Professional Documents
Culture Documents
5cde17ed6cd7374a98be580233ffc959
5cde17ed6cd7374a98be580233ffc959
Binali KOÇOĞLU
ABDEST VE NAMAZ’DA
CAFERİ MEZHEBİ İLE HANEFİ MEZHEBİ
ARASINDAKİ FARKLILIKLAR
TEZ YÖNETİCİSİ
Yrd. Doç. Dr. H. Murat KUMBASAR
ERZURUM- 2015
I
İÇİNDEKİLER
ÖZET............................................................................................................................. IV
ABSTRACT .................................................................................................................... V
KISALTMALAR DİZİNİ ........................................................................................... VI
ÖNSÖZ ......................................................................................................................... VII
GİRİŞ ............................................................................................................................... 1
BİRİNCİ BÖLÜM
CAFERİLİK VE HANEFİLİK HAKKINDA GENEL BİLGİ
1.1. CAFERİ MEZHEBİ HAKKINDA GENEL BİLGİ ............................................. 2
1.1.1. İmam Caferi Sadık ve 12 İmam ........................................................................... 2
1.1.2. Caferilik ............................................................................................................... 3
1.1.3. İmamet Meselesi .................................................................................................. 5
1.1.4. Caferi Mezhebinde Hüküm Verme Kaynakları ................................................... 8
1.1.4.1. Kitap............................................................................................................... 9
1.1.4.2. Sünnet .......................................................................................................... 11
1.1.4.2.1.Haberi Vahid Hakkında Tutumları ......................................................... 12
1.1.4.3. İcma ............................................................................................................. 13
1.1.4.4. Akıl .............................................................................................................. 14
1.2. HANEFİ MEZHEBİ HAKKINDA GENEL BİLGİ ........................................... 14
1.2.1.Ebu Hanife .......................................................................................................... 14
1.2.2. Hanefi Mezhebinin Hüküm Verme Usulü ve Kaynakları ................................. 15
1.2.3. Hanefi Mezhebinin Haberi Vahid'i Kabul Şartları ............................................ 16
İKİNCİ BÖLÜM
ABDEST
2.1. ABDEST .................................................................................................................. 18
2.1.1. Abdest Almanın Farz Olduğu Durumlar ........................................................... 18
2.1.1.1. Caferi Mezhebinde Abdest Almanın Farz Olduğu Durumlar ...................... 18
2.1.1.2. Hanefi mezhebinde Abdest Almanın Farz Olduğu Durumlar ..................... 19
2.1.2. Abdestin Farzları................................................................................................ 19
2.1.2.1. Caferi Mezhebinde Abdestin Farzları .......................................................... 19
II
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
NAMAZ
3.1. NAMAZ................................................................................................................... 31
3.1.1. Namaza Hazırlık Şartları ................................................................................... 31
3.1.1.1. Caferi Mektebinde Namaza Hazırlık Şartları .............................................. 31
3.1.1.2. Hanefi Mezhebinde Namaza Hazırlık Şartları ............................................. 31
3.1.1.3. Namaz Vakitleri ........................................................................................... 32
3.1.1.4. Namazların Cem- i Meselesi........................................................................ 34
3.1.1.5. Ezan ve Kamet ............................................................................................. 39
3.1.2. Namazın İçindeki Farzlar................................................................................... 39
3.1.2.1. Caferi Mezhebinde Namazın İçindeki Farzlar ............................................. 40
3.1.2.2. Hanefi Mezhebinde Namazın İçindeki Farzlar ............................................ 40
3.1.3. Namazı Bozan Belli Başlı Durumlar ................................................................. 48
3.1.4. Sehiv Secdesi ..................................................................................................... 49
3.1.4.1. Caferi Mezhebinde Sehiv Secdesi Gerektiren Haller .................................. 50
3.1.4.2. Hanefi Mezhebinde Sehiv Secdesi Gerektiren Durumlar ............................ 50
3.1.4.3. Sehiv Secdesinin Yapılışı ............................................................................ 50
3.1.5. Caferi Mezhebinde Farz Namazlar .................................................................... 51
3.1.5.1. Günlük namazlar .......................................................................................... 51
3.1.5.2. Ayât namazları ............................................................................................. 51
3.1.5.3. Cenaze Namazı ............................................................................................ 53
3.1.5.4. Tavaf Namazı ............................................................................................... 54
III
3.1.5.5. Büyük Oğlun Üzerine Farz Olan Babanın Kaza Namazı ............................ 54
3.1.5.6. Ecir Olma, Nezir, Yemin ve Ahdetmekten Dolayı Farz Olan Namaz ......... 55
SONUÇ ........................................................................................................................... 56
KAYNAKÇA ................................................................................................................. 58
ÖZGEÇMİŞ ................................................................................................................... 62
IV
ÖZET
Alevilik ve onun bir kolu olan Caferilik mezhebi bizim toplumumuzun bir gerçeğidir,
Caferilik mezhebinin ortaya çıkışı değerlendirildiğinde Hz. Ali’nin Halife olması gerektiği ve
hakkının elinden alındığı, Hz Ali ve ailesine zulmedildiği bu sebeple Hz. Ali taraftarlığı (şiası)
veya Ehli Beyt taraftarlığının oluştuğu fikri ekseriyetle kabul görmüştür. Caferilik mezhebini
Ehli Sünnet mezheplerinden sayılmamasını sağlayan asıl unsurun itikadi meselelerden olan
imamet inancıdır. İmamet inancının Caferi mezhebi sistematiği içerisinde kapsayıcı bir özelliği
bulunmakta olup dinin kitaptan sonra ikinci nassı olan sünnet konusunda imamların
beyanlarının da sünnet sayılması Caferi mezhebinde imamet inancının ne kadar ehemmiyetli
olduğunu göstermektedir.
Ameli boyutuna gelince abdest konusunda ayakların yıkanması veya mesh edilmesi en
önemli ihtilaf meselesi görülürken, namaz konusunda ise en önemli ihtilafmeselesi namazın
cem’i meselesi olduğu görülmektedir, bu konular incelendiğinde Caferi mezhebi ulemasının
hüküm verirken Kuran ve Sünneti asıl kaynak kabul etmişlerdir. Bundan dolayı abdest ve
namaz hususunda iki mezhep arasındaki ihtilafları içtihat farklılıkları olarak görmek
gerekmektedir ki bazı mevzularda diğer Ehli Sünnet mezhepleri ile ortak görüşlerin olması bu
duruma kanıt olarak gösterilebilir. Abdest mevzusunda Caferi mezhebince farz kabul edilen
niyet, tertip, muvalat Hanefi mezhebinde sünnet veya müstehap olarak kabul edilmiştir.
Ayakların yıkanması meselesi abdest konusunda ki en önemli ihtilaf meselesi görünmektedir.
Bu konuyu araştırdığımızda meseleyi ictihat farklılığı olarak görmek gerektiği zira üzerine
hüküm bina edilen Maide süresi 6.ayetinin kıraat farklılığının bu ihtilafa neden olduğu
görülmektedir,
Namaz mevzusunda Caferi mezhebinde farz kabul edilen; Tertip, muvalat, selam, Hanefi
mezhebinde vacip veya sünnet kabul edilmektedir. Namazın cem’i meselesine gelince
peygamberimizin bazı zamanlarda namazı cem etiği açıktır. Fakat Efendimizin namazı cem
edişinin nedeni Hanefi mezhebi fukahasının belirttiği gibi sefer, yolculuk, karanlık, savaş gibi
sıkıntılı zamanlarda mı? Yoksa Caferi mezhebi ulemasının dediği gibi ümmete kolaylık olsun
diye mi? yapıldığı durumu yoruma açıktır. Bu sebeple bu mevzu ictihat farklılığı olarak
görülmektedir.
Caferi mezhebinde farz kabul edilen; Ayât namazı, büyük oğul üzerine farz olan namaz,
Hanefi mezhebinde ayat namazı sünnet ve müstehap kabul edilmekte, büyük oğul üzerine farz
olan namaz uygulaması ise Hanefi mezhebinde yoktur. Abdest ve namaz konusu tümüyle
araştırıldığında birbirini küfür ile itham edecek bir ihtilafın görülmediği bu konulardaki tüm
ihtilafların ictihat farklılığı olarak değerlendirilebileceği kanaati oluşmuştur.
V
ABSTRACT
MASTER THESIS
DIFFERENCES BETWEEN THE SECT OF HANRFİ AND CAFERİ ABOUT
ABLUTION AND PRAYER
Binali KOÇOĞLU
Alevism and Jafari school, as a branch of Alevism, is a reality of our society. Considering
the reason for inception of Jafari school, the idea that Hazrat Ali was entitled to become the
Caliph but his right was usurped from him, and that he and his family members were oppressed
which led to formation of support of Hazrat Ali (Shia of Ali) or Ahl al- Bayt (People of the
House) found majority acceptance. The fundamental reason why Jafari school is not considered
as one of the Ahlus- Sunnah (people of the tradition of Prophet Muhammad) schools is the
belief of imamah (leadership) which is one of the matters of belief. The belief in imamah has a
comprehensive nature in Jafari school systematics, and the principle that the statements of
imams in the matter of sunnah, which is the secondary nass (legal injunction) in the religion, are
also considered sunnah shows how important the belief of imamah is in Jafari school.
In regards to practical aspect of the religion, the disagreement on whether to wash feet or
wipe them during ablution appears to be ones of the biggest disputes between Jafari school and
Ahlus- Sunnah schools, while the biggest dispute in the matter of prayers is whether to combine
different prayers. Investigating the matter, it is noted that the scholars of Jafari school delivered
their judgment accepting Quran and Sunnah as the original reference. Therefore, the disputes
between both schools should be considered difference in ijtihad (legal reasoning). Indeed, the
fact that Jafari school has common views with other Ahlus- Sunnah schools can be indicated as
evidence for that. Making intention, tarteeb (to wash the parts in the prescribed sequence),
muwalat (continuance of acts) are considered obligatory in Jafari school while they are
considered sunnah or mustahabb (recommended) in Hanafi school. The matter of washing the
feet during ablution appears to be the most significant dispute in ablution. Researching about
this point, we find that this should be considered a difference of ijtihad since the variant reading
of verse 6 of chapter Maidah, which is the basis of the judgment in this issue, causes the dispute.
While tarteeb, muwalat and salam (salutations) are considered obligatory in Jafari school,
they are considered wajib (necessary) or sunnah in Hanafi school. With regard to combination
of prayers, it is clear that the Prophet (pbuh) combined prayers on different occasions.
Nevertheless, whether he combined the prayers due to troubled times such as military
campaigns, travel, darkness and war, as argued by the jurists of Hanafi school; or for
convenience of the Islamic nation, as argued by the scholars of Jafari school, is open to
interpretation. Consequently, this matter is regarded as difference of ijtihad.
Salat al- Ayat (Prayer for the Signs) and the prayer obligatory on the eldest son are
considered obligatory in Jafari school, while Salat al- Ayat is considered sunnah and mustahabb
in Hanafi school. Moreover, the practice of prayer obligatory on the eldest son does not exist in
Hanafi school. A thorough examination of the issues of ablution and prayers leads us to the
conclusion that there is no accusing each other of disbelief between the schools, and the
disputes could be considered as difference of ijtihad.
VI
KISALTMALAR DİZİNİ
Çev. :Çeviri
C. :Cilt
Hz. :Hazret
S. :Sayfa
MÜ :Marmara Üniversitesi
Ünv. :Üniversite
ÖNSÖZ
Abdest konusunda özellikle ayakların mesh edilmesi mevzusu ile namazın cem
edilmesi mevzusunu derinlemesine araştırmaya çalıştım. Bu araştırmayı yaparken önce
Caferi mezhebinin hükümlerini ve görüşlerini yazdım. Akabinde Hanefi mezhebinin
görüşlerini yazarak, aradaki farklılıkları karşılıklıdelillendirerek konuyu objektif olarak
araştırmaya çalıştım.
GİRİŞ
1
Muhammed b.Yakub b. İshak el- Kuleynî, Usulü El- Kafi. 1, Çev. Vahdettin İnce,Darul Hikem, İstanbul
2008. s. 277
2
Abdulkadir Çuhacıoğlu, Şia ve İmamet, Kevser Yayıncılık, İstanbul 2012. s. 112
2
BİRİNCİ BÖLÜM
3
Kuleyni, Usülü El- Kafi. 1, s. 827.
4
Allame Seyyid Muhammed Hüseyin Tabatai, Tüm Boyutlarıyla İslam’da Şia,Çev.Kadir Akaras-Abbas
Kazimi, Kevser Yayıncılık,İstanbul 2009.s. 208
3
1.1.2. Caferilik
İmam Caferi Sadık’ın etrafında toplanan ve onun içtihatlarına göre amel eden
siyasi ve fıkhi mezheptir. Caferi Mezhebi ŞiaMezhebi’nin bir koludur.6
5
Ayetullah Uzma Nasır Mekarim Şirazi, İnançlarımız, Çev. İsmail Bendiderya, Kevser Yayıncılık,
İstanbul 1997.s. 84.
6
Hayrettin Karaman, “Ca’feriyye” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV. İstanbul 1993. VII.
108.
7
Tabatai, Tüm Boyutlarıyla İslam’da Şia, s. 33.
8
Fatır: 35/32. Bakara: 2/121. Tevbe: 9/119.
9
İbn Hacer El- Askalani, Metalibul- Aliye, 4, Çev. Adem Yerinde ve Hüseyin Kaya, Ocak Yayınları,
İstanbul 2006.s. 438; Sahih –i Müslim ve Tercemesi, 7,Çev. Mehmet Sofuoğlu, İrfan yayınevi, İstanbul
1970.s. 311- 313(Ben sizin aranızda iki değerli şey bırakıyorum; birincisi Allah'ın kitabı ki onda hidayet
ve nur vardır. Öyleyse Allah'ın kitabını alın ve ona sarılın; diğeri Ehlibeyt'imdir. Sizi Ehli beyt'ime karşı
uyarıyorum)
10
Allame Murtaza Askeri,Ehl- i Beyt ve Ehl- i Sünnet Ekolleri, 1. Kevser Yayıncılık, İstanbul B.t.s. 159.
11
Sahih –i Müslim ve Tercemesi, 7, s. 311,313
12
Askeri, s. 159.
13
El- Askalani, Metalibul- Aliye, 4, s. 446,447
14
Ebu Zehra, s. 55.
4
Caferi mezhebinde, “Usulü din” beş esas üzerine kurulmuştur. Bunlar: 1. Tevhid,
2. Nübüvvet, 3. İmamet, 4. Mead (Ahiret), 5. Adalet’tir.
Caferi mezhebine göre Ehli Sünnetin iman esaslarından olan meleklere, kitaplara
ve kadere iman Allah'a ve peygambere imanın içindedir.Ayrıca doğrudan usûlü din ile
ilgili olmamakla beraber Caferi mezhebi tarafından itikadi konulardan sayılan
Ric’at,(ölenlerin bir kısmının dünyaya geri getirilerek haklı ve haksızın gösterileceği
inancı) Beda, (bir işi yapmaya niyetlenmişken bilgi veya zan ile o işten vazgeçme ve
başka bir iş yapma) Takiyye, (can, mal ve diğer varlıkları tehdit üzerine inancını
saklama veya aksi şekilde davranmadır) inançları bulunmaktadır.16Caferi mektebi
itikadimeselelerdegenellikle Mutezile mezhebinin görüşlerini benimsemişlerdir.17Caferi
mezhebi İran, Irak, Türkiye’de Kars ve Iğdır çevresi, ile Azerbaycan ve Suriye’de
yaygındır. Caferi mezhebi; İmamiyyeveya İsnaaşeriyye olarak da bilinir.18Caferilik ve
Ehli Sünnet arasında ki bütün ihtilafların temel nedeni İmamet mevzusu olduğundan bu
mevzuyu kısaca açılamaya çalışacağım.
15
Caferilik ve Doğuşu,
http://www.islamkutuphanesi.com/turkcekitap/online/caferilik_ozetle/caferilik_ozetle.htm, Erişim
Tarihi: 08. 03.2015.
16
Fığlalı, Ethem Ruhi, İmamiyye Şiası, Ağaç Kitapevi, İstanbul 2008, s. 228.
17
Abdülhamid, İrfan Abdülhamid, İslamda İtikadi Mezhepler ve Akaid Esasları, Çev. Mustafa Saim
Yeprem, TDV.Ankara 2011.s. 45
18
Şirazi, s. 118.
5
Ehli sünnet uleması imameti daha çok devlet başkanlığı şeklinde değerlendirmiş,
devlet başkanına belirli şartlar içinde itaatı lüzumlu görmüştür. Fakat Caferi mezhebi
ulemasının imama verdiği ismet sıfatı gibi bir sıfat vermemiştir. Ehli beyt mektebine
göre İmamlar; Allah cc. tarafından belirlenmiştir. Zira insanlar imamın makamının
değerini bilmediğinden imamı seçemezler.24 Caferiler Fatır süresi 32.Ayeti:“Sonra
kitabı, kullarımızdan seçtiklerimize miras bıraktık. Onlardan kimi kendisine zulmeder,
kimi ortadadır, kimi de Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçmek için yarışır.”ayetinde,
Caferiler imamların kastedildiğine inanırken;25Ehli sünnet müfessirleri ise ayette geçen
"kitap"tan maksadın Kuran- ı Kerim, "mirasçı kılınanlar"dan maksadın da ulemalar
19
Mehmet Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, Ensar Neşriyat, İstanbul 2005.s. 248.
20
Mustafa Öz-Avni İlhan, “İmamet Maddesi” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV. İstanbul
2000. XXII. s. 201- 203,
21
Kemal Kılıçoğlu, Ehl- i Beyt Yolu Alevi İlmihali[Elektronik Sürüm], Oniki İmam Yayınları, İstanbul,
B.y,s. 64
22
Kılıçoğlu, s. 52.
23
Şirazi,s. 75.
24
Tabatai, El- Mizan, 7. Kevser Yayın, Çev. Vahdettin İnce,s. 116.
25
Kuleyni, Usülü El- Kafi. 1, s. 363
6
veya müminler olduğu kanaatindedirler.26 Bakara süresi 121 ayeti "Kendilerine kitap
verdiğimiz, onu hakkını vererek okumakta olanlar var ya, işte kitaba iman edenler
onlardır; ama her kim onu inkar ederse işte asıl kaybedenler onlardır." Caferiler kitap
verilenlerden maksadın imamlar olduğuna inanırlar.27 Ehli Sünnet müfessirleri ise
kendilerine kitap verilenlerde kimlerin, kitapla da hangi kitabın kastedildiği hakkında
tefsirlerde iki farklı görüş ileri sürülmüştür. Bir görüşe göre buradaki kitaptan maksat
“Kuran’ı Kerim”, kitap verilenler de Hz. Muhammed'e uyan “ Müslümanlar”dır. Başka
bir yoruma göre kitapla “Tevrat”, kendilerine kitap verilenlerle de Tevrat'ı hakkıyla
okuyarak onunla amel eden, özellikle Hz. Muhammed'in geleceğine dair Tevrat'ta geçen
bilgileri dikkate alarak onun peygamberliğini tasdik eden “Yahudiler” kastedilmiştir.28
Ehli Sünnet imamet makamını devlet başkanlığı veya halifelik makamı olarak
kabul ettiğinden devlet başkanı hak yoldan ayrılmadıkça itaatışartkabul etmiş, itaat
etmemenin veya isyan etmenin cezalarını ortaya koymuştur.31
26
Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kuran Dili, 6. Azim Yayınları, İstanbul, B.y, s. 388.
27
Kuleyni, Usülü El Kafi, 1, s. 365
28
Yazır, 1, s. 401.
29
Tevbe: 9/119.
30
Yazır, 4, s. 423.
31
Nisa: 4/59.
7
ve nebi idi."32 ayetiyle ilgili olarak bir soru yönelttim ve dedim ki: Resul nedir, nebi
nedir?
Buyurdu ki: Nebi, rüyasında gören, sesi duyan ve melekle bizzat karşılaşmayan
kimseye denir. Resul ise sesi işiten, rüyasında gören ve bizzat melekle karşılaşan
kimseye denir.
Buyurdu ki: İmam ses işitir; ama rüyasında görmez ve melekle bizzat karşı-
laşmaz.))(Kuleyni, Usülü El Kafi, 1, s. 277) Caferilerin imamet makamını peygamberlik
makamına ne kadar yakın gördüklerini ifade etmektedir.
İmamlar masumdur her türlü lekeden temizlenmişlerdir. İster küçük ister büyük
olsun hiç günah işlemezler. Kendilerine emrettiği hususlarda Allah'a karşı gelmezler ve
emrolunanı işlerler. Onların halleri ile ilgili bir hususta günahsızlıklarınıinkar eden bir
kimse, onları tanımamaktadır.36 İmamlar her zaman vardır. İmamın zahir, meşhur ve
meydanda olması caiz olduğu gibi; gaib, mestur ve gizli olması da mümkündür. Son
imam Muhammed Mehdi12.imam olup, halen hayattadır, fakat gaibtir. İmamın
32
Meryem: 19/54.
33
Ankebut: 29/49.
34
Kuleyni, Usülü El Kafi, 1,s. 362.
35
Kuleyni, Usülü El Kafi, 1, s. 487.
36
Muhammed b. Ali b. Babiveyh Şeyh Saduk,Risaletul İtikadil İmamiyye,Çev.Ethem Ruhi Fıglalı, Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi yayınları, Ankara, 1978,s. 113.
8
bulunmadığı bir zaman yoktur. Şimdi gaib olan Mehdi'ye, naibler (ayetullahlar) vekalet
etmektedir.37
Usulîlere göre ise Kitab ve Sünnet’in yanı sıra Akıl ve İcmabaşvurulacak delil
olarak kabul edilmiştir. Caferi Sadık aklı teşvik etmiştir,40 onun ve diğer masum
imamların hayatta ve ortada bulundukları zaman içinde içtihada ihtiyaç bulunmadığına
göre, ictihad, 12. imamın kaybolmasından sonra devreye girecektir.Kitab ve Sünnet
temeline dayalı olan bu ictihad ile gerekli hükümler çıkarılacaktır.41 Buna göre şeri
deliller temelde Kitab ve Sünnettir. Akli delile gelince; Akli delille ispat olunabilen bir
şey aynı zamanda Kuran ve Sünnetle de ispat edilebilirdir.42 Caferi mektebinde İcma,
Kuran ve Sünnet’e ilave olabilecek farklı bir kaynak değildir. Sadece bazen bir şeylerin
ispatı konusunda destek amaçlı ondan faydalanılır.43
37
Kuleyni, Usülü El Kafi, 1, s. 605.
38
Tabatai, İslamda Şia,s. 90.
39
Muhammed Ticani Semavi, Ehli Sünnet ve Şia’yı Tanıyalım[Elektronik Sürüm], s. 123.
40
Karaman, Hayrettin, “Ca’feriyye” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV. İstanbul 1993. VII,
108- 112.
41
Şirazi, s. 101.
42
Semavi, s. 123.
43
Semavi, s. 123.
9
1.1.4.1. Kitap
Kuran’ı Kerim hususunda Ehli Sünnet ve Caferi mezhebi arasında belli başlı
farklılıkları şunlardır:
Kuran’ı Kerim hususunda Ehli Sünnet’ten farklı olarak Duhasüresi ile İnşirah
süresinin, Fil süresiyle Kureyş süresinin bir süre olduklarını dolayısıyla Kuran’ı
Kerimdeki sürelerin 114 değil 112 olduğu kabul edilir.48
Kuran’ı Kerim’in kitap haline getirilmesi hususunda Ehli Sünnet Zeyd Bin Sabit
başkanlığında bir komisyon tarafından bir araya getirildiğini ve Hz. Osman zamanında
çoğaltıldığını kabul ederken49, Ehli Beyt mektebi Kuran’ın Hz. Ali tarafında
toplandığını ve onun metninin esas alındığını kabul eder.50
Kuran’da olmayan ama Allah tarafından indirilen çok vahiy bulunduğu fakat
bunların Kuran ayeti olmadığı inancı vardır,51 Caferilerin bu inanışı Ehli Sünnet’te
hadisi kudsî nitelemesiyle aynı gibi görünsede Caferiler bu vahilerin Hz. Peygamberin
Hz. Ali’ye yazdırdığını kabul etmektedirler.
44
Şirazi, s. 100.
45
Şeyh Saduk,Risaletul İtikadil İmamiyye,s. 98,103.
46
Muhammed Hüseyin Ali Kaşifil- Gıta,Aslu’ş- Şia ve Usuliha, Necef 1965.s. 101- 102.
47
Ethem Ruhi Fığlalı, İmamiyyeŞiası, Ağaç Yayınları, İstanbul 2008. s. 233.
48
Şeyh Saduk, Şii İmamiyye’nin İnanç Esasları,s.99.
49
Zekiyyüddin Şaban, Usûlü- l Fıkh, Çev. İbrahim Kafi Dönmez, TDV. Yayınları, Ankara, 2008. s. 58.
50
Kuleyni, Usülü El Kafi, 1, s. 389.
51
Şeyh Saduk, Şii İmamiyye’nin İnanç Esasları,s. 99.
10
Ancak Bazı Caferi kaynaklarında (Kuleyni el- Kafi) gibi Kuran’ı Kerim’in dışında
imamların yanında Sahife,Camia,Cifr ve Fatıma’nın Mushafı adında kaynaklarınolduğu
rivayet edilir.52
a. Sahife: Hz. Peygamber’in Hz. Ali Efendimize öğrettiği ilim olduğu, bu ilmin
diğer ilimlerin kapısı olduğuna inanılır. Ehli Sünnet bu hususta şu hadisi şerifi:“Hz.Ali,
Kuran- ı Kerim'den başka Resulullah tarafından kendisine verilmiş bir şey olup
olmadığını soranlara, bazı hükümlere dair üç beş hadisi ihtiva eden küçük bir sahifeden
başka yanında bir şey bulunmadığını, böyle bir iddiayı ileri sürenlerin yalancı olduğunu
belirtmiştir.”53Kaynakgöstererek bunun sadece üç beş hadislik bir sahife olduğunu
belirtmişlerdir.
52
Kuleyni, Usülü El Kafi, 1, s. 405.
53
Sahih- i Müslüm, Terc. s. 579.
54
Kuleyni, UsülüEl Kafi, 1, s. 405.
55
Metin Yurdagür, “Cefr” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV. İstanbul 1993. VII, 215
56
Muhammed Ebu Zehra,,İslamda Fıkhı Mezhepler Tarihi, Çev. Abdülkadir Şener, Hisar Yayınevi. B. y,
B.t, s. 175.
11
1.1.4.2. Sünnet
Caferilere göre hadisler mütevatir64ve haberi vahid olmak üzere iki kısma
ayrılmaktadır.65Mütevatir hadis için “işiten kişinin zihninde herhangi bir şüphe
doğmayacak” şeklinde bir şart ileri sürmektedirler.Yani hadisi duyanın zihnindeeğer
herhangi bir şüphe belirmiyorsa, o hadis mütevatir sayılabilir. Yani hadis uydurma olsa
bile, eğer duyanın zihninde herhangi bir şüphe belirmiyorsa, mütevatir sayılabilir.66
57
Kuleyni, Usülü El Kafi, 1, s. 406.
58
Talat Talat, Hadis Istılahları, Ankara Ünv. İlahiyat Fakültesi Yayınları, Ankara 1985,s. 401.
59
Tabatai, İslamda Şia,s. 90.
60
Seyyid Muhammed Said et- Tabatai el- Hakim Muhammed Taki, Usulil- Amme Li’l- Fıkhil- Mukarin, 1,
Darul- Endülüs, I.Kitap, Beyrut 1963,s. 149- 189.
61
Mücteba Ugur,Ansiklopedik Hadis Terimler Sözlüğü, TDV. Yayınları, Ankara 1992,s. 359.
62
Hasan Kanatlı, Ehli Beyt Dosyası, Evrensel Değerler Yayıncılık, İstanbul 2010.s. 362.
63
Kanatlı,s. 362.
64
Uğur, s. 306.
65
Muhammed Taki, 1, s. 194.
66
Cemal Sofuoğlu,Şia’nın Hadis Anlayışı, s. 127- 128; Salus, 141. Din bilimleri Akademik Araştırma
Dergisi IV (2004), Sayı: 1129.
12
1-Sahih Hadis: Adalet sahibi bir Caferinin, bütün tabakalarda yine kendisi gibi
âdil kişilerden nakli ile senedi masum imama ulaşan hadislerdir.
1- Şerif el- Murtaza, Tabersî, Muhammed b. İdrîs el- Hıllî gibi fıkıh usûlü
alimlerinegöre bu haberler zann ifade ederler, zann’ dayanan haberler ise dinde hüccet
olmaz.
3- Haberi vahid, kaynağının masumlardan biri olması gibi, bazı şartları taşıyorsa
delil olabilir.68
67
Kuleyni, s. XCIV.
68
Karaman, Hayrettin, “Ca’feriyye” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV. İstanbul 1993. VII,
69
Tabatai, İslamda Şia, s. 91.
13
ona iman etmiş ve örfen "arkadaş" diye anılabilecek ölçüde uzun süre onunla birlikte
bulunmuş ve Müslüman olarak ölmüş kimseye denir.70Ehli sünnet ulemasının
bütünsahabiler hakkında iyi niyeti vardır. Ehli Beyt’e göre ise sahabi; Hz. Peygamber
Efendimiz’in yakın dostlarıdır.Ehli Sünnet ekolunun hadisçilerinin belirttiği gibi
Efendimizi her gören ve iman eden sahabi değildir. Bütün bu sahabilerin dediğini doğru
kabul etmek yanlış olur. Zira içinde zina eden,içki içen insanlarda vardır. Bunların
hepsini Ehli Sünnet ekolu gibi sahabi kabul etmek mümkün değildir.71Caferi ulemasının
sahabi konusundaki bu anlayışı aslında Şia’nın ortaya çıkması nedenleri ile
örtüşmektedir. Çünkü sahabilerin bir kısmı Hz. Ali’nin hakkı olan halifeliği elinden
almış veya alınmasına destek olmuştur. Dolayısıyla bunların muteber kabul edilmesi
Caferi mezhebince uygun görülmemektedir.
1.1.4.3. İcma
Caferi mezhebine göre İcma şeri bir delil değildir. Şeri delil masumun
kavlidir.İcma bu kavli keşfetmeye, belli bir konuda masumun hükmünün ortaya
çıkmasına vesile olursa, delili bilmeye vasıta olması bakımından delil olur;73yani bu
manadaicmadelilindelilidir.İcmabizzat delil olmayıp delili ortaya çıkaran araçtır.74
İcma'nın ortaya çıkaracağı delil sünnettir; masum’un kavlidir. Masumun kavlini ortaya
çıkarmayan ittifak bütünmüctehidlere ait bile olsa icmadeğildir.Masum'un kavlini
keşfetmeye vasıta olan ittifak ise küçük bir gruba ait olsa bile
icmadır.SonuçolarakCaferi mezhebinde İcma; Kuran ve Sünnete ilave olabilecek farklı
bir kaynak değildir. Sadece bazen bir şeylerin ispatı konusunda destek amaçlı ondan
70
Şaban, Usulü- l Fıkh, s. 213.
71
Askeri, s. 132.
72
İbrahim Kafi Dönmez, “İcma”Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV. İstanbul 2000. XXI. s.
417- 431
73
Semavi, s. 123.
74
Şirazi, 99.
14
1.1.4.4. Akıl
Akıl: Ehli beyt mektebine göre Kuran’dan, Sünnetten ve İcmadan bir delil
olmadığı zaman kendisine başvurularak, hüküm çıkartmaya yarayan delillerden
birisidir. Ancak, aklın bilgi elde etmesi ve birtakım hükümler çıkarabilmesi, bazı
sonuçlara varabilmesi için de nakil ve rivayetlere ihtiyaç vardır.76
Caferi mezhebi akli delile göre amel edilebileceğini kabul etmektedirler. Fakat
kıyası kesin bir dille reddetmektedirler.77 Kıyas ve istihsan delilini kullanan Ebu
Hanife’yi Caferi sadık şu ifadeyle tenkit ediyor: “Allah'ın dininde kıyas etme. Çünkü
şeriat kıyasla yoğrulursa din yok olur. İlk kıyas eden şeytan idi ve Adem (a.s) hakkında
Allah'a, 'Ben ondan daha üstünüm; çünkü beni ateşten, onu da topraktan
yarattın!'”demiştir.78
Akli delille ispat olunabilen bir şeyin, aynı zamanda Kuran ve sünnetle de ispat
edilebileceğini savunmaktadır.79
Sonuç olarak aklın delil olması hususunda Caferi mektebi ile Ehli Sünnet
arasındaki temel ihtilaf meselesi olan imamet meselesinin, Ehli Beyt mektebinin hüküm
verme kaynakları ile ilgili hususlarda belirleyici olduğunu görüyoruz.
1.2.1.Ebu Hanife
Numan bin Sabit bin Zutabin Mah (ö. 150/767) Hanefi mezhebinin imamı ve
büyükmüçtehididir.80İslam'da hukuki düşüncenin ve ictihad anlayışının gelişmesinde
önemli payı olup daha çok “Ebu Hanife” veya “İmamı Azam” diye şöhret
bulmuştur.Ebu Hanife'nin fıkhı, kendisinden yirmi sekiz yıl ders aldığı Hammad b. Ebi
75
Semavi, s. 123.
76
Kılıçoğlu, s. 42.
77
Kuleyni, Usülü El Kafi, s. 68.
78
Semavi, s. 123.
79
Semavi, s. 123; Şirazi, s. 100.
80
Mustafa Uzunpostalcı,“Ebu Hanife” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV. İstanbul 1994.
X. 131.
15
Ebu Hanife Kufe'de önce Kuranı ezberledi.Basra ve bütün Irak'ın en önde gelen
üstadlarından hadis dinledi ve fıkıh meselelerini öğrendi. Kıraat ilmini imam Asımdan
öğrendi.82 Doğuştan mantık, zeka, hafıza gücü ve çalışkanlığı ile ilim sahipleri arasında
temayüz etti. 28 yıl talebeliğini yaptığı hocası Hammad'ın vefatında Ebu Hanife kırk
yaşlarında idi. Onun vefatıyla boşalan kürsüsünde ders vermeye
başladı.83Talebelerinden 36 tanesi Ebu Hanife’ninyanında ölümüne kadar
ayrılmamışlardır.84
İmam Azam Ebu Hanife Abbasi Halifesi El Mansur’un kadılık teklifini kabul
etmeyince hapis ettirilir. Sıhhat durumunun kötüye gittiği anlaşılınca hapisten çıkartılır
fakat ders vermesi yasaklanır kısa bir süre sonrada Ebu Hanife hicri 150 yılında vefat
eder ve Bağdat’a defnedilir.85
Ebu Hanife’nin diğer mezheplerden ayrı olarak kullandığı yöntem olan istihsanı
kısaca izah etmek istiyorum.
Ebu Hanife ictihad ederken takip ettiği usulü şu şekilde açıklamıştır: “Allah'ın
kitabındakini alır kabul ederim. Onda bulamazsam
Rasulullah'ınmutemedalimlercemalum, meşhur sünnetiyle amel ederim. Onda da
bulamazsam ashabı kiramdan dilediğim kimsenin rey’ini alırım. Fakat iş, İbrahim en-
Nehai, eş- Şabi, el- Hasen’ül- Basri ve Ata'ya gelince, ben de onlar gibi ictihad
81
Fahrettin Atar,Fıkıh Usulü, Marmara Ünv. İlahiyat FakültesiYayınları, İstanbul 2008. s. 396.
82
Ebu Zehra, s. 208.
83
Atar, s. 396.
84
Ebu Zehra. s. 217.
85
Ebu Zehra. s. 236.
86
Atar, s. 397.
87
Şaban, UsulülFıkh, T.d.v. Yayınları, Ankara 2008.s. 181.
16
ederim.”88Ebu Hanife hüküm vermede, hadisi delil kabul etmede kendi metodları vardır.
Mütevatir ve meşhur hadis dışında ki hadisleri nass kabul etmede çeşitli şartlar ileri
sürmüşlerdir.
Hanefiler, haberi vahid ile amel edilebilmesi için ravide bulunması gerekli dört
temel şartın(İslam,Akıl,Adalet,Zabt.) dışında aşağıdaki şartların da bulunmasını şart
koşmaktadırlar:
5. Haberi Vahidin ravisi, rivayetle maruf olduğu halde, hakkı ile müctehid
değilse, rivayet ettiği hadis, kıyasa uygun ise onunla amel edilir, uygun değilse amel
edilmez.
