You are on page 1of 73

ABDEST VE NAMAZ’DA

CAFERİ MEZHEBİ İLE HANEFİ MEZHEBİ


ARASINDAKİ FARKLILIKLAR
binali koçoğlu
Yüksek Lisans Tezi
Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı
Yrd. Doç. Dr. H. Murat KUMBASAR
2015
Her Hakkı Saklıdır.
T.C
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

Binali KOÇOĞLU

ABDEST VE NAMAZ’DA
CAFERİ MEZHEBİ İLE HANEFİ MEZHEBİ
ARASINDAKİ FARKLILIKLAR

YÜKSEK LİSANS TEZİ

TEZ YÖNETİCİSİ
Yrd. Doç. Dr. H. Murat KUMBASAR

ERZURUM- 2015
I

İÇİNDEKİLER

ÖZET............................................................................................................................. IV
ABSTRACT .................................................................................................................... V
KISALTMALAR DİZİNİ ........................................................................................... VI
ÖNSÖZ ......................................................................................................................... VII
GİRİŞ ............................................................................................................................... 1

BİRİNCİ BÖLÜM
CAFERİLİK VE HANEFİLİK HAKKINDA GENEL BİLGİ
1.1. CAFERİ MEZHEBİ HAKKINDA GENEL BİLGİ ............................................. 2
1.1.1. İmam Caferi Sadık ve 12 İmam ........................................................................... 2
1.1.2. Caferilik ............................................................................................................... 3
1.1.3. İmamet Meselesi .................................................................................................. 5
1.1.4. Caferi Mezhebinde Hüküm Verme Kaynakları ................................................... 8
1.1.4.1. Kitap............................................................................................................... 9
1.1.4.2. Sünnet .......................................................................................................... 11
1.1.4.2.1.Haberi Vahid Hakkında Tutumları ......................................................... 12
1.1.4.3. İcma ............................................................................................................. 13
1.1.4.4. Akıl .............................................................................................................. 14
1.2. HANEFİ MEZHEBİ HAKKINDA GENEL BİLGİ ........................................... 14
1.2.1.Ebu Hanife .......................................................................................................... 14
1.2.2. Hanefi Mezhebinin Hüküm Verme Usulü ve Kaynakları ................................. 15
1.2.3. Hanefi Mezhebinin Haberi Vahid'i Kabul Şartları ............................................ 16

İKİNCİ BÖLÜM
ABDEST
2.1. ABDEST .................................................................................................................. 18
2.1.1. Abdest Almanın Farz Olduğu Durumlar ........................................................... 18
2.1.1.1. Caferi Mezhebinde Abdest Almanın Farz Olduğu Durumlar ...................... 18
2.1.1.2. Hanefi mezhebinde Abdest Almanın Farz Olduğu Durumlar ..................... 19
2.1.2. Abdestin Farzları................................................................................................ 19
2.1.2.1. Caferi Mezhebinde Abdestin Farzları .......................................................... 19
II

2.1.2.2. Hanefi Mezhebinde Abdestin Farzları ......................................................... 21


2.1.2.3. Ayakların Yıkanması veya Mesh Edilmesi Meselesi .................................. 22
2.1.3. Caferi Mezhebinde Farz Olup Hanefi Mezhebinde Farz Olmayan Durumlar... 25
2.1.4. Abdesti Bozan Durumlar ................................................................................... 26
2.1.4.1. Caferi Mezhebinde Abdesti Bozan Durumlar ............................................. 26
2.1.4.2. Hanefi Mezhebinde Abdesti Bozan Durumlar............................................. 27
2.1.5. Abdestin Sünnetleri............................................................................................ 29
2.1.5.1. Cafer Mezhebinde Abdestin sünnetleri........................................................ 29
2.1.5.2.Hanefi Mezhebinde Abdestin Sünnetleri ...................................................... 29

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
NAMAZ
3.1. NAMAZ................................................................................................................... 31
3.1.1. Namaza Hazırlık Şartları ................................................................................... 31
3.1.1.1. Caferi Mektebinde Namaza Hazırlık Şartları .............................................. 31
3.1.1.2. Hanefi Mezhebinde Namaza Hazırlık Şartları ............................................. 31
3.1.1.3. Namaz Vakitleri ........................................................................................... 32
3.1.1.4. Namazların Cem- i Meselesi........................................................................ 34
3.1.1.5. Ezan ve Kamet ............................................................................................. 39
3.1.2. Namazın İçindeki Farzlar................................................................................... 39
3.1.2.1. Caferi Mezhebinde Namazın İçindeki Farzlar ............................................. 40
3.1.2.2. Hanefi Mezhebinde Namazın İçindeki Farzlar ............................................ 40
3.1.3. Namazı Bozan Belli Başlı Durumlar ................................................................. 48
3.1.4. Sehiv Secdesi ..................................................................................................... 49
3.1.4.1. Caferi Mezhebinde Sehiv Secdesi Gerektiren Haller .................................. 50
3.1.4.2. Hanefi Mezhebinde Sehiv Secdesi Gerektiren Durumlar ............................ 50
3.1.4.3. Sehiv Secdesinin Yapılışı ............................................................................ 50
3.1.5. Caferi Mezhebinde Farz Namazlar .................................................................... 51
3.1.5.1. Günlük namazlar .......................................................................................... 51
3.1.5.2. Ayât namazları ............................................................................................. 51
3.1.5.3. Cenaze Namazı ............................................................................................ 53
3.1.5.4. Tavaf Namazı ............................................................................................... 54
III

3.1.5.5. Büyük Oğlun Üzerine Farz Olan Babanın Kaza Namazı ............................ 54
3.1.5.6. Ecir Olma, Nezir, Yemin ve Ahdetmekten Dolayı Farz Olan Namaz ......... 55
SONUÇ ........................................................................................................................... 56
KAYNAKÇA ................................................................................................................. 58
ÖZGEÇMİŞ ................................................................................................................... 62
IV

ÖZET

YÜKSEK LİSANS TEZİ


ABDEST VE NAMAZ’DA CAFERİ MEZHEBİ İLE HANEFİ MEZHEBİ
ARASINDAKİ FARKLILIKLAR
Binali KOÇOĞLU

Danışman: Yrd. Doç. Dr. H. Murat KUMBASAR

2015 - Sayfa: 62 + VII

Jüri: Yrd. Doç. Dr. H. Murat KUMBASAR


Prof. Dr. Davut YAYLALI
Yrd. Doç. Dr. Bünyamin ÇALIK

Alevilik ve onun bir kolu olan Caferilik mezhebi bizim toplumumuzun bir gerçeğidir,
Caferilik mezhebinin ortaya çıkışı değerlendirildiğinde Hz. Ali’nin Halife olması gerektiği ve
hakkının elinden alındığı, Hz Ali ve ailesine zulmedildiği bu sebeple Hz. Ali taraftarlığı (şiası)
veya Ehli Beyt taraftarlığının oluştuğu fikri ekseriyetle kabul görmüştür. Caferilik mezhebini
Ehli Sünnet mezheplerinden sayılmamasını sağlayan asıl unsurun itikadi meselelerden olan
imamet inancıdır. İmamet inancının Caferi mezhebi sistematiği içerisinde kapsayıcı bir özelliği
bulunmakta olup dinin kitaptan sonra ikinci nassı olan sünnet konusunda imamların
beyanlarının da sünnet sayılması Caferi mezhebinde imamet inancının ne kadar ehemmiyetli
olduğunu göstermektedir.
Ameli boyutuna gelince abdest konusunda ayakların yıkanması veya mesh edilmesi en
önemli ihtilaf meselesi görülürken, namaz konusunda ise en önemli ihtilafmeselesi namazın
cem’i meselesi olduğu görülmektedir, bu konular incelendiğinde Caferi mezhebi ulemasının
hüküm verirken Kuran ve Sünneti asıl kaynak kabul etmişlerdir. Bundan dolayı abdest ve
namaz hususunda iki mezhep arasındaki ihtilafları içtihat farklılıkları olarak görmek
gerekmektedir ki bazı mevzularda diğer Ehli Sünnet mezhepleri ile ortak görüşlerin olması bu
duruma kanıt olarak gösterilebilir. Abdest mevzusunda Caferi mezhebince farz kabul edilen
niyet, tertip, muvalat Hanefi mezhebinde sünnet veya müstehap olarak kabul edilmiştir.
Ayakların yıkanması meselesi abdest konusunda ki en önemli ihtilaf meselesi görünmektedir.
Bu konuyu araştırdığımızda meseleyi ictihat farklılığı olarak görmek gerektiği zira üzerine
hüküm bina edilen Maide süresi 6.ayetinin kıraat farklılığının bu ihtilafa neden olduğu
görülmektedir,
Namaz mevzusunda Caferi mezhebinde farz kabul edilen; Tertip, muvalat, selam, Hanefi
mezhebinde vacip veya sünnet kabul edilmektedir. Namazın cem’i meselesine gelince
peygamberimizin bazı zamanlarda namazı cem etiği açıktır. Fakat Efendimizin namazı cem
edişinin nedeni Hanefi mezhebi fukahasının belirttiği gibi sefer, yolculuk, karanlık, savaş gibi
sıkıntılı zamanlarda mı? Yoksa Caferi mezhebi ulemasının dediği gibi ümmete kolaylık olsun
diye mi? yapıldığı durumu yoruma açıktır. Bu sebeple bu mevzu ictihat farklılığı olarak
görülmektedir.
Caferi mezhebinde farz kabul edilen; Ayât namazı, büyük oğul üzerine farz olan namaz,
Hanefi mezhebinde ayat namazı sünnet ve müstehap kabul edilmekte, büyük oğul üzerine farz
olan namaz uygulaması ise Hanefi mezhebinde yoktur. Abdest ve namaz konusu tümüyle
araştırıldığında birbirini küfür ile itham edecek bir ihtilafın görülmediği bu konulardaki tüm
ihtilafların ictihat farklılığı olarak değerlendirilebileceği kanaati oluşmuştur.
V

ABSTRACT

MASTER THESIS
DIFFERENCES BETWEEN THE SECT OF HANRFİ AND CAFERİ ABOUT
ABLUTION AND PRAYER

Binali KOÇOĞLU

Advisor: Yrd. Doç. Dr. H. Murat KUMBASAR

2015 - Page: 62 + VII

Jury: Assist. Prof. Dr. H. Murat KUMBASAR


Prof. Dr. Davut YAYLALI
Assist. Prof. Dr. Bünyamin ÇALIK

Alevism and Jafari school, as a branch of Alevism, is a reality of our society. Considering
the reason for inception of Jafari school, the idea that Hazrat Ali was entitled to become the
Caliph but his right was usurped from him, and that he and his family members were oppressed
which led to formation of support of Hazrat Ali (Shia of Ali) or Ahl al- Bayt (People of the
House) found majority acceptance. The fundamental reason why Jafari school is not considered
as one of the Ahlus- Sunnah (people of the tradition of Prophet Muhammad) schools is the
belief of imamah (leadership) which is one of the matters of belief. The belief in imamah has a
comprehensive nature in Jafari school systematics, and the principle that the statements of
imams in the matter of sunnah, which is the secondary nass (legal injunction) in the religion, are
also considered sunnah shows how important the belief of imamah is in Jafari school.
In regards to practical aspect of the religion, the disagreement on whether to wash feet or
wipe them during ablution appears to be ones of the biggest disputes between Jafari school and
Ahlus- Sunnah schools, while the biggest dispute in the matter of prayers is whether to combine
different prayers. Investigating the matter, it is noted that the scholars of Jafari school delivered
their judgment accepting Quran and Sunnah as the original reference. Therefore, the disputes
between both schools should be considered difference in ijtihad (legal reasoning). Indeed, the
fact that Jafari school has common views with other Ahlus- Sunnah schools can be indicated as
evidence for that. Making intention, tarteeb (to wash the parts in the prescribed sequence),
muwalat (continuance of acts) are considered obligatory in Jafari school while they are
considered sunnah or mustahabb (recommended) in Hanafi school. The matter of washing the
feet during ablution appears to be the most significant dispute in ablution. Researching about
this point, we find that this should be considered a difference of ijtihad since the variant reading
of verse 6 of chapter Maidah, which is the basis of the judgment in this issue, causes the dispute.
While tarteeb, muwalat and salam (salutations) are considered obligatory in Jafari school,
they are considered wajib (necessary) or sunnah in Hanafi school. With regard to combination
of prayers, it is clear that the Prophet (pbuh) combined prayers on different occasions.
Nevertheless, whether he combined the prayers due to troubled times such as military
campaigns, travel, darkness and war, as argued by the jurists of Hanafi school; or for
convenience of the Islamic nation, as argued by the scholars of Jafari school, is open to
interpretation. Consequently, this matter is regarded as difference of ijtihad.
Salat al- Ayat (Prayer for the Signs) and the prayer obligatory on the eldest son are
considered obligatory in Jafari school, while Salat al- Ayat is considered sunnah and mustahabb
in Hanafi school. Moreover, the practice of prayer obligatory on the eldest son does not exist in
Hanafi school. A thorough examination of the issues of ablution and prayers leads us to the
conclusion that there is no accusing each other of disbelief between the schools, and the
disputes could be considered as difference of ijtihad.
VI

KISALTMALAR DİZİNİ

A.g.e. :Adı Geçen Eser

B.y :Basım yeri yok

B.t :Basım tarihi yok

TDV. : Türkiye Diyanet Vakfı

DİB. : Diyanet İşleri Başkanlığı

Çev. :Çeviri

C. :Cilt

Hz. :Hazret

S. :Sayfa

MEB :Milli Eğitim Bakanlığı

MÜ :Marmara Üniversitesi

Ünv. :Üniversite

S.a.a. : Sallallahu aleyhi ve alihi

S.a.s. :Sallallahu aleyhi ve sellem


VII

ÖNSÖZ

Doğup büyüdüğüm ve görev yaptığım Kars ilinde Caferi Mezhebi müntesiplerinin


bulunması ve sürekli bir iletişim halinde bulunmam sebebiyle Caferi Mezhebi fıkhına
ilgi duymuşumdur. Bu çalışmamda özellikle komşuluk ilişkisi yürüten bizlerin
birbirimizi tanımak varsa ön yargıları yıkmak ve doğru bilgilendirme yapılması
amacıyla böyle bir çalışmayı yapma isteğimi danışmanhocamProf.Dr.Mustafa Baktır
Bey’e daha sonrada Baktır Bey’in Erzurum’dan ayrılmasını müteakip danışmanlığımı
üstlenen Yrd.Doç.Dr. Hacı Murat KUMBASAR Bey’e ilettim. Hocalarımın uygun
görmesi üzerine tez çalışmasına başladım.

Çalışmamda öncelikle Caferi kaynakları araştırması yaptım. Bu konuda Kars


ilinde bulunan Caferi Ahuntlardan(din adamları) destek aldım. Şüphede kaldığım
bilgileri bizzat Ahuntlarla görüşerek teyit veya izah ettirdim. Bu araştırmam da Caferi
mezhebi ile Hanefi mezhebi daha doğrusu Ehlisünnet mezhepleri arasındaki en önemli
ihtilaf meselesi olan imamet meselesini ve sünnet mevzusunu genişçe incelemeye
çalıştım. Zira imamet meselesi anlaşılmadan Caferi Mezhebinin anlaşılması mümkün
değildir.

Abdest konusunda özellikle ayakların mesh edilmesi mevzusu ile namazın cem
edilmesi mevzusunu derinlemesine araştırmaya çalıştım. Bu araştırmayı yaparken önce
Caferi mezhebinin hükümlerini ve görüşlerini yazdım. Akabinde Hanefi mezhebinin
görüşlerini yazarak, aradaki farklılıkları karşılıklıdelillendirerek konuyu objektif olarak
araştırmaya çalıştım.

Bu çalışmamda birinci bölümde Caferi ve Hanefi mezhebi hakkında kısaca bilgi


verdim. İkinci bölümde abdest konusunu, üçüncü bölümde ise namaz mevzusunu
karşılıklı ihtilafları delillendirerek karşılaştırma yaptım. Bu çalışmamda bana rehberlik
eden hocam Yrd. Doç. Dr. Hacı Murat KUMBASAR Bey’e, Kars Ehli Beyt Derneği
temsilcilerine ve Prof. Dr. Mustafa BAKTIR hocama şükranlarımı sunuyorum.

Erzurum – 2015 Binali KOÇOĞLU


1

GİRİŞ

İslam tarihindeHz.Peygamber’in vefatıyla birlikte başlayan halifelik mücadelesi


ve karşılaşılan yeni problemlerde sorun çözmedeki içtihat farklılıkları vb. durumlardan
kaynaklanan görüş ayrılıkları zamanla itikadi ve fıkhi mezheplerin oluşmasını
sağlamıştır, Caferi mezhebi Şia’nın bir kolu olarak ortaya çıkmış olup, günümüzde ise
Şia mezhebinin ana gövdesini oluşturmaktadır.

Yanı başımızdaki İran devletinin resmi mezhebi olması ve Türkiye’deki


Caferimezhebi mensuplarının Ahuntlarının (imamları) İran’da eğitim almaları Caferi
mezhebinin canlı kalmasında önemli bir paya sahiptir. Caferi mezhebini incelerken fıkhi
olarak Hanefi mezhebinden çok uzak olmadığı, fıkhi konulardaki farklılıkların içtihat
farklılıkları olarak değerlendirilebileceği, zira her iki mezhebin de Kuran ve Sünnet
ışığında yorumda bulundukları açıktır. Buna karşın Caferi mezhebinin Ehli sünnet
dışında kalmasının temel sebebiimamet konusudur. Çünkü 12 imam inancı ve imamlara
peygamber makamına yakın bir makam verilmesiyle,1 imama inanmanın imanın 5
esasından biri sayılması ve imama inanmayanın Caferi ulemasından bazıları tarafından
küfürle itham edilmesi2Ehli sünnet ve Caferi mezhebi arasındaki temel ihtilaf
meselesidir.

Caferi ulemasının iki mezhep arasındaki ihtilaflı meseleler üzerinde,


karşılaştırmalıolarak, çok fazla çalıştıkları; buna karşın Ehli sünnet ulemasının iki
mezhebi karşılaştırma ya da Caferi mezhebinin ehli sünnete yönlendirdiği soru ve
tenkitlerle çok fazla ilgilenmediği de bu araştırmada tespit edilmiştir. Bu çalışmada
Caferilik ve Hanefilikte abdest ve namaz mevzusu karşılaştırmalı olarak incelenmiştir.

1
Muhammed b.Yakub b. İshak el- Kuleynî, Usulü El- Kafi. 1, Çev. Vahdettin İnce,Darul Hikem, İstanbul
2008. s. 277
2
Abdulkadir Çuhacıoğlu, Şia ve İmamet, Kevser Yayıncılık, İstanbul 2012. s. 112
2

BİRİNCİ BÖLÜM

CAFERİLİK VE HANEFİLİK HAKKINDA GENEL BİLGİ

1.1. CAFERİ MEZHEBİ HAKKINDA GENEL BİLGİ

1.1.1. İmam Caferi Sadık ve 12 İmam

Hz. Hüseyin’in torunu, 12 imamın altıncısı İmam Caferi Sadık (ö.


148/765)Künyesi Cafer es- Sadık Muhammed Bakır b. Ali b. Hüseyin b. Ali b.
Ebitalib'tir. Hicri 83 yılında Dünyaya geldi. Annesi Kasım b. Muhammed b. Ebu
Bekir’in kızı Ferve’dir.3 Emevi devletinin son zamanları ile Abbasi devletinin ilk
zamanlarında yaşamıştır. Abbasi Halifesi Mansur’un emriyle zehirletilerek şehit
edilmiştir. Dört bin civarında talebeye ilim öğrettiği belirtilmektedir. Hatta İmam Azam
Ebu Hanife’nin hocası olduğu rivayet edilmektedir.4

Caferi sadık ve inanılması gereken 12 imam şöyledir.

1. Ali b. Ebu Talib (a.s)

2.İmam Hasan b. Ali (a.s)


3.İmam Hüseyin b. Ali(a.s)
4.İmam Ali b. Hüseyin (a.s)
5.İmam Muhamed Bâkır b. Ali (a.s)
6.İmam Cafer Sadık(a.s)
7.İmam Musa b. Cafer (a.s)
8.İmam Ali Rıza b. Musa (a.s)
9.İmam Muhammed Taki b. Ali (a.s)
10.İmam Ali Naki b.Muhammed (a.s)
11. İmam Hasan Askerî b. Ali (a.s)
12. İmam Muhammed Mehdî b. Hasan (a.s)

3
Kuleyni, Usülü El- Kafi. 1, s. 827.
4
Allame Seyyid Muhammed Hüseyin Tabatai, Tüm Boyutlarıyla İslam’da Şia,Çev.Kadir Akaras-Abbas
Kazimi, Kevser Yayıncılık,İstanbul 2009.s. 208
3

On ikinci İmam Muhammed Mehdî b. Hasan’ın halâ hayatta olduğu ve bütün


dünyaya adaleti yayacağı inanışı vardır.5

1.1.2. Caferilik

İmam Caferi Sadık’ın etrafında toplanan ve onun içtihatlarına göre amel eden
siyasi ve fıkhi mezheptir. Caferi Mezhebi ŞiaMezhebi’nin bir koludur.6

Şia Mezhebi’nin ortaya çıkışı, Caferi kaynaklarına göre, Hz. Peygamber


zamanında olmuştur.7 Caferi mezhebi uleması tarafından bazı ayetler8 ve Hz.
Peygamberin hadisleri9 ile Hz. Ali’nin, Efendimizden sonraki peygamber vasisi olduğu
bu durumun özellikle Hz. Ömer ve Hz. Ebu Bekir gibi sahabenin önde gelenleri
tarafından engellendiği inancı vardır.10

Ehli sünnet kaynaklarının çoğunluğu Şia’nınHz.Osman’ın son döneminde ortaya


çıktığını ve Hz. Ali’nin Halifeliği döneminde geliştiğini belirterek; Şia’nın gelişmesini
Hz. Ali’ye Emeviler’in hutbelerin sonunda lanet okuması, Kerbela olayı ve Emeviler’in
Ehli Beyt’e yaptıkları zulüm ve işkence sonucu içten içe Emeviler’e duyulan öfke ve
nefret, Şia’nın taraftarlarının artmasını sağlamış ve bu artış belli bir zaman içerisinde
ayrılık noktasına ulaşmıştır.

