You are on page 1of 226

T.C.

TARIM VE

TÜRKIYE’NIN BIYOÇEŞITLILIĞI: GENETIK KAYNAKLARIN SÜRDÜRÜLEBILIR TARIM VE GIDA SISTEMLERINE KATKISI


ORMAN BAKANLIĞI

Türkiye’nin Biyoçeşitliliği:
Genetik Kaynakların Sürdürülebilir
Tarım ve Gıda Sistemlerine Katkısı

ISBN 978-92-5-131255-1

9 7 8 9 2 5 1 3 1 2 5 5 1
CA1517TR/1/01.19
Türkiye’nin Biyoçeşitliliği:
Genetik Kaynakların Sürdürülebilir
Tarım ve Gıda Sistemlerine Katkısı

Editörler
Prof. Dr. Hafiz Muminjanov ve
Prof. Dr. Alptekin Karagöz

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü


Ankara, 2019
FAO. 2019. Türkiye’nin Biyoçeşitliliği: Genetik Kaynakların Sürdürülebilir Tarım ve Gıda Sistemlerine Katkısı.
Ankara. 222 s. Licence: CC BY-NC-SA 3.0 IGO.

The designations employed and the presentation of material in this information product do not imply the
expression of any opinion whatsoever on the part of the Food and Agriculture Organization of the United
Nations (FAO) concerning the legal or development status of any country, territory, city or area or of its
authorities, or concerning the delimitation of its frontiers or boundaries. The mention of specific companies
or products of manufacturers, whether or not these have been patented, does not imply that these have been
endorsed or recommended by FAO in preference to others of a similar nature that are not mentioned.

The views expressed in this information product are those of the author(s) and do not necessarily reflect the
views or policies of FAO.

ISBN 978-92-5-131255-1
©FAO, 2019

Some rights reserved. This work is made available under the Creative Commons Attribution-NonCommercial-
ShareAlike 3.0 IGO licence (CC BY-NC-SA 3.0 IGO; https://creativecommons.org/licenses/by-nc-sa/3.0/igo).

Under the terms of this licence, this work may be copied, redistributed and adapted for non-commercial
purposes, provided that the work is appropriately cited. In any use of this work, there should be no suggestion
that FAO endorses any specific organization, products or services. The use of the FAO logo is not permitted.
If the work is adapted, then it must be licensed under the same or equivalent Creative Commons license. If a
translation of this work is created, it must include the following disclaimer along with the required citation:
“This translation was not created by the Food and Agriculture Organization of the United Nations (FAO). FAO
is not responsible for the content or accuracy of this translation. The original [Language] edition shall be the
authoritative edition.

Any mediation relating to disputes arising under the licence shall be conducted in accordance with the
Arbitration Rules of the United Nations Commission on International Trade Law (UNCITRAL) as at present in
force.

Third-party materials. Users wishing to reuse material from this work that is attributed to a third party, such as
tables, figures or images, are responsible for determining whether permission is needed for that reuse and for
obtaining permission from the copyright holder. The risk of claims resulting from infringement of any third-
party-owned component in the work rests solely with the user.

Sales, rights and licensing. FAO information products are available on the FAO website (www.fao.org/
publications) and can be purchased through publications-sales@fao.org. Requests for commercial use should
be submitted via: www.fao.org/contact-us/licence-request. Queries regarding rights and licensing should be
submitted to: copyright@fao.org.

Kapak Fotoğrafı: ©Sare Kural


Türkiye’de basılmıştır
İçindekiler
Teşekkür................................................................................................................................................... xi
Önsöz .....................................................................................................................................................xii
Teknik Takdim....................................................................................................................................... xv
Kısaltmalar...........................................................................................................................................xvii

Bölüm I Türkiye Hakkında Genel Bilgiler......................................................................... 1


Bölüm II Tarım ve Biyoçeşitlilik......................................................................................... 13
Bölüm III Tahıl Genetik Kaynakları.................................................................................... 29
Bölüm IV Meyve, Sebze ve Bağ Genetik Kaynaklarının Çeşitliliği.................................. 41
Bölüm V Tıbbi ve Aromatik Bitki Genetik Kaynakları.................................................... 73
Bölüm VI Orman Ekosistemlerinin Genetik Çeşitliliği.................................................... 91
Bölüm VII Hayvan Genetik Kaynakları Çeşitliliği............................................................ 105
Bölüm VIII Sucul Biyoçeşitlilik............................................................................................. 125
Bölüm IX Genetik Kaynakların Muhafazası ve Kullanımı............................................. 143
Bölüm X Biyoçeşitliliğin Geliştirilmesi için En İyi Tarımsal Uygulamalar................. 169

Türkiye ve FAO: Güçlü İş Birliği........................................................................................................ 185


Kaynakça.............................................................................................................................................. 187

iii
iv
© FAO / E. Kaya

Paeonia turcica – endemik süs bitkisi, EXPO-2016 sembolü


Tablolar
1. Alanın yüksekliğe göre dağılımı.................................................................................................. 5
2. Toprak sınıflarının genişliği ve toplam alan içindeki yüzdeleri............................................ 11
3. Ürün tipine göre tarım alanları, 2017....................................................................................... 15
4. Türkiye florasının genel karakteristiği...................................................................................... 18
5. Yüksek endemizm oranına sahip bitki familyaları ve cinslerinden bazıları........................ 19
6. Yedi coğrafi bölgenin bölümlerdeki endemik takson sayısı.................................................. 20
7. Başlıca tahıl genetik kaynakları................................................................................................. 24
8. Başlıca yemeklik tane baklagiller genetik kaynakları............................................................. 24
9. Başlıca bahçe bitkileri genetik kaynakları................................................................................ 24
10. Başlıca baklagil yem bitkileri genetik kaynakları.................................................................... 25
11. Başlıca buğdaygil yem bitkileri genetik kaynakları................................................................ 25
12. Başlıca tıbbi ve aromatik bitkiler genetik kaynakları............................................................. 26
13. Başlıca endüstri bitkileri genetik kaynakları........................................................................... 26
14. Başlıca orman ağaçları................................................................................................................ 26
15. Kazılarda çıkarılan bitki kalıntıları........................................................................................... 33
16. Türkiye’deki buğday genetik kaynakları................................................................................... 34
17. Türkiye’nin arpa genetik kaynakları......................................................................................... 35
18. Türkiye’nin çavdar genetik kaynakları..................................................................................... 35
19. Türkiye’nin yulaf genetik kaynakları........................................................................................ 35
20. Türkiye’deki badem genetik kaynakları.................................................................................... 48
21. Türkiye’nin armut genetik kaynakları...................................................................................... 50
22. 2016 yılında Türkiye’nin en çok ihraç ettiği sebze türleri, miktarı, değeri ve oranı........... 63
v
23. Süs bitkileri yetiştirme alanları ve üretilen kesme çiçek bitkisi yumru sayısı (2016)........ 69
24. Türkiye’de geleneksel tıpta en fazla kullanılan tıbbi ve aromatik bitkiler............................ 76
25. Bazı odun-dışı orman ürünlerinin hasat alanları ve miktarları............................................ 94
26. TOB tarafından yönetilen in-situ ve ex-situ orman koruma kategorileri listesi, 2018...........97
27. Mera alanlarının coğrafi bölgelere göre dağılımı.................................................................. 109
28. 2006-2015 dönemi için hayvan sayıları, et ve süt üretimi ile canlı hayvan
ve et ithalat ve ihracatına ilişkin istatistikler......................................................................... 113
29. Korunan alanlar, 2017.............................................................................................................. 147
30. Türkiye’nin taraf olduğu çevre ile ilişkili anlaşma, antlaşma, sözleşme ve protokoller....... 152
31. Türkiye’de biyoçeşitliliğin korunmasına ilişkin kanunlar.................................................... 153
32. Türkiye’de 2006 ve 2017 yılları arasında kullanılan pestisit miktarları (ton).................... 178
33. 2016 yılında en fazla üretimi yapılan 15 ürün (Organik ve geçiş sürecindeki ürünler)...... 182
vi
© FAO / S. Altın
Şekiller
1. Türkiye Cumhuriyeti haritası..................................................................................................................................... 3
2. 1927-2017 arası nüfus büyüme eğilimleri (bin)....................................................................................................... 4
3. Yaş piramidi, 2016........................................................................................................................................................ 4
4. Coğrafi bölgeler ve bölgelerdeki iller......................................................................................................................... 5
5. Fiziki ve Yükselti Haritası........................................................................................................................................... 6
6. Bereketli Hilal............................................................................................................................................................... 6
7. Erciyes Dağı.................................................................................................................................................................. 7
8. Hasan Dağı.................................................................................................................................................................... 7
9. Aşıklıhöyük kazı alanı, Aksaray................................................................................................................................. 8
10. Göbekli Tepe kazı alanı, Şanlıurfa............................................................................................................................. 8
11. İklim bölgeleri.............................................................................................................................................................. 9
12. Yıllık ortalama sıcaklık.............................................................................................................................................. 10
13. Toprak haritası............................................................................................................................................................ 11
14. Dünyadaki üç biyo-coğrafya bölgesi Türkiye’de bulunmaktadır......................................................................... 17
15. Türkiye’de arazi örtüsü ve arazi kullanımı.............................................................................................................. 17
16. Yüksek bitkisel endemizm oranlarına sahip alanlar, beyaz çizgiyle işaretlenmiştir.......................................... 19
17. Yedi coğrafi bölge ve ilişkili bitki örtüsü tipi bölümleri........................................................................................ 20
18. Afyonkarahisar’ın Eber Gölü kenarlarında Thermopsis turcica ....................................................................... 21
19. Thermopsis turcica bir yumurtadan üç bakla oluşturur........................................................................................ 21
20. Yerel ekmek fırını, tandır.......................................................................................................................................... 32
21. Ortak refah için el ele................................................................................................................................................ 33
22. Sol T. baeoticum (2n=14), Orta, T. dicoccoides (2n=28), Sağ T. aestivum (2n=42)........................................... 34
23. Arpada çeşitlilik ......................................................................................................................................... 36
24. Kavuzsuz arpa ............................................................................................................................................ 36
25. Erciyes Dağı’nda yüksek alanlarda çavdar üretimi................................................................................................ 37
26. Yulaf............................................................................................................................................................................. 37
27. Siyez............................................................................................................................................................................. 38 vii
28. Gernik.......................................................................................................................................................................... 38
29. Gernik tarlası.............................................................................................................................................................. 38
30. Bir yerel buğday çeşidi içinde farklı tipler ............................................................................................................. 39
31. Ekmeklik buğday........................................................................................................................................................ 39
32. Badem ağacı................................................................................................................................................................ 48
33. Ceviz............................................................................................................................................................................ 49
34. Kestane........................................................................................................................................................................ 49
35. Armut.......................................................................................................................................................................... 50
36. Kiraz............................................................................................................................................................................. 53
37. Cerasus mahaleb.................................................................................................................................................... 53
38. Tarlada çilek üretimi.................................................................................................................................................. 55
39. Çilek............................................................................................................................................................................. 55
40. Böğürtlen.................................................................................................................................................................... 56
41. Zeytin ağacı ................................................................................................................................................................ 59
42. Karadedeli Akhayat’ta bulunan delikli destek noktalı döner presler.................................................................. 59
43. Adamkayalar’da zeytinyağı atölyesine çevrilen Hellenistik Dönem kulesi........................................................ 60
44. Geç Kalkolitik Döneme ait karbonize olmuş zeytin tanesi ................................................................................. 60
45. Zeytin hasadı.............................................................................................................................................................. 60
46. İncirin kurutulması.................................................................................................................................................... 61
47. Çay bitkisi................................................................................................................................................................... 62
48. Eğimli alanda çay bahçesi......................................................................................................................................... 62
49. Kereviz hasadı............................................................................................................................................................. 63
50. Serada marul hasadı.................................................................................................................................................. 64
51. Pazarlamaya hazır kavunlar...................................................................................................................................... 64
52. Bağ............................................................................................................................................................................... 65
53. Üzüm hasadı............................................................................................................................................................... 66
54. Lale tarlası................................................................................................................................................................... 68
55. EXPO 2016 açılış töreni............................................................................................................................................ 70
56. Bitki heykellerine bir örnek...................................................................................................................................... 70
57. Kekik (Thymus cilicicus) ...................................................................................................................................... 77
58. Doğadan toplanan bir örnek: Sideritis congesta.................................................................................................. 79
59. Diyarbakır’da doğadan toplanıp pazarlanan yabani bitkiler................................................................................ 79
60. Fritillaria imperialis............................................................................................................................................... 80
61. Origanum onites..................................................................................................................................................... 81
62. Salvia officinalis..................................................................................................................................................... 81
63. Defne çiçekte.............................................................................................................................................................. 85
64. Tarlada kekik.............................................................................................................................................................. 85
65. Salep............................................................................................................................................................................. 86
66. Göbekli salep (Ophrys umbilicata) yumruları........................................................................................................ 86
67. Adaçayı (Salvia fruticosa)......................................................................................................................................... 87
68. Isparta’da bir gül yağı fabrikası................................................................................................................................. 88
69. Isparta’da gül bahçesi................................................................................................................................................. 88
70. Isparta’da lavanta tarlaları......................................................................................................................................... 89
71. Türkiye’nin odun-dışı orman ürünleri üretim miktarı......................................................................................... 93
72. Ormanda hasada hazır kestane meyvesi................................................................................................................. 94
73. Akdeniz ormanı......................................................................................................................................................... 95
74. Karstik kireçtaşı üzerinde Akdeniz ormanı............................................................................................................ 95
75. İğneada Longoz Ormanı Milli Parkı....................................................................................................................... 95
76. Ormanlar kış ayları boyunca kuşlar ve yabani hayvanların yem kaynağıdır..................................................... 96
77. Karadeniz bölgesi ormanı......................................................................................................................................... 96
78. Türkiye Ormanlarının Dağılımı (2015).................................................................................................................. 96
79. Kazdağları Milli Parkında Abies nordmanniana subsp. equi-trojani ormanı..................................................... 98
80. Honaz Dağı Milli Parkında Pinus nigra ormanı.................................................................................................... 99
81. Beydağları Milli Parkında Pinus brutia ormanı..................................................................................................... 99
82. Kestane çiçeği .......................................................................................................................................................... 100
83. Kestane balı yapımının ilk aşaması........................................................................................................................ 100
84. Fethiye’de sığla ormanı............................................................................................................................................ 101
viii 85. Sığla ağacının tohum kapsülü................................................................................................................................ 101
86. Defne ağacı............................................................................................................................................................... 102
87. Defne çiçeği.............................................................................................................................................................. 102
88. Çam fıstığı ormanı................................................................................................................................................... 103
89. Hasat edilmiş çam fıstığı kozalakları..................................................................................................................... 103
90. 1991’den 2016’ya küçükbaş ve büyükbaş hayvan sayıları................................................................................... 107
91. 1940 ve 2016 yılları arasında mera alanlarındaki değişim................................................................................. 109
92. Karadeniz Bölgesi’nde yaylaya giderken............................................................................................................... 111
93. Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde bulunan MÖ 1399-1301
yıllarından kalma Alacahöyük rölyefleri, Ankara............................................................................................... 113
94. Boz Irk....................................................................................................................................................................... 114
95. Doğu Anadolu Kırmızısı......................................................................................................................................... 114
96. Zavot.......................................................................................................................................................................... 115
97. Yerli Kara................................................................................................................................................................... 115
98. Güney Anadolu Kırmızısı (Kilis)........................................................................................................................... 115
99. Yerli Güney Sarısı..................................................................................................................................................... 116
100. Anadolu mandası..................................................................................................................................................... 116
101. Akkaraman koyunu................................................................................................................................................. 117
102. Norduz koyunu........................................................................................................................................................ 117
103. Morkaraman koyunu............................................................................................................................................... 118
104. Akkaraman koyunu................................................................................................................................................. 118
105. Sakız koyunu............................................................................................................................................................. 118
106. Hemşin koyunu........................................................................................................................................................ 118
107. Renkli Angora keçisi................................................................................................................................................ 118
108. Tiftik ürünleri........................................................................................................................................................... 118
109. Honamlı keçisi.......................................................................................................................................................... 119
110. Denizli horozu.......................................................................................................................................................... 120
111. Gerze tavuğu............................................................................................................................................................. 120
112. Balın toplanması...................................................................................................................................................... 121
113. Bal arısı çalışırken.................................................................................................................................................... 121
114. İpek böceği kozalarının kaynar suyla muamelesi................................................................................................ 121
115. İpek böcekleri ve kozalar......................................................................................................................................... 122
116. Van kedisi.................................................................................................................................................................. 123
117. Ankara kedileri......................................................................................................................................................... 123
118. Kangal........................................................................................................................................................................ 123
119. Yetişkin Akbaş (üstte) ve yavrular (altta).............................................................................................................. 123
120. Angora tavşanı.......................................................................................................................................................... 124
121. Türkiye’nin denizler, nehirler, rezervuarlar, baraj gölleri ve doğal göllerini içeren ana su kütleleri............. 127
122. Karadeniz kıyısında gırgır avcılığı......................................................................................................................... 128
123. Karadeniz’de kıyıya yakın sularda bulunan denizatı (Hippocampus guttulatus)............................................ 129
124. Salmo trutta labrax – Karadeniz alası................................................................................................................... 130
125. Doğal yaşam alanında mersin balığı..................................................................................................................... 130
126. Deniz çayırı (Posidonia oceanica).......................................................................................................................... 131
127. Denizanası (Rhizostoma pulmo)............................................................................................................................ 132
128. Bazı göllere sonradan aşılanan bir kerevit türü, Astacus leptodactylus........................................................... 132
129. Türkiye sularında bulunan tek pinniped (yüzgeçayaklı) türü, Akdeniz foku (Monachus monachus).......... 133
130. Dünyada en çok tanınan yunus türü, Afalina (Tursiops truncatus).................................................................. 133
131. Hamsi avcılığı........................................................................................................................................................... 134
132. Hamsi (Engraulis encrasicolus)............................................................................................................................... 134
133. Kırlangıç balığı (Chelidonichthys lucerna)............................................................................................................ 135
134. Su bilimciler balık araştırmalarında...................................................................................................................... 136
135. Dünyanın en büyük soda gölü olan Van Gölü’nde,
inci kefalinin akarsu kaynağına doğru yoğun yumurtlama göçü...................................................................... 137
136. Sınırlı sayıda kadın balıkçı küçük ölçekli balıkçılık yapmaktadır..................................................................... 137
137. Caretta caretta...................................................................................................................................................... 138
138. Artvin, Borçka baraj gölünde ağ kafeslerde balık yetiştiriciliği......................................................................... 139
139. Etiketlenmiş mersin balığı...................................................................................................................................... 140
140. Resim yarışması birincisi........................................................................................................................................ 140
141. Yerel balık satıcısı..................................................................................................................................................... 141 ix
142. Karadeniz’de Marmara pavuryası (Pachygrapsus marmoratus)......................................................................... 141
143. Ankara’daki Türkiye Tohum Gen Bankası............................................................................................................ 147
144. Türkiye Tohum Gen Bankası kurutma odası (sol), soğuk depo (sağ) ............................................................. 148
145. ETAE Gen Bankası, İzmir....................................................................................................................................... 148
146. M. Gökgöl tarlada çalışırken.................................................................................................................................. 149
147. NGBB’den bir görüntü............................................................................................................................................. 150
148. NGBB’de bulunan geofit koleksiyonu.................................................................................................................... 150
149. Ceylan........................................................................................................................................................................ 154
150. Doğada küçük bir ceylan topluluğu...................................................................................................................... 154
151. Anadolu koyunu Bozdağ İstasyonunda................................................................................................................ 155
152. Kış koşullarında Bozdağ İstasyonu Anadolu koyunları...................................................................................... 155
153. Birecik‘teki kelaynak yuvaları................................................................................................................................. 156
154. Göbeklitepe’deki kalıntılarda bulunan hayvan figürleri...................................................................................... 157
155. Göbeklitepe’deki kalıntılar üzerindeki hayvan şekilleri...................................................................................... 157
156. Göbeklitepe kazı alanının genel görüntüsü.......................................................................................................... 157
157. Meyve ve sebze turşuları......................................................................................................................................... 158
158. Meyvelerin kurutulması.......................................................................................................................................... 158
159. Pekmez yapımı......................................................................................................................................................... 159
160. Üzümden çok sayıda ürünler elde edilmektedir.................................................................................................. 159
161. Kirmene ile iplik eğirme......................................................................................................................................... 160
162. Kilim dokuma........................................................................................................................................................... 161
163. Farklı renklerde kullanıma hazır kuru iplik çileleri............................................................................................ 161
164. Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü Geofit Araştırma Merkezi, Yalova........................... 164
165. Sternbergia candida ................................................................................................................................................. 167
166. Scilla mesopotamica............................................................................................................................................. 167
167. Yayımlanmış kitaplar............................................................................................................................................... 167
168. Toprağın pullukla işlenmesi, erozyon ve CO2 salımına neden olur.................................................................. 171
169. KT’nin ilkeleri.......................................................................................................................................................... 172
170. Buğday hasadı ardından toprak işlemesiz baklagil ekimi................................................................................... 173
171. Toprak işlemesiz tarım kuşları tarlaya çeker........................................................................................................ 173
172. Konya’da kurak koşullarda uzun dönem (13 yıl) yürütülen bir çalışmada konvansiyonel tarım
ve KT uygulamalarında, buğday, nohut ve aspir tohum verimi ve fiğ kuru ot verim ortalamaları.............. 174
173. Orta Anadolu Bölgesi’nde yerel doğrudan ekim mibzeri................................................................................... 175
174. Uygulamalı Kadın Çiftçi Okulu üyeleri Konya’da doğrudan ekim makinesiyle uygulama yapıyor.............. 175
175. Zararlı popülasyonunu kontrol etmede kullanılan ışık tuzağı........................................................................... 179
176. Nektarlı bitkilerin yetiştirilmesi, tarlada yararlı böceklerin çoğalmasına uygun ortam yaratır.................... 180
177. Etikette yer alan organik ürün logosu, ürünün Türk Organik Tarım Kanunu’na uygun şekilde
üretilip sertifikalandığını gösterir.......................................................................................................................... 181

x
Teşekkür
Bu kitap FAO Orta Asya Altbölge Ofisi Bitkisel Üretim ve Bitki Koruma Uzmanı Prof. Dr. Hafiz Muminjanov ve
Aksaray Üniversitesi’nde görev yapan Prof. Dr. Alptekin Karagöz editörlüğünde hazırlanmıştır.

Kitabın bölümlerinin incelenmesi, düzenlenmesi ve fotoğrafların seçimi FAO Orta Asya Altbölge Ofisi Bitkisel Üretim ve
Bitki Koruma Uzman Yardımcısı Birim Mor tarafından yapılmıştır.

Katkıda Bulunanlar
Ahi Evran Üniversitesi, Kırşehir Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü, Eskişehir
Dr. Öğr. Üy. Mustafa Kan İsmail Kara, Nejla Çalışkan
Aksaray Üniversitesi, Aksaray ICARDA
Doç. Dr. Tolga Kankılıç, Doç. Dr. Mehtap Tekşen, Nuri Dr. Mesut Keser
Aktokat
İstanbul Üniversitesi, İstanbul
Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Ankara Dr. Füsun Ertuğ (Emekli)
Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü, Kayısı Araştırma Enstitüsü, Malatya
Yalova Makbule Yanar
Dr. Yılmaz Boz, Erdal Kaya
Koç Üniversitesi, İstanbul
Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, Ankara Dr. Burhan Ulaş
Aylin Çağlayan Özcan,Volkan Güngören
Mersin Üniversitesi, Mersin
Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü,
Doç. Dr. Ümit Aydınoğlu
Konya
Dr. Fatih Özdemir, Nevfel Kürşat Akbulut, Murat Namık Kemal Üniversitesi, Tekirdağ
Küçükçongar Doç.Dr. Evren Cabi
Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü, Antalya Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi, İstanbul
Dr. Ahu Çınar Burçin Çıngay, Prof. Dr. Adil Güner
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale xi
Marmaris Milli Park Müdürlüğü, Muğla Prof. Dr. Murat Türkeş (Emekli)
CIMMYT Ormancılık Genel Müdürlüğü, Odun Dışı Ürün ve
Dr. Alexey Morgunov Hizmetler Dairesi, Ankara
Ege Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü, İzmir Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü, Trabzon
Dr. Gün Kırcalıoğlu, Dr. Mehmet Tutar
Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta
Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı, Ankara
Prof. Dr. Hasan Baydar
İsa Sertkaya, Ayhan Aşık, Türkşan Karatekin, Tuncay Keskin
Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü,
Eğirdir Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü, Isparta
Ankara
FAO Özkan Kayacan, Dr. Ali Osman Sarı, Dr. Esin Dilbirliği,
Elif Söğüt, Prof. Dr. Uygun Aksoy, Jasper Albers, Doç. Dr. Burcu Tarıkahya Hacıoğlu, Dr. Ayşe Oya Akın,
Dr. Ayşegul Cil, Dr. Nihan Yenilmez Arpa, Işıl Aytemiz, Dr. Mesut Yıldırır, Dr. Gülnur Penbe Özdemir, Nilgün
Fatih Bozdemir, Özge Doğan, Dr. Fazıl Düşünceli, Aksungur, Gözde Çelik Özer, Naciye Çakır
Haydar Fersoy, Prof. Dr. Emilio Gonzales, Dr. Viorel Gutu,
Alper Koçak, Carly Learson, Timour Madibaev, Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü, Ankara
Patrick McGuire, Dr. Atilla Özdemir, Prof. Dr. Ahsen Işık Dr. Meral Peşkircioğlu, Dr. Kürşad Özbek, Nurgül Sarı,
Özgüven, Dr. Ayşegül Selışık, Mustapha Sinaseur, Dr. Canan Yağcı Tüzün, Şenay Boyraz Topaloğlu
Yuriko Shoji, Ekrem Yazıcı, Dr. Ece Aksoy Bağımsız katkı sağlayanlar
GAP Uluslararası Tarımsal Araştırma ve Arda Tonay, Ali Cemal Gücü, Muharrem Aksungur,
Eğitim Merkezi, Diyarbakır Musa Geçit, Ramazan Saygılı, Tahsin Ceylan, Aykut İnce,
Dr. Fethullah Tekin, Dr. Şerif Kahraman, Mehmet Çiçek İsmail Sevimler, Nusret Yakışıklı

Kitabın İngilizce versiyonundan Türkçe çevirisini yapan Prof. Dr. Alptekin Karagöz, Prof. Dr. Uygun Aksoy, Birim Mor,
Işıl Aytemiz, Dr. Ayşe Oya Akın, Dr. Mesut Yıldırır, Dr. Attila Özdemir, Dr. Nihan Yenilmez Arpa ve Dr. Ayşegul Çil’e
katkılarından dolayı teşekkür ederiz.
Bu yayında yer alan fotoğrafların büyük bir çoğunluğu “Tarım ve İnsan Fotoğraf Yarışması” arşivinden seçilmiştir. Söz
konusu yarışma Tarım ve Orman Bakanlığı, Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı tarafından 10 yıldır düzenlenmektedir.
Yarışma, yalnızca Türk tarımı ve toplumu arasındaki etkileşimi kayıt altına alma konusunda değil, ayrıca Türk tarımındaki
hazineleri geniş kitlelerle buluşturmada üstün başarı sağlamıştır.
Önsöz

F
AO ve Türkiye uzun yıllardır ortak çalışmalar
yürütmektedir. 2006’dan bu yana devam eden FAO Türkiye
Ortaklık Programı kapsamında Orta Asya ve Kafkaslarda,
gıda güvenliği ve sürdürülebilir tarım konularında başarı elde
etmek için iş birliği yapmaktayız.

Türkiye’nin biyoçeşitliliği: Genetik kaynakların sürdürülebilir


tarım ve gıda sistemlerine katkısı isimli çalışmamız, bu ilham
verici iş birliğimizi ve Türkiye’nin genetik zenginliği karşısında
paylaştığımız memnuniyeti yansıtmaktadır. Bu çalışma aynı
© FAO

zamanda, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın biyoçeşitliliği, özellikle


Vladimir Rakhmanin, tarımsal üretimde, korumak ve tanıtmak için harcadığı çabaları
FAO Genel Müdür Yardımcısı,
Avrupa ve Orta Asya Bölge göstermektedir.
Temsilcisi
Türkiye’deki biyoçeşitliliğin korunması, ulusal gıda güvenliği
açısından çok önemli olmakla beraber, bunun ötesinde bölgesel bir
önem de taşımaktadır. Türkiye’nin sahip olduğu çok çeşitli toprak
ve tarımsal iklim koşulları, benzer koşullara sahip diğer ülkelerde
de Türk tarım tekniklerinin benimsenmesini mümkün kılmaktadır.
xii
Türkiye’nin genetik zenginliği; ulusal peyzaj, yerel kültür,
gelenekler ve toplumun vazgeçilmez bir parçasıdır. Kitapta yer
verilecek genetik kaynaklar ve geleneksel uygulamaların seçimi,
bu nedenle zor bir süreç olmuştur. Yazarlar, olabildiğince çeşitli
ve dengeli bir seçim yapabilmek için çok emek harcadılar.

Bu kitap ile FAO, tarımsal biyoçeşitliliğin korunması ile


geliştirilmesine ve bu konularda toplumun geniş bir kesiminde
farkındalık yaratmayı amaçlamaktadır.

Türkiye’nin gıda, tarım ve doğal mirası konularında pek çok


kaynak bulunabilir. Ancak, bu kitabın en önemli amacı, verilen
bilgilerin geniş toplum kitleleri, karar vericiler, resmi görevliler
ve eğitimcilerin de dikkatine sunarak biyoçeşitliliğin değeri
konusunda toplumsal farkındalık yaratmaktır.

Bu kitabın hazırlanmasında değerli katkılarını esirgemeyen tüm


seçkin uzmanlara teşekkür ederiz. Türkiye Cumhuriyeti Tarım
ve Orman Bakanlığı’na gösterdikleri destekten dolayı FAO
olarak sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. Bakanlık, biyoçeşitliliğin
korunması ve geliştirilmesi konusundaki çalışmalarıyla, gelecekte
küresel gıda güvenliğinin sağlanması için çok önemli bir katkı
sunmaktadır.
Önsöz

T
ürkiye’de tarım modern teknikler ve ileri teknolojilerle
yapılmaktadır. Bizler, sürekli olarak, kırsal alanda;
sürdürülebilir üretimin, uygulanabilirliğin, rekabetçiliğin
ve ekonomik kalkınmanın sağlanması için çalışmalar
yürütmekteyiz. Bu nedenle Türkiye, sektörde araştırma ve
geliştirmeyi desteklemek ve bilgi birikimi aktarımı yapmak için
süregelen çabalara büyük önem vermektedir.
Türkiye, sürdürülebilir tarım ile gıda sistemlerinin ve çevresel
sürdürülebilirliğin hayati öneminin ve bunları teminen ekosistem

© TOB
tahribatına karşı önlemlerin alınmasını gerektiğinin farkındadır.
Bunun temel bir bileşeni ise, genetik kaynakları küresel ve yerel
düzeyde korumaktır. Dr. Bekir Pakdemirli,
Türkiye Cumhuriyeti Tarım
ve Orman Bakanı
Türkiye’ye bahşedilen zengin biyoçeşitlilik, tarım ve gıda
sistemlerine somut pek çok fayda sağlamaktadır. Bu büyüleyici
topraklar, Paleolitik Çağın başından bu yana Çatalhöyük, Hitit,
Amazon, Süryani, Musevi, Truva, Frigya, Likya, İyonya, Roma,
erken dönem Hristiyan, Bizans ve Osmanlı gibi çok fazla sayıda
Anadolu uygarlığına ev sahipliği yapmıştır. Burası aynı zamanda,
binlerce yıldır insanlık tarihini dönüştüren inkılap ve bilgilerin,
bölgeler arasında yayıldığı bir merkez olmuştur.
xiii
Yeni çalışmalar, 8 000 yıl önce Avrupa’ya göç eden ilk çiftçilerin,
Anadolu’dan gelerek oradaki avcı-toplayıcı kültürlerin yerini
aldığını göstermektedir. Şanlıurfa kentimizde yer alan Göbekli
Tepe’de gün yüzüne çıkarılan arkeolojik kalıntılar, dünya tarım
tarihini yeniden yazacak potansiyele sahiptir. Çok sayıda bilimsel
yayın, buğdayın anavatanının Anadolu’nun güneydoğusunda
yer alan Karacadağ olduğunu ve dünyaya buradan yayıldığını
bildirmektedir. Aynı bölgenin sadece buğday değil, dünyanın
beslenmesinde önemli bir rolü olan mercimek ve nohut gibi pek
çok temel tarımsal ürünün de anavatanı olduğu bilinmektedir.
Türkiye’nin Biyoçeşitliliği: Genetik kaynakların sürdürülebilir
tarım ve gıda sistemlerine katkısı isimli eser, verimli Anadolu
topraklarının antik çağlara dayanan olağanüstü tarımsal
mirasından kaynaklanan zengin genetik çeşitliliği anlatmaktadır.
Bu kitap, seçilmiş genetik kaynaklar, bunların sürdürülebilir
tarımsal uygulamalar ve gıda sistemlerine katkısını sunmaktadır.
Ancak anlatılanların yalnızca seçilmiş örnekler olduğu, burada
pek çok daha farklı örneklerin de konu edilebileceği bilinmelidir.
En büyük ümidimiz; inançla hazırlanan bu yayının,
sürdürülebilirliğe yönelik samimi bir takdir yaratarak herkesin,
bu müthiş zenginliğin korunmasına aktif olarak katılımını
sağlamaktır.
xiv
© FAO / L. Emektar
Teknik Takdim

“B
iyolojik çeşitlilik”, diğerlerinin insan eliyle parçalanmakta, toprak, su ve
yanı sıra kara, deniz ve hava devamlı olarak kirlenmektedir. Her
diğer su ekosistemleri ile bu zamankinden daha fazla yaşanmakta olan
ekosistemlerin bir parçası olduğu ekolojik çevresel problemlere rağmen, Türkiye’nin
kompleksler de dahil olmak üzere tüm karasal ve sucul sistemleri, Avrupa’nın
kaynaklardan canlı organizmalar arasındaki en az kirli habitatları arasında yer
farklılaşma anlamındadır; türlerin kendi almaktadır. Benzer şekilde ticari gübreler
içindeki ve türler arasındaki çeşitlilik ve ve kimyasalların sınırlı kullanımı nedeniyle
ekosistem çeşitliliği de buna dahildir. tarım toprakları da Avrupa’nın en az
Biyoçeşitlilik, türler ve ekosistemler içinde kirletilmiş topraklar arasındadır.
ve arasındaki çeşitliliği içermek yanında
sadece canlı varlıkları değil aynı zamanda Türkler, Anadolu’ya ve dünyanın farklı
bulundukları çevreyi de kapsamaktadır. coğrafyalarına göçmeden önce, Orta
Asya’nın uçsuz bucaksız steplerinde ve
Canlı organizmalar hem kendi aralarında dağlarında göçebe yaşamın keyfini çıkarmış,
hem de paylaştıkları ekosistemin bütün bu nedenle de yaşamlarını sürdürebilmek
bileşenleri ile güçlü bir etkileşim içindedir. için binlerce yıldır biyoçeşitlilik, ekosistem
İnsanlık, biyoçeşitlilikten ve ekosistem ve ekosistem hizmetlerine bağımlı kalmıştır.
hizmetlerinden gıda ve ham madde Bugün de halen avlanma, balık tutma,
üretiminden, çevresel etkileşimleri, hastalık doğadan ot, mantar, tıbbi ve aromatik
ve zararlıları, su kaynaklarını düzenleme bitkiler toplamak yaygın alışkanlıklar
ve kontrol işlevine; rekreasyonel, kültürel olarak devam etmektedir. İnsanlar sadece
ve manevi değerinden, çevrenin organik kendi hastalıklarına şifa bulmak için değil, xv
döngülerle temizlenmesine kadar pek çok hayvanlarının tedavisi için de doğadaki
şekilde yararlanmaktadır. otlardan yararlanmaktadır. Diğer bir ifade ile
toplum ile çevre arasında her zaman güçlü
Türkiye; Akdeniz, Avrupa-Sibirya ve İran- bir etkileşim bulunmaktadır.
Turan biyocoğrafya bölgelerine ev sahipliği
yapmaktadır. Her bölge endemik türleri ve Anadolu’da genetik çeşitlilikle ilgili bilgi
çok çeşitli ekosistemleri barındırmaktadır. birikimi, nesiller boyu aktarılmakta,
Akdeniz Bölgesi’nde, dünyanın en geniş çevreye duyulan saygı yüzlerce yıldır
servi ormanı bulunmaktadır. Avrupa- devam etmektedir. Orman ekosistemlerinin
Sibirya Bölgesi, batıda Bulgaristan’dan, korunması ile ilgili ilk yasal düzenleme
doğuda Gürcistan’a kadar kuzey kuşağı Osmanlı İmparatorluğu döneminde XV.
tamamen sarmaktadır. Bu bölge çoğunlukla yüzyılda yapılmıştır. Küresel bazda yeni
yapraklarını döken ılıman ormanlar ve bir kavram olan yerinde (in-situ) koruma
yüksek dağ (alpin) çayırlardan oluşmaktadır. alanlarının kuruluşu, Türkiye’de 1950’lere
İran-Turan Bölgesi ise Ege Bölgesi’nin dayanmaktadır. Günümüzde Türkiye’nin
doğusundan Anadolu’nun orta, doğu %7,24’ü resmi olarak korunmaktadır. Ancak
ve güneydoğusuna uzanmaktadır. Bu mevcut koruma alanlarının, biyolojik ve
bölge çoğunlukla tipik kurak meralardan habitat çeşitliliğinin tüm bileşenlerinin
meydana gelmektedir. Sulak alanlar ve korunması konusunda eksiklikleri vardır.
deniz ekosistemleri de pek çok sucul
Türkiye’nin Biyoçeşitliliği: Genetik kaynakların
türün yetişmesine elverişli temiz ortamlar
sürdürülebilir tarım ve gıda sistemlerine
sunmaktadır.
katkısı isimli çalışma ile Türkiye’nin biyolojik
Dünya çapında, biyolojik çeşitlilikte endişe varlığı ve genetik kaynakların günlük hayata
verici bir düşüş gözlenmektedir. Habitatlar ve gıda güvenliğine katkısı hakkında temel
düzeyde bilgi paylaşımı amaçlanmıştır. gıda güvenliğinin sağlanmasına ve kırsal
Kitap, 10 bölüm olarak tasarlanmış olup, yoksullukla mücadeleyi hedefleyen FAO-
topoğrafik ve agro-ekolojik bölgeler, genetik Türkiye Ortaklık Programı (FTPP)’na ilişkin
kaynakların çeşitliliği, tarım ve biyoçeşitlilik, bilgilere de yer verilmektedir. FTPP’nin ilk
bitkisel üretim, hayvansal üretim, aşamasında alınan sonuçlar ardından ikinci
ormancılık, su ürünleri, tıbbi ve aromatik aşamasındaki düzenlemelerde ve FAO-
bitki üretimi, biyoçeşitliliği destekleme Türkiye Ormancılık Programı (FTFP)’nın
için iyi tarım uygulamaları hakkında genel devreye konmasının her safhasında,
bilgiler sunmaktadır. Her bölüm, hemen tarım ve ormancılığın ortak ilgi alanı
mevcut tüm literatür araştırılarak ve saygın olan biyoçeşitliliğin korunması konusuna
bilim insanlarının değerli katkıları ile büyük bir önem verilmiştir. Genetik
hazırlanmıştır. zenginliğin karmaşık yerel ve sınır aşan
Kitapta kullanılan fotoğraflar, Tarım etkileşimleri hakkında bir anlayış ve takdir
ve Orman Bakanlığı (TOB) tarafından oluşturulmadan, bu değerlerin korunması
10 yıldır yürütülmekte olan ‘Tarım ve mümkün değildir. Bu nedenle, FTPP ve
İnsan’ fotoğraf yarışması arşivinden veya FTFP gibi uygulamalar sadece ülkelerin yerel
konu uzmanlarının ya da profesyonel biyoçeşitilik problemleri konusunda kendi
fotoğrafçıların kişisel arşivlerinden yol haritalarını belirlemelerini değil, aynı
yararlanılarak bir araya getirilmiştir. Yayın zamanda özellikle sürdürülebilir tarım ve
güncel literatür taraması, referans listesi ve ormancılıkta biyoçeşitliliğin korunmasında
online yararlanılan kaynakların linklerini daha başarılı bölgesel uygulamalar için ortak
de içermektedir. Yayında 2006 yılından bir bakış açısı geliştirilmesi konusuna da
beri Kafkaslar ve Orta Asya ülkelerinde, destek vermektedir.
xvi
© FAO / V. Kaya
Kısaltmalar
AB Avrupa Birliği
ABD Amerika Birleşik Devletleri
BÇS BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi
BM Birleşmiş Milletler
CIMMYT Uluslararası Buğday ve Mısır Araştırma Merkezi
CITES Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası
Ticaretine İlişkin Sözleşme
DİE Devlet İstatistik Enstitüsü
DKMPGM Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, TOB
ECPGR Avrupa Bitki Genetik Kaynakları İşbirliği Programı
ETAE Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü
EUFORGEN Avrupa Orman Genetik Kaynakları Ağı
EUROPAM Avrupa Yembitkileri Yetiştiricileri Birliği
EZY Entegre Zararlı Yönetimi
FAO Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü
FTFP FAO-Türkiye Ormancılık Programı
FTPP FAO-Türkiye Ortaklık Programı
GB Gen Bankası
GEF Küresel Çevre Fonu xvii
GEKYA Gen Koruma ve Yönetim Alanları
GSYİH Gayri Safi Yurt İçi Hasıla
GTHB Türkiye Cumhuriyeti Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
ha hektar
ICARDA Kuru Alanlar için Uluslararası Tarımsal Araştırma Merkezi
İTU İyi Tarım Uygulamaları
IUCN Uluslararası Doğayı Koruma Birliği
IUFRO Uluslararası Orman Araştırma Kuruluşları Birliği
km kilometre
KÖSTMS Küresel Öneme Sahip Tarımsal Miras Sistemleri
KT Koruyucu Tarım
MÖ Milattan Önce
NGBB Nezhat Gökyiğit Botanik Bahçesi
OSİB Türkiye Cumhuriyeti Orman ve Su İşleri Bakanlığı
STK Sivil Toplum Kuruluşları
TAB Tıbbi ve Aromatik Bitkiler
TAGEM Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü, TOB
TL Türk Lirası
TOB Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Orman Bakanlığı (Türkiye Cumhuriyeti Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Türkiye Cumhuriyeti Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 09 Temmuz 2018 tarihinde TOB olarak birleştirildi)
TÜBİTAK Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu
TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu (önceki adı DİE)
UNDP BM Kalkınma Programı
UNESCO BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü
UPOV Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerini Koruma Birliği
WB Dünya Bankası
WHO Dünya Sağlık Örgütü
WWF Doğal Hayatı Koruma Vakfı

İpek böceği kozalarının kaynar suyla işlenmesi

xviii
© FAO / A. Çetintaş
xx

Karaman’ın Taşkale ilçesindeki antik tahıl ambarları yüzyıllar önce volkanik formasyonlar
ile oluşmuştur. Bu ambarlarda bugün halen, mükemmel konumu ve iklimlendirme şartları
© FAO / A. Özcan

sayesinde herhangi bir zirai ilaç kullanmaya gerek kalmadan buğday, arpa,
mercimek, nohut ve ceviz gibi ürünler depolanmaktadır. Taşkale, aynı zamanda
Türkiye Cumhuriyeti kurucusu vizyoner lider Mustafa Kemal Atatürk’ün atalarının
yaşadığı ana vatanı olarak bilinmektedir.
Türkiye Hakkında Genel Bilgiler

©E. Kalenderli

Bölüm I
©N. Aktokat
T
ürkiye Cumhuriyeti, kuzey İngiltere’nin toplam alanı kadar ve Amerika
yarımkürede Eski Dünya Kıtaları’nın Birleşik Devletleri (ABD)'nin Teksas
(Asya, Afrika ve Avrupa) buluştuğu eyaletinden daha büyüktür.
bir noktada yer alır (Şekil 1). Toplam karasal
Türkiye’nin toplamda 8 210 km olan kıyı
sınır uzunluğu 2 875 km olup, kuzeybatıda
şeridi, güneyde Akdeniz, batıda Ege Denizi ve
Yunanistan (203 km) ve Bulgaristan (269 km);
kuzeyde Karadeniz boyunca uzanmaktadır.
kuzeydoğuda Gürcistan (276 km); doğuda
Ülkenin kuzeybatısında İstanbul Boğazı ve
Ermenistan (325 km), Azerbaycan (18
Çanakkale Boğazı arasında, Karadeniz’in
km) ve İran (529 km); güneyde Irak (378 dünya ile deniz yolu bağlantısını sağlayan
km) ve Suriye (877 km) ile kara sınırları önemli bir iç deniz olan Marmara Denizi
bulunmaktadır. Toplam deniz sınırı uzunluğu bulunmaktadır. Kabaca dikdörtgen şeklindeki
8 333 km’dir. ülke, batıdan doğuya 1 600 km ve kuzeyden
Türkiye’nin yüzey alanı 780 043 km2 olup güneye 650 km uzunlukta olup 25°40’-44°49’
bu alanın %97’si Asya’da (Anadolu), geri Doğu boylamları ve 35°51’-42°06’ Kuzey
kalan %3 ise Avrupa’da (Trakya) yer alır. Su enlemleri arasında konumlanmıştır.
yüzeyleri çıkarıldıktan sonra Türkiye’nin Coğrafi olarak önemli lokasyonu, dünyanın
alanı 769 604 km2’dir. Karşılaştırma en geniş 40 ülkesinden biri olması, diğer bir
amacıyla, Türkiye’nin alansal büyüklüğü; ifade ile geniş yüzey alanı ve artan nüfusu ile
Afrika kıtasındaki Mozambik veya Zambiya, Türkiye, bölgenin istikrarı için kritik bir role
Güney Amerika’daki Şili’ye eşit, Fransa ve sahiptir.

Nüfus
İlk nüfus sayımının yapıldığı 1927 yılında yüzüncü yılı olan 2023 yılında ise nüfusun 3
Türkiye Cumhuriyeti’nin nüfusu 13 648 000 84 247 088 ve 2050 yılında 93 475 575 olacağı
olarak belirlenmiş, bu sayı 2017 Aralık ayı tahmin edilmektedir.
itibarıyla 80 810 525 olarak bildirilmiştir
(Şekil 2). Yıllık nüfus artış hızı %1,35 olarak Nüfusun cinsiyete göre dağılımı %49,8 kadın
hesaplanmakta olup yapılan projeksiyonlara ve %50,2 erkek olarak neredeyse eşittir.
göre Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun Çoğunluğu oluşturan 35 yaş ve altındaki
Kaynak: Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (GTHB), 2017

Şekil 1. Türkiye Cumhuriyeti haritası


gençler nüfusun %56’sını oluşturmaktadır Türkiye’nin genç nüfusu, ülke işgücünün
(Şekil 3). Türkiye’nin işgücü yaklaşık 30,2 büyümesine önemli katkı sağlayarak diğer
milyon kişidir. Bu durum, ülkeyi Avrupa’nın ülkeler arasındaki sırasını yukarılara
üçüncü en büyük işgücü piyasası kılmaktadır. taşımaktadır.

80 811

67 804

44 737
Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2018

27 775
20 947
13 648 16 158

1927 1935 1950 1960 1980 2000 2017


4

Şekil 2. 1927-2017 arası nüfus büyüme eğilimleri (bin)

90+

80-89

70-79

60-69 % Erkek % Кadın

50-59

40-49

30-39

20-29

10-19
Kaynak: TÜİK, 2018

0-9

20% 10% 0 10% 20%

Şekil 3. Yaş piramidi, 2016


Topoğrafya
Türkiye, 81 il ve yedi coğrafi bölgeden kuzeyinden geçip Karadeniz’e doğru akan
oluşmaktadır (Şekil 4). Bu bölgeler Akdeniz, Kızılırmak’tır.
Doğu Anadolu, Ege, Güneydoğu Anadolu,
Göllerden, Van Gölü (3 713 km2), Tuz Gölü
İç Anadolu, Karadeniz ve Marmara
Bölgeleridir. Her bölgenin kendine özgü, çok (1 500 km2) ve Beyşehir Gölü (656 km2) birer
kısa mesafeler içinde bile belirgin şekilde iç deniz büyüklüğündedir (Şekil 5).
değişebilen iklim ve ekolojik özellikleri Anadolu, iç kesimlerinde kuzey ve güney
vardır (Şekil 5). kıyıları boyunca batı-doğu yönünde uzanan
Deniz seviyesinden ortalama yükseklik sıradağların sınırladığı yüksek bir platodan
1 141 m’dir. Topoğrafyanın bu denli çeşitlilik meydana gelmektedir. Batı yönünde Akdeniz
göstermesi, yakın jeolojik dönemlerde kıyısına oldukça yaklaşan Güneydeki
meydana gelen ve pek çok alanı yükselten sıradağlar (Toroslar), çok dik vadilerle
tektonik hareketler ile volkanik materyallerin kesilmektedir.
birikiminin sonucudur. Sıradağlar kuzey-doğu yönünde Anti-
Yüksek rakımlı alanlar (>1 000 m) toplam Toroslar (Amanoslar) olarak devam ederek
alanın %57’sini oluşturmaktadır (Tablo 1). güneydoğu yönünde kıvrılıp güneyde Suriye
Anadolu’nun yüksek plato bölgesi sürekli
Tablо 1. Alanın yüksekliğe göre dağılımı
olarak doğu yönünde yükselmekte olup,
Doğu Anadolu’dan doğan ve Suriye ile Yükseklik (m) Toplam alana oranı (%)
Irak boyunca güneye Basra Körfezi’ne 0-500 18
doğru akan Dicle ve Fırat Nehirlerinin de

Kaynak: Karagöz, 2000


500-1 000 25
dahil olduğu 15 nehrin meydana getirdiği 5
1 000-1 500 30
vadilere bölünmüştür. Türkiye topraklarında
1 500-2 000 16
doğup ve yine Türkiye topraklarında denize
>2 000 11
dökülen ülkenin en büyük nehri, Ankara’nın

Kaynak: GTHB, 2017

Ege Bölgesi Doğu Anadolu Bölgesi İç Anadolu Bölgesi Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Karadeniz Bölgesi Marmara Bölgesi Akdeniz Bölgesi

Şekil 4. Coğrafi bölgeler ve bölgelerdeki iller


Kaynak: GTHB, 2017

5101 0
Nehirler GÖller Yűkselti, m

Şekil 5. Fiziki ve Yükselti Haritası

Karadeniz denize daha yakındır. Bu durum Karadeniz


Ha

kıyısında dar, yeşil ve verimli bir kuşak


za
rD
en

oluşmasını sağlamıştır.
izi

Anadolu

İç Anadolu platosu, kanyonlarla bölünmüş


Bereketli M
ez
volkanik zirvelerin hakim olduğu bir bölge
Hilal
6 Akdeniz
Fır
a
op
ot
am
Di
cle olarak Türkiye’nin kalbini oluşturmaktadır.
t
ya Üç milyon yıl önce, volkanik Erciyes Dağı
Mısır (3 916 m) ve Hasan Dağı’nın (3 268 m)
Ba
sra

patlamaları nedeniyle Nevşehir çevresi
rfe
zi tüf adı verilen lav, kül ve çamur karışımı
Nil
yumuşak bir taş ile kaplanmıştır. Yumuşak
dokusu sayesinde bu materyal kolaylıkla
oyulabilmektedir. Bu nedenle geçmişte
bu yöntemle binlerce barınak, ev ve
Kız
ıld
Kaynak: GTHB, 2017

kutsal mekân oluşturulmuştur. Geçmişte


nize

Kuzey
medeniyetin beşiği durumunda olan plato,
günümüzde Kapadokya olarak bilinen
Kilometre
önemli bir turizm merkezidir.
Şekil 6. Bereketli Hilal
Aşıklıhöyük ve Göbekli Tepe’de MÖ VIII.
Çölü’nün kuzey uzantısı olan Bereketli binyıla uzanan yerleşimler gün yüzüne
Hilal’in (Şekil 6) kuzey hattı ucunda yer alan çıkarılmıştır (Şekil 9 ve 10). Birçok
bir dışsal plato ile buluşur. toplulukların vatanı olan bu topraklar,
Hattilerden Hititlere geçişten başlayarak
İç Anadolu, 800 ila 1 000 m yükseklikte tarih boyunca doğu ve batı arasındaki
bir plato olup içinde birkaç tane yüksek çatışma alanı olmuştur.
dağ bulunur. İç kısımlarda, platonun
eğimi kademeli olarak düzleşerek geniş Karadeniz Bölgesinde, pek çok noktada
bir göl olan Tuz Gölü'nün bulunduğu bir sıradağlar 3 000 m’nin üzerine çıkar.
havzaya dönüşür. Anadolu’nun kuzeyindeki Yükselti, Kuzey Anadolu Dağları’nın batısına
sıradağlar daha yüksek ve doğuya doğru doğru kademeli olarak azalır. Kuzeye
©N. Aktokat
Şekil 7. Erciyes Dağı

©N. Aktokat

Şekil 8. Hasan Dağı

doğru akan bir çok nehir vadiyi ovadan Türkiye’nin doğusu, yüksek rakımlı
Karadeniz’e doğru keser. Türkiye’nin sınır engebeli alanlardan oluşur. İklimi daha
aşan nehirlerinden biri olan Çoruh Nehri, sert olan bölge, Anadolu Ovası’na göre
bu bölgeden geçerek Gürcistan’a ulaşır. daha fazla yağış alır. Zirvelerin ortalama
Türkiye’nin en yüksek barajı olan Deriner yüksekliği 2 000 m’den fazladır. Ağrı Dağı
Barajı (249 m) Artvin ilinde Çoruh Nehri (5 172 m) bu bölgede yer alır. Zirvelerin
üzerine inşa edilmiştir. çoğu etrafında görülen lav akıntılarından
©A. Karagöz

Şekil 9. Aşıklıhöyük kazı alanı, Aksaray

8
©A. Karagöz

Şekil 10. Göbekli Tepe kazı alanı, Şanlıurfa

buranın yakın geçmişe kadar aktif yanardağ göre çok daha düşük rakımlı ve düz bir
olduğu anlaşılmaktadır. Doğu Anadolu, alandır. Bölgenin topoğrafyası, ulusal enerji
163 000 km2’lik alanı ile Türkiye’nin en geniş ve tarımsal sulama ihtiyaçlarını karşılamak
bölgesi olup ülkenin toplam alanının %21’ini üzere baraj yapımına uygun olduğundan,
oluşturur. bölgede çok sayıda baraj bulunmaktadır.
Güneydoğu Anadolu, kuzeyinde 800 m’den Bölge, güneyde düz ve kuzeyde dağlıktır.
güneye Suriye sınırına doğru 400 m’ye Karacadağ (1 919 m), bazaltik bir dağ
kadar azalan rakımı ile Doğu Anadolu’ya olarak bölgenin en yüksek noktasıdır.
Karacadağ yöresi buğday genetik kaynakları niteliğindeki Istranca Dağları büyük
bakımından çok önemlidir. Dünyada buğday oranda şistten meydana gelmiştir. Bölgenin
tarımının ilk kez burada başladığı kabul çoğunluğu Ergene havzasında yer alan inişli
edilmektedir. çıkışlı ovalardan oluşmaktadır. Marmara
Avrupa kesimi (Trakya bölgesi), heterojen Denizi’nin kuzeybatısında düşük rakımlı
verimli tepelik arazilerden meydana gelir. kumtaşı Tekir Dağları bulunmakta ve bu sıra
Karadeniz’e sınırı olan ve Kuzey Anadolu dağlar güneyde Gelibolu yarımadasına doğru
Dağlarının daha düşük yükseltili devamı uzanmaktadır.

İklim
Türkiye’de iklim çeşitlilik göstermekte olup bir nemli olan soğuk karlı orman iklimi ise İç
kaç ana iklim tipi bulunmaktadır (Şekil 11). Anadolu ve Doğu Anadolu’nun kuzeyinde
İç Anadolu’nun orta bölümlerinden doğu (daha çok Erzurum- Kars alt bölgesinde)
yönünde Van-Iğdır bölgesine, Doğu Anadolu göreceli olarak daha dar bir alanda
Bölgesi’nin en doğusuna kadar karasal bozkır gözlenmektedir.
iklimi hüküm sürer.
Yıllık ortalama sıcaklık değerleri rakım,
Kurak mevsimi olmayan yağışlı ılıman veya topoğrafya, denize yakınlık ya da karasallığa
nemli ılıman kıyı iklimi, batı Karadeniz hariç bağlı olarak büyük farklılık göstermektedir
Karadeniz bölgesi tamamında hakimdir. (Şekil 12).
Yazları kurak yarı tropik Akdeniz iklimi;
Marmara, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Bütün yıl boyunca, en yüksek sıcaklık
Anadolu Bölgelerinde ve İç Anadolu’nun batı Temmuz ve Ağustos aylarında ölçülmektedir.
ve güneyinde görülmektedir. Kuru yazların Bu iki ay süresince Akdeniz ve Ege 9
yaşandığı soğuk karlı orman iklimi, İç kıyılarında ortalama sıcaklık 27°C olup,
Anadolu’nun orta ve kuzey bölümü ve Doğu Marmara ve Karadeniz kıyılarında ise 22
Anadolu’nun da içinde bulunduğu oldukça ila 24°C arasında değişmektedir. Yükseltiye
geniş bir alanda hüküm sürer. Her mevsim de bağlı olan yıllık ortalama sıcaklık güney

RUSYA

BULGARİSTAN Karadeniz
GÜRCİSTAN

YUNANİSTAN İstanbul Samsun Trabzon

ERMENİSTAN
Ankara Erzurum
Bursa Erzincan

Kayseri Van
İRAN
İzmir Diyarbakır
Konya

Antalya Adana Gaziantep

Hatay Çok nemli


Nemli
SURİYE Yarı nemli IRAK
Kaynak: GTHB, 2017

Akdeniz Yarı kurak


Kurak
LÜBNAN
500 Km
Çok kurak

Şekil 11. İklim bölgeleri


sahillerde (Akdeniz’de) 18 ila 20°C arasında 15°C’ye kadar düşmekte, iç kesimlerde ise 4
değişirken, batı kıyılarında (Ege’de) 14 ila ila 18°C arasında dalgalanmaktadır.

Toprak
Toprak, çeşitli özelliklerin birbirini dinamik Grumusol ve rendzina toprak grupları,
olarak etkilediği heterojen bir sistemdir. Trakya ve Marmara Denizi’nin güneyinde
Toprağın fiziksel özellikleri derinlik, bulunur.
granülasyon, strüktür, tekstür, hava ve nem
miktarı, sıcaklık, renk, toprak reaksiyonu Aşağıdaki liste, ana toprak gruplarının
(pH) ve organik madde içeriği gibi farklı dağılımını göstermektedir:
nitelikleri içerir. Topoğrafya ve iklim
ƒƒ Karadeniz kıyıları; genel olarak
koşulları ile birlikte toprak özellikleri,
belirli bir alanda yetişecek olan bitki örtüsü kahverengi, doğu kesimlerde podzolik ve
üzerinde etkili olmaktadır. çernozem topraklar,
ƒƒ Ege ve Akdeniz kıyıları; Akdeniz terra-
Türkiye’nin toplam alanının yaklaşık rossa toprakları,
38 milyon hektarı tarım alanı olarak ƒƒ Yeterli yağış alan dağlar ve yüksek
kullanılmaktadır. 2015 yılı verilerine göre
alanlar; orman ve rendzina toprakları,
bu alanın 6,23 milyon hektarında sulama
ƒƒ Kurak alanlar; kahverengi ve kırmızımsı
yapılmaktadır. Alüviyal topraklar, işlenen
araziler içindeki en önemli toprak grubudur. kahverengi topraklar,
Farklı coğrafi bölgelerde çok sayıda farklı ƒƒ Yarı-kurak alanlar; kireçsiz kahverengi,
toprak grubuna rastlanmaktadır (Şekil 13). kestane ve kırmızımsı kestane topraklar,
Türkiye’nin çoğunlukla tahıl tarımı yapılan iç ƒƒ Ovalar ve yakınlarındaki eğimli araziler;
10 alüvyon ve kollüviyon topraklar,
bölgelerindeki hakim topraklar, kırmızımsı
kahverengi ve kahverengi topraklardır. ƒƒ Volkanik alanlar; volkanik topraklar.

Yıllık ortalama sıcaklık (°C)


Kaynak: GTHB, 2017

−12-0 0-5 5-10 10-15 15-20

Şekil 12. Yıllık ortalama sıcaklık


Toprak kabiliyet sınıfları ve toplam arazi ikisi VI. sınıf veya daha yüksek olarak
içindeki payları Tablo 2’de sunulmaktadır. sınıflandırılmaktadır. Bu alanlar genel olarak
Ülkenin topraklarının yaklaşık üçte bitkisel üretime uygun değildir.

Aluviyal Topraklar (A) Kırmızımsı Kahverengi Topraklar (F) Kireçsiz Kahverengi Orman Toprakları (N)
Kahverengi Topraklar (B) Gri Kahverengi Podzolik Topraklar (G) Organik Topraklar (O)
Tuzlu-Alkali Topraklar (C) Hidromorfik Topraklar (H) Kırmızı Sarı Podzolik Topraklar (P)
Kestane Topraklar (CE) Koluviyal Topraklar (K) Rendzina Topraklar (R)

Kaynak: GTHB, 2017


Kırmızımsı Kestane Topraklar (D) Regosol Topraklar (L) Kıyısal Aluviyal Topraklar (S)
Kırmızı Kahverengi Akdeniz Toprakları (E) Kahverengi Orman Toprakları (M) Kırmızı Akdeniz Toprakları (T) 11
Kireçsiz Kahverengi Topraklar (U) Vertisoller (V) Bazaltik Topraklar (X)
Yüksek Dağ Çayırı Toprakları (Y) Sierozems (Z) Su yüzeyleri

Şekil 13. Toprak haritası

Tablо 2. Toprak sınıflarının genişliği ve toplam alan içindeki yüzdeleri

№ Toprak sınıfları ve tanımları Alan (ha) %

I Az miktarda sınırlamalarla kısıtlı kullanım 5 086 084 6,5


Yetiştirilebilecek bitki seçeneklerini azaltan hafif sınırlamalar veya hafif koruma tedbirleri
II 6 712 873 8,6
gerektiren
Yetiştirilebilecek bitki seçeneklerini azaltan şiddetli sınırlamalar ya da özel koruma tedbirleri
II 7 282 763 9,4
gerektiren veya her ikisi de geçerli
Yetiştirilebilecek bitki seçeneklerini azaltan şiddetli sınırlamalar ya da çok dikkatle seçilmiş
IV 7 425 045 9,5
özel koruma tedbirleri gerektiren veya her ikisi de geçerli
Erozyona uğramayan ancak diğer sınırlamaların olduğu ve bunların ortadan kaldırılmasının
V pratikte uygun olmadığı, daha çok mera, otlak, orman ya da yaban hayatı için gıda ve örtü 127 934 0,2
görevi gören
Tarımsal yetiştiriciliğe engel olan şiddetli sınırlamaların olduğu daha çok mera, otlak, orman
VI 10 825 762 13,9
ya da yaban hayatı için gıda ve örtü görevi gören
Tarımsal yetiştiriciliğe engel olan çok şiddetli sınırlamaların olduğu daha çok otlak, orman
Kaynak: Karagöz, 2000

VII 35 836 350 46,0


ya da yaban hayatı bulunan
Ticari tarımsal yetiştiriciliğin mümkün olmadığı daha çok rekreasyon, estetik, yaban hayatı,
VIII 4 542 896 5,8
ya da su temini görevi gören
Toplam alan: 77 839 707 100,0
Türkiye’nin coğrafi durumu hakkında özet bilgi:
ƒƒ Türkiye’nin toplam alanı 783 562 km2 olup ƒƒ Toplam deniz sınırı 8 333 km’dir,
bunun %98’i kara, %2’si baraj ve göl alanıdır, ƒƒ En yüksek noktası Ağrı Dağı’dır (5 172 m),
ƒƒ Türkiye, toprak genişliği bakımından dünya- ƒƒ Türkiye’nin içinde doğan ve denize dökülen
da 37. sırada gelir, en uzun nehri 1 355 km uzunluğu ile
ƒƒ Türkiye’nin aşağıdaki ülkelerle toplam Kızılırmak’tır,
2 871 km kara sınırı bulunur: ƒƒ En uzun sınır aşan nehirleri Fırat (Türkiye
yy Yunanistan – 203 km, içindeki uzunluğu 971 km, toplam uzunluğu
yy Bulgaristan – 269 km, 2 800 km) ve Dicle’dir (Türkiye içindeki
yy Gürcistan – 276 km, uzunluğu 523 km, toplam uzunluğu 900 km),
yy Ermenistan – 325 km, ƒƒ En büyük gölleri Van Gölü (3 713 km2 alan ve
yy Azerbaycan – 18 km, 451 m derinlik) ile Tuz Gölü’dür (1 500 km2
yy İran – 529 km, alan ve 2 m derinlik),
yy Irak – 378 km, ƒƒ En büyük barajları Atatürk Barajı (817 km2) ve
yy Suriye – 877 km. Keban Barajı’dır (675 km2).

12
©N. Aktokat
Tarım ve Biyoçeşitlilik

©S. Altın

Safran tarlasında çocuk ve keçisi

Bölüm II
©A. İyibildiren
T
ürkiye, gelişen tarım ve giderek artan Türkiye, toplam 38 328 000 ha tarım
tarımsal ürün ihracatıyla, dünyanın alanıyla, oransal olarak tarıma ayrılan alan
en büyük üreticileri arasında yer bakımından (toplam alanının yaklaşık
almaktadır. Tarım hem sosyal hem de %50'si) dünyada önde gelen ülkelerinden
ekonomik açıdan kilit öneme sahiptir. biridir (Tablo 3). Ülkenin yaklaşık %36'sı
Sanayi ve hizmet sektörlerinin sürekli ekilebilir araziden oluşmakta olup, bunun da
artan payına rağmen, tarım hâlâ Türk yaklaşık %16'sı sulanmaktadır.
nüfusunun önemli bir bölümünün çalışma Üretim değeri üzerinden 2016 yılında, tarım,
alanı olmaya devam etmektedir. Türkiye, ormancılık ve balıkçılık üretiminin %74'üne
gıda üretimi açısından dünyanın kendine denk bir bitkisel üretim gerçekleşmiştir. Bu
yeten sayılı ülkelerinden biridir. Bereketli oran içerisinde tahıllar ve diğer tek yıllık
topraklar, uygun yağış ve iklim koşulları, tarla bitkileri %40, meyveler ve baharat
her türlü ürünün yetiştirilmesi için olanak bitkileri %33, sebzeler de %27’lik bir pay
sağlamaktadır. almıştır.
Bitkisel üretim, tüm bölgelerde yapılmakla Türkiye’de ortalama tarım işletmesi
beraber, hayvancılığın ana tarımsal faaliyet genişliği 6,63 ha’dır. Geçimlik ve yarı-
olduğu dağlık doğu bölgelerinde daha geçimlik çiftçilik, Türk tarımının
az uygulanmaktadır. 1930’lardan sonra belirgin özelliklerindendir. Bu işletmeler
hükümet politikaları olarak desteklenen ürettiklerinin sadece küçük bir bölümünü
hızlı sanayileşme sonucu, tarımın toplam pazarlayabilecek kadar düşük üretim
gelirdeki payı azalmaya başlamıştır. Tarım düzeyleriyle bilinir.
sektörünün GSYİH'deki payı 1950'de %50
Türkiye, fındık ve incir üretimi bakımından
civarındayken, 2016 yılında bu oran %6’lar
dünyada açık ara birinci sırada, kavun, 15
civarına düşmüştür. GSYİH içinde azalan pırasa, kiraz ve vişne yetiştiriciliğinde ikinci
payına rağmen, tarımsal üretimin değeri sırada, baharatlar, biber, çilek, kestane,
2016 yılında 119 milyar TL'ye karşılık nohut, Antep fıstığı, ceviz, fiğ, mercimek,
gelen 32,6 milyar ABD Doları seviyesine taze fasulye, havuç, karpuz, sofralık üzüm ve
yükselmiştir. bal üretimi bakımından da üçüncü sırada yer
Türk tarım sektörü, Mart 2016 itibarıyla almaktadır.
toplam istihdamın%18,9'una karşılık olan Tahıl üretimi büyük ölçüde devlet
yaklaşık 27 milyon kişiyi istihdam etmekte politikalarına bağlıdır. 2016 yılında tahıl
olup, bu oran 2004 yılında %29 ve 2012 üretim toplamı 36 milyon tonun üzerinde
yılında %25 seviyesinde gerçekleşmiştir. gerçekleşmiştir. Hükümetler tahıl üretimini
Aynı dönemde üretimdeki artış dikkate müdahale fiyatları uygulayarak, gübre, yakıt
alındığında, tarım sektörünün verimliliği ve sertifikalı tohumluklara teşvik ödemeleri
önemli ölçüde artmıştır. yaparak desteklemektedir.

Tablо 3. Ürün tipine göre tarım alanları, 2017


Arazi kullanımı Alan (1000 ha) Oranı (%)
Yıllık ürünler 15 574 40,6
Sebzeler 804 2,1
Süs bitkileri 5 0,01
Nadas 3 998 10,4
Kaynak: TÜİK, 2018

Çok yıllık ürünler 3 329 8,7


Çayır ve mera 14 617 38,1
Toplam 38 328 100,0
Tahıl grubunun başta gelen bitkileri buğday, endüstri bitkileri, şeker, kabuklu yemişler,
arpa ve mısır olup bunların 2017 yılında taze ve kuru meyveler gibi birçok tarım
toplam üretimdeki payı sırasıyla %58, %19 ve ürünü ve hayvansal ürün ihraç etmektedir.
%15 olmuştur. Ana ihracat pazarları AB, Amerika Birleşik
Devletleri ve Orta Doğu'dur. Toplam tarım,
Buğday hemen her ilde yetiştirilmekte
ormancılık ve balıkçılık ürünleri ihracatı
olup 2017 yılında ortalama 2,69 ton/ha
verimle yaklaşık 21 milyon ton üretim 2016 yılında 5,8 milyar ABD Doları olarak
gerçekleşmiştir. Buğday aynı zamanda çoğu gerçekleşmiştir.
ilin, özellikle de orta Anadolu’nun ana Organik tarım faaliyetleri Türkiye’de giderek
ürünüdür. Ortalama verim AB’nin 28 üye yaygınlaşmaktadır. Son yıllarda organik
ülkesinin buğday verim ortalaması olan tarım yapılan alanda dalgalanma olmasına
5,26 ton/ha’ın gerisinde kalmaktadır. Bunun rağmen, 2014 yılında 842 216 hektara varan
da temel nedeni işletme ölçülerinin küçük, oldukça istikrarlı bir artış yaşanmıştır. 2016
toprak organik madde içeriğinin düşük yılında organik tarım yapılan alanlar 523 777
olması, yetersiz girdi kullanımı ve olumsuz
hektara düşerken, 67 878 organik tarım
iklim koşullarıdır.
işletmesi tarafından yapılan üretim miktarı
Son 30 yıldır tarım sektörü, GSYİH’deki 2 473 600 tona çıkmıştır. Organik olarak
payında oluşan nispi azalmaya rağmen, dış yetiştirilen ürün sayısı 2016 yılında 238 ile
ticaret içinde hâlâ önemli bir rol almaktadır. günümüze kadar görülen en yüksek düzeyine
Türkiye; tahıllar, yemeklik tane baklagiller, ulaşmıştır.

Genetik kaynakların çeşitliliği


16
Dünyadaki yedi adet biyo-coğrafi Türkiye’nin fauna çeşitliliği, ılıman kuşak
bölgelerden üçü olan Akdeniz, Avrupa- ülkeleriyle kıyaslanacak ölçüde zengindir.
Sibirya ve İran-Turan bölgeleri elementleri Çoğu böceklerden oluşan omurgasızlar,
Türkiye’de bulunmaktadır (Şekil 14). Her 60 000-80 000 tür sayısı ile en çok türe sahip
biyo-coğrafya bölgesi kendine has eşsiz olan canlı grubudur.
ekosistemler barındırmaktadır. Akdeniz
elementlerinden olan servinin dünyadaki Türkiye’de böceklerin bir alt sınıfı olan
en geniş ormanı buradadır. Avrupa-Sibirya Pterygote (kanatlı böcekler) altında 18
elementi, alpin çayırları da içeren Karadeniz ordoda 22 125 tanımlı tür bulunur. Bugüne
ormanlarından oluşur. kadar belirlenen toplam omurgalı türü
sayısı 1 500 civarındadır. 694 tatlı su ve
Orta Anadolu ve Doğu Anadolu stepleri, deniz balığı türü, 460 kuş türü, 30 amfibi
İran-Turan elementlerindendir. Türkiye, türü, 161 memeli türü ve 120 sürüngen türü
kıtalar arasında köprü durumunda olması bulunmaktadır.
nedeniyle iklim ve coğrafi özellikler kısa
mesafelerde değişmektedir. Bunun sonucu Avrupa’daki (Türkiye hariç) damarlı bitki
olarak Türkiye, ev sahipliği yaptığı orman, sayısı 12 500 olup bunun %28’i Avrupa’ya
dağ, bozkır, sulak alan, kıyı ve deniz endemiktir.
ekosistemleri, bunların farklı biçimleri
Akdeniz Bölgesi Avrupa'da, en yüksek
ve kombinasyonları ile biyolojik çeşitlilik
bitki çeşitliliğine sahip yeridir. Türkiye,
bakımından küçük bir kıta karakterindedir
bünyesindeki 167 familya, 1 320 cinsi
(Şekil 15).
ve 9 996 tür ile bitki türlerinin çeşitliliği
Bu olağanüstü ekosistem ve habitat çeşitliliği, bakımından dünyanın en zengin
önemli tür çeşitliliğini de barındırmaktadır. ülkelerinden biridir (Tablo 4).
Kaynak: GTHB, 2017
Akdeniz Avrupa-Sibirya İran-Turan

Şekil 14. Dünyadaki üç biyo-coğrafya bölgesi Türkiye’de bulunmaktadır

17

Çıplak kayalar veya seyrek bitki


Bataklıklar Ormanlar
örtüsüyle kaplı alanlar
Meralar Temelde tarıma ayrılan ancak üzerinde önemli Sulanmayan alanlar
Kentsel ve endüstri alanları ölçüde doğal vegetasyon bulunan alanlar Sulanan alanlar
Kaynak: GTHB, 2017

İç su yüzeyleri Makilikler

Şekil 15. Türkiye’de arazi örtüsü ve arazi kullanımı


Tablо 4. Türkiye florasının genel karakteristiği
Kategori Yerli Endemik Endemik taksonun yüzdesi1 Yabancı Kültür Toplam
Familya 154 0 0,0 10 3 167
Cins 1 220 14 1,1 76 24 1,32
Tür 9 753 3 035 31,1 174 69 9 996
Alttür 1 985 500 25,2 1 3 1 989
Varyete 858 253 29,,5 7 2 867
Kaynak.: Güner vd. 2012

Hibrit 258 61 21,4 8 2 268


Toplam takson 2
11 466 3 649 31,8 171 70 11 707
1. Yerli taksonlar içinde endemik taksonların yüzdesi.
2. Toplamlar, sütunların basit toplamı değildir. Birden fazla alt türleri ve varyeteleri olan türler ve endemik hibritlerin
sayısı toplama dahil edilmemiştir.

Endemizm
Bir ada, ülke veya habitat türü gibi korunmasını sağlanmak bakımından,
tanımlanmış bir coğrafi bölgeye özgü bir Türkiye üzerine büyük bir sorumluluk
tür veya bir organizma kategorisi, orası yüklemektedir. Ülkenin yedi coğrafi
için “endemik” olarak kabul edilir. Türkiye bölgesinden biri olan Akdeniz Bölgesi,
florasının endemizm oranı %31,8 olup çok sayıda endemik türe sahiptir. Antalya
her yıl çok sayıda tür buna eklenmektedir. ili 587 endemik bitki türüyle endemizm
Türkiye’nin endemik tür bakımından en bakımından bölgenin en zengin ilidir.
zengin familyası 572 endemik takson ile
Türkiye içerisindeki yüksek endemizm
Asteraceae (Papatyagiller) olup bunu 385
18 düzeyleri, Amanos Dağları, Ilgaz Dağı, Orta
takson ile Fabaceae (Baklagiller) ve 326 takson
Toroslar, Taşeli Yaylası, Bolkar ve Aladağlar,
ile Lamiaceae (Ballıbabagiller) familyaları
Kaz Dağı, Uludağ, Gümüşhane ve Erzincan
izlemektedir. Ayrıca 14 adet de endemik cins
arasındaki dağlar, Munzur Dağları ve Tuz
bulunmaktadır. Endemizm oranı bakımından
Gölü ve tuzlu bozkırları gibi belirli alanlarda
zengin olan diğer bazı cinsler ve familyalar
(Şekil 16'da özetlenen) yoğunlaşmıştır.
Tablo 5’te verilmektedir. Bu endemizm oranı
Türkiye'deki 3 649 endemik bitki taksonundan
Avrupa’nın; İspanya (%18), Yunanistan (%15),
bazıları, dünyayı besleyen kültür bitkilerinin
Fransa (%3) ve Polonya (sadece %0,1) gibi
akrabalarıdır. Buna örnek olarak bazı tarla
ülkeleriyle kıyaslandığında oldukça yüksektir.
bitkileri (buğday, arpa, çavdar, yulaf, keten,
Bir kısmı dünya nüfusunun beslenmesinde mercimek, nohut ve bezelye), mera bitkileri
önemli rol oynayan kültür bitkileriyle (yonca, üçgül, korunga, fiğ ve buğdaygil yem
de ilişkili olan olağanüstü düzeydeki bitkileri) ve bahçe bitkileri (kiraz, kayısı, erik,
endemik tür sayısı, bunların yok olmadan badem, incir ve üzüm gibi) sıralanabilir.

Coğrafi bölgelerin bitki genetik çeşitliliği


Yedi coğrafi bölge, her birine has iklim, olup, yonca (Medicago), üçgül (Trifolium), fiğ
ekolojik ve bitki örtüsü özellikleriyle 21 (Vicia), korunga (Onobrychis) ve mürdümük
bölüme ayrılabilir (Şekil 17). Bu kısımda, (Lathyrus) gibi bitkilerin gen merkezidir.
yedi bölgenin bitki örtüsü özellikleri aşağıda Alan deniz seviyesinden oldukça yüksektir
açıklamakta olup, her bölümdeki endemik ve meralar ağır otlatma ile şiddetli şekilde
takson sayısı Tablo 6'da verilmiştir. bozulmaktadır.
Doğu Anadolu Bölgesi. Bu bölge, yem ve Meraların en dayanıklı buğdaygil türleri
mera bitkileri açısından bir hayli zengin yumak (Festuca) ve ayrıktır (Elymus ve
Kaynak: GTHB, 2017
Şekil 16. Yüksek bitkisel endemizm oranlarına sahip alanlar,
beyaz çizgiyle işaretlenmiştir

Tablо 5. Yüksek endemizm oranına sahip bitki familyaları ve cinslerinden bazıları


Familya/Cins Takson sayısı Endemik takson sayısı Endemik taksonların % oranıı
19
Scrophulariaceae 486 232 47,7
Verbascum 398 195 49,0
Campanulaceae 209 94 45,0
Caryophyllaceae 755 308 40,8
Bolanthus 10 9 90,0
Gypsophila 62 38 61,3
Paronychia 55 26 47,3
Rubiaceae 228 90 39,5
Lamiaceae 844 326 38,6
Sideritis 61 41 67,2
Boraginaceae 412 142 34,5
Alkanna 45 30 66,7
Kaynak: Güner vd. ‘den özetlenmiştir

Paracaryum 35 21 60,0
Asteraceae 1693 572 33,8
Cousinia 39 26 66,7
Centaurea 217 110 50,7
Fabaceae 1356 385 28,4
Ebenus 15 14 93,3
Astragalus 501 216 43,1

Agropyron). Ülkenin en soğuk bölgesi meralarında hālā çok yararlı bitkileri bulmak
olmasına ve onlarca yıldır ciddi genetik mümkündür. Bunun nedeni, yerel mera
erozyona neden olacak ölçüde ağır otlatmaya bitkilerinin yüksek oranda dayanıklı ve
maruz kalmasına rağmen, bölgenin bölgeye iyi uyum sağlamış olmasıdır.
Kaynak: GTHB, 2017

Şekil 17. Yedi coğrafi bölge ve ilişkili bitki örtüsü tipi bölümleri

Tablо 6. Yedi coğrafi bölgenin bölümlerdeki endemik takson sayısı


Coğrafi bölge Bölüm Endemik takson sayısı
1a Istranca 22
20
1b Çatalca-Kocaeli 69
Marmara
1c Ergene 26
1ç Güney Marmara 232
2a Batı Karadeniz 327
Karadeniz 2b Orta Karadeniz 219
2c Doğu Karadeniz 467
3a Asıl Ege 389
Ege
3b Orta Batı 274
4a Yukarı Sakarya 309
4b Orta Kızılırmak 451
Orta Anadolu
4c Yukarı Kızılırmak 359
4ç Konya 418
5a Yukarı Fırat 731
5b Erzurum-Kars 188
Doğu Anadolu
5c Yukarı Murat-Van 130
5ç Hakkāri 182
Kaynak: Güner vd., 2012

6a Antalya 951
Akdeniz
6b Adana 1 023
7a Orta Fırat 144
Güneydoğu Anadolu
7b Dicle –
Benzersiz bir örnek: Thermopsis

Thermopsis turcica Kit Tan, Vural & Küçüködük Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN)
(piyan) Fabaceae familyasına ait endemik tehdit sınıflandırmasında kritik derecede tehlike
bir bitki türüdür. Afyonkarahisar ve Konya altında (CR) kategorisinde yer almaktadır. Piyan
illeri sınırlarında çok dar bir yayılış alanına bir çiçekte üç ve daha fazla bakla oluşturmak gibi
sahiptir. Eber ve Akşehir göllerinin güneybatı eşsiz bir özelliğe sahiptir. Baklagiller familyasının
kısımlarında sadece iki popülasyonu 18 000 üyesi arasında bu özellik sadece
bulunmaktadır. Thermopsis turcica türüne aittir.

©A. Karagöz
21

Şekil 18. Afyonkarahisar’ın Eber Gölü kenarlarında Thermopsis turcica

©A. Karagöz

Şekil 19. Thermopsis turcica bir yumurtadan üç bakla oluşturur


Güneydoğu Anadolu Bölgesi. Tahıllar ve majorana), dağçayı (Sideritis) ve ceviz
tane baklagillerinin birincil gen merkezi (Juglans regia), fıstık çamı (Pinus pinea),
olarak kabul edilen Bereketli Hilal'in kuzey Kazdağı göknarı (Abies nordmanniana ssp.
ucunda yer alan bu bölge yabani buğday equitrojani), zeytin (Olea europea), badem
(Triticum ve Aegilops), mercimek (Lens), (Amygdalus communis) ve sığla (Liquidambar
nohut (Cicer) ve bazı bezelye (Pisum), fiğ orientalis) türlerince çok zengindir.
(Vicia) ve mürdümük (Lathyrus) gibi yem
bitkisi türleri bakımından oldukça zengindir. Karadeniz bölgesi. Bu bölge, çam (Pinus),
Fıstık (Pistacia), Fırat kavağı (Populus göknar (Abies), ladin (Picea), ıhlamur (Tilia)
euphratica), meşe (Quercus brantii), kızılçam gibi orman ağaçları, meyveler (Prunus,
(Pinus brutia) ve yalankoz (Pterocarya Cerasus, Pyrus, vb.), kardelen (Galanthus),
fraxinifolia) bölgeye özgü bitkilerdir. güz çiğdemi (Colchicum autumnale),
mercanköşk (Origanum majorana) gibi tıbbi
Akdeniz Bölgesi. Orman ağaçları ve yabani ve aromatik bitkiler ve bazı mera bitkileri
bitkiler bakımından Türkiye’nin en önemli bakımından önemlidir.
bölgesidir. Endemizm oranı çok yüksektir.
Tıbbi ve aromatik bitkiler (örneğin, Sideritis İç Anadolu Bölgesi. Buradaki otlak
ve Origanum türleri), defne (Laurus nobilis), alanlarının çoğu bozkır bitki örtüsüyle
kapari (Capparis spinosa), nohut (Cicer), kaplıdır. Yonca (Medicago) ve ayrık türleri
ve soğanlı-yumrulu bitkiler (orkideler ve (Agropyron ve Elymus) yaygındır. Geven
diğerleri) bölgenin başlıca bitkilerdir. (Astragalus) bozulmuş meraların tipik bir
bitkisidir. Kuzey ve güney Orta Anadolu
Ege ve Marmara Bölgeleri. Akdeniz
arasındaki geçiş bölgesi endemik bitkilerce
Bölgesi'nde, buğday ve akrabaları (Aegilops
22 çok zengindir. Başlıca orman ağaçları
ve Triticum), nohut (Cicer), bakla (Vicia
karaağaç (Ulmus), karaçam (Pinus nigra)
faba) ve orman ağaçlarının yanı sıra birçok
ve sarıçam (Pinus sylvestris). Gül (Rosa),
endemik gibi kültür bitkilerinin çok sayıda
adaçayı (Salvia), laden (Cistus) ve diğer pek
yabani akrabası bulunmaktadır.
çok çalı ve otsu bitki de bölgeye özgüdür. Tuz
Ege Bölgesi. Salepgiller (Orchidaceae) Gölü bölgesi, bitki türlerince ve 50 civarında
familyası türleri, mercanköşk (Origanum endemik bitki türüyle çok zengindir.

Bitki genetik kaynakları


Türkiye, iki önemli Vavilov gen merkezinin türleri gibi ekonomik açıdan önemli bitki
(Akdeniz ve Yakın Doğu) kesiştiği noktada türlerinin kaynağı veya çeşitlilik merkezi
yer almaktadır. Her iki gen merkezi de durumunda olan beş mikro-gen merkezi
keten (Linum), soğan ve sarımsak (Allium), vardır. Bu mikro gen merkezleri, dünyada
arpa (Hordeum), buğday (Triticum), yulaf yaygın olarak yetiştirilen birçok bitki türünün
(Avena), nohut (Cicer), mercimek (Lens), gelecekteki sürdürülebilirliği için çok önemli
bezelye (Pisum), şeker pancarı (Beta), üzüm genetik kaynaklar sunmaktadır.
(Vitis), badem (Amygdalus) ve erik (Prunus)
gibi tarla ve bahçe bitkilerinin ortaya Ekonomik öneme sahip bitki türlerinin
çıkmasında kilit bir role sahiptir. Kazdağları, mikro gen merkezleri:
genetik çeşitlilik açısından ülkenin en önemli
ƒƒ Trakya ve Ege: Ekmeklik buğday,
noktalarından biridir.
makarnalık buğday, şişik buğday, topbaş
Türkiye’de 100'den fazla türün geniş varyasyon buğday, turna gagası buğday, nohut,
sergilediği, birçok tıbbi bitki ve meyve ağacı kavun, fiğ, acıbakla ve yonca;
ƒƒ Güney ve Güneydoğu Anadolu: Yabani düzensiz otlatma nedeniyle üretkenliklerini
gernik, buğdayanası (Aegilops speltoides), yitirirken, bu alanlar hâlâ pek çok baklagil,
balkabağı, karpuz, hıyar, bezelye, buğdaygil ve diğer familyalardan yem
mercimek, bakla, asma, baklagil yem bitkileri için ana habitat durumundadır. Çok
bitkileri; sayıda tıbbi ve aromatik bitkinin (Tablo 12)
ƒƒ Samsun, Tokat ve Amasya illeri: Çok ve endüstri bitkilerinin (Tablo 13) genetik
sayıda meyve ağacı türleri, bezelye, kaynakları da Türkiye'de bulunmaktadır.
mercimek, bakla ve diğer baklagil yem
bitkileri; Yakacak odun ve endüstride kereste
ƒƒ Kayseri ili ve çevresi: Badem, elma, olarak kullanılan ağaçlar, doğal veya yapay
bezelye, asma, mercimek, nohut, yonca ve ormanlardan temin edilmektedir. Bunun
korunga; yanında ormanların koruyucu (toprak
ƒƒ Ağrı ili ve çevresi: Elma, kayısı, kiraz, erozyonuna, hidrolojik zararlara ve hava
vişne, karpuz ve baklagil yem bitkileri. kirliliğine karşı) ve rekreasyon hizmetleri
Türkiye'de tahıllar, tane baklagiller ve bahçe de vardır.
bitkileri gibi tarım ürünlerinin genetik Türkiye'de bulunan önemli ibreli ve yaprak
kaynakları sırasıyla Tablo 7, 8 ve 9'da; baklagil döken orman ağacı türleri Tablo 14'te
ve buğdaygil yem bitkileriyle ilgili olanlar da
verilmiştir. Çeşitlilikçe en zengin ağaç cinsi
sırasıyla Tablo 10 ve 11'de verilmiştir.
39 takson ile meşeler (Quercus) olup bunu
Yem bitkileri üretim alanı, toplam ekilen çamlar (Pinus) izler. Okaliptüs haricinde
alanın %9,5'i kadardır. Meralar sürekli ve burada listelenen bütün ağaçlar yerlidir.

23

Leymus cappadocicus
©A. Karagöz
Tablо 7. Başlıca tahıl genetik kaynakları
Cins Tür sayısı Tür altı takson sayısı Endemik takson sayısı İlgili ürün
Triticum 11 1 – Buğday
Aegilops 17 6 – Buğday
Kaynak: Güner vd., 2012

Amblyopyrum 1 2 – Buğday
Hordeum 9 4 – Arpa
Secale 8 3 2 Çavdar
Avena 8 6 – Yulaf

Tablо 8. Başlıca yemeklik tane baklagiller genetik kaynakları


Kaynak: Güner vd., 2012

Cins Tür sayısı Tür altı takson sayısı Endemik takson sayısı İlgili ürün
Cicer 12 2 7 Nohut
Lens 4 4 – Mercimek
Pisum 2 5 – Bezelye

Tablо 9. Başlıca bahçe bitkileri genetik kaynakları


Cins Tür sayısı Tür altı takson sayısı Endemik takson sayısı İlgili ürün
Allium 179 41 77 Soğan, sarımsak
Lactuca 33 2 6 Marul
Crataegus 24 9 10 Alıç
Amygdalus 13 3 4 Badem
Pyrus 11 12 3 Armut
Kaynak: Güner vd., 2012

Cerasus 10 12 2 Kiraz
24
Daucus 7 - – Havuç
Prunus 3 2 – Erik
Malus 2 5 1 Elma
©E. Bağcı
Tablо 10. Başlıca baklagil yem bitkileri genetik kaynakları

Cins Tür sayısı Tür altı takson sayısı Endemik takson sayısı İlgili ürün

Trifolium 106 61 13 Üçgül

Lathyrus 64 19 22 Mürdümük

Vicia 62 38 11 Fiğ

Onobrychis 55 18 33 Korunga

Kaynak: Güner vd., 2012


Medicago 51 25 8 Yonca

Trigonella 32 2 10 Çemen

Lupinus 6 4 1 Acıbakla

Tablо 11. Başlıca buğdaygil yem bitkileri genetik kaynakları


Cins Tür sayısı Tür altı takson sayısı Endemik takson sayısı İlgili ürün

Elymus 21 18 10 Ayrık

Agropyron 2 3 1 Otlak ayrığı

Festuca 43 21 27 Yumak

Poa 30 1 6 Salkımotu

Kaynak: Güner vd., 2012


Bromus 37 17 6 Brom
25
Lolium 8 4 – Çim

Phleum 10 6 – Kelp kuyruğu

©Z. D. Şenyıldırım
Tablо 12. Başlıca tıbbi ve aromatik bitkiler genetik kaynakları

Cins Tür sayısı Türaltı takson sayısı Endemik takson sayısı İlgili ürün

Salvia 99 14 57 Ada çayı

Hypericum 96 20 47 Kantaron

Sideritis 45 15 40 Dağ çayı

Thymus 40 6 18 Kekik

Origanum 27 5 15 Kekik (ve mercanköşk)

Pimpinella 25 10 7 Anason

Mentha 10 5 – Nane

Digitalis 8 2 3 Yüksükotu
Kaynak: Güner vd., 2012

Lavandula 3 3 – Lavanta

Thymbra 3 4 1 Zahter

Melissa 1 2 – Limonotu

Tablо 13. Başlıca endüstri bitkileri genetik kaynakları

Cins Tür sayısı Tür altı takson sayısı Endemik takson sayısı İlgili ürün

Linum 42 2 26 Keten

Papaver 36 20 15 Haşhaş
Kaynak: Güner vd., 2012

26 Pimpinella 25 10 6 Anason

Beta 9 5 1 Pancar

Carthamus 7 3 – Aspir

Tablо 14. Başlıca orman ağaçları


Cins Tür sayısı Tür altı takson sayısı Endemik takson sayısı İlgili ürün İlgili ürün

Juniperus 7 12 2 Ardıç

Pinus 7 9 2 Çam

İbreli ve Abies 3 4 3 Göknar


Kozalaklı Picea 2 1 – Ladin

Cedrus 1 – – Sedir

Cupressus 1 – Servi

Quercus 24 15 5 Meşe

Populus 8 4 – Kavak

Tilia 4 3 – Ihlamur

Yaprağını Betula 4 – 1 Huş


Döken Alnus 2 6 – Kızılağaç
Kaynak: Güner vd., 2012

Carpinus 2 1 – Gürgen

Fagus 2 – – Kayın

Eucalyptus 2 1 – Okaliptus
Gen Koruma ve Yönetim Alanları (GEKYA)
GEKYA, “hedef taksonların yerinde korunması ligustica, Ae. tauschii, Triticum boeoticum ve T.
amacıyla populasyonlarını ve uzun vadeli izleme dicoccoides) ve yabani erik (Prunus divericata),
alanlarını içeren yer” olarak tanımlanmaktadır. kestane (Castanea sativa), kızılçam (Pinus
Bu kavram ilk kez, Küresel Çevre Fonu brutia), karaçam (Pinus nigra) ve Kazdağı
(GEF) tarafından finanse edilen ve 1993-1998
göknarı (Abies equitrojani) gibi bazı ağaç türleri
yılları arasında Ceylanpınar Tarım İşletmesi,
için in situ koruma alanları oluşturmaktı.
Kazdağları ve Orta Toroslar'da uygulanan
“Genetik Çeşitliliğin Yerinde Korunması Çalışma sonunda, Ceylanpınar Tarım
Projesi” ile geliştirilmiştir. Projenin amacı, İşletmesinde buğday yabani akrabaları için altı
buğdayın bazı yabani akrabaları (Aegilops adet, Kazdağlarında kestane için beş, yabani erik
speltoides var. speltoides, Ae. speltoides var. için dört adet GEKYA oluşturulmuştur.

27

©A.A. Kalkan
28
©S. Altın
Tahıl Genetik Kaynakları

©İ. Arslan

Bölüm III
©F. Düşünceli
Buğday

T
ürkiye’de en geniş ekim alanı Türk insanı ve beslenme alışkanlıkları
bulan tahıl buğdaydır. 2016 yılında üzerinde önemli bir rolü vardır.
Türkiye’de dünya buğday hasılasının Anadolu’nun farklı yörelerinde yerel buğday
%2,3’ü kadar buğday üretilmiştir. Buğday, çeşitleriyle farklı yöntemler kullanılarak
Türkiye için temel ürün olduğu kadar Türk yapılan ekmekler, farklı tatlara sahiptir.
insanının yaşantısının da vazgeçilmez bir Ekmek çeşitlerinden en yaygın olanı somun
parçasıdır. Tahıl ekilen alanların %67’sinde olmakla beraber, bazlama, tandır, fetir ve top
buğday yetiştirilir. 2017 yılı itibarıyla 7,67 adlarıyla bilinen ekmekler de farklı yörelerde
milyon ha genişliğinde buğday yetiştirilmiş popülerdir. Yörelere bağlı olarak değişmekle
ve 21,5 milyon ton ürün elde edilmiştir. beraber ekmek yapımında patates, nohut
Önemli ekonomik katkılarının yanında ve diğer katkılar da kullanılmaktadır.
buğdayın sosyal, kültürel ve tarihi değerleri Anadolu’nun buğday kültürü sadece ekmekle
de vardır. Buğday tarımının Türkiye’deki sınırlı kalmayıp, yufka, kadayıf, bulgur,
geçmişi en az 10 000 yıl öncesinde insanlığın erişte, kuskus, makarna ve keşkek de popüler
yaşantısına girmesiyle başlamıştır. Buğday, ürünlerdendir.
bereketin göstergesi, kutsal bir değer, yere
Türkler için buğday “ekmek kavgası”
düşürülmemesi ve ziyan edilmemesi gereken
deyimindeki gibi insanlığın varoluşu için
bir ürün olarak, kültürlerin oluşması ve
verdiği yaşam savaşını simgelemektedir.
gelişmesinde itici güç olmuştur.
Ailenin erkeği veya kadını “evine ekmek
Günümüzde her dört Türk çiftçisinden üçü götürür”. Bunu yapmak her zaman güçtür
buğday yetiştirir. Buğdayla en yakından çünkü ünlü bir Türk ata sözüne göre “ekmek
31
ilişkilendirilen değer ekmek olup, ekmeğin aslanın ağzındadır”. Türk kültüründe yeni

©F. Düşünceli
©C. Tavuskerli

Şekil 20. Yerel ekmek fırını, tandır

doğmuş bir çocuk ilk dişini çıkardığında, Türkiye, yabani buğday ve buğdayla
32 bu durum çocuğun annesi için bir kutlama ilişkili türlerin kökeni ve genetik çeşitlilik
vesilesidir. Çocuğun ilk dişi onuruna sert merkezlerinden biridir. Bu türler, özellikle
buğdayın haşlanıp konuklarla paylaşılması, ekmeklik buğdayın genetik olarak
bu törenin önemli bir parçasıdır. Tören geliştirilmesi, adaptasyonu, yayılması ve
ve törende yenen yemeğin her ikisi de evrimi için büyük önem taşımaktadır.
“diş hediği” veya “diş buğdayı” olarak Arkeolojik çalışmalardan elde edilen
adlandırılır. Burada hedik kelimesi bulgular, Türkiye'nin güneydoğusundaki
geleneksel olarak düzenlenen tören için Bereketli Hilal'in buğdayın anavatanı
pişirilen buğdaya denmektedir. olduğunu göstermektedir.
Türkler için kaynatıldıktan sonra kurutulup Arkeolojik kazılarda buğday ile ilgili
ardından öğütülerek hazırlanan bulgur, birçok kalıntılar bulunmuştur. Örneğin,
geleneksel yemeğe verilen diğer bir addır. Anadolu'da ilk imparatorluğu kuran
Bulgur çok besleyici olması yanında Hititlerin başkenti Çorum'un yakınındaki
vejetaryenler için ideal bir gıdadır. Hattuşaş'da XIII. yüzyıldan kalma
Anadolu’nun geleneksek kış çorbası olan 4 200 ila 5 900 tonluk buğday siloları
tarhana, çeşitli yörelerde farklı şekillerde bulunmaktadır. Hititler tarafından Konya
hazırlanmakla beraber genelde bulgur yakınlarındaki İvriz Kayası kabartması,
buğday (veya un), yoğurt ve çeşitli sebzelerin buğdayın sosyal ve dini önemini
karışımıdır. Bulgur veya un yoğrulur, göstermektedir.
bekletilerek fermente edilip kurutulduktan
sonra ufalanarak çorba yapılacak bir şekle Van'ın Patnos ilçesinde Urartulara ait
getirilir. Daha sonra hazırlanan bu karışım saraylarda MÖ 800 ilâ 700 yıllarından
su veya süt, sebze ve baharat eklenerek kalma buğday siloları ve buğday kalıntıları,
sulandırılır, çorba olarak servis edilmek benzer geleneklerin bu topraklarda binlerce
üzere kaynatılır. yıldır sürdüğünü göstermektedir. Buğday,
Tablо 15. Kazılarda çıkarılan bitki kalıntıları
Tarih (MÖ) Yer Bulunan bitki kalıntıları
7500 Aşıklı Höyük Siyez, gernik, sert buğday, arpa, mercimek, mürdümük, bezelye, nohut
7200 - 6500 Çayönü Yabani siyez, gernik ve arpa, siyez ve gernik, bezelye, mercimek, fiğ, keten

Kaynak: GTHB, 2017


6750 Hacılar Yabani siyez, gernik
6500 Can Hasan Yabani siyez, siyez, buğday, arpa (2 sıralı), mercimek, fiğ
6000 - 5000 Çatal Höyük Siyez, buğday, arpa (kavuzsuz), bezelye, fiğ
6000 - 5000 Erbaba Siyez, gernik, buğday, arpa (2 sıralı ve kavuzsuz), bezelye, mercimek, fiğ

33

©H. Muradi

Şekil 21. Ortak refah için el ele


Anadolu'nun uygarlıkları boyunca önemini Tablо 16. Türkiye’deki buğday genetik kaynakları
korumuştur (Tablo 15). Türkiye çok çeşitli
Ploidi düzeyi Takson
yabani ve kültür buğdayı çeşitlerine ev
Aegilops caudata, Ae. comosa ssp.
sahipliği yapmaktadır. comosa ve ssp. heldreichii

İki cins (Aegilops ve Triticum) ve üç ploidi Ae. speltoides var. ligustica ve


Diploid var. speltoides, Ae. tauschii
düzeyinde (diploid, tetraploid ve hekzaploid) (2n = 14) Ae. umbellulata, Ae. uniaristata
sınıflandırılan yabani ve kültür buğdayları,
Triticum baeoticum, T. monococcum
bunların yakın ataları ve akrabalarının
tamamı Türkiye’de bulunmaktadır T. urartu

(Tablo 16). Ae. biuncialis, Ae. columnaris


Ae. cylindrica, Ae. geniculata
Yarı-cüce modern buğday çeşitlerinin ortaya
Ae. kotschyi, Ae. neglecta
çıkışıyla sonuçlanan ve “Yeşil Devrim”
olarak bilinen hareketin ilk ürünleri, Ae. peregrina, Ae. triuncialis ssp.
Tetraploid persica, ve ssp. triuncialis
1960’lı yıllarda Meksika’dan getirilmiştir. (2n = 28)
Ae. crassa
Geliştirilmiş buğday çeşitleri, tarımın
modernize olmasıyla birlikte yüksek girdi T. carthlicum, T. dicoccoides

kullanımıyla yetiştirilmeye başlanmış ve T. dicoccon, T. durum, T. polonicum


tahıl üretiminde gözle görülür artışlar T. timopheevii, T. turgidum

Kaynak: E. Cabi, 2010


sağlanmıştır. Buna bağlı olarak yerel buğday Ae. juvenalis, Ae. neglecta
çeşitlerinin kullanımı giderek azalmış, Hekzaploid Ae. vavilovii
kimi yerlerde de bu çeşitler tamamen terk (2n = 42)
T. aestivum
edilmiştir.
34
©A. Karagöz

Şekil 22. Sol T. baeoticum (2n=14), Orta, T. dicoccoides (2n=28), Sağ T. aestivum (2n=42)
Arpa
Esas olarak yem için yetiştirilen arpa, atası olup, günümüzde hâlâ arpa ıslahında
Türkiye'nin en önemli ikinci tahıl ürünüdür. kullanılmaktadır. Türkiye'de arpanın
2017 yılında 2,42 milyon ha ekim alanı, dokuz türü ve dört alt türü bulunmaktadır
7,1 milyon ton üretilen arpa, 2,93 ton / ha (Tablo 17).
verim ile dünya ortalamasına yakın bir verim
Tablо 17. Türkiye’nin arpa genetik kaynakları
değerine sahiptir. Ürünün 160 000 tonluk
miktarı maltlık olarak kullanılmaktadır. Taxon

Kaynak: Güner vd., 2012


Arpa ilk kez 7 000 yıl önce Bereketli Hilal’de Hordeum bogdanii, H. brevisubulatum ssp. violaceum,
yetiştirilmeye başlanmıştır. Arpanın H. bulbosum, H. distichon, H. geniculatum,
yabani akrabalarından olan Hordeum H. marinum, H. murinum ssp. murinum, ssp. glaucum,
ssp. leporinum, H. spontaneum, H. vulgare
spontaneum kültürü yapılan türün de

Çavdar
Çavdar, zayıf toprak koşullarına en uygun diğer beş çavdar taksonuna daha ev sahipliği
tahıl çeşididir. Genellikle hayvan beslenmesi yapmaktadır (Tablo 18).
için üretilir, ancak son yıllarda çavdar
ekmeği tüketimi giderek artmaktadır. Tablо 18. Türkiye’nin çavdar genetik kaynakları

Kaynak: Güner vd., 2012


Taxon
2017 yılında 101 092 ha ekilmiş, 320 000 ton
üretilmiş olan çavdarın verimi 3,17 ton / Secale anatolicum, S. cereale var. cereale, var. ancestrale,
ha olarak gerçekleşmiştir. Türkiye, kültürü S. ciliatoglume, S. leptorhachis, S. montanum,
S. segetale ssp. segetale, S. sylvestre, S. vavilovii
yapılan Secale cereale türüne ek olarak,
35
Yulaf
Yulaf 112 880 ha ekim alanı, 2,21 t/ha verim
Tablо 19. Türkiye’nin yulaf genetik kaynakları

Kaynak: Güner vd., 2012


ve 250 000 ton üretim ile tahıllar içinde
üretim itibarıyla dördüncü sırayı almaktadır. Taxon

Türkiye’de kültürü yapılan Avena sativa Avena barbata ssp. barbata, ssp. atherantha, A. byzanti-
türüne başka yedi yulaf türü daha vardır na, A. clauda, A. eriantha, A. fatua var. fatua, var. glabrata,
A. sativa, A. sterilis ssp. sterilis, ssp. ludoviciana, A. wiestii
(Tablo 19).

©A. Sak
©A. Karagöz

Şekil 23. Arpada çeşitlilik


36
©A. Karagöz

Şekil 24. Kavuzsuz arpa


©A. Karagöz
Şekil 25. Erciyes Dağı’nda yüksek alanlarda çavdar üretimi
37

©N. Sarı

Şekil 26. Yulaf


©A. Karagöz

©A. Karagöz
Şekil 27. Siyez Şekil 28. Gernik

Kaplıca buğdayları
Buğdaylar ploidi düzeyine bakılmaksızın kuruluşlar bu türleri geri kazanma yollarını
çıplak buğdaylar ve “kaplıca buğdayları” aramaktadır. Kars’ta yerel bir gönüllü kuruluş
olarak iki tipe ayrılır. Çıplak buğdayların gernik üretimini teşvik etmektedir. Bu arada
aksine kaplıca buğdayları, normal harman İhsangazi ilçesinde de Kastamonu Belediyesi
işlemleriyle kavuzlarından ayrılmaz. Karbonize ve yerel gönüllü kuruluş, siyez bulgurunun
olmuş buğday kalıntılarından anlaşıldığı üzere yaygınlaştırılması için çalışmalar yürütmektedir.
38
kaplıca buğdaylarından ikisi; siyez (Triticum
monococcum var. monococum) ve gernik
(T. dicoccon) Anadolu’da binlerce yıldan bu yana
yetiştirilmektedir. Günümüzde de bu iki buğday
türünün yetiştiriciliği, diğer ürünlerin ekonomik
olarak yetişmesinin mümkün olmadığı, çoğu
eğimli ve marjinal alanlarda, yapılmaktadır.

Bu buğdaylara “kaplıca buğdayları” denmesinin


nedeni tanenin kavuz ile sıkı bir şekilde kaplı
olmasındadır. Diploid olan siyez çeşidi daha çok
Kastamonu ilinin İhsangazi ilçesinde, tetraploid
olan gernik de daha çok kuzey bölgelerde olmak
üzere bir miktar da Kars ilinde “kavılca” adıyla
bulgur üretimi amacıyla yetiştirilmektedir.
Siyez taneleri ince yapısıyla un yapımına çok
uygun değildir. Bu türler hayvan yemi olarak
da yetiştirilmektedir. Geçmişte 1964 yılında
140 000 ha olan kaplıca buğdayları üretim alanı
2017 yılında 3 076 hektara kadar düşmüştür.
Bu yılda alınan ürün miktarı 6 610 ton olarak
gerçekleşmiştir. Üretim eğilimleri devam ederse
©A. Karagöz

kaplıca buğdaylarının Türkiye’de tamamen terk


edilmesi olasıdır.

Yakın zamanlarda kimi belediyeler, yerel Sivil


Toplum Kuruluşları (STK'lar) ve gönüllü Şekil 29. Gernik tarlası
Yerel buğday çeşitleri
Türkiye’de buğdayın (Triticum spp.) çok sayıda çıkmış, bu da çeşitliliğin gelişmesinde etkili
yabani akrabaları, yerel çeşitleri ve botanik olmuştur. Bu yolla bir yandan insan müdahalesi,
varyeteleri vardır. Çiftçiler binlerce yıl boyunca bir yandan de doğal adaptasyon sonucu ortaya
yerel çeşitleri belirlemiş, seçmiş, çoğaltmış ve çıkan çeşitlere “yerel çeşit” adı verilir.
muhafaza ederek günümüze ulaştırmışlardır.
Buğdayın ilk kez Bereketli Hilal’de ortaya çıktığı ve Buğday bitkisi için bir yerel çeşit, içinde tekdüze
tüm dünyaya buradan yayıldığı tüm dünyaca kabul genotipleri de barındıran ayrışık popülasyonlardır.
görmüştür. Buğdayın kendini dölleyen bir bitki olması ve her

Buğdayın yabani akrabaları özellikle güneydoğu


Anadolu bölgesi olmak üzere Türkiye’de yaygın
olarak bulunmaktadır. Diploid buğday (siyez) ilk
kez güneydoğu Anadolu’nun Karacadağ yöresinde
ortaya çıkmış ve dünyanın dört biryanına buradan
yayılmıştır. Triticum ve Aegilops cinslerinin
buğdayın ataları olduğu kabul edilen muhtelif
türleri bulunmaktadır (Tablo 16).

Çeşitli medeniyetler ve tarım toplulukları, tarım


yapılmaya başlandığı devirlerden günümüze kadar,
Anadolu'yu (Küçük Asya) peş peşe işgal etmiş ve
devletler kurmuştur. Kültür bitkilerinin genetik
kaynakları 500'den fazla nesil boyunca devrederek
bu engin mirası günümüze taşımışlardır. Bu
süre boyunca çiftçiler yetiştirmekte olduğu
çeşitler içinden, daha iri ve daha lezzetli, tekdüze 39

©A. Morgunov
olgunlaşan, tohum dökmeyen, yatmayan, hızlı
gelişen tipleri seçerek ürünlerini geliştirmişlerdir.
Yıllar boyunca ortaya çıkan iklim değişikliği
ve değişen çevre koşulları altında, yetiştikleri
koşullara daha iyi uyum sağlayan tipler ortaya Şekil 30. Bir yerel buğday çeşidi içinde farklı tipler

©F. Düşünceli

Şekil 31. Ekmeklik buğday


tipin kendi neslini sürdürebilmesinden dolayı, da yerel çeşit mirası yok olmaya başlamıştır.
buğday yerel çeşitleri içindeki genotiplerin her Örneğin, günümüzde yerel çeşit başına düşen
biri tekdüzedir. morfolojik tip sayısının birkaç taneye düştüğü
tahmin edilmektedir. Bununla birlikte çiftçiler
Yerel çeşitlerin içlerinde, hepsi aynı anda ekilen ve yerel çeşitleri tane verimi, saman verimi,
hasat edilen çok sayıda genotip bulunduğundan hastalıklara dayanıklılık, soğuğa ve kurağa
popülasyonları heterojen yapıdadır. Türkiye’de tolerans ve ürün kalitesi gibi değerleri için halen
XX. yüzyıl başlarında her buğday yerel çeşidinin, üretmeye devam etmektedir. Türkiye’de halen
gözlenebilen morfolojik özellikler bakımından 0,55 milyon hektardan daha geniş bir alanda
3,7 farklı genotipten (morfotip) meydana geldiği arpa ve buğday yerel çeşitlerinin yetiştirilmekte
tahmin edilmektedir. Bir yerel çeşit, tipik olarak olduğu tahmin edilmektedir. Önceden yapılan
tanımlanabilir ve genellikle yerel bir isme sahiptir. kimi araştırmalar ve 2009 ile 2014 yılları
“Resmi” bir ıslah çalışmasının ürünü değildir ve boyunca sürdürülen bir araştırmaya göre yerel
yetiştirildiği alanının çevresel koşullarına özel çeşit yetiştiren çiftçiler daha ziyade dağlık ücra
uyum sağlamış (örn. bölgenin biyotik ve abiyotik köylerde, küçük parçalı alanlarda, basit yetiştirme
streslerine karşı toleranslı) olup bu çeşitleri tekniği uygulamalarıyla kendi ihtiyaçlarını
günümüze değin taşıyan halkın alışkanlıklarına, karşılamak üzere yerel çeşitler yetiştirmekte,
yöredeki kullanım şekillerine, yerel lehçelere, töre ürünün çok küçük bir bölümünü satışa
ve törenlerine uygun şekle gelmiştir. Yerel çeşitler sunmaktadır.
sürekli olarak uyum süreci içinde olmakla beraber,
ne kadar uzun süredir kullanılmakta olduklarına Binlerce yıl boyunca yerel çeşitleri yetiştiren
bakılmaksızın hâlâ biyotik ve abiyotik stresler için çiftçiler, bunları farklı bölgelerde verdikleri
keşfedilmeyi bekleyen değerli genetik çeşitliliğe yüzlerce farklı isimle benimsemişlerdir. 1939
sahip olabilirler. yılında yayımlanan bir araştırmaya göre çiftçiler
yerel çeşitlerine isim verirken tane rengi (%26,9),
Türk çiftçileri, XX. yüzyılın ikinci yarısına en uygun ekim zamanı (%18,5), menşe (%7,7),
kadar topraklarında büyük ölçüde yerel çeşitler başak özellikleri (%5,6), tane özellikleri (%3,0)
yetiştirmişlerdir. Mekanizasyonun tarımsal üzerinden, kimi durumlarda bitki boyuna ve
40 üretime yaygın olarak girmesi, tarımsal erkencilik özelliklerine bakarak, bazı durumlarda
araştırmalar, gübre ve kimyasalların kullanımının da bunlara bir insan adı veya çeşidi tanıtan
yaygınlaşmasıyla birlikte yerel çeşitler yerlerini kişinin adını vererek isimlendirmişlerdir. Yerel
geliştirilmiş çeşitlere bırakmaya ve sonuç olarak çeşitlerin sadece %0,2’si adsız kalmıştır.
©L. Tosun
Meyve, Sebze ve Bağ Genetik
Kaynaklarının Çeşitliliği

©T. Ayar

Bölüm IV
©A. İyibildiren
T
ürkiye’nin uzun bir tarım geçmişi ve kurutularak pazarlandığı Aydın ve İzmir
çok farklı ekosistemlere sahip olması illerinde yetiştirilir. Akdeniz iklimi hüküm
sonucu, belirli meyve türleri farklı süren Gediz vadisi, çekirdeksiz üzüm
coğrafi bölgelere uyum sağlamıştır. Halen üretimine yoğunlaşmıştır.
16 tanesi subtropik ve 59 tanesi ılıman
iklim meyve türü olmak üzere 75 meyve Dışsatım değeri olarak Türkiye’nin ilk
ve 60 kadar da sebze türü ticari olarak on meyve ve sebze türleri azalan sırayla
yetiştirilmektedir. Bu sayı, şevketibostan mandalina, limon, domates, üzüm, kiraz
(Cnicus benedictus), hindiba (Cichorium (ve vişne), portakal, biber, nar, şeftali ve
greyfurttur.
intybus) veya hünnap (Ziziphus jujuba)
gibi yabani türler; kaymak ağacı (Acca Dünya genelindeki fındık üretiminin
sellowiana), avokado (Persea americana) yaklaşık %75'i ve fındık ticaretinin de %70-
ve pekan cevizi (Carya illinoinensis) gibi 75’ini Türkiye karşılamaktadır. Anadolu’da
nispeten yakın zamanlarda yetiştirilmeye fındık 2 300 yıldır yetiştirilmekte olup son
başlanan yabancı orijinli türlerle giderek altı yüzyıldır ihraç edilmektedir. 2016-2017
artmaktadır. Belirli agro-ekosistemlere üretim sezonunda 1,8 milyon ABD Dolarına
sağladıkları uyum sonucu, bu türlerin çoğu karşılık gelen 235,8 bin ton fındık ihraç
sulanmadan ve düşük girdi kullanımıyla edilmiştir.
yetiştirilebilmektedir. Bunun en tipik
örneklerini Antep fıstığı, fındık, incir ve Güneşte kurutulmuş meyveler, geleneksel
asma oluşturmaktadır. olarak Türk ihracatında önemli bir yer
tutmaktadır. 2016 yılında 441,8 bin tona
Ülkenin en fazla fındık yetiştirilen yeri ulaşan kuru meyve ihracatı karşılığı
yüksek düzeyde yağış alan Karadeniz 1,3 milyar ABD Doları gelir elde edilmiştir.
Bölgesi’dir. Antep fıstığı daha çok Kuru üzüm, kayısı ve incir, bu sektörde 43
güneydoğu Anadolu’nun yazları sıcak yapılan ihracat toplamının %74’ünü
ve kurak, kışları soğuk geçen Gaziantep, oluşturur. Buna ek olarak kuru elma, erik,
Şanlıurfa ve Siirt illerinde yetiştirilir. İncir çam fıstığı, kayısı çekirdeği, Antep fıstığı,
ağaçları, yüzyıllardır meyvelerinin güneşte badem ve ceviz de ihraç edilmektedir.

©U. Yıldız
Meyveler
Sert kabuklu meyveler
Fındık (Corylus avellana L., C. colurna L., C. avellana ile C. maxima melezleri olup
C. maxima Mill. ve melezleri). Fındığın en yaygın olarak yetiştirileni C. avellana
Türkiye'de yetiştirildiği iki ana alan Doğu var. avellana türüdür. Yabani akraba ve tür
ve Orta Batı Karadeniz Bölgeleridir. Ordu çeşitliliğinin varlığı, doğal melezlenmeye
ve Giresun illerinden başlayıp kıyı boyunca ve bunun sonucu olarak daha yüksek
Gürcistan sınırına kadar devam eden Doğu performans gösteren tiplerin çiftçiler
Karadeniz Bölgesi, geleneksel olarak fındık tarafından seçilerek bunların üretilmesine
bahçelerinin en fazla bulunduğu alandır. Bu olanak sağlamıştır. Ulusal fındık genetik
bahçeler çoğunlukla yamaçlarda bulunur ve kaynakları TOB’un Fındık Araştırma
yağmur suyuyla yetiştirilir. İkinci ve nispeten Enstitüsü'nde korunmaktadır.
daha yeni üretim alanı, Samsun'dan batı
Fındık bitkisi tipik olarak kıyıdan 30
yönünde Düzce ve Kocaeli'ye kadar uzanan
km'lik bir mesafe içerisinde, yaklaşık
orta batı Karadeniz kesimidir. Fındık,
1 000 m yüksekliğe kadar yetiştirilir, ancak
Kafkasya Bölgesi'ne özgü bir meyvedir.
500 m üzerindeki yükseltilerde soğuk ve
Fındığın tarımı yapılan ve doğadaki yabani don zararı riski vardır. Türkiye'nin farklı
türleri Corylus avellana var. avellana, bölgelerindeki doğal ormanlarda yabani
C. avellana var. pontica, C. colurna, ve fındık türleri bulunmaktadır. Yamaç
C. maxima’dır. Fındığın asıl ekonomik değer arazilerde toprak erozyonunu önleyen bir tür
taşıyan türü C. avellana olmakla beraber, olarak, fındık yetiştiriciliği devlet tarafından
44
Karadeniz Bölgesi’nde yetiştirilenlerin çoğu desteklenmektedir.
©TOB
Yamaçlardaki fındık bahçeleri daha çok %80’i çikolata endüstrisinde, %10-12’si
fidanların tek tek dikilmesi yerine, “ocak bisküvi, pastacılık ve diğer unlu mamuller
usulü” olarak adlandırılan, fidanların kısa üretiminde, %3-4’ü çerez olarak, geri kalanı
aralıklarla gruplar oluşturacak şekilde da dondurma sanayiinde ve yağ üretimi
dikilmesiyle tesis edilir. Düşük yükseltili amacıyla kullanılır. Fındık çok fonksiyonlu
veya nispeten düz alanlardaki yeni bahçe bir bitki olup, bir yemişten fazlasını
tesislerinde, tek bitki şeklindeki tesisler vermektedir. İçi alındıktan sonra çıkan
tercih edilmektedir. kabuklar evlerde yakacak olarak, yaprak ve
Türk fındığı olarak da bilinen Corylus meyve kalıntıları kompost yapımında, dalları
colurna L. orman içlerinde bulunan, süs da sepet ve çit yapımında kullanılır.
bitkisi olma özelliğine de sahip hızlı gelişen
Fındık, özellikle Karadeniz Bölgesi’nde
bir türdür. Bu türün pembemsi kahverengi
büyük sosyo-ekonomik öneme sahiptir.
kaliteli bir kerestesi vardır. Fındığın toprağı
Bu bölge sınırlı toprak ve arazi kaynakları,
bağlayarak erozyonu önlemesi yanında
yaprakları sığırlar için iyi bir yem kaynağıdır. sert iklim koşulları nedeniyle uzun yıllardır
Meyveleri ormandaki yabani hayvanlarca batıya göç vermektedir. Bu durumda
tüketilir. Ticari düzeyde yetiştiriciliği bile çoğu aile, düşük girdi kullanımıyla
yapılmamakla beraber iri ve çekici meyveleri yetiştirilebilmesinden dolayı fındık
Karadeniz Bölgesi’nde tüketilmektedir. bahçelerini muhafaza etmektedir.
Bu türe yönelik tehditlerin azalması için, Bu şekliyle fındık, çoğu aile için hālā bir
doğadan sürdürülebilir şekilde hasat
geçim kaynağı durumundadır. Fındık hasadı,
edilmesi gerekir.
ailelerin uzaklardaki fertlerini bir araya
Fındık, gıda endüstrisi için iyi bir ham getiren, toplama ve kurutma işlemlerinin hep
45
maddedir. Yurt içindeki tüketimin yaklaşık birlikte yapıldığı eğlenceli bir dönemdir.

©TOB
Antep fıstığı (Pistacia). Antep fıstığı en Neolitik Döneme (12 400-11 700 yıl
değerli sert kabuklu meyvelerden biridir. öncesine), Göbeklitepe'de üçüncü
Türkiye’de Antep fıstığının kültürü yapılan katmandan çıkarılanlar 10 500 yıl öncesine
türü ve yabani akrabalarını kapsayan dayanmaktadır. Bu iki arkeolojik alanda
yedi türü bulunmaktadır. Bunlar Pistacia bulunan figürler ve kalıntılar, bugünkünden
atlantica, P. eurycarpa, P. khinjuk, P. lentiscus, farklı bir ekosistemin varlığını ortaya
P. palaestina, P. terebinthus, P. vera ve P. x koymaktadır. Antep fıstığının ana üretim
saportae türleridir. Yukarıda sıralananlardan alanı olan Güneydoğu Anadolu, günümüzde
P. vera'nın dişi ağaçları, önemli ticari çok düşük yıllık yağışı (300 ila 400 mm),
değere sahip olan yenebilir Antep fıstığı zayıf toprak yapısı, çok sıcak yazları ve
meyvelerini üretir. P. terebinthus, P. khinjuk oldukça soğuk geçen kışlarıyla, Antep fıstığı
ve P. atlantica gibi yabani türler, Antep fıstığı türlerinin ağaç ve çalılarının formlarının
yetiştiriciliğinde anaç olarak değerlendirilir. yetişmesine uygun ortam sağlamaktadır.
Güneydoğu Anadolu'da 10 000 yıldan Türkiye'de, doğal alanlar veya tarımsal
daha uzun bir süredir yabani Antep fıstığı sistemlerdeki rollerine ek olarak, geniş bir
türlerinin var olduğu ve meyvelerinin çeşitlilik ve yerel kullanım alanına sahip
insanlarca tüketildiği bilinmektedir. olan Pistacia cinsine ait 59 milyondan fazla
Körtik Tepe’de (Diyarbakır) 2000 yılında
ağaç bulunmaktadır. Ege, Marmara, Akdeniz
ve Göbeklitepe’de (Şanlıurfa) 1995 yılında
ve İç Anadolu Bölgelerinde, P. atlantica
başlatılan kazı çalışmalarında, yabani Antep
genellikle bozuk ormanların kalıntı türü
fıstığı kalıntılarına rastlanmıştır. Her iki yer de
olarak bulunmakla beraber, bazen de gölge
Bereketli Hilal’in kuzey ucunda yer almaktadır.
ağacı olarak yetiştirilmektedir. Tohumları
Körtik Tepe’de şimdiye kadar çıkarılan sepicilikte ve sabun yapımında kullanılır ve
46
Antep fıstığı kalıntıları, Çanak Çömleksiz reçinesi antiseptik olarak yaralara uygulanır.
©A. T. Kural
Tohumlar kavrulup, öğütüldükten sonra alınmıştır. Bu türün yetiştiriciliğiyle ilgili
metal cezve içinde Türk kahvesi şeklinde çalışmalar olumlu sonuç verse de bitkinin
hazırlanarak tüketilir. çok yavaş gelişiyor olması, ticari boyutta
yetiştiriciliği önünde engeldir.
P. khinjuk ve P. eurycarpa, Güneydoğu
Anadolu'daki Irak ve İran sınırlarının Türkiye'de bulunan tüm Pistacia türleri
yakınında bulunmaktadır. Pistacia khinjuk’tan arasında P. vera en yüksek ticari değere sahip
elde edilen yağ, saç dökülmesinin tedavisinde tür olup, güneydoğuda özellikle Gaziantep,
ve sabun yapımında kullanılır. Pistacia Şanlıurfa ve Siirt illerinde yaygın olarak
lentiscus var. chia, kuzey Afrika, güney Avrupa yetiştirilmektedir. Gaziantep ili, kapama
ve batı Asya'ya özgü bir tür olup Akdeniz'de bahçe ve / veya zeytin ve üzümle karışık
yaygın şekilde bulunur. Türkiye bu türün bahçeler halinde yetiştiriciliğinin yapıldığı
doğal dağılım alanı içindedir. yer olarak Antep fıstığı üretiminde lider
konumdadır. Şanlıurfa ilinde de geniş Antep
Pistacia lentiscus L. (sakız ağacı) Akdeniz fıstığı bahçeleri olup ekim-dikim alanı
Bölgesi'ne özgüdür. Lokal olarak bulunduğu giderek genişlemektedir.
yerlerde, gıdalarda tatlandırıcı ve damıtık
içkilerde aroma maddesi olarak kullanılan Geleneksel olarak yetiştirilen Antep fıstığı
reçinesi için yetiştirilmektedir. Reçinesi, tiplerinin çoğu, küçük taneli, yeşil içli,
antik çağda iyileştirici özellikleri nedeniyle yağ içeriği yüksek, büyük oranda çıtlama
doğal bir sakız olarak kullanılırken, (tohum çatlatma) özelliğine sahip, zengin
günümüzde bunun yerine sentetik aromalı çeşitlerdir. Bu tipler ağırlıklı olarak
formülasyonları kullanılmaktadır. Türkiye'de çikolata yapımında ve baklava, kadayıf gibi
sakız ağacı, İzmir'in batısında Çeşme şuruplu tatlılarda kullanılmaktadır. Antep
Yarımadası’ndaki küçük bir alanda mevcut fıstığı ile yapılan Türk baklavası, dünyaca
47
olup, buradaki popülasyon korumaya ünlü bir tatlıdır.

Antep fıstığı ağacı


©A. Karagöz
ağaçları canlılık, verim, iç ve tane kalitesi,
çiçeklenme zamanı bakımından büyük
farklılıklar gösterir.
Bademin birçok geleneksel kullanım alanı
vardır. Taze ve yumuşak meyveler erken
ilkbaharda en erkenci meyve türü olarak
hasat edilip pazarlanır ve çoğunlukla
tuzlanarak tüketilir. Ege Bölgesi'nde taze
badem meyveleri, sokak satıcıları tarafından
yaz gecelerinde şehir merkezinde ve yol
kenarlarında, kabuğu soyulup buz kalıpları
üzerine konup çerez olarak satılmaktadır.
Acı bademlerden özel acı badem kurabiyesi
hazırlanır. Tipik bir Türk muhallebisi olan
keşkülün yapımında da badem kullanılır.
©E. Bağcı

Badem yağı koku giderici ve yumuşatıcı olarak


dericilikte, ham madde olarak kozmetikte
Şekil 32. Badem ağacı kullanılır. Taze dış ve orta kabukları, yerel
Badem (Amygdalus communis L.). olarak hayvan beslemede kullanılır.
Asya ve Avrupa’nın mutedil iklime sahip Ceviz (Juglans regia). Uzun bir gençlik
ormanlarında, Amygdalus cinsine ait, dönemine ve nesiller boyu süren ömre sahip
tamamı yaprak döken ağaçlar ve çalılardan olan ceviz, miras ağacı olarak kabul edilir.
oluşan 24 adet tür vardır. Ceviz, Türkiye'yi de içine alan geniş bir
48
Amygdalus türleri esas olarak Eski coğrafyanın bitkisidir. Çeşitli ekosistemlere
Dünya'da, çoğunlukla güneybatı ve orta iyi adapte olduğundan Türkiye'nin her yerine
Asya'da, en fazla da İran ve Türkiye’de dağılmıştır. Yaprak döken ve ibreli karışık
bulunur. Anadolu bademin ikincil merkezi ormanlar içinde, yabani popülasyonları
olarak kabul edilmektedir. Bazı taksonları bulunmaktadır.
Türkiye'ye endemiktir (Tablo 20). Yıllık yağış Ceviz, insan sağlığına faydalı meyveleri
miktarının 2 000 mm'yi aştığı Anadolu’nun nedeniyle çok aranan ve bu amaçla
kuzeydoğusunda ve aşırı derecede soğuk yetiştirilen bir meyve türüdür. Türkiye,
olan Doğu Anadolu'nun yüksek irtifalı dünyanın belli başlı ceviz üreticisi ülkeler
yerleri dışında, Anadolu'nun her yerinde arasındadır. Devletin ceviz dikimine verdiği
yetişmektedir. Binlerce yıldır tohumundan destek sonucu, pazarın talep ettiği kalite
yetişen fidanları vasıtasıyla üretilmekte olan aşılı çeşitlerle yapılan tesisler sürekli olarak
badem, bu yolla müthiş bir genetik çeşitlilik genişlemektedir.
geliştirmiş, ticari çeşitlerin yaygınlaşmasına
kadar bu çeşitlilik sürdürülmüştür. Badem Ceviz, ağırlıklı olarak şekerleme
endüstrisinde, baklava ve kadayıf gibi
Tablо 20. Türkiye’deki badem genetik kaynakları şuruplu tatlıların yapımında, ekmek, cevizli
Takson kurabiyeler, unlu mamuller ve muhtelif
Amygdalus balansae (endemik), A. carduchorum, A. gıda sektörleri için de katkı maddesi
olarak kullanılmaktadır. Ceviz yağı, ilaç
Kaynak: Güner vd., 2012

carduchorum subsp. serrata (endemik), A. communis, A.


fenzliana, A. graeca, A. korshinskyi, A. kotschyi, A. lycioides, ve kozmetik endüstrilerinde kullanılır.
A. lycioides var. lycioides, A. orientalis, A. trichamygdalus,
A. trichamygdalus var. elongata (endemik), A. Kabukları yakacak olarak değerlendirilir.
trichamygdalus var. trichamygdalus, A. webbii, A. zielinskii Ceviz ağacından yapılmış mobilyalar değerli
(endemik). ve pahalıdır. Yaprakları ve yeşil kabukları,
©M. Başkurt

©M. Türkeş
Şekil 33. Ceviz Şekil 34. Kestane

yerel olarak saç boyaları karışımlarında kolay soyulabilen iri meyveli kestane
kullanılan bir pigment üretir. çeşitleri, doğal alanlardaki fidanlar üzerine
aşılanmakta veya uygun toprak (düşük
Kestane (Castanea sativa). Kestane
pH) ve iklim koşullarına sahip yerlerde boş
ağaçları doğu Karadeniz, Marmara, Ege
alanlara dikilmektedir.
ve Akdeniz Bölgelerinin doğal orman
ekosistemleri içinde mevcuttur. Bitkinin Kestane, Türkiye'de kış aylarının lezzetli
başkenti olarak bilinen Bursa şehri, hastalık bir çerezi olarak sokaklarda kavrulmuş
sorunu nedeniyle eski önemini yitirmiştir. olarak satılır. Aile toplantılarında kavrulmuş
Son yirmi yıldır, Aydın ili ticari kestane veya kaynatılmış olarak tüketilir. Soğuk
yetiştiriciliğinde birinci sırayı almıştır. kış gecelerinde soba üzerinde kestane 49

Doğal bir orman türü olan kestane, kavurmak, gelenekselleşmiştir. Kestane


genelde doğal ekosistemlerdeki şekeri on yıllardır Bursa iline has bir tatlı
popülasyonlardan hasat edilmekte, olarak bilinirken, ticari değerinin yükselmesi
tüketilmekte ve pazarlanmaktadır. Genetik sonucu, işleme sanayii İzmir ve Aydın
kaynaklarının değerlendirilmesi sonucu, illerinde de gelişmiştir. Kestane, kıvam
daha yüksek meyve kalitesine sahip bazı arttırıcı olarak kullanılan kestane unu
çeşitler geliştirilmiştir. Türk kestane (nişasta) üretimi için de işlenir. Çiçekleri
genetik kaynaklarındaki genotipler, bal üretiminde önemli bir polen kaynağıdır.
meyve büyüklüğü, kimyasal içerik ve Değerli ahşap kalitesine sahip bir orman
işleme performansı bakımından çeşitlilik ağacı çeşidi olma yanında şehir bahçelerinde
göstermektedir. Son yirmi yıl içinde, kabuğu süs bitkisi olarak da yetiştirilmektedir.

Yumuşak çekirdekli meyveler


Elma (Malus). Elma en fazla üretilen araştırma enstitüleri, ileride yapılacak ıslah
ve ticareti yapılan ılıman iklim meyve çalışmalarında kullanmak üzere elma genetik
türlerinden biridir. Türkiye, batı Asya ve çeşitliliğini muhafaza etmektedir.
Avrupa orijin merkezinde yer almakta olup
önemli bir elma çeşitliliğine sahiptir. Türkiye'de bulunan diğer elma türleri
şunlardır: M. pumila, M. sylvestris,
Dünyanın ticari olarak üretilen elma M. sylvestris ssp. orientalis, M. sylvestris
çeşitlerinin çoğu Malus domestica'ya aittir. ssp. orientalis var. microphylla (endemik),
Elmalar, MÖ 6 500'den bu yana Türkiye'de M. sylvestris ssp. orientalis var. orientalis ve
yetiştirilmiş, kültüre alınması, bu geniş gen M. sylvestris ssp. sylvestris. Malus sylvestris
havuzunun kullanılmasıyla başlamıştır. Bazı ve M. sylvestris ssp. orientalis ormanlarda,
karışık çalılıklarda, akarsu boylarında
kayalık yamaçlarda ve farklı yükseltilerde
tarla kenarlarında yaygın olarak bulunur. Bu
türlerin meyveleri genellikle küçük, tatları
sert ve çok ekşi olup bu nedenle taze tüketim
yerine kurutularak, meyve suyu ve meşrubat
konsantresi veya reçel olarak işlenir.
Dünyadaki en önemli elma üreticilerinden

©E. Bağcı
biri olan Türkiye’de elma yetiştirilen alanlar
sadece ılıman iklim bölgeleriyle sınırlı
Şekil 35. Armut
olmayıp, Akdeniz ve Ege Denizi kıyıları
boyunca daha yüksek subtropik ovalara Armut (Pyrus). Armut, Türkiye'de elmadan
kadar uzanmaktadır. Türkiye'de meyve sonra ikinci en önemli yumuşak çekirdekli
şekli, büyüklüğü, renk, aroma, olgunlaşma meyve türüdür. Türkiye, P. anatolica,
dönemi, hastalık ve zararlılara direnç P. serikensis ve P. yaltirikii gibi bazıları
bakımından büyük çeşitlilik gösteren 600'ün endemik olan birçok armut taksonlarına
üzerinde yerel elma çeşidi bulunmaktadır. ev sahipliği yapmaktadır (Tablo 21). Pyrus

Farklı çeşitlerin kullanım alanları, çeşitlerin Tablо 21. Türkiye’nin armut genetik kaynakları
özelliklerine göre değişir. Amasya çeşidi, Taxon
sadece güzel tadı ve aromasıyla değil, Pyrus amygdaliformis var. amygdaliformis,
aynı zamanda uzun süre bozulmadan P. amygdaliformis var. lanceolatus, P. anatolica (endemik),
P. communis ssp. communis, P. communis ssp. caucasica,

Kaynak: Güner et al., 2012


50 saklanabilme özelliğiyle de çok önemli bir P. communis ssp. sativa, P. elaeagnifolia ssp. bulgarica,
Türk çeşididir. Ülkede elma çoğunlukla taze P. elaeagnifolia ssp. elaeagnifolia, P. elaeagnifolia ssp.
kotschyana, P. hakkarica (endemik), P. nivalis, P. oxyprion,
veya işlenmiş olarak tüketilmektedir. Elma P. salicifolia var. salicifolia, P. salicifolia var. serrulata,
tüm meyveler içinde dışsatım değeri olarak P. serikensis (endemik), P. syriaca var. syriaca,
P. syriaca var. microphylla, P. yaltirikii.
2015 yılında yedinci sırada yer almıştır.
©G. Bilici
serikensis, Antalya'nın Akdeniz Bölgesi'ndeki beslenen yaban hayvanları alıç tohumlarının
Serik ilçesi yakınlarında çok küçük bir etrafa yayılmasına da hizmet eder. Soğuk
alanda yetişmektedir. Bu tür için bir koruma bölgelerde yetişen alıç türleri, armut ve ayva
programı planlanmıştır. Pyrus yaltirikii için dona dayanıklı anaçlar olarak kullanılır.
Doğu Anadolu Bölgesi'nin batı kesimlerinde
Ayva (Cydonia). Ayva, Türk kültürü ve
yetişmektedir.
geleneğinde önemli bir yere sahiptir.
Pyrus anatolica, batı Anadolu’da meşelerin Ağaçlar ormanlarda deniz seviyesinden 10
kalıntısı olarak yaygındır. Meyve büyüklüğü, ila 1 000 m arasında değişen yükseltilerde
şekli, rengi ve dokusu bakımından büyük yabani çalılar şeklinde bulunur. Halk
çeşitliliğe sahip olan yaklaşık 500 yerel armut şarkılarında da belirtildiği gibi ayva
çeşidi bulunmaktadır. Bunlardan bazıları ateş ağaçlarının çiçek açtığı zaman, yaz
yanıklığına karşı dirençlidir. mevsiminin başlangıcı olarak kabul edilir.
En önemli ayva türü olan C. oblanga,
Alıç (Crataegus). Türkiye, alıç genetik yenilebilir meyveleri için en fazla Batı
kaynakları bakımından oldukça zengindir. Anadolu olmak üzere Türkiye'de yaygın
Alıç türleri genel olarak ağaçlık arazilerde alt olarak yetiştirilmektedir. Aşılı çeşitler ile
bitki olarak, mera alanlarının boşluklarında kurulmuş olan ayva bahçelerinin meyveleri,
veya terk edilmiş tarla kenarlarında oluşan taze tüketim için uygundur.
bitkisel çitler içinde bulunur. Türkiye, 10'u
endemik olan 23 tane alıç taksonuna ev Yumuşak çekirdekli bir tür olan ayvanın
sahipliği yapmaktadır. Birçok türleri süs meyveleri, kış boyunca tüketmek üzere
bitkisi olarak kullanılır. depolanabilir. Bazı ayva çeşitleri sofralık
meyve olarak tüketilirken, doğrudan
Zengin bir flavonoid kaynağı olan meyveler, tüketilemeyen çeşitler reçel ve marmelat 51
genellikle taze olarak tüketilir. Eski çağlardan olarak değerlendirilir. Eşme ve Ekmek adlı
beri halk ilacı olarak da kullanılmaktadır. Yaz çeşitler, yumuşak ve ince dokularıyla en taze
aylarının sonlarında olgunlaşan meyveleri tüketim için önemlidir. Ayva ayrıca meyve
yabani hayvanları cezbeder. Bu meyvelerle suyu üretiminde de kullanılır.

©S. Altın
İğde (Elaeagnus angustifolia). İğde kenarlarında koruma amacıyla çit bitkisi
güney Avrupa ve batı Asya'ya özgü bir olarak yetiştirilir.
türdür. Türkiye, E. angustifolia türünün
Kuru meyveleri köylerde kış ayları boyunca
var. angustifolia, var. turcica (endemik)
keyifle tüketilmektedir. Odunu ve budama
varyetelerine ve E. rhamnoides (çıçırgan)
artıkları mükemmel yakacaktır.
türüne ev sahipliği yapmaktadır. İğde,
organik maddece fakir, taşlı, kumlu Muşmula (Mespilus germanica). Muşmula
toprakların bitkisidir. Yıl boyunca yeşil meyveleri ilk hasat edildiğinde sert, asitli
kalan yaprakları ile yaprak döken bir ve bünyesindeki tanenlerden dolayı acıdır.
bitkidir. Taban suyunun yüksek olduğu Meyveler belirli bir süre bekletildikten
nehir kıyılarında ve deniz kıyılarında bile ya da bazı yöntemler uygulanarak
topluluklar oluşturabilir. İğde kurağa, olgunlaştırıldıktan sonra yenilebilir.
rüzgâra ve sıcağa karşı da dayanıklıdır. Bazı Olgunlaşan meyvelerin yüzeyi kırışır ve
yerlerde erozyona karşı rüzgâr kıran olarak renkleri kahverengiye döner. Balla kurulan
kullanılır. Dikenli bir çalıdır, budanmak taze muşmula turşusu, Türkiye'nin doğusuna
suretiyle tarla, sebze ve meyve bahçelerinin özgü bir tattır.

Sert çekirdekli meyveler


Prunus cinsine ait sert çekirdekli meyveler, değişen habitatlarda yetiştirilmektedir.
bazıları ticari değeri yüksek olan 400'den Anadolu'daki başlıca üretim alanları
fazla çalı ve ağaç türünü içeren bir gruptur. Malatya, Elâzığ, Erzincan ve Erzurum illeri
Badem, kayısı, vişne, erik ve şeftali gibi ile Iğdır ilinin Aras Vadisi'dir.
sert çekirdekli meyve türleri ile 2 milyon
52 Kuru kayısı Malatya ve komşu bölgeler
hektardan daha geniş alan kaplamaktadır.
için önemli bir tarımsal gelir kaynağıdır.
Kayısı (Armeniaca vulgaris, syn. Prunus Kuru kayısı, 2016 yılında 289 milyon ABD
armeniaca). Kayısı Türkiye'de, ılık ılıman Doları tutan ihraç değeriyle kuru ve işlenmiş
bölgelerden subtropik bölgelere kadar meyveler arasında ikinci sırada yer almıştır.
©TOB
©TOB

Şekil 36. Kiraz

Buna ek olarak, Ege ve Akdeniz Bölgelerinde


taze tüketim için soğuklanma ihtiyacı
düşük olan birkaç erkenci kayısı çeşidi
bulunmaktadır. Kayısı, taze, güneşte

©A. Karagöz
kurutulmuş (gün kurusu) veya işlenmiş
olarak tüketilir. Türk kayısıları çoğunlukla
çekirdeğinden kolay ayrılan çeşitler Şekil 37. Cerasus mahaleb
olup, bütün olarak kurutulur. Türkiye
dışında kayısı yetiştirilen ülkelerde ise atıştırmalıklar için ham madde olarak
kurutma işlemi meyveleri ikiye ayrılarak kullanılır. Tohumlar eğer tatlı ise, çerez
yapılmaktadır. Çekirdekler, kurutma olarak tüketilirler veya badem gibi çikolata
işleminin başında meyvenin sapa bağlandığı 53
ile kaplanarak işlenirler.
noktadan sıkılarak dışarı çıkarılır. Meyveler
kükürtlendikten sonra ya da ön işlem Kiraz ve vişne (Cerasus). Kiraz, vişne
yapılmadan doğal haliyle güneşte kurutulur. mahlep gibi bitkilerin tamamı Cerasus
Kayısı meyvesi reçel, marmelat ve çeşitli cinsinin türleridir. Bu grupta toplam 23

©TOB
takson yer alır. Bunlardan C. erzincanica, Kiraz yetiştiriciliği ve ihracatı, meyvesinin
C. hippophaeoides ve C. incana var. velutina diğer bölgelerden daha erken dönemde
endemiktir. Bazı türlerinin kaynağı olgunlaşması nedeniyle Ege Bölgesi’nde
Karadeniz Bölgesi’nin dağlık alanlarıdır. önemli bir sektör haline gelmiştir. Pazar
Vişnenin orijini, Hazar Denizi’yle talebi, yeni kurulan meyve bahçeleri ile bir
kuzey Anadolu dağ serileri arasındaki yandan kiraz alanları önce doğuya, daha
alandır. Vişnenin (Prunus cerasus) adı sonra Toros dağlarının ve doğu Anadolu'nun
Karadeniz’de, bugünkü adı Giresun olan daha yüksek kotlarına doğru genişlemiş,
ilin eski dönemlerdeki adı olan Kerasus’tan diğer yandan da kiraz hasat ve pazarlama
gelmektedir. Kütahya ili geleneksel olarak dönemi daha geniş bir aralığa yayılmıştır.
çok sayıda vişne çeşidinin yetiştirildiği bir Vişne ve kiraz taze olarak veya işlenerek
yerdir. Ege Bölgesi ve Gaziantep’te vişne tüketilir. Vişne meyveleri çekirdekleri
popülasyonları üzerine yapılan çalışmalar, çıkarıldıktan sonra kurutulur veya taze
bu türün meyve şekli, büyüklüğü, tat, şekil meyveleri reçel veya meyve suyu olarak
(genellikle yuvarlak, nadiren oblong, yürek değerlendirilir. Kirazın beyaz veya açık pembe
ve böbrek şeklinde), meyve suyu rengi, renkli meyveleri kükürtle muamele edildikten
verimi, meyve/çekirdek oranı, aroma, toplam sonra salamura edilerek tatlı sanayiinde
eriyebilir katı maddeler ve toplam verim gibi kullanılır. Kiraz nadiren kurutulmaktadır.
özellikler bakımından büyük değişkenliğe Mahlep ağacının çekirdekleri, acı bademe
sahip olduğunu göstermektedir. benzer kokusundan dolayı gıda sanayiinde
Kiraz (Cerasus avium) ve yabani akrabaları, baharat olarak kullanılmaktadır. Kabuğu,
Türkiye'nin birçok yerinde yetişir. Karadeniz kerestesi ve tohumları şişkinlik indirici,
Bölgesi'nde, yabani kiraz, genellikle yatıştırıcı ve damar açıcı özelliğe sahip
54
orman kenarlarında, ya da nadiren karışık kumarin maddesi taşır. Bazı yörelerde mahlep
ormanlarda tek tek ya da küçük gruplar likörü de imal edilmektedir.
halinde bulunur. Çoğunluğu düşük Erik (Prunus). Anadolu, P. cerasifera,
yükseltiler olmak üzere 1 700 m’ye kadar P. insititia, P. spinosa ve P. domestica
bulunabilirler. Kirazın sahip olduğu zengin türlerinin, genetik çeşitlilik merkezlerinden
genetik varyasyon, kullanım alanlarının biridir. Prunus spinosa, kuzey, batı ve
çeşitlenmesine yardımcı olmuştur. Mahlep güney Türkiye’de yaygın olarak bulunur.
ağacı (Cerasus mahaleb), kıyıya yakın Türkiye, P. ceracifera ve P. spinosa arasındaki
yerlerde nadir olsa da Türkiye genelinde doğal hibritlerin menşei olup bu hibritler
yaygındır. Bu tür, kurağa ve yüksek toprak Avrupa'ya P. domestica'nın ataları olarak
pH’sına karşı direnç sağlamak veya yarı yayılmıştır. Hazar Denizi'nin yakınında
bodur bahçelerin tesisi için vişne ve kiraza Karadeniz'e kadar uzanan Kafkas dağları,
anaç olarak kullanılır. P. domestica ve atalarının kaynağıdır.
©M. Yanar
Türkiye'de aşağıdaki sıralanan altı erik
taksonu bulunmaktadır: P. cocomilia,
P. divaricata, P. divaricata var. divaricata,
P. divaricata var. pissardi, P. spinosa ve
P. domestica (kültürü yapılan erik). Kuzeybatı
Ege Bölgesi’nde yer alan Kazdağları'nda
P. divaricata türünün yaygın bir şekilde
bulunduğu belirlenmiş ve popülasyonları

©TOB
in situ korumaya alınmıştır.
Şekil 39. Çilek
Kızılcık (Cornus mas), kuzeydoğu
Anadolu'da çalılar veya küçük ağaçlar olmak üzere 6 kızılcık taksonu daha vardır.
şeklinde görülür. Türkiye'de bundan başka Meyveleri taze olarak tüketildiği gibi, reçel,
C. sanguinea, C. sanguinea ssp. australis, jöle, meyve şekeri yapımında, meşrubat
C. sanguinea ssp. cilicica, C. sanguinea ssp. sanayiinde ve kabızlığa karşı ilaç olarak
sanguinea ve C. sanguinea ssp. x czerniaewii kullanılır.

Üzümsü meyveler
Çilek (Fragaria). Türkiye'de çileğin hem subtropikal bölgelerde ve tropik bölgelerde
Fragaria vesca, hem de F. x ananassa türleri yüksek kesimlerinde yetiştirilir.
XVI. yüzyıldan bu yana yetiştirilmektedir.
Türkiye'de özellikle kuzeybatı, kuzey,
Üretimin neredeyse tamamı, küçük aile
güney ve doğu Anadolu orman alanlarında
işletmelerince gerçekleştirilir. Yabani çilek
bulunur. Fragaria x ananassa (yaygın olarak
(F. vesca), bu cinsin en yaygın olarak dağılım 55
yetiştirilen çilek), F. vesca'dan genellikle çok
gösterdiği türüdür. Dünyada tüm ılıman ve
daha iri meyveleriyle ayrılır. Hem ilkbaharda
hem de geç yaz aylarında çiçek açan Fragaria
viridis, kuzeybatı Anadolu'daki çayırlarda
ve ormanlarda bulunur. Asidik topraklara
karşı toleranslıdır. Meyveleri küçük, nispeten
sağlam, yeşilimsiden pembeye değişen
renklerde ve oldukça aromatiktir.
Çilek yetiştiricilerinin çoğunluğu, topraksız
kültür, yüksek yastık, plastik malç ve damla
©TOB

sulama gibi modern üretim yöntemlerini


Şekil 38.Tarlada çilek üretimi kullanmaktadır. Akdeniz ve Ege’nin kıyı
©TOB
©M. Güneşli

Şekil 40. Böğürtlen

Bölgelerinde, yüksek plastik tüneller veya küçük boyutlu fakat aromatik meyveleriyle
cam seralarda topraksız kültür koşullarında çok popüler olan yerli çeşitlerdir.
turfanda üretim yapılır.
56
Ahududu ve böğürtlen (Rubus). Türkiye’de
Bazı yetiştiriciler, tozlaşmaya yardımcı Rubus cinsi uzun zamandır bilinmekle
olması için plastik tüneller veya cam seralar beraber, ahududu ve böğürtlen yetiştiriciliği
içine arı kovanları koyarlar. Bu amaçla küçük ölçeklerde gerçekleştirilen oldukça
nadiren bombus arıları da kullanılmaktadır. yeni uygulamalardır. 2016 yılında, toplam
Türkiye'de çilek taze olarak veya reçel, 519 ha alanda 4 312 ton ahududu, 314 ha
şurup, likör ve kek gibi ürünlere işlenerek alanda 2 468 ton böğürtlen üretilmiştir.
tüketilmektedir. Osmanlı ve Ereğli çeşitleri, Türkiye Rubus cinsinin 16 taksonuna ev

Cevizli sucuk, ipe dizilen cevizlerin birkaç kez yoğun dut suyu konsantresi içine
©A. Karagöz

daldırılarak kaplanmasıyla hazırlanan geleneksel bir üründür.


sahipliği yapmaktadır. Yabani ahududu ve konsantrenin, kumaş üzerine ince bir kat
böğürtlen, Türkiye'nin her yerinde kırsal halinde yayılıp kurutulmasıyla elde edilir.
alanlarda yaygın olarak görülür.
Dut kullanılarak yapılan diğer bir geleneksel
R. idaeus (kırmızı ve sarı ahududu), ürün, ipe dizilen cevizlerin birkaç kez
bu cinsin yabani türleri, Türkiye’nin yoğun dut suyu konsantresi içine daldırılıp
kuzeydoğusundaki ormanlarda ve özellikle kaplanması suretiyle hazırlanan cevizli
bozulmuş nehir kenarları, çayırların uç sucuktur. Tatlı, beyaz veya kırmızı meyveler
kısımları ve kayalık yamaçlarda sürünücü taze olarak veya genelde yapıldığı gibi
çalılar şeklinde bulunur. kurutularak tüketilir. Kerestesinin sarımsı-
Dut (Morus). Yüzlerce yıldır kurutulan kahverengi öz kısmı veya kabuğa yakın sarı
bir meyve olarak Türkiye’nin hemen her renkli kısımları, araç gereç ve müzik aletleri
yerinde bilinmektedir. Son yirmi yıldır yaş ve yapımında kullanılır.
kurusu ticari değer kazanmıştır. Türkiye'nin
Karadut (M. nigra), üç dut türü içinde en
Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinde küçük
işletmeler için önemli” bir gelir kaynağıdır. tatlı olanıdır. Anadolu’da yaygın bir şekilde
Tatlı, beyaz, mor veya kırmızı meyveler bulunmasına karşın toplam dut üretiminin
taze ya da kuru olarak tüketilir. Yeşil sadece %2’sini oluşturur. Koyu kırmızı
yaprakları ipekböceklerinin besin kaynağıdır. meyveleri kaynatılarak, içecek ve tıbbi tedavi
Türkiye'de yetişen üç türden biri olan beyaz amaçla kullanılan bir şurup üretilir. Dutun
dut (M. alba), doğu ve orta Anadolu'da daha üçüncü türü olan kırmızı dut (M. rubra)
yaygın olup, Türkiye'nin dut üretiminin da Anadolu’nun yerli türlerindendir. Uzun
%95'ini oluşturmaktadır. Dut pestili, dut yıllardır yetiştirilmekte olan kırmızı dut
suyunun kaynatılmasıyla elde edilen koyu toplam üretimin %3’ünü oluşturur. 57

Akdeniz meyveleri
Zeytin (Olea). Zeytin yetiştiriciliği, ve güneydoğu kesimleri, zeytinin kültüre
Türkiye'yi de içine alan, Küçük Asya'da MÖ alınması ve yetiştiriciliğinde rol almıştır.
4000 civarında başlamıştır. Yabani zeytin Son arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan
ormanlarının varlığıyla Türkiye'nin güney zeytin presleri, MÖ X ile VII. yüzyıllara

©TOB
aittir. Zeytin üretimi, o dönemden bu yana Nar (Punica granatum). Nar, gen ve çeşitlilik
Anadolu'da önemli bir ekonomik faaliyet merkezlerinden biri olan Türkiye'de
olarak süregelmiştir. yüzyıllardır yetiştirilen geleneksel
ürünlerden biridir. Yabani formları,
Halen 320 000 aile işletmesi zeytin Anadolu'dan diğer Akdeniz ülkelerine
üretmektedir. Ege Bölgesi’nin üç ili, ulusal doğru dağılmıştır. Narın çok sayıdaki farklı
ürünün %48'ini üretmektedir (Aydın %25, tip ve formları, genetik kaynak olarak çeşit
İzmir %14 ve Muğla %9). Ege Bölgesi’ni, geliştirmek amacıyla kullanılmaktadır.
ulusal üretimin %13'ünü sağlayan iki il
(Balıkesir %8, Bursa %5) ile Marmara Bölgesi Nar, genellikle düzenli bahçeleri halinde
veya nadiren diğer meyve ağaçlarıyla karışık
takip etmektedir. Türkiye'de Olea europaea
yetiştirildiği gibi, kıyıdan dağlık alanlara
ve O. europea var. oleaster olmak üzere iki
doğru yol kenarında çalılıklar şeklinde de
zeytin türü ve 80 kadar da kültür varyetesi
bulunabilir. Türkiye'de nar yetiştiriciliği,
yetişmektedir. Hicaz çeşidinin artan üretim hacmi ve
Son yıllarda zeytin ağaçlarının sayısı artarak narın fonksiyonel bir gıda olarak kazandığı
2016 yılında 700 000 ha genişliğindeki üne bağlı olarak gelişen ihracatı nedeniyle,
alanda yaklaşık 174 milyon ağaca ulaşmıştır. özellikle Akdeniz, Ege ve Güneydoğu
Bu çeşitler, meyve büyüklüğü, şekli, dokusu, Anadolu Bölgelerinde artmıştır.
bileşimi, olgunlaşma süresi, tane ve yağ Nar çeşitleri tatlı, ekşi (asidik) ve yarı
kalitesine göre önemli ölçüde çeşitlilik ekşi olmak üzere üç grupta sınıflandırılır.
göstermektedir. Bazı çeşitler, belirli coğrafi Bu çeşitlilik, nar meyvesinin farklı
koşullar altında taşıdıkları yüksek kaliteleri alanlarda değerlendirilebilmesine olanak
nedeniyle coğrafi işaret almıştır. sağlamaktadır. Narın meyvesi taze olarak,
58
meyve suyu üretiminde, konserve ve nar
Üretilen zeytinin yaklaşık %24'ü sofralık suyu konsantresi yapımında, salatalara
olarak işlenirken %76'sının yağı çıkarılır. ekşi tat vermek için nar ekşisi üretiminde
Olağanüstü yerli tüketime rağmen Türkiye, kullanılır. 1988 yılından bu yana Türkiye’nin
muhtelif sofralık zeytin çeşitlerinin nar üretimi, artan talep ve piyasa olanakları
dışsatımından elde ettiği yıllık yaklaşık nedeniyle on katın üzerinde büyümüştür
117 milyon ABD Doları ile bu alanın önemli (1988 yılında 45 000 ton; 2016 yılında
aktörlerinden biridir. 465 200 ton).
©Ş. Gök
Türkiye’nin Akdeniz Bölgesi’nde zeytin yetiştiriciliğine ilişkin tarihi kanıtlar

©A. Karagöz
Şekil 41. Zeytin ağacı

Zeytinin kökeni ve kültüre alınma geçmişi, “Dağlık Kilikya” (Antik Kilikia Tracheia)
tartışmalı konular arasındadır. Günümüzde bölgesinin doğusunda, Mersin ili Silifke ve
bu konuyla ilgili yaygın görüş, yabani zeytin Erdemli ilçelerini kapsayan ve Göksu (antik
popülasyonlarından kültüre geçişin, Türkiye’nin Kalykadnos) ve Limonlu (eski Lamos) nehirleri
59
güney kısmını da içeren doğu Akdeniz’in geniş ile çevrili alan “Olba Territoriumu” olarak
bir bölgesinde gerçekleşmiş olmasıdır. bilinir. Bu alan günümüzde de bağcılık ve
zeytincilik için çok uygun koşullara sahiptir.
Geçmişte zeytincilik ve zeytinyağı çıkarılmasıyla Dağlık Kilikya’da eski dönemlerden beri, bu
ilişkili bazı örnekleri, Türkiye’nin güney ve tür üretimin yapıldığı çok sayıdaki tarımsal
batı kıyılarında görmek mümkündür. Antik üretim tesisi bulunmuştur. Yapılan araştırmalar
©Ü. Aydınoğlu

©Ü. Aydınoğlu

Şekil 42. Karadedeli Akhayat’ta bulunan delikli destek noktalı döner presler
sayıları birden fazla olabilmektedir. Bununla
beraber, zeytinyağı atölyesi olduğu belirlenen
bazı yapılar, yerleşim alanından bağımsız
olarak durmaktadır. Şarap üretim tesisleri daha
yüksek kotlarda yer alırken, zeytinyağı atölyeleri
genellikle kıyı şeridine daha yakın yerlerde
bulunmaktadır.

Dağlık Kilikya'da belirlenen zeytinyağı


©Ü. Aydınoğlu

atölyeleri ve üretim tesislerinin tam olarak


tarihlendirilmesinde zorluklar bulunmakla
birlikte, bu atölyelerin içinde ve çevresinde
bulunan arkeolojik malzeme, bu yerleşimlerin
en son kullanıldıkları tarihler konusunda
Şekil 43. Adamkayalar’da zeytinyağı
yardımcı olmaktadır. Bölgedeki yerleşimlerin
atölyesine çevrilen Hellenistik Dönem kulesi
Roma döneminde ve Geç Antik Dönemde
sonucu, zeytinyağı ve şarap üretiminin, bu bölge (MS II. ve VII. yüzyıllar arasında bir dönem)
ekonomisinde önemli bir yere sahip olduğu yaygın olarak kullanılmış olması, tarihlendirme
ortaya çıkarılmıştır. Özellikle zeytinyağı üretimi için kanıt olabilir. Bu tarih, sadece mimari
için inşa edilen yapıların bulunması, zeytinyağı özellikler ve çeşitli sembollerden değil, o civarda
çıkarma işinin, şarap üretiminden ayrı bir düzen bulunan mezarlardan, sunaklardan, alanın
içinde gerçekleştirildiğini göstermektedir. Bu kullanım yoğunluğu ve yapılaşmasından da
yapılar içinde dibek formunda kırma tekneleri anlaşılmaktadır.
ve bunların içinde dönen yuvarlak kırma taşları,
döner pres ve kolları, portatif veya kayaya
oyulmuş pres yatakları ile birlikte toplama fıçıları
ve tekneleri bulunmuştur. Zeytinyağı üretiminde
60 taş destekli baskı kollu preslerin kullanıldığı
bilinmektedir. Binaların içinde bulunan bu
tesisler, bu yapıların zeytinyağı atölyeleri olarak
tanımlanmasında ana kriterleri oluşturmaktadır.
Atölyeler, sahil şeridindeki antik şehirlerin
yakınlarında ve dağlardaki yerleşim yerlerine
©B. Ulaş
giden yollarda yer almaktadır. Atölyelerin
bulunduğu yerler farklılık göstermektedir.

Dağlık arazide, deniz seviyesinden 150 ila 500


m yukarısındaki en eski yerleşim yerlerindeki Şekil 44. Geç Kalkolitik Döneme ait
atölyeler genellikle yerleşim alanı içinde olup karbonize olmuş zeytin tanesi
©TOB

Şekil 45. Zeytin hasadı


da bilinmektedir. Taze, kurutularak (tam
veya kısmen kuru) veya derin dondurularak
tüketilir. Taze olarak toplanan incir
meyvelerinin yaklaşık %65'i güneşte
kurutulmaktadır.
Kurutulmuş incir bütün olarak pazarlandığı
gibi, kesilerek, dilimlenerek, öğütülerek,
tohumlu veya tohumsuz macun şeklinde
de pazarlanmaktadır. İncir meyvesi, turta,
©N. Günday

puding, kek, ekmek veya dondurma katkısı


olarak kullanılmak üzere çeşitli şekillerde
Şekil 46. İncirin kurutulması hazırlanabilir. Meyvelerinin bütün olarak
şurup içine konması suretiyle reçel olarak da
İncir (Ficus carica). Karadeniz, Marmara, muhafaza edilir.
Ege, Akdeniz Bölgeleri ile Güneydoğu ve
Turunçgiller. Turunçgiller Türkiye'ye
İç Anadolu Bölgelerindeki nehir kıyıları
özgü bitkiler olmasa da tarım sektörünün
boyunca (aynı zamanda açık alanlarda,
en seçkin ihraç ürünleri arasındadır.
karışık ormanlarda, taşlı yamaçlarda, nehir
Türkiye'de tüm narenciye türlerinin
vadilerinde ve kaya çatlaklarında) büyük
üretimi son 20 yıldır giderek artmaktadır.
incir toplulukları bulunur. Türkiye’de Ficus
Bu gelişme giderek çoğalan turunçgil
carica'nın, ssp. carica ve ssp. rupestris olmak
bahçelerinden, yüksek verimli çeşitlerin
üzere iki alt türü bulunur. Güneydoğu
geliştirilmesi sonucu oluşan verimden ve
Anadolu Bölgesi'nin Siirt, Diyarbakır ve
yetiştiricilere verilen yayım hizmetlerinden 61
Gaziantep illerinin vadilerinde, Doğu
kaynaklanmaktadır.
Anadolu Bölgesi'nin Elâzığ ilinde ve
Akdeniz Bölgesi'nde Kahramanmaraş ilinin Portakal, 2016 yılında tüm turunçgil türleri
Ahır Dağlarında, yabani incir ağaçları içinde üretimde %43’lük pay ile ilk sırayı
bulunmaktadır. Bu bölgelerde yenilebilir alırken bunu %31 ile mandalina, %20 ile
meyveleri olan diğer Ficus türleri olduğu limon ve %6 ile greyfurt izlemiştir.

©TOB
Akdeniz Bölgesi Türkiye’de yetiştirilen
turunçgillerin %90’ını, karşılarken, Ege
Bölgesi de geri kalanı karşılamaktadır. Ege’de
yetiştirilen ana turunçgil türü mandalinadır.
Yüksek düzeydeki gece-gündüz sıcaklık
farkları, Satsuma cinsi mandalina
meyvelerinin daha erken olgunlaşmasına
yardımcı olarak, Avrupa pazarına daha fazla
ihracatına olanak sağlar. Bodrum ilçesi, güçlü

©İ. Uzunismail
aroması olan yerel bir mandalina çeşidine
sahip olup bu çeşit coğrafi işaret almıştır.
Çay (Camellia sinensis). Çay, Türk halkının Şekil 48. Eğimli alanda çay bahçesi
vazgeçilmez kahvaltı içeceği olma yanında
hem üreticiler hem de tüketiciler için en görevlendirilmiştir. İlk olarak Karadeniz’e
önemli tarım ürünlerinden biridir. Çay kıyısı olan Gürcistan’dan materyal getirtilerek
bitkisi Türkiye’de çok geç tanınmış olup çalışmalara başlanmıştır. Ön deneme
yetiştirilmesine yönelik ilk girişimler, XX. sonuçları, çay bitkisinin Doğu Karadeniz
yüzyılın başlarında Türkiye Cumhuriyeti'nin Bölgesi’nin nemli ve subtropik koşullarında
kurulması sonrası yurt dışından çay iyi sonuç verebileceğini göstermiştir.
fidanlarının getirilmesiyle başlamıştır. Denemenin yapıldığı koşulların, çay
bitkisinin herhangi bir hastalık veya zararlı
Başlangıçta yurt dışından getirilen sorunu olmadan üretilmesine uygun olduğu
materyalin denenmesi için Karadeniz da belirlenmiştir. Son dönemlerde oldukça
62 Bölgesi seçilmiş, bu amaçla Rize’de ön geniş çay alanları organik üretim sistemine
adaptasyon denemelerinin yapılacağı dönüştürülmüştür. Organik sertifikalı çay
bir Çay Üretim İstasyonu kurulmuştur. Türkiye içinde ve dışında pazarlanmaktadır.
Tarım Bakanlığı memurlarından Zihni Çay üretim alanları toplamı 76 207 ha ve taze
Derin, bu araştırmaları yürütmekle çay yaprağı üretimi 1,3 milyon tondur.
©TOB

Şekil 47. Çay bitkisi


Türk çayının toplam ihracat değeri 18 milyon hariç) düzenli bahçeler olarak kurulmayıp,
ABD Dolarıdır. Çay tekeli 1984 yılında sona daha ziyade ev bahçeleri veya işletmeler
ermiştir. O günden bu yana çay üretimi içinde birkaç bitki şeklinde bulunur veya
Türkiye'nin önde gelen resmi çay şirketi genellikle de yabani bitkilerden hasat edilir.
olan Çaykur ve özel sektöre ait şirketlerce Trabzon hurması son yıllarda popüler hale
gerçekleştirilmektedir. gelmiş olup, güney ve batı Türkiye'de kapama
meyve bahçeleri kurulmuştur.
Diğer meyve türleri. Türkiye'de kocayemiş
(Arbutus unedo), ayıüzümü (Vaccinium Trabzon hurması ağaçlarının sayısı 2016
myrtillus), Trabzon hurması (Diospyros yılında 1,1 milyona, üretimi 34 650 tona
kaki), mersin (Myrtus communis), kuşburnu ulaşmıştır. Trabzon hurması genellikle
(Rosa canina) ve firenkinciri (Opuntia ficus- taze tüketilmekle birlikte son dönemlerde
barbarica) gibi birçok ikincil meyve türleri meyveleri bütün veya dilimler halinde
bulunmaktadır. Bu türlerin çoğu (D. kaki kurutularak da tüketilmektedir.

