Professional Documents
Culture Documents
HATİCE DAYILAR
DANIŞMAN
DOÇ. DR. LEYLA KÜÇÜK
İSTANBUL-2015
iv
İTHAF
TEŞEKKÜR
Araştırma süresince değerli bilgileri ve önerileri ile katkıda bulunan Doç. Dr.
Kemal Erdinç Kamer’e,
Daima yanımda olmalarını istediğim, destek ve sevgilerini heran hissettiğim
annem, babam, canım kardeşime,
Sabırla araştırmama katkıda bulunan adölesanlara,
Ve adını sayamadığım katkıda bulunan herkese tüm kalbimle sonsuz
teşekkürlerimi sunarım.
vi
İÇİNDEKİLER
TABLOLAR LİSTESİ
ŞEKİLLER LİSTESİ
ÖZET
ABSTRACT
Dayılar Avcı, H. (2015). Food Addiction And The Factors Affecting Food Addiction of
High School Students. İstanbul University, Institute of Health Sciences, Department of
Mental Health and Psychiatric Nursing, Master Thesis. İstanbul.
This study has been conducted to determine food addiction and the factors affecting
food addiction of high school students, and it is a cross-sectional descriptive research.
In this study, three high schools were conducted that affiliated with Izmir Konak
District Provincial National Education Directorate of National Education Directorate
and 750 high school students have selected by "random sampling" between March
2014 - June 2014. Data were collected questionnaire form and Yale Food Addiction
Scale.In the questionnaire form, 49 questions that the demographiccharacteristics of
adolescents, the family structure and eating habits were used.27 questions aimed
assessing the eating habits of adolescents "food addiction scale" were used.To evaluate
the data, descriptive statistics (mean, standard deviation, frequency distribution)
Pearson Chi-square, Fisher's exact test and chi-square trend analysis statistical analyses
were used. p<0.05 was considered as statistically significant.
When examined demographic characteristics of adolescents The average ages 16 ± 0.85,
52.5% male, 68.1% of normal weight.When examined adolescents' eating habits; most
of them have irregular feeding (52.5%), eat in the evening mostly (37.6%), comsume
their meals in 15-30 minutes (55.1%) and drink 501-1000 ml water (35.6%). It was
observed that the first three foods that evoke extreme eating habit and therefore faced
with the problems are chocolate / wafers (46.9%), chips (44.6%), coke / soda (42.0%).
It was demonstrated that 12.4% of adolescent have addictive food.
Food addiction scores were higher in female than male (p = 0.002). Food addiction
scores of adolescent who think then one without " without self beautiful / handsome
side" (p = 0.004), "that have a lot of friends " (p = 0.007), and "wanting to be thinner "(p
= 0.000), the problem of eating adolescents with moderate (p = 0.000) and in the group
with excessive food cravings (p = 0.002) food addiction rates, mood and nutrition
connection with adolescents (p = 0.017 and 0.002) and the teenagers that feel "gruff /
seedy" when they don’t eat (p = 0.005) were high statistically significant.
In conclusion,12.6%werefood addictioninadolescents. Food addiction scores of
adolescent that female that have some beautiful / handsome without sides, have many
friends and the ones that express to be more beautiful, with medium eating problem,
with excessive food cravings and with excessive food cravings and teenagers with
relation between eating and mood were significant.
görülür. Bir yeme bozukluğu döngüsü sıkıntı, tatminsizlik, kızgınlık, sinirlilik, üzüntü
gibi olumsuz duygularla başlar. Genelde bu olumsuz duyguların kaynağı depresyon,
kişilik bozuklukları, kişinin yaşamındaki sıkıntılı ve üzücü olaylar ve diğer psikolojik
sorunlardır. Zamanla kişinin takıntılı yeme davranışları zihinsel ve fiziksel sağlığını
etkilemeye, normal, sağlıklı bir yaşam sürme kabiliyetini engellemeye başlar. Bazı
araştırmacılar yeme bağımlılığının Diagnostic and Statistical Manual of Mental
Disorders V (DSM V)’te kötüye kullanım olarak sınıflandırılması gerektiğini
savunmaktadır (Volkow ve ark. 2007, Taylor ve ark. 2010, Avena ve ark. 2008). Yeme
bağımlılığına aşina sağlık çalışanlarının ve kendini yeme bağımlısı olarak gören
bireylerin, tıkanırcasına yeme bozukluğundaki tüm karakteristik yeme bağımlılıklarını
yerine getirdiklerini; ağır ve şiddetli olarak tıkanırcasına yeme bozukluğunun
özelliklerini gösterdikleri görülmüştür. DSM V’te beslenme ve yeme bağımlılığı
tanımlanırken; bazı bireylerde özlem ve kompulsif kullanım olması nedeniyle yeme
bağımlılığı madde bağımlılığına benzetilmiştir. Bu benzetme son derece önemlidir. Bu
yaklaşım klinisyenleri psikososyal nedenli yeme bozukluğu veya biyokimyasal bir yeme
bağımlılığı olarak bakmalarına neden olmaktadır (DSM V 2013 ).
Yale Yeme Bağımlılığı Ölçeği (YFAS) yeme bağımlılığı tanısı için geliştirilmiş
ve onaylanmış bir ölçektir. YFAS ölçeği kullanılarak yeme bozukluğu olan hastalar,
obez kişiler ve lise öğrencileri arasında yeme bağımlılığının prevelansı araştırılmıştır.
Dünya çapında epidemik seviyeye ulaşan obezitenin prevelansının artmasında yeme
bağımlığının rolü giderek ilgi çekmektedir. Ancak insanlarda yeme bağımlılığı hala
araştırma aşamasında bulunmaktadır(Pedram ve ark. 2013).
Günümüzdeki sosyal, kültürel ve ekonomik koşulların hızlı değişim göstermesi,
insanın psikososyal gelişiminde çalkantılı bir dönem olan ergenlik döneminin daha da
zorlu yaşanmasına neden olmaktadır. 2000 yılı nüfus sayımına göre Türkiye nüfusunun
%10.6’sı 15-19 yaş grubu ergenlerden oluşmaktadır. Yaşanan sosyal ve ekonomik
sorunlar, işsizlik, üniversiteye giriş ve eğitim sorunları ergenlerin ruhsal gelişimlerini ve
ruh sağlıklarını olumsuz yönde etkilemektedir (Özmen ve ark. 2008).
Ruhsal durumla yemek seçimi, yeme miktarı ve yeme sıklığı arasında, fizyolojik
ihtiyaçlardan bağımsız bir ilişki mevcuttur. İnsanda yeme davranışının anksiyete, neşe,
üzüntü, öfke gibi farklı duygulara göre değiştiği yaygın kabul görmektedir. Emosyonel
durumla bağlantılı olan yemek yeme davranışı “emosyonel yeme” olarak
tanımlanmaktadır. Emosyonel yemenin beden ağırlığı ile ilişkili olduğu birçok
3
2. GENEL BİLGİLER
2.1. Ergenlik
Bir başka ifadeyle ergenlik; başta biyolojik değişiklikler olmak üzere psikolojik,
fiziksel,sosyal ve bilişsel gibi pek çok alanda değişim ve gelişimin olduğu, birincil ve
ikincil cinsiyetözelliklerinin kazanıldığı, zihinsel kapasitedeki belirgin artışla birlikte
soyut düşünmeningeliştiği ve bunların dışında siyasal, ekonomik, duyuşsal, toplumsal,
yasal, kültürel gibialanlarda da değişim ve sorumluluğun arttığı bir geçiş dönemi olarak
da değerlendirilir (Selçuk 2004, Siyez 2007, Bilgin 2008).
Ergenlik, bireylerin gelişiminin olumlu olması için imkanlar sağlayan bir dönem
olmaklabirlikte, bireylerin riskli davranışlara da en fazla katıldıkları bir dönemdir. Bu
dönemde risklidavranışlar göstermenin, genelde içinde bulunulan yaş, sosyal çevre ve
arkadaş grubuyla ilgiliolduğu düşünülmektedir (Kıran 2003).
Sigara kullanımı
Uyuşturucu kullanımı
Kavga
davranışı gösteren olgularda diyet yapanlara göre daha fazla görülmektedir (Halmi ve
ark. 1991, Halmi 2003).
Yeme Bozuklukları; Genel olarak 12-18 yaşları arasında başlayan ve tutku derecesinde
şişmanlama korkusu yüzünden bilinçli olarak aşırı zayıf kalma çabaları ile belirli bir
bozukluk olan yeme bozuklukları; işlevsel, tıbbi, psikolojik ve sosyal bozulmalara yol
açan, kilo vermenin cazibesi üstünde gereğinden fazla durulmasından kaynaklanan
yeme davranışı bozukluklarıdır (Brewerton 1996, Canat 1999).
Yeme bozuklukları gelişim döneminde, duygu durum bozukluklarında,
kişilerarası ilişkilerde ve intrapsişik karışıklıklardaki sorunlarla başa çıkmak için
geliştirilen, dönem dönem tekrarlayan, genellikle zayıflığın veya beden ölçüsü
değişikliğinin yararlarını yücelten, sosyo-kültürel normlardan içselleştirilen, gereğinden
fazla üstünde durulan inançlar bağlamında disfonksiyonel, duygusal, bilişsel ve
davranışsal stratejileri ifade eder (Amerikan Psikiyatri Derneği 1994).
Yeme bozuklukları sadece yemek ve zayıflamak ile açıklanamamaktadır.
Sorunun bundan çok daha karmaşık olduğu görülmektedir. Yeme bozukluğu aslında
temelde vücudun açıklanmayan duygularını, kendisini ve karşılanmayan ihtiyaçlarını
ifade etme şeklidir. Erken teşhis ve önlem almak kişinin daha çabuk iyileşmesini önemli
ölçüde etkiler. Erken zamanlarda teşhis edilmeyen ve geç kalınan durumlarda yeme
bozukluğu kronik bir hale gelebilir ve kişinin yaşamını tehdit edebilir (Sart 2008).
Kişiler yemeği bir ödül olarak ya da bir kaçış yöntemi olarak kullanmayı tercih
ederek bir süre sonra sonra yemeğe bağımlı hale gelebilirler. Örneğin, aşırı yeme
bozukluğu olan bireylerde yemek, bireyler için duygusal bir aneztezi görevi görür.
Kişiler mutsuz hissettiklerinde ya da hayatlarındaki sıkıcı durumların üstesinden
gelebilmek için aşırı yemeye yönelebilmektedir. Zamanla öğrenilen bu yeme davranışı
kişilerin günlük hayatını etkileyecek boyutlara ulaşabilecek ciddi bir sorun haline
gelebilmektedir (Levitan & Davis 2010).
Kişilerin fiziksel görünümlerine gereğinden fazla önem vermesi, özellikle
adolesanlarda yeme bozukluklarının artışına yol açmaktadır. Amerika'da yapılan
çalışmalar, yeme bozukluklarının son 20 yılda önemli derecede artış gösterdiği üzerinde
durmaktadır (Aslan 2004). Yeme bozukluklarının ergen ve genç erişkinlerde görülme
sıklığı %4 olarak bildirilmektedir (Ertan 2008).
Çeşitli alt gruplarda incelenen yeme bozukluklarının başlangıç zamanı ergenlik
olarak gösterilmiştir. Çocuksu bedenin terk edildiği ve bireyselliğin oluşturulmaya
9
çalışıldığı ergenlik, bu hastalık açısından son derece uygun bir zemin oluşturmaktadır
(Parman 2000).
Adölesanların beslenme durumları birçok faktörden etkilenmektedir. Onların bu
konudaki kendi bedenleri ile ilgili düşünceleri, algıları, genetik faktörleri, yaşam
tarzları, alışkanlıkları vb. kişilerin sağlıklı ya da sağlıksız davranışı seçmelerini
etkileyen faktörlerdendir (Aslan 2003). Beslenme alışkanlıklarını bilmek ve bunların
ekonomik, sosyo-demografik faktörler ve sağlık ile olan ilişkilerini saptamak, beslenme
alışkanlıklarının neden ve sonuçlarını anlamada yol gösterici olmaktadır (Önder 2000).
Davranım Bozukluğu; çocuklukta başlayan, ergenlikte devam eden ve yetişkinlikte
“antisosyal kişilik bozukluğu” adı altında ifade edilen sosyal normlarla uyumsuz, illegal
davranışları içermektedir. Buna göre; insanlara ve hayvanlara zarar verme, mülk ve
kamu malına zarar verme, hırsızlık, sürekli yalan söyleme ve kuralların devamlı şekilde
çiğnenmesi; davranım bozukluğunu göstermektedir. Ergenlik,“şiddetli” bir dönemdir.
Fakat; ergenin, toplumsal kurallarla uyumsuz davranışları, sadece ve sadece
“delikanlılık, delilik” olarak değerlendirilmemelidir. Altta yatan sorun ihmal
edilmemelidir (Amerikan Psikiyatrri Derneği 1994).
Ergenlik döneminde kimlik oluşum süreciyle birlikte bilişsel gelişimin
hızlanması, dürtüsel gereksinimlerde ve duygu yoğunluğunda artma, preödipal ve ödipal
çatışmaların yeniden alevlenmesi, meslek seçimi, karşı cinsle kurulan ilişkiler, anne
babadan ayrılma-bireyselleşme sürecinin yaşantılanması gibi nedenlerle ergenler bu
döneme özgül zorluklar ve çatışmalar yaşamaktadır. Dolayısıyla ergenlik döneminde
normal gelişimsel özellikler ile patolojik durumların birbirinden ayrılması zor
olabilmekte, normal gelişimin bir parçası olan kimlik krizinin uygun çözümlenemeyişi
ile de kimlik karmaşası gelişebilmektedir (Erikson 1965, Akdemir 2008).
Sekiz yüz çocuğun 3 ve 12 yaşlarında değerlendirildiği bir başka çalışmada, 3
yaşındaki içe atım davranışlarının kızlarda daha sonraki içe atım davranışlarını
yordadığı, agresif ve yıkıcı davranışların hem kızlarda hem de erkeklerde daha sonraki
dışa atım ve içe vurum davranışlarını yordadığı, agresif davranışların ve içe çekilmenin
süreklilik gösterdiği bulunmuştur (Pihlokoski ve ark. 2006).
Davranım bozukluğu geç çocukluk ya da ergenlik döneminde baș lar; 16
yaș ından sonra baș ladığı nadir olarak görülmektedir. Hastalığın prognozu değiș iklik
göstermektedir. Tedavi edilen olguların çoğunda hastalık eriș kinlikte geçmekte, ancak
daha az orandaki davranıș lar eriș kinlikte görülmeye devam etmekte ve bunlar anti-
10
sosyal kiș ilik bozukluğu tanı ölçütlerini karș ılamaktadırlar. Tedavi edilmeyen olgular
ise anti-sosyal kiș ilik bozukluğu ile birlikte duygu durum bozukluğu, anksiyete
bozukluğu, somatoform bozukluk ve madde kullanım bozuklukları için yüksek risk
taș ımaktadır (Ronald 2007, Herbert 2008).
Alkol & Madde Kötüye Kullanımı ve Bağımlılık; temelleri ergenlikte atılan sinsi
hastalıklardır. Artan bir şekilde, daha fazla “o maddeye” ihtiyaç duymak ve
bırakıldığında yoğun fiziksel ve psikolojik rahatsızlık yaşamak olarak ifade
edilen“bağımlılık”, “kötüye kullanım” basamağından sonra gelişmektedir ki bu dönem
de ergenlikte yaşanmaktadır. Kullanılan madde (alkol, esrar, extacy vb.); iş, okul, sosyal
hayat alanlarında problem oluşturmakta, legal problemler gelişmekte ve kişi tehlike
olasılığı olan durumlarda, madde kullanarak kendinin ve yanındakilerinin hayatlarını
tehlikeye atacak davranışlar göstermektedir (Galanter & Kleber 1999).
Bireyler sigara, alkol, uyuşturucu gibi birçok maddeye bağımlı olabilirler.
Ancak bağımlılık denince akla sadece sigara, alkol, uyuşturucu vb. madde bağımlılıkları
gelmemeli, bunun yanında fiziksel bir maddeye dayanmayan, davranış tabanlı yeme
bağımlılığı, oyun bağımlılığı, seks bağımlılığı, bilgisayar bağımlılığı, televizyon
bağımlılığı, alışveriş bağımlılığı, internet bağımlılığı vb. bağımlılıklardan da söz
edilebilir (Greenfield, 1999; Kim ve Kim, 2002). Hem alkol, sigara gibi madde
bağımlılığında hem de yeme, seks, internet gibi davranış bağımlılıklarında davranış ya
da eylemi kontrol edememe ve olumsuz sonuçlarına rağmen davranış ya da eylemin
süreklilik arz etmesi bağımlılık kavramı için ortak özellikler olarak gösterilebilir
(Henderson 2001).
Gençlerin; sigara, alkol, uyuşturucu madde kullanımı ve diğer davranış
bağımlılığı gelişimine zemin hazırlayan çok sayıda risk etkeni tanımlanmaktadır. Bu
risk etkenlerinden bir veya birkaçını taşıyan gençlerin madde bağımlısı olma riskinin
yüksek olduğu belirtilmektedir. Bu risk etkenleri ailesel, arkadaş ortamı, okul, bireyin
kişisel özellikleri, diğer riskli davranışların görülmesi, toplumsal ve çevresel etkenler
olarak sıralanmaktadır (Ögel 2002, Ögel 2005).
T.C Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Aile ve Toplum Hizmetleri Genel
Müdürlüğü ‘Türkiye Ergen Profili’ (2013) araştırmasında, ergenlerin %82’si bugüne
kadar hiç sigara içmediğini belirtmiştir. Sadece bir kez deneyenlerin oranı %7’dir.
Hergün sigara içenler katılımcıların %5’ini oluşturmaktadır. 12-15 yaş grubu ergenlerin
%96’sı bugüne kadar hiç alkol kullanmamıştır. Bu oran 16-18 yaş grubunda %84’tür.
11
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’nun verilerine göre 2014 yılında 15-17 yaş
grubunda 217 intihar vakası gerçekleşti. Bu vakalardan 105’inin erkek, 112’sinin kız
olduğu tespit edildi (http://www.tuik.gov.tr/ 2015).
İstismar; ergenlik döneminde bir diğer sorunsal olarak karşımıza çıkmaktadır. Ergen;
ilgi alanları, giyim tarzı, fikirleri, savundukları, idealleri, karşı oldukları, cinselliği
açısından sınırlarını oluşturmakta ve yetişkin birey olmanın adımını atmaktadır. Bu
anlam da; “taciz” ilk akla gelen olmaktadır. Sınırların her anlamda ihlali olarak
düşünebileceğimiz taciz (sözel, fiziksel, duygusal, cinsel) konusunda ergenlerin
bilgilendirilmesi çok önemlidir (Van der Kolk ve ark. 1996). Ergenlere uygulanan
istismar çeşitli olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. İstismarların olası sonuçları, cinsellik
üzerine etkiler, depresif duygudurum, anksiyete, davranışsal etkiler ve kişilik
değişiklikleridir (Alikaşifoğlu 2006).
2.2. Bağımlılık
gelmemeli, bunun yanında fiziksel bir maddeye dayanmayan, davranış tabanlı yeme
bağımlılığı, oyun bağımlılığı, seks bağımlılığı, bilgisayar bağımlılığı, televizyon
bağımlılığı, alışveriş bağımlılığı, internet bağımlılığı vb. bağımlılıklardan da söz
edilebilir (Greenfield 1999, Kim ve Kim 2002). Hem alkol, sigara gibi madde
bağımlılığında hem de yeme, seks, internet gibi davranış bağımlılıklarında davranış ya
da eylemi kontrol edememe ve olumsuz sonuçlarına rağmen davranış ya da eylemin
süreklilik arz etmesi bağımlılık kavramı için ortak özellikler olarak gösterilebilir
(Henderson 2001). Üstelik bu davranışlarla gerçekleşen bağımlılık madde
bağımlılığındakine benzer beynin ön ve limbik bölgelerinde aktivite değişikliklerine
sebep olabilmektedir. Davranışsal bağımlılığı olan bireyler madde bağımlısı olanlar gibi
belirli yoksunluk belirtileri gösterebilmektedir (Miele ve ark. 1990, Holden 2001,
Martin & Petry 2005, Shaw & Black 2008, Young 2009).
Gerek madde bağımlılıklarında gerekse davranış tabanlı bağımlılıkların
saptanmasında genelde benzer belirtiler yol gösterici olur. Bağımlılık gizli olan bir
süreçten geçer ve çoğunlukla birey, bir bağımlı olduğunu fark edemez ya da çok geç
fark eder. Bütün bağımlılıklar aynı şiddette bulunmayıp, hafif, orta ve yüksek şiddette
diye nitelenebilir. Madde bağımlılığı, psikolojik ve sosyolojik problemlere neden
olmakla birlikte, sonu ölümle neticelenebilecek çok ciddi fiziksel (bedensel)
problemlere de yol açabilir. Davranış bağımlılığı madde bağımlılığına oranla daha az
fiziksel risk oluşturmakla birlikte, birey üzerinde psikolojik ve sosyolojik problemlere
daha çok neden olabilmektedir. Ancak yine de hem madde hem de davranış tabanlı
bağımlılıkların çok ciddi psikolojik, fizyolojik ve sosyolojik problemlere neden olduğu
söylenebilir. Örneğin, seks bağımlılığı aile parçalanmalarına yol açarak toplumsal
travmalara neden olurken; yeme bağımlılığı şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp
hastalıkları ve ani ölümler gibi fiziksel problemlere, psikolojik açıdan bakılınca ise
sevgi ve destek arayışına, aşağılık kompleksine ve ciddi travmalara neden
olabilmektedir. Ayrıca hem madde hem de davranış bağımlılıklarında depresyon
riskinin arttığı söylenebilir (Henderson 2001).
Her madde kullanımında bağımlılık oluşmadığı gibi her davranışa karşı da
bağımlılık geliştirilmeyebilir. Bu nedenle dünyaca kabul görmüş DSM-IV (1994) gibi
referans alınabilecek kriterler sonucunda bireyin bağımlı olup olmadığı konusunda
yargıya varılabilir. Bunlar arasında; bağımlı olunan durumun bırakılamaması ya da
kontrol edilememesi, bağımlı durumdan her defasında alınan hazın yeterli olmaması
14
1995). Yeme bozukluklarının ortak özelliklerinden bir tanesi özellikle de sık aşırı yeme
atakları ile kendisini gösteren bulimiya nervoza ve tıkınırcasına aşırı yeme
bozukluğunda kişinin yemeğe karşı gelişen bağımlılığından söz edilebilir (Shedding
Light on Food Addictions 2011). Birçok yeme bozukluğu kaynağında yeme bağımlılığı
kavramından bahsedilmekle birlikte DSM-IV-TR yeme bozuklukları kapsamında yeme
bağımlılığına yer vermemiştir. Oysaki yeme bağımlılığı obeziteye sebep olan faktörler
arasında yerini almaya başlamıştır (Liu ve ark. 2010). Yeme bağımlılığı yeni bir terim
olmakla birlikte, ne kadar yaygın olduğu hakkında yeterli istatistiksel bilgi yoktur.
Tıkanırcasına aşırı yeme bozukluğu, bulimia nevroza, kompulsif yeme gibi diğer yeme
bozukluklarınla çok benzerlik göstermektedir.
Yeme bağımlılığı (food addiction), son yıllarda gündemde olan bir kavramdır.
Özellikle obezitede ve aşırı yemek yiyen kişilerde yeme bağımlılığının olabileceği ileri
sürülmektedir. Bu kişilerde gözlenen davranışların bir tür bağımlılık olup olmadığı
araştırılmaktadır. Yapılan laboratuvar, epidemiyolojik, klinik ve genetik araştırmaların
sonuçları yeme bağımlılığı modelinin klinik geçerliliğini kısmen gösterse de
nörobiyolojik araştırmalar obezite ve madde bağımlılığında ödül sisteminde ortaya
çıkan benzerlikleri ortaya koymaktadır. Araştırmaların bir bölümü ise halen belirgin
farklılıkların olduğuna vurgu yapmaktadır (Wilson 2010).
Yemeği bir madde kullanım hastalığı olarak tanımlamanın tanısal kitapçıkta yer
alması oldukça önemlidir. Bu, klinisyenleri psiko-sosyal kaynaklı yeme bozukluğu,
biyokimyasal sebepli yeme bağımlılığı ya da her ikisini de araştırmaya teşvik eder. Aynı
zamanda, hem yeme bozukluklarının geleneksel tedavisinde (terapi, farkındalık eğitimi
ve ilaç tedavisi gibi) hem de geleneksel bağımlılık model tedavilerinde ( kaçınma,
kimyasal bağımlılık hakkında eğitim ve 12 aşama tipli tamamlayıcı tedaviye hazırlık
gibi) yeme bozukluğu hastalıklarının tedavisinde olduğu gibi klinisyenlerin doğru
teşhisini de içermelidir. Bu prensip kesin olarak yeme bozukluklarının anoreksiya ve
blumia ile birlikte oluştuğu durumlarda eşit olarak uygulanır. Burada da yeme
bozukluğu hem psikodinamik kökler hem de biyokimyasal bağımlılıktan
kaynaklanabilir.
Bazı yiyecekleri yerken sık sık suçluluk hissetmek ama buna rağmen
kısa süre sonra kendini bu yiyecekleri tüketirken bulma
durumun besin alımını etkilediği, normal veya düşük kilolu kişilerin olumsuz duygusal
durumlarda daha az yedikleri ancak fazla kilolu kişilerin ise böyle durumlarda daha
fazla yemek yediği görülmüştür (Womble ve ark. 2001). Bir grup tıkınırcasına yeme
davranışı olan obez kadınlarla yapılan bir araştırmada olumsuz duygudurum halinde
(üzgün bir şekilde film izlerken) bu kişilerin daha fazla yemek (çikolata vb.) yedikleri
saptanmıştır (Chua ve ark.2004). Öte yandan karbonhidrattan zengin besinlerin
tüketiminden 1-2 saat sonra öfke ve gerilim gibi duyguların yatıştığı ve yüksek kan
şekeri düzeylerinin azalmış gerilimle ilişkili olduğu da bu konuda yapılan ilk
araştırmalarda saptanmıştır (Benton ve ark. 1993).
Bu dönemdeki sağlık sorunlarını çoğu zaman aile bireyleri ile bile paylaşmayan
ergenin alacağı sağlık hizmetinin de özel olması gerekmektedir. Ergenlik döneminde
biyolojik ve psikolojik değişimlere paralel olarak sağlık ihtiyaçları da değişmektedir.
Ergenlik öncesine kadar öncelikli sağlık sorunları enfeksiyon hastalıkları, alerjik
hastalıklar ve ev kazaları gibi nedenlerden oluşurken; ergenlikte kazalar, cinsel yolla
bulaşan hastalıklar, akne, spesifik ortopedik problemler (skolyoz gibi), madde kötüye
kullanma ve psikiyatrik hastalıklar (depresyon, intihar ve yeme bozuklukları gibi) ön
plana çıkmaktadır (Chambers 1995). Diğer yaş gruplarındakilerle karşılaştırıldığında,
21
temelde sağlıklı ya da kronik sağlık sorunu olan, ancak normal fonksiyonları önemli
ölçüde etkilenmeyen ergenlerin (örn; diyabeti kontrol altında olan ergenin) sağlık
bakımını içerir. Burada hemşirenin büyük ölçüde destekleyici ve eğitici rolü vardır (örn;
diyabeti olan ve uygun beslenmeyen ergenin eğitimi)(Çavuşoğlu 2000).
Ergenin sağlığını korumayı, sağlıklı yaşamayı öğrendiği yer aileden sonra okul
çevresi olup doğru yada hatalı bilgi ve davranışlar aile ve okul çevresinde
kazanılmaktadır. Bu nedenle ebeveynlerin ve öğretmenlerin çocuğa iyi bir örnek
oluşturması gerekmektedir. Sağlıklı büyümede, yaşam boyu sağlığın korunmasında ve
beden kitle indeksinin normal sınırlar içinde tutulmasında, ergenin beslenme şekli ve
çocukluk döneminde kazanmış olduğu beslenme alışkanlıkları en önemli etmenlerden
biridir (Aktaş 2006).
Dünya Sağlık Örgütünün okul sağlığı komitelerinin okul sağlığı ile ilgili
yayınladığı raporlarda, okul sağlığı çalışmalarının sağlık ekibi tarafından
yürütülmesinin gerekliliğini vurgulamıştır. Hizmet götürülen toplumun niteliklerine
bağlı olarak eğitimcilerle yakın işbirliği yani işbölümü yapmak gerekmektedir. Sağlık
ekibinde yer alması gereken kişiler hekim, hemşire, öğrenci velisi, öğretmen, olanak
varsa psikolog ya da sosyal çalışma uzmanıdır. Ekip üyelerinin bu çalışmayı başarılı bir
biçimde yürütmeleri için okul sağlığı konusunda mesleki bir temel eğitime gereksinim
vardır (Pekcan 1997). Okul sağlığı hemşireliği, öğrencilerin sağlıklarını koruma ve
geliştirmede öncelikli bir çalışma alanıdır. Bu nedenle lisans eğitiminde okul sağlığı
hemşireliğine daha fazla yer verilmelidir. Mezun olacak hemşirelerin bu alanda
yeterince bilinçlendirilmesi ve deneyim kazanmaları gerekmektedir (Bahar 2010).
Fizik inceleme;
Fizik muayenede yer alan boy, kilo ve kan basıncı ölçümleri, görme ve işitme
testleri, ruhsal sorun saptama anketleri gibi bazı işlemler okul hemşiresi tarafından
yapılır. Çocuğun muayenesi sırasında öğretmen mutlaka bulunmalıdır, çünkü
öğrencilerin güvendikleri ve onları yönetecek en uygun kişi öğretmendir (Doğru ve ark
1985).
Taramalarla hekimlere yardımcı olma;
24
yemeye ve içmeye dayalı karar vermede yol gösterici olmaktır. Beslenme durumunun
düzeltilmesinin yanında bilgi kazanımı ve davranış değişikliğinin kazandırılmasıdır
(Devine 1988).
Avrupa Birliğine üye ülkelerde beslenme eğitiminde müfredatta olması
gerekenler ve tavsiyeler verilmektedir. Beslenme eğitimi müfredatı beslenme ile ilgili
yedi konuyu ele almaktadır. Bu konular Avrupa ve ABD'deki beslenme uzmanları,
sağlık eğitimcileri ve öğretmenlerden oluşturulan bir konsey tarafından belirlenmiştir
(Dixey ve ark 1998):
1. Gıda ve duygusal gelişim
2. Yeme alışkanlıkları ve sosyo-kültürel etkiler
3. Beslenme ve kişisel sağlık
4. Gıda üretimi, işlenmesi ve dağıtımı
5. Tüketicilerin gıdaya bakış açısı
6. Gıdaların korunması ve saklanması
7. Gıdaların hazırlanması.
Özellikle ülkemizde öğretmenlerin genel olarak beslenme konularında eğitim
almamış olmaları konunun önemi ve içeriğinin ifade edilmesini engellemektedir. Bu
açıdan okul sağlığı hizmetlerinde hemşirenin rolü çok büyüktür. Sağlığın korunması ve
geliştirilmesine yönelik çalışmalar arasında yer alan, öğrencilerin beslenme
programlarının yeterli ve dengeli, sağlık kurallarına uygun olması okul hemşiresinin
denetiminde olmalıdır (Doğru ve ark. 1985).
Okul ruh sağlığı hizmetleri öğrencilerin gelişim ve psikolojik gereksinimlerinin
karşılanması bakımından akademik gereksinimlerinin yanında oldukça önemli bir yere
sahiptir (Stephan ve ark. 2010). Söz konusu hizmetlerin yeterli bir şekilde öğrencilere
ulaştırılması, bu hizmetlerde yer alan kişilerin sorumluluklarını yerine getirmesi ile
ilişkili görülmektedir. Bu noktada söz konusu sorumlulukların, başta okul psikolojik
danışmanları olmak üzere, öğrencileri en yakından tanıyan sınıf öğretmenleri ve aileleri
ile okul-aile koordinasyonunu sağlayacak sosyal çalışanlar-sosyal hizmet uzmanları,
gerektiğinde destek alınacak çocuk-ergen psikolog ve psikiyatristleri ile okul doktoru ve
okul hemşiresi tarafından yerine getirilmesi ve bu bağlamda okul içinde bir ekibin
oluşturulması gerektiği düşünülmektedir. Bu ekip yalnızca sorun çözme adına değil,
önleyici rehberlik hizmetlerinde işbirliği içinde çalışmaları bakımından da
gereklidir.Okul ruh sağlığı hizmetleri sadece ruhsal bozuklukların tedavi sürecini değil,
26
her öğrencinin duygusal, bilişsel, davranışsal gelişiminin takibini içerdiğinden bir ekip
çalışmasını gerektirmektedir (Suldo ve ark. 2010).
Amerika’daki okul ruh sağlığı politikalarına göre, okul çalışanları ve okul
çevresindeki herkes, öğrencilerin ruh sağlığı ile doğrudan veya dolaylı olarak ilgili
görülmektedir. Okul içerisinde okul ruh sağlığı hizmetleri ile doğrudan ilgili olan
çalışanlar-eğitim profesyonelleri, sınıf öğretmeni, özel eğitim çalışanları, sağlık
eğitimcileri, sınıf içi yardımcı çalışanlar, danışmanlar, yöneticiler, bunun yanında
danışmanlık hizmeti veren kişiler, psikologlar, sosyal çalışma profesyonelleri, sağlık
personeli (hemşire, sağlık eğitimcileri, doktorlar, danışmanlar) olarak belirlenmiştir
(Adegoke& Culbreth 2000).
Okul ruh sağlığı hizmetlerinin sunulmasında çeşitli eğitim geçmişine sahip okul
personelinin ve okul dışı personelin rol oynadığı, ilgili araştırmalarca belirtilmiştir (Liu
ve ark. 2011, Noel ve ark. 2011). Ancak söz konusu personelin istihdam edilmesinde bir
ortaklık olmadığı görülmektedir. Genel olarak okul ruh sağlığı hizmetlerinin
sağlanmasında yer alan personeller: okul psikologları, okul danışmanları/okul psikolojik
danışmanları, okul hemşireleri, okul sosyal çalışmacıları olarak belirtilmektedir (Mellin
ve ark. 2011, Anderson-Butcher & Bronstein 2011,Ocasta-Price & Graham-Lier 2008).
Sözü edilen personeller okul ruh sağlığı hizmetlerinin sunulmasında ilk halkayı
oluşturmaktadır. İkincil olarak bu hizmetlerin sunulmasında işbirliğine gidilmesi
gerekenler olarak öğretmenler, okul idarecileri, öğrenci aileleri, okul dışında çalışan
topluluklar, medya vb. görülmektedir. (Bohanon & Wu 2011, Burke & Stephan 2008,
Puddy 2012). Söz konusu çalışanların bir ekip oluşturarak okulda ruh sağlığını işbirlikçi
bir yaklaşımla sunmaları desteklenmektedir (Anderson & Bronstein 2012). Öncelikle bu
hizmetlerin ve bu hizmetlerdeki personelin yurt dışındaki okullarda yer alışının tarihsel
gelişimine bakmakta yarar görülmektedir.
27
3. GEREÇ VE YÖNTEM
Örneklem, evrenin bir modeli ya da örneğidir. Doğru bir örneklem seçimi için
iki özellik aranmalıdır;
*17 *18 *23. Sorularda ise puanlama yoktur. Bunlar diğer sorular için
hazırlayıcı sorulardır.
*26 ve *27. Sorularda ise katılımcının yeme konusunda kontrol sağlayamadığı
yiyecekler hakkında bilgi verir.
Tüm bağımlılık kriterleri altında bütün soruları toplanır (tolerans, yoksunluk,
kötü sonuçları olduğunu bilmesine rağmen kullanıma devam etme vs.). Eğer skor 1 ve
1’in üzerindeyse bu kriterle karşılaşmış ve skor 1 olarak alınır. Skor 0 ise bu kriterle
karşılaşmamış demektir (Toplam 7 semptom olduğu için skor 0-7 arasındadır).
Madde bağımlılığı tanısına benzer olan klinik bozukluklar hesaplanırken; 15 ve
16. sorudan 1 puan alması şartıyla, diğer semptomlardanalınan puanların toplamı da
3’ten büyük ise yeme bağımlılığı tanısı konulur.
31
4. BULGULAR
n %
Yaş Ort.±SS (Min-Max.) 16±0,85 13-19
Kız 291 47,5
Cinsiyet
Erkek 321 52,5
Zayıf 126 20,6
BMI Normal 417 68,1
Kilolu 69 11,3
33
1 204 33,3
Sınıf 2 308 50,3
3 100 16,3
Araştırma kapsamındaki ergenlerin cinsiyet, sınıf, yaş, boy, kilo ve BMI ile
aylık harçlık ve beslenme bütçeleri değerleri incelendiğinde çoğunluğun, erkek (%52,5),
normal kiloda (%68,1) ve 2. Sınıf (%50,3) öğrencisi olduğu görülmüştür. Ergenlerin
çoğunun aylık ortalama harçlık miktarı 101-200 TL (%37,3)’dir.Ergenlerin çoğunun
(%51,6) beslenme için haftalık harcama miktarı; 30 TL’den azdır.Ergenlerin yaşları 13
ile 19 yıl arasında değişmekte olup, ortalama 16±0,85’dir.
Anne Baba
n % n %
Sağ 572 93,5 557 91,0
Durum Ölü 4 0,7 16 2,6
Ayrı 36 5,9 39 6,4
Okuma yazma bilmiyor 22 3,6 3 0,5
İlkokul 172 28,1 126 20,6
Eğitim Ortaokul 127 20,8 147 24,0
Lise 185 30,2 173 28,3
Üniversite 106 17,3 163 26,6
Çalışıyor 229 37,4 486 79,4
Çalışmıyor (iş arıyor) 42 6,9 19 3,1
İş durumu
Çalışmıyor (İş aramıyor) 288 47,1 15 2,5
Emekli 53 8,7 92 15,0
n %
0-750 TL 58 9,5
Aile Geliri 751-1500 TL 237 38,7
1501-3000 TL 199 32,5
3000 TL'den fazla 118 19,3
Toplam 612 %100
35
4.3. Ergenlerin Beden Algısı, Beslenme Biçimleri ve Beslenme ile İlgili Düşünceleri
Bu bölüm araştırmaya katılan ergenlerin beden algıları, kilo ile ilgili endişeleri,
beslenme biçimleri ve beslenme ile ilgili düşüncelerini kapsayan tabloyu içermektedir.
n %
Güzel/yakışıklı sayılırım 268 43,8
Kendini nasıl görüyor Güzel/yakışıklı olmayan yanlarım var 276 45,1
Çirkinim 68 11,1
Birçok arkadaşım var 516 84,3
Arkadaşı var mı? Var ama daha fazla olmasını isterdim 75 12,3
Hiç arkadaşım yok 21 3,4
Daha ince olmayı isterdim 222 36,3
Fiziksel değerlendirme Daha kilolu olmayı isterdim 90 14,7
Kilomdan memnunum 300 49,0
Hiç 192 31,4
Biraz 131 21,4
Kilo almak ne kadar
Orta 105 17,2
endişelendirir?
Fazla 87 14,2
Çok fazla 97 15,8
Hiç 339 55,4
Biraz 106 17,3
Kilo vermek ne kadar
Orta 68 11,1
endişelendirir?
Fazla 42 6,9
Çok fazla 57 9,3
Toplam 612 %100
kadar sizi endişelendirir? sorusuna yine çoğunluğun hiç (%55,4) yanıtı verirken %9,3’ü
çok fazla endişelendirdiğini ifade etmiştir (Tablo 3).
n %
Hiç 300 49,0
Biraz 144 23,5
Yeme sorununuz var mı? Orta 105 17,2
Fazla 36 5,9
Çok fazla 27 4,4
Aşırı yeme 161 51,8
Yeme ve kusma 6 1,9
Nasıl bir sorun Çok az ve kısıtlı yeme 103 33,0
Aşırı zayıflık 26 8,3
Aşırı şişmanlık 16 5,1
Kendi isteğiyle kusma Evet 29 4,7
Hayır 583 95,3
Şu ana kadar kilo vermeyi Evet 231 37,7
denediniz mi? Hayır 381 62,3
Son bir yılda kilo vermeyi Evet 267 43,6
denediniz mi? Hayır 345 56,4
Kendi kendime diyet uyguluyorum 162 26,5
Doktor ve diyetisyen gözetiminde diyet
Kilo vermek için hangi uyguluyorum 25 4,1
yöntem? Spor ve egzersiz yapıyorum 324 52,9
Zayıflama hapı kullanıyorum 3 0,5
Diğer 98 16,0
Düzenli 251 41,0
Düzensiz 321 52,5
Beslenme tanımı
Sadece fastfood 11 1,8
Diğer 29 4,7
Kahvaltı 117 19,1
En çok yenilen öğün
Öğlen 89 14,5
Akşam üstü 67 10,9
Akşam 230 37,6
Gece kalkıp 34 5,6
Her öğün eşit 75 12,3
15 dakikadan az 217 35,5
15-30 dakika 337 55,0
Öğün kaç dakikada biter
30-60 dakika 44 7,2
60 dakikadan fazla 14 2,3
37
N %
Mutlu 247 40,4
Öğünlerinizi tüketirken Mutsuz 20 3,3
genelde içinde Sinirli 25 4,1
bulunduğunuz ruh hali Gergin 43 7,0
Sakin 277 45,2
Hiç yemek yemem 98 16,0
Her zamankinden az yerim 187 30,6
Üzüntülü/yorgun olduğunda
Her zamankinden çok ve sık yerim 106 17,3
Bir değişiklik olmaz 221 36,1
Hiç yemek yemem 65 10,6
Sevinçli heyecanlı Her zamankinden az yerim 92 15,0
olduğunda Her zamankinden çok ve sık yerim 118 19,3
Bir değişiklik olmaz 337 55,1
Duygudurum ile beslenme Var 366 59,8
bağlantısı Yok 246 40,2
38
4.5. Ergenlerin Rehberlik Servisi ile İlişkileri, Kendileri ile Ailelerindeki Hastalık
Bilgisi ile İlgili Özellikleri
Bu bölüm araştırmaya katılan ergenlerin rehberlik servisi ile ilişkileri, kendileri
ile ailelerindeki hastalık bilgisi ile ilgili özelliklerini yapsayan tabloyu içermektedir.
Tablo 4-6 Ergenlerin Rehberlik Servisi ile İlişkileri, Kendileri ile Ailelerindeki Hastalık
Bilgisi ile İlgili Özellikleri
n %
4.6. Ergenlerde Aşırı Yeme İsteği Uyandıran ve Bundan Dolayı Sorun Yaşadıkları
Yiyecekler
Bu bölüm araştırmaya katılan ergenlerde aşırı yeme isteği uyandıran ve bundan
dolayı sorun yaşadıkları yiyecekler ile ilgili bilgileri kapsayan tabloyu içermektedir.
Tablo 4-7 Ergenlerde Aşırı Yeme İsteği Uyandıran ve Bundan Dolayı Sorun Yaşadıkları
Yiyecekler
n %
Çikolata/gofret 287 46,9
Cips 273 44,6
Kola/gazoz 257 42
Pizza/lahmacun/döner 244 39,9
Dondurma 236 38,6
Pasta/kek 231 37,7
Patates kızartması 214 35
Hamburger 195 31,9
Şeker/şekerleme 171 27,9
Kurabiye/bisküvi 159 26
Makarna 143 23,4
Pastırma/sucuk/salam 140 22,9
Kırmızı et 131 21,4
Pilav 127 20,8
Donat/tatlı çörek 126 20,6
Ekmek 125 20,4
Tost/peynirli sandviç 116 19
Muz 112 18,3
Poğaça/açma 99 16,2
Çilek/kiraz/üzüm 97 15,8
Simit 87 14,2
Kraker 86 14,1
Peynir 86 14,1
Elma 65 10,6
Hiçbiri 59 9,6
Karnabahar 49 8
Marul 46 7,5
Toplam 612 %100
Tablo 4-8 Ergenlerin Yale Bağımlılık Ölçeği Puanlarına Göre Kriter Karşılama Oranları
Gerektiğinden daha fazla ve uzun periyotta yeme 171 27,9 441 72,1
Sürekli yeme isteği veya tekrarlanan başarısız bırakma
girişimleri 577 94,3 35 5,7
Yiyeceği kazanmak, kullanmak için fazla zaman /
aktivite harcama 171 27,9 441 72,1
Önemli sosyal, eğitimsel ve ya aktiviteleri bırakmak
veya azaltmak 128 20,9 484 79,1
Olumsuz sonuçların bilinmesine rağmen yemeye
devam etme 368 60,1 244 39,9
Tolerans gelişimi (miktarda artma , etkide azalma) 479 78,3 133 21,7
Karakteristik yoksunluk semptomları 114 18,6 498 81,4
Yemenin neden olduğu önemli klinik bozukluklar 77 12.6 535 87.4
Yeme Bağımlılığı
87,6%
12,4%
Var
Yok
Tablo 4-9 Ergenlerin Bazı Bireysel Özellikleri ile Yeme Bağımlılığı Oranlarının
Karşılaştırılması
Yeme bağımlılığı
Var Yok Total
n % n % n % p
Kız 49 64,5 242 45,1 291 47,5
Cinsiyet
Erkek 27 35,5 294 54,9 321 52,5 0,002
Total 76 12,4 536 87,6 612 100
Kötü 7 9,2 32 6,0 39 6,4
Orta 29 38,2 218 40,7 247 40,4
Okul başarısı 0,701
İyi 33 43,4 229 42,7 262 42,8
Çok iyi 7 9,2 57 10,6 64 10,5
Total 76 12,4 536 87,6 612 100
0-750 TL 8 10,5 9,3 58 9,5
751-1500 TL 32 42,1 205 38,2 237 38,7
Aile geliri 1501-3000 TL 0,354
24 31,6 175 32,6 199 32,5
3000 TL'den
fazla 12 15,8 106 19,8 118 19,3
Total 76 12,4 536 87,6 612 100
Evet 7 9,2 47 8,8 54 8,8
Sigara 0,899
Hayır 69 90,8 489 91,2 558 91,2
Total 76 12,4 536 87,6 612 100
Evet 11 14,5 77 14,4 88 14,4
Alkol 0,980
Hayır 65 85,5 459 85,6 524 85,6
Total 76 12,4 536 87,6 612 100
*Pearson Chi-Square, **Fisher’s Exact test, ***Ki-Kare trend analizi
Ergenlerin cinsiyetine göre yeme bağımlılığı incelendiğinde; kızların erkeklere
oranla daha fazla yeme bağımlılığı gösterdiği görüldü. İstatistiksel olarak kız ve erkek
öğrencilerin yeme bağımlılığı oranları arasında anlamlı fark bulundu (p<0.005). Okul
başarısı ile yeme bağımlılığı arasındaki ilişkiye bakıldığında okul başarısı iyi olan
ergenlerde daha fazla yeme bağımlılığı görüldü. Yine aile geliri 751-1500 TL arasında
olanlarınsigara ve alkol kullanmayanlarında yeme bağımlılığı puanları daha yüksek
olmakla birlikte, yeme bağımlılığı oranları arasında istatistiksel fark bulunmadı
(p>0.005).
44
Tablo 4-10 Ergenlerin Kendileri ile İlgili Düşüncelerine Göre Yeme Bağımlılığı
Oranlarının Karşılaştırılması
Yeme bağımlılığı
Var Yok Total
n % n % n % P
Güzel/yakışıklı sayılırım 25 32,9 243 45,3 268 43,8
Kendini nasıl Güzel/yakışıklı olmayan
0,004
görüyor yanlarım var 35 46,1 241 45,0 276 45,1
Çirkinim 16 21,1 52 9,7 68 11,1
Total 76 12,4 536 87,6 612 100
Birçok arkadaşım var 56 73,7 460 85,8 516 84,3
Kendini nasıl Var ama daha fazla olmasını
0,007
tanımlar isterdim 15 19,7 60 11,2 75 12,3
Hiç arkadaşım yok 5 6,6 16 3,0 21 3,4
Total 76 12,4 536 87,6 612 100
Daha ince olmayı isterdim 42 55,3 180 33,6 222 36,3
Kendini nasıl Daha kilolu olmayı isterdim
13 17,1 76 14,4 90 14,7 0,000
değerlendirir
Kilomdan memnunum 21 27,6 279 52,1 300 49,0
Total 76 12,4 536 87,6 612 100
*Pearson Chi-Square
Yeme bağımlılığı
Var Yok Total
n % n % n % p
Hiç 17 22,4 283 52,8 300 49,0
Biraz 16 21,1 128 23,9 144 23,5
Yeme sorunu Orta 22 28,9 83 15,5 105 17,2 0,000
Fazla 7 9,2 29 5,4 36 5,9
Çok fazla 14 18,4 13 2,4 27 4,4
Total 76 12,4 536 87,6 612 100
Aşırı yeme 34 57,6 127 50,2 161 51,6
Yeme ve kusma 2 63,4 4 1,6 6 1,9
Çok az ve kısıtlı
Nasıl bir sorun 0,002
yeme 9 15,3 94 37,2 103 33,0
Aşırı zayıflık 7 11,9 19 7,5 26 8,3
Aşırı şişmanlık 7 11,9 9 16 5,1
Total 59 18,9 253 81,1 312 100
*Ki-Kare trend analizi
Ergenlerin yeme sorunu orta olan ve aşırı yeme isteği olan grupta yeme
bağımlılığı olduğunu saptandı. Ergenlerin yeme sorunlarına göre yeme bağımlılığı
oranları dağılımı incelendiğinde gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark
bulundu (p<0.05).
46
Yeme bağımlılığı
Var Yok Total
n % n % n % p
Düzenli 23 30,3 228 42,5 251 41,0
Düzensiz 48 63,2 273 50,9 321 52,5
Beslenme tanımı 0,190
Sadece fastfood 1 1,3 10 1,9 11 1,8
Diğer 4 5,3 25 4,7 29 4,7
Total 76 12,4 536 87,6 612 100
15 dakikadan az 22 28,9 195 36,4 217 35,5
Öğün kaç dakikada biter 15-30 dakika 41 53,9 296 55,2 337 55,1
30-60 dakika 12 15,8 32 6,0 44 7,2 0,071
60 dakikadan fazla 1 1,3 13 2,4 14 2,3
Total 76 12,4 536 87,6 612 100
*Pearson Chi-Square, **Ki-Kare trend analizi
Tablo 4-13 Ergenlerin Duygudurum ile Beslenme Bağlantısı ile Yeme Bağımlılığı
Oranlarının Karşılaştırılması
Yeme bağımlılığı
Var Yok Total
n % n % n % p
Mutlu 30 39,5 217 40,5 247 40,3
Mutsuz 4 5,3 16 3,0 20 3,3
Öğünlerinizi tüketirken
genelde içinde Sinirli 5 6,6 20 3,7 25 4,1 0,017
bulunduğunuz ruh hali Gergin 11 14,5 32 6,0 43 7,1
Sakin 26 34,2 251 46,8 277 45,2
Total 76 12,4 536 87,6 612 100
Duygudurum ile Var 58 76,3 308 57,5 366 59,8
beslenme bağlantısı Yok 18 23,7 228 42,5 246 40,2 0,002
Total 76 12,4 536 87,6 612 100
Çok sık 18 23,7 91 17,0 109 17,8
Yemek yemediğiniz zaman Bazen 31 40,8 160 29,9 191 31
keyifsiz/hırçın olur Nadiren 16 21,1 147 27,4 163 26,6 0,005
musunuz? Hiçbir zaman 11 14,5 138 25,7 149 24,6
Total 76 12,4 536 87,6 612 100
*Fisher’s Exact test,**Pearson Chi-Square, ***Ki-Kare trend analizi
Tablo 4-14 Ergenlerin Psikiyatrik ve Fiziksel Hastalık Varlığına Göre Yeme Bağımlılığı
Oranlarının Karşılaştırılması
Yeme bağımlılığı
Var Yok Total
n % n % n % p
Psikiyatrik Evet 6 7,9 18 3,4 24 3,9
probleminiz Hayır 70 92,1 518 96,6 588 96,1 0,103
Evet 6 7,9 27 5,0 33 5,4
Fiziksel hastalık
Hayır 70 92,1 509 94,0 579 94,6 0,282
Total 76 12,5 536 87,6 601 100
*Fisher’s Exact test
Yeme bağımlılığı
Var Yok Total
n % n % n % p
Beslenmeyi etkileyecek Evet 5 6,6 21 3,9 26 4,2
hastalık Hayır 71 93,4 515 96,1 586 95,8 0,354
Total 76 12,4 536 87,6 612 100
Evet 27 35,5 234 43,7 261 42,6
Düzenli egzersiz
Hayır 49 64,5 302 56,3 351 57,4 0,180
Total 76 12,4 536 87,6 612 100
*Pearson Chi-Square, **Fisher’s Exact test
5. TARTIŞMA
hizmetlerine ve okul sağlığı hemşiresine büyük gereksinim vardır (Bahar 2010). Ayrıca
okul temelli eğitim programları ile ilgili olarak öncelikle eğitim uzmanlarının yeme
bozukluklarının ciddi ve kompleks bir problem olduğunu bilmeleri gerekir. Bu kişisel
problemlerin tanımlanması ve yönetiminde okul sağlığı hemşirelerin aktif rol alması
gerektiği düşündürmektedir.
Okul temelli birincil müdahale programlarının amacı, kişinin kendi vücuduyla
ilgili memnuniyetsizliğini tanımlaması ve buna bağlı olarak kişilerin benlik saygılarının
ve kişisel yeterlilik duygularının arttırılmasıdır (Phelps ve ark, 2000). Bu sorunun
sadece kız ergenlerde olduğunu düşünmemek gerekir. Vücuduyla ve kilosuyla kafasını
meşgul eden erkeklerde de yeme bozukluğu gelişebilir (Siyez D. 2006). Amerika
Birleşik Devletlerinde Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezince 2001 yılında yapılan
araştırmada son bir ayda 9–12. sınıf öğrencilerinin % 46’sının zayıflamaya çalıştığı
bulunmuştur (Orsel ve ark. 2014). Bu araştırmada da literatürle uyumlu olarak
yeme bağımlılığı olan ergenlerin %47.3’ü “kendinde güzel/yakışıklı olmayan
yanları” olduğunu söylemişler ve %55.3 “olduğundan daha ince olmayı”
istediklerini belirtmişlerdir.
Arkadaşlık ilişkileri her yaş döneminde önemli olmasına rağmen özellikle
ergenlerin sosyalleşme sürecinde önemli bir rol oynamaktadır (Temel ve Aksoy 2001).
Arkadaş grupları, ergenin okul ve öğrenme ile ilgili değerlerinin ve tutumlarının, giyim
şekillerinin, konuşma tarzlarının, eğlenme tercihlerinin, yeme-içme ve ilaç kullanma
alışkanlıklarının şekillenmesinde oldukça etkili olmaktadır (Tamar & Ögel 1997).
Yapılan çalışmalar, ergenlik döneminde görülen problem davranışlar açısından
arkadaşların problem davranışlarının önemli bir risk faktörü olduğunu ortaya
koymaktadır ( Hawkins ve ark. 1992, Yüksel ve ark. 1994). Araştırmada da yeme
bağımlılığı olan ergenlerin ‘arkadaşınız var mı?’ sorusuna %73,7’si ‘birçok
arkadaşım var’ cevabını vererek literatürlerleuyumlu cevaplar alınmıştır.
56
6. SONUÇ VE ÖNERİLER
6.1. SONUÇLAR
Lise öğrencilerinin yeme bağımlılığı ve yeme bağımlılığını etkileyen faktörleri
incelemek amacıyla yapılan çalışmanın bulgularından aşağıdaki sonuçlar elde
edilmiştir:
Ergenlerin çoğunluğunun erkek (%52,5), normal kiloda (%68,1) ve 2. Sınıf
(%50,3) öğrencisi olduğu görülmüştür.
Ergenlerin çoğunun aylık ortalama harçlık miktarı 101-200 TL (%37,3)’tür ve
çoğunun (%51,6) beslenme için haftalık harcama miktarı; 30 TL’den
azdır.Ergenlerin yaşları 13 ile 19 yıl arasında değişmekte olup, ortalama
16±0,85’dir.
Çoğunluğun; 1 kardeş (%43,6) , 1. çocuk (%43,1), okul başarısının iyi (%42,8)
ve ilde yaşadığı (%72,2), sigara (%91,2), alkol (% 85,6) ve madde (%98,2)
kullanmadığı görülmüştür.
Araştırmaya katılan ergenlerin annelerin çoğunun sağ (%93,5 ), lise mezunu
(%30,2), çalışmıyor(iş aramıyor) (%47,1) olduğu görülmüştür. Babaların ise
çoğunun sağ (%91,0), lise mezunu (%28,3) ve çalışıyor (%79,4) olduğu ve aile
gelirlerinin 751-1500 TL arası (% 38,7) olduğu görülmüştür.
Ergenlerin çoğunluğun güzel/yakışıklı olmayan yanlarım var (%45,1) ve birçok
arkadaşım var (%84,3), fiziksel değerlendirme de kilomdan memnunum (49,0),
diye ifade ettikleri görülmüştür. Kilo almak sizi ne kadar endişelendirir?
sorusuna çoğunluğu hiç (%31,4), kilo vermek ne kadar sizi endişelendirir?
sorusuna yine çoğunluğun hiç (%55,4) yanıtı verdiği görülmüştür.
Ergenlerin çoğunluğunun yeme sorunu olup olmadığı cevabına hiç (%49,0),
yeme sorunu varsa nasıl bir sorunu olduğu sorusuna aşırı yeme (%51,6) yanıtını
verdikleri görülmüştür.Çoğunluğun kendi isteğiyle kusmadığı (95,3), şu ana
kadar (%62,3) ve son bir yılda (%56,4) kilo vermeyi denemediği ve kilo vermek
için spor ve egzersiz yaptıkları (%52,9) görülmüştür.
%52,5’inin düzensiz beslendiği, en çok akşam öğünlerinde (%37,6) yediği,
öğünlerini 15-30 dakikada (%55,1) tükettiği ve günde 501-1000 ml (%35,6) su
içtiği görülmüştür.
57
okul başarısı iyi olan ergenlerde daha fazla yeme bağımlılığı görüldüğü bulundu.
Yine aile geliri 751-1500 TL arasında olanlarla sigara ve alkol kullanmayanlarda
daha fazla yeme bağımlılığı gösterdiği bulundu. Ancak okul başarısı, aile geliri,
sigara ve alkol kullanımlarının yeme bağımlılığı oranları arasında istatistiksel
fark bulunmadı (p>0.005)
Ergenlerin kendileri ile ilgili düşüncelerine göre “kendini güzel/yakışıklı
olmayan yanları olan”, “çok arkadaşı olan” ve “daha ince olmayı isteyen”
gruplarda yeme bağımlılığı sorununun olduğu saptandı. Bu değişkenlerin yeme
bağımlılığı oranları dağılımı incelendiğinde de gruplar arasındaki fark
istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.05).
Ergenlerin yeme sorunu orta olan ve aşırı yeme isteği olan grubunda yeme
bağımlılığı olduğunu saptandı. Ergenlerin yeme sorunlarına göre yeme
bağımlılığı oranları dağılımı incelendiğinde gruplar arasında istatistiksel olarak
anlamlı fark bulundu (p<0.05).
Düzensiz beslenen, bir öğünü 15-30 dakikada bitiren ve öğünleri tüketirken
kendini mutlu bir ruh hali içinde hisseden ergenlerde, yeme bağımlılığının diğer
gruplara oranla daha fazla olduğu ancak aralarındaki farkın istatiksel olarak
anlamlı olmadığı bulundu (p>0.05).
Öğünleri tüketirken mutlu olduğunu ifade eden ergenlerde yeme bağımlılığının
daha fazla olduğu ve aralarındaki farkında istatiksel olarak anlamlı olduğu
görüldü. Duygu durum ile beslenme bağlantısı olduğunu ifade edenlerin yemek
yemediği zaman bazen “hırçın/keyifsiz” olan ergenlerin yeme bağımlılığı
sorununun olduğunu görüldü. Ergenlerin duygudurum ile beslenme bağlantısı ve
yemek yemedikleri zamanki durumlarına göre yeme bağımlılığı oranları
dağılımı incelendiğinde gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu
(p<0.05).
Psikiyatrik ve fiziksel hastalığı olduğunu ifade eden ergenlerde yeme bağımlılığı
oranları daha fazla olmakla birlikte aralarındaki fark istatiksel olarak anlamlı
bulunmadı (p>0.05).
Ergenlerin beslenmesini etkileyecek bir hastalığı bulunmayan ve düzensiz
beslenen grupta yeme bağımlılığı sorununun olduğunu saptanırken, değişkenler
ile yeme bağımlılığı oranları dağılımı incelendiğinde gruplar arasında
istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p>0.05).
59
6.2. ÖNERİLER
Lise öğrencilerinin yeme bağımlılığı ve yeme bağımlılığını etkileyen faktörleri
incelemekamacıyla yapılan bu çalışmadan elde edilen sonuçlar doğrultusunda aşağıdaki
önerilerde bulunulmuştur:
Öğrencilerin doğru beslenme alışkanlıkları edinmeleri yaşamlarının ileri
döneminde sağlıklarını korumaları açısından önemli olup, bunun için de,
beslenme bilgi ve alışkanlıklarındaki yetersizlikler sağlık profesyonelleri
(hemşire, hekim vb.) tarafından belirlenmelidir.
Öğrenciler besinler hakkında yeterli bilgi düzeyine sahip olmakla beraber
diyetlerinde sıklıkla sağlıksız gıdalara da yer vermektedir. Bu nedenle
öğrencilerin, yeterli ve dengeli beslenme konusunda bilinçlendirilmesi önerilir.
Önemli olan gençlerin tüketim alışkanlıkları kalıcı hale gelmeden gerekli
önlemlerin alınmasıdır. Bu önlemler arasında okullarda yemekhane ve
kantinlerde sağlıklı gıdaların sunulması ve özellikle kronik hastalıklar açısından,
okullardan başlamak üzere kültürel özelliklere uygun etkin bir beslenme eğitimi
yer almalıdır.
Ülkemiz eğitim sisteminde özel okulların yanı sıra devlet okullarında da okul
hemşirelerine ve okul ruh sağlığı hemşirelerine yer verilmelidir.
KAYNAKLAR
Aslan, D., Gürtan, E., Hacım, A., Karaca, N., Şenol, E., Yıldırım, E. (2003).Ankara’da
Eryaman Sağlık Ocağı bölgesinde bir lisenin ikinci sınıfında okuyan kız öğrencilerin
beslenme durumlarının ve bazı antropometrik ölçümlerinin değerlendirmeleri, C.Ü. Tıp
Fakültesi Dergisi; 25(2):55-62.
Aslan, D. (2004). Beden Algısı ile İlgili Sorunların Yaratabileceği Beslenme Sorunları.
Sted; 13:9.
Avena,N.M., Rada P., Hoebel, B.G. (2008). Evidence for sugar addiction: behavioral
and neurochemical effects of intermittent, excessive sugar intake. Neuroscience &
Biobehavioral Reviews; 32:20–39.
Bohanon, H., Wu, M. J. (2011). Can Prevention Programs Work Together? An Example
of School-based Mental Health with Prevention Initiatives. Advances of School Mental
Health Promotion; 4(4):35-46.
Bohon, C., Stice, E., Burton, E. (2009). Maintenance factors for persistence of bulimic
pathology: a community-based natural history study. Int J Eat Disord 2009; 42:173-178.
Burke, R. W. & Stephan, S. H. (2008).Contextual Features of Public Schools in the
United States as Settings for Mental Health Promotion. Advances of School Mental
Health Promotion; 1(1):52-60
Canat, S. (1999). Yeme Bozukluklarına Genel Bakış. Ege Psikiyatri Sürekli Yayınları;
4(2):133-136.
Canetti, L., Bachar,E., Berry, E.M.(2002). Food and emotion. Behav Process; 60:157-
164.
Chambers, C.V.(1995). Childhood and adolescence. “Textbook of family practice”. 5.
baskı. Philadelphia, W.B. Saunders Company; 63459.
Child and adolescent health and development(2004). WHO progress report 2002-2003.
Geneva: WHO.
Chua, J.L., Touyz, S., Hill, A.J.(2004). Negative mood-induced overeating in obese
binge eaters: an experimental study. Int J Obes Relat Metab Disord; 28:606-610
Cyntia, R.F., Friedman, S.B., Fisher, M.M., Shonberg, S.K., Alderman, E.M.(1998).
Interviewing the adolescent and family. Comprehensive adolescent health care 2nd ed.
St Louis; Mosby; 60-5.
Çavuşoğlu, H.(2000). Çocuk Sağlığı Sorunları ve Hemşirenin Rolü, Çocuk Sağlığı ve
Hemşireliği, Cilt 1, Ankara.s.17-18.
Çuhadaroğlu, F.,Sonuvar, B. (1992). Adolesanlarda depresyon. NöroPsikiyatri Arşivi.
29:145–150.
63
Dallegrave, R., Calugi, S., Marchesini, G. (2008). Compulsive exercise to control shape
or weight in eating disorders: Prevalence, associated features, and treatment outcome.
Compr Psychiatry; 49:346–352.
Davis, C., Levitan, R.D, Kaplan, A.S., Carter, J., Reid, C., Curtis, C. et al(2008).
Reward sensitivity and the D2 dopamine receptor gene: a case-control study of binge
eating disorder. Prog Neuropsychopharmacol Biol Psychiatry; 32:620-628.
Demirezen, E. (1999).11- 17 Yaş Grubu Okul Çağı Çocuklarda Koroner Kalp Hastalığı
Risk Etmenlerinin Belirlenmesi, İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
Devine, M. (1988). Learning and Learning Styles: A Practical Theory for
NutritionEducation.Professional Perspectives, No.2, Division of Nutritional Sciences,
Cornell University.
Dixey, R., Heindl, I., Loureiro, I., Perez-Rodrigo, C., Snel, J. ve Warnking, P. (1998).
Healhy Eating for Young People in Europe,WHO, Kopenhagen, Sep.
Dopheide, J.A. (2006). Recognizing and treating depression in children and adolescents.
Am J Health Syst Pharm; 63:233-243.
Doğru, Ü., İmamoğlu, A., Öcal, G., Sarıbaş, S., Tümer, N., Türmen, T., Yüksel, M.
(1985). Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları. Cilt 1, Kandil Matbaası. Ankara. s.43-58.
64
Ganley, R.M.(1989). Emotion and eating in obesity: a review of the literature. Int J Eat
Disord; 8:343-361.
Gearhardt, A. N., Corbin, W. R., Brownell, K. D. (2009). Preliminary validation of the
Yale Food Addiction Scale. Appetite; 52:430-436
Geliebter, A., Aversa, A.(2003). Emotional eating in overweight, normal weight, and
underweight individuals. Eat Behav; 3:341-347.
Ginsburg, K.R., Slap, G.B., Cnann, A. et al.(1995). Adolescents’ perceptions of factors
affecting their desicions to seek health care. JAMA; 273:1913-8.
65
Goossens, L., Braet, C., Van Vlierberghe, L., Mels, S.(2009). Loss of control over
eating in overweight youngsters: the role of anxiety, depression and emotional eating.
Eur Eat Disord Rev; 17:68-78.
Graham, A., Phelps, R., Maddison, C., Fitzgerald, R. (2011). Supporting children’s
mental health in schools: teacher views. Teachers andTeaching: Theory and Practice;
17(4):479-496.
Greenfield, D.N. (1999). Psychological characteristics of compulsive Internet use: a
preliminary analysis. Cyber Psychology and behavior; 2(5):403-412.
Griffiths, M.D. (1999). Internet addiction: fact or fiction?. The Psychologist; 12(5):246-
250.
Godart, N.T., Flament M.F., Perdereau, F., Jeammet, P. (2002). Comorbidity between
eating disorders and anxiety disorders: a rewiew. Int J Eat Disord. Nov;32(3):253-70.
Göktürk, Ü. (2000). Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi.İstanbul Üniversitesi, Temel ve Klinik
Bilimler Ders Kitapları, Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul.
Gunnars, K.(2014). Food addiction- A serious Problem with a Simple Soltion. Vicious
Eating; 26-31.
Halmi, K.A. (2003). Classification, diagnosis and comorbidities of eating disorders: a
review. Eating Disorders, cilt 6, M Maj, K Halmi, JJ Lopez-Ibor, N Sartorius (Eds),
England. John Wiley and Sons Ltd, s. 1-33.
Halmi, K.A., Eckert, E., Marchi, P. ve ark. (1991). Comorbidity of psychiatric
diagnoses in anorexia nervosa. Arch Gen Psychiatry; 48:712-8.
Hamburg, D.A., Takanishi, R. (1989). Preparing for life. The critical transition of
adolescence. Am Psychol; 44:825-827.
Hamrin, V., Pachler, M.C. (2005). Child and adolescent depression: review of the latest
evidence-based treatments. J Psychosoc Nurs; 43:54–63.
Hausenblas, H. A., Symons Downs, D. (2002). Relationship among sex, imagery and
exercise dependence symptoms. Psychology of Addictive Behaviors; 16;169-172.
Hawkins, J.D., Catalano, R.F., Miller, J.Y.(1992). Risk and protective factors for
alcohol and other drug problems in adolescence and early adulthood: Implications for
substance abuse prevetion. Psychological Bulletin; 112:64-105.
Haznedaroğlu, D. (2000). Adölesanlarla İlgili Çalışmalar. 22. Pediatri Günleri ve
2. Pediatri Hemşireliği Günleri (2000’li Yıllarda Çocuk Sağlığı) Program ve Özet
Kitabı, s.97100.
66
Hoek, H.W., Van, H.D. (2003). Review of the prevalence and incidence of eating
disorders. Int J Eat Disord; 34:383-96.
Hoffman, A.D.,Greydanus, D.E. (1997).Providing care to adolescents. Adolescent
Medicine 3nd ed. Connecticut: Appleton; 23-39.
Holden, C. (2001). Behavioral Addictions: Do They Exist? Science; 294:980-982.
Imperatori, C., Innamorati, M., Contardi, A., Continisio, M., Tamburello, S., Lamis,
D.A., Tamburello, A., Fabbricatore, M. (2014). Theassociation among foodaddiction,
bingeeatingseverity and psychopathology in obese and overweightpatientsattendinglow-
energy-diettherapy.Compr Psychiatry.; 55:1358-62.
İnanç, N.(1996). Hemşireliğin Gelişmesi Rol ve Sorumlulukları Temel Kavramlar ve
Kuramlar, Hemşirelik Esasları, 2. Baskı, Damla Matbaacılık, Ankara.s.17-18.
Jebb, S.A., Rennie, K.L., Cole, T.J.(2004). Prevalence of overweight and obesity among
young people in Great Britain. Public Health Nutr;7:461-5.
Jimerson, S.R., Pavelski, R., Orliss, M. (2002). Helping Children With Eating
Disorders: Quessential Research on Etiology, Prevention, Assesment, and Treatment. J.
Sandoval’n edit etti i Handbook of Crisis Counseling, Intervention, and Prevention in
The Schools, Second edition. Lawrence Erlbaum Associates, Publishers.
Judith, B.(2004). Community Health Nurse in the Schools. p. 880-884.
Kaplan, H.I.,Sadock, B.J.(1998). Synopsis of Psychiatry. Behavioral Sciences/ Clinical
Psychiatry, 8th ed. Lipponcott Williams & Wilkins, Baltimore.
Kara, B., Hatun, Ş., Aydoğan, M., Babaoğlu, K., Gökalp, A.S.(2003).Kocaeli İlindeki
Lise Öğrencilerinde Sağlık Açısından Riskli Davranışların Değerlendirilmesi.Çocuk
Sağlığı ve Hastalıkları Derg; 46: 30-7.
Kaye, W. (2008). Neurobiology of Anorexia and Bulimia Nervosa. Physiology and
Behavior; 94:121-135.
Kelley, A.E., Schothec, T., Landry, C.F. (2004). Risk Taking and Novelty Seeking in
Adolescence: Introduction to PartI.Annals of the New York Academy of Science;
1021:2732.
67
Kim, Y.H. (2003). Correlation of mental health problems with psychological constructs
in adolescence: final results from a 2-year study. Int J Nurs Stud; 40:115-124.
Koçoğlu, G., Özdemir, L., Sümer, H., Demir, D.A., Çetinkaya, S., Polat, H.H.(2003).
Prevalence of obesity among 11-14 years old students in Sivas-Turkey. Pakistan J
Nutr;2:292-5.
Konttinen, H., Silventoinen, K., Sarlio-Lanteenkorva, S., Mannisto, S., Haukkala, A.
(2010). Emotional eating and physical activity self-efficacy as pathways in the
association between depressive symptoms and adiposity indicators. Am J Clin Nutr;
92(5):1031-1039.
Korkut, F. (2004). Okul Temelli Önleyici Rehberlik ve Psikolojik Danışma. Anı
Yayıncılık. Ankara; 217-253
Köknel, Ö. (1998). Bağımlılık. “Alkol ve Madde Bağımlılığı”. Altın Kitaplar Yayınevi,
Akdeniz Yayıncılık A.Ş. İstanbul.
Köse, A.(2005). Zonguldak il merkezinde 15-17 yaş grubu genel lise öğrencilerinde
öğün dışı yeme alışkanlığının incelenmesi. (Yayınlanmış yüksek lisans tezi). Zonguldak
Karaelmas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Hemşireliği Anabilim Dalı. Zonguldak.
Kula, N. (2002). Gençlik Döneminde Kimlik Ve Din. Gençlik, Din Ve Değerler
Psikolojisi içinde (Der. Hayati Hökelekli) Ankara. Ankara Okulu Yay.
Lewinsohn, P.M., Rohde, P., Seeley, J.R. ve ark. (1998). Major depressive disorder in
older adolescents: prevalence, risk factors, and clinical implications. Clin Psychol Rev;
18:765-794.
68
Levitan, R.D.,Davis, C.(2010). Emotions and Eating Behaviour: Implications for the
Current Obesity Epidemic. University Of Toronto Quarterly; 79(2):783-799.
Lilenfeld, L.R.,Kaye, W.H., Greeno, C.G. et all. (1998). A controlled family study of
anorexia nevroza and bulimia nevrosa: Psychiatric disorders in first degree relatives and
effects of proband comorbidty. Arch Gen Psychiatry;55:603-610.
Liu, Y., Von Deneen, K., Kobeissy, F., Gold, M.(2010). Food addiction and obesity:
evidence from bench to bedside. Journal Of Psychoactive Drugs [serial online];
42(2):133-145.
Liu, R.Y., Ramowski, S.K. and Nystrom, R.J. (2011). Health Service Integration in
Oregon School-Based Health Centers: Meeting the Mental Health Needs of Young
People. Advances of School Mental Health Promotion; 3(2):26-36.
Martin, R.P., Petry, M.N. (2005). Are Non-Sustance-Related Addictions Really
Addictions? The American Journal on Addictions; 14:1-7.
McClellan, J., McCurry, C.(1999). Early onset psychotic disorders: Diagnostic stability
and clinical characteristics. European Child & Adolescent Psychiatry; 8: I/13-I/19.
Mellin, E.A., Anderson-Butcher, D. and Bronstein, L. (2011). Strenghthening
Interperofessionals team Collaboration: Potential Roles for School School Mental
Health Professionals. Advances of School Mental Health Promotion; 4(2):51-60.
Meulea, A., Vögele, C., Kübler, A.(2011). German Version of the Yale Food Addiction
Scale. University of Würzburg, Department of Psychology I.
Michener, W., Rozin, P. (1994).Pharmacological versus sensory factors in the satiation
of chocolate craving. Physiol Behav; 56:419-422.
Miele, M.G., Tilly, M.S., First, M. & Frances, A. (1990). The Definition of Addiction
and Behavioural Addictions, British Journal of Addiction; 85:1421-1423.
Mond, J.M., Calogero, R. M. (2009). Excessive exercise in eating disorder patients and
in healthy women.Aust N Z J Psychiatry; 43:227–234.
Nasser, J.A., Bradley, L.E., Leitzsch, J.B., Chohan, O., Fasulo, K., Haller, J. et al.
(2011). Psychoactive effects of tasting chocolate and desire for more chocolate. Physiol
Behav; 104:117-121.
Neumark-Sztainer, D., Story, M., J Hannan, P., Croll, J.(2002). Overweight status and
eating patterns among adolescents: Where do youths stand in comparison with the
Healthy People 2010 objectives? Am J Public Health;92:844-52.
69
Noel, L., Teasley, M., Tripodi, S., Canfield, J.P., Onifade, E., Gandhi, P. (2011). A
Cluster Analysis of School Social Work Practice Tasks, Perceived Effectiveness and
Request for Mental Health Services. Advances of School Mental Health Promotion;
4(4):47-55.
Ocasta-Price, O., Graham-Lear, J. (2008). School Mental Helath Services for the 21th
Century: Lessons from the Destricts of Columbia School Mental Health Program.
O’Doherty, J.P., Deichmann, R., Critchley, H.D., Dolan, R.J.(2002). Neural responses
during anticipation of a primary taste reward. Neuron; 33:815-826.
Önder, F.O., Kurdoğlu, M., Oğuz, G., Özben, B., Atilla, S., Oral, S.N.(2000). Gülveren
Lisesi son sınıf öğrencilerinin bazı beslenme alışkanlıklarının saptanması ve bunun
malnütrisyon prevelansı ile olan ilişkisi, Hacettepe Toplum Hekimliği Bülteni;21(1).
Ögel, K., Erol, B. (2005). Çocuklarda Sigara, Alkol ve Madde Bağımlılığı. Çocuğum
Madde Bağımlısı Olmasın. Ankara. Morpa Kültür Yayınları.İstanbul.s.60-72.
Örgen, L., Kınacı, B., Arlı, M. (2012). Ergenlerin Yeme Tutum ve Davranışları. Ankara
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi; 45:229-247.
Örsel, S., Canpolat, B.I., Akdemür, A., Özbay, H. (2004). Diyet Yapan ve Yapmayan
Ergenlerin Kendilik Algısı, Beden İmajı ve Beden Kitle İndeksi Açısından
Karşılaştırılması. Türk Psikiyatri Derg;15:5-15.
Pekcan, G. (2004). Adölesan Döneminde Beslenme, Klinik Çocuk Forumu; 4(1):38- 47.
Pedram, P., Wadden D., Amini, P., Gulliver W., Randell, E., et al. (2013). Food
Addiction: Its Prevelans and Significant Association with Obesity in the General
Population. Plos One; 8-9:e74832.
Phelps, L., Sapia, J., Nathanson, D., Nelson, L. (2000). “An emprically supported eating
disorder prevention program”. Psychology in the Schools; 37(5):443-452.
Pihlakoski, L., Sourander, A., Aromaa, M. ve ark. (2006). The continuity of
psychopathology from early childhood to preadolescence: a prospective cohort study of
3-12-year-old children. Eur Child Adolesc Psychiatry;15:409-17.
Pruneti, C., Fontana, F., Donalizio, M., Buracchi, G., Bicchieri, I. (2004). Eating
behavior and body image; epidemiological study on 4.243 senior and junior high
school’s İtalian students. Minerva Pediatr;56:395-410.
Puddy, R.W., Roberts, M.C., Vemberg, E.M., Hambrick, E.P. (2012). Service
Coordination and Children’s Functioning in a School-Based Intensive Mental Health
Program. Journal of Child and Family Studies; 21:948-962.
Ramachandran, A., Snehalatha, C., Vinitha, R., Thayyi,l.M., Sathish Kumar, C.K.,
Sheeba, L., et al. (2002).Prevalence of overweight in urban Indian adolescent school
children. Diab Res Clin Practice;57:185–90.
Ronald, J.P., Jean, E.D.(2007). Prevention of Oppositional Defiant Disorder and
Conduct disorder in Children and Adolescents. In Paula M. B., Thomas H. O, eds
Handbook of Interventions that Work with Children and Adolescents: Prevention and
Treatment. John Wiley & Sons Ltd; 475–488.
Rosenvinge, J.H., Sundgot-Borgen, J., Börresen, R. (1999). The prevalence and
psychological correlates of anorexia nervosa, bulimia nervosa and binge eating among
71
Smith, G., Simmons, J., Flory, K., Annus, A., Hill, K.(2007). Thinness and eating
expectancies predict subsequent binge-eating and purging behavior among adolescent
girls. J Abnorm Psychol; 116:188-197.
Sormaz, Ü., Sürücüoğlu, M.S., Akan, L.S. (2005). Beslenme Kültüründeki Eğilim: Fast
Food Yemek Tercihleri. Türkiye Diyetisyenler Derneği Yayını; 6:1211-1232.
Stang, J., Story, M. (eds).(2005). Guidelines for Adoleccent Nutrition Services.
Steinberg, L. (2007). Ergenlik. (Çev. Ed. Figen Çok). Ankara: İmge Kitabevi.
Stephan, S., Hurwitz, L., Paternite, C. and Weist, M. (2010).Critical Factors and
Strategies for Advancing Statewide School Mental Health Policy and Practice.
Advances in School Mental Health Promotion, 3(3): 48- 58.
Stice, E., Spoor, S., Ng, J., Zald, D.H. (2009). Relation of obesity to consummatory and
anticipatory food reward. Physiol Behav; 97:551-560.
Stockley, L. (1993). The Promotion of Healthy Eating, London, Health Education
Authority.
Volkow, N., O'Brien, C. (2007). Issues for DSM–V: should obesity be included as a
brain disorder? American Journal of Psychiatry 164: 708–710.
Vögele, C.(2005). Etiology of Obesity, InTextbook of Obesity and Binge Eating
Disorder, Munsch, S. & Beglinger (Editors), Karger.
Wetter, D.W., Kenford, S.L., Welsch, S.K., Smith, S.S., Fouladi, R.T., Fiore, M.C. et
al.(2004). Prevalence and predictors of transitions in smoking behavior among college
students. Health Psychol; 23:168-177.
Wilson, G.T. (2010). Eating disorders, obesity and addiction. Eur Eat Disord Rev;
18:341-351.
Womble, L.G., Williamson, D.A., Martin, C.K., Zucker, N.L., Thaw, J.M., Netemeyer,
R. et al.(2001). Psychosocial variables associated with binge eating in obese males and
females. Int J Eat Disord; 30:217-221.
Yavuzer, H. (1992). Çocuk Psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Yüksel, N., Dereboy, Ç. ve Çifter, İ.(1994). Üniversite Öğrencileri Arasında Madde
Kullanımı. Türk Psikiyatri Dergisi, 5(4): 283-286.
75
FORMLAR
EK- 1
Sevgili Öğrenciler,
Aşağıda lise öğrencilerinin yeme sorunlarını belirlemeye yönelik olarak yapılacak bir
araştırmaya dair sorular hazırlanmıştır.
Vereceğiniz cevaplar durum ve görüş belirttiği için ‘doğru’ ve ‘yanlış’ diye bir ayrım
söz konusu değildir. Araştırmanın eğitim alanındaki bilimsel çalışmalara yararlı olması
açısından bu madde ve ifadeleri doğru ve samimi bir biçimde cevaplamanız önemlidir.
Bilgi formunda sizin çeşitli özelliklerinizi belirlemeye yönelik ifadeler vardır. Adınızı
ve soyadınızı yazmanıza gerek yoktur. Vereceğiniz cevaplar gizli tutulacaktır. Bilimsel
katkınız için teşekkür eder, başarılar dilerim.
Belirtilen seçeneklerden uygun olan kutucuğa ( X ) işareti koyunuz.
Hatice Dayılar
İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü
Yüksek Lisans Öğrencisi
1. Okulunuzun Adı : ……………………………………………………
3. Yaşınız …….
4. Boyunuz …….cm
5. Kilonuz …….kg
ANNE BABA
( ) Sağ ( ) Sağ
( ) Ölü ( ) Ölü
( ) Ayrı ( ) Ayrı
76
ANNE BABA
Çalışıyor () ()
Çalışmıyor ( İş arıyor) () ()
Çalışmıyor ( İş aramıyor) () ()
Emekli () ()
11. Kardeş sayısı
20. Bir haftada beslenme için ortalama ne kadar para harcarsınız? …………….. TL
( ) Evet ( ) Hayır
30. Son bir yıl içinde kilo vermeyi denediniz mi ?
( ) Evet ( ) Hayır
31. Kilo vermek için hangi yöntemi kullanıyorsunuz ?
( ) Başvurdum ( ) Başvurmadım
44. Başvurdu iseniz hangi konularda yardım aldınız?
( ) Evet ( ) Hayır
80
EK-2
YEME BAĞIMLILIĞI ÖLÇEĞİ
Bu ankette yer alan sorular, geçen bir yıla dair yeme alışkanlıklarınızı öğrenmeyi amaçlamaktadır.
İnsanlar bazen belirli yiyeceklerin tüketimini kontrol etmekte zorlanırlar:
-Dondurma, çikolata, kurabiye, pasta, şeker gibi tatlılar
-Beyaz ekmek, makarna, pirinç gibi nişastalı gıdalar
-Cips, kraker gibi tuzlu atıştırmalar
-Biftek, hamburger, pizza, patates kızartması gibi yağlı yiyecekler
-Kolalı ve şekerli içecekler
Aşağıdaki sorularda “BELİRLİ YİYECEKLER” ifadesini gördüğünüzde listedeki yiyecekler ya da
benzerlerini, ya da geçen bir yıl içinde sorun yaşadığınız bir yiyecek türünü düşünün
EVET HAYIR
17. Yemek tüketimin yüzünden depresyon, kaygı, kendimden nefret 0 1
etme, suçluluk gibi önemli psikolojik sorunlar yaşıyorum.
18. Yemek tüketimim önemli fiziksel sorunlara yol açıyor ya da 0 1
var olan sorunları kötüleştiriyor.
19. Duygusal ve/veya fiziksel sorunlar yaşamama rağmen aynı tipte 0 1
ya da aynı miktarda yemek tüketmeye devam ediyorum.
20. Zaman içinde, daha az olumsuz duygu ya da daha çok haz gibi 0 1
istediğim duyguları elde etmek için daha fazla yemek yemeye
ihtiyacım olduğunu fark ediyorum.
21. Aynı miktarda yemeğin, eskisi gibi olumsuz duyguları 0 1
azaltmadığını ya da hazzı arttırmadığını fark ettim.
22. Belirli yiyecekleri azaltmak ya da yemeyi bırakmak istiyorum. 0 1
82
26. Aşırı yeme isteği uyandırdığı için ve/veya aşırı yemekten dolayı sorun yaşadığınız
her yiyeceği işaretleyiniz:
27. Listedekiler dışında aşırı yeme isteği uyandırdığı için ve/veya aşırı yemekten dolayı
sorun yaşadığınız yiyecekler varsa belirtiniz.
83
EK-3
Alıcı: feyza.bayraktar
Merhaba;
Alıcı: bana
Tabii ki Hatice Hanim yalniz su an bir kongre icin sehir disindayim onunuzdeki hafta gonderirim
iPhone'umdan gönderildi
18 Eyl 2013 tarihinde 18:26 saatinde, hatice dayılar <h.dayilar@gmail.com> şunları yazdı:
Alıcı: bana
Ölçeği gönderiyorum.
Sevgiler,
Feyza Bayraktar
84
EK-4
85
EK-5
86
EK-6
87
ÖZGEÇMİŞ
Kişisel Bilgiler
Adı HATİCE Soyadı DAYILAR
Doğ.Yeri BANDIRMA Doğ.Tar. 01.06.1985
Uyruğu T.C. TC Kim No 21196425606
Email h.dayilar@gmail.com Tel 05360163844
Eğitim Düzeyi
Mezun Olduğu Kurumun Adı Mez. Yılı
Doktora
Yük.Lis.
Lisans Ege Üniversitesi Ödemiş Sağlık Yüksekokulu 2009
Lise Bandirma Şehit Mehmet Gönenç Lisesi (Y.D.A.L.) 2003
Bilgisayar Bilgisi
Program Kullanma becerisi
Office iyi
88
Yayınları/Tebligleri Sertifikaları/Ödülleri
Şişman F.N., Dayılar H., Ada Z., Dönmez Y.C. (2009). Mastektomili Hastalarda Beden
Algısı ve Benlik Saygısının İncelenmesi. 6. Türk Cerrahi ve Ameliyathane Hemşireliği
Kongresi, Kuşadası, Poster Bildiri, Kongre Özeti Kitabı, 237.
Uğurlu E.S., Başbakkal H., Dayılar H., Çoban V., Ada Z. (2013).Ödemişte bulunan
annelerin bebek bakımında uyguladıkları geleneksel yöntemlerin incelenmesi.
(Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi).