadeyle "konıyucu" ve "kurtarıcı" fonksiyonlara sahip yer su iyele
rinin bu pradklerde merkez teşkil eden Hızır'ın çevresinde halkalandıklanm,
onun fonksiyonlarını icra etmesinde kendisine yardımcı olduklarım tespit
ediyoruz. Benzer inançlara Kıhm Türklerinde^ii, Makedonya Türklerin-
d e 3 " ' \ Yugoslavya'nın Kosova bölgesinde yaşayan Türkler arasında-'id ve
Azerbaycan Türklerinde de rasdanılmıştır.380

Hızır'la i l g i l i inancın esas çekirdeğini. Kur'an-ı Kerim'de geçen Hz. Musa


ve Hz. Hızır kıssası teşkil eder. 38! Ancak' Türk hayatında, destanlara,
hikâyelere ve masallara kadar giren Hızır'la ilişkili inanç ve düşünceler-^^S ^
eski Türk inançlanndan da etkilenerek, değişik biçimlerde varlığını sürdür
mektedir.

Yörede nisan yağmuranun kutsiyetine ait inançlar da vardır. Nisan yağ


muru ile yıkanmak, yemek pişirmek, yoğurt mayalamak, içmek, hastalara
içinnek, saksı çiçeklerine dökmek, çamaşır yıkamak, böcek ve zararlı haşa
ratın önüne geçmek için bağ ve bahçelere serpmek gibi pradklerde nisan
yağmurunun; şifa, hayır, bolluk ve bereket getireceğine inanılmaktadır.3*^3
Ayrıca nisan yağmurunun yedi sene bekletilmesi ile onun zemzem olacağı
na, Cenab-ı Hakk'ın bu yağmurlarla ot tohumlannı gökyüzünden yere serpti

ğine dair inanç ve telakkiler mevcuttur. Bu pratiklerde hayatı, bereketi, sağ


lık ve canlılığı bahşettiğine inanılan nisan yağmunınun, bir saçı niteliğinde
yiyeceklerin üzerine, bağ ve bahçelere serpilmesi, su iyesinin memnun edil-

377 M. Yurtsever, "Hıdrellez-Tep.şer", E m e l , sayı 77 , T e m m u z - A g u s t o s 1973, s. 4 1 , 42 .

378 A. Yaşar Ocak, a.s-e., s, 149.


379 N. Hafız, "Kosova'da Hıdrellez Adetleri", II. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi
Bildirileri, An kara 1 982. cilt IV, s. 237, 2 41 .
380 E. A h u n d o v . Azerbaycan Halk Yazını Örnekleri, s. 433. 434; M. Abduihalûk Çay,
T ü r k E r g e n e k o n B a y r a m ı N e v r u z , Ankara 1988, s. 53.
381 K u r ' a n - ı K e r i m , Kehf Suresi, / 60. ve 82. Ayetler; M. Asım Koksal, P e y g a m b e r Ta
rihi, Ankara 1990, cilt 11 , s. 90.
3 82 B. Ögel, Türk Mitolojisi, cilt I, s. 87, 316, 507, 534; A. İnan, Eski Türk Dini Tarihi,
s. 176, 177; Li. Günay, "Elazığ Masallarının Muhtevası", Fırat, Havzası Folklor ve
E t n o g r a f y a S e m p o z y u m u , Elazığ 1985, s. 111; A. Yaşar Ocak, İslâm-Türk İnançla-
rmd'4
"Fırat Hızır YahutAnlatılmakta
Havzasında Hızır-İlyas olan
Kültü, s. 105,
Halk 1 17, 197,
Hikâyeleri", 198,Havzası
Fırat Berat Alptekin,
204; A. Folklor ve Et
n o g r a f y a S e m p o z y u m u , Elazığ 1985. s. 15.
383 i. Sunguroğlu, H a r p u t Y o l l a r ın d a , cilt 1, s. 33.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 156/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

rnesi amaç ve inancmı taşımaktadır. Bu inanç ve pratiklere, günümüzde Ana


dolu'nun hemen her yerleşim biriminde rasdanmıştır.384
Harput ve çevresinde berekete bağlı olarak tespit edilen bir diğer inanç da

avla ilgilidir. Ava giden avcının önüne tilkinin çıkması, avcının o günkü avı
nın bereketli olacağına bir işaret sayılır. Bu inanç eski Türklerde ve Moğol
larda tilkinin kutsal addedilmesine ve bu itibarla da, "eş-ruhlar"a ait inanç ve
düşüncelerin bir devamı niteliğindedir.385

Yörede bereketle ilgili son olarak tespit edilen bir diğer inanç da, buğday
başaklarından hazırlanan bir adet buğday demetinin, evin uygun bir duvarına
asılması pratiğidir. Bu pratiğe eski Türklerde de tesadüf edilir. Nitekim
Altay Türklerinde ata ruhlarını, diğer bir ifadeyle "aruu körmösleri" .tasvir
eden "tös"lerin üzerine, buğday ve arpa başaklarından bir demet asılırdı ki,
bu sembol adı geçeri tös'ler için bir nevi kansız kurban veya saçı olarak
kabul edilirdi.386

Yukarıda sıraladıklarımızın dışında kalan, bir adet elmanın ikinci yılın


elma mevsimine yakın bir tarihte aynı elma ağacının dalma asılması; hayva
nın sağılan ilk sütünden bir miktar suya veya toprağa dökülmesi, ineğin
doğum sırasındaki eşinin bir ağacın dalına asılması; başa devlet kuşunun
konması; gelinin beline kuşağın bağlanması; gelinin yıkanan sağ el ve sağ
ayağına ait suyun, evin dört bir tarafına serpilmesi gibi inançlar ve pratikler
de yine, bolluk ve bereketin artmasına bağlı eski Türk inançlarının izlerini
taşımaktadır.

384 N. Tan,
resi "Türk Folklorunda
Bildirileri, 1 - 4 7 7 . YaSmuru", II. Milletlerarası Türk Folklor K o n g 
cilt IV, s. 4 7Nisan
385 A. İnan, Ş a m a n i z m , s. 82; B. Ögel, Türk Mitolo.jisi, cilt I, s. 56ü.
386 ' A. inan, Makaleler ve İncelemeler, s. 434 . -

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 157/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 158/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

III. B O L U M

HALK HEKİMLİĞİ

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 159/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

A. OCAKLAR :

Yörede Allah'dan geldiğine inandan bir belâ, kötü niyedi kişilerin yaptık

ları büyü
eşik sihir, nazar
gibi kutsal gibi karşı
varlıklara usûllerle ortaya bir
gösterilen çıkan bir dert, yahut
saygısızlığın ateş, ocak,
nedcesinde' aile
ye gelen bir felaket olarak değerlendirilen muhtelif hastalıklar vardır. Bu
hastalıkların teşhis ve tedavisinde öteden beri etkisinin olduğuna inanılan,
hastanın şifâ bulacağına mutlak gözüyle bakılan ocaklar mevcuttur.2 Bu
ocaklar, sanlık ocağı, kanncalık ocağı, alazlama ocağı... gibi tedavisi yapılan
hastalıkların adı de anılmaktadır. Keza her ocağın, adı geçen hastalığı telafi
ettiğine inanılan bir ocaklısı vardır. Ancak bazı ocaklarda ocaklı tarafından
kendisine izin veya el verilmiş, aynı soydan gelen birden fazla ocaklı da bu
lunabilir. Ocaklarda muhtelif usûl ve esaslarla hastalarını tedavi eden ocaklı
lar, hastalığın gösterdiği nedceye göre; "Nefesi çok iyi geldi" veya "Eli çok
iyi geliyor" şeklindeki ifadelerle ululaştırılırlar.
Türk hayatında, kamlık inancına bağh eski inanç ve düşüncelerin birer
devamı niteliğinde görülen bu inanışlara ait pradkler; yapı ve fonksiyonları
nı, yaşama biçimlerini, varlıklarını, etkinliklerini, sürekUliklerini ve adlarını
aşağıda açıklayacağımız şekilleriyle muhafaza etmektedirler.
a. Kanncalık ve Kumru Ocağı:
Vücudun herhangi bir yerinin derin ve ince çizikler halinde kızarıp çatla
ması şeklinde ifade edilen kanncalık yahut da burunun belirgin bir tarzda
şişmesi olarak nitelendirilen kumru hastalığında hasta, haftanın birbirini
takip eden üç gününde bu ocağa götürülür. Ocaklı, hastalığın kendisine sıçra
masını önlemek amacıyla herhangi bir ağaç parçasıyla çevresini çizerek,
kendisini bir dairenin içerisine alır. Hastanın getirdiği haşıllı
(=kullanılmamış) iğneyi alarak vücudun yaralı veya hasta olan bölgesini
kendisine has çizgilerle çizer. Kullanılan iğneyi hastaya iade eder ve bunu
toprağa gömmesini öğütler. Bu iğnen,in toprakta çürümesi ve paslanması ne
ticesinde hastalığın da ortadan kalkacağına inanılır. Ayrıca elde bulunan ve
siğil adı verilen şişlikler de aynı ocaklı tarafından tedavi edilir. Bu hastalığın
tedavisinde ise eldeki siğillerin sayısı kadar alınan arpaların her birine bazı

A . Haydar Bayat, "Türk Dünyasında Özellikle Anadolu Tıbbî Folklorunda Akıl Hastalık
larının Tedavi
Ankara 1989, s.Yolları
65. ve Kaynak' u'i", Türk Halk Hekimliği Sempozyumu B i l d i r i l e r i ,

S. Şar, "Halk Hekimliğinin Dünü ve Bugünü", Türk Halk Hekimliği Sempozyumu Bil
dirileri, s. 224; P. Naili Boratav, 100 Soruda Türk F o l k l o r u , İstanbul 1984, s." 122.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 160/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

duaların okunması, bilahare bu arpaların toprağa ekilmesi ve bunların yeşer


mesi sonunda siğillerin yok olacağı inancı mevcuttur. Ocaklıya yaptığı işin
karşılığında küçük veya az da olsa bir hediye veya para verilir ki, buna yöre
de "çirelik" adı verilmektedir. Söz konusu bu hediyenin veya bir ücredn ve
rilmemesi halinde hastalığın ocaklının kendisini bir dairenin içine alması
inancı, başlangıçtaki inançlarda kamların kendilerini şerir ruhlardan koruma
sı inancı ile bütünleşmektedir. Hastalığın iğneye (=demir) göçürülmesi ve iğ
nenin toprakla teması neticesinde hastalığın telafisi inancı ise, demir ve top
rak (yer)ın Türkler tarafından koruyucu sayılması inancının bir devamıdır.
b. Dağlama ve Alazlama Ocağı :
Bu ocağa ait inançlar günümüzde zayıflamış olmakla beraber, yörenin
kırsal kesimlerinde ve özellikle de yaşlılar tarafından hâlâ yaşatılmaktadır.
Bu ocağa şiddetli diş ağrısı çeken hastalar getirilir. Burada ocaklı tarafından
kızgın ateşle kızdırılan ince bir demir parçası veya çuvaldız, hastanın ağrı
yan dişine üç defa "parpusu" diyerek bastırılır. Bununla diş hastalığının ge
çeceğine inanılır.3 Ayrıca yüzünde yara çıkan hastalar da bu ocaklı tarafın
dan tedavi edilir. Yörede "çakmak taşı" adı verilen iki taş paı-çasının, yüzde
bulunan yaralara doğru üç defa şiddeüe çakılması sonunda ortaya çıkan ateş
kıv!İcıınlarının,bu yaralan korkutup giderdiği inancı mevcuttur. Her iki pra
tikte de demirin "kutsiyeti ve koruyuculuğu" ile beraber, özellikle ate;şin
"kurtarıcılık" unsurunu taşıması inancı, günümüzde yaşayan demir ve ateşe
bağit eski Türk inançlarının izleridir. Benzer inançlara muhtelif Türk zümre
lerinde de rastlanılmıştır. Nitekim eski Türk hayatında, yanmış paçavra par
çaları "Alas, Alas!" ifadeleriyle hastaların çevresinde dolaştınlır ve böylece
hastalık veren kötü ruhlar hastanın vücudundan uzaklaştırılırdı.* Altay ve
Yenisey kamlarının, ayin ve törenler sırasında "Alas, Alas!" diyerek bağır
dıkları tespit olunmuştur. Başkurtlarda kırmızı renkli paçavranın yakılarak
hastanın başında çevrildiğini, aynı inancın Kırgızlarda da uygulandığını gö
rüyoruz.-^ Yakut.Türklerinde, "ayı out" (^kutsal ateş) olarak adlandırılan çak
mak taşının ve bundan elde edilen ateşin kutsal addedildiği anlaşılmaktadır.*^

Dağlama hakkında geni.ş bilgi için bkz., C. Ayşenur Çavdar, "Türk Halk Hekimliğinde
D a ğ l a m a " , Tiirli Halk Hekimliği Sempozyumu Bildirileri, Ankara 1989, s. 84, 83.
H. Tanyu, "Türklerde Ateşle İlgili İnançlar", I. Uluslararası Türk Folklor Kongresi
Bildirileri, cilt IV, s. 290; A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 477, 478.
A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 264; A. Duvarcı, "Halk Hekimliğinde Ocaklar",
Millî.Folklor, sayı 7, Ankara 1990, s. 36.
H. Tanyu, "Türklerde Ateşle İlgili İnançlar", a.g.e., cilt IV, s. 291.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 161/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

c. U çuk O cağ ı: • '


Yörede, ağızm her iki yanında oluşan kabarcıklara uçuk adı verilir.
Bunun uykuda iken kişinin bilinmeyen bir sebepten ötürü korkması iie orta

ya çıktığına
dan bir demirinanılır.
parçasıBunun
ile üç için
defaocağa gedrilen
"parpusu" kişinin vumlur
denderek ağzına, veya
ocaklıvurulmuş
taralın
gibi yapılarak tedavi işlemi tamamlanır. Ayrıca göz kapaklarında oluşan kı
zarıklıklara da yörede "uçuk" adı verilmektedir.. Bu tür hastalar, Harput'a
yaklaşık 4 km. mesafedeki Kurusugözü mevkiinde bulunan Elcik Baba yatı
rına götüılilürler. Hasta buradaki ocaklının nezaretinde, "Uçuh puhan"
(Uçuk pınarı) adı verilen kaynak suyundan gözüne damlatır. Ocak olduğuna
inandan bu kutlu pınarın, ilgililerce birbirini takip eden üç sah günü ziyaret
edilmesi, buraya bir miktar para bırakılması veya hastanın çamaşırlarından
bazılarım hediye mukabilinde çevreye atması gibi inanç ve pratikler vardır.
Pratiklerde, demir ve suyun "koruyucu ve kurtarıcılık" fonksiyonlarını görü
yoruz. Ocaklıya yahut da kudu pınara bırakılan ve "çirelik" adı ile.yaşatılan
hediyelerin ise, yer-sulara sunulan kansız kurbanlar ve saçı inancı ile birleşip
bütünleştiğini tespit ediyoruz. Nitekim eski Türk inançlarında, yapılan her
merasimin karşılığı olarak kamlara ücret verilirdi. Kamlar bu ücrete razı olur
ve kimseyle bir pazarlıkta bulunmazdı.Altaylılarda baş ve göz ağrılarından
korunmak, göğüs rahatsızhklartndan, karın ve kaburga sancılarından kurtul
mak için, ak boz ve kır atların "ıdık/iduk" olarak bağışlandığını görüyoruz.^
Prof.Dr. Abdülkadir İNAN, bütün Türk kavimlerinde dudaklarda oluşan ka
barcıklara "uçuk" adınm verildiğine, bunun ruhların darılıp, kızmasından
ileri geldiğine işaret eder.^ Günümüzde yörede yaşayan söz konusu pratikler,
bu eski Türk inançlarının değişik biçimleri olarak varlığını sürdürmektedir.
ç. Sarılık Ocağı:
Harput'un, Zarfanı adındaki yerleşim bölgesinde. Gülmez Tepe
mevkiinde bulunan kaynağa Sarılık puhan (=:pınarı) adı verilir. Sarılık hasta
lığına yakalanan kişilerin götürüldüğü bu kutlu pınarın, ayrıca bir ocaklısı da
vardır. Ocaklı tarafından okunan hastaların bu pınarda yıkanmalarını mütea
kip hastalıklarının geçeceğine inanılır. Ayrıca bu pınarın suyundan bir mik
tar eve getirilerek şifâ niyetiyle kullanılır ve eşe dosta ikram edilir. Yörede

7 A . İnan, Şam anizm , s. 80; W. Radloff, Sibirya'dan Seçmeler, s. 236.


8 A . İnan, Eski Türk Dini Tarihi, s. 2 0 4 ; Ş a m a n i z m , s. 1 08.
9 A . İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 4 5 4 .

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 162/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

bu hasta]ı]<;la ilgili değişik pradklere de rastlanır. Meselâ ocaklı tarafından iki


kaşının ortasından bıçakla ç i z i l m e k suredyle kanatılan hastanın nonnal
rengi, açılan yaranın çevresinden başlayarak dalga dalga vücudun her tarafı
nı kaplayacağına ve hastanın şifâ bulacağına inanılır. Bu pradkte hastanın
başında bir miktar ekmek çevrilerek hayvanlara atılır ki, bununla hastalığın,
ekmeği yiyen hayvana geçeceği inancı mevcuttur. Yörede sarılık ocağına gö
türülmeden, mevcut hastalığın tedavisi için uygulanan bazı pratikler de dik
katimizi çekmiştir. Bunlar; hasta olan kişinin başına san bir yazmanın örtül
mesi; san bir taşın suya atılıp bekletilmesinden sonra suyunun hastaya
içirilmesi ve taşın delinerek boyuna asılması; yabanî sarı gülün kökünün,
güneş doğmadan çıkarılarak suda kaynatılıp bu su ile hastanın yıkandırılma-
sı; sarı ipek kumaşından çekilen ve hastanın boyunda kesilen iplik parçasının
bala kanştılarak hastaya yedirilmesi; sevilmeyen bir kişiden alınan idranın,
kayısı ş e r b e U y l e karıştırılıp hastaya haber verilmeden içirilmesi ve bu duru
mun hastaya söylenmesi gibi pratiklerin, sanlık hastalığının tedavisinde etki
li olduğuna dair inançlar mevcuttur. Tespit olunan bu pratiklerde, "dinî-sihrî
unsurların ihtiva etdği inançlarla beraber, suyun 'O ve kutlu pmarlann",
bıçak (=demir)ın'2 ve taşın"koruyuculuğu ve kurtarıcılığı" fonksiyonlarını
yapılarında muhafaza ettiklerini görüyoruz. Ayrıca hastalığın açıkladığımız
bazı usullerle herhangi bir hayvana geçirilmesi pratiği ise, Türk inanç siste

mindeki
Türk "göçürme" kamların,
zümrelerinde inancı ilehastalıkları
varlığını sürdürmektedir.
bazı hayvanlaraNitekim muhtelif
yahut başka bir
varlığa "göçürdükleri" tespit edilrniştir.'4

Türk inançlarında hastaya musallat olan rahun başka bir hayvana nakle
dilmesi şekliyle ifâde edilen "göçürme ve çevirme" törenlerinde diğer bir
davranış tarzı ise, akrabadan birinin hastanın etrafında dönerek kendisini bu
yolda feda etmesi inancıdır.Nitekim XVI. asırda Müslüman Çağataylara

10 Z. Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi, s. 50; A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 491 ;


O . Şaik Gökyay, Dedem Korkudun Kitahı, s. C C X C I 1 ; Y. Kalafat, Doğu Anadolu'da
Eski Türk în anç lann ın İzleri, s. 43 .
1 1 Z. Başar, "Şifaiarma İnanılan Kutsal Sular", Türk Halk Hekimliği Sem pozy umu Bildi
rileri, s. 48; A. İnan, Eski Türk Dini Tarihi, s. 204; Makaleler ve İncelemeler, s. 467;
P. Naili Boratav, 100 Soruda Türk Folkloru, s. 124.
12 1. Kafesoğlu , Türk Millî Kültürü, s. 289 - 309.
13 H. Tanyu. Türklerde Taşla İlgili İnançlar, s. 39.
14 A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 478; Şamanizm, s. 109, 113, 114; M. Eröz, Tür
kiye'de Alevîlik Bektaşîlik, s. 280, 28 1.
15 A. İnan. Makaleler ve İncelemeler, s, 478.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 163/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

ait "Babür-nâme" adh esferde, Bâbur Şah çok sevdiği oğlu Hümâyûn'un has
talığı sırasında; "Senin bütün ıstıraplarını üzerime alıyomm" diyerek üç defa
oğlunun başında döndüğünü, bu davraşından sonra Hümâyûn'un iyileştiğini,
kendisinin ise oğlunun hastalığına bulaşarak yatağa düştüğünü görüyoruz.
Dede Korkut Destanlarında da bu inancın kısmen İslâmîleşmiş şekliyle yaşa
dığı görülmektedir.'7 Nitekim dördüncü destanda Salur Kazan, oğlu Uruz'u
esaretten kurtardıktan sonra, kırk köle ile kırk cariyeyi oğlunun başına çevi
rerek azat etmiştir.'8 Müslüman Başkurdarda "köçürü / = köçürme)"'^ Mo
ğollarda ise "dzulik gargahu" adları ile bu inancın yaşadığı anlaşılmıştır.^O
Yörede yapı ve fonksiyonları kısmen farklılaşmış olduğu anlaşılan bu inan
cın Dağlar türküsündeki:
"Dağlar taşıma felek
Döner başıma felek
Akibet kuş kondurur
Mezar taşıma felek"2l
dördüğünde, feleğin başa dönerek kişinin ölümüne sebep olması biçimiyle
mevcudiyetini sürdürmektedir. Ayrıca İstanbul'da ve Anadolu'nun muhtelif
yerleşim birimlerinde olduğu gibi22 , yörede de sadaka verildiğinde, sadakası
verilen kişinin başında üç defa çevrilerek; "Başının gözünün sadakası

olsun"
yine aynısözünün söylendikten
inançlardan sonra verildiğini görüyoraz ki, bu pradkler de
kaynaklanmaktdadır.
d. Ahsun / Afsun / Efsun Oc ağı:
Bu ocak, yılan veya zehirli böceklerin sokması nedcesinde hastalanan ki
şilerin götürüldüğü ocaktır. Burada ocaklı, okuyup üflediği bir tasın içindeki
suyu hastanın üzerine doğra serper. Ayrıca okunmuş olan bu sudan evin dört

16 Fernand Grenard, Bâbur, (Haz: Orhan Yük sel), İstanbul 1971 , s. 190, 191; A. İnan, Ma 
kaleler ve İncelemeler, s. 478.
17 A. İnan, Makalel er ve İncelemeler, s. 478 .
18 M. Ergin, Dede Korkudun Kitabı, s. 119.
19 O. Şaik Gökyay, Dedem Korkudun Kitabı, s. CCCXV.
20 A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 478; Eski Türk Dini Tarihi, s. 150; "Dede Kor
kut Kitabında Eski İnançlar", Türk Kü ltürü Araştırmaları, Ankara 1966-1969. s. 152.
21 F, Memişoğlu, Harput Ahengi, s. 66.
22 F. Köprülü, "Dede Korkut Kitabına Ait Notlar", Azerbaycan Yurt Bilgisi, İstanbul
193 2, cilt l, sayı 2, s. 84; A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, s. 455, 478; A. Haydar
Bayat, "Anadolu'da Sarılık Hastalığı". HI. Milletlerarası Türk Folklor Kong resi Bildi
rileri, cilt IV, s. 48, 62.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 164/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

bir tarafına, bağ ve bahçeye serpihrse söz konusu hayvanların bu yerlere ge
lemeyeceğine inanılır. Yörede bu pratiğin yararına inanan ve uygulayan çok
sayıda aileler mevcuttur. Bu inanç Harput ve çevresinde, uzun hava tarzıyla
okunan adı belirsiz bir halk türküsünde;
"Dedim, gözlerine olmuşum meftun.
Dedi, ne sırdır bu, kâr etmez efsun?
Dedim, kimdir beni eyleyen Mecnun?
Dedi o zâlimin yadigârıdır" ^ 3
şekliyle yaşamaktadır.
Eski Türkçe'de afsuna, "arvıç" veya "arbağ" adı verilmiştir. Bu ad bugün
kü Doğu Türk lehçelerinde "arbış", Kıpçak lehçelerinde ise "arbav" adıyla
adlandırılır. Yakut Türklerinde bu kelime, kötü ruhları aldatmak, şaşırtmak
ve dalkavukluk etmek anlamlarına gelmektedir.^* Başkurtlarda yılan sokma
sıyla zehirlenen kişi, "yılan arbavçı" adı verilen kişilere götürülerek afsunla-
nır.25 Türkistan Türklerinde "arbakcı" adı verilen ocakların, vücudun zehirli
olan noktasını kızgın demirle dağladıktan, okuyup üfledikten sonra hastaları
iyileştirdikleri tespit edilmiştir. Bu ve benzer inançlar, Budizm dinine men
sup eski Uygur Türklerinde ayrıca Kazak-Kırgızlarda görülmüştür.26 Bu iü-
barla yörede tespit ettiğimiz söz konusu inançlar, yapı ve mahiyederi kısmen
fonksiyon değişimine uğrayarak günümüze kadar gelebilen bu eski Türk
inançlarının birer devamı niteliğindedir.
e. Sehil / Sihir, Büyü ve Tılsım Ocağı:
Harput ve çevresinde genellikle kısmed bağlı kızların kısmetini açmak;
birbirini sevmeyen karı-kocayı barıştırmak veya mudu bir yuvayı dağıtmak;
evine bağlı olmayan kocayı yuvasına bağlamak; nikâh esnasında damadı
bağlamak veya bağlı bulunan damadı yahut da gelini eski sıhhatine kavuştur
mak; gelebilecek her türlü dert, belâ ve felâkederden korunmak; hastaları te
davi ettirmek veya kişileri ağır bir hastalığa duçar etmek; kaybolan eşyayı
yahut hırsızı bulmak; ekonomik ve iktisadî hayatta karşı rakibin güç ve kuv
vetini alıp onu etkisiz ve muhtaç duruma gedrmek; define aramak, define
gizlemek; karşı sihri etkisiz hale gedrmek; gibi sosyal hayatta akla gelebilen

23 F. Memişoğlu, Harput Ahengi, s. 118.,


24 A. İnan, Şamanizm, .s. 145.
25 A .d n an , a.g.e., s. 149, 150.
26 A . İ n a n , a.g.e., .s. 146, 147.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 165/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

her türlü olumlu veya olumsuz isteklerin gerçekleştirilmesi amaç ve inancıy


la bu ocaklara başvuralur. Ocak olarak telakki edildiği halde, adı geçen yer
lerde bazen ocaklı yerine "derin hoca", "cinci hoca" adlarıyla adlandırılan,
nüfuzları kuvvetli olduğuna inanılan kişiler bulunmaktadır. Bunlar İslâm di
ninin kesin reddine rağmen yukarıda zikredilen ve çözümü oldukça girift
olan meselelerde, Kur'ân ayetlerini tersine yazarak, tas içindeki suya bakarak
veya kendilerine has usûl, esas ve formüllerle dilek sahiplerinin arzu ve is
teklerini çözmeye, sonuçlandırmaya ve gelecek hakkında kendilerine bilgi
vermeye çalışırlar. Aldıkları görev ve sorumlulukları genellikle büyük bir
maharetle başardıkları ifade edilen bu kişilerden yöre halkı sakınmakta ve
korkmaktadır.