Sebzeler
Domates, biber ve patlıcan gibi en çok yetiştirme sistemlerinde topraksız kültür
yetiştirilen Solanaecae (Patlıcangiller) yaygındır. Antalya'nın Kumluca ilçesi,
familyası sebzeleri yerli türler olmayıp XV. Türkiye'de örtü altı tarımın ve domates,
yüzyıldan sonra Türkiye'ye girmiş olmasına biber, patlıcan ihracatının merkezi
rağmen, yüzlerce yıllık yoğun yetiştirilmeleri durumundadır. Akdeniz Bölgesi’ndeki Adana
sonrasında Anadolu bu türlerin ikincil ve Mersin illeri ile Ege Bölgesi, sezon dışı
çeşitlilik merkezi haline gelmiştir.
63
Türkiye, toplam sebze üretimi bakımından
dünya dördüncüsü, kavun ve karpuz
üretiminde dünya ikincisidir. Sebze
ihracatında domates ilk sırada yer alırken
bunu biber ve hıyar izlemektedir (Tablo 22).
Plastik tüneller, alçak ve yüksek tüneller,
seralar gibi örtü altı üretim sistemleri,
©T. Özata
özellikle Akdeniz ve Ege Bölgelerinde,
domates, hıyar ve karpuzun turfanda
üretiminde kullanılmaktadır. Örtü altı Şekil 49. Kereviz hasadı

Tablо 22. 2016 yılında Türkiye'nin en çok ihraç ettiği sebze türleri,
miktarı, değeri ve oranı
Sebze Miktar (t) % Değer (1000 ABD Doları) %
Domates 486 028 44,9 239 880 53,2
Biber 97 312 8,9 90 021 19,9
Kabak 59 715 5,5 33 905 7,5
Hıyar 47 812 4,4 28 175 6,3
Patates 191 136 17,6 22 778 5,1
Soğan 105 932 9,8 12 547 2,8
Kaynak: GTHB, 2017

Patlıcan 21 755 2,0 12 362 2,7


Havuç 73 767 6,8 10 855 2,4
Toplam 1 083 457 – 450 533 –
Türkiye’de açıkta yetiştirilen sebzelerin çoğu,
mevsiminde ana yemek olarak servis edilmek
üzere yurt içinde tüketilir. Türkiye'de
yetiştirilen ve yaz sebzeleri olarak bilinen
başlıca sebze türleri, patlıcan (Solanum
melongena), bamya (Abelmoschus esculentus),
kabak (Cucurbita pepo), fasulye (Phaseolus
vulgaris), bezelye (Pisum sativum) ve börülce
(Vigna sinensis)'dir.
©İ. Danyeli

Turpgiller familyası türlerinden lahana


(Brassica oleracea var. capitata), karalahana
(B. o. var. acephala), alabaş (B. o. var.
Şekil 50. Serada marul hasadı
gongylodes) ve karnıbahar (B. o. var.
sebze yetiştiriciliği açısından çok önemlidir. botrytis) dışında diğer familyalardan
İhracata yönelik olarak tesis edilen örtü altı da kereviz (Apium graveolens), pırasa
işletmelerinin çoğunda soğuk depolama ve (Allium ampeloprasum), enginar (Cynara
paketleme tesisleri de bulunmaktadır. scolymus) ve bakla (Vicia faba var. major),
kışlık olarak yetiştirilen sebzelerdir.
Ege Bölgesi’nde örtü altı sebze yetiştiriciliği Marul (Lactuca sativa), hıyar (Cucumis
iki yolla yapılmaktadır; (1) enerji sativus ve C. flexuosus), domates (Solanum
maliyetlerinin nispeten yüksek olmasından lycopersicum), brokoli (B. oleraceae var.
dolayı jeotermal kaynaklarla ısıtılıp topraksız italica) tüm yıl boyunca salata olarak
yetiştiricilik yapılan modern seralar, (2) tüketilen türlerdir. Karpuz (Citrullus
64 sadece ilkbahar ve sonbaharda kullanılan lanatus) ve kavun (Cucumis melo) sıcak yaz
ısıtmasız plastik seralar. dönemlerinde tüketilen başlıca sebzelerdir.
İlkbahar ve sonbaharda iki dönem halinde aktif İkincil sebze türleri. Doğadan toplanarak
olan ısıtmasız seralarda yapılan üretimlerde ve sebze şeklinde tüketilen 600'den fazla
soğuk kış ayları boyunca sebze açığı ortaya bitki türü vardır. En çok toplanan sebze
çıkmaktadır. İlkbahar aylarında yetiştirilecek türlerinden bazıları ebegümeci (Malva
olan sebzelerin fideleri, bu dönemde spp.), madımak (Polygonum spp.), kaldırık
yetiştirilmektedir. Soğan, sarımsak ve pırasa (Trachystemon orientalis), hayıt (Vitex agnus-
Türk yemeklerinde çok kullanılan Allium castus), rezene (Foeniculum vulgare) ve
cinsi sebzelerdir. Türkiye’de yaklaşık 70 tanesi yabani kuşkonmaz (Asparagus spp.)’dır.
endemik olan 170’den fazla Allium türü vardır.
Marmara Bölgesi en fazla soğanın yetiştirildiği
yerdir. Soğan, yeşil yaprakları kadar yumruları
için de yetiştirilir. MÖ 2600-2100 yıllarına
ait Sümer tabletlerinde sarımsaktan söz
edilmektedir. Taşköprü ilçesi sarımsaklarıyla
meşhur olup coğrafi işaret almıştır.

Bağcılık
Asma (Vitis vinifera). Tarihsel olarak, üzüm
her dönemin en önemli tarım ürünlerinden
©A. Işık

biri olmuştur ve bugün de aynı önemini


korumaktadır. Uzun yetiştiricilik ve kullanım
geçmişi, asma genetik kaynaklarının Şekil 51. Pazarlamaya hazır kavunlar
zenginleşmesine yol açmıştır. Türkiye'de miktarı bakımından Ege Bölgesi, Akdeniz’in
asma genetik kaynaklarının korunmasından önünde yer alır. İki bölgenin ortak sofralık
sorumlu ana enstitü, Türkiye'nin dört bir çeşitleri arasında Sultani Çekirdeksiz,
yanından toplanan yaklaşık 1 200 yerel üzüm Razaki, Italia, Yalova İncisi, Hatun Parmağı,
çeşidinin tarla gen bankası olarak korunduğu, Müşküle, Bozcaada Çavuşu, Parmak ve Çiftlik
Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü’dür. bulunurken, renkli sofralık üzüm çeşitleri
Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü, arasında Alphonse, Lavallée, Karakerik, Trakya
Tekirdağ’daki materyalin emniyet yedeğini İlkeren, Lival, Muscat Hamburg, Ribol, Kozak
korumakla görevlidir. Buralardaki materyalin Siyahı, Horozkarası, Tekirdağ Çekirdeksizi,
tamamı morfolojik ve moleküler olarak Pembe Germe, Red Globe ve Hönüsü vardır.
karakterize edilmiş ve uluslararası kabul
görmüş kurallara uygun olarak kaydedilmiştir. Kuru üzümler. Türkiye 2016 yılında küresel
toplam çekirdekli ve çekirdeksiz kuru üzüm
Toplam tarım arazilerinin %1,1’inde üretiminin %22'sini karşılayarak bu alanda
bağcılık yapılır, bu alanlardan toplam ilk sırayı almıştır. Türkiye'de üretilen toplam
meyve üretiminin %13,1’i kadar üzüm elde kuru üzümün %66'sı çekirdeksiz olup bunun
edilir. Üzüm hemen hemen tüm bölgelerde %75'i ihraç edilmektedir. Sultani Çekirdeksiz
yetiştirilmekle beraber, her bölgede ve Yuvarlak Çekirdeksiz çeşitleri en fazla
yetiştirilen çeşitler ve ürünün kullanım yetiştirilen çekirdeksiz üzüm çeşitleridir.
alanları önemli ölçüde değişiklik gösterir.
Kurutmalık üzümler, bir ön işlemden sonra
Sofralık üzümler. Türkiye, sofralık üzüm doğrudan güneş altına serilerek kurutulur.
üretiminde Çin'den sonra ikinci sırada Kuru üzümlerin büyük bir kısmını, kurutma
yer alır. Akdeniz Bölgesi sofralık üzüm işlemi öncesi su kaybını ve kurutmayı
yetiştirilen bağ alanlarının toplam genişliği hızlandıran alkali (potasyum karbonat) 65
açısından birinci sırayı alırken bunu Ege çözeltisi içine batırılan Sultani Çekirdeksiz
Bölgesi izler. Buna karşılık elde edilen ürün çeşidi oluşturmaktadır.

©A. T. Kural

Şekil 52. Bağ


Kükürt ile muamele edilerek kurutulan olmuştur. Aynı yıl toplam üzüm üretiminin
üzümlerin rengi çok soluk olmaktadır. yaklaşık %12'si şarap üretimi için işlenmiştir.
Çekirdeksiz üzümler hem iç hem de dış Son 20 yılda şarapçılık sektöründe, hem yerli
pazar için taze olarak da pazarlanmaktadır. hem de yabancı şaraplık üzüm çeşitlerinden
Üretimin bir kısmı şarap ya da damıtık içki üretilen şarap ile önemli gelişme kaydedilmiş
sektörüne gider. Ünlü Türk alkollü içkisi ve şarap kalitesi önemli ölçüde yükselmiştir.
olan rakı, çekirdeksiz üzümden elde edilen
alkolden yapılmaktadır. Denizli ve Ankara illerinde yetişen Kalecik
Karası üzüm çeşidinden yapılan kırmızı
Akdeniz Bölgesi’nde Kilis ve Güneydoğu şaraplar çok beğenilmektedir. Denizli,
Anadolu Bölgesi’nde Gaziantep, Adıyaman,
Antalya, Gaziantep, Adıyaman, Elâzığ ve
Mardin ve Diyarbakır illeri, kuru üzüm
Malatya illerinde yetiştirilen Boğazkere ve
üretimine en fazla katkı veren illerdir. Orta
Diyarbakır ilinde yetişen Öküzgözü de diğer
Anadolu, güneyindeki Nevşehir ve Konya
illeriyle bağcılık açısından ikinci en önemli iki ana yerli üzüm çeşitleridir.
bölgedir. Bu bölgenin önde gelen üzüm Üretilen üzümün sınırlı bir miktarı
çeşitleri arasında Kilis Besni, Kilis Rumi, sirke, üzüm suyu ve hardaliye (hardal ile
Besni, Rumi, Horozkarası, Karadimitrit, çeşnilendirilmiş üzüm suyu) yapımında
Çalkarası, Banazi Siyahı, Kerküş ve Sergi
kullanılır. Bu ürünler özel olarak belirli yerel
Karası bulunmaktadır.
çeşitlerden üretilmekle beraber, kısmen
Şaraplık üzümler. Türkiye'nin şarap üretim de üzümün taze olarak pazarlanamayan
hacmi 2016 yılında yaklaşık 120 milyon litre kısmının kullanımıyla üretilmektedir.

66
©E. Şahin

Şekil 53. Üzüm hasadı


Tuvana kralı Varpalavas ve tanrısı Tarhundas’ın
tasvir edildiği MÖ VIII yüzyıla ait İvriz kaya kabartması
Hitit uygarlığından kalmış olan anıt, Türkiye’nin Tuvana Kralı Varpalavas’ı tasvir eden sağdaki
en iyi korunmuş olan tarım anıtıdır. Karaman daha kısa boylu insanın elinin yukarı doğru
ilindeki anıt yaklaşık 4,2 m uzunluk ve 2,3 kaldırılmış olması, Tarhundas’a olan saygısını
m genişliğindedir. Kabartma üzerinde solda, ifade etmektedir.
diğerinden daha büyük olarak tasvir edilen,
elinde buğday başakları ve kemerinden sarkan Tarhundas’ın yüzünün ön tarafında ve
üzüm salkımları ile üretkenliği tasvir eden insan Varpalavas’ın arkasında bulunan Luwian
kabartması Tuvana tanrısı Tarhundas’tır. hiyeroglifleri, aşağıdaki gibi deşifre edilmiştir:

“Ben hakim ve kahraman Tuvana Kralı Varpalavas


Sarayda bir prens iken bu asmaları diktim,
Tarhundas onlara bereket ve bolluk versin”

67

©Halkapınar Belediyesi
Süs bitkileri
Türkiye'nin fiziksel ve iklim koşulları, çok Crocus (safran), Muscari (müşkürüm), Tulipa
çeşitli süs bitkilerinin üretimi için çok (lale), İris (süsen), Eminium (yılanbıçağı),
uygundur. Florasında ham madde olarak Biarum (yılanpancarı), Pancratium
veya kullanıma hazır durumda binlerce süs maritimum (kum zambağı), Hyacinthus
bitkisi türleri vardır. Yalova ve Antalya illeri orientalis (sümbül) ve Gentiana lutea (sarı
hem örtü altı hem de açık alan koşullarında afat) cinslerine ait türlerin tamamının ihracı
süs bitkisi üretimi için muazzam bir yasa ile yasaktır.
potansiyele sahiptir. Örtü altı yetiştiricilik
daha çok yetiştirme mevsimini uzatmak için Belirli sayıda olmak üzere bazı türlerin
yaygın şekilde kullanılmaktadır. Süs bitkisi doğadan toplanarak veya yetiştirilmek
üretimi Antalya ili için önemli bir sektör suretiyle ihracına izin verilmektedir. Bazı
olup karanfil, Gerbera, çöven ve Lisianthus türlerin ticaretine ise sadece yetiştirilmek
öne çıkan bitkilerdir. Üretimde ilk sırayı alan için izin verilir. Yalova Atatürk Bahçe
karanfilin çoğu ihraç edilmektedir. Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü’nde
bir geofit koleksiyonu oluşturulmuştur.
Türkiye, Galanthus elwesii (kardelen), Türkiye’nin florası birçok tanınmış botanikçi
G. woronowii (akçabardak), Eranthis araştırmacılar tarafından derinlemesine
hyemalis (sarıkokulu), Anemone blanda araştırılmıştır. Yok olma riski altında
(dağlalesi), Leucojum aestivum (gölsoğanı), olan bazı türler, ilgili devlet kurumları
Cyclamen hederifolium (kandilkökü), yanında, Yalova’daki Karaca Arboretum
C. coum (yersomunu) ve C. cilicicum ve İstanbul’daki Nezhat Gökyiğit Botanik
(şeytankabalağı) gibi çok değerli yumrulu Bahçesi gibi özel koleksiyonlarda koruma
68 süs bitkileri türlerinin çeşitlilik kaynağıdır. altına alınmıştır.
Yumrulu ve soğanlı bitkilerin uluslararası
ticareti, TOB tarafından her yıl belirlenen Flora ve ekolojik koşulların zenginliği,
kontenjanlara tabidir. Türkiye'de çok çeşitli süs bitkilerinin
yetiştirilmesine ve pazarlanmasına olanak
Türkiye’de, Orchidaceae (Salepgiller), vermiştir. Süs bitkileri yetiştirme alanları ve
Nyphaceae (Nilüfergiller) familyalarının üretilen çiçek türlerinin sayısı Tablo 23'te
tüm türleri ile Allium (soğan, sarımsak vb.), verilmiştir.
©M. Koru

Şekil 54. Lale tarlası


Tablо 23. Süs bitkileri yetiştirme alanları ve üretilen kesme çiçek bitkisi yumru sayısı (2016)
Bitki Alan, m2 Sayı
Dağlalesi 10 400 1 188 000
Freesia 155 989 17 820 150
Gerbera 1 136 032 128 063 850
Glayöl 586 900 15 068 000
Gül (kesme) 1 808 882 89 415 150
Gypsophilla 252 040 17 980 040
Süsen 24 650 1 038 000
Karanfil 4 823 955 593 260 930
Kasımpatı 637 215 44 915 925
Lale 413 430 40 601 005
Zambak 767 589 13 310 185
Lisianthus 152 864 9 521 500
Nergis 415 560 13 808 850
Orkide 18 750 269 000
Altınbaşak 127 900 18 302 500
Statice 27 000 183 000
Sümbül 44 870 1 568 350
Şebboy 161 199 6 425 640
Diğer kesme çiçekler 384 012 25 256 300
Alt toplam 11 949 237 1 037 996 375

Kaynak: GTHB, 2017


İç mekân bitkileri 1 312 793 38 150 927
69
Dış mekân bitkileri 34 721 572 412 227 915
Soğanlar 597 305 25 337 330
Toplam 48 580 907 1 513 712 547

©O. Ermetin
Bahçe bitkileri yetiştiriciliğiyle ilişkili kültürel kullanımlar ve değerler
Festivaller ve sergiler. Güreş geleneğinde için düzenlenen etkinliklerle bilinir. Antalya
zeytinyağının rolü gibi, bazı özel ürünlerin ilinde düzenlenen Altın Portakal Film Festivali
kültürel değerlerle ilişkisinden daha önce ve Adana ilinde düzenlenen Altın Koza Film
söz edilmişti. Geçmişte belirli kültürel Festivali buna örnek olarak verilebilir.
geleneklerdeki yeri nedeniyle çok sayıda
boya bitkileri yetiştirilmiştir. Birçok il, belirli Ayrıca, Türkiye 2016 yılında Antalya ilinde ilk
bitkilerin kullanımıyla yapılan ürünler ve Bahçecilik Uluslararası Fuarı'na ev sahipliği
portakal çiçeği, domates, karpuz, enginar, yapmıştır. EXPO 2016’nın teması olarak "çiçek
yabani otlar, incir, üzüm, siyez, gernik veya ve çocuk" seçilmiştir. Davet edilen 190 ülke bu
bağ bozumu festivali gibi muhtelif bitkiler organizasyona muhteşem etkinliklerle katılmıştır.

70
©TOB

Şekil 55. EXPO 2016 açılış töreni


©TOB

Şekil 56. Bitki heykellerine bir örnek


Geleneksel Türk mutfağı
Ulusal Türk mutfağı yemek listesinde, zeytinyağı patlıcan, kabak çiçeği, dolmalık kabak, enginar,
ile hazırlanan etsiz sebze yemeklerinin ayrı bir kereviz kökü ve enginar içine, etli veya etsiz
yeri vardır. Neredeyse tüm restoranların yemek olarak hazırlanan harcın doldurulmasıyla yapılan
listesinde soğuk olarak servis edilen zeytinyağlılar "dolma", aynı malzemelerin asma, lahana veya
yer alır. pazı yapraklarına konarak sarılmasıyla yapılan
Zeytinyağı sığır ve kuzu etinin tadını “sarma” gibi yemekler vardır.
zenginleştirmesinden dolayı, birçok etli sebze
Karadeniz mutfağı, kara lahananın bolca
yemeklerinin hazırlanmasında diğer bitkisel
kullanıldığı, lahana çorbası, lahana sarması,
veya hayvansal yağlar yerine daha çok kullanılır.
Zeytinyağıyla yapılan bazı tipik Türk yemekleri fasulye turşusu, tuzlanmış kiraz ve pişmiş
arasında, patlıcan içinin kıyma, soğan, domates, yumurta ile haşlanmış pazı yaprağı gibi yerel
sarımsak ve maydanoz karışımı doldurularak yemeklerle bilinir. Antep fıstığı veya ceviz
yapılan "karnıyarık”; yine patlıcan içine soğan, kullanarak yapılan baklava, özellikle dini
domates, sarımsak ve maydanoz karışımı bayramlar gibi özel günlerde konuklara sunulan
doldurularak yapılan “imam bayıldı"; veya biber, vazgeçilmez Türk tatlısıdır.

71

©İ. Aysündü
72
©S. Konyalı
Tıbbi ve Aromatik Bitki
Genetik Kaynakları

©T. Akay

Lavanta hasadı

Bölüm V
Paeonia x kayae
©E. Kaya
T
ıbbi bitkilerin geçmişi insanlık Tıbbi ve Aromatik Bitkiler (TAB) Türkiye'de
tarihi kadar eskidir. Bitkilerin ağırlıklı olarak mide ve böbrek hastalıkları,
beslenme ve giyim ihtiyaçlarının ateş, soğuk algınlığı ve öksürük, kanama ve
karşılanmasındaki önemine ek olarak, yaralar, mantari ve bakteriyel enfeksiyonlar,
zamanla insan sağlığı üzerindeki etkilerinin yanıklar ve ağrıları, böcek ısırığı ve
fark edilmesiyle, çeşitli bitkisel ilaçlar zehirlenmesi, grip, ishal, romatizma,
geliştirilmiş ve hastalıkların tedavisinde uykusuzluk, yorgunluk ve halsizlik, sarılık,
kullanılmıştır. Farklı kültürlerde yapılan gerginlik, siroz, kanser ve kardiyo-vasküler
etno-botanik araştırmalar, yeni bitkisel hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.
ilaçların keşfine yardımcı olmuştur. Geleneksel tıpta en yaygın olarak kullanılan
Bitkilerin tıbbi amaçla kullanımına dair en Türkiye kaynaklı TAB, Tablo 24'te
eski kayıtlardan bazıları, 5 000 ila 3 000 yıl sunulmaktadır.
öncesinde, Sümer ve Asur kültürlerinden
XX. yüzyılın teknolojik yenilikleri, özellikle
250'den fazla farklı bitkinin tıbbi amaçla
de sentetik ilaçların geliştirilmesi ile sosyal
kullanıldığını göstermektedir.
ve politik değişiklikler, bitkilerin tıbbi amaçla
Türkiye'de günümüzde olduğu gibi geçmişte kullanımının son derece azalmasına neden
de çok çeşitli kültür ve geleneklere sahip olmuştur.
toplulukların yaşamasının doğal sonucu
Bununla birlikte 1990 sonrası dönemde
olarak, Anadolu'da büyük bir geleneksel tıp
TAB’in farklı özelliklerinin ve kullanım
birikimi oluşmuştur. Günümüzde Adana
alanlarının belirlenmesi yanında bazı sentetik
ili sınırları içerisinde yer alan Anavarza'lı
ilaçların ciddi yan etkilerinin ortaya çıkması
Pedanius Dioscorides (MÖ 90-40) tarafından
sonucu, TAB yeniden popüler hale gelmiştir.
kaleme alınan De Materia Medica, Anadolu
halk tıbbı üzerine en eski ve kapsamlı belge Tıbbi bitkiler pazarı Türkiye’de yılda 3 milyar 75
olarak kabul edilebilir. ABD Doları seviyesindedir. En önemli ihraç

©B. Kalenderli

Haşhaş hasadı
Tablо 24. Türkiye’de geleneksel tıpta en fazla kullanılan tıbbi ve aromatik bitkiler
Bilimsel adı Türkçe adı Bilimsel adı Türkçe adı
Achillea millefolium Civanperçemi Lycopodium annotinum Kibritotu
Aconitum anthora Kaplanboğan Malva neglecta Ebegümeci
Alkanna tinctoria Havaciva otu Mandragora autumnalis Adamotu
Althae officinalis Hatmi Matricaria chamomilla Almanpapatyası
Anethum graveolens Dereotu Melissa officinalis Oğulotu
Anthemis nobilis Papatya Mentha piperita Nane
Artemisia absinthium Acı pelin Momordica chantia Kudret narı
Atropa belladonna Güzelavratotu Myrtus communis Mersin
Borago officinalis Hodan Nerium oleander Zakkum
Calendula officinalis Aynısafa Nigella sativa Çörekotu
Capparis spinosa Kebere Ocimum bacilicum Reyhan
Capsella bursa-pastoris Çoban çantası Origanum minutiflorum Toka kekik
Ceratonia siliqua Keçiboynuzu Origanum onites Bilyalı kekik
Chelidonium majus Kırlangıçotu Paeonia mascula Ayıgülü
Chenepodium album Aksirken Papaver rhoeas Gelincik
Cichorium intybus Hindiba Papaver somniferum Haşhaş
Conium maculatum Baldıran Peganum harmala Üzerlik
Coriandrum sativum Kişniş Pimpinella anisum Anason
Crocus sativus Safran Pistacia terebinthus Menengiç
Cuminum cyminum Kimyon Polygonum cognatum Madımak
76
Cyclamen cilicium Yersomunu Polygonum bistorta Çimen eveleği
Datura stramonium Boru çiçeği Portulaca oleracea Semizotu
Delphinium staphisagria Hezaren Primula officinalis Çuhaçiçeği
Digitalis lanata Yüksükotu Rosmarinus officinalis Biberiye
Dracunculus vulgaris Yılanbıçağı Rubia tinctorum Kökboyası
Drimia maritima Örümcekotu Rumex acetosella Labada
Ecballium elaterium Eşek hıyarı Ruscus aculeatus Tavşanmemesi
Equisetum vesicaria Atkuyruğu Ruta graveolens Sedefotu
Ferula communis Çakşır Salvia fructicosa Adaçayı
Foeniculum vulgare Rezene Sambucus nigra Mürver
Galanthus elwesii Kardelen Scolymus hispanicus Şevketi bostan
Gentiana lutea Gentiyan Silybum marianum Devedikeni
Geranium tuberosum Turnagagası Tanacetum balsamita Pireoyu
Glycyrrhiza glabra Meyan Teucrium polium Acıyavşan
Gundelia tournefortii Kenger Thymus sepyllum Kekik
Gypsophila arrostii Çöven Tilia cordata Ihlamur
Hyoscyamus niger Banotu Tribulus terrestris Çobançökerten
Hypericum perforatum Kantaron Trigonella foenum-graecum Çemen
Inula viscosa Andızotu Tussilago farfara Öksürükotu
Kaynak: Baydar, 2012

Laurus nobilis Defne Urtica dioica Isırganotu


Lavandula stoechas Lavanta Valeriana officinalis Kediotu
Leucojum aestivum Gölsoğanı Viscum album Ökseotu
Liquidambar orientalis Sığla Vitex agnus-castus Hayıt
©A. Çınar
Şekil 57. Kekik (Thymus cilicicus)

ürünleri kekik, adaçayı, defne, biberiye, parçalarının belirlenmesi, materyalin


kimyon, çörekotu, kişniş, rezene, çemen, doğru zamanda toplanması, uygun şekilde 77
kebere, defne, oğulotu, kırmızı biber, çöven kurutulması, nakliyesi, depolanması
ile resmi kanallarla önceden belirlenmiş ve hasat edilen malzemesinin uygun
miktarlar dahilinde olmak kaydıyla gölsoğanı şekilde ambalajlanması, hassas kimyasal
(Leucojum aestivum), kandilkökü (Cyclamen ekstraksiyon yönteminin uygulanması,
hederifolium) ve kardelen (Galanthus elwesii) kimyasal maddelerin uygun ortamlarda
gibi yumrulu ve soğanlı bitkilerdir. depolanması, kullanımı, özütlenmiş
Gül, kekik, adaçayı ve turunçgillerin işlenmiş materyalin uygun dozlarda kullanılması,
ya da yarı-işlenmiş uçucu yağları ile morfin, birden fazla bitki veya ekstreleri kullanılması
oleoresin, reçine, absolü ve zamklar gibi durumunda bunların uygun doz ve şekillerde
ekstraktlar, ihracat listesinde yer alan tıbbi karıştırılması gibi bazı koşulların sağlanması
ve aromatik bitki ürünleridir. TAB’a olan gerekir. TAB ve bunlarla ilişkili geleneksel
rağbetin artmasıyla birlikte toplumda daha bilgi üzerine bir araştırma altyapısı mevcut
kaliteli ürünlere olan talep de artmıştır. olmakla beraber yukarıda sıralanan
Yüksek kaliteli TAB ürünleri elde edebilmek konuların çoğu aynı zamanda başka bilim
için, uygun bitki türleri ve kullanılacak dallarının da ilgi alanıdır.

Safran tarlası gübreleniyor


©S. Altın
Doğadan toplamaya karşılık yetiştiricilik
Bitkisel ilaç, ilaç ve kozmetik ürünleri TAB’ın doğadan toplanması. Çoğu ülkede
ticaretinde ham madde olarak kullanılan olduğu gibi, TAB Türkiye’de genellikle doğal
TAB, doğadan toplanarak veya insan habitatlarından toplanmaktadır (Şekil 58).
eliyle yetiştirilerek elde edilmektedir. TAB Avrupa’nın 1 000’den fazla yerli çeşidinin
ticaretiyle yerel düzeyde uğraşanlar, ham yaklaşık %90’ı doğadan toplanmaktadır.
maddeyi doğadan toplayanlardan veya Bu ürünlerin piyasaya arzı, kurutulmuş
yetiştirenlerden temin etmektedir. Tarladan bitki parçaları (kök, rizom, yaprak, gövde,
hasat veya doğadan toplama sonrası elde kabuk, çiçek, meyve, tohum), çeşitli bitki
edilen materyal, yerel tüccarlar veya köy parçalarının karışımı veya tüm bitki şeklinde
kooperatiflerince yerel veya bölgesel olmaktadır.
tüccarlara satılır. Artan talep doğal bitki
Doğadan TAB’ın toplayıp kurutan ve ham
popülasyonlarının aşırı düzeyde sömürülme
madde olarak piyasaya sunanlar, genellikle
riskini doğurmuş olmakla beraber bunların
kırsal kesimde yaşayanlardır (Şekil 59).
yetiştiriciliğine olan ilgiyi de artırmıştır.
Sonuç olarak TAB’ın sistematik ve çevresel
Türkiye’de yetişen TAB’ın yaklaşık 200 türü açıdan sürdürülebilir bir şekilde toplanması
dışsatım potansiyeline sahip olmakla beraber ve işlenmesi, kırsal kesimin dar gelirli
bunlardan 70-100 kadarı ihraç edilmektedir. insanına, yeni gelir kapıları ve iş olanakları
TAB’ın küçük çaplı da olsa yetiştiriciliği, sağlamaktadır (Şekil 60).
hem kırsal kalkınmada gelir getirici bir
Bitkilerin doğadan ticari boyutlarda ve
etkinlik, hem de hedef türlerin doğadan
büyük miktarlarda köklenerek toplanması,
aşırı toplanmasından doğacak zararların
78 çok ciddi genetik kayıplara ve toprak
azaltılması için bir seçenek olabilir. AB
erozyonuna neden olmaktadır. Uzun
ülkelerinde, TAB'ın iyi tarım uygulamaları
yıllardır bu şekilde yapılan toplamalar,
ile üretimi ve uygun işleme tekniklerinin
birçok türün doğal habitatlarındaki
izlenebilirliği ve dokümantasyonu konuları,
popülasyonlarının küçülmesine
giderek daha da önem kazanmaktadır.
neden olmuştur. Aşırı hasat sonucu
Farklı kullanıcıların farklı beklentileri ve popülasyonları tehlikeye düşen türlerin,
gereksinimleri olmakla beraber, etken varlık ve genetik çeşitliliklerinin
madde miktarı, güvenlik, izlenebilirlik, uzun vadeli olarak sürdürülebilmesi
arz ve talep gibi konular tüm TAB için için bunların korumaya alınması,
geçerlidir. Bitkilerin iyi tarım koşulları etkin kullanımlarının sağlanması ve
uyarınca yetiştirilmesi, kalite ve güvenlik yetiştiriciliğinin yapılması gereklidir.
sağlamak üzere tüm uygulama ve işlemlerin,
TAB’ın yetiştiriciliği. Doğadan toplama,
belirlenmiş standart işletim prosedürleri
ürünün istenen miktar ve gerekli zamanda
kapsamında ve tam izlenebilirliklerini
tedarik edilmesinin sürdürülebilir bir
sağlayacak şekilde eksiksiz olarak
yolu değildir. Sistematik araştırma,
belgelenmesi anlamına gelir.
geliştirme ve üretim, sürdürülebilir ürün
Yaklaşık olarak 350 adet TAB’ın yurt içinde temininin temellerini oluşturur. TAB’ın
alım ve satımı yapılmakla beraber, bunlardan yetiştirilmesinin, doğadan toplamaya göre
sadece 100 kadarı uluslararası ticarete konu bazı avantajları olmakla beraber, maliyetin
olmaktadır. Bu türlerin sürdürülebilir hasadı yüksek olması, yetiştiriciliğinin güç olması
ve yetiştiriciliğinin teşvik edilmesi, gelecek gibi sorunların çözülmesi gereklidir. Her
kuşakların ihtiyaç duyacakları ürünlerin durumda, doğadaki türlerin ürün sağlama
sağlanabilmesi için gereklidir. koşulları ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
©A. Çınar
Şekil 58. Doğadan toplanan bir örnek: Sideritis congesta
79

©F. Tekin

Şekil 59. Diyarbakır’da doğadan toplanıp pazarlanan yabani bitkiler


©F. Tekin

Şekil 60. Fritillaria imperialis


80
Haşhaş (Papaver somniferum), çay mor reyhan en fazla Güneydoğu Anadolu
(Camellia sinensis), anason (Pimpinella Bölgesi'nde yetiştirilmektedir.
anisum), kimyon (Cuminum cyminum),
Dünyada TAB’ın ticaretini düzenleyen
rezene (Foeniculum vulgare), kişniş
CITES ve Avrupa Yaban Hayatı ve Doğal
(Coriandrum sativum), kebere (Capparis
Yaşam Ortamlarının Korunmasına
spinosa), çemen (Trigonella foenum-
İlişkin Bern Sözleşmesi gibi uluslararası
graecum), çörekotu (Nigella sativa),
düzenlemeler, Türkiye'nin hedef yaşam
kekik (Origanum onites), adaçayı (Salvia alanlarındaki sürdürülebilirliği sağlamak
officinalis), nane (Mentha piperita), reyhan için tek başına yeterli olamamaktadır.
(Ocimum basilicum), oğulotu (Melissa Bu nedenle, TAB’ın sürdürülebilirliğinde
officinalis), yağ gülü (Rosa damascena), başarı sağlamak için ulusal mevzuatın
lavanta (Lavandula intermedia), safran oluşturulması ve benimsenmesi gereklidir.
(Crocus sativus), şerbetçi otu (Humulus
lupulus), kenevir (Cannabis sativa), biber Bu bağlamda FAO, Türkiye’de TAB’ın
(Capsicum annuum) ve susam (Sesamum sürdürülebilir kullanımına yönelik olarak
indicum) gibi ekonomik öneme sahip teknik kapasite oluşturma çalışmalarına
birçok TAB’ın, Türkiye’de uzun yıllardır destek vermektedir. Örneğin FAO’nun
yetiştiriciliği yapılmaktadır (Şekil 61 ve 62). desteklediği “Türkiye’nin Batı Akdeniz
Bölgesi’ndeki Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin
Belirli TAB’ın yetiştiriciliğinde öne çıkan Korunması ve Yetiştirilmesi” (Protection
bölgelerimiz vardır. Örneğin çay, safran ve and Cultivation of Medicinal and Aromatic
kenevir Karadeniz Bölgesi'nde, şerbetçi otu Plants in West Mediterranean Region in
Marmara Bölgesi'nin güneyinde, haşhaş Turkey) adlı proje 2012-2014 yılları arasında
Ege ve Akdeniz Bölgelerinde, biber, nane ve uygulanmıştır.
©A. Çınar
Şekil 61. Origanum onites
81

©A. Çınar

Şekil 62. Salvia officinalis


82

Yaşlı adam safran hasadında


©G. Demir
TAB’ın ilaç ve agro-endüstride kullanımı
Türkiye’deki ilaç firmaları, çoğunluğu TAB’ın Türkiye’de tedavi amacı yanında
evrensel boyutta kullanılan formül içerikli çay, tatlandırıcı, içecek, kokulandırıcı,
geniş bir ürün yelpazesine sahiptir. İlaç kozmetik, parfüm, süs bitkisi, düzenleyici,
endüstrisi, fermentasyon, ekstraksiyon antibiyotik, antioksidan ve agro-kimyasal
ve sentezleme yoluyla antibiyotikler olarak da kullanım alanları vardır. Koku
ve analjezikler gibi aktif maddeler de moleküllerince zengin olan bazı aromatik
üretmektedir. bitkiler, su / buhar damıtma, solvent
süperkritik sıvı ekstraksiyonu, manuel
TAB ekstraksiyonunun genel teknikleri, hidrolik presleme, vb. yöntemlerle uçucu yağ
maserasyon, infüzyon, kaynatma, presleme, üretimi için kullanılmaktadır.
damıtma ve perkolasyon, organik solventler
Temel olarak gıda, sabun, deterjan, kozmetik,
ve süperkritik CO2 ile ekstraksiyon ve sulu
parfüm kolonya ve losyon sanayiinde
alkol fermentasyonu gibi yöntemleri içerir.
kullanılmak üzere aromatik bitkilerden
Afyonkarahisar’daki Afyon Alkaloidleri elde edilen ana izolatlar, uçucu yağlar ve
Fabrikası, 1977 yılından bu yana, dünya aromatik sular olmaktadır. Türkiye’de yağ
ilaç sanayiinde kullanılmakta olan morfinin gülü, kekik, defne, adaçayı, lavanta, biberiye,
%20’sinden fazlasını karşılamaktadır. Bu mersin, turna gagası, anason, kimyon ve
fabrika haşhaş kapsüllerinden solvent turunçgillerden uçucu yağlar üretmektedir.
ekstrasyonu yoluyla morfin, kristalize Bunun yanında, konsantreler, absolüler,
morfin, morfin sülfat, baz kodein, oleoresin, hidrosol, reçineler, terebentin,
kodein fosfat ve kodein hidroklorid de pomat, balmumu ve sakız gibi aromatik özler 83
üretmektedir. de üretilmektedir.

Endemik bir armut türü Pyrus serikensis


©A. Çınar
Kırsal kalkınma ve gelir elde etmede TAB’ın yeri
Günümüzde TAB’dan elde edilen doğal yağından yapılan sabunlar yaygın olarak
ürünlere olan yoğun talep sonucu, bunların kullanılmaktadır.
toplanması ve yetiştirilmesi, yaygın ve
ekonomik değer üreten uygulamalar haline Yüksek kaliteli standart defne yaprakları
gelmiştir. Doğal kaynakların usulünce temizlenme, kurutma ve boylamanın
kullanımı, gelecek nesiller için istihdam ardından baharat olarak ihraç edilmektedir.
olanakları sağlamanın yanı sıra, kırsal Türkiye her yıl, 32 milyon ABD Dolarının
halkın ekonomik kalkınmasına da yardımcı üzerinde bir getiri karşılığında 11 000 tondan
olacaktır. Sürdürülebilir hasat, tüm doğadan fazla defne yaprağı ihraç etmektedir.
toplanan türler ve habitatları için en önemli Türkiye’de TAB’ın kırsal kalkınmadaki
koruma stratejisidir.
rolüne diğer bir örnek de Ege Bölgesi'nin
Defne (Laurus nobilis) Türkiye'de doğadan Denizli ve Manisa illerinde yapılan kekik
toplanan bitkilerden biridir (Şekil 63). (Origanum onites ve O. vulgare ssp. hirtum)
Bu bitki Akdeniz Bölgesi'nin tüm sahil yetiştiriciliğidir. Bu yolla özellikle Denizli’de
şeridi boyunca yetişmekte, yaprakları ve çok sayıda düşük gelirli çiftçi, 2000 yılından
meyveleri toplanarak kuru defne yaprağı bu yana tütün (Nicotiana tabacum) yerine
ve uçucu yağlar üretilmektedir. Defne kekik (O. onites) yetiştirmektedir (Şekil 64).

84

Zahter (Thymbra spicata)


©A. Çınar
©B. Çıngay
Şekil 63. Defne çiçekte
85

©A. Karagöz

Şekil 64. Tarlada kekik


Türkiye’deki salepler ciddi tehdit altında!

©M. Geçit

©M. Tutar
Şekil 65. Salep Şekil 66. Göbekli salep
(Ophrys umbilicata) yumruları
Türkiye’de yaklaşık 1 000 adet geofit (yeraltı
depo organları olan bitkiler) türü vardır. "Glucomannan" adlı nişasta benzeri besleyici
Bunların çoğunluğu hem süs bitkisi hem de bir polisakkarit içeren salep unu, ünlü Türk
tıbbi bitki olarak kullanılma potansiyeline dondurmasının, meşrubat ve tatlılarının ana
sahiptir. maddesidir. Bir kilogram kuru salep için, yaklaşık
1 000 orkide yumrusu gereklidir. Bu nedenle
Türkiye, 26 cins ve 271 taksona ev sahipliği yumruları büyük miktarlarda toplanmaktadır.
86 yaptığı Salepgiller (Orchidaceae) familyası
üyelerince çok zengindir. Sahlep, Orchis Çoğu salep türlerinin toprak altında
(60 takson, 1 endemik), Ophrys (105 takson, sadece birkaç yumru yapmaları nedeniyle
36 endemik), Serapias (10 takson), Platanthera popülasyonları aşırı toplama karşısında yok olma
(4 takson) ve Dactylorhiza (40 takson, tehdidi altındadır. Bununla birlikte, türlerin
14 endemik) cinslerine ait yumrularından elde kültürel yöntemlerle üretime alınması için
edilen un şeklinde bir üründür. araştırmalar devam etmektedir.
©M. Geçit

Salep
Türkiye: Adaçayları ve dağçaylarının ülkesi

©A. Çınar
Şekil 67. Adaçayı (Salvia fruticosa)

Ballıbabagiller (Lamiaceae) familyasının bir kısımlarında buhar damıtma yoluyla imbiklerde


üyesi olan adaçayı (Salvia) türleri, uçucu yağlar adaçayı yağı üretilmektedir.
ve aromatik kimyasalların kaynağı olarak değerli
TAB’lardır. Adaçayı türleri özellikle Akdeniz Yine Ballıbabagiller familyasından olan
Bölgesi'nde hem doğadan toplanmakta hem de dağçayının (Sideritis), 45 türü ve 15 alt türü
yetiştiriciliği yapılmaktadır. Dünyada 700 kadar vardır (40 endemik takson). Dağçaylarının tüm
adaçayı türü olmakla beraber bunlardan sadece az türleri tam çiçeklenme aşamasında toplanır,
bir kısmı ekonomik değere sahiptir. kurutulur, daha sonra herbalistlere satılır
veya paketlenerek ihraç edilir. Türkiye'de
Türkiye florasında 99 tür ve 14 alttürü olan S. congesta (başakçayı), S. erythrantha (morçay), 87
adaçayının 59 adet taksonu endemiktir. S. pisidica (eldivençayı), S. libanotica ssp.
Bunlardan Salvia fruticosa (adaçayı) ve linearis (torosçayı), S. perfoliata (fincançayı),
S. tomentosa (şalba) genellikle doğadan toplanır. S. stricta (tilkikuyruğu çayı), S. sipylea (sipil
Adaçayı yaprakları çoğunlukla bitki çayı olarak, çayı), S. trojana (sarıkız çayı) ve S. tmolea (sivri
kısmen de geleneksel ilaçların yapımında çay) bitkisel çay olarak en çok ihraç edilen ve
kullanılır. Ayrıca, Ege Bölgesi'nin güney tüketilen türlerdir.

©M. Geçit

Türkiye’de yakın zamanda keşfedilen türlere bir örnek: Crocus musagecitii


Isparta’nın gül suyu ve lavantaları
©H. Baydar

Şekil 68. Isparta’da bir gül yağı fabrikası

Isparta ili, yağ gülü (Rosa damascena) ve bu iki ürünün ana üretim merkezi durumunda
88
lavanta (Lavandula x intermedia) yetiştiriciliği olup, Mayıs ve Haziran aylarında gül
ve endüstrisinin büyüklüğü nedeniyle çiçeğinden dolayı pembe, Temmuz ve Ağustos
“Türkiye’nin Gül ve Lavanta Vadisi” olarak aylarında lavanta çiçeklerinden dolayı mor
bilinir. Şehir 130 yıldan daha uzun bir süredir renklere dönüşür.

Gül yağı ve suyu

Yağ gülü, parfüm ve kozmetik endüstrilerinde


kullanılan çok değerli uçucu yağlar içerir.
Isparta Vadisi, Bulgaristan'ın Kazanlak Vadisi
ile birlikte dünyanın en önemli gül yağı üretim
merkezidir.

Isparta ilinde yağ gülü yetiştiriciliği ilk


kez 1888 yılında başlamış ve ilk gül yağı
Osmanlı İmparatorluğu döneminde İsmail
Efendi (1840-1915) tarafından 1892 yılında
damıtılmıştır. Bugün, Isparta, Burdur, Denizli ve
Afyonkarahisar illerinde her yıl 3 000 ha alandan
hasat edilen yaklaşık 12 500 ton (toplamın
yaklaşık %80'i Isparta ilinden gelmektedir) taze
gül çiçeği işlenmektedir.

Bölgenin iklim ve toprak özellikleri, yağ


gülü yetiştiriciliği için idealdir. Çiçeklenme
©H. Baydar

mevsiminde (Mayıs ve Haziran) hava nemi,


bulutluluk, güneşlenme ve yağış koşulları,
yüksek verim ve kaliteli gül üretimi için çok
uygundur. Yağ gülü yetiştiriciliğinde 10 000'den Şekil 69. Isparta’da gül bahçesi
fazla aile çalışmaktadır. Son 25 yıldır dünya Almanya, Fransa, Japonya, İsviçre, Belçika,
piyasalarında organik gül ürünlerine olan İngiltere, diğer Avrupa ülkeleri ve ABD'ye ihraç
talep sonucu, günümüzde Isparta ilindeki gül edilmektedir. Organik gül ürünleri, geleneksel
dikim alanının yaklaşık %10'u organik üretime ürünlerden %20 daha yüksek bir değerden
ayrılmıştır. Organik gül yağı ağırlıklı olarak pazarlanmaktadır.

Lavanta

Lavanta yetiştiriciliği Isparta ilinde 1971 yılında


başlamış ve dikim alanları hızla genişlemiştir.
Hasat zamanında, çiçek kümeleri kesilip demetler
halinde toplanır. Kuru çiçek üretimi için demetler
iyi havalanan, gölge bir ortama serilir. 5 kg taze

©H. Baydar
lavanta çiçeğinden 1 kg kuru çiçek elde edilir. Yağ
üretimi için, taze çiçek demetleri, buhar damıtma
ünitelerine alınır. 1 kg lavanta yağı üretmek için
yaklaşık 50 ila 70 kg taze çiçek gerekir. Şekil 70. Isparta’da lavanta tarlaları

89

©F. Düşünceli

Lavanta
Muğla lalesi (Fritillaria mughlae)
©M. Tekşen
Orman Ekosistemlerinin
Genetik Çeşitliliği

©A. İnce

Bölüm VI
©M. Türkeş
O
rmanlar, insanlığa gıda, yakıt, barınak, Bu hizmetlere ek olarak orman ekosistemleri,
temiz hava ve su, ilaç, gelir kaynağı, özellikle kırsal alanlardaki ormana bağımlı
istihdam, dinlenme, rekreasyon gibi topluluklar için gıda güvenliği, yoksullukla
maddi-manevi birçok ekonomik, ekolojik, mücadele ve sürdürülebilir kalkınmada
sosyo-kültürel, faydalar sağlayan doğal hayati öneme sahiptir.
kaynaklardır. Bir ekosistem olarak orman,
içinde ağaçlar, bunlara eşlik eden bitkiler, Ormanlar, genel olarak dağlık alanlarda
hayvanlar ve mikroorganizmaların belirli bir yer almakta olup 2017 verilerine göre ülke
dengede, birbiriyle etkileşim içinde bulunduğu yüzölçümünün %28,6’sını (22,3 milyon ha)
canlı bir sistemdir. kaplamaktadır. Karadeniz, Akdeniz,
Marmara ve Ege Bölgeleri daha yüksek
Orman ekosistemleri, sağladıkları ekosistem oranda ormana sahipken, Doğu Anadolu,
mal ve hizmetleri bakımından önemlidir. Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu
Ormanlar tarafından sağlanan ekosistem mal Bölgelerinin orman varlığı daha düşüktür.
ve hizmetleri aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Ormanlar sadece kereste kaynağı değil, aynı
ƒƒ Kaynak (odun ve odun-dışı orman zamanda pek çok odun-dışı orman ürünün
ürünleri), de kaynağıdır. 2016 yılında endüstriyel
ƒƒ Biyosfer hizmetleri (biyolojik çeşitliliğin kullanım için kereste üretimi 17 009 998 m3,
korunması, iklim düzenleme), yakıt tüketimi için 4 877 067 m3 olmuştur.
ƒƒ Ekolojik hizmetler (su, toprak, sağlık ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın (OSİB)
güvenlik), verileri doğrultusunda aynı yıl 54 odun-
ƒƒ Fiziksel aktivite hizmetleri (rekreasyon, dışı orman ürününden toplam 53 043 ton
boş zaman faaliyetleri, avcılık, eko- üretim sağlanmıştır. Yıllar itibariyle temel
turizm, spor), odun-dışı orman ürünleri üretimi Şekil 71 93
ƒƒ Sosyal aktivite hizmetleri (kültürel, ve Türkiye’nin önemli odun-dışı orman
manevi, tarihi). ürünleri listesi Tablo 25’de verilmiştir.
600
586

500

429
400
350

306
300
246

200

131 144
119 120
95 87
100
37 40 35 56
31
Kaynak: OSİB, 2018

0
2002

2003

2004

2005

2006

2007

2008

2009

2010

2011

2012

2013

2014

2015

2016

2017

Şekil 71. Türkiye’nin odun-dışı orman ürünleri üretim miktarı


Tablо 25. Bazı odun-dışı orman ürünlerinin hasat alanları ve miktarları
Bilimsel adı Türkçe аdı Bitkinin toplanan organı Üretilen alan, ha Üretim miktarı, t
Cyclamen spp. Sıklamen Soğan 14 492 5 276
Castanea sativa Kestane Meyve 65 808 40 388
Pinus pinea Fıstık Çamı Meyve 60 870 48 445
Arbutus spp. Koca Yemiş Meyve 39 724 15 693
Ceratonia siliqua Keçi boynuzu Meyve 27 049 4 397
Crataegus spp. Alıç Meyve 12 207 9 099
Kaynak: OGM, Odun Dışı Ürün ve Hizmetler Dairesi Başkanlığı, 2017

Pyrus spp. Ahlat Meyve 3 592 13 212


Malus sylvestris Yabani elma Meyve 2 778 3 023
Rosa canina Kuşburnu Meyve 10 223 1 720
Cistus spp. Laden Yaprak 138 405 61 499
Erica spp. Funda Yaprak 10 900 3 633
Rosmarinus officinalis Biberiye Yaprak 7 128 5 646
Thymus, Origanum,
Kekik, Ada Çayı,
Satureja, Thymbra, Yaprak, çiçek 328 889 26 315
Zahter, Dağ çayı
Salvia, Sideritis
Tilia cordata Ihlamur Yaprak, çiçek 12 640 868
Laurus nobilis Defne Yaprak, meyve 128 600 311 270
Myrtus communis Mersin Yaprak, çiçek 23 412 12 676
Rhus coriaria Sumak Tohum 17 375 7 278

94
©A. İnce

Şekil 72. Ormanda hasada hazır kestane meyvesi


Türkiye orman biyoçeşitliliğinin durumu ve özellikleri

T
ürkiye'deki orman ekosistemleri
batıdan doğuya ve kuzeyden güneye
yapı, kompozisyon ve işletme şekilleri
bakımından büyük farklılıklar gösterir.
Avrupa-Sibirya Fitocoğrafik Bölgesi, yaprak
döken ormanlar (kayın, kestane, gürgen),
nemli ve yarı nemli iğne yapraklı ormanlar
(karaçam, sarıçam, ladin, göknar), kurak
meşe ve çam ormanları (meşe, karaçam,
fıstık çamı) ve çalılıkları (yalancı maki ve

©A. İnce
meşe, gürgen) barındırır.
Akdeniz Fitocoğrafik Bölgesi, kermes meşesi, Şekil 73. Akdeniz ormanı
sandal, sakız, mersin, defne gibi maki ve garik
formasyonlarının elementlerinden oluşur.
Kıyı ve düşük rakımlı alanlar kızılçam, orta
ila yüksek rakımlı (1 000-1 900 m) alanlar
karaçam, Toros göknarı, sedir ve ardıç
ormanları ile kaplıdır. İran-Turan Fitocoğrafik
Bölgesi, İç Anadolu’da meşe ve ardıç karışımı
ormanlar ve karaçam ormanlarının baskın
olduğu bozkırlar; geçiş bölgelerinde meşe ve
95
ardıç ormanları ve Doğu Anadolu da meşe
ormanları ile kaplıdır.

©A. İnce
Türkiye'nin orman ekosistemleri, çok
sayıda kuş, endemik bitki ve yaban hayatı Şekil 74. Karstik kireçtaşı üzerinde Akdeniz ormanı

©A. İnce

Şekil 75. İğneada Longoz Ormanı Milli Parkı


türleri için uygun yaşam alanları sunar.
Bu ekosistemler, birçok kültür bitkilerinin
yabani akrabaları ve mantar türlerine de ev
sahipliği yapar.
Türkiye ormanlarının yaklaşık %62'si
(13,9 milyon ha), karışık orman ağaç
türlerinin %10'dan az olduğu homojen
ormanlardır. İğne yapraklı, yaprak döken ve
karışık ormanların oranları sırasıyla; %48,
©A. İnce

%33 ve %19'dur. İğne yapraklı ormanlar,


deniz seviyesinden ağaç sınırına kadar
Şekil 76. Ormanlar kış ayları boyunca kuşlar değişen yüksekliklerde bulunur. Yaprak
ve yabani hayvanların yem kaynağıdır
döken ormanlar ise, Türkiye'nin kuzeyi
boyunca yaygın ve nispeten kesintisiz bir
şekilde bulunur. Ormanların çoğu doğaldır.
Ormanların yarısı “üretken” olarak
sınıflandırılır ve kapalılık oranı %11'in
üzerindedir. Diğer yarısı ise çeşitli
oranlarda bozuk orman niteliğindedir.
Ormanların yaklaşık%77'si tam gelişmiş,
geri kalanı ise çalılık, gençlik veya kesilmiş
ağaç kütüklerinin sürgünleri şeklindeki
©TOB

96 baltalık ve gençleştirme ormanlarıdır.


