Professional Documents
Culture Documents
DERYA SARI
İzmir
2023
DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ
DERYA SARI
DANIŞMAN
PROF. DR. ASLI UZ BAŞ
İzmir
2023
ETİK İLKE VE KURALLARA UYGUNLUK BEYANNAMESİ
21/06/2023
Derya SARI
TEZ ÇALIŞMASI ORJİNALLİK RAPORU
i
TEŞEKKÜR
‘Bir öğretmen çeşitli bitkilere bakan bir bahçıvan gibi çalışır. Bir bitki güneşi, diğeri serin
gölgeyi sever; biri akarsu kıyısını, diğeri çorak dağ tepesini sever. Biri kumlu toprakta
gelişirken, diğeri bereketli topraklarda gelişir. Hepsinin kendine en uygun bakıma ihtiyacı
vardır; yoksa sonuç başarısız olur.’(Abdülbaha)
Bu süreçte sabrı, sevgisi, desteği ve inancı ile bana destek olan eşim Kalender
SARI’ya tüm sevgimle teşekkür ederim. Son altı yılda fedakarca davranarak hayallerimi
gerçekleştirmemde gösterdiği yardım için çok mutluyum. Canım oğlum Bülent Toprak
SARI’ya bana verdiği destek için ise çok daha ayrı bir teşekkür sunmak isterim. Bazen
oyundan, bazen dersten ve bazen sohbetimizden keserek bana zaman tanıdı. Benimle gurur
duyduğunu biliyorum ve bende onunla gurur duyuyorum. Eğer o küçük yüreğin desteği
olmasaydı ben bir anne, ev hanımı ve çalışan bir öğretmen olarak bu süreçte zorlanabilirdim.
Sonuç olarak burada belirttiğim güzel isimlerin yanında, ismi geçmeyen birçok
insanında farklı zamanlarda farklı şekillerde desteği bulunmaktadır. Her birinin desteği ve
sevgisi, bu tezde ve benim ile birlikte yaşayacaktır.
Sonsuz Teşekkürler ve Saygılarımla…
iii
İÇİNDEKİLER
ÖZET...................................................................................................................... xv
ABSTRACT ........................................................................................................ xviii
BÖLÜM I ..................................................................................................................... 1
GİRİŞ ........................................................................................................................... 1
BÖLÜM II.................................................................................................................. 13
2.3.1. Okul Öncesi Öğrencilerine Yönelik Pozitif Eğitim Müdahaleleri ile İlgili
Yurt Dışı Bazı Araştırmalar ............................................................................... 96
2.3.5. 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı’nın Yeterliği ile Okulların İhtiyaçları
Hakkında İlgili Yurt İçi Bazı Araştırmalar ...................................................... 120
3.3.2.5. Çocuklar İçin Kısa Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği (PANAS-C) ..... 131
5.2.3. Nicel ve Nitel Bulguların Karşılaştırılması ile Edinilen Sonuçlar ......... 324
viii
EK 1. .................................................................................................................... 370
EK 2. Uygulama İzinleri ...................................................................................... 372
DENEYSEL MÜDAHALE UYGULAMA ETİK İZNİ ...................................... 372
Ek 3. Örnek MÇEP Bir Hafta İçerisinde Gerçekleştirilen Günlük Çalışmalar .... 397
Ek 4. Pozitif Psikoterapi Eğitim Sertifikası ..................................................... 404
ix
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 68 Öğretmenlerin MÇEP’na ait beklentilerine dair görüşleri için kod, kategori
ve tema bulguları ...................................................................................................... 256
Tablo 69 Pozitif psikoloji hakkında ön ve son nitel görüşme bulgularına dair
karşılaştırmalı görüşlerin yüzdelik değerleri ............................................................ 261
Tablo 70 Pozitif eğitim hakkında ön ve son nitel görüşme bulgularına dair
karşılaştırmalı görüşlerin yüzdelik değerleri ............................................................ 262
Tablo 71 Öğrencilerin mutluluk ve iyi oluşarını arttırma çalışmaları hakkında ön ve
son nitel görüşme bulgularına dair karşılaştırmalı görüşlerin yüzdelik değerleri .... 263
Tablo 72 Öğrencilerin karakter güçlerinin geliştirilmesi hakkında ön ve son nitel
görüşme bulgularına dair karşılaştırmalı görüşlerin yüzdelik değerleri .................. 264
Tablo 73 MÇEP hakkında beklentiler ve beklentilerin karşılanması hakkında ön ve
son nitel görüşme bulgularına dair karşılaştırmalı görüşlerin yüzdelik değerleri .... 266
xiv
ŞEKİLLER LİSTESİ
ÖZET
ait sonuçlar ise MÇEP’nın öğrencilerin iyi oluşlarına, sosyal, duygusal ve akademik
becerilerine olumlu etki ettiği yönünde görülmektedir.
ABSTRACT
student program was carried out by the teachers for three months. In this process, 3 parent
information sessions were held.
In the analysis of quantitative data, descriptive statistics were calculated, with t-test
for independent samples and ANOVA techniques for repeated measures. Content analysis
was carried out during the analysis process of qualitative data. According to the quantitative
findings of the study, it was observed that there was an increase in the ‘Positive Emotion’
scores of the students in both child and parent measurements, and this increase was
maintained also after two months. Neverthless, students’ Negative Emotions did not decrease
in both student and parent measures. The Students’ Social Skills Evaluation Scale and the
Student-Teacher Relationship Scale scores also increased, and it was observed that these
increases were maintained in the follow-up measurement. It was observed that there was an
increase in the scores they got from the OHD Scale, 'Turkish Skills' and 'Attitudes towards
School and Teacher' sub-dimensions and the total of the scale, and these increases were
maintained for two months. However, this increase was not observed in the ‘mathematics
skills’ sub-dimension of this scale. Experimental group students increased their scores from
the 'Emotion Recognition/Emotional Expression, Self-regulation and Social Competence'
dimensions and the Preschool Social Emotional Skills and Resilience Scale, and these
increases were maintained in the follow-up measurements. However, no significant
difference was found between the experimental and control groups in the ‘empathy’ sub-
dimension of the scale. The scores of the experimental group students from the Character
Strengths Inventory-Early Childhood Form, the post-test and follow-up test scores of the
‘interpersonal powers’ and ‘intellectual powers’ dimension increased, yet this increase was
not detected in the temperance powers’ and ‘transcendent powers’ dimensions.
The findings of the qualitative data collected before and after the experimental
intervention were examined and compared. Initially, their opinions about the existing
preschool education program before the experimental intervention were taken in order to
expand the scope of the research and to understand the different variables. In line with the
first qualitative data, it was observed that the teachers’ positive psychology and positive
education knowledge were insufficient, but after the experimental intervention, their
knowledge about these concepts was formed. For the qualitative data obtained before the
experimental intervention, the teachers stated that the children needed to study happiness,
well-being and character strengths. After the program, they reported that the MÇEP met
this need. It has also been reported as a useful program in terms of increasing students’
xx
positive emotions and raising awareness about their character strengths. In conclusion,
quantitative and qualitative findings were compared and discussed.
As a consequence, it can be said that MCEP and MCEP as positive psychology
intervention programs contributed to the purpose of this research. With MCEÖP, teachers
and administrators reported that the program contributed not only their personal
development and the well-being of students, but also to their social, emotional and academic
development. As a result of the quantitative findings, it has been found out that MÇEP has a
positive effect on students’ well-being, social, emotional and academic skills.
BÖLÜM I
GİRİŞ
1.1. Problem Durumu
erdemler hem filozoflar hem de dini düşünürler tarafından değer verilen ahlaki özelliklerdir.
Bu erdem ve karakter güçleri kullanılarak kişinin hayatında önemli kaynaklar belirlenip, bir
yol haritası oluşturulabilmektedir. Park ve Peterson (2009) tarafından karakter güçleri
sayesinde bireylerin kişisel nitelikleri hakkında bir kelime havuzu oluşturulabildiği ve
karakter güçlerinin kişilerin psikolojik süreçlerini tanımlarken bir bütün halinde kullanılması
gerekliliği ifade edilmektedir. Bu durum, bir bireyde bir karakter gücünün olup diğerlerinin
olmaması anlamına gelmemektedir. Karakter güçleri bireylerde çeşitli kombinasyonlar
halinde bulunmaktadır, kimisi daha az olabilmekte ve kimisi de daha çok olabilmektedir.
Faydalı ve iyi bir karaktere sahip olmak ise bileşenlerin bir profilinin çıkarılarak
oluşturulması ile görülebilmektedir (Park ve Peterson, 2009).
Genel olarak çalışma kapsamı doğrultusunda, pozitif psikolojinin üç araştırma
alanına odaklandığı görülmektedir. Bunlar; pozitif öznel yaşantılar, pozitif kişisel özelikler
ve pozitif kurumlardır (Clonan, Chafouleas, McDougal, ve Riley-Tillman, 2004; Weiten ve
diğerleri, 2016). Pozitif öznel yaşantılar, pozitif duygular, akış, bilinçli farkındalık gibi
şimdiye odaklanmaya yönelik öznel yaşantıları ve sadece şu an ile ilgili olmayan hoş ve
memnun edici hisleri ortaya çıkaran anıları içeren öznel durumları ifade etmektedir. Pozitif
kişisel özellikler, yılmazlık, karakter güçleri ve erdemler gibi insanların gelişim alanları
üzerinde çalışılan konuları içermektedir. Pozitif kurumlarda ise hem pozitif öznel
yaşantıların arttırılması hem de pozitif kişisel güçlerin ortaya çıkarılmasına dair çalışmaların
yürütüldüğü görülmektedir. Bu kurumlar, insanların bir araya geldiği tüm organizasyonları
ve pozitif psikoloji yaklaşımı doğrultusunda temellenen çalışmaları içermektedir. Pozitif bir
kurum aile, okul, işyeri ve hatta komşuluk gibi topluluk ilişkilerinin yer aldığı her ortamı
ifade etmektedir (Weiten ve diğerleri, 2016).
Pozitif psikolojinin bireylerin iyi oluşlarına odaklanarak, kurumlar içerisinde
kullanılması ise önemli bir çalışma alanı oluşturmuştur. Yurt dışında eğitim alanında pozitif
psikolojinin okullarda sistematik olarak uygulanmasına dair çalışmalar ise dikkat
çekmektedir. Pozitif okullar oluşturmak için programlar geliştirilmekte ve uygulanmakta, bu
da hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin iyi oluşlarını desteklemektedir (Bannink, 2017).
Ayrıca bu programlar ebeveynlerin çocuklarında gelişim ve ilerlemeyi desteklemesinde ve
insanların kendileri için değerli olan en iyi yaşam şartlarının belirlemesinde önemli bir yere
sahiptir (Seligman ve Csikszentmihalyi, 2000). O
Okulların sadece akademik gelişime önem vermesi yeterli görünmemekte ve
öğrenciler için bu destek pozitif eğitim müdahaleleri ile verilebilmektedir (Seligman, Ernst,
Gillham, Reivich ve Linkins, 2009). Nitekim pozitif psikolojinin okullarda uygulanması ile
4
öğrenci iyi oluşunun arttığı görülmektedir. Aynı zamanda akademik becerilerinde, ilgi
alanlarında, öğrenme istekliliklerinde ve arkadaş ilişkilerinde de iyi oluşun arttığı
belirtilmektedir (Bernard ve Walton, 2011; Waters, 2011). Yine birçok araştırmanın
sonucuna ve araştırmacıların ortak görüşüne göre çocuklarda pozitif sosyal ilişkiler ve
karakter gelişimi çalışmaları ile anti sosyal davranışlarda azalma olduğu belirtilmektedir
(Luiselli, Putnam, Handler ve Feinberg, 2005). Ayrıca mutluluk üzerine yapılan çalışmaların
mutluluğu arttırdığı ve depresyonu azalttığı görülmektedir (Seligman, Steen, Park ve
Peterson, 2005; Sin ve Lyubomirsky, 2009). Aslında pozitif psikoloji içerik olarak her gün
işlenebilen ve çeşitli etkinlikler ile uygulanabilen bir yaklaşımdır. Öğrencilerin;
öğretmenlerinden iletişim, destekleme, işbirliği ve motivasyon gibi konularda ve
ebeveynlerinden karakter gelişimi, olumlu düşünme ve motivasyon gibi konularda eğitim
alabileceği savunulmaktadır (Tatalović Vorkapić ve Vujičić, 2013). Çeşitli alanlarda
gerçekleştirilen pozitif psikoloji müdahaleleri ile kişisel ve organizasyonel bir iyi oluş
gelişebilmektedir. Okullarda ve sınıflarda uygulanan karakter gücüne dayalı sınıf
müdahaleleri araştırmalarında pozitif duygu, yaşama bağlılık, ilişkiler ve başarı bileşenleri
aracılığıyla olumlu sonuçlar ortaya çıktığı görülmektedir (Lavy, 2020).
Paralel şekilde, karakter güçlerinin kurumlar içerisinde kullanılması kişisel ve
bulunulan grup için olumlu sonuçlar ortaya koymaktadır. Karakter güçleri ölçümü ile kişi
kendini ve başkalarını daha iyi anlayabilmekte ve aynı zamanda akademik olarak
gelişebilmektedir. Böylece öğrenme, araştırma ve keşif anlayışı zenginleşebilmektedir.
Geçmişten beri karakter eğitimi çalışmalarının toplumsal norm ve beklentiler üzerine
odaklandığı ifade edilmektedir (Linkins, Niemiec, Gillham ve Mayerson, 2014). Ancak
pozitif psikoloji temelli bir yaklaşım bireylere ait kişisel karakter güçlerini belirlemelerine
yardımcı olmayı ve geliştirmeyi hedeflemektedir. Eğitsel, psikolojik ve organizasyonel
araştırmalara dayanarak, karakter güçlerinin 21. yüzyıl okullarıyla ilişkisine dair
bütünleştirici bir genel bakış sağlamak önemlidir. Karakterin içsel bir eğilimden
kaynaklanabildiği ve bununla birlikte bireylere deneyim ve çevresel fırsatlar sağlandığında
güçlü özelliklere ait potansiyellerinin ortaya çıkabildiği belirtilmektedir (Lavy, 2020).
Örneğin ortaokul ve lise öğrencilerinin akademik başarıları onların sevgi, şükran, bakış açısı
ve azim gibi karakter güçlerinden etkilenmektedir. Hastalıkların iyileşme sürecinde; güzellik
ve mükemmelliğin takdiri ile cesaret karakter gücü etkili olmaktadır. Etkili öğretmenlerin ise
sosyal zeka, yaşam sevinci ve mizah karakter güçlerini kullandığı görülmektedir (Park ve
Peterson, 2009). Bunun yanında karakter güçleri geliştirilebilir olduğu kadar gelişim
evrelerine göre değişebilmektedir (Friedmann, 2022).
5
Bu araştırmada ise karakter güçleri ve erdemleri ile PERMA iyi oluş ögelerinden
olumlu duygular, olumlu ilişkiler ve başarı ögeleri okul öncesi öğrencilerinin iyi oluşlarını
geliştirmek amacıyla çalışılmıştır. Bu gelişim evresinde bulunan öğrenciler ile yapılan
etkinliklerin öğrencilerin iyi oluşlarını ve karakter güçlerini geliştirmedeki etkisi merak
edilmiştir. Kurumlar bazında uygulanan pozitif psikoloji müdahale programlarının
öğrencilerinin iyi oluşlarına, sosyal-duygusal ve akademik gelişimlerine etkisi olduğu
görülmektedir (Bernard ve Walton, 2011; Eryılmaz, 2014; Hall ve Pearson, 2003; Malkoç,
2011; Seligman ve diğerleri, 2009; Shoshani ve Slone, 2017; Waters, 2011). Ayrıca Linkins
ve arkadaşları (2014) sınıflarda ve okullarda güçlü yönlere dayalı uygulamaların
arttırılmasının önemine dikkat çekmektedir. Bu araştırmada okul öncesi çocuklarının sosyal,
duygusal ve akademik gelişimleri ele alınmıştır. Öğretmenlerin pozitif psikoloji
yaklaşımlarını sınıflarında kullanmaları ile hem kendi kişisel gelişimleri hem de eğitim-
öğretim becerileri artmaktadır (Ho, Mak, Ching ve Lo, 2017; Lopez ve Louis, 2009; Sop ve
Özdemir Bişkin, 2021; Yang, Fan, Chen, Hsu ve Chien, 2018). Bu sebeple bu araştırmada
öğretmenlerin pozitif psikoloji yaklaşımlarını eğitimde kullanmaları teşvik edilmiş ve
geliştirilen program hakkında görüşleri alınmıştır.
Bu araştırmada program geliştirilirken, eğitim kurumlarımızın uyguladığı Milli
Eğitim Bakanlığı (MEB, 2013a) Okul Öncesi Eğitim Programı incelenmiş, değerler eğitimi
çalışmalarının etkisi araştırılmıştır. Ayrıca bu araştırma kapsamında geliştirilen programların
hazırlanmasında ‘Okul öncesi eğitimin süreçleriyle rehberlik hizmetleri bütünleştirilmelidir’
(MEB, 2013a, s.11) ilkesi temel alınmıştır. Bütüncül bir yaklaşım ile okul öncesi eğitimin
paydaşları ele alınmış, kültüre duyarlı bir yaklaşım ile program içeriği oluşturulmuş ve etkisi
incelenmiştir. Yıldırım (2007) okul öncesi çocuklarının gelişim açısından en hızlı dönemde
olduklarını hatırlatmakta, çocukların kendini ifade etme, araştırma ve problem çözme
becerilerinin geliştirilmesinin büyük önem taşıdığını ifade etmektedir. Okul öncesi dönem
çocukları da oyun oynayarak hayatı modellemektedir. Zihinsel, fiziksel, sosyal ve duygusal
gelişimleri oyunları ile gözlenebilir ve öğrenme deneyimleri artabilir. Toplumsal ve ahlaki
kuralların oluşumu da oyun kurallarına uyma ile gelişmektedir. Okul öncesi eğitime giden
çocukların gelişimi ilkokula başladıkları zaman daha belirgin olarak görülmektedir.
(Yavuzer, 2019). Okul öncesi eğitimin önemi (Can ve Kılıç, 2019; Ekinci ve Bozan, 2019;
Özbaş, 2018; Sak ve diğerleri, 2020; Şirin ve Şirin, 2021; Yavuzer, 2019). Okulları güvenli
tutmak için psikolojik danışmanlar, araştırmacılar ve okul politikalarını oluşturan kişilerin
birlikte çalışması gerekmektedir. İhtiyaç duyulan programları birlikte geliştirmeli ve
yürütmelidirler. Çünkü anaokulundan itibaren öğrencilerin zarar verici davranışlarına dikkat
6
Tatalović Vorkapić, 2019). Örneğin sosyal ve duygusal gelişim için yapılan okul eğitim
programı geliştirme ve uygulama çalışmalarında farklı demografik gruplar üzerinde yararlı
sonuçları bulunmuştur. Bu çalışmalar ile öğrencilerin becerilerinde ve akademik
performanslarında artış, pozitif tutum ve olumlu sosyal davranışlar görülmüş, belirlenmiş bir
zaman ya da program temelinde yürütülen aktiviteler ile yeterliliklerin geliştirilmesi için
çalışmalar yürütülmesi önerilmiştir (Taylor, Oberle, Durlak ve Weisberg, 2017). Bu
çalışmalar için Waters (2011) Seligman tarafından geliştirilen PERMA modelinin
kullanılmasının okul yöneticilerine yol gösterebileceğini ve işleyen uygulamaların stratejik
planlar içerisine dahil edilebileceğini belirtmektedir. Ayrıca çocukların iyi bir karakter
gelişimi için eğitimde pozitif psikoloji konularına önem verilmelidir. (Peterson ve Seligman,
2004). Karakter güçleri istenildiğinde hayatın zor şartlarında kullanılmak üzere
güçlendirilebilmekte ya da başka güçlü yönler ile birlikte kullanılabilmektedir. Karakter
güçleri, okul ortamından, iyi aile ilişkilerinden, sosyal ortamdan etkilenmekte, uygulamalar
ile de alışkanlık halini almaktadır (Park ve Peterson, 2009).
Pozitif psikolojinin okul temelinde kullanılması ile öğrencilerin okulu daha çekici
buldukları, okul içinde kendilerini daha iyi hissettikleri, öğrenme becerilerinin arttığı, daha
olumlu düşündükleri, ilişkilerinde de daha fazla tatmin duyguları yaşadıkları bildirilmiştir
(Waters, 2011). Okul öncesi eğitimde de pozitif eğitim programı uygulamaları ile
öğrencilerin öznel iyi oluşları ve öğrenme davranışlarında artış görülmektedir (Shoshani ve
Slone, 2017). Özdemir Bişkin ve Sop (2021) erken çocukluk döneminde karakter güçlerinin
geliştirilmesine yönelik çalışmaların son yıllarda tüm dünyada artan bir ilgi ile karşılandığını
belirtmektedir. Sevgi, merak, yaratıcılık, mizah ve nezaket/iyi yüreklilik küçük çocuklarda
en sık gözlenen karakter güçleri olarak dikkat çekmektedir (Park ve Peterson, 2006).
Öğretmenler tarafından çocuklarda sıklıkla gözlemlenen sevgi, merak ve öğrenme sevgisi
karakter güçleri fark edilmeli ve desteklenmelidir. Böylece çocukların bilişsel, sosyal ve
duygusal gelişimi de desteklenmiş olacaktır (Sop ve Özdemir Bişkin, 2021).
Okul psikolojik danışma servislerinde de pozitif psikolojinin kullanılma çağı
başlamıştır (Alford ve Mathew, 2015; Hefferon ve Boniwell, 2018). Danışmanlar
danışanların yetenek ve becerilerini keşfetmelerine rehberlik etmek için pozitif psikoloji
yaklaşımını kullanabilmektedir. Pozitif psikoloji sadece kişisel gelişim girişimleri olmayıp,
okulun tüm bileşenlerini ele alarak geçerli yöntem ve prensiplerden yararlanmaktadır.
Dünyada birçok ülkede okul temelli müdahaleler uygulanmakta ve geçerlilikleri test
edilmektedir (Hefferon ve Boniwell, 2018). Ülkemizde de psikolojik danışmanlık ve
9
1.4. Sınırlılıklar
Bu araştırma;
Okul öncesinde eğitim gören 5-6 yaş grubu öğrencileri ile,
Okul öncesinde eğitim gören 5-6 yaş grubu öğrencilerinin velileri ile,
Okul öncesinde eğitim gören 5-6 yaş grubu öğrencilerinin öğretmenleri ile,
Orta düzey sosyoekonomik bölgede yaşayan öğrenciler ile,
Kullanılan ölçeklerin ölçtüğü özellikler ile sınırlıdır.
1.5. Varsayımlar
Bu araştırmada;
Öğretmen, öğrenci ve veli ölçeklerine verilen yanıtların samimi ve doğru olduğu,
Öğretmenlerin eğitim programını yönergelere uyarak ve tam uyguladığı,
Nitel araştırma verileri toplanırken, öğretmenlerin görüşlerini samimi ve doğru
olarak belirttiği varsayılmaktadır.
1.6. Tanımlar
Pozitif Psikoloji: ‘Psikoloji alanında, iyi oluşu ve ideal insan işleyişini (birey, ilişki,
kurum ve toplum bazlı) merkezine alan, bilimsel ve sosyal bir harekettir’ (Bannink, 2017,
s.8).
PERMA iyi oluş (well-being) modeli: Pozitif duygular, yaşama bağlılık, ilişkiler,
hayatın anlamı ve başarı ögelerinden oluşan ve iyi oluşu temel alan bir modeldir (Seligman,
2011).
Pozitif Eğitim: Pozitif psikoloji kuramının altında yer alan, öğrencilerin iyi oluşuna
odaklanılan deneysel olarak onaylanan müdahale ve programların yer aldığı bir terimdir
(White, 2014).
Karakter Güçleri: Herkeste bulunan, yapısı, derinliği ve boyutu olan, iyilik temelli,
ortam ve şartlara göre değişebilen, birbirleri ile etkileşim halinde olan, şimdiye kadar
kültürler içi ve kültürler arası 24 karakter gücünün ortak olarak temel alındığı insani
değerlerdir (Niemic, 2013).
13
BÖLÜM II
Pozitif psikoloji, doksanlı yılların sonunda gelişmeye başlayan bir alandır (Eryılmaz,
2017). Psikoloji alanı, özellikle ikinci dünya savaşının da etkisi ile ağırlıklı olarak
hastalıkların tedavi edilmesine yoğunlaşmıştır (Synder ve Lopez, 2002). Maslow ve Rogers
gibi psikologlar tarafından pozitif psikolojinin yaklaşımı içerisinde bulunan bazı kavramlar
daha önce ele alınmış olsa da, asıl iyi oluşa dönük çalışmaların pozitif psikoloji yaklaşımı ile
çalışılmaya başlandığı görülmekte ve bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir (Weiten
ve diğerleri, 2016). Seligman pozitif psikoloji yaklaşımına ait düşüncelerinin temelinde kızı
Nikki’nin etkisinden bahsetmektedir. Bahçede kızı ile birlikte çalışırlar iken kendisinin
somurtarak yaptığı işlerin içerisinde kızının neşesini görmektedir. Kızının mızmızlandığı
zamanları nasıl yendiğini kendisine anlatması ve babası için de söylenme davranışını
yenebileceği konusundaki öğüdü onu etkilemiştir. Bu durum Seligman’ın pozitif bir bakış
açısı ile olayı anlamlandırmasına neden olmuş ve pozitif psikoloji yaklaşımının oluşmasına
kaynaklık etmiştir (Seligman ve Csikszentmihalyi, 2000).
Eryılmaz (2013) yurt içi ve yurtdışı psikoloji çalışmalarının ve araştırmalarının iki
yaklaşım temelinde ele alınarak ilerlediğini bildirmektedir. İki yaklaşımın bir bütünün iki
parçası halinde birbirlerini tamamlayan konular olduğunu belirtmektedir. Bakış açısı olarak
neden hasta yerine nasıl sağlıklı olunabileceği hakkındaki durum birbirinden ayrılmaz
parçalar değildir. Bunun için iyileşme desteklendikten sonra dahi iyilik halinin devamına
sebep olabilecek güçlü yönler araştırılmaktadır. Yani psikolojik müdahaleler bireyin sadece
yaşadığı psikolojik rahatsızlıkları çerçevesinde kalmamalıdır. Onu bulunduğu olumsuz
durumundan, nötr duruma getirmek ile yetinmeyip, ruhsal durumunun tekrar bozulmasını
önleyecek şekilde artılara çıkmasının desteklenmesi gerektiği savunulmaktadır (Bannink,
14
Birinci düzey olarak belirtilen deneyimlerin öznel düzeyde yaşanması hakkında programlar
ve müdahaleler ile pozitif duygulara odaklanılır. Bunlar, geçmiş için çocukların iyi oluş,
hoşnut olma ve yaşam doyumu düzeyleri; gelecek için olumlu düşünceleri (umut ve
iyimserlik); şimdiki zaman için ise anı yaşama, neşe ve mutluluk duyguları ile birleştirilen ve
gelişimi destekleyen kurumların oluşturulmasıdır. İkinci düzey olarak belirtilen bireysel
çalışmalardır; karakterin cesaret, dürüstlük, azim, bağışlayıcılık, kişilerarası ilişki becerileri
gibi güçlü yönlerinin sınıf rehberliği uygulamalarıyla ele alınarak kullanılmasının
önerilmesidir. Üçüncü düzey olarak belirtilen grup veya topluluk çalışmalarıdır. Bunlar
sorumluluk, başkalarını önemseme, nezaket ve hoşgörü gibi okul iklimini etkileyecek ve
çocukların okulda birlikte yaşamasını sağlayacak özelliklerin geliştirilmesiyle okul temelli
tüm projelerin desteklenmesinin önerilmesidir. Böylece öğrencilerde pozitif duygular,
davranışlar ve düşünce yapısının geliştirilmesi amaçlanmaktadır.
Görüldüğü üzere pozitif psikoloji sadece insanların bireysel olarak kişisel
gelişimlerine destek olmak için çalışmamaktadır. Pozitif kurumlar oluşturma üzerine yapılan
çalışmalar araştırmacıların dikkatini çekmektedir. İş yerleri, aile, eğitim, teknoloji, spor ve
gazetecilik gibi birçok alanda ve kurumda pozitif psikoloji üzerine çalışmalar
yürütülmektedir (Bannink, 2017; Macneil, Prater ve Bush, 2009; Peterson, 2006; Sheridan,
Warnes, Brown, Schemn, Cowan ve Clarke, 2004; Sheridan ve Burt, 2009; Weiten ve
diğerleri, 2016).
Ayrıca Seligman tarafından geliştirilen PERMA modeli ile iyi oluşu arttırmaya
yönelik çalışmalar için bir yol haritası sunulmuştur. Pozitif psikolojinin bu beş ana ögeye
göre iyi oluş teorisi olarak temellendiği görülmektedir. Bu beş boyut pozitif duygular (positif
emotions), yaşama bağlılık (engagement), ilişkiler (relationships), hayatın anlamı (meaning)
ve başarı (accomplishement) biçiminde, kısaca PERMA modeli olarak adlandırılmaktadır
(Bannink, 2017; Seligman, 2011). Sadece problemlere odaklanmaması ile araştırmacıların
dikkatini çekmektedir. Kişilerin güçlü yanlarını ortaya çıkarmayı ve geliştirmeyi ön plana
çıkaran araştırmaların temelini oluşturmaktadır.
Görülmektedir ki pozitif psikolojinin çalışma alanı, bireylerin iyi oluş halini arttırma
ve sağlığı korumaya yönelik bir anlayış temelinde yer almaktadır. Kişilerin yaşadıkları
sorunlar ile ilgilenmenin yanı sıra, pozitif psikoloji olaylara farklı bir perspektiften
bakmaktadır. Ayrıca pozitif psikoloji yaklaşımı ile diğer araştırma alanları arasında
bağlantılar kurulmaktadır. Pozitif psikolojinin zeka, öz-yeterlik, öz-belirleme, kendini
toparlama gücü, öğrenen güçlenmesi, özgecilik, değerler eğitimi gibi birçok çalışma alanı ile
ortak amaçları görülmektedir (Ergüner Tekinalp ve Işık, 2020). Geçmişte hümanist
16
yaklaşımlar ile sağlıklı bireyin doğasına yönelik çalışmaların ele alındığı görülmüştür
(Weiten ve diğerleri, 2016). Yine hayatın zor şartlarında dahi yaşamak için insanın ihtiyaç
duyduğu anlam arayışına yönelik güçleri incelenmiştir (Frankl, 2018). Olumsuz olaylara
dönük çalışmalardan ziyade iyi oluş ve kişisel kaynaklar üzerine yapılan çalışmaların insanı
iyileştirdiği fark edilmiştir (Diener, 1984; Eid ve Larsen, 2008). Sonuç olarak bu gibi
yaklaşımların ve dahasının pozitif psikoloji çatısı altında bütünleştiği ve ilerlemeye devam
ettiği görülmektedir.
İnsanlar bazen zor ve güç olaylar yaşamaktadır. Bazı insanlar benzer zor durumlarda
ruhsal hastalıklar geçirebilmekte ve bazılarında aynı olaylarda dahi aynı sonuçlar
görülmemektedir. Ayrıca bazılarında ruhsal hastalıklar görülmese de, onların iyi oluşuna
destek olacak yaklaşımların uygulanması önemlidir. Pozitif psikoloji ise insanların kendi
güçlü özelliklerine odaklanarak pozitifliklerini koruması ile iyi oluşlarını ve dayanıklı
olmalarını sağlayan önleyici bir yaklaşım olarak ortaya çıkmıştır. Ayrıca kurumlarda
yürütülebildiğinden hem kurumun hem de bireylerin gelişim ve ilerlemesine katkı
sağlamaktadır. Pozitif psikoloji kavramlarını daha iyi anlamak için bu bölümünün altında iyi
oluş kavramları, karakter güçleri ve eğitim kurumlarında pozitif psikolojinin kullanılması ile
ilgili olarak pozitif eğitim konuları açıklanmıştır.
Son yıllarda araştırmacılarca ilgi gösterilen bir kavram olan iyi oluşun, farklı
şekillerde tanımlandığı görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO, 2019) iyi oluşa sahip
olan bireylerin ruh sağlığından bahsederken sosyoekonomik, biyolojik ve çevresel
faktörlerin etkili olduğunu belirtmektedir. ‘Sağlık, yalnızca hastalık veya sakatlığın
olmaması değil, fiziksel, zihinsel ve sosyal olarak tam bir iyilik halidir.’ tanımı ile ifade
edilmektedir. Aynı zamanda sağlıklı ruh hali demek insanların yeteneklerini fark etmesi,
başa çıkma becerilerini geliştirmesi, yaşadığı topluma katkı sağlaması ve çalıştığı alanda
üretken olması anlamına gelmektedir.
Westerhof ve Keyes (2008) iyi oluşun duygusal, psikolojik ve sosyal iyi oluş
şeklinde tanımlandığını belirtmektedir. Keyes (1998) sosyal iyi oluşu kendini bir toplulukta
iyi hisseden bireyin iletişime geçmesiyle o topluluğa dahil olabilmesi olarak ifade
etmektedir. Psikolojik iyi oluş kişilerin bir amaç edinerek harekete geçmesi, kendine önem
vermesi ve temel olarak kendini gerçekleştirmesidir (Ryff, 1989). Duygusal iyi oluş öznel iyi
oluş olarak ta bilinmekte ve kişilerin yaşam doyumları ve mutlu hissetmeleri gibi pozitif
duygularına yoğunlaşmaktadır (Diener, Suh, Lucas ve Smith, 1999).
17
Tüm bu iyi oluşu tanımlayan alanlar Seligman’ın PERMA iyi oluş modelinde
toplanmaktadır. Seligman PERMA modeli ile iyi oluşun arttırılabileceğini savunmaktadır ve
pozitif psikoloji bir iyi oluş teorisi olarak temellenmektedir (Bannink, 2017). Açıklamak
gerekirse, PERMA modeli ile öznel, sosyal ve psikolojik iyi oluşu açıklamaya yönelik
yaklaşımlar birleştirilmiştir. PERMA modeli; öznel iyi oluş yaklaşımına göre pozitif
duygular boyutunu, amaç ve etkinlik kuramlarına göre akış boyutunu, sosyal iyi oluş ile
olumlu ilişkiler boyutunu, psikolojik iyi oluş yaklaşımına göre de başarı ve hayatın anlamı
boyutlarını içermektedir (Demirci, Ekşi, Dinçer ve Kardaş, 2017).
Ayrıca Seligman (2002) otantik mutluluk teorisinden bahsederken pozitif duygular,
akış ve hayatın anlamına odaklanmış, ancak bunun yeterli olmadığını hissetmiş, olumlu
ilişkilerin ve başarının da kişinin iyi oluşuna etki ettiğini fark etmiştir (Seligman, 2011).
İnsanın gelişimini etkileyen bu beş boyut iyi oluşu şekillendirmektedir. Her bir boyut
ölçülebilir olup, iyi oluşa etki etmekte ve diğer iyi oluş yaklaşımlarını da içinde
barındırmaktadır (Demirci ve diğerleri, 2017; Seligman, 2011). Bannink (2017) ise öznel,
psikolojik ve sosyal iyi oluş arasındaki ayrımların tartışılmakta olduğunu ve açıklamalar için
araştırmalara devam edildiğini belirtmektedir.
Görüldüğü üzere iyi oluşu tanımlayan öznel, psikolojik ve sosyal iyi oluş alanları PERMA
modelinde birleştirilmektedir. Bu nedenle aşağıda öncelikle iyi oluşu tanımlayan alanlar
hakkında bilgiler sunulmuş, ardından PERMA iyi oluş modeli ayrı bir başlık altında
açıklanmıştır.
Bradburn (1969) Psikolojik İyi Oluşun Yapısı adlı kitabında mutluluğun psikolojik
açıdan henüz ele alınmaya başlandığını bildirmiştir. Mutluluğun olumlu ve olumsuz
duygulanım arasında bir dengede meydana geldiğini ve psikolojik iyi oluşun buna bağlı
olarak şekillendiğini ifade etmektedir. Bu tanımlamanın ardından Ryff (1989) tarafından
psikolojik iyi oluş kavramına tekrar önem verildiği görülmektedir. Psikolojik iyi oluşta
kendini gerçekleştirmek hedeflenmektedir. Düşünce ile eylemde özerk duygu ve davranışlar
göstermek kişinin psikolojik iyi oluşu için önemlidir. Kişisel gelişimin sağlanması ile
yaşamda anlamlı hedeflere koşmak ve amaçlar edinmek sağlıklı olandır. Olumlu ilişkiler
kurarak diğerleri ile kaliteli iletişim içinde olmak ve kendini kabul etmek psikolojik iyi oluşu
desteklemektedir. Psikolojik iyi oluş, kişisel ihtiyaçlara ve değerlere uygun karmaşık
ortamları yönetme yeteneğini, sürekli büyüme ve gelişmeyi içermektedir. Kendilik algısının
olumluluk durumu, klinik psikolojide ve psikoterapide kullanılmaktadır.
18
Olumlu ilişkiler kurmak bireylerin ruh sağlığında önemli bir yere sahiptir.
Araştırmalar incelendiğinde öznel iyi oluş, psikolojik iyi oluş ve sosyal iyi oluşun bireylerde
genel iyi oluş halini sağladığı, bir bütünü oluşturan iyi oluş ögeleri olarak ruh sağlığında
koruyucu etkileri olduğu görülebilmektedir.
Sosyal iyi oluş kavramı hakkında öncü olan Keyes (1998) bir topluluk içerisinde
kendini iyi hisseden bireyin, iletişime geçerek o grup ya da topluluğun kendisine dahil
olabildiğini ifade etmektedir. Sosyal iyi oluşun sosyal bütünleşme, sosyal katkı, sosyal
19
tutarlılık, sosyal gerçekleşme ve sosyal kabul olarak beş boyutta toplandığı belirtilmektedir.
Sosyal bütünleşme ile içerisinde bulunulan grubun ilişki kalitesinin değerlendirmesi ile
oluşan duygulardan bahsedilmektedir. Sosyal kabul grubun olumlu taraflarına yönelik bir
değerlendirmeyi içermektedir. Sosyal katkı ile o gruba yönelik bireysel katkılardan ve kişisel
değerlerimizden bahsedilmektedir. Sosyal gerçekleşme ile belirtilmek istenen o grubun
potansiyeli ve gelişimi hakkında oluşan değerlendirmelerdir. Sosyal tutarlılık ise grubun
işleyiş ve kalitesi hakkında bir değerlendirmeyi içermektedir.
Sosyal iyi oluş ve diğer iyi oluş kavramları ile ilgili birbirini destekleyen bazı
bulgulara rastlanmıştır. Örneğin sosyal iyi oluş da psikolojik iyi oluş gibi bireylerdeki ahlaki
olgunluğu yansıtmaktadır. Bireyler ahlaki olgunlukları ile hem kendi davranışlarını hem de
insanlar ile ilişkilerini düzenlemektedir (Savaş, 2019). Sosyallik ile öznel iyi oluş arasında
ilişki bulunmakta, arkadaş ve aile üyelerinin çokluğu yüksek düzeyde öznel iyi oluşu
göstermektedir. (Diener ve Biswas-Diener, 2008). Zor zamanlarda özellikle arkadaş desteği
psikolojik iyi oluşu ve dayanıklılığı arttırdığı, ayrıca arkadaş desteğinin aile desteğinden
daha fazla iyi oluşu sağladığı bildirilmektedir (Secor, Limke-McLean ve Wright, 2017).
Zaten Deci ve Ryan (2008a) kendi kaderini belirleme teorisinde ilişkilere ve karşılıklı
olmasına önem vermiştir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO, 2003) öğrencilerde sosyal ve duygusal iyi oluşun
attırılabilmesi için sıcak, arkadaş canlısı ve ödüllendirici bir ortamın oluşturulması
gerekliliğinden bahsetmektedir. Rekabetten ziyade iş birliği içinde yapılan ödüllendirmelerin
verilmesini, şiddeti ve zorbalığı içermeyen davranışların desteklenmesini, açık ve
destekleyici bir iletişim kurulmasını, yeterliliklerini geliştirecek sorumluluklar verilmesini ve
yaratıcılıklarını ortaya koymaları konusunda teşvik edilmelerini önermektedir. Kız ve erkek
öğrencilerin eşit koşullar ve fırsatlara sahip olarak desteklenmelerini tavsiye etmektedir.
Görülmektedir ki arkadaşları ile sıklıkla birlikte olanlar ve bu ilişkilerden memnun olanlar
daha fazla sosyal destek alabilmektedir (Amati, Meggiolaro, Rivellini ve Zaccarin, 2018).
Bir gruba ait olmak kişileri duygusal ve bilişsel alanlarda geliştirmekte, ayrıca olumlu
ilişkiler kurulabilmektedir (Gere ve MacDonald, 2010).
Sonuç olarak sosyal iyi oluş, psikolojik ve öznel iyi oluşu destekleyen bir diğer iyi
oluş kavramı olarak görülmektedir. İyi oluş kavramlarının birbirlerini desteklediği ve
bireylerin gelişiminde ayırt edici tanımlamalara da fırsat sağladığı görülmektedir. Son olarak
aşağıda diğer iyi oluş kavramı olan öznel iyi oluş kavramı ile ilgili açıklamalar yer
almaktadır.
20
Öznel iyi oluş kavramı Diener tarafından temellendirilmiştir. Kendisi önceleri şiddet
üzerine araştırmalar yapmış; ancak çözüm için sadece sorunun üzerine yoğunlaşarak
çalışılmasının yeterli olmadığını görmüştür. Öznel iyi oluşun ölçülebilir bir kavram olarak
ortaya çıkması için çalışmalar gerçekleştirmiştir (Diener, 1984; Eid ve Larsen, 2008).
Öznel iyi oluş, duygusal iyi oluş (Bannink, 2017; Diener ve diğerleri, 1999) olarak
ifade edilebilmektedir. Aynı zamanda bilişsel ve duygusal olarak ifade edildiği de
görülmektedir. Bilişsel olarak ifade edildiğinde yaşam ve iş doyumu, ilgi ve bağlılık gibi
alanları yansıtmakta; duygusal olarak ifade edildiğinde ise sevinç ve üzüntü gibi yaşam
olaylarına verilen tepkileri içermektedir. Başka bir deyişle öznel iyi oluş denildiğinde bireyin
yaşadığı durumlar hakkında bilişsel ve duygusal boyutlarda bir değerlendirmeden
bahsedilmektedir. Duygusal boyut değerlendirildiğinde; pozitif duyguları yaşayan bireyin
diğer insanlar ile etkinliklere olumlu yaklaşım içerisinde olduğu ve yaşamını istediği şekilde
sürdürdüğünü düşündüğü görülmektedir. Negatif duyguların varlığında ise bireyin kendi
hayatını kötü algıladığı ve yaşamını istediği şekilde devam ettirmediği ifade edilmektedir.
Hem bilişsel hem de duygusal olarak kişinin öznel iyi oluşu, kendi yaşamını nasıl
değerlendirdiğine göre değişmektedir. Anlaşıldığı üzere öznel iyi oluş, kişilerin hayatları
hakkında tüm olumlu veya olumsuz yaşantıları değerlendirmesini içermektedir (Diener,
2006). Öznel iyi oluş aynı zamanda şu şekilde formüle edilmektedir: ‘yaşam doyumu+pozitif
duyguların çokluğu+ az negatif duygulanım’ (Hefferon ve Boniwell, 2018). Buna karşın bir
diğer görüşe göre mutluluk ve yaşam doyumu kavramları ayrı olarak ele alınmalıdır. Bunun
sebebi olarak kavramların birbirine karışabildiği belirtilmektedir. Mutluluğun bireyin duygu
durumu bağlamında ve yaşam doyumunun da bilişsel değerlendirmeleri bağlamında ayrı ayrı
ele alınması gerektiği ifade edilmektedir (Ngamaba, Panagioti ve Armitage, 2017).
Diener (1984; 2000) öznel iyi oluşun ‘mutluluk’ demek olduğunu belirtmektedir.
Bunun yanında mutluluk şans eseri o an yaşanan bir duygu değildir, mutluluğa ulaşmak için
çaba ve istek gerekmektedir (Tarhan, Gümüşel ve Sayım, 2013). Myers ve Diener (1995), bir
mutluluk teorisi için üç unsur belirtmişlerdir: Bunlardan ilki adaptasyondur. Adaptasyon ile
olumlu ya da olumsuz olaylara verilen yanıt zaman içinde azalmaktadır. Bu sebeple sadece
son üç ay içindeki olaylar iyi oluş hakkında önemli bir etkiye sahiptir. İkincisi kültürel dünya
görüşüdür. Bireyin kültürü kişinin deneyimleri hakkında yorumlamlarını şekillendirmekte ve
iyi oluşunu etkilemektedir. Üçüncüsü değerler ve hedefleridir. İyi oluş için hedeflere sahip
olmak ve onlara doğru ilerlemek, önemli görünmektedir. Seligman (2002) ise mutluluğu üç
tanımda ele almaktadır. Hedonik mutluluk; eğlence, sevgi, memnuniyet gibi pozitif
21
duyguları içermektedir. Diğeri akış deneyimini içeren ‘yaşama bağlılık’ anlamında bir
mutluluktur. Akış içerisinde olan birey için zaman durmakta ve yaşanan o ana odaklanma
anlatılmaktadır. Son olarak pozitif psikoloji açısından önem verilen diğer mutluluk tanımı ise
‘anlamlı yaşamı’ içermektedir. Anlamlı yaşam için güçlü yanların bilinmesi, amaç
edinilmesi ve bu amaç doğrultusunda gösterilen istek ve çaba yer almaktadır (Seligman,
2002).
Bununla birlikte literatürde birçok öznel iyi oluş kuramının yer aldığı görülmektedir.
Bunlardan biri uyum kuramıdır. Uyum kuramına göre bireyler olumlu ve olumsuz yaşam
olayı deneyimlerinde ilk olarak bazı duygular yaşamaktadır. Ancak ortaya çıkan duyguların
zaman içerisinde etkisini kaybetmesi ve bu olaylara yönelik bir alışkanlığın oluşması ile
uyum sağlanmakta ve kişisel duygu noktalarına geri dönülmektedir (Diener, Lucas ve
Scollon, 2006). Diğer kuram ise bireylerin genetik olarak sabit bir öznel iyi oluş seviyesinde
bulunduklarını belirten sabit nokta kuramıdır (Akın, 2015). Bir başka kuram ise amaçlara
ulaşılarak doyumun sağlanması ile mutluğun yaşandığını belirten erek kuramıdır (Akın,
2015; Deiner, 1984). Erek kuramına karşın etkinlik kuramı sürece önem vermektedir. Bir
amaç doğrultusunda ilerleyen kişinin sadece amaca ulaştığı için değil, süreç içerisinde
hissettiği keyiften dolayı yaşadığı mutluluktan bahsetmektedir. Diğer bir kuram ise küçük
mutlulukların birikerek değerlendirilmesi ile aşağıdan yukarıya ve öznel iyi oluşun kişilik
özelliklerinden kaynaklanması ile açıklanan yukarıdan aşağıya kuramlarıdır. Bir başkası ise
yargı teorileridir ki mutluluğun bazı standart ve gerçek koşullar arasındaki karşılaştırması
sonucu gerçek koşulların standartları aşması ile mutluluğun ortaya çıkmasıdır (Deiner,
1984).
Weiten ve arkadaşları tarafından (2016) öznel iyi oluş için görece önemsiz olarak
belirtilen ve kişileri az veya hiç mutlu etmeyen etmenler araştırmalar incelenerek
tanımlanmıştır. Bunlar; para, yaş, cinsiyet, ebeveynlik, zeka ve fiziksel cazibedir. Biraz
mutluluk getirenler ise sağlık, sosyal faaliyet, din ve kültür olarak görülmektedir. Tek başına
önemli olan ise aşk, evlilik, ilişki tatmini, iş, genetik ve kişilik olarak ifade edilmektedir.
Sonuç olarak mutluluk için belirtilen ‘objektif gerçekler subjektif hisler kadar önemli
değildir’ gerçeğidir (Weiten ve diğerleri, 2016, s.22). O halde mutluluk duygumuzu fark
etmek için ‘Ne yapmak istiyorum?’ sorusu yerine ‘Beni mutlu eden nedir, Geçmişte beni
mutlu eden neydi?’ gibi sorular bizim iyi oluşumuzu arttırabilmekte ve farkındalık
sağlayabilmektedir (Litt, 2010).
Tüm bunlar ile birlikte yüksek öznel iyi oluşa sahip bireylerin bağışıklık sistemi
güçlüdür ve daha sağlıklı kalp ve damar sistemi bulunmaktadır. Kendilerine değer vermekte,
22
sağlıklarına dikkat edecek şekilde yaşamaktadırlar. Örneğin; emniyet kemeri takmak, güneş
kremi sürmek, alkol veya uyuşturucu gibi maddelerden uzak durmak gibi (Diener ve Biswas-
Diener, 2008). Aynı zamanda bir diğer önemli tarafı ise öznel iyi oluş okullarda
öğretilebilmektedir. Seligman ve arkadaşları (2009) bunun için üç alanda çalışmaların
gerçekleştirilebileceğini ifade etmektedir. Depresyona karşı bir panzehir olarak, yaşam
doyumunu arttıran bir araç olarak ve daha iyi öğrenme ile daha yaratıcı düşünmeye yardımcı
olan bir yöntem olarak kullanılabileceği belirtilmektedir. Bu alanlarda çalışmaların
yürütülmesi önerilmekte ve böylece öznel iyi oluş geliştirilebilmektedir. Okullar ise öznel iyi
oluşun öğretimi için en uygun yerler olarak gösterilmiştir. İyi oluş programları için
ebeveynler tarafından değer verilen beceri ve güçler desteklenmekte, öğrencilerin iyi oluşları
ve davranışları ölçülebilmekte, öğrencilerin öğrenme ve başarı için gösterdikleri çabada artış
görülmektedir (Seligman ve diğerleri, 2009). Bu sebeple okullarımızda öznel iyi oluşu
arttırma amacıyla öğretmenlerin; yapabildikleri ölçüde öğrencileri ile ilgilenmeleri, ders
içinde eğlenceli aktivitelere yer vermeleri, yaratıcılığı arttıran çalışmalar uygulamaları
gerektiği önerilmekte, arkadaşlık ilişkilerinde yaşanan doyumun da öznel iyi oluşu
arttırabileceği ve bunun yanında akademik performanslarının da artabileceği belirtilmektedir
(Asıcı ve İkiz, 2018, s.12).
İyi oluşu sağlamak için karakter güçleri ve tatmin olunan mutlu bir yaşam pozitif
psikoloji araştırmalarının merkezinde yer almaktadır (Friedmann, 2022; McCullough ve
Snyder, 2000; Park, Peterson ve Seligman, 2004; Seligman, 2002). Pozitif psikoloji
çerçevesinde Seligman'ın PERMA iyi oluş modeli ve 24 karakter gücü ile Diener'in öznel iyi
oluş modeli arasında olumlu ilişkiler bulunmakta, PERMA ögeleri ve karakter güçleri öznel
iyi oluşu desteklemektedir (Goodman, Disabato, Kashdan ve Kauffman, 2017). Ayrıca güçlü
karakter özellikleri ile öznel iyi oluş arasında ilişki bulunmaktadır (Park ve diğerleri, 2004).
Bu amaçla yaşam doyumu ve karakter güçleri arasındaki ilişki örnek olarak verilebilir.
Araştırmacılar yaşam doyumuyla güzelliğin takdiri, yaratıcılık, eleştirel düşünme ile
öğrenme sevgisi entelektüel güçlerinin daha az ilişkili olduğunu belirtmektedir. Bu güçlü
yönler eğitim ve kültür alanlarında değerli görünürken, yaşam doyumuna çok az katkı
sağlamaktadır. Araştırmacılara göre öncelikle güçlere toplumsal olarak değer vermek önemli
görünmektedir. Bunun yanında umut, yaşam sevinci, minnettarlık, sevgi ve merak güçleri
yaşam doyumuyla güçlü bir şekilde ilişkili bulunmuştur.
Sonuç olarak araştırmalar doğrultusunda PERMA ögeleri ve karakter güçleri ile
öznel, sosyal ve psikolojik iyi oluşu sağlamak için araçlar oluşturulabildiği görülmektedir.
23
Bu sebeple PERMA iyi oluş modeli ve karakter güçleri pozitif psikoloji başlığı altında ayrı
olarak açıklanmış ve aşağıda sunulmuştur.
Seligman (2011) çocuklar ve yetişkinler arasında iyi oluşu sağlayan beş koşul içeren
bir model önermiştir. “PERMA” kısaltmasını oluşturan pozitif duygular, yaşama bağlılık,
olumlu ilişkiler, anlam ve başarı öğelerinin eğitim ortamlarında çalışılması ile modelin
okullarda uygulanabilirliği savunulmaktadır. Aşağıda PERMA iyi oluş modeline ait ögeler
sunulmuş ve açıklanmıştır.
Duyguların pozitif ve negatif olarak ayrılması çoğu ruh sağlığı uzmanı tarafından
kafa karıştırıcı olarak bulunmaktadır. Ancak pozitif psikolojide anlatılmak istenen negatif
duygular olarak ifade edilen (üzüntü, korku, endişe, öfke vs…) duyguların önemsiz ya da
gereksiz olduğu anlamında değildir. Negatif duygular kişinin ihtiyaçlarını görmesi, yaşadığı
deneyimi anlamlandırması ve kişinin hayatına katkısının olması sebepleri ile tercih edilen
duygulardır. Pozitif psikolojinin amacı ise bireylerin sadece yaşadığı yaşam sorunları
içerisindeki konularla ilgilenmekle kalmayıp pozitif özelliklerini de inşa etmelerine yardımcı
olmaktır (Seligman ve Csikszentmihalyi, 2000). Ancak literatür incelendiğinde olumsuz
duygular üzerine daha fazla araştırma yapıldığı görülmektedir (Valiente, Swanson ve
Eisenberg, 2012).
Pozitif duygular içerisinde olmak bireyleri birçok gelişimsel alanda
desteklemektedir. Örneğin Pronin ve Jacobs (2008) pozitif duyguların bireylerin hızlı
düşünmesini sağladığını belirtmektedir. Fredrickson (1998, 2000, 2001) Genişlet ve İnşa Et
Modeli ile pozitif duyguların pozitif bir yaşama rehberlik ettiğini belirtir. Pozitiflik ile
negatif bakış açısı durdurulabilmekte, her girişimde birbirini etkileyen ve birbirinden
etkilenen olumlu yaşantılar oluşmakta, geleceğimizi şekillendirerek yayılmakta ve aklımızın
kapasitesini geliştirmektedir. Bunu herkesin yapabilecek güce sahip olduğu ifade
edilmektedir. Böylece bireyler pozitif duygular içerisindeyken (dopamin seviyesi
yükselimine de bağlı olarak) daha geniş kapsamlı düşünme, yaratıcı fikirler üretme, sosyal
davranışlarda artış, araştırmacı ve yenilikçi davranışlar sergileme gibi davranışlar
göstermektedirler. Kendi kaynaklarını inşa edebilmekte ve hayatın ileri dönemlerine
yansımaya devam eden bir iyi oluş görülebilmektedir. Örneğin bir araştırmada neşeli
insanların daha olumlu düşünme ve davranma eğiliminde oldukları görülmektedir.
Katılımcılara eğlence, memnuniyet, tarafsızlık, öfke veya kaygı uyandıran filmler
24
yoksa kötü bir haber mi, hakaret mi yoksa uygun bir iletişim mi olduğunu anlamamız
gerekmektedir. Bir spiral gibi kişi aşağı doğru ya da yukarı doğru hareket edebilmektedir. Bu
durum kişinin kendi tercihidir. Negatif duygu durumu içinde olan bireylerin davranışları
tahmin edilebilir ve rahatsız edicidir. Pozitifliğe doğru geçişte ise daha yaratıcı, esnek ve
tahmin edilemez olunmaktadır (Fredrickson, 2009). Duygular, duygu durumundan daha kısa
sürelidir ancak daha güçlüdür. Kişi pozitif duygu içerisindeyken yaptıkları veya
düşündükleri ne olursa olsun kendisi ve çevresindeki diğer insanlar için pozitif duygular
beslemektedir. Yaşanan güzel olaylar pozitif duyguların ortaya çıkmasını sağlamaktadır.
Negatif duygular ise diğer insanlar ile iletişimi bozabilmektedir (Weiten ve diğerleri, 2016).
Örneğin pozitif duygular ile barışa yönelik tutumlar arasında pozitif yönde bir ilişki
bulunmaktadır (Sarı ve Kermen, 2015). Günümüzün önemli sorunlarından olan internet
bağımlılığı ile olumlu duygular arasında negatif bir ilişki mevcuttur, yani olumlu duygular
arttıkça internet bağımlılığı olasılığının azaldığı tespit edilmiştir. Ayrıca kişi için önemli olan
diğer kişiler ile ilişkilerdeki doyum arttıkça da internet bağımlılığının azaldığı görülmüştür
(Derin ve Bilge, 2016).
Bununla birlikte pozitif ve negatif duyguların ölçülmesine yönelik çeşitli araçların
geliştirildiği görülmektedir. Watson, Clark ve Tellegen (1988) tarafından Pozitif ve Negatif
Duygu Ölçeği (PANAS) geliştirilmiş, ülkemizde uyarlama çalışması Gençöz (2000)
tarafından gerçekleştirilmiştir. Ölçek üniversite öğrencilerine uygulanmıştır. Orijinal ölçeğin
duygu durum yapıları ile örtüştüğü belirtilen ölçeğin, 10 maddesi pozitif, 10 maddesi negatif
duyguları ölçmektedir. Beck Depresyon ve Beck Anksiyete envanteri ile ölçüt bağımlı
geçerliği test edilmiştir. Depresyon ve kaygı bozukluklarını tanılamada duyguların pozitif ve
negatif olarak ayrılmasının önemli olduğu görülmüştür. Depresyon ve kaygı bozukluklarında
negatif duygu ortak özellik olarak bulunmuştur. Depresyonda ise pozitif duygu düşüşü
olarak görülmektedir. Duygulara pozitif ve negatif olarak bakılması ile çalışılacak alanlara
katkı sağlayan, pratik bir uygulama oluşturmaktadır. Ayrıca ilk ölçek olan yetişkin PANAS
ölçeğinden (Watson ve diğerleri, 1988; Watson ve Clark, 1999) yararlanılarak, çocuklara
uygulanmak üzere PANAS Çocuk Ölçeği Laurent ve arkadaşları (1999) tarafından gençlerin
ruh sağlıklarını tanımlamak amacıyla uyarlanmıştır. Bu ölçekte 6-18 yaş arasında bulunan
çocuk ve gençler yer almaktadır. Ardından bu ölçeğin çocuklara göre kısaltılmış versiyonu
uyarlanmıştır (Ebesutani, Regan, Smith, Reise, Higa-McMillan ve Chorpita, 2012). Bu
sayede çeşitli yaş gruplarına göre pozitif ve negatif duyguların ölçülmesi
gerçekleştirilebilmektedir.
27
kurmaktadır ve kötü ilişkiler kurmamak iyi ilişkiler kurmak ile aynı sonuca ulaşmamaktadır
(Reis ve Gable, 2003).
Kötü ilişkiler kurmak veya kurmamak ile iyi ilişkiler kurmak için gereken iletişim
biçimi, ilişkilerdeki sözlü ve sözsüz iletişimin etkisi hakkında dört yönden bahseden
Seligman’ın (2011) teorisi ile açıklanabilir. Kutlamalarda verilen bu sözlü ve sözsüz tepkiler
iletişimi olumlu ve olumsuz olarak etkileyebilmektedir. Terfi alan bir kişiye verilebilecek
yanıtlar ile ilgili örnekler dört stilde verilen yanıtlar için şu şekilde örneklendirilebilmektedir:
(1) Pasif ve yıkıcı iletişim: Sözel olarak “Oğlumdan bir e-mail aldım.” gibi konunun
tamamen dışına çıkıldığı ve hiç ilgilenilmediğini ifade eden cümleler kurulması ile
görülmektedir. Çok az göz teması veya bulunulan ortamdan ayrılma ile sözsüz tepki
verilmesidir. (2) Aktif ve yıkıcı iletişim: “Bu gelişme ile beraber daha çok görevin olacağını
biliyorsun, değil mi?” gibi bir cevap aradaki tüm paylaşımı bozmaktadır. Başarının olumsuz
yönlerine dikkat çekilir. Sözsüz tepkiler olarak kaş çatmak veya ağlamak örnek olarak
verilebilir. (3) Pasif ve yapıcı iletişim: İlişkide hiçbir etkisi olmayan ‘ne güzel bir haber?’
diyerek sözlü tepki vermek ve buna eşlik eden çok az verilen veya hiç verilmeyen duygusal
tepki ile karşılamak şeklinde görülebilir. (4) Aktif ve yapıcı iletişim: ‘’Bu harika! Patronun
sana ne söyledi? Yeni görevlerin neler? Senin için ne kadar önemli olduğunu biliyordum”
şeklinde verilen sözlü tepkinin yanında göz teması ve olumlu duyguların gösterilmesi sözsüz
iletişim örneği olarak verilebilir. Olumlu ilişkiler için olumlu duyguların gösterildiği aktif ve
yapıcı tepkiler ilişkileri geliştirmekte, aktif dinlemek ve ilgilenildiğini belirten sorular ile
iletişimi sürdürmek ilişkiler için önemli bir iletişim kaynağı oluşturmaktadır.
Anlaşılmaktadır ki birlikte yapılan aktiviteler ve güzel anların kutlanması ilişkilerde önemli
bir yere sahiptir (Bannink, 2017).
Yani, olumlu duyguları paylaşmak ve olumlu olayların paylaşılması olumlu ilişkileri
geliştiren bir yöntem olarak görünmektedir. Olumlu olayların diğer kişiler ile
paylaşılmasında ne kadar geniş bir ağ ilişkisi mevcutsa olumlu duygular ve yaşam
doyumunda artış o kadar fazla görünmektedir. Aynı zamanda olumlu olayların
paylaşılmasıyla pasif veya yıkıcı yanıtların aksine başkalarından gelen aktif ve yapıcı
yanıtların yüksek düzeyde olumlu etki yarattığı, iyi oluşu sağladığı, kişilerarası ilişkileri
arttırdığı tespit edilmiştir. Bir ilişkide partnerinin aktif ve yapıcı bir şekilde yanıt verme
eğiliminde olduğunu algılamak, daha yüksek ilişki kalitesini desteklemektedir. Aynı
zamanda olumlu olaylar hafızada daha fazla kalmaktadır (Gable ve diğerleri, 2004).
Fredrickson’a (1998) ait Genişlet ve İnşa Et Modeli’nde yer alan olumlu duyguların
oluşması ile benzerlikler gösterdiği belirtilmiştir. Olumlu olayların meydana gelmesi olumlu
29
oluşuna etki etmektedir. Bireylerin iyi oluşunu destekleyen ve PERMA Modeli’ne ait olan
diğer bir öge ise yaşama bağlılık ögesidir. Yaşama bağlılık veya akış deneyimi olarak
tanımlanan bu öge aşağıda açıklanmıştır.
Bağlılık kişinin yaşadığı o anda kalması, kendi deneyimine tüm benliği ile kendini
kaptırması, zamanın nasıl geçtiğini anlamayarak zaman bilincinin kalmaması şeklinde
kendini göstermektedir. Aynı zamanda bu deneyime ‘akış’ denmektedir (Bannink, 2017;
Butler ve Kern, 2016). Herkesin ‘zamanın nasıl geçtiğini anlamadım’ diye kullandığı o
cümleyi kapsayan yaşantısı, aynı zamanda iyi oluşunu geliştirecek alanlarının göstergesidir.
Sosyal ortam içinde ‘zamanın nasıl geçtiğini anlamayan’ biri ile meditasyon yaparken
‘zamanın nasıl geçtiğini anlamayan’ biri arasında ilgi farkları muhakkak bulunmaktadır. Bu
durum kitap okuma, resim yapma, şarkı söyleme, manzara seyretme gibi birçok farklı alanda
kendini gösterebilmektedir. Herkes yürüyüş yapmanın sağlıklı olduğunu bilebilir ve
seviyorum diyebilir ancak akış deneyimleyen kişi yürüyüş esnasında kendini huzur içinde
bulan kişi olmaktadır. Bunun için kişilerin hangi konularda ve hangi ilgi alanlarında güçlü
özelliklerini kullandığı önemli görünmektedir (Bannink, 2017).
Akış kuramı Mihaly Csikszentmihalyi’e ait doktora tezinde ortaya çıkmıştır.
Csikszentmihalyi sanatçı ve sporcuların yaptıkları işlerdeki motivasyonlarını incelemiştir. Bu
duyguların neler olduğu, davranışlarının içsel ödülleri, bilgi işleme süreçleri gibi
değerlendirmeleri içerdiğinden mutluluk kuramları, fenomenolojik kuramlar, motivasyon
kuramları içerisinde incelenmiştir. Son olarak ‘etkinlik temelli varoluşçu fenomenolojik bir
mutluluk kuramı’ olarak ele alındığı görülmektedir (Ergüner Tekinalp ve Işık, 2020).
Csikszentmihalyi (2000), akışın anksiyete ve can sıkıntısı arasında bir dengede yer aldığını
belirtmektedir. Yaşanan zorluklar için hissedilen anksiyete düzeyi ile beceriler için
hissedilen can sıkıntısı arasında bir dengede bulunmaktadır. Burada anlatılmak istenen
becerilerin üstünde zor işler anksiyeteyi arttırmakta ve akış deneyimine engel olmaktadır,
zorluk seviyesi düşük ise de isteksizlik yaşanmaktadır. Bununla birlikte sürekli yapılan,
kişiye basit gelen işler ise can sıkıntısına sebep olmakta ve yine akış deneyimine engel
olmaktadır. Bir alanda zorluk seviyesine ve kişinin beceri seviyesine göre yaşanan uyumlu
artış akış deneyimini yaşatmaktadır (Csikszentmihalyi, 2000).
Akış içinde olmak, o an içinde yaşanılan her neyse ona odaklanarak motive olmaktır.
Sınıf içinde yapılan etkinlikler, işbirliği içinde öğrenme (sadece dinleyerek değil) çalışmaları
(Shernoff, Csikszentmihalyi, Shneider ve Shernoff, 2003), özerklik sağlama, diyalog içinde
olma, içsel motivasyonu arttırma öğrencilerin akış deneyimlerini arttırmada etkili
31
2.1.2.4. Başarı
PERMA modelinde başarı boyutu kişisel hedeflere ulaşma güdüsü ile ilgili
görünmektedir (Seligman, 2011). Fredrickson (2009, s.17), pozitifliğin bizi dönüştürdüğünü
belirtmektedir. Bu sayede kalplerimiz ve zihinlerimiz açılmaktadır. ‘Pozitif duygular ile yeni
beceriler, yeni bağlar, yeni bilgiler ve yeni var olma yolları keşfedilebilmektedir.’ Zaten
araştırmalar incelendiğinde akademik başarının duygular ile ilişkisi görülmektedir. Bununla
birlikte olumlu duygular ile ilişkisi incelenmeye devam edilmelidir. Duyguların başarı ile
ilişkisinin anlaşılması muhtemelen daha karmaşık modellerin dikkate alınmasını
gerektirmektedir (Valiente ve diğerleri, 2012).
Bununla birlikte hedefler koyan bireyin eğer hedefleri gerçekçi ise ve ona ulaşmak
için gerçekten çaba gösteriliyorsa, ona ulaşılması sonucu memnuniyet duyulmakta ve kişi
kendini tatmin olmuş hissetmektedir (Bannink, 2017). Başarı için gereken motivasyon birçok
zamanda araştırmacılar tarafından incelenmiştir. Başarıda öğrenme yönelimli öğrencilerin
kendilerini geliştirmek, performans yönelimli öğrencilerin ise diğerlerinin görüşlerine önem
verdikleri için motivasyonel olarak güdülendikleri ve başarıya yöneldikleri belirtilmektedir
(Dweck ve Leggett, 1988). Ancak öğrenme yönelimli öğrencilerin zor anlarda kendilerini
32
geri çekmeden hareket ettikleri ifade edilmektedir. Ayrıca öğrencilerin umut ve başarı
yönelimleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmaktadır (Berber ve Eker, 2018).
Bu sebeple araştırmalar doğrultusunda denilebilir ki, hedeflerin oluşturulmasında ve
gereken motivasyonun sağlanmasında yaşanan olumlu duygular ve akış deneyimi ile
karakter güçlerinin etkili olduğu görülmekte, başarı için kaynak sağladığı düşünülmektedir.
Örneğin ortaokul ve lise öğrencilerinin akademik başarıları onların sevgi, şükran, bakış açısı
ve azim gibi karakter güçlerinden etkilenmektedir (Park ve Peterson, 2009). Bunun yanında
Synder, Urwing ve Anderson (1991) umudu başarılı olmak için hedef belirleme ve başarıya
ulaşmada kişiyi amaca yönlendiren bir güç olarak bildirmektedir. Ayrıca geleceğe yönelik
hedefler koymanın yanında pasif olmadan çaba göstererek davranmayı içermektedir. Bunun
yanında umut bireylerde olumlu duygu ve düşünceleri ortaya çıkarmaktadır (Tarhan ve
Bacanlı, 2016).
Örneklere ek olarak çocukların okuma-yazma motivasyonu üzerinde azim ve okulda
öznel iyi oluşun etkisi olduğu belirtilmektedir. Daha çok kitap okuyan ve okul öncesi eğitimi
almış olan ilkokul öğrencilerinin sosyal ve duygusal becerileri gelişmiş, azim ve öznel iyi
oluş düzeyleri de yüksek olarak bulunmuştur. Bunun yanında sosyal ve duygusal gelişimi
yüksek ancak azim ve okulda öznel iyi oluşu düşük öğrencilerin okuma-yazma
motivasyonun da düşük olarak tespit edilmiştir. Bu sebeple okullarda okuma-yazma
motivasyonu açısından sosyal ve duygusal gelişim, azim ve okulda öznel iyi oluş önem
verilmesi gereken konulardır (Bozgün, 2021).
Mizah da öğrenme kapasitesini arttırmakta ve sağlıklı bir öğrenme ortamı
sağlamaktadır (Morrison, 2008). Öğrencilerin dikkatini toparlamasını ve sürdürmesini
sağlamaktadır. Böylece öğrencilerin stresi azalmakta ve stres ile başa çıkılmaktadır. Ayrıca
bilgiyi bellekte tutmayı kolaylaştırmakta ve anlamayı genişletmektedir. Öğretmenlerin sınıf
yönetimi becerilerine de destek olmaktadır. Öğretmenlerin öğrencileri ve meslektaşları ile
ilişkilerini geliştirmektedir. Öğrenme deneyiminde birinci adımda mizah kancaya
benzetilmektedir. Beyin bir rutinin bozulması durumunda bunu bir sürpriz ile karşılaşma
durumu olarak hissetmekte ve hemen uyarılmaktadır. Kendisini korumak istemekte ve
dikkatini bu yeni duruma odaklamaktadır. Bu yeni durum sürprizdir ve öğretmenlere mizahı
etkin bir şekilde kullanma fırsatını sağlamaktadır. Çünkü mizahın kendisi bir sürpriz unsuru
içermektedir. Öğretmenlerin 10-15 dakikada bir verdikleri mizahi durum ile dikkati
toplamak dikkat sorunu yaşayan öğrencilerde yararlı görülmektedir. İkinci adımda, bilginin
kavranmasını sağlayan bir çizgi hattı olduğunu belirtmektedir. Öğrenmenin sağlanabilmesi
için öğrencilerin geçmiş deneyimleri ile şimdiki deneyimlerinin birbirini bir çizgide
33
karşıladığı ifade edilmektedir. Burada mizah ile gelen yeni bilgi ve deneyimin hafızada
kalmasının sağlanacağı ifade edilmektedir. Mizah, kullanılan konunun içeriği
tekrarlandığında ve pratik yapıldığında işlenmektedir. Böylece birlikte ateşlenen nöronlar ile
uzun süreli belleğe giden bir yol-sinir hattı oluşturulabilmektedir. Zaten deneyim eğlenceli
olduğundan çocuk için tekrar edilme ihtimali de artış göstermektedir. Olta kurşunu adını
verdiği üçüncü adımda ise öğrenme deneyimi yansıtma ve geri bildirimle otomatik olarak
yanıtlanabilmektedir. Mizahi bir şekilde bağlanan bilginin geri çağrılması da kolay
olabilmektedir. Bunun için sevilen şarkılar ve çizgi filmler de kullanılabilmektedir
(Morrison, 2008).
