Professional Documents
Culture Documents
W. Eugene Kleinbauer
Antony White
Henry Matthews
AYASOFYA
W. Eug ene Kleinbauer
Antony White
Henry Matthews
Yayıniayan ve Yöneten
Nezih Başgelen
Kitap Tasarımı
Anikst Design, Londra
Nika Ayaklanması 9
lç Sezernesi 33
Bu yayın işbirliği projesi T.C. Kültür ve Turizm Bakanl ı ğı 38
Litürjik Donanım
t ar afınd an desteklenme kted ir.
Yapı Malzemeleri 42
Renk Ayrımı-Baskı-CIIt
Iustinianos'un İkinci Kubbesi 44
Ofset Yapımevi, Istanbul 2004
Sonuç 47
ISBN 975-6561-52-1
Resimli Başsayfa: Altıncı yüzyıl, Iustinianos dönemine ait orij inal sütun
başlığından detay.
Sayfa 82: ©The British Library (Shelfmark ID: Arundel 93 Folio No: 155).
. .
Bizans Dönemi Mozaik Süslemelerl 49 On Beşinci Yüzyıldan Günümüze Ayasofya 81
Giriş 49
IX. Konstantinos ve Zoe'nin Mozai�i 69 II. Selim Döneminde Mimar Sinan'ın Yaptığı İlaveler 90
Dizin 124
Teşekkür 127
..
Önsöz
Doğu Roma (Bizans) imparatoru Iustinianos'un iradesi bazilikalar Bizans dünyasında vardır ama bunlar boyut,
ile, beş yıl gibi çok kısa bir süre içersinde inşa edildikten teknik ve yarattıkları etki bakımından Ayasofya ile
sonra 27 Aralık 537 günü kutsanarak açılışı yapılan kıyaslanamaz. Kubbeli bazilikaların en büyük ve etkili
Hagia Sophia Kilisesi, 2003 yılının 27 Aralık'ında 1466. olanlarından biri olan İstanbul Saraçhane'deki
yaşını tamamladı. "Kutsal Bilgelik"e ithaf edilen bu Polyeuktos Kilisesi'nde kubbe, doğrudan büyük bir
kilise, 916 yıl boyunca Bizans İmparatorluğu'nun bazilikanın ortasına oturtutmuştur ve iç mekanın üçte
prestij yapısı ve Ortodoks dünyasının merkezi olmuş, birini örtmektedir. Bu yapının, üzerine kubbe konul
kısaca "Büyük Kilise" (Megale Ekklesia) olarak anılmış; muş bir bazilika olduğu hissedilir, çünkü kubbe Iç
481 yıl boyunca İslam dünyasının ve Osmanlı İmpara mekanın tamamına egemen değildir. Ayasofya'nın
torluğu'nun gözbebeği, sultanların "Büyük Cami"si kubbesi, orta nefin yarısını örtüyorsa da, Iki yarım
(Cami-i Kebir) olarak kullanılmış; ve 69 yıldır da kubbe ile öyle bir tamamlanmıştır ki, yapının içine giril
Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli 'müze-yapı'sı olarak diğinde bütün iç mekana egemen olan bir kubbe
dünyanın her tarafından gelen ziyaretçiferin hayranlığı algılanır. Bazilika ise tamamen 'gizlenmiştir. Bu dahice
nı kazanmaya devam etmektedir. Ayasofya, her dö mimari tasarım, yapıyı eşsiz ve etkileyici kılan unsur
nemde bu kenti ziyaret edenleri en fazla etkileyen şey dur. "Gökyüzünde asılıymış gibi duran" kubbeden akan
olmuş insanları adeta büyülemiş, gerek Bizans döne ışık selinin bütün duvarları kaplayan mozaik üzerindeki
minde, gerekse Türk döneminde benzer biçimde efsa ışık oyunları, olağanüstü mimari kuruluş ile birlikte
nelere konu olmuştur. etkileyici bir atmosfer yaratmaktadır. Ayasofya'nın
Ayasofya, her şeyden önce boyutlarıyla ve mimari ziyaretçilerinde iz bırakan, efsaneleşen yanı, tek
kuruluşuyla etkileyicidir. Gerçi Bizans'ın erken devir kubbenin altında bütünleşen, entellektüel bir mimari
lerinde kapladığı alan bakımından Ayasofya'dan büyük zeka ile kurgulanmış çok geniş bir iç mekan ve onun
bazilikal planlı kiliseler vardır, ancak bunlar üç nefe büyüleyici atmosferi olmuştur.
bölünmüş uzun bir salona benzerler; o günün Ama, Ayasofya etkileyici bir yapı olmanın ötesinde
dünyasında hiçbir bazilika Ayasofya'nın kubbesinin bir anlam taşır. Gerçekte bu anlam ve onu güçlendiren
boyutunda bir ku bbe ile örtülü değildi ve böylesine 'etki', onu yaptıran imparatoru n bilinçli bir seçimidir.
bütünlüklü bir iç mekana sahip değildi. Daha büyük bir Merkezi kubbe kavramının, Roma dünyası mimarlık
kubbe ise Roma kentinde, Pantheon'da vardı ama ikonografisinde, imparatorluk ideolojisinin sembolü
silindir biçimli çok kalın bir duvara oturan kubbe, olarak kullanıldığı tekrarlanan bir gerçektir. Antik
sadece 'büyük'tü. Ayasofya'nın dört büyük paye ile Roma'da Pantheon, bu ideolojik mesajı kitlelere ilan
taşınan kubbesi, Pantheon'un kubbesinden daha küçük eden yapıydı. Doğu Roma İmparatorluğu'nun başkenti
olsa da, yarım kubbeler, tonozlar ve kemerlerden olan (Yeni Roma) Konstantinopolis'e de, -gerçek
oluşan sofıstike bir sistem ile çok daha geniş bir alanı işlevinin ötesinde- Pantheon'un imparatorluk sem
örtmekte, çok daha etkileyici bir iç mekan yaratmak bolizmini taşıyacak nitelikte bir yapı gerekliydi. Yine de
tadır. Sürekli taşıyıcı olarak beden duvarına oturan bir Ayasofya salt böyle bir gereksinime yanıt veren, güçlü
kubbeyle karşılaştırıldığında da, yalnızca dört tek bir imparatoru n yaptırdığı büyük bir yapı değildir. O,
taşıyıcıya oturan bu boyutta bir kubbe, tasarım, teknik aynı zamanda "dünyanın yeni merkezini" de işaret
ve estetik anlamda bir devrim niteliğindedir. etmektedir. Ayasofya'nın yapılması, Iustinianos'un
Ayasofya'da bir bazilika, kubbe ile örtülmüştür. Bu yeni bütün Akdeniz'i -ya da o günün bütün dünyasını
bir düşünce değildir; Ayasofya'nın çağdaşı olan kubbeli yeniden Roma Imparatorluğu altında birleştirme
6
..
girişimi ile örtüşmektedir ve bu vizyonunun mimarlık
alanındaki bir yarkısıdır. Yapı, büyük bir iddianın
somutla şmasıdır; boyutlarının ötesinde biçimi de bu
iddiaya göre şekillenmiştir. Yeni "Pax Romanum",
bütün dünyayı sancağı altında bütünleştirmekle
Engin Akyürek
Şubat 2004
7
Iustinianos'un Kilisesi
W. Eugene Kleinbauer
Nika Ayaklanması
13 Ocak 532 tarihinde, Bizans'ın ilk imparatorlarından önderliğinde sadık Got birlikleri, iktidarı gasp eden
dana gelen en ciddi ka rışıklığın başlangıcına tanıklık ile 50.000 arasında isyancının Iustinianos'un güçleri
etmişti. Bu isyan Hipodrom'un iki büyük grubu olan tarafından öldürüldüğü söylenmektedir. Hypatius
Yeşiller ve Maviler tarafından başlatılmıştı. Bu gruplar, tutuklandı ve idam edildi; ertesi gün cesedi denize
Hipodrom'daki at yarışlarının bitiminde sık sık yangın atıldı. İsyancı senatör ve soylular kaçtılar; bunların
çıkarmaktan, etrafı yakıp yıkmaktan hoşlanırlardı. Bu maliarına el kondu. lsyanın başlamasından bir hafta
sefer de bu gruplar, bazı mahkumların serbest sonra kriz çözümlenmiş ve şehir sakin durumuna
bırakılmasını sağlayamadıklarından, özellikle de dönmüştü.
Iustinianos'un sıkı mali politikalarından ve
bakanlarının zerbalıklarından son derece hoşnutsuz Anthemlos ve İsidoros
olduklarından güç birliği yaptılar ve sloganları olarak tsyanın bastırılmasının hemen ardından Iustinianos
da hem at yarışlarında hem de imparatorluk oyla yangın felaketinde harap olan ya da hasar gören
malarında kullanılan aşina bir sözcüğü seçtiler: Nika büyük yapıların yeniden inşaasına koyuldu. Önceliği
(Zafer) . Bunu izleyen olaylar Nika Ayaklanması olarak de Ayasofya Katedrali'nin inşaasına verdiği görülmek
bilinmektedir. lsyancılar valinin makamına ulaştılar ve tedir. tmparator bu iş için iki kişiyi görevlendirdi:
mahkumların salıverilmesini sağladıktan sonra binayı Tralleisli (Lidya'da) Anthemlos ve Miletoslu İsidoros.
ateşe verdiler. Yangınlar şehrin her tarafına yayıldı ve Çağdaş yazarlar, altıncı yüzyılda mimar sözcüğü
birkaç gün içinde merkezdeki birçok binayı harap etti. yaygın olmasına rağmen, Anthemlos ve lsidoros'tan
Bu binalar arasında Ayasofya Katedrali'nin tamamı, mimar olarak değil rnekhanikos veya mekhanipoioi
yakınındaki Aya lrini Kilisesi'nin ön avlusu, tüm hasta· olarak söz etme ktedirl er . Bu terimler tasarım sanatını
larıyla birlikte Samson Bakımevi, Senato Binası, icra eden çok az sayıda kişiyi ifade etmekteydi. Bu
Khalke (imparatorluk sarayının bronz çatılı girişi) ve kişiler yapı, makina ya da başka eserlerin tasarımını
başka birçok anıt bulunmaktaydı. Kısa sürede askerler yapmaktaydılar ve genel anlamıyla rnekhanike theoria
ve hatta bazı senatörler Maviler ve Yeşiller'le birlik yani 'mekanik bilimi'nin ustaları konumundaydılar. Bu
oldular ve bu gü ruh İmparator Anastasius'un (491- bilim dalı, modern mekanik biliminden çok daha ·geniş
518) yeğeni olan Hypatius adlı bir kişiyi yeni imparator kapsamlı olup modern bir mimarın öğrenmesi gereken
olarak ilan etti. Iustinianos çaresiz durumdaydı: tüm konuları kapsamaktaydı; yalnızca geometri ve
Yönetim şehirdeki kontrolü büyük ölçüde kaybetmişti. fizik kuramiarını değil aynı zamanda antik ve geç
,
Kendisi güvendiği danışmanlarıyla birlikte saraya antik çağda bugünkünden daha önemli olan
kararın değişmesinde etken olduğu söylenmektedir. rihinde önemli bir konu olan Yakma Aynalan Üzerine
Theodora her ne dediyse - bunu pek bilemiyoruz adlı risalelerin yanı sıra, hidrolik konularında da
Iustinianos isyana karşı durmaya ve kendine sadık incelemeler yazmıştı. Bizansiı yazar Agathias'ın
ordu birliklerini görevlendirmeye karar verdi. (532-580 civarı) ifadesiyle Anthemios, 'geometrik
Güvendiği iki general, Belisarius ve Mundus spekülasyonları nesnelere uygulayan ve doğanıın
9
üstte: Nefın
Solda: Batı galeriden iç modellerini ya da taklidi ni yapan' bir bilim ad amıydı .
güneydo§usunda
meki!ının görünüşü. kare yer döşemesi, Ant hemi os u n
' yaptığı deneyler arasında buhar gücü
(Novgorodlu Antony'nin
ve yapay gök gürültüsü ku llana ra k o l uştu rd uğ u
1200 yılında belirttiğine
göre) imparatorun tahtının yapay depremi n yanı sıra, güçlü bir yansıtıcının
bulunduğu yer. Opus ( refl ektö r) yapımı da bulunmaktadır. Bir ipin odak
a/exandrinum tekniğiyle,
noktasında sıkıca gerilerek elips elde
kırmızı ve yeşil porfır,
verde-antique ve granitten edilebileceğinden ilk söz eden kişi d e Anthemios'tur.
dairelerle süslenmiştir. Meslektaşı lsidoros'un geometri ve mekanik hocası
ll
Anthemios'un ne de lsldoros'un herhangi bir yapı Caesarealı (Filistin'de) Prokopios tarafından De aedi
deneyimine sahip olduklarına ilişkin bilgi yoktur. ficiis (Yapiiar) adlı eserinde ortaya konmuştur.
Anthemios'un İstanbul'da, Iustinianos dönemi Iustinianos tarafından sipariş edilmiş olduQu anlaşılan
kiliselerinden Serglos ve Bakhas'un (Küçük Ayasof eser büyük olasılıkla 550'1erin ortalarında yazılmış,
do�rulayan hiçbir kaynak bulunmamaktadır. Ancak Bu eser, Iustinianos'un çaQdaşı hükümdarların yapı m
Ayasofya, onların Iustinlanos Için yaptıkları tek projeleri konusunda korunabllmış en ayrıntılı tek
mimari çalışma deQIIdl. 540 yılındaki Pers kuşatması kayıttır. Imparatorluk sınırlarının içinde ve dışında
sırasında, Mezopotamya'daki doQu sınır şehri kargaşalı�ın oldu�u bir dönemde hükümdar olan
Dara'da, selin kontrol altına alınması konusunda, Iustinianos'un, nüfuz alanını genişleterek kendinden
imparator her ikisine de fikir danışmıştı. Iustinianos önce gelen hükümdarlar döneminde oldu�undan
döneminde mechanopoiol'nin uzmanlık alanı büyük daha büyük bir imparatorluk yarattı� ını Prokopios
bayındırlık işlerini olduQu kadar, kilise inşaasını da övgü dolu bir ifade lle anlatmaktadır. Iustinianos
kapsamaktaydı. Kısacası, Iustinianos yeni katedralin batıyı (İtalya) Arian Gotlar'dan geri almış, do�udaki
projesini yapmak üzere deneyimli mimar ya da usta eyaletlerin kendisine baQiılıQını da, Perslerin iler
inşaatçılan de� ll, teknik bilgileri yüksek ve bilimsel lemelerine raQmen, bölgedeki Monofizit Hıristiyanlan
ilgi alanları geniş olan iki seçkin kişiyi yatıştırarak sağlamıştır. Iustınıanos ıçin imparator
görevlendirmişti. Fevkalade yenilikçi ve cüretli bir luğun birliğini sağlamak esastı. Bu nedenle paganiz
anıtın yaratılması için ortam hazırlanmıştı. min kalıntıları ve Arianlzm gibi sapkın mezhepler ya
Yeni Ayasofya'yı inşa çalışmalan Nika saklanmış, bir lmparatorun önderli�inde, tek ve doğ
Ayaklanması'ndan 39 gün sonra, 23 Şubat 532 günü ru bir Ortodoks Inancı kabul ettirilmiştir. lmparator, iç
başlamış olabilir. Yeni kilisenin temel atma töreni için uyumu ve dış barışı sağlayan kişiydi. Bu hedefe
ilahi yazarı Romanos Melodes (ölümü 555'ten sonra), ulaşmak üzere Iustinianos, on hukuk adamından
'Depremler ve Yangınlar Üzerine' adlı şiirsel bir vaaz oluşan bir komisyonu, hukuk sistemindeki çok önemli
yeniden inşa ettirdiQI için yeni bir Süleyman (Solomon) gerçekleştirmek ve etkin bir şekilde uygulanmasını
olarak övmektedır. Ayasofya'nın yapımı eQer gerçek sağlamak üzere görevlendirdi; sonuç, Codex
ten 532 yılının Şubat ayı sonlarında başladıysa, kilise Iustinianos adıyla yayımlandı. Bu şekilde oluşturulan
nin ayaklanmada harap olmasından önce de, yasalar, dönemin dini ve sosyo-ekonomık problem
Iustinlanos'un eski kilisenin yerine yenisini inşa etme lerini yansıtmış ve imparatorluk Içindeki uyumun
planlan yapmış olabilece�ı duşunülebilir. Ancak kay sa�lanmasına katkıda bulunmuştur. Ama aynı
naklarda bunu do�rulayacak bilgi bulunmamaktadır. zamanda da Iustinianos Tanrının seçtiği kişi, rahip
E�er Iustinianos'un niyeti gerçekten bu idiyse, onu kral hatta başrahıp olarak adlandırılmış, bu da
buna sevkeden şeyin ne oldu�unu sorgulayablliriz. imparatorluğun ve ruhani liderliğin her zamankinden
luk politikalarının ışı�ı altında anlamak gerekmekte Politika ve din - devlet ve kilise- imparatorun
dir. Iustinlanos'un hedefleri, altıncı yüzyıl tarihçisi Tanrının vekili, yeryüzündeki özel temsilcisi olarak
12
'
hüküm sürdüğü birleşik Ortodoks imparatorluğunun Ortodoks olanlara vaftiz giysilerinin parasını ödemesi
paralel kolları haline gelmiştir. Ancak en önemlisi, ve her birine bir miktar para vermesiyle Ioannes
Prokopios, Iustinianos'un imparatorluk çapında bir 70.000 kişiyi Ortodoks yaptığını öne sürmektedir.
imar programını üstlendiğini vurgulamaktadır. Ele Iustinianos'un kilise inşa etme projesinin
geçirilen ülkelerde şehirler imar edilmiş1 amaçlarından biri de paganları Ortodoks yapmaktı.
Konstantinopolis'de ve imparatorluğun değişik yer Iustinianos'un kilise inşa programının temel anıtı
lerinde bayındırlık işleri ve kiliseler yapılmış, hepsinin başkentindeki Ayasofya'nın yeniden inşa edilmesi
de üstünde, sadece Balkanlar'da 600'ün üzerinde kale olmuştur. Prokopios De aedificiis'e bu kiliseyle
olmak üzere, hükümdarlık alanının dış sınırlarında başlamaktadır ve kitapta Ayasofya ile ilgili bölüm,
savunma yapıları inşa edilmiştir. ProkopiOS1 imparatorluğun başka yerlerinde yapılan dini ya da
Iustinianos'u 'dünyayı imar eden kişi' olarak sivil her türlü inşaat projeleriyle ilgili bölümlerden çok
Prokopios'un De aedificiis adlı eserinde askeri Konstantlnopolis'de1 imparator ve tebasının yanı sıra
mimari açıkça vurgulanmaktadır, ancak Iustinianos'un Doğu Kilisesi'nin başpapazı olan patriğin dua edeceği
imar programında kilise inşaası ya da restorasyonu ve ayiniere katılacağı bir katedralin ve diğer kiliselerin
fevkalade öneme sahiptir. Prokopios örnek olarak bulunması gerekliydi. Ancak Iustinlanos için
kilise inşa ya da restore ettirdiğini belirtmektel olmayacaktı. Katedralln, genel olarak imparatorluğun
arasında Cebel-i Tarık Bağazı'na yakın, Vandal muhteşem cömertliğini ve Iustinianos'un imparator
Afrikası'ndaki Septum'un (bugünkü Ceuta) da bulun luk ideolojisini tam olarak yansıtması gerekiyordu.
duğu yetmiş değişik bölgede Iustinianos döneminde Katedral, Iustinianos'un, imparatorluk otoritesini de
inşa edilmiş kiliselerin varlığından söz etmekte ya da temsil etmeli ve imparatoru gökyüzündeki ilahi gücün
adlarıyla belirtmektedir. Ancak Prokopios, impara yeryüzündeki temsilcisi olarak yüceltmeliydi. Mimari
torun Imar faaliyetlerinin pek güvenilir ve kapsamlı bir bir eser olarak da başkentteki ve Roma dahil diğer
kaydını sunmamaktadır. Iustinianos döneminin pro bütün şehirlerdeki martyrion'lardan daha üstün
hiç haberdar olmamış, ya da onları dikkate Ayaklanmasından önce ya da hemen sonra yeniden
almamıştır. Örneğin, Konstantinopolis'deki putperest inşa etmeyi, ülkesinde uyum ve birliğin sağlanması
lerin izini sürmekte başarılı olan Suriyeli tarihçi Efesli adına Kilise üzerindeki imparatorluk gücünü sürdür
Ioannes (507-86 ya da -88 civarı), pagan kültlerin menin bir yolu olarak gördüğü söylenebilir.
hala varlıklarını sürdürdüğü Asya, Frigya, Lidya ve Bizansiı şair Paulus Silentiarius, Ayasofya'nın 24
Karya gibi Küçük Asya'nın batı eyaJetlerinde Aralık 562'de ikinci kez takdis edilmesinin ardından
Iustinianos'un 96 kilise ve 12 manastır yaptırdığını katedral için söylediği uzun bir methiyede, katedralin
ileri sürmektedir. 96 kiliseden yaklaşık SS'inin parası öneminden şöyle söz etmektedir:
imparatorluk hazinesinden ödenmişti. 542 yılında Doğrusu, tüm dünyadan, barbarfardan olduğu gibi
Ioannes, 'Hellenler' olarak adlandırılan paganların Ausonialtlardan da [kendi tebast] her türlü serveti
putperest uygulamalarına son vermek ve onları toplam1ş olan imparatorumuz, Roma'nm tüm ümit
Ortodoks yapmak üzere Iustinianos tarafından misy lerinin mağrur sevincini bağladiği bu ilahi, ölümsüz
oner olarak bu ey aletiere gönderildi. lmparatorun, mabede taştan bir süslemeyi yeterli saymam1ştlr.
13
'
Kilisenin ikinci kez takdis edildi�i günü şair, 'Tanrı tümüyle yıkılıp molozun temizlenmesi gerekmektey- Ayasofya'nın izometrik
ve imparator birlikte kutlanmışlardır' diye nitelemek- di. Kilisenin inşa edileceği alanın bir bölümünün çiz!mi.
tedir. Iustinianos'un Ayasofya'sı S yıl lO ayda inşa kamulaştırılmasına ihtiyaç vardı; çünkü iddia
edilmiştir; bu ölçekteki ve bu karmaşıklıktaki bir yapı edildiğine göre buralarda özel evler bulunmaktaydı.
için, bu inanılmaz derecede kısa bir süredir. Dolayısıyla, yeni kilisenin inşa edileceği alanın
Constantinus'un Roma'daki Eski St. Peter'i tamamla Theodosius kilisesininkinden daha büyük olması
ması 80 yıldan fazla sürmüş, Chartres'ın Gotik kated önceden planlanmıştı. Kayıtlara geçmemiş olmasına
rali 32 yılda inşa edilmiş ve Salisbury Katedrali'ni rağmen, imparatorun idari düzenlemeler yaparak
yapmak 40 yılın üzerinde bir zaman gerektirmiştir. bunları uygulattığı ve bu düzeniemelerin 531 yılında
Eğer Iustinianos harap olmuş Ayasofya'yı eski Kudüs'te Meryem için yaptırdığı Nea'nın (Yeni Kilise)
tasarımına göre, sadece restore etmekle yetinmiş yapımında uygulanan sistemden daha ayrıntılı ve
olsaydı, kilise belki Iki yılda tamamlanabilirdi. Ancak inceden ineeye düşünülmüş olduğu şüphe
o tamamen farklı bir şey yapmak istemiştir. götürmemektedir. Yeni Ayasofya'nın inşaatı
itici güç olarak, imparator bu proje için mali kay altındaki büyük kemerierin yapımına kadar, hızla iler
nakları sağlamış ve muazzam bir işgücünü bir araya lemiştir. Bu kemerierin yapımında, Prokoplos'un
getirmiştir. Ayasofya'nın yapımı ile ilgili olarak, naklettiği ve aşağıda bahsedilecek olan büyük yapısal
dokuzuncu yüzyıla ait anonim, yan efsanevi bir kay sorunlar ortaya çıkmıştır. Kilise yükseldikçe
nak olan Narratio'ya göre, inşaatta her birinin değişiklikler yapılmış ve başlangıçtaki inşaat planını
emrinde 100 kişi çalışan 100 duvar ustası, toplam de�işikli�e u�ratan bazı yeni biçimler yaratılmıştır.
10.000 kişi çalışmaktaydı. Gerçek sayı ne olursa Bu tür bir değişim sürecinin, yüzyıllar sonra
olsun, ekipler çok düzenli çalışmaktaydı ve lojistik Fransa'daki Gotik katedrallerin inşaasında belirleyici
destek de kusursuz derecede iyiydi. Kilisenin tamam bir özellik haline geldiği bilinmektedir.
mozaik ustalarının ve diğer bütün zanaatkann bir 537 yılının 27 Aralık günü, yeni Ayasofya Patrik Menas
birinden bağımsız olarak değil, birlikte çalıştıkları tarafından törenle açılmıştır. Ayasofya, daha önce
daha olası görünmektedir. Anthemlos ve lsidoros II. Constantius (337-61} döneminde inşa edilen ve
mimari bir taslak hazırlayarak lmparatorun onayını 360 yılında takd is edilen katedralin yerine yapılmıştır.
almışlardır. Bu taslakta planlar, cephe görünümleri Önünde bir avlusu ya da atrium u bulunan II.
ve perspektif çizimler ya da projeksiyonlar yer almış Constantius'un kilisesi, ahşap çatılı, iki yanında birer,
olabilir, ancak tüm projenin bütün ayrıntılarının önce belki de ikişer yan nefi olan bir orta neften oluşan bazi
den sistemli bir biçimde planlanlandığı konusunda likaydı. Yan neflerin her biri, belki de Constantinus'un
soru işaretleri bulunmaktadır. Anthemios'un Kudüs'teki Kutsal Mezar Bazilikası'na benzer şekilde,
'yapılacak inşaatın ön tasarımları'nı [indalmata] birer galeri katı taşımaktaydılar. Daha sonraki Bizans
hazırladığını Prokopios özellikle bildirmektedir. Yeterli kaynakları, dördüncü yüzyıl Ayasofyası'nda mermer
Roma gibi uzak yerlerden bile malzeme getirildiği içinde ya da muhtemelen bitişiğinde 'Oiympas' olarak
iddia edilmektedir. Eski kilisenin kalıntılarının bilinen bir vaftizhane bulunmaktaydı. Güney cephe-
14
ıs
16
So da: Galeri katı planı. sine bitişi k, en az iki katlı bir piskoposluk sarayı yer Konstantinopolis kiliselerinin standart özellikleri olan
Ga.erideki mozaikler almaktaydı, ki Ioannes Khrysostomos'un buradan 'ki öğeleri de içermekteydi: bir atrium, belki bir narteks,
çrı bakınız S. 53. liseye inerek' ibadet ettiği söylenmektedir. İlk katedral galerileri ve yan nefleri olan bir bazilika.
Büyük Kilise (he megale ekklesia) olarak tanınmaktay
!.rl(a sayfada: Güney
dı. lsa'ya referansla Tanrı'nın Hikmeti (Sophia) anlamı lustinianos'un İlk Kilisesi
:."'"tpanu m duvarı ve
=unlar.
s... na gelen Hagia Sophia adı, 430 yılı civarına kadar res Eski Ayasofya'nın yerine Iustinianos tarafından inşa
men kullanılmamıştır. Constantius'un katedrali 404 edilen yenisi esasen günümüze kadar gelmiş olan
yılında ya nmıştır. Hasarın ne ölçüde olduğu konusunda yapıdır. Son derece karmaşık bir mimari girişim
bilgi bulunmamaktadır, ancak bina 406 yılında tekrar olduğu için, incelenmesi, kapsamlı şekilde gözde can
kullanılmaya başladığı na göre, yapılan onarımın sınırlı landırılması ve grafik olarak çizilmesi çok güçtür. Ge
olması gerekmektedir. II. Theodosius (408-50) döne nişletilmiş kubbeli bir bazilika olarak tanımlanabilir:
minde çalışmalar sürdürülmüş ve kilise 415 yılında tki yarım kubbe arasında bir merkezi kubbeyle
yeniden kutsanmıştır. Dördüncü yüzyıl yapısının örtülmüş ve uzunlamasına plan ile merkezi planı
planının, bu zaman aralığında değişikliğe uğrayıp birleştiren dikdörtgen bir yapı. 48 x 32 m ölçülerinde
uğramadığı konusunda belge bulunmamaktadır. olan iki narteks ve revaklı atrium hariç tutulduğunda
Bugünkü kilisenin önündeki girişte ve avlusunda iç ölçüleri 70 x 75 m olan yapının toplam uzunluğu
dördüncü yüzyıla ve beşinci yüzyıl başlarına ait yaklaşık 135 m'ye ulaşır. İstanbul'daki erken dönem
kiliselerin kalıntıları görülebilmektedir. Bu kalıntılar, kilise planlarında adet olduğu üzere, dış narteksten
anıtsal bir portiğin sütun sırası döşemesine (stilobat) ve diğer üç yöndeki duvarların her birinden içeriye
çıkan altı basamak ve doğu yönünde dört metrelik eski çok sayıda giriş açılmıştı; kesin sayı bilinmemekle bir
bir duvar uzantısından oluşmaktadır. 1935 yılında, likte Bizans döneminde kırka yakın kapı bulunmak
Alfons Maria Schneider tarafından yapılan kazılarda taydı. Ayasofya'nın galerilerine giriş dıştan merdiven
portiğe ait birkaç mimari blok çıkarılmıştır. Schneider, kuleleriyle sağlanmıştı; bu tür rampalı kuleler, İstan
portiğin anıtsal bir sütun dizisinden çıktığını ve özellik bul'daki kiliseleri n planlarının geleneksel bir özelliği
olarak da, kavisli lentosu olan alınlıklı bir kapı sundur olarak daha beşinci yüzyıl ortalarından itibaren belge
masına sahip bulunduğunu ortaya çıkarmıştır. lenmlştir. Ayasofya'da neften önce, batıda iki narteks
Schneider'in belirttiğine göre, bu blokların oyma yer almaktadır; bu öğe, Yunanistan'da çağdaş örnek
süslemelerinin tarzı, II. Theodosius döneminde leri olsa da, şehrin İkonoklast dönem öncesi
yapıldıklarını ortaya koymaktadır. Portiğin doğusunda kiliselerinde bilinmeyen bir özelliktir. Aslında, dıştaki
ki erken duvar uzantısı, büyük olasılıkla, kilisenin nerteks atrium un doğu kanadını oluşturmaktaydı ve
duvarı olmayıp dlriurnurı (cıvlurıun) doğu duvarıdır. Bu tamamen kapalı olup tonozla örtülüydü ve buradan iç
duvar, tuğla dizileri ile harçla karıştırılmış moloz taşın nartekse beş kapıdan girilebilmekteydi. iç narteksten
almaşık sıralar halinde örülmesi ve kabaca kare şeklin kilisenin nefine ise dokuz kapıdan giriş bulunmaktaydı.
deki küçük taş dizileriyle kaplanmasıyla yapılmıştır Kilisenin batı cephesi ve muhtemelen tüm dışı bir
(bugün ise üzerine birkaç sıra tuğla ile modern bir zamanlar mermer levhalarla kaplanmıştı. Yapının dışı
duvar serneri yapılmıştır). Iustinianos öncesi kilisenin, altıncı yüzyılda, genişlik ve uzunluk yönünden 'uygun
altıncı yüzyılda yerine yapılandan daha küçük olduğu şekilde oranlanmış' ve' kütlesini oranlarının uyumu'yla
ve birkaç derecelik bir açı farkıyla daha güneye doğru birleştirmiş şeklinde tanımlanırken, o tarihten bu yana
hizalandığı anlaşılmaktadır. Bu kilise, erken dönem belirgin değişikliğe uğramıştır.
17
Nefin ortası, bir kenan 31 m olan kare şeklinde bir üste konmuş sütun dizileri ile ayrılmıştır. Yan nefler ve
mekan birimi olup, sınırlan 23 m yüksekli�inde koca iç narteks üzerinde yer alan U biçimindeki galeriler
man payelerle belirlenmiştir. Bu payelerio arası, pan ise, yerel kilise planlarının de�işmez özelli�i olan
dllntiflerle birbirine ba�lanmı;; dört tane k<ılın, yarım 'uzatılmış kubbeli bazilika'nın merkezileşme e�ilimini
daire şeklinde kemerle geçilmiştir. Dört pandantif güçlendirmektedir. Kavisli, sütunlu eksedralar her iki
41,5 m yüksekliktedir ve benzeri görülmemiş bir katta netlerin ve galerilerin köşelerine doğru, yarım
ölçektedir. Pandantifler, ana payelerio her birinin tepe dairelerio çaprazlarında yer almaktadır ve bunların
noktasından ve dört büyük kemerin arasından içeriye her biri, yine bir dizi penceresi olan bir yarım kubbe ile
do�ru yelpaze biçiminde uzanmakta ve düzgün mer örtülmüştür. Bu eksedraların payelerinin yerleşimi,
mer bloklardan yapılmıŞ az çok daire biçimindeki bir yapının nefini oval bir şekle dönüştürmektedir; böyle
kornişe doğru yükselmektedirler. Bu koroişin üstüne bir plan bazilika türü kilise inşaatı tarihinde ilk kez
kubbenin tabanı ile kandilleri yakan ve bakım yapan ortaya çıkmaktadır. Bu merkezi, oval iç mekan, nefin
personelin kullandı�ı kedi merdiveni oturmaktadır. boylamasına ekseninin do�u ve batı uçlarındaki beşik
Yaklaşık 31 m çapındaki kubbe, mermer zemin tonozlar ile daha da uzatılmıştır. Nefin batı ucunda
döşemesinin 56 m üzerinde yükselmektedir. Kubbe bulunan beşik tonozun genişli�i kadar olan ve iki
tümüyle tu�la ve harçla örülmüştür ve üst korniş sütunla üç bölüme ayrılmış olan, hemen hemen yarım
seviyesinden itibaren ıs m yükselir. Ancak 180 dere daire biçımindeki pencere, yapının bugün var olan en
celik gerçek bir yarım küre olmayan kubbe, 163 dere büyük penceresidir. Buna tezat olarak, nefin doğu
celik bir kavis yapmaktadır. Böylece de yarım ucundaki apsisin yarım daire şeklindeki duvarında, iki
kubbenin merkezi belirgin bir şekilde korniş sıra halinde yuvarlak kemerli üçer pencere yer almak
seviyesinin altında kalmaktadır. Kubbe, 40 eşit aralıklı tadır. Bu pencere sıralarının her biri kabaca kilisenin
kaburga ile birbirinden ayrılmış 40 içbükey dilimden iki katına denk gelmektedir; ayrıca apsis yarım
oluşmakta ve kubbe kasna�ında da kaburgaların kubbesinin tabanına yakın bir yerde de daha kl.içük
arasında önemli miktarda doğal ışık sağlayan 40 tane kemerli beş pencereden oluşan bir dizi yer almaktadır.
kemerli pencere bulunmaktadır. Kubbenin ve iki yarım kubbenin yan ve düşey yük
Kubbeyle örtülmüş orta mekanın doğu - batı leri sadece on iki noktada yoğunlaşmaktadır: ana ve
do!)rultusunda iki yanında yer alan buyuk yarım ıkincıl payeler ve payandalar. Böyle muazzam uiı
daireler de, birer yarım kubbe ile örtülmüştür. Bu iki alanın örtülmesinde paye payandaların, kilisenin
yarım kubbenin çapları, hemen hemen merkezi 18 000 m l civarında ve kabaca üç buçuk futbol sahası
kubbeninkine eşittir. Her yarım kubbenin kasnak büyüklü�ünde olan zemin alanında sadece yüzde altı
kısmında ayrı bir ışık kayna�ı sağlayan beş pencerelik ila sekizlik bir yer işgal ediyor olması, bunların n e
bir dizi bulunmaktadır. Yarım kubbelerle örtülü bir çift denli maharetle yerleştirildi�ini göstermektedir.
yarım dairenin bu anıt yapının doğu-batı doğrul Hem ılk hem de ikinci kubbe dört pandantifle
tusundaki ana eksenine, duvar, sütun ya da payan desteklenmişti. Bunlar Prokopios tarafından, ana
dalada kesintiye u�ratılmadan dengeli bir bileşim payeleri birleştiren dört büyük kemerin anlatılmasının
içinde yerleştirilerek ortadaki yüksek, kubbeli alan hemen ardından şöyle tasvir edilmektedir:
yaratıcı zekası açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu esas arada kalan ktstm dört tane üçgen şeklini almaktadir
alanlar, kuzey ve güney tarafındaki yan neflerden üst [yani pandantifler]. Her üçgenin alt ucu kemerierin
18
Solda: Güneybatı köşede birleşmesiyle giderek daraldığmdan, alttaki açmm dar
galeri ve sütunlar. aÇI olmasma neden olmakta, ancak yükseldikçe
aradaki boşluğun artmasıyla genişiernekte ve destek
Arka sayfada solda: Güney
galeri ve sütunlar. olduğu dairenin yay parçasmda son bulmakta, diğer
[iki] açıy1 da bu seviyede oluşturmaktadır.
Arka sayfada sağda: Kilisenin tek bir yapı öğesinin böyle uzun uzadıya
Güneybatı galeriden
anlatılması olağan dışı bir özelliği ima ediyor gibi
mermer kapının görünüşü.
gelebilir. Prokopios'un pandantifleri anlatımını merkezi
kubbenin çok daha kısa bir tasviri izlemekte ve
Homeros'un llyada'da, Zeus'un dünyayı Olimpas
Dağı'ndan sarkıtır şekilde göstermesinden alıntı
yapılarak, 'gökyüzüne o altın zincirle asılmış' ifadesi
kullanılmaktadır. Ayasofya'nın nefi cüretkar bir
genişlikte olup Alpler'in kuzeyinde kalan Avrupa'da
bulunan herhangi bir Gotik katedralinkinden yaklaşık
üç kat daha geniştir. Merkezi kubbe ise on beş katlı bir
binanın yüksekliğine ulaşmaktadır ve en yüksek Gotik
tonazlardan çok daha yüksektir. (Fransa'daki Beauvais
Katedrali'nde koro bölümünün on üçüncü yüzyıl
başlarına ait tonozu 46 m'ye yükselmekteydi ve bilinen
Gotik yapılar arasında en yüksek tonoz olma özelliğini
taşımaktaydı; ancak bu tonoz 1284 yılında
çökmüştür). Avrupa ya da Ortadoğu'da Ortaçağ'a ait
başka hiçbir yapının içi Ayasofya'nın yüksekliğine
erişememiştir. Ne de daha önce Romalılar ya da
Bizanslılar kendilerine böyle azametli bir mekan inşa
etmişlerdir. Iustinianos'un kilisesinin büyük başarısı,
bu eser karşısında hayretler içinde kalan çağdaşlarının
dikkatinden kaçmamıştır. Prokopios'a göre kilise
gökyüzüne ulaşmak üzere yükselmekte, diğer
yapilarm arasmdan sivri/erek tepelerden şehre bak
maktadır. Onu süslemektedir, çünkü onun bir
parçasıdır. Ancak kendi güzelliğiyle yücelmektedir
çünkü kentin kendisine hakim bir parçası olsa da,
kentin üzerinde öyle bir yüksekfiğe erişmektedir ki
şehir oradan bir gözetierne kulesinden bakılıyormuş
gibi görülebilmektedir.
Zemin katındaki sütun dizisinin ve nefi, galeri ve
daha yukarıdaki kornişleri saran galerilerin yarattığı
21
1
_/ \
'
\
'
\
\'
\
\ --
"< -·----
yatay etki, iç mekanın salınan düşeyliğiyle göz alıcı üstte: Apsis yarım Arka sayfada solda:
şekilde ve ustaca bütünleştirilmiştir. kubbesinde Meryem ve Batı galeriye kuzeyden
Çocuk İsa mozai{li. bakış.
Bazilika türü kiJiselerin yapım tarihinde ilk kez nefin
ucundaki apsis, tasarımın odak noktası olmaktan Sağda: Yarım daire Arka sayfada sağ da: Batı
çıkmaktadı r Artık nef mekanının tamamı ziya retçile ri
. şeklin deki galerilerl, galerinin ortasındaki üç
yükselen yüzeyleri ve camlı pencereleri algılamaya, sütunları ve sütun kemerli açıklıkla aıa nefe
başlıkl arıyl a güneybatı köşe. bakan kısmın -lmparator
yüksek merkezi kubbeyi ve ona bitişik iki yarım
yeri- güneyden görünüşü.
kubbeyi seyretmeye davet etmektedir. Prokopios'un
doğru bir şekilde ifade ettiği gibi yine de, kilisenin üst
bölümlerindeki öğelerin tümü
ziyaretçi/erin gözlerini uzun süre sadece birinin
üzerinde tutmalanna izin vermemektedir; her aynntJ
gözü ve dikkati kendine çekmektedir. Böylece göz
sürekli etrafta dolaşmakta ve seyirci, diğerlerinden
daha çok hayran/tk duyarak seyredebileceği belirli
ö ğeler seçemez hale gelmektedir.
i
24
tedir. Orta nefin büyüklü�ü, etrafını çeviren yan maktadır.
nefler ve galerileri n daha küçük ölçe�iyle belirgin bir Başlangıçta, beşınci yüzyıl ortalannda Aziz Ioannes
tezat oluşturmaktadır. Bu yan nef ve galeriler, daha (Studios) Bazilikası'nda ve daha sonra Iustinianos'un
önceki Bizans bazilikal kiliselerinde oldu�u gibi, orta Konstantınopolis'de yaptırdı�ı Serglos ve Bakhos
nefin açıklı�ını yansıtmamaktadır. Aksıne, bu çevre Kilisesi'nde (Küçük Ayasofya) her iki katta da tam bir
sel koridorlar genişlikleri boyunca uzanan kemerlerle dikey hiza sa�lanmıştır. Her iki kilisede de zemin kat
mekan birımierine bolünmüşler, her iki katta da taki sütun dizisinin üzerinde bir arşitrav vardır; oysa
Daha önce yapılan kiliseleri n inşa tarzının aksine bu sütun dizisinin sıralanışı bu yönden tamamen yeni
açıklıklar yan yana eklenmiş birimler olmayıp, birbir olup klasik üslupta de�ildir. Bunu farkeden Paul us
Kilisenin iç tasarımının başka bir önemli özelli�i de 'insan iki sütunun üstüne üç tane ikili sütunu cesurca
zemin kattaki sütun dizisi ile galeridekllerin birbiriyle oturtan ve tabanlarını boşlukta bırakmakta mahzur
uyumlu olmamasıdır. Sütunların çap ve yükseklikleri, görmeyen adamın bu kararı karşısında hayrete
ana payandalar arasındaki ve kavisli eksedradaki düşebilir'. Apsisin içindeki ve kilisenin batı ucundaki
sütun aralıkları iki kat arasında farklılık göstermekte dengeli tasarımdan anlaşıldı�ına göre büyük olasılıkla
dir. Kuzey ve güneydeki ana payeler arasında ıo m başlangıçtaki proje, üste konan sütun dizisinde çok
yüksekli�indeki dört adet verde-antique sütun zemi daha buyuk bir uyumu gerektirmekteydi. Ancak
nin üzerindeki beş kemeri, ikinci kattaki altı tanesi ise büyük payandalar arasındaki dört büyük sütun alçak
yedi kemeri taşımaktayken, eksedrada yaklaşık 7.5 tabanlar üzerine oturmakta, öte yandan porfir sütun
m yüksekli�inde (muhtemelen monolitik} iki porfir gövdeleri, bir tezat olarak beyaz kaideler üstünde
sütun aşa�ıdaki üç kemeri, yukarıdaki dört yükselmektedir ve bu o�el erin ilk düzenienişinin de
verde-anttque sütun da üst kattaki kemerleri böyle oldu�u kesindir. Zemin kat sütun dizisinin
taşımaktadır. Erken dönem Bizans mimarlık tarihinde inşaası tamamlanınca Anthemlos ve tsidoros'un kök
ilk kez, galerı seviyesindeki sütunların dizilişi zemin ten bir de� işiklik yapmaya karar vermış olabilecekleri
kattakilerin dizllişiyle aynı hizada de�ildir. Gerçekte, düşünülmektedır, çünkü zemin kattaki verde-antique
böyle bir düzen Bizans öncesi yapılarda bulunma- ve porfir sütunlar boyutunda sütunlar ikinci kat için
26
Solda: Mermer kapıdan temin edilememiş ve burada daha küçük sütunların isidoros'a yeniden inşa ettirdiğini bildirmektedir ve
detay. kullanılması gerekmiştir. Galeri katında daha küçük bu, günümüze kadar korunmuş iki yazıtta da
558 yılının Mayıs ayında, dört yıl d an beri süregelen gelmiş olmasıdır. Kubbenin üçte biri (on üç kabu rga )
bir dizi deprem sonucu nda Anthemlos ve lsidoros'un
, ve batıdaki kemer 989 yılında bir depremde çökmüş
inşa etti� i kubbe, doğu tarafındaki büyük kemer ve ve ünlü Ermen i mimar Trdat tarafından yen iden inşa
yarım kubbeyle birlikte çöktü. Kubbenin tasarımı ile edilmiştir. öte yandan, 1343 ve 1344 yıl larındaki bir
il gili tartışmalar bulunmaktadır. Görgü tanı�ı dizi deprem sonucunda, doğudaki yarım kubbe ve
Agathias, kubbenin hafifelips şeklinde oldu�unu büyük kemer çökmüş, büyük kubbenin başka bir üçte
ancak bu şeklin başlangıçta böyle tasarlanmadığını, birlik bölümü de (başka on üç kaburga) 1346 yılında
inşa sırasında kuzey ve güney payeleri ile kemerierin çökmüştür. Bu bölümlerin yeniden inşaası da 1354
dışa doğru eğilmeleri sonucu ortaya çıktığını belirt yılında Phakeolatos denetiminde, stratopedarches
mektedir. Anthemlos ve İsidoros'un kısa ömürlü (büyük kumandan) Astras ve Latin uyruklu John
merkezi kubbesi ya bingi bir kubbeydi ya da şu andaki Peralta adlı iki mimar tarafından tamamlanmıştır.
kubbede olduğu gibi pandantifler üzerine kurulu, Kubbenin onuncu ve on dördüncü yüzyıllarda gerçek
muhtemelen pencere!i bir kasnağı ve kediyolu olan leşti rilen yeniden inşaasında Genç İsidoros'un altıncı
bir kubbeydi. Gerçek şekli ne olursa olsun, bu kubbe yüzyılda yaptığı tasarım esas alınmış ancak işçilik
ilk Ayasofya'nın temel özelli�ini ol uşturmaktaydı ve kalitesi eskisine oranla daha düşük olmuştur.
altıncı yüzyılda onu seyredenlerde uyandırdığı Günümüze kadar gelmiş olan kubbe, Genç lsidoros'un
inşaası ile görevlendirilmeden önce Genç lsidoros , Bizans'ta bu kubbenin bir benzeri yapılmamıştır. Sekiz
eyaletlerde kent duvarlarını yeniden inşa etmesiyle yüz yıl kadar bir süre Ayasofya, dünyadaki en büyük
sivri lmişti. Prokopios, imparator Iustinianos'un 550 tonozlu yapı olma özelli�ini sürdürmüştür.
yılında Kuzey Suriye'deki Chalcis şehir surlarını Genç Günümüzde de dünyada tuğladan yapı l mı ş üçüncü
29
----
-----
--
-
\.,--
-
büyük kubbeye sahip yapıdır. 532 ile 537 yıllan devir kiliselerinde de etrafiarını saran avlular bulun
arasında inşa edilen kilisenin tasarımında yapılan maktaydı. Iustinianos döneminde şehrin iskan edilmiş
di�er büyük değişiklıkler arasında, kuzey ve güney alanları epeyce kalabalıklaşmıştı. Görgü tanığı
timpanumların büyük olasılıkla 869 depreminin tahri Agathias'ın ifadesine göre, 'şehrin her semti öyle
batından sonra, bugünkü biçimiyle yeniden inşa edil yoğun şekilde iskan edilmişti ki hiçbir engeli olmayan
miş olması bulunmaktadır. Genç !sidoros'un kubbeyi açık alanlar son derece nadir görüntülerdi.
yeniden inşa etmesinden sonra, kuzey ve güney tim Iustinianos'un katedralindeki avlular Bizans'ın eski
pan um duvarlan bugünkünden daha fazla pencereli akropolünde, kente ait dini bir sembol olarak onun
alana sahip oldu�u için içeriye daha fazla ışık girmek şöhretini artırmakta ve vurgulamaktaydı. Guillaume·
teydl. Ayrıca, 1317 yılında yapının kuzey ve doğu Joseph Grelot'un tstanbul'u ziyaret ettiği 1672 yılına
cephelerine dış taraftan kütlesel payandalar inşa edil kadar, Ayasofya'nın avluları yıkılıp yerine batı, güney
miştir. Halen üst narteksin duvarına yaslanmış olarak ve kuzey cephelerinde Türk tarzı avlular yapılmıştı.
duran dört uçan payandanın hep on üçüncü yüzyılda Grelot gravurlennde Türk tarzı avlulardan ikisini
Haçlılar tarafından yapıldığı düşünülmüştür, ancak resmetmiştır. Bunlar, daha önceki Bizans avlulan
yirminci yüzyıl sonlarına doğru yapılan araştırmalar hakkında takribi bır fikir verebilmektedir.
bunların büyük olasılıkla 869 ya da 989'dan sonra Kilisenin kuzey tarafında bır yerde, şekli belirlene
ilave edilmiş olduklarını ortaya çıkarmıştır; eğer bu meyen büyük bir Bizans vaftizhanesi (Büyük
doğru ise, bunlar mımarlık tarihinde kayda geçmiş en Vaftizhane) yer almaktaydı; bugün bunun bütün
eski uçan payandalardır. Yapının dört köşesindeki izleri ortadan kalkmıştır. Iustinianos döneminde inşa
minareler, Osmanlıların Konstantinopolis'i fethedip edilen daha küçük, sekizgen planlı bir vaftizhane
(1453) Hagia Sophia Kilisesi'ni camiye (Ayasofya (Küçük Vaftizhane) kilisenin güneybatısında,
Camii) dönüştürmelerinden sonra Ilave edilmiştir. bugünkü girişin yakınında hala ayakta durmaktadır.
Iustinianos'un kilisesinin başlangıçta yapılan ek Batı galerinin güney ucunda patrik sarayının bir
yapılan bir dereceye kadar hala gözde kalıntısı korunmuş durumdadır. Güneybatı kapı sun
canlandırılabilir. On dokuzuncu yüzyıla kadar kısmen durmasının yakınında bulunan horologton ya da saat
korunmuş olan atrium bugün ortadan kalkmıştır. binası (muvakkithane) muhtemelen Iustinianos
Schneider'in 1935'teki kazılarında tekrar ortaya dönemine aittir. Iustinianos dönemi öncesine ait
çıkanlan atrium 48 x 32 m boyutlarında, dikdörtgen skeuophylakion (hazine bınası) yapının kuzeydoğu
planlı olup üç cepheden - kuzey, güney ve batıdan köşesine yakın bulunmaktadır. Galerilere girişi
almaşıklı olarak payanda ve sütunlarla taşınan revak sağlayan üç dış merdiven rampası gunümüze kadar
ile çevrelenmişti. Kilisenin dış narteksi, atriumun kalmıştır; güneydoğuda da dördüncü bir rampanın
dördüncü cephesini oluşturmaktaydı. Paulus mevcut olabileceği düşünülmüştür.
Silentiarius'un bildirdiğine göre atriumun ortasında, Başlangıçtan beri Ayasofya, 110 m kuzeyınde bulu
kilisenin batısında, Karya merrnerinden yapılmış nan Aya !rini Kilisesi'ni de içine alan kutsal bir alanda
büyük birfıskıye (phiale) bulunmaktaydı. Şair, 'kutsal yer almıştır. Aya İrini, I. Constantinus döneminden
kilisenin dışında, yan taraflannda ve çevresinde, her önceki bir Hıristıyan bölgesinde inşa edilmiş olabilir
yerde görülen açık avlular' dan söz etmekte ve böylece çünkü tarihte adı Eski Kilise (he palala ekklesia)
'kilisenin her taraftan gelen parlak gün ışığında yüzer olarak geçmektedir. Kilise tarihçisi Sokrates, Büyük
gibi' göründüğünü ifade etmektedir. !stanul'daki erken Constantinus'un bu eski kiliseyi büyüttüğünü ve
32
süsledi�ini bildirmektedir. Ayasofya ve Aya İrini ortak altıncı yüzyılda da izleyenierin dikkatini çekmekteydi:
bir duvarla çevrilmişti ve Ayasofya'da görev yapan Kiliseyi süsleyen sütun/ann ve merrnerierin güzel
din adamları Aya İrini'de de hizmet vermekteydi. 404 fiğini kim anlatabilir ki? İnsan kendini renk renk
yılından sonra Ayasofya'nın onarımı sırasında Aya çiçeklerle bezenmiş bir kirda hissedebilir. Ve insan,
İrini şehrin ana kilisesi görevini görmüştür; 381 baz1larmm moru, baz1larmm yeşili, diğerlerinin çiçeğe
yılında yapılan Konstantinopolis Konsili'nin de burada dönüşmüş kJrmJZJSJ, parlak beyazlar ve doğamn bir
toplanmış olabileceği düşünülmektedir. Aya İrini, 532 ressam gibi, en z1t renklerle çeşitiemeleri karş1smda
yılındaki Nika Ayaklanması sırasında ciddi şekilde hayrete düşecektir.