Yörede sihir, büyü genellikle muska halinde yazdırılarak istenmeyen kLşi


ve kişilerin yataklarının altına gizlice bırakılır. Ayrıca rakip kişinin saçların
dan alınan tüyler kirk adet iğneye sarılıp bir sabuna veya ciğere saplanarak
suya atılır veya toprağa gömülür. Burada ciğerin toprakta çürümesi, sabunun
ise suda eriyip yok olması ile o kişinin de, ciğer veya sabun gibi çürüyüp eri
yeceği inancı mevcuttur. Bu tür hastalıklardan korunmak için, söz konusu
olan ocaklara müracaat etmenin yanında, Harput'un hemen alt tarafında bulu
nan Dabakhane Çeşmesi'ne de gidilir. Bu çeşmede haftanın belirli gün ve sa
atlerinde yine belirli usûl ve esaslarla yıkanıldıktan sonra yapılan sihirin bo
zulacağına inantlır.27 Ayrıca sihir veya benzeri hastalıklara yakalanmış
kişilerin başında, bir miktar okunmuş tuz çevrilir. Bilahare bu tuzun bir mik
tarı hasta tarafından ağıza alınır, diğer kısmı ise ateşe atılarak yakılır. Bu tür
hastalıklardan kurtulmanın diğer bir yolu da, yedi ayrı çeşmenin kıble yönü
ne bakan tarafında güneş doğmadan önce alınan su Ue hastaların yıkanması
pratiğidir. Keza, değirmenin dönen çarkından sıçrayan sularla yıkanan hasta
lar da yine sözkonusu hastalıktan kurtulacaklarına inanırlar.
Bu pratiklerde yine dinî-sihrî metot ve tekniklerin yanında ".demir", "yer-
su" ve "ateş" gibi kavramların, diğer bir ifadeyle himayeci ruhların, "koruyu
culuk, kurtarıcılık" ve "temizleyicilik" fonksiyonlarının korudukları inancını
görüyoruz. Tuzun başa çevrilmesi davranışı ise, eski Türklerdeki "göçürme"
inancı ile birleşip bütünleşmektedir. Konumuzla ilişkili olması bakımından,
yöreye ait "Çiçiko" oyununun türküsünden aldığımız aşağıdaki dörtlükte;

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 166/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

"Tas vurduk tas uçurduk


Aladağı geçirdik
Şeker şerbet okuttuk
Yavukluya içürdük"28
kime, hangi amaçla, kim tarafından ve hangi metotlarla sihir veya büyünün
yapıldığını açıkça ortaya koymaktadır.
Menşeini putperestliğin en iptidaî şekillerinden alan sihir, büyü, tılsım
gibi inanç ve düşünceleri^^ mahiyetinde barındıran pradkler, Türk inanç sis
teminde de mevcuttu. Nitekim VIII. ve XIV. asırlarda Budizm ve Manihe
izm dinlerine mensup Türk zümrelerinin yaşadıkları Doğu Türkistan'da yapı
lan arkeolojik kazılarda, ortaya çıkan malzemelerin arasında sihir ve tılsım

amacıyla
lunmuştur.yapıldığı anlaşılan
Uy gurlara muskalar
ait olduğu bilinenvedin
bununla ilişkili değişik
kitaplarında, değişik levhalar bu
tılsım şekil
lerine rastlanmıştır.30 Değişik Türk zümrelerinin kamları, yapılan ayin ve
merasimlerde büyük bir vecd ve istiğrak halinde iken her türlü hastalıkları,
sihir ve büyü yolu ile tedavi ederlerdi. Bu inanç ve pratiklerde kam, ruhun
kılavuzu, kurtarıcısı, koruyucusu ve tabibi durumundaydı.^l Uygurların, Bu
dizm dinini kabullenmeden evvel "bahşı", "ruhanî", "falcı", "büyücü",
"hekim", "cerrah" anlamlarına geliyordu.32 İslâmiyetin kabulü ile kamlara
atfedilen ruhanilik ve kutsilîk mevhumları kalkmış ve sadece kendilerinden
sakınılan, korkulan bir sihirbaz, şerir rahlarla münasebette bulunabilen bir
büyücü mahiyetini koruyabilmiştir.33 Kutadgu Bilig'de:

"Kamug igke ot ol emi belgülüg


01 ig emlegüçi kamı belgülüg"
(Her derdin belli ilacı
ve tedavi edecek kamı bulunur".3*
Beytine rastlanılmıştır ki, burada muhtelif hastalıkların tedavisinin kamlar
tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca:

28 F. M e m i ş o ğ l u , Harput Ahengi, s. 95.


29 A. İnan, Eski Türk Dini Tarihi, s. 207.
30 A. İnan, a.g.e., s. 209.
31 İbn Fazlan Seya hatnam esi, s. 135.
32 F. Köprülü, Edeb iyat Araştır maları , s. 147.
33 F. Köprülü, a.g.e., s. 154.
34 A. İnan, Şamanizm, s. 72.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 167/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

"Otacı onamas mu'azzım sözin


Mu'azzim ataçığa evrer yüzin
01 aymış otuğ yese igke yarar
Bu aymış bitig tutsa yekler yırar"35
mısralarında ise tabiblerden sonra mu'azzimlerin (= afsuncuların) geldiğitıi,
bunların yel ve şeytan hastalıklarına yakalanan kişilere okuyup üfleyerek
bidg (=muska) yazdıklarından bahsolunur.36 Bu inançlarda kamların, yöre
deki "cinci hoca"larla aynı görevi üstlendiklerini görüyoruz. Tarançılarda,
kamların yerini alan "üfürükçü mollalar", "rednameciler" vardı ki bunlar da
hastalıkların tedavisinde yörede tespit etdğimiz pratiklerin benzer şekilleriy
le, yedi pınardan, yedi değirmenden alınan suya bir takım terkipler de kata

rak
lardahastalarını
Altay veiyileştirirlerdi. Benzer inançlara
Yakut Türklerinde Kırgız-Kazaklarda,
de rastlanılmıştır Başkurt
.37 Muhtelif Türk
zümrelerinden tespit olunan sihir, büyü ile ilgili bu inançlar, başlangıçtan
beri Rumlarda, Hindlilerde, Acemlerde, Mısırlarda^^, Eski Romalılarda bazı
Hristiyan kavimleri ile İslâm dininin kesin reddine rağmen Araplarda da^^
tespit edilmiştir.40

35 A. İnan, a.g.e., s. 73.


36 A. İnan, Şamanizm, ,s. 73; Eski Türk Dini Tarilıi, s. 212; A. Haydar Bayat, "Türk
Folklorunda Akıl Hastalıkları", Türk Halk Hekimliği Sempozyumu Bildirileri, s. 61 .
37 A. İnan, Şamanizm, s. 112-114; H. Koksal, Battalnamelerde Tip ve Motif Yapısı, s.
16 9.
38 M. Asım Koksal, İslam Tarihi, cilt VII, s. 107.
39 "Peygamberimiz in açıkladıklarına göre:
"Bir şeye düğüm vurup efsun yapan kişi, sihir yapmış, sihr yapan da küfre sapmış
(büyük bir günah işlemiş) olur". "Muhabbet vesaire için efsun yapmak, iplik okumak
veya nüsha yazmak sureti ile sihr yapmak şirktir". Kim bir sihirbaza veya kâhine veya
yıldızlara bakıp gaibden haber veren kimseye gider, ondan bjf şeyler sorar ve onun söy
lediklerini de doğrularsa Muhammed Aleyhisselâma indirilmiş planı inkâr etmiş olur
"Sihre inanan kişi cennete giremez!" Bkz,, M, Asım Koksal, İslâm Tarihi, İstanbul
1 9 8 1 , cilt VII. s. 106,107.
"Peygamber (O'na selâm olsun)'de sihirlenmişti ve yapmadığı bir şeyi yaptı hayaline ka
pılıyordu. O, bir tarak ve taraktan çıkan birtakım kıllara ve hurma çiçeğinin kabuğuna
sihir yapılarak Zervan kuyusuna gömülmek suretiyle sihirlenmişti. Yüce Allah Falak ve
Nâs sûrelerindeki: Düğüm bağlıyarak efsun üfürenlerin şerrinden sabahın Rabbi olan
Allah'a sığınırım..." âyedni indirdi. Ayşe: "Peygamber sihirienmiş olan düğümlerden
hansîisinin üzerine bu âyeti okursa o düğümler kendi kendine çözülüyordu", der. "Bkz.,
İbn Haldun, Mukaddime, İstanbul 1986'; cilt III, s. 6.
40 İbn Haldun, Mukaddime, İstanbul 1986, cilt II, s. 185; M. Turan, Kültür Değişmeleri,
İstanbul 1969, s. 364; A. İnan, Eski Türk Dini Tarihi, s. 211; H. Tanyu, Türklerde
Taşla İlgih İnançlar, s. 209.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 168/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

f. Nazar Değmesi ve Kurşun Dökme Ocağ ı:


Yörede "kem nazar", "nazara uğradı", "nazar değmesi", "göz değmesi",
"göze gelme", "nazar", "nazara gelme", "nefesi dokunma", "nefesi değmiş",
"kem göze gelmiş", "gög (=mavi) göze gelme" gibi adlarla ifade edilen naza
rın, yaratılmış olan canlı-cansız bütün varlıklarla ilişkili olduğu anlaşılmak
tadır. Nitekim kişioğlunun doğumundan olgunluk dönemine kadar geçen
merhalede bebekliği, çocukluğu, gençliği, gelinliği, damatlığı, bakışı, yürü
yüşü, konuşması, oturap kalkışı, çalışkanlığı, dürüstlüğü, ahlâkı, ktlık-
ktyafeti, evi-barkı, çoluğu-çocuğu, malı mülkü, bağı-bahçesi gibi akla gele
bilen ve onun şahsiyetine, kişilik ve ekonomik gücüne yönelik her türlü me
şelerde nazara hedef olması söz konusudur. Hâttâ bu konuda yapılan sohbet
lerde, mezarlıklarda yatanların dörtte üçünün nazardan gittiği, evde bulunan
bir saksı çiçeğinin bile nazar değmesinden ötürü kısa zamana kurayarak dö
küldüğü ifade edilmektedir. Dolayısıyla halk; keskin göze, kuvvetli dile ve
güçlü nefese sahip olan kötü niyetli kişilerin bakışlarından, nefeslerinden ve
dillerinden sakınıp komnmağa çalışır. Bu kişiler kendilerinde bulunan bu
özelliklerini bildikleri gibi, halk da bunları tanır ve hilir. Bu hususta İshak
SUNGUROĞLU eserinde:
"Harput'ta da bazı kemnazarit insanlara tesadüf edilirdi. Bunların arasında
en meşhurları Hüseynik'li Çilsizzâde İsmail Efendi ve Kara Hacıgil'in Ahınet
Ağa'ydı. Bunların gözleri insanı bile eritirdi"4l diyor. Yörede nazar; "İnsanı
mezara, deveyi kazana getürür" derler.
Yörede nazar ocağına tedavisi için başvurulan nazar değmesi çeşideri,
korunma yolları ve tedavi usulleri aşağıda tespit ettiğimiz biçimdedir.
1 . Nazar Değmesi Çeşitleri:
l a . Nazarın Gözle Dokunması:
Yörede toplum içinde keskin ve etkili göze sahip olan kötü niyetli kişile
rin, baktıkları her tür canlının hastalanmasına hattâ ölmesine; mal, mülk ve
eşyanın ise yanıp, yıkılıp yok olmasına sebep olduğuna inandır. Bu husus
yalnız yöreye ait değil bütün bir Anadolu halkının inanç ve telakkilerinde
aynı şekliyim tezahür etmektedir.42
Harput'un yetiştirdiği divan şairlerinden Fikret'in Yarsak makamında söy
lenen gazelinden aldığımız şu beyit:

41 1. Sunguroğlu, Harp ut Yolla rında , cilt IV, s. 334.


42 O. Acıpayamlı, "Türkiye Yağmur Duasında "Taş" ve "Kuru Kafa" Motifleri", A n t r o p o 
loji,-sayı 8, Ankara 1978, s. 12.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 169/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

"Kem nazardan sakmıp sâde yüz ver de bize


Gör ne müşküller açar, güller açar siyretimiz"*^
ile. Çayda "Çıra Türküsü'nden alınan şu dörtlük:

"Çaydayoluna
Çıkın çıralarbakın
yakın
Hak nazardan saklasın
Kem göz değmesin sakın"**
Nazar kudretinin gözle dokunmasına ait inanç ve düşüncelerin şiirimizde ya
şayan canlı belgeleridir. Ayrıca, "Zeki mahlası ile şiirler yazan Harput'lu
divan şairi Sungur-zâde Hacı Abdülkerim Efendi'nin hece ile kaleme aldığı;

"Sevgilikoydu
Yaralı halambizi
kızı
Değdi bize galiba
Şu Fatma'nın kör gözü"45
Dördüğü ile, yöre halkının günlük hayatında konu ile ilişkili olarak sıkça
kullanıldığı; "göz değmesi", "göz gelmiş", "kem göze gelme", gibi söz ve
ifâdeler, söz konusu inancın yörede canlı bir şekilde yaşadığını ortaya koy
maktadır.
I b . Nazarın Sözle (Dille) Dokunması:
Burada nazar kudretinin tesirini göstermede etkili olan unsurun dil, diğer
bir ifadeyle ağızdan çıkan söz olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim bakışla bera
ber ağızdan çıkan: "Ana uy ana! Ne güzel çağa" sözü, çocuğun hastalanması
na, hâttâ daha ileri bir derecede, onun ölmesine sebep teşkil etmeğe yetmek
tedir. Yörede konumuzla ilişkili olarak şöyle bir olay nakledilmiştir:
"Çağalarıynan Harput'u yemeğe, yutmağa gelen bir ejdahar (= canavar)
göriler. Buna dabanca, silâh kar etmi... Millet şaşiri... Uy ana! Ne edek nasıl
edek ki bu dertten kurtulah. Yuharı seherin alt terefinde Fetahmet'e giden yol
ayrımında... Deyiler: "Bir gadın var, sözü bıçah kimi kesi. " "Ona heber
verek gele bunu dondura". Cadına heber veriler Gadm geli, bu ejdaharı göri.

43 F. M e m i şo ğ l u , H a r p u t A h e n g i , s. 128.
44 F. M e m i şo ğ l u , H a r p u t A h e n g i , s. 87.
45 N. Onur, Harputlu Dîvân Şairleri, Elazığ 1988, s. 66.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 170/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

deyi ki: "Uy ana!... Nancada böyük bir ejdahar... "Bunu deyi, ejdahar orda
. çağalanynan daş kesi."
Bu olay değişik varyantlarıyla yöreye ait matbu eserlere de geçmiştir.^ö
Harput'a yaklaşık ikibuçuk kilometre mesafede bulunan ve fotoğrafıyla da
tespit ettiğimiz bu kaya parçasına, yöre halkı "Ejdahar Taşı" adını vermiştir.
Yörede ayrıca oynanan, bir Kılıç-Kalkan oyununa ait türküde:
"Kaç, sözlü gelin, ver bize elin
Söze mi geldin. Göze mi geldin?
Yada baş eğdin,, dize mi geldin"47
Mısralarına rastlıyoraz ki, burada gözle beraber sözün de nazar kudretinin
ortaya çıkmasında etkili bir unsur olduğu açıkça görülmektedir.
Ic. Nazarın
Yörede Nefesle
gözünün Dokunması,
ve sözünün Nefese
dışında ayrıcaUğrama:
nefesinin de kuvvetli olduğu
na inanılan kişiler vardır. Nefesin, kişinin sahip olduğu kişilik özelliklerine
göre, olumlu veya olumsuz bir tarzda tesirini göstereceğine inanılmaktadır.
Nitekim Ocak ve Ocaklılar bahsinde; "nefesi iyi geldi", "nefesi güçlü
adam" gibi ifâdelerle ululaştırılan kişilerin bulunmasına rağmen; burada
"nefesi dokundu", nefesine uğradı", "nefesine geldi" gibi ifadeleıle itilen,
horlanan, sakınılan ve kendilerinden korkulan kötü niyetli kişilerin nazar do
kunması hususunda
bulundurdukları etkili olduklarıNefese
anlaşılmaktadır. ve böyle
uğrama güç ve kudred
bir deyimi, yapılarında
yöreye ait olan bir
hoyratta şu şekliyle yaşamaktadır:
"Bülbül koydum kafese
Meftunum güzel sese
Maşaallah deyin dostlar
Uğramasın nefese"48
2. Nazar Değmesinden Korunma Yolları:
Yörede nazar değmesinden korunmak için alınan bir takım koranma çare
lerine rağmen, nazar dokunmasına mani olunamayarak ortaya çıkan muhtelif
hastalıklara karşı halk, çeşitli tedavi metotlarını tadbik ederek veya ocaklara
giderek bu hastalıkların çaresini aramağa, bulmaya çalışmaktadır. Harput ve
çevresinde söz konusu yollar ve metotlar aşağıda t e s p i t ettiğimiz biçimdedir.

46 l. Sungur oğlu, a.g.e., cilt IV, s. 1 5 3 ; Taş Kesilme Motifi İçin, bkz. , S. Sa ka oğlu, A n a d o 
Taş ve Bu Tip
lu
1 9 8Türk
0 , 8 . 6Ef
0 ,sanelerinde
78. Kesilme Motifi Ef sanelerin Katalogu, Ankara
47 F. M e m i ş o ğ l u , H a r p u t A h e n g i , s. 92 .
48 F. M e m i ş o ğ l u , a.g.e., s. 63.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 171/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

2a. Nazar Kudretinin Olduğuna İnandan Kişilerden Uzak Durmak:


Yörede imkânlar ölçüsünde, tanman, bilinen kötü gözlü, kötü dil (söz)'li
ve kötü nefesli olduğu kabul edilen kişilerden uzak durulur. Günümüzde bir
çok psikolog ve doktorlar, cemiyetin içinde yaşıyan bazı kişilerde, diğer in
sanlara nisbetle farklı ve daha üstün bir manevî gücün mevcudiyetinden bah-
sederler.49 Bu duyuş ve düşünüş eski Türk inanç sisteminde de tespit olun-
muştur.-''^ Nitekim muhtelif Türk zümrelerinin inanç ve düşüncelerinde
kamların ve topluma mal olmuş ünlü kişilerin, kişiliklerinde mevcut olan ve
"töz", "arvak", "ıjakıl" ve "emeget" olarak adlandırılan "eş ruhlar" sayesinde
diğer kişilerden farklı bir kuvvet ve kudrete sahip oldukları bilinmektedir.^'
Prof. Dr. Orhan ACIPAYAMLI'nın" nazarın tabiî bir şey olmadığını, bilim
âleminde bugüne kadar kişilerin kötü niyetlerinden mütevellit meydana
gelen bir hastalık veya ölümün vuku bulmadığını" beyan etmesine rağmen52
İbn HALDUN, göz değmesinin tabiî ve yaratılıştan gelen bir özellik olduğu
nu beyân ederek, bu hususta bilginlerin ittifakla kabul ettikleri şu görüşü ileri
sürer:
" Sihir ve keramet ile adam öldüren kimse öldürülür ise de gözünün
değmesiyle bir kişinin ölümüne sebep olan kişi öldürülmez"^^ der. Günü
müzde nazar kudretinin kendisinde mevcut olduğunu bilen kişilerin, dikkat
lerini çeken güzel bir şeye baktıkları zaman üç, defa "tü, tü, tü " demeleri5*
veya çocukları severken; "çirkin çağa, pis çağa" gibi ifadeleri kullanmaları,
kendilerinin de hâkim olamadıkları "eş ruhun" önüne geçmek için aldıkları
bir tedbir olsa gerektir.
2 b . Nazarlık Taşımak:
Bu konuda, yörede değişik pratiklerin uygulandığı görülür. Meselâ, susuz
toprakta yetişen Melhem ağacından^S alınan küçük bir dal parçası, sarmı-

49 O. Acıpayamlı, "Türkiye'de Yağmur Duasında "Taş" ve "Kuru Kafa" Motifleri" Antro-


poliji, sayı 8, Ankara 1978, s. 12.
50 A. İnan, Şamanizm, s. 81, 82; Makaleler ve İncelemeler, s. 458; M. Eröz, Türkiye'de
Alevîlik ve Bektaşîlik, s. 399, 400,
51 Bu husus, çalışmamızın Kişioğlu kısmında etrallıca açıklanmıştır.
52 O. Acıpayamlı, "Türkiye Yağmur Duasında" "Taş" ve "Kuru Kafa" Motifleri", Antropo
loji, sayı 8, s. 1 2 , 1 3 .
53 İbn Haldun, Mukaddime, İstanbul 1986, cilt 111, s. 18, 19.
54 1. Sunguro ğlu, Harput Yoilannda, cilt IV, s. 334.
55 Bu konuda bkz., O. Şaik Gökyay , Dedem Korkudun Kitabı, s. CCXCV III.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 172/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

sak56 kökü, kurutulmuş bir miktar köpek ve leylek pisliği ile kara çörek otu
bir beze sarılıp ocaklıya okutturalduktan sonra omuza asılır. Ölmüş tosbağa
nın (=kaplumbağanın) kabuğu elbisenin uygun bir yerine dikilir. Bu ve ben
zer inançlarda Totemik unsurların izleri görülmektedir.^^ XVIII. asrın sonu
ile XIX. asrın başında yaşayan ve Divan Edebiyatı'nın ünlü şairlerinden En-
derunlu Osman Vasıf ın bir muhammesinden aldığımız bölümde:
"Dik çocuğun başına çörek otu sarmısak
Sevinsinler uyhu nüshası alup beşiğe tak
Söndür kömür ki kötü nazardan ola uzak
• Gezmek senin nene gerek otur işe bak"58
görülen "çörek otu", "sarmısak" ve "kömürün", nazar için kullanılan malze

meler arasında sıralandığını,


sahip bulunduğunu anlıyoruz. bunların nazar kudretini giderici bir özelliğe
Yörede nazarlık olarak dağdağan ağacından alınan bir dal parçası veya
badem ağacından koparılan kabuklu ve birbirine yapışık durumdaki badem
çekirdeği de üstte taşınmaktadır. Bu pratiklerin, eski Türklerdeki ağacın kut
siyetine ait olan inançlarla bütünleştiğini görüyoruz.59 Yörede nazardan ko
runmak için ayrıca çocuğun omuzuna mavi nazar boncuğu takılır. Bu bon
cuk, nazarın dokunabileceği diğer nesnelere de takılmaktadır.^O Eski Türk
destanlarında "gök", Türk adını, "geniş" ve "mavi" anlamları ile sıfatlandıran
manevî bir kavramdı.6' Bugün yörede tespit olunduğu gibi Türkiye'nin gene
linde nazar için koruyucu bir tedbir olarak omuza asılan veya saksı çiçeği,
araba gibi nesnelere takılan mavi nazar boncuklarına ait inanç ve düşüncele
rin, söz konusu eski Türk inançlarından kaynaklandığı kanaatindeyiz.62 Nite
kim mavi nazar boncuğunun, eski Türklerde köklü bir inanç olarak atların

56 Geniş bilgi için bkz., E. Akçiçek, "Türk Halk Hekimliğinde Sarmısak", Türk Halk He
kimliği Sempozyumu Bildirileri, s. 9; O. Acıpayamlı, "Anadolu'da Nazarla İlgili Bazı
Adet ve İnanmalar", Ankara Üniversitesi D . T . C . F. Dergi.si, sayı l-ll, cilt XX. 1962, s. 1-
40.
57 M. Aydın, "Konya'daki Manevî İnançlarının Dinler Tarihi Açısından Tahlili", Türk Halk
Edebiyatı ve Folklorunda Yeni Görüşler, Ankara 1985, cilt 1, s. 254.
58 D. Chemielowska, "Enderun'lu Osman Vasıfın İki Muhammesinde Adı geçen Batıl İti
kat ve İnanışlar", Türk Halk Edebiyatı ve Folklorunda Yeni Görüşler, cilt I, s. 501.
59 O. Şaik Gökyay, Dede m Korkudun Kitabı, s. CCXC1V.