Merak da evrensel ve geliştirilebilir bir karakter gücüdür ve erken yaştan itibaren
çocuklarda geliştirilmesine yönelik çalışmalara ihtiyaç vardır. Erken çocukluk dönemi
merakın bolca yaşandığı kritik bir dönemdir. Merak akademik başarı ve yetişkinlikteki başarı
ile ilişkilendirilmektedir (Kwan, 2021). Okul öncesi çocuklarında merakın akademik
başarıya katkı sağladığı ve özellikle düşük sosyoekonomik duruma sahip çocukların
akademik başarısını arttırmak için meraklarının geliştirilmesine ihtiyaç olabileceği
belirtilmiştir (Shah, Weeks, Richards ve Kaciroti, 2018). Okul öncesi öğretmenleri
çocukların hayvanlar, doğa olayları, dünya ve uzay konularına yönelik merak duyduklarını
belirtmektedir. Merak başarının elde edilmesinde önemli bir yere sahiptir. Merak edilmeyen
bir şey için girişimde bulunulmayacağı ve kişinin kendini o yönde geliştirmeyi
hedeflemeyeceği belirtilmektedir (Vardi ve Demiriz, 2019).
Sonuç olarak başarı hakkında yapılan araştırmalar, çeşitli karakter güçleri veya
motive edici unsurlar başarıya etki etmektedir (Bozgün, 2021; Kwan, 2021; Morrison, 2008;
Shah ve diğerleri, 2018; Synder ve diğerleri, 1991; Tarhan ve Bacanlı, 2016; Vardi ve
Demiriz, 2019). Ayrıca başarının diğer PERMA ögeleri ile ilişkili olarak geliştiği
görülmektedir (Bannink, 2017; Fredrickson 2009; Valiente, ve diğerleri, 2012). Buraya
kadar olumlu duygular, yaşama bağlılık/akış, olumlu ilişkiler ve başarı ögelerine
değinilmiştir. Sırada PERMA’nın son ögesi olan hayatın anlamı ögesi aşağıda
açıklanmaktadır.
anlam önemli bir yere sahip olarak görülmekte ve daha fazla önem verilmesi gereken bir öge
olarak düşünülmektedir (Peterson ve Park, 2014). Park, Park ve Peterson (2010) hayatın
anlamının iyi oluş ile ilgili olduğunu belirtmektedir. Buna göre anlamın varlığı sayesinde
yaşam doyumu, mutluluk ve olumlu duygulanım artarken, depresyon ve olumsuz duygular
azalmaktadır. Yaşamlarında anlamın olduğunu belirten kişilerde daha fazla yaşam doyumu,
daha fazla mutluluk ve daha az depresyon görülmüştür. Sonuç olarak anlamlı bir yaşam
psikolojik ve fiziksel iyi oluşu sağlamaktadır (Park ve diğerleri, 2010; Peterson ve Park,
2014).
Wong (2014) Viktor Frankl’a ait anlam terapisini pozitif psikologların
araştırmalarında kullanmalarına kolaylık getirmek için bir model önermiştir. Birincisi
kendini aşma hipotezidir. Buna göre kendini aşma ile iyi oluşun sağlanabileceğini ve birincil
motivasyon kaynağı olduğunu belirtmektedir. Maneviyat içermektedir. İkincisi nihai
anlamdır. Mevcut koşullar ne olursa olsun yaşamın değerli olduğuna inanmaktır. Nihai
anlama inanarak anın anlamı da bulunabilmektedir. Üçüncüsü anlam zihniyetidir. Başarı
zihniyeti ile kıyaslandığında daha yüksek ahlaki iyilik, şefkat, ödonomik mutluluk ve iyi oluş
barındırmaktadır. Dördüncüsü irade özgürlüğüdür. Yine hangi koşullar içinde olunursa
olunsun, özgür ve sorumluluk sahibi insanların daha yüksek özerklik ve özgünlüğe sahip
oldukları belirtilmektedir. Beşincisi anlamı keşfetmenin değeridir. Kendini aşma sayesinde
yaratıcı, deneyimsel ve tutumsal değerler keşfedilebilmektedir. Bireyleri umutsuzluğa
sürükleyen koşullardan kurtarmak için anlam arayışına odaklanmaya önem verilmesi
gerekmektedir.
Fredrickson (2009) pozitifliğin gelişmeyi sağladığını belirtmekte ve gelişmenin
sadece mutlu hissetmek ile ilgili olmadığına dikkat çekmektedir. Aynı zamanda kişinin
kendisi ve çevresi için değeri olan amaçlar edinmesi ve bu amaçları uygulaması
gerekmektedir. Araştırmaların genellikle olumsuz duygulara bağlı durumlara dikkat çektiğini
belirtmektedir; anksiyete, depresyon, intihar, yeme bozukluğu, kalp hastalıkları vs gibi.
Pozitiflik sağlık sorununun olmaması veya negatif duygu durumunun hiç olmadığı anlamına
gelmemektedir. Pozitiflik, daha çok bu durumların oluşmasında bir yol haritası gibidir. Her
şey iyi gittiği için değil, pozitif olunduğu için işlerin iyiye gidiyor olması anlamına
gelmektedir.
Ek olarak, Conoley ve Conoley (2017) tarafından probleme karşı amaçlı
davranılmasının kişinin gelişimini destekleyeceği ifade edilmektedir. Buna göre pozitif bir
amaç için ‘Oğlumla sıcak bir ilişkimin olmasını istiyorum’ cümlesi, problem içeren ve
kaçınmayı gösteren bir amaç için ‘oğlumla kavga etmek istemiyorum.’ gibi bir cümlenin
35
yerine tercih edilmelidir. Bir sporcunun amacı ödül almak ise ‘Bu maçta hata yapmak
istemiyorum’ cümlesi yerine ‘Bu maçta geliştirdiğim taktikleri kullanacağım’ demek pozitif
amaç edinmeyi gösterecektir. Ya da ‘Günah işlemek istemiyorum’ diyen bir Müslüman için
‘Sevap kazanmak istiyorum.’ cümlesi pozitif amaç cümlesini temsil edebilir. Bu pozitif amaç
cümleleri ise gerçek amacımızın ne olduğunu tespit etmemizi kolaylaştırmakta ve bize yön
göstermektedir.
Pozitif eğitim kurumları, öğrencilerin hayata verdikleri anlamda olumlu etki
yaratmaktadır. Pozitif eğitim kurumu oluşturarak öğrencilerin iyi oluşu, olumlu duyguları,
yaşama bağlılıkları ve yaşama verdikleri anlam becerilerinde artış olmaktadır (Seligman ve
diğerleri, 2009). Anlamlı bir yaşamda amaç edinmek önemlidir. Öğrencilerde amaç edinme
desteklendiğinde de, öğrencilerin akademik başarılarında artış olabilmektedir (Vansteenkiste,
Lens ve Deci, 2006). Ayrıca anlam en güçlü şekilde maneviyat, şükran, umut, yaşam sevinci,
bakış açısı, sevgi, merak, liderlik, sosyal zeka ve nezaket ile ilişkili olarak bulunmuştur.
Aslında anlam daha çok kişiler arası kaynaklara sahip olarak görünmektedir (Peterson ve
Park, 2014).
Buraya kadar bu beş iyi oluş modeli ile ilgili bilgiler sunulmuştur. PERMA modeli
ögeleri ile karakter güçlerinin birbirini desteklemekte ve geliştirmekte olduğu, birbirlerini
etkiledikleri ve etkilendikleri görülmektedir. Kişiler güçlükler ile karşılaştığında ruh
sağlıkları olumlu ya da olumsuz açıdan etkilenebilmektedir. Bu zor zamanlarda kişilerin
kullandıkları kaynakları, sahip oldukları karakter güçlerinde görülmektedir (Park ve
Peterson, 2009). Bu sebepler ile PERMA modeli ardından, karakter güçleri ile ilgili bilgiler
aşağıda açıklanmıştır.
Bu bölümde öncelikli olarak erdemler ve karakter güçleri ayrıntılı olarak ele alınmış
ve ardından okul öncesi döneme özgü olarak kullanımı ve ölçülmesine ilişkin bilgilere yer
verilmiştir.
Hayatın zor anlarında insanı ayakta tutan hangi güçlü özelliklerin olduğu, neden bir
kişi için dayanılmaz olan problemin bir diğerine bu kadar etki etmediği merak edilmiştir.
Park ve Peterson (2009) karakter güçlerinin hayatı yaşanır kılan konulara dikkat çektiğini
belirtmektedir. Her insanın güçleri vardır ve bu güçleri tanıyabilir, geliştirebilir,
güçlendirebilir ve kullanabilir. Sadece kitaplardan okunarak değil, geçmişte, şimdide ve
gelecekte yaşanarak kullanılmaktadır. Herkes için ebeveynlerde, öğrencilerde, eğitimcilerde
ve toplumda karakter güçlerini geliştirme amaç olmalıdır. Şu şekilde ifade edilmektedir: “iyi
36
Tablo 1
Cesur Olma
2. Cesaret Azim/Sebatkarlık
Dürüstlük
Yaşam Coşkusu
Nezaket/İyi Yüreklilik
3. İnsaniyet Sevgi
Sosyal Zeka
Takım Çalışması
4. Adalet Adil Olma
Liderlik
Affetme
5. Ölçülülük Alçakgönüllülük
Tedbirlilik/Sağduyu
Öz-düzenleme
Şükran/Minnettarlık
Mizah
6. Aşkınlık Umut
Güzellik ve Mükemmelliğin Takdiri
Maneviyat
1.Bilgelik Erdemi
Bilgelik erdemi içerisinde yaratıcılık, merak, öğrenme sevgisi/aşkı, eleştirel
düşünme/açık fikirlilik/muhakeme ve bakış açısı karakter güçleri yer almaktadır (Peterson ve
Seligman, 2004). Bilişsel güçleri içeren bu karakter güçleri bilginin kullanılması ve
uygulanma biçimini göstermektedir (Bannink, 2017). Aşağıda bilgelik erdemine ait karakter
güçleri sunulmuştur.
Yaratıcılık: Bilgelik erdemi altında yer alan yaratıcılık gücü ile karşılaşılan
problemlere orijinal ve farklı bir bakış ile yaklaşılmakta ve yeni çözümler üretilebilmektedir.
Yaratıcılık iyi oluşu desteklemekte ve kişiyi motive etmektedir. Bununla birlikte yaratıcılığa
yönelik farklı psikolojik yaklaşımlar farklı açıklamalar getirmektedir. Örneğin bilişsel
yaklaşımda düşüncelerin ve sosyal yaklaşımda kişilerarası ilişkilerin yaratıcılığa kaynak
olduğu ifade edilmektedir. Bazı psikologlar yaratıcılıkta erken çocukluğun önemine
değinirken bazıları da yaşam boyu oluşan bir süreç olarak değinmektedir. Bunlar ile birlikte
yaratıcılık için alışılmış olandan farklı düşünce ve davranışların ortaya çıktığı ve sonuç
olarak kişilere katkı sağladığı bildirilmektedir (Peterson ve Seligman, 2004).
Yaratıcılık için iki temel bileşimden söz edilmektedir. Bunlar özgün olma ve
yeniliklere uyabilmedir. Yeni fikirler ve yeni davranışlar üreterek hem kişinin kendisi için
hem de başkaları için değişim sağlamaktadır. Eğer kişi yaratıcı bir insansa, bir şeyleri yeni
yollar deneyerek yapmak önemlidir. Eğer yeni ve daha iyi bir yol varsa eski yöntemleri
değiştirmeye istekli olunur. Bilgiyi edinme ve kullanma biçimini göstermektedir. Esas olarak
yaratıcılık çalışarak geliştirilebilmektedir. Bu her zaman yapılan bir işi farklı şekilde
39
yaparak, sanattan faydalanarak, karşılaşılan problemleri anlamak için zaman ayırıp, birden
fazla çözüm seçeneği düşünerek gerçekleştirilebilmektedir (VIA Enstitüsü, 2023a). Bununla
birlikte PERMA ögelerinden olumlu ilişkiler hariç diğer ögeler ile ilişkili olduğu
görülmektedir (Wagner, Gander, Proyer ve Ruch, 2020). Yaratıcı bireyler zeka puanları
yüksek, ilgi alanları geniş, esnek bilişsel yapıya sahip, bağımsız, yenilikçi ve risk alabilen
bireylerdir (Peterson ve Seligman, 2004). Sanatsal başarıyı ifade edebilmekte ancak bundan
daha fazlası olduğu görülmektedir (Bannink, 2017). Yaratıcılık hayata anlam vermeyi
desteklemekte, birey aynı zamanda keşfetmek ve kendini aşmak istemektedir (Wong, 2014).
Yaşama bağlılık, yaşamdan keyif alma, başarı ve ustalık ile ilişkilidir (Gander, Wagner,
Amann ve Ruch, 2021). Hayat zorlaştığında mutluluk için gereken güçlerden biridir
(Seligman ve Csikszentmihalyi, 2000).
Küçük yaş çocuklarında yaygın bir güç olarak görülmektedir (Friedmann, 2022; Park
ve Peterson, 2006; Sop ve Özdemir Bişkin, 2021). Yaratıcılık çocukların mutlu olmasına etki
etmektedir (Friedmann, 2022). Olumsuz duygular ve yaşama uyum ile yüksek düzeyde
negatif ilişkilidir (Shoshani, 2018). Üç yaşından beş yaşına kadar olan çocuklarda çeşitli
şakalar veya bilmeceler ile yetişkinleri kandırmak eğlenceli gelmektedir. Çocuklarına bu
aşamada zaman ayıran ebeveynler problem çözme ve yaratıcılık için gerekli olan becerileri
desteklemiş olmaktadır. Oyun oynamanın yaratıcılığı geliştirdiği ifade edilmektedir
(Morrison, 2008). Okullarımızda da çocuğun seviyesine inen, öğrencilerin özgüvenlerini
geliştiren, yaratıcılığa fırsat tanıyan, kuralların oluşturulmasında öğrencilerin söz sahibi
olduğu bir yaklaşımın önerildiği görülmektedir (Denizel Güven ve Cevher, 2005).
Yaratıcılık gücü geliştirilmek istenirse alternatif çözüm yolları üretilerek farklı
çözümler listelenebilir. Farklı görüşlere sahip kişiler ile tartışılabilir. Özlü söz veya hikaye
gibi farklı gelen fikirler not edilebilir. Beş çeşit malzemeden yemek üretilebilir. Tarihi yerler
gezilerek fikir edinilebilir. Artık malzemeler kullanılarak farklı ürünler ortaya çıkarılabilir
(Terzi İlhan, 2020). Okul öncesinde öykü tamamlama çalışmaları yaratıcılığı geliştirmektedir
(Yıldırım, 2007). Öğretmenlerin drama kullandığı çalışmalarda da kendilerini yaratıcı
hissettikleri ifade edilmektedir (Çoban ve İnan, 2020).
Merak: Bilgelik erdemi içerisinde bulunan bir diğer karakter gücü de meraktır.
Merak aynı zamanda yaratıcılığın da kaynağı olarak düşünülmektedir. Ayrıca yaşamı
keşfetmeyi, içsel motivasyonu ve hatta kişiyi hayata tutan bir gücü içermektedir. Birey
heyecan uyandıran konulara karşı merak duymakta, bu da kişiden kişiye farklılık
göstermektedir. Merakın içinde duyulan heyecan kişiyi keşfetmeye ve dikkat vermeye
yöneltmektedir (Peterson ve Seligman, 2004).
40
Merak için iki temel bileşimden söz edilmektedir; yeni deneyimler ile aktiviteler ve
fikirler keşfetmek ile kendi kişisel bilgi düzeylerini arttırmak için duyulan güçlü istekler.
Merak kişinin en çok kullandığı güçlü yönlerden biri ise öğrenmekten ve soru sormaktan
zevk alan bir bireydir. Keşfetmek heyecan vermektedir. Bilgiyi edinme ve kullanma biçimini
içermektedir (VIA Enstitüsü, 2023b). Birey ilgi çekici konular bulmakta ve kendi iyiliği için
yeni deneyimlere açık olmaktadır (Bannink, 2017). Aynı zamanda anlamlı bir yaşamda
merak karakter gücü etkili görünmektedir (Peterson ve Park, 2014) ve yaşam doyumu ile
ilişkilidir (Park ve diğerleri, 2004). Bunun yanında PERMA ögelerinden olumlu duygular,
başarı, hayatın anlamı ve yaşama bağlılık ile ilişkili olduğu (Wagner ve diğerleri, 2020) ve
bir başka araştırmada yine başarı ve yaşama bağlılık ile ilişkili olduğu görülmektedir
(Gander ve diğerleri, 2021). Küçük çocuklarda ise merak olumlu duygular ile pozitif,
olumsuz duygular ile negatif, yaşam uyumu ile pozitif, güçler ve güçlükler ile negatif ve
prososyal davranışlar ile pozitif ilişkilidir (Shoshani, 2018).
Küçük çocuklarda merak karakter gücü yaygın olarak görülmektedir (Ik ve Park,
2018; Lottman ve Zawaly’den aktaran Friedmann, 2022; Park ve Peterson, 2006; Sop ve
Özdemir Bişkin, 2021). Bununla birlikte küçük yaşlardan itibaren geliştirilmesini
desteklemek önemlidir çünkü ileri dönemlerde bireylerin başarısına etki etmektedir (Kwan,
2021; Shah ve diğerleri, 2018; Vardi ve Demiriz, 2019). Okul öncesi öğrencilerinde
çocukların genellikle hayvanlar, doğa olayları, uzay ve dünya gibi konulara merak
duydukları, bu sebeple fen etkinliklerinin sıklıkla tercih edildiği ifade edilmektedir.
Çocukların merak ettikleri konularda başarmaya istekli oldukları bildirilmektedir, bu da tüm
eğitim fırsatlarını değerlendirmeyi gerektirmektedir (Vardi ve Demiriz, 2019). Sosyal
becerileri yüksek olan okul öncesi çocukların araştırmacı ve meraklı oldukları da
bildirilmektedir (Özbey ve Aktemur Gürler, 2019). Okul öncesi öğretmenlerinin etkinliklere
başlamadan önce dikkat çeken, motive eden ve meraklandıran yöntemler ve çeşitli etkinlikler
kullanmaları ve çocukların okul için heyecanlanmasının desteklenmesi önerilmektedir
(Denizel Güven ve Cevher, 2005; Shoshani ve Aviv, 2012).
Merakı geliştirmek için hoşlanılan bir aktivite düşünebilir ve uygulama yaparken
onun 3 yeni özeliğine dikkat edilebilir. Günlük hayatta görmezden gelinmiş olan ya da öyle
olması gerektiği kabul edilen, kanıksanılan her şeye dikkat verilebilir. ‘Acaba neler farklı,
ilginç veya yeni?’ sorusu sorulabilir (VIA Enstitüsü, 2023b). Günlük olayların neden-
sonuçlarını düşünmek ve bol bol soru sormak merak gücünü geliştirebilir. Aileye, kişinin
kendinse ait olan ilginç gördükleri özellikleri sorulabilir. Kullanılan eşyaların kim tarafından
keşfedilip üretildiğini araştırmak ve hayvan veya bitkilerin özelliklerini gözlemleyip farklı
41
Öğrenme Aşkı/Sevgisi: Bilgelik erdemi içerisinde bir sonraki karakter gücü öğrenme
aşkı/sevgisidir. Öğrenmekten zevk alma ve bu konuda yeterli olduğunun farkında olma ile
ilgilidir. Kendi potansiyellerinin farkında olan bu kişiler öğrenmeye isteklidirler. Öğrenmeye
duydukları heves onların içsel motivasyonunu göstermektedir. Çünkü ödülden ziyade görevi
tamamlamış olmak önemlidir (Peterson ve Seligman, 2004).
Öğrenme aşkı bir kişinin bilgi ve becerileri nasıl ele aldığını göstermektedir. Bunu
öğretmenler öğrencilerinde, ebeveynler çocuklarında, işverenler çalışanlarında ve terapistler
danışanlarında görmeyi arzulamaktadır. Bu kişide harekete geçirici bir güç sağlamaktadır.
Öğrenme aşkı olan insan motive olmakta ve zorluklar karşısında daha kuvvetli ve dayanıklı
olmaktadır. Yeni şeyler öğrenmeyi seven bir insan, hem okulda, hem kendi kendine yeni
şeyler öğrenme ve uygulama eğilimindedir. Öğrenme fırsatının olduğu her yer
sevilebilmektedir. Bilgiyi edinme ve kullanma biçimini içermektedir (VIA Enstitüsü,
2023d). Bir alanda uzmanlaşmayı sağlamaktadır. Ayrıca merak karakter gücü ile ilişkilidir
ancak öğrenmeye ve bildiklerini arttırmaya yönelik bir eğilim içerdiğinden merak karakter
gücünün ötesine geçmektedir (Bannink, 2017).
Küçük çocuklar gelişimsel açıdan öğrenmeye yoğun şekilde ilgi duymaktadır
(Babaroğlu, 2018; MEB, 2013a). Bilinmektedir ki küçük çocukların eğitiminde öğrenmeye
yönelik ilgiyi arttırmak önemlidir (Yörükoğlu, 2004). Bununla birlikte öğretmenler küçük
çocukların merak ve öğrenme sevgisi karakter güçlerini yaygın olarak kullandıklarını
belirtmektedir ve bu güçlü yönlerin gelişiminde öğrencilerini desteklemelidir (Sop ve
Özdemir Bişkin, 2021). Yine ebeveynler de aynı şekilde öğrenme sevgisi karakter gücünü
çocuklarında gördüklerini ifade etmektedir. Bunun yanında öğrenme sevgisi çocukların
mutluluklarını etkilemektedir (Friedmann, 2022). Bu sebeple öğrenmeye yönelik olumlu
duygular oluşturmak önemlidir ve küçük yaştan itibaren okul öncesi kurumlarında
desteklenmelidir (Shoshani ve Aviv, 2012).
Bunun yanında öğrenme sevgisi bilgelik, başarı ve yaşama bağlılık ile ilişkilidir
(Gander ve diğerleri, 2021). Psikolojik rahatsızlıklarda öğrenme sevgisi karakter gücü
etkilidir (Peterson ve diğerleri, 2006). Aynı zamanda PERMA ögelerinden yaşama bağlılık,
anlam ve başarı ile yüksek düzeyde pozitif ilişkide olduğu görülmektedir (Wagner ve
diğerleri, 2020). Küçük çocuklarda ise olumlu duygular ve yaşam uyumu ile yüksek düzeyde
ve prososyal davranışlar ile orta düzeyde pozitif, olumsuz duygular, güçler ve güçlükler ile
yüksek düzeyde negatif ilişkili olarak görülmektedir (Shoshani, 2018). Öğrenmeye isteklilik
pozitif eğitim çalışmaları ile okullarda arttırılabilmekte, öğrencilerin ilgi alanları
gelişebilmektedir (Bernard ve Walton, 2011; Waters, 2011).
43
Öğrenme aşkı gücü geliştirilmek istenirse, en az haftada iki defa beş yeni kelime
öğrenme çalışması yapılabilir, ayda bir kurgusal olmayan sürükleyici ve ilgi çeken bir kitap
okunabilir, küresel olaylar hakkında gazete, televizyon veya internet okumaları yapılabilir
(VIA Enstitüsü, 2023d). Ayrıca ilgi alanlarına göre yeni bilgiler edinmek, bilinmeyen bir
bilgi öğrenilirken hangi yöntemlerin kullanıldığını irdelemek ve öğrenme sürecini daha
keyifli hale getirmek için çeşitli yöntemler denemek tavsiye edilmektedir. En sevilen tatlıyı
yapmayı veya isimlerin hikayelerini öğrenmek gibi yöntemler kullanılabilir. Hiç
denenmeyen bir alanda etkinlikler uygulamak da öğrenme aşkı gücünü geliştirmek için
uygulanabilir (Terzi İlhan, 2020). Çocuklarda ise oyun oynayarak öğrenmeye olan istekleri
arttırılabilmektedir (Morrison, 2008).
Bakış Açısı: Bilgelik erdemi içerisinde son olarak bakış açısı karakter gücü yer
almaktadır. Bakış açısı çok yönlü düşünmeyi içermekte ve bu da bilgelik ile kendini
göstermektedir. Bilge bireyler farklı açılardan olaylara bakabildiğinden fikirlerine danışılan
ve insanlara faydası dokunan bireylerdir. Kendine ait güçlü ve zayıf yönlerini tanıyan,
yaşamlarında dengeye önem veren, sınırlarının farkında olan ve insanların ihtiyaçlarına
duyarlı olan kişilerdir (Peterson ve Seligman, 2004). Bu sebeple bakış açısı gücüne sahip
bireyler bilge bireyler olarak görülmektedir (Bannink, 2017).
Diğer bir adıyla perspektif, yani bakış açısının zeka tanımından farklı olduğu ifade
edilmektedir. Yine bilgi birikimi vardır ancak tavsiye verme ve karar verme durumlarını
tahlil etmeyi içeren bir yetkinliği gerektirir. Eğer bakış açısı kişinin güçlü yönlerinden biri
ise, kendisini bir konuda bilge görmese dahi başkaları tarafından durumlara karşı anlamlı bir
bakış açısına sahip olarak görülür. Bundan dolayı çevresindeki insanlar kişinin görüşünü ve
tavsiyesini almak için soru sormaktadır (VIA Enstitüsü, 2023e). Ayrıca bakış açısı karakter
gücü anlayış, öz-yeterlilik, insanlık (Gander ve diğerleri, 2021) ve hayatın anlamı ile
ilişkilidir (Peterson ve Park, 2014). Bir başka araştırmada ise PERMA ögelerinden yaşama
bağlılık ve başarı ile orta düzeyde ve hayatın anlamı ile düşük düzeyde ilişkili olarak ifade
edilmektedir (Wagner ve diğerleri, 2020). Bununla birlikte ‘Açıklayıcı Stil Düşünme
Alışkanlıkları’nda (doğru ve esnek düşünme süreçlerinin kullanılmasıyla ilgilidir) bakış açısı
edinme önemlidir. Çatışma çözme, öfke yönetimi ve problem çözme becerilerinde esnek bir
düşünme süreci geliştirilmektedir (Seligman, 2006).
Bakış açısı karakter gücü ortaokul ve lise düzeyindeki öğrencilerin akademik
başarılarını etkilemektedir (Park ve Peterson, 2009). Küçük çocuklarda ise prososyal
davranışlar ile orta düzeyde pozitif ilişkili olarak görülmektedir (Shoshani, 2018).
44
Bakış açısı geliştirilmek istenirse iyi bir dinleyici olmaya çalışmak ve ardından
fikirlerin paylaşılması önerilmektedir. Bilgelik üzerine alıntılar okunabilir, akılda kalması
için düzenlenebilir ve hayata bu sözlerin nasıl aktarılabileceği düşünülebilir. Bilge insanların
hayatları öğrenilebilir, onların hayatlarının kişiye rehberlik etmesi konusunda fikirler
oluşturulabilir ve uygulanabilir (VIA Enstitüsü, 2023e). Ayrıca zor şartlar altında
kalındığında nasıl doğru bir yol izlenebileceği hakkında düşünmek faydalı olabilir. Bir filme
ait bir karakter olunduğunun hayal edilmesi ile senaryonun nasıl değişebileceğinin
düşünülmesi de uygulanabilir. Bir manzaraya dair hikayeler üretmek ve bir arkadaşı mutlu
edecek farklı senaryolar oluşturmak gibi uygulamalar ile bakış açısı güçlendirme çalışmaları
yapılabilir (Terzi İlhan, 2020).
Buraya kadar bilgelik erdemine ait karakter güçleri hakkında bilgiler sunulmuştur.
Aşağıda diğer bir erdem olan cesaret erdemi ve bu erdem çatısı altında yer alan karakter
güçleri yer almaktadır.
2. Cesaret Erdemi
Cesaret erdemi altında cesur olma/cesurluk, azim/sebatkar olma, dürüstlük ve yaşam
coşkusu/sevinci karakter güçleri yer almaktadır (Peterson ve Seligman, 2004). Bu karakter
güçleri hedeflere ulaşmayı sağlayan duygusal güçler olarak görülmekte olup (Bannink,
2017), bu karakter güçlerine ait bilgiler aşağıda sunulmuştur.
Cesur Olma/Cesurluk: Cesur olma (Bravery) cesaret (Courage) erdem kategorisine
girmektedir. Cesaret korku ile baş edebilme becerilerini ifade etmektedir. Ayrıca cesaret
bilişsel, duygusal, motivasyonel, düşünsel durumlar içerisinde girift bir şekilde
betimlenmektedir (Peterson ve Seligman, 2004; VIA Enstitüsü, 2023f). Cesur olma doğruyu
yapmak, riskli durumları analiz edebilmek, zor durumlarla başa çıkabilmek ve baskıya karşı
direnebilmektir (Peterson ve Seligman, 2004).
Cesur olma ile ilgili üç tip vardır, bir kişide bunlardan bir tanesi de olabilir, hepsi de
olabilir. Bunlar; fiziksel cesur olma (asker, polis, dövüş sanatları), psikolojik açıdan cesur
olma (kendisi hakkında acı bir gerçek ile yüzleşebilme) ve ahlaki açıdan cesur olma (bir grup
tarafından kabul edilmemiş olsa da doğru olan şeyi savunma ve söyleme) şeklindedir. Eğer
cesur olma gücü, kişinin en güçlü yönlerinden biri ise zorluklar, acı ve tehditlere karşı
duruşu da cesurdur. (VIA Enstitüsü, 2023f). Kişi için doğru olduğunu düşündüğü bir konu
hakkında konuşmak, istediklerini karşıt görüşler içerisinde savunmak olasıdır. Tehditlere
karşı direnebilen, mücadele eden ve zorluklar ile baş etmeye istekli ve pes etmeyen bireyler
olarak görülmektedir (Bannink, 2017). Fiziksel hastalıkların iyileşmesi sürecinde etkili bir
karakter gücü olarak belirtilmektedir (Park ve Peterson, 2009; Peterson ve diğerleri, 2006).
45
Ayrıca travmalar gibi zor zamanlarda mutluluğu tekrar oluşturmada etkilidir (Peterson ve
diğerleri, 2008; Seligman ve Csikszentmihalyi, 2000).
Cesur olma başarı, kişisel yeterlilik ve insanlık ile ilişkilidir (Gander ve diğerleri,
2021). Bunun yanında PERMA ögelerinden olumlu duygular ile düşük düzeyde ilişkili
olduğu görülmektedir (Wagner ve diğerleri, 2020). Küçük çocuklarda ise cesur olma olumlu
duygular ile pozitif, olumsuz duygular ile negatif, yaşam uyumu ile pozitif, güçler ve
güçlükler ile negatif olarak ilişkili bulunmuştur (Shoshani, 2018).
Cesur olma karakter gücü aktiviteler yapılarak geliştirilebilir. Utanılan konular
hakkında konuşma alıştırmaları yapılabilir ve ses tonu ile konuşma ifadeleri düzenlenebilir.
Farklı gelen ama pozitif olan bir insanla arkadaşlık kurulabilir (VIA Enstitüsü, 2023f).
Kişisel korkular ile ilgili küçük adımlar ile başlayan çalışmalar yapılabilir. Kalabalık
içerisinde kişisel fikir söyleme, kendine ve diğerlerine görüşlerini dürüstçe ifade etme
uygulamaları yapılabilir. Farklı bireyler ile arkadaşlık kurma, zorluklar karşısında gösterilen
gelişmeyi fark etme ve kendini takdir etme diğer uygulamalar arasında sayılabilir (Üzbe
Atalay, 2020).
Dürüstlük : Cesaret erdemine ait bir diğer karakter gücü dürüstlüktür. Bu güç kişinin
her yerde kendisi için ifade ettiği durum, niyet ve ifadelerini doğru bir şekilde temsil
etmesini içermektedir. Kişi kendi değerleri ve özel ilgileri ile uyumlu bir yaşam içindedir.
Aynı zamanda duyguları ve davranışları hakkında sorumluluk almayı sağlayan, onları
sahiplenmenin doğruluğunu ifade eden bir güçtür. Eğer dürüstlük kişinin en yüksek
güçlerinden biri ise, sadece sözler ile değil yaşam stili ile de dürüst ve otantik bir yaşamı
sürdürür (VIA Enstitüsü, 2023g). Güvenilir bireyler olarak da tanınmakta ve samimi olup bir
başkasıymış gibi davranmamaktadırlar (Bannink, 2017). Davranışların sorumluluğu
alınmaktadır. Değerlerine uygun yaşayan birey diğer insanların ihtiyaçlarını da
gözetmektedir. Dürüst olan bireyler kendisi gibi, yalan söylemeyerek davranış ve
duygularını ifade ederken sahip olduğu değerler doğrultusunda davranır. Önemlidir ki
çocuklarda dürüstlük gücünün geliştirilmesi ebeveyn ve öğretmen davranışlarından
etkilenmektedir, bu sebeple ebeveyn ve öğretmenler örnek davranışlar göstermelidir
(Peterson ve Seligman, 2004).
Dürüstlük insanlık, öz-yeterlik ve anlayış ile ilişkilidir (Gander ve diğerleri, 2021).
Aynı zamanda PERMA ögelerinden olumlu duygular, olumlu ilişkiler ve yaşama bağlılık ile
düşük düzeyde ilişkili olduğu görülmektedir (Wagner ve diğerleri, 2020). Küçük çocuklarda
ise dürüstlük olumlu duygular, olumsuz duygular, yaşam uyumu, güçler ve güçlükler ve
prososyal davranışlar ile herhangi bir ilişkilide görülmemiştir (Shoshani, 2018).
46
Dürüstlük gücü geliştirilmek istenirse, bir şey hakkında soru sorulup öneri
istendiğinde kişilere cevaben yapıcı, doğrudan ve otantik cevaplar verilebilir. İlişkilerde
sözlere gereken değer verilebilir. Biri ile görüşmede güvenilir olma ve bu şekilde devam
etmeye gayret gösterilebilir (VIA Enstitüsü, 2023g). Ayrıca yalan söylemek kişisinin içinden
gelse de, bunu yapmayı durdurarak veya doğruyu söyleyip özür dileyerek dürüst olunduğu
gösterilebilir. Bulunulan mesleğin etik standartlarına uymak, hataları kabul etmek ve telafi
etmek, verilen sözleri tutmak, duygu ve düşünceleri ifade etmek konusunda net olmak
dürüstlük gücünü geliştirmede etkili olabilir (Üzbe Atalay, 2020).
Azim: Azim, cesaret erdemi içerisinde yer alan bir diğer karakter gücüdür.
Karşılaşılan engellere ve cesaret kırıklıklarına rağmen gönüllü bir biçimde hedefe ulaşmak
için dikkatin verilmesini ifade etmektedir. Azim iki bileşime sahiptir; gayret etmek ve görevi
tamamlamak için sürekliliğin olması. Eğer azim kişinin güçlü yetenekleri arasındaysa
başladığı işi bitirmeyi sever, rahatsız olmaz ve bunu yaparken keyif alır (VIA Enstitüsü,
2023h). Azim psikolojik sağlık için önemlidir çünkü azim gücü yüksek bireyler düşük
bireylere göre daha az intihar düşüncesi ifade etmektedir (Kim, 2015). Ayrıca daha sağlıklı
yaşlanmaktadırlar (Kim ve Lee, 2015).
Azim başarı, sabır, yaşama bağlılık ve bilgelik ile ilişkilidir (Gander ve diğerleri,
2021). Ek olarak PERMA ögelerinden yine yaşama bağlılık ve başarı ile yüksek düzeyde
ilişkili olarak görülmektedir (Wagner ve diğerleri, 2020). Küçük çocuklarda ise azim olumlu
duygular ile yüksek düzeyde pozitif, olumsuz duygular ile orta düzeyde negatif, yaşam
uyumu ile yüksek düzeyde pozitif, güçler ve güçlükler ile yüksek düzeyde negatif ve
prososyal davranışlar ile yüksek düzeyde pozitif bir ilişkide olarak görülmektedir (Shoshani,
2018). Küçük çocuklarda yaygın olarak görülebilen (Ik ve Park 2018), çocukların
gelişiminde önem arz eden (Bernard ve Walton, 2011; Waters, 2011) ve çalışılarak
geliştirilebilen bir güç olduğu ifade edilmektedir (Shoshani ve Slone, 2017). Yine çocukların
okuma ve yazma motivasyonu üzerinde azmin etkili olduğu görülmektedir. Daha çok kitap
okuyan ve okul öncesi eğitimi almış olan ilkokul öğrencileri için sosyal ve duygusal
beceriler gelişmiş olarak tespit edilmiştir. Azim ve öznel iyi oluş düzeylerinin yüksek olduğu
görülmüştür. Fakat sosyal ve duygusal gelişimi yüksek olan bunun yanında azim ve okulda
öznel iyi oluşu düşük olan öğrencilerde ise okuma ve yazma motivasyonu düşük olarak
bildirilmiştir (Bozgün, 2021). Aslında azim başarmak istenen amaç için gereken güçlerden
biridir. Amacına ulaşmak isteyen birey için yeteneğini sürekli ve odaklanarak uygulamasını
gerektirmektedir (Duckworth, Peterson, Matthews ve Kelly, 2007).
47
Azimli bireyler pes etmeden amaca yönelik hareket etmektedirler. Eğer azmetme
gücü geliştirilmek istenirse, bir işi tamamlamak için çalışılır. Uzun dönemli çalışmalarda
etkili çalışma yöntemleri kullanılabilir. İrade güçlendirilebilir ve cesaretlendirmeye bir
ihtiyaç duyulmaz. Başarısızlık yaşandığında tekrar tekrar deneyerek, alternatif çözümler
bulunabilir (Peterson ve Seligman, 2004). Sebatkarlık olarak da ifade edilen bu gücü
geliştirmek için haftalık beş hedef belirleyip hedefleri parçalara bölerek çalışıp, zamanında
bitirip, gelişim hafta hafta takip edilebilir. Beş yıllık gelişime yönelik planlamalar yapılabilir.
Yapılacak işler listesi düzenlenebilir ve kontrollü bir şekilde sürdürülebilir. Azmi takdir
edilen bir kişi örnek alınabilir ve yöntemlerinden faydalanılabilir. Sebze veya bitki
yetiştirilebilir. Başarılan işler sevilen kişiler ile paylaşılabilir ve destekleri alınabilir (Üzbe
Atalay, 2020).
Yaşam Coşkusu/Sevinci: Bu güç cesaret erdeminin son karakter gücüdür. Yaşam
coşkusu/sevinci dinamik bir güç demektir. Hem fiziksel hem de psikolojik açıdan sağlıklı
olmayı gösterir. Yaşam doyumu ve yaşama bağlılık ile güçlü bir bağ içindedir. Eğer yaşam
coşkusu kişinin gücü ise hayattan keyif alır, hiçbir deneyimi yarım bir enerji ile karşılamaz.
Yani hayat bir macera gibidir (VIA Enstitüsü, 2023i). Kişi zor durumlar içerisindeyken bu
gücün kazandırdığı enerjiyi kullanır, bu sebeple cesaret erdemi içerisinde yer almaktadır.
Fiziksel açıdan birey daha iyi bir bedensel sağlığa sahip olarak görünmektedir. Psikolojik
açıdan ise bireyin kendisi ve çevresi ile etkili bir iletişim içerisinde olduğu belirtilmektedir.
Ayrıca bu güce sahip bireylerin anlamlı bir yaşama sahip oldukları ifade edilmektedir
(Peterson ve Seligman, 2004).
Yaşam coşkusu ustalık, sağlık, bağlılık, keyif, iyimserlik (Gander ve diğerleri,
2021), yaşam doyumu (Park ve diğerleri, 2004) ve hayatın anlamı ile ilişkilidir (Peterson ve
Park, 2014). Bununla birlikte PERMA ögelerinden başarı ve yaşama bağlılık ile yüksek
düzeyde ve olumlu duygular ile düşük düzeyde pozitif ilişkili olarak görülmektedir (Wagner
ve diğerleri, 2020). Küçük çocuklarda ise yaşam coşkusu/sevinci olumlu duygular ile yüksek
düzeyde pozitif, olumsuz duygular ile yüksek düzeyde negatif, yaşam uyumu ile yüksek
düzeyde pozitif, güçler ve güçlükler ile yüksek düzeyde negatif ve prososyal davranışlar ile
yüksek düzeyde pozitif bir ilişkidedir (Shoshani, 2018). Aynı zamanda çocuklarda yaygın
olarak görülen bir güç olduğu belirtilmekte (Friedmann, 2022; Ik ve Park, 2018; Park ve
Peterson, 2006) ve mutluluk durumlarında etkili olduğu ifade edilmektedir (Friedmann,
2022; Park ve Peterson, 2006). Etkili öğretmenlerin ise yaşam coşkusu/sevinci karakter
gücünü kullandıkları görülmektedir (Park ve Peterson, 2009).
48
2022; Ik ve Park, 2018; Park ve Peterson, 2006; Sop ve Özdemir Bişkin, 2021). Bu karakter
gücü ile çocukların iyi oluşu ve olumlu ilişkileri artmaktadır (Haslip, Allen-Handy ve
Donaldson, 2019). Okullarda desteklenmesi ve etkinliklere dahil edilmesi gereken bir
karakter gücüdür (Cihangir Çankaya ve Kağnıcı, 2020). Öğretmenlerin bu karakter gücünü
kullanmaları sayesinde öğrencilerin model alarak geliştikleri görülmektedir (Haslip ve
Donaldson, 2021).
Eğer nezaket/iyi yüreklilik gücü geliştirilmek istenirse, her gün rastgele bir iyilik
yapılabilir. Mesela, araba kullanırken yol vermek, arkadaşa güzel bir söz söylemek, yardım
kuruluşlarına destek olmak gibi. Ayrıca insanlara gülümsemek ve teşekkür etmek gibi
nezaket davranışları sıklıkla kullanılabilir. Bir arkadaş ile yemeğe çıkılabilir. Hastane veya
bakım evlerine yardım için gidilebilir veya kan bağışı yapılabilir (Kılıç, 2020).
Sevgi: Sevgi karakter gücü insaniyet erdemi içerisinde yer alan bir diğer karakter
gücüdür. Bireyin sevme ve sevilme ile ilgili karşılıklı özen göstermesini, yakınlığını ve
sevgiyi paylaşmasını içermektedir. Bununla birlikte fedakarlığı da içerebilmektedir. Sevginin
ebeveyn ve çocuk arasında veya romantik ilişki bağlamında ele alındığı görülmektedir.
Yalnız arkadaşlık ilişkilerinin de yer aldığı birçok karşılıklı ilişki içersinde sevgi
bulunmaktadır. Eğer ki birinin yanında kişi kendini özgür, huzurlu veya mutlu olarak
hissediyorsa, kendisini destekleyen insanların olduğunu ifade ediyorsa, uzaklaşmaktan
hoşlanmadığı kişiler hayatında mevcutsa ve iyi oluşlarına önem verdiği insanlar varsa kendi
sevgi karakter gücünden bahsediyor demektir (Peterson ve Seligman, 2004).
Biyolojik ve evrimsel bir temele sahip dört sevgi biçimi vardır. Bunlar; sevgi bağı
(ebeveyn-çocuk arasında olduğu gibi), şefkatli/başkasını düşünen sevgi biçimi (nezaket),
arkadaşça sevgi (arkadaşlık, dostluk), romantik sevgi (eş, sevgili) şeklindedir. Eğer sevgi
kişinin güçlü yönü ise yakın ilişkilere değer verir. Kişinin karşılıklı olarak sevgi, paylaşım ve
bakım verdiği insanlar olduğu görülür (VIA Enstitüsü, 2023k).
Seligman (2002) hedonik mutluluk için eğlence, sevgi, memnuniyet gibi pozitif
duyguların yer aldığını belirtmektedir. Sevgi, pozitif olma yolunda gereken on önemli
duygudan biridir (Fredrickson, 2009). Bununla birlikte sevginin yaşamdan zevk alma ve
iyimserlik (Gander ve diğerleri, 2021) yaşam doyumu (Park ve diğerleri, 2004) ve hayatın
anlamı ile ilişkili olduğu görülmektedir (Peterson ve Park, 2014). Ayrıca PERMA
ögelerinden olumlu duygular ile orta ve olumlu ilişkiler ile yüksek düzeyde pozitif ilişkide
olduğu bildirilmektedir (Wagner ve diğerleri, 2020).
Küçük çocuklarda ise sevgi olumlu duygular ile yüksek düzeyde pozitif, olumsuz
duygular ile yüksek düzeyde negatif, yaşam uyumu ile yüksek düzeyde pozitif, güçler ve
50
güçlükler ile yüksek düzeyde negatif ve prososyal davranışlar ile yüksek düzeyde pozitif bir
ilişkide olarak görülmektedir (Shoshani, 2018). Bu çocuklarda sevgi öğretmenler veya
ebeveynler tarafından sıklıkla gözlenen karakter güçleri arasında görülmektedir (Friedmann,
2022; Haslip ve diğerleri, 2019; Park ve Peterson, 2006; Sop ve Özdemir Bişkin, 2021).
Ayrıca Park ve Peterson (2006) çocukların yaşadığı mutluluk ile sevginin ilişkili olduğunu
bildirmektedir. Çocuklar empatik ve yardımsever davranışları ile sevgilerini göstermekte, bu
durum onların iyi oluşlarını ve olumlu ilişkilerini etkilemektedir (Haslip ve diğerleri, 2019).
Ülkemizde de değerler eğitimi kapsamında sevgi küçük çocuklarda işlenmesi gereken
önemli değerlerden biri olarak bildirilmektedir (Aral ve Kadan, 2018; Kaya ve Antepli,
2018; Kozikoğlu, 2018; Yazar ve Erkuş, 2013; Yıldız, Elibol ve Ada, 2021).
Öğretmenlerinde küçük çocuklar ile iletişimlerinde sevgi karakter gücünü kullandıkları ifade
edilmektedir (Haslip ve Donaldson, 2021).
Sevgi gücü geliştirilmek istenirse, arkadaş, aile üyeleri ya da iş arkadaşı ile
konuşurken iyi bir dinleyici olunup, konuşulanlar hakkında düzenli olarak geri bildirim
verilerek sevgi iletilebilir. İnsanların güzel özellikleri kendilerine ifade edilebilir veya onlara
güzel notlar yazılabilir. Sarılmak, sevilen kişiler için yemek yapmak, büyükleri ziyaret
etmek, yardım istemek, yardım etmek gibi çeşitli davranışlar ile sevgi gösterilebilir ve
geliştirilebilir (Kılıç, 2020).
Sosyal zeka: Sosyal zeka insaniyet edemi içerisinde bulunan son karakter gücüdür.
Sosyal zekada kişi hem kendinin hem de diğerlerinin duygu ve düşüncelerini tanımaktadır.
Bu sebeple sosyal zeka kişisel ve duygusal zekayı da içinde barındırmaktadır (Peterson ve
Seligman, 2004).
Sosyal zeka sosyal farkındalık (başkaları hakkında ne hissedildiği) ve sosyal yetenek
(bu farkındalık ile ne yapıldığı) olmak üzere iki temel bileşenden oluşur. Eğer kişide sosyal
zeka gücü yüksek ise diğer insanların duyguları fark edilmektedir. Farklı sosyal durumlara
kolayca uyulabilmektedir (VIA Enstitüsü, 2023l).
Sosyal zeka yaşamdan zevk alma ve anlayış ile ilişkilidir (Gander ve diğerleri,
2021). Aynı zamanda hayatın anlamı ile ilişkili olduğu görülmekte ve kişilerarası
kaynakların hayatın anlamını oluşturmada etkili olduğu anlaşılmaktadır (Peterson ve Park,
2014). Bunun yanında PERMA ögelerinden olumlu duygular ile yüksek, yaşama bağlılık ile
düşük, olumlu ilişkiler ile orta ve anlam ile düşük düzeyde pozitif ilişkide olarak tespit
edilmiştir (Wagner ve diğerleri, 2020).
Küçük çocuklarda ise sosyal zeka olumlu duygular, yaşam uyumu ve prososyal
davranışlar ile yüksek düzeyde pozitif, olumsuz duygular, güçler ve güçlükler ile yüksek
51
düzeyde negatif bir ilişkide olarak görülmektedir (Shoshani, 2018). Bununla birlikte
çocuklar ile sosyal zeka karakter gücünün çalışılması ve desteklenmesi önerilmektedir
(Haslip ve Donaldson, 2021; Shoshani ve Aviv; 2012). Etkili öğretmenlerin sosyal zeka
karakter gücünü kullandığı görülmektedir (Park ve Peterson, 2009). Ancak karmaşık
psikolojik yapılar olarak ifade edilen bu karakter gücünü desteklemek için tutarlı ve uzun
süreli müdahaleler gerçekleştirilmelidir (Shoshani ve Aviv, 2012).
Duyguların farkında olma, tanımlama ve duyguları ifade ediş biçimi değerlendirilip,
evrensel duygular hakkında kişi kendisini eğitebilir. Duyguları tahmin etme, yoğun
duyguları fark etme ve geliştirme için kullanma, kendini başka insanların yerine koyma gibi
etkinlikler yapılabilir. Tetikleyen duygular bulunabilir, her gün beş duygu hakkında
yazılabilir ve nasıl bir desen izlediği görülebilir. Sevilen bir TV programı izlenebilir veya bir
filmde yaşanan duygular tahmin edilebilir (Kılıç, 2020).
Buraya kadar insanlık erdemi içerisinde yer alan karakter güçleri hakkında bilgiler
sunulmuştur. Aşağıda diğer bir erdem olan adalet erdemi ve karakter güçleri hakkında
bilgiler yer almaktadır.
4.Adalet Erdemi
Adalet erdemi altında takım çalışması, adil olma ve liderlik karakter güçlerinin yer
aldığı görülmektedir (Peterson ve Seligman, 2004). ‘Sağlıklı bir toplumsal hayatın
temelindeki yurttaşlık kuvvetleridir’ (Bannink, 2017, s.20). Aşağıda bu karakter güçleri
hakkında bilgiler kısaca sunulmuştur.
Adil Olma: Adil olma karakter gücü adalet erdemi içerisinde yer almaktadır. Adil
olma karakter gücü insanlara karşı eşit olmaya ve özen göstermeye önem verir. Bireyin
kendi duygularının, düşüncelerinin ve önyargılarının kararlarının önüne geçmesine izin
vermez. Adil olma sorumluluk üstlenmeyi de içermektedir. Ayrıca adil insanlar ahlaklı ve
güvenilir olarak tanınmaktadır (Peterson ve Seligman, 2004).
Adil olma, akıl yürütmeyi ve muhakeme durumunu içeren bilişsel bir yapıya sahiptir.
İki tür bileşeni mevcuttur; adil muhakeme (mantıklı ve orantılı ilkelere dayanan ahlaki
doğruluğu ve sorumluluğu içeren) ve özene dayalı muhakeme ( empati ve merhameti içeren
başkasının açısından görebilme durumu). Eğer kişide adil olma gücü yüksek ise insanlara
karşı adil muamelede bulunması beklenir. Kişisel duyguları ve düşünceleri karıştırmadan
herkese bir şans vermeye hazır olur (VIA Enstitüsü, 2023m).
Adil olma, insanlık ve anlayış ile ilişkilidir (Gander ve diğerleri, 2021). Bununla
birlikte PERMA ögelerinden olumlu ilişkiler ile düşük düzeyde ilişkili olduğu
belirtilmektedir (Wagner ve diğerleri, 2020). Küçük çocuklarda ise adil olma olumlu
52
duygular ile düşük düzeyde pozitif, olumsuz duygular ile orta düzeyde negatif, yaşam uyumu
ile yüksek düzeyde pozitif, güçler ve güçlükler ile yüksek düzeyde pozitif ve prososyal
davranışlar ile yüksek düzeyde pozitif bir ilişkidedir (Shoshani, 2018). Bununla birlikte
pozitif psikoloji kavramları ile ilgili küçük çocukların adaletten bahsettikleri ve yetişkinlerin
cevaplarına benzer cevaplar verdikleri belirtilmektedir (Šikić ve Tatalović Vorkapić, 2019).
Ancak ülkemizde öğretmenlerin çocuklarda adalet karakter gücünü daha az gözlemledikleri
ifade edilmektedir (Sop ve Özdemir Bişkin, 2021).
Adil olma gücü diğer karakter güçlerinde olduğu gibi çeşitli çalışmalar ile
geliştirilebilmektedir. Bu gücü geliştirmek için diğer kültürlere ve etnik kökenlere ait
insanlar hakkındaki görüşler tartılabilir. Farklı olaylar hakkında alınan kişisel kararlar ve adil
olma durumu değerlendirilebilir. Kişisel veya çevreden gelen bir hata hakkında kişi kendini
ve diğerlerini değerlendirip gözlemleyebilir. Önyargılar değerlendirilebilir. Toplumsal
sorunlar hakkında düşünülebilir ve çözüm yolları listelenebilir. Adalet ile ilgili sözler ve
deyişler hakkında düşünülebilir ve tartışılabilir (Demirci, 2020).
Liderlik: Liderlik adalet erdemi içerisinde bulunan bir diğer karakter gücüdür. Lider
bireyler motive eden, insanları etkileyen, yardım eden ve etkinlikleri planlayıp uygulayabilen
veya uygulamaların gerçekleşmesini kolaylaştırıp destekleyebilen kişilerdir. Lider bireylerde
umut, sosyal zeka ve azim gibi karakter güçleri de görülmektedir. Takım olarak işbirliğini
destekleme ve insanları cesaretlendirme gibi becerileri de bulunmaktadır. Lider olarak
grubun özelliklerini yansıttıkları görülmektedir (Peterson ve Seligman, 2004).
Liderlik iki alana ayrılabilen sosyal bir olgudur; Uygulama (tanımlama, kurma,
yönergeleri açıklama gibi) ve kişisel yetkinlik (arayıp bulan, ulaşan, uygulayan motivasyon
ve sahip olunan kapasite ile lider rolü). Aynı zamanda iki tür liderlik bulunmaktadır. Biri
sorumluluklar ile beklentileri tanımlayan ve görevleri gerçekleştiren etkileşimsel liderliktir.
Diğeri ise takipçilerin işlerini yapmaları için motive eden, hedeflerine ulaşmak için güven ve
bağlılık ortamını teşvik eden kişi olarak dönüşümcü liderliktir. Eğer kişide liderlik gücü
yüksekse, bir grup çalışması içinde herkesin dahil olması sağlanır ve işlerin yapılması
desteklenir. Kaliteli organizasyonlar yapılabildiği ve bunların etkili bir şekilde gerçekleştiği
görülebilmektedir (VIA Enstitüsü, 2023n).
Liderlik 21.yy becerileri içerisinde geliştirilmesi hedeflenen bir beceridir (Mercan,
2022; Tuğluk ve Özkan, 2019). Liderlik adalet, kişisel yeterlilik ve anlam ile ilişkilidir
(Gander ve diğerleri, 2021). Ayrıca PERMA ögelerinden yaşama bağlılık ile düşük ve
olumlu ilişkiler ile yüksek düzeyde ilişkili olarak bulunmuştur (Wagner ve diğerleri, 2020).
Küçük çocuklarda ise liderlik olumlu duygular ile orta düzeyde pozitif, olumsuz duygular ile
53
düşük düzeyde negatif, yaşam uyumu ile orta düzeyde pozitif, güçler ve güçlükler ile orta
düzeyde negatif ve prososyal davranışlar ile düşük düzeyde pozitif bir ilişkidedir (Shoshani,
2018).
Lider olma gücü geliştirilmek istenirse, iki kişi tartışırken problemi çözmeye odaklı
davranılabilir ve düşüncelerini paylaşmaları konusunda arabuluculuk yapılabilir. Bir etkinlik,
ödev ya da proje yürütülebilir ve diğer grup arkadaşlarından görüşleri alınabilir. Liderler
hakkında filmler izlenebilir ya da hayatları okunabilir ve nasıl ilham verdiği
değerlendirilebilir. Liderlik ile ilgili özdeyişler okunup tartışılabilir. Ayrıca liderlik bazen
paylaşılarak kişilerin gelişimine liderlik edilebilir (Demirci, 2020).
Takım Çalışması: Takım çalışması adalet erdemi içerisinde yer olan üçüncü karakter
gücüdür. Takım çalışması grubuna kendini adamayı, sorumluluk almayı, görevleri yerine
getirmeyi, toplum yararına çalışmayı ve grubun iyiliğine yönelik davranmayı içermektedir.
Doğaya ve topluma faydalı işler yapmaya eğilimli kişilerde bu güç görülür. Grup tarafından
verilen kararlara saygı duyulur ve aynı zamanda eşit bir ilişkiye önem verilir. Bu kişiler
bulundukları grup ile benzer özellikleri göstermektedir (Peterson ve Seligman, 2004).
Takım çalışması üç kavram ile yakından ilgilidir; vatandaşlık (topluluğa karşı
sorumluluk), sadakat (bir gruba duyulan sarsılmaz bir güven hissetmek) ve vatanseverlik
(diğerlerinin uluslarına düşmanlık beslemeden vatana ve millete karşı duyulan sadakat). Eğer
takım çalışması kişinin güçlerinden biri ise bir grup içinde çalışırken kendini adar, harika
işler çıkarabilir. Grubun başarısı için uğraşır ve payına düşen görevleri yerine getirir (VIA
Enstitüsü, 2023o).
Takım çalışması, adalet, insanlık ve anlayış ile ilişkilidir (Gander ve diğerleri, 2021).
PERMA ögelerinden ise olumlu duygular ile düşük ve olumlu ilişkiler ile yüksek düzeyde
ilişkili olarak görülmektedir (Wagner ve diğerleri, 2020). Küçük çocuklarda ise takım
çalışması olumlu duygular, yaşam uyumu ve prososyal davranışlar ile yüksek düzeyde
pozitif, olumsuz duygular, güçler ve güçlükler ile yüksek düzeyde negatif bir ilişkide olarak
bulunmuştur (Shoshani, 2018). Çocukların takım çalışması becerileri ile sosyal ilişkileri
gelişmekte, güven duyulmakta ve eğlenceli bir atmosfer oluşmaktadır (Morrison, 2008).
Öğretmenlerin de yetişkinler ile iletişimlerinde takım çalışması güçlerini kullandıkları
görülmektedir (Haslip ve Donaldson, 2021).
Eğer takım çalışması gücü geliştirilmek istenirse, bir dernek ya da yardım
kuruluşuna katılınabilir. Bir kişiye bir hedefine ulaşma konusunda yardım edilebilir. Rakip
olarak görülen kişiler ile aynı takımda nasıl işbirliği yapılabileceği değerlendirilebilir.
54
Bulunulan ortamda iyi bir takım çalışması için gerekenlerin nasıl geliştirilebileceği
düşünülebilir (Demirci, 2020).
Buraya kadar adalet erdemine ait karakter güçleri hakkında bilgiler sunulmuştur.
Aşağıda diğer bir erdem olan ölçülülük erdemi ve ait olan karakter güçleri hakkında bilgiler
yer almaktadır.
5.Ölçülülük Erdemi
Ölçülülük erdemi altında affetme, alçakgönüllülük, tedbirlilik/sağduyu/ihtiyat ve öz-
düzenleme karakter güçlerinin yer aldığı görülmektedir (Peterson ve Seligman, 2004).
‘Aşırıya kaçmaya karşı koruyan kuvvetlerdir’ (Bannink, 2017, s.20). Aşağıda bu karakter
güçleri hakkında bilgiler kısaca sunulmuştur.
Affetme: Affetme karakter gücü ölçülülük erdemi içerisinde yer almaktadır.
Geçmişten günümüze dini değerler içerisinde ve bilimsel çalışmalarda affetmenin
faydalarına değinilmektedir. Affedici bireyler duygularını kontrol etmede daha iyi ve kin
tutmayan kişiler olarak görülmektedir. Ancak affetmenin aşırısı adalet duygusuna zarar
verebilmektedir (Peterson ve Seligman, 2004).
Bu sebeple affetmeyi ayırt etmek önemlidir. Affetme biçimleri göz yummak (suçu
ortadan kaldırır), unutmak (farkındalığı ortadan kaldırır) ve uzlaşma (ilişkiyi onarır)
şeklindedir. Aynı zamanda affetmek bizi nefret duymaktan koruyan bir güçtür. Özel bir
bağışlamadır çünkü şefkat ve merhameti içinde barındırır. Eğer affetmek kişinin yüksek
güçlerinden biri ise kendisine yanlış yapan kişiler affedilebilir. İnsanlara ikinci bir şans
verme ve intikam almaya değil de bağışlamaya inanma görülmektedir (VIA Enstitüsü,
2023p).
Affetme adalet, anlayış ve öz-yeterlik ile ilişkilidir (Gander ve diğerleri, 2021).
PERMA ögelerinden ise hayatın anlamı ile düşük düzeyde ilişkili olarak bulunmuştur
(Wagner ve diğerleri, 2020). Küçük çocuklarda ise affetme yaşam uyumu ile yüksek
düzeyde pozitif, güçler ve güçlükler ile yüksek düzeyde negatif ve prososyal davranışlar ile
yüksek düzeyde pozitif bir ilişkide olarak görülmektedir (Shoshani, 2018). Affetme karakter
gücünü öğretmenler çocuklar ile kurdukları iletişimde sıklıkla kullanmaktadır (Haslip ve
Donaldson, 2021).
Eğer affetme gücü geliştirilmek istenirse, olumsuz bir olaydan kaynaklanan kişisel
faydalar hakkında yazı yazılabilir, bağışlayıcı bir egzersiz olarak kişisel faydası not
alınabilir. Affedilmeyen durumlarda kişide ortaya çıkardığı yıkıcı etkilere dikkat edilebilir.
Olası affetme çözümleri üretilebilir. Meditasyon yapılarak rahatlanabilir (Kaynak, 2020).
55
davranır. Daha sonra pişman olunabilecek bir şey söylenmez ya da yapmaz (VIA Enstitüsü,
2023r).
Tedbirli olmak adalet ve pozitif düşünce ile ilişkilidir (Gander ve diğerleri, 2021).
Ancak PERMA ögelerinden hayatın anlamı ile düşük düzeyde ilişkili olarak görülmektedir
(Wagner ve diğerleri, 2020). Küçük çocuklarda ise tedbirli olmak olumlu duygular ile düşük
düzeyde pozitif, olumsuz duygular ile düşük düzeyde negatif, prososyal davranışlar ile
yüksek düzeyde pozitif, güçler ve güçlükler ile yüksek düzeyde negatif olarak ilişkide
bulunmuştur (Shoshani, 2018). Ülkemizde öğretmenlerin çocuklarda tedbirlilik/sağduyu
karakter gücünü daha az gözlemledikleri ifade edilmektedir (Sop ve Özdemir Bişkin, 2021).
Eğer tedbirlilik gücü geliştirilmek istenirse, bir hafta boyunca söylenecek şeyler iki
defa düşünülüp söylenebilir ve sonra nasıl bir etkisi olduğu değerlendirilebilir. Alınacak
kararlar için dışarıdan gelen dikkat dağıtıcılar elimine edilip karar verilebilir. Bir karar için
beş yıl ve on yıl sonrasını hayal edip, neler olabileceği hakkında değerlendirmeler
yapılabilir. Kısa dönemli ve uzun dönemli hedefler doğrultusunda çalışmalar planlanabilir
(Kaynak, 2020).
Öz-düzenleme: Öz-düzenleme ölçülülük erdemi içerisinde bulunan son karakter
gücüdür. Öz-düzenleme gücüne sahip bireyler duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını
amaçları ve kendi iyilikleri doğrultusunda şekillendirebilmektedir. Bireyin kişisel sağlığına
yönelik etkinlikleri de içermektedir (Peterson ve Seligman, 2004). Öz-düzenleme içinde
yanlış bir varsayım bulunmaktadır. Kişiyi tüketip yorabilir diye düşünülebilir. Ancak kas
sistemi metaforu kullanılırsa daha açıklayıcı olmaktadır. Aşırı egzersiz yapmak kişiyi
tüketebilir ancak düzenli egzersiz kişiyi güçlendirir. Eğer öz-düzenleme kişinin güçlü yönü
ise duygularını ve isteklerini kontrol edebilmektedir. Kişi ne yaptığı hakkında bilinçli
değerlendirmelerde bulunma eğilimindedir (VIA Enstitüsü, 2023s).
Öz-düzenleme cesaret, başarı ve bilgelik ile ilişkilidir (Gander ve diğerleri, 2021).
Bununla beraber PERMA ögelerinden yaşama bağlılık ile orta ve başarı ile düşük düzeyde
ilişkili olarak görülmektedir (Wagner ve diğerleri, 2020). Küçük çocuklarda ise öz-
düzenleme olumlu duygular ile orta düzeyde pozitif, yaşam uyumu ve prososyal davranışlar
ile yüksek düzeyde pozitif, olumsuz duygular ile güçler ve güçlükler için yüksek düzeyde
negatif bir ilişkide olarak bulunmuştur (Shoshani, 2018). Bununla birlikte ülkemizde
öğretmenlerin çocuklarda öz-düzenleme karakter gücünü daha az gözlemledikleri
görülmektedir (Sop ve Özdemir Bişkin, 2021). Ancak okul öncesi eğitime devam etme
süresinin ve ebeveynin demokratik tutum göstermesinin artması ile çocukların öz-düzenleme
57
becerisinde artış görüldüğü bildirilmektedir (Uykan ve Akkaynak, 2019). Yani okul öncesi
eğitim çocukların öz-düzenleme becerilerinde gelişme sağlamaktadır (Yörükoğlu, 2004).
Eğer öz-düzenleme gücü geliştirilmek istenirse, üzüntü duyulan bir durum hakkında
duygular kontrol edilebilir ve olumlu niteliklere dikkat çekilebilir. Günlük yaşam için
yapılabilecek beş hedef belirlenip bunlar tamamlanabilir. Mesela; bulaşıkları yıkamak, ödev
yapmak gibi. Biyolojik saate dikkat edilebilir, enerjinin en fazla olduğu zamanlar
belirlenebilir ve egzersiz rutinleri düzenlenebilir. Yaşamda alınacak kararlar ve değişimler
için liste yapılabilir ve planlama doğrultusunda harekete geçilebilir (Kaynak, 2020).
Buraya kadar ölçülülük erdemine ait olan karakter güçleri hakkında bilgiler
sunulmuştur. Aşağıda son bir erdem olan aşkınlık erdemine ait olan karakter güçleri yer
almaktadır.
6.Aşkınlık Erdemi
Aşkınlık erdemi altında güzellik ve mükemmelliğin takdiri, şükran duyma, umut,
mizah ve maneviyat karakter güçlerinin yer aldığı görülmektedir (Peterson ve Seligman,
2004). Kişi kendisinden daha büyük bir şeyin parçasıdır ve evrensel bir bağ kurmaktadır.
Hayatın anlamını içeren bir güç olduğu görülmektedir (Bannink, 2017). Aşağıda bu karakter
güçleri hakkında bilgiler kısaca sunulmuştur.
Güzelliğin ve Mükemmelliğin Takdiri: Güzellik ve mükemmelliğin takdiri karakter
gücü aşkınlık erdemi içerisinde yer almaktadır. Fiziksel veya sosyal açıdan iyilik ve güzelliği
barındıran şeyler fark edilir ve bununla birlikte olumlu duygular hissedilir. Doğaya ait var
olan şeylerde, yapılan bir etkinlikte veya diğer insanlarda bulunan iyilik ve güzelliklere
yönelik takdiri içermektedir (Peterson ve Seligman, 2004).
Güzelliğin takdirinde üç tür güzellik mevcuttur. İlki fiziksel güzelliktir. Görsel,
işitsel, dokunsal ya da soyut olabilir. Bu, kişide huşu ve merakı yaratır. İkincisi beceri veya
yetenekteki güzelliktir. Genellikle enerji içerir ve hedeflere ulaşmayı kolaylaştırır. Kişide
hayranlık yaratır. Üçüncüsü erdem ve ahlaki iyiliktir. Erdemsel iyiliği yansıtır. Daha iyi ve
daha sevgi dolu olmayı içerir ve bu duyguların yükselişini yaratır. Güzelliğin takdiri kişinin
yüksek gücü ise doğaya, sanata, insana veya bilime, yani aslında yaşamın her anındaki
güzelliği görmeye ve takdir etmeye dönük bir eğilim bulunmaktadır (VIA Enstitüsü, 2023t).
Güzelliğin ve mükemmelliğin takdiri memnuniyet, özgürlük ve yaşama bağlılık ile
ilişkilidir (Gander ve diğerleri, 2021). Ayrıca PERMA ögelerinden olumlu ilişkiler ve
yaşama bağlılık ile orta düzeyde ve hayatın anlamı ile yüksek düzeyde ilişkili olarak
bulunmuştur (Wagner ve diğerleri, 2020). Küçük çocuklarda ise güzelliğin takdiri olumlu
duygular ve prososyal davranışlar ile orta, yaşam uyumu ile yüksek düzeyde pozitif ve
58
olumsuz duygular ile güçler ve güçlükler ile yüksek düzeyde negatif ilişkide olarak
görülmektedir (Shoshani, 2018). Hastalıkların iyileştirilme sürecinde (Park ve Peterson,
2009) ve psikolojik rahatsızlıklarda (Peterson ve diğerleri, 2006) etkili bir güç olduğu
bildirilmektedir. Eğer güzelliği takdir etme gücü geliştirilmek istenirse, bir insanın yaptığı
bir şey, doğadaki bir şey ya da bir insan davranışı izlenebilir ve hakkında olumlu hissedilen
noktalar yazılabilir. Şehirde yaşanıyorsa yeşil alanlara dikkat edilebilir, yeşil alanlarda
bulunulabilir (Özünlü, 2020).
Şükran Duyma: Şükran duyma karakter gücü aşkınlık erdemi içerisinde yer alan bir
diğer karakter gücüdür. Kişi gerçekleşen güzel şeyleri fark eder, bunun için memnun olur ve
bu memnuniyetini ifade eder. Yaşamında yer alan değerli şeyleri bulabilir ve zor zamanlarda
dahi şükredebilir (Peterson ve Seligman, 2004).
İki çeşit şükran duyma bulunmaktadır. Bunlardan biri faydaya göre ortaya çıkan
şükrandır. Beklenen faydayı ve gerçekleştiğini temsil etmektedir. İkincisi genelleştirilmiş
şükrandır. Kişi için anlamlı ve değerli olan şeylerin farkında olmayı ve tüm bunlar için
duyulan farkındalığı içermektedir. Ayrıca iki şükran kademesi bulunmaktadır. Bu şükran
kademeleri hayattaki iyiliği kabul etme ve bu iyiliğin kaynağının kişiyi aşan bir yerde olduğu
düşüncesini içermektedir. Eğer şükran duymak kişinin güçlü yönü ise, etrafında olan iyi
şeyleri fark eder ve takdir eder. Kişi teşekkür edebilen bir insan olarak tanınır (VIA
Enstitüsü, 2023u).
Fredrickson (2009) pozitif olmada şükran duymanın önemli olduğunu belirtmektedir.
Travma durumlarında iyileştirici bir güçtür (Peterson ve diğerleri, 2008). Bununla birlikte
memnuniyet, insanlık ve iyimserlik (Gander ve diğerleri, 2021) ve hayatın anlamı (Peterson
ve Park, 2014) ile ilişkilidir. Ayrıca PERMA ögelerinden olumlu duygular, yaşama bağlılık,
olumlu ilişkiler ve hayatın anlamı ile yüksek ve başarı ile düşük düzeyde ilişkide olduğu
görülmektedir (Wagner ve diğerleri, 2020). Ergenlerde şükran karakter gücü akademik
başarıyı olumlu etkilemektedir (Park ve Peterson, 2009). Küçük çocuklarda ise şükran
duyma olumlu duygular ile orta düzeyde pozitif, olumsuz duygular ile orta düzeyde negatif,
yaşam uyumu ve prososyal davranışlar ile yüksek düzeyde pozitif, güçler ve güçlükler ile
yüksek düzeyde negatif ilişkide olarak bulunmuştur (Shoshani, 2018). Ayrıca şükran
duymanın 4-7 yaş arasında çocuklarda dahi anlaşıldığı görülmektedir (Šikić ve Vorkapić,
2019). Ancak ülkemizde bu güç çocuklarda daha az gözlenmekte, bunun sebebinin de
çocukların yeterli bilişsel olgunluğa erişememiş olabilecekleri bildirilmektedir (Sop ve
Özdemir Bişkin, 2021). Bunun yanında çocukların kaygılarını azaltmada etkili bir güçtür
(Tam, Kwok, Ling ve Li, 2018). Pozitif bir eğitim kurumu oluşturulurken şükran duyma
59
karakter gücüne önem verildiği ve erken yaştan itibaren çalışılması gereken bir güç olduğu
belirtilmektedir (Bernard ve Walton, 2011 ; Waters, 2011).
Eğer şükran duyma gücü geliştirilmek istenirse, her gün kişi için memnun olunan üç
şey yazılabilir. Şükran günlüğü tutulabilir. Şükran mektubu ve notları teşekkür etmek
istenilen kişilere yazılabilir. Etrafımızda olan insanların verdikleri emekler için teşekkür
etmeye özen gösterilebilir (Özünlü, 2020).
Umut: Umut bir diğer aşkınlık erdemi karakter gücüdür. Gelecek hakkında olumlu
durumların oluşmasına inanmayı ve gerçekleştirmek için de çaba sarf etmeyi içermektedir.
Olumsuz olayların önüne engel olmasına izin vermeyen ve hedeflerine doğru ilerleyen
bireylerde görülmektedir (Peterson ve Seligman, 2004).
İyimser insanların olayları nasıl yorumladığı ile ilgilidir. Mesela iyimser bir insan
olayları dışsal, değişken ve özgül olarak değerlendirirken, kötümser insanlar olayların içsel,
değişmez ve evrensel olduğuna inanırlar. Eğer umut kişinin yüksek güçlerinden biri ise
gelecekte kendi için iyi şeyler bekler ve bunun olması için çalışır. Gelecek kişi tarafından
kontrol edilebilir olarak düşünülür (VIA Enstitüsü, 2023v).
Pozitif olmada umut önemli bir yere sahiptir (Fredrickson, 2009). Umut iyimserlik,
memnuniyet, insanlık (Gander ve diğerleri, 2021), yaşam doyumu (Park ve diğerleri, 2004)
ve hayatın anlamı (Peterson ve Park, 2014) ile ilişkilidir. Ayrıca PERMA ögelerinden
olumlu duygular ile düşük, yaşama bağlılık ile yüksek ve başarı ile orta düzeyde ilişkide
olarak görülmektedir (Wagner ve diğerleri, 2020). Bunun yanında umudun başarı üzerinde
etkisini gösteren birçok araştırma mevcuttur (Berber ve Eker, 2018; Synder ve diğerleri,
1991; Tarhan ve Bacanlı, 2016). Ayrıca travmalarda umut gücünün iyileştirici etkisi
görülmektedir (Peterson ve diğerleri, 2008). Küçük çocuklarda ise umut olumlu duygular,
yaşam uyumu ve prososyal davranışlar ile yüksek düzeyde pozitif ve olumsuz duygular ile
güçler ve güçlükler için yüksek düzeyde negatif ilişkide olarak bulunmuştur (Shoshani,
2018). Ik ve Park (2018) umudun küçük çocuklarda öğretmenler ve ebeveynler tarafından
sıklıkla görülen bir güç olduğunu bildirmiştir. Öğretmenler tarafından öğrencilere umut
aşılamak önemlidir (Morrison, 2008), çünkü çocukların mutluluk duymalarında (Friedmann,
2022; Park ve Peterson, 2006) ve kaygılarını azaltmada (Tam ve diğerleri, 2018) etkili bir
güçtür. Umut, okul öncesi düzeyde de sıklıkla çalışılan bir karakter gücüdür ancak çocuklar
üzerindeki etkisini ölçen araştırmalara ihtiyaç duyulduğu bildirilmektedir (Benoit ve Gabola,
2021). Bununla birlikte karmaşık bir yapı içerdiğinden uzun dönemli çalışmaları
gerektirmektedir (Shoshani ve Aviv, 2012).
60
Eğer umut gücü geliştirilmek istenirse, amaçlara nasıl ulaşıldığı, problemleri aşmak
için hangi yolların denendiği hayal edilebilir, azmedilir. Olayların olumlu taraflarını
görmeye, kendi kendini telkin etmeye ve geleceğe yönelik hedefler belirlemeye yönelik
çalışmalar yapılabilir (Özünlü, 2020).
Mizah: Mizah bir diğer aşkınlık erdemine ait karakter gücüdür. Bu kişiler gülmeyi,
güldürmeyi, gülünecek şeyler bulmayı daha kolay başarmaktadır. Olumsuz duyguları fark
ederek onların yaşanma sürecini yumuşatabilmektedir (Peterson ve Seligman, 2004). Ayrıca
fiziksel hatalıkların iyileştirilme sürecinde etkilidir (Peterson ve diğerleri, 2006). Mizah
diğer insanları güldürme yeteneğini içermektedir. Sıkıntılı durumlarda dahi olayların
aydınlatıcı ve güldürücü taraflarının görülebilmesidir. Eğer mizah kişinin yüksek gücü ise
gülmeyi ve insanlara takılmayı seven biridir. Diğer insanların gülümsemesi kişi için
önemlidir ve tüm olayların aydınlatıcı taraflarını görmeye meyillidir (VIA Enstitüsü,
2023w).
Mizah memnuniyet, insanlık ve iyimserlik ile ilişkilidir (Gander ve diğerleri, 2021).
Ayrıca PERMA ögelerinden olumlu duygular ile yüksek ve olumlu ilişkiler ile düşük
düzeyde ilişkide olarak görülmektedir (Wagner ve diğerleri, 2020).
Etkili öğretmenler mizah karakter gücünü kullanabilmektedir (Park ve Peterson,
2009). Öğretmenlerin eğlenceli olması, onların öğretmekten keyif almalarını sağlamaktadır.
Mizah ile hem pozitif duygular, hem olumlu ilişkiler, hem de öğrenme deneyimi
artabilmektedir. Ayrıca öğrencilerin dikkati mizah ile çekilebilmekte, stres
azaltılabilmektedir (Morrison, 2008). Aynı zamanda küçük çocuklarda sıklıkla görülen bir
karakter gücüdür (Lottman ve Zawaly’den aktaran Friedmann, 2022; Park ve Peterson,
2006). Onların mizah karakter gücü olumlu duygular, yaşam uyumu ve prososyal
davranışları ile yüksek düzeyde pozitif ve olumsuz duygular ile güçler ve güçlükleri için
yüksek düzeyde negatif ilişkide olarak tespit edilmiştir (Shoshani, 2018).
Eğer mizah gücü geliştirilmek istenirse kişisel fayda ya da başkalarının yararına
mizah kullanılan anılar düşünülebilir. Günlük tutabilir ve yaşanan olayların mizahı
yazılabilir. Komik filmler izlenebilir, yazılar okunabilir (Özünlü, 2020). Saçma kelimeler,
kelime oyunları ve kafiyelerin kullanılması çocukların mizah becerilerini geliştirmesinde
destek vermektedir. Beş yaşından altı yaşına kadar bilmecelerden, çizgi romanlar, komik
hikayeler, şakalardan ve palyaçolardan hoşlandıkları görülmektedir. Mizah aynı şekilde
öğrenme şevkini, güveni, olumlu duyguları, iyimserliği (optimizm), umudu, sevgiyi ve bu
sevgiye bağlı iyi ilişkileri geliştirmeyi sağlamaktadır. Trajedi, zorluk ve değişime karşı başa
61
Karakter güçlerini geliştirmek için kişinin özünde yer alan beş karakter gücünün
farkında olunması ile çalışmalara başlanabilmektedir. Kişi karakter güçlerini kullanırken
içten içe oluşan bir duygu yoğunluğu hissetmektedir. Bu duygu yoğunluğu kişide heyecan
62
yaş), hem de yetişkinler (18+ yaş) için iki ayrı ölçek şeklindedir. Böylece hem gençler hem
de yetişkinler beş imza karakter gücünü keşfedebilmektedir.
Küçük çocuklarda (4-6 yaş) ise Shoshani (2018) tarafından karakter güçlerini
ölçmek amacıyla çocukların ebeveynlerine uygulanarak test edilen bir ölçek geliştirilmiştir.
Ölçeğin Türkçe versiyonu Özdemir Bişkin ve Sop (2021) tarafından uyarlanarak geçerlik ve
güvenirlik çalışmaları yapılmıştır. Bunun yanında çeşitli yaş diliminde bulunan
öğrencilerde karakter güçlerini geliştirmek için Cihangir Çankaya ve Kağnıcı (2020)
tarafından öğrencilerin güçlü yönlerini belirlemek amacıyla bazı örnekler verilmiştir.
Örneğin öğrencilere yirmi dört güçlü karakterin tanımı verilebilir ve kendilerininkini
işaretlemeleri istenebilir veya akrabalarının kendi için güçlü yönleriyle ilgili gözlemleri
sorulabilir. Öğrenciden, bir kişinin kendisine olumlu sözler söylediği bir anı hatırlaması
istenebilir ve olumlu sözler söyleyen o kişinin kendisinde hangi karakter gücünü gördüğü, ne
dediği ve duyduğu zaman kendisini nasıl etkilediği sorulabilir. Öğrencilere hayatlarında en
çok gurur duydukları anlar veya hangi becerileri kolayca öğrendikleri sorulabilir. Her gün
kendilerini gözlemlemeleri ve saati 30 dakikaya ayarlayarak her alarmda, "Şu anda
kullandığım karakter gücüm nedir?" sorusuna yanıt vermeleri istenebilir. Normalden daha iyi
performans gösterdikleri anlarda hangi güçlü yönlerini kullandıklarını yazmaları istenebilir.
Araştırmalar incelendiğinde, ergenler ve yetişkinlerle yapılan karakter güçleri
araştırmaları önemli ölçüde ilerlemiştir. Ancak küçük çocukların karakter güçlerini anlama
ve değerlendirme amacıyla gerçekleştirilen çok az araştırma bulunmaktadır (Friedmann,
2022; Haslip ve Donaldson, 2021; Ik ve Park, 2018; Shoshani, 2018; Shoshani ve Shwartz,
2018). Bu durum, erken çocukluk döneminde çocukların öz-bildirim envanterini
kullanamamalarından dolayı karakter güçleri ölçümlerinin önünde bir engel olarak ortaya
çıkmaktadır (Shoshani ve Shwartz, 2018). Zaman süreci içerisinde ebeveynler tarafından
çocukların kişisel özelliklerini yazmalarından elde edilen kodlamalar (Park ve Peterson,
2006; Lottman ve Zawaly’den aktaran Friedmann, 2022), öğretmen gözlemleri (Sop ve
Özdemir Bişkin, 2021), ebeveyn ve öğretmen görüşleri karşılaştırmaları (Ik ve Park, 2018)
ve ardından Shoshani'nin (2018) erken çocukluk için karakter güçleri envanterini (CSI-EC)
geliştirmesi ile çocuklara bakım veren kişilerce/ebeveynlerce çocukların karakter güçleri
hakkında bilgi edinilebilmiştir.
Küçük yaş çocuklarında karakter güçlerinin gelişimi ile ilgili ilk olarak Park ve
Peterson (2006) araştırmaya başlamıştır. Yaş düzeyi 3-9 arasında olan çocukların
ebeveynlerinden (n=680) elde edilen veriler ile çocuklara ait karakter güçleri incelenmiştir.
Çocuklara bakım verenler tarafından çocuklara ait kişisel özelliklerin yazılması istenmiş,
64
böylece 24 karakter gücü kodlanmıştır. Sonuç olarak en yaygın sevgi, nezaket, yaratıcılık,
yaşam sevinci, mizah ve merak karakter güçlerinden bahsedildiği görülmüştür. Minnettarlık
daha büyük çocuklarda mutlulukla ilişkilendirilmiştir (Park ve Peterson, 2006). Aynı yöntem
ile gerçekleştirilen bir başka araştırmada Lottman ve Zawaly (aktaran Friedmann, 2022)
tarafından yapılmış, bulgular sırasıyla sevgi, nezaket/iyi yüreklilik, merak, mizah ve azim
olarak ölçülmüştür. Okul öncesi öğretmenlerinin gözlemlerini inceleyen başka bir
araştırmada ise merak, sevgi, öğrenme sevgisi, yaratıcılık ve nezaket güçlü yönlerinin yaygın
olarak görüldüğü bildirilmiştir (Sop ve Özdemir Bişkin, 2021). Friedmann (2022) tarafından
4-6 yaş düzeyinde çocuğu olan 147 ebeveynden elde edilen veriler sonucunda da en çok
gözlenen karakter güçleri sırası ile nezaket/iyi yüreklilik, sevgi, yaratıcılık, öğrenme sevgisi,
yaşam coşkusu şeklindedir. Öğretmen ve ebeveyn görüşlerinin karşılaştırması Ik ve Park
(2018) tarafından yapılmış ve en yüksek görülen karakter gücü olarak nezaket ortaya
çıkmıştır. Ancak diğer sıralamalar farklı olarak bulunmuştur. Öğretmenlerden elde edilen
kodlamalarda sırasıyla nezaket, yaşam sevinci/canlılık, merak, yurttaşlık, umut ve sebat
belirtilmiştir. Ebeveynlerde ise nezaket, merak, canlılık, sebat, yurttaşlık ve umut olarak
sıralanmıştır. Ebeveynler maneviyatın öneminden bahsetmiş, ancak öğretmenler
bahsetmemiştir.
Park ve Peterson (2006) çocukların yaşadığı mutluluk ile umut, yaşam coşkusu
ve sevginin ilişkili olduğunu bulmuşlardır. Friedmann (2022) ise umut ve yaşam coşkusunun
mutluluk ile ilişkili olduğunu ancak sevginin ilişkili bulunmadığını belirtmiştir. Ayrıca
çocukların mutluluğu onların yaratıcılığı, öğrenme sevgisi, güzellik ve mükemmelliğin
takdiri ile ilişkilidir. Shoshani (2018) 3 ila 6 yaş arası çocukların ebeveynleri tarafından
doldurulan 24 karakter gücünün ölçümünü içeren ve 96 maddeden oluşan ölçeğinde karakter
güçlerini incelemiştir. Olumsuz duygular ile bakış açısı, affetme, muhakeme,
alçakgönüllülük ve dürüstlük dışındaki tüm karakter güçlerinin anlamlı şekilde negatif
ilişkili olduğunu tespit etmiştir. Yine duygusal, davranışsal ve sosyal zorlukları ölçen Güçlü
Yönler ve Zorluklar Anketinde ölçülen zorlukların bakış açısı, alçakgönüllülük ve dürüstlük
dışındaki tüm karakter güçlü yönleriyle olumsuz ilişkili olduğu bulunmuştur. Prososyal
davranışlar ise cesaret, alçakgönüllülük ve dürüstlük dışındaki tüm karakter güçleri ile
pozitif ilişkide olarak görülmüştür. Beş ve 6 yaşındaki çocuklar, 3 ve 5 yaşındaki çocuklara
göre daha düşük düzeyde entelektüel güç ve daha yüksek düzeyde kişilerarası güç
sergilemişlerdir (Shoshani, 2018). Shoshani ve Shwartz (2018), önceki araştırmalarında 7-8
yaş arasındaki çocukların 9-12 yaş arasındaki çocuklardan daha düşük düzeyde kişilerarası
güçler, ölçülülük güçleri ve aşkınlık güçleri sergilediklerini belirtmiştir. Bu durumda
65
Böylece sınıf veya okul herkes için daha iyi bir yer haline gelmektedir (Linkins ve diğerleri,
2014).
Görülmektedir ki, karakter güçlerini geliştirmeye yönelik çalışmalar, erken
çocukluktan itibaren çalışılmaya başlanmalı ve eğitimde destek bulmalıdır. Çocuğun
gelişiminde etki sahibi olan ebeveynler ve öğretmenler çocukların karakter güçlerini
geliştirmelerine yardımcı olmalıdır (Shoshani ve Aviv, 2012). Lottman ve arkadaşları (2017)
karakter güçleri ile ilgili olumlu çalışmaların olduğunu ancak okul öncesi eğitimcileri
tarafından karakter güçlerini tanımak ve geliştirmek için çok az deneysel çalışmaya yer
verildiğini belirtmektedir. Bu sebeple, araştırmacılar okul öncesi eğitimcilerinin, küçük
çocuklardaki karakter güçlerini geliştirmek için önce kendi karakter güçlerini fark etmelerini
ve geliştirmelerini önermektedir. Öğretmen ve ebeveyn eğitimlerine önem verilmekte, 3-9
yaş arasında çocuğa sahip ebeveyn ve öğretmenler için Farkındalığa Dayalı Güçlü Yönler
Uygulaması (MBSP; Niemiec, 2014) yapılması tavsiye edilmektedir. Bu program içerisinde
öğretmenlerin öğrendiği ve uyguladığı oturumlar yer almaktadır. Anahtar unsur- 'güçlü
yönler' için dikkatli farkındalık olarak belirtilmiştir. Öğretmenlere karakter güçleri için
müdahale önerilerinde bulunmuşlardır. Bunun için birinci olarak öğretmenlerin kendi
karakter güçlerini öğrenmesini, ikinci olarak küçük çocuklar arasındaki karakter güçlerini
tanımalarını, üçüncü olarak küçük çocuklar arasında bu karakter güçlerini desteklemelerini
ve dördüncü olarak öğretmenlerin bu becerileri geliştirmek için ebeveynleri bilgilendirmeleri
ve desteklemeleri tavsiye edilmektedir (Lottman ve diğerleri, 2017).
Tüm bu karakter güçleri problemlerin kişiyi olumsuz etkilemesinin önünde bir
tampon etkisi yaratmaktadır. Sağlığımıza katkı sağlamakta ve iyi oluşumuzu
arttırabilmektedir. Görülüyor ki iş arkadaşları, aile üyeleri, öğretmenler, öğrenciler, liderler
tarafından iyi karakter yapısına sahip olunması ve böyle bir sosyal çevrede yaşamak istenen
bir durumdur. Yaşam boyunca ve bazı zamanlarda problemli durumlar yaşanmaktadır ve
burada iyi karakter oluşturmak aslında olumlu özelliklerin gelişmesi için bir kaynaktır. İşin
aslı iyi bir karaktere sahip olunmaması, kişide doğru şeylerin yapılması için gereken isteğin
olmayabilmesidir (Park ve Peterson, 2009). Ayrıca 21. yüzyıl becerilerinde tüm karakter
güçlerinin etkili olduğu ve okullarda çalışılması gerektiği bildirilmektedir (Lavy, 2020;
Mercan, 2022; Tuğluk ve Özkan, 2019). Bilinmektedir ki, karakter güçleri programları
bireyleri biçimlendirmeye çalışmak yerine bireysel farklılıklarına saygı duymayı
gerektirmektedir (Linkins ve diğerleri, 2014). Ayrıca karakter güçleri çalışmaları erken
çocukluktan itibaren çocukların bireysel farklılıklarına saygı duyarak uygulanabilmekte ve
67
çocukların kendilerine ait güçlü yönlerini fark etmeleri ve geliştirmeleri için gereken isteği
sağlayabilmektedir.
Yukarıda belirtilen araştırmalar incelendiğinde, karakter gücü çalışmaları okullarda
rahatlıkla uygulanabilmekte ve okulun tüm paydaşlarının dahil olduğu çalışmalar ile
desteklenmesi önerilmektedir. Öznel iyi oluş, PERMA ve karakter güçlerinin birbirleri ile
ilişkili olduğu görülmektedir (Goodman ve diğerleri, 2017). Karakter güçleri ve PERMA iyi
oluş ögeleri birbirini olumlu olarak etkileyen ve gelişimi destekleyen pozitif psikoloji
kavramlarıdır. Konunun daha iyi anlaşılması için aşağıda pozitif psikoloji kavramları olarak
iyi oluş, PERMA modeli bileşenleri ve karakter güçlerinin uygulandığı kurumlar ile ilgili
bilgiler sunulmuştur.
birçok kritik yeteneği etkilemektedir; duygusal düzenleme, dürtü kontrolü, nedensel analiz,
empati, gerçekçi iyimserliği sürdürmek, öz yeterlilik ve fırsatları değerlendirmek gibi.
Ayrıca ABC Modelinin kullanıldığı görülmektedir. Bakış açısı edinme, çatışma çözme ve
öfke yönetimi gibi sosyal problem çözme yetenekleri, daha doğru ve esnek düşünme
süreçlerinin kullanılmasıyla olumlu yönde etkilenebilmektedir. Buna açıklayıcı stil düşünme
alışkanlığı denmektedir. Açıklayıcı stil düşünme alışkanlıkları, bize olan şeyleri hızlı bir
şekilde işlemek için refleks olarak aldığımız kısa yollardır. Bununla birlikte, bu düşünme
alışkanlıkları durumun doğru bir değerlendirmesini sağlamayıp, kişiyi esnek olmayan
düşünme kalıplarına kilitleyebilmektedir. Açıklayıcı stil üç boyutta görülebilmektedir:
kişiselleştirme, kalıcılık ve yaygınlık:
Kim suçlanacak? Ben / Beni Değil (Kişiselleştirme)
Bu ne kadar sürecek? Daima / Daima Değil (Kalıcılık)
Bu hayatımın ne kadarını etkiliyor? Her Şey / Her Şey Değil (yaygınlık)
Birlikte ele alındığında eğer kişi;
Ben-Daima-Her şey, biçiminde düşünür ise kendisinin suçlu olduğunu, bu
durumun daima süreceğini ve her şeyi etkileyeceğini belirtmektedir. Bu da kişiyi umutsuz ve
kendini suçlayan bir pozisyona sokmaktadır.
Ben değil-Daima-Her şey, biçiminde düşünür ise kendisinin suçlu
olmadığını, bu durunun daima süreceğini ve her şeyi etkileyeceğini belirtmektedir. Bu da
kişiyi sorumluluk almayan ve öfke duyan bir pozisyona sokmaktadır.
Ben değil-Her zaman değil-Her şey değil, biçiminde düşünür ise kendisinin
suçlu olmadığını, bu durumun daima sürmeyeceğini ve her şeyi etkileyemeyeceğini
belirtmektedir. Bu da kişiyi iyimser ancak gerçekçi olmayan bir pozisyona sokabilir.
İstenen, iki uçlu bir biçimde düşmek değil, şeyleri bu üç boyut boyunca bir süreklilik
olarak görmektir. Otomatik düşünme kalıplarına meydan okuyarak karşılaştığımız her
durum hakkında olabildiğince doğru ve esnek düşünerek "gerçekçi bir iyimserlik" duygusu
sağlamak amaçlanmaktadır. Seligman, bu açıdan küçük çocuklara yardımcı olmak için çeşitli
önerilerde bulunmaktadır. Bakıcıların çocuklara bazı olanakları sağlayarak yardımcı olması
gerektiğine inanmaktadır. Eylemlere bağlı sonuçların yaşanması ile sorumluğun arttırılması,
pozitif olmak yani olumlu deneyimleri tanımlamak ve vurgulamak, şartsız sevgi vermek,
çaba ve başarı ile uyumlu övgü vermek gibi. Çevrelerindeki yetişkinler tarafından
modellenen olumlu açıklayıcı stiller içerisinde yaşantılamalarını desteklemek önerilmektedir
(Seligman ve diğerleri, 2006). Eğer kişi o gün kötü bir mod içerisindeyse negatif düşünme
şekli ile ‘burada yanlış giden ne var?’ sorusuna yanıt ararken, iyi bir mod içerisindeyse
70
pozitif düşünme şekli ile ‘burada doğru giden ne var?’ sorusuna yanıt aramaya meyilli
görünmektedir. Esasında destekleyici ve geliştirici bir eğitim ortamı için her iki soruya da
ihtiyaç duyulmaktadır (Seligman, 2011).
Hefferon ve Boniwell (2018) pozitif psikoloji müdahaleleri konusu içerisinde iki tür
düşünce biçimi olduğunu belirtmektedir, bu düşünceler kişinin mutluluğunu, yaşam
doyumunu ve başarısını etkilemektedir. Sabit düşünce iki uçlu düşünme biçimi
görülmektedir. Bir konuda bir kişi ya iyidir ya da kötüdür gibi. Ancak gelişen düşünce
biçiminde sorumluluk alınır ve çaba gösterilir. Yeteneklerin, doğuştan olduğu gibi kaldığı
görüşü yoktur, kişinin gelişebileceğine inanç vardır. Pozitif müdahalelere duyulan bir ihtiyaç
söz konusudur. Müdahaleler hazırlanıp uygulanırken bireysel farklılıklara dikkat edilmelidir.
Her müdahalenin her birey üzerinde aynı etkiyi yaratmayacağı bu sebeple müdahalelerde
çeşitliliğin önemli olduğu görülmektedir. Mutluluğun %50’si genlerden, %10’u koşullardan
oluşurken %40’ı istemli eylemlerden etkilenmektedir. (Hefferon ve Boniwell, 2018).
Pozitif psikoloji yaklaşımını ele alan bir diğer humanistik eğitim programı ise
Öğrenci Başarı Becerileri Programı’dır (Student Success Skills Program). Öğrencilerin
bilişsel, sosyal ve öz-yönetim becerilerini geliştirmeyi amaçlayan bir programdır. Herkesin
başarmak için bir beceriye sahip olduğuna inanılmakta ve bireylerin yeni becerilerini
keşfetmelerine önem verilmektedir. Öğrencilerin amaç belirlemesi ve uygulamalarını takip
etmeleri önerilmektedir. Bunun içerisinde sağlıklı beslenmeye ne kadar önem verdikleri,
eğlence için neler yaptıkları, fiziksel egzersiz uygulamaları, sosyal desteğe başvurmaları,
uyku ve dinlenmeye ayırdıkları zaman, kendilerine dikkat ettikleri müddetçe (8 hafta
boyunca) kendilerini ne kadar enerjik hissettikleri ve ruhsal durumlarını nasıl
değerlendirdikleri ölçülmektedir (Villares, Lemberger-Truelove ve Brigman, 2011).
Çocukların başarılarını destekleyen ortamları yaratmaya yönelik bir diğer program
ise Pozitif Öğrenme Çerçevesi Programıdır (Positive Learning Framework). Bu program ile
öğrencilerin sosyal duygusal gelişimine de önem verilmektedir. Öğrencilerin okul personeli
ve arkadaşları ile kurdukları olumlu iletişim desteklenmekte, uygunsuz davranışlar
azaltılmaktadır. Öğrencilerin güçlü kaynaklarına önem verilmekte, psikolojik sağlamlıkları
ve nörolojik gelişimlerine dikkat edilmektedir. Aynı zamanda ihtiyaçları ve motivasyonları
öğretmenler tarafından takip edilmektedir. Öğretmenler öğrencilerin öğrenme ortamlarında
önemli bir yere sahiptir. Öğrencilerin öğrenme ortamlarını desteklerken, ön hazırlıklı olarak
çalışmalarını planlamaları gerekmektedir. Programın üç aşamalı bir modele sahip olduğu
görülmektedir. Öz-farkındalık ve yönetim planı yapılarak öğrencilerin sınıf ortamına uyumu
ve kuralları benimsemesi desteklenmektedir. İkinci aşamada dersler dizayn edilmektedir.
71
yaprağın ucunda yer almaktadır (Pozitif sağlık da eklenmiş olarak). Bu birleşim okullarda ve
kurumlarda açıklayıcı bir görsel olarak kullanılmaktadır.
Cihangir Çankaya ve Kağnıcı (2020) pozitif eğitim programı önerisi olarak, program
temelli çalışmaları iki farklı boyutta ele almıştır:
1. Olumlu ilişkiler programı: Bu program önerisinde öğrencilere psikoeğitim
çalışmaları ile olumlu ilişkiler üzerine beceriler kazandırılması önerilmektedir. Burada iki
ayrı psikoeğitim programı önerisi sunulmaktadır. Öğrencilerin olumlu duygular yaşamaları
ve kendileri dahil başkaları ile olumlu ilişkiler geliştirmeleri için duygusal zeka ve yaşam
becerilerine yönelik psikoeğitim programları olarak sınıflandırılmaktadır. Araştırmacılar
tarafından öğrencilerin gelişimsel ihtiyaçlarının düşünülerek psikoeğitim programlarının
hazırlanması ve yürütülmesi için bazı öneriler getirmişlerdir: (1) Program içeriğinde
gerçekleştirecek uygulamalar farklılaştırılabilir. (2) Çeşitli eğitim kademelerine göre
öğrencilere yönelik psikoeğitim programları düzenlenebilir. (3) Programlar modüller halinde
hazırlanırsa, her modül gerektiğinde bireysel ve grup çalışmalarında kullanılabilir. (4)
Programın uygulama sürecini içeren bir kitapçık hazırlanabilir. (5) Programları
değerlendirmek için çeşitli ölçme araçları kullanılabilir. (6) Veliler ve öğrencileri program
hakkında bilgilendirilir ve onaylarını almak için bilgilendirilmiş onam formunun
kullanılması tavsiye edilir.
Araştırmacılar tarafından sunulan olumlu ilişkiler programı içerisinde iki
psikoeğitim programı örnek olarak sunulmuştur. Bunlardan biri duygusal zeka psikoeğitim
programıdır. Öğrencilerin duygularını tanımalarına, duygularını ifade etmelerine ve kontrol
etmelerine yardımcı olmayı amaçlar. Öğrencilerin kendi duygularını anlama modülü,
duygularını ifade etme modülü ve başkalarının duygularını anlama modülü olmak üzere üç
modülden oluşabileceği tavsiye edilmektedir. Her biri 40 dakika süren yaklaşık 10
oturumdan oluşması önerilmektedir. İkinci program ise yaşam becerileri psikoeğitim
programıdır. Öğrencilerin sosyal ilişkilerini, arkadaş ilişkilerini gözden geçirmeyi, uygun
sosyal davranışlar geliştirmeyi ve ilişkilerindeki sorunları çözmelerine yardımcı olmayı
amaçlamaktadır. Arkadaş ilişkileri ve sosyal problem çözme modülü olmak üzere iki modül
önerilmektedir. Her biri 40 dakika süren yaklaşık 10 oturumdan oluşması tavsiye
edilmektedir.
2. Karakter Güçleri Programı: Öğrencilerin güçlü yönlerini geliştirmek için tüm
öğretmenlerin katılımını içerecek şekilde çalışmaların planlanması önerilmektedir. Önerilen
çalışmalar şu şekildedir;
-Karakterin güçleri çalışmalarının okul müfredatına entegre edilmesi.
73
geliştirilebilir. Ayrıca araştırmacılar, eğitimcilerin kendi güçlü yönlerini fark etmeleri ile
kariyerlerine daha fazla katkı sağlayabileceklerini belirtmektedir (Lopez ve Louis, 2009).
Örnek olarak, Ho ve arkadaşları tarafından (2017) SHINE müdahale modeli programı olarak
adlandırılan öğretmenler için karakter güçlendirme programı geliştirilmiştir. Etkileşimli
atölye ve kendi kendine yardım programı olarak temellendirilen programda öğretmenlerin
güçlü yönlere dayalı alışkanlıklar oluşturmasını destekleme, düşüncelerinde umudu
kullanma, kişilerarası ilişkileri geliştirme, olumlu ve olumsuz yönlerini fark etme gibi
etkinlikler yer almaktadır.
Pozitif psikoloji ile ilgilenen eğitimcilerde ya da eğitim sistemlerinde iyi oluşun
önemi doğrultusunda ortak bir anlayış görülmektedir. Bu da pozitif kurumlarda ilk önce
öğretmenlerin kendilerine yönelik pozitif yaklaşımları benimsemesini gerektirmektedir
(Lopez ve Louis, 2009; Lottman ve diğerleri, 2017; Luiselli ve diğerleri, 2005; White ve
Murry, 2015). Ancak Shankland ve Rosset (2017) tarafından pozitif psikolojiye daha az
aşina olan öğretmenler ve okul yöneticilerinin pozitif eğitim müdahalelerini uygulamaya
teşvik edilmesi önerilmektedir. Eğitim müdahalelerin birçoğu önemli ve etkili sonuçlar
göstermekte ancak bir kısmı belirli bir uzmanlık seviyesi gerektirmektedir. Bu nedenle,
eğitimli kişilere ihtiyaç duyulmakta ve bu da okullar için genellikle maliyetli olmaktadır.
Çoğunlukla daha iyi durumda olan okulların uygulamaya gücü yetebilmektedir. Bu sebeple
pozitif eğitim müdahalelerinde müfredatı yeniden düzenlemek gerekmektedir. Öğretmenlerin
günlük programında fazladan zaman ayırmaları, eğitim oturumlarına katılmaları, okul
yöneticileri ile bir araya gelmeleri, sınıfa hazırlanmaları ve ev ödevi yapmaları gibi
taahhütleri içermektedir. Bu durum dünya çapında birçok okulda, öğretmenler tarafından
pozitif eğitim uygulamalarının karmaşık olarak görülmesine sebep olmuştur. Bu nedenle
pozitif psikoloji müdahalelerini uygulamayı genel olarak reddetmelerine neden
olabilmektedir (Shankland ve Rosset, 2017).
Cihangir Çankaya ve Kağnıcı (2020) tarafından önerilen program sürecinde sınıf/dal
öğretmenlerine sınıf ve okul bazlı çalışmaların bir kısmını yapmaları konusunda eğitim
verilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Bu nedenle okullar açılmadan önce seminer
dönemlerine gelecek şekilde öğretmenlere yönelik pozitif psikoloji çalıştaylarının
yapılabileceği belirtilmektedir. Böylece öğretmenlerin programda yer alan pozitif psikoloji
yaklaşımına ait kavramlar hakkında bilgi edinmeleri sağlanabilmektedir. Ayrıca
öğretmenlerin kendilerinin pozitif yaşantısal deneyimler oluşturmaları hedeflenmektedir.
Program uygulama sürecinde öğretmenlerin danışma hizmetleri almasının desteklenmesi de
önerilmektedir.
75
doğrultusunda okul öncesi eğitim ile ilgili bilgiler bir başka ana başlık altında aşağıda
açıklanmaktadır.
Bu bölümde, araştırmanın kapsamı doğrultusunda okul öncesi eğitim ile ilgili olarak
okul öncesi eğitimin önemi, okul öncesi eğitimin paydaşları ve okul öncesi eğitim programı
hakkında bilgiler aşağıda sunulmuştur.
Okul öncesi eğitim ile çocukların temel bilgi ve becerileri kazanması, toplumsal ve
ahlaki değerler edinmesi desteklenmektedir. Bununla birlikte çocuğa sadece bilgilerin
öğretildiği bir yer olarak görülmemesi gerekmektedir. Çocuğun kendine has yeteneklerinin
geliştirilmesi ve desteklenmesine önem verilmektedir (Yavuzer, 2019; Yörükoğlu, 2004).
Tabii ki erken çocukluk dönemi bir çocuğun gelişimsel olarak öğrenmeye son derece açık
olduğu bir zamandır. Toplumsal kuralları öğrenmekte ve alışkanlıkları oluşmaktadır. Yaşam
boyu davranışlarının temelleri atılırken bulundukları sosyal ve fiziksel çevre şatlarının
onların gelişim ve öğrenmesine uygun olması beklenmektedir. Okullarında bu şartları
karşılaması önemlidir (Babaroğlu, 2018). Bunun yanında okulların fiziksel yapısının
uygunluğu çocukların olumlu gelişim ile ilişkili olarak bildirilmektedir (Stankovic,
Milojkovic ve Tanic, 2006). Okul öncesi öğrencileri de okulun fiziki özelliklerine dikkat
etmekte ve ihtiyaçlarını karşılayan bir okul istediklerini ifade etmektedir (Civek ve Çamlıbel
Çakmak, 2019).
Araştırmacıların ortaya çıkardığı bulgular okul öncesi eğitimin ne kadar önemli
olduğu ve birçok gelişim alanında çocukları desteklediği yöndedir. Çocukların sağlıklı
gelişimi için okul öncesi eğitimin zorunlu olması gerektiği belirtilmektedir (Can ve Kılıç,
2019; Ekinci ve Bozan, 2019; Özbaş, 2018; Sak ve diğerleri, 2020; Yavuzer, 2019). Ayrıca
okul öncesi eğitimi alan çocuklar toplumsal eşitsizliğe de uğramamış olacaktır (Yavuzer,
2019). Kaliteli bir okul öncesi eğitim önemlidir ve bazı ülkeler okul öncesi eğitimin oyun
oynamaya ağırlık vermesi gerektiğini, bazı ülkeler de ilkokula hazırlaması gerektiğini
belirtmektedir (Kıldan, 2010). Hangi seçenek olursa olsun, okul öncesi eğitime katılan
öğrencilerin akademik becerileri artmakta, kendini ifade edebilen, yeteneklerini kullanabilen,
başarılı, öz kontrol sahibi çocuklar olarak hayata daha kolay hazırlandıkları görülmektedir
(Uyanık ve Kandır, 2010). Ayrıca ebeveynler tarafından da okul öncesi eğitim sayesinde
çocuklarının akademik başarılarının arttığı, ilkokula hazırlandıkları ve sosyal gelişimleri için
faydalı olduğu görüşleri hakimdir (Aslanargun ve Tapan, 2011; Çetinkaya, Bayer, Bingöl ve
77
Karaağaç, 2021; Erşan, 2019). Türkçe dil kullanım becerileri (Dağlı, 2007; Koçak, Ergin ve
Yalçın, 2014) ve matematik becerileri (Dağlı, 2007; Dursun, 2009; Ergün, 2003) okul öncesi
eğitim alan öğrencilerde daha fazladır. Ayrıca okul öncesi dönem çocukları okuma yazma
temelini bu dönemde atmaktadır (Doğanay Bilgi, Aslan ve Açıkgöz, 2020; Işıkoğlu Erdoğan
ve Akay, 2015).
Okul öncesi eğitim ile çocukların arkadaş ilişkileri olumlu anlamda gelişmektedir.
Ayrıca işbirliği, paylaşma, uzlaşma, öz-düzenleme ve kendine güvenme gibi davranışlarında
gelişme görülmektedir (Yörükoğlu, 2004). Okul öncesi eğitime devam etme süresi arttıkça
öz-düzenleme becerisinde artış (Uykan ve Akkaynak, 2019) ve kaygıda azalma yaşandığı
görülmektedir (Bora, 2019). Sosyal beceriler kişinin yaşadığı topluma uygun davranışlar
göstermesini sağlayan ve öğrenilen davranışlardır (Gülay ve Akman, 2009). Okul öncesi
dönemde öğrencilerin sosyal beceriler geliştirmesini etkileyen faktörler aile, akranlar,
kardeşler, çocuğun arkadaşları içerisindeki sosyal konumu, oyun, cinsiyet, yaş ve okul öncesi
eğitim kurumuna gidip gitmemesine göre şekillenebilmektedir. Sosyal becerilerin okul
öncesi dönemde kazandırılması çocukların olumlu ilişkiler kurmalarına da yansımış olacaktır
(Akbaş, 2019). Okul öncesi eğitime giden çocukların sosyal yeterlik becerileri gitmeyenlere
göre farklılık göstermektedir (Karaoğlu ve Ünüvar, 2017; Pekdoğan ve Kanak, 2019). Sosyal
becerileri yüksek olan çocukların enerjileri, merak duymaları ve araştırmacı olmaları gibi
motivasyon durumları yüksek olmaktadır (Özbey ve Aktemur Gürler, 2019). Ayrıca ahlaki
gelişimlerine katkı sağlayarak problem davranışlar daha az görülmekte (Özbey ve Aktemur
Gürler, 2019; Saitoğlu, 2020) ve sosyal kurallara uyma davranışı daha fazla gelişmektedir
(Meriç ve Özyürek, 2018).
Bununla birlikte ülkemizde okul öncesine devam eden çocuklar ile müfredat
kapsamında değerler eğitimi çalışmaları yürütülmektedir. Değerler eğitimi çalışmalarının
daha çok ahlaki açıdan bireylerin iyi ve kötüyü ayırt etmesi açısından ele alındığı
görülmektedir. Bu ayırt etmenin okul öncesi çocuklarında tam olarak gelişmeyebileceği
ancak bir temel oluşturduğu bildirilmektedir. Benmerkezci düşünce yapısının yerine biz
bilinci edinmeleri desteklenmelidir, böylece ahlaki açıdan gelişim gösterebileceklerdir
(Oruç, 2010). Karakter güçleri, erdemler veya değerler eğitimi çalışmalarının psikolojik
danışma ve rehberlik hizmetleri kapsamında işlenmesini önerilmektedir. Bunun pozitif bir
gelecek için gerekli olduğu savunulmaktadır (Cihangir Çankaya ve Kağnıcı, 2016).
Türkiye’de okul öncesinde en çok kullanılan yaklaşımlar olarak Başarıya İlk Adım
Programı, Çocuklarla Felsefe Eğitimi Yaklaşımı, High/Scope Yaklaşımı, Montessori
Yaklaşımı, Oyun Temelli Eğitim Yaklaşımı, Proje Yaklaşımı ve Reggio Emilia Yaklaşımı
78
olmak üzere yedi yaklaşım görülmektedir. Bunlar arasından ise en çok Montessori
Yaklaşımının kullanıldığı bildirilmektedir. Okul öncesi eğitim gelişim gösteren bir eğitim
kademesi olarak görülmekte ve çocukları desteklemeye yönelik yeni yaklaşımların ortaya
çıkmaya devam ettiği belirtilmektedir (Semiz ve Yıldırım, 2022).
Yukarıda belirtildiği üzere okul öncesi eğitim çocukların gelişimi açısından önemli
bir eğitim kademesidir. Çocukların tüm gelişim alanlarına dair faydası görülmektedir.
Bununla birlikte sadece okul öncesi eğitim kademesinde bulunan çocukları anlamak yeterli
değildir. Çocuklar ve ebeveynleri okul öncesi eğitim ile öğrenme hayatlarına başladıklarında
ilk defa okul ve öğretmenleri ile tanışmaktadır. Ayrıca okul öncesi eğitimde aile katılımı
çalışmaları yer almaktadır. Böylece ebeveynler okulu tanımakta ve işbirliği ortamı
oluşturulabilmektedir. Bu sebeple okul öncesi öğretmenlerinin ve ebeveynlerin de
anlaşılması gerekmektedir. Aşağıda okul öncesi eğitimin paydaşları ile ilgili bölümde, okul
öncesi öğrencileri, öğretmenleri ve ebeveynleri ile ilgili bilgiler sunularak, bu araştırmanın
kapsamına uygun bilgiler sunulmuştur.
Okul öncesi dönem çocukları yaş düzeyi olarak beyin gelişimlerinin en hızlı
ilerlediği ve öğrenmeye en açık olunan zaman dilimi içerisindedirler. Bulundukları çevre
hem gelişimlerini hem de onların öğrenme motivasyonlarını etkilemektedir. Bu dönem
çocuklarının olumlu okul öncesi deneyimlerinin olması onların kendilerine bakışlarını ve
öğrenme tutumlarını etkilemektedir. Aile ortamı ve okul öncesi eğitim çocuğun olumlu
gelişimine katkı sağlayacak nitelikte olmalıdır (MEB, 2013a). Okul öncesi dönemde
çocuklara akademik beceriler kazandırılmaya başlanmakta ve böylece onların ileri akademik
becerileri olumlu anlamda etkilenmektedir (Uyanık ve Kandır, 2010). Ancak ne kadar
ebeveynler çocuklarının sürekli bir şey öğrenmesini istese de, okul öncesi kurumların asıl
amacı öğrenmeye dair ilgi uyandırmaktır. Çocuklara sürekli bilgi aktarımından çok
yeteneklerinin ortaya çıkmasının sağlanması önemlidir (Yörükoğlu, 2004).
79
seviyesi yüksek ise uzun süre bisiklet kullanma ve sonunda öğrenme ya da uzun süre bir
kitaba odaklanma görülebilmektedir. Düşük dikkat seviyesinde ise ayakkabı bağlamakta
güçlük yaşama ve pes etme ya da ebeveyni ona kitap okurken huzursuz olma durumları
görülebilmektedir (Thomas ve diğerleri, 1970). Kolay mizaçlı çocuklar öğretmenleri ve
arkadaşları ile daha iyi ilişkiler kurmaktadır. Ancak zor mizaçlı çocuklar okullarda daha
fazla problem yaşıyor olarak görülmektedir (Cüceloğlu, 2002).
Bununla birlikte okul öncesi dönemde olumlu akran ilişkileri önemlidir. Çünkü
çocukların sosyal duygusal gelişimleri artmakta ve psikolojik uyumsuzluk için önleyici
olmaktadır (Erbay, 2008; Gülay, 2009). Ayrıca okul öncesi dönem çocuklarının psikolojik
sağlamlıkları ve duygusal zekaları arasında bir ilişki bulunmaktadır. Bu sebeple öğretmen
eğitimlerinin düzenlenmesi ve okul programlarının tasarlanması önerilmektedir (Oral, 2022).
Sosyal becerilerin geliştirilmesine yönelik gecikmiş müdahaleler geleceğe dönük olarak
sosyal becerilerin gelişimi için risk taşımaktadır. Çocukların zaman içerisinde akademik
başarıları düşmekte, olumsuz arkadaş ilişkileri görülmekte, okulu bırakabilmekte, toplumsal
uyum ve mesleki sorunlar görülebilmektedir (Horn, Atkins-Burnett, Karlin, Ramey ve
Snyder, 2007). Ancak okullarımızda dört okul öncesi sınıfında yapılan gözlemler sonucu
çocukların fiziksel ve sözel şiddete sıklıkla başvurdukları, istendik biçimde problem
çözemedikleri görülmüştür (Ezmecı̇ , Akgül ve Akman, 2020). Problemlerin çözümünde
hedeflenen duruma yönelik hareket edilmesi ve amacı gerçekleştirmek için azmederek
problemlerin çözümünde hem içsel hem de dışsal motive olunması fayda sağlamaktadır.
Böylece çocukların problemlere odaklanabildiği, çözümünde istekli olduğu ve öğrenmeyi
içselleştirdikleri belirtilmektedir (Köyceğiz ve Özbey, 2019). Ayrıca sosyal becerisi yüksek
ve düşük olan çocuklar hem olumlu hem de olumsuz iletişim yöntemlerini birlikte
kullanmaktadır. Ancak sosyal becerisi yüksek olan çocuklar diğer çocuklara göre daha az
iletişimsel sorun yaşamaktadır (Andrade, Browne ve Tannock, 2014; Dinçer, Baş, Teke,
Aydın, İpek ve Göktaş, 2019). Görüldüğü üzere erken çocukluk dönemi sosyal becerilerin
edinilmesinde kritik bir öneme sahip olmaktadır (Göktaş, 2015). Okul öncesi çocuklarının
temel sosyal gelişimlerinin ve zihinsel becerilerinin desteklendiği eğitim programlarına
ihtiyaç duyulmaktadır. Böylece sosyal becerileri ile kişiler arası problemlerini
çözebileceklerdir (Anlıak ve Dinçer, 2005). Olumlu ebeveyn ve öğretmen ilişkisi çocuğun
utangaçlığını azaltıp sosyal becerilerinin artmasına neden olmaktadır. Olumlu arkadaşlık
ilişkileri çocukların mizacını etkilemektedir. Bu nedenle mizaç için çevresel faktörler etkili
olarak görünmektedir (Eren, 2022).
82
2011). Ailelerin dil becerileri ile erken matematik becerilerinde çocuklarına destek olması
gerekmektedir. Çünkü dil becerileri matematik becerilerinin gelişimini de etkilemektedir
(Cannon ve Ginsburg, 2008; Huntsinger, Jose ve Luo, 2016).
Görüldüğü üzere erken çocukluk dönemi sosyal becerilerin edinilmesinde (Göktaş,
2015) ve akademik becerilerin gelişmesinde (Akman ve Ünal, 2020; Cannon ve Ginsburg,
2008; Huntsinger ve diğerleri, 2016; Thomas ve diğerleri, 1970) kritik bir öneme sahiptir.
Bununla birlikte okul öncesinde öğrenciler ilk defa öğretmen ile tanışmaktadır. Aralarında
kurdukları olumlu iletişim çocukların gelişimine katkı sağlayacaktır (Akbaş, 2019; Ceylan ve
Kılıç Mocan, 2017; MEB, 2013a). Bu sebeple bu araştırma kapsamında katılımcı olarak yer
alan eğitim paydaşlarından olan öğretmen ve yöneticiler ile ilgili bilgiler aşağıda
sunulmuştur.
yönetimi becerileri yüksek olmalı ve küçük çocuklar ile çalıştıkları için duyarlı olmalılardır
(Danışman, 2019). Bununla birlikte çocuklar ile iletişimde olumlu ifade kullanımının
arttırılmasına ihtiyaç duyulduğu görülmüştür (Akgün, Yarar ve Dinçer, 2011). Bir başka
araştırmada yaşanan problem durumlarında daha çok çocukların problem çözme
becerilerinin desteklenmesi önerilmektedir (Ezmeci ve diğerleri, 2020). Öğretmenlerin daha
empatik yaklaşım göstermeleri (Köksal Akyol ve Koçer Çiftçibaşı, 2005) ve rehberlik
yeterliliklerini geliştirmeleri gerektiği bildirilmektedir (Bilgin, 2019; Sadık ve Dikici
Sığırtmaç, 2016). Yaşar Ekici ve Balcı (2019)’ya göre üniversitelerin psikolojik danışmanlık
ve rehberlik birimlerinin yardımıyla okul öncesi öğretmen adaylarının bilişsel esneklik
düzeylerini arttırıcı psikoterapötik çalışmalar gerçekleştirilmesi önerilmektedir. Araştırmalar
doğrultusunda okul öncesi öğretmenlerinin rehberlik yeterlilikleri, sınıf yönetimi ve olumlu
iletişim becerileri öğrencilerin gelişim alanlarını etkilemektedir ve okul öncesinde öğrenci ile
kurulan etkili iletişim yöntemleri önem verilen araştırma konuları arasındadır (Akbaş, 2019).
Okul öncesi dönemde bulunan çocukların sosyal ve duygusal becerilerinde gelişim
sağlanması için gerçekleştirilen çalışmalar, onların eğitim hayatları ve yaşam başarıları için
kritik öneme sahiptir. Öğretmenler ise sosyal duygusal becerilerin gelişiminde önemli bir
yere sahiptir. Öğretmenler sosyal duygusal becerileri destekleyen etkinlikler oluşturarak ve
günlük etkinliklere dahil etme biçimlerinde çeşitlilik sağlayarak çocukların bu becerilerini
geliştirmelerine yardımcı olmaktadır (Ferreira, Reis-Jorge ve Batalha, 2021). Bununla
birlikte çocukların istenmeyen davranışlarını önlemek için öğretmenlerin çoğunlukla uyarma
ve kuralları hatırlatma ile başa çıktıkları görülmektedir. Bu durum yüz ifadeleri, ses tonunun
artması ve kızma şeklinde görülebilmektedir. Bazen öğrencinin yerini değiştirme, ödül-ceza
verme, velisi ile görüşme, sınıftan uzaklaştırma, geçiştirme, tehdit etme, hakaret etme veya
görmezden gelme gibi davranışların kullanıldığı da görülmektedir. Bunun yanında sorunu
anlamaya çalışmadıkları dikkat çekicidir. Yanlış davranışın sonuçları hakkında konuşma,
çocuğa yaklaşma, seçenek sunma, ara verme, sorumluluk verme, dikkat çekme, doğru
davranışı söyleme ve ben dili kullanma gibi davranışlar da gözlenmektedir. Daha az olarak
sınıf düzenini ve sessizliği sağlama, çocukların fazla enerjisini boşaltma, yanlış davranışı
anlatma, çocukları mutlu etme, kuralların uygulanmasını destekleme ve olumlu davranışı
pekiştirme yöntemleri kullanılmaktadır. Öğretmenler tarafından özgün başa çıkma
yöntemleri çok az kullanılmakta ancak çocuklar üzerindeki etkisi dikkat çekmektedir
(Gangal ve Öztürk, 2019). Önemlidir ki, okul öncesi öğretmenlerinin çocuklarda sosyal
beceriler geliştirmeleri için kendilerinin sosyal becerileri yüksek bireyler olması
gerekmektedir (Akbaş, 2019).
86
mutluluk, keyif, eğlence, oyun, komedi, neşe ve şakalar gibi. Mizahi enerji, zihin ve beden
bağlantısı sağlamaktadır. Ayrıca öğretmenlerin çocukların mizah ve sevinç yaşama
durumlarını arttırmaya çalışarak, umut ve iyimserlikten birine cevap vermelerini sağlamaya
çalışmakta olduklarını belirtir. Çünkü kendi korkulu / öfkeli tepki biçimlerini değiştirebilme
becerisini öğretmek amaçlanmaktadır. Eğlence ve kahkahayı kullanan öğretmenleri gören
öğrencilerin de aynı şekilde yeni bir çözüm sistemi kullanabileceklerini öğrendikleri ifade
edilmektedir. Her bireyin çevresi ve genetik getirilerine göre verdikleri tepkiler
değişmektedir. Birine eğlenceli gelen, bir diğer kişiye eğlenceli gelmeyebilmektedir. Bu da
beynin sinir ağlarının durum ile ilişkilendirilmiş haline göre değişmektedir. Mizah bölümü
beynin frontal lobunda işlenmektedir. Korku hayatta kalmamız için önemli bir duygudur.
Aynı zamanda aşırı korku dikkati duruma vererek, stres seviyesinin artmasına neden
olmaktadır. Streste öğrenmeyi tersine çevirmektedir. Mizah, çevremizi korku içinde izleyen
beynin refleks yanıt merkezi tarafından kullanılabilecek bir araç olarak belirtilmektedir. Bu
durum bir rahatlama hissi sağlamaktadır ve rahatlama hissi mizahı harekete
geçirebilmektedir. Yani beyin bir tehlike olmadığını anladığı zaman, sürpriz bir şekilde ve
genellikle kahkaha ile mizah yaratan bir rahatlama ortaya çıkarmaktadır. Mizah, korku ve
stres ile başa çıkmak için kullanılabilmektedir (Morrison, 2008).
Ayrıca okul öncesi dönemde öğrencilerin akademik becerilerinin geliştirilmesi
hedeflenmektedir. Bu sebeple öğretmenler çocuklarda akademik becerileri geliştirmek için
çeşitli etkinlikler uygulamaktadır. Dil etkinliklerini uygulama için gün içerisinde ortalama
yarım saat ayırdıkları ve daha çok kitaplar ve kuklaları kullanıldıkları görülmektedir. (Gönen
ve diğerleri, 2010). Ancak öğretmenler Türkçe dil etkinliklerine yeterli süre ayırmıyor
görünmektedir. Öğretmenlerin etkileşimli okuma ile açık uçlu soruları kullanması
önerilmektedir (Işıkoğlu Erdoğan ve Akay, 2015). Ayrıca öykü tamamlama çalışmaları
tavsiye edilmektedir. Böylece çocukların yaratıcılıkları ve hayal gücü gelişmektedir. Bu
çalışmalar çocukların problem çözme ve sosyal becerilerine katkı sağlamaktadır (Yıldırım,
2007).
Okul öncesi dönem öğretmenleri tarafından matematik etkinlikleri soru sorma,
yönlendirme ve dikkat çekme kullanılarak gerçekleştirilmektedir. Ayrıca çocukları takdir
etmekte, düşüncelerini kabul etmekte ve tekrarlamaktadırlar. Daha az olarak anlatmakta ve
açıklamaktadırlar. Yine öğretmenler tarafından matematik ile dil becerileri arasında bir ilişki
olduğu kabul edilmektedir. Dil becerileri gelişiminin matematik başarısını etkilediğine
inanmaktadırlar (Taşkın, 2013). Ek olarak erken çocukluk döneminde matematik
becerilerinin edinilmesi ile sonraki zamanlarda matematik becerilerinin gelişimi
88
birlikte etkilidir (Gökşen, 2019). Okul öncesi çocukların ebeveynleri ile olan iletişimini
anlamak önemlidir. Özellikle annenin kişilik özellikleri çocuğun gelişiminde önemli bir rol
oynamaktadır. Hem ebeveynler hem de çocuklar yakınlık, içtenlik ve güven hissedilen bir
ortam istemektedir. Çocuk sürekli olarak ebeveynlerinin davranışlarını değerlendirmektedir.
Eğer ebeveyn yetersiz ise çocukta psikolojik problemler görülebilmektedir. Eğer ebeveyn
güvenli, sevgi dolu ve destekleyici ise çocuk duygusal ve psikolojik açıdan sağlıklı gelişim
göstermekte ve koruyucu bir etken sağlamaktadır (Öngider, 2013).
Ebeveynlerini model alan çocuklar onların tutumlarından etkilenmektedir.
Çocukların gelişiminde ebeveyn tutumları önemli görünmektedir. Örneğin demokratik
tutuma sahip aileler daha çok empati kurmakta ve çocuklarının da empati becerileri
gelişmektedir. Ancak otoriter ebeveyne sahip çocukların empati becerileri demokratik
ailelerde olduğu gibi gelişmemektedir (Taner Derman, Türen ve Buntürk, 2020). Aynı
durum çocukların öz-düzenleme becerileri için de tespit edilmiştir (Uykan ve Akkaynak,
2019). Ayrıca ebeveynlerin demokratik tutum göstermeleri okul öncesi çocuklarının sosyal
ve duygusal gelişimlerini ve ‘pozitif rekabet’ davranışlarını geliştirebilmektedir (Bülbül ve
Akkaynak, 2021).
Zaman sürecinde farklı ebeveynlik tutumları ortaya çıkmaktadır. Son zamanlarda
sıkça bahsedilen ebeveynlik tutumu olarak kaplan ebeveynlik tutumunun araştırmalara konu
olduğu görülmektedir. Bu tutuma sahip ebeveynlerin çocuklarında artmış bir kaygı durumu
olduğu bildirilmektedir. Mükemmeliyetçi ve çocuklarından yüksek düzeyde başarı
bekleyerek ebeveynlik yapmak, çocuklarda kaygıyı yükseltir. Eğer pozitif ebeveynlik ve
pozitif psikolojik güçler eğitimde kullanılırsa çocukların kaygısı azalabilmektedir. Bu durum
için ebeveynlerin gösterdiği iyimserlik, yaşam doyumu, umut ve minnettarlık güçleri ile
çocukların kaygısı azalabilmektedir (Tam ve diğerleri, 2018). Aslında çocukların ve
ebeveynlerin kaygıları birlikte ve aynı yönde ilerlemektedir (Bora, 2019).
Görülmektedir ki, ebeveyn davranışlarının çocuk üzerinde olumlu ve olumsuz
etkileri vardır. Örneğin çocuklarının sosyal ve duygusal gelişimi üzerinde büyük bir etkiye
sahip oldukları bilinmektedir (Kandır ve Alpan, 2008; Öngider, 2013). Ebeveynler
çocukların sosyal ve duygusal gelişimlerinde olduğu gibi akademik gelişimlerinde de
etkindir. Ebeveynler tarafından çocukların akademik becerilerinin gelişiminde sundukları
destek önemlidir. Burada eğitimin önemli bir faktör olduğu görülmektedir. Örneğin Türkçe
dil becerilerinin gelişiminde aile öğrenim durumu etkilidir (Koçak ve diğerleri, 2014).
Ayrıca okul öncesi eğitimi almış, birinci sınıf öğrencilerinin annelerinin eğitim düzeyi
arttıkça, çocukların Türkçe ve matematik notlarının arttığı bildirilmiştir (Micozkadıoğlu ve
90
Kazak Berument, 2011). Ailelerin dil becerileri ile erken matematik becerilerinde
çocuklarına destek olması önemli görünmektedir. Çünkü dil becerileri matematik
becerilerinin gelişimini de etkilemektedir (Cannon ve Ginsburg, 2008; Huntsinger ve
diğerleri, 2016).
Ebeveyn tutumları çocukların okula uyumlarını da etkilemektedir. Örneğin ebeveyn
tutumları çocukların okula yönelik uyumlarını etkilemektedir. Çocukların okula uyum
sağlamalarına destek olmaları için aile rehberliği çalışmaları önerilmektedir (Arabacıoğlu ve
Bağçeli Kahraman, 2021). Bunun yanında ailelerin okul ile işbirliği içerisinde çalışması
önemlidir. Okul öncesi eğitimde aile katılımı çalışmaları sayesinde de öğrenci-öğretmen
ilişkileri gelişmektedir (Dearing ve diğerleri, 2008). Ancak son zamanlarda gerçekleştirilen
bir araştırmaya göre araştırmaya katılan 122 ebeveynden 115’inin aile katılım çalışmalarına
katılmadığı görülmektedir (Erşan, 2019). Anlaşılmaktadır ki okul öncesi eğitimde ailelerin
okul ile işbirliğini sağlaması önemlidir ve bu işbirliğini sağlayan çalışmalara ihtiyaç
duyulmaktadır. Örneğin ülkemizde ebeveynlerin birçok alanda aile eğitimine ihtiyaç
duyduğu görülmektedir. Bunlar davranış yönetimi, psikolojik destek verme, sağlıklı
beslenme, teknoloji kullanımı, kardeş ile ilişkiler ve akademik gelişim olarak görülmektedir
(Koç, Koçtürk ve Zencir, 2022). Sonuç olarak ebeveynlerden beklenen destek için aile
eğitimlerine devam edilmesi gerekmektedir. Ayrıca ebeveynler okullarda çocuklarının bir
şeyler öğrenmesine önem vermektedir. Ancak okul öncesi kurumlarında öğrenmeye ilgi
uyandırmak önceliklidir. Bilgi aktarımı yerine çocuklarının bireysel yeteneklerinin ön plana
çıkması önemlidir (Yörükoğlu, 2004).
Örneğin Avustralya’da pozitif psikoloji kavramlarına yönelik ailelere verilen eğitim
faydalı sonuçlar göstermektedir. Bireysel farklılıklara önem veren bir yaklaşım olarak
Avustralya’da güçlendirme temelli ebeveynlik çalışmaları gerçekleştirilmektedir (Waters,
2015a; 2015b). Güçlendirme temelli ebeveynlikte çocukların sahip olduğu güçlü karakter
özellikleri ve becerileri görülmekte ve desteklenmektedir. Aynı zamanda ebeveynlerde kendi
güçlü yanlarını tanımakta ve geliştirmektedir. Hem ebeveynler hem de çocuklar için önemli
olan bu güçlerin ortaya çıkarılmasında yaşanan keyfi hissetmek ve uygulamak için istenen
motivasyon önemli görünmektedir. Ailelerin çocuklarının yaptıklarına değil yapamadıklarına
odaklanmaları gelişimi değil de gerilemeyi göz önüne sermektedir. Odak ve dikkat
değiştiğinde mutluluk ve iyi oluş artmaktadır. Karakter güçleri çocukların bireysel
farklılıklarına yönelik gelişimlerini destekleyen kaynakları olmaktadır. Örneğin çocuklarının
entelektüel, kişilerarası ve ölçülülük güçlerine sahip olduğunu belirten ebeveynlerin okula
daha kolay uyum sağlayan çocuklara sahip oldukları görülmektedir. Bununla birlikte
91
okul öncesi eğitimde işlenmesine önem vermektedir (Erşan, 2019; Yıldız ve diğerleri, 2021).
Ebeveynler çocuklarında ahlaki değerleri, sevgiyi, saygıyı, sabrı, yardımseverliği,
dürüstlüğü, dini ve kültürel değerleri, merhameti, özgüveni, empatiyi, hoşgörüyü ve
paylaşmayı kazandırmak istemektedir (Yıldız ve diğerleri, 2021).
Buraya kadar okul öncesi eğitimin paydaşları hakkında bilgiler sunulmuştur. Sırada
okul öncesi eğitimin uygulanma süreci ile ilgili olarak MEB (2013a) Okul Öncesi Eğitim
Programı’na ait bilgiler yer almaktadır.
Bu kısımda MEB (2013a) Okul Öncesi Eğitim Programı sürecine kadar okul öncesi
eğitim programlarının gelişim sürecinden kısaca bahsedilmiştir. Bununla birlikte mevcut
okul öncesi eğitim programı hakkında yapılan çeşitli değerlendirmelere de yer verilmiştir.
Okul öncesi eğitim programları tarihi süreçte uygulamalar yapılarak ve incelenerek
geliştirilmiştir. Ülkemizde uygulanan okul öncesi eğitim programlarının ilki 1952 yılında
uygulanmaya konmuş, faaliyet şeması ve dikkat edilmesi gerekenler ile ilgili başlıklara yer
verilmiş ve değerlendirme ile ilgili bir alan açılmamıştır. Daha sonra 1989’da ‘Okul Öncesi
Eğitim Programı’ adı ile yayınlanan programda üniteler yer almış, örnek etkinlikler verilmiş,
günlük çizelgeler oluşturulmuş, ancak yine değerlendirme ile ilgili bir alan yer almamıştır.
3797 sayılı kanun ile 1992 yılında Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Bu
tarihten sonra okul öncesi eğitimi alanında olumlu gelişmelerin daha fazla yaşandığı
görülmüştür. Bir sonraki program 1994 yılında uygulanmaya konmuş, Okul Öncesi Eğitimi
Genel Müdürlüğü’nün kurulmasından sonra hazırlanan bu programın daha kapsamlı
hazırlanmıştır. Çocukların yaşlarına göre hedef ve davranışlar belirlenmiştir. Günlük
planların hazırlanması, eğitim ortamı düzenlemeleri, aile katılım çalışmaları ve
değerlendirmenin programda yer aldığı görülmüştür. Gözlemde bulunma ve kayıt altına alma
önemlidir. Sınıf sayısı değerlendirme sürecini etkilemektedir. Ardından 2002 yılında 36-72
aylık çocuklar için tekrar bir düzenleme getirilmiştir. Öğretmen kendisini
değerlendirebilmekte, öğrencilerini gözleyerek davranışlarını kaydetmekte ve programı
değerlendirebilmektedir. Konunun anlaşılması ile ilgili tek tek soru sorarak bir
değerlendirme önerilmemekte, öğrencinin gün içerisinde çeşitli etkinlikler içerisindeki
davranışlarının gözlemleri ile değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmektedir. Ardından
2006 yılında program tekrar yenilenmiş ve bireysel farklılıklara göre değerlendirmelerin
yapılması gerektiği belirtilmiştir. Her yarıyılda bir gelişim raporu sunulması ile planlar yıllık
ve günlük olarak yapılırken uygulanan ve planlanan arasındaki farkların değerlendirilmesi
istenmiştir (Sapsağlam, 2013).
93
Son olarak 2013 yılında program güncellenmiştir. Eklektik bir yapıda olan program
hem öğrencilerin tüm gelişim alanlarında beceriler edinmesini ve gelişmesini amaçlarken
hem de ebeveynlerin çocukları için ihtiyaç duydukları gelişim hakkındaki beklentilerini
karşılamaktadır. Burada önemli olan öğretmenlerin de programın uygulanması sürecinde
etkin olmasıdır. Öğretmenlerin programı uygulama ve kendini geliştirme konusunda istekli
olması beklenmektedir (Köksal, Balaban Dağal ve Duman, 2016). 2013 yılında düzenlenen
Okul Öncesi Eğitim Programı içinde değerlendirme eğitim sürecinin temel öğesi
durumundadır. Açık uçlu soruların yer aldığı, öğretmenin kendisini değerlendirdiği,
öğrencilerin değerlendirilmesinde etkinlikler için yapılan resimler, fotoğraf inceleme, sohbet
etme, sunum yapma gibi çeşitli araçlar kullanılabilmektedir (Sapsağlam, 2013). Bilimsel
araştırmalar dikkate alınarak hazırlanan programda üç yaş grubu için kazanım ve göstergeler
oluşturulmuştur. Öğretmenlerin kendi sınıflarında bu yaş düzeylerine ve öğrencilerin hazır
bulunuşluğuna göre kazanım ve göstergelerini seçmeleri önerilmektedir. Ayrıca programda
yer almayan bir etkinlik öğrencilerin ihtiyaçlarına göre eğitim planına eklenebilmektedir
(MEB, 2013a).
Okul öncesi eğitim, çocukları ilkokula ve temel yaşam becerileri edinmelerini
destekleyerek hayata hazırlamaktadır. Okul Öncesi Eğitim Programı’nın çocuklarda iletişim
ve toplumsal uyum gibi becerileri öğretmesinden yola çıkarak ilkokul hayat bilgisi
programlarının benzerliklerini araştıran araştırmalar da mevcuttur. Okul Öncesi Eğitim
Programı ve Hayat Bilgisi Öğretim Programlarındaki değerlerin karşılaştırıldığı bir
araştırmanın sonucuna göre yardımlaşma ve özgüven değerleri ilkokulda yer alan Hayat
Bilgisi Öğretim Programı ile ortak değerler olarak görülmüştür. Ancak adalet, aile birliği,
bağımsızlık, bilimsellik, çalışkanlık, doğal çevreye duyarlılık, dostluk, dürüstlük, estetik,
güven, kültürel mirasa duyarlılık, merhamet, misafirperverlik, sabır, vatanseverlik, vefalı
olma ve vicdanlı olma gibi değerlerin ve çocuk hakları ile kendini korumaya yönelik
etkinliklerin Okul Öncesi Eğitim Programında yer almadığı tespit edilmiştir (Uçuş Güldalı
ve Demirbaş, 2017). Ancak MEB (2020) Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel
Müdürlüğü tarafından hazırlanan yeni okul öncesi sınıf rehberlik etkinlikleri programında bu
değerlerin bazılarının yer aldığı görülmektedir. İlk çalışmalar okula uyum ve okula yönelik
olumlu tutumu geliştirmeye yönelik olarak planlanmıştır. Kişiler arası becerilerini arttırmaya
yönelik iletişim kurma, bireysel farklılıklara saygı, duygularını ve kendini tanıma gibi
beceriler yer almaktadır. Kendi güvenliği için çevreyi tanıma, kurallara uyma, hayır deme,
yardım talep etme ve riskli durumları fark etme konusunda etkinlikler bulunmaktadır. Aile
ve arkadaşlık birlikteliği için aile içi sorumlulukları, okul içi sorumlulukları, aile ve okul
94
içindeki rolü, bireysel ve grup çalışmaları hakkında etkinlikler de yer almaktadır. Oyun
oynarken eğlenmeye önem veren etkinlikler ile çevreye saygı duyması ve çevreyi
korumasına dair etkinlikler görülmektedir. Akademik becerileri geliştirmek için yönergeleri
takip etmelerini içeren ve başarısızlıktan yılmamasının kazanım olarak belirtildiği azim
içerikli bazı etkinlikler de mevcuttur.
Öğretmenler tarafından Okul Öncesi Eğitim Programı (MEB, 2013a) uygulama
açısından esnek ve öğrenci merkezli bir program olarak görülmektedir (Can ve Kılıç, 2019;
Özsırkıntı, Akay ve Bolat, 2014) Ayrıca kazanım ve göstergelerin uygun ve anlaşılır olduğu
bir program olarak ifade edilmektedir. Öğrencilerde ise öğrenmeyi desteklediği görüşleri
bildirilmektedir. Buna karşın okulun ve sınıfların fiziki sistemi ve öğrenci sayıları programın
uygulanmasında sorun yaratabilmektedir (Özsırkıntı ve diğerleri, 2014). Çocukların gelişimi
aynı zamanda okul öncesi eğitim kurumlarında ve programlarında geçirilen sürenin
niteliğine bağlıdır. Sınıfta bulunan öğrenci sayısının azlığı da yine çocukların gelişimi ve
personelin kaliteli çalışması için daha iyi koşullar sunmaktadır. Çocuk sayısının artması daha
saldırgan ve yıkıcı davranışlara yol açabilmektedir (Stankovic ve diğerleri, 2006).
Yakın geçmişte de görülmektedir ki, okul öncesi kurumların fiziksel özellikleri yeterli
nitelikte değildir. Bahçelerin beton zeminli oluşu, binaların dış yüzeyinin uygun olmayışı,
bazı okullarda anasınıflarına ait bir bahçe alanının olmayışı, sınıfların küçük ve
mevcutlarının fazla oluşu fiziksel açıdan eğitim öğretimin yeterli bir şekilde uygulanmasına
engeldir. Öğrenme merkezlerinin eksikliği görülmektedir. Ayrıca öğretmenler de görev
yaptıkları kurumların fiziksel özelliklerini yetersiz bulmaktadır (Kurşunlu, 2018). Okul
Öncesi Eğitim Programı uygulamalarında okulun fiziksel ihtiyaçlarının giderilmesi ile
programın uygulanabilirliğine katkı sağlanacağı belirtilmektedir (Özsırkıntı ve diğerleri,
2014; Köksal ve diğerleri, 2016). Okulların fiziki koşullarının çocukların gelişimlerine ve
öğrenme yaşantılarına etki etmekte, çocuklar için tasarlanmış eğitim ortamlarının
oluşturulmasına özen gösterilmesi gerekmektedir (Babaroğlu, 2018).
