You are on page 1of 9

T.

C
EGE ÜNİVERSİTESİ
EDEBİYAT FAKÜLTESİ
TARİH BÖLÜMÜ

EVLİYÂ ÇELEBİ SEYAHATNÂMESİ’NDE


ATEŞLİ SİLAHLAR:
BARUT, TOP VE TÜFEK

OSMANLI TARİHİ ARAŞTIRMALARI II


SEMİNER ÇALIŞMASI

Hazırlayan
Sinan ARI
07220000006

Danışman
Prof. Dr. Vehbi GÜNAY

İzmir – 2023
ÖNSÖZ

Pek tabiî ki Osmanlılar da çağdaşları gibi ateşli silahlar kullanmış, bunları


geliştirmiş, hatta çoğunlukla galibiyetlerini bu teknolojik aletlere borçlu olmuşlardır.
Osmanlılar kullandıkları ateşli silahları kendileri üretiyor ve geliştiriyordu. Kullanılan
barutun üretimi ve hammaddeleri de yine Osmanlı topraklarında imal ediliyordu.
Günümüz halk zannındaki yaygın kanaate zıt olarak Osmanlılar “tek bir tüfek dahi”
üretememiş değillerdi.

Biz çalışmamızda Osmanlıların XVII. yüzyıldaki ateşli silahlar teknolojisine,


büyük seyyahımız Evliyâ Çelebi’nin gözünden inceleyeceğiz. Çalışmamızda
yoğunluklu olarak Osmanlılar da barut muhafazasını, top ve tüfek imalatının nasıl
gerçekleştiğini Evliyâ Çelebi’nin anlattığı kadarıyla yer vereceğiz.

Çalışmamızın başlığını ilk olarak “Evliyâ Çelebi Seyahatnamesi’nde Ağır Ateşli


Silahlar” olarak karar kılmış olsak da Evliya’nın tüfekçi esnafı hakkında da değerli
bilgiler verdiğini tespit ederek bu bilgileri de çalışmamıza eklemeyi uygun gördüm.
Neticede çalışmamızın başlığını “Evliya Çelebi Seyehatnamesi’nde Ateşli Silahlar:
Barut, Top ve Tüfek” olarak güncellemeyi uygun gördük.

Çalışmamızda genel olarak Osmanlılarda barut, top ve tüfek hakkında değerli


bilgiler sunduğumuza inanıyorum.

1
İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ……………………………………………………………………….…....1

İÇİNDEKİLER ………………………………………….……………………………2

KISALTMALAR …………………………………………………………………..…3

GİRİŞ …………………………………………………………………………………5

1. BARUT ………………………………………………………………………………..
1.1. Güherçile Üretimi ……..
…………………………………………………….
1.2. İstanbul’da Barut Muhafazası ………….………………………………….

2. TOP ……………………………………………………………..

3. TÜFEK …………………………………………………………

KAYNAKÇA ……………………………………………………………………

2
KISALTMALAR

a.g.e. Araştırmada Geçen Eser

a.g.m. Araştırmada Geçen Makale

a.g.md. Araştırmada geçem Madde

bknz. Bakınız

C. Cilt

DİA. Diyanet İslâm Ansiklopedisi

Ed. Editör

H. Hicri Takvim

Haz. Hazırlayan

s. Sayfa

ss. Sayfadan Sayfaya

S. Sayı

TDV Türkiye Diyânet Vakfı

TTK Türk Tarih Kurumu

Yay. Yayınları

YKY Yapı Kredi Yayınları

3
‘‘Bu mühimmat ve topçuluk yoksa bir devlet ne varlığını koruyabilir ne kendisini
savunabilir ne de düşmana saldırabilir.’’

