Professional Documents
Culture Documents
Antalya'nın Denizcilik ve
Deniz Ticareti Tarihi
Editör
Fatma ŞİMŞEK
ISBN 978-605-137-881-7
Baskı
Fotokitap Fotoğraf Ürünleri Paz. ve Tic. Ltd. Şti.
Oruçreis Mah. Tekstilkent B-5 Blok No: 10-AH111
Esenler / İstanbul - Türkiye
Tel: +90 (212) 629 0385 – +90 (541) 231 1887
Sertifika No: 47448
Yapım ve Dağıtım
Zero Prodüksiyon
Kitap-Yayın-Dağıtım San. Ltd. Şti.
Abdullah Sokak, No: 17, Taksim, 34433 İstanbul
Tel: 0212 244 7521 Faks: 0212 244 3209
E.mail: info@zerobooksonline.com
www.zerobooksonline.com
ANTALYA'NIN DENİZCİLİK VE
DENİZ TİCARETİ TARİHİ
Editör
F A TM A ŞİMŞEK
ANTALYA ŞUBESİ
HAKEM LİSTESİ
Sekreterya
Arş.Gör. Erkan Kurul & Mahmut Demir
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
“ M A R E N O ST RU M ’DAN B AHR-İ SE F Î D ’E ”
A K DE N İ Z ’DE T İ CA RE T 13
İdris BOSTAN
GİRİŞ 21
A N T İ K ÇAĞ’DA LY K İ A VE
PA M H Y L İ A SA H İ L L ERİ ND E D E Nİ ZCİ L İ K 51
Burak TAKMER
I . GI Y Â SE DDÎ N K EYHÜSREV VE
I . İ Z Z E DDÎ N K EY K ÂVUS D Ö NE ML E Rİ ND E
A N TA LY A V E SE LÇUK LU D E Nİ ZCİ L İ Ğİ (1207-1220) 125
Muharrem KESİK
T Ü R K İ Y E SE LÇU K LUL ARI ’NI N D E Nİ ZCİ L İ K FAAL İ YE TL E Rİ ND E
A N TA LY A 'N I N RO LÜ (1220-1262) 141
Mahmut DEMİR
A N TA LY A V E DO ĞU AK D E Nİ Z Tİ CARE Tİ :
T Ü CCA R L A R , KO R SANL AR VE D EVL E T (1600-1650) 197
Mikail ACIPINAR
X I X . Y Ü Z Y I L DA A N TALYA’NI N MAHF UZ
L İ M A N SO RU N U V E İ SK E L E TAMİ RATL ARI 277
Evren DAYAR
O SM A N L I DEV L E T İ ’Nİ N SO N D Ö NE Mİ ND E
K A R A V E DE M İ R YO LU UL AŞI MI NI N
A N TA LY A L İ M A N I ’N I N İ HRACAT VE İ THAL ATI NA E TK İ Sİ 299
Metin ÜNVER
CUMHURİYET DÖNEMİNDE ANTALYA
Siyasi ve Sosyo-Ekonomik Çerçevede
Modernleşmeye Çalışan Bir Kent
E R K E N CU M H U R İ Y E T YI L L ARI ND A ANTALYA’D A
DE N İ Z U L A ŞI M I N I N SO RUNL ARI 323
Murat KORALTÜRK
Giriş
XIX. yüzyılın ikinci yarısında Antalya gündemini sürekli meşgul eden en önemli
konu liman sorunuydu. Sorunun nedenlerinden ilki, mevcut limanın gemilerin
barınması için güvenli olmaması, dönemin ifadesiyle söyleyecek olursak eğer
“mahfuz” bulunmamasıydı1. Körfezin güçlü akıntıları ve özellikle Ekim ayından
itibaren esen şiddetli güney rüzgârları, limanı ilkbahar mevsimine kadar gemi
trafiğine kapatıyordu. Muhtemelen Helenistik dönemde inşa edilen dalgakıranlar2
ise dalga veya rüzgâr aşındırması gibi sebeplerle sürekli tahrip olduğundan limanı
muhafaza etmekte yetersiz kalıyordu. Bu koşullar nedeniyle XIX. yüzyılın sonlarında
kente gelen Maxime Collignon, Nisan ve Mayıs ayları dışında limanın çok kulla-
nılmadığını, özellikle kış mevsiminde güney ve güneybatıdan esen sert rüzgârların
açıkta demirleyen gemileri batma tehlikesiyle karşı karşıya bıraktığını yazmıştı3.
Günümüze ulaşmış birçok örnek olay Collignon’un bu iddiasını doğrulamaktadır:
1847 kışında şiddetli fırtına sebebiyle bazı gemiler kıyıya sürüklenmişti4. 20 Aralık
1858’de çıkan fırtınada Beyrut ve Sakız’a gitmek üzere olan iki geminin yanı sıra
*
Dr., Antalya Büyükşehir Belediyesi. E-Posta: evrendayar@gmail.com | ORCID: 0000-0002-6593-7238
1 XX. yüzyılın başlarında da değişmeyen limanın görünümü ve yeni liman talebi Konya Vilayeti Salnamesi’n-
de şu şekilde özetlenmiştir: “Antalya Limanı pek açık cenûb, şark-ı cenûbî, garb-ı cenûbî rüzgârlarına maruz
bulunması hasebiyle eyyâm-ı şitâda kesretle fırtına zuhur etmekte ve ansızın zuhur eden fırtınalardan her sene
merâkib-i sagîre ve kebîrece pek ziyade zâyiat vûku gelmekte olduğundan merâkib-i mezkûrenin temin-i selâmeti ve
bir de büyük vapurların sık sık uğramasını temin için Antalya’ya mükemmel bir liman inşası lüzum-ı kat’îdir.” Bkz.
Konya Vilayeti Salnamesi Def ’a 30, Hicri 1332, s. 502.
2 H. Hellenkemper & F. Hild, Tabula Imperi Byzantini VIII.1: Lykien und Pamphylien, Österreichische Akade-
mie der Wissenschaften, Viyana 2004, s. 319.
3 Maxime Collignon, Notesd’un Voyage en Asie-Mineure. De Mermeredjé à Adalia. Adalia. Le Taurus, Paris 1897,
s. 54-55.
4 “A Turkish Watering-Place”, Blackwood’s Edinburgh Magazine, No. CCCLXXX, Vol. LXI, June, 1847. s. 751.
277
ANTAlyA'NıN DENİZCİlİK vE DENİZ TİCARETİ TARİHİ
278
XıX. yÜZyılDA ANTAlyA’NıN MAHFUZ lİMAN SORUNU vE İSKElE TAMİRATlARı
279
ANTAlyA'NıN DENİZCİlİK vE DENİZ TİCARETİ TARİHİ
Julius Seiff, ticari sevkiyata uygun olmadığı için Antalya Limanı’nın görüntüsü
haricinde pek bir önemi bulunmadığını yazmıştı23.
Bu olumsuzlukların tümü, liman sorunun kentin gündemindeki öncelikli yerini
izah etmeye kâfidir. Ne var ki XIX. yüzyılda limanların önemini arttıran ve liman
sorununu Antalya gündeminin başat meselesi haline getiren daha başka sebepler de
vardır. Bunlardan ilki, Doğu Akdeniz’deki savaş ve korsan tehdidinin Yunan İhtilali’nden
sonra bertaraf edilmesi ve deniz taşımacılığının güvenli hale gelmesiydi. Gerçekten
de 1815’ten sonra, neredeyse yüzyıl boyunca Akdeniz büyük bir savaş görmemiş ve
korsanlık kademeli şekilde önce Malta’da, sonra Kuzey Afrika’da ve son olarak da
Yunan adalarında bastırılmıştı24. Buhar gücüyle işleyen deniz taşıtlarının yaygın olarak
kullanılmaya başlanması ise XIX. yüzyıl boyunca Doğu Akdeniz’deki en köklü dönü-
şümü yaratan gelişmelerin başında geliyordu25. Buhar makinesinin deniz ulaşımında
kullanılması, ticari ürünlerin çok uzak mesafelere taşınmasını mümkün kılmış26;
ayrıca, 1840’lardan itibaren gemi inşaatında demir kullanımının yaygınlaşması daha
büyük gövdelerin yapılmasını, yani daha fazla ürün sevk edilebilmesini sağlamıştı27.
Genel olarak bakıldığında tüm bu gelişmeler deniz taşımacılığının önemini daha
önce hiç olmadığı kadar arttırmış, yüzyılın ikinci yarısından itibaren de modern
liman inşasını ticari bir gereklilik, hatta zorunluluk haline getirmiştir. Böyle bir
gerekliliğin sonucunda büyük ölçüde modernleştirilen ilk limanlar İskenderiye ve
Cezayir’dekiler olmuş28; 1860 ila 1913 arasında ise bölgenin Beyrut, İzmir, İstanbul,
Selanik ve Pire gibi bütün önemli kentlerinde ve Patras, Sakız, Siros, Dedeağaç,
Varna, Samsun, Trabzon, İskenderun ve Hayfa gibi daha küçük kentlerinde liman
inşasına girişilmişti29.
Modern limanların inşasına demiryolları ve diğer altyapı tesislerinin eşlik etmesi,
ithalat ve ihracatın yanı sıra yolcu trafiğini de liman kentlerine yönlendirmişti30.
Ekonomik büyüme ile liman kentlerinin sunduğu iş imkânlarının artması, iç
bölgelerden bu kentlere yoğun göç yaşanmasına yol açmıştı31. Bu sürecin sonun-
da Beyrut’un 1823’te 6.000 dolaylarında olan nüfusu XIX. yüzyılın nihayetinde
280
XıX. yÜZyılDA ANTAlyA’NıN MAHFUZ lİMAN SORUNU vE İSKElE TAMİRATlARı
100.000’in üzerine çıkmıştı32. 1840’larda 120.000 nüfuslu bir kent olan İzmir,
I. Dünya Savaşı sonlarında 300.000 nüfusla iki kattan daha fazla büyümüştü33.
Tanzimat döneminin arifesinde yaklaşık 15.000 nüfusu barındıran Selanik, 1913’te
157.889 nüfusa ev sahipliği yapıyordu34. İskenderiye’nin gelişimi ise kesinlikle çok
daha büyüktü ve XIX. yüzyılın Doğu Akdeniz’in “altın çağı” olarak adlandırılmasının
kanıtı niteliğindeydi: Kentin 1821’de 13.000 dolaylarında olan nüfusu, 1840’ta
100.000’e, 1865’te 180.000’e, 1872’de 213.000’e, 1897’de ise 320.000’e çıkmıştı35.
Modern limanların ekonomik refahın ve değişimin itici gücü olduğu bir dönem-
de Antalya kamuoyunun limanın ve tesislerinin modernleştirilmesini talep etmesi
ticari büyümenin nimetlerinden faydalanılmak istendiğini gösterir. Bu talebin,
kentin art bölgesini İzmir’e kaptırdığı XIX. yüzyılın sonlarında daha yüksek sesle
dile getirilmesi ise şaşırtıcı değildir. Ne var ki birçok girişime rağmen kent limanını
modernize etmeyi başaramamış, bunun sonucunda da esasen küçük teknelerin
işlediği bir kıyı trafiğiyle yetinmek zorunda kalmış, sınırlı bir hinterlandın ürününü
toplayıp dâhili tüketim için üreten bir merkez olmanın ötesine pek geçememişti.