Bununla birlikte zaman içerisinde ve çocukların ihtiyaçları doğrultusunda mevcut
okul öncesi programına yönelik bazı eksiklik ve aksaklıklar dile getirmeye başlanmıştır.
Okul Öncesi Eğitim Programı’nı uygularken karşılaşılan sorunlar fark edilerek araştırmacılar
tarafından sunulmuştur. Buna göre program açısından, çocuk açısından ve zaman açısından
çeşitli sorunlar yaşanabilmektedir (Arslan ve İlkay, 2015). Çocukların yaş düzeylerine uygun
etkinliklerin yer almadığı görülmektedir (Arslan ve İlkay, 2015; Can ve Kılıç, 2019; Tican
Başaran ve Ulubey, 2018). Sınıflara göre öğrenci sayıları fazladır (Can ve Kılıç, 2019; Yazar
ve Erkuş, 2013). Aile katılımı, rehberlik ve öğrenme merkezleri ile ilgili konularda (Tican
95
2.3.1. Okul Öncesi Öğrencilerine Yönelik Pozitif Eğitim Müdahaleleri ile İlgili Yurt
Dışı Bazı Araştırmalar
Pozitif eğitim kurumu oluşturma ile ilgili birçok ülkede farklı eğitim kademelerine
göre programlar oluşturulmuş ve etkileri test edilmiştir (Alzina ve Paniello, 2017; Bates-
Krakoff, McGrath, Graves ve Ochs, 2016 ;Elfrink ve diğerleri, 2017; Froh, Sefick ve
Emmons, 2008; Green ve diğerleri, 2012; Ho ve diğerleri, 2017; Lottman ve diğerleri, 2017;
Madden, Green, ve Grant, 2011; Marques, Lopez ve Pais-Ribeiro, 2011; O’Connor ve
Cameron, 2017; Oppenheimer, Fialkov, Ecker, ve Portnoy, 2014; Owens ve Patterson, 2013;
Proctor, Tsukayama, Wood, Maltby, Fox Eades ve Linley, 2011; Quinlan, Swain, Cameron
ve VellaBrodrick, 2015 ; Rashid, Anjum, Lennox, Quinlan, Niemiec, Mayerson ve Kazemi,
2013; Seligman ve diğerleri, 2009; Shoshani ve Steinmetz, 2014; Shoshani ve Slone, 2017;
97
White ve Waters, 2015). Araştırmanın kapsamına uygun olarak bu bölümde pozitif eğitim
kurumlarının ortaya çıkışı ve küçük çocukların dahil olduğu pozitif eğitim çalışmaları ile ilgi
yapılan bazı pozitif psikoloji müdahale araştırmaları ele alınmaktadır.
Zaman içerisinde okullarda olumlu davranışları desteklemeye yönelik çalışmalara
başlandığı görülmüştür. Bunlardan biri devlet okullarında 1. sınıf öğrencilerinden başlanarak
uygulanmış ve 3 yıl boyunca izlenmiş olan, davranışsal sorunlar ve şiddeti önleme adına
olumlu davranışları geliştirmek için tasarlanan bir okul programıdır. Öğrencilerin disiplin
problemlerinde azalma, okuma ve matematik becerilerini içeren akademik durumlarında da
gelişme kaydedilmiştir. Programda eğitici metotlar geliştirmeye, davranışsal beklentileri
formüle etmeye, sınıf içi etkinliklere katılımın arttırılmasına, pozitif performansı teşvik
etmeye, elde edilen veriler doğrultusunda etkililiğini test etmeye dayalı aşamalar
oluşturulmuştur. Pozitif okul eğitimi olarak, öğretmen eğitimi temel alınmış, okul davranış
destekleme planı oluşturulmuştur. Okullara aylık ziyaretler ile tüm okul personeline
sunumlar yapılmış, okul personeli ile telefondan ya da e-posta aracılığıyla mesajlaşma ile
iletişim sürdürülmüştür. Öğrencilerin okul içinde kendilerinden beklenen davranışları için
okulun tüm alanlarını kapsayan ‘Pozitif Davranış Beklentileri El Kitabı’ oluşturulmuştur.
Kitap içerisindeki cümleler neyin yapılmayacağını değil daha çok nelerin yapılmasının
beklendiği üzerine tasarlanmıştır. Ayrıca bir öğrenci uygun bir davranış sergilediğinde
verilmek üzere fişler tasarlanmıştır. Arkadaşları ile işbirliği içinde olduğunda, okul
kurallarına uyduğunda, çatışma çözme becerilerini kullandığında, akademik olarak
geliştiğinde, örnek sınıf içi davranışlar sergilediğinde ve benzeri davranışlarda bu fişleri
almışlardır. Bu fişler biriktirilerek ödüllerin de kazanıldığı bir program geliştirilmiştir
(Luiselli ve diğerleri, 2005).
Shoshani ve Aviv (2012) okula giriş döneminde ebeveynlerin ve çocukların karakter
güçleri ile çocukların okula uyumu arasındaki ilişkilerini araştırmayı amaçlamıştır.
Katılımcılar, İsrail'deki beş devlet ilkokulundan 479 birinci sınıf öğrencisinin 479 ebeveyni
ve 16 birinci sınıf öğretmeni olarak belirlenmiştir. Çocukların ve ebeveynlerin karakter
güçleri, Eylemdeki Değerler Güçlü Yön Envanterlerine dayalı olarak ebeveyn anketleriyle
ölçülmüştür. Öğretmenler, öğrencilerinin bilişsel, sosyal, duygusal ve davranışsal becerileri
ile ilgili okula uyumları hakkında değerlendirmede bulunmuştur. Ebeveynler çocuklarının
entelektüel, kişilerarası ve ölçülülük güçlerine sahip olduğunu bildirdiğinde, okula daha
kolay uyum sağlayan çocuklara sahip oldukları görülmüştür. Ayrıca çocukların entelektüel,
kişilerarası, ölçülülük ve aşkınlık güçleri bu çocukların birinci sınıf uyumları ile pozitif
olarak ilişkili görülmüştür. Araştırmacılar küçük çocukların ilkokula uyumları hakkında
98
eğitim ve psikoloji alanındaki yüksek lisans öğrencileri araştırmaya dahil olmuştur. Yapılan
deneysel çalışmaların sonucuna göre depresyonu ve anksiyeteyi azalttığı ve önlediği
görülmüştür. Umutsuzluğu ve davranış problemlerini azalttığı, öğrencilerde sosyal becerileri,
olumlu duyguları ve öğrenmelerini arttırdığı görülmüştür. Farklı etnik köken ve ırklarda
yararlı olduğu bildirilmiştir. Ayrıca anahtar karakter güçlerini bulmalarında, bu karakter
güçlerini günlük yaşamlarında kullanmalarında yardımcı olunmuştur. Karakter güçleri
üzerine yoğunlaşılmış, diğer pozitif psikoloji kavramları da yer almıştır. Geelong Dilbilgisi
Okulu’nun 2008 yılında kendilerini davet etmesi ile çalışmalar daha da gelişmiştir. Bu okul
1500 öğrenciye ve 200 fakülte çalışanına sahip olan bir okuldur. Birçok pozitif psikoloji
eğitimcisi, fakültenin 100 kadar üyesine karakter güçleri (aile ağacı, 5 anahtar karakter
güçlerinin keşfi, bu güçlerin zorluklar ile baş edilmesinde kullanımı, diğer karakter
güçlerinin kullanılması ve güçlendirilmesi), şükran (ebeveynlere yazılan şükran mektupları,
nazik davranmanın kişiye verdiği memnuniyet, her gece neler iyi gidiyor diye değerlendirme
yapılan günlük tutma), pozitif iletişim, iyimserlik, esneklik gibi konularda eğitim
vermişlerdir. Ayrıca ‘Pozitif Eğitimin Öğretilmesi’, ‘Pozitif Eğitimin Yerleştirilmesi’ ve
‘Pozitif Eğitimin Yaşanması’ başlıkları altında çalışmalara odaklanılmıştır. Derslerin
içeriklerine dahil edilmiştir. İşlenen konularda yer alan pozitif psikoloji kavramları müfredat
konularına yaratıcı bir biçimde entegre edilmiştir. (Seligman ve diğerleri, 2009).
Yine Penn Esneklik Programı’na dahil olan Reach In Reach Out Projesi’nde (RIRO)
de okul öncesi öğretmenleri eğitilmiş, ebeveyn oturumları ile bilgilendirmeler yapılmış,
öğretmenler tarafından günlük tutularak faaliyetlerde bulunulmuştur. RIRO personeli
tarafından devam eden eğitim ve danışma, öğretmenlerin küçük çocuklar için sağlamlığı
modellemede kendi düşünme tarzlarının önemi konusundaki farkındalığını artırmıştır (Hall
ve Pearson, 2003). Ayrıca okul öncesi öğretmenlerinin ve ebeveynlerin öğrencilerdeki iyi
oluşları arttırmada çok önemli bir pozisyona sahip oldukları görülmüştür. Şükran duyma,
erdemler, karakter güçleri, sebat etme, kibarlık ve pozitif sosyal ilişkiler kurmanın erken
yaştaki çocukların gelişiminde büyük öneme sahip olduğu bildirilmektedir. Pozitif psikoloji
okul programları öğrencilerin iyi oluşuna, ilişkilerine ve akademik başarılarına etki
etmektedir (Bernard ve Walton, 2011; Waters, 2011).
Amerika’da okul sonrasında ve yaz kampında uygulanan bir program 5-11 yaş arası
çocuklar için haftada bir defa uygulanmak üzere 4 ila 6 hafta süre ile gerçekleştirilmiştir.
Araştırmaya %48,39’u erkek olan 62 çocuk katılmıştır. Küçük grup müdahale oturumları
olarak 3-10 çocuktan oluşan gruplar oluşturulmuştur. Bir grup şükran kaynakları müdahale
grubu olarak minnettarlık üzerinde, bir başka grup mümkün olan en iyi kendilikleri hakkında
100
en iyi durumda olacakları kurgusal bir gelecek oluşturma üzerinde, kontrol grubu olarak
belirlenen grup ise gün içinde yaptıkları bir şey üzerinde resimler çizmişlerdir. Ardından bir
araştırma görevlisine çizimlerinin içerikleri açıklanmış ve kayıt altına alınmıştır. Araştırma
bulgularına göre müdahalenin olumlu ve olumsuz duygulanım ve yaşam doyumu üzerinde
hiçbir etkisi bulunmamıştır. Minnettarlık grubundaki sonuçlar, kontrol grubundaki
sonuçlardan farklı değildir. Mümkün olan en iyi durumlarını belirten katılımcılar,
minnettarlık veya kontrol grubunda olanlara göre benlik saygısında daha büyük olumlu
etkiler göstermiştir. Programın olumsuz duygular üzerinde bir etkisi görülmemiştir (Owens
ve Patterson, 2013).
Bir başka araştırma İsrail'de gerçekleştirilmiş, pozitif psikoloji temelli bir müdahale
programı ile çocukların öznel iyi oluşları, zihinsel sağlıkları ve öğrenme davranışları
incelemiştir (Shoshani ve Slone, 2017). Yaşları 3-6.5 olan 12 okul öncesi sınıfından 160
çocuk deney ve 155 çocuk kontrol grubunda yer almıştır. Deney grubu öğrencilerine pozitif
psikoloji yaklaşımına dayalı olarak sekiz kavram içeren program uygulanmıştır. Deney
grubundaki katılımcıların öznel iyi oluş, yaşam doyumu, olumlu duygular, zihinsel
sağlıkları, öz-düzenleme, empati, öğrenme sevgileri ve sosyal becerilerde artış geliştirmeleri
beklenmiştir. Bu program İsrail'deki psikologlardan oluşan bir ekip tarafından hazırlanmıştır.
Öncelikle okul öncesi öğretmenleri eğitilmeye başlanmış ve program süresince öğretmen
eğitimleri aralıklı olarak gerçekleştirilmiştir. Program okul öncesi öğretmenleri tarafından
öğrencilere uygulanmıştır. Deney grubundaki öğrencilere, bir yıl boyunca her gün programa
dayalı etkinlikler öğretmenler tarafından her gün uygulanmıştır. Program içeriğinde PERMA
modeli ögeleri temel alınmıştır. Sadece anlam öğesi öğrencilerin yaş düzeyleri sebebi ile
programa dahil edilmemiştir. Her bir öge için modüller oluşturulmuştur. Modüller içerisinde
duygu düzenleme, empati, olumlu düşünme becerileri, olumlu ve olumsuz duygular, mutlu
olunan deneyimler, öğrenme sevgisi, azim, hedef oluşturma, olumlu iletişim, prososyal
davranışlar, takım çalışması, yardımlaşma, iyilik/nezaket gibi konular yer almıştır. Bulgular,
kontrol grubunda önemli bir değişikliğin olmadığını, deney grubunda ise öğrencilerin öznel
iyi oluş ve olumlu öğrenme davranışlarında önemli artışlar görüldüğü yönünde belirtilmiştir.
Araştırmacılar programın olumsuz duygular üzerinde herhangi bir etkisinin bulunmadığını
bildirmiştir. Bunun yanında olumlu duygularda, özellikle empatide önemli bir artış
görülmüştür. Ayrıca çocukların prososyal davranışlarında önemli bir artış tespit edilmiştir.
Öğretmenler müdahale grubunda öğrencilerin öğrenme sevgisi, öğrenmeye yönelik coşku,
dikkat ve azimlerinde iyileşme olduğunu bildirmişlerdir. Sonuç olarak pozitif psikoloji
101
müdahalelerinin okul öncesi yaş düzeyinde olan öğrencilerde dahi öznel iyi oluşu arttırmada
etkili olduğu savunulmuştur (Shoshani ve Slone, 2017).
Bir başka araştırmada 4 ila 12 yaş arası çocukların iyi oluşlarını arttırmak için, bir yıl
boyunca olumlu bir okul iklimi oluşturmak amaçlanmıştır. Araştırmaya Hollanda’da %61’i
erkek olan toplamda 184 çocuk katılmıştır. Tüm okul yaklaşımı benimsenmiş ve değerler,
yaşam kuralları, iyi oluş ve yaşama bağlılık konuları ele alınmıştır. Süreçte öncelikle
öğretmenler ile atölye çalışmalarına dayalı etkinlikler ve dersler belirlenen konular üzerinden
işlenmiştir. Ebeveynlere program hakkında bilgi vermek için paralel toplantılar yapılmıştır.
Çocuklarının evde iyi oluşlarını nasıl destekleyebilecekleri hakkında bilgilendirilmişlerdir.
Araştırma bulguları incelendiğinde programın çocukların iyi oluşunu arttırdığı, sorunlu
davranışları azalttığı, öğrenci-öğretmen ilişkisini geliştirdiği ve öğrencilerin yaşama
bağlılıklarını olumlu yönde etkilediği tespit edilmiştir. Öğretmenlerin görüşlerinde değişim
olduğu belirtilmiştir. Ayrıca başarı için öğrencilerin beceri ve yeteneklerine ilişkin
farkındalıklarının geliştiği bildirilmiştir (Elfrink ve diğerleri, 2017).
Bir diğer araştırma Šikić ve Tatalović Vorkapić (2019) tarafından Hırvatistan’da
gerçekleştirilmiş, 4-7 yaş arası 100 çocuğun pozitif psikoloji kavramlarından bazıları
hakkında neler düşündükleri incelenmiştir. Bunlar mutluluk, bilgelik, umut, adalet,
minnettarlık ve optimizm gibi kavramlardır. Öğrenciler ile görüşmeler yapılmış, en çok
cevap verilen soruların mutluluk üzerine olduğu ve yetişkin cevaplarına yakın cevaplar
verdikleri görülmüştür. Mutluluğu, minnettarlık (şükran-teşekkür) ve umut takip etmiştir.
Bilgeliğe verilen cevap sayısı adalete ve umuda verilen cevap sayısından fazla olsa da
yetişkinlerin cevaplarına benzer cevaplar vermeleri sırayla umut, adalet ve bilgelik
şeklindedir. Adalet kavramına ait sorulara ortalama 46 öğrenci ile en az sayıda cevap
verilmiştir. Optimizme ise yetişkinlerden oldukça farklı cevaplar verdikleri görülmüştür
(Šikić ve Tatalović Vorkapić, 2019).
Ülkemizde okul öncesi kademesinde eğitim gören öğrencilere yönelik herhangi bir
pozitif psikoloji temelli müdahale programına rastlanmamıştır. Ancak diğer kademelerde ve
yaş aralıklarında çeşitli pozitif psikoloji yaklaşımlarına ağırlık vererek programlar
uygulandığı görülmüştür. Örneğin sağlık alanında 7-13 yaş arasında yer alan 24 tip 1
diyabetli çocuk ve ebeveynlerine pozitif psikoloji temelli müdahale yöntemleri uygulanmış
ve psikolojik iyi oluşlarına olumlu etki yarattığı görülmüştür (Yavuz, 2020). Bir başka
araştırmada ise eğitim alanında 11. Sınıfta yer alan 10 öğrenciye 10 hafta boyunca değer
bilinçlendirme yaklaşımına dayalı pozitif psikoloji uygulaması yapılmıştır. Erdemler ve
karakter güçlerini temel alan ve 12 pozitif psikoloji kavramını ele alan uygulamada,
102
2.3.2. Okul Öncesi Öğretmenlerine Yönelik Pozitif Eğitim Müdahaleleri ile İlgili Yurt
İçi ve Yurt Dışı Bazı Araştırmalar
öğretmenler merak, sevgi, öğrenme sevgisi ve yaratıcılık güçlü yönlerini çocuklarda önemli
görmekte ve sıklıkla gözlemlemektedir. Daha az gözlemlenen ise sağduyu/tedbir, adalet ve
öz-düzenleme olmuştur. Araştırmacılar bazı öğretmenlerin maneviyat, açık fikirlilik,
alçakgönüllülük, takım çalışması ve minnettarlık gibi nitelikleri vurguladıklarını
belirtmişlerdir. Yine öğretmenlerin çocuklarda sağduyu/tedbirli olma, minnettarlık ve
maneviyat gibi güçlü yönleri daha az gözlemesinin sebebi olarak, çocukların belirli bir
bilişsel olgunluk düzeyine erişmemelerinden kaynaklanabileceğini ifade etmişlerdir. Ancak
karakter güçlerinin amaçlı müdahaleler yoluyla geliştirilebileceğini belirten araştırmacılar,
uygun müdahalelerle sağduyu/tedbirli olma, minnettarlık, adalet veya açık fikirli olmak gibi
karakter güçlerinin de geliştirilebileceğini ve çocukların öğrenebileceğini belirtmektedir.
Çoğu öğretmen yaratıcılık güçlü yönüne önem vermiştir. Böylece çocuklarda farklı bakış
açılarını benimseme, problem çözme ve başarının sağlanabileceği belirtilmiştir. Ayrıca öz-
düzenlemenin desteklenmesi önerilmiştir. Öğretmenler aile katılımı etkinliklerinin karakter
güçlerini desteklemede önemli olduğunu dile getirmiştir. Sınıf uygulamaları hakkındaki
görüşleri incelendiğinde ise müfredat ile sınırlı kaldığı ve çocuklarda karakter güçlerini
geliştirmeye yönelik uygulamaların amaca yönelik olmadığı yönünde görüş bildirdikleri
tespit edilmiştir. Son olarak araştırmacılar tarafından okul öncesi öğretmenlerinin karakter
güçleri farkındalıklarını arttırmalarının sağlanması gerektiğini belirtmişlerdir. Bu
farkındalıkları ile sınıf uygulamaları yapmalarının bir ihtiyaç olduğu savunulmuştur (Sop ve
Özdemir Bişkin, 2021).
Yurt dışı araştırmaları incelendiğinde, bir araştırmada öğretmenlerin bilinçli olarak
PERMA pozitif psikoloji stratejilerini kullanmalarının öğretmenlik uygulamasına ve
öğrencinin öğrenmesine etkisi incelenmiştir. Araştırmacılar, beş ayrı okulda pozitif psikoloji
bilgisi olmayan 5 öğretmen seçmişlerdir. Her bir öğretmen katılımcı ile üç kez
görüşülmüştür. İlk görüşme tarama görüşmesidir ve herhangi bir pozitif psikoloji bilgisi ile
ilgili önceki deneyimleri ölçülmüştür. İkinci görüşmenin amacı, dört PERMA stratejisini
açıklamak ve öğretmenlerden bunları nasıl kullandıklarını rapor etmelerini istemek olmuştur.
Tüm katılımcılar arasında standardizasyonu sağlamak için önceden geliştirilmiş bir
senaryoda öğretmenlere karakter güçlerini kullanma, anlam bulma, sosyal destek sunma ve
olumlu yönler arama konuları anlatılmıştır. Araştırma sürecinde öğretmenlerin pozitif
psikoloji stratejilerini on beş gün boyunca kasıtlı olarak kullanmaları talep edilmiştir. Ayrıca
öğretmenlerden günlük işlerinde bunu zaten nasıl yaptıklarını düşünmeleri istenmiştir. Bu
stratejileri hali hazırda nasıl kullandıklarına ve bu stratejileri kullanmak için buldukları yeni
fırsatlara ilişkin gözlemlerine dayanarak on beş iş günü boyunca günlük yazmaları talep
105
edilmiştir. On beş gün sonra üçüncü ve son kez öğretmenler ile görüşülmüştür.
Öğretmenlerin kendi iyilik hallerini geliştirmek için bilinçli olarak pozitif psikoloji
stratejilerini kullanma deneyimleri, öğretmenlik uygulamaları ve öğrencilerin öğrenme
durumları üzerindeki etkisi hakkında görüşülmüştür. Bulgular incelendiğinde öğretmenler,
iyi oluşlarını güçlendirmek için bilinçli olarak pozitif psikoloji stratejilerini kullanırken sınıf
içerisinde daha az stresli ve daha rahat, pozitif ve sakin hissettiklerini bildirmişlerdir.
Öğretmenler, öğrencilerinde bilinçli olarak olumlu yönler aradıklarını belirtmişlerdir ve
öğrencilere çalışmaları hakkında daha olumlu geri bildirim verebilmişlerdir. Öğretmenler,
belirlenen müfredata daha az odaklanarak derslerini öğrenciler için daha derin, daha anlamlı,
ilgi çekici ve eğlenceli hale getirmeye daha fazla odaklandıklarını belirtmişlerdir. Derslerin
kalitesini artırdığını düşündükleri öğretim stratejisini daha çok kullandıklarını ifade
etmişlerdir. Sınıfta öğrencilere daha fazla söz hakkı ve daha fazla öğrenci liderliğindeki
etkinliklere yer verilmiştir. Sınıfta öğretmen ve öğrenciler arasında ortaklık ve gelişimin
yaşandığı hissedilmiştir. Öğrenciler öğrendiklerini daha fazla sahiplenmiş ve
benimsemişlerdir. Aynı zamanda öğrenciler daha sık bağımsız çalışmış ve kendi
öğrenmelerini yönetebildikleri görülmüştür, bu durumda öğrencilerin ürettiği çalışmalar
öğretmenler tarafından da şaşırtıcı bulunmuştur. Öğretmenler, öğrencilerin fikirlerini, geri
bildirimlerini ve ilgi alanlarını daha fazla ifade etmelerini desteklemişlerdir. Aynı zamanda
öğrencilerin çalıştıkları konularda tamamlama sürelerine daha fazla imkan verilmiş, ayrıca
dinlenme fırsatları da arttırılmıştır. Öğretmenler, öğrencileriyle daha fazla zaman
geçirdiklerini belirtmiştir. Sonuç olarak öğrencileriyle daha iyi ilişkiler geliştirmişlerdir.
Ayrıca öğrencileri ile bire bir geçirilen zamanın öğrencinin çalışmasında ve kendine
güveninde gelişmeye yol açtığını fark etmişlerdir. Öğrencilerin sınıfta daha sakin ve
öğrenmeyle daha fazla meşgul olduklarını belirtmişlerdir. Bazı öğrencilerin ise daha fazla
çalışmayı tamamladığı bildirilmiştir (Turner ve Theilking, 2019).
Başka bir programda Bates-Krakoff ve arkadaşları (2016) tarafından Amerika’da
geliştirilmiştir. Üstün zekalı orta okul öğrencilerinin öğretmenleri için geliştirilen ve karakter
güçleri eğitimine önem verilen bu eğitim programı 42 okulda uygulanmak için
tasarlanmıştır. Gelişen Öğrenim Toplulukları adlı program eğitim oturumlarını içermekte ve
programda bilgisayarlı oyunlar da bulunmaktadır. Öğretmenlerin kendi güçlü yönlerinin
tanınması ve kullanımı ile öğrencilerin güçlü yönlerinin tanınması ve kullanımına yönelik
rehberlik çalışmaları yer almaktadır. Böylece sınıfta bir “güçlü yönler dili”
benimsenmektedir. Etkinliklerin nasıl genişletilebileceği ile ilgili etkinlikler görülmektedir.
1. Modül içerisinde nezaket karakter gücü tanıtılmaktadır. Nezaket hem kendine şefkat hem
106
sosyal zeka ve takım çalışması gibi karakter güçlerini çocuklara öğretmelerinin faydalı
olduğunu algılamışlardır.
Asya’da pozitif eğitime katkı sağlamak ve mutlu öğretmenlerin işten ayrılma
niyetinin daha düşük olduğu “mutlu/üretken öğretmen” hipotezini test etmek için Tayvan’da
bir araştırma yapılmıştır. Bu araştırmaya 272 anaokulu öğretmeni katılmıştır. Rol stresi,
öznel iyi oluş ve işten ayrılma niyetini bütünleştiren kapsamlı bir model doğrultusunda
yapısal eşitlik modellemesi ile incelenmiştir. Rol stresi ve öznel iyi oluş, işten ayrılma niyeti
üzerinde önemli etkilere sahip olarak bulunmuştur. Öğretmenlerin öznel iyi oluş düzeylerinin
işten ayrılma niyeti üzerinde olumsuz etkisi olduğu için “mutlu/üretken öğretmen” kavramı
desteklenmiştir. Rol stresinin öznel iyi oluş üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olduğu ve
tamamen öznel iyi oluş tarafından aracılık edilen işten ayrılma niyeti üzerinde olumlu dolaylı
bir etkiye sahip olduğu görülmüştür. Bu araştırma ile anaokulu öğretmenlerinin işten
ayrılmaları hakkında pozitif psikoloji yaklaşımının önemi görülmektedir (Yang ve diğerleri,
2018).
Bir başka araştırmada öğretmenlerinin şefkatli davranışları ve bunu çocuklara
öğretme yetenekleri hakkındaki bilgileri merak edilmiştir. Fin’de yapılan araştırmada erken
çocukluk eğitimi ve bakımı alanından 95 okul müdürü hem okul yönetiminde olmaları hem
de öğrencilerin eğitimine dahil olmaları nedenleri ile katılımcı olarak alınmıştır. Ön test son
test deney ve kontrol grubu araştırma yöntemi olarak uygulanmıştır. Aynı zamanda 33
katılımcıdan nitel veri toplanmıştır. Araştırmacılar şefkat becerilerinin eğitim yoluyla
kazanılabileceğini ve geliştirilebileceğini öngörmüştür. İşyerlerinde şefkatli davranışı
geliştirmeyi amaçlayan Ortak-Merhamet (CoPassion) adlı geliştirilmiş ve disiplinli bir
projenin parçası olarak deneysel müdahale yürütülmüştür. Şefkat ve diğer karakter güçlerini
pozitif psikoloji yaklaşımına dayalı olarak öğretmek amaçlanmıştır. Müdahalede pozitif
psikolojiye giriş bilgisinin verilmesi, karakter güçlerinin tanınması, merhametin gücü,
işyerinde şefkatin ve diğer karakter güçlerinin kullanılması, destekleyici liderlik ve
örgütlerde anlam konuları ele alınmaktadır. İki ay süresince ev ödevleri verilmiş, toplamda
63 saatlik toplantılar yapılmıştır. Sonuç olarak deney grubu katılımcılarının güçlü yönlerini
tanıma ve kullanma becerileri artmıştır. Destekleyici bir organizasyon kültürü oluşturulduğu
görülmüştür. Nitel veriler içerik analizi ile incelenmiş, özenli profesyonellik, sıcak tavır ve
olumlu geri bildirim olmak üzere üç ana tema ortaya çıkmıştır. Okul müdürleri,
anaokullarında karşılıklı anlayış oluşturma sorumluluklarının farkında olarak görülmüş
ancak şefkatli bir yetişkin olarak çocuklara model oldukları hakkında bir farkındalık
bildirmemişlerdir. Bununla birlikte araştırmacılar tarafından tüm okul müdürlerinin eğitimli
108
Öğretmen ve çocuğu affetme, birine bir şans daha verme, nezaketle karşılık verme ve olumlu
konuşma ile karakterize edilmiştir (Haslip ve diğerleri, 2019).
Araştırmalar incelendiğinde okul öncesi öğretmenlerinin öğrencilerin iyi oluş
düzeylerini arttırmada önemli bir etkiye sahip olduğu anlaşılmaktadır (Bernard ve Walton,
2011; Lottman ve diğerleri, 2017; Waters, 2011). Bu sebeple ilgili araştırmalar ışığında bu
araştırmada da öğretmen eğitimine önem verilmiştir. Araştırmanın amacı ve kapsamı
doğrultusunda aşağıda okul öncesi eğitim öğrencilerinin sosyal, duygusal ve akademik
gelişimleri ile ilgili araştırmalara yer verilmiştir.
Okul öncesi eğitimin zorunlu olmasına ve tüm çocukların okul öncesi eğitimden
faydalanmasına yönelik araştırmalar yakın zamana kadar ilgisini sürdürmektedir. Örneğin bir
araştırmada okul öncesi eğitimin zorunlu olma durumu 15 yönetici, 14 veli ve 25 öğretmen
ile incelenmiştir. Katılımcıların çoğunluğu zorunlu olmasının gerektiği ve yarısının 48 aydan
itibaren okul öncesi eğitime başlanması gerektiğini bildirdiği görülmüştür. Çünkü
katılımcılar tarafından okul öncesi eğitimin yararlı olduğu, fırsat eşitliği sağladığı, ilkokula
hazırladığı, gelişimsel açıdan desteklediği, sosyalleştirdiği ve çocukların uyum becerilerini
arttırdığı ifade edilmiştir. Ancak eğitimin zorunlu olması halinde sınıf sayılarının artması
eğitim süreci için bir sıkıntı oluşturabilir görüşü bildirilmiştir. Bununla birlikte okul öncesi
eğitim için gerekli fiziki şartlar, öğretmen ataması ve velilerin karşılayacağı kırtasiye
masrafları olumsuz görüşler olarak bildirilmiş, olumlu ya da olumsuz görüşlerin
katılımcıların kendi deneyimlerinden kaynaklanan düşünceleri içerdiği ifade edilmiştir (Sak
ve diğerleri, 2020).
Ek olarak, bir araştırmada ise okul öncesi öğrencilerinin okul hakkındaki görüşleri
117 öğrencinin resimleri ile incelenmiştir. Sırasıyla okulun fiziki özelliklerine, sosyal
ilişkileri geliştirildiğine ve oyun ile hareket etme ihtiyaçlarına uygun bir yer olduğuna dair
düşüncelerini belirttikleri görülmüştür (Civek ve Çamlıbel Çakmak, 2019).
Yine çocukların okul öncesi eğitime ilişkin görüşlerini belirlemeyi amaçlayan bir
araştırmada ise 45 okul öncesi 6 yaş grubu çocuk ile görüşülmüştür. Çocuklar eğitim görmek
ve oyun oynamak amacıyla okula gidildiğini, oyun oynandığını ve rutin etkinlikler
yapıldığını söylemişlerdir. Çocuklar sadece öğretmenlerin görevlerini tanımaktadır. Sınıfta
uygulanacak etkinliklere öğretmenlerin karar verdiğini ve kararların öğretmen tarafından
alınması gerektiğini bildirmişledir (Koçyiğit, 2014).
110
Ayrıca okul öncesi eğitimde yer alan 3-6 yaş grubu çocukların (n=151) gelişim
özellikleri, sosyal becerileri ve davranışları yaşlarına, cinsiyetlerine ve gelişimlerine göre
incelenmiştir. Çocukların anne, baba ve öğretmenlerinden nitel veriler toplanmış, ayrıca
çocuklarla uygulamalar yapılmıştır. Araştırılan alanlarda çocukların cinsiyetlerine göre bir
farklılık görülmemiştir. Çocukların yaşları ile gelişim durumları farklılaşmakta ve yaşı
büyük olan çocukların daha küçük olanlara göre gelişim özellikleri de daha ileride olarak
belirtilmektedir. Ancak çocukların yaşlarına göre sosyal becerileri birbirine yakın olarak
görülmektedir (Karaoğlu ve Ünüvar, 2017).
Yine bir başka araştırmada okul öncesi çocukların sosyal becerileri 58 okul öncesi
öğretmeninden elde edilen veriler doğrultusunda açıklanmıştır. Yüz yüze gerçekleştirilen
görüşmeler sonucunda, çocukların en iyi olduğu sosyal becerileri yardım etmedir. Ayrıca en
yetersiz oldukları sosyal beceri ise paylaşmadır. Öğretmenler tarafından çocuklarda saygılı
davranma, iletişimi başlatma ve sürdürme gibi becerilerin kazandırılması önemli
görünmektedir. Ancak öğretmenlerin de sosyal beceri etkinliklerine yeterli zaman ayırmadığı
ifade edilmektedir. Sosyal becerileri geliştirmek için drama, oyun ve hikâye yöntemlerine
başvurdukları görülmektedir. Bunun yanında ebeveynler ile işbirliğinin yeterli olmadığını
vurguladıkları saptanmıştır. Araştırmacı tarafından okul öncesi öğretmenlerinin sosyal
becerilere ilişkin eğitim alması tavsiye edilmektedir (Aksoy, 2021).
Benzer bir sonuç da yurt dışında gerçekleştirilen bir araştırmada görülmüştür. Okul
öncesi dönemdeki çocukların, sosyal ve duygusal gelişimlerine yönelik 13 öğretmenin
uygulamalar hakkındaki görüşleri incelenmiştir. Portekiz anaokullarında uygulanan bu
araştırmanın sonuçlarına göre öğretmenlerin sosyal duygusal öğrenmeye yönelik olumlu bir
görüşe sahip oldukları ve farkındalıklarını paylaştıkları görülmüştür. Ancak uygulama
açısından öğretmenlerin etkinliklerini çeşitlendiremedikleri ve sınırlı bir kaynak
kullandıkları belirtilmiştir. Bu sebeple eğitimleri sürecinde ve mesleğe atıldıktan sonra da bu
konuda gelişmeleri için öğretmen eğitimlerine katılmaları önerilmiştir (Ferreira ve diğerleri,
2021).
Öğrencilerin sosyal duygusal gelişim alanlarının desteklenmesi için uygulanan
etkinliklerin yeterli bulunmadığına bir başka kanıt ise Ağrı ilinde 38 öğretmenle yapılan
görüşmeden elde edilmiştir. Okul öncesinde sosyal ve duygusal becerilerin öğretmen
planlarında yeterince yer almadığı görülmekte ve uygulamaya dönük eğitimlere ihtiyaç
duyulduğu bildirilmektedir (Kızıltaş ve diğerleri, 2018).
Bir araştırmada, okul öncesi çocuklarının arkadaşlar, öğretmen ve ebeveyn ilişkileri
ile mizaç değişkenleri ve sosyal becerileri arasındaki doğrudan ve dolaylı ilişkileri
111
incelenmiştir. Kız çocuklarının daha sebatkar olduğu görülmüştür. Aile içi çatışmaların
görüldüğü grupta, çocukların yeni şeyleri denemesine ilişkin motivasyonları düşük olarak
bulunmuştur. Bu durum görevlerden kolay vazgeçebilmekte olduklarını, daha düşük
sebatkârlık gösterdikleri anlamına gelmektedir. Olumlu ebeveyn-çocuk ilişkisi ile çocuğun
utangaçlığının azaldığı ve sosyal beceri arttıkça sıcakkanlı olmanın arttığı görülmüştür.
Mizacın gelişiminde çevresel faktörler önemli bir yere sahiptir. Olumlu akran ilişkileri ile
çocukların mizaç özellikleri de olumlu yönde etkilenmektedir. Bununla birlikte öğretmen ve
öğrenci arasında kurulan olumlu ilişki, çocukların sosyal beceri düzeylerini olumlu yönde
etkilemektedir (Eren, 2022).
Thomas ve arkadaşları (1970) sistematik boylamsal araştırmalarının sonucunda bir
çocuğun mizacının değişebileceğini, çevrenin çocuğun tepkilerini şekillendirebileceğini
belirtmektedir. Kişisel özelliklerin beklenmedik zamanlarda ve baskın bir şekilde ortaya
çıkabileceği ifade edilmiştir. Hatta davranış sorunları yaşayan veya yaşamayan çocukların
benzer çevre ve ailelerden geldikleri görülmüştür. Sonuç olarak kişiliğin mizaç ve çevrenin
karmaşık bileşimlerinden oluştuğu savunulmuş ve sistematik boylamsal bir araştırma
gerçekleştirilmiştir. Bebeğin 2-3 aylık olmasından itibaren ebeveynler ile görüşmeler ve
gözlemler yapılmıştır. Verilere 85 aile ve 141 çocuk ile başlanmış, 14 yıl sürmüş, bu süreçte
4 aile ve 5 çocuk araştırmadan ayrılmıştır. Analizler sonucu üç genel tipe ayrılan dokuz
kategori bulunmuştur. Bazı çocukların üç tipe tam olarak uymayabildiği, %65 oranında
çocuğun tanımlanabildiği belirtilmiştir. Geriye kalan %35 oranında çocuk ise karışık
özellikler göstermiştir. Buna göre çocuklar kolay, zor ve yavaş ısınan çocuk olarak
derecelendirilebilmektedir.
Bir araştırmada, okul öncesi çocukların duygusal, davranışsal ve bilişsel empati
düzeyleri ile annelerinin ebeveyn tutumları arasındaki ilişkisi 142 okul öncesi öğrencisi ve
ebeveynleri ile incelenmiştir. Çocukların duygusal, davranışsal ve bilişsel empati
bölümlerinin, anne yaşı, baba yaşı, baba eğitim durumu, kardeş sayısı ve çocuğun yaşına
göre farklılaşmadığı görülmüştür. Duygusal ve bilişsel empati bölümlerinin ise gelir
durumuna göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği bildirilmiştir.
Çocuklarının duygusal ve bilişsel empati bölümlerinin anneleri lisans mezunu olanların
lehine; davranışsal empati bölümünde ise ailelerinin gelir durumu iyi olanların lehine
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Annelerin ebeveyn
tutumları ile çocukların empati bölümleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Sonuç olarak
çocukların ilk rol modeli ebeveynleridir. Demokratik tutuma sahip aileler çocuklarını
anlamaya çalışan, dolayısıyla empati kuran ebeveynlerdir. Böyle bir aile ortamında
112
çocukların empati becerileri gelişmektedir. Diğer taraftan otoriter ebeveyne sahip çocukların
ebeveynleri çocuklarını anlamak ve ilgi göstermek için çaba sarf etmemektedir. Böyle bir
aile ortamında da çocukların empati becerileri gelişmemektedir (Taner Derman ve diğerleri,
2020).
Bir başka araştırmada çocukların empatik davranışları, dışsal duygusal uyaranlar
sonrasında gösterdikleri paylaşım davranışları ele alınarak incelenmiştir. Buna göre 4-6 yaş
okul öncesi çocuklarda empatinin paylaşım davranışlarına etkisi toplam 218 çocukta
araştırılmıştır. Çocuklara üzgün, mutlu veya tarafsız duygular hissettiren videolar
izlettirilmiştir. Ardından ise kuklalar ile oynamaları istenmiştir. Araştırmanın bulgularına
göre tarafsız durum ile karşılaştırıldığında, daha yüksek empatiye sahip çocukların,
mutluluktan sonra paylaşımı artırdığı görülmüştür. Bununla birlikte üzüntüden sonra
paylaşımı değiştirmediği görülmüştür. Düşük empatiye sahip çocuklarda ise üzüntü
oluşturduktan sonra paylaşma azalmıştır. Bireysel farklılıklar olmakla birlikte, empati
mutluluğun olumlu etkisini arttırmakta ve üzüntünün paylaşma davranışı üzerindeki olumsuz
etkisini azabilmektedir. Yani empatinin, paylaşma davranışı üzerindeki mutluluğun olumlu
etkisini arttırdığını, üzüntünün ise paylaşma davranışı üzerindeki olumsuz etkisini
azaltabileceği belirtilmiştir (Guo ve Wu, 2020).
Bir diğer araştırma çocukların öz-düzenleme becerileri üzerinedir. Okul öncesinde
çocukların öz-düzenleme becerileri ve ebeveyn tutumları arasındaki ilişki 100 ebeveyn ile
incelenmiştir. Araştırmanın sonucuna göre anne eğitim düzeyi yükseldikçe ve
sosyoekonomik düzeyleri arttıkça demokratik ve koruyucu ebeveyn tutumun gözlendiği,
anne eğitim düzeyi arttıkça öz-düzenleme becerisinin arttığı gözlenmiştir. Okul öncesi
eğitime devam etme süresi arttıkça öz-düzenleme becerisinde artış görülmüştür. Ebeveynin
demokratik tutum göstermesi arttıkça çocuğun öz-düzenleme becerisinin arttığı, otoriter
tutum göstermesi arttıkça öz-düzenleme becerisinin azaldığı tespit edilmiştir (Uykan ve
Akkaynak, 2019).
Bir araştırmada da sosyal becerileri yüksek ve düşük olan okul öncesi çocuklarının
kişilerarası problem çözme becerileri ve arkadaşlık ilişkileri incelenmiştir. Nitel ve nicel
veriler ile karma yöntem araştırma deseni kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini 109
çocuk oluşturmaktadır. Araştırmanın nicel boyutunda, her çocuğun sosyal becerileri
öğretmenleri tarafından değerlendirilmiştir. Sosyal becerisi en düşük 9 çocuk ile en yüksek
10 çocuğa araştırmacılar tarafından ölçek uygulanmış ve öğretmenler tarafından çocukların
davranışları değerlendirilmiştir. Araştırmanın nitel boyutunda çocuklar gözlenmiştir.
Araştırmanın bulgularına göre çocukların sosyal becerileri ile sosyal olmayan arkadaşlık
113
ilişkilerine dair çözümleri arasında negatif yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. Sosyal becerisi
yüksek olan çocuklar akranlarıyla iletişim kurarak birlikte oyun oynamayı tercih etmiştir.
Akranlarını uygun davranışlar için uyardıkları, davranışların nedenlerini sorguladıkları ve
nezaket içeren sözcükleri kullandıkları görülmüştür. Liderlik, yardım etme, sabretme ve
fiziksel yakınlık gösterdikleri bildirilmiştir. Bununla birlikte akranları tarafından
reddedilme/tercih edilmeme, arkadaşlarını şikâyet etme, olumsuz sözel iletişim ve alay etme
temaları görülmüştür. Sosyal becerisi düşük olan çocuklar için yalnız kalmayı isteme,
fiziksel olarak zorlayıcı davranışlar, arkadaşlarının kendilerini reddetmesi veya tercih
etmemesi, arkadaşlığı kaybetme korkusu, şikâyet etme, otoriteden korkma, olumsuz sözel
iletişim ve sözel iletişim kurmadan oyun oynama görülmüştür. Sosyal becerileri yüksek ve
düşük olan çocukların akranları ile iletişimde hem olumlu hem de olumsuz iletişim
yöntemlerini kullandıkları fark edilmiştir. Sosyal becerisi yüksek olan çocuklarda olumlu
sosyal davranışlar görülürken, reddedilme veya tercih edilmeme gibi veya akranlarını şikâyet
etme ve alay etme gibi olumsuz sözel iletişim içerikli olumsuz davranışlar da
gözlenebilmektedir (Dinçer ve diğerleri, 2019).
Benzer bir sonuç olarak Kanada’da 149 okul öncesi dönem çocuğu ile
gerçekleştirilen bir araştırmada yüksek prososyal becerilere sahip çocukların diğer çocuklara
göre daha az problemli davranış gösterdiği belirtilmektedir (Andrade ve diğerleri, 2014).
Çocukların oyun etkinliklerinde arkadaşları ile iletişimleri ve ortaya çıkan
problemlerde öğretmenlerin müdahalelerini incelemek için yapılan bir araştırmaya 58 çocuk
ve bu çocukların 4 okul öncesi öğretmeni katılmıştır. Haftada 2 gün ve 8 hafta boyunca sınıf
gözlemleri gerçekleştirilmiştir. Dört okul öncesi sınıfında yapılan gözlemlerde çocukların
fiziksel ve sözel şiddete sıklıkla başvurdukları, istendik biçimde problem çözemedikleri
görülmüştür (Ezmeci ve diğerleri, 2020).
Okul öncesi dönem çocuklarının psikolojik sağlamlıkları ve duygusal zekaları
arasında ilişkiyi inceleyen bir araştırmaya 251 çocuk katılmıştır. Psikolojik sağlamlık ve
duygusal zeka arasında olumlu yönde anlamlı bir ilişkinin olduğu görülmüştür. Bu sebeple
araştırmacılar tarafından öğretmen eğitimlerinin düzenlenmesi ve okul programlarının
tasarlanması önerilmiştir (Oral, 2022).
Öğretmenlerin hem kendi psikolojik sağlamlıkları hem de öğrencilerin psikolojik
sağlamlıkları hakkında görüşlerini incelemek için gerçekleştirilen bir araştırmaya ise 8 okul
öncesi öğretmeni katılmıştır. Psikolojik sağlamlık kavramı için zorluklar karşısında dirençli
olma, zorluklar ile baş edebilme ve duygular ile baş edebilme şeklinde tanımlar bildirilmiştir.
Psikolojik sağlamlıklarını sosyal medya paylaşımları, uyumlu zümre arkadaşlıklarının
114
özgün başa çıkma yollarını kullandığı ve bu yöntemlerin oldukça etkili olduğu belirtilmiştir
(Gangal ve Öztürk, 2019).
Bir başka araştırmada okul öncesi öğretmenlerin sınıf yönetimi becerileri ile ilgili 93
okul öncesi öğretmen ile görüşülmüş, öğretmenlerin öğrenci merkezli eğitim anlayışı içinde
ve sorun anlarında sözel iletişim kurarak öğrencilerine odaklandığı görülmüştür.
Öğretmenlerin meslekte geçirdikleri yıl ile sınıf yönetimi becerileri arasında anlamlı bir
farklılık bulunmamıştır. Ancak esnek bir yönetim anlayışının olması gerektiği görülmektedir.
Çocuğun seviyesine inen, öğrencilerin özgüvenlerini geliştiren, yaratıcılığa fırsat tanıyan,
kuralların oluşturulmasında öğrencilerin söz sahibi olduğu ve fiziksel ortamın öğrenciye göre
düzenlendiği öğrenci merkezli bir yaklaşım önerilmektedir. Öğretmenin sevecen, sabırlı,
hoşgörülü ve pozitif enerjiye sahip olması önemlidir. Öğrencileriyle sevgiye dayalı bir
iletişim kurması sınıf yönetiminde kolaylık sağlamaktadır. Aile desteğinin olması,
öğretmenlerin kendi aralarında kurdukları iletişim, öğrenci ile öğretmen, öğrenci ile öğrenci
arasındaki işbirliği ve aralarındaki iletişimin kaliteli olması sınıf yönetimini etkilemektedir.
Öğretmenlerin etkinlik öncesinde dikkat çekici, etkinliğe özendirici, motive edici ve merak
uyandıran yöntemlerin faydalı olduğunu bildirdikleri görülmüştür. Öğrencilerin yaş
gruplarına göre etkinlik hazırlanması ile dikkatlerinin çekildiği belirtilmiştir. (Denizel Güven
ve Cevher, 2005).
Sonuç olarak duygusal ve sosyal gelişim birbirini etkiliyor görünmektedir. Örneğin
okul öncesi çocuklarının duygusal dışavurum, duygu düzenleme ve duygu bilgisi kalıpları
değerlendirilmiştir. Buna göre 3 ila 4 yaşlarında 143 çocuk için değerlendirilen duygusal
yeterlilik, sosyal yeterliliğe katkıda bulunmuştur. Okul öncesi dönemin başlarında bile,
duygusal yeterliliğin sosyal yeterliliğe katkılarının uzun vadeli etkileri bulunmaktadır. Bu
nedenle, kızgın veya üzgün duyguların aksine mutluluk duygusunun baskınlığı, diğer
kişilerin çocuğun sosyal yeterliliğine ilişkin olumlu değerlendirmelerine etki etmiştir. Diğer
bir ifade ile muhtemelen öğretmenleri ve akranları arasında olumlu bir ün kazanarak, daha az
mutlu, daha üzgün ve daha öfkeli akranlarından daha fazla sosyal yeterlilik geliştirme fırsatı
edinmişlerdir. Çocuklara 4 yaşından itibaren duygular öğretilebilmekte, böylece sosyal
ilişkileri desteklenebilmektedir. Araştırmada 3-4 yaşındaki olumsuz duyguları daha az
yaşayan çocukların duygularını düzenlemede sosyal yeterliliklerini daha iyi
kullanabildiklerini belirtmektedir. Araştırmacılar, bu durumun negatif duygular
içerisindeyken daha az olumsuz duygu yaşama veya olumsuz hissettiğinde kontrolsüz
patlamalardan kaçınma yöntemlerini kullanmış olabileceklerini düşündüklerini
belirtmişlerdir. Bununla birlikte problem çözmeye çalışma ve bilişsel yeniden yapılandırma
116
2.3.5. 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı’nın Yeterliği ile Okulların İhtiyaçları
Hakkında İlgili Yurt İçi Bazı Araştırmalar
Bu bölümde ebeveyn ve öğretmenler tarafından okul öncesi eğitime dair çeşitli beklentiler ve
program hakkında görüşlere dair araştırmalar sunulmaktadır. Ayrıca programların
uygulanması sürecinde etkisi görülen okul şartları ve önerilere değinilmiştir.
Okul öncesi öğretim programının 2013 yılında düzenlenmesi ile öğretmenlerin
görüşlerinin incelendiği bir araştırmada 73 öğretmen katılımcı olarak görüşlerini bildirmiştir.
Buna göre programın esnek, öğrenci merkezli, kazanım ve göstergelerin açık, uygun ve
anlaşılır olduğu, öğrencilerde öğrenmeyi desteklediği görüşleri ifade edilmiştir. Ancak
okulun ve sınıfların fiziki yapıları ile sınıfta bulunan öğrenci sayıları programın
uygulanmasında sorun oluşturabilmektedir (Özsırkıntı ve diğerleri, 2014).
121
BÖLÜM III
YÖNTEM
Bu bölümde, araştırmanın deseni, çalışma grubu, nicel ve nitel veri toplama araçları,
deneysel müdahalenin tasarımı, geliştirilmesi ve uygulama süreci, nicel ve nitel verilerin
toplanması, analizi, araştırmanın geçerliği ve güvenirliği ile araştırmacının rolü hakkında
bilgilendirmeler yer almaktadır.
kullanılmıştır. Yarı deneysel desenler, bir ya da daha fazla bağımsız değişkenin müdahale
edilebildiği, gruplararası karşılaştırmanın yapılabildiği ancak bir takım nedenlerden ötürü
deneklerin tesadüfi olarak atanamadığı deneysel desenlerdir (Happner, Wampold ve
Kivlighan, 2008). Okul seçimi tesadüfi olarak gerçekleştirilememiş ancak sınıflar deney ve
kontrol gruplarına göre rastlantısal olarak atanmıştır.
Deney öncesi ve sonrasında nitel veri toplama işlemi odak grup görüşmesi yapılarak
gerçekleştirilmiştir. Odak grup görüşmeleri nitel araştırma yöntemi olup birden fazla kişi ile
aynı anda görüşme sağlayabilmektedir. Bu sayede katılımcıların fikirlerini almak ve farklı
görüşlerin ifadesini sağlamak amaçlanmaktadır (Happner ve diğerleri, 2008). Son olarak
deneysel müdahale işleminin bitmesinin ardından takip eden ikinci ayda izleme ölçümü
öğrenciler, öğretmenler ve ebeveynlerinden toplanmış ve araştırma sonuçlandırılmıştır.
Bu araştırmada öğrenci, öğretmen ve velilere uygulanan ölçekler ile elde edilen nicel
veriler ve öğretmenler ile yarı yapılandırılmış görüşmeden elde edilen nitel veriler
toplanmıştır. Tüm verilere ait kullanılan veri toplama araçları ve bu araçların geliştirilme
süreçleri hakkındaki bilgiler aşağıda açıklanmıştır.
Kişisel bilgiler formu deney ve kontrol gruplarında yer alan öğrencilerin sosyo-
demografik durumlarını hakkında bilgi edinmek amacıyla araştırmacı tarafından
128
Alfa iç tutarlılık katsayısı .98, test tekrar test güvenirlik katsayısı .83 ve iki yarı güvenirlik
katsayısı .89 olarak bulunmuştur.
görülmüştür. Boyutlar: kişiler arası güçler boyutu içerisinde sosyal zekâ, sevgi dolu olma,
nezaketli olma, adalet, takım çalışması, bakış açısı, liderlik ve cesur olma; entelektüel güçler
boyutu içerisinde öğrenme hevesi, merak, güzellikleri takdir etme ve yaratıcılık; ölçülülük
boyutu içerisinde ihtiyatlılık (tedbirli olma), öz-düzenleme, affetme, açık fikirlilik,
alçakgönüllülük, kararlılık ve aşkınlık boyutu içerisinde coşkulu olma, minnettarlık,
maneviyat, umut, mizah ve dürüstlük yer almaktadır. Ölçek ‘Kesinlikle Katılmıyorum’,
‘Katılmıyorum’, ‘Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum’, ‘Katılıyorum’ ve ‘Kesinlikle
Katılıyorum’ şeklinde 5’li likert tipi olarak cevaplandırılmaktadır. Ölçek sadece çocuğun
ebeveynleri veya çocuğa bakım veren kişi tarafından doldurulmaktadır. Envanterde olumsuz
madde bulunmamakta ve toplam puan alınamamaktadır. Envanterin güvenirlik analizleri için
iç tutarlık katsayıları incelenmiş ve Cronbach alfa katsayıları kişilerarası güçler boyutu için
0.91; entelektüel güçler boyutu için 0.86; ölçülülük boyutu için 0.88 ve aşkınlık boyutu için
0.89 olarak hesaplanmıştır.
Ölçeğin orijinali Ravitch (2013) tarafından okul öncesinde eğitim gören 3-5
yaş çocuklarına yönelik olumlu sosyal-duygusal özelliklerin değerlendirilmesi amacıyla daha
önceden 8-18 yaş grubundaki çocuklar için geliştirilmiş dört ölçme aracından
faydalanılarak (Sosyal-Duygusal Beceriler ve Psikolojik Dayanıklılık (SEARS)
Ölçekleri) geliştirilmiştir. Özkan Yıldız ve Akman (2021) ile Gülay Ogelman ve arkadaşları
(2021) tarafından ayrı ayrı aynı yıl uyarlandığı görülmektedir. Bu araştırmada
Gülay Ogelman ve arkadaşları (2021) tarafından Türk kültürüne uyarlanan, geçerlik ve
güvenirlik çalışması yapılan ölçek kullanılmıştır.
Ölçek 5 yaş grubu öğrencilerin öğretmenleri tarafından doldurulmuş ve iki aşamada
değerlendirilmiştir. Birinci aşamada Türkçeye çeviri çalışmaları yapılmış ve AFA ile yapı
geçerliği, madde özellikleri ve faktör yapısı incelenmiş; ikinci aşamada ise ölçeğin faktör
yapısı yeni bir örneklemde DFA aracılığı ile sınanmıştır. İlk çalışma için toplam 433, ikinci
çalışma için 403 çocuktan veri toplanmıştır. Analizler sonucunda 4 boyutlu ve 22 maddeli
bir ölçek elde edilmiştir. Duygu tanıma / duygu ifadesi boyutunda 6 madde; empati
boyutunda 5 madde; öz-düzenleme boyutunda 6 madde ve sosyal yeterlik boyutunda 5
madde yer almaktadır. Ölçek ‘Hiçbir Zaman’, ‘Bazen’, ‘Sıklıkla’ ve ‘Her Zaman’ şeklinde
dörtlü likert tipi değerlendirme ile cevaplandırılmaktadır. Ölçeğin birinci aşamada yer alan
analizleri için Cronbach alfa güvenirlik değerleri duygu tanıma/duygu ifadesi için .90,
empati için .91, öz-düzenleme için .84 ve sosyal yetkinlik için .85 olarak; ölçeğin ikinci
aşamada yer alan analizleri için Cronbach alfa güvenirlik değerleri sırasıyla .92, .92, .85 ve
131
.86 olarak hesaplanmıştır. Ölçekten alınan puanlar ile Ego Sağlamlığı Ölçeği puanları
arasındaki istatistiksel ilişki incelenmiş ve pozitif yönde orta düzeyde anlamlı bir ilişki
olduğu bulunmuştur.
3.3.2.6. Çocuklar İçin 9 Maddeli Pozitif ve Negatif Duygu Listesi Ebeveyn Formu
(PANAS-C-P)
Ölçeğin orijinali olan Çocuklar İçin 10 Maddeli Pozitif ve Negatif Duygu Listesi
Ebeveyn Formu, kaygı ve ruh hali sorunları olan çocuk ve gençleri tanımlamak için yapılan
pozitif ve negatif duygu ölçeğinin ebeveyn versiyonudur (Ebesutani ve diğerleri, 2012).
Yaşları 6-18 arasında olan 553 ebeveynin katılımıyla ölçek Çocuk-Ebeveyn Pozitif ve
Negatif Duygu Ölçeği’nden (Ebesutani, Okamura, Higa-McMillan ve Chorpita, 2011)
uyarlanarak kısaltılmıştır. Psikometrik özellikleri kısaltılmış 5’er maddelik pozitif duygu ve
negatif duygu ölçeği olarak geliştirilmiştir. Ölçeğin cevaplandırılması 5’li likert tipi
derecelendirme ile yapılmaktadır. Pozitif duygu ölçeği için Cronbach alfa katsayısı .85’ ve
negatif duygu ölçeği için Cronbach alfa katsayısı .83 olarak bulunmuştur.
Ölçek bu araştırmada kullanılmak üzere Türkçeye uyarlanmış, geçerlik ve
güvenirliği incelenmiştir (Sarı ve Uz Baş, 2021). Araştırmanın verileri, 2019-2020 eğitim-
öğretim yılında iki farklı bağımsız anaokulunda eğitim gören 5-6 yaş grubu öğrencilerin 301
ebeveyninden elde edilmiştir. Ölçeğin 10 maddeli ilk DFA modeli sonucu uyum iyiliği
değerleri bir maddede standardize edilmiş regresyon katsayısı .40’ın altında olarak görülmüş
ve madde toplam puan korelasyon katsayısı .20 kesme noktasının altında bulunmuştur. Bu
sebeple bir maddenin amaçlanan doğrultuda çalışmadığı görülmüştür. Sonuç olarak çocuklar
için 9 Maddeli Pozitif ve Negatif Duygu Listesi Ebeveyn Formu modelinin uyum iyiliği
katsayıları χ2/sd=2.495, RMSEA=.071, CFI=.94, NFI=.90, TLI=.91, GFI=.96, AGFI=.92,
RMR=.04, IFI=.94, PNFI=.65 olarak bulunmuştur.
Ölçeğin iç tutarlık güvenirliğini belirlemek üzere Cronbach alfa değerleri
incelenmiştir. Pozitif duygu faktörü α=.76, negatif duygu faktörü α=.66 ve ölçeğin tamamı
α=.78 olarak hesaplanmıştır. Bunun yanında maddelerin iki eşdeğer yarıya bölünmesi ile
elde edilen Spearman iki yarı test korelasyon değerleri incelenmiştir. Pozitif duygu faktörü
S=.78, negatif duygu faktörü S=.71 ve ölçeğin tamamı S=.79 olarak bulunmuştur. Ölçekte
madde toplam puan korelasyon katsayısı puanlarının .30 ve .59 arasında değiştiği
görülmüştür. Ölçeğin pozitif duygu faktörü ile negatif duygu faktörü arasında negatif yönde
orta düzeyde (r=-.382; p<.01), ölçeğin tamamı ile pozitif duygu faktörü arasında pozitif
yönde yüksek düzeyde (r=.840; p<.01) ve ölçeğin tamamı ile negatif duygu faktörü arasında
pozitif yönde yüksek düzeyde (r=.799; p<.01) anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür. Ölçeğin
133
çocuk versiyonunda görülen faktörler arası ortagonal ilişki, ölçeğin ebeveyn versiyonunda
görülmemiştir.
Okul Hakkındaki Duygular Ölçeği (Feelings about School (FAS) Measure) Valeski
ve Stipek (2001) tarafından geliştirilmiştir. Anaokulu ve birinci sınıf öğrencilerine yönelik
geliştirilen ölçek, öğrencilerin okul hakkında genel tutumları, öğretmen ile iletişimleri ve
akademik becerileri hakkındaki duygularını ölçmek amacıyla geliştirilmiştir. Ölçeğin
orijinalinde 12 madde yer almaktadır. Cevaplar 5’li likert tipi derecelendirme ile yapılmakta
ve görselleştirme kullanılarak cevaplandırılmaktadır. Görselleştirme için çubuk grafiği
kullanılmıştır. En kısa çubuk 1 hiç ve en uzun 5 çok anlamında olup arada kalan 2, 3 ve 4
seçenekleri çubukların sayılarına göre uzunluk göstermektedir. Dört faktöre karşılık gelen alt
ölçeklerin güvenilirliğini değerlendirmek için; anaokullarında değerler sırasıyla matematik,
okuryazarlık, okula yönelik tutum ve öğretmenle ilişki için .68, .61, .52 ve .74 ve birinci
sınıfta, karşılık gelen değerler .63, .74, .59 ve .79 bulunmuştur.
Bu araştırma kapsamında ölçeğin Türkçeye uyarlama çalışması yapılmıştır (Sarı ve
Uz Baş, 2022). Araştırma 2019-2020 eğitim-öğretim yılında, İzmir ilinde iki ayrı bağımsız
devlet anaokulunda eğitim gören öğrenciler ile gerçekleştirilmiştir. Katılımcılar 5-6 yaş
grubunda bulunan, toplam 312 okul öncesi öğrencisinden oluşmuştur. Valeski ve Stipek
(2001) tarafından ölçek geliştirme çalışması okul öncesi çocukları ve birinci sınıf öğrencileri
ile gerçekleştirilmiştir. Okula yönelik genel tutum, öğretmenle ilişkiler ve akademik
performans alanlarını kapsayacak şekilde 4 faktörlü bir yapı üzerinde ölçek geliştirme
çalışmalarını yürütmüşlerdir. Bu araştırmada öncelikle Valeski ve Stipek (2001) tarafından
incelendiği hali ile 4 faktörlü yapıda inceleme yapılmış, ardından modifikasyon indeksleri
incelenmiş ancak Türkçe becerileri faktöründe yer alan bir maddenin .40’ın altında olduğu
görülmüştür. Bu sebeple dört faktörlü DFA modelinde modifikasyon yapılmış olmasına
rağmen bir maddenin düşük faktör yükü göstermesi, Türkçe becerileri maddelerinin eğitim
müfredatına uymaması nedeniyle maddelerde değişikliğe gidilmiş olması ve uyarlama
çalışmalarında kültürel farklılıkların etkisi sonucu doğabilecek olası bir hatayı önlemek
(Orçan, 2018) için AFA uygulanmasına karar verilmiştir. Ölçek verilerinin faktör analizine
uygunluğu incelenmiş ve faktör çıkarma için uygun olduğunun görülmesi ardından AFA
uygulanmıştır. Sonuç olarak 3 faktörlü bir yapı oluştuğu görülmüştür. Orijinal ölçekte
öğretmenle ilişkiler ve okul hakkındaki tutumlar ayrı faktörler olarak yer almaktadır. Ancak
bu araştırmada bir faktör altında toplanmış görünmektedir. Bu sebeple bu faktör Okula ve
Öğretmene Yönelik Tutum faktörü olarak adlandırılmıştır. Diğer faktörler de öğrencilerin
134
MÇEP için beklentilerini öğrenmek amacıyla 10 sorudan oluşan bir soru havuzu
hazırlanmıştır.
Deneysel müdahale sonrası için ise öğretmenlerin pozitif psikoloji, pozitif eğitim ve
karakter güçleri hakkındaki edindikleri bilgiyi incelemek, öğrencilerin iyi oluşlarını
arttırmada MÇEP’nın etkisini öğrenmek ve beklentilerinin karşılanıp kaşılanmadığı
hakkında görüşlerini almak amacıyla 8 sorudan oluşan bir soru havuzu oluşturulmuştur.
Yapılan görüşmeler katılımcıların izinleri alınarak ses kayıt cihazına kaydedilmiş ve veri
analizi için transkriptleri çıkarılmıştır.
Ayrıca görüşme için oluşturulan taslak görüşme formu üzerinde Rehberlik ve
Psikolojik Danışmanlık alanından 3 öğretim üyesinin görüşleri alınmış ve önerileri
doğrultusunda sorular düzenlenmiştir..
Tablo 2
(MÇEP) 2. OHD
2. OHD 2. OHD
137
Öğretmen
3. OÖSDBPDÖ 3. OÖSDBPDÖ 3. OÖSDBPDÖ
4. Odak grup
görüşmesi
2.KGEEÇF 2.KGEEÇF
PANAS-C:Çocuklar İçin Kısa Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği (Sarı ve Uz Baş, 2021); OHD:Okul
Hakkındaki Duygular Ölçeği (Sarı ve Uz Baş, 2022); SBDÖ: Sosyal Becerileri Değerlendirme Ölçeği
(Avcıoğlu, 2003); ÖÖİÖ:Öğrenci-Öğretmen İlişki Ölçeği (Gülay Ogelman ve Seven, 2014);
OÖSDBPDY: Okul öncesi sosyal-duygusal beceriler ve psikolojik dayanıklılık ölçeği (Gülay
Ogelman, Saraç, Önder, Abanoz, ve Akay, 2021); PANAS-C-P:Çocuklar İçin 9 Maddeli Pozitif ve
Negatif Duygu Listesi Ebeveyn Formu (Sarı ve Uz Baş, 2021); KGEEÇF: Karakter Güçleri Envanteri
Erken Çocukluk Formu (Özdemir Bişkin ve Sop, 2021).
Ayrıca aşağıda tez süreci boyunca gerçekleştirilen çalışmalar altı aylık süreçler
doğrultusunda özetlenmiştir.
Araştırma kapsamı içerisindeki konular için literatür taraması yapılmıştır. Ayrıca öğretmen
ve öğrenci programları içeriği tasarlanmaya başlamıştır.
İkinci altı aylık süreçte, Çocuklar için Kısa Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği,
Çocuklar İçin 10 Maddeli Pozitif ve Negatif Duygu Listesi Ebeveyn Formu ve Okul
Hakkındaki Duygular Ölçeği okul öncesi öğrencilerine ve ebeveynlerine uygulanmıştır.
Ardından istatistiksel analizleri ile makale olarak yazılması işlemlerine geçilmiştir. Okul
Hakkındaki Duygular Ölçeği’nin değişen faktör yapısı sebebi ile ölçek sahibinin görüş ve
önerileri alınmıştır. Program hakkında ön değerlendirme için Eğitim Programları ve
Öğretimi Anabilim Dalı’ndan 1 öğretim üyesine danışılmıştır. Ön değerlendirmeye göre
program düzenlenmiştir. Ayrıca alanda en az 10 yıl görev yapmış 2 okul öncesi
öğretmeninin poster, duygular çarkı, kartlar ve hikaye içerikleri hakkında görüşlerine
başvurulmuştur.
Tez çalışmasının ikinci altı aylık aşamasında gerçekleştirilmek istenen pilot çalışma
Covid-19 süreci sebebi ile gerçekleştirilememiştir. Bunun yerine öğretmen ve öğrenci eğitim
programları için literatür tarama sürecine devam edilmiştir. MÇEP hakkında psikolojik
danışmanlık ve rehberlik alanından 3 uzman ve 2 okul öncesi öğretmeninin görüşlerine
danışılmıştır.
Üçüncü altı ay içerisinde pilot uygulama ve asıl uygulama için Etik Kurul İzni ve
MEB İznine başvurulmuştur. Öğretmen ve öğrenci eğitim programı çevrim içi iletişim
araçları aracılığıyla uygulanmak üzere hazırlanmıştır ve MÇEP pilot uygulama öncesi için
tamamlanmıştır. Çocuklar için Kısa Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği ile Çocuklar için 9
Maddeli Pozitif ve Negatif Duygu Listesi Ebeveyn Formu uyarlama çalışması bilimsel
kongrede bildiri olarak sunulmuştur. Etik Kurul İzni ve MEB İzni alındıktan sonra pilot
uygulama gerçekleştirilmiştir. Pilot uygulama sonrası okul öncesi öğretmenleri, öğrencileri
ve ebeveynlerinden program hakkında görüşleri alınarak programın içerik düzenlemesine
devam edilmiştir ve değerlendirmeler doğrultusunda program tekrar gözden geçirilmiştir.
Pilot uygulama sonrası düzenlemeler tamamlandıktan sonra MÇEÖP hakkında psikolojik
danışmanlık ve rehberlik alanından 3 öğretim üyesinin görüşlerine danışılmış ve öğretmen
programı hakkında önerilen düzenlemeler yapılmıştır.
Dördüncü altı aylık süreç içerisinde Pandemi önlemleri nedeni ile MÇEÖP ve MÇEP
uygulanamamıştır. 15 Ağustos 2016 tarihli ve 29802 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
Dokuz Eylül Üniversitesi Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliğinin Diğer Hükümler
başlıklı 45’inci maddesinin altıncı fıkrası (Ek Fıkra: RG-04/08/2020 – 31203) “Afet ve
salgınlarda tez aşamasındaki lisansüstü eğitim öğrencilerine talepleri halinde Enstitü
139
Yönetim Kurulu kararı ile bir dönem, afet veya salgının aşamasına göre tekrar başvurmaları
durumunda bir dönem daha olmak üzere en fazla iki dönem ek süre verilebilir, verilen bu ek
süreler azami süreden sayılmaz” kapsamında yaşanan Covid-19 salgın sürecinden dolayı tez
çalışması kapsamında deneysel programın uygulanması ve etkililiğinin ölçülmesi ile ilgili
güçlük çekme ihtimalimden dolayı bir dönem ek süre alınmıştır. Bu süreçte ise uyarlanan
ölçeklerin makale olarak yayınlanması için gereken başvurular yapılmıştır. Çocuklar için
Kısa Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği ile Çocuklar İçin 9 Maddeli Pozitif ve Negatif Duygu
Listesi Ebeveyn Formu’nun OPUS Uluslar arası Toplum Araştırmaları Dergisi’nde
yayınlanması ile ilgili işlemler tamamlanmıştır. Literatür taramasına, program için araştırma
ve değerlendirmelerin çalışılmasına ve geliştirilmesine devam edilmiştir. Covid 19 nedeni ile
uygulanamayan program dolayısıyla tekrar uygulama için Ek 2’de belirtilen Etik Kurul İzni
ve MEB İznininin alınması için başvuru yapılmıştır.
Beşinci altı aylık süreçte MÇEÖP ve MÇEP uygulama sürecine geçilmiştir. Program
öncesi, öğretmenler ile nitel araştırma verileri elde etmek amacı ile odak grup görüşmesi
yapılmıştır. Tüm ön testler öğrenci, öğretmen ve ebeveynlere uygulanmıştır. Ekim ayında
MÇEÖP uygulanmış ve bu süreçte ilk veli bilgilendirme toplantısı online olarak yapılmıştır.