Venedik Senatosu Zabıtı, 1489

“Sa’adetlü padişahum, sefer-i hümayunun rükn-i a’zamı barutdur. Barut olmayınca


asla bir vecihle sefer olmağa mecal olmaduğı ma’lum-ı humayunlarıdur… barut sa’ir
nesne gibi değüldür. Vakti ile zemanı ile tedarük görülüp işletmeyince müzayaka
mahallinde yüz bin altun verülse fa’idesi olmaz. Barut olmayınca dünya dolusu altun
akça olsa barutun yerini tutmaz; kal'a saklamak ve ceng eylemek barut ile olur.”

Vezir-i Azam Yemişçi Hasan Paşa’nın 1603 Tarihli Telhisi

4
GİRİŞ: BARUT VE ATEŞLİ SİLAHLARIN TARİHÇESİ

Barut kelimesini ilk olarak İbn Baytâr (ö. 1248), yaklaşık bir yüzyıl sonra da İbn
Fazlullah el-Ömerî eserinde kullanmıştır. Menşei bilinmese de Farsça’ya ve bazı Balkan
dillerine de Türkçe’den geçmiştir. Bu maddeye Arapça’da ise neft denilmekteydi. 1

Güherçile, kükürt ve odun kömüründen bir karışım olarak imal edilen barut, ilk
kez XII. veya XIII. yüzyılda Çinliler tarafında keşfedildi. Daha sonra 1280’lerden
itibaren ilk ateşli silahlar da Çin’de imal edildi. Barutla birlikte bu teknoloji, önce
Asya’ya, bir süre sonra da Endülüs üzerinden Avrupa’ya yayıldı. İnsan topluluklarını
derinden etkileyen bu madde, geç Ortaçağ savaşlarında belirleyici güç oldu. Pek tabiî
silah sanayii de bununla birlikte gelişti. Bu değişiklikler devletlerin siyasî, iktisadî ve
hatta hukukî kavramlarında dahi değişikliklere yol açtı.2

1
Mahmud H. Şakiroğlu, “Barut”, DİA, TDV Yay., C. X, İstanbul, 1992, s. 92.
2
Gábor Ágoston, Barut, Top ve Tüfek: Osmanlı İmparatorluğu’nda Askerî Güç ve Silah Sanayisi,
Ketebe Yay., İstanbul, 2023, ss. 29-30; Şakiroğlu, a.g.e., s. 92.

5
1. Barut

Giriş kısımda da bahsettiğimiz üzere barut, güherçile, kükürt ve odun


kömüründen imal edilmekteydi. Maalesef çalışmamızın ana kaynağını oluşturan
Seyahatnâme’de barut imalatı ile ilgili bir bilgiye ulaşamadık. Seyahatnâme’de birkaç
kısımda barut muhafazası ve güherçile üretimi hakkında bilgilere ulaştık ve bunlara da
çalışmamızda yer vermeyi uygun gördük.

1.1. Güherçile Üretimi

Evliyâ Çelebi, 1640 senesinde Aras nehri kıyılardan İran’a doğru seyahat
ederken Şuşik Kalesi civarında bir yere işaret ederek buradan güherçile çıkartıldığını
kaydetmiştir. Keza bu yüzden buraya “baruthane” denmektedir.3

Hakir yine başka bir yolculuğu sırasında, Boğdan’dan Kırım’a doğru seyahat
ederken Rimlik Nehri ve yine bu isminle anılan bir şehri geçtikten sonra uçsuz bucaksız
bir ovaya rastlamaktadır. Evliya’nın anlattıklarına göre zamanında bu ovada Eflak ve
Boğdan kralları çok sıkı bir savaşa tutuşup birbirlerini kılıçtan geçirmişlerdi. Savaş
neticesinde ölenleri bir yere yığıp üzerlerine toprak kapamışlar ve böylelikle bir dağ
meydana gelmişti. İşte bu dağın eteklerinde oturan köylüler buradan güherçile
çıkartmaktadırlar. Fakat şöyle bir hususa da değinmek gerekir. Evliyâ’ya göre buradan
çıkan güherçile farklıydı. Buradan çıkan güherçile kazanlarda kaynatılarak beyaz
güherçile elde ediliyordu. Beyaz güherçileden de beyaz barut elde ediliyordu. Beyaz
barutun özelliği renksiz ve sessiz olmasıydı.4

Seyahatnâme’nin başka bir kısmında beyaz barutun yeniçeriler tarafından


kullanıldığına da rastlamıştık. Çalışmamızın sınırlarına çıkmamak için bu konu
hakkında pek fazla durmayacağız.