60 1. Sunguroğlu, a.g.e., cilt IX, s. 234.


61 H. Tanyu, İslâmlıktan Önce Türklerde Tek Tanrı İnancı, s. 36.
62 M.- Aydın, "Konya'daki Manevî Halk İnançlarının Dinler Tarihi Aç ısınd an Tahlili" ,
a.g.e., cilt I, s. 254.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 173/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

boyunlarına çeşitli şekiller de verilmek suredyle asıldığı tespit edilmiştir.


Keza XI. asırda Kaşkarlı Türklerinde Oğuzlarda ve Altay Türklerinde bu
inancın değişik şekilleriyle yaşadığı anlaşılmaktadır.^^ inanç ve düşünce
ler, günümüzde yöredeki at besleyicilerinde hâlâ yaşatıldığı gibi, Kay.seri,
Yozgat, Sivas, Erzurum, Kahramanmaraş, Malatya^* ve Kars gibi
vilâyetlerimizde de yaşadığı tespit edilmiştir.
2c. Tütsülemek:
Yörede nazara karşı koranmak için alman bir diğer tedbir ise yörenin
dağlarında, bağlarında kendihğinden yetişen ve adına "nazar otu" denilen bir
nevi bitkinin tohumlarının kurutularak, belli bir şekil verildiken sonra, evin
uygun bir duvarına asılması pratiğidir. Adına "üzerlik" de denilen bu bitkiye
ait kurutulmuş tohumlar, ateş küreğinde yakılarak kokusu ve dumanı evin
dört bir tarafına sindirilir. Bu inanç, nazarı dokunacak kişi veya kişilerin eve
gelme ihtimalinin olduğu zamanlarda yapılır. Üzerlik ve taşıdığı fonksiyon
lar yörenin türkülerine kadar girmiştir. Nitekim, adı belirsiz bir halk türkü
sünde bahsolunan inanç;
"Üzerli! sin cıvasın
Her bir derde devasın
Kem nazardan saklasın
Allah"dan bedavasnV'^S
şekliyle yaşadığı ve nazara karşı üzerliğin nasıl bir koruyuculuk görevi üst
lendiği görülmektedir.
Yörede tespit olunan bu pratiğin değişik bir şekli de, ateş küreğinde yakı
lan bir miktar tuzun, veya nazarının dokunacağı bilinen kişinin haberi olma
dan ayakkabısından yahut elbisesinden alınan küçük bir parçanın, yine ateşte
yakılıp kokusunun ve dumanın eve sindirilmesi pratiğidir. Bu pratiklerde ate
şin, özellik arzeden yardımcı bazı malzemelerin^ö aracılığı ile ortaya koydu
ğu "temizleyicilik" ve "komyuculuk" fonksiyonlarının devam eden izlerini
görüyoruz.67 Tütsüleme inancı Moğollarda da vardı.

63 F. Sümer, Türklerde Atçılık ve Binicilik, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayını,


1 9 8 3 . s. 108,109.
64 F. Sümer, a.g.e., s. 60, 61 .
65 i. Sunguroğlu. a.g.e., cilt IV, s. 264.
66 R. Ahmet Sevengii, Eski Türklerde Dram Sanatı, (Türk Tiyatrosu Tarihi), Ankara
1 9 6 7 , s. 87. '
67 A. İnan, Şamanizm, s. 68; İlmi Heyet, Türk Millî Bütün lüğü İçerisinde Doğu Anado
lu, s. 88; Y. Kalafat, a.g.e., s. 53.
68 B. Ögel, Türk Mitolojisi, cilt I, s. 560.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 174/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

2ç. Muska ve Hamail Taşımak:


Yörede nazara karşı alınan tedbirlerden birisi de "nüshe/nüsha/muska ve
hamail yazdn-ıp, kişinin bunları üzerinde taşıması inancıdır.^^ Muskanın
üçgen şeklinde hazırlanıp bir iplikle boyuna asılmasına veya omuzda taşın
masına mukabil, hamail kola bağlanır. Bunların taşınması ile kişioğluna kim
senin herhangi bir zararının dokunamayacağına inanıldığı gibi, ayrıca bunu
taşıyana silâhın işlemeyeceği, kılıcın battrıayacağı, görünmez kaza ve
belânın uğratnayacağı inançları da mevcuttur.
Günümüzde bu inançlar ve pratikler yörede okumamış halk tabakaları
arasında yaşadığı gibi, okumuş, aydın kişilerin tarafından da aynı şekliyle
yaşatılmaktadır. Buna rağmen yöreye ait olan bir şiirden alınmış şu beyitte:

"Nüshan
Ey şeyh-i maı^az-i aşka deva
keramet-furûş! Ez eylemedi
de suyunuhiçiç "70
denilerek nazara, nazarın kudret ve etkisine inanmayan kişiler de mevcuttur.
Günümüzde ilim adamını meşgul eden önemli ve fakat son derece girift
meselelerden birisi, kanaatimizce nazar ve onun ortaya koyduğu olumsuz te
sirinin tabiî ve hakikat olup olmayışı meselesidir. Bu nokta işlediğimiz konu
ile son derece ilişkilidir. Zira, yöre halkının nazara, onun kudretine, etkileri
ne ve bundan korunma çareleri ile tedavi usûllerine dair inanç ve düşünceleri
son derece derin ve sağlam görünmektedir. Hal böyle iken bazı bilim adam
larının nazarı ye bunun için alınan bütün tedbir ve tedavi yollarını batıl
inançlar olarak kabul etmelerine rağmen, bir kısmı nazarın ve onun ortaya
koyduğu bütün kudret ve tezahürlerinin hak ve hakikat olduğunu isbata yö-
nelmişlerdir.'^'
Bugün sadece Türk dünyasında değil, bütün dünya milletlerinde de görü
len, bilinen söz konusu inançlar ve pratikler^^, Alman bilim adamı Dr. S.

SELIGMANN'ın ifadesine
salmış batıl bir inançtan göre;
başka bir"Milletlerarasında şu birşey
şey değildir. Bilinen veya bu şekilde
varsa o da kök
na
zarın, bilhassa insana zarar verdiğidir ve bu olsa olsa bir tesadüften başka bir
şey değildir".73 Pjof. Dr. Orhan Acıpayamlı; nazarın doğal olmadığını, onun
kültür gibi sosyal bir üriinün parçası olduğunu ve tamamen mantık dışı bu-

69 1. Sunguroğlu, Harput Yollarında, cilt IV, s. 334.

70 Sunguroğlu, a.g.e., s. 334.


71 i.İbnHaldun, Mukaddime, cilt 111, s. 18, 19.
72 ' 1. Zeki Eyüboğlu, Anadolu İnançları Anado lu Mitologisi, İstanbul 1987, s. 102.
73 1. Sunguroğlu, Harput Yollarında, cilt IV, s. 334.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 175/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

lunduğunu, halkın ise ona bir hakikatmiş gibi sarıldığını, beyan eder7* Prof
Dr. Abdulkadir İNAN, nazardan korunmak veya tedavi maksadıyla üstte ta
şınan muskanın, müslümanlar arasında kök salmış korkunç hurafelerden biri
si olduğunu, menşeinin putperestliğin en ilkel şekli olan fetiş'e dayandığını,
zaman içinde gelişme safhaları göstererek dinî formüller veya garip bir
takım işaretler yazılmış kağıtların eski fetişlerin yerini tuttuğunu beyân et-
mektedir.75

Bu tespidere.karşılık İbn-i Abbas (R.A )76, Ubeyd Bin Rıfaa Ez Zürakî


(R.A )7 7 Enes Ibn-i Malik (R.A)^», Habis Et Temim^^, Seyyid Alizade

74 O. Ac ıpay am lı, "Türk iye Ya ğm ur Du asınd a "Taş" ve "Kuru Kafa" Mo tifleri", A n t r o p o 


loji, sayı 8 (1973- 1974), Ankara 1978, s. 12, 13.
75 A. İnan. Eski Türk Dini Tarihi, s. 207.
76 "İbn-i Ab bas (R.A )'tan rivayet edilmiştir: "dedi ki Resü lullah (S.A.V ) Hasan ve Hüsey ini
efsunlayarak" ikinizi de bütün şeytan ve zararlı hayvanlara isabet eden her göze karşı
Allah'ın noksansız kelimeleri ile afsunlarım" der ve sonra "İbrahim de , İshak ve İsmail'i
böylece efsunlardı" buyurdu." Bkz., S ü n e n - i T İ R M İ Z İ , Mütercim: O. Zeki Molla, cilt
III, s, 446.
İbn-i Abbas (R.A)'dan rivayet edilmiştir: "dedi ki Resülullah (S.A.V.) "Kaderi geçecek
birşey olsa onu ancak göz (değmesi) geçerdi. Sizden yıkanmanız istendiği vakit hemen
(vücudunuzun kenar kı.sımlarını) yıkayın". Bkz., Sünen-i Tirmizi Tercümesi, cilt 3, s.
446-447.
Bu hadislerde dikkatimizi çeken husus nazarın mevcut, efsunun ise uygun oluşudur.
Ancak yine İbn-Abbas (R.A)'tan rivayet edilen bir Hadis'te ise Hz. Peygamber (S.A.V)
"Cennete hesapsız girecek müminler efsun etmeyenler, teşe'üm eylemeyenler, şifanın
(Allah'dan olduğuna inanıp) keyden olduğuna inanmayanlar ve her hususta Allah'a te
vekkülve edenlerdir"
mesi buyurdu".
Şerhi, Ankara 1980, ciltBkz., Sahîh-i
XII, s. 83. BUHÂRÎ Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Terce-
77 "Ube yd Bin Rifaa Ez-Zü rakî'den rivayet edilmiştir: "Um eys'in kızı Esm a "ya Resü lullah!
dedi, "Cafer'in çocuklarına çabuk nazar değiyor; onlar için muska yaptırayım mı? "Re-
sûl-i Ekrem "Evet' buyurdu. "Kaderi geçebilen bir şey olsa onu ancak göz geçebilirdi"
buyurmuştur", Bkz.. S ü n e n - i T İ R M İ Z İ T e r c e m e s i , cilt III, s. 445.
78 "Enes İbn-i Ma lik (R.A )'ten rivayet edilmiştir: Resülullah (S.A. V ) Ensard an Am r İbn-i
Hazm ailesine ağılı hayvanların zehirinden, kulak ağrısından, isabet-i, ayn (= göz değ
mesinden (şifa temennisi için) Allah'a sığınarak nefes etmelerine müsâde buyurdu. Enes
!bn-i M alik (rivayetine devam la) der ki: Ben de Resülullah hayatta iken Zütü'J-cenbden
key (dağla tedavi) olundum. Beni Ebû Talha dağlamıştı". Bkz., S a h î h - i B U H Â R Î M u h 

79 tasarı
"Habis Tecrîd-i
Et Tem imi Sarîh(R.ATercemesi
)'deh rivayetve Şerhi, cill XII,
edilmiştir: s. 87. (S.A .V )'in şöyle buyurduğ u
Resülullah
nu işitti: "Baykuşta (uğursuzluk diye) bir şey yoktur. Ve (fakat) göz değmesi haktır".
B k z . , S ü n e n - i T İ R M İ Z İ T e r c e m e s i , cilt 111, s. 446-447.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 176/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

(R.A )80^ gibjı İslâm alimleri ile Ümm-i Seleme^' ve Hz. Aişe^^ g j ^ j H Z. Pey
gamberin yakınmda bulunan hanımlar tarafından, Hz. Peygamber (S.A.V)in
göz değmesi inancının varlığını kabul edip, tedavi usûlleri göstermesi husu
sundaki görüşlerini ileri sürmeleri dikkat çekicidir. Bu itibarla bahis konusu
olan inançların ve pradklerin İslâmî dönemde de hayat bulmasında, yukarıda
adı geçen İslâm alimlerinin ileri sürdüğü düşünce ve görüşlerin de rol oyna
mış olabileceği akla gelebilir.
Yörede uğurlu sayılan ve nazara karşı alınan bir tedbir olarak Ankuzu
Baba Türbesi'nin bulunduğu dağdan getirilerek kullanılan ve hayvan omur
gasını andıran delikli taş, özellikle suyu bol olan bir havuzun başında uygun
görülen bir yere asılır. Bununla havuzun nazardan korunacağına inanılır. Ay

rıca kurtHâttâ
taşınır. derisinin
şansıarka tarafından
yaver gidenlerekesilen
karşı küçük bir parça
söylenen, "Sendekuratularak
kurt tüyüüstte

var" veya "Sende kurt.... mü var" sözü yörede deyim haline gelmiştir. Bu
inanç atarahlarma ait başlangıçtaki Türk inançlarının, esas mahiyederi unu
tulmuş izleridir. Yörede bizzat müşahade ettiğimiz ve Anadolu'nun da muh
telif yerleşim birimlerinde tespit edilen pratiklerdeki; evlerin kapılarına, du
varlarına asılan koç kafası, geyik ve koç boynuzlan gibi semboller de yine,
adı geçen hayvanların kutsal saydınası ile ilgili başlangıçtaki inançların biı-er

devamı niteliğindedir.^^
ttlstm yerine Keza,
kullanıldıkları bu sembollerin
da anlaşılmıştır ipddaî eski
.84 Nitekim, dönemlerde muska-
Türklerde görü
len ve uğurlu addedilerek boyuna asılan bir taş parçası, bir bitki, kurt dişi,
ayı yahut kartal tırnağı gibi nesneler muska ve tılsım olarak kabul edilip, ki
şiyi nazardan korayacağına inandırdı. Prof. Dr. Abdülkadir İNAN, bu inanç-

80 "Seyyid Alizade (R.A) şöyle buyurmuştur: "Nazar dinimizin icabıdu'" Zira Resûlullah
( S . A V . ) ; "Göz değmesi haktır", buyurmuştur. Hakikata ermiş alimler de bunu yaratanın
Allah olduğunu beyan etmişlerdir. Ümm-i Seleme (R.A) Resûlullah evimde yüzü sarar
m ış bir cariye gördü vc "Bunu çarpmışlar, bunda göz değmesi vardır" buyurdu. Bkz.,
Seyyid ALİZ ADE, Şi r' at 'ü l- İsl âm, Berekat Yayınevi, İstanbul 1976, s. 537, 538.
81 "Ümm-i Seleme'n in rivayet ine göre: "Nebi (S.A .V), Ümm-i Seleme' nin odasınd a yüz ün
de sarılık e.seri bulunan bir kız çocuğu görme kle: "Bu kızcağızı okut unuz, buna nazar
değmiştir" buyurmuştur". Bkz., Sahih-i BUH ÂRÎ Mu ht as ar ı, Tecrid-i Sar ih Terc eme -
si ve Ş er hi , cilt XII, s. 91 .
82 "Aişo (R.A)'den rivayete göre: "Resûlullah (S.A.V) göz değ mesi ne okunmas ını bana em 
retti, yahut (mutlak olarak) emretti" demiştir". Bkz., Sahih-i BUHÂRî Muhtasarı T e c 
r i d - i Sa ri h Terc eme si ve Şer hi , cilt XII, s. 90.

83 F.
sayıSümer, "Eski
44, cilt IV, Türklerde Yağmur
Ağustos 1953, ve Kar Yağdırma
s. 2533-2535; Adeti", Resiml
M . Abduihalûk Çay, iTürk
Ta r ihMillî
Me cm ua sı ,
Kültii-
~ rü nd e Ha yv an Motifleri-I, s. 62.
84 M . Abduihalûk Çay , a.g.e., s. 62.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 177/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

lann menşeini İslâm öncesine dayandırmaktadn-.^^ Ayrıca Hun mezarlarında


yapılan arkeolojik kazılar neticesinde elde edilen çok sayıda malzemenin
üzerinde; nazarlık, muska ve tdsım inancıyla asıldığı anlaşılan koç-koyun
heykelcikleri ile koç boynuzlarına rastlanılmıştır.86
Muska ile ilgili inançlar VII-XIV. asırlarda Budizm ve Maniheizm dinle
rine mensup Türk zümrelerinde, Budist Uygurlarda ve Türkistan Türklerinde
de tespit olunmuştur. Eski Türklere ait olduğu bilinen ve fakat adını tespit
edemediğimiz önemli birtiyatro eserinde; savaş meydanındaki bir kahrama
nın "hamaylı"sını evde unuttuğu, savaşta istediği kahramanlığı gösteremedi
ği, tekrar dönmek üzere eve geldiği ve başka bir düşmanla karşılaştığı kayıt
lıdır. 87 Dolayısıyla yörede tespit ettiğimiz ve ayrıca Van, Erzurum, Siverek,
Kahramanmaraş ve eski
inançlar ve pratikler SiirtTürklerdeki
gibi yerleşim birimlerinde
"koruyucu mh" vede"ata
tespit edilen^Sbağlı
ruhlarına" bu
inançların esas mahiyetleri unutulmuş biçimleriyle yaşayan izleridir.
3. Nazar Değmesinin Tedavisi İçin Yapılan İş ve İşlemler:
Yörede bu hususla ilişkili olarak başvurulan yollar ve uygulanan muhtelif
usul ve esaslar aşağıda tespit ettiğimiz biçimdedir.
3a. Tütsüleme Yoluyla Nazarın Tedavisi:
Yörenin genellikle kırsal kesimlerinde canlı bir şekilde uygulanan bu pra
tikte, nazarının değdiğinden şüphe edilen kişilerin adları tek tek ve yüksek
sesle çağırılarak, ocağın yanmakta olan kızgın alevine bir miktar tuz atılır.
Bununla canlı veya cansız herhangi bir varlığa etki eden nazar kudretinin
bertaraf edileceğine inanılır. Ayrıca nazardan korunmak için alınan tedbir
olarak ilgili kısımda işlediğimiz; ateş küreğine alınan tuzun, evin dört bir ya
nında dolaştırılması veya nazarı değmiş olan kişinin elbisesinin eteğinden
yahut ayakkabısından gizlice kesilen küçük bir parçanın ateşte yakılarak
evin her tarafında tütsülendirilmesi gibi pratikler de yine nazarın tedavisinde
uygulanan hareket ve davranışlardır.
Bu pratiklerde önem ve özellik arzeden iki husus vardır. Bunlardan birisi
"tuz", diğeri ise "ateş"tir. Günümüzde hâlâ; sözde, işte fikirde ve inançlarda

85 A. İnan, Eski Türk Dini Tarilıi, s. 207.


86 M. Abdül haluk Çay, a.g.e., s. 62, 63.
87 R. Ahmet Sevengii , Eski Türklerde Dram Sanatı, (Türk Tiyatrosu Tarihi) I, Ankara

1969,8.22.
88 Y. Kalal'at, Doğu Anadolu'da Eski Türk İnançlarının İzleri, Ankara 1990, s. 78, 79;
M. Abdülhaluk Çay, Türk Millî Kültüründe Hayvan Motifleri-I, Ank ara 1990, ,s. 62 .
63. ,

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 178/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

yaşayan tuz, Türklerin Edebiyatına, Tarihine ve Folkloruna "Tuz Ekmek


Hakkı" deyimi ile girmiş ve bu önemini günümüze kadar muhafaza etmiş-
tir .89

Yörede; "Acılarımın üstüne du z biber ektin", "Yağı duzu guruda",


"Böyün dadım duzum yoh", "Bu işin dadı duzu gaçdı", "Duzsuz halva
kimi ne dağılisin" gibi ifadelerde; ilgi-ilgisizlik, sevinç-keder, huzur-
huzursuzluk, birleştirme, kaynaştırma-ayırma ve komma gibi anlamlarda
kullanılan tuz, nazarın tedavisinde ateş unsurayla birleşip "kurtarıcılık" fonk
siyonunu; ateşin ise yine "kurtarıcılık" unsurunun yanında "temizleyicilik"
fonksiyonunu tespit ediyoraz. Keza, yeni doğmuş hayvanın "ağuz" adı veri
len sütünden bir miktar da komşulara dağıtılırken, boşalan kaba komşu tara
fından; "nazara karşı gelür" ifadesiyle "kurtarıcılık" unsurlarını görüyoruz.
Bu inançlara küçük farklılıklarla Azerbaycan Türklerinde de rastlandmıs-
tır .90 . '
3 b . Kurşun Dökme Yoluyla Nazarın Tedavisi:
Harput ve çevresinde "kurşun dökmek" adı ile bilinen ve nazar değmesi
sonunda ağır hastalığa tutulanlara uygulanan bir tedavi şeklidir. Yöredeki
mevcut inançlara göre kurşunu, ehli olanlardan başkası dökmez. Bu pratiği
uygulayan kişinin mutlaka yetkili, izinli ve ocaklı olması gerekir. Nazara uğ
ramış olan hastalar, kurşun dökme ocaklarına götürülür. Burada ocaklı tara
fından hastanın üzerine bir örtü örtülür. Kalburan içine bir miktar tuz,
ekmek, kömür ve üsküre (=tas) içerisinde su ile bir adet soğan bırakı
lır.Kalbur hastanın başında tutularak, ateş küreğinde eritilen bir miktar kur
şun üskürenin içindeki suyun içerisine dökülür. Ocaklı, kurşunun suyun için
deki aldığı şekillere bakıp, nazarı yapan kişinin eşkâl ve esvâfını belirleyerek
tedavisini tamamlar. Bazen toplu iğne şekillerini alan kurşun parçaları hasta
nın üzerine iğnelenir. Uygulama sırasında kullanılan ekmek ve tuz bir köpe
ğe, soğan, kömür ve diğer kurunlar ise gelip geçenlerin basmaları için yo|a
atılır. Bununla nazarın ve nazardan mütevellit ortaya çıkan hastalıkların ber
taraf edileceğine inanılır. Hâttâ bir kaç defa kurşun döktürerek bunu alışkan
lık haline getiren kişinin nazara karşı mutlaka kurşun döktürmesi gerektiğine
inanılmaktadır.
Kurşunu döken ocaklıya "çireliğinin" (=gönülden kopan ücret) verilmesi
şarttır. Bu ocakta da, diğer ocaklarda tespit edildiği gibi yetkinin oğula, kıza

89 Ş. Elçin, Halk Edebiyatı Araştırmaları, cilt II, s. 373.


90 E . Ahun dov, Azerbaycan Halk Yazını Örnekleri, s. 4 5 1 .

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 179/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

veya soydan gelen torunlardan birisine verildiği inanç ve pratiğini de görü


yoruz.
Oldukça kompleks bir olay olarak görünen "kurşun dökme" inaç ve pra
tiklerine eski Türklerde de rastlanır.^l Uygulama esnasında kullanılan ekmek
ve tuzun hayvana atılması ile hastalığın sözkonusu hayvana nakledilmesi
inancı, çafışmamızın ilgili bölümünde de görüleceği gibi "göçürme, çevir
me" adı altında eski Türklerde; "dzulik gargahu" adı ile de Moğollarda yaşa-
mıştır .92 Keza ateşin kurşun (demir) la, kurşunun ise su ile teması neticesin
de hastalığın tedavisi inancı; demir, ateş ve suyun kutsallığına ait
başlangıçtaki inançlarla, dolayısıyla "koruyucu rah" inancıyla bütünleşmek
tedir. Soğanın yola atılmasında ise, acıların karşı rakibe geçmesi amaç ve
inancını taşır.93 Muhtelif Türk zümrelerinde "kut kuyma" (=kut dökme)^*,
Başkurdarda ise "kurt kuyuv" adı ile adlandırdan^S kurşun dökme pratiğinde
amaç ve inanç, hastalık getiren veya hastanınrahunu alıp götüren şerir ruhla
rın elinden bu rahun kurtarılıp vücuda iadesini sağlamak ve hastalıkları iyi-
leşdrmekd.96

Bugün yörede, başlangıçtaki inançların bir devamı niteliğinde ya,şayan


inançlara ve pratiklere; Binboğa ve Nurhak yörelerindeki yörükler de^^,
Konya'da^^, Erzuram'da bizzat tespitimizle, ayrıca Erzincan'da^^, Bar

tın'da'*^'' ve Anadolu'nun değişik yerleşim birimlerinde de rastlanır.'O'

91 . M. Aydın, "Konya'daki Manevî Halk İnançlarının Dinler Tarihi Açısından Tahlili",


a.g.e., cilt 1, s. 257; Z. Çıkman, Folklorumuz da ve Edebiya tımızda Göz, Ankara 1977,
s. 54, 55; Z. Başar, Erzurum'da Tıbbî ve Mistik Folklor Araştırmaları, İstanbul
1 9 7 2 , s. 133; D. Chemielowska, "Enderunlu Osman Vasıfın İki Muhammesinde Adı
seçen Batıl İtikat ve İnanışlar", Türk Halk Edebiyatı ve Folklorunda Yeni Görüşler,
cilt 1, s. 501.
92 A. İnan. Makaleler ve İncelemeler, S . 455, 478.
93 A. Rıza Yalman, Cenup'ta Türkmen Oymakları, cilt 11, s, 500.
94 A. İnan, Makaleler ve İncelemeler, s, 477,
95 A. İnan, Eski Türk Dini Tarihi, s. 163, 164.
96 A. Haydar Bayat, "Türk Dünyasında Özellikle Anadolu Tıbbî Folklorunda Akıl Hasta
lıklarının Tedavi Yolları ve Kaynakları", Türk Halk Hekimliği Sempozyumu Bildiri
leri, s. 62,
97 A. Rıza Yalman, a.g.e., s. 491 .
98 M. Aydın, "Konya'daki Manevî Halk İnançlarının Dinler Tarihi Açısından Tahlili",
a.g.e., s, 49 1. ' ,
99 A. Küçük, "Erzincan ve Çevresinde Halk İnançlarının Dinler Tarihi Açısından Tahlili",
a.g.e., cilt I, s. 257,258 .
100 A. Abdulkadiroğlu, "Bartın ve Çevresinde Dinî-Manevî Halk İnançları", Türk Folklo
rundan Derlemeler, Ankara 1987, s. 13.
101 P. Naili Boratav,. 100 Soruda Türk Folkloru, s. 102-105.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 180/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

H A R P U T T A ESK ! TÜ RK İN ANÇ LAR I VE 1 \LK HEKİMLİĞİ

g. Sıtma Ocağı
Sıtma hastalığına yakalanan hastaların götürüldüğü ocaktır. Burada, ocak
lı tarafından parpusulanan ince bir iplik parçası, hastanın beline bağlanır. Bu

ipliğin
ne zaman
inanılır. Bu içinde çürüyüp
inanç ve pradk kendiliğinden düşmesi
Hitaylarda iplik yerine ile
taşhastalığın geçeceği
kullanılarak ve de
ğişik bir yol uygulanarak yapılırdı. Nitekim Ebû DÜLEF, Hitaylar
(Kıtâyânlar) 'ın sıtma hastalıklarında kullandıkları önemli bir taşlarının varlı
ğından bahsederek, bü taşın adı geçen hastalığın dışında tesirini göstermeye
ceğini beyan eder.'02
h. Dalak Ocağı:
Yörede karın şişmesi veya karın büyümesi adı verilen dalak hastalıkları
nın tedavi edildiği ocaktır. Burada ocaklı tarafından hazırlanan dalak büyük
lüğündeki çamura adı geçen organın şekli verilip, çıplak vücutta dalağın bu
lunduğu bölgeye bırakılarak üzeri bıçakla gelişi güzel çizgilerle çizilir.
Bilahare bu çamur parçası güneşte kurumağa ve kendiliğinden çatlayıp dö
külmeye terkedilir. Bu pradkle söz konusu dalak hastalığının geçeceğine ina-
ndır.Burada eski Türklerde tespit olunan "koruyucu ve kurtarıcı" fonksiyon
lara sahip olan mhlann, esas yapıları unutulmuş şekliyle hayat bulduklarını
görüyoruz. Arap gezgini Ebû DÜLEF'in verdiği malumata göre. Oğuzlarda
karın sancılarına karşı kullanılan bir çeşit taşın olduğunu anlıyoruz.'03 Prof.
Dr. Ahmet CAFEROĞLU ise Azerbaycan'da dinî-sihrî kuvveti haiz olan
bazı taşların varlığından bahsederek, bazı hastaların ve ziyaretçilerin bu taş
lara karınlannt sürdüklerini ifade eder.' 0 4
1 . İnme/FelçATel Ocağı:

Harput ve çevresinde özellikle yanan ocağa suyun dökülmesi ile veya kor
halinde ateşin alınarak gelişi güzel yerlere saçılmasıyla yahut da eşik aralı
ğında oturmak suretiyle çarpılıp şere geldiğine inanan hastaların götürüldüğü
ocaktır. Bu ocakta kurbağanın pisliği, zeytin yağı ile karıştırılıp ateş üzerin
de bulamaç haline getirildikten sonra, üç gün süreyle hastanın felçli olan
kol ve bacaklarına tatbik edilir. Ayrıca bugün Elazığ İli'mize bağlı Zerteriç
(Değirmen Önü) Köyü'nde bulunan ve Yel Puhan (=Yel pınarı) adı verilen
kaynak suyunda, hastaiann ayrı günlerde ve üç defa yıkanmaları ile söz
konusu hastalıktan kurtulup şifâ bulacaklarına inandır.

102 İbnFazla nSeyahatn âmesi, s. 9 1 , 9 2 .


103 Aynı eser, s. 87.
104 A. Caferoğlu; "Türklerde Sihri Taş Telakkisi", Halk Bilgisi Haberle ri, sayı 13, cilt 11,
1 Kasım 1930, s. 2,3.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 181/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Bu ve benzer pratiklerde, eski Türklerdeki "ateş", "ocak", "eşik" ve "su


iyeleri" ile ilişkili inanç ve düşüncelerin yörede yaşayan izlerini görmekte
yiz.

i. Diğer Ocaklar:
Yörede ayrıca, dolama, mide, göbek düşmesi, sedef ve boğaz ağrısı gibi
hastalıklar ile konuşmayan ve konuşmakta güçlük çeken kişilerin veya çocuk
ların götürüldüğü ve her birisi söz konusu hastalığın adı ile anılan ocaklar da
vardır. Bu ocaklarda da yine, yukarıdaki ocaklarda uygulanan inanç ve pratik
lere benzer uygulamalarla, hastaların şifaya kavuşturulması yolları aranır.
B. ZİYA RET YERLE Rİ:

Yöredediyebiliriz
önemlisi oldukça ki
yaygın
türbe bulunan
ve yatır halk inançlarından
gibi ziyaret biriilgili
yerleri ile ve inançlar
hâttâ en
dır. Halkın inanç ve telakkilerinde kutsallaştırılan bu mekânlar, belli belir
siz gün v e saatlerde, bilinen usûl ve esaslar dahilinde ilgililerce ziyaret edi
lerek, niyeUerin gerçekleşmesine, taleplerin kabul görmesine, tedavisi
mümkün görünmeyen hastalıkların ise yok olmasına sebep, çözüm ve der
man aranır. Bu ulu mekânlara çalışmamızın ilgili bölümünde de işaret edil
diği gibi saçı mahiyetinde renkli iplikler, çöp bebekler, iplerden kurulan
beşikler bırakır, buğday serper, mum yakar ve taş yapıştırırlar. Ayrıca koç,
koyun gibi hayvanları adak kurbanı olarak keser, ihtiyaç sahiplerine dağı
tırlar. Bu inançlarda ve pratiklerde, türbede yatan ulu kişinin ruhu ile temas
kurup onun şahsıyla bütünleşeceklerine inanan dilek sahipleri, bunların
manevî kudretine teslimiyet göstererek Tanrı'dan, sıkıntılarının sona erme
sini ve hastalıklarının şifa bulmasını ister, duada ve yakarışlarda bulunur
lar. Bu vesile ile kendilerinden manen daha güçlü ve kudret sahibi olarak
telakki etükleri bu ulu şahıslarla ruhî-manevî bir bağ kurduklarına; "bun
ların yüzü suyu hürmetine" her türlü dert, belâ hastalıklarının yok olaca
ğına inanırlar ve bu mekânları birer umut kapısı olarak görürler. Bu ulu ve
bilge kişilerden Beşik baba'O-^, çocuğu olup da yaşamayanların ziyaret yeri

105 Beşik Baba, " ... Harput'un Ağa Ma haliesi'nde ve Kayab aşı denilen büyük nama z me yda 
nının baş tarafında, Kanbur Hamdi Efendi'nin konağının bitişiğinde ve yalçın kayalar
üzerinde bulunan bir türbede medfundur.
Türbe taş bir binadır. Üstü kubbelidir, kapısı 70x80 ebadında kesme taşlarla kemerli ola
rak yapılmış ve âdeta ön duvarlarının içerisine gömülmüş gibidir. Bu zatın da, Harput'un
Araplar tarafından istilâsı sırasında ümeradan ve aynı zamanda mazanneden olduğu ve
yanındaki mezarın halayığına ve diğerinin de oğluna ait olduğu ve üçünün de aynı ma
hallede şehit edildikleri ve türbede mevcut olan t)eşiğin de çocuğuna ait bulunduğu ve bu
münasebetle Hazrete Beşik Baba denildiği rivayetleri halk arasında söylenir dururdu".
Bkz., I. S unguroğ lu, Ha rp u t Y oll arın da , cilt 1, s. 324.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 182/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

olarak bilinir ve bu şekilde inandır. Çocuğu yaşmayan analar, hazırladıkları


bebek ve beşik sembollerini bu türbeye bırakarak, yaşayacağına inandıkları
çocuklarına kavuşacağı günü ümitle beklerler. Ayrıca bir türlü iflah olmayan
hasta çocuklar, bu türbede beş on dakika yalnız bırakılır, bu süre içinde onla
rın ağlaması yaşamasına, ses çıkarmaması ise öleceğine bir işaret sayılmak
ta dır . M u r a t B a b a ' m u r a d ı o lu p d a b u n a u la şa m a y an la rı n, A ra p Baba'O^,
Üryan B a b a ' 0 8 , deHlerin, sarası olanların ve felçlilerin; Seyyid Kasım
B a b a ' 0 9 , kulağı ağrıyanların; Çapakçurlu Şeyh''^, şiddetli baş ağrısı çeken
lerin; Nadir Baba''' ise çocuğu olmayan genç gelinlerin ümit kapısıdır.

-1 06 M urat Bab a: Harp ut'un girişind e sağ tarafta medfun olu p, türbesi altıgen bir şekil ar-
zetmektedir. Üzerinde kubbe vardır ve eteği kirpi saçaklıdır.
Türbenin kapısınm üstünde bir kitabe vardır. Ancak bu kitabe hayli yıprandığından oku-
namamı.ştır. Yakın tarihlerde yapılan bir kazı neticesinde türbenin san'at değerini yansı
tan zemin kat ortaya çıkarılmıştır M urat Baha'nın gerçek kimliğin e "Şe mse ddin " di
yenler de vardır. "Bkz., R. Araz, Harput Evliyaları, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi)
Ankara 1 986, s. 41 .
107 Ara p Baba "... başı yok tur, baş tarafına sonrada n bir ölü kafası konm uştu r. Bu başın ce
setle bir benzerliği ve alâkası olmadığı ilk nazarda göze çarpar. Vücudu çürümemiştir ve
açıktadır ma nev î büyük bir kudrete sahiptir. Halk arasında Arap Baba nam ıyla ma
ruftur. Hüviyeti hakkında rivayetler muhteliftir. Bazı rivayetlere göre Selçukî ümerasın
dan mücahit ve muhrip bir zatın mumyasıdu'. Kimi, kitabede adı geçen "Yusuf bin-i
Arabî-şah" dır der,birçok
namayıp sonraları yahut ölü gömülmek
arasındaüzere Körhaneye
vücudunun atılan veolduğu
çürümemiş gömülmesine
görülerekfırsat
halk bulu
tara
lından bu türbeye defnedilen keramet ehli ve mazenneden birisi olduğu.... söylenmekte
dir". Bkz., 1. S unguroğlu, Harput Yollarında, cilt 1, s. 314.
1 08 Üryan Bab a; "Ui^yan Bab a Tü rbe si, Harp ut'un .... (Tilki ka ya lıkla n)n ın önü nd eki taşlık
bir arazi üzerindedir Türbenin yanında bir de mescit ve hücre vardır. Mescitte ceviz bü
yüklüğünde (Binlik) bir teşbih vardır ki murad ve şifa isteyenler bu teşbihin içinden ge
çerlerdi" "Bkz., 1. S u n g u r o ğ l u , Harput Yollarında, cilt 1, s. 38.
109 Seyyid Kasım Baba: "Harput'un güney batısında ve Harput'a bir km. mesafede (Hüscy-
nik)lcdir. Vakfiyesi hakkında resmî kaydı vardır".
"Hüseynik karyesinde Seyyid Kasım kabri ziyâretgâhtır". Bkz., Hicrî 1305 Tarilıli Ma-
murat'ül Aziz Salnamesi, (Haz: Emin Kırkıl) Fırat Üni., Fcn-Edebiyat Fak., Tarih Bl.
Elazığ 1985, s. 68.
11 0 Seyyid Ah me d Kürdî (Çap akçu rlu.Şe yh): "Ulu Cam inin me dha linde ve cam inin büyük taş
kemerli kapısının üst tarafmdadır. Ölü mü nden sonra bu türbe yaranı taraftndan yaptırılmış
tır. Ziyâretgâhtır." Bkz.. İ. Sunguroğlu, H a r p u t Y o l l a r ın d a , cilt 1, s. 32 3 . G en iş bilgi için
bkz., HaUatzade, Muhammed İhsan, İki Gavs-ı Enam (Şeyh Aliyis SeptI, Seyyid
Ahıned-el Kürdî), Necmi İstiklal Matb aası, İstanbul 1 342, s. 22. "Harput Evliya larından
Menkabeler", Nurhak Gazetesi, sayı 26 ! I, Yıl 10, 17 Te m m uz 1 991 , Elazığ, s. 2; R. Ara z,
Harput Evliyaları. (Basılmamış yük,sek lisans tezi) Ankara 1986, s. 88- 94.
I 1 1 Nadir Baba: "Nadir Baba Türbesi, Kayabaşında ve Alacalı C;ınıiin karşısında Karkacığa
giden yolun sağında ve iplik tezgâhlan yapan ve kuran meşhur Mehmet Ali'nin evinin
biti.şiğindeydi.... Türbenin hususiyetlerinden birisi. Ermenilerin büyük bir inanışla türbe
ye bağlanmalarıydı. Bilhassa hasla olan çocuklarını türbenin içerisinde yalnız olarak bı
rakır, alırlardı.
sonra kendileri Pazar
dışarı günleri
çıkarlardı. Hasta
gerek çocuk beş
şehirden, on dakika
gerekse lürbcdc tekgelip
civar köylerden başına kalır
türbenin
önünde sıra bekleyen Ermenilerin haddi hesabı yoktu." Bk/., İ. Sunguroğlu. H a r p u t
Yollarında, cilt I. s. 333.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 183/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Ankuzu Ba ba "2 , Mansur B a b a "3 , Nâzir Baba"* Ahmed Peykerci'l^


Tayyar Baba' ' 6 , İmam Efendi' ' 7 , Mazhar Efendi' ve altı nefer arkadaşı iie

112 Ankuzu I3aba: "E vHyâyı- Kiramdan Mamuratil- azizin merkezi muhtelitlerinde medtun-
hağ olup, öteden beri ve amme tarafından ziyâretgâh ittihaz olunan zevatın esmâileriyle
bulundukları mahaller:
Ankuzu Baba Muşarin uleyh Merkez vilayete 2 saat mesafede ve şark tarafından olan
vehcar-ı kabireden memul olup gibi yekpare heybetinde görünen ve bir cebeli zirvesinde
türbesinde medfundur". Bkz., Hicri 1298 Tarihli Mamuratü'l Aziz Salnamesi, (Haz:
Hamiyet Bican>Fırat IJniversitesi, Fen-Edebiyat Fak., Tarih Bl. Elazığ 1984, s. 88.
"Enkuz Baba Tekkesi de fakirler yeridir" . Bkz., Evliya Çelebi, S e y a h a t n a m e , İstanbul
1 9 7 6 , cilt 111, s. 863; N. Ardıçoğlu, Harput Tarihi, İstanbul 1964, s. 82; I. S u n g u r o ğ l u ,
a.g.e., cilt I, s. 322.
- 1 1 3 M an su r Bab a: "Şehr-i me zkû run civarın da lâtif bah çeler vardır. Ne nıfs-ı .şehirde Na zır
Baba ve bir çâr yek (çeyrek) mesafede a'izzeden Feth Ahmed ve Üryan ve IVIansur Baba
lar ile yine şehrin diğer tarafında a'izze-i kiram esiafmdah Celal ve Şemi ve Es'ad ve
Adil ve Tahir ve Ömer ve Ala'd-din nâm yedi nefer zevatın' a,sr-ı Abdu'l- mecid Han 'da
bâ-irâde üzerine kubbe bina edilmiş kabirleri ve Hüseynik karyesinde Seyyid Kasım
kabri ziyâretgâhdır." Bkz., Hicri 1305 Tarihli Mamuretü'l Aziz Salnamesi (Haz: E
Kırkıl) Fırat Ünv . Fen -Ed b. Fak . Tarih B l. Elaz ığ 198.5, s. 68 ; geniş bilgi için, bkz .. I.
S u n g u r o ğ l u , a.g.e., cilt I, s. 331-333.

114 Nâzir
derunundaBaba:medfû
"Muşarrinuley
n olduğu.,.."derva
Bkz.,kasabasında
Hicri 1298 kendi
Tarihliismine mensup Aziz
Mamuretü'l zaviyeyi mansusas.
Salnamesi,
88; Hicri 1305 Tarihli Mamuretü'l Salnamesi, s. 68.
- 11 5 A hm et Peykcrci (Ahıned-i Peyki: "Harput'un güney doğ usun da vc 16 km. mesafede
Molla Köyü'ndedir". Bkz., t. Sunguroğlu, a.g .e., cilt I, s. 340.
"Ahmed-Piker Hazreli ınüşarin aleyh ricali evliyadan olup Merkez vilayete 3 saat mesa
fede vaka Mollakendi namı gariyede erba mahallesinde medfundur". Bkz., Hicri 1290
Tarihli Mamuret'ül Aziz Salnamesi, s. 89.
Ahmed-i Peyki'nin, yörede anlatılan önemli bir menkabesi vardır. Söz konusu menkabe
D o ç . Dr S aim S AKAOĞL U tarafından da görülmüş vc üzerinde bizzat çalışma yapmış
tır B kz., S. Sakao glu, "Şahsa Bağlı M enkibelerin Ano nimleşm esi ve Bir Elazığ M enk i-
bcsi". Fırat Havzası Folklor ve Etnografya Sempozyumu, E lazığ 1 985, s. 335- 340.
116 Tayyar Baba:
putlu'dur. Ekim"Hacı Muharrem
1972'de Hilmi
Harput'ta vefatEfendi ile Harput
etmiştir. çağdaş Mezarlığına
olan Cafer-i defnedilen
Tayyar Baba Har-
hazrctin,
gittikçe artan bir ziyaretçi kitlesi vardır. Türbesi sevenleri tarafından yaptırılmıştır".
Bkz., R. Araz, Harput Evliyaları, (Gazi Üniversitesi, Sos. Bil Ens., Basılmamış Yüksek
Lisans Tezi) Ankara 1986, s. 173.
11 7 İmam Efendi: "Şeyh Hacı Hafız Osm an Bedrettin Efendi aslen Erzurum lu olup, Süley
man Sükuti Efendi namında bir zatın oğludur, 1858 (1374. R) tarihinde Erzurum'da doğ
muştur... (Gülzar-ı Samini) namiyle Mektubau ve beş ciltten ibaret (Sohbctnamesi) dc
şunun bunun elinde kalarak tabedilemem iştir. 17 Ekim 1 924 (1 340 .R) Çarşam ba gecesi
Hakkın rahmetine kavuştu.... Türbesi Harput'tadır". Bkz., 1. S u n g u r o ğ l u , a.g.e., cilt 11, s.
268.
Söz konusu olan Sohbetnameler Cemaleıtin EMİROGLU tarafından hazırlanarak
1983'den itibaren tabedilmeae başlanmıştır. Bkz., İmam Elendi (Osman Bedrettin Erzu-
rumî, S o h b e t n a m e , Ank ara 1 983-1 984, cilt 1, II).
1 18 M azh ar Efend i: Yakın bir tarihte Harput'ta vefat etmiş ve yine Harpu t mezarlığ ına defnc-
dilmişıir. Halk arasında keramederi söylenmektedir. Mezarının üzerinde türbesi mevcut
tur \e halk tarafından ziyârel edilmektedir.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 184/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