Ön testlerin SPSS girişleri ve ön analizleri yapılmıştır. Program öncesi öğretmenler ile
yapılan odak grup görüşmesinin içerik analizi yapılmıştır. Ardından ikinci ayın ortasında
ikinci veli bilgilendirme toplantısı (online) yapılmış, ebeveynlerin ihtiyaç duyduğu sorulara
cevap verilmiştir. Kasım ayında MÇEP uygulanmaya başlamıştır ve Ocak ayı ortalarına
doğru sonlandırılmıştır. Program süresince ebeveyn ve öğretmenlere rehberlik edilmiştir.
Üçüncü veli bilgilendirme toplantısı (online) yapılmıştır. Deneysel müdahale öncesi odak
grup görüşmesine katılan öğretmenlerden iç geçerlik için araştırmacı tarafından oluşturulan
kod, kategori ve temalar hakkında içerik analizi ile ilgili görüşleri alınmıştır.
Altıncı altı aylık süreç içerisinde, 14 Ocak tarihinde sonlanan program için son
testler alınmıştır. Deney grubu öğretmenleri ve yöneticiler ile program sonrası odak grup
görüşmesi yapılmıştır. Son testlerin SPSS girişleri yapılmıştır. Deneysel müdahale
bitiminden iki ay sonra deney ve kontrol grubu öğretmen, veli ve öğrencilerinden izleme
testleri toplanmıştır. Ön testler, son testler ve izleme testlerinin veri analizleri
tamamlanmıştır. Öğretmenler ile gerçekleştirilen odak grup görüşmelerinin içerik analizleri
tamamlanmıştır. İç geçerlik için katılımcı teyidi alınmıştır.
Yedinci altı aylık süreç içerisinde, nitel araştırma verilerinin kodlama karşılaştırması
deneysel müdahale öncesi nitel verileri için Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalından bir
uzman Psikolojik Danışman ile ve ikinci nitel veriler tezini nitel araştırma alanında
140
tamamlamış bir uzman yüksek lisans mezunu okul öncesi öğretmeni ile gerçekleştirilmiştir.
Okul Hakkındaki Duygular (OHD) Ölçeği’nin Bayburt Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dergisi’ndeki yayınlanma süreci tamamlanmıştır. Araştırmanın raporlama ve tez halinde
yazılma işlemi devam etmiştir.
Sekizinci altı aylık süreç içerisinde, teze son hali verilmiş ve raporlaştırılmıştır.
Aşağıda programın genel amaçlarına dair bilgiler sunulmaktadır.
Tablo 3
Tablo 3’te görüldüğü üzere MÇEÖP hedefleri genel olarak pozitif psikoloji ve
pozitif eğitim kavramlarının anlaşılması, hem kişisel karakter güçlerinin tanınması hem de
öğrencilerin karakter güçlerinin farkına varılması, PERMA Modeli ögelerinin neler olduğu,
uygulamalı etkinliklerin gerçekleştirilmesi, öğrenilenlerin sınıf içi etkinlikler ile
ilişkilendirilebilmesi ve MÇEP uygulamaları ile değerlendirmelerinin yapılması şeklindedir.
Ayrıca bu araştırmada karakter güçleri çalışmaları iyi oluş ögeleri ile entegre
edilerek uygulanmıştır. Öznel iyi oluş, PERMA ve VIA karakter güçleri benzer ilişkiler
göstermekte (Goodman ve diğerleri, 2017), PERMA iyi oluş ögeleri ile tüm karakter
güçlerinin pozitif olarak ilişkili olduğu bildirilmektedir (Wagner ve diğerleri, 2020).
Bununla birlikte MÇEP içeriğinde üç iyi oluş ögesi temel alınarak etkinlikler
oluşturulmuştur. Aşağıda MÇEP’na ait konular, hedefler ve etkinlik süreleri ile ilgili
bilgilendirme tablo halinde sunulmuştur.
Tablo 4
Tablo 4’te görüldüğü üzere öğrenci çalışmaları modüllere ayrılmış ve modüllere ait
hedefler açıklanmıştır. Modüllere ait hedefler karakter güçleri ile entegre edilerek
oluşturulmuştur. Tablo 5’te ise MÇEP modüllerine göre karakter güçlerine ait öğrenci
etkinlikleri için kazanımlar sunulmaktadır. Aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere 3 modül
doğrultusunda 12 karakter gücü kazanımı yer almaktadır. Bu kazanımlar her modüle bağlı
etkinlik için belirlenmiştir. Tüm kazanımlar MÇEP olumlu duygular, olumlu ilişkiler ve
başarı modüllerinde de yer almaktadır.
Tablo 5
Karakter Kazanımlar
Modüller
Güçleri
Yaşam
(Y9)Sağlıklı bir yaşam için beslenmenin önemini bilir.
Sevinci/
Olumlu (Y10)Sağlıklı bir yaşam için uykunun önemini bilir.
Duygular
Coşkusu
(Y11)Sorunları ile yaşam sevinci karakter gücünü kullanarak başa
(Sosyal Zeka)
(SZ13) Arkadaşlarına saygı duyar.
(SZ)
(SZ14) Sorunları ile sosyal zeka karakter gücünü kullanarak başa
çıkabileceğini fark eder.
İlişkiler
(TÇ3) Takım çalışması karakter gücünü kullanır.
148
(TÇ7) Paylaşır.
İlişkiler
/ Kibarlık (N/İ2) Nezaket gücünü fark eder.
149
(N/İ11) Paylaşır.
görüşü ile hem de Shoshani (2018) tarafından çocuklarda etkisi görülen karakter güçlerinin
istatistik sonuçları dikkate alınarak yapılmıştır.
6. Pilot uygulama asıl uygulamanın dışında bir başka okulda yapılmıştır. İsmail
Rahmi Karadavut İlkokulu anasınıfı bünyesindeki bir sınıfta uygulamalar yüz yüze ve online
olarak bir ay boyunca uygulanmıştır. Pilot uygulama için haftalık etkinlikler kura ile
seçilmiştir. Buna göre 4 haftalık program için hafta hafta çalışılacak iyi oluş öğeleri ve
karakter güçleri şöyledir: olumlu duygular modülü içerisinde kendini düzenleme, başarı
modülü içerisinde azim/çalışkanlık, olumlu ilişkiler modülü içerisinde takım çalışması ve
nezaket/iyilik. Programın pilot uygulama sonrası okul öncesi öğretmeni ve ebeveynlerin
program hakkındaki görüşleri de alınarak programın içerik düzenlemesine devam edilmiş ve
değerlendirmeler doğrultusunda program tekrar düzenlenmiştir.
7. Son olarak pilot uygulama sonrasında MÇEP ve MÇEÖP hakkında
psikolojik danışmanlık ve rehberlik alanından 3 öğretim üyesine danışılmış, görüş ve
önerileri doğrultusunda son düzenlemeler 2021 yaz dönemine kadar gerçekleştirilmiş,
öğrenci ve öğretmen programlarına son hali verilmiştir.
Programın uygulanma sürecinde ilave olarak bazı araştırmalardan yararlanılmıştır.
Bu çalışmalardan biri Cihangir Çankaya ve Kağnıcı (2020) tarafından “Birlikte Büyümek”
olarak adlandırdıkları bir pozitif eğitim müdahale programıdır. Araştırmacılar pozitif eğitim
müdahale programında nelere dikkat edilmesi gerektiği ile ilgili öneriler getirmişlerdir.
MÇEP’nda da Cihangir Çankaya ve Kağnıcı (2020) tarafından önerilen konulara dikkat
edilmiş, bu araştırmaya kaynaklık edecek bazı önerileri uygulanmıştır. Buna göre bir pozitif
eğitim programı, tüm eğitim programlarının ayrılmaz bir parçası olarak düşünülmelidir.
Pozitif eğitim kapsamında yapılacak müdahaleler, öğrencilerin kişisel, sosyal ve eğitsel
alanlardaki gelişimlerini desteklemeyi ve öğretim düzeyinde tüm öğrencilere ulaşmayı
amaçlamalıdır. Mülteci öğrencileri programlarına dahil eden araştırmacılar, tüm öğrencilerin
birlikte değişimini ve geliştirilmesini hedeflemektedir. Bu doğrultuda tüm öğrencilerin
gelişim özelliklerine göre ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik iyileştirilmiş sınıf içi ve dışı
müdahalelerin yapılması ve bu programlar aracılığıyla öğrencilerin olumlu ilişkileri ve
olumlu duyguları yaşamalarının desteklenmesi önerilmektedir. Küçük yaşlardan itibaren her
eğitim kademesindeki çocuğa ve gence yönelik psikoeğitim programlarının
düzenlenebileceği belirtilmektedir. Psikoeğitim programlarının modüller halinde
hazırlanması tavsiye edilmektedir. Bireysel ve grup çalışmalarını içermesi hatırlatılmaktadır.
Etkinliklerin ilgili literatürü, programın yapısını, uygulama ve değerlendirme sürecini içeren
bir kitapçık şeklinde hazırlanması programın standardizasyonunu sağlamakta ve uygulama
156
görme, (8) Güçlü yönlerini kullanarak ve olumlu duygular yaşayarak kişisel sorunlarla baş
edebilme. Bu araştırmada, Cihangir Çankaya ve Kağnıcı (2020) tarafından önerilen temel
konular üzerinde program temellendirilmiş ve çocuklarda geliştirilmesi hedeflenen nitelikler
doğrultusunda program etkinlikleri hazırlanmıştır.
Programın geliştirilme sürecinde örnek alınan bir diğer program Shoshani ve Slone
(2017) tarafından okul öncesi örnekleminde gerçekleştirilen, çocukların öznel iyi oluşu,
akademik gelişimleri, sosyal ve duygusal iyi oluşlarını arttırmayı hedefleyen programdır. Üç
ve altı buçuk yaşları arasında olan 12 okul öncesi sınıfından 160 çocuk deney ve 155 çocuk
kontrol grubunda yer almıştır. Deney grubu öğrencilerine pozitif psikoloji müdahalesi içeren
sekiz kavramın yer aldığı bir program uygulanmıştır. Maytiv Okul Öncesi Programı,
İsrail'deki bir yüksek öğretim kurumunda psikologlardan oluşan bir ekip tarafından
oluşturmuş, okul öncesi öğretmenleri tarafından uygulanmıştır. Program içeriğinde
PERMA modelinde yer alan dört öge bulunmaktadır. Bunlar; olumlu duygular, akış, olumlu
ilişkiler ve başarıdır. Olumlu duygulara yönelik modül duygu düzenleme, empati, olumlu
düşünme, olumlu ve olumsuz duyguları ayırt etme ve duyguları ifade etme becerilerini
içermektedir. Aşkınlığa yönelik modül, kişisel olarak tatmin edici deneyimlerle ilgili
etkinliklerden oluşmaktadır. Olumlu ilişkilere yönelik modül, olumlu iletişim, toplumsal
davranış, işbirliği, yardımlaşma, nezaket ve empati geliştirmeye yönelik olarak
düzenlenmiştir. Başarıya yönelik modül, kişisel olarak önemli hedeflerin belirlenmesi, azim
ve hedeflerin takibi ile ilgili etkinliklerden oluşmaktadır. Müdahale programı iki paralel
aşama şeklinde uygulanmıştır. İlk aşamada bir klinik psikolog tarafından okul öncesi
öğretmenleri eğitilmiştir. İkinci aşama ise okul öncesi öğretmenleri tarafından sınıftaki
çocuklara paralel olarak Maytiv Okul Öncesi Programı’nın uygulanması ile yürütülmüştür.
Pozitif psikoloji eğitim atölyesi öğretmenler ile yürütülmüştür. Bu ilk aşamada, okul öncesi
öğretmenlerine bir eğitim öğretim yılı içerisinde iki adet giriş oturumu ve 15 oturumluk iki
haftada bir yapılan 90 dakikalık dersler düzenlemiştir. Bu dersler toplam 34 akademik saatlik
atölye çalışmalarını içermektedir. Çocuk programında ise 32 hafta süresince ünitelere göre 1
ay içerisinde 1 haftada 5 etkinlik içeren toplam 20 aktivite yer almıştır. Etkinliklerin
öğretmenler tarafından uygulanma süreci takip edilmiştir. Her aylık modülden sonra
öğretmenlerden rapor doldurmaları istenmiş, 20 etkinlikten ortalama 18'ini uyguladıklarını
bildirmişlerdir. Sonuç olarak Maytiv Okul Öncesi Programı olarak adlandırılan bu program
ile küçük yaşlardan itaberen pozitif psikoloji müdahalelerinin öznel iyi oluşu arttırmada
etkili olduğu tespit edilmiştir (Shoshani ve Slone, 2017).
158
•Sevgi
Olumlu •Öz-düzenleme
Duygular •Yaşam Sevinci
•Mizah
•Sosyal Zeka
•Takım Çalışması
Olumlu
•Nezaket
İlişkiler
•Güzelliğin ve
Mükemmelliğin Takdiri
•Merak
•Öğrenme Sevgisi
Başarı •Azim
•Umut
Şekil 2’de görüldüğü üzere her aya ait bir modül bulunmaktadır. Her modül o ay
çalışılırken, aynı zamanda ilgili olan karakter güçleri etkinlikleri hafta hafta çalışılmak üzere
planlanmıştır.
PERMA iyi oluş ögeleri ile karakter güçlerinin entegre edilerek çalışılması
araştırmalar ışığında uygulanmıştır. Bu araştırmalardan ilki Seligman'ın PERMA iyi oluş
modeli, VIA karakter güçleri ve Diener'in öznel iyi oluş modelinin karşılaştırılmasıdır.
Bulgular incelendiğinde PERMA'nın altında yatan faktörün öznel iyi oluş ile aynı düzeyi
yakaladığı tespit edilmiştir. Doğrulayıcı faktör analizi, öznel iyi oluş ve PERMA arasında r =
0.98'lik bir gizli korelasyon sonucunu vermiştir. Sonuç olarak PERMA faktörleri, 24
karakter gücü ile benzer ilişkiler göstermiştir (Goodman ve diğerleri, 2017). Aynı zamanda
PERMA iyi oluş teorisi ile tüm karakter güçlerinin pozitif olarak ilişkili olduğu
görülmektedir (Wagner ve diğerleri, 2020). Bu araştırmada Wagner ve arkadaşları (2020)
tarafından görülen ilişkiler doğrultusunda PERMA öğeleri ile karakter güçleri entegre
edilmiştir. Wagner ve arkadaşları (2020) araştırmalarında iki çalışma grubu oluşturmuş ve
160
iki kesitsel çalışmada karakter güçleri ve iyi oluş yönelimleri arasındaki ilişkileri 5521 kişide
incelemiştir. İkinci çalışmada denek raporlarını hesaba katmak ve olası bir yöntem
yanlılığını kontrol etmek için ise 172 kişide farklı anketler kullanılmıştır. Kendilerini
değerlendirdikleri Karakter Güçleri (VIA-IS) ve PERMA boyutları ile yaş ve cinsiyete göre
aralarındaki korelasyonlar incelenmiştir. Buna göre bulgular şöyledir: Yaşam sevinci/zevk,
güzellik ve mükemmelliğin takdiri, şükran, sosyal zeka ve liderlik tüm PERMA öğeleri ile
ilişkili olarak görülmüştür. Yaratıcılık, merak, açık fikirlilik, öğrenme sevgisi, bakış açısı,
cesaret, azim, dürüstlük, öz-düzenleme, maneviyat ve umut olumlu ilişkiler hariç diğer
PERMA öğeleri ile ilişkili olarak görülmüştür. Olumlu ilişkiler ile sevgi,
nezaket/iyiyüreklilik, sosyal zeka, takım çalışması, liderlik, şükran ve mizah yüksek
düzeyde; yaşam sevinci/zevk orta düzeyde; adalet, affetme, alçakgönüllülük, güzelliğin ve
mükemmelliğin takdiri düşük düzeyde ilişkili olarak tespit edilmiştir. Olumlu duygular ile
yaratıcılık, cesaret, merak, şükran, umut, mizah, güzellik ve mükemmelliğin takdiri yüksek
düzeyde; dürüstlük, yaşam sevinci/zevk, sevgi, nezaket, sosyal zeka, takım çalışması, adalet,
liderlik, affetme ve bakış açısı orta düzeyde; açık fikirlilik, öğrenme sevgisi, öz-düzenleme
ve maneviyat düşük düzeyde anlamlı ilişkide olarak görülmüş ancak azim, alçakgönüllülük
ve sağduyu/tedbirlilik ile ilişkili olarak görülmemiştir. Başarı ile açık fikirlilik, merak, azim,
öz-düzenleme, öğrenme sevgisi, bakış açısı, yaşam sevinci/zevk ve umut yüksek düzeyde;
sosyal zeka, liderlik ve yaratıcılık orta düzeyde; cesaret, dürüstlük, sağduyu/tedbirlilik, sevgi,
şükran, maneviyat, güzellik ve mükemmelliğin takdiri düşük düzeyde anlamlı ilişkide olarak
görülmüş ancak alçakgönüllülük, mizah, takım çalışması, adalet, affetme ve nezaket ile
ilişkili olarak görülmemiştir. Sonuç olarak olumlu duygular, olumlu ilişkiler ve başarı
modülleri ile ilişkili karakter güçlerini geliştirme etkinlikleri entegre edilerek düzenlenmiştir.
Yukarıda bu araştırmanın geliştirilmesine kaynaklık eden araştırmalar sunulmuştur.
Bu araştırmada, Maytiv Okul Öncesi Programı’nda olduğu gibi, öncelikle pozitif psikoloji
hakkında bilgi sahibi olan araştırmacı tarafından öğretmen eğitimi gerçekleştirilmiş ve
öğretmenler tarafından öğrencilere MÇEP uygulanmıştır. Cihangir Çankaya ve Kağnıcı
(2020) tarafından önerildiği şekilde eğitim-öğretim yılı başı seminer döneminde uygulanmak
üzere öğretmenlere yönelik pozitif psikoloji yaklaşımına ait kavramlar hakkında bilgi
verilmiştir. Bu bilgilendirme içerisinde öğretmenlerin pozitif yaşantısal deneyimler
oluşturmaları hedeflenmiştir. Yine önerildiği gibi, MÇEP uygulanırken sıklıkla öğretmenlere
danışma hizmetleri verilerek programın sürdürülebilirliği sağlanmıştır.
Ayrıca MÇEP uygulamalarında Elfrink ve arkadaşlarının (2017) önerdiği şekilde
tüm okul yaklaşımının benimsenmesine önem verilmiştir. Araştırmacılar tarafından
161
Tablo 6
Bilgelik ve Bilgi:
Coşkusu
Aşkınlık:
-Mizah.
İnsanlık:
Ölçülülük:
Hayatın Anlamı
MÇEP Materyalleri
Tablo 6’da görüldüğü üzere oturumlara göre konu başlıkları ve alt başlıklar yer
almaktadır. Tüm oturumlarda öğretmen eğitimi etkinlik kitabı (çalışma kitabı) materyal
olarak yer almaktadır. Ayrıca uygulama oturumlarında araştırmacı tarafından hazırlanan
kartlar, yarım kalan hikayeler ve öğretmenler tarafından kura ile çekilen modüllere göre
öğrenci etkinlikleri bulunmaktadır. Sırada MÇEP’na ait uygulama süreci hakkında ayrıntılı
bir açıklama aşağıda yer almaktadır.
Haftanın her günü gerçekleştirilen etkinlikler için Ek 3’te günlük olarak yürütülen
bazı etkinlikler yönelik örnekler sunulmuştur. Ek 3 içerisinde karakter gücü kartlarından
sosyal zeka karakter gücü kartı, olumlu ilişkiler modülü sosyal zeka karakter gücünü
geliştirmeye yönelik bir hikaye tamamlama etkinliği, olumlu duygular modülüne ait olan öz-
düzenleme karakter gücüne ile sevgi karakter gücüne ait bir etkinlik örnek olarak
paylaşılmıştır. Ayrıca olumlu duygular modülüne ait olan öz-düzenleme haftası ile ilgili bir
ebeveyn-çocuk ev ödevi örnek olarak sunulmuştur.
MÇEP haftalık etkinlikleri yukarıda ve Ek 3’te sunulduğu şekilde her hafta üç ay
boyunca işlenmiştir. Her hafta ayrı bir karakter gücü ve PERMA iyi oluş ögesi çalışılmıştır.
Bu süreçte gerekli olan materyaller ise aşağıda madellendirilerek sunulmuştur.
Bu kısımda nicel ve nitel verilerin toplanması ile ilgili süreç hakkında bilgiler yer
almaktadır.
Okul yöneticileri, deney ve kontrol grubu öğretmenleri (n=6) ile MÇEÖP öncesinde
odak grup görüşmesi yapılarak nitel veriler toplanmıştır. Ardından MÇEP bitiminde deney
grubu öğretmenleri ve okul yöneticileri (n=4) ile programın değerlendirilmesi ve pozitif
psikoloji yaklaşımları hakkındaki görüşleri alınmıştır. Katılımcılara, kişisel bilgilerin saklı
tutulacağı ve araştırmanın herhangi bir yerinde isimlerinin geçmeyeceğine dair güvence
verilmiştir. Görüşmeler araştırmacı tarafından gerçekleştirilmiştir. Araştırmacı aynı zamanda
okulun psikolojik danışmanı olarak görev yapmaktadır. Katılımcılar ile programın
uygulanacağı okulun psikolojik danışmanlık odasında toplanılmış, katılımcıların izni ile ses
kaydı alınmıştır. Görüşme deneysel müdahale öncesi ve sonrası odak grup görüşmeleri
ortalama 1’er saat sürmüştür. Önceden hazırlanmış ve üç uzmanın görüşüne danışılmış olan
167
Bu kısımda nicel ve nitel verilerin analiz edilme süreci hakkında bilgiler yer
almaktadır.
Son olarak Glanz (1999) eğitimcilerin çağdaş eğitim yöntemlerini takip etmesinin
gerekliliğinden bahsetmektedir aksi takdirde yeni uygulamaların gerisinde kalacaklarını
bildirmektedir. Bu çalışmanın literatür taraması gerçekleştirilirken, pozitif eğitim
müdahalelerinin okullarda uygulandığı ve öğretmen eğitimlerine önem verilerek okulun tüm
paydaşlarının dahil olduğu çalışmaların yer aldığı programlara ve çalışma önerilerine
rastlanmıştır. Ayrıca bu araştırmada nitel araştırma verilerinin analizini gerçekleştirirken
benzer soruların incelenmeye başlandığı görülmüştür. Sonuç olarak literatürde benzer
çalışmalar araştırılmış, bazı araştırmalar kaynak olarak gösterilmiş ve sonuçların ne kadar
genelleştirilebileceğine önem verilmiştir. Yeni araştırmalar ile desteklenmesinin olası olması
ve örnek teşkil eden benzer araştırmaların varlığıyla (Cihangir Çankaya ve Kağnıcı, 2020;
Elfrink ve diğerleri, 2017; Ho ve diğerleri, 2017; Lopez ve Louis, 2009; Lottman ve
diğerleri, 2017; Luiselli ve diğerleri, 2005; Uz Baş ve Yurdabakan, 2016; Shoshani ve Slone,
2017; Sop ve Özdemir Bişkin, 2021; White ve Murry, 2015; Yang ve diğerleri, 2018) bu
araştırmada dış geçerliğin sağlandığı söylenebilir.
Deneysel araştırmalar ile bir kuram veya yaklaşımın etkililiğinin test edilmesi
bilimsel olarak o yaklaşım veya kuramın etkisini göstermektedir. Deneysel desenin
geçerliğini desteklemek için ise pilot çalışma yapmak önemlidir (Yılmaz ve Tuncer, 2020).
Bu sebeple bu araştırmada gerçekleştirilen pilot uygulama ile ilgili bilgiler aşağıda
sunulmuştur.
İzmir İli Çiğli ilçesinde bulunan İsmail Rahmi Karadavut İlkokulu bünyesinde yer
alan bir anasınıfında 2020-2021 yılının Kasım ayında bir aylık bir pilot uygulama
gerçekleştirilmiştir. Pandemi süreci nedeniyle pilot uygulamanın sadece bir haftası yüz yüze
uygulanabilmiş, diğer üç haftası online olarak uygulanmış ve toplamda 10 öğrenci katılımcı
olmuştur. Bu sebeple MÇEP’nın çevrim içi uygulamalara uyarlaması yapılmış ve daha sonra
tüm etkinlikler için çevrim içi uygulamalar uyarlanmıştır. Araştırma süreci boyunca pandemi
önlemleri ve yasal süreçler dikkate alınmıştır.
Pilot uygulama sonrası, uygulayıcı okul öncesi öğretmeninin, 4 ebeveyn ve çocuğun
görüşleri google forms kullanılarak toplanmıştır. Ebeveynler tarafından ‘3 iyi şey sohbetinin’
iyi (n=2) ve çok iyi derecede (n=2) yararlı olduğu, hikaye etkinliklerinin iyi (n=1) ve çok iyi
derecede (n=3) yararlı olduğu belirtilmiştir. Ebeveynler ‘3 iyi şey sohbeti’ ile öğrencilerinde
öğrenme merakının arttığı (n=1), olumlu duyguları daha fazla yaşadıkları (n=3) ve daha
olumlu düşündüklerini (n=1) bildirmişlerdir. Çocuklar beğendikleri etkinlikleri
bildirmişlerdir. Kendini düzenleme/öz-düzenleme haftası etkinliklerinde tüm etkinlikleri
174
(n=1), duyguları tanıma (n=2), balon etkinliği-gevşeme (n=3) ve hikaye ile giyinme
etkinliğini (n=1) sevdiklerini belirtmişlerdir. Azim/Çalışkanlık haftası için başarmak istediği
şeyleri düşünüp anlatma etkinliği (n=3) bildirilmiştir. İşbirliği/Takım Çalışması haftası için
ebeveynler çocuklarının renkleri öğrendiğini (n=1), izin isteyebildiğini (n=1) belirtmiş,
takım çalışması etkinliklerinin çocukları tarafından (n=3) sevildiğini belirtmişlerdir. Nezaket
/İyilik haftası için hatalı olunan yerlerde özür dileme (n=2), nazik hayvanlar ve nazik
olmayan hayvanlar (n=1), teşekkür etme ve resmini yapma etkinliklerinin sevildiği
bildirilmiştir.
Ebeveynlere verilen hafta sonu ödevlerinin değerlendirmesini yapmaları istenmiştir.
Kendini düzenleme haftası içinde rahatlama egzersizlerini (n=3), spor yapma içerikli
olanları, öfke kontrolünü (n=1) sağlayan etkinlikleri severek yaptıklarını belirtmişlerdir.
Azim/Çalışkanlık haftasında duygularını ifade etmeyi desteklediğini (n=3) ve çocuklarının
hayatla bağlantı kurduğunu (n=1) bildimişlerdir. Nezaket/İyilik haftasında teşekkür
etmesinin hoşlarına gittiğini (n=3) bildirmişlerdir. İşbirliği/Takım çalışması haftasında
mutfakta birlikte çalışmaktan keyif aldıklarını (n=2) bildirmişlerdir.
Karakter güçleri ve çocuklarının iyi oluşunu geliştirmesinin faydası sorulmuştur.
1. Kişi: ‘Duygularının farkına vardı, olumlu duyguları tanıdı, çözüm bulma becerisi
kazandı.’
2. Kişi: ‘Davranışlarında düzelme var, saygılı olmayı öğrendi.’
3. Kişi: ‘Görsel, düşünsel ve el becerisi açısından faydalı.’
4. Kişi: ‘Hepsi etkili ve faydalı.’ olarak düşüncelerini belirtmişlerdir.
Öğretmen tarafından ‘3 iyi şey sohbeti’ ile duyguların ifade edilmesinin
desteklendiği, hikaye tamamlama etkinlikleri ile dil becerileri, kendini ifade etme,
duygularının farkına varma, hayal gücünün geliştirilmesinin desteklendiği belirtilmiştir.
Karakter güçleri kartları somutlaştırmaya faydalı olarak bildirilmiştir.
Her karakter gücü haftası için öğretmenden program içeriği hakkında görüş ve
önerileri alınmış, yaşanan aksaklıkların olup olmadığı sorulmuş ve ebeveyn ödevleri
hakkında görüş ve önerilerine başvurulmuştur.
Kendini düzenleme/Öz-düzenleme haftası yüz yüze uygulanan tek hafta olmuştur.
Bu hafta için öğretmen etkinliklerin başarılı olduğunu, yaş düzeylerine uygun olduğunu,
plana entegresinin kolay olduğunu belirtmiş ve rahatlama egzersizlerine çocuk yogasının
eklenebileceğini önermiştir. Bir aksaklık yaşamadığını bildirmiştir. Ödevlerin veliler
tarafından ilgi gördüğünü ve başarılı seçimler olduğunu, ebeveynler tarafından çok
175
anlatımlarında kolaylık sağlaması amacıyla her oturum için sunumlar hazırlanmıştır. Veli
bilgilendirmeleri deneysel program öncesi, sırası ve sonrasında, 3 defa yapılmak üzere 2’şer
saat süren bilgilendirme toplantıları ile velilere uygulama içeriklerinin açıklanması şeklinde
yürütülmüştür.
Araştırmacı deneysel uygulamanın yapıldığı okulun psikolojik danışmanı olarak görev
yapmaktadır. Bu sebeple uygulama süresince öğretmenlere gereken rehberlik rahatlıkla
yapılabilmiş, uygulama takip edilebilmiş ve ebeveynlere ulaşılabilmiştir. Program içerisinde
bulunan öğrencilerin ebeveynleri ile yapacakları ev ödevleri için zaman zaman videolar
çekilerek ebeveynlere açıklama yapılmıştır.
Deneysel uygulama ön, son ve izleme testleri veri toplama, veri analizi ve
değerlendirme süreci araştırmacı tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma çerçevesinde
Çocuklar için Kısa Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği ile Ebeveynler için 9 Maddeli Pozitif ve
Negatif Duygu Listesi Ebeveyn Formu uyarlama çalışması bilimsel kongrede sunulmuş ve
makalesi yazılarak yayınlanmıştır. Ayrıca Okul Hakkındaki Duygular (OHD) Ölçeği
uyarlama çalışması da makale olarak yazılmış ve yayınlanmıştır. Son olarak araştırmanın
doktora tezi olarak yazılma ve raporlanma süreci araştırmacı tarafından yapılarak, teze son
hali verilmiştir.
Yöntem kısmında buraya kadar araştırmanın deseni, çalışma grubu, veri toplama
araçları, MÇEÖP ve MÇEP hedefleri, geliştirilmesi ve dayandığı kuramsal alt yapı,
uygulama süreci, verilerin toplanması, analiz edilmesi, geçerlik ve güvenirlik çalışmaları ile
araştırmacının rolü hakkında bilgiler sunulmuştur. Sırada araştırmanın nicel ve nitel
bulguları yer almakta ve aşağıda sunulmaktadır.
178
BÖLÜM IV
BULGULAR
Bu bölümde önce, araştırmanın nicel boyutuna yönelik olarak öğrenci, ebeveyn ve
öğretmenlerden elde edilen nicel verilere ilişkin ön analizler ve araştırma verilerinin analizi
ile ilgili bulgulara yer verilmiştir. Sonrasında, araştırmanın deney öncesi ve deney sonrası
nitel boyutuna yönelik olarak öğretmen görüşmelerine dair veriler ile ilgili tema, kategori ve
kodlar sunulmuştur.
Tablo 7
Deney ve kontrol gruplarında yer alan öğrencilerden elde edilen ön test verilerinin
gruplar açısından farklılık gösterip göstermediği bağımsız örneklemler için t testiyle
değerlendirilmiştir. Deney ve kontrol grubundaki öğrencilerin puan ortalamaları arasında, ön
test ölçümleri için istatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklılık olmadığı (p > .05) görülmüş
olup sonuçlar Tablo 8’de sunulmuştur.
Tablo 8
Boy ut Grup N X SS t df p
Deney ve kontrol grubu öğrencilerinin Kısa Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği’ne ait
pozitif duygular ve negatif duygular boyutları ile OHD Ölçeği’ne ait okula ve öğretmene
yönelik tutum, Türkçe becerileri, Matematik becerileri alt boyutları ve toplam puanlarının
anlamlı düzeyde farklılaşma gösterip göstermediği tekrarlı ölçümler için varyans analizi
(Repeated Measures ANOVA) ile incelenmiştir. Öncelikle varyans homojenliği, kovaryans
matrislerinin eşitliği ve küresellik varsayımları incelenmiştir. Varyans homojenliği Levene
testi ile incelenmiş olup, bazı tekrarlı ölçümlerde homojenliğin sağlanamadığı görülmüştür.
Field (2009) deneysel uygulamalarda aynı örneklem grubundan tekrarlı olarak alınan veriler
için varyans homojenliğinin sağlanamayabileceğini belirtmektedir. Ayrıca Box’s M testinin
hassas olmasından dolayı alfa seviyesi p > .001 olarak değerlendirilmiştir (Hahs-Vaughn,
2016; Tabachnick ve Fidell, 2015; Warner, 2013). Mauchly testi sonucunda ise küresellik
varsayımının sağlanamadığı ölçümlerde, epilson değeri dikkate alınarak Greenhouse and
Geisser veya Huynh-Feldt düzeltmesi ile F değerleri dikkate alınmıştır (Verma, 2016).
Aşağıda öğrencilerin pozitif duygu boyutundan aldıkları ortalama puanlar ve tekrarlı
ölçümler için varyans analizi bulguları sunulmuştur.
Deney ve kontrol grubu öğrencilerinin Çocuklar için Kısa Pozitif ve Negatif Duygu
Ölçeği (PANAS-C) pozitif duygular boyutu puanlarının anlamlı düzeyde farklılaşma
gösterip göstermediği tekrarlı ölçümler için varyans analizi ile incelenmiştir. Varyans
homojenliği için Levene Testi sonuçları 1. Ölçüm (F(1,80) = .312, p = .58), 2. Ölçüm
(F(1,80) = .267, p = .61) ve 3. Ölçüm (F(1,80) = 3.978, p = .05) olarak sadece 3. Ölçümde p
değerinin sınır düzeyde yer aldığı, 1. ve 2. ölçümler için homojen olduğu görülmüştür.
Kovaryans matrislerinin eşitliği varsayımı incelenmiş ve homojen olduğu bulunmuştur
(Box's M= 2.506, (F(6,46060.97) =.401, p =.879). Küresellik varsayımı ise Mauchly Testi ile
incelenmiştir (p = .077 > 0.05). Tekrarlı ölçümler için varyans analizi için varsayımların
181
Tablo 9
Tablo 9’da görüldüğü üzere deney grubu öğrencilerinin ortalama puanları deneysel
müdahale sonrası son test ve izleme ölçümünde kontrol grubu öğrencilerinin
ortalamalarından daha yüksek bulunmuş, öğrencilerin pozitif duygu düzeylerinde artış
görülmüştür. Tekrarlı ölçümler için varyans analizi sonuçları Tablo 10’da sunulmuştur.
Tablo 10
Ölçüm (F(2, 160) = 5.309, p < .05, η² = .062), grup (F(1, 160) = 13.205, p < .05, η² =
.142) ve ölçümxgrup ortak etkisinin (F(2, 160) = .4.880, p < .05, η² = .57) istatistiksel açıdan
anlamlı düzeyde olduğu görülmüştür. Buna göre, MÇEP’na katılan deney grubu ve
katılmayan kontrol grubu öğrencilerinin, Çocuklar için Kısa Pozitif ve Negatif Duygu
Ölçeği’ne ait pozitif duygular boyutundan aldıkları ön test ve son test puanları arasında
182
anlamlı düzeyde fark olduğu görülmektedir. Ölçüm etkisinin anlamlı olması, öğrencilerin
pozitif duygular düzeyinin ölçümler arasında anlamlı düzeyde bir farklılaşma gösterdiğini
ifade etmektedir. Ortak etkinin anlamlı olması ise ölçümler arasında pozitif duygu düzeyleri
açısından deney ve kontrol gruplarının farklılaştığını göstermekte ve uygulanan MÇEP’nın
öğrencilerin pozitif duygularını artırmada etkili olduğu anlaşılmaktadır.
Aşağıda öğrencilerin negatif duygu boyutundan aldıkları ortalama puanlar ve tekrarlı
ölçümler için varyans analizi bulguları sunulmuştur.
Deney ve kontrol grubu öğrencilerinin Çocuklar için Kısa Pozitif ve Negatif Duygu
Ölçeği (PANAS-C) negatif duygular boyutu puanlarının anlamlı düzeyde farklılaşma
gösterip göstermediği tekrarlı ölçümler için varyans analizi ile incelenmiştir. Varyans
homojenliği için Levene Testi sonuçları 1. Ölçüm (F(1,80) = 1.535, p = .219), 2. Ölçüm
(F(1,80) = .201, p = .655) ve 3. Ölçüm (F(1,80) = .196, p = .269) olarak tüm ölçümler için
homojen olduğu görülmüştür. Kovaryans matrislerinin eşitliği varsayımı incelenmiş ve
homojen olduğu bulunmuştur (Box's M= 8.049, (F(6,46060.97) = .1.287, p = .259).
Küresellik varsayımı ise Mauchly Testi ile incelenmiştir (p = .000 < 0.05). Mauchly testi
sonucu küresellik varsayımı sağlanamamıştır ve epilson değeri dikkate alınarak Greenhouse
and Geisser düzeltmesi ile F değeri dikkate alınmıştır (Verma, 2016). Öğrencilerin üç ölçüm
için aldıkları puanların ortalama ve standart sapma değerleri Tablo 11’de sunulmuştur.
Tablo 11
Tablo 12
Ölçüm (F(1.169, 93.499) = 7.018, p < .05, η² = .081) ve grup (F(1, 93.499) = 5.376,
p < .05, η² = .063) etkisinin istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde olduğu ancak ölçümxgrup
ortak etkisinin (F(1.169, 93.499) = .334, p >.05, η² = .004) istatistiksel açıdan anlamlı
düzeyde olmadığı görülmüştür. Buna göre, MÇEP’na katılan deney grubu ve katılmayan
kontrol grubu öğrencilerinin, Çocuklar için Kısa Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği’ne
(PANAS-C) ait negatif duygular boyutundan aldıkları ön test ve son test puanları arasında
anlamlı düzeyde fark bulunmamıştır. Ölçüm etkisinin anlamlı olması, öğrencilerin negatif
duygular düzeyinin ölçümler arasında anlamlı düzeyde bir farklılaşma gösterdiğini ifade etse
de, ortak etkinin anlamlı olmaması ölçümler arasında negatif duygu düzeyleri açısından
deney ve kontrol gruplarının farklılaşmadığını göstermektedir.
Aşağıda öğrencilerin OHD Ölçeği Matematik becerileri boyutundan aldıkları
ortalama puanlar ve tekrarlı ölçümler için varyans analizi bulguları sunulmuştur.
düzeltmesi ile F değeri dikkate alınmıştır (Verma, 2016). Öğrencilerin üç ölçüm için
aldıkları puanların ortalama ve standart sapma değerleri Tablo 13’te sunulmuştur.
Tablo 13
Tablo 13’te görüldüğü üzere deney grubu öğrencilerinin ortalama puanları deneysel
müdahale sonrası son test ve izleme ölçümünde kontrol grubu öğrencilerinin
ortalamalarından daha yüksek bulunmuş, öğrencilerin Matematik beceri düzeylerinde artış
görülmüştür. Tekrarlı ölçümler için varyans analizi sonuçları Tablo 14’te sunulmuştur.
Tablo 14
olması, öğrencilerin Matematik beceri düzeyinin ölçümler arasında anlamlı düzeyde bir
farklılaşma gösterdiğini ifade etse de, ortak etkinin anlamlı olmaması ölçümler arasında
Matematik becerileri düzeyleri açısından deney ve kontrol gruplarının farklılaşmadığını
göstermektedir.
Aşağıda öğrencilerin OHD Ölçeği Türkçe becerileri boyutundan aldıkları ortalama
puanlar ve tekrarlı ölçümler için varyans analizi bulguları sunulmuştur.
Tablo 15
Tablo 15’te görüldüğü üzere deney grubu öğrencilerinin ortalama puanları deneysel
müdahale sonrası son test ve izleme ölçümünde kontrol grubu öğrencilerinin
ortalamalarından daha yüksek bulunmuş, öğrencilerin Türkçe beceri düzeylerinde artış
görülmüştür. Tekrarlı ölçümler için varyans analizi sonuçları Tablo 16’da sunulmuştur.
Tablo 16
186
değeri dikkate alınmıştır (Verma, 2016). Öğrencilerin üç ölçüm için aldıkları puanların
ortalama ve standart sapma değerleri Tablo 17’de sunulmuştur.
Tablo 17
Tablo 17’de görüldüğü üzere deney grubu öğrencilerinin ortalama puanları deneysel
müdahale sonrası son test ve izleme ölçümünde kontrol grubu öğrencilerinin
ortalamalarından daha yüksek bulunmuş, öğrencilerin okula ve öğretmene yönelik tutum
düzeylerinde artış görülmüştür. Tekrarlı ölçümler için varyans analizi sonuçları Tablo 18’de
sunulmuştur.
Tablo 18
aldıkları ön test ve son test puanları arasında anlamlı düzeyde fark bulunmaktadır. Ölçüm
etkisinin anlamlı olması, öğrencilerin Okula ve Öğretmene Yönelik Tutum boyutu için
ölçümler arasında anlamlı düzeyde bir farklılaşma gösterdiğini ifade etmekte ve ortak etkinin
anlamlı olması ölçümler arasında Okula ve Öğretmene Yönelik Tutum düzeyleri açısından
deney ve kontrol gruplarının farklılaştığını göstermektedir.
Aşağıda öğrencilerin OHD Ölçeği toplam puanlarından aldıkları ortalama puanlar ve
tekrarlı ölçümler için varyans analizi bulguları sunulmuştur.
Tablo 19
Tablo 19’da görüldüğü üzere deney grubu öğrencilerinin ortalama puanları deneysel
müdahale sonrası son test ve izleme ölçümünde kontrol grubu öğrencilerinin
ortalamalarından daha yüksek bulunmuş, öğrencilerin OHD Ölçeği’nden aldıkları puanlarda
artış olduğu görülmüştür. Tekrarlı ölçümler için varyans analizi sonuçları Tablo 20’de
sunulmuştur.
189
Tablo 20
Veriler için uygulanacak analizlere karar vermeden önce öğretmenlerden elde edilen
nicel veriler için betimleyici analizler gerçekleştirilmiş ve normal dağılım incelemeleri için
basıklık ve çarpıklık değerleri incelenmiştir. Okul Öncesi Sosyal Duygusal Beceriler ve
Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği’ne ait duygu tanıma/duygu ifadesi, empati, öz-düzenleme ve
sosyal yetkinlik boyutları ve toplam puanı, Sosyal-Duygusal Beceriler Ölçeği’ne ait toplam
puan ve Öğretmen-Öğrenci İletişim Ölçeği’ne ait toplam puan dağılımlarının basıklık ve
çarpıklık düzeyleri kabul edilebilir sınırlar içinde olarak görülmüştür. Ölçek toplam puanları
ve alt boyut puanlarına ilişkin betimleyici analizlerden elde edilen puanlar Tablo 21’de
sunulmuştur.
190
Tablo 21
DT/Dİ: Duygu Tanıma/Duygu İfade Etme Faktörü, EM: Empati Faktörü, ÖZ: Öz-düzenleme Faktörü,
SY: Sosyal Yetkinlik Faktörü, SDBPDtop: Okul Öncesinde Sosyal Duygusal Beceriler ve Psikolojik
Dayanıklılık Ölçeği Toplam Puanı, SBDÖ: Sosyal Becerileri Değerlendirme Ölçeği, ÖÖİÖ: Öğrenci-
Öğretmen İlişki Ölçeği
191
Deney ve kontrol gruplarında yer alan öğrencilerden elde edilen ön test verilerinin
gruplar açısından farklılık gösterip göstermediği Bağımsız gruplar için t testiyle
değerlendirilmiştir. Yapılan analizler sonucunda deney ve kontrol grubundaki öğrencilerin
puan ortalamaları arasında, ön test ölçümleri için istatistiksel olarak anlamlı düzeyde fark
olmadığı (p >.05) görülmüştür. Sonuçlar Tablo 22’de sunulmuştur.
Tablo 22
Ölçek/Boyut Grup N X ss t df p.
testi ile incelenmiş olup, bazı tekrarlı ölçümlerde homojenliğin sağlanamadığı görülmüştür.
Field (2009) deneysel uygulamalarda aynı örneklem grubundan tekrarlı olarak alınan veriler
için varyans homojenliğinin sağlanamayabileceğini belirtmektedir. Box’s M testinin hassas
olmasından dolayı alfa seviyesi p > .001 olarak değerlendirilmiştir (Hahs-Vaughn, 2016;
Tabachnick ve Fidell, 2015; Warner, 2013). Mauchly testi sonucu küresellik varsayımının
sağlanamadığı ölçümlerde, epilson değeri dikkate alınarak Greenhouse and Geisser veya
Huynh-Feldt düzeltmesi ile F değerleri dikkate alınmıştır (Verma, 2016).
Aşağıda öğretmenlerden elde edilen Okul Öncesi Sosyal Duygusal Beceriler ve
Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği’ne ait duygu tanıma/duygu ifadesi boyutundan alınan
ortalama puanlar ve tekrarlı ölçümler için varyans analizi bulguları sunulmuştur.
Tablo 23
Tablo 23’te görüldüğü üzere deney grubu öğrencilerinin ortalama puanları deneysel
müdahale sonrası son test ve izleme ölçümünde kontrol grubu öğrencilerinin
ortalamalarından daha yüksek bulunmuş, öğrencilerin duygu tanıma/duygu ifadesi
düzeylerinde artış olduğu görülmüştür. Tekrarlı ölçümler için varyans analizi sonuçları Tablo
24’te sunulmuştur.
Tablo 24
Ölçüm (F(1.869, 149.551) = 6.234, p <.05, η² = .072), grup (F(1, 149.551) = 13.438,
p < .05, η² = .144) ve ölçümxgrup ortak etkisinin (F(1.869, 149.551) = 3.384, p < .05, η² =
.041) istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde olduğu görülmüştür. Buna göre, MÇEP’na katılan
deney grubu ve katılmayan kontrol grubu öğrencilerinin, Okul Öncesi Sosyal Duygusal
Beceriler ve Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği’ne ait duygu tanıma/duygu ifadesi boyutundan
aldıkları ön test ve son test puanları arasında anlamlı düzeyde fark bulunmaktadır. Ölçüm
etkisinin anlamlı olması, öğrencilerin pozitif duygular düzeyinin ölçümler arasında anlamlı
düzeyde bir farklılaşma gösterdiğini ifade etmektedir. Ortak etkinin anlamlı olması ise
ölçümler arasında duygu tanıma/duygu ifade etme düzeyleri açısından deney ve kontrol
gruplarının farklılaştığını göstermekte ve uygulanan MÇEP’nın öğrencilerin duygu
tanımaları/duygu ifadeleri düzeylerini arttırmada etkili olduğu anlaşılmaktadır.
Aşağıda öğretmenlerden elde edilen Okul Öncesi Sosyal Duygusal Beceriler ve
Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği’ne ait empati boyutundan alınan ortalama puanlar ve tekrarlı
ölçümler için varyans analizi bulguları sunulmuştur.
194
Tablo 25
Tablo 25’te görüldüğü üzere deney grubu öğrencilerinin ortalama puanları deneysel
müdahale sonrası son test ve izleme ölçümünde kontrol grubu öğrencilerinin
ortalamalarından daha yüksek bulunmuş, öğrencilerin empati boyutundan aldıkları puanlarda
artış olduğu görülmüştür. Tekrarlı ölçümler için varyans analizi sonuçları Tablo 26’da
sunulmuştur.
Tablo 26
Ölçüm (F(2, 160) = 1.989, p >.05, η² = .024) ve ölçümxgrup ortak etkisinin (F(2,
160) = 1.257, p > .05, η² = .015) istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde olmadığı, grup (F(1,
160) = 7.613, p < .05, η² = .087) etkisinin istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde olduğu
görülmüştür. Buna göre, MÇEP’na katılan deney grubu ve katılmayan kontrol grubu
öğrencilerinin, Okul Öncesi Sosyal Duygusal Beceriler ve Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği’ne
ait empati boyutundan aldıkları ön test ve son test puanları arasında anlamlı düzeyde fark
bulunmamaktadır. Grup etkisinin anlamlı olması, empati düzeyinin gruplar arasında anlamlı
düzeyde bir farklılaşma gösterdiğini ifade etmektedir. Ancak ortak etki ve ölçümlerin
anlamlı olmaması ise ölçümler arasında empati düzeyleri açısından deney ve kontrol
gruplarının farklılaşmadığını göstermekte ve uygulanan MÇEP’nın öğretmenlere göre
öğrencilerin empatilerini artırmada etkili olmadığı anlaşılmaktadır.
Aşağıda öğretmenlerden elde edilen Okul Öncesi Sosyal Duygusal Beceriler ve
Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği’ne ait öz-düzenleme boyutundan alınan ortalama puanlar ve
tekrarlı ölçümler için varyans analizi bulguları sunulmuştur.
üç ölçüm için aldıkları puanların ortalama ve standart sapma değerleri Tablo 27’de
sunulmuştur.
Tablo 27
Tablo 27’de görüldüğü üzere deney grubu öğrencilerinin ortalama puanları deneysel
müdahale sonrası son test ve izleme ölçümünde kontrol grubu öğrencilerinin
ortalamalarından daha yüksek bulunmuş, öğrencilerin öz-düzenleme boyutundan aldıkları
puanlarda artış olduğu görülmüştür. Tekrarlı ölçümler için varyans analizi sonuçları Tablo
28’te sunulmuştur.
Tablo 28
Ölçüm (F(2, 160) = 6.479, p <.05, η² = .075), grup (F(1, 160) = 6.059, p < .05, η² =
.070) ve ölçümxgrup ortak etkisinin (F(2, 160) = 3.722, p < .05, η² = .044) istatistiksel
açıdan anlamlı düzeyde olduğu görülmüştür. Buna göre, MÇEP’na katılan deney grubu ve
katılmayan kontrol grubu öğrencilerinin, Okul Öncesi Sosyal Duygusal Beceriler ve
Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği’ne ait öz-düzenleme boyutundan aldıkları ön test ve son test
197
puanları arasında anlamlı düzeyde fark bulunmaktadır. Ölçüm etkisinin anlamlı olması, öz-
düzenleme düzeyinin ölçümler arasında anlamlı düzeyde bir farklılaşma gösterdiğini ve
ortak etkinin anlamlı olması ise ölçümler arasında öz-düzenleme düzeyleri açısından deney
ve kontrol gruplarının farklılaştığını göstermekte ve uygulanan MÇEP’nın öğretmenlere göre
öğrencilerin öz-düzenleme becerilerini artırmada etkili olduğu anlaşılmaktadır.
Aşağıda öğretmenlerden elde edilen Okul Öncesi Sosyal Duygusal Beceriler ve
Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği’ne ait sosyal yetkinlik boyutundan alınan ortalama puanlar ve
tekrarlı ölçümler için varyans analizi bulguları sunulmuştur.
Tablo 29
Tablo 29’da görüldüğü üzere deney grubu öğrencilerinin ortalama puanları deneysel
müdahale sonrası son test ve izleme ölçümünde kontrol grubu öğrencilerinin
ortalamalarından daha yüksek bulunmuş, öğrencilerin sosyal yetkinlik boyutundan aldıkları
puanlarda artış olduğu görülmüştür. Tekrarlı ölçümler için varyans analizi sonuçları Tablo
30’da sunulmuştur.
198
Tablo 30
Ölçüm (F(2, 160) = 8.680, p <.05, η² = .098), grup (F(1, 160) = 7.173, p < .05, η² =
.082) ve ölçümxgrup ortak etkisinin (F(2, 160) = 8.234, p < .05, η² = .093) istatistiksel
açıdan anlamlı düzeyde olduğu görülmüştür. Buna göre, MÇEP’na katılan deney grubu ve
katılmayan kontrol grubu öğrencilerinin, Okul Öncesi Sosyal Duygusal Beceriler ve
Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği’ne ait sosyal yetkinlik boyutundan aldıkları ön test ve son test
puanları arasında anlamlı düzeyde fark bulunmaktadır. Ölçüm etkisinin anlamlı olması,
sosyal yetkinlik düzeyinin ölçümler arasında anlamlı düzeyde bir farklılaştığını ifade
etmektedir. Ortak etkinin anlamlı olması ile ölçümler arasında sosyal yetkinlik düzeyleri
açısından deney ve kontrol gruplarının farklılaştığını göstermektedir. Uygulanan MÇEP’nın
öğretmenlere göre öğrencilerin sosyal yetkinlik becerilerini artırmada etkili olduğu
anlaşılmaktadır.
Aşağıda öğretmenlerden elde edilen Okul Öncesi Sosyal Duygusal Beceriler ve
Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği toplam puanından alınan ortalama puanlar ve tekrarlı
ölçümler için varyans analizi bulguları sunulmuştur.
Tablo 31
Tablo 31’de görüldüğü üzere deney grubu öğrencilerinin ortalama puanları deneysel
müdahale sonrası son test ve izleme ölçümünde kontrol grubu öğrencilerinin
ortalamalarından daha yüksek bulunmuş, öğrencilerin Okul Öncesi Sosyal Duygusal
Beceriler ve Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği puanlarında artış olduğu görülmüştür. Tekrarlı
ölçümler için varyans analizi sonuçları Tablo 32’de sunulmuştur.
Tablo 32
Tablo 33
Tablo 33’te görüldüğü üzere deney grubu öğrencilerinin ortalama puanları deneysel
müdahale sonrası son test ve izleme ölçümünde kontrol grubu öğrencilerinin
ortalamalarından daha yüksek bulunmuş, öğrencilerin Sosyal Becerileri Değerlendirme
Ölçeği’nden aldıkları puanlarda artış olduğu görülmüştür. Tekrarlı ölçümler için varyans
analizi sonuçları Tablo 34’te sunulmuştur.
Tablo 34
Ölçüm (F(2, 160) = 12.435, p <.05, η² = .135), grup (F(1, 160) = 3.553, p < .05, η² =
.043) ve ölçümxgrup ortak etkisinin (F(2, 160) = 5.583, p < .05, η² = .065) istatistiksel
açıdan anlamlı düzeyde olduğu görülmüştür. Buna göre, MÇEP’na katılan deney grubu ve
katılmayan kontrol grubu öğrencilerinin, Sosyal Becerileri Değerlendirme Ölçeği’nden
aldıkları ön test ve son test puanları arasında anlamlı düzeyde fark bulunmaktadır. Ölçüm
etkisinin anlamlı olması, Sosyal Becerileri Değerlendirme Ölçeği için ölçümler arasında
anlamlı düzeyde bir farklılaşma olduğunu ifade etmektedir. Ortak etkinin anlamlı olması ile
ölçümler arasında deney ve kontrol gruplarının farklılaştığını göstermektedir. Uygulanan
MÇEP’nın öğretmenlere göre öğrencilerin Sosyal Becerileri Değerlendirme Ölçeği
puanlarını artırmada etkili olduğu anlaşılmaktadır.
Aşağıda öğretmenlerden elde edilen Okul Öncesi Sosyal Duygusal Beceriler ve
Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği’ne ait duygu tanıma/duygu ifadesi boyutundan alınan
ortalama puanlar ve tekrarlı ölçümler için varyans analizi bulguları sunulmuştur.
Tablo 35
Tablo 35’te görüldüğü üzere deney grubu öğrencilerinin ortalama puanları deneysel
müdahale sonrası son test ve izleme ölçümünde kontrol grubu öğrencilerinin
ortalamalarından daha yüksek bulunmuş, öğrencilerin Öğrenci-Öğretmen İlişki Ölçeği’nden
aldıkları puanlarda artış olduğu görülmüştür. Tekrarlı ölçümler için varyans analizi sonuçları
Tablo 36’da sunulmuştur.
Tablo 36
Ölçüm (F(1.653, 132.270) = 13.196, p <.05, η² = .142), grup (F(1, 132.270) = 8.498,
p < .05, η² = .096) ve ölçümxgrup ortak etkisinin (F(1.653, 132.270) = 14.911, p < .05, η² =
.157) istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde olduğu görülmüştür. Buna göre, MÇEP’na katılan
deney grubu ve katılmayan kontrol grubu öğrencilerinin, Öğrenci-Öğretmen İlişki
Ölçeği’nden aldıkları ön test ve son test puanları arasında anlamlı düzeyde fark
bulunmaktadır. Ölçüm etkisinin anlamlı olması, Öğrenci-Öğretmen İlişki Ölçeği için
ölçümler arasında anlamlı düzeyde bir farklılaşma olduğunu ifade etmektedir. Ortak etkinin
anlamlı olması ile ölçümler arasında deney ve kontrol gruplarının farklılaştığını
göstermektedir. Uygulanan MÇEP’nın öğretmenlere göre öğrencilerin Öğrenci-Öğretmen
İlişki Ölçeği puanlarını artırmada etkili olduğu anlaşılmaktadır.
Buraya kadar öğretmenlerden elde edilen verilere ait bulgular sunulmuştur. Aşağıda
ebeveynlere uygulanan ölçeklerden alınan ortalama puanlar ve tekrarlı ölçümler için varyans
analizi bulguları yer almaktadır.
Tablo 37
PD: Pozitif Duygular, ND: Negatif Duygular, KGEEÇF_KG: Karakter Güçleri envanteri Erken
Çocukluk Formu_Kişilerarası Güçler, KGEEÇF_EG: Karakter Güçleri envanteri Erken Çocukluk
Formu_Entelektüel Güçler, KGEEÇF_Ö: Karakter Güçleri envanteri Erken Çocukluk
Formu_Ölçülülük, KGEEÇF_A: Karakter Güçleri envanteri Erken Çocukluk Formu_Aşkınlık.
Deney ve kontrol gruplarında yer alan ebeveynlerden elde edilen ön test verilerinin
gruplar açısından farklılık gösterip göstermediği bağımsız gruplar için t testiyle
değerlendirilmiştir. Analiz sonuçlarına göre deney ve kontrol grubundaki öğrencilerin puan
ortalamaları arasında, ön test ölçümleri için istatistiksel olarak anlamlı düzeyde fark
olmadığı (p > .05) görülmüştür. Sonuçlar Tablo 38’de sunulmuştur.
Tablo 38
Ölçek/Boyut Grup N X ss t df p.
Öğrencilerin üç ölçüm için aldıkları puanların ortalama ve standart sapma değerleri Tablo
39’da sunulmuştur.
Tablo 39
Tablo 39’da görüldüğü üzere deney grubu öğrencilerinin ortalama puanları deneysel
müdahale sonrası son test ve izleme ölçümünde kontrol grubu öğrencilerinin
ortalamalarından daha yüksek bulunmuş, öğrencilerin pozitif duygular boyutundan aldıkları
puanlarda artış olduğu görülmüştür. Tekrarlı ölçümler için varyans analizi sonuçları Tablo
40’ta sunulmuştur.
Tablo 40
Ölçüm (F(1.386, 110.858) = 5.612, p <.05, η² = .066), grup (F(1, 110.858) = 11.705,
p < .05, η² = .128) ve ölçümxgrup ortak etkisinin (F(1.386, 110.858) = 3.768, p < .05, η² =
.045) istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde olduğu görülmüştür. Buna göre, MÇEP’na katılan
207
deney grubu ve katılmayan kontrol grubu öğrencilerinin, Çocuklar İçin 9 Maddeli Pozitif ve
Negatif Duygu Listesi Ebeveyn Formu’na ait pozitif duygular boyutundan aldıkları ön test
ve son test puanları arasında anlamlı düzeyde fark bulunmaktadır. Ölçüm etkisinin anlamlı
olması, öğrencilerin pozitif duygular düzeyinin ölçümler arasında anlamlı düzeyde bir
farklılaşma gösterdiğini ifade etmektedir. Ortak etkinin anlamlı olması ise ölçümler arasında
pozitif duygular düzeyleri açısından deney ve kontrol gruplarının farklılaştığını göstermekte
ve uygulanan MÇEP’nın öğrencilerin pozitif duygularını artırmada etkili olduğu
anlaşılmaktadır.
Aşağıda ebeveynlerden elde edilen Çocuklar İçin 9 Maddeli Pozitif ve Negatif
Duygu Listesi Ebeveyn Formu’na ait negatif duygular boyutundan alınan ortalama puanlar
ve tekrarlı ölçümler için varyans analizi bulguları sunulmuştur.
Tablo 41
Tablo 41’de görüldüğü üzere deney grubu öğrencilerinin ortalama puanları deneysel
müdahale sonrası son test ve izleme ölçümünde kontrol grubu öğrencilerinin
ortalamalarından daha düşük bulunmuş, öğrencilerin negatif duygu boyutundan aldıkları
puanlarda azalma olduğu görülmüştür. Tekrarlı ölçümler için varyans analizi sonuçları Tablo
42’de sunulmuştur.
Tablo 42
Grup (F(1, 116.324) = 4.802, p < .05, η² = .057) istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde
olduğu, ölçüm (F(1.454, 116.324) = 2.682, p >.05, η² = .032), ve ölçümxgrup ortak etkisinin
(F(1.454, 116.324) = 1.294, p > .05, η² = .016) istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde olmadığı
görülmüştür. Buna göre, MÇEP’na katılan deney grubu ve katılmayan kontrol grubu
öğrencilerinin, Çocuklar İçin 9 Maddeli Pozitif ve Negatif Duygu Listesi Ebeveyn Formu’na
ait negatif duygular boyutundan aldıkları ön test ve son test puanları arasında anlamlı
düzeyde fark bulunmamaktadır. Ölçüm etkisinin anlamlı olmaması, öğrencilerin negatif
duygular düzeyinin ölçümler arasında anlamlı düzeyde bir farklılaşma göstermediğini ifade
etmektedir. Ortak etkinin anlamlı olmaması ise ölçümler arasında negatif duygular düzeyleri
açısından deney ve kontrol gruplarının farklılaşmadığını göstermekte ve uygulanan
MÇEP’nın öğrencilerin negatif duygularını azaltmada etkili olmadığı anlaşılmaktadır.
Aşağıda ebeveynlerden elde edilen Karakter Güçleri Envanteri Erken Çocukluk
Formu’na ait kişilerarası güçler boyutundan alınan ortalama puanlar ve tekrarlı ölçümler için
varyans analizi bulguları sunulmuştur.
209
Tablo 43
Tablo 43’te görüldüğü üzere deney grubu öğrencilerinin ortalama puanları deneysel
müdahale sonrası son test ve izleme ölçümünde kontrol grubu öğrencilerinin
ortalamalarından daha yüksek bulunmuş, öğrencilerin kişisel güçler boyutundan aldıkları
puanlarda artış olduğu görülmüştür. Tekrarlı ölçümler için varyans analizi sonuçları Tablo
44’de sunulmuştur.
Tablo 44
Ölçüm (F(2, 160) = 7.328, p <.05, η² = .084), grup (F(1, 160) = 16.311, p < .05, η² =
.169) ve ölçümxgrup ortak etkisinin (F(2, 160) = 3.159, p < .05, η² = .038) istatistiksel
açıdan anlamlı düzeyde olduğu görülmüştür. Buna göre, MÇEP’na katılan deney grubu ve
katılmayan kontrol grubu öğrencilerinin, ebeveynler tarafından öğrenciler için doldurulan
Karakter Güçleri Envanteri Erken Çocukluk Formu’na ait kişilerarası güçler boyutundan
aldıkları ön test ve son test puanları arasında anlamlı düzeyde fark bulunmaktadır. Ölçüm
etkisinin anlamlı olmaması, öğrencilerin kişilerarası güçler düzeyinin ölçümler arasında
anlamlı düzeyde bir farklılaşma gösterdiğini ifade etmektedir. Ortak etkinin anlamlı olması
ise ölçümler arasında kişilerarası güçler boyutu düzeyleri açısından deney ve kontrol
gruplarının farklılaştığını göstermekte ve uygulanan MÇEP’nın öğrencilerin kişilerrası
güçlerini artırmada etkili olduğu anlaşılmaktadır.
Aşağıda ebeveynlerden elde edilen Karakter Güçleri Envanteri Erken Çocukluk
Formu’na ait entelektüel güçler boyutundan alınan ortalama puanlar ve tekrarlı ölçümler için
varyans analizi bulguları sunulmuştur.
Tablo 45
211
Tablo 45’te görüldüğü üzere deney grubu öğrencilerinin ortalama puanları deneysel
müdahale sonrası son test ve izleme ölçümünde kontrol grubu öğrencilerinin
ortalamalarından daha yüksek bulunmuş, öğrencilerin entelektüel puan aldıkları puanlarda
artış olduğu görülmüştür. Tekrarlı ölçümler için varyans analizi sonuçları Tablo 46’da
sunulmuştur.
Tablo 46
Ölçüm (F(1.770, 141.611) = 4.211, p <.05, η² = .050), grup (F(1, 141.611) = 38.624,
p < .05, η² = .326) ve ölçümxgrup ortak etkisinin (F(1.770, 141.611) = 12.152, p < .05, η² =
.132) istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde olduğu görülmüştür. Buna göre, MÇEP’na katılan
deney grubu ve katılmayan kontrol grubu öğrencilerinin, ebeveynler tarafından öğrenciler
için doldurulan Karakter Güçleri Envanteri Erken Çocukluk Formu’na ait entelektüel güçler
boyutundan aldıkları ön test ve son test puanları arasında anlamlı düzeyde fark
bulunmaktadır. Ölçüm etkisinin anlamlı olması, öğrencilerin entelektüel güçler düzeyinin
ölçümler arasında anlamlı düzeyde bir farklılaşma gösterdiğini ifade etmektedir. Ortak
etkinin anlamlı olması ise ölçümler arasında entelektüel güçler boyutu düzeyleri açısından
212
Tablo 47
Tablo 47’de görüldüğü üzere deney grubu öğrencilerinin ortalama puanları deneysel
müdahale sonrası son test ve izleme ölçümünde kontrol grubu öğrencilerinin
ortalamalarından daha yüksek bulunmuş, öğrencilerin ölçülülük boyutundan aldıkları
puanlarda artış olduğu görülmüştür. Tekrarlı ölçümler için varyans analizi sonuçları Tablo
48’de sunulmuştur.
213
Tablo 48
Grup (F(1, 137.917) = 5.063, p < .05, η² = .059) istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde
olduğu, ölçüm (F(1.724, 137.917) = 1.050, p >.05, η² = .013) ve ölçümxgrup ortak etkisinin
(F(1.724, 137.917) = .341, p >.05, η² = .004) istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde olmadığı
görülmüştür. Buna göre, MÇEP’na katılan deney grubu ve katılmayan kontrol grubu
öğrencilerinin, ebeveynler tarafından öğrenciler için doldurulan Karakter Güçleri Envanteri
Erken Çocukluk Formu’na ait ölçülülük güçler boyutundan aldıkları ön test ve son test
puanları arasında anlamlı düzeyde fark bulunmamaktadır. Ölçüm etkisinin anlamlı
olmaması, öğrencilerin ölçülülük güçler düzeyinin ölçümler arasında anlamlı düzeyde bir
farklılaşma göstermediğini ifade etmektedir. Ortak etkinin anlamlı olmaması ise ölçümler
arasında ölçülülük güçler boyutu düzeyleri açısından deney ve kontrol gruplarının
farklılaşmadığını göstermekte ve uygulanan MÇEP’nın öğrencilerin ölçülülük güçlerini
artırmada etkili olmadığı anlaşılmaktadır.
Aşağıda ebeveynlerden elde edilen Karakter Güçleri Envanteri Erken Çocukluk
Formu’na ait aşkınlık güçleri boyutundan alınan ortalama puanlar ve tekrarlı ölçümler için
varyans analizi bulguları sunulmuştur.
Tablo 49
Tablo 49’da görüldüğü üzere deney grubu öğrencilerinin ortalama puanları deneysel
müdahale sonrası son test ve izleme ölçümünde kontrol grubu öğrencilerinin
ortalamalarından daha yüksek bulunmuş, öğrencilerin aşkınlık boyutundan aldıkları
puanlarda artış olduğu görülmüştür. Tekrarlı ölçümler için varyans analizi sonuçları Tablo
50’de sunulmuştur.
Tablo 50
Grup (F(1, 160) = 6.346, p <.05, η² = .073) istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde,
ölçüm (F(2, 160) = 1.564, p >.05, η² = .019) ve ölçümxgrup ortak etkisinin (F(2, 160) =
1.485, p > .05, η² = .018) istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde olmadığı görülmüştür. Buna
göre, MÇEP’na katılan deney grubu ve katılmayan kontrol grubu öğrencilerinin, ebeveynler
215
tarafından öğrenciler için doldurulan Karakter Güçleri Envanteri Erken Çocukluk Formu’na
ait aşkınlık boyutundan aldıkları ön test ve son test puanları arasında anlamlı düzeyde fark
bulunmamaktadır. Ölçüm etkisinin anlamlı olmaması, öğrencilerin aşkınlık düzeyinin
ölçümler arasında anlamlı düzeyde bir farklılaşma göstermediğini ifade etmektedir. Ortak
etkinin anlamlı olmaması ise ölçümler arasında aşkınlık boyutu düzeyleri açısından deney ve
kontrol gruplarının farklılaşmadığını göstermekte ve uygulanan MÇEP’nın öğrencilerin
aşkınlık güçlerini artırmada etkili olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu kısımda bu araştırmaya ait nitel araştırma bulguları yer almaktadır. Hem deneysel
müdahale öncesinde hem de deneysel müdahale sonrasında öğretmen ve yönetici
görüşmelerinden elde edilen nitel verilere ait bulgular iki başlık altında ayrı ayrı
sunulmuştur. Öncelikle deneysel müdahale öncesi gerçekleştirilen görüşmeye ait bulgular
aşağıda yer almaktadır.
Tablo 51
K1 43 22 Yönetici
K2 36 14 Yönetici
K3 42 21 Deney Grubu Öğretmeni
K4 39 15 Deney Grubu Öğretmeni
K5 37 13 Kontrol Grubu Öğretmeni
K6 41 20 Kontrol Grubu Öğretmeni
Tablo 52
Görüşme Sorusu 3: Pozitif psikoloji hakkında bilginiz var mı? Bilginiz varsa neler
biliyorsunuz? Bilginiz yoksa size nele çağrıştırıyor?
220
Katılımcıların pozitif psikoloji hakkında görüşlerine ait tema, kategori ve kodlar Tablo
53’te sunulmuştur.
Tablo 53
Görüşme Sorusu 4: Pozitif Eğitim hakkında bilginiz var mı? Bilginiz varsa neler
biliyorsunuz? Bilginiz yoksa size neler çağrıştırıyor?
222
Katılımcıların pozitif eğitim hakkında görüşlerine ait tema, kategori ve kodlar Tablo
54’te sunulmuştur.
Tablo 54
Öğretmen K5 ‘Pozitif eğitim bana çocuğun zayıf olduğu konularda başarı beklemek
yerine yetenekleri, ilgi alanları üzerinde durulması gerektiği düşüncesini çağrıştırıyor.’
diyerek öğrencilerin güçlü yanlarına yönelik cevap verirken pozitif eğitim içerisinde yer alan
başarı kavramından da bahsetmektedir. Görülmektedir ki, Öğretmen K5 başarı ve güçlü
yanlar/yetenekler kodları içerisinde görüşler bildirmiştir.
Öğretmen K4 ‘İnsanların duygu, düşünce yaşam şartlarını kibar, yumuşak, toplum
sınırları içinde kabul görülebilir düzeyde kendini ve duygularını eğitme.’ diyerek olumlu
iletişim, duygularını ve düşüncelerini olumluya yönelik düzenlemekten bahsetmektedir.
Görülmektedir ki, Öğretmen K4 olumlu ilişki, olumlu düşünme ve duygu düzenleme kodları
içerisinde görüşler bildirmiştir.
Yönetici K2 öğretmen K4 gibi ‘Eğitim sürecinde pozitif duygu ve davranışları
kullanmak olabilir.’ diyerek olumlu duyguları çağrıştırdığını dile getirmiş ve olumlu duygu-
mutluluk kodu içerisinde görüş bildirmiştir.
Yine öğretmen K3 ‘Tahminim, insanların düşüncelerinin ya da düşünce tarzının
negatif ya da olumsuz olması yerine pozitife teşvik edilerek ya da yönlendirilerek
oluşturulması.’ diyerek öğretmen K4 gibi olumlu düşünceden bahsetmiş ve olumlu düşünme
kodu içerisinde görüş bildirmiştir.