hasar görmüş ya da yıkılmıştır. Aynı din adamları, bu Paul us Silentiarius da Ayasofya'nın mermer duvar
kutsal yapılar toplulu�undaki üçüncü bir kilisede de kaplamalarının resim sanatını andırdı�ını gözlemle
hizmet vermekteydiler. Bu kilise, Ayasofya'nın 100 m mektedir. Şair, 'azametli kilisenin güçlü duvarlarında
batısında, bakırcılar mahallesinde, II. Theodosius ve kaplamaları'nda bulunan on iki ayrı tür mermer
döneminde (408-50), muhtemelen kız kardeşi den söz etmektedir. Büyük ölçüdeki kayıplara
Pulkheria (399-453) tarafından inşa ettirilen rağmen bu türlerin hepsi kilisede hala görülebilmek
Khalkoprateia'daki Theotokos'tur. Ayasofya ve Aya tedir. Bu türler arasında Boğaz civarından beyaz
İrini, Iustinianos tarafından 532'den itibaren yeniden damarlı siyah taşlar, Yunanistan'da Carystus'tan yeşil
tasarlanıp inşa ettirilirken, bu kilise patrikhane kilise mermer, Frigya'dan çok renkli taş, Mısır'dan gümüşi
si olarak hizmet görmüştür. lekeli porfir, Sparta'dan zümrüt yeşili mermer,
kırmızı ve beyaz damarlı !sauria mermeri, Libya'dan
İç Bezemesi sarı bir taş, oniks ve diğer nadir mermerler bulun
Iustinianos'un ilk kilisesinde nefi, yan nefleri, galeri maktadır. Zemin, büyük kısmı günümüze kadar gelen
leri ve narteksi, renkli mermerden sütunlar ve duvar yerel Prokonnesos (Marmara Adası) merrneriyle
kaplamaları süslemektedir. Sütunların mermer kaplanmış ve kuzeyden güneye yeşil mermerden
gövdeleri büyüklük, oran ve renk yönünden karmaşık bantlarla boydan boya kesilmiştir. Tonoz ve kemer
bir biçimde yerleştirilmiştir: zemin katındaki dört Ierin başlangıç çizgilerine kadar tüm duvarlar ince
büyük payenin arasına Tesalya merrnerinden de nova mermer levhalarla kaplanmıştır. Nefteki payeler ve
yeşil i sütunlar, kavisli eksedrada devşirme porfir duvarlar üç sıra halinde dizilmiş, değişik renklerden
sütunlar kullanılmıştır. Galerilerde ise tamamen yeşil uzun levhalarla kaplanmıştır. Levhalar, tek blok
renkli sütunlar kullanılmıştır. Sütun gövdeleri beyaz halindeki mermerin ikiye bölünmesiyle elde edilip yan
mermer başlıklar taşımaktadır. Zemin katında, farklı yana birleştirildiği için, do�al damarları, merkezi bir
renklerde mermer sütun gruplarının dönüşümlü eksen boyunca simetrik şekiller oluşturmaktadır. Bu
olarak kullanılması Selanik'teki Demetrius Kilisesi'nin kaplamalar yalnızca 20-30 mm kalınlığındadır. Çift
nefine benzemektedir. lik Aziz Demetrius Kilisesi'nin levhalar, uzun tek levhalar ve tüm yatay şeritler mer
yapıldığı tarih hakkında çelişkiler bulunmaktadır, merden yapılmış çubuk silmelerle çerçevelenmiştir.
ancak yapının incelenmesiyle, kilisenin bugünkü Hıristiyan yapılarının iç duvarları dördüncü yüzyıldan
şekliyle Iustinianos'un hükümdarlık döneminin itibaren mermerlerle kaplanmış olmakla birlikte,
başlarında yapıldı�ı ortaya çıkmaktadır. (mermerden yapılmış mimari pilaster şeritlerin ter
Prokopios'un sözlerinden anladı�ımıza göre sine) Ayasofya'daki aynı renkten dar mermer lev
Ayasofya'nın mermerleri, günümüzde olduğu gibi, haların farklı renklerdeki daha büyük panoları
33
çerçevelernesi şeklindeki kaplama yöntemi, belki ilk çoğunlukla Iustinianos ya da imparator (basileos) Yanda: Güneybatı
düşsel bir durum, gerçek bir akıcılık etkisi yaratmak Bu da oymacıların, sanatlarının lerasında hiç de görünüşü: Ortada
34
gök kubbeden de üstündür, çünkü o sadece gözle ka nca ile almaşıklı kıvrımlar oluşturacak şekilde bir
görülen bir IŞik sunmakla kalmayip, 'Hakikat birine bağlanmış uzun zincirler' sarkmaktaydı. Bunlar
Güneşi'nin ilahi aydmltğm1 taş1makta, hem gece hem zemine ulaşmadan önce 'birleşik bir dairesel koro'
de gündüz Kutsal Ruh'un kelammm 1şmlan ile oluşturmaktaydılar; bunun üzerine de, ince işlenmiş
muhteşem şekilde aydmlat!lmakta, akim gözleri de cam kapların oturtulduğu gümüş diskler
'Iş1k olsun!' diyen Tann tarafindan tutturulmuştu. Bu, 'insanların başlarının üzerinde bir
aydmlat1lmaktad1r. çember' şeklinde asılı durmaktaydı. Paul us, 'çem
Ayasofya'nın duvarlarında bulunan çok sayıdaki berin içinde, diskiere yakın bir yerde, üzerinde pek
pencereden içeriye giren ışık, burayı bir ışık hazine çok göz bulunan azametli bir haç göreceksiniz'
sine dönüştürmektedir; ışık bilgeliği (sophia) ve demekteydi. Ve yine Paul us, daha küçük ikinci bir iç
getireceği kurtuluşu simgelemektedlr. Işığa yapılan çemberde, kenarında kandiller taşıyan ikinci bir taçın
bu atıf, kilisenin İsa'ya, Tanrı Kelamı'na, Dünyanın varlığından söz etmekte, bunun 'tam ortasında da
Işığı'na, İnsanlığın Kurtarıcısı'na, Herkesin Işığı ve bambaşka bir asil diskin, pariayarak yükselmekte ve
Dirilişi'ne, yani Hagia Sophla'ya ithaf edilmesi ile karanlığı kovmakta' olduğunu anlatmaktaydı. Şair
bağlantılıdır. Paulus, yan neflerde, sütun dizilerinin etrafında ve
Şair Paulus, geceleyin de içerisinin aydınlığa duvarlarda asılı olan kandilleri de tasvir etmekte ve
boğulduğunu 'haşmetli mabedi bir gece güneşi bunların gümüş taslar içine oturtulduğundan,
aydınlatmakta' sözleriyle ifade etmekteydi. bazılarının havada, değişik yüksekliklerde asılı
Kubbeden aşağıya doğru 'pirinçten dövülmüş, birçok olduğundan, diğerlerinin de zeminde durduğundan
37
söz etmekteydi. llave kandiller, kubbe kornişinin gümüş bir küre, bunun üstüne de bir haç yerleştlrll Yanda: SUtun başlıOı.
çevresinde ışıktan bir çember oluşturmakta, ayrıca mişti. Sunak masası altın bir levha üzerıne oturmak
templonun üzerinde de ışık bulunmaktaydı. Bu taydı ve yarı değerli taşlarla bezenmış altından
sayılamayacak kadar çok kandilin bulunması sonucu yapılmıştı. Sunak masasını örten altınla işlenmiş ipek
'aydınlık gece gün gibi gulümsemekte ve pembe örtüde; lsa, Petrus ve Paulus arasında üç bölümlü
Iustinianos'un ilk kilisesinin bemasının litürjik kapladığı görülen bema dikdörtgen şeklindeydl ve üç
donanımının 558 yılında rrıerkezi kubbenin çökmesi kapıdan girişi olan açık bir bariyer ile çevrelenmişti.
sırasında tahrip olduğu düşünülmektedir. Bu kısım, alacalı mermerden yapılmış korkuluk lev
Prokopios'un, litürjik donanımın 20.000 kilo gümüşle haları, bu levhaları n arasında onları yerinde tutan
tezyin edildiğini bildiren kayıtları dışında, kilisenin ilk gümüşle kaplanmış on iki sütun ve bu sütunların
litürjlk donanımının düzenlenişi ve unsurları konusun taşıdığı, üzerinde meleklerin, havarilerin, Meryem ve
da hiç bilgimiz bulunmamaktadır. Kubbenin İsa'nın tasvirleri nin yanı sıra pek çok da kandil bulu
çökmesinden sonra ve kilisenin 562 yılında ikinci kez nan arşitravdan oluşmaktaydı. Korkuluk levhaları,
açılmasından önce bu donanım yeniden yapılmış, imparatorun ve ölen eşi Theodora'nın adlarının baş
belki de kısmen yeniden tasarlanmıştır. Üçte birlik harfleri ni taşımaktaydı. Berna'nın tamamı ya da çoğu
Pa ulus Silentiarius bu donanımları ayrıntılı olarak Berna'dan batı yönüne doğru çıkıntı şeklinde solea
Apsiste, yarım daire biçiminde yedi basamaktan karşılık gelen) din adamlarına ayrılmış yükseltilmiş
oluşan bir synthronon bulunmaktaydı . Bu yedi bir geçiş yoluydu ve kenarları küçük payelerle tut
basamağı n en üstte alanında, ortada gümüş turulmuş mermer korkuluk levhaları ile
kaplanmış patrik tahtı ve iki yanında din adamlarının sınırlandırılmıştı. So/ea'dan ambon'a geçilmekteydi
koltukları yer almaktaydı. Belki 558 yılında kubbenin ve şair Paulus buraya özel bir ilgi göstermişti. Ambon,
çökmesinden sonra ayakta kalmış olabileceği kilisenin boyuna ekseninde, nefın ortasının doğu
düşünülen synthronon'un, yakındaki Iustinianos tarafında bir yerde bulunmaktaydı. Altın yaldızla
dönemi kilisesi Aya İrini'nin günümüze kadar gelen süslenmiş başlıkları olan sekiz tane 'ustaca işlenmiş'
synthronon'unun planına, merdivenlerin altındaki sütun, daire biçiminde ya da oval bır platformu,
kavisli geçit de dahil olmak üzere, benzerlik göster kantar'ların altında rahatça durup ilahileri seslendire
diği düşünül mektedir. Ancak Ayasofya'da böyle bir cekleri bir yükseklikte tutmaktaydı. Mermer ve
korldorun varlığını kanıtlayan hiçbir delil bulunma fildişinden yapılmış platforma, biri doğudan diğeri
maktadır. Synthronon'un önünde bir yerde, gümüş batıdan olmak üzere iki merdivenle ulaşılmaktaydı.
sütunlar ustüne oturan 'gümüşten dört kat kemer Arnbon'un tümü, aralannda gümüşle kaplanmış mer
üstünde yükselen', bir kiborion yer almaktaydı. mer levhalar bulunan daha büyük sekiz sütun la
Sekizgen piramit biçimindeki gümüş kubbesi sunak çevrelenmişti. Bu sütunlar ve altın yaldız kaplanmış
masasının (mensa) üstünde kule gibi yükselmekteydi oyma başlıkları, mavi zemin üstüne altın yaIdızlı
ve üstünü süsleyen akantus yapraklarının tepesine sarmaşık yapraklarıyla süslenmiş, üzerinde bir haç ve
38
...
Solda: Sütun başlı�ı ve kandiller bulunan bir arşitravı taşımaktaydı lar.
kemer. Paul us, 'mermer çayırlarla bezenmiş . . . kuleye ben
zer ambon'u, nefin denizinden yükselip bemalnı n ana
üstte: Sütun başlı�ı.
gövdesine bir kıstakla bağlanan ve 'iki taraftan dal
gaların dövdüğü1 bir adaya benzetmişti.
Güney nefin bir yerine bir metatorium ya da
perdeyle ayrılmış bir yer kurulmuştu; ancak bunun
tam yeri kesin olarak belirlenememiştir. Paravananın
ardında, imparatorun kutsal yortu günlerinde ıncil
dinlemesi için bir taht bulunmaktaydı. Theodora,
kilisenin ikinci kez açılmasından yaklaşık on beş yıl
önce ölmüş olduğu için/ ikinci kilisede Paulus
Silentiarius onun için bir yer belirlemek zorunda
kalmamıştır. Ancak ikinci kilisedel kadınlara ayrılan
yerin galerilerde olduğunu belirtmekteyse de, bu
konu tartışmalıdır. Esasen Iustinianos/un kilisesinde
gerçekleştirilen Eucharistia ayininin aşamalarının
41
birçok ayrıntısı aydınlı�a kavuşmamıştır. sine karşın, yeni Ayasofya'da taş esas olarak payelerde, Yanda: Batı galerlde
düzenli sıralar halinde örülmüş tu� la ve harç da duvar bulunan bır çıft sutun.
Şair Paulus'un ana hatlarıyla tasvir etti� i litüıjik
donanımın köklerinin yerel litüıjik uygulamalarda larda kullanılmıştır. Açı�a çıkmış tu�la duvarlarda kaba
oldu�u, ancak çok daha büyük ölçekte tasarlandı�ı ve moloz dolgu görülmektedir. Taşlar kireçtaşı ya da yeşil
şehirde daha önce yapılan tüm kiliselerdekilerden çok taştır. Sütunlar ve iç mekanın üç kom işi mermerden
daha pahalı oldu�unu düşünmek do�ru olur. yapılmıştır. Komiş bloklannın bitişti�i yerdeki
Iustinianos'un ikinci kilisesinin lltüıjik donanı mı, kenetlerde, kemer ve tonozların, tonoz başlangıç çizgi
Ayasofya 1204 yılında Haçlılar tarafından leri arasına gerilen kirişlerde ya da galeri çatılarının
yağmalanıncaya kadar yerinde kaldı. 1261 yılında üstündeki payanda ayaklannın duvarlan arasında demir
Haçlılar'ın Konstantinopolis'i terk etmelerinden sonra kullanılmıştır. Tonozlann ve kubbenin dış yüzeylen
donanım, lmparator Mikhael Palaelogos'un yönetimi de� ışik büyüklük ve kalınlıktaki kurşun levhalarta kapla
döneminde restore edildi. 1346 yılında merkezi narak korunmuştur. Dört ana payeni n içlerınde de bol
kubbenin do�u bölümü çökünce, litüıjik donanımın miktarda kurşun kullanıldı�ından söz edilmektedir. lç
bir kısmı yine tahrip oldu. Andronikos Palaelogos'un narteksten açılan bütün kapıların ve iç narteksten nefe
eşi tmparatoriçe Anna bunları sonradan restore ettir açılan merkezi kapının (lmparatorluk Kapısı) kaplan
di. Bu donanım II. Mehmet'in 1453 yılında masında bronz kullanılmıştır. Kerestenin, yalnızca
Ayasofya'yı kontrol altına alıp yerine bir mlhrap koy ba�lantı kirişleri ve bronz kapıların iç kısmında az mik
masına kadar hiç dekunulmadan kalmıştır. tarda kullanılmış olması dikkat çekicidir.
Ayasofya'nın büyüklü�ü göz önüne alındı� ında Yapının tamamı, de�işik tipteki tonozlarla örtülmüş
çalışan kadronun da epeyce büyük olması şaşırtıcı ve kalın harç tabakası içine gömülmüş tuQiayla
gelmemektedir. 535 yılında çıkarılan bir kanunda, örülmüş duvartardan oluşmaktadır. Merkezi kubbe,
kilisenin kadrosu 60 papaz, 100 erkek diyakoz, 40 iki yarım kubbe, di�eryarım kubbeler, zernın kat
kadın dlyakoz, 90 diyakoz yardımcısı, 1 1 0 lncil neflerinin ve galerileri n üzerindeki beşi k tonozlar ve
okuyucu, 25 ilahi söyleyen ve 100 de muhafız ve kubbesel tonozların hepsi tuğla ve kalın harç
kapıcıya Inineeye kadar yeni din görevlisi atanmaya tabakasının, durumun gerektirdi�i şekilde ustalıkla
ca�ı belirtilmektedir. Her ne kadar bu görevliler üç kullanılmasıyla inşa edilmiştir. Harç tabakalarının ek
komşu kllisede hizmet vermekteydilerse de, sayılan, yerleri 50-60 mm kalınlı�ında ve tu�lalardan daha
katedralin kentin ruhani yaşamındaki önemli rolünü kalın olup harç-tuQia oranı 2:3'tür; böylece strüktür,
Iustinlanos'un Ayasofya'sını inşa eden duvarcı ustalan, mm'dir; merkezi kubbenin altındaki ana kemerler Ise
Batı'da Roma lmparatorlu�u'ndaki anıt eserlerde yaygın çok nadir görülen ve O, 7m2 'ye varan yüzey ölçüsün
kullanılan beton un aksine taş, tu�la ve harç deki büyük tuğlalar kullanılarak yapılmıştır; bunların
kullanmışlardır. Buna karşılık İstanbul'daki daha eski ithal edildiği tahmin edilmektedir. Dikkat çekici
yapıların, belki Iustinianos'tan önceki Ayasofya da dahil şekilde, merkezi kubbe (kaburgalar dahil), pencere
olmak üzere, harçla kanştınlmış moloz ya da bir veya kemerlerinin hemen üstünde yalnızca 80 cm
daha fazla taş sırasının birkaç tu�la sırasıyla düzenli kalınlı�ında olup, kaburgaların kubbe örgüsü ile
aralıklarta dönüşümlü olarak örülmesiyle inşa edilme- birteştiQi noktaya kadar yavaş yavaş incelmekte,
42
burada toplam kalınlı�ı 65 cm'ye inmektedir. Ana ku bbe kurmaya karar verdiler. Kuvvetli geometri bil
yarım kubbeler 0,8 m'nin biraz altında kalınlığa gisine sahip mimarlar, son derece ince hesaplarla
sahiptir ve muhtemelen normal boyutta iki tu�layla kilisenin projesini çizdiler, ancak dört büyük kemerin
örülmüşlerdir. inşaası tonoz başlangıç çizgilerine ulaştığında güçlük
532 yılındaki Nika Ayaklanması'ndan sonra inşa lerortaya çıktı. Bu güçlükler Prokopios tarafından,
edilen Iustinianos'un Konstantlnopolls'deki yeni olaydan yirmi yıl sonra çok etkileyici bir ifade ile
kiliseleri Kutsal Havariler ve Aya !rini de tamamen aktarılmıştır. Büyük doğu kemeri yükselirken, ana
tuğladan tonozlarla örtülmüştü. Bunun aksine, payeler dışa doğru e�ilmeye başladılar; günümüzde
Iustinianos'un amcası ı. Iustinus'un (518-27) hüküm payelerin düşey sapması 6 1 cm civarındadır. Bu
darlığı sırasında kendisi 'veliaht' iken 518/19 eğil me ve deformasyonun nedenlerinden biri, geç
yıllannda Marmara Denizi'ne yakın Hormisdas dona n harçtı. Di�er nedenler ise, ana payelerin temel
Sarayı'nda yaptırdığı Petrus ve Pa ulus Kilisesi'nin lerinin ve payandaların yetersizliğiydi. Bunun yanında,
çatısı, büyük olasılıkla başkentte daha önce yapılan kuzey ve güneydeki büyük kemerierin altlanndaki
bazilika türü kiliselerde olduğu gibi, geleneksel tarzda timpanum duvarlarına yaptı�ı baskı sonucunda, hem
ahşap bir çatıydı. Ayasofya, Aya İrini ve Kutsal timpanumdaki hem de galerilerdeki bazı sütunlar pul
Havariler'in ıustinianos'a ait muazzam temelleri, aynı pul dökülmeye başladı. Anthemlos ve lsidoros sorun
şekilde Efes'teki lncil yazarı Aziz Ioannes Kilisesi ve ları imparatora ilettiler ve Prokopios'un naklettiğine
Nika Ayaklanması'ndan sonra yeniden inşa ettirilen göre, imparator sorunun çözümü için şunu önerdi:
diğer kiliseler, batı Avrupa'daki Romanesk döneme ait Büyük kemerin inşaasını tamamlayın. Duvarcı ustalan
tamamen tonozla örtülmüş bazilika türü ilk kiliseler imparatorun önerisini yerine getirerek, 'fikrinin
den altı yüzyıldan daha fazla bir zaman önce doğruluğunu deneyle onayladı lar'. Ana payeler ve
yapılmışlardı. Fransa, İspanya, Almanya ve Narman payanda ayaklarına, zeminde ve galeri seviyesinde
!ngilteresi'ndeki Romanesk bazilikalarda olduğu gibi çıkmaların eklenmesiyle, Inşaatın sorunlan geçici
Iustinianos'un Ayasofya'sı da yangına karşı, kendin olarak çözümlenirken, strüktürel deformasyonlar
den önce yapılanlardan çok daha dayanıklı bir yapı sürmekteydi. Başlangıçta kubbenin projesi kusursuz
olarak tasarlanmıştır. Iustinianos'un hükümdarlığı bir daire şeklinde yapılmıştı ancak ana payeler ve
döneminde, Konstantinopolis'deki kilise inşaatlarında payanda ayaklannın dışa do�ru oturmaları sonucunda
tuğla tonazun yaygın olarak kullanılmasının temel kubbe, kuzey - güney doğrultusunda, doğu - batı
nedeni, ayaklanma sonucu çıkmış olan şehir doğrultusuna göre 2 m daha geniş bir elips şeklinde
yangınlarının yaptı�ı tahribattır. Bu nedenle Agathias, inşa edildi. Bu ve diğer deformasyonlar ilk kubbenin
Iustinianos'un Ayasofyası'nda 'kilisenin bir daha çökmesine kadar, hatta kubbenin Genç lsidoros
kolayca yanmasını önlemek üzere ahşap malzeme tarafından yeniden inşa edilmesinden sonra da sürdü;
kullanımından kaçınıldığı'nı yazmaktadır. öyle ki günümüzde bu yapı, Batı dünyasında Pisa
Ku esi'nden sonra gelen en deforme yapıdır.