XIX. yüzyılın başlarında 15.000 dolaylarında olan Antalya kent nüfusu, bir yüzyıl
sonra ancak 25.000’e yükselmişti36.
32 Leila Tarazi Fawaz, Merchants and Migrants in Nineteenth-Century Beirut, Harvard University Press, London
1983, s. 31.
33 Edhem Eldem & Daniel Goffman & Bruce Masters, The Ottoman City Between East and West: Aleppo, Izmir,
and İstanbul, Cambridge University Press, 1999, s. 130.
34 Meropi Anastassiadou, age, s. 55, 90.
35 Robert Ilbert, İskenderiye 1860-1960: Geçici Bir Hoşgörü Modeli Cemaatler ve Kozmopolit Kimlik, İletişim
Yayınları, İstanbul 2006, s. 24-25.
36 Evren Dayar, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Dönemlerinde Antalya Kaleiçi ve Çevresi”, METU/JFA, C.
32, s. 2, 2020:2, s. 60.
37 Kentin X. yüzyıldan itibaren artan ticari önemine ilişkin bkz. Hellenkemper & Hild, age, s. 300 vd.; W. Heyd,
Histoire du Commerce du Levant au Moyen-âge, C. I, Leipzig 1885, s. 547-550; Mas-Latrie, Histoire de l’île de
Chypre Sous le Règnedes Princes de la Maison de Lusignan, C. II, Paris 1852, s. 267; Kate Fleet, European and
Islamic Trade in the Early Ottoman State, the Merchants of Genoa and Turkey, Cambridge University Press, New
York 1999, s. 27, 34-35, 38, 64, 73, 94.
38 Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Klâsik Çağ (1300-1600), çev. R. Sezer, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul
2003, s. 130-134.
281
ANTAlyA'NıN DENİZCİlİK vE DENİZ TİCARETİ TARİHİ
Görsel 1 XIX. yüzyılın başlarına gelindiğinde Antalya, “Kaleiçi” olarak adlandırılan gele-
1890’larda hazırlanan bir liman
neksel yerleşim alanı ile sur dışı mahallelerden oluşan bir kentti. Kentin en önemli
planında:
a. Gümrük Limanı bileşenlerinden biri, intra-muros yerleşim alanının haricindeki hendek ve perde
b. Merdivenli İskele;
surlar ile onların gerisindeki dış sur duvarlarıydı. Ortaçağ’a ait surlarının çizdiği
1. Tabya
2. Hasbahçe sınırın dışında “varoş” olarak tanımlanan alan, kentin çarşısına, çarşının etrafındaki
3. Gümrük mahallelere, büyük Müslüman mezarlığına ve bahçelere ev sahipliği yapıyordu. Kentin
4. Merdiven
5. Liman Mahallesi limanı ise Gümrük Limanı ve Merdivenli İskele –XIX. yüzyılın ikinci yarısından
6. Orta Kapı/Tuz Kapısı/ sonra Karantina İskelesi– adındaki iki bölümden oluşuyordu (bkz. Görsel 1). Öte
Debbağhane Kapısı
7. Kırk Merdivenler yandan, Antalyalı yazar Panagiotis Chatzıpetrou, geçmişte, mevcut dalga kıranların
8. Kalafathane dışında kentin harici bir limanı olduğunu da yazar39. Giorgou Pechlibanidis ise bu
9. Karantina
10. Merdivenli İskele veya limanı koruyan sur duvarlarının çökerek denizi doldurduğunu, bu sebeple limanın
Karantina İskelesi terk edildiğini iddia etmiştir40. Cornelis de Bruyn’un gravürü de –doğru resmedil-
11. Hastane
12/13. Dalgakıran Burçları mişse eğer– bu açıdan ilgi çekici bir kanıt sunuyor gibidir. Gravürün tam ortasında
(Kaynak: BOA. PLK. p. 5285-1). Mermerli mevkiinin hemen altında kapalı bir alan resmedilmiştir. Bu alanın açığında,
biri oldukça belirgin, diğeri ise belli belirsiz (hatta yıkık) iki kule göze çarpmaktadır
39 Παναγ. Χατζηπέτρου, Ιστορία της Ατταλείας της Μικράς Ασίας από Τηςκτίσεως Αυτήςμέχριτου 1922,
Αθήναι 1969, s. 19.
40 Γιωργου Πεχλιβανιδησ, age, s. 92.
282
XıX. yÜZyılDA ANTAlyA’NıN MAHFUZ lİMAN SORUNU vE İSKElE TAMİRATlARı
(bkz. Görsel 2). Gravürdeki yıkıntıların söz konusu harici limanın kalıntıları oldu- Görsel 2
1683’te de Bruyn’in Fransız
ğunu düşünmek mümkün olsa da, bugüne kadar ne bir yıkım belgelendirilebilmiş
Konsolosu’nun evinin çatısında
ne de kentin üçüncü limanına ilişkin bir kanıt bulunabilmiştir41. gizlice çizdiği Antalya Limanı
gravürü.
Günümüze ulaşan haritalarda, örneğin Piri Reis’in XVI. yüzyıla tarihlenen haritası
(bkz. Görsel 3) ile XIX. yüzyıl haritalarında kentin limanı dalga kıranların berisinde
gösterilmiştir42. Bu limanlardan ilki olan Hasbahçe’nin doğusundaki Gümrük Li-
manı, “hınta piyaçası” adı da verilen, limanın ihracat ve ithalat faaliyetlerine tahsis
edilmiş –bu açıdan bakıldığında limandaki çarşı ile surların dışındaki çarşı farklı
işlevlere sahipti– bölümüydü. Bu bölümün en önemli bileşenleri, zemine ve su içine
çakılmış kazıklar üzerinde denize birkaç metre uzanan basit ahşap yapıdan ibaret
iskele ile gümrükhaneydi. Bu bölümde, Osmanlı döneminde limandan sorumlu
olan gümrük eminine ait oda ile depo ve hanlar bulunuyordu.