Ebu Hanife kitap, sünnet ve icmadan sonra kıyası çok kullanmış, kıyasın uygun
düşmediği konulardaistihsanı92 kullanmıştır. İstihsanıkullanması sebebiyle ulema
88
Atar, s. 397.
89
Tirmizi, Salat, 67.
90
Şaban, s. 89.
91
Atar,s. 42.
92
Şaban. s. 181.
17
tarafından çok eleştiri almıştır.93 İmam Azam Ebu Hanife akla diğer fıkhi mezhep
imamlarınagöre daha fazla ehemmiyet vermiştir. Hanefi mezhebi Irak’ta doğmuştur.
Türkiye,Tunus, Afganistan, Pakistan, Türkistan,Arnavutluk, Bosna- Hersek,
Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya müslümanları genel olarak Hanefi’dirler. Hicaz,
Suriye Yemen'in, Aden bölgesindeki müslümanların bir kısmı da Hanefidir.94
93
Atar, s. 74.
94
Ebu Zehra, Ebu Hanife, Çev. Osman Keskioğlu, Üç Dal Neşriyat, İstanbul 1966. s. 473.
18
İKİNCİ BÖLÜM
ABDEST
2.1. ABDEST
Allah’a kulluğun gereği bazı ibadetleri yapmak için niyet ederek bedenin
organlarından bazılarının yıkanması ve meshedilmesini kapsayan bir ameldir.95Caferi
mezhebinde Abdest; Alınış şekline göre; Tertibiabdest96(suyun ele dökülmesi ve şartlara
uygun olarak alınan abdesttir.)ve irtimasi abdest(abdest uzuvların irtimasiabdest
niyetiyle suya daldırılması ile alınan abdesttir)olmak üzere iki şekilde alınabilir. Tertibi
abdest alınması gereken abdesttir. İrtimasi abdest ise alınması caiz görülmüştür.97
Abdest konusunu izaha çalışırken tertibi abdestti izah edeceğiz.Bu bölümde şöyle
bir yöntem izleyeceğim: Caferi mezhebi ve Hanefi mezhebi hükümleri ve görüşleri ayrı
ayrı yazılıp akabinde karşılaştırmalar yapacağım.
4- Abdest almak nezredilmiş, adanmış veya abdest almaya yemin edilmiş ise.
95
Ayetullah El- Uzma Seyyid Abdulkerim Musavi Erdebili, Tam İlmihal, İst. 2010, Göksu Matbaa, s, 59.
96
Erdebili, s. 59.
97
Hamenei, Ayetullah Seyyid Ali, 1. Fıkıh Dersleri, Çev. Yusuf- Derya Töre, Asr Yayıncılık, İstanbul,
2013. s. 84.
98
Ehli Beyt öğretilerinde cenaze namazı ölü için bir duadır. Bilindiği anlamda bir namaz gibi
değerlendirilmemektedir. Abdest almak farz değil, sünnet ve güzel bir davranıştır.
19
1- Tüm Namazlarda şarttır Caferi mezhebinin dua kabul ettiği cenaze namazı,
Hanefi mezhebinde namazdır ve farzı kifayedir.100Caferi mezhebi cenaze namazını
“ölüye dua” kabul ettiğinden abdestli olmayı şart görmemiştir.101
3- Kuran’a dokunmada.
Caferi mezhebinde abdestin farzları yedi, Hanefi mezhebinde ise abdestin farzları
dörttür.
1- Niyet
2- Yüzü yıkamak.
3- Dirseklerle birlikte elleri yıkamak.
4- Başı meshetmek.
5- Ayakları meshetmek.
6- Tertip.
99
Hamenei, s. 89- 91.
100
El Mavsili, El İhtiyar, Çev. Celal Yeniçeri, Şamil Yayınevi, İstanbul 2014. s. 89.
101
Humeyni, s. 92.
102
İbn Rüşd, Bidayetül Müctehit ve Nihayetül Muktesid, Ensar Neşriyat, Terc. Ahmed Meylani, İstanbul
2015. s. 122.
20
7- Muvalat.103
1- Niyet: Kasdetme, kalbin bir şeye azmetmesi, yönelmesi, yapılan bir vazifeyle
Allah’a manen yaklaşmayı kasdetmektir.104 Eller yıkanmaya veya yüz yıkanmaya
başlandığında niyet etmek gerekir.Niyetin dil ile ifadesi şart olmamakla birlikte hem
kalben niyetleniphem de dil ile söylenmesi en iyi olanıdır.105
4- Başı Mesh Etmek: Başın, alın hizasına düşen kısmından bir bölümü
meshedilmelidir. Mesh; yüz ve dirseklerle birlikte eller yıkandıktan sonra, eldeki geriye
kalan ıslaklık ile yapılmalıdır. Şayet eldeki su kurumuş, mesh yapacak miktarda bir
ıslaklık kalmamış ise, el, diğer azalardan ıslatılarak mesh yapılır. Diğer azalar da
kurumuş ise, abdest yeni baştan alınır. Başa mesh ederken saça veya deriye mesh verilir.
Sarık, takke ve benzeri şeyler üzerine mesh yapılmaz.109
5- Ayağı Mesh Etmek: Baş meshedildikten sonra, sağ eldeki kalan ıslaklık ile
sağ ayak, sol eldeki ıslaklık ile de sol ayak, parmak uçlarından ayağın üstündeki
şişkinliğe kadar mesh edilmelidir.110 Daha da iyisi bilekteki eklem yerlerine kadar mesh
etmektir. Meshin en güzeli en az üç parmakla yapılanı olup,mesh ederken ayaklar sabit,
eller ayak üzerinde hareket ettirilmelidir.Ayaklar kirli ise, abdeste başlamadan önce
yıkamak suretiyle bir güzel temizlenmeli kurulanmalı, ondan sonra abdeste
103
Erdebili, s. 59; Hamenei, s. 72; Humeyni, s. 37.
104
Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, Ensar Neşriyat, İstanbul 2005.s. 458.
105
Kılıçoğlu, s. 122.
106
Ayetullah El Uzma İmam Humeyni, Tam ilmihal. Kevser yayınları. İstanbul 2008.s. 37.
107
Hamenei,s. 73.
108
Kılıçoğlu, s. 123.
109
Hamenei, s. 74.
110
Erdebili. s. 61.
21
1. Yüzü yıkamak.
3. Başı meshetmek.
1. Yüzü yıkamak; Hanefi mezhebinde yüz İki kulak yumuşağı, alındaki saç
bitim yeri ile çenenin sona erdiği yer arasında kalan kısımdır.115Yüz yıkanırken sakal
sık ise üstünü yıkamak yeterlidir.116Caferi mezhebinde de yüzün sınırları aynıdır. Caferi
mezhebinde yüzün yukarıdan aşağı yıkanması gerektiği aşağıdan yukarıya doğru
yıkandığı taktirde abdestin olmayacağı117 hükmü varken Hanefi mezhebinde böyle bir
şart yoktur.
2. İki elleri dirsekler ile birlikte bir defa yıkamak farzdır: Parmaklarda dar
ve altına suyu geçirmeyen yüzük varsa, bunun mutlaka oynatılması ve altına suyun geç-
111
Kılıçoğlu, s. 123.
112
Kuleyni, El- Füru Mine’l Kafi, 3. s. 24
113
Hamenei, s. 81.
114
Tabatai, Allame Muhammed Hüseyin, Temel Dini Bilgiler, 1. Kevser Yayıncılık, Çev. Ertuğrul
Ertekin, İstanbul, 2014, s. 76.
115
şeyhül İslam Bürhanüddin Ebü’l Hasan El Merğinani,El HidayeTercemesi, 1. çev. Hasan Ege, Şelale
yayın evi. İstanbul. 1982. s. 17.
116
Fetavayi Hindiyye, 1. Çev. Mustafa Ege, Akçağ yayınları, Ankara, B.y,s. 18.
117
Erdebili,s. 60.
22
mesi sağlanmalıdır.118 Caferi mezhebinde yıkama dirsekten ele doğru olmalı elden
dirseğe doğru olması abdesti geçersiz kılar ve el yüz ile birlikte yıkansada yine kolla
birlikte yıkanmalıdır.119 Hanefi mezhebinde böyle bir şart yoktur.
1.Allah’ın kitabı ve Ehl- i Beyt İmamlarının icma ettiği şeyle muhalif olması.
Caferi mezhebi ayakların meshi hususunda özellikle ayetle sabit olan bir hükmün
hadislerle nesh edilemeyeceğini dolayısıyla Ehli Sünnetfukahasının hata ettiğini
belirtmektedirler,133 Ehli Sünnet uleması, Caferi mezhebinin belirttiği gibi bunun bir
nesih değil açık olmayan bir durumun peygamber tarafından izah edildiği şeklinde
yorumlamıştır.134Bazı Ehli Sünnet ulemasının yıkama meshetmeyi de kapsar135veya
127
İbn- i Abidin, 1, s. 124.
128
İbn Rüşd, 1,s. 78.
129
Buhârî, İlim,60; Müslim Taharet, 26.
130
Buhari vudu, 24,28; Müslim, Taharet, 3,4.
131
Tirmizi, Taharet, 37; Ebu Davut, Taharet, 50
132
Şerefuddin, s. 98.
133
Şerefuddin, s. 99.
134
Fahreddin Er- Razi, Tefsir’ül Kebir Mefatih’ül Gayb,8. Terc. Suat Yıldırım, Sadık Kılıç, Lütfullah
Cebeci, Akçağ yayınları, Ankara 1990. s. 504.
24
Ehli Sünnet uleması ise Caferi mezhebi ulemasının görüşlerine; Maide süresi 6.
Ayetinin ilgili kısmının ayaklarınızı topuklara kadar denmesi gerekirdi veya bacak ile
ayağın mafsalındaki (içerdeki) yuvarlak kemik, ancak cerrah doktorların bilebileceği bir
durumdur ki bunun herkes tarafından görünür bir şekilde açık olması gerekir140gibi
nedenlerle cevap vermiş ve Hanefi mezhebi ulemasının görüşlerinin doğruluğuna delil
getirmişlerdir.
Mesh mevzunda önemli bir noktada mest üzerine mesh edilmesi konusudur. Bu
konuda Caferi mezhebi uleması mest üzerine mesh etmeyi caiz görmemişlerdir.141
Hanefi mezhebi uleması mest üzerine mesh etmeyi caiz kabul etmiştir.142Caferi mezhebi
mestin üzerine mesh edilmemesini Maide süresi 6. Ayetteki ibareyi “Başınıza ve
mafsala kadar ayaklarınıza mesh edin.” şeklinde açıklayıp burada maksadın sadece ayak
üzerine meshi kastedildiği şeklinde hüküm vermişlerdir.143Hanefi mezhebi mestin
üzerine mesh etmeyi; Hz. Ali den nakledilen “Yolcu üç gün üç gece, mukim ise bir gün
135
Diyanet İşleri Başkanlığı, Kuran Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, 2. DİB. Yayınları, Ankara, 2007. s. 224.
136
İbn Rüşd, 1. s.78.
137
Şerefuddin, s. 98.
138
Şeyhül İslam Bürhanüddin Ebü’l Hasan El Merğinani, El Hidaye tercümesi, 1. Çev. Hasan Ege. Şelale
yayınevi. İstanbul 1982. s. 17.
139
Şerefuddin. s. 99.
140
Er- Razi, s. 504.
141
Erdebili, s. 62.
142
El Merğinani, El HidayeTercemesi, s. 46.
143
Şerefuddin, s. 122.
25
Caferi mezhebinde abdestin farzı kabul edilen; niyet, tertip, muvalat Hanefi
mezhebinde farz kabul edilmemekte olup sünnet kabul edilmektedir.
Niyet: Hanefi mezhebinde abdestte niyet sünnettir.146Niyeti dil ile söylemek ise
müstehaptır.147 Hanefilerin dışındaki Ehli Sünnetfukahasınınçoğunluğu niyetin farz
olduğu hükmünü vermişlerdir.148 Hanefiler abdest ayeti ve hadislerde niyetle alakalı bir
ibarenin bulunmadığını ayrıca namazın şartlarından; setri avret ve necasetten taharet
mevzusunda niyetin olmayışına kıyas etmişlerdir.149Caferi mezhebin ise niyet farzdır.150
Tertip: Hanefi mezhebinde sünnet kabul edilen tertip; Abdest azalarının ayetteki
sıraya göre arka arkaya, önce yüzün,kolların yıkanması, başınmeshedilmesi, sonra da
ayakların yıkanmasıdır.151Bu sıranın gözetilmemesi halinde yine abdest sahih olur, fakat
sünnete aykırı düşer.152 Caferi mezhebinde bu sıra bozulduğunda abdest yenilenmelidir.
Caferi mezhebi uleması bu konuda şu delilleri: abdest ayetinde153atfın “sümme” veya
“fa”yla değil de “vav” harfiyle gerçekleşmesine rağmen, ondan anlaşılan tertiptir.
144
Müslim, Taharet, 85.
145
Tirmizi, Daavat, 96; Tirmizi, Taharet, 71.
146
El Merğinani, El HidayeTerc. 1. s. 20.
147
Fetavayi Hindiyye, 1,s. 29.
148
İbn Rüşd, 1,s. 67.
149
Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları, İstanbul 2014.s. 190.
150
Hamenei, s. 77.
151
El Merğinani, El HidayeTerc. 1. s. 20.
152
İbni Abidin, s. 166.
153
Maide: 5/6.
26
Çünkü çoğu zaman vav- ı atıf tertiple kullanılmaktadır,154 delil göstererek tertibi farz
kabul etmişlerdir. Hanefi mezhebi uleması Maide süresi 6. Ayette abdest uzuvları “vav”
ile sıralanmıştır. “Vav” ise dil bilimcilere göre mutlak cemi için olup ondan sıra anla-
şılmamaktadır. Buna göre sıra abdest uzuvları arasında olmayıp sadece namaz kılma
isteği ile abdest alma eylemi arasındadır155 şeklinde yorumlamışlardır. Bu konuda
Caferi mezhebi kendi görüşlerinin doğruluğu hususunda Şafi ve Hanbeli fıkhında
tertibin farz156 olmasını da delil göstermektedirler. Bu şekilde delil getirmeyi Caferi
mezhebi uleması bulabildiği her konuda yapmaktadır.Hanefi fıkhi uleması ise tertibin
farz olmadığı hususunda delile ihtiyaç yoktur çünkü farz olmaması asıldır. Farz
olduğunu kabul edenlerin delil getirmesi gerektiğini belirtmişlerdir.157
1. Küçük abdest
2. Büyük abdest
154
Şerefuddin, s. 143.
155
El Merğinani, El Hidaye Terc. s. 21.
156
Döndüren, s. 191.
157
İbni Abidin, s. 166.
158
İbn Rüşd, 1, s. 81.
159
Fetavayi Hindiyye, 1, s. 30.
160
Şerefuddin, s. 144.
161
İbn- i Abidin, 1, s. 166.
27
1. Vucudun önden veya arkadansidik, dışkı, kan, meni, mezi, vedi gibi bir
necasetin veya herhangi bir sıvının çıkması.163 Caferi mezhebinde kanın vucuttan
çıkması abdesti bozan bir durum değildir.164 Çıkan kanın abdesti bozduğu konusunda
Hanefîler şu delilleri: Peygamber efendimizin hastalıktan dolayı hayız kanı durmayan
kadına abdest almayı emrettiğine dair hadisi165başka bir hadisi şerifte “ Her kim namaz-
da iken kusar veya burnundan kan akarsa, namazdan çıksın ve gidip abdest alsın. Ondan
sonra da konuşmadığı sürece gelsin, namazını bıraktığı yerden tamamlasın.”166Delil
göstererek vucuttan çıkan kanın abdesti bozduğuna dair verilen hükmün sebebidir.
Vucuttan çıkan, idrar, gaita Caferi mezhebindede abdesti bozar fakat kan abdesti
bozmaz.167Mezi ve vedi ise Caferi mezhebince tükürük gibi değerlendirilmiş ve abdesti
bozan bir durum sayılmamıştır.168
3. Ağız, burun veya bedenin diğer herhangi bir uzvundan kan, irin veya cerahat
gibi şeylerin çıkması Abdesti bozar.170 Hanefi uleması bu konuda şu hadisleri:“Her akan
kandan dolayı abdest almak gerekir”171“Her kim namazda iken kusar veya burnundan
kan akarsa, namazdan çıksın ve gidip abdest alsın. Ondan sonra da konuşmadığı sürece
162
Erdebili,s. 57.
163
El Merğinani, El hidayeTerc. s. 21.
164
Humeyni, s. 51.
165
Ebu Davut, Taharet, 28; Tirmizi, Taharet, 126.
166
İmam Malik, Taharet, 46.
167
Humeyni, s. 50.
168
Kuleyni, El- Füru Mine’lKafi, 3. s. 39.
169
Tabatai, Temel Dini Bilgiler, 1. s. 76.
170
Döndüren, s. 199.
171
El Merğinani, El Hidaye Terc. s. 22.
28
4. Ağız dolusu kusmak; Hz. Peygamber; “Kusmak abdesti bozar”174veya Hz. Pey-
gamber’in kustuktan sonra abdest aldığı hadisi175şeklindeki hadisleri delil
gösterilmişlerdir. Caferilerde kusmak abdesti bozmaz176, ayrıca Şafii ve Maliki
mezhebindede kusmak abdesti bozmaz.177
Cinsel temasta bulunmak veya aşırı temas ve dokunma abdesti bozar. Hanefi
mezhebinde iki tarafın tenasül uzuvlarını bir birine değdirmesi halinde ıslaklık olmasa
bile hem erkeğin hem kadının abdesti bozulur. İmam Muhammed’e göre ise ıslaklık
olmadıkça abdest bozulmaz.182Caferi mezhebinde abdestin bozulması için gusül
gerektirecek durumun olması gerekmektedir.183Caferi mezhebinde kişinin eşini öpmesi,
ona dokunması veya avret mahallini ellemesi ile abdesti bozulmaz.184
172
El Merğinani, El Hidaye Terc. s. 22.
173
Erdebili, s. 74.
174
Tirmizi, Taharet, 64.
175
Tirmizi, Taharet,87.
176
Kuleyni, El- Füru Mine’lKafi, 3. s. 36.
177
İbn Rüşd, 1, s. 107.
178
İbn Rüşd, 1, s. 112.
179
Ebu Davut Taharet, 77; Tirmizi, Taharet, 77.
180
İbn- i Abidin, 1,s. 111.
181
Erdebili, s. 209.
182
İbn- i Abidin, 1,s. 211
183
Humeyni, s. 50.
184
Kuleyni, El- Füru Mine’lKafi, 3. s. 37.
29
7. Mestler üzerine meshten itibaren mukim için bir günün, yolcu için üç günün
geçmiş olması veya bunların belirtilen sürelerin içinde ayaktan çıkarılması. Caferi
mezhebinde mestin üzerine mesh etme zaten caiz görülmemiştir.185
5.Dişleri misvaklamak.188
3. Mazmaza ve İstinşak.
4. Misvak Kullanmak.
185
Erdebili, s. 62.
186
Humeyni, s. 50- 53.
187
İbn- i Abidin, 1, s. 191- 216.
188
Kuleyni, El- Füru Mine’lKafi, 3. s. 22.
189
Tabatai, Temel Dini Bilgiler, 1. s. 76.
30
9. Parmakları hilallemek.
12. Kulakları meshetmek; Caferi mezhebinde kulakla alakalı bir hüküm yoktur.
190
Erdebili, s. 67.
191
Humeyni, s. 39.
192
İbn- i Abidin, Reddü’l Muhtar Ale’dDürrü’l Muhtar, 1. Terceme ve Şerh, Ahmed Davutoğlu, Şamil
Yayınevi, İstanbul 1982. s. 166.
193
Tabatai, Temel Dini Bilgiler, 1. s. 76.
31
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
NAMAZ
3.1. NAMAZ
Tekbir ile başlayıp selam ile son bulan, Hz. Peygamberin yapıp öğrettiği belirli
fiil, söz ve dualarla yerine getirilen ibadettir.194 Namaz her temiz kişinin Allah’a
yakınlaşmasıdır.195 Allah'a karşı tesbih, tazim ve şükrün ifadesidir.Namaz, Kuran'da
doksandan fazla ayette zikredilir. Önceki şeriatlerde beş vakit namaz yoktu. Ancak
vakitleri belirsiz genel anlamda namaz vardı. Namaz, hicretten bir buçuk yıl kadar önce
Mirac gecesinde farz kılınmıştır.196
Hanefi mezhebinde namazın dışındaki farzlar altı adettir. Caferi mezhebine ise beş
başlık altıda toplansa ve adları farklı olsada maksat aynıdır.
5.Vakit, 6.Niyet.198
194
MEB, Dini Terimler Sözlüğü, Devlet Kitapları Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 2009. s. 273.
195
Ali İbn’i Ebi talib, Nehcül Belağa, Terc. Abdülbaki Gölpınarlı, Ensariyan Yayınları, Kum 2007. s.
390.
196
Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhi Ansiklopedisi, 1. Feza Yayınları, 1994, İstanbul, s. 384; Sahih Buhari
Tecridi Sarih Terc. 10. s. 71,72.
197
Tabatai, Temel Dini Bilgiler, 1.s. 73- 85.
198
Fetavayi Hindiyye, 1. s. 203.
199
Döndüren, s. 282,283.
32
taharet diye iki ayrı başlık olarak almamış ikisini taharet başlığı altında toplamıştır.200
4. Elbise: Caferi mezhebi elbisenin kendine ait, murdar hayvanın derisinden veya
eti yenmeyen hayvanın kılından veya kürkünden yapılmamış, erkeğin elbisesi ipek veya
altın işlemeli olmamalı ve aynı zamanda üzerinde altın ziynet eşyası bulunmamalıdır.205
Şeklinde şartları bulunmaktadır.
6. Vakit: Kılınacak olan her namazın vaktinin şeriat ölçülerine göre girmiş olması
gerekmektedir. Vakti girmeden kılınan namaz geçersiz, vaktinden sonra kılınan namaz
ise eda değil kazadır. Vakit mevzusunda iki mezhep arasında önemli farklılıklar
bulunmaktadır.Zira Caferi mezhebi özellikle öğlen ve ikindi ile akşam ve yatsı
vakitlerinin aşağıda açıkladığım üzere çok farklı şekilde değerlendirilmiştir.
1.Sabah namazı vakti: Sabah ezanına yakın ufkun doğusundan bir aydınlık
200
Tabatai, Temel Dini Bilgiler, 1, s. 73
201
Humeyni,s. 126
202
İbn Rüşd, 1. s. 248.
203
Humeyni, s. 126.
204
Kuduri Tercemesi,Terc. Ali Arslan, Arslan Yayınları, İstanbul, B.t.s. 12.
205
Tabatai, Temel Dini Bilgiler, 1, s. 84
206
Tabatai, Temel Dini Bilgiler,1,s. 85
33
yükselmeye başlar ki buna "birinci fecir" denir. Bu aydınlık yayılınca "ikinci fecir" ve
sabah namazı vakti girmiş olur. Sabah namazının son vakti ise, güneşin doğmaya
başladığı andır.207Hanefi mezhebi ile Caferi mezhebi arasında fark yoktur.
Hanefi fıkhında Caferi fıkhındaki gibi hususi vakit ve müşterek vakitler gibi bir
durum yoktur,Hanefi fıkhında öğlenamazının vakti, güneşin tam tepe noktasına
geldikten sonra batıya doğru meyletmesi ile başlar. Güneşin tam tepeden batıya
meyletmesi anına "Fey- i Zeval" denir. Bu halde bulunan gölgeden başka, her şeyin
gölgesinin iki misline çıktığı zamana kadar öğle vakti devam eder.210İkindi namazının
vakti, gölgenin, iki misli olduğu zamandan başlar ve güneşin batmasına kadar devam
eder yani öğle namazının vaktinin çıkışından güneşin batışına kadar olan zamandır.211
Caferi mezhebi ile Hanefi mezhebi fakihleri öğlen namazı vaktinin başlaması ile
ikindi namazının vaktinin bitmesi hususunda birbirleriyle örtüşmektedirler. Caferi
mezhebindeki hususi ve müşterek vakitler ayrımı husunda Hanefi mezhebi ile
ihtilaflıdır.
207
Humeyni, s. 118.
208
El Kummi, Men la yahduruhul fakih,1. s. 140.
209
Humeyni, s. 116.
210
El Merğinani, El HidayeTerc.1. s. 63.
211
Fetavayi Hindiyye, 1. s. 178.
212
Humeyni, s. 117.
213
Zuhayli, 1.s. 395; Hamenei, s. 164.
34
namazının vakti ise gece yarısında yatsı namazı kılınacak kadar ki vakittir.214Bu iki
vakit arasındaki geniş vakitise iki namazın müşterek vaktidir ve namazların ardarda ayrı
kametlerle kılınabileceği vakittir.215
Hanefi fıkhında ise Akşam namazının vakti, güneşin batmasından başlayıp şafağın
kaybolmasına kadar devam eden zamandır.216Şafak, İmam azam'a göre, akşamleyin
ufuktaki kızartıdan sonra meydana gelen beyazlıktır.Yatsı namazının vakti, yukarda
açıklanan iki görüşe göre, şafağın kaybolmasından başlayıp ikinci fecrin doğuşuna
kadar devam eder. Fecir doğunca yatsı vakti bitmiş olur.217
Caferi mektebi yatsı namazının vakti gece yarısı olduğunu belirtirken bu konuda
Hz. Peygamberin hadisinin olduğunu ayrıca İmam Caferi Sadık’ın “Yatsı namazının son
vakti gece yarısıdır.” şeklinde buyurduğunu belirtmektedirler.218 Hanefi mezhebi
fakihleri yatsı namazının son vaktinin gece yarısı olmayıp ikinci fecre kadar olan zaman
olduğunu belirtmekte ve delil olarak İbn- i Ömer’in rivayet ettiği şu hadisi “Şafak
kırmızılıktır,şafak kaybolunca namaz kılmak farz olur.”219Başka bir delil, Ebu Katade
hadisidir: “Uyku halinde kusur yoktur. Kusur ancak, diğer namazın vakti girinceye ka-
dar namazı kılmayandadır.”220Bu hadis, sabah namazı dışında, her namaz vaktinin diğer
namaz vakti girinceye kadar devam ettiğine delalet eder.Şeklinde rivayetleri delil olarak
kabul ederek vaktin ikinci fecre kadar devam ettiğini kabul etmektedir.
Ayrıca namaz için niyet mevzusunda iki mezhep arasında namazın içindeki veya
dışındaki farzlarda olması hususunda ihtilaf etmişlerdir. Hanefi fıkhına göre niyet
namazın dışındaki şartlardan sayılırken221 Caferi mektebinde niyet namazın içindeki
şartlarında sayılmaktadır.222
Cem kelimesi, sözlük anlamı itibariyle “iki veya daha fazla şeyi bir araya
214
Humeyni, s. 117.
215
Kılıçoğlu, s. 191; Hamenei, s. 163.
216
Fetavayi Hindiyye, 1. s. 179.
217
Döndüren, s. 254
218
Tehzip, 2. s. 262
219
Ebubekir Abdürrezak İbn Hemmam San’ani, Sübülü’ Selam Şerhu Buluği’l- Meram Cem’uEdilleti’l
Ahkam, 1. B.y, Kahire 1950. s. 114.
220
Müslim Mesacid, 311
221
Fetavayi Hindiyye, 1, s. 203.
222
Tabatai, Temel Dini Bilgiler, s. 85.
35
getirmek, toplamak” anlamlarına gelir. Cem'in fıkıhtaki terim anlamı ise, “birbirini takip
eden iki namazın (öğle ile ikindinin veya akşam ile yatsının), bu ikisinden birinin
vaktinde, birlikte ve peşi peşine kılınmasıdır.223Ehli Beyt Mektebine göre cem, öğlen ile
ikindi akşam ile yatsı namazlarının vakit mevzusunda bahsettiğim üzere bu namazların
özel vakitleri dışında ardarda bir ezan iki kamet ile kılınmasıdır.224Caferi mezhebi
namazın üç vakit olduğunu kabul etmiyor namaz beş vakittir fakat üç defada cem
etmektedir.225
223
Mehmet Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, Ensar Neşriyat, İstanbul 2005. s. 70.
224
El Kummi, Men la yahduruhul fakih, 1. s. 186.
225
Kuleyni, El- Füru Mine’lKafi, 3. s. 271.
226
Erdoğan, s. 70.
227
İbn Rüşd, 1, s. 343.
228
Şerefuddin,s. 7.
229
Ebu Cafer Muhammed b. Yakup b. İshak Kuleyni,El- Füru Mine’l Kafi, 3. Tahran 1391.s.
275,287;Müsnedi Ahmed,1.s.223,251.
36
Ehli Sünnet fakihleri ise namazın cemi hususunda şu delilleri gösterirler. Her
namazı kendi vaktinde kılmak farzdır. Zira vakit, namazın şartlarındandır.
230
Kuleyni, El- Füru Mine’lKafi, 3. s. 431.
231
Nisa: 4/103
232
Bakara: 2/238
233
Hûd: 11/114
234
İsrâ: 17/78- 79
235
Müslim, Mesâcid, 174; Ebû Dâvud, Tahare, 60.
236
İbn Rüşd, 1, s. 343.
237
Buhârî, Hacc, 99; Müslim, Hacc, 288..
238
Buhârî, Hacc, 97.
37
239
Müslim, Müsafirun, 45.
240
Müslim, müsafirun, 52.
241
Müslim, Müsafirun, 50.
242
Ebu Davud, Sefer, 6; Tirmizi Cuma, 42; Nesai, Mevakıt, 42.
243
Sahihi Müslim Tercemesi, 4,136.
38
ikindiyi vaktin ilk cüzünde kılar. Akşam namazını da vaktin sonuna şafak batmadan
öncesine kadar geciktirerek bu vakitte kılar. Sonra yatsıyı ilk vaktinde
244
kılar." Abdullah b. Abbas'tan, Rasulullah'ınMedine'de öğle ile ikindiyi ve akşamla
yatsıyı yedi ve sekiz rekat olarak bir arada kıldığı rivayet edilmiştir. Ebu Eyyüb;
"Sanırım bu yağmurlu bir gecede olmuştur." demiş, İbn Abbas da "Olabilir." karşılığını
vermiştir. Amr da der ki: "Ben, “Ey Ebu Şasa! sanırım Hazreti Peygamber öğleyi
ertelemiş ikindiyi vaktin başında kılmış, akşamı ertelemiş yatsıyı vaktin başında
kılmıştır.” dedim. O da “Ben de öyle sanıyorum dedi.” Müslim şöyle der: "Rasulullah,
korku ve yolculuk olmaksızın öğle ve ikindi ile akşam ve yatsıyı bir arada kıldı."
Müslim'in bir diğer rivayetinde: "Korku ve yağmur olmaksızın" denilmiştir.245
Sonuç olarak Hanefi mezhebinde hac farizası dışında normal yolculuk, hastalık ve
benzeri darlık zamanlarında öğle ve akşam namazlarını son vakitlerinde, hemen
arkasından da ikindi ve yatsı namazlarını ilk vakitlerinde namazı arka arkaya kılmak
caizdir. Böylece iki namaz birlikte fakat kendi vakitlerinde kılınmış olur. Bu uygulama,
İslam'ın müslümanlara getirdiği bir kolaylıktır.246Caferi mezhebinde ise öğlen ile ikindi.
Akşam ile yatsı hiçbir mazaret gerekmeksizin cem edilir.247Caferi mezhebi namazın beş
ayrı vakitte kılınmasını daha faziletli olduğunu kabul etmelerine rağmen, günümüz
hayat şartları ve iş yoğunluğu sebebiyle beş vakit kılamayıp namazı tamamıyla terk
etme endişesi sebebiyle cem etmenin kolaylığından istifade edilmesi fikri
belirtmektedirler.248
244
Mâlik, el- Müdevvenetü'l Kübra, 1. 116- 117.
245
Buhari, Mevâkît,12; Müslim, Müsâfîrîn, 54; EbûDâvud, Sefer, 5; Nesâî, Mevâkit, 47; Malik, Sefer, 5.
246
Zuhayli, 2. s. 442.
247
Kuleyni,El- Füru Mine’l Kafi, 3. s. 286; Şerefuddin, s. 7.
248
Şirazi, s. 107.
39
EşhedüenneMuhammedenResûlullâh (2 defa):
Caferi mezhebinde farz olan namazı kılmak için getirilen kâmet ise,
Hanefi mezhebinde namazın içindeki farzlar altı iken Caferi mezhebinde namazın
içindeki farzlar niyet, selam, tertib, muvalatın farz kabul edilmesi ile birlikte onbirdir.
249
El Kummi, Men la yahduruhul fakih, 1. S. 188;Humeyni, s. 144.
250
Kuduri Tercemesi, s.11.
251
Humeyni, s. 143; Erdebili, s. 177.
252
İmam Mavsili, s. 59.
40
253
Humeyni, s. 147; Hamenei, s. 173.
254
Döndüren, s. 297- 311.
255
Erdoğan,s. 458.
256
Humeyni, s. 148.
257
Fetavayi Hindiyye, 1, s. 229.
258
Humeyni, s. 147.
259
Kılıçoğlu, s 173; Hamenei, s. 177.
260
Erdebili, s. 179.
261
Müslim, salat, 21- 25; ibn Mace, İkame, 115.
41
Caferi mezhebinde ayakta duramayacak kadar hasta olan bir kimse dahi
imkanınisbetinde başlama tekbirini kıyam halinde getirmeli, daha sonra kendisine en
uygun gelen bir şekilde oturmalıdır. Bu da mümkün değilse ayakta durmaya en yakın
bir halde tekbir almalı sonra uygun vaziyette namazına devam etmelidir.Kıyamda duran
kimsenin, kıyamda iken vücudunu dik ve düzgün tutması, omuzlarını serbest bir şekilde
aşağıya bırakması, ellerini bağlamayıp bacaklarının yan tarafına doğru sarkıtması,
Allah’a tam bir bağlılık ve sevgi ile kalpten yönelmesi, ayaklarını bir hizada tutması,
erkekse; ayaklarının arasında üç açık parmakla bir karış arası açıklık bırakması, kadın
ise; ayaklarını birbirine bitiştirmesi sünnettir.Kıyamda iken ayakları normal duruş
denilmeyecek şekilde birbirinden uzak tutmak namazı bozar.263
Hanefi fıkhında kıyam farz ve vacib namazlarda bir rükündür ve bir esastır.
Bundan dolayı kıyama gücü yeten kimsenin oturarak kılacağı farz veya vacib namaz
caiz olmaz.Rükünlerfarz olduğundan onlara riayet etmek gerekir.Bir hasta gerçek olarak
veya hükmen ayakta durmaktan aciz kalsa, namazını oturarak veya sırtüstü
kılar.264Gücü yetiyorsa rüku ve secdeleri yapar; çünkü zorluklar kolaylığı kazandırır.
Zaruretler de, kendi miktarlarınca bir ölçüye bağlanır.265
Kıyamda diğer bir farklılık ise Hanefi fıkhında kıyamda sağ elini göbeğinin altın-
da olmak üzere sol eli ve bileği üzerine koyması sünnettir. Hz. Ali’den rivayete göre
şöyle demiştir: “Sağ elin sol el üzerine göbeğin altına konması sünnetten-
dir.”266Caferilerde ise el açık sarkıtılır ve Caferi fıkhında namazda elleri birbiri üzerine
koymak, göbek, göğüs üzerinde bağlamak, elleri üst üste koymak namazı bozan
durumlar arasında sayılmıştır.267
3. Kıraat:Kıraat; Caferi mektebinde namazın ilk iki rekatında Fatiha süresi ile
262
Kal’aci, Muhammed Revvas, Fıkıh Lügatı, Ocak yayıncılık, İstanbul2012, s. 265
263
Kılıçoğlu, s.173; Erdebili, s. 207.
264
Buhari, Taksir, 19; Tirmizi, Salat, 157.
265
Döndüren, s. 300.
266
Ebu Davut, salat, 118.
267
Kılıçoğlu, s. 184.
42
peşinden zammı birtam sureyi okumaktır. Namazda Fatiha’yı ve zammı sureyi birinci
ve ikinci rekatlarda okumak farzdır.268 Diğer rekatlarda ise, yalnızca Fatiha veya en az
bir kez “tesbihatıerbea”(dörttesbih) denilen“sübhanallahi,
velhamdulillahi,velailaheillallahuvallahuekber.” Zikri okunur.Tesbihatı öğrenemeyen
veya doğru okuyamayan bir kimse, namazın üçüncü ve dördüncü rekatlarında da
Fatiha’yı okumalıdır. Tesbihatı erbea’yı üç kez okumak iyi olmakla beraber, bir kez
yada tek olmak kaydıyla daha fazla da okunabilir.269
Hanefi fıkhında vitr ve nafile namazların bütün rekatlarında, iki rekatlı farzların
her iki rekatında kıraat farzdır.270 Fakat dört rekatlı farz namazlarda üç rekatlı farz
namazda, tayin yapılmaksızın yalnız iki rekatında kıraat farzdır. Ancak kıraatin ilk iki
rekatta yapılması vacib görülmüştür.271 Bunun için ilk iki rekatta kıraatin kasten terk
edilmesi mekruhtur. Yanılarak terk edilmesi de sehiv secdesi yapılmasını gerektirir.
Farzların diğer rekatlarında Fatiha okunması, sahih kabul edilen görüşe göre
vacibtir.272Yanılarak Fatiha'nın terk edilmesi de sehiv secdesini gerektirir.273
268
Humeyni, s. 152.
269
Kılıçoğlu, s.174
270
Müzemmil: 73/20.
271
Döndüren, s. 303.
272
Tirmizi, Mevakıt, 69.
273
Döndüren, s. 303.
274
Erdebili, s. 207.
275
Buhari, ezan, 111- 112; Daavat, 64; Müslim, Salat, 72; Tirmizi, Salat, 71
43
Hanefi Fıkhında tek başına namaz kılarken öğle ve ikindi namazları ile gündüz
kılınan nafile namazlarda gizli okumak vaciptir. Gizli okumanın ölçüsü, sadece
kendisinin duyabileceği kadar kısık bir sesle okumaktır. Sabah, akşam ve yatsı
namazları ile gece kılacağı nafile namazlarda kişi serbesttir; isterse sesli, isterse kısık
sesli okuyabilir.277
Cemaatle kılınan namazda imam, sabah namazı ile akşam ve yatsı namazlarının
ilk iki rekatında sesli okumalıdır. Cuma namazında, bayram namazlarında, cemaatle
kılınan teravih namazında, teravihten sonra cemaatle kılınan vitir namazında da imam
kıraati yüksek sesle yapar.İmam, öğle ve ikindi namazlarının bütün rekatlarında, akşam
namazının üçüncü ve yatsı namazının son iki rekatında kıraati hafi yapar.278
276
Kılıçoğlu, s.174
277
Döndüren, s. 316.
278
Döndüren, s. 316.
279
Humeyni, s. 158,159; Erdebili, s. 179.
44
nettir.Huzeyfe (r.a)’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Hz. Peygamber ile namaz kıl-
dım. Ruküda “Sübhanerabbiyel azim”, secdede “Sübhanerabbiyelala” derdi.280İbn
Mesud’ın naklettiğine göre Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizden biri rükuya
vardığı zaman, üç kere “Sübhanerabbiyelazim” desin. Bu sayı tesbihin en az ölçüsüdür.”
281
5. Sücüd:Caferi fıkhında secde; alnın, her iki elin içinin, her iki diz kapağının ve
iki ayağın başparmak uçlarının yere konmasıdır.Namaz kılan bir kimsenin farz ve
sünnet namazların her rekatındarükudan sonra iki secde yapması farzdır.Secdelerde
zikir olarak en az üç kere “Sübhanallah” veya bir kez“Sübhanerabbiyel ala ve
bihamdih” denilmesi farzdır.Secdede de farz olan zikirler okunurken beden sakin
olmalıdır.Birinci secdenin zikri tamamlandıktan sonra oturulmalı ve beden
sakinleştikten sonra ikinci secdeye gidilmelidir. Namaz kılanın alnını koyduğu yer,
dizlerini yahut ayak parmaklarını koymuş olduğu yerden dört bitişik parmaktan daha
aşağı veya daha yukarı olmamalıdır.Ayaklar secde anında başparmakların ucu yere
değecek şekildeyere konmuş olmalıdır. Başın ön tarafı ile secde edilmelidir.284
280
Ebu Davut, Salat, 147; İbn Mace, İkamet, 20.
281
İbn Mace, İkame, 20.
282
Müslim, Salat, 71; Buhari, Ezan, 52, 74, 82.
283
Humeyni, s. 170; Erdebili, s. 202.
284
Erdebili, s. 192; Kılıçoğlu,s. 176.
45
Atılmış yün, pamuk, saman, sünger ve kar gibi bir şey üzerine secde edildiği za-
man, eğer bunlar yoğunluk meydana getirip, hacimleri anlaşılırsa secde caiz olur. Fakat
bunların içinde yüz kaybolup hacimleri anlaşılmaz ve yüz aşağıya tam yerleşip sertlik
hissedilmezse secde caiz olmaz.Çuval içinde bulunan buğday, arpa, pirinç ve darı gibi
hububat üzerine secde yapılabilir. Fakat çuval içinde bulunmayan buğday ve arpa üzeri-
ne secde edilebilirse de, darı ve burçak gibi kaygan hububat üzerine secde yapılamaz.
Küçük bir taş üzerine secde edilemez. Ancak alnın çoğu, bu taş ile birlikte yere te-
mas edecek olursa secde caiz olur.Bir özür bulunmasa bile yere serilen temiz bir şey
üzerine secde edilebilir. Hatta bu şeyin serildiği yer temiz olmasa bile üzerinde namaz
kılınabilir. Yeter ki, o yerin pis kokusu veya rengi gibi bir eseri ortaya çıkmasın. Ancak
böyle bir şeyin yere serilmesi sıcaktan veya soğuktan korunmak yahut elbiseyi tozdan
topraktan korumak amacıyla olmalıdır. Yoksa oturma veya secde halinde yere temas
edecek olan azaları mücerret olarak topraktan korumak için yere bir şey sermek kerahet-
ten hâli değildir. 288
Diğer bir farklılık ise secde yapılacak uzuv hususudur;Caferi fıkhında özür
durumunda çene ve benzeri uzuvlarla secde yapılırken289 Hanefi fıkhında özür bulunsa
bile çene, yanak veya kulak ile secde yapılamaz. Çünkü bu uzuvlar secde mahalli değil-
285
Ebu Cafer es- Saduk Muhammed b. Ali b. el- Hüseyin İbn Babeveyh el- Kummi,Men la Yahduruhü'l-
Fakih,1. Daru't- Taaruf li'l- Matbuat, Beyrut- Lübnan 1994/1414. S. 174
286
El Kummi, Men la yahduruhul fakih, 1. s. 174.
287
Humeyni, s. 165; Hamanei, s. 202.
288
Döndüren, s. 310.
289
Humeyni, s. 165.
46
dir. Alın veya burunda secdeye engel bir özür bulunursa, ima ile secde yapılır.290 Ayrıca
secde yaparken yalnız alınla yetinmeyip alınla beraber burnu da yere koymak
vacibdir.291
Diğer bir farklılık ise secdede okunan dua mevzusudur. Caferi fıkhında secdelerde
zikir olarak en az üç kere “Sübhanallah” veya bir kez“sübhanerabbiyelalâvebihamdih”
denilmesi farzdır. Hanefi fıkhında ise secdelerdeki tesbihte, “Sübhane rabbiyel ala”
demek sünnettir.292
Caferi fıkhında okunması farz olan teşehhüd şöyledir: “Eşhedüenla ilahe illallahu
vahdehula şerike leh ve eşhedüennemuhammedenabduhuveResulüh.Allahümmesalli ala
Muhammed’in ve Ali Muhammed.” 295Hanefi mezhebinde ise tahiyyat duası okunur.
290
Döndüren, s. 309.
291
Zuhayli, s. 521,522.
292
El-Merğinani, El HidayeTercemesi, s. 85
293
Erdebili, s. 200; Humeyni, s. 168
294
Ebu Davut, salat, 178; Nesai, Tatbik, 15
295
Erdebili, s, 200.
47
İbn Mesud (r.a)’un naklettiği bir hadiste şöyle buyurulur: “Hz. Peygamber sağına
ve soluna selam vererek; “es–Selamualeyküm ve rahmetullah, es- Selamualeyküm ve
rahmetullah” der ve sağa sola dönerken yanağının beyazlığı görünürdü.”298
Fakihlerin çoğunluğuna göre, sağ tarafa “es- Selamu” demekle namaz sona ermiş
olur. Bir görüşe göre, sol tarafa selam verilmesi sünnettir. Bu yüzden ilk selamı vermiş
olan imama, artık bundan sonra başkasının uyması da sahih olmaz.
296
Hamenei, s. 212; Kılıçoğlu, s. 179.
297
Döndüren, s. 318.
298
Müslim, İkame, 27; Tirmizi, Mevakıt, 105.
299
Kılıçoğlu, s. 179; Hamenei, s. 212.
300
Kılıçoğlu, s. 180.
48
iki secde arasındaki oturuşta söz konusu olur.301 Mesela; rükudan kıyama doğrulurken
vücut dimdik bir hale gelmeli, sükunet bulmalı, en az bir kere; “Sübhanallahi- lazim”
diyecek kadar ayakta durup daha sonra secdeye varmalıdır. İki secde arasında da bu şe-
kilde bir tesbih miktarı durmalıdır.
Hz. Peygamber, namazını kötü bir şekilde kılmakta olan bedeviye şöyle buyur-
muştur: “Namaza kalktığın zaman tekbir getir, sonra kolayına gelen Kuran ayetlerinden
bir kısmını oku. Sonra mutmain olacak şekilde rüku yap, sonra mutmain olacak şekilde
secde yap. Sonra bunu bütün namazın süresince böyle yap.”302 Tadili erkana riayet edil-
meksizin kılınan namazın sonunda sehiv secdesi yapmak gerekir.303
2- Namazda iken kasıtlı veya kasıtsız abdest yada guslü bozan herhangi bir
durumun ortaya çıkması.Hanefi mezhebinde hüküm aynıdır.
3- Namazda elleri birbiri üzerine koymak, göbek, göğüs vs. üzerinde bağlamak,
üst üste koymak namazı bozan bir durumdur.304 Hanefi fıkhında ise elleri göbekte
bağlamak sünnettir. Hz. Ali’den rivayete göre şöyle demiştir: “Sağ elin sol el üzerine
göbeğin altına konması sünnettendir.”305
301
İbn- i Abidin, 2. s. 219.
302
Buhari, Ezan, 95; Müslim, Salat, 45.
303
Döndüren, s. 313.
304
Erdebili, s. 207.
305
Ebu Davut, Salat, 118.
306
Humeyni, s.175; erdebili, s. 207.
307
Buhari, Ezan, 111, 112; Müslim, Salat, 72; Tirmizi, Salat, 71.
49
virmek namazı bozar. Özür sebebiyle sırtını kıble tarafına çevirirse, namazı bozulmaz.
Çünkü bu gibi hareketler bağışlanmıştır.308
6- Namazda kasten konuşmak; Anlamı olsun veya olmasın bir yada daha fazla
kelime söylemek. Hanefi mezhebinde hüküm aynıdır.
8- Namazda iken dünya işleri için sesli olarak ağlamak. Sessiz bir şekilde ağlamak
namazı bozmaz ise de güzel bir davranış değildir. Ancak Allah korkusundan, Allah
aşkından, ahirette ki halini düşünmekten dolayı sesli veya sessiz ağlamak namazı
bozmadığıgibi en üstün amellerdendir. Zira Resulullah’ınveonikiimam’ların namazda
özellikle de secde halinde iken ilahi aşk ile nasıl gözyaşları döktükleri hepimizin
malumudur.309
9- Namazda uyumak. Belli kıstasları olması ile birlikte iki mezhepte de hüküm
aynıdır.
10- Namazda iken yemek, içmek namazı bozar fakat dişin dibinde kalan yemek
artıklarını yutmak namazı bozmaz.Hanefi mezhebinde nohut tanesinden küçük ise
mekruhtur. Büyük ise namazı bozar.310
11- Namazın rükun denilen kısımlarından her hangi birini kasten veya
unutkanlıkla, rükun olmayan kısımlarından da her hangi birini kasten eksik veya fazla
yapmak.311Hanefi mezhebinde rüknün terki namazı bozar fakat rüknün tehiri veya
vacibin terki sehiv secdesi gerektirir.312
308
Mehmed Zihni, Elhac, Nimeti İslam, Salah Bilici Kitap evi Yayınları, İstanbul, 1976, s.263
309
Erdebili, s. 209.
310
Döndüren, s. 331.
311
Erdebili, s. 206- 210; Hamenei, s. 221- 223; Humeyni, s. 174- 178.
312
Fetavayi Hindiyye, s. 421.
313
Erdoğan, s. 499.
50
Yanılarak namazın rükünlerinden birisini tehir veya bir vacibi terk yahut tehir ha-
linde, namazın sonunda yapılması gereken secdelerdir. Hanefi fıkhında sehiv secdesi
vaciptir.316
Caferi mektebinde Namazın selamı verildikten sonra beden Kıbleden her hangi bir
tarafaçevrilmeden veya namaz kılmaya engel olacak bir durum ortaya çıkmadan,
kalpten sehiv secdesine niyet edilir. Alın, üzerine secde edilmesi uygun olan bir şey
üstüne konulur ve şu zikir okunur: “Bismillahi ve billahi
esselamualeykeeyyühennebiyyü ve rahmetullahi ve berakatüh.”Sonra, secdeden
kalkılarak oturulur. İkinci defa secdeye gidilir ve yine bu zikir okunur. Secdeden kalkılır
oturarak teşehhüd okunur ve selam verilerek iki secdeden ibaret olan sehiv secdesi
yerine getirilmiş olur.317
Hanefi mezhebinde son oturuşta yalnız tahiyyat okunduktan sonra sağa selam ve-
314
Zihni, s. 261.
315
Humeyni, s. 191;Erdebili, s. 223.
316
Fetavayi Hindiye, 1, s. 422.
317
Erdebili, s. 225; Humeyni, s. 191- 193.
51
rilir, selamdan sonra iki secde yapıp tahiyyat duasını okur ve selam verir.318
1) Günlük namazlar.
2) Ayât namazı.
3) Cenaze namazı.
5) Vacip ihtiyata göre; büyük oğlun üzerine farz olan babanın kaza namazı.
6) Ecir olma, nezir, yemin ve ahdetmekten dolayı farz olan namaz. Cuma namazı
ise günlük namazlardan sayılır.319
Günlük farz namazlar, her biri dört rekât olan öğlen ve ikindi, üç rekat akşam,
dört rekat yatsı ve iki rekat sabah namazı olmak üzere beş tane namazdan ibarettir. Bu
hususta Hanefi mezhebi ile Caferi mektebi arasında fark bulunmamaktadır.
3.1.5.2. Ayâtnamazları
1) Güneş tutulması.
318
Kuduri Tercemesi, s. 17.
319
Humeyni, s. 116
52
kılınmalıdır.320
Deprem şiddetli rüzgar, aşırı yağmur, aşırı soğuk ve benzeri doğal afet
durumlarında ise imam Ebu Hanife “eğer kişi namaz kılsa iyi etmiş olur, kılmasa bir şey
lazım gelmez” demiştir.324Nitekim Peygamberimiz şiddetli bir rüzgar estiğinde şöyle
dua etmiştir:“Allah’ım! Senden rüzgarın en hayırlısını, rüzgarla gönderdiklerinin en
hayırlısını isterim, bu rüzgarın kötülüğünden, bu rüzgardakilerin kötülüğünden ve
rüzgarla gönderdiğin şeylerin kötülüğünden sana sığınırım.”325Bu durumlarda namaz ve
dua, tabiat olaylarının insanlarda ve çevrede hasıl edebileceği olumsuz etkilere karşı
Allah'tan yardım dileme mahiyetindedir.
Ayât namazı iki rekattır ve kılınma şekli şöyledir: Niyet edildikten sonra tekbir
alınır ve bir Fatiha ve bir sure tam olarak okunur. Rükûyagidilir ve rükudan kalkılır.
Yine bir Fatiha ve bir sure okunarak tekrar rükuya gidilir; bu iş beş defa tekrarlanır,
beşinci rükudan doğrulduktan sonra iki secde yapılır, ayağa kalkılıp ikinci rekat da
birinci rekat gibi kılınır; teşehhüt okunup selam verilir.
320
Erdebili, 261.
321
Döndüren, s. 429.
322
Buhârî, Küsûf, 15.
323
İbn Rüşd, 1, s. 416.
324
İbn Rüşd, 1,s. 417.
325
Tirmizî, Daavât, 48, 88; Müslim, İstiska, 15
53
Ehli Beyt mektebine göre farz olan bu namaz Hanefi mezhebine göre güneş
tutulmasında sünnet ay tutulması ve doğal afetlerde iki rekat namaz kılma sünnettir. Her
iki mezhepte namaz ezansız ve kametsiz kılınır. Caferi mensupları bu namazı yukarda
belirttiğim şekliyle bir rekatta beş defa ruku yapılır ve her rükûdan sonra fatiha ve bir
süre okunur. Beşinci rükudan sonra secde yapılır.328Hanefi mezhebinde ise diğer
namazlar gibi her rekatta bir rüku iki secde yapılır. kıraat açıktan yapılır.329
Ehli Beyt mektebince Müslüman bir ölünün veya altı yaşını tamamlamış
Müslüman çocuğun namazını kılmak farzdır. Ancak altı yaşına gelmeyen bir çocuğun
cenaze namazını kılmak müstehaptır.330 Hanefi mezhebine göre ise diri olarak doğduğu
bilinen veya bedeninin çoğu diri olarak çıkan bir çocuk yıkanıp namazı kılınır. Böyle
olmayınca, yalnız yıkanır, üzerine namaz kılınmaz.331
326
Erdebili, s. 264; Humeyni, s. 221- 223.
327
Döndüren, s. 430.
328
Erdebili, s. 264.
329
Kuduri Tercemesi, s. 23
330
Kılıçoğlu, s. 239; Humeyni, s. 88- 89.
331
Kuduri Tercemesi, s. 26.
54
farz kabul edilmemekte ancak abdestli olma sünnete ve adaba uygun olarak
değerlendirilmektedir.332Hanefi fıkhında ise abdest farzdır.
332
Kuleyni,Furu- u Kafî, 3. s. 178.
333
Kuduri Tercemesi, s. 26.
334
Humeyni, s. 91
335
Erdebili, s. 354.
336
Döndüren, s. 724.
337
Kılıçoğlu, s. 248; Hamenei, s. 254.
55
kaza namazlarını kılmak ise, daha iyi olmakla birlikte farz değildir.Hanefi fıkhında bu
şekilde bir namaz yoktur ancak ıskatı salat denilen namaz borcunu düşürme için kazaya
kalmış beş vakit farz namazlarla vitir namazlarının bağışlanması umudu ile yapılan bir
sadaka verme işlemi bazı ilmihallerde geçmektedir.338
3.1.5.6. Ecir Olma, Nezir, Yemin ve Ahdetmekten Dolayı Farz Olan Namaz
Caferi mezhebinde bir kişinin her hangi bir sebeple kendi kendine Allah rızası için
şu kadar namaz kılacağım deyip söz verip ahdederse bunu yerine getirmek üzerine farz
olur.339 Hanefi mezhebinde ise vacip olur.340
338
Döndüren, s. 479.
339
Kılıçoğlu, s. 249.
340
Döndüren, s. 568.
56
SONUÇ
Diğer taraftan Hanefi mezhebi ile Caferi mezhebi arasında ihtilaflara bakıldığında
bazı durumlarda diğer Ehli Sünnet mezhepleri ile Caferi mezhebi arasında uygunluk
görülmektedir.Mesela tertibin Şafi mezhebinde farz kabul edilmesiyada muvalat’ın
Maliki ve Hanbeli mezheplerinde farz kabul edilmesi Caferi fakihler tarafından kendi
haklılıklarının ispatı olarak kullanılmaktadır.
KAYNAKÇA
Atar, Fahrettin Atar, Fıkıh Usulü, Marmara Ünv. İlahiyat Fak.Yayınları, İstanbul 2008.
Caferilik ve Doğuşu,
http://www.islamkutuphanesi.com/turkcekitap/online/caferilik_ozetle/caferili
k_ozetle.htm, Erişim Tarihi: 08.03.2015.
DİB. Kuran Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, 2. DİB. Yayınları, Ankara, 2007.
Ebu Dâvud, Süleyman b. Ali b. Eş’as es- Sicistânî (202-275 h.);es- Sünen, I- V, Çağrı
Yayınları,2. Baskı, İstanbul (1992).
Ebu Zehra, Muhammed Ebu Zehra, İslamda Fıkhı Mezhepler Tarihi, Çev. Abdülkadir
Şener, Hisar Yayınevi. B. y, B.t,
El- Askalani, İbn Hacer, Metalibul- Aliye, 4, Çev. Adem Yerinde ve Hüseyin Kaya,
Ocak Yayınları, İstanbul2006.
El- Buhârî, Ebu Abdillah Muhammed b. İsmail (v. 256 h.); el- Câmiu’s- sahîh, I- VIII,
Çağrı Yayınları,2. Baskı, İstanbul (1992).
59
En- Nesâi, Ebu AbdirrahmanAhmed b. Şuayb (215- 303 h.); es- Sünen, I- VIII, Çağrı
Yayınları,2. Baskı, İstanbul 1992.
Er- Razi, Fahreddin,tefsir’ül Kebir Mefatih’ül Gayb,8. Terc. Suat Yıldırım, Sadık Kılıç,
Lütfullah Cebeci,Akçağ yayınları, Ankara 1990.
Hamenei, Ayetullah Seyyid Ali, 1. Fıkıh Dersleri, Çev. Yusuf- Derya Töre, Asr
Yayıncılık, İstanbul, 2013.
Humeyni. Ayetullah El Uzma İmam. Tam ilmihal. Kevser yayınları. İstanbul 2008.
İbnMâce,Muhammed b. Yezîd el- Kazvînî (207- 275 h.); es- Sünen, I- II, Çağrı
Yayınları,2. Baskı, İstanbul (1992).
Kanatlı, Hasan, Ehli Beyt Dosyası, Evrensel Değerler Yayıncılık, İstanbul 2010
Kılıçoğlu, Kemal, Ehl- i Beyt Yolu Alevi İlmihali [Elektronik Sürüm], Oniki İmam
Yayınları, İstanbul, B.y,
Kuleyni,Ebu Cafer Muhammed b. Yakup b. İshak, El- FüruMine’l Kafi, 3,Tahran 1391.
Kuleyni, Muhammed b.Yakub b. İshak, Usulü El- Kafi. 1, Çev. Vahdettin İnce, Darul
Hikem, İstanbul 2008.
el- Kummi,Ebu Cafer es- Saduk Muhammed b. Ali b. el- Hüseyin İbn Babeveyh (ö.
381 h.) Men la Yahduruhü'l- Fakih, Daru't- Taaruf li'l- Matbuat, Beyrut-
Lübnan 1994/1414.
Malik İbn Enes, Ebu Abdillah El Esbahi (v. 179 h.); el- Muvatta, Çağrı Yayınları, 2.
Baskı, İstanbul 1992.
MEB, Dini Terimler Sözlüğü, Devlet Kitapları Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 2009.
Muhammed Taki, Seyyid Muhammed Said et- Tabatbail- Hakim, Usulil- AmmeLi’l-
Fıkhil- Mukarin, Darul- Endülüs, I.Kitap, Beyrut 1963.
Müslim, Ebu’l- Hüseyin el- Haccâcen- Neysâbûri (v. 261 h.); el- Câmiu’s- sahîh, I-
VIII, Çağrı Yayınları,2. Baskı, İstanbul (1992).
Sofuoğlu,Cemal, Şia’nın Hadis Anlayışı, s. 127- 128; Salus, 141. Din bilimleri
Akademik Araştırma Dergisi IV (2004), Sayı: 1129.
Şaban, Zekiyyüddin, Usûlü- l Fıkh, Çev. İbrahim Kafi Dönmez, TDV. Yayınları,
Ankara, 2008.
Şirazi, Ayetullah Uzma Nasır Mekarim, İnançlarımız, Çev. İsmail Bendiderya, Kevser
Yayıncılık, İstanbul, 1997,
61
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 39, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,
İstanbul2010.
Zihni, ElhacMehmed, Nimeti İslam, Salah Bilici Kitap evi Yayınları, İstanbul 1976.
ÖZGEÇMİŞ
Kişisel Bilgiler
Eğitim Durumu
Bilimsel Faaliyetleri
İş Deneyimi
Stajlar
Projeler
İletişim
Tarih