Iustinianos'un İkinci Kubbesi Şüphesiz, Iustinianos döneminden önce de büyük
Az çok birbirine benzeyen çok sayıda anıtsal yapının çaplı tuğla kubbeler inşa edilmişti. tkinci yüzyılda
strüktürel sistemleri ve işlevleri konusunda bilgi sahibi Roma'da yapılan Hadrianus Pantheon'u bunların en
olan Anthemlos ve lsidoros, imparatorun yeni kate ünlüsüdür. Pantheon'un, 6 m kalınlığında dairesel bir
dral inin üzerine 100 Bizans aya� ı çapında bir merkezi duvara oturan yarım daire biçimindeki beton kubbesi,
44
43 m'lik çapıyla o güne kadar yapılanların en Pantheon'un anonim mimarı, yapının strüktürünü
büyüğüydü. yazıyla ya da çizimle kayda geçirmediyse ve bu belge
1446 yılında Floransa Katedrali'nin kubbesi Bizanslılar'ın eline geçmediyse, Pantheon'un
Brunelleschi tarafından tasarlanıncaya ve kubbesinin altyapısı Konstantinopolis'de bilinemezdi.
Michelangelo'nun Roma'daki St. Peter'inin kubbesi Ayasofya'nın kubbesinin tamamının yalnızca tuğla ve
1590'da nihayet bitirilinceye kadar da eşsiz olma harçtan oluşmasına karşılık, Pantheon'un inşaasında
özelliğini sürdürdü. Ancak on dokuzuncu yüzyılın dikkatlice tesviye edilmiş travertenler, tüf, tuğla ve
sonlarında Paris'te, metal çerçeveli strüktürlerin kul kubbenin üst bölümünde volkanik hafif süngertaşı gibi
lanılmasıyla, Pantheon'un kubbesinin çapından daha çeşitli dolgu malzemesi kullanılmıştır. Ayasofya'nın
büyük bir kubbe inşa edildi. Yirminci yüzyılda da, bet mühendis-mimarlarının hiçbirinin Roma'yı ziyaret
onarme kabuk örtüler kullanılarak, 1958'de Paris'te ettiği bilinmemektedir. Anthemios'un Roma'da oturan
219 m'lik kubbe çapı olan Centre National des bir erkek kardeşinin olduğu doğrudur ancak o da
Industries et des Techniques inşa edildi. mechanikos değil doktordur ve mimariye ilgi duyup
Ayasofya'nın karmaşık strüktürüyle ilgili yorumları, duymadığı da bilinmemektedir. Roma'da Pantheon
on dokuzuncu yüzyılda Auguste Choisy başlatmıştır. türünden bir eser daha bulunmamaktadır ve 350
Ancak, strüktürel yapısına ilişkin daha kapsamlı bir yılından Iustinianos dönemine kadar geçen sürede
katkı oluşturan değerlendirme, 1960'1arda Rowland şehirde tuğladan yapılmış bir kubbe inşa edilmediği
Mainstone tarafından yapılmıştır ve onun eserleri, bilinmektedir. Tarihi ve arkeolajik kayıtlar
sonraki strüktürel incelemelerin temelini Ayasofya'nın Roma şehrinin gölgesinde kalma
oluşturmuştur. Daha yakın tarihlerde, Princeton olasılığına engel olmaktadırlar.
Ü niversitesi'nde Robert Mark başkanlığında Iustinianos'un mühendis-mimarları, Doğ·;
mühendislerden oluşan bir ekip, Roma'daki Akdeniz'deki kubbeli yapılara tabii ki aşinaydılar ve
Pantheon'un ve İstanbul'daki Ayasofya'nın yalnızca Güney Anadolu'nun doğu yarısında bulunan
kubbelerinde, üç boyutlu bilgisayar modellernesi tuğladan kubbeleri değil, Anadolu'nun başka yer
(fınite-element) kullanarak, bu kubbelerin dokusu lerindeki, Konstantiopolis'in batısındaki eyaletlerdeki
içinde güçlerin dağılımını belirlemek üzere bilimsel ve Konstantinopolis'in içindeki örnekleri de bilmek
incelemeler yapmışlardır. Princeton projesi, teydiler. Türkiye'nin batısında Bergama'daki
Pantheon'un beton kubbesinin daha önceden Asklepios SoterTapınağı, M.S. ikinci yüzyılın
sanıldığı kadar monolitik olmadığını, tabanında, yeni ortasına doğru yapılmış nişli bir rotondadır. Kubbe
dökülen betonun kuruması nedeniyle yoğunlaşan kasnağı ince kesme taştan, kubbesi de radyal olarak
çekme kuvveti ve fırtınalada oluşan ısı değişiklikleri yerleştirilmiş fırın tuğlasından yapılmış olup,
gibi çevresel değerlerdeki iniş çıkışlardan kay başlangıç noktasında, dıştan harç -moloz karışımı bir
naklanan boylamsal çatlamalara maruz kaldığını çember ile güçlendirilmiştir. Bu yapı Anadolu'da
ortaya koymuştur. Mark, Anthemlos ve İsidoros'un tonoz malzemesi olarak tuğla kullanımının
Pantheon'un kubbesinin aşağı bölümlerindeki çatla başlangıcını göstermektedir. Dikdörtgen bir alanı
maları bildi klerine inansa da, bu şüphelidir. örten pandantif kubbenin Anadolu'da kayda geçmiş
Pantheon'un gerçek konstrüksiyonu içeriden görüle en eski örneği, Pamfilya'da bulunan Side'nin doğu
memektedir. Kubbe kasnağının tamamı ve kubbesinin mezarlığındaki mozoledir. Bu küçük strüktürün, M.S.
büyük bölümü mimari süslemelerle örtülmüştür. beşinci yüzyılın birinci yarısında inşa edilmiş ola-
45
bilece�i düşünülmektedir. Bu yapı, orta mekandan açıklığını azaltmayı, iskele kurmadan alt kısmını içeri
genişleyerek çıkan nişlerin üzerine çeyrek kubbeler doğru bindirmeyi ve üst kısmının eğimini daha az
gelecek şekilde tasarlanmış ve (kısmen hala ayakta tehlike yaratacak şekilde sığ yapmayı başarmışlardır.
duran) pandantifler yatay yerine radyal diziimiş Eğer seksen yıl sonra, Anthemlos ve lsidoros böyle
tuğlalarla yapılmıştır. Tuğla ile yapılan bu inşaat önlemler almış olsalardı, Iustinianos'a inşa ettikleri i l k
tekni�i Side'de M.S. üçüncü yüzyıldan itibaren kubbe -orijinal biçimi ne olursa olsun- açıklığı esasen
görülmektedir. Epeyce küçük ölçekli olmakla birlikte Rotunda'nınkinden büyük olmasına rağmen, 558
Side'deki 'Doğu Mozolesi', Ayasofya'daki pandantifler yılında çökmeyebilirdi. Ancak Anthemlos ve İsidoros
üstünde duran merkezi kubbe ve iki yarım kubbe sis Rotunda'da kullanılan inşaat yöntemlerini bilmiyor
teminin Pantheon'dan daha yakın bir atası olma özel olabilirlerdi, çünkü onların yaşadığı dönemden çok
li� ine sahiptir. önce Rotunda'nın strüktürü Hıristiyan mozaikleriyle
Do�u Akdeniz'de tuğladan yapılmış anıtsal ölçekte tümüyle örtülmüştü. Hiç dakunulmadan bütünlükleri
kubbelerin günümüze kadar gelmiş bir örneği olarak, ni korudukları dönemde bu mozaiklerin, Rotanda'nın
Kuzey Yunanistan'da, Selanik'teki Galerius zemininden bakıldığında, kubbedeki kavis değişmesini
Rotondası'nın gösterilmesi gerekir. İlk olarak M.S. ayırt etmeyi güçleştirmiş olabilecekleri düşünülmek
300 civarında inşa edilen Rotonda, 24 m çapı olan tedir.
yarım küre biçimindeki kubbeyi taşıyan 6m Doğu Akdeniz'de diğer büyük kubbelerin, örneğin,
kalınlığında, silindir biçiminde bir duvardan oluşmak aşağı yukarı aynı çağda yapılmış olan Adrianople'daki
tadır. Bu kubbenin, radyal olarak yerleştirilmiş (Edirne) Hagia Sophia Kilisesi'nin böyle bir önleme
tuğlalarla örülmüş, birkaç tuğla kalınlığında ve belirli sahip olup olmadığını pek bilmiyoruz. Ancak şuna
bir yüksekliğe kadar harçla karıştırılmış molozla dikkat etmek gerekir ki, Roma ve erken Bizans döne
desteklenmiş bir kavsarası bulunmaktadır. minde Ege ve !stanbul dahil, Anadolu'da kullanılan
Galerius'un 3 1 1 yılında ölümüyle, kubbenin inşası standart yapı malzemesi beton yerine harç ve
bitirilememişse de büyük olasılıkla beşinci yüzyıl orta tuğlaydı ve Iustinianos'un mühendis-mimarları da
larında, bir Hıristiyan kilisesine dönüştürülmesi ve Güneybatı Anadolu'da yetişmlşlerdi. Onların,
şahane mozaikleri n yapılmasıyla bu büyük yapı Pantheon'un kubbesindeki çatlaklardan haberdar
tamamlanmıştır. Selanik bir deprem kuşağında yer olup, oradaki kat kat beton malzemeyi Iustinianos'un
almaktadır ancak Yunanlı uzmanlar, dikey doğrultuda başkentinde kullandıkları standart yapı malzemesine
yaygın çatlaklar görülmesine ra�men Rotanda'nın dönüştürmüş olabilecekleri ne, elde hiçbir belge
kubbesinin hiç çökmemiş olduğunu belirlemişlerdir. olmadan inanmak güçtür.
Şüphesiz günümüze kadar hiç bozulmadan ayakta Ayasofya'nın kubbesi, Roma'daki Pantheon'un
durabilmesine katkıda bulunan bir neden, geç Roma kubbesi model alınarak yapılmamış olsa da, Robert
dönemi yapı ustalarının, tasarımda önlemler almış Mark ve meslektaşlarının çalışmaları bize, tu�la ve
olmasıdır. Kubbenin alt 7 m'lik bölümü, merkezi tonoz beton kubbelerin strüktürel özellikleri konusunda tam
başlangıç çizgisi seviyesinde bulunan bir bir bilgi sunmaktadır. Mark, ayrıca bahsetmeye
yarımkürenün parçasıdır; öte yandan üst bölümün değer, tamamlayıcı bir gözlem de yapmıştır.
(beşinci yüzyıl ortaları) merkezi 2 m daha yüksektedir Iustinianos'un ikinci kilisesinin kubbesinin
ve farklı bir kavis oluşturmaktadır. Bu şekilde, geç kasnağındaki kırk pencereden oluşan halka, ilk
Roma dönemi duvarcı ustaları, kubbenin efektif kubbedeki pencere sayısı lle aynı olabilir; ancak bu
46
kubbe sadece görsel bir etki yaratmak, yarı şeffaf bir etkiyle böylesine güzel bir şekilde inşa edilmiş
kubbenin altın bir zin cirle gökyüzünde asılı durduğu olduğunun farktna varmaktadtr. Ziyaretçinin fikri yük
yanı lsa masını vermek için cüretli bir şekilde tasarlan seklere, Tannya yönelmekte ve onun uzaklarda
m am ıştır. Bu ku bbe aynı zamanda, Pantheon'da ve olmadığtnt, Kendi seçtiği bu mekanda olmaktan
Doğu Akdeniz'deki tuğladan örülmüş kubbelerde hoşlandtğım hissetmektedir. Bütün bu duygular sadece
görüle n ve Iusti nianos'un mühendis-mimarlarının kiliseyi ilk görüşlerinde oluşmamakta, insanlar daha
a şin a olduğu dikey çatlakları önlemek için tasar sonraki ziyaretlerinde de hiç görmedikleri bir görün
lanmıştı r. Ayasofya'nın iki büyük yarım ku b besin in tüyle karşı karştyaymış gibi hissetmektedir/er. Bu
kasnaklarında yer alan beşertane pencerenin müthiş görünümden hiç kimse bıkkmltk duymamakta,
nedeni sadece mühendislik hesapları olamaz. Doğu muazzam bir ki lisedir. O çağda yaşayanlar onu 'dünya
Akde niz'd e daha önceden de pencerel i merkezi da tek' ( 'singulariter in mundo') olarak nitelemiştir.
ku b besi olan kiliseler inşa edilmişti. Böyle merkezi, Yapının ilk iki mühendis-mimarı, ilk elden elde ettikleri
taç şeklinde bir ışık kaynağının ilahi olduğu ve bol ışı klı kavram ve tasarımları denemişlerdir. Bu bilgiler, sayısız
kubbenin ilahi kudretin mekanı olduğu bağlantısı olmasa bile çeş itli yerlerdeki anıtların yazılı ve şematik
zaten kurulmuştu. Konstantinopolis'de 380-81 açıklamaları olup, başka yerlerde ya pıl mış kiJiselerin
yıllarında piskoposluk yapan Nazianzoslu Gregorios, çok üstünde, cesur ve hayrete düşürecek bir yenilik,
Anadolu'da Caesarea yakınlarında Nazianzos piskopo maceracı bi r yapı yaratmak için kullanılmıştır. Kilisenin
su (382-84) olmadan önce, aynı şekilde Nazianzos daha önce başka yerlerde yapılan kiliselerden daha
piskopos luğ u yapmış olan babasının, sekizgen şeklin üstün olduğunu Prokopios ve Paulus Silentiarius da
deki martyrion kilisesinin merkezi örtüsünü şöyle ifade etmiştir. Ayasofya'nın projesinin göze çarpan
tasvir etmektedir: 'Tepede ışık saçan bir gökkubbe, birkaç yönü, Nika Ayaklanmasından önce aynı yerde
gözleri her taraftan bol ışıkla aydınlatıyor - gerçekten bulunan yapıyı anımsatmaktaysa da, yapının p lanının
içinde ışığın yaşa dığı bir mekan'. B urada , pencere son hali, kendinden önceki yapıyla hiç bağlantılı
lerinde oluşan bir halesi olan bir kubbe tasvir edili yor. değildir; ne de esasen başka bir kaynağın ya da örneğin
Yukarıda belirtildiği gibi, pencereli kubbeden giren evrimiyle ortaya çıkmış olduğu söylenebilir. Eğer bura
ışıkla ilahilik arasında bağlantı kurul ması da kilise başka yapılarla bağlantı kurularak tartışı lmışsa
Iustinianos'un Ayasofya projesinde de uygulanan bir amaç, strüktürünün ve tasarımının başka yapalardan
gelenek olabilir. türemiş olmayıp emsalsiz olduğunu göstermektir.
Sonuç Anthemlos ve İsidoros, kendilerinden önceki kavram ve
Prokopios, Iusti nianos'u n ilk Ayasofya'sına ibadet için ta rzları incelemişler ve aralarından çok azını seçerek
ya da görmek için girenierin nasıl etkilendiğini bir kilisenin ban isin in gücün ü, saygı nl ığını ve amaçlarını
gözlemci olarak kendi bakış açısından şöyle an latmak açıkça göstermek üzere bunları yaratıcı bir şekilde
İbadet için kiliseye gidildiği zaman insan derhal bu dönüm noktası olmuştur ve bugün de böyle kabul
yaptntn insan gücü ya da yeteneği ile değil, ilahi bir edilme ktedir.