Gümrük Limanı geleneksel kentin iskân alanı içinde yer alıyordu ve XIX. yüzyılın
başlarına kadar sınırlı bir yerleşime ev sahipliği yapmıştı. Nitekim XIV. yüzyılda
kente gelen İbn-i Battûta’nın, Hıristiyan tüccarların oturduğunu yazdığı ve “Mînâ”
adıyla andığı mahalle, limanın iskâna açık bu bölümü olmalıydı (bkz. Görsel 1)43.
1530 tahririnde 11 haneli bir mahalle, buradaki mescidin adına atfen “Mahalle-i
Mescid-i Liman” adıyla zikredilmişti44. 1567’de ise Liman Mahallesi’ndeki hane
41 Dominique Dieudé 8 Nisan 1743 tarihinde Kıbrıs’ta kaleme aldığı bir mektupta, 1743’ün Mart ayın-
da Antalya’da meydana gelen bir depremden bahseder. Dieudé’e göre depremden sonra liman tamamen
kurumuş ve bir süre bu halde kalmış, birçok ev yıkılmış, çok sayıda insan hayatını kaybetmişti. Böyle bir
büyük yıkımın neticesinde dış limanın (eğer bu liman bulunması en muhtemel yer olan Mermerli mevkiinin
hemen altındaysa) sur duvarlarının denize bakan kısımlarının yıkılması neticesinde dolduğu veya yok olduğu
söylenebilir. Ama yine de bu iki olay arasında bir bağ kurmak çok güçtür. Üstelik ne Piri Reis ne de Evliya
Çelebi böyle bir harici limandan bahsetmiştir. Limanın sularının çekildiği büyük depreme ilişkin bkz. Octave
Teissier, Inventaire des Archives Historiques de la Chambre de Commerce de Marseille, Paris 1878, s. 159.
42 XIX. yüzyıl kent haritaları için bkz. Evren Dayar, “1815 Haritası’nda Antalya Kalesi: Surlar, Kapılar ve Burç-
lar”, Belleten, C. LXXXIV, S. 300, 2020, s. 705; Evren Dayar, “Antalya Kaleiçi ve Çevresi”, s. 63.
43 İbn Battûta Tanci, İbn Battûta Seyahatnamesi, çev. A. Sait Aykut, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2005, s. 403.
44 BOA. TT. d. 166, s. 575.
283
ANTAlyA'NıN DENİZCİlİK vE DENİZ TİCARETİ TARİHİ
sayısı 3’e düşmüş, mahallede 7 “nefer” kayıt altına alınmıştı45. XIX. yüzyılın orta-
larına kadar Gümrük Limanı’nın yapı bileşenlerinden biri de, buradaki mahalleye
adını veren mescit olmuştu. XVIII. yüzyıl başlarında Hüseyin Ağa’nın bina eylediği
camii46 ile XIX. yüzyıl ortalarına ait bir haritada sadece “Mescit” adıyla anılmış yapı
ihtimaldir ki Liman Mescidi’nin yerine veya yakınına inşa edilmişti47.
Osmanlı döneminde Gümrük Limanı –XIII. ve XIV. yüzyıllarda da olduğu
gibi– Müslümanlardan ziyade Hıristiyan tüccar ve konsolosların ikametgâhlarına
ev sahipliği yapmıştır. 1683’te kente gelen Cornelis de Bruyn, “liman, aralarında
Konsolosun evinin de olduğu birkaç evin bulunduğu yerdedir” sözleriyle, Gümrük
Limanı’nın sınırları içindeki mahalleyi tanımlamış48, Antalya Limanı’na ait gra-
vürünü de Fransız Konsolosu’nun evinin çatısında gizlice çizmişti49. 1831 nüfus
tahririnde Gümrük Limanı’ndaki Han-ı Cedîd’te kalan İskenderiyeli, İzmirli,
Yafalı, Trabzonlu, Midillili Müslüman denizciler kayıt altına alınmıştı50. Bu handa
ayrıca 10 Hıristiyan ve Yahudi tüccar ile denizciler, aralarında İngiltere’nin Antalya
Konsolos Vekili John Perduie’nin de yer aldığı 7 İngiltere devleti tebaası kalıyordu.
Gümrük Limanı’ndaki bir diğer han olan Moralı Hacı İbrahim Efendi Han’ında
ise Nemçe tebaalı 5 tüccarın adı kaydedilmişti51.
XIX. yüzyılda limanın diğer bölümü, teknelerin yapıldığı veya tamir edildiği
“kalafathane” veya XX. yüzyıldaki adıyla “kayıkhane” idi. Geleneksel yerleşim alanı
ile bölüm arasındaki irtibatı Merdivenli Kapı (Kırkmerdivenler) kurduğu için bölüm
Merdivenli İskele adıyla da anılıyordu. Merdivenli İskele, buradaki küçük kumluk
alan nedeniyle limanın en güvenli bölümü kabul ediliyordu52. XIX. yüzyılın ilk ya-
rısında Merdivenli İskele’de “şahtur” ve “şalopa” türü küçük tekneler yapılıyordu53.
Tanzimat’ın ilanından kısa bir süre önce bu bölüme bir karantina binası inşa edilmiş,
1858’e tarihlenen bir belgede ise limandaki “Karantina Meydanı”ndan bahsedilmiştir54.
Esas olarak bu iki iskelenin etrafında oluşan liman, ahşap bir rıhtımın, sağlık-
sız depolama alanlarının, limana gelip gidenlerin kaldığı hanlar ile tüccarların ve
284
XıX. yÜZyılDA ANTAlyA’NıN MAHFUZ lİMAN SORUNU vE İSKElE TAMİRATlARı
Aslına bakılırsa XIX. yüzyılda Antalya Limanı’nın tamirine yönelik ilk girişimin
amacı ticari sevkiyatı kolaylaştırmak değildi. 1816’da yapılan söz konusu tamirat,
bir yıl önce gerçekleştirilen ve kalenin bütününü kapsayan onarım sürecinin devamı
niteliğindeydi55. Burada, deniz dalgalarının zamanla tahrip ettiği duvarların elden
geçirilerek limanın korunması amaçlanmıştı56.