medfun bulunan Celal Baba"^, muhtelif niyet sahiplerince ziyaret edilen


türbelerdir. Yörede özellikle şöhret bulunan ve hakktnda ]3İrçok menkabeler
anlatılan Fetâhmet (= Fatih Ahmet) Baba'^O, felçlilerin, dili tutulmuşların,
delilerin, çocuğu olmayanların, sihir, büyü ve nazara uğramışlar ile muhtelif
niyet ve talep sahiplerinin ziyaretgâhı olarak bilinir. Delilerin Fatih Ahmet
Baba Türbesi'nde bir gec;e yatmaları şifâ bulacaklarına, bu ulu mekânda, ko
luna demir bir bilezik geçirip ömrünce bunu çıkarmayanların çoluk-çocuk
sahibi olacaklarına inanılmaktadır. Türbe duvarının hemen arkasında "dilek
duvarı" adı verilen yere, niyet sahiplerince taş yctpışttrılmaktadır ki bu duvar
fotoğrafıyla da tespit edilmişd. Keza, türbenin çevresinde bulunan alıç ağaç
larına bağlanan renkli iplik ve bez parçalarından ötürü göılinüınü tamamen
değişmiş olan ağaçları bizzat gördük.
Harputtarafından
kadınlar mezarlığında
akın üzerinde türbesi
akın ziyaret bulunmayan
edilen ve mezarı genellikle
Beyzade Efendi'ye'^', üç veya
119 Celal Baba: "Şehrin .şimalen üst tarafında ve hemen ittisahnde Aizz-i Kiram-ı eslâfdan
Celal, Şe m s, Esad, Adil, Tahir, Ö m er ve Alâadd in nam yedi nefer zevatın mekab ir-i m u-
azzezeleri vardır. Bu yedi kabir üzerine asr-ı Abdül-Mecit Handa ba irade-i seniyye bir
kubbe bina edilmi.ş ise de muahheren harap olmuştur. Bkz., Hicri 1301 Tarihli Mamu
retü'I Aziz Salnamesi, (Haz: T. Aktaş-C. Gürbüz) Fırat Ünv. Edb. Fak. Tarih BL, Ela
zığ 1 985, s. 1 44; 1. S unguroğlu, a.g.e., cilt 1, s. 324,325.
120 Fatih Ahmet Baba: "Şeyhül-Kainat Fatih Ahmed Hazretleri kendi namlarına mebhi
Cam i-i Şerif ittisalinde ve Elâziz 'e 1,5 saat me safe de bah çeler arasınd a türbe-i şeriflerine
medfundur. Meşhur ziyâretgâhtır". Bkz., Hicri 1298 Tarihli Mamuretü'I Aziz Salna
mesi, s. 88. Ayrıca benzer bilgiler için Bkz., M. Cunbur, "Fırat Havzasında Anadolu Ga
zilerinin Yeri", FYrat Havza sı II. Folklor ve Etnografya Sem poz vum u, Elazığ 1989, s.
80.
"Nefs-i kasabaya bir çeyrek mesafede ve bir mcvki-i refi ve lâtifde Aizze-i kiramdan
Şeyh üf Kainat vasfiyle m aruf olan "Fatih Ahm ed" hazretlerinin mcrkad-i mü barekleri
mevcuddur. Üzerinde bir kubbe ve yanında bir mescid-i sağir vardır." Bkz., Hicri 1301
Tarihli Mamuretü'I Aziz Salnamesi, s. 1 61 ; 1. S unguroğlu, a.g.e., cilt, s. 325, 326.
"Nazır Baba, Üryan Baba, Şeyhül-ka'inât namlariyle beş tekke mevcut Fatih Ahmed
nam diğeri Şeyhül-kainât hazretleriyle Mansur Baba, Ankuzu Baba," Bkz., Hicri 1310
Tarihli Mamuretü'I Aziz Salnamesi, (Haz; Ayfer Seyrek) Fırat Ünv. Fen-Ed. Fak.
Tarih Bölümü, (Basılmamış Lisans Tezi) Elazığ 1989, s. 30,
"Kaleden dışarda (Feth-i Bâb Tekkesi) büyük asitanedir". Bkz., Evliya Çelebi, Seya
h a t n a m e , cilt 111, s. 863; N. A rdıçoğlu, Harput Tarihi, İstanbul 1964, s. 82; Yeni Fırat
Dergisi, Kasım 1 966, sayı 33 , s. 13.
121 Beyz ade Efendi: "Harput'un meşhur alim ve mu tasavvıflarından Bey zade Hacı Ali Rıza
Ef.'nin ecdadı aslen Türkistanlı'dır. 181 0 (1 225. H) tarihinde Harput'ta doğd u Şeyhi
larafuıdan kendisine Nakşibendi tarikatının halifeliği tevcid edilmiştir. ...:.. İlim yolunda
ne kadar ileriemiş ise zühd-ü takvaya da o nisbette ehemmiyet vermiş ve tasavvufun en
yüksek .kutbu derecesin e kadar yükselm iştir 1877 (1 293 H.) Ru s harbin de mem leketi
müdafaa kasdiyle her taraftan bir çok sivil halkın gönüllü olarak serhatlere koştukları sı
rada Harput'ta teşkil edilen toplulukların birisinin başında Beyzâde'yi görm ektey iz. 1 1 0 -
yaşına yakın ömür sürm üş ye 1 904 (1 322 . H) yılında Harput'ta ölm üştür. M eteris m ezar
lığında medfundur." Bkz., 1. Sunguroğlu, Harput Yollarında, cilt 11, s . 1 1 0 ; M e n k a b e v î
hayatı için, Bkz., R. Araz, Harput Evliyaları, (Basılmamış Yüksek L isans T ezi) Ankara
1 9 8 6 , s, 131,

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 185/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

yedi hafta boyunca Cuma günleri selâ verilirken gidihr. Niyetinin gerçekleş
mesi amaç ve inancıyla eline aldığı bir top ipliği sökerek giden kadınlar, dö
nerken sökülen bu ipliği tekrar sararak evlerine dönerler. Mezarın toprağını
dili ile ağzına alıp yutanlar veya bu toprağı suda eriterek içenler hangi dileği
varsa bunun gerçekleşeceğine hangi derdi, acısı, ıstırabı varsa yok olacağına
inanırlar. Keza, mezarının üzerine kadınlar tarafından serpilen buğday tane
lerini, dillerinin altında saklayan ortaokul ve lise çağındaki öğrencilerin,
derslerinde ve imtihanlarında başarılı olacaklarına dair inançlar vardır. Çalış
mamızın ilgili bölümünde de açıklandığı gibi Muzaffef Baba ve Çekme
Baba yatırları da, benzer amaç ve inançlarla ilgililer tarafından ziyaret edil
mekte ve adaklar adanmaktadır.
Günümüzde Anadolu'nun hemen her yerinde nice ulu ve bilge kişilerin
mezarlarına, türbelerine'22 ve mezarsız yatırlarına rastlanmaktadır.'23 Ana
dolu'nun Türkleşip İslâmlaşmasında önemli rol oynayan bu şahsiyetlerin, ce
miyetin maaşeri vicdanında silinip gitmesi elbette ki mümkün değildir. Bu
ata mezarları bu türbe ve yatırlar, milletimizin duygusunda, düşüncesinde,
•nancında ve maaşeri vicdanında toprağı vatan yapan önemli tarihî vesikalar-
iır. Keza, bu ulu mekânların ziyaret edilmesi İslâmiyetle de uyum içerisinde
lulunmasma rağmen, yukarıda tespit ettiğimiz pratiklerin, İslâm inançları ile
ılâkalı hiç bir yönleri bulunmamaktadır. Bu itibarla, yörede uygulanan söz
conusu tutum bu
ekir. Nitekim ve konuda
davranışların
yapılanmenşeini, eski Türk
araştırmalar, inançlarında
bahsolunan inanç aramak ge-
ve pratikle-
in Orta Asya Türklüğü'nde görülen uygulamaların bir devamı olduğunu or
aya koymuştur.

22 A. Güzel, "Flacı Bayram-ı Veli'yi Hazırlayan Tarihî ve TasavvutT Zemin", IV. Vakıf
Haftası, 1-7 Aralık 1986, AnKara 1987, s. 155-158; A. Ya.şar Oeak, Türk Halk İnanç
larında ve Edebiya tında Evliya Menkabeleri, s. 24; B. Yedi yild ız, "Ordu Yöres ine Aiı
Bazı Folklor Unsnriannın Tarihî Kökenleri", III. MilUetlerarası Türk F olklo r Kon gre 
si Bildirileri, cill IV, s. 439-442; H. Tanyu, "Hacı Bekta.ş'ta Bazı İnanç ve Âdetler", III.
Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, cilt IV, s. 381; H. Koksal, "İzmir'de
Ziyaret ve Adak Yeri Olarak Seçilen Kabirlerle İlgili İnançlar ve Uygulamalar'", Türk
Folklorundan Derlemeler, Ankara 1986, s. 153-156; H. Koksal '"İzmir ve Çevresindeki
Yatırlar İle Bunlara Bağlı Olarak Yaşayan İnançlar", III. Milletlerarası Türk Folklor
Kongresi Bildirileri, cilt IV, s. 227; A. Küçük, "Tercan ve Çevresindeki Adak Yerleri
ve İlgili İnançlar", II. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, cilt IV, s. 315;
N . San, "Halk Hekimliğinde vc Osmanlı Tıp Yazmalarında Akıl ve Sinir Hastalıklarının
Tedavisi", II. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildileri, cilt IV, s. 430; Ş. Beysa-
noğlu, "Diyarbakır ve Çevresi Halk Hekimliğinde Yatırlar", Türk Folkloru Araştırma
ları, Ankara 1982, s. 5; M.,Ay dın, "Ko nya'daki Manevî Halk İnançların ın Dinler Tarihi
Açısından Tahlili", a.g.e., s. 245-252; M. Üçer, "Sivasta Folklorik Tıp", Türk Halk He
kimliğiFolklor
Türk Sempozyumu Bildirileri,
Araştırmaları, Ankara 2 6 0 , 2 6s,1 ;180.
s. 1986, M. Üçer, "Ahi Emir Ahmet Kümbeti",
123 M. Şakir Ülkütaşır. Türkiye Etnografya ve Folklor Sözlüğü Üzerine Bir Kalem Tec
rübesi, 1. Fasi küi. İ.stanbul 1937, s. 26.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 186/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

SÖZ SONU :
Bu araştırmamızda, Harput halkının tarzına ve yaşama biçimine tesir eden
inançlarını ve buna bağlı pratiklerini incelem eye ve bunların özelliklerini orta

ya koymağa
nisbede çalıştık.
karşımıza Araştırmada
çeşitli tespit çıktığını
yapılar içinde ettiğimizgözlemledik.
inançların, yörede geçmişe
Bunların kimi
başlangıçtaki fonksiyonlarını komrken, kimileri de değişik biçimlerde varlık
larını sürdürmektedir. Araştırmamızın ilgili bölümlerinde söz konusu inanç ve
pratiklerin gösterdiği bu duram, değişim ve fonksiyon özellikleri ile, bunların
yöre halkının yaşayış ve ilişkiler düzeni içindeki etkileri üzerinde durulmuştur.
Eski Türk inançlarında Tann'ya yapılan yakarışların en belirgin özellikle
rinden birisi, yüzün ve ellerin göğe çevrilmesi hareketidir. Yörede Tanrı'dan
kastedilerek, rahmet veavuçların
vaya doğm kaldırılıp belânın gökten gelmesi,
ve yüzün göğe yapılan dualarda
çevrilmesi ellerin ha
gibi inançlar ve
pratikler, bu eski Türk inancının anlam değişikliğine uğrayarak varlığını sür
düren farklı bir biçimidir.
Yörede "Umay" adına rasdamamış oitnamıza rağmen, çocuğun ve hayvan
yavmsunun son'u ile ilgili himayecilik görevini yapısında taşıdığı unsurlarla
hâlâ yaşatmaktadır. Gök iyesi, felek kavramı içinde yörenin manilerine, de
yimlerine kadar girmiştir. Güneş ve ay'la ilgili eski Türk inançları, yörede
güneşin kız, ayın ise erkek olarak tasavvur edilmesi biçimiyle, efsanevî
inançlara büılinmüştün Yörede yaşayış biçimine tesir eden çok sayıdaki pra
tiklerin içinde "taş", "kaya", "su" ve "ağaç" gibi "yer-su" iyelerine ait inanç
ların; söz konusu varlıkların bulundukları yerlerin ziyaret edilmesi ile ve
muhtelif vesilelerle kendilerine saçı mahiyetinde sunulan nesnelerle devam
ettiği görülmektedir. "Eşik", "ev", "ocak', "ateş" iyeleri ve "eş ruhlar" ile
"ata ruhlanna" ait inançlar canlı fakat esas yapılan unutulmuş şekliyle yaşa
maktadır. Alkansı; fizikî görünümü, karakteri, yapı ve fonksiyonları ile esas
yapısını
eski korarken,
içtimaî görev veKörmöslerin yerini ise,
sommluluklannt "Kamos" inancı almıştır.
dinî fonksiyon Kamların
değişitnine uğra
mış şekliyle ocaklılar, kınkçı/çtkıkçılar ve falcılar üstlenmiştir.
İnsan hayatında önemli merhaleleri teşkil eden ve yaşayış tarzımızda
mühim yeri olan doğum, ad verme, evlenme, düğün, ölüm-mezar, yas, kur
ban, adak, saçı ve bereketle ilgili törenlerde inançların önemli bir yerinin ol
duğu muhakkakdır. Çalışmamızda, bunların her birini ayrı başhklar altında
ele alarak incelemeye çalıştık. Sonuçta Harput ve çevresinde tespit ettiğimiz
söz konusu törenlere ait inançların, Orta Asya Türk inançlarının benzer veya
değişik şekillerinin bütün canlılığı ile yaşadığını söyleyebiliriz. Nitekim bu

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 187/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

törenlerde kullandan malzemenin, verilen adlarm, yakdan ağıdarm günümüz


insanmm bugünkü anlayışma, zevk ve heyecanına hitap etmesine rağmen,
amaç ve inancın şaşılacak derecede aynı veya benzerleri olduğunu müşahade
etdk.
Yöreye ait bu inançlar ve pradkler, toplumun kültür değişmelerinden çok
daha az etkilenen kapalı ve kırsal kesimlerde canlılığını sürdürdüğü gibi,
toplumun okumuş, aydın dediğimiz kesimlerinde de farklı biçimlerde varlı
ğını sürdürmektedir. Söz konusu aydınlarımız arasında bizzat gözlemlediği
miz bazı hal, hareket ve davranışlarda bu tespitimizin canh misâllerini gös
termek mümkündür. Nitekim, olumsuz ve istenmeyen bir hadisenin
görülmesi, anlatılması ve duyulması karşısında tükürür gibi yapıp, kulağı
çekmek veya parmakları önündeki ağaç yahut demir masaya veya duvara
(toprak) vurmak gibi, asıl sebebi dahi bilinmeden yapılan hareket ve davra
nışlarda; "demir", "ağaç", "toprak" (yer) gibi, eski Türk inançlarında her biri
si ayrı birer güç ve kudret taşıdığına inanılan koruyucu ve kurtarıcı iyelerden
kuvvet alarak, söz konusu istenmeyen hadiseyi kendisine de sıçratması muh
temel olan "eş ruhun" yahut da "şerir ruhların" uyarılarak korkutulması, şa-
şırtılması, dikkatlerinin başka yöne çekilmesi inancı değil de ne olabilir?...
Sonuç olarak, ele aldığımız yöredeki inançlar üzerinde yaptığımız bu ça
lışma bize, Orta
inançlarım, Asya'dan
günümüze Anadolu'ya
kadar gelen atalarımızın
muhtelif şekiller ve pratiklertaşıdığı eski Türk
içinde yöremizde
sürdüğünü göstermiştir. Anadolu ve Rumeli coğrafyası üzerinde Orta
Asya'dan taşımış olduğumuz inançların incelenmesinde, özelliklerinin açık
lanmasında, benzerliklerin, değişimin ve farklılaşmanın ortaya konmasında
bu tür yöre çalışmalarına ihdyaç olduğu açıktır. Araştırmamız bu özelliği ile
eski Türk inanç yapısını Harput yöresinde incelemeye çalışarak ve sonuçları
nı ortaya koyarak görevini tamamladığı düşüncesindeyiz. Bu tür çalışmaların
çoğalması, yaşadığımız coğrafya üzerinde Orta Asya'dan taşıdığımız csk\
Türk inanç yapısı hakkında daha sağlıklı ve güvenilir genellemeler yapma
mıza yardımcı olacaktır.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 188/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

BIBLIYOGRAFYA

A. K A YN A K KIŞILER
B. KITAP VE M A K ALE LE R
C. ANSIKLOPEDILER, SA LNAM ELER ,
DERGILER VE IL YıLLıKLARı

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 189/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

1. KAYNAK KİŞİLER

\. Latife GÜ NDOĞ AN, Haiput Doğumlu, 57 yaşında, ev hanımı, okur

yazar değil, Harput'ta otururur.


2. Rahime AYGÜNEŞ, Harput doğumlu 68 yaşında, tarımla uğraşır, ilko
kul mezunu, Güneyçayır Köyü'nde oturur.
3. Ömer AYGÜNEŞ, Harput doğumlu, 70 yaşında, tarımla uğraşır, İlko
kul mezunu, Güneyçayır Köyü'nde oturur.
4. Nezihe AYGÜNEŞ, Elazığ doğumlu 60 yaşında, ev hanımı, okur yazar
değil, Güneyçayır Köyü'nde oturur.
5. Tahire AYGÜNEŞ, Harput doğumlu, 58 yaşında, ev hanımı, okuma
yazması yok, Elazığ'da oturur.
6. Ahmet AYDO GDU, Harput doğumlu, 67 yaşında, okur - yazar, ticaret
le uğraşır, Harput'ta ve Elazığ'da otumr.
7. Rasim OZAN, 65 yaşında, Harput doğumlu. Ortaokul mezunu, emekli
memur, Harput'ta oturur.
8. Perihan OZAN, Harput Doğumlu 60 yaşında, okur yazar, ev hanımı,
Harput'ta oturur.
9. Nesrin OZAN, Harput doğumlu, 23 yaşında, Harput'ta oturur.
10. Muammer TAŞ, Elazığ doğumlu, 25 yaşında, lise mezunu, boşta, Ela
zığ'da oturur.
1 1 . Zahide AKTAŞ, Harput doğumlu, 75 yaşında, okur-yazar değil, ev ha
nımı, Harput'ta oturur.

12. Müzeyyen
yazar ÖZER, Elazığ'da
değil, ev hanımı, Harput-Güneyçayır
oturar. Köyü doğumlu, 65 yaşında, okur
13. Yüksel ÖZER, Elazığ doğumlu, 45 yaşında, tüccar terzi, Elazığ'da otu
rur, okur-yazar.
14. Seher GÜNERİ, Harput doğumlu, 60 yaşında, okur-yazar, ev hanımı
Elazığ'da oturur.
15. Mehmet ÇELİK, Harput-Hüseynik Köyü doğumlu, 35 yaşında, okur
yazar, fabrikada çalışır, Elazığ'da oturur.
16. Fatma ÇELİK, Elazığ doğumlu, 27 yaşında, okur-yazar, ev hanımı, Ela
zığ'da oturur.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 190/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

17. Rafik TALI, Harput doğumlu, 73 yaşında, okur - yazar. Üryan Baha'nın
türbedarlığını yapar, Harput'ta oturur.
18. Sebahatdn ÖZER, Harput doğumlu, 47 yaşında, Halen Harput Müzesi

Müdürü, Harput'ta oturur.


19. Türkan ÇİFTÇİ, Harput doğumlu, 65 yaşında, ev hanımı, okur yazar,
İstanbul'da oturur.
20. Firdevs ÖZTÜRK, Elazığ doğumlu, 45 yaşında, okuma-yazması yok,
ev hanımı,. Harput bahçelerinde ve Elazığ'da oturur.
21. Asiye DAL, Harput doğumlu 68 yaşında, ev hanımı, okuma-yazması
yok, Elazığ'da oturar.

22. Mustafa ÖZOĞULLARI, Elazığ doğumlu, 35 yaşında, Harput'ta oturar,


işçi, okur-yazar.
23. Firdevs ÇELİK, Elazığ doğumlu, 57 yaşında, okuma yazması yok, ev
hanımı, Elazığ'da oturar.
24. Muhlise SUSMAZ, Harput doğumlu, 65 yaşında, okur-yazar değil, ev
hanımı, Harput'ta ve Elazığ'da oturar.
25. Sevim GÜNDOGAN, Harput doğumlu, 38 yaşında, ilkokul mezunu,

26. Harput'ta
Şerafettin oturar.
SERHATLIOĞLU, Harput doğum lu, 66 yaşında, emekli
memur, Harput'ta ve Elazığ'da oturur.
27. Fatma SERHATLIOĞLU, Harput doğumlu, 56 yaşında, okur-yazar
değil, ev hanımı, Harput ve Elazığ'da oturar.
28. İnami SERHATLIOĞLU, Elazığ doğumlu, 35 yaşında, yüksekokul me
zunu, memur, Elazığ'da ikamet eder.

29. Nursel SERHATLIOĞLU,


nu, ev hanımı, Elazığ doğumlu, 26 yaşında, ilkokul mezu
Elazığ'da oturar.
30. İhsan SERHATLIOĞLU, Elazığ doğumlu, 13 yaşında, ortaokul öğren
cisi, Elazığ'da oturur.
31. Gülser ARAZ, Elazığ doğumlu, 36 yaşında, yüksekokul mezunu, me
murluk yapar.
32. Salih Zeki YALÇIN, Harput-Güneyçayır Köyü doğumlu, 57 yaşında,

yüksekokul
33. Zehra mezunu,
ÇİFTÇİ, Elazığ'da
Harput doğumluikamet eder. okur-yazar değil, Elazığ'da
80 yaşında,
oturar, ev hanımı.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 191/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

34. Vesile ARKAN, Elazığ doğumlu, 50 yaşında, okur-yazar, ev hanımı,


Elazığ'da otumr.
35. Selahattin ÖZEREN, Harput doğumlu, 36 yaşında, yüksekokul mezunu,
Elazığ'da ikamet eder.
36. Hüseyin YALÇIN, Harput-Güneyçayır Köyü doğumlu 65 yaşında,
tarım işçisi, okur-yazar, Güneyçayır Köyü'nde oturur.
37. Nermin YALÇIN, Harput doğumlu, 57 yaşında okur-yazar, ev hanımı,
Ankara'da oturur.,

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 192/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

H A R P U T T A ES K İ T Ü R K İ N A N Ç L A R I V E H A L K H E K İ M L İ Ğ İ

B. KİTAP VE M A K A L E L E R :

ACIPAYAMLL Oriıan "Anadolu'da Nazarla İlgili Bazı Âdet ve İnanma


lar", Ankara Üniversitesi DTCF Dergisi, sayı
1-2, cilt XX, 1963, s. 1-40.
"Türkiye'de Yağmur Duası", Ankara Ünv. DTC.
Fak. Dergisi, sayı 1-2, cilt XXI, Ocak-Haziran
1963; s. 1-39; sayı 3-4, cilt XXn, Temmuz-
Arahk 1964, s. 221-250.
Türkiye'de Doğumla İlgili Âdet ve İn a n m a l a 
rın Etnolojik Etüdü, Atatürk Üniversitesi Ya
yınlan, Ankara 1974.
Zanaat Terimleri Sözlüğü, TTK Basımevi,
TDK Yayınlan, Ankara 1976.
"Türk Folklor Ürünü Yağmur Duasıyla ilgili
Yapı ve Fonksiyon Sorunları", 1. Uluslararası
Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Millî Folklor
Araştırma Dairesi Yayınlan: 21, Seminer, Kong
re Bildirileri Dizisi:6; DSİ Basım ve Foto-Film
İşletme Müd. Matbaası, Ankara 1976, cilt IV, s.
3-7.
"Türkiye'de Bahar Bayramı Hıdırellez", Antro
poloji, sayı 8, Ank. Ünv. Basımevi, Ankara 1978,
s. 21-25.
"Türkiye Yağmur Duasında "Taş" ve "Kuru
Kafa" Motifleri", Antropoloji, sayı 8, Ank.Ünv.
Basımevi, Ankara 1978, s. 11 -19.
AHUNDOV, Elıliman Azerbaycan Halk Yazım Örnekleri, (Çev: S.
TEZCAN) TDK Yayınlan, Anl^ara Üniversitesi
Basımevi, Ankara 1978.
AKALIN, M elımet Tarihî Türk Şiveleri, Atatürk, Üniversitesi Ya
yınlan, Sevinç Matbaası, Seri No: 551, Ankara
1979.

A^ÇİÇEK, Eren "Türk Halk Hekimliğinde


Hekimliği Sempozyumu Sarmısak", TürkAnkara
Bildirileri, Halk
Üniversitesi Basımevi, Ankara 1989, s. 9-32.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 193/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

AKÇORA, Ergünöz "Harput'ta 20. Yüzydın Başlarına Kadar Türkler


İle Ermeni Toplumunun Sosyo-Ekonomik Duru
mu ve Ermeni İsyanları", Fırat Üniversitesi Sos
yal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı 1, cilt 11,
Elazığ 1988, s. 5-31.
ALİZADE, Seyyid Şir'at'ül İslâm, İstanbul 1976.
ALPTEKİN, A. Berat "Fırat Havzasında Anlatılmakta Olan Halk
Hikâyeleri; Fırat Havzası Folklor ve Etnograf
ya Sempozyumu, Elazığ 1985, s. 11-26.
"Fırat Havzasında Tespit Edilen Ağıtların Türk
Kültürü İçerisindeki Yeri", Fırat Havzası H.
Folklor ve Et n o g ra f y a S em p o zy u m u , Fırat Üni
versitesi, Elazığ 1985, s. 7-21.
AND, Medn "Anadolu Halk Dansları ve Halk Tiyatrosunun
Özellikle Hayvan Benzetmeceleri Bakımından
Asya Kökenleri", H. Milletlerarası Türk Folk
lor Kongresi Bildirileri, G.Ü. Basın Yayın Yük-
sekokulu-Basımevi, Ankara 1983, cdt III, s. 31-
50.
ARAZ, Rıfat Harput Evliyaları, (G.Ü. Sosyal Bilimler Ensti
tüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi) Ankara
1986.
ARDIÇOĞLU, Nurettin "Harput Artukoğullarına Ait Kitabeler", Türki
yat Mecmuası, VI (1939), s. 44.
Harput Tarihi, Harput Turizm Derneği Yayınla
rı No: 1, İstanbul 1964.
Harput Hükümdarı Balak Gazi, Ajans-Türk
Matbaası, Ankara 1966.
ATALAY, Besim Divanü Lûgat'it Türk Dizini, TDK Yayınları,
Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1972.
AY DIN, Mehmet "Konya'daki Manevî Halk İnançlarının Dinler Ta
rihi Açısından Tahlili", Türk Halk Edebiyatı ve
Folklorunda Yeni Görüşler, (Haz: F. HALICI)
Ankara 1985, cilt 1, s. 244-262.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 194/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

BAN ARLI, Nilıat Sami Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul 1971,
ciltL
BANG, W -ARAT, R. Oğuz Kağan Destanı, İstanbul 1936.
BARKAN, Ö. Lütfü "Bir İslâm Kolonizasyon Metodu Olarak SürgüVı-
1er", İktisat Fakültesi Mecmuası, cilt IX, s. 11-
18.
BARTHOLD, W. Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler,
(Haz: K. Y. KOPRAMAN - İ. A KA ) Ankara 1975.
BAŞAR, Zelci "Şifalarına İnanılan Kutsal Sular", Türk Halk
Hekimliği Sempozyumu Bildirileri, Millî Folk
lor Araştırma Dairesi Yayınları: 110, Ankara
Üniversitesi Basımevi, Ankara 1989, s. 47-58.
BATUTA İbn Batuta Seyahatnamesi'nden Seçmeler,
(Haz: I. PARMAKSIZ) 1000 Temel Eser, Millî
Eğitim Basımevi, İstanbul 1971.
BAYAT, A. Haydar "Halk Tıbbmda Özellikle Anadolu'da Sarılık Has
talığı veKongresi
Folklor Tedavisi", III. Milletlerarası
Bildirileri, Başbakanlık Türk
Bası
mevi, Ankara 1987, cilt IV, s. 47-66.
"Türk Dünyasında Ö zellikle Anadolu Tıbbî Folk
lorunda Akıl Hastalıklarının Tedavi Yolları ve
Kaynakları", Türk Halk Hekimliği Sempozyu
mu Bildirileri, Millî Folklor Araştırma Dairesi
Yayınları: 110, Ankara Üniversitesi Basımevi.
Ankara 1989, s. 61-65.
BEYSANOĞLU, Şevket "Diyarbakır ve Çevresi Halk Hekimliğinde Yatır
lar", Türk Folklor Araştırmaları - 1981/2, Millî
Folklor Araştırma Dairesi Yayınlan: 35, Ankara
Üniversitesi Basımevi, Ankara 1982, s. 5-18.
BiLGiÇ, Emin "Anadolu'nun İlk Yazılı Kaynaklanndaki Yer
Adları ve Yerlerinin
ler", Belleten, Tayini TDK
X/39 (1946), Üzerine İnceleme
Yayınları, s.
402.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 195/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

BİRDOĞAN, Nejat "Anadolu Aleviliğinde Kadm Bacdar, Bacıyan-ı


Rum", Folklor Halk Bilim Dergisi, sayı 36, cih
IV, 1988, s. 9-13.

BORATAV, P. Naili 100 Soruda


İstanbul 1984.Türk Folkloru, Gerçek Yayınevi,
BULUÇ, Saadettin "Şaman", İslâm Ansiklopedisi, Mülî Eğidm Ba
sımevi, cilt XL s. 310-335.
BURAN, Ahmet "Fırat Havzasında Yağmur Duası ve Yada Taşı",
Fırat Havzası II. Folklor ve Etnografya Sem
pozyumu, Fırat Ünv., Elazığ 1989, s. 63-71.

"Eski Türk Gelenek ve Göreneklerimizin


Havzasındaki İzleri", Belgelerle
Fırat
Türk Tarih
Dergisi, sayı 12, Şubat 1986, s. 43-48.
"Fırat Havzasında Eski Türk Gelenek ve Göre
nekleri", Fırat Havzası Folklor ve Etnografya
Sempozyumu, Elazığ 1985, s. 33-43.
CAFEROĞLU, Ahmet "Türklerde Sihri Taş Telakkisi", Halk Bilgisi H a
berleri, cilt n, sayı 13, 1 Kasım 1930, s. 1-9.
Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, İstanbul 1968;
Uygur Sözlüğü, s. 81, İstanbul Üniversitesi Tür
kiyat Ensdtüsü, İstanbul-Burhaneddin Matbaası
1934.
Türk Dili Tarihi I, İstanbul Üniversitesi, Edebi
yat Fakültesi Yayınları, No: 778, Edebiyat Fakül
tesi Basımevi, İstanbul 1970.
Türk Dili Tarihi II, İstanbul Üniversitesi, Edebi
yat Fakültesi Yayınları, No: 1072, Edebiyat Fak.
Basımevi, İstanbul 1974.
"Türk Teamül Hukukuna Ait Notlar", Atsız Ar
mağanı, Ötüken Yayınları, İstanbul 1976.
CHEMIELOWSKA, D. "Enderanlu Osman Vasıfın iki Muhammesinde
İtikat
Adı Geçen ve
Edebiyatı Batıl ve İnanışlar",
Folklorunda Türk (Haz:
Yeni Görüşler, Halk
F. HALICI), Ankara 1985, cilt I, s. 498-503.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 196/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

CUNBUR, Müjgân "Fırat Havzası Etnografyasında Anadolu Gazile


rinin Yeri", F u a t H a v za sı II. Folklor ve Et n o g 
rafya Sempozvumu, Fırat Üniversitesi, Elazığ
1989, s. 73-83."
CÜVEYNÎ, Alâaddin, A. Tarih-i Cihangüşa, (Çev: M. ÖZTÜRK), Kültür
ve Turizm Bakanlığı Yayınlan: 880, Ankara
1988.
ÇAVDAR, C. Ayşenur "Türk Halk Hekimliğinde Dağlama", Türk Halk
Hekimliği Sempozyumu Bildirileri, Millî Folk
lor Araştırma Dairesi Yayınlan: 110, Ankara
Üniversitesi Basımevi, Ankara 1989, s. 83-88.
ÇAY, M. Abdülhaluk Türk Ergenekon Bayramı Nevruz, Türk Kültü
rünü Ara ırma Enstitüsü Yayınları: 88, Ankara
1988.
Türk Millî Kültüründe Hayvan Motifleri - I-
( K o y u n ve Keçi Etrafında Oluşan Gelenekler),
Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınlan:
108, Ankara 1990.

ÇIKMAN, Zeki FBakanlığı


o l k l o ru mYayınlan:
u zd a ve Edebiyatımızda Göz, Kültür
279, Ankara 1977.
ÇOLAK, Ahmet "Elazığ ve Çevresindeki Balık Potansiyellerinden
Yararlanma Olanakları", Elazığ Kültür ve Ta
nıtma Vakfı Dergisi, yıl 2, sayı 2, Ocak 1990, s.
13-14.
DEDE, Abdurrahim "Batı Trakya Türklerinde-Eski Türk Dini Şama
nizm'den Kalıntıları", II. Milletlerarası Türk
Folklor Kongresi Bildirileri, G.Ü. Basın-Yayın
Yüksekokulu-Basımevi, Ankara 1982, cilt IV, s.
93-108.
DEMİRCİ, Nefî M u m K i m i n Ya n a n K erk ü k , Kıraçlı Yayınlan,
İstanbul (tarihsiz), s. 19.
DEVELLİOĞLU, Ferit Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat, Doğuş
Ltd. Şü. Ankara 1970.
DİLAÇAR, Agop Kutadgu Bilig İncelemesi, TDK Yayınları, An
kara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1972.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 197/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

DİYARBEKİRLİ, Nejat Hun Sanatı, Millî Eğitim Bakanlığı,'Kültür Ya


yınlan, M illî Eğidm Basımevi, İstanbul 1972.
DOĞRU, Mecit "Kür Nehri Boylarında Şahıs ve Aile Adlan İle
Lakapların Arzettiği Özellikler", III. Milletlera
rası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Millî
Folklor Araştırma Dairesi Yayınlan: 78, Ankara
1986, cilt n, s. 87-92.
DUVARCI, Ayşe "Halk HekimUğinde Ocaklar", Millî Folklor
Dergisi, yıl 2, .sayı 7, cilt I, Eylül 1990 Ankara, s.
34-38.
EBERHARD, W. Çin'in Şimal Komşuları, (Ter: N. ULUĞTUĞ),

Ankara 1942.
"Şato Türkleri'nin Kültür Tarihine Dair", Belle
ten, sayı 41 , Ocak 1947, s. 41.
EFENDİ, H. Muharrem Kadiri Yolu Saliklerinin Zikir Makamları,
Hilmi (NodadaNeş: S. ATEŞ), Ankara 1976.
EFENDİ, İmam Sohbetname (Haz: C. EMİROĞLU), Gelişim
O. Bedrettin Erzummî Matbaası, Ankara 1983, cilt I.
EFENDİ, Hoca Saadettin Başbakanlık
Tacü't Tevârih, (Sad: İ. PARMAKSIZOĞLU),
Kültür Müsteşarlığı, Kültür Yayınla
rı, Millî Eğidm Basım evi, İstanbul 1974, cilt 1.
EKREM, M. Ali "Arız (Arzu) İle Kamber", III. Milletlerarası
Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Millî Folklor
Araştırma Dairesi Yayınları: 78, Ankara 1986,
cilt. II, s. 93-99.
ELBİR, Z. Gül "Elazığ'dan Derlenen Maniler", Türk Folklorun
dan Derlemeler, 1986/1, Millî Folklor Araştırma
Dairesi Yayınlan: 72, Ankara Üniversitesi Bası
mevi, Ankara 1986, s. 67-89.
ELÇİN, Şükrü "Türkiye'de Aşık jDyunu ve Bu Oyunla İlgili
Adet ve Ananeler", Türk Kültürü, 1981, s. 280.
Halk Ed ebiyatm a Giriş, Kültür Bakanlığı Ya
yınlan: 365, Ankara 1986.

Halk Edebiyatı
Turizm Araştırmaları,
Bakanlığı Yayınlan: Kültür
905, Ankara ve
1988,
cilt L

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 198/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Halk Edebiyatı Araştırmaları, Kültür ve


Turizm Bakanlığı Yayınları: 1004, Ankara 1988,
ciltli.

ERCİLASUN, A. Bican "OğuzDili


Türk Kağan Destanı Üzerine
Araştırmaları BazıBelleten
Yıllığı, Düşünceler",
1986,
TDK Yayınları: 539, TTK Basımevi, Ankara
1988, s. 13-16.
ERDEN, Attila "Burhaniye Köylerinde Konutla İlgili Âdet ve
İnanmalar", Antropoloji, sayı 8, Ankara Üniver
sitesi Basımevi, Ankara 1978, s. 53-66.

ERDENTUĞ, N emıin Hal Köyünün


versitesi DTCF Etnolojik Tedkiki,
Yayınlan, No: Ankara Üni
109, Ankara 1983.
ERGİN, Muharrem Dede Korkut Kitabı, Ebru Yayınları, İstanbul
1968.
Dede Korkut Kitabı, Millî Eğitim Basımevi, İs
tanbul 1969.
Orhun Abideleri, Boğaziçi Yayınlan: 1, İstanbul
1973.
EROĞLU, Türker "Elazığ Halk Oyunları Üzerinde Folklorik İncele
me ve Karşılaştırma Denemeleri", Türk Folklo
ru Araştırmaları, 1988/1, Millî Folklor Araştır
ma Dairesi Y ayınlan: 90, Ankara 1988, s. l-!0.
ERÖZ, Mehmet Tür kiye'de A levîlik Bektaşîlik, İstanbul 1977.
Türk Kültürü Araştırmaları, Erdini Basımevi,
İstanbul 1977.
"Sosyolojik Yönden Türk Yer Adlan", Türk Y er
Adları Sempozyumu Bildirileri, Başbakanlık
Basımevi-Ankara 1984, s. 43-53.
ESİN, Emel İslâmiyetten Önce Türk Kültür Tarihi ve
İslama Giriş, Türk Kültürü El Kitabı, Seri: II,
cilt 1/b'den ayn basım, İstanbul 1978.
"İlteriş Kağan", Erdem, sayı 4, cilt II, TTK Bası
mevi, Ankara Nisan 1986, s. 171-180.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 199/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

EVLİYA Çelebi Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Üçdal Neşriyat,


İstanbul 1975, cilt I.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Üçdal Neşriyat,
İstanburi976, cilt III.
EYÜBOĞLU, i. Zeki Anadolu İnançları-Anadolu Mitologisi, İstan
bul 1987.
FA2LAN, i. İbn Fazlan Seyahatnamesi, (Haz: R. ŞEŞEN),
İstanbul 1975.
FIRAT, M. Şerif Doğu İlleri ve Varto Tarihi, Ankara 1970.

FISCHDICK, Edith "Türk Halk Hikâyeleri İle İlgili Bir Araştırma:


(Çev: F. TÜRKMEN- Elif İle Mahmut", Türk Folkloru Araştırmaları,
A.ŞENOCAK) G.Ü. Basın - Yayın Yüksekokulu - Basımevi, An
kara 1984, s. 55-84.
GERÇEL, Âlim "Fırat Havzasında Ölüm ve Cenaze Merasimleri,
Ölüm Ü zerine D eyişler, Mezarlıklar", Fırat Hav
zası Folklor ve Et n o g ra f y a S em p o zy u m u , Ela
zığ 1985, s. 83-93.
GÖKALP, Ziya Türk Medeniyeti Tarihi, (Haz: I. AKA - K.
Yaşar KOPRAMAN), İstanbul 1976.
Türk Töresi, (Haz: H. DİZDAROĞLU), Kültür
Bakanlığı, Ziya Gökalp Yayınları: 6, Devlet Ki
tapları 1976.

GÖKYAY, O. Şaik Dedem Korkudun


Müsteşarlığı Kültür Kitabı, Başbakanlık
Yayınları, Kültür
Millî Eğidm Bası
mevi, İstanbul 1973.
"Rüyalar Üzerine", IL Milletlerarası Türk Folk
lor Kongresi Bildirileri, G.Ü.Basm-Yayın Yük
sekokulu - Basımevi, Ankara 1982, cilt IV, s.
183-208.

GÖLPINARLI, Abdulbaki Menak|b-ı Hacı Bektâş-ı Velî "Vilayet-nâme",


İnkılâp Kitabevi, Nurgök Matbaası, İstanbul
1958.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 200/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

GÖRKEM, ismail "Harput Mezartaşlan ve Kitabeleri", Fırat Hav


za sı Ya zm a Eserl er S em p o zy u m u , (5/6 Mayıs
1986,Elazığl987, s. 191-210.

"Hazar ve
Folklor Gölü
Et nÜzerinde
o g ra f y a SAnlatılan
em p o zy uEfsaneler", H.
m u , Fırat Üni
versitesi, Elazığ 1989, s. 131-143.
GÖZAYDIN, Nevzat "Dağıstan, İran ve Türkiye'de Yağmur Duasında
ki Bazı Ortak Modfler Üzerine", HI. Milletlera
rası Tiirk Folklor Kongresi Bildirileri, Başba
kanlık Basımevi, Ankara 1987, cilt IV, s. 165-
171.
GRENARD, Femand Bâbur, (Haz: O. YÜKSEL), Millî Eğiüm Bası
mevi, İstanbul 1971.
GUBOĞLU, Mihail "Türk-Romen İlişkileri Hakkında" O SAMA DE
CUVINTE (Bir Takım Söz)'ler Adlı Efsanelerin
Tarihsel Değeri", HI. Milletlerarası Türk Folk
lor Kongresi Bildirileri, Ankara Üniversitesi
Basımevi, Ankara 1986, cilt I, s. 117-129.

GÜLENSOY, Tuncer "TürkGizli


ların Halk Bilimine
Tarihi", Kaynak
11. Mille Olarak",
tlerar ası T ürkMoğol
Folk 
lor Kongresi Bildirileri, G.Ü. Basın-Yayın Yük
sekokulu-Basımevi, Ankara 1982, cilt I, s. 119-
128.
GÜNAY, Umay Elazığ Masalları, Erzurum 1975.
"Elazığ Masallarının Muhtevası", Fırat Havzası
Folklor ve Et n o g ra f y a S em p o zy u m u , Elazığ
1985, s. 109-141.
Âşık Tarzı Şiir Geleneği ve Rüya Motifi, TTK
Basımevi, Ankara 1986.
GÜVENÇ, Bozkurt İnsan ve Kültür, Remzi Kitabevi Yayınları,
(İkinci Basım), İstanbul 1974.
GÜZEL, Abdurrahman Kaygusuz Abdal'ın Mensur Eserleri, Kültür ve
Turizm Bakanlığı Yayınları: 545, Ankara 1983.
Dilgüşâ (Kaygusuz Abdal), Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yayınları: 788, Ankara 1987.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 201/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

"Hacı Bayram-ı Veli'yi Hazırlayan Tarihi ve Ta-


savvufi Zemin", IV. Vakıf Haftası, 1-7 Aralık
1986, Ankara 1987, s. 151-159.
GÜZEL, Abdurrahman- "İslâmiyete Anadolu'da Giren Türkler", Millî
SEFEROĞLU, Ş. Kaya Kültür, sayı 54, Eylül 1986, s. 32-40.
HAFIZ, Nimetullah "Kosova'da Hıdırellez Âdetleri", II. Milletlerara
sı Türk Folklor Kongresi Bildirileri, G.Ü.
Basın-Yayın Yüksekokulu - Basımevi, Ankara
1982, cilt IV, s. 237 - 242.
HAFIZ, Tacida "Kosova'da Yağmur Dualan", II. Milletlerarası
Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Ankara
1982,ciltIV, s. 243-246.
HALDUN, i. Mukaddime, (Çev: Z. Kadri UGAN), Milli Eği
tim B asımevi, İstanbul 1986, cilt II.
Mukaddime, (Çev: Z. Kadiri UGAN), Millî Eği
tim Basımevi, İstanbul 1986, cilt III.
HAN, Ebulgazi Bahadır (Secere-i Terâkime) Türklerin Soy K ü t ü ğ ü ,

(Haz: M. ERGİN), Tercüman 1001 Temel Eser.


HATTATZADE, M.İhsan İki Gavs-ı Enam (Şeyh Aliyis Septi, Seyyid
Ahmed el Kürdi), Necmi İstiklâl Matbaası, İs
tanbul 1342.
İLBARS, Zafer "Türk ve Japon Kültüründe Çocuk Yetiştirme
Tarzlarının Karşılaşdrmalı Bir İncelemesi", II.
Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirile
ri, G.Ü. Basın - Yayın Yüksekokulu Basımevi,
Ankara 1982, cilt IV, s. 247 - 253.
İNAN, Abdülkadir "Dede Korkut Kitabında Eski İnançlar ve Gele
nekler", Türk Kültürü Araştırmaları, Ankara
Üniversitesi Basımevi, Ankara 1973, Yıl: III-IV-
V-VL 1966, 1969, s. 145-157.
Eski Türk Dini Tarihi, Kültür Bakanlığı, Millî
Eğidm Basım evi, İstanbul 1976. '
Manas Destanı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Ya
yınları: 611, lOOOTemel Eser: 117, Ankara 1985.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 202/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Tarihte ve B u g ü n Ş a m a n i z m , TTK Yayınları,


TTK Basımevi, Ankara 1986.
M a k a l el er ve İncelemeler, TTK Yayınları, TTK

Basımevi, Ankara 1987.


İPEKTEN, Haluk Fuzulî (Hayatı, Edebî Kişiliği, Eserleri ve Ba zı
Şiirlerinin Açıklamaları), Atatürk Üniversitesi
Yayınları: 309, Ankara 1973.
İSÇİLER, S. Salim "Tekirdağ'da Hıdırellez", Türk Folklor Araştır
maları, sayı 47, Haziran 1953, s. 746-748.
KAFESOĞLU, İbrahim Eski Türk Dini, Kültür Bakanlığı Yayınları:
367, Türk Kültürü Kaynak Eserler Serisi: 12, An
kara 1980.
Türk Bozkır Kültürü, Türk Kültürünü Araştır
ma Enstitüsü, Ayyıldız Matbaası A.Ş. Tandoğan -
Ankara 1987.
Türk Millî Kültürü, Boğaziçi Yayınları, (Beşin
ci Baskı), İstanbul 1988.
KALAFAT, Yaşar Doğu Anadolu'da Eski Türk İnançlarının İzle
ri, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınla
rı: 112, Ankara 1990.
KAPLAN, Mehmet Türk Edebiyatı Üzerinde Araştırmalar ( 1 ) , İs
tanbul 1976.
•Türk Edebiyatı Üzerinde Araştırmalar (3) Tip
Tahlilleri, Dergah Yayınları, İstanbul 1985.
KARADAĞ, Hüsniye "Elazığ'dan Derlenen Bilmeceler", Türk Folklo
rundan Derlemeler, 1986/1, Millî Folklor Ara.ş-
tırma Dairesi Yayınları: 72, Ankara Üniversitesi
Basımevi, Ankara 1986, s. 141-152.
KARADAĞ, Metin "Elazığ-Diyarbakır Türkülerindeki Bazı Ortak
Modfler", Fırat Havzası Fplklor ve Etnografya
Sempozyumu, Elazığ 1985, s. 159-174.
KELEŞTİMUR, Bedrettin "Harput'un Sosyal ve İçtimaî Yapısı", Hedef
Dergisi, yıl 1, sayı 1, Elazığ 1979, s. 23-24.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 203/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

"Harput'ta Türk-İslâm Fütuhatı ve Belek Gazi",


Hedef Dergisi, yıl 1, sayı 3, Ağustos 1979, Ela
zığ, s. 30-31.
KESKİOĞLU, Osman "Bulgaristan Türkleri Kocabalkan Köyleri Folk-
lom", Türk Kültürü Araştırmaları, Türk Kültü
rü Araştırma Enstitüsü Yıl: III-IY-V-VI, 1966-
1969, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara
1973, s. 215-251.
KILIÇ, Orhan "XIX. Yüzyılda Harput'ta Misyoner Faaliyetleri",
Fırat Üniversitesi Dergisi Sosyal Bilimler, Ela
zığ 1989, sayı 1, cilt IH, s. 119-137.

