You are on page 1of 363

î

iç in d e k il e r

Bilinci Bölüm
GENEL D Ü ŞÜ N C ELER 7
«
Ildnci Bölüm
MALZEME VE TEKNİK: MİM ARLAR.
İŞÇİLER VE HAm ILER 10

Üçüncü Bölüm
ERKEN BİZANS DÖNEM İ KENTLERİ 27

Dördüncü Bölüm
ERKEN BİZANS D İN Î MİMARİSİ 49

Besinci Bölüm
lU STIN lA N O S DÖNEM İ 83

Alancı Bölüm
KARANLIK YÜZYILLAR 130

Yedinci Bölüm
O R T A BİZANS D ÖNEM İ 158

Sekizinci Bölüm
GEÇ BİZANS DÖNEM İ 210

Dokuzuncu Bölüm
BİZANS MİM ARİSİNİN
D O G U AVRUPA’DA DAĞILIMI 249

N O T LA R 320

KISALTMALAR LİSTESİ 332

SÜR£DIZ1N 333

SEÇME KAYNAKÇA 344

d iz in 346

RESİM LİSTESİ 354


K^pak Fotoğrafı; Trabzon Ayasofya«

Yayına Hazırlayan: Bülent İsler


Elektronik Dizgi ve Mizampaj; özlem Türkmen
Kapak Dizayn; Berrin Nacar
Renk Ayrımı ve film ; Harun Efe
Baskı: Rekmıy Ltd. Şti. / virww.rckmay.com.tr

Bu Kitap yazan Cyril Mango alınan yazılı izinle, özel olarak hazırlanmı; vc
bakılmıştır.

ISBN: 9944-5792-0-3

© Copyright Bu b ta p ti yer jlan metin, fotoğraf ve çizimler yaıarlanndan


yazılı izin almmadan kop\-alananuz, çogaİLİamaz, kısmen veya tamamen kul-
lanılanuz. İnternet ortaımnda >’aymlanamaz.

Kitap isteme: bizansmimarisiSgnuil.com


Bu kiupu Bizans miımriunin geU>iıııini, onu yanUnlan
(cmel alarak vc dönemin tarihî ve maddî olanaklannı
düşünerek iunmaya özen gösterdim. Metnin smırb boyutbn
göl önüne alındığında eldeki eser, bir el kitabı degil uzun bir
deneme yazısı oUrak degerlendiritmelidir. Belli bazı yapılan
tartısnud^m bir yana, önemli bazı cogniya bölgeleıitıi,
öracgin İtalya {Ravenna ve Venedik dışında). Kuzey Afiika,
Kıbru, Kappadokya, Gürcistan, Kınm ve Novgorod bölgesini
kiup kapsamına Û e almadım. Açıklamalartnu da umrlı tut­
maya (aÎi)am: (ok aynntılı bir yayın listesi dc abaruÜ olabilir­
di (Seçme Kaynakça bajbgı alundakı yaym listesine bakımz).

Bana fotoğraf sağlayan ya da yardım eden kisi ve kuruluşlara


içtenlikle teşekkür etmek isterim: Dumbarton Oaks Bizans
Merkezi, Washington D.C.. Michigaii-Princeton-Alcxandna
Sina Dagı Arasürmaları vc Yale Üniversitesi; Mr. R.
Anderson, Mr. N. V. Artanıonoff. Dr. R. Cormack, Profesör
G. H. Forsyth, Mr. M. Jcremiç, Profesör J. Morganstcm, Miss
M. C. Mundell, Profesör I. Şcvçenko, Mr. B„ L. Van Nice.
Özellikle, Miss MundcU'e resimlerin bit araya getirilmesi ve
Süredizinsel Tablo’nun hazırlanmasındaki değerli yardımlın
için tefekkür ederim, aynca metnimi daktilo eden ve düzelten
Mrs. N. Lcvine ve Mn. M. L. Mascy’e de.
ÖNSÖZ

ük bukısı lulyanc] yıyınUnnu» olan bu kitabın, yolunu onaçag Bizans imparatorluğu


mcrkeziiıc, simdiJa Türlüye Cumhuriyeti sınırlan içinde kalan ına yurduna kadar bulabilmiş
olması benim için özel bir muduluk nedenidir. Günümüzde; geçmiş uygarUklann modem
ıımrlar içinde kalan fiziksel kalmulan anlamına gelen "kültür mirası” kavranu sık sık ön plana
çıkaruUr ve bu açıdan bakıldığında da, pekçok ülkenin kendi “kültür mirası” içinde
değerlendirdiği Bizans anıtsal eserleri Türkiye'nin kültür variıklarmın bir parçan saydır.
"Bizans mimansi hiçbir modem devledn malı değildir” denilecek olursa, o zaman da
“sürekli degjsen Bizans İmparatorluğu topraklan ile de smırh değildir” demek gerekir. Belki de
onu Bizans etkisi alnna giren, ilk asunada Orthodoks inancı benimseyen; Bulgaristan, Sırbistan,
Rusya, Romanya Gürcisbn gibi ülkelere gönderilen kültür paketi içinde yerabn bîr mimari
üslup olarak algılamak daha doğru olabdir. Bu ülkelerin herbirinde Bizans üslubu &rklı
değişimlere ugramısor. Rusya ve Romanya'da bu üslup, imparatorluk 1453 yıhnda yok olduktan
çok sonralara kadar canhiıgını korumuştur. Türk okurUr kendilerine 'klasik' Osmanh
mimaıisininin, yani İstanbul cami mimarisinin; ashnda 14. ve 15. yüzyıllardaki çagdas Bizans
etkilerine açık olan ama on yüzyıl boyunca lustinianos'un Aya Sofyası'nm meydan okumasına
karsı duran bu mimarinin, Bizans'tan ne kadar ilham alnus olduğunu sorabilir.
Bu kitıp otuz yıl önce yazılmıştır. Andan geçen süre içinde su ya da bu anıtsal eser, o ya da
bu bölgede yoğunlaşan sayısız yayın yapılmış, anu, benim bildiğim kadanyla, tüm konuyu
kaplayacak bir senteze ubsılamamıstır. Kendi metnimi güncelleştirmek gerçekten kahramanca
bir görev olabilirdi ama ben ancak yazdığım biçimiyle yararh olmasını diliyebiliyorum.

Cyril MANGO
Oxford Eylül 2006
V t v l l U ı N f N ( J N .S U Z U

İlk kez 1974 yılında lütyanca yayınlanan Byzjadac Architccrun:, yazânnın minuri verileri
çok iyi değerlendirerek yapugı yorum ve öne sürdüğü göru;ler. andan geçen otuz yılı ajkın
süreye karjın güncelliğini yitirmediği için bir bısvunı kitabı özelliğini korur. Bu eser yüksek
öğrenimim miman ite ilgili bir aUnda sürdüren öğrencilerimize, derslerde vc arajamıalarda
kuUımlmak üzere önerilir. Bizans Imparatoılu^'nduı bizlere miras kalın kültür varLklatımız ilc
ilgilenen herkes için dc ilginç bit kaynak olujtunır, bu nedenle dc dilimize kazandırılması
getekir.
Çeviri mecni, kıubın 1976 tanhli ük İngilizce baskısı (Harry N. Abrams. Inc., Publishers.
Neur York) lemcl alınarak hazırUnmı;, Türkçe kitabın elden geldiğince Cyril Mango'nun eserine
benzemesine çaba harcanmıştır. Çevin metnitıin; dil, biçcm, sözcük seçimi, noktalama
ibaretlerinin kullanıhsı, dipnotiann yerleri ve benzeri yazım özelliklcrinin,1976 yılı yaymına sadık
kalmasma, yazann sevimli iiadcsi kadar kullandığı yazım teknik özelliklerinin de aynen
konınmasına özen gösterilmiştir.
Tüm ayraç içinde yer alan tarih, özel ad ve ifadeler; italik biçimde yazılan tüm sözcükler,
bölüm sonundaki notlara göndermelerin yer seçimi; cümle vc paragrafyapısı vc düzcrıi doğrudan
özgün metine aitnr.
Türkçe kiubın elden gcidigincc dıs görünümüyle dc temci alman 1976 yayınına
benzemesine çaba gösterilmiştir. Kitabın boyutlan, iç ve kapak tasanmı, mean-rcsim ilijkisi vc
resimlerin dıgılımı elden geldiğince özgün eserin düzenim konır.
Dilimize yerleşmemi; ya da fırklı biçimlerde yazılan-söylenen sözcükler vc terimler için
çeviri meminde onak bir yöntem kullanılmaya özen gösterilmiş. Romalı yönetici ünvanlan
değiştirilmeden aynen, isicv gösteren mimari terimlerin Latince okunu$lan temel ahnarak,
mimari öğeler Türicçe sözcük ya da sözcüklerle karşılanarak verilmiştir. Öte yandan, Latince
kökenine bagh kahnank kuUamlmıs obn özgün metindeki bsi ve yer isimleri ile Hıristiyan din
adanu ve onlarla bağlantılı yer adlarının Yunanca okunuslan Türkçe'ye aktanimaya çahşılmısnr.
Türkçe metindeki özel isimler ve miman tenmler için başvurulan yayınlar: 1) Prof Dr.
Fikret I$ılun (çevirmen), ifızans Devicd Tariiu, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1999. 5. baskı. 2)
Prof. Dr. Wol%ang MiiUer-Wietıer, tsıınbutun Tııihsd Topogrıif'isı, çeviri Ülker Sayın, Yapı
Kredi Yayınlan. İstanbul, Ocak 2002, 2. baskı; 3) Doğan Hasol, mimjıiık ve yıpı
scMgiiJdicâorary p f architccture ınd buiiding. Yapı Yayın, Ekim 2003; 4) Vazun Kdivuzu,
Türk Dil Kurumu. Ankara 200S.

Mine KADİROGLU
Ankanı Eylül 2006
Birinci Böiüm GENEL DÜŞÜNCELER

Bizanı İm pancorlugu’ndan söz «ttigimizde tarih dönem inden yoksun bırakılmı; olur, vc Ayasofya’sız bir
bilim inin m odem bir kavramını kuUanmıt oluruz. Bizans mimarisi b a ^ bir gövdeden ârksız hale gelir.
Aslına bıkılusa, kendisine “Bizans Imparatoriugu* diyen Ama lustiıüanos dönem ini de Bizans'a katmaya
b ir devlet hiçbir zaman var o lm am ı;nı; «adcce kalkanak sının nereye çekmeliyiz? Konstantinopolis'in
Koıucandnopolis'i yani Yeni Rom a'yı merkez alan bir kurıı]u;u ve lustinianos'un 527 yılında tahta geçmesi
R om a Im pantorlu((u vardır. Bu devletin vatanda$lan arasındaki sürede D ogu İmparatorlugu’nda bir dönem
kendilerini R om ak ya da sadece Hıristiyan olarak degijüdigine yol açacak belirli bir olay olmamıjtiT;
(ammlar, daha iyi egidmlilcr imparatorluğun Augustus böylece, banladığımız nokta olan dördüncü yüzyıUn
tataândan kurulduğuna inaıurdı. Bu nedenle *Bizans bajlanna dönm ekten bajka elimizden bir $ey gehnez.
İmparatorluğu dc zaman kuruldu vc ne zaman yıkıldı?* AvrupalI ara^tınnacıiann Bizans m im arlık
diye sorduğumuzda akademik bir soru ortaya atnu)
eserlerine giderek anan bir ilgi duymaya banbmalaruun
oluyoruz. T ek yanıt, geçcniji m antıklı ve biıbirinc
üzerinden yüzyıldan fâzla bir zaman geçmiştir.
bağımlı dönem lere ayırma gereksinim i duyan
Yanılmıyorsam, B izıa s M J m u iâ genel basbgını tanıyan
tarihçilerin, Bizans Im paratotlugu'nun l.S. 324 yümda
ilk kitap, Anadolu'nun yorulmaz kâni£ Charles Texier
Konstantinüpolis’in kurulması ile banlamasına ve kentin
ile R . Popplewell Pullan adında bilinin 1864 yılında
1453 yılında T ürkler’in eline geçmesi ile yıfalm iiim
karar verdikleri biçim inde olm alıdır. Bu a>ınm yayınladıktan eserdir.' Bu yaym özellikle günümüze
umfma>'a açık ama akla yatkındır. gelemeyen ya da değinerek gelen pek çok yapımn
belgelcndirilmesini sagjadıgı için değerlidir, ama diğer
Bu tanımlamaya göre, Bizans mimarisi Bizans
özellikleriyle hazm edilm em i; ve çoğunlukla dognı
Im paratorlugu’n u n m im arisidir ve O ıth o d o k s
olmayan bilgiler içeren bir türlüden bajka bir y y
inancım n hâkim olduğu ülkelerdeki 1453 u m nnı a»an
sürekliliği hesaba katılmadan onbir yüzyıl boyunca etkili değildir. Bundan â rU ı olman da zaten beklenemez,
olmuştur. Ancak bu durum bir d i ^ r soruyu gündeme çünkü 1864 yılında Bizans m im arisinin genel
getirir T arihçiler canfindan beninuedigi varsayılan bu boyuılannı saptayacak bir malzeme birikimi yoktur.
sürediziuscl bölünm e m im adık ile ilgili konularda da bir Daha sonraki yıllarda malzeme birikiıni giderek
anlam iĞdc eder mi?* Ya da ba>ka türlü soralım; *Bizans artar. Suriye’deki Hıristiyan eserieri Markiz de Vogué
İmparatorlugu'nda 324 vc 1453 yıllan arasmda yapılan ve H . C . Butler, Anadolu’dakiler, diğerlerinin yanı sıra
anıtsal eserler Bizans otatak tanımlanabilecek ortak H . R o n ve G ertnıde Bell; Ermenistan’dakiler N . M atr,
özellikleri paylaşır ve R om a, Rom anesk, G otik ya da
T. Toram anian ve J. Strzygowski:
Islâm gpbi, diğer kültür ve üslûplardan faiklı özellikler
Konstantinopolis’ıekiler A. van Mıllingen, W . S. Geoıge
sergilerler mi?* Bu soruya sıradan bir yanıt vermek
ve J. Ebcnolt; Yunanistan'dakiler G. Lampalds ve G.
güçtür. Y edinci yüzyıldan, özellikle dokuzuncı-.
Millet tarafindan belgelendirilir. Bu saydıklarmuzm ve
yüzyıldan sonra Bizans mimarisinin kendine özgü bir
diğer bilim adam larının sürdürdükleri yoğun
çehre edindiğini ve bunu sonuru kadar koruduğunu,
arajurmalar sayesinde detin bilgi birikimi olunur. Bu
öce yandan erken dönem de {dördüncü yüzyıldan altm a
yüzyıla kadar), d e ^ jim sürecinde olsa bile, temelde birikim nasıl sınıflandınlacak ve yonımlanacakor?
antik mimariye ait özellikler içerdiğini söylemek ehlim i B u yüzyılın başındaki c ^ m e n yaklajım apaJojik
agır basar. terimi ile açıklaıubilir. Bu kavram yapılann cins ve
Ycdinci yüzyıl içinde bir yerlere bir çizgj çekmek, türlerine göre sınıflandırüması dem ektir. Böylece,
gerisinde kalan mimariye Erken Hıristiyan (ya da Geç örneğin, transeptli olan olmayan, üç ya da ben nefli,
R om a), önündekine de Bizans m imarisi dem ekte galeri kadı ya da galeri katuz, ahşap ya da tonoz örtülü,
büyük haklılık payı vardır; böyle bir çizgi ashnda bir ya da daha çok apsisli gjbi alt hanlıklara aynlabilen bir
imparatorluk tarihi için, ayınm demesek bile, gerçek bir 'bazilika' grubu elde edilmi; olur. Ya da merkezi planh
bölünm eyi i?atet eder, ö t e yandan bu yönde yapılar adım verdininiz kare, yuvarlak, çokgen ya da haç
düjunülürsc, bu kez de Bizans mimarisi, herkesçe biçim inde, ahnap örtülü, tonozlu veya kubbeli,
benim senen ilk altın çağından, yani lustinianos kubbcliyse trom p ya da pandantif geçinii bir grup ortaya
{ılur. Sını&sndiTTi» bu kez ycrlc$:ıkıcn «onn ikinci döneminde, bir yapının ilk bakışu ne gibi bir işlevi
jdım her bir gnıbuıı, genelde ilk kez oruya (iktıgj olduğunu saptamak gerçekten güçleşir'.’
cogrıfyı kııcedilerek, 'kıynıgını* ve belirgin Bu söylenenlerde gerçeklik pa\T varsa,
özclliklenni sıpumak olur. Boylcce 'Kııbbcnuı LıynJgı Konttantıno) dötıcıııi için olduğu kadar onu izleyen
nedir?* sorusu sorulur vc öınte'n "Kanguru AvustraJy» Bizans Dönemi için de geçerüdir. Mart^T.um işlevlı
kökenlidir * der (pbi "Kubbe Mıv.opoumya kökenlidir." yapıbrııı urtışDUİı sorununu bir yana bırakatak iki
yanıtı verilir. Doga bilimlerinde olduğu gibi, bu örnek vercLm. Ilkı nunasurUn ilgilendirir. Bir manastır
yakUsıındj da yapı tiplerinin bağımsız oı^ııiznular gibi kilisesi, her şey bir tarafa, karşı cinse kapalı olması
bir evnm geçirdiklerine inanılır. nedeniyle bir köy kilisesinden kuşkusuz farklıdır. Dır
Tiplere göre sınıOandımıa yomcnu, başlıca tasası köyün kiLsesindeki kadınbn erkckIetdcn ly-jan muııari
biçim olan sanal urihçisıni ıl^endırir. Bana göre bu öğeler (tabii gerçekten yapılmış iseler) bir manastır
yöntemin temel zayıflığı gerçeklerden uzak, soyut kilisesi için gerekli olnuyacakcır. Oysa uygulanıada bu
olmasıdır, oysa yapılar sonm uur; hcrscyden önce iki lip kili» arasmda hiçbir fark sapcanamaz. bir manastır
işlevseldir. Bu eksiklik Jcan Ljvsus taraüjıdan açıkça kilisesi ancak çevresindeki dlgcr yapıbr sayesinde bir
Rörülmü», S ju ífu jim chtvcieııs de Syrie (1947) kiubı köy kiliscunden aynlır. İkinci örneğimiz daha özeldir.
Dizaiıs mimarisuıi yeni bir yöntemle, yani islcvsei obrak Atina'daki Hadriatı Kütüplıaııesı'nın avlusuna beşinci
araştıran ilk ciddi çalışma olmuştur. Du. bir yapıtun ne yüzyılın başında dört yapraklı yonca apinde bir yapı
anuçla kullanıldığını bilmek isteyen ve işlevin biçimi yapılnuşur. Bu yapının zemin plam imparatorluğun
oluşturduğuna iruııan bir arkeologun yaklajınudır. birçok bölgesinde, özellikle Suriye'de beşinci ve alancı
yüzyıllarda yapnnlan çok önemü bir grup kilisenin
İlk bakjsta işlevsel yaklaşım çok çekici gelir. Dite,
pbnına benzet. Ashnda çok uzun bir sure, bir kitabenin
lanbsel obsılıklara ya da ilecisiiıt yollarına aldımıaksızın yardımı ile okuma odası ya da konferans salonu olduğu
annk dünyanın bir ucundan öbürüne uU^mıs olduğu anbşılıncaya kadar, bu yapının bir kilise olduğu
varsayılan, jyagı yere basmayan bu biçimlen; çok üzla düşünülmüştür.* Diğer bir deyişle, işlev yapının mimari
önem vermememizi ögrelır. ö rııe ^ n , bize bir kilisenin biçimim belirlcmenuştir.
dinsel ayinin gerçeklenticilmesi için tasarlandıgmı, dinsel
Bu örnekler (daha pek çok verilebihr) işlevsel
ayinlerin uygulamasında degijikliUer olduğunda
yöntem in geçersiz olduğunu kanıtlamak amacını
mimarinin dc bunlara uyduğunu; bir martynumun,
günnez. Tam tersine her sanar urihı öğrencisinin,
yani Hıristiyanlık "kanıtı* bir eşyayı banndıran bir kulsal
incelediği yapının amacuıln ne olduğu ile çok yakından
mekanın—ister bir jchit meran, ister Hazreti İsa’nın
ilgilennıcii gerekir. Böylecc, işlev vc biçimin her zaman
dünyadaki yajamını ilgilendiren bir yer olsun—•
elelc tutuşmak zorunda olmadığını Dgtcnecckbr.
cemaatin coplandığı bir kiliseden farklı pbnlandıgıııı;'
bir manasunn ise dinsel görevlerinin yam sıra lanm b Katkıbn ne kadar önemli oluru oUun anıik ve
uğraşmak zonında o b n keşişlerin gerckninimlerme Ortaçağ mimarisini araştırmak bit sanat urihçisınüı vc
uygun yapıldığını söyler. arkeologun tek sarıldığı dal olmamalıdır. Yapüar, eski
bir u)’garlıgın en somut ve elle tutulur mirasıdır.
Tiplere göre smıûandırma soyut bir yöntemken, Tarihsel 'dokümanlar’dır, tıpkı yazdı kaynaklar gibi;
işlevsel yönıem canlı vc somuttur. Cıene de, özel bazı koşullarda yazdı sözcüklerden çok daha anlaşıhr bir
durumlara uygulamaya kalkıştığımızda, kendisinden sesle kendilerini ifâde edebdirler. Bu, inam>-orunı ki
beklenen soııuçbn vermekte zorbnır. Yaşayan cn bütün dönemler ama özellikle Bizans ıç-.n gcçerlidir.
büyük Roma mimansı uznunlanndan biri tarafından Bunun nedeni ise Bizans uygarlığı ile ilgili yazılı
bu konuda bir uyan dile getirilmiştir. ‘Erken kaynakların bolluğuna karşın garip bir donukluk
İmparatorluk Dönemi’nde' der, 'günlük yaşanun her bir scrgiiemelcn ohnahdır. Basma-kahp »özlet kulbm r ve
gereksinimi açıkça lanmüanabilcn bir mimari konunu çoğunlukla temel konuya girmezler bile. Hazreti Isa'nın
sahiptir. Şaşınp da bir tapınağı bir pazarycrine ya da doğası hakkında söyleyecek çok lafbrı vardır ama
malıkcme salonunu haııuın yapısına benzcımenız gündelik yaşamın gerçeklerine neredeyse değinmezler.
mümkün degüdır. Üçüncü yüryUa gelindiğinde bu 'O nuncu yüzyılda bir Bizans uşra kentinin doğası
aynm giderek yok olmaya başbr.... ve Kunsuntiııos tıcydi?" gibi sıradan bir soru sormaya kalksak yazılı
kayıukJudı yeterli bir yaıuc zor buluruz. t]te buncU Bütün Bizans yerleşimlerinden daha iyi bildiğimiz
m ıım h anncım ubr yardımunıza kojar. N e dp yapılann KonstantinopoUs Ortaçağ boyunca bes yüzden fâzla
o dönemde yapddıgı ya da yapılmadığı (olutniuz etkinin kilise ve manasara sahip olmuştur. Bunlardan sadece
olutniusu kadar önemli olduğunu dü;iİQÜyonım); otuzu, yani yüzde ondan bile azı, o da kimisi yıkık
boyutlar; eldeki malzemenin ne olduğu ve teknik obrak günümüze gelebilmiştir, tki imparatorluk
düzey; jon olarak da biçimlere dikkat ederek yenilikçi satıyımn— Bü)-ük Saray ve Blakhemai—neredeyse izi
eğilimlerin \Mrligi ya da yokluğu ile yabancı etkilerin bile kalmamış, başkentin yüzlerce büyük boyutlu
saptanması hep günümüze gelebilen yapılan inceleyerek konağı, iki ya da üç önemsiz kalıntı ile temsil edilir hale
yamtlayabilccegimiz sorulardır. gelmiştir. İmparatorluğun ikinci kalabahk kenti—
Kitabımda bu tırihsd yaklaşımı izlemeye çalıştım. Erken Bizans Dönem i’nden söz ediyorum—
Bu yöntem in, konunun genel değerlendirmesine İskenderiye'dir, ancak bu kentin Hıristiyan mimarisi
yccmcyebileceginin, birçok ülkeyi ve yüzyıUan hakkında hiçbir sey bilmeyiz. Üçüncü büyük kent
kapuyan bir rümevanm için değil de. belirli bir Antakya'da kazüar yapılıms ama önemli yapılann hiçbiri
bölgenin sııurh arastırmalan için daha uygun oruya çıkartılamamıştır.
olduğunun farkındayım. Bu tür bir yaklaşımın sonuçlan Belgeleriınizin parça-bolük olma özellikleri
en iyi G. Tchalcnko'nıın hayranlık uyandıran ViUtgrs hakkında söylenecekler şimdilik bu kadar. Bir diğer
jnaq u ei de U Syric du noıd (1953-58) adlı kitabında engel belgelerin gerçekleri tam anlamıyla
görülebilir. Bu yayında yazar belirli bir bölgedeki— yansıtamamalandır. Sıradan bir gözlemci Bizanslıhr'ın
Kuzey Suriye'de Kireçtaşı MasiB— eserleri geniş bir kiliseden başka hiçbir sey yaptırmamış olduğunu
ekonomi tarihi çerçevesi içinde incclcr ve böylece ■düşününe hos görülmelidir, aslında, evler, saraylar,
bölgenin bütün kültürünü canlandırır, amtsal eserlen hamamlar, sarnıçlar, surlar vc köprüler gibi çeşidi
sanat tarihinin şimdiye kadar erişemediği boyutbrda türlerde yapı etkinlikleri olmuştur. Erken Bizans
hayata geçirir. Kuskusuz Kireçtaşı M asifi'n^ durumu D önem i’nden kalan sivil mimari örnekleri yeterli
kendine özgüdür, büyük boyudu kesme taslarla insa sayıdadır. Orta ve Geç Bizans Dönemi'nden de, daha az
edilmiş olan yapılar hiçbir dönemde ciddi bir hasar sayıda da olsa kalanlar vardır, ancak dinsel yapıhra
görmemiş, neredeyse el değmemiş gibi kalabildikleri kıyasla bugüne kadar çok az ilgi çekebilmişlerdir Ben
için— bütün bir köy evleri, çiftlikleri, kibse vc bu dengesizliği elimden geldiği kadar gidermeye
manastırlan. "endüstri' tesisleri (yag presleri) ile çahsumsa da benden öncekiler gibi gene de çogunlukb
ayaktadır—bölgenin ekonomik gelisimiııiıı izlenmesüii kiliselerden söz etmek zorunda kaldım. Sivil Bizans
sağlamıştır. Bizans Imparatorlugu'nun pek çok yerinde mimarisi ile ilgili herhangi bir genel görüş oruya
bu tür bir arasuımamn sonuçlan verimsiz olabilir ama atabilmek için önce çok yoğun bir ön hazırhk çaLsnusı
Kireçtaşı Masiâ'nden başka bölgelerde de bu yöntem yapılması gerekir.
basan ile uygulanabilir.
Böylesi bölgesel çalısmalann sayısı antınlmadıkça,
onbir yüzyıllık Bizans mimarisinin arastıniması için
harcanacak çabalar, Oıtaçag'm tarihsel, bölgesel, sosyal
ve ekonomik gerçekleri ile ilijki kurmaya ve istenen
sonuçlan elde etmeye yetmeyecektir. Böyle bir görevin
üstesinden gelmeye kalkısmatmn amacı, yamtlamak
um udum olduğu için dcgil ama bana ilginç
geldiklerinden ötürü bazı sorulan oruya atmakar.
Okuyucuya ise, çok sayıdaki m ükem m el kitabın
herhangi birinden edinebileceği Bizans tarihi ve kültürü
hakkında biraz fikir sahibi olmak düşecektir.’
Son bir uyan sözcügü._ Eldeki sınırsız malzemeye
karşın, Bizans mimarisi hakkındaki bilgimiz parça-
bölük ve dengesizdir. Şu gerçekleri göz önüne abn.
İk in c i l io i ü n ı M A İ J İ E M E V £ T E K N İK ; M L M A R L A ll, IŞ (,;iL E R V E H A M I L O t ___

B u jiıs D üik ' i ii î ' iii Io . y j|iıııı t o k ııik k n b ir


y tiz y ıld jn d ik erin e, yerel u b j ı l d ı ın ım ln u y ı c ık k ^ d ır
d u rıg jn k ıla b iln ıis tir. Sözünü e ttiğ im iz bu
d c|^ )n ıe z rık , öncclikJc e ld ek i yöresel yap ım m alzem esi,
ikinci o larak da yabancı işgalleri gibi k a m ık lık la ra
d ire n e n sa(>lanı u s u lık g e len ek leri ile açıklanabilir. B u
te k n ik le rin kavranm ası g e re k lid ir ç ü n k ü b ir yere kadar
yapısal olarak n ey in yapılıp n ey in yapılam ayacağını—
tabii zam anın te k n ik o la n a k ian için d e— b elirlerler.
Ç o k g en el olarak, B izans yapı te k n iğ i iki gru b a
a y n lır. Ilkı S u riy e-F ilisiin . A n a d o lu 'n u n b ü y ü k bir / . K o n su n a n o p o lu , k e m su rijn , t u f h v r a /iJ c y^ptlııuf
b ö lü m ü ile s ın ır b ö lg e le ri, G iirc isra n vc örgü iirjJjn
E m ıe n is ıa n 'd a k i k e sm e ta j d u v a r te k n iğ i: İk in cisi
K o n stan tiııu p o lis, A n a d o lu 'n u n b atı sahilleri. B alkanlar
ve İtalya'ya ö z g ü olan— böylece B izans m im a risin in
m e rk e z g e le n eğ in i o lu ştu ra n — tu g la v e m o lo z u s m
kullanıldığı d u v a r te k n iğ id ir.' K esm e u s d u v a r tek n iğ i
c c p h d e rin tü m y ü z ey lerin i k ab artm alı süslem elerle
b ezem ek için so n d e rc cc uy g u n o lm akla b irlik te ö rtü
sistem in d e so ru n la r y aratm ıştır. Ç o k g cn is olm ayan
açık lık lan ister u j p b k a la r d ü z y e rle jıirilerek , ister u s
bloklarla to n o z la r o lu ştu ru la ra k ö rtm e k m ü m k ü n d ü r,
ancak b u uygulam a ahşap ya da b e n ze ri h a fif b ir
m a lz e m e , ö rn e ğ in tu g la ya d a t ü f tası k u lla n ım ı
g e re k tire n g e n ij a la n lard a y a p ıb m a z .' Ü z e r in d e
d u ra c a ğ ım ız te k n ik , k o la y lık sağ lam ak am a cıy la
K o n sta n tin o p o iita n d iy e b ile c e ğ im iz ik in c i tü r
duvarlara ait o b c a k tır.'

Bu te k n ik te , n o n ıu l o larak b ir d u v a rın ö n c e iki


y ü zü d ik d ö rtg e n kesilm iş u slarla ö rü lü rd ü . B u işlem
2. YsJovj (Türkiye)^ (¿num ı t u f i j h i ( plinJı sı vi/ yjpı
sıra sıra yapıUr, ö rg ü s ıra b n arasında kalan b o slu k bol
m ik ta rd a harç ve m o lo z u s la d o ld u ru lu rd u . D u v a r
örgüsü b irk a ç ayak y ü ksekliğe ulaştığ ın d a, d u v a n n b ir
y ü z ey in d en d iğ e rin e tü m d u v a r kalınlıj^ı b o y u n c a ,
g enellikle beş sıradan oluşan b ir tugla şerit ö rü lü r d ü .'’
T a ş vc tu g la sıralarla y a p ıla n ' b u işle m sü re k li
tekrarlanırdı.
B ir a n la m d a tu g la te m e l y ap ı m a lz em e sıy d i.
D u v a rla rı b ir b i n n c b a ğ la m a n ın ö te s in d e , d u v a r
kalınhgıııı da b e b rlc r, b ö y lece b ir tü r ö lç ü ya da ayar
işlevi g ö rü r d ü . K o n s ta n ttn o p o lis 'te tu ğ la la r kare
şeklinde, kenarlan 14-15 inç uzunlukta, kahnlıklan 1 '/a-2
'/2 inç— R o m a tuglalanndan biraz daha büyük— yapılırdı.
Dö>'lcce iki tu g b kalınlıgıııdı b ir d u v a n n (atada tek bir derz
bafilantısı ile) ölçüsü 29 ’/- - .''1 'I ' mç kadardır. T u g b 3 . K onst.m onopoiti. fh z r v a M eryem K haikoprjida,
yapuıunın b it şekilde d e n etlen d iğ i anlaşılır, d ö rd ü n c ü vc (M tunu y jpt

10
vukarm
örülmüş sıralar
g H ilm ^ s n r_ \‘^ a lr k u lla n ım ı o n u n c u y ü z y ıld a
Bodrum Camii'ode yeniden ortaya çıkmıjur.
Yaygın duvar tekniği sayılan moloz taş ve mgla
kansıraı. ondördüncü yüzyıla kadar Bizans yapılarının
hepsinde kullanılmış, daha sonra tugla bulunamadığı
için yapthr tümüyle moloz ta» ile yapılmıştır. Bizaıulı
ustaların geleneklere bağlılıkları öylesi boyutlara
ulaşmıştır ki, bir dönemin yapısını diğerinden ayırmak
için geçerli bir yöntem hâlâ bulunanumakudıı. Sadece
onbir vc onıkinci yüzyıllarda, her iki sırada bir tugla
í. NıJaİ3(!tmk),kcnefud2n,gömmduv3rtdcmi!i
sırasının haSf içe kaydırılıp yüzeyin harç ile kaplanarak
(II. ySryiI> dahi genis derzler elde edilmesi ile yapılan belirgin bit
çeşitleme oruya çıkmıştır. Bazı gözlemciler yüzyıllar
boyunca tugla boyutlarında giderek küçülme
olduğunu, diğerleri derz aralarının ha&f de olsa
kalinlasQgiiu saptamıstu, ancak bu etmenler bazen aynı
yapıda bile öyle çok değişime uğramışlardır ki.
uygulamada onlardan yararlanmak mümkün
olamamaktadır.
Tanıttığım yöntemler, dogal olarak. Batı
Anadolu vc Balkanlar*da l.S. ikinci ve üçüncü
yüzyıllarda kullanılan tekniklerin doğrudan bir
uzantısıdır. Görünüşte, İtalya’daki imparatorluk
S. C o a ta a a , ç ın ı y»pio. tugli kö te nj£i. tu/!l»-uf Geç dönemi Bizans yapılan Roma eserlcıioe benzer ama
R o m t yapım tekniği (4. y û zy j) ikisinin ansında önemli bir iârk vardır: İtalya'daki
Roma p p ım tekniğinde, pozzo/ana'nm kendine özgü
niteliklcıi üyesinde homojen olan ve (kuruduktan
sonra) monolit hale gelen bir tür bağlayıcı harç
linncı yüzyıllar ın»ın<U da, tugUknn büyük biı kullanıldığı için, deri gibi ince cephe kaplamaları yapıya
bölümünün, cam olarak ne anlama (çeldikleri henüz zaıar vermeksizin sökülüp alınabilir.* Bizans yapım
belirlenemeyen damgalarla dam j^ndıklan görülür. tekniğinde ise dolgu malzemesi homojen hale gelmez
Kemer, tonoz ve kubbeler tümüyle cugla ile örülmüf, ve yapı ancak cephe kaplamaları sayesinde ayaku
geni; açıklıklan a;an kemcılerdc bazen iki misli durabilir; kaplamalar olmaksızın dolgu malzemesi
boyutlarda, Romalılar'm bipedtles tuglalannm çözülme eğilimi gösterir. Bu özellik b a ^y ıcı tugla
benzerieri kuUamImı$nr. sıralannıo ve bu sıraların göreli kalınlıklanmn önemini
Bclirii dönemlerde tümüyle ya da ağırlıklı olarak açıklar. Başka bir dcyijle, Bizanslı mimadar Roma
tugla ile in»a cdilmif yapılara rastlarız. Konjtantinopoüs biçimlerini içeren bir birikimi devralmışlardır ama
ile sınırlı kalmaya çalışırsak, yıkık olan Theotokos bunu tümüyle uygulamaya geçirebilmek için gerekli
Khalkoprateia (yaklaşık l.S. 450) Baıilikası’nın teknik olanaklardan yoksundurlar.
tümüyle tugla, çagdası loannes Studios BıaJikaiLPMi Bizans harcı kireç, kum ve kınk tugla ya da bazen
ise atlamab olarak üç sıra taş, t>es sîî?BlBlfîle yapJdiBmî. çakıllardan otusan bir atıl madde kansunıydı. Harç bol
n u n o s d ö n e m in d e o z g u o b ir d u v ar miktarda kullanıbrdı. İmparatorluk dönemi Roma
ü < :~ £ r v la s ın z ı d uvatU H lI eıl m '^ b á T u n ile n ." yapılarında harçun oluşan derzler tuğlalardan daha
kabaca ilk katın kemer başlangıçlarına kadar, ta» üc~ inceyken, Bizans yapılannda bunun tersi geçeıliydi.
1

n
10. K o m u n a n o p o lis, H ız tc a M eryem P ıu ın tık ın sto s ►
(Fcihiye C u n iı), u n u ç . m erkezden k ıy ın belik tonoz
(12. yüıyü)

T u g b n ııı d erzlere oranı d ö rd ü n c ü yüzyılda yaklışık


1:1. altıncı yüzyılda ise neredeyse 2:3 o lm u ştu r. B elki
b u uygulam a tugla k u llan ın u n d a tu tu m lu davranm a
isteği ile açıkLm abilir. N e d e n ister b u olsu n ister
o lııu s ın , harcın co k bol kullanım ı cn g cllrn e m ey e n
s o n u çla r d o ğ u rm u ş tu r: harç k u ru d u k ç a , yapılar
yerleşm e ve eğilip çarpılm a eğilim leri gösterm iş h e m de
boylcsi olaylar daha yapım sırasında ortaya çıkm aya
b a şla m ıştır. İle rid e, A yasofya ö rn e ğ in d e
gözlem icyecegim iz g ibi, b u d u ru m özellikle büyük
b o y u d u yapılarda ç o k ciddidir; atna neredeyse b ü tü n
B izans yapılarında h arem ç o k m tkcarda k u lla n ım ım n
n e d e n o ld u ğ u düzensizliklere ve bozulm alara tattlam r.
B izans to n o z la rı te m e ld e ü ç tü rlü d ü r: beşik
to n o z , k u b b em si to n o z vc çapraz to n o z. A çıkhklanna
bağlı o la ra k , h e r ü ç tip to n o z da iscer m e rk e z
o lu ştu ru larak ister o lu ştu rm ad an yapılabilir. M erkezi
olm ayan b ir b eşik to n o z yapm anın y ö n te m i şöyleydi.
İlk olarak d ö rt d u v a n n h e r b irin in ö rü lü p bitirilm esi
K onsananopolis. A y t In m . hıç-con<a yıp ım tekniği
gerekliydi. D aha sonra işçiler ö rtü lec e k m ek an ın iki
(6. y ü i)il) (W . S. George. 1913)
u c u n d a n işe başlayarak m glalan m e rk e z d en çevreye
d o ğ ru açılan s ıra b r h a lin d e am a k a y m a la n n ı
en g ellem ek için m e rk e z d en hafifçe dışa d o ğ ru sapacak
b içim d e ö rerlerdi. Ç o k hızlı çaLşıyor v c çabuk k u ru y a n
b ir harç k u llanıyor olm alıydılar. T o n o z u n iki ucu
o ru d a b irleştiğinde, a n d a kalan k a u u b iç im in d e k i
b o şlu k b ir tugla 'tık a ç ' ile d o ld u ru lu r vc böylece
to n o z u n tü m ü y e rin e k ilitlenm iş o lu rd u . K u b b e m si ve
çapraz to n o z la r d ö rt y a n d a n k e m e rle rle sınırlanan
m e k an ların ü z erin e yapılırdı. K ubbem si to n o z için
tuğlalar, ö n ce tonoza yuvarlak b ir altlık sağlayacak olan
pan d an tifleri o lu ştu rm a k ardından da k u b b e n in a ç ın a
kadar ulaşm ak için, yatay d ü z le m d e n giderek artan bir
sapm a ile ö rü lü rd ü . Ç apraz to n o zd a tuğlalar k em er
s ırtla n n a p aralel o la ra k y e rle ştirilird i: ö n ü lc c e k
m e k a n ın k ö ş e le rin d e b irle ş irle rk e n tu ğ la la r doğal
olarak b ir kabarıklık o lu ş tu ru r am a b u u ç a yaklaşukça
kay b o lu rd u . G enellikle, to n o z d ö n ü şlerin in ü z erindeki
bos y e rle r, y ü k ü h a fifletm e k iç in to p ra k kaplarla
d o ld u ru lu rd u . T o n o z lu yapılarda ç o k m ik tard a dr>gal
d ü z en siz lik le r ve doğaçlam alar karşım ıza çıkar: bu
n e d e n le m o d e rn yayınlarda y e r alan k u s u rsu z
g e o m e trik çizim ler oldukça yajııltıcıdır.
B izans 'kiliselerini o ld u ğ u gibi d iğ e r yapılan da
9. Z cn o b ii (H jlıb iye j.p r3 c to n u m .h i(-to n o z (6. yüzyıi)
u ç la n d ıra n k u b b e , ku b b em si to n o z için geçerli olan
V\‘
40

I » I 1 I 1 I 1 I 1 I T I » I « I
II.K o o itm d n o p < d is. H a r c a l a P ın to k n ta r ( Z n r f k KİUk C tn m ). h ıç ^ o a o z (12. yiitşıl)^

Î2 . A u£2Û, iI-M u n d h ir
K jbuJ S ilo n u , pa n d a jo /h z,
ku b b ^m o tonoz
(6 . yüzyıl)

13. KoDstuiOnopoiis,
K m g ü ın n ik samıa,
kubbcm a tonodir
( I l .y a i b İ2. yüzyü)
İ 4 . K o n s u n a n o p o iis , M yre İa io n
0 o d r u m C i m i i ) . d ilim li
k u b b e (1 0 . y ü z y ü )

15. K o n sU n ú n o p o U s, H s z r e d
M c r y tm P j m n u k ı a s to s
( F a h ıy i C m v î ) , ö û 2m b iJ 2tö n u a t
k u z e y koİu , k i b u r ^ k u b b e
(1 4 . y ü i y ú y i d i J J u g f ç )
aynı genel ilkelere göte yapılır, yani pandantiflere Yapıların ccpheleri bazen sıvanmı; am ı genelde
otururdu. İkisinin arasındaki â rk , kubbemsi conoıda olduklan gibi bırakılmı$or. T ugb ve ca} sıralarının
- pandantifler ve kubbe yuvarlağı bıHikte tek bir küresel aıalarmdaki derzler, üzerlerine kör bir aletle bastınbnk
yüzey oluştururken. pandantiiIeTİnkinderi daha kiiçiik beUi-bcbrsiz yivler yapılmu çok küçük taneli, ince bir
bir yancap üzerine insa edilen kubbede durum bu harç ubakası ile belirginlejtirilm ijcir. Kazılarak
” değildir. Aıru bu fiırklıiık. her iki dururnda da aynı olan yapılmı) çizgilere dc sık rastlanır. O nuncu yüzyıldan
pandantiöerin yapışım hiçbir jekilde etkilemez.* Kubbe önce t u ^ ile yapılan süsleme mocifleri çok ender
kabuğu genelde içten ya kaburgalı ya da dilimli olur, görülür. Di} cephelerin mermerle kaplanması (örneğin
” yani giderek birbirine yakla;an dü 2 ya da içbükey Ayasoiya'nın baa cephesi) daha da enderdir. Yapı
parçalardın o lu ^ rd u . Bu kaburga ya da kabanklıklann içlerinin düzeni ccphelerinki ile tam bir karjıclık
kubbenin sağlamlığına kackisı vardı ama Gotik sergiler duvarbnn (keıme taf ile örülen duvarlar
~ kaburgaların aküne aralarındaki dokular ile bir bütün dıjındakilcr) her bir u n d m i m ermer levhalar, alçı
^ olu>turduklan için uglamla$tıncı değillerdi. kabartma, resim ve mozaik ile kaplanımjtır.
Bazilikalann vc evlerin çanlarında, iskelelerde, Bu da bizi ciddi bir konu o b n mermere georir.
merkez oluşturan ya da bağlayıcı kiri^erdc gerekli olan Mermerin yapısal öğelerde kullanımı, sücunbr, sUmcIcr
^ kerestenin kuUanunı hakkındaki bilgimiz daha da ve bascabınlar ile suurlıdır ama raermer, kapı Usc atkısı ve
tmırhdır. Lübnan, Kıbns vc Likya gibi sık ormanlık iki yandaki dikmeleri, pencere pınnaklıkbn, korkuluk
alanlann damdaki yerierde uzun vc düzgün kereste Icvhabn, vaiz k ü r l e r i vc tabü ki zemin döjeme ve
^ bulmak hayli güç olmalıydı. Bir-iki örnekle bu konuya duvar kapbm abn gibi pek çok camambyıcı öğede dc
açıkhk geçirebiliriz. Sonraları Demre'deki daha ünlü kuUanılmıjtır. R.oma'm n, Geç C um huriyet
~ Aziz Nikolaos ile kanjtınlacak olan altıncı yüzyıl azizi Dönem i'nde d i a d a n getirtilen renkli mennerlcrle
^ S ionlu N ikobos'un içinde bir cinin y a n ığ ı çok tanışmasından sonra, deyim yerindeyse mermer bir
1 büyük bir servi ağacını kestiği anlatılır. Agaç saygınlık simgesi haline gelmi}, birinci ve ikinci
biçimlendirildikcen sonra yapılmakta olan kilisede yüzyıllarda ürerimi inanılmaz ölçülerde artm ıjnr.’
^ ktıUanılmasuu karar veıijir ama tajuıırkcn boyundan iddialı hiçbir yapı mcrmcrsiz düşünülemezdi, Bizaıub
yaklaşık üç kübit kadan b n h r. Bu oby büyük bir {elakec e kp h n a s için mermere aynlan yerin yapımn herhangi
~ obrak kabul edilir çünkü arak agaç gövdesi amaçbnan bir diğer öğesinden daha önde gcidigi dikkahmizden
i}lev için çok kısadır. Ama Aziz N ikobos bir mucizc kaçmamahtür. Geç Rom a ya da Erken Bizans Dönemi
gerçeklc}circrck ağacın gövdesini yeniden etki yapıbtınm içinin uyandıracağı etki, büyük ölçüde
uzunluğuna getirir vc agaç gövdesi kilisenin çansındaki mermerin ne kadar bol kullanıldığına bagbydı.
yerini ahr.‘ Bu öykü Likya'da yani ormanlık bir bölgede Böyleıine değer verilen çok renklilik etkisini
geçer ve orada bile uzun, düzgün bir agaç gövdcunc ne sağlayacak m erm er için, Akdeniz'in her kölesine
kadar önem verildiğini gösterir. Birkaç yüzyıl sonra, dağılmış sayısız m erm er ocağı talan edilmi; olmahdır.
Arap yöneciıni alanda. Kudüs Patriği [. Thomas (807­ Bütün taslatın en değerlisi olan somaki tası sadece
20) Hazreci Isa'nm mczan üzerine yaponlm ı; olan Mısır’dan; yeşil somaki ta^ Lakonia’dan; verd antik
~ daire planlı Anastasis Kilisesi’nin çatuıru onartır. Bu Tessab'dan; savklı san m erm er {ff»Uo inttco)
^ i;ce kullanılmak üzere çok yüksek bir ücret ödeyerek Tunus'tan; Cldisi renkli oniks Frigya’da Hierapolis'ten
Kıbru'ıan elli u n c çam ve sedir ağacı gövdesi getirtir.’ gelirdi." Bu malzemelerin sağlanması belli koşulların
~ Çan ahjap yerine tugla ya da ta$ olsaydı hiç kuskusuz biraraya gelmesine bagbydı: Ta$ ocakbnnda zorunlu
^ patrik çok daha az sorun yakardı. çalıjanbcak bir işgücünün varlığı, haberleşme kobyhgı
_ Albncı yüzyıb ait özgün ahfap kihjli çaa ömegi ve özellikle de Akdeniz’de denizcilik yeteneği, bir de
sadece Sina Dagı'ndaki Azize Kacheıina M anason’nda çok agır tas blokbn sadece bu amaç için yapünlmı;
•* korunabüm ijtir.' Bu urihten sonra giderek daha az olan gemilere yükleme vc cajıma becerisi. Deniz
_ sayıda bazilika inja edilmiştir, zaten belki de lu ^ a ya da usımacılıgt kara taşımacılığından daha koby ve ucuz
a ? örgü çaali kiliselerin benimsenmesinin bir nedeni olduğu için kıyılardaki tas ocaMan doğal
■“ de asimda uygun kereste bulmaktaki güçlüktür. konum bnndan prarbnm ıslardır. Daha l.S. birinci

19
16. Koıısrjıınımpoiis. Ay.)K>l\j . İ>M ccphc, dıs mermer ►
kjp/jıııj (6.

yüzyılda bile çok ııüktarda di}jn utılan vc giderek


Hiuııs Miinuritinitı (emel nıcnncri haline gelecek olan
M amura Adası ıtıemıcrınin (M^mıara Dcnizi'ııdcki
l'mkonııcsos A duı’ndan çıkanılan) bu kadir yaypn
dagılııııı süphcuz kısmen dc olsa bu nedene baglaıııbilir.
N e (ok ince unelı »e de gösterişli obn bu ıncm ıenn
(mavi-gri damarlı neredeyse beyaz renklidir)
üıcünlügü. kabardıı.ıh süslemelerden (utun, sütun
güvdesi (^bı büyitk ba^'uclu öğelere kadar cok Jiııaçh
kulbnüabilir olmasındandır.'’
E rk e n d ö n e m m e rm e rle ri h a k k ın d a g id e re k daha
ç o k bilgi sahibi o lm a m ız a k arsın , B izans m in ıa n s i ile
u((rasaıı u n h ç iy i y a k ın d a n ilg ile n d iren b ir so n ıy a, yani
'm e r m e r o c a k b n n d a iire liııı ııc z a m a n d u r d u ? '
so ru su n a pek ço k d u ru m d a h alen y a n ıt v e re m iy o ru z . O
z am an a k a d a r g e n c id e s o m a k i (a s ın d a n y a p ıla n
im p a ra to rlu k lâ h itlc n n in Lısvirlerinden yola çık a ra k b ir
y o ıu m yapacak o lu rsa k , l.S. 4 5 0 ta rih in d e kızıl so m ak i
tası a n ık p iy asad an k a lk m ış tır d iy e b iliriz . K o m a
tnıparacoclugu d ö n e m in d e s ü tu n la r için yay g ın o b ra k
k ullaıulan E u b o c a ’d ak i K arystos yc$il m e rm e ri besm ci
yüzyıl b a s b n n d a h alen ü re tilm e k te d ir. T c s sa b v erd
a n tik o c a k b n da lu stin ia n o s d ö n e m in d e k esin lik le isler
halde oliT ulıdır. B ana kalırsa, m e rm e r o c ak Ja n m n ç o ğ u
altı ya da y e d in c i yüzy'ilda im p a ra to rlu ğ u n g id e re k
b o z u la n d u r u m u v e z o r u n lu iş g ü c ü n ü n azalm ası
y ü z ü n d e n te rk e d ilm iştir. M a m u r a A dası m e n n e r
o c a k b n m n b u ta rih te n sonra ç ab sa n lm a )'a dev am
edildiğinden bile e m in d e ğ ilim . B u d u n ım h iç k u şk u su z
O r ta B izan s D önem i m im a ris in in g e liş im in i
b iç im le n d ire n ö n e m li b ir e tm e n d ir.
Şimdi de yapıbn yapanlara gelelim. Erken Bizans
D önem i'nde mimarlık mesleği iki grup uzman
tarafından temsil edilirdi. M ic h itu k o s ya da
ıiKchjnopoios (Latince mcclunicus) vc 3rchiıcktân,
ilk grup hiç lartısmasız çok daha yücclcılirdi.’'
M échitíikos terimi genelde mühendis obrak çevrilir
ama bu biraz yanıincıdır: matematik alt yapısı obn bir
mimar denilirse daha iyi bir tanımbma yapılmış olur.
Bu kişilerin sosyal durum u oldukça yüksekti.
Ayasot)’a’ııın m iınarbn, Amhcmios ve Isidoros, her
ikisi dc mcchziiikoi idiler, vc Anthemios ünlü bir
matematikçiydi. Çok genis alanlara yayılan yapım
etkenlikleri sırasında lustinianos böylesi kişilerin
hizmetine güvenirdi. Sınır kenti Dara'nın yeniden
yapılması vc surlarla çevrilmesi IskcnderiycU
mecluııikos Khryses’in denetiminde gerçekleştirilmişti.
Kent, içinden akın nehrin u;ım sı sonucu z m t görUncc sayısının da hızJa ırttıjjnı düşünebiliriz.“
im p m to r Anthemios vc Isıdoros'u akıl danıjnuk için Konstantinopolis'te, yapım işçileri onuncu >-üzyıklı fa« kez
çıgm n. Sorun. Khryscs'in plınuıı düşünde gördüğü bir daha luncatardı örgütlendirildi ve kentin yöneticisi
b ın jın yapılmışı Ue çözüldü. Fırat kıyısındaki Zcnobia tm ündııı konulan kunllan uyııuya Kiriındılai'." Ayıu
kentinin yapınu da iki genç mechanıkoi, duramun laşnda varüguu sürdürmesi ise olanıksız gibi
Konscantinopolisli loınnes ve bir bajkı Isıdoros görünür.
(iikinm yeğeni] u n fın d ın gerçekleştirildi." Bu
işte kullanıLın malzeme, teknik ve yapımı üstlenen
İsidoros, 558 yılında Konıcanunopolis'teki
kişiler özetk böyieydı. Dönemin bukıç çağdaş metninde,
Ayaıotya'nm özgün kubbesi yıkıhnca, yeniden yapını
im p a n to d u f^ ârklı yerlerinde, bridı dönemlerde, bir
isinin denetimini üstlendi.
yapının (genelde bir kilise) nısıl yapılcLgı. mılzcmeıun
Ancak m id u n ik o s oldukça ender bulunan bir nereden geldiği, num ınn ralü gibi konulan ınlınıuıuzj
kişiydi. Architcktones ya da yapım u su lın kesinlikle yırayacık bibiler verilir.
daha ılı rütbedeydiler. D ılu dördüncü yüzyılda,
İlk metnimiz Im pm tor Konstınbnos'un Kudüs
serbest bir egidmden geçuklenne inamludı, meslek
Piskoposu M ıkırios'ı Kutsıl Mezır Kılıscsı'nin yapımı
denlen verirler u n ı kar>ılı|tında oldukça düşük ücretler
ile ilgili 326 yıbndı yazdığı ünlü mektuptur. Şöyle
alırlardı: temel m atematik ya da yazı dersleri
özeticnebilir: *Uu kilisenin dünyadaki en güzel kilise
verenlerden binz üzla una danışman vc edebiyat
olmısım istiyoruz. Bu ım ıçla Vicınus Oneı>dı vc Filistin
ögrcuncnlcrinin ıstemelcnııe izin verilen m îkurtann
valisine talimat verdik. Bu sorumlu kisder size dınışakun
u m yanıı kadar. Zaman geçtikçe ırchitcktoncs 'ın usu
sonn gerekli usulan ve mılzemeyi s^lıyacık ve giderleri
düzeyine indı((iııi vırsıyıbilinz. Erken Hizıns Dönemi
kınılayacaklırdır. Ancak aşağıdaki iki konuda doğradın
yapılarının birçoğu bu tü r ustalar b a tu kalfalar
bizimle teims kuracıksınız: 1. Alınıcık mermerin cinsi
u n fın d ın inşı edilmiş olmalıdır. Altıncı yüzyıldın
vc nukun; 2. T ıvuım bezemeli olup o\m ı> ıcı^. çünkü
sonra adı kayıtlan geçen BizınsU m im ır sayısının
cger olıcıksı o zııtun yıldız kaplama da yapılnusı
neredeyse yok denecek kadar az olması dikkat
gerekecektir."'*
çekicidir."
Bu resmî belgenin okunm ası hem en şu
Architektones'in akında, sıradan halkun olan
gözlemleri yapmamızı sağlar. öncelik le,
yetenekli usulır gelirdi. Dioklct'in 301 uhhli T arifinde
K onsuntinos'un dünyadaki en güzel kdise olması
belirtilen m u şlın (kesin değerlerini lıesıpUmık
dışında yıpınm m im ıri özellikleri ile doğrudan
m ümkün değildir) bu kişilerin yıklışık rütbelerini
ilgilenmediği anlaşılıyor. İkinci o lın k , kilisenin bütün
açıklır; Bguriü resim yapanlar günde 150 derarii ıro
giderlen devlet uraû n d ın kır>ılınıyor— bu dı
yemek; duvar ressımlın 75; mozaikçilcr 60; sındın
anlaşılabilir bir durum çünkü kilise bir 'p ro p ı^ n d ı ınıu'.
duvu işçileri ve m m ngozlır 50 ılırdı.'* Kuratnsıl olınk Üç, yeıel yöneticiye gerekli işgücü (zorunlu angarya iş
bütün ustılır babıdan ogula geçen loncılan {coUcffi) sutcmiyle) ve mılzeme sağlamalın talımiü veriliyor ın ıı
baglıydılu, günümüz sendikıIınruD aksine, bu kurumlar plınlama komisyonu başkanı gibi çatışması gereken
işçilerin korunması için değil zorlın m ılın için kişinin piskopos alımsı istemyor. M ınıudan (başka bir
düzenlenmişlerdi. Omcgin usulır, ligim tenüzlcmek de kaynıkun ıduun Zenobios olduğunu öğreniyoruz) tek
dıhil, verilen her türlü görevi yerine getirmek bir söz bile edünüyür. Dört, belki de görülecek işleı
zorundaydılır. ırasmdı cn pahılılın oldukim için mermer ve yıldız işi
Usulann merkezi hükümeciu pençcierinden konularındı piskoposun doğrudan ım pantor ile ilişkiye
kurtulabilmek için kem dışına kıçm ılınnı şaşmımık girmesi isteniyor. Ayncı, mermer ne Suriye ne de
gerekir. Impanıor Monorios'un I.S. 400 cuıhli yazılı bir Filistin'de üreıildigiııden, mektupta adı geçen iki
buyruğunda, coUcpıti geçimini ugladıgı yerleri terk edip yöneticinin dc yetki ılın lın dışındı k ılın bışkı
kırlık alınlırdı saklandığı için, kenüerm giderek görkemini eyaletlerden getirtilmesi gerekiyor olmılıdır.
yitirdiğinden yakınılır. Beşinci yüzyıldı biıu yapımı ' IkiiKİ belge l.S. yaklaşık 380 yıbndı, Nyssa'h Aziz
ilm indi zorunlu hizmet sistemi ortadan kılkınca, buıu Gregonos’un tkonıon Piskoposu Amphılokhıos’a yazdığı
bıglı olınk, bağımsız ve serbest dolışın inşaat işçıkruiin m ektuptur." Gtegorios bit m ırtyrium yapurma

n
ugrajılan bir inşaat ile ilgiliyiz. Bu metinde de mimar
admdan söz edilmemiştir. Aziz Gregorios'un elinde eski
bali fazla değişmemi; bir plan ya da herhangi bir çizim
olm alıdır Haç kollannın yübckliklerinin uzunhık ve
genişlikleri ile orantılı olması g e r e k t i ^ söylemekle
yetindigu» göre, yapımn ve kırk sütunlu olmasını istediği
peristilın üç boyuthı görünümleri hakkında kesin bir 6kri
olmadığı onaya çıkıyor. Anlaşılan, böylesi sorunlar yerinde
dogaçlanabiliyor. Aziz Gregorios Ikonion piskoposu
meslektasının, gerekli duvar isçisi sayısını hesaplayabilecek
kadar inşaat konulamıda uzman olduğunu düşünüyor.
Ücredere gelmce, kendisine önerilen sanlar gerçekten dc
çok asın: günde 1/30 solidus dcgeıindeki gelir, isin sürekli
olduğu varsayılarak, yılda 10 soiidi eder, oysa başka
kaynaklardan öKıcndiglraize göte dört ve altına yüıyılbrda
ortalama ücret 5 3e 7 solidı'dit. Gregorios tkonionlu duvar
ustahnnın sadece daha uyjiun ücrede çalısacaklanna değil,
aym zamanda yaklaşık yüz mil uzaktan gelmeyi gozc
alacaklarma da inamyor, bu da serbest dolasan bir
“ ** l7 .N y is ı,ım n y n u ın ,tc n v n p lıa ı(} .S tr y z ^ w ıb ,I 9 0 J ) işgücünün varlıf^u elde bir saymak demektir.
Ü çüncü m etnim iz 402-407 yıllan arasında
yaptırılan Gaza Katedrali ile ilgilidir.” Kudüs’teki gibi
2$ a n u snd ıd u . Dk ohrak, yapıma biçimini aniaor ve burada da projeyi devlet destekler ama yapımı zoıunlu
ölçülerini verir, yıpı biçim di vc konik çaoU bir coplanan isçilerle dcgil, gönüllü çahsan Mırisciyan
merkez m ekin vc pbnın bir haça b cn zan e« için de inançlılarla gerçeklestiıilmis ^ b i göıünUr. O carihıe
merkezden d ö n yöne açılan birer koldan oluşur, yani Gaza'da çogunluktakiler halen çok tanııL dinlere inanır,
Qal'at Saman benzeri bir plan ama kollar sekiz kübit H uisdyanlar sadece 280 kijidir, oysa genel nüfus sayısı hiç
genişlik, oniki kübit u m n iu k a . duvar kalınlığı ise üç ayak değilse on binlerin üzerinde obnabdır. Ama arkasmda
denildiğine göre çok daha küçük boyutlarda olmalıdır. imparatorluğun desteği olan Piskopos Porphyry, Zcus
Gregorios bu konularda yetenekli olan m ektup Matnas Tapuıajçı'm yaktınricen hiç duraksamaz. Yerine
arkadanmn verdiği ölçülen temel alank yapılacak i»in yeni H ırisdyan katcdnIi )'aptınlacıkür. Ardından
boyuılannı kabaca hesaplayabileceğine ve N yssı’ya inançlılar atasında bir anlaşmazlık bas gösterir. Yıkatılan
gerekli götdügü sayıda i)çi gönderebileccjine güveniyor. M am eion kubbeli, daire planh ve aym eksende üstü
Yapı (yörede ta; bulunmadığına göre) tugla ile in$a örtülü, önü sücunlu girişli bir yapı olmalıdır. Bazılan
edilecek, ama bazı öğeler ta$ ya da m erm er obbılcccktir, kiliserun aynı formüle uyularak yapılmasını isterken,
ömegin selcizgcn için basbkİan ve- kaideleriyle birlikte d i^ rle ri upınagı çagnsnracak hiçbir yam obnanusı
sekiz lütu n , kabartmalı bir kapı çerçevesi vc en az kırk genrkhgİDde direnir. Piskopos beklemeye karar verir.
sücunlu bir pcristil. Gregorios'a yerel ijçi— günde bir Ç ok geçmeden impaıatoriçe Eudokia'dan içinde bir
sobdus (atan) anı yemek karîîlıgı otuz duvar isçisi— kilise plam (¡kmpltos) bulunan bir mektup alır plan haç
öneıiUnii ama o bu kosuHan asm bulmuştur. Ikonion biçimindedir. Porphyry, Rufinus adında Aııtalcyalı bir
bölgesi ikilerinin daha az isteyebileceklerim düsütıür. m im an i/udutekton) görevlendirir. M im ar önce plam bir
üstelik h er isçinin günde ne kadar i$ yapacaguu d ı kesin tebeşirle yere çizer, daha sonra tem eller kazılır,
kontrata bağlamak ister. Mad<£ gereksinimleri onu bu çalışmalarda piskopos da bizzat görev ahr. Tas yerci
konuda tibz olmaya zorlamaktadır. ' ocaklardan sağlanır. B ir sonraki yıl imparacoriçe otuziki
Butada devletin bir projesi ile dcgil yetel bir kilisenin Karystos mermeri (Euboea'dan damarlı yesiI mermer)
ya da suurlı bütçesi her bsatta onu tutıunlu olmaya gönderir. Bes yıl sonra da bu çok büyük boyudu
zorlayan b ir piskoposun olanakian üe yaptınimaya katedralin yapımı bitmiştir bile.

İ3
Bu metin temel alın.mk bazı ilginç gözlemler bir avlu ve her yönde merkezden dışa doğru açıbn birer
yapılabilir. Hurada söz konusu olan sıradan bir kol, anu buıada sekizgenin dogusuıu üç kilise yanyana
piskoposluk kilisesidir bir nıırcyriunı değil; öyleyken yerleştirilmiştir— merkezde bazilika, kuzeyde daha
bazıUn yuvarlak, kubbeli bir yapı önermiş, sonuçta küçük boyutlu bir bazilika, güneyde dogu kutsal
kilise haç biçiminde yapılııustıı. İkinci olarak, plan mekanı üç yaprakh yonca plan upinde bir martyriutn.
Konsuntinopolis'ten lıaur gı'ltnisur Sotuntlu rıiinur
Simeon vc annesi M aru'nın Y jfin tlir'i bu yapı
Rufinus'un planın tasarımına hiçbir katkısı yoktur;
topluluğunun nasıl oruya çıktığını ayrıntılar vererek
sadece planı u^^lanıak iiıete çaj(ınlmısQr, fazladan
anbur. Plan sözde bir melek tarafından çizilmiş,
yapının alt duvarları bittikten sonra imparatohçenin
ardından çok sayıda Isaurialı duvar işçisi azız iyileştirsin
emriyle Euboea'dan gönderilen oruzikı sütunun
diye hasulannı da yanlarına alarak gelmişlerdir. Bu
boyutları konusunda söz hakkı bile olaaıaınıstır.
Isaurialıbr belki dc mevsimlik çalışmak için Anukya'ya
Alıntı yaptıgııııız bu üç m etinde çok farklı gelen göçebe isçilerdir. 1 ler yıl arka arkaya Samandağ'a
tarihsel ve yerel durum lar yansıtılnustır ama bazı gelmeyi ve çeşitli hastahklanndan kurtulm abrı
benzer noktalar da vardır. Hor birinde en etkili rolü karşılığında çalışmayı sürdürürier. Yiyeceklerini vc iş
piskopos oynar. Mimar ya da bas usta, tabii eger adlan aletlerini bile yanbnnda getirirler. M erker bazilikanm
geçiyorsa, plamn tasaruııcısı dcgil sadece uygulayıcısı sü tu D başLıUan, daha önce bu sanatu hiçbir deneyimi
olm u; ve anlasıldıfçı kadarıyla taslak niteliğinde olmayan ama bir mucize ile ’bilgelik ruhu* bagjşbıun
çizimlcrie çabsmıjlardır. Mermer sütunlara özel bir ilgi bir keşiş taraöndaiı yapılmıştır.
gösterilmis ve doğrudan imparatorluk hüküm eti Özellikle Azize Marta'nın şehitliğinin yapınu
tarafindan sağlanmışlardır. İsçiler zorunlu, yani angarya
hakkında anlatılanlar ilginçtir. Bunuu da planı,
usûlü çahstınlmıs; gönüllü Hıristiyan inançlılar
doğusunda üzeri tonoz örtülü, üç yaprakL yonca plan
arasından bulunmuş; ya da piskopos tarafından ücretleri tipinde kutsal mekan olmasında direnen rahmetli
ödenerek tutulmuş olabilir.
azizenin kendisi tarafından dogadışı belirlenmiştir.
Genel koşullar böyle ıdiyvc (ben öyle olduklannı Yapım ustasının başka fikirleri vardır (bize bunların
samyonım). Erken Bizans m inuritinin tek düzeliğine neler uldugu söylenmez) ama hemen geri gönderilir.
sajınamak gerekir. Bas ustanın görevi tasanm yapmak Bunun üzerine yerine gelen başka bir Isaurialı usu
ya da yaratıcı gücünü kullanmak dcgil, benimsenen kendisine daha hiçbir şey öğretilm eden Azize
fonnülleri temel alarak uygulamalar yapmaktır; hem de Marta’nın tam istediği gibi bir tonoz yapar.“
çok hızlı çalışması gerekiyor olmalıdır. G otik Bu örnekte de 'kendi kendine yap' yöntemiyle,
katedrallerin aksine. Erken Hıristiyan Dönemi hacıların ziyaıA ettiği kutsal bir aziz için değerli
kiliseleri inanılmaz bit hızda yapılmıştır. Gaza kayııalcbcın nasıl harekete geçirilebildiğini görüyoruz.
Katednli'nin yapınu bes yıl sürdüyse bunun nedeni Elimizdeki metne inanacak olursak, önemli nümari
Hıristiyan cemaatin az sayıda olmasındandır; öğeler, ö m e^ n üç yapraklı yonca plan tipindeki bir
Konstıntınopolis Ayasoiyası da beş yıl sürmüştür. mekanın tonoz ile örtülm esi, yerinde doğaçlama
Şimdide oldukça özgün sayılabilecek bir ömege, yöntemiyle yapıbyordu. Ama asıl ilgmç olan, bütün
Antakya'nın yakanında, güneybatısında, 'Sanuıldıg'dakı işin hiç para akş-verişı yapılmadan gerçekleştirilmiş gibi
Genç (Qal'at Saman'daki kendisinden ünlü adasından görünmesidir, lirken Dizans Dönemi'ndu kırsal aUnda
ayım uk için) Aziz Simeon Stilit M anasun'nı ele alalım. yaptırılan kiliselerin kımbilir kaçı gönüllü işgücü vc
Kalıntılar halen ayaktadır ve oldukça geniş bir alana itıançlılarm cömcıt bağışlan ile yapanlm ışnı
yayılmıştı!; yaklaşık ÎOO'e 500 ayak boyutlannda, Bu da bizi son nokuya, ödemeler ve ödeyenlere
dunrlarla çevrili bir abn ve içinde 200'e 280 ayık getirir. Halka açık bir yapımn inşası tümüyle, dördüncü
ölçülerinde bir dikdörtgen oluşturan kiliseler ve altıncı yüzyıllarda yeni yapılar yerine ayakta
topluluğu'*'. Manastır kabaca 541 ve 565 yılbn arasında kabbilcıı eski yapıların onanınım özendiren, devletin
yapılmıştır ve Q arat Saman’ı örnek şJdıgı açıkça elindedir.” Bu nedenle, sorun sadece kiliselerle ilgilidir
bellidir onadı, azizin sütununun yer aldığı sekizgen ve her zaman kolaylıkb ayın edilemeyen üç rip hami
n

ıs. Anukyt» ysk ım n d ik i g e n ç A â z S ın ıc o n S a J itM ın js n n . u m i n p lıa ı (W. D jo b td ze, 196S)

ıs
vardır; devlet, yerci kilise vc hıyırjeverlcr. Yulundaki hayırseverin isteğini yerine getirmek ama aynı zamanda
örneklerde göıdügümüz gibi, hükümet ve yerel kiliu büıün bu kilise topluluğuna tek bir din adarm vc
bitlikte davnmyor, devlet ya tiinı masraâ ya da bir yönetici grubu ile hizmet vererek aşın masraftan
kumını yükleniyordu. Benzer bir ilijki din adımlan iJe kısıntıya gitmek obmaz mı? Daha genel anlamda,
luyır^everler aruıada da vardı. Kilise yapınundı ortaya özellikle beşinci yüzyılda gelişen bu olağandışı kilise
çıkan dindarlığın payını küçümseme eğiliminde yapımı dalgasj ve lustinianos döneminde de bunun
olnuksızm. bu alanda hüküm süren bazı katnuiik çıkar yatıştmlması gibi konulan daha iyi anbyabiliriz. Bu
üi^kiterini belirtmeliyiz. durgunluk sadece imparatorluğun giderek kÖtülcKn
Erken Bizans nönem i'nde kilise a$ın zengindi, koşullanndan dcgil, aynı zamanda kilise ödeme
daha doğru bir deyişle, blisenin elinden a;ın miktarda mekanizıuasmın felce uğramasından da kayıukbnıyor
p a n geçerdi. Bu genelde iki kaynaktan gelirdi: ilke olmalıdır.
olarak günüllü verilen (ama uygulanuda her zaman Bir kilisenin yapun masraibn hakkında belki dc
dcgil) inançlıların bağışlan ve vasiyet yoluyla hak elimizdeki tek güvenilir uyı Ravenna San Vitale ile
kazanılan ınalbnn gelirleri. Harcama kaleminde din ilgili obndır. 26 000 solidi, o günler için ob£aııüstü
adambnna verilen maaşlar, yapılann bakımı ve hıyır büyük bir miktar.“ Yapmın hâmisi Ravenna'daki daha
işlerine aynlan paralar vardı. Bagışknn çogılulmaiiru pek çok kilisenin yapımı ile ba^antjsı o b n bankacı
özendirme görevi piskoposa aitti; ama büyük bir bagış {irgcatiaus) lulianos idi. Ancak lulianos'un bu kadar
yapan hayırsever genelde cömcrtligimn bir anıt ile büyük m ikurda parayı kendi cebinden mi harcadığı
ölümsüzleştirilmesini isterdi. Yeni bîr kilise din yoksa imparatorluk hâzinesinden mi desteklendiğini
adanılan için yeni iş olanakian ve yeni bagtglar demekti: kesin sapum am ız olanaksızdır. Konstantinopolis
aslında dinsel sı6ü olmayanlar gencide ticari çıkarlan Ayasofyası’nın yapımı için bize verilen sayüar ise açıkça
için kilise yaptıru. sonuçlarmdan da kendilerine pay düşgücu ürünüdür.
çıkartırlardı. Ö te yandan, yeterince parasal destek
vetilmenüşse, yeni bir kilise piskoposluğun para
kaynaklanna eklenen yeni bir gider anlamıru geUrdi.
A ltına yüzyıla gelindiğinde sistemin çökmeye
başladığına ait belirtiler vat. Hayırseverlerin baskısryla
geıegınden çok kilise yapiirünıış, gereğinden çok dm
adamı gorevlendiritmiştir. Bir bakıma ilan 'doyma
nokusına' erişmiş, giderler gelirleri aşmaya başlamıştır.
Hatla Konstantinopolis Büyük Kilisesi (aym din
jdam lınnın hizmet ettiği, içinde Ayaiofya’nın da
bulunduğu dört kilisenin o lu ş tu r d ı^ grupun söz
ediliyor] bile, acil maddî sıkıntıbr içinde olmalıydı: _
lustinianos yeni papaz layin ve takdis merasimi
yapılmaııusı konusunda bir karar yayınlatmak zorunda
kalmıştı.’*
Bu ekonom ik etm enlerin ayrıntılı
incelenmesinin. Etken Bizans Uönemi dinsel mimarlık
yöntem lerine ışık tutacağından hiç kuşkum yok;
bunun karşıhgmda, arkeolojik veriler yazdı
kaynaklardaki bilgileri desteklemek için
kullanılabilmelidir. Böylecc bazı şaşırtıcı mimari
olaylara, ömegin yaygın ubn toplu kiliselere, yanı
yanyana yapılmış iki ya da üç kiliseye, açıklama
getirm ek m üm kün olabilecektir. Amaç her bir

26
Oçüncü Bölüm ERKEN BİZANS DÖNEMİ KENTLERİ

Dir Bizans kentinden, Kctçek anUmda mimari güney kısmındaki Zeus için (t.S. yaklaşık 163). diğeri
bir toplulukinu; gibi söz etm enin m üm kün olup c v d o 'y ı bakan, tém enos vc müstemiliyatı ile 8.4 ar
olmadığı socgulanabilir. Birçok örnekle b ir Bizans abna yayılmış Artemis'e ait (l.S. yaklaşık 150-80) iki
kenti (burada albocı ya da yedinci yiizyıUara kadar geri anıtsal tapınak; çok sayıda hamam yapısı; zarif bir
giden bir u rih te n sözediyonım) asimda Helenistik nym phaeum (I.S. 191) ve surlann dışındaki yaklaşık
D önem de haca daha bile önceleri kurulm uş olan bir 15,000 seyirci alabilen hippodrom (tarihi kesin degiI,
Rom a kentinin devamından başka bit jey değildir. belki Sevenıs dönem i) ile süsleDini$tir. Diokletian
G enelde sözünü ettiğim iz keneler c n parlak dönem inde de. güney tetrapylonun çevresine ticaret
dönem lerine l.S. ikinci yüzyılda ulaşmışlardır. merkezi ya da pazar işlevi görecek yuvarlak bir pbza
Kenüesm ede, üçüncü yüzyılın ikinci yansında, hatta yapümısDr.
ç o ^ kez dördüncü yüzyıla kadar süren, yaygm bir Gerasa d ördüncü yüzyılda bir piskoposluk
çöküş görülür. Besinci ve alancı yüzyıUaıa ise dogu m akam ı olm u ştu r ama aslında yapılarının tarihi
eyaletlerindeki yapım etkinliğinin artısı damgasını hakkında besinci yüzyılın ortalarına kadar kesin bir sey
vurm uştur. Ardından, ycdinci yüzyılda, neredeyse kent bilinm ez, ö n d e gelen her iki upın ag ın da aynı
ya.vumnı sona erdiren felaket bir çöküj ortaya çıkar. ■ tarihlerde isle^erini yitirdikleri ama yıknnlm adıklan
Bizans D önem i, bu kentlerin yasaitüatında, caddelerin anlaşılır. Artemis Tapmaftı'nın tam güneyine rastlayan
düzenlenm esinde, savunm a yapılarında, göm m e alanda, kullanılmadığı için daha önceki bit tarihte
âdetlerinde ya da su gereksinim sistem lerinde yıkıirms olan çok tanniı dinlere ait k u t ^ bir mekamn
görülm esi beklenen köklü değişiklikler ile ortaya yerini, çok büyük boyutlu b ir H ıristiyan yapı
çıkmaz. En belirgin değişiklik kiliselerin yapılması vc topluluğunun aldığı görülür. Daha sonraki eklemeleri
çok tannh dinlere ait upınaklanm n terk edilmesidir; de katarak ölçüldüğünde bu yapı topluluğu doğudan
bir de daha az dikkat çeken sivil yönetim.ıpaîaTUma ve bauya 600 ayak bo y u tb n n a u b sır ve bitisiftindeki
toplumsal c^cnceletle i ^ gelişmeler görülür. tapınak gibi c u d o 'y ı açılır. Ç ok sayıda, birbirini
İkinci, çok daha u b k boyudu bir gruplamayı da izleyen teraslar üzerine kurulm uş olan yapı
Erken Dizans D önem i’nde dc novo kurulan kentler topluluğuna, l.S. ikinci ^'üzyılda eklenen amtsal bit
oluşturur. Antik bir kentken dördüncü ve besinci giriş açıkligm dan geçilirdi. Ziyaretçi, m erdivenleri
yüzyıllarda çok büyük boyutlu bir m etropoUse çıktığında kendini, yaklaşık I40'a 75 ayak boyutlannda
dönüsen K onstantinopolis'in durum u ise kendine dikdörtgen bir bazilika olan katedralin arka duvanm n
özgüdür. karsısında bulurdu. Bu yapı, belki de dördüncü
yüzyıhn ikinci yansında (ne yazık ki
Uk gruba örnek, eski dünyada özel bir yeri olduğu
tarihlendirilm em is), devşirme malzeme kuUanılarak
için d e 0 l. çok daha ayağı yere basan bir nedenden
yapılm ışa. Daha banda, ortasında s u b n . Epiphany
ötürü, yani oldukça aynntıb arasnnlm ıs olduğu' ve bir
gününde mucizevi obrak şaraba dönü}en b it çeşmenin
de sonraki yerleşim lerin alanda kalm adığı için
yer aldığı sütun dizili açık bir avlu yer alıyordu. 494-96
Ü rdün'deki Gerasa (Jerash) kentini alabiliriz. Getasa
yıllarında, neredeyse birincisi kadar büyük boyutlu
H elenistik b ir yerleşim dir ama gelişimi R om a
ikinci bir bazilika daha yapıldı; burası Aziz Theodoros'a
Devrinde gerçekleşmiştir. H azreu U a '^ n sonra birinci
adanmış biı m artyriumdu. Kendine ait bir atnum dan
yüzyılda l,ÛOO yarda uzunluğunda düz, sütunlu tek
başka, içlerinden biri vaftizevi olarak k u lb n ıb n birkaç
audo 'la ve iki d c c u m ın n i ızgara m odeli örnek alınarak
yapısı daha vardı. Aziz T heodoros'un kuzeyinde, din
kurulm uştur. Aynı ramanda da 210 ar alanı kapbyan
adam bnm banndm yor olmalan gereken çok sayıda
kennn tüm ü surlarla çevrelenm iştir. H adrian
oda, onlarm bitişiğinde de Piskopos Pbkkos tarafindan
dönem inde, kentin kapalı alanım üçte bir oramnda
454-55 tarihinde yaptınlan ve 584 yılında o n a n b n bir
büyütm ek için surları güneye doğru genişletmek üzere
hamam (din adam bnm n kullanımı için olsa gerek) yer
bir plan yapılmış ama biç uygulamaya konulmam ıştır.
alırdı.
Halka açık yapılann cn görkemlileri birinci yüzyılın
sonu ve ikinci yüzyılda yapılmıştır, Gerasa. güneydeki İkiyüz yılı askın bir süre içinde, giderek a run
3,000 kiîîlik. kuzeydeki daha küçük iki tiyatro; kentin gelişmeler sonucu çok büyük boyutlara u l a ^ bu
Í9. C e n a , k e n tpiítií (C. H . K u d in g , 1958) í. A n c n ú t Tapiiiígi/2. K ited n J/3. A o í Theod0ivs/4. H iv r ^ S . Piskopos
Gcnciios Kilisesi / 6. A n d c r K o n m s vc D anújn ¡ 7. V ifú zo YshyiJ 8. A ú z G e o rg io s/9. AazJcr P edos vc PíuIoí
10. Zcus T ip w jg j 1 1 1. Forum / 1 2 . Güney tcrrjpbyioa / 1 3 . Prokopios K iiix s i/1 4 . Pcy^unbeiJcr, HjvjriJer.
ŞchiıJcr Kiiiicsi, !$. PropyUci Kilisesi / 16. H m u in
piskoposluk yıpı topluluğu, bir dizi gözleme yol açır. aym, hekim uizler Kosmıs \-e Damian'a adanan kuzey
Bitijigindcki Anemis T ıpm agı ile y ıp ıh c ık bir kilise (533). Bu kilise de. aralarında daha sonralan
kırtdascınru ise özellikle öğretici o b d k n r. Ç ok genis lustinianos'un generallerinden biri olan T ribün
bir açık avlunun onasmda yer alan upınak her yönden Dagjsthaeos'un da bulunduğu bajka kişilerin de
görülebilmesi amacıyla yaptlm>$u. Hıristiyan yapı katkılanyla, gene Tbeodoros tarafindın yapanlmıs.
topluluğuna gelince, her bir yandan böylesine Gerasa'daki geri kalan kiliselerin tümü bazihkal
sıkısnnlmıs bazilikalan dısandan görmek neredeyse planhdır. Bunlar, yapıldığı yerde eskiden bir havra
olanaksızdı. Bu gözlem Erken Hıristiyan kiliselerinin bulunduğu için olsa gerek Synıgogue Kihsesi denen
çoğunluğu için gcçerlidir. Ashnda burada bazı anıtsallık 530-31 tarihli yapı: 540 yıUınnda Piskopos Anastaslos
denemeleri de gerçekten yapılmısor Can^o’ya açılan tarafindın yaptınlan Azizler Petros ve Paulos Kilisesi;
geni} merdivenlere değiniyorum. Ancak katedrallerin antik bir yapının büyük bir bölüm ünü içinde
apsislerini yönlendirm e geleneği bu çabayı tıfııs banndıran PropyIaca Kihsesi (belki 565 tarihli): son
indimıistir. çünkü dua etmeye gelen kiji basamaklar oUıak da mozaik yer kaplımalan kuyumcu loannes ile
çıkaktan so n n kendim bo) bir duvara bakarken bulur. Saul admda biri urafından bağışlanan Piskopos
İçinde mucize yaralan çeşmesi olan avluya ulaşabilmek Gencsios Kilisesi’dir.
için de bu kişinin katedralin yan duvan boyunca dar bir
Bu kihseler hakkındaki yazıh malzemenin
geçitten yürjm esi gerekir. Avludan bakınca da sadece
incelenmesi, yerel piskoposun Gerasa'da sanaon en
cephenin tnforiuın, üst pcncereler, seviyesine kadarki
önemli koruyucusu haline geldiğini oruya koyar.
bölümünü görebilir, gerisi çevrelerindeki sütun dizisi
Kiliseleri kendi ya da diosesanının olanaklanyla
yüzünden görüse iyice kapahdır. Belki de atriumun
yaptıtan ya da cemaatin zenginlerini böyle davnnmaya
Aziz Theodoros'un yapımından önce bir ban girişi
yönlendiren odur. Hiçbir yerde bir mimar adından söz
vardı ama sözünü etngımiz alamn anıtsal olmaktan
edilmemiştir vc ancak tek bir örnekte denetleyici adı
başka herjeyc benzediği hakkmda her liasılsa bilgi
belirtihnistir, bildiğiniz gibi zaten o da bir din adarmdır.
edinebildik: hayvan dı^kıUnmn atıldığı bir hendek
olarak kullanılırmış, kokusu da oradan geçenlerin Gerasa'da, Hıristiyan Dönemine ait dinsel amaçh
b u ru n b n n ı tıkamadan katlanamayacaklan kadar olmayan sivil yapım etkenlikleri hakkındaki bilgimiz
kötüymüş—yjzıtUn çözümleme biliminin bir Yakın daha da sımrhdır. Sikke buluntulan teme! ılınınca,
Dogu kentinin gerçeklerim örten örtüyü kaldırdığı hippodromun ainncı yüzyıl sonuna kadar kullanılmış
ender bir durum.^ olduğu anlısılır. Surlann içinde kalın 2 dyatronun
kaderi hakkında kazı yapanlann bize söyleyebileceği
Gerasa da zamanla daha baskı kiliseler dc ortaya
hiçbir sey yoktur: ama kentin yanm mil kadar
çıkar. Kcnrin kuzey kısmında, 464-65 yıllanna
kuzeyinde, günüm üzde Birketein denilen yerde
tarihlenen ve Marina adında bir hanıma mal edilen,
havuzun hemen yanında ikinci ya da üçüncü yüzyıla ait
kare içine yerleştirilmiş haç biçimi planlı Peygamberler,
Havariler ve Şehitler Kilisesi. 526 yılında Prokopios daha ufak boyutlu (yaklaşık 1,000 kişilik) başka bir
admda bir din adainımn denetiminde. Piskopos Paulos tip tro y a ait ilginç bir veri ele geçmiştir. Bunda.
ve Deakon Saul’un hayran olarak kentin güneyban M aioumıs’ denilen bir festivahn yasal patronbnn
kösesine kime adandığı bibnmeyen bazilikal planh bir destegmde yapılan kutlama töreninin yaaU olduktu 535
rturtyrium (Prokopios Kilisesi ûlank ımür]. 529-33 yılına ait bir kitabe bulunmuştur. Bu festival Suriye
tarihinde katedrale ait yspı topluluğunun batısına yakm bir kökenliydi ama Roma dünyasında geniş bir yayılım alam
yerde, ortak bir atriumu birlikte kullanan birbiriyle vardı: bir tür tıyatro^ı özg;ü, ömegin mim gibi, sunumlar
bağlantılı üçlü kiliseler. Ortadaki, köselerinde içerildi ve kötü bir üne sahipd bu nedenle de sık sık
eksedralann yer aldığı daire planh kihse (531) Vıftizei imparatorluk yasalanyla yısaklamrdı— göründüğü
Yahya onuruna Thcodoros adında biri taraûndan kadarıyla pek de basardı olunamadan. KonstantinopoUs'te
ısmarlanmıs: adı bilinmeyen bir bani tarafindan de sekizinci yüzyıla kadar varügmı sürdürcbildi.
yaportılan güneydeki kilise: Aziz Georgjosa adanmış, G ensa ile ilgili yaptığım gözlemler Efes,
kemer dizilennin sütunlar yerine payelerle taşındığı Bergama, Milet ve Sard gibi baa Anadolu’nun klasik
bazilikıl planh bir yapı; plan tipi Aziz Georgios'unki ile kentleri için de, m u a d s m unandis, gcçerlidir. Got

n
21. Gcnsa, iiMcdnl yspt ^ v h u . ÇcftncJj A \iu , güncy~ ►
dofiuy-3 dognt

20. G crja, kjtednJ p p j grubu, zemin piitu


(C. H . K ncling, m ü )
51
C c r j x j , k a t c d r j} . Ç c f t t i d ı A i l t i . ) v i m U 'n c i n J u t J i n i u

M
akınlan sırasında, yani üçüncü yüzyılda bu kentlerin
birçoğu surlarla desteklenmiş ve ciddi bir zarara
uğramadan da yedinci yiizyılm ba;ına kadar ayaku
kalabilmiştir. Tapınaklar, taşlan yapı malzemesi obrak
kullam bn ta; ocaklarına dönü$tiirülmü;; kiliseler
yaptınlnuş; g>ntınasiuın ve bouleuterium benzeti yapılar
terk edilmiş ama halka açık hamamlar vc tiyatrobr
korunmuştur. Perakende satışlar agoradan émbolos
denilen sütun dizili caddeye taşınnu}, bazı yerlerde dc.
Efes'teki Arcadiane gibi, salt bu amaca yönelik genis
bulvarlar yapünlmısör. Kilise yoksul evleri, hanbr ve
hastaneler yapılmasma ön-ayak olduğundan, bağı;
yapma konusunda halka yönelik hizmetlerde bir
patbmadan löz edilebilir. Diğer bir deyişle, dokusu
yavaj yavaş değişir ama kent yajamı Anadolu'da ycdinci
yüzyıhn ilk çeyreğindeki Pers aktnlan nedeniyle oruya
çıkan büyük yıkıma kadar gene dc sürer. Bu obyı
izleyen yıllarda kentlerin çoğunluğu terk edilir ve
yerlerini dag tepelerine kurulu kaleler ahr; ayakta
kalabilen ender kentler arasında Efes ve İzmir vardır,
ama önceki bo)'utlan ile karjtbstınldıklannda çok
küçüldükler görülür. ,
ikinci grubum uzu yani Bizans D önem i'nde
kurulmuş kentleri, arastınbbilmis birkaç örnek temsil
eder. Ancak bu kentlerin tümü de kısa ömürlüdür,
yakbsık bir yüzyıl kadar. En aynntıL arastınbbilincn
kent belki de Yugosbvya'daki. hem en herkes 2J. Gmsa. PeygtmbeHer, Hivtriler. Şchiâcr Kilisesi,
uraândan Prima lusciniana* obrak tanımbnan Cariçin zemin pİinı (C. H. Kneling. 1938)
Grad'dır. Burası, doğduğu yeri onurlandırmayı
amaçlayan İmparator lustinianos'un yapay bir
yaratısıdır. KazUar, kentin surbrb çevrili, uzunlamasına
pbnL ve oldukça uûk boyutbrda (uzunluk 550 yarda,
ortalama genişlik en çok 109 yırda), ashnda 440 >’arda
uzunluk ve 109 yarda’yı aşan gcnişlikıeki Qal'at Saman
manastır yapı topluluğundan biraz daha büyük boyudu
olduğunu ortaya koyar. Piskoposluk katedrali ve sarayı
tüm akropolisi kaplar— lustiniana Prima, lUyricum
başpiskoposluk makamı yapdmıştır. Kendisinden çok
daha kısa bir e/ecurrunus'un kestiği, sütunlu uzun bir
can/o aşağı kenti boydan boya geçer. İkisinin
kesiştikleri yerde, Gerasa'daki gibi ticaret merkezi obn
daire pbntı bir piazza yer ahr. Cordo'un doğusunda
dön, baasında bir kilise bulunm uştur bu yapdar kent
arazisinin büyük bir bölümünü arabnnda paylaşmış
gibidir. Bunlardan başka tammlanabilen tek büyük 24. Geıau. Vıfazci Yıhy», A a z Ceorpos ve Azizler
boyudu halka açık yapı bir hamamdır. Suyun, oniki Kostrus vt Dımiin, zemin phnt (C. H. Kneling, 1938)

33
^ 25. C ın ç ın C n d . k e m p lim ( D . M ın o - Z ıa , 1968)

milden <bha uzaktan bir nı kemeri ile getirildiği


anlajüır. MerarUk surlann diamda yer Sır. Kısacası,
burada dinsel yapılann baskımna ugranu; antik bir kem
ile karsı kaısıyayızdır. Edence yerleri eksiktir ama bu
yerler hiçbir zanun çoğunluğu kırsal kesimden gelen
ve yasamımn büyük bölümünü surlann dıjmda f^ ire n
halkın isteklcn arasmda yer almamı; olmalıdır.
Haklınnda bir jeyler bildiğimiz digcr Bizans
kentleri dc vaı oluslannı olağandışı koşullara borçludurlar.
Suriye çölündeki Rusaâ (Ser|popolis)' Fuat üzerinde
Paimyra ve Soura atasında kervanlarm konakbdıgı bir
yerken. Aziz Scrgios'un çok ünlü mezannı banndırmaya
bajladıkun sonra öncelikli bir haç ycıi olarak
dcgedcndinlmistir. Kalen ayakta kalabilmiş olan (^öıkcmli
suılan vc sumçIan yaptıran lusanianos taraûndan kent
haline getirilmiştir. SuılarU korunan alın yaklaşık 600’e
440 yarda boyutlannda eşkenar olmayan bir
dikdörtgendir, burada alanın büyük bir bölümünün
kiliselerle doldurulmuş olması insana Caıiçin Grad'da
olduğundan daha az sasırtıa gelir. Kazıyı yürütenler surlar
vc dinsel yapılara daha fâzla dikkat haıcadıklan için, kentin
sokak düzenlemesinin çok az bir bötümü ortaya
çıkaiülabilmistir.
Dara vc Zcnobia bir zamanlann sıkı korutun sııut 26. R u sa fi. k e m p lin i ( W . K ım ıp p , 1968)
yeılesinılcridir. tOci imparator Anastasios tanfindan 507
yılmda kurulmuş, lustinianos taıafindan güçlendirilmiştir.
Nc yazık ki bu kent arkeolojik arasnrtnalara konu Fırat N ehri'ndeb boğazlardan bilini koruyan
edilmemiştir ama önemli miktarda kalma halen ayaktadır. Zenobia (Halabiye) kenti, Palmyra Kraliçesi Zcnobia
Zeminin dogasıtu uyum sağladığı için plam düzensizdir, uıafindan kurulduğuna göte tümüyle bir Bizans eseri
kuzeyden güneye 1,100, doğudan batrya 820 yanla sayılmaz.' Ama lustinianos kenti büyütm üştür vc
boyutlanndadır.* Yapım için gerekli taslar yerel olarak surlann içinde kalan bütün yapıbr sanki Bizans
sagjanmısnr. Kentin baasmdaki yüzeyleri basamak Döncmi'ne aitmiş gjbi görünür. Bir üçgene benzeyen
basamak kesilmiş gcnis cas ocaklan günümüze kadar surlarla çevrili alan çok geni; değildir (doğudan batıya
gelcbümiscr. Ta; çıkartma i ^ m i bittikten sonra ocaklaı 550 yatda vc nehir boyunca 440 yatda) ama
gömü yen olarak kuUanılmısor. Dara'daki kabanlar lustinianos'un m e th in ik c B û n m ustalıklan biı kez daha
lustinianos dönemi m ühendisli^nin yetenckIctilU hayranlığımızı uyandıru. Saldınya uğraması neredeyse
katutlar. SuHar çok sağlamdır ve du((u urallan hendekle olanaksız içkaleye çıkan son derece sağlam duvarbnn
çevtilidir. Kentin içinden geçen nehıin üzeriiK, daha içinde yer abn, üç katlı, tas ve tugia ile örülmü;,
önce de değindiğimiz gibi, bit baraj yapılmıştır, nehrin tonozb örtülü nöbetçi kulesi ya da pracıonıun'un bazı
sulan, bir zamanlar demir patmaldıklı olan bir dizi kemerli bölümlerine ondört yüzyıl adeu hiç dokunmadan
açıklıktan geçerek savunnub kente girip-çıkmıs olmalıdır. geçmi) gibidir. loannes vc Isidoros tarafindan dahicc
Günümüzde kent içindeki en dikkat çeken özellik çok yapılmış dalgakıran için aynı sey söylenemez; çünkü
büyük boyudu sarnıçlardır; bir kilisenin kalıntılan da büyük bir bölümü Fırat'ın sularına kapılıp gitmiştir.
halen ayaktadır. İmparator Anastasios'un buraya *iki halk C ı r d o ve d e c a m e n u s ’u n dik açıbtIa kesiştiği ve
hamaiTu. kiliseler, sütunlu caddeler, ımsır depolan ve su dikdörtgen bir forumu obn cadde planlaması kentin
sarmçlan* yaptınagı söylenir. konumunun elverdiği ölçüde düzenlidir Halka açık

35
2 7 . k u z e y kà p i


A*».Diri. ,<jm;ç/ar

29. Dan, kent suru, kuzey bölüm,


:rmjf!in kente prifini jiöitercn
>rr
.lO .Z i-n o b u (lU M y c ). kent (F. 5 jrrr i r E. H crtí'M . n i l . , r / UalVriy. I9SI). I D o ß , k,l,M.-/3. A (n u m /
3. ¡h n k ih sc / 4. F orum /5. HjJk H iiia m ljn / 6. PıİMStıı

M
31.Zenobia (HjJibiye).güneyvdogrvprnc/göriinüm
y.ıpılar içinde cıı az iki kilise vc liir hıııuııı vardır. Böylece K onstantinos'un kent merkezi
Yapım [ckniklcnnin sağlamlığı Zenobia’nıu askeri Sevcrus'unkinin üzennc yericştm im ıj olur:
kişiliği ile çok u>-uınludur. hippodrorna, saraya vc Zeuksıppos ham am bnna ek
Biraz önce tanıtugıtnız U luns kentleri eskiçağ ya olarak, çevrelerine halka açık başka birçok yapı daha
da m odem dönem ölçütlerine göre oldukça küçüktür. doluşur, öm egin Senato Binası (çünkü Augustus
En büyükleri O a n (çapı cn geniş yerde 1,100 yarda) toplantıları giderek simgesel nitelik kazansa da,
birincil stratejik öneme sahip kabul edilen vc çağdaşı Konsuntinopolis'in kendine ait bir Senato'su olması
kaynaklarda 'çok büyük' denilen bir kenttir. Bu da gerekliydi), çeşitli sivil işlevlerde kulbnıbn büyük bir
K onstantinopolis'in kendine özgü durum unu rcvaklı bazilika ile Konstantinos'u izleyen II. Konstantios
dcgcrlenditcbilmenıiz için bize ilginç bir kanılajcınna tarafindan yapnnlan ve 360 yıLnda kutsanan A^-asofya'nın
ölçütü sağlar.' ilk katedrali.