Güvenlik endişesinin XIX. yüzyılın başlarında bile önemsenmesinin haklı ne-
denleri vardır. Kısmen mahfuz liman ve gemiler için güvenli bir barınak oluşturmak
amacıyla ilişkili olan bu öncelik, esas olarak korsanların neden olduğu sürekli tehdit
sebebiyleydi. Zaman içinde değişen bu tehdidin boyutları birçok defa Osmanlı
belgelerine de yansımıştır. Mesela 1565’te Teke Beyi’ne gönderilen bir emirde
Antalya sahillerinin korsan saldırılarından zarar görmediği, halkın güvende olduğu
belirtilse de, daima tetikte olunması ve halka bu hususta tembihte bulunulması
istenmişti57. 1604 tarihli bir rûznâmçe kaydında korsan tehdidine “Küffar deryadan
ve eşkıya karadan fesaddan hali olmayub” ifadesiyle değinilmişti58. 1605’te kent,
Celâliler üzerine gönderilen on bin kadar Osmanlı askerinin Antalya’da olduğu
bilinmesine rağmen Santo Stefano Şövalyeleri filosunun başarısızlıkla sonuçlanmış
baskınına sahne olmuştu59. XVII. yüzyılın sonlarında Batılı bir tanık Antalya’nın
yüzyılın başlarında korsanların eline geçtiğini yazmıştı60. 1728’de, korsan korkusu
nedeniyle birkaç senedir limana gemi gelmediği ve bu nedenle gümrük gelirlerinin
55 Söz konusu kale tamiratı için bkz. Evren Dayar, “1815 Haritası’nda Antalya Kalesi”.
56 BOA. C. NF. 17-841.
57 BOA. MHM. d. 5/216.
58 Latif Armağan, “XVI. Yüzyılda Antalya”, Tarih Araştırmaları Dergisi, C. XXIV, S. VIII, 2005, s. 105; belgesel
ifade için bkz. BOA. MAD. d. 15549, s. 35.
59 Mikail Acıpınar, “Güney Anadolu Kıyılarında Hristiyan Korsanlar (1604-1608)”, Gazi Akademik Bakış Der-
gisi, C. 11, S. 21, 2017, s. 191-192.
60 Edmund Bohun, A Geographical Dictionary, Representing the Present and Ancient Names of all the Countries,
Londra 1688.
285
ANTAlyA'NıN DENİZCİlİK vE DENİZ TİCARETİ TARİHİ
286
XıX. yÜZyılDA ANTAlyA’NıN MAHFUZ lİMAN SORUNU vE İSKElE TAMİRATlARı
67 “A TurkishWatering-Place”, s. 751.
68 BOA. A.} MKT. MHM. 423-9.
69 BOA. ŞD. 567-21.
70 BOA. Y. PRK. UM. 3-30.
71 BOA. ŞD. 567-21.
72 BOA. İ. ŞD. 52-2927.
287
ANTAlyA'NıN DENİZCİlİK vE DENİZ TİCARETİ TARİHİ
Görsel 4
Nafia Nezareti’nin hazırladığı
liman projesi (Kaynak: BCA.
230.0.0.0-9.32.1).
büyütülmesi ve önüne bir set çekilmesi kararlaştırıldı. Önceki tamirat ile yenisi
arasındaki maliyet farkının tespiti için de Belediye Meclisi azası Zanailzade Kiryako
ile Rüsumat ikinci kâtibi Nikola Efendi tarafından ayrıntılı bir keşif defteri hazır-
lanmıştı. Aradaki farkın bir bölümü kereste tüccarlarının ianesiyle kapatılacaktı73.
Öte yandan, söz konusu yenileme gerçekleştirilse de, bu tamiratın esaslı bir
yapım işi olduğu kesinlikle söylenemezdi. Nitekim 2 Şubat 1882’de Antalya’dan
Marioğlu Damyonos’un başkente ilettiği arzuhalde “imar hususuna mukaddemâ
hayli akçe sarf olunmuş ve liman şekline koymak için bir parça rıhtım yapılmış ise de
nezâret-i mütemadiye icrâ olunmadığı ve tamirat-ı muktezîyyesine bakılamadığı cihetle,
(iskele) harap olarak edilen masraf bâd-ı hevâya gitmiştir” deniliyordu74.
1882’deki tamirat beklentileri karşılamayınca, 1890’ların başlarında tüccarların
talebiyle kentin liman sorunu bir kere daha gündeme geldi75. Bu defa tüccarlara
288
XıX. yÜZyılDA ANTAlyA’NıN MAHFUZ lİMAN SORUNU vE İSKElE TAMİRATlARı
Konya Valisi de destek vermiş, 1891 yazında kaleme aldığı bir dilekçede, konumu
itibariyle Antalya’nın Anadolu’nun birinci derecede iskelesi olması gerekirken
emsallerinin gerisinde kaldığını, bunun sebebinin limansızlık olduğunu ifade et-
mişti76. Girişimler Nafıa Nezareti nezdinde kabul görünce o tarihe kadar yapılmış
en kapsamlı liman planı hazırlanmıştır. Plana göre, mevcut limanın alüvyonla
dolarak sığlaşmış bölümleri kapatılacak, iskele biraz daha açığa alınacaktı. Böylece
limana derinlik kazandırılacaktı. Daha sonra Gümrük Limanı’ndan başlayan iskele
Merdivenli İskele’ye doğru uzatılacak, Tuz Kapısı’nın önünden Hıdırlık Kulesi’nin
açığına kadar temdit edip, buradan önce batıya, belirli bir mesafeden sonra da
kuzeye ilerleyecekti (bkz. Görsel 4). Bu kapsamlı projenin maliyeti ise 1.840.000
ila 2.300.000 frank arasında olacaktı77.
Nafıa Nezareti tarafından hazırlatılan plan genel olarak beğenilse de Fransız
Konsolos Vekili Leonidas Lattry’nin de aralarında olduğu tüccarların bir bölümü
–mevcut limanın yetersizliklerini kabul etmekle birlikte– yeni bir inşaata harcanacak
bu kadar büyük bir paranın karşılığının alınamayabileceğini düşünüyordu. Lattry’ye
göre Konya ile Antalya arasındaki yolun inşasıyla, hatta demiryolu hattıyla öncelikli
olarak ilgilenmek daha makuldü78. Sonuç olarak ikinci grubun düşüncesi ilkine
galebe çalmış ve büyük liman projesi sadece kâğıt üzerinde kalmıştı. 1913-14’te
liman inşası tekrar gündeme geldiğinde bu plan arşivden çıkarılarak incelenmişti ama
–muhtemelen– Büyük Savaş’ın araya girmesiyle uygulanma imkânı bulamamıştı79.
1892’deki proje kadar kapsamlı olmamakla birlikte limanın yenilenmesi husu-
sunda sonuç veren esas adım, yüzyılın sonunda bir kere daha kentin Müslüman ve
Hıristiyan tüccarlarının dâhil olduğu bir girişimin neticesinde atılmıştı. Tüccarlar
rıhtımın yetersizliği ve küçük olması nedeniyle yükleme ve nakliye işlemlerinde
büyük güçlüklerle karşılaştıklarını söylüyor ve rıhtımın genişletilmesini talep edi-
yorlardı. Ne var ki belediyenin geliri böyle bir “maksad-ı nâfıanın temin-i husûlüne”
yetmediğinden, ayrıca merkezi hazinenin de böyle bir iş için tahsisatta bulunama-
yacağı bilindiğinden tüccarların karşılamakta güçlük çekmeyeceği bir vergi tarifesi
hazırlanması yoluna gidilmişti80.
Bu girişim Konya Valisi tarafından da olumlu karşılanmıştır. Vali, Selanik se-
yahatinde ve daha başka birçok yerde bu tür çabalara tanık olduğunu belirtiyor ve
tüccarları destekliyordu. Aslına bakılırsa Konya Valisi’nin bu tutumu, XIX. yüzyıl
Antalya kent tarihinin önemli bir özelliğini de ortaya koymaktadır. Zira yüzyılın
ikinci yarısında kentin dönüşümü (maksad-ı umranın istihsali) amacıyla atılan her
289
ANTAlyA'NıN DENİZCİlİK vE DENİZ TİCARETİ TARİHİ
81 Tanzimat dönemi burjuvazisinin Antalya’nın kentsel dönüşümünde oynadıkları role ilişkin bkz. Evren Dayar,
“Antalya Kaleiçi ve Çevresi”, s. 72-75.
82 Teke Livası İdare Meclisi’nin hazırladığı, ithal ve ihraç edilecek ticari eşyadan alınacak vergi tarifeleri için bkz.
BOA. İ. DH. 1364-15.
83 BOA. ŞD. 1736-12.
84 BOA. İ. DH. 1364-15.
85 BOA. DH. MKT. 2477-111.
86 BOA. DH. MKT. 2569-55.
87 Revue Commerciale du Levant, No: 82, 31 Janvier 1894, s. 20-21.
290
XıX. yÜZyılDA ANTAlyA’NıN MAHFUZ lİMAN SORUNU vE İSKElE TAMİRATlARı
Mevcut iskele uzatıldıktan kısa süre sonra limanın temizlenmesi de gündeme Görsel 5
İskele uzatıldıktan sonra oluşan
gelmiş ve 1902’de bu konuda yazışmalara başlanmıştır. Şubat 1902’de Konya
Antalya kordonu (Kaynak: Basın
Valisi’nin Sadaret’e ilettiği raporda, limanın dar olması ve kum toprakla dolması Yayın ve Enformasyon Genel
Müdürlüğü Arşivi).
nedeniyle posta vapurlarının ve ticari gemilerin limana giremediği, yerel ticari
hayatın bundan olumsuz etkilendiği vurgulanmış88, limanın temizlenmesi için
uzman bir mühendisin Antalya’ya gelmesi istenmişti89.
Fakat ne 1901’de tamamlanan iskele projesi ne de temizlenmesine yönelik gi-
rişimler Antalya’nın liman sorununu çözmüştü. Bunun nedeni, projede kısmi bir
yenilemeyle yetinilmesi ve onarım sırasında büyük ölçüde ahşap yapı elemanları
kullanılmasıydı. Ayrıca, daha sonra girişilen temizlik çalışmalarından da istenilen
sonuç alınamamıştı. Ama bütün bunlardan daha önemlisi, öncelikli olarak yeni-
leme çalışmalarında kullanılmak, ilerleyen yıllarda ise bu çalışmaların kapsamını
genişletmek amacıyla koyulan vergi, tüccarların tüm itirazlarına rağmen Dâhiliye
Nezareti’nin girişimiyle kaldırılmıştı90. Bu nedenle, XIX. yüzyılın ikinci yarısı bo-
yunca Antalya gündemini meşgul eden liman sorununun, II. Meşrutiyet’in arifesine
291
ANTAlyA'NıN DENİZCİlİK vE DENİZ TİCARETİ TARİHİ
Görsel 6
Liman tesislerinin yetersizliği
nedeniyle ihraç edilen
ürünler sağlıklı koşullarda
depolanamıyor ve çok çabuk
bozuluyor, bu durum Antalyalı
tüccarları maddi zarara
uğratıyordu. İlişikteki mektup
19 Nisan 1911 tarihinde
Antalyalı tüccar Evangelos
Sandıkçıoğlu tarafından Simi
İhtiyar Meclisi’ne hitaben
kaleme alınmıştır. Mektupta,
satın aldıkları una yağmur
suyu karıştığı gerekçesiyle
tazminat talep eden Simi
İhtiyar Meclisi’ne yanıt
verilmekte, unları inceleyen
bilirkişiler diplomatik bir uslupla
eleştirilmektedir. Bununla
birlikteSandıkçıoğlu, sattığı
49 çuval unun tazminatını
ödemiştir (Kaynak: Simi/
Sömbeki Adası Belediyesi Tarih
Arşivi).