KISAPARMAK G. Fatih gisi


D il Folkloru
Yayınları,Açısından Harput Ağzı, Ünite Bil
İstanbul 1982.
KISAPARMAK, Güngör Millî Eğitim Cephesiyle Elazığ, Elazığ-Turan
Matbaası, Nisan 1967.
KORKMAZ, Ramazan "Fırat Havzası Folklorunda Hıdırellez Şenlikleri
ve Bu Geleneğin Türk Dünyasındaki Yeri", Fırat
Havzası II. Folklor '•ve Etnografya Sempozyu
m u, Fırat Üniversitesi, Elazığ 1989, s. 183-197.
KOKSAL, M. Asım İslâm Tarihi, Şamil Yayınevi, İstanbul 1981, cilt
V n, s. 104, 107, 111.
Peygamberler Tarihi, Ankara 1990, cilt II, s. 90.
KOKSAL, Hasan Battalnamelerde Tip ve Motif Yapısı, Kültür ve
Turizm Bakanlığı, Millî Folklor Araştırma Daire
si Yayınları: 59, Başbakanlık Basımevi, Ankara
1984.
"izmir'de Ziyaret ve Adak Yeri Olarak Seçilen
Kabirlerle İlgili inançlar ve Uygulamalar", Türk
Folklorundan Derlemeler, 1986/1, Kültür ve
Turizm Bakanlığı, Millî Folklor Araştırma Daire
si Başkanlığı Yayınları: 72, Ankara Üniversitesi
Basımevi, Ankara 1986, s. 153-171.
"İzmir ve Çevresindeki Yatırlar İle Bunlara Bağlı
OlarakFolklor
Türk Yaşayan İnançlar",
Kongresi Bildirileri,Milletlerarası
III. Başbakanlık
Basımevi, Ankara 1987, cilt IV, s. 227-239.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 204/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

KÖPRÜLÜ, Fuat Edebiyat Araştırmaları, TTK Yaymlarından


VII Seri, sayı 47, Makaleler Külliyatı, TTK Bası
mevi, Ankara 1966.
Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Diyanet
İşleri Başkanlığı Yayınları, TTK Basımevi, (3.
Basım), Ankara 1976.
Türk Edebiyatı Tarihi, Ötüken Neşriyat A.Ş.,
(3. Basım), İstanbul 1981.
KU MAŞ, İbrahim "Nurud Devle Balak Gazi", Elazığ'ın Sesi Har
put, yıl 1, sayı 1, Elazığ, s. 2-4.
KURNAZ, Cemal Hayalî Bey Divanı (tahlili), Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yayınları: 805, 1000 Temel Eser: 132,
Ankara 1987.
KÜÇÜK, Abdurrahman "Tercan ve Çevresindeki Adak Yerleri ve İlgili
İnançlar", II. Milletlerarası Türk Folklor Kong
resi Bildirileri, G.Ü. Basın-Yayın Yüksekokulu -
Basımevi Ankara 1982, cilt IV, s. 315-327.
"Erzincan ve Çevresindeki Halk İnanışlarına
Toplu Bakış", III. Milletlerarası Türk Folklor
Kongresi Bildirileri, Başbakanlık Basımevi,
1987, cilt IV, s. 241-255.
MAHMUD, Kaşgarî Divanü Lûgat'it Türk (Ter: B. AT ALAY),
cih I.
Di v a n ü Lûgat'it Türk (Ter: B. ATALAY),
cilt II.
Di v a n ü Lûgat'it Türk (Ter: B. ATALAY),
cilt III.
MAHMUDOV, Hüseyin "Bulgaristan Türkleri Arasında Bazı Halk İnançla
rı Hakkında", II. Milletlerarası Türk Folklor
Kongresi Bildirileri, G.Ü. Basın-Yayın Yük
sekokulu - Basımevi, Ankara 1982, cilt IV, s. 34 1 -
344.
MAKAL, T. Kutsi "Anadolu'da Ağıtçı Kadınlar", III. Milletlerarası
Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Millî Folklor

Araştırma
cılık Dairesi
San. ve Yayınları:
Tic. Ltd. 78, Feryal
Şti. Ankara Matbaa
1986, cilt II, s.
245 - 250.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 205/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

MEMİŞOĞLU, Fikret Harput Ahengi, Matbaa Teknisyenleri Basımevi,


İstanbul 1966.
NA HY A, Zümrüt "Van'ın Bazı Köylerinde Halk Hekimliği Açısın
dan Çocuğa Kalma ve Çocuk Düşürme İle İlgili
Uygulamalar", Türk Halk Hekimliği Sempoz
yumu Bildirileri, Kültür Bakanlığı Millî Folklor
Araştırma Dairesi Yayınları: 110, Ankara Üniver
sitesi Basımevi, Ankara 1989, s. 185-190.
NEVEBÎ, İmam Riyâzü's Salibin, (Çev: Mehmed EMRE) Bedir
Yayınevi, İstanbul 1974, s. 415-417.
NUR, Rıza Resimli Türk Tarihi, İstanbul 1928, cilt XII, s.
194.
OCAK, A. Yaşar "Bektaşî Menakıbnamelerinde Tenasüh
(Reıncarnation - Metempsycose) İnancı", H . Mil
letlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri,
Millî Folklor Araştırma Dairesi Yayınları; 40,
G.Ü. Basın - Yayın Yüksekokulu - Basımevi, An
kara 1982, cilt IV, s. 397-408.

Bektaşî Menakıbnamelerinde İslâm Öncesi


İnanç Motifleri, Enderun Yayınlan, İstanbul
1983.
Türk Halk İnançlarında ve Edebiyatında Evli
ya Menkabeleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı,
Millî Folklor Araştırma Dairesi Yayınlan: 48,
Başbakanlık Basımevi, Ankara 1984.

İslâm-Türk İnançlarında
İlyas Kültü, Türk KültürünüHızır YahutEnstitüsü
Araştırma Hızır-
Yayınlan: 113, Seri: IV, A. 30, Ankara 1990.
ONUR, Naci Harput'lu Divan Şairleri, İzzetpaşa Vakfı Ya
yınları, Elazığ 1988.
ORKUN, H. Namık Eski Türk Yazıtları, TDK Yayınları, TTK Bası
mevi, Ankara 1986.

ÖGEL, Bahaeddin Ensdtüsü Yayınları,Selçuklu


Türk Mitolojisi, TarihBasımevi,
No: 1, TTK ve Medeniyet
Anka
ra 1971, cilt L

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 206/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Türk Mitolojisi, 1000 Temel Eser, İstanbul


1971, cilt I-II.
Tü rk K ü l t ü rü n ü n G el i şm e Ça ğ l a n , 1000

Temel Eser:
1971, cilt 49, Millî
I (Birinci Eğitim Basımevi, İstanbul
Basılış).
Türk Kültürünün Gelişme Çağları, 1000
Temel Eser: 50, Millî Eğitim Basımevi, İstanbul
1971, cilt II.
ÖGEL, Bahaaddin/
M. ERÖZ,
H. Dursun YILDIZ, Türk Millî Bütünlüğü içerisinde Doğu Anado
Bayram KODAMAN, lu, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları
M.Fahrettin KIRZIOĞLU, 104, Seri IV, S. A.29, Ankara 1989.
M. Abdülhaluk ÇAY
ÖNDER, A. Rıza "Yağmur Duasından Ana Tanrıçaya", Türk Folk
loru Araştırmaları, 1981/2, Millî Folklor Araş
tırma Dairesi Yayınları: 35, Ankara Üniversitesi
Basımevi, Ankara 1982, s. 49-65.
ÖNEY, G. "Tek ve Çift Başh Kartallar", Malazgirt Arma
ğanı, TTK Yayınları, Ankara 1972, s. 139-172.
ÖRNEK, S. Veyis Sivas ve Çevresinde Hayatın Çeşitli Safhala-
rıyla İlgili Batıl İnançların ve Büyüsel İşlemle
rin Etnolojik Tedkiki, Dil ve Tarih-Coğrafya
Fakültesi Yayını: 174, Ankara 1966.
ÖZHAN, Mevlüt "Geleneksel Türk Tiyatrosunda Ahilik", Türk
Folklor Araştırmaları, 1988/1, Millî Folklor
Araştırma Dairesi Yayınları: 90, Öztek M atbaacı
lık-Ankara 1988, s. 45-53.
ÖZÖNDER, Cihat "Türkiye'deki Kazak Göçmenlerinin Dinî Yapıla
rı ve Samanlık Bakiyeleri", II. Milletlerarası
Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Millî Folklor

Araştırma
Yayın Dairesi Yayınları:
Yüksekokulu - Basımevi, G.Ü. Basın
40, Ankara 1982,-
cilt IV, s. 4 1 9 - 4 2 8 .

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 207/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

"Türk ve Kore Halk inançları Arasındaki Benzer


likler", III. Milletlerarası Türk Folklor Kong
resi Bildirileri, Millî Folklor Araştırma Dairesi
Yayınları: 86, Başbakanlık Basımevi, Ankara
1987, cilt IV, s. 291 - 300.
ÖZTELLİ, Cahit "Eski İnançların Bugünkü İzleri", I. Uluslararası
Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Millî Folklor
Araştırma Dairesi Yayınları: 21, DSİ Basım ve
Foto-Film İşletme Müdürlüğü Matbaası, Ankara
1976, cilt IV, s. 241-247.
ÖZTÜRK, Ali "Fırat Havzası Anonim Edebiyatında Kudsiyet
Kavramı ve Kutsal Tip", Fırat Havzası Folklor
ve Etnografya Sempozyumu, Elazığ 1985, s.
303-315.
PALANA, Şevket "Kosova ve Makedonya Efsanelerinde Önemli
Folklor Modfleri", III. Milletlerarası Türk
Folklor Kongresi Bildirileri, Millî Folklor Araş
tırma Dairesi Yayınları: 78, Feryal Matbaacılık
San. ve Tic. Ltd. Şd. Ankara 1986, cilt II, s. 331-
339.
PEKOLCAY, Necla- İslâmi Türk Edebiyatı, Edebî Eserler Serisi,
Selçuk ERAYDIN İrfan Yayınevi, İstanbul 1975.
RADLOFF, W. Sibirya'dan (Çev: A. TEMİR), İstanbul 1956,
cilt I-II.
Sibirya'dan (Seçmeler), (Çev: A. TEMİR), Kül
tür Bakanlığı, Kültür Eserleri: 6, Millî Eğitim Ba
sımevi, İstanbul 1976.
RAHMAN, Abdulkerim "Uygurların Defin Merasimleri", III. Milletler
arası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Millî
Folklor Araştırma Dairesi Yayınları:86, Başba
kanlık Basımevi, Ankara 1986, cilt IV, s. 307-
318.
RIŞVANOĞLU, Mahmut Doğu Aşiretleri ve Em p ery a l i zm , İstanbul
1978.
ROUX, Jean Paul "Türk Göçebe Sanatının Dinî Bakımdan Anla
mı", Türk Kültürü El Kitabı, İslâmi-yetten
ÖncekiEğitim
Millî Türk Basımevi,
San'atı Hakkında Araştırmalar,
İstanbul 1972, cilt 11,
Kısım la, s. 74-87.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 208/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

SAATÇİ, Suplıi "Harput İle Kerkük Yöresi Halk Edebiyatı Ürün


leri Arasındaki Benzerlikler", Fırat Havzası
Folklor ve Et n o g ra f y a S em p o zy u m u , Elazığ
1985, s. 317-333.
"Kerkük Folklorunda Düğün Geleneği", HI. Mil
letlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri,
Millî Folklor Araştırma Dairesi Yayınlan: 86,
Başbakanlık Basımevi, Ankara 1987, cilt IV, s.
319-328.
SAKAOGLU, Saim "Bay Böyrek Hikâyesinin Bayburt Rivayed",
Türk Kültürü Araştırmaları, Türk Kültürünü
Araştırma Enstitüsü, yıl 3, 4, 5, 6, 1966-1969,
Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1973, s.
159-180.
Anadolu Türk Efsanelerinde Taş K esi l m e Mo
tifi ve Bu Efsanelerin Tip Katalogu, Millî Folk
lor Araştırma Dairesi Yayınları: 28, Halk Edebi
yatı Dizisi: 5, Ankara Üniversitesi Basımevi,
Ankara 1980.
"Şahsa Bağlı Menkıbelerin Anonimleşmesi ve
Bir Elazığ Menkıbesi", Fırat Havzası Folklor ve
Et n o g ra f y a S em p o zy u m u , Elazığ 1985, s. 335 -
340.
SAKAOGLU, Saim/ Azerbaycan Âşıkları ve El Şairleri, Halk Kültü
Berat ALPTEKİN rü Yayınları, İstanbul 1985.
SARAÇOĞLU, Erdoğan "Kıbrıs'ta Doğumla İlgili Gelenek-Görenek ve
İnançlar", HL Milletlerarası Türk Folklor
Kongresi Bildirileri, Millî Folklor Araştırma
Dairesi Yayınlan: 86, Başbakanlık Basımevi, An
kara 1987, cih IV, s. 329 - 340.
SARI, Nil "Halk Hekimliğinde ve Osmanlı Tıp Yazmaların
da Akıl ve Sinir Hastalıklarının Tedavisi", H.
Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirile
ri, Millî Folklor Araştırma Dairesi Yayınları: 40,
G.Ü. Basın - Yayın Yüksekokulu - Basımevi, An
kara 1982, cilt IV, s. 429-443.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 209/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

SEPETÇİOĞLU, Necati Yaratılış ve Türeyiş (Türk Destanı), 1000 Te


mel Eser, Millî Eğitim Basımevi, İstanbul 1969.
SEVENGİL, R. Ahmet Eski Türklerde Dram Sanatı, Türk Tiyatrosu

Tarihi
si, (İkinci Devlet Millî
-1- Baskı) Konservatuvarı Yayınlan
Eğitim Basımevi Seri
1969, s.
22-88.
SEYİDOĞLU, Bilge "Gezgin Efsaneler Üzerinde Bir Araştırma : Nor
veç ve Türkiye (Erzuram) Efsaneleri", IIL Mil
letlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri,
Millî Folklor Araştırma Dairesi Yayınları: 78,
Feryal Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Ankara
1986, cilt n , s. 35 9 - 363.
"Bir Elazığ Masalının Tahlili", Ateşkâr Oğlan,
Fırat Havzası H. Folklor ve Etnografya Sem
pozyumu, Fırat Üniversitesi, Elazığ 1989, s. 279-
283.
SİLER, Abdurrahman "Tarihte Harput ve Elazığ", Elazığ'ın Sesi Har
put, yıl 1, sayı 1, s. 23-24.
"Taşeli Yöresi Düğün Gelenekleri ve Geleneği
SOYLU, Sıtkı Oluşturan Sebepler", HL Milletlerarası Türk
Folklor Kongresi Bildirileri, Millî Folklor Araş
tırma Dairesi Yayınlan: 86, Başbakanlık Basıme
vi, Ankara 1987, cilt IV, s. 361-370.
SUNGUROĞLU , İshak Harput Yollarında, Elazığ Kültür ve Tanıtma
Vakfı Yayınlan No: 2, İstanbul 1958, cilt I.
Harput Yollarında, Elazığ Kültür ve Tanıtma
Vakfı Yayınlan No: 2, İstanbul 1959, cilt II.
Harput Yollarında, Elazığ Kültür ve Tanıtma
Vakfı Yaym lan No: 2, İstanbul 1961, cilt III.
Harput Yollarında, Elazığ Kültür ve Tanıtma
Vakfı Yaymlan No: 2, İstanbul 1968, cilt IV.
SUMER, Farak "Eski Türklerde Yağmur v e' Kar Yağdırma
Âded", Resimli Tarih Mecmuası, sayı 44, cilt
IV, Ağustos 1953, s. 2533-2535.
Oğuzlar (Türkmenler), Ankara Üniversitesi
DTCF Yayını, (ikinci Baskı), Ankara 1972.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 210/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Türklerde Atçdık ve Binicilik, Türk Dünyası


Araştırmaları Vakfı Yayım: 5, 1983,1.
ŞAR, Sevgi "Halk Hekimliğinin Dünü ve Bugünü", Türk
Halk Hekimliği Sempozyumu Bildirileri, Millî
Folklor Araştırma Dairesi Yayınları: 110, Ankara
Üniversitesi Basımevi, Ankara 1989, s. 221-229.
TAN, Nail "Türkiye'de 'Evlenmeyen Kızların Kısmetlerini
Açma Pratikleri", Türk Folklor Araştırmaları
Yıllığı 1976, Ankara 1976, s. 213-246.
TANYILDIZI, Vedat "Molla Potik Ne İster", Elazığ Kültür ve Tanıt
ma Vakfı Dergisi, yıl 1, sayı 1, Ocak 1989, s.
27-28.
TAN YU, Hikmet "Türklerde Ateşle İlgili İnançlar", I. Uluslararası
Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Millî Folklor
Araştırma Dairesi Yayınları: 21, Seminer, Kong
re Bildirileri Dizisi: 6, DSİ Basım ve Foto - Film
İşletme Müdürlüğü Matbaası, Ankara 1976, cilt
IV, s. 283-304.

"Fatma Anamız (Fadime Anamız) ve El İle İlgili


İnançlar Üzerine Kısa Bir Araştırma", H. Millet
lerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri,
Millî Folklor Araştırma Dairesi Yayınları: 40,
G.Ü. Basın - Yayın Yüksekokulu - Basımevi, An
kara 1982, cilt IV, s. 4 7 9 - 4 9 5 .
İslâmlıktan Önce Türklerde Tek Tanrı İnancı,
Boğaziçi Yayınları, İstanbul 1986, (İkinci
Basım).
"Hacıbektaş'da (Suluca Karahöyük) Bazı İnançlar
ve Âdetler", HI. Milletlerarası Türk Folklor
Kongresi Bildirileri, Millî Folklor Araştırma
Öairesi Yayınları: 86, Başbakanlık Yayınları, An
kara 1987, cilt IV, s. 381 - 394.
Türklerde Taşla İlgili İnançlar, Kültür ve Tu
rizm Bakanlığı Yayınları: 731, Kültür Eserleri
Dizisi: 7 2, Ankara 1987.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 211/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

TEKİN, Talat "İslâm Öncesi Türk Şiiri", Türk Dili Şiiri Özel
Sayısı, (1), Eski Türk Şiiri, sayı 409/Ocak 1986,
s. 3-42. •
"Karahanlı Dönemi Türk Şiiri", Türk Dili Türk
Şiiri Özel Sayısı (1), Eski Türk Şiiri, sayı 409 /
Ocak 1986, s. 81-157.
TERZİBAŞI, Ata "Irak Türkmenleri Arasında Yağmur Duası Tö
renleri ve Sosyolojik Değeri", I. Uluslararası
Türk Folklor Kongresi BUdirileri, Millî Folklor
Araştırma Dairesi Yayınları: 21, Seminer, Kong
re Bildirileri Dizisi: 6, DSİ Basım ve Foto-Film
İşletme Müdürlüğü Matbaası, Ankara 1976, cilt
IV, s. 305-314.
TEZCAN, Mahmut "Beşik Kertme Nişanlı Geleneği ve Çayırbağı
Köyü Uygulaması", III. Milletlerarası Türk
Folklor Kongresi Bildirileri, Millî Folklor Araş
tırma Dairesi Yayınları: 40, G.Ü. Basın-Yayın
Yüksekokulu Basımevi, Ankara 1982, cilt IV, s.
497-515.
TİRMİZÎ Sünen-î Tirmizî Tercemesi (Müt: O. Z. MOL-
LAAHMETOĞLU), cilt II, s. 447-466.
TOBÇAAN, M.N. Moğolların Gizli Tarihi, (I. Tercüme Prof. E.
Haenich'in Almanca ve S. KOZİN'in Rusça Ter
cümesini Moğolca Aslı İle Karşılaştırıp Dilimize
Çev: A. TEMİR), TTK Basımevi, Ankara 1948.
TOGAN, Z. Velidi Oğuz Destanı, (Reşideddin öğuznamesi Tercü
me ve Tahlil), Kayı Yayınları:2, Ahmet Sait Mat
baası, İstanbul 1970.
Hâtıralar, (Türkistan ve Diğer Müslüman Doğu
Türklerinin Millî Varlık ve Kültür Mücadeleleri),
Hikmet Gazetecüik Ltd. Şti., Tan Matbaası, İs
tanbul 1969.
Umumi Türk Tarihine Giriş, İstanbul 1970.

TOLASA, Hamn Ahmet Paşa'nın


tesi Yayınları No:Şiir
286,Dünyası, Atatürk Üniversi
Sevinç Matbaası, Ankara
1973.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 212/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

TONBUL, Saadettin "Elazığ Batısının Bitki Örtüsü Özellikleri", Fırat


Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, sayı 1, cilt
L Elazığ 1987, s. 209-224.
TURAL, Sadılc Edebiyat Bilimine Katkdar, Ankara 1993, s.
215-230.
TURAN, Ahmet "Türk Destan ve Masallarında Şekil Değiştirme
(Kuş Şekline Girme) Motifi", Millî Folklor, yıl
2, sayı 5, cilt 1, Mart 1990, s. 35-37.
TUR AN, M ustafa "Kars'ta Ölü île İlgili Gelenekler", 11. Milletler a
rası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Millî
Folklor Araştırma Dairesi Yayınlan: 40, G.Ü.
Basın cilt
- Yayın Yüksekokulu - Basımevi, Ankara
IV, s. 5 4 7 - 5 5 7 .
1982,
TUR AN, Mümtaz Kültür Değişmeleri, 1000 Temel Eser, Millî
Eğidm Basımevi, İstanbul 1969.
TURAN, Osman Selçuklular Tarihi ve Türk İslâm Medeniyeti,
Turan Neşriyat Yurdu (İkinci Baskı), İstanbul
1969.
Selçuklular Zamanında Türkiye, Turan Neşri
yat Yurdu, İstanbul 1971.
Selçuklular ve İslâmiyet, İstanbul 1971.
Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, Turan
Neşriyat Yurdu, İstanbul 1973.
TURAN, A. Şekür "Afganistan Kazak Türkleri'nde Ölü Gömme
Âdederi", Türk Folklorundan Derlemeler
1986/1, Millî Folklor Araştırma Dairesi Yaymla-
n: 72, Ankara 1986, s. 307-309.
TÜRKMEN, Fikret "Tahir İle Zühre Hikâyesinin Anadolu ve Özbek
Varyantlan", Türk Dili Araştırmaları Yıllığı
Belleten, 1986, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yük
sek Kurumu, TDK Yayınları: 539, TTK Basımevi
-Ankaral988, s. 83-88.
UYSAL, A. Edip "Destanlarımızdan Dede Korkut Hikâyeleri İle
Köroğlu'nda Tabiatüstü Unsurlar", Erdem, sayı
4, cilt II, Ocak 1986, TTK Basımevi, Ankara
Nisan 1986, s. 13-29.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 213/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

ÜÇER, Müjgân "Sivas'ta Yoklatma", L Uluslararası Türk Folk


lor Kongresi Bildirileri, Kültür Bakanlığı, Millî
Folklor Araştırma Dairesi Yayınları: 21, Seminer,
Kongre Bildirileri Dizisi: 6, Ankara 1976, cilt IV,
s. 363-367.
"Anadolu Folklorunda "Fadime Ana" (II)", Türk
Folkloru Araştırmaları, 1981/1, Millî Folklor
Araştırma Dairesi Yayınları: 32, Ankara 1981, s.
113-120.
"Sivas'ta Ahî Emir Ahmet Kümbeti ve Halk
İnançlarındaki Yeri", Türk Folkloru Araştırma
ları 1986/1 , Millî Folklor Araştırma Dairesi Ya
yınları: 73, Ankara 1986, s. 175-184.
"Sivas'ta Folklorik l'ıp ve Bunun Modern Tıptaki
Yeri", Türk Halk Hekimliği Sempozyumu Bil
dirileri, Millî Folklor Araştırma Dairesi Yayınla
rı: 110, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara
1989, s. 253-266.

ÜLKÜTAŞIR, M. Şakir "Türkiye Türklerinde Ad Verme İle İlgili Gele


nek ve İnançlar", 1. Uluslararası Türk Folklor
Kongresi Bildirileri, Kültür Bakanlığı Millî
Folklor Araştırma Dairesi Yayınlan: 21, Seminer,
Kongre Bildirileri Dizisi: 6, Ankara 1976, cilt IV,
s. 369-384.
ÜNAL, M. Ali XVI. Yüzyılda Harput Sancağı (1518-1566),
Atatürk
TTK Kültür,XIV.
Yayınlan Dil Dizi,
ve Tarih
sayı 7,Yüksek Kurumu,
TTK Basımevi,
Ankara 1989.
ÜNVER, A. Süheyl "Hemen Her Yerde Birbirlerinden Farklı Misdk
Folklor İle Telkin Tedavileri Esasları ve Buna
Bursa'nın Verdiği Tam Bir Örnek", I. Uluslarara
sı Türk Folklor Kongresi B ildirileri, Kültür Ba
kanlığı, Millî Folklor Araştırma Dairesi Yayınları:
21, DSİ Basım ve Foto - Film İşletme Müdürlüğü
Matbaası, Ankara 1986, cilt IV, s. 385-413.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 214/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

YAL MAN/ YALKIN Cenupta Türkm en Oy m akları, Kültür Bakanlı-


A. Rıza ğı Yayınları: 256, Kültür Eserleri: 14, (Haz: Sa-
bahat EMİR), Millî Eğitim Basımevi, İstanbul
1977, cilt LIL
YEDİYILDIZ, Bahaeddin "Ordu Yöresine Ait Bazı Folklor Unsurlarının
Tarihî Kökenleri", III. Milletlerarası Türk
Folklor Kon gresi B ildirileri, Millî Folklor Araş
tırma Dairesi Yayınları: 86, Başbakanlık Basıme
vi, Ankara 1987, cilt IV, s. 439-446.
YILDIRIM, Dursun "Köroğlu Destam'nın Orta Asya Rivayederi",
Köroğlu Semineri Bildirileri, Kültür ve Turizm
Bakanlığı, Millî Folklor
ları: 47, Seminer, Araştırma
Kongre Dairesi
Bildirileri Yayın
Dizisi: 15,
Başbakanlık Basım evi, Ankara 1983, s. 103-114.
"Coğrafya'dan Vatan'a Geçiş ve Vatan ile Göç
Ediş Problemi", Türk Yer Adları Sempozyumu
Bildirileri, Millî Folklor Araştırma Dairesi Ya
yınlan: 60, Seminer, Kongre Bildirileri Dizisi:
17, Başbakanlık Basımevi, Ankara 1984, s. 157-
168.
"Orta Asya Bozkırlarından Ummuneli'ne" (Türk
Sözlü Şiir Sanatının Yayılması Üzerine), III.
M illetlerarası Türk Folklor Kongresi B ildirile
ri, Millî Folklor Araştırma Dairesi Yayınları: 78,
Seminer, Kongre Bildirileri Dizisi: 21, Feryal
Matbaacdık San. ve Tic. Ltd. Şd. Ankara 1986,
c i h n , S.441 -458.
"Kök-Türkler'de Kağanlık Süreci Yağış / Kaldır
ma, Kötürme ve Otura", IX. Uluslararası Türk
Tarih Kongresi Bildirileri, Ankara 1991.
"Kök-Türk Çağında Tann mı Tanrılar mı
Vardı?", IV. Uluslararası Türk Folklor Kong
resi Bildirileri, Antalya 1991.
YILDIRIM, Recep "Elazığ Yöresinde Halkın Eski Eserler Hakkında
ki İnançları", Fırat Havzası Folklor ve Etnog
rafya Sempozyumu, Fırat Üniversitesi, Elazığ
1985, s. 383-388 .