330 yılında kuruluşu törenlerle kutlanan Bu merkezden, ya da ganglion'dan. Regia ya da


K onstantinos'un kentinden neredeyse günüm üze Mcsc denilen geniş sütunlu bir cadde, batıya doğru
hiçbir sey gelememiştir ama biz gene dc bu kent devam eder, ortasında somaki uşı bir sütunun taşıdığı
hakkında yaklaşık bir fikir uhibi olabiliriz. Dediğim Apollo-Helios’un heykeli bulunan oval bir foruma
gibi, dc novo bir yaratıcılık örneği değildir, neredeyse açılırdı. Bu sütun, üzerindeki heykel olmaksızın
kuruluşu l.Ö . yedinci yuzyıh kadar giden eski bir günüm üze kadar gelebilm iştir, kaidesi T ü rk taş
kentin genişletilmesi ve son olarak da Septimius işçiliğinde yapılmış bezem elerle kaplıdır, gövdesi
Sevcrus taraijııdan j-cnidcn yaptınlnusı ile oluşmuştur. kararmış vc çatlam ıştır, başlığı da günüm üze
Bu yeni başkentin düzeninin büyük bir bölüm ünü gelcnıemiştir. Mese bacı^-a, I. Theodosios dönem inde
hippodroınu, Zcuksippos hamamları, agorası ile yaptırılan Forum T auri’ye doğru devam eder.
Sevcrus'un kenti belirlemiştir. Sırf yeteri kadar geniş bir Forum un merkez noktasını, Rom a'daki Trajan ve
'cglence merkezi* elde etm ek için değil, aynı zamanda M arkus A urelius'unkiler örnek alınarak yapılan,
imparatorluk törenlerinin merkezi olması için de süslemeleri sarmal obrak düzenlenmiş anıtsal bir sütun
hippodrom un boyu neredeyse 550 yardaya kadar belirler. Forum T au ri’dcki bir digcr ögc dc.
uzaıılmıştu. Biçimi ianıamcn gclenekleıe uygundut: gövdelerinde daUan budanımş agaçbrdaki gibi 'gözleri'
bir firkete biçiminde yerleştirilmiş oturma sıralan, olan dörtlü sütun gruplanmn uşıdıgı bir zafer takıdır.
arenayı a)iran, hc>'kel ve dıkilitaşbr taşıyan alçak bir Daha da batıya doğru devam edildiğinde,
duvar (.spinı), ve güneydoğu kanadın onasında K onstantinos’un o g u lb n n ın gruplar halinde
imparatorluk balkonu (Jcjdıisııu). Zam an içinde kabartmalarını taşıyan— T etrarch dedikleri,
eklendler ve genişletmeler yapılarak onbirinci yüzyıla günüm üzde Venedik San Marko M eydanı’nda olan"—
kadar Büyük ya da Kutsal Saray adıyla imparatorluk iki somaki taşı sucunla süslenmiş PhibdcIphion denilen
yaşam yeri obrak korunan imparatorluk sarayını bir meydana vanbr. Phibdelphion'da Mese ikiye
Konstantinos hippodrom un hemen yanına ve aynhr, bir kolu kuzeybatı yönüne, K onsununos ve
kıdjisnıa'yli baglauuh yapurtmıştır. Burası kent içinde onu izleyenlerin göm üldükleri Kutsal Havariler
bir kenttir, neredeyse Rusafâ ile aym büyüklükte bir Kitisesi’ne doğru uzanır, diğeri banya. Forum Bovis vc
alanı kaplar: 409 yılına ait bir yaşa, imparatorluk Fom m Arkadii’ye ubşır. ikinci kolun da. onsckizinci
gücünün halka açık olmayan yerleri genişletme lıaklu yüzyıb kadar ayakta kalabilen vc kaidesi halen kom nan
olduğunu öne sürer (nam imperio ııu ı^ a ib univcnis sarmal süslemeli bir zafer sütunu vardır.
secn u delfcncur).' K oıutantinos'un sarayının ÖzcUc, dördüncü yüzyıl Konsuntm opolis’inin
Diokletian’m Spabto'daki sarayı ile bazı oruk özelliklere görüntüsü boyleydi. Alışılmış fonnüUere uydurubrak
sahip olnusı m üm kündür anu gerçek biçimi kesin acelcylc yapıbn kent. Roma ile yanşan vc mümkünse
obrak biUnnıez. Hemeysc. saray tek bir yapı olarak değil onunkilerden daha büyük ve gösterişli 'prestij* anıtlın
dc, galen katbnyb birbirlerine bagbnan ve bahçelerle ile doldurulm uştu. Yakın D ogu’nun çeşitli
aynlan salonbr, küçük köşkler vc kiliseler topluluğu kentlerinden ganinıct obrak getirilnıiş yüzlerce heykel
obrak göz önüne getirilmelidir.'' yeni kentin >'apay görkemini bir kez daha arttınyordu.

*0
J 2 . O tta ç2^ d » K o n s tin ú n o p o íit, k e n t pİatu. î . B lı k h f m i i M ery x n u n a M /2 . B lakh em ai S â n y : / 3 . T defu rS arayı/
4 . K a tiy f C a m it/S . C haıisian K aptsâ/6. K a n f ^ m ıü k S a tm a / 7. Á e ú o s S a r m a / 8 . H a z n t i M e r y e m Panun akan stos/
9. A ip a r S a r r u a / JO. A a z R o m a n o s K a p ı n / I I . A a z M o k io s S arm et/ ¡ 2 . A z iz A n dreas C r ís a / Í 3 . H a zred M e r y e m
P e tib le p r o s /14. A z iz le r K o r p o s v t P a p y io s /15. A z iz io a n n es S t\« iio i/ ¡ 6 . A la n K a p ı / 17. L ips M a ı u s a n / 18. Forum
A r k a d i i / 19. K u tsal H avariler K ilis e a /2 0 . M ardan S ü tu n u /2 1 . F orum B o v i s / 2 2 . H a ire d İsa P a n rep o p te^ 2 3 . H azreti
İsa P a n to k ra to r/2 4 . im p a ra to r Valens su k f m e r i/ 2 5 . A z iz P a iy e u k to s /2 6 . K ilise C a m ii/2 7 . K alenderhan e C a m ii/
2 8 . P b ila d d p h io n /2 9 . M y r d a io n /3 0 . T e tr a p y io n /3 i. F orum T a u r i/3 2 . A ra p C a m ii/3 3 . K on stan tin F o ru m u /
3 4 . A z iz le r S ergios ve B a k e h o ^ 3 5 . B in b ir D ir d c S a r m a / 3 6 . A z it e E u p h em ia / 3 7 . H ip p o d r o m /3 8 . B u k o leo r^
3 9 . B a á lic ^ 40. M ilio n /4 I . H azreti M ery em K h J k e p n t d ^ 42. A ya l â n i/ 43. M anganab A z iz C eo tg io s/ 44. Ayasofya/
45. A u p i s a i o o / 46. S eaaroB in a s /47. K h a lk e/48. Z e t ı k a ^ o s H am an^an /49. Im paratodıA Sarayı/50. N e a Fiddeda
(jiucjSiir riimtoi p.<zix( -ç/ ) im u /x M in 'iifodoiiiturKuayi f f
J7, KonstananopoJis.AHcidios Sütunu (geç 17. yOxytJ
çjanıi), Biblİ0theque N ja o n jlc. Paris

34. KottstJnünopolis, porphyr sütun (çiam 1574 amhii),


Tnnj(}‘ CoUcge Kiap/ığt, Czmbndgc. Ingiltere
35. KonsUnunopoUs, porphyr sütunun 1957 y ü m d ^ i
durumu

36. Konst2nQnopoiis. /. Theodosios Zafer Tiki'nm


ksJsntıIan
JS. Konstiimnopolis. M jm jıı .Sütunu

Konstantinos'un özellikle Hıristiyan bir başkent


yataınıak anucında olduğu çok sık tekrarlanır aııu ben
buna pek az kanıt bulabilirim. Tam aksine,
imparatorluk Roma'sının laklit edildiği her adımda
belirgindir vc Konstantiııos’a tam bir güvenle mal
edilebilen kiliselerin sayısı da fevkalade azdır: Aya Inni,
Kutsal Havariler, belki Aziz Akakios. Konstantinos'un
koruyucu tanrısı Apollo-Hclios'un heykeli forumu
uçlandıran cn sayıcın anıtıır. Ayrıca, antik
Dyzantion'un Hıristiyanlık’la hiçbir bagbnıısı yoktur,
bu nedenle de başkent olarak seçimi dinsel
zorunlulukbnn dürtüsüyle açıklanamaz.
Konstanunopotis'in kentsel getişinii çok hızlı
gerçekleşti, öyle lû kuruluşundan birkaç onyıl sonn
halkın yaşadığı yerler surbnıı dışına uşü. II. Theodosios,
kentlileri barbar saldınlanndaıı koruyabilmek için, 413
yılında tamamlanan daha ^ n iş bir dizi sur duvan daha
yaptınu. Du kez, korunan alanm gerektiği kadar büyük
olduğu kanıtlandı; ^■cdüııci yüzyılda Blakhcnui’deki çok
kutsal sayılan Meryemana Kilisen"ni korumak için
eklenen küçük bir uzantı dışında surlann bir daha
gcmşletilmcsinc geıcksininı daj-ulmadı. Theodosios'un
surUn halen ayakudır ve unlayacağımız öğelerden
oluşur; kent tanfi alçak bir korkuluk duvan ile korunan,
65 ayak genişlikte bir hendek; ondan sonn 46 a>’ak
genişlikte bir dış yol; sonra kuleli, 29 '¡: ayak
yükseklikteki dış duvar, sonn 65 ajuk genişlikte bir iç
yol; vc cn sonunda da dıştan 36 ay.ık yükseklikte, 16 ’/2
ayak kalınlıkla, kaıc vc çokgen kuleleri yoldan yaklaşık 75
ayak yüksekliğe ulaşan, ana duvar. Bu amtsal koruma
sistemi yaklaşık dört millik bir yay gjbi Haliç'ten
M arm an Dcnizi'nc kadar uzanır. M arm an urafindaki
ucunda, kocaman, mermer kule biçiminde ayaklan vc
üçlü kemer dizisi ohn Alun Kapı, kıyı boyunca uzanan .
ana caddeden törensel girişi sagbr.”
425 yıUannda, Konstantinopolis hakkında kısa
bir istatistik bilgi derlenmiştir." Kısalığına karşın bu
belge çok degerhdir çünkü kentin bölündüğü ondön
bölgenin— Roma gibi— lierbirinin özcUikierini sınlar
vc bizlere bazı toplam sayıbr verir 5 impantorluk
sanyı, 14 kilise, 8 halk hamajm, 2 bazilika, 4 forum,
2 tiyatro, 4 lima», 4 sarnıç. 322 cadde. 4.388 domus
(yani gerçek özel yaşam yerleri), 52 sütun dizisi ve 153
özel hanuın. izleyen yüzyıllarda kiliselerin sayısı
inanılmaz bir oranda artar. Duna karşın. Ortaçağ
Konstantiııopolis'inc ait bir hariuyı incelemeye
kalkışsak su gerçek bizi hayrcıe düşürecektir: kent en otank, bu kcnder gözlemlediğimiz dönemde belirgin
geniş sınırlanna 413 yılında erişmekle kalmamış, halka bir şekilde küçülmüyorlarsa da gelişmiyor, üstelik de
açık kullanım birimlerinin belli başlı eserlerinin ulaşabilecekleri en varbklı dönemlerini çoktan geride
çoğunluğu da Erken Hıristiyan Döneminde bırakmış gibi görünüyorlar. Uçüncüsü, dördüncü
yaptınimıştır. Bu yapılara, İmparator Valens'in su yüzyılda kent yasam biçiminde de birdenbire oraya
kemeri, çok büyük boyutlu üç açık sarnıç (Aetios. çıkan bir değişim saptanmıyor, aksine yavaş ilerleyen
Aspar ve Aziz Mokios) ile en büyükleri Philokscnos bir gelişmeye tım k olunuyor. En belirgin gösterge
Sarnıcı vc Cistema Basilicası’nın (her ikisi de dinin değişmesidir ama bu da bir gecede olup
lustinianos döneminden) da aralarında bulunduğu bitmemiştir. Çok tanrılı dinlere olan inancın baskı
kapalı sarnıçların çoğu dahildir. Aynı durum aluna alınabilmesi yaklaşık iki yüzyıl, Konstantinos'un
meydanlardaki onursal sütunlar ve anıtlar için de tuscinianos'a kadar sürer. İmparator I. Thcodosiot'un
gcçerlidir: hiçbiri ainncı yüzyıldan daha geçe bütün çok unnlı dinlere aic külderi yasaklayan 392
urihlenemcz. tarihli yasası tapınaklann hepsinin hemen kapatılması
Yukarıda anlaalanlardan bazı sonuçlar gibi bir sonuç getirmemiştir, apkı II. Theodosios'un
çıkarılabilir, ilk olarak, Konsuntinopolis'in ve az tüm tapınaklann uhrip edilmesi için 435 yılında
sayıdaki, ufak boyutlu yeni Bizans kurulusunun çıkarttığı yasaya her yerde uyulmadığı gibi. Bazı
kendilerine özgü durumlan bir yana bırakılacak oluru . tapınaklar yıkıhrken diğerleri sadece terk edilir.
imparatorluğun kırul nüfusunun büyük çoğunluğunun Buralann kötü ruhlann yaşadıklan yerler olduğuna
andk kenüerde yasama>-a devam ettiği sö)4enebilir. ikinci inanan Hıristiyanlar, dua etmek için yapacaklan dinsel

JP. Konsananopolis, kent


stıHın (F. Knschen,
yeniden cınlındımu)

i5
-Ul. K o m tíl iti iio p o l ii. II. T h c o ito íio s S u H in
4 Í . K o tis u n d n o p o iJ s , A J ttn K a p t

İ7
hale gelmesidir. Bunlan. hem yapı malzemeli hem dc
süslemeli öğeleri için birer Us ocağı gibi kuUannu
isteğine güçlükle karşı konulabilir. Bu eylemi
yasaklayan (tapınaklar dışında) bazı imparatorluk
makamlan da giderek yaygınlaşan karşı koymabra
katlaıınuk zorunda kabr. zaten devşirme malzemenin
dördüncü yüzyıldan başlayarak yaygın biçimde
kullanıldığı hakkında bol miktarda arkeolojik kamı
bulunmuştur. Ben bu olayın Bizans mimarisini
yetcrincc algıbyabilmek için çok önemli bir gösterge
olduğuna inanıyorum. Yeniden kullantbcaklan
yapılarda, gereksinimlere göre biçimlcnmcyip de,
deyim yerindeyse sadece ’yerleştirilmeleri' devşirme
malzemenin dogasındandır. Diyelim kı bir Hıristiyan
bazilikası için oniki sütun gövdesi ve oniki de başlık
gereklidir, bu amacı yönelik oniki benzer parça
bulııuk koby değildir ve sütun gövdelerinin iârklı
mermerden vc farklı kalınkkta olması, başlıkbrda da
değişik motiOer bulunması obsıhgı çok yüksektir.
42. K onainan o p o L ı. ImpırMor V ılcm S u K entcn İstemeden, bir kolaylık olarak başlamış gibi görünen bu
durum giderek düzensizliğe karşı hoşgörüyü yaratmış,
bu da bir estetik ilke obrak benimsenmiştir. Daha
erken değilse bile altıncı yüzyıb gelindiğinde. Sina
m dunlın kirlcıımemis topnklar üzerinde kumuyı
Dagı Kathcrina Bazilikası'nda olduğu gjbi başlıklar
seçmişlerdir. Ancak aloncı hata yedinci yüzyılı doğru.
devşirme etkinliklere dc01, özel obrak bu amaçb
Aüm. R.OIIU vc diğer yerlerdeki çok unnlı dinlere ait
yapıhnış bile olular, bir düzen içinde farkh tiplerin
upınıklır kiliseye dönüştürülmeye bışUnır."
birlikte kullanılması doğal sayılmıştır. Ancak bu
Digcr yavaş gelişen değişimler dimel etmenlere gösterge. Etken Hınstiyan Dönemi Konstantinopolis'!
bagb değildir. Dükkînlann agoradan sokaklardaki üstü için geçerli değildir, çünkü eskiçağ kenti küçük bir
önülü, önü sütunlu açık yerlere uşmdıgını, böylece dc yerleşimdir oysa dördüncü yüzyıldan altıncı yüzyıla
Dogu etkili pazar şenusına yaklaşılmış olduğunu daha kadar gerçekleşdrilen yapım etkinliği çok yoğundur;
önce gömıüştük. Kentin kendi kendini yönetimindeki bir de, yakınbnnda kolay ubşıbbilen antik kent
güç değişimi bouleuterium gibi yapılara artık kalıntıbnnın bulunnudıgı yeni kentlerde de devşirme
gereksinim duyulmaması anlanuna gelmiştir. Eğlence malzeme kullanılamadığına dikkat çekilmelidir.
ve spor abnmda da gynuıasium ve sladium'lann modası Sonraki şayialarda devşirme malzeme konusuna
gcçmişur. Sudium. Erken Bizans Döneminin biç dönmek için sık sık fırsanmız obcakar.
kuşkusuz en sevilen aııu hıppodromu olan büyük
kentler dışındı yapılamayan sporu, araba yanşlannda
kullanılmak için çok küçüktür. Tiyatrolar, elbette
trajedi ya da komediler için değil ama nüm, pandomim
göstenleh ve halka açık toplantılann yapıldıklan yerler
olarak kullanılmaya devam etmiştir. Buralardaki
kargaşanın sıklığı, gösterilerin ahlak kurallanna
aykınlıgı ve kilisenin hoşnutsuzluğu giderek
tiyatrolann terk edilmelerine neden oUnuştur.
Bu başkabşımın goriinür sonucu, birçok kentte
bazı halka açık en büyük vc cn süslü ppılann gereksiz


Dördüncü Bölüm ERKEN BİZANS DİNÎ iMİMARlSİ

Konsranrinos’un yönetim i (307-37) genelde programı giderek sayılan azalan meslek adamlarının
Dizans cahhinin b a ^ n g ıc ı olarak düfünülür, birçok sırana çok agır bir yük bindirm i; olmaLdır. Tarihçi
yönden de bu gorüjıc haklılık pjyj vardır; ancak bu Zosimos Konstantinos'un yeni başkentine yaptırtagı
döneni sanat ya da mimaride bir dönüm noktası olank yapılann birçoğunun çok geçmeden yıkıldığını yazar*.
degcrlendihlmemelidir. Hjrisciyanlık'm (henüz yaygın D ogu eyaletlerindeki K onstandnos m im arisinin
değilse de) devletin öncelikli dini olarak benimsenmesi neredeyse tüm ünün günüm üze gelememi; olması bu
vc Konstandnopolis kentimn kurulması Konstantinos ele;tiriye malzeme sağlar.
döneminin iki önemli balansıdır. Asbnda her iki olay da Hıristiyan bir mimari nasıl yaratıldı? Kilise tarihçisi
inanılmaz değerde olduklan halde. Önceleri hiçbirinin Eusebios üçüncü yüzyıhn sonlanna doğru yani 303
sanat üzerinde hemen görünen bir etkisi olmamıştır. yılmdaki büyük kıyımdan önce Hıristiyanlar'a kar;ı
Ö lüm den sonra da >'aMma inanan bir din olan gösterilen hoşgörü ortamında 'Hıristiyanlar eski yapıbn
Huistiyanlık'm kendine özgji bir sanat gelenegi yoktur, Ue yetinmeyerek bütün kentlerde yerden biter p b i çok
sanata karsı duyarsız h a tu düşm anca yaklaşır. büyük boyutlu kiliseler yapardılaı' sözleriyle bize çok
Konstantinos'un Hıristiyan o ln u a demek, o dönem de değerli ipuçlan verir’. Eusebios bir görgü um gıdır ve
hangi form üller geçetliyse onlar kullanılarak 'halka tanıklığı kuşku götürmez, hiç değilse Suriye ve Filistin
dönük' b ir Hıristiyan u n a u yaratılması gerektiği için. Bu 'büyük boyutlu' kiliseler dördüncü yüzyıl
anlatruna gelir. Bu sam an kendi kinıligine kavtı^ması yapılarına model olu;turm u;lar mıdır acaba? 314 ve 317
yaklıjık bir yüzyıl, zevklerde bir fırklıhgın ortaya arası bir zamanda yapılmı; olan T^tc Katedrali'ni bize
çıkması daha da uzun zaman, neredeyse 500 yılına kadar gene Euscbios umar*. Anlaum biçimi nc yazık ki çok
sürer. Ama kendine özgü bir Hıristiyan sanaa ocuya süslüdür ama bize katedralin, sütun dizili atriumu ve üç
çıkaktan sonra da çok geni; bir bölgeye vc çok uzun bir neHi bir dua yeri olan, ah;ap çatılı, çab üstü
süreye dağılm anın keyfini ya$ar. Aynı sözler pencereleriyle aydınlanın b ir bazilika (bugün
KonstantinopoUs için de gcçerlidir. Bildiğimiz kadarıyla kullandıgıınız anlamda) olduğunu söyler. Rahipler için
antik Byzantion kenti saıutj ile anılmaz. Ancak, bir oturacak yerlerin varlığı ve bcma Ue nef arasındaki
önceki bölümde de gördügümüz gibi, kentin birdenbire bölüntü verdiği ek bilgiler arasındadır. Yapı
bir imparatorluk başkentine dönüsm ed, gene! m im an topluluğunun tüm ü de bir duvar ile çevrilidir. 314-317
formüllerin olduğu gibi alınıp üst üste yerlejarilerck yıllannda D ogu'yu Konstantinos d e ^ Licinius yönetir,
uygulanrnalınnı gerektirm i;, kentin Sirm ium ya da katedralinin planlanmn Tyre piskoposuna Rom a’dan
Nikomedia gibi diğer Tetrarch dönemi bışkenderine özel bir kurye ile gönderilmesini çok zayıf bir olasıhk
benzemesine neden olmuştur. Ama Konstantinopolis görüyonım . Sanınm piskopos 303 yıhndan önce
im paratorluk bajkenci olmayı sürdürdüğü için de buralarda Hıristiyanlar tarafından benim senm iş
yüzyıllar boyunca kendi coğrafyasında g e li^ n saıutsal formülleri izlemi; olmalıdır.
akımlara, daha genel bir deyişle. Dogu etkilerine kor;ı Yeni olmayın bu öneri hiçbir fiziksel kalına ile
öncelikli yerini koruyabilmi;tir. kanıtlanam az, aynca Hıristiyan bazilikasımn Aziz
'M üm kün olduğu kidbr çok sayıda mimara ihtiyaç loannes Latcran'm kurulduğu tarih olank kabul edilen
var; am> hiç kimse bulunamadığına göre. Siz Sa>nn 313 yılında Rom a'da doğduğu genel görüsüne de ten
Yönetici, Afrika bölgesinde onsekiz ya$Lınndakj serbest dü;er. N e olursa olsun, Hıristiyan bazilikasınm,
sanattan hojbnan genç erkekleri bu konuda çalıpnaya R om a’da— pazaryeri, nuhkcm e salonu. bulu;m a ve
özendirmelisiniz.' Konstantinos'un 334 yılında Kanaca tören yerleri, kabul salonlan— özetle, çok tanniı dinlere
praetorian prefect’ine gönderdiği bir em irde böyle inananlann ibadet yerleri diandaki büyük kalabalıklann
denilir'. M im ar eksikliği özellikle Afrika’da ciddi .toplanmasım gerektiren bütün sivil amaçbr için yaypn
boyutlarda olabilir, ama imparatorluğun birçok yerinde olarak kulb n ıb n bir yapı cipinden uyariandıgı şüphe
de benzer bir durum un söz konusu olduğunu dünim nek götürmez'. Bu 'sivi! bazilikaların, genelde dikdörtgen
akla uygundur çünkü ustalık gelenegi üçüncü yüzyılın olm alan, hem en hem en hepsinin ahşap ç a b b rb
bitip (ükecımek bilmeyen sorunJan yüzünden derinden örtülmesi ve bir uçbnnda yargıçbnn makamı obrak
etkilem ni;, üstelik K onstantinos'un hırsh yapım kuUaıubbilecek bir yerin bulunması dı;mda beliıgin
•ij. M u ıu cıp u tm Tropacıırn 'rrjıjttı (A d m ıd iit) a vil
b tz ilik jL ( 4 . n i ı y ı l )

ortak bir l>Kİı«i yoktur. Konsıanıinos'] dognıdan


bıglancısı uptınıbitetı, konınıbıImi$ tek örnek Trirr
Bızılikjsı (305 ile 312 yıllan ırasında yıptınbıt) yınm
dıirc bir ıpusle umıUnııı etkileyici, tek neflt bir yapıdır
vc imparatorun kabul salonu olarak kulUnılınıstır
Hırisrlyanbr'ın, bir nir loplanu yeri oUrak kullanılan,
çok tanniı inancı hiçbir yönden çaBnsamuyan, belki
sadece devlen akla getiren bir yapı tipini benimsemeleri
oldukça anlaşılır bir durumdur. Yahudilcr ve Micrat
mezhebi üyeleri gibi digcr dinsel gruplar da benzer bir
yol izlemişlerdir.
Dördüncü yüzyıldan altıncı yüzyılın sonuna kadar
bazilika, hem Dogu'da hem Batı'da cemaat, piskoposluk
hatta manastır kiliselerinin temel plan tipini
oluşturmuştur. AynntıL tartışmak istemediğim çok
sayıda çeşitlemelere olanak sağlamıştır: genellikle
sütunlarda aynlan üç ya da bes ncfı olabilir; tam ijlcvi
kesinlik kazaıunumıs bir transcpt buna eklencbihr, ya
galerisi ya da çatı üstü pcnccreli duvarlan bulunabilir;
apsis genelde dışa caskın olabilir ama Suriye ve
Dogu’dakj diğer yerlerde olduğu gibi düz bir du\-ar
içinde dc yer alabilir. Bu özellikleri sıralamak yerine bazı
somut örnekleri gözden geçirmek daha yararb olacaktır.
Konstantinopolis’tckı loannes Studios Manasur
Kıliscsı'nı 450) hastcntrc İflml K|yılA^ npinin '
lemsiJcisi olarak ele aüâltiliriz) Günümüzde soylu bir
harabedir ama gene dc özgün niteUklerinin birçoğu
zorluk çekilmeden göz önüne getirilebilir.
önünde, kuzey duvan halen ayaku olan, büytfk o İjs i İ iIilU
sütunlu, kat« bir atrium yer ahrdı. b ugünkü naıAeks
aslında atıiunıun dogu kanadıydı. Açık bir mekandı, o ru
binm i nefis akantus yapraklı baslıklar ve silmeli,
kabannıalı frizli bir baştaban uşıyan dört sütunla
bölünmüştü. Kilisenin içi neredeyse kare planlıydı (apsii
hanç 82 ayak uzunluk. 79 ayak gcıüşlik). O rU nef yan
ııcfleıden. üzerlerinde gene düz birer silmeli. kabartmaL
&İZİİ basuban taşıyan^ akantııs yapraklITaşlıldan olan iki
sıra yedişer verd a n tît m ermer sütunla aygjudı
(günümüze sâHece kuzey sıra gelebilmiştir). Özgün
hahndç._0eflcrin_ve_nanlıck5İn üıerindc, dıştan bir
merdiven ya da rampa ile çıkılan bir Kalen m tı vardı."
İçten yanm daire, dıştan üç ceplıen~oîatr
pencere İle avdinlanlırdı..>astODhorium odabn yoktuJ
Kilisenin dinsel törenlerde kullanılan usınnuzlan
arasındâ~yûzOtr btçİTnmtfc bir synüıfgrion \e ona nefe

50
_1

f>r . r
' / A.
p

.r, T

» f.

‘ •»

;ig i> ' S

■ vr^ **
i"
- i U •- >

& • • ju > t» ' » ' * » • • • .» I

^ ■-sfv^iéâ^ . ^ ; . _ i
k l «

' • ' 1kQ."*JSL •• • ■ ' • ' 4 Ji" ■

^ . i7 * ; - '
’ ■ ' # '

W * -1 * f -
- ' ' “ V i-v " ‘-0 : ^ - " V I .V , - '^ : *’ V
^ • - . ^ ^ • -A . v v

Æ - - . ' ' V ^ ■ • ' ■ '

V , . i > ‘ : . : ' ' ' - - \ •• • ' ■•

•• V f î . - '. - , - . ^ v ' i ’ ’
M -i-t. T ric r , b j a l ı k ı . i d e n ıp v > c ılo g tu

dognı çıkıııu yıpan verd iiııık m erm er bir yükselti


üzerinde, verd antik m cm ıer sütunlu ve oıUanj(cçinlnu»
T ~ ----------------------------------T
ijlcnıelı bölme levluUn olan bir bcnıanın varlıp kesin
verilerle saptanabilir. Ucnjamn bulunduğu yerin
merkezinde hav' planlı kıiptaya inen basamaklar yer aLr:
î ............ % Alcar ırusasL ve luborium bunun üzerine konulmuş
olmalıdır. Ambon'dan hiçbir iz kalnurmstır. Halen bazı

r
u
i-..r
, — - . - . - a
0 bölümleri görülebilen zanf geçmeleri olan zemin özgün
değildir. Onbirinci yüzyılı ait oinvahdır.
Studios Bazilikası nın m im in iskeletmm u d e lıjı.
süslem elerinin zenginliği ile çelişil^ Verd antik
m erm erin cöm ertçe kullanımı, son derece özenle
işlennüs 'nann kıvrımlı' akantus yapraklı başlıklar, vc
silmeli. zengin kabannuh fnzli başuban-LHunUELck
■tS. Konıtjııanopoiis, Studios UjTilıkjsı, lem m olarak, duvarlar mutlaka çok renkli m cm ıer levhalarla
plini (A. Vın MiUınncn. t9!2) Çiı ^ kaplanmış, apsis ve zafer k e n ı e ı T ^ ınozaİkİcılcJ

■16. KonsUntınopolis, Studios Ihnlikısı, dıftın, bindin

M
bttcnrrm olm jlıvdi İlci özelliğe d tlu dcginilmelidir biri Leonidas Bazilikası, nartheksi dahil neredeyse 360 ayak
kemer dizili yerine dıha kbsik, yatay kabiraıulı fruli uzunluku, >'aklaşık 99 ayak genişlikteydi*; geleneksel
baştaban kullanımı, diğeri m enner öğelerin {sucun olarak Aziz Epiphanios'b (368 den 403’e kadar
gövdeleri, bajlık vc diğerleri pbi) tek düze ve aynı piskopos) ilişkili olduğu kabul edilen Kıbrıs'taki be? nefli
îisteme göre %-apılmı$ obrudan. Konstantia Bazilikası 184'e 148 a\-ak gelirdi". Roma ve
Selanik'teki (agda)i Meryemana (genellikle Ravenna'daki örneklerde gördüğümüz gjbi. İtalya’da
Akheiropoielos denilir) Bazilikası loannes Studios ile genelde galeri yoktu. 'Yerel yapım tekniklcnnin
pek çok benzerlikler gösterir ama bazı şaşırtıcı etkisinde kalan Suriye'de de durum aynıydı. Orada
&rkhlıklan da vardu-’, Meryemana Bazilikası daha bü>ük özellikle masif taş bloklarla inşa edilen ve birazdan
vc daha uzundur (içten 118 ayak uzuıUuk, aptis hariç, 92 inceleyeceğimiz belirgin bazı özelliklere sahip obn
ayak genişlik), bu yüzden de her bir ncfin kemer anıtsal bir bazilika tipi onaya çıktı. Ö te yandan, Suriye
dizisindeki sütun sayısı onikiye yükselmiştir. Ahşap bir bazilikabn ahşap çatılı ve çau üstü pcnccreli duvarlara
zemin üzennde ve dışandan bir mertlivenle geçilen sahipken, daha kuzeyde, Anadolu pbtosu ve
galeri sistemi temelde Studios Kiliscsi'ndekine benzer. Ermenistan'da bazilikalar genellikle tonozluydu.
Ama değineceğimiz belirgin özelliklere de dikkat Tonozlu obnbrda, alınlıkh bir çaa hem orta hem de yan
edilmelidir. Öncelikle, nartheks carmmen kapalıdır, nefleri birlikte örtüyordu ve hemen hemen hiç petıcerc
garip olan ise gjnşier sadece yandadır, merkezi bir dışa olmadığı için içerisi çok karanlıka.
açıklık yoktur. Bu düzenlemenin nedeni (içeri-dışan
gjrip-çıknu\ı kontrol etmek için olabilir mi?) halen
belirsizliğini kotur. ö t e yandan, nartheksten kiliseye
geçiş çok geniş, üçlü bir kemer dizisi veya tnbeJon ile
sağlanırdı. Kazılarda ortaya çıkarılan'' bemanın
düzenlemesi Konstantinopolis ömegiınizden farkLydı,
burada apsisin tüm ünü, üzerinde piskoposun
oturduğunu sandığımız alçak bir pbtfoım doldururdu.
Bu platformun hemen önünde, her iki yanında din
adamlan için konulmuş dikdörtgen sıralar bulunan
kiborium yer alırdı. Bu u>-gulamanın benzer örneklerine
Balkanlar'da da rastlarar. Diğer bir ilginç özellik ise yan
neflerin sütunlar arasına konulan korkuluk levhalan ile
orta neften aynlnuş olmalandır, oysa Studios
Bazilikası'nda bu tür bir engel yoktu. M cnncı öğeler
burada da tek bir düzene uyardı: Tribdon'un verd antik
m em etfi iki sucunu dışında, Prokonesian mermerinden
yapılmış bütün sütunlar vc akantus yapraldı başLklar
birbirinin aynıydı, ö zg ü n gibi görünen orta ncfin zemin
kaplaması. Erken Bizans bazilikalannda görmeye
abştıgımız gibi mozaiklerle dcgil de büyük boyutlu,
damarL mermer levhalarla kaplanmıştı.
Sözünü eniğim iki örnek, Bizans
tmparatorlugu’nun merkez bölgelenndeki tam gelişmiş
bazilikaların termilcisidir. Ayakta kalabilenler vc çeşitli
cyalcderdcki kazılarda ortaya çıkanbnUr, hepsi bir arada,
47. Sdinik, Akhdropaietoi bızilik». zemin plim
birkaç yüz bazilika saptanabilir'. Bazıbn çok daha
(S. Pdekinides, 1949)
büyükcür: Lechaion’dakı (Konnth’in liman bölgesi) Aziz

55
■m. Sdjm l-.AkJii'iropoietoi kızıJıkj. j f t m dogu}‘3 doğru ^

Erken Bizıns bızılıkjbrı soylu yapıbr obbılırlcr.


her ziyaretçinin, diyelim San Apoilınarc in Cbsse’yi,
görünce onaybyacagı |;ibı. A nu hepsi birden ele
ılınınca, tekdüzelik ecklsi yapar, tek elden çıkmı»
izlenimi uyjnchnrbr. Inun. neden bu kadar uzun bir
süre bu plan lıpınin kiliselerde u^'gııbndıj^na. bu kadir
geni; bir abna ya)'\ldigına ve bu kadar az çeşitlemesi
olduğum jaşnıanuzlık edemez. Banı göre yınıt, bazilika
inşa etmek kobydı ve en az çabayla en çok etki
sagbnabilirdi. Mühendislik sorunbn yıram udın isteğe
göre büyütülüp küçültülcbiliııirdi, tek yapılacak i;
çındaki ahşıp kerestelerin boytııbn ile belirlenen nef*
genişliğini dikkate ılnuktı. Malzeme belirli boyutlarda
ısnurlanabilirdı vc sınırlı dene>ınu olan bir >ıpı usCası
bile iıışaan deneüeyeblhrdi. Kısacası, bazilikalır seti
imalattı, hepimiz de sen imalatın uygulamadaki
yaratbrını biliriz.
Bir bazilika yaraUcıgı cıkı için mimarisinden çok
iç m ekanbnnın süslemesine güveniyor olmalıydı:
mermer sütunlar. ışlemeb ba^lıkbr, çok renkli mermer,
hatta bazen cam vc scdelli (l'arenzo’da olduğu gjbi)
kaplamalar, alçı bezeme, apsis vc zafer kemerine
uygubnan mozaikler, geometrik descnb ya da mozaik
yer kaplamabn; aynca dinsel törcııe lit eşyada, ömegin
ayın yen korkuluk Icvhabn. kiborium vc amboıılann
zengin bazilikalarda gümüş kaplı olması gibi. Bu
ııulzemelerin sagbnması, Akdeniz impıratorlugunun
birçok yerine dağılmış taş ocakbnm n varhgına ve
denizyolu ilişkiler ıgma bağlıydı. Çünkü sadecc
hanuııadde dcgil, işlenmiş ürünler de tek bir merkezden
sağlanırdı. Özellikle bashkbnn dağıtımı ile ilgili
bilgilerimiz kesindir: b u n b n n çoğu Prokonnesos
Adasındakiocakbrdançıkartılır,sadece sckiUcııdiıilcrck
ve belkide işi yerinde bitirecek uznun bir taş işçisi
cşheınde gönderilirdi. Tek bir ömck verecek olursak,
altıncı yüzyılın başbnnda 'iki'bölgeli’ denilen oldukça
çirkin bir başbk (ipi ortaya çıknuştır. Bu başhk tipinde,
üstte köşelerinde hayvan (genellikle geyik ya da
güvercin) başbn ile keskin hatlı >-atay bir çizgiden oluşan
bir bolüm, alcında telkari gibi incc işlenmiş sepet ya da
asma daUan Ue bezeli ikinci bir bölüm yer alır. Bu
başlıkbnn oyıııabn o kadar lurindir ve o kadar ahartıL,
neredeyse *Vik(onan' zevkim yansıtan bir düzenleme
gösccrirler kı, b u nbnn bir yerden başka bir yere
taşmnulan ya da yerel bir işçinin elinden çıkmış olnubn
m üm kün defnidir. Oy.sa bunlara Akdeniz'in her
bljàZ t*
'1
*

S t.'
%
f j ~y'

M
1^ Í *■

. »

- • ^ » i i W í -

’ *■

I
: > 'A

J .

1
-*
*
V,

i ‘i ■ 'i > f * -
1
.■ V ^ , '- .-

“ ■>
49. K o rin th -L c ıh ııo n . A r iz I n m iJ js B sâ h k isı, z em in p lim (D. PılliS. 1961)

heyecan verici ancak ender dunımlarda uıandıncıdu.


Herjeyden öncc dinsel amaçh törenlerin ilk
dönemlerdeki gelişimi ve yerel uygulamalardaki
larklıhklar hakkında hemen hemen hiçbir bilginıiz
yoktur. Üstelik erken dönemlerde Hıristiyan a^'inlchnın
uygulamadaki gereksinimleri oldukça değişkendir. Dini
yeni kabul edenlerle giderek büyüyen bir Hıristiyan
toplumujtu ele aldığımızı varsayarak su gereksinimleri
sıralayabiliriz: Altar masasına vc ayini yöneten rahip ya da
piskoposa doğru yönlcndirilmi) büyük bir toplana
ulonu (dördüncü yüzyıldan itibaren doğuya do((ru
dönerek dua etmek gelenek olmuştur); din adamlarını
halktan, kadınlan erkeklerden, vaftiz edılıni; olanlan
henüz vaftiz edilmemi} olanlardan ayınn bölmeler;
Incil'den bölümlerin okunacağı bir kürsü; din adanılan
ve topluluğun kilisenin içine girdiklen ilk Cıris demlen
geçit töreni için yetcrince gcnis bir dolajım alam; içinde,
inançlılann sunaklarım koyacakları bir masa bulunan bir
oda (diakonikon); abdesı almak için bir çe;me ve bir
vaftizevi. Tüm bu gereksinimleri bir bazıbka karşıladığı
gibi bunlara bambaşka biçimdeki bir toplann yeri ile de
yanıt bulunabibrdi (ve bazen de öyle olurdu), bunu
söylemek ise dinsel anuçb törenlenn geıcksinimlennin
nıinuri mekam doğrudan beliılemedigi anlamı ile e;
değerdedir.
Mekan kullanınumn akıjı yan nefler ve galeriler Ue
ömeklenebiUr. Dunlar bebrlenırus bir amaç için mi
kuUanıhrdı? Tyre Katedrali'ni tamnrken Eusebios’un
yan nefler henüz vaftiz edilmemiş olanları lynlrmslır
dediği görülür. Bu, kibsc içindeki dolaşımı anlatma
yönünden bir anlam usır: yan neflerin kendi kapılan
vardı ve orta nefteki cemaati rahatsız etmeden kilise
bosalulıbilirdı. Yan ncûcci o ru neften ayıran engellet de
bölgesinde nsdanır Konsuntinopolis’in yanı sıra İtalya, (Selanik'teki Akheiıopoıctos'ta olduğu gibi) bu
Istria, Dalntaıça kıyılan, anakarada Makedonya, kuUanımlan ile açıklanabUir, ubü eger Balkanlar'da
Yunanistan, Anadolu vc Mısır", Bu verilerden de y a j^ n idilerse. Ama genelde o ru nef ile degjl, doğrudan
anlatılacağı gibi, döıdüncii yüzyıldan altına yüzyıla dısınsı ile bağlantılı olduklan için aynı amaca yönelik
kadar egemen olan üretim vc dagıum üstemi oradan sayılabilecek galerilerin işlevlerini belirlerken
kalktıktan sonra bazilika yapımını aynı çizgide k itechoum eni (ya da k ıtik h o u m e n ij) terim inin
sürdürmek mümkün olanuyacaktır. Bizans'taki kullanımında karşıt bir ifade sezihr. Sorunlan
büsbütün karmaşık kılmak için de elimizde, erkeklerin
Uazilikamn temci ijlcvi elbette ki Hıristiyan dinsel
sag. kadınlann sol yan nefte durduklanna; dahası,
ayininin yerine gctirilccegi mekanı olujtum ukbr. Bu
kadınlınn bazen de galeriye yerleştirildiklerine ait verUer
bağlamda, bilim adamlan bir yapının biçiminin diniel
vardır, '
amaçlı törenlerin gereksinimlere göre saptanıp
saptannudıgını an)urmı$brdır (bu Birinci Bölümde . Bitbiriyle çelilen bu beUrtilcrle yüzyüze gelince,
değindiğim işlevsel yaklısmu açıklar). Bu yaklaşım nıekanlann kullanımında katı ve belirlenmiş kesin

58
50. Pjrenzo (Poreç). BjzÜika Eufnsiina. luosun gâncy kem er diztândch iki-bölgdi bisitk
5t -Midilli. Apiiciiuili tíjzihkj^i. bcııu }rm Jaı cjnljndınıu (A. Otitndos. ¡935)

kunllar olmadığı ya d ı başka biı deyimle, bir bazilikanın Bir kilisenin dinsel törenlerin gereksinimine göre
mçkai) dagılınunm özellikle belirli bir tapınma planlanmış olduğu görüşüne karjı digcr bir yorum da,
gereksininıi i(in planlannuınıj olduğu sonuca varma daha önce değindiğim gibi, cemaat kiliseleri ile m aıusur
eğilimi agır basar. Asbnda. bazı yönleriyle bir bazilika hiç kiliseleri ansm da nıinuri yönden belirgin herhangi bir
dc kullanışlı olmadığı kuskusunu uyandırır. Omcgiiı, b rk bulunmamasıdır. Bir kaynağa göre cemaat kilisesi
dinsel (örenin vazgeçilmez bir bölümü olan vaaz vcmıcyı o b rak yapılmı;. bir digcr kaynakta başından beri
ele alalım. Geleneksel obrak piskopos apsisin içindeki manastır kilisesi olarak pbnbnm ıs olduğu belirtilen Aziz
koltuğuna oturur ve vaazını oradan vctitdi, ambon ise loannes Studios örneğinde durum daha da akıl
[ncil'dcn bölümler okumak içindi. Oldukça obguıdı$ı karıstıncıdır. Sutiye’deki birçok erken dönem
anu Aziz loannes Khrysos(onı daha iyi ıjidlcbilmck için m anastınnda, Kilikya’da A bhan M anasun ve Sina
ambondan vaaz verirdi anu o saghgı yennde olmayan Kathcrina manasuriannda oldu(tu «ibi hirçok üç netli
biriydi. Aziz loannes S(udios Bazilikau gibi oldukça u&k bazilikoLpbn tipinde o b n kilise yardır. Oysa genelde, nc
boyutlu bir bazilikada bile, kiborium ve ayin yerinin kadınlann ne de henüz vaftiz olmamış inançlıbnn
korkuluk k v lu b n arkasına yerlcş(İTİln)i» olan piskoposluk manastırlara giımeleıine izin verilirdi. O halde neden
koltuğu ile en yakındaki cemaat üyeleri araundaki uzaklık bazilikaların planhn buna uygun olarak değiştirilmedi?
cn az otuziki ayak olmalıydı ve bazilikanın boyutbn Günümüzde bir bazilikayı tek basma duran bir
büyüdükçe uzakLk da mulbka artıyordu. Dördüncü ve yapıynıış gjbi algıbmak egjlimiiıdeyiz; ama aslında
besinci yüzyıibrda pek çok ayinin neredeyse iki saat özellikle piskoposluk kiliselennde—daha büyük bir yapı
sürdüğü hatıra getirildiğinde, bir vaizin ses tellerinden topluluğuna ait, işlevi dinsel etkinliklerle suurb olmayan
beklentileri neredeyse insanüstü ohıudıydı denilebilir. bir yapıydı". Bu tür bir yapı topluluğunu Gerasa’da

60
_ 52. K ilikp. AJıhtn M itusun, tmntstır topluJuguaan pltaı (M. Gougiı, 1967)

incelemiştik. amuaUıktan yoksun oluşu da^dikkatimizi


(ekmişti. Bazilika ve atnum lannm , işlevleri her zaman
kesinlikle saptanamayan çok sayıda başka yapıyla
çevrelendiği görülürdü. Bazen ana bazilikaya bagh bir
İkincisi daha yapılmış olurdu. Genelde her yapı
topluluğunda bulurun vaftiz evinin yeri ise geVşi-güzel
seçilmiş izlenimim verirdi. Arada-sırada da bir azizin
mezanm örten kutsal bir mekana da rastlanabilirdi.
Piskoposun oturduğu ev, din adam bn ve konuklar için
kalacak yerler ve bir de hamam bulunurdu. Son olarak
da idare binalan vc depo işlevi gören yapılar vardı. Bir
zamanlar y\ik gemilerinden oluşan bir doıunm aya
sahip İskenderiye gibi büyük bir deniz kentinin hcryere
yayılmış ticarî etkinlikleri, ya da Konstantinopolis
Patrikligi'nin inanılmaz boyutlardaki idari ve yasal
işlemleri hakkında ancak yazıb kaynaklarda bir tu u m
bilgi bulabiliriz. Bu çok çeşit etkenliğin mimariye nasıl
yansıtıldığı konusunda ise halen bilgi sahibi değiliz.
Bazilikaların (piskopostuk ya da cemaat) yanı
sıra. Erken Bizans mimarisinin önem li bir grubunu da
birinin amsına adanan ya da haç yerlerinde p p ıla n
anıtbr oluştururdu. Dunlardan, sadece dar anlamıyla
bir şehidin tüıbesi olarak değil de. daha geniş kapsamlı
ele alınarak. Filistin'deki Kutsal Y erleri'’ de içine alan
martyrium diye söz etm ek ahşkanhk haline gelmiştir.
Belirli bir mimari tipin bu tü r anıtlarla bağlantısı olup
olmadığı araşunim adan önce, burada herhangi bir
kişinin ya da bir olayın anısına düzenlenm iş bir yapı
ile ilgilendiğim izi hatırda tutm ak gerekir. Bir
martyrium. Doğum mağarası. Kutsal Mezar, ya da
Zeytin Dagı gibi Incil'de kutsal sayılan tarihi olaylara
ait bir yeri ölümsüzleştirebilir: ya bir şehidin m ezanm
ya da ünlü bir sttliDn ıskesis yani inzivaya çekildiği bir
sütunu banndırabilir. Incil'de geçen yerler ve
stiliderin süıunlan yerlerinden oynanlamaz; bir kutsal
anıt p yanlarına ya üzerlerine ya da çevrelerine
yapılabilir. Oysa şehitler göm ülürken birbirinden çok
farklı durum lar o ru y a çıkm ıştır. A ntik R om a
geleneği m czarbrla ilgili her şeye yasak koymuş, bu
gelenek Batı'da altıncı yüzyıla kadar etkinliğini
korum uştur. B unun sonucunda da b ir R om a
martyriumu. şehidin ya gerçek m ezarının olduğu ya
da öldüğü varsayılan yere, yani genelde surlann dışına
yapılmıştır. Ama Doğuda, kutsal emanetleri bir yerden
bir yere taşıma ya da 'aktarma* gelenegi yaygınlaşmıştır.
Bunun belgelenen cn erken ömegi Aziz Babylas'm

61
5 3 . K il ik y ı, A / J j ı n M ı m s ı ı n , d o g u k ilis e ıü n ı p (1 9 . y ü z y ıl (iz iın i)

kcmikleıinin 351-54 yılında Antak>’a'nm bir »emti


oUn Harbıye'den götürülmesidir. Birkaç y j sonra, 356
ve 357 yıllannda, A aiılcr Andreas, T im othios vc
Lukas'ın kutsal em anetleri K onstantinopolis’tcki
r
Kutsal Havariler Kiliscsi'ne ’jkunlm jstjr’. Bir k c i ön
öm ck imparatorluk buynı{(u ile belirlendikten sonra
aruk ahitlerin kutsal emanederinin göçü ya>-gınla>ır
dahası, daha çok yere dagıhmını sağlamak için parçalara
b ölünür". Zamanla, neredeyse her kilise, ister H- Xi,
piskoposluk ister bir aıuya adanmı; olsun, öyle ya da
böyle kutsal em anetlerden bir parçanın sahibi
olmuştur. r .M .t y r-

Bu gelişim mimari planlama açısmdan önem tasır.


Yeri değiştirilemeyen kutsal şeyler ve anıtlar için 54. B e th le h e m . D o ğ u m K iluesi, K o n stu ıa n o s'u n kilife
planlanan bir marcyrium, upılan nesneyi barındıracak k ılın a lırm m p ltn ı ( H jn v y J. H . H trvcy, ¡938)
kutsal yerin arazisinin gereksinim lerine uymak
zorundadır: M artynum un amacı ya salt ’belgcleyici’ ya
da Kem bcIgeleyici hem de dinsel ayinlerle ilişkili
olabilir— Rom a'da bu iki unsur daha Konstantinos
döneminde birleştirilmiştir. A nu şehiderin kemikleri
bir kere taşınmaya başlanınca özgün bir mimari
konuma gereksinim duyulmaz olmuştur. 'Artık olağan
plan tiplerindeki bir kiliseye konulabilirler (zaten
genellikle böyle de yapılmışur). Sadece çok özel
upınılan— ya kutsal yağın çıktığı ya da çok sayıda
hacıyı çeken herhangi başka bir sıvının bulunduğu—
kutsal cmancdcr için daha özenli uy^lam alara gidüdigi
saptanır.
Konsunrinos (ya da Azize Helena) uıafindan
Kutsal Topraklar’da yaptırulan üç temel anma yapısı
Dogu'da martyrium için ön öm ek kabul edilir. Bu
üçünün içinden en iyi belgeleneni Bedehem'deki
Doğum Kilisesi'dir: lustinianos tatafından yaptınlan“
şimdiki kilisenin altında zemin plamnın yansına >’akını
bulunabilmışür. K onsuntinos'un kilisesi aynı eksen
üzerine yerlcşririlmiş üç temel bölümden oluşur bir
atrium, beş nefli bir bazilika vc mağarayı içinde
banndıran sekizgen bir yapı. Bazilikanın zemini ince
işlenmiş mozaik bir hah ile kaphdır. Bu bölüm ü
geçtikten sonn hacı üç basamak çıkarak uvanı salt bu
amaç için kınlrmş olan mağaranın içini görebilmesine
yarayan, agzı ızgarah yuvarlak bir kuyuyu banndıran
sekizgen ^-apıya ubşır. Sekizgen hiç kuşkusuz ahşap
çatılı olmalıdır. Kazılarda ne dördüncü yüzyılda
mağaranın tçinc inilcbildij(ini gösterir verilere ne dc
ayin yapılabilmesi için gerekli o b n allara ait kalıntılar 55. Bethlehem, Doğum Kilisen, iften

63
buluıubilm ıtür. Bundan da bu yapının (emelde dinsel
(ören anuçlı bir ijlcv için plaııbnm ı; olnudıgı anlanu
çıkar. Ü uclik oldukça küçük boyutlu bir yapıdır ve
planı (am sim etrik değildir. Yaptırıldığında (333
yılından önce) Kutsal Topraklar’a hacı akını daha yeni
bi(lınu;cır.
Daha büyük ve daha önemli olan Kudüs'teki
Kutsal M ezar Kilisesi hakkındaki bilgilerim iz
56. Kudüs, KutmJ Mezar, Kotısuntinos^un y^pı
çoğunlukla yaîılı ka>'nakiara dayanır'*. Oogum Kihsesi
top/uİugunun tjhtniiu zcnun p/jjıı
ile örneğin bes nefli olması gibi, bazı orcak
(H . Vmccm ı r F.-M. Abc/. i 925)
benzerlikleri varmış izlenimi verir ama Betlehcm 'de
bulunmadığını düşündüğüm üz bir galeri katma sahip
olduğu anlaşıhr. Kudüs Bazihkası, tarihçi Eusebios'un
hcnıisphMrion adım verdiği düz bir dış duvar içine
yerleştirılnüş vc güm üş kaseler taşıyan oniki sütun ile
sınırlanmış yarım daire bir apsis ile sonuçlanır. Uau
araştırm acılar, h em isp b ıırio n 'a B e tle h em '' ile

I benzeştirerek, y ı bir daire ya da dairenin dörtte üçü


biçim inde yeniden yapılandınrlar
_ Bctlchcm 'dckinc eklenen sekizgenin ashnda kutsanan
anu

r nesneyi (mağarayı) gerçekten barındırdı((ı, oysa


K udüs'te Isa'nın M ezan'nın, bazihkamn batısında açık
bir avluda vc ayn bir baldaken biçim inde nüm ari bir
koruyucu yapının içinde yer aldığı gibi önemli bir iarkı
görm ezden gelirler. Bu bağlamda benim senen
çözüm ler birbınnden ayrıdır. Kudüs Bazilikası, içinde
'k ü lt nesnesi' saklannuk için dcgil, dinsel tören amaçlı
pbnlannuş olmalıdır.
Filistin Zey(in Dagı'ndaki Konstantinos'a. j i ı
üçüncü temel y a £ i^ lc o n ^ d a > fa rU ı bir yakbj^nı
sc rg ilc r^ u ra d a da, Bethlehem 'dc olduğu gibi, İsa'nın
havarilerini eğittiğine ınamUnlTutM lbiı n u g a o vardır.
57- Kudüs, Elcanı kilisca zcnnıt pljııı it uhmiiü keat
Ancak mimar bu I i k u s sincttts'yı merkezi planlı bir
(H. VinccM vc F.-M. A bd. 1925)
yapı içine almak yerine, belirgin bir özelliği olmayan
bir bazilikanın bcm asının yükseltilm iş zem ininin
altına yerleşririr. Ö zgün yapıdan neredeyse tek bir u ş
bile günüm üze gelememiştir ama 1910-11“ yıhnda
yapıbn kazılar sırasında p bnı belirlenebilmiştir. P ik
eğimli yanuca kunılu o b n yapı topluluğu basanul:
'Eâsâmâli. dışandan atrium ajatrium dan n a o u . naostan
bemaya te rısla n ır.^ ilisc üç netlidir [(dikdörtçenin
iç te n boyuttan 79 a 59 ayakur), yanm daire pbnlı
apsisi dıştan düz bir d u var içine yerleştirilmiştir, hu
u ^ u b n ia giderek hem Filistin hem de Sııny^'Hr fftk
yaygı nlaşır.J

*4
K o n s u n a n o j 'u n K utsnl T o p n k l a r ’d a y a p o rto g i b ir
dizi n u r ty r iu m ile ilgili b u kısa a n ;tin r u n i'h s o n u çla n
b iz e o n d z k i m i n u r i i n n , R o m a m a u s o le u m p da
H e le n is tik h e r o í m im a ris in d e n a k ta ra ra k , g e n e l b ir
,'m a r ty riu m ' k a v n m ım n p e k in d en g itm e k y e rin e , h e r b ir
inşaat a h n ım ıı g e re k sin im in e g ö re ç ö z ü m le r ü re ttik le rin i
d ü jü n d ü n ir .
S e la n ik 'te k i I v t i n r i y iirv ılın o rta la n ya d a ik in c i
yan sın a ta n h lc n d ü n len '* A a z D e m e trio s K ilisesi, ü n lü b ir
}ch id in a n ısm a y a p tın la n k ilis e le r iç in ö z e llik le i\n
b e lg e le n d iriln ıi; b ir ö m e k o lu îtu r u r j K ilise 1 9 1 7 y ılın d a
fiim u y le y a n m « v c y e n id e n in ;a cdU m ijO r. am a g e n e d c
özgG n ö ğ e le rin b i r ç oRu t n s /fu ’d u r , \ ^ k a ç s o ru n
ç ö z ü m sü z kalsa d a . ç o k a y rm tıh arastın lm ışcır. A ziz
D e m e trio s b ü y ü k , b es n efli, tran sep tli b ir b azilik ad ır vc
e>]eri!i ~vsTd)n-fd â a m 58. Sdinik, Aziz Demctríoí. 5. yüzyü kiliicsimn
a n la tıld ığ ı k a ^ n y ta r ç sk büyült (calâBâlılîEr îçm koninin zemin pían; (G. A. Soten ou, 1952)
amaçlanmıştır, t
iyi de bu kadar çok sayıda insin bejinci yüzyılda
hangi belirli amaçla buraya a p m ın a p gelirdi? Sorunlardan
biri ijce bundıdır. Anlaşıldığına göre Aziz Dcmetrios külcü
ıthnda, 442 \ilmda prefca makamı Sebnik't geçmeden
önce tUyrikum’un baskenci olan Sirmium’a aicti. Bir
olasıbkla azizin kültü dc aynı zamanda buraya göç etti. Mer
neyse, bir c ^ e y c göre dc Aziz Demetrios Selanik'te,
■hippodromun^ b itisia ndeki halk ham ım ının ısıtma
merkezinde \-akilarak jehit edilmişti. Bu cf»ne bazilika
planlanırken mutlaka biliniyor olm ab y i çünkü kıUsc tam
hamamın (istüne gclecek ve ötTun alt yapısını dTbcmanm
altında adeta bir kripca'ğpbî ı^ e alicalc şeEIde yapılmışp.
Ancak garip olanı Iciliienin azize ait hiçbir kutsal emanece
sahip olmamasıydı. KripCanın temci öğesi. R oma
hamammdan kalan vc alçak bir m cm ıer duvar ile çevresi 59. Sdinik, A ziz Demetzios. yeniden cınlındım a. dıştın
kapaolmı; olan bir çc}meydi. ^ (G. A . Sotenou, 1952)
Ancak, bazilikada gpınılan leripn değil, naosun
kuzey taraĞna y e d c s d riln ^ s ^ n güm üf kaplaqıa, alagen
bir kiboriumdu. İçinde, üzerindiT^zizin görüntüsünü
simgeleyen ptag a benzer güm ü; kaplatriaL^blr nesne yer
alıyordu. Ama kiborium i^in bite D em çtriosjın
kemiklerini banndırdıgı iddiası y a p ılm ^ ı. \ö z g ü n
düzenlemeler böyleydi. Daha sonraki bir tarihte, onuncu
yüzyılda olabilir, Demetrios'a mucize yanlan yag sılgıb-
ma jyncahgı İcazandmldı. H ıc ıb n n gcrcksinimierini
karsüayA rim ek için de kriptayı, daha önceki lu
havuzlan y ıg ile doldurubbilsin diye karmaşık ve hileli
bir gizli boru sistemi ycrlesurildi.

es
aynlır. aynı düzenleme galen katında da tekrarlanır.
SütunUnn gövdeten farklı yükseklikle, bırbırlcnnden
farklı arahklarla yerlestinlmi}^ ve bazıları, altıncı
yüzyıldan oldukları anlaşılan dcRişik düzende
baslıklarla taçIandırılmısUrdır;. Sözü edilen sütun
dizilerinin, bazilikanın ycdinci yüzyıldaki yangından
sonra tekrar insa edilmesi sırasında, yeniden yapıldığı
‘ sanıhııakradır. Elbette bir canlanma olmuş olabilir anu
ben nc o sütun dizılenndeki enfes mermer kaplamalı
kemer ublatannm ne de konsol görüntüsü verilmiş
opus sffti/e'frizlcrin yedinci yüzyılda Selaıük'tcki güç
koşullar sırasında yaptınlıtııs olduğuna ınaııabiliyorum.
Aziz Demetrios ile neredeyse çagdas obrak kuzey
Suriye'de. Halep ile Ajıtak)^ arasında Qal'at Sanun'daki
bü>'ük yapı topluluğu oruya çıkar **. Kırk yıldan daha uzun
bir süre sütunun üzerinde oturan ve bu garip ve halka
malolmus ıskess biçimi yüzünden daha u ^ g m d a bile
tspanp'dan Callcr'c oradan Güney Aıabisun'a kadar
obgaiıdısı bir üne kavuşan Azız Simeon Scilic'in (yaklaşık
389-459) yaşamı hakkında bılgmuz çok fâzbdır.
Öldüğünde, naasımn Anukya'ya gcdribp katedrale
konulnusı sırasında nötıet tumıak için 600 kişilik bir askeri
güç gönderilmiştir, tja l’at Sanıan’uı beşinci viiıyılın son
çeyreğinde pptınldıgı saıuLr u m anbnuyb bir marryrium
olduğu söylenemez, daha ziyade Simeon'un kırk kübitlik
(O. SdjJVk.Asz DtıiKtncn.ıctcn, 1VI7 ymgınındjn öncc sütununun çevresinde yapnnimış bir amtur.
.Ne gariptir ki. binlerce işçinin çahstınlmış olması
gereken böylesine bü^'ük boyutlu bir nünıan girişim ile
Y ukandı dcCiııdiklcriıııizdcn. bc»iııcı yüzyıl ilgili hiçbir kayıt yoktur. Simeon'un ünlendirdiği dagın
ıııımanııın, kiliseyi tim Azız Dcnıetrıos’un jchiı tepesi kısmen düzleştirilmiş kısmen de m asif alt
olduğum inandığı yere denk getirebilmek için büyük yapılarla desteklenmiştir. O luşturulan bu düzlük
bir çıba lurcınusına kanın, yapıyı herhangi bir kült üzerine çok büyük boyutlu haç pbnlı bir anıt (doğudan
nesnesini merkez alarak planLıııudıgı sonucunu batıya yaklaşık 3 lü ayak, kuzeyden güneye 280 ayak)
çıkarabilmz. Ycdinci yüz>'ila kadar cn kulsal sayılan dikilmiştir. M erkezde içinde azizin sütunu o b n
gümüş kiboriuııı naosun merkezinde bile değildi ve sekizgen, çevresinde her yönde birer, doğudaki
herhangi başka bir dinsel amaçtı kullanılan ejyadan diğerlerinden biraz daha uzun ve 3 apsis ile sonbnan 4
farksızdı. Transcptc gclincc. bu öğenin işlevi henüz bazilika yer alır. Böylecc sadece doJ(ıı kanat dinsel
kesinlik kazanmamıştır: ama nc olu ru olsun onu bir törenler içm kullanıhnış olmalıdır. Sekizgenin örtü
sehiı ile bağlantılı olarak öne çıkanııak için bir neden sistemi pek çok urtısnuya konu olmuştur. Uüyük
yoktur. olasılıkla m inur konik bir ahşap çatı öngörmüştür ama
Aziz Demetrios'u terk etmeden öncc. nefleri yapılıp yapılmadığı hakkında bilgimiz yoktur. Altıncı
ayıran sütun dizilennin tekrar kullaınidıklanna ya da cn yiiz)'ilm sonbnna dognı sekizgen gök^-üzüne açıktır'*',
azından çok çcsilh unsurlardan derlendiklerine dc bu da ya hiçbir zaman bir çatı ile örtülmediği, ya da
dikkat çekmeliyiz. Her bir sütun dizisi, tugla ıkı paye çatının bu u n h tc çoklan çökmüş olduğu anUmına
ile sırasıyla üçlü, dörtlü vc üçlü sütunlu bınnilerc gelir.
61. S c lın ik , A z i z D e m e tr io s , k n p tjd a k i k ib o r iu m

67
6J. Q.ı/'jf İJnJJO. kiliselerin kıwcyxloğudın göıiiuümü

H iç planlı kilise kavrjnu hiç dc yeni bir bulu}


değildir, ö n örneği ya K onsunıinos yı da onu izleyen
Konstancios'un p p tın tjg ı Koııscantinopolis'teki Kustal
Havariler Kilisesi obnalıdır ’. Nyssa’daki martyrium
(yaklaşık 370) küçük olmakla biılikte. Qal'a( Saman'm
lam anlamıyla öncüsüdür: köselerde ve çapraz
kenarlarda nişleri, dört yöne açılan kollan olan merkezi
bir sekizgen“ . Bölgesel olarak daha yakın bir öm ek de
Antakya-Kausiye'deki, belki de Aziz Babylas'm
martyriumu olan. 381 yılında yapılan ve 1934”
yılındaki kazılarda oraya çıkarılın haç planh kilisedir.
Qa)'at Sımaıı'da yapı usuları bu planı daha büyük
ölçekte tekrarlam ık için zorlanmış, böylece onun
simgesel önemini onaya koymuşbrdır. Özgün hılinde,
azizin sütunu dagın batı yınucına çok yakın bir yerde
durduğu için, uzunluğu kuzey vc güney haç kollan ile
eşit olabilsin diye, batı haç kolu neredeyse tümüyle
sonradan yapılan altyapının ve toprak dolgunun
üzerine insa edilmiştir. Plan ne kadar geleneksel olsa
da, uygulanması yerel girişimlere baglanımayacak kadar
muazzam kaynaklara gereksinim duymuş olmalıchr. Bu
girişimin, komşu Kihkya'da benzer büyük boyuüu
yapım projelerini yüreklendirdiği bilinen ve dogu
tebaası ile daha yakın ilişkiler kurmak isteyen lınpırator

68
o ''

\
•♦. - ,♦ , > T > n i p \ ® i f ^ '*

> 4. y - * t A <-i' . '■- - > . s < % ^ . ' / ' S ’ V


“^ ’ -■ » ■>', J ’ • ■' ■- ' * •- ■ '. .

^ -. ■V .'

'. * '' ■ f. i" ," i v ‘ * - ''■


- ■ -, ' - »’ - . V J 1 ' ;- ■,»■ • rV ' ’
■ . ■• *>■ . ’. f, ‘ . ^ •* ' • • ■

r* -

69
Ö4, Q J 'jr Sjw ^n, Aziz Suncori'uti ^vrunu/jun fiovt/ca/u sçcrr/t scijzf^cn jv/u

70
65. QjT it Suman. D o ^ BiziUkimn apsisi, difun
*<3

îcS"
2!S W -'^.

İ l
VÀ<5ÿ
's:
m

: \ ‘ V '

-î V
utpneq 'utuıts jr jrQ -¿g
auiLÎc u ip jw iziq i¡tttnnqc¡¡ 'aoxit aisdc arve^fiarq njbp -aeiucs if/ff) 99 ^
böylesine giderek artan bir biçim de harekete
geçirdiğine başka hiçbir yerde tanık olamayız.
Yukanda sıraladığımız örnekler Erken Bizans
Dönemi kiliselerini işlevlerine göre cıpolojik olarak
sııııÛandımunın nc kadar güç olduğunu göstermeye
yetmiştir sanırım. Bazilikal plan cn yaygın tıp olmayı
sürdürmekle birlikte, pek çok 'm erkezi' plan tipi de
m evcuttu— sekizgen, haç planlı, üç yapraklı, d ö n
yapraklı yonca vc diğerleri. M in u r çeşitli olanakbta
sahipti ama pek çok durum da, bir plan tipini
diğerlerine neden tercih ettiğini belirlem em iz
m ümkün değildir. Böylece. Anukya'diki Konstantinos
tarafindan pptın lan katedralin galenli sekizgen planlı
olduğunu öğrenir, ama katedralden başka bir şey
olduğunu varsaymak için geçerli bir neden bulamayız.
Belki Kappadokya'daki Kahip Gregorios (Nazianz’iı Aziz
Gregorios'un babası) tarafından dördüncü yüzyıl
ortaUnnda yaptınlan Nazianz KUisesi'nc modellik etmiş
olabilirdi: bu da galerili bir sekizgen yapıydı ve bir
am bulatonum ile çevrelenmişti. Bir nurtyrium
olduğunu düşündürecek hiçbir veri yoktur.
Bu iki kilise hakkındaki bilgilerim iz yazılı
68. Anaoch-Kiuiiyc. A a ı Ujby1j> nurtynumu ıcnun metinlerdeki kısa tasvirlere dayanır halbuki, merkezi
plim (I- Lıssus, 1947) planlı çok sayıda yapının salt cemaat kilisesi işlevi
gördügü hakkında somut veriler vardır. Bir yüzyıl
öncesine kadar büyük bir bölüm ü ayakta duran Uosra
Katedrali (512) bunlara iyi bir öm ck oluşturur''. Bu
Zcno (araüııdan 476 vc 491 yıllan arasında yapcırtıldıgı yapı, doğuda apsis ve pastophoriunı odabnnın dışa
iddia edilir. Bu bir imparatorluk sipariti bile olsa yerci çıkıntı yaptığı bir kare içinde yer alan yaklaşık U S ayak
ustalar tarafından getçcklcştinlnıiş olmaljdır. Kesme u$ çapında bir daire olarak tarif edilebilir. Sütunlu dört
tekniği ve yontm aU nn keskin, sivri niteliği hiç eksedrası ve yaklaşık b rk ayak çapında konik çaoL
kuşkusuz Suriye özelliğidir. ahşap bir kubbe taşıdığı sanılan L biçimli dört payesi
Haç planlı kilise, ya çag;dası ya da ondan sonraki olan d ö n yapraklı yonca planlı içteki digcr mekan,
yüzyılda yaptırılan anıtsal yapı topluluğunun daire Uc eş m erkezliydi. A rıda oluşan yuvarlak
m erkezindedir. Güneydoğusunda. üç katlı am bulatonum köşelerindeki atnalı biçim inde dört
yatakhaneler vc onlara ait bir kilise bulunan 'U ’ ekscdra ile genişlcrilmiş, çok sayıda çaü üstü pencertsi
biçiminde bir manastır yerleşimi vardır. Daha batıda, ile aydınlatıbıuşu. Merkezdeki mekanda bir ambon
kare içinde sekizgen planlı büyük bir vafuzevi vc ona bulunabilirdi ama lituıjik vurgu kesinlikle olağandışı
bitişik bir bazilika yer ahr. Varcizevinin yanında derin bemadaydı. Bosra Katedrali, saptanabildiği
hacılann kalacaklan yerler yapılmıştır. Dagın kadanyla. beşinci ve aluncı yüzyıllarda, işlevi sadece
eteğindeki Dcir Sim an yerleşimi küçük bir köyken piskoposluk kilisesi otan çok sayıdaki yapı arasından
içinde üç manastır vc çok büyük boyutlu hanlar özellikle seçibnış iyi bir örnektir. R usı& 'dıki dört
bulunan zengin bir haç merkezi olarak gelişmiştir. yaprıklı yonca p b n tipinde, benzer bir kilise
Erken Üızans D önem inde, insanüstü yetenekleri piskoposluk sarayına bitişik yapılm ışken. Aziz
sayesinde prenslere eş halta onlardan bile daha üstün Sctgios'un n u r c u m u (bazilika B) diye düşünülen
tutulan bir kutsal kişinin, tek başına parasal kaynaklan yapı uzunlamasına dikdörtgen planlıydı*

M
69. B osn, kstcdrsi, dıştan (19. yüzyü pam i)
70. B osa, kıtcdnd, tıhnüni boyuta k ea ı ve zcntin pijıu (A. H. Dctnvilçr. 1937)

♦ ♦ iL E T jr iS
♦ *

A
v u x n i

o
■ k î? * tb dJ* p - ^
^ 5 ?
û iU f lO ^

_!__ a_

75
72. R u ij í j. dört yjprukli ««vk'j. iftcii doÇ ^yj dofini ^

c P c:>
I f ."

^ ñ ’' J l-ff
o d
o cj

\ ^ ^ CP
QO
, A ¿ 4 — =9

7 /. R tiiili, dört ysprikh y o n cj. zcttiin piini


0 . KoUxvitz. 1963)

73. R a sjli. biziliki A . iftcn flincydoguyi dogni

76
77
* »

’^ v r * a
Î vwfc j
ru >«

'■-' ' ' T / ’ h r j ! ' ? • 4 ' í <


• .. ^ *

.w =•
• •* -;. H :'- • • ■ ^ V - 'l C
/■ • .' . '»41^ •■‘ ■ ^ » i
* . *- Ä . ' V í. * ^' . '■ ■ '
' - * rv . •

* 'f'j " " . . -t


l i -•
? -

« V

t - f - * .

-
íSfcj ^ . , i ' ■ :> r .;..: : f e

* * *• • r ^ JÎ*
2s .> ^ :
/ *

'
l*
\ '
; i « 1-' z'-Ş
» / _»• y 4 i ^ -I®

78
74. Sdíw k. Aziz Gcorpos, içten kuzeye doğru

Bu nedenle, merkezi pbnlı cemaat kilisesi daha


Konstantinos dönem inde bile \'3rkcn. bu pbn tipinin,
bir bazilikanın giderek ınaıtyrium ile yer değiştirmesi
gibi bir evrim geçirmesi sonucunda gelişmiş olduğu
düşünülmemelidir. Ama bu durumda da esin ka^-nagı
nereden gelmiş olabilir? Dünyevi hüküm darların
birçok yönden T anrı ile karşılaştırılabilecek bir
lityıjiyle çe\TCİendigi saraylann topbntı salonlanndan
esinlenilmiştir demek ık b en yatan yamttır. Gerçekten
de bundan daha dogal ne olabilir? İmparatorluk sanan
Hıristiyan sanatından daha eskidir ve zaferlerle ilgili
Hıristiyan ikonografisi üzerindeki kesin etkisi olduğu
herkesçe kabul edilir” . Bizans düşüncesine göre,
T anrı’nın yaşadığı yerler, im paratorun Kutsal
Sarayı’mn çok daha geniş ve görkemli bir benzeri
olduğuna göre, T an n ’nın yeryüzündeki evinin de lym
kabptan çıkması mantıklıdır.
Bu oluşum çizgisini akla getiren ciddi veriler
vardır. Merkezi tndiniıım ya da kabul salonu— yuvarlak,
sekizgen ya da üç pp rak lı yonca pbnlı— Roma saray
mimarisinde N ero'nun Domus Aureı'sına kadar geri
giden ya^'gın bir uygulamadır. Bizans topraklarında
diğerlerinin yam sıra, özgün amacı ne olursa olsun,
imparator Galerius’un sarayımn bir bölümü olarak
yapunbn Selanik'teki rotundayı gösterebiliriz.
Konstantinopolis'te dc merkez mekam apsis nişli altıgen
pbnlı pneposicus Antiokhos’un sarayım (erken beşinci
yüzyıl). İkisinin de sonunda, ilki bilinmeyen birine
adanan (şmıdilerde Aziz Gcoıgjos deniliyor) İkincisi
Azize Euphemia Mart>'numu’na dönüştürülen, birer
kilise işlevi kazandıklannı izlemek ilginçtir” .
H ippodrom un diğer taraündaki Konstantinos'un
sarayında sekizgen bir salon vardı: altıncı yüz^-ılda
K onsuntinopolis'in imparatorluk Sarayı
Khrysotrikîinos’una (Alan Salon) yeni bir tören merkezi
eklenirken, belirleyebildiğimiz kadarıyla bunun
Ravenna'daki San Vitale Kilisesi'ne benzeyen, kubbeli
bir sekizgen olması öngörüldü.
Bu kihse ve kabul salonu arasındaki yanıltıcı
benzerlik Rusafa'da kuzeydeki sur duvarlarının hemen
dışında yer abn küçük bir anıt ile bir kez daha
ömeklenebüir. Hu yapı uzun bir süre surdışı kilisesi,
özellikle mezarlık kihsesi olarak unımlanmıştır. .Mimari
açıdan tek aksaklık apsisinin, yapımn bo>ııtbnna
oranbndı^nda. çok küçük olmasıdır. Bu özeUik, apsiste
Yunan harfleriyle yazılnuş 'Alamoundaros çok Yaşa'

Ti
/ \

u-

75. Konslınanopc^is, Annokhoi Sırjyı. zemin plim


(R. A /jununn, }966)

^ İr’ *t} *1]


Î> * i'

76. K onsunanopclis.A azcE uphem uM inynam u. benu 77. R u sıfı. ıl-M undhirK ıbuJSilonu, boyum kesit ve
zemin plini (S. Guycı, 1926)
78. R u u fı. al-.Mımdhir Kıbtıl Silonu, içten doffuyı doğru
kiubcsi olmasaydı hiç dc bu k-ıdar önemsenmcycbilirdi.
Bu yapı büyük obsılıkU, 569 vc 581 yıllan arasında.
Biz:ans imparatorunun i; ilişkileri kurduğu biri olan ve
belki dc saray erkanıyla birlikte azizin bayramını
Rusafa’da kudayan bir Arap şeyhinin, al-Mundhir'in.
kabul salonu olarak yaptınlmısu” . Böylecc Suriyeli
ustalann (abşngı bu yapı daha önemli yöneticilerin kabul
salonlanıun küçük bir çeşidemcsidir.
Bazı araştırmacılar, merkezi planlı cemaat
kiliselerinin çözümlenemeyen düzensizlikleri ile
kar;ıla;tıklannda (önıcgin Antakya'daki gibi),
güçlüklerden kaçmak için bunlan, martyrium
diyememişlerse, saray kilisesi olarak adlandırmışlardır.
Ancak Erken Bizans Dönemi'nde ister mimari ister
kurumsal olsun ayn bir saray kilisesi grubunun varlığım
kanıüayan hiçbir veri yoktur. Batıda, kendi din
adamlanna sahip saray şapeli gelenegi KarolanJ
Döncm i’nin bir buluşudur; Bizans da bu kurumla
dokuzuncu yüzyılda tamşmı; gibi görünür ama öyleyken 79. R u sjii, ıI-M undhir Kabul Silonu, ipsisin içi
bile belirgin bir mimari biçime ulaşıldığı saptanamaz.
Bundan aUnacak ders. Erken Bizans mimarisinin çok
yönlülüğünü, öncedcn hesaplanmış bir formüle
uydurabilmek için aynntılı karmaşık savlar
yaratmamaktır. '

83
Bcşinci Bölüm tUSTiNÎANOS DÖNEMİ

Tırihçi Prokopios 553 ve 555 yıllın ansındı bir En görkemli surbr dogal olarak dogu sınırlınnda
tarihte, y ay ^. olaıak De ledtSdis diye bilinen, impancor yapılmışa, özellikle Mezopotamya ve Suriye'de, çünkü
tustinianos yapılın için yazdığı methiyesinde imparatorluk buralarda cn dalınılmaz rakibi, hem de
anlattıklannı, dıha o zımanlır bile tahnn arkasındaki üstün bir uygarlığa sahip tek rakibi olan Persier'îe karşı
gücün lustinianos olduğunu gerekçe göstererek I. karşıydı. Anlaşılan o ki, Persicr teknolojide BizanslIlar
iusiinos'un (518-527) hükümdarlık dönemini dc kadar ileri dcgUdi. öyleyken bile. Perslerle bir savaj.
kaçmıştır. Böylecc 'lustuuınos Dönemi’ yaklajık yanm her tür hUe ve kumazbgın geçerli olacağı bir kuşatmalar
yüzyü (318-63) hatta eger II. lustinos'un (565-78) savaşı demekti: su kaynaklannın yolunu sapomuk.
dönemini de katarsak daha uzun sürmüştür ve hiç
tartışmasız Erken Bizans mimuisinin dortık nokta.sın)
oluşturur. B;n;ok yönden de XIV. Louis dönemi ile
karşılastinlıbılinir.
Şimdi yjptıgımız gibi ondön yüzyıllık bir sürenin
gerisine dönüp, lustinianos'un görkemli planlannm
ölümünden birkaç on yıl sonn çöktüğüne ait bilgilerle
donanmış olarak vc A>ısofya ve Ravenna'daki San Vitale
gibi sadccc birkaç ünlü eserini aklımızda tutarık, bu
imparatorun )-apım etkinlikleri hıkkındı oldukça çarpık
bir gorüs sahibi olmamız kıçınılnuzdır. De aedıûdis'y
okumak yınhsm düzeltilmesine yardım edebilir.
Etkinliklerin bu kadar uzaklara yayılma özcUigi karşısında
duyduğumuz Uk şaşkınlık çok geçmeden yerini, bu
çabalann her şc\-den önce savurma amacı güttüğünü 6rk
etmemize bırakır. Prokopios, Konstantinopolis
hakkındaki ilk kitaptan sonra bizi sınırlardı uzun süreli bir
yolculuğa çıkanr, önce en duyarb noktadan. 80. Konsaaonopolis. A o ı Polycaktos, paye bısltgı
Mezopotamya'daki Dara'dan başbr, sonra batıyı ve
güneye Suriye’ye dognı, oradan Ermeni sınınndan
Kandeniz'e, Balkınlır'ı ve Trakya'yı, ardından Filistin’e
ve taa Atlantik sahiline kadar (İtalya dışında) Kuzey
Afrika’ya götürür, lustinianos her yerde önceden var olan
savunma yapüannı sağlamlaştırmış ya da yenilerini
yaptırmış. suyoUan vc sarnıçlar açtırmış, köprüler
kurdurmuş hatta nehirlerin yataklannı bile değiştirmiştir.
Bu büyük güçlendirme çababn imparator Anastasios
döneminde başlar; lustinianos bu çakşmalan daha geniş ve
kapsamb bir ölçekte sürdürmüştür. Yer>üzündeki en iyi
mühendisler ve cn üstün teknoloji onundur. Yeni baştın
kurduğu imparatorluğunun çevresine bir tür Mıginot
Hıttı çekerek, ülkeyi gelecek pek çok yüzyıl süresince
güven altına aldığım düşünmüş olmaLdır. Prokopins'un
eseri dc tanı olarak şöyle biter. ’Hiç kimsenin kuşkusu
olmamalıdır’ der. 'Impantor lustinianos devleti sadccc
surlar vc kalelerle dcgU. ordu kınrgihlan Ue de bogu'dan
tam güneşin batnBı yere kadar güçlendirdi, çünkü 8Í. Konsttnonopolis, Aziz Polyvuktos, impou bıslık
Roma’nın hükümranlık sınırlan buydu'.'

»i
lustinianos'un hükümdarlığının eşiğinde önemli,
belki de gizemli bir yapı yer alır, varlıklı prenses Anıkia
luliana tarafından 524-27 yıllannda yaptırtılan
Konstantino)>olis'teki Azız Polyeuktos Kilisesi. Yakm
urihlerde yapılan kazılar' kilisenin çok büyük boyutlu,
nartheksi vc dışa taşan apsisi hariç 170 ayak
boyutbnnda, kare bir yapı olduğunu ve atnum dan
m erdivenlerle çıkılan yükseltilm iş bir platform
üzerinde yer aldığını orta^'a koyar. N e yazık ki üst
yapıya ait hiçbir iz bulunamamıştır, bu nedenle de
kilisenin biçimi varsayımlara dayanmayı sürdürür. Kare
plan ve naos ile ncflcr arasındaki temel dııvarlann aşın
kalınlığı kilisenin kubbe ile örtülm üş olabileceğini
gösterir. Üstelik altı dilimli eksedrası vc belgesel
82. Konsıınnnopolis. A dr Polyeuklos, ni) kemeri, tsun- verilerden bildiğimiz bir dc galeri katı vardır. Kazılarda,
bul Arkeoloji Müzesi çok sayıda renkli m erm er, cam ve ametist kakmalı
sütunlar, yer ve duvar mozaikleri gibi çeşitli pek çok
süslemeli malzeme ortaya çıkartılmıştır. Ama en çok
dikkat çekenler, hadi olağandışı abartmalı demeyelim
surların altıııdjıı tüneller kjzm ak, top atıjı h ı tu dc, zengin kabartmalı öğelerdir. Galeri katını taşıyan
(aşmabilcn tahta kuleler. Ijie bu yiiıden. Balkanlar ve sütun dizilerinin kemer tablolan um am en asnu dallan
Kuzey Afrika’daki askerî laktikleri tümüyle farklı ile bezenmiş, nişlerin içine kanatları açık, yüzleri
barbar boylar için gerekm eyen çok geli>mi} bir karşıdaki sütun dizileriııdekilere d önük tünem iş
savunma sistemine gereksinim duyuldu. lustinianos'un lavuskuşlan yapılrmştır. özellikle üstünde durulması
cn önde gelen ıniıııarlannın eğitim gördükleri yer Pers gereken, derin kazılnuş kabartmalı bezemeli, içinde
sınırlarıydı, bu da onların hem sorunlara çok sa)ida Sasani motifi bulunan zengin bir programa
yaklaşımlarının yürekli vc gerçekçi olmasını, hem de sahip, u m gelişnuş impost başhklann varlığıdır. Aziz
D oğulu biçimlere duydukları eğilimi açıklayabilir. Polyeuktos Kilisesi onbirinci yüzyılda terk edilmesinin
Suriye’de biriktirilen büyük mühendislik deneyimleri ardından um am en yağmalanmış vc aralar.nda Pilastn
böylece bir sonraki yüzyılda Arap istilacılanna aktarıldı, Acrıtani denılcnlcrın dc bulunduğu kabartmah
labıi bu da başka bir öykü. ögelenn birçoğu. Dördüncü Haçlı Sefcrlcri'nden sonra
Ama günüm üzde lustinianos’un mimarisi Venedık'e götürülm üştür. Anıkıa luliana gibi antik
dendiğinde aklımıza Dara ya da Zenobia gibi uzak köklere sahip bir hanıma göre biraz fazla sonradan
savunma yapılan değil kiliseler, özellikle de görm e bu zevk bizi şaşırtsa da, sahip olduğu olağandışı
Konstantinopolis'te kiler gelir. Burada d ı bir diğer uyan parasal kaynaklar Bizans toplum ve sanat tarihi için
sözcüğü gereklidir. Bu bölüm de, istcr-istemez ele önemli bir veri oluşturur.
alacağımız cn ünlü yapılann büyük çoğunluğu Konstantinopolis'te günüm üze gelebilen digcr
kubbelidir. Kubbenin saygınlık uyandıran yapılarda yapıların tüm ü de im paratorluk olanaklarıyla
giderek daha sık kullanıldığı kesindir; ama altıncı yaptırtılmıştır. Sergıos ve Bakchos Kilisesi gencide
yüzyılda yaptınbıı kiliselerin isutiscik bilgilerini içeren Ayasofya'nın öncusu oliftlt! flfBtfflcndınlır ama bu
iTn<ni«mrsptb m ız kılıseiiin
bir Ustc olsa, büyük bir çof^nlugu gene de bazilikalann eoruşiın kliUtl VOklUr,________________ _ 52T
oluşturacağına hiç kuskunuz olmasın. Filistin’deki ve 536 yıllan arasında, sonradan lınparato'nçc Theo3öra
yapılar için hazırlanan böylesi bir Üstede, altmcı yüzyıla tarafından . M onophysıt keşişler için manastıra
(arihlenen ellıalo kihse ve sapcl ile ya beşinci ya da dönüştürülen Hornıısdas Sarayı içinde yaptırılmış
altıncı yüzyıla ait digcr ondört yapı derlenmiştir: yetmiş o ld u ^ d u r. j^ara)nn zaten bazilikal planii, AzızJer L-*ctrös~
yapı içinde tek bir merkezi pl.mli lip yoktur.* vc İ'aulosa adanm ış kilisesi (518-19 vıllarındâ"
I/»
00

%
•o
»
¿i
•!* •

«é «1^% , _
84, Venedik. San M jrko h h sfri A cnuiu
>/

yaptınlmı;) vardır^ bu kilise anlaşılan yeterli


bulunmanın yanına Rusafa’nın ünlü azİTİcnnr arlanın
ikinci bir kilise yaptınlnmtır.| Bugün sıdcce ikinci
Hulıse
^ ayakladır.'
~~ Çok b ü ^ k boyutlu olm am akla
birlikte içine p n n c e soylu b ir ferah b k duygusu
_______
lUtand>nA~lCten. yapı çapraı ekscnierdc yanm dâire
planlı dört elcsednya açıbn bir sckizgendiA Merke'z
"mekanın bemaya açüdıfl; doğudakiler dınnda~hcı bir
paye çiftinin "arasında, çok laril oyulmu} 'kavun*
başlıklı ikişer sütun yer alır.^ üüıunlar, üzerinde
'n uparator çılunın ¿HUBlna yailUVıış urun bir yazmn yer
aldi a zengin süslemeli. yauy, sümeli-şentlı basubam
a şırto .j^algn kJUBJl fll ayrn duıenleme tcigjrijnır^
aradaki^târk lon-imposı başlılclı sutunUnn kgmerten
taşımâsıdırT;>elciz[ren alan geçiş elemanı panaantıUer
o lm a d ^ kubbe tabanına ubşu.j Kubbenin kendisi dc^
üstün bir deneyim gerelctiren bit uygulamadır, atlamalı
~obrak bir düz bir yuvarbulmış onaltı dilinüiditjPüz
dilimletin içlerine pencereler açılmış! sekizgeniiT 85. KonstinanopoUs.AozIcrSergiofveBıkchos. zemin
kÖ K *er^ Otnti etlen dıf^rtçn dc gim ır.yjpm îiannı ~ plini (P.SuıpK jeâ, ¡961)
engellemek için başlangıç noktalannda hafifçe içe
- doimı Cekilmislerdirl ^
Zemin planından da kobyca gorülebilccefti gibi
tasanmın yaraucıua uygulamamn Klisi-eüzelfiai ile
çelişiri Temel planındaki sapmaları kilisenin daha
öncedcn var olan yapılar yüzünden oldukça sınırlı bir
raanaTiKişııniması gerccgı üe acıkJamak Icob y t kaçmak
o lu fj Neden bu bile olsa, içteki sekizgen iskeledn
dıştaki kare çerçeveye fark edilecek kadar çarpık
oturtıılmısına gerekçe olusıuramaz. 1 Sekizgenin
kendisinde de sapmabr vardır. I dogu kenan
baudakindcn çok daha geniştir ve doğudaki İİcT
eksedranın acıklıcı hiBifalTileMm Hıh» pı-ni»rir R u
aksaklıkların ne isleyerek yapıldığına, ne de simetri
kavnmını bilen herhangi bir mimann naos ve nanhekT
arasında birbirlerine (ârklı uzaklıklarda bes kapı
pbnbvacaeına. butJardan otudaki ikisinin dc batı
ja y e lc rin arka >-üzIeıinden başka iç mekandan hiçbir
görüntü taalamavaca&na ınanmafc mumıcunduf.'
Sanmm bundanltecnel pbnın çok yetenekli bir mimara
yaptırjdıtp. ama uygulamanın varı alanına yanm
^ daireler içeren bir pbn çizdikten sonra iş ilerledikçe
7do6açlama yontetmyıe çalışan bırlcaç aldırmaz yapı
usüsmın eline bırakıldığı sonucu çıkanbbilir. |
Böylesi 'yeri geldikçe' dengelemeler ancak «6. Kcnıtınanopolis. Azizler SergiosycBılccho..
Sergios vc Bakchos Kilisesi gibi ona bov (kubbe capı 49 (P- Sınpıolca. 1961)

»7
87. KonstMiàuopobs. Ander So)3o<i ^vfíjkdios.dmn.dof^^idin
68
89. Koiistjnanofx3liii. AnzicrSiT^jOi ıv Bjkiiıoi. içrcn kubbe ^

88. Konsananopolis. Aazler Scrgros vc Bıkchos. ¡(tca

lyak) bir yapıda nıümkündiir. Amı yıpı büyüdükçe—


burada tonozlu yıpıbrdan soz ediyorum— upınalann
neden olduğu sorunbr giderek ciddileşir. Uk u u n m çok
ticizülüe uyguUnabilse bile, yapım ilerledikçe belirgin bir
düzensizliğin oruya çıkması ISızans cugla-harç duvar
tekniğinin dogasmdan kayıuklaııan bir kusurdur. Bu
düşünceler bizi yalnız lustinianos’un dcgil bütün Bızam
mimarisinin cn üsl düzeydeki bajansı Ayasofya'ya
getınr.
Ayasofya lustinianos'un çıgdaşlanna çılgınUk gibi
gölünmüş olabilir: ama sonraki kuşaklar için bir destan
vc bir simgedir. Bizans Ucvleti'ndc, sonraki dönemlerin
hiçbirinde, onun yansı büyüklüğüne bile ulaşabilecek
tek bir yapı yaptınlamanuslır: Ayasoiya'mn yapımının
ba»un sona bir mucize gibi algılanması, ancak insanüstü
kutsal güçlerin katkısı sayesinde bitirilebildigınc
inanılması, izleyen yüzyıllardaki teknik ve parasal
çöküntünün bir ölçütüdür. Ayasoiya'mn beyaz file
dönüştüğünü—yaru bakınu ve onanmımn çok pahahya
mal olduğunu vc Oruçag’da giderek azalan nüfus için
geregindcn çok büyük olduğunu da—sözlerimize
eklemeliyiz.
Büyük Kilise (Megali Ekkicsia} diye bümçnJU:
Ayasofya, Konstantinos y;ıdj daiu büyüLbil olasılıkla II.
Konstantios tarafından yaptınlmıs ve 360 yılında f
kutsannustır. Ah$ap çatılı bir hâzıLıitadır ve 404 vüında
v-<
-> * 4 v -J

Ms

,\
■\ ^ ■ A^-Æ
:

%
. x }

■X
- ’Vi
-V
■ v ;

- ^ .• í
r v .y -

Vi*
7 ty i<

1'
5V”
-^« .
-í’
ä > •■'

*T-

• í.;

'í^

■t - • 'i .
' ^

'í d í '-■
R“

.s
5
i
5
yınm ijtır. Itunci bir kilise yapnnlm iî bu da O cik 532
'N ik a A p k h n n u s t sırasındaki yangındı yolc olmuştur.
İkinci Ayasofya'dan,'^4l5 yılındı kutsanmıstır)~iistü
örtülü, önü sücunlu girişe ait kalıncılar — kabartmalı b j^
bajtaban taîiyan"sütunlar dizisi— *y»ktadıri' Kent
merkezini küle çeviren 532 büyük yangım— sadccc
katedral değil. Aya İtini kilisesi. Zeuksippos hamamlan
ve İmparatorluk Sarayı’nm bir bölümü de pnm ıstır—
lusdnianos'a kolladığı ûrsao verir. Molozlar temizlemr
temizlenmcT >^ni Ayasofya'nın yapımı banlatılır: bes
buçuk yıl sonra, 27 AraLlc 537 ^nüT kilıse törenlerle
kutsaıurjvlim arlan ünlü bir matematikçi ve kendine
özgü bir tip ölan T^ralles'ti Anthemiot* ve" 'Mîletli
lsidotos’tur£ de._ yütıek düTcyd^lçi^ kuram$al Konsandnopolit. Aytsofyi. boyvıu kcst
bilgilerini uygulamadaki dene^'imlerine katabildikleri (R .L . v m N ic e ,m 7 )
için seçilmiş olduklannı sanıyoruz ama gerçeği
söylemek gerekirse, adlarının Ayasotya'dan başka bir
yapının yaratıcısı olarak geçtiğine de hiçbir yerde
rastlamıyoruz.
Tasanmın yakın bir öncüsü yoktur. Dönemin
yaygın unsurlarının bir bileşimidir ama bildiğimiz
kadanyla bu unsurlar daha öncc hiç bu düzenleme
içinde bir ataya geçirilmemişlerdir. Ayasofya, izleyen
yüzyıllarda da taklit edilemeyecektir— yani, o n alana
yüzyıl O sm anlI camileri ppüana kadar, Bu özgüllük
Ayasofya’yı hir gruba yerleştirmeyi de güçleştirir.
Uzunlamasına eksem ve naosun her iki yanındaki
sütun sıralan yüzünden Ayasofya’ya kubbeli bazilika
denilegelmiştir ama bu unım lam a temel yapısal
unsurlan >-antıtmaya yeterli değildir. Bir digcr yoruma
göre de Ayasofya’nın plara Sergios ve Bakchos Kilisesi
ikiye bölünüp araya merkez kubbenin
yerleştirilmesiyle elde edilmiştir. Bu ifâdeyi tersine 92. Konstiittinopolis, Ayisofyı. dısan.gütte)xlcn
çevirinek daha anlaşılır olur. Ç ünkü Ayasofya'yı
çağdaşı ve komşusu Aya irini Kilisesi ile karjılaşuracak
olursak (elbette Aya İrini'ye sekizinci yüzyılda eklenen
unsurlan dışlayarak),’ Aya İrini Kilisesi'nin kubbeli
bazilika olarak adlandınimaya daha çok hakkı
olduğunu vc Ayasofya'nın tekilliğinin doğrudan bu
■Setgios vc Bakchos Kilisesi'nin iki yam ı'nın araya
sokuimasınd.ın kaynaklandığını anlanz.
Ayasofya'mn temel sorunu asLnda boyutlannda
yatar. Bizanslı m inurlar kubbe yapımında uzun yıUann
deneyimine sahiptirler ama 100 ayak çapında ve
duvarlara oturmayıp da 'havada asdı kalan' bir kubbe—
böyle bir şeyi şimdiye kadar hiç yapmamışlardır.

93
‘Ai. KoıntljıUıııopoliı. A vtu ^yt. tiınjn, gitııc^dogudın

Dahası, o devirde bu boyuttaki U}tan öriilm ü; bir Prokopios bize yapım sırasında gelişen
kubbenin y ın u c a g ı itm e gücünü yaklaşık olarak bile beklenm edik krizlere ait canlı öyküler anlatır.
hesaplayabilecek bir m im ann obm ayacagım da bibnek Doğudaki ana kem er yapılırken, ama daha en yüksek
gerekir. A nthem ios vc Uidorot kusunuz calıjmanın yerine ubşıbm adan. üzerine oturduğu payeler dışa
önem ini kavramışlardı; zemin plam (esas dikdörtgen d o { ^ egıilmeye başbr (payelerin günüm üzdeki düşey
içten 229 ayağa 245 ayak boyutlanndadır) çok özenli düzlem den eğim i 23 '/> inçtir). D ehşete düşen
bir hassashkla uygulanm ış ve tem el yüklenici m im arbr sorunu imparatora götürürler, o da onbra
güven verici ,b ir İfadeyle, kendi kendini
unsurlar— payeler— tugla ve harç gibi çekm e ve
destekleyebilm esi için hem en kem erin yapım ını
esnem eye dayanıksız m alzem eden değil, oldukça
bitirm elerini em reder. Kuzey vc güney kem erler farklı
yum uşak olsa bile yerel kircçiajından yapılmıştır.
bir sorun yaratır, duvar örgüleri halen nemli olduğu
Yapısal ijlcvı ikincil olan dış iskelet oldukça ince <31 '/*
için kem erler bitişiklerindeki alınlık duvarlarına
İnç genişlikte) yapılm ış ama burada da 23 ayak öylesine (âzb bir basınç yüklerler ki sütunlardan—
yüksekliğe kadar büyük laş bloklar kullanılm ıştır. alınhk pcncerclerindekilen ya da galeri katindakilerden
Sorunlar, yapı ana kem erlerin başlangıç yerlerine ' — parçalar kopmaya başbr. Bir kez daha imparator
ulaştığında ortaya çıkmaya başbr. devreye girer ve kem erler iyice kuruyuncaya kadar
94. K onsananopolis. A y iso iy i. Theodosios'un k em e r d itih .ö n ü tU girişi

ıltlanndaki perde duvırlann kıldınlnusını emreder.* için bunu akılda tutmalıpz. Nc yazık ki bize kubbenin
Bu anlatıUnlardaki gerçek payı nedir bilemeyiz ama üzgün biçimi hakkında daha fazla bilgi verilmemiştir.
yapıom daha bilmeden bozulmaya ba;ladı(^ açıknr. Büyük olasılıkla bugünküne benzer kaburgah. eleğinde
Kubbe tabanına ulaşıldığında, üstü önülecek alanın kediyolu bulunan bir kubbe olmalıydı. Özgün yapının
bajbngıçca öngörülenden daha geni} olduğu ortaya bir diğer niteliği de, Prokopios’un deyisiyle dışandan
çıkar, öylc^’ken bile kubbe bitirilir ama ömrü ancak
geUyor gibi degiI de içerde oluşuyormuş izlenimi veren
>nrmi yıl jürer. 553 ve 557 yıllannda Konsuntinopolis'i
ısıgın bolluğuydu. Ahnlık duvarlanna, günümüze
ursan bir dizi depremde çadarr'558 vihnda 3â~vildır)
gelebilen büyük batı pencere gibi çok kocaman
Tarih kaşTiaklanru göre Anthcmios'un özgün pencereler açıhnıscı. bunbrdan içeri dolan ısık bir kez
kubbesi jımdikinden yaklaşık 20 ayak daha alçaktır vc de gcnis alanlan kaplayan akın mozaiklerden yansıyor
kusursuz bir daire olarak planlanmış olması gerekirken, olmalıydı. Günümüzde Ayasofya'ya hükmeden gizemli
hiç ku;kusuz yin du^-arlann yanlara doğru açıhnalan gölge halesi, bir sabah erken bir de aksamüslü geç saatte
yüzünden kuzeyden güneye, doğudan bacıya yatay güncs ısmlanyla bölünen bu karanlık, zamanla
olduğundan 6 '¡ 2 ayak daha geni; bir elips biçiminde pencerelerin önlerinin kapatılması ve mozaiklerin yok
yapılmıştır.' .Amaçlanan etkiyi göz önüne getirebilmek edilmesi yüzündcndir.

95
yapılmış, ciddi kayıplar olm uştur, özellikle iç
mekanların sadece nasıl göründüğünü dcgil,
işlevlerinin dc neler olduğunu gözümüzde
canlandırabilmek ıçın bulunması gereken Hıristiyan
ibadeti ile ilgili taşınmaz eşyalann tüm ünün yok olması
gibi. Apsiste, din adam lannın oturması için yedi
basamaklı bir syntRrbnon— Aya Innı deki
korunabilmıs olana çöle benzeyen— vardı.
Synthrononun önünde altar masasını koruyan piramit
çaTHî enfes bir kibonum yer alırdi Onıkı sütunlu bir
Bdlme ile aynlan bema dogu yanm kubbenin örttüğü
nıekanın neredeyse tüm ünü kaplardı. Bemanm
kapısından batıya doğru, mermer levhalj korkuluğun
koruduğu solej demlen bir geçit uzanırdı. Burası,
kilisenin uzunlamasına ekseninde, merkezden biraz
doğuya kayan oval biçimli anıtsal bir am boıu açılırdı.
95. KonstantinopoUs. Ayisoiyj. jnj düzenden bir biflık Yazılı metinlerin okunduğu ambonun platformuna
tıpkı Kalabaka'daki ambonda olduğu gibi her iki
uraftakı yüksek merdivenden çıkılırdı. Bu taşınmazlara
İlk kubbenin batjrısızlıfta ııH»-anıatın3 yan cömençe uygulanan bol miktardaki gümüş kaplama da
i ç mekanda panitıyı arttınrdı.
desteklerin je tç rş iîlifii « td c n olmu^nır
yılbnndaki yapını ilerledikçe bu kusur fark edilmiş Çok renkli m erm er ’çayırhklar" (Ortaçağ
olmalıdır kı. dışındaki dört büyük payanda neredeyse yazarlannın çok beğendiği bir değimi kullanarak) yerli
kubbenin tâbanr hizasına kadar yukscitılmıştıı^ bS8 ycrindedir vc akla hemen bazı ilginç düşünceler getirir.
yılındaki'çökm edciPsönn, ıçkrinde dogu sımnnda Bir kez daha kullanılan tek devşirme malzeme o
çalışmış olan Genç tsidoros'un da ^bulunduğu (ilk dönemde üretimi anık durdurulmuş olan Mısır somaki
miniarUnn her ikisi de ölmüştür) uzmanlardan oluşan uşıdır. Dört eksedradakı sekiz somaki ta$ı sütunun
bir komisyon çağrılmıştır. Onların önerileri herbirı farklı boyutlardadır. Ustalar bu sütunları
sonucunda, merkezdeki mekanı kareye daha yakın hale birbirlerine uydurmak için kesmek yenne üzerine
getirmek için kuzey vc güney kemerlerin içe bakan oturttukları althklarm yüksekliklerini farklı
tarafları, kem er koltuğundan taça doğru giderek yapmışlardır. Somaki uşı öylesine değerlidir ki, bazı
genişletilmiş, bu haûfçe küçültülmüş ubanın üzerine duvar kaplamalan birkaç milimetre incchkte kesilmiş,
daha derin bir kubbe oturtulmuştur. Genel hatlanyla küçük parçabnn birleştinldiklcn her yerde, aradaki
bu günümüzdeki kubbedir. Bazı bölümleri yıkılmış vc bağlantıyı saklayabilmek için kenarlara kıvrımlar
sonraki yüzyıibrda yeniden yapılmış— kırk kaburganın yapılnuştır. Diğer mermerlerin hepsi değilse bile çoğu
onüçü 989 yıhnda, diper onüçü dc 1346'“— ancak o ru k bir düzene göre üretilmiştir, buna Tesalya verd
Genç Isidoros'un tasarımı ciddi biçimde antik sütunlar da dahildir. Uunlann Efes'teki Diana
değiştirilmemiştir. Tapınagı'ndan getirildiklerine ait Ortaçağ masah tam
Varlığının ondörtyüzyıllık süreci içinde anlamıyla bir saçmalıktır vc sadccc geç Bizans
Ayasofya'nın başından geçenler düşünülürse, bu halde mantığının içyüzünü açığa çıkartnıık için söz edilmeye
korunabilmiş olması neredeyse mucize demektir. değer: çünkü bu kadar büyük sütunlann antik hır
Türkler'in bu anıta gösterdikleri saygının ve düzenli yapıdan talan edilerek ahnmamış olması o dönem için
onanm bnn (son önemli onanm 1847-49 urihinde inanılmazdır. Doğrudan doğruya A y^so^a için
İsviçreli mimarlar Gaspare vc Giuseppe Fossan yapılmış oldukları halde Tesalya sutunlannın
tarafından yapılnuştır) bu mutlu sonuca ulaşılmasına boyutlannda da farklılık görülür (ana düzende çaplan
katkısı büyüktür. Elbette çok sayıda değişiklik yaklaşık 6 '/• inç) ve çok hatalı yuvarlatılmısla^dır—^ u ^
96. Koi\mnúnop6iii, Ayasof}’:i, içten, kuzey sütun diasi
da standardın giderek düştüğünün bir belirlisidir. çimento sıva kaplamalara ve son zamanda tuğlaların
_l}a;lıklnr birbirlcrıyle uyp ın gruplar oluşcımır. Ana üzerine sürülen açık san boyaya değinmesek bile, her
düzenlerde lam amı derin oyulm uş akanlus yandan yapının üstüne yüklenen agır payandalar,
yapraklanyla bezeli, lıelezoiv görûnns1ü“ögelcri'ötân sultanlann türbeleri, dört minare dikkatimizi mimari
oldukça agir impose bajlılüar küllâîulnuşkcn, galcTî3ckı biçimlere venılemizi engeller. Yapı dıştan hantal vc
sütunlarm naoscan görünm eyenleri ton-imposC ağırdır her zaman da öyle olm uştur: daha altıncı
başhklar taşır. Kaideler, stiluir tabanıyla biriikte-tck. yüzyılda kilisenin çevresi ek yapılarla kuşatılmıştır.
parçadan oluşur ve kaba yontulm uştur. ^ Bu olguya diğer Erken Bizans katedrallerinde dc
Somaki taşı sütunlann eşit olmayan boyudan, dikkat çektim: Ayasofya için de aym kural gcçerlidir.
Ayasofya'nın her tarafına yayılım; olan 'klasik' kuralları G üney cephesi Patriklik Sarayı'm n— epey bir
hiçe saymanın sıradan bir örneğidir. Naosun ah kattaki yüksekliğe erişen çok büyük boyudu bir yapı topluluğu
dördü sütun dizisinin üstüne galeri katında altıh dizi olan ve doğrudan kilisenin galerisi ile bağlantılı
rastlar, dört ekscdra da sütun s.ıyısı ikiye alcıdır, bunun bulunan— arkasmda kalırdı. Katedrali başka yapılara
sonucu olarak da üst katı.ıki düzenin açıklıklan ah bağlamış olması gereken kemerlere ait günüm üzde bile
katCakilerc denk gelmez; u k yapısal yönden bile bu görülen yıkık kısıııılardaıı anlaşılacağı gibi, kuzey cephe
sağlıksızdır. Narthekste dışa açılan beş kapı, ortadaki dc kapalıydı. D ogu cepheyi şapeller ve ek yapılar
hariç, içteki dokuz kapı ile cam kar>ı karşıya gelmez, dış doldurmuştu. Ama batıda, geçen yüzyıla kadar bazı
duvardaki payelerden yükselen takviye kemerleri de bölümleri ayaku kalabilen, sütun dizili bir atrium
içteki duvar düzenlem esine uymaz. Tasanm ın vardı. Bu noktada zemin birden dik olarak alçalır,
tüm ünde genel batlarıyla sınırsız çeşitlem eler ve bundan da atriuma çıkmak için aslında bir merdiven
doğaçlamalar— yer yer dc özensizlikler— görülür. Bu olması gerektiği anlaşılır. Bu merdiveni çıkan ziyaretçi
özellikler yapıya, umulmayanla karşılaşma ve yaşama kendisini, orusında bir çeşmesi olan 197’ye 130 ayak
duygusu aşılar; ama öle yandan klasik geleneklere boyutlanndaki büyük bir avluda bulurdu. İşte buradan,
batmış bir gözlemci için akıl kanşcıncıdır, bu nedenle ama sadece bu noktadan, somaki taşı levhalarla
dc onsekizinci ve ondokuzuncu yüzyıllarda Ayasofya’yı kaplannuş ana cephenin engcllenmeksizin görülmesi
'G othick' bulan gezginlerin ugradıklan düş kınklıgını m üm kündü. Ortaçag'da bir tarihte, açıklanamayan
anlamak m ümkündür. nedenlerle batı giriş kulbııılmaz olmuş, yerini herhangi
bir amtsal yaklaşıma elvenneyen şimdiki güney giriş
işte olağan bir tepki— Lord Uyron'ın gezi yoldaşı
alnuştır.
H obhouse'dan: 'G enel izlenim im , yüz m im arın
yeteneğinin, onbin işçinin emeğinin, imparatorluğun Ayasofya’nın beş yıl gibi kısa b ir sürede
serverinin ve yöneten meleklerin hünerinin ortaya yapılabilmesi için gerekli olan işgücünün nasıl
yoğun sıradanlık taşıyan muazzam bir anıt çıkarttığı düzenlendiğini ve kaynaklann harekete geçirilebilmesi
yönündedir, zaten altıncı yüzyıl ürünlerini daha m utlu için nelerin yapıldığını göz önüne getirmek güçtür.
bir dönemin m ükemmel örneklerinden fatkL kılan da Ama Ayasofya lustinianos'un başkentteki yapım
b u d u r',“ Rom antik a b m değişik bir duygusallık sunar. etkenliklerinin sadece küçük bir bölüm ünü oluşturur.
H obhouse'dan elli yıl sonra, T héophile G autier Prokopios otuziki kilise daha sıralar— bunlardan
Ayasofya’yı gördügü en güzel kilise İlan etm iştir: Kutsal Havariler, Aya İrini ve Aziz M okios gibi bazılan
'L ’architecture byzandnc csı à coup sûr la forme, da çok büyük boyutluydu— altı hastane, saraylar, halka
nécessaire du catholicisme. L'architecture gothique açık yapılar, limanlar; hem de liste tamam değildir,
m êm e, quelle que soit sa valeur religieuse, ne s’y lustinianos dönem inin bazı İşlevsel yapılanna, özellikle
approprie pas si exactement; malgré ses dégradations dc Konstantinopolis'in en büyük İki kapalı sarnıcına kısaca
toute sorte, Sainte-Sophie l'em porte encore sur toute bir göz atahm.
les églises que j ’ai vues, et j'e n ai visité beaucoup’.'^ Ayasofya'nın hem en güneybatısında, üstü örtülü,
Ayasofya'nın içi öylesine heyecan vericidir kı, önü sücun'dizili girişlerle sınırlanan büyük bir açık avlu
genellikle dış görünüm ü gözden kaçar. G ünüm üzde •yer alırdı. Burası Bazilika adıyla tanınır ve yargı, ticaret
dıştan yapıyı iyi görebilmek zordur: içimizi sızlatan ve kültür ile llgih pekçok amaç için kullandırdı.


lustinianos »çık avluyu ve dört girişten en güncydekini
kazdırtır ve buraya C istem a Başilica denilen
(Türkçe’de Yerebatan Sarayı, yani ’Batık Saray*) bir
yeraltı sarnıcı yerleştirtir'’ B unsı, 453'e 213 ayak
boyudannda bir dikdörtgendir, her biri 12 sütun içeren
28 sütun sırast, toplam 366 sütun, tuğlayla örülmüş
çapraz tonozları destekler. B irbirinin aynısı
doksansekiz tane akantus yapraklı başlığın varhgı, yapı
ustasımn modası geçmiş stoklan obrak açıklanabilir.
Aralarında dallan kesilmiş bir agaç gövdesine
benzetilm ek için 'gözlerle' bezenm iş bir sütun
gövdesinin de bulunduğu, çeşith garip patçalar da
kuUanılmışür. Güzellik duygusu yaratmak kaygısı
gütm eyen bir usanm da ustanın eline ne geçtiyse
• kullanması elbette doğaldır; ancak Cistem a Basilica'sı
(içinde halen su vardır) yüzyıllardır Konstantinopolis'te
görülecek yerlerin başında gelir ve büyük bir
mağaranın karanhgında kaybolan sütun ormanıyla
97. KonUındnopoIis, Binbır Direk Samıct güçlü bir etki yaraur.
Philoksenos (Binbir Direk ya da "Bin ve Bir
Sütun') denilen sarnıç daha u&k boyutludur (210’a 184
ayak) ama daha yürekli bir yapımdır.“ Mimar, samıcın
derinliğim arttırabilmek için bir sütun dizisi üzerine bir
İkincisini, her bir grupta 224 tane, yerleştirmiş ve
b u n b n birbirlerine, üst ve alt yüzeylerinde yuvarlak
çökm eler olan taş kasnaklarla birleştirm iştir. Bu
tehlikeÜ uygulamanın nedeni, belli bir standart boyutta
sütun bulm anın daha ucuz ve kolay olmasıdır.
Günüm üzde sarnıcın içi neredeyse üçte-bir oranında
toprak dolu olduğu için tam algıbnamasa bile, bu
yöntemle yaklaşık elli ayak derinlik (tonoz tacına kadar)
elde edilmiştir. Yapıya daha fâzla şagbmhk verebilmek
için de başlıklar birbirlerine ahşap kirişlerle
bağlanmıştır. Charles Diehl, Binbir Direk’i sergilediği
teknik yeteneklerinin erdemi nedeniyle, Ayasofya ile
kıyaslamakta aceleci davranmış olmahdır: üstelik
98, N ikiiı (Irnjk) Ayasofyı. iftcn impost başhklann en erken burada oruya çıktıklanm
iddia ederken de (bu sarnıcı 528 yıhna tarihlemek için
bir neden olmadığına göre) kesinlikle yanılmıştır.”
Ama gene de Uinbir Direk büyük bir ustalık isteyen
önemli bir yapıdır ve dc fusânianos'un mühendislerinin
ccsur ve u^-gulamacı ruhlannı yansıtır.
Bizanslı K onstantinopolis'in su kaynaklan
hakkında ne yazık ki çok az bilgimiz vardır. Belgrad
O rm anlan bölgesindeki (Bogaz'ın Avrupa yakasında)
su kemeri sisteminin son haliyle T ürk olduğu kesindir

99
1
Koitsuntm vpíii/ . Ciucm .i If.isihcj (Ycn’b ju n S j a p )
JOO. Sauffiritts (Sikirya) N eh ri, iusdnisnos köprijsii (J9. yiizyıî g n v ü rü )
JOI. S ju ffiria s (S ık jr y i) N e h r i, fusotusnos köprüsü, dogıı ucu
t02. Kjrjniifiıırj Köpriîsiı. fU n f yıkınındı

ve Htzıns mühcndisligiiıiıı (»»eseri denilen, güzelini ayak yüksekliğinde, payelennden birinin içinde dönel bir
'lustinianos'un su k em en' dc b unun içindedir: aslında merdiven bulunan anıtsal bir giri$ yer alnu;tır. Bu eser
onaltıncı yüzyıla taıih le n ır." Benzer b ir yapı da hakkinda şimdiye kadar yapılmış tek araştırma, 1839
Sangarius (Sakarya) N ehri üzerindeki büyük olasılıkla yıbnda burası daha iyi bilinseydi imparatorluğun digcr
lustinianos’un. 560 yıhnda bitirilen köprüsüdür. yerlerindeki R om a yollan üzerine yapılan büyük
Prokopios'un D c ıcdıûcıis'i yazdığı sıralarda henüz köpriıler kadar ünlü olabilirdi diyen, Charles Texier
bitmcnıi^üc ama yazar, dalu öncc bu nehrin üzerinde tarafından gerçekleştirilm iştir.'’ Maalesef. Sangarius
bajka bir köprü bulunmadığını belirtir. O zamandan Köprüsü başka kimsenin dikkadm çekmemiştir, aynı saz
bu yana Sakarya yataj^nı degiiiim ıiş, köprü dc tarlaların digcr Bizans köprüleri için dc gcçerlidir. ÖzeUıklc çarpıcı
içinde iyice toprağa göm ülü olarak önada katmıjtır. bir örnek T ürkiye'nin doğusunda Elazığ'da halen
469 yarda uzunluğunda, kesme ta} bloklarla yapılmış, ayaktadır. Bu yapı cllialtı ayak açıklık, otuzüç ayak
75 ayak açıklığı olan yantıı daire 7 kem erden olujan yükseklikte bir kemeri olan tek gözlü bir köprüdür.
koskoca bir anıttır. Burası Anadolu karayolu üzerinde Kcnıcr sivridir ve ilk bakışta Türkiye vc Balkanlardaki
önem li bir duraklama vc kontrol noktası olmalıdır, Osnıanlı köprülenni hatırlatır ima kemer alnı boyunca
çünkü köprünün d o ^ ucunda apsisli büyük bir yapı uzanan Yunanca kıubeııin aluncı yiizyJdan daha geçe
vardır, batı ucunda da (artık yıkıtnııj olan) otuziki tarihlcnmcsi m üm kün dcjÿiclir.
t0 3 . R i v e n n ı. G iU ı l^ h d d iı M ju s o lc u n ıu . d ıH in

lustiniınos'un ba;kcnc dışındaki mimarisine bir sürer. İkincisi, yani Ostrogot yönetim i, kentin yeniden
göz atacak o lu ru k — kiliselere dönüyoruz şimdi— General Bclisarios tarafindan geri alındığı 540 yıhna
gözde olan kubbeli biçim lerin her yerde kadar uzamr. Ü çüncü, yani gerçek Bizans Dönem i,
benim senm edigini, yerel geleneklerin daha basktn Ravcnna’nın, 751 yılına kadar sürdürebildiği bağımsız
olduğunu görürüz. Bu bagbm di Ravenna öğreticidir İtalya Eyaleti'nin başkenti olduğu dönem dir, ama
anu kam uiiklır. Bu kentin anıüannı— besinci ^lizyıla gerçekte lustinianos'un yönetim inden sonra hiçbir
olduğu gibi altıncı yüzyılı tarihlendirilenlcri de— önem h yapım çahşmasına rastlanmaz. Bir zamanlar var
Bizans’a ait, hem dc Erken Bizans sınatının en o bnlann ancak küçük bir bölüm ü dahi olsa, bu üç
m ükem m el örnekleri saymak bir gelenek o lm ujtur. dönem in her birinden günüm üze gelebilen eserler
Ama gerçekten ne kadar Uizansh’dırlar? Erken vardır;'* ama bu yapılan incelerken bizi şaşırtan onlann
Hıristiyan D önem inde, Ravenna'daki ınıtlann tarihi farklıhklan değil süreklilikleri, p n i yerel geleneklerin
genelde üç dönem e ayrılır. İlk dönem . Batı'daki sürekliliğidir.
im paratorun yajam m erkezini M ilano'dan bu Sanınm hiç kimse, salt biçimlerinden değil, kalın
bataklıklar vc ?ıg göllerle çevrelenmiş karanlık kente tuğlalarla örülü duvarlan vc toprak küplü tonozlannın
taşıdığı 402 >nlında başlar vc T hcodorik'in uzun bir onaya koyduğu yapım tekniklerinden dolayı da Italyan
kuşatma sonucu Kavcnna'yı cic geçirdiği 493’c kadar olan ilk dönem yapılanna^— çok değişikliğe uğramış

103
lO - f . l i j v c t ı ı ı .} . (J r t¡ ¡ o d o k > \ .ıtn r c \i. J t f t j n

I M
/ OS. Ravcnnı,
O nhodoks
Va/bzíví, içten

Í06. Rjtvennı,
Sin Apothnıre
N uovo, içten

105
¡07. R iV i-m u . S ın V ii^ c . r c iu iii p ljm (C. GeixiÍJ. 1013)

X
JOS. R a v c n n j, S jfi Vítale, içten ^pstse do firu

107
• 3 ^ ,.

¿ T '?
^ • ê

'» •*

f
■ •■ ^1

V>

1* ^,

f^¿
? ! K .,
.'t i
•4 109. R j v c ı u . S;,,, V,tJc , tficıı. Jinhulıtonunı
} to. R jv c n n j. S jn A p o llıı u n - in C h s s c . iç te n

109
o b n San G iovaiıni H vjııgclista U azilikısı, GalU sa m su n u n yanıtı açık kalm ıştır. Bir digcr sorun da,
l’b cidia'nın türbesi denilen yapı (haç biçim i bazilikal daha önce de degindtginiiz gibi San Vitale'ye 26,000
planh Kutsal H aç’ın ck yapısı) ve Hazilika U rsianı'y^. solidi harcayan ve öm egin San Apollinare in Classe,
yıkılm ış olan katedrale bağlantılı O rth o d o k s San M ich ele A fricisco vc belki dc Santa M aria
vafiizcvint.— Bizans sıtacını yakıştıramaz. T h eo d o rik M aggiorc gibi digcr birçok kiliseye de parasal destek
dönem ine ait cn iddialı proje olan vc özgün olarak Azız veren, yapının patronu banker (irgcnrunus) luhanos'un
M ariin'c adanan, 490 yılına tarıhh San Apoltinare kimliği ile ilgilidir. I lakkında kesin bildiğim iz tek $cy
N u o v o Kihsesi tam anlam ıyla standart b ir lu ly a n o n u n Y unanca konuşan b ir D oğulu olduğudur; ama
bazilikası olduğuna göre, O stro g o t dönem de de pek araştırmacılar, gizemli kişiliğinden ve gerçekten büyük
fark ed ilir hir değişini g erçekleşm em iş d e m e k tir. yapım elkiligiııden ateşlenen düş güçleriyle o n u adeta
M arm ara A dasından getirtilen K orint başlıklı m erm er lu stin ia n o s'u n R av en n a 'd ak i gizli ajanına
sütunlann kullanılnuş olması da tem elde bu yargıyı d ö n ü ştü rm ü ş, h atta San V ıtale'n in ü n lü m ozaik
değiştirm ez. Alt sırada naosun her iki yanında yer alan panosunda Başpiskopos M aksim ian vc lustinianos'un
sütunlann ritm ine uygun sağlam adım lar a u n tören
arasında gösterilen iri-yan görcvh>i dc banker lulianos
geçid in d ek i şehitler, çalı üslü duvarlarındaki
olarak U nım lanuşlardır.”
p e n ce rele rin arasında ay.ıkıa duran ve biçim leri
b ü sb ü tü n yukarı d o gru yükselirm iş gibi gösterü’n Başka sorular da akla gelir. Kutsal m ekandaki
peygam berler içeren San Apollinarc N u o v o m ozaikleri im paratorluk portrelerinin varlığı ve kilisenin saraya
hak ettikleri bir üne sahiptirler. O naltıncı yüzyılda bilinen yakınhgı o n u n bir tü r saray şapeh olduğunun
zem in yaklaşık dö rt ayak yükseltildiği vc ö ^ n kem er belirtisi m idir? Y anıt olum.suz gibi görünür: bildiğim iz
dizileri daha alçak R önesans kem erlerle değiştirildiği k adanyla burası, beşinci yüzyıla ait eski b ir
için o ranulan değişen kilisenin nıin u risin e günüm üzde m arty riu m u n y erin e yaptırılm ış y e m bir yapıdır.
hayranlık duym ak pek dc m ü m k ü n değildir. Apsis de M im ari plan, kuruluş sırasında, yanı yaklaşık 526
yenidir.” yıhnda m ı u)'gulannuştır vc yapuun nc kadar bir kısnu
kentin 540 yıhnda gen ahnnusm dan önce gerçekten
Bizans y ö n e tim i do ğ ru d an etkili olm aya
bitirümiştir? B ütün söyleyebileceğimiz, adının baş harfleri
başlayınca, K onstantinopulitan biçim lerin daha hızh
impost başlıklarda görülen piskoposlar Ursicinus (534-36)
yayılması beklenm elidir, hır yere kadar da San V iule
ve Victor (538-45) döneııünde çahşmalann sürdürüldüğü
K ilisesi’n d c g ö rü len d u ru m b u d u r. A m a altıncı
vc kilisenin Piskopos Maksimian ura&ndan 547 yılında
yüzyılın tü m m im ari ü re tim in in b irik im i gözden
kulsan dıgıdır.
geçirildiğinde. R a v en n a 'd a yerli bazilikanın
gelenekselliğini koruduğu. S ın Vıtale’nin kural dışı bir Bu ve benzeri sorulara kesin yaıuclar buhııak hiçbir
öm ek olarak kaldığı görülür. D oku zu n cu yüzyıl tarih zaman m üm kün olmasa da kibse karşımızdadır. Sergios vc
yazan Agnellus: 'N u lla in Italia ccclcsia sıniilis est in Bakchos Kilisesi ile benzerliği açıkar ama gene de ondan
aedifıciis el in m echanıcis o p e rib u s’“ derk en bu öm ek alımp yapıhnış demlemez, nedeni de sadece onlan
kuraldışıhgı vurgular. Bu yapı için aynlan inanılm az birbirinden ayıran pek çok farklılık dcgil, San Vitale'nin
m iktarlardaki y atınm olanaklanna karîîn pek çok tem el Sergios vc Bakchos'tan daha soru^ p p ıldıgınm kesin
sorun çözüm süz kalmıştır. İlk sorun. San Vitalc’nin behriencmemctidir. San Vitale’yle mutlaka yakın ilişkilen
yapmuiıa, kurucu giysilcn içinde portresi apsisin yanm bulunması gereken bir diğer Konstantinopolitan yapı da
k u bbesinde g ö rü len P iskopos Ecclesius (5 2 1 -3 2 ) İmparatorluk Sarayı'mn Khrysostıiklinos'u (Alun Salonu)
d ö n e m in d e — yani halen O s tro g o t y ö n e tim i olmahdır. M etinlerden bildiğimize göre bu tahı salonunun
sırasında— başlanmış olm asından kaynaklanır. G enel sekiz kemeri ya da nişi, doğuda bir apsisi ve onala pcnccreli
olarak b en im sen en kanıya g ö re, bu olay bir kubbesi vardır.“ II. Justinos dönem inde (565-78)
A m alasuntha'ııın yönetim inde (526-34), Bizans politik yapanlm ıs olduğu için San Vitale'ye öm ek oluşturmuş
etkisinin R avenna'da giderek arttığı b ir d ö n em e rast olamaz ama kesinlikle aym mimari grup içindedir.
gelm iş, ama bu enfes anıt Bizans hüküm ranlığının San V iule'm n ana tasannu bu durum da kadksız
yayılm ası m esajını verm ek için m i yap tırılm ıştır Bizansh'dır. Aynı sav, özellikle, aralannda kesilerek

no
t i l . Q a lb lo scli, b í á h k j . d ts tin , b a tu iin

111
/ 12. C?j/Wo.«'/ı. b jz ılik j. h t i ’«. ı/»<ııyj dofıru

kü(ü)tiilıııü$, drgnıl. bezemeli konik b»lıkU n ve


kademeli sekizgen kaideleri o b n tütuııkr gibi ö f^ k h n dc ■
bnluııduf^ı. tuzıbn Yuıunlı u'iC.ıLınn isarcüerini
m cm ıer cscrierin biiyiik hır Ixıliimti ıçm dc gcçerlidir.
D uvjrbnıı tu ( ^ İKİligi dc UiMi» ııygııLınusı ile aynı
dogculnıdaJır: bunda lUvcnıu'ı.bki digcr aluncı yüzyıl
yjpıbnndaki ı;ıbi kuzey luly-ı’d) t;e(eılı oLın kalın (ugbLır
ycnııc oldukça gem} derzlerle avtılnu» ince luglabrla
karjılajınz. A ııu ömegin tugla ile dcgil dc toprak küplcnıı
>-auy sıttılar halinde örülnıesi ile oluşturulan kubbenin
kaıucbJıgı gibi, yapmun ger(eklc;tınlnıcsi yerel ustalara
emanet cdılmi} olnulıdır.”
Belki dc San Viule ile Sergim ve Uakehos arasındaki
cn dikkat ^ekcn farklılığı, >'aııı dikey hatlann böylesine
vurguLuıııusuu da, ikinci kilisedeki zemin kaplaııusının
biraz ytikseltilnu} oUugu gerçeğine yer versek bılc. yerel
mimara mâl cdcbilinz. Konstantinopolis'te kubbe dönüsü
pencerelerin alt kısımlanmlan. sekiz kememi u çb n m n
tanı üzerinden b iib r, Ravenna'da ise iki ilandan oluşan bir
ara kasnak v'ardır, öncc sekizgenin köseleri üzerinde denn
olmayan bir dizi trom p, ardından trom pbnn üzennde,
aralanna gelccck şekilde sekiz büyük pcncere: kubbe
ancak pencerelerin Uçlanndan itibaren içe doğru dönü}
yapmaya baibr. Böylece görsel etki oldukça farklıdır.
Setgios ve Uakchos'u ziyaretçi birdenbire, kocanun.
neredeyse tchlikcb biçimde asagı sarkan kubbenin—
lusununos'un num an tarafından bilerek seçilmi} olma»
gereken bir izlenim , kanıtı Ayasofya'nm özgün
kubbesi— etkisi altında kabrken. San Vitale'de gözler
yükseklere, nispeten karanbk bir alandan kasnaktaki
pencerelerden d o b n ıjıga, buradan da her an tepesine
düK cckm is izlenim i vcnııcycn kubbeye dognı
yönlendınbr.
Söylediğim gibi. San Vitale l^v e n n a'd a olağandı}!
bir yapıdır. 534 ve 536 >ıllan arasında Piskopos Ursicinus
urafından başlatılan ve l’ıskopos Maksimian'ın 549
yılında kutsadığı çağdaşı San Apoilınarc in Classe ise gene
alısılnu}. Italyan tipi bir bazilikadır. Bu kilise, dikdörtgen
kaideler üzerine om ran ve nizgarda uçuşan akantus
>'aprakbnyla bezeli bitbiriniıı ayıu uptc bajbklar usıyan,
zengin damarlı, Prokonnesos ınerm erinden sütun
Siralanyla. yıldızlı gökyiiziinde haç görüntüsünün
egem en olduğu geniş apsisiyle günüm üze gelebilen en
soylu bazilikalardan birisidir. G ünüm üze ^İçm ey en San
Stclâno, San Michele Airicisco ve Santa Maria ıMaggiorc
gibi birkaç kilise ile dc yerel mimarlık geleneklennin

112
I ¡3 QiSblosch, b a z ilik j, jp u s, d is tin
IN , b -iz ilik j. fS im y luY" ►

114
A

lía ..

. '• » y

> ’ V: i
II •

l-w l

I*
r * ' 4 ¿ j ^ '* 1

‘1

* * -J
• •

.• ( .* *

A • y .
bi

_■'

v;
“*
• N?v'‘
\

-•
- a \
*)é
'
V ,

'
^

• .

re*

> * 1
• . . .•* 1
■ ^ t Vi
•»í j ■

1^ ij

i
>i i
f p- ' fl»


4 #
f *• •
T ’ 5 T i> !f
, . i ^
. 1%
*- V ~1 . .i*
• ^ f^ í
• ; » iA [í

ía ^ Î -
r ^ .* •'
*1
*J

/ A i ä i
üstünlüğü kanıthnabilir. R ıv c n n ı nasii büyük bir
rûiE:;: Doğulular kolonisi olduğu halde tüm Bizans
D önem i'nde bir Labn dili vc kültürü kenti olarak
kalabilmişse, dışandan getirilen Bizans etkisini de öyle
özünıseyebilmistir.”

Sk Yerel geleneklere daha da ısrarlı bir bağlılık


Suriye'de ve MezopoCamys ile Filistin’in otia komşu
bölgelerinde göriilür. Yaklaşık yetmiş yıl önce yazan
Howard Crosby Buder, m im annin hem kuzey Suriye
hem de Konstantinopolis'te cn yüksek noktaya ubstıgına
aluncı yüzyılın taiııldık ettiğini, 'ama kuzey Suriye’deki
bu m im arinin, o üslupla [Bizans'ınkiyİe] İskender
dönemi Yunan nümarisi ile olduğundan daha yakın
ilişkisi olm adıgnn' gözlemlemiştir.
I CkMk
I ı>>u^ B cjinci yüzyıla tarihlenen Q albloseh
> Bazilıkası'nı, yerel gclcnepn zirvede olduğu sıradaki
-f. bir öm ek obrak ele abbiliriz. Vapuruna göstenlen aşın
özen çevresindeki köyün önemsizliği ile bagbııtıh
yorum landığında, bu yapınm hacılar için kutsal bir anıt
olması gerektiği sonucuna vanlır.” I ler ikisi de Sunye
3 T nümarisi için tipik o b n iki özellik bilhassa dikkat
-Í çeker. Birincisi, örülerek yapılın payelerin sütunlann

.•V
ra yerine geçm esidir. D ö rd ü n c ü yüzyıldan buyana
kiliselerinde baştaban yerine kem er dizileri kullanan

115. Q isribn-W irdjn, yıpı loplulugunun gcnd fJım


(H. C Budcr. 1929) I. K ilise/2. S i n y / X KiiİJ
116. Q»sribn~Wjrd»n, kilin-, hoyutu kesit
( H. C liuılet.1929) ^

116
1/7. Q j s r i b n - W 3 i d ı n . k ilis e , d i f t j n . d o ^ j n

Suriyeli u su lır, niosu yın ncflerle dahi çok ahnışıyla ilgilidir. Bu kulelerin içlerinde, bandaki
bücünlotircbtlmck için dcsıek uyısını giderek lu ltm ı içerlek balkona vc lyncı yın neflerin cış çıtılın n ı çıkan
çıbıım dı olmuşlardır. N om ul boyııtbrdıki sücunlarlı merdivenler yer alır (artık yıkıknr). Suriye'de oldukça
kcntcrlcrc yıklışık 11 '¡2 ly ık ıçıklık vcnncktcıiM: yaypn bu özelliğin— bazen cepheye baçlı olmayan tek bir
(gerçi m d ı sırıdı böyle dc yıpm ışlırdır), d ıh ı kütlesel kule ile karşılaşırız—anucı hakkında çok nrtışma
payeler kullanarak kemer gcnişhklerini iki katına yapılrmşcır. Qalbloseh gibi açık bir alanda tek başına duran
çıkartabilnuşlerdir. QılbIosch‘clc her iki yanda üçer kiUscIcr için simetrik kuleleri otan bir ön cephenin estetik
kemer vardır, böylecc kilisenin içi neredeyse tek değen orudıdır. Anu bu kulelerin belirli b ç bir işlevi
mekanı dönüşmüştür. O rtı nef ahşap çıtılıdır, dahi dar obıudı(^na inanmak güçtür. Akla cn koby yıUn açıklama
olan yan nefleri taş levhalır örter. bu kulelenn, ya günümüzde Müslümanlar arasında
İkinci özellik iki yanındı birer kule bulunan oldu{(u gibi seslenerek ya da asılı bir dircj^ tokaçla
merkezde içerlek bir balkon içeren cephclerin ele vum bnk (Yunan kiUscsindeki seıtuntron gibi) inançlıbn

ın
f i s. Qjsr ihn-Wjtdjn. kiltn'. /i tat kuzcw Jofim

118
119. Q js r ıbn-W3rd3i>. S M y , ıh>lM . fiuncytJcn

clıuya çı{(ımuk için >'apılnuş oldukbnüır. Açık içerlek lustinianos m im arisinin Suriye'ye dışardan
balkonun da. kilisenin içine sıgaııuyacak kadar çok sayıda getirilmesinin cn bilinen ömegi— ashnda neredeyse tek
toplaıun cenvute h iup edebilmek için kullatulmii olnusı öm egi— çölün dibinde kurulm uş olan ve kitabesi ile
m üm kündür.'’ 561 ve 564 yıllarına tarihlenen Qasr ibn-W ardan yapı
Qalbloseh ile örneklemeye çab^cıgıımz kuzey topluluğudur.’* Bu anıtsal boyutlardaki topluluğun
Suriye minurisi kesme us nuniarisidir. Fikir olarak klasik içinde, yaklajık 165 ayak kare bir saray, hemen hemen
olan bu özellik, hem içte hem de ccphcleıde zengin aynı boyutlarda bir kısla (artık çok yıkık) ve bir kilise
kabarnmtı bezemelerin uygulanabilmesine yol açmıştır. yer alır. Bu yapılar, önemli bir asker kumandanın
Deyim yerindeyse, kesintisiz bir kurdele biçim im alan otum la yeri işlevini gömıü} ve hep birden yapılmı;
bit jcridiıı pencere çevrelerini dolanması ve bir tür olmalıdır. Göze ilk çarpan özellik duvar örgüsünün
kıvnm ile bitmesi biçim indeki süsleme özellikle bu alışılmamış b iç im id ir tonozlar tüm üyle tugla ile
bölge için tipik bir uygulamadır. 0 t e yandan. Sunyelı yapılmışken, duvarbrda Jtlamalı obrak tugb şeritler vc
ustalar tonoza ve onun bir üriinü o b n impost ballıklara kare biçim inde kesilmiş bazalt (birinnni izleyen üçlü
ilgi duymamıştır. sıralar) kullanılm ıştır. Tugla kullanım ının, bazı

II*
120. Q.isr hdtiya d o ^ ¡

120
arasnm ucılann öne sürdüğü gibi kendinden önce hiç
öm egi bulunm ıdıgı dognı değildir, Suriye'de hem de
yakh;ık çagdaj birçok başka öm ek sayabiliriz (Rusafâ
sarnıçları, Zenobia, Sura vc Balis surbn): ama dalıa
yüksek oranda taş kullanımı dışında, Qasr ibn-
W ardan'daki duvar tekniğinin, akıncı yüzyıl
K onstantinopolis eserlerini anımsattığını söylemek
doğrudur.
Bu gizemli yapılann m imanmn Bizans başkent
üslûbu İle mutlaka ilişkisi olmahdır. Ancak burada
Konsundnopolis koşullan Ue açıklanamayan pek çok
unsur da yer ahr. Öncclikle kiUseyi ele alahm. Zemin
planı, galeri kanna çıkan dışa taşkın, merdivenli bir
kulesi o b n kırkdokuza altmışbir ayak boyutlannda bir
dikdöngcndir— genellikle ve belki de yjtulucı obrak,
kubbeh bazilika denilir. Doğudaki apsisi sımrbyan düz
duvar Suriye için standart ama Konstantinopolis için
yabancıdır. Kilisede en garip özellikleri ise iç mekanlar
scrgjler. İçteki çekirdek mekanın yüksekliği ahşılmaımş
boyuttadır, ana taşıyıcı kemerler dc yuvarbk dcgil hafif
sivridir. Aynca, Bizanslı bir mimar kubbeyi doğrudan
büyük kemerlerin uçlan üzerine oturturdu: oysa Qasr
ibn-Wardan'da durum böyle değildir. Burada dışun
sekizgen bir kasnak kemerlerin üzerine yerleşrirümiştir
vc kareyi bir daireye dönüştürecek o b n pandantifler
121. Siiu Dıgı, A azc K ıüıehnı M ınıstın, plin
kasnağın ainndan değil içinden yükselmiştir. Üstelik
(Michig3n-Princcton-A]cxjndriı
çapnz köşelerdeki dön kubbe penceresi asbnda pandan-
Sim Dıgı A nftınnjiın'nın oJunı ile)
bûerin içlerine açUmışar. Hiçbir Konstantinopolitan
mimar böylesi sıradışı biçim ler tasarlamış olamaz.
Kabanmah bezemelere gelince, kapı yan dikmeleri ve
pencere üst atkıbn oldukça kaba, yerel bir üslûpta
yapılmıştır; nc yazık ki çok zarar görmüş o b n başLklar
ise Bizans m odellerinin pek karmaşık Suriyeli
taklitleridir.
Saray da çok ilginç bir yapıdır, iki katlı yapılmıştır,
günümüze ancak özgün ana cephenin merkezdeki yansı
kadar bir bölümü gelebilmiştir. Tem el öge, yan kollan
derin, dört yapraklı (belki de üç yonca yapraklı) pbnlı,
toplam uzunluğu sckseniki ayağa ulaşan büyük bir
salondur. Burası toplantı odası olmalıdır. Üzeri, çapı (21
ayak 10 inç) kilisenin kubbcsininki ile tam eşit
gclcbüecek bir kubbe ile örtülmüş olduğuna ait bazı
veriler vardır. Bütün tonozlar sivridir, üst kattakilerin
sivriliği alttakılcrden cbha behrgindir.
Qasr ibn-W ardan sarayına uygun bir paralel
brııcgi, erken altmcı yüzyılda yapıldığına inanılan

121
M ¡22. Sinâ P a p . A z ize Kaüieıiua M arusttn genci görü n ü m
123. K onsııntinopoiis, Aya /n n ı, ze m in planı (W . S. Ccorge, 1912)
124. K onsu n d n o p o lis. A y s Iıin i, b o y u m k e â t (W . S. Ceorge, 1912)

f ü u ^ '
I k
□ □ ö □ cn riüöüi
■ b ti □ □ Dİ PD d İ j â

m [t T O A
¡25. KonsíJntuwpoiis. A y j fn m . ih ftin , ¡¡^ncyrloğudjn
126. Efes, In a J Y jzati A z i z Îa tn n e s . z e m in p /a m (/. KeU , 1951)
1 2 7 . P h i li p p , b iT ilik i B , z c n m i p l in i (P . L c m e r ic . 1 9 4 5 )

• _______ Î______ »

126
Bosra piskoposluk sıray kaluıcıları sağlar; aynı temel yapraklı örnekleridir. Bu kilisenin çok olağandışı bir
tasarım— ortasında bir avlu ile uzak kenarda, eksende özclhgi, yan neflere açılan vc her bir yanda beşer tane
üç yapraklı yonca tipte bir toplantı odası bulunan kare olan şapelleridir. Bundan da daha dikkate dcger bir
bir plan— daha sonra erken Emcviler D önem inde unsur ise Sina Dagı’ndaki temel kük eşyası. Yanan
M shatu sarayında tekrarlanır.” Uu karşılaştırmalar Qasr Ç a h 'n ın — daha dördüncü yüzyılda bile hacılan
ibn-W ardan m im arının K onstantinopolitan dcgil, kendisine çeken ve tüm kuruluşun riison decrc yani
Uizans m inıırısinin çağdaş eğilim lerine alışık bir varlık nedeni ulan-—herhangi bir mimari konum içine
Suriyeli oldugvınu bir kez daha kanıtlar, tıpkı San Vitale yerleştirilm em iş olmasıdır. Çalı bazilikanın apsisi
m im annin büyük olasılıkla bir Italyan olması gibi. , arkasında kendi halinde büyüm eye bırakılmıştır. Ailah
Uir kez daha belirtelim , Q asr ibn-W ardan Stephan günüm üz m artyrium kuram cılannı u tm in
olağandışı bir anıttır; tanhlendinlcbilcn çok sayıda yapı etm ek tasasında olsaydı, bu çalıyı ya bir yuvarlak ya da
aracılığıyla kanıtlanabildiği gibi Suriye m im arisi, sekizgen üstü açık bir yapı içine yerleştirirdi.
ycdinci yüzyılın ilk çeyreğine kadar kendi çizgisinde lustinianos'un dönem i, giderek birliğini
gelişmiş, ardından bu zengin bölgede eskiden beri var yitirmeye başlayan çok geniş alanbra yayılmış bir
olan parasal kaynaklann çok daha fazlasını sağlayan imparatorluğu, geç kalmış birleştirme çabalanna tanık
Emcvi halifelerinin yönerim inde varlığını sürdüm ıüş- olmuştur. Bu olaya nasıl bir tarihsel açıklama getirilmek
tür. Ama m im ari biçim ler fetihten o kadar az istenirse istensin, uzaktaki eyaletlerin giderek yoUannı
etkilenmişlerdir ki. araştırmacılar Mshatca gibi bcHı- ayırdıkları bir gerçektir. Suriye, Mısır vc daha az
bışlı anıtlann Islâm mı yoksa Islâm önccsi mi olduğunu ölçekte Filistin'de altıncı yüzyılda Jacob Baradieus
halen tanışmaktadırlar. tarafından yeniden canlandırılan M onophysıt din
Suriye mimarisi, sadece Konstantinopolis'ten çok karşıtlığının yayılması vc yazın dili olarak Süryani ve
az etkilenm iş olmakla kalmaz; kendisi de kuzey Koptık dillerinin ifade bulmaları genelde bir tür
yönünde, doğuya Anadolu ve Ermenistan'a, güneye ayırım cılık hatta 'U lusçuluk* işarcri olarak
doğru taa Sina Yanmadası'na kadar ulaşan bir yayılmacı tanımlanmış, onlara, lustinianos'un ımparacoriugunun
güç oluşturur. Sina Dagı'ndaki 548 ve 565 tarihleri dağılmasına katkıda bulunan egiliınler denilmiştir. Uu
arasında yaptırılan vc bir imparatorluk kuruluşu olan bağlamda mimari veriler de etkili söz sahibidirler.
manastır (sonralan Azize Kathcrina'ya adannuştır) bu Ashnda, lustinianos'un 'saygınlık uyandıran
ve diğer yönlerden ilginçtir.” Burası sadccc keşişlerin üslûbu* nun dağılımı oldukça sınırlıdır. Hiç
güvenliği için dcgil, Arap kabilelcnnin Filistin’e duraksanudan, Sergios ve Bakchos ve Ayasofya gibi
saldınlannı kontrol edebilecek bir garnizon noktası kamuşık ve ileri teknoloji önıegi yapılann kolayca taklit
olarak işlev görebilmesi için dc surlarla çevrili, konım a- edilemedikleri söylcnebihr. Ama Aya Irini’dcki uygulama
h bir manastır olarak yapılmıştır. Akıncı yüzyılda sur­ gibi, temel öğeleri sadece mgla bir kubbe ve sütunlaıia
larla çevrili m anastırlara, M ezopotam ya'daki T u r desteklenen bir galeri katından oluşan daha basit
'Abdin gibi sınır bölgrlen dışında ender rastlanır ama çözümler vardır. liu tür az ıddiah yapılara bau Anadolu vc
Ortaçag'da standart hale gelecek olan bir durum un Yunanistan'da rastlanır ve pek çok değişik biçim
habercileridir. sergilemelerine karşın hepsi de dönemin damgasını
Sina D agı'ndaki surların sınırladığı eşkenar taşırlar. Efes'teki, 548 yılından önce başlaıun ve daha
olmayan dikdörtgen alanda yerel bazalt taşından sonra Venedik'teki San Marko Kiliscsi'nde yankı bulacak
yapılmış bir bazilika yer alır. M im arının adı olan, Koııstantinopolis'tckı yitik Havariler Kilisesi'ni
kaydedilm iştir— Ailalı (Akaba K örfczi'ndeki) laklit eden haç pbıüı bü>'ük Aziz loannes Kilisesi'ni;” her
Stcphan— ama uyguladığı plan N egcv'dcn çok ikisi de transeptli ve kubbe ile örtülü o b n Philippi B
Suriye’ye özgüdür. Kilisenin alınlıklı çatısı vardır, batı Bazilikası'nı ve Paros Adası'ndaki Katapoliani
cephenin iki yamnda kuleler yer alır, apsis dışa taşmaz. Kilisesi’ni;” G ortuna'daki (Girit), temelde bazilikal
NeÛcri ayıran sütun dizisinin, yerinde işlenmiş olması pbnlı, yalnız batı kolun üzerinde bir galeri kan bulunan
gereken başlıkları farklı biçimlerdedir ve bazılan Suriye vc bcması üç yapnkh yonca tipte düzenlenmiş Aziz Tittıs
için tipik olan Korint düzeninin basitleştirilmiş, geniş Kilisesi'ni öm ek verebiliriz."
128. Faros, K a u p o lu m , z a w u /Vj/j/ (H . H .J c w d l , 1920)
o halde, m inuride tipik lusciniiıios üslûbunun
pejinden gidenlerin cok olmadığını elde 'bir uyarak,
kendim ize neden bu dönem in etrafında bu kadar *
dönüp durduğum uzu sormalıyız. Yanıcımız iki biçim
alacaknr. Biri, bajkent bölgesinde m im anyi yüzyıllar
boyunca denetim i alcında tutan bazı ancik geleneklerin
hâkim iyetlerinin el dcgijcirdigine altıncı yüzyılın
unıklık ecmesidir. Klasik düzenlerin modası geçmi$cir.
G erçekdışı aynntıları ve çarpıklıklarıyla beşinci
yüzyılda da halen çok yaygın olan K orint bajhklar
sonunda yerlerini, bazen yassı bir parça akantus yaprağı
ile bezeh, ama çoğunlukla geçmişe ait bu uzak anıdan
bile vazgeçen impost başlıklara bırakmıjcır. İmpost
yastıkla çoktan bütünleşm iş olan loıı başhk giderek
b e h ı^ n özelliklerini yitirmişrir. Yatay şilmeU-süsleme
şeritli baştaban Sergios ve Bakchos Kilisesi'nde son kez 129- Cortynı. Az/z Titus. ısomeink kesit
sahneye çıkar. Yüzyılın ortalarına doğru mozaiklerle (A. Orlındos, 1926)
kaptı zem in, Bizans m im arisinde bir daha geri
gelm emek üzere oru d an kaybolur. Yerini, düz m erm er
levhalardan yapılan zem in kaplamalan ve geom etrik
morifler oluşturan opus sccdlc almıştır. ^Son ve en
önem li olarak, bazilikanın ölüm süzlüğe ulaştırdığı çok
eskiden beri süregelen 'erişilm ez üslûpuki m e k a n '
geleneği, sü tu n b n n sadece galeri katını desteklem ek
gibi ikincil bir işlevleri olduğu, yapı iskeletini ise duvar
örgüsünün oluşturduğu lusrinianos'un büyük boyutlu
yapılannın gölgesinde kaybolup gitmiştir.
İkinci yanıtım ız tarihsel boyutta ele alınmalıdır.
Iınparalorlugun 'evrensel' mimarisi olduğu varsayılan
altıncı yüzyıl Bizans mimarisi uzun süren bir gelişimin
sonunu tem sil eder, lu stin ian o s'u n m im arları
ellerindeki teknik olanakları sonuna kadar
zorlamışlardır, hatta Ayasofya örneğinde olduğu gibi,
ötesine bile geçmişlerdir, tıpkı lustinianos'un devletin
kaynaklannı im paratorluk düşlerine ulaşmak için
130. Gorrynı. Aziz Tıtus. ifien doguyı dognı
sonuna kadar harcaması gibi. Bu İm paratorluk
yaşayabilseydi, elbette Bizans m im arisinin ondan
sonraki tarihi çok farklı olabilirdi. Ama evrensel
im paratorluk çöktü. Ve lusciniatıos’un m im ari
auhmlan geçmişin yüceliğini akla getiren hayranlık
uyandmcı anılara dönüştü. Eşine bir daha rastlanamadı
ama çok daha ufak boyudarda ve çok daha kısıdı maddî
olanaklarla üretilseler bile k en d in d en sonraki
uygulamalar için değişmeyen yasalar koydu.

129
A ltıncı B ölüm KAKANLIK Y Ü ZY ILLA R
İ M . Koustınnıiopolis, A y ı In n i
iflc ıı b ıtıy j doğru ^

lınp.'inTorluguıı çökıncM dıha lustiııiafios u h tu 617 yılındaki saldınsı sırasında, kentlilenn birçoğunun
oturuıkcıı l>a«Lamısıı. Ar<.iıiK İ.ın gcicıı ıntpıratorbn» ekınlcnni toplamak için kent surlan dışındayken
kjhranuııc;! ç jb jb n bile dununu k u ru m u y ı yetmedi vc yakabndıklan kayıtlara geçmiştir; diğer bir deyişle,
w nuctj hcpııuizin hildij^i ;ı^k(.-ri vc pnhtik al.mdaki bir kenthlcr köy yaşamına benzer bir y.ısama ayak
d ia Icbkcl gcrvckIcjti; 5S(l yıhndı T u n i sıınnııdı bir uydurmuşlardır. Yunanistan’da. Sebnık ve Pıros
gedik acıhu9M vc yirmi >ıl sonra buraınn tüuiiiylc terk (dokuzuncu yüzyılda terk edilen bir ada) dışında, hiçbir
cdihııcsi; Siavbr'ııı. I'clopmıııcs’c kadar Ualkanlar'a yerde tek bir Erken Bizaııs kilisesinin bile ayakta
siiıckh obrak y c ric » ın e M ; 6<)5 yıhnda ba;byatı vc 626’da kabnudıgına da dikkat çekmek gerekir.
Konscaııtiııopohs'in ku$.ıııhnası ile doruğa ubsan Anadolu'da koşullar farklı ama sonuçlar oldukça
destansı l’crs savajı; Araplar'ııı Ulîm bayrağı altındı bir benzerdir. Burası kent dışındaki abnlann yabancıbr
araya gchnclcri; 630 vc 640 yılbnnda Fihstin, Suriye vc uratindan ele geçinimesi olayını yasamız; onun yerine,
Mısır'ın kesin obrak kayİK\tihııesi; Ccbelitank'a kadar neredeyse ikiyüzyıl boytınca her yıl yinelenen Arap
tüm Kuzey Arnka'uııı ele ge^mhuesi; 674-78 vc 717-18 akınbn ile karşı karşıyadır. Birçok kent tümüyle yok
yıllarında Konstanıiııo|H>lıs'ııı A rapbr tarafından olmuş, diğerleri tehlike zamanında korunak olarak
kuMtılnusı. liu felaketleri ancak genel hatları ile kulbnıbn ama ancak çok küçük bırııüHısu sürekli olarak
biliyoruz, ama bunlarııt altında yatan gclisnıclcr banndırabilen surlarla kuşatılmış kalelerin içlerine
hakkmda bu kadar bile bilgi sahibi değiliz. sığınmak zorunda bırakılmışbrdır.
Konstantinopolis'te yaklaşık 300,000 kişinin, yani 610 ve 850 yılbn ırasındaki dönemde. Bizans
neredeyse kem nüfusunun yansııun ölümüne neden mimarisinin gelişimi hakkında kimsenin kendine
olan f>42 yılındaki büyük veba salgını ile başlayan güvenerek bir şcj'lcr söylemesi m ümkün dcÇ^ldir. Surlar
nüfusun sistcmh bir jckıklc azahıusı olayı felaket vc su sistemleri gibi kullınım amaçh yapım çıhşnıalan,
nedenlerinden biri obbilir. Çok gemş bir a b ıu yayıbn çoğu kez sadece vat o b n b n onarm ık seklinde, elbette
lustinianos imparatorluğunun siııırlannın koruııamama- yapılnusur.'öm egın, 740 yıhndıki siddcth depremde
sınm temel nedeni, uzun süreli kurakhk dönemleri vc , Konstantinopolis büyük zarar gördüğünde. Kent
bir dizi yıkıcı dcprenje büsbütün agırbijn bu nüfus ile Surbn'nda çok geniş kıpsamlı onarmılar
ilgili kriz olmalıdır. Üstelik bu sorun bütün Akdeniz gerçeklcştınlıniştir. ö t e yandın, evrimsel baki} açısından
havzasını da etkiler. İtalya alımcı yüzyıl ortabnnda bize altıncı ^niz^'iMaıı sonra anu onuncu yüzyıldan önce
'insanlın olııııyıır yer diye Lıınıııbııır. yapılmış gibi görünen kiliseleri bu dönem e
Bu felaketlere neden olan ob y b rın soııuçbn tırihlcndinrken çok dikkatli olmanuz gerekir. Böylesi
tahmin edilebilir anu bizim bu konuda hayal gücümüze bir yaklaşım. özellikle zemin p b n b n n ın
başvurmamıza gerek yok. Inıpantoıluk sınırlan içinde karsıbştınlnusm a dayandırıldığında, veıeccgimiz iki
kahn bölgelerdeki — genelde Anadolu ve Yunanistan’ın örnekte görüleceği gibi, çok yanıltıcı obbilir.
küçük bir bölümünde— çok sa)ida arkeolojik veri, kent Konstaıılinopolis'teki Khora (Kariye Canüi) m a n a s D r
yiMmının neredeyse her türlü amaç vc erek için sona kilisesi uzun bir süre ycdinci yüzyıhn başına
erdiğine işaret eder, Yerel farklılıklar bir yana, dum m her tarihlendinlmişrir; oysa onbirinci yüzyıldan dahi erken
yerde yaklaşık aynıdır. Yunanistıtı’a karanlık 580 yıhnda tarihli değildir.’ Aynı şekilde. T ürkçe adıyla
çöker. İzleyen yıibrdı ülkenin tüm ü Sbvbr tarafindan Kalenderhane Camii diye un ın an kilise, güvenle
ele geçirilir ve sadece Selanik, Atina, K onnt vc dokuzuncu yüzyıhn ortalanna unhlcndirilirken,
M oncınvısu gibi birkaç kıyı kemi Bizans’ın ehnde kalır. onikinci yüzyıhn sonunda yapıldığı oruya çıkmıştır.'
Atina’da asagı kent terk edilir. Atina agorasında kazı Ikı buçuk ‘karanlık yüzyıl' içinde yapunldıgı kesin
yapanlardan bin 'onuncu yüzyılda yemden yerleşim abnı obn kihse sayısı çok suurlıdır. Öncelikle, yoıkanda sözü
obrak kulbnıhncaya kadar bölgede neredeyse tanı bir edilen 740 depreminden sonra Konstantınopolis'teki
terk edilmişlik dönem i'nden sözedcr.’ Korint’tc de Aya İrini Kilisesi’nin kısmen yeniden yapılmasına
benzer bir durum görülür. Selanik, surbnnın arkasında değinebiliriz. Bu dönem de, üst yapı, yan neflerin
güvendedir ama burada sürdüKilen yasamı kent psanıı tonozbnnın baslangıçlanndaiı itibaren tümüyle yeniden
obrak niteleıiK-k tartışma gncünir. Avarbr vc Sbvbr'ın inşa edilnüştir vc bu onanmlar duvar teknıklenyle,

130
M l î î î i l 1 1 1 ! ’ »*

Z İ-9 İ

■* .*

•c-
|j |n j n h i i ü '<
••••«•••••• •••«••

. M % •

f e ? . S a > ; î ^ " é s
S..

*» “ir i- .

u rr jK "< :
yerinde bırakılan lustinianos dönemine ait bölümleıden
kobyca ayınedilcbilir. Bu bir tür yaııu isidir, kilisenin
boyutbn yüzünden kuşkusuz güçtür anu yaraucılık
gcrcktirnıez. Naosun bau birimi, kuzey vc güneyden
neredeyse elips biçiminde keıncricrlc uşınan, kendisi de
yakb}ik elips, penceresiz kubbemsi bir tonozb örtülmüş,
ana kubbe ise altıncı yüzyılda olduğu varsayıbn haline
kıyasb daha yüksek tutulmuştur. Sonuç kesinlikle hantal
bir etki uyandınr.
Sebnik'ıcki Ayasofya sckizinci yüzyıhn sonuna
aittir* Büyük bir kilisedir (dıştan boyutbn U 5’e 141
ayak) ve yapımı politik nedenlerle özendirilmiş
olmahdır. Benıadaki mozaik kitabede Imparatoriçe trene
ve İmparator VI. Konstantinos'un adlan geçer. İkisinin
birhkte hüküm sürdükleri (780-97) dönem.
Yunanistan’daki Sbvbr'a karjı getçekleştitilen ve sonucu
lıalka mâl edilerek Konstantinopolis’te zafer törenleriyle
kutbnan 783 yıhndaki başanlı Bizans saldınsı ile aynı
zamana rastbr. Bu nedenle Ayasofya, Sbvlar’ın ülkedeki
varlıkbnnı tümüyle ortadan kaldıramasa bile ciddi obrak
sarsan bu saldınnm anısına yaptınlmıs obrak
değerlendirilebilir.
Kilisenin planı özgün değildir, uygubması da
beceriksizce yapılnusar. Temelde, Aya İrini ya da Qasr
ibn-W ardan'daki *derli-toplu kubbeli bazilika* 132. Sehmk,A)'3sofv2, zcnvn p/un (Dichl. Lc T oum au
denilegelen bir ainncı yüzyıl usanmıdır.* Duvar tekniği veSilıdm.1918)
Aya Irini'dekıne benzer, duvarbr ise gereğinden fazla, 6
</2 ayak'a kadar, kalındır. Kubbe kütlesel kare bir kasnak
içine konduğu için her bir tarafu yer alan üçer tane
pcncere adeu merkezden giderek dısan doğru açılan
tüneller biçiminde algıbıur. Duvar yüzeylerinin çok,
açıkhkbnn küçük olduğu kilisenin içi dc aynı derecedc
hantaldır. Naosun iki yarandaki sütun dizileri merkeze
yerleştirilen birer paye ile bölünmüş, böylece kemerlerin
rinıu bozulmuştur. Sütun vc başhkbr (bcjinci vc altıncı
yüzyıl tiplerinin bir karışımı) devşirmedir. Zem in
katındaki duvarbnn bu kadar kaim olmasına karşın,
neflerin üzerindeki galeri katı ve rurtheks günümüze
gelebilen duvar çıkınubnndaıı anbsıldıgı göre ahşap
çatılıdır. Ayasofya mutbka yerel bir mimann eseridir
diye düşünülmemelidir; belki de sekizinci yüzyıl
Bizans'ının üretebileceği en büyük vc cn güzel yapı
ancak bu kadar obbilir.
133. Sc/jıui, A}isofya, boyum kesit (Didii, Le Toumcıu
Oldukça önemh birkaç kilise daha Selanik’teki
vrSjlıdin, 1918)
Ayasofya ile aynı mimari gruba girer. B unbr arasında.
3 C

ıc i b Q C :3 > c i l ö (£ İ3 r

134. S d in ik , A yıio fyi, içten ¡35. N ik iiı (İznik), Kotmeds Kilisesi, zemin plim
(T. Schmıt, 1927)

136. Nikai» (lauk). Koimesis Kilisesi. diftın. süneydogudın 1912 ytlınJıki hıli

113
/JV . j\;iT,ı (t K m rc ),A ziz Nık<*f.uts. n tcn. d o ^ y j c/o^Vu ^

' v

A'flijM ¡//aUJ. AkiVffft-vı X'l/ik i. ıçun.fitn<yoef

(D c m rc j.A a z N ık o tju s. zcn vn pij/u


/J » . M jtj
(Y. O c ın ım . 1968)
V 1%
»• ij^m
- . .? i

•Ik .
J**.

1*^
I T f S ,»

# l>

•>

% JL’ ♦
Nikaia (İznik) Koimesis Kilisesi, Türkiye'nin Avrupa
unfiııd ık i Uizyc (Viıc) Katedrali. Ankara’daki Azız
KJemens, Myra'daki Aziz Nikolaos vc Likya'daki yıkık
Derc.ıgzı Kilisesi sayılabilir. Hiçbiri kesin
tarilılendirilemez. T üm ü dc bugünkü Türkiye'de, yanı,
büyük istilâ dalgalarından sonra Uizans
Inıparaıorlugu’nun elinde kalan topraklarda yer aldıkları
için, altıncı yüzyıla aic bir form ülün O rtaçag'da
sürdürülmeye çab$ilıııasına öm ek gösteıilebilirlcr ama
tabii içlerinden bazılannın da gerçekten altıncı yüzyıla ait
olabilcceklen gözardı edilmemelidir.
İznik'teki Koimesis Kilisesi (özgün olarak
Hyakinthos Manastın) nc yazık ki 1922 yılında yıkılmı;
ama neyse ki bu Urihten önce fotoğraf vc yayınlarla
bclgclcndirilcbilmistir.' G ünüm üze sadccc duvarlann alt
140. A ııkjtj. A zil Kiemcns. ısoıııcrnJt kcât bölümleri, zemin kaplaması vc bazı m erm er öğeler
(G. dcjcrpluıuoıı. 192H) gelebilmiştir. Kilisenin dört kütlesel paye üc sınırlanan
haç biçimi planlı naosu, ancak yimii ayak çapında, yani
Selanik'cckı kubbenin yansından biıaz daha büyük olan
bir kubbe ile örtülüdür. Naosu yan ncOerdcn, sütunlarla
dcgil dikdör^cn m cm ıer payelerle desteklenen kemer
dizileri ayınr. ö z g ü n haUnde, yan neûerin üzerinde bir
galeri katı olmalıydı. Korunabümış yapı ile ilgili kayıtlar
incelenirken, kilisenin büyük bir bölüm ünün, özellikle
ahnlıklar. kubbenin oturduğu kısım ve nartheksın
neredeyse tüm ünün, 1065 yılındaki yıkıcı depremden
sonra yeniden yapıldığını unutm am ak gerekir.
Kubbenin kendisi 1807 yılına tarihlcnir. Peki ama özgün
kilise nc zaman yapılmıştır? Resim kanıtlan tarafindan
değiştirilen ve 843 yıhnda yeniden eski haUne getirilen
bemaıun ünlü mozaikleri yaklaşık 730 yıhm ccnninus
3ÍICC quciti verir. Ayakta kalan duvarlarda görülen
düzgün tugla örgü sıralan ve baslıklarında kurucu
Hyakindıos'un adının bas harflerini usıyan m erm er
payelerin ağırbaşlı ama tem iz isçiliği iyi bir yapı
dönenurü, belki de altıncı yüzyıhn sonlan gibi erken bir
tarihi akla getirir.
K orunm uş olmasına karşın aynı belirsizlikler
Myra'daki Aziz N ikobos Kihsesi'nde dc görülür.' Bu
kihse oldukça büyük boyutlu, galeri katı sütunlara değil
örm e payelere ocuran, kubbeh bir bazihkadır. Apsisinde,
KonstanCİnopoUs’ceki Aya İrini Kiliscsi’nde olduğu gibi,
o tu m u yerlerinin alımda yüzük biçimi bir geçit bulunan
bir synthrononu vardır a n u bu yüzyılın basbnnda
belgelendirilmiş o b n ambon yenndcıı kaldınlmıştır.
141. liizyv (Vize). Ayısofyı. icrcıı. kuzcydogvyj dognı Kilise. 1862 yılında R.us hükünıciiııın emriyle yapnnlan
Í42. liizyc (Vİ2c), dıştan, t^ncyxicn
Klem eııs’tc. tekrarlanm ıştır. 13u da yan nefler ve
narlheksuı üzerinde bir ^ le ri katı olan oldukça uiak
boyutlu haç biçimi planh bir kiliseydi. Galeri kan, her iki
yanda dikdörtgen ikişer nıem ıer paye ile taşınırdı,
l’ayelcrin düzenlem esi triforium katında da aynen
ıckrarbrunıştı. Kubbeye tro m p b rb geçilirdi vc kasnak
yoktu. K ubbe, kaburgalarla aynlan oniki içbükey
bölümden oluşan deniz kabuğu biçimindevdi ve sadece
dört penccrc ile aydınlanırdı. 13ü(üıı temel yapısal
unsurlar tuglayb örülnıüş; diğer yerlerde ise tugla
bölüm ler, m oloz taş sıralan ile atlanuh ob rak
kullamlmışu. U s u elinden çıktığı belli m enner öğeler,
yani payeler ile başhklan ve galeri kauııın silmeleri sırf bu
kilisede kullandııuk üzere yapılnuşa ve bcşinci-altıncı
yüzyıibrda Bizans mimari süslemesinde geleneksel o b n
'kem er ve kargı* motifi çoğunluktaydı. Kihsenin bodur
oran tıb n ve özellikle taş oym abn Rcsımkarşın D önem
öncesinc, yaıu alu ya da ycdinci yüzyıb işaret eder.
Yaygın obrak Vize Ayasolya'sı (St. Sophia) diye
bilmen cami, daha önce başka bir yerde önerdiğim
14} Dcrcigzt, kilise, zcnun p/.wt (H. R o a . 1908) tcmıinus ın tc (jucnı 900'" yıhıu deftil, sekizinci yüzyıhn
sonu ya da dokuzuncu yüzyılın başına
urihlendirihııelidir. G ünüm üze ancak yıkık ve oldukça
tehlike arzeder bir durum da gelebilmiştir. Sanınm bu
bırhaıca bir o ıu n n ı sonucunda b ışu ıı som değişmiştir. yapı Bizyc K atedrah'dır, bu kadar büyük boyutlu
13u u n h tc , üst yapının büyük bir bölümü yenilenmiş vc ohnasmın nedeni de buna bagbnabıhr. Kilise zenün
özgün kubbe bir (ipraz tonoz ile değiştirilmiştir. Altıncı kaunda bazihkal (kubbenin alnnda gelen dört köşe
yüzyıhn sonlanna dognı Aziz NikoUos'un n u n y ıiu m u n payesinin kahnlıgı daha sonraki bir tarihte arttınlnuşur),
varlığından söz edildiğine göre, günüm üze gelebilen p le ri katında haç biçınü pbnhdır. Pandancıüerlc geçilen
yapının bazı bölümlerini bu dönem e kıdar geri giderek kubbe ehps biçinündedir, onalcı ccpheh kasnağında aynı
urihlendirilm ek m üm kündür. Kihsenin, dokuzuncu sayıda pencere yer ahr. Genelde moloz taş kullanılan
yüzyılda (Aziz N ikobos küllünün çok yaygmbşugı bir yapmıı kabadır, anıtın d ışu n g ö rünüm ü yahn ve
dönem ). 1043 yıhnda vc onıkinci yüzyılda onanm lar donuktur.
gcçirdigi anlaşıhr. Yapı topluluğunun, kilisenin güney Likya’daki Dcrcagzı kahntıları incelem ekte
nefine yaslanan iki mezar şapeli ile diğer ek yapıbnn olduğum uz nıımarhk ailesinin belki de en genç üyesi bir
oruya çıkardığı karmaşık zemin pbnı. azizin kutsal kihscye aittir (dokuzuncu yüzyıhn sonu?). Tarihi ile
emanetlerinin 1087 yıhnda Uan'yc taşınmasından sonra ilgili hiçbir bilgimiz olmadığı için, bu kadar cınekje
bile işlevini korum ayı sürdüren önem li bir haç yapılmış bir kihsenin, M y n 'm ıı yıkbşık onbes nııl
m erkezinin gereksirumlerini yansmr. Kısa bir süre önce kuzeybatısında, ulaşımı güç daghk bir alana inşa
yim üala ayak derinliğe kadar toprak altında göm ülü o b n edilmesine, burası bir haç yeri obbihr dem ekten daha
yapının çevresi, alüvyon yıgım teııüzlenerek açılnuşcır, mantıkh bir açıklama getinnem iz m üm kün değildir.
gene dc kilise şimdiye kadar gerçeklcstirilenlerden çok G ünüm üze gelebilen kahnobr, bir kubbcli-haç biçimi
daha aynntıh bir araştırmayı hak eder. bazilika iJe^biri kuzeyde diğeri güneyde, dogubnnda
Koimesis KiUscsi’nin pek çok özelli^, birkaç eski birer apsisi o b n . işlevleri bchrsiz iki sekizgen yapıya
fotoğraf ve 1927” yıhnda yapılan bir araşıırmadaiı aittir. Kilisenin (dıştan topbın uzunluğu 128 ayak,
tanıdığımız d i ^ r bir yıkık kilisede, A nkan'dakı Azız naosun gcıiişligi 69 ayak, kubbe açıklığı 26 ayak) yan

138
14^. Dcrcagzî. kilise içten, kuzeyt1 of*uy3 dop^if

c u

139
I4S. 5ıgc, tiinndeklcr
Kilisesi, dıştın,
guneydogudın

¡46. .Sıgc. Bifindcklçr '.


Kilisesi, ific-n. / "V
doguyı d o f ^

140
!47. TriJyc. Fañb C am ii, <ii$t2n . kuzeybandûn

V -
\ ncUcri ve nanheksinin üzerinde, dı»Un merdivenle
ulaşılan iki kule, 'U* biçiminde bir galeri kan ve « k kaili
bir dış nanheksi vardı. Galeri kaunm kubbe aluna gelen
kuzey vc güneydeki birimleri mutlaka, sonradan yok
edilen bir çift sütun ile destekleniyor olmalıydı. Duvar
m ozaiklerine ait kalıntılar özgün süslemenin
zenginliğine tanıklık eder. Dereagzı bugünkü yıkık
haliyle bile dı$ görünüm e verilen önenün O rta Bizans
Dönem inde Erken Bizans mimarisinden ne kadar farklı
olduğunu gösterir; özellikle batı cephedeki yüzeylerde
vc sekizgen ek yapılardaki basamaklı kadcmelenmeyc
dikkat çekmeliyim.
Yukanda sıralanan haç biçimi-kubbcli bazilikalar
genelde, alancı yüzyıldan dokuz ve onuncu yüzyıllara
geçijin göstergesi olarak değerlendirilir. Bana göre
¡•I8. Tıilye, Fıdh Cjmii. içten, kuzeydoguyı dognı bunlara, genelde birer galeri kat bulunduğundan,
kalabahk cemaatler için planlanan anıa dokuzuncu
yüzyıldan sonra bu tür kiliselere gereksinim
duyulmayınca arok yapdmayan lustmianos tipi kiliseler
demek daha doğru olur. Bir ondokuzuncu yüzyıl
kitabesi ile 780 yıhna tarihlendirilen Sige'de (Mannara
Dcnizi'rün güney kıyısında) Başmeleklcr Kiliscsi’ndcki
gibi, bu bir u£ılmayı oruya koyar.” Burada, deyim
yerindeyse, haç biçimi-kubbch bazihkamn. yan nefler ve
bcma tonozu çıkarcıhp sadece çekirdeğine yer
verilmiştir: yani neredeyse tüm ü kubbeyle örıülü
birlestirilm i; bir mekan. Ama bu çözüm
yaygınlaşmamıştır, belki de buna kubbenin yanlardan
yeterince destek görememesi neden olmuştur. Yerine,
Bizansh mimarlar, Ortaçag'ın kapannusma kadar Bizans
dinî rrünurisinde etkin ohnayı sürdürecek başka bir
formülü, kare-içindc-haç biçimi planh ya da dört-
sütunlu kihseyi benimsemişlerdir.
Kare-içindc-haç biçimi planh kiliselerin oruya
çıkışı ile UgUenirkcn, eldeki az sayıda zaten çoğu da
urihlendirilcm cyen yapı ile değerlendirme yapmaya
çahşDgıcruza göre, zamana yayılan, adım-adım ilerleyen
149. Tıilye, Pelcketeli Aziz lojnnes, zemin plim ve giderek bir biçimden diğerine geçişi temel alan
evrimsel yaklaşımı bir yana bırakmamız daha doğru
olacakur. Aynca, İran'daki ateş tapınaklarından gelmiştir
gibi hayalgücü ürünü yorum lan da göz önüne
alnumahyız. Sckizinci yüzyıhn sonu ya da dokuzuncu
yüzyıhn başında kare-içindc-haç biçimi planı oruya
koyan m inurlar, ne ateş tapınaklannı duymuşlardı, nc
tavanı dört serbest sütun ile uşmdıgı için tartışmanın
içine çekilen Suriye'deki ikinci yüzyıb ait Musmiyc

Ht
J 5 0 . T r i J y t '. P c h k c t t í h Á z u í o s n i u - s , i ç t e n , d o f i u y a d o ^ u
'p n c to riu n ı'u n d ın , ne dc R u u i i ’djk i al-M undhir kabul
zenginleşm iştir. A n ık Bizans m anastır düzen in in
salonundan haberleri vardı. Fikir ç o k basitti vc m erkezi doğuda O iym pos Dagı (Uludağ) ile batıda
kaynaf^nı tüm üyle Bizans grlcncginc kök salmı; yapısal yıkık antik Cyzicus arasmda kalan Bithynia'dır. Burası
öğelerden alıyordu: bir Yunan haçı oluşturacak şekilde verim li, ama dag yam açlannda yeterli sayıda gözden
düzenlenm iş dört tonoz üzerinde yükselen bir kubbe. ırak yerleri dc olan bir bölgedir. Üstelik A nadolu'da
Dıştan açıkça belli olan bu sistem, içteki dört desteğin, Arap akınlanna ugramanuş ender yerlerden biridir.
sütun ya da payelerin, yardım ıyla b ir kare içine Sekizinci yüzyıhn ikinci, d o k u z u n cu yüzyılın ilk
yerleştiriliyordu. Köselerde oluşan birim ler çapraz y ansında, Bizans m anastır d ü z en in in önde
tonoz, kubbem si tonoz hatta k üçük kubbelerle gelenlerinin. Aziz A ntonios ya da Aziz Sim eon Stılıt ile
ö rtü lü y o rd u . Uöylcce naos, doğusuna eklenen çok az o n ak yönleri vardı. O kum a-yazm a bilm eyen
genellikle üç apsisi, üçlü bcması ile kusursuz, simetrik aşın dineilcr olm adıklan bir yana, aralannda dönem in
m erkezi bir mekana dönüşüyordu. en kü ltü rlü ve en zenginleri de yer alıyordu:
KarC'içınde-haç biçim i plan tipinin tem el özelliği T h co d o ro s Studıtes, akrabası Platon, İtirafçı
küçük boyutlu olmasıdır. Suriyeli num arlann serbest T hcophanes, M ethodios vc Bıthyniah N ik e u s, hepsi
sütunlar üzerine, hem de ahjap çatıh bazihkabrda, 11 '¡ı de y önetim deki b ü ro k rat sm ıfındandılar, üstelik
ayakun daha geniş açıklıklan olan tas örgü kemerler m anastırlarını kurdukları B ithynia'da da toprak
yerleştirme egilinündc olduklannı gördük. Daha hafif sahibiydiler. Elim izdeki çok sayıda kanıt, özellikle
bir malzeme— yani tugla— ile çalışan Bizansh m im arlar kendisinden önceki Resim karşıtı D önem pohtikalanna
da aynı sonınla karşılaştılar. K are-içindc-haç biçim i karşı çıkan ve keşişleri tutan Im paratoriçe İrene (780­
planh bir kilisede kubbenin çapı ite esit olan ana * 802) d ö n e m in d e , B ithynia'da m anastırların hızla
kem erlerin açıklığı genelde ender olarak onüç ayağı çoğaldığını belgeler.
geçer. Kuramsal olarak, standart b o y u tu k i (diychm Bu m anastırlann bazılan günüm üze gelebilmiş
çapı 20 inç) bir m erm er sütun bundan çok daha gcnis ama pek fazla dikkat çekm em işlerdir. A klım da.
bir kem eri elbette taşıyabilir, tabii kem er dizileri her iki M arm ara D enizi'nin güney sahilinde, T rilye adı verilen
uçtan gerektigi gibi sağlama alınırsa. Am a burada küçük köy içinde ya da çevresindeki bir grup d ö n -
parmak hesabı kuralına göre çalışan ustalardan söz sütunlu kilise var. ikisi. R esim karşıtı D ö n e m 'd c
ettiğim iz unutulm am alıdır. Uu nedenle, sütunlu, kare- önem li bir rol oynayan Pcickcte ve Mcgas Agros
içindc-haç biçim i planh bir kihsenin özeUikle küçük ("Büyük Tarla") m anastırları olarak tanım lanabihr;
bir cem aat, diyehm yüz kişihk bir topluluk, için içlerinden en iyi durum da kalabilmiş o b n T rüyc’dcki
planlandığını kabul etm eliyiz. Digcr önem li bir etm en Fatih C am ii'nin Bizans D önem i'ndeki adı ise nc yazık
de içte bölüntü olmamasıdır: N aosun tüm ü tek bir ki bihnm cz.” 764 yıhnda Rcsım karşıtlan tarafından
m ekandır, kadın ve erkekler için ayn ayrı yerlere yıkılan Pcickete aynı yüzyü bitm eden öncc; Mcgas
olanak sağlayamaz. Bu gözlem lerden yola çıkarak, Agros da 785 yılında yeniden y ap tın im ıştır. Bu
karc-içinde-haç biçim i planlı bir kihsenin manastır aşamadakf bilgi düzeyim iz ile günüm üze gelen bu
ortam ında ortaya çıktığı sonucuna varıyorum . Bir kiliselerin daha geç bir tarihte, diyehm onuncu ya da
Bizans m anastın genelde yım ii ile yüz arasında kesisi onbirinci yüzyılda, yeni baştan yaptırılm adıklarım
barındırırdı ve kesinlikle 'te k cinse a it' olarak kesin olarak söyleyebilecek durum da dcgihz; zaten
Unım lanırdı. böyle bir olasıhk genel eğilimlere gönderm e yapılarak
D eğerlendirm eye çalıştığım ız d ö n e m içinde dcgil. ancak arkeolojik araştırmalarla kanıtlanm ahdır.
manastır yaşamının, im paratorluk karsı olduğu halde, Bu yapıhncaya kadar, kare-içindc-haç biçim i planlı
belki de sırf bu nedenle, her yerde birden yeniden kiliselerin sekizinci yüzyılın sonunda Bithynia'daki
canlandığına tanık olunur. Resimkarşıtı D önem yanhsı m anastırlar için y ap tırıldıklan varsayım ı ile
im paratorlar, özellikle V. K onstantinos (741-75), yetinm eliyiz, böylece belki de kilise içlerindeki
keşişleri resim kültüne bağlı kaldıkları için çeşith sütunlarm kullanım ı, daha doğrusu tekrar kullanımı
biçim lerde cezalandırm ıştır. Bosuna b ir çaba: bu konusuna da ışık tutabiliriz. A rtık bu tür m im ari
yargılar sonucunda m an.ıstır d üzeni b ü sb ü tü n öğelerin üretilm ediği bir dönem de, eş boyutlu hem dc
güçlenm iş, bir grup yem şehit ve tövbekarla dö rt tane büyük sütun vc onlara uygun başlıklar

U4
yapılması hiç de kolay b ir i$ değildir a n u üichynia’daki
antik C yzicus k a lın tıb n neredeyse herkese, sımrsız
m erm er m alzem e sağlam ı; olm alıdır. Megas A gros’un
kurucusu İtirafçı T heo p h an es gibi kültürlü birisi için
belki de kilisesini geçm işte kaim i; bir d ö n em in kutsal
em anetleri ile bezem ek özel b ir çekiciliğe sahiptir.
K aranlık Y üzyılları terk e tm e d e n ö n c e
E rm enistan'da da kısa bir araştırm a gezisi yapmalıyız.
Buradaki am acım , Bizans m im arisinin yerel bir kolu
olarak degerlendirilem eyecek ve aynca ele alınması
gerekli olan E rm enistan ve kom şusu G ürcistan'da
gelişen ilginç m im a rlık o k u lu n u n a y n n n h b ir
tanıtm um sunm ak değildir. Ö te yandan, E rm enistan'ı
daha da doğudan, İran'dan kaynaklanan vc buradan
b ü tü n H ıristiyan A vrupa'ya yayıldığı iddia edilen
tSI. Erenık. tuntıkâ, tcnvn phm (f. S tn y fim tk t, t W )
m im arlık kavram lannın tem el yaratıcı m erkezi sayan
Jo sef Strzygowski vc yandaşlan tarafindan öne sürülen
abartılı görüşlere dc katılm ıyorum .'*
Araştırm a gezim izin am acı çok daha gerçekçidir:
altıncı yüzyılın son çeyreğinden başlayarak. E rm eni
unsuru Bizans to plum unda olağanüstü ilgi çekm eye
ba;lar. E lbette im paratorluk içinde, özellikle D ogu
A nadolu'da çok sayıda E rm eni yakardı; aynca, büyük
Erm eni gruplan ya kendi istekleri ile göç ediyor ya da
Bizans ve Pentler arasında sürekli b ir savaş alanına
dönüşen anavatanlanndan zorla çıkarulıyorlardı. Asker
olarak orduya katılanlar, Bizans o rd u su n d a etkili
olmaya başladılar ve im paratorluğun tüm üyle asker
gücüne dayanm ak zorunda kaldığı b ir d önem de, ord u
toplum sal gelişm enin anahtannı elinde tu tar oldu.
K aranlık Y üzyıllarda ortaya çıkmaya başlayan Bizans
soylu sm ıfin ın ö n e m li b ir b ö lü m ü n ü E rm e n ile r
o lu ştu ru rd u ; başta b ü y ü k H eraklios olm ak üzere
b irço k E rm e n i dc im p arato rlu k tah tın a o tu rd u ” .
Ü stçük E rm eniler, bagım sızlıklan için yüzyıllar boyu
savaşırken kazandıkian inatçı b ir kim lik anlayışına
sahiptiler ve hiçbir zam an tam anlamıyla kendilerinin
'B izanslılaştırılm asına' izin v erm ed iler. Bu şartlar
altında. E rm eni varhgının Bizans m im arisi üzerinde
bir etkisi o lu p o lm ad ıg m ı a ra;tırm ak m antığa
uygundur.
E rm enistan'daki en erken H ınstiyan yapılan beş
ya da altıncı yüzyıb tarihlcnir. Bu y apıbr iki sıra paye
dizisinin desteklediği beşik tonozlu bazihkalardır.'‘ i 52. Avin. Afe/yr/nj/j.? /fjVı'scsı, zemin phnt
K em erler genellikle atnalı şe k lin d e d ir; oym alı Q. Sırzygowski, t!WJ)
süslem eler az sayıda ve alçak kabanm a tekniğinde

MS
153, Avjn. Mvryvmjnj Kih'icm, uçkjpt kaltnttlın

146
154. Vigirshıpıt, (Echmııdzin), Azize R ipam r. zrııûn pljnı (J. Strzygowskt, İ903)

o lım b n ıu karjm , Uasik lipte, dahi somuc bit dcyijlc, kom şulanndan seçmeleri çok doğaldır: Ermeniler zaten
Suriye kaynakhdır. Benzer bazihkalar Hıristiyan kültürünü ve kendi alfabelerini de aynı
M ezopoum ya'm n kuzeyindeki T u r ‘A bdin'dc ve daha bölgeden, Edessa ve Samosata'dan almışlardır. Ermeni
banda, Anadolu yaylalanndaki Binbirkıhse'de CBin ve Kilisesi M onophysit kampa katılmakla. cogTaf>’asınm
Bir Kihse*) görülür." Ermeni ve Suriye arasındaki vc pohtik güçlerin etkiicfiııunin yam ngı bu ilişkiyi
yakm benzerlik cn iyi H renık Bazilikası'nda sürekh kılmıştır.
saptanabilir. Gerçi burada payeler *L* biçim indedir a n u Erm enisun'da bazihkamn öm rü uzun sürmemi;,
çan ahjapnr. Apsis duvan dıştan düzdür, kuzey ve ahıncı yüzyıhn sonlarına doğru yerini. Erm eni
güneyde sütun dizili yan açıklıklar ve batı cephenin iki mimarisinin kabaca 610 vc 670 yıllan arasına tarihlenen
yanmda dikdörtgen kuleler yer alır. A ynntılar da ilk büyük dönem inde giderek şaşırtıcı bir ustahk
Suriye'ye ö z g ü d ü r üjıü örtü lü , sütuncelerlc scıpleyccck olan kubbeli kiliselere bırıkınıştır. Uu
desteklenen girij açıklıkları, pcncere çevrelerini tarihler anlamlıdır: Erınoııi mimarisi ram da Suriye
ktıjaun testere diji ve "U* biçimi motiflerle bezeli Hıristiyan mimarisinin sona erdiği bir tarihte gelişir;
şeritler. Erm eni ustaların örneklerini güney ayrıca bu neredeyse Uizans İm paratorlugu'nun

H7
155. V i,f,nlı.ıım .(lScl,ım M hm ). .tM İ H p s iı iK . U u u n
15 6 . V .\{^rsíup.ir, (F cbnnadTİrf), A í i z c H ip < in u \ tç iv tt, k tıh b v n in f^iyn m iin n i

149
¡57. Z o n vo r, Evgtfd yakınıııdj, zcıtıin pJjnı
(A. L -Jjiobson. /950)
158. Zvannotz (Uyanık C ûiicr Kilisesi), zemin pljnı
(T. Tortmiman. I9IS) ^

159. Z v in n o tz (U yjnık Güçler Kilisesi), d iftjn, ycıüdcn


Linljndırnu (T. Torjıııjııijn. ¡918} ^

ISO
¡ 6 0 . Z v j n n o t z ( U y i m k Ç in 'le r K ü is c si)

151
aynıdır, hcrbir cephede derin gölgeli abnlar oluşturan
bir çift kama biçim inde niş yer ahr. liütün
örneklerdeki kesme Uş ile örülmüş olan kubbelere, bir
tür trom p sistemi ile geçilir; bu sistem, çapraz
eksenlerdeki dört ckscdranm üzerine denk gelen dört
büyük tromp ve bunların biraz daha yukarısında,
sekizgenden yuvarlak kasnak altına geçişi sağlayacak
daha ufak boyudu sekiz tromptan oluşur.
İkincisi, Evgard yakınındaki Zotavor (662-85)
ile Irind'deki oldukça küçük boyutlu kiliselerle
örneklenen sekizgen plan tipidir. Bu kiliselerde,
merkezin çevresinde apsish. sekiz ekscdra yer ahr. Her
bir apsis dıştan üç ccplıelidir, bu özellik ilk grupta
sözünü ettiğim iz kam a-biçim indekı nişlerin
benzerlerini oluşturur, içteki mekanın tümü oldukça
yüksek bir kasnak üzerine oturan bir kubbe ile Örtülür.
I6I.M ri'n, kıtcdrji, zemin plini (T. Tonm ıniın, 1918) Üçüncü tıp, tek bir örnekle temsil edilen çift-
kabuklu ya da cidarh dört yapraklı tiptir: Yunan
eğilimli kıtholikos (başpiskopos) II. Narses tarafindan
yapnnlan Echıniadzin (645-60) yakınındaki Uyanık
Karanlık Yiızyıllar’a girmek üzere olduğu tarihtir. Güçler (Zvartnotz) Kilisesi. Sadecc duvarların alt
Hnneııi nıinurisitıin ycdinci yüzyılda bütün Hıristiyan bölümleri ayaktadır ama yapının özgün biçimini hatasız
Dogu'yu yönlendirdiği hiç ab.ırtnıasız öne süriilcbihr. olarak göz önüne gctinnek m ümkündür. Yapı dışun
Kısa bir üstünlük dönemi olur bu: ülkenin Arjplar'ın bakıldığında, birbiri üzerine konmuş, giderek küçülen
eline geçmesi övülmeye değer bu gchsmeye son verir, üç silindir görüntüsü veriyor olmalıdır. Dış cidan ya da
Enııctıi ustalar ancak iki yüzyıl sonra yeniden amtsal kabuğu oluşturan altuki siUndir 123 ayak çapındadır ve
boyutlarda eserler vermeye başlayabilecektir. ^ cephesi kör kem er dizisi ile harekeılcndirilnıiştir.
Sözünü edeceginüz mimari tipler Ermenistan'da B unun içine dört yaprakh yonca plan yerleştirilmiştir—
aşagı-yukarı aym zamanda ortaya çıkar. Birincisi, dört ekscdra, her biri altı sütunlu. "W biçimindeki
genellikle bir dikdörtgen içiııdc yer alan kubbeh dört payelerin arasında yer alır. Bu düzenleme galeri katında
yapraklı yonca plandır.'* Bu tip hem Ermenistan hem da tekrarlanır. Bu yüksek yapının tüm ü tromplarla
dc Gürcistan'da yaygındır; Erivan yakınındaki Avan geçilen bir kubbe ile örtülür. Bu iddiaL usanm ın
(609 öncesi), Aranıus, Sisian, Echnıiadzin'deki Azize Bosra, Amida ve Rusafâ'dakı gibi. Suriye'nin d ö n
Rispimc (618-30) ve diğerlen Ermenistan'dakilere; yaprakh yonca plan tipinden uyarlandığını varsaymak
Meşheta yakınındaki Kutsal Haç (Cvari) (605 önccsi). akla yatkındır. Genelde Erm eni mimarların
Atenı ve diğerleri dc Giircistan'dakilere örnek kaçındıktan sütunun kullanımı, sepet tipi başhklar vc
oluşturur. D ört yaprakh yonca planı dikdörtgene Narses’ın adının başharflcrini taşıyan Yunanca
yerleştirirken iç mekan düzenlemesinde, yani açıku kiubelerin hepsi de yabancı esinlenmeye işaret eder.
kalan d ö n köşenin nasıl kaynajunlacagı konusunda Dördüncüsü, araştırmamız için önemli bir grup
sorun çıkar. Bu sorun dört yaprakh yonca plan ripinin olan içten dört serbest destekli, oldukça büyük boyutlu
dört büyük ekscdrasının aralarına, çapraz eksenlerde. kubbeli kiliselerdir. Bu grup. Bizans'ın
Avan'daki yuvarlak, digcr kili.selcrdeki dikdörtgen Erm enistan'daki hüküm ranlığının cn üst düzeyde
odalara açılan, atnalı şekhnde dört küçük ekscdra olduğu dönem e urihleııen, neredeyse birbirleriyle
eklenerek çözülür. Iç m ekanbr bu kadar bölüntüden çağdaş üç kihse ile temsil edilir: Başpiskopos Ezr
zarar görmüş olabilir .ını.n kihse dıştan anıtsal bir (Esdras) uraândan 630-36 da yaptınlan Vagarşapat’taki
kütlesellik kazanır; dört cephe de neredeyse birbirinin Azize Gayane Kihsesi, 631-39 yıllannda aynı yüksek

152
¡62. Mix'll. k.nc<ir;ü.iU f(.m.^un‘\-do(Hıd.vi
ItíJ . H a h . Afi*r)vjíi.ifj.i K i h s i w i . t ^ U 'n k u h b c w d o f i n r

H
'« V

154
Hıristiyan yap ıb n n m neredeyse tüm üyle yok olması
bu varsayımı yeterince inandırıcı örneklerle
desteklem em izi engeller; gene de, birkaç belirgin
özelhk bchrttigim yönü d o g ru b r nitehktedir. T u r
A b d in 'd e, H ah'daki M eryem ana Kilisesi gibi bir
ö rneğin tanık h k ettiği gibi, trom plarla geçilen
kubbeye, atnah kem erlere ve birkaç eksedrah p b n
upine yönelm e hep .Mezopotamya'da karşılaştığımız
özeUiklerdir.*’ A raştırm alarım ızı orta A nadolu'ya
doğru genişletirsek bu kez de Binbirkihse'de, Erm eni
mimarisi için çok ripik olan sekizgen, yüksek kasnak ve
çadır biçim inde bir çaa ile örtülü kubbeye rastlanz.
Erm eni tonozlu bazihkalanna en yakın benzerlerin de
aynı bölgede yer alm abn kesinlikle bir rastlantı olamaz.
G örüşlerim doğruysa. E rm eni ve G ürcü
m im arisinin önem i sadece sahip oldukları üstün
nitehkleri ile sm ırh değildir, im paratorluğun dogu
eyaletlerindeki, başka türlü h a k b n n d a hiçbir şekilde
164. Ilıh.M eryvm jna Kilisea, zcnun p lim (U. M onneret
bilgi edinem eyecegim iz gelişmeleri dc yansıtmaların­
de ViUaıd, 1940) dan kaynaklanır. Bir sonraki bölüm de dikkate alacağı­
m ız dönem de, bu D oğulu biçim lerin E rm cnisun yo-
lu y b yeniden Bizans m im arisinin akışı içine katıldığı
rütbeli kilise adanu uraQndan ısmarlanan Bagavan'daki görülecektir.
Aziz toannes Kilisesi ve 639-40 tarihli M ren'deki
(hem en T ürkiye sm ın içinde) kihse.” Du kihselerin
içerdiği önem , haGf uzunUmasma bir vurgu dı$mda,
öyle ya da böyle kare-içinde-haç biçim i plan tipinde
olm alanndı yaur. H er üç örnekte de kubbe dört
serbest paye ve trom plar üzerinde yer ahr. Ahnlıkh
ç a a b r ile örtülü beşik tonozlu dö rt haç kolu d ısu n da
açıkça behrgindir. Azize Gayane vc M ren'dc yüksek vc
zarif, daha büyük o b n Bagavan Kilisesi'nde basık o b n
kubbe k asnakbn sekiz cephehdir. K ubbenin çapı Azize
G ayane'de 18, M ren'de 20 '¡2 , Bagavan'da 29 ı/a
ayaktır.
Y cdinci yüzyılda E rm eni m im arlann
sergiledikleri ustahk tartışılm az; ö zg ünlüklerini
saptamak ise daha zordur. T anıtm aya çalıştığım bu çok
çeşitli kubbeli yapı tipinin hep birden oru y a çıkağı ve
gelişm enin daha erken örn ek lerin e E rm enistan'ın
hiçbir yerinde rastlanm adığı göz ardı edilm em esi
gereken bir konudur. Halen üzerinde tartısıbn bir
varsayıma göre, lirm cnücrle Suriyehlcr’in doğrudan
ihski kurduklan kuzey M ezopotam ya, yani Sam osau
ve Edessa’dan (Urfa) Atnida’ya (Diyarbakır) vc daha
doğuda M artyropolis'c (Silvan) uzanan bölge esin
kaynağıdır. Ru bölgenin k en tlerin d ek i E rken 165. H ıh. Meryrnvnı Kilisesi, içten kuzeye doğru

ISS
166. M .K h'nfchir (UwhirkHi.<c}. .ı>Wp^n/HOm (19 siiz^-ü ¡rrasiirv)
167. Madcıtfchır (Binbukthie), } n u tm n it kilise, sçtcn ktızcydoguyj dognı

157
Y cdinci B ö lü m O R T A B İZ A N S D Ö N E M İ

Bizans lıııparatorUıi;vı yaklaşık iki yüzyıldır Bu karşıdık için som ut örnekler verilebilir. Tıpkı
üzerine çöken karanlık bulutlardan dokuzuncu lusrinıanos dönem i yapılanna ait bir katalogum uz
yüzyılın ilk yansında yavjs yavaj sıynimaya başlar. olduğu gibi, Resimkarşıtı D önem ’in son imparatoru
A ltık ulu bir A kdeniz im paratorluğu değildir. T heophilos’un (829-42) vc I. Basılcios’un (867-86)
Kom a'dan kalan mirasın büyük bölüm ü, içinde müthiş yapııntıgt yapılann kataloglan da chm izdedir.' H er iki
bir kent gelişinıiııin gerçekleşebileceği O tta Asya'dan katalog da sadece K o n su n tin o p o h s ve çok yakın
Ispanya'ya kadar çok geniş alanlan kontrol etm eye çevresindeki yapılar ile sınırlıdır. T heophilos'un Deniz
başbyan Ataplar'ın ehnc geçmiştir. Halifenm hüküm Surlan’nı onartm anın dışında yalmz saray yapınu ile
sürdüğü topraklarla karşılaştırıldığında basileus'an ilgilendiği anlaşılır. Anlatıldığına göre, 830 yılında
ehndckiler hem küçüktü hem dc gehşmemişti: sürekli Bağdat'a gönderilen bir Bizans elçisi Arap mimarisinin
Arap akmlan ile harap olmuş bir Anadolu; Slavlar’dan görkem inden öylesine etkilenm işrir ki dönüşünde
daha yeni geri alınan Yunanistan; ve kendi hayatlarını imparatoru “Suriye'de gördüklerinin aynısı bir saray
yaşayan K ınm . G üney İtalya ve Sicilya gjbi uzak yaptırmaya ikna eder. T heophilos bunu severek kabul
eyaletler. Üstehk bu küçülm üş devlet anık uluslararası etmiş vc başkentin Asya'daki bir dış mahallesi olan
temel iletişim vc ticaret yollannı da denetleyecek Bryas’ta benzer bir saray yaptırtm ışut; Arap örneğinden
tek sapma imparatora ait odalann bitişiğindeki şapel vc
durum da değildi. Sonunda, tek büyük bir kentten,
avlunun orasındaki üç yapraklı yonca plan tipinde bir
kültür ve sanatı tümüyle tekelinde tutm anın keyfini
kihsedir. Sarayın belki de halen toprak altmda bulunan
yaşayan Konstantinopohs’ten, oluşan kırsal bir devlete
alt yapılan, gerçekten Emevi ve Abbasi saraylanm
dönüştü. O rta Bizans devletinin mimari tarzı da doğal
haarlaıan kapah büyük bir dikdörtgen alan içerir.' Ama
olarak lustinianos dönem in in k in d cn çok farkh
Theophilos en ünlü yapılannı Büyük Saray içinde
olacaktı.
yaptıcmışar— ana yapısı gene üç yapraklı yonca plan
tipinde bir dizi küçük köşk. Yaklaşık bir yüzyıl sonra,
bu yapılar ile ilgih im parator VII K onstantinos
Porphyrogetm etos tarafından derlenen çok aynnuh
tanıtım lar Binbir Gece M jsalhrı etkisi uyandırır.
T heophilos'un H arun el-R eşid'in çağdaşı olması boşa
gitm emiştir.
Theophilos'un sanaü soylulann vc sarayın sanatı
I . -
olarak nitelendirilecekse, aynı yorum büyük ölçüde 1.
t , Basileios'unki için dc yapılmalıdır. Ama, I. Basileios
aşağı tabakadan gelen Erm eni bir maceraperestdr ve
> 4 rcnoviüo im pcai R o m itıi gjbi çok büyük bir ideal
peşindedir. Yaklaşık yanm yüzyıl kadar önce de benzer
bir ideal Charlem agne'a esin kaynağı olmuştur. Bizansh
r H renov^no Fransız yenileşm esine bir tepki olarak
1,K ■ . gerçekleştirilmiş olabilir mi yorum u da ilginç gelebilir.
I ..q ■ G erekçesi ne olursa olsun Bizanshlar'ın,
B .İ l.- J
Im paratorluklannın yeni bir çağın eşiğinde olduğuna
.■ B »
inanm alan için kendilerine göre nedenleri vardı. 843
yılında R esim karşııı D ö n e m 'in yasal olarak sona
erdirilmesi, Hıristiyan dininin son tem el karşıtının—
H azreti İsa'nın V ücut bulması inancının köküne kadar
inen din karşıtlığının— alt edilm esinin bir göstergesi
168 Mutrepc. Iseıııbul yıkınındı. Smyt'nın ılt olarak yorum lanm ış, böylece H ırisriyanhk kemâle
yıpılın. kuzeydoguyı Jopnı (s. Eyice, i 959) em uş. Yedi Konsül'ün kihsesi kabul edilnüşti. Bu dine

158
ııtık nc yeni bir ckJcmc yapıbbllir ne de içinden
herhıngi bir $«y geri çekilebilirdi. Akıl bundan böyle
hiçbir yeni gehşimi kabul etmcyccekci.
H ırisd y ın din in in 'kesin olarak* yeniden
kurum ullajcınlm ası bir dizi askerî ve pohcik başan ile
de aynı zamana denk gchr. M elitene (Malatya)
cm irinin 863 yılında ketin yenilgisinden sonra,
Araplar'la y ılbr süren savaşlar yeni bir roca izlemeye
b a ş b r bundan böyle savunma savaşı değil saldın savaşı
obcaktır. 864 ya da 865 yılında da bir digcr düşman,
Bulgarbr, Bizans H ıriıtiyanhk yörüngesine çekihr.
Ü nlü Patrik Photios kendini *yenilemenin' sözcüsü
ıb n eder. Gerçi hizm eliııde olduğu imparator, yani III.
Mikhael, I. Oasileios tarafından öldürülür, kendisi de,
on yıl sonra yeniden geri döneccgi patriklik tabandan
azledilir ama ‘yenilem e' duygusu akıibrda varlığını hep
sürdürür. D önem in sözcük dağarcığında 'Y eni'— neos.
kıinos, kıinourffos — dem ek için k u lb n ıb n sözcüklere
çok sık rastlanır. Bu (erimi *yeni ve farklı' anbm ında
yorum lam am ahyız; aslında denm ek istenen sadece
conlandımıa, eskiyi onarma ve sağlamlaştırmadır. Bu
kavram, m im ari de dahil Bizans kültürünün bize
bıraktığı eserlerin tüm ünü anlayabilmek için birincil
önem e sahiptir. 169. Kjthiiron Dsgt, Aiiz Mdetios mjnjsnn, zemin pljnt
A n u biz gene I. Basileios ve yapım etkinliklerine (A .O ritndos.m S) .
dönelim . I. Basileios'un yapı katalogu.
K onsunıinopolis'te yirmibcş, çevresinde altı •yen''^®''
yapılmış* kilise sırabr. A rabnnda, başkentin bazı en , mermerlerle kapbnm ışa: ayin yeri korkuluk levhabn.
büyük ve cn kutsal sayılan kiUseleri vardır: Ayasofya, synthronon ve altar masası güm üş kaplamah, altın
Kutsal Havariler, Aziz M okios ve M eryem yaldızhydı ve degerh taşlarla bezenm işti. Z em in
Khalkoprateia. Yapıbn işin ciddi bir çabanm göstergesi döşem esinde m ozaik şeritli m erm er levhabr
olduğuna kuşku duyulmamalıdır, aynca bu kadar çok kuUamlnuştı. Kilisenin bausında iki çeşmesi o b n bir
ünlü kihsenin bakımsızlıktan yıkılmaya yüz tuttuğunu a tn u m , kuzey ve güneyinde beşik lonoz ö n ü lü .
gözlemlememiz de önem lidir. Basileios sekiz kiliseyi önünde sütun dizileri olan birer giriş açıklığı yer alırdı.
de dc novo yaptırmıştır, hepsi de İm paratorluk Sarayı N ca'm n usviri bize lustinianos'un Ayasofya'sı
içindedir. İçlerinden en önemlisi, amaçh obrak Nea h ak b n d a Prokopios ve M übaşir Paulos urafından
Ekklesia ya da Yeni Kilise denilen kilisedir (880 yılında y azıbnbn hanrbur. Bu etki Basileios'un İmparatorluk
kutsanm ıştır). Yapı onbcşinci yüzyılın sonunda Sarayı içinde yaptırttığı salon ve küçük köşklere
yıkıldığı içın bıkkındaki bilgimiz O naçag‘dan kalan geçildiğinde daha da pekişir. İçlerinden cn dikkate
unım lam alar vc a y n n n h olmayan birkaç çizime değer olanı K aınourgioıı, yani Y eni Salon'dur.
dayamr. Nca beş kubbeli vc büyük olasıhkb kare- M inurisi hakkında bildiklerimiz çaam n farklı malzeme
içinde-haç biçim i planlı tipte olm alıdır. İzleyen ve biçimlerde onalıı sütun — sekizi verd antik, alusı
yüzyıibrda beş kubbe ile ö n ü lü kiliselerin ubgandışı ’hareketli yazı rulosu* kabannıalı oniks vc ikisi sannal
yayıhm ı N ea’nın m odel olarak ö n em ini kanıtlar. yivli— ile taşındığı vc doğusunda bir yanm kubbenin
N ea'nm kubbeleri içten mozaiklerle bczch, dıştan yer aldığı ile sınıthdır. Ihı malzeme devşinne değilse, o
bakır levhalarla örtülüydü. D u v a rb r çok renkli zaman sanatta eski R om a Imparatorlugu'na amaçlı bir

159
1 7 0 . A ı h o s İJ jıS . E s p h iffitc iH H i ı ı u ı u s c t n ( I H . ) V z y J r e s m i)

- v w * -v rf-

...• :.;V ;- - • • ■ ;v V - - ik . '. J : r* .-î

â - '.- i.

gen dönüşten söz edilebilir. K jinourgion'un uvam m bölüm ü dc. gerçek anlaımyU özelleşmiş: cemaat vc
süsleyen m ozaikler ayncı dikkat çekicidir. piskoposluk kiliseleri yerlerini m anastır kıhselerine
Mozaiklerde, tahtta oturan b.ısilcios (apsisle mi?) ele bırakmıştır.
geçirdikleri k entlen kendisine sunan m uzafler Manastır m ım ansm in giderek yaygınlaştığını göz
generallerinin eşliğinde gösterilmışıir; başka bir değişle, önüne alarak, Bizans nunasur yaşanumn gelişimini
bu sahne lustinianos'un Khalke adlı sarayın giriş 'som ut* göstergeleriyle kısaca sorgulamalıyız. Bir
mozaiklerindeki görüntüsünün bir kopyasıdır. manastmn unm sal bir işletme olması yaşamsal özelliği
Böylece, I. Basileios'un yeni yapurttıklannm idi. Bu özellik erken bir lanhte, sadecc seçilmiş bir
lustinianos’un görkemli eserlerinin daha ufak boyutlu azınlık için uygun oldu((una inanılan inziva yaşamının
tekranndan başka bir şey olm adı^ anlaşılır, ancak yerini k o itıM o n 't bırakm asından sonra kazanıldı.
önem li b ir farkla: lustinianos’un yapıları halkın ' Manastır toplum u erken yüzyıllarda bazen kalabalık
kullanım ına açık olarak planlanm ışken, I. otur, papazlık rütbesi olmayan sıradan halkın içinden
Basilcios’unkiler, T heophilos’un yapılan gibi, özel gelenlerden oluşurdu: bunlar sadccc 'dünyadan'
m ülk idiler, daha doğru bir değişle, sadecc sırarlı bir vazgeçmiş, basuki ruhani raratindan manastıra kabul
grup içm. saraya girip-çıkabilen devletin ileri gelenleri edilm iş ve papaz adayhgı devrelerini dine hizm et
ve saraylılar için yaptırılm ışlardı. Böylece ederek geçiren kişilerdi. Ayinlere katılmaya ve dua
’imparatorluk’ u n a u n ın sosyal tabanı belirlenmiş olur. etmeye nc kadar çok zaman ayınrlarsa ayırsınlar, el
Elbette imparatorun yaptıklan daha alt tabakadaki digcr işleri yapmakla da yüküm lüydüler, bu da onlan
hayır sahipleri urafından da tekrarlanacaktır. Bu ekonom ik olarak kendilerine yeterli durum a
dönem den başlayarak, dini m im arinin büyük bir getiriyordu. Böylece m anastır kendisini kırsal

160
yaşamının içine kılm aya başladı. Genelde nıanasnrlar edihnesidir. Erken dönem lerde yalnızlık arayışı vc sivil
bir köyün hem en yanı başında kurulur vc çevreşindeki yaşamın kandıncılıgındın kaçm ı çabalan sonucunda
UrlaJara yayılırdı. Erken Bizans m anastın (beşinci vc keşişler kırsal bölgelerde topbnırlardı; kenelere kurulan
ahıncı yüzyıllar) m im ari yönleriyle cn iyi kuzey m anastırlar azınlıktaydı. Ama kentlerin nüfusu
Suriye’de incelenebilir.’ azaldıkça giderek dahi çok manasur in tn ınuros yapılır
O rta Bizans D önem ine ait önemli bir gebşme oldu. Bu du ru m özellikle K onstantinopolis’te
K hılkedon K o n s ü l'ü vc tusiinianos’un yasılan ile belirgindir. Itibarh kişiler, başkentin hem en içindeki
pişko|K)Sİuk deneıinıi lUma so k u lan manascırlann aile manascırbnnın kobylıgm dan ve belki dc saygınlık
giderek daha özgür hale gelmeleridir. Resim Karşın göstergesi olm alarından yararlanırken, keşişlerin
D önem ’in mutlaka bu bağlamda bir etkisi olmalıdır: geçimlerini sıgladıklan loprakbr kent dışındı hatu
çünkü kiliseye baglı olmayan ruhani sınıftın olm ının uzak yerlerde olurdu. B unun karşılığında, kent
din karşıtlığı sayıldığı bir dönem de m anastır dışındaki bazı önem li m anastırlann da başkentte,
toplum unun kendi başına bağımsız bir yeraltı harekeu keşişlerin iş gcrcgi yaptıklan yolculuklarda
oluştunnası zorunluydu. Sonuçta keşişler kazançlı .korukbyabilecekleri (metocbiı diye bilinen) kendi
çıktı. Bir kez güçlerinin tadını alınca da arak doğrudan n u n ıso rb n n a aic yerleri olurdu.
hüküm et tarafından atanan bir ruhani grubun denetimi Bir O n a Bizans D önem i m anastın oldukça iyi
altına gjmıeye o k adir da hevesli görünm ediler. tanım lanabilen özelliklere sahip bir m im ari yapı
Bu dediğimizde haklıhk payı varsa birbirine koşut topluluğudur.’ M anastırın çevresini genelde surlar
iki gelişmeyi açıklamaya yardımcı olacaktır: bir yanda, kuşaurdı, oldukça gösterişli, üstü örtülü, bazen de
m anasnrbnn ekonom ik kaynaklan ellerinden alının oturm a yerleri o b n bir ana giriş kapısı bulunurdu.
ruhani sınıfın fıkirleşm csi (cemaat ve piskoposluk D ilenciler, keşişlerden sadaka almak için burada
kiliselerinin yapımı bu yüzden giderek azılmıştır); öte toplanırlardı. Kuramsal olarak, içeriye ılınabilecek
y ın d ı, manastırlann zengin hayır sahipleri tarafından kişiler sınırlıydı, genç oğlanlar ve karşı cinsten
sıg lın an farklı bir sosyal yapı içinde birleşm e kişilerin manastıra girmesi kesinlikle yasaku. Ziyaretçi
gereksinimleri. Khansûke denilen bu yeni kurum un içeri girince kendini geniş, açık bir avluda bulurdu.
son şeklini alması onbirinci yüzyıla kadir gerçekleşmez O rtada her yönden görülebilen kilise yer alırdı.
ama olgunlaşmasımn ilk adıınlannın çoktan atılmış Kilisenin digcr yapılırdın ly n tek başına konum u
olduğunu rahatça öne sürebiliriz. Burada bizi bu E rken Bizans D önem i uygulamasına ters düşer ve dış
düzenlem enin ahlâk yönü ilgilendirmemelıdır; gene gö rünüm e daha fazla özen gösterilm esine neden
de, n u n a stırlın n ruhani sınıftan olmayan önde gelen olm uştur. G ünlük yaşam için gerekli m ekanlar çevre­
kişilere verildiği, o n lan n da b u n lan varislerine de, sur duvarlannı izleyecek şekilde düzenlenm işti.
bıraktığı, degiş-tokuş ettiği hatta sıttığı gerçegi H ü creler ç o ^ n lu k la dikdörtgen planlı ve beşik
b ilinm elidir.' Bir m anastır genellikle, kişisel tonozluydu. G enellikle iki ya da çok katlı
kaynaklarını m anastm n m allannı arttırm ak için yapılmışlardı ve önlerinde ıçık kem er dizileri yer
çekinm eden kullanabilen yüksek düzeyde bir alırdı. Kiliseden sonra en önem li yapı, ya tek başına ya
koruyucudan yararlanırdı; hayır sahibi de, kendi da yaşam a b n b n n ın bir bölüm ü obrak inşa edilmiş
açısından kârlıydı, ruhunun kunulm ası için edilen o b n yem ekhaneydi. Uzunlamasına planlanmış apsisli
d ualınn, emekli olduğunda kendisi ve yandaşlan için yapıda masalar ve sıralar bulunurdu. İçinde zem inden
bir yer bulm anın ve ailesinin gömülecef^ yerin hazır yüksekte bir ocak ve dum anın dışan çıkabilmesi için
olmasının yanı sıra bir dc a ru n kân cebc indirirdi. yapılm ış kubbem si bir havalandırm a kulesi olan
G ünüm üze gelebilen yapılırdın yola çıkarak, O rta vc m utfak yem ekhanenin yakınındaydı. T oprak k ıp b rd a
Geç Bizans dönem lerinde yapım etkinliklennin önemU tahıl, bakliyat, yag vc şarabın saklandığı erzak
bir bölüm ünün özel m ülkiyette olan m anastırlann am barlan standart olarak h e r m anastırda vardı.
yapımına aynldıf^ sonucuna varabiliriz. Ç cjm e, fm n. konukevi, bazen hasunc vc hamam
Burada bir gelişmeye daha değinm ek gerekir, o (hastalık dışında yıkanmaya yılda üç kez izin verilirdi)
da kentin nunasur yerleşimleri urafindan adeta istilâ digcr yapılar arasında yer alırdı.

1«!
¡7¡. KonftJiinnopolií. Kon^uiicin L ip sM jtiJ sa n (F a tm /w C jim i).ik i kü iicm n zcttun fJani (A. H . ¡964)
t? 2 . Konsunritiopodis. K onstsntin L ip s M in a s n n {F a ım t a C jm ii), k u z e y kilise, chft.w, ku zcyb sttd in yvntdcn
CMÜittdtmu (A. H. S. Mi'iiisv,
4 I7J. K u m tjn tinapoíit. K oiiujntiii Lips M n iiu in (Fciuri tsj
C iiidi), ku ze y kilise, içten, tnerkezdeki ıpsit

[)uaya çjgn, tah a ya da meta] bit iopaya cuknıakJa Böylece dıştan bakıldığında bu kilise de tıpkı
vurularak yapılırdı. Bazen bu topa (scnvmfTon), Baıı'dan yirmi yedi yıl önce yapnnlan Nea Ekklessıa gibi beş
başbyarak çanlann ortaya (iknusı üe (resmen onikinci kubbeliydi. İki kiliseyi birbirine yaklaşnraıı diğer bir
yüzyılda ortaya (iknujlardır) can kulelerine dönüşen bir özellik de şapel sayısındaki arcışn: Nea Ekklesia'nın
burcun içine aMİırdı. Lâhitlerc konulup naoşa ya da Hazreci tşa, M eryem ana. başm clekler Miklıaet vc
narthekse göm ülen m anasıınn kurucusu ya da Gabriel, Eliah ve Aziz N ikolaos’a adandığı biliniyor, bu
hayırşcvcrler ^ b i önemli kişiler dışında kalanlar manastır
dem ektir ki Mikhael ve Gabriel birlikte düşünülse bite
dışına gömülürlerdi, ö z e d e , bir manaşlır kendi içindekilisenin cn az dört şapeli vardı. Bu nedenle Lips
minyatür bir kentti. Birçok örnekte kilise dışmdaki Kilisesi N ea'nın ayakta kalan en yakm benzeri kabul
manastır yapılan günüm üze gelememiştir: Athos edilebilir. B unun yanısıra, içteki süslem eler dc
Dagı’ndaki gibi halen işlevini sürdüren manasurlarda ise, obganüsrü zengin ve üstün kahtedeydi. Mozaikler
buralardaki günlük yaşam vc ktıllanım için pUnbnan kaybolmuşcur ama çok sayıda kabartmalı süsleme—
yapılar genellikle bü^Kik onannüar geçimıişlcrdir. Gene apsis pencerelerinin ve naosun kuzeydeki büyük
dc bir Uizans m atusunıun genel düzeni oldukça kesin penccrcsının z a n fo ru dikmeleri, silmeler, dirsekler vc
bclırlcnebibr. korkuluk Icvholanndakilcr— günüm üze gelebilmiştir.
Kilisenin gelişim ine dönecek olursak, Süsleme programı hepsi dc çok kıvnmlı işlenmiş Sasani
Konstantinopolis’te O rta Uizans D önem i m inurişiııin palm etlerı, karmaşık biçim lendirilm iş buketler,
ilk aşamasının dört-sütunlu plan tıpı ile bağlantılı rozeüer, uvuskuşu ve karullardan oluşurdu. Üstelik
olduğunu görürüz. Kesin tarihlcnebilcn iki yapı ile kabartm abr tamamen kihsenin içindeki yerlerine göre
başlayalım, biri 907 tarihli Lips M anastın’nın (Fenan ayarlanmışlardı: üzerinde ahi karul kabartması bulunan
İsa Camii) kuzey kilisesi, diğeri yaklaşık 920 tanhli kubbe silmesi hem altcakı silm elerden dışa daha
Myreİaion Kilisesi (Bodrum Camii). H er ikisi de çıkıncılıydı hem de oymalar daha derindi. Bizans
aynnblı incelenmeyi hak eder. ölçülerine göre kusursuz o b n bu süslemede iki ilginç
Fenari t u C am ii’nin kuzey kilisesi" asilzade özellik ortaya çıkar: birincisi, kilisede kullanılan
Konstantin Lips tarafından yapnnim ış; törenle açılışı m crm en n çoğu C yzicus'taki bir geç dOnem
sırasında im parator VI. Leon da hazır bulunm uştu. Bu mezarlığından alınarak yeniden işlenen mezar uşlandır;
durum da, ele aldığımız yapının cn yüksek sosyal İkincisi, belli-başh oymalı öğelerin dc benzer şekilde
tabakaya ait olduğundan kuşku duym am anuz gerekir. ikinci kez kulbnıldıklan saptanır. D ört ana sütunun
Ç o k ciddi zarar görm üş olm asına, özellikle dört başhklan konusunda kesin bir Ky söyleyemeyiz ama
sütunun kaldırılm asına ve kubbenin yem den sütunlara kemerlerle bağlanan sekiz duvar payesinin
yapılmasına karşın, kilisenin ilk dönem özelliklen ve yastıkbnnın dikkatle yandan kesilnüş hacca yamanmış
süslemesi oldukça hatasız saptanabilir. Kilise küçük beşinci yüz>ıl başhkbn oldukbnm anbnz.
olduğu halde (kubbe çapı 12 '/î ayaknr) belli bir Lips Kiliscsi’nde farklı iki süsleme daha
düzeyin çok üstündedir. Planında, kare-içindc-haç kullanılmıştır: kakmalı ve sırlı çiniler. İçlerinde Azize
biçinü m erkez çekirdeğe eklenen iki yan şapel, isıindye Eudoksia’nın bozulmamış bir ikonasının da (şimdi
kabuğu g ö rüntüsünde yanın kubbelerle örtü lü İstanbul Arkeoloji M üzcsı'nde) bulunduğu çok sayıda
pastophorium odalan, naosu aydınbtan büyük yan kakmalı ikona vc yuvarbk levhabra ait kalıntılar gün
pencer«lcrvc içinde m erdivenler olan narthekse bitişik ışığına çıkartılmıştır: bazıbnnda zemin beyaz m enner,
kule dikkatimizi çeker. Merdivenlerle, dikdörtgenin kakm abr renkli malzeme ile, bazıbnncb ise zemin
köşelerine yerleştirilm iş— ikisi nartlıeksin. ikisi koyu renk m erm er, kakm alar beyaz kireçtaşı ile
pastophonum odalannın üzerinde yer abn— ve her biri yapılnuş;ır. Seramik çinilere gelince, o n b r da kenar
ayn ayn küçük kubbelerle örtülm üş dört şapelin daha süsü >-a da çerçevelerde kullanılmış izlenimi verirler.
bulunduğu çatıya çıkılır. G ünüm üzde görünürde Uu yeni bir tü r süslemedir ve belki de Islâm etkilidir.
herhangi bir geçişi bulunmayan doğudaki iki şapele, 1909 yılından başbyank Bulgariscan'ın antik başkenü
belki de duvarda yer a b n çıkm abr üzenne om rtıılm uş P reıbv yakınında Patleına'da gün ışığına çıkartılan
bir geçit aracılıgıyb ubşıbbiliniyordu. kimisi t^ezemeli kimisi azizlerin ıkonabnnın parçabnnı

1£S
175. KonitJnıınopali). M yrdjıon
(Ifotlruııı C jiiiiİ). difijn. giinc)dcn ^

olujtunıı bir dizi, (uplını ‘M I parça, benzer sırlı çini


akla »(^Ilıyacak çılanca yorumlara yol açmıştı.
Mezoporaınyalı ustalını) oluşturduğu bir atölyenin
lıjngi yoUa l’rcsUv’a ulıstıf^ sorı^ılandı. Bıınlır B u l^ r
kabilelerinin Asya'dan ü jlk a n b r’a göç ederken
beraberlerinde sürüklediklcn Innlılar olabilir miydi?’
Sasani süslemelerini taklit eden sırlı çinilerin— Fenan
tu Camii'nde karjınuzı çıkanlar gibi—dokuzuncu ve
onuncu yüzyıllarda başkentte yaygın bir dolaşımı
olduğu, Konstantinopolis'te sonradan yapılan
araslınnalarda çok miktarda bulunan benzer ömeklerie
kesinlik kuannustır. Bizanslı sanatçılar tarafiııdan daha
sonra terk edilecek olaıı bu ccknik, Theophilos
döneminde belgelendirildi^ gibi belki de Bizans ve
Müslüman sanatmın birbiıleriyle ilişki kurmuş
olmasından esinlenmiştir. Ancak, birkaç yerde ömegi
bulunan stilize kufi yazı dışında, Bizans çimlerindeki
süsleme programında Arap etkisi görülmez.
MyreUıon (Bodrum Camii) kuruluşu açısından
dalla da soylu bir manastır kilişcsijit.' 919 yılında
imparator obrak taç giyen. Ermeni kökeı^ ulu Am ini
Rom anos Lekapenos'un konağına bitişik obrak
yapılmıştır. K ıu bir süre sonra Lckapenos evini bir
rahibe nıanastınna dönüştünnüş, 922 yılında da kansı
Thcodora buraya gömülmüştür^ liu nedenle kilisenin
920 yılında yaptırıldığı var^ayıUr^ Günümüze sadccc
iskeleti ile gelebilen kilise birkaç yıl öncc dc zevksiz bir
onanm İle büsbütün bozulmuştur.. Kilise, üzenndeki
yapı ile aym pbn tipi özelliklen içeren yüksek bir
allyapının üzerine oturur,, bu düzenlemenin nedeni
büyük obsılıkla kilisenin, bitişiğindeki Lekapenos'un

Î74. KonsiiitatiOpolis.MyrcijiOn (üodrvm Cjttüi),


zcttun (A. I9Î2)

İM
i'

jv y ,« -
i ^ r V• ^
V K .-

167
seramik kenar süsleri kullanılm ıştır^ Güniinıüzde
yapının en çarpıcı özelliği dış gö rü n ü m ü d ü r.'
Manheksin yan duvarlan hafifçe dışa doğru yuvarlanır,
dikdörtgenin uzun cephelerinin her birinde dc
yuvarlatılmış, altışar duvar payesi ile içceb bölünme
dışı yansıtıhr'T^u duvar payeleri özellikle burada
kullanılmak üzere üreCilen yuvarlatılmış tuğlalarla
örülmüştür. Çok zahmetli olan bu işlem kesme Uş
mimarisinden esinlenıııış izlenimi verir.
Biçimlendirme yetisi yönünden, Bodrum Camii
Fenari Isa Camii'nden daha üstündür. ^_
Bir yüıyU sonn, günümüzde bakırcıhnn Azize
Merycmanası (Panagia ton Klıalkcön) olarak bilinen
Selanik’teki 1028 tarihli kilisede, unıttıgım ız iki
Konstantinopolis yapısındaki mimari kavramlara yeni
bir gelişme daha eklenmiştir.’ Bu da büyük obsılıkla
bir manasnrdır ama Özgün adını bilnuyoruz. Kapının
üzerindeki kiubede Longobardia (Güney lulya'da bir
Bizans eyaleti) valisi olan kurucunun, karısının,
oğlunun ve iki kızının adbn yazılıdır; digcr bir deyişle,
bu bit aile işidir, güney yan nefte yer alan mezar nişi de
kurucunun lâhdi için yapılmış olnubdır.
Kihsenin pbm normal dörc-sütunlu tiptir vc
Fenan Isa Camii’ndcki gibi iki birimi o b n . kubbeli bir
üst nanheksi vardır. Böylecc bunda beş yerine üç
kubbe görülür: narthckşin üzerindeki kubbe çifti
y-üksckçc olduğu için merkezdeki kubbenin de onbra
bağlı obrak yükseltilmesi gcrekmışör. Bu da kubbeye,
nornıalden daha yüksek, üst üste iki sıra pencereyle
176. Sdinik. P jn ip i ton Khılkcön. zemin plini (Diehl. dışa açüan bir kasnak yapılarak saglannuştır. Yapı sanki
Le Touraeıu. K Sılıdın. İ9İS) üstünde agırljk taşırmış gibi bir etki yapar. Pencere
sayısının azalcılıııası yüzünden yapınm içine de bu
ağırlık etkisi hâkimdir. Fenari Isa Camii'ndeki ferahbk,
konağı ile lym yükseklikte yer ıluusını saglınuk apsis ve yan duvatbrdaki geniş açıklıklardan vc
içindir .'Böylece kilise ve alcyapı topluluğu adeta yüksek aralardaki bölüntüleri sağlayan orta dikmelerin
bit bur; gjbi görünür. ^KiL'semn çevresinde dolaşım, zarifliğinden kaynaklamr; Selanik'te apsiste iki kat,
Lips Kiliscsi'ndekine Jjcnzcı p kıntılar iizetine ahnlskiarda üç kat ufak penccrc sırası yer ahr.
yerlcşticilmi} balkoı\ şeklinde dar^ açık bir geçit ile Cephelerde, çok başanlı olmamakb birlikte bazı
sagbnmış olnuUdır.^ ilginç adımlar atılmıştır,^Kilisc Myrciaion gibi tümüyle
Kilise küçüktür ama çok temiz bir işçilikle jugladan yapılmıştır ve gene onun gibi cephelerde'
yapılmış, duvarlar arada taş sıralar olmakuzın tugla ilp yuvarlak duvar payeleri vardır |_ama buradakiler
örülm üştür. Belki de T ürk dönem inde, kubbeyi zem inden dcgil silmenin üzerinden yükselirler,
uşıyan dört sütunun yeriııc.paycler j'apılnuş^ apsisteki silmeıun alnında duvar payeleri dikdörtgendir. Böylece
üç geniş pencere açıklığı da doldunılmuştur. A nu cephelcrdc sanki iki katlı bir yapıymış izlenimini
içbükey sekiz bölümden oluşan Jta v u n kubbe^ pekiştiren bir bölünme vardır. Mimar, yapının
özgündür. Iç süslemede mozaik, mermer kaplama ve 'jüksek
/77. S c J jn i k . P i t u ^ â t o n K h s t k c ó n , g ü n e y d e n , d t y j n ,
ııiyecleımıcyen kau bir askerdir. Adıyb baglaııulı tek bir
yapı bihnmez. İcatta başbakanı hadım Uasileıos'u
iktidardan uzakbştınrken, onun yaptırttığı nefİs
manastın yıkurmaya ve {gürlerine el koymaya kalkıştığı
bile söylenir.' imparator Basileios inanılmaz bir servet
bııiktimıişdt. O nu izleyenlerin iyi bir yaşam, lüks ve
gösteriş ile bu serveti kısa sürede tüketmekte
zorbnnıadıktan kesindir. 1025 yıh ile Türk
Selçuklubr'ın Anadolu'ya girdiklen 1071 yılı arası,
Bizans mimarlık tanhiııın cn verimli dönemlerinden
biridir.
Saııatcaki bu yeniUk ile dognıdan bağlantılı en
amlnıaya dcger yapılar korunabUdıkleri için Yunanisun
vc adabnnda yer alır. Yunan toprakbnnın bu bagbmcb
giderek arcan önemi konudan biraz sapmamızı haklı
göscerebıhr. Yunanisun'da günümüze gelebilen 230
Bizans kilisesi saptanır, bu sayı kabaca da olsa ısucistik
b i ^ vcnnek için yetcrüdir." Bu yapılardan elli üç blise
l7)l.y<aı«crm.AaxAjMİH-M.trmm(imı(A OıünJc».l9M) (çoğu kazıbr sonucunda ortaya çıkanbn kahntılır)
Erken Bizans Dönemine; biri, yani Scbnik Ayasofyası.
Karanlık YüzytUar'a; dördü dokuzuncu; onbes kadan
(alıjnui gibidir. Aynca kiliscniıı luusııu ana gövde ile onuncu; onız üçü onbirinci; kırk dokuzu onikinci
büciinlejdmıeyi de beccttmcn>mit; ilkinde çab çizgisi yüzyıb aittir. Vcrdi^nuz yaklaşık sayılar, 8(X) yılında
istiridye kabuğu biçiminde kubbeli yani kıvnmtı, Yunanistan'da Bizans yönetimi a((ırhgtnı yeniden
sonrakinde alııdıklı yani düzdür. Yeni olan, yüzeylerdeki koymaya ba$bdıkcan sonra. Orchodoks kilisesinin
kadcmvlennıoniıı— bu onbirinci yüzyılın genel gehsiminiiı çok yavaş olduğunu, ancak on vc onbirinci
eğilimini temsil eder— artmasıdır. Bütün kemerli yüzyıllarda ivme kazandığını gösterir.
açıklıklar vc kör kemerler (ne gııripcir ki doğudakiler Dokuzuncu yüzyılın ilk yansından hiçbir eser
dıjında kalanlar) iki, üç, hattj bazen dört kademelidir. günümüze gelmemiscir; ikinci yansına ait yapılar
Nartlıeksin üzerindeki küçük kubbelerde, penceıclerie atasında yer abn Aziz Andreas Kilisesi Sebnik'in yaklaşık
atlamalı obrak derin kör nijler yer alır. Böylcce sanki yimü mil güneydoğusundaki Perisieria'dadır vc bir
oynıalıymi} izlenimi sa((bnır. ıMinıar aynca. saçak ’pakıma Yunanistan'ın Bizans eyalet sınırbn dışında
altlarında köpckdi;i nıotıOİ jentlct, silmenin altında da kahr. Bu yapı, anavatanı Anadolu'da Gabcia obn Genç
kûS yazılan obn ufak suit nigUbrdan bir sıra süsleme Aziz Euthymios carafindan 870-71 canliinde yapılan
kulbnarak cepheleri lutckcılendimıijdr. l’anagia ton maıusur kilisesi olmalıdır. Eulhynuos'un V a^uı'nda
KJıalkcoıı setgiledigi bazı bcccnksizliklecc karcın, yeni münzevinin kiliseyi nasıl üç-döıt isçinin yardımıyla ama
sonuçlara etijme çabası scıgilcr. kendi elleriyle yaptığı, böylece de buralan zararh
Onbirinci yuzyılm ilk yansı gerçekten mimari cinletdcıı kurtardıj^ anbulır." Ashnda, kilisenin yapınu
yenilikler dönemi gibi görünür. II. Basileios (976-1025) kabadır, hiç süslemesi yoktur ama taşanını ilginçtir: planı
yönetiminde imparatorluk gücünün zirvesine u b jm iiu r dört yapraklı yonca tiptedir vc biri merkezdeki kareyi,
Aralıksız sürdürülen savaşlar sayesinde sınırlar Tuna diğerleri luç koUanm örten be$ kubbesi vardır. Dogu haç
Nehri'ne kadar genişletilmiş böylecc Bizans bütün kolu kuzey ve güııeydckinden biraz daha uzundur, iki
Halkacı yannıadasını egemenliği altına almıştır, yamnda ikisi, de beşik conoz örtülü prothesis ve
D o ^ 'd a k i egemenliği dé linncnisun'a vc Suriye diakonikon yer alır. Nartheks yoktur.“ Bu pbıım.
sahillchnc kadar yayılımjlır. Aııı.ı I[. Uasileios devletin narthckşin olmaması da dahil, cn yakın örnekleri
kaynaklannı mimari projelerde ziyan etmeye Emıenistan'da görülür.

1)0
¡79. PensceT3Î. Aziz Andrets. kuzeydoğudan, dısun

m
J72
^ ISl.Skhpou, Koimc^i Kiliscv, ktızcydogudın, difUıı

180. Sknpou, Koimeas Kilucıi, zenıin ptını


(M.G. Soıeriou. 1931)

D oeouı'dı, Skripiu'nun büyük, hanul kilİKsi,


yükick bir imparatorluk ıncm unı vc toprak uhibi Lcon
adındı biri taratindan 873-74 yıllannda yaptınimıştır.”
Belirleyici özelliği kollan bejik tonozlarla örtülü,
kubbeli (ontekizinci yüzyılda yeniden yapılan) haç
biçimi pbnıdır. Yan nelicr çok alçaktır, yapının geri
kalanı ile geli$i-güzcl birlestirilmi;, narthckı ise biraz
daha yüksekte kalır. Kilise ikinci kez kullanılın, çoğu
devşirme anrik ta; bloklarb yapıinu$ur. Mimarideki
beceriksizlikler iç ve dıştaki kabartmalı süslemelerin
bolluğu ile bir dereceye kadar dcngelenmi;tir. Fcıuri Isa
Camii'ndeki oynubrdaiı daha özensiz yapılım} oldukbn
halde bu süslemeler, baskcnıten yayıldığı izlenimi veren
aynı d o ^ lu b ş n u akjmııtııı örneklen arasındadırlar."
Ama cephelerde kabartmalı süsleme kullanımı
Ermenistan ile bazı bagbnttbn da akla getirir.
Sknpou ömegi bize, Dizans dinsel numarisinin
basbngıcm ın Yunan topraklarında ne kadar yavaj

173
İK İ l’liocii. H oaos L oukis, Theotokos
KjIİİcu . iiifUıı. dogudiiı ^

JT ^ —

» « f ' r »

182. Phods, Hoaos Loukıs. iki kihsenin zemin ¡Jim


(E. S a ktı. 1970)

olduğunu gösicıir. Du oby sadccc ülkenin kabı ve geri


durum u ile izah edilemez. Yunanistan'ın kar^ı kar;ıya
kaldığı sürckb akınbria da açıklanması gerekir. Bir
yandan Girit. Kuzey Ainka vc Sicilya'da üslenen Arapbr
Yunanistan’ın kıyı bölgrlcnıti aralıksız yagmabrken,
Bulgar ve M acarbr da kuzeyden sürekli akınlar
düzenletnijlerdir. Birazdan m anasun hakkında bilgi
vcrccegimiz Sıciris'li Aziz Lukas'ın Vj^anıı'nda,
Yunanistan lulkınm onuncu yüzyılın ilk yansında
karşılaştığı tehlikeler canlı bir biçimde anbulır. 961
yılında G irit'in Bizans tarafindan ele geçirilmesinin
durum un düzelmesine katkısı olmu>, onbirinci yüzyılın
basmda Bulgarisun’ın inıparaıorluga bağlanması üc de
denge sagbnabdmi;(ir. Yunanistan’da mimari, bansın ve
giderek aru n zenginliğin sagbdıgı bu koju lb r alunda
gcliscbilnü>tir.
O nuncu yüzyılın ikinci yansında, kaıc-içindc-haç
biçimi p b n tipi bajkcnıtcn itlul edilir. Bu p b n tipinin cn
P5
Í 8 4 . P h o c i^ ^ H o m o s L o itk js . T lu o t o k o v K ilts c s i. i c u n ( /o ^ n a d ü ÿ r u

176
önde gelen Ömegi, Aziz Lukaj (Hosios Loukas)
M ın ıtd n ’nm , son yıllardaki bulgularla yanındaki
kitbiJikon'M ndin" daha erken bir tarihte yapıldığı
belirlenen Theotokos Kilisesi'dir. Eger bu yapı azizin
y jp m 'ın d a ıdıgc(en Azize Barbara Kilisesi ise, 946 ve
9SS y ılbn arasında yapılmış olması gerekir, bu dunm ıda
da giderek tipik Yunan ’okulu' adını abcak belirti bazı
özelliklerin en etken temsilcisi sayıUr. B u n b r,
Konstanunopolican o b n iç m ckaııbnn tasarynı ile değil,
cephclerin düzenlenm esi ile ilgilidir. Duvarlar
’cloisonné’ tekniğinde yapıirrujtır, yani lek sıra halinde
örülen tajb n n hcrbiri hem yatay hem dikey ycrleşurilen
nıgbrla çerçevelenmiştir. Duvar yüzeyleri, bir kez de
silmenin üzerinde kabn kısımlan ve pencerelerin kemer
üstlerini boydan boya kujatan yatay testere disi motifli
scriderle vurgulam ısür. Daha da yabancı o b n ,
duvarbrdaki kûfi alĞbesini temel alan çok sayıdaki
modftir. Son obrak da kubbe (üsııeki piramid biçimi 185. Rj<}qı, Bıgdıt Kıpısı
alçak kısım yeniden yapılmış gibi görünür) dıjtan,
kabartmab m erm er levliabrb kapbnnustır. Bildiğimiz
kadanyla cephelerin bu düzenlem esi çagdaj
Konstantinopolis için yabancıdır, Islâm etkisi de çok
belirgin olduğuna göre, sorun bunun hangi kanalbrb
Yunan nümarisine ub}mı> olduğudur.
O n u n c u yüzyıldan onikinci yüzyıla kadar,
özellikle Attika, Bocotia ve Argolid'deki birçok Yunan
kilisesinin cephelerinde görülen, kesik tugb parçalan
kulbnılarak kûG harfleri laklit eden motiDer Islâm
etkisinin en belirgin göstergeleridir. Bu m otifler
kabartmalı süslemelerde vc resim sanatında da
kulbnilm ijar.” Aynı p p ı grubunda arada sırada atnalı
kemerler dc görülür.“ Doğrusunu söylemek gerekirse,
cephelerin tugb ile yapılmış motiflerle canbndmiması
obyı— Bizans m im arisinde K onstantinopolis’ten
(burada onbirinci yüzyıldan itibaren görülür) önce
Yunanistan vc Balkanlar'da giderek daha geni} bir
yayılma abnı bulacak o b n bu yaraucılıgın kendisi—
doğrudan Dogu etkisi obbilir mi sorusunu akb gebrir.
Benzer motifler Raqqa'daki Bağdat Kapısı (772) ve
neredeyse çagda}i Ukkaidir Sarayı gibi Erken Abbasi
yapılannda kulbnilmiscir.”
961 yılında Aziz Athanasios'un Büyük Lavrası'mn
kurulmasıncbn sonra giderek Bithynia OIym pos'u
yerine Bizans manastır ya}amının merkezi haline gelecek
obn Atlios Dagı nuııastırbn Yunanistan’daki mimari 186. Athos Dıfiı, L tm . kiiholikon, yeniden düzenleıınıif
grli}imden farklı bir konuma sahiptir. N e yazık ki. icnıin pltnı (C. Millet. 1916)

117
187. Sjİciz Adıst, f'Jcs Moni. kjthrJtkon. zcııan plvu 188. Sikiz Adjtı. N c ı Moni, kitholikon, içten pertpcktii
( \ . Oriındoi, }935) gfihinüm (A. Orinıdos, 1935)

189. K hnfaiiıou. kdise. pcrtf^ktil'kesit (E. Slıkts. 1951)

178
ÍÍW. /VjwT.í. Honos Loukas. kjHuyfikon. içten dofiytyj

179
l ' l l - l ' l i A i ^ . /.' L o u k js .k J th ıJ ık n n .ı^ ııc y d n /tu d jtı

m inun jçıdııı yetcrince ciddi arajcınlmadıklın i(in kendisinin yaptırdığı söylenen Lavra kjüıohkon’u yol
Athonii kiliiclcri hakkında kc«in konu^nuk mümkün açmış gibi görünür.
değildir.'” Yannudadakı cn cskı kilise, yönetimin Vatopcdı ve Ivirun kiliselerinin biraz daha geç
başkenti Karycs’tckı Protatun gibi görünmektedir. olduklanna inanılır. Kubbenin örteceği alanı
Oldukça büyük boyudu, dıjj tajkııı yjntıı daire üç ipsisi küçültmek amacıyla merkez karenin köşelerine çok
olın kapalı-hıç-biçimi plınlı kare bir yapıdır. >-akın yerlcsririlım; dört sütun (anu gcnis kubbenin
Proucon'un kubbeli olnusı mümkün değilse dc Skripou köse payelerine oturduğu Lavrı'da bunlar yoktur) da
ile bau benzerlikler gösterir giinüınüzdeki üst pcnccreli dahil, planları Peristerai'ninki ile yakın benzerlik
yüksek çau modem bir ckkıtıedir. Prouton dışında gösterir. Amhonit kiliselerinin, özel bazı ayinlerin
neredeyse bütüıı Athonit kiliseler aynı modele göre, yani yapıldığı ¡ite denilen çok derin nartckslcri olması gibi
üç yapraklı yonca plan tipinde yapılmışlardır. Bu bazı ba$ka belirgin özellikleri de vardır. Bu gıns
modaya. 961'den hemen s«nrj Athanasios'un bizzat alar\lan, genellikle içteki iki sütun ile tonozlu altı

İM
binm e aynLr. A n u ilk oru y a çıkı$ tarihleri k esin ' uh ;abilnıelerini akla getirince, N ea M o n i’nin
değildir. Anütonic tipi kiliseler K utu) Dag'da bir kez gerçekten K onsU nıinopolls sanatına ait bir yapı
itibar kazandıktan so n n , O rthodoks dünyasında, h a tu olduğundan ku;ku duyulmaması gerekir.
Konstantinopolis'in diijüşündcn s o n n bile, geni; bir
Kıtholikoiı, zemin kan düzeyinde, yan nefleri ya
yayılma olaııa(^ bulm ıı;tur.
da ba;ka mekanlan olmayan kare bir naostan olu;uf.
Yunanistan vc konı;usu M akedonya'daki kısaca Ama alt silm enin üzerine çıkıldığında, kö;clere
dcgindij^ıniz gelivnolcr, en geç 1040'brdan ba;l.ıyarak yerleştirilen d ö n yanm daire ni; vc dört yana yapıbn
kar;ıb;acag]nıız yapıbr gibi bir dizi büyük, bazen daha geni; a n u daha yüzlek digcr d ö n ni; ancılıgıyb
gÖscen;U kihsenin yapımına önayak olm u; debidirler. karenin d ip doğru yuvarbtıldıgı görülür. K ö k nişler
Sözünü eniğim iz kıUseler pandanliderlc dcgil kö;c tro m p b rb örtülüdür böylece, sanki sekiz pandanrif bir
ırom planyla geçilen, yani b ir sekizgene oturan, anya gelm i; diye usvır edebileceğimiz, yuvarlak bir
nispeten büyük kubbclcn ile öne çıkarlar. Yapısal pervazın üzerine otu n b ileccg i sekizgen bir kaide
o lank iki sın ıâ ay n b b ıh ricr kubbenin doğrudan dı; oluşur. Kubbenin boyutbn çok büyüktür (çapı 23
duvarlar tarafından u ;m d ıg ı basit (ip. m erkezdeki ayaktan biraz az), neredeyse naosun geni;liginin
çekirdeğin digcr m ekanlar tarafından çevrelendiği lüm ünü örter. Karc>içinde-haç biçimi pbnJı kiliseler
kam u ;ık a p .” ite kar;ıla;tınldıgında, harekedendirilnıem i; duvar
'B asit' tipin bilinen en erken öm egi Sakız yüzeyleri nedeniyle içteki izlenim kesinlikle baroktur,
adasındaki N ea M oni'n in (Yeni M anastır) aynca alt bölüm ün bastmim ı; ya da alçak lutuhnu; gibi
kjt/ıo/rTcon'udıır. Du kilise (1045) (arilılendirilebilinen görünen kemerleri, sekizgenin sekiz köşesini belirleyen
vc ;ans eseri kun ılu ;u ile ilgili bilgimiz olan bir üst-üste ycrleştirilnu; zarif »ütünce çiftleri gibi bazı
yapıdır.” Kehanette bulunm ak gibi bir T an n vergisine yabancı unsurlar içerir. Cöm ertçe kulbııılm ı; m cm ıer
sahip olan vc sürgündeki toylu K onstantinos duvar kaplam abrı. m ozaikler ve m otifli zem in
M onoııuklıos'a inıpantor obcagını önceden söyleyen ınanasrınn kurulduğu döncıııdeb zenginliğine tamklık
Niketas ve loannes adında iki Sakız Adalı ke»; bu eder. Cepheleri sonndan sıvanan yapı d ışu n , ana
m anasıınn k u ru c u b n d ır. 1042 yılında kehanet kubbeıun rıispetsiz boyutbn yüzünden, üzennde ağırlık
gerçekleşince, K onsuntinos keşişleri, o n b n enfes bir u;ırm ış izlenimi verir ama kör kem er dizileri ile
manastır in;a ettirerek ve onlan hediyelere bogank harcketlendırilmi;, aynca üç küçük kubbe ile önülü. yan
ödüllendirir: aynı inıpantor tanfından verilen bir dizi duvarlannda apsisleri obn dış nartheksi sayesinde
khrysobull (im paratorluk kararlan) Nea M oni'ye tekdüzelikten kurtanlnuşıır.
yapılan bagısbn, vergilerindeki bagıjıklıkbn ve diğer Nea Moni'nin tasannu Sakız Ada'da birçok kez
ayncalıkbn aynndlı o b n k belirler. N ik eu s ve loannes taklit edilmiş, sonralan binz degi;tirilmi; obrak Kıbns’ukı,
sık sık K onstantinopolis'e gelirler, güçlü parrik en erken taıihlui 1090 yılında kurulan Kluysostomos
M ikhael K eru b rıo s'tan bile daha saygın bir M anastm 'nın kitholikon'u (ondokuzuncu yüzyılın
konum dadırlar; ama bu ikisi hakkında, büyü ile sonunda yüuLıııştır) gibi birçok kilisede >vniden otuya
u gn$tıkbn ve kehanetlerini erkek kılığına girm i; genç çıkmışnr.® Bu tasanm gene Kıbns'calci Antiphonitis.
bir kadının aracılıg:ıyb açıkbdıkbn d edikodubn da Apsinttıionssa (bunda s c k ı ^ n yerim altıgene bırakmıştır)
yayılır. O dönem de d ob;an bu söylentilerde gerçeklik ınaımarlanııdan da anbşıbcagı gibi, onikinci yüzyıLn
payı ne olursa olsun, cöm ert vc koby aldatıbbilen IX. ortabnna b d a r uygubııınay.ı devam etmiştir.
K onstantinos büyük olasılıkla, kendilerine ve Yunanistan'da günümüze gelebilen Bizans eserlen
m anaıtırbnna bir servet kazandıran bu iki ke;i;in ansında belki de en önemlisi obn Hosios Lukas'ın
hilelerinin kurbanı o lm u ;tu r. Sonraki gcU;meler kitholikon’u tromplu. 'karmaşık' rip Idlise^-c öm ek
aslında Nea M oni'nin u su b n n m Konstantinopolis'ten oluşturur.’' B unda da kare merkez mekan oldukça
gönderildiğini ve kjrholikon'un, her nc dem ekse geniştir (yakbşık boydan boya 30 ayak) ve neredeyse
'küçük Kutsal Havariler Kilisesi* m odeline göre kubbenin çapına eşittir. Aıııa burada naos her yandan,
yapıldığını doğrular n itehktedir. Bit iki kesi;in galeri katını uşıy.ııı h.ıç-conozlıı mekanlarla
öykiilcrıııi vc Bizans w syctcsinııı zirvesine kadar sınırlaıınuşıır. Kubbeye y.ınljrdan destek sagbyan kahn

l«l
193. Atinj. /'jııjp j LfİLtKU-ımm. ıcıımı plJiıı (A. CouchjuJ)

tıkviyc duvarlan nedeniyle bolünnıü; oLın bu mekanlan M imari yönden benzerlik gösteren yapılar içinde
yan nef demek m üm kün dcj^ldir. IçTcki izlenim Nea yaklaşık urihlcndinlebilen tek yapı Atina'daki Panagia
M oıu'dcn daha uyuııtludur, dıjtan da kubbe bütün Lykodemou Kilisesi'dir. O rtaçıg Atina kiliselerinin cn
yapının kütlcii ile otantılı olduğu için daha iyi büyüğüdür, içinde kuru cu su n u n 1044 yılındaki
denge Icnnujlır. ölüm üne ait bir kitabesi bulunur ''. 1847 yüında baltan
Hosios L uku’ın kadiülikon'u gibi büyük, hem dc sona dcgi$tinlcn Panagia Lykodem ou Kilisesi'nden
tiniü mozaikleri, pahalı nıem ıer kaplanuUn, kabartmalı bajka, Tnphylia (Pcleponncs) Khristianou'daki kilıjc.
süslemeli num ıcricri ve m ermer görünümlü alçı sıvalanyla antik Eleusis'in yakınındaki ünlü Daphnı M anastın,
bu kadar mavaflı bir yapının yazılı belgelerde izine M onem vasıa'daki Ayasofya (onikinci yüzyıl?) ve
riMİannıaması çok y ırtıc ıd ır ama durum budur. Bu M istra'daki T hcodoros Azizler (onüçüncü yüzyıl sonu)
yüzden kilisenin nc zanuıı ve kim in israfından kiliselerine değinebilirim . Panagia L ykodem ou vc
yıptınldıgmı bikmiyoruz. Bütün loylcyebüdigimiz. Aziz Khrisrianou'un ikisinde dc Hosios Lukas gibi galeri kan
Lukas'ın mucizevi mezanıun haç yeri olarak giderek artan vardır; D aphni ve diğerlerinde ise yoktur.
ü n ü , dalla erken carihli Theotokos K ili^û ik birlikte, her K hrisliano)ipotis kenti m etropolit düzeyine
iki kilisenin yapımında mutlaka etkili olm uştur.’* yükseltildiğinde (1086 öncesi) yapılan KhriMİanou'daki
Mozaikler genellikle üslûp .ıçıımdan onbinnci yüzyUın kilisenin (şimdilerde büyük bir bölüm ü onanlııııstır)
ilk yansına tarihlendırilir. diğerlerinden farkı, patriklik kilisesi olmasıydı— ya da

183
193. V jp lıııı.kjlh o lıko n . içten, kubbenin ffininnisii

1S3
^S(

u a i i p ' u r p n ^ p • u o :ft¡ o ip c :f'iu tfd r a P6¡


195. Mpneın\'3a3. Ayisofyj,
difun. kuzeybıudtn ^

öyle kuUanılmasıydı: bir nuiMstır o b n D aphni'nin yerine yenisini yaptıran IX. K onstantinos’un
kesin u rihi bcUi değildir arru onbirinci' yüzyılın son kurdurduğu Mangan-^ Aziz Georgios M anastın’dır."
çeyreğine Urihlendirilmesi konusunda görüj birti(^ G ünüm üze gelemcmi} bu yapıların içinden biri
vardır.” aradığımız aracıbrdaıı birisi obbilir miydi?
T ro m p lu kilise tasarımı hiç kuskusuz iç Konstantinopolis'in dü}mesinden sonra sarayın
m ekanbn bütünlejtim ıek ve dört yerine sekiz destek Khalke Kapısı'nda yapnnlan Hazreti Isa Kilisesi, öncc
noktası vererek kubbenin çapım büyütm ek amacını ender hayvanbnn scrgicvi. daha sonra sultanın sarayına
güder. Bu bulu}. Y unan toprakbrında yarattlmış bağlı rcssam bnn kabcakbn yer olarak kulbnılmi},
olamayacağına göre, daha yedinci yüzyılda bile 1804 yıhnda da yıkıhni}nr.‘' Birkaç eski çizimi dc
uygubm alan bulunan E rm enistan’dan içeren kanıt parçacıkbnm birleştirm eye çalışarak
Konstantinopolis aracılıgıyb gelmi} olnuhdır görüsüne kiliseyi gözüm üzün önünde aşağıdaki gibi
uzun bir süreden beti (bcnce haklı obrak) inanılır. Son canlandırmayı öneriyomz: yakbsık Bodrum C am ii’ne
zam anbrda K onstantinopolis yakınında. Prens benzer iki katlı, her katı mozaiklerle bezeli bir kiliseydi;
A d ab n ’ndan biri o b n Hcybelıada'daki (Khalki) çok
üst kat oniki pencereli yüksek bir kasnak üzerinde yer
küçük boyutlu bir kilise tartıjınam n içine çekilmi}lir:
alan kubbe ile örtülüydü; burası kurucusu loannes
yapı, dört yapraklı yonca p b n tipini kö}e tro m p b n ile
Tzimiskes’in mezar yeri ama a^Tiı zamanda birçok
birlikte kulb nır ve büyük obsılıkla onbirinci yüzyıb
değerli kutsal eşyanın korunduğu m ekandı. Ama
tarihlcnir." Bu kilise, çoğunlukla Y unanistan’dan
yapının bizim için özellikle ilginç o b n yönü, kuzey ve
tanıdığımız mimarı kavram bnn K onsuntinopolıt’te dc
güney ^-anbrdan çok ciddi hasar görm ü; olmasına
uygubndıklannı göstermesi açısından dej^rlidir, ancak
karsın, kubbesi vc iki yanm kubbesinin ayakta
aracı i}levı görm esi m üm kün olamayacak kadar
kabbilm i} olmasıdır. İtalyan çevirm en Cosinia
göstcri}siz bir yapıdır.
Comidas de Carbognaiıo 1795 yılında yapıdan, tıpkı
Ö te yandan, K onstantinopolis'teki onuncu
Ayasofya gibi 'o m a u di duc mezzccupole, e di una
yüzyıl sonu ile onbirinci yüzyılda yaptınlan büyük
intiera* diyerek söz eder.” Ama bir O rta Bizans
im paratorluk eserlerinin, aradaki bulunam ayan
D önem i kilisesinde iki yanm kubbenin bulunması
bagbnnyı sagbması olanağı yüksektir. Gerçekten de,
neredeyse dü}ünülemez olduğuna göre, sanınm özgün
İmparator 11. R o n u n o s’un delice israû ile >'apunbn
yanm kubbe sayısı dörttü. Bu nedenle Hazreti Isa
Hazrcri M eryem Peribleptos M anastır Kilisesi'nin
(1028-34) bu bagbm da degerlendiribncsi gerektigi öne Kilisesi'nin d ö n yapraklı p b n ripinde olduğunu öne
sürülür. Bu kilise uzun yıllar önce yıkı)mi}tır ama sürüyorum, bu önerim de zaten yapının 1537-38 yılına
İspanyol elçisi R uy Gonzales de C bvijo’nun 1403 ait bir Osm anh m inyatüründe yer abn tasviri ile dc
urihinde yazdığı tasvirden, naosun üç yan nef ile uyuşuyor. Üstelik bu kilisenin bizzat imparatorun
çevrelendiğini vc naos ile neÛenn tek ve aynı çatı ile kendisi tarafindan planlandığını da bihyoruz;** vc
örtüldügünü öğreniriz.” Ne yazık ki bu u m u m bize loannes Tzimiskcs bir E nııeni’ydi.
yardımcı olamayacak kadar betirsizdir. Bu yüzden tarih M angana'da, Saraybum u’ndaki Aziz Georgios
kaynakbnndaıı tanıdığımız itibar sagbyan digcr yapılan Kihsesi ile ilgili biraz daha kesin konuşabiliriz çünkü
akb getirmemiz gerekir. B unbr, 972'den kısa bir sü re . kilise abnı, 1922-23 yılında Konstantinopolis’te işgal
sonra I. loannes Tzinüskes tarafindan İmparatorluk gücü olarak bulunan Fransızbr tara6ndan kısmen
Sarayı giri}inde y a p tın b n m uhte}em H azreti Isa kazılmıştır. Yayınlanan rapor" üst yapı ile ilgili çok az
Kilisesi-, IV. M ikhael'in çok büyük masraÛarb yeniden aynnn verir ama eldeki birkaç fotoğraf ve çizim çok
yapurtngı Konstantinopolis'in di} mahallelerinden biri değerlidir. Ana yapısı 75’c 108 ayak ölçülen (bunbr
o b n K osm idion’daki Azizler Kosınas ve Damian nartheks dahil dıs b oyutbn verir) bu kilise, Bizans
(1034-41) M anastın;’* vc hepsinden önem lisi, standartlarına göre büyüktür. Ö n ü n d e, ortasında
dendiğine göre Ayasofya ile yan}maya çok kararlı olan sekizgen bir çeşmesi olan bir atriumu vardı. Naos dört
ve devlet hâzinesini büyük zarara sokarak üçüncü köse mekam o b n kare-içinde-haç biçimi planlıydı,
denemeye kadar her yaptırdığı pahalı yapıyı yıktm p merkez mekan otuzüç ayak gelirdi. Dikkat çeken bir
'y » * . •

¡à

ı ir .r ,

L.V

rpM Ö ^
i■ ^ i

íirfC * ••;
.» V f • * • •- •*

«»

A T l

11

• / <

//^
# •«
$
•A
/•L'/r;\K * •%
v '. v - -
¿tí'

{■
i

• »•**

Í Í
.♦

• %
< ¡96. ¡Chılh (H eybelijJj). P ın ıp ı
K ım in o a sa , diştin, ffincfdogudin

¡97. K hılkj (Heybeliıdı). P jnjgij K jm jn o a ssı, zemin


plini (A. Pısıdaios, I97¡)

1»9
198. Konuınanopulıt fiınonmısı, jfrrntı (16. yiiınl
Türk nuny^ınini} Üniversite Kinplıgı. Istınbul

200. Aufıt'ınur, Ktıtul H.n Kili<ı'iı. tı-nnn ı^Jııı


(J. Str2V(^\\.ski. I9IS)

191
201. K u tsa i H jç . d iítjn

192
özellik, dik açıUr yerine kavisli k ö k le r oluşıu n n
girintili kubbe »yaklanydı. Bu son dcrcce garip bir
uyguUmaydı ve kubbetıin, sivri uçUn olnusı gereken
norm al pandantiflerle tajınm adıgm ı kanıtlıyordu;
benzer bir düzenlem e için merkez karenin kıvnmlı
köşelerinin yüksek, kemerli dar geçitlerle küçük
odacıklara açıldığı A ght’aniar <915-21) Erm eni
kilisesine bakmamız gerekir.*
Aziz Georgios Kilisesi başka ilginç özellikler dc
gösterirdi; cephelerde tugta motifler vardı, atrium un
yan duvarlan ise tugla ile yapılmış ama açıkça taş
İKİliginden esinlenen, nişler ve duvar payesi
dcmederiyle harekctlendirilmişti. Burada da gene bir
Erm eni etkisinden kuşkulanılabilinir çünkü bir
yuvarbk bir köşeli, atbm alı kulbtulm ış duvar payesi
dem etlerine Ani Katedrali (988-1000) ve diğer çağdaşı
Erm eni yapılannda da rastlanır. Ani K atedrah'ni
yaptığı söylenen M im ar T rd at'ın , 989 yıhndaki
deprem in ardından batı kemeri ve kubbesinin bir
bölüm ü yıkılan Konstanrinopolis'teki Ayasofya'nın
yeniden yapılm asından da sorum lu olduğunu
unutm am anuz gerekir."
öyleyse, gözlemlenen Doğulu öğelerin, onuncu
yüzyıl sonu ve onbinnci yüzyıllarda, saygın
imparatorluk p p ıb n n d a om ya çıkakbnna vc başkent
kanalıyla Yunanistan'a iletildiklerine inanmamız için
haklı nedenlerimiz var. Tek başına u rih kaynaklan
temel alınank bile Yunanistan'ı Anadolu ve Kaikasbr'a 202. Ani. kırcdrJ. itten doguyı dognı
bagbyan ilişkileri izlemek m üm kündür. Athonit Aziz
Athanasios Trabzon'un yerlisiydi ve yan Gürcü idi.
Gençlik ydlannı, kendisi de D ogu Anadolu'daki
Klursianon'dan gelen soylu Aziz Mikhael Maleinos'un
'bvra'sında geçirmişti. Büyük Lavra'nın, PamAagonya
ve Bithynia sınınnda, Kyminas Dagı'daki Maleinos'un
bvrası (925 tarihli) öm ck ahnarak yapılmış obbilecegini
düşünmeye kalkışmak m üm kün m üdür?“ Athos
Dagı'ndaki halen İviron olarak bilinen büyük Gürcü
manastınnın yakbşık 980 yılında inşa edildiğini de
ıınum um ak gerekir.
Tarihçilerin çoğunlukla *başkcntin sivi! soylubr
hüküm eti' dediklen (1025-81) dönem e rast gelen
yapını etkinliği, Selçuklu T ürkleri'nın Anadolu'ya
girmeleri vc Birinci Haçlı Seferi ile son bulur.
İmparatorluğu eski haline getirme görevi, gücünü
taşradaki asker soylulardan alan Koınnenos Sülâlesi'ne
(1081-1204) düşer. Bizans toplunıunda, Batı'daki


20J. M.w,>snn

\ i . j ’.*»*“ , - -

líH
204. Konst.witnofKy/h. H jz n n / « ¡*.ınu'pciprc!: (Fskt in u r tt C.'jınıi). t/ısrjn. ^incxxJofituUt
2 0 5 K onsíJntinopolií. H j z m i /.ví Pjincpoptcs (E sh liiurt-t Canuj). t ^ c n . fsücn k a tm d jti d o g u y j dof*ni

IM
derebeylik sistemiyle tam paralellik kurulaırusa bile
benzer sonuçlara neden o b n yan-dcrcbc>’lik denebilecek
eğilimlerin onikinci yüzyılda yoğunlaştığına tanık
olunur. K o n ınrnosbr, m erkezi bir devleti yöneten
önderler gibi davranrruyıp, imparatorluk toprakbnnın
tüm ünün m ülkiyetini aralannda payb;m ı$ aile
toplulukbnnm en önde geleni obrak devleti yönetiyor Ö İl □ o bı
izlcniıru vermişlerdir.” Bu dönemi simgeleyen mimariye
de bu yüzden derebeylik minurisi denilebilir. Soylubnn 9 Q S e 01
içmde yasadıkları konakbrdan nc yazık ki günümüze
gelebileni yoktur ama im parator I. Aleksios'un
akrabalarına ve hizm etindekilere dağıttığı paranın
ınikunm n yaptığı etki hakkında çagdası bir tarihçinin
'kendilerine, b o y u tb n açısından kentlere benzer,
O • < L a ı:îi& -
görkemleri yönünden dc kral sanybnndan çok farklı
olmayan evler yaptınyorbr’ sözlerini tekrarb)'abiliriz.*'
K om ncnosbr sonunda bxsilcus'hnn yediyuz yıldır^
•f
yajadıkbn hippodrom'daki eski imparatorluk Sarayı'm
terk edip, kent surbnnın kuzey kösesinde, korunaklı bir
şatonun özelliklerine u h ip olması gereken ve öyle
görünen l}lakhemai'dcki daha küçük olan saraya
u sın d ıb r. D inî m im aride, yoğunluğu artmasa bile
manastırların hâkimiycri sürdü, bu bapbm da da
imparator ailesi bası çekiyordu.
Onbirinci yüzyıl sonu ile onikinci yüzyılda Bizansh
m in u rb n n başeserlerinin neler bidukbn hakkında bize
206. Konsananopolis. IIjm a Isı Pvıtokntor (Zeyrek Kilise
fikir verebilecek im pantorluk ailesine ait birkaç yapı
Cıtrai). ii( kilisenin zenan pimi (A. H. S. Mefsnv, 1963)
günümüze gelebilmiştir. Bu gruba ilk olarak Haliç’e
bakan Isa Pantepoptes Manasur Kilisesi'ni (Eski imaret
Camii) yeıiesrirebiliriz.*' Kilise yaklaşık 1100 u rih in d e ,!.
Aleksios'un annesi ünlü Anna Dabsscna tanfından
yaptınimıştır. Bu küçük kilise dört-sütunlu tipin (şimdiki
sekizgen u ; payeler özgün sütunlann yerini T ürk
döneminde alnus olınalıdır) kbsik bir örneğidir. Yapınu
çok özenlidir, silmelerde ve kapı çerçevelerinin
oynubnndaki isçilik üstün yetenek sergiler ama bu
yapıda hiçbir sey 150 ya da 200 yıl öncc de yapılmayacak
gibi değildin kaburgah. oniki ccpheh kubbe (çapı 13
ayak), isriridye kabuğu biçim inde nişleri o b n
pastophorium odabn, naosa zanf bir tribclon ile açıbn,
üç bölüntülü vc gılcri kath nartheks— bütün bunlar
standart onuncu yüzyıl özellikleridir. Sadccc
cephelerdeki tugb ile yapılnus motiflerde giderek etkili
obcak gelişmenin izine nstlanır.
Konuıcnos ailesinin P.ıntokntor Isa Manasnn'nda
da (Zeyrek Kilise Camii) sözünü ettiğimiz ayın b e l i ı ^

W
207. KonstM um opt^ii. H jzrvti lut r.uitokr.uor (Ze\rck K ilnc C jiiu i ). d iftjn . Jogthfjii
lr» n
2 0 S . K o n atJnd n o p o its. fiJ /r ı-n Is j Î’jtn o k rM o r (Z c)T c k KiUsc C j i w İ). ^ n c y k i l ı ı ^ \ iç(cn. z c n u n dö şctn t' j y n n n s i

200
209. Konstandnopí^is. G ül Cam ii, ip á s
210. K o n i t J i i t i i i o p v i i s . f/jz/v« / « Kliorj (Kjnyv Cmibí}. z c i i u i i pijm (P.A. UiKÍcmood, l'JUt)
211. KoiiíUiitinopolis. H jz m i Isj Khorj (Kınyc Cjnuı). kıtholıkon. i(U‘n j f Mw Jognı
212. Konsuiınıiopoiit, H v rc u /w K h m (Ktnye Cntuı). kjcholikon. içten, h ırın Jofinı