47
Bizans Dönemi Mozaik Süslemeleri
Antony White
Giriş
Yanda: lncil. imparator Iustinianos'un yaşamı süresince Ayasofya, boyaların uygulandığı kesilmiş cam parçalarıydı. Daha
IX. Konstantinos ve Zoe 532 yılındaki Nika Ayaklanması'nda harap olan sonra kullanıla nlar, doğal renkli taşlardan ya da piş
mozaiğinden detay. Constantinus'un kilisesinin kalıntılarından tekrar miş topraktan özel olarak kesilmiş küpler şeklindeydi.
ayağa kaldırıldı; 558 yılında ilk kubbesi yıkıldı ve Kesinlikle hiçbir tasvirin bulunmayışı, Batı'dan çok
sonra tekrar inşa edilerek tezyin edildi. Böylece otuz Doğu geleneğini yansıtmaktaydı. İlginçtir ki, yapının
üç yıllık bir süre içinde Hıristiyanlık alemindeki en tarihinin başlangıcından itibaren, yani Osmanlıların
devrimci ve en cesur kilise tasarlanmış, planlanmış, fethiyle tüm figürlü bezemenin yasaklanmasından
inşa edilmiş ve tezyin edilmiş oldu. Bu, Tanrı ile 900 yıl önce de, orijinal süslemede tasvirler ve öykü
insanoğlu arasında aracılık yapan bir imparatorluk anlatan figürlü bezerne bulunmamaktaydı. Bu eğilim
yönetiminin, dini bir merkez yaratmak amacıyla tasar Hıristiyanlık zamanında bile ikenaklastik Dönem'de
ladığı bir projeydi. (726-843) şiddetlenmişti. Bu dönemde imparatorlar,
imparatorluk sarayının bu sahnedeki işlevi iki yön dikkat çekecek bir şekilde, imparatorluğun batı
lüydü: !mparatorun gücünü yasal kılacak dini tören eyaJetlerinden değil de doğu eyaJetlerinden gelmek
leri icra etmek ve yabancı ziyaretçilere, teydiler.
imparatorluğun gücünün alt edilemez şekilde ilahi Iustinianos'tan sonra Ayasofya'daki mozaiklerin
haklara bürünmüş olarak görünmesini sağlamak. erken tarihi belirsizlikler taşımaktadır; yapılmış olan
Boşlukta yüzer gibi duran muazzam kubbe, akıcı her türlü öyküleyici ve tasvirli çalışma, tkonoklast
hareket, büyük ölçüde merkeziliğin ve ritmik iler Dönem'de örtülmüş ya da tahrip edilmiştir. Böylece
lemenin zıtlığı ışıkla daha canlı hale getirilmişti. Bu ışık Ayasofya'nın bilinen mozaiklerinin tarihi, gerçekte
ise, metrelerce uzayıp giden pırıl pırıl altın mozaik Ortodoksluğun yeniden kurulması ile başlamakta ve
tesseraları muhteşem ve huşu uyandıran bir pa rı ltı ile Makedonya Hanedanı'nın, özellikle I. Basileos
aydınlatmaktaydı. Prokopios'un ifade ettiği gibi, sanki (867-86) ve II. Konstantinos Porphyrogenitos'un
'insan tamamen çiçek açmış bir kırda' idi. Gündüz (913-59)' hükümdarlığı döneminde doruğa ulaşmak
Boğaz'ın ve Marmara Denizi'nin sularının tadır. Giderek duvarlar İsa'nın, Meryem'in, azizierin
yansıtmasıyla daha da güçlenen ışık, çeşit çeşit ve imparatorların tasvirleriyle kaplanmıştır. Bunların
pencereden içeriye sel gibi akmaktaydı. Gece ise bin işlevi ve niteliği, kilise dolaşılırken görülebilmektedir.
lerce mum ve yağ kandili, kendi altın renklerini saç Büyük mozaiklerin çoğu yok olmuştur. Bunların bir
maktaydılar. Bu gerçekten de imparatorluk tarafından kısmı, fetihten önceki 900 yıl boyunca meydana gelen
sahnelenen bir hüner, öbür dünyanın gücünün bu ve en çok zarar vereni 1346 yılında olan depremlerde
mekanda, bugünün hizmetinde kullanılışının görsel bir tahrip olmuştur. Bundan sonra, on üçüncü ve on
deliliydi. dördüncü yüzyıllarda Bizans mozaiğinin en kaliteli
Iustinianos'un kilisesinin orijinal süslemelerinde örneklerini verdiği son bir canlanış dönemine
kesinlikle hiçbir tasvirli imge bulunmamaktaydı; ulaşılmıştır.
sadece metrelerce uzayıp giden, kenarlarında meyva, 1453 yılındaki fetihten sonra mozaikler yavaş
çiçek desenleri ve geometrik süslemeler bulunan altın yavaş, üzerlerine badana sürülerek ya da sıvanarak
tesseralar mevcuttu . Birkaç tane düz haç ve büyük örtülmüş, böylece de korunmuştur. 1847'de padişah,
olasılıkla merkezi kubbenin iç kısmında muazzam bir Gaspare ve Giuseppe Fossati adında iki İsviçreli
haç bulunmaktaydı. Iustinianos dönemine ait tessera mimarı, yapının dokusunu ve süslemelerini restore
lar esas olarak, arka yüzüne altın varak ya da başka etmeleri için görevlendirmiştir. Bu çalışmalar
49
sırasında, günümüze kadar gelen tüm mozaikler Sağda: Iç narteksin üst
ortaya çıkarılmış ve görsel bir arşiv sa�lamak üzere kısmındaki duvarda yer alan
bir haç mozai!)i, Iustinianos
kopyalan çıkarılmıştır. Sonra üzerieri örtülerek 1931
döneminde kilisenin orijinal
yılında Thomas Whittemore ve Amerikan Bizans
fıgüratif olmayan
Enstitüsü bu mozaikleri tekrar ortaya çıkarma ve süslemelerlne tipik bir örnek
restorasyon çalışmasına başlayıncaya kadar üstleri oluşturmaktadır.
so
Güney Giriş Holündeki Mozaikler
53
İmparatorluk Kapısı
59
Solda: lmparatorVI. Leo
(886-912) lsa'nın huzurunda
secdeye varıyor
(proskynesfs).
Madalyanlardaki figürler
Meryem ve Başmelek
Gabriel'e aıttir. Narteksten
kilisenin Içine açılan kapının
üzerinde yer alan bu
Imparatorluk mozal!)l
dokuzuncu yüzyıl sonlarına
aittir.
61
Kuzey Timpanum Duvarındaki ve
Pandantlflerdekl Mozaikler
62
Apsisteki Mozaikler
Solda: Apsi ste Meryem ve Tahtta oturan Meryem ve Çocuk İsa ile iki yanlarında
Çocuk lsa mozai�i. Kilisenin beşmelekler Mikhael ve Gabriel'in yer aldığı tasvirin,
do�u ucuna egemen olan bu
restore edildikten sonraki açılışını 867 yılının Paskal ya
muazzam tasvir lkonoklast
dönemde g izlenm iş ve Yortusu günü, Patrik Photius verdiği vaazın peşi sıra
muhtemelen de tahrip yapmıştır. Bu, akıldan çıkmayacak derecede güzel
olmuş, 867 yılının Paskalya mozaik, apsis yarım kubbesinde yer almaktadır ve
Yortusu'nda Patrik Photi us
kilisenin doğu ucuna hakim olup, kubbedeki
tarafından tekrar açılmıştır.
Bu mozaik on dördüncü Pantokrator'a alternatif bir odak oluşturmaktadır.
yüzyılda büyük bir Koyu lacivert kıyafet içinde tahtındaki Meryem, altın
restorasyona tabi tutulmuş rengi zeminin kalıntıları üzerinde, boşlukta yüzer gibi
olabi lir
.
durmaktadır.
Başmelek Mikhael hemen hemen yok olmuştur,
ancak Gabriel'in muhteşem şekilde mor, kahverengi,
gri mavi, yeşil renklere boyanmış kanat tüyleri bulun
maktadır ve Bizans saray mensuplarının kıyafeti olan
beyaz ve altın rengi pelerin (khlamys) giymiştir.
Meryem ve Çocuk !sa mozaiği, büyük bir olasılıkla,
dokuzuncu yüzyılda Photius tarafından açılışı yapılan
orijinal mozaiktir, ancak 1364 depreminde zarar
görmüş olması muhtemeldir. Yüzlerdeki incelik,
kumaşların ağırlığı ve zarafeti, oturan çocukla annesi
arasındaki ilişkinin inceliği, Hıristiyan Ortaçağ sanatı
ile klasik formun uzlaşmasında Bizans sanatının
büyük başarısını yansıtmaktadır.
Aslında ne bu tasvirler ne de timpanum duvarındaki
sıra sıra diziimiş azizler, yapının mimari gereksinim
lerini yansıtmaktadır. Başmelekleri, gerçek
boyutlarının üç katı büyüklükte olmalarına rağmen
aşağıdan görebilmek çok güçtür. Ayasofya gibi bir
yapı, ya Iustinianos dönemi mozaiğinde olduğu gibi,
yapının yarattığı ışığa yanıt verecek soyut bir
süsleme, ya da yapının kendi strüktürüne yanıt vere
cek bir tür perspektif yanılsama gerektirmekteydi.
Buradaki apsit mozaikleri, çok muhteşem olmalarına
karşın bunu başaramamaktadırlar.
65
İmparator Aleksandros'un Mozaiği
67
IX. Konstantinos ve Zoe'nin Mozaiği
G ü ney galeride lsa'nın tahtta, tm parator
görü lm üştür.
69
II. Ioannes Komnenos ve Eirene'nin Mozaiği
SaQda: Meryem ve
Çocuk lsa'nın iki yanında
duran lmparator ll. Ioannes
Komnenos ve Imparatoriçe
Eırene'nin mozai?ji. Güney
galeri, yaklaşık 1118-22
yılları.
70
Sa�da: lmparatorıçe
Elrene'nln elindeki ka�ıt
74
Deesis Mozaiği
Solda: Deesismozaii)i: lsa, Bu mozaik Ayasofya nın günümüze ulaşabilen mozaik
'
Arka sayfada sağda: Vaftizci örneğidir. Bu dönem, 1261 yılında Haçlılar ın başkent
'
77
On Beşinci Yüzyildan Günümüze Ayasofya
Henry Matthews
Giriş
Solda: Surlıırla çevrilmiş 29 Mayıs 1453 günü, Istanbul'un fatihi müzeye dönüştürüldü. Bu araştırma, Ayasofya'nın
Istanbul'un hantası, on Il. Mehmet, 54 gün süren kuşatmanın ardından kente Osmanlı yönetimi altındaki öyküsünü ve modern Türk
beşi ncı yOzyıl.
zaferle girdi. Atını derhal Bizans'ın tarihi katedrali Devleti dönemindeki bakım ve korunmasını anlatmak-
Ayasofya'ya doğru sürdü. Içeriye girmeden, tadır.
alçakgönüllülüğünOn bir göstergesi olarak atından indi
ve secdeye vardı. Bronz kapılardan geçip muazzam Müslümanların Ayasofya'ya Sahip Olma
vurarak bir taş sökmeye çabalayan bir adam gözüne Hz. Muhammed'in kendisi, Ayasofya'da namaz kılacak
lliştl. Padişah bu vicdansızı azarlayarak amacının ne ilk kişinin cennete gideceği kehanetinde bulunmuştur.
olduğunu sordu. Adamın, bu mabedin katiriere mah O andan itibaren de Müslüman liderler muhteşem
sus olduğunu söylemesi üzerine Mehmet, bu sözlere killseyi ele geçirmek arzusuyla yanıp tutuşmuşlardır.
şiddetle karşı çıktı, askerlerinden tüm yağmalamayı Peygamberin ölümünden sadece kırk iki yıl sonra, 674
sona erdirmelerini istedi ve bu kilisenin camiye yılında, bir Arap ordusu Konstantinopolis'i kuşatarak
dönüştürüleceğini ilan etti. dört yıl süreyle muhasara altında tutmuştur. Osmanlı
Hz. Muhammed döneminden beri Müslümaniann en efsanesine göre bu seferberlikte yer alan Hz.
önemli hedeflerinden biri !stanbul'a sahip olmak Muhammed'in dostu ve sancaktarı Eyüp Ensari,
olmuştur; Ayasofya da bu kentte, taçtaki değerli taş kuşatmayı sona erdirmeye karşılık Ayasofya'da ibadet
misali, pırıl pırıl parlamıştır. Halkı tarafından Fatih etme iznini almış, katedraldeki ibadetinin ardından da
adıyla anılan Mehmet, fethettiği şehirleri yıkıp yok ede haince katiedilerek şehit edilmiştir. Eyüp Ensari'nin
cek, halklarını katiedecek yaradılışta bir insan değildi; kemiklerini bir mucize eseri bulan II. Mehmet ona bir
kendini Büyük Constantinus'un tahtının varisi olarak türbe yaptırmış ve burası da Mekke ve Medine'den
olarak görmekteydi. Müslümanlar Hz. lsa'yı da sonra Müslümanların ziyaretettiği en önemli yerler
peygamber olarak kabul ettikleri için, Bizans'taki Hıris den biri olmuştur. Araplar Konstantilopolis'i 717-18
tiyanlık dönemi, Müslümanlığın altın çağının bir haber yıllarında ikinci kez kuşatmışiar, ancak hala gücünü
cisi olarak yorumlanabilirdi. Mehmet, bin yılı aşkın bir koruyan Bizans kuvvetleri onlara ağır kayıplar verdl
süre kenti güçlendiren ve süsleyen Bizans imparator rince, Araplar da mücadeleden vazgeçmlşlerdir.
larının ona, üstün bir imparator ve Müslümanlığın Bizans kuvvetlerinin çöküşü, imparatorluk ordusu
koruyucusu olma yolunu açtıklanna inanıyordu. Bir nun Selçuk Türkleri tarafından 1071 yılında Malazgirt
imama, minbere çıkıp ezan okumasını buyurduğunda, Savaşı'nda ezıci bir yenilgi almasıyla başladı. tm para
kutsal bir görevi yerine getirmekteydi. İşte o gün Fatih, torluk daha sonra, 1175'teki Myriokephalon Savaşı'yla
Ayasofya'nın yaklaşık SOO yıl büyük cami olarak daha da küçüldü. Bu tarihte Anadolu'nun tümü Selçuk
kullanılış sürecinin başlangıcını yapmış oldu. Kilise, Türklerinin eline geçmiş bulunmaktaydı. IV. Haçlı
Müslümanların Ibadetine açıldıktan sonra hep hayranlık Seteri'nin (1202) yaptığı tahribat, Bizans Imparator
uyandırdı; birbiri ardına gelen sultanlar Ayasofya'yı luğu'nun eski ihtişamını yeniden kazanacağı
onardılar, süslediler ve ilaveler yaptılar. Ayasofya aynı umutlarını da yok etti. On üçüncü yüzyılda,
zamanda camiierin tasarımında da ilham kaynağı oldu; Paleologoslar yönetimi döneminde rönesans lle sanat
ihtiraslı padişahlar ve onların mimarlan için aşılması ve ilmin yeniden canlanması kısa ömürlü oldu. Takip
gereken bir hedef olarak kabul edildi. eden yüzyıl, Osmanlı Devleti'nin kuruluşuna tanık
Ayasofya nihayet 1934 yılında, Atatürk doneminde oldu ve Osmanlıların başkentlerini 1326'da Bursa'da
81
kurmaları, daha sonra 1362'de Edirne'ye Sa� da: Islama ait temel
gerçekleşmiştir.
82
Yanda: On dokuzuncu
ideallerini camilerinin tasarımında sürdürerek, on altıncı Kahraman bir savaşçı olan Fatih'in son derece duyarlı yüzyılda Fossatı
yüzyılda, mimari deha MimarSinan döneminde zirveye bir insan ve bir bilim adamı oldu�unu da anlamak Kardeşler'In yaptı!jı mihrap,
biçim bakımından
ulaştırmışlardır. önemlidir. 1480 yılında yaptırdı�ı bir portrede
ll. Mehmet'in fetihten sonra
Saray tarihçisiTursun Bey, II. Mehmet'in 30 Mayıs cepheden, savaş kıyafetini kuşanmış olarak değil, pro yaptırdı!jına benzemektedir
1453'te Müslümanlar adına Ayasofya'ya sahip filden gül koklarken poz vermesine de şaşmamak ancak c;ok daha süslüdür.
Mihrabın iki yanında,
çıkmasının ertesi günü, burayı ikinci kez ziyaret edişinin gerekir. Bazıları onun Hıristiyanlığı kabul edece�ine
I. Süleyman'ın Macaristan
hikayesini yazmıştır. Bir grup bilimadamı ve saray bile inanmakta ve bunu ummaktaydı. Ancak bu Seferi sırasında Buda
Katedrall'nden ele gec;lrdl!jl
görevlisi lle Ayasofya'nın içini dolaşırlarken, burası ona gerçekleşmeyecektir. Padişah, İslamın bir mücahidi
devasa boyutta iki şamdan
'yeryüzündeki bir cennet' gibi gelir. Tursun, kubbenin olarak atalarının gelene�ini sürdürecektir. durmaktadır.
altındaki alanı genişletmek için 'birbiri üstüne oturttu� u
'dar ve geniş açıları' kullanış biçimine ve 'benzersiz ana kiliseyi camiye dönüştürürler, ikincisini de Hıris
tonozlar'ın basamak basamak kubbeye yükselişine tiyanların kendi ibadetlerinde kullanmalarına Izin
hayran kalmıştır. Yerdeki renkli merrnerierden kubbede verirlerdi. Fatih, Pantokrator Kilisesi'ni Rum Ortodoks
ki 'altın rengi kristallerden yapılmış küçük renkli camlar'a patri�ine bahşetmlş, Ayasofya'nın da derhal
kadar tüm süsleme onu hayretler içinde bırakmıştır. Bu Müslümanların ibadetine açılması için hazır hale geti
'şaşırtıa teknikler'in yaratt.ı�ı hayal gibi görüntüyü şu rilmesini emretmlştir. Yapı, pek çok yönden, cami
canlı ifadeyle anlatmaktadır: 'insan yerden tavana olarak kullanılmaya çok uygun olmakla birlikte bazı
baktı� ında yıldızlarla dolu bir gökyüzü görüyor ve tavan önemli de�işikilkierin yapılması da gerekmekteydl.
dan yere baktı� ında da coşkun dalgalar görüyor.' Kilise, Bizans tarzına uygun geleneksel Hıristiyan
Mehmet, lsa Pantokrator'un bir mozai�ine mimarisi ile ve Ortodoks Kilisesi'nin kabul etti� i ayın
bakarken 'yetenekli bir ressam tarafından çizilmiş bu Ierin yapılabi lece�l şekilde tasarlanmıştı. Avrupa
saygın kişi'nin Hz. lsa oldu�unu tanımaz. 'Hangi kiliselerinin ço�unda oldu� u gibi, ekseni uzunlamasına
taraftan bakılırsa, yüzünü o tarafa çeviriyor' der. olup, do�u uçta bulunan apsisteki sunağa ağırlık veril
'Evrenin sultanı' Iç yüzeylerdeki 'garip sanat eserlerini mişti. Apsisteki kat kat oturma sıralarına dizilen
ve suretleri' inceledikten sonra, 'Tanrının ruhunun papazlar ve keşişler halktan ayrılırlar, apsis ve önün
gökyüzünün dördüncü katına yükselmesi gibi', deki dikdörtgen alanı çevreleyen gümüş kaplanmış
yapının dışından yukarılara do�ru tırmanır. Bu yüce mermer bir paravanın (ikonostasis) arkasına gizlenir
mevkiden fethetti�i şehrin tümünü görebilmektedlr. lerdi. Ayin sırasında zaman zaman bazı din adamları
Ancak kentin harap halini görerek ve 'evrenin denge ortaya çıkarak, bu parava nın önünde duran ambon ya
bazılarına göre kendine ait olan şu beyti söyler: katedrali ve do�udaki Hıristiyanlık aleminin ana
Baykuş Efrasiyab'm kalesinde nevbet tutuyor. muazzam alan, amacı kısmen imparatoru n görkemini
Bu dizeler, Bizans lmparatorlu�u'nun harap halinin Ayinin başlangıcında imparator, narteksteki merkezi
imgesini şairane bir biçimde betimlemektedir. bronz kapıdan geçerek içeri girer, din adamları ve
84
Yanda: Apsiste, mıhrabın saray erkanı ile güney nefin doğu ucundaki tahtına daha güneye doğru, yeni eksende bir mihrap inşa
sa!)ında yer alan mınber, doğru ilerlerdi. Ayinin en can alıcı noktasında, edildi. Minber de aynı yöne çevrildi. Buna ek olarak,
on dokuzuncu yüzyılda
Tanrı'nın yeryüzündeki vekili olma hakkını kullanarak mihraptan Mekke'ye doğru uzanan, kıble ekseniyle dik
Fossati Kardeşler'in yaptı!) ı
patrikle birlikte ikonostasisi n arkasındaki en kutsal açı oluşturacak şekilde apsise açılan yere, iki geniş
restorasyonda eklenmiştir.