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 215/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

YILMAZÇELİK, İbrahim "19. Yüzyılda Harput ve Civan Yer isimleri Üze


rine Bir Deneme", Fırat Havzası H. Folklor ve
Etnografya Sempozyumu, Fırat Üniversitesi,
Elazığ 1989, s. 323- 350.
YlNANÇ, Refet "XVI. Yüzyılda Doğu Anadolu Şehirlerinin Ma
halle Adları", Türk Yer Adları Sempozyumu
Bildirileri, Millî Folklor Araştırma Dairesi Ya
yınları: 60, Başbakanlık Basımevi - Ankara 1984,
s. 225 - 232.
YURTSEVER, M. "Hıdırellez-Tebşer", Emel, sayı 77, Temmuz -
Ağustos 1973, s. 41-45.
YUVALI, Abdulkadir "Fırat Havzasının Türk Tarihindeki Yeri", Fırat
Havzası Folklor ve Etnografya Sempozyumu,
Fırat Üniversitesi, Elazığ 1985, s. 389 - 398.
Sahih-î Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Ter
ZEBÎDÎ, Latifiz, A.A. cemesi ve Şerhi, (Çev: K. MİRAS), Ankara
1980, cilt III, s. 446, 447 - cilt IV, s. 452, 371 -
c i l t X n , s . 87,90, 91.

ZİHNÎ, Mehmet Nimet'i İslâm, (Sad: M. A. RAHMİ) İstanbul


1978, s. 703, 891,921.

C . ANSİKLOPEDİLER, SALNAMELER, DERGİLER, İL YILLIKLARI:

Türk Ansiklopedisi "Harput", cilt XVin ,s. 551.

"Aitukoğullan", cilt m, s. 419.


"Alkansı",cİltn, s. 12-13.
"Felek", cilt XVL s. 202, 203.
"Cenaze", cilt X, s. 167, 168.
İslâm Ansiklopedisi "Harput", cilt V, (1), s. 296.
"Hazarlar", cilt V,(l), s. 401.

Elazığ Ansiklopedisi "Elazığ".

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 216/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Hicri 1298 Tarihli (Haz: H. BİCAN), Fırat Üniversitesi, Fen Ede


Ma'muretü'l Aziz biyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Elazığ 1984,
Salnamesi s. 88, 92.
Hicri 1301 Tarihli
Ma'muretü'l Aziz (Haz:
si. FenT.Edebiyat
AKTAŞ/C. GÜRBÜZ),
Fakültesi, Fırat Üniversite
Tarih Bölümü, E lazığ
Salnamesi 1985, s. 144.
Hicri 1302 Tarihli (Haz: Ö. GÜLPINAR), Fırat Üniversitesi,
Ma'muretü'l Aziz Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, E lazığ
Salnamesi 1985, s. 90.
Hicri 1305 Tarihli (Haz: E. KIRKIL), Fırat Üniversitesi, Fen Ede
Ma'muretü'l Aziz biyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Elazığ 1985,
Salnamesi s. 90.
Hicri 1310 Tarihh (Haz: A. SEYREK), Fırat Üniversitesi, Fen Ede
Ma'muretü'l Aziz biyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Elazığ 1989,
Salnamesi s. 19-32.
Hicri 1312 Tarihli (Haz: S. SERTTAŞ), Fırat Üniversitesi, Fen Ede
Ma'muretü'l Aziz biyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Elazığ 1985.
Salnamesi s. 199.
Yeni Fırat Dergisi Elazığ - Mayıs 1964, s. 12.
Elazığ - Haziran 1965, s. 9
Elazığ - Kasım 1966 , s. 13.
Elazığ'ın Sesi Harput yd 1, sa y ıl , s. 23, 38-41.
Hedef Dergisi Elazığ 1979, yıl 1, sayı 1, s. 23 - 25.
Elazığ 1979, yd l„sayı 3, s. 27, 30.
Elazığ 1979, yd 1, sayı 6, s. 3.
Elazığ 1980, yıl 1, sayı 8, s. 33.
Elazığ Kültür ve yd 1, sayı 1, Ocak 1989, s. 23,27.
Tanıtma Vakfı Dergisi y d 2 , sayı 2, Ocak 1990, s. 13, 17.

Elazığ 1967 İl Yıllığı Elazığ 1970.


Elazığ İli Kültür ve Elazığ İl Kültür Müdürlüğü, Elazığ 1989.
Turizm Envanteri

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 217/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

DIZIN

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 218/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

1. KİŞİ ADLARI BARTHOLD : 54.


A Başat: 60, 109.
Abdal Musa : 76, 78. Bata: 69.
Abdül-Aziz : 14. Battal Gazi; 79.
ACIPAYAMLI, Orhan : 170.
Bayındır Han : 93.
Ahi Musa: 130.
Ahmet Peykerci : 182. Beşik Baba : 59, 100.
Ahmed Ye sevî: 73. Beyrek: 60, 101, 135.
AKALIN, Mehm et: 51. Beyzade Efendi: 145, 183.

Ak Ana : 104.
Alaaddin Keykubat: 14. Bibi Hilal : 90.
Boğaç : 109.
Alan-ho'a : 78.
Buğu Han : 104.
AH (Hz.) : 79.
Buğra Han : 135.
Ah : 90.
Almanbet: 108.
Alp Er Tonga : 140.
Ankuzu Baba : 13, 47, 50, 130, CAFEROĞLU, Ahmet: 179.
182.
Celal Baba: 183.
Arap Baba: 110, 130, 181.
Cüveynî: 78.
Aşık Paşa : 79.
Atilla: 136.
Ay : 104.

Ay H an: 45. Çakıp Han : 68.


Ay Kağan : 1 0 4 . Çapakçurlu Şeyh: 181.
A y T o ld ı: 1 3 6 .
Çekme Baba : 45, 106.
Çıyırdı: 91.
B
Baba Maçin : 73. Çingiz Han : 57, 60, 78.
Babûr: 135, 162. Çoban Rüstenı: 90.
BANG, W. : 53. Çora Batur: 93.
BANZAROF : 78. Çubuk B ey : 13.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 219/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Dede Korkut : 57, 60, 93, 117, Habis Et-Temim (Hz.) : 174.
135, 137, 162. Hacı Bektaş-ı Veli : 73, 76, 78.
Dirse Han : 57, 93. Hacı Doğml: 73.
Doyh Kayı : 109, 136. Hacı Mehmet: 17.
Dubun Bayan : 78. Hacim Sultan : 73.
Hakim Ata : 120.
E Hümayun : 162.
Ebu Dülef : 48, 179.
Ebulgazi Bahadır Han : 135. i
Egrek : 103. İbn Abbas (Hz.) : 174.
Elvan Çelebi : 79. İbn Batuta : 134.
Enes İbn-i Malik (Hz.): 174. İbn Fazlan: 27, 51 ,5 7..
ERCİLASUN, Ahmet Bican : 27. İbn Haldun : 170.
ERDENTUĞ, Nermin : 29. İNAN, Abdülkadir : 54, 140, 160,
ERÖZ, M ehm et: 53, 120. 200.

Evliya Çelebi : 10, 12, 18, 56, 153.

Joakimov : 147.
Fadh Ahmet Baba : 13, 59, 106,
130, 183. K
Fatma (Hz.) : 122. , KAFESOĞLU, İbrahim : 77, 201.

KALAFAT,
KanTurah : Yaşar
117. : 24, 25, 201.
GABAIN, A. Von : 53. Kanaa : 72.
Geyikli Baba : 76, 120. Kanıkey : 60, 141.
GÖKALP, Ziya: 117. Kanh K oca : 117.
Gün : 104, 117. Kara Abdal : 76.
GÜNAY, Umay: 199. Karasaç : 72.
GÜZEL, Abdurrahman : 199, 200. Kaşkarlı Mahmud : 48.
H Katun:101.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 220/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Kaygusuz Abdal : 119. Nizamettin Ibrahimoğlu Ahmet


Kazan Bey : 60, 135, 137. 18.
Kazım Baba : 130.
Kök : 27. O
Köketay : 136. Oğuz Kağan : 27, 45, 76, 97.
KÖPRÜLÜ, Fuad : 87, 203. Orhan Gazi : 120.
Köroğlu: 91. ORKUN, Hüseyin Namık : 26.
Kudbeddin Haydar: 73 . Osman Ga zi: 61.
. Kül-Tigin : 26. Osman Vasıf: 171.

Kün : 27.
Ö
ÖGEL, Bahaeddin : 27, 79.
Lebid B. A'sam : 113.

M Plan Dö KARPİNİ : 68.

Mahasatvi : 101, 140.


Manas : 60, 68, 91, 93, 97, 108, R
136, 141.
RADLOFF, W.: 27, 54.
Mansur Baba : 130, 182.
Mazhar Efendi : 130, 182. ROUX, Jean Paul: 76.
Mervezî : 87.
Miran Kahin : 61.
Muhammed (Hz. S.A.V) : 112. Salur Kazan : 57, 162.
Saraç Ali: 17.
Murat Baba: 110, 130, 181.
SELİGMANNDr. S; : 173.
Muzaffer Baba : 47, 49, 59, 60,
106. Sen cer: 103, 141.
Seyrek : 103.
N Seyyid Alizâde(R.A): 174.

Nadir Baba: 105, 130, 181. Seyyid Kasım Baba : 181.


.NazirBa ba: 182. Sufî Muhammed Zemûkî: 73.
Nemrut: 129. Sultan Melihşah : 134.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 221/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Sultan Sucâuddin : 79. Uruz : 137, 162.


SUNGUROĞLU, İshak : 15, 167, Üryan Ba ba: 81, 130, 181.
168,208..
Sungur-zade Hacı Abdulkerim : Ü
168.
Ülemelik : 105.
Ümm-i Seleme : 175.

Şah İsmad : 14, 91 .


Şeyh Bedreddin : 79.
VERBITSKI: 28.
Şeyh Hacı Osman Bedreddin: 130.
Şeyh Şerafettin Efendi: 130.
YILDIRIM, Dursun : 8, 213.
T Yultuz : 27, 104.
Tağ : 27. Yusuf Has Hacip : 85.
Tai-tsung : 76.
Tayyar Baba : 130, 182.
Temucin-uge : 109. Zahri Baba : 130.
Tengiz : 27.
Tepe Göz : 60.
THOMSEN : 54, 55.
Togan Ata : 73.
Togurmış : 61.
Tonga Tigin : 140:
Tostogoş : 72.
TÜRKMEN, Fikret: 9 1, 92.

Ubeyd Bin Rifaa-Ez Zürâkî : 174.


Umay : 29, 30, 98.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 222/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

2. D E V L E T , MİLLET , B O Y Buryat, -1ar : 44, 55, 60, 68.


V E AŞİRET ADLARI
A
Abakan Tatarları: 49, 72, 133. CandaroğuUarı: 137.
Akkoyunlular ! 14, 18, 133. Chou : 133.
Alişam: 129.
Apar, -1ar : 140.
Apurum, -1ar: 140. Çağatay : 161.
Arap, -1ar: 12, 13, 109, 166. Çin, -liler : 24, 42, 103, 107, 124.
Argın: 182. Çuvaş, -1ar : 68.
Artukoğullan : 13.
D
Asur, -1ar : 12.
Dulkadiroğulları: 14.
Atıgay : 130.
Dolgan,-1ar: 78.
Avar, -1ar : 24, 60.
Avşar, -1ar: 123. E
Ay Han Aşireti : 83.
Ekrâd: 16.
A,ydmoğulları : 137.
Ermeni, -1er: 12, 14, 15.
\zeri,-1er : 35, 48, 65, 134.
Eyyubiler : 14.

B
Baganalı-Nayman : 130. Fransız, -1ar : 19.
Barshan : 57, 124.
Başkurt, -1ar : 32, 44, 48, 87, 124, H
147, 166, 178.
Harezmî, -1er : 151.
Bekir, -1er : 49, 58, 68, 144, 162.
Hazar, -1ar : 88.
Bizans, -lılar: 24.
Hıtay : 76, 179.
Bulgar,-1ar: 51, 137. Hint, -liler: 166.
Bureder : 96. Hitit: 12.
http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 223/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Hun, -1ar : 41, 49, 119, 127, 130, M


132, 133, 144, 176. Mittani : 12.
Hurri, -1er : 12.
Moğol,-1ar : 50, 57, 97, 172, 178.

N
İlhanlılar: 14.
İran, -lılar: 12. Nogay : 130, 141.

K O

Kaç, -1ar : 29, 60. Oğuzlar : 27, 48, 49, 69, 174.
Kalaç,-1ar: 109. Osmanh : 14, 18, 134.
Kalmık,-1ar: 119. Ö
Kao-çı:41. Özbek,-ler : 32, 34, 134.
Karagas : 55.
Karluk:109.
Kaşkar, -h : 68, 172. Peçenek, -ler: 69.
Kazak,-1ar : 56, 65, 107.
R
Kazan : 35.
Rum, -1ar: 14, 166.
Kıpçak,-1ar : 57, 104, 128. Rus, -1ar: 104.
Kn-gız, -1ar : 30, 32, 34, 35, 48, 75,
87.
Kimâk,-1er : 48, 128. Sagay, -1ar : 40, 49, 60, 75, 145,
Kitanlar (Hitaylar) : 48, 140. Saruhanoğulları: 137.
Kök-Türk, -ler : 24, 49, 77, 130, Sayan : 128.
132, 136, 140.
Selçuklu, -1ar: 13, 18, 134.
Kuman,-1ar: 68, 69, 130. Soy at, -1ar: 67, 121.

L
Laplar : 118. Şor : 49, 60, 144.
Lebed, -ler: 123.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 224/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Y
Tabgaç, -1ar: 132. Yabaku : 128.
Tatar, -1ar: 96, 109, 122, 140. Yakut, -1ar : 29, 30, 41, 51, 55, 68,
Teleüt, -1er : 30, 60, 68, 81, 119, 78, 100, 120, 121, 124, 159,
150. 162, 166.
Telengit,-1er: 123, 125.
Tibetli,-1er: 140.
Tokuz Oğuzlar : 48, 87.
Tu-cüe, -1er : 116.
Tunguzlar:44, 60, 125.
Türgiş : 119, 140.
Türkmen, -1er : 16, 123, 136, 140,
141, 136.
Türk, -1er : 15, 20, 27, 28, 30,
. 32,34,35,37,40,41,43,
48, 49, 50, 52, 53, 57, 59,
60, 61, 62, 63, 64, 65, 68,
72, 75, 76, 77, 81, 82, 84,
85, 86, 88, 99, 100, 101,
102, 107, 108, 109, 110,
118, 121, 122, 124, 127,
130, 136, 144, 147, 154,
155, 159, 171, 176, 178,
179,180,184.

U
Urartular : 13, 129.
Urenha : 34, 35, 49, 72, 94, 96,
126.
Uygur, -1ar : 42 , 48, 53, 60, 78,
100,101,141,165,176.

U
Üç Kurıkan : 140.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 225/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

3. YER ADLARI , Bingöl: 83.


A Boğazköy : 12.
Ada na: 120. Boztepe : 10.
Adıyaman : 83. Bulgaristan : 123.
Ağrı : 63. Bulutlu Dağı: 9.
Aladağ : 10. Burhaniye : 121.
Alaş Irmağı : 73.
Altay, -1ar : 49, 67, 69, 82, 131,
196. Celever Tepesi: 10.
Amerika : 19.
Anadolu : 12, 13, 37, 50, 65, 133, ç
135, 162.
Çamiçur: 10.
Ankara: 120.
Çemişgezek : 10.
Antalya : 94.
Çiç tepe : 10.
Arnavutluk : 122. Çilemelik Dağı : 9.
Aslan Dağı : 9. Çöke Dağı: 9.
Aşağı Çakmak Köyü : 47.
Avrupa : 72. D
Dağıstan : 143.
B Diyarbakır: 63, 120.
Bahçeli Köyü : 47.
Balasagun : 84. E
Balkaya Tepesi : 9. Elazığ : 10, 13, 14, 17.
Bartın : 178. Erzincan : 151, 178.
Baskil : 47. Erzurum : 33, 52, 63, 92.
Bayburt : 63.
Bedehşan : 72.
Beyyurdu : 10. Fergana : 32, 34.
Binboğa : 124, 137, 151, 178. Fethiye : 120.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 226/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

HARPUT'TA ESKİ TÜRK İNANÇLARI VE HALK HEKİMLİĞİ

Fırat: 10. Horasan : 48, 73.


Hulin D ağ ı: 59.
G Hüseynik : 45.
Gan-tşuan Dağı : 49.
Gaziantep : 63. I
Göksün : 134. İğdır :51,63.
Gölcük : 10. Irak : 147.
Güneyçayır : 34, 56. Isık Gölü ; 57.

H
Hacı Seli Köyü: 129. İdd : 105.
Hal Köyü : 29. Iran : 153.
Hamidi Köyü : 58. İstanbul : 162.
İşuva : 12.
Hangay Dağı : 49.
Han-yoan Dağı : 49.
K
Haroğlu Dağı: 9.
Karakaya : 10.
Harput : 7, 9, 10, 11, 12, 13, 14,
15, 16, 18, 19, 20, 38, 45, Karasu : 10.
55, 56, 58, 75, 78, 80, 83, Karaoğlan Dağı : 9.
84, 103, 104, 105, 115, 119,
120, 122, 124, 125, 128, Karayazı: 10.
131, 135, 138, 141, 145, Karga Dağı : 9.
151,163. Karpata : 12.
Harputaş : 12. Kars : 51.
Hasret Dağı : 10. Kavaklı Köy : 123.
Hazar: 10, 11. Kayseri : 172.
Hazar Baba Dağı : 11. Kazan : 73.
Hoğu: 129. Keban : 10.
Hoş : 10. Kerkük: 65, 138.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 227/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Kıbrıs : 35. N
Kıraç Tepe : 10. Naldöken : 9.
Narman : 92.
Kırım : 154.
Nimrü Köyü :47.
Kırklar : 9.
Nurhak : 62.
Kızıl Dağ : 9.
Kopşu Irmağı : 72. O
Konya: 178. Orta Asya : 24, 43, 50, 67, 72, 90,
147.
Köğenk : 129.
Kurusugözü : 49.
Ö
Kuzova : 10. Ötüken : 49.

P
Lung - Çıng Dağı : 49. Palu : 13.
Perçenç : 129.
Peri : 10.
M

Mahiu Tepesi : 10. R


Malatya : 10. Rıdvan Tepe : 10.
Rize : 63.
Maraş : 172. Roma : 13.
Mastar Dağı : 9.
Rumeh : 123, 186.
Mercümüt: 10.
Rusya: 123.
M ısır: 72.
Munzur : 10.
Murat : 10.
Sanduk Köyü : 47.
Musul : 147. Saray : 14.
Muş : 62. Sarıkamış : 63.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 228/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Semericand : 72. U
Seyran Tepe : 9. Uluğbey :120.
Sibirya : 24, 43, 67, 83.
Uluova: 10.
Siirt : 176.
Ural : 105.
Silivri : 123.
Urfa : 63, 83.
Sinop : 135.
Sivas : 167.
Siverek : 176. Ü
Sophene: 12.
Sün Köyü ; 133. Ürgüp : 147.

V
wŞan-din-şan : 49.
Van: 13, 52.
Vertedl : 129.
Volga : 61.
Tannan Dağı : 49.
Taşeli : I 13.
Taşkent : 34. Yalavuz Tepe : 10.
Taşkesen Köyü : 47. Yassıca Dağı : 9, 10.
Teke : 76. Yedigöz : 45, 55.
Teye Nehri : 55. Yenisey : 124.
Toroslar : 9, 10.
Yozgat: 172.
Trakya : 69.
Yugoslavya : 143.
Tunceli : 63.
Turfan ; 140.
Tülüntepe : 129. Z
Türkistan : 48, 60, 75. Zarfanı : 156.
Türkiye: 122, 171. Zerteriç :I29, 179.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 229/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 230/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

RESİMLER

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 231/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Muzaffer Baba Yatırı ve Kutsal Alıç Ağacı.

Kutsal A lıç Ağacından Başka Bir Görüntü.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 232/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Alıç Ağacına Asılan Bebek ve Beşik Sembolleri.

Muzaffer Baba Yatın ve Ağaçtan Yere Düşen Bebekler.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 233/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Fatih Ahmet Baba Türbesi'nde Ağaçlara Asılan Renkli İplik ve


Bez Parçalan.

Fatih Ahmet Baba Türbesinden Başka Bir Görüntü. Çok Sayıdaki İplik ve
Bezlerden Ağacın Şeklinin Değiştiği Görülmektedir.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 234/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Harput'ta Çekme Baba Yatırı ve Delikli Taş.

Harput'ta Yedigöz Kayalıklarındaki Delikli Taş.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 235/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Yedigöz'de Yedi Ayn Pınann Çıktığı Kaynakların En Büyüğü. Mağaranın


Duvarlarına Ta.5 Yapıştınlır, Beş Yılda Bir Defa da Kurban Kesilir.

Fatih Ahmet Baba Türbesi'nde, Dilek Duvan


Yapıştırılan Taş İzleri ve Kutsal Ağaç.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 236/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Harput'ta Nazarla Taşa Dönüştüğüne İnanılan


Ejdahar (Ejderha) TaşL

Harput'un Yedigöz Mevkiinde, Yedi Ayrı Kaynak Suyunun Birleştiği Yer.


Sihiıiendiğine İnanılan Kiremitler de Bu Yerdedir.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 237/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Harput'un Yedigözdeki Göz Puhan (Pınarı),


Kayahklann Bulunduğu Yerdedir.

Hai-put'ta Kurban Kesildikten Sonra Hayvanın Bir An Önce Ölmesi


İnancıyla Onun Üzerine Bırakılan Bıçak.
http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 238/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Kurban Kanının Çocukların Alınlarına Sürülmesi.

Şahmaran.
237
http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 239/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Şahmaran.

Yanan Ocak ve Bağ Evindeki Çalışanlar.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 240/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Harput'ta Mezarlığı Ziyaret.

Harput'ta Nadir Baba Türbesi.

239
http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 241/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Harput'ta Beşik Baba Türbesi ve Belek Gazi Anıtı.

Üryan Baba Türbesi.

240
http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 242/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Bir Cuma Günü Beyzade Efendi'nin Kabrini Ziyarete Gelenler.

Tayyar Baba'mn Türbesi,

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 243/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Ankuzu Baba Türbesi, Yassıca Dağı'nın Tepesindedir.

Mazhar Efendi, İmam Efendi ve Kazım Efendi'nin


Harput Mezarhğmdaki Türbeleri.

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 244/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Murat Baba Türbesi.

Fatilı Alımet Baba Türbesi.


http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 245/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Zahri Baba Türbesi ve Ziyaretçiler.

Tarih ve Efsanelere Bümnmüş Harput Kalesi.


244
http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 246/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Harput'ta Nadir Baba Türbesi.

Harput'ta Türic-İslâm Kültür ve Sanatının Bir Kesid.


245
http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 247/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

Harput'ta Kaynak Kişilerden Birisi.

Kaynak Kişilerden Bir Diğeri.

... . 246 . .
http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 248/249
7/28/2019 Rıfat Araz - Harputta Eski Halk İnançları ve Halk Hekimliği

http://slidepdf.com/reader/full/rifat-araz-harputta-eski-halk-inanclari-ve-halk-hekimligi 249/249

You might also like