■ ılönüsc rasdınz.*' Bu btiyük >ıpı topluluğu yınyoıu ailesinden gelen im pantorbr gömülmüştür. Çok bol bir
yapılmı; üç kilijcdcn olu;ur. H u re ti Isa'ya adanan geliri olan bu nıanasnnn jııandnusı güf sayıda kimiyi,
güneydeki I I 18-1124 yıllan arasında tmparatoncc İrene* yaklavk yedi yii* kejiv. lunııdırdıgı iddia edilir. Yapı
tarafindan yaptınim ı;. daha sonra M crycnuna'nm topluluğuna elli yıaktı biı lusune, bir yajklar evi ve bir dc
Inaycti'm: adanan (Efcou») kuzey kilise, son olarak da Aziz hamam dahıklir.
Mikhael adını ujıyan aradaki kubbeli mausolcum G ünüm üzde bakımsızlıktan yıkık-dökük halde
yapılmıştır, somaki iki kilise 1136 yıbndan öncc inıpantor obn Pantokntor M aıusıın önceki görkeminden pek çok
II. loannes t:)rahndın yapnnbnıjnr. Bunda, Komncııos iz taşır. Naosu yakbjık ,S2 .lyak kare, kubbe çapı 23 ayak
ailesinin uıulı- inıpacıtorlın, II. lo.ınnı’s vc I. M.ınuı’l oblı güney kilise dört-sütunlıı pbn tipinin
anbndan. ondon ve onbc-sincı yüzyıllarda da. Palaiolo^s Konstantinopolit'tekı cn büyük örneğidir. Bu iııaıulnuz
^ 213, Blcfytu (Kurşunlu). A n ı Abcrktoi. tftcn lİMfun dogrv

boyudan, çevrcd yedi ayık olduğu söylenen, kımuzı


mermerden yapılnıi] çok büyük dört sütun— besbelli
daha erken iarihü bir yapıdan alınan devşirme
malzeme;— sayesinde ulasıbbildıgı anb^ılır. Uu tülunUr
kaldıninııs ve yerlerine Türk barok üslûbunda u$ payeler
yapılnu;cır. Kubbe onaln cephelidir, pencerc sayısı da
aytudır. N jos ' u , iki ^'anından galeri kadan çevteler—
güneydeki artık geçüenıese bile lıalen ayaktadır ama
kuzeydeki büyük olasıhkla ınausoleunı yapıhrkcn
ytkılmı$Qr. Naıtheks, tonozlu beş birinüidir ve galeri katı
tajır: ortadaki birinûn üzerinde yer abn kubbenin, dı$
nartheks eklendikten sonra aydınlatmayı a rta n n ık için
yapılan daha üonrakı bir değişiklik olduğu arüajıiır.
Güney kilise özellikle süslemeleri ile dikkat çeker.
Verd antik bir pervaz üzerine yerle^tirilmi» asimda bütün
naosu kuşatan m eım er kapbmalardan günümüze sadece
apsistekiler gelebilmiştir. Yakın bir tanhte, geçmeli ketur
süslü yuvarlak levha motifli köşe panelleri ve çelenk ve
hayvan figürleri ile dolduıulm us nefis bir optıs secóle
zemin kaplaması— Uizans metinlerinde benzeri zemin
kapLunalanna ait tasvirleri gözümüzde canlandırabilme-
mizi sağlayan bütün bir halı— bulunm uştur. En
bcklcnme\'cıı ise, bazısı figürlü süslemelere ait, yüzlerce
renkli cam parçasınm oraya çıkanlnusıdır. Eğer kursun
içine kakılmış bu cam parçabn kilisenin Özguıl
süslemesine ait iseler (olduklarına inanmak için nedenler
var) sadece renkli camın ortaya çıkışını değil, aynı 2 H . PheiTji. P ın ıp ı Koinıosoietn, bo)im ı keaı w
zamanda onıkinci yüzyılda ^■üksek sınıfa ait bir Bizans zcııun plini (A. Ortandos, 1935)
kilisesinin estetik etkisini dc yemden yom m lanum ız
gerekecektir.
Kuzey kilise— Eleousa M eryem ana Kilisesi—
güney kiliseden biriz dalia küçüktür ama aynı miman
Komnenoslar Dönemine ait oldııkbnm ve belki de
ciptedir. O n u n da T ürkler tarafından taş payelerle
onikiuci yüzyılın başbnnda I. Aleksios'un en küçük of^u
değiştirilen dört sütunu vardır. Bir pencerede mozaik
Isaak tarafında yapnniıııış olabileceğini söylemekle
izlerine laıtlanır, ince işlcmmş bir silme de bütün kiliseyi
yetinelim . Uurada oldukça büyük bir kubbe (çapı
boydan Ixiya kıışjtır. Daha öncedon İK-lirk'imıcıııiş, dar
neredeyse 23 ayak) doğrudan öm ie payelere oturur.
bir yere sıkıştırılmak zomnda kalınan mauıolcum, iki
Payelerin köşeleri ııaosa doğru çıkıntı yapng) için zemin
birimlidir ve ebpı biçimi iki kubbe Uc örtülüdür. Zem in,
plam, kollan dar bir haç biçim inde algılanır. 13u
güney kilısedekine benzer bir opus sectüe ile kaplanmış
düzenleme, Bizans mimansinin Nıkaia'daki Koimesis vc
olmalıdır. Dıştan yapı topluluğunun apsisleri ince-uzun
Selanik'teki Ayasof>'a gibi kiliselerle temsil edilen çok
nişler ve tugb motiflerle canlandınlmıştır.
daha erken bir dönemini ik ü getirir; aslıniiı hu benzerlik
Komnenos Sülâlesi ile baglantıL olduğu düşünülen nedeniyle Kariye Camii'nin merkez bölümü uzun bir
üçüncü bir kiUse dc, ondördüncü yüzyıla tarihlenen süre, arkeolojik araştınnalarla doğru veriler ortaya
mozaikleri ile ünlü Khora’m n Isası (Kanye Camii) çıkanlıncaya kadar, j-cdınci yüzyıla tarihlendirilmiştir.
kilisesidir. Yapısal tarihi bunda anlanbmayacak kadar Ancak bugün bu plan tipinin onikinci yüzyılda yeniden
karmaşıktır.“ Bugünkü haliyle naos ve merkez apsisin moda oldıı(iunu i<ldi.ı (ilebiliyoruz. Benzerk-ri, önte(^n

MS
2lü. l'hctTJi. /'jrıj^j KouııonHi-irj. Jtitin ¡ftııcybuıdjn

M am ura Dctıizi'nın güney kıyısıncUki M ucbnyj bü>’ük a n u pek dc zanfoLıuyan. hiç biçimi plan cipinin
yıkuımd). Elcgnu'dc (Kununlu) 1162 yılıncb yıponlın paycli bir çcsidcmcsi diyebılccc(!inıiz bir kilisedir.
n u n u n r kilise«,'' ile daha önrclcıi dokuzuncu >’üz)ib Kubbe (çapı 21 '¡2 ayak) doğuda iki önne pa^-e. bauda iki
unhlcndirilcn, Türkçe lOlcııdcrlune idıyb utudıgınuz çift sütun ile u$ımr. Sütun gövdeleri devşirmedir ve
biiyiik kilisedir.'' Kariye C.ım ii'nm de Koıııneııo’i kulLııııın anıacı için çok incedir bu nedenle üzerlerine,
Döncnundeki lulıylc renkli c;ını pcııccrclcn olduğunu avimda bize dönemin oyma ıeknı(^ hakkında iyi bir
belinnıek ucrrkir. örnek veren, nispetsiz, geni» bajhkbr ve impost yasuklar
K hon M jıuson'nın kumcusu Isuk Konınenos, yerlestirilnıcsi gerckınıscir. Uurada m erm er sütunları
y a ^ıu n ın sonuıu doğru digcr bir kurumu. Mjıicsa Nchıi verilen değere de{(ınmenıız gerekir: yapıda itibar
üzerindeki V ın ya da l’h e m ı'd e Hazrcti Mcryert> sağlamak amacıyla kullanılan sü tu n b r. gösterimli
Kosnıosotein (Dünyanın K uruncıu) M ınasun'ııı basLklanıu raf^ıcn doğudaki iki payenin ç;enisligine
kunııum>r. lni|uratorun II.S2 yılında bu kurulup için ula»anudıkl)n için planda belirgin düzensizliklere yol
yayınladığı fermanda, manaslınn iki korunma yapıu, açmı^brdır. Sıınuç olarak, kilisenin küçük kubbelerle
birçok köyü vc nehirdeki dalyoıUan kapuysn nıal varlığını örtülü k ö ^ ıtıekanlannın batıda yer alan b n
sıralarken kendi sahip olduktu çok genij (oprakbnn adeta dogııdakilcrden daha geniştir.
canlı bir tablosunu çizer. İvaak'ın cn sonunda Sıraladığımız pek çoftu unjurator ailesine ait yapı.
gömüldüğü nıanasur kihsevı halen ayakudır:" oldukça Komnenoslar yönetimi altındaki Konsuntinopolis'te
JKt. K iitanj, \h^3U. ^ncyU offuJjıı

onbirinci yüzyılın dcııcmclcnnin b iıy u u bınkıldıgı miras kabn pek çok büyük renıaat kilisesi vardır vc bunbr
savını dcstrklcmck için yeleri Lntır gems bjjlccnc nıinuri pıeus nedeniyle konııım ujlardır (bu yöndeki I.
önıef^ sa(!^r. Clcni$, engelsiz iç nıekjn isteği sürer anu Basileios’un çabıbnnı haurbyalım). Nüfusu giderek
Uizanslı num arbr tromplu sekizgen p bnı daha cb azabn bir kent için bu kiliseler yeterli h a ta lâzby^. Aynı
geb^timıck >-criııc eski geleneklere geri dömııü$lcrdir durum Scbnik için dc geçerli olmalıydı. Piskoposluğun
Buncb anuçlı bir tutımıdaıı, çifte baskı— Bın'dan güvenilmez parasal dununu tajrada, bazen gerek duyulu
Katholik vo Dof^rdaıı IsUm— ıltm da kabn bile, büyük cemaat kiliselerinin yapımını cngellenıijtir:
iınparaıorlııj^ın k o n ın u k zorunda kaldığı, gerçekten eğilim, birjzdan görecegıııuz gibi, çok uyıda küçük
Bizans ve O rthodoks olduğum inanıbn bclirii b a zı, kom şu kiliseler yaptım ıaknr. Açıklamaya çalı;tı((ım
biçimleri yajatma çabasından tiiplıe edılebiUr. nedenlerden ötürü tem el çaba m anasnrbr için
O n a Uizans Dönem i mimarisinin temel katkısı harcanmıjnr, böylecc de maıustır kibscsi digerlennin
kendi yönünden m ükem m el o b n bir kilise tipi ortaya önütK gcçmijtir.
çıkarmasında p u r . Bu tip kilise hiçbir zanun bü)’ük Mimari kavrambr açısından Erken ve Orta Bizans
olm am ıtıır hatta bazen ufacıktır, çünkü’ çok sayıda dönemleri arasında bir kesinti yoktur. T emel ^raratıcüık, dı$
kijıdeıı oluşan bir cenuate hizmet getimıek zomnda göriiniime giderek an.m bir özen göstemıe tausıııda yatır;
de(>ildir. Kotıstandıuıpolis'tc Jalu önceki dönemlerden bu usanın nedeni, hiç değilse kısmen, kilisenin nunastır

307
217. A lıııj. r jıu f^ j r;,Ti))>»pi..x.<<utuı b jiıJ jıı

avlusunun oruundj tek lu$ına dunıusından kj>'Tukkıınu} yer aldığı üç alanı birikirinden ayıran nıcınıer silmelerle bir
ûbıuLdır, anu di} cephcIcrc gnucrikn bu özen hiçbir kez daha vuıguiızınuitır.
zinun bihncil önemim konıyjıı iç mckuı)ann zonnıu
Böyle bir kilitenin mekan diizenlemcsi ve oru
yıpılnunujtır. Orta Uizjm Döncnu nıinung gene dc iç
mckaııLınn nüııurist obu>n sürdümui; vc nc zonun ölçekteki boyutlan. Hıristiyan evreninin lııyeratsisini vc
cephelerde bir hareketlenilir u>'gulanmı»<ia bunun iç değişmez dogaunı yaıuııan resimli süjleınelcr için çok
mcLuı bölüıuııelcrini yaıısımu^uu özcu go«enlnü)dr. uygundur. En iyi mozaiklerde yankı bulan bu süsleme iki
ÜMcIik içteki mekan bozilikub olduğu gibi tek yönlü ögcdcn oluşmuştur biri kubbede lu'dan başlayarak, apsis
değil, merkez odaklıdır vc önem sıraıına ggrc yanın kubbesinde Hazrcti MerjTnı. oradan basmelekler,
diizcıücnı«ıi$tir üstte kubbeden b a ^ u r , oradan tonozlara, peygamberler, luvaıilcr, kilise büyükleri ve diğer aziz
apus vc bcnuya son olarak da yere inilir. Hi^'etaıvyc gon: figürlerindeki hiyerarşi; biri de Hıristiyan takviminin.
yapılan bu düzenleme kubbe, tonoz vc beden duvarlannm Müjde’den. Göğe Yükseliş vc Hazrcti Meryem'in
Kointesis'inc kadar bclli-biib •yonıJınnın’ bcdnılcndigi dönem lerine tarihlenen yakbjık otuz kadar m inik
anliDcı uhnclcrdcn olu$on bir resim programı. kiliseye rastbnz. Ama ne kent merkezi olarak
Alun mozaik parcacıklannduı bir zemin üzerindeki tanımbnacak bir abn ne de ana cadde vardır bücün kent,
bu figürler gcıvekccn kilisenin içiııdeynü; vc birbirleri ik bazısı onyedi vc onsckizinci yüzyıldan kabn,
konulurmuş gibi göriiıunü} olmalıdır.'' Melek konuğu resimlerdekine benzer eski ev kiîmeleriyle sınırlanan
Haztcci İsa’ya cjlik eder, peygamberler ellerinde cuttukhn egri-bügrü dar sokakbni) oluşturduğu bir dobngaçnr.
yazılı rulnlırla Hazrcti İsa'nın “vücut bıılmaM"na Kiliseler, biri dışında (Kunıbelidiki denen) kubbeli
değildir. Onbırinci yüzyıla urihlencn Anaıgyroi'deki en
ianıklıklanııı kamtlar; genelde dört pandantif içine
büyük kilise nartheksi dalıil 26 ya 29 1/2 ayak
ycTİc^nlcn İncil y a » rb n Hııistiyan inancının yapınnı
boyutbnndadır. Bozilikol pbn tipindedir, yani payelerle
gerçek anbnuyla destekler; kilise büyükleri tüm
aynbn üç nefi vc üst aydınlatnu pencere duvarbn vardır.
z an u n b n n kurbanbnnı sundukları altar masasının
Diğer kiliselerin çoğu basic dikdörtgen mekanlardır.
çevnîsinde dururbr. Hosios Lukas, Daphni, Nca Moni
ve Kiev Ayasofyuı’ndakı enfes mozaik süslemelerde yer Yerel girişim ile yapılmışlardır: kitabelerde okunan en
abn bu resim programı &rklı bir mimari biçim içine bu yüksek ki»i naffstrof Nikeplıoros Kasniczis adında biridir
kadar koby uyum sagbyamazdı; üstelik eger kilise çok ve unvanı a$agı-yukan taşra hâkimi ya <b vergi topbyıcısı
büyük boyutlu olsaydı figürler ansındaki p k ın ilişki karşılığıdır.'“
bozubbilirdi. Konstontinopolis Ayasofyası’ndaki figürlü Atina Kostoria'dan daha önemli bir merkezdir ama
mozaikler dokuzuncu yüzyılın ikinci yansm da, burada da O r u Bizans Dönemi mirası ancak eıraia
Resimkarjıd Döneın’in baskıu orudan kalkoktan sonra dağılmış birkaç kiliseden oluşur. O ndokuzuncu
yapılmıjtır. Kendi içlerinde mUkemmel birer saıuı eseri yüzyıldaki toptan yıb m nedeniyle cam sayıbnm tahmin
olmalarına karjın katedralin koskoca m ekanbnnda ecmek g üçtür belki kirle kadardır ama sekizi günümüze
(amamen ka)-bolmu}brdır. gelebilmiştir. Kaynaklara göre en eskisi 871 yıUna
Mozaikler bir kilisede ü«t bölümleri— kubbe vc tarihlenen ufak boyutlu Aziz loannes Mangoutis
tonoz bölgelerini— kapbrkcn, yüksek sınıfa ait kiliselerde Bazilikası'dır (simdi yıkık) ama onuncu yüzyıl sonu ve
alt silmenin alcında kabn duvar yüzeyleri, R om a onbirinci yüzyıibrda çeşitL kubbeli pbn ciplerinm de
İmparatorluk ve Erken Bizans dönemlerinde olduğu gibi, ’ uygubndıgı bilinir. İdari ve dinî merkez Akropolis'teydi
memıcrle kapbmrdı. Ama m erm er donamım ancak ve sonracbn Hazreti Meryem'e acbnan Parthenon da
dcvjinne obrak_ bulunabiliyordu vc mozaikler dc çok katedral işlevi görürdü. Üzerinde yer aldığı abnın tümü
palulıydı. Birçok ulak boyutlu O rta Bizans Dönemi ancak 470'e 305 yarda olan antik kale, "rizokastron” diye
kilisesinin, aslında çoğu kilise bu gruba girer, içi tümüyle bilinen koıumab çevre duvarbnyb so ^ m b san ln u şu .
resim kaplıydı. Figürlü resimler [genelde düz bir mavi Üçüncü j-üzyıb tarihlenen ikinci bir k orunu duvan sırası
zemin üzerine yapılmıjbrdır) duvarbnıı alt kısımbnıla Akropolis'in hemen kuze^nııde yer abr ve anlık agorayı
kadar inerdi, ama her zaman en alttı daha gprkeınli bir çevrelerdi. Bizans yeılesiııılcri ve kiliseleri bu surbrb
ecki yaralan damarlı mermerieri vc kapbm abn boya ile çevreh iki abnın dışına setpistirilnuşd. Kazıbrb oruya
taklit eden süslü bir alt duvar bırakılmıştı. çıkam bn O ruçag evlerinin hepsi çok basitti ve o kadar
T ek bir kiliseden yapı toplulukbnna geçecek kötü inşa edilmişlerdi ki. birçoğunun zemin kat planı bile
olursak, O rta Bizans Dönem inin mimariye katkısını en saptanamadı. Bizans'ın taşradaki başkenti ve giderek
iyi, tanımladığımız haliyle, bir manastır ifade eder büyüyen bir ipek endüscrisi merkezi obn Thcbes'in
diyebiliriz, ö t e yandan kent (gelecek bolüm de ele aksine Atina nrlıklı bir kent değildi. Kene surbnnın
abcagım merkez dışında kabn Kiev bir yana bınkıbnık) yıkık oldu(^nıı vc birçok evin carb yapılnuk üzere
bütün amcsLtI karakterini yitimıis gibi görünmektedir. yıkıldığını yazan ILıhip M ıkluel Akoıninatos (1182'
1018’dcn 1.^31 yılına kadar kısa arolıkbr dışında hep 1204) kentin perişan dıım m uiıu özeller. H er yerde
Bizans’ın etinde kabn Kuzey Yunanistan'daki Kastoria'yı olduğu gibi burada da cn dikkate değer yapılar
ömek ablmı. Bir gölün üstündeki yannudanm ucunda m otustırbra aittir: daha önce tanıttığım Panagia
sur duvarları ile çevrili bir kem. Burada gelisi-güzel Lykodem ou, yakınındaki Daphni ve Kaisariani
da(>ılmi} gibi görünen, Bizans ve Bizans sonrası nunasnrbn.*'

so»
Bölüm Sekiz GEÇ BİZANS DÖNEMİ

218. Elit. Blıkhcnui M tıusıın. kilise, güncyhindin dısan

O rta(ig Biuns Devletinin, dcrcbcylcrin oluşturduğu kontrol eden Nikııa ■İmparatorluğu'; 1204 ile I4(ıl
'd ü k ılık la n bölünmesi onıkinci yüzyılın sonbnndı yıllan arasında Karadeniz kıyılannda hüküm süren
basUr: b b n s. 1185 yıUndj ınıp jn to r aılcsmın bir üyesi Büyük Konınenoslar'ın Trabzon 'im paratorluğu';
oUn Isuk Komnenos'uıı dcnctinıindc yönetimden merkezi Arta'da olan Epıros Despotluğu: l’alaiologos
çekilir; 1189 yılında Thcodürc Maııkaphii adında biri ailesinin hükümranlığı (1261-1453) alunda yeniden
kendini baü Anadolu'daki i'hıladcIphia'nın ba(pnuız kurulan Konstantinopolis'Inıpıraturlugu'; 146Ü yılına
yöncticisi ilân eder. 1204 yılında Konstantinopolis kadar bağımsızlığını koruyabilen, başkenti M isin nlaıı
Dördüncü Haçlı «rfcrine kanlan şövalyelerin eline Morea (Peloponnes) öcyhgi.
gcçınce, içteki bu bölünme daha da hızlanır, liu Bu donemin nunıansı de d n ^ l olarak (eşitli yerel
nedenle Geç üizans Dönenimin u n h i tek bir devletin uyguLımalar sergiler ama bunlanıı hepsini burada
değil bir dizi küçük bcylifpn tarihidir: Laskaris ailesinin ayrıntılı tanıtmak m üm kün değildir. Yunan
hükümdarlığı alunda Anadolu'nun kuzeybau köşesini beyliklerinin het bin kendim farklı bir polink blok
içinde bulm uş vc farklı etki a lıııb n n a girm iştir: o b n T hcm ıopybc yakınııubki Bodoniısa gibi pek çok
T rabzon İm paratorluğu doğuşundaki Gürcistan önenıh şato bunlar arasındadır.* Birçok da kilise
Krallığı ile güneyindeki T ü rk ler araıına »kışm ış: yapılmıştır, Isova'da Hazreti M eryem , Aııdravida'da
Nikaia Im pıratorluf^ Konya'daki Sultan ve çeşitli Ayasofya, Zaraka'da bir Katholik m anastın, Elis’tcki
T ürk beyleri taraCndan kontrol edilen çok büyük B b k h ern ai M anastın (büyük olasılıkla Haçlılar
alanlar arasmda bir özerk bölge oluşturm uş; Epiros gelmeden önce başlanmış. Gotik üslûpta bitirilmiş),
D eşpoltugu, Y unanistan'daki T re n k le rlc ' vc Khalkis'tcki Aziz l*araskevi gibi— sadece boyutları bile
Dalkanlar'daki komşularıyla— Am avuılar, Sırplar ve (Ayasofya 62‘ye 164 ayak ölçülür) Bizans kiliseleriyle
B ulfprlar— karşı karşıya kalm ıştır. Latinicr sadece cam bir karşıtlık oluşturan uzun dikdöngen yapıbr.'
geçici ihtilâcı değil, daha kalıcı bir biçim de, ticareti Böylece Gocik mimarisi Bizans toprakbnna temel
ellerinde tutan Venedik vc Cenovalı emperyalistler açmış ve eckisi önemli olmasa bile sivri kemerler,
olarak tam amen egemendirler. Yeni bir etm en de, kaburgılı tonozbr, çan kuleleri ve kilise p b n b n n ın
Yunan etki alanlannı dört bir yandan sıran iki güçlü uzunlamasına gelişmesi gibi öğelerle izini bırakııuşür.*
kültür blokunun, yani R om a Kaıholik ve İslim kültürü Bizans'ta ytizyübrdır u>*gıılanmayan bir sanac h ıhne
m inurileriiiin, Bizans mimarisinden çok daha gelişmiş gelen figürlü süslem eye de yeni bir ivme
olmasıdır. Selçuklubr’m Bizans m imarisine etkileri kazandırmıştır.’
hem en hem en hiç yokm uş gibi gölünse de Konya, 1204 yıhndan sonra kurulan Yunan beyliklerinin
Kayseri ve Divriği'deki onüçüncü yüzyıl Selçuklu en eckini Nikaia 'İm paracorluk'u olmuştur. K urucubn
camileri, medrese ve h a nbnnın b o yutbnnın ve teknik batı Anadolu'ya gelirken ^-anbnnda önemli ölçüde
yeteneklerinin Bizans’ta lustinianos dönem inden serveti de birlikte geçirmiş olm alıdırbr vc belgelerden
buyana yapılan her şeyden çok daha üstün olduğu anbşıldıgına göre yapı eıkiıılikleıi yoğundur. N e yazık
gerçegi akıldan çıkartılm am ahdır.' D igcr taraftan. kj, Magncsia (Manisa), Smyma, Efes vc Priene’dekiler
R om anesk ve G otik nıimariden etkilenm e ise daha
gibi savunma yapılan d ışıııd iT '^ erle rin in pek azı
belliğindir.
tam m bnabilm cktedir.' Nikaia’da yıkıncıbn bulunan
Latin beyliklerinin eskiden Bizans Devletine ait dört-sütunlu bir kilise’ ile Sardis'te son kızıbrda'oruya
obn toprakbra yerleşmesi o nüçüncü >üzyıldan itibaren çıkanbn bir diğer kiliseye ait k abnubr bu dönem e mal
Batılı üslûpta birçok şato, manastır vc kilise yapılmasına edilir. Bir dc Smyrna yakınında N ym phaion’daki
neden olur. A ım Latin hükümdarlığı dönem i (1204­ (Kemalpaşa) Nikaialı im p ın to rb n n gözde saraybnnın
1261) Konstanünopolis içinde m in u ri açıdan vetinüi mimari özelliğinden söz etmeliyiz. Üç katlı dikdörtgen
değildir bu dönem e mal edilen tek mimari etkinlik p b n h yapının zarif görünm esi için hiç çaba
Ayasofya'nın güneydoğudaki çan ö rtü lü , kapah harcanmamıştır. Tonozlu olması gereken zemin kat
girişidir.’ Haliç çevresine yerleşmiş olan çeşitli Italyan kesme u ş b , üst yapı ise atbm alı taş ve tugb sıralar ile
kolonilerinin— A m alfıliler'in, V enediklilcr’in ve yapılm ışnr,"
Pizılıbr'm — daha erken dönem lerde, onbir vc onikinci
Konscantinopolis tacı için N ikaia'nın baş rakibi
yüzyıibrda kendilerine özgü üslûpta yapıbr yaptırmış
olan Epiros D cspotluf^ı'nun, birçoğu doğrudan
obbileceklerini de tüm den gözardı etm em eliyiz.
hüküm dar ailesine ait mimari eserleri daha iyi bilinir.
Aynca, 1303 >ılıııda Galata Cenevizliler'in denetim ine
Y apıbnn 'taşralı’ sıtacıııı hak ettikleri söylenebilir
bırakıldığında, pabzzo ve kiliseleriyle bir Batı kentinin
çünkü bir yerlerinde sanki *usta elinden çıkmamış* gibi
birdenbire Konstantinopolis'in karşısına çıktığına da
kaba bir basitlik vardır, bu yetm ezm iş gibi, bir de bunu
kuşku yoktur. Bu kem e ait kiliselerden biri de, ciddi
pahalı ve gösterişli bir etki u y a n d ırn u dileği ile
biçimde değiştirilmiş o b n Aziz l’aulos (Arap Camii)
birleştirm e çabası sezilir. Sözü edilen yapılardan
Kilisesi'dir.'
ikisinin biçimi neredeyse aynıdır: b u n b r 1231 ve 1271
Yunanistan'da günüm üze gelebilen Frenkler'den yıllan arasında despol |[. Mikhael tarafından Arla
kainu yapıbnn sayısı oldukça fazladır, ö m e ^ n 1220- y.ıkmııuia y.ıptınbn Katı» l’.ıtiagia" vc bu prensin ofl»
23'tc yapılan l’clopoıınes'in batı kıyısındaki loannes Dukas tarafından 1283 yılında kurulan
KIklemoutsi (Klerm ont) vc aynı tarihlerde yapılmış * T rikkab yakınındaki Portj l’anagia.”

211
2l'K A n j. K.nit l'jtttfit. kılı^c. ı.<ırıu'i/ıjrıjjıı JiftJiı

H er ıki^i dc oııüçiiııcü yüzyıldan itibaren üzennılekinden daha alçak o ld u (^ ve aradaki ^-ukseklik


Yunanistan'da çok ya>'gın o b n ‘tonozlu-haç biçim i' larkının sahte bir ahnhk ile pzlcnıncye çalıtıldıgı Katö
upindcdir. I'b n üç ııcflidir vr tuo>, kcıijm c noktasında Panagia'da. oruya çıkan uyumsuzluk etkisi daha da
kendisinden biraz daha yiik%ck tutuhnu}, enine besık beliririndir. H er iki yapının da cephelerinde yer abn
tonoz ile bölünen. uzunlanıaMiu bir be$ik tonozb sırlı tug b y b yapılmış nıotıûer vc testere di;lcrinden
örtülüdür, böylece kubbesi ohıuyaıı karc-içiudc-haç oluşan zengin geometrik südcm clcr, simetriyi sevindi
biçimi planlı k iliu etkisi uyandırır. Katö Panagia kubbe bir seklide gözardı ederek uygubnnnstır. Hazreti Isa ve
vamu} fıkn dc uyandırır çünkü iki bc}ik tonozun M eryem 'in mozaik ikonaları arasında yer alan çok zarif
birbirini kestiği yerde, m erkez birim iki yandaki o>ınalı a>-in yen korkuluk levhası Porta Panagia için
birim lerden ellıbir inç dalıa yüksek tutulm uştur. ayn bir övünç lcayna{(tdır.
T onozların birbirleri ile kesiştikleri yüksek, dar Epiros despotbnm n gömü yen Arta yakınında
birleşme yerlerini vurpıby.ın ve çan çız)'isiııı asan bir U lakhcnui'ibkı kilisedir. " Yapının m im arlık u rih i
alınlık her ıkı kiliseye de d ısu n lükıın o b n en bcliı^pn oldukça akıl kanstıncıdır. O nikinci yüzyılın sonu,
öğedir. Henıayı örten İH’iik tonozun n.iosun batı kolu o n ü çüncünün basbnnda yapıldığı anlaşılan özgün

212
220. TrikkiJj. ¡‘ona dogudjn difijn

kilisenin her iki yında. ikiler iüıunlu kcnıcr diziıi olarak, hem naos hem dc güney n e f üçer birime
bulunan üç nefli, tonozlu bir bazıliLı olduğu unıbr. a yninııj, ortadakinc b ir kubbe yerlejririlm i); öte
Birkaç on^nl «ınra kilitc daha (görkemli hale getiriliniz, yandan kuzey nef, bandın İkincisi kubbe, üçüncüsü
biri nam un dıger ikisi yan neflerin üzerine üç kubbe lonoz önülü d ö n birim e bolünm ütriir. Mimar, bu
eklenmiitir. liu uygulama sırasında yapınm m in u n sıraladılüanmızla iU$kisiz olarak iki yan kubbeyi sahte
ojelerin birbirleriyle uyum u gözönünc bile alınUklar arkasına saklam ısnr. B unun sadece
ılm ınaim stır. N aos ve yan neflere duvarlardaki enlemesine yönjcndirilıni> tonoz görüntüsü elde etm ek
dirseklere oturan kem erler atılmış, daha önceden isteği i]e açıklamanm dı<jtıd.ı belirgin ba»ka bir nedeni
varobn her hir sütun çîftinh) ansına incc u;fun bir yoknıu> gibi görünür. M ıııiarinin beccriksizcc
sütunce ycrlcîlirilınistir T ajıyıtı sistemlerden ba(»ımsız uygulannıasına k.ır»ın, ıç süslemeye özel bir özen

II)
an
^ 222. Am . Parißoriüiii. diftjn, kurcyhMidin

221. Artj, Pmgoriossj, iíomctñk kesir


(A. Oríúndoi, Í963)

tıs
^ 22J. A ttı, l’ını^onnisj, iffcıı y-ulın Jufru
224 .An». A a z Oıâlcos, dııun

göjceritınistir; renuıı döşemesi çok incc bir İKİlikle karcın mos daha dardır, Uu haliyle iç zemin alanuun üçte
yıpıim i), ayin yeri korkuluk levhası vc lo y lu b n n bilinden az yer kapbr vc olağandışı yüksektir. Çan için
n ıc u rla n belki de Geç Bizans D önem inden kalın on mimar ön ömegi ohıuyaıı, oldukça tehlikeli bir pbn
ilginç oym abrla bezenmiştir. uygubnuştır; Tromplu bir Y uıun kilisesindeki gibi sekiz
Epiros o k u lu n u n basyıpın ise A rta'daki destek noktası almış, hiç kuşkusuz yakındaki Nikopolis
Parigoricissa Kilisesi'dir.’* Kütlesel di} görünüm ü, yauy kalm tüanndan getirilen çok sayıda dcvşimıe sütun
çıtı çizgisini aşan b o kubbe ve ıçık bir kule (belki de gövdesi paıçabnnı duvarın içinden çıkan dirsek işlevi
çan kulesi) diamda bir İtalyan palazzosıma benzer. Borrn destekler olarak ktılbnmıştır. Sütun gövdeleri
Burada, Bizans m inurisinin tem el ilkesi olan içteki duvar içlerine çifter çifter kakılmış böylece sağlam
tonoz sistemmin dışa yansıtılması, kiliseyi üç taraftan çıkmalar elde edilmiştir: ilk gm p çıkm abr alt katın yansı
kuşatan düz cephelcr uğruna feda edilm iştir. Dış yüksekliğinde, ikiiKİ grup, iyicc dışa çıkınn yapar şekilde,
ccphelerin hcrbiri iiçcr k a th d ır üstte ikiz pcnccrch iki galeri kan hizasındadır. Böyle doğaçlama oluştucubn
kat, altta b ir yükselti üzerine cepheden dışa çıkm n çıkmaların üzerlerine sütıınbr dikilmiştir: altıakilcrin
yapan duvar payelerinin bulunduğu kaba m oloz taşla üzerinde çifte sütunbr, üsttekilerdc dc duvarbrdan uzak
yıpılmış, belki de duvara dayanan ahşap bir çau ile mtulıııuş tek sütunbr. Hu güven vemıeyen sistemin
örtülü kem er dizili açıklığı olan bölüm . Narthcks ve üzerine, hemen kubbenin altına gelccck şekilde, lulyan
yan ncficr oldukça geniştir ve üzerlerinde galeri katı yer üslûbunda kabartmalı baştaban v t üç diliıııli kemeHeri
alir ama buraya çıkış her nasılsa yapılmamıştır, buna uşıyan çifte sütunce dizileri ycrieşıirilnüştir.

*17
U k Z i W
• /

J r:
- S r '- C

V t

f^ » a '* !•

- - - Í

t t j ^ ı

sk^ a. it • *- - é »

► î i J â
*r
< î ;
/- . :•
-o'
•»•
V ' - f 2 - ¿

^ * * **^ “ * '* • ^

I - - . ■ - ■ ■ -■ * • ': • . '

■ • T '• ■■• ■'* • ■ • . > ••>■.> ’ ■ ;

; r . 4 ^

W
-» * - «•♦■
•* « V4
225. KomuatinopoHi. K om tjutın ü p t M in k tin (Fcıun l u CjıtaiJ. gancykıtııc. dogudjıı diftnı

bir yatu. Erken Hıristiyan biçimlennı bile yeniden yasama


gcçımıck gibi bir gıniinıdc bulunmaksızın Ona Bizans
Dönemi geleneklcriııi siirdünnüstür. Bu mimariden
sorumlu toplumsal sınıf birbiriylc sıkı bağlan olan
soylulaıdUn oluşuyor ve daha önceleri okluğu gibi, para
kaynaklanm saraybr vc aileye ait ım nastırbr için
harcıyorlardı. Manasoriann bcUi]gııı özelliği gömü yen
olarak kuUanUmabnydı: kilise ve nartheb duvarlanııda.
özel olarak yapunlınıs ambubtoriııın vc »apelIcKİc, kL-ıncrli
İlişler içinde lâhıüer, öleııleıin portreleri tc soylu ataian
Palaıologoslar, Dukas 1ar, Kancakuzenosbrla olan yüksek
Uıskilerine ait ajım obr veren gösterişli yazıdar yer alırdı.
Konstantinopolis'te güllümüze gelebilen dinî
mimari yapıbnıım en önemlisi. Vllt. Mikhael
Pabiologos'un esi Inıparatoriçc Thcodora tara&ıdan
yapunbn Lips M anjson'ıun (Fenan İsa Caınii) güney
kilisesidir.'' Yapuıın kesin tarihi belli değildir: ama
kumcusu taraândan, 1242 yılından sonra bir tarihte
çıkanbn fem undan (typıcon) daha önce yapıhnıs
olmalıdır. T heodon, belki dc Komnenos ailesinin
226. Koıuıındnopolis, Komuttan Ltps M ınutm
mausoleumu Pantokrator İsa manastır topluiu^nu taklit
(Ftam /i» Citnii). güney kiUsc zatun pimi
etmek amacryb. yeni bir ınanasnr kurmak yerine eski bir
(E. Mımboury, 1964) ııunasnn gcnisletmc^n tercih etmiştir.
Konstantın Lips'in özgün kilisesi olduğu gibi
bınkılnus, yanına biraz daha gcnis bir kilise y.ıptınlmısur.
P uigontuu 1283 ile 129b yıllan arumcU bir uhhcc Bu kilise 'ambulatorium* tiptedir, yani bu, kubbe dört
yapılınıjcır ve evlilik yoluyU Kepluloniab Orsini, Sicıiyalı kütlesel paye ile desteklenmiş, her bir paye çiftinin arasına
Hoiıcmuufen, ViUehardouiıı vc Aziî Omcr lileleıiyle iki sütun yerleştirilmiş anlamına gelir; böylece yan ncfier
aknbılıkbn oUn Epiros hüküındbr ailesine aicıir. bu <la ve kiliseıun ban bölümü biıbinne ıçıbn tonozlu bir geçit
kilisedeki kanluu Bacüı ögelenn vark^nı kolayca açıklar. oluşturur. Buradaki temel anbyıs Nikaia’dckı Koimesis
M in u n kesin ta$nlı oldııgu için, geleneklerin ve Ankara'daki Aziz Klemens kiliselerine kadar gen
zorlamasından bağımsız, Bau'dbn ödünç aldığı biçimlerle gidebilir ama bu kadar uzak örneklere dönmeye gerek
istediği gibi denemeler yapabilmiş, bakanlı olmuş yok, çünkü Hazreti Mctyem Pamnukaristos'un ana
denemese büc, ilginç bir nıclcz jd hoc çözüm iirctmisdr. kilisesi (Fethiye Camii)— onikinci yüzyıb ait bir yapı
Ama yemden kurubn vc eski üslûplara bilinçli olarak gen oUbılir—aym fomıüle göre yapılmıştır.'* Daha önce
dönen Konstantinopolis Inıparjtorlugu'nda bu eğilim yaponlııus obn kuzc>‘ kilisenin mcniivcn kulesi yennde
özendirilmcnıisor. bırakıldığı için Theodora Kiluesi'nin önünde /u o /u n
Bizans tarihi ve sanaoıuıı son asaınasına adım veren tüm genişliğine erişmeyen, kubbeli bir narthcks yer alır;
Palaiolûgos ailesidir. 'Pabiologos Rönesansı* çok sık yapı loplulugunun tvinıü <le ban vc güneyden tonozlu bir
kullanılan bir terimdir vc resini sanau alanında ambubtorium ile çevrelenir. Yapının estetik değeri en iyi
kullanılmasında da haklıhk payı vardır; mimariye onuncu yüzyıl ^-apışının sade, üç cepheli apsisi ile
uyarianması ise zordur. 1261 ile 1330 arasındaki nispeten Theodora Kilisesi'nin çok cephcli, zengin süstemeli
kıu süre içinde (devletin giderek kötüleşen dutumu apsisinin Cam bit karşıtlık oluşturduğu dogu cephede
yüzünden başkentte yapını etkinliklerinin neredeyse algıbmr.
durduğu bir Uıihtc) Konstantinopolis ve Selanik’te Yapının içi özgün görüntüsünü aktaramayacak
birkaç tane alımlı bina yapılmış ama bunlar, antik dönem kadar değişime ugraimsur. Anu pbna bir göz atıldığında.

iio
227. Konstinxınop<Âis, H^zrctt Mcryxm l*w\m3kimtO'i (Fahiyc Camu). parvkkicsion. gaMyb^tidAn

4M\

öneınli bir öge diklaı (eker, m inur tarifindin ınuçb gelen General Mikhael Dukas Glabas Tarchıniotcs
oLınk düzcnlcnnıi» mezar ni^crinin hollugıı: /Vjot'ta onuruna dul esi Maria tarafindan yapcınlmısnr. Şapel
bfj, luıthckitc dön, Jinbulatoriunıdı yedi tane mezar kbiik doıt-ıücunlu tiptedir ve önünde iki minik kubbe
niji vardır. O nur yeri uyıbn güney nefin dogu mezar ile örtülen iki katL bir naıthek* yer abr. Gömü yeri olarak
niji, T htodon'ya aynlırujtır; belki de Palaiologos heykel yapıbn dört ya da bes tane mezar ni$i narthekstedit.
unatınm cn gözalıcı 6mcgı olan özenle idenm ij. Cepheler, başkentteki Halaiologoı üslûbunun en
havarilerin büulcri ile bezeli başcaban (artık İstanbul mükemmel ömcklerini sergiler, iki kadı narthelui
Arkeoloji Müzcn'ndc) bu mezara aittir. yüzünden şapel dıştan, kör kemerlerden oluşan bir dizi ile
1310 yıhıu tarihlenen Hazreti Meryem üç bölüme aynlaıı küücsel bir biçime sahip obrak
Panuııakaristus'un zarif pareklüctionundj da ölümden algıbmr— atbmah genis ve dar kemerler (güney cephedc
sonranna ait benzer düşünceler karsmuza çıkar.'' Güney ortadaki küçük sivri kemere tlikkat). ince uzun nişler ve
cephede günümüze kadar gelebilen uzun dizelerden içbükey yuvarlaklar. Duvar isçiliği yaygın
olupn kiubede açıklandıgnıa göre bu am japch, önde Konstantinopoliuıı ciptedir, süsleme motifleri ise
■4 22S. Komunrinopiilıs, lljm -a Merjfın Ihınntakınsios
(Fcıhiyc Cjiiui}. (t n-ıı, ıvk m dognı

Y unanisun vc H alkjnljr'ı kı>'as)a daha azdır. İlk


yapıldığında apelin batı ccphesi açıktı (*U' biçimi
ambulatorium daha geç bir ektir) ve belki dc dilimli bir
ç ın çizgisine sahipti. Minikliğine karjın yapının içi
ntem ıcr ve m o 2 aık]crlc pınl pınidır, geleneksel sema
u>’gubnm ısnr ama pcncere hizasında yer ıb n ım u lı,
chanıpleve tekni(^ndo yapılmış bezeme şeritleri gibi bazı
önemsiz Palaiologos yenilikleri içerir.
1316 ve 1321 yılbn ansındı, devlet vc bilim adamı
T heodoros M ctokhitcs Khora (Kariye Camii)
M anasnn’nı oıurtnu>Ur. Tlıeodoros, soylu sınıân bir
üyesi olnumasına karşın başbakanlık nukanıına kadar
ulaşmış, çocuklarını imparator ailesinden kişilerle
evlcndımıiş vc hepsinden önemlisi inııulmayacak kadar
zengin olmuştur.** N c yazık ki, ne kendili için ^ıptııragı
aray (bir şiinndc tasvir ettiği) ne de Khora'nın manasnr
yapılan güniimüze gelcbilnıişdr: ama Kariye Canıü'ne
baktığımızda, Uizans toplum unun en yüksek
düzeyindekilere lâyık bir amt ile karşı karşıyı olduğumuz
anbşdır.
Bir kez daha tümüyle yeni olmayan, daha önceki
bir yapının büyütülmesi ile oluşturubn bir kiliıe ile karşı
karjıyayız. Kom nenos naosunun iskeleci yerinde
bıraJulmış. kubbe yeniden yıpılnuşar, iki nartheks vc
kilisenin güneyindeki parckklcsion M etokhites'e aittir.
Böylesi iddialı bir girişime kıyasb mimarinin çok sıradan
kalması bizi şaşırtabilir. Dogil obrak. eklemeler önceki
öğelerle uyum saglamıL ve belirli işlevsel gereksinimleri
karşıbmahdır, bu da ciddi uyumsuzlukbra yol ıçnuşnr. İç
nartheks naosa göre m erkezde değildir, böylecc
narthckşin iki uç bıriıııini örten kubbeler farkh
eksenlerdedir, bunun sonucuııdı da daha büyük obn
güney kubbe dıştan kilisenin b iti almlıgının
görünüm ünü engeller. Dış tu rrh e b de hiç eşit olm.ıyan
tonozlu bölümlere aynlııuştır. Biri kubbeli, biri tonozlu
iki birimden oluşan parckkicsion de novo yaptınidıp
ıçm d ıh ı düzgün pbn b n m ıştır ı m ı bum dı da kuzey vc
güney d u v arb r sim etrik değildir. Y ıpının dış
görünüm ü sevimlidir, hele yüzyıl kıcbr öncc dış
nartheks vc pırckklesİDuun kıvnm h ç ıtı çizgisi düz
yauy bir çatı ile değiştirilmeden öncc çok daha güzel
olm alıdır. H azreti M eryem Pam nıakıristos
parckklesionu ile aynı duvar tekniğinde yapılmış o b n
cephclcr. yuvarlatılıııış duvar payeleri vc kademelerle
harckctlendirilm iştir, özellikle batı cephc kem er
açıklıkbn doldurulnudın önce n ıu ib k ı çok daha zarif
* //.îîziîi /.tj KUorj {Kjri}X^ Cjuui). b^udjn (Î9. yuzyıİgr^\tini)

görünüyor olm ılıdır. Uöylcyken bile bu yapının olan di} narthcks, eski n jo /u n hem
nünurisi. Mctokhitcs'iu ilgisinin cogunu cömertçe kuzeyinden dışa çıkıntı yapar ve ck yapılan gcçij sagUr.
harcadığı ve haklı olarak olağanüstü bir üne sahip olan Güneydeki çıkıntı ondokuzuncu yüzyıhn baslarında
mozaikleri, frcskolan vc m erm er kaplanulan ile halen ayaktadır vc Charles Tcxicr tarafindan 1833-35
kıyaslanamoz. tarihinde belgelendirilmiştir. Texicr’m çizimlcrinde,
KonsuııiinopoUs'ccki Palaiologos kilise muüıka devşirme olan d ö n sütunun tıjıdıgı kemer
mımarisme bir diğer örnek, kilisenin ya da daha doğru dizili bir ccphe görülür: bir çift uzun sütun, bir çift kısa
bir deyijlc, MoUa Gürâuı ('aıtıii’nin (Bizans Dönemi sütun, aralarında mermer bir kapt çerçevesi.* Aynı
adı bilinmez) dıj ıiartlıcksidir." Uu yapı hiçbir zaman temel ilke oldukça basanlı bir biçimde, zeminin cgimi
aynnıılı araiCınlnumıjtır anu Kariye Camii'nc benzer yüzünden bir yükselti üzerine yapılan dıs nartheksin iki
bir durum u olduğunu söylemek yanlış olmaz: bölüm lü batı cephesindc de kullanılmıştır: alt
Onbirinci yüz>nti ait dört-süluıılu eski bir kihse zengin bölümde, kapının iki yanında üçlü kemer dizisi, üst
biri taraûndan jlınmıs. içlerinden birisi çan kulesi gibi bölümde kemerli bej pencctc. Cephenin alt ve üst
görünen, ck yapılarla gcnittetilm is olmalıdır. bölümlerindeki hareketlenme birbiri ile uyumlu
Eklemelerin günümüzde cn dikkate de{;er bölümü değildir çünkü bes pcncere, bes binmiı narthcksin iç

TU
2 M . K om tm onopolis, H u n n t a K horj (K m yv C im ü ). f ü n e y d o / ^ j n d ,ftm
2M . HV«. K b o rj (K ariye , ^ c „ </„ „.wAc-A, (,,,/jru - ./..p » ,

22«
232. KonuarmnopoJU, H jírrtt /.u K horj ({(¿nyx' Cojwi). pjrckkJiiion. n te ti, dofiuyj itt>üru
K orta(jtı/w of\}İi> , K tlix ' dMjm.dtftJii ko2c\{yjthİJu •

m
mekan düzenlemesini dı;;ı yansıtır; aynca bütün
nıcnner öğeler— yani dört sütun, ba$ltkbn vc sücunbr
arasına ycrle;cirilnıis o b n korkuluk levhalan—
dev$imıedir, Bu kadar biıbirine benzemeyen malzeme
Uc çahsngı halde mimar cepheye iyi denetlenmiş zarif
bir görüntü vermeyi b.ısamu>cır. Dıs nanhcks içleri
moTaik bezeli üç kubbe ile caçlandınlııııjtır.
Kilise C am ii'ndckinin giizci bir örnek
oluşturduğu "portico facade', bugüne kadar
sanıldığındın çok daha sık uygulanan bir Geç Dizans
Dönemi mimari özclhgi ohıulıdır. Gelecek bölümde
ele alacağım Ohrid Ayasofyası'nın yanı sır», s'mdiye
kadar pek az ilgi çekmiş bir yapıdan, yani Meriç
Nchri'nin T ürk urafında. Enez'deki (Ainos) Farih
Camii’nden, sözedcceginı." bu çok büyük bir kilisedir 234. Konstjnanopolis. Kihse Cımii. dıştın, ¡¡üneyden
(apsisi katmadan, dı$un boyutlan 69' a 111 '/ı ayaktır), (Clıırles re.\jerin 19. n m ıi çizıtni). Libnry oiıhe
hafif uzunlanusına kare-içinde-haç biçimi planlıdır, R o )iI InstiiuıcofUriıiıh Archuccıs. Londn
önünde bir iç nartheks bir de çatı örtülü, önünde sütun
dizisi obn bir açıklık ya da dı; nartheks yer alır. Yapı
yıkıktır ve u rihini saptamak güçtür: ‘gizli tugla*
tekniğinde yapılmış olması vc cephelerinde tugb i$i
süslemeler bulunması kiliseyi onikinci yüzyıla
tarihlendirmeyi haklı göstercbihr. Ama benim dikkat
çekmek istediğim yer çan önülU, önü sücuıı dizili
açıklıktır. Uu açıklık ortada üçlü bir kemer dizisi, iki
yanda çifte kemerlerden oludur. İlk yapıldığında, üstte,
artık yıkılmış pencereli bir bolüm daha obbilirdi. Üstü
önülü bu sütun dizisi yapının ana gövdesine sonradan
eklenm iştir ama onda da. bildiğimiz kadanyla*
Pabiologos Döneminde kullanılmamış o b n ‘gizli tugb’
tekniği görülür. Hangi tarihte yapılmı; olursa olsun bu
çan örtülü, sütun dizisinin, çok değiştirilmiş Fondaca
dci T urchi benzen onüçüncü yüzyıl Venedik
pabzzo'bnm n bir özelliği obn ’portico facade' sorunu 235. Sciymbrii (Silim). Azİ! Uannn l’rtxiromos, diftm
ile ilgisi var gibi görülür, Uilebildi(>iıuız kadarıyla, bu
fikir Venedik'ten Dogiı'ya gitmiş olıııalıdır. tersi bir
düşünce uygun değildir; ama tabii kesin hüküm
vennekten kaçınmak akılcı olacaktır.
Dini mimariden çok ev nümarisi ile ilişkili ob»
‘portico facade’ düzenlemesinin Konstantinopolis'te
günümüze gelebilen tek Pabiologos Dönemi ömegi
kent surbnna bakan, Kariye Camii'nden iâzla uzakta
olmayan Tekfur Sarayı denilen yapıdır." Uu yapı
aslında Porphyrogennetos'un sarayı obrak bilinir, ama
bu Porphyrogennetos bildiğimiz İmparator Vtl.
Konstantinos Porphyrogennetos (913-59) degil, büyük
JJrı. fiK v (A ııu v).F .m h O j ıııı.p ııı. ı< u n /jn liıs tı.ııiinks
obsıLIdı onun ıdı verilen VllI. M ıkhael'in üçüncü
ogludvır cgcr öyleyse y apun u rih i 1261 ve 1291 yıllın
a n sın d ı olm ıhdır. Üç katlı dikdöngen bjr yapıdır vc
N yınphıioıı Sarayı'nnı daha zarif bir tekrandır. Z cnün
kac sütunlarla desteklenen tonoz örtülü, birinci kat düz
ahşap tavanlı, ikinci kat da az cginıli bir çan ile
önülıniis olmalıdır. Sany. iki sıra tahkim edilnıis sur
ansına in » cdilnıistir, kuzeyinde korumalı bir avlu
vardır, kuzey cephe dc bu nedenle açık bırakıtıms
olmalıdır. !ç ınckantann düzenlem esini saptayabilmek
güçtür, sadccc ilk katın bölümlere aynlmış olduğu vc
pencerelerin yanında göm m e dolaplar bulunduğu,
ikinci k a ıu (güneyde, bir destek üzerinde dışa çıkma
yapan m inik bir şapel uldugu anlaşıhr. İki a n ı cephede,
kuzey ve güneyde, çini vc tışlaıb yapılmış değişil«
baklava motifleri içeren ince işlenmiş süslemeler vardır.
Dazı ilginç ayrıntılar ise kaybolmuştur: kemer u ş b n
hafifçe o>-ubrak oluşturulm uş zemin kat kem er dizisi.
Uatı'dakiler öm ek ılınarak yapılmış izlcııiıni veren
237. Konstjntinopotis. T c k iu rS in y t.d iftm kuıc)\lcn
l’ıb io lo g o sb n n a n ııa b n kızılı kilit taşlan ve yapının

2JH Komuıınnopolıs, T v k iiırS jn p . flim y ccphc ( t ‘J. y viyJ çiTinii)


2 3 9 . K o n síjiitin o p ü ltf, /VX/wf.V.irji t . i { i c ¡ t k u z c y x J o f i u y j d o ^ tm

2İ2
dogusund.ı. kente hakaı» yönde, uçlan asb n , koyun vc
k a m i bajlı konsollarla desteklenen bir bâ)):on.
H er zam an Y unanistan'dan da başkent iie daha
yakın ilişki iç in d e olan S elanik, P alaiologos
D ö n e m in d e , hepsi değilse bile pek çoğu m anastırlara
aic ç o k sayıda kilise yapım ıyla o r u y a ç ık a n b ir
zenginlik d ö n e m i yajam ıstır.“ B u yapılann içinde en
dikkate değer olanı 1312 ve 1315 yıllannda patrik
N ip h o n tarafından k urulan K utsal H avariler (ashnda
H azreti M e ry em 'e adanan b ir m anastır) K ibsesi'dir.
Bu kilise üe tarihi b ilinm eyen Aziz P antcicim on ve
Azize K athcrina kiliseleri ile daha birkaç k ü çü k yapı
arasında b en zer noktalar vardır. B u kiliselerin göze
batan b ir özelliği h epsinin d e , üç yandan, genellikle
çatı ö rtü lü , sü tu n dizileriyle d esteklenen b ir girij gibi
g ö rü n e n , ü stü ö rtü lü b ire r galeri katı ile
çevrelenm esidir. Kutsa! H avariler Kilisesi’nde norm al
d ö rt-s ü tu n lu plan tip in d e k i m o i içte n 5 5 0 ayak
karedir, yani toplam alanın ancak ü ç te -b iri eder, geri
kalan alanı, d ö rt köşesinde birer k u b b e n in yükseldiği
’U ' b içim in d e b ir galeri katı ve batıya eklenm iş,
girişin h e r iki yanında yer a lın b ire r üçlü k em er dizisi
ile yapılm ış çatı ö rtü lü , sü tu n dizili girişler kaplar.
G ü n ü m ü z d e sağır olan güney duvarda da çan ö rtü lü ,
s ü tu n d izili b ir giriş o lm a lıd ır. A zize K a th crin a
Kilisesi’ndeki çan ö rtü lü , sütunlarla destek len en giriş 240. ScİJidk.KııisjIHjvanler, zemin plim
II. D ü n y a Savaşı’ndan sonra o n a rılan haliyle üç (P ıM . Lc To\ınn\m. w Sjljdin. I9IH)
yandan açıktır vc köşelerde d ö rt kubbe yer alır, içteki
alanın orantısı, b ü tü n yapı 1.830 ayak kare, buna
karşılık m o s 565 ayak kare bo y u tlan n d ad ır. Aziz
m anastırların d in î ay inlerine özgü bazı belirgin
P a n telc iıııo n 'u n 'U ' hiçim i galeri katı geçen yüzyılın
a n b m b r kazandıkbrı şeklinde yoru m laıu b ih r.’'
so n u n d a y ık ılm ış tır am a ö z g ü n h alin e ait eski
fotoğraflar vc çizim ler vardır. Selanik’te kilise yapım ı K o n sta n tin o p o lis’e
kıyasb daha uzun bir süreye yayılmıştır. Peyganıbcr
Bu galeri katlannııı Selanik’teki varlıktan, ele
Eliah’ın kilisesi diye bilinen, oldukça büyük boyutlu
aldığım ız K o n sta n tin o p o lita n yapılarına ışık tu ta r
yapı e g er görtindü(;ü gibi. M akarios K hoıınınos
ç ünkü orada da Pabiologos D ö n em i katkısı çoğunlukla
tarafından y a p tın b n Yeni M anastır’ın/;jcA a//X on’u ise,
eski kiliseleri üç yandan k u şa u n ck yapılann eklenm esi
o zam an 1360 yıllanna larihlcndirilm elidir. Kilise üç
ile sınırlıdır. Uu galen katlannın işlevleri henüz tam
yaprakh yonca, A th o n it plan tip in d cd ir vc Kutsal
olarak saptarum am ıştır: K onstaııtiuopohs’te kısm en
Dag'daki digcr kiliseler gibi d ö n sütunla desteklenen
g ö m ü y e n olarak kullanılnıışlardır am a S e b n ik 'te
d e rin b ir n a rth e k s ya da litesi vardır. V la ıu d o n
d u ru m b u değildir. F resko süslem esinden yola
M an a scın 'n ın daha ufak b o y u tlu kilisesi dc aynı
ç ık ıb rak . Kutsal Havariler Kihscsı’n in , kuzey galeri
tarih lerd e vc a n ıb u la to riu m lu tasarım a göre
katının dogu b ö lü m ü n ü n Vaftizci Yahya'ya adanan bir
yapılm ıştır.”
şapel ijlcvi g ö rd ü ğ ü varsayılır. G aleri katlarına
gösterilen bu özen ve kubbelerle 'ü stü n lü k lc n ııın M erk ezi M isıra Kalesi olan giineydo(^ı
gunışıgtna ç ık a rtılm a sı', h u m e k a n lın n zam anla Peleponncs Bcylipi 1262 yılında K onstanıinopolis'e

33i
urpıtr%f irrKr/' 'i-vurtr// f r t n y ' Y“**‘/-S / 1~
242. Schınii. tCuf'uf fİ.tvjnİcr, Jtif.nı

V.»

■» * r
2-fJ. ScİAiuk. A zil Elus, zcııtin /ı/juı (l)ıelıJ, Lc Tomncju. ıv SjIjJin. I9tÿ)

ayak biıdeıı yükselir) belirgin bir cadde pbnı yoktur.


O dak noktası bir piazza'dır. iki yandan 'L ' biçiminde
»lan Despot Sara>l ile sınırlanır ama burası dini anuçL
kullanılmamıştır. 1291-92 yıllanııda yapnnlan bazüikal
planlı başpiskoposluk kilisesi kentin çok daha
aşağısında, surbrla çevrili abnın en kenannda yer alır,
digcr cemaat kiliselerine ait olabilecek kalınubra da
rastlanm am ıştır. M isıra'dakı başlıca dinî yapılar
nunasurlardır— B ronhochion. Pcribleptos, Ayasoiya,
l’anuııjssa— bunlar, geniş a b n b ra u h ıp , m ülklerinden
yüksek gelir elde eden sııriçi m anasnrbndır.
Başpiskoposluğun yanında, yaklaşık 1290-95
yılbnna urihlencn M ıstra'nın en eski dini yapısı o b n
T eodoros Azizler Manastır Kilisesi yer alır. Bu yapı
trom plu sekizgen p b n tipinin son örneğidir ve belki de
Moncnıva.sia Ayasofyası'ndan etkilennıişıir. Bu kiliseyi
manastırın başrahibi Pachomios u m am b tn u ş, yakınına
Brünthoclıion denen ııunastınn kadiolıkon'u işlevi
görm ek üzere Hazreti M erj'em H odegetna'ya adadıfp
terkedihr. O r u Y u n ın isu n 'd jk i l^tin'lerc lit a ru ilcr (yakbşık 1310) ikinci bir kilise daha yapDrtnııştır.
yüzünden Bizıns c o p n k lın n d ın ayn düsen bcyiik. Kilisenin nanheksindeki bir ck yapıda, manastırın
b ı ş lı n g ıÇ L ı b ir yıl için seçilen valiler U n fın d an nıalbnnı— nüfuslu Pachonuos'un 1322 yılına kadar
yöncdlnüşlir. Ama 1282'dcn sonraki bir urih tc vali arttırm aya devam ettiği mallar— vc yararlanılan
daha kalıcı koşullara u h ip olur vc böylecc kendi ayrıcalıktan a^Tintllı a n la u n d ö rt chrysobuU
maiycdni oluşturabilir. M orra, adı buydu, 1348’dc (imparatorluk bu>Tugu) resmedilmiştir. Hodegetria bir
dcspoduga yükselir, öncclcn K anukouzcnoi (1383'e yüzyıl daha Mıscra'da ııumari eg;iliım etkılcyccck o b n
kadar) sonra da Palaiologos ( 1460‘a kadar) imparatorluk iddialı bir yapıdır vc 'M ıstra tipi' denilen kiliselere
ailesinden bir prensin uınan olur. Bu nedenle M orca'm modcILk etm iştir. D ıgcrlennden a>Tibn özelliği bir
Komcanciııopolis Uc ö*cl bir baftı vardır; öte yandan kubbeli, kare-içınde-haç biçim i pbm n, galeri k a tb n
yakın geçmişi, etıafindaki Frenk beylikleri ve Yunan o b n bir bazilika] p b n ile üst üste )-crleştirihncsidir. Bu
soylulan arasmda çok yaygın olan kanşık evlilikler fikir çok eskidir ve bızı lustinianos'un Aya İrini’sinc
yüzünde dc Frenklcr’le yakın ilişki içindedir. kadar geri götürür. Ama bir fark vardu: Aya İrini vc
Mistra’daki yapılar bu ikili ilişkiyi açıkça ortaya koyar, digcr altıncı ^-üzyıl 'bileşik bazilikabr'ında kubbeyi
Sparta'nın bacısında, geçilmez bir dağın tepesine uşıyan dört paye zem inden yüksehr, sütun dizileri ise
kondurulm uş olan M ısıra Kalesi II. W illiam galeri kacbnnı uşm ıak o b n ikincil amaca hizm et eder.
Villehardouin tarafından yaptm lınıştır. Aynı prens Ama Hodegetria'nın zemin kannda. naosunun
onüç yıl sonra kaleyi Bizans imparatoruna teslim etm ek her b ir yanında üçer sütun dizisi o b n bir bazilika
zorunda kalacaktır. Kalenin alım da. Y unan varken, kubbeyi taşıyan örgü payeler galeri kaa üzerine
yönetim inin ve Lakcdaeıııonia başpiskoposluğunun oturtulm uştur. Bu çözüm ün, kilisenin inşaau sürerken
merkezi olan bir kent gelişir. 17Ü0 tarihinde kenem bir fikir değişikliği sonucunda ortaya çıktığını
halen gelişmesini sürdürdüğü anlaşılır ama 1825 yılında düşündüren nedenler vardır.'’ Galeri katın ın —
bir yangın geçirir ve o tanhtcn buyana lıarabe halinde Koıısuncınopolis saray ayinlennde galen katının bir
kalır. Mistra tümüyle Ortaçag'a ait değildir ama bülün rolü olduğu, benzer bir düzenlem enin bir prenslik
diğer yerlerden daha çok bir Geç Bizans dönem kenti ıııakanıma dönüşen Mistra'da yeniden oluşturulduğu
tadı verir.* Son derece dik bir alana yapıldığı için varsayımına dayam brak— bir valinin M orca’>-a sürekli
(kalenin içinde zemin 1,(KM) ayaklık bir genişlikte 80(t kalm ak üzere atanmasıyla bağlantılı olduğu öne

23«
244. M istn , Tlicodocos A zi^c r. dtftsn.gimcyiİogucİJn

237
W ' ^ 24Ù. M iitn , \ii^ n

' ■ir .

rí'' i ^ 'H 'ı


1
V V- •/ ‘

ü •

I
A 1b ~
\

245. M istn , HodcgctriJ, b o yv n j kctit vr ic m in pfjt»


(H. H jllcnsiebfn. IWiQ)
M 247. M isin, / 'j/ ı u ıu m , difaıı d o ^ m
24S. M isin, sırıyın ficnci fiöriiminıu

141
sünilm üjıür.^ Bu jıçıklamamn kınıclarh
bcl{{clcndirilmcst güç ulnukla birlikte. 1’ıchom ios‘un
l-lodcgeiriı'ya K onstıncıııopoliun bir görünüm
kazandırmak içm elinden gcicni yaptığı da kesindir
köselerde yer alan dört küçük kubbesi ile kare-içinde-
haç biçimi plan, duvarbrda örgü sıralar (cloisonné
de{(ü), ana apsisin yedi cepheli olması, özeUikie de içte
duvarların mermer kaplamaları (neredeyse tümüyle
kaybohıms) hepsi de bu yorumu destekler.’' Tek eksik
mozaiklerdir onların da yerini treskobr alnustır.
i-iodegetria Mistra'da büyük Iıayraıılık
uyandırını; olnulıdır: Başpiskoposluk kilisesi ondan
öm ek alınarak yapılmış ve aym pbn Dcspotluk'un
başbakanı, loannes Frangopoulos tarafından 1428
yılında kurulan Pantaııassa Manastın'ısda da
uygulanmıştır. Eğimli bir arazi üzerine kurubn
buradaki ncCs manzaralı yapı, Mistra kiliseleri içinde en
iyi koruıubilmis ve en güzel olanıdır, içerdiği Frenk
özellikleri— sivri kemerli çan kulesi ve apsisin Gotik
düzenlemesi— ile dikkat çeker, bu özellikler yapının
temel Bizans karakterini değiştirmez ama ona kendine

fel özgü yaratıcı yenilikler kaur.


Mistra'daki saray topluluğuna ai( yapıbnn daha
da belirgin bir Frenk görünüm ü vardır.“ Yapılır
aşamalı yapılnusnr; ilk önce, zemin katında bölüntüsü
olmayan, beşik tonoz örtülü ve sivri kemerli
pencerelerle çok az aydınbubn bir salonun bulunduğu
(18'e 49 ayak) iki katlı oldukça sade görünüşlü bir yapı;
249. Miscn. önccki sm y )ipt« w sırıyın grç dönem
daha sonra esic olm apn 6 odaya bölünmüş, arkasında
kınıdı. fvnidcn cınlındımu (A. Oriındos, 1935)
iki urafında birer çan kulesi arasında üstü örtülü, sütun
dizili bir açıklığı olan yasama m ekanbnm içeren yapı;
son olarak da, pitno nobile’de 34 '/¡'à 119 ayak
boyudannda lek bir kabul salonu bulunan büyük
dikdörtgen yapı. Bu üç yapım aşaması
tarihlcndirilememistir anu ilkinin kabaca 1250-1350
arası, İkincinin 1350-140(1, üçüncünün 1400-1460
olduğu tahm in edilir. B ütün mimari aynntıbr
Batriıdır: yassı 'sepet-sapr tipi kemerler, çok dilimli,
sıvn pencere düzenlemesi, bir kaledeki ok atma yerine
benzer bir dizi konsol; aslında Mistra sarayının Bizans
geleneği ile o ru k yanı olup olmadığı cartısıbbilir.
Yapıdan günümüze sadccc içi bos yıkınnbr kaldığı
için, içinde^ yaşandığı zamanki düzenlemeleri göz
önüne gedmıek güçtür. Anlasılıl'Cı kadanyb, prens
ailesi en büyük odası 16 ^¡ı'ı 26 ayak boyutlarında ve
özci bir şapeli olan orudaki yapıda yaşamış olmalıdır.

Mt
Uütüıı odalardan birbirine geçildiği \ e Icondorbr
bulunnudıj^ için ailenin nc kcndilcrin>? özel ite dc
rahat bir yaşanılan u ld u f^ »öylı-ncbilir.
Bizansh yöncricilcrin mysokös, yani ‘kimseye
görünm eden* ya da ‘gizlice* dolaşma adederi
bilindiğine göre, bu ortadaki bmadan büyük kabul
uloım na mutlaka gizli bir geçiş (görünüıxiu hiç birşey
kalmamış) olm alıdır. Kabul salonunun alcındaki
mekanlar— her birinde bir ocak bulunan bc$ik tonozlu,
az aydınlaulmış sekiz oda— büyük olasıhkb hizmetliler
ve nöbeıçilcre aitti, ö z e tle . M istn despotlan hiç de
çok varsıl bir yaşam sürmüş izlem nu vermezler.
Beylerin ve toprak agalannın evlen doğal olarak
daha da basitti.” Evler birbirlerine bitişik değildi, dik
bir yanuca in$a edildikleri için, genelde ahır ya da kiler
olarak kuUanıhn, tonozlu yanm -bodrum katlan vardı.
Bu katın üstünde, bölüncüleri olmayan, içinde bir ocak
ve dolaplar bulunan ve genellikle büyük tek bir odadan
oluşan yaşam mekanı yer alırdı. Ayn yapılnu] mutfaklar
olmadığına göre, yemek ya odadaki ocakla pişiriliyor ya
da yakındaki (inııa gönderiliyor olmalıydı; aptethane
bile o tu m u odasına açılan bir niş gibiydi vc belki bir
perde asılarak gizleniyordu. Bu tek oda ya da
trildinos'\A, Mistralı aile yiyip-içip uyurdu; kadınbnn
günün büyük bir b ölüm ünü pencere ö n ünde
geçirdiklerini tahm in edebiliriz. Yasamın kendine göre
tehlikeleri vardı onun için daha zengin obnlar evlerine,
gözetleme delikleri bulunan kuleler ve değerli eşyayı -i-'» -W '
'•
saklayacak mazgallı burçlar yaptırtm ısbrdı.
Miscra'dan T rabzon’a geçertek b u n d a kendimizi
fârkli ama oldukça nıııgbk bir dünyada buluruz.
T rabzon Im p ara ıo rlu f^’ndan (12Ü 4-I461) kalan
yapıbr vardır ama Ayasofya dışında hiçbiri yeterli
araştınlmamıştır. Trabzon surlarla çevrili bir kentti vc
Karadeniz’e dökülen iki derenin derin yataklan
arasınd.-! kalan bir bunında yer ahyordu. Yaklaşık üçgen 250. M ism . Ftanfiopoulos E n , kcat, ilk w ikinci k»Ü3rm
biçim indeki kuşatma duvarlannın kuzeyden güneye pliiu (A. Oıijndof. I9İS)
uzunluğu cn farb yanm mili bulurdu. G üney köşenin
en yüksek ve cn uzaktaki ucunda, h ü k ü m d an n
şaraymın bulunduğu içkale yer alırdı. O nbeşinci
yüzyılda yazılmış bir m etinde, iınparaıoran kabul
töreni düzenlediği, duvarbn resimlerle bezeli büyük
dikdörtgen bir salondan vc etrafındaki çok sayıda
balkonlu odadan söz edilir''"—^burası Mistra'daki saraya
benzeyen ama ondan daha büyük olan bir yapı
J 5 i . Tr.d*zt>n. s.tr4V k-tltntthn

M
to pluluğu olm alıd ır. İkiz p cnccrcIcrle b ö lü n m ü ş girişteki çifter çifter yerleştirilm iş altı küçük sütun, çok
yüksek bir cephe dc dalıil olm ak üzere birçok kahncı daha erken u n h li (beş ya da altıncı yüzyıl) Bizans
halen ayaktadır am a gerek tiğ i gibi kaynaklı dcvşim ıe öğelerdir. Batıdaki çatı örtü lü , kapah
belgelendiritmcıni$cir. S u r b rb çevrih kentin içinde, girişin çift sütunları çok b s a geldigi için (amamen
l’anagıa Klırysokephalos (A ltın Bajlı) denilen ve cami Selçuklu 'balpcıegi’ üslûbunda ikinci bir takım başlıkb
o b ra k ayakta k a b b ile n T ra b z o n ’un başpiskoposluk yükseltilm iştir. Aynı girişin iki yanındaki m ih n b
kiliscüi yer alır.“ T e k bir kubbe ile örtülü, büyük, biçim i nişler ve geçm eli kabartm a m otiflerle bezeli
uzunlam asına bir yapıdır (naos 49’a 79 ayaktır). O zgiin yuvarlaklar da hiç kuşkusuz Selçuklu’dur. ö t e yandan,
$ekli b ir bazilika o lab ilir am a b irço k d e g ijim güneydeki çatı örtülü kapalı girişin cephesinde, Batı
geçirm iştir; tariluel vc yapısal geli$imi belirsizliğini etk ili d ö r t d ilim li yuvarlak bir açıklık, altında
k o m r. K ent giderek doğuda s u r b n n dışına doğru A g h t'a m a r’ın c ep h e sin d en sö k ü lü p getirilm iş
yayılm ıştır, işte Bizans kiliselerinin birçoğu halen olabilecek kacbr ona benzeyen C e n n etten Kovulnıa'yı
burada görülebilir. B unlar arasında, kitabesi île HK4-8S u sv ir eden kabartnulı uzun bir süslem e şeridi yer alır.
yılına u rih le n c n , tonozlu ve ust aydınlatm a penccrc Bu e se rin , b ir ya da iki Italyan’ın da aralarında
d u v a rb n olan m inik Aziz A nna 'bazilika’sı vc bir b ulun d u ğ u , G ü rcü , E rm eni, T ü rk ve Y unanlı bir ekip
bazilika olarak p b n b n n u ş gibi g ö rü n en , o n ü ç ya da tarafından gerçekleştirilm iş o lup olmadıktım bilm em iz
on d ö rd ü n cü yüzyılda kubbeli karc-içim lc-haç biçim i (elbette b u n u bir şekilde ortaya çıkanabilcccgim izi
p b n h olarak yeniden yapılan, daha büyük boyutlu Aziz varsayarak) hiç de o kadar önem li defnidir. Ç ü n k ü
E ugenios Kihsesi yer alır. T rabzon zaten bir arada yaşayan ulusların incc bir
T rabzon m im arisini daha iyi algıbyabilm ek için, Y unan y ö n e tim i cilası sü rü lm ü ş b ir kap içinde
sur duv arb n y ia çevrili kentin 1 b a tısm d a b k a ynaşiıkbn b ir yerdir. Bizim am acım ız için daha
Ayasofya M an astırı'n a g itm e m iz g e rek ir.“ D en ize eftitici olanı. Bizans sanatının farkh dallannın— resim,
bakan yapı topluluğu b ir ana kilise, kuzeyindakı daha m im ari vc h eykel— göreli içiçehgini algılam aktır.
k ü ç ü k b o y u tlu ikinci bir kilise (sadece tem elleri Ayasofya’yi süsleyen freıkolar katıksız Bizans; m in u ri
g ünürnüzc gelebilm iş) ve 1427 yılına u rih le n c n yüksek kanşık; k a b artn u lı süslem eler tü m ü y le yabancıdır.
bir çan kulesinden oluşur. Ana kilise 1238 ve 1263
yıllan arasında im p a ra to r 1. M an u el tarafm dan
y a p tm lm ıştır vc değişim e uğradığını g ö sterecek
herhangi bir belirtiye rastbnm az. Kihse, destek du v an .
g ö m ü yerleri olarak kuU am bn çok sayıda niş içeren—
ö zgün b ir uyguU nia— b ir yükselti üzerine yapılm ıştır.
U z u n b m asın a d ö rt sütunlu p b n tipindedir ve üzeri
onikı cepheli kasnağı o b n tek b ir kubbe ile ö rtü lü d ü r.
Kilisenin c n göze b a u n özelliği o b n kuzey, güney ve •\
batısındaki dışa çıkıntıh, üstü örtü lü , sütun dizili giriş î•f••
; I
açıklıklan, Bizans m im arisinde bilinm ez ve m u tb k a
G ürcistan etkili olm alıdır. D igcr alışılmamış bir uzcUik
de, orta birim inde doğuya bakan bir apsisi olduğuna
göre, galeri katı işlevinden çok ayn b ir şapel gibi
kuUanılnıış olması gereken b ir üst narthekstır  .. .. & I
Aslında Ayasofya'nın baş ö z e lli^ , ilk kez bu
yapıda bir araya gelen am a birbirine benzem eyen çeşidi
vc farklı geleneklerin kanşınııııın açıkça s e ıp lc n d ip
süslem eleridir. S ü m n b r vc b aşh k b n , yani kubbeyi
2S2. Tnbroa. AyToatyj.zailin pimi (1). T>ibotfO>r.
destekleyen dö rt b ü yük sütun ile çatı ö rtü lü , kapalı ü\’
9n

(m ia o ¡iízii< a i) T.i/ujr.iV i/Dzi/r/jr ¡ j--


G üney ve D ogu A vrupa'dıki u n a c u l biçimJcre kendi içinde bir bütün olııjturur vc giderek nuııuri
Bizans'ın «(kişini in ccleıken benzer &ir durum la mekanla o b n Uijkisini yitirir.
karşılaşacağız. iyi korunm uj bir Palaiologos kilisesinin içine
Bınnci Bölüm'dc yüzyıl kadar öncc yazdıkbn prildigindc ilk edinilen izlenim, eldeki mevcut bütün
öncü eserlerine değindiğim iz T exier ve P u lb n , yüzeylerin her santimini kaplayan Bgürlü resimlerin
S eb n ik 'tck i Kutsal H avariler Kilisesi’nin ‘Bizans üretkenliğidir. Bunlar artık altın ya da mavi zemin
nunuhstnıu yedinci yüryıla ait büıün zarillıginc sahip' üzerinde ayakla duran erken dönem in anıtsal figürleri
olduğu görüsüne yer verm ijtir." Y akbjık yediyüz yıllık d ebidir, hayal ürünü yapıbnn, d a l^ b n a n perdelerin,
bir hata y'apükbn gerçeğine dikkat edilmesi gerekir sivri kayalıkh olujum lann önünde hareket halinde
ama hatalannm bir özrü vardır. Bu yapınm lustinianos sayısız u&k şekillerdir. Pabiologos D önem i aynca,
dönem inden daha sonraya ait olduğunu fark naos ve bema arasındaki yüksek bir bölüntü o b n
cuni}lerdir. İyi dc. nc kadar daha geç? B ugün bu ikonoitjas’in oruya çıkmasına da um kLk eım ijûr.
sorunun yanıtını biliyoruz a n u bagbnnh bajka bir soru B undan böyle, H ıristiyan ayininin gizem leri ile
sonlinı: 'Bizans mimarisinin son dönem inin temsilcisi inançlıbn aruına, apsisi görmeyi engellemeyen açık
obrak benim senen Kutsal Havariler Kilisesi, diyelim, m erm er kafesler yerine, neredeyse apsis yanm kubbesi
907 urih li Lips M anastm 'nın kuzey kihsesinden hangi içindeki H azreti M eryem ’in resm ini bile örten,
yönden farklıdır?' Benzerliklerin Ë irk h h k b r^ n d a h a ' ikonalarb kaplı bir duvar gim ıijtir. Böylece iç mekan
çarpıcı olduklarım kabul etm ek zorunda kabcagınuz resimlerle tümüyle kap b n n u j ve örtülm üjtür.
kesindir. H er iki kiHse de dört-sütunlu tiptedir, her Buna karjılık— burada Bizans m im ansini
ikisi dc bir piram it gibi üstten alu doğru giderek basından beri yönlendiren ilkeden giderek geri
yayılan bir olujum gösteren bejcr kubbe ile örtülüdür; dönüldüğünü görürüz— dıj cepheler daha baskın bir
her ikisinin de iç m ekanlarının süslemesi aynı nitelik kazanır. N ijler, kem er dizileri, dıja tajan
biçim dedir, yani, m e n n e r kaplama ve mozaik. dirsekler vc testere diji motifli silmelerle— yani, ıjık-
Farklılıklar tem elde değildir, ancak egitilmij bir gözün gölge oyunu yaraucak u n stııbrla— hareketlilik
algılayabileceği niteliktedir. Kutsal Havariler Kilisesi yaratıbrak, u j ve sırlı tugb nıotiûerle de renk katıbrak
kendinden önccki örnekten daha ince uzun bir biçime cepheler canbndm im ıstır. Fazladan, dıj görünüm ü
sahiptir, cepheleri daha açıklır. d ıj süslemesi daha daha etkileyici kılmak için tasarlanan kubbe sayısındaki
zengin ve daha 'cicili-bicili'dir. Diğer bir deyijle, 900 a n u ve kasnakbnn yükseltilmesi Bizans kilisesinin
ile 1300 yılbn arasında bir mimari devrim olmam ıjtır, tem el görkem ini, yani iç m ekanın m ükem m el
ama gene de agır a g 'r da olsa b ir degijim dengesini boznıujtıır. Bu 'gösterişli* dönem ile Bizans
SerçckIejmijtir. m imarisi kendi to p rak b n n d a sona u b jır; geriye,
Daha erken bir Bizans kilisesinde, h ı ı u gehjim ini O nhodoks âleminin daha genij dünyasında
Daphni'deki yakbjık 1100 tarihli bir kilisede bile, arajnm ıak kalır.
önem li o b n yapının içidir. İçteki mekan kapalı bir
sistem dir ve cennetin kubbesi ile ö rtü lü d ü r. Bir
Pabiologos kiLsesinde bu hayale yer yoklur. Kubbe o
kadar derindir ki adeta te n çcvrilnıis bir kuyuya benzer.
A rdk gösterijli kıvrım ı ile iç nıekanı kucaklamaz.
Pantokracor Isa'nın büstü de ııfalnuj vc uzaklajm ıjnr.
Bunlara, m im ariden daha hızlı gerçeklesen Bizans
resim sanatındaki gelijim de yeni bir unsur kaur.
Kiliselerin b o y u tb n küçüldükçe, resimli sahnelerin,
özellikle anbtım cı o b n b n n sayısı da o ölçüde artar,
gerçeğe daha yakın resim yapma isteği de bir tür
penpektif yaratır, bunun sonucunda her bir resim

M7
254. T nbzon,A yufcfyı,bjn sütun dizxb. çjoJigtrifi

248
D okuzuncu B ölüm BtZA N S M İM ARİSİNİN D O G U AVRUPA’YA YAYILIMI

B iu n t ım nurisinin imparaıorlugı ait olmayan itibarlı bir yapıda saklamak istem eleridir. t;ce bu
ülkelerdeki eıkisi ya da yayılnusnıdan ¿öz ederken, yüzden San M arko’nun n iim an— bir Y unanh
öncclikJc aynı kaba koaıılanıuyacak farklı olgularla • olduğunu varsaysak bile— çagda$ bir Bizans kilisesini
ilgilendiltımızi açıklanum ız gprckir. Üir yanda, seçip kopya ecmemi$cir. Böylece burada, seçmeci ve
alma obyı, yani kendine özgü mimari gelenekleri o b n gerçekten policik nedenlerden etkilenen ödünç alınma
bir devletin belirli bir nedenle vc özel bir durum eylemine açık bir örnekle karfib}inz.
yüzünden Bizans biçim lerini benim sem esi; diğer Bizans kültürünün etkisine dokuzuncu yüzyılda
yanda, kendi mimari gclene{^ olmayan, yeni kurulnuıs giren Balkanbr ve Dopıı A\Tupa’cb benzeri kojullar
yabancı bir devletin Bizans mimarisinde ne var nc etkili olam azdı. Ç o k kısa lanım byacagım urihsel
yoksa olduf^ı gibi, ya da kıılbnabilecegi kadannı alması kapsam ile ijc basbm alıyız.' Bildiğimiz gibi yakbsık
obyı vardır. Ba$ka ayın m b r da yapılabilir: yabancı 600 yılında. T una sınınnda gedik açılmı; ve bütün
devlet daha önceleri im paratorluğa ait topraklar Balkan yannıadası. oldukça yerleşik bir yasam tarzı
üzerindedir (Bulgaristan ve Sırbistan önıeginde olduğu seçen ama daha gelijmi« b ir policik yönetim i
gibi), ya da geçmijce hiçbir zaman Bizans yörüngesinin beceremeyen ve casclantıya bakın ki, hiçbir mimari eser
içine girmeyen daha uzak topraklardadır (Rusya’nın veremeyen Slav boylan tarafından ele geçirilmiştir.
olduğu gibi); mimarlık beccrisini de Bizans’tan ya da S bvbr’ın önderliklerini yabancı grupbr üstlenmiştir, ön­
bajka m erkezlerden almıs olabilir. celeri 626 yılında Konstantinopolis’c gcrçekle$ıirdikleri
Bu ayrım ı gösterm ek için Unlu b ir örnek basansız saldından sonra kısa süreli iınparatorlukbn
verilebilir. Venedik’teki San M arko Kilisesi, haklı yıkıbn Avarbr: sonra da p k b sık 680‘de bir Türk boyu
obrak. Bizans mimarisine ait bir yapı ob rak kabul o b n ve bugünkü Bulgaristan’a denk gelen toprakbn
edilir. Son dokuzyüz yıl içinde edindiği bücün yerleşen Rulgarbr. Y im ü yıl soma B ulg^ kaam Bizans
eklemelerden an ndınbcak olursa, oruya 1063 yüında İmparatorlugu’nun islerine karışmaya başlamıştır bile.
D ük D om inico C ontarini taraiîndan ba$bcıbn ve otuz Giderek büyüyen Bulgar beUsım ortadan kaldırmaya
yıl kadar sonra D ük Vicalc Falier’in bitirdiği haç biçimi yöncLk dumıadan yinelenen girişimler basansızdır 811
p b n h kilise çıkar.' Bu kilise bugün halen ayaktadır ve ^ıhnda korkunç Kaan K nım , İm parator I.
dıjından çok içini görürüz. San Marko Kihscsi'nin, Nikcphoros’un ordusunu bozguna ugranr ve 813 yıbnda
K onsunûnopolis’teki lustinianos'un Kutsal Havariler Konscantinopolis’i kusaur.
Kilisesi'nden ö m ek alındığını ve o n u n cemel Bulgarbr bütün Balkan S b v b r’ını denetimleri
özelliklerini aynen yansıcngım herkes bilir. H er iki altıtu almamısbrdır. Yunanistan'a yerleşen boybr. 780
kilise de haç biçimi planhdır, her ikisinin dc bcjcr yıhndan itibaren Bizans tan fin d an yeniden
kubbesi vardır, her ikisinde dc dört parçalı (ya da *dört- yuıuluncaya kadar bagiM Sizlıkbnnı korurken,
ayaklı') payeler kuUanılmısnr; her ikisinin de galeri yanm adanın kuzeybatı bölüm ünü, önceki tarihleri
k atb n sücunbrb desteklenir; her ikisi de, tahm inim ize hakkında çok az bilgimiz o b n , S ırpbr vc H ırvatbr ele
göre, y a k b jık aynı boyutlardadır, ikisi arasmda geçirm iştir. G ene de ciddi bir tehlike oluşturan
farklılıklar da vardır: Örneğin. Kutsal Havariler Bulgarbr'dır: iyi düzenlenm iş liir askeri güçleri vardır
Kihsesi'nde sütun dizileri iki sıradır. San M arko'da tek. vc arılarında hiçbir doğal engel olmayan
Gene dc, San Marko bir O naçag kopyası obrak sajımcı Konstaniinopolis'e çok yakındırbr.
derecede m odeline benzer.
D okuzuncu yüzyılın ortabnna doğru uluslararası
Dikkat çekmek iscedi({im nokta (Bizans ile çok sahnede birbirleri ile cs zamanlı birkaç gelişme birden
sıkj bağlan o b n ) Vcnedikliler'in bir Bizans kilisesini oldu, ilki. Balcık vc Karadeniz’i bagbyan su yolbn
taklit etm eleri dcgil. o tarihte beşyüz yıldan daha eski üzerinde bir R us devleti kuruldu: Bulgaristan’da
o b n b ir kiliseyi taklit ecmi» olm alandır. Böyle olduğu gibi, burada da halk S bvbr'dan oluşuyor,
davranm abnm n nedeni San M ark o 'n u n kutsal yönetim in basındaysa küçük bir yabancı azınlık.
kah m ıb rın ı. K onstantinopolis'teki içinde Aziz İskandinav Vikingler bulunuyordu. 860 yılında R u sb r
Andreas. Aziz Lukas vc belki dc Aziz M atte'nin da K onstantinopolis’e saldırmaya başlamışlardı.
kem ikleri bulunan A postolcion kadar 'ö z g ü n ' vc İkincisi, etki abnını duguya dognı genişletmek

1**
255. Vcnct1tk\Sjn Mjrko, ¿ciiim pfjm (O. Ocmus. ¡960)

250
niyctııutc olaı> G cm ıcn İmparatorluğu ile Uut^^ansun Prenses Olga 957 yılında vaftiz olmayı kabul emiiştir. En
aru ın d ı k ıu öm ürlü bir anb$ma yıpıldı. Ucüncüsü, sonunda, O lga'nın teinimi V bdim ir 989 yılında
Bizans Anadolu'da Arapbr'a karşı ilk kc5İn zaferini Hınstıyaıılıgı devletin resmi dini saymış vc Bulgaristan'ı
kazandı vc Avrupa'nın islerine böylece daha etkin bir yok etmesi ile hatırlanacak o b n İm parator II.
şekilde kan$.ıbi1ıııck için serbcsı kaldı. Bizans'ın bu yeni Basilcios'ıın kız kardeşiyle evlenmesine izin verilmiştir.
durutıu tepkisi diploııusı vc dini propa^nda seklinde O b y b r öyle gehşır ki, Bııl{^ırisun çökmek üzereyken,
oldu. Germ en cehdidini dengelemek için 863 yılında R usyı Slav alfabesinin K rillo-M ethodian mirasını
Azizler Krillos ve M ethodios haskaıüıgında bir misyoner üstlenmek üzere öne çıkar.
gm p uzaktaki Moravia'ya gönderildi. Bir sonraki yd Bu adımlarla Bulgaristan ve Rusya Bizans
Bulgar Kaaııı Boris Orthodoks kilisesinde vaftiz olmaya kültürünün etki abm içine girer. H er iki ülkede de,
ikna edildi, böylece ülkesini Bizansü din adamlannm yabancı seçkin sınıf— Bugmsıan'da Türkler. diğerinde
ıkın ettiği bir yer lulıne ^ tırd i. tskandmavbr— Sbv nüfus urafindan yutulur; Sbvbr'ın
M onvia misyonu, ilk anuçbnanı gerçeklestıre- dilleri henüz birbirinden farkhiık göstemıcdigi için, tek
nıcm i; bile olsa, d o |^ Avrupa'nın urihinde çok büyük bir din ve tek bir kültür üslûbu— Sbv kilisesinin Krillo-
önem i o b n bir dönüm nokrasını oluşturur. Ashnda sırf Methodian din yjyıcıhgı— Balok’u n Karadeniz’e. Kara­
bu amaç uğruna Aziz Krillos bir Sbv alfabesi yantm ış, deniz'den Adrıauk O eııiii’ne uzanan, çok geniş bir
tncil'i, lituıjiyı vc digcr gerekli metinleri çc\'irmeye bölgenin tüm üne hâkim olur, Sırpbr’ın O rthodoks
girismijcir. K nllos'un S69 yılındaki Ölümünden sonra. Hıristiyanhk’a geçmeleri Bulgarlarla yaklaşık aym
M ethodios bu misynnu Hannonia'da (burası gerçekten dönemlere rastbr ama oııbnnki neredeyse hiç dikkat
neresiyse) canh tutm aya çalısmışcır, daha sonra çekmemiştir, ö n e m li bir Sırp devlcıinin kurulması
m ürideri, başbnnda Klemens ve N auın. Bulgaristan'a ancak onikinci yüzyılda gerçekleşir.
göç elm işler vc Kral B ons tarafından çok iyi Kobylık açısından, bu bölümde ele abca^m ız
karşılanmışlardır. Tem elde Bizans'ın çok ciddi bir
yapılar, günüm üzdeki politik sınırlara göre
düşmanı olduğu anlaşılan Boris’in oğlu Sim eun'uıı
bölünm üştür. Hiç tartışmasız, böylcsi bir bölünme
(893-927) dönem inde. Sbv harfleri ilk meyvelerini
kobyca yanlış yönlendinnelere yol açar; ama ‘ başka
verir. K rallı^n iki merkezinde, do{(ııda Presbv batıda
herhangi tür bir sınıfbnıhnna da benzer hatta daha bikr
O h rid , çok sayıda yazınsal eser— zamanla bütün
büyük kınşıklıkbra neden obcakıır. Sadecc tek bir
O rthodoks S b v b r'ın paylaşacağı bir mirasın temeli
O hrid ömegini ele alalım. Bu kent dokuzuncu yüzyılın
o b n — Yunaiıca'dan çevrihr.
ikinci yansı s-c onuncu yüzyılda Bulgaristan Krallıgı’mn
Burada, Bulgaristan Krallıgı'nın Sim eon'un güçsüz bir parçasıydı; 1018 yıhnda Bizanslı oldu; onüçüncü
oğlu Petcr'in (927-69) dönem inden sonra nasıl yüzyılda gene Bulgaristan’a ve sonra bir kez daha
yıkıldıgıııı. başkentini O hrid'e taşıyan Samuel tarafından Bizans'a katıldı: 1334 yıhntb Sırp k n h Duşan taraândan
nasıl kısa bir süre için yeniden canbndınldıgıını vc II. ahndı. daha sonra Osmaıılı Türkleri'nin ehne geçti vc
Basileios tarafindatı nasıl insafsızca ele geçirildiğini yüzyıllar süren T ürk yönetim inden sonra şimdi
anbcmama gerek yok. 1018 yılında artık bir Bulgaristan Yugosbvya'da. Peki şimdi biz onbirinci yüzyıl ortabnna
yoktur; to p ra k b n birkaç Bizans beyliği arasında a» bir yapı olduğuna bakarak Ayasofya Katedraü'ne
paybşılm ıştır ve bir Bulgar patrik yerine O h rid ’e Bizans sanatına aittir mi <liyclinı yoksa içerdiği digcr
Yunanlı bir başpiskopos aunrmştır. Katedrali Ayasofya, erken tarihli bazı öğelerden yob çıkarak onu Bulgar
güç kullanılarak gerçekleştirilen Bızansbşıırm a sanatı içinde mi deferlcndirehm ? 1295 yıhna
dalgasının bir anısı obrak luien ayaktadır. tarihlendirildigi için Azız Klemens Bizanslı gruba giriyor
Ç ok tanniı dinlere inanan R u sb r'ın ama D uşan'ın istibsından sonra yapıldığı için Aziz
1hrisriyanlaşcınlımsı «bha uzun zaman almıştır. H60'tan N ıkobos Bolniçki Sıq)|ı mı sayılıyor? Yoksa hangi
hemen sonra gönderilen ilk m isyonerlerin başarısı krallık dönem i olduğuna bakıhnaksızın bütün bu
önemsizdir. Ancak yüz yıl sonra, Konstantinopolis’c yapıbra 'Makcdon^-alı* etiketi mi yapıştırahm? Bana tek
ikinci (belki dc üçüncü) R us saldınsı da anucına nuntıklı görüneni, giinümüzılekı ulusalcılık akınunın
ubşmayınca, Kiev'deki İskandinav sülâlesinin üyesi o b n gerçekdışıbgım bir yana bırakıp, doğrudan yapıbnn
kcndilcnnc bakmaktır. Bizans kurallarından
Siipmıyorlana onlara Dızınslı diyelim; ancak göze batan
belirgin eğilimler göstcnnelcri halinde, onlann ulusal
özelliklerinden söz etmeye hakkımız obbitsui.