Tasarımı ilk yapılana yere geçerek sunaktaki ekmek ve şarabı kutsardı. basamak yapıldı. ll k minber ve mihrap çabucak
benzese de onun kadar Kubbenin altındaki merkezi alan, şaşaalı gösteri yapılmış ve daha sonra da bugün hala duran, daha
de!jerll olmadı!jı
şeklindeki geçit törenlerinin yapıldığı sahne gibiydi. kalıcı tasarımlarla değiştirilmiştir. İslamın zaferinın
dllşunOimektedir.
Halk bunları yan neflerden ve galerilerden izlerdi. güçlü sembolleri olarak mihrabın yanındaki duvarlara
Kadınlar galerilerde yer alırken erkekler yan neflerde Hz. Muhammed'e ait seecadeler ve zafer sancakları
Ayasofya camiye dönüştürülünce, çok farklı bir ancak I. Süleyman'ın 1526 yılındaki Macaristan seferi
biçimde kullanılmaya başladı. tslam dininde ruhban sırasında Buda Katedrali'nden savaş ganimeti olarak
sınıfı bulunmadığı gibi, Hıristiyan litürjisinin bir alınan devasa şamdanlar mihrabın yanında hala dur
ahlaki, politik ve sosyal konuları içeren Cuma vaazla Fatih, kuleden çanları indirtmiş, kubbenin tepesin
rının dışında camilerdeki tek faaliyet namaz kılmaktır. deki haçı da çıkarttırmıştır; marangozianna da,
Bunun için de temel gereksinim, görsel engeliemelerin kılınacak ikinci cuma narnazına yetişrnek üzere ahşap
en aza indirgendiği ve müminlerin tek tek veya birlikte bir minare yapmalarını emretmiştir. Bu minarenin ne
namaz kılabilecekleri büyük, kapalı bir alandır. Olması resmi ne de tasviri bulunmaktadır ve bununla ilgili
gereken belirli öğeler ise, Mekke'ye bakan ve duaların deliller de çelişkilidir. Padişahın, savaş döneminin
oraya yönelerek edildiği, duvarda bir niş biçimindeki baskısı altında mancınıklar, surlar ve köprüler yap
mihrap ile vaazların verildiği, yükseltilmiş bir platform maya alışık askeri mühendislerinin, büyük keresteleri
olan minber ve aptes alınacak bir yerdir. iç mekandaki kesip ayağa dikerek Ayasofya'nın güney cephesinde
bu basit öğelere ek olarak, müezzinin günde beş kez alelacele bir kule oluşturdukları hayal edilebilir. Hatta,
çıkıp mürninleri namaza davet etmek için ezan okuya girişin üstündeki ahşap çan kulesini bu amaç için
cağı yüksek bir minare gerekmektedir. uyarlamış olmalan daha olası gözükmektedir. Şartlar
Camllerin tasarımında önemli bir özellik de, putpe ne olursa olsun, İstanbul'daki ilk minareden
restli k olarak kabul edilen insan ya da hayvan suret müezzinin ezan okuduğu anın mutlaka çok etkileyici
kiliseleri İncil'den hikayeleri ya da dini konuları işleyen Mehmet, kentteki ilk medreseyi de inşa etti rmiş ve
heykeller, resimler ve vitraylarla süslenmişken cami ile ona bağlı binaların, bu amaç için tahsis ettiği
Müslümanların dini yapıları soyut süslemeler ve hüs dükkaniarın kirasıyla desteklenmesini sağlamıştır.
mekan mükemmel bir ibadet alanı oluşturmaktaydı. Mozaikleri n üstünün örtülerek ortadan kaldırılma
Ancak bu alanda hiçbir engel bulunmamasını sırası ile ilgili bazı şüpheler bulunmaktadır. Alt kattaki
sağlamak için sunak masası, ikonostasis ve kiliseye mozaiklerin fethi n hemen ardından sıvaoarak
ait diğer eşya çıkarıldı. Kilisenin ekseni Mekke'ye örtüldükle ri anlaşılmaktadır, ancak galerilerdekiler
doğru değil, doğuya yönelik olduğundan on derece öylece bırakılmışlardır. SO m yüksekliğinde bir iskele
87
kurmadan kubbedekl muazzam Pantokrator mozai�ini Sa!jda: 1847-49 yılları
Pantokrator mozai�i ancak 1609 yılında, tslaml l<ural görünümü. ır. Mehmet'in
yaptırdı!jı en eski minare
ları katı bir şekilde yorumlayan I. Ahmet'in hüküm
sa!jdakidir; kubbeye yakın
darlı�ı döneminde örtülmüştür. Bazı gezginlerin
olan di!)eri ise büyük
yazdıkları, bu mozai�in, varlı�ını yarım yüzyıl daha olasılıkla Il. Beyazıt
yapılmıştır.
Minareler
88
siz farklılıklar aniaşılacaktır. Bu ayrıntılar, arkeolajik bir Incelemesinin yapılmasını önerdi. Edirne'de, Yanda: II. Selim'in
araştırmalara ve belgelere dayanan kanıtlarla birlikte, Sultan Selim için muhteşem bir sultan camisini yeni türbesinin kapı
sundJrmasında bulunan
olayların muhtemel bir kronolojik sırasını çıkarmakta tamamlamış bulunan Başmimar Sinan, padişaha
İznikçinilerinden yapılmış
araştırmacılara yardımcı olmuştur. II. Mehmet tavsiyelerde bulunmak üzere çağrıldı. Sinan, muaz pano. Pek çok camide
tarafından minare inşa edlldiğlne ilişkin belge bulun zam bir strüktürel güçlendirme programının görüldü!)ü gibi, ortadaki
mamaktadır; ancak geçici ahşap minareye ek olarak, gerektiğini bildirdi. Ayasofya'nın ayakta kalmasına çiçek açmış a!)aç cenneti
vaat etmektedir. Bu pano
yeni Osmanlı başkentindeki imparatorluk camisine büyük önem veren ve bu işe mührünü basmak isteyen
ıznikçini desenlerinin
yakışacak yüksek bir minare inşa ettirmek istemiş padişah, çalışmaların başiatıimasını emretti. Yapılacak
ulaştı?:)ı doru!)u
olacağını rahatlıkla düşünebiliriz. Esasen, William işler arasında, altındaki duvarlara ve tonaziara çok simgelemektedır.
Emerson ve Robert Van Nice tarafından 1950 yılında baskı yaptığı için II. Mehmet'in güneybatıdaki ağırlık
yayımlanan belgelerden, II. Mehmet'in iki minare inşa kulesi üzerine inşa ettirdiği minarenin yı kılması ve
ettirdiği sonucuna varılmaktadır. Bunlardan biri caminin duvarlarından uzakta, güçlü bir temel üzerine
günümüzde hala ayakta durmaktadır. Emerson ve oturtulacak yeni bir minarenin inşaası bulunmaktaydı.
Van Nice, tek minareli camilerde minareyi, girişin II. Selim 1574 yılında, Sinan'ın yapıyı geliştirme
sa�ına, güneybatı köşeye koymanın geleneksel bir çalışmaları sürerken, ancak yeni minare tamamlan
tarz olduğuna işaret etmektedirler O konumda ise madan öldü. Edirne'de inşa ettiği muhteşem Selimiye
merdlvenle ulaşılan sağlam şekilde inşa edilmiş bir Camii'ni birbirinin aynı dört minare ile çevreiemiş olan
ağırlık kulesi bulunduğu ve bu minare Için uygun bir Sinan, Sultan Murat'ı, sadece Selim'in minaresini
temel ve kolay bir giriş oluşturduğu için de Mehmet'in tamamlamaya değil, dördüncü minareyi de inşa et
minareyi başka bir yere yerleştirme olasılığı azdır. meye ikna etti. Sonuçta, batı cephede, muazzam
Ancak alttaki strüktürün sınırlayıcı özelliği göz önüne kübik temellerden yükselen ve güçlü gövdeleri git
alındığında, mütevazi bir boyutta olduğu tikçe ineelen aynı tasarımda iki minare inşa edildi.
düşünülebilir. Fatih'in daha sonra güneydoğu köşeye Ancak tam simetri, on dokuzuncu yüzyılda,
tuğladan, daha büyük ikinci minareyi yaptırdığına II. Mehmet'in inşa ettirdiği tuğla minarenin diğer
lnanılmaktadır. Bir düşüneeye göre, Marmara üçünün boyuna yükseltilmesiyle sağlanmış oldu.
minarenin, düşman gemilerinin saldırılarını haber ver II. Selim Döneminde Mimar Sinan'ın
mek üzere aynı zamanda bir gözetierne kulesi olarak Yaptığı İlaveler
da kullanılmak istenmesidir. 1481-1512 yılları Sinan'ın yaşamı şaşırtıcı bir öyküdür ve de padişaha
arasında hükümdarlık yapan, Mehmet'in oğlu hizmet eden yetenekli bireylerin nasıl yükseldiğinin
II. Beyazıt muhtemelen kuzeydoğu köşedeki, Topkapı güçlü bir örneğidir. Sinan on altıncı yüzyıl başlarında
Sarayı'na en yakın minareyi inşa ettirmiştir; ancak Hıristiyan, büyük olasılıkla da Rum olarak, orta
bazıları bu minarenin II. Selim döneminde yapıldıOma Anadolu'na, Kayseri yakınlarında bir köyde
inanmaktadırlar. doğmuştur. Osmanlı ordusunun seçkin bir kanadı olan
II. Selim, 1572 yılında dördüncü minarenin ve Hıristiyan ailelerden seçilip Müslüman yapıldıktan
Inşaasını buyurduğu zaman Mimar Mehmet Ağa sonra padişah için savaşmak üzere eğitilen gençlerden
temelierin ve payandaların ciddi şekilde onarım oluşan Yeniçeri Ocağı'na 1521 yılı civarında kaydol
gerektirdiğine işaret etti. Herhangi bir bölümüne ek muştur. Sinan marangozluk sanatını öğrenmiş, bunda
yüklemeler yapılmadan önce tüm caminin kapsamlı üstün başarı göstermiştir. Orta Avrupa'dan Iran ve
90
Yanda: Güneydo�u eksedra. Irak'a kadar pek çok askeri sefere katılmış, düzenli daha da zayıflattığını farketti. Bu evlerde yaşayanlar
olarak rütbesi yükseltilmiştir. Askeri mühendis olarak duvarları oyarak kendilerine ocak yapmakla
surların, gemilerin ve köprülerin inşaasına n ezaret kalmamış, payandaları da taş ocağı gibi
etmiştir. Askeri amaçlı sayısız gezilerinde pek çok kullanmışlardı. Sinan'ın tavsiyesi üzerine padişah
medeniyete ait mimarlık eserlerinin en zarif örnekleri cami çevresindeki binaların kaldırılmasını ve her
ni görmüş, özelliklerini kavramış olmalıdır. kenarına 25 m ge n işliğinde, 100 m uzunluğunda boş
Olağanüstü yeteneklerini ve güçlü organizasyon bir alan açıi masını emretti. II. Meh met tarafından bir
kabiliyetini ödüllendirmek üzere, 1538 yılında önceki yüzyılda yaptırılan medresenin etrafını da
padişahın başmimarı görevine getirilmiştir O andan
. açtırdı. Bunun ardından Sinan, yapısal güçlendirme
ölümüne kadar (en az doksan yaşında öldüğü tahmin planını yürürlüğe koyarak mevcut payandaları yük
edilmektedir), mimarlardan oluşan bir ekibin de seltti ve batı duvarı boyunca bir dizi muazzam kemer
yardımıyla dört yüzden fazla yapının tasarımının ve inşa etti . Aynı dönemde başka restorasyon çalışmaları
inşa edilmesinin sorumluluğunu üstlenmiştir. 1550 da yaptı ve hiçbir zaman tamamlanamayan iki
yılında Kanuni Sultan Süleyman için inşa ettiği
, medresenin daha inşaa tına başladı.
leri olup Osmanlı mimarisini taçlandıran şaheserlerdir. II. Selim, Edirne'deki Selimiye'yi kendi sultan camisi
!talyan Rönesansı'nın büyük mimarlarından olarak halkına bahşetmişti ancak !stanbul dışında bir
tamamlayabi imiş ve alan, ışık ve strüktür ile ilgili daha ettirildi. Cambridge'de Trinity College
ileri araştırmalar yapma imkanına sahip olm uştu r . Kütüphanesi'ndeki bir tabloda, türbenin bitirilmesin
Sinan ve hamileri Süleyman ve Selim, Ayasofya den önce, II. Selim'in tabutunun, ayrıca beş oğlunun
büyüklüğünde, hatta ondan da büyük bir yapıyı daha küçük tabutlarının üstüne kurulan görkemli
amaçlamışlardır. Bu nedenle Sinan meslek yaşamını, kırmızı bir çadır görülmektedir.
bu büyük Bizans anıtına karşı mücadele vererek geçir Selim'in türbesi, oldukça karmaşık biçimli taş bir
mişti r Sinan, yapının içindeki güçleri ayrıntılı olarak
. bina olup üç kemerii kapı sundurmasından geçilerek
inceledi, büyük ku bbeleri ayakta tutacak en zarif ve girilen küçük bir camiye benzer. Beyaz mermerden
en etkili yöntemleri araştırdı. Bu nedenle de harap yapılmış ve ayrıntıları vurgulamak için pembe, kırmızı
haldeki yapıyı güçlendirme işinin tam adamı oldu. porfir ve verde-antique taşlar kullanılmıştır. Kapının
Önce, caminin çevresinde açık bir alan kazanılması etrafı enfes İznik çi n ileri nden oluşan panolarla çevre
gerekmekteydi. Duvarların çevresine yapılan kaçak lenmiştir; bu panolardan bir tanesi orijinal olup diğeri
yapıların, zaten yetersiz olan temelleri ve payandaları ise aslının iyi bir kopyasıdır. Çini deseninin ortasında,
93
Solda: Tasarımını Davut Üstte: III. Murat'ın göz yaşı biçimindeki bir şeklin içindeki çiçek açmış
A�a'nın yaptı�ı III. Murat'ın türbesinin kubbesi.
a�aç, cennetin vaat edildi�ini simgelemektedir; bu
türbesi, Mimar Sinan Kubbenin altıgen destek
tarafından yapılan a�acın etrafını da birbirinin içine geçmiş daha büyük
sistemi ve pandantifıerdeki
II. Selim'in türbesinden kaligrafı madalyonları, çiçek motifleri dönerek çevrelemektedir.
etkilenmiştir. Kubbeyi, 800 m güneybatısında Sundurmadaki zengin görünümden sonra içerisi daha
birbirine kemerlerle bulunan ve Sinan tarafından
da nefes kesici zenginliktedir. 80 yaşında hala
ba�lanmış altı serbest sütun tasarlanan Sokollu Mehmet
taşımaktadır. dinçli§ini koruyan Sinan, aydınlık kubbeli iç mekan
Paşa Camii'nin kubbesine
benzerlik göstermektedir. temasının de�işik bir çeşitiernesini uygulayarak
Edirne'deki Selimiye Camii'nin bir minyatürünü
yaratmıştır. Osmanlı türbelerinin, masif kubbelerin
küçük pencereli masif duvarlar üzerinde yükseldi�i
geleneksel tasarımıyla yetinmeyen Sinan, 11,5 m
çapındaki hafif kubbeyi sekiz serbest sütun ve kemer
üzerine oturtmuştur. Böylece ortaya, etrafında kesin
tisiz bir çevre koridorunun yer aldığı kare içinde sekiz
gen bir plan çıkmıştır. Sinan, yapının kare köşelerini
üst seviyede yarım kubbelere dönüştürerek
95
tasarımına karmaşık bir görüni.lm katmıştır. Böylece Sa�da: III. Murat'ın
kemerierin arkasında, üç geniş pencereli düz duvar (1574-95) hükümdarlı�ı
dönemine ait müezzin
ların ve daha küçük pencereler açılmış yarım
mahflll. Müezzlnin üstünde,
kubbelerin almaşıklı bir ritmi ortaya çıkmıştır.
yüksek sesle dua okudu� u
Aşa�ıdaki iki pencere dizisinden giren ışık miktarı daha bu yOkseltiimiş platform,
fazladır. İlk pencere sırasının üzerinde ve göz hizasının kıble ekseni lle aynı
do�rultuda ve güneydo�u
biraz üstünde, bir kitabe şeridi duvarları hiç kesintisiz
payesine yaslanmış otarak
olarak çevrelemektedir. Koyu mavi zemin üzerine
inşa edilmiştir.
beyaz haflerle yazılmış Arapça yazı, Sinan'ın cami
lerinin ço�unda görülen, aşina bir on altıncı yüzyıl yazı Arka sayfada solda:
96
tarafından tasarlanan türbesi oOiu I. Ahmet tarafı ndan Sa§da : ı Mahmut
• 100
..-;.�·:-. . . .-
-=
-,.�·
.... .-
'-"'"
� 1:1
..
:�3«: .