1.2. İstanbul’da Barut Muhafazası


3
Evliya Çelebi, Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi: Bursa-Bolu-Trabzon-
Erzurum, Azerbaycan-Kafkasya-Kırım-Girit, C. II, haz. Yücel Dağlı, Seyit Ali Kahraman, YKY,
İstanbul 2008, s. 216.
4
Evliya Çelebi, Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi: Viyana-Eflak-Boğdan-Bükreş-
Ukrayna-Kırım-Bahçesaray-Çerkezistan-Dağıstan-Kalmukistan-Saray-Moskova, C. VII, haz. Yücel
Dağlı, Seyit Ali Kahraman, YKY, İstanbul 2011, s. 417.

6
Evliyâ Çelebi’ye göre İstanbul’da Tophane başta olmak üzere Atmeydanı,
Unkapanı, Ayasofya, Macuncu Çarşısı yakınları ve Kağıthane’de baruthaneler
bulunmaktadır. Selanik, Belgrad ve Mısır’dan gelen barutlar İstanbul’a geldiğinde
Silivri Kapısı’ndan Yenikapı’ya kadar olan kale duvarlarının köşelerinde yer alan
kubbelerde muhafaza edilirmiş. Buralara bazı zamanlar yüz bin şeddeye kadar siyah
barutun muhafaza edildiği görülmektedir. Her birinde de beşer onar koruyucular
mevcuttur. Zira buraların yakınlarında tütün içmekten bile sakınılmaktadır. 5

Bu barutlar depolandıktan sonra deniz kenarlarından getirilen kumlar yollara


serilmekteydi. Bunun sebebi ise Sultan I. Mustafa zamanında bu kulelerden birinin
çatısına yıldırım isabet etmiş, kulenin duvarları Çekmecelere ve hatta Üsküdar’a kadar
fırlamıştı. İşte bunu için barutun tamamı bir yere koyulmayıp, farklı farklı kulelerde
muhafaza ediyorlardı.6

2. Top

2.1. Tophane’nin Kuruluşu ve Anlatılması

Tophane ilk olarak Fatih Sultan Mehmed tarafından derli toplu bir halde inşa
edildi. Daha sonra burası II. Bayezid tarafından genişletildi. Fakat buranın asıl imarı
Kanuni Sultan Süleyman zamanında gerçekleşmiştir. Şöyle ki Sultan, küffarın top ve
tüfeğe sahip olduğunu bildiğinden bu işe hayli önem vermekteydi. Bunun için de dört
biryandan topçular getirerek burayı yeniden yapmıştır. Burası denizden yüz adım
uzaklıkta bir dağın eteğindedir. Dört köşeli sağlam duvarlara sahiptir; yine bunun
ortasında kırk arşınlık yükseklikte olmakla balıksırtı şekilde ahşap bir çatısı
bulunmaktadır. Bu çatının üzerinde büyük bacalar vardır. Çatıda olası bir yangına
müdahale etmek için bal ve su yüklü fıçılar hazır beklemektedir.7

2.2. Top İmalatı

5
Evliyâ Çelebi, Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi: İstanbul, (Haz: Yücel Dağlı,
Seyit Ali Kahraman), YKY, C. I, İstanbul 2008, s. 545.
6
Evliyâ Çelebi, a.g.e., C. I, s. 545.
7
Evliyâ Çelebi, a.g.e., C. I, s. 396.

7
8

You might also like