I . B u lansan
Bıılganstan'ın Ortafag tarihinin bclu p n özelliği
tutarlı olamamasıdır; değişimli olarak kısa parlak
dönemleri, uzun süreli karanlık dönemler izlemiştir.
Kral Boris'in 864 yılında Hıristiyan ohnasının
2S6. HıJu. iiutbk*. rem n fijm (K. Şkotfıi. I90S)
üzerinden. Birinci Bulgar Krallıgı'mn 969 yıhnda
yıkılmasına kadar ancak bir yüzyıl gc(misıîr, bunun da
yansı, yani Petcr'in dönemi (927-69) zaten yıkılış
dönem idir. Samuel'in Prespa vc O hrid'deki kısa
ömürlü krallığı (987-1018) doğal olarak kalıcı bir iz
bırakmamıştır. Bundan sonra, gelecek iki yüzyıl
süresinde Bulgaristan ortadan yok olur. Merkezi
T m ovo'da olan ikinci Bulgar Krallığı D ördüncü
Haçhlar'dan kısa bir süre öncc dağıtan Bizans
İmparatorluğunun bir p n ürünüdür. Birkaç yıl. II.
loannes Ascn'in döneminde (1218-41) Balkanlara
hâkim olur; sonraları önemini yitirir, 1393 yıhnda da
Türklcr’in eline geçer.
Tarih sahnesinde öne çıkan iki Bulgar
döneminden öncekinin (dokuz ve onuncu yüzyıllar)
257. Pralıv, Yufjjhk Kibsc. ıctmn plua (X. Mıyttcv. ¡965) mımarhk tarihi açısından önemi olduğunu söylemek
mümkündür. 'Mümkün* diyorum çünkü kımtlar akıl
kınştıncıdır ve inandm a değildir. Slav boylarının
Balkan yanınadasına yerteştikleri zanun mimari ile
ilipli hiçbir şey bilmedikleri görüşü doğru kabul
editmehdir; aynca O nogur Bulgarlar'ının—yedinci
yüzyılda Volga'nın denize döküldüğü yerden Tuna'm n
denize döküldüğü yere göçcnleı— kcndilenne özgü bir
mimarlık geleneğini beraberlerinde getirdikleri
varsayımı da son derece zayıftır. Şimdi bizden bu
verilere karsın ayın Bulgarlar'ın 800 yılına gelindiğinde
büyük saraylar vc kentler. 864'ten sonra da, büyük
kiliseler, hem de çağdaşlan Uizans yapılanna
benzemeyen, altıncı yüzyıldakilcrle şaşırtıcı orukhklan
olın kihseler yaptıkianna inanmamız isteniyor. Eger
doğruysa, bu gerçeklen üzerinde düşünülmeye dcger
bir olgudur.
Tartışma özellikle erken dönem Bulgar
başkentleri Phska vc PrcsIav'ın bulundukları iki
arkeolojik alanda yoğunlaşır. Erken urihlı Türk köyü
Aboba olarak unım bnan PUska 1899 yılından beri

2J1
25S. Prcílív. Yunrfik Kilise, içten bjnyj d o f^

3S>
2SV. ¡*Ks¡ív. YuvAtíik Kiliu', w tuJcn c jtiíju d im u itto d d i.M íiíc. Ptvsiji-

Í5<
260. Mcicıııbrij (Ncffbur). A h r loannes Aicitourj^tos. Jiftjn kuzefdofııJin

ın } tırıln u k u d ır.‘ Eşkenar olm ayin bir dikdörtgen nefin uzunbm asına ckscııirule yuvarbk bir ambon vc
biçiminde, 9 mil kjrc gibi çok genij bir alanı kapsayan, apsiste de bir syntlıronoıı olnuhdır.
bir toprak sc( ve bir hendek ile korunan kentin içinde, ilk kazıyı yapanlar, b utdukbn anma vc göm ü ile
köjcterinde yuvarbk kuleleri olan u j bir duvar ile ilgih kitabeler nedeniyle bazilikanm yapını tarihim
kujatılnııj daha ufak boyutlu (120 ar) dikdörtgen bir dokuzuncu yüzyıl o b n k verirler. Ama bu kitabeler
Cistnını yer a h r C asrnm ı'un içinde, aralannda uhc dokuzuncu yüzyıhn yim iinci, otuzuncu ytlbnna aittir
» lo n u dem len büyük bir bazilikal mekan (89’a 164 vc bu tarihlerde llul(;.ırljr henüz çok u n n lı dinlere
ayak) vc belki dc dalu sonra kiliseye çcvrünııj çok inanırlardı; yani kitabelerin bazihkam n tarihi ile
tannh dinlere ait bir tapmağın da bulunduj(u, birçok ilişkileri obm az. Elbette ilk B ulgarbr'ın Pliska'da
yapınm remelleri yer ahr. A n u Pliska'nın cn büyük kaldıkbn konusunda kuşku y o k tu r gene de, hepsi de
yapısı castrvnı'un dıjındaki bir bazilikadır sücunlu rahatlıkb Geç Rom a, Erken Bizans dönem lerine uyan
büyük atrium u da dahil 99'a 325 ayak boyutlanndadır. belli bajh yapıbnn, yam, d im im . *taht salonu', çok
G ünüm üze gelebilen cn cok 6 *¡3 ayak yüksckJikceki u n n lı dinlere ait tapınak ve bazilikanın yapımını onlara
kalıntıbrdan bu yapımn çok da zarif ohıudıgı anbjılır. ait gibi gösccrmcıün de m andıncı bir nedeni yok gibi
O n a n e f yan ueflerden, cjit otnuyan aralıkUrb dizihnij görülür. Yapım tekniği, mimari yontu kahntıbn vc
paye ve sütunlarU aynlır, bu düzenlem e sanki kazı abnm da bulunan çok sayıdaki damgah R om a
Scbnik'tcki Aziz D em etrios Kiliscsi'ndekine benzer. tu g la b n hep aym doğrultuya ijaret eder. Böylece
S ü tu n b n n kaide, gövde vc baslıkJan farklı boyutbrda büyük bazilika, istilâ b n dayanabilmij h a tu Ortaçag'da
vc jckillcrde olduğuna göre devjirm e öğelerdir. O rta o n a n m bile geçirm iş olabilecek Mescmbria* vc

İSİ
256
261. Mcicmbtii
(Ncjebur), V jfazd

fiiJneydofiihfan
‘İ58
^ 262. A x n o v p x i (Sunm ukj), Hızren Meryem
Kilisesi, dıstm fiiiııc)\lcn

Sofya'daki Ayasofyj' gibi, diğer beş vc linncı yüzyıl


bızilikaUnnın* yınıııda yerini ılır.
Kral Sim eon’un (893-927) kendine başkent
teçti((i Prcsiav kenti de ilk bakışta Pliika'nm kine benzer
bir sorun yaratır.’ Tiça N ehri'nin kıyısındaki surlarla
çevrili alan yaklaşık 860 ardır ve içinde bir saray
bulunan belirgin bir biçim verilmeden planlanmış bir
kalesi vardır. Preshv'ııt ne zaman kurulduğu kesin
debidir: kazı yapanlantı sık tekrarladıklan görüşlerine
göre, kazı alanında Rulgar dönem inden önceye
carihlcncbilecek hiçbir kalıncı bulunmam ışnr.
Ama sorun Yuvarlak Kilise denilen, kalenin
dışında kaldığına göre de sany kilisesi olamayacağı
düşünülen, Preslav'ın en dikkate değer yapısından
kaynaklanır.’ Bu kiLse oldukça uiâk boyudu (dışun
çapı 49 ayak), oniki cephcli bir çokgendi, merkez
m ekanın çevresine yerleştirilmiş nişleri ve cepheden
dışa taşan bir apsisi vardı. Nişler önlerinde m erm er
sütunlar bulunan duvar payeleriyle birbirlerinden
a ynhrdı; kubbe bu sütunlardan oluşan çem berin
üzerine oturtulm uş olmalıydı. O r u nefin merkezinde
anıtsal b ir am bon yer alırdı. Bandaki üç giriş
açıklığından, büyük olasılıkla içlerinde üst kata çıkışı
sağlayan dönel m erdivenlerin bulunduğu iki köşe
kulecigi olan derin bir narthckse geçilirdi. Narthcks.
duvarları tıpkı kiliscninkiler gibi nişlerle
harekeüendirilmiş o b n bir atriuma açılırdı. Kazılar
sırasında kiliseye ait çok sayıda süslemeli öge
bulunm uştur: kabartnulı siimelcr, kakmak sütünceler
vc çerçeveler, duvar mozaikleri ve en önemlisi, hem
soyut hem de Ggürlü süslemeler içeren sırh çiniler. Bu
kilise için genelde benim senen tarih (yaklaşık 900),
Konscancinopolis'ceki Fenari İsa Cam ii süslemeleri ile
yakın benzerlik gösteren süslem elerin büyük bir
bölüm ü için geçerlidir; ancak yapının mimari biçimi
çağdaşı Bizans uygubnusıııa yabancıdır çünkü bir dizi
çok daha erken urihli (dört ile ainncı yüzyılbr) mezar
ya da dinsel yapıbnn ulıışrurdııgu grubu akb getirir.
Böylece ilk bakışta sonın gene Pliska'daki ile aynı gibi
görünür: nasıl oluyor da Hınstiyanlık’ı daha yeni kabul
ecmış o b n Bulgarlar, Bizans’ta yiizyıibrdır terk edilmiş
o b n yapı biçimlerini, yani bazilikal ve çokgen planlan
uyguluyorbr?
Bu konuya pek çok açıkbııu getirilmiştir. Bazı
araştırmacılar. Yuvarlak Kilise’nin ainncı yüzyılda
yapıldığını vc yakbşık 900 yılında yeniden onarılıp

459
36J. O hnJ. A vj>oly,ı. dı>tjn Jogudjn ^

süslemelerle bezendiğim Idılij cderter.' Digerieri, dbha


sonnılu urihi kabul edip, H;ılkjnbr’da Erken Hınstiyan
biçimlerinin kulluıılniay] devanı ettiğini, yani üç yüzyıl
süren barbar istilâlarına ra|>nıen kesintisiz bir yere)
gelenegin varlıgıııı tamdırlar, ya da tarkh bir yaklasınüa,
bilinçh olacak eski bir p b ıu dönüldüğünü, bunun bir
çeşit Uulf^arbı'a ö% ü bir olduğunu
söylerler. Eldeki arkeolojik vcnlerc guvenilccek oluru,
ilk öneri doğru d e ld i r ; digcr ikisi de tarihsel nedenlerle
neredeyse obnaksız [’örüııür.
Daha gerçekçi bir açıkbnu arıyorsak sıraby-acagını
verilen dikkate ahıunnz gvrrkir: PUska'dakj bazihkamn
dunınıu Yuvarbk Kihse ile ayın olmak zorunda değildir,
yani önccki Erken Hıristıyjıı Dönemi, diğeri O ruçag
yapısı oUbiUr, Yuvarlak Kilis<-'nin süsleıııelcıi en son
Kontuntinopohtan modası önıck alnurak yapıhıujur:
Kral Simeon 870-880'lenie Konstantinopolis'te egium
gönııüjtür, hem dc I. Basileios döneminde; kilisenin
sütunlan Prokoımes memıctindendür, sütun gövdeleri
dcvjinııe obbilir anu kaideler kesinlikle yerlerine gore
yapılmijiardın Ym'ariak Kilısc'ıun yapuıundan sommlu
o b n b r ya Konsuntinopolis'ten getirtilmiş, ya (bir castbna
eseri oklukça büyük bir Enneııi kolonisinin bulunduğu)
Trakya'da esir ahııantar ansuidan deriennüscir, ya da lıer
ikisi de geçcrlidir. Bajka bu-dcyısk, Yuvarbk Kilise 900 yı-
Lıu carilılendıcılccekse. biçimi ancak Konstantinopolis'ten
gelmij obbilir. 1. Basileios'un, günümüze gclememij oUa
bile, hem de tam Simeon başkentçeyken. Büyük Saray'm
içine aynı modele benzer bir kilise yaptmogı hakkında
bilgimiz vardır. Peyjpımber Eiiah’a adanan bu kilise
yuvarbk planhydı. yedi bcııuu'si (kulsal mekam) vc
yuvarbk, belki dc anıbubtcıhum işlevi gören, geçitleri
vardı.“ Konstantinopobs'tckı kilise Enneni yapıbruidan
esinlenmiş obbilirdi çünkü merkezden dıja doğru açıbn
lüjleri o bn çokgen pbn dpi, d ılu öncc gördügümüz gibi,
Enneıustaıı'da yedinci yüzyılda pygındı. on ve onbirinci
yiizyılbıda da bir kez dalu m oıb oldu. A n u Emıeııilcr içte
süw n kulU nnudıkbnna göre bu özellik öncc
Konstantinopolis'teki yapıya eklenmiş sonra Presbv'da
kopyu edilmiş olmalıydı.
Hem PUska hem Preslav'ın hem en yakınıncbki
alanbrda yapıbn kazıbrb ele geçen daha küçük boyutlu
kiliselerden çoğu kare-içindc-haç biçtim plan tipindcdir
vc Bulgarlar’ın gerçekten ç.igdas Bizans fomıüUerini
kulbiKİıklanıu kaıutbrbr. Üstelik, ondördüncü yüzyıb
kadar Bulgar to p n k b n üzerindeki mimarinin büyük
26 ]
264. Sıntnucj, Vcl)VSJ M jııj^ıifi. ti/ifc, d i)u n jfüııcsdofiudja

bölünmnün zıtcn ağırlıklı oU nk Uizjn^tı oldu£u \ r ulusa] tüslemesız bir yapıdır, ö t e yandan. Aziz toannes
bir okuldan söz ctmcnıizc izin \’crecck tutarlı ii&Iûp Aleitouıgetos. 1‘antokrator, Aziz Tlıeodoros, Aziz
özellikleri buluıınudıgı söylenebilir. Paraskcva vt Azız M ikluel vc GabrKİ kiliseleri p b i daha
Karadeniz’e uzanan bir yaruıudı üzerindeki sıinel geç tarilıli kilisvkr çok gösterişli dış ccphek-n ile dikkat
Mcscıtıbria (Nciebur) kencinı j^zerek m utlu olalun. çekerkr vc KonstantiiK>poIıs, Selanik vc sintdi ne yazık ki
AsLnda, *Bulgar Rjveıınası' denilen bu kent kısa süreli yıkık olan Sclynıbıia’dakı (Silivri) Apcıkaiıkos kiliseleri gibi
üul|pr denetimi altııu ¡jirdif^ı 812’den yaklaşık 864'e, Palaiologos yapılan ile yakın benzerlik gösterirler."
1308-23, 1328-31 vc 1333-66 tanhlerini sa>mız$ak, Günümüze >-anlız alt bölüntü gelebilmiş olan Azİ2
neredeyse Ortaçağ boyunca sürekli Bizans’ın cimde loannes Akı(ouT);etos kubbeli, dön-sücunlu bir yapıdır ve
kalmıştır. ' En varlıklı o ldu(^ döneni, Karadeniz dış cephe süslenK-lcn— daiıu uhtası. balık kılçığı, zikzak
ucaretiıun gelişmesinin Cenevizliler lümaycsinde olduğu morifler, aynca Koınancsk örneklerden esinlenmiş,
ondördüncü y-üzyüdır ve konıııabilen kiliselerin çoğu da hemen çatuJn silmesini izleyen iki yastık ya da üzcngj taşı
bu dönemde yapılnujur. Erken yapıbr, savunma sırası— cn zengin o b n kihıedir. Gene dört-sütunlu,
yapılannın ck olarak Eıki Metropolit (altıncı yüzyıl) vc uzunlanusına p b n b n n ıış Pantokratoı. özellikle,
payeli, karc-içinde-haç bıçiım pUnlı, iKİlen beşik tonoz naıtheksinin üzerindeki çan kuksı ile dikkat çeker. Bu
önülü Vaftizci Yahya Kilisesi'dir (onuncu ya da onbirinci ögc, daha ericcn. belki onüçüiKÜ yüzyılda >’apılmtş olan,
yüzyü). Bu kilise dıştan, belki dc dalu soma yapılan bir Ascnovgrad'dakı (Starunuka) i lazrcti M er^rın Kiliscsi’nde
yükseltme işlemi sotuasında ola^ııdışı yüksek görünen bir görülür, bir obsılıkb Batı'dan Sırbistan yoluyb gelmiş
kasıı4 ^ olan, kaba moloz o j ile ppJm ış, neredeyse hiç olmahdır.”
2 . Yufp)d3\y3 akımlar vardı. Aynca onikinci yüzyıluı son otuz yılı ile
Uizıns eterleri veya Bizans'un ;öylc ya da böyle onüçüncü yüzyıl başının Bizans dünyasının her yünden
esinlenen yapılar, ^ındiki Yugoslavya sınırbn içinde daralmasına, buna karsın Latin Batı'nııı kazançbnnın
kuzcy-güncy ekseninde, Bclgrad'dan Yunan sınırına artm asına tanıklık ettiğini unutm am am ız gerekir.
kadar yayılır. Bu topraklar E rken Bizans Sırplar'm çok beklem esi gerekm edi; Dıırazzo vc
InıparatorluJ^u’nuıı bir bölüm ünü oluştum ııı;, altıncı Selanik 1185 yılında N onnanlar'uı ehne geçti, yimii
vc yedinci yüzyıllarda çcfiUi ü b v b o y b n urafıncbn ele yıldan <bha az bir siilc sonra da Bizans imparatorluğu
geçırilmi;. sonra kısmen Bulf^ar yöneciıtıine geçmiş. II. parçalandı. Aynı tarihlerde Dalmaçya kıyılarında,
Basileios döııenıinde tekrar Bizans'a katılnıi;, ardından Zadar, T rogır ve Kotor’da Rom anesk üslupta önemli
onbirinci vc ondördüncü yüzyıllar arasıyda yeniden kiliseler yapılıyordu. Bu gelişmeler, oldukça aniden
loptan kaybcdilnuscır. Bu durum un sonucu obrak,
Yugoslavya'da, Özellikle Yugoslav M akedonya'da,
safkan Bizans eserleri vardır— b u n b n n bazıbn, Scobi
ve Heraklca Lyncencis (Bitob yakınında) gibi erken
dönem den: diğerlen, O hrid'deki Ayasofya (onbirinci
yüzyıl Oltası), Scrunıika yakınındaki Veyusa’da 1080
tarihli dö rt yaprakh yonca p b n tipindeki H azreti
Meryem Eleousa KiUsesi, imparator ailesinden Prens
Aleksios K om nenos tarafından 1 U>4’u; k u ru b n Skopye
yakınındaki N crezi'dc Azız Panıeleim on Manastın gibi
O n a Bizans D önem inden; son obrak da O hrid'deki
1295 tarihli Aziz Klemens (ashnda Hazreti M eryem
Peribleptos'a adanmıştı) Kilisesi gibi birkaç öm ek de
Palaiologos U önem indendir. Bu yapılar Bizans
m im arhk tarihinin bölünm ez bir parçasını oluştururlar
ve S ırpların denetinıinde yapılm ıj olanlardan ayn
tutu lm ab n gerekir.
365. Kurşunilin. A m Nıknljoı. zenıiıı p/jnı
Sırp kiliselerinin cemel sınıfbndınlm ası Gabriel (A. nervio. 1962)
M illet" tarafindan yapılmıştır vc halen geçerliliğini
korur. M illet üç farklı okul saptar: biri, yakbşık
Stephan Nem anya vc onu izleyenlerin 1170 ile 1282
yıllan arasmdaki kralhk dönem ine denk gelen P,ascia <
(Raşka) yani. Eski Sırbisuın; digerí, Sırbistan'ın Vardır
vadisine kadar genişledi^ vc kısa bir süre İçin de olsa
Balkanbr'daki en etkili güç olduf^ı M ilutin (1282­
132!) vc Stephan D uşan'uı (1331-55) parlak
dönem lerinin belirlediği 'Bizans Sırbistam'; üçüncüsü
dc, Duşan Im paratorlugu'nun parçabnınasından 1459
yılında T u n a N e h ri'n d ek i Sm ederevo K alcsi'ntn
T ürkler'e teslim olmasına kadar geçen süreye denk
gelen Morava'dır.
N em anid Krallığı O rtlıudoks olduğu için elbette
Bizans etkisinde kalm ıştı ama ekonom ik bağlan,
lo ğ u s a (l)u b ro v n ik ), C a tu ro (Kotor) vc Scutari
(Shkodcr) kıyı kentleri aracılı[(ıyb çoğunlukla
Batı'ylaydı. Bu ııedvııle burada birbirine kansan lârkh 266. Kıırfumlıya. Azil Nıki<İjos,difCJiı ffineyx/en

lAJ
364
364
165
2 M . StihİK'tıitj. I f.ım-ıı M<-ıu ııı K iIim -h . /fiıu ı/ pljııı (V. K o w )

o r u y a çıkan vc u ıık i hiçbir ön h u ı r h p y o k m u ş gibi


j>»riincıı IVa.scu o k u lu m im a risin e eksiksiz
yuiMCihııışcır.
S ccphjn N cıiM n y ı'ıu n yapcırcugı ve şim di yıkık
ulan ilk d in î yapı K u rşunıtiya'dakı A zız N ıkolaus
'U '
K iliscsi’ııc (yaklaşık 1168) b ir B izans yapısıydı
d enilebilir. Uölüııcüsüz (ck ncfli bir iç düzen lem esi vc
K o n ın c ııu s m im a rla rın ın ulaşm aya çabaladıkları
b ü y ü k lü k le b ir k u b b e si; B izans'a özgü k ad em eli
n I J .

W ,v ır"
keıııerlcri ve ü çlü pcnccrc açıklıkları vardı; c n öncm hsi
dc o n b ir -o n ik in c i yüzyıllarda K o n s ta n tin o p o lis 'te
yaygın olan *gizli-tugU -teknigi‘ k u lb n ılm ıştı. A m a bu
yapıda bılc, Bizans geleneklerine yabancı vc sonunda
R ascia o k u lu n u n tip ik ö z e llik te n sayılacak bazı
a y rın tıla r d ik k a tim iz i çek er; m e rk e z d e k i kare

269. Sitidcıuii, Hjzrca Mcryvm Kihsesi, dısun pincy\iof(udın

Î66
270. Sopoçjni. nunm ırkıltsai. diftjn güneybıııdin

ISM

riK’lundan b c n u tonozuna geçici bötcn 'kıb u rg ah Kilisesi'nde, derin bir nanheksin eklenmesi dışında
kcm cc', burada u d c cc biı t ı n f u , ania dij(cr Sırp p b n gene aynıdır. Ama yapı, kesme taşb rb örülü
yapılarındı kilitoııin her iki yınırıda yapıya bitişik (i(i cepheler, naos vc nartheksi birlikte önen tek kınna
örtü lü , sÜTun dizili açıklıklar. T em elde. Azız catı, ve kubbeli Imİİüiiiüii kütlesel görüntüsü dışında,
Nikolaos'uu pbnı bir yüzyıl daha Sırbiıtan'ıb etkili Ruıııaııc<ık üslûpta. ıı/uıılamasına bir kilise nitelifti
olmaya devanı ecci ama kesit vc cephelerde Adria kazammstır. Üzellikle dikkat çekici olan taç kapı, apsis
kıyısından gelen u su b rın tanıttığı IV.onıanesk üslûbun
penceresi ve dıjtaki j-asııklanıı hepsi dc saf Romanesk
etkilerinin giderek arttı(p görüldü.
öğelerdir.
D alu, çagda$ı N ovı l'azjr'* yakınındaki Durdyevı
Rascia okulu, aym genci semaya— tck-nellı ıç
Stupovi (Azız Georgıos'un S ü tu n b n ) Kilisefi'nde bile,
mekan, iki yandaki üstü örtülü, sütun dizili av'ikhkbnıı
kubbenin kasnağının i( kısnnnda sütu n b r üzerinde bazen alçak, enlemesine düzenlenmiş toııozb öniiUi,
yükselen kem er dizisi görüntüsü verilmiş düzenlemeye kapah bir mekana dönüştürülm esi, üçgen alınhklı çjtı
ve ban cephenin iki yanm dı birer yüksek kuleye çizgisini asan kütlesel kubbe tabanı, merkezdeki kare
rasdanır. Aym kralın 1183“ yıhndan sonra yaptıniıjtı m ekanı bem am n ve ııaosun batı biriım ıuıı be$ik
bir kilise o b n S cudenikı'daki H azreti M eryem tonozlarından ayıran ‘kabıırgalı kem erler’— s,ıdık
^ 271. Ih-çnui. ııuııı\lır jLiYih-u, thstMt ¡¡iincy{ı.ttKİM\

kalmaya özen göstererek ilaha yiikick, daha zarif oranh,


b o y u d a n ulajnia yönü n d e gcliîti. S tudcnika’yı yakJajık
1250" yıhna ail S opofanı. ve özellikle 1290 vc 1307"
a n sın a larihlcnen Arilye ile karşılajtınnanıız, giderek
küçülen m erkez m ekanın ü stünde, basamaklar seklinde
yerleştiril m i; bir dizi birbirini izleyen kem ere oturtarak
k ubbeyi elden geldif>ince y ü k seltm e çabasını
anlam am ıza yeter, R ascia o k u lu n u n g c cik m i; bir
ü rü n ü d e K o to r'lu Viıa d e n ile n b ir Dalm açyalı
Fransiskan'ııı Kwl Stcphan Dcçanski için yaptırttığı
D eçani (1327-35) M anastır Kilisesi'dir. Ç ok büyük
boyutlu bc} nefli bu kilisenin ccphclcrindc, Italya'nnı
kuzeyindeki birçok katedralde oldugıı gibi açık ve
koyu renkli m erm erler atlamalı olarak kullanılmıştır.'*
U urada, kare taban üzerin d ek i yüksek kasnak ve
içindeki abartılm ıj bollukta yapılm ış freskolar dışında
neredeyse h e r şey— ana girişler, pcnccreler, k a b u ı^ lı
tonozlar vc sütunlar— liatıh'dır.
Ancak Deçani bir geriye gidiştir, çünkü Milııdn
dönem inde Sııbistan yüzünü yeniden Bizans'a dognı
çevirir. Silah gücüyle krıUık Makedonya'ya kadar yayılır,
1299yılında .Mihıoıı Bizans İmparatoru II. Andronilcos'un
henüz bir bebek olan kızı Sunoııis ile evlenince, O hrid'dcn
Frilep oradan Ştip'c kadar çckilccck bir çizginin
kuzeyindeki, silah zoruyla e k geçirdiği toprıkLm. çeyiz
olarak alır. Bu yüksek düzeydeki birleşme Sııfoiştan saray
çevrelerinin B izansbştınlnusııu da katkıda bulunmuştur.
Stephan D uşan (1331-55) Bizans to p rak b n n ı ele
geçirmeyi sürdürür ve h ızb n d ın r. 1345'tc, N estor
N e h ri’ne kadar M akedonya'nın tü m ü n ü feüıettiktcn
so n n , 'Sırplar'ın vc Y unanlıbr'm im paratoru' unvanını aLr
ve kendi patrikliğini kurar, böylece de Bulgarisun Kralı
Sim eon'un yakbşık dört yüzyıl önceki çok iddialı pbnını
yinelemiş olur. Aıdmdaıı da taa Volos Körfczı'nc kadar kıta
Yunanistan'ın içinde ilerler.
U stalar vc m im arı örn ek ler doğal olarak ele
geçirilen yerlerden alınm ışa. Sırp istibsıııdan k ı u bir
süre ö n c esin c kadar. Özellikle O lırıd 'd c ön em li
çalışm alar sü rd ü rü lü y o rd u : 129 4 -9 5 yıllarında b ir
Bizans görevlisi o b n Progonos Sgouros'un yaptırttığı
Aziz K lem ens'e daha önce dc değinm iştim ; aynca,
1313-14 y ıllannda A yatoiya'ya e k le n en sü tu n
dizilerinin uşıdıgı çatı ilt örtü lü b ir jçirişi o b n zarif
cepheli vc ikiz k u b b e h dış narth ek se dc. Aziz
K leıııens'in freskolannı yapan iki yetenekli ressam ın,
M ikhael Astrapas ve Kutykhios. Sırp kralı için dc

169
272. Ohnd. Ajvsoİy^. dif lunhcks bjtıdm
273. l'nzrcn, Hjziea M envm Lycvifkı Kiliw^. zeminpimt fS. NenMİo\i(. I'W )

10

(alı$maya devam etliklerini vc birazdan cic abca(pmız Benzer bîr sorunb, K ununovo yakınında, S uro
kiliselerden bajılanıu imza a m k b n n ı biliyoruz. Nagoriçino'dakı Aziz Georgios (1312-13) Kihsesi'nde
Kendinü M ib n ın 'u n bclli-ba>lı dört yapısı ile karşılaşılır. Dışlan penccrclcr seviyesine kadar açıkça
sınırlayacağım. 1306-7 yıUanııa urihlcncn Prizren'deki görüldüğü gibi, bu kilise dc daha öuce yapılmi} bir
H azreti M eryem Lycvişka Kilisesi daha erkene baziUkanın içinde yer ahr." Burada da bcjik tonozlu,
tarihlenen bir ba»ka üç nefli bazilikanın duvarlan içine beş kubbeh (kö$elerdckilcr işlevsiz) haç seklinde
yapılm ıştır* Daha önccki p p m ın naosunun içine, yerleştirilmiş tonoz sistemi önceden var obi) bir iskelet
m erkezdeki kubbeyi ve haç »eklinde yerleştirihtıi} içine konulm uştur, aradaki b rk bao birim in narthcks
(oııozlan desteklem ek için, bir bakım a O h rid ob rak kulbnılm ak üzere aynlınıs olmasıdır. Buradaki
Ayasofyası'ndaki düzenlemeye benzeyen, sekiz paye çerçeveli duvar tekniği, geom etrik ve ıcsterc disi
dikilmiştir. Kölelere dört m inik kublw yerleştirilmesi m otidcr. ve d ö n dilimli toprak k a p b rb yapıbn dıs
destek sistemi ile bağlantılı dcgil, sadece dıj görününı süslem elerin benzerlerine Selanik ya da
amaçlıdır. Ama kilisenin cn ilginç özelliği, yüksek çan Konstannnopolis'tcn çok Y unanisun'da rascbnır.
kuleli, üstü örtülü, kem er dizili zarif bir açıklık ya da Prizrcıı vc Staro N agoriçino Bizanslı ustabnıı
dıj nanhekstir. Bu m ekanın içinde yer alan kıtaİKde, eseridir denebilir ama Bizans fo n n b n n ı alıp tümüyle
ba$ usfcı Nikolaos vc belki dc on yıl önce O h rid ’de yeni uygulamalar deneyen M ilutin'in son yaptırttığı
çahsan aynı bas ressam Astrapjs için alınması gereken Graçanica (yakbşık i 3 1 8 -2 1) için bu söylenemez.
un, tuz vc şarap miktarları aynniıh olarak vcrilnustir. M im ar, çok yüksek bir yapı etkisi uyandırabilınck için

Î72
274. Pnzm ı, Hjzrçtı M e m n ı Lyvnika. diftjn hıikljn 275. S tjm N jfio n d n o . A n z Ceorpos,
d tftjjı ¡tinryhjiıdın ^

_ ♦-
I l Q' % •- ;

î w i - f
I
l / /Í
.,f
\ I v i

f
I
I

:% /
> •

00 ___ . Î7»l
>iÙ
i r ^ -

V»?
■ ■ ÎV Â l '« ~ 'i

f e M i - ' ' ’ ' ' V i ' - ^ ' - - t


, \ A ' -

U' •
• !l

•►«*1
II)

% .V
-î>
. L 'T T T * '

• • #i

>j
I ' t ■'

^ >

•>

<1
it
r / •

276
^ 276. Gri(3tücı, ııuıumr kilisca, diftjn
kun'ybıiıdjn

deyim ycrindcy«:, lonnülü iki kıtına (ikırTmıjıır:


merkez kubbeyi, doj>nKİın bcjik tonozlu hiç biçiıııi
planlı bir yıpınm üzcriıu- o ıu rtm ık yerine, üst üste iki
tane bu tipte yapı yapnujtır, alttaki dış boyutları belirler
üstteki d ıh ı ufaktır vc alt yapının Üstüne oturur. Bu
uygubnıaya ek olırak, usıteki beşik tonozlar, yukan
dognı bir itm e etkisi yapan sivri kemerlidir. Beşik
tonozlınn iki katına çıkartılması içteki payelerin de bir
misli arcuninıasmı— dört yerine sekiz— gcrekıinniştir.
K öjc kubbelerin bile, kütlesel tabanlar üzerine
konularak çatı çizgisini aşm alın saglannuştır.
M ilu tin 'in yapıları arasında biri daha, 1303
yılında A thos Daj^ı'ndı kucdu(^ı Khilandar
M anastın'm n kiiholikatı'u, özel ilgimizi lu k eder.
O ndördüncü yüzyılın «on çeyreğinde eklenen dış
nartheksi bir yana bırakırsak, henüz ayrıntılı
araştmimamış olın bu yapının safkan bir Bizans eseri,
hem dc en kaliteli örneklerinden biri olduf^nu göriıcüz.
Geleneksel A thonit p lin tipinde, yani niosun
köşelerinde dört sütunun yer ıldıgı üç yapraklı yonca
planlıdır. Geni; mekan anbyışı ve yapım tekni^ne
bakıhrsa mim an ya Selanik ya da Konstantinopolis’ten
gelmiş olmalıdır. M im ar ikincil şapel ya da
am bubtoriunıu bir yana bırakarak, iki sütunun
desteklediği, iki kubbe ile örtülü derin bir hartheks
(şimdiki içteki nartheks) yapmıştır. Bu tümüyle özgün
bir fikir olmayabilir am.ı etkili o l d u ^ kesindir. Sırbistan
hüküııubr ailesi ve Athus Dagı’ndaki din adam bn ile
özel ilişkileri nedeniyle Khilandar Kilisesi Sırp
m inunsinde silinmeyecek izler bıraknuştır.
M ilutin'in dönem inde hem numari hem de resini
sanannda görülen üstün gelişmeler, ashnda çok daha
parbk olan ondan sonraki Duşan dönem inde
sürdürülenıemiştir; bu henüz açıkbması yapılamayan
bir çelişkidir. Duçan'ııı temel yapısı, içinde gömülü
olduğu Prizren yakınındaki Kutsal Başmeleklcr
Manastın (1343-49), ne yazık ki uzun yılbr önce
yıkılm ış, günüm üze sadece tem el k a h n tıb n
gelebilmiştir. K ıtholikonu, dört kütlesel payesi ve belki
beş kubbesi o b n geleneksek kaıc-içindc-haç biçimi
p b n tipinde olmahdır. P b n Cipi Bizans olduğu halde taş
süsleme öğeleri, yani taçkapı, pencereler ve çıkmalar
katıksız BaCıh’dır— kısmen Rom anesk, kısmen Gotik.
Kilise dUşgücü ürünü hayvanlar ve geçme m otiûi
levhabrb kaph zemin mozaikleri ile ünlüdür.” Duşan
urafindan başbtıbn ve 1355’ccn sonra Kraliçe Helena

Î77
27'>. l ’ıizıvn yjkmuKİj K utsJ tİJiiııı-lfiJcr Mjıusfirı. ffincy 2SI. ILıı-jnicj, Ciigc Yüksdif
ccphc ycnidtn C2tı}jndımu (S. N cıudo\‘)f, 1967) Kiliseii, diftjn kuzeyden ►

2S0. Mateşiç, Kunıanovo yıkınındı, Hızrcti


Merfvın Kilisesi, dışım bıltdın T

2Î9
. *^ « * ^
- '. * 1% ^
I . ' , » .
* ‘'t ' l ■-.
. • •• t ? - , • ^1
. T -*'■>
^ 2H2. KrufcvM-, L ju n cj. </ı>rjn

MeytLııı S^vısı’m-l^ y.ısıı»ıın yitirene kadir «ürdürcıı


Prens Lızar'ı geçer. Sırj>l.ır artık Tiirklcr’itı vasalbn
oltıtu$[ur vc Tinıurlcnk Aıu<iolu'yıı hi( bekleıııncdik bir
bicinıdc m iden ele gcçimiemiş vc böylece hcnı Bizans
hem Sırbistan'ın bir yjnııı y-üzyıl daha ayakta
kalabilmesini saglanunıı; olsaydı, büyük olasılıkla
Bulgarlar’ın k.'iderini pa>-lı$tyor obcakbrdı.
Bu dönemin acıklı tarilli. Sırp beyliklerinin halen
çok varlıklı olduklan ve hiç değilse Lazar (1371-89) ve
Stephan Lazarv-viç (138‘)-l 427) hükünıdarlıklan sırasımlt
ılusraflı yapılar yapurdıkbn jjcrçegini göl^lenıenıelidir.
'İVlorava okulu'— Mıllct'nin Ortaçağ’ Sırp nıinurisiııiıı
son yapılannı gmpladıÇ^ bajUk— cephelerde serbestçe
uygulanan tas süsleıııelerlc birlikte 'Bizans Sırp
okuiu'nun bir uzantısıdır.'' Sırp yöncticilcnıun yakın ilgi
göstenııeye devam ettikleri Athos Dagı'nın sanı öyledir
ki, üç yapraklı yonca pLın tipi deyim yerindc>'se. zonınhı
hale getirilir ama yapılann kendileri Graçanica'daki
giderek yükselen çizgileri iiler.
Birkaç öm ck yeterli olacaktır. Prens Lazar'm gömü
yeri olan Ravanica’da, ortadıki kubbenin yuvarlak serbest
payelere oturduğu be}-kubbeti bir kilise (1375 dolaylan)
vardır. Graçanica'daki gibi, burada da köklerdeki
kubbeler kütlesel tab.ınlam oturur. Duvar tekniği
Bizans'nr— ta? vc tııgla ile örülıııü; atlamalı t ı n l a r ı m a
çini ve toprak kapbrl.ı y.ıpıbıı ınotiflcıe kabannıalı
süslemeli baştaban re pencere çerçeveleri ekleımüs hatu
batı cepheye bir dc dantel gibi i$lcnnıis bir gül pencere
açılmıştır. Prens Lazar'm saray şapeli o b n Kr\ısevac'daki
Lazariça'da bu tür süsleme cgılitııleri artttnimıstır. Daha
ufak bovutlu kilisede sadecc tek bir kubbe vardır, iç
destekler yoktur aıııa nartlıeksin üzerinde kütlesel bir çan
kulesi yer aLr. Çan kulesinden ıblıa yüksek o b n kubbe,
cephelerine kemerler yapılını; kare bir ubana ottırtır,
böylece bunda Graçanii.ı'ıl.ıki sema tekrarbnır. Gül
pencerelerin sayısı arttınlmıs, kabartmalı süslemeler dıha
da zcııginlestiriLnistir.
1387'den sonra Prenses Milica tararından yaptınlan
Liubostinya'da vc özellikle neredeyse bir bonbunnıcnr
gibi görünen Kaleniç'lc (1413-17) benzer etkilere
rastbnz. Sık örülmüş çeşitli geçme motifleri veya çelenk
ve masalsı hayvanlardan oluşan ve neredeyse hiç dinsel
özelliği buluıınuyjn Morava kabartınabnnın kayıugı
henüz catmin edici bir ^-kılde açıklananunıakudır:
birçok arastınnacı ¡2 Sıia-rken Dogu’ya, yani Rusya halta
Ennenisuıı vc G ü m su n 'a gider.” Kesin olan, çafçdası

■M.!
3SJ. KMcııii'. Hjzrvti Mcr^vnt Kilıscs:.
d i ftjıı ¡ :ü n ın } 0 } (u d J n ^

Uatı sanan ik çok az ba(^nti5i olduğudur. Son oUıak,


Rcsava'dj (Manasiya) Stephan L ıu rc v iç'in M 06vc 1418
yıllanııda yaptınlıgı vc u v iiiiiim yapısı ıniclıgini halen
koruyan tcnıcl yapısı ile hcnı lOvanica'dalu kilûcyc hem
dc dcndigiııc göre H cr7cgo\ınah duvarcılar tarafından
öriilei] taş kaplanu sade duvarlara geri döııeti/. Rcsava.
sadedir ama zarif soyluluf>uylı o ru ç a g Sırp nıinıari
t.ınhm in son uyfasını kapatmak için ııy{;ıındur.

2 S 4 . K M c ıü f, H j î i v ü M c r y t m K iIi h 'sj . siituncırli ik iz


p c n c e r c jy tın tıs ı

284
2H5. Jívsjvj püniiiiiin

28<>
J. Rusi'j .
Kiev Prensi Vladim ir 989 yılında Hıriscîyın
oluncaya kadar Rusya'da örı;ü duvar bilinmiyordu.
Evler, kaleler vc belki de çok tanniı dinlere ait
upınaklar keresle ya da k ercu c vc kerpiç ile
yapılıyordu. Uelgelendirileıı cn csfcı duvar örgüsü,
Kiev'de T ithc Kilisesi (Des^'stinnaya Cerkov) denilen
bir yapı ve bitişiğindeki saraydır. N e yazık ki ikisinden
dc p inüm üzc çok az kalıntı gelebilmiştir. *(P6 yılında
Yunanlı u su lan n tamamladığı T ith c Kilisesi I24Ü
yıhnda Tatarlar tarafından yıkılmıştır. U zun süren
arkeolojik araştırmalar sonunda kilisenin temel planı
onaya çıkarılm ış ama üst yapının şekli ile ilgili
anlaşmazlıklar halen giderilem em iştir.’' O ldukça kesin
söylcncbileceklec, kilisenin karc-içinde-haç biçimi
planlı, merkez kubbesinin yakbşık 20 a^'ak çapında
olduğu, doğusunda 3 apsisi bulunduğu: bir galeri
katının varlığı; kısa bir süre sonra kilisenin kuzey,
güney vc batısına geniş bir am bubtorium eklendiği,
böylcce aps» hariç yapıbnn toplanı alanının 1 lO'a 122
ayak boyıubnııa ubştıgıdır. Üst yapının, onbirinci 286. Kiev, Tithc Kiliscii. tcıııcllehn pljıtı
yüzyıl boyunca Kiev'de kulbnılm aya devam edilecek (M. K Kjrficr. 1958-61)
obn K onscantinopolitan 'gizh tu g b ' tekniğinde
yapılmış olması önem lidir. İç süsleme kabartmalı
m erm er levhabr, freskolar vc renk renk m em ıerdcn
yapılmış opuf sectüc yer döşemesinden oluşur.
T ith c Kilisesi'nin her üç tarafında da saray
kalıntıları bulunm uştur. Dinyeper N ehri'ne bakan bir
tepe üzerinde ve toprak bir set ile korunan Vladimir’in
küçük kenti Kiev'de (cn geniş yeri yakbşık 550 yarda)
bu kiliseyle sarayların örgü duvar tekniğine tek önıegi
o lu ştu rd u k b n anlaşılır. V ladim ir’in oğlu Bilge
Yarosbv. kemi özgün boyu tb n n ın altı katı büyütm üş
vc m erkezine Rusya l’atrikligt'ıiin makamı olacak
Ayasofya katednIini yaptırtınıştır. Konstanrinopolis'e
özenm e sadece Kaccdrjii'ııiıı Mİınd.m anlaşılmaz,
çevredeki Aya İrini Manastırı vc kem in güneyini
koruyan Akın Kapı gibi Yarosbv dönem inin digcr
yapıbnııda da bu belirgindir.
R usya'daki onbeşinci yüzyılın sonuna kadar
tanhleııcn bütün y.ıpıbrd.ııı daha büyük ve daha
masratlı o b n Ayasoty-a'nın yapımına 1037 yılında
başlanmış vc 1040'larda bitirilm iştir.’* Ö zellikle
onyedinci yüzyılda ciddi zarar görmüş, daha sonra
Datok üslûpta onarılmış, böylece dış gönlıııim ü müthiş
değişmiştir. Ama uzun araştırmalar sayesinde kilisenin
3>I9. Kic^-. t J iftjıı jp a ilc n n ¡.•dniııiiıııü ^

özgün biçim ini akla yatan doğrulukla gözüm üzde


canlandırmak nıünıküa olabilmektedir. Çekirdek p b n
bilmen karc-içindc-haç biçim idir aııu n e f sayısı aüsıbn
üç yerine beştir, doğuda da bc» apsis yer alır. En dıjCaki
nelİLTİc iç m ekanın en bandaki bölü m ü n ü n
üzenlerinde bir galeri katı vardır, içteki destekler oniki
haç biçimli payeden oluşur, galeri kaü ise dogu hariç
her yönde yer alan sekizgen üç çift paye ile taşınır. Tek
katlı, açık bir aıııbulatoriuııı ile çevreleııeu kiliseyi,
üstten asagı doğru giderek yayılan bir piram it
*f>rt
•»r> biç iminde bir arada düzenlenm iş onüç kubbe örter,
_Lİ Y apm ın kapladığı alanın (üınü yaklaşık 99'a 128
ayaktır. O nbirinci yüzyılın sonuna dognı, kiliscmn
kuzey, güney vc batısına, ilkinden daha gcnis ikinci bir
ambulatorium ve batıya galeri katına geçişi sağlayan
m erdivenlerin bulunduğu, birbirlerine sim etrik
2lf7. Kjcv.Ayaofy:». dogu tephe svnidcn cjnlındınnj
yctleştinlm eıuiş kuleler eklenmiştir. İçteki süsleme,
Q. »r diğerleri. 197t)
ünlü mozaik ve freskolann yanı sıra, m crnıer bir ayin
yeri korkuluk levhası vc K onstantinopolis'teki
Panlokrator Isa'da uygulanan genci anlapsm benzen
opu.< secale bir yer döşem esinden oluşur.
Ayasoi>'a’nm sanat canhsel özelliği ile ilgiN pek
çok görüş öne sürülm üştür. Bazı araştırm acılar
Ayasofya'yı tümüyle bir Bizans eseri sayar; bazılan onda
Rom anesk etkilerin izlerine rastlar; diğerleri tem el esin
kaynağının Konstantinopolis degiJ KafkasLar olduğunu
iddia eder; gene farklı görüşte bajka binleri de Dizans
etkisini kabul eder a n u kilisenin, ya R us ya da
Ukranyalı, lıangisi olursa olsun ulusal ruhu yansıun
yerel bir eser olduğunu Öne sürerler. Bana sorarsanız,
ben Ayasofya'da Uizans olmayan hiçbir ögc
görm üyorum : duvar tekniği, planı, kubbelerin bir
piram it oluşturacak biçim de yerleştirilmiş olmalan,
kadem eh kem erler, cephelerde m eander m otifinin
akıllıca kullanımı ve içteki süsleıııenin her bir ayrıntısı
sadece Bizanslı dcgil, dahası K onstantinopolitan'dır.
B unu söyleyerek K onstantinopolis'in Kiev
28S. Kiev. Ayiioiya, ytnidetı fjıı/jndınnj zemin pİjnı Ayasof>-ası'nm ikinci bir kopyasını ortaya
y . A icev »T diğerlen. 1971) koyabileceğini söylemeye çahsnuyorunı.
Kiev Ayasofyası ile Konstantinopolis'te onbirinci
yüzyıldan kalın çok az sayıdaki kilise arasında bazı
fârklılıkbr vardır a n u bunlar herhangi bir dıs etkiyi
u m etm ek-yenne, uygulanuda üstesinden gelinmesi
gereken bazı sorunlarla açıklanabilir. Uk sorun
nulzcıue ile ilgilidir. Bildiğimiz gibi tugla yerel üretilir
ve tas yerel ocaklardan çıkartıhrdi. Ö te yandan

MS
■4 290. Kiev. A}’3iof)r3, ificn

m enııcr, ith ıl cdilntck zortııubyjı. I)u, d.ı1u öncc


görıiügünıüz gibi Konsuncinopolis'ıc bile zor bulunan
bir nuIzonK olan m enııer sücunlann ckiikltgim açıklar;
merm er sütunlar bulunabilmiş olsalardı bile Kiev'e
uşınm alan çok büyük zorluklar yaratırdı. Mimar,
jütun kuU annuk yerine bazılan "demet* biçiminde,
örgü payeler yapmıştır' K onştanlinupolis'te bu da
bilinirdi (tanık Mangana'daki Aziz G eoı^os) oııuıı için
ne Rom anesk ne dc Kafkas cckişi akla getirilmelidir.
İkinci vc dahi büyük sorun boyutlarla ilgiliydi.
Ayasofya R usya'nın piskoposluk kihsesi olması
amacıyla yapılıyordu ve hızla gehşen bir ülkenin hırslı
yöneticisi tarafından ısmarlanmıştı; sonuçla büyük _
olmak zorundaydı. Ayasolya'da gariplik denebilecek
her şeynn açıklaması da burada yatıyor zaten. Bizanslı
ınİDiar yanlız yabancı bir ortam da, ya yerine göre
oluşturulm uş ya da çok pahalı ithal edilmiş malzeme ile
çalışmak zorunda kalmıyor; ondan aynı zamanda kendi
ülkesinde şimdiye kadar yaptıpı her şeyden daha büyük
bir bina onaya çıkarntası isteniyorthı.
B ulduğu çözüm , kendisine tam dık gelen 29 i. Kiev, M jfiınılır M jım iın . Koimesis Kilisesi, yeniden
biçimleri büyütm ek yerine çoğaltmak olm uştur. Çapı CJnİ2ndırmü lem m pljnt (M. K. Kırger, 1961)
25 V< ayak olan (Fenari Isa Camii kuzey kilisesinin
kubbesinin tam iki katı) bir kubbe yapmışnr, yani
deneyim leri doğrultusunda yapabileceği en büyük
kubbeyi. E ldeki bu boyutlar için norm al bir
kiliseleri (bu son ikisi belgelere dayanılarak biliniyor)
Konstantinopolitaıı tipi sıyıbıı üç tıelli, beş kubbeli bir
gjbi diğer birçok yapı dıha yapıınlnuşar. Bu kadar
yapı arzubn.-ın büyüklükte olamayacaktı. Bu nedenle
yaygın bir m im ari girişim — y ü ıbinlcrce tuğlanın
m in u r, iki yana birer nef. banya fazladan enlemesine
üretim i, ocaklardan inanılm az m iktarlarda taş
bir bölüm d a lu ekleyiverdi. Y apının genişliğini çıkartılnusı, çan için kurşun levhabnn hazırbnnusı—
a n tırd ıj^ ıu göre şimdi de boyunu yükseltm esi hiç tartışmasız bir yerel içgücü eğitimi yapılmaksızın
gerekiyordu. Konscancinopolis'ce beş nefli p b n tipinin gerçekleşm iş obm az. R u sb r bu tarihten itibaren.
yaygın olup olmadığı bizim için çok önemli defpidir: Kiev'de kendi inşaat işçilerini Bizans yöntemleri ile
Fenari İsa C am ii'nin kuzey kilisesi beş apşisli bir yapı eğitmeye başbr. Uu işçilerde zamanla yabancı önderliği
olmasına karşın, günüm üze beş nefli hiçbir kihse olmaksızın çalişabilecek yeteneğe kavuşur.
öm egi tçelmcmiştir,'’ Konstantinopolis'te onüç kubbeli
Kiev diyannda onbirinci yüzyıl boyunca yapıbn
bir kihsenin olup olmadığı da önem sizdir.
digcr kiliselere bir göz atacak olursak— cirnegin
V urgubnuya çalıştığımız Bizansh bir m iınann kendi
Ç enıigov H azreti h a Katedrali (yakbşık 1036),
bildiği ölçü ve kavranılan temel a b n k , başkentte aym
Novgorod Ayasofyası (1(145-50)“ ve Kiev'deki pek çok
çözüm ler daha önce uygulanmış >-a da uygubnm anuş
m anastırın örneğin Vydııbickiy M anastın. Azız
olmasına aldırm adan Ayasnfya'yı planlamış
Mikhael Manastın ve Mağaralar (I’eçenkaya Lavra)
obbilecegidir. M anastın kjthoJikoıı'hn — Bizans'ın Rusya’^ra temelde
Ayasofya en büyüğüdür, an>a dönem inde tek bir şeyi, çok-aınaçh, birçok çeşitlemesi
K iev'deki tek yapı değildir: Y jru sb v Ijrjitııd jıı yapıbbilccck bir kilise şeklini, yani kare-içinde-luç
patriklik sarayı, Alnn Kapı. A p İrini ve Aziz Georgios biçimi plan cipini verdij^ni görürüz. Bu p b n en basıc

291
niiminjcä uuipcdr tirjfip-ıpufiyıry iiHSr/r^rff moShmj^)
Kklinde üc nefli, d ö n payeli vc bir kubbeliydi; niosun oluşan ekiplerin varlıj^ııı ve b u n b n n onbirinci yüzyılın
n ın h ek s ile kaynasnnim asıyb, daha uzunlamasına, aln- İkinci yansından sonraya tarihlenen kiliselerin çogtınun
payeli plin elde edilebiliyordu; ya da kilisenin (ckirdek yapım ından sorum lu olduklarını varsaymak akla
kısmı üç yönden bir ambulatorium ile çevrelenerek yatkındır
bc$-ncflı kilise izlenimi elde edilebiliyordu. ö m e k obrak llOJt yıhnda yaptırılan Kiev'deki
İlginç olan bir gözlem de Rusya'nm , ne onuncu Azız Mikhael Kihsesi'ni ele alalım, gerçi yapı 1935-
yüzyılda Bizans'ta moda obıuya başladığı kesin o b n üç 36'da barbarca yıkılnıışıır ama oldukça iyi
yapraklı yonca p b n tipini, nc de onbirinci yüzyıl belgelendirilm işrir.’“ Apsisindeki Havarilerin
başından beri bilinen trom plu sekizgen p b n tipini K om m ünyonu sahnesini içeren ünlü m ozaiklerle
benim sem esidir. Aslında, Rusya'ya Bizans m im ari kanıtlandığı gibi, bu kilisenin bezem esinde hiç
kavranıbnndan sadccc (ek bir cemel akı; olduğu, yani kuşkusuz Bizansh ustalar görev ahmş olmalıdır, ama
990-1070 yıllan arasındaki, b unun da M oskovit mimarisi Bizaıu m udellerine çok yakın olsa bile yerel
D önem ine kadar değişm eden süren daha önce ustabnn esen gibi görünür. Kubbenin sihndir biçimli
anlattığım kare-içindc-haç biçimi p b n tipi ile smırh kasnağının duvar payeleri ile bölünm em iş düz
kaldığı söylenebilir. O nbirinci yüzyıldan sonra Ruslar yüzeyleri, beceriksizce yapıhmş pencerc düzeni ve
Bizans m inuri gelişimlerine ayak uydum uyıp tek bir Bizansh bir m im ann nom ial obrak onadakinı dah.ı çok
geleneksel biçim i gcliştimıekle yetinmişler ve böylecc vurgubyaca(^ kemerli bölüntülerin burada neredeyse
ulusal denebilecek bir mimari üslûp oluşturmuşlardır. aynı yüksekhklerdc olduğu cephelcnn ele alınış biçimi
Resini sanatı alanında dunını oldukça farklıdır; nasU dikkat çeker. Bu son özellik Rusya'da çok uzun bir
Kiev Ayasofyası'nın m ozaikleri çagda$ı Bizans süre gelenek olarak devam edecektir.
üslûbunu (belki cn iyisini değil) tem sil ediyorsa Bir yandan topraklan yönetim deki ailenin
onikinci yüzyıl Bizans üslûbu, diyelim Pskov'daki bireyleri arasında bölüşüldügü, öte yandan steplerden
Mirozskiy M anastın frcskobnna yansıyor, Palaiologos gelen halklann baskısı antıRı için Kiev Beyliği onikinci
üslûbu da aynen Yunanlı TTıeophanes'in Novgorod ve yüzyıl içinde giderek Önemini kaybetmeye başlar.
Moskova'daki eserlerinde ifâde buluyordu. Ama tabu Politik üstünlük anık Volga ve O ka nehirleri arasındaki
resim daha koby dışan göndcrilcbiliyordu; Yunanlı bir önemli bir ticaret yolu üzerinde yer abn ve steplerden
gezgin usta son Bizans modasını Rusya'nın en uzak gelen göçebe halkın tahribatını engelleyen sık
sm ınna kadar iletebilirdi. Ama mimari sürekli bir onnanlarb çevrili bölgeye, kuzeydoğu Rusya'ya geçer.
işgücü ve uzmanlık gerektiriyor, bir kez bunlar yerh Burada, daha dokuzuncu yüzyıb ait yazıh belgelerde
olunca da aruk kendi yolunu çiziyordu, gene de Bizans adı geçen Rjastov kentinin yanı sıra birkaç kentsel
form ülüne sadakada baglı kalmayı sürdürüyor fıkat yerleşim m erkezi gelişm iştir— Suzda!', Vladimir,
onu giderek hiç tartışmasız Rus u y ıb ıı bir sonuç elde Pereyasbvl'- Zalesskiy ve Moskova. Vladimir-Suzdal'
edecck şekilde yeniden yorum luyordu. olarak bilinen bu beylik doğal obrak Kiev'den daha
R us m im arisinin, tam hangi aşamada Bizans farklı bir coğrafyaya—-bir taraftan Novgorod'a, diğer
m inurisinin önüne geçtiğini sonnak belki de biraz taraftan Volga'daki Bulgarlar ve Kafkasya’ya—
safhktır. Görüşlerim doğruyu, Kiev Ayasofyası bir yönelikti. Bu etm enlerin şekil vermesiyle, Vbdim ir-
Bizanslı tarafindaıı planlandı. Ayrıca Mağaralar Suzdal' Beyligi'nde Rusya'ya özgün denebilecek bir
M anastırı'ııın— Kiev R usya'sının 1073-77 yıllan mimari geüşti.”
arasında k u n ıb n e n önem li m anastın— Koimesis Kiev geleneginin devam ettiği açıktır.
K ilisesi'nin, Bizansh ustaların eseri olduğu da Kuzeydoğu grubuna ait cn erken yapıbrdan birini,
belgelenmiştir. Bu da kare-içindc-haç biçim i p b n örneğin 1152 yıhnda yaptırılan PereyaslavV-
tipiııdeydi ama onyedinci yüzyılda tamamen biçim Zalesskiy'deki Başkalaşım kilisesini ele alırsak, edinilen
değiştirmiş, 1941 yılında da tümüyle yıkılmış olduğu genel izlenim çok farkh olsa da. burada da tanıdık Kiev
içm yapının üslup özellikleri karanlıkta kalmıştır.’' zemin planını ve temel yapı düzenlemelerini bulumz.
Prens Bilge Yarosbv'ın yaygın mimari etkinliklerinin Aradaki fark (özgün olmayan soğan kubbeyi dışbyarjk)
sonucunda iyi eğitilmiş, yeterli sayıda yerel tıstabrdan öncelikle y.ıpım m alzemesinden kaynakbııır: «ipli
29J. K iiv . A h z M ikh jcl. ¡¡iiiicy <cphe m iid fti cjiitjtH hniu (M . K K jrfy r. 1961)

yerine özenle kare kesilmiş vc anU nnda çok ince görünüşlü nuııuriiiin yerel kökenli olmadığı açıktır.
bırakılnuş derzlerle öriilnııiş kireçtaşı kullanılmıştır. Kireçtaşı çok uzaktan (ileri sürüldügitne göre Volgı
O n n u la r d.ı farklıdır: bir nartlıeksin olnunıau, yapıya Bulgarian'mn topraklarından) getirtilmiş, büyük olasılıkla
yukan doğru yükseldikçe lıafıf daralan küdcsel bir ustalar da, dalu baudaki etkileşimlere açık bir kent oLın
görünüm vcıir. Penccnclcr Kiev kiliselenndckilecden daha Caliç'tcn gcbnişlcrdir, zaten K onunesk nitelikteki çau alu
az uyıda ve daha dardır, neredeyse dar, incc-uzun yvık silmesini hemen izleyen çıknıalann vailıgı da bununla
gibi göriinüHcr. Dış süslemenin azlığı— apsislerin açıklanabilir.
üzerindeki çaculü silmesini hcnıcn izleyen çıkmalar vc Prens Andrcy Bogolyusbkiy (1157-74) başkentini
kasnag:ın tepesindeki mazgallı kenar süslemesi ile sııuıl)— yani Vladıııpr'i Rusya'da birinci sınıf bir kent vc
kilisenin uiâk boyutuna (apsisleri katmaksızın 50 ‘a 31 piskoposluk makanu haline getirmeye girişnüşdr. liu
'/z ayak) karşın, bir anda s.ıdı- a n u güçKiyıııüş izlcninu sonuca ulaşmak için incc işlenmiş iıir öykü yaraulır.
uyatıdınıusuu katkıda bulunur. Uu kendinden emin Bizans'ın mucizekr yaraun Vbdiınirli Hazreti Meryem
294. N o r / j o / n x / . A y jiD t'y j. J ı^ u n

295
295. N ercJicj. A/o»j,wotí yjkuitiiJj. ü jfk J jfiw Kilisea. diKan
29Ú. VlMİntıir. Koiuusis K atnfrJi. dıştJn j > T > n f f

Î9 7
297- NcrT Nehri üıennJc. VİAİimir yjkuundı Pokrov
2'JS. NcrT Nehn iizctindc.
Kıllıca, \xnidcn cjtıJjihlınıij. ¡^ncfiutı tiıtlJn
VİMİiıııır y.tkıııınJa Pokrov
(N. N. VıUDııin. I9f>l-f>2)
Kıhscsı. bjtı ccfthc ►

ikonası Ue tcmsü «U en Mcrs'cnıana, kcııcin koruyucusvı kapılar yapünlnusor. Andrey Hazreti Mcryeııı’e baglıLguu
olank beniınıenir vc yeni bir bayrını, Kom>ucıı Örtü vurguLuııak için 1158 ile 1160 >’iHanndı büyük Koimesis
(l’okıov) Uaynnu kuıunısalliitınlır. Diğer bir dcyi;lc. KaccdraL’ni >’aponmıştır. R us mimarisinin ^lisim inde
An«Jrcy sadccc Kic%-'i geçmc>'c çalışmakla yctûınıcmi» simgesel önenü olduğu kabul edilen bu yapı Ö2^ün şekliyle
onun da çok ötesinde dognıdaiı doğruya, herkesten öncc günümüze gelcnıemiştir: 1185 )ilında ) iiir u ş . ardından
Haztcti Meryem’i koruyucusu »ayan Konstanrinopolis'e Prens III. Vsevolod Urafindan daha büyük, beş nef planlı
göz dikmiştir. Andrey'in ikodan siiresincc, Vladımirın obrak yeniden yaptınlııuşnr. Andrey aynca kendisi için
içinde vc çevresinde çok sayıda nım u ri etkinlik Vbdimir'c yakın bir yende, 1158 yılında yapmu başbtıbn
^erçekleştitilmistir. Surlaruı çevrelediği kentalim üç kauna Uogolyubovb Şatosu’nu da yapunıuşür. Hu şaşırtıcı yapı
çıkartılmış, içlerinden bililüıı, son dertçe değiştirilmiş topluluğu taştan yapılmış surbrb çevrilidir, içinde bir saray
olarak günümüze ^•iebilen Altın Kapı okluğu, anıtsal ve ona, kapalı bir kemerli köprüye benzeyen yükscltilnüş

298
__ ,_ _ .
> r V ' «'I
k ■• w# ^.

. < -V á :¿ -V
. - y- ^ .

r^- ^ - '

•^*
299. VİjJnmr. A zız Jj^r.w

309
bir e ^ i t k b ıg b ıu n bir kilise vardır. Bu geçidin bir ç o j^nlugunu dinsel olııuyan sahnelerin oluşturduğu
bolüm ü, kulesi vc içindeki b au m ak lın y b birlikçe kabartmalı süslemelerle bir halı gibi bezenmiştir. Bu
günümüze gelebilmiş, ania kilije 1751 yılında bastanKışa açıkça prens için yaratılmış bir sanattır vc mozaiklerde
yeniden yapılnu$tıc. (örneğin Palerm o'daki N orm an Staııza). madeni
Andrey'in hükümdarlığı sırasındaki mimari eşyada, kuınas ve m inyatürlü elyazm abnnda çok sayıda
gebsmeier lukkında ilk elden izlenim eduıebilınck için benzer bezem elerle karşılasılsa bile, bu şekilde
Vbdim ir )’akınındaki N ert' N eh n üzerinde yer abn düzenlenm iş cephcIcrc ne batı Avrupa’da ne de
Pokrov'un îiıvlü kilisesini (^'akbsık 1165) ziyarec emıenüz Kafkasbr'da rastbnır.
gerekir. Piramit seklinde, tastan yapılmış ysp>y bir pbtfomı V ladim ir-Suzdal' üslûbunun evrim inde son
üzerine oturan ve hiçbir yandan engellenmç>Tn bu aşama, özgün yüksekliğinin yansına kadar korunmuş,
küdcscl. ufak boyutlu anu zarif kilise, özellikle vuı^jubnan üst yansı 1471 yılında yıkıldıktan sonra yeniden
yükseltileri ile bizlcri birdenbire etkiler. A nu üç tarafından yapılm ış olan Y ıtr'ev-Pol'skiy'deki Aziz Georgios
galeri katına geçişi uj(layan açık, belki tek katlı bir (1230-34) Kilisesi'nde izlenir. Uu, p b m neredeyse
ambubtorium ik çevrelendiği kesin obn yapı, üzgün kare, dörı-payeli tipte, üstü örtülü, sümn dizili üç
haliyle sinıdikindrn oldukça farklı olmalıdır. Uu açıklığı o b n (akla ister istemez Trabzon Ayasofyası
am bubconum yokken bile kilise eksiksiz, tümüyle geliyor) kilise, özellikle zem inden başbyarak bütün
Umambnmıs izlenimi verir. Rus ıninurisindc giderek cephelerini tümüyle kaplayan kabartnulı süslemeleri ile
geniş yayılım abnı bubcak obn bazı aynnnbra dikkat ünlüdür. İki tür süsleme uygulanmıştır: kem er dizili
çekelim: çok derin obn kademelendirilmiş Romanesk alanın üstü, oldukç.ı yüksek kabartma tekniğinde
caçkapıbr, süslemeU sütunce dizilerinin destekledij^ kör yapılmış, birkaç karmaşık İncil «tlıncsini de içeren
kemerlerden oluşan süsleme şeridiyle cephelerin iki abm kom pozisyonlardan oluşur, alt bölüm ise. Aziz
bölünmesi, ve dış cephelerin kabartırulı süslemelecie D em etrios Kilisesi'nde olduğu gibi sade bırakılacağına
tamsrrusı. Bu kabamnalı süslemeler yalnız pencere kemer tüm yüzeyler, taçkapılann süsleme şerith silmeleri,
üsderindeki yannuy duvar yüzeyleri ile sımrlıdır, oldukça kademeli kör kemerleri vc sütuncelerini bile kapbyan,
çekingen kullanıhnışıır vc üç yanda birbirinin aynı sürekli tekrarlanmış çok alçak kabartma tekniğindeki
konuyu, luyvaiıbr arasmda arp çalan David’i tekıariar. çelenk m o tiâ ile bezenmiştir.
Pokrov Kilısesı'ni, kendisinden ancak on yıl daha Kilisenin üst bölüm ünün yeniden
erken yapdmıs o b n Percyasbvl'-Zalcsskiy Kilisesi ile biçim lendirilm esi elbette varsayıma dayanır ama
karsıbscıracak olursak, Andrey Bogolyııbskiy’in onikinci yüzyılın sonu ve onüçüncü yüzyılda birçok
özrndirdif^ dalu yogim süslemeye d < ^ ı gitme eğilimini R us kilisesine özgü, kuleye benzeyen bir biçime sahip
saptanz. Prensin Bogolyubovo'daki sanyı ıııutlıka çok olması gerektiği görüşü öne sürülm ektedir,” Uu ilginç
daha nusnJlı olnuLydı, çünkü yerlerin pirinç levhabrb yenilik, Çem igov’da (l*yatnica Kilisesi), Smolensk'te
kapb olduğunu— o günletin bir yemliği— biliyoruz. Prens (Aziz M ikhael Kilisesi). O v ru ç ’ta (Aziz Basileios
çok iddialı isteklerini karsıbyabilılıek için Almanlar tb Kilisesi)" Polok (Spaso-Efrosin’yev M anastın) vc taa
dahil Tıer ülkeden* sanatçı davet etmiştir. Vladimir-Suzdal' N ovgorod’a kadar kuzeyde (‘pazar yerindeki' Pyatnica
mimarisinin çok sayıdaki Rom anesk u nsurbn bu Kilisesi) neredeyse aynı zamanda ortaya çıktığına göre,
yabanabm ı varlığı ile açıkbıtabılir, ama ilk kez karsımıza sadecc tek bir bölgeyle sınırlı defnidir. Geleneksel
Komeisis Kacednli’nin ilk yapıldığı donemde çıkan vc 111., zem in planı koruım uya devam edilirken, cephelerin
Vsevolod arafindan 1193 ile 1197 arasında Vbdunir'de yükseltileri vurgulanmış ve kubbe elden geldiğince
yaponbn Aziz Demetrios Saray Kilisesi'nde ob|;andjsı yüksek yapılmaya çalışılm ısor. Bu, Çernigov'daki
zenginli(^ ulasan, kendine özgü figürlü süslemelenlen de Pyatnica Kilisesi'nde (yaklaşık 1200) kubbenin
aynı yabancıbnn sorumlu olduktan söylenemez,“ Azız altındaki dört kem eri, haç kollarının beşik
Demenios oldukça ufâk boyudu bir yapıdır vc ntreJeyse toııozlanndaıı dab,ı yüksek bir seviyeye ulaştırarak
Hokrov'uıı bir kopyasıdır. Dıştan duvarlar sütünceler sağlanmıştır. Kubbenin oturduğu kare tabanın da,
üzerindeki kemerler hizasına kadar sütedir a n u oradan normal kütlesel biçimi yenııe her cephesinin kemerli
yukansı. dagarcı(tında birkaç Hıristiyan konu varsa da. olması güzünden d ısu n etkisi, birbiri üzerinde üç

>01
MX). Çcrııit^ov. PyMmcj cA.im;i ^>ujii'tib.7(r<yjn

302
b j u n u k hılinde yükselen kemerlerden o)u$;in bir
pitunıid gibi ^ılgıbnmıtıdır. Sovyet anirinnacılar, bu
kanatlıuarak yükselen yeni üilû b u , kentlerin ve
kentsoylulugıın giderek aru n önem ine baglarbr. A n u
her nc idiyse gelişimine izin verilmcmi$cir: T atarbr'm
I2301arda Rusya'yı ele geçirmesi neredeyse bütün
m im ari eckcnliklcre sun vcrm ijtir. C üncy vc
kuzeydoğu Rusya cn acımasız yıkım a uğrayan
bölgelerdir: sadccc batıda, (G aliç-V olyn') vc cn
kuzeyde (N ovgorod-Pskov), yani Tatarlar urarıııdın
ele geçirilm eyen bölgelerde m im ari girişim ler
türdürülcbilm iştir, a n u orabrda bile etkinlikler küçük
ölçektedir.
Uir sonraki önem li adım yüz elli yıl s o n n ,
kendini Vladim ir-Suzdal’ politikası ve m im arisinin
varisi sayan M oskova I'renslij^i tarafından atılır.
O nıkinci yüzyıl içinde bir u rih te kurulan Moskova
önceleri M oskva vc N eglinnaya nehirlerinin
kavuşumunda küçük bir kaledir. Yakbşık 1300’dcn
sonra, çevrecindeki beyliklerin zanrın.ı sınırl.ırını
birdenbire genişletmeye başlar. 1326 yılında Rusya
patrikliği Moskova'ya uşınır, bu o b y nedeniyle de ilk
taş kilise— p b n ı Yur’cv-Pols’kiy’dcki Aziz Georgios
Kiliscsi’ninkinc benzediğini sındığım ız Koimesis
Katedrali— inşa edilir. 1366-67 tarihinde kalenin eski
ahşap surlan Krcm lin'in taş duvarlan ile değiştirilir.
Krcm lin'in kiliseleri. M üjde Kilisesi (bu kilisenin
sadccc bodrum katı ayaktadır) ve özgün yüksekliğinin
ancak üçte biri korunabilıııiş olan dört-paycli Dogiım
kilisesi, 1390'bra tarihlcnir.
30!. Moıkovi. A ıtJnnukov ttunjstın. kilise, kuzey ccphc
1400 yılbnndan icibareıı Moskova mimarisinin
}vnidcn cjnljndınıu (N. N. Vorvsun, 1961-62)
özellikleri, şöyle ya da böyle özgün halleriyle
günüm üze gelebilmiş birkaç kilise sayesinde dıha
keskin çizgilerle belirlenir. I5unbr Zvcm gorod'daki
Koimesis Kilisesi (yakbşık 1400), aynı kente yakın
Savvı (Savviııo-Strozunskiy) Manastır Kilisesi (1405),
Z agorsk'daki Sergios (T toicc-Scrgiev) M anastır kiliselerin her biri birer yükselti üzerine yapıldıkbn
Kilisesi (1422) vc Moskova'daki Andronikov M anasnn için taçkapıbra merdivenlerle ulaşılır. Uır dipcr yenilik
(1425-27)— bu son ikisi, duvar resimlerinin yapımına cephenin yaklaşık yansı yiikscklipnc, Vladimir-Suzdal'
katkıda bulun,ın resim ustası A ndrey Rııblcv okulu yapıbnndaki kör kcnıcr dizilerinin bulunduğu
tarafından üne kavuşcurvlmuşnır. Hepsi dc kare planlı yere, alçak kabartım tekni^nde p p ıln u ; bir süsleme
yapıbtdır. her birinin dışa taşan üçer apsisi, içte dört şeridinin uygulanm asıdır. D eğindiğim iz bürün
ayağı vc birer kubbesi vardır. D o ^ dışındaki yapılarda çaa çizgisi degiştiriLniştir özgün şekilleri, bir
cephclerin her birinde. R om anesk üslûba dizi üst üste ycrlcsıirilm lş sivri kem erlerle
benzetilm eye çalışılm ış kadem eli, sivri kem erli, oluşturulm uş oldukça karmaşık bir diizenlemc gibi
süsleme şeritlerle bezeli tıçkapıbr yer ahr. Uu gruptaki görünür. Uuradı da iki yüzyıl önce Ç em ikov'dıki

303
302. Mofkoi-j. Krcınlıtı. A a z M ikhjcl KjuyJrjü. dı,vun

3(H
Hyacnica Kiliwu'nin iniinarmin uyi^ilidigi dUzen taklit kör kemer dizileri alt kat pcncere sırası ile
cdJmcyc u ^ajü n n ; ama oradaki gözüpek yüksekliğe birleştirilmiştir. Bu çok ince dokunuşbrb Fioravanti
cnjilcmcmistir. Moskova için büyük bir sans diye O ruçag Rus nııtnariti ile İtalyan pabzzo mimari
\>akıldıf;ıııda il^ııç gibi kííKíiil' m bu kiliseler, aslında biçimlerini birbiri içinde kayıııştıtnuyı başarmıştır.
iiradaiı, taşralı vc açıkça ^çm işi tekrarlayın yapılardır. Fioravanti 1500 yıibrıııda Moskova'da çahpn tek
Onbeşinci yüzyılm ikinci yansından sonra Italyan mimar değildir. Cepheli Saray (Granovitaya
Moskova'nı sadece Avrupa'da güçlenmesi degiI, aym Pabta) Pietro Antonio Sobrio vc Marco RuiTo'nun
zamanda Konstantinopolis'in düşmesinden sonra eseridir; Kremhn'de bir digcr önemli eser de Novyi
dünyadaki tek Orthodoks güç olmasıyla, bu niimarmin yani 'Genç* olank bilinen Alevisio ya da Aloisio
aslında nc kadar yetersiz kaldığı orcaya çıkar. Üçüncü tarafından 1505-9 yıllarında hükümdar ailesinin
Roma rolünü üstlenebilmek için Moskova'ya yeni bir nuusoleumu obrak hizmet gönnek üzere p p ıb n Aziz
mimari iiâde tarzı gereklidir. Bunun için Bizans'a dcgıl Mikhael Kilisesi'dir. Bazı lynntıbn Fioravanti'den alan
kendi geçmişine (>cri döner, böyle davranarak da, Alevisio, payelerle aynbn daha geniş bir orta nef vc
çelişki gibi görünse de, Italyan minıarlann yardımına daha dar yan netlerden oluşan geleneksel iç mekan
gereksinim duyar. Bu acele uzaklaşmanın nedeni bölünmesine geri dönmüştür. Ancak yapının cn
Moskova'daki Koimesis Katedrali yüzündendir. 1326 önemli özelliği cephe düzenlemesidir. Cepheler iki
yılında yapılan özgün kilise. 1470'de yıkılma celılikesi kath bir Italyan sarayı gibi düzenlenmiştir: duvar
gösterince. Çar III. Ivan Vladiınir'deki Koimesis payelerinin Koriııt başhkbn vardır; dar pencerelere
Katedrali'ni model alan daha büyük bir kilise yapay dikdörtgen çerçeveler yapılarak daha geniş
yaptırmaya karar verir. Yerel bir mimar yapım işi ile görünmeleri sağlanmıştır, yatay, vurgulayıcı bir sihııe
görevlendınhr, ama 1474 yılında, yapımı neredeyse kemcrlenn başbngıçlanııdan itibaren cepheyi çevreler;
bitmek üzereyken yeni kilise aniden çöker. Moskovalı kemerlerin içleri de kabartmalı teknikle yapılmış iri
yapı ustalarının yetersizliftmc içtenlikle inanan çar, istiridye kabuğu motifleri ile doldurulmuştur.
Venedik'teki elçisine yetenekli bir Italyan mimar Uyandırdığı etki çok canh ama birbin Ue uyumsuzdur
bulnusı için lalinıac verir. Seçilen mimar, döneminde 1500 yıhndakı bir gözlemci, bu küresel
mühendis olarak oldukça büyük bir üne sahip, vc eğiliminin elle tutulur göstergeleri karşısında
hakkında u m o sıralarda İstanbul’a bir seraglio yapnusı Moskova'nın batı Avrupa kültür yörüngesi içine
için İt. Mehmet tarañndan yapılan çagnyı gen çe\nrdigi çekileceği ve Rönesans mimarisini benimseyeceği
söylentileri bulunan, Bolonyah Aristotele Fionvanti inancına kapıbbilirdi. A nu R usbr böyle bir deneyim
olur." için hazırlıklı değildiler, ü n c e . Çar III. Basileios vc IV.
1475 vc 1479 yıllan arasmda yapngı Koimesis Korkunç Ivan dönemiıulcki garip çıkışbrb, yerel
Katedrah ile Fionvaııti ^-aliliz hüncHi bir teknisyen olduğu sanılan sivri kuleler vc ahşap yapılardan
de{^l ayın z,ınıandı yetenekli bir sanatçı olduf^nıu da esinlenen çadır biçimindeki çatılarb (bunbnn en ünlü
kanıtlamıştır. Ona d ı Vladimir Katedrali'ni taklit ömcgi Kızıl Meydan'<bki Kutsanmış Aziz Basileios
etmesi taliınacı verilmiş vc o da buna uymuştur .ıma Katedrali'dir); daha sonra da. bir karşı tepki olarak.
onaya bir Slav kopya çıkartııunıışıır. Temel biçimleri Barok ve Avrupa Neokb<ik Döneminin başlangıcına
almış— beş kubbe, içte altı paye, cephelerdeki kemerli kadar tekrarlamaya devanı edecekleri geleneksel bes-
IıareketUlik, sütünceler üzerindeki kör kemer dizili kubbeli formül ile mimaride kendi geleneklerine geri
şerit—ve bunları Rönesans ruhuna uygun bir düzene döndüler.
sokmuştur. İçteki büıün birimler kare vc eşit
yapılmıştır, oysa dogal obrak merkez birimin
hepsinden daha geniş olması beklenir; naosun
payelerine haç degiI, yuvarlak biçim verilmiştir;
cephelerdeki bölünmeler eşit genişlik ve eşit*
yüksekliktedir; apsislerin dışa taşkıııhklan neredeyse
düz duvar izlenimi verecek kadar azaltılmıştır; ve alttaki

.m.-!
4. R o ıtu n y i başkentinin mimarinin merkezi olmadıkı ı^erçcgi
Valblıij vc MoUlavy.ı prenslikleri H ı» n t hatırlanmalıdır. Uu tarihlerde Orthodoks nıimarisinin
kültürünün çekisine giren cn son Dogu Avrupa Ualkanbr'dakı ıck yaratıcı okulu Sırbistan'dadır ama
ülkeleridir. Uu, her iki ülkenin Macar yönetiminden Uulganstan daha el altındadır. Prense ait, oldukça
kurtulduktan—Vallahia 1330, Moldavya 1365 büyük boyutlu, dört kare payeli, kare-içinde-haç
yıhnda—politik bir düzen kurup Konstantinopolis biçimi planh Kurtça dc Arges'ıeki Azız N ikobos
paniğinden kendilerine bir piskopos ataması Kihscsi'ni (yaklaşık 1350) inşa eden ustalar, Valbhia'ya
başvurusuııd.1 bulunduktan .sonra olmuştur. Makamı büyük olasılıkla Bulgaristan'dan gelmişlerdir. Kihse,
prensliğin başkenti Aires'te olan Vallahia Piskoposluğu cephelerinin agırbaşhhgı— duvarbr hatta apsis bile
1359 yılında; prensleri Succeava’da oturan plastik etkiden yoksundur—ve iç nıckanbn baştanbaşa
Moldavya’nınki dc 1401 yılında kurulmuştur. kapbyan duvar ressımlerine mümkün olduğu kadar
O rthodoks inancını benimsemeleri için K.unıcıı çok yer sağlamak için sayısı alışılnıanuş derecede az
hılkııun haıi)^ adımlan aıtıgı kesin belli değildir ama tutulan pencereleri ile dikkat çeker. Ama Sırbistan'ın
dinin d o lu d a n Uizans'tan degil dc güney Slavlar'dan* etkisi kendini çok geçmeden gösterir. Söylendiğine
ahndıgina ku»ku duyulmamalıdır. Rum cnlcr, göre, Valbhia prenslerinin koruyuculuğunda
onycdinci yüzyılın sonuna kadar lituıjUcrindc Kilise manastırlar kuran Prilep kökenli, Athos Dagı'ndan
Slav dilini kulbnır. gelen Keşiş Nikodeınos bu etkiden sorumludur.
Günümüze yıkık ya da çok degiştirilunş olarak
Bu iki Rumen beyliği bagınısızlıkbnnııı tadını
gelebilen yapılarının (Tlırnu-Severin yakınındaki
uzun yıllar çıkartamamı$lardır. 1444 yıhnda Varna,
Haçlı Seferi denilen olayın başarısızlığından sonra
Valbhia i 462 yıhnda Konstaniinopolis fatihine teslim
olur. Moldavya yürekli önderi Büyük Stephan (1457­
1504) döneminde direnişini sürdürür ama onun
ölümünden sonra o da teslim olur. 1 ler iki prenslik de
Osmanh İmparatorlugu'nun vasalbn olıııujbrdır ama
doğrudan Türk yönetimi altına ahnmamıs. yerel
prenslerin yönetimde kalnıalanna izin vcrilıni$tir.
Aslında Romanya, yarı bağımsız durumu ve zcngpn
doğal kaynakları yüzünden onalıı ve onyediiici
yüzyıibrda O rthodoks dünyasında önemli bir rol
oynar. Onlara verilen ad ile bu iki hospodar, iûas etmiş
olan Konstaniinopolis Patrikligi’nin ve Athos
Dagı'ndaki manasurlanıı vehııııuetleri olur. Her geçen
gün daha çok sayıda kilise mensubu ve işadamı
Yunanb, Türk efendilerinin yönetiminde harcanmak
yerine, daha iyi yaşam koşullan bulacaklarına
ınandıklan Romanya'ya göç eder. Bu içeri süzülme
eylemi, onsckizinci yüzyılda sultamn yerel prensleri
iktidardan uzaklaşıırıp yerlerine, gelccck yüzyıl
boyunca ülkeyi sömürecek olan Yunanlı valileri
atayıncaya kadar sürer. 1821 yılındaki devrim uv.ısınn
kadar Romanya'nın Yunan Orthodoks kiliscsinm
.sağmal ineği olduğu söylenebilir.
İki ayn okul oluşturan Valbhia ve Moldavya
mimarisinin eserlerini incelerken, b u n b n n erken JOJ. Curtcj de pskoposluk nuıuftır hlısea. zemin
örnekleri inşa edilmeye başlandığında artık Uizans pİjnı (L. Rciiicnberpcr. IS67)

306
M)4. C ım v j ih- .Hru-.«. /*a-<ı/vıv/ııi nı:nu^i,r kitiwii. k »tunnıl.ır ^L. I<ciswııbvrf,vr. IS67)

.107
305, Tirgovifxc, mjnjiarktlisa^. diiun

>08
Voditj, Transilvanyiı’daki Prislop vc Olcenia'daki Lecomte dc Nouy tarafından 'bilimsel* obrak onanbn
Tismına) hepinin ortsk özelliği, ülkede uzun süre Curtea dc Aıgcs Piskoposluk Kihsesi'nde daha da
etkili obcık üç yapraklı yonca plan tipinde olmahndır. arttınlmıstır.” Plan gene üç >-apraklı yonca tiptir ama
Oldukça iyi durumda kaimi; denebilecek tek yapı, enlemesine yerleştirilmiş obn narthcksin boyutlan
Nikodenıos'un da katkısı bulunduğu söylenen, naosu asacak kadar gcnis tutulmuş ve nartheksc oniki
biçimiyle olduğu kadar cephelerindeki kabartmalı sütunla aynbn, bir merkez birimli 'ambubtorium'
süslemeler ile de Morava okulunun katıksız bir ömegi pbnı verilmeye çalısılmısur. Trompbrb geçilen ana
olan Kozia manastırının kilisesidir (1386). Burada da kubbe ve nanheksin merkez birimi üzerindeki kubbe
derin nartheksin üzerinde bir kule olabileceğine dikkat burada da birbirlerine çok yakın yerleştirilmiş ve
çekmek gerekir. neredeyse aynı yükseklikte tutulmuştur. Narthcksin
Vallahia'nın mimarlık tarihinde onbe$inci yüzyıl bat) köselerindeki daha küçük iki kubbenin karşıt
neredeyse boj bir sayfadır. Buna karşılık, onaltıncı yörüerde sarmal yivli bezemeleri ve diagonal mazgal
yüzyılın ilk çeyreğinde. Prens Büyük Radu (1495­ pencereleri vardır. Cephelerin düzenlemesi neredeyse
1508) ve Prens Neagoc Basarab (1512-21) dönemleri, Dealu'dakinin aynısıdır yani, cephelcr bükülmüş bir
garip bîr ulusal üslûp oluşmasına yol açan önemli yapım halat sent ile iki bölüme ayrılmıştır. Üst bölüm, her bir
etkenliklerine sahne olur. Her ikisi dc taj örgü duvarlı’ kemerin içinde birer yuvarbk levha bulunan bir kör
(Vallahin için oLıgan dışı bir özellik), her ikisi de ne kemer dizisi ile harcketlendirilnıis, alt bölüm ise
yazık ki çok fazla yenilenmiş iki önemli kilise dikdörtgen panolara aynimıstır.
günümüze gelebilmiştir: bunlar üealu Manastır Kilisesi Piskoposluk Killsesi'ndeki süslemelerin bolluğu
(1502) ve Neagoe Basarab'ın yaptırdığı Curtea de bir grupbndınnayı engeller. Hem keşme tasa işlenmiş
Argcs Piskoposluk Manattın'nın kihsesidir. 1517 kör kemer dizilerinin hem de alçak kabartma
urihli, sekiz kubbe ile örtülü koskoca bir yapı obn tekniğinde yapılmış süslemelerle bezenmiş panobnn
Tirgoviste’ki eski mctropolitlik kihsesi ise geçen Kafkas, yani Ermeni vc Gürcü, etkisi olduğunu öne
yüzyılın sonunda amamen yıkılmıju. sürmek adet olmuştur." Kafkas ve Valbhia eserleri
Hcnı Dcalu hem de Curtea Piskoposluk ansında bazen çok yakın benzerlik \'amuş gibi görünse,
Kilisesi'nin kökleri Morava okuluna dayanır. hatu Valbhia'da bir Ermeni kolonisinin varlığı kabul
Aralarındaki benzerliği görmek için Cozia ve Dealu edilse bile, bu bağlamda adt anıbn Gürcistan'daki
kiliselerinin pbnlannı karşılaştırmak ycterhdir. En Nikortsıııinda (1014) ya da Ani'deki Haıreti Isa (1036)
belirgin ârkhlık, Dcalu'daki narthekşin doju biriminin kiliseleri gibi bu kadar erken tarihli yapüann süsleme
üzerine iki yüksek kubbe yerleştirilmesidir. Ana progranJan nasıl oluyor da yüzyıllardır KafkasyalI
kubbeye çok yakmdırbr vc sanki dengesiz bir grup ustabnn akıllarında kalabiliyor sorusu halen
oluşturacak biçimde bir araya sıkıştırılmış gibi yanıcbnamamıstır. Bu sorunun altında yatan gerçek nc
görünürler. Bu etki belki de Morava okulu kiliselerinin olursa olsun, Piskoposluk Küisesi’ndcki süslemenin
(örneğin, Kruscvac ve Kaleniç) Cozia'da da varlığını çogiı, örneğin çau uçağının altındaki ve ana kubbenin
saptadığımız bir özelliğinden, çan kuleleri ve tabanındaki sarkıt bezekli silme, narthcksin bal peteği
kubbelerinin birbirlerine çok yakın ve neredeyse üst başhklan, vc ana kubbelerin sarmal yivleri (çogunlukb
üste konulmuş gibi algılanmasından kaynaklanıyor minarelere uygulanan) açıkça Osmanh'dır.
olabilir. Dcalu'da gördüğümüz bir digcr yenilik ise Argcş Piskoposluk Kilisesi ile VaUahia minurisi,
yüzey süslemeleridir. Cepheler kalın bir silnıc ile iki son biçimini değilse bile kendine özgü kişiliğini
bölgeye aynlmıs ve her bir bölge ayrı ayn kör kemer kazanmış olur. Burada onyedinci vc onsekizincı
dizileriyle süslenmiştir. Buna ek olarak, kubbe tabanbn yüzyıllar boyunca hemen hemen aynı üç yapraklı yonca
ve kasnaklan da alçak kabartma tekniğinde yapılını; pbn tipinde yapılmış obn onlarca kiliseyi ununum
sayısız geometrik motifle bczcnnıişcir. mümkün değildir, onun yerine daha Gızla özgünlük ve
Süslemelerle elde edilmeye çalışılan bu etki, 1872 daha az Bizans ile ilişki gösteren Moldavya kiliselerine
ve 1878 yıllarında yapıyı bir Viktoriya Dönemi bir göz aucagıın. Bu ülke, tarih sahnesine ilk çıktığı
biçimsizliğine çevirme basansı gösteren Fransız mimar sıralarda—ondördüncü yüzyılın onabrtna dogtu—

)o*
Ml{f. Voronı'f. MUjMt/rrÁ:i7/v«r. ı/ı<tj{} ¡;(inc\xIojiiHİ.ut
(tinsel yönden Galiç'c bıgınılıdır vc Polonyı ile Bizans ne de Batı ıııınıarisinde bulunduğu için,
Macırûtsn'dnn gelen Uact eckisinin altındadır. Zaten, araştırmacılar başka yerlere yönelmişlerdir. Her zaman
Moldovya'da günümüze gelebilen cn eski kilise olan vc işe yarayan Ermeniler bir kez daha göreve çagınlır;
bazı otoritelerin I. Bogdan’a mal ettikleri Radauti’deki Ispanya’daki Arapbr, hatu Asurlubr bile akb getirilir.
Aziz Nikolaos Kilisesi dc, Orthodoks kulbnınnıu Ancak bu toplum brb obsı bir etkileşim belirtisi bir
uyarbnııu; basit bir Romanesk bazilikadır. Tanı gelişmiş yana, bu etkinin hangi yollarla gelebileceğini gösterir
olank, yani kendine özgü uıısurlann herhangi bir veriye bile rastlananumışur. O halde, en
somutlaştırabilecek bir hazırlık devresi olmaksızın, doğal varsayın) Moldavya kubbesinin Moldavya'da
karşımıza çıkan bir Moldovya mimari okulundan yaratıldığıdır. Aynı özgünlük kubbe tab,-)!« için de
Sukeava Mctropolitligi kunılduktaıı sonra, vc ancak gcçerlidir. Cîerçck Dizans geleneğine bağlı yapılarda bu
Uüyük Stefân döneminden başbyarak söz edilebilir. öge kare planhdır ve içteki pandantifleri kapsar; buna
] 1ükiimdarlıf>ıııın (1466-81) başcsen Putna Manastır karşılık Moldovya'da, alttaki kare pbnlı, üstteki yıldız
Kilisesi'nin oııyedinci vc daha sonraki yüzyıllarda biçiminde (bazen her ikisi de yıldız biçiminde) üst üste
baştanbaşa yeniden yapılması gerçekten çok yazık yerleşririlmiş iki uban vardır, vc çoğu örnekte sadecc
olmuştur. süsleme amaçlıdırlar, yani içteki hiçbir mimari öge ile
Stefan tarafından yaptınbn ayaku kabbilmiş ilişkili değildirler. Du şekilde örtülmüş olmasına
yaklaşık otuz manastır vc kiliseden,’* incelemek üzere rağmen kubbe dışun bakıldığında, ahşapun yapıhnış
1488 tarihli Voronet Kilisesi’ni seçelim. Onaltıncı çok e^nıli, alınlıkb çatı ile örtülü yapının geri kabn
yüzyılda eklenen dış nartheksi bir yana bırakırsak kısınılan ile organik bir baga sahip değilmiş gibi
karşınuza dönem için tipik olan pbn çıkar kubbemsi görünür. Bugün gördüğümüz çatılar oldukça yenidir
vc özgün çatıbnn, Sukeava katedralindeki yeniden
tonoz örtülü dikdörtgen bir nanhcks ya da pronıos,
yapılan çan gibi, daha hareketli olduklan kabul edilir;
yüksek kubbeli, üç yapraklı yonca pbnlı bir naos, dışu
öyle bile olsa Gotik mimarinin sivri kulelerini uU it
orta vc iki yandaki apsisler atasında yer abn iki payanda.
etmişe benzeyen incc uzıın, kulenısi kubbeler, zorla
Temelde, bu hiç kuşkusuz daha önce gördü(^müz gibi,
araya sokulan unsurbr gibi algılanmış olmalıdırlar.
Sırplar’ın ondördüncü yüzyıl sonunda Valbhia'ya geçen
Kiliselerin bu melez karakterleri bir de, tümüyle Gotik
üç yapraklı yonca pbn tipidir. Aradaki önemli fark
usarımlı taçkapılar, kapıbr vc pcnccreler ile vtırgubr.
naosun tonoz sıstemindedir. Uizans ve Sırp sistemlerinde
kubbeyi taşıyan kemerler duvar payelerine otunır. Neamt (1497) Manastır Kilisesi ve yaklaşık 141
Moldovya'da duvar payeleri basık tutulmuş bu yüzden ayak uzunluğundaki Sukeava (1514-22) katedrali gibi
karşıdan karşıya geçen kemerler duvardan duvara Moldovya kiliselerinin en büyüklerinde, zemin planı
atıknıştır. Kubbenin alt açıklı^nı bu şekilde artüran hem apsisin önündeki birimin büyütülmesi ile doğuya,
Moldovyalı mimar, kubbe yükseldikçe bu açıklığı anu özellikle de batıya doğru uzatılmışnr açık bir dış
azaltnuya girişir, ü n c c durt pandantiQe yuvarbk bir nartheks eklenmiş, nanhcks iki kubbeli birime
taban oluşturur, üzerine silindir biçiminde bir kasnak ayrılmış, nartheks ile naos arasına (giderek
yerleştirir; sonn bu kasnağın içine, birincilere diyagonal gCİencksellcşccck obn) bir mezar odası yerleştirilmiştir.
atılmış böylcce doğrudan altuki kemerlerin uçlan Üstten, çok yağış alan ülke koştıUanna uygun olan dik
üzerinden yükselen, ikinci bir kemer sırnsı yapar. e^m li bir çaü ile örtiildüklcri için, dışun belirgin
Üstteki kenıerier bir kez daha p.mdaııtiÛer1c birleştirilir, olmayan kubbelerle örtülü çok sayıdaki bu bölümler
bu daraltünuş tabana kubbe ile önülü ikinci çok yüksek, yapının uzunbınasın.ı bir gelişme göstermesine neden
silindir biçiminde bir kasnak daha oturtulur, bu olmuştur.
düzenleme çok çckici olmasa bile çok usucadır ama bir Moldo\7 a mimarisine özgü unsurbnn tümü
Orthodoks kilisesi için gerekli o b n içteki resimli Düyük Stefan döneminde tamamen gehştirilmiş ve
süslemelere aynlan yüzeylerin parçalanması vc kannaşık gelecek yüzyıl boyunca ufak sapmalarla aynen
lıale getirilmesi gibi olumsuz bir yönü vardır. kulbmhıuya devam edilmiştir. Ama 1564 yüında
Moldovya kııbbesiııiıı oruya çıkışı pek çok başkentin Sukcava'daiı laşi'yc (|assy) taşınmasıyla
Urtışnuya konu olmuştur.*' Du tür bir uygııbnu nc birhkte, bu özgün unsurLıra, hiçbir zaman organik bir

.sıt
• •

• • S ' -

éM ■

m
^ M 7. Voiom't. ıııatumr kilisesi, diftın bjlKİjn

bütünlükte döııüseıncyı-cck k ım u k arışık . birbirine


benzemeyen alıntılar eklenir. Du düşük düzeydeki
eğilim 1639 yılınd.ı yapılın lasi'deki ünlü Üç
Bıjpıpazlar Kilisesi ile önıcklcndirilebilinir. Temci
biçimi— bir proıuos vc bir dı> narclıck^i olan üç
yaprakh yonca planlı tıp— gelenekseldir, ama bir
yerine, ikisi de c$iı yükseklikte ve ikisi de oldukça
bcccriksizcc yapılmış kare tabanlar üzerine iki kubbe
ocurtulnıııstur. Kesme ca$ ile yapıbn cephclcrin cüınü
degijik esiıılem clenıı sergilendiği kabartnıaiı
süslemelerle bezelidir burada Vallahıa'dan alınmış
bükülm üş b aht motifini. Rusya’dan gelmiş olması
gereken sütunccIcr üzerindeki kör kemer dizilerini,
Osmanlı zevki vazolar içindeki stilize çiçekleri, ve
geometrik motiflerle doldurulmuş yirmiyi askın yatay
süsleme şeridini— bütün bunları bir de Gotik kapı vc
pencerelerle üsl üste bir arada— buluruz. Uu
'zevksizliğin’, Lecomte dc N o u y yönetim inde
büsbütün baya(>ı hale getirildiğim, KonsCantinopolis'li
Icnachc Etisi adında bir mim ann eseri olduğunu ve
içteki süslemelerin dc Rus bir resim ustası urafindan
gerçekleştirildiğini öğrenmek keyif vcricidir.
Moldov^'a kiliselerinin özellikle üniü o ldukbn
bir unsura, yani cephelerinin duvar resimleriyle kaplı
olmasına da dcj^nmctniz gerekir. Bu özellik, birbirine
çok yakın bir grup kilisede görülür; Sukcava Katedrali
(1522 vc 1535 arası). H om or (1535), Moldovica
(1537), Arbore (1541), V oronct (yaklaşık 1547),
Sukeviıa (yaklaşık l6(>2-4) ve birkaç kilise daha,
Cephelerin duvar resimleriyle kapbnması belki de
Bizans sanatında bizim düşündüğümüzden çok daha
yaygın olmalıdır vc bu fikir Moldovya’ya Sırbisun
üzerinden grlnıisıir;*' ama bajka hiçbir O rthodoks
ülkede, Voronct'ın lutı ceplıcsindcki çok büyük vc
ince işlenmiş Son M ahkem e salınesi, Sukeava
Katcdrali'nin güney dııvanndaki Jcsse Agacı ya da
Sukevita'nm kuzey duvanndaki Kutsal Merdiven gibi,
duvar resimleriyle bir h ıh gibi kaplanmış böyle
ceplıelerc rastlanmaz. Burada B iu n s geleneğinin
do(;asında o b n bir eğilimin doruk noktaya ulaşmasına
tanık oluru?: mimari resim sanatının hizm etine
verilmisrir; kilisenin tiinui, lıeın içi hem dısı, adeta sıra
sıra ikonalan sergilemek için yapılmış bir çerçeveye
dönüşmüştür.
MM. M olJtuyj kubbesinin vipıııunı fiosccrca çıriiu (P. Henry.

diğeri Silistra'da ıkı şırıy yjpcıriugından söz edilir."


Öyleyse, 864 yılından sonraya tarihlenen yapılar
yaklaşık 600 yıllannda gerçekleştirilen barbar
istilılanndan sonra yaptırılan ilk yapılar değildir, ııııa
ondördüncü yüzyıla kadar Bulgar mimarisinin
gelişimin] incelerkcn bir ulusal geleneğin izini
sapunıak çok güçtür. Rusya örneğinde ise herhangi bir
ıllyapı olnudıgnıı kendıııiizc güvenerek söyleyebiliriz.
Sırbistan vc Romanya'nın her ikisinde dc Bizans
etkisinin arifesinde Batı mimarisi ile ilişki vardır—
Sırbistan'da Dalmaçya kıyılan yoluyla, diğerinde
Macaristan'dan— vc bu Batıh unsur hiçbir zaman
tümüyle bıstınlmanııştır.
Bizans mimari biçimleri kültürel ve dinsel bir
'paket'in parçalandır ve benimsenmeleri kral ve
yönetici sınıf tırafindan işlenmiştir, yani yukandan
zorlanmıştır. Rusya, 1500 yıhnda Rönesans ya da
Bü)'ük Kaıherina döneminde Neoklasık mimariye nc
kıdar ‘hazır’ ise, 989 yılındı Bizans ınimari.ûne de o
kadir hazırdı. Benzer biçimde. Sırbistan da Krıl
Milutin'in politikası öyle gerektirdiği İçin birdenbire
R,ascka okulu geleneklerinden Bizans modellerine
dönüş yapılıvemüsri. H an^ dunımda olursa olsun,
ödünç alınan çağdaş Bizans nıiııiarisıdir ve anlaşıldığı
OnCcki sayfjbr, Uızjııs ınimansinın dogu kadanyla 'itibar simgesi’ def^rindedir.
Avrupa'da dAgıImıının birkaç yüryıl süren karmaşık bir Başlangıçla, Bizans yapını yöntemleri dogal
olgu olduğunu vc ipUıjtı ülkeleri £>rkiı biçimlerde olarak Bizanslı ustalar tarahndan umulınış olmahdır.
elkiledigiıu göstvnııiştir. Uizaııs çekisine ilk giren ülke Bir süre sonra yerel ustalar Bizansh yol göscericiler«
olan Bulgaristan hiçbir zaman gerçek anbnıda kendine gerek kalmadın çalışabilecek kadar ustalık edinmiş,
özgü bir üslûp geliştinneıııiştir Bizans m inuri böylecc yerel ya da uluıal okullar onaya çıkmıştır. Ama
biçintlcri Rusya’ya onuncu vc onbirinci yüzyıllarda çok bunların sonraki gelişimlerinin tam bir soy-utlanmışhk
kuvvetli aşılanmış, Ruslar artık ikinci bir 041 içinde gerçekleştiğini elbette düşünemeyiz. O ruçag’da,
ıstcmcnıişlcrdir— bıraz<laıı geri döncccginı önemli bir hem dogu hem dc batı Avrupa'da, yeni fikirlerin
özellik. SırbisUn onikinci yüzyıl sonlarındı kısa süreli yayılmasını sağlayacak olan gezici duvar ustalığı
bir Bizans mimarisi etkisine açılmış dıha yakın ilişkiye kurumu oldukça yaygındır. Tıpkı Rutheııian ya da
ondördüncü yüzyılda gimıişcir; bu ikinci ilişkiyi temel Germen ustaların Vlıdimir'de çalıştıkları gibi
alarak da kendi ’okulunu’ yaratnuşcır. Son olarak, Dalmaçyalı ustalar da Sırbistan'da çahşnuşbrdır. Bu
Rom ınyı Bizans ile doğrudan ilişki kurmanuş anu ustaların etkinlikleri genellikle teknik ve süslemedeki
onun Orthodoks ıninıan geleneğini genelde Sırbisun yeniliklerde fark edilir; yapıbnn temel cısanmını çok
aracılıgryla almıştır. ender etkilemiştir. Bizans formülleri, hem yerel lıenı
Bizans katkısının bu ülkelerdeki farklı dışarıdan gelen itici güçler aracılıgıylı yeniden
gelişimlerini açıklayabilnıck için, her şeyden önce yorumlanmış. Rusya'da, Sırbistan'da, daha az oranda
buralardaki vır olabilecej^ «lüşünülen mimari ılcyapı Romanya'da, göze çarpan vc Bizans yaratıo gücünü
göz önüne almmahdır. lUılgarisun'tn durumu çok çok aşan bir dizi eser yaralılnııştır. Birbirlerinden ayn
belirgin değildir çünkü ülke Hıristiyan olmadan önce bu gelişimler bazen bir noktada birleşme eğilimi
Onıurtag Kaan'ın (814-31) kendisi için, biri l’liska göstermişlerdir; üst üste yerleştirilen tonozlu

41«
.t09. Suece3v.t. A ziz G¡-orffos. nlı-ıı. dis lu n h c k f iizcnndcki kîibbv
ınckanUrlı elde edilen aynı yükseklik oluşturma
çabaUn hem Çemigov'da Pyatnica Kilisesi'nde hem de
bir yüzyıl sotıra Ciraçanica'da gözlemlenir.
Bu arada. Ortaçag'da Bizans minunsınin Bizans
resim sanatı kadar itibarda olmadığım hatırda
tutmalıyız. Bu bağlamda Rusya örneği eğiticidir.
Onbirinci yiizyıldan sonca Rusya'nın Bizans mimari
gclijiınine ayak uydurmak konusunda hiç de istekli
olmadıgmı gördük, hem dc iki ülke ansmdaki sıkı
bağlar korunurken. Rus metropolitleri genellikle
Yuııanlı'yken, Konstantinopolis'e giden Rus hacılann
ya da oracbki Rus tüccar kolonilerinin varligma karjın
durum böylcydi. Andcey Bo]^lyub$kiy Kiev'den üstün
olmaya ve Hazreti Meryem'in “Koruyucu Peçesini”
Vladimir için isceycrek Konsuntinopolis'in önüne
geçmeye çabjırken dc ne eski ne de çağdaşı Bizam
eserlerini taklit etmeye hcveslenmijti. Aksine yönünü
Germen usulara çevirmişti. ’Neden' diye sorabiliriz,
"bir yüzyıl öncc Vcnedikliler’in Kucsal Havariler
Kilisesi'nin kopyasını yaptırttıkları gibi o da
Vladimir'de Meryem Btakhcmai Bazilıkası'nın (mucizc
yaratan örtu burada saklanırdı} aynısııu yaptırtmadı?*
Bizans mimarisinin aruk Hıristiyanlık dünyasmm en
etkileyici mimarisi sa^ıhıuması yüzünden olabilir mi?*
Son bir gözlem. Bizans kilisesi, bir resim sanatı
dinbilinü gelijtimü; olduğu halde hiçbir zaman bir
310. NcjmC, mınjstır. Gögc Vtiktelif Kilisca, isonıccnk minurhk dinbitimi gcli$timıcnü$tic. Kihse yapısımn
kesit ve zemin plim (N. loncscu, 1963-65) beUi bızı öğelerine özellikle dc litu^ik ejyaya belirli
simgesel bir önem verilmiştir: Apsis, bema, ayin
yerinin korkuluk levhalan, alcar nuıası ve kiborium.
Ö te yandan hiçbir zaman belirli bir nünuri biçim
öngörülmemiştir. Konscancinopolis'in düjüjünün
üzerinden iki yüzyıl geçtikten sonra Moskova'nın
bu>-urucu patriği Nikon, belli bir yapı cipinin değil bir
diğerinin Octhodoki ıbadctiniıı emrettiği kilise tipi
olduğuna karar venne yetkisine sahip oluvermiştir.
'Düzenleyici ve yönlendirici yasalarla uyum içinde’
deyip ’dinsel ve yasal kurallann öngördüğü gibi,
kiliseler bir. üç ya da bcs kubbeli olabilir ama asb bit
çadır biçiminde yapılamazlar* buyurmuştur.

316
311. SucceJV 3 . A a z Gtorgios. diftin kuzeyden 3J2. Succcviij, n>3njsttr, gcnel gßrüaüni ►

317
N O TL A R

B İR İN C İ BÖLÜM Scudien zur Architektur Konstmtinopds (Baden­


1 1855 yılında W. Saizcnbcrg canfindan yaymbıun, Baden. 1956), 19 vd. A. Choisy, L'Art de bitir
AJt-dınsdicbc Biudcnkıuijc von Consuiılinopcl chez les Byzandns (Paris, 1883). Bu öncü eser
adlı büyük folıo'ya da dc{^ıın)cmiz gcrckir. elbette dikkate d e^ rd ir, ancak verdiği bilgilerin
büyük bölümü artık aşılmıştır.
2 Bu konu A. Grabar'ııı M jnyıium (Paris 1943-46)
adlı eserinde aynııtılı larcıjıhnıjtır. 4 Bakınız A. B oithius ve J. B. W ard-Perkins,
t'fniWJ/i jnd R oııun Archicecıurc, Pelican History
3 B. Ward-Perkins, 'Memoria, Martyr's Tomb and
of Art (Hannondsworth. 1970), 246 vd.
Chutch:JThS, 17 (1966), 24 vd.
5 Bu açık gerçeğin anlatıldığı yayın, K.A.C.
4 Travlos, 'Anaskaphni en ic Bibliodieké tou
Crcswell. Ejdy Muslim Architecture, I, bölüm.2.
Adrianou," P nktiki tés . . . Archúologfkés
2. baskı (Oxford 1969), 470 vd.
HcciirciiS (1950), 41 vd.; bkz. A. Frantz, 'From
Paganism to Chmtianiiy in Athens,'* OOP. 19 6 G. Anrich. H lpos Nikoljos, 1 (Leıpzig-Bcrlin.
(1965), 196. 1913). 304 vd.

5 Siyaset caribi için, G. Ostrogorsky'nin Geschichtc 7 H. Vincent ve F.-M. Abel.JonJiit/cv/) nouvelle, fas.
des by-zaiitini.'ichen SnJtes, 3. baskı (Münih 1963), I-n (Paris 1914) 220.244.
cn iyi rehberdir. Bu eser İngilizce ve Fransızca’ya 8 G .H. Forsyth, T h e Monastery o f Sı. Catlterinc at
çevrilmiştir. Tarihi, kurumlan vc kültürü dc içine M ount Sinai.’ OOP. 22 (1968), 8-9 ve sekil 21.
alan daha kapsanüı bir aıüaıını için bakınız L. 9 Bakııuz J. B. Ward-Perkiııs. Tripolitanla and the
Brchicr, Le Monde by'íjnúit. 3 cılc (Paris, 1947­ Marble Trade,’ 41 (1951), 89 vd.
50).
10 Amik dönemde kullanılan bu ve daha birçok
[Çevirenin notu: G. Ostrogorsky’nin Geschichcc mermer türü R. Gnoli. M irmorj Roııurıa (Roma,
dcs byunaniscbcn Suites adh eserinin Türkçe 1971) adlı yayında hem tartışılmış hem de
çevirisi Prof. Dr. Fikret Ijıltan tarafından resinılendirUnustir.
yapıbtuftır. tíiUniz Bizsns De\'Iet} Tarihi, ilk baskı
11 Bakınız J. B. Ward-Pcrkiııs, 'R om an Garland
1985, başvurulan 5 baskı Türk Tarih Kurumu
Sarcophagi from the Quarries of Proconnesus.’
Basımevi, Ankara, 1995.|
Smidisonian Report for 1957 (Washington D.C..
1958). 455 vd.; ayni yazar, ‘The Imported
İK İN Cİ BÖLÜM Sarcophagi of Roman Tyre,' Bulletin du Musée dc
1 Bu ayının G. Millet tarafından gcli»(irilnıi?(ir, BcyTOtJtyi.22(1969). 113 vd., 132 vd.
L'Écolc grccquc dins I'jrchitecture byzindne 12 B abniz A.H.M .Joncs. The Ljter Roman Empire,
(Paris, 1916). 214 vd. II (Oxford 1964), 1013; G. Downey. 'Byzantine
2 Bkz. J. W. Crowfoot, t^rly Churches in Palestine Architects: T heir Training and M ethods,'
(Londra. 1941), 104 vd. j£f>'M;joon. 18 (1946-48), 99 vd.

3 Eldeki bu konu ile ilgili cn iyi tartışma J. B. Ward- 13 Procopios, D c jctitiroïj, ll.iü.2.7 (Data); ll.viii.25
Perkins, 'N otes on the Structure and Building (Zenobia).
Methods o f Early Byzantine Architecture,* The 14 Sadccc ikt ad verebilinm: Byras sarayını yaklafik
Grcic PiJacc o f die ¡Jyzintinc Emperors, Second 830'da insa edeii Patrikes (Theophsnes continuJWs
Report, yayiiibyaii D. T.ilbot Ricc (Edinburj;, (Bonn, 18381, 98) ama bu kisi soyluluk unvanı
1958), 58 vd. Aynca bakmiz F. W. Dcichm.mn. taşıdığına göre meslekten bir usu olmaktan çok bir

İ20
denetici olmalıdır; ve onikinci yüzyıl bajında Ü Ç Ü N C Ü BÖLÜM
Konstantinopolis'teki Pantokrator ha nunastınııı 1 Bakınız Gerasa. C ity a f the Dccapolis, pyınlayan
yapan Nikephoros; C. Moravcsik, Szcnt László C .H . K rachng(N ew Havcn, C onn., 1938),
leiny» ¿s a JSizânci Pantokraıor-Motıostor
2 a.g.y., 476 vd.
(Dudapestc-lstanbul 1923), 44.
3 a.g.y.. 162 vd, 470 vd.
15 Jones, ¿Jfcr K o n u n Empire, I[, 1014.
4 1912 yılında başlatılan kazılar halen
16 a.g.y., 858 vd.
sürdüriilmckcedir. Şimdiye kadar çok sayıda
17 Le Livre du prêter, yayıncı J. Nicole (Cenevre. arjşcırma ön raponı y.ıyınlannujcır an u güncel bir
1893), bölüm X X II; Ingílizcc çevirisi C. senceî yoktur. Dj, M ano-Zisi vc diğerleri
Mango'da, The Art o f die liyzandnc Empire 3¡2- caraûndan yayınlanan makalelere bakınız: Santiar,
t453: Sources in d Documents in the History o f 7/8 (1958), 311 vd.; 9/10 (1959), 295 vd.; 12
Art, y-ayinlayan H. W . Janson (Englewood CJiffs, (1961), 11 vd.; 15/16 (1966), 47 vd.; 17 (1967),
N .J .. 1972), 206 vd. 163 vd.; 19(1969). 111 vd..
18 Eusebios, Virj Conscjniini, 111.29 vd.; Ingilizce 5 U,ıkınız H. Spanner vc S. Guyer, R-iısata (Derlin,
çevirisi Mango'da, Sotirccs and Pocuments, 11 vd, 1926) v c j. KoUwiiz’iii raporian A /l, 1954, 119vd.;
19 Episiuij X X V , yayuibyan F. Pasquah Crepini 1957, 64 vd.; 1963, 328 vd,; aynı y u i t AArchSyr,
Nysseni opera, VIII/2 (Leiden, 1959), 79 vd; 8/9 (1958-59), 21 vd.; 14 (1964), 75 vd.; W.
İngilizce çevirisi M ango’da, Sources iiid K.ırnapp/^A, 196«, 307 vd.; 1970, 98 vd.
Oocvments, 27 vd. 6 C. Prcıısicr, Nordnıciopot^ınischc Batıdcııkmaler
20 Mark che Deacon, Vita Porf^yrii, yayınlayan H. (Leipzig, 1911), 44 vc devamında kısaca
Grégoire ve M.-A. Kugencr (Paris 1930), bölüm canııılnujur.
75 vd.; Ingilizcc çevirisi Mango'da, Sources jnd 7 J. LaufTray'ın AArcbSyr, 1 (1951), 41 vc
Doctimcnti. 30 vd. dcvaııundaki özec ianılımına babm z.
21 Bakınız W. Djob.idzc IsiM ntdc. 15 (1965), 228 8 Konstaııtıııupolis hakkıııdjki en aynncılı yayın 1^
vd. Janin, Constandnople b)'ZJndnc. 2. baskı (Paris
22 Bakınız C. M ango, 'Isaurian Guilders,' 1964} adlı yayındır .nıcak arkeolojik kalınnlara
Polychronion: Fcstschrift F. Dölgcr gereken önemi vermez. Daha önccki yayınlar için
(Heidelberg. 1966), 358 vd. bakınız özellikc A. van M ıllingen, üyzjııtiııe
23 Halka açık yapılardaki im paratorluk yasalarının Constantinople (London 1899). Kenciiı erken
larcıjıldıgı yayın Y. Janvier, t a Léffsljüon du ü a ı- carihi için bab n ız H .-G . Beck, yayınlayan.Srııt/mı
Empirc rani3İn sur Jcs édifices publics (Ai.\-cn- zar Frühgescbicbtc Koııstjııdnopds, 'Miscellanea
Provence, 1969). byzancina Monaccnsia,' 14 (1973).

24 Bakınız A .II.M . Joncs, ’C hurch Financc in the 9 Cot/c.v Thcodo.iijiııi!.. XV, 1,47.
Fifılı and Si.\ıh Ceıııuries,’yryı5, 11 (i960), 84 vd. 10 Bakınız J. Ebcrsolt, Le Grand Pjljis de
25 AgncUııs, Libcr Ponriiıcalis ccdcsiûc Rıvcanads, Consnndnople (Paris, 1910); R.. Guilland, ¿rıırfet
yayınlayan O . H older-Egger, ‘M on u m cn tj de topognplue dc Consundnople b)’zaımnc, 2 cilt,
G erm aniae Hiscorica, Scripıorcs renim (Berlin, 1969),
L on^obardicaruin et Italicaruın’ (1878), Dc 11 Bakınız P. Vurzone, *I due gruppi in porTulo di $.
Ecclesio. bölüm 59. Marco in Venezia....,* P:ıll.ıdio, 8 (1958). 8 vd.; R.

.Wl
N aunuıın, 'D er antıko Hau beim Myrelaion.' (University Park, Pa,, 1971), 19 vd. Bana kalırsa
IsiMitc. 16 (1966), 209, benimsenen yapını tarihi (463) on yd kadar geri
12 Uakinir. Van Millingen. Hyztnane Consunanoplc: çekılmehdır.
B. Mcycr-Plath vc A.M. Schcidcr, DieLindmjuer 7 Bakınız C. Diehl, Le T ounieau, vc Saladm,
von Koiistintiiiopcl (Berlin, 194.3). Monuments chtvdcıts de Salonique (Paris, 1918),
13 N otitij urhis ConsuiitiiiopoUuine. Notida 35 vd.; S.PcIckanidis. Palaiochrisdanika nlıteıneia
dignirjtain içinde, yayiitLiyaii O . Sccck (Derlin, Thessjlonikes (Sclcnik, 1949). 12 vd.; A,
1876). 229 vd., Xyngopoulos. 'P eri ten, Acheiropoicton
Thessalonıkes,'AfaJtnionjJtj. 2 (1953), 472 vd,
14 Bakınız F.W. Dcichniann. ’Frühchristliche
Kirchen in antiken Hoiligtümcm,'_/<//, 54 (1939). 8 Ege havzası için A,K. Orlandos, Hê .\ylostegos
103 vd.; A.Fnnlz, 'From l'aganisni to Clirisiiaiiicy palaiochrisdaiiikê basilikc, 2 cilt (Atina, 1950-57)
m the T em pi« of Athens." D OP, 19 (1965), 187 adh yararlı senteze bakınız.
vd. 9 Babm z To ergon ces Archaiologikès Hccaireias
(1961) içinde D. Pallas, 141 vd.

D Ö R D Ü N C Ü BÖLÜM 10 G.E. Jeffery tarafindan, "The Basilica o f Constantia,


Cyprus,' The Andquanes Journal. 8 (1928), sayfa
1 Codex Theodonanus, XIII.4.1.
345’de yayınlanan planın önemli ölçüde
2 Histona nova, 11.32, Theiiiistius’un Orano, 3, 47 düzeltilmesi gereklidir. Bkz. Journal o f Hellenic
c-d’deki ifidesi ilc on.iyLiiiir, Studies, 15 (1955) Ek (Archaeological Reports), 33
3 Evagrius. Historia eccU-aaidca. VIII.1.5. içmdc A. H, S. Mcgaw.
4 a.g.y.,, X,4,37 vd. 11 Bu baslıkların kısmî bir katalogu için bakınız E,
5 Hıristiyan bazilikaiimn kaynağı hakkmdaki Kitzingcr, "The Horse and Lion Tapestry at
yayınların sayısı çok kabarıktır ve çoğunluğu da Dumbarton Oaks,' DOP. 3 (1946), 65 vd.
verimsizdir. Son yayınlar arasından bakınız P.* 12 Bakınız J. Lassus, 'Les Edificies du culte autour dc
Leuıcrie. 'A propos des origines dc l'édifice culturel la basilique,' Acd del VI Congresso Intemazionale
chriüen,’ Acadcmic Royale dc Belffquc, Bulledn diArcheologia Cnsdinj, Ravenna. 1962 (Vatican.
delà Chsie des Lettres. 194«, 306 vd.;J, B, Ward- 1965), 581 vd.
Perkins, 'Constantine and ihc Origins o f the 13 özellikle A. Grabar. Martynuin'i bakınız.
Christian Basilica,' Papers o f the Dndsh School at
14 Bakınız 1-1. Dclchaye, ¿es Ongines du culte des
R ow e. 22 (1954), 69 vd.; R, Krautheimer,
nurtyn (Brüksel. 1933). 5(1 vd.
'Constantine’s Church Foundations,* Akten des
Vil. Intemadonalcn Kongresses (br Chrisdicbe 15 Kazı raporu: W, Harvey ve J. H. Harvey. 'Recent
Arcltâoİ0ffc ,T n e ı 1965. 237 vd.; aynı yazar. T h e Discoveries at the C hurch o f the Nativity.
Consuntmian Basilica,' UOP 21 (1967). ] 17 vd. Bethlehem,' Archaeologfa. 87 (1938), 7 vd.

6 Bakınız A. van Millingen, Byandiie Churclics in 16 Bakınız özellikle Vincent vc Abel, Jérusalem
Consuiidnople: Their History and Architecture nouvelle, fas. l-II. 154 vd.; E.K.M. Wistrand,
(Londra, 1912), 35 vd.; J. Ebersolt and A. Thiers, Konstandns Kirclieam Heiligen Grab in Jerusalem
Les Églises de Constjndnople (Paris, 1913), 3 vd.; [Goteb'urg, 1952).
T. F. Mathews, The harly Churches o f 17 Bakınız, uniej^n, R,. Krautheimer, C/imoan
Constancinople: Architecture and Liturgy and Byzandnc Architecture. Pelican History of Art
{Harmondswortli, 1965), 39 vd. vc jckil 16. Kleinbauer. T h e Origin and Function o f the
KoiiMiiiiinos’un apsisinin tcmi-llcri yakın bir Aisled Tetraconch Churches in Syria and
zamanda ortaya çıkartılmıştır. Dakmız C. N onhcrn Mcsopouniia.' DOP 27 (1973), 91 vd.
Coüasnon. The Church o f the Holy Scptılchre in 26 Bakınız A .Î. 1957. lOOdeJ, Kollwitz,
JvnisiJcni (Londra, 1974). 41 vd. vc tablo VIII. XI.
27 Bakınız A Grabar, L'Hnipervur dins I'lrx byzindn
18 Uakjııız Vincent ve AM.JcnısJcnı nomtUe, 6 s. I­ (Paris, 1936)
II. 337 vd.; H. Vıncvııt. "L'Uléona. sancıııaııv priıııitif
28 Bakınız 1. Lavin, T h e House o f the Lord*. Art
de rAscen.çion,'' ROibl, 64 (1957), 48 vd. Yanm
Bulledn. 44 (1962). 1 vd.; R. Naumann ve H.
yüzyıl sonta (yaklaşık 375), Pointcnia adulda bir
Belting, The Euphenuj-KJrche ini Hippodrom zu
Romalı hanım Göğe Yüksc)i$’in gcrçekle$ü(ÿ sanılan
Isanbıd (üeıhn, 1966), 13 vd.
yeri isarodcmck için vc Hazrcû İsa'nın nıucizcvi ayak
izlerini dc içine aUcak »ckildc Zc\'tin Dajtı'nın 29 J, Sauvagct, *Les Ghassanidcs et Sergıopolis,'
tepesine sekizgen planlı bir kilise yaptırtnııjtır. üyzjndon. 14 (1939), 115 vd.
Bunun için baknuzj. T. MiUk, RJİibl. 67 (1960).
557 vd.; A. Ovadiah, Corpm o f the B) 7Jnane B EŞİN C t BÖLÜM
Churchcsın the Ho!yL»nd (Bonn, 1970). no. 74.
1 £>e jrtÂfioiî. VT.vii.17.
19 G.A. ve M.G. Soteriou, Hc bisiUké tou Hagıou
2 A. 0 \ ’adiah, CorpiJf, liste 1.
Démèlrioti Thcssalonikês, 2 cilt (Atina. 1952); P.
Lemerlc, ’Samt-Demétrius dc Thessalonique.....* 3 Yüzey arajtınna raporlanna bakınız, R.M .
ÜCW.77(1953>, 660vd. Harrison ve N. Fıntlı. DOP. 19 (1965), 230 vd.;
20 (1966). 222 vd.; 21 (1967), 272 vd.; 22 (1968),
20 Azizin y.ifamı için bakınız H. Delehaye, Les Saınti
195vd.
stylitcs (Brüksel. 1923), ii-xxxiv. Anıt için bakınız
D, Krencker, Die WîIIlahrtkirdic Jes Simeon 4 Kilisenin özgün ijlevı için bakınız C. Mango, T h e
Siyüies (Berlin, 1939); J. Lassus. Sinclujires C hurch o f Sts. Sergios and Bacchus at
chrériens de Syrie (Paris, 1947), 129 vd.; G. Consuntinoplc.....'Jjhrbuch der österreichischen
Tchâlcnko, Vilhgcs mdquet de h Syrie du nord, I Byzjndnisejk, 21 (1972), 189 vd. Mimari
(Pam. 1953). 223 vd. özellikleri için bakınız P. Sanpaolesi, ‘La Chicsa dci
SS. Sergio e Bacco e Constantinopoli,* Rivısta
21 Evagrius. Hist. Ecdcs., 1.14'dc kanitbndigi jpbi.
dell'lsdtuto mzionJİe di Archcohgii e Storii
22 Konstaniinos'dan yana olan göriis, R. dcirAnc. 10 (1961), 116 vd.; Mathews, TheEiHy
Kiauthciiiicr. *Zu Konstantins Aposteikirrhe in Churches o f ConttMUinofJe, 42 vd,; daha eski
KonsuntiiiopcI* Mulliis: Festschnft T. Khuser anblınüar için dc Van Millingen, Churches, 62
(Miinsfcr. 1964), 224 vd.; karji gÖrüs. G. Downc)'. vd.; Ebenolt vc Thicrs. ¿¿{İîîiîî. 21 vd.
T h e Builder o f the Original Church o f the
5 Bakınız A.M, Schneider, Die Gnbunfcint Wcsdtof
Apoides.' POP. 6 (1951). 53 vd.
derSophicnkirche. IstForsch, 12 (Berlin, 1941).
23 Bakınız üstte, bölüm 2. not 19.
6 Matematiğe katkılın için bakınız G.L. Huxley,
24 Bakınız Andodi~on~dic-Orontes, Il (Princeton. Anihemius ofTrjilet (Cambridge, Mass., 1959).
1938). 5 vd.; La^su'.. Sanctuaires chrcdcnt, 123 vd.
7 Kilisenin mükemmel tanıtımı için bakınız W.S.
25 Bakınız J. W. Crowfoot. Chunhcs at Uosr.t mkI George, The Church o f Siiın Eirene 3 i
Sittiarii-Sehistc (Londra. 1937). 1 vd.; W.E. ConiUnnnoplc(OK\an\. 1912). Yapının büyük bir

J îî
bölümü geçen yüzyılın bıjındıki durunıundııı çok 21 F. W. Deichmann. 'Giuliano A rgeııuno,' F dR ıv,
daha lyt görülebildiği bjidc bu yayın lıcnüz 56(1951), 5 vd,
a^ıianuııujtır. 22 Ebcrsolt, Lc Grand I'jImí de Constjnanopic. 78
8 De aedifıciis, l.i.68 vJ. Ayasofya'nın teknik vd.
sorunlan hakkındaki carcıjmaiar için bakınız R. J. 23 G. Bovini, 'L'impiego dei tubi fittili nelle volte
Mainstonc, 'Justinian's Church of St. Sophia.' dcgil edıfici di culto ravcnnati,' FelRiv. 81 (1960)
Architectural History. 12 (1969). 39 vd. 90.
9 Bakınız K. J. Conaiu, 'T he First Dome o f St. 24 A. Guillou. Rcgionilisıne et indepeııdjnce dans
Sophia, and Its Rebuilding,' Bulletin o f the Pempire byzındn ja Vl¡e sièclc (Roma. 1969). 77
Byzintine Institute, I (1946), 71 vd. vd.
10 Bakınız W. Emerson vc R. J. Van Nice, 'Hagia 25 Architecture ín d Other Arts, 1899-1900
Sophia, Istanbul..... ' Amcrictn Journil o f yıllarında Suriye'de gcrçcklcjcirilcn Amerikan
Arcliicology, 47 (1943), 423 vd. Arkeolojik Arajtımıalarıııın yayım, II (New York,
11 J.C . Hobhouse, A Journey throuffi AJbinii. . . co 1903), 180.
Constintinople, 2. baskı, II (Londra 1813). 971. 26 Tchilenko, Villages maques de h Syrie du nord,
12 Const»ntinopte,ycm baskı (Paris, 1857). 272. i. 344; ayni yazar. T ravaux cn cours dans la Syrie
13 E. Unger'in yarısı E. Mamboury ve T. Wiegand, du nord,'5yna, 50 (1973), 134 vd.
Die Kiiserpilistc voii KoiistJ/itinopel (Berlin­ 27 Lassus, Sznctuaires chrétiens, 235 vd.
Leipzig, 1934). içinde, 54 ve devamında yer ahr. 28 Syrii, 1904-5 ve 1909 yıllannda Pnnceton
14 P. Forchheimcr vc J. Strzygowski. Die Universitesi'nin Suriye'deki Arkeolojik
byzjntinischeu Wjsserbehj'lter von Arastırmalanna ait yayın. H.C. Butler tarafindan
Konstintinopel (Viyana, 1893), 57. K. Wulzingcr. (Leiden, 1920) kısım II, bölüm B, 26 vd.
Byzındnischc Bjudcnkııüler zu Konscjndnopcl 29 Bkz. CreswcU. EMİy Muslim Architccmrc. 614 vd.
(Hannover. 1925), 94 vd., Binbir Direk'in bir
30 G. H. Forsyth. T h e Monastery o f St. Catherine
sarnıç olnudıgını kanıtlamaya çah$mı;tır.
on M ount Sinai.. . . ’ DOP, 22 (1968) 1 vd.
15 M ın u d d'art byzıntin. 2. baskı (Paris 1925), I.
31 Bakınız Forsch ungen in Ephesus, IV/3. Die
151.
Jf^anncskirche (Viyana 1951).
16 Bakınız K. O . Dalınan. Der Vilcns-AquHdukt in
32 Philippi için bakınız P. Lemerle, Philippes et la
Konstınlinopel, IstForsdı, 3 (Bamberg, 1933). 23
Macédoine orientale (Paris, 1945). 415 vd.;
vd.
Katapoliam için bakınız H.H. Jewell ve F. W.
17 Descnpdon deFAsie Mineure, I (Paris, 1839), 55 Hasluck, The Church o f Our Lady o f the
vd vc tablo 4. Hundred Gates (Londra, 1920); A.K, Orlandos,
18 Bakınız R. Fariolı. R ıvennı pıleoctistianı 'La Forme primitive de la cathédrale
scompınj (Ravenna 1961). paléochrétienne de Paros.' Ata de¡ VI Congresso
19 G. Bovini, 'La nuova abside di S. Apollinare Intern, di Archeol. CLint., Ravenna, 1962. 159
Nuovo,' FelRjv. 57 (1951). 5 vd. vd.

20 Libcr Pondûcjis eccl. R ıv.. Dc Ecclesio, bölüm 33 A .K . Orlandos, 'Neótctai hercunai cn Hagió Tito
59. tés Gortynés,' Bp. Het. Byz. Sp.. 3 (1926). 301 vd.

3M
A LT IN C I BÖLÜM 11 J. Morganstem, DOP, 22 (1968), 217 vd; 23/24
1 H. A. Thompson, 'Athenian Twilight; A.D. 267- (1969-70). 383 vd.
600,"JRS. 49 (1959), 70, 12 H. Buchwild. The Church o f the Archangels in
2 R. L. Scnnton, M cdùcvJ Architecture, Könnt, Sige nearMudania (Viyana-Köln-Graz, 1969),
XVI (Princeton. 1957), 27. vd, 13 F W. Hisluck tanfindan OSA. 13 (1906-7), 285
3 Bıkınız bölüm 7. no. 43. vc devamında kısaca tanıtılmıştır. Pelekete ve
Megas Agros kiliseleri bu kitabın yazan ve L
4 Bıkınız bölüm 7, no. 45.
Sevcenko urafindan DOP, 27 (1973), 235 vc
5 Bakınız Dıehl, Le Tourncau, vc Saladin, devamında urtıjılmıjıır.
Monuments chrétiens de Silonique. 117 vd.; M.
14 J. Strzygowski. Die liaukunst der Annenier und
Kalligas, Die H affi Sophia von Thcssalonike
Europa. 2 cilt (Viyana, 1918). Emıeni mimarisine
(W ünburg, 1935), erken sekizinci yüzyıb
ait çok sayıdaki yaytıı ansından değinebileceğim:
tarihlemest ](crck(iginı Uıtı^ır,
N. M, Tokarskij. Architcktun Armenii, ikinci
6 Krautheimer, Ëjriy Christian and Byziniine baskı (Erivan, 1961); E. L. Jacobson, O ffrit istorii
Architecture, 180, zodcestva Amtenii (Moskova-Leningnd, 1950);
7 Bakınız T. Schmıt, Die Koinıesis-Kirche von G.N. Cubinasvih, Razyskanija po armjanskoj
yViA'aia (Berlin-Leipzig, 1927), 1912 yihndi yipilan architekture (Tiflis 1967), birçok ınalıur eserin
bir arastimiayi dayanır; H. Grégoire, "Encore le benimsenmiş o b n t.ırihleme sırasını tartışmaya
monastère d'Hyacinthe à Nicée.’ Byzannon 5 açar. Palızıo Venczii’da yeralan bir sergi (Roma.
(1930), 287 vd.; C. Mange, T h e Date o f the 1968) ile bağlantılı obrak yayınbnan Architertuıa
Narthex Mosaics o f (he Church at N icaei,' DOP, medievale armenı resimli iyi bir rehber oluşturur.
13 (1959), 245 vd.; U, Peschlow, 'N eue 15 Bkz. P. Charanis, The Armenians in the Byzantine
Deobaclitungen zur Architektur und Ausstattung Empire (Lizbon, 1963),
der Koimesiskirche iu İznik,' IstMitt, 22 (1972), 16 Bıkınız A. Khatclutrun, L'Architecture ımıcnienne
145 vd. du rVe au Vie siècle (Paris. 1971), 94 vd.
8 Bakınız H . R o tt, Kletnasiatiscbc Denkmäler 17 T u t 'Abdin için bakınız G.L. Beil. Churches and
(Leipzig, 1908), 327 vd.; F. Darsy, 'II jcpokro di S. Monasteries o f the Tur 'Abdin and Neighbouring
N icob a Mira,’ Mélanges E. Tissersnt, II, Studi e Districts (Heidelberg. 1933); Binbirkilise için, W.
Tesu. 232 (Vatikan Kenti. 1964), 29 vd.; Y, M, Ramsiy ve G. L. Bell. The Thousand and One
Demiriz, 'Demre'deki Aziz N ikobos Kilisesi,' Churches (Londra, 1908); S. Eyice, Karadağ
Türk trkecJoji detffsi, 15/1 (1968), 13vd. (Binbirkilise) ve Kar.iman çevresinde arkeolojik
incr/eme/er (Isunbul, 1971).
9 G. de Jerphanion. Mélanges d'archéoloffe
anitoliennc. M ebnges de l’Universite Saint- 18 Bakınız G. N, Cubinasvili, Pamjatniki tipa Dzvari
Jojeph, 13 (Beynit, 1928), 113 vd. (Tiflis, 1948); A. H. Eremjan, Hram Rispime
(Erivan, 1955).
10 T h e Byzantine Church it Vize (Bizye)," ZVI, 11
(Belgrad. 1968). 9 vd. S. Eyice. ’Les Monuments 19 Bakınız M. ve N. Thierry. "La Cathédrale de Mrén
byzantins de b T hnce turque,' Corst di cultura et sa décoration.' CaliArch, 21 (1971). 43 vd.
sulfarte ravennace e bitantina. 1971, 293 vd., bu 20 Bell, Churches and Monasteries o f the Ttır 'Abdın,
kiliseyi onüç ya da ondördüncü yüiyib tarihler. 82 vd.

iti
Y E D İN C İ B Ö L Ü M 12 L. Pecil, 'Vie el office de S. Euchyıne le je u n c ,'
1 İlgili ıııcnnk-r Mango. Soıııvcs jııd /<(;c/ıj-. K (1903). 192 vd,
K>0 vd. vc IV2 VL' dcv.ıııııııd.ı (cvrilıni)lir. 13 tîriandos, A rcheıon, 7 ( 19 5 1), 146 vd.
2 UjkıiHZ S. Eyicc, ’Bryıs S.ır.ıyı,’ Dcllcccn. cilc 23, 14 M . C. Soceriou, “H o naos ces Skripous ccs
sayı (195'J), 79 vd. Boiotıas,* Arch. Epb. (1931), 119 vd. Kihse bir
3 Bnkıııız J. Lauus. SjııcrıiMrcs chrétiens, 264 vd.; manastıra ait gibi görünür.
Tchâleııko, Vilh^cs jiiriqiics, I, 145 vd. 15 A. Grabar. Scdlprııres byz^nunes de
4 B akınu I’. Kcıııcrlc, 'U n jspcct <lu röle des Constantinople (Paris. 1963), 90 vd.; A. 1 E. S.
nıoııa$[LTu$ ,î B>'zaııcc: Les nıoıusccrcs donnes à des Mcgaw, T h e Sknpou Scrccn,* USA. 61 (1967), 1
laïcs.’ C /M /. 1967, 9vd. vd.

5 Bakniiz A.K. O rb iid o s, M oiustéH ikc 16 Bakınız E. G. Stikas, To oikodontikon chroıukon


jrchitektoiukc. 2. b.iski (Atiiia. 1958). tes nıoııcs Hosiotı Loııka Phökides (Anna. 1970),
178 vd.
6 Bakınız T . Macridy, A. f I. S. M q jjw . C . Mango,
vc £ . J. W. Hawkins. T lie Moiiasiery o f Lips 17 Bakınız H . Megaw, T h e Chronology o f Sonic
(Fcilari Isa Camii) at Isunbul,' I?O I\ 18 (1964), Middle-liyzancme C hurches,' USA. 32 (1931-32).
104 vd.; G. C. Miles, 'Byzantium and the Arabs,*
249 vd.: C. Mango vc E. J. W. Hawkins.
*Addiii(tn.il Fmds ai Pcnaci Isa C iinii, Istanbul,* DOP, 18 (1964). 20 vd.
£> 0/^22(1968), 177 vd. 18 A.K. Orlandos, 'T o pecalomorphon toxon en ce
byzaniiiie HeUadi,’ £/>. Het. ISyz. Sp., 11 (1935),
7 bkz.. A. Grabar, licchcrchcs sur les inûaciiccs
411 vd.
oncntilcs dm s l'an balkanique (l*aris,l 928), 16 vd.
19 Bakınız K. A. C . Creswell, Early Muslim
8 Van Millitigcn. Cburclu-s. 196 vd.; Ebcrsolt vc
Archiiccam’. II (Oxibnl, 1940), 42 vd., 62 vc ublo
T hicrs, Églises. 139 vd.; D. T alboi R icc,
14. Bu lip süslemenin ban kenderiiideki ortaya çıkış
'Excavation.^ at Bodrum Camii, 1930,’
biçimiyle Geç R oiiu dönemine aiı olduğu görüjü
8 (1933), 151 vd.; C .L. Streikcr, 'A N ew
tarihsel olank nıünıkün göhinmemektedir. Bakuuz S.
Investigation o f the Bodrum C ainii .iiid the
Bettini. 'üriğini roınano-raveıınati della dccorazionc
Problem o f the Myreİaion,' Istanbul Arkeoloji
ccramopbscica bizantina.* A lá del V Congresso
Müzeleri YiUi0. 13/14 (1967), 210 vd. Yapı ile
¡niemaaoiiale di Siudi Bizandni. Roma. 1936, II, 22
ilgili olarak C. L. So'eikcr tarafindan daha aynncılı
vd. Benzer bir sorun için bakınız A. H. S. Megaw,
bir inceleme beklcnmckccdir.
'Byzaunne Rericubtc Rxr\’cancıl«.‘ CilıisKfion cs
9 Bakınız Diehl, Le Toum eau, vc Saladin, Les A.K. Oriandon. Ill (Atina, 1966) 10 vd.
Monuıjtetıcs cltKtiejıs Je S.ılaıuc/uc, 153 vd.; D. E.
20 Kısa bir canıcun için babm z G. Bak, 'Nocitá despee
Evangchdis. Hé Pjııjf^j ain CbaJkeön (Selanik,
arhicccnıra Sfântului M unte.' ü\Jcdnul Comisiiınii
1954). Kilise 1936 yılında vok kötü bir biçimde
Mominientelorlstoricc.W] (Bükreş. 1913), 1 vd.; ve
onanlıniMir.
P. M. MyUııo.s, 'L'Archıtecture du Monc Athos,' Le
10 Michael Psclhıs. Cbrom^^.tplıi.ı, liasil II, bölüm 20. MiUénaire du M ont Athos. II (Chevecogııe. 1963)
11 Yapılar için C. ve L. Bouras caraOndan kolay 229 ve dev'anu (resini verílnicniií). A^tuuiIi bir
başvurulabilecek bir liste derlenıtıi>tir, 'Byzantine arastınııa lıalen yapılnunujcır. Lavra için bab n ız G.
Churchcs o f G reece,' An-lıitccnınl Design, 43 Millet, 'R etherches au Mont-Achos.' ÜCH. 29
(Ocak 1972). 30 vd. (1905), 72 vd.

iié
21 E. Srikis. L'Élise byzananc dc Clırisajnoıı (Pıris. 30 PscUus. Cbronof^jftln.i. Michael IV, bölüm 31.
1951) 38 vd. •
31 a.g.y., Constantine IX. bölüm 185 vd. Mango,
22 Bakınız J. Strzygowski, "Nca Moni auf Chioi." Sources in d Documents, 218 ve devamında
ISyunriıuschcZdtschríñ. 5 (1896), 140 vd.; A. K. Ingilizcc çevirisi vardır,
Orlandos, Monuments byzantins de Chios. Il
32 Bununla ilgili belgeler için bakınız C. Mango. 77jc
(Arina. 1930)— yalnız fablolar. Manastır ile ilgili
Bruen House (Kopenhag, 1959). 149 vd. Daha
dcscanlar Gregorius Phoceinos tarafından
sonraları, S. Eyice, "Aslanhane' ve çevresinin
dcrleııınijıir. T j Neimonèsii (Sakız Ad.uı. 1865).
arkeolojisi,* Isttnbul Arkeoloji Müzeleri Yillip,
1045 tarihi, R uı keşi; Uankıy tarafından 1731-
11/12 (1964), tablo Vll'dc kilisenin ilginç eski bir
32’de }inıdi kayıp olan bir kitabeden kopya
gravürünü yayınlamıştır.
vdilnıi$(ır; Stranstvovaniya Vasilya Grigoroviea-
Barskago, yayımlayan N . Barsukov, II (St. 33 Descnzione topo^trıfıca della şato preseme di
Petersburg, 1886), 202. ConstınanopoH (Uassano, 1794) 28.

23 Planı G. Jeílcty tarafından Proceedings o f the 34 Lco Diaconus. Histotij (Bonn, 1828), 128 vd.
Socicty o f Antiqiiirics, 2. dizi. 28 (1915-16),’ 35 R. Dcnungel ve E. Manıbour)'. Le Quatoer dcs
115'de yayinlanntijtir. Mangınes (Paris, 1939), 19 vd. vc tablo V,
24 Bakınız R. W, Schuliz ve S. H. Bimsley, The 36 S. Der Nerscssian. Agbfimar: Church o f the Holy
Monastery oé'St. Luke ofSnris. in Pboas (Londra, Cross (Cambridge Mass.. 1965). 7 ve 59 ve
1901); Stikas, To oikodotitikon cbronikoti. dcvitnmdaki çiunılcr.
25 M. Chatzidakis. "A propos de la date et du 37 Histoire üniverselle pır Etienne Asotik de Ttron,
fondateur de Saini-Luc,' CibArcb. 9 (1969). 127 2 pude, çeviri F. Maclcr (Paris, 1917), 132 vd.
vc devamında İÜ İ1 tanhli bir manastır kurulusu 38 L. Petit tarafından yayımlanan Sı. Michael
olduğunu iddia eder, öte yandan Stikas. To Malcinos'un Yasamı. ROCbr. 7 (1902). 560’da
oikodoıtıikon cbronikon, 9 ve devamı ile 244 vc kısaca tanıtılmıştır.
devamında buranın İmparator Konstantinos IX
39 Bakınız G. Ostrogorsky, ‘Observations on the
MonomakhoK tarafından kuruldu(>ıına İnandığını
Aristocracy in Byzantium,' DOP, 25 (1971). 9 vd.
belirtir. Sorun halen çüzümlcnmenıljtir.
40 Zoaaas, Epitomebistoriuum. 111 (Bonn. 1897), 767.
26 Archimandrite Antonin, O drrxmb htisàinskib
nidpiijjh vAftnab (St. Petersburg. 1874), 4. 41 Van Miltingen, Churchcs, 212 vd.; Ebcrîolt ve
Thiers, ¿gtfici, 171 vd.
27 G. Millet, Lc MonJttiTe dti Daphni (Paris. 1899)
adli eser vazgeçilmez olmayı sünliiriir. 42 Van Millingcn. Chunbes, 219 vd.; Ebersolt vc
Thiers, C giii«, 185 vd.; A, H. S. Megaw, 'Notes
28 Bakınız A. Pasadaios, ’He cn Chalkc Monè
on Recent Work of the Byzantine Institute in
Panagias íCamariótissés,'Anr/ı. £p/ı. (1971). l vd.;
Istanbul,' DOP. 17 (1963). 335 vd.
T. F. Mathews, 'Observations on the Church of
Panagia Kamanotissa on Heybeliada. . ..’ DOP. 27 43 Bakınız D. Oates. 'A Summary Report on the
(1973). lJ7 v d . Excavations, . , in the Kariye Camii.* DOP, 14
(196(i), 223 vd.; P. A. Undcrviiood, The Kiriye
29 Enibysda j TamoHán. yayımlayan F. López
Cunui, 1 (New York. 1966). 8 vd,
Estrada (Madrid. 1943). 37 vd. Mango, i'ourrfs
jn d Documents. 217 ve devamında in|;ilizcc 44 C. Mango, "The Monastery of St. Abercius at
çevirisi vardır. Kurşunlu.. . ,* DOP. 22 (1968), 169 vd.

J27
45 13akıı»z C.L. Scrcıkır vc Y. O, Kub;ın. ’W ork jc dizi 3.31 (1924), 33 vd., 73 vd.; Bon, La M o n c
Kalcndcrhaııc C am it ııı İstanbul...,* DOP. 25 franqxie. 537 vd.
(Î9 7 1 ).2 5 l vd.
6 Bakınız A. Bon. 'M onum ents d'art byzanrin ct
46 Bıkınız F. U skcnskij. 'K onsu n tin o p o l'sk ij d'art occidental dans le Pclopcnnese au X lll'
Saraljskij Kodeks Vos’m ikıiizija.' ¡RAİK , 12 siccle,' Cbiiistciion c /sA .K . Orhndon, 111, 86 vd.
(1907). 24 vd. vc ublolar 1-6; A K. Orlandos. T a Kaburgali tonozlar için, benzen toiiozbnn Hnstos
byzantins nıncmcia ics liétas,’ T lm kık j, 4 (1933). Loukas Theotokos ve Aziz N ikobos (onikinci
7vd. yüzyıl) kilısL-tcrindcki erken ama kuraldışı
47 O . Ucnıus, b y zın â n c MosaicD econdon (Londra, örneklerine dikkat çeken, esere bakınız C. Bouras,
1948). 10 vd. adlı özcııdiricı yayına bakınız. Uyzanona staurotholia m c neurósds (Atina, 1965).
Çan kuleleri ilc ilgih oidukça yüzeysel çahsnıa için
43 UakiDiz A. K. Orlandos, Dyzjndtu m ncnıcû tes
bakınız C. N . Darla. Morphc kai cxdixis uin
fij.vionjj (Atina, 1939).
hyzantinon kódánosiisión (Atina, 1959).
49 Üizans Acinası'ndakı eserler için bakınız
7 Bakınız A. Xyngopoulos, ‘Frankobyzantina gIypca
Hcurctêrion ton mncmion lês Hclljdof, A. 1/2 A.
cn Athcnais.' i4rc/ı. £p /ı., 1931,6 9 vd.
X yngopoulos tarafından (Atina, 1929); I.N .
Travlos, Poleodoniikê excli.'ds con Athênôn 8 Bakınız W . M üller-W iener, 'M ittclaltcriichc
(Atina, 1960). 149 vc <İL-vanıında baiu ortaçağ Befestıgungcn im südlichcn Jonicn.' IscMıif, 11
Atinasl'nin zenginliğini abartmış gibi gelir. (1961), 5 vd.; ayjıı yazar, TJic Stadtbefestıgungen
von Izmir, Sığacık und (.'„ındırlı. IstMıtt 12 (1962),
59 vd.
S E K İZ İN C İ B Ö LÜ M
9 S. Eyice. 'İznik'dc bir Bizans Kilisesi,’ ifcy/erc/ı, 13
1 Bu bölüm de tartışılan Trabzon Ayasof^-ası'nın (1949), 37 vd.; I. I'apadopoulos, Ep. Hct. Byz. Sp.,
durum u özgündür. Ama onikinci yüzyılın 22 (1952), 110 ve devamında y a u r bu kiliseyi
orulannda konik çatılı, sarkıt bezekli süslemeli vc im parator II. T hcodoros (1254-58) tarafından
haç biçimi sırlı tuğla kaplanalı Selçuklu uslubunda yeniden yaptırılan St. T ryphon kilisesinin
bir kabul salonunun K onstantinopolis kahntılan olarak tanımlamaya çahsır.
İm paratorluk Sarayı içinde yapıldığı da
10 E. Frcshfield. T h e Pabce o f the Greek Emperors
unutulmamalıdır. T anıtanı Mango, Sources jnd
o f Nicaea at NympHio,* Ardiicologia, 49 (1886),
Docııntents. 228 vd.
382 vd,; S: Eyice, 'Izm ir yakınında. . , Laskaris'ler
2 E. H. S w ft, Hıgia Soplıh (N ew York, 1940), R6 sarayı.'Bctfercii, 25 (1961), 1 vd.
vd.. ayrıca sayfa 1 1 2 vc devamında yapının
11 A. K. Orlandos. Areheion. 2 (1936), 70 vd.
batısındaki payandaların ve bir zamanlar var olan
çan kulesinin Latinler'c -lit olduklarını belirtir. 12 a.g.y., 1 (1935). 5 vd,

3 D. l’alazzo, L'Arjp Djjıni (Isunbul, 1946). 13 a.g.y., 2 (1936). 3 vd.

4 Bakmız K. Andrews, C iitcls o f (hc M orci 14 A. K. Orlandos, H é Paiépirénsm tés Arres (Atina,
(Pnnccton, 1953); A. Uoıı, *Fortcresscs médiévales 1963).
dc b Grccc ccntralc.’ ifCW . 61 (1937), 136 vd.; 15 Bakınız T. Macridy vc diğerleri. 'T h e Monastery o f
aynı yazar. La M oıvc frjuçiie (Paris, 1969), 601 vd. Lips.'’D O P , 18 (1964), 25 vd. Koiistantinopolis'dc
5 K. Taraquair, 'Frankish Architecture in G reecc,' Pabiologos mimarisine ait gencl bir degerlcndimie
Jo u n iJ o f ÜIC Roy.ii Institute oflJridsh Architccis, için bakınız S. Eyice, 5o;i Devir Bizans Mimarisi

328
(Istanbul. 1%3; Alniancj özeti bulunnn Türkçe 24 S. C u riic . T h e twin-domcd Narthex in
yayın). * - Pakeologan Architecture.’ ZVI, 13 (1791), 333 ve
16 C. Mango vc E .J. W. Hawkins. 'Report on Field devamında bu yönde bir çaba sarf edilmiştir.
Work in Istanbul and Cyprus,' OOP 18 (1964), 25 Peygamber Eliah Kilisesi: Diehl, Lc Toumeau vc
322. Saladin. Les Monuments cítréáens de SJonique, 203
17 Van Mitlingen, Churches, 152 vd.; Ebersoh ve vd, Nea Moni olank tanunlaïunasi: G.I. Theocharidis.
Thicrs. Élises. 227 vd.; Mango ve Hawkins. DOP "Dyo nea eiignplu aphorônta eis tcn Nean Monèn
18 (1964). 319 vd. Thessalonikês,' MAedoniki, 4 (1960), 343 v d Ton
Vlatudôn nunastin için bakmiz A. Xyngopoulos,
18 Metochiies için bakınız I. Éevccnko, T heodore
Tesares iwknn rurV, 49 vd. >'apim tarihi (1351 ve
Mciochitcs, Chora et les courants inccllcctuels de
138Ü arasi) için bakınız G.I. Theocharidis, 'Hoi
I'cpoquc." A n et société i Hyzınce sous les
hidrytai tés en Thessaloiiikc Moncs ton Vbtudôn,'
Pilcotogues (Venedik, 1971), 15 vd.; Koranın
Pjj]¿g\TÍkos Ionios. . . GiêfrJriou fou /'a/ania, yayımcı
onannii için bıkınız P. A. Underwood, The
P. K. Chrcstou (Selanik. I960), 49 vd,
Kıriye Djınu, Il (New York, 1966), 14 vd.
26 Ne yazık ki Misen iiiiinarisi için bir nıonognûk
19 Van Mıllingen. Churches. 243 vd.; Ebersolt vc
çalışma yoktur. G, Millet, Monuments byzıntins
Thicrs. Èg/ises, 149 vd.; H. Hallenslcben, *Zu
de M isin (Paris, 19IÜ), admda metni bulunmayan
AnncNbauten der Kilise Camii in Istanbul,’ bir albümde pekçok görsel tanıtıcı malzeme
/srAij». 15 (1965), 2«0 vd. Toplanmıştır, aym yazarın L'Ëcotc greque adlı
20 Dakiniz C. Mango, 'Conscantinopolitaiia,*y<//. 80 eserinde ise akıl kanşnncı yorumlar yer alır. Aynca
(1965). 323 vd, mükemmel rehbere de bakınız, M. Chıtzidakis,
21 Hakiniz S, Eyice, T rakya’da Bizans dcvnne ait M ystm , 2, baskı, (Atina, 1956).
eserler,' Delleten, 33 (1969), 351 vd.; ayni yazar, 27 Bakınız H. Hallensk-beıı. 'Untersuchungen zur
‘Les Monuments byzantins de ta Thrace turque', Gcnesis und Typologie des ‘Mistraiypus’,'
Cora di ctütura suit' m e nvennıte e bizınona, Marhurger Jıhtbucb fiir Kunstwissenschift, 18
1971.303 vd. (1969), 105 vd.
22 Meycr-Plath ve Schneider. Die Lindnuuer 28 Bakiniz C. Dehioyc. 'Considérations sur l'emploi des
von Konstiatinopel, 95 vd.; Mango. tribuns dans l'église de la Vierge Hodigicria dc
'Constaiicmopolitaru.' 330 vd. Mistra,' /1cm du X lt Congiis intenııtioral des
études Byzintines, III (Beignd, 1964), 41 vc devamı.
23 Scbnik’teki belli bajli Palaiologos dönemi kiliselerine
Delvoyc ilk sürekli valinin 1308 yılında atandığını
ait g;üncol bir anştınna yokıur halen Dichl. Lc
varsayar. Ama bu olay 1286 yılı kadar erken bir
Toumeau ve Saladin. Les Monuments chiéaens dc
dönemde gerçekleşmiş gibi görünmektedir ve bu
Siloniquc adındaki esere hısvunıuk gerekir. Daha
nedenle Hodegctıia'nm usannunm ona baglannusı
ikincil önemi obn kiliseler için bakınız A.
mümkün değildir.
Xyngopoulos, Tetsurs mikroi nıoi efs ThessiJonikes
(Selanik, 1952), Günümüzde Aziz Panteleimon adı ile 29 Bakınız Orlandos, .Aí-diWon, 1 (1935), 152 vd.
bilmen kilise 1314 yüından kısa bir »üre önce yapılan 30 a.g.y., 11 vd.
Haztco Meıyem Peribleptos maıusan kilisesi olabilir 31 a.g.y,. 53 ve devamı; idem, *Les Maisons
bakmız C.I. Theocharidcs, 'H o İVlaııalıaios 13lastacis,' palcologuiennes de Misera," A n ec Société i
Dyzınoon. 4« (1970), 437 vd. Hyzjnce sous Jes Paiéolopies, 75 vd.


32 Bıkınız Mango. Sources miJ Documents. 252 vd. 10 Bakınız G. Millet, "L'Église ronde dc Prcslcv,"
33 N. BakJanov, "Deux Monunıcııcs byzantins dc C R A H m i ) , 180.
Trcl)İ2oııde.* Uyzintion. 4 (1927-28), 377 vd.; S. 11 Kentin tarihi için bakınız Acadcnııc Bulgare des
Uallancc^ T lıe Byzantine C h u rch cso f Trcbizond." Sciences, Institute d'A rchcologie. Ncsscbrc, l
i4fjj(o/ı.iH 5«Jc//ei. IU (1% 0). 146 vd. (Sof>'a. 1969). 15 ve devamı. Kiliieler için A.
34 D. T ılboi Ricc, yayımcı, The Church o f H ıgıj Rasenov. Mesenivnjiki cùrk^i (Sofya, 1932).
Sophia At Trcbizond (Edinburg, 1968). 12 B abniz O . Feld, ’N och emmal Alexios Apokaukos
35 liyzûiiàncArchitcctiir<.-(\xnidn, 1864). 14«. und die byzaiitiiilselic Kirche von Sclyiubria,*
Övw/Kion, 37 (1967). Ü7 vd.
13 Dakiiiiz G . üosko\nc, 'N o te sur les analogies cnwe
l'architccturc serbe ct l'arohitcciure bulgare au
D O K U ZU N C U BÖLÜM Moyeii-Age,’' Üulictin Je l'lnsütut ArcheaJo^cjucs
1 Bakınız O . Detuus, The Church o fS jıı M jrco in Bulfpre, 10 (1936). 57 vd.
Venice: History. Archicccıurc, Sculpture 14 L 'Anden irt serbe: Les crises (Paris, 1919).
(Washington, D .C ., I960), 70 vd.
15 N.L. O kuncv, 'Siolpy sv. Ccorgija,’ .SenJ io /ıJ , 1
2 Tarihsel ortama ait a(ik bir anlatını için bakınız D. (Prag. 1927), 225 vd.; A. Dcrocco. 'U s Deux
O bolensky, The U\-z.ıııtiııe Com m oınvejlth églises des environs dc Ras’, L'Art byzanan c/ies les
(Londra. 1971). Shvs. Recueil dedie j . . . T. Uspen.skij, I (Paris,
3 Bakınız F. Uspcııskij vc K. ^korpil, "Aboba- 1930), 130 vd.
PÜska,- IRAİK. 10 (191)5). vc daha pinccl bir 16 Bakınız 5rudi'/ijfj (Belgrad, 1968).
anlatını için K. M ijatcv, Archiccklttntta v
17 Bakınız V.J. Djuric, 5o/x>c'j>Ji (Leipzig, 1967).
srednovelcovıu D ıd ^ n jj (Solya, 1965). 30 vd.
18 N . O kuncv, "Aril'c.' SeniKond, 8 (1936). 221 vd.
4 T anh için bakınız L. O{pıcnova, 'Les Fouilles de
M ésam bria.'K C H , 84 (t96<>). 224. 19 V. Petkovic ve D, Boskovic. Dec 3 i)i, 2 eilt ve
albiiiii (Belgrad, 1941).
5 S. Oojadzicv, So£jsknti cûrkvTi sv. Soûjs (Sofya.
1967) de kilise bcjinci yüzyılın orulanna urihienir. 20 S. NeJadoMc. Bop}rodicj Ljevicki (Belgrad, 1963).

6 Bakınız D, Slncevic. "La Rénovation du ty-pc 21 G. Boskovic, 'D eux Églises dc Milutin: Staro
basilical dans l'architccturc. . , des Balkans aux IX‘- Nagoricino ct Graeanica,' L'Art byz»ndtt ches les
X r siécics.' X l f Congrch ¡ntcnuaoni] des Études Shvs. I, 195 vd.
Byzjntincs, Ochride, 1961, R.ipports. 165 vd. 22 S. Nciiadovic, Dusattovs zjduzbju nuiusdr sv.
7 Bölgenin özlü bir tanıtımı için bakınız V. Ivanova- A rhindjeh kod Prizreiu. Srpska Akadcmija
Mavrodmova. Preslev. Vodac za sıarıııite ı Muzeja Nauka, Spomenik. 116 (Belgrad, 1967).
(Sofya, 1963). 23 Bakınız V. Korac, 'Les Origines dc l’architccturc
8 Bakınız K. Mijaıev, Knıglata Curkva v l’reslev dc l'ccolc de la Motava," Moravska skoh t njeno
(Sofya. 1932). Jobi (Belgrad. 1972) 157 vd,

9 ö rn eğ in , D. Strıccvic, 'L'Église ronde dc PrcsIcv,' 24 J. Maksiniovic, 'Moravska sk ulptiin' M orivski


X / r Congrès Intemationıl des Ètiidcs Byzandiies, skc^a i hjenodobj. 181 vd.
Ochride, 1961. R i/y w m . 212 vd. 25 M. K. Karger, Drevnij Kiev, II (M oskova-
Leningrad, 1961), 9 vd.

SM
26 a.g.y., 98 vd.; H. Lo^^viıı, Kiev's H ifia Sopina 38 G, Bals, ¡iifíuciwes jmiciiiennes et ¡^'orf¡iennes
(Kiev. 1971). ■ sur l'irchitecrurc roumjine (Valenii dc M unie.
27 A. H. S. Mcgivv. T h e O rip m ) Fom» o f the 1931).
T heotokos C hurch o f Constantine Lıp».‘ OOP. 18 39 P. Henry, “Lc Règne et les constructions d'Éciennc
(1964). 297 vd. le G rand,’ M chngvs Chirles Dichl, II (Pans,
28 Bakınız V .N. Lazarev, tskussrvo Novfioroda 1930), 43 vd.; Academia Rcpublicii Populare
(Moskova-Leningrad, 1947), 53 vd. R onûnc, Repeitoriul moiiumenidor fi obiectdot
de jr rj din timpitl lui .ÿfe/i/i cel M.irv (Dükrc;.
29 Karger, D irv n ÿ K ifr, II. 337 vd.
1958).
30 a.g.y.. 275 vd.; V N . Laıarcv, Mihajlovskıe
40 Dakmiz P. Henry, L a fif^ises de h Moldavie du
ntozAİki (Moskova, 1966). 25 vd.
nord (Paris, 1930), 84 vd.
31 Moskova dahil, kuzeydoğu Rusya'daki onbe>inci
41 A. Grabar, ’L'Origiiie des façades peintes des
yüzyıla kadar yapılan eserlerin en yetkili unıtınıı
¿gliscs moldaves,’ Mchnfses oâcrti à N . ¡org)
N. N. Voronin, Zodccsrvo severo-vostocnojRua.
(Paris, 1933), 365 vd.; R um enii: Pointed
2 cilt (Moskova, 1961-62).
Churches o f MoldiMí, Unesco W orld Art Series
32 Bakınız G.K. Vagner, Sktü’pıarj Jrcvncj Rtısi (1962),
(M oskova, 1969); A. N . G rabar. *Svciskoe
42 V. Besevlicv’. Die pmiobulf^rische» Inschríften
izobrazitel'noc iskusstvo dom ongol'skoj R u si.'
(Berlin. 1963). no. 55 vc 56.
Ak.ıdcınija Nauk SSSR, T nıdy O tdeh Drcvne-
rusdioj Lıterjeury. 18 (1962). 233 ve devamı.
Jur'ev-Pol’skij heykel vc kabartmaları için bakınız
G. K. Vagncr. SkııTplun Vİ-ıdimiro-Suzdirskoj
R u d (Moskova. 1964).
33 Voronin, Zodccscvo tevrro-vostocniÿ R u a , II.
104 vd.
34 I*. A. R appopon. 'C erkov' Vasilija v O vrucc,’
Sovvı.skjjj AHıcolof^jj, 1 (1972). 82 vd.
35 Bakınız A. I. NektTisov, Vosniknovenic
M oskov^ftfio ıtkusstKi, I (Moskova. 1929). 44
vd.; V. Sııegırev. An<totd‘ Fıorjvand (Moskova.
1935).
36 Bu kilise hakkında en av^inoh ınonografik çalışım
ne yazık ki birçok bakımdan yanlı» yönlendiricidir
O Tafralı, Monuments byzjna'ns de Cunea de
Arge^ (Paris, 1931).
37 Kilisenin onannıdan önceki durum u
bclgclctıdırıhııi>ıir L. Rcissenbergcr. L 'É lise du
monasiére ¿piscopil dc Kurtes J"Arpf cn Valachie
(Viyana. 1867).

331
KISALTMALAR LİSTESİ

AA Archicologischcr Anzeiger

AArchS}T Annaies Archéologiques de Syrie

A rrh .E p b . AfchMoffkè E<^cw€n's


BCH BuIIcon dc Correspoadince Helléiùquc
H,İleten HcUctcn (Türk Turib Kurumii)

BSA AnnuzJ o f üte Dritish School it Athens

CâhArch Cihiers ArchéoJojpques

CR AI Comptes-rendus des Séanccs de FAcidémie des


inscripdons et Belles Lettres

DOP D um binon O ^ s Papers

Ep. H ct. fl>7. Sp. Epetéris Hetiireias By-Mnanon Spoudôn


F d R ıv Fe/ix Raven/jj

UlAIK Izvesdß Russkjgo Arheologiceskigo InsütuU v


Konstjntinopie

IsıForsch. Istanbuler Fonchungcn


IstMin. Istanbuler Mitteilungen

Jdl Jahrbuch des Deutschen Archaolo^schcn Insdtuts


JR S Journal o f Roman Studies

JTbS Journal ot'Theological Studies

RJJibl Revue Bibhque

RO C br Revue deFOriem Chréàen

ScnıKonJ Senunarium Kondakovianum

ZVI Zboniik Radox'a Vizantoloskog Insdtuta


SÜ REDİZİN
l i u t ^ b i o m c d n i ç i n d e t ^ r t j f J n a y a n b ir k a ç y a p ı y ı d a k a p a r .

KONSTAN rlNOrOÜS v c ANAOOUI SUK IYI'. rlU S T İN , KIBRIS Ö A L K A N U K VI. İT A L Y A


CIİVRESİ Yin^AN İSTAN

yükla«ıl< MW
SettmA. raUımU
J I 4-17
7> rr Kwdral

324
KonsunUnopcıln'ın kunıluıu
J30
K4maonlinopı>li<'ın lOıcnlc
kem olu)u
Î J 6-J 7 326-3S
Svay. hippodnım. Ibıum, vt. ATm/Ai, K uIU İ M c n r ,
Aya İrini l:k<KU, / ( } l i t ı Uafiı
Kutsal Itavafikr M ım A rr, tâtilıfca
A n z Aiaktcn ) 3 ) ¿ncM i
Bethlthfm, Do^uın Kiltscıi
327^1
/İM iu lıu . k a tc ı ln l
4. >7 . u ıta u 4 . )y. ortau
>V<opR.iiT K ilbcsi B rliw n . Azİ2 l.ıuııni(
AjiuvAu. gâney h«<ilika
MO
I. A y a ıo fy ^ 'n m lOrcnlc

4. yy. 2 . ) an sı
Gmtut, kaletini
KimlOt, C d h ıc n u f le h a tılıb u ı
168^1
Kanaumkı (Kıhm j. A r a
rpVh«nioı biMHusı
y a k h fd i 370 373
V >ı«ı. ra a ıty n u m Fi^İtm. tmilıka
378 AnccKi •ı.y y . lo n u *.yy. «M I«-}, yy. ha«ı
A'ın/nı, / c y iin I t ı ^ . fyiKburUL. bnilkkil
1 «6.W Hmv/uta, (iKiltku U n m a
O A ^ YQksel«> S u k i/jc r j,
I. ’l'hccNİMİot «Olunu v e ta h r
lükı
yokladık
tkhtiomnm. V aniA :i Y ahya
yakb>* 311
AıtUt^ttı-^íay.^^vr. A/i»
itafcytai
J9î - w ;
Brad, koKdnl
)JkUvık4{IU
E /n , Ma/neli M ervcm
« 2.7
-HI4
Gıua. Kaıcdrnl
Ayasofya yanımı
A rta ıtio s vliuııunıuı dikilip)

33 3
KONSTANTtN<)POLlS ANAINtt.ti M JRIV L n L iS T lN . K AhXASYA U A L X A M .A K VII hALYA
v i :( .r v R i A i KinKIN YU N A M M A N

413
Sutltn
41S
A>uof^lt'nin II.
U)(cnl
4 >-)f. tonu-5 yy. ta>i 4lfl
Kviktk kC Uh A«-(Mur. A ^if TjuKk tc
M ^ iynwnu M o m K ik m ■
5. >y. bc«i 5 .» »«H > » .» W
AiUk4JunSaRM nwKt>riwm jttmu, llr>Mn Ntw) Ajmi

4’ 5
Rtnvmui. <»j|la
MawwWwn
4 :4 -)4
b rrim u . SoM
fiicnanni I tangdoci
> a k l^ 4 » }«kbHL *SO S. >y. (Miaii )«kU>ik -IM 4W
A zii loaoACf StudHM Bfrf. A rv kvsnnn I JCiidif, VifUici Yah>a Sftm U . JbiniMiw. O n lm d d u
lU zfcii Mccynn El-Tahgka. tJuncfclcrui AkhnrapMcIra, A /ii VaAictiancM
K lulkorntvM vc lialikbrm Dctnctnoi
CofAliilmBM Kilixeu 4M-«0
SoJoMu (Kihrul. KaniuH-L^fitomn
*M^yi KaoifwiMipcini hasiKLui A iu Lami«1*<
S U rum .SSiunu 454-3? $. y}'. cwUM
Qcwwi, Pnkofhn Su m . PskoptMhik
F b U iie ilb in iin i hsMldxki
Yakkqik4«0 Phdi/ipi. Ilaulika A
(UW om h, kiliw
na&ilika A
464-«5
CrcvuKi. I*c>^mhcr1cr.
I h vw ikr ve $HuilcT
470
XkfttmM . A /.w
IhcLU 47IUV} A y tu , A jasoK a
4T9-K
Khun ei-AlnaDr. Am Sun Kl/ll KilnC
< l< ^ kiliMf l-'uthvrnjim M aiuitin tjhn*c. dOn y sp n k lt
K i IIk m
f)ag /V.'urv, Kilitc jnnca

y a k lj^ 4K0
7«4irw«mi>i, '‘KutcdniV'

4X4 MMmu
Oort:lm Dajti, Majmli
M rncm Kilivni

5. vy. Mmcortgi
Qut 'at .Viiiituir
}. yy. MMig
/iMhil.lHJ iKilmf; 5cf>'ntM-
Picri^M. mui> tuim
4W
A n ^ rfu . Sm
494-9f> Apkrilnacv Nimmii
Cntusii, A /it ThcudMC

334
K O N S IA N IIN tH -o n S ANAIMM.IJ S T K lY l.v r n i.lS IlN KAI^KASYA İIA I.K A S İA K V K I TAI. VA
Vh <, kVRKSt V lIN A N iS IA N
5.-*. >■> 5.yy.winu-6 ynkij^ik jWi
/VrKC. Ilx u iilj A /jMHhlUk, hositiLa SUboftati\. Ilasililui
MT n
ichrín kımıliifu
5i3
Ari vr><, knktinil
5İ3
£m r. Aíir CíciH|;Iih
5IS-I4 52U Onccti
A/iyJcr Pcl/Oi \c Putos Basilika A
6 .> y .l»ii
ßofitt. riikofimluk
Sufayi
Î24-27 53á
A n / lioKtfuMt»« Ofruia. iYokopios
Kiliscu
Í27-3* 6 .yy. I.ynm i 52fl 5I7-ft5
A^ixk'r Sirrskii vc Itskkhu« KítruM, Uç yAprakit tr«raui. A r t/ ücurgiu* CiinrMtO'rW in
yonca kurulucu
6.y>. 529 «MrJSii 6. yy. « .» .
Eltntfi, ICaranuJiMB BinMtJvn, tXi^uni £rcru£, kiltfc khdiHi. Aphiímriii
Kfiprúsii Kiliwki («i4nmi Ttketr, kilbe Fl»iltia>ii
Sihvit tMartympialiu Yakiafik 530 LM wúi kilive Beforo. buitiika
luii; Kilbcii Urtuhi Kirni nucían Mí*rmhr'M, Kfkt
Aoiru. ycniJcn wriaria Mtflmfiolit
ccvrvlciunc
¿tnohiat l)úy-(liútnir
SM -Ji • » .*
(/L'ra.w. Hivra kiliw)» Piiria. bUMitU
jj: 5)1
AfMofya. Aya Innt Ci-ftria. Valtiici Y s i« b
/jCukksiptNM ILiinamt
RO^ük Sara)’ t
532-37 5İ3
Ay*M>IValll ticTVB. A ziikf Kom ut
53? %onnui t'c Dwnbn
Aya Irin)
Y ^ b f ik S}3 534 ftwst 6. yy, 2 ceyn:;}]
~PhiltiLwnm~ SamMt Cura. A /u SerpkM .V4<7»«A>. İUMİika
1'ivh.Tiui ILmIk » S?6-tK A
O iO i.A /u ^iıoptKI1
>jlUt«İL 540 yakhidi 54« yaUaiik 5<IU
K halkı; (ñruvi. A ÁAct IVlnn ve fítUipfU, Iİ3MİİİUI n
!>>ukn
541-65
Í4J Atthikya YoiiitunİH, A/i/
tuslincMiH SAtnitu S4H tíncriu (nflK Sim««n Siilii 347
ijfr». A/i/ ttutuvk 11 Miitudid Aun'ww. \an V u lr
54K-(iJ S-l»
5mi/ Oujíj, nuniMu Kift'rtimi. San
Afmllbuiv in KUt«c

33S
K O N S TA N lİN O tV lJN ASAlhK n SURIYL V t.ríl.lV T IN KAKKASYA liA lK A N lA K VI. ÉTAI.YA
VK ÇtVR t:Sl Y U N A N İÜ IA N
5 » )ak tank 550 yalkb»(k 550
Kutsal lla iM ik t'in Urcnlc /Vmjı. K ju p o h a ıı I ulraManı
avıtift ft. » . (MUM ^ Uavtlkkm
Aftppıı, M n ılm a
I Lata« iv a
l)İ2/tH k i lb o i

S S3 ú n x f i
Ktmî/İİ, dfln > aftak lı
»a-62 yofira
kObbotiin vOkO}«
vc ycntdon yupılıj) yaklu^ık Shft ) A U fA 5M)
Lúpru Jfift-t/jp'ioK'. maıuıiır
S6I
i fu t r ıhır-H'ttfxJim>,
lü tb ia r
5M 6. yy. 2. ):anıı
Aya Irınl'nlıı murvnı ihıt-h'ımiort, uray Yu'uılırii
,vjkljîik 56J KİIİk
{ ^ s r ıhut-U'aoikm, kilitti
M S.7« 565?
Khiy-Süiriklinu» (ñ'nuci. l1ro|tyLjca
K ilu « î
5A9-Hİ?
Ktrsa/it. ahM undhii'in
6. yy. Mmu ? 6. yy. «onıı '* Praeıarhıın’u 5K7-60J 6. lo n u
/VıİiM. KolnıciM KiliiıMt Atıtthu Cıınunın M izkficto, C u t ali C'irrıvKr. A /i£ rttıeı
Camit K ilim i
Anturti, A / i / K icraım i 6flX>2«
k h ru . A /i/ NıLolon\ Oi'in. tÜACılral
609-10 WWônccM
MohiiAii. K â i S n ^ k » /fiuM k(Kw
6 tl
G rm w , IM cnfm .CiiiutT. kılİK
(İCtVCVMn KlttWïl MırnW>, ktlİK
61»
yttgıtnJHşmU, A/rK
Kfpsimc
6240I
0<q¡unin. kıİBC
6:6<>j
T intar/. lU /rc Ii Iva
630-36
t'njcanJufiuf, A / w
<>s)jnr
631--W
Bagtnyjn, A/İZ
iı>«rNK\
634-40
A'ıtrı iwtmmJbf AfrvM.
kilitte

336
K O N T r A N 1 İN (W )r lS ANAIXM.L SlJRJVr Vf; H l.lS TtN KA FK A SY A V ( İNANIŞTAN B lil OARJSTAN
VH Çl-VRl-.SJ
7. yyiLr^ıim I ym tt
kilicc
ıttrın. Sinn Kiliscu
445^
y< n^hapıu.
/vatıntıu
7 .» .o n M i
M ı nura, kıliıe
Sonu, kxcdnt
662-ft$
iıViırı/ıuiiHitafu
Zomrof. kilise
M 7 -6 I
'♦ 'M ' (Talyjf. kitİM
7 . » . 2 >ıtm>
740 !tonr3!hi
tıJiıın TWin. k ititc
Irini'rtin jmidcn
ftşmrnt Tri/yc. P e lc irte
IC«M surlarının û n jn m ı MjnMiııı
7*0?
Sîge, Bıtmclckter >akbwl71U
K itiu ıl Sclanıl, Ayafo^a
>a!ıb}ifc 7<57
KunıtnıJu. Mcvuu
8. yy 400«^. yy. hatı Agrm
tm r . Ay»wr}-a
yiâbtAtKn?
Tr/lfr. I al* Camii
R i:
<4AuliKw.ba3i1ika
X N .} I
onurun I
829-12 niıia. Mny
l>cıvi;r iu rla n ım ıre n ı 814-8} I
liayO k n n y c k k n c l c r Sıtuını. ü a ı ^
yakbifik * «
B o t» , u n y
M 7 -8 6 tl7)k-7l
KainotırKİcn
/*crj«jrrui. Azı/
O ıu n m U r- A y ıtto ry a. A j i r Andm »
H nahkr. A/ir McÂhk. «71
Iİ1UPCİİ Ktcryvnı
ilUnıı. A/i/ Itıannc«
K h a lh o p m c û . sc tlı{ç(lcri
Mjnvouıi«
«71-74
Siriptıu rAmıTıu),
Paıu)>iı

337
K O N M AN I lM ) f ( )l İS ANAİM )! II KM K/\.SYA V tiN A N lM A N lllir C A K İM A N İTA l.Y A
VMCKVKhISİ

W -» .'
Tfuh^ut. A/Vl' Annu
9. )}.M in u ’.'
ki!ıw
WS
/ıın g e ^ r, Tav^ \Akl«})k900
W7 m a n a lın l’reUav.Ym aıloL
Koıuuniınc l.tıvs Kilise
NİaiMnlKi. ku/cv kiliv: 915.21
/ ’m i n ııuİMiilfilAj
920 ‘ umar, kilı<c /VrJlı'Hitf, nvanvıiıf
Myrctaloıı
>okkı>ık v2J
Kfmuuj.v Dıift, Ulvnı
"Mh-Si?

10 „
5«-^ Hti-r iStrl>%tWt. kiliTK
)«kt«>ık 9}(I-6U
Phiifu, K m ios
l^ k a s , I1 ıc<()uı)(a>
t0.y>'.
Antlı/. Pc[rakı
1(1 » .
Sıi/o, KatuıiiLa
CMkrrn»L‘. lokah K îIîk. M4iwıır kili»ni yaklaşık «50 A^ı<\MitJ, San
Kılıçlar KilııtMİ ("iflt, kİtİMT Aıhııt Dkıit, Knt>cı>. I Mil.ur. kilİKc Maıko
957-91 Hn>lal<ın
Aahfyot, nvMuniıı
961
9S4 Aıhttı Ooiı. l.a^Ta'nın
A'fMNMIYİl, kiİMC kurulu}!!
967.73
yjklsjık 97] StmuM, I la/JCIı l u
K M k c kapt’dakı IİB/n.-ıi K ilim i >>küw k9M
İMİ kdbKM Ai Ikit D i^ t.
V«iı>pcdi'nw KtBUUiHi
A>-ajof>a. kubhcnm btr 9M8.I000 İvim ı'un kunıluvı
MUıtııl vc balı kcmcıin A m , kaiM İTat
yeniknmcM 10. yy. M»u
KtuİAıJi ıtutuıitn

338
6(C

ISMİF« c%m»^ 1
Ufc>Ct.>\!».wt|| »M|l^
txoi mn/f*^4>ş‘mutyn,C ır 1
iftiMMyjtı
" »«• ît
«IVHUIO^ UMUl
uır<i)uc»\ .>u|in

.yı ¿ <í II
U (¿ (M
WM|IVCt| /l/V »Vl'>l
*m u O j ««i v '(i|unjK>|
^ ıw '
‘•"M'N •M“ *.'»
•Mt|i>4 ıtM m enik^anuc^
n t \ 'x>fy «•'«fA ‘•«'«0/V
•iMtvv.0 c ¿niM^ ■V'^.y
•«s **-0L0»
• «• II « 11 « II
f9 0 l Xi II
r;ue'çııJr^
•ij|/t/v
jop>»X|| 'otntt'

<<
c\|«nc<v
'fH’jnXxofi •ıiK>ı\ n.w^ '» « v y II q**< 01
Oi’itO l <K»I
n>ıuu|!M^<'l iOilbMf)
«ıHrur^ "nuny u«^ru*>\ /lyy/ i|.curâ«r)\
MXm>f-t1ll ııi«eıuı*^ H'CI>DI
OM» •n»*ÎT-#»
iMjr< 1 « ’ İl
•İM»!»)« unuw(|
ıv.H.ıı>,
•*1 ıv-«»«M
e«l twwıi|| m f
9ini !i-r t o ı
<*COI
C<jinv<v -r> ^) uovi<H(ic'!{ 'vrJinnl ."iim •/K«>v»‘/
r%vu<> ' 11 %ı>IVI»|( *»*''"İti ;c o i
irjfOfT^
«MV<^| \<‘||

OiOI
iitM>urıu
•HJixmjifx
uon^inı.-) 6C0I
iHn rı^cuv,! \otdH*l>AI
T-“ > W uı^Cuvv ıiM/ei4
iM p im
h: û i
1 1 •<X’ | 1
' 9W|l^
•Kf>ufmnu»VS
r ıo ı
lOMjm

•n*\s
fcî-OlOI
lOutı^1
trı^ril 'nT»tıı)if
ion\ 1
1 MKHttlu;:»
‘íMérn /»/V '>"t
1 WM« v < n ^ ' i Uİ'MIOI1
«(II1 1
«W Í
|S:IHMlJ>
■JASI ltW
N vıs ı> ıv? > ın ı 1 VAAV|S<V>U ^ N V ISIM V N lU ı v A s v x iv :1 ılh K IV N N r O N IIN V IS N O M
II VASIİ51
KÜN STAN ItNO POLIS KAKK^\SYA Y U N A N İS TA N V IK X ÍS1AV VA Rt.'SYA KIHRIS
VEÇI-.VRf:SI
1086 tecni
T npM h. KhriMıvıou
k>İM
U .y y . wnçc>Kgi >090
O ı^ ı^ ı, mannRiı kılttenl A zu
A.'(i^iütrhmı'. cıuıiMlır Khr>MMonMK
7
11. ]ra da 12. ) - kkltSMİ 11. yy. jionu
KİMinı'ııiD 1Ivjc ıi Im ‘si Kh’V, AviKofyo
K .G v r H
ombgliitoriunı larHiın
rtk n iT ie 'S İ
>akİBşık 1100 yaklafik 1100
Iturctı l u l*anicpoptct Kifv. IhiTcli İM na
1106 Dmsiov<
f / r / u f ı , nuM itisU nn
k u m lu m u MOS
Kkv. Aziz Mıkhael'in
kurulufu
iin
Nnrf^rıtd, Azıx
NikaUo*
H tK -2 i 1117.1«
Nu/nti İM PanlokraiDr: Norıınnıd^ Alİr
yûnc)- klliM Anıhonıos manaaın
kilneıi
1119^0
^of)ionıJ, Juı'cv'li
1136 Oncc&i Aziz Ckutgicıı
lluuctl lıa PankAnııor fiunatıın
kuKcy vc mctVcı kilitclcr
12. yy. 12. yy. 7 íly y .
Ilaim i Mcr>'cm lUonemnı.iMi. Aymvtflra AlKrJvhMiiiK
l'yfflnulianuni; 1N9 A{HmhiOUSU
GUI CsBIii Nauf^ta yoktm. H . Moni
<4ww>. Fatih Camit 1152 HS2
Phfmaı. Ilu /rlı Mcf>'Cn ^rrtymitırt'-
KotmoMCcira ZoİttM}', Ua)fcaU>ım
kitnni
M 5840
l'luJimır, K o İr K M i
K uc^tU
115I-65
yiaıiımrr
Bog(il)i4w ‘o Kalesi
1160
1162 İTaıiimrr- h'ofynxify.
CAt k m . Azı/ AhctİKtı K o İt o c k i K a t n i n l i
1164
S 'm ıt, Aatr H6j
Pamckimon Ntr/ S tkfl yı^mMda
VUıJmtr. 1*oknjv
KilİKt)
)akta^k I I M 12. yy. 2. yansı
Kurtmmliyv. A lil /WcA.SpaM>-
1172 NtkoUcH EfrMM'ycv Manaıvı
Ikoriti. kiluc M m Fazar jutMwtifa.
12. yy. 4. « ) r c ^ 1179
Arpffít. Merbaka kiİKC Dfurdjevt Stupovi
fi<rvf;iinııl tv lu T im /a
Etis, Blokhcmoj ArUat, Miıjdc
Afla wikutmJa, K ilim i
nUkhnnai

310
KONSTArmNO- A N A O O iU K A FK A SY A YUNANÜTTAN YUOOSlAVyA H l;l.ü A R tS T A N RUSYA
KJClS VK
ÇF.VRMI
IÎ. ry ><«™
K akm kA aK yokladık t IM
C 'm iii ynigpuW .
I IB l H n n s i
S tn y a L a d o g s'd a
SmUnica, lU m ii Af iy. üeotpicM
M cry o n K i Imcm 1191-94
X m ir m t, A z a
M äh*cl

tlnUtmlr. Azi}
D cnictno«
MOR
SavgnnMİ.
S p a i-N c m lic a
I J . ; y . I .y a m i >>kbivik 1200
Bit\iSorJi CVnHjfov, Pyatnica
1204 Mnrui iwlinimfa K ilim i
Uowu>. kalc Owmf. A rif B u lle n
Snt}'m n.y*k ! « » ■ M a iu i tn
fritn r , kak Am kavnia, I207-Í 1207
e tt^ . luic Z ,( a .ü f lie Y ü fc « li> SuvtoroJ. P y jtn K a
N tiueo. kilnc Kumiayalimtnia. K iln c ti KİIİk i İ
/stbM Manauin 13. yy. h a u
S a tJ n . kiliw Pitúrtri, ki1i«c üaH ç^A ta
1215 PxneeknKm
Anl. A x i t CiitKOnwi
A h o u g u n m tu 12 TO-U
Khirmnuiti, kile
I2 ÎO .J 7 1230 I2 M -Î4
M t n o » .G « t c r>(K>n>, Kirti Ja r'rt-P o l A zii
I2 İ 1 -7 I VokxHH K ilim i K iltm i UcdtpO*
A ttu
I2 )K -6 J Kj Iii l’anocui 13. yy.’ .çcyrcjtı
Tnhzon. A yx to ly u /V r. KwtMl Ita v a n lrr
1350-1 ISO ykkbitik 1250
Miuta, ß c tp o tU rin Aipocioiu. Kutial Oçitt
«tiu>'i: 1. A yanu
1 3 .» 13. jry IÎS 2 13 yy
I 2 é l- « l Trah:on. Panagia Arto. Aziz Rasilci» K o m c itj /{.U'nirvxrai/,
T c k fw u ra> i K h()’w k q ) lu lo s Khallis, AzLe Kilocsi llx /ic ii M rryetn
I 2Î Î O m eii ycnkkn dU/«nk!nie Paraskcvi K ilioni
K onfliiniin Up« 1283
M ansH in: 8lin c\’ Trlkkaliiyaimmda.
tilii« P o n i Panagia
I2 t(3 .%
Atta, l ^ i g o f i l i u a
¡2 9 1 -<>2
.UUvu.
Ktclxnpolit kilnc»i
I). >id « 14.»'. I 2W - 0Í 1292
Tntf'zon. A/w M hmi, Tlwodof 12^4^5 Ninxfitiid, Aj!İ7.
ru g cn to t A /lrlc r O^rüt, A ziz Kknvcn« N ikolao» n i LIpnc
Tftíyr,
l'wiinhBsiliMa

Ml
K O N S lA N îlM ^ KAKKASYA Y IIN A M V IA N V lU ftlM .AV VA m it .A K İS I A N K OM ANVA Kİ SVA
pot,is vt:
Ci^vKr.sı
y itk la jık l>M
Ânfft. A n/ AkhiltcKn
13. yy. Minu 13. )*}. Miou
Sulufu, mnftMır üniılae. Mûtılc K ilıu ^
erken 14, yy. ■4.».ba>« 130)
(Jntakı. Amp CVunü Zıifzaui. m uuiiır JllUi* tiafiı, IJOfc-7
Kıl(W ('amii KtıjLMhİH fVt:rtw. İla/nıi
Mianmı M c ıy c m l.jc(i>kjı
Kıincu
>akU)>k 1W7
C ü i v r , A / î / N ik c U ^
1310 I.Mo
llu rviı Mcr>cm lA
rnmmaLjıuıotı. lirıtnkH.'hiıtn.
pırvkklmon kaduılikun
1312-13
M tnıii, Kuirml Stant A/i/
I lu«uılkı CrctK^UK
1.^13
(Mtru/, Ayamrya:
funht’kı ciknmcM
1313-N
Stmhtticu. K n l 'ı n
IJI6 -3 I K ıl i m i
KhonHı I ljyn.ıi Isj
I3IB-2I
onartm
(j/MtUKItCU, MOjdc
>4kU)A I32S
Kılncsi
M}mhriu, ı.ı:»
AptAaukut VuDuci .tUmJtmu. K nim c(»
Yjhv'j K iln nl 1327-35 Kautinıh
fVrtnıJ. nuntnıır
kitıvü
14. yy.? II, yy. 133: H ».
^tınıı. KbiUi t'm lı : S t-h m ik. A/1/il' S>ıp. A / v M4hA't fpMnvr, A /i/k r
"portico L-Lphı-~ Kadıcriıu 1337 Pelr«n Paukuk
,^/i/ Pnntclcimtuı A/l/
N iktılaın h uıuık(j4ıv. A f U
IH I itttuftnn
¿«nıMI», KtHUİ AkllUlVfCtıK,
Uatmekkkr A / u k r MılKacI \ c
1341-19 Uubrkl Kıltioi
1346-53 yuimımiu. 1345
A)’H0 İ)«: kuhNmın Kutul llaimelekkr ı\ovgon^.
Ku HMnıünfln vc vakU>ık 1350 Kcnakto'dn lla/rct>
do£u yMtm C'mngu dır Arg^'f, lu
kubbenin >'cnt4cn A /u Nikı>t*r|i »35:
«jfılııust >Alft>ık 1355 S'mTp>rtaJ. V<»kMuvu')İJ
Kamıinnit t j ttkunmât Kı>imcxH KİUktİ
HnK-Jı\\ 1 U/CCİI I359-65
Merynn kiliı«i4 Rtttknttı, A /l/
% ^U H k13«0 NıkoİMi» IM 0 4 I
SiitMUİ. .VrMjîurj«/. AA/.
ly^pambct r.iah Ihcuıiort«» SiraicUlcN
VİBiihhın n u ıu tltn I3M-67
¡350-1400 AA/sJl<n-K. knm lin tur
XkUnt. Ik^nİM M i dvvarlan
\m»y I. II A>miu I3T4
■Vın^mrarf. Ua)laU>Mt1
I37İ K ılno»
KuronH it, nunM tır
kıIncM

342
K O N S lA N n N O P O - ANAIXM.IJ YtlNANlS'TAN VUGOKIJVVYA R<»MANVA RIISYA
l.tS V H trV R K S t

1377-78
Xnttrvar. LxearicB
IJH6
C'tirJH. niiinititir kitisrii
13S7 Ksiniüi
t/uhouoifa. Ilo/fcti
Mcr^«m Kilitcti
I3S4
Afciriu. A vu Ambija
1390 br
lAwloiw. MOjdr
K iIhcu , Uofum
K i Ibcm
I400-U60 jakkiftk 1400
tb ir u . D rtp o ilsrM n y r Zwnigu/^Mi. K oH im »
III A>ann Ktlih-M
I4«5
/iVN^iini«/ }\Uinitnh.
Savj Munauir KilisCii
1406-ltl 1406
Ki^ijvu /MMutr/cr/. ^•nxun^J,
maiuitirkiliiKti Ko/«tniki'dc A/.ixIcr
IJl.1-17 Pein» \ t Paulus
Kitiitnif, Tiisiuiiir 1422
kitiuMi Zofitmi. Scfpus
M jiutiiri
¡425-27
U2T .Wittfivtf, AiHtfimikov
rnthM», AyüMtlyj: v^i N3H
I44.U1H kiticsi Mfxru, R an u w < *
K cM mit tluvjrlan
unanitit 1470-74
.M uiuvo, K o ia m a
K j k ^ I li. Atxma
1475-79 .
I4<k Koim nh
ronmcT. niatkrslir kik»n> Kot«ilniIi III. A^ama
1497
VciMW, ttiutuuir kilMc«i
1502
IX-Miu, nimaMir kiloui
I50.M
Arhmr. inanKiW klhiCüi
1505-9
ilfovtovii. Krcmiin
ifinitc A iii M&Kaet
('« rtru Je Arjirj,
pisltipt»«tuk. ktliscM
1514.33
kdMlra]
1517
r<rx*t<r«}fc', otki
•win*l^ilh kilbni
15M
Homtir, tiMruuir kili«eo
1)33
,\ttljinua. manasir
kitncii
yaklcc^ I5M)
■WrWtn. nunxiliT
kitncM
I6Ü0
taji, ()v H a>ükkr

M i
SEÇM E KAYNAKÇA

BAŞVURU EBER SO LT J.. vc T H IE R S A.. Les É lises de


DuıııbjTtoıı Oiks BibbogpiJiic^. Dizi. /. Literjtun; on Consunanoplc. 2 eilt. Paris; E. Leroux, 1913.
0}^tiancA rt, 1892-1967, eilt I, liyLoctaon. Yayinici. J. M A TH EW S T. F.. The Early Churches ol'
S. AUcn. Washington D.C.: DiunbMou O jks Rese:ucli Cofjifj/jdno/Ve; Architecture and Liturgy, Université'
Libnry’and CcUccdoiis, 1973. Park. Pa., Pen State University Press, 1971.
Rcilicxikon ziirbyoïidnischcn Kiin.it, ^-aymici K, WesscI M ILLIN G EN A. VAN, Byzantine Churches in
vc M. Restle, Stutipn: Anton Hicrscniann, 1963. Coı)stattdnO¡^e: Their History and Architecture.
Londra: Macnüllaıı. 1912.

KAYNAKLAR
M A N G O C ., The A n of'die Uynjiidite Eiiipin: 312- A N A D O LU
¡453: Sourccs mid Docunicnu in dte History o i A n, R O T T H., KJdnasudsche Dcnkinücr aus Pisidien,
Englewood Cliffi, N .J. : Prciicicc-H»U. 1972. Pamphyiicn, Kappodokien und Lykien, Leipzig:
Dietenek, 1908.
GENEL STRZY GO W SKI J.. Kteimsien, ein Netilaiuf der
DALTON, O . M .EistChnsdunAn. Oxford; Clarendon Kunstgeschichte, txipzig: J. C. Hlnricks, 1903
Pte«. 1925.
DELVOYE. C. L'An by'ZMidn. Ga-nobic: Anhaud. 1967. SU RİY E VE KIBRIS
DIEHL, C. M jnueldan byantin, 2. baskı, 2 cilt. Pahs: A. B U TLER H. C ., Architecture and Oüier Ans,
Picairf. 1925. Publication o f an American Archaeolo^cal Expedition to
EDERSOLT J., Monwnenls tijniiHecaire byzjndnc. Syria m 1899-1900, New York: Century, 1903.
BUTLER H. C.. Ancient ArchitcctuK in Syna. Uöl. A.:
Paris. Les Éditions d’An ct d'Histoirc, 1934.
Southern Syiia-, Böl. B: Northern Syti». Syria. Publication
GRABAR. A. Matrynum, 2 cilt. Paris: Collège de France.
of the Princeton University Archaeological Expeditions to
1943-46.
Syna in 1904-5 ve 1909, Div. |[. 2 pts., Leiden: E. J. Bnll,
KRAUTHEIMEU^ R. £arfy Chnsdm »nd B y^ndnc
1919-20,
Artidtertuie, Pelican History of An, Harmondswonh:
BUTLER H. C.. Eady Chardies in Syna. Pancecon.
Penguin Book. 1965. N.J.: Published for T he Departnient o f Art and
O RLA ND OS, A. K. Hé xyloscegos palaiochristianikè Achaeology o f Princeton Uni\'crsity, 1929.
basilikc 2 cUt. Atina: Arehaiologikc Hetaireia, 1950-57. LASSUS J„ Sanctuaires chtédens de Syne, Paris: P.
VOLBACH W . F., ve LAFO NTA INE-D O SOG NEJ.. Geudiner, 1947.
B yum und der chnsüicfic Osictt, Propyläen SO TE R IO U G. A.. Ta byzandna mneinda tés Kyprou,
Kunstgeschichte. 3. Berlin: Propyläen Verlag. 1968. Arina: Akadéniia Athcnôn. 1935.
TCH A LEN KO G., Villages jiiù<jues de h Syrie du nord,
Is t a n b u l 3 cilt. Pari»; P. Geuthncr, 1953-58.
ANTONIADIS E, M.. Ekp/itjsis it'j H iffjs Sopiiijs. 3
eilt, Leipzig-Athens: ü. G. Teubjien / P. D. Sakelbriou, F lL lS n lN
1907-9. C R O W F O O T J. W ., Early Churches in Palesdnc.
D E IC H M A N N F. W .. Studien zur Architektur Londra: Oxford Uiuvetsity Press, 1941.
Konswionopds im 5. und 6 .JJ>diwiden tuch Christiis, OVADİAH A.. Corpus o f die Byzuidiie Churches in
Baden-Baden: B. Grinini, 1956. die Holy Land, Bonn: P. Hanstcin. 1970,
KAFKASYA RUSYA
AMİRANASVİLI Istoıijı ¡çnıanskogo iikusstvj, HAMILTON G. H.. TTiv Art jiid Archheaure o f
Moıkovı: Iskussıvo. 1963. Russii. Pélican History of Art, Hamiondsworth:
ARUTJUNJAN V. M. ve SAFARJAN S. A., Penguin Books, 1954.
Piiııjıtniki jnnJjııskogo zcx/cesivj. Moskova: Istoriji niiskofco iskusstvj, l-Ill. Moskova: Akadcmija
Gosudırstvcnnoc izdıtcl'stvo po stroitel'stvii i Nauk SSSR. 1953-55,
arkiıcknıce, 1951. KARGER M. K.. PiemiJ Kiev. 2 cilt, Leningrad:
BERJDZ£ V., Cruzinskyı tıhifckfura, Tiflis: Akademija Nauk SSSR, 1958-61.
Helovncbj. 1967. R A PPO PO R T P. A.. Drvvjierusskiji irhirekrun.
JAKOBSON A. L., Occık istorii zodccstvj Amtenii, Moskova:Nauka. 1970.
Motkovj-Lciiingrad: Gosudancvcnnoc izditcrsrvo V ORON IN N .N., Zotft iitvo u'vero-vostocnojRtisi. 2
arhitcknıry; gradostvoiccl'stvı, 1950. ciU, Moskova: Akadcniija Nauk SSSR. 1961-62.
KHATCHATRIAN A.. L'Archiiixtunr ımtenicnnc Ju
IV 3U VI aède. Patis: Klinsksicck. 1971. YUGOSLAVYA
STRZYGOWSKI J., Die Bjukunst der Armeıuer u,ıd .D E R O K O A., Monumentilni i dekor^tivni
Europa, 2 cilt. Viyana: A. SchroU, 1918. Ariuteknirj ii srcditJewko\iioj Sihiji, 2. baskı. Bcl|:ni
TOKARSKIJ N. M., Arl>itektun drcmcj Amıenıi, Naucna Kniga, 1962.
Erivan: Akad. Nauk ACC1>, 1946. MILLET G., L'Anaen art sctbe: Les é^ses, Paris: E, de
Boccard, 1919.
YUNANİSTAN PETKOVlCi V. P., Prcijcxi crkvenJ) spomeniki kroz
d i e h l C.. l e T O U R N EA U m . ve SALADİN H., powsnicuSrpikogmrodj, Bclgrat: Naucna Kniga, 1950.
Les Monuments duvàem de Silonique. 2 cilC, l’aiu: £.
Leroux, 1918. ROM ANYA
MEGAW H., T h e Chronology o f Some Middle* GHIKA BUDESTI N ., L'Ancienne irchitecture
Byzantine Churches,’ Annual o f the Briash School it rdiff'euse de h Vilidiie. Bulctinul Comisiunii
Arfienj, 32 (1931-32), 90 vd. Monumcniclor Istonce, 35, bs. 111-12, Biikrc»:
MILLET G., L'École gr^cifue dint iirchitecturv Institutiil de aite gratîcc M.isnn. 1942.
byzanoiie, Paris; E. Leroux. 1916. HENRY ^„LesÉj^sesdcItMoldiviedu nord, Paris: E.
ORLANDOS A. K.. Archdon ton byzinanôn Leroux, 1930.
mnêmdôn les HelliJos, Atina: Eitia. 1935. lONESCU N „ Isotoni inlutectuiii in Roniinii, 2 cilt,
SO TERIO U G. A . X YN G O PO U LO S A. vc Bükıcj: Ed. Acad. R. P. Doniine, I%3-65.
ORLANDOS A. K.. Heuretrrion tôit iiiesiiônikôn lORGA N., vc BAIL G., Histoire de fır t rounuin
nmémeiôn tes Hdlidos, 3 pts., Atina; Estu, 1927-33. inden, Paris: E. de Doccad. 1922.

B ULG AlllSTA N
FILOV B.. Gcschidire der iltbulptnschen Kunst,
Berün-Lcipzig; W. dc Gniyter, 1932.
MAVRODINOV N.. Sarobûlisirskoroizkustvo. Sofÿa:
Nauka izkustvo. 1959.
MI/ATEV K.,AHiitektunf3 vsrednovrkoviii Bülfiinji,
Sofya: Bùlgarskn Akad. na N.wkiic. 1965.

M
D İZİN

Abbcm 15«. 177 Ar^rt 306. 307.3(«. 3tW. 331


Adn»H>poln ^lUiınu- Arv-olid 177
AcDosSınııa. Koııstıııaıtopuhs. 41.45 Aril>v 269
Aghi-anur 191.1*12. 1»J3.24S. .W . Jiy. Aıkadıttı. Sünımı, KontUımnopoIıs 43
Allım -♦ Eııcî A m 210. 211-217
Akhcjıopoıctı», M crjvııutu Uıalılası, Scbıtik 55. 58. 65 Aırani» Tapııu(9, G cruj 27, 2S, 29
Akır>poltt. Atım 2(W. Ascıım'p.Kİ (Soniııuka) 25'). 262
Aüluıı Maiwun. Kı1ık>'a «M ı» A^pa^Sa^ııcı, KonuaıılıiN>g«)li\ 41, 45
Ak'kvuKİnj -* Iskı-ıitk-mv A^^•Jlı^n. MikItJt l, ıv ^ ın 26*», 272
Ak'kiim 1, lııi|urj(or P>7.3 6 . 2f- \ Alcııı 152
Ak'ppo -♦ Hjk-p Atlmım kilısıkr 180.233.277
Al-M>ındhir'»ı kjbul sıtoıııı. Kıtvıtj 17. W)-82. 144 Alix« I«». U 6.177.193, 277. 278.283.3(K.. 32r>
Aİdii Kj |h. Kiı-v 2X7. 2V1 A tiıu8.48, 130. 182.20«.2<W
Aİd ii Kıpı. K«>ıtscınnnopoİK 41.4-1. 47 Aitika 177
Alo» Kıpı. VLıdıınır 298 AııguHiu,. Inıpuracor 7.40
AnubMinıhj 110, Avjn 145. 146. 152
Aınıdj (i>i)-jrİMkır) 152. 155 Avariar 130. 24<)
Aıııptıikıklnos, lk<Miiuı> pnkı>|XMi 22. Ava İrim Küíwm. K<Kistanimupoli% 1 4.4I.44.*;3.% cjjj
Atut};)’roi Kılucsi. Kaunm 2l>7,2iw 124.127.130. 131, 132,1.Vı. 2İ(>, 2X7.2<>l, 323 '
An.ısciMOs. Iıııp)rıu>r35,8.Î Ayasot^aCanıiı, Uınv (Vize) I3i>, 137, 138
Aiumjsİos, l%kop(» 39, AyasoK'a, AndraMdı 211

Aıu<Uı^ Kiİlvm, Kudm 19. Ai'asotya. Izınk W

AndnınikcH II. İMip.mtnr26<) Ayjwh-a. K»n’ 2()9.2X7-291.293


Atiıironikov Maimiın, MovkiA'.ı .'UVt Aya.«>K’3. KonsuiiniH>|K>liv7. 14. tv. 2 0 .2 2 ,2 4 ,26, 4(1, 4 i, «3
84,90.92-98, W, 112, 127.12*». 159. )«5,193,2(V>, 211
Ani 193.3(W
324 ’ ’
Ani lu KitiıcM 3IW
Ayauıiya. Mmra 23it
Ani K ıtninli l‘>3
AyauA'a, MoiK’iııvasvj 182.185-187. 23Í1
Aııikiû lıılijiM K4
Ayiwfyi. Novfÿjrod 291.295
Ankara 136. 1.38.220
Ayasol>-a. Ohnd 22<>. 251. 2«ı-261, 263. 269. 272, 27(1-271
Aıııu Djbswiia 197 272 '
Aııukya (Aıııioch) 9.23.24.15 . k3. M.. 68.74. «2 Aya>ot>’a.Sıbnik 1.12. 133,170, 205
AntİKinioi. TrallcsIi (nK-ckuıikoj) 2 0 .22.93.94.<)5 Ayawf^-a, Sı>t>-j 259
Aıırioch - • Anukya Ayjiol>M, Trabzon 243,245-246, 248. 3()1, .^28
AntiokİM» üaray). K«>ıııunnnopı>İK 79,80 Aoz (<HM>v) SniK-oıı Sıilu Manastın, AııLıkya 2 4 ,2S. 323
Antiplıuııil». ApMiıduoüsM Mjıu\Un. Kıbns 181 Azir AkakitM 44
ApİK'ıılcUi Basılikau, Midilli Hl Aziz Andreas 41.63,170, 17 1.249
Apokaukc» ki]ı«ı-k-n, Silivn 262.33<l Aziz Andrcat Kiİİk-v . IVmtrria 170-171. 180
ApııilıvHcUmhcykrli, KonM.ııılııı<)poliı 40, -14 AzizAdunıiK» 177.18(1. 1‘İ3
AjKiMOİCIOII. K««l!irjlllİlH>|K>Iİ<. 24V Azız AtluiMtlov hıiyiik Lixrau. Adıcıs 177. 180
Am ııus 152 Aaz I3.ıh)-Lıs 61.68.74
Arap Camii - • Aziz l'auk» KılitOM Azız lkıb\'I.K Mart\-riıııını r>8.74

3-16
Knt liınk‘it» Kilıtc«, O vrk' -^>1 Aziz Miklıjcl MJcİihvi 19.3. M İ
An» OaııvlriosiıS. Wı. 255. * Azız M<J;k«41,4,S.9S, 159
An? tX-ıiK-aıos KUkcm. Sı-bııik 65-67.235 Aziz Nıkobm 19. 13«, Kfl. 251, 32«
A nj l>cnK'tnoi Saıay Kibvtı. Vbdinur 3(MU3I>1 Aziz Nikobot Kılisrü, Antr% ,'î<t6
A nı Epıptuııios 55 Aziz Nikolios Kikv.’û, Kurstıııılıyj 263.2i/>. 267
Ariz Gcorpo^ 2«. 2 9 .33.-41.7*>. 1«5. I9J. 193.2i»7.272.291. Aziz Nikobot Kilivıi, .Myn 1.34-136.13S. 325
3Üİ.303 Aziz NikoİKM KıUtni, R.'k Uii Ii 3 1 1
Atİ7 <HVvr};ıo%Kiİİk-u, (ıv n u 2*>. 33 Aziz Nıkobof. Skhi 19
Azi2 Ccoıpos Kilisc^n. Kiev 291 Aziz VjiKt-k'iıiKMi 233.2i>3. .129
Aziz <H-ofpos KilİM-n, Scbıtik 7K-7<> Aziz l’ıntckrııiHH) M.ııi3<.nn. Ncnvi 263
Ariz Gcoıi(ius KılİMTfı. Sum N ipjnvuıo 272.274-375 Aziz 1'j»J(ı.-va 262
Aıii <;coq9<K Kibscii, Sııcıvava 315.317 Aziz ParakcNİ 211
Azjz CÂtuptiN Kilivc-u, Yııt'ı.-v-l‘ııi%kiy 3ii!. 3<>3 Aziz l'jııK>s {Anıp Cjıııii) Kihwsi 41.211
Aziz CrorpcK M.ııu«un. Mııi]$ııu 4 1 .1S5.191. 193,291 Aziz PoK'ı'uktoı Kiliiı.'.tı 41. H3-H4
Aaz CIrcKürios Nazunzlı 74 Aziz S ııp o ı Kİİiscnİ. Z;ıt^nk 3ı 13
Anz Crvgorius. 22.23 Aziz Sctpoi 35.41.74,
Azız tireipOTov. I<.thip. 74 Aziz ScrtpcK Mjrt\Tİtıııuı 74
Aııir IcMiuıcs (IVk-kctı-li) Kiliıoti - • Fck'kcic Aziz SijiKon Snhı Mııu^nn. Q jfjt Sonuıı 6f>, 71). 1-t4
A«7 Icvınım .Alntmırp:t(vı Kiliw«i. Mı-vnıbrij 255.2i>2 Az»z Thı-odoıu» 27,2«. 2«A 262
Azır li«ııııw UızılikjM. F.fa 115.127 Aziz TınKidiKK 63
Azu tcaııiK's Khn-stvıtoııı 61) AzizTiaKKilHcq.GortMU 127. 128.12*>
Azız lcuıııw< Kilı&n. Kjt;3vjıı 155 Aztzı- liaıKın Kili«o>i 177
Aziz l<uııtK-( U k rjıı 49 Azizi- F.ikJükoı 165
Aji2 loanıid M a ıı^ ııit Ujzilikjsı. KaMoru 2lW Azize EupİH-mi) 41.79-«). 32.1
Azjz kuıuH-^ IVHİnHiKK Kilhcji. Silivn 229 Azuı-Cıyjııc KİK«.-«, Vaprvıpji 152.155
Azız Kkııırm 251 Azize Kııhrriiu Ki]ncu Scbnik 233
Aziz Kk-nKiK Kıti&'<ı, Aııkjn t3iı, 13«. 22« Arizı- Kjıhcrim M ııuıtın, Siiu l> ,^ 19.4«. 60. 121-122.127
Azn Kkflıcm KUisea, Ohrid 2<0-265.269 Azize Maru 24
At»? KnIkK23l Azizı.-Hjsp»ım-152.325
Kât Lconidu Ujzılik»! 55.5K AzizkT Koulw w 1)i>ıiLin Kihsı-u, C krja 2S. 2*), .33
Aziz U kas {H<k İos Loııkas) Maıusnn. I'IkmSs 174-177. 179- AzizUt Kosnui vc Oiıııian M jıusnn. Konstiiiñiiopolii 185
IH2,2<N. 32X
Azızk'r KriDos w MctİHKİM>> 231
Aziz («3.249
Azizk-r l'tiR« l*iulos Küím-ú. Cícnu 28-29
Aziz M tnin !10
AzİAt l\tn » w l'aıılos Kiİİh-<İ. KiMiumnnopoKs 84
,Atİ7 M4(u - 249
AzizkT ScTgHK vc UıktlkH Kilix-s. KtMncumtıopoiii 41. 84,
A/ız Mikhjcl 203 K7-9I.93. 1I<M12, 127, I2‘>..3H
Azız Mikhıcl Kjicılnıli. MiKko\'a >H . .VI5 Iİl|9 V.ln 155
Awz Mikhjcl Kılitt.-«. Kiı-v 2‘Jİ, 2<i2. 2‘M. 2*«. 316.331,345 Ki|>iM, HjiNa 177
Az»/ Mikhael Kiİİm-«İ. McKinbrij 2iı2 Iblit 121
Aziz Mıklı.K'1 Kıli«si. Sııx>kınk 3<ll »,w I.ÎX
An/ MikhjcI Kiliac'si, 27X lİMk*i<w l„ lııi|vıriiıır I.SiUUıl). 2<)7,2ti)

347
ttjiik'ioí II., İmparator 17». 2SI. 2<í3 l>Jt;lstluı-<M, CviKTal 2*>
UjMİcutt. l İKİJiıı ITít l).ıpJıııı Maniiiın 182-185. 209, 247
tUUcus III. Qa 34)5 D ır . 20,35,37,40.83,84
Usinlik.) Ur>úiu. K jw niu 1III Dcçaııı 269. 330
lii>ii»clckler KiUwsi. SIgc l-«t, I42.32.S DeirSım 'jrı 74
Ua>iiick-klcr Mtiuion, l’rirjcii 277.27'). 330 Dcmn.- (Mynı) 19,1.34-136,138,325
lkV.«JW ,263 Ocrrjg?! Kiliscıı 136.138-139,142
Ik-liuríos, (iciKTil 11)3 IK'spotbı SanM, Mistn 236, 242
Ik'll. Ck'rtnut' 7 Dutu Tıpın;^, El« 96
lirt^çıııu Z). |}|ı>kk-t 22
UcdılcİKi» (Ik-ytülLiJiiiu) (O. M Diokk-tiın Sarayı, Sp<ıblo 40
Uiiiljir Oinelt Siniici, Konttjntiin))ii>lis 41. W, 324 Diokk-tıan. lıııparatui 27
Diiihiíkilito 147,155.156. 157 Dıvngı211
BiiJtynLi 144^145,
DiyartMkır-* Anıldı
Biz>v (Vizc) Kaicdrili 136-137, 13«. 325
D ı^ n ı KilUcsı, brıhlchcın 63-64
13bkhi:niai M.iivnDn. Am 212
Eı'hınıadzin - • Vj^^rsluptit
ISUkhcnıai Miiustin, Elis, 2H). 211
Edcsvj (Uıfj) 147. 155
BUkİK-nui .S,irilyi, KomLuiniK>|iiilii •>, 41, 1*X7
Edınıc (Aıimııupulis) 278
UmUiiiitM Kilcsi, Tlicrnw(>>-U: 2 11
Eics (Eph«os) 29,33, % . 125,127.211
üotimiii Comii (Myııbıoıı), Ki«iM,iiniiiopolii 1 1 , 1«, 165-167.
biaztg İU2
K«. 185, 32if)
Ekıpııi (KuDunlu) 204, 206
Ikxotü 173, 177
EİI.-OIU Kıiijcsi. Ku<jüs64
Uoi«ofyiibo\t) 298.301
' e Icouu 21)3,205.263 ^
UüBuiyiubkiy. |>mis 294. 3(»l, 316
U o ^ n I, 311 Ek-usis 182

Boris,KrJ251.252 Eluh Po)^ıılXT Kıliıoi, Konsuntmopolıs 165,260


Uoisi 127, 152 EJuh, l>ı->^.bcr Küisc». ScUnik 233.329
Hosra Kati-tinli 74-75 Eiiıcvilcr 127.158
UnMiÜKx-liMiti Matuiún, Mi\ir,> 23f> 1İi k v {Aİixk)2 2 'A Z « i

Bryju Sanyi, Malicpc 158, 32íi Epiros Dnpotlufiıı 210-212


Uulgjrisöıı w BuJgirbr 15‘A 165. IM,, 174,211,249,251.252. Ercnık 145, 147
255.259, 2tí). 262,263, 2W). 2X3,293.294,306,314 Em-an 152
Biiyük (InipanwHuk) Siny, Koii%uiiünopotu 9.40,41,44,79. Enııcnistm 7, 10. 55. 127, 145,147. 152, 155, 170. 173, 185.
93.110.158,159,185. 197,2fH), 328 194,260,283
Biiyük Kjihcriiu 314 Eski Imıtct Canıii - • l'antcpopicj
Biiyük Kihso (M c^c Ekklcú,i). Koiiujiitinopolis 9(1 Eubow2iJ. 23.24
Uyziiition 44,49 Eudokii, lınparuoriçc 23
Gwkiii Crad 33-35 Eııfn\utu Bazilıkjsı, l’anrnzo 59
Clurk'iiU|7K- 158 , Euıcbıoi 49. 58, 64, 321
Ciucitu UmíIicj -»Yctvlxiuii Evpni 150. İ5 2 ,355
Cy7icu» 144,145, lió En (E.«lru), Baspıskopos 152
Çcnıijîov 291, 2<«, 301.302, ,M6 Fınh Cuııii, Eihti 229-230

348
Fatih C ım ii, Trilye 141.142. 144 Hippodrom. Selanik 6ı5
Fenari Isa Cam u -» K o m ontin Ups Hotkt,T(ria, Mwra 236. 23«-2.VJ. 242. 329
rrth iy c C u ııü ^ P jıru m k v iıtm Hononm. tnıpatanır 22
Fonıın Aıfcadıi 4(t. 4 1 Hortııisdaı Sanyı 84
Forum Boviı 40.41 Hosios Loukas -• Anz Luka\ Mtııastm
Forum Koı»t3[itin 41 Hyakiııthos .Mamtnn -» Koiınesis Kiluesi. İznik
Forum T ju n 40. 41 0“ s>) 3* 1
Foüao, Gaipjrc vc Giıoeppc % leruf he Ebsi, Konwaiitimijxtlu'li mimar. 313
Fngyj 1»» Ikonion 22-23
C.DbQ 211 lllyhcıını 33
fiaLıoa 171) loanıtn (ku^vnu-ıı) 29
CAİerius, Impancor 79 loaıuH*) (iiiéchaiiikos) 22, 35
Gslli Pbcidu Mausolnımıı. Kavcruu 103, 1tf) loaıutes Dukas 211
Gxa KjtrdnJı 2;^, 24 loanııeı Fran^opDulos 242
Ccbzc85 loantires 1. Tziııûskcs, lınp.ırjr<>r İtiS
Geıvruo« (Piskopm) Kılı«.'». Gcma 28. 29 loaııi)« II Aıcn. Knl 1S2
G m « Ocnıh) 27-32,33.60.321 loaıuıet Komnenm II. Impjnror 203
Ginc(Gonum) 127. 174 loanııes Ijirran 49
Conytu 129 loaıutcs Snıdıoı UaziliLuı. Koııoanrinopdis 11,41.50.54.55.
Göff;Yülcsriiş Kilisen; N<Mmt311. 316 60.252
loannes, kcfi{ 181
Gögc YiikscEs Kilıscs; Kıvanicj 2W)-281. 283.284
Gnçuıica Mjnısar Kjlitcsi 272.276-277. 27«. 2 8 3 .3 » IretK-, Iınpantoricc 132. 144.203
Gıc^onos, Rahip 74 Irmd 152
Isıak Komnenos 205,3K», 210
Gül Camii. Koıtsondnopob« 201
IsidonTs, genç (mecluıııkos) 22,35,96
Gürcisun6, 10, 145.152.211,245.283.309
Güıtii Muu&an, Ivıroıı 193 Isidorus, Mıirfli (nıcchanikos) 20.22.93.94
lskerklcn>v (Aleksandria) 9 .3 ı. 61
Hıdnııı KütüpIunKİ, Aıiıu 8
Hjtiriiıı, linpnuw 27 J^tmlnıl -• KonıuııtiiHipulb
lulianos, bankacı (aıpentıniH) 2ft. 110
Hah 154. 155
Habbiye -♦ Zcııobia lusoııiaııos. I. İmparator 7 .1 1 .3 1. 26,29.33,35.45,63.83, «4.
‘.XI,93,98.9*). 101.102,103.110,112, U 9 .127,12*i, 130,
Halep (Aleppo) (S/i, 132.142. 15«, 159, l«ı. 161, 211, 23i>, 247, 249
Haliç 44.197,21! lıiflinos I.. Impomor 83
Havariler Kilisesi, Koiiwanbnopolis 40 ,4 1. 44.63. i>S. 98, 127. Justinos 1 1, Impontor 1 III
159.181.249.316
Ivan, m. Çar 305
Havariler Kibscii, Selanik 233-235.247
Ivan, IV, Korkunç, Çar 303
Helcna 63,277
Iviron 180, 193
Henkbot. tıııparaıor 145
İzmir 33,328
Heybchadı-* KKıUu
İznik -• Nık.nia
Hienpolis 19
Kaisariani Manaıon, Atina
Hippodrom. Cera« 27.29 KalabakaVf.
Hippodrom. Konnantinopoitt 4<M2. 4tt. 79.197,323 KaleixU-ihine Camii, Kuımanunopolıs 41, 130, 206. .'$28

J19
ı V >
s K jppuJokyj^
jp p jjo k y jjy jr Kı>ııu.ııı(ia Uazthkası. Kıbns 55
K.ınıgiiıımık Snmıtı. KoııstjııııiH>|i<ılıs 17,41 Koıı^uıltııı LifM Maıuvtın (Pı-ıun I« Camii). Knııvuııtiııopoliü
KaıuiDAgata Kö)>niüü. Ebzı(( 1(12 41. If,2-Kı6.16R. 173, 218-220. 247, 259. 2*)l. 32i>. 328.
330
Kanyc C.uııii -• KIh« M.ıiMMın
Koıısuımı>opolı^7,y, Ui, 1 1 ,1 4 .1 7 .1 8 .2 0 .2 2 .2 4 .2 6 ,2 7 .2 ^ .
Kaı>vs IW1
4(1.41.4 2 .4 .3 .4 4 ,4 5 .4A, 4 7 .4 8 ,4'>. 5<l. 54,55, 5 8 ,6 1, f»3.
K.ırysius 2i). 2J il«, 7‘i. Kl>, «2,84. « 7 .88. ‘J(l. 92,93, ‘M, V5. 'Jf., 97,98. "W,
K.ı»(ofu 2<I7. 21W. 32?< 11*1. 112. 116. 121. 123, 124. 127, IM). I.Î2. 13i.. 158,
K,ıLıpı>luııı KiIix-m. I’,ıftn 127, 12H LS9. lf.l-li„S, 177,181.185. »91. IM . 195-21 U ,20f.,2i 17.
2ı», 2 10,2 11.220-229.231,232,233. ZV>, 242,249,251,
Katöl'an^ı. Aix,ı2H.2l2
259, 260. 2i>2. 2f)6. 272. 277. 287. 2««. 291. 298. 3tl5.
Kauuyi' (M. 7-1
3*16,313, 3K*. -120.321, .« 2 , 323, 324, .328.329
Kcııulpavj -♦ N>t«pKııon
Konsuntinopiflıtjn 1 0 .11(1.121, 127.177.221.233.242. 2W.
Kcplwtw«.ı 220 287. 2X8, 2*>1
Klulkc Ka|>tM. Ko4i'itai)iiiK>|Hilı\41, KuıiUıiııtıiKi>. IX. MoiKHiukİMH 181, 1 8 5 ,3 2 7
Klulkcdoıı Koıınilii Uıl Kı>iKLintııu>s. V. 144
Klulkı (IIuybfİHdı) 1»5, 32? KüiısMiniıiM. VII. l’ıırph\-n^ı«K 'tos 158, 22'>
Klulkb 211 ________________, , KouManniKM. l. 8 .2 2 .4 0 , 44.45.49, SO. 63.64.65, i>8, 74.79.
"Kitalk^otgjj [¿iliKM. Koınuı«nniıvl»/iO>j^î^ ‘X), 323

Khanunun l'J3 Koıi'iuıııım», Vt. 132

Khibncbr Mii»;ısön. AduM I ).ıı5 277. 278. 2S« KiHisunricM II., Iıııpır.ıu>r 4(». 68,90

Khu» Ad;uı Sakız A<Um K o ııp 211

Klık-nıuiM (Kk'niKiııt) K j Iim . IVk>(HHiıtos2l I Koriiıi 55.130

Kltün (Kanvv Canıiı) KİUk -m. Kottvunûıiopoli» 130. 2(l2-2fl3. Ko«ıwdir>r» (E)-up) 185
2»S. 2<V.. 223-22« Krv.-mlin. Moskcı\u .T03, 3<k4. .305
Kh(XuıuH». Makjrk« 233 ’ Kudüs 19.22,23. M
Ktınjtiaııtnı. kib»; 17S, 182. .''27 KuıııK'Ikliki 2fW
KItıyıcs. (ıııCvlvuııkos) 20.22 KıırHimliya 2i»3, 2<rfı
KhryscMtooıos Mamsan, Kıbrıs İKİ Kor^ınlıı Ek'pni
Kıbruh, IV, 53. İKİ. 210 Kuujl Hac Kilise«. Aj!)»?’a*'w 1’>l. 1'->2. 193.245, 327
Kiı-v 2t W. 251.287-2*^ 1. 2')3,2<> I K utvıM lacK divsi.C vjn 1.52

KİUk>'3 « U v i. 68 K)-n»na» 193

Kilise- C jiiü İ (M oUj Gurâiıi Cjııni). Koıı«aııluıopnîrv 41, 224. Lıkoııij 19


228,22^^ . W l^ u r . I'n ıu 283
Koınıcs» Kau-ılmlı, MıvikovM .îlKİ. .VlS Uvluroıı 55, 58
Koiıocıis KatL-drali. Vbdiııtir 2*>7. 305 Lı'ou 173
KoiıtK*M4 Kilivcsi (llyakjııüı»’. M-ııustın). lirmk 133-134, I.Vı. L cchi, VI. lın |n n lo r Wı5
m . 2(1>. 22i>, 325 LL'shn«^ Midilli
Koimkiİu Kiİİv*İ, Kr-\- 2') 1, 2‘>3 LoııgolurJıa 168
KoiııK.^i^ Kiliv<i, Skripou 172-173 Liibıun 19
Koİiik'İİ'İ Kihiı-si. Zvvınt5rıcıxl .HO M4<Uıu<.-hir — Uiııbirkilisı*

ÎSO
(Maııivı) 2 1 1 Mikluel VIII.. Impararor 22ı», 231
Mıf$mbr Mxıusnn, Kiev 291.293 Mibııo U)3
M3ioııı)i.ın 29 Milet29,93
M ıfurkn KhountiKM 233 M ilıa, l*ıvnjes 2K3
Malam>\. Pi^opoi 22 Mi«r.ı 182.210,133,23f.. 237.2.39, 241,242,243.329.330
Mjkfdony.ı 58. İKİ. 251.26.V 2(fJ Miwni K.ıkı» 13.3,236
Maksiıııbn, ]>iskopos 11», 112 Molla Gürjııi Camii -♦ Kilin- Cuıtü
Mabf>-j (MvİİU'im') 159 M oih'(i>\uu3 130,1ÎÎ2,185.2.36
Mıııııc-I I.. lııi|MrıtOT 2<U. 245 Moııophyıit 84, 127, 147

MıııruııSünınu, KoiKUımiH>poIu4l, 44 .Mora^ta 251

Manızı Nohri 2l>6 .Mren 152, 153. 155


.Msh-ına S.mn'i 127
Matkus Aıın-liu< 44>
Mucbm-a 20f»
M-mıur.! AAısı -* P ru k o o n c v » Aılısı
.Mvra —* Dçıtın.'
MaiTyropolu (Silvjıı) 1 55
MyrebKOT Kiltscu -» Utıılnıın ( 'jıııli
M c ji n Apvı% 14 4 - 1 4 5 .3 2 5
Nanes II. Uo^pitkopv, 152
Meryem UbkluMTUı li.MihkjM. Vl.ıdimır 294.29». .316
Nxnaıi7 Kiliıesi, Kapaüukya 74
Meryem KİIi m ). Aıenov-^r.«) 25}f-259.262
Nea Ekkkitta, KotKUııciıuifHtlis 4 1.159.165
MeıyL'in KUİjou. t^ov.ı 211
Nea Moni, Sakız Adı« 178. l« l. 182,209.327,329
Meryem Kiİİmtu. Kaleınç 2H4-2H5
Nepev 127
Meryi'in Kilisem, M j«c-\x 279 Netvzi 2i>3
Meryem KİIİk' u , üıuılcnıc.) 2W>-2<>7 Nerf Nehn 298,3«l
Meryı-m KovnK»o(vırj M ııuuın. Mıeırnı 2<K> Nextor Nehri 269
Meryem Lieı-iikj Kili«.‘S). IVjzıvn 272-273 Nı-H'htiT —» Mev-nıbrİJ
Meryem l’eril>kpt<» Kiliwsi, Sebıtik 329 Nik.1 AvakbımuM 93
Merymı Pcribleptot M-nMUm. Kontunrinopoliü 4 1, J«5 N ikjû (liııik) 11,13, 99, 1.3.3, l.Vl. 136. 2<6. 210. 211, 220,
Mer)vı*ı l'eribU'jHoi M jım nn. Mimıa 23* 325,328
Mmvııun.) Kilisı-si. Avaiı 145. 146. 152 Nikcphar<M I.. Impantor 24'»
Mcryenuıu Kilitra, llbkheri).ıi 41, 44 NikepİH)ros Kasnısi» 2tM

Mcryı'iıuju Küıscıi, H.ılı 154. 155 Nikectt, Keni 181

Mt-sıınlın.1 (NeseNır) 155,157. 2fı2 NikoU« Kılin-si. IVıııre !•» 1.14- I.J6.138.315
Nıkolıos. Sıotilu 19
Merar KilUe^i. Kııtkn 22. M, W
N)kob<M, y.ıpı »»uy 272
M«7o|>naıııyû B,K.3, I lf>. 127. 147,155. 1Wı
■Nikt*iKJİ!i 217
Mklilli (I.csIk’s) mi
Nik<)[Tsı))ii)dı 3tW
Mikh.ıvl Akomin^KK, l<.ıhip 2(i'>
N\ın|ih:ıi(nı (Ke»»ulpavı) S.u-.ıy> 2 1 1. 13l
Miklı,tc-I Asırj|xıs, IU-^vıın 269
N j'ii 22.13. fJi
Miklwl II., Im prjiür 211
t )hncl 22*/. 251-252.2«), 2<..i, 2«ı. 2^.9.272
MiUtael III,, ImpuraRır 1S9
OHîi.l>n-ıı»-ıl5l
Mikluel IV.. lıııpır,uor IK5
t)l>ınpwl).ıeı (Ulmbft) 144, 177
Mikh.-ıe1 Kmıbric». Pjmk 181
Onhıxik>ks Vaftizev», l«jwıııu HM-KI5, M»

J5 I
I^jlııım 33 Pn»ıw\aı Kİİİscm, Kjr>\-s !WI
Psinfbpmyu 19.1 Saııuıı 23.24.33, Mı. r.H. 7(1,73
l*.ııın)uL)nuıw M.ııuuııı(K-lluyrl'jııııı). KoııMj|iliı>op()li< IS. QJl'losı-lı. luolika ltl-1 1 7 . 119
lS.41,22(k.223
Ijasril>ıı-Wa(ilaı» 1K)-12I. 127.132
l’trMpi Corj^pqx'kous. Atiıu lOvvnıu 6.26.55.79, »3. 103-110,112. 116,321,324
P .ın :^ Kanurioccuu, Klulkı IK»-18'>, 327 l^onuııoı II. İmparator IS5
l‘mji|{M Khr>-x>kı-plukn Kilisesi. Tralwon 245
konuıtos Lckapcnos 166
Paıuj^u KosıiHMotcinı, l*hcıwi 205-2IK»
lluiinu». M inur 23'24
l’aiiJiáJ LykodciHoıı Küivsı. Aıııu I.S2.2(W
Hııs-ıU (Scrpopolis) 13. 17.35. y>. 4 0 .7 4 .7 6 ,79-«2,87,121.
I'JIU|9J töi) Khalkcûıı, SrUıik U>K-I7I). 326 144. 152,321
Pjıılaııaiu Moımon. Misnn 242 Rııtv-a 249. 251,28.V 287.291.2<>3. 2*M, 303, 313, 314, 316.
i’jııtcpoptcs (Eski lıiMicc Cuııü), Koıısunnnopol» 4 i , 197 .331
l'juıiokrjior KıbM-sı (Zcyıvk Kıli^- Ounii), Konuanrinopolıs Rııy CoDzak-s dc Clıvijo 185
17-18,41. l'.;7-2tXt. 2(1.3,2»S. 22<), 2«». 231 .Sikiz A»Um 178. ı s ı . . m
i’^uılukrjlor KıUtcsi, Mcscnıbrû 2f>2 Saııuııd^ 24
l»atı:n2o(l'cMrcv) 56.59 Sunosala 147. 155
Ponipnwsj KitUcsi, A ıu 214-2I7,22«>
SaiııuLİ. K rJ 251-252
Piros Adxsi 127.12S. 130,324
San ApoUinaıv m Cixs>c 56. 110 , 112
l'ınlıcncHi, Adiu 20!)
San Ap»'>llıiure Nuovo. Kasvıtıu 105. 110
Pâukjs, l’ukopos 29
San Giovanni Evanp.‘bsc Uozilikası 110
Pcickctc 142,143.144.325
San Marko Kİİİksİ. VciK-dik 86.127,249-25(1
l'ck>ponncs(Morca) 130.210,2.V.. 211, .32«
San Marko Mc^'duıı. VclH.'dik 40
Pcrisıcrû 170, 171.18T>
San Mk'hcle Afri<:i.v:t> 110, 112
Peygamber Eliah KiUıcsi, KoiisUii (İih>|k-I 260
San Vitak Kılı«.-«. Havcnna 26,79.83. HI6-109. J 10.112. 127
Pcypunhct Elbh Kilisesi. Scbnık 233, 329
Saıi)^nı» (Sakarya) Kvprüsü 101-102
Pey-guııbericr, l-Uvınlcr vc Şehtck-r Kilisesi, Gcmm 2ft-2V, 33
Sana Maria M .^ ^ r c 110, 112
l’hcrrai 205.206
Sard29
Phıbdclphıon Me>tlanı, Konsuııtıııopotis 4<MI
$ardıs2 1 l
Plıilıppi U üozıUkau 126-127,324
S iu l.l\a k o n 2‘>
Piıilobcııos Somıa -» Uinbıı Dirvk Sınıtcı
Sclutık 55. 56, 5M, 65. 79. 130, 132, 13.3. 136, I6K. 169,
l>hoóoi. Patrik 159 170,2(6,2(i7.220, X33-İV.. 247,255.262-263.272,277,
Pbkkos. Piskopos 27 329
Plaka 252,254.259,2«l, 314. .Wl Sel>Tnbna (Sılıvıi) 229, 2 « , 330
Porplıyıy. Piskopo» 23 Scptüıuus Sesvrus, İmparator 27. 40
Pöıu Paııasu, Tnkkala 21 U213 SİKi- 140. 142,325
pTCTbv 165,166,251,252,253,254.259, 2H) Sit\'an —►Manyropolıs
Pntça 2S2 SiıiKt)!). Knl 251.239,2i>0.269
Prokoiıııcsos Adası (M anıun Adıvı) 2«, 56. 110.112 .SmaI1ıfi)6,19,48, 121.123. 127
Prokopıos K3. 'M -'», W. 102, 15*J Sıntıiııın 49,65
l*rokopıos KibicM. CcTMa 28. Sknpiıı 173 ’
IVapylk-a kiliKsı. G c n u 28 ,2'> Sbvjjr 130, 132,158.249.251-252.262.305.306.330

352
S<ı>ynu2n U rfj-* K d « u
Soun35 _ Urdöıuıs, Pımk
%;aİJlı>«) Uyanık (•tKİı.T (<tvjr«KX7) Kili^rti 150-152
Sicirii 174 VafttKi Yahya Kİİİscm, Mı-sıu\brvı 25ix257
»ophjıı. Aihlı 127 V^;ar>Kıpjt (Echmiadzin) 147-149, 152
Stın 121 VA-ni Su Kı-mcri, KotMjntiiHi]x>İK 41,45.48.324
Sunyc 7 .8 .9 .1 0 .2 2 .2*>. 3 5 .4 9 .5<). 55 .« ). 6 4 . 7 4 . 8 2 . «3. Vakfn, Imfuntor 45
« 4 ,116.117.119.121.127.130.142.144.147.152,155. V.ııopı-di 180
158.161, 17t), 324
Venedik 6.40.84. «6. 127.211.229,249. 250.305
Suremi 127
Vı-iK-dikliler 211.249.316
Syıl:q9)|9H- Kİİih'u. G«.t.iu 29
Virtor, Pisko^Kiı MO
Tfkrıır Sjnyı, K(>n^ıuinopı>lk 4 1. S?). 23U232
Vılale HJicr. IXık 24V
Tcsıl>'j 9(«
Vize 13i.. 137. 138.325
Tı-sula 19.2<>
VUIİmir2'i4.297.2<>8.3<Ki. 301.305.314,3U,
Thc<xlon, lıııprnn>ri(c 84
Vbdımir. Ki<-v l'reıuı 251. 287
Thcodon, Rutm m» U'kapt.'tıo<un ı-vi 166
Vbıudon Maımnn 233
Thı.'odon. Vlll. Mikluı-rü» n i 22<l. 221
Yaıun Çalı, Süja Dagı 127
Thcodfıro MaııkjpK.ı< 2 1D
Ycnkıat» Sarayı. Koıı«3i)Uin.|x»Iıv45. 99. 11X1
Thcotlorik 103. 1Kİ
Yti((i»Ia\'>-a 33.251.263
Thcodoros 29
Yıııumvtan7.58. 127.130. 132.158,170.174.177. 181.185,
Thcodorm A m k'r Kilise«. Mi»cn 182, 237 193.209.211.212.223. 233,236.249.269.272
TU-\Kk>rt« Mctı ıklıiirt 222.224 , Zarak4 2II
TİKtıdunK SıudİH'^ 144 ZetH>. imparator 74
T1ıcodo«04 Zalcr Takı. Koostaııriııopolis 43 (l lalabi^v) 14. 22.35. .Î8. 3 9 .4ü. 84. 121
Thcodoöot Surbn. KiMisUımnopol» 46 Zcnobia. Knlı^c 35
Thtodosk», 1.4<). 45 2U'i)ubKK, M inur 22
Thcodooos. II. 44,45 ZcukiipptH I ¡.uıuıııbn. Koıı<iLiııtiııopoli> 4iM 1 ,93
Th«ıpl«aııcî. İtiraftı 144.145 Zeu$ M jni9:( TapıtuJJı 2.1
TİH'ophilos. Im pmtor 158. 16(1, li»6 Ze>TL-k Kilue Cuıui -♦ l^nloknıtof Manastın
Thonm. I. I».ıtrik 19 Zeylin D .^ . Fili-ıtitt 61. W. .123
Tiılıc Kiti^-si, Kii'v 2k7 Zoravc)» KİIi'k-m. Hvıçınl 150, 152
Tn*7CMi 193.21 D. 211, 243-246,24H. .T«». 328 7«witiMM. TariİKT 49
TnİJl, M inur 193 /.v.ıniK>ı:; - » Uyaııtk Cii^k'i
TrİCT UiTiltkjM 50,52-53
Trikkah 211,213
T riht 141-144
T— r.y.!! Pfu'5>c>ıw»ı ChntaııuHi. kibsı: 182
TıınaNdıri 170, 2(>3
T«m«ı 19
lıır'AİKİııı 127. 147. 155.325
TyR-KjtcıIralı 49. 58.32(1

353
R J E S İM L İ S T E S İ

1. KonsunO nopolis, k e n t .\ııH.ın, tuftlj w f j j j/c 21. Gera.sa,katedrai yapı grtıbu. Çeşmeli Aıiu,
yipJınii öqfii sırütn gÎine)xloguya doftru
2. Y ilo n (TüHdyv), uaıııı tuf^i hiç planlı sivil yıpı 22. Gerasa, katedral. Çeşmeli Av/u, }vniden
3. Konsunanopolis, H^zrctı Meryem Khalkopnteiı, canlandırma
tjmaıııı tıı^i 23. Gerasa, PeygaiııbeHer, Havariler, Şehitler Kilisesi,
4. Nikaia (Uııik). kem unlan, gnmnıc duvar tekıüff zemin fJam (C.H. Kradiiıg. 1938)
(¡¡.yüzyıl) 24. Gerasa. Vaidzci Yalıya, Aziz Georgios ve Azizler
5. Coııstjıua, çarfi yapısı, tugta köşe tajı/;. lufiia-us Kosmas ve naiilian, zemin fJam (C.H. KraeUng,
Geç K onu yapını ceknij^ (4. yüzyıl) 1938)
6 . Nikaia (İznik), kent surları, dm-jnn alt 25. Cançin Grad, kent ¡.^anı ( P. Mano-Zisı. ¡968)
bölünıüiKİc G cçRonij fııfia-ınoloz taf yapını 26. Rusata, kent planı ( W. Kaniapp, 1968)
tekniği (I. S. 25S-69) 27. Rusafa, kuzey kapı
7. Rtısata, sarnıç, beşik tonoz (6 . yüzyıl) 28. Data, sarnıçlar
8 . KonsuntinopoUs, Aya Innı, haç-ıonoz yapım 29. Para, kent sura, kuzey Iriilüııı, ımıapn keme
tekniği (6 . yüzyıl) fW. ,S. Ccorgç, 1912) ¡fnşiiu gösteren }vr
9. Zenobia (lialabiyv), ¡v.ıeuınunı, lıaç-conoz (6 . 30. Zenobia (Halabixx’) . kent pl.mı (F. Sarre ve t'
yüzyıl) Herzfeld, 1911, v e j LaulTray, 1951)
W, Konstaııtinopcdis. Hazreti Meryem 31. Zenobia (HJabiyv), güneye doğru genel görünüm
Paııınıakanstos (Fethiye Caınii), sanııç, merkez­ 32. Orıaça^'Ja Konstanduopolis, kent [dam.
den kayan beşik tonoz ( 1 2 . yüzyıl) 33. Konstandnopolis, Hippodrom (15. yüzyıl sonuna
H . Konstanünopolis, Hazreti Isa Pantokrator (Zeyrek ait gravür)
Kilise Camii), baç-tonor (12. yüzyıl) 34. Konstanaııopolis. porpb\T sütun (çizim 1574 tahli­
12. Rıı.tafa, al-Mundliir Kahııl Salonu, patıdaiiaTsiz. li), Trinity College Kjtaplıp. CanAridge, Ingfliere
kubbemsi taş tonoz (6 . }vz\ıl) 35. Konstantinopolis. porplıyrsütunun ¡957 y-ümdakı
13. KoııstandnopoHs, Karapıınriik sanııcı, kubbemsi durumu
tonozlar (II. yada ¡2. yuzyü) 36. Konstantinopolis, l. Theodosios ZaferTakı'nm
14. Konstandnopolis, Myrelaıoıı (Bodrum Camii), kalmalar}
dilinıü kubbe (¡0 . yiız)il) 37. Konstandnopolis, Arkadios .Sûrunu (geç 17. yüzyû
15. Konsunanop<Jis, Hazreti Meryvnı çizâmi). Bibliotlieque Nadonale, Paris
Pamnukaıistos (Fethifv Camii), ön ambulatorium 38. Konstananopolis. Mardan Sütunu
kuzey kcdu, kaburgalı kul>bc (¡4. yüzyıl ya da 39. Konstajıttııopolis, kem surları (F. Knschen,
daha f^ç) yeniden canlandırma)
16. Kanstann'nopofis, Ay'asolya. bacı cephe, dış mer­ 40. Konstandnopolis, II. Theodosiuos Surlan
mer kaplama (6 . yüzyıl) 41. Konstanünopolis. Altın Kapı
17. Nyssa, nıartyrium, zeııını /Vjii» (]. Stryz(p}w^i, 42. Konstandnopolis, imparator Valeıış su kemeri
1903) 43. Munidpıum Tropaeunı Traiani (Adamdiâ) sivil
¡8 . Antakya yakınındaki genç Azız Simeon Stihtes bazilika (4. yzüyü)
Manastın, zemin planı (W. IJjobadze, 1965) 44. Trier, bazilika, içten apsise doğru
¡9. Gerasa, kent planı (C. H. Kraebng, ¡93S) 45. Konstandnopolis, Studios bazilikası, zemin planı
20, Gerasa, katedral yapı grubu, zemin /ılaitı (C. H. (A. Van Millingen. 1912)
KraeUng. ¡938) 46. Konstatıdtiopolis, Studios banlikası. dıştan, batıdan

35i
47. Schnık. Akhciropoictos bjnlikı. zemin pİMiı (S. 69. Bosra, katedral, dıştan (19. yüzyü çizimi)
Pdekimdcs. 1949) - 70. Bosra, katedral, lalııniiü boyuna kesit ve zeuuıı
48. Sehnik. Akheiropoictos baziUkı, içten doğuyu planı (A.H. Det\veilcr, 1937)
doğru 71. Husafa, dört yapraklı yonca, zenün planı
49. Korindı-Lechjion, Aziz Leonidn Üûzilikâsı. Q. Kolimiz. 1963)
zcnun pJını (D. Pjlhs, I96I) 72. Rusal'a, dört yapr.ıklı yonca, içten doğuya doğru
50. Pırcnzo (Porcç), Bmlika Eutrjsianı, nıosun
73. Rusafa, bazilika A . içten ğiineydoğııya doğru
ğiiney kemer dizifindeki iki-bolğı-li kışlık
74. Selanik, Aziz (leorffos. içten kuzeyv doğru
51. MidiUi. Aphentdli bizHikı. bemı yeniden a tı- ,
75. KonstantinopoUs. Antiokhos Sarayı, zenün planı
Ijndımu (A. Odjndoi, ¡935}
(R. Naumann, 1966)
J 52. KiUkn. Atehin M»nmnn. mjnısttr topluluğunıın
76. Konstantinopolis. Azize Eupbemiı Martyriumu.
plim (M. Cûuglı, ¡967)
bema
sj 5X Kilikya. Alıhtn Manastın, doğu kilisenin içi (¡9.
yüzyıl çizimi) 77. Rusafa. al-Mundhir Kabul Salonu, boyuna kesit
54. Bcrblehem, Doğınn Kihsesi. Konstantinos'un »Vzemin pl.ını (S. ilnyer. 1926)
kilise kalmcjJannın planı {W. Harvcy veJ. H. 78. Rusafa, .tl-Mundhir K.ıbul Salonu, içten doğuya
Harvcy. ¡938) doğru
55. Belhlchci», Doğtını Kilisesi, içten 79. Rusafa. ıl-Muiıdliir K.ıbul Salonu, apsisin içi
56 Kudiit. Kutsal Mciar, Konstantinos'un yapı 50. Konslantinopohs. Aziz ¡‘olyeuktos. paye baslığı
topluhğtnıun tahmini zemin planı (H. Vinceııt ve 51. Konstananopolis, Aziz Po!yxuktos, impost başlık
F.-M. Abel. 1925) 82. Konstaııüıiopolis, Azız Polyeuktos, niş kemeri,
57. Kudüs, Eleona kilisesi zemin planı vr talimini İstanbul A rkeoloji M üzesi

J kesit (H. Vıncent ve F.-M. Abel, 1925)


58. Selanik. A nz Demetrios. 5. yüzyü kilisesinin
korunan zerwn planı (C.A. Soteriou, 1952)
59. Selanik. Aziz Oemctrios, yeniden canlandırma,
83. Gebze, başlık
84. Venedik, San Marko Pıazzj, Pilastri Aeritani
85. Komtanıinapolis. Azizler Serg/os vc Bakchos,
zenün f^am (P. Saııpaolcıâ, 1961)
difon (C. A. Sotenou, 1952) 86 . KonstantinopoUs, AzizlerSetffOS ve Bakchos.
60. Selanik, A ziz Demetrios. içten ,1917 yanpnından isometrik kesit (P. S.uıpaolesi, 1961)
önce
87. KonsuniinopoUs, Azizler Scrffos ve Bakchos,
(> İ. Sehnik. Aziz Denıetrios, knpıajakı kiborium
dıştan, doğudan
62. Qal'at Saman, kihselerin zemin planı (D.
88. Konstantinopolis. AzitJer Setffos vc Bakchos, içten
Krvıukcr, 1939)
89. Konstaniinopolis. AzizlerSctğios vc Bakchos,
63. Qal'at .^aman. kiliselerin kuzeydoğudan
içten kubbe
^rüııüınii
64. Qal'at .^.vnan. Aziz Simeon'un sütununun 90. Konstantinopfilis. Ayatofya, plan (R. L. van Nice,
(¡övdesini içeren sekizden avlu 1967)
65. Qal'at Sanan, doğu bjzilikaiıın j/ki.v. dıştan 91. Konstantinopolis. A vasofya, boyuna kefir (R. L.
6 6 . Qal'at Saman, dogu bazilikanın apsisi içten, vjıı Nice. 1967)
kabartmalı bezemeden aynntı 92. Kûnstantinûpolii, AMu^'n, dıştan, ğiineyden
67. Qal'at S.ıman, vaftizevi, b-ıtıdan 93. KonfrantinofHili'S. A Jijt.ui, ğünc\\loğuJan
6SLAndoch-Kausiye, Aziz Babyias nıartyTİumu zemin 94. KonstaııtinopcJis, Ayasofya, Theodosios’un
planı (J. Lassus, l ‘)47) kemer dizih, örtülü ¿,'iıişi

İU
95. Kotısannnopolis, Ayjsoiyj, Jtu düzenden bir 125. Konstantinopolis, Aya itini, djşcan,
biflık giineydofUıdin
96. KoastinanoptJis. A y j M İ y j . içten, kuzey î ü Cu i i dtzia ¡26. Efes, ¡ildi Y ızın Aziz lohınnes. zemin plun (f.
97. Konsanaııopolis. liınhir Pin'k Sımıcı Kcil, 195!)
98. N ikiİ 3 (Izııik) y^^so/ı:r. n ic n ¡27. Phihppı, bazilika B. zetıun planı (P. Lenıerle.
99. Konsaımnopalis. Cistı-mı iiisihc» (Ycrcbian Sıısyı) 1945)
lOO.Sıngıriuf (Sıkaryı) Nehri, tufdniinos köpriisü ¡28. Paros. Katıpolıııh, zemin planı (H. H.Jcwell,
(19. y(iz)i] gn\Tirii) ¡920)
¡01. Stnfftttus (Siiiiryı) Nehn, Imtitüjnos köpriisü. 129. Gortynı, Aziz Titus, isonıetnk kesit (A.
dogu ucu OHandos, ¡926)
102. K unnu^ra Köprüsü. Ebzıg yjkınındj 130. Gort}Tiı, Aziz Titus, içten doğuya dognı
lOJ. Rivcmıa, GjJh P hddij Miusolcunıu, d w n ¡31. Konstıntınopolis. Aya irini, içten batıya dognı
¡04. Rjvennı. Orthodoks Vjitizevi. dıştın 132. Selanik, Ayasofya. zenvıı plini (Dicbl, Le
¡05. Rivenııa, Ordıodoks Vjthzcvi, içten Tounieau veSaladin, ¡918)
106. Rıvcnıu, Sjji Apc^liııjre Nuovo. içten ¡33. Selanik, Ayasofya, boyuna kesit (Diehl. Le
¡07. Rjvcnna.Sm VitJe. zcııün pİ3w (G. Ccto/j. Toumeau vrSaladin, ¡918)
1913) 134. Selııtik, Ayasofya. tçten
108. R jvtnnj. San Viule, içten jpase dofirv 135. Nikaia (¡znık). Koimesis Kilisesi, zemin planı (T.
¡09. Rüvennj. Sın Vitjlc, içten. ıınbuİMorium Schmıt, ¡927)
¡10. R ıvennj, Sin Apa/h'/un- in Ciıssc, içten ¡36. Nikaia (Iznik), Koimesis Kilisesi, dıştın, güney­
m . Qılhio.(ch. bızilikı. dtsun, bıetdın doğudan 1912 yılındaki hali
t ¡2 . QAİUoseh. bızilikı. içten, dofijıyı dofinı 137. Nikaia (Iznık), Kottnesrs Kilisesi, tçten, güney
/ 13. Qj!blosch, bızürkı, ıpsis, dıştın nef
I ¡4. Q M oseh, bıaUkı. güney net" 138. (Denire), Aziz Nikolaos, zentin planı
115. Qısr ibıt-W3rdın. yjpı toplu/ufivnun genel (Y£>emiriz, 1968)
pimi (H. C. Buder. 1929) ¡39. Myra (Dentre), Aziz Nikoiıoi, içten, doğuya
t ¡ 6 . Qısribn-W ırdın. kihse. bo)vnı kesit doğru
(H. C. ¡Sudcr. 1929) 140. Ankıra, Aziz Klemens, isonıetnk kesit (C. de
¡17. Qısribn-W ırdın, kilise, dıştın, d o ^ d jn Jerphanion. ¡928)
¡18. Qısr ibn~Wıtdın, lulisc. içten kuzeye dognı ¡41. Bizye (Vize), Ayısofya, içten, kuzeydoğuya
¡19. Qısr ıbn-Wırdın. sırjy, dıştın, güneyden doğru
120. Qısr ıbıı-Wırdm, sın y içten bıaya doğru 142. Bizye (Vize), Ayasofya. dıştın, güneyden
121. Sim Dıgı, Azize Katherinı M ınıstın, plin 143. DereagZJ,kilise, zemin plam (H. Rott, ¡908)
(Michigın-Princeton-Aiexındnı 144. Dereagzı, kilise içten, kuzeydoğuya dognı
Sim Dıgı Anştım tılın'nın olnru ile) 145. Sige, Başmeleklcr Kilisesi, dıştan, güneydoğudan
¡22. Sini D ip . Azize Kıdıehnı Mınıscın, genel ¡46. Sıge, BışnıdekJcr Kıliseşi, İ0 en, doğuya doğru
güriinüın 147. Tniye, Fatih Camii, dıştan, kuzeybatıdan
123. Konscıntinopolis. A yı Inni. zentin ptını (W. S. 148. Trilye, Fadh Camii, içten, kuzeydoğuya doğru
Georgc, ¡912) 149. Tıilyv, Pdeketeh Aziz ¡oannes, zemin piatu
¡24. Konstınanopc/is, A yı irini, boyutu kesit (W. S. ¡50. Trilye, Peleketeü Aziz loannes, içten, doğuya
Georgc. ¡9¡2) doğru

35i
151. Erenık, bıziUkı, zemin planı (J. Strzygowski. 173. Konsananopolis, Koııstanan Lips M.ınastın
¡903) • (Fenıtr (sı Cınüi), kuzey kihse. içten, merkezdeki
¡52. A kiii. Meryenııtıj ¡CiUsca. zenün pJjnı (f. ıpâs
Smygowski. 1903) ¡74. Konsıuıtinopohs. Myreİaion (Bodrum Camii),
153. Axnn, Mcrycnuıa KiHtcsı, tjfijp ı kaJımüan zenün planı (A. van MiUingcn. ¡912)
154. Vagtrdııpıt. (Eclımiadnn), Azize Ripsi/ne. 175. KonsiınânopoHs. Myrelıion (Bodrum Cınüi).
zcnun pİjnı (J. Stnygowski, 1903) dıştın, güneyden
155. Vigtrdııpıt, (Echnüadziu), Azize Ripime, difOn ¡76. Sehnik, Pınıpa cón Khilkeôn, zenün plim
156. Vigırshıpat, (Edtıtuıdzin), Azize Ripsime. (DiehlLe Toumcıu. veSılıdin, ¡9¡8)
i(ten, kubbenin görünümü ¡77. Sdinik. Paniffi ton Khıikeon, güneyden,
157. Zonvor, Evgırd yjkınındı, zemin plini (A. L. dısan,
Jıkobson, 1950) ¡78. Peristerli. Aziz Andreıs, zemin ¡Âını (A.
158. Zvjnnorz (Uyınüt Güçier Kilisesi), zemin plim Odındos, ¡935)
(T. Tomnuniııı. 1918) ¡79. Peristerıi, Aziz Attdreıs, kuzcydogudın, dıştan
159. Ztnnnotz (Uyanık Güçler Kilisesi), dıştın, 180. Skripou, Koimesis kilisesi, zenün plaaı (M. G.
yeniden cınlındınnı (T. Tonnuniın, 1918) Soteriou. 1931)
160. Znrtnotz (Uyjnık Cüfler KiHsesı) ¡8 ¡. Skripou, Koinıesi.i kilisesi, kuzeydoğudan, dıştan
161. Marn, kıtednl. zenün plim (T. Tonmııüın, ¡82. Phods, Hosios Loukıs, iki kilisenin zemin plim
1918) (E. Stikıs. ¡970)
¡62. Mren, kjtednl, dıfUn, pineyJogudın 183. Phods. Hosios Loukıs, TheotcJcos kilisesi,
¡63. Hıh. Meryemını Kihsesi, içlen kubbeyv doğru dıştın, doğudan
¡64. Mıh. Meryemını Kihsesi. zenün plim 184. Phods. Hosios Loukıs. Theotokos kilisesi, içten
(U. Monneret de ViUırd, ¡940) doğuya dognı
165. Hıh. Mcryenanı KİJise.ıi, içten kuzeye doğru ¡85. Raqqi, Daijdjt Kıpısı
166. Mıdcnsehir (BinbirkiHse). gend görünüm 186. Aıhos Daß. Lavra. kjtholikon, yerüden düzen-
(¡9 yüzyılgrıvürii) lennüş zenun plim (G. Millet, 1916)
167. Mıdenşchir (BinbirkiHse). I nununlı kiHsc, ¡87. Sakız Adası. Nea Motü, kathaJikoiı, zemin planı
içten kuzeydoguyı doğru (A. Odındos. ¡935)
¡68. Mıltepc. tsıınbul y:ıkıtundı. Bryıs sirayrnin ılı 188. Sakız Adası. Nea Morü, katholikon, içten per­
yıpdın. kuzeydoğun dognı (S. Eyice, ¡959) spektifgörünüm (A. Odındos, ¡935)
169, Kithıiron Dıgı, AzizMdedos mınısrın, zenün ¡89. Khrisdınou, kihse, perspektifkesit (E. Stikıs,
p¡anı (A. Odirxlos. 1935) 1951)
¡70. Athos Oagı, Esplugmenou mınıstın (18. yüzyü ¡90. Phods, Hosios Loukıs, kıtholikon, içten doğuya
resnü) doğru
m . Kon.vıncinopûlis, Konstjndn Lips Mınaıttn 191. Phods, Hosios Loukıs. katholikon
(Fenıri Isı Cunii), iki ¡iihsenin zenün plim güneydoğudan
(A.H. S. Megiw. 1964) ¡92. Atina, Pjnıgij Lykı>deuıou. zenün planı (A.
172. Koııstıntinopolis. Konstantin Lips Mınıstın Couchaud)
(Fenıri Isa Cımii), kuzey kihse, dıştan, kuzcy- ¡93. Djphni. kıüıohkou. içten, kubbetün görüntüsü
bıtıdın yeniden canlındırmı (A. H. S. Megaw. ¡94. Daphm, katholikon. doğudan, dıştan
¡964) ¡95. Monemvasia, Ayisofa, dıştan, kuzeyhıtıdan

JS7
196. Khílki (HcybelİJıU), Kjni.inotisM, 218. Ehs, Uhckherııaı Manastın, kilise, güne^'battdan
Jışıjii. pineytíogiidiii dıştan
197. KhMi (Hcybcliadi). ¡'mjffi Kinunoussj. 219. Arta, Katö Panaffa, kilise, giincybaadan dıştan
zcmin fJani (A. Pistdnioi. 1971) 220. Trikkala, Porta Panagia. doğudan dıştan
I9S. Koiisrjiiüiiopolis pMiorjiii3.ii. j}T)iiti (16. nizyil 221. Arta, Pangoritissa. isonıetnk kesil (A. Oriandos,
Türk mJnyitürv) (jiiivcr^cc Kitupliff. IsUnbul 1963)
199. Konsondnopolis. M,w¡fiiiJi Aziz Georgios, 222. Arta. Parigoridssa. dıştan, kuzeybatıdan
zciiíin pl:ini (E. Mjinboiiry, 19J9) 223. Arta, Parigoritissa. içten yukan dofinı
200. Ajilii'jinjr, Kursjl í/jc kilisesi, zcnuti píam (J. 224. A n a . A ziz liasileos. dıştan
Strzygou'ski, 1918) 225. Konstantinopolis. Konstantın Lips Manastın
201. Ai^ii’jjiiir, KuisjI h h f kilisesi, dıştan (Fenari Isa Camii), güney kilise, doğudan dışlan
202. Ani. kıtcdrjl. içten d o ^ y j doğru 226. Konstantinopolis, Konstjnan Lips Manastın
203. EnneııistMi. Mannjşcn Maıustın (Fenari (sa Camii), güney kilise zemin planı
204. Konstantinopolis, Hazreti ia Panıcpopccs (Eski (E. Mamboury, 1964)
İmaret Cantii). dtftín. ¡íiinc)'dogvdan 227. Konstananopolis. Hazred Meryem
205. Konsuntino/ıolis, Hjyreti ¡■a l’.ıııtvıro/Hcs (Eski P,mııtukanstos (Fclhi}x- Camii), ¡Mrckklesion.
İmaret Camii), içten, valeri karından do/;ti}-a dıştan güneyhatıdan,
dognı 228. Konscandnopolis. H,ızred Meryem Paııuııaka/istos
206. Kottstîiıdnopolis, Hazreti Isa Pantokrator (Fethıyv Camii), içceıı. yukan doğru
(Zeyrek Kilise Camii), üç kilisenin zemin planı 229. Konstandnopolis, Hazred l.ta Khon (Kariye
(A. /•/. S. Mepı»’. /%.)) Camii), dıştan batıdan (19. yüzyıl graviirii)
207. Konstantinopolis. Hazreti Isa Pantokrator 230. Konstanünopolis. Hazred Isa Khon (Katiye
(Zeyrek Kilise Canuı). duttan, doğudan Camii), güneydoğudan dıştan
208. Konstantinopolis, Hazreti İsa Pantokrator 231. Konstandnopolis. Hazred Isa Khora (Kariye
(Zeyrek Kilise Canui), .ttiney kilise, içten, zemin Camii), içlen, narthcks güneye dognı
döşeme ayrıntısı 232. Konstanünopolis, Hazreti Isa Khora {Kariye
209. Konstantinopolis. Gül Camii, apsis Camii), parekklesion, içten doğuya doğru
210. Konstantinopolis, Hazreti Isa Khora (Kariye 233. Konstaııdnopt^is, Kilise Camii, dıştan, kuzey­
Caınii). zemin planı (!’. A. Underwood, 1966) batıdan
211. Konstantinopolis, H.tzrı'ti Isa Khora (Kanyv 234. Koıısıandnopohs, Kilise Camii, dıştan. güneyden
Camii), katholikon, içten apsise dognı (Chades Te-ver’in 19. yüzyıl çizimi). Libraryof
212. Konstantinopolis, Hazrea Isa Khora (Kariye tlıe Koyal İnsdtute ofBtidsh Architects, Londra
Camii), katholikon. içten, batıya doğru 235. Selymbria (Sili\Tİ), Aziz loannes Prodromos,
213. Elegmi (Kurşunlu). Aziz Aberkios, içten doğuya dıştan
doğru 236. Enez (Aitios), Fadh Camii, güııeyi>atıdatı dış
21-1. Pherrai. Panaffa Kosmosoteira, boyvıa kesit ve nartheks
zeminpl.vtı (A. Orlaıulos. I9JS) 237. Konstandnopcdıs, TekturSarayı, dıştan, kuzeyden
21.'}. Pherrai, Panafpa Kosnmsoteira, dıştan 238. Konstanünopolis. Tekfur Sarayı, güney ccphe
güneybatıdan (19. yüzyıl çizimi)
216. Kastotij. Aitargymi. dı.it.m, güneydoğudan 239. Konstandnopolis, Tekfur Sarayı, içten kuzey­
217. Atina, Panagia Corgoepekoos, dıştan batıdan doğuya doğru
240. Sdaıuk.KutsjJ Havinler, zenun planı (IJjcIJ, Lc 266. Kurfunüiya, Aziz Nikolaos. diftan güneyden
Toumeatı, vc Saladin, 1918) 267. Ohrid. Aziz Kleınens. diftan güneydoğudan
241. Sehnik, Kutsal Havariler, difcan handan 268. Srudenica, Hazreti Meryem Kilisesi, zenün planı
242. Selanik, Kutsal Havariler, dısıan dogiıdan (V. Koraç)
243. Sehnik, Aztz Eliat, zcnun ¡Jjnı (Dichl, Lc 269. Studenica, Hazreti Meryem Kilisesi, diftan
Toumeau. vc Saladin, 1918) giıneydoğudan
244. Miitra. Tlıeodorru Azizler, dışe.m, 270. Sopofaıü, ınanasar kHiseü. diftan güneybatıdan
güneydoğudan 271. Deçani, manastır kilisesi, diftan güneybatıdan
245. M ism , Hadcğc'triJ, boyuna kesit ve zcnun planı 272. Ohrid. Ayasofya. dif nartheks bandan
(H. Hallenslcbcn, 1969) 273. Pıizrcn. Hazreti Mcryvnı Lyvvifka kihsesi. zcnun
246. Mistia. Hodeficıria, dıştan. plim (5. Nenadoviç, 1963)
247. M ism , Panranıssa, diftan doğudan 274. Prizrcn, Hazreu Meryem Lyevifka, diftan
24S. Mistra, sarayın genel ğöıiinünlü batıdan
249. Mistra, önceki saray yapısı ı r sarayın geç dönem 275. Sraro Nagoriçino. Aziz Ceorgios. dıştan gütıey-
kan.ıJı. \vniden canlandırma (A. Oıiandos, 1935) batıd.w
250. Mistra, Fraıigupoulos Evi, kesit, ilk vc ikinci 276. Craçajüca. ıııaııastır kilisesi, dıştan kuzeybatıdan
katlan planı (A. Orlandos, 1935) 277. Gnçanica. manastır kilisesi. zenün planı (C.
251. Trabzon, saray kalıntılan Hofkoviç, ¡930)
252. Trabzon, Ayasofya, zenün planı (D. Talbot Rîce. 278. Athos Dağı. Kbihndar manasnn, gend görünüm
Î968) 279. Prizren yakınında Kutsal Itışmdekler Manastın.
25.3. Trabzon. Ayasofya, ffiney cephe (19. yüzyıl çzınu) giiney cephe yeniden c.uılaııdırnia (S. Ncnadoviç.
254. Trabzon. Ayasofya, batı sütun dizili, (atılı girişi 1967)
255. Venedik, San Marko, Zemin planı (O. Dcnıus. 280. Mateyiç, Kumauovo yakınında, Hazreti Meryem
1960) kilisesi, dıştan barıdan
256. PUska, bazilika, zenün planı (7C. Şkorpil. 1905) 2S1. Ravamca, Cöğe Yükseliş Kilisesi, dıştan kuzey­
257. Pnslav. Yııvarl.J; Kilise, zenün planı (K. den
Miyıtev, 1965) 282. Krusevac, Lazarica. dıştan güııeydoğtıd.ın
258. Preslav. Yuv.ırlak Kilise, içten batıya doğru 283. Kaleniç, Hazn-ti Mcryvnı Kilisesi, dıştan güney­
259. Preslav, Yuvarlak Kilise, yvıudcn canhndınııa doğudan
modeli. Müze. Preslav 264. Kaleniç. Hazreti Meryem Kilisesi, sütunceh ikiz
260. Meicmbria (Nefchur). Aziz litatıııci pencere aytınlısı
Aleitourgetos, diftan kuzeydoğudan 285. Resava (Manastya). ın.wıstır, gSncyb.nıdan
261. MescnAria (Ncfebur), Vaftizci Yahya, diftan goriıııÜKi
güneydoğudan 286. Kiev, Tithe Kilisesi. temcUenn planı (M. K.
262. Asenovgrad (Staninıaka). Hazreti Meryem Karger, 195S-6I)
Kilisesi, dıştan ğiineydcn 287. Kiev. Ayasofya. doğıı cephe yeniden canlandırma
263. Ohrid. Ayısafya, diftan doğudan (}. Aseev vc diğerler, l ‘>71)
264. Straıtıica, Vciyıısa manastın, kilise, dışun güney­ 288. Kiev, Ayrısofya, zeıınn planı (J. Atevv v<-
doğudan diğerleri, 1971)
265. Kursuınliy», Aziz Nikolaos, zemin planı 289. Kiev. Ayasofya, dıştan apsislerin goriinünıü
(A .D ero k o ,m 2 ) ' 290. Kiev. A \'asofva. içlen

J59
291. Kiev. MigınJjrMjıastın. Koimesis Kilisesi,
yeniden canlındırntj zeniin fJint (M. K. Kırfscr.
¡961)
292. Çemigov. Bıskıltfim KıtcdraH, diştin ipsislenn
görünümü
293. Kiev, Aziz Mikhiei, piney cephe yeniden eın-
linüımji (M. K. Kurf^-r, 1961)
294. Novp>nxl. Ayisttfy.ı, Jıst.ın
295. Nenedicı, Novgorotl yjkmında, bıskjlışım
Kilisesi, diştin
296. Vlidinür. Koime.ns Kitednli, diştin iynnn
297. Neri' Nehti üzcriıuic, Vljdiaür yikmındı
Pokrov Kilisesi, yeniden anlindrnm, güneybitı .
diştin (N. N. Voronin, 1961-62)
298. NcrT Nehri üzerinde, Vtidimır f:ıkınındi
Pokrov Kilisesi, bHı cephe
299. Vlidimir, A az Demelrias. dışnn
300. Çemigov, Pyitnicj kilisesi, diştin güneyijııdin
301. Moskov3, Androrukov nuniSlın, kilise, kuzey
ccphe yeniden anlindırmı (N. N. Voronin,
1961-62)
302. Moskovi. Kremlin. Azız MikhiciKitednli.
diştin
303. Curtei dc Argeş. piskofVsIuk mımstır kilisesi,
zemin plini (L. Rcissenbcrgcr. 1867)
304. Curtei de Argeş, piskoposluk minısnr kilisesi,
kuTcydogadın dışnn. onınmlir öncesi (L.
Reissenbergcr, 1867)
305. Tirgovişte, namscır kilisesi, dışnn
306. Voronct, mimstır kilisesi, diştin güneydogudin
307. Voronet, ımnisrır kilisesi, dışun bıtıdın
308. Moldovyj kubbesinin yıpınunı gösteren çizim
(P. Henry, 1930)
309. Suceeivi, Aziz Ceorg>os, içten, dış mrtheks
üzerindeki kubbe
310. Ncimt, mımstır. Cöge Yükseliş kilisesi,
isontetıik kesit ve zeniin plitıt (N. lonescu, 1963­
65)
311. SucccM«, A ziz Georpos. diştin kuzeyden
312. Succcviti, mınıstır. grnel ¡^rünüm

MO

You might also like