gelindiğinde bir kere daha benzer ifadelerle yenilenmesi gerekmişti: “Mezkûr iskelenin
cenup tarafı gayet açık olup zuhur eden fırtınalarda erbab-ı ticaret ve eshab-ı sefain
mutazarrır olmakta ve şu hal memleketin umran ve servetine ve terakki-i ticariyyesine
mühim bir mani teşkil etmetkedir”91.
Bütün bu dönem boyunca liman tesislerini yenileme teşebbüsleri de yüzeysel
kalmıştır. Kötü durumda olan limana inen yolun genişletilmesi için 1868’de giri-
şimde bulunulmuştu92; ama hiçbir zaman liman ile kent arasındaki nakliyat trafiği
292
XıX. yÜZyılDA ANTAlyA’NıN MAHFUZ lİMAN SORUNU vE İSKElE TAMİRATlARı
sağlıklı bir şekilde işlememişti. 1887’de dönemin mutasarrıfı Ziya Bey’in çabalarıyla
karantina binası ile liman dairesi yenilenmişti93. 1902’de liman dairesinin yeniden
inşası gündeme gelmiş94, 1903 veya 1904’te yenilenen dairenin yakınına dikilmek
için İzmir’den fenerler getirtilmişti95. Fakat tıpkı iskele ve rıhtım tamiratları gibi,
liman tesislerine yönelik iyileştirme çalışmaları da kentin ticari hayatını geliştirecek
olumlu bir sonuç doğurmamıştı. Bu durum sadece depolama ve nakliyat işlerini
olumsuz etkilemiyor, kaçakçılık gibi faaliyetlere de zemin hazırlıyordu. Nitekim
1910’da Mülkiye Müfettişi, Antalya Limanı’nın her türlü arama vesaitinden mahrum
bulunmasından dolayı kaçakçılığın önüne geçilemediğini yazmıştı96.
Sonuç
293
ANTAlyA'NıN DENİZCİlİK vE DENİZ TİCARETİ TARİHİ
bir ticaret kenti olmamıştır. Yüzyıl boyunca nüfusu ve dış ticaret hacmi yeterince
artmayan kentin makro formu da çok az değişmiştir100.
Buna rağmen Antalya, modern bir limana sahip olmadığı dönemlerde bile liman
kenti hüviyetini muhafaza etmiştir. Zira böyle bir hüviyet, sadece liman kentinin
ticaret ve mübadele ağları içindeki yerinin öneminden kaynaklanmamaktadır101.
Liman kenti, her şeyden önce kendisine mahsus bir kültürü olduğu; bu kültür
farklı denizcilik gelenekleri ile efsanelerini ürettiği, kendi aile ilişkilerini ve istihdam
biçimlerini ortaya çıkardığı, nihayet her limanın art bölgesiyle ilişkisi özel olduğu
için kara kentinden farklıdır. Kısacası, iskele tamiratları ve limanın modernleştiril-
mesi Antalya tarihinin sadece bir yönünü oluşturmaktadır. Ne var ki bu Akdeniz
kentinin liman kenti hüviyetini pekiştiren, esas olarak kültür tarihinin konusu
olan102 ve hâlâ araştırılmayı bekleyen çok zengin bir geçmişi vardır.
100 Evren Dayar, “Antalya: A Port City in the Eastern Mediterranean (1814-1908)”, (yayımlanmamış metin).
101 Liman kentlerinin tarihini küresel ticaret ağları içinde ele alan ve liman kentlerinin kültür tarihinin “saklı bir
tarih” olarak kalmasına sebep olan böyle bir tarihçiliğin eleştirisi için bkz. Brad Beaven & Karl Bell & Robert
James, “Introduction”, Port Towns and Urban Cultures International Histories of the Waterfront, c.1700-2000,
Palgrave Macmillan, London 2016, s. 1-10.
102 Sözgelimi XVI. yüzyılın başlarında limana yaklaşan gemilerin top atarak kenti selamlama geleneği, XIX.
yüzyılın ikinci yarısında paskalya ve diğer dini bayramların kutlama ritüeline dönüşmüştü. Ahmed-i Rıdvân
daha sonra değişen geleneği “Zevrak irse her yanadantûblarper-tâbolub. Bahr u bergülbang ile tolarlar olup
şâdmân” dizleriyle dile getirmiştir. Bkz. İsmail Ünver, agm, s. 81; paskalya ritüeline ise şurada değinilir: BOA.
HR. MKT. 552-29.
294
XıX. yÜZyılDA ANTAlyA’NıN MAHFUZ lİMAN SORUNU vE İSKElE TAMİRATlARı
KAYNAKLAR
Arşiv Kaynakları
Modern Literatür
“A Turkish Watering-Place”, Blackwood’s Edinburgh Magazine, No. CCCLXXX, Vol. LXI, June,
1847, s. 735-754.
Acıpınar, Mikail, “Güney Anadolu Kıyılarında Hristiyan Korsanlar (1604-1608)”, Gazi Akade-
mik Bakış Dergisi, C. 11, S. 21, 2017, s. 183-208.