�- . . . - -
- - -- -�
mekan olup duvarlarının alt bölümünde mermer Ustte: ı. Mahmut tarafından
kaplamalar bulunmaktadır; üst kısımları ise Izni k çini 1740 yılında yaptınlan
sibyan mektebı tek kubbeli
leriyle bezenmiştir. Do�u ucunda, Mahmut'un şaşaalı
bir odadan ıbarettir.
tu�rasının üzerınde, etkileyici güzellikte bir yazı şerıdl
104
bronz şebekelerio önündeki küçük m ermer oturaklar Sa�da: Gaspare Fossati
Ayasofya'nın güneybatıdan bu
görevl i din adamlarının ve hizmetiiierin çocukları için
yakın görünümü, Fossati'nin
açılan ilkokul olan sibyan mektebi, şadırvanın 1830 civarında yaptı�ı Roma
yanındaki dış duvara yakın yer almaktadır. Bu amaçla kalıntılarının romantik
yapılmış binaların iyi bir örneği olan okul, taş sıraların desenlerinin üslubunu
taşımaktadır. Sa�da
arasında ince tuğla şeritlerin bul und uğu duvarlarla
ı. Mahmut çeşmesi
çevrili, tek kubbeli bir odadan oluşmaktadır.
görülmektedir. Kubbenin sa�
tarafındaki payandalar ile
106
Solda: Gaspare Fossati; başladıklarında, yüz yılı aşkın bir süredir ihmal edilmiş
kuzey neften orta mekana ve olan yapıyı damı akar ve harap durumda, 'güvercin
güneye do§ru bakış.
bulutları' tarafından içi yağmalanmış şekilde buldular.
Ressam, geniş bir mekan
duygusunu güçlendirmek
Küçük depremler sonucu kubbe ve tonozlarda oluşan
111
Solda; Gaspare Fossati; Üstte; Gaspare Fossati, batı
kuzey netten ve kuzeydo�u galeriden güneye do�ru leri için böyle bir problem bulunmamaktaydı, ancak
eksedranın içinden sultan bakış. Batı'dan gelen
eksik ya da hasarlı bölgelerin alçıyla doldurulup oriji
mahfiline bakış. Fossati bu ziyaretçilerin padişahtan
,
sultan mahfilini en iyi mümkün de�ildi, ancak ancak çoklukla da, zamanla abartılı bir kahverengiye
durumunda gösterebilmek restorasyon sırasında bu sıkı
dönüşen altın yaldızlı boya kullanmışlardır. o
Için seçmiştir. kuralın biraz
dönemdeki mozaik restorasyonunda, parçaları
esnekleştirilmesiyle pek çok
Avrupalı gezgln yapının içini yerinde tutmak için kullanılan çivilerin paslanması gibi
görme imkanını elde etti. kusurlar günümüzde yapılan restorasyonda ortaya
çıkmıştır.
Fossati Kardeşler, yeri uygun olmayan hünkar mah-
113
Solda ve üstte: Gaspare fılini apsisten kaldırarak kuzeydoğu eksedrada,
Fossati taratından 1847
apsisin kuzeyindeki payeye yeni bir mahfi! inşa
yılında tasarlanan sultan
etmişlerdir. Bu mahfıl padişahı suikastçılardan koru
mahfill. Etrafı çevrili bu alan,
padişahın altın yaldızlı mak amacıyla daha yükseğe inşa edilmiştir. Öndeki
parmaklı�ın ardında altın yaldızlı kafes ise padişahın görünmeden otura
görünmeden ibadet etmesini
bilmesini sağlamaktadır. Mermerden oyulmuş bu
sa�lamaktaydı.
kafes, Türk rokoko tarzını anımsatsa da sütunlar
115
Solda: Özü Bizans olan den orijinallerine benzemekte ancak işçilikleri daha
kuzeydoğu eksedra ile kötü olarak değerlendirilmektedir. Mihrap aşırı dere
Kazasker Mustafa !zzet
cede süslüdür.
Efendi'nin hat levhaları ve
Gaspare Fossati'nin tasarımı Gaspare Fossati, kardeşinin ve yüzlerce yetenekli
sultan mahfili yan yana. sanatkarın da yardımlarıyla, iki yılı biraz aşan bir
sürede şaşırtıcı sonuçlar elde etmiştir. Kullandıkları
üstte: Kazasker Mustafa
tekniklerin tümü en iyi teknikler olmasa bile,
!zzet Efendi tarafından
yazılmış madalyon,
Fossatller Ayasofya'yı modern çağa hazır hale getir
117
dir. Kuran'da yazı yazmaya ilişkin olarak, 'insanoğluna çapında sekiz adet ahşap levha hazırlamış v e bunlar Yanda: Kazasker Mustafa
yaratmasının yanı sıra usta bir müzisyendi. Kamış yeryüzünün nurudur. Işık onun kendisidir; camdan
kalemle gösterdiği mahareti neyle de göstermekteydi. giren ya da sabah yıldızının saçtığı ya da yanan kor
Küçük bir çocukken sesinin güzelliği II. Mahmut'un dan yayılan değil.
büyük usta Yeserizade Kazasker Mustafa tzzet'ten Fossatiler'in restorasyonundan önce Batılılar
öğrenmiş ve daha sonra bu ismi kendisi de almıştır. Ayasofya'yı ancak padişahtan özel bir ferman alarak
Saraydaki yaşamdan bı kınca Hac için Mekke'ye gitmiş ziyaret edebilmekteydi ve bu fermanı almak da çok
ve söz verdiği halde dönmeyerek yaşamını i badetle ve güçtü. Restorasyon sırasında yapıya çok daha kolay
kendini Tanrıya adayarak geçirmeyi tercih etmiştir. girilebiliyordu ve birçok gezgin hem bu mimarlık eseri
Ancak padişah onu, II. Beyazıt Camiinde ilahi okurken ni görmek hem de çalışmaları izlemek üzere gelmek
sesinden tanımış ve fırarından ötürü affederek geri teydi. !stanbul'a giderek daha çok yabancı ziyaretçinin
getirmiştir. Eyüp'te imamlık da dahil çeşitli makamlar gelmesiyle bu tarihi anıtı görme isteği de arttı.
da görev yaptıktan sonra Sultan Abdülmecid 1934 yılında, modern Türk devletinin kurucusu
tarafından Rumeli Kazaskerliği ve baş ulemalık görev Mustafa Kemal Atatürk, Ayasofya'nın müzeye
lerine getirilmiştir. Bu arada hat sanatını her gün dönüştürülmesini emretti; kararname Başbakan
uygulamaya devam etmiş, bu sanatı şehzadelere de İsmet lnönü tarafından imzalandı. Atatürk'ün mo
öğretmiştir. dernleşme ve laikleşme programında bu mantıklı bir
Kazasker Mustafa !zzet Efendi, Ayasofya için 7,6 m adım dı; aynı zamanda Türk tarihi ile ilgili eğitim ve
118
Yanda: Apslste, mlhrabın turizm alanında da yararlar sa�lamaktaydı. On kilenirken tepesindeki on dokuzuncu yüzyıla ait
hemen sol ust tarafında yer dokuzuncu yüzyılda badana ile örtülen mozaiklerin kitabenin bile tehlikede olduğu ortaya çıktı. Dünyanın
alan vıtraylı pencere. Altı
ortaya çıkarılması çalışmaları, 1931 yılında, Harvard başka yerlerinde yürütülen çalışmalardan elde edilen
tane vitraylı pencerenin
Üniversitesi Bizans Enstitüsü'ne, mozaikleri ortaya deneyim ve bilgilerin dikkatle incelenmesi, onarım ve
hepsınde hatla yapılmış
suslerneler bulunmaktadır. çıkarma ve restore etme izni verildi� i zaman başladı. restorasyonda kullanılacak malzeme ve yöntemlerle
Enstitünün kurucusu Thomas Whittemore narteksteki ilgili en iyi kararların alınmasında restorasyon ve koru
mozaikleri ı93ı yılında, güney girış holündekilerl ma çalışmalarını yapanlara yardımcı olmuştur.
1933 yılında ortaya çıkarmaya başladı. Ertesi yıl da Restorasyon çalışmalarının başlangıcından bu
güney galeriye geçerek Oeesis mozai�i üzerinde kitabın yayımianmasına kadar geçen on yıl içinde,
çalışmaya başladı. Böylece Ayasofya'nın kapıları, ı kurulan iskele bir kez yer değiştirmiştir. Şu anda
Şubat 1935 günü 738 ziyaretçiye açıldı�ında, mozaik iskele kubbenin kuzeybatı çeyreğine ulaşılacak şekilde
lerin bir bölümü herkesin görebilmesi için ortaya kurulmuştur ve kubbenin tamamı görülebilir hale
çıkarılmış bulunuyordu. Whittemore, restorasyon gelinceye kadar iki kez daha yer değiştirecektir. Bu
çalışmalarını ve bilimsel araştırmalarını ı 950 yılında çalışma daha pek çok yıl sürecektir, ancak büyük bir
ölümüne kadar sürdürdü ve ardından başka uzmanlar mimari eserin 1465 yıllık ömründe bu süre çok küçük
onun izinden yürüdüler. Günümüzde Ayasofya, bir bölümdür. Osmanlı yönetimi altındaki Ayasofya'da
kültürel yönden çok çekicili�i olan önemli bir eserdir. Fatih tarafından yaptırılan onarımlardan on altıncı
1992 yılında, !stanbul Restorasyon ve Koruma Merkez çalışmalarına kadar bütün çabalar, günümüzde
Laboratuvarı ile UNESCO tarafından desteklenen ulus yapılmakta olan restorasyon un yolunu açmıştır ve
dokuzuncu yüzyılda Fossati Kardeşler'in yararlana ötesinde taşmıştır. Muhteşem kubbesi ve iç mekanı,
madığı endoskopik, ultrasonik ve termografık Ortaça� Avrupası'ndan Osmanlı'ya kadar tüm ustalara
inceleme yöntemleri uygulandı. Yapısal çatlaklar ile ilham kaynağı olmuştur. Ancak Ayasofya'nın en belir
dokudaki nem ve çözünen tuzların hareketi birkaç yıl gin etkisi, fetihten sonraki ıso yıl içinde !stanbul'da
boyunca izlenerek sonuçlar çıkarıldı. Mozaikleri n bazı yapılan camiler üzerinde olmuştur. Fetihten önce
bölümlerın arkalarındaki tuğladan ayrılmış oldukları Osmanlılar, Bursa ve Edirne'de kendilerine ait kubbeli
ve orijinalinde iki kat cam arasına altın varak yerleşti cami geleneğini geliştirmekteydiler. On beşinci yüzyıl
rerek yapılan tesseraların tabakaianna ayrıldığı ortalarına kadar camilerinin mimarisi Bursa'daki 20
görüldü. Aşırı kirlenmenin, on dokuzuncu yüzyılda kubbeli Ulu Camii, örneğinde olduğu gibi çokkubbeli
mozaiklerin üstünün aşırı şekilde boyanmasının ve yapılardan, Edirne'deki Üç Şerefeli Camii'deki gibi iki
bazı bölümleri yerinde tutabitmek için demir ve bakır yanında daha küçük kubbeler bulunan büyük bir
çivilerin kullanılmasının bedeli ağır ödenmekteydi. merkezi kubbenin yer aldığı orta eksenli tarza do�ru
Kubbenln en alçak bölümleri bu tahribattan en az et- bir gelişim göstermiştir. Ancak Ayasofya'nın tarzı ile
121
karşılaştırılabilecek hiçbir eser ortaya konmamıştır. yaşamındaki zirveyi temsil eden Edirne'de yaptığı
Fatih, 1463 yılında kendi camisini yaptınrken Osmanlı Selimıye Camii'nin (1568-75) kubbe açıklığı
geleneksel tarzını kullanmış, ancak Bızans tarzı bir Ayasofya'nınkine eşıttir, ancak iç mekanın açıklığı ve
ö�eyi de eklemiştir. Bu camide, Üç Şerefeli Camii'de taş strüktürüne açılan pencereler yönünden daha
oldu�u gibi merkezi kubbenin iki yanında daha küçük mükemmeldir. Ayasofya olmasaydı Selimiye Camii de
kubbeler yer almaktadır; ancak Ayasofya'nın tarzında olmayacaktı; ancak Sinan'ın Ayasofya'ya verdi�i
bir yarım kubbe de yapının do�u ucuna eklenmiştir. karşılık, onun değiştiriimiş bir kopyasını yapmak
Fatih'in oğlu Il. Beyazıt'ın 1501'de yaptırdığı cami, şeklinde değil, mekan, ışık ve strüktür kaynaşmasına
doğu ve batı uçlarındaki yanm kubbelerle strüktürel yeni bir yön vermek şeklinde olmuştur.
ve uzamsal yönden Ayasofya'ya daha yakındır. Ancak
Bizans kilisesinın pek çok inceliğinden yoksundur;
örneğin iki uçtaki eksedralar yapılmamıştır. On altıncı
yüzyılda, SO yıl süreyle padişahların başmimarı olarak
görev yapan Mimar Sinan, Ayasofya'ya büyük bir
hayranlık duymuş, hatta bunun da ötesinde onu,
ulaşılıp aşılması gereken bir hedefolarak kabul
etmiştir. Mimar Sinan'ın yapıyı ayrıntılarıyla incelediği
ve kendini, daha az malzeme kullanımıyla çok büyük
bir alanı kaplayacak ve içeriye daha fazla ışık gırmesini
sağlayacak dinamik bir yapı arayışına verdiği
aşikardır. Aldı�ı llk büyük iş olan Şehzade Camii'nde
( 1543-48) mantıklı bir adım atarak, yüksek merkezi
kubbeyi dört yarım kubbe ile çevrelemıştir. Böylece
Ayasofya'nın strüktürel kavramını yaratıcı bir şekilde
değlştirmiş, ll. Beyazıt Camii'nde başlatılan eğilimi
sürdürüp, kubbeyi taşıyan payelerin kalınlığını azal
tarak, iç alanı çarpıcı bir biçimde genişletmiştir. Mimar
Sinan'ın muazzam eseri Süleymaniye Camii (1550-
57), merkezi kubbesi ve iki yarım kubbesi ile pek çok
yönden Ayasofya'ya benzemektedir ancak hiçbir
şekilde bir taklidi de�ildir. Sinan, bir Hıristiyan kilisesi
değil Müslümanlar için bir ibadet mekanı inşa ettiği
için, görsel engelleri en aza indirmek üzere elinden
geleni yapmıştır. Kanuni Sultan Süleyman içın yaptığı
bu büyük camiyi tamamladıktan sonra Sinan, alter
natif yapısal sistemleri denemiştir. Ayasofya'da
olduğu gibi dört paye üstüne oturtufan kubbelerden
daha ileriye giderek altı ya da sekiz ayak üstüne otu
ran kubbeler yapmıştır. Mimar Sinan'ın meslek
122
Ayasofya ile İlgili Diğer Yay1 nlar
Agathias, The Histories V, ed. J.D. Frendo (Berlin, Mark, R. ve Çakmak, A.S. (editörler}, Hagia Sophia
1992).
Bury, J.B., History ofthe Later Roman Empire from Mathews, T.F., The Early Churches ofConstantinople:
the Death ofTheodosius I to the Death of Justinian Architectureand Liturgy (University Park, 1971}.
(London, 1923).
aedificiis, Loeb Classical Library, cilt 7 (London, Necipoglu, Gülru, 'The Life of an Imperial Monument:
Eyice, Semavi, Ayasofya, (3 ci lt), ı. ve 2. Cilt !stan Sophienkirche zu Istanbul (Berlin, 1941}.
bul, 1984, 3. Cilt !stanbul, 1986, Yapı Kredi Yayınları.
Hill, S., The Early Byzantine Churches ofCi/icia and von Konstantinopel in justinianischer Zeit
Kahler, H. ve Mango, C., Hagia Sophia (New York, Swift, E.H., Hagia Sophia (New York, 1940).
1967).
Krautheimer, R., Early Christian and Byzantine Architectural Survey, 2 cilt (Washington D.C., 1965 ve
Architecture, 4.baskı (Harmondsworth, 1986). 1986).
123
D izin
Abdülmecid1 1 . 1 1061 1 1 1 1 118. Bergama/ 4S1 96, 100. Ebubekir, halife/ 117, 118.
Adrianople1 46. Beyazıt/ 1.1 82. Edirne/ 461 821 901 931 951 121, 122.
Agathias, 91 291 321 44. Beyazıt/ 11.1 88, 901 118, 122. Efes/ 44.
Ahmet1 I . , 881 100. Beyazıt Camii, 122. Efesli Ioannes, 13.
Akdeniz1 451 461 47. Bizans, 61 7, 91 141 17, 261 291 32, Ege, 46.
Aleksandros1 imparator/ 671 69. 34, 46, SO, 53, 65, 671 771 81, 82, Eirene, imparatariçe, 701 74.
Aleksios1 prens/ 70. 84/ 83, 106/ lll, 115-117/ 121/ Emersani William, 90.
Ali1 halife1 118. 122, Eyüp1 118.
Allah/ 117/ 118. Bizanslılar, 211 45. Eyüp Ensari, 8 1 .
Almanya/ 44. Bizans Rönesansı1 50.
Alpleri 21. Boğaz, 431 491 82. Fatih, 81/ 90/ 1211 122.
Amerikan Bizans Enstitüsü/ SO. Brera Güzel Sanatlar Akademisi/ 106. Fatih Camii1 1151 1 2 1 .
Amorium1 34. Brunelleschi1 451 93. Fırat/ 29.
Anadolu1 4S1 47, 811 821 90. Buda Katedrali, 841 87. Filistin/ 12.
Anastasius, imparator1 9. Bulgarlar1 53. Floransa Katedrali, 45, 93.
Andronikos Palaeologos, 42. Bursa1 81, 121. Fossati Kardeşler, 49, 50, 821 841 871
Anna, imparatoriçe/ 42. Byzantion/ 53. 106, 1 1 1 / 113/ 115/ 117, 118/ 121.
Anthemios, 9, 1 1 , 12, 14, 18, 26, 29, Fransa, 14, 21, 44.
4S-47. Caesarea (Filistin'deki)1 12. Frigya1 13, 33.
Araplar/ 81. Caesarea/ 47.
Arian, 12. Cağaloğlu Hamamı1 104. Gabriel1 başmelek/ 591 611 651 67.
Arşimed1 l l . Cambridge Trinity College1 93. Galatasaray Mektebi Sultanisil 118.
Asklapios Soter Tapınağı/ 45. Carystus/ 33. GaleriUS1 imparatar, 46.
Astras, 29. Centre