Şia’nın Ehli Sünnetten kopuşunun nedenini Caferi kaynakları Sakaleyn


hadisi,11Kırtas olayı,12Gadir Hum olayı13 ve Usame bin Zeyd’in ordu komutanlığına
itiraz gibi nedenleri sebep olarak gösterirken, Ehli sünnet uleması ise temelde Hilafet
meselesi olarak görmektedir.14

5
Ayetullah Uzma Nasır Mekarim Şirazi, İnançlarımız, Çev. İsmail Bendiderya, Kevser Yayıncılık,
İstanbul 1997.s. 84.
6
Hayrettin Karaman, “Ca’feriyye” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV. İstanbul 1993. VII.
108.
7
Tabatai, Tüm Boyutlarıyla İslam’da Şia, s. 33.
8
Fatır: 35/32. Bakara: 2/121. Tevbe: 9/119.
9
İbn Hacer El- Askalani, Metalibul- Aliye, 4, Çev. Adem Yerinde ve Hüseyin Kaya, Ocak Yayınları,
İstanbul 2006.s. 438; Sahih –i Müslim ve Tercemesi, 7,Çev. Mehmet Sofuoğlu, İrfan yayınevi, İstanbul
1970.s. 311- 313(Ben sizin aranızda iki değerli şey bırakıyorum; birincisi Allah'ın kitabı ki onda hidayet
ve nur vardır. Öyleyse Allah'ın kitabını alın ve ona sarılın; diğeri Ehlibeyt'imdir. Sizi Ehli beyt'ime karşı
uyarıyorum)
10
Allame Murtaza Askeri,Ehl- i Beyt ve Ehl- i Sünnet Ekolleri, 1. Kevser Yayıncılık, İstanbul B.t.s. 159.
11
Sahih –i Müslim ve Tercemesi, 7, s. 311,313
12
Askeri, s. 159.
13
El- Askalani, Metalibul- Aliye, 4, s. 446,447
14
Ebu Zehra, s. 55.
4

Bu siyasi mücadele ve ayrışma zamanla itikadi ve fıkhi bir mezhebe dönüşmüştür.


Burada şunu belirtmeliyim ki Caferi kaynakları kendilerini mezhep değil mektep olarak
nitelemektedir. Çünkü mezhep, belli bir ilmi kariyer ve şartlara haiz olarak içtihat
derecesine ulaşan bir alimin, İslam dini üzerinde ortaya koyduğu yorum ve fetvalar
mecmuasına denir. Oysa bu mektep, kendisini müntesip kıldığı İmam Cafer Sadık ve
diğer imamları müçtehit olarak kabul etmiyor, aksine; imamların Allah Teala'nın emri
ve Hz. Resulullah'ın açıklaması ile tayin edilen birer ilahi hüccet olduklarına inanır.
Dolayısıyla da İmam Cafer Sadık da dahil olmak üzere, on iki imamın din konusunda
yaptıkları açıklamaların, onların kendi içtihatları sonucu vardıkları şahsi fetva ve
yorumları değil de, bizzat Allah Teala'nın Resul- ü Ekrem'e indirdiği dini öğretinin özü
olduğuna inanırlar.15 İmamet meselesini ileride işleyeceğimizden sonraya bırakıyorum.

Caferi mezhebinde, “Usulü din” beş esas üzerine kurulmuştur. Bunlar: 1. Tevhid,
2. Nübüvvet, 3. İmamet, 4. Mead (Ahiret), 5. Adalet’tir.

Caferi mezhebine göre Ehli Sünnetin iman esaslarından olan meleklere, kitaplara
ve kadere iman Allah'a ve peygambere imanın içindedir.Ayrıca doğrudan usûlü din ile
ilgili olmamakla beraber Caferi mezhebi tarafından itikadi konulardan sayılan
Ric’at,(ölenlerin bir kısmının dünyaya geri getirilerek haklı ve haksızın gösterileceği
inancı) Beda, (bir işi yapmaya niyetlenmişken bilgi veya zan ile o işten vazgeçme ve
başka bir iş yapma) Takiyye, (can, mal ve diğer varlıkları tehdit üzerine inancını
saklama veya aksi şekilde davranmadır) inançları bulunmaktadır.16Caferi mektebi
itikadimeselelerdegenellikle Mutezile mezhebinin görüşlerini benimsemişlerdir.17Caferi
mezhebi İran, Irak, Türkiye’de Kars ve Iğdır çevresi, ile Azerbaycan ve Suriye’de
yaygındır. Caferi mezhebi; İmamiyyeveya İsnaaşeriyye olarak da bilinir.18Caferilik ve
Ehli Sünnet arasında ki bütün ihtilafların temel nedeni İmamet mevzusu olduğundan bu
mevzuyu kısaca açılamaya çalışacağım.

15
Caferilik ve Doğuşu,
http://www.islamkutuphanesi.com/turkcekitap/online/caferilik_ozetle/caferilik_ozetle.htm, Erişim
Tarihi: 08. 03.2015.
16
Fığlalı, Ethem Ruhi, İmamiyye Şiası, Ağaç Kitapevi, İstanbul 2008, s. 228.
17
Abdülhamid, İrfan Abdülhamid, İslamda İtikadi Mezhepler ve Akaid Esasları, Çev. Mustafa Saim
Yeprem, TDV.Ankara 2011.s. 45
18
Şirazi, s. 118.
5

1.1.3. İmamet Meselesi

Sözlükte imam "kendisine uyulan kimse" demektir.19 Hanefi mezhebine göre


imam; Toplumun başında bulunan ve toplumun fertlerini yönlendiren kişiler imam diye
anılmıştır. Ayrıca cemaate namaz kıldıran kimseye, önder ve yönetici niteliği sebebiyle,
imam; yaptığı göreve imamet denmişse de karışıklığı önlemek amacıyla devlet
başkanlığı için “büyük imamlık”ifadesi tercih edilmiştir. Siyasî ve hukuki bir terim
olarak da peygamber efendimizden sonra İslam toplumunun idaresini en yüksek
seviyede üstlenen kişinin görev ve makamını ifade eder.20

Ehl- i Beyt mektebine göre imam; peygamberlerden sonra, ümmete yol


göstermek, onları hidayete irşat etmek amacıyla Allah’ın emri ile, peygamberler
tarafından vasi olarak tayin edilen kimsedir.21

Caferi mezhebinde imamete iman dinin asıllarındandır.22İmamiyye, nübüvvetin


nasıl Allah'tan bir lütuf olduğuna inanırsa, her asırda peygamberlerin vazifeleriyle
vazifelenmiş, insanların hidayet ve irşadlarını üstlenmiş bir imamın varlığına da
inanır.23

Ehli sünnet uleması imameti daha çok devlet başkanlığı şeklinde değerlendirmiş,
devlet başkanına belirli şartlar içinde itaatı lüzumlu görmüştür. Fakat Caferi mezhebi
ulemasının imama verdiği ismet sıfatı gibi bir sıfat vermemiştir. Ehli beyt mektebine
göre İmamlar; Allah cc. tarafından belirlenmiştir. Zira insanlar imamın makamının
değerini bilmediğinden imamı seçemezler.24 Caferiler Fatır süresi 32.Ayeti:“Sonra
kitabı, kullarımızdan seçtiklerimize miras bıraktık. Onlardan kimi kendisine zulmeder,
kimi ortadadır, kimi de Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçmek için yarışır.”ayetinde,
Caferiler imamların kastedildiğine inanırken;25Ehli sünnet müfessirleri ise ayette geçen
"kitap"tan maksadın Kuran- ı Kerim, "mirasçı kılınanlar"dan maksadın da ulemalar

19
Mehmet Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, Ensar Neşriyat, İstanbul 2005.s. 248.
20
Mustafa Öz-Avni İlhan, “İmamet Maddesi” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV. İstanbul
2000. XXII. s. 201- 203,
21
Kemal Kılıçoğlu, Ehl- i Beyt Yolu Alevi İlmihali[Elektronik Sürüm], Oniki İmam Yayınları, İstanbul,
B.y,s. 64
22
Kılıçoğlu, s. 52.
23
Şirazi,s. 75.
24
Tabatai, El- Mizan, 7. Kevser Yayın, Çev. Vahdettin İnce,s. 116.
25
Kuleyni, Usülü El- Kafi. 1, s. 363
6

veya müminler olduğu kanaatindedirler.26 Bakara süresi 121 ayeti "Kendilerine kitap
verdiğimiz, onu hakkını vererek okumakta olanlar var ya, işte kitaba iman edenler
onlardır; ama her kim onu inkar ederse işte asıl kaybedenler onlardır." Caferiler kitap
verilenlerden maksadın imamlar olduğuna inanırlar.27 Ehli Sünnet müfessirleri ise
kendilerine kitap verilenlerde kimlerin, kitapla da hangi kitabın kastedildiği hakkında
tefsirlerde iki farklı görüş ileri sürülmüştür. Bir görüşe göre buradaki kitaptan maksat
“Kuran’ı Kerim”, kitap verilenler de Hz. Muhammed'e uyan “ Müslümanlar”dır. Başka
bir yoruma göre kitapla “Tevrat”, kendilerine kitap verilenlerle de Tevrat'ı hakkıyla
okuyarak onunla amel eden, özellikle Hz. Muhammed'in geleceğine dair Tevrat'ta geçen
bilgileri dikkate alarak onun peygamberliğini tasdik eden “Yahudiler” kastedilmiştir.28

Caferiler imama inanmayı imanın esaslarından biri olarak kabul etmektedirler.“Ey


iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun” ayetini29
Caferiler, Allah’ın "doğrular" nitelemesiyle Ehl- i Beyt İmamlarını kast ettiğine
inanırlar.Ehli Sünnet müfessirleri ise"doğrular" diye çevirdiğimiz sadıkun kelimesini
Hz. Peygamber ve onun ashabı şeklinde açıklarlar.30 Gene imama itaat hususunda Usulü
Kafi’de geçen:(Bir el- Attar şöyle rivayet etmiştir: Ebu Abdullah;Cafer Sadık a.s. şöyle
dediğini duydum: “Biz Ehl- i beytöyle bir topluluğuz ki; Allah insanlara bize itaat
etmelerini farz kılmıştır. Siz, insanların bilmeleri durumunda mazur sayılmayacakları
birine itaat ediyorsunuz.”Buve benzeri rivayetleri delil göstererek farz kabul ediyorlar.

Ehli Sünnet imamet makamını devlet başkanlığı veya halifelik makamı olarak
kabul ettiğinden devlet başkanı hak yoldan ayrılmadıkça itaatışartkabul etmiş, itaat
etmemenin veya isyan etmenin cezalarını ortaya koymuştur.31

İmamet makamının yeri hususunda Caferiler imam mertebesi, insan olmanın


üstünde; fakat peygamberliğin altında bir makam olduğunu kabul etmekte bu hususta
Usulü Kafi’de geçen şu rivayet: ((Ebu Cafer; Muhammed Bakır aleyhisselam'aAllah
Azze ve Celle'nin; “Resulüm! Kitap'ta İsmail'i de an. Gerçekten o, sözüne sadıktı, Resul

26
Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kuran Dili, 6. Azim Yayınları, İstanbul, B.y, s. 388.
27
Kuleyni, Usülü El Kafi, 1, s. 365
28
Yazır, 1, s. 401.
29
Tevbe: 9/119.
30
Yazır, 4, s. 423.
31
Nisa: 4/59.
7

ve nebi idi."32 ayetiyle ilgili olarak bir soru yönelttim ve dedim ki: Resul nedir, nebi
nedir?

Buyurdu ki: Nebi, rüyasında gören, sesi duyan ve melekle bizzat karşılaşmayan
kimseye denir. Resul ise sesi işiten, rüyasında gören ve bizzat melekle karşılaşan
kimseye denir.

Dedim ki: Peki, imamın bu bağlamdaki mertebesi nedir?

Buyurdu ki: İmam ses işitir; ama rüyasında görmez ve melekle bizzat karşı-
laşmaz.))(Kuleyni, Usülü El Kafi, 1, s. 277) Caferilerin imamet makamını peygamberlik
makamına ne kadar yakın gördüklerini ifade etmektedir.

İlim imamlara Allah cc. tarafından verilmiştir. Bu hususta Caferiler geçmiş ve


geleceğin bütün ilmini Allah’ın resullere, nebilere ve imamlara verdiğini Ankebut süresi
49. Ayette "O kendilerine ilim verilenlerin kalplerinde apaçık ayetlerdir. Ayetlerimizi,
ancak zalimler bile bile inkareder." Ayetini delil göstererek inanmışlardır.33 Caferiler
sadece Hz. Peygamberimiz değil bütün peygamberlere verilen ilmin imamlara miras
bırakıldığına inanırlar.34

İmamlık babadan oğula geçer. Hz. Ali’nin soyundan gelir ve Hasan’dan


Hüseyin’e geçmesi dışında sadece babadan oğula geçer, kardeşe amcaya veya başka
birine geçmez.35

İmamlar masumdur her türlü lekeden temizlenmişlerdir. İster küçük ister büyük
olsun hiç günah işlemezler. Kendilerine emrettiği hususlarda Allah'a karşı gelmezler ve
emrolunanı işlerler. Onların halleri ile ilgili bir hususta günahsızlıklarınıinkar eden bir
kimse, onları tanımamaktadır.36 İmamlar her zaman vardır. İmamın zahir, meşhur ve
meydanda olması caiz olduğu gibi; gaib, mestur ve gizli olması da mümkündür. Son
imam Muhammed Mehdi12.imam olup, halen hayattadır, fakat gaibtir. İmamın

32
Meryem: 19/54.
33
Ankebut: 29/49.
34
Kuleyni, Usülü El Kafi, 1,s. 362.
35
Kuleyni, Usülü El Kafi, 1, s. 487.
36
Muhammed b. Ali b. Babiveyh Şeyh Saduk,Risaletul İtikadil İmamiyye,Çev.Ethem Ruhi Fıglalı, Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi yayınları, Ankara, 1978,s. 113.
8

bulunmadığı bir zaman yoktur. Şimdi gaib olan Mehdi'ye, naibler (ayetullahlar) vekalet
etmektedir.37

Caferilerin imamet makamını peygamberlik makamına bu kadar çok


yaklaştırmaları Ehli Sünnet ile Caferiler arasındaki en önemli ihtilaf meselesi
olmuştur.İmamet inancı Caferi mektebinin bütün alanlarını kapsamakta olup her
ihtilafın adeta ana nedeni durumundadır. Caferi uleması özellikle imamet ve Ehli
Beyt’le alakalı gördükleri bazı ayetlerin yorumlarındaki farklılıkları ile İmamın lafız ve
söylemlerini sünnet kabul etmeleri bu durumun kanıtıdır.38

1.1.4. Caferi Mezhebinde Hüküm Verme Kaynakları

Hüküm delilleri bakımından Caferi Mektebinde Ahbariler ve Usulîler olmak üzere


iki yaklaşım vardır.

Ahbariler’in şer'i hüküm vermede delilleri, Kuran- ı Kerim ile Sünnet'ten


ibarettir.39Akla, ictihad ve kıyasa, birer şer'i delil olarak ihtiyaç yoktur, bunlar şer’i delil
değildir.

Usulîlere göre ise Kitab ve Sünnet’in yanı sıra Akıl ve İcmabaşvurulacak delil
olarak kabul edilmiştir. Caferi Sadık aklı teşvik etmiştir,40 onun ve diğer masum
imamların hayatta ve ortada bulundukları zaman içinde içtihada ihtiyaç bulunmadığına
göre, ictihad, 12. imamın kaybolmasından sonra devreye girecektir.Kitab ve Sünnet
temeline dayalı olan bu ictihad ile gerekli hükümler çıkarılacaktır.41 Buna göre şeri
deliller temelde Kitab ve Sünnettir. Akli delile gelince; Akli delille ispat olunabilen bir
şey aynı zamanda Kuran ve Sünnetle de ispat edilebilirdir.42 Caferi mektebinde İcma,
Kuran ve Sünnet’e ilave olabilecek farklı bir kaynak değildir. Sadece bazen bir şeylerin
ispatı konusunda destek amaçlı ondan faydalanılır.43

37
Kuleyni, Usülü El Kafi, 1, s. 605.
38
Tabatai, İslamda Şia,s. 90.
39
Muhammed Ticani Semavi, Ehli Sünnet ve Şia’yı Tanıyalım[Elektronik Sürüm], s. 123.
40
Karaman, Hayrettin, “Ca’feriyye” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV. İstanbul 1993. VII,
108- 112.
41
Şirazi, s. 101.
42
Semavi, s. 123.
43
Semavi, s. 123.
9

Caferi mektebi Kıyas, İstihsan, vb. yöntemlerikabul etmez ve bunlara


başvurmazlar.44 Burada Ahbariler’in azınlıkta olması ve günümüzde Caferi mezhebi
mensupları Usûlî yöntemi daha çok kabul etmeleri sebebiyle Usûlîler’in yaklaşımı
üzerinde duracağız.

1.1.4.1. Kitap

Kitap: Caferiler, Kitabullah'ın elimizdeki mushaftan ibaret bulunduğu, bu kitab’ın


zahir ve batını ile hüccet olduğu, nüzulünden günümüze kadar onda hiçbir artma veya
eksilme vuku bulmadığı inanç ve hükmünü benimsemişler.45 Caferi mezhebinde
Kuran’ı Kerim’in tahrifi iddiası birkaç zayıf rivayet46 dışında genel manada kabul
görmemiştir. Kitap hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze gelmiştir. Ayetlerin yorumu
ise Hz. Peygamber ve Ehli beytin yani masumların hakkıdır.47

Kuran’ı Kerim hususunda Ehli Sünnet ve Caferi mezhebi arasında belli başlı
farklılıkları şunlardır:

Kuran’ı Kerim hususunda Ehli Sünnet’ten farklı olarak Duhasüresi ile İnşirah
süresinin, Fil süresiyle Kureyş süresinin bir süre olduklarını dolayısıyla Kuran’ı
Kerimdeki sürelerin 114 değil 112 olduğu kabul edilir.48

Kuran’ı Kerim’in kitap haline getirilmesi hususunda Ehli Sünnet Zeyd Bin Sabit
başkanlığında bir komisyon tarafından bir araya getirildiğini ve Hz. Osman zamanında
çoğaltıldığını kabul ederken49, Ehli Beyt mektebi Kuran’ın Hz. Ali tarafında
toplandığını ve onun metninin esas alındığını kabul eder.50

Kuran’da olmayan ama Allah tarafından indirilen çok vahiy bulunduğu fakat
bunların Kuran ayeti olmadığı inancı vardır,51 Caferilerin bu inanışı Ehli Sünnet’te
hadisi kudsî nitelemesiyle aynı gibi görünsede Caferiler bu vahilerin Hz. Peygamberin
Hz. Ali’ye yazdırdığını kabul etmektedirler.

44
Şirazi, s. 100.
45
Şeyh Saduk,Risaletul İtikadil İmamiyye,s. 98,103.
46
Muhammed Hüseyin Ali Kaşifil- Gıta,Aslu’ş- Şia ve Usuliha, Necef 1965.s. 101- 102.
47
Ethem Ruhi Fığlalı, İmamiyyeŞiası, Ağaç Yayınları, İstanbul 2008. s. 233.
48
Şeyh Saduk, Şii İmamiyye’nin İnanç Esasları,s.99.
49
Zekiyyüddin Şaban, Usûlü- l Fıkh, Çev. İbrahim Kafi Dönmez, TDV. Yayınları, Ankara, 2008. s. 58.
50
Kuleyni, Usülü El Kafi, 1, s. 389.
51
Şeyh Saduk, Şii İmamiyye’nin İnanç Esasları,s. 99.
10

Bütün bu rivayetlerin sonucunda kitap hususunda Ehli sünnet ve Caferiler


arasında kayda değer bir fark bulunmadığını bazı ayetlerin (özellikle imamet meselesi
ile alakalı) yorumunda farklılığının bulunduğu görülmektedir.

Ancak Bazı Caferi kaynaklarında (Kuleyni el- Kafi) gibi Kuran’ı Kerim’in dışında
imamların yanında Sahife,Camia,Cifr ve Fatıma’nın Mushafı adında kaynaklarınolduğu
rivayet edilir.52

a. Sahife: Hz. Peygamber’in Hz. Ali Efendimize öğrettiği ilim olduğu, bu ilmin
diğer ilimlerin kapısı olduğuna inanılır. Ehli Sünnet bu hususta şu hadisi şerifi:“Hz.Ali,
Kuran- ı Kerim'den başka Resulullah tarafından kendisine verilmiş bir şey olup
olmadığını soranlara, bazı hükümlere dair üç beş hadisi ihtiva eden küçük bir sahifeden
başka yanında bir şey bulunmadığını, böyle bir iddiayı ileri sürenlerin yalancı olduğunu
belirtmiştir.”53Kaynakgöstererek bunun sadece üç beş hadislik bir sahife olduğunu
belirtmişlerdir.

b. Camia: Yetmiş zira uzunluğunda bir sahifedir ki Peygamberimiz Hz Ali’ye


yazdırmıştır. Onda bütün helaller ve haramlar, insanların ihtiyaç duydukları her şey
vardır.54

c. Cifr: Gelecekte vuku bulacak olayları değişik metotlarla öğrettiğine İnanılan


ilmin adıdır. Arapça bir kelime olan “cefr” sözlükte "sütten kesilmiş kuzu. Oğlak; içi
taşla örülmemiş geniş kuyu" anlamlarına gelir. Terim olarak değişik metotlarla ge-
lecekten haber verdiği iddia edilen ilmi veya bu ilmi kapsayan eserleri ifade eder ve cifr
olarak da anılır. Cefr İle uğraşanlara cefri veya ceffar denilir.55 Daha çok Şiiler
tarafından geleceğe ilişkin haberleri ihtiva ettiği öne sürülen ve Hz. Ali ile Caferi
Sadık'a nisbet edilen eserlere de genellikle "el- Cefr" veya "el- Cefr ve' e1- Camia" adı
verilir. Bu son adlandırmadan dolayı cefr ilminin adı bazı kaynaklarda “el- cefrve el-
camia” şeklinde de geçer. İbn Haldun isecefrin bir ilmi disiplin adı değil ferdi kabiliyet
olduğunu ileri sürmüş, bunun keşf ve ilham ile ilişkisi üzerinde durmuştur.56

52
Kuleyni, Usülü El Kafi, 1, s. 405.
53
Sahih- i Müslüm, Terc. s. 579.
54
Kuleyni, UsülüEl Kafi, 1, s. 405.
55
Metin Yurdagür, “Cefr” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV. İstanbul 1993. VII, 215
56
Muhammed Ebu Zehra,,İslamda Fıkhı Mezhepler Tarihi, Çev. Abdülkadir Şener, Hisar Yayınevi. B. y,
B.t, s. 175.
11

d. Fatıma’nın Mushafı: Hz. Peygamber vefat edince, Hz. Fatıma’nın, Allah


cc’den başka hiç kimsenin bilmediği bir üzüntüye kapıldığı, Allah’ın onun kederini
dindirip, teselli etmek ve onunla konuşmak üzere bir melek gönderdiği, Hz. Fatıma’nın
da bu olayı Hz Ali’ye söylediği, Hz. Ali’nin de meleğin geldiğini hissettiğinde bana
haber ver dediği, Hz. Fatıma meleğin gelişini Hz Ali’ye haber verip, onun da
duyduklarının tümünü yazdığı, sonunda bu sözlerden bir Mushaf meydana geldiği, bu
mushafta helal ve harama ilişkin herhangi bir şey olmadığı, sadece ileride olacaklara
ilişkin bilgilerin olduğu,57 bu kitabında İmamların yanında bulunduğu inancı vardır.

1.1.4.2. Sünnet

Sünnet: Ehli Sünnet hadis literatüründekiyaygın tarifiyle sünnet, Hz.


58
Peygamberin söz, fiil ve takrirlerinden ibarettir. Caferi mektebinde ise sünnetin bu
ıstılahi anlamının biraz daha genişletilerek onun “ peygambere ilaveten, masum
imamların söz, fiil ve takrirleri” şeklinde tarif edildiğini görmekteyiz.59Caferiler
açısından da Ehli Beyt’ten olan masum bir imamın sözü peygamber sözü yerine geçer,60
çünkü masum peygamber, diğer kullar için bir hüccet ve uyulması gereken şahıstır.
Masumlar da peygamberlerle aynı konumdadır ve sika’dır.61 Caferi mektebi Kura’nın
kaynağı olan vahye/ilhama;Vahy- imetluv,62sünnet için ise vahy- i gayri
metluv63tabirini kullanmışlardır.

Caferilere göre hadisler mütevatir64ve haberi vahid olmak üzere iki kısma
ayrılmaktadır.65Mütevatir hadis için “işiten kişinin zihninde herhangi bir şüphe
doğmayacak” şeklinde bir şart ileri sürmektedirler.Yani hadisi duyanın zihnindeeğer
herhangi bir şüphe belirmiyorsa, o hadis mütevatir sayılabilir. Yani hadis uydurma olsa
bile, eğer duyanın zihninde herhangi bir şüphe belirmiyorsa, mütevatir sayılabilir.66

57
Kuleyni, Usülü El Kafi, 1, s. 406.
58
Talat Talat, Hadis Istılahları, Ankara Ünv. İlahiyat Fakültesi Yayınları, Ankara 1985,s. 401.
59
Tabatai, İslamda Şia,s. 90.
60
Seyyid Muhammed Said et- Tabatai el- Hakim Muhammed Taki, Usulil- Amme Li’l- Fıkhil- Mukarin, 1,
Darul- Endülüs, I.Kitap, Beyrut 1963,s. 149- 189.
61
Mücteba Ugur,Ansiklopedik Hadis Terimler Sözlüğü, TDV. Yayınları, Ankara 1992,s. 359.
62
Hasan Kanatlı, Ehli Beyt Dosyası, Evrensel Değerler Yayıncılık, İstanbul 2010.s. 362.
63
Kanatlı,s. 362.
64
Uğur, s. 306.
65
Muhammed Taki, 1, s. 194.
66
Cemal Sofuoğlu,Şia’nın Hadis Anlayışı, s. 127- 128; Salus, 141. Din bilimleri Akademik Araştırma
Dergisi IV (2004), Sayı: 1129.
12

1.1.4.2.1.Haberi Vahid Hakkında Tutumları

Caferi ulemasın haberi vahidi dört mertebeye ayırmaktadır. Bu mertebeler asıl


olup diğer kısımlar bu dört mertebeye bağlıdır. Bu mertebeler de sırasıyla:

1-Sahih Hadis: Adalet sahibi bir Caferinin, bütün tabakalarda yine kendisi gibi
âdil kişilerden nakli ile senedi masum imama ulaşan hadislerdir.

2-Hasen Hadis: Senedi tüm tabakalarda imamiyye mezhebine mensup övülen


ama adaleti hakkında açık görüş belirtilmeyen ravi vasıtasıyla masum’a ulaşan
hadislerdir.

3- Muvessak Hadis:Ravi zincirinde Ehli Beyt alimlerinin imamiyye mezhebine


muhalif olan fırkalardan birine mensup olduğu halde güvenilir bulduğu bir ravinin yer
aldığı hadistir.

4-Zayıf Hadis: Yukarıdaki üç guruptan hiç birinin şartlarını taşımayan hadistir.67

Caferi mektebinde haber- i vahidlerin delil olup olamayacağı konusunda da


Caferîler şu üç farklı görüşü ileri sürmüşlerdir.

1- Şerif el- Murtaza, Tabersî, Muhammed b. İdrîs el- Hıllî gibi fıkıh usûlü
alimlerinegöre bu haberler zann ifade ederler, zann’ dayanan haberler ise dinde hüccet
olmaz.

2- Meşhur dört kitapta (kütüb- i erbaa)bulunan bütün hadisler sahihtir ve


bunlarlaamel edilir.

3- Haberi vahid, kaynağının masumlardan biri olması gibi, bazı şartları taşıyorsa
delil olabilir.68

Caferilerin hadis anlayışında imamet inanışının etkisi çok fazla görülmektedir.


Caferiler Sahabeden nakledilen hadisleri Peygamber Efendimizin fiil yahut sözünü
içerir ve Ehl- i Beyt’in hadisiyle de zıt olmazsa kabul eder.Sahabenin kendi rey’ini ve
görüşünü içerirse delil değildir. Sahabenin verdiği hüküm diğer Müslüman fertlerin
verdiği hüküm gibidir.69Caferi mezhebinin sahabi anlayışı ile Ehli Sünnet sahabianlayışı
arasında da fark vardır. Ehli Sünnet ulemasına göre sahabi; Hz. Peygamber'e yetişmiş,

67
Kuleyni, s. XCIV.
68
Karaman, Hayrettin, “Ca’feriyye” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV. İstanbul 1993. VII,
69
Tabatai, İslamda Şia, s. 91.
13

ona iman etmiş ve örfen "arkadaş" diye anılabilecek ölçüde uzun süre onunla birlikte
bulunmuş ve Müslüman olarak ölmüş kimseye denir.70Ehli sünnet ulemasının
bütünsahabiler hakkında iyi niyeti vardır. Ehli Beyt’e göre ise sahabi; Hz. Peygamber
Efendimiz’in yakın dostlarıdır.Ehli Sünnet ekolunun hadisçilerinin belirttiği gibi
Efendimizi her gören ve iman eden sahabi değildir. Bütün bu sahabilerin dediğini doğru
kabul etmek yanlış olur. Zira içinde zina eden,içki içen insanlarda vardır. Bunların
hepsini Ehli Sünnet ekolu gibi sahabi kabul etmek mümkün değildir.71Caferi ulemasının
sahabi konusundaki bu anlayışı aslında Şia’nın ortaya çıkması nedenleri ile
örtüşmektedir. Çünkü sahabilerin bir kısmı Hz. Ali’nin hakkı olan halifeliği elinden
almış veya alınmasına destek olmuştur. Dolayısıyla bunların muteber kabul edilmesi
Caferi mezhebince uygun görülmemektedir.

1.1.4.3. İcma

İcma:Sözlükte "birleştirmek, derleyip toparlamak, bir işi sağlam yapmak, azmet-


mek, bir konuda fikir birliği etmek" gibi anlamlara gelir. Fıkıh usulündeicma;
MüctehitlerinHz. Peygamberin vefatından sonraki herhangi bir zamanda dini bir
meselenin hükmü üzerinde fikir birliği etmeleri"72 şeklinde tanımlanır.

Caferi mezhebine göre İcma şeri bir delil değildir. Şeri delil masumun
kavlidir.İcma bu kavli keşfetmeye, belli bir konuda masumun hükmünün ortaya
çıkmasına vesile olursa, delili bilmeye vasıta olması bakımından delil olur;73yani bu
manadaicmadelilindelilidir.İcmabizzat delil olmayıp delili ortaya çıkaran araçtır.74
İcma'nın ortaya çıkaracağı delil sünnettir; masum’un kavlidir. Masumun kavlini ortaya
çıkarmayan ittifak bütünmüctehidlere ait bile olsa icmadeğildir.Masum'un kavlini
keşfetmeye vasıta olan ittifak ise küçük bir gruba ait olsa bile
icmadır.SonuçolarakCaferi mezhebinde İcma; Kuran ve Sünnete ilave olabilecek farklı
bir kaynak değildir. Sadece bazen bir şeylerin ispatı konusunda destek amaçlı ondan

70
Şaban, Usulü- l Fıkh, s. 213.
71
Askeri, s. 132.
72
İbrahim Kafi Dönmez, “İcma”Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV. İstanbul 2000. XXI. s.
417- 431
73
Semavi, s. 123.
74
Şirazi, 99.
14

faydalanılan bir metoddur.75

1.1.4.4. Akıl

Akıl: Ehli beyt mektebine göre Kuran’dan, Sünnetten ve İcmadan bir delil
olmadığı zaman kendisine başvurularak, hüküm çıkartmaya yarayan delillerden
birisidir. Ancak, aklın bilgi elde etmesi ve birtakım hükümler çıkarabilmesi, bazı
sonuçlara varabilmesi için de nakil ve rivayetlere ihtiyaç vardır.76

Caferi mezhebi akli delile göre amel edilebileceğini kabul etmektedirler. Fakat
kıyası kesin bir dille reddetmektedirler.77 Kıyas ve istihsan delilini kullanan Ebu
Hanife’yi Caferi sadık şu ifadeyle tenkit ediyor: “Allah'ın dininde kıyas etme. Çünkü
şeriat kıyasla yoğrulursa din yok olur. İlk kıyas eden şeytan idi ve Adem (a.s) hakkında
Allah'a, 'Ben ondan daha üstünüm; çünkü beni ateşten, onu da topraktan
yarattın!'”demiştir.78

Akli delille ispat olunabilen bir şeyin, aynı zamanda Kuran ve sünnetle de ispat
edilebileceğini savunmaktadır.79

Sonuç olarak aklın delil olması hususunda Caferi mektebi ile Ehli Sünnet
arasındaki temel ihtilaf meselesi olan imamet meselesinin, Ehli Beyt mektebinin hüküm
verme kaynakları ile ilgili hususlarda belirleyici olduğunu görüyoruz.

1.2. HANEFİ MEZHEBİ HAKKINDA GENEL BİLGİ

1.2.1.Ebu Hanife

Numan bin Sabit bin Zutabin Mah (ö. 150/767) Hanefi mezhebinin imamı ve
büyükmüçtehididir.80İslam'da hukuki düşüncenin ve ictihad anlayışının gelişmesinde
önemli payı olup daha çok “Ebu Hanife” veya “İmamı Azam” diye şöhret
bulmuştur.Ebu Hanife'nin fıkhı, kendisinden yirmi sekiz yıl ders aldığı Hammad b. Ebi

75
Semavi, s. 123.
76
Kılıçoğlu, s. 42.
77
Kuleyni, Usülü El Kafi, s. 68.
78
Semavi, s. 123.
79
Semavi, s. 123; Şirazi, s. 100.
80
Mustafa Uzunpostalcı,“Ebu Hanife” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV. İstanbul 1994.
X. 131.
15

Süleyman vasıtasıyla, İbrahim en- Nehai, AlkameveEsved yoluyla, Abdullah b. Mesud,


Hz. Ali ve Hz. Ömer gibi sahabe bilginlerine dayanır.81

Ebu Hanife Kufe'de önce Kuranı ezberledi.Basra ve bütün Irak'ın en önde gelen
üstadlarından hadis dinledi ve fıkıh meselelerini öğrendi. Kıraat ilmini imam Asımdan
öğrendi.82 Doğuştan mantık, zeka, hafıza gücü ve çalışkanlığı ile ilim sahipleri arasında
temayüz etti. 28 yıl talebeliğini yaptığı hocası Hammad'ın vefatında Ebu Hanife kırk
yaşlarında idi. Onun vefatıyla boşalan kürsüsünde ders vermeye
başladı.83Talebelerinden 36 tanesi Ebu Hanife’ninyanında ölümüne kadar
ayrılmamışlardır.84

İmam Azam Ebu Hanife Abbasi Halifesi El Mansur’un kadılık teklifini kabul
etmeyince hapis ettirilir. Sıhhat durumunun kötüye gittiği anlaşılınca hapisten çıkartılır
fakat ders vermesi yasaklanır kısa bir süre sonrada Ebu Hanife hicri 150 yılında vefat
eder ve Bağdat’a defnedilir.85

1.2.2. Hanefi Mezhebinin Hüküm Verme Usulü ve Kaynakları

1. Kitap. 2. Sünnet. 3.İcma. 4. Kıyas. 5. İstihsan. 6. Örf ve Adet86

Ebu Hanife’nin diğer mezheplerden ayrı olarak kullandığı yöntem olan istihsanı
kısaca izah etmek istiyorum.

İstihsan:Müctehidin bir meselede, kendi kanaatince o meselenin benzerlerinde


verdiği hükümden vazgeçmesini gerektiren nass, icma, zaruret, gizli kıyas, örf veya
maslahat gibi bir delile dayanarak, o hükmü bırakıp başka bir hüküm vermesidir.87

Ebu Hanife ictihad ederken takip ettiği usulü şu şekilde açıklamıştır: “Allah'ın
kitabındakini alır kabul ederim. Onda bulamazsam
Rasulullah'ınmutemedalimlercemalum, meşhur sünnetiyle amel ederim. Onda da
bulamazsam ashabı kiramdan dilediğim kimsenin rey’ini alırım. Fakat iş, İbrahim en-
Nehai, eş- Şabi, el- Hasen’ül- Basri ve Ata'ya gelince, ben de onlar gibi ictihad

81
Fahrettin Atar,Fıkıh Usulü, Marmara Ünv. İlahiyat FakültesiYayınları, İstanbul 2008. s. 396.
82
Ebu Zehra, s. 208.
83
Atar, s. 396.
84
Ebu Zehra. s. 217.
85
Ebu Zehra. s. 236.
86
Atar, s. 397.
87
Şaban, UsulülFıkh, T.d.v. Yayınları, Ankara 2008.s. 181.
16

ederim.”88Ebu Hanife hüküm vermede, hadisi delil kabul etmede kendi metodları vardır.
Mütevatir ve meşhur hadis dışında ki hadisleri nass kabul etmede çeşitli şartlar ileri
sürmüşlerdir.

1.2.3. Hanefi Mezhebinin Haberi Vahid'i Kabul Şartları

Hanefiler, haberi vahid ile amel edilebilmesi için ravide bulunması gerekli dört
temel şartın(İslam,Akıl,Adalet,Zabt.) dışında aşağıdaki şartların da bulunmasını şart
koşmaktadırlar:

1. Haberi Vahid, Kuran ve Meşhur Sünnet'e aykırı olmamalıdır.

2. Haberi Vahid, çok tekrarlanan bir hususla ilgili olmamalıdır.

3. Ebu Hureyre, Peygamber (s.a.s.)'in namazlarda “Besmele”yi cehren okudu-


ğunu rivayet etmiştir.89Halbuki bu hadisi diğer sahabiler nakletmemişlerdir. Şayet
Peygamber (s.a.s.) “Besmele”yinamazlarda cehren okumuş olsaydı, bu durum diğer
sahabe'ye gizli kalmazdı, onlar da rivayet ederlerdi.90

4. Haberi Vahidi rivayet eden ilk ravinin fakih olması gerekir.

5. Haberi Vahidin ravisi, rivayetle maruf olduğu halde, hakkı ile müctehid
değilse, rivayet ettiği hadis, kıyasa uygun ise onunla amel edilir, uygun değilse amel
edilmez.

6. Fakih olmayan ve hadis rivayetiyle de meşhur olmayan, sadece birkaç hadis


rivayet ettiği bilinen bir ravinin rivayet ettiği hadis, selef arasında zahir bulunmuş
olunca bakılır; şayet selef bunu kabul etmiş ise veya bazıları kabul etmiş, bazıları kabul
etmemiş veyahut kıyas'a uygun bulunmuş ise kabul edilir.

7. Ravinin rivayet ettiği hadise aykırı amelde bulunmaması gerekir.91

Ebu Hanife kitap, sünnet ve icmadan sonra kıyası çok kullanmış, kıyasın uygun
düşmediği konulardaistihsanı92 kullanmıştır. İstihsanıkullanması sebebiyle ulema

88
Atar, s. 397.
89
Tirmizi, Salat, 67.
90
Şaban, s. 89.
91
Atar,s. 42.
92
Şaban. s. 181.
17

tarafından çok eleştiri almıştır.93 İmam Azam Ebu Hanife akla diğer fıkhi mezhep
imamlarınagöre daha fazla ehemmiyet vermiştir. Hanefi mezhebi Irak’ta doğmuştur.
Türkiye,Tunus, Afganistan, Pakistan, Türkistan,Arnavutluk, Bosna- Hersek,
Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya müslümanları genel olarak Hanefi’dirler. Hicaz,
Suriye Yemen'in, Aden bölgesindeki müslümanların bir kısmı da Hanefidir.94

93
Atar, s. 74.
94
Ebu Zehra, Ebu Hanife, Çev. Osman Keskioğlu, Üç Dal Neşriyat, İstanbul 1966. s. 473.
18

İKİNCİ BÖLÜM

ABDEST

2.1. ABDEST

Allah’a kulluğun gereği bazı ibadetleri yapmak için niyet ederek bedenin
organlarından bazılarının yıkanması ve meshedilmesini kapsayan bir ameldir.95Caferi
mezhebinde Abdest; Alınış şekline göre; Tertibiabdest96(suyun ele dökülmesi ve şartlara
uygun olarak alınan abdesttir.)ve irtimasi abdest(abdest uzuvların irtimasiabdest
niyetiyle suya daldırılması ile alınan abdesttir)olmak üzere iki şekilde alınabilir. Tertibi
abdest alınması gereken abdesttir. İrtimasi abdest ise alınması caiz görülmüştür.97

Abdest konusunu izaha çalışırken tertibi abdestti izah edeceğiz.Bu bölümde şöyle
bir yöntem izleyeceğim: Caferi mezhebi ve Hanefi mezhebi hükümleri ve görüşleri ayrı
ayrı yazılıp akabinde karşılaştırmalar yapacağım.

2.1.1. Abdest Almanın Farz Olduğu Durumlar

Abdestli olmadan yapılması haram olan durumlardır. Caferi mezhebinde beş


durum Hanefi mezhebinde ise dört durumda abdestli olmak gerekmektedir.

2.1.1.1. Caferi Mezhebinde Abdest Almanın Farz Olduğu Durumlar

1- Cenaze namazı dışındaki namazlar için.98

2- Abdest bozulmuşsa, unutulmuş olan secde ve teşehhütleri yerine getirmek


için.

3- Farz olan Kabe tavafını yapmak için.

4- Abdest almak nezredilmiş, adanmış veya abdest almaya yemin edilmiş ise.

95
Ayetullah El- Uzma Seyyid Abdulkerim Musavi Erdebili, Tam İlmihal, İst. 2010, Göksu Matbaa, s, 59.
96
Erdebili, s. 59.
97
Hamenei, Ayetullah Seyyid Ali, 1. Fıkıh Dersleri, Çev. Yusuf- Derya Töre, Asr Yayıncılık, İstanbul,
2013. s. 84.
98
Ehli Beyt öğretilerinde cenaze namazı ölü için bir duadır. Bilindiği anlamda bir namaz gibi
değerlendirilmemektedir. Abdest almak farz değil, sünnet ve güzel bir davranıştır.
19

5- Bedeninden bir kısmını Kuran yazısına,Peygamberlerinvediğer masum


zatlarınisimlerine dokundurabilmek için.99

2.1.1.2. Hanefi mezhebinde Abdest Almanın Farz Olduğu Durumlar

1- Tüm Namazlarda şarttır Caferi mezhebinin dua kabul ettiği cenaze namazı,
Hanefi mezhebinde namazdır ve farzı kifayedir.100Caferi mezhebi cenaze namazını
“ölüye dua” kabul ettiğinden abdestli olmayı şart görmemiştir.101

2- Tilavet secdesi yapmada.

3- Kuran’a dokunmada.

4- Kabe’yitavafta. Hanefi mezhebi abdestli olmayı vacip kabul etmekte olup


diğer Ehli Sünnet mezheplerinde farz kabul edilir.102

Abdestin hangi durumlarda alınacağı hususunda Hanefi mezhebi ile Caferi


mezhebi arasında; peygamber ve masum zatların (12 imam) isimlerine dokunmak ve
cenaze namazı dışında farklılık görünmemektedir.

2.1.2. Abdestin Farzları

Caferi mezhebinde abdestin farzları yedi, Hanefi mezhebinde ise abdestin farzları
dörttür.

2.1.2.1. Caferi Mezhebinde Abdestin Farzları

1- Niyet
2- Yüzü yıkamak.
3- Dirseklerle birlikte elleri yıkamak.
4- Başı meshetmek.
5- Ayakları meshetmek.
6- Tertip.

99
Hamenei, s. 89- 91.
100
El Mavsili, El İhtiyar, Çev. Celal Yeniçeri, Şamil Yayınevi, İstanbul 2014. s. 89.
101
Humeyni, s. 92.
102
İbn Rüşd, Bidayetül Müctehit ve Nihayetül Muktesid, Ensar Neşriyat, Terc. Ahmed Meylani, İstanbul
2015. s. 122.
20

7- Muvalat.103

1- Niyet: Kasdetme, kalbin bir şeye azmetmesi, yönelmesi, yapılan bir vazifeyle
Allah’a manen yaklaşmayı kasdetmektir.104 Eller yıkanmaya veya yüz yıkanmaya
başlandığında niyet etmek gerekir.Niyetin dil ile ifadesi şart olmamakla birlikte hem
kalben niyetleniphem de dil ile söylenmesi en iyi olanıdır.105

2- Yüzü yıkamak: Yüzü uzunluğuna, yukarıdan aşağıya doğru saçların çıktığı


yerden çenenin sonuna kadar; enine ise orta parmakla başparmak arası kadar yıkamak
gerekir.106 Yüz bu miktardan az yıkanmamalıdır.Sakal seyrek ise veya az olur da yüzün
derisi görünürse, suyu deriye ulaştırmak gerekir.Yüzü yıkama alından çeneye doğru
olmalıdır.Aşağıdan yukarı doğru yıkanırsa, abdest geçersiz olur.107

3- Elleri Dirseklerle Birlikte Yıkamak: Eller dirseklerden aşağıya doğru parmak


uçlarına kadar yıkanmalıdır. Elden dirseklere doğru yıkanırsa abdest geçersizdir.Eller,
yüzü yıkarken yıkanmış iseler de, kollar yıkanırken, kollarla birlikte tekrar
yıkanmalıdır.108

4- Başı Mesh Etmek: Başın, alın hizasına düşen kısmından bir bölümü
meshedilmelidir. Mesh; yüz ve dirseklerle birlikte eller yıkandıktan sonra, eldeki geriye
kalan ıslaklık ile yapılmalıdır. Şayet eldeki su kurumuş, mesh yapacak miktarda bir
ıslaklık kalmamış ise, el, diğer azalardan ıslatılarak mesh yapılır. Diğer azalar da
kurumuş ise, abdest yeni baştan alınır. Başa mesh ederken saça veya deriye mesh verilir.
Sarık, takke ve benzeri şeyler üzerine mesh yapılmaz.109

5- Ayağı Mesh Etmek: Baş meshedildikten sonra, sağ eldeki kalan ıslaklık ile
sağ ayak, sol eldeki ıslaklık ile de sol ayak, parmak uçlarından ayağın üstündeki
şişkinliğe kadar mesh edilmelidir.110 Daha da iyisi bilekteki eklem yerlerine kadar mesh
etmektir. Meshin en güzeli en az üç parmakla yapılanı olup,mesh ederken ayaklar sabit,
eller ayak üzerinde hareket ettirilmelidir.Ayaklar kirli ise, abdeste başlamadan önce
yıkamak suretiyle bir güzel temizlenmeli kurulanmalı, ondan sonra abdeste

103
Erdebili, s. 59; Hamenei, s. 72; Humeyni, s. 37.
104
Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, Ensar Neşriyat, İstanbul 2005.s. 458.
105
Kılıçoğlu, s. 122.
106
Ayetullah El Uzma İmam Humeyni, Tam ilmihal. Kevser yayınları. İstanbul 2008.s. 37.
107
Hamenei,s. 73.
108
Kılıçoğlu, s. 123.
109
Hamenei, s. 74.
110
Erdebili. s. 61.
21

başlanmalıdır.Çorap, mest, ayakkabı ve benzeri şeyler üzerine mesh edilmez.


Ancak,şiddetli soğuk, yırtıcı hayvan tehlikesi ve bazı zaruri hallerde bu şeyler
üzerinemesh vermekte bir sakınca yoktur.111

6- Tertip: Abdestte, yıkama ve meshetme, Kuran- ı Kerim’de beyan edildiği


veResulullah’ın tatbik ettiği sırayla yerine getirilmelidir. Önce, yüz, sonra dirseklerle
birlikte sağ kol, sonra sol kol yıkanır, sonra başın meshi ve son olarak da ayakların
meshi yapılır.112 Unutma veya kasıtlı olarak bu sıraya uyulmadığı taktirde abdest
geçersiz olur, ve yeniden alınmalıdır.113

7- Muvalat: Abdest alırken organların kurumadan birbiri ardınca yıkanıp,


meshedilmesidir. Bu şekilde abdest almak farzdır.114

2.1.2.2. Hanefi Mezhebinde Abdestin Farzları

1. Yüzü yıkamak.

2. Kolları dirseklerle birlikte yıkamak.

3. Başı meshetmek.

4. Ayakları topuklarla birlikte yıkamak.

1. Yüzü yıkamak; Hanefi mezhebinde yüz İki kulak yumuşağı, alındaki saç
bitim yeri ile çenenin sona erdiği yer arasında kalan kısımdır.115Yüz yıkanırken sakal
sık ise üstünü yıkamak yeterlidir.116Caferi mezhebinde de yüzün sınırları aynıdır. Caferi
mezhebinde yüzün yukarıdan aşağı yıkanması gerektiği aşağıdan yukarıya doğru
yıkandığı taktirde abdestin olmayacağı117 hükmü varken Hanefi mezhebinde böyle bir
şart yoktur.

2. İki elleri dirsekler ile birlikte bir defa yıkamak farzdır: Parmaklarda dar
ve altına suyu geçirmeyen yüzük varsa, bunun mutlaka oynatılması ve altına suyun geç-

111
Kılıçoğlu, s. 123.
112
Kuleyni, El- Füru Mine’l Kafi, 3. s. 24
113
Hamenei, s. 81.
114
Tabatai, Allame Muhammed Hüseyin, Temel Dini Bilgiler, 1. Kevser Yayıncılık, Çev. Ertuğrul
Ertekin, İstanbul, 2014, s. 76.
115
şeyhül İslam Bürhanüddin Ebü’l Hasan El Merğinani,El HidayeTercemesi, 1. çev. Hasan Ege, Şelale
yayın evi. İstanbul. 1982. s. 17.
116
Fetavayi Hindiyye, 1. Çev. Mustafa Ege, Akçağ yayınları, Ankara, B.y,s. 18.
117
Erdebili,s. 60.
22

mesi sağlanmalıdır.118 Caferi mezhebinde yıkama dirsekten ele doğru olmalı elden
dirseğe doğru olması abdesti geçersiz kılar ve el yüz ile birlikte yıkansada yine kolla
birlikte yıkanmalıdır.119 Hanefi mezhebinde böyle bir şart yoktur.

3. Başı meshetmekfarzdır:Meshedilen yer iki kulağın üstüdür. Bu kısımdaki


saçların üzerine meshedilmesi yeterlidir.120 Caferi mezhebinde başın meshedilmesi için
ayrıca el ıslatılmaz kollar yıkandıktan sonraki el ıslaklığı ile eğer ıslaklık yoksa diğer
uzuvlardaki ıslaklık el sürülerek sonrada baş meshedilir eğer diğer uzuvlar kurumuşsa
abdest baştan alınır.121Hanefi fıkhında başın meshinde diğer uzuvlarla kıyas edilerek
yeni suyu vacip olarak görmüşlerdir,122Başın yıkanması mesh etmeyi kapsar mı? Hanefi
mezhebi ve tüm Ehli Sünnet mezheplerince baş mesh edilmiş sayılır.123Fakat Caferi
mezhebinde başın yıkanması mesh edilmiş sayılmaz ve caiz görülmez.124

4. Ayakları topuklarla birlikte yıkamak farzdır:Abdestte Caferi mezhebi ile


Hanefi mezhebi arasındaki en önemli tartışma konusu ayakların yıkanması veya
meshedilmesi mevzusudur.

2.1.2.3. Ayakların Yıkanması veya Mesh Edilmesi Meselesi

Hanefi mezhebi ve diğer Ehli Sünnet mezheplerinin imamlarının hepsi ayakların


yıkanmasının farz olduğu konusunda müttefiktir.125Caferi mezhebinde ise ayakların
meshi farzdır.126Caferi mezhebi ile Hanefi mezhebi arasında abdest konusundaki en
önemli ihtilaf meselesi ayakların meshedilmesi veya yıkanması gibi görülmektedir.
Ayakların yıkanması veya meshedilmesimeselesinde müfessirlerin ve fukahanın
ihtilafına neden olan, Maide süresi 6. Ayetinin kıraati ve yorumlanması ile alakalı
olduğu görülmektedir. Caferi fukahalar ayetin zahir manasının açık olduğu “Meshedin
başınızın bir kısmını ve ayaklarınızı da iki mafsala dekmeshediniz.”Şeklinde
yorumlarken Hanefi mezhebi fukahaları “Ey iman edenler! Namaz kılmaya
kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı mesh
118
Fetavayi Hindiyye, 1, s.18.
119
Humeyni, s. 38.
120
El Merğinani, El hidaye, Terc. 1. s.17.
121
Humeyni, s. 39.
122
İbn Rüşd, 1, s. 74.
123
Fetavayi Hindiyye,1,s. 22.
124
Abdülhüseyn Şerefuddin,Mesail- u Fıkhiyye, Çev. Fahrettin Altan, Mihr Yayınevi, Kum 1999. s. 142.
125
İbn- i Abidin, 1.s. 123.
126
Hamenei, s. 73.
23

edin, ayaklarınızı da topuklara kadar yıkayın.”Şeklinde yorumlamışlardır bu


yorumlardaki farkın temeli ayaklar kelimesinin “Erculikum” yada
127
“Erculekum”şeklindekıraattaki farklılıkları olarak görülmektedir. Birinci şekildeki
gibi esreli olarak okunursa “ruusekum” kelimesine atfedilme ihtimali daha güçlü ve
ayakların meshedilmesi gerekir iken ikinci şekildeki gibi üstünlü olarak okunduğu
taktirde “vucuhekum” kelimesine atfedilir ki ayakların yıkanması şeklinde hüküm
olmuş olur.128

Ehli sünnet ulemasının delil gösterdiği “Ateşte yanmaktan topukların vay


haline”129 veya Osman’ın kölesi Hamran’ınnaklettiği;“Osman’ı gördüm, su kabından
ellerine su döktü, üç kere ellerini yıkadı, sonra sağ elini kaba daldırdı; ağzına, burnuna
su verdi; burnunu arıttı, daha sonra üç defa ayaklarını yıkadı ve şöyle dedi:
“Resulullah’ın(s.a.v) benim abdest aldığım gibi abdest aldığını
gördüm.”130Yadaİbni“Ali’yi abdest alırken gördüm; ayaklarını mafsala kadar yıkadı;
sonra da size; ‘Peygamber’in (s.a.v) abdestini göstermeyi istedim’ dedi.”131Hadislerini
Caferi kaynakları şu sebeplerlesahih bulmamaktadır;

1.Allah’ın kitabı ve Ehl- i Beyt İmamlarının icma ettiği şeyle muhalif olması.

2. Eğer ayakları yıkamakla ilgili hadisler doğru olsaydı tevatürle nakledilmiş


olurdu.

3. Ravi’nin tanınmamış olması yada yaşlılık gibi nedenlerle hafızasının iyi


olmadığı.132

Caferi mezhebi ayakların meshi hususunda özellikle ayetle sabit olan bir hükmün
hadislerle nesh edilemeyeceğini dolayısıyla Ehli Sünnetfukahasının hata ettiğini
belirtmektedirler,133 Ehli Sünnet uleması, Caferi mezhebinin belirttiği gibi bunun bir
nesih değil açık olmayan bir durumun peygamber tarafından izah edildiği şeklinde
yorumlamıştır.134Bazı Ehli Sünnet ulemasının yıkama meshetmeyi de kapsar135veya

127
İbn- i Abidin, 1, s. 124.
128
İbn Rüşd, 1,s. 78.
129
Buhârî, İlim,60; Müslim Taharet, 26.
130
Buhari vudu, 24,28; Müslim, Taharet, 3,4.
131
Tirmizi, Taharet, 37; Ebu Davut, Taharet, 50
132
Şerefuddin, s. 98.
133
Şerefuddin, s. 99.
134
Fahreddin Er- Razi, Tefsir’ül Kebir Mefatih’ül Gayb,8. Terc. Suat Yıldırım, Sadık Kılıç, Lütfullah
Cebeci, Akçağ yayınları, Ankara 1990. s. 504.
24

yıkamak meshetmekten daha faziletlidir136şeklindeki görüşleri Caferi uleması tarafından


yıkama ve meshin birbirinden farklı şeyler olduğunu ayrıca Şari’nin maslahatı kulların
seçmesine bırakmamıştır şeklindegerekçelerle reddetmişlerdir.137

Ayakların mesh edilmesi veya yıkanması mevzusundaki ihtilaf nedenlerinden


biride kabeynin (topuk) ne olduğu üzerinedir Ehli Sünnet fakihlerinin çoğunluğu
"Kabeyn (topuğun), ayağın iki tarafındaki iki çıkıntı kemik (aşık kemikleri) olduğunu
belirtmişlerdir.138Caferi mektebi fakihlerinin çoğunluğuna göre kabeyn; ayakla bacağın
arasındaki mafsaldır (bilek).139Zira Ehli Sünnet alimlerinin dediği gibi iki tarafta ki
çıkıntı olsaydı maide süresi 6 ayeti (ayaklarınızı iki mafsala kadar) şeklinde olması
gerektiğini belirterek kendi görüşlerinin doğruluğunun delillerinden biri olarak
göstermektedirler.

Ehli Sünnet uleması ise Caferi mezhebi ulemasının görüşlerine; Maide süresi 6.
Ayetinin ilgili kısmının ayaklarınızı topuklara kadar denmesi gerekirdi veya bacak ile
ayağın mafsalındaki (içerdeki) yuvarlak kemik, ancak cerrah doktorların bilebileceği bir
durumdur ki bunun herkes tarafından görünür bir şekilde açık olması gerekir140gibi
nedenlerle cevap vermiş ve Hanefi mezhebi ulemasının görüşlerinin doğruluğuna delil
getirmişlerdir.

Mesh mevzunda önemli bir noktada mest üzerine mesh edilmesi konusudur. Bu
konuda Caferi mezhebi uleması mest üzerine mesh etmeyi caiz görmemişlerdir.141
Hanefi mezhebi uleması mest üzerine mesh etmeyi caiz kabul etmiştir.142Caferi mezhebi
mestin üzerine mesh edilmemesini Maide süresi 6. Ayetteki ibareyi “Başınıza ve
mafsala kadar ayaklarınıza mesh edin.” şeklinde açıklayıp burada maksadın sadece ayak
üzerine meshi kastedildiği şeklinde hüküm vermişlerdir.143Hanefi mezhebi mestin
üzerine mesh etmeyi; Hz. Ali den nakledilen “Yolcu üç gün üç gece, mukim ise bir gün

135
Diyanet İşleri Başkanlığı, Kuran Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, 2. DİB. Yayınları, Ankara, 2007. s. 224.
136
İbn Rüşd, 1. s.78.
137
Şerefuddin, s. 98.
138
Şeyhül İslam Bürhanüddin Ebü’l Hasan El Merğinani, El Hidaye tercümesi, 1. Çev. Hasan Ege. Şelale
yayınevi. İstanbul 1982. s. 17.
139
Şerefuddin. s. 99.
140
Er- Razi, s. 504.
141
Erdebili, s. 62.
142
El Merğinani, El HidayeTercemesi, s. 46.
143
Şerefuddin, s. 122.
25

bir geceyle mesheder.”144Yine Safvanb. Assal'ın rivayet ettiği;“Seferi olduğumuzda


mestlerimizi cünüplükten dolayı değil de küçük veya büyük abdest bozma veya uyku
hali sebebiyle üç gün üç gece müddetle ayaklarımızdan çıkarmamamızı Hz. Peygamber
(s.a.v) bize emretti.”145Hadisleri delil göstererek caiz kabul etmişlerdir.

Ayakların mesh edilmesi, topuğun ne olduğu, mestin üzerine mesh edilmesi


mevzularında iki mezhebin; Hadisi delil kabul etmede kullandıkları metot farklılıkları,
sahabe anlayışındaki farklılıklar ile aklın kullanılmasındaki farklılıklar ana neden olarak
görülmektedir.

2.1.3. Caferi Mezhebinde Farz Olup Hanefi Mezhebinde Farz Olmayan


Durumlar

Caferi mezhebinde abdestin farzı kabul edilen; niyet, tertip, muvalat Hanefi
mezhebinde farz kabul edilmemekte olup sünnet kabul edilmektedir.

Niyet: Hanefi mezhebinde abdestte niyet sünnettir.146Niyeti dil ile söylemek ise
müstehaptır.147 Hanefilerin dışındaki Ehli Sünnetfukahasınınçoğunluğu niyetin farz
olduğu hükmünü vermişlerdir.148 Hanefiler abdest ayeti ve hadislerde niyetle alakalı bir
ibarenin bulunmadığını ayrıca namazın şartlarından; setri avret ve necasetten taharet
mevzusunda niyetin olmayışına kıyas etmişlerdir.149Caferi mezhebin ise niyet farzdır.150

Tertip: Hanefi mezhebinde sünnet kabul edilen tertip; Abdest azalarının ayetteki
sıraya göre arka arkaya, önce yüzün,kolların yıkanması, başınmeshedilmesi, sonra da
ayakların yıkanmasıdır.151Bu sıranın gözetilmemesi halinde yine abdest sahih olur, fakat
sünnete aykırı düşer.152 Caferi mezhebinde bu sıra bozulduğunda abdest yenilenmelidir.
Caferi mezhebi uleması bu konuda şu delilleri: abdest ayetinde153atfın “sümme” veya
“fa”yla değil de “vav” harfiyle gerçekleşmesine rağmen, ondan anlaşılan tertiptir.

144
Müslim, Taharet, 85.
145
Tirmizi, Daavat, 96; Tirmizi, Taharet, 71.
146
El Merğinani, El HidayeTerc. 1. s. 20.
147
Fetavayi Hindiyye, 1,s. 29.
148
İbn Rüşd, 1,s. 67.
149
Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları, İstanbul 2014.s. 190.
150
Hamenei, s. 77.
151
El Merğinani, El HidayeTerc. 1. s. 20.
152
İbni Abidin, s. 166.
153
Maide: 5/6.
26

Çünkü çoğu zaman vav- ı atıf tertiple kullanılmaktadır,154 delil göstererek tertibi farz
kabul etmişlerdir. Hanefi mezhebi uleması Maide süresi 6. Ayette abdest uzuvları “vav”
ile sıralanmıştır. “Vav” ise dil bilimcilere göre mutlak cemi için olup ondan sıra anla-
şılmamaktadır. Buna göre sıra abdest uzuvları arasında olmayıp sadece namaz kılma
isteği ile abdest alma eylemi arasındadır155 şeklinde yorumlamışlardır. Bu konuda
Caferi mezhebi kendi görüşlerinin doğruluğu hususunda Şafi ve Hanbeli fıkhında
tertibin farz156 olmasını da delil göstermektedirler. Bu şekilde delil getirmeyi Caferi
mezhebi uleması bulabildiği her konuda yapmaktadır.Hanefi fıkhi uleması ise tertibin
farz olmadığı hususunda delile ihtiyaç yoktur çünkü farz olmaması asıldır. Farz
olduğunu kabul edenlerin delil getirmesi gerektiğini belirtmişlerdir.157

Muvalat; Hanefi fıkhında sünnet kabul edilir.158Sıcaklıktan dolayı uzvun


kuruması abdestin sıhhatine engel değildir.159 Bunda amaç abdest alma sırasında başka
bir işle uğraşmamaktır. Caferi mezhebinde ise Peygamber Efendimizin tertipte olduğu
gibi muvalatı hiç bozmadığını belirtilerek muvalatı farz kabul etmişlerdir.160Muvalat
Şafi fıkhında sünnet, Maliki fıkhında ise farzdır.161

2.1.4. Abdesti Bozan Durumlar

Caferi ve Hanefi mezhebi abdestin hangi durumlarda bozulacağı hususunda büyük


oranda görüş birliği içinde olmalarına rağmen kan, kusmak, irin, mest ve mestin süresi
ile namazda kahkahayla gülmek meseleleri iki mezhep arasında ihtilaflıdır.

2.1.4.1. Caferi Mezhebinde Abdesti Bozan Durumlar

1. Küçük abdest

2. Büyük abdest

154
Şerefuddin, s. 143.
155
El Merğinani, El Hidaye Terc. s. 21.
156
Döndüren, s. 191.
157
İbni Abidin, s. 166.
158
İbn Rüşd, 1, s. 81.
159
Fetavayi Hindiyye, 1, s. 30.
160
Şerefuddin, s. 144.
161
İbn- i Abidin, 1, s. 166.
27

3. Uyumak (Gözün görmeyeceği, kulağın duymayacağı bir şekilde uyumak.


Ancak,göz görmez ama kulak duyarsa abdest bozulmaz)

4. Akıl yitimi (delilik,sarhoşluk,baygınlık gibi)

5. Gusul abdesti gerektiren durumlar

6. Kadınların kendine has durumları162

2.1.4.2. Hanefi Mezhebinde Abdesti Bozan Durumlar

1. Vucudun önden veya arkadansidik, dışkı, kan, meni, mezi, vedi gibi bir
necasetin veya herhangi bir sıvının çıkması.163 Caferi mezhebinde kanın vucuttan
çıkması abdesti bozan bir durum değildir.164 Çıkan kanın abdesti bozduğu konusunda
Hanefîler şu delilleri: Peygamber efendimizin hastalıktan dolayı hayız kanı durmayan
kadına abdest almayı emrettiğine dair hadisi165başka bir hadisi şerifte “ Her kim namaz-
da iken kusar veya burnundan kan akarsa, namazdan çıksın ve gidip abdest alsın. Ondan
sonra da konuşmadığı sürece gelsin, namazını bıraktığı yerden tamamlasın.”166Delil
göstererek vucuttan çıkan kanın abdesti bozduğuna dair verilen hükmün sebebidir.
Vucuttan çıkan, idrar, gaita Caferi mezhebindede abdesti bozar fakat kan abdesti
bozmaz.167Mezi ve vedi ise Caferi mezhebince tükürük gibi değerlendirilmiş ve abdesti
bozan bir durum sayılmamıştır.168

2. Arka taraftan yel çıkması, Caferi mezhebindede abdesti bozar169

3. Ağız, burun veya bedenin diğer herhangi bir uzvundan kan, irin veya cerahat
gibi şeylerin çıkması Abdesti bozar.170 Hanefi uleması bu konuda şu hadisleri:“Her akan
kandan dolayı abdest almak gerekir”171“Her kim namazda iken kusar veya burnundan
kan akarsa, namazdan çıksın ve gidip abdest alsın. Ondan sonra da konuşmadığı sürece

162
Erdebili,s. 57.
163
El Merğinani, El hidayeTerc. s. 21.
164
Humeyni, s. 51.
165
Ebu Davut, Taharet, 28; Tirmizi, Taharet, 126.
166
İmam Malik, Taharet, 46.
167
Humeyni, s. 50.
168
Kuleyni, El- Füru Mine’lKafi, 3. s. 39.
169
Tabatai, Temel Dini Bilgiler, 1. s. 76.
170
Döndüren, s. 199.
171
El Merğinani, El Hidaye Terc. s. 22.
28

gelsin, namazını bıraktığı yerden tamamlasın.”172delil göstermişlerdir.


Caferimezhebinde irin, su veya kanın çıkması abdesti bozan bir durum değildir.
Temizlenerek veya cebire173(Yarayı kapatan sargı) üzerine abdest veya meshedilerek
abdest alınır.

4. Ağız dolusu kusmak; Hz. Peygamber; “Kusmak abdesti bozar”174veya Hz. Pey-
gamber’in kustuktan sonra abdest aldığı hadisi175şeklindeki hadisleri delil
gösterilmişlerdir. Caferilerde kusmak abdesti bozmaz176, ayrıca Şafii ve Maliki
mezhebindede kusmak abdesti bozmaz.177

5. Uyumak; Hanefi mezhebi uleması yatma halindeki uykunun abdesti


bozduğunu hükmünü vermişlerdir.178 Hz. Peygamber Efendimizin “Abdest almak ancak
uzanarak uyuyana gerektir.”hadisini delil kabul etmişlerdir.179Caferi mezhebinde de
hüküm böyledir.

6. Namazda kahkaha ile gülmek; Kahkaha; kişinin, yakınında bulunanlar tara-


fından duyulacak şekilde gülmesidir. Delil şu hadistir: “Sizden biriniz namazda iken
kahkaha ile gülerse abdesti ve namazı birlikte iade etsin.”180 Caferi mezhebinde kahkaha
ile gülmek namazı bozar fakat abdesti bozan bir durum değildir.181

Cinsel temasta bulunmak veya aşırı temas ve dokunma abdesti bozar. Hanefi
mezhebinde iki tarafın tenasül uzuvlarını bir birine değdirmesi halinde ıslaklık olmasa
bile hem erkeğin hem kadının abdesti bozulur. İmam Muhammed’e göre ise ıslaklık
olmadıkça abdest bozulmaz.182Caferi mezhebinde abdestin bozulması için gusül
gerektirecek durumun olması gerekmektedir.183Caferi mezhebinde kişinin eşini öpmesi,
ona dokunması veya avret mahallini ellemesi ile abdesti bozulmaz.184

172
El Merğinani, El Hidaye Terc. s. 22.
173
Erdebili, s. 74.
174
Tirmizi, Taharet, 64.
175
Tirmizi, Taharet,87.
176
Kuleyni, El- Füru Mine’lKafi, 3. s. 36.
177
İbn Rüşd, 1, s. 107.
178
İbn Rüşd, 1, s. 112.
179
Ebu Davut Taharet, 77; Tirmizi, Taharet, 77.
180
İbn- i Abidin, 1,s. 111.
181
Erdebili, s. 209.
182
İbn- i Abidin, 1,s. 211
183
Humeyni, s. 50.
184
Kuleyni, El- Füru Mine’lKafi, 3. s. 37.
29

7. Mestler üzerine meshten itibaren mukim için bir günün, yolcu için üç günün
geçmiş olması veya bunların belirtilen sürelerin içinde ayaktan çıkarılması. Caferi
mezhebinde mestin üzerine mesh etme zaten caiz görülmemiştir.185

8. Özürlü olan kimsenin aldığı abdestte, namaz vaktinin çıkması.Caferi fıkhında


bunun tam bir karşılığı bulunmamaktadır, Caferi ilmihallerinde cebire abdesti yani;
abdest uzuvlarında yara, çıban gibi durumlar sebebiyle alınan abdest ile ilgili hükümler
bulunmaktadır.186

9. Teyemmüm yapmış olan kimsenin suya ulaşması187

2.1.5. Abdestin Sünnetleri

2.1.5.1. Cafer Mezhebinde Abdestin sünnetleri

1.Abdest almaya başlarken “Besmele” çekmek.

2.Uykudan uyanılmış ya da küçük abdestten gelinmişse en az bir kere, büyük


abdest yapılmışsa en az iki kere elleri yıkamak.

3.Üç kere ağza ve burna su vermek.

4.Yıkama ve mesh esnasında dualar okumak.

5.Dişleri misvaklamak.188

2.1.5.2.Hanefi Mezhebinde Abdestin Sünnetleri

1. Niyet etmek; Caferi mezhebinde niyet farzdır.189

2. Abdeste “Euzü” ve “besmele” ile başlamak.

3. Mazmaza ve İstinşak.

4. Misvak Kullanmak.

5. Tertibi gözetmek, Caferi mezhebinde farzdır.190

185
Erdebili, s. 62.
186
Humeyni, s. 50- 53.
187
İbn- i Abidin, 1, s. 191- 216.
188
Kuleyni, El- Füru Mine’lKafi, 3. s. 22.
189
Tabatai, Temel Dini Bilgiler, 1. s. 76.
30

6. Abdeste sağ taraflardan başlamak.

7. Abdest uzuvlarını üçer defa yıkamak. Caferi mezhebinde üç kez yıkamak


abdesti bozan bir durumdur.191

8. Abdestte elleri veya ayakları yıkamaya parmak uçlarından başlamak.

9. Parmakları hilallemek.

10. Sakalı hilallemek.

11. Boynu meshetmek;Caferi mezhebinde boyunla alakalı bir hüküm yoktur.

12. Kulakları meshetmek; Caferi mezhebinde kulakla alakalı bir hüküm yoktur.

13. Abdest uzuvlarını ara vermeksizin yıkamak192(Muvalat); Caferi mezhebinde


farzdır.193

190
Erdebili, s. 67.
191
Humeyni, s. 39.
192
İbn- i Abidin, Reddü’l Muhtar Ale’dDürrü’l Muhtar, 1. Terceme ve Şerh, Ahmed Davutoğlu, Şamil
Yayınevi, İstanbul 1982. s. 166.
193
Tabatai, Temel Dini Bilgiler, 1. s. 76.
31

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

NAMAZ

3.1. NAMAZ

Tekbir ile başlayıp selam ile son bulan, Hz. Peygamberin yapıp öğrettiği belirli
fiil, söz ve dualarla yerine getirilen ibadettir.194 Namaz her temiz kişinin Allah’a
yakınlaşmasıdır.195 Allah'a karşı tesbih, tazim ve şükrün ifadesidir.Namaz, Kuran'da
doksandan fazla ayette zikredilir. Önceki şeriatlerde beş vakit namaz yoktu. Ancak
vakitleri belirsiz genel anlamda namaz vardı. Namaz, hicretten bir buçuk yıl kadar önce
Mirac gecesinde farz kılınmıştır.196

3.1.1. Namaza Hazırlık Şartları

Hanefi mezhebinde namazın dışındaki farzlar altı adettir. Caferi mezhebine ise beş
başlık altıda toplansa ve adları farklı olsada maksat aynıdır.

3.1.1.1. Caferi Mektebinde Namaza Hazırlık Şartları

1.Taharet,2, Elbise, 3.Mekan, 4.Kıble, 5.Vakit.197

3.1.1.2.Hanefi Mezhebinde Namaza Hazırlık Şartları

1. Hadesten taharet, 2. Necasetten taharet, 3. Setri avret, 4.Kıble,

5.Vakit, 6.Niyet.198

1. Taharet:Hanefi mezhebinde hadesten taharet; abdestsizlik ve gusulsüzlük


halinin giderilmesi ve necasetten taharet; beden, elbise ve yerin namaz kılmak için
temiz olması şeklinde iki başlıktır.199Caferi mezhebi hadesten taharet veya necasetten

194
MEB, Dini Terimler Sözlüğü, Devlet Kitapları Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 2009. s. 273.
195
Ali İbn’i Ebi talib, Nehcül Belağa, Terc. Abdülbaki Gölpınarlı, Ensariyan Yayınları, Kum 2007. s.
390.
196
Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhi Ansiklopedisi, 1. Feza Yayınları, 1994, İstanbul, s. 384; Sahih Buhari
Tecridi Sarih Terc. 10. s. 71,72.
197
Tabatai, Temel Dini Bilgiler, 1.s. 73- 85.
198
Fetavayi Hindiyye, 1. s. 203.
199
Döndüren, s. 282,283.
32

taharet diye iki ayrı başlık olarak almamış ikisini taharet başlığı altında toplamıştır.200

2. Setri avret:Namaz kılacak kişinin vucudunu gerekli şekilde


örtmesidir.Caferimezhebindeerkeklerdesetri avretin sınırı avret mahallini örtmektir.
Ancak diz kapağı ve göbek arasını örtmek daha faziletlidir.201 Hanefi fıkhında
erkeklerde avret mahalli diz kapağı ve göbek arasıdır. Kadınlar içinse el, ayak ve yüz
dışında bütün vücut örtünmelidir202 ve bu namaz dışındada böyledir.

3. İstikbali kıble:Caferi mezhebinde her nerede olursa olsun Kabe’ye


yönelmektir. İki adil şahidin sözüne ve ilmi verilerine göre belirlenmiş kıbleye
yönelinebilir. Eğer tüm imkanlar kullanılmış ama kıble yönü belirlenememişse 4 yöne
doğru ayrı ayrı namaz kılınır.203 Hanefi mezhebinde kişi kıble yönünü tüm araştırmalara
rağmen tespit edemezse bir yöne doğru namazı kılar.204

4. Elbise: Caferi mezhebi elbisenin kendine ait, murdar hayvanın derisinden veya
eti yenmeyen hayvanın kılından veya kürkünden yapılmamış, erkeğin elbisesi ipek veya
altın işlemeli olmamalı ve aynı zamanda üzerinde altın ziynet eşyası bulunmamalıdır.205
Şeklinde şartları bulunmaktadır.

5. Mekan: Caferi mezhebinde namazın hazırlık şartları içerisinde sayılan mekan,


mübah, hareketsiz, secde edilen yer pak ve dört kapalı parmak ölçüsünden yüksek
olmamalıdır.206Hanefi mezhebinde mekan namazın şartları içerisinde sayılmamıştır.

6. Vakit: Kılınacak olan her namazın vaktinin şeriat ölçülerine göre girmiş olması
gerekmektedir. Vakti girmeden kılınan namaz geçersiz, vaktinden sonra kılınan namaz
ise eda değil kazadır. Vakit mevzusunda iki mezhep arasında önemli farklılıklar
bulunmaktadır.Zira Caferi mezhebi özellikle öğlen ve ikindi ile akşam ve yatsı
vakitlerinin aşağıda açıkladığım üzere çok farklı şekilde değerlendirilmiştir.

3.1.1.3. Namaz Vakitleri

1.Sabah namazı vakti: Sabah ezanına yakın ufkun doğusundan bir aydınlık

200
Tabatai, Temel Dini Bilgiler, 1, s. 73
201
Humeyni,s. 126
202
İbn Rüşd, 1. s. 248.
203
Humeyni, s. 126.
204
Kuduri Tercemesi,Terc. Ali Arslan, Arslan Yayınları, İstanbul, B.t.s. 12.
205
Tabatai, Temel Dini Bilgiler, 1, s. 84
206
Tabatai, Temel Dini Bilgiler,1,s. 85
33

yükselmeye başlar ki buna "birinci fecir" denir. Bu aydınlık yayılınca "ikinci fecir" ve
sabah namazı vakti girmiş olur. Sabah namazının son vakti ise, güneşin doğmaya
başladığı andır.207Hanefi mezhebi ile Caferi mezhebi arasında fark yoktur.

2.Öğlen ve ikindi namazlarının vakitleri: Caferi mezhebinde öğlen ve ikindi


namazının her birinin hususi ve müşterek vakitleri vardır.Öğlen namazının hususi vakti
öğlen vaktinin girdiği andan bir öğlen namazı kılınacak kadar vakittir.İkindi namazının
hususi vakti ise akşam namazının vaktinin girmesine bir ikindi namazı kılınacak kadar
vakittir. Öğlen ve ikindi namazının müşterek vakti ise bu hususi vakitlerin arasındaki
geniş zamandır.208 Bu vakitte öğlen ve ikindi namazları ayrı ayrı kametler getirilerek
kılınır.209

Hanefi fıkhında Caferi fıkhındaki gibi hususi vakit ve müşterek vakitler gibi bir
durum yoktur,Hanefi fıkhında öğlenamazının vakti, güneşin tam tepe noktasına
geldikten sonra batıya doğru meyletmesi ile başlar. Güneşin tam tepeden batıya
meyletmesi anına "Fey- i Zeval" denir. Bu halde bulunan gölgeden başka, her şeyin
gölgesinin iki misline çıktığı zamana kadar öğle vakti devam eder.210İkindi namazının
vakti, gölgenin, iki misli olduğu zamandan başlar ve güneşin batmasına kadar devam
eder yani öğle namazının vaktinin çıkışından güneşin batışına kadar olan zamandır.211

Caferi mezhebi ile Hanefi mezhebi fakihleri öğlen namazı vaktinin başlaması ile
ikindi namazının vaktinin bitmesi hususunda birbirleriyle örtüşmektedirler. Caferi
mezhebindeki hususi ve müşterek vakitler ayrımı husunda Hanefi mezhebi ile
ihtilaflıdır.

4.Akşam ve yatsı namazlarının vakti: Caferi mezhebinde akşam güneşin


batmasından sonra doğu tarafında görülen kızıllığın kaybolduğu andan itibaren akşam
ve yatsı namazının vakti girmiş olur.212Gece yarısına kadar devam eder.213Akşam ve
yatsı namazlarının ortak ve özel vakitleri vardır akşam namazının özel vakti akşam
namazının girdiği andan üç rekatlıkbir namaz kılıncaya kadarki vakittir. Yatsı

207
Humeyni, s. 118.
208
El Kummi, Men la yahduruhul fakih,1. s. 140.
209
Humeyni, s. 116.
210
El Merğinani, El HidayeTerc.1. s. 63.
211
Fetavayi Hindiyye, 1. s. 178.
212
Humeyni, s. 117.
213
Zuhayli, 1.s. 395; Hamenei, s. 164.
34

namazının vakti ise gece yarısında yatsı namazı kılınacak kadar ki vakittir.214Bu iki
vakit arasındaki geniş vakitise iki namazın müşterek vaktidir ve namazların ardarda ayrı
kametlerle kılınabileceği vakittir.215

Hanefi fıkhında ise Akşam namazının vakti, güneşin batmasından başlayıp şafağın
kaybolmasına kadar devam eden zamandır.216Şafak, İmam azam'a göre, akşamleyin
ufuktaki kızartıdan sonra meydana gelen beyazlıktır.Yatsı namazının vakti, yukarda
açıklanan iki görüşe göre, şafağın kaybolmasından başlayıp ikinci fecrin doğuşuna
kadar devam eder. Fecir doğunca yatsı vakti bitmiş olur.217

Caferi mektebi yatsı namazının vakti gece yarısı olduğunu belirtirken bu konuda
Hz. Peygamberin hadisinin olduğunu ayrıca İmam Caferi Sadık’ın “Yatsı namazının son
vakti gece yarısıdır.” şeklinde buyurduğunu belirtmektedirler.218 Hanefi mezhebi
fakihleri yatsı namazının son vaktinin gece yarısı olmayıp ikinci fecre kadar olan zaman
olduğunu belirtmekte ve delil olarak İbn- i Ömer’in rivayet ettiği şu hadisi “Şafak
kırmızılıktır,şafak kaybolunca namaz kılmak farz olur.”219Başka bir delil, Ebu Katade
hadisidir: “Uyku halinde kusur yoktur. Kusur ancak, diğer namazın vakti girinceye ka-
dar namazı kılmayandadır.”220Bu hadis, sabah namazı dışında, her namaz vaktinin diğer
namaz vakti girinceye kadar devam ettiğine delalet eder.Şeklinde rivayetleri delil olarak
kabul ederek vaktin ikinci fecre kadar devam ettiğini kabul etmektedir.

Ayrıca namaz için niyet mevzusunda iki mezhep arasında namazın içindeki veya
dışındaki farzlarda olması hususunda ihtilaf etmişlerdir. Hanefi fıkhına göre niyet
namazın dışındaki şartlardan sayılırken221 Caferi mektebinde niyet namazın içindeki
şartlarında sayılmaktadır.222

3.1.1.4. Namazların Cem- i Meselesi

Cem kelimesi, sözlük anlamı itibariyle “iki veya daha fazla şeyi bir araya

214
Humeyni, s. 117.
215
Kılıçoğlu, s. 191; Hamenei, s. 163.
216
Fetavayi Hindiyye, 1. s. 179.
217
Döndüren, s. 254
218
Tehzip, 2. s. 262
219
Ebubekir Abdürrezak İbn Hemmam San’ani, Sübülü’ Selam Şerhu Buluği’l- Meram Cem’uEdilleti’l
Ahkam, 1. B.y, Kahire 1950. s. 114.
220
Müslim Mesacid, 311
221
Fetavayi Hindiyye, 1, s. 203.
222
Tabatai, Temel Dini Bilgiler, s. 85.
35

getirmek, toplamak” anlamlarına gelir. Cem'in fıkıhtaki terim anlamı ise, “birbirini takip
eden iki namazın (öğle ile ikindinin veya akşam ile yatsının), bu ikisinden birinin
vaktinde, birlikte ve peşi peşine kılınmasıdır.223Ehli Beyt Mektebine göre cem, öğlen ile
ikindi akşam ile yatsı namazlarının vakit mevzusunda bahsettiğim üzere bu namazların
özel vakitleri dışında ardarda bir ezan iki kamet ile kılınmasıdır.224Caferi mezhebi
namazın üç vakit olduğunu kabul etmiyor namaz beş vakittir fakat üç defada cem
etmektedir.225

Mezhepler arasında, hac merasimleri esnasında arafe günü öğle namazının


kılınmasından hemen sonra ikindi namazını kılmanın cevazı hususunda ihtilaf yoktur.
İkindi namazının öğle namazından hemen sonra veya yatsı namazının akşam namazının
hemen arkasında kılınmasına “cem- i takdim”, öğlen namazı ile ikindi namazını
geciktirilerek ikindi ve yatsı namazları vaktinde kılınmasına “cem- i tehir”
denir.226Müzdelife’de akşam namazının yatsı namazıyla birlikte kılınmasının cevazı
hususunda mezhepler arasında ihtilaf yoktur. Bu yerlerde namazları cem’ şeklinde
kılmak süneni nebevi’dendir. Ama bu iki yerindışında namazın cem' yapılması
Hanefiler'egöre caiz değildir.227

Ehli beytimamlarıöğleyle ikindi ve akşamla da yatsı namazlarının cem şeklinde


kılınmasını hiçbir şarta bağlamamak üzere caiz bilmişlerdir. Bu konuda Caferi
mezhebiöğlen ile ikindiyi, akşam ile de yatsı namazlarını genellikle, ister yolculukta
olsun ister vatanda, ister mazeretleri olsun ister olmasın cem’ şeklinde kılarlar. Cemi
228
takdim ve cemi tehir ise cevaz açısından onların yanında aynıdır. Ehli Beyt Mektebi
namazın cemi zorunluluk veya zorluk durumunda olmayıp
Hz.PeygamberinMüslümanlara kolaylık sağladığı görüşündedir. Caferi mezhebi İbni
Abbas’tan nakledilen:“Peygamber efendimiz Medine’de korkulacak bir durum
olmadığı,yağmurda olmadığı halde öğlen ile ikindiyi ve akşam ile yatsıyı cem etti. Ravi
diyor ki; İbni Abbas’a Hz.Peygamberniçin böyle yaptı diye sordum. İbni Abbas,
ümmetini güçlüğe sokmamak için dedi.”229Yine Muaz Bin Cebelden nakledilen “Hz.
Peygamber ile Tebük’egitmek için yola çıkmıştık. Peygamber Efendimiz yolculuk

223
Mehmet Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, Ensar Neşriyat, İstanbul 2005. s. 70.
224
El Kummi, Men la yahduruhul fakih, 1. s. 186.
225
Kuleyni, El- Füru Mine’lKafi, 3. s. 271.
226
Erdoğan, s. 70.
227
İbn Rüşd, 1, s. 343.
228
Şerefuddin,s. 7.
229
Ebu Cafer Muhammed b. Yakup b. İshak Kuleyni,El- Füru Mine’l Kafi, 3. Tahran 1391.s.
275,287;Müsnedi Ahmed,1.s.223,251.
36

esnasında öğlen ile ikindiyi, akşam ile yatsıyı birleştirerek


230
kılıyordu.” Hadislerininamazın cemi hususunda delil göstermektedirler.

Ehli Sünnet fakihleri ise namazın cemi hususunda şu delilleri gösterirler. Her
namazı kendi vaktinde kılmak farzdır. Zira vakit, namazın şartlarındandır.

Ayetlerdeşöyle buyrulur: "Namaz müminlere vakitli olarak farz


231 232
kılındı" "Namazlara ve orta namaza (ikindiye) devam ediniz.” “Gündüzün iki
233
ucunda ve gecenin gündüze yakın saatlerinde namaz kıl" Yine, Hz. Peygamber'e,
güneşin eğilmesinden gecenin karanlığına kadar ve bir de, tan yeri ağarırken namaz
kılması emredilir.234

Hz. Peygamber (s.a.s.) Namaz vakitlerini genel olarak bildiren bu ayetlerin


uygulamasını ve beş vakit namazın vakitlerini bizzat açıklamış, ümmete göstermiş ve
böyle kılmıştır.235Her namazın kendi vakti içinde kılınması prensibinin istisnası, Hac
yapanların Arafat'ta öğle ile ikindi namazını, öğle vaktinde;Müzdelife’de de akşamla
yatsı namazını yatsı vaktinde birleştirerek kılmalarıdır.236 Bu konuda fakihler arasında
görüş birliği vardır. Çünkü “Veda Haccı” sırasında Hz. Peygamber'in uygulaması ve
sözleri, namazın vakitleriyle ilgili ayet ve hadisleri tahsis edecek kuvvettedir. Abdullah
b. Mesud (r.a.)'den, şöyle dediği nakledilmiştir: "Ben Resulullahınbir namazı kendi
vaktinden başka bir vakitte kıldığını görmedim. Ancak iki namaz müstesna: Arafat'ta
öğle ile ikindiyi, Müzdelife’de ise akşamla yatsıyı birlikte kılmıştır."237 Yine Abdullah
b. Mesud, Hz. Peygamber'in vefatından sonra yaptığı bir hac sırasında, Müzdelife'de
akşamla yatsı namazlarını birleştirerek kılmış, sabah namazını da erkence kıldırdıktan
sonra, Resulullah'ın şöyle buyurduğunu bildirmiştir: "Akşamla yatsıdan ibaret olan şu
iki namazın, şu Müzdelife mevkiinde mutat olan vakitleri değiştirilmiştir. Sakın insanlar
yatsı vakti girmeden Müzdelife’ye gelip de bu iki namazı erkenden
birleştirmesin."238Hz. Peygamber'in Arafat ve Müzdelife dışında bazı yolculuk ve
meşakkatli zamanlarda da öğle ile ikindiyi, akşamla yatsıyı birleştirerek kıldığı

230
Kuleyni, El- Füru Mine’lKafi, 3. s. 431.
231
Nisa: 4/103
232
Bakara: 2/238
233
Hûd: 11/114
234
İsrâ: 17/78- 79
235
Müslim, Mesâcid, 174; Ebû Dâvud, Tahare, 60.
236
İbn Rüşd, 1, s. 343.
237
Buhârî, Hacc, 99; Müslim, Hacc, 288..
238
Buhârî, Hacc, 97.
37

olmuştur. Salim b. Abdillah, babasından şöyle nakletmiştir: "Rasulullah (s.a.v.) sefere


acele ettiği zaman akşam namazını geciktirerek, yatsı ile birlikte kılmıştır."239Yine
Muazb. Cebel'den rivayete göre,o şöyle demiştir: "Hz. Peygamber ile beraber Tebük
savaşına çıktık. Hz. Peygamber, öğle ile ikindiyi birlikte, akşam ile yatsıyı da birlikte
kılardı."240 Bu ve benzeri hadisler Hanefi mezhebince, Rasulullah'ın bunlarda birinci
namazı vaktinin sonunda kılmış olduğu, ikinci namazı da vaktinin evveline aldığı;
ancak her iki namazı bir vakitte kıldığı şeklinde anlaşılmıştır. İbni Abbas'ınnaklettiği
hadis de bu manayı destekler: " Resulullah (s.a.s.) Medine'de korku veya yağmur
yokken, öğle ile ikindiyi, akşamla yatsıyı da birlikte kıldı." İbni Abbas Resulullah'ın
bununla ne yapmak istediği sorulmuş, o şu cevabı vermiştir: "Ümmetine meşakkat
vermemeyi kastetti."241

İslam alimlerinden hiçbirisi,iki namazı birleştirmenin caiz olduğunu


söylememiştir. Bu yüzden yukarıdaki İbn Abbas hadisi birinci namazın vaktinin
sonunda, ikinci namazın da ilk vaktinde kılınması anlamına gelir. Buradan anlaşılan
şudur: Arafat ve Müzdelife dışında iki namazın birleştirilmesi sadece şeklen olmuştur.
Aslında iki namaz ayrı ayrı kendi vakitleri içinde kılınmış; ancak birinci namaz vaktinin
sonuna geciktirilmiş, ikinci namaz ise ilk vaktinde eda edilmiştir. Bu konudaki hadisler,
Hanefilerce namazın şartlarından olan vakti tahsis edecek güçte kabul edilmemiştir.

Yolculukta namazın vaktinden önce cem'i takdim (öne alınarak birleştirme)


şeklinde kılınacağına delalet eden, Hz. Muaz'dannaklenEbuTufeyl'in rivayet ettiği
hadisten başka açık hadis yoktur. Bu hadiste şöyle denilmektedir: "Hz. Peygamber,
Tebük savaşında, güneş battıktan sonra yola çıkarsa, yatsıyı öne alır ve onu akşamla
birlikte kılardı."242Tirmizi bu hadisin "garib" olduğunu söylemiş, Hakim ise, "Bu hadis
uydurmadır" demiştir. Ebu Davud namazın vaktinden önce kılınacağını bildiren sabit bir
hadis olmadığını belirtir.243İmam Malik de, Arafat ve Müzdelife dışında iki namazı
birleştirmeyi şekil bakımından mümkün görür. O şöyle der: "Yolculuk zorlamadıkça,
kişinin seferde iki namazı birleştirerek kılmaması caiz değildir. Öğle ile ikindi arasında
kişiyi yolculuk zorlarsa, öğleyi vaktin sonuna kadar geciktirerek öyle kılar, sonra

239
Müslim, Müsafirun, 45.
240
Müslim, müsafirun, 52.
241
Müslim, Müsafirun, 50.
242
Ebu Davud, Sefer, 6; Tirmizi Cuma, 42; Nesai, Mevakıt, 42.
243
Sahihi Müslim Tercemesi, 4,136.
38

ikindiyi vaktin ilk cüzünde kılar. Akşam namazını da vaktin sonuna şafak batmadan
öncesine kadar geciktirerek bu vakitte kılar. Sonra yatsıyı ilk vaktinde
244
kılar." Abdullah b. Abbas'tan, Rasulullah'ınMedine'de öğle ile ikindiyi ve akşamla
yatsıyı yedi ve sekiz rekat olarak bir arada kıldığı rivayet edilmiştir. Ebu Eyyüb;
"Sanırım bu yağmurlu bir gecede olmuştur." demiş, İbn Abbas da "Olabilir." karşılığını
vermiştir. Amr da der ki: "Ben, “Ey Ebu Şasa! sanırım Hazreti Peygamber öğleyi
ertelemiş ikindiyi vaktin başında kılmış, akşamı ertelemiş yatsıyı vaktin başında
kılmıştır.” dedim. O da “Ben de öyle sanıyorum dedi.” Müslim şöyle der: "Rasulullah,
korku ve yolculuk olmaksızın öğle ve ikindi ile akşam ve yatsıyı bir arada kıldı."
Müslim'in bir diğer rivayetinde: "Korku ve yağmur olmaksızın" denilmiştir.245

Sonuç olarak Hanefi mezhebinde hac farizası dışında normal yolculuk, hastalık ve
benzeri darlık zamanlarında öğle ve akşam namazlarını son vakitlerinde, hemen
arkasından da ikindi ve yatsı namazlarını ilk vakitlerinde namazı arka arkaya kılmak
caizdir. Böylece iki namaz birlikte fakat kendi vakitlerinde kılınmış olur. Bu uygulama,
İslam'ın müslümanlara getirdiği bir kolaylıktır.246Caferi mezhebinde ise öğlen ile ikindi.
Akşam ile yatsı hiçbir mazaret gerekmeksizin cem edilir.247Caferi mezhebi namazın beş
ayrı vakitte kılınmasını daha faziletli olduğunu kabul etmelerine rağmen, günümüz
hayat şartları ve iş yoğunluğu sebebiyle beş vakit kılamayıp namazı tamamıyla terk
etme endişesi sebebiyle cem etmenin kolaylığından istifade edilmesi fikri
belirtmektedirler.248

Namazın şartları hususunda Caferi mezhebi niyeti, namazın içindeki farzlarından


sayarken; Hanefi mezhebi namazın dışındaki şartlarından saymaktadır. Namazın şartları
hususunda en önemli ihtilaf meselesi namaz vakitleri ve namazın cem- i hususundadır.
Bunları dışında iki mezhep arasında ciddi ihtilaflar bulunmamaktadır.

244
Mâlik, el- Müdevvenetü'l Kübra, 1. 116- 117.
245
Buhari, Mevâkît,12; Müslim, Müsâfîrîn, 54; EbûDâvud, Sefer, 5; Nesâî, Mevâkit, 47; Malik, Sefer, 5.
246
Zuhayli, 2. s. 442.
247
Kuleyni,El- Füru Mine’l Kafi, 3. s. 286; Şerefuddin, s. 7.
248
Şirazi, s. 107.
39

3.1.1.5. Ezan ve Kamet

Caferi mezhebinde ezan ve kamet şu şekildedir.

Allahu Ekber (4 defa)

Eşhedüenlâ ilâhe illallâh (2 defa)

EşhedüenneMuhammedenResûlullâh (2 defa):

EşhedüenneAliyyenVeliyyullâh (2 defa): (Şehâdet ederim ki Ali


Allâh’ınVelisidir.)

Hayyaale’s- salâh (2 defa)

Hayyaale’l- felâh (2 defa)

Hayyaalâhayri’l amel (2 defa):(Haydin en hayırlı amele.)

Allâhu Ekber (2 defa)

Lâ ilâhe illallâh (2 defa)

Caferi mezhebinde farz olan namazı kılmak için getirilen kâmet ise,

Ezandaki ilk okunan “Allâhu Ekber” cümlesinin iki defaokunuşu ve ezanın


sonundaki “Lâ ilâhe illallâh” cümlesinin bir defa okunuşuazaltılır. Ancak,
“Hayyaalâhayri’l amel” cümlesinden sonra iki defa da “Kadkâmeti’s- Salâh” cümlesi
ilave edilir.249

Hanefi mezhebinde ezan ve kamette; EşhedüenneAliyyenveliyyullâh,


Hayyaalâhayri’l amel, kısımları yoktur ve ezanın sonundaki; Lâ ilâhe illallâh cümlesi
bir defa söylenir.250Caferi mezhebinde günlük farz namazlardan önce kadın ve erkeğin
ezan okuyup kamet getirmeleri müstehaptır.251Hanefi mezhebinde ise beş vakit ve
Cuma için ezan ve kamet okumak sünnettir.252

3.1.2. Namazın İçindeki Farzlar

Hanefi mezhebinde namazın içindeki farzlar altı iken Caferi mezhebinde namazın
içindeki farzlar niyet, selam, tertib, muvalatın farz kabul edilmesi ile birlikte onbirdir.

249
El Kummi, Men la yahduruhul fakih, 1. S. 188;Humeyni, s. 144.
250
Kuduri Tercemesi, s.11.
251
Humeyni, s. 143; Erdebili, s. 177.
252
İmam Mavsili, s. 59.
40

3.1.2.1.Caferi Mezhebinde Namazın İçindeki Farzlar

1. Niyet. 2. İftitah tekbiri. 3. Kıyam. 4. Kıraat. 5. Rüku. 6. Sücud. 7. Zikir

8. Teşehhüd. 9. Selam. 10. Tertib. 11. Müvalat253

3.1.2.2.Hanefi Mezhebinde Namazın İçindeki Farzlar

1. İftitah tekbiri. 2. Kıyam. 3. Kıraat. 4. Rükü. 5. Sücüd. 6. Tahiyyata oturma254

1. Niyet:Niyet “azmetmek, kesin olarak irade etmek, kastetmek” demektir.


Daha açık bir ifadeyle kalbin bir şeye karar vermesi, hangi işin ne için yapıldığının
açıklıkla farkında olunması demektir.255Caferi mezhebinde niyet namazın başından
sonuna kadar devam etmelidir gaflet olursa namaz batıl olur,Namaz kılacak olan kimse,
namaza başlarken, başlamak üzere olduğunamazın hangi namaz olduğunu kalbinden
geçirmesi yeterlidir dil ile söylemesi gerekmez.256Hanefi mezhebinde mümkün ise dil
ile deikrar ederek niyet etmelidir. Yalnız kalben niyet etmek de yeterli olmaklaberaber,
dil ile de ifade etmek daha faziletlidir.257 Bu hususta mezhepler arası ciddi bir farklılık
bulunmamakla birlikte Hanefi ilmihallerinde niyet namazın hazırlık şartları
içerisindesayılırken Caferi mektebinde namazın şartlarından sayılmaktadır. 258

2. İftitah tekbiri:İftitah “başlamak, kapıyı açıp girmek” anlamındadır.Kıyam


halinde namaza hazır olan kimsenin, niyetini yaptıktan sonra, namaza giriş için, vücudu
rahat ve sakin bir halde, Allah’ın huzuruna -divanına -çıktığının bilincinde olarak,
ciddiyet, saygı ve Allah’a duyduğu sevgi ile “Allahuekber”demesidir259

Caferi mezhebinde tekbir alırken hareket edilmemelidir. Bilerek hareket ettiği


taktirde batıldır.260Namazın başlangıç tekbirinde ve namaz esnasında getirilen bütün
tekbirlerde, ellerin kulak hizasına kadar kaldırılması müstehaptır.Hanefi mezhebinde
ellerin kulak hizasına iftitah tekbirinde kaldırılması sünnettir.261

253
Humeyni, s. 147; Hamenei, s. 173.
254
Döndüren, s. 297- 311.
255
Erdoğan,s. 458.
256
Humeyni, s. 148.
257
Fetavayi Hindiyye, 1, s. 229.
258
Humeyni, s. 147.
259
Kılıçoğlu, s 173; Hamenei, s. 177.
260
Erdebili, s. 179.
261
Müslim, salat, 21- 25; ibn Mace, İkame, 115.
41

3.Kıyam:“Doğrulmak, dikilmek, ayakta durmak” demektir.262Namaza başlama


tekbiri getirilirken ve bu tekbirden ilk rükû anına kadar geçen süre içerisinde ayakta
durmaktır. Bir mazeret olmadığı müddetçe namaza mutlak surette kıyam halinde
başlanılır.

Caferi mezhebinde ayakta duramayacak kadar hasta olan bir kimse dahi
imkanınisbetinde başlama tekbirini kıyam halinde getirmeli, daha sonra kendisine en
uygun gelen bir şekilde oturmalıdır. Bu da mümkün değilse ayakta durmaya en yakın
bir halde tekbir almalı sonra uygun vaziyette namazına devam etmelidir.Kıyamda duran
kimsenin, kıyamda iken vücudunu dik ve düzgün tutması, omuzlarını serbest bir şekilde
aşağıya bırakması, ellerini bağlamayıp bacaklarının yan tarafına doğru sarkıtması,
Allah’a tam bir bağlılık ve sevgi ile kalpten yönelmesi, ayaklarını bir hizada tutması,
erkekse; ayaklarının arasında üç açık parmakla bir karış arası açıklık bırakması, kadın
ise; ayaklarını birbirine bitiştirmesi sünnettir.Kıyamda iken ayakları normal duruş
denilmeyecek şekilde birbirinden uzak tutmak namazı bozar.263

Hanefi fıkhında kıyam farz ve vacib namazlarda bir rükündür ve bir esastır.
Bundan dolayı kıyama gücü yeten kimsenin oturarak kılacağı farz veya vacib namaz
caiz olmaz.Rükünlerfarz olduğundan onlara riayet etmek gerekir.Bir hasta gerçek olarak
veya hükmen ayakta durmaktan aciz kalsa, namazını oturarak veya sırtüstü
kılar.264Gücü yetiyorsa rüku ve secdeleri yapar; çünkü zorluklar kolaylığı kazandırır.
Zaruretler de, kendi miktarlarınca bir ölçüye bağlanır.265

Kıyamda diğer bir farklılık ise Hanefi fıkhında kıyamda sağ elini göbeğinin altın-
da olmak üzere sol eli ve bileği üzerine koyması sünnettir. Hz. Ali’den rivayete göre
şöyle demiştir: “Sağ elin sol el üzerine göbeğin altına konması sünnetten-
dir.”266Caferilerde ise el açık sarkıtılır ve Caferi fıkhında namazda elleri birbiri üzerine
koymak, göbek, göğüs üzerinde bağlamak, elleri üst üste koymak namazı bozan
durumlar arasında sayılmıştır.267

3. Kıraat:Kıraat; Caferi mektebinde namazın ilk iki rekatında Fatiha süresi ile

262
Kal’aci, Muhammed Revvas, Fıkıh Lügatı, Ocak yayıncılık, İstanbul2012, s. 265
263
Kılıçoğlu, s.173; Erdebili, s. 207.
264
Buhari, Taksir, 19; Tirmizi, Salat, 157.
265
Döndüren, s. 300.
266
Ebu Davut, salat, 118.
267
Kılıçoğlu, s. 184.
42

peşinden zammı birtam sureyi okumaktır. Namazda Fatiha’yı ve zammı sureyi birinci
ve ikinci rekatlarda okumak farzdır.268 Diğer rekatlarda ise, yalnızca Fatiha veya en az
bir kez “tesbihatıerbea”(dörttesbih) denilen“sübhanallahi,
velhamdulillahi,velailaheillallahuvallahuekber.” Zikri okunur.Tesbihatı öğrenemeyen
veya doğru okuyamayan bir kimse, namazın üçüncü ve dördüncü rekatlarında da
Fatiha’yı okumalıdır. Tesbihatı erbea’yı üç kez okumak iyi olmakla beraber, bir kez
yada tek olmak kaydıyla daha fazla da okunabilir.269

Hanefi fıkhında vitr ve nafile namazların bütün rekatlarında, iki rekatlı farzların
her iki rekatında kıraat farzdır.270 Fakat dört rekatlı farz namazlarda üç rekatlı farz
namazda, tayin yapılmaksızın yalnız iki rekatında kıraat farzdır. Ancak kıraatin ilk iki
rekatta yapılması vacib görülmüştür.271 Bunun için ilk iki rekatta kıraatin kasten terk
edilmesi mekruhtur. Yanılarak terk edilmesi de sehiv secdesi yapılmasını gerektirir.
Farzların diğer rekatlarında Fatiha okunması, sahih kabul edilen görüşe göre
vacibtir.272Yanılarak Fatiha'nın terk edilmesi de sehiv secdesini gerektirir.273

Caferi fıkhına göre okunan Fatiha suresinden sonra “Amin” denilmeyip


“elhamdulillahirabbilalemin” denilmesi sünnettir.Caferi mezhebine göre namazda
Fatiha’nın arkasından “amin” sözünün söylenmesi namazı bozar ancak yanlışlıkla ve
takiyye edilerek denilirse namaz bozulmaz.274Hanefi fıkhında Fatiha süresinden sonra
gizlice « amin » der. Ebu Hureyre’den rivayete göre, Allah elçisi şöyle buyurmuştur:
“İmam amin dediği zaman, siz de amin deyin. Çünkü kimin amindemesi, meleklerin
amin demesine denk gelirse onun geçmiş günahları bağışlanır.”275

Caferi fıkhında erkeklerin, sabah namazının farzında, akşam ve yatsı


namazlarınınfarzlarının ilk iki rekatında kıratı açıktan, sesli olarakokumaları, akşam
namazının üçüncü, yatsı namazının üç ve dördüncü rekatlarıile, diğer bütün vakit
namazların farzlarında ve bütün nafilelerde ise sessizokumaları farzdır. Kadınlar ise
bütün namazlarda kıraatı sessiz olarak yerinegetirirler.Sesli kıraat yapılması gereken

268
Humeyni, s. 152.
269
Kılıçoğlu, s.174
270
Müzemmil: 73/20.
271
Döndüren, s. 303.
272
Tirmizi, Mevakıt, 69.
273
Döndüren, s. 303.
274
Erdebili, s. 207.
275
Buhari, ezan, 111- 112; Daavat, 64; Müslim, Salat, 72; Tirmizi, Salat, 71
43

namazlarda kasten sessiz,sessiz kıraatyapılması gereken namazlarda da kasten sesli


kıraat yapılırsa, namazbozulmuş olur.276

Hanefi Fıkhında tek başına namaz kılarken öğle ve ikindi namazları ile gündüz
kılınan nafile namazlarda gizli okumak vaciptir. Gizli okumanın ölçüsü, sadece
kendisinin duyabileceği kadar kısık bir sesle okumaktır. Sabah, akşam ve yatsı
namazları ile gece kılacağı nafile namazlarda kişi serbesttir; isterse sesli, isterse kısık
sesli okuyabilir.277

Cemaatle kılınan namazda imam, sabah namazı ile akşam ve yatsı namazlarının
ilk iki rekatında sesli okumalıdır. Cuma namazında, bayram namazlarında, cemaatle
kılınan teravih namazında, teravihten sonra cemaatle kılınan vitir namazında da imam
kıraati yüksek sesle yapar.İmam, öğle ve ikindi namazlarının bütün rekatlarında, akşam
namazının üçüncü ve yatsı namazının son iki rekatında kıraati hafi yapar.278

4. Rüku:Caferi mektebinde herrekatta, kıraattan sonra “Allahu Ekber” diyerek


tekbir getirilir ve eller diz kapaklarına gelecek şekilde eğilinir ki, bu amele rüku
denir.Rükuyaeğildiğinde sırt düz, diz kapakları mümkün olduğunca bükülmemiş,
gergin, gözler secde mahalline bakar vaziyette olmalıdır. Rüku halinde okunan zikir
anında beden sakin ve hareketsiz olmalıdır.Rükuyu hastalık ve benzeri sebeplerden
dolayı kamil manada yerine getiremeyen bir kimse, yapabildiği ölçüde rükuya eğilmeli,
bu da mümkün olmazsa, baş hareketi, hatta göz iması ile de olsa rüku yapmaya
çalışmalıdır.Rükuda üç kez“Sübhanallah” veya en az bir kez“sübhanerabbiyelazim ve
bihamdih” zikrinin okunması farzdır.Rüku zikri tamamlandıktan sonra tam doğrulmalı
ve vücut sakinleştikten sonra secdeye gidilmelidir. Rükudakizikirden önce ve
sonrapeygamberefendimizeve Ehli Beyt’inesalavat getirilmesi, rükudan doğrulup dik
durduktan sonra beden sakinleşince “Semiallahulimenhamideh” denilmesi sünnettir.
Sonra da “elhamdulillahirabbilalemin”zikri söylenir. Kadınlar rüku halinde ellerini
dizlerinin biraz yukarısına koyar ve dizlerini de gergin olacak bir şekilde geriye doğru
çekmezler.279

Hanefi fıkhında rükuhalinde en az üç kere; “Sübhanerabbiyelazim” denilmesi sün-

276
Kılıçoğlu, s.174
277
Döndüren, s. 316.
278
Döndüren, s. 316.
279
Humeyni, s. 158,159; Erdebili, s. 179.
44

nettir.Huzeyfe (r.a)’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Hz. Peygamber ile namaz kıl-
dım. Ruküda “Sübhanerabbiyel azim”, secdede “Sübhanerabbiyelala” derdi.280İbn
Mesud’ın naklettiğine göre Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizden biri rükuya
vardığı zaman, üç kere “Sübhanerabbiyelazim” desin. Bu sayı tesbihin en az ölçüsüdür.”
281

Rükudan doğrulurken; “Semiallahü limen hamideh”, arkasından da; “Rabbena le-


kelhamd” denilmesi sünnettir. İmama uyan kimse sadece gizli olarak “Rabbena lekel-
hamd” demekle yetinir. Tek başına namaz kılan her ikisini de gizli söyler.Enes (r.a)’den
Rasulullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “İmam, ‘Semiallahülimen ha-
mideh’ deyince sizler de; ‘Rabbena ve lekel hamd’ deyiniz.” 282

Ayrıca Caferi mezhebinde farz ve müstehap namazların hepsinin ikinci rekatında,


rükuya gitmeden önce kunut duası yapmak müsteaptır. Namaz kılan kunutta Allah’ı
zikrederek dünya ve ahiretle ilgili istek dile getirip dua eder ve Yüce Allah’tan
günahlarının bağışlanmasını diler veya her türlü hayır dua da bulunabilir ve özellikle
kunutta Kur’an- i Kerim’de yer alan veya Peygamber ve Ehl-Beyt İmamlarından
nakledilen duaları okuyabilir.283Böyle bir uygulama Hanefi mezhebinde yoktur.

5. Sücüd:Caferi fıkhında secde; alnın, her iki elin içinin, her iki diz kapağının ve
iki ayağın başparmak uçlarının yere konmasıdır.Namaz kılan bir kimsenin farz ve
sünnet namazların her rekatındarükudan sonra iki secde yapması farzdır.Secdelerde
zikir olarak en az üç kere “Sübhanallah” veya bir kez“Sübhanerabbiyel ala ve
bihamdih” denilmesi farzdır.Secdede de farz olan zikirler okunurken beden sakin
olmalıdır.Birinci secdenin zikri tamamlandıktan sonra oturulmalı ve beden
sakinleştikten sonra ikinci secdeye gidilmelidir. Namaz kılanın alnını koyduğu yer,
dizlerini yahut ayak parmaklarını koymuş olduğu yerden dört bitişik parmaktan daha
aşağı veya daha yukarı olmamalıdır.Ayaklar secde anında başparmakların ucu yere
değecek şekildeyere konmuş olmalıdır. Başın ön tarafı ile secde edilmelidir.284

Secdenin yapılması hususunda mezhepler arasında genel bir yakınlık olsada


özellikle secdenin nerelere yapılacağı ve bazı ayrıntılarda farklılıklar

280
Ebu Davut, Salat, 147; İbn Mace, İkamet, 20.
281
İbn Mace, İkame, 20.
282
Müslim, Salat, 71; Buhari, Ezan, 52, 74, 82.
283
Humeyni, s. 170; Erdebili, s. 202.
284
Erdebili, s. 192; Kılıçoğlu,s. 176.
45

bulunmaktadır.Caferi fıkhında yere ve yenilecek şeyler dışında yerden biten ağaç


yaprağı gibi şeylere secde yapılabilir. İmam Cafer Sadık buyurdular; “Secde, yere ve
yerden biten, yenilmeyen, giyilmeyen şeyler üzerine yapılır. İmam Hüseyin’in kabrinin
(Kerbela’nın) toprağı üzerinde secde yapmak ise yedi kat yeri nurlandırır.”285Yenilen ve
giyilen şeyler üzerine secde edilmez. Yine altın, gümüş, akik, firuze gibi madeni şeylere
de secde edilmez.Mermer, siyah taş, ot, saman, kireç, alçı taşı, tuğla, testi, kağıt, tahtave
benzeri şeyler üzerine de secde edilebilir.286Secde için en uygun şey imam Hüseyin’in
toprağıdır, topraktan sonra taş taştan sonra bitki gelir.287

Hanefi fıkhında secdede yerin sertliğinin hissedilmesi gerekir. Bu yüzden yerin


sertliğinin hissedilmesine engel olacak pamuk ve benzeri şeyler üzerine secde edilemez.

Atılmış yün, pamuk, saman, sünger ve kar gibi bir şey üzerine secde edildiği za-
man, eğer bunlar yoğunluk meydana getirip, hacimleri anlaşılırsa secde caiz olur. Fakat
bunların içinde yüz kaybolup hacimleri anlaşılmaz ve yüz aşağıya tam yerleşip sertlik
hissedilmezse secde caiz olmaz.Çuval içinde bulunan buğday, arpa, pirinç ve darı gibi
hububat üzerine secde yapılabilir. Fakat çuval içinde bulunmayan buğday ve arpa üzeri-
ne secde edilebilirse de, darı ve burçak gibi kaygan hububat üzerine secde yapılamaz.

Küçük bir taş üzerine secde edilemez. Ancak alnın çoğu, bu taş ile birlikte yere te-
mas edecek olursa secde caiz olur.Bir özür bulunmasa bile yere serilen temiz bir şey
üzerine secde edilebilir. Hatta bu şeyin serildiği yer temiz olmasa bile üzerinde namaz
kılınabilir. Yeter ki, o yerin pis kokusu veya rengi gibi bir eseri ortaya çıkmasın. Ancak
böyle bir şeyin yere serilmesi sıcaktan veya soğuktan korunmak yahut elbiseyi tozdan
topraktan korumak amacıyla olmalıdır. Yoksa oturma veya secde halinde yere temas
edecek olan azaları mücerret olarak topraktan korumak için yere bir şey sermek kerahet-
ten hâli değildir. 288

Diğer bir farklılık ise secde yapılacak uzuv hususudur;Caferi fıkhında özür
durumunda çene ve benzeri uzuvlarla secde yapılırken289 Hanefi fıkhında özür bulunsa
bile çene, yanak veya kulak ile secde yapılamaz. Çünkü bu uzuvlar secde mahalli değil-

285
Ebu Cafer es- Saduk Muhammed b. Ali b. el- Hüseyin İbn Babeveyh el- Kummi,Men la Yahduruhü'l-
Fakih,1. Daru't- Taaruf li'l- Matbuat, Beyrut- Lübnan 1994/1414. S. 174
286
El Kummi, Men la yahduruhul fakih, 1. s. 174.
287
Humeyni, s. 165; Hamanei, s. 202.
288
Döndüren, s. 310.
289
Humeyni, s. 165.
46

dir. Alın veya burunda secdeye engel bir özür bulunursa, ima ile secde yapılır.290 Ayrıca
secde yaparken yalnız alınla yetinmeyip alınla beraber burnu da yere koymak
vacibdir.291

Diğer bir farklılık ise secdede okunan dua mevzusudur. Caferi fıkhında secdelerde
zikir olarak en az üç kere “Sübhanallah” veya bir kez“sübhanerabbiyelalâvebihamdih”
denilmesi farzdır. Hanefi fıkhında ise secdelerdeki tesbihte, “Sübhane rabbiyel ala”
demek sünnettir.292

6. Tahiyyata oturuş:Caferi fıkhında Bütün farz namazların ikinci rekatlarında,


akşam namazının üçüncü rekatında, öğle, ikindi ve yatsı namazlarının dördüncü
rekatlarında, ikinci secdeden sonra beden sakin olduğu halde teşehhüd okunulması
farzdır.293

Caferi fıkhında teşehhüd okunulması farzdır. Hanefi fıkhında teşehhüt miktarı


oturmak namazın bir farzı, bir rüknüdür.Teşehhüt miktarından maksat ise “Tahiyyat”ı
okuyacak kadar bir süredir.Son oturuşta teşehhüt miktarı oturmanın farz oluşu şu hadise
dayanır: Hz. Peygamber, İbni Mesud (r.a)’a teşehhüdü öğrettiği zaman şöyle buyurmuş-
tur: “Bunu söylediğin veya yaptığın zaman namazın tamam olmuştur.” Yani teşehhüdü
okuduğun veya oturma işini yaptığın zaman namazın tamamdır. Burada, Rasulullah
(s.a.s), namazın tamamlanmasını bir fiile bağlamıştır. Bu fiil de oturma işidir. Hz. Pey-
gamber, Tahiyyatı ancak oturduğu zaman okumuştur. Bu yüzden namazın gerçekten ta-
mam olması oturmaya bağlıdır.294

Caferi fıkhında okunması farz olan teşehhüd şöyledir: “Eşhedüenla ilahe illallahu
vahdehula şerike leh ve eşhedüennemuhammedenabduhuveResulüh.Allahümmesalli ala
Muhammed’in ve Ali Muhammed.” 295Hanefi mezhebinde ise tahiyyat duası okunur.

7. Selam:Caferi mektebinde namazın son rekatındakiteşehhüddensonra


oturulmuş vaziyette ve beden sakin olarak kıbleye doğru selam verilmesi farzdır.
Verilmesi farz olan selam şöyledir: “Esselamualeykeeyyühennebiyyü ve
rahmetullahiveberakatüh.” Farz olan bu selamdan sonra; “Esselamualeyna ve

290
Döndüren, s. 309.
291
Zuhayli, s. 521,522.
292
El-Merğinani, El HidayeTercemesi, s. 85
293
Erdebili, s. 200; Humeyni, s. 168
294
Ebu Davut, salat, 178; Nesai, Tatbik, 15
295
Erdebili, s, 200.
47

alaibadillahissalihin. Esselamualeyküm ve rahmetullahi ve berakatüh.”Selamlarının


okunması da sünnettir. “Esselamualeyküm ve rahmetullahi ve berakatüh” selamını
okurken baş sağ ve sol omuzlara doğru çevrilebilir.296Hanefi fıkhında namazların so-
nunda selam vermek, önce sağ tarafa, sonra sol tarafa yüz çevirerek “es- Selam (size
selam olsun)” demek vaciptir.297

İbn Mesud (r.a)’un naklettiği bir hadiste şöyle buyurulur: “Hz. Peygamber sağına
ve soluna selam vererek; “es–Selamualeyküm ve rahmetullah, es- Selamualeyküm ve
rahmetullah” der ve sağa sola dönerken yanağının beyazlığı görünürdü.”298

Fakihlerin çoğunluğuna göre, sağ tarafa “es- Selamu” demekle namaz sona ermiş
olur. Bir görüşe göre, sol tarafa selam verilmesi sünnettir. Bu yüzden ilk selamı vermiş
olan imama, artık bundan sonra başkasının uyması da sahih olmaz.

8. Tertib:Namaz ibadeti; şartlarına ve öncelik sırasına riayet edilerek yerine


getirilen bir ibadettir. Namazı anlatılan sıraya (tertibe) uyarak kılmak farzdır.Bilerek ve
kasten, namazda yerine getirilmesi gereken farz amelleri öne almak veya geriye
bırakmak suretiyle yer değiştirtmek namazı batılkılar. Mesela; Secdeyi rükudan önce
yapmakgibi bir amel unutularak veya kasten yapılırsa namaz bozulmuş olur. 299

9. Muvalat:Muvalat; Namazın farzlarının, birbiri ardından ve aralarında


“namaz kılmıyor” denilecek bir miktarda boşluk verilmeksizin yapılması
demektir.Namaz kılınırken hata ile yahut kasten namazdaki ameller arasında veya
okunulan sure ve zikirler arasında “namaz kılmıyor” denilecek miktarda ara verilirse
namaz bozulur. Ancak rüku ve secdeleri uzun yapmak, kıraatta uzun sure okumak
muvalatı engellemez.300Caferi mektebinde farzlar arasında sayılan fakat Hanefi
mezhebinde tam karşılığı bulunmayan Tertib ve Muvallat mevzusu Hanefi fıkhında
“Tadili Erkana Riayet Etmek” başlığı altında daha kapsayıcı bir vacip olarak kabul
edilmektedir. İmam Ebu Yusuf ile Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerine göre tadili
erkan namazda bir rükün veya rüknün şartıdır. Tadili erkan; İtminan halinde bulunmak,
hareketten sonra durmak yahut kalkması eğilmesinden ayrılacak şekilde iki hareket ara-
sında sükunet bulmaktır. Namazda tadili erkan rükuda, rükudan doğrulmada, secdede,

296
Hamenei, s. 212; Kılıçoğlu, s. 179.
297
Döndüren, s. 318.
298
Müslim, İkame, 27; Tirmizi, Mevakıt, 105.
299
Kılıçoğlu, s. 179; Hamenei, s. 212.
300
Kılıçoğlu, s. 180.
48

iki secde arasındaki oturuşta söz konusu olur.301 Mesela; rükudan kıyama doğrulurken
vücut dimdik bir hale gelmeli, sükunet bulmalı, en az bir kere; “Sübhanallahi- lazim”
diyecek kadar ayakta durup daha sonra secdeye varmalıdır. İki secde arasında da bu şe-
kilde bir tesbih miktarı durmalıdır.

Hz. Peygamber, namazını kötü bir şekilde kılmakta olan bedeviye şöyle buyur-
muştur: “Namaza kalktığın zaman tekbir getir, sonra kolayına gelen Kuran ayetlerinden
bir kısmını oku. Sonra mutmain olacak şekilde rüku yap, sonra mutmain olacak şekilde
secde yap. Sonra bunu bütün namazın süresince böyle yap.”302 Tadili erkana riayet edil-
meksizin kılınan namazın sonunda sehiv secdesi yapmak gerekir.303

3.1.3. Namazı Bozan Belli Başlı Durumlar

1- Namaz halindeyken namazın şartlarından birinin yok olması: Meselanamazda


iken abdestsiz olduğunun hatırlanması gibi.Hanefi mezhebinde hüküm aynıdır.

2- Namazda iken kasıtlı veya kasıtsız abdest yada guslü bozan herhangi bir
durumun ortaya çıkması.Hanefi mezhebinde hüküm aynıdır.

3- Namazda elleri birbiri üzerine koymak, göbek, göğüs vs. üzerinde bağlamak,
üst üste koymak namazı bozan bir durumdur.304 Hanefi fıkhında ise elleri göbekte
bağlamak sünnettir. Hz. Ali’den rivayete göre şöyle demiştir: “Sağ elin sol el üzerine
göbeğin altına konması sünnettendir.”305

4- Namazda iken okunan Fatiha süresinden sonra “Amin” demek.306 Hanefi


mezhebinde ise Fatiha’dan sonra gizlice “amin” denilmesi sünnettir. Ebu Hureyre’den
rivayete göre, Allah elçisi şöyle buyurmuştur: “İmam amin dediği zaman, siz de amin
deyin. Çünkü kimin amin demesi, meleklerin amin demesine denk gelirse onun geçmiş
günahları bağışlanır.”307

5- Namaz halindeyken kasten veya unutkanlıkla arkasını kıbleye dönmek.


Kıbleden başka yöne çevirmek. Hanefi mezhebine göre, özürsüz olarak kıbleye sırt çe-

301
İbn- i Abidin, 2. s. 219.
302
Buhari, Ezan, 95; Müslim, Salat, 45.
303
Döndüren, s. 313.
304
Erdebili, s. 207.
305
Ebu Davut, Salat, 118.
306
Humeyni, s.175; erdebili, s. 207.
307
Buhari, Ezan, 111, 112; Müslim, Salat, 72; Tirmizi, Salat, 71.
49

virmek namazı bozar. Özür sebebiyle sırtını kıble tarafına çevirirse, namazı bozulmaz.
Çünkü bu gibi hareketler bağışlanmıştır.308

6- Namazda kasten konuşmak; Anlamı olsun veya olmasın bir yada daha fazla
kelime söylemek. Hanefi mezhebinde hüküm aynıdır.

7- Namazda sesli olarak veya kahkahayla gülmek; Gülümsemek her ne kadar


namazı bozmaz ise de namaz adabına uygun değildir.Hanefi mezhebinde kahkahayla
gülmek namazı yanı sıra abdesti de bozar.

8- Namazda iken dünya işleri için sesli olarak ağlamak. Sessiz bir şekilde ağlamak
namazı bozmaz ise de güzel bir davranış değildir. Ancak Allah korkusundan, Allah
aşkından, ahirette ki halini düşünmekten dolayı sesli veya sessiz ağlamak namazı
bozmadığıgibi en üstün amellerdendir. Zira Resulullah’ınveonikiimam’ların namazda
özellikle de secde halinde iken ilahi aşk ile nasıl gözyaşları döktükleri hepimizin
malumudur.309

9- Namazda uyumak. Belli kıstasları olması ile birlikte iki mezhepte de hüküm
aynıdır.

10- Namazda iken yemek, içmek namazı bozar fakat dişin dibinde kalan yemek
artıklarını yutmak namazı bozmaz.Hanefi mezhebinde nohut tanesinden küçük ise
mekruhtur. Büyük ise namazı bozar.310

11- Namazın rükun denilen kısımlarından her hangi birini kasten veya
unutkanlıkla, rükun olmayan kısımlarından da her hangi birini kasten eksik veya fazla
yapmak.311Hanefi mezhebinde rüknün terki namazı bozar fakat rüknün tehiri veya
vacibin terki sehiv secdesi gerektirir.312

3.1.4. Sehiv Secdesi

Sehiv secdesi: Yanılma, telafi secdesi demektir.313

Sehiv secdesinin yapılmasını gerekli kılan haller şunlardır ve belirtilendurumlarda

308
Mehmed Zihni, Elhac, Nimeti İslam, Salah Bilici Kitap evi Yayınları, İstanbul, 1976, s.263
309
Erdebili, s. 209.
310
Döndüren, s. 331.
311
Erdebili, s. 206- 210; Hamenei, s. 221- 223; Humeyni, s. 174- 178.
312
Fetavayi Hindiyye, s. 421.
313
Erdoğan, s. 499.
50

sehiv secdesi yapmak gerekmektedir:

3.1.4.1. Caferi Mezhebinde Sehiv Secdesi Gerektiren Haller

1. Namazda dalgınlıkla konuşmak. Hanefi mezhebinde bilerek yada dalgınlıkla


konuşmak namazı bozar.314

2. Zamansız namazın selamını vermek. Mesela; son rekatı kıldığını ve son


teşehhüde oturduğunu sanıp, ilk teşehhüdden sonra selam cümlesini okumak.

3. Teşehhüdün tümünü veya bir kısmını unutmak veya secdeyi unutmak.

4.Namazın dört rekat mı, beş rekat mı kıldığı konusunda şüpheetmek.

5. Oturulması gereken zamanda yanlışlıkla kıyama kalkmak, yada tersini


yapmak.315

3.1.4.2.Hanefi Mezhebinde Sehiv Secdesi Gerektiren Durumlar

Yanılarak namazın rükünlerinden birisini tehir veya bir vacibi terk yahut tehir ha-
linde, namazın sonunda yapılması gereken secdelerdir. Hanefi fıkhında sehiv secdesi
vaciptir.316

3.1.4.3.Sehiv Secdesinin Yapılışı

Caferi mektebinde Namazın selamı verildikten sonra beden Kıbleden her hangi bir
tarafaçevrilmeden veya namaz kılmaya engel olacak bir durum ortaya çıkmadan,
kalpten sehiv secdesine niyet edilir. Alın, üzerine secde edilmesi uygun olan bir şey
üstüne konulur ve şu zikir okunur: “Bismillahi ve billahi
esselamualeykeeyyühennebiyyü ve rahmetullahi ve berakatüh.”Sonra, secdeden
kalkılarak oturulur. İkinci defa secdeye gidilir ve yine bu zikir okunur. Secdeden kalkılır
oturarak teşehhüd okunur ve selam verilerek iki secdeden ibaret olan sehiv secdesi
yerine getirilmiş olur.317

Hanefi mezhebinde son oturuşta yalnız tahiyyat okunduktan sonra sağa selam ve-
314
Zihni, s. 261.
315
Humeyni, s. 191;Erdebili, s. 223.
316
Fetavayi Hindiye, 1, s. 422.
317
Erdebili, s. 225; Humeyni, s. 191- 193.
51

rilir, selamdan sonra iki secde yapıp tahiyyat duasını okur ve selam verir.318

3.1.5. Caferi Mezhebinde Farz Namazlar

1) Günlük namazlar.

2) Ayât namazı.

3) Cenaze namazı.

4) Farz tavaf namazı.

5) Vacip ihtiyata göre; büyük oğlun üzerine farz olan babanın kaza namazı.

6) Ecir olma, nezir, yemin ve ahdetmekten dolayı farz olan namaz. Cuma namazı
ise günlük namazlardan sayılır.319

3.1.5.1. Günlük namazlar

Günlük farz namazlar, her biri dört rekât olan öğlen ve ikindi, üç rekat akşam,
dört rekat yatsı ve iki rekat sabah namazı olmak üzere beş tane namazdan ibarettir. Bu
hususta Hanefi mezhebi ile Caferi mektebi arasında fark bulunmamaktadır.

3.1.5.2. Ayâtnamazları

Ehli beyt mektebince Ay ve Güneş tutulması, zelzele, korkutucu gök gürlemesi,


şimşek çakması durumunda kılınan namazdır. Kılınma şekli ileride açıklanacak olan
Ayât namazı dört şeyden dolayı farz olur:

1) Güneş tutulması.

2) Ay tutulması kısmen olup hiç kimse korkmasa bile

3) Deprem kimse korkmasa bile.

4) Gök gürültüsü, şimşek çakması, kara ve kızıl rüzgârların esmesi ve benzeri


semavi alametlerde, halkın genelinin korkuya düşerse farz ihtiyat gereği ayat namazı

318
Kuduri Tercemesi, s. 17.
319
Humeyni, s. 116
52

kılınmalıdır.320

Hanefi fıkhına göregüneştutulmasına küsuf, ay tutulmasına hüsuf denir.321


Peygamberimiz oğlu İbrahim'in öldüğü gün güneş tutulması üzerine şöyle demiştir:

“Ay ve güneş Allah'ın varlığını ve kudretini gösteren alametlerdir. Bunlar hiç


kimsenin ölümünden veya yaşamasından/doğmasından dolayı tutulmazlar. Ay veya
güneş tutulmasını gördüğünüz zaman, açılıncaya kadar namaz kılın, dua edin.”322

Küsuf namazının sünnet olduğu ve cemaatle kılınmasının daha faziletli sayıldığı


konusunda müctehidler arasında görüş birliği bulunmakla birlikte, hüsuf namazının
sünnet olup olmadığı ve cemaatle kılınıp kılınmayacağı tartışmalıdır.

Ebu Hanife ay tutulması güneş tutulmasından daha fazla olduğu halde


Peygamberimizin bu sebeple namaz kılmadığını öne sürerek, hüsuf namazının sünnet
olmadığını söylemiştir. Ancak böyle bir durumda tek başına iki rekat namaz kılmak
müstehaptir.323

Deprem şiddetli rüzgar, aşırı yağmur, aşırı soğuk ve benzeri doğal afet
durumlarında ise imam Ebu Hanife “eğer kişi namaz kılsa iyi etmiş olur, kılmasa bir şey
lazım gelmez” demiştir.324Nitekim Peygamberimiz şiddetli bir rüzgar estiğinde şöyle
dua etmiştir:“Allah’ım! Senden rüzgarın en hayırlısını, rüzgarla gönderdiklerinin en
hayırlısını isterim, bu rüzgarın kötülüğünden, bu rüzgardakilerin kötülüğünden ve
rüzgarla gönderdiğin şeylerin kötülüğünden sana sığınırım.”325Bu durumlarda namaz ve
dua, tabiat olaylarının insanlarda ve çevrede hasıl edebileceği olumsuz etkilere karşı
Allah'tan yardım dileme mahiyetindedir.

Ayât namazı iki rekattır ve kılınma şekli şöyledir: Niyet edildikten sonra tekbir
alınır ve bir Fatiha ve bir sure tam olarak okunur. Rükûyagidilir ve rükudan kalkılır.
Yine bir Fatiha ve bir sure okunarak tekrar rükuya gidilir; bu iş beş defa tekrarlanır,
beşinci rükudan doğrulduktan sonra iki secde yapılır, ayağa kalkılıp ikinci rekat da
birinci rekat gibi kılınır; teşehhüt okunup selam verilir.

320
Erdebili, 261.
321
Döndüren, s. 429.
322
Buhârî, Küsûf, 15.
323
İbn Rüşd, 1, s. 416.
324
İbn Rüşd, 1,s. 417.
325
Tirmizî, Daavât, 48, 88; Müslim, İstiska, 15
53

Günlük namazlarla ilgili farz ve müstehaplar, ayat namazında da farz ve


müstehaptır. Fakat ayat namazında cemaatle kılınırken ezan ve ikamet yerine üç defa
sevap ümit edilerek "Es- selah" denilmesi müstehaptır. Fakat güneş ve ay tutulması
dışında, ayat namazının cemaatle kılınabileceği kesin değildir.326

Hanefi mezhebince Güneş tutulduğu zaman, ezansız ve kametsiz olarak, en az iki


rekat olmak üzere toplu olarak namaz kılınır. İmam her rekatta normal namazlara göre
daha uzun ve açıktan kıraatte bulunur. Namazdan sonra imam kıbleye karşı ayakta veya
cemaate dönük şekilde oturarak dua eder. Cemaatle kılınmadığı durumlarda bu namaz
tek başına da kılınabilir.327

Ehli Beyt mektebine göre farz olan bu namaz Hanefi mezhebine göre güneş
tutulmasında sünnet ay tutulması ve doğal afetlerde iki rekat namaz kılma sünnettir. Her
iki mezhepte namaz ezansız ve kametsiz kılınır. Caferi mensupları bu namazı yukarda
belirttiğim şekliyle bir rekatta beş defa ruku yapılır ve her rükûdan sonra fatiha ve bir
süre okunur. Beşinci rükudan sonra secde yapılır.328Hanefi mezhebinde ise diğer
namazlar gibi her rekatta bir rüku iki secde yapılır. kıraat açıktan yapılır.329

3.1.5.3. Cenaze Namazı

Ehli Beyt mektebince Müslüman bir ölünün veya altı yaşını tamamlamış
Müslüman çocuğun namazını kılmak farzdır. Ancak altı yaşına gelmeyen bir çocuğun
cenaze namazını kılmak müstehaptır.330 Hanefi mezhebine göre ise diri olarak doğduğu
bilinen veya bedeninin çoğu diri olarak çıkan bir çocuk yıkanıp namazı kılınır. Böyle
olmayınca, yalnız yıkanır, üzerine namaz kılınmaz.331

Caferi mezhebinde cenaze namazı kılmak isteyen kimsenin abdest, gusül


veyateyemmüm almış olması ve yine beden ve elbisesinin temiz olması gerekmez.
Çünkü cenaze namazı her nekadar namaz olarak ifade ediliyorsa da bu ibadet rükusuz
ve secdesiz ifa edildiğinden cenaze için dua af dileme salatın dua- niyaz anlamı
içerisinde değerlendirilmekte, bütün namazlarda farz olan abdest ve gusül bu namazda

326
Erdebili, s. 264; Humeyni, s. 221- 223.
327
Döndüren, s. 430.
328
Erdebili, s. 264.
329
Kuduri Tercemesi, s. 23
330
Kılıçoğlu, s. 239; Humeyni, s. 88- 89.
331
Kuduri Tercemesi, s. 26.
54

farz kabul edilmemekte ancak abdestli olma sünnete ve adaba uygun olarak
değerlendirilmektedir.332Hanefi fıkhında ise abdest farzdır.

Caferi mektebinde cenaze namazının kılınışı: Caferi mezhebinde Cenaze


namazı beş tekbirle kılınır. Hanefi mezhebinde dört tekbirdir. İmam cenaze erkek ise
beli hizasına,kadın ise göğüs hizasına gelir.Cemaat arkada saf olur, kıbleye
yönelinir.Cenaze namazı için niyet edildikten sonra eller yüz hizasına kaldırılırak tekbir
getirilir.Bu birinci tekbirden sonra eller sarkıtılır (Hanefiler elleri bağlar). Kelimei
Şahadet okunur(Hanefiler sübhanekeduasını okur). Eller tekrar aynı şekilde kaldırılarak
ikinci tekbir alınır ve yanlara bırakılır (Hanefilerde eller kalkmaz ve bağlanır).
"Ellahummeselli ‘ela Muhemmedin ve al- i Muhemmed duası okunur(Hanefiler ise salli
ve barik dualarını okurlar) üçüncü tekbirden sonra Ellahummeğfirlil- muminnevel-
muminat duası okunur).(Hanefiler cenaze duasını veya Fatihayı okur yada cenazeye
duada bulunurlar). Dördüncü tekbiri aldıktan sonra, ölen erkek ise:
"Ellahummeğfirlihazel- meyyit."Ve eğer ölen kimse kadın ise: "Ella-
hummeğfirlihazihil- meyyit.duası okunur (Hanefiler bu tekbirden sonra selam vererek
namazı bitirir)333.Caferiler ise beşinci tekbir ile namazı bitirirler.334

3.1.5.4. Tavaf Namazı

Caferi mezhebindeHacda tavafbittikten sonra Hz. İbrahim makamında aynen


sabah namazı gibi iki rekat namaz kılmak farzdır.335 Bu namaz Hanefi fıkhında
vaciptir.336

3.1.5.5. Büyük Oğlun Üzerine Farz Olan Babanın Kaza Namazı

Baba, namazını yerine getirmemiş olursa, Allah'ın emrine itaatsizlikten terk


etmeyip kaza edebilecek halde imişse, farz ihtiyat gereği ölümünden sonra büyük oğlu
onları kaza etmeli veya başkasını bu iş için belirli ücret karşılığı tutmalıdır.Eğer büyük
oğul bu görevi yerine getirmez ise diğer çocuklar için bir sorumluluk yoktur.337 Annenin

332
Kuleyni,Furu- u Kafî, 3. s. 178.
333
Kuduri Tercemesi, s. 26.
334
Humeyni, s. 91
335
Erdebili, s. 354.
336
Döndüren, s. 724.
337
Kılıçoğlu, s. 248; Hamenei, s. 254.
55

kaza namazlarını kılmak ise, daha iyi olmakla birlikte farz değildir.Hanefi fıkhında bu
şekilde bir namaz yoktur ancak ıskatı salat denilen namaz borcunu düşürme için kazaya
kalmış beş vakit farz namazlarla vitir namazlarının bağışlanması umudu ile yapılan bir
sadaka verme işlemi bazı ilmihallerde geçmektedir.338

3.1.5.6. Ecir Olma, Nezir, Yemin ve Ahdetmekten Dolayı Farz Olan Namaz

Caferi mezhebinde bir kişinin her hangi bir sebeple kendi kendine Allah rızası için
şu kadar namaz kılacağım deyip söz verip ahdederse bunu yerine getirmek üzerine farz
olur.339 Hanefi mezhebinde ise vacip olur.340

338
Döndüren, s. 479.
339
Kılıçoğlu, s. 249.
340
Döndüren, s. 568.
56

SONUÇ

Abdest mevzusunda Caferi mezhebi abdestin alınışındaki şekilsel hareket ve


düzen kurallarına kati bir şekilde bağlı kalınması gerekildiğini, aksi takdirde abdestin
fasid olacağını belirtmektedir. Örnek olarak yüzün yukarıdan aşağı yıkanması veya
ellerin dirseklerden aşağı yıkanması abdestin yeniden alınmasını gerekli kılmaktadır.
Buna karşın Hanefi mezhebinde abdestin şekilsel hareket ve düzen kurullarına kati bir
bağlılık zorunluluğu yoktur.Hanefi mezhebinde uzuvların yıkama veya mesh edilmesi
esastır.Ancak abdest alım şekline Caferiler kadar ehemmiyet verilmemiştir yada Caferi
mezhebinde abdestin şartlarından olantertib ve muvalat Hanefi mezhebinde sünnet
olarak görülmüş ve abdestin yeniden alınmasını gerektiren bir durum olarak
değerlendirilmemiştir. Bütün bunların yanı sıra abdest mevzusunda iki mezhep
arasındaki en önemli ihtilaf, ayakların yıkanması veya meshedilmesidir.

Diğer taraftan Hanefi mezhebi ile Caferi mezhebi arasında ihtilaflara bakıldığında
bazı durumlarda diğer Ehli Sünnet mezhepleri ile Caferi mezhebi arasında uygunluk
görülmektedir.Mesela tertibin Şafi mezhebinde farz kabul edilmesiyada muvalat’ın
Maliki ve Hanbeli mezheplerinde farz kabul edilmesi Caferi fakihler tarafından kendi
haklılıklarının ispatı olarak kullanılmaktadır.

Namaz mevzusuna gelince Caferi mezhebinde namazın farzlarının 15 olduğu,


buna karşın Hanefi mezhebinde 12 olduğu görülmektedir. Ayrıca Caferi mezhebi abdest
mevzusunda olduğu gibi namazda da tertip ve muvalatı farz kabul etmiştir. Namaz
mevzusu söz konusu olduğunda iki mezhep arasındaki en önemli ihtilaf meselesi,
namazın vakitleri ve cem edilip edilemeyeceğidir. Caferi mezhebi namazın vakitleri
hususunda öğlen, ikindi, akşam, yatsı namazlarının her birinin özel vakti ve ortak
vakitleri olduğu görülmektedir. Buna karşın Hanefi mezhebinde namaz vakitleri beş
vakit üzeredir. Özel ve ortak vakit gibi bir konu yoktur. Namazın cem edilmesi
mevzusuna gelince Caferi mezhebi ortak vakitlerde öğlen ve ikindi namazı ile akşam ve
yatsı namazının ardı sıra eda edilmesidir. Namazın cem edilmesi kolaylıktır ve her
zaman yapılabilir. Hanefi mezhebinde ise zaruret durumlarında namazın cem
edilebileceği görüşü kabul görmektedir.
57

Namazda Hanefi mezhebi ve Caferi mezhebi arasında tertip, muvalat, selam,


kıraat, secde,ellerin açık olması vb. konulardaki ihtilaflar aynı zamanda Ehli Sünnet
mezheplerinin kendi aralarında da vardır.

Caferi mezhebi ile Hanefi mezhebi arasında abdest ve namaz hususunda


farklılıkların temelinde özellikle imamet inancı ve ona bağlı olarak sünnet inancı
mevzusu vardır.
58

KAYNAKÇA

Abdülhamid, İrfan, İslamdaİtikadi Mezhepler ve Akaid Esasları, Çev. Mustafa Saim


Yeprem, TDVY.Ankara 2011.

Ali İbn’iEbi Talib, NehcülBelağa, Terc. Abdülbaki Gölpınarlı, Ensariyan Yayınları,


Kum 2007.

Ali, M. Hüseyin, Kaşifil- GıtaAslu’ş- Şia ve Usuliha, Necef 1965.

Askeri, Allame Murtaza Askeri,Ehl- i Beyt ve Ehl- i Sünnet Ekolleri, 1. Kevser


Yayıncılık, İstanbul B.t.

Atar, Fahrettin Atar, Fıkıh Usulü, Marmara Ünv. İlahiyat Fak.Yayınları, İstanbul 2008.

Caferilik ve Doğuşu,
http://www.islamkutuphanesi.com/turkcekitap/online/caferilik_ozetle/caferili
k_ozetle.htm, Erişim Tarihi: 08.03.2015.

Çuhacıoğlu,Abdulkadir, Şia ve İmamet, Kevser Yayıncılık, İstanbul 2012.

DİB. Kuran Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, 2. DİB. Yayınları, Ankara, 2007.

Döndüren, Hamdi, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları, İstanbul 2014.

Ebu Dâvud, Süleyman b. Ali b. Eş’as es- Sicistânî (202-275 h.);es- Sünen, I- V, Çağrı
Yayınları,2. Baskı, İstanbul (1992).

Ebu Zehra, Ebu Hanife, Çev. Osman Keskioğlu, B.y,İstanbul 1966.

Ebu Zehra, Muhammed Ebu Zehra, İslamda Fıkhı Mezhepler Tarihi, Çev. Abdülkadir
Şener, Hisar Yayınevi. B. y, B.t,

El Mavsili, El İhtiyar, Çev. Celal Yeniçeri, Şamil Yayınevi, İstanbul 2014.

El Merğinani, şeyhül İslam BürhanüddinEbü’l Hasan, El Hidaye tercümesi, 1. çev.


Hasan Ege. Şelale yayın evi. İstanbul. 1982.

El- Askalani, İbn Hacer, Metalibul- Aliye, 4, Çev. Adem Yerinde ve Hüseyin Kaya,
Ocak Yayınları, İstanbul2006.

El- Buhârî, Ebu Abdillah Muhammed b. İsmail (v. 256 h.); el- Câmiu’s- sahîh, I- VIII,
Çağrı Yayınları,2. Baskı, İstanbul (1992).
59

En- Nesâi, Ebu AbdirrahmanAhmed b. Şuayb (215- 303 h.); es- Sünen, I- VIII, Çağrı
Yayınları,2. Baskı, İstanbul 1992.

Erdebili, Ayetullah El- UzmaSeyyidAbdulkerimMusavi, Tam İlmihal, Göksu


Matbaa,İstanbul 2010.

Erdoğan, Mehmet Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, Ensar Neşriyat,


İstanbul 2005.

Er- Razi, Fahreddin,tefsir’ül Kebir Mefatih’ül Gayb,8. Terc. Suat Yıldırım, Sadık Kılıç,
Lütfullah Cebeci,Akçağ yayınları, Ankara 1990.

FetavayiHindiyye, 1. Çev. Mustafa Ege, Akçağ yayınları, Ankara, B.y,

Fığlalı, Ethem Ruhi, İmamiyyeŞiası, Ağaç Yayınları, İstanbul 2008.

Hamenei, Ayetullah Seyyid Ali, 1. Fıkıh Dersleri, Çev. Yusuf- Derya Töre, Asr
Yayıncılık, İstanbul, 2013.

Humeyni. Ayetullah El Uzma İmam. Tam ilmihal. Kevser yayınları. İstanbul 2008.

İbnMâce,Muhammed b. Yezîd el- Kazvînî (207- 275 h.); es- Sünen, I- II, Çağrı
Yayınları,2. Baskı, İstanbul (1992).

İbnRüşd,BidayetülMüctehit ve NihayetülMuktesid, Terc. AhmedMeylani, Ensar


Neşriyat,İstanbul2015.

İbn- i Abidin, Reddü’l Muhtar Ale’dDürrü’l Muhtar, Terceme ve Şerh, Ahmed


Davutoğlu, Şamil Yayınevi, İstanbul 1982.

Kal’aci, Muhammed Revvas, Fıkıh Lügatı, Ocak yayıncılık, İstanbul 2012,

Kanatlı, Hasan, Ehli Beyt Dosyası, Evrensel Değerler Yayıncılık, İstanbul 2010

Karaman, Hayrettin, “Ca’feriyye” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV.


İstanbul 1993. VII,

Kılıçoğlu, Kemal, Ehl- i Beyt Yolu Alevi İlmihali [Elektronik Sürüm], Oniki İmam
Yayınları, İstanbul, B.y,

Koçyiğit,Talat, Hadis Istılahları, Ankara Ünv. İlahiyat Fakültesi Yayınları, Ankara


1985,

KuduriTercemesi, Terc. Ali Arslan, Arslan Yayınları, İstanbul, B.t.


60

Kuleyni,Ebu Cafer Muhammed b. Yakup b. İshak, El- FüruMine’l Kafi, 3,Tahran 1391.

Kuleyni, Muhammed b.Yakub b. İshak, Usulü El- Kafi. 1, Çev. Vahdettin İnce, Darul
Hikem, İstanbul 2008.

el- Kummi,Ebu Cafer es- Saduk Muhammed b. Ali b. el- Hüseyin İbn Babeveyh (ö.
381 h.) Men la Yahduruhü'l- Fakih, Daru't- Taaruf li'l- Matbuat, Beyrut-
Lübnan 1994/1414.

Malik İbn Enes, Ebu Abdillah El Esbahi (v. 179 h.); el- Muvatta, Çağrı Yayınları, 2.
Baskı, İstanbul 1992.

MEB, Dini Terimler Sözlüğü, Devlet Kitapları Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 2009.

Muhammed Taki, Seyyid Muhammed Said et- Tabatbail- Hakim, Usulil- AmmeLi’l-
Fıkhil- Mukarin, Darul- Endülüs, I.Kitap, Beyrut 1963.

Müslim, Ebu’l- Hüseyin el- Haccâcen- Neysâbûri (v. 261 h.); el- Câmiu’s- sahîh, I-
VIII, Çağrı Yayınları,2. Baskı, İstanbul (1992).

Sahih –i Müslim ve Tercemesi, 7,Çev. Mehmet Sofuoğlu, İrfan yayınevi, İstanbul


1970.

San’ani, Ebubekir AbdürrezakİbnHemmam,Sübülü’ Selam ŞerhuBuluği’l- Meram


Cem’uEdilleti’lAhkam, 1. B.y, Kahire 1950.

Semavi, Muhammed Ticani, Ehli Sünnet ve Şia’yı Tanıyalım[Elektronik Sürüm],

Sofuoğlu,Cemal, Şia’nın Hadis Anlayışı, s. 127- 128; Salus, 141. Din bilimleri
Akademik Araştırma Dergisi IV (2004), Sayı: 1129.

Şaban, Zekiyyüddin, Usûlü- l Fıkh, Çev. İbrahim Kafi Dönmez, TDV. Yayınları,
Ankara, 2008.

Şerefuddin,Abdülhüseyn, Karşılaştırmalı Fıkhi Meseleler, [Elektronik Sürüm], Mihr


Yayınevi, Kum 1999.

Şeyh Saduk, Muhammed b. Ali b. Babiveyh,Risaletulİtikadilİmamiyye,Çev.Ethem


Ruhi Fıglalı, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi yayınları, Ankara 1978.

Şirazi, Ayetullah Uzma Nasır Mekarim, İnançlarımız, Çev. İsmail Bendiderya, Kevser
Yayıncılık, İstanbul, 1997,
61

Tabatai,Allame Seyyid Muhammed Hüseyin, Tüm Boyutlarıyla İslam’da


Şia,Çev.Kadir Akaras-Abbas Kazimi, Kevser Yayıncılık,İstanbul 2009.

Tabatai, Allame Muhammed Hüseyin Tabatai, Temel Dini Bilgiler, 1. Kevser


Yayıncılık, Çev. Ertuğrul Ertekin, İstanbul, 2014.

el- Câmiu’s- Sahih, I- V, Çağrı Yayınları, 2. Baskı İstanbul 1992.

Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 39, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,
İstanbul2010.

Ugur,Mücteba Uğur, Ansiklopedik Hadis Terimler Sözlüğü, TDV. Yayınları, Ankara


1992.

Zihni, ElhacMehmed, Nimeti İslam, Salah Bilici Kitap evi Yayınları, İstanbul 1976.

Zuhayli, VehbeZuhayli, İslam Fıkhi Ansiklopedisi, 1. Feza Yayınları, İstanbul 1994.


62

ÖZGEÇMİŞ

Kişisel Bilgiler

Adı Soyadı Binali KOÇOĞLU

Doğum Yeri ve Tarihi Selim, 01.01.1978

Eğitim Durumu

Lisans Öğrenimi Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Y. Lisans Öğrenimi Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Bildiği Yabancı Diller

Bilimsel Faaliyetleri

İş Deneyimi

Stajlar

Projeler

Çalıştığı Kurumlar Milli Eğitim Bakanlığı

İletişim

E- Posta Adresi binali_kocoglu@hotmail.com

Tarih

You might also like