An Universal History: From the Earliest Accounts to the Present Time, Vol. 27, Londra 1761.
Anastassiadou, Meropi, Selanik, Tanzimat Çağında Bir Osmanlı Şehri, çev. Işık Ergüden, Tarih
Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1998.
Arel, Ayda, Bir Şehr-i Ruşenabad, Kar-ı Anka Bir Bender: Tanzimat Öncesi İzmir Sanatında Yeni
Yönelimler, Büyükşehir Belediyesi Yayınları, İzmir 2002.
Armağan, Latif, “XVI. Yüzyılda Antalya”, Tarih Araştırmaları Dergisi, C. XXIV, S. VIII, 2005,
s. 93-111.
Beaven, Brad & Bell, Karll & James, Robert, “Introduction”, Port Townsand Urban Cultures
International Histories of the Waterfront, c. 1700-2000, Palgrave Macmillan, Lon-
don 2016.
Bohun, Edmund, A Geographical Dictionary, Representing the Present and Ancient Names of all
the Countries, Londra 1688.
De Bruyn, Cornelis, Voyage au Levant, C’est-à-dire, Dans les Principaux Endroits de l’Asie Mi-
neure, Dans les Isles de Chio, Rhodes, et Chypreet, Guillaume Cavelier, Paris 1714.
Davis, Edwin John, Anatolica, the Journal of a Visit to Some of the Ancient Ruined Cities. Caria,
Phrygia, Lycia and Psidia, London 1874.
Dayar, Evren “1815 Haritası’nda Antalya Kalesi: Surlar, Kapılar ve Burçlar”, Belleten, C.
LXXXIV, S. 300, 2020, s. 667-716.
Dayar, Evren, “Antalya: A Port City in the Eastern Mediterranean (1814-1908)” (yayımlan-
mamış metin).
295
ANTAlyA'NıN DENİZCİlİK vE DENİZ TİCARETİ TARİHİ
Eldem, Edhem & Goffman, Daniel & Masters, Bruce, The Ottoman City Between East and West:
Aleppo, Izmir, and İstanbul, Cambridge University Press, 1999.
Evliya Çelebi, Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnamesi: Kütahya, Manisa, İzmir, An-
talya, Karaman, Adana, Halep, Şam, Kudüs, Mekke, Medine, C. I, haz. Seyit Ali
Kahraman, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2011.
Fawaz, Leila Tarazi, Merchants and Migrants in Nineteenth-Century Beirut, Harvard University
Press, London 1983.
Fawaz, Leila Tarazi & Bayly, C. A., Modernity and Culture from the Mediterranean to the Indian
Ocean, Columbia University Press, 2001.
Fleet, Kate, European and Islamic Trade in the Early Ottoman State, the Merchants of Genoa and
Turkey, Cambridge University Press, New York 1999.
Güçlü, Muhammet (haz.), II. Meşrutiyet Döneminde Antalya’nın Coğrafi ve İktisadi Vaziyeti,
Ekinci Matbaa, Antalya 2008.
Χατζηπέτρου, P. Παναγ., Ιστορία της Ατταλείας της Μικράς Ασίας από Τηςκτίσεως αυτής
Μέχριτου 1922, Αθήναι 1969.
Hellenkemper, H., Hild, F, Tabula Imperi Byzantini VIII. 1: Lykien und Pamphylien, Österreic-
hische Akademie der Wissenschaften, Viyana 2004.
Hoyle, Brian, “Development Dynamics at the Port-City Interface”, ed. B. S. Hoyle & D. A.
Pinderand & M. S. Husain, Revitalising the Waterfront: International Dimensions of
Dockland Redevelopment, Belhaven Press, 1988.
Ilbert, Robert, İskenderiye 1860-1960: Geçici Bir Hoşgörü Modeli Cemaatler ve Kozmopolit
Kimlik, İletişim Yayınları, İstanbul 2006.
Issawi, Charles, An Economic History of the Middle East and North Africa, Columbia University
Press, 1982.
İbn Battûta Tanci, İbn Battûta Seyahatnamesi, çev. A. Sait Aykut, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul
2005.
İnalcık, Halil, Osmanlı İmparatorluğu Klâsik Çağ (1300-1600), çev. R. Sezer, Yapı Kredi Yayın-
ları, İstanbul 2003.
Keyder, Çağlar & Özveren, Y. E. & Ouatert, Donald, Doğu Akdeniz Liman Kentleri, Tarih Vakfı
Yurt Yayınları, İstanbul 1994.
Lucas, Paul, Voyage du Sieur Paul Lucas, Fait par Ordre du Roy Dans la Grece, L’Asie Mineure, la
Macedoine et L’Afrique, C. I, Paris 1712.
Mas-Latrie, Histoire de l’île de Chypre Sous le Règne des Princes de la Maison de Lusignan, C. II,
Paris 1852
Owen, Roger, The Middle East in the World Economy 1800-1914, I. B. Tauris, New York 2009.
296
XıX. yÜZyılDA ANTAlyA’NıN MAHFUZ lİMAN SORUNU vE İSKElE TAMİRATlARı
Pîrî Reis, Kitab-ı Bahriyye, ed. Bülent Özükan, Boyut Yayınları, İstanbul 2013.
Setton, Kenneth Meyer, The Papacy and the Levant, 1204-1571, Vol. 2, Philadelphia 1978.
Stearns, Peter N., The Industrial Revolution in World History, Westview Press, 2013.
Ünver, İsmail, “Ahmed-i Rıdvân’ın Antalya Üzerine İki Şiiri”, Türk Dili, S. 386, Şubat 1984,
s. 79-82.
Van Gelder, G. J. H. & de Moor, Ed, Eastward Bound: Dutch Ventures and Adventures in the
Middle East, Amsterdam 1994.
297