Öğretmen K6 ‘Çocuğun her duruma uyum sağlaması…..Yani pozitif davranışlarına
odaklanmak gibi, nazik davrandıkları, dürüst davrandıkları zaman bu davranışlarını takdir
etmek ve üzerinde durmak gibi.’ diyerek öğretmen K4 gibi olumlu iletişim kurmaktan
bahsettiği görülmüş ve olumlu ilişkiler kodu içerisinde görüş bildirmiştir.
Bir diğer kategori pozitif eğitimin uygulanmasına yönelik yaklaşımlar kategorisidir.
Bu kategoriye ait kodlar ve örnek cümleler aşağıda sunulmuştur.
Güçlü yanlarını ortaya çıkaran eğitim ile ilgili olarak yönetici K1 ‘Pozitif eğitim
öğrenci merkezli olup öğrencilerin mutlu olacağı eğitim ortamının oluşturulmasını
çağrıştırdı bende. Öğrencilerin güçlü yanlarını ortaya çıkarmak böylelikle mutlu olmalarını
sağlamak.’ ve öğretmen K5 ‘Pozitif eğitim bana çocuğun zayıf olduğu konularda başarı
beklemek yerine yetenekleri, ilgi alanları üzerinde durulması gerektiği düşüncesini
çağrıştırıyor.’ diyerek görüşlerini bildirmiştir. Görülmektedir ki, Yönetici K1 ve Öğretmen
K5 güçlü yanlarını ortaya çıkaran eğitim kodu içerisinde görüşler bildirmiştir.
Düşüncelerin eğitilmesi ile ilgili olarak öğretmen K4 ve K3 görüşlerini bildirirken,
öğretmen K4 duyguların eğitilmesinden de bahsetmektedir. Örneğin öğretmen K4
‘İnsanların duygu, düşünce yaşam şartlarını kibar, yumuşak, toplum sınırları içinde kabul
224
Tablo 55
Problem çözmeyi K1 K5 2
sağlaması
Baş etme Kendini/güçlü yönlerini K1 K5 2
becerilerini tanıması
geliştirmesi
Sağlığı koruması K1, K2 2
Olumlu ilişkiler K3 1
225
Tablo 56
Görüşme Sorusu 7: Mevcut Okul Öncesi Eğitim Programı’nın öğrencilerin mutluluk ve iyi
oluşlarını arttırması konusundaki görüşleriniz nelerdir?
Katılımcıların mevcut Okul Öncesi Eğitim Programı’nın öğrencilerin mutluluk ve iyi
oluşların katkısı hakkında görüşlerine ait tema, kategori ve kodlar Tablo 57’de sunulmuştur.
Tablo 57
kategorisinin içerisinde ise öğrenci ilgi ve ihtiyaçları açısından bireysel eğitim kodu olarak
yer almıştır.
Öğretmen K5 tarafından ‘Bence arttırıyor. Esnek olduğunda öğretmen dilediği
şekilde planını şekillendirebiliyor. Bu birazcık da öğretmene bağlı aslında. Program esnek,
öğretmende öğrencinin mutluluğunu ön plana alarak bir eğitim modeli uygularsa mümkün.’
diyerek öğretmenin farkındalığına bağlı olduğunu ve etkinlikleri uygulama amaçları için
aldıkları öncelikten bahsetmektedir. Mutluluk ve iyi oluşu içerdiği yönünde gerekçeler
kategorisi altında öğretmenin farkındalığına bağlı kodu içerisinde bulunduğu görülmüştür.
Öğretmen K6’ da ‘Okul öncesi eğitim çocuklara ideal bir ortam sağlayarak katkıda
bulunuyor. Özellikle bu konulara önem verilmiyor. Bizler etkinlikler yapıyoruz.’ diyerek
öğretmen uygulamalarının yürütülme şeklini dile getirmektedir. Öğretmen K6 tarafından
değerler eğitiminin uygulanmasına bağlı olduğu da dile getirilmekte ‘Bu konuda sadece
değerler eğitimine ilişkin bir program uygulanıyor.’ diyerek belirtilmektedir. Mutluluk ve iyi
oluşu içerdiği yönünde gerekçeler kategorisi altında öğretmenin farkındalığına bağlı ve
değerler eğitimi kodu içerisinde görüş bildirdiği anlaşılmaktadır.
Yönetici K2 tarafından yönetici K1’nin de görüşünde bildirdiği gibi ‘Hem ekonomik
şartları iyileştirilmeli, hem eğitim ortamları düzenlenmeli.’ diyerek fiziki koşulların
düzenlenmesi gerektiğine, ‘Programın bireysel olarak çocuklarla ilgilenerek uygulanması
konusunda sorun oluyor.’ diyerek bireysel eğitim uygulamalarında yaşanan sorunlara dikkat
çekilmektedir. Yönetici K2 ‘Öğrencilerin bireysel ilgi alanları ve istekleri göz önünde
bulundurulabilir.’ diyerek öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçları açısından bireysel eğitim
uygulamalarına yönelmenin faydalı olacağına yönelik görüşünü ifade etmektedir. Ayrıca
‘…..mevcutlar maksimum 15 olarak belirlenmelidir.’ diyerek öğrenci sayılarının fazla
oluşuna dikkat çekmektedir. Ayrıca öğretmene yaklaşım konusunda yönetici K2
‘Öğretmenin iyi oluş halini arttırmadan, uygulanacak hiçbir program ‘’ne kadar iyi olursa
olsun’’ hedeflenen amaca yeterli düzeyde ulaşmayacaktır….Evet, önce öğretmenlerin iyi
oluş ve mutlulukları arttırılmalı.’ diyerek öğretmenlerin yaşadıkları soruna değinmektedir.
Öğretmen eğitimi önerisi getiren yönetici K2 ‘Ayrıca öğretmenleri de motive edecek
eğitimler yapılmalıdır.’ şeklinde görüşlerini bildirmektedir. Yönetici K2’nin Okul Öncesi
Eğitim Programı’nın mutluluk ve iyi oluşa etki eden bir program olması ile ilgili yeterli etki
etmediği hakkında gerekçeler kategorisi içerisinde bireysel eğitim uygulamalarını yapabilme,
öğrenci sayılarının fazlalığı, öğretmene yaklaşım ve fiziki koşulların yetersizliği kodları ile
görülmüştür. Yeterli etki etmesini desteklemek için öneriler kategorisinin içerisinde ise
231
öğretmen eğitimi ile öğrenci ilgi ve ihtiyaçları açısından bireysel eğitim kodları olarak yer
almıştır.
Programın yeterli olmaması ile ilgili kategoride öğretmen K4 ‘Mevcut okul öncesi
program çocukların bireysel olarak yapabildiği (kesme, yapıştırma, drama gibi) etkinliklere
uyum gösterebiliyorsa mutluluk sağlıyor. Çocuk bunları evde öğrenmeden sadece okulda
öğrenmek için geldiyse bu becerileri kazanana kadar biraz stresli, mutsuz, yetersiz
hissediyor.’ diyerek öğrencilerin kendilerini yeterli hissetmesinden bahsetmektedir.
Öğretmen K4 ‘Evde de okuldaki etkinlikleri desteklenirse, ön hazırlık olur, çocukta kendini
yeterli hisseder.’ diyerek öğrencilerin yeterlik ve ilgilerinin aile içinde desteklenmesi
gerektiğini önermektedir. Okul Öncesi Eğitim Programı’nın mutluluk ve iyi oluşa yeterli etki
etmediği hakkında gerekçeler kategorisi içerisinde yeterlilik ve bireysel eğitim
uygulamalarını yapabilme kodları ile görülmüştür. Yeterli etki etmesini desteklemek için
öneriler kategorisinin içerisinde ise öğrenci yeterliliğinin desteklenmesi kodu içerisinde yer
almıştır.
Öğretmen K3’te ‘Mevcut program iyi oluşlarını ve kendine yeterlilik özelliklerini
aslında az da olsa geliştirmeyi amaçlıyor. Ama daha çok desteklenmesi, kendi kendine
yeterlilik ve pozitif yaklaşımla problemlere yaklaşılmalı.’ diyerek program içerisinde
çocukların yeterliklerinin desteklenmesinden bahsetmektedir. Pozitif bir yaklaşımla
problemlere yaklaşılmasını da dile getirmektedir. Okul Öncesi Eğitim Programı’nın
mutluluk ve iyi oluşa yeterli etki etmediği hakkında gerekçeler kategorisi içerisinde yeterlilik
kodu görülmüştür. Yeterli etki etmesini desteklemek için öneriler kategorisinin içerisinde ise
problemlere pozitif yaklaşım ve öğrenci yeterliliğinin desteklenmesi kodu olarak yer
almıştır.
Tablo 58
Programı’nın güçlerini
karakter geliştirmesi Biraz K2 K3 2
güçlerine
etkisi
Karakter Değerler eğitimi K1 K6 2
güçlerini Öğrenme süreci K1 K4, K5 3
içermesine uygulamaları
yönelik Öğretmenin K1 K4, K5 3
gerekçeler farkındalığına bağlı
Okul Öncesi Geleneksel öğretmen K2 1
Eğitim yaklaşımı
Programı’nın Yeterli düzeyde Bireysel farklılıkların K2 1
karakter etkili olmaması yeterli dikkate
güçlerine ile ilgili alınmaması
etkisi hakkında gerekçeler
gerekçeler Uygulanabilir program K3 1
ihtiyacı
Yeterli düzeyde Öğretmen Eğitimi K2 1
etkili olması için Öğretmenin etkinlikleri K1 K4, K5 3
öneriler çeşitli uygulamalar ile
sunması
Tablo 59
öğrenciler açısından olumlu beklentiler kategorisi içerisinde mutluluğun artması kodu ile
görülmüştür.
Ayrıca yönetici K2 ‘Çocukların daha mutlu olabileceği, gelişebileceği bir içerik
sunacağını düşünüyorum.’ diyerek mutlu olacaklarına ve uygulanabilir etkinlikleri
içereceğine dair görüşünü bildirmektedir. Yönetici K2’nin görüşleri, öğretmenler açısından
olumlu beklentiler kategorisi içerisinde uygulanabilir etkinlikler kodu ve öğrenciler
açısından olumlu beklentiler kategorisi içerisinde mutluluğun artması kodu ile görülmüştür.
Öğretmen K5 ‘Çocukların istek, ihtiyaç ve mutlu olmalarına yönelik bir program
olmasını bekliyorum.’ diyerek hem mutlu olacaklarına hem de istek ve ihtiyaçlarına yönelik
uygulanabilir etkinliklerin uygulanacağına dair görüşünü ifade etmektedir. Öğretmen K5’in
görüşleri, öğretmenler açısından olumlu beklentiler kategorisi içerisinde uygulanabilir
etkinlikler kodu ve öğrenciler açısından olumlu beklentiler kategorisi içerisinde mutluluğun
artması ile ile öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçları açısından bireysel etkinlikler kodları ile
görülmüştür.
Öğretmen K6 ‘Adından anlaşıldığı üzere daha mutlu, özgüvenli, olumlu bakış
açısına sahip, zorlu durumlarla başa çıkabilen çocuklar.’ diyerek mutlu olacaklarına, olumlu
bakış açısı geliştireceklerine, özgüven geliştireceklerine ve problem çözme becerilerinin
gelişeceğine dair olumlu beklentilerini belirtmektedir. Öğretmen K6’nın görüşleri, öğrenciler
açısından olumlu beklentiler kategorisi içerisinde problem çözme becerisini geliştirmesi,
özgüveni desteklemesi, olumlu düşünmeyi sağlaması ve mutluluğun artması ile kodları ile
görülmüştür.
Öğretmen K3 tarafından ise ‘Günümüz şartlarında bireylerin mutlu olma ya da
problem çözme yeteneklerinin daha çok geliştirilmeye ve sorunlarla başa çıkabilmede daha
çok desteklenmeye ve yol göstermeye ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum’ diyerek problem
çözme becerilerinin gelişeceğine dair beklentisini dile getirmektedir. Öğretmen K3’ün
görüşleri, öğrenciler açısından olumlu beklentiler kategorisi içerisinde problem çözme
becerisini geliştirmesi ve mutluluğun artması kodları ile görülmüştür.
Öğretmen K4 tarafından ‘Evrak yükünün azaltılması, materyaller açıklayıcı,
uygulamalar kolay olmalı. Çocukların anlamakta ve gerçekleştirmekte zorlanmayacağı
etkinliklerin seçilmesi.’ denilerek evrak hazırlama, materyallerin öğrenci ve öğretmen için
anlaşılır olması ve uygulamaların çocukların anlayabileceği ölçüde kolay olmasından
bahsettiği görülmektedir. Öğretmen K4’ün görüşleri, öğretmenler açısından olumlu
beklentiler kategorisi içerisinde uygulanabilir etkinlikler kodu ve işleyiş ile ilgili beklentiler
kategorisi içerisinde evrak ve materyallerin kullanılması ve uygulama süreci kodları ile
236
görülmüştür. İşleyiş ile ilgili beklentiler kategorisine ait diğer görüşler için örnek cümleler ve
kodlar şu şekildedir; Yönetici K1 yaşantıya dönüştürecek uygulamalardan bahsederken,
öğretmen K5’te programın çocukların istek ve ihtiyaçlarını içermesi yönündeki beklentilerini
ifade etmektedir. Öğretmen K5 tarafından ‘Öğrenciyi merkeze alan bir program olabilir diye
düşünüyorum.’ diyerek beklentisini belirtmektedir. Programın öğrenci merkezli olması kodu
içerisinde öğretmen K5’in görüşü, uygulama süreci kodu içerisinde ise yönetici K1, K2 ve
öğretmen K5’in görüşü yer almıştır.
Aşağıda katılımcıların Okul Öncesi Eğitim Programı’nın pozitif psikoloji ve pozitif
eğitim yaklaşımı doğrultusunda öğrencilerin iyi oluş ve karakter güçlerini karşılayıp
karşılamadığına dair verdikleri cevaplar özetlenmiştir. Daha iyi anlaşılması adına tema,
kategori ve kod karşılaştırması yapılmış ve sonuçlar Tablo 60’ta sunulmuştur.
Tablo 60
Tablo 61
K1 43 22 Yönetici
K2 36 14 Yönetici
K3 42 21 Deney Grubu Öğretmeni
K4 39 15 Deney Grubu Öğretmeni
Tablo 62
çalışma, işbirliği olabildi diye düşünüyorum. Bireysel farklara önem veren bir anlayış.
Soruna odaklanmıyor sadece gelişmeye odaklanıyor. Böylece sorunda ortaya çıkmamış
oluyor’ diyerek sorumluluk, olumlu duygular, başarı, önleyicilik ve problem çözme, bireysel
farklılıklar, sosyalliğe katkı sağlaması, olumlu ve gerçekçi düşünme üzerine görüşlerini
bildirmiş ve bu doğrultuda kodlar oluştuğu görülmüştür.
Öğretmen K3 ‘Pozitif eğitimde sorumluluk kazandırmanın önemli olduğunu
düşünüyorum. Çocukların güçlü yanlarına odaklanmanın süreç açısından faydalı olduğunu
gördüm. Farklı bakış açıları ile olumlu düşünce artıyor, olumlu duygular artıyor, çocukların
iletişimi olumlu anlamda etkileniyor. Her başarı için bir adım atmanın faydalı olduğunu
gördüm. Başarıyı da etkiliyor. Tek tek karakter güçlerine odaklanmak öğrenmeyi de
arttırıyor, çocuklarda geliştirilmesi hedeflenen güçlü yönlerin çalışılması
sağlanıyor….Problem ortaya çıkmadan önleyicilikte sağlıyor.’ diyerek olumlu ve gerçekçi
düşünme, olumlu duygular, başarı, önleyicilik ve problem çözme, güçlü yönlere odaklanma
ve sosyalleşmeye katkısından bahsetmiş ve bu doğrultuda kodlar oluşmuştur.
Öğretmen K4 ‘…Çocuklar için de duyguları tanıma, anlamlandırmada, ifade etme
gibi konularda çok yetersiz kalıyorlar aslında. Başkalarının duygularını tanımada yetersiz
kalabiliyorlar. Ancak güçlü yanlara odaklanmaları fayda sağlayabiliyor. Duygu tanıma ve
ifade etme çalışmalarının önemli olduğunu ve sosyal becerilerini arttırdığını gördüm.’
diyerek olumlu duygular, karakter güçleri ve sosyalliğe katkı sağlamasından bahsedildiği
görülmüştür.
MÇEP ve MÇEÖP’nın etkisi teması altında bulunan MÇEÖP’nın öğretmenlere
faydası kategorisi yer almaktadır. Bu kategori doğrultusunda oluşan kod ve örnek cümleler
aşağıda sunulmuştur.
Yönetici K1 ‘..Öğretmen eğitimi de çok faydalıydı. Okulun tüm bileşenlerinin dahil
edilmesi, ortak bir payda ve anlayışın olması çok faydalıydı...’ diyerek öğretmen eğitiminden
ve ortak bir payda da çalışılmasının fayda sağladığından bahsetmiştir.
Öğretmen K2 ‘Bende pozitif psikoloji öğretmen eğitiminin faydalı olduğunu
düşünüyorum. Çünkü ilk önce öğretmenlerin kendileri olumlu duygular oluşturmalı, karakter
güçlerini tanımalı….Olumlu düşünebiliyorlar.’ diyerek öğretmenlerin ilk olarak olumlu
duyguları ve karakter güçlerini tanımaları gerektiğinden bahsetmekte, öğretmen eğitiminin
faydasına değinmekte, olumlu ve gerçekçi düşünmeyi eklemektedir.
Öğretmen K3 ‘Eğer öğretmen eğitimi olmasaydı pozitif psikolojiyi anlamakta güçlük
yaşayabilirdim. Çünkü bana ilk olarak sadece olumlu düşünmek, iyisini iste iyisi olsun gibi
bir düşünce hissettirmişti. Ancak hayata pozitif düşünce doğrultusunda bakışımızın, güçlü
242
Görüşme Sorusu 3: Mutlu Çocuklar Eğitim Programı sonrasında pozitif eğitim hakkındaki
görüşleriniz nelerdir?
Katılımcıların MÇEP sonrası pozitif eğitim hakkında görüşlerine ait tema, kategori
ve kodlar Tablo 63’te sunulmuştur.
Tablo 63
arttıkça güç olabiliyor.’ diyerek hem sınıf sayılarından hem de zamanın yeterli olmayışından
bahsedilmiştir.
Görüşme Sorusu 3: Sizce Mutlu Çocuklar Eğitim Programı mutluluk ve iyi oluşlarını
arttırmada öğrencilere ne gibi katkılar sağladı?
Katılımcıların MÇEP sonrası öğrencilerin mutluluk ve iyi oluşları hakkında
görüşlerine ait tema, kategori ve kodlar Tablo 64’te sunulmuştur.
Tablo 64
Mutluluk ve
iyi oluş Üç iyi şey uygulaması K2 K3, K4 3
uygulamaları Duygu etkinlikleri K2 K3 2
Kendini ifade etme K2 K3, K4 3
Uygulama yöntemleri
Örneklendirme K3, K4 2
Aile ödevleri K1 1
Farklı etkinlikler K1, K2 K3 3
Mutluluk K1, K2 K3, K4 4
Olumlu duyguları Motivasyon ve Başarı K3, K4 2
arttırması Özgüven K1, K2 K3, K4 4
Pozitif eğitim İyi oluş K1, K2 K3 3
müdahale Problem çözme ve K1 K4 2
programı: önleme
Baş etme becerilerini
MÇEP’nın Kendini/güçlü yönlerini K3, K4 2
geliştirmesi
etkisi tanıması
Empati K3 1
Bakış açısı K3, K4 2
Olumlu İlişkiler K4 1
Ev ve okulda birliktelik K1 1
Sınırlılıkları Model olunması gerektiği K3, K4 2
Pozitif eğitim müdahale program: MÇEP’nın etkisi teması altında ise olumlu duyguları
arttırması, baş etme becerilerini geliştirmesi ve sınırlılıkları ile ilgili kategoriler oluştuğu
görülmektedir. Aşağıda bu kategorilere bağlı kodlar ve örnek cümleler sunulmuştur.
Öncelikle tüm öğretmenler tarafından MÇEP mutluluk ve iyi oluş uygulamalarının
katkı sağladığı görülmektedir. Ayrıca katılımcılar uygulama yöntemlerinden, öğrencilere
hangi açılardan fayda sağladığından ve uygulamalarda yaşanan sınırlılıklardan bahsetmiştir.
Örneğin yönetici K1 ‘Bende problem çözme ve önleme becerilerinde artış olduğunu
düşünüyorum. Daha mutlu oluyorlar. Aile ödevleri kendi evlerinde birliktelik sağlamaya
katkı sağlıyor. Böylece hem evde hem de okulda daha mutlu, özgüvenli ve iyi oluyorlar.
Farklı etkinlikler ile etkinliklere dahil olmaları artıyor.’ diyerek uygulamalar yöntemleri
kategorisinde yer alan aile ödevlerinden ve farklı etkinliklerden bahsetmiştir. Öğrencilerin
mutlu olduklarını, problem çözdüğünü, özgüvenli olduklarını, ev ve okulda birliktelik
sağlandığını ve iyi oluşlarının arttığını belirtmiştir. Böylece olumlu duyguları arttırma
kategorisi içerisinde mutluluk, özgüven ve iyi oluş kodları ile baş etme becerilerini
geliştirmesi kategorisi içerisinde problem çözme ve önleme kodu içerisinde görüş bildirdiği
anlaşılmaktadır.
Yönetici K2 ‘Öğrencilerin duygularına odaklanılarak yapılan çalışmada iyi giden
şeylerin konuşulması, olumlu duyguların arttırılmaya çalışıldığı etkinlikler, onların iyi
oluşlarını arttırdı diye düşünüyorum. Kendilerini ifade etme becerilerine katkı sağlıyor.’
diyerek uygulama yöntemleri kategorisi içerisinde üç iyi şey sohbeti, duygu etkinlikleri,
farklı etkinlikler ve kendilerini ifade etmelerine yönelik çalışmalardan bahsettiği
görülmüştür. Öğrencilerin mutluluk ve iyi oluşlarında artış olduğu, özgüven kazandıkları
ifade edilmiştir. Böylece olumlu duyguları arttırma kategorisi içerisinde mutluluk, özgüven
ve iyi oluş kodları içerisinde görüş bildirdiği anlaşılmaktadır.
Öğretmen K3 ‘Empati kurmaya çalışıyorlar, kendilerini, güçlerini tanıdıkça ve ifade
ettikçe mutlu oluyorlar ve kendileri hakkında iyi düşünerek iyi oluşlarına katkı sağladı.
Akademik olarak destekleyen bir program, başarma duygusunu destekliyor, o sebeple
akademik gelişimi de güçlü yanlar ile birleştirebildik. Üç iyi şey yeine biz sınıfımızda bir iyi
şey hakkında konuştuk. Bazen duygular çarkını kullanarak örnekler ile çoğalttık. İyi olaylar
mutluluklarını arttırıyor.’ diyerek uygulama yöntemleri kategorisi içerisinde üç iyi şey
sohbeti, duygu etkinlikleri, farklı etkinlikler, kendilerini ifade etmeleri ve örneklendirme
yapıldığından bahsedilmiş olduğu görülmektedir. Öğrencilerde akademik gelişimi
desteklediği ve başarı sağladığı, kendilerini tanıdıkları, bakış açısı sağladığı, empatiyi
geliştirmeye çalıştığı, özgüven sağladığı, mutluluk ve iyi oluşlarının arttığı yönünde
247
görüşlerini ifade etmiş ve bu doğrultuda olumlu duyguları arttırması ve baş etme becerilerini
geliştirmesi kategorilerine ait kodların oluştuğu anlaşılmaktadır. Ancak ‘…..Sınıf sayıları
sebebiyle zaman yetmiyor, diğer çocuklar sıkılabiliyor.’ diyerek üç iyi şey sohbetinin neden
bir iyi şey sohbeti olarak kullanıldığına açıklıklama getirmiştir. Sınıf sayılarının fazla olması
ve zamanın yetmemesi nedeni ile bir iyi şey sohbeti uygulanmıştır. Ayrıca yukarıdaki
ifadede görüldüğü üzere öğretmenler öğrencilere model olarak uygulamaları
gerçekleştirmiştir. Öğretmen K3’ün programın sınırlılıklarına ait kategorisi içerisinde görüş
bildirdiği ve belirtilen maddeler doğrultusunda kodlar oluştuğu görülmektedir.
Öğretmen K4 ‘Bende sınıf sayısı sebebi ile sizinle de konuştuğumuz gibi bir iyi şey
sohbeti gerçekleştirdim. Çocuklar benzer örnek olaylar söyleme eğilimindeler. Ancak
örnekler ile desteklenince olumlu olayları anlatmalarında çeşitlenme oldu. Kendilerini ifade
ettikçe mutlu oldular. Çekingenliklerinde azalma var, etkinlikleri bir şekilde
başarabileceklerine inanıyorlar. Kendi güçlerini tanıyorlar. Bununla birlikte problemlere
çözüm üretme, sorun büyümeden önleme, farklı bakış açısından bakma becerilerini ve sosyal
ilişkilerini arttırdı.’ demiştir. Böylece örneklendirme, başarı, üç iyi şey sohbeti, ve kendini
ifade etme kodları ile uygulama yöntemleri kategorisi içerisinde görüş bildirdiği
anlaşılmaktadır. Böylece olumlu duyguları arttırma kategorisi içerisinde mutluluk,
motivasyon ve başarı ve özgüven kodları ile baş etme becerilerini geliştirmesi kategorisi
içerisinde bakış açısı, olumlu ilişkiler kurma, kendini/güçlü yönlerini tanıma, problem çözme
ve önleme kodları içerisinde görüş bildirdiği anlaşılmaktadır. Ancak sınıf sayıları
etkinliklerin model olunarak işlenmesi gerekmesi sebebi ile sınırlılık olarak belirtilmiştir.
Sınırlılıklar kategorisi içerisinde model olunması gerektiği, bir iyi şey sohbeti ve sınıf
sayıları kodları içerisinde görüş bildirdiği söylenebilir.
Görüşme Sorusu 4: Sizce Mutlu Çocuklar Eğitim Programı öğrencilerin karakter güçlerini
arttırmada öğrencilere ne gibi katkılar sağladı?
Katılımcıların MÇEP sonrası öğrencilerin karakter güçleri hakkında görüşlerine ait
tema, kategori ve kodlar Tablo 65’te sunulmuştur.
Tablo 65
Katkısı Yok
Karakter
Takım çalışması K1 K3, K4 3
güçleri
uygulamaları Sevgi K3, K4 2
Karakter güçleri Azim/Çalışkanlık K1 K3, K4 3
Öz-düzenleme K1 K3, K4 3
Umut K3 1
Mizah K4 1
Nezaket K4 1
Sosyal zeka K1 1
Bakış açısı K4 1
Pozitif psikoloji ile K4 1
entegre
Sınıf etkinliklerine K4 1
entegre
Uygulamalara yönelik Değerler eğitiminden K4 1
öğretmen yaklaşımları farklı
Bireysel farklılıklara K3 1
sahip
Farkındalık sağlaması K2 K3, K4 3
Olumlu sınıf atmosferi K2 1
Özgüvenli olmak K1 K3, K4 3
Mutluluk K1, K2 K3, K4 4
Olumlu duyguları
Güçlü hissetmek K1, K2 K3, K4 4
arttırması
Duygu düzenleme K1 K4 2
Akademik gelişim K1 K3 2
Pozitif eğitim Problem çözme ve K1, K2 2
müdahale önleme
programı: Karakter güçlerini fark K1, K2 K3, K4 4
MÇEP’nın Baş etme becerilerini etme
geliştirmesi
etkisi Birliktelik sağlaması K1 1
Farklı bakış açısı K4 1
Olumlu iletişim K1 1
Etki alanı Her derse uygulanabilir K4 1
Aile K1 1
Sınıf K1, K2 2
Okul K1 1
Bununla birlikte her çocuğun gelişimi bireysel olduğundan bazılarının karakter güçleri
farkındalığı oluşurken bazıları bu karakter güçlerini geliştirmeye çalışıyorlar. Kendilerine
güveniyorlar. Örneğin aslında azimli bir öğrencim, yapabileceğine inanarak umut etmeyi de
öğreniyor gibi. Tabii ki tamamen oldular diyemeyiz ama farkındalıkları arttı. Ayrıca mutlu
ve neşeli bir sınıfım var.’ diyerek karakter gücü içeriklerinden bahsetmiş, öğrencilerde
bireysel farklılığa, akademik gelişime, özgüvenli hissetmeye, mutlu olmaya, güçlü
hissetmeye, karakter güçlerini fark etme ve geliştirmeye fayda sağladığını belirtmektedir.
Sınıfının mutlu olduğunu belirterek etki alanından bahsetmiştir. Böylece karakter güçleri
uygulamları teması altında karakter güçleri kategorisi içerisinde takım çalışması, sevgi, azim,
öz-düzenleme ve umut karakter güçleri öğretmen K3’ün görüşüne göre kodlar olarak
verilmiştir. Karakter güçleri uygulamaları teması altında uygulamalara yönelik öğretmen
yaklaşımları kategorisi içerisinde, farkındalık sağlaması ve bireysel farklılıklara sahip
kodları ile görülmüştür. Pozitif eğitim müdahale programı: MÇEP ve MÇEP’nın etkisi
teması altında olumlu duyguları arttırması kategorisi içerisinde özgüvenli olmak, mutluluk,
akademik gelişim ve güçlü hissetmek kodları ile baş etme becerilerini geliştirmesi kategorisi
içerisinde karakter güçlerini fark etme kodu oluşmuştur.
Öğretmen K4 ‘Mesela benimde mizah yeteneği olan bir öğrencim kendindeki
yeteneği fark etti. Duygularını kontrol etmeye çalıştıklarını da hissediyorum. Genel olarak
duygularını tanıma ve ifade etme becerileri gelişti. İşbirliği ile çalışmaya özen gösterdiler.
Sevgiyi ifade edip, nezaketli davranmaları arttı. Hedeflere ulaşmak için azmettiler. Öz-
düzenleme haftası çalışmaları güzeldi ve mizahi yetenekleri gelişti gibi. Değerler eğitimi
çalışmalarından farklı, sadece ahlak eğitimi yer almıyor. Gerçeğe dayalı düşünerek, olumlu
duyguları arttırmaya odaklanarak, olumlu olayların üstünde durarak pozitif psikolojik
içeriklerden besleniyor. Sınıf etkinlikleri çocuklardaki karakter güçlerine bağlanabilir
aslında ve her ders ile entegre edilebilir ve daha mutlu çocuklar olabilirler.’ diyerek
karakter gücü içeriklerinden bahsetmiştir. Öğrencilerde karakter güçlerini fark etme ve
geliştirme, güçlü hissetme, mutlu olma, duyguları düzenleme ve bakış açılarını geliştirmiştir.
Uygulamalarda bireysel farklılıkların dikkate alındığı, değerler eğitiminden farklı olduğu,
pozitif psikoloji içeriğine sahip olduğu, sınıf etkinliklerine entegre edilebileceği ve
farkındalık sağladığı dile getirilmiştir. Ayrıca her derse entegre edilebileceği ile kapsamının
ders içerikleri bakımından genişletilebileceği belirtilmiştir. Böylece karakter güçleri
uygulamları teması altında karakter güçleri kategorisi içerisinde takım çalışması, sevgi, azim,
öz-düzenleme, mizah, nezaket ve bakış açısı karakter güçleri öğretmen K4’ün görüşüne göre
kodlar belirtilerek verilmiştir. Karakter güçleri uygulamaları teması altında uygulamalara
251
yönelik öğretmen yaklaşımları kategorisi içerisinde, pozitif psikoloji ile entegre, sınıf
etkinlikleri ile entegre, değerler eğitiminden farklı ve farkındalık sağlaması kodları ile
görülmüştür. Pozitif eğitim müdahale programı: MÇEP ve MÇEP’nın etkisi teması altında
olumlu duyguları arttırması kategorisi içerisinde özgüvenli olmak, mutluluk, duygu
düzenleme ve güçlü hissetmek kodları ile baş etme becerilerini geliştirmesi kategorisi
içerisinde karakter güçlerini fark etme ve farklı bakış açısı kodları oluşmuştur. Etki alanı
kategorisi içerisinde ise her derse uygulanabilir kodu ile görülmüştür.
Görüşme Sorusu 5: Sizce Mutlu Çocuklar Eğitim Programı öğrencilerin karakter güçlerini
arttırmada öğrencilere ne gibi katkılar sağladı?
Katılımcıların MÇEP ‘na ait hangi etkinliklerin faydalı olduğuna yönelik görüşlerine
ait tema, kategori ve kodlar Tablo 66’da sunulmuştur.
Tablo 66
Olumlu duygular modülü ve bir de başarı modülü etkinlikleri faydalı oldu diyebilirim Aile
ödevleri çok güzeldi. Böylece aileler de sürece dahil oldu.’ diyerek tüm etkinliklerin faydalı
olduğundan, olumlu duygular modülü, başarı modülü ve öz-düzenleme haftası etkinliklerinin
öğrencilere faydalı olduğu belirtilmiştir. Drama, hayal kurma, gevşeme ve rahatlama, anda
kalma, aile ödevleri, oyun ve sohbet içerikli etkinlik uygulamalarının katkı sağladığını ifade
etmiştir. Kendilerinin öğrendiğini ve anda kalmaktan keyif aldıklarını belirtmiştir. Ayrıca
‘…öğretmen eğitimleri de hem öğrenmemizi sağladı hem de kendimizi geliştirmemiz için bir
fırsat oldu.’ diyerek öğretmen eğitiminden ve programın kişisel fayda sağlamasından
bahsetmiştir. Böylece öğretmen K3’ün görüşleri doğrultusunda etkinlik uygulamaları teması
altında uygulama yöntemleri kategorisi içerisinde hayal kurma, drama, anı yaşama, aile
ödevleri, oyun içerikli, sohbet içerikli, gevşeme ve rahatlama kodları görülmüştür.
Etkinliklerin katılımcılara faydası teması altında öğrencilere yönelik faydası kategorisi
incelendiğinde tüm etkinlikler, olumlu duygular modülü, başarı modülü ve öz-düzenleme
haftası kodları ile, öğretmenlere yönelik faydası kategorisi incelendiğinde ise kişisel olarak
fayda sağlaması, öğrenmek, anda kalmak ve öğretmen eğitimi kodları oluşmuştur.
Öğretmen K4 ‘Drama ve oyunlu canlandrabilir etkinlik, hem görsel hem de akılda
kalıcılığı etkili….Bencede olumlu duygular ve başarı modülleri güzel etkinliklere sahipti….’
diyerek öğrencilerin olumlu duygular ve başarı modülünden fayda sağladığını dile
getirmiştir. Dramanın, oyunun ve görsel etkinliklerin yöntemler arasında faydalı olduğu
görülmektedir. Bunun yanında ‘…Sınıf sayısının çok olması nedeni ile konuşmak
istediklerinde yetişemediğim oluyordu. Zamansal sorunlarım oldu. Aslında öğrencilere ne
kadar çok kendini ifade fırsatı verilse o kadar iyi gelişebilirler….Olumlu iletişim modülü
etkinliklerinin bazıları uzun olduğu için uygulamada zorluklar yaşadığım oldu.’ diyerek
uygulama sürecinde sınıf sayıları, zamanın yetmemesi ve olumlu iletişim modülünde bazı
etkinliklerin uzun olması sebebi ile güçlük yaşadığını belirtmiştir. Ayrıca ‘…Öğretmen
eğitimi ve çocuk program dahil kendi karakter güçlerimi keşfetmemde etkili oldu diye
düşünüyorum.’ diyerek öğretmen eğitiminden ve kişisel fayda sağladığından bahsetmiştir.
Böylece öğretmen K4’ün görüşleri doğrultusunda etkinlik uygulamaları teması altında
uygulama yöntemleri kategorisi içerisinde drama, anı yaşama, oyun içerikli, sohbet içerikli
ve görsel içerikli kodları görülmüştür. Ayrıca sınırlılıklar kategorisi içerisinde sınıf sayıları,
zaman ve olumlu iletişimde yer alan uzun etkinlikler kodları oluşmuştur. Etkinliklerin
katılımcılara faydası teması altında öğrencilere yönelik faydası kategorisi incelendiğinde
olumlu duygular modülü ve başarı modülü kodları ile, öğretmenlere yönelik faydası
254
kategorisi incelendiğinde ise kişisel olarak fayda sağlaması, karakter güçlerini tanıma ve
öğretmen eğitimi kodları yer almıştır.
Görüşme Sorusu 6: Sizce Mutlu Çocuklar Eğitim Programı sonrasında öğrencilerde ne gibi
değişimler meydana geldi?
Katılımcıların MÇEP sonrası öğrencilerde görülen değişimlere yönelik görüşlerine
ait tema, kategori ve kodlar Tablo 67’de sunulmuştur.
Tablo 67
olumlu ilişkiler üzerinde etkisi ve karakter güçlerinde etkisi kategorileri yer almaktadır.
Ayrıca kapsam kategorisi ayrı bir kategori olarak belirtilmiştir. Aşağıda belirtilen
kategorilere bağlı kod ve örnek cümleler sunulmuştur.
Tüm öğretmenler tarafından MÇEP etkinliklerinin olumlu açılardan değişim
sağladığı görülmüştür.
Yönetici K1 ‘Daha mutlu, eğlenceli ve neşeli sınıflar oldular.’ diyerek yönetici K2
‘Hocamın dediği gibi daha mutlu ve neşeliler… Problemlerini çözmede istekliler, kendilerine
güveniyorlar’ diyerek, öğretmen K3 ‘Mutlu bir sınıf olduğumuzu düşünüyorum. Daha çok
konuşmaya başladılar. Kendilerine güvenmeye başladılar. Olumlu duygularından ve
başlarından geçen güzel olaylardan bahsetme eğilimindeler.’ diyerek ve öğretmen K4 ‘Ben
de daha sevgi dolu bir sınıfız diyebilirim, çocuklarım kendilerine güveniyorlar.’ diyerek
çocukların olumlu duygu değişimleri hakkında görüşlerini ifade etmişlerdir. Görülmektedir
ki, olumlu duygulara etkisi kategorisi altında mutlu, neşeli, kendine güven, eğlenceli ve
sevgi dolu kodları yer almıştır.
Yönetici K1 ‘Kendilerini ifade edip, kendi sorumluluklarını yerine getirmeye
başladılar.’ diyerek, yönetici K2 ‘Problemlerini çözmede istekliler, kendilerine
güveniyorlar….. Yapamadıkları şeyler için yeni yollar deniyorlar, azmediyorlar…’ diyerek
ve öğretmen K4 ‘Sabredebiliyorlar, bu da önemli bir beceri.…Sorumluluk alıyorlar.
Başarabileceklerine daha fazla inanıyorlar.’ diyerek başarıya yönelik gösterdikleri
değişimlerden bahsetmişlerdir. Görülmektedir ki, başarılar üzerinde etkisi kategorisi
içerisinde sabretme, sorumluluklarını yerine getirme, problem çözmede istekli, kendine
inanma/özgüven ve azim/çalışkanlık kodları yer almıştır.
Yönetici K1 ‘Sosyalleştiler, arkadaşlıklarını geliştirdiler,…’, diyerek, yönetici K2
‘…ve arkadaşlık ilişilerinde problemlerini çözüyorlar. Bireysel farklılıkların olabileceğini
anlamaya başladılar.…. İşbirliği ile paylaşmayı edindiler ki bu okul öncesinde çok
önemlidir. Arkadaşlıkları gelişti.’ diyerek , öğretmen K3 ‘Bu konuda birbirlerine destek
veriyorlar. Yardım ediyorlar. Birbirlerine kibar davranıyorlar.’ diyerek ve öğretmen K4
‘Benim için de kibarlık önemli, konuşarak problemleri çözebileceklerini biliyorlar…
Başkalarına saygı göstermeyi, farklılıklara saygı göstermeyi öğreniyorlar.’ diyerek olumlu
ilişkilere yönelik gösterdikleri değişimden bahsetmişlerdir. Görülmektedir ki, olumlu
ilişkiler üzerinde etkisi kategorisi içerisinde arkadaşlık, kendilerini ifade etme, bireysel
farklılıklara saygı, paylaşma, nezaket/iyi yüreklilik ve konuşarak problemlerini çözme
kodları yer almıştır.
256
Tablo 68
Öğretmenlerin MÇEP’na ait beklentilerine dair görüşleri için kod, kategori ve tema
bulguları
olduk…..kendimizi geliştirmemiz için faydalı bir eğitimdi, beni de eğitim öğretim yılına
motive başlattı’ diyerek, öğretmen K3 ‘Öğretmen eğitimi çok faydalı oldu. Hem kendimizi
geliştirdik hem de eğitim hakkında bilgi aldık.’ diyerek ve öğretmen K4 ‘Öğretmen eğitimi
çok iyiydi. Kendimi geliştirdim ve öğrencilerimin güçlü yanlarını geliştirme konusuda nasıl
faydalı olacağım hakkında bilgi aldım. Sene başında olması beni de motive etti’ diyerek
öğretmen eğitiminin beklentilerini karşıladığını, motive olduklarını, bilgi edindiklerini ve
kendilerini geliştirdiklerini belirtmişlerdir. Belirttikleri konularda oluşan kodlar MÇEÖP’na
yönelik beklentilerin karşılanması teması altında program içerikli sebepler kategorisinde yer
almaktadır.
Öğretmen ve yöneticilerin aşağıda belirttikleri görüşler doğrultusunda MÇEÖP’na
yönelik beklentilerin karşılanması teması altında program harici sebepler kategorisi
içerisinde öğretmenlerin ilgi ve özverisi, öğretmenlerin yeni uygulamalara desteği ve süreçte
yöneticiler tarafından takibinin yapılması kodları oluşmuştur. Bununla birlikte MÇEP
öğrenci etkinliklerine yönelik beklentilerin karşılanması teması altında program harici
sebepler kategorisi içerisinde ailelerin desteği, yönetimin desteği ve araştırmacı desteği ile
ilgili kodlar görülmüştür. Bu kodlar ile ilişkili cümleler aşağıda örnek olarak sunulmuştur.
Ayrıca görüşme sürecinde program haricinde programın fayda sağlamasına neden
olan sebepler öğretmenler tarafından belirtilmiştir. Yönetici K2 ‘…Evet, öğretmen eğitimi
sayesinde sınıf öğretmenlerimizin nasıl çalışacağını da anlamış olduk. Bu konuda bizim bilgi
sahibi olmamız önemli diye düşünüyorum. Yönetim okulda yürütülen programlar hakkında
bilgi sahibi olmalı…’ diyerek okul programlarının okul yönetimince takip edilmesine
değinilmesi gerektiği düşüncesini bildirmiştir. Yönetici K1 ‘..Bunun yanında
öğretmenlerimiz K3 ve K4 çok ilgili ve özverilidir. ’ diyerek ve yönetici F’....katılıyorum
öğretmenlerimiz kendi okul programları haricinde Mutlu Çocuklar Programı için de zaman
ayırdılar, öğretmen eğitimine gönüllü olarak katıldılar ve etkinlikleri uyguladılar. Bu
sebeple yeni uygulamalara verdikleri destek için kendilerine teşekkür ediyorum.’ diyerek
öğretmenlerin ilgi ve özverisine dikkat çekmişlerdir. Ayrıca yönetici K2 öğretmenlerin yeni
uygulamalara verdikleri desteği vurgulamaktadır. Bunun yanında yönetici K2 ‘Ayrıca
öğretmenlerin destek görmesi de önemli. Bu sebeple program yürütücüsü olarak siz de
sıklıkla öğretmenlerimize destek verdiniz…’ diyerek, öğretmen K4 ‘Süreçte kafamız
karıştığında ve uygulamada aksaklık olduğunda nasıl toparlayacağımız hakında destek
verdiniz.’ diyerek ve öğretmen K3 ‘Süreçte uygulamaları doğru yapıp yapmadığımızda size
danıştık ve esnek uygulamalar konsunda verdiğiniz destek bizim de gerginlik yaşamamıza
engel oldu.’ diyerek araştırmacı desteğinin fayda sağladığı bildirilmiştir. Öğretmen K3 ‘Okul
259
Bu bölümde deneysel müdahale öncesi uygulanan bazı nitel araştıma bulguları ile
sonrasında uygulanan nitel araştırrma bulguları karşılaştırılmıştır. Deneysel müdahale öncesi
katılımcılara pozitif psikoloji hakkında bilgi ve çağrışımları, sonrasında ise pozitif psikoloji
hakkında edindikleri bilgiler sorulmuştur. Buna göre katılımcıların pozitif psikoloji
farkındalıklarında görülen değişim Tablo 69’da sunulmuştur.
Tablo 69
%50 katılımcıda görülmektedir. Deneysel müdahale öncesi %17 kaılımcı güçlü yanlar
hakkında fikir bildirirken, program sonrası %75 katılımcı karakter güçlerinden bahsetmiştir.
Deneysel müdahale öncesi olumlu ilişkilerden (%33) ve nezaketten (%17 ) bahsedilmekte,
deneysel müdahale sonrası %50 katılımcı tarafından olumlu ilişkiler kurulmasından
bahsedilmektedir. Ayrıca deneysel müdahale öncesi MEB tarafından başlatılan psikolojik
sağlamlık çalışmaları hakkında %17 katılımcı bilgisi olduğunu ifade etmektedir. Deneysel
müdahale sonrası başarı hakkında %50 katılımcı görüşünü bildirmiş ancak deneysel
müdahale öncesi başarıyı içerebileceği katılımcılar tarafından dile getirilmemiştir.
Deneysel müdahale öncesi katılımcılara pozitif eğitim hakkında bilgi ve çağrışımları,
sonrasında ise pozitif eğitim hakkında edindikleri bilgiler sorulmuştur. Buna göre
katılımcıların pozitif eğitim farkındalıklarında görülen değişim Tablo 70’te sunulmuştur.
Tablo 70
psikolojik sağlamlık (%25) hakkında bilgi verilmiştir. Aynı zamanda deneysel müdahale
sonrası pozitif eğitimin pozitif psikoloji ile ilgili olduğu (%50) bildirilmiştir.
Deneysel müdahale öncesi katılımcılara öğrencilerin mutluluk ve iyi oluşlarını
geliştirmek için çalışılmasının bir ihtiyaç olup olmadığı hakkında görüşleri, deneysel
müdahale sonrasında ise öğrencilerin mutluluk ve iyi oluşları hakkında edindikleri bilgiler ve
gelişimleri sorulmuştur. Buna göre katılımcıların öğrenciler ile mutluluk ve iyi oluşlarını
arttırma çalışmaları hakkındaki görülen değişim Tablo 71’de sunulmuştur.
Tablo 71
Bakış açısı 50
Ev ve okulda birliktelik 25
Tablo 72
Tablo 73
Nezaket/İyi yüreklilik 25
oldunduğu (%50), öğretmen eğitimi ile bilgi sahibi olunduğu (%100) ve öğretmen eğitimi ile
kendilerini geliştirdikleri (%100) bildirilmiştir.
Öğrenciler açısından olumlu beklentiler olarak problem çözme becerilerini
geliştireceği (%33), mutluluğu arttıracağı (%83), özgüveni destekleyeceği (%17), olumlu
düşünmeyi sağlayacağı (%17), öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçları açısından bireysel etkinlikler
(%17) olacağının düşünüldüğü belirtilmiştir. Deneysel müdahale sonrasında problem
çözmeyi geliştirdiği (%50), mutluluk ve iyi oluşu desteklediği (%75), arkadaşlık ilişkilerini
geliştirdiği (%100), sorumluluklarını yerine getridikleri (%50), akademik gelişimi
desteklediği (%25) ve nezaket/iyi yüreklilik güçlerini kullandıkları (%25) ifade edilmiştir.
Buraya kadar araştırmanın nicel ve nitel bilgileri sunulmuş ve tamamlanmıştır.
Aşağıda beşinci bölüm içerisinde bu araştırmadan elde edilen bulgular ile alan yazın
karşılaştırılarak tartışılmaktadır. Ayrıca bu araştırmanın bulgularında görülen ve tartışma
kısmında ele alınarak değerlendirilen bilgiler sonuçlandırılacak ve ardından bu araştırmanın
alan yazına katkı sağlaması adına bazı öneriler verilecektir.
268
BÖLÜM V
5.1. Tartışma
PERMA modeli ile öznel iyi oluşu açıklamaya yönelik yaklaşımlar birleştirilmekte
ve öznel iyi oluş yaklaşımının olumlu duygular boyutunu içerdiği görülmektedir (Demirci ve
diğerleri, 2017). Öğrencilerin iyi oluşlarını arttırmayı amaçlayan bu programda araştırmacı
ve doktora öğretim üyesi tarafından öğrencilere uygulanmak üzere uyarlanan kısa PANAS-C
çocuk ölçeği ve ebeveynleri tarafından doldurulan kısa PANAS-C-P ebeveyn formu
kullanılmıştır (Sarı ve Uz Baş, 2021). Çocuklarda olumlu duyguları geliştirmek okul öncesi
eğitimin önemli bir parçasıdır (Šikić ve Tatalović Vorkapić, 2019). Bu araştırmada olumlu
duygular modülü tasarlanmış ve bir ay boyunca olumlu duygulara yönelik çalışmalar
gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalar sadece okul etkinlikleri ile kalmamış, her hafta sonu
verilen ebeveyn-çocuk ödevleri ile desteklenmiştir. Tabii ki olumlu ilişkiler modülü ve
başarı modüllerinde de olumlu duyguları ve iyi oluşu arttırmaya yönelik etkinliklerin
uygulanmasına devam edilmiştir. Ayrıca üç ay boyunca haftanın her pazartesi günü iyi giden
269
şeylerin sohbetleri yapılmış ve çocukların iyi oluş halleri arttırılmak istenmiştir. Sonuç
olarak deneysel müdahale süreci boyunca çocukların olumlu duyguları deneyimlemeleri ve
iyi oluşlarının arttırılmasına önem verilmiştir. Bilinmektedir ki, iyi oluş kavramı sadece
duygulara odaklanmamaktadır ve genel bir ruhsal iyilik halini içermektedir (Keyes ve Lopez,
2005). Pozitif psikoloji yaklaşımına dayalı müdahale programlarının okullarda uygulanması
sonucunda ise, öğrencilerin iyi oluş durumları artış göstermektedir (Bannink, 2017; Bernard
ve Walton, 2011; Shoshani ve Slone, 2017; Waters, 2011).
Bu araştırmada öğrencilerin iyi oluşlarını anlamak için hem öğrencilerden hem de
ebeveynlerinden veriler toplanmıştır. Öğrencilerin kısa PANAS-C çocuk ölçeği pozitif
duygular boyutu ve negatif duygular boyutu puanlarının anlamlı düzeyde farklılaşma
gösterip göstermediği tekrarlı ölçümler için varyans analizi ile incelenmiştir. Araştırmanın
denencesi değerlendirildiğinde MÇEP’na katılan deney gruplarındaki öğrencilerin Çocuklar
İçin Kısa Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği’nde belirttikleri olumlu duygu puanları artış
göstermiş ve elde edilen artış 2 ay sonra da korunmuş ve kontrol gruplarında bu artış
gözlenmemiştir. Negatif duygu puanlarında ise belirlenen denence doğrulanamamış, gruplar
arasında bir fark görülmemiştir. Dolayısıyla MÇEP öğrencilerin negatif duygularını
azaltmada etkili olmamıştır. Aynı şekilde ebeveynler tarafından doldurulan kısa PANAS-C-
P formuna ait pozitif duygular ve negatif duygular boyutuna ilişkin puanlarının anlamlı
düzeyde farklılaşma gösterip göstermediği tekrarlı ölçümler için varyans analizi ile
incelenmiştir. Araştırmanın bir diğer denencesine göre programa katılan deney gruplarındaki
öğrencilerin Çocuklar İçin 9 Maddeli Pozitif ve Negatif Duygu Listesi Ebeveyn Formu’ndan
aldıkları olumlu duygu puanları artış göstermiş ve elde edilen artış iki ay sonra da korunmuş,
kontrol gruplarında bu artış gözlenmemiştir. Ancak negatif duygu boyutu açısından
belirlenmiş olan denence deney ve kontrol grupları için farklılık göstermemiş ve uygulanan
MÇEP’nın öğrencilerin negatif duygularını azaltmada etkili olmadığı görülmüştür.
Araştırmalar ışığında çocuklar ile duygular hakkında gerçekleştirilen çalışmalara
önem verilmesi gerektiği görülmektedir. Çocukların ileri zamanlarda mutlu ve başarılı
olması için duygu tanıma, anlama, ifade etme ve düzenleme gibi becerileri edinmesi
desteklenmelidir (Filliozat ve diğerleri, 2020). Duygular 4 yaşından itibaren
öğrenilebilmekte (Denham ve diğerleri, 2003), okul öncesi çocukları duyguları
tanıyabilmekte (Izard ve Harris, 1995), beş yaşından itibaren duygularını kontrol
edebildikleri görülmekte (Oktay, 1999) ve altı yaşından itibaren duygularını kolayca ifade
edebilmektedirler (Damon ve Eisenberg, 2006). Duygular üzerine çalışmalar yapmak,
çocukları pozitif olmaları için teşvik etmek (Denham ve diğerleri, 2003) okul öncesinde
270
pozitif duyguları arttırmaya yönelik çalışmalara önem vermek (Tatalović Vorkapić ve Šikić
2019) ve çocukların duygularını anlayarak onların gelişimini takip etmek gerekir (Southam-
Gerow, 2014).
Watson ve arkadaşları (1988) tarafından pozitif ve negatif duygular olarak iki boyut
biçiminde ifade edilmiş olan duyguların ortagonal bir yapı içinde bulunabildikleri ifade
edilmektedir. Bu durum birbirleri ile ilişkili olmayan değişkenler olarak işlev gösterdiklerini
belirtmektedir (Sarı ve Uz Baş, 2021; Watson ve diğerleri, 1988). Fredrickson (2009) üç
pozitif duyguya karşı bir negatif duygu içinde olmanın kişinin başa çıkma becerilerinde,
yaratıcılıklarında ve esnek olmalarında gelişmeyi destekleyeceğini ifade etmektedir.
Çoğunlukla pozitif duygular yaşayan bireylerin geniş bir perspektifte bakış açılarının
olduğunu ve esnek olduklarını dile getirmektedir. Bu kişiler zor zamanlar ile daha rahat baş
edebilen daha canlı insanlardır (Fredrickson, 2009). Araştırma denencesinde de görüldüğü
üzere çocukların pozitif duygularında artış hedeflenmiştir. Bu hedefin karşılandığı hem
ebeveyn hem de çocuk ölçümlerinde görülmüştür. Deney ve kontrol grupları arasında negatif
duygu boyutu ortalama puanları farklılık gösterse de, deneysel müdahale kaynaklı bir azalma
görülmemektedir.
Bu bulgu diğer araştırma bulguları ile karşılaştırıldığında benzer ve farklı sonuçlar
olduğu görülmektedir. Shoshani ve Slone (2017) tarafından küçük çocuklara uygulanan ve
pozitif psikoloji temelli bir müdahale programı olan Maytiv Okul Öncesi Programı’nda, bu
programda olduğu gibi olumlu duygularda artış görülmüştür. Ayrıca yine olumsuz duygular
üzerinde, bu araştırmada olduğu gibi Maytiv Okul Öncesi Programı’nın herhangi bir etkisi
olmamıştır. Sonuç olarak araştırmacılar küçük yaşlardan itibaren pozitif psikoloji temelli
müdahalelerin çocuklarda iyi oluşu arttırdığını belirtmektedir. Seligman ve arkadaşları
(2009) devam eden pozitif psikoloji temelli müdahalelerinde 8-15 yaş arası öğrencilerin
olumlu duygularında artış olduğunu bildirmiştir. Bir başka program Elfrink ve arkadaşları
(2017) tarafından Hollanda’da gerçekleştirilmiş ve yine öğrencilerin iyi oluşlarının arttığı
tespit edilmiştir. Buna karşın Owens ve Patterson (2013) 5 ile 11 yaş grubu çocukları ile
gerçekleştirdikleri deneysel araştırmanın bulgularında hazırlamış oldukları müdahale
programının olumlu ve olumsuz duygular üzerinde herhangi bir etkisinin bulunmadığını
bildirmiştir. Bununla birlikte artan araştırma alanı ve devam eden pozitif psikoloji
müdahalelerinin bulguları sonucu, çoğunlukla iyi oluşun arttığı görülmektedir. Bununla
birlikte bu araştırmada olumlu duygularda artışın deney grubu lehine görülmesinin ancak
olumsuz duygularda bir farklılık görülmemesinin bir diğer sebebi pozitif ve negatif
271
duyguların ortagonal bir ilişkide bulunuyor olması da olabilir (Sarı ve Uz Baş, 2021; Watson
ve diğerleri, 1988).
Olumlu duyguların arttırılması ve iyi oluşun desteklenmesi amacıyla çeşitli yaş
gruplarına bağlı gerçekleştirilen araştırmalar, son zamanlarda ülkemizde de çalışılan bir
araştırma alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Öznel iyi oluşu arttırmaya yönelik farklı yaş
gruplarını ele alan araştırmaların olduğu ve olumlu yönde anlamlı bulguların yer aldığı
görülmektedir (Eryılmaz, 2014; Malkoç, 2011; Sağkal ve Türnüklü, 2017; Ümmet ve
Demirci, 2017). Buna karşın ülkemizde okul öncesi düzeyde eğitim alan öğrencilerin, iyi
oluşlarını arttırmaya yönelik bir programa rastlanmamıştır. Bu açıdan ülkemizde
gerçekleştirilen ilk uygulama olarak, okul öncesi pozitif psikoloji müdahale programı olan
MÇEP’nın, okul öncesi çocuklarda olumlu duyguları ve iyi oluşu arttırdığı söylenebilir.
PERMA modeli içerisinde iyi oluş ögelerinden bir diğeri ise başarı ögesidir (Demirci
ve diğerleri, 2017; Seligman, 2011). Eğer öğrencilerin pozitif olması desteklenirse zihinsel
becerileri de artış göstermektedir (Fredrickson, 2009). Ancak negatif duygularının yoğun
olması akademik performansı olumsuz etkilemektedir (Hernández ve diğerleri, 2018). Bu
araştırmada başarı modülü bir ay süre ile uygulanmıştır. Başarı azim/çalışkanlık, öğrenme
sevgisi, merak ve umut karakter güçleri ile entegre edilerek çalışılmış ve bir modül
tasarlanmıştır. Öğrencilerin akademik becerilerini ölçmek amacıyla Okul Hakkındaki
Duygular (OHD) Ölçeği araştırmacı ve doktora öğretim üyesi tarafından Türkçeye
uyarlanmıştır (Sarı ve Uz Baş, 2022). Bu ölçeğin Matematik becerileri, Türkçe becerileri,
okula ve öğretmene yönelik tutum becerileri ve ölçeğin tamamı için ortalama puanlarının
anlamlı düzeyde farklılaşma gösterip göstermediği tekrarlı ölçümler için varyans analizi ile
incelenmiştir. Araştırmanın denencesi dikkate alındığında, MÇEP’na katılan deney
gruplarındaki öğrencilerin, OHD Ölçeği toplam puanları ile Türkçe becerileri, okula ve
öğretmene yönelik tutum boyutlarından aldıkları puanlar artış göstermiş ve elde edilen artış
iki ay sonra da korunmuş, kontrol gruplarında bu artış gözlenmemiştir. Ancak MÇEP ile
deney grubundaki öğrencilerin Matematik becerileri, kontrol grubundaki öğrencilere göre
anlamlı bir artış göstermemiştir.
MÇEP’nın Türkçe becerilerinde artışa sebep olmasının nedenleri incelenmiştir. MEB
(2016b) Çocuk Gelişimi ve Eğitimi programı Türkçe dil etkinliği çalışmaları içerisinde
okuma yazma etkinlikleri bulunmamaktadır. Okuma yazmaya hazırlık etkinlikleri olarak
gereken ön beceriler çalışılmaktadır (Doğanay Bilgi ve diğerleri, 2020). Daha çok öykü
öncesi etkinlikler, bilmece, tekerleme, parmak oyunu, grup sohbetleri gibi öykü çalışmaları
yer almaktadır (MEB, 2016b). Öykü tamamlama çalışmalarının okul öncesi öğrencilerinin
272
problem çözme becerilerini geliştirmesine destek olması (Yıldırım, 2007) ve dil becerileri
çalışmalarının bilişsel ve sosyal becerilerini geliştirmesi (Özbay ve Melanlıoğlu, 2008)
sebepleri ile MÇEP hazırlanırken içerisinde yarım kalan hikayeler etkinlikleri dahil öykü
içerikli farklı etkinlikler tasarlanmıştır. MÇEP’nı geliştirme sürecinde Türkçe becerilerinin
geliştirilmesine yönelik araştırmalar incelenmiş ve okul öncesinde eksik görülen noktalara
önem verilerek bu eksiklikler giderilmeye çalışılmıştır. Araştırmacıların Türkçe dil
etkinliklerine yeterli zaman ayrılmadığını belirtmeleri (Gönen, Ünüvar, Bıçakçı, Koçyiğit,
Yazıcı, Orçan, Aslan, Güven, ve Özyürek, 2010; Köksal, Tükel ve Duman, 2015; Yurt ve
Karayol, 2014) sebebi ile MÇEP içerisinde hikaye tamamlama, hikaye etkinlikleri ile
uygulama, öğrencilerin bolca kendilerini ifade etmelerine fırsat veren drama ve
değerlendirme çalışmaları yer almıştır.
Araştırmalar ışığında Matematik becerilerinin gelişimi ise okul öncesine giden
öğrencilerde okul öncesine gitmeyenlere göre daha gelişmiştir (Dağlı, 2007; Dursun, 2009;
Ergün, 2003; Şeker ve Metin, 2020). Erken matematik becerileri öğrencilerin gelecek
matematik başarıları için de önemlidir (Akman ve Ünal, 2020; Björklund, Magnusson ve
Palmér, 2018; Çimen Erdoğan ve Baran, 2005; Tantekin Erden ve Tonga, 2020). Bununla
birlikte olumlu davranışların desteklendiği programlarda matematik becerilerinde artış
olduğu ifade edilmektedir (Luiselli ve diğerleri, 2005). Bu araştırmada öğrencilerin
matematik becerileri için bulgular, Tablo 13 ve 14’te görüldüğü üzere deney grubu
öğrencilerinin ortalama puanları son test ve izleme testi ölçümlerinde kontrol grubu
öğrencilerinin ortalamalarından daha yüksek görülmüş olsa da, tekrarlı ölçümler için varyans
analizi sonuçları MÇEP etkisi ile deney grubu öğrencilerinin Matematik becerilerinde artış
yaratmamıştır. MÇEP içerisinde Matematik becerileri ile ilgili etkinlikler Türkçe dil
becerileri etkinliklerine göre oldukça azdır. Eğitimcilerin temel öğrenme için motivasyon
arttırıcı ve duygusal olarak hazırlanmayı kolaylaştıran çeşitli öğrenme materyalleri ile
uyarıcı açısından zengin ortamlar sunması gerekmektedir (Shoshani ve Aviv, 2012). Bu
sebeple MÇEP’nın öğrencilerin Türkçe etkinliklerinde gelişme sağladığı ancak Matematik
becerilerinde bu etkinin Türkçe becerileri boyutundaki kadar görülmediği, kontrol grubu ile
bu sebepten dolayı bir farklılaşma göstermediği söylenebilir.
Bununla birlikte ebeveynlere çocuklarının okulda neler öğrendikleri sorulduğu
zaman, başarı, matematik, okuma-yazma vb. akademik konular üzerinde cevaplar verdikleri
görülmektedir. Ancak daha çok çocuklarının mutlu, güvende ve sağlıklı olmalarını istedikleri
anlaşılmaktadır (Seligman ve diğerleri, 2009). Görülmektedir ki, okul öncesi dönemde
sadece akademik becerilerin gelişimine değil çocukların iyi bir karaktere ve iyi bir ruh haline
273
geliştirilen Okul Öncesi Sosyal Becerileri Değerlendirme Ölçeği ile incelenmiş ve tekrarlı
ölçümler için varyans analizi uygulanarak ölçülmüştür. Araştırmanın denencesi
doğrultusunda MÇEP’na katılan deney gruplarındaki öğrencilerin Sosyal Becerileri
Değerlendirme Ölçeği’nden aldıkları puanlar artış göstermiş ve elde edilen artış iki ay sonra
da korunmuş, kontrol gruplarında bu artış gözlenmemiştir. Bu ölçek ile öğrencilerin kişiler
arası becerileri, kızgınlık davranışlarını kontrol etme ve değişikliklere uyum sağlama, akran
baskısı ile başa çıkma, kendini kontrol etme, sözel açıklama, görevleri tamamlama ve
dinleme becerileri ölçülmektedir (Avcıoğlu, 2003). Olumlu ilişkiler kurarken aktif ve yapıcı
tepkilerin desteklenmesi (Bannink, 2017; Seligman, 2011) hem MÇEÖP öğretmen
eğitiminde hem de MÇEP’nda öğrenci etkinlikleri içerisinde yer almaktadır. Olumlu
bağlanma ile çocuğun aile, arkadaşlar, okul ve kültürü içerisinde olumlu sosyal ilişkiler
geliştirmesi desteklenmektedir. İyi şey sohbeti (Seligman ve diğerleri, 2005) ile öğrencilerin
olumlu duygularını paylaştıkları olaylar için olumlu düşünmeleri arttırılmakta; kişiler arası
becerileri, sözel açıklama becerileri ve dinleme becerileri sıklıkla desteklenmektedir. Olumlu
olayların konuşulması olumlu duyguların yaşanmasını sağlamakta, böylece sosyal kaynaklar
oluşmakta ve sosyal bağ güçlenerek iyi oluş artmaktadır (Gable ve diğerleri, 2004). MÇEP
içerisinde haftanın ilk günleri iyi şey sohbeti yapılmakta ve geçen hafta sürecinde yaşanan
olumlu duygular hakkında konuşulmaktadır. Öğrenciler arkadaşları ile olumlu yaşam
deneyimlerini paylaşmakta ve birbirlerini tebrik etmektedirler. Sonuç olarak MÇEP’nın
öğrencilerin sosyal duygusal becerilerini arttırmada etkili olduğu söylenebilir.
Bir diğer ölçüm öğrencilerin Okul Öncesi Sosyal Duygusal Beceriler ve Psikolojik
Dayanıklılık Ölçeği’ne (Gülay Ogelman ve diğerleri, 2021) ait duygu tanıma/duygu İfadesi,
empati, öz-düzenleme, sosyal yetkinlik boyutlarına ve ölçeğin tamamına ilişkin puanların
anlamlı düzeyde farklılaşma gösterip göstermediği tekrarlı ölçümler için varyans analizi ile
incelenerek gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın denencesine göre MÇEP’na katılan deney
gruplarındaki öğrencilerin ölçeğin tamamından, duygu tanıma/duygu ifadesi boyutundan,
öz-düzenleme boyutundan ve sosyal yetkinlik boyutundan aldıkları puanlar artış göstermiş
ve elde edilen artış iki ay sonra da korunmuş, kontrol gruplarında bu artış gözlenmemiştir.
Ancak empati boyutunda tekrarlanan ölçümler için varyans analizi sonucu grup etkisi
anlamlı olsa da, ortak etkinin gruplar arasında anlamlı düzeyde farklılaşmaması MÇEP’nın
öğretmen yanıtlarına göre öğrencilerin empatilerini artırmada etkili olmadığı yönündedir.
Okul Öncesi Sosyal Duygusal Beceriler ve Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği’ne
(Gülay Ogelman ve diğerleri, 2021) ait bu araştırmanın bulguları incelendiğinde bazı
araştırmalar ile desteklendiği görülmektedir. Bu araştırmada ölçeğin duygu danıma/duygu
276
ifadesi alt boyutu ile sosyal yetkinlik alt boyutunda deney grubu öğrencilerinin lehine sonuç
görülmüştür. Denham ve arkadaşları (2003) duyguların öğrenilmesi ile sosyal ilişkilerin
gelişmeye başladığını bildirmektedir. Küçük çocukların duygusal yeterliliği, onların sosyal
yeterliliğine de katkı sağlamaktadır. Çocukların kızgın veya üzgün duygular yaşadıkları
zamanın aksine mutluluk duyguları daha çok fark edilmektedir. Bir başka ifade ile
öğretmenleri ve akranları arasında daha çok olumlu duygular gösteren çocukların
akranlarından daha fazla sosyal yeterlilik geliştirme fırsatı olabilmektedir. Olumsuz
duyguları daha az yaşamalarının sebebi duygularını düzenleyebildiklerini ve sosyal
yeterliliklerini ise kullanabildiklerini göstermektedir. Duygusal patlamalardan kaçındıkları,
problem çözmeye çalıştıkları ve bilişsel yeniden yapılandırma gibi duygu düzenleme
stratejilerini kullandıkları düşünülmektedir (Denham ve diğerleri, 2003). Bu araştırmada
MÇEP uygulanan öğrencilerde olumlu duyguların artış gösterdiği görülmektedir. Bu sebeple
öğrencilerin sosyal yetkinliklerinin olumlu duygularının artışı ile destek bulduğu
söylenebilir. Sosyal yetkinlik becerileri içerisinde diğer çocuklara olumlu duygularını
gösterme, arkadaşlarına saygı duyma, olumlu ilişkileri sürdürme, yardım etme, sorularına
cevap verme, işbirlikçi davranma, yüz ifadelerini tanıma ve arkadaşları tarafından kabul
edilme gibi becerileri yerine getirdikleri belirtilmektedir (Gülay Ogelman ve diğerleri, 2021;
Lau, 2001; Ravitch, 2013). Ayrıca sosyal ve duygusal gelişim için gerçekleştirilen pozitif
okul programları ile çocukların olumlu sosyal davranışları artış göstermektedir (Akbaş,
2019; Bannink, 2017; Cihangir Çankaya ve Kağnıcı, 2020; Denham ve diğerleri, 2003;
McDonald, 2010; Seligman ve diğerleri, 2009; Sop ve Özdemir Bişkin, 2021; Taylor ve
diğerleri, 2017; Villares ve diğerleri, 2011). MÇEP aracılığıyla öğretmenler öğrencilerinin
olumlu sosyal davranışlar edinmesi için destek verebilmektedir. Bu bulgu doğrultusunda
çocuklar ile gerçekleştirilen olumlu ilişkiler ve karakter güçleri etkinlikleri çocukların sosyal
yetkinliklerini geliştirmiştir denilebilir.
Yine bu ölçeğin bir diğer boyutu olan öz-düzenleme becerileri incelendiğinde,
MÇEP ile deney grubu öğrencilerinin öz-düzenleme becerilerini kullanabildikleri
görülmektedir. Okul öncesi eğitimde öz-düzenleme becerilerinin gelişmesine önem verildiği
görülmektedir (MEB, 2013b). Aslında ülkemizde öğretmenler çocukların öz-düzenleme
gücünün diğer güçlü yönlere göre daha az gözlemlediklerini belirtmektedir (Sop ve Özdemir
Bişkin, 2021). Ayrıca mizaç sebebi ile öz-düzenlemede bireysel farklılıklar olduğu
görülmektedir (Rothbart, 2019). Pozitif eğitim programları ise çocukların öz-düzenleme
becerilerini geliştirilebilmektedir (Shoshani ve Slone, 2017). Bu araştırmada ise deney grubu
öğrencileri bu ölçeğin öz-düzenleme becerileri alt boyutuna göre daha çok üzüldüklerinde
277
görülmektedir (Aydın ve Acun, 2018). Ek olarak çocukların sosyal problem çözme becerileri
arttıkça davranış sorunları azalmaktadır (Dereli-İman, 2013). Bu araştırmada ölçüm
sonucuna göre öğrencilerin sosyal yetkinlik becerilerini de içine alan bu becerilerin geliştiği
görülmektedir. Agresif tepkiler gösteren, duygusal ve sabırsız olan çocukların, sosyal
problem çözme becerilerinin yeterli olmadığı ve sorunlara göre farklı çözümler üretme
olasılıklarının daha düşük olarak gözlemlendiği görülmektedir (Malik, Balda ve Punia,
2006). Başkalarının duygularını anlayıp duyarlı olan çocukların sosyal zekası da gelişmekte,
daha mutlu ve sorumlu bireyler olarak tanımlandıkları bildirilmektedir (Ünal Karagüven,
2015). Bu araştırmada ölçüm sonucuna göre öğrencilerin kendi duygularını
düzenleyebildikleri, sinirlendikleri zaman kendilerini sakinleştirmeye çalıştıkları
görülmektedir. Buna karşın karşısındaki arkadaşının ihtiyacını anlayabilme konusunda
yeterli empatik beceri geliştirememiş olarak görünmektedirler. Ayrıca bunu karşılıklı
problem çözmeyi de içeren ve arkadaşına yardım etmeyi desteklemeye dönük bir prososyal
iletişim becerisine evirememiş olabilecekleri düşünülmektedir. Sonuç olarak çocuklarda
empatik beceriler çalışılarak geliştirilebilmektedir ancak MÇEP’na ait çocukların empatik
becerilerini geliştirme içeriğine sahip etkinliklerin yeterli olmadığı söylenebilir.
Tabii ki empati eksikliğinin iletişimde sorunlar yarattığı görülmekte ve çocukluk
çağından itibaren desteklenmesinin olumlu etkiler yaratacağı düşünülmektedir (Dinç Altun,
Değerli, Çıkrıkçı ve Kınık, 2018; Ünal Karagüven, 2015). Burada eksik olan noktalardan bir
diğeri ise karmaşık psikolojik yapıların desteklenebilmesi için gereken uzun süreli bir
müdahalenin uygulanmamış olabileceğidir. Çocuklar bu temel becerilerde yeterlilikler
geliştirebilmektedir ancak uzun süreli ve tutarlı bir programın sürdürülmesine ihtiyaç vardır
(Shoshani ve Aviv, 2012). Araştırmalar incelendiğinde eğitim kurumlarında gerçekleştirilen
pozitif psikoloji temelli müdahalelerin uzun soluklu olarak sürdürülmesi gerektiği
savunulmaktadır (Elfrink ve diğerleri, 2017; Seligman ve diğerleri, 2009; Shoshani ve Aviv,
2012; Shoshani ve Slone, 2017; White ve Kern, 2018). Ancak MÇEP üç ay süre ile
gerçekleştirilen bir programdır, bu sebeple uygulama süreci açısından MÇEP çocukların
empati becerilerini geliştirmede yetersiz kalmış olabilir.
Uzun soluklu çalışmalar olmasının yanı sıra, pozitif eğitim müdahalelerinin tüm okul
bileşenlerini ele alarak yürütülmesi önerilmektedir (Hefferon ve Boniwell, 2018; Lavy,
2020; Waters, 2011; White ve Kern, 2018). Pozitif eğitim müdahale çalışmaları okullarda
uygulanırken, bunun yanında ebeveyn bilgilendirme çalışmaları önerilmektedir (Elfrink ve
diğerleri, 2017; Cihangir Çankaya ve Kağnıcı, 2020; Hall ve Pearson, 2003; Lottman ve
diğerleri, 2017). Ayrıca ebeveyn eğitimi yapılmasını tavsiye eden araştırmacılarda mevcuttur
279
(Benoit ve Gabola, 2021; Waters, 2015a; Waters, 2015b). Bu araştırmada ise ebeveyn
bilgilendirme toplantıları yerine ebeveyn eğitiminin bir program dahilinde düzenlenmesine
de ihtiyaç duyulmuş olabilir. Demokratik tutuma sahip olan ebeveynler daha çok çocuklarını
anlamakta ve empati kurmaktayken; otoriter tutuma sahip olan ebeveynler çocuklarını
anlamak için gereken zaman ve enerjiyi harcamamakta ve yeterli empati kuramamaktadırlar.
Ebeveyn tutumları empati becerilerinin gelişmesini etkilediğinden (Taner Derman ve
diğerleri, 2020), bu araştırmada ebeveyn bilgilendirme toplantıları yeterli etkiye sahip
olmamış olabilir.
Başka bir açıdan değerlendirildiğinde ise diğer bir araştırma bulgusuna göre
öğretmenler çocukların sevgi göstergeleri olarak empatik ve yardımsever davranışlarını
göstermiş, sevgi, nezaket/iyilik ve affedicilik karakter güçlerinin iyi oluşu ve olumlu
ilişkileri arttırdığı belirtilmiştir (Haslip ve diğerleri, 2019). Bu sebeple MÇEP içerisinde bazı
karakter güçlerinin yer almaması veya karakter gücü uygulamalarının çeşitlendirilmesine
ihtiyaç olması, deney ve kontrol grubu öğrencileri arasında empati puanlarına yönelik
farklılaşma görülmemesinin bir diğer sebebi olabilir. Çocuklarda olumlu ilişkileri arttırmaya
yönelik çalışmalar gerçekleştirmek ve karakter gelişimine önem vermek antisosyal
davranışları azaltmaktadır (Luiselli ve diğerleri, 2005) ve okul öncesinden başlanarak
çalışılmalıdır (Shoshani ve Aviv, 2012). Farklı karakter güçlerinin çalışılması kişilerde
birçok alanda iyi oluşa dönük etkiler yaratmaktadır (Park ve Peterson, 2009; Peterson ve
diğerleri, 2008). Tüm karakter güçlerinin ayrı ayrı kişiyi geliştiren özelliklerinin bulunduğu
görülmekte, problemler ile başa çıkmayı ve iyi oluşu desteklediği araştırmalar ışığında
kanıtlanmaktadır. Buraya kadar öğrencilerin duygularını tanıyabildikleri, kendi duygularını
ifade edebildikleri, kendilerini düzenleyebildikleri, çoğunlukla olumlu duygular içerisinde
oldukları ve bunlar ile birlikte sosyal yetkinliklerinin geliştiği görülmektedir. Ancak MÇEP
aracılığıyla empati becerilerini geliştirecek kadar problem çözme becerilerini kullanma ve
yardım etme ile teselli etmeye yönelik becerilerinin gelişmediği görülmektedir. Tüm bu
sebepleri özetlemek gerekirse, çocukların yeterli bilişsel olgunluğa ulaşamama durumları ile
uzun vadeli ve tutarlı çalışmaların yürütülmesi, etkinliklerin çeşitlendirilmesi, tüm karakter
güçlerinin çalışılması ve/veya ebeveyn eğitimlerine duyulan ihtiyaç ile karşılaşılmış olabilir.
Ayrıca bu araştırmanın Covid-19 pandemi sürecine rastlaması ve okullarda sosyal
mesafeye öncelik verilen kuralların uygulanması da empati becerilerinin gelişimini olumsuz
etkilemiş olabilir. Çünkü bu süreçte okullarımızda saat kısıtlamasına gidilerek, okulda
bulunulan zaman azaltılmıştır. Öğrencilerin birbirlerine yaklaşmasını önlemeye özen
gösterilmiş ve çoğunlukla bireysel eşyalarını paylaşmalarına izin verilmemiştir. Öğrenciler
280
Araştırmanın amacı doğrultusunda iki defa olmak üzere odak grup görüşmesi
gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmelerin ilki program başlamadan önce yapılmış, okul
yöneticileri, deney ve kontrol grubu öğretmenleri katılımcı olmuştur. İkinci görüşme MÇEP
uygulamaları tamamlandıktan sonra okul yöneticileri ve deney grubu öğretmenleri ile
gerçekleştirilmiş ve son görüşmeye kontrol grubu sınıfı öğretmenleri dahil edilmemiştir.
Bunun nedeni kontrol grubu öğretmenleri program hakkında bilgi sahibi değildir ve
MÇEÖP’na katılmamışlardır. Aşağıda program öncesi nitel ve sonrası nitel görüşme ile ilgili
bulguların alan yazın ışığında tartışması yapılmıştır.
283
gelişim alanlarına hitap ettiği kodları ile belirtilmiştir. Okul Öncesi Eğitim Programı
hakkında öğretmenlerin olumlu görüşleri ile bazı alan yazın bilgilerinin uyum içerisinde
olduğu görülmektedir (Oral ve Ergenekon, 2020; Özsırkıntı ve diğerleri, 2014; Tican
Başaran ve Ulubey, 2018). Öğretmen görüşeri ile uyumlu olarak Okul Öncesi Eğitim
Programı içeriğinde (MEB, 2013a), programın bilimsel araştırmalar doğrultusunda
hazırlandığı, programda üç yaş grubu için kazanım ve göstergelerin yer aldığı ve programda
yer almayan bir etkinliğin öğrencilerin ihtiyaçlarına göre eklenebileceği hususlarının
bulunduğu görülmektedir (MEB, 2013a). Değerlendirme eğitim sürecinin temel öğesi olarak
görülmekte ve çeşitli araçlar kullanılarak değerlendirme yapılabilmektedir (Sapsağlam,
2013).
Bununla birlikte bu araştırmada öğretmenler tarafından belirtilen olumsuz görüşler
ile bazı alan yazın bilgileri de uyum göstermektedir. Bu araştırmada Okul Öncesi Eğitim
Programı hakkında olumsuz görüşler; öğretmenden beklentilerin fazla olduğu, tüm gelişim
alanlarına hitap etmediği, ezbere dayalı olduğu, içeriğinin eksik olduğu, öğrenme ortamı
yetersizliklerinin bulunduğu kodları oluşturularak gösterilmiştir. Öğretmenler bu sebeple
çeşitli önerilerde bulunmuştur. Yöntemsel öneriler olarak; öğrenme modellerine dayalı
etkinliklerin artması, fiziki koşulların düzenlenmesi ve değerler eğitimi çalışmalarına önem
verilmesi gerektiğidir. Ayrıca yaş ve gelişim döneminin dikkate alınması ile hedef ve
kazanımların dengeli olması gerektiği belirtilmiştir. Belirtilen bu olumsuz görüşler ve
öneriler başka araştırmalar tarafından destek bulmaktadır. Buna göre değerler eğitimi
çalışmalarına gereken önemin verilmediği görülmektedir (Kabakçı, 2016; Kozikoğlu, 2018;
Yazar ve Erkuş, 2013). Ayrıca okulların fiziksel ihtiyaçlarının giderilmesi ile programın
uygulanabilirliği için katkı sağlanacağı düşünülmektedir (Babaroğlu, 2018; Özsırkıntı, ve
diğerleri, 2014; Köksal ve diğerleri, 2016). Öğrenme ortamı yetersizlikleri (Can ve Kılıç,
2019; Kurşunlu, 2018; Oral ve Ergenekon, 2020; Özsırkıntı ve diğerleri, 2014; Tican
Başaran ve Ulubey, 2018), öğretmenden beklentilerin fazla olması (Danışman, 2019) ve
ezbere dayalı olarak öğrencilerin yaratıcılıklarını desteklemede görülen yetersizlik (Can ve
Kılıç, 2019), bazı değerlerin Okul Öncesi Eğitim Programı’nda yer almayarak içerik
eksikliklerinin görüldüğü (Arslan ve İlkay, 2015, Uçuş Güldalı ve Demirbaş, 2017; Tican
Başaran ve Ulubey, 2018), 21. Yüzyıl becerilerini kazandırmaya yönelik yetersizlikler
(Mercan, 2022; Tuğluk ve Özkan, 2019) ve tüm gelişim alanlarına hitap etmediği (Arslan ve
İlkay, 2015; Can ve Kılıç, 2019) araştırmacılar tarafından bildirilmektedir.
Bir diğer araştırma sorusu öğretmenlerin pozitif psikoloji hakkında bilgileri
üzerinedir ve tüm katılımcıların pozitif psikoloji yaklaşımını bilmedikleri görülmüştür.
285
güçlü yanlara odaklanma gibi öğretmen çağrışımlarının yer aldığı görülmektedir. Pozitif
eğitimin pozitif duyguları, akademik becerileri, olumlu düşünmeyi ve sosyalleşmeyi
sağlayacağı için bir ihtiyaç olduğu yönünde görüşler bildirildiği görülmektedir. Ayrıca
pozitif eğitimde ödül sisteminin vurgulanması (%10) yönünde bir görüş dile getirilmiştir (Uz
Baş ve Şahin Fırat, 2017). Sonuç olarak bu araştırma ile bazı görüşlerin benzer olduğu
görülmektedir. Bununla birlikte pozitif eğitim ile ödül veya cezaya dayalı doğru olmayan bir
algının düşük oranda dahi olsa ortaya çıktığı fark edilmektedir.
Pozitif okullarda öğrencilerin iyilik halleri ve olumlu duyguları artmaktadır
(Seligman ve diğerleri, 2009). Mevcut eğitim programlarının öğrencilerde iyi oluşu
arttırmaya yönelik düzenlenmesine ihtiyaç olduğu görülmektedir (Uz Baş ve Şahin Fırat,
2017). Bu araştırmada öğretmenlerin öğrencilerin mutluluk ve iyi oluşlarının arttırılmasının
çalışılmasına ihtiyaç duyulup duyulmadığı sorulmuş ve beş öğretmen tarafından ihtiyaç
olduğu dile getirilirken, bir öğretmen öğrencilerin ihtiyacı olmadığını dile getirmiştir.
İhtiyacın olmaması sebebi olarak çocukların zaten kolayca mutlu olduklarını ifade etiği
görülmüştür. Uz Baş ve Şahin Fırat (2017) tarafından gerçekleştirilen araştırmada ise
istenirse (%20), küçük adımlarla (%15) ve öğrencilerin görüşleri alınarak (%10)
yapılabileceği belirtilmektedir. Bu araştırmada mutluluk ve iyi oluşu arttırma gerekçeleri
teması altında, olumlu duyguların arttırılması açısından ve baş etme becerilerini geliştirmesi
açısından olarak yanıtladıkları iki kategori tespit edilmiştir. Mutluluk, motivasyon ve başarı,
güçlü hissetme ve öğretmende tatmin duygusu oluşturması olumlu duyguları arttırması
açısından ifade edilirken; problem çözmeyi sağlaması, kendini/güçlü yönlerini tanıması,
sağlığı koruması ve olumlu ilişkilerin kurulması açısından baş etmeyi desteklemesi ifade
edilmektedir. Mutluluk bulunulan ortam ve çevrede kişiden kişiye yayılan bir etki
göstermektedir (Fowler ve Christakis, 2008). Böylece bu araştırmada öğretmenlerin ifade
ettiği gibi olumlu ilişkiler kurma fırsatı da doğmaktadır. Çünkü olumlu ilişkiler geliştiren
kimsiler daha mutlu olmaktadır (Diener ve Seligman, 2002). Öğretmenler tarafından
öğrencilerin sağlıklı olması, kendilerini tanıması, problem çözmeleri, olumlu ilişkiler
kurmaları ve başarıyı hissetmeleri gibi birçok yönde mutluluğun ve iyi oluşun faydalı etkisi
olduğu ifade edilmektedir. Zaten Fredrickson (2009) pozitifliğin gelişmeyi sağladığını,
gelişmenin ise sadece mutlu hissetmek ile ilgili olmayıp, aynı zamanda kendisi ve çevresi
için değerli amaçlar edinilmesi ile ilgili olduğunu belirtmektedir. Araştırmaların çoğunlukla
olumsuz duygular sonucu oluşan çeşitli sağlık sorunlarına dikkat çekiği belirtilmektedir.
Tabii ki bireylerin sağlık sorununun olmayacağı ya da negatif duygu durumu yaşamayacağı
287
anlamına gelmemektedir. Her şey iyi gitmeyebilir, ancak pozitif olma ile işlerin iyiye gidiyor
olması için bir yol haritası çizilebilmektedir (Fredrickson, 2009).
Pozitif psikoloji temelli müdahale programları için bireysel farklılıklara yönelik
kişiye ait karakter güçlerinin belirlenmesi ve çalışılması önem taşımaktadır (Linkins ve
diğerleri, 2014; Lavy, 2020; Sop ve Özdemir Bişkin, 2021). Uygulanan karakter gücü sınıf
müdahaleleri ile olumlu duygu, yaşama bağlılık, ilişkiler ve başarı üzerinde gelişim olduğu
görülmekte ve bu sebeple eğitim kurumlarında karakter güçleri uygulamalarının bir ihtiyaç
olduğu düşünülmektedir (Linkins ve diğerleri, 2014). Bu araştırmada katılımcılara,
öğrencilerin karakter güçlerini arttırma çalışmalarının bir ihtiyaç olup olmadığı ile ilgili
görüşleri sorulmuş ve tüm katılımcılar ihtiyaç olduğu yönünde görüş bildirmişlerdir.
Okullarda karakter güçlerini geliştirmek için çalışmalar yapmak önemlidir ve yeni sınıf
rehberlik programları içeriğinde yer aldığı görülmektedir (Demir, Aydoğan ve Murat, 2022).
Bu araştırmada neden karakter güçleri uygulanmalarının yapılması gerektiği ile ilgili olarak
mutluluk ve iyi oluşun arttırılmasına duyulan ihtiyacın cevaplarında görüldüğü gibi olumlu
duyguları arttırma ve baş etme becerilerini geliştirmesi açısından gerekçeler olarak iki
kategori altında toplandığı görülmüştür. Olumlu duyguları arttırma açısından özgüvenli
olma, mutluluk, güçlü hissetme, duygu düzenleme, merhamet ve başarı sağlaması olarak; baş
etme becerilerini geliştirmesi açısından problem çözmeyi sağlaması, kendini/güçlü yönlerini
tanıması, sorumluluk edinimi, sağlıklı olmayı desteklemesi ile öğrencilere mesleki
farkındalık sağlaması olarak bildirildiği görülmüştür. Karakter güçleri çalışmaları ile
çocukların prososyal davranışları ve olumlu duyguları artmakta, olumsuz duyguları
azalmakta, zorluklar ile başa çıkmaları kolaylaşmakta ve yaşama uyum sağlamaları
desteklenmektedir (Shoshani, 2018). Çocukların mutlu oluşları onların karakter güçlerinin
desteklenmesi ile artmaktadır (Friedmann, 2022). Aslında her sosyal ortamda iyi karakter
yapısına sahip bireyler ile birlikte olunması ve böyle bir sosyal çevrede yaşamak
istenmektedir. Problem durumlarının önlenmesinde iyi karakter oluşturmak olumlu
özelliklerin gelişmesi için bir kaynaktır (Park ve Peterson, 2009).
Okul Öncesi Eğitim Programı’nın katılımcılar açısından öğrencilerin mutluluk ve iyi
oluşlarına etkisi görüşme sorusu 7’de ve karakter güçlerine etkisi görüşme sorusu 8’de
sorulmuştur. Katılımcılara Okul Öncesi Eğitim Programı’nın öğrencilerin mutluluk ve iyi
oluşlarına katkısı hakkındaki öğretmen görüşleri sorulduğunda, bir öğretmen katkı
sağladığını, beş öğretmen ise biraz katkı sağladığını belirtmiştir. Katılımcılar mutluluk ve iyi
oluşu içerdiği yönünde bildirdikleri gerekçelerde değerler eğitiminin varlığından (n=1) ve
öğretmenin farkındalığına bağlı olduğundan (n=3) bahsetmişlerdir. Bir başka araştırmada
288
gerçekleştirilen görüşme arasındaki farklar ele alınmış ve elde edilen bu bulgular ilgili alan
yazın ışığında tartışılmıştır.
Öncelikle katılımcıların MÇEP sonrasında pozitif psikoloji ve pozitif eğitim
hakkındaki görüşleri sorulmuştur. Pozitif psikoloji yaklaşımı içerikli pozitif eğitim
programlarının, eğitim kurumlarında uygulanması sonucu öğretmenlerin tamamı tarafından
faydalı etkilerinin olduğu bildirilmiştir. Araştırmalar incelendiğinde pozitif psikoloji
yaklaşımının faydası hakkında eğitimciler iyi oluşun önemi için ortak bir görüşte
birleşmektedir (Benoit ve Gabola, 2021; Ho ve diğerleri, 2017; Ilgaz, 2018; Ilgaz ve Hızlı
Sayar, 2020; Lopez ve Louis, 2009; Luiselli ve diğerleri, 2005; Şahin ve diğerleri, 2019;
White ve Murry, 2015). Bunun yanında gerçekleştirilen odak grup görüşmeleri için analizi
yapılan ön ve son nitel bulgular karşılaştırılmıştır. Tablo 62’de pozitif psikoloji hakkında ve
Tablo 63’te pozitif eğitim hakkında son nitel görüşme bulgularına dair görüşler sunulmuştur.
Buna göre katılımcıların pozitif psikoloji ve pozitif eğitim bilgileri pozitif psikolojinin
çalışma alanına uygun bir şekilde değişim göstermektedir. Deneysel müdahale öncesinde
katılımcıların pozitif psikoloji ve pozitif eğitim hakkında bilgisinin olmadığı ve sonrasında
pozitif psikoloji ve pozitif eğitim yaklaşımına ait kavramsal bilgilere sahip oldukları
görülmektedir. Bu araştırmada eğitim kurumlarında pozitif psikoloji çalışmalarının
uygulanması ile edinilen kavramsal bilgiler kategorisi altında; olumlu duygular, olumlu
düşünme, olumlu ilişkiler, başarı, iyi oluş ve karakter güçleri kodlarının oluştuğu
görülmüştür. Öğretmenlerin MÇEP sonrasında pozitif psikoloji yaklaşımına ait kavramsal
bilgilerinin arttığı ve yaklaşımın içeriklerine göre doğru bilgiler verdileri anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte en çok olumlu duygular üzerinde durdukları görülmektedir. Katılımcıların
MÇEP sonrasında pozitif eğitim hakkındaki görüşleri sorulduğunda ise edinilen kavramsal
bilgiler kategorisi içerisinde pozitif psikoloji ile ilgili olduğu, olumlu duyguları, olumlu
ilişkileri, başarıyı, iyi oluşu, karakter güçlerini ve psikolojik sağlamlığı içerdiğini
bildirmişlerdir. Öğretmenlerin MÇEP sonrasında pozitif eğitim hakkında kavramsal
bilgilerinin arttığı ve yaklaşımın içeriklerine göre doğru bilgiler verdileri anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte en çok karakter güçleri üzerinde durdukları görülmektedir. Öğretmenlerin
pozitif psikoloji yaklaşımlarına ait bilgi sahibi olması gerekmekte (Benoit ve Gabola, 2021;
Cihangir Çankaya ve Kağnıcı, 2020; Tatalović Vorkapić ve Vujičić, 2013) ve böylece
motive olmaları desteklenebilmektedir (Lopez ve Louis, 2009). Bu da etkili bir öğretmen
eğitiminin uygulanmasını gerektirmektedir. Yoksa öğretmenler müdahaleleri uygulamayı
reddedebilmektedir (Shankland ve Rosset, 2017).
292
Öğretmenlerin pozitif psikoloji yaklaşımı ile ilgili bilgi ve görüşleri hakkında MÇEP
ve MÇEÖP’nın etkisi ile ilgili görüşleri doğrultusunda öğrencilere ve öğretmenlere faydasını
içeren iki kategori ortaya çıkmıştır. Araştırmalar doğrultusunda pozitif psikoloji temelli
müdahale programları ile hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin iyi oluşlarının arttığı
bildirilmektedir (Bannink, 2017). Öğretmenlerin pozitif psikoloji yaklaşımı hakkında bilgiler
edindikleri ve kendi gelişimlerine yönelik olarak uygulamalar yaptıkları MÇEÖP sayesinde
kavramları anlayabildikleri, olumlu ve gerçekçi düşündükleri, kendi güçlü yönlerini
tanıdıkları, olumlu duyguların ilk öğretmen tarafından deneyimlenmesine fırsat sağladığı ve
aynı zamanda okul içinde ortak bir anlayış oluşturduğu görüşlerini dile getirdikleri
görülmektedir. Ülkemizde öğretmenlere yönelik pozitif psikoloji yaklaşımı temelinde
eğitimlerin hazırlanması ve bir program dahilinde uygulanmasına ihtiyaç duyulduğu
bilinmektedir (Ilgaz ve Hızlı Sayar, 2020; Şahin ve diğerleri, 2019; Uz Baş ve Şahin Fırat,
2017). Bu araştırmada MÇEÖP uygulanarak bir öğretmen eğitim programı aracılığıyla
öğretmenlerin gerçekçi ve esnek düşünme becerileri desteklenmiştir (Seligman ve diğerleri,
2009). Seligman (2006) olumlu ve olumsuz düşünme alışkanlıkları olarak biri optimist diğeri
pesimist olan açıklayıcı düşünme alışkanlıklarının kullanılmasının duygusal düzenleme,
dürtü kontrolü, empati, iyimserlik, öz yeterlilik gibi birçok kritik yeteneği etkilediğini
belirtmektedir. Bunun yanında öğrencilere 21. Yüzyıl becerilerinin kazandırılması için
öğretmen eğitimlerine önem verilmelidir (Mercan, 2022; Tuğluk ve Özkan, 2019). Ayrıca
öğrencilerin, öğretmenlerin ve okulun bir bütün olarak eğitim ve uygulamalarda bulunması
bu ortak anlayışı destekleyebilmekte, ortak bir vizyon sağlamaktadır (Bannink, 2017;
Cihangir Çankaya ve Kağnıcı, 2020; Lavy, 2020; White ve Kern, 2018). Bu araştırmada ek
olarak, MÇEP’nın hangi etkinliklerinin faydalı olduğu hakkında görüşleri sorulduğunda yine
öğretmenlerin tümü öncelikle kendilerine fayda sağladığını bildirmiştir. Öğretmen eğitiminin
başarılı olduğu, karakter güçlerini tanıdıkları, öğrendiklerini ve anda kaldıklarını bildirdikleri
görülmüştür. İyi oluş, MÇEP ve MÇEÖP içerisinde yer alan etkinliklerden biri olan anın
keyfini çıkartma (Bryant ve Veroff, 2007) olumlu yaşam deneyimlerini yazma (Burton ve
King, 2004) ve minnettarlığın ifade edilmesi ile mümkün olan en iyi benlik hakkında yazma
(Sheldon ve Lyubomirsky, 2006) gibi etkinlikler ile arttırılabilmektedir. Okullarda karakter
güçlerinin fark edilmesi ve ortak bir karakter gücü dilinin oluşturulması önemlidir (Linkins
ve diğerleri, 2014). Öncelikle öğretmenlerin kendi imza karakter güçlerini tanımaları
sağlanmalıdır, böylece öğrencilerin kendilerine ait olanı fark etmeleri ve motive olmaları için
gereken desteği sunabileceklerdir (Lopez ve Louis, 2009). Sonuç olarak MÇEÖP’nın
öğretmenler için faydalı ve geliştirici bir program olduğu anlaşılmaktadır.
293
inandıkları ve azimleri ile ilgili oluşan kodlar, başarı kategorisi altında belirtilmiştir. PERMA
modeli ögesi olan başarı boyutu bireysel hedeflere ulaşma güdüsü ile ilgili olarak ifade
edilmektedir (Seligman, 2011). Bu araştırma ile öğrencilerin başarı duygusu onların
hedeflerini oluşturması, azmetmesi ve sonucunda yaşadıkları tatmin duygusu ile
görülmektedir. Zaten karakter güçleri çalışmalarının başarıya etki ettiği bilinmektedir. Bu
araştırmada yer alan umut (Berber ve Eker, 2018; Synder ve diğerleri, 1991; Tarhan ve
Bacanlı, 2016), mizah (Morrison, 2008), azim (Bozgün, 2021; Gander ve diğerleri, 2021;
Park ve Peterson, 2009), merak (Shah ve diğerleri, 2018; Vardi ve Demiriz, 2019), sevgi
(Park ve Peterson, 2009), öğrenme sevgisi ve öz-düzenleme (Gander ve diğerleri, 2021) gibi
karakter güçlerinin başarı üzerinde etki ettiği söylenebilir
Katılımcıların MÇEP sonrasında öğrencilerde görülen değişimlere dair görüşleri için
arkadaşlık, kendilerini ifade etme, bireysel farklılıklara saygı, paylaşma, konuşarak
problemlerini çözme ve nezaket/iyi yüreklilikleri ile ilgili kodlar olumlu ilişkiler kategorisi
altında toplanmıştır. Öğretmenlerin mutluluk ve iyi oluşa etkisi hakkında görüşleri için
öğrencilerin problem çözmeleri ile problem oluşmadan önleyici olması, kendini tanıması,
empati kurmaları, bakış açılarının gelişmesi, olumlu ilişkiler kumaları ile evde ve okulda
birliktelik sağlamasına yönelik baş etme becerilerine faydası olduğu bildirilmiştir. Karakter
güçleri uygulamaları ile ise problem çözme ve önleme, karakter güçlerini fark etme,
birliktelik sağlaması, farklı bakış açıları getirmesi ve olumlu iletişim ile baş etme
becerilerinin arttığı görülmektedir. Burada olumlu iletişim becerileri ile öğrencilerin baş
etme becerilerinin ortak amaçlar doğrultusunda yer alması dikkat çekicidir. Bu bulgu
doğrultusunda bazı araştırmalar incelenmiştir. Öğrencilerin sosyalleşerek olumlu arkadaşlık
ilişkileri ile iyi oluşları artmaktadır (Bernard ve Walton, 2011; Waters, 2011). Sosyallik ve
öznel iyi oluş ilişkili olarak ifade edilmekte (Diener ve Biswas-Diener, 2008) ve iyi oluş
pozitif ilişkiler ile gelişmektedir (Seligman, 2011). Seligman (2011) zor veya güzel anlarda
olumlu ilişkilere ihtiyaç duyulduğunu belirtmektedir çünkü her birey iletişim ihtiyacı
duymaktadır. Hem hayatımızın devamlılığını sağlamakta hem de sağlıklı bir yaşam için
gerekli görülmektedir. Arkadaşlık ilişkileri sağlıklı, mutlu ve uzun bir yaşamın kaynağıdır
(Bannink, 2017). Buradan hareketle çocukların olumlu bir iletişim kurmaya istekli olduğu ve
bunun baş etme becerilerine etki ettiği ve sonuç olarak çocukların sosyal becerilerinde
gelişim olduğu söylenebilir.
Ayrıca MÇEP’nın kapsamı hakkında, karakter güçleri çalışmalarının her derse
uygulanabileceği, ailelerde, sınıfta ve okulda etkili olduğu ifade edilmiştir. MÇEP’nın sınıfı
ve aile birlikteliğini kapsadığı belirtilmiştir. Öğrenciler öğretmenlerinden iletişim kurma,
295
Boniwell, 2018; Niemic, 2013; Özdemir Bişkin ve Sop, 2021; Seligman ve diğerleri, 2005;
Shoshani ve Aviv, 2012). Öğretmenler faydalı etkinlikler içerisinde aile etkinliklerinin yer
aldığını belirtilmektedir. Ayrıca MÇEP içerisinde yer alan aile ödevleri ile ebeveynlerinde
öğrencilerin iyi oluşlarına katkı sağlaması hedeflenmiştir. Aileler ile kurdukları iletişim
onların sosyal becerilerini arttıracağı (Denham ve diğerleri, 2003), demokratik aile
tutumunun desteklenmesi ile empati becerilerinin artacağı (Taner Derman ve diğerleri, 2020)
ve ailelerin bilinçlendirilerek öğrencilerin psikolojik sağlamlıklarını destekleyeceği (Gün ve
diğerleri, 2022) bilinmektedir. Tutarlı çalışmalar ile bir alışkanlık sağlayacağı (Park ve
Peterson, 2009) ve olumlu bir iletişim yaratılması adına aile okul işbirliği içinde çalışmasının
gerekliliğinden (Dearing ve diğerleri, 2008) dolayı aile ödevlendirmelerine önem verilmiştir.
Bunun yanında MÇEP içerisinde bulunan duygu etkinlikleri önemlidir. Öğrencilerin
öncelikle duygularını tanıma, ifade etme, başkalarının duygularını anlama ve uygun tepkiler
vermesi üzerine olumlu duygular modülü çalışmaları karakter güçleri çalışmaları ile
birleştirilerek uygulanmıştır. Cihangir Çankaya ve Kağnıcı (2020) tarafından önerilen ve
Seligman ve Csikszentmihalyi (2000) tarafından belirtilen pozitif bir kurum oluşturmak için
deneyimlerin üç düzeyde ele alınmasına yönelik eğitim programları içerikleri açıklanmıştır.
Buna göre birinci düzey olumlu duygulara odaklanmayı içermektedir. MÇEP’nın tüm
etkinliklerinin faydalı olduğu, en çok olumlu duygular modülünden bahsedildiği ve öz-
düzenleme haftası etkinliklerinin etkili olduğu öğretmenler tarafından bildirilmiştir. Okul
öncesi çocuklarında duygu çalışmalarının önemi fark edildiğinden (Benoit ve Gabola, 2021;
Šikić ve Tatalović Vorkapić, 2019) ve duygu çalışmaları için ayrı modüller oluşturulması
(Cihangir Çankaya ve Kağnıcı, 2020; Shoshani ve Slone, 2017) önerildiğinden dolayı
öğrenci müdahale programı içerisinde duygu çalışmalarına ayrıca önem verilmiştir.
Katılımcılara MÇEP’nda hangi etkinliklerin faydalı olduğuna dair görüşleri
sorulmuş, drama, hayal kurma, gevşeme ve rahatlama, anı yaşama, oyun, sohbet ve görsel
içerikli olmasına dair uygulama yöntemlerinin faydasından bahsedildiği görülmüştür. Ayrıca
katılımcılar tarafından MÇEP’nın öğrenci merkezli bir uygulama olduğu, problem çözücü ve
önleyici yapısı olduğu, yaygınlaştırılması gerektiği ve esnek olduğu ifade edilmiştir. Zaten
katılımcıların uygulama yöntemleri olarak drama, oyun ve hikaye etkinliklerini kullanarak
değerler eğitimi çalışmalarını gerçekleştirdikleri görülmektedir (Kozikoğlu, 2018). Okul
öncesi eğitimde drama ve oyun, çocukların olumlu ilişkiler kurmasını, duygu ve
düşüncelerini ifade etmesini sağlamaktadır (MEB, 2013a; Tuğrul, 2006; Ulutaş, 2011).
Kendini yaratıcı olarak ifade eden öğretmenlerin drama etkinliklerini yoğunlukla kullandığı
görülmektedir (Çoban ve İnan, 2020). Yaratıcı drama ile birlikte değerler eğitimi
298
2005; Mercan, 2022; Morrison, 2008; Oral, 2022; Shankland ve Rosset, 2017; Tuğluk ve
Özkan, 2019; White ve Murry, 2015). Ülkemizde de pozitif eğitim kurumları oluşturabilmek
için öğretmen programlarının uygulanması önerilmektedir (Ilgaz ve Hızlı Sayar, 2020; Şahin
ve diğerleri, 2019; Uz Baş ve Şahin Fırat, 2017). Sonuç olarak ön ve son nitel bulgular
birlikte değerlendirildiğinde MÇEÖP için öğretmen eğitiminin hem öğretmenlerin kişisel
gelişimine hem de öğrencilerin iyi oluşuna katkı sağladığı görülmektedir.
Bunu yanında öğretmen ile öğrenci arasında kurulan olumlu iletişim öğrencilerin
sosyal becerileri (Akbaş, 2019; Eren, 2022) ve akademik becerilerinde (Dearing ve diğerleri,
2008; Uz Baş ve Yurdabakan, 2016) artışa etki etmektedir. Öğretmen ve öğrenci arasındaki
olumlu iletişim için nicel bulgular incelendiğinde öğrencilerden elde edilen OHD Ölçeği’ne
(Sarı ve Uz Baş, 2022) ait okula ve öğretmene yönelik tutum boyutundan aldıkları puanlar
ile öğretmenlerden elde edilen Öğrenci-Öğretmen İlişki Ölçeği’nden (Gülay Ogelman ve
Seven, 2014) aldıkları puanlar deney grubu lehine farklılık göstermiştir. Tablo 62 ve Tablo
63 pozitif psikoloji ve pozitif eğitim içerikli programların eğitim kurumlarında uygulanması
ile olumlu ilişkileri desteklediği belirtilmiştir. Ayrıca sosyalliğe katkı sağlayarak (n=3)
öğrencilere fayda sağladığı görülmektedir. Tablo 64’te olumlu ilişkiler kurmanın çocukların
baş etme becerilerini geliştirdiği bildirilmektedir. Tablo 67’de ise olumlu ilişkiler ayrı bir
kategori olarak ortaya çıkmış ve öğrencilerde görülen olumlu bir değişim olarak yansımıştır.
Sonuç olarak öğrenci ve öğretmenlerin birbirleri ile olumlu ilişkiler kurduğu görülmekte ve
MÇEP öğrenci ve öğretmen iletişimini desteklemektedir denilebilir. Öğretmenlerin
çocukların bireysel farklılıklarına göre ve ihtiyaçlarını fark ederek iletişim kurmaları (Akın
Sarı, 2018; Thomas ve diğerleri, 1970), çocukların çatışma ve bağımlılık yaşamadan, sevgi
ve güven içerisinde (Gülay Ogelman ve Seven, 2014; Seligman ve diğerleri, 2009) bir sınıf
ortamına dahil olmalarına destek olmuştur. Sonuç olarak nicel ve nitel bulgular birlikte
değerlendirildiğinde MÇEP ile öğrenci ve öğretmen arasında olumlu ilişkiler kurulduğu
tespit edilmiştir.
Ön ve son görüşmeye ait nitel bulgular karşılaştırıldığında Tablo 73’te öğrencilerin
mutluluk ve iyi oluşarını arttırması açısından öğretmen beklentilerinin karşılandığı
görülmektedir. Öğrencilerin mutluluk ve iyi oluşlarının arttırılması temasına bağlı olarak,
onların olumlu duygularını arttırması kategorisinde ilk nitel bulgularda mutluluğu
arttıracağına yönelik %17 oranında beklentilerini ifade ettikleri görülürken, son nitel
bulgularda ise %100 oranında katılımcının MÇEP’nın öğrencilerin mutluluğunu arttırmada
etkili olduğunu bildirdiği görülmektedir. Tablo 72’de ön nitel bulgularda karakter güçlerinin
bir ihtiyaç olması ile ilgili görüşler ile son nitel bulgularda MÇEP programının çocukların
302
karakter güçlerini arttırması ile ilgili görüşleri karşılaştırılmıştır. Mutluluk ve iyi oluşun
artması ile ilgili görüşlerde bildirildiği gibi ön nitel bulgularda mutluluklarının artacağını
(%17), son nitel bulgularda ise mutluluklarının arttığı (%100) ifade edilmiştir. Öğretmenler
tarafından hem karakter güçleri çalışmalarının hem de iyi oluşlarına dönük çalışmaların
çocukların mutluluklarında etkili olduğunu belirttikleri tespit edilmiştir. MÇEP içerisinde
uygulanan üç iyi şey sohbeti ve karakter güçleri çalışmaları öğrencilerin mutluluklarını
arttırmış olarak görünmektedir. Seligman ve arkadaşları (2005) üç iyi şey sohbeti ve karakter
güçlerini geliştirmek için yeni yollar denenmesine yönelik etkinliklerin kişilerin
mutluluklarını arttıracağını belirtmektedir (Seligman ve diğerleri, 2005; Mongrain ve
Anselmo-Matthews, 2012). Çocukların mutluluk duygularının yaratıcılık, öğrenme sevgisi,
güzellik ve mükemmelliğin takdiri, yaşam sevinci/coşkusu ve umut ile ilgili olduğu
belirtilmektedir. (Friedmann, 2022). Park ve Peterson (2006) ise mutluluğun yaşam
sevinci/coşkusu, umut ve sevgi karakter güçleri ile ilgili olduğunu belirttiği görülmektedir.
Karakter güçleri ve mutlu bir yaşam, pozitif psikoloji yaklaşımına yönelik araştırmaların
merkezinde bulunmaktadır (Friedmann, 2022; McCullough ve Snyder, 2000; Park ve
diğerleri, 2004; Seligman, 2002) ve karakter güçleri çalışmaları ile iyi oluşun arttığı
bilinmektedir (Lavy, 2020; Lottman ve diğerleri, 2017; Shoshani ve Slone, 2017).
Öğretmenlerden elde edilen ön nitel bulgularda çocukların duygularını düzenleyebilecekleri
(%17), son nitel bulgularda ise duygularını düzenleyebildikleri görülmüş (%100), iyi oluş
kavramını %75 oranında katılımcı kullanmış ve öğrencilerde iyi oluşun artış gösterdiği
bildirilmiştir. Bu bulgular nicel verilerden elde edilen bulgular ile uyum göstermektedir. Bu
araştırmada öğrencilerin kısa PANAS-C çocuk pozitif duygular boyutu ve kısa PANAS-C-P
ebeveyn formuna ait (Sarı ve Uz Baş, 2021) pozitif duygular boyutu puanları deney grubu
lehine artış göstermiştir. Sonuç olarak bu araştırmada MÇEP’nın öğrencilerin mutluluk ve
iyi oluşlarına etki ettiği ve arttırdığı tespit edilmiştir.
Tablo 71 içerisinde mutluluk ve iyi oluşun artması ile ilgili olarak ön nitel bulgularda
motivasyon ve başarının artması %66 oranında katılımcı tarafından beklenti olarak ifade
edilmiş, son nitel bulgularda %55 artış gösterdiği görülmüştür. Karakter güçlerinin artması
ile ilgili olarak ön nitel bulgularda başarılarının artacağı (%17), son nitel bulgularda
akademik gelişimlerinin desteklendiği (%50) belirtilmiştir. Umudun (Berber ve Eker, 2018;
Synder ve diğerleri, 1991), azmin (Bozgün, 2021), mizahın (Morrison, 2008) ve merakın
(Kwan, 2021; Shah ve diğerleri, 2018; Vardi ve Demiriz, 2019) başarıyı etkilediği
görülmektedir. Bu araştırmada da belirtilen karakter güçleri MÇEP içerisinde çalışılmıştır.
Tablo 69 incelendiğinde pozitif psikoloji hakkında ön ve son nitel görüşmeler için ön nitel
303
bulgularda başarının yer almadığı, son nitel bulgularda öğretmenlerin başarıdan (%50)
bahsettiği görülmektedir. Yine MÇEP hakkında beklentilerin değerlendirildiği Tablo 73’te
ön nitel bulgularda öğretmenler akademik gelişim için bir beklenti ifade etmemiş ancak son
nitel bulgularda akademik gelişimin (%25) desteklendiğini bildirmiştir. Bununla birlikte son
nitel görüşmede öğretmenlerin MÇEP’nın öğrencilere faydası hakkında görüşleri Tablo
66’da sunulmuş ve başarı modülünün (%50) faydalı olduğu bildirilmiştir. Araştırmanın nicel
bulguları değerlendirildiğinde ise OHD Ölçeği’ne (Sarı ve Uz Baş, 2022) ait Matematik
becerileri, Türkçe becerileri ve ölçeğin tamamı için akademik gelişim durumları incelenmiş
sadece deney grubu öğrencilerinin ortalama puanları kontrol grubu öğrencilerinin
ortalamalarından daha yüksek görülmüş ise de, tekrarlı ölçümler için varyans analizi
sonuçları deney grubu öğrencilerinde Matematik becerileri için MÇEP’nın etki etmediği
yönünde görülmüştür. Bununla birlikte duyguların başarı ile ilişkisi daha karmaşık
modellerin incelenerek ele alınmasını gerektirmektedir (Valiente ve diğerleri, 2012). MÇEP
hikaye etkinlikleri, drama ve kendini ifade etmeye dönük etkinlikler doğrultusunda bir
içeriğe sahiptir. Matematik becerileri üzerine hazırlanan etkinlikler, Türkçe becerilerini
etkinliklerine göre daha az yer almıştır. Dikkat edilmesi gereken konu eğitimcilerin
motivasyon ve duygusal hazırlık için çeşitli öğrenme materyalleri ve zengin uyarıcılar
sunması gerektiğidir (Shoshani ve Aviv, 2012). Okul öncesinde matematik becerilerinin
gelişmesi için öğretmenlerin ve ebeveynlerin çocuklara destek vermesi beklenmekte, her
şeyin materyal olarak değerlendirilip çeşitlendirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır (Akman ve
Ünal, 2020; Huntsinger ve diğerleri, 2016; Şeker ve Metin, 2020). Bu sebeple bir ihtimal
olarak matematik becerilerinde artış görülmemiş olabilir. Öbür taraftan MÇEP’na ait
öğretmenlerden elde edilen nitel bulgularda akademik becerilerin artış gösterdiği ve başarıya
etkisi ile öğrencilerden elde edilen nicel bulgularda Türkçe Becerilerinde ve ölçeğin
tamamında deney grubu lehine görülen farklılık MÇEP’nın başarı modülünün öğrencilerin
akademik becerilerinde artış yarattığını göstermektedir.
Tablo 73’te MÇEP hakkında beklentilerini belirttikleri ön nitel bulgular içerisinde
özgüveni destekleyeceği (%17) düşük oranda beklenti olarak ifade edilmiştir. Buna karşın
mutluluk ve iyi oluş çalışmalarına duyulan ihtiyaç ve MÇEP’nın bu ihtiyaca katkısı
hakkında son nitel görüşmede özgüvenlerinin geliştiği tüm katılımcılar tarafından (%100)
Tablo 71’de belirtilmiştir. Bu bulguya destek olacak şekilde Tablo 72’de öğretmenlerin
karakter güçleri ile ilgili görüşleri ön nitel bulgularda özgüvenin artacağını (%66), son nitel
bulgularda özgüvenin artış (%75) gösterdiğini belirttikleri yönündedir. Öğrencilerin
özgüvenlerini destekleyen ve kendilerini ifade etmelerine fırsat veren bir sınıf ortamına
304
MÇEP içerisinde iyi şey sohbeti (Seligman ve diğerleri, 2005) ile öğrenciler olumlu
duygularını paylaşmış, olumlu düşünmeleri ve çocukların sosyal kaynaklar oluşturması ile
sosyal bağ kurmaları desteklenmiştir (Gable ve diğerleri, 2004). Bununla birlikte okul
öncesi yaş düzeyinde bulunan çocukların gelişim özellikleri sebebi ile işlem öncesi dönemde
yer aldığı ve benmerkezci olması sonucu başkalarının bakış açısını, ihtiyaçlarını ve
duygularını anlamayacakları yönünde empatik becerilerde yeterli olmadıkları ifade
edilmektedir (Piaget, 1965). Ancak öğretmenlere göre çocukların bakış açılarının değişmesi
ve az da olsa empatik tepkiler göstermesi ile ilgili bir artışın olduğu ifade edilmektedir.
Tablo 73’te MÇEP’nın beklentilerini karşılaması ile ilgili son nitel görüşmede arkadaşlık
ilişkilerini geliştirdiği (%100), sorumluluklarını yerine getiridikleri (%50) ve nezaket/iyi
yüreklilik güçlerini kullandıkları (%25) belirtilmiştir. Empati becerileri sorumluluk ile
birlikte nezaket karakter gücü ile ilişkilidir (VIA Enstitüsü, 2023j). Nezaket karakter gücü iyi
yüreklilik olarakta geçmekte ve buna göre diğer insanların ilgi ve dikkati hak ettiği, yardım
etmenin önemli olduğu, cömertliği ve şefkati içermektedir. (Ballat ve Campling, 2011).
Küçük çocuklarda iyi yüreklilik olarak daha çok yardımlaşma, paylaşma, ilgilenme,
diğerlerini dahil etme gibi davranışları kapsamakta aile ve arkadaşlığa değer vermeyi
içermektedir (Binfet ve Gaertner, 2015). Empati eksikliği iletişimde sorunları beraberinde
getirmektedir (Dinç Altun ve diğerleri, 2018; Ünal Karagüven, 2015). Ancak bu araştırmada
tüm katılımcılar çocukların arkadaşlık ilişkileri ve özgüvenlerinin geliştiğini bildirmiş,
katılımcıların yarısı tarafından problem çözebildikleri, önleyebildikleri, olumlu düşünerek
bakış açılarını değiştirdikleri ve sorumluluklarını yerine getirdikleri belirtilmiş ve ¼ oranında
katılımcı empatiyi geliştirdiği ve nezaket güçlerini kullandıklarını dile getirmiştir. Bu nitel
bulgular doğrultusunda öğrencilerin olumlu ilişkilerinin MÇEP ile geliştiği görülmektedir.
Ancak prososyal davranışların gelişimi ile ilgili bir soru işareti barındırdırdığı söylenebilir.
Yukarıda belirtilen özgüven, olumlu ilişkiler, problem çözme ve önleme nitel
bulguları ile öğrencilerin başarı ve sosyal, duygusal becerilerinde artışın incelenmesi üzerine
uygulanan nicel veriler karşılaştırıldığında uyumlu bulgular görülmektedir. Bu araştırmada
her hafta bir öykü tamamlama etkinliği yer almaktadır ve araştırmanın nicel bulgusu olarak
Türkçe becerilerinde artış görülmektedir. Öykü tamamlama tekniğinin çocuklarda iletişim ve
sosyal becerileri arttırması (Yıldırım, 2007) bu bulgulara kaynak oluşturmuş olabilir. Yine
bu araştırmada Okul Öncesi Sosyal Becerileri Değerlendirme Ölçeği (Avcıoğlu, 2003)
puanları deney grubu lehine farklılık göstermiştir. Ayrıca Okul Öncesi Sosyal Duygusal
Beceriler ve Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği’ne (Gülay Ogelman ve diğerleri, 2021) ait duygu
tanıma/duygu ifadesi, öz-düzenleme, sosyal yetkinlik boyutları ve ölçeğin tamamına ilişkin
306
puanlar deney grubu lehine farklılaşmıştır. Ancak empati boyutunda varyans analizi sonucu
grup etkisi anlamlı görünsede, ortak etkinin anlamlı düzeyde farklılaşmadığı görülmüştür.
Çocukların duygusal yeterliliklerinin onların sosyal yeterliliğine katkı sağladığı (Denham ve
diğerleri, 2003), sosyal ilişkilerin gelişiminin antisosyal davranışlarda azalma sağlayacağı
(Luiselli ve diğerleri, 2005), sosyal problem çözme becerileri arttıkça davranış sorunlarının
azalacağı belirtilmekte (Dereli-İman, 2013) ve bu araştırmanın nitel bulgularında
öğrencilerin problem çözme ve önlemede geliştiği, ayrıca sosyal becerilerinin arttığı
görülmektedir.
Öbür taraftan empati boyutunda bu gelişmenin program kaynaklı artış göstermemesi
merak edilmiştir. Son nitel araştırma bulgularında belirtilen sınırlılıklar içerisinde sınıf
sayılarından ve zaman yetersizliğinden bahsedildiği görülmektedir. MÇEP ile empatinin
deney ve kontrol grupları arasında bir farklılık oluşturmamasının sebeplerinden biri sınıfta
bulunan öğrenci sayıları olabilir. Çünkü kaliteli bir eğitim sağlanabilmesi için sınıf sayıları
önemlidir, hem öğrenci gelişimini hem de öğretmen uygulamalarının etkililiğini
değiştirebilmektedir. Eğer çocuk sayısı fazla ise daha olumsuz davranışlar görülebilmektedir
(Stankovic ve diğerleri, 2006). Bununla birlikte uzun dönemli karakter güçleri çalışmasının
bir ihtiyaç olduğu düşünülmektedir (Seligman ve diğerleri, 2009; Shoshani ve Aviv, 2012).
Ek olarak öğrencilerin empati becerilerinin gelişimsel açıdan zamana ihtiyaç duyduğu
düşünülebilir (Piaget, 1965). Bir başka araştırmada çocukların belirli bir bilişsel gelişim
düzeyinde olmadıklarından bazı karakter güçlerinde gelişim göstermemiş olabileceğinin
ifade edildiği görülmektedir (Sop ve Özdemir Bişkin, 2021). Çünkü bu araştırmada
nezaket/iyi yüreklilik karakter gücü ile empati becerileri desteklenmeye çalışılmıştır.
Shoshani (2018) nezaket/iyi yürekliliğin çocuklarda olumlu duygular ile orta, negatif
duyguları azaltma ile düşük, zorluklar ile baş etme ve prososyal davranışlar ile yüksek ilişkili
olarak görüldüğünü ifade etmiştir. Çocukların iyimserliklerini ve gelecekteki olaylara ilişkin
beklentilerini ölçen yaşam uyumu ile ilgili olarak ise anlamlı bir ilişkide olmadığını tespit
etmiştir. Ancak öğrencilerin prososyal davranışlarını arttırmak için affedicilik (Haslip ve
diğerleri, 2019), adalet (VIA Enstitüsü, 2023m) ve bu araştırmanın nitel bulgularında ihtiyaç
olarak belirtilen merhamet ve bakış açısı olmak üzere karakter güçlerinin tamamının
çalışılması fayda sağlayabilir. Son olarak Covid-19 pandemi süreci içerisinde fiziksel teması
yasaklayarak sosyal mesafeye önem veren ve okulda bulunulan sürede kısıtlama getiren okul
kuralları sebebi ile de empati becerilerini geliştirebilecek etkili bir sınıf ortamı sağlanamamış
olabilir. Bu yaş çocukları çoğunlukla sevgilerini ve empati gösterme davranışlarını fiziksel
temas ile göstermektedir (Haslip ve diğerleri, 2019). Ancak bu süreçte sevgilerini ve teselli
307
bulma ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekmiş olabilirler. Shoshani ve Slone (2017) pozitif
psikoloji temelli bir müdahale programı olan Maytiv Okul Öncesi Programı’nda öğrencilerde
empatik becerilerin artış gösterdiğini belirtmiştir. Bunun yanında araştırmacılar bir yıl süren
bir program ile uygulamalarını gerçekleşetirmiş ve bu sebeple öğrencilerin empati becerileri
artış göstermiş olabilir. Bu temel becerilerin geliştirilebilmesi için uzun süreli ve tutarlı bir
program doğrultusunda çalışılması fayda sağlamaktadır (Elfrink ve diğerleri, 2017; Seligman
ve diğerleri, 2009; Shoshani ve Aviv, 2012; Shoshani ve Slone, 2017; White ve Kern, 2018).
Bu sebeple MÇEP’nın geliştirilerek daha uzun süreli bir uygulama ile yürütülmesi,
çocukların empati becerilerinin gelişiminde fayda sağlayabilir.
Bununla birlikte Okul Öncesi Sosyal Duygusal Beceriler ve Psikolojik Dayanıklılık
Ölçeği’ne (Gülay Ogelman ve diğerleri, 2021) ait empati boyutu ortalama puanları deney
gruplarında kontrol gruplarından fazla görünsede, ortak etkinin deney ve kontrol grupları
arasında farklılaşma göstermemesine karşın ölçeğin toplam puanı için ortak etkide deney
grubu lehine farklılık göstermesi, önceki Okul Öncesi Sosyal Becerileri Değerlendirme
Ölçeği’ne (Avcıoğlu, 2003) dayanarak öğrencilerin sosyal becerilerinde artış olduğunu
göstermektedir. Ayrıca Okul Öncesi Sosyal Duygusal Beceriler ve Psikolojik Dayanıklılık
Ölçeği’ne (Gülay Ogelman ve diğerleri, 2021) ait sosyal yetkinlik, öz-düzenleme, duygu
tanıma/duygu ifadesi alt boyutları ile ölçeğin tamamından elde edilen bulgular deney grubu
lehine farklılık göstermektedir. Bu araştırmanın nitel bulgularında da MÇEP’nın beklentileri
karşılamasına yönelik sunulan Tablo 71 ve Tablo 72’de değerlerinde olumlu iletişimi
sağladığı (%25); Tablo 73’te değerlerinde arkadaşlık ilişkilerinin geliştiği (%100) ve
problem çözme becerisini geliştirdiği (%50) görülmektedir. Sonuç olarak MÇEP’nın
öğrencilerin sosyal duygusal becerilerine olumlu katkı sağladığı söylenebilir.
Ön nitel bulgularda elde edilen karakter güçlerinin bir ihtiyaç olması ile ilgili
görüşler ve son nitel bulgularda MÇEP’nın çocukların karakter güçlerini arttırması ile ilgili
görüşler, karşılaştırılıp Tablo 72’de sunulmuştur. Ön nitel bulgularda güçlü hissedileceğini
(%17), son nitel bulgularda güçlü hissettiklerini (%100) ifade etmişlerdir. Deneysel
müdahale öncesi merhametten bahsedilmiş ancak deneysel müdahale sonrasında
bahsedilmemiştir. Ön nitel görüşmede kendilerini/karakter güçlerini fark edecekleri (%50),
son nitel görüşmede karakter güçlerini fark ettikleri (%100) belirtilmiştir. Ayrıca Tablo 65’te
MÇEP sonrası katılımcılara karakter güçleri hakkında görüşleri sorulmuş; takım çalışması,
sevgi, azim/çalışkanlık, öz-düzenleme, umut, mizah, nezaket, sosyal zeka ve bakış açısı
karakter güçlerinden bahsedildiği görülmüştür. Tablo 67’de öğrencilerde görülen değişimler
açısından takım çalışması, nezaket/iyi yüreklilik ve azim/çalışkanlık karakter güçlerine ait
308
kodların yer almıştır. Ebeveynlerden elde edilen Karakter Güçleri Envanteri Erken Çocukluk
Formu (Özdemir Bişkin ve Sop, 2021) nicel bulguları ele alındığında ise uzun dönemli
çalışmaların gerekliliği (Seligman ve diğerleri, 2009; Shoshani ve Aviv, 2012) ve karakter
güçlerinin tamamının ele alınması ile etkinliklerin çeşitlendirilmesi ihtiyacı (Kwan, 2021;
Linkins ve diğerleri, 2014; Lopez ve Louis, 2009; Park ve diğerleri, 2004; Park ve Peterson,
2009; Niemiec, 2013; Shah ve diğerleri, 2018) fark edilmiştir. Forma ait kişilerarası güçler
boyutu, entelektüel güçler boyutu, ölçülülük boyutu ve aşkınlık boyutuna ilişkin puanlarının
kişilerarası güçler boyutu ve entelektüel güçler boyutu için deney grubu lehine farklılaştığı
görülmektedir. Ancak ölçülülük ve aşkınlık boyutunda ortak etki anlamlı bulunmamıştır.
Tablo 65 ve Tablo 67’de görüldüğü üzere katılımcılar çoğunlukla kişilerarası güçler ve
entelektüel güçler boyutunda yer alan karakter güçlerinden bahsetmektedir. Ayrıca pozitif
eğitim müdahaleleri uzun süreli müdahaleler olarak görülmektedir. Seligman ve arkadaşları
(2009) pozitif eğitimin müdahaleleri ile ilgili diğer okullar ile işbirliği dahilinde, süreç olarak
uzun plan ve programlar sürdürerek çalışmıştır (Seligman ve diğerleri, 2009). Ek olarak
gelişimin erken yaşlarından itibaren çalışmaların planlanması ve yürütülmesi gerekmektedir.
Çocuklarda sosyal zeka, açık fikirlilik ve umut gibi karmaşık psikolojik yapıları desteklemek
için tutarlı ve uzun süreli müdahaleler uygulanması gerekmektedir. Çünkü çocukların
gözlem ile model alarak, arkadaşları ve yetişkinlerle iletişim kurarak süreçte öğrenme
deneyimleri yoluyla bu temel becerilerde yeterlilik geliştirdiği görülmektedir (Shoshani ve
Aviv, 2012). Bununla birlikte kişilerarası, ölçülülük ve aşkınlık güçleri 7-8 yaş arasındaki
çocuklarda 9-12 yaş arasındaki çocuklara göre daha düşük düzeydedir (Shoshani ve Shwartz,
2018). Karakter güçleri bilişsel ve duygusal gelişmeye göre yaş düzeyine bağlı olarak
değişebilmektedir (Friedmann, 2022; Park ve Peterson, 2006; Shoshani ve Shwartz, 2018).
Bu sebeple bu araştırmada öğrencilerin kişilerarası güçleri gelişim göstersede, aşkınlık ve
ölçülülük güçleri için deney ve kontrol grubu arasında bir farklılaşma görülmemiş olabilir.
Ancak bilinmektedir ki karakter güçleri çalışmaları ile bu güçlü yönler geliştirilebilmektedir
(Kwan, 2021; Linkins ve diğerleri, 2014; Lopez ve Louis, 2009; Park ve Peterson, 2009;
Shoshani, 2018). Bununla birlikte karakter güçlerinin fark edilmesi önemlidir (Linkins ve
diğerleri, 2014). Bu araştırmada öğrencilerin karakter güçlerini fark ettikleri (%100) ifade
edilmiş olup MÇEP’nın öğrencilerin karakter güçleri farkındalığını sağladığı tespit
edilmiştir.
Okul Öncesi Eğitim Programı (MEB, 2013a) içerisinde yer alan değerler eğitimi
çalışmaları ile karakter güçlerinin geliştirilmeye çalışıldığı (%67) ön nitel bulgularda yer
almaktadır. Ancak öğretmenler tarafından karakter güçlerinin çalışılmasının bir ihtiyaç
309
1. ‘Öğrenciler tarafından yanıtlanan Çocuklar İçin Kısa Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği
puanlarına göre, deney grubundaki öğrencilerin pozitif duyguları artış gösterecek ve elde
edilen artış 2 ay sonra korunacak, kontrol gruplarında bu artış gözlenmeyecektir.’ denencesi
kanıtlanmıştır. MÇEP deney grubu ve kontrol grubu öğrencileri için, ölçeğin pozitif duygular
311
boyutundan aldıkları ön test, son test ve izleme testi puanları arasında anlamlı düzeyde
farklılık görülmüştür. Literatür taraması sürecinde pozitif eğitim müdahaleleri ile olumlu
duygularda artış yaşandığı görülmektedir. Bu araştırma ile sistemli ve tutarlı pozitif eğitim
müdahaleleri sonucu, 5-6 yaş okul öncesi öğrencilerinde olumlu duyguların arttırılabildiği
kanıtlanmıştır.
2. ‘Öğrenciler tarafından yanıtlanan Çocuklar İçin Kısa Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği
puanlarına göre, deney grubundaki öğrencilerin negatif duygularında azalma olacak ve bu
azalma 2 ay sonra korunacak, kontrol gruplarında öğrencilerin negatif duyguları azalma
göstermeyecektir.’ denencesi kanıtlanmamıştır. MÇEP deney grubu ve kontrol grubu
öğrencileri için, ölçeğin olumsuz duygular boyutundan aldıkları ön test, son test ve izleme
testi puanları arasında ortalama puanlar arasında fark bulunsa da, ölçüm-grup ortak etkisi
sonucu anlamlı düzeyde bir farklılık görülmemiştir. Literatür taraması sürecinde pozitif
eğitim müdahaleleri ile çocukların olumsuz duygularında bir azalma yaşanmadığı yönünde
araştırmalara rastlanmıştır ve tartışma kısmında sunulmuştur. Yine bu araştırmada da benzer
bir sonuç ile karşılaşılmış, sistemli ve tutarlı pozitif eğitim müdahaleleri sonucu, 5-6 yaş okul
öncesi öğrencilerinde olumsuz duygularda bir azalma olmamıştır.
3. ‘Öğrenciler tarafından yanıtlanan Okul Hakkındaki Duygular (OHD) Ölçeği puanlarına
göre, deney grubundaki öğrencilerin aldıkları puanlar artış gösterecek ve elde edilen artış 2
ay sonra korunacak, kontrol gruplarında bu artış gözlenmeyecektir.’ denencesi büyük
çoğunlukla kanıtlanmıştır. MÇEP deney grubu ve kontrol grubu öğrencilerinin, ölçeğin
Türkçe becerileri ile okula ve öğretmene yönelik tutum becerileri boyutlarından ve ölçeğin
tamamından aldıkları ön test, son test ve izleme testi puanları arasında anlamlı düzeyde
farklılık görülmüştür. Ancak ölçeğin Matematik becerileri boyutundan aldıkları ön test, son
test ve izleme testi puanları arasında anlamlı düzeyde fark bulunmamıştır. Literatür taraması
sürecinde pozitif eğitim müdahaleleri ile çocukların akademik becerilerinde artış olduğunu
gösteren araştırmalara rastlanmıştır. Bu araştırmada akademik beceriler ölçümü için veriler
öğrencilerden elde edilmiştir. Öğrencilerin kendilerini ifade etme fırsatı buldukları,
çoğunlukla hikaye oluşturma ve değerlendirme yapma içerikli olan pozitif eğitim
etkinliklerinin, çocukların Türkçe becerilerini geliştirmesine katkı sağladığı görülmektedir.
Ancak bu araştırmanın amacı doğrultusunda Matematik becerilerinde beklenen artış
gerçekleşmemiştir. Çocuklarda matematik becerileri için kendi güçlü karakter özelliklerini
kullanma ve iyi oluşlarını arttırma için daha uzun vadeli bir süreçte uygulama yapılmasının
ve tüm karakter güçlerinin ele alınarak etkinliklerin çeşitlendirilmesinin bu ihtiyacı
karşılayacağı düşünülmüştür. OHD Ölçeği’nin bir diğer boyutu okula ve öğretmene yönelik
312
tutum boyutudur. Bu alt boyut bulguları deney grubu lehine farklılık göstermektedir.
Öğrencilerin öğretmenleri ve okulu için olumlu duygular besledikleri ve olumlu bir ilişki
kurdukları anlaşılmaktadır.
4. ‘Öğretmenler tarafından yanıtlanan Okul Öncesi Sosyal Duygusal Beceriler ve Psikolojik
Dayanıklılık Ölçeği puanlarına göre, deney grubundaki öğrencilerinin aldıkları puanlar artış
gösterecek ve elde edilen artış 2 ay sonra korunacak, kontrol gruplarında bu artış
gözlenmeyecektir.’ denencesi büyük çoğunlukla kanıtlanmıştır. MÇEP deney grubu ve
kontrol grubu öğrencilerinin, ölçeğin duygu tanıma/duygu ifadesi, öz-düzenleme ve sosyal
yetkinlik boyutlarından ve ölçeğin tamamından aldıkları ön test, son test ve izleme testi
puanları arasında anlamlı düzeyde farklılık görülmüştür. Ancak ölçeğin empati boyutundan
aldıkları ön test, son test ve izleme testi puanları arasında anlamlı düzeyde fark
bulunmamıştır. Empati alt boyutunda görülen bu bulgu, öğrencilerin yeterli bilişsel gelişime
ulaşamamış olabileceği, Covid-19 pandemisi nedeni ile öğrenciler arasında sosyal mesafeye
önem verilmesi veya MÇEP’nın öğrencilerin prososyal becerilerini geliştirme için yeterli
etki etmediği sonuçlarını doğurmaktadır. Öğrencilerin yaş düzeylerine göre bazı alanlarda
uzun çalışmalara ihtiyaç duyduğu tartışma kısmında sunulmuştur. Bunun yanında Covid-19
pandemi sürecinde öğrencilerin temas etmesi, yardımlaşması, paylaşması ve arkadaşlarını
dokunarak teselli etmesine izin verilmemiş, sosyal mesafe kuralları doğrultusunda etkinlikler
yürütülmüştür. Bu sebeple bu sürecin çocuklarda empati becerilerini arttırmada bir engel
teşkil etmesi muhtemeldir. MÇEP kaynaklı eksiklik açısından bakıldığında ise uzun süreli
pozitif eğitim müdahalelerinin uygulanması ve tüm karakter güçlerinin ele alınarak
etkinliklerin çeşitlendirilmesi ile bu ihtiyaç giderilebilir. Çünkü MÇEP ile öğrencilerin
duygularını tanıyıp ifade edebildikleri, sosyal olarak yetkinleştikleri ve öz-düzenleme
becerilerini kullanabildikleri görülmektedir. Dolayısıyla bu denencenin sonucunda bu
araştırmanın amacına uygun olarak öğrencilerin sosyal ve duygusal gelişimlerinin artış
gösterdiği anlaşılmaktadır.
5. ‘Öğretmenler tarafından yanıtlanan Sosyal Becerileri Değerlendirme Ölçeği puanlarına
göre, deney grubundaki öğrencilerin sosyal beceri düzeyleri artış gösterecek ve elde edilen
artış 2 ay sonra korunacak, kontrol gruplarında bu artış gözlenmeyecektir.’ denencesi
kanıtlanmıştır. Dolayısıyla bu denencenin sonucunda bu araştırmanın amacına uygun olarak
5-6 yaş okul öncesi öğrencilerinin sosyal becerilerinde artış olduğu görülmektedir.
6. ‘Öğretmenler tarafından yanıtlanan Öğrenci-Öğretmen İlişki Ölçeği puanlarına göre,
deney grubundaki öğrencilerinin aldıkları puanlar artış gösterecek ve elde edilen artış 2 ay
sonra korunacak, kontrol gruplarında bu artış gözlenmeyecektir.’ denencesi kanıtlanmıştır.
313
Okul öncesinde öğrenci-öğretmen iletişimi çok önemlidir, çünkü öğrenciler ilk defa okula
gelerek öğretmen modeli ile tanışmaktadır. Öncelikle öğretmenleri ile iletişime
geçmektedirler ve olumlu arkadaşlık ilişkilerini kurmaları sürecinde öğretmenleri rehberlik
etmektedir. Ayrıca bu araştırma Covid-19 pandemi süreci içerisinde, okulların yüz yüze
eğitime açılma izni verildiğinde gerçekleştirilmiştir. Bu sürecin öncesinde çocuklar evlerinde
kalmış ve arkadaşlık ilişkilerini geliştirememişlerdir. Bu sebeple bu araştırmanın yapıldığı
dönemde öğretmen öğrenci iletişimi, öğretmenlerin öğrencilerine rehberlik edebilmesinde
ayrıca önemli bir yere sahiptir. Bu denencenin sonucunda da öğretmenler öğrencileri ile
kurdukları iletişimin olumlu olduğunu bildirmektedir. Dolayısıyla yine öğrencilerin sosyal
becerilerinin öğretmenleri ile olumlu ilişkiler kurarak geliştiği anlaşılmaktadır.
7. ‘Ebeveynler tarafından yanıtlanan Çocuklar İçin 9 Maddeli Pozitif ve Negatif Duygu
Listesi Ebeveyn Formu puanlarına göre deney grubundaki öğrencilerin pozitif duyguları artış
gösterecek ve elde edilen artış 2 ay sonra korunacak, kontrol gruplarında bu artış
gözlenmeyecektir.’ denencesi kanıtlanmıştır. MÇEP deney grubu ve kontrol grubu
öğrencilerinin ebeveynlerinden elde edilen ölçeğin bulguları için, pozitif duygular
boyutundan aldıkları ön test, son test ve izleme testi puanları arasında anlamlı düzeyde
farklılık bulunmuştur. Çocuklar için Kısa Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği’nde de
öğrencilerin olumlu duygularında artış görülmüş ve ölçeğin ebeveyn versiyonu ile benzer
sonuçlar ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla MÇEP’nın öğrencilerin olumlu duygularında artış
yarattığı anlaşılmaktadır.
8. ‘Ebeveynler tarafından yanıtlanan Çocuklar İçin 9 Maddeli Pozitif ve Negatif Duygu
Listesi Ebeveyn Formu puanlarına göre deney grubundaki öğrencilerin negatif duygularında
azalma olacak ve bu azalma 2 ay sonra korunacak, kontrol gruplarında öğrencilerin negatif
duyguları azalma göstermeyecektir.’ denencesi kanıtlanamamıştır. MÇEP deney grubu ve
kontrol grubu öğrencileri için, ölçeğin olumsuz duygular boyutundan aldıkları ön test, son
test ve izleme testi puanları arasında ortalama puanlar arasında fark bulunsa da, ölçüm-grup
ortak etkisi sonucu anlamlı düzeyde bir farklılık görülmemiştir. Çocuklara uygulanan ölçeğin
ebeveyn versiyonu olan bu ölçekte de benzer bir sonuç ile karşılaşılmıştır. Dolayısıyla
MÇEP, 5-6 yaş okul öncesi öğrencilerinde olumsuz duygularda bir azalmaya neden
olmamıştır.
9. ‘Ebeveynler tarafından yanıtlanan Karakter Güçleri Envanteri-Erken Çocukluk Formu
puanlarına göre, deney grubundaki öğrencilerinin aldıkları puanlar artış gösterecek ve elde
edilen artış 2 ay sonra korunacak, kontrol gruplarında bu artış gözlenmeyecektir’ denencesi
kısmen kanıtlanmıştır. MÇEP deney grubu ve kontrol grubu öğrencilerinin, ölçeğin
314
kişilerarası güçler ve entelektüel güçler boyutundan aldıkları ön test, son test ve izleme testi
puanları arasında anlamlı düzeyde farklılık görülmüştür. Ancak ölçeğin ölçülülük güçleri ve
aşkınlık güçleri boyutundan aldıkları ön test, son test ve izleme testi puanları arasında
anlamlı düzeyde fark bulunmamıştır. Bu araştırmada 12 karakter gücü yer almakta ve
çoğunluka kişilerarası güçler ile entelektüel güçler boyutu içeriğinde yer alan karakter
güçlerinden oluşmaktadır. Bu nedenle diğer boyutlara ait karakter güçleri çalışılmamıştır ve
bu araştırmanın sonucuna etki etmiş görünmektedir. Ayrıca bu bulgu ile öğrencilerin
karakter güçlerinin geliştiği görülmekte, sosyal ve akademik açıdan gelişim gösterdikleri
anlaşılmaktadır.
Nicel bulgular için tüm sonuçlar değerlendirildiğinde, MÇEP ve bağlı olarak
geliştirilen MÇEÖP öğrencilerin gelişim alanlarında artış görülmesini sağlamıştır.
Öğrencilerden elde edilen bulgular pozitif duyguların, Türkçe becerilerinin, okula ve
öğretmene yönelik tutumlarının arttığı yönündedir. Öğrenciler okula ve öğretmene yönelik
sevgi ve ilgilerini ifade etmiş, daha çok olumlu duygular içerisinde oldukları görülmüştür.
Akademik becerileri hakkında ölçülen Türkçe Becerileri için kendilerini hikaye oluşturma ile
ilgili etkinliklerde başarılı bulduklarını belirtmişlerdir. Ancak öğrencilerin, sayılar ile ilgili
etkinlikleri içeren matematik becerileri için kendilerini yeterli görmedikleri anlaşılmaktadır.
Öğrencilerin akademik becerileri kendileri tarafından verdikleri cevaplar doğrultusunda
toplanmıştır. Aynı zamanda ebeveynlerden elde edilen öğrencilerin karakter güçlerini
değerlendirdikleri Karakter Güçleri Envanteri-Erken Çocukluk Formu puanlarına göre
entelektüel güçlerinde gelişim olduğu tespit edilmiştir. Bu sonuç doğrultusunda öğrencilerin
akademik becerilerinin ölçülmesinde öğretmenlerden ve ebeveynlerden farklı ölçümlere
dayalı veriler toplanmasının faydalı olabileceği düşünülmüştür.
Öğretmenler tarafından öğrenci-öğretmen ilişkileri değerlendirilmiş, daha az çatışma
yaşandığı, bağımlılığın düşük olduğu ve yakınlığın arttığı yönünde sonuçlar görülmüştür.
Aynı zamanda öğrencilerin belirttikleri OHD Ölçeği okula ve öğretmene yönelik tutumları
ile ilgili bulgular, olumlu ilişkiler kurduklarını göstermesi açısından benzerlik
göstermektedir. Dolayısıyla MÇEP ile öğrenci ve öğretmenler arasında karşılıklı olarak daha
olumlu bir iletişimin kurulduğu anlaşılmaktadır.
Öğretmenler tarafından öğrencilerin sosyal becerileri değerlendirilmiş ve deney
grubu öğrencilerinin sosyal duygusal becerilerinde artış olduğu görülmüştür. Bu artış
öğretmenler tarafından doldurulan Sosyal Becerileri Değerlendirme Ölçeği ile Okul Öncesi
Sosyal Duygusal Beceriler ve Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği puanlarına yansımıştır. Ayrıca
ebeveynler tarafından yanıtlanan Karakter Güçleri Envanteri-Erken Çocukluk Formu ölçeği
315
kişilerarası güçler boyutu puanlarının deney grubu lehine bulgular ortaya koyması,
öğrencilerin sosyal becerilerinde artış olduğunu gösteren bir diğer sonucu doğurmaktadır.
Bununla birlikte Okul Öncesi Sosyal Duygusal Beceriler ve Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği
empati boyutuna ait puanların deney grubu lehine anlamlı bir sonuç göstermemesi dikkat
çekmiştir. Bunun için MÇEP’nın düzenlenmesine ihtiyaç duyulabileceği ve bu düzenlemenin
olumlu ilişkiler modülünü kapsaması, karakter güçlerinin bir bütün olarak çalışılması ve
daha uzun süreli uygulanan bir program oluşturulması ile arttırılabileceği düşünülmüştür.
Ebeveynler ve öğrenciler tarafından olumlu duyguların artış gösterdiği bildirilmiştir.
Hem ebeveyn hem de öğrenci verilerine dair bulgular, deney grubunda pozitif duyguların
artış gösterdiği yönündedir. Ancak negatif duygularda kontrol grubu ve deney grubu
arasında bir farklılık görülmemiştir.
Deney grubu öğrencilerinin ebeveynleri çocukların karakter güçleri için kişilerarası
güçler ve entelektüel güçlerinde artış olduğunu ifade etmiştir. Ancak aşkınlık ve ölçülülük
güçlerinde bu artış tespit edilmemiştir. Bu bulgu öğretmenler tarafından bildirilen sosyal
duygusal becerilerin artış göstermesi ile uyum göstermektedir. Ayrıca çocukların akademik
gelişiminde etkili olan entelektüellik güçleri için aynı artış görülmüş, çocuklardan elde
edilen akademik becerilerine yönelik cevapları ile uyum göstermiştir. Zaten MÇEP
içerisinde olumlu ilişkiler ve başarı iyi oluş ögeleri ayrı modüller olarak tasarlanmıştır.
Karakter güçlerinden elde edilen bu veriler ile program tasarımı uyum göstermiştir. Aşkınlık
boyutu ayrı bir iyi oluş ögesi olarak çalışılmamış, bu ve ölçülülük boyutu içerisinde yer alan
karakter güçleri MÇEP içerisinde daha az sayıda görülmüştür. Bu sebeple MÇEP içerisinde
aşkınlık ve ölçülülük güçleri için daha uzun süreli ve tüm karakter güçlerinin dahil olduğu
bir düzenlemeye ihtiyaç duyulabileceği düşünülmüştür.
Sonuç olarak görülmektedir ki, deney grubu öğrencilerinin sosyal, duygusal ve
akademik gelişimleri artış göstermiş ve iyi oluşları MÇEP ile sağlanabilmiştir. Aşağıda
araştırmanın nitel bulgularına dair bulgular ile alan yazın doğrultusunda tartışılması ile elde
edilen sonuçlar sunulmaktadır.
Bu araştırmada, nitel araştırma yönteminin kullanıldığı kısmı için dört alt sorusu
bulunmaktadır. Bu kısımda araştırmanın ikinci problemi doğrultusunda oluşturulan bu alt
sorular incelenmiş ve ulaşılan sonuçlar aşağıda sunulmuştur.
1. Araştırmanın alt sorusu: ‘MÇEP öncesinde ve sonrasında pozitif psikoloji ile pozitif
eğitim hakkında öğretmen görüşleri nelerdir?’
316
uygulamaları teması altında etkisinin faydalı olduğu dile getirilmiştir. Edinilen kavramsal
bilgiler kategorisi altında sırasıyla karakter güçleri, iyi oluş, olumlu duygular, olumlu
ilişkiler, pozitif psikoloji ile ilgili, başarı ve psikolojik sağlamlık kodlarının oluştuğu
görülmüştür. Uygulamalara dair öğretmen yaklaşımları kategorisi altında sırasıyla
yaygınlaştırma, öğrenci merkezli, esnek, problem önleme ve çözme kodları bulunmaktadır.
MÇEP ve MÇEÖP’nın etkisi teması altında öğrencilere faydası ve sınırlılıkları kategorileri
yer almıştır. Öğrencilere faydası sırasıyla olumlu duygularda artış, güçlü yönlere odaklanma,
iyi oluş, sosyalliğe katkı, bireysel farklılıklara yönelik ve sorumluluk edinmeleri kodları ile
görülmektedir. Sınırlılıkları ise sınıf sayıları ve etkinliğe göre zaman yetersizliği olarak
bildirilmiştir.
Sonuç olarak MÇEP öncesinde pozitif psikoloji ve pozitif eğitim hakkında yüzeysel
bir bilgi ve uygulamaya yönelik yaklaşımlar görülürken, MÇEP sonrasında pozitif psikoloji
ve pozitif eğitimin kavramsal alt yapısına uygun bilgiler verildiği görülmektedir. Öğrenci ve
öğretmen eğitiminin faydası hakkında kategoriler MÇEP ve MÇEÖP’nın faydası hakkında
bilgi vermektedir. Ayrıca pozitif psikoloji ve pozitif eğitim hakkında öğretmen görüşleri
içerisinde, öğrencilerin en çok olumlu duygularının arttığı ve öğrencilerin karakter güçlerine
odaklandıkları yönünde bir eğilim vardır.
2. Araştırmanın alt sorusu: ‘MÇEP öncesinde ve sonrasında Okul Öncesi Eğitim
Programının öğrencilerin mutluluk ve iyi oluşlarına etkisi hakkında öğretmen görüşleri
nelerdir?’
Öğretmenlerin Okul Öncesi Eğitim Programı hakkında görüşleri sorulmuş ve
öğretmenlerin yarısı ihtiyaçlarına cevap verdiğini yarısı geliştirilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Okul Öncesi Eğitim Programı’nın kapsamına yönelik görüşler teması altında program
içeriğine yönelik olumlu görüşler ve olumsuz görüşler kategorileri yer almaktadır. Okul
Öncesi Eğitim Programı hakkında öneriler teması altında yöntemsel öneriler ve bireysel
farklılıklar için öneriler kategorisi bulunmaktadır. Okul Öncesi Eğitim Programı için olumlu
olarak belirtilen görüşler kategorisinde sırasıyla programın esnek, kazanımların
uygulanması, çocuk merkezli bir program, eklektik olması, değerlendirme süreci, çocukların
ilgi ve ihtiyaçlarına yönelik etkinlikler ve tüm gelişim alanlarına hitap etmesi kodları yer
almaktadır. Okul Öncesi Eğitim Programı için olumsuz olarak belirtilen görüşler
kategorisinde sırasıyla öğretmenden beklentilerin fazla oluşu, içerik eksikliği, öğrenme
ortamı yetersizliği, tüm gelişim alanlarına hitap etmediği ve ezbere dayalı olduğu kodları ile
belirtildiği görülmektedir. Yöntemsel öneriler kategorisinde öğrenme modellerine dayalı
etkinlikler arttırılmalı, değerler eğitim çalışmalarına önem verilmeli ve fiziki koşullar
318
düzenlenmeli kodları yer almaktadır. Bireysel farklılıklar için öneriler kategorisinde yaş ve
gelişim dönemi dikkate alınmalı, hedef ve kazanımlar dengeli olmalı kodları görülmektedir.
MÇEP öncesi mutluluğun ve iyi oluşun arttırılmasının bir ihtiyaç olduğu 5 öğretmen
tarafından bildirilmiş, 1 öğretmen ihtiyaç olmadığını ifade etmiştir. Mutluluk ve iyi oluşun
arttırılması gerekçesi teması altında olumlu duyguları arttırması açısından ve baş etme
becerilerini gelştirmesi açısından iki kategori görülmektedir. Olumlu duyguları arttırması
açısından sırasıyla motivasyon ve başarı, güçlü hissetme, mutluluk ve öğretmende tatmin
duygusu kodları yer almaktadır. Baş etme becerilerini geliştirmesi açısından sırasıyla
problem çözmeyi sağlaması, sağlığı koruması, kendini/güçlü yönlerini tanıması ve olumlu
ilişkiler kodları görülmektedir.
Okul Öncesi Eğitim Programı’nın öğrencilerin mutluluk ve iyi oluşlarına etkisi
hakkında görüşleri için 1 öğretmen etki ettiğini ve 5 öğretmen biraz etki ettiğini bildirmiştir.
Mutluluk ve iyi oluşu içerdiği yönünde gerekçeler kategorisi incelendiğinde sırasıyla
öğretmen farkındalığına bağlı ve değerler eğitimi kodları yer almaktadır. Yeterli etki
etmediği hakkında gerekçeler kategorisi incelendiğinde sırasıyla bireysel eğitim
uygulamalarını yapabilme, fiziki koşulların yetersizliği, yeterlilik, geleneksel öğretmen
eğitimi, öğrenci sayılarının fazlalığı ve öğretmene yaklaşım kodları görülmektedir. Yeterli
etki etmesini desteklemek için öneriler kategorisi incelendiğinde sırasıyla öğrenci
yeterliliğinin desteklenmesi, öğrencinin ilgi ve ihtiyaçları açısından bireysel eğitim, aile
içinde desteklenmesi, problemlere pozitif yaklaşım ve öğretmen eğitimi kodları yer
almaktadır.
Okul Öncesi Eğitim Programı’nın ihtiyaçları karşılaması %50 oranında uygun olarak
görülürken, öğrencilerin mutluluk ve iyi oluşlarını arttırma çalışmalarının ihtiyaç olması
%83 oranında görülmekte ve Okul Öncesi Eğitim Programı’nın öğrencilerin mutluluk ve iyi
oluşunu arttırması %17 oranında arttırdığı yönünde %83 oranında biraz arttırdığı yönünde
ifade edilmektedir. Buraya kadar görülen sonuç, öğretmenlerin çocuklarda iyi oluş ve
mutluluk hakkında çalışmaların yapılmasına ve iyi oluşlarının geliştirilmesine ihtiyaç
duyulduğunu bildirdikleri yönünde olmuştur.
MÇEP sonrası öğrencilerin mutluluk ve iyi oluşları hakkında uygulamaların katkı
sağladığı tüm katılımcılar tarafından bildirilmiştir. Mutluluk ve iyi oluş uygulamaları teması
altında, uygulama yöntemleri kategorisinde sırasıyla üç iyi şey uygulaması, öğrencilerin
kendini ifade etmesi, farklı etkinlikler, duygu etkinlikleri, örneklendirme ve aile ödevleri
kodlarının yer aldığı görülmektedir. Pozitif eğitim müdahale programı: MÇEP’nın etkisi
teması altında olumlu duyguları arttırma, baş etme becerilerini geliştirmesi ve sınırlılıklar
319
sahip ve olumlu sınıf atmosferi kodlarının oluştuğu görülmektedir. Pozitif eğitim müdahale
programı: MÇEP’nın etkisi teması altında olumlu duyguları arttırma, baş etme becerilerini
arttırma ve etki alanı kategorileri yer almaktadır. Olumlu duyguları arttırma kategorisi
altında sırasıyla mutluluk, güçlü hissetmek, özgüvenli olmak, duygu düzenleme ve akademik
gelişim kodları bulunmaktadır. Baş etme becerilerini arttırma kategorisi içerisinde sırasıyla
karakter güçlerini fark etme, problem çözme ve önleme, birliktelik sağlaması, farklı bakış
açısı ve olumlu iletişim kodları görülmektedir. Etki alanı kategorisi incelendiğinde ise
sırasıyla sınıf, her derse uygulanabilir, aile ve okul için etki alanı kodları bulunmaktadır.
Sonuç olarak Okul Öncesi Eğitim Programı içerisinde karakter güçleri çalışmalarının
yeterli etki etmediği ile ilgili gerekçeler kategorisi altında bireysel farklılıkların dikkate
alınmadığı görüşü bulunmakta ancak MÇEP’nda bu farklılığa yönelik dikkate alındığı
yönünde görüş bildirildiği görülmektedir. Bunun yanında uygulanabilir program ihtiyacının
MÇEP ile karşılanmış olduğu söylenebilir. Öğretmen farkındalığına bağlı uygulamaların
yapılması ile görüşün MÇEP sonrasında bildirilmediği görülmektedir. MÇEP öncesinde
öğretmen eğitimi önerilmiş ve sonrasında öğretmen eğitiminin uygulanması ile bu ihtiyacın
karşılandığı söylenebilmektedir. Ayrıca karakter güçlerinin çalışma alanının sınıfı, okulu,
aileyi kapsaması ile sınıf etkinliklerine entegre edilmesi sağlanabilmiştir. Dolayısıyla
çocukların mutlulukları artmış ve karakter güçlerini fark etmişlerdir. Tüm bu açlardan alan
bu araştırma ile alan yazına katkı sağlandığı düşünülmektedir.
4. Araştırma alt sorusu: Öğretmenlerin MÇEP hakkında beklentilerinin karşılanması
ile ilgili görüşleri nelerdir?
Öğretmenlerin program öncesi MÇEP hakkında beklentileri sorulmuştur. Buna göre
beklentilerin karşılanması kategorisi altında öğretmenlere katkı sağlayacağı ve öğrencilere
katkı sağlayacağı üzerine kodlar oluşmuştur. Olumlu beklentiler teması altında öğretmenler
açısından olumlu beklentiler ve öğrenciler açısından olumlu beklentiler kategorileri
bulunmaktadır. Öğretmenler açısından olumlu beklentiler kategorisi altında uygulanabilir
etkinlikleri sağlaması ve öğretmen farkındalığı kodları görülmektedir. Öğrenciler açısından
olumlu beklentiler kategorisinde sırasıyla mutluluğun artması, problem çözme becerilerini
geliştirmesi, özgüveni desteklemesi, olumlu düşünmeyi sağlaması ve öğrencilerin ihtiyaçları
açısından bireysel etkinlikler kodları yer almaktadır. İşleyiş ile ilgili beklentiler kategorisi
altında sırasıyla uygulama süreci kolaylığı, öğrenci merkezli olması, evrak ve materyallerin
kullanılması ile ilgili kodların oluştuğu görülmektedir.
MÇEP sonrası, MÇEP’na ait olan MÇEÖP’na yönelik beklentilerin karşılanması,
MÇEP öğrenci etkinliklerine yönelik beklentilerin karşılanması ve sınırlılıklar temalarının
322
4. Görülmektedir ki, MÇEP ile öğrencilerin sosyal ve duygusal becerileri çoğunlukla artış
göstermiştir. Nicel veriler değerlendirildiğinde, öğretmenlerden elde edilen Okul Öncesi
Sosyal Becerileri Değerlendirme Ölçeği ile Okul Öncesi Sosyal Duygusal Beceriler ve
Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği duygu tanıma/duygu ifadesi, öz-düzenleme, sosyal yetkinlik
boyutları ve ölçeğin tamamına ilişkin puanlar deney grubu lehine anlamlı farklılık
göstermiştir. Ancak Sosyal Duygusal Beceriler ve Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği empati
boyutu puanları deney ve kontrol grubu arasında bir farklılığın olmadığı yönündedir. Nitel
bulgular değerlendirildiğinde öğrencilerin duygularını düzenleyebildikleri, problem çözüp
önleyici davrandıkları, özgüvenli oldukları ve arkadaşlık ilişkilerini geliştirdikleri ifade
edilmiştir. Ancak bu olumlu görüşler olumlu duygular, mutluluk ve karakter güçleri
farkındalığından bahsedildiği kadar yüksek oranda bulunmamıştır. Bu sebeple nitel ve nicel
bulgular uyumlu görünüyor denilebilir. Bunun yanında Karakter Güçleri Envanteri Erken
Çocukluk Formu içerisinde Kişilerarası Güçler boyutu puanlarının deney grubu lehine
farklılık gösterdiği de görüldüğünden öğrencilerin sosyal duygusal becerilerinin gelişim
gösterdiği düşünülmektedir.
5. MÇEP ile öğrencilerin akademik becerileri çoğunlukla artış göstermiştir. Nicel bulgular
değerlendirildiğinde öğrencilerden elde edilen OHD ölçeği okula ve öğretmene yönelik
tutum, Türkçe becerileri ve ölçeğin tamamı için deney grubu lehine anlamlı bir farklılık
bulunmaktadır. Ancak Matematik becerileri grup etkisi anlamlı görünsede, ortak etki anlamlı
olarak görülmemiş ve MÇEP etkisi ile öğrencilerin Matematik becerilerinde istenilen
düzeyde bir artışa rastlanmamıştır. Nitel bulgular değerlendirildiğinde öğrencilerin akademik
gelişimlerinin arttığına yönelik (%50) ve azim/çalışkanlık güçlerini kullandıklarına yönelik
ifadeler yer almaktadır. Bu sebeple nicel ve nitel bulgular birlikte değerlendirildiğinde
uyumlu olarak görülmektedir. Bunun yanında Karakter Güçleri Envanteri Erken Çocukluk
Formu içerisinde entelektüel güçler boyutu puanlarının deney grubu lehine farklılık
gösterdiği de görüldüğünden öğrencilerin akademik becerilerinin gelişim gösterdiği
düşünülmektedir.
6. MÇEP ile öğrencilerin karakter güçleri farkındalığı artmıştır. Nicel bulgular
değerlendirildiğinde ebeveynlerden elde edilen Karakter Güçleri Envanteri Erken Çocukluk
Formu kişilerarası güçler boyutu ve entelektüel güçler boyutu puanları deney grubu lehine
anlamlı farklılık göstermiş ancak ölçülülük boyutu ve aşkınlık boyutuna ilişkin puanları
deney ve kontrol grubu arasında anlamlı bir farklılık göstermemiştir. Bu araştırmada ele
alınan 12 karakter gücünün çoğunlukla kişilerarası güçler boyutu ve entelektüel güçler
boyutu içerisinde yer aldığı görülmektedir. Nitel bulgularda ise kişilerarası güçler boyutu
326
karakter güçlerinden ve entelektüel güçler boyutu içerikli karakter güçlerinden daha fazla
bahsedildiği görülmektedir. Küçük çocuklarda aşkınlık ve ölçülülük güçleri eğitim ile
geliştirilebilir ancak bunun için tüm karakter güçlerinin ele alınarak, uzun soluklu bir çalışma
ile gerçekleştirilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Bu sonuçlar doğrultusunda gelecekte gerçekleştirilecek araştırmalar ve uygulamalara
yönelik öneriler aşağıda sunulmuştur.
5.3. Öneriler
1. Okullarda pozitif bir gelecek yaratmak ve 21. Yüzyıl becerilerini geliştirmek için
pozitif eğitim anlayışı doğrultusunda iyi oluşu arttıran, karakter güçleri ve erdemler
çalışmalarını içeren programların hazırlanması, uygulanması ve yaygınlaştırılması
ihtiyacı bulunmaktadır.
2. Bu ihtiyacı karşılamak için çeşitli yaş gruplarında daha fazla deneysel araştırma
yapılması gerektiği düşünülmektedir.
3. Pozitif psikoloji yaklaşımı temelli müdahale programları uygulamalarına tüm okul
bileşenleri dahil edilirse, okul içerisinde ortak bir anlayış gelişecektir. Bu şekilde
pozitif eğitim kurumu oluşturulabileceği düşünülmektedir. Dolayısıyla bu birliktelik
ile araştırmalar amacına daha fazla hizmet edecektir.
4. Pozitif eğitim kurumları oluşturmak için öncelikle öğretmen, personel ve ebeveyn
eğitimlerine yer verilmesi gerekmektedir. Bu araştırmada ebeveyn bilgilendirme
toplantıları ile deney gruplarında yapılan çalışmalar hakkında velilere bilgi verilmiş,
aile ödevleri ile sürece dahil olmalarını sağlamak ve öğrencilerin gelişimlerini
desteklemek amaçlanmıştır. Ancak ebeveynler için de MÇEÖP gibi bir programın
hazırlanıp uygulanması ile araştırmanın amacına daha fazla hizmet edileceği
düşünülmüştür.
5. Pozitif psikoloji yaklaşımları eğitim kurumlarında psikolojik danışman ve rehber
öğretmenlerce uygulanabilir ve çocukların gelişim alanları desteklenebilir.
Psikolojik danışman ve rehber öğretmenler tarafından sınıfın ihtiyaçları
doğrultusunda sınıf etkinlikleri hazırlanabilir ve uygulamalar takip edilebilir.
Ebeveynler için karakter güçleri ödevleri oluşturulabilir ve psikolojik danışmanlık
servisi ile ebeveynler arasında sürekli bir iletişim ağı kurulabilir.
327
KAYNAKÇA
Ağgül Yalçın, F. ve Yalçın, M. (2018). Okul Öncesi Öğretmenlerin Okul Öncesi Eğitimin
Sorunlarıyla İlgili Görüşleri: Ağrı İli Örneği . İlköğretim Online, 17 (1), 367-383.
Akbaş, İ. (2019).Okul öncesi dönemde sosyal beceriler. Göller Bölgesi Aylık Hakemli
Ekonomi ve Kültür Dergisi, 7(77), 25-29.
Akçay, A. (2016). Okulöncesi Eğitimi Almanın Öğrencilerin Dil Becerilerinin Gelişimine
Etkisi. Turkish Studies, 11(3), 15-28. https://doi.org/10.7827/TurkishStudies.9333
Akdal, D. (2020). Okul Öncesi Öğretmenlerinin “Sesbilgisel Farkındalık” Kavramına
Yönelik Bilgi Düzeyleri ve Sınıf İçi Etkinlikler. Ahi Evran Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, 6(2), 496-515. https://doi.org/10.31592/aeusbed.653877
Akgül, A (2019). Değer bilinçlendirme yaklaşımına dayalı pozitif psikoloji uygulaması
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Arel Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İstanbul.
Akgün, E., Yarar, M. ve Dinçer, Ç. (2011). Okul Öncesi Öğretmenlerin Sınıf İçi
Etkinliklerde Kullandıkları Sınıf Yönetimi Stratejilerinin İncelenmesi, Pegem Eğitim
ve Öğretim Dergisi, 1,(3), 1-9.
Akın Sarı, B. (2018). Mizaç Özellikleri ve Gelişime Etkileri. Türkiye Klinikleri Çocuk
Psikiyatrisi Özel Dergisi,4(1), 5-9.
Akın, A. (2015). Öznel İyi Olma. Psikolojide Güncel Kavramlar I: Pozitif Psikoloji. A. Akın
ve Ü. Akın. (Yayına haz.) Ankara: Nobel Akademi.
Akman, B. (2002). Okulöncesi Dönemde Matematik. Hacettepe Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, 23(23), 244-248.
Akman, B. ve Ünal, M. (2020). Erken Çocuklukta Fen ve Matematik Eğitimi. İstanbul
Üniversitesi, Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi. Erişim
Adresi:https://alonot.com/erken-cocuklukta-fen-ve-matematik-egitimi-2/.
Aksoy, P. (2021). Okul öncesi öğretmenleriyle yapılan görüşmelere göre okul öncesi
dönemde sosyal becerilere ilişkin çok yönlü bir değerlendirme. Trakya Eğitim
Dergisi, 11(1), 386-411.
Akyol, T., Baydemir, G., Akman, B., Kükürtcü, S. K. ve Arslan, A. Ç. (2011). Okul Öncesi
Öğretmenlerinin Sınıfta Karşılaştıkları Sorun Davranışlara İlişkin Düşünceleri.
Education Sciences, 6 (2), 1715-1731 .
Alat, Z. (2019). Kuramın uygulamayla buluşamadığı yer: Erken çocuklukta matematik
eğitimi. Adıyaman Üniversitesi Eğitim Bilimleri Dergisi, 9(1), 1-20.
332
Civek, İ. ve Çamlıbel Çakmak, Ö. (2019). Okul Öncesi Eğitim Kurumlarına Devam Eden
48-71 Aylık Çocukların Okul Algılarının Çizimler Aracılığıyla İncelenmesi . IBAD
Sosyal Bilimler Dergisi, (5), 70-88 .
Clonan, S. M., Chafouleas, S. M., McDougal, J. L. ve Riley-Tillman, T. C. (2004). Positive
psychology goes to school: Are we there yet?. Psychology in the Schools, 41, 101–
110.
Conoley, C. W. ve Conoley, J. C. (2017). Pozitif Psikoloji ve Aile Terapisi: Değişime
Rehberlik Etmek ve Büyümeyi Güçlendirmek için Yaratıcı Teknikler ve Pratik
Araçlar. (T. Sarı, Çev. Ed.). Ankara: Anı Yayıncılık.
Creswell, J. W. (2003). Research design: Qualitative, quantitative, and mixed methods
approaches. Thousand Oaks, CA: Sage.
Creswell, J. W. (2005). Educational research: planning, conducting, and evaluating
quantitative and qualitative research. USA: Pearson Education Inc.
Creswell, J. W. (2015). A concise introduction to mixed methods research. Thousand Oaks,
CA: Sage.
Creswell, J. W. ve Plano Clark, V. L. (2007). Designing and Conducting Mixed Methods
Research. London: Sage.
Csikszentmihalyi, M. (2000). Beyond boredom and anxiety. San Francisco: Jossey-Bass.
Cüceloğlu, D. (2002). İnsan ve Davranışı. Remzi Ktabevi: İstanbul.
Çardak, M. (2012). Affedicilik yönelimli psiko-eğitim programının affetme eğilimi,
belirsizliğe tahammülsüzlük, psikolojik iyi oluş, sürekli kaygı ve öfke üzerindeki
etkisinin incelenmesi. (Yayımlanmamış Doktora Tezi). Sakarya Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Enstitüsü, Sakarya.
Çelik, E., Tuğrul, B. ve Yalçın, S.S. (2002). Dört-altı yaşlar arasındaki anaokulu
çocuklarının duygusal yüz ifadesiyle kendilerini, anne-babalarını ve öğretmenlerini
algılaması. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 22, 29-39.
Çetinkaya, F. Bayer, M., Bingöl, A. A. ve Karaağaç, Y. (2021). Ebeveynlerin Okul Öncesi
Kurumlarından Beklentileri ve Okul Öncesi Kurumlarının Bu Beklentileri Karşılama
Durumları, Cihanşümul Akademi Sosyal Bilimler Dergisi, 2(3), 81-89.
Çimen Erdoğan, S. ve Baran, G. (2005). Erken çocukluk döneminde matematik. Eğitim ve
Bilim, 28(130), 32-40.
Çoban, Ç. ve İnan, H. Z. (2020). Okul öncesi öğretmenlerinin yaratıcılık düzeylerinin
incelenmesi. Ekev Akademi Dergisi, (83), 137-163.
337
Denham, S. A., Blair, K. A., DeMulder, E., Levitas. J, Sawyer, K., Auerbach-Major, S. ve
Queenan, P. (2003). Preschool Emotional Competence: Pathway to Social
Competence? Child Development, 74 (1), 238–256.
Denham, S. A., Wyatt, T. M., Bassett, H. H., Echeverria, D. ve Knox, S. S. (2009).
Assessing social-emotional development in children from a longitudinal perspective.
Journal of Epidemiology & Community Health, 63(1), 37-52.
Denizel Güven, E. ve Cevher, F. N. (2005). Okul öncesi öğretmenlerinin sınıf yönetimi
becerilerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi. Pamukkale Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Dergisi, (2) 18, 1-22.
Dereli-İman, E. (2013). Çocuklar İçin Sosyal Problem Çözme Ölçeği’nin 6 Yaş Grubu İçin
Türkiye Uyarlaması ve Okul Öncesi Davranış Problemleri ile Sosyal Problem
Çözme Becerileri Arasındaki İlişkiler. Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri,
13(1), 479-498.
Dereobalı, N. ve Bilir Seyhan, G. (2020). Material Development in the Context of Preschool
Teaching Profession. Journal of Theoretical Educational Science, 13(1), 147-169
doi:10.30831/akukeg.555221.
Derin, S. ve Bilge, F. (2016). Ergenlerde İnternet Bağımlılığı ve Öznel İyi Oluş Düzeyi. Türk
Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 6(46), 35-51.
Diener, E. (1984). Subjective well-being. Psychological Bulletin, 95(3), 542–575.
Diener, E. (2000). Subjective well-being: The science of happiness and a proposal for a
national index. American Psychologist, 55, 34-43.
Diener, E. (2006). Guidelines for national indicators of subjective wellbeing and ill-being.
Journal of Happiness Studies, 7, 397-404.
Diener, E. ve Biswas-Diener, R. (2008). Happiness: Unlocking the mysteries of
psychological wealth, Malden, MA: Blackwell Publishing.
Diener, E. ve Lucas, R. E. (1999). Personality and subjective well-being. D. Kahneman, E.
Diener ve N. Schwarz (Yay. haz.), Well-being: The foundations of hedonic
psychology içinde (s. 213–229). Russell Sage Foundation.
Diener, E. ve Seligman, M. E. P. (2002). Very Happy People. Psychological Science,
13(1):81-84.
Diener, E., Lucas, R. E. ve Scollon, C. N. (2006). Beyond the Hedonic Treadmill: Revising
the Adaptation Theory of Well-Being. American Psychologist, 61, 305-314.
Diener, E., Suh, E. M., Lucas, R. E. ve Smith, H. L. (1999). Subjective well-being: Three
decades of progress. Psychological Bulletin, 125(2), 276–302.
339
Dinç Altun, Z., Değerli, F., Çıkrıkçı, N. ve Kınık, Ö. (2018). Çocuklar için Empati Bölümü
Ölçeğinin Türkçeye Uyarlanması. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dergisi, 1(45), 153-168. doi:10.21764/maeuefd.309234
Dinçer, Ç., Baş, T., Teke, N., Aydın, E., İpek, S. ve Göktaş, İ. (2019). Okul Öncesi Dönem
Çocuklarının Kişiler Arası Problem Çözme ve Sosyal Becerileri ile Akran
İlişkilerinin Değerlendirilmesi. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dergisi, 19(3), 882-900. doi:10.17240/aibuefd.2019.19.49440-478714
Doğanay Bilgi, A., Aslan, D. ve Açıkgöz, G. (2020). Okul Öncesi Dönemdeki Çocukların
Yazı Farkındalığı Becerilerini Değerlendirme Aracı’nın geçerlik ve güvenirlik
çalışması. Ana Dili Eğitimi Dergisi, 8(1), 24-43. doi:10.16916/aded.613196.
Dökmen, Ü. (2002). İletişim Çatışmaları ve Empati. İstanbul: Sistem Yayıncılık.
Döş, İ. (2013). Mutlu Okul. Eğitim ve Bilim, 38(170), 266-280.
Duckworth, A. L., Peterson, C., Matthews, M. D. ve Kelly, D. R. (2007). Grit: Perseverance
and passion for long-term goals. Journal of Personality and Social Psychology,
92(6), 1087–1101. doi:10.1037/0022-3514.92.6.1087
Dursun, Ş. (2009). İlköğretim Birinci Sınıf Öğrencilerinin Matematiksel Becerilerinin Okul
Öncesi Eğitimi Alma ve Almama Durumuna Göre Karşılaştırılması. Kuram ve
Uygulamada Eğitim Bilimleri, 9(4), 1691-1715.
Dweck, C. S. ve Leggett, E. L. (1988). A social-cognitive approach to motivation and
personality. Psychological Review, 95(2), 256–273. doi:10.1037/0033-
295X.95.2.256
Ebesutani, C., Okamura, K., Higa-McMillan, C. ve Chorpita, B. F. (2011). A Psychometric
analysis of the Positive and Negative Affect Schedule for Children – Parent Version
in a school sample. Psychological Assessment, 23(2), 406-16.
Ebesutani, C., Regan, J., Smith, A., Reise, S., Higa-McMillan, C. ve Chorpita, B. F. (2012).
The 10-Item positive and negative affect schedule for children, child and parent
shortened versions. Journal of Psychopathology and Behavioral Assessment, 34 (2),
191–203.
Ecirli, H. ve Ogelman, H. G. (2015). Beş-Altı Yaş Çocukları İçin Duygu Düzenleme
Stratejileri Ölçeğinin geçerlik ve güvenirlik çalışması. Uluslararası Hakemli Beşeri
ve Akademik Bilimler Dergisi, 4(13), 85-100.
Eid, M. ve Larsen, R. J. (2008). The Science of Subjective Well-being. USA: Guilford Press.
Eisenberg, N. ve Lennon, R. (1980). Alturism and the Assesment of Empathy in the
Preschool Years. Child Development, 51, 552-557.
340
Ekinci, A. ve Bozan, S. (2019). Zorunlu okul öncesi eğitime geçiş ile ilgili anasınıfı ve sınıf
öğretmenlerinin görüşlerinin değerlendirilmesi. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Dergisi, 19(2), 482-500.
Elfrink, T.R., Goldberg, J.M., Schreurs, K.M.G., Bohlmeijer, E.T. ve Clarke, A.M. (2017).
Positive educative programme. Health Education, 117, 215–230.
Elliot, J. (1991). Action Research for Educational Change. Buckingham: Open University
Press.
Er, S. (2016). Okulöncesi Dönemde Anne Babaların Etkileşimli Hikâye Kitabı Okumalarının
Önemi. Başkent University Journal of Education, 3(2), 156-160.
Erbay, E. (2008). Okul öncesi eğitim alan ve almayan ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinin
sosyal becerilere sahip olma düzeyleri. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Denizli.
Erdoğan, Ş. (2016). Duygusal Yüz İfadelerinin ve Uyarıcı Sunum Süresinin Zaman Algısına
Etkisi. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Hacettepe Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Eren, S. (2022). Okul Öncesi Dönemde Çocuğun Akran, Ebeveyn ve Öğretmen İlişkileri ile
Mizaç ve Sosyal Becerileri Arasındaki İlişkiler. (Yayımlanmamış Doktora Tezi).
Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Estitüsü, Ankara.
Ergün, S. (2003). Okul öncesi eğitim alan ve almayan ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinin
matematik yetenek ve başarılarının karşılaştırmalı olarak incelenmesi.
(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, İstanbul.
Ergüner Tekinalp, B. Ve Işık Ş. (2020). Eğitimde Pozitif Psikoloji Uygulamaları. Ankara:
Pegem Akademi.
Ersan, C. (2018, Nisan-Mayıs). Okul Öncesi Dönem Çocukları için Duygu Düzenleme
Becerileri Ölçeği: Bir Uyarlama Çalışması. INES Education and Social Science
Congress, Antalya, 270.
Erşan, Ş. (2019). Ebeveynlerin Okul Öncesi Eğitim Kurumundan ve Öğretmenden
Beklentilerinin İncelenmesi. Sinop Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 3(2), 161-
178. doi: 10.30561/sinopusd.613394
Eryılmaz, A. (2013). Pozitif psikolojinin psikolojik danışmanlık ve rehberlik alanında
gelişimsel ve önleyici hizmetler bağlamında kullanılması. The Journal of Happiness
& Well-Being, 1(1), 1-22.
341
Eryılmaz, A. (2014). Üniversite Öğrencileri için Geliştirilen Öznel İyi Oluşu Artırma
Programının Etkililiğinin İncelenmesi. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, (31), 111-128.
Eryılmaz, A. (2017). Pozitif psikoterapiler. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 9(3):346-362.
doi:10.18863/pgy.288667
Ezmeci, F., Akgül, E. ve Akman, B. (2020). Çocukların Oyunlarındaki Akran Etkileşimleri
ve Ortaya Çıkan Sorunlarda Öğretmen Müdahalelerinin İncelenmesi . Uludağ
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 33(1), 67-86. doi:10.19171/uefad.543694
Faller, G. (2001). Positive psychology: A paradigm shift. Journal of Pastoral Counseling,
36(7), 7-20.
Ferreira, M., Reis-Jorge, J. ve Batalha, S. (2021). Social and Emotional Learning in
Preschool Education - A Qualitative Study with Preschool Teachers. International
Journal of Emotional Education, 13(1), 51-66.
Field, A. (2009). Discovering Statistics Using SPSS. London: Sage Publications Ltd.
Filliozat, I., Limousin, V. ve Veille, E. (2020). Duygularım-Oynuyorum ve Kendimi
Tanıyorum. (B. Targaç, Çev.). İstanbul: Domingo.
Forbes, E. E. ve Dahl, E. D. (2005). Neural systems of positive affect: relevance to
understanding child and adolescent depression?. Development and Psychopatology,
17(3), 827-850.
Fornell, C. ve Larcker, D. F. (1981). Evaluating structural equation models with
unobservable variables and measurement error. Journal of Marketing Research, 39-
50.
Fowler, J. ve Christakis, N. (2008). Dynamic spread of happiness in a large social network:
Longitudinal analysis over 20 years in the Framingham heart study. British Medical
Journal, 337(a2338), 23.
Frankl, V. E. (2018). İnsanın Anlam Arayışı (S. Budak Çev.). İstanbul: Okuyan Us.
Fredrickson, B. L. (1998). What good are positive emotions? Review of General
Psychology, 2, 300-319.
Fredrickson, B. L. (2000). Cultivating positive emotions to optimize health and well-being.
Prevention & Treatment, 31, 1-25.
Fredrickson, B. L. (2001). The role of positive emotions in positive psychology: The
broaden-and-build theory of positive emotions. American psychologist, 56(3), 218-
226.
342
Gençöz, T. (2000). Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması. Türk
Psikoloji Dergisi, 15(46), 19-26.
George, D. ve Mallery, M. (2010). SPSS for Windows Step by Step: A Simple Guide and
Reference, Boston: Pearson.
Gere, J. ve MacDonald, G. (2010). An update of the empirical case for the need to
belong. Journal of Individual Psychology, 66(1), 93–115.
Glanz, J. (1999). A Primer on Antian Research for the School Administratars. The Clearing
House, 72, 301 -304.
Goleman, D. (2004). Duygusal Zeka, Neden IQ’dan daha önemlidir?. (B. Seçkin Yüksel,
Çev.). İstanbul: Varlık Yayınları.
Goodman, F. R., Disabato, D. J., Kashdan, T. B. ve Kauffman, S. B. (2017). Measuring well-
being: A comparison of subjective well-being and PERMA, The Journal of Positive
Psychology, 13(4), 321-332. doi:10.1080/17439760.2017.1388434
Gökşen, E. (2019). Okul Öncesi Dönemdeki Çocukların Duygu Düzenleme Becerileri ile
Mizaç Özellikleri ve Ebeveyn Tutumları Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi
(Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Enstitüsü. Karabük.
Göktaş, İ. (2015). Aile katılımı ve sosyal beceri eğitimi programlarının tek başına ve birlikte
4 - 5 yaş çocuklarının sosyal becerileri ve anne - çocuk ilişkileri üzerindeki etkisinin
incelenmesi. (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Pamukkale Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Enstirüsü. Denizli.
Gönen, M., Ünüvar, P., Bıçakçı, M., Koçyiğit, S., Yazıcı, Z., Orçan,… Özyürek, A. (2010).
Okul öncesi eğitim öğretmenlerinin dil etkinliklerini uygulama biçimlerinin
incelenmesi, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 10(19), 23-
40.
Green, L. S., Oades, L. G. ve Robinson, P. L. (2012). Positive education programs:
integrating coaching and positive psychology in schools. C. van Nieuwerburgh (Yay.
haz.), Coaching in education: getting better results for students, educators, and
parents içinde (s. 115–132). London: Karnac Books.
Green, S., Oades, L. G. ve Robinson, P. (2011). Positive education: Creating flourishing
students, staff and schools. InPysch, 33 (2), 37-43.
Greene, J. C., Caracelli, V. J. ve Graham, W. F. (1989). Toward a Conceptual Framework
for Mixed-Method Evaluation Designs. Educational Evaluation & Policy Analysis,
11, 255-274. doi:10.3102/01623737011003255
344
Gross, J. J. (2013). Emotion regulation: Taking stock and moving forward. The Journal of
Emotion, 13, 359–365.
Guo, R. ve Wu, Z. (2020). Empathy as a buffer: How empathy moderates the emotional
effects on Preschoolers’ sharing. British Journal of Psychology, 112(2), 412-432.
Gutman, L. ve Feinstein, L. (2008). Children’s Well-Being in Primary School: Pupil and
School Effects (No. 25 Wider Benefits of Learning Research Report). Centre for
Research on the Wider Benefits of Learning, Institute of Education, University of
London, London.
Gülay Ogelman, H. ve Seven S. (2014). The reliability-validity studies for the Student-
Teacher Relationship Scale (STRS). European Journal of Research on Education,
2(2), 179-185, doi:10.15527/ejre.201426262
Gülay Ogelman, H., Saraç, S., Önder, A., Abanoz, T. ve Akay, D. (2021). Okul öncesi
sosyal-duygusal beceriler ve psikolojik dayanıklılık ölçeği’nin Türkçe geçerlik
güvenirlik çalışması. International Journal of New Trends in Arts,
Sports & Science Education (IJTASE), 10(4), 231-242.
Gülay, H. (2009). Okul Öncesi Dönemde Akran İlişkileri. Balıkesir Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, 12 , 82-93.
Gülay, H. ve Akman, B. (2009). Okul öncesi dönemde sosyal beceriler. Ankara: Pegem
Yayıncılık.
Gülen Ertosun, Ö., Erdil, O. ve Alpkan, L. (2019). Positive psychological capital and
employee engagement relationship- an experimantal study. Business & Management
Studies: An International Journal, 6(4), 1033-1052.
Gün, R. Ş., Can, S. ve Akduman, G. G. (2022). Okul öncesi öğretmenlerinin psikolojik
sağlamlığına yönelik algılarının odak grup görüşmesiyle incelenmesi. Uluslararası
Eğitim Bilimleri Dergisi, 9 (31), 121-151.
Gündoğan, N. ve Aslan, D. (2020). Okul öncesi öğretmenlerinin matematiksel gelişim
bilgileri, matematiğe yönelik kaygıları ve inançları ile çocukların erken matematik
yetenekleri arasındaki ilişki. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dergisi, 20 (2), 1038-1052.
Güngör, H., Gülay Ogelman, H. ve Amca Toklu, D. (2022). Okul Öncesi Öğretmenlerinin
Öğretmen Yeterliliği ve Mesleki Doyumları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Uşak
Üniversitesi Eğitim Araştırmaları Dergisi, 8 (2), 38-48.
doi:10.29065/usakead.1088972.
Hahs-Vaughn, D.L. (2016). Applied Multivariate Statistical Concepts (1st ed.). Routledge.
345
Hall, D ve Pearson, J. (2003). Resilience - giving children the skills to bounce back.
www.voicesforchildren.ca (20.04.2020 tarihinde ulaşılmıştır)
Happner, P.P., Wampold, B.E. ve Jr. Kivlighan, D. M. (2008). Psikolojik Danışmada
Araştırma Yöntemleri. (D. M. Siyez, Çev. Ed.). Ankara: Mentis Yayıncılık.
Haslip, M. J., Allen-Handy, A. ve Donaldson, L. (2019). How do Children and Teachers
Demonstrate Love, Kindness and Forgiveness? Findings from an Early Childhood
Strength-Spotting Intervention. Early Childhood Education Journal, 47, 531-547.
doi:10.1007/S10643-019-00951-7
Haslip, M.J. ve Donaldson, L. (2021). How Early Childhood Educators Resolve Workplace
Challenges Using Character Strengths and Model Character for Children in the
Process. Early Childhood Education Journal, 49 (2), 337–348. doi:10.1007/s10643-
020-01072-2
Hauser-Crama, P., Durand, T. M. ve Erickson Warfield, M. (2007). Early feelings about
school and later academic outcomes of children with special needs living in poverty.
Early Childhood Research Quarterly, 22, 161–172
Hefferon, K. ve Boniwell, I. (2018). Pozitif Psikoloji Kuram, Araştırma ve Uygulamalar. (T.
Doğan, Çev.). Ankara: Nobel Yayınları.
Hernández, M. M., Eisenberg, N., Valiente, C., Thompson, M. S., Spinrad, T. L., Grimm, K.
J.,… Gal, D. E. (2018). Trajectories of the Expression of Negative Emotion from
Kindergarten to First Grade: Associations with Academic Outcomes. Journal of
educational psychology, 110(3), 324–337. doi:10.1037/edu0000213
Hesse-Biber, S. N. (2010). Mixed methods research: Merging theory with practice. USA:
The Guilford Press.
Ho, S. M. Y., Mak, C. W. Y., Ching, R. ve Lo, E. T. T. (2017). An approach to motivation
and empowerment: The application of positive psychology. I. H. Amzat ve N. P.
Valdez (Yay. haz.). Teacher Empowerment Toward Professional Development and
Practices: Perspectives Across Borders içinde (s. 167-182). Springer
Singapore. doi:10.1007/978-981-10-4151-8_11
Hoffman M. L. (1996). Empathy and moral development. The Annual Report of Educational
Psychology in Japan. 35, 157-62.
Horn, M.L.V., Atkins-Burnett, S., Karlin, E., Ramey, S.L. ve Snyder, S. (2007). Parent
Ratings of Children’s Social Skills: Longitudinal Psychometric Analyses of the
Social Skills Rating System. School Psychology Quarterly, 22(2), 162–199.
346
Linkins, M., Niemiec, R. M., Gillham, J. ve Mayerson, D. (2014). Through the lens of
strength: A framework for educating the heart. The Journal of Positive Psychology,
10(1), 64-68. 4.
Litt, A. (2010). Lusting while loathing: parallel counterdriving of wanting and liking.
Psychological Science, 21(1), 118-125.
Lopez, S. J. ve Louis, M. C. (2009) The Principles of Strengths-Based Education, Journal of
College and Character, 10, 4. doi:10.2202/1940-1639.1041
Lottman, T.J., Zawaly, S. ve Niemiec, R. (2017). Well-Being and Well-Doing: Bringing
Mindfulness and Character Strengths to the Early Childhood Classroom and Home.
Proctor, C. (Yayına haz.), Positive Psychology Interventions in Practice içinde.
Springer, Cham. doi:10.1007/978-3-319-51787-2_6
Luiselli, J. K., Putnam, R. F., Handler, M. W. ve Feinberg, A. B. (2005). Whole-School
Positive Behaviour Support: Effects on student discipline problems and academic
performance. Educational Psychology, 25, 183-198.
Macneil, A. J., Prater, D. L. ve Busch, S. (2009). The effects of school culture and climate on
students achievement. Journal of Positive Psychology , 72-84.
Madden, W., Green, S. ve Grant, A. M. (2011). A pilot study evaluating strengths-based
coaching for primary school students: Enhancing engagement and hope.
International Coaching Psychology Review, 6(1), 71-83.
Malik, S., Balda, S. ve Punia, S. (2006). Socio-emotional behaviour and social problem
solving skills of 6 – 8 years old children. Journal of Social Sciences, 12 (1), 55-58.
Malkoç, A. (2011). Öznel İyi Oluş Müdahale Programının Üniversite Öğrencilerinin Öznel
İyi Oluş Düzeylerine Etkisi. (Yayınlanmamış Doktora Tezi). Marmara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Marques, S., Lopez, S. ve Pais-Ribeiro, K. (2011). Building hope for the future: a program to
foster strengths in middle-school students. Journal of Happiness Studies, 12, 139–
152.
McCullough, M. E. ve Snyder, C. R. (2000). Classical sources of human strength: Revisiting
an old home and building a new one. Journal of Social and Clinical Psychology, 19,
1–10.
McDonald, T. (2010). Positive Learning Framework: Creating Learning Environments in
Which All Children Thrive. Reclaming Children and Youth; Bloomington, 19(2), 16-
20.
352
Mercan, Z. (2022). P21 Perspektifinden Erken Çocukluk Döneminde 21. Yüzyıl Becerileri.
Muallim Rıfat Eğitim Fakültesi Dergisi (MREFD), 4(2), 87-105.
Meriç, A. ve Özyürek, A. (2018). Okul Öncesi Okul Eğitimi ve Sosyal Kuralların
Öğretilmesi. OPUS Uluslar arası Toplum Araştırmaları Dergisi, 8(14), 137-166.
Micozkadıoğlu, İ. İ. ve Kazak Berument, S. (2011). Okul Öncesi Kurum Kalitesinin
İlköğretim Birinci Sınıf Çocuklarının Sosyal Yeterliği ve Akademik Başarısına
Etkisi. Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi, 33
(33), 123-140.
Miles, M, B. ve Huberman, A. M. (1994). Qualitative data analysis: An expanded
Sourcebook. (2nd ed). Thousand Oaks, CA: Sage.
Milli Eğitim Bakanlığı. [MEB] (2013a). Okul Öncesi Eğitim Programı.
https://mufredat.meb.gov.tr/Dosyalar/20195712275243-
okuloncesi_egitimprogrami.pdf
Milli Eğitim Bakanlığı. [MEB] (2013b). Okul Öncesi Eğitim Programı Etkinlik Kitabı.
Erişim adresi:
https://tegm.meb.gov.tr/dosya/okuloncesi/okuloncesietkinlikkitabi.pdf.
Milli Eğitim Bakanlığı. [MEB] (2016a). Çocuk gelişimi ve eğitimi. Türkçe dil etkinlikleri.
Erişim adresi:
http://www.megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller/T%C3%BCrk%C3%A
7e%20Etkinlikleri.pdf
Milli Eğitim Bakanlığı. [MEB] (2016b). Çocuk gelişimi ve eğitimi. Fen ve matematik
etkinlikleri. Erişim adresi:
http://www.megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller/Fen%20ve%20Matem
atik%20Etkinlikleri.pdf
Milli Eğitim Bakanlığı. [MEB] (2020). Milli Eğitim Bakanlığı Sınıf Rehberlik Programı.
Erişim adresi: https://orgm.meb.gov.tr/www/sinif-rehberlik-programi/icerik/1362
Milli Eğitim Bakanlığı. [MEB] (2020). Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel
Müdürlüğü. Okul Öncesi Sınıf Rehberlik Etkinlikleri 1. Cilt.
https://orgm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2021_09/03105548_Okul_Oncesi_SYnY
f_Rehberlik_Etkinlikleriiiii.pdf
Mongrain, M. ve Anselmo-Matthews, T. (2012). DoPositivePsychology Exercises Work? A
Replicationof Seligmanetal. (2005), Journal of Clinical Psychology, 68, 382–389.
doi:10.1002/jclp.21839
353
Morrison, M. K. (2008). Using Humor to Maximize Learning: The Links Between Positive
Emotions and Education. United States of America: Rowman ve Littlefield
Education.
Myers, D. G. ve Diener, E. (1995). Who is happy? Psychological Science, 6(1), 10–
19. doi:10.1111/j.1467-9280.1995.tb00298.x
Nakamura, J. ve Csikszentmihalyi, M. (2011). Flow Theory and Research. C. R. Snyder ve
S. J. Lopez (Yayına haz.), Oxford Handbook of Positive Psychology içinde (s. 195-
206). New York: Oxford University Press.
Ngamaba, K. H., Panagioti, M. ve Armitage, C. J. (2017). How strongly related are health
status and subjective well-being? Systematic review and meta-analysis. European
Journal of Public Health, 1–7.
Niemiec, R. M. (2013). VIA character strengths: Research and practice (The first 10 years).
H. H. Knoop ve A. Delle Fave (Yay. haz.). Well-being and cultures: Perspectives on
positive psychology içinde (s. 11-30). New York: Springer.
Niemiec, R. M. (2014). Mindfulness and Character Strengths: A Practical Guide to
Flourishing. Boston: Hogrefe.
O’Connor, M. ve Cameron, G. (2017). The Geelong Grammar positive psychology
experience. Frydenberg, E., Martin, A. J., ve Collie, R. J. (Yayına haz.) Social and
Emotional Learning in Australia and the Asia-Pacific içinde (s. 353-370). Springer:
Singapore.
Oktay, A. (1999). Yaşamın sihirli yılları: okul öncesi dönem. (1. bs.). İstanbul: Epsilon
Yayıncılık.
Oppenheimer, M. F., Fialkov, C., Ecker, B. ve Portnoy, S. (2014). Teaching to strengths:
Character education for urban middle school students. Journal of Research in
Character Education, 10(2), 91-105.
Oral, B. ve Ergenekon, Ö. (2020). 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı İle İlgili Yapılan Bazı
Araştırmaların Değerlendirilmesi. Uluslarlarası Pegem Eğitim Kongresi (IPCEDU -
2020) Ocak ayı
Oral, S. (2022). Okul Öncesi Dönem Çocuklarının Psikolojik Sağlamlıkları ve Duygusal
Zekaları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi (Yüksek Lisans Tezi) Hacettepe
Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Estitüsü, Temel Eğitim Ana Bilim Dalı Okul Öncesi
Eğitimi Programı, Ankara
354
Orçan, F. (2018). Exploratory and confirmatory factor analysis: which one to use first?.
Journal of Measurement and Evaluation in Education and Psychology, 9(4), 413-
421.
Oruç, C. (2016). Okul Öncesi Dönem Çocuğunda Ahlaki Değerler Eğitimi. Eğitim ve İnsani
Bilimler Dergisi: Teori Ve Uygulama, (2), 37-60.
Owens, R.L. ve Patterson, M.M. (2013). Positive Psychological Interventions for Children:
A Comparison of Gratitude and Best Possible Selves Approaches. The Journal of
Genetic Psychology, 174, 403–428.
Öngider, N. (2013). Anne-Baba ile Okul Öncesi Çocuk Arasındaki İlişki. Psikiyatride
Güncel Yaklaşımlar, 5(4): 420-440.
Öz Soysal, F. S., Uz Baş, A. ve Aysan, F. (2016). Okul Psikolojik Danışmanlarının
Psikolojik Danışma Yaklaşımlarına İlişkin Görüşleri. Turkish Psychological
Counseling and Guidance Journal, 6 (46) , 53-69.
Özbaş, M. (2018). Dezavantajlı sosyolojik tabakalarda zorunlu eğitim sürecini etkileyen
değişkenler. Kastamonu Eğitim Dergisi, 26(4), 1143-1154.
Özbay, M. ve Melanlıoğlu, D. (2008). Türkçe Eğitiminde Kelime Hazinesinin Önemi.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 5(1), 30-45.
Özbey, S. ve Aktemur Gürler, S. (2019). Okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden
çocukların motivasyon düzeyleri ile sosyal becerileri ve problem davranışları
arasındaki ilişkinin incelenmesi. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim
Dergisi, 8(1), 587-602.
Özdamar K. (2002). Paket Programlarla İstatistiksel Veri Analizi. (4. bs.). Eskişehir: Kaan
Kitabevi.
Özdemir Bişkin, S. ve Sop, A. (2021). Karakter Güçleri Envanteri Erken Çocukluk
Formu’nun Türkçeye uyarlanması: Geçerlik ve güvenirlik çalışması. Bolu Abant
İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 21(1), 177-193.
Özgür Yılmaz, Ç. (2016). 5-10 yaş grubu çocuklarına yönelik çalışma belleği ölçeğinin
geçerlik ve güvenirlik çalışması (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Ankara
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Özkan Yıldız, F. ve Akman, B. (2021). Okul Öncesi Dönem İçin Sosyal-Duygusal
Kazanımlar ve Yılmazlık Ölçeği’nin (Sear-Pre) Geçerlik Güvenirlik Çalışması.
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi, 7(1), 74-86.
355
Özsırkıntı, D., Akay, C. ve Bolat, E. (2014). Okul Öncesi Öğretmenlerinin Okul Öncesi
Eğitim Programı Hakkındaki Görüşleri Adana İli Örneği. Ahi Evran Üniversitesi
Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi, 15 (1), 313-331.
Özünlü, M. B. (2020). Aşkınlık. Ş. Işık (Yay. haz.), Karakter Güçleri ve Erdemler içinde (s.
229-269). Ankara: Pegem Akademi.
Özyürek, A. (2017). Okul Öncesi Çocukların Duyguları Tanıma ile Duyguları Yönetme ve
Arkadaşlık Becerileri Arasındaki İlişki. Akademik Bakış Uluslararası Sosyal
Bilimler Dergisi, 59, 128-140.
Özyürek, A. (2017). Okul Öncesi Çocukların Duyguları Tanıma ile Duyguları Yönetme ve
Arkadaşlık Becerileri Arasındaki İlişki. Akademik Bakış Uluslararası Sosyal
Bilimler Dergisi, 59, 128-140.
Park, N. ve Peterson, C. (2006). Character strengths and happiness among young children:
Content analysis of parental descriptions. Journal of Happiness Studies, 7(3), 323–
341. doi:10.1007/s10902-005-3648-6
Park, N. ve Peterson, C. (2009). Character Strengths: Research and Practice, Journal of
College and Character, 10, 4.
Park, N., Park, M. ve Peterson, C. (2010). When is the search for meaning related to life
satisfaction? Applied Psychology: Health and Well-Being, 2(1), 1–
13. doi:10.1111/j.1758-0854.2009.01024.x
Park, N., Peterson, C. ve Seligman M.E. P. (2004). Stenghts of Character and Well Being.
Journal of Social and Clinical Psychology, 23, (5), 603-619.
Parks, A. ve Biswas-Diener, R. (2013). Positive interventions: past, present and future. T.
Kashdan ve J. Ciarrochi (Yay. haz.). Bridging acceptance and commitment therapy
and positive psychology: a practitioner’s guide to a unifying framework içinde (s.
140–165). Oakland: New Harbinger
Pekdoğan, S. ve Kanak, M. (2019). Okul öncesi eğitimin ilkokul sürecindeki sosyal
davranışlara yansıması. Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, 23(3), 906-917.
Pekince, P. ve Avcı, N. (2016). Okul öncesi öğretmenlerinin erken çocukluk matematiği ile
ilgili uygulamaları: Etkinlik planlarına nitel bir bakış. Kastamonu Eğitim
Dergisi, 24(5), 2391-2408.
Peterson, C. (2006). A primer in positive psychology. UK: Oxford University Press.
Peterson, C. ve Park, N. (2014). Meaning and Positive Psychology. International Journal of
Existential Psychology & Psychotherapy, 5 (1), 2-8.
356
Tarhan, N., Gümüşel, O. ve Sayım, A. (2013). Pozitif psikoloji çoklu zeka uygulamaları.
İstanbul: Timaş Yayınları.
Tarhan, S. ve Bacanlı, H. (2016). İlkokuldan üniversiteye umut kavramının tanımlanması
üzerine nitel bir çalışma. Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi, 4(2), 86-112.
TaşdemirYiğitoğlu, G., Kıray Vural, B. ve Körükçü, Ö. (2018). 4-5 yaş grubu çocukların
sosyal gelişim düzeyleri ile özbakım bakımları arasındaki ilişkinin incelenmesi.
Kastamonu Eğitim Dergisi, 26-3, 897-905.
Taşkın, N. (2013). Okul öncesi dönemde matematik ile dil arasındaki ilişki üzerine bir
inceleme. (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Ankara. Erişim adresi:
http://www.openaccess.hacettepe.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11655/1869/f1
786e6e-dd74-4349-be96-92ebd1f6f9cf.pdf?sequence=1
Tatalović Vorkapić, S. ve Šikić, A. B. (2019). What Pre-school Children Think about
Happiness, Hope, Gratitude, Wisdom, Justice, and Optimism? The Positive
Conceptual Thinking Development Study. Journal of Positive School Psychology,
3(1), 1-25.
Tatalović Vorkapić, S. ve Vujičić, L. (2013). Do we need Positive Psychology in Croatian
kindergartens? The implementation possibilities evaluated by preschool
teachers. Early Years: An International Journal of Research and Development,
33(1), 33–44. doi:10.1080/09575146.2012.662214
Taylor, R. D., Oberle, E., Durlak, J. A. ve Weissberg, R. P. (2017). Promoting Positive
Youth Development Through School-Based Social and Emotional Learning
Interventions: A Meta-Analysis of Follow-Up Effects. Chid Development, 88 (4),
1156-1171.
Teddlie, C. ve Tashakkori, A. (2009). Foundations of Mixed Methods Research: Integrating
Quantitative and Qualitative Approaches in the Social and Behavioral Sciences.
London: Sage.
Telef, B. B., Uzman, E. ve Ergün, E. (2013). Öğretmen adaylarında psikolojik iyi oluş ve
değerler arasındaki ilişkinin incelenmesi. Electronic Turkish Studies, 8(12).
Tepetaş Cengiz, G. Ş. (2015). Okul öncesi öğretmenlerinin resimli öykü kitabı okuma
etkinlikleri ile çocukların dil gelişimleri arasındaki ilişkinin incelenmesi. (Doktora
tezi). Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Erişim adresi:
http://www.openaccess.hacettepe.edu.tr:8080/xmlui/handle/11655/1888
363
Verma, J. P. (2016). Repeated Measures Design for Empirical Researchers. New Jersey:
Jhon Wiley &Sons.
Veziroğlu, M. ve Gönen, M. (2012). Resimli çocuk kitaplarının M.E.B. okul öncesi eğitim
programındaki kazanımlara uygunluğunun incelenmesi. Eğitim ve Bilim, 37(163),
226-238.
VIA Enstitüsü (2023y). The 24 Character Strenghts. Erisim adresi:
https://www.viacharacter.org/character-strengths-via
VIA Entitüsü (2023a). Creativity. Erişim adresi: https://www.viacharacter.org/character-
strengths/creativity
VIA Entitüsü (2023b). Curosity. Erişim adresi: https://www.viacharacter.org/character-
strengths/curiosity
VIA Entitüsü (2023c). Judgment. Erişim adresi: https://www.viacharacter.org/character-
strengths/judgment
VIA Entitüsü (2023d). Love of Learning. Erişim adresi:
https://www.viacharacter.org/character-strengths/love-of-learning.
VIA Entitüsü (2023e). Perspective. Erişim adresi: https://www.viacharacter.org/character-
strengths/perspective
VIA Entitüsü (2023f). Bravery. Erişim adresi: https://www.viacharacter.org/character-
strengths/bravery
VIA Entitüsü (2023g). Honesty. Erişim adresi: https://www.viacharacter.org/character-
strengths/honesty
VIA Entitüsü (2023h). Perseverance. Erişim adresi: https://www.viacharacter.org/character-
strengths/perseverance.
VIA Entitüsü (2023i). Zest. Erişim adresi: https://www.viacharacter.org/character-
strengths/zest
VIA Entitüsü (2023j). Kindness. Erişim adresi: https://www.viacharacter.org/character-
strengths/kindness
VIA Entitüsü (2023k). Love. Erişim adresi: https://www.viacharacter.org/character-
strengths/love
VIA Entitüsü (2023l). Social İntelligence. Erişim adresi:
https://www.viacharacter.org/character-strengths/social-intelligence
VIA Entitüsü (2023m). Fairness. Erişim adresi: https://www.viacharacter.org/character-
strengths/fairness
366
EKLER
EK 1.
Kişisel Bilgiler
E-postası/Web Sayfası
Öğrenim Bilgileri
Akademik Eserler
(Makale, kitap, kitap bölümü, bildiri, poster, sergi, konser vb. eserlerden kaynakça yazım kurallarına göre en
fazla 10 eser yazılmalıdır.)
Tezden üretilen yayınlar * ile işaretlenmelidir.
Uygur, S. S., Sarı, D. ve Uz Baş, A. (2018). Kültüre Duyarlı Psikolojik Danışma Bağlamında Mikrosaldırganlık:
Ayrımcılığın Örtük Hali. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 8(51), 143-189.
Uygur, S. S., Asıcı, E. ve Sarı, D. (2019). Kadınların Benlik İkilemleri ile Bütünleyici Kendilik Farkındalıklarının
Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi. Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, 19 (45), 963-993 . doi:
10.21560/spcd.v19i50781.514879
* Sarı, D. ve Uz Baş, A. (2020, Ekim). PANAS-C (Çocuk) ve PANAS-C-P (Ebeveyn) Ölçeklerinin Türk
Kültürü’ne Uyarlanması: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması. International Congress of Research and
Practice Education Kongresinde Sunulan Bildiri, Antalya.
*Sarı, D. ve Uz Baş, A. (2021). PANAS-C (Çocuk) ve PANAS-C-P (Ebeveyn) Ölçeklerinin Türk Kültürü’ne
Uyarlanması: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması. OPUS–Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi,
18(41), 3204-3236. doi: 10.26466/opus.880621.
*Sarı, D. ve Uz Baş, A. (2022). Okul Hakkındaki Duygular (OHD) Ölçeği’nin Türk kültürüne uyarlanması:
geçerlik ve güvenirlik çalışması, Bayburt Eğitim Fakültesi Dergisi, 17(35), 1060-1088. doi:
10.35675/befdergi.950072
Günlü, A., Sarı, D. Güler, T. ve Gül Filik, Y. S. (2022). Hayatı Birlikte Anlamlandırmak: Psikolojik Danışma
Üzerine Pratik Bir Rehber. A. UZ BAŞ (Çev. Ed.). Ankara: Pegem Akademi.
371
41446969 sayılı, 17/01/2022 tarihli, Başarı Belgesi, Çalışkanlık, Milli Eğitim Bakanlığı.
50892489 sayılı, 01/06/2022 tarihli, Başarı Belgesi, Çalışkanlık, Milli Eğitim Bakanlığı.
372
EK 2. Uygulama İzinleri
OKUL İZİNLERİ
383
384
Pazartesi Günü
1. Etkinlik: Öğrenciler daire şeklinde oturarak ‘son zamanlarda kendilerini iyi hissettikleri 3
iyi şeyden bahsetmektedirler. (Pilot uygulama esnasında 10 öğrenci ile uygulanabilen 3 iyi
şey etkinliği, 20 kişilik sınıfta 1 iyi şey olarak uygulanmıştır.) Öğrencilerin konuşmaya
katılımı teşvik edilmelidir. Konuşmak istemeyen öğrenci olursa zorlanmayıp ‘sonra
paylaşmak istediğin bir şey olursa parmağını kaldırıp paylaşabilirsin’ denilebilir.
2. Etkinlik: Her karakter gücüne ait bir eğitim kartı bulunmaktadır. Her pazartesi günü bu
eğitim kartının öğrencilere gösterilmesi ve okunması ile karakter gücünü tanıma çalışması
başlamaktadır. Anlaşılmayan ifadeler olursa öğretmenler tarafından açıklanmaktadır.
ilişkiler geliştirmektir.
OYNAYALIM MI?
Bir çocuk varmış. Bu çocuk, hiç çocuğun olmadığı bir yerde yaşıyormuş. Kendisi
gibi arkadaşları yokmuş. Oyuncakları ve boyaları varmış. Kendi kendine oyun
oynayabiliyormuş. Bir gün büyükleri çocuğu büyük ve harika bir parka götürmüşler.
Çocuk ne görsün! Kendisi boyunda, eğlenen, sallanan, şarkı söyleyen bir sürü çocuk
varmış. Ne yapacağını şaşırmış. Onlarla oynamayı o kadar çok istiyormuş ki! Ancak
biraz da utanıyormuş. …………………………………….
ediyormuş gibi eller iki yana açılır, ardından aşağıdaki sorular sorulur.)
Soru:
1. Sonra bu çocuk ne yapmış olabilir? (Eğer ‘parkta oynamamış’ derler ise ‘Bir
güçlü özelliğini henüz daha keşfetmemiş olabilir ve kullanırsa kendini iyi
hissedebilir.’, açıklaması yapılır. Parka gidebilmesi üzerinden konuşmaya
devam edilir.)
2. Diğer çocukların yanına gittiyse onlara ne sormuş olabilir?
3. Yeni bir şey denedi, önce utandı ve çekindi ama sonra parka gidip o da
oynamaya ve eğlenmeye başladı. Hatta bir sürü arkadaş edindi. Bu çocuk
hangi güçlü özelliğini kullanmış olabilir?
Salı, Çarşamba, Perşembe Günleri
Örnek Etkinlik
‘Hayvanımız: Sinek. Sinekler etrafa bakarken kafalarını bir sağa bir sola
çevirirler. Bu şekilde etrafı daha iyi görebilirler. ’ Hareket uygulanırken başın
omza doğru sağa ve sola yavaşça hareketi yapılır. 3-5 defa tekrar edilir.
400
Sorular:
Açıklama: ‘Sevgili öğrenciler, her canlı mutlu olmak ister. Ancak isteklerimiz her
zaman olmaz. İstediğimiz şeyler olmadığında üzülebilir, kızabilir ya da hayal
kırıklığına uğrayabiliriz. Kendimizi üzüp, sinirlenip, yoracağımıza başka yöntemler
bulmak akıllıca olanıdır. Bu sebeple bu egzersizimiz için sevgili dostlarımız
hayvanlar neler yaparak kendilerini rahatlatıyorlar ve geliştiriyorlar öğrendik. Bizde
kendimizi geliştirebiliriz, kendi yeteneklerimizi keşfedebiliriz. Böylece kendimizi iyi
hisseder ve güçlerimizi kullanırız.’ açıklaması öğrencilere yapılır.
Cuma Günü; Aşağıdaki örnek etkinlik için sınıf içerisinde 2 pano ‘Mutlu Çocuklar Eğitim
Programı’ için ayrılmıştır. Hafta içi yapılan görsel çalışmalar panolara asılmıştır. Bu
çalışmalar bir hafta boyunca panoda kalmıştır. Aşağıda resmedilerek uygulanan bir etkinlik
örneği verilmiştir.
Örnek Etkinlik
CUMA /ETKİNLİK: DOĞAYI ve CANLILARI SEVİYORUM
Hazırlık: Düdük
2. Ben size bir doğa olayı ya da doğadan bir nesne/şey söyleyeceğim. Sizde sanki
oymuş gibi hareket edeceksiniz veya taklidini yapacaksınız.
Soru:
Yönerge 2: ‘Şimdi de sevdiğinizi söylediğiniz doğa olayları ile ilgili serbest resimler
yapalım. Herkes kendi sevdiği doğa olayını resmedebilir’ denir. Yapılan resimler
Mutlu Çocuklar Panosuna asılır.
Örnek Etkinlik