Türkiye ormanlarının dağılımı Şekil 78'de
Şekil 77. Karadeniz bölgesi ormanı verilmiştir.
Kaynak: OGM, 2017

Verimli orman Çıplak alan Bataklık alanlar


Bozulmuş orman Özel orman Baraj gölleri

Şekil 78. Türkiye Ormanlarının Dağılımı (2015)


Türkiye'nin orman biyoçeşitliliği, yerinde ve arboretumlarda egzotik bitki türleri de
(in-situ) ve alan dışında (ex-situ) olmak bulunabilmektedir. Türkiye'de 1969 yılında
üzere iki yaklaşımla korunmaktadır. Orman sistematik ağaç ıslahı faaliyetleri başlamış
biyoçeşitliliğinin in-situ korunma alanlarını, ve 1993 yılında kızılçam (Pinus brutia),
gen koruma ormanları ve tohum meşcereleri karaçam (Pinus nigra), sarıçam (Pinus
yanı sıra milli parklar, tabiatı koruma sylvestris), sedir (Cedrus libani), doğu kayını
alanları, biyosfer rezervi ve tabiat parkları (Fagus orientalis) ve Kazdağı göknarı (Abies
gibi alanlar oluşturmaktadır. Orman ağaç nordmanniana subsp. equi-trojani) gibi en
türlerinin genetik çeşitliliğinin korunması yaygın ve değerli ağaç türlerini kapsayan
için toplam 42 ağaç türü için yaklaşık Ulusal Orman Ağaç Türlerini Yetiştirme
260 gen koruma ormanı bulunmaktadır. Programı devreye girmiştir.
Gen koruma ormanları, orman ağacı
Tablо 26. TOB tarafından yönetilen in-situ ve ex-situ
türlerinin doğal yaşam alanlarındaki genetik orman koruma kategorileri listesi, 2018
çeşitliliğini korumak ve özel planlar ile Koruma birimi (çoğunlukla in-situ) Sayı Alan (ha)
yönetmek üzere seçilmektedir. Tohum
Milli Parklar 43 846 053
bahçeleri ise tüm Türkiye’de yayılmış olan 35
türün tohumlarının üretilmesi için özellikli Tabiat Parkları 243 106 453
coğrafi bölgelerde ve seçkin özelliklere sahip Tabiatı Koruma Alanları 30 46 797
üst kalitede doğal meşcereler arasından Tabiat Anıtları 112 7 488
seçilmiştir. Biyosfer Rezervi 1 27 152

Genetik kaynakların korunması için Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları 81 1 189 308
uygulanan bir diğer yaklaşım ise, tohum Muhafaza Ormanları 55 250 033

Kaynak: TOB, 2018b


bankaları, tohum bahçeleri, tohum Gen Koruma Ormanları 308 42 093
stantları, botanik bahçeleri, arboretum, 97
Tohum Meşcereleri 321 42 350
tohum depolama merkezleri gibi ex-situ
Tohum Bahçeleri 185 1 424
koruma çalışmalarıdır. Botanik bahçeleri

©İ. Sevimler
©A. İnce

1 413 hektarı kapsayan 12 ağaç türü için 179 birinci derecede sorumlu kuruluş Orman
adet tohum bahçesi bulunmaktadır. Orman Genel Müdürlüğü’dür. Doğa Koruma ve Milli
98 ekosistemlerinin korunmasına yönelik Parklar Genel Müdürlüğü (DKMPGM),
çalışmalar Tablo 26'da özetlenmektedir. Türkiye'nin orman ekosistemleri ile birlikte
sulak alanlar, dağlar ve deniz gibi diğer
Orman genetik kaynakları, TOB bünyesinde ekosistemler ile birlikte Türkiye'nin doğal
korunmakta ve yönetilmekte olup bu konuda kaynakları ve biyoçeşitliliğini korumaktan
sorumlu ana birimdir. Türkiye ormanlarının
tamamına yakın kısmı (%99'dan fazlası)
devlet mülkiyetinde olup Orman Genel
Müdürlüğü tarafından yönetilmektedir.
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel
Müdürlüğü tarafından da doğal kaynakların
korunması, çölleşme ve erozyonla
mücadele konularında strateji ve politika
dokümanlarının geliştirilmesine yönelik
çalışmalar yürütülmektedir.
Sürdürülebilir orman yönetimi üzerine
çok sayıda yasal düzenleme ile bunları
destekleyici politikalar ve yönetmelikler
geliştirilmiştir. Türkiye Ulusal Ormancılık
Programı 2004-2023 sürdürülebilir orman
©M. Türkeş

yönetimi için ana politika belgesidir. Türkiye


Cumhuriyeti Anayasası (Madde 169),
Şekil 79. Kazdağları Milli Parkında Abies 6831 sayılı Orman Kanunu, Orman
nordmanniana subsp. equi-trojani ormanı Amenajman Planlaması Yönetmeliği
(2008), aynı konudaki destekleyici yasa ve
yönetmeliklerdir.
Ormanların sürdürülebilir yönetimini
geliştirmeye yönelik ana politika,
“ormanlardan, ekosistem yönetimi yaklaşımı,
bütünleşik planlama ve ormancılık
faaliyetlerinin entegre planlaması ve
uygulanması yoluyla ormancılık ile ilgili
organizasyonlar ve diğer paydaşlarla iş birliği
içinde yararlanmaktır”.
Türkiye nüfusunun yaklaşık %10'u, orman
kaynaklarının yaşamlarında çok önemli
bir rolü olan ve önemli geçim kaynağı
sunan orman köylerinde veya orman
bitişiğindeki yerleşimlerde yaşamaktadır.
Orman ekosistemlerinin yönetiminden

©TOB
sorumlu kurumlar, son yıllarda orman
ekosistemlerinden elde edilen gelirin Şekil 80. Honaz Dağı Milli Parkında
Pinus nigra ormanı
artırılmasında rol oynayan, odun-dışı
orman ürünlerine büyük önem vermektedir. dolayı kent sakinlerinin de bu alanları
Ormanların sunduğu biyolojik çeşitlilik, kullanma ve faydalanmaya yönelik eğilimleri
çevresel ve sosyal işlevler gibi sebeplerden giderek artmaktadır.
99

©TOB

Şekil 81. Beydağları Milli Parkında Pinus brutia ormanı


Kestane (Castanea sativa) – Türkiye’nin çoklu işleve sahip ağacı

Kestane, Türkiye'deki kırsal kalkınma ve Yıllık 62 904 tonluk üretimiyle Türkiye, 2017
kırsal ekonomiye önemli ölçüde katkıda yılında dünya kestane üreticileri arasında üçüncü
bulunmaktadır. Kestane ağacı yakacak odun ve sırada yer almıştır.
kereste; inşaat ve diğer mobilya endüstrisine
Türkiye’de yaklaşık 200 000 ha ormanlık alandan
ham madde olarak ve ayrıca diğer ahşap ürünleri kestane toplanmakta olup ürünün bir bölümü
yapımı için de kullanılır. Bazı bölgelerde ihraç edilmekte, geri kalanın bir kısmı şekerleme
kestaneden, kimyasal tanenler yerine kullanılan üretimi ve iç tüketimde kullanılmaktadır.
tanen özütü çıkarılır. Kestane çiçeklerinden Türkiye’nin kuzeydoğusu ve Kafkaslar, kestanenin
üretilen bal, yüksek perakende fiyatlarına en yüksek genetik çeşitliliğini barındıran doğal
ulaşabilen önemli bir odun-dışı orman ürünüdür. yayılış alanlarıdır.

100
©A. İnce

Şekil 82. Kestane çiçeği


©A. İnce

Şekil 83. Kestane balı yapımının ilk aşaması


Sığla ağacı (Liquidambar orientalis) – risk altındaki yerli bir tür

Bu tür, Türkiye'nin güneybatısındaki dar bir


alan ile Yunanistan'ın Rodos adasında 1 000
m'ye kadar yükseltilerde doğal dağılım gösterir.

Günlük ağacı olarak da bilinen sığla, orman


ağaçları arasında nadir bir özellik olarak,
bir çeşit balzam üretmektedir. Bu madde
kabuğun yarılması sonucu ortaya çıkan
sıvının toplanması yoluyla elde edilir. Ağacın
özsuyunun işlenmesiyle üretilen yağ, sabun
ve kozmetik sanayiinde sabitleyici olarak
kullanılmaktadır.

Balzamdan cilt tedavilerinde de yararlanılır.


Sığla ağacı antik çağlardaki ritüellerde, kötü
ruhları kovmak için tütsü olarak kullanılmıştır.
Doğal dağılım alanı 1947 yılında 7 000 ha olan
sığla ağacı, günümüzde yaklaşık 503 ha ile
©A. Karagöz

sınırlıdır. Ağaçların pek çoğu, daha fazla sığla


yağı üretmek için derin şekilde yarıldıklarından
dolayı zarar görmüştür. IUCN'ye göre, duyarlı
kategorisinde yer almaktadır.
Şekil 84. Fethiye’de sığla ormanı

101

©Marmaris Milli Parklar Müdürlüğü

Şekil 85. Sığla ağacının tohum kapsülü


Defne (Laurus nobilis L.) – mitolojilerden gelen bir ağaç

Defne, Batı ve Orta Karadeniz, Marmara, Türkiye, dünyada en önemli kuru defne yaprağı
Ege ve Akdeniz Bölgelerinde 600-800 m arası üreticisi ve satıcısıdır.
yükseltilerde doğal olarak yayılış gösteren ve
5-10 m kadar büyüyebilen bir bitkidir. Odun
kalitesi düşük, güçlü kokuya sahip, aromatik
bir bitkidir. Yaz ve kış ayları boyunca yeşil
kaldığı için ölümsüzlük sembolü olarak bilinir.
Antik Yunanistan’da defne Apollo'ya ithaf
edilmiştir.

Defne, Akdeniz Bölgesi’ne özgü, aromatik


özellikte, herdem yeşil, parlak yapraklı bir ağaç
ve büyük çalı türüdür. Kimya endüstrisinde
parfüm, sabun, gıda, ilaç ve cila yapımı gibi
geniş bir kullanım alanı vardır. Yaprak ve
meyveler uçucu yağlar içerir. Meyvelerden
elde edilen yağ, sabun yapımında kullanılır.
Bitki, Akdeniz mutfakları arasında çok çeşitli

©A. Karagöz
tariflerde kullanılan bir baharat kaynağıdır.
Yapraklar, yemek pişirirken veya soslar içinde
bütün olarak kullanılır. Defne yaprakları,
gıda hazırlama işlerinde tatlandırıcı olarak tek
başına kullanılabilmektedir. Şekil 86. Defne ağacı

102
©B. Çıngay

Şekil 87. Defne çiçeği


Fıstık çamı (Pinus pinea) – değerli bir ürün veren orman ağacı

Fıstık çamı Türkiye'de 100 000 ha bir alanda, saf


veya kızılçam (Pinus brutia) ile karışık olarak
görülür. Özel ağaçlandırma alanlarında da
yaygın olarak kullanılmaktadır. Olgun fıstık
çamı ağaçları, büyük ve yuvarlak bir taç ve tipik
şemsiye formu ile kolayca tanınabilir.

En geniş yayılım gösterdiği yer batı Anadolu’nun


İzmir-Bergama (Kozak) ve Aydın-Koçarlı
ilçeleridir.

Çam fıstığı, kereste üretiminden ziyade odun-dışı

©N. Yakışıklı
orman ürün olarak değerlidir. Ağaçlar dikimden
8-10 yıl sonrasında ekonomik olarak işletilmeye
başlanır ve 80-100 yaşlarına kadar fıstık üretimi
devam eder. Şekil 88. Çam fıstığı ormanı

103

©N. Yakışıklı

Şekil 89. Hasat edilmiş çam fıstığı kozalakları


104
©İ. Sevimler
Hayvan Genetik
Kaynakları Çeşitliliği

©S. Altın

Bölüm VII
©C. Gezici
T
ürkiye’nin koşulları hayvan geçmişe göre çok değişmemiş olup, büyük
yetiştiriciliği için oldukça elverişlidir. bir kısmı halen geleneksel sistemlerle
Çiftçilerin çoğu geleneksel olarak yetiştirilmektedir.
kendi ihtiyaçlarını karşılamak için az sayıda
Küçük ve büyükbaş hayvan sayısı 2009
da olsa büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı
yılından 2015 yılına kadar önemli
hayvan yetiştirmektedir. oranda artmış, 2016’da küçük bir değişim
Geçmişin aksine, büyükbaş hayvanların göstermiştir (Şekil 90).
çoğu entansif yetiştiricilik koşullarında Bu eğilim, hayvansal ürünlerde elde edilen
daha iyi besleme ve bakım yanında daha iyi önemli artışla, hayvancılık sektöründe daha
veterinerlik hizmeti alarak yetiştirilmektedir. entansif üretim sistemlerine doğru geçişle
Küçükbaş hayvanlar içinse durum gerçekleşen yapısal değişimi göstermektedir.
60 000 16 000

14 000
50 000

12 000
40 000
10 000

30 000 8 000

6 000
20 000
107
4 000
10 000
2 000

Kaynak: TÜIK, 2018


0 0
1991 1996 2001 2006 2011 2016

Şekil 90. 1991’den 2016’ya küçükbaş ve büyükbaş hayvan sayıları

©K. Yılmaz
Mera kaynakları
Meralar binlerce yıldır hayvan yeminin Uzun yıllar boyunca aşırı otlatma nedeniyle,
temel kaynağıdır. XX. yüzyıl başlarında meralar sadece verimliliğini değil kalitelerini
Türkiye nüfusu 12 milyon civarındayken de kaybetmiştir.
bu dönemde doğal mera alanlarında görece
Hayvanlarca tercih edilen bitkilerin, bitki
az sayıda küçükbaş hayvan bulunmaktaydı.
örtüsü içindeki oranı %10 ile 20 arasındadır.
Bu durumda da ciddi bir mera yönetimi
Bölgeler ve otlatma baskısına bağlı olarak
problemi yaşanmamaktaydı.
değişmek üzere, meraların bitkiyle kaplı
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, ülkenin alanı %10 ile 50 arasındadır.
%58’ini kapsayan 44 milyon ha doğal
Meralar halen ruminant hayvanların ham
otlatma alanı yaklaşık 20 milyon hayvanı
protein ihtiyacının yaklaşık %69’unu, nişasta
barındırmaktaydı.
ihtiyacının %62’sini ve kaba yem ihtiyacının
İkinci Dünya Savaşı sonrasında, hayvan %33’ünü karşılayarak hayvan beslemede
sayıları neredeyse aynı kalırken otlatılan alan önemli rol oynamaktadır. İhtiyaç duyulan
43 milyon hektara düşmüştür. O zamandan yemin geri kalanı, yem bitkileri yetiştiriciliği,
bu yana, hayvan sayılarında keskin bir konsantre yem, tane yemler, tahıllar, tahıl
düşüş olmuş, mera alanları ise tarımın samanı, tarımsal sanayi yan ürünleri ve
mekanizasyonu ve meraların tarla açmak kalıntılarıyla karşılanmaktadır.
için sürülmesi ile daha da ciddi bir azalma
Mera bozulması, hayvan verimliliğini
göstermiştir.
düşüren en önemli faktördür. Bunun başlıca
Mera ve çayır alanları günümüzde 14,6 nedenleri ise sürü sahiplerine otlattıkları
108
milyon hektara kadar gerilemiştir (Şekil 91). hayvan sayısının azaltılması, otlatma
Türkiye’nin meralarında otlayan hayvan süresinin kısaltılması veya mevsiminde
sayısı, otlatma kapasitesinin dört katından otlatma gibi otlatma baskısını azaltmak için
fazladır. mera amenajman yöntemlerinin uygulaması
yönünde teşviklerin olmayışıdır.
Mera alanlarının coğrafi bölgelere göre
dağılımı, Türkiye içindeki payları ve ortalama Nüfusun sosyal ve ekonomik koşulları hızla
yem verimleri Tablo 27’de verilmektedir. değişmektedir. Kırdan kente göçün bir
©M. Ceylan
sonucu olarak, çiftçilikle geçinen insanların Tablо 27. Mera alanlarının coğrafi
2016 yılında oranı %18,9'a gerilemiştir. bölgelere göre dağılımı

Yerleşik düzene geçme sonucu kırsal kesimde Mera alanı Mera verimi
Bölgeler %
otlatma alanlarında iş gücü eksikliği ortaya (ha) (kg/ha)
çıkmıştır. Kırsal kesimin genç nüfusunun Doğu Anadolu 5 485 449 37,5 900
çoğunluğu, yılın on ayına kadar kısmını
İç Anadolu 4 570 182 31,3 450
şehirlerde çalışarak geçirmektedir.
Karadeniz 1 533 605 10,5 1 000
İşgücü ihtiyacı, çoban kiralayarak veya Güneydoğu Anadolu 1 012 576 6,9 450
yetiştiricilik maliyetlerini düşürecek Ege 802 879 5,5 600

Kaynak: GTHB, 2017


stratejiler uygulayarak karşılanmaktadır. Akdeniz 659 334 4,5 500
Kırsalda yaşayan nüfus azalırken, alanda
Marmara 552 662 3,8 600
uzmanlaşan yetiştiricilerin hayvan sayıları
Toplam 14 616 687
artmaktadır.

50 000

45 000

40,000

35,000

30 000
Alan, 1 000 ha

25 000

20 000
109
15 000

Kaynak: TÜIK, 2018


10 000

5 000

0
1940 1950 1960 1980 2000 2010 2015 2016
Yıllar

Şekil 91. 1940 ve 2016 yılları arasında mera alanlarındaki değişim

©B. Birdir
Mera Kanunu
Meralar hayvanlar için temel yem kaynağını için kullanımına izin verilmemektedir.
oluştururken, aynı zamanda bitki genetik
Kanun ayrıca aşırı otlatmayı engelleyen
kaynaklarına da ev sahipliği yapmaktadır.
hükümleri de içermektedir. Kanun ile,
Sürekli bozulan mera koşulları devleti acil
kurulacak komisyonların mera alanlarının
restorasyon ve koruma önlemleri almaya
otlatma kapasitelerini belirlemesi ve daha
zorlamıştır.
sonra köylere otlatma hakkı vermesi
Mera kaynaklarının sürdürülebilir tasarlanmıştır.
kullanımı için temel yöntem ve kuralları
Göçer otlatıcılık, çobanların hareketlerini ve
düzenleyen “Mera Kanunu” 1998 yılında
otlatma haklarının düzenlenmesi hususları
kabul edilmiştir. Kanun, meraları köylere,
da yasada yer almıştır. STK'ların önemi ve
belediyelere ve köy topluluklarına tahsis
doğal kaynakların korunmasında oynadıkları
etmeyi amaçlamaktadır.
rol de yasaca tanınmakta ve iş birlikleri
TOB, meraların tespit, tahdit ve ilgili tüzel desteklenmektedir.
kişilere tahsis edilmesinde, işlem sonucu
Kanunun yürürlüğe girmesinden bu yana
belirlenen mera alan sınırlarının tapuca tescil
komisyonlar, meraların tahsisi için otlatma
edilmesinde yetkili kurumdur.
kapasitelerinin belirlenmesi, tahdidi ve
Kanuna göre mera alanları, kiralayanların tahsis edilecek köyleri belirlemek üzere
merayı iyileştirmeyi kabul etmesi ve diğer çalışmaktadır. 2015 yılı sonunda toplam
bazı koşullar altında kiralanabilmektedir. mera alanının %40'ından fazlası (6,2 milyon
Mera olarak ayrılan alanların başka amaçlar ha) köylere tahsis edilmiştir.
110
©A. F. Sönmez
Meraların coğrafi bölgeler itibarıyla durumu
Karadeniz Bölgesi. Türkiye’nin mera için çok uygundur ve flora; Festuca
gelişimine en uygun iklime sahip olan valesiaca (meşe yumağı), Koelaria
bölgesidir. En verimli alpin meralar cristata (sorguçlu gümüşotu), Thymus
bölgenin doğusunda yer alır. Yıllık squarrosus (kekik), Agropyron ile Elymus
ortalama kuru madde üretimi 1 000 kg/ (ayrık), Bromus (brom), Poa (salkımotu),
ha’dır. Bölge meralarının diğer bölge Medicago (yonca), Onobrychis (korunga),
meralarına göre bir diğer avantajı da Trifolium (üçgül), Sanguisorba (çayır
otlatma mevsiminin daha uzun olmasıdır. düğmesi), Artemisia (yavşan) ve Teuchrium
Karadeniz’in yüksek kesimlerindeki verim (acıyavşan) gibi istenen mera bitkileri
en yüksek düzeydedir. Bu nedenle çobanlar yönünden çok zengindir. Bölgenin büyük
yazın yüksek yaylalara göçer ve otlatma kısmındaki zorlu topoğrafik ve iklim
sezonu sonuna kadar buralarda kalır. koşullar nedeniyle Doğu Anadolu, özünde
Bu türlü göçer otlatma ya da geleneksel bir hayvancılık bölgesidir. Meraların
göçebelik bölgede yaylacılık olarak bilinir ortalama kuru ot verimi 900 kg/ha
(Şekil 92). Sonuçta oluşan otlatma baskısı, civarındadır. Yayla tarzı göçer otlatma bu
ormanlık alanlar da dahil olmak üzere bölgede de yapılmaktadır.
oldukça yüksektir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi. En yoğun
Doğu Anadolu Bölgesi. Bu bölgede birim otlatma bu bölgede yapılmaktadır. Yarı
alanda daha az hayvan bulunduğundan kurak iklim koşulları nedeniyle meralar
meraların durumu ülkenin geri kalanına Haziran sonunda erkenden kurumaktadır.
göre daha iyidir. İklim mera büyümesi Bölgede bir miktar göçer otlatma da yapılır.
111

©S. Altın

Şekil 92. Karadeniz Bölgesi’nde yaylaya giderken


Bahar ve yaz otlatması çok az olduğundan garik) ile Akdeniz Bölgesi’ne benzer.
hayvanların bir kısmı Doğu Anadolu’daki Meraların verimi 600 kg/ha civarındadır.
meralara ya da batıdaki Toros Dağları’nın
güneydoğu kesimlerine taşınmaktadır. Marmara Bölgesi. Bu bölge çoğunlukla
Ortalama kuru ot verimi 450 kg/ha’dır. etansif hayvan yetiştiriciliği yapılan bir
bölge olup, meralar açısından önemi
Akdeniz Bölgesi. Deniz seviyesinden diğer bölgelere göre düşüktür. Meraların
500 m yüksekten itibaren ana vejetasyon ortalama verimi 600 kg/ha’dır.
makidir ve baskın bitki küçük bir çalı olan
kermes meşesi (Quercus coccifera)’dir. İç Anadolu Bölgesi. İç Anadolu birkaç
Büyükşehirlerin etrafında bir miktar yüksek dağ dışında geniş ve yüksek
entansif hayvancılık yapılsa da, bölge bir platodur ve Karadeniz, Akdeniz ve
büyükbaşların otlaması için uygun Doğu Anadolu Bölgelerinde yapılan
değildir. Ülkedeki keçi popülasyonunun yaz otlatması için uygundur. Yıllık
yaklaşık çeyreği bu bölgede bulunur. yağış miktarı 250 ile 500 mm arasında
Meraların ortalama verimi 500 kg/ha’dır. değişir. Sıcak yazlardan dolayı, meralar
yaz başında kurur. Otlatma baskısı çok
Güneydoğu Anadolu’da olduğu gibi, yoğun olduğundan bitkiler toprağı daha
düşük rakımlarda vejetasyon çok erken fazla koruyamaz. En çok görülen bitkiler
kuruduğundan hayvan sahipleri yedi ila
Thymus squarrosus, Festuca valesiaca,
sekiz ay boyunca hayvanlarını (Karadeniz
Agropyron cristatum, Poa bulbosa ve
ve Doğu Anadolu Bölgeleri’ndeki gibi)
Artemisia fragrans’tır. Bu meralar
daha yüksek rakımlara taşır ve otlatma
Türkiye’nin en az verimli meralarıdır.
sezonunun sonunda geri döner.
Yıllık yem verimi 450 kg/ha’dır. Hayvanlar
112
Ege Bölgesi. Bu bölgenin şartları yaz ayları boyunca genellikle nadas
karakteristik Akdeniz makisi (maki veya topraklarında ve anızlarda otlatılır.

Çiftlik hayvan genetik kaynakları


Arkeolojik bulgular koyun ve Gıda ve tarım için evcilleştirilen hayvanlar
keçilerin Anadolu’ya komşu bölgelerde arasında inek, koyun, tavuk, keçi ve domuz
evcilleştirildiklerini göstermektedir günümüzde de küresel çapta yaygın şekilde
(Şekil 93). Anadolu’da görülen evcil yetiştirilen başlıca türlerdir. Bu hayvanlara ek
hayvanların tür ve ırk çeşitliliği, farklı olarak, sayıca ve genetik çeşitlilik açısından
dönemler boyunca bu bölgede yaşamış farklı
öne çıkan at, arı, bıldırcın, deve, eşek,
kültürlerin refahlarının bir göstergesidir.
güvercin, ipek böceği, kaz, kedi, keklik,
Bugün, Türkiye’nin hayvan genetik
kaynakları zenginliği, çok çeşitli çevresel ve köpek, manda, ördek, sülün ve tavşan türleri
coğrafi koşullar ile hayvan yetiştiricilerinin de evcil hayvan genetik çeşitliliğine katkıda
seçimlerinden kaynaklanmaktadır. bulunmaktadır.

Moleküler genetik bilgiler ve arkeolojik 2006-2015 dönemi için hayvan sayıları, et


kanıtlar temelinde, kayda değer sayıda ve süt üretimi ile canlı hayvan ve et ithalat
hayvan ve bitkinin evcilleştirilmesi, ve ihracatına ilişkin istatistikler Tablo 28’de
Türkiye’nin güneydoğu ve doğusunu verilmektedir. Sığırların yaklaşık %47’si
kapsayan Bereketli Hilal’de gerçekleşmiştir. yüksek verimli ırklar, %41’i melez ırklar ve
Bereketli Hilal halen, evcil hayvan ve %12’si yerli ırklardan oluşmaktadır (2016).
bitki türlerine ait değerli ve çeşitli genetik 2002 yılında ise bu oranlar sırası ile %19,
kaynaklara sahiptir. %44 ve %37 şeklinde bildirilmiştir.
©Anadolu Medeniyetleri Müzesi
Şekil 93. Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde bulunan MÖ 1399-1301
yıllarından kalma Alacahöyük rölyefleri, Ankara
113
Tablо 28. 2006-2015 dönemi için hayvan sayıları, et ve süt üretimi ile canlı hayvan
ve et ithalat ve ihracatına ilişkin istatistikler
Hayvan cinsi ve ürün 2009 2011 2013 2015 2016
Sığır, 1 000 baş 10 724 12 386 14 415 13 994 14 080
Manda, 1 000 baş 87 98 118 134 142
Koyun, 1 000 baş 21 750 25 032 29 284 31 508 30 983
Keçi, 1 000 baş 5 128 7 278 9 226 10 416 10 345
At, 1 000 baş 167 151 136 123 120
Eşek, 1 000 baş 234 199 181 155 151
Katır, 1 000 baş 52 48 46 43 38
Kırmızı et, 1 000 t 413 777 996 1149 1173
Toplam süt, 1 000 t 15 404 19 395 23 889 25 540 25 199
Canlı hayvan ithalatı, 1 000 ABD Doları 33 664 1 028 121 346 448 322 768 603 822
Kaynak: TÜIK, 2018

Canlı haycan ihracatı, 1 000 ABD Doları 24 366 6 215 13 464 34 473 27 914
Süt ve ürünleri ithalatı, 1 000 ABD Doları 1 600 513 600 25 275 106 852 42 001
Süt ve ürünleri ihracatı, 1 000 ABD Doları 154 896 390 255 614 698 444 415 370 847

Ruminant hayvancılık
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1923 sarf edilmiştir. Başlangıçta çok sayıda
yılında itibaren, büyükbaş hayvancılık en yerel hayvan ırklarının seleksiyon yoluyla
fazla tercih edilen sistem olmaya başlamıştır. geliştirilmesi yoluna gidilmiştir, daha sonra
Devlet büyükbaş hayvancılığı geliştirmek saf ve melez ırkların çiftçilere dağıtımı için
için birçok adımlar atmıştır. Burada en programlar yürütülmüştür. İzleyen dönemde
büyük çaba genotip iyileştirilmesi için yapay tohumlama merkezleri kurulmuştur.
Yapay tohumlamanın uygulanamadığı
uzak bölgelerde, köylere yüksek verimli
ırkların boğaları gönderilmiştir. Bu süreçte,
yerel ve yurt dışı kaynaklar aracılığıyla
birçok araştırma ve yayım projesi
gerçekleştirilmiştir. Anaç materyal, ilaç, yem,
barınak ve hayvan sağlığı hizmetleri devlet
tarafından desteklenmiştir. Günümüzde
hayvanlar bulaşıcı hastalıklara karşı ücretsiz
olarak aşılanmaktadır.

©TOB
Sığır ırkları. Türkiye toplam süt ve kırmızı
Şekil 94. Boz Irk
et ihtiyacının önemli bir bölümünü 14
milyon büyükbaş hayvan varlığı ile sığır Yerli Boz Irk (Şekil 94), Başka hiçbir
yetiştiriciliğinden karşılamaktadır. Tüm yabancı ırkın yaşayamayacağı Batı Anadolu
hükümetler kültür ırklarını ithal etmişlerdir. ve Trakya’nın yüksek rakımlı engebeli ve
Sonuç olarak, Türkiye’nin kültür ve melez ormanlık bölgelerinde, insan müdahalesi
ırk oranı 2000 yılında %55 iken bugün olmadan doğada hayatını sürdürebilir,
%87’ye yükselmiştir. Holstein sığır ırkı en beslenebilir ve üreyebilir.
çok yetiştirilen ırk olup, bunu Brown Swiss
ve Simmental izler. Yerli Kara, Boz Irk, Doğu Doğu Anadolu Kırmızısı (Şekil 95) Erzurum
Anadolu Kırmızısı, Kilis ve Zavot gibi yerli ve çevresinde yetiştirilen orta boydan küçük
ırklar yok olma tehdidi altındadır. boya kadar değişen yapıda bir ırktır. Bölge
114 meraları genel olarak engebeli, yüksek rakımlı
Eski literatürde sözü edilen Halep, Çukurova, dağlık alanlarda bulunur. Bu ırk bölgenin
Dörtyol, Kırım, Kıbrıs, Seferihisar, Kafkasya, yüksek, eğimli ve marjinal alanlarını iyi
Malakan, Diyarbakır, Karacadağ, Urga, Siyah şekilde değerlendirebildiği halde, bölgede bu
(Kalmuk), Eleşkirt ve Karaisalı gibi birçok ırktan çok kültür sığır ırkları ve melezleri artış
yerli sığır ırkının nesli ise tükenmiştir. göstermeye başlamıştır.
©TOB

Şekil 95. Doğu Anadolu Kırmızısı


©TOB

©TOB
Şekil 96. Zavot Şekil 97. Yerli Kara

Doğu Anadolu Kırmızısı geçmişte etinin etmeye başlamıştır. Yapay tohumlamanın


kalitesinin yanı sıra geleneksel bir Doğu da etkisiyle bu ırkın birey sayısı giderek
Anadolu peyniri olan çivil peyniri ve tereyağı azalmaktadır.
yapımına uygun olan sütü nedeniyle tercih
edilmekteydi. Yerli Kara (Şekil 97) et ve süt için yetiştirilen,
küçük yapılı ve kısa boynuzlu bir ırk olup,
Zavot (Şekil 96) zamanının yetiştirme İç Anadolu Bölgesi’nin step iklimine uyum
koşullarına ve bölgesinin zorluklarına sağlamıştır. Sert şartlarla, yetersiz beslemeyle
eti, sütü ve çeki gücü ile hizmet yaşamını sürdürebilir, hastalık ve parazitlere
etmiştir. Günümüze geldiğimizde bu oldukça dayanıklıdır.
ırk egzotik ırklarla verim bakımından 115
yarışamamaktadır. Sonuç olarak Zavot Kilis ya da Güney Anadolu Kırmızısı
ırkının pazar değerinin düşmesi, çeki (Şekil 98) İçel’den Şanlıurfa ve Kilis’e kadar
gücü için teknolojik araçların yaygın olan illerde et ve sütü için yetiştirilmiştir. Bu
kullanımı ile son dönemde yetiştiriciler, ırk, Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz’in sıcak
yabancı ırkları veya melezleri tercih iklimine uyumludur.

©TOB

Şekil 98. Güney Anadolu Kırmızısı (Kilis)


©TOB

Şekil 99. Yerli Güney Sarısı

Yerli Güney Sarısı (Şekil 99) Mersin’den dönemden sonra hafif bir artış göstermiştir.
başlayarak Hatay’a ve Şanlıurfa’ya kadar olan 2016’da sayıları 142 000’e ulaşmıştır. Bu
iller, Toros ve Amanos Dağları ile Akdeniz artışın nedeni, manda yoğurdu ve kaymağına
arasında kalan bölgelerde et ve süt verimi olan talebin artmasıdır.
için yetiştirilir.
Koyun ırkları. Türkiye, coğrafik ve iklimsel
116 Anadolu Mandası (Şekil 100) yüz yıllardır koşulları ile tarımsal üretim yapısıyla
sütü, eti ve çeki gücü için kullanılan önemli küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine elverişli
bir genetik kaynaktır. Manda sütünün geniş alanlara sahiptir.
ortalama yağ içeriği %8 olup, eti geleneksel
olarak sucuk yapımında tercih edilmektedir. Yerli koyun ırkları toplam 32 milyonluk
1970’lerde sayıları 1 milyon civarındayken, koyun popülasyonunun büyük kısmını
2007’ye kadar önemli ölçüde azalmış ve bu oluşturur. Kayıtlı 45 koyun ırkı ile koyun
©TOB

Şekil 100. Anadolu mandası


©TOB

©TOB
Şekil 101. Akkaraman koyunu Şekil 102. Norduz koyunu

genetik kaynakları çeşitliliği diğer çiftlik Anadolu Merinosu ve Ramlıç’tır. Doğu


hayvanlarından yüksektir. Yok olma Anadolu Bölgesi’ndeki diğer ırklar ise Tuj,
tehdidinde olan bazı ırklar için koruma Norduz (Şekil 102) ve Morkaraman’dır
programları başlatılmıştır. (Şekil 103)
Güney Karaman, Dağlıç, Herik, Tuj, Kıvırcık Dağlıç, Batı Anadolu’nun iç kısımlarında
ve Hemşin ırkları gibi yerli koyun genetik görülen birçok ırktan biridir. Bu bölgede 117
kaynakları tehlike altındadır. Sakız, Çine yetiştirilen diğer ırklar ise Acıpayam, Pırlak,
Çaparı ve Norduz kritik durumdadır. Çine Çaparı ve Karya’dır. Güneydoğu
Ödemiş ve Halkalı ırkları ise yok olmuştur. Anadolu ve çevresindeki yaygın ırklar İvesi,
Bölgesine bağlı olarak, entansif Güney Karaman, Hamdani, Karakaş ve
yetiştiricilikten mera temelli ve neredeyse Zom’dur. Karayaka, Hemşin, Herik, Bafra
tamamen serbest sistem olmak üzere koyun ve Karagül ırkları ise Karadeniz Bölgesi ve
yetiştirme sistemlerinin farklı özellikleri çevresinde geniş çaplı yetiştirilen ırklardır.
vardır. Her yerli koyun ırkı farklı ve kıymetli Kıvırcık, Trakya, Marmara ve Kuzey Ege
özelliklere sahiptir. Bölgesi’nin en yaygın yerli ırkıdır. Çalılık
Örneğin, Kıvırcık ırkının et kalitesi, steplerin soğuk ve nemli koşullarına uyum
Gökçeada ırkının zorlu koşullara sağlamıştır. Bölgede yetiştirilen diğer ırklar
adaptasyonu, Sakız ırkının doğurganlık Karacabey Merinosu, Gökçeada, Türkgeldi,
oranı ve süt verimi, öne çıkan avantajlı Tahirova ve Bandırma’dır.
özellikleridir. Sakız (Şekil 105) İzmir’in yanı sıra Ege ve
Akkaraman (Şekil 101 ve 104) hem toplam Marmara Bölgelerinin kıyıları boyunca
sayı hem de dağılım açısından en yaygın entansif koşullarda yetiştirilirken, yarı yabani
ırktır. Zayıf meralara ve kurak arazilere iyi bir ırk olan Gökçeada koyunu, neredeyse
uyum sağlamıştır. Popülasyon, İç Anadolu serbest dolaşma sistemiyle yetiştirildikleri
ve Doğu Anadolu Bölgeleri boyunca dağılım Gökçeada’nın çevresel koşullarına iyi adapte
göstermektedir. olmuştur.
İç Anadolu Bölgesi'nde görülen diğer koyun Hemşin (Şekil 106) iklimin oldukça
ırkları Kangal, Akkaraman, Malya, Orta yağmurlu ve meraların engebeli ve ıslak
©TOB
©TOB

Şekil 103. Morkaraman koyunu Şekil 104. Akkaraman koyunu

118

©TOB
©TOB

Şekil 105. Sakız koyunu Şekil 106. Hemşin koyunu

©TOB
©TOB

Şekil 107. Renkli Angora keçisi Şekil 108. Tiftik ürünleri


olduğu yerel koşullara adaptasyona örnektir.
Bu şartlar altında dahi, oldukça yüksek et
verimi vardır.
Keçi ırkları. Türkiye’de, çoğu kılı için
yetiştirilen 10,4 milyon adet keçi vardır.
Keçiler özellikle Ege, Akdeniz, Marmara ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaygındır.
Süt keçisi yetiştiriciliği çoğunlukla Batı
Anadolu’da yapılmaktadır. Yerli keçi genetik
kaynakları arasında Kıl ve Kilis ırkları
populasyonlarını sürdürürken Malta ve
Norduz ırkları tükenme tehdidi altındadır.
Anadolu, özellikle Ankara’da, İç Anadolu

©TOB
Bölgesi’nin diğer bazı bölgelerinde ve Doğu
Anadolu’da yetiştirilen Ankara (Angora)
Şekil 109. Honamlı keçisi
keçisinin anavatanıdır (Şekil 107). Diğer keçi
ırklarından farklı olarak, Angora, sadece bu Siirt ve Bitlis illerinde Ankara keçisi etinin
ırka özgü olan moher ya da tiftik denilen 2-3 m derinliğindeki çukurlarda odun
ince, parlak ve ipeksi kıl lifleri için yetiştirilir. ateşinde pişirilen büryan adında lezzetli bir
Tiftik yüz yıllar boyunca yetiştiriciler yöresel yemek yapılmaktadır.
için önemli bir gelir kaynağı olmuştur
(Şekil 108). Renkli Ankara keçilerinin ve bu bölgelerde
geçmişin ve günümüzün kültürel mirasının 119
Ankara keçilerinin sayıları giderek önemli özellikleri olan yerel ürünlerin
azalmaktadır. 1960 yılında 6 milyon baş sürdürülebilir korunması için uzun vadeli
olan sayıları 2015’te 206 000’e düşmüştür. önlemlere ihtiyaç vardır.
Siirt, Mardin ve Şırnak illerinde “Siirt keçisi”
olarak bilinen renkli tiftikli Ankara keçileri Honamlı (Şekil 109), Toros Dağları’nın
yetiştirilmektedir. Siirt’te yetiştirilen Renkli simgesi olmasının yanı sıra, Teke Yöresi
Ankara keçisi ırkının tiftik rengi kahverengi, insanlarının geçim kaynağıdır. Bu ırk,
siyah, gri, altın, krem veya gümüş rengi Konya-Seydişehir, Antalya-Döşemealtı ve
olabilir. Isparta-Gelendost bölgelerinde yerinde
koruma programı kapsamındadır. Honamlı,
Renkli tiftik genellikle battaniye, kilim, çanta, aslında yörük olarak adlandırılan göçebe
halı ve yastık yapımında kullanılmaktadır. toplulukların keçi ırkı olarak bilinmektedir.

Kümes hayvanları
Türkiye’de kanatlı sektörü 1990’lardan daha yüksek birim maliyetlerin uygulandığı
bu yana önemli bir aşama kaydederek küçük üretici/ aile işletmeleri ile sınırlıyken,
hayvancılığın en ileri alanı haline gelmiştir. entegre tesislere yapılan yatırımlarla sektörde
Kanatlı eti Türk halkının beslenmesinde yapısal bir değişim gerçekleşmiş, hem sayıları
kullanılan başlıca protein kaynağıdır. Tavuk hem de kapasiteleri artmıştır.
eti Türkiye’nin toplam et üretiminin yaklaşık
Diğer bir deyişle, bölgelerin çoğunda
%63’ünü oluşturmaktadır (2016).
yüksek standartlı ve kaliteli ürünleriyle
Buna ek olarak, yıllık yaklaşık 18,1 milyar kanatlı sektörü, eskisine göre daha da
yumurta üretilmektedir. Başlangıçta, üretim uzmanlaşmıştır. Son yıllarda, öncelikli olarak
©TOB

©TOB
Şekil 110. Denizli horozu Şekil 111. Gerze tavuğu

üretimin entansif hale getirilmesiyle hindi Anadolu ve Trakya’ya yayılmıştır. Denizli


üretim sektörü de gelişmiştir. Genel olarak horozları 20-25 saniyelik uzun ötüş süreleri
kanatlı sektörü içinde hindi eti üretiminin ile ünlenmiştir.
payı 2015 yılında %2,7 olmuştur.
Gerze ırkı (Şekil 111) yumurta üretimi
Denizli ve Gerze tavuk ırkları değişken iklim
koşullarına ve coğrafi bölgelere uyumludur. için ve hobi amaçlı olarak üretilmektedir.
120
Denizli ırkının (Şekil 110) kökeni Denizli Yarı entansif veya ekstansif koşularda
ili ve çevresi olarak bilinmekle birlikte, tüm yetiştirilebilir.

Bal arısı genetik kaynakları


Başarılı arıcılığın önkoşulu, geniş bir menşeinin Orta Kafkasların yüksek vadileri
dönem boyunca çiçeklenen elverişli bir olduğu bilinmektedir.
arı florasının varlığıdır. Türkiye’nin florası
Ardahan ve Artvin illeri, Kafkas arılarının
arıcılık için oldukça uygun olup arıcılık
Türkiye’de yoğunlaştığı alanlardır. Bu ırkın
faaliyetleri tarımsal üretimde önemli bir yer
en göze çarpan özelliği, derin taç tüpleri olan
almaktadır.
çiçeklerden nektar toplarken kullandığı uzun
Arıcılığın bir yandan bal ve diğer arı ürünleri dilidir.
üretimi yapma yanında diğer yandan hem
Çiçeklerdeki nektar miktarı %10-11 civarına
kültür bitkileri hem de doğal bitki örtüsü
ulaşır ulaşmaz Kafkas arısı nektar toplamaya
içindeki türlerin tozlaşmasını sağlamak gibi
başlar. Bu oran diğer arı ırklarında ise %18’in
iki yönlü yararları vardır.
üzerindedir. Bu durum, Kafkas arısının
Türkiye’de 2016 yılında toplam 7,9 polen yayma etkinliğini arttırmaktadır.
milyon koloniden 105 000 ton bal üretimi
Ova tipine kıyasla dağ tipi daha uysal ve
yapılmıştır. Türkiye, 2013 yılında bal
hastalıklara daha dirençli kabul edilir, daha
üretimi açısından dünyanın ikinci ülkesi
az oğul verme oranı ile daha iyi kışlama
olmuştur.
yeteneği gösterir. Ayrıca, bal verimi daha
Kafkas arısı dünyanın dört önemli ve yüksektir. Tüm Kafkas arıları zorlu kış
verimli arı ırkından biridir. Kafkas arılarının koşullarının geçtiği bölgelere iyi adaptedir.
©M. Köseoğlu
©S. Akbulut

Şekil 112. Balın toplanması Şekil 113. Bal arısı çalışırken

İpek böceği genetik kaynakları


İpek böceği (Bombyx mori) kısa süre içinde şimdi olduğundan daha yaygın şekilde
başarıyla yapılabilecek en kârlı gelir getirici yapılmaktaydı.
aktivitelerden biridir. Bu faaliyete katılan
Ancak 1990’ların başında popülerliğini
çiftçiler tarafından genellikle ikincil bir iş
kaybetmeye başlamış olup, 2016 yılı
olarak görülen ipek böcekçiliği, geçmişte 121
serikültür verilerine göre 576 köyde
2001 hane tarafından 5 303 ipek böceği
yumurtası kutusu ile yürütülmüş, sonuç
olarak 103 ton ipek böceği kozası üretimi
gerçekleşmiştir.
Yaklaşık 30 000 hanenin ipek böcekçiliği
yaptığı 1991 yılı ile kıyaslandığında,
günümüzde bu sayı çok düşmüş
olmakla birlikte, son yıllarda bu sektöre
katılan hane sayısında önemli bir artış
gözlenmektedir.
Türkiye dünyada kendi üretim materyalini
üretebilen az sayıda ülkeden biridir.
İpek böceği yumurtaları bir yıl içinde
canlılığını kaybeder, bu nedenle
yumurtaların her yıl yeniden üretilmesi
gerekir.
Bursa İl Tarım ve Orman Müdürlüğü
©B. Çelik

15 farklı ipek böceği hattı genetik


kaynaklarının ex situ ve in vivo koruma
Şekil 114. İpek böceği kozalarının kaynar yöntemleri ile korunmasından sorumlu
suyla muamelesi kamu kuruluşudur.
©TOB

Şekil 115. İpek böcekleri ve kozalar

Bunların arasında üç ipek böceği hattı; Bursa Koza Tarım Satış Kooperatifleri
Bursa Beyazı Alaca, Bursa Beyazı ve Hatay Birliği (KOZABİRLİK) ipekböceği üretim
Sarısı 2004 yılında tescil edilmiştir. materyali yönetiminden sorumludur.

Kedi, köpek, tavşan genetik kaynakları


122
Kediler. Van Kedisi (Şekil 116), Türkiye’nin yer olan Ankara’dan alır. Orta büyüklükteki
doğusunda Van Gölü bölgesinde eskiden beri vücudunun bölümleri uyum içindedir. Tüm
yetiştirilen bir ırktır. Günümüzde ülkenin ve vücudu ipeksi, uzun, beyaz ve parlak tüylerle
dünyanın her yerinde yetiştirilmektedir. Orta kaplıdır ve özellikle boyun ve kuyruk tüyleri
büyüklükte bir vücudu ve büyük ve derin daha uzundur. Bu özellik geçmişte diğer
bir göğsü vardır. Göz renginden ayrılan üç kedi ırklarının tüy kalitelerini arttırmak için
farklı tipi vardır: “bir gözü mavi diğer gözü kullanılmıştır.
kehribar”, “her ikisi de mavi” veya “her ikisi
de sarı”. Tüy rengi ise iki türlüdür; tamamen Van kedisine benzer şekilde, üç göz rengi
beyazdır ya da baş, sırt veya kuyrukta sarı tipi bulunur. Ankara kedisi insanlara yakın
renkler vardır. İnsanlara karşı arkadaş olmaktan hoşlanır ve sahiplerine sadıktır.
canlısıdır, avcılık içgüdüleri gelişmiştir, oyun Annelik ve avcılık içgüdüsü yüksek,
oynamayı sever ve farklı çevresel şartlara son derece akıllı ve gelişmiş öğrenme
adapte olabilir. Bir kedi için alışılmadık bir yeteneklerine sahip bir kedi ırkıdır.
özellik olarak, suyla oynamayı sever ve yüzer.
Diğer kedi ırklarına göre temizliğine daha Köpekler. Kangal (Şekil 118) Sivas ilinden
çok dikkat eder. Van kedisi resmi olarak köken almakla birlikte küçükbaş hayvan
ulusal evcil hayvan ırklarından biri olup; sürülerini korumak üzere ve bekçi köpeği
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi çatısı altında olarak tüm Anadolu’da yaygın şekilde
Van kedisi ırkı araştırmaları için bir merkez yetiştirilmektedir. Gövdesi yapılı ve büyük,
bulunmaktadır. göğsü derin ve beli orta uzunluktadır.
Kangal köpekleri sahiplerine karşı sadık
Ankara kedisi (Şekil 117) Ankara ili ve ve özellikle çocuk ve kadınlara karşı sakin
çevresine özgü olup, ismini neslinin çıktığı mizaçlıdır. Annelik içgüdüsü iyidir. Cesur,
©TOB

©TOB
Şekil 116. Van kedisi Şekil 117. Ankara kedileri

akıllı, güçlü, hızlı ve çevik köpeklerdir.


Dövüşürken güçlü göğsünü ve ön ayaklarını
kullanır. Sürü koruma konusunda doğal
bir içgüdüsü olduğundan görevlerini insan
komutları olmaksızın yapar. Soğuk ve kuru
çevre şartlarına uyumludur. Saatte 50 km
hızla koşabilir. 123

Kangal ırkı ulusal evcil ırk olarak


açıklanmış olup, TOB'un resmi kurumları
ve üniversiteler, STK’lar ile soy kütüğü
yetiştirme ve koruma programlarını
yürütmektedir.

Akbaş (Şekil 119) Çoğunlukla Sivas, Afyon,


©TOB

Eskişehir ve Ankara illerinde küçükbaş


©TOB

©TOB

Şekil 118. Kangal Şekil 119. Yetişkin Akbaş (üstte) ve yavrular (altta)
hayvan sürüleri için koruma ve bekçi köpeği
olarak yetiştirilmektedir. Orta büyüklükte bir
vücudu ve iyi gelişmiş kasları vardır. Duruşu
zarif ve atletiktir. Tüy rengi beyazken burnu ve
ağzı siyahtır. Akbaş ırkı köpekler sahiplerine
karşı sadık, sakin ve yumuşakken yüksek
koruma içgüdüsü nedeniyle yabancılara karşı
kuşkucudur. Bu cesur, güçlü, atik ve akıllı
ırk, karasal iklime adapte ve sert şartlara
dayanıklıdır.

©TOB
Tavşanlar. Ankara (Angora) tavşanı asıl Şekil 120. Angora tavşanı
olarak yün ve et üretimi için yetiştirilen orta
büyüklükte bir ırktır (Şekil 120). endüstrisinin yanı sıra havacılık ve tıp
gibi diğer alanlarda da kullanımına imkan
Beyaz, uzun, ince, sık ve parlak yünleri verir. Sıcak iklim yün verimini olumsuz
dokuma için uygundur. Hafif, ince, ısıyı şekilde etkilediğinden, en iyi serin iklimde
tutan ve ses geçiren özelliği, bu yünün tekstil yetiştirilebilir.

124
©S. Başkan
Sucul Biyoçeşitlilik

©Ç. Allıç

Bölüm VIII
©TOB
T
ürkiye’nin su kaynakları; denizler, Atlantik Okyanusu'na bağlı, düşük birincil
lagünler, akarsular ve gölleri de üretkenliğe (plankton) sahip oligotrofik
kapsayacak şekilde geniş bir yaşam (düşük besin düzeyi) koşullarla karakterize
alanı (habitat) çeşitliliği sunmaktadır. edilen yarı kapalı bir denizdir. Bununla
Bu habitatlar ekolojik, sosyo-kültürel ve beraber, yüksek endemik balık faunasına
ekonomik değerlerin yanı sıra, sucul canlılar sahip, besin ortamı yönünden nispeten
için besin, barınak ve yaşam alanları sağlar. zengin bir bölge olarak kabul edilmektedir.
Bu zenginlik, Akdeniz boyunca Atlantik
Türkiye sahil şeridi; 8 300 km’den daha uzun Okyanusu'ndan doğuya doğru artar.
olmak üzere güneyde Akdeniz, batıda Ege Akdeniz'deki balık türlerinin çoğu Atlantik
Denizi ve kuzeyde Karadeniz'e uzanmaktadır kökenlidir. Ancak, artan ısınmaya bağlı
(Şekil 121). Ayrıca kuzeybatıda, İstanbul olarak Akdenizde elverişli yaşam koşulları
Boğazı ile Karadeniz’e ve Çanakkale Boğazı bulan Indo-Pasifik kökenli sucul türlerin
ile Ege Denizi’ne bağlanan ve önemli bir iç yayılması ve artması nedeniyle balık tür
deniz olan Marmara Denizi bulunmaktadır. çeşitliliği risk altındadır.
Türk sahil şeridi değişken ekolojik özellikler
gösteren iki ana biyocoğrafi bölgede yer Karadeniz, çok sayıda akarsudan önemli
almaktadır. Bunlardan biri, Ege ve Marmara miktarda tatlısu girişi alan ve dinamik
Denizlerini de kapsayan doğu Akdeniz, diğeri bir acı su ekosistemini destekleyen yarı
ise Karadeniz’dir. Bunlar arasında deniz kapalı bir havzadır. Karadeniz'in daha
tuzluluğu; Akdeniz’de en yüksek (ortalama serin ve az tuzlu yüzey suyu İstanbul
37 ppm) ve eski bir tatlı su gölü olan Boğazı’ndan Marmara Denizi’ne ve
Karadeniz’de en düşük (ortalama 17 ppm) devamında Akdeniz'e akmaktadır. Daha
olmak üzere güneyden kuzeye çok büyük tuzlu ve yoğun Akdeniz suyu ise ters
değişkenlik gösterir. yönde, yoğunluk odaklı hidrolojik rejim 127
ile yüzey katmanının altından Karadeniz’e
Akdeniz, dünyanın biyoçeşitlilik girmekte ve öncelikli olarak balık göç
yönünden sıcak noktalarından biridir. yollarını oluşturarak Karadeniz’in

Black Sea

Sea
of Marmara
Kaynak: R. Saygılı, 2008

Aegean Sea

Nehirler
Mediterranean Sea
Baraj Gölleri ve Göller
Sınırlar

Şekil 121. Türkiye'nin denizler, nehirler, rezervuarlar, baraj gölleri ve doğal göllerini içeren ana su kütleleri
©İ. Turan

Şekil 122. Karadeniz kıyısında gırgır avcılığı


128
deniz yaşamını desteklemektedir. Kıyı Karadeniz’in biyoçeşitliliği nispeten düşük
şeridi, Karadeniz boyunca düşük bir olmasına rağmen, kıyı sularında bol
bentik çeşitliliğe yol açacak şekilde miktarda balık bulunmaktadır. Yunuslar,
dardır. Karadeniz'de, ortalama 150 mavi yüzgeçli orkinos, palamut ve lüfer
m’nin altındaki derinliklerde neredeyse gibi üst yırtıcıların tükenmesi, besin ağı
dinamiklerini değiştiren bir dizi ekosistem
hiç yaşam yoktur. Karadeniz’deki bu
etkisini tetiklemiştir. Sonuç olarak
derinlikler, sınırlı su değişimi ve yüksek Karadeniz'de, hamsi gibi planktivor balık
organik girdilerden kaynaklanan zehirli populasyonlarının büyüklüğü önemli
hidrojen sülfür katmanları ve oksijen ölçüde artmıştır. Öte yandan Karadeniz,
eksikliği nedeniyle dünyanın en büyük son yıllarda önemli çevre sorunları yaratan
sucul ölü bölgelerinden birini oluşturur. petrol ve doğal gaz transit yolu olmuştur.

Kıyı ve Deniz Biyolojik Çeşitliliği


Ülkeyi çevreleyen denizlerin farklı Elasmobranchii (kıkırdaklı iki alt sınıftan
özelliklere sahip olması, biyolojik biri, sağlam, elastik, esnek tipte bağ doku
kaynaklara göre ayrı sınıflandırmayı tipi) takip etmektedir. Kontrol listesi, Ege
mümkün kılmaktadır. Türkiye sularında, Denizi'nin 449 tür ile en zengin kıyı bölgesi
yakın zamanda kaydedilen istilacı türler olduğunu ve bunu Levanten Denizi’nin
de dahil olmak üzere toplam 512 deniz (doğu Akdeniz'e sınırı olan ülkeler) izlediğini
göstermektedir.
balığı türü listelenmiştir. Actinopterygii
(ışın yüzgeçliler) listede en yaygın balık Karadeniz’de hem biyolojik çeşitlilik hem de
taksonudur (446 tür ile) ve bunu 64 tür ile ekonomik değer olarak önemli balık türleri
©T. Ceylan
Şekil 123. Karadeniz'de kıyıya yakın sularda bulunan denizatı (Hippocampus guttulatus)
129
yaşar. Hamsi, istavrit, palamut, lüfer, çaça, stellatus) ve şip mersin balığı (Acipenser
Karadeniz kalkanı, mersin balıkları, mezgit nudiventris) olmak üzere Türkiye'de 5 türü
ve Karadeniz alası en önemli türlerden kaydedilmiştir. Kızılırmak, Yeşilırmak ve
bazılarıdır. Sakarya Nehirleri, Türkiye'deki mersin
balıklarının başlıca üreme alanlarıdır
Deniz alası, Karadeniz alabalığı olarak da
(Şekil 125). Avcılığı 1972 yılında
bilinen deniz alası (Salmo trutta labrax),
sınırlandırılmış ve 1997 yılında ise tamamen
Doğu Karadeniz Bölgesi’nin endemik ve
yüksek ekonomik değere sahip bir türüdür yasaklanmıştır. Günümüzde her yıl çok az
(Şekil 124). Bölgede üç farklı ekotipi (deniz, sayıda birey rapor edilmektedir.
nehir ve göl) olduğu bildirilmektedir. Ancak İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile
aşırı avlanma, kirlilik ve doğal yaşam Marmara Denizi'nden oluşan Türk Boğazları
alanlarının tahrip olması nedeniyle stokları Sistemi, Ege Havzası ile Karadeniz arasında
tükenme tehlikesi ile karşı karşıyadır. su ulaşımını sağlayan ve palamut ve lüfer
Mersin balığı, dünya üzerinde 200 milyon gibi bazı balık türleri için biyolojik bir
yıldır var olan canlı fosiller olarak bilinir ve koridor görevi gören iç deniz sistemidir.
biyolojik çeşitlilik açısından çok değerlidir. Marmara Denizi, Akdeniz ile Karadeniz
Mersin balıkları, Asya’nın kuzey yarısı arasındaki geçiş ortamı olarak eşsiz bir
ile Avrupa ve Amerika’nın tatlı su ve ekosistemdir. Marmara Denizi'nin kuzey
denizlerinde 27 türle temsil edilmekte olup, kıyılarındaki insan kaynaklı etkilerden
Morina-Beluga (Huso huso), Atlantik mersin dolayı çevresel koşullardaki bozulmaya
balığı-kolan (Acipenser sturio), Karaca-Rus rağmen, Marmara Denizi hālā yüksek
mersin balığı (Acipenser gueldenstaedti), biyoçeşitliliğe sahip olmakla beraber
Sivriburun mersin balığı (Acipenser aşırı avlanma, kirlilik ve habitat tahribatı
©M. Aksungur

Şekil 124. Salmo trutta labrax – Karadeniz alası


130
©T. Ceylan

Şekil 125. Doğal yaşam alanında mersin balığı


nedeniyle sucul türlerin sayısının azaldığı
rapor edilmektedir.
Akdeniz, nispeten daha çok türe sahip
olmakla beraber stok büyüklüğü ve miktarı
bakımından sınırlıdır. Burada en bol
bulunan türler sparidler, levrek, Avrupa
yılanbalığı, köpekbalıkları, denizatı, orkinos,
istiridye, bazı karides türleri, ahtapot,
kalamar ve benzerleridir.

©T.Ceylan
Deniz çayırı (Posidonia oceanica), Akdeniz
ekosisteminin gösterge türlerinden biridir.
Şekil 126. Deniz çayırı (Posidonia oceanica)
Akdeniz'e özgü endemik bir tür olup 1-40 m
arasındaki derinliklerde bulunur (Şekil 126). Mevcut durumları türlerden türlere büyük
Zemini tutan yapısı, besin zincirindeki yeri, değişkenlik göstermekle birlikte, bu deniz
birçok organizmaya ev sahipliği yapması, memelileri tehdit altında olup tamamı
türler arası ilişkiler kurması ve önemli bir IUCN Kırmızı Listesinde yer almaktadır.
oksijen kaynağı (günde 1 ila 2 litre oksijen) Türkiye’de deniz memelilerinin avcılığı
olması açısından önemlidir. 1983'ten beri yasaktır.
Bununla beraber, trolcülük, deniz kirliliği, İstilacı türlerin ülke denizlerine girişi, deniz
iklim değişikliği ve istilacı türler deniz biyoçeşitliliği için sürekli ve büyüyen bir
çayırlarını tehdit etmektedir. tehdit olmaya devam etmektedir. Türkiye
Türkiye denizlerinde bazıları nadiren kıyılarında 2010 yılında 400 istilacı sucul 131
tür rapor edilmiştir. Bunlar arasında 105
görünse de balinagillere ait 10 tür (balina
tür ile en baskın grubu olan yumuşakçalar
ve yunusları içine alan takım-Cetacea) ve
oluştururken, bunu poliketler (75 tür),
yüzgeçayaklılara dahil bir tür (Akdeniz foku,
kabuklular (64 tür) ve balıklar (58 tür)
Monachus monachus) olmak üzere 11 deniz
izlemektedir.
memeli türü yaşamaktadır (Şekil 129).
Bu istilacı türlerin önemli bir kısmı
Bu türler aşağıda listelenmiştir:
Türkiye'de artık yerleşik olarak
ƒƒ Uzun balina (Balaenoptera physalus); tanımlanmış ve sorunun artan boyutunu
ƒƒ Kaşalot (Physeter catodon); ortaya koymuştur. Sucul istilacı türler
ƒƒ Küvier balinası (Ziphius cavirostris); arasında, deniz salyangozu (Rapana
ƒƒ Siyah yunus (Globicephala melas); venosa), skleraktin mercan (Oculina
ƒƒ Yalancı katil balina (Pseudorca patagonica), taraklı medüz (Mnemiopsis
crassidens); leidyi), Karayip gemi kurdu (Teredothyra
ƒƒ Grampus (Grampus griseus); dominicensis), parazitik kopepod
ƒƒ Afalina (Tursiops truncatus) (Şekil 130); (Taeniacanthus lagocephali), Japon karidesi
ƒƒ Çizgili yunus (Stenella coeruleoalba); (Marsupenaeus japonicus), Atlantik
ƒƒ Tırtak (Delphinus delphis); yengeci (Percnon gibbesi), timsah balığı
ƒƒ Mutur (Phocoena phocoena). (Champsodon capensis) ve zehirli balon
balığı (Lagocephalus sceleratus) sayılabilir.
Türkiye sularında yaşayan deniz memelileri İklim değişikliği ile birlikte yerli olmayan
popülasyonu, son on yılda çok az bir iyileşme türlerin artması ve yayılması, Akdeniz ve
işareti gösterse de kayda değer bir düşüş Karadeniz'deki biyocoğrafi bölgelerde, deniz
yaşamıştır. Bu en üst sınıftaki predatörler ekosistemleri ve yerli türler için büyük bir
ekosistemin işleyişinde kritik rol oynarlar. tehdit olmaya devam etmektedir.
©T. Ceylan

Şekil 127. Denizanası (Rhizostoma pulmo)


132
©A. Özdemir

Şekil 128. Bazı göllere sonradan aşılanan bir kerevit türü, Astacus leptodactylus
©A.C. Gücü
Şekil 129. Türkiye sularında bulunan tek pinniped (yüzgeçayaklı) türü, Akdeniz foku (Monachus monachus)
133

©TUDAV / A. Tonay

Şekil 130. Dünyada en çok tanınan yunus türü, Afalina (Tursiops truncatus)
Hamsi: Yerel kültürün bir parçası
©K. Özkılıç

Şekil 131. Hamsi avcılığı


134
Hamsi (Engraulis encrasicolus), Türkiye’nin ihtiyaç sahiplerine ücretsiz olarak verilir. Ayrıca
Karadeniz Bölgesi’nde, özellikle de kuzeydoğu Karadeniz Bölgesi'ndeki kentlerde ve bölgede
kesiminde, kültürel hayatla her zaman iç içe yaşayanlardan daha fazla sayıda Karadenizlinin
geçen eşsiz bir balıktır. Bu kültürel etki dolayısıyla yaşadığı İstanbul'da düzenlenen hamsi
hamsi bir balık türünden oldukça farklı bir bayramlarında, tonlarca pişmiş balık halka
varlık gibi kabul edilir. Bölgedeki çoğu insan ücretsiz olarak dağıtılmaktadır. Hamsi, balık unu
için, balıkların kralıdır. Yerel kültüre olağanüstü ve balık yağı üretiminde de ham madde olarak
bir değer katmaktadır. Hamsi sık sık bölgedeki kullanılmaktadır.
şarkıların, edebiyatın, halk oyunlarının ve yerel
festivallerin ana teması olmuştur. Her yıl çok Hamsi yemekleri, kış döneminde Karadeniz
miktarda yakalanması nedeniyle, hamsi avındaki mutfağının en popüler yemeklerindendir. Önemli
dalgalanmalar balıkçıların ve tüm bölge halkının hamsi yemekleri şunlardır: mısır ununa bulanmış
morali üzerinde dahi önemli etkiye sahiptir. hamsi tava, hamsi çorbası, hamsi buğulama,
hamsi köftesi, hamsili ekmek, hamsili pilav, hamsi
Hamsinin yağlandıkça daha lezzetli olduğu pide, hamsi omlet, tuzlama ve hamsi turşusu.
yaygın olarak söylenir. Balıkçılar ve yerel halk Hamsi ile yapılan bir tatlı bile vardır. Hamsi, kış
hamsiyi doğal olarak yağlandıran ve dolayısı döneminde Türkiye'nin diğer bölgelerindeki balık
ile lezzetli yapan şeyin soğuk deniz suyu ve kar severler için ucuz ve taze balık seçeneklerinden
olduğunu söylerler. Avın bir kısmı genellikle biri olmaya devam etmektedir.
©Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü

Şekil 132. Hamsi (Engraulis encrasicolus)


©M. Aksungur
Şekil 133. Kırlangıç balığı (Chelidonichthys lucerna)
135

İçsu Biyolojik Çeşitliliği


Göl, rezervuar, nehir ve sulak alanlardan türü ve alttürü mevcuttur. Bunlardan 42
oluşan iç su kaynakları, Türkiye yüzeyinin tür ve 28 alttür Türkiye'ye özgü olarak
yaklaşık %1,5'ini oluşturmaktadır. Birçok tanımlanmıştır.
içsu balık popülasyonları, dağ yükseltileri
Yaşam alanı Türkiye olan bazı içsu balık
ve nehirlerdeki çeşitli fiziksel engeller
türleri: İnci kefali (Alburnus tarichii), Timar
nedeniyle, bazıları endemik olan küçük izole
incisi (A. timarensis), Yosun balığı (Aphanius
alt türlere veya formlara ayrılmıştır.
anatoliae), Siraz (Capoeta capoeta kosswigi),
Türkiye içsu balık faunası farklı zoocoğrafik Taşyiyen balığı (Cobitis simplicispina),
grouplara dahildir: Tatlısu kefali (Petroleuciscus kurui), Beyşehir
yağ balığı (Pseudo-phoxinus battalgili), ve
i) Tek kıta (kıtaların milyonlarca yıl önceki Abant alası (Salmo trutta abanticus)’dır.
birbirinden ayrılmamış hali)
ii) Batı Palearktik ve Avrupa 2014 yılındaki daha yeni bir tahmine göre
iii) Batı ve güneybatı Asya ise, 27 aile ve 92 cinse ait 371 tür mevcuttur.
iv) Sarmatik içsu denizi Bu listede Sazangiller (Cyprinidae) 193
v) Mezopotamya ve tür (% 52) ile en baskın aile olup bunu,
vi) Afrika. Nemacheilidae (% 11), Gobiidae (% 7),
Cobitidae (% 5) ve Salmonidae (% 5)
Türkiye'deki içsu balık sayısını belirlemeye izlemektedir. İkinci tahminde yer alan tür
yönelik az sayıda çalışma vardır. 2004'te sayısındaki bu artışın nedeni, büyük ölçüde,
yapılan bir tahmine göre, en baskını 2004 yılından bu yana ulusal taksonomik
sazan olmak üzere 26 aileye ait 236 balık çalışmaların çoğalması ve tür/alt türlerin
©Eğirdir Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü

Şekil 134. Su bilimciler balık araştırmalarında


136
daha iyi tanımlanmasını sağlayan yöntem ve yaptıkları bu muazzam yumurtlama göçü,
tekniklerin kullanılmasıdır. her yıl Haziran ayında bu olağanüstü olaya
şahit olmak üzere toplanan insanların
Aynı araştırmada, birçok türün tehdit ilgisini çekmektedir (Şekil 135). İnci
altında olduğu ve önemli sayıda türün kefalininin av miktarı toplam içsu avcılık
de popülasyon büyüklüğünün azaldığı üretiminin üçte birini oluşturmaktadır.
bildirilmiştir.
Türkiye'de birçok göl ve nehir, son
İnsan etkisi ile oluşan habitat tahribatları yıllarda artan kuraklık ve aşırı yer altı
(antropojenik etki); aşırı avcılık, su suyu kullanımı nedeniyle önemli ölçüde
kirliliği, ötrofikasyon, kaynakların aşırı küçülmüş ve/veya debileri azalmıştır. Bu
ve sürdürülemez şekilde sömürülmesi ve durum sucul ekosistemler ve bu ekosistemde
küresel iklim değişikliği bu kaybın ardındaki yer alan türler üzerinde olumsuz etkilere yol
temel itici güçlerdir. Sucul ekosistemlerin açmaktadır. Yerli içsu balık popülasyonları,
azalması, bağlantılı tüm ekolojik süreçleri daha çok barajların inşası sonucu değişen
ve ekosistem yapılarını önemli ölçüde doğal akarsu akış rejimlerinin bir sonucu
etkilemekte, bu şekilde insanların hem olarak önemli ölçüde azalmıştır.
yerel, hem de ulusal düzeyde yararlandıkları
ekolojik hizmetleri azaltmaktadır. Dahası, yerli veya yabancı bir çok balık türü,
kasıtlı olarak veya kazaen, göllere, akarsulara
İnci Kefali, Alburnus tarichii, Van Gölü'nün ve rezervuarlara taşınmış veya aşılanmıştır.
sodalı su koşullarına adapte olmuş tek Bu durum ekosistem yapısında, yerli balık
endemik türdür. Sadece gölde değil, aynı türlerinin ve diğer sucul türlerin bolluğunu
zamanda bağlantılı akarsularda da bulunur. ve dağılımını etkileyerek geri dönüşü
Balıkların akarsuların kaynağına doğru olmayan değişikliklere yol açmıştır.
©T. Ceylan
Şekil 135. Dünyanın en büyük soda gölü olan Van Gölü’nde,
inci kefalinin akarsu kaynağına doğru yoğun yumurtlama göçü 137

©N. Hız

Şekil 136. Sınırlı sayıda kadın balıkçı küçük ölçekli balıkçılık yapmaktadır
İribaş deniz kaplumbağası: Nesli tehlike altında bir tür

Deniz kaplumbağaları, akciğer solunumu yapan İribaş deniz kaplumbağalarının büyük kafaları
büyük deniz sürüngenlerinden biri olup, 100 ve güçlü çeneleri vardır ve başlıca besinleri
milyon yıldan fazla bir süre önce ortaya çıktığı denizanası, balık, kalamar, istakoz, yengeç,
varsayılmaktadır. Dünyadaki en eski yaratıklar algler, deniz çayırları, süngerler ve mercanlardır.
arasındadır ve evrimleri boyunca değişmeden Ömürlerinin neredeyse yarısı olan 25 ila 30
kalmışlardır. Okyanusların genel canlılığının yılda tam cinsel olgunluğa ulaşırlar. Türkiye'nin
gösterge türlerinden biri olarak kabul edilir. Akdeniz kıyılarında yaklaşık 20 üreme alanı
Günümüzde, tüm dünyada tehlike altında ya da bulunmakta olup bunların çoğu şu anda turizm
tehdit altında olduğu düşünülen yedi tür deniz ve kentleşme baskısı altındadır.
kaplumbağası bulunmaktadır. Bunlardan, iki tür
Türkiye sularında görülür: iribaş kaplumbağa Her yıl Mayıs ayından Haziran ayına kadar
(Caretta caretta) (Şekil 137) ve yeşil kaplumbağa en yüksek seviyede olmak üzere, çoğunlukla
(Chelonia mydas). Ağustos ayına kadar bu yumurtlama
alanlarına gelmektedirler. Yuva oluşturma ve
Akdeniz kıyılarında yaşayan iribaş deniz yumurtlama genellikle geceleri gerçekleşir.
kaplumbağası popülasyonun yaklaşık %30 Dişiler yumurtalarını, çoğunlukla bir zamanlar
ila 50'si Türkiye kıyılarında görülmekte olup kendilerinin yumurtadan çıktığı kumsallara
yok olma tehlikesi altındadır. İribaş deniz bırakır. Yumurtadan yeni çıkmış yavrular ay ışığı
kaplumbağası Türkiye'de koruma çabalarının yardımıyla denizin yolunu bulmaktadırlar. Ne
odak noktası olmuştur. Yerel halk, çevre yazık ki, sahildeki aydınlatmalar ve hatta uzak
koruyucular, bilim insanları, öğrenciler, yerleşim alanları ışıkları, içgüdüsel olarak deniz
gönüllüler ve aktivist gruplar yuvalama- yönünü yanlış belirlemelerine yol açmaktadır.
yumurtlama faaliyetlerini korumaya ve Yumurtadan çıkan bireylerin çok az bir kısmı
gözlemlemeye çalışmaktadır. Bu gruplar, yetişkinliğe kadar hayatta kalmaktadır. Doğal
diğer faaliyetlerin yanı sıra, plajları temizler, tehditlere ek olarak, uzatma ağları ve trol
kaplumbağaların hareketlerini izler, yuvaları avcılığı, denizdeki çöpler (plastik torbaların ve
138 işaretler, onları yırtıcılardan korur, yumurtaları balık oltalarının, misinaların kazara yutulması)
kaydeder ve yavruların denize ulaşmasına yuvalanılan plajların tahribatı, petrol sızıntıları ve
yardımcı olurlar. Türkiye'de deniz kaplumbağaları deniz kirliliği gibi insan kaynaklı tehditler ile de
için birkaç rehabilitasyon tesisi bulunmaktadır. karşı karşıyadır.
©T. Ceylan

Şekil 137. Caretta caretta


©Y. Yılmaz
Şekil 138. Artvin, Borçka baraj gölünde ağ kafeslerde balık yetiştiriciliği

Bazı içsu balık türleri, çoğunlukla da dahil olmak üzere daha fazla getiri 139
balıklandırma nedeniyle yerel olarak sağlamak için daha yoğun çaba gerekecektir.
yok olmuşlardır. Eğirdir yağ balığı Yapılan yasal düzenlemeler, ticari ve hassas
Pseudophoxinus handlirschi ve Beyşehir gökçe balık türlerinin korunması için gerekli
balığı Alburnus akili, nesli tükenmiş olarak teknik önlemleri belirlemektedir. Ulusal
kabul edilen endemik içsu tür örnekleridir. balıkçılık mevzuatı, koruma amaçlı olarak
İstilacı türlerin, bu yok olmanın esas nedeni köpekbalığı, yunus ve mersin balığı da dahil
olduğu bildirilmiştir. İçsu balık türlerinin olmak üzere bazı sucul canlı türlerinin
koruma statüsü hakkındaki bilgilerin sürekli avlanmasına izin vermemektedir.
güncellenmesine ihtiyaç vardır.
Nisbi olarak göz ardı edilen toplu katkılarına
Türkiye, deniz biyoçeşitliliğinin korunması ragmen, hem balıkçılık hem de su ürünleri
amacıyla Özel Koruma Alanları Sistemi yetiştiriciliği ulusal GSYİH’ye, doğrudan
oluşturmuştur. Bu alanlar, ulusal kıyı veya dolaylı olarak ekonomiye katkıda
sularının yaklaşık %4'ünü oluşturmaktadır. bulunmakta ve yaklaşık 53 000 kişiye iş
Bununla birlikte, sistemin etkinliği için sağlamaktadır. Su ürünleri yetiştiriciliği
herhangi bir avcılığın olmadığı alanları da sektörü son yirmi yılda önemli bir gelişme
kapsayan daha fazla koruma ve yönetim sağlamıştır. Deniz balıkçılığı, su ürünleri
çabaları gerekmektedir. yetiştiriciliği ve tatlı su balıkçılığı, 2016
yılında toplam balık üretiminin sırasıyla
Kaynağın esas kullanıcıları olan balıkçılar,
%51, %43 ve %6'sını oluşturmuştur.
avlanan balıkları doğal sermaye olarak
görse de, yoğun balıkçılık baskısı; Hamsi, deniz avcılığının en önemli
balıkların büyüklüğü, bolluğu ve tür bölümünü oluşturmaktadır. Palamut,
kompozisyonunda önemli değişikliklere sardalya, istavrit, çaça, mezgit, kefal ve
yol açmıştır. Sucul ekosistemden, balıkçılık berlam diğer başlıca ticari deniz türleridir.
Türkiye’de mersin balığını kurtarma girişimleri
©A. Özdemir

Şekil 139. Etiketlenmiş mersin balığı

Mersin balıkları yokolma tehlikesi altındadır ve bu nedenle avcılığı kırk yıldan uzun bir süre önce
kısıtlanmış ve 1990'ların sonunda tamamen yasaklanmıştır. Yine de, her yıl hālā çok az sayıda bireyin
varlığı rapor edilmektedir.

Azalmakta olan popülasyonu göz önüne alınarak, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü (BSGM),
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ), Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü (SUMAE) ve FAO
2009-2010 yıllarında mersin balıkları için koruma faaliyetlerini desteklemek amacıyla, “Türkiye'de Mersin
Popülasyonunun İyileştirilmesi: Habitat Değerlendirme ve Yeniden Stoklama” adlı bir Teknik İş Birliği
140 Programı (TCP) projesi kapsamında çalışmalar yapılmıştır.

Popülasyonun geri kazanımı için, bu proje çerçevesinde, proje ortaklarının çabasıyla, 10 000’den fazla
etiketlenmiş yavru mersin balığı (Şekil 139), ana üreme habitatları olan Kızılırmak, Yeşilırmak ve Sakarya
Nehirlerine bırakılmıştır.

Bu projenin bir parçası olarak, Yeşilırmak Nehri'nin Karadeniz'le buluştuğu Samsun ili, Çarşamba
ilçesinde mersin balığı ile ilgili farkındalık yaratmak amacıyla ilkokul öğrencileri arasında mersin balığının
yokoluşu hakkında resim yarışması düzenlenmiştir (Şekil 140).
©Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü

Şekil 140. Resim yarışması birincisi


©A. Özdemir
Şekil 141. Yerel balık satıcısı
141

©T. Ceylan

Şekil 142. Karadeniz’de Marmara pavuryası (Pachygrapsus marmoratus)


Su ürünleri yetiştiriciliği. Akarsularda, Türkiye'deki tüketiciler taze balık tercih
rezervuarlarda, göllerde, acısu kaynaklarında etmektedir. Kişi başına yıllık balık tüketimi
ve tahsisli açık deniz alanlarında balık yıllık 6,5 kg (2016) olarak gerçekleşmiş ve
yetiştiriciliği yapılmaktadır. İç sularda son yıllarda düşmeye devam etmektedir.
gökkuşağı alabalığı, Karadeniz alabalığı,
Balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliği, 2015
aynalı sazan, Sibirya mersin balığı ve tilapia;
yılında ülke ekonomisine 3,81 milyar TL
denizlerde ve acısularda ise çipura, levrek,
fangri, granyöz (sarıağız), mavi yüzgeçli (1,3 milyar ABD Doları) doğrudan katkı
orkinos ve Akdeniz midyesi gibi sınırlı sağlamıştır. Amatör balıkçılık, diğer eko-
sayıda su ürünleri türünün yetiştiriciliği turizm faaliyetleri ve sucul korunan alanların
yapılmaktadır. değeri bu rakama dahil değildir.

142
©E. Ayyıldız
Genetik Kaynakların Muhafazası
ve Kullanımı

©M. M. Süer

Hevsel Bahçeleri, Diyarbakır

Bölüm IX
İstanbul Yedikule Bostanları
©R. Akar
K
üresel olarak, 16 928 bitki türü sürdüremeyecekleri ölçüde ve kontrolsüz
yok olma tehdidi altında veya bir şekilde hasat edilmektedir. Örneğin,
etkilenebilir durumdadır. IUCN Türkiye'de dağçayı (Sideritis) türleri
Kırmızı Kitabında, 2017 yılında Türkiye’den çiçeklenme döneminde bitki henüz tohum
712 tehdit altındaki tür listelenmiştir. Yok olgunlaştırmadan önce köklenerek hasat
olma tehlikesi, insanların gıda, tıbbi ve edilmektedir. Bu şekilde sipil çayı (S. sipylea),
diğer kültürel amaçlı olarak doğadan, aşırı sarıkız çayı (S. trojana) ve sivriçay (S. tmolea)
miktarda ve doğaya zarar verecek şekilde türleri riskli duruma gelmiştir.
bitki toplamaları gibi bitkilerin kullanımıyla
ilgili olduğu kadar; aşırı otlatma, toprak Köklerin ve yumruların aşırı toplanması
aşınımı, anız yakma, tarımsal uygulamalarda Gentiana lutea (sarı afat), Acorus calamatus
ağır makinelerin kullanımı, aşırı ve (eğirotu), Gypsophila bicolor (alaca çöven),
düzensiz pestisit kullanımı, sulak alanların Glycyrrhiza glabra (meyan), Ruscus aculeatus
kurutulması, büyük barajlar, şehirleşme, (tavşan memesi) ve orkide türlerini tehdit
endüstrileşme, madencilik faaliyetleri, evsel etmektedir.
ve endüstriyel atıklar gibi habitat tahribatına
Türkiye’de bitki genetik kaynaklarının
yol açan unsurlardan kaynaklanmaktadır.
çeşitliliği bir önceki bölümde anlatılmıştır.
Avrupa ve Akdeniz Bölgesi bitkilerinin Ancak, kültürü yapılan bitkilerin yabani
yaklaşık %80'i halen sosyo-ekonomik akrabalarının genetik çeşitliliği giderek artan
amaçlarla kullanılmaktadır veya kullanılma bir oranda erozyona uğramakta, yerel ve eski
potansiyeline sahiptir. Ancak, bu türlerin çeşitlerin taşıdıkları çeşitlilik, yerini modern
tohumları, meyveleri, kökleri, rizomları, ve üniform çeşitlerin alması nedeniyle
soğan ve yumruları, popülasyonlarını daralmaktadır.
145

Yabani soğan
©M. Geçit
Bitki genetik kaynaklarının muhafazası ve kullanımı
Bitki genetik kaynakları ve bunların orman ağacı türleri ve koleksiyon bahçeleri
sürdürülebilir muhafazası, gelecek nesiller için muhtelif ex situ koruma programları
için hayati önem taşımaktadır. İnsan bulunmaktadır.
nüfusunun ulaştığı rekor düzey, tarımsal
bilim ve teknoloji alanlarındaki yenilikler, Tarımsal biyolojik çeşitlilik unsurları
dünyanın farklı kültürlerinin ekonomik (tohumlar, klonlar veya diğer bitki
entegrasyonu, tarımın küreselleşmesi parçacıkları), nem ve sıcaklık kontrollü
gibi faktörler genetik mirası yok etmekte, koşullardaki GB’leri veya açık havada tarla
tarımsal üretim tekniklerinin tekdüzeliği GB’leri şeklinde depolanır. Türkiye'de, biri
teşvikiyle de genetik erozyon artmaktadır. Ankara'da Tarla Bitkileri Merkez Araştırma
Genetik kaynaklar üzerindeki bu tehditler Enstitüsü'nde (62 102 örnek) ve İzmir'de
karşısında birtakım koruma programları ETAE'de (59 118 örnek) olmak üzere iki
geliştirilmiştir. adet GB bulunmaktadır (Şekil 143, 144 ve
145). Ayrıca, ülke genelinde TOB’a bağlı 17
Genetik kaynakların korunmasında, ex situ ve araştırma enstitüsünde 106 türe ait 9 750
in situ olmak üzere iki ana strateji uygulanır. adet bitki örneği, tarla GB olarak muhafaza
Ex situ koruma, biyolojik çeşitliliğin edilmektedir. Ankara’da 2 500 000 m2'lik bir
bileşenlerini doğal yaşam alanlarından alıp, alanda faaliyet gösterecek olan Türkiye Ulusal
daha sonra tohum bankaları, gen bankaları, Botanik Bahçesi halen yapım aşamasındadır.
botanik bahçeleri, arboretum, hayvanat
bahçesi gibi yapay olarak kontrol edilen Açılışı 2019 yılında yapılacak olan Ulusal
ortamlarda tutulması sürecidir. İn situ Botanik Bahçesi, dünyanın farklı bitki örtüsü
146 koruma, genetik kaynakların, doğal olarak tiplerini temsil etmek üzere endemik bitkiler,
ortaya çıktıkları kabul edilen habitatlarını tıbbi bitkiler, jeofitler, meyve ağaçları,
koruma ve yönetme anlamındadır. Yerinde biyoteknoloji araştırma merkezi, tohum
koruma çalışmaları bir yandan da muhafaza bankası, mikrobiyal GB, ulusal herbaryum,
altındaki taksonların, ex situ koşullarda ulusal insektaryum, eğitim merkezi ve
korunmasıyla desteklenmektedir. seraları kapsayacaktır. Türkiye'nin genetik
kaynakları ve genetik kaynaklar veri
Bitki genetik kaynakları muhafaza tabanının yönetimi, Tarımsal Araştırmalar
çalışmaları 1964 yılında Bitki Araştırma ve ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM)
İntrodüksiyon Merkezi'nin kurulmasıyla tarafından gerçekleştirilmektedir.
başlatılmıştır (Enstitünün yeni adı Ege
Tarımsal Araştırma Enstitüsü, (ETEA)'dür). Türkiye’de in situ koruma çalışmaları
Bu kapsamda 1976 yılında devreye giren 1950'lerde, henüz bu kavramın dünyada
Ulusal Bitki Genetik Kaynakları Araştırma geniş kabul görmesinden çok önce,
Programı, mevcut bitki genetik kaynakları başlamıştır. Yerinde korunan alanlar, önemli
ve Türkiye bitki çeşitliliğinin, günümüz ve sulak alanlar dahil olmak üzere, milli parklar,
gelecek için araştırma, toplama, koruma tabiat parkları, doğa koruma alanları, doğal
(ex situ ve in situ) ve değerlendirilmesi sitler, yaban hayatı geliştirme sahaları, özel
amacıyla yeniden düzenlenmiştir. Ulusal çevre koruma alanları ve uluslararası öneme
programın koordinasyon merkezi olarak sahip sulak alanlar olmak üzere çeşitli
ETAE belirlenmiştir. koruma statüleri altında korunmaktadır.
Halen orman ağacı türleri için faaliyet Farklı amaçlarla kurulan in situ koruma
gösteren tohum meşcereleri ve klon alanları, günümüzde Türkiye’nin toplam yüz
bankaları, gen bankaları (GB) dahil olmak ölçümünün %8,6’sına karşılık gelen 6 800 000
üzere, temelde tarımsal ürünler ve kısmen de ha’lık bir alana ulaşmıştır (Tablo 29).
©K. Özbek
Şekil 143. Ankara’daki Türkiye Tohum Gen Bankası

Bununla birlikte korunan alanlar, ülkedeki üretimi, bitki koruma, hayvan ıslahı ve
biyolojik çeşitliliğin tüm unsurlarını yetiştiriciliği, hayvan sağlığı balıkçılık ve 147
yeterince temsil etmemektedir. Örneğin, su ürünleri, gıda ve yem, hasat sonrası
step ekosistemleri herhangi bir korunan alan teknolojileri, biyoçeşitlilik / genetik
statüsü ile temsil edilmemektedir. kaynaklar, organik tarım, biyogüvenlik,
Yabani popülasyonların doğal ortamlarında toprak ve su muhafaza olarak sıralanabilir.
yerinde korunmasına ek olarak, kültürü Tablо 29. Korunan alanlar, 2017
yapılan türlerin de günümüze kadar Koruma birimi Sayısı Alan (ha)
evrimleştikleri çiftçi koşullarında in situ Milli Parklar 43 846 053
muhafazalarına da ihtiyaç vardır.
Tabiat Koruma Alanları 30 46 797
Biyoçeşitlilik araştırmaları, TOB, Tabiat Anıtları 112 7 488
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Tabiat Parkları 243 106 453
üniversiteler, STK'lar ve Türkiye Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları 81 1 189 308
Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu Muhafaza Ormanları 55 250 033
(TÜBİTAK) tarafından ortaklaşa Gen Koruma Ormanları 321 42 093
olarak yürütülmektedir. TOB, TAGEM Doğal Sit Alanları 1 273 1 322 748
aracılığıyla tarımsal araştırma ve Özel Çevre Koruma Bölgeleri 16 2 460 041
geliştirme faaliyetlerini koordine eder Ramsar Alanları 14 184 487
ve uygular. TAGEM ulusal tarımsal Ulusal Öneme Sahip Sulak Alanlar 48 714 133
araştırma sisteminin merkezidir. Uluslararası Öneme Sahip Sulak
9 10 289
Alanlar
Kaynak: TOB, 2018b

TAGEM'in yönetimi altında 10 adet


Kent Ormanları 133 10 315
merkez, 10 bölge ve 28 konu araştırma
Tohum Bahçeleri 185 1 424
merkezi ve istasyonu bulunmaktadır.
Klon Bahçeleri 18 38
TAGEM’in görev alanları bitki ıslahı ve
©K. Özbek

©K. Özbek
Şekil 144. Türkiye Tohum Gen Bankası kurutma odası (sol), soğuk depo (sağ)

148
©G. Kırcalıoğlu

Şekil 145. ETAE Gen Bankası, İzmir


Türkiye’nin florası güncellendi
Eylül 1985’e kadar dokuz cildini oluşturan bu ek, 567
cilt halinde yayınlanmıştır. adet daha tür ve tür altı takson
Flora, o günden bu yana içermiştir.
hem Türk hem de yabancı
botanikçiler tarafından geniş 2000 yılından bu yana Türkiye
ilgi görmüştür.Floraya ilk ek florasında yeni belirlenen
472 tür, tür altı takson ve eksik çok sayıda taksonla ilgili
bilinen taksonların ilavesiyle muhtelif çalışmalar ve birçok
1988 yılında yapılmıştır. kontrol listeleri yayınlanmıştır.
Türkiye florasının bir listesi,
İlk Ek’in (Cilt 10) florada bulunan tüm bitkilerin
yayınlanmasından sonra, 1994 Türkçe isimleriyle birlikte
ve 1999 yıllarında, Türkiye 2012 yılında yayınlanmıştır.
florasına ilişkin neredeyse yeni Türkiye'nin resimli florasının
bulguların tamamını içeren iki ilk cildi, Türk bilim insanları
kontrol listesi yayınlanmıştır. tarafından, ulusal ve
Türkiye ve Doğu Akdeniz Bu listeler, 2000 yılında uluslararası katılımcıların
Adalarının Florası, P.H. Davis yayınlanan ikinci ek cilt iş birliğiyle 2014 yılında,
tarafından Eylül 1965’ten için iyi bir başlangıç noktası ikinci cilt de 2018 yılında
oluşturmuştur. Floranın 11. yayınlanmıştır.

Bitki genetik kaynakları çalışmalarında bir kilometre taşı: Mirza Gökgöl (1897-1982)
kaydoldu. İtalya'da yaklaşık altı ay kaldıktan
sonra okulu terk etti ve Almanya'da Berlin Yüksek 149
Okulu'na kayıt oldu. Okulu 23 Aralık 1924'te
tamamladıktan sonra doktora çalışmalarına
başladı.

Doktora çalışmalarını bitirmesinin ardından,


Tarım Bakanlığı tarafından İstanbul'da bir
araştırma enstitüsü kurulması için Türkiye'ye
©TOB

davet edildi ve devamında 1929 yılında bitki


ıslahçısı olarak Tarım Bakanlığı’nda istihdam
edildi. Kendisine bitki ıslah çalışmalarında
Şekil 146. M. Gökgöl tarlada çalışırken kullanmak üzere gerekli arazi, ekipman ve araçlar
Mirza Gökgöl, XX. yüzyılın önde gelen ile giderler için bütçe tahsis edildi.
bitki bilimcisi olarak 1929'dan 1955’e kadar
buğday, arpa, mercimek ve yabani akrabalarını Mirza Gökgöl çalışmalarında öncelikle
toplayıp değerlendirmekle kalmamış, aynı Türkiye'nin artan nüfusunu beslemek için gerek
zamanda patates, hintyağı, haşhaş, taş yoncası duyulan tahıllar ve patates üzerine odakladı.
vb. diğer tarımsal ürünler üzerinde yaptığı Özel ilgi alanı, ağırlıklı olarak buğday olmak
araştırmalarla Türkiye tarımına katkılar üzere tahıllar oldu. Yıllar boyunca tek kişilik
sunmuştur. bir ordu gibi çalışarak, çok sayıda yerel çeşit
örneklerini karakterize etti. Çalışmaları boyunca
Mirza Hacızade (Gökgöl) 14 Eylül 1897'de 1927'den 1934'e kadar toplanan 18 000 örnek
Azerbaycan'ın Gence kentinde doğdu, üzerinde çalışarak bunlar içinden 256 yeni
1906'da Gence Erkek Lisesi'nde okula başladı buğday varyetesi tanımladı. Mirza Gökgöl,
ve 1919'da mezun oldu. Lise sonrası 1916 Türkiye'de bitki genetik kaynakları çalışmalarının
sonbaharı ile 1917'nin sonu arasında Krakov öncüsü olarak kabul edilmekte ve yayınları hâlâ
Novoaleksandriysk Tarım Enstitüsü'nde tarım bitki genetik kaynakları üzerinde çalışan bilim
eğitimi aldı. 1920 yılının başında İtalya'nın insanları ve ıslahçılar tarafından paha biçilmez
Napoli kentindeki Portici Yüksek Tarım Okulu'na kaynaklar olarak kabul görmektedir.
©B. Çıngay

Şekil 147. NGBB’den bir görüntü

İstanbul’un ortasında bir cennet: Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi (NGBB)


Son zamanlarda Türkiye’deki özel vakıflar ex situ değiştikçe 2003 yılında NGBB adını almıştır.
koruma faaliyetlerine katılmaktadır. Bunlar Zamanla bahçeye henüz dokunulmamış
arasında NGBB en başarılı örneklerden biridir. parçaların eklenmesiyle yeni tematik alanlar
1995 yılında Ali Nihat Gökyiğit, rahmetli oluşturulmaktadır.
eşi Nezahat Gökyiğit anısına, Karayolları
150 Genel Müdürlüğü’nden kiralanan bir otoyol NGBB'nin görevi, çevreyi koruyan, şehir
kavşağında 46 ha arazide dikim ve ağaçlandırma için yeşil bir akciğer görevi yapacak güzel bir
çalışmalarını başlatmıştır. eğitim bahçesi yaratmaktır. NGBB, eğitim,
araştırma faaliyetleri, bilimsel kitap ve dergiler
Başlangıçta saha, otoyol inşaatı sırasında ortaya yayınlamak yoluyla halkın farkındalığını
çıkan çöplerden temizlenmiştir. Daha sonra artırmaktadır. Bağbahçe Dergisi, Türkiye'nin
bahçenin toprağı ıslah edilmiş ve üzerine 50 000 Resmi Florası, Türkiye Florası Çeklistesi (Vasküler
kadar ağaç ve çalı dikilmiştir. Alan, 2002 yılında Bitkiler) ve İstanbul’un Bahçeleri ve Bitkileri’ni
halka açık bir park olarak açılmış, ancak işlevi yayımlamaktadır.
©B. Çıngay

Şekil 148. NGBB’de bulunan geofit koleksiyonu


Çiftlik hayvanları genetik kaynakları ve muhafazası
Çiftlik hayvanı genetik kaynakları, Üretici birlikleri, STK'lar, üniversiteler
tüm hayvansal türleri, ırklar, hatları ve ve diğer ilgili kurumlardan paydaşlar,
popülasyonları ile bunların gıda ve tarımsal komitelerde ve komisyonlarda yer alırlar.
üretim için kullanılan yabani ve yarı
Çiftlik hayvanlarının muhafaza çalışmaları,
evcilleştirilmiş akrabalarını kapsar. İnsanların
in situ ve ex situ olmak üzere iki stratejiyle
yaban hayvanlarını evcilleştirilmesinden
yürütülmektedir. Ex situ muhafaza da kendi
ve yetiştirmeye başlamasından bu yana
içinde ex situ in vivo ve ex situ in vitro olarak
geçen 12 000 yıl boyunca 7 000'den fazla ırk
ikiye ayrılır. Ex situ in vivo muhafaza, çiftlik
geliştirilmiştir. FAO'ya göre, hayvan ırklarının
hayvanlarının popülasyonlarının hayvanat
sadece %42'sinin durumları hakkında fikir
bahçesi veya devletin tarım işletmeleri gibi
sahibi olacak kadar veri bulunmakta, bunların
yapay ortamlarda sürdürülmesi şeklinde
da yarısından fazlası tehdit altında ve geri
yapılır. Ex situ in vitro muhafaza ise embriyo,
kalanın da soyu tükenmiş durumdadır.
sperm, yumurta, somatik hücre, doku gibi
Hayvan genetik kaynakları ulusal odak canlı hayvanların yeniden oluşmasına imkân
noktası olarak TAGEM bünyesindeki sağlayacak parçacıkların dondurularak
Hayvan Genetik Kaynakları Araştırmaları saklanması esasına dayanır.
Koordinatörlüğü, konunun ulusal ve
In situ muhafaza, canlı hayvan
uluslararası gelişimini takip etmekte ve ilgili
popülasyonlarının ve yetiştirme sistemlerinin,
faaliyetleri düzenlemektedir. Koordinatörlük
sıradan tarımsal faaliyetler şeklinde
ilgili mevzuatların oluşturulması, kurumsal
sürdürülmesi anlamına gelir. Yukarıda sözü
yapıların sekretaryasının yürütülmesi,
edilen yöntemler, hayvan genetik kaynaklarının
araştırma projelerinin desteklenmesi ve 151
muhafazası ve sürdürülebilir kullanımı için
paydaşların eşgüdümünü sağlamaktadır. Bu da
uygulanmaktadır. Özel muhafaza sürüleri,
iki mekanizma ile gerçekleştirilir.
1995 yılından bu yana doğal habitatları
Bunlardan ilki olan Evcil Hayvan Genetik dışında araştırma enstitüleri bünyesinde
Kaynakları Araştırmaları Koordinatörlüğü, barındırılmaktadır. Hayvan Genetik
ilgili mevzuatın oluşturulması, kurumsal Kaynaklarının Halk Elinde Muhafazası
yapıların sekretaryasının yürütülmesi, Programı 2005 yılında başlatılmıştır. Hayvan
araştırma projelerinin desteklenmesi ve genetik kaynaklarının GB'lerde muhafaza
paydaşların eşgüdümünü sağlamaktadır. çalışmaları da ilk kez 2007 yılında “Türkiye’nin
İkinci mekanizma da ortaya çıkan sorunlara Bazı Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının
ilişkin tavsiyeler ve çözümler üreten “Tavsiye In vitro Muhafazası ve Ön Moleküler
Komisyonudur”. Tanımlanması-I” projesiyle başlamıştır.

Çiftlik hayvanı genetik kaynaklarının geleceği ve riskler


Türkiye'de hayvan genetik kaynaklarının teşvik edilmesi için doğrudan ödeme
varlığı, dağılımı ve risk durumu şeklinde destekler başlatılmıştır.
hakkında güvenilir veriler yoktur. Bu
Programın başında karşılaşılan ana zorluk,
bilgiler araştırma bulgularından, uzman çalışacak saf hayvan ırklarının bulunması
değerlendirmelerinden ve çeşitli anketlerden olmuştur. Hatta kimi ırkların aranmaya
elde edilir. Yine de son 50 yılda önemli başlandığı dönemde neredeyse yok olma
kayıpların meydana geldiği açıktır. Hayvan aşamasında oldukları belirlenmiştir. Koruma
genetik kaynaklarında erozyonun önlenmesi çalışmalarına sağlanan destekler, halkın
için, yerel hayvan ırklarının doğal yaşam bu konuya ilgisini çekmiş ve çalışmalara
alanlarında korunması ile ilgili faaliyetlerin katılımında etkili olmuştur.
Biyoçeşitliliğin korunmasıyla ilgili ulusal programlar, eğitim
ve mevzuat durumu
Türkiye, biyolojik kaynakların ticareti ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, doğal
ve muhafazasını konu alan çok sayıda kaynakların korunmasıyla ilgili faaliyetlerin
uluslararası anlaşmalara taraftır. Bunlardan uygulanmasından sorumlu kurumlardır.
bazıları Tablo 30’da listelenmiştir. Bu
anlaşmaların uygulanabilmesi için Tablo Türkiye Erozyonla Mücadele Vakfı (TEMA)
31'de listelenen ulusal yasal çerçevelerin ve WWF-Türkiye gibi çok sayıda STK’nın
hayata geçirilmesi konusunda yoğun çaba biyolojik çeşitliliğin korunması üzerindeki
sarf edilmiştir. çabaları giderek artmaktadır. Arkeolojik ve
kültürel değerlerin korunması için tahsis
Türkiye WB, WHO, UNESCO, IUCN, WWF, edilen alanlar, milli parklar, doğa parkları, doğa
FAO, Bioversity International, ICARDA, koruma alanları, doğal anıtlar, biyogenetik
CIMMYT, IUFRO, UNDP, ECPGR, UPOV, rezerv alanları, koruma ormanları, gen koruma
International Standard for Sustainable Wild alanları, tohum meşcereleri ve gen koruma ve
Collection of Medicinal and Aromatic Plants, yönetim alanları Türkiye’deki doğal kaynakların
EUROPAM, EUFORGEN gibi uluslararası ve çevrenin tanımlanması ve korunmasına
kuruluşların üyesi ya da ortağıdır. TOB hizmet eden alanlardır.

Tablо 30. Türkiye’nin taraf olduğu çevre ile ilişkili anlaşma, antlaşma, sözleşme ve protokoller
Anlaşma, Antlaşma, Sözleşme, Protokol Yılı
Kuşların Himayesine Dair Sözleşme (Paris) 1966
Akdeniz’in Kirlenmeye Karşı Korunmasına Ait Barcelona Sözleşmesi 1981
152
Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına ilişkin Sözleşme 1983
Uzun Menzilli Sınır Aşan Hava Kirliliği Sözleşmesi 1983
Avrupa’da Kirleticilerin Sınır Aşan Geçişleri Gözlem ve Değerlendirme İşbirliği Programı (EMEP) 1984
Avrupa Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarının Korunması Sözleşmesi (Bern) 1988
Akdeniz’de Özel Koruma Alanları ve Biyolojik Çeşitliliğe İlişkin Protokol 1988
Ozon Tabakasının Korunmasına Dair Sözleşme (Viyana) 1990
Denizlerin Gemiler Tarafından Kirletilmesinin Önlenmesine Ait Uluslararası Sözleşme (MARPOL) 1990
Ozon Tabakasını İncelten Maddelere Dair Montreal Protokolü 1990
Karadeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi (Bükreş) 1994
Özellikle Su Kuşları Yaşama Alanı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Sözleşmesi (RAMSAR) 1994
Tehlikeli Atıkların Sınırlar Ötesi Taşınımının ve Bertarafının Kontrolüne İlişkin Sözleşme (Basel) 1994
Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme (CITES) 1996
BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 1997
BM Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi 1998
Akdeniz’de Tehlikeli Atıkların Sınır Ötesi Hareketleri ve
2003
Bertarafından Kaynaklanan Kirliliğin Önlenmesi Protokolü (İzmir)
Avrupa Peyzaj Sözleşmesi 2003
Kaynak: GTHB ve OSİB, 2017

BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 2004


Karadeniz’in Biyolojik ve Peyzaj Çeşitliliğinin Korunması Protokolü 2004
Kartagena Biyogüvenlik Protokolü 2004
Gıda ve Tarım Bitki Genetik Kaynakları Uluslararası Antlaşması 2006
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine Dair Kyoto Protokolü 2009
Tablо 31. Türkiye’de biyoçeşitliliğin korunmasına ilişkin kanunlar
Kanun Yılı
Orman Kanunu 1956
Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu 1957
Su Ürünleri Kanunu 1971
Çevre Kanunu 1983
Milli Parklar Kanunu 1983
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu 1983
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu 1986
Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığının Kurulması Hakkında KHK 1989
Kıyı Kanunu 1990
Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu 1995
Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname 1995
Mera Kanunu 1998
Gümrük Kanunu 1999
Hayvan Islahı Kanunu 2001
Kara Avcılığı Kanunu 2003
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesinin Kartagena Biyogüvenlik Protokolünün Onaylanmasının Uygun
2003
Bulunduğuna Dair Kanun
Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun 2003
Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu 2003
Hayvanları Koruma Kanunu 2004
Karadeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesinin Karadeniz’de Biyolojik Çeşitliliğin ve Peyzajın
2004
Korunması Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun 153
Organik Tarım Kanunu 2004

Kaynak: GTHB ve OSİB, 2017


Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı Haklarının Korunmasına İlişkin Kanun 2004
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu 2006
Tarım Kanunu 2006
Çevre Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 2006
Tohumculuk Kanunu 2006

©M. Sökmen
Ceylanların korunması
edilmekte ve bu canlılar yerel ölçekte, küresel
ölçekten daha özenli bir şekilde korunmaktadır.
Ceylan popülasyonları, XX. yüzyıl başlarında
Çukurova’dan doğu Anadolu’ya kadar geniş
alanlarda bulunabilirken, aşırı avlanma, habitat
parçalanması, yoğun kimyasal kullanımı ve
habitat kaybı gibi nedenlerle günümüzdeki
popülasyonları son derece daralmıştır.
Günümüzde sadece Şanlıurfa ilinde küçük bir
popülasyon halinde kum ceylanı (Gazella marica)
ve Hatay ilinde dağ ceylanı (G. gazella) olmak
üzere iki türü kalmıştır.

Ceylan koruma programları ilk kez Şanlıurfa’da


©A. İnce

1978 yılında Ceylanpınar Tarım İşletmesi’nde


bir ceylan yetiştirme istasyonu kurulmasıyla
başlamıştır. Daha sonra korunan popülasyonun
Şekil 149. Ceylan büyüklüğü istenilen sayıya ulaştığı için Kızılkuyu
ve Erikçe ilçelerinde iki küçük popülasyon
Türkiye’de 168 adet memeli türü bulunmakta
doğaya salınmıştır.
olup bunlarda 22’sinin nesli yok olma eşiğindedir.
Bunlardan en savunmasız olanları, büyük DKMPGM, Hatay ilinde kurduğu bir
otobur memelilerdir. Kum ve dağ ceylanları, istasyonda dağ ceylanları için bir koruma
yabani Anadolu koyunları, alageyik ve yaban programı başlatmıştır. Bu çalışma sonunda dağ
keçilerinin tamamı IUCN Kırmızı Listelerinde ceylanlarının popülasyonu, kendilerini idame
“Nesli Yok Olma Tehlikesindeki Canlılar” ettirecek düzeye gelmiştir. Koruma çabalarını
154 kategorisinde yer almaktadır. Ancak, bu türlerin desteklemek üzere her iki ilde de yerel STK'lar
korunmasına yönelik yoğun çabalar sarf halkı bilinçlendirme faaliyetleri yürütmektedir.
©A. İnce

Şekil 150. Doğada küçük bir ceylan topluluğu


Bozdağ Anadolu koyunu koruma programı
Bozdağ'ın yabani Anadolu koyunları
(Ovis gmelini anatolica) geçmişte Türkiye'de
yaygın olarak bulunabilirken, 1960'lı yıllarda
sayıları 100'ün altına düşmüştür. DKMPGM, bu
tür için Konya’da 3 430 ha alan tahsis ederek türü
koruma altına almıştır.

Alan çitle çevrilmiş ve birkaç yıl boyunca koyunlar


burada korunmuştur. 1999 yılında 600'ün
üzerinde olan sayıları, 2000'lerde popülasyonlarını
sürdürebilecekleri bir düzeye gelmesine rağmen bu
türün yok olma tehlikesi hâlâ ortadan kalkmamıştır.
Geçmişte ülkenin çeşitli bölgelerinde bu türün
birkaç popülasyonu bulunurken, günümüzde bu
türe ait yegâne sürü, ıssız ve yerleşimden uzak olan
bu koruma alanında yaşamaktadır.

Bu gibi durumlarda karşımıza iki tehlike


çıkmaktadır. Bunlardan birincisi, genetik tabanın
giderek daralması; ikincisi de sürünün salgın
bir hastalığa yakalanmasıdır. Anadolu koyunu
popülasyonlarının gelecekte karşılaşabileceği
risklerin bilincinde olan yetkililer, mevcut
koruma alanının ikincisini kurmak için

©A. İnce
uygun bir yer aramaya başlamışlar ve sonuçta
Konya’daki popülasyonun bir kısmı 2004 yılında
Karaman ilinin Karadağ’daki Bozdağ İstasyonuna 155
getirilerek korumaya alınmıştır. Şekil 151. Anadolu koyunu Bozdağ İstasyonunda

©A. İnce

Şekil 152. Kış koşullarında Bozdağ İstasyonu Anadolu koyunları


Eski çağlardan kalma bir kuş: Kelaynak koruma çalışmaları
Efsaneye göre kelaynak (Geronticus eremita), Birecik’teki kelaynaklar, Şubat ve Mart aylarında
tufan sırasında Nuh’un gemisine kılavuzluk çiftleşmek üzere özel olarak inşa edilmiş büyük
etmek üzere serbest bırakılmış, o günden kafeslerde tutulurlar, burada bir nesil verdikten
sonra da baharın ve bereketin simgesi haline sonra yazın Temmuz ayı ortalarında, güney
gelmiştir. Bu büyük siyah kuş, tüysüz başı ve yönüne giderek Afrika’nın kuzeyine göçe ederek
boynu, uzun kavisli ve keskin kırmızı gagasıyla Şubat ayından itibaren tekrar Birecik'e dönerler.
tanınır. Vücudunun geri kalan kısmı koyu mavi Oldukça sosyal bir kuş olan kelaynaklar,
mor tüylerle kaplıdır. Kelaynak kuşları, Kuzey Birecik’teki yuvalanma zamanları boyunca,
Afrika, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu'nun kayalık sabahın erken saatlerinde gruplar halinde 10-
bölgelerini mekân seçer. Bu bölgelerdeki sarp 15 km uzaktaki beslenme bölgelerine giderler.
kayalıklar üzerinde koloniler halinde yuva Uygulanan program günümüze değin oldukça
yapıp, yavrularını yırtıcı hayvanlardan korur ve başarılı bir şekilde yönetilmiş ve kelaynakların
çoğalırlar. sayısı Mart 2016 itibariyle 205'e ulaşmıştır.
Kelaynak popülasyonunun istikrarlı bir şekilde
Kelaynaklar, IUCN tarafından yayınlanan üremeye devam edebilmesi için genç bireyler
Tehdit Altındaki Türler Kırmızı Listesinde yer hariç sayıları, popülasyonlarını istikrarlı bir
almaktadır. Dünyanın en fazla tehlike altında şekilde idame ettirebilecekleri sayı olan 100 çifte
olan kuşlarından biri olan kelaynakların, vahşi ulaştığında, kuşların özgürce göç etmesine izin
doğada kalan nesli neredeyse tükenmiştir (1997 verilecektir.
yılına gelindiğinde, vahşi ortamda 100'den
az yetişkin vardı). Sayılarındaki düşüş, başta
beslenme alanlarında kimyasalların yoğun
kullanımı, aşırı avlanma ve habitat tahribatı
gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır. Bu tür
Türkiye’de sadece Şanlıurfa'nın Birecik ilçesinde
küçük bir kayalık alanda yaşamaktadır. Aynı tür
156 Fas'ta yaşamakta olup son zamanlarda Suriye'de
de görülmüştür.

©A. Karagöz
DKMPGM, kelaynaklara Kuşların Korunması
için Kraliyet Kuş Koruma Derneği desteğiyle
Birecik'teki özel bir üreme istasyonu kurmuş,
kelaynaklar büyük kafesler içinde çoğaltılmış
ve yok olma tehdidinin önüne geçilmiştir. Şekil 153. Birecik‘teki kelaynak yuvaları
©TOB
Biyo-kültürel çeşitlilik ve etno-biyolojik miras
barınaklarının yeni bir görüntüsünü
sunmaktadır. Buluntular, yaklaşık MÖ
10 000 yıllarında epi-paleolitik dönemden
başlayarak, yüzyıllar boyunca süren bir faaliyeti
sergilemektedir.

Dini törenlerin yapıldığı alandaki sütunların


üzeri, aslanlar, boğalar, domuzlar, tilkiler,
ceylanlar ve eşekler gibi memeliler; yılanlar
ve diğer sürüngenler, böcekler; turnalar ve
akbabalar gibi kuşları tasvir eden kabartmalarla
süslenmiştir. Bu kabartmalar sadece o dönemdeki
vahşi yaşamın zenginliğini değil, aynı zamanda
bölge sakinlerinin engin bilgilerini ve görsel
yaratıcılıklarını da göstermektedir.
©A. Karagöz

Mevcut biyolojik çeşitliliğin şekillenmesi


üzerine, insanların muhtemelen çok büyük
etkisi olmuştur. En eski devirlerde yaşamış olan
avcı-toplayıcı topluluklar, yaşam biçimlerini
Şekil 154. Göbeklitepe’deki kalıntılarda değiştirip yerleşik düzene geçerek, yaklaşık
bulunan hayvan figürleri 12 000 yıl önce “Neolitik Devrimi” yapmışlardır.
Türkiye'nin eşsiz kadim kültürleri ve biyo- Binlerce yıl boyunca, çiftçiler bir yandan yerel
çeşitliliği, günümüze çok farklı ve çok katmanlı çeşitleri geliştirirken, diğer yandan da doğadan
bir etno-botanik ve etno-biyolojik mirasın yabani bitki toplamaya devam etmişlerdir.
kalmasına olanak vermiştir. Çeşitlilikçe zengin
Türkiye'de yabani bitki taksonlarından 1 200'den 157
olan bitki örtüsü içinde birçok tahıl türleri ve
gıda üretmek amaçlı yetiştirilen temel bitkilerin fazlası yenilebilir olarak kaydedilmiştir. Bu miras
yabani ataları yer almaktadır. Bitki türlerinin nesiller boyunca devam ettirilerek günümüze
neredeyse üçte bir endemiktir. Avcı-toplayıcı getirilmiştir. Bugün Anadolu insanı, yabani
gruplar, geçmişte Anadolu'nun bitki ve hayvan bitkileri refah ve kültürel farklılıklarının önemli
zenginliklerinin nasıl gıda, ilaç, alet, giyim ve bir parçası olarak görmektedir. Besin değerlerine
barınak gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak için ek olarak, beslenme amacıyla kullanılan yabani
kullanabileceklerini, deneme-yanılma yoluyla bitkilerin “tadı”, yöresel mutfakların yabani
keşfetmişlerdir. bitkiler kullanan geleneksel tarifleri, yabani
bitkilerin toplanması ve paylaşılmasının sosyal
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki Göbekli yönleri, günümüzde de sürdürülmekte olan
Tepe, halkalar içindeki büyük T şeklindeki taş bitki toplama alışkanlıklarının temel güdüleri
sütunlu kutsal alanlarıyla, avcı-toplayıcıların arasındadır.
©A. Karagöz

©A. Karagöz

Şekil 155. Göbeklitepe’deki kalıntılar Şekil 156. Göbeklitepe kazı alanının


üzerindeki hayvan şekilleri genel görüntüsü
Gıda hazırlama teknikleri
Gıda hazırlama ve saklama teknikleri, önemli
çeşitlilik göstermektedir. Gıda maddeleri,
kurutma, kaynatma, kavurma, fermantasyon,
turşu kurma ve konserve yapma gibi yöntemler
kullanılarak, kaya içine oyulan mahzenler, silolar,
çömlekler ve sepetler de dahil olmak üzere birçok
türde kapta depolanarak muhafaza edilmektedir.
Bu köklü miras şu anda bir dönüşüm aşamasında
olup, hızlı modernleşme, şehirlere göç ve sosyal
ilişkilerde meydana gelen değişiklikler nedeniyle
kısmen de olsa erozyona uğramıştır.

Tarımsal biyoçeşitliliğin taşıdığı zenginlik,


"albenisi yüksek ve daha verimli" modern çeşitler
nedeniyle tehlikededir. Muğla ilinde meyve
çeşitliliğiyle ilgili bir projede, 28 tür meyveden
oluşan yaklaşık 550 yerel çeşidin yerel isimleri
kaydedilmiştir. Bunlar arasında, armutlar,
bademler ve üzümler her biri 60'tan fazla yerel
çeşitle ilk sırada gelmektedir.

Yeni nesil etno-biyologların, geleneksel


bilgi üzerindeki çalışmalara daha fazla
yoğunlaşmasına; yaşlı nesillerin de geleneksel
©C. Erdem

bilgileri genç nesillere aktarması için teşvik


edilmesi gereklidir. Bu biyo-kültürel miras,
158 gelecekte gıda, sağlık ve endüstri için ihtiyaç
Şekil 157. Meyve ve sebze turşuları duyulacak kaynakların garantisi durumundadır.
©Ö. Aydın

Şekil 158. Meyvelerin kurutulması


Küresel Öneme Sahip Tarımsal Miras Sistemleri
Doğal kaynakların bütünsel yönetimine sistematik
destek sağlamak için, 2002 yılında FAO, Küresel
Öneme Sahip Tarımsal Miras Sistemlerinin
(KÖSTMS) Korunması ve Uyarlanması Yönetimi
konulu çalışmayı başlatmıştır.

Sistemin tanımı, “toplumların ve içinde yaşadıkları


çevrelerin, sürdürülebilir kalkınma istekleri
doğrultusunda ve bir ortak uyumun sonucu olarak
ortaya çıkan, küresel boyutta öneme sahip zengin
biyolojik çeşitlilik unsurlarının idame ettirildiği,
olağanüstü arazi kullanım sistemleri ve alanları”
şeklinde yapılmaktadır.

Tarımsal biyoçeşitliliğin dinamik bir şekilde


korunması için Türkiye'de yürütülen KÖSTMS
projelerinden biri olarak “Azerbaycan ve
Türkiye'de Küresel Öneme Sahip Tarımsal Miras
Sistemlerinin Tanımlanması, Değerlendirilmesi
ve Yönetimi Projesi” FTPP aracılığıyla finanse
edilmiştir.

Yöreye has bitkisel boyama, dokumacılık,


çeltik yetiştirme ve bağcılık sistemlerinin konu

©H. Zer
alındığı tarım sistemleri, Bereketli Hilal’in kuzey
kısmını oluşturan, Fırat ve Dicle Nehirlerinin
içinden geçtiği Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 159
uygulanmaktadır. Şekil 159. Pekmez yapımı

©F. Kıztanrı

Şekil 160. Üzümden çok sayıda ürünler elde edilmektedir


Geleneksel Bilginin korunmasına bir örnek:
Genetik kaynaklarla yapılan doğal boyamacılık ve dokumacılık
Türkiye'de kırsal alanlarda yaşayan dezavantajlı büyük bir gelir kaynağı olarak gerçekleştirilen
ve fakir kadınların yaptıkları doğal boyama ve bir el işçiliğidir. Yurt içi ve yurt dışında doğal
dokuma ürünleri, uzun yıllar boyunca kırsal yöntemlerle boyanan ürünlere olan talep
topluluklar için önemli gelir kaynakları olmuştur. yüksektir. Bu sistem geçmişten günümüze,
Sektör çok miktarda boya maddelerine ihtiyaç zengin kültür ve bölgesel biyoçeşitliliği yansıtan,
duyduğundan, gerekli olan materyal, boya yerel bir sanatsal geleneğin parçası olarak
bitkilerinin tarla koşullarında yetiştirilmesi devredilmiştir.
yoluyla sektöre ulaştırılmaktadır.
Diyarbakır ili ve yöresinde yetişen endemik,
Sentetik ürünlerin düşük maliyetleri nedeniyle nadir ve tehdit altındaki boya bitkilerinin bazıları
bir dönem doğal boyama ve dokuma şunlardır: Isatis demiriziana, I. mardinensis,
sistemlerinden yavaş yavaş vazgeçilmiştir. Ancak Hypericum salsolifolum, Verbascum glabiferum,
günümüzde doğal boyalar, geçmişteki kadar V. lysiosephalum, V. racemiferum, V. stepporum,
kabul görmekte olup geleneksel halı ve kilimlerin V. tenue ve Alkanna tricophilla var. mardinenesis.
dokunmasında en çok kullanılan malzemeler
arasındadır. Farklı sektörlerin farklı malzeme Bölgede yaygın olarak bulunan diğer boya
tedarik zinciri vardır. Bu işlem yaylalarda bitkilerinden bazıları da şunlardır: Carthamus
yapağının sürü sahiplerinden teminiyle başlar. persicus, Echinophora tenuifolia ssp. sibthorpiano,
Glycyrrhiza glabra, G. g. var. glabra, G. g. var.
Kırsal alandaki kadınlar yünü, bitkisel boyalarla glandulifera, Hypericum triquetrifolium, Juglans
boyamaktadır. Boyanan yünler, halı veya kilim regia, Prosopis farcta, Punica granatum, Quercus
dokuması için kullanılır. Bu uygulama, uzun brantii, Q. infectoria, Reseda lutea, Rheum ribes,
yıllardır kırsal bölgelerdeki kadınlar tarafından ve Rhus coriaria.

160
©A. Ünal

Şekil 161. Kirmene ile iplik eğirme


Ham maddeden halıya
Halı ve kilim yapımında kimi yerlerde halen
ipek kullanılmakla beraber, bu alanda en yaygın
kullanılan madde yündür. Yün üretiminin ilk
adımı olan koyunları kırkım işlemi, bölgesine
göre Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında yılda bir
kez gerçekleştirilir. Çoğu yerlerde koyunların
kırkımı yerel halkın ortak olarak belirlediği bir
tarihte yapılır. Kırkımın yapılacağı gün tüm yöre
halkı açık havada geniş bir alanda toplanarak,
kırkma işini şenlik havasında yaparlar.

Şenlik, kimi yerlerde çevre kasabalardan binlerce


kişinin katılımıyla yapılan ve yöre insanının
iş birliğini simgeleyen bir etkinliktir. İkinci
adım kırkılan yapağıdan iplik yapma işidir.
Bunun için önce yapağılar temizlenir, yıkanır ve
tarama işlemi için dövülür. Taraklar yün iplik
üretmek için özel olarak yapılmıştır. Elde edilen
yün, “kirmene” olarak adlandırılan bir el aleti

©TOB
vasıtasıyla eğirilerek yün iplik elde edilir. İpliğin
kullanılmaya başlamasından önceki son adım,
geleneksel yöntemler aracılığıyla yerel boya
bitkileri kullanılarak yapılan boyama işlemidir. Şekil 162. Kilim dokuma

161

©Z. Yavuzak

Şekil 163. Farklı renklerde kullanıma hazır kuru iplik çileleri


©Y. Topçu
Geofitlerin muhafazası ve kullanımı

G
eofitler, tıbbi, aromatik ve süs bitkisi; içinde bulundukları yerlerin belirlenmesi
tıp, kozmetik, gıda, içecek ve ilaç ve toplanması için Türkiye’nin tüm floristik
endüstrilerinde ham madde, insan bölgeleri uygun zamanlarda taranmış, daha
ve yabani hayvanlarca gıda olarak kullanılan sonra toplanan materyalin tanımlanması
çok amaçlı bitkilerdir. Türkiye'deki 1 000'den için herbaryum örnekleri hazırlanmış,
fazla geofit taksonun varlığı, bunları çeşit aynı noktalar soğan, yumru, rizom ve
geliştirme programlarında kullanmak isteyen tohumlarının toplanarak yetiştirilebilmesi
bilim insanları için çekici bir yer haline için tekrar ziyaret edilmiştir. Şimdiye kadar
getirmektedir. yeri belirlenen 7 000 geofit popülasyonundan,
içlerinde 181 tanesi nadir endemik, ve 461
Doğadan toplamak hem yerel tüketim tanesi de endemik olan toplam 1 081 adet
hem de dışsatım için yüzlerce yıldır geofit taksonu toplanmıştır.
sürdürülen yaygın bir uygulamadır.
Bu durum çok talep gören bazı geofit Enstitünün geofit koleksiyonu, içinde
türlerinin popülasyonları üzerinde büyük 2 200 m2 genişliğinde bir sera da dahil olmak
baskı oluşturmaktadır. Biyolojik Çeşitlilik üzere toplam 40 000 m2 alanda muhafaza
Sözleşmesi'nin (BÇS) üç hedefinden biri edilmektedir. Geofit serası, toplanan türlerin
olan genetik kaynakların kullanılması, getirildikleri yörelerdekine benzer iklim
özellikle geofitlerde sürdürülebilir bir şekilde koşullarını oluşturmak için soğutucu ve
uygulanmamaktadır. nemlendiriciler ile donatılmış, Türkiye’nin
en gelişmiş serasıdır. Sera sadece geofitleri ex
Türkiye, tıbbi, aromatik ve süs bitkisi situ koruma tesisi olarak değil, aynı zamanda
türlerinin yetiştiriciliğini, ulusal programlar türler arası ve tür içi melezlemelerin 163
çerçevesinde yürütmesine rağmen, yapıldığı, sonuçta elit hatların ebeveyn
geofitlerin taşıdığı potansiyel, henüz bunların materyalinin üretildiği yerdir.
ticarileştirilmesi ve ıslahı yönünde istenen
düzeyde değerlendirilememiştir. Türkiye'nin tüm geofitlerinin bir araya
getirilip bir tesiste muhafaza edildiği
TAGEM’in Atatürk Bahçe Bitkileri Merkez devasa bir koleksiyon ve tüm bitkilerin
Araştırma Enstitüsü tarafından, amaca fotoğraflarının toplandığı üç ciltlik kitap
uygun geofit türlerinin yurt çapında bu projenin ürünleri arasındadır. Toplanan
toplanması, çoğaltılması, ıslah edilerek yeni materyal içinden 31 adet de yeni geofit türü
çeşitlerin çıkarılması ve ticarileştirilmesi için, tanımlanmıştır.
TÜBİTAK tarafından desteklenen iki proje
hayata geçirilmiştir. Projelerle önemli sayıda Yeni kaydedilen türlerin bazıları ve
genetik kaynak materyalinin envanterinin bulundukları yöreler şöyledir: Güney
çıkarılması ve kayıt altına alınmasıyla, Anadolu'dan Allium aksekiense (Akseki
BÇS'nin üçüncü hedefi olan “genetik Soğan) ve Allium kayae (Saimbeyli Soğanı),
kaynakların kullanımından fayda sağlama” Antalya'dan Bellevalia undulatifolia
konusunda da gelişme kaydedilmiştir. (Manavgat Sümbülü); Erzincan'dan
Colchicum erdalii (Eğin Safranı);
“Bazı Doğal Bitkilerin Kültüre Alınması Yeni Osmaniye'den Colchicum osmaniyense
Tür ve Çeşitlerin Süs Bitkileri Sektörüne (Osmaniye Safranı); Artvin'den Muscari
Kazandırılması” ve “Türkiye Geofitlerinin artvinense (Artvin Müşkürümü); Mersin'den
Kültüre Alınması Yeni Tür ve Çeşitlerin İlgili Muscari erdalii (Erdal Müşkürümü);
Sektörlere Kazandırılması” başlıklı projeler, Adana'dan Muscari ufukii (Uzun
TÜBİTAK tarafından 2005 ve 2015 yılları Müşkürüm) ve Adana’dan Ornithogalum
arasında desteklenmiştir. Geofitlerin yurt adanense (Adana Akyıldızı). Çanakkale
©E. Kaya

164
©E. Kaya

Şekil 164. Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü Geofit Araştırma Merkezi, Yalova
165

Colchicum baytopiorum
©E. Kaya
166

Lilium akkusianum
©E. Kaya
ilinden toplanan şakayık örnekleri, P. x kayae seleksiyon çalışmaları devam etmektedir.
(Alacalı Şakayık) adı verilerek doğal melezler Şimdiye kadar 4 şakayık (Paeonia), 3 ters
olarak tanımlanmış ve yeni bir takson olarak lale (Fritillaria) ve 3 lale (Tulipa) çeşidi tescil
kaydedilmiştir. Yeni keşfedilen bu türler, edilmiştir. Tescil edilen materyale ek olarak
Türkiye için endemik olup kültüre alınmaları
3 şakayık, 3 ak lale ve 3 süsen (İris) çeşidinin
ve çoğaltılmaları için yoğun çalışmalar
tescil işlemleri son aşamasındadır.
başlatılmıştır. Bu türlerin süs bitkileri, tıbbi
ve aromatik bitki endüstrileri için çok yüksek Projenin diğer bir çıktısı da, melezleme ve
potansiyele sahip oldukları görülmüştür. seleksiyon çalışması sonucu elde edilen 236
Öte yandan toplanan materyal içinden çeşidin tanıtıldığı, üç ciltten oluşan “Süs
ticari çeşitler çıkarılması için melezleme ve Bitkileri Çeşit Kataloğu” olmuştur.
©E. Kaya

©E. Kaya
167
Şekil 165. Sternbergia candida Şekil 166. Scilla mesopotamica

©E. Kaya

Şekil 167. Yayımlanmış kitaplar


168
©E. Kaya
Biyoçeşitliliğin Geliştirilmesi için
En İyi Tarımsal Uygulamalar

©Z. Yavuzak

Bölüm X
©FAO / H. Muminjanov
Е
kosistem hizmetleri doğanın sağladığı karşılamak için tarım sektörünün daha
kaynaklar ve süreçlerden oluşmaktadır. çok gıda, yem ve ham madde üretmesi
Bu hizmetler, temiz içme suyu, beklenmektedir. Tarım bir yandan da toprak,
yenilebilen ve yenilemeyen biyolojik ürünler, su ve biyolojik çeşitlilik gibi doğal kaynakları
organik maddeyi çözümleyen ve dönüştüren korurken sosyal refah ve ekonomik refaha da
işlemleri içermektedir. katkıda bulunmalıdır.
Ekosistem hizmetleri beş başlık altında Sınırlı kaynakları kullanan ve biyoçeşitlilik
toplanır: üzerinde etkileri olan tarımsal uygulamaların
da sürdürülebilirlik açısından iyi performans
ƒƒ Gıda, su, karbon ve ham madde üretimi
göstermesi gerekir. Bu bağlamda, Türkiye’de
gibi tedarik hizmetleri;
tarımsal üretim ve çevre arasındaki ilişkinin
ƒƒ İklim, toprak aşınması, zararlı ve hastalık
geliştirilmesi konusu giderek daha ilgi çekici
kontrolü gibi düzenleyici hizmetler;
hale gelmektedir. Gerçekten de tarımsal
ƒƒ Beslenme döngüsü, hidrolojik döngü,
sürdürülebilirlik konusu, ekosistemlerin
toprak oluşumu ve tozlaşma gibi
korunması, biyoçeşitliliğin geliştirilmesi,
destekleyici hizmetler;
tarımla iç içe olan ekosistemlerde su ve
ƒƒ Manevi ve rekreasyonel faydalar gibi
toprak kalitesinin korunması gibi hususlarla
kültürel hizmetler;
örtüşen bir önceliktir. Biyoçeşitlilik hiç
ƒƒ Beklenmedik olumsuzluklara karşı
kuşkusuz tarımsal sürdürülebilirliğin
biyoçeşitlilik ve korunan alanların bakımı
kilit unsurlardan biridir, ancak toprağın
gibi koruyucu hizmetler.
sürülmesine dayalı hazırlama biçimi,
Türkiye’de tarım günümüzde birçok zorlukla toprağın bozulmasına ve biyoçeşitliliğe zarar
karşı karşıyadır. Artan nüfusun taleplerini vermektedir.
171

©A. A. Kalkan

Şekil 168. Toprağın pullukla işlenmesi, erozyon ve CO2 salımına neden olur
Türkiye'de sürdürülebilir toprak, su ve doğa yönetimi
için koruyucu tarım uygulamalarının sahiplenilmesi ve teşviki
Koruyucu Tarım (KT) birbirleriyle ilişkili üç engel olmak. Ekim sırası ve ürün
ilkeye dayanmaktadır: dönüşümlerine giren bitki türleri,
farklı mikroorganizma gruplarını
1. Bitkileri işlenmemiş toprağa doğrudan
çekeceğinden, KT sistemleri tarımsal
ekerek veya dikerek toprak işlemeyi
biyoçeşitliliği teşvik etmektedir.
azaltmak, toprak koşulları düzeldikten
sonra toprak işlemeyi tamamen ortadan Tarımın gelişimi için KT uygulamalarının,
kaldırarak makineli işlemeden kaynaklı tarım ürünleri, çok yıllık bitkiler, meralar,
toprak tahribatını en aza indirgemek. ağaçlar ve hayvancılığı da kapsayan yeni
2. Özel olarak yetiştirilen örtü bitkisi, ara “biyolojik ve ekosistem” yaklaşımlarından
ürünler ve/veya bir önceki üründen olduğu kabul edilmektedir. KT sistemleri,
kalan bitki artıklarıyla, toprak üzerinde tarımsal ormancılık ve organik tarım gibi
yıl boyunca organik madde örtüsü KT uygulamalarıyla entegrasyonundan yarar
oluşturmak. sağlayan diğer sistemleri tamamlamaktadır.
3. Yerel çevre koşullarına uyumlu, toprağa KT'ye dayalı ürün-hayvancılık sistemlerinden
azot bağlayan baklagil bitkilerin de yüksek düzeyde sürdürülebilir taşıma
kullanımıyla, ekim nöbeti sistemleri ve kapasitesi sağlanır. Son 40 yılda edinilen
bitki karışımlarını çeşitlendirerek, toprak deneyim, KT ilkelerinin eşzamanlı olarak
üstünde ve içindeki biyoçeşitliliğin uygulanmasının daha büyük ve istikrarlı
sürdürülmesine yardımcı olmak, getirilere, girdilerin daha etkin kullanımına
toprak ve ürünlere azot sağlamak, ve dolayısıyla daha yüksek kârlılığa olanak
172 zararlı popülasyonlarının gelişmesine sağlarken, ürün miktarı, toprak ve ekosistem

Mekanik toprak bozunumunun toprak işlemesiz ekim ve ot mücadelesiyle önlenmesi

Toprak yüzeyinin sürekli olarak bitki artıkları ve örtü bitkileriyle kapatılması

Ürünün yıllık ve çok yıllık bitkiler ve karışımlarının kullanımıyla çeşitlendirilmesi


©FAO

Şekil 169. KT’nin ilkeleri


©A. Koçak
Şekil 170. Buğday hasadı ardından toprak işlemesiz baklagil ekimi
173

©FAO / H. Muminjanov

Şekil 171. Toprak işlemesiz tarım kuşları tarlaya çeker


Kaynak: GTHB, 2017

Şekil 172. Konya’da kurak koşullarda uzun dönem (13 yıl) yürütülen bir çalışmada konvansiyonel tarım
174 ve KT uygulamalarında, buğday, nohut ve aspir tohum verimi ve fiğ kuru ot verim ortalamaları

sağlığını geliştirdiğini, üretim maliyetini biyoçeşitlilik üzerinde etkisi büyüktür. KT,


düşürdüğü, ekosistem hizmetleri ve iklim klasik üretim sistemleri mantığına karşı,
değişikliğinin olumsuz etkilerini azalttığını bilinenleri kökten değiştiren bilgi yoğun ve
göstermiştir. Esas itibarıyla KT, toprak özgün bir sistemdir. KT’nin kökeni çiftçi
işlemeye dayalı tarım sistemlerinde eksik toplumlara dayanır ve çiftçi odaklı olarak
olan ekolojik sürdürebilirlik ve direngenlik yaygınlaşmıştır. Çok sayıda ülkede edinilen
unsurlarını dikkate almaktadır. deneyimler ve bulgular KT’nin hızlı bir
şekilde benimsenmesi ve yaygınlaşması için
KT kök gelişimini desteklerken, toprakta paydaşların yükümlülük ve davranışlarında
yeterli düzeyde bulunan organik bazı değişimlerin gerekli olduğunu
madde yardımıyla aktif durumda olan göstermiştir. Çiftçilerin deneyebilecekleri,
mikroorganizma faaliyetleriyle su iletimi öğrenebilecekleri ve uyarlayabilecekleri bir
de gerçekleşir. Bu faaliyetin sonucu olarak mekanizmanın bulunması ön koşuldur.
organizmanın kök yapısına, kökten sızan
sıvı akıntıların toprak içindeki hareketleri ve Politikacı ve kurumsal liderlerin toprak
dağılımı sonucu oluşan tanecikli yapı içindeki işlemeli sistemden KT’ye geçiş sürecinde,
boşluklara (porlar) düzgün şekilde dağılır. üreticilere ve topluma geniş ve uzun vadeli
Toprak canlılarının faaliyetleri sonucu etkin ekonomik, sosyal ve çevresel faydalar
hale gelen toprak organik maddesinin çok sağlayan bu sistemi tam olarak anlamaları
yönlü yararları, bitki veriminin artması ve gerekir. Bunun ötesinde dönüşüm
sürdürülmesindeki en temel faktördür. için, KT uygulamalarının çiftçilerce
benimsenmesine yardımcı olacak teşvikler
Toprak faunası, toprak üstü faunayı doğrudan ve ihtiyaç duyulacak hizmetleri sağlayacak
etkilediğinden, KT uygulamalarının sürdürülebilir politikalar gereklidir.
©FAO
Şekil 173. Orta Anadolu Bölgesi'nde yerel doğrudan ekim mibzeri
175

©FAO

Şekil 174. Uygulamalı Kadın Çiftçi Okulu üyeleri Konya’da doğrudan ekim makinesiyle uygulama yapıyor
“Sürdürülebilir entansif üretimi” destekleyen yaklaşık 10 milyon ha civarında artmıştır.
bir kavram olarak KT, aynı zamanda Bu sistemi benimseme potansiyeli yüksek
doğal kaynakları ve çevreyi koruyan ve bir ülke olarak Türkiye, 2016 yılında FAO’ya
çevresel hizmetlerin kullanılmasına olumlu 45 000 ha alanda KT yapılmakta olduğunu
katkıda bulunan üretken ve kazançlı bir bildirmiştir.
tarım sisteminin de gerekliliğini kabul
Son yıllarda, özellikle iklim değişikliğine
etmektedir. Sürdürülebilir entansif üretim,
uyum ve azaltma sürecindeki ihtiyaçları
sadece iklim değişikliğinin bitkisel üretim
da göz önünde bulundurarak, çiftçilere
üzerindeki etkisini azaltmakla kalmayıp,
kazan-kazan avantajları ile düşük
aynı zamanda toprakta karbon tutumuna
karbon teknolojilerinin benimsetilmesi
katkıda bulunarak emisyonları azaltıp iklim
ve yaygınlaştırılması yoluyla tarımın
değişikliğine neden olan faktörlerin etkisini
sürdürülebilirliğini geliştirirken,
hafifletmektedir. Ayrıca sistemin ekosistem
biyoçeşitlilik ve ekosistem bazlı adaptasyon
hizmetlerini daha üretken ve sağlıklı
konularını da içeren bir dizi araştırma
ortamlar yaratarak geliştirmesi amacıyla,
yürütülmüştür. Her ne kadar hiçbir proje
toprak altı ve üstü biyoçeşitliliğinde
karmaşık bir ekosistemin ekolojik yapısını ve
zenginleştirmesi gereklidir.
işlevini birkaç yıl gibi kısa bir sürede restore
KT, yukarıda sıralanan bütün bu hedefleri edemese de çalışmaların somut sonuçları
karşılamaktadır. Tarımda enerji tasarrufu birkaç yıl içinde alınacaktır. Dünya çapında
yaparak emisyonu azaltır, topraktaki edinilen dersler FAO, GEF, AB ve diğer
biyolojik aktiviteyi arttırır ve uzun vadede uluslararası organizasyonların desteğiyle
verim artışı sağlar. Bunun yanında tarımsal Türkiye’de uygulamaya konmuştur. Bazı
peyzaj içindeki toprakları daha sağlıklı projelerin sonuçları, KT uygulamalarının,
176 hale getirerek ekolojik ve ekonomik olarak makul bir sürede ekolojinin ve habitat
sürdürülebilirlik yönünde daha iyi toprak- kalitesinin iyileşmesi için izlenmesi
bitki besin maddesi-su yönetimi sağlar. gereken doğru yol olabileceğini göstermesi
bakımından umut vericidir.
Küresel sürdürülebilirlik yönündeki çabalar
büyük ölçüde tarım uygulamaları hakkında Rüzgâr perdeleri ve su kutuları gibi diğer
karar verme ve benimseme durumunda teknik müdahalelerin yanı sıra, akılcı bir
olan, dünya genelinde 570 milyondan sulama düzenlemeleriyle birlikte, yıllık
fazla arazi sahibinin her birine bağlıdır. ve çok yıllık bitkilerde toprak işleme,
KT şu anda küresel olarak tüm kıtalarda, kalıcı toprak örtüsü, ekim nöbeti gibi
ılıman iklim bölgelerini de kapsayan çeşitli iklimle uyumlu tarım uygulamalarının
tarımsal ekolojilerde yaklaşık 180 milyon ha tanıtımı, Türkiye'de biyoçeşitlilik dostu ve
alanda uygulanmaktadır. Geçtiğimiz on yıl sürdürülebilir bir tarım sistemine ulaşma
boyunca, KT uygulanan tarım arazileri yılda yönünde temel unsurlardır.
©V. Karagülleoğlu
Bozkır ekosistemlerindeki iklim değişikliğine ekosistem tabanlı uyum
(ETU) çalışmalarının tarımsal etkileri
Orta Anadolu'nun bozkır ekosistemleri, tarafından finanse edilen “Bozkır
alandaki tarımsal faaliyetleri ve geçim Ekosistemlerinin İklim Değişikliğine
kaynaklarını destekleyen doğal kaynakların Ekosistem Tabanlı Uyumu (ETU) için
önemli bir parçasıdır. Sürdürülebilir olmayan Tarımsal Uygulamalar (GCP/TUR/063-EC)”
arazi kullanımı, insanların, bitkilerin projesi ile, Anadolu bozkır ekosistemlerinin
ve hayvanların iklim değişikliğinden iklim değişikliğinin olası sonuçlarından
kaynaklanan zorluklara maruz kalmasına doğacak kırılganlığının azaltılması
neden olurken, diğer taraftan da gıda amaçlanmaktadır. Proje, Türkiye'de iklim
güvenliği ve insan sağlığı gibi konuları da değişikliğinin etkileriyle mücadele etmede
riske atmaktadır. İnsan müdahaleleri ve bir araç olarak, farklı düzeylerdeki KT
arazi yönetim uygulamaları da habitatların uygulamalarının ilgili politikalar, programlar
bozulmasını tetikleyen diğer etkenlerdir. ve faaliyetlere entegrasyonunu teşvik
eden ETU yaklaşımını, ilgili sektörlerde
İnsan müdahaleleri ve arazi yönetim planlama süreçleri ve stratejileri geliştirerek
uygulamaları, habitat bozulmasının desteklemektedir.
etmenleri arasında yer alır. Bitki örtüsünün
yok edilmesi ve monokültür ormanlar KT, toprak verimliliğini geliştiren, suyun
oluşturmak için dış kaynaklı türlerin toprakta tutulmasını sağlayan, karbon
kullanımı, sistemi daha da yalınlaştırmıştır. bağlayarak sera gazı emisyonlarını azaltan
Tarımsal faaliyetlerin yoğunlaştırılması, yönetim uygulamaları, gıda güvenliği
yabani flora ve fauna üzerinde tehdit gibi iklim değişikliğiyle ilişkili zorluklara
oluşturmaktadır. çözümler sunmaktadır. 177

Hayvancılık sektörü, yerel ırklar ve küçükbaş Anadolu bozkır ekosistemleri için


hayvanlardan, büyükbaş hayvanlara ve daha geliştirilen ETU stratejileri, yerel
verimli ırklara dönüşmektedir. Meralarda uygulamaları da dikkate almaktadır.
kurağa dayanıklı çok yıllık bitkiler azalırken, Proje kapsamında Konya’da katılımcı
bir yıllık türler uygun koşullar bulabilir, yaklaşımla pilot bir uygulama başlatılmıştır.
bu da üretilen yemin miktar ve kalitesini ETU uygulamalarının yerel ölçekteki
olumsuz yönde etkileyebilir. Bu bağlamda demonstrasyonları, Ilgın ve Kadınhanı
kurağa dayanıklı çeşitler istikrarlı verim ve ilçelerinde kurulmuştur. ETU, toplumların ve
gıda güvenliği için önemli bir kaynak olarak bozkır ekosistemlerinin iklim değişikliğinin
görülmektedir. etkilerine karşı direngenliğini arttırmak
ve bu değişikliğin olumsuz etkilerine
Sözü edilen olumsuz etkileri azaltmak için uyum sağlamalarına yardımcı olmak için,
birtakım yaklaşımlar uygulanmaktadır. biyoçeşitlilik ve ekosistem hizmetlerinin
Ekosistem Temelli Uyum (ETU) yaklaşımı kullanımını, genel stratejinin bir parçası
içinde yer alan örnekler arasında KT ve olarak teşvik etmektedir.
biyoçeşitlilik, bütünsel mera yönetimi,
sürdürülebilir tarım, tarımsal ekolojik Türkiye'de iklim değişikliğine uyum
uygulamalar, katılımcı sürdürülebilir arazi için yürütülen ETU uygulamalarının,
yönetimi yaklaşımları ve tarımsal ormancılık biyoçeşitlilik, geçim kaynakları ve ekosistem
bulunmaktadır. hizmetlerini sürdürülebilir biçimde
destekleyen faaliyetlere entegre edilerek
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü benimsenmesi, bölgesel ve yerel kuruluşlar,
Orta Asya Alt Bölge Ofisi (FAOSEC) sivil toplum ve özel sektör için bir fırsat
tarafından uygulanan, AB ve Türkiye olarak görülmektedir.
Entegre Zararlı Yönetimi: Zararlılara karşı çevre dostu bir strateji
Zararlılar, tarımda sürekli olarak üretim çözümler önererek kimyasal kullanımını
ve verimlilik kaybına yol açmaktadır. Söz azaltmaktadır. Çevreye duyarlı bir yaklaşım
konusu risklerin ortadan kaldırılması için en olarak EZY, kimyasal kullanımını tümüyle
kısa çözüm, kimyasal kullanımıdır. Her gün reddetmemekte, tamamlayıcı diğer
değişen çevre koşulları ve tarımsal sistemler yöntemlerin uygulanması ile kullanılan
yeni zararlı ve hastalık tiplerinin ortaya kimyasal miktarı azaltılmaktadır. EZY’nin
çıkmasına neden olmakta, yeni beliren uygulanabilmesi için zararlıların yaşam
sorunlarla baş edebilmek amacıyla daha döngüsü ve çevresel gereklilikleri, ilişkili
etkin kimyasallar geliştirilmektedir. flora/fauna ve bunların zararlılarla olan
interaksiyonu, belirli bir çevredeki ana
Bununla birlikte tarımda kullanılan zararlılar ve tarımsal birimlerin zararlı ve
kimyasallar gerek insanlar gerekse çevre hastalıklara duyarlılığı/dayanıklılığı ile
açısından en önemli tehlikelerden biri zararlıların ortadan kaldırılmasında etkin
durumundadır. Bitki koruma amacıyla kültürel önlemler ve benzeri daha birçok
kullanılan tarım ilaçlarının miktarı, tarımsal konularda derin bilgiye ihtiyaç vardır. Etkin
uygulamaların yoğunluğuna bağlı olarak ve çevre dostu bir yaklaşım olarak EZY,
geçmişe göre artmakta; buna karşılık üretimden depolamaya dek tarımın birçok
zararlıların giderek daha fazla direnç farklı dallarında uygulanmaktadır.
kazanmalarına yol açmaktadır. Türkiye’de
EZY uygulaması için dört aşamalı bir
önemli tarım ilaçlarının 2006 ve 2017 yılları
yaklaşım gerekir:
arasındaki kullanım miktarları Tablo 32’de
verilmektedir. 1. Sınır değerin belirlenmesi,
178
2. Zararlıların izlenerek tanımlanması,
Entegre Zararlı Yönetimi (EZY) bu alanda
3. Önleyici tedbirler,
güvenli ve çevre dostu bir yaklaşım olarak
4. Zararlının kontrolü.
ortaya çıkmış ve zararlı kontrolünde
kimyasalların tek çözüm olduğu görüşünü Bir tek zararlının ortaya çıkışı, mücadele
ortadan kaldırmıştır. EZY, tarımsal yapılması gerektiği anlamına gelmez.
üretim sistemlerinde biyolojik ve kültürel Bunun için zararlı yoğunluğunun, önlemi

Tablо 32. Türkiye’de 2006 ve 2017 yılları arasında kullanılan pestisit miktarları (ton)
Yıl Insektisitler Fungisitler Herbisitler Akarisitler Rodentisitler Diğer Toplam
2006 7 628 19 900 6 956 902 3 9 987 45 376
2007 21 046 16 707 6 669 966 51 3 277 48 716
2008 9 251 16 707 6 177 737 351 5 613 38 836
2009 9 914 17 863 5 961 1 533 78 2 302 37 651
2010 7 176 17 396 7 452 1 040 147 5 344 38 555

2011 6 120 17 546 7 407 1 062 421 6 978 39 534

2012 7 264 18 124 7 351 859 247 8 766 42 611


2013 7 741 16 248 7 336 858 129 7 128 39 440
2014 7 586 16 674 7 794 1 513 149 6 007 39 723
Kaynak: TÜİK, 2018

2015 8 117 15 984 7 825 1 576 197 5 327 39 026


2016 10 425 20 485 10 025 2 025 259 6 835 50 054
2017 11 436 22 006 11 759 2 452 236 6 209 54 098
gerektirecek kritik seviyeye ulaşmış olması kullanımı da giderek artmaktadır. Ankara
gerekir. Bitki koruma uzmanları sürekli ve İzmir’deki Zirai Mücadele Araştırma
olarak zararlıları gözlemlemeli ve zararlı Enstitüleri ile Biyolojik Mücadele Enstitüsü
belirli bir yoğunluğa ulaştığında etkin önlem predator ve parasitoidlerin üretiminden
aşamasına geçilmelidir. sorumludur. 2017 yılında doğaya 1,8 milyar
parazitoid böcek salınmıştır.
Önleyici tedbir alma aşamasında ürün
rotasyonu, zararlıya dayanıklı/toleranslı Tahmin ve Erken Uyarı Sistemleri, EZY’nin
çeşitlerin kullanımı, belirli çevre koşuluna in ayrılmaz bir parçasıdır. Bu sistemler
uygun çeşitlerin seçimi ve zararlıdan ari aracılığı ile iklim verileri kullanılarak
sağlıklı anaçların kullanımı gibi kültürel zararlıların kontrolü için en uygun zaman
yöntemlere başvurulur. Bu yöntemler tahmin edilmektedir. Bunlardan genelde
insanlar ve çevre açısından herhangi bir risk bahçe bitkilerinde elmada kara leke
taşımadığı gibi çok etkili ve maliyetleri de (Venturia inaequalis) ve elma iç kurdu
düşüktür. (Cydia pomonella), salkım güvesi (Lobesia
botrana) ve bağ mildyösü (Plasmopora
Yukarıda ele alınan ilk üç aşamada etkili viticola) gibi hastalık ve zararlılara karşı
olunmadığı takdirde EZY programları yararlanılmaktadır. Uçakla ilaçlamaya artık
çerçevesinde mevcut kontrol yöntemleri izin verilmemektedir.
gerek etkinlik gerekse risk açısından
değerlendirilir. Etkin ancak daha düşük riskli Ulusal çalışmalara ek olarak FAO, Türkiye’de
zararlı kontrol yöntemlerine öncelik verilir. yayım uzmanları ve çiftçilerin eğitimi;
Bunlar tuzak kullanımı, daha az zararlı biyolojik mücadele yöntemlerinin teşvik
kimyasallar kullanılarak yabancı otların edilerek gıdalarda kalıntı riskinin azaltılması
kontrolü veya zararlıların çiftleşmesini projelerde elde edilen başarılı sonuçların 179
engelleyen feromonlar gibi yöntemlerdir. tarla günü, çalıştay ve konferanslar
Daha düşük risk taşıyan yöntemler gibi farklı aktivitelerle yayımı gibi EZY
kullanılarak zararlıların kontrolü mümkün alanında kapasite geliştirme çalışmalarını
olmadığı takdirde pestisitlerin uygulanması desteklemektedir. Tamamlanmış bir proje
kaçınılmaz olabilir. TOB'a bağlı Ankara Zirai
Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü, İzmir
ve Diyarbakır Zirai Mücadele Araştırma
Enstitüleri ve Adana Biyolojik Mücadele
Araştırma Enstitüsü bu alanda faaliyet
göstermektedir. Ayrıca yerelde yayımcı
kuruluşlar da zararlı yönetimi konusunda
görev yapmaktadır.
TOB uzmanları belirli bir izleme programına
bağlı olarak zararlıları sürekli izlemektedir.
Ayrıca süne (Eurygaster integriceps), çekirge
ve Akdeniz meyve sineği (Ceratitis capitata)
gibi bazı zararlılarda EZY uygulamaları
devlet kuruluşlarınca yapılmaktadır.
Türkiye’de uçakla ilaçlamaya artık izin
verilmemektedir. Tarım alanlarından
©FAO

zararlıları uzak tutmak amacıyla uygulanan


diğer yaklaşımlardan biri de yeşil kuşakların Şekil 175. Zararlı popülasyonunu kontrol
oluşturulmasıdır. Predator ve parazitoidlerin etmede kullanılan ışık tuzağı
çerçevesinde eğer konvansiyonel pestisit bir yol haritası hazırlanmış bu çalışmadan
kullanımı kaçınılmaz ise doğru ve etkin ilgili mevzuatın daha detaylı incelenmesinde
pestisitler yanında EZY uygulamalarının da hem de AB’deki yasal düzenlemelere
yaygınlaştırılabilmesi amacıyla 2012 ve 2013 uyumun sağlanması amacıyla yapılan
yıllarında Mersin, İzmir, Muğla, Antalya ve
karşılaştırmalarda yararlanılmıştır.
Aydın’da birçok faaliyet düzenlenmiştir.
Bitki koruma ve bitki sağlığı, pestisitler
FAO gerektiğinde politika geliştirme
aşamasında da destek sağlamaktadır. Bu ve EZY konularına ilişkin Türkiye’deki
çerçevede 2012 yılında Türkiye’de bitki sağlığı yasal düzenlemelerin değerlendirilmesi
ve EZY konusundaki yasal düzenlemeler ve çalışılmasına ilişkin bir doküman da
gözden geçirilmiş, EZY programlarına ilişkin hazırlanmıştır.

EZY’yi benimseyen İyi Tarım Uygulamaları


Türkiye’de entegre ürün ve zararlı yönetimine yetkilendirilmiş kuruluşlarca denetlenip
dayanan İyi Tarım Uygulamaları (İTU) sertifika alabilmektedir.
yasal mevzuatla belirlenmiştir ve birincil
bitki, hayvan ve su ürünleri üretiminde Belirlenen kriterlerin yerine getirilmesi
desteklenmektedir. durumunda ürünler sertifikalandırılır ve
tüketici ambalajlarında ulusal İTU logosu
TOB, İTU ile ilgili Ekim 2010'da etikette kullanılabilir. İTU kapsamında
Yönetmelik ve daha sonrasında da sorumlu üreticiler birim alan başına ürüne göre
kurumların işlevleri, yetkilendirilmiş değişen destek ödemeleri almaktadır.
kontrol kuruluşlarının görevleri, uygunluk
180
kriterleri ve kontrol noktalarını içeren Dış pazarda süpermarketlere erişmek
uygulama rehberleri yayımlamıştır. isteyen, özellikle yaş meyve sebze üreticileri,
İTU uygulayan üreticiler herhangi bir özel sertifikasyon sistemi olan GLOBALGAP
geçiş süreci olmaksızın TOB tarafından sertifikasyonu da ayrıca almaktadır.
©FAO

Şekil 176. Nektarlı bitkilerin yetiştirilmesi, tarlada yararlı böceklerin


çoğalmasına uygun ortam yaratır
Biyoçeşitliliğin muhafazası için organik tarımın özendirilmesi
Organik tarım, çeşitliliğin korunması edilmektedir. 2016 yılında Türkiye’den
ve agro-ekosistemin sağlıklı işleyişini organik ürün ihraç edilen ülke sayısı 44
amaçlayan, değer zincirinin geçerli olarak belirtilmekte ve ABD ile AB ülkeleri
standartlara göre kontrol edilip pazarları ilk sırada yer almaktadır. Diğer alıcı
sertifikalandırıldığı bir tarım sistemidir. ülkeler arasında İngiltere, Japonya, Kanada,
Türkiye’de organik tarım 1980’lerin Avustralya, Çin ve Kuzey Kıbrıs Türk
ortalarında, genişlemekte olan Avrupa Cumhuriyeti sayılabilir.
organik tarım pazarının etkisi ile oluşan
Türkiye’de organik tarımın gelişimi, ihracata
taleple başlamıştır. Organik tarım
yönelen diğer gelişmekte olan ülkelerdeki
2009 yılından beri devlet tarafından
gibi yukarıdan aşağı doğru olmuştur. Yerel
desteklenmekte ve çiftçi sayısı hızla
talebe rağmen iç pazarın gelişimi, desteklerin
artmaktadır. Başlangıçtan itibaren, düşük
başlaması ve bazı STK'ların çabaları sonucu
girdi kullanımıyla üretilen ve ülkemizin
oldukça geç gerçekleşmiştir. Diğer bir etken
geleneksel ihraç ürünlerinden olan kuru
de dış pazara yönelik organik üretimin
meyveler, sert kabuklu meyveler, TAB ve
sözleşmeli olarak yapılması ve sözleşme
zeytinyağı, organik üretimde önemli yer
yapan firmaların aynı zamanda teknik bilgi,
tutmaktadır. Beş yıl öncesine kadar Almanya
girdi ve sertifikasyon ücretini karşılama
başta olmak üzere Avrupa ülkeleri, Türk
ve pazar garantisi vermesi olmuştur. Buna
organik ürünlerinin ana alıcısı konumunda
karşılık benzer bir sistemin iç pazarda
iken, son yıllarda kuzey Amerika pazarı hızla
kurulamamış olması, üreticilerin organik
gelişerek Avrupa pazarına eşdeğer konuma
tarıma başlama aşamasında pazar bilgisinden
gelmiştir. 181
yoksun olmaları ve sertifikasyon ücretlerini
Türkiye’de birçok ürün, pazarın talep karşılayacak mali kaynaklarının olmaması,
ettiği uluslararası standartlara uygun organik tarıma geçişte tereddütlere yol
olarak üretilmekte ve küresel ölçekte ihraç açmıştır. Türkiye’de organik tarım, resmi

©F. Düşünceli

Şekil 177. Etikette yer alan organik ürün logosu, ürünün Türk Organik Tarım Kanunu’na
uygun şekilde üretilip sertifikalandığını gösterir
olarak ilk yönetmeliğin 1994 yılında kabulü tarımın tüm ülkede yaygınlaştırılması amacı
ile başlamıştır. Organik Tarım Kanunu ise ile projeler yürütmektedir.
2004 yılında yürürlüğe girmiş ve Yönetmelik
“Organik Tarımın Yaygınlaştırılması
2010 yılında önemli ölçüde revize edilmiştir.
ve Kontrolü” isimli çerçeve proje, 2011
Türkiye’de organik tarımla ilgili yasal yılından beri TOB Bitkisel Üretim Genel
düzenlemeler AB mevzuatına benzer olup Müdürlüğü İyi Tarım ve Organik Tarım
AB’de değişiklikler olduğunda uyum amacı Dairesi tarafından yürütülmektedir. Bu
ile gerekli düzenlemeler yönetmeliklere proje kapsamında 2017 yılı itibari ile bitkisel
yansıtılmaktadır. Yasal düzenlemeler, ve hayvansal organik üretim ve doğadan
organik tarımın genel ilkeleri, organik toplamaya ilişkin araştırma, geliştirme,
tarımla ilgili kurum ve kuruluşların eğitim ve bilinçlendirme faaliyetleri ve
sorumlulukları ve çalışmaları ile ilgili idari çalışmaları hem Bakanlık merkez teşkilatı
ve hukuki düzenlemeleri, izin verilen girdi hem de 54 il müdürlüğü ve 12 araştırma
listelerini, uygunsuzluk ve ihlal durumlarını enstitüsünce yürütülmektedir.Ülkemizde 81
kapsamaktadır. Türkiye’de organik tarım ilde TOB il Müdürlüklerinde özellikle yayım
konusunda yetkili otorite, TOB’dur. 2003 ve izleme faaliyetlerinin eğitimli uzmanlar
yılında organik tarımla ilgili bir daire tarafından yürütüldüğü organik tarım birimi
kurulmuş olup organik tarım faaliyetleri bu bulunmaktadır.
daire tarafından yürütülmektedir.
2017 verilerine göre Türkiye'nin tüm
Organik tarımda yetkilendirilmiş kontrol bölgelerine yayılmış 75 067 tarım
kuruluşları tarafından yardımıyla ve genel işletmesinde organik tarım yapılmaktadır.
tarım istatistikleri ile uyumlu merkezi bir İşletmelerde ağırlıklı olarak faaliyetler yıllık,
182 veri toplama sistemi mevcuttur. Organik çok yıllık ürünler ile çayır-meraya dayalı
tarıma ilişkin tüm verilere, ihracat, ithalat bitkisel üretime yöneliktir. Ham madde
ve yetkilendirilmiş kontrol kuruluşlarına bazında buğday, zeytin, Antep fıstığı, kuru
ilişkin bilgilere TOB web sitesinden incir, kuru kayısı, kuru üzüm, baklagiller,
erişilebilir (www.tarim.gov.tr). TOB, TAB, pamuk, üzümsü meyveler ile yaş
geçmişte olduğu gibi bugün de organik meyve ve sebzelerin dahil olduğu 214 bitkisel

Tablо 33. 2016 yılında en fazla üretimi yapılan 15 ürün (Organik ve geçiş sürecindeki ürünler)
Ürün Çiftçi sayısı Alan, ha Üretim, t*
Zeytin 21 635 81 048 261 814
Buğday 16 614 124 285 334 352
Çay 10 060 4 149 73 085
Yonca 9 106 42 106 338 569
İncir 7 472 15 783 111 035
Üçgül 6 004 29 257 113 565
Arpa 5 920 30 452 84 263
Üzüm 5 826 13 198 301 903
Fiğ 4 603 29 815 78 948
Çayır otu 4 188 15 478 49 934
Elma 2 779 3 748 123 896
Kayısı 2 283 7 437 122 032
Kaynak: GTHB, 2017

Mısır 609 3 183 39 571


Nar 567 1 265 29 708
Pamuk 421 6 585 29 476
*yaş ürün olarak tahmini üretim değerleri
ürün, organik olarak yetiştirilmektedir. tarım, doğadan sürdürülebilir toplama
İşlenmiş ürünlerde ise değişik meyve ilkelesini benimsemiş olup biyoçeşitliliğin
suyu ve konsantreleri, dondurulmuş korunmasına bu açıdan katkı sağlar.
meyve ve sebzeler, süt ve ürünleri, et ve Ön koşulların sağlanması durumunda,
ürünleri, bebek mamaları ve zeytinyağı ilk doğadan toplamada geçiş süreci işletilmez
sıralarda yer almaktadır. Türkiye’de en fazla bu nedenle de doğadan toplama amaçlı
üretimi yapılan ilk 15 ürüne ilişkin bilgiler sertifikalandırılmış alanlar, talebe bağlı
Tablo 33’te verilmektedir. olarak yıllara göre genişlemekte veya
Arıcılık dışında organik hayvansal üretim, daralmaktadır. Bu alanlar arıcılık gibi
yerel talebin ve organik mera alanlarının ek faaliyetlerin yürütülmesine de olanak
eksikliği ve organik yemin yeterli miktarda sağlamaktadır.
üretilmemesi nedeni ile son yıllarda Organik uygulamalar çoğunlukla
başlayabilmiştir. 2016 yılı verilerine göre tarımsal üretim ve gıda-içecek üretimine
Türkiye’de organik hayvan sayısı, geçiş yönelik olmakla birlikte bununla sınırlı
dönemindekiler dahil, büyük başlarda 8 değildir. Organik tekstil, kozmetik, gübre
340, küçük başlarda 26 326, tavukçulukta ve ilaç sektörleri tamamlayıcı alanlar
1 212 542 ve arıcılıkta ise 76 242 kovan
olarak gelişmektedir. Küresel ve Türkiye
sayısına ulaşmıştır.
pazarlarında hızla artmakta olan organik
Toplam tarım alanlarının yaklaşık %2’si tarım, güvenilir ve sağlıklı gıda ile gıda dışı
organik sertifikalıdır. Bu değer dünya ürünlerin üretimi yanında doğal kaynaklar,
ortalaması olan %1,2’nin üzerindedir. toprak, su ve biyoçeşitliliğin hem doğal hem
Organik sertifikalı doğal toplama alanı ise de tarımsal ekosistemlerde korunmasında
300 000 hektara kadar çıkmıştır. Organik önemli bir araç olabilir.
183

©F. Düşünceli
184
©F. Düşünceli
Türkiye ve FAO: Güçlü İş Birliği
Gıda güvenliği ve doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi için ortaklık
FAO ve Türkiye arasındaki ortaklık, 1982 teknik ve finansal katkı sağlayan aktif bir
yılında Ankara’da Ülke Ofisi’nin faaliyete donör ülkedir.
geçmesi ve 2006 yılında yine Ankara’da Orta
Asya Alt Bölge Ofisi’nin kurulmasıyla başarılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, bölgede
bir şekilde devam etmektedir. FAO-Türkiye olası sorunlara karşı direngen bir gelecek
Ortaklık Programı (FTPP) ve FAO-Türkiye yaratmak ve günümüzün en önemli
Ormancılık Programı (FTFP) kapsamında problemlerine çözüm geliştirmek amacıyla
devam eden iş birliği neticesinde, Türkiye 2006-2019 dönemi için FAO’ya FTPP ve
hem FAO’nun çeşitli alanlarda teknik FTFP kapsamında, toplam 30 milyon ABD
desteğini alan, hem de FAO’nun alt bölgede Doları katkı sağlayarak bölgesel girişimleri,
ve farklı coğrafyalarda yürüttüğü faaliyetlere gelişmeleri ve iş birliklerini desteklemektedir.

Türkiye’nin alt bölge ülkelerine teknik ve mali desteği


ƒƒ FAO-Türkiye Ortaklık Programı hakkında iş birliğini ve uzmanlığını Orta
Asya, Kafkaslar ve diğer coğrafyalara
FTPP’nin genel hedefi, gıda güvenliği taşımak için devam etmektedir. Türkiye
ve kırsal yoksulluğun azaltılması Cumhuriyeti Devleti’nin, TOB vasıtasıyla
konularında Azerbaycan, Kazakistan, FTPP’nin ikinci dönemine toplam katkısı
Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, 2019 yılına kadar toplam 10 milyon ABD
Türkiye ve Türkmenistan’a destek Doları olacaktır. 185
sağlamaktır. 2006 yılında başlatılan
Programın ilk döneminde toplam ƒƒ FAO-Türkiye Ormancılık Programı
10 milyon ABD Doları değerindeki Türkiye ve FAO arasındaki bir diğer
güven fonu, 28 proje için Türkiye ortaklık anlaşması ise ormancılık alanında
Cumhuriyeti Devleti Hükümeti adına TOB'un başlangıç olarak beş yıllık dönem
dönemin Gıda, Tarım ve Hayvancılık (2015-2019) için sağlayacağı 10 milyon
Bakanlığı tarafından finanse edilmiştir. ABD Doları güven fonu ile finanse
Programın ilk dönemi altı öncelikli alana edilecektir.
odaklanmıştır- gıda güvenliği, tarım ve
kırsal kalkınma, ormancılık, balıkçılık, Sürdürülebilir orman yönetimi,
tarımsal politikalar, gıda güvenilirliği plantasyon ve rehabilitasyon, orman
ile hayvan ve bitki genetik kaynaklarını ürünleri ve ekosistem hizmetleri,
içeren doğal kaynak yönetimi. orman ve çevre, toplum ve ormanlar,
yönetişim, değerlendirme ve izleme,
FTPP’nin ikinci dönemi (2015-2019), çölleşme ile mücadele ve disiplinlerarası
Türkiye ve FAO’nun gıda güvenliği ve konular anlaşma kapsamındadır. FTFP
besin, tarımsal ve kırsal kalkınma, doğal ile bu bahsedilen hususlarda Orta Asya,
kaynakların yönetimi ve korunması, Kafkaslar ve diğer coğrafyalarda ortak
tarımsal politikalar ve gıda güvenilirliği çalışmalar yürütülmektedir.
186
©G. Karacaoğlu
Kaynakça

©G. Ünlü
©T. Ayar
Kaynakça
Akbulut, S. and Bayramoğlu, M. M. (2013). Altındişli, A. ve Aksoy, U. (2015). Tükiye ve
The trade and use of some medical and dünyada organik tarımın durumu. Türkiye
aromatic herbs in Turkey. Ethno. Med., 7(2): Ziraat Mühendisliği VIII. Teknik Kongresi
67-77. Bildiriler Kitabı-2, 12-16 Ocak 2015, s 213-
227. Ankara.
Akça, E. ve Kapur, S. (2014). Toprak.
Güner, A. ve Ekim, T. (edr.). Resimli Türkiye Arslan, N. (2008). Tıbbi bitkilerin kültürü
Florası C-1, Ali Nihat Gökyiğit Vakfı, Flora ve önemi. Erişim: 14, Aralık 2016, http://
Araştırmaları Derneği ve Türkiye İş Bankası burhanoder.blogcu.com/tibbi-ve-aromatik-bi
Kültür Yayınları Yayını, İstanbul, s 77-104. tkilerininkulturununonemi/3189110.
Akça, Y. and Aşkın, A. (1995). Clonal Arslan, S. (2016). Türkiye’de pestisit kullanımı
selection in the apricot cultivars ve çevresel etkileri. XII. Ulusal Tarım
Hacihaliloglu. Acta Hort., 384: 169-173. Ekonomisi Kongresi. Süleyman Demirel
Akın, O. and Yıldırır, M. (2015). National Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, 25-27 Mayıs
Strategy and Action Plan for Animal Genetic 2016.
Resources of Turkey. General Directorate of
Avcı, M. (2005). Çeşitlilik ve endemizm
Agricultural Research and Policies. Ankara,
açısından Türkiye’nin bitki örtüsü. İstanbul
pp 42. ISBN 978-605-9175-14-2.
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya
Akman, N., Özkütük, K., Kumlu, S. ve Bölümü, Coğrafya Dergisi 13: 27-55.
Yener, S. M. (2000). Türkiye’de Büyükbaş
Hayvan Yetiştiriciliği ve Geleceği. Türkiye Avcı, M. ve Avcı, S. (2014). İklim. Güner,
Ziraat Mühendisliği V. Teknik Kongresi A. ve Ekim, T. (edr.). Resimli Türkiye 189

Bildiriler Kitabı, 17-21 Ocak 2000, s 741-764. Florası C-1, Ali Nihat Gökyiğit Vakfı, Flora
Araştırmaları Derneği ve Türkiye İş Bankası
Aksoy, E., Panagos, P., Montanarella, L. Kültür Yayınları yayını, İstanbul, s 105-116.
and Jones, A. (2010). Integration of the Soil
Database of Turkey into European Soil Data- Avcı, S. (2014). Coğrafya. Güner, A. ve Ekim,
base 1:1 000 000. Research Report, European T. (edr.). Resimli Türkiye Florası C-1, Ali
Commission Joint Research Centre Institute Nihat Gökyiğit Vakfı, Flora Araştırmaları
for Environment and Sustainability, Italy. Derneği ve Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları yayını, İstanbul, s 9-16.
Aksoy, U. and Altındişli, A. (1999).
Ecological agricultural products in the Avcıoğlu, R., Açıkgöz, E., Soya, H. ve
world and Turkey Production, Export and Tan, A. (2000). Yem bitkileri üretimi. Ziraat
Development Opportunities. İstanbul Ticaret Mühendisleri Odası V. Teknik Kongresi. 17-
Odası, Yayın No: 1999-70, ISBN 975-512- 21 Ocak 2000, s 566-585.
415-2, 125 s.
Ayanoglu, H. and Kaska, N. (1995). Apricot
Alınoğlu, N. (1971). Investigation on the selection studies in the Mediterranean
effect of grazing and complete rest treatments Region of Turkey. Acta Hort. I: 177-183.
on pasture vegetation. Grassland and Animal
Husbandry Research Institute Pub. No: 4. Ayfer, M., Soylu, A. and Çelebioğlu,
G. 1977. Selection of chestnut cultivars in
Alınoğlu, N. ve Mülayim, M. (1976). Marmara Region. TUBİTAK VI Science
Ankara şartlarında bazı kimyasal gübrelerin Congress, Horticulture Section 84, s 123-132.
tabii çayır ve mer’anın ot verimine etkileri
üzerine araştırmalar. Çayır-Mera ve Zootekni Baishya, R.A. and Begum, A. (2013).
Araştırma Enstitüsü Yayın No: 54, Ankara. Promotion of Rural Livelihood through
Medicinal and Aromatic Plants Based Cottage southwest Turkey. Genet. Res. Crop Evol., 45:
Industries for Upliftment of Rural Economy 253-262.
of Assam. Open Access Scientific Reports, 2:
Bilecenoğlu, M., Kaya, M., Cihangir, B. and
619, doi:10.4172/scientific reports 619.
Çiçek, E. (2014). An updated checklist of
Balkaya, A. and Yanmaz, R. (2004). Status marine fishes of Turkey. Turk. J. Zool. 38, 29.
of Brassica vegetable germplasm resources of Birişik, N. (ed.). (2013). Teoriden Pratiğe
Turkey. III Balkan Symposium on Vegetables Biyoteknik Mücadele. Gıda ve Kontrol Genel
and Potatoes. 729: 115-119. Müdürlüğü, 185 s.
Balta, F., Yarilgac, T. and Balta, F. (2001). Blackshaw, R. E., Harker, K.N., O’Dono
Fruit characteristics of native almond van, J.T., Beckie, H.J. and Smith, E.G.
selections from Lake Van Region. Journal (2007). Ongoing Development of Integrated
American Pomological Society, 55(1): 58-61. Weed Management Systems on the Canadian
Prairies. Weed Science, 56(1): 146-150.
Bardsley, D. and Thomas, I. (2005). Valuing
local wheat landraces for agrobiodiversity Blank, D. (2008). A fresh look at life beneath
conservation in Northeast Turkey. the surface. Goddard, T., Zoebisch, M., Gan,
Agriculture, Ecosystems and Environment, Y., Ellis, W., Watson, A., Sombatpanit, S.
106: 407-412. (edr.), No-Till Farming Systems. s. 73-81.
Bangkok: World Association of Soil and
Başer, K.H.C. (2002). Aromatic biodiversity Water Conservation, Special Publication No.
among the flowering plant taxa of Turkey. 3, WASWC, Bangkok, 540 s.
Pure Appl. Chem., 74(4): 527-545.
Bolat, I. and Güleryüz, M. (1995). Selection
190
Baydar, H. (2012). Biodiversity, wild of the late maturation wild apricot forms on
collection and cultural practices of medicinal Erzincan Plain. Acta Hort., 384: 183-189.
and aromatic plants (MAPs) in Turkey.
Article submitted to FAO in the scope Bostan, S.Z. (2001). Variation in
of a FAO’s project titled “Protection and morphological and pomological
Cultivation of Medicinal and Aromatic characteristics in hazelnut at six elevations.
Plants in West Mediterranean Region in Acta Hort., 556: 197-203.
Turkey” (code: UTF/TUR/058/TUR)”. Bozzano, M., Jalonen, R., Thomas,
E., Boshier, D., Gallo, L., Cavers, S.,
Baydar, H. (2013). The Rose Valley of
Bordács, S., Smith, P. and Loo, J. (eds.).
Turkey: A practicable model for agro-
(2014). Genetic considerations in ecosystem
industrial development of MAPs. FAO
restoration using native tree species. State
Regional Expert Consultation on Medicinal of the World’s Forest Genetic Resources –
and Aromatic Plants, 13-15 November 2013, Thematic Study. FAO and Bioversity
Antalya-Turkey. International. Rome, Italy.
Baytop, T. (1999). Türkiye’de tıbbi bitkilerle Brush, S.B. (1991). A farmer-based approach
tedavi (geçmişi ve bugünü). İstanbul to conserving crop germplasm. Economic
Üniversitesi Yayını 1. Basım, İstanbul. Botany, 45: 153-165.
Baytop, T. (1963). Türkiye’nin tıbbi ve zehirli Brush, S.B. (1992). Reconsidering the Green
bitkileri. İstanbul Üniversitesi Yayınları, 1039, Revolution: diversity and stability in cradle
501 s. areas of crop domestication. Human Ecology,
20: 145-167.
Bennett, S.J., Maxted, N. and Sabanci, C.O.
(1998). The ecogeography and collection Brush, S.B. (1999). The issues of in situ
of grain, forage and pasture legumes in conservation of crop genetic resources. In
Brush, S.B. (ed.) Genes in the field V., Dağlı, E., Açık, S., Özcan, T. and
(On-farm conservation of crop diversity), s Erdoğan, H. (2011). An updated review
3-26. International Plant Genetic Resources of alien species on the coasts of Turkey.
Institute, Rome, Italy. Mediterranean Marine Science, 12(2):
257-315.
BÜGEM. (2012). Bitkisel Üretim Genel
Müdürlüğü Faaliyetleri. GTHB, BÜGEM, ÇOB. (2007). The National Biological
Ankara. Diversity Strategy and Action Plan 2007.
Çevre ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma
Büttner, R. (2001a). Malus. Mansfeld’s ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Doğa
encylopedia of agricultural and horticultural Koruma Şubesi, Biyolojik Çeşitlilik
crops. Hanelt, P. (ed.). Springer. Sözleşmesi Odak Noktası, Ankara.
Büttner, R. (2001b). Pyrus. Mansfeld’s ÇOB. (2008). The National Biological
encylopedia of agricultural and horticultural Diversity Strategy and Action Plan. Çevre ve
crops, Hanelt, P. (ed.) Springer. Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli
Büyükburç, U. ve Arkac, Z. (2000). Parklar Genel Müdürlüğü, Doğa Koruma
Meraların korunması ve kullanımı. “Yeni Şubesi, Ankara.
Mera Yasası Çerçevesinde Bir Değerlendirme”. ÇOB. (2011). National Capacity Self
Ziraat Mühendisleri Odası, V. Teknik Assessment Project of Turkey Under Rio
Kongresi, 17-21 Ocak 2000, s 335-342. Conventions (Final Report). Çevre ve
Büyükburç, U., Şengül, S. ve Tahtacıoğlu, Orman Bakanlığı, Erişim: 30 Aralık 2016,
L. (1990). Erzurum ili doğal meralarının http://www2.ormansu.gov.tr/osb/Files/
ıslah olanaklarının araştırılması. Serin, Y. durum_rapor/ab_did/FINAL%20RAPOR/
NCSATURKEY%20-%20FINAL%20RE- 191
ve Gökkuş A. (edr.) Doğu Anadolu’da mera
ve yem bitkileri araştırmalarının sonuçları. PORT.pdf
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayını, Crabtree, B. (2010). Search for Sustainability
Erzurum. with No-Till Bill in Dryland Agriculture.
Crabtree Agricultural Consulting, Australia,
Cabi, E. (2010). Taxanomic Revision of
204 s.
the Tribe Triticeae Dumortier (Poaceae) in
Turkey. Ph.D. Tezi, Department of Biological Curry. A. (2008). Seeking the roots of ritual.
Sciences, Middle East Technical University, Science, March 9: 278-280.
Ankara, December 2010, 364 s.
Davis, P.H. (1965-1985). Flora of Turkey and
Cabi, E., Doğan, M., Özler, H., Akaydın, the East Aegean Islands. Vols. 1-9. Edinburgh:
G. and Karagöz , A. (2010). Taxonomy, Edinburgh University Press.
Morphology and Palynology of Aegilops
vavilovii (Zhuk.) Chennav. (Poaceae: Davis, P.H., Tan, K. and Mill, R.R. 1988.
Triticeae). African Journal of Agricultural Flora of Turkey and the East Aegean Islands
Research 5(20): 2841-2849. (suppl. 1). V 10. Edinburgh: Edinburgh
University Press.
Ceccarelli, S. and Grando, S. (2000). Barley
landraces from the Fertile Crescent: a lesson De Vries, S.M.G. and Turok, J. (2001).
for plant breeders. In Genes in the field: on Introduction. In Lefevre, F., Barsoum, N.,
farm conservation of crop diversity, Brush, S. Heinze, B., Kajba, D., Rotach, P., de Vries,
B. (ed.), IPGRI, IDRC, Lewis Publishers. S.M.G. and Turok, J. (eds.). EUFORGEN
Technical Bulletin: In situ conservation of
Çınar, M.E., Bilecenoğlu, M., Öztürk, Populus nigra. International Plant Genetic
B., Katağan, T., Yokeş, M.B., Aysel, Resources Institute, Rome, Italy.
Dede, A. and Tonay, A.M. (2014). Marine Ercişli, S. (2004). A short review of the fruit
mammals in Turkey. Turkish Marine germplasm resources of Turkey. Genetic
Research Foundation, (TUDAV). Erişim:10 Resources and Crop Evolution, 51: 419-435.
Aralık 2016, http://www.tudav.org/
Ercişli, S., Güleryüz, M. ve Eşitken, A.
index.php/en/cetacean-and- monk-seal-
(1999). Oltu İlçesi’ndeki ayva çeşitlerinin
researches/148-marinemammals-of-turkey
meyve özellikleri üzerine bir çalışma.
Demir, T and Beyhan, N. (2000). Research Anadolu, 9: 32-40.
on the Selection of Hazelnuts Grown in
Erkut, Y. (2012). Turkey, 2012 citrus annual
Samsun. Turkish Journal of Agricultural and
report. USDA Foreign Agricultural Service,
Forestry, 24(2): 173-183.
Global Agricultural Information Network.
Derpsch, R. (2004). History of crop
Ertuğ, F. (2014). Etnobotanik. Güner, A. ve
production, with and without tillage. Leading
Ekim, T. (edr.), Resimli Türkiye Florası, C-I.
Edge, 3(1): 150-154.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul,
Diamond, J. (1997). Location, location, s 319-420.
location: The first farmers. Science, 278:
Ertuğrul, M., Dellal, G., Elmacı, C., Akın,
1243-1244.
A.O., Pehlivan, E., Soysal, M.İ. ve Arat, S.
Diamond, J. (2002). Evolution, (2010). Hayvan Genetik Kaynaklarının
consequences and future of plant and animal Muhafazası ve Sürdürülebilir Kullanımı.
domestication. Nature, 418: 700-707. Ziraat Mühendisleri Odası VII. Teknik
Kongresi. 11-15 Ocak 2010, s 179-198.
DİE. (1994). Genel Tarım Sayımı, 1991.
Tarımsal İşletmelerin (Hane Halkı) Sonuçları. FAO. (2009). Conservation Agriculture in
192
Devlet İstatistik Enstitüsü, Türkiye. Uzbekistan. Crop and Grassland Service
Working Paper 2, FAO, Rome.
DİE. (1997). Tarımsal Yapı. Üretim, Fiyat,
Değer. Devlet İstatistik Enstitüsü, Türkiye. FAO. (2010). Global forest resources
assessment. Main report. FAO Forestry Paper
DİE. (1998). Tarım İstatistikleri Özeti. Devlet 163. Rome, Italy.
İstatistik Enstitüsü, Türkiye.
FAO. (2014). Status and Trends of Animal
DİE. (1999). Türkiye İstatistik Yıllığı. Devlet Genetic Resources, Roma, Italy.
İstatistik Enstitüsü, Türkiye.
FAO. (2015). The Second Report on the State
DİE. (2002a). Tarım İstatistikleri Özeti 1982- of the World’s Animal Genetic Resources
2001. Devlet İstatistik Enstitüsü, Türkiye. for Food and Agriculture, Scherf, B. D. and
Pilling, D. (eds.). FAO Commission on
DİE. (2002b). Türkiye İstatistik Yıllığı, 2001.
Genetic Resources for Food and Agriculture
Devlet İstatistik Enstitüsü, Türkiye.
Assessments. Rome, Italy. Erişim: 26
DKMPGM. (2016). Korunan alanlar. Mart 2017, http://www.fao.org/3/ai4787e/
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel index. html.
Müdürlüğü. Erişim: 25 Aralık 2016, http://
FAO. (2017). Conservation Agriculture.
www.milliparklar.gv.tr/korunanalanlar/
Erişim: 15 Ağustos 2018, www.fao. org/ca
korunanalan1.htm
FAOSTAT. (2016). Erişim: 15 Eylül 2016,
DPT. (2007). Başbakanlık 9. Kalkınma Planı
http://faostat3.fao.org/home/E
(2007-2013). Devlet Planlama Teşkilatı,
Hayvancılık Özel İhtisas Komisyonu Raporu, FAOSTAT. (2016). Turkey country profile.
Ankara. UN Food and Agriculture Organization,
Statistics Division. Erişim: 10 Temmuz 2017, Gençkan, M.S., Avcıoğlu, R., Soya, H. ve
http://faostat3.fao.org/browse/area/223/E. Doğan, O. (1990). Türkiye’de mera kullanımı,
korunması ve gelişimi ile ilgili sorunlar ve
FAO-Turkey Partnership Programme.
çözümler. Türkiye Ziraat Mühendisliği 3.
(2016). Annual Report 2015. Erişim: 26
Teknik Kongresi. 8-12 Ocak 1990. Türk
Aralık 2017, http://www.tarim.gov.tr/
Ziraat Mühendisleri Odası ve Ankara
ABDGM/Belgeler/Uluslararas% C4%B1%20
Üniversitesi Ziraat Fakültesi. Ankara, s 53-61.
Kurulu%C5%9Flar/FTPP%20annual%20re-
port%20January- December_2015_ final.pdf. Gökkuş, A. 1987. Experiment on
Fargher, J. D. (1993). Turkish livestock strategy herbage, crude protein yield and botanical
study. Rangeland and meadow resources, major composition of several amelioration
constraints and options for improvement. practices applied pastures. DOGA TU. Agric.
Workshop on the Development of the For. Journal, 11(2): 348-361.
Livestock Subsector in Turkey. Ankara, June Gökkuş, A. and Altın, M. 1986. Effect of
1993. (Draft Summary). various pasture rehabilitation practices on
Faydaoğlu, E. ve Sürücüoğlu, M.S. (2011). herbage, crude protein yield and botanical
Geçmişten günümüze tıbbi ve aromatik composition. DOGA TU. Agric. For. Journal,
bitkilerin kullanılması ve ekonomik önemi. 10(3): 333-342.
Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi
González-Sánchez, E., Pérez García, J.J.,
Dergisi, 11(1): 52-67.
Gómez Ariza, M., Márquez García, F.
Fernández-Ugalde, O., Virto, I., Bescansa, and Veroz González, O. (2010). Sistemas
P., Imaz, M.J., Enrique, A. and Karlen, agrarios sostenibles economicamente: el caso
D.L. (2009). No-tillage improvement of soil de la siembra directa. Vida Rural, 312: 24-27.
193
physical quality in calcareous, degradation
prone, semiarid soils. Soil and Tillage Res., Gonzalez-Sanchez, E.J., Veroz-Gonzalez,
106: 29-35. O., Blanco-Roldan, G.L., Marquez-Garcia,
F. and Carbonell-Bojollo, R. (2015). A
Fileccia, T. (2009). Conservation agriculture renewed view of conservation agriculture
and food security in Kazakhstan. Working and its evolution over the last decade in
Paper, Plant production and Protection Spain. Soil and Tillage Research, 146 (PB), s
Division. FAO, Rome. 204-212.
Fricke, R., Bilecenoglu, M. and Sari, GTHB. (2016a). Bitkisel Üretim, Bitki
H.M. (2007). Annotated checklist of fish Besleme ve Tarım sal Teknolojiler İstatistikleri.
and lamprey species (Gnathostomata and Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı. Erişim:
Petromyzonto morphi) of Turkey, including a 30 Aralık 2016, http://www.tarim.gov.tr/
Red List of threatened and declining species. Konular/Bitkisel-Uretim/ Bitki-Besleme-
Staatliches Museum fur Naturkunde. ve-Tarimsal-Teknolojiler/Bit ki-Besleme-
GDF. (2011a). Main tree species of Turkey. Istatistikleri. [in Turkish]
General Directorate of Forestry. Ankara, GTHB. (2016b). Su Ürünleri İstatistikleri,
Turkey.
2016. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı.
GDF. (2011b). State of Turkey’s forests. Erişim: 26 Aralık 2017, http://www.tarim.gov.
General Directorate of Forestry. Ankara, tr/sgb/Belgeler/SagMenuVeriler/BSGM.pdf.
Turkey.
GTHB. (2017). Şekil Tarla Bitkileri
GDSW. 1978. Soil resources of Turkey. Araştırma Enstitüsü Coğrafi Bilgi Sistemleri
General Directorate of Soil and Water. ve Uzaktan Algılama Dairesi tarafından
Ankara. hazırlanmıştır, Ankara.
Güçlüsoy, H., Karauz, E. S., Kıraç, C.O. Harker, K.N. and Blackshaw, R.E. (2009).
and Bilenoğlu, M. (2014). Checklist of Integrated cropping systems for weed
marine tetrapods (reptiles, seabirds and management. Prairie Soils Crops J., 2: 52-63.
mammals) of Turkey. Turk J Zool, 38: 930-
Harlan, J.R. (1995). Crops and Man.
938, doi:10.3906/zoo-1405-81.
American Society of Agronomy-Crop
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı. (2015). Science Society of America.
Zeytin ve Zeytinyağı Raporu, 2015. Erişim:
10 Aralık 2016, http://koop.gtb.gov.tr/ Harlan, J.R. (1995). The living fields: Our
data/56e95c1a1a79f5b210d91772/2015%20 agricultural heritage. Cambridge University
Zeytinya%C4%9F%C4%B1%20Raporu.pdf Press, Cambridge, UK.

Güner, A. ve Ekim, T. (edr.). (2014). Resimli Harlan, J.R. and Zohary, D. (1966).
Türkiye Florası, C-1. NGBB Yayınları Flora Distribution of wild wheats and barley.
Dizisi 2, Flora Araştırmaları Derneği, Science, 153: 1074-1080.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları yayını, Hawkes J.G., Maxted, N. and Ford-Lloyd,
İstanbul, 763 s. B.V. (2001). The ex situ conservation of
Güner, A., Aslan, S., Ekim, T., Vural, M. plant genetic resources. Kluwer Academic
and Babaç, M.T. (2012). Türkiye Bitkileri Publishers, London.
Listesi (Damarlı Bitkiler). Nezahat Gökyiğit Heun, M., R, Schafer-Pregl, D. Klawan,
Botanik Bahçesi ve Flora Araştırmaları R. Castagna, M. Accerbi, B. Borghi
Derneği Yayını, İstanbul,1290 s. and Salamini, F. (1997). Site of einkorn
194 Güner, A., Özhatay, N., Ekim, T. and Başer, wheat domestication identified by DNA
K.H.C. (2000). Flora of Turkey and the East fingerprinting. Science, 278: 1312-1314.
Aegean Islands (Supplement 2), Vol. 11, Honermeier, B., Ali, S., Leschhorn,
University Press, Edinburgh. B., Mahmood, A., Ijaz, M., Russo, M.,
Halkapınar Belediyesi. (2018). İvriz Kaya Shasfiee-Hajiabad, M., Ullah, H. and
Anıtı [fotoğraf]. Halkapınar Belediyesi Resmi Zeller, S. (2013). Cultivation of medicinal
Web Sitesi. Erişim: 12 Temmuz 2018, http:// and spice plants in Germany – A review. Int.
www.halkapinar.bel.tr/ haber/4_ivrizkaya- J. Agric. Biol., 15: 1379-1388.
aniti.
Houghton, P.J. (2001). Old yet new
Halman, T.S. (ed.) (2004). Sleeping in pharmaceuticals from plants. J. Chem. Educ.,
the forest: Stories and poems by Sait Faik. 78: 175-184.
Syracuse University Press, Syracuse, NY
Investment, Support and Promotion
USA.
Agency. (2014). Food and Agriculture in
Hamilton, A. (1992). International trade Turkey. Republic of Turkey Prime Ministry,
in medicinal plants: Conservation issues Investment Support and Promotion Agency
and potential roles for botanic gardens. of Turkey, 54 s.
Botanic Gardens in a Changing World. 3rd
Investment, Support and Promotion
International Botanic Gardens Conservation
Agency. (2016). Demography and Labor
Congress, Rio de Janeiro.
Force, Erişim: 15 Eylül 2016, http://www.
Hamilton, A. (2004). Medicinal plants, invest.gov.tr/enUS/investment-guide/
conservation and livelihoods. Biodiversity investorsguide/Pages/Demography
and Conservation, 13: 1477-1517. AndLaborForces.aspx.
IUCN. (2012). Biodiversity in Turkey. Makale araştırma. Tarla Bitkileri Merkez Araştırma
07 Mayıs 2012. Erişim: 20 Kasım 2016, Enstitüsü Yayınları, Yayın No: 1989/6.
http://www. iucn.org/content/biodiversity- Ankara.
turkey.
Karagöz, A. (1996). In situ conservation of plant
IUCN. (2018). The IUCN Red List of genetic resources in the Ceylanpınar State Farm.
Threatened Species. Retrieved (September Zencirci, N., Kaya, Z., Anixter, Y. and Adams,
15, 2018) from: www.iucnredlist.org. W.T. (edr.), The Proceedings of International
Symposium on In situ Conservation of Plant
İnalcık, H. and Quataert, D. (1994). An Genetic Diversity s 87-91.
economic and social history of the Ottoman
Empire 1300-1914. Cambridge University Karagöz, A. (2000). Grassland and Pasture
Press, Cambridge, UK. Crops, Country Pasture / Forage Resource
Profile. Erişim: 20 Aralık 2015, http://www.
İslam, A. and Özgüven, A.I. (2001). Clonal fao.org/ag/agp/agpc/doc/coun- prof/turkey.
selection in the Turkish hazelnut cultivars htm.
grown in Ordu Province. Acta Hort., 556:
203-208. Karagöz, A., Munzur, M. ve Tan, A. (1991).
Nadas alanlarında tek yıllık baklagil+ tahıl
Joshi, B.C. and Joshi, R.K. (2014). The karışımlarının yetiştirilme olanakları. 2. Çayır-
role of medicinal plants in livelihood Mera ve Yem Bitkileri kongresi. 28-31 Mayıs
improvement in Uttarakhand. International 1991. Ege Üniversitesi. İzmir, s 430-438.
Journal of Herbal Medicine, 1(6): 55-58.
Karagöz, A., Özbek, K. ve Sarı, N. (2016).
Kafkas, S., Kafkas, E. and Perl-Trevis, Türkiye’nin Bitkisel Biyoçeşitliliğinin
R. (2002). Morphological diversity and a Muhafazası ve Sürdürülebilirliğiyle İlgili
195
germplasm survey of three wild Pistacia Sorunlar ve Çözüm Önerileri. Tarla Bitkileri
species in Turkey. Genetic Resources and Crop Merkez Araştırma Enstitüsü Yayınları, 25(1):
Evolution, 49: 261-270. 88-99.

Kahraman, A., Önder, M. and Ceyhan, E. Karagöz, A., Pilanalı, N. and Polat,
(2011). Biodiversity and biosecurity in Turkey. T. (2006). Agro-Morphological
Characterization of Some Wild Wheat
2011 International Conference on Biology,
(Aegilops L. and Triticum L.) Species.
Environment and Chemistry IPCBEE vol.
Turkish Journal of Agriculture and Forestry,
24, IACSIT Press, Singapore.
30: 387-398.
Kan, M., Küçükçongar, M., Keser, M.,
Kaska, N. (1997). Strawberry growing in
Morgounov, A., Muminjanov, H., Özdemir, Turkey. Acta Horti., 439: 385-391.
F. and Qualset, C. (2015). Wheat Landraces
in Farmers’ Fields in Turkey: National Survey, Kassam, A., Friedrich, T., Derpsch,
Collection and Conservation, 2009-2014. R., Lahmar, R., Mrabet, R., Basch, G.,
FAO, 115 s. González-Sánchez, E.J. and Serraj, R.
(2012). Conservation agriculture in the dry
Kandemir, G. (2013). Turkey: First national Mediterranean climate. Field Crop Res.,132:
report on forest genetic resources. Country 7-17.
Report for the FAO First State of the World’s
Forest Genetic Resources. Kassam, A.H., Friedrich, T., Shaxson,
F. and Jules, P. (2009). The spread of
Karabulut, A., Munzur, M. ve Öztürk, Conservation Agriculture: Justification,
H. (1989). Nadas alanlarına ekilen çeşitli sustainability and uptake. International
karışımlar üzerinde otlayan koyun ve Journal of Agricultural Sustainability, 7(4):
kuzuların besi performansları üzerine bir 292-320.
Kaya, M.A. (1989). Bozdağ’da (Konya) Klingenstein, F., Vogtmann, H., Honnef,
Yaşayan Anadolu Yaban Koyunu Ovis gmelinii S. and Leaman, D. (2006). Sustainable Wild
anatolica (Mammalia: Artiodactyla)’nın Collection of Medicinal and Aromatic Plants:
biyolojisi. Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi, Practice Standards and Performance Criteria,
Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya. s 141-144. Miththapala, S. (ed.), Conserving
Medicinal Species: securing a healthy future.
Kaya, Z., Kün, E. and Güner, A. (1997). IUCN: Ecosystems and Livelihoods Group,
National plan for in situ conservation of plant Asia, Sri Lanka.
genetic diversity in Turkey. İstanbul, Milli
Eğitim Basımevi. Köppen-Geiger. (1954). Klima der Erde
(map). Justus Perthes, Darmstadt, Germany.
Kaymak, S. Özdem, A., Karahan, American distributor, A. J. Nystrom and Co.,
A., Özercan. B., Aksu, P., Aydar, A., Chicago.
Kodan, M., Yılmaz, A. Başaran, M.S.,
Kucuk, A. Abak, K. and Sari, N. (2002).
Asav, P., Erdoğan, P. ve Güler, Y. (2015).
Cucurbit genetic resources collections in
Ülkemizde Zirai Mücadele Girdilerinin
Turkey. Diez, M.J., Pico, B. and Nuez. F.
Değerlendirilmesi. ISBN 978-605-9175-33-3. (eds.) Cucurbit genetic resources in Europe:
KB. (2016). X. Kalkınma Planı (2014-2018). Proceedings of the First Ad Hoc Meeting
Kalkınma Bakanlığı. Erişim: 25 Aralık 2016, on Cucurbit Genetic Resources, 19 January
http://www.mod.gov.tr/ Pages/index.aspx. 2002. Adana, Turkey.
Kucuk, F. (2012). Extinct endemic fishes
Keçeli, T., Yaprak, A.E., Allı, H.,
of Turkey: Alburnus akili (Govce) and
Danışman, T., Yorulmaz, T., Kılınçarslan,
Pseudophoxinus handlirschi (Kavinne)
H., Demircan, A., Kocuklu, B. ve
196 (Pisces: Cyprinidae). Turkish Journal of
Erdoğan, S. (2013). Biyo-kaçakçılıkla
Fisheries and Aquatic Sciences, 12: 345-347.
mücadele rehberi. Orman ve Su İşleri
Bakanlığı. Doğa Koruma ve Milli Parklar Küçük, S.A., Tan, A.Ş., Sabancı, C.O.,
Genel Müdürlüğü Biyolojik Çeşitlilik Daire Cinsoy, A.S., Önal, M.K. and Kostak, S.
Başkanlığı Biyoteknoloji Şube Müdürlüğü, (1996). Ecogeographical and floristic
Ankara. differentiation of chestnut gene management
zones in Kazdağ. The Proceedings of
Kell, S.P., Knüpffer, H., Jury, S.L., Ford- International Symposium on In-situ
Lloyd, B.V. and Maxted, N. (2008). Crops Conservation of Plant Genetic Diversity.
and wild relatives of the Euro-Mediteranean Zencirci, N., Kaya, Z., Anixter, Y. and
region: Making and using a conservation Adams, W.T. (eds.), s 135-147.
catalogue, pp 69-109. Maxted, N., Ford‐
Kuden, A.B. (1998). Almond germplasm
Lloyd, B.V., Kell, S.P., Iriondo, J., Dulloo,
and production in Turkey and the future of
E.and Turok, J. (edr.), Crop Wild Relative
almonds in the GAP Area. Acta Hort., 470:
Conservation and Use. CAB International, 29-33.
Wallingford, UK.
Kurt, Ö. ve Tan, A. (1984). Nadas
Kinghorn, A.D. (2001). Pharmacognosy in Alanlarından Güzlük be Zemheri Çifti Ekim
the 21st century. Journal of Pharmacy and Yöntemleriyle Yem Bitkileri Üretimi. Çayır-
Pharmacology, 53: 135-148. Mera ve Zootekni Araştırma Enstitüsü Yayın
No: 93. Ankara.
Kingston, D.G.I. (2010). Modern Natural
Products Drug Discovery and Its Relevance Kuru, M. (2004). Recent systematic status of
to Biodiversity Conservation. Journal of Turkey’s inland waters. Gazi Üniv. Gazi Eğit.
Natural Products, 74: 496-511. Fak. Dergisi, 24(3): 1-21.
Kuru, M., Yerli, S.V., Mangit, F., Unlu, E. Maxted, N., Ford-Lloyd, B. and Hawkes,
and Alp, A. (2014). Fish biodiversity in in- J.G. (1997). Plant genetic conservation:
land waters of Turkey. Journal of Academic The in-situ approach. Chapman and Hall,
Documents for Fisheries and Aquaculture, London, UK.
3: 93-120.
Maxted, N., Ford-Lloyd, B.V., Kell, S.P.,
Lafond, G.P., Walley, H., Schoenau, J., Irindo, J.M., Dulloo, M.E. and Turok,
May, W.E., Holzafel, C.B., McKell, J. and J. (eds.). (2008). Crop Wild Relative
Halford, J. (2008). Long-term vs. short
Conservation and Use. CABI, 682.
term conservation tillage. Proceedings of
the 20th Annual Meeting and Conference McCandless, L. (1999). NYSAES. Cornell
of the Saskatchewan Soil Conservation and USDA prospect for ‘Green Gold’ in the
Association, 12-13 February, Regina, mountains of Turkey. Erişim: 15 Ekim 2018.
Saskatchewan, s 28-43. https://ecommons.cornell.edu/bitstream/
Lange, D. (1998). Europe’s medicinal handle/1813/35491/991124_Turkey.
and aromatic plants: Their use, trade and pdf?sequence=1andisAllowed=y.
conservation. TRAFFIC International, Mendilcioğlu, K. (1999). Subtropik iklim
Cambridge.
meyve türleri (Zeytin). Ege Üniversitesi
Lange, D. (2004). Medicinal and aromatic Ziraat Fakültesi.
plants: Trade, production and management of
Mertyürek, B. and Baker, R. (edr.). (2014).
botanical resources. ISHS Acta Horticulturae
Bozkırın çocukları, Anadolu’nun yaban
629: XXVI International Horticultural
Congress: The Future for Medicinal and koyunu. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Doğa
Aromatic Plants, s 177-197. Koruma veMilli Parklar Genel Müdürlüğü.
197

Lange, S., Williges, U., Saxena, S. and MGM. (2016). Meteoroloji Genel Müdürlüğü.
Willer, H. (eds.) (2006). Research in Organic Erişim: 25 Aralık 2016, http://www.mgm.gov.
Food and Farming. Reports on organization tr/veridegerlendirme/il-ve-ilceler-istatistik.
and conduction of research programs in aspx?k=C.
11 European countries. Bundesanstalt fur Montgomery, D. (2007). Dirt: The Erosion
Landwirtschaft und Ernahrung (BLE) /
of Civilizations. University California Press,
Federal Agency for Agriculture and Food
Berkeley, Los Angeles.
BLE, Bonn, Germany. Archived at http://
orgprints. org/8798/ Mrabet, R. (2000). Differential response of
wheat to tillage management systems under
Lev-Yadun, A., Gopher, A. and Abbo, S.
(2000). The cradle of agriculture. Science, continuous cropping in a semiarid area of
288: 1602-1603. Morocco. Field Crops Research, 66(2):165-174.

Lubbe, A. and Verpoorte, R. (2011). Mrabet, R. (2002). Wheat yield and water
Cultivation of medicinal and aromatic plants use efficiency under contrasting residue and
for specialty industrial materials. Industrial tillage management systems in a semiarid
Crops and Products, 34: 785-801. area of Morocco. Experimental Agriculture,
38: 237-248.
Manga, I., Altın, M. and Gökkuş, A. (1986).
Experiments on the effect of long years Munzur, M. (1978). Ankara’da bazı fiğ-tahıl
fertilization on the yield, vegetation and karışımlarının, otlatma ve biçim için optimum
some soil properties of Erzurum natural tohum oranları üzerine araştırmalar. Çayır-
pastures. DOGA TU. Agric. For. Journal, Mera ve Zootekni Araştırma Enstitüsü Yayın
10(2): 235-244. No: 97, Ankara, s 29-31.
Munzur, M. (1987). Fodder development, Kazdağ (Mt. Ida) area of Turkey. Zencirci, N.,
rangeland rehabilitation and management. Kaya, Z., Anixter, Y. and Adams, W.T. (edr.),
Grassland and Animal Husbandry Research The Proceedings of International Symposium
Institute. Ankara, Turkey. on In situ Conservation of Plant Genetic
Diversity, s 149-153.
Munzur, M., Tan, A. ve Karagöz, A.
(1991). Nadas alanlarında yetiştirilen OSB. (2016a). Doğa Koruma Durum
tekyıllık baklagil ve buğdaygil karışımlarının raporu (2014-2015). Orman ve Su İşleri
otlatılması olanakları. 2. Çayır-Mera ve Yem Bakanlığı. Erişim: 26 Mart 2017, http://www.
Bitkileri Kongresi. 28-31 Mayıs 1991. Ege milliparklar.gov.tr/ kitap/150/?sflang=tr#p=2.
Üniversitesi, İzmir, s 172-180.
OSB. (2016b). Türkiye’nin Korunan Alanlar
Nesbit, M. (1995). Plants and people in Sistemi Hakkında Bilgiler. Orman ve Su İşleri
ancient Anatolia. Biblical Archaeologist, Bakanlığı. Erişim: 26 Mart 2017, http://
58: 68-81. www.milliparklar.gov.tr/korunanalanlar/
korunanalan1.htm.
Nesbit, M. and Samuel, L. (1998). Wheat
domestication, archeobotanical evidence. Özbek, H. (2005). Bitkilerin cinsel ve
Science. 279: 1433. jinekolojik problemlerin tedavisinde
kullanımı. Van Tıp Dergisi, 12(2), 170-174.
Newton, C., Lorre, C., Sauvage, C., Ivorra,
S. and Terral J.F. (2014). On the origins Özbek, S. (1978). Ilıman iklim meyveleri.
and spread of Olea europaea L. (olive) Ç.Ü.Z.F. Yay. No. 11.
domestication: evidence for shape variation
of olive stones at Ugarit, Late Bronze Age, Özden, D.M., Dursun, H. and Sevinç,
Syria-a window on the Mediterranean. Veget A.N. (1998). The land resources of Turkey
198
Hist Archaeobot, 23: 567-575 and activities of General Directorate of
Rural Services. United Nation Convention
Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi. (2018). to Combat Desertification, International
Bizim Bitkiler. Erişim: 15 Temmuz 2018, Forum on European Policies to Combat
http://www.bizimbitkiler.org.tr/v2/index. Desertification in the Mediterranean Basin,
php. Matera 29-31 October (1998), Ankara, Turkey.
Oakes, H. (1959). The soils of Turkey. Soil Özden, M.O., Keskin, S., Dinç, U., Kapur,
Science, 89(1): 62. S., Akça, E., Şenol, S. and Dinç, O. (2001).
Soil Geographical Database of Turkey at a
OECD. (1994). National Policies and
Scale 1:1.000.000 - 4th Approximation, Re-
Agricultural Trade, Country Study: Turkey.
search Report. Agriculture Services Ministry
OECD, Paris, France.
National Information Center for Soil and
OGM. (2009). AGM Faaliyetleri. Water Resources and Çukurova University
Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrol Genel Soil Department Collaboration, Ankara-
Müdürlüğü, Ankara. Adana, Turkey.
Oğuz, T. (2005). Hydraulic adjustments Özhatay, F.N., Kültür, S and Gürdal, M.B.
of the Bosphorus exchange flow. (2011). Check-list of additional taxa to the
Geophysical Research Letters, 32, supplement Flora of Turkey V. Turkish J. Bot.,
doi:10.1029/2005GL022353 35: 589-624.
Önal, M.K., Sabancı, C.O., Küçük, S.A. and Özhatay, N. and Atay, S. (1997). Kekik in
Cinsoy, A.S. (1996). The pomological variation trade in Turkey, In Proceedings of the XI
pattern of wild plum (Prunus divericata Ledeb.) World Forestry Congress, 13-22 October,
and chestnut (Castanea sativa Miller) in Antalya. 3: 234-237.
Özhatay, N., Kültür, S and Aksoy, N. Eucarpia meeting on genetics and breeding
(1994). Check-list of additional taxa to the of Cucurbitaceae, May (2008). INRA,
Supplement Flora of Turkey. Turkish J. Bot., Avignon, France, s 21-24.
18: 497-514.
Saydam, İ.B. (2015). TR 63 Bölgesi Zeytin
Özhatay, N., Kültür, S. and Aksoy, N. Üretim Sektörü Raporu 2015. Erişim: 10
(1999). Check-list of additional taxa to the Aralık 2016, www.dogaka.gov. tr_619_
Supplement Flora of Turkey II. Turkish J. LZ0P55ES_Zeytincilik-Sektor-Raporu-2015.
Bot., 23: 151-169.
Schippmann, U., Leaman, D. and
Özhatay, N., Kültür, S. and Aslan, S. Cunningham, A.B. (2006). A comparison of
(2009). Check-list of additional taxa to the cultivation and wild collection of medicinal and
Supplement Flora of Turkey IV. Turkish J. aromatic plants under sustainability aspects.
Bot., 33: 191-226. Bogers, R. J. (ed.) Medicinal and aromatic
plants. Dordrecht: Springer. Wageningen,
Pimentel, D., Hepperly, P., Hanson, UR Frontis Series No. 17, s 75-95.
J., Douds, D. and Seidel, R. (2005).
Environmental, energetic and economic Schmidt, B., Ribnicky, D.M., Poulev, A.,
comparisons of organic and conventional Logendra, S., Cefalu, W. T. and Raskin,
farming systems. BioScience, 55 (7): 573-582. I. (2008). A natural history of botanical
therapeutics. Metab. Clin. Exp., 57: 53-59.
Pretty, J. (2008). Agricultural sustainability:
concepts, principles and evidence. Phil Trans Sen, S.M. and Tekintas, F.E. (1992). A study
Royal Society of London B 363 (1491), on the selection of Adilcevaz walnuts. Acta
Hort., 317: 171-174.
s 447-466
Serdar, U. ve Bilgener, S.K. (1996). Sinop ilinde 199
Rao, N.S. and Das, S.K. (2001). Herbal
ceviz yetiştiriciliği ve ıslahı. Fındık ve Diğer
gardens of India: A statistical analysis report.
Kabuklu Bitkiler Sempozyumu, s 261-266.
African J. Biotechnology, 10(31): 5861-5868.
Sharma, H.C., Clement, S.L., Riddle-
Resmi Gazete. (2012). Yerli evcil hayvan
Smith, T.J., Ranga Rao, G.V., El Bouhs-
genetic kaynaklarının kullanılması ve yurt
sini, M., Ujagir, R., Srivastava, C.P. and
dışına çıkarılması hakkında yönetmelik. 21 Miles, N. (2005). Insect pest management
Eylül 2012, No: 28418. in food legumes: The future strategies.
Resmi Gazete. (2017). Doğal Çiçek Proceedings of the Fourth International
Soğanlarının Üretim, Doğadan Toplanması ve Food Legumes Research Conference
İhracatına İlişkin Yönetmelik., Resmi Gazete, (IFLRC-IV), Kharkwal, M. C. (ed.). October
18.07.2012 No: 30286. 18-22, 2005, New Delhi, India

Rippin, M., Willer, H., Lampkin, N. and Shaxson, F. (2006). Re-thinking the
Vaughan, A. (eds.). (2006). Towards a Conservation of Carbon, Water and Soil: A
European Framework for Organic Market Different Perspective. Agronomie, 26: 1-9.
Information. Proceedings of the Second Söylemezoğlu, G. (2011). Viticulture in
EISfOM European Seminar, Brussels, Turkey. Erişim: 10 Aralık 2016, http://
November 10-11, 2005. Research Institute of www.winesofturkey.org/WOT_(2011)_02_
Organic Agriculture FiBL, Frick, Switzerland. Gokhan_Soylemezoglu_viticulture_in_
Turkey.pdf
Sari, N., Tan, A., Yanmaz, R., Yetisir, H.,
Baklaya, A., Solmaz, I. and Aykas, L. Strahler, A.N. (1973). Introduction to
(2008). General status of cucurbit genetic Physical Geography. Third Edition, John
resources in Turkey. Proceedings of the IXth Wiley and Sons, Inc., New York.
Suleimenov, M. and Akshalov, K. (2006). Tan, A. (1998). Current status of plant genetic
Eliminating summer fallow in black resources conservation in Turkey. Zencirci, N.,
soils of Northern Kazakhstan. Lal, R., Kaya, Z., Anixter, Y. and Adams, W.T. (eds.),
Suleimenov, M., Stewart, B.A., Hansen, D.O., The Proceedings of International Symposium
Doraiswamy, P. (edr.), Climate Change and on In situ Conservation of Plant Genetic
Terrestrial Carbon Sequestration in Central Diversity, s 5-16.
Asia. Taylor and Francis Group, New York,
NY, USA, s 267-279. Tan, A. (2002). In situ (on farm) conservation
of landraces from transitional zone in Tur-
Şehirali, S., Özgen, M., Karagöz, A., Sürek, key, Project No: TOGTAG-2347, TUBİTAK,
M., Adak, S., Güvenç, İ., Tan, A., Burak,
İzmir, Turkey.
M., Kaymak, H.Ç. ve Kenar, D. (2005). Bitki
genetik kaynaklarının korunması ve kullanımı Tan, A. (2010). Gıda ve Tarım İçin Bitki
Türkiye Ziraat Mühendisliği VI. Teknik Kaynaklarının Muhafazası ve Sürdürülebilir
Kongresi-1, TMMOB Ziraat Mühendisleri Kullanımına İlişkin Türkiye İkinci Ülke
Odası, Ankara, s 253-273. Raporu. Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü,
Şensoy, S., Demircan, M., Ulupınar, Y. ve Menemen, İzmir.
Balta, İ. (2012). Türkiye’nin İklimi. Devlet Tan, A.Ş. and Uubelde, M. (1996). Selection
Meteoroloji İşleri. Erişim: 15 Temmuz 2017, criteria and planning of Gene Management
from, http://www.mgm.gov.tr/files/en-S/ Zones (GMZs) for in situ conservation.
climateofturkey.pdf.
Zencirci, N., Kaya, Z., Anixter, Y. and Adams,
Şenuyar, C., Demirbaş, N. and Saygın, Ö. W.T. (edr.), The Proceedings of International
(2014). Evaluation of the Current Situation Symposium on In situ Conservation of Plant
200 of the Turkish Wine Sector and the Factors Genetic Diversity, s 363-372.
Restricting the Development of the Sector.
Journal of Agricultural Faculty of Uludağ Tanko, H., Carrier, D.J., Duan, L. and
University, 28(2): 1-12. Clausen, E. (2005). Pre-and post-harvest
processing of medicinal plants. Plant Genetic
Tamer, A. and Özer, M. (1990). Resources, 3(2): 304-313.
Investigations on the bio ecology and
control of Bembecia scopigera (Scopoli) Tekdal, D. and Cetiner, S. (2013). The
(Lepidoptea: Sesiidae) that damages sainfoin effects of different combinations and varying
in Ankara Province. Doğa, Turkish Journal of concentrations of growth regulators on the
Agriculture and Forestry, 14: 149-180. regeneration of selected Turkish cultivars of
melon. Chapter 12. Silva-Opps, M. (ed.)
Tan, A. (1984a). Ankara’da kurak koşullarda
Current progress in biological research. In
yetiştirilen bazı tekyllık baklagil-yulaf
Tech., s 257-275.
karışımlarının ot verimi. Çayır-Mera ve
Zootekni Araştırma Enstitüsü Yayın No: 90. Tirkey, A., Nagvanshi, D. and Sahu, M.
Ankara. (2014). Collection and conservation of
Tan, A. (1984b). Çorum ilinde nadas yılında endangered medicinal plant species diversity
yazlık ve güzlük olarak yetiştirilen bazı for maintaining ecological balance. Recent
tekyllık baklagil-arpa karışımlarının ot verimi. Research in Science and Technology, 6(1):
Çayır-Mera ve Zootekni Araştırma Enstitüsü 167-170.
Yayın No: 91. Ankara.
Tiryaki, O., Canhilal, R. ve Horuz, S.
Tan, A. (1992). Plant diversity and plant (2010). Tarım ilaçları kullanımı ve riskleri.
genetic resources in Turkey. Anadolu, 2: Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
50-64. Dergisi, 26(2): 154-169.
Tiwari, P., Kumar, B., Kaur, M., Kaur, Türkeş, M. (2003). Spatial and temporal
G. and Kaur. H. (2011). Phytochemical variations in precipitation and aridity index
screening and extraction: A review. series of Turkey. In Mediterranean Climate –
Internationale Pharmaceutica Sciencia, 1(1): Variability and Trends, Bolle, H.J. (ed.).
98-106. Regional Climate Studies, Springer Verlag:
Heidelberg, s 181-213.
TKB. (2004). Hayvan Genetik Kaynakları
Birinci Ülke Raporu. Tarım ve Köyişleri Türkeş, M. (2010). Klimatoloji ve Meteoroloji.
Bakanlığı. Birinci basım, Kriter Yayınevi No. 63, Fiziki
Coğrafya Serisi No. 1. İstanbul.
TKB. (2009). Türkiye Evcil Hayvan Genetik
Uygun, N., Elekcioğlu, İ.H., Ulusoy, M.R.,
Kaynakları Tanıtım Kataloğu. Tarım ve
Kazak, C., Aysan, Y., Uygur. S., Karut,
Köyişleri Bakanlığı.
K. Satar, S., Gözel, U. ve Karacaoğlu, M.
TOB. (2018a). Bitkisel Üretim Verileri. (2015). Biyolojik Mücadelede Son Gelişmeler.
Erişim: 11 Ağustos 2018, www.tarim.gov.tr. Türkiye Ziraat Mühendisliği VIII. Teknik
Kongresi Bildiriler Kitabı-2, 12-16 Ocak
TOB. (2018b). TOB ile yapılan resmi 2015, Ankara, s 726-745.
yazışma.
Van Slageren, M.W. (1994). Wild wheats: a
Tonay, A.M. and Öztürk, A. (2012). monograph of Aegilops L. and Amblyopyrum
Historical records of Cetacean fishery in (Jaub. and Spach) Eig (Poaceae). Wageningen
the Turkish seas. J. Black Sea/Mediterranean Agricultural University, The Netherlands.
Environ ment, 18(3): 388-399. Vogl C., Kilcher L. and Schmidt, H.
TÜİK. (2014). İstatistiklerle Türkiye 2013, (2005). Are Standards and Regulations of 201
Türkiye İstatistik Kurumu. Yayın No. 4169. Organic Farming Moving Away from Small
Farmers’ Knowledge? Journal of Sustainable
TÜİK. (2016). Dış Ticaret İstatistikleri. Agriculture, 26(1): 5-26.
Türkiye İstatistik Kurumu. Erişim: 15
WHO. (2003). WHO guidelines on good
Temmuz 2017, www.tuik.gov.tr.
agricultural and collection practices
TÜİK. (2018). Su Ürünleri İstatistikleri. (GACP) for medicinal plants. World Health
Türkiye İstatistik Kurumu. Erişim: 15 Organization, Geneva.
Ağustos 2018, www.tuik.gov.tr Willer, H. and Klicher, L. (eds.), (2009). The
TÜİK. (2018). Tarım İstatistikleri. Türkiye World of Organic Agriculture. Statistics and
İstatistik Kurumu. Erişim: 15 Ağustos 2018, Emerging Trends 2009. IFOAM, Bonn, FIBL,
Frick, ITC, Geneva. 286 s.
http://www.tuik.gov.tr.
Willer, H. and Yussefi, M. (eds.), (2006).
Türkeş, M. (1998). Influence of geopotential
The World of Organic Agriculture. Statistics
heights, cyclone frequency and Southern
and Emerging Trends. International
Oscillation on rainfall variations in Turkey. Federation of Organic Agriculture
International Journal of Climatology, Movements (IFOAM), Bonn, Germany.
18: 649-680.
Wolfarth, F., Schrader, S., Oldenburg, E.,
Türkeş, M. (1999). Vulnerability of Turkey to Weinert, J. and Brunotte, J. (2011). Earth-
desertification with respect to precipitation worms promote the reduction of Fusarium
and aridity conditions. Turkish Journal of biomass and deoxynivalenol content in
Engineering and Environmental Science, 23: wheat straw under field conditions. Soil Biol.
363-380. and Biochem., 43: 1858-1865.
World Bank. (1993). Republic of Turkey: in Yavuz, F. (1998). An overview of nut market
situ conservation of genetic diversity. Global in Turkey. Advanced course: Production and
Environment Coordination Division 11295- economics of nut crops. CIHEAM 18-19 May.
TU. World Bank, Washington DC, USA. Adana, Turkey.

Yalçın, H., Kaya, M. A. and Arslan, A. Yıldırır, M., Sezenler, T., Erdoğan, İ.,
(2009). Comparative Geometrical Yüksel, M.A., Soysal, D. and Ceyhan, A.
Morphometries on the Mandibles of (2011). The present studies on animal genetic
Anatolian Wild Sheep (Ovis gmelini resources in Bandırma Sheep Research
anatolica) and Akkaraman Sheep (Ovis aries). Station: A review, J. Anim. Sci. Adv., 1(2):
Kafkas Univ Vet Fak Derg., 16(1): 55-61. 73-78.

Yaltirik, F. (1972). Morus. Davis P. H. (ed.). Yılmaz, E., Saraçoğlu, Ö., Aytar, F. ve
Flora of Turkey and East Aegean Island. Ulusoy, F. (2009). Ormancılıkta Entegre
Vol. 7. Edinburgh Univ. Press. Edinburgh, Zararlı Yönetimi (EZY) Uygulamalarının
s 641-642. Koşul, Olanak ve Darboğazları: OZM Şube
Müdürlüğü Çalışanlarının Görüşleri. Çevre
Yanmaz, R., Kaplan, N., Balkaya, A., ve Orman Bakanlığı Yayın No: 388 ISBN
Apaydın, A. ve Kar, H. (2000). Türkiye’nin 978-605-393-057-0.
beyaz baş lahana (Brassica oleracea var.
capitata subvar. alba) gen kaynaklarının Zeder, M.A. (2008). Domestication and
belirlenmesi üzerinde araştırmalar. III. Sebze early agriculture in the Mediterranean Basin:
Tarımı Sempozyumu. 11-13Eylül Isparta, s Origins, diffusion and impact. PNAS 105(33):
160-166. 11597-11604.
202
T.C. TARIM VE

TÜRKIYE’NIN BIYOÇEŞITLILIĞI: GENETIK KAYNAKLARIN SÜRDÜRÜLEBILIR TARIM VE GIDA SISTEMLERINE KATKISI


ORMAN BAKANLIĞI

Türkiye’nin Biyoçeşitliliği:
Genetik Kaynakların Sürdürülebilir
Tarım ve Gıda Sistemlerine Katkısı

ISBN 978-92-5-131255-1

9 7 8 9 2 5 1 3 1 2 5 5 1
CA1517TR/1/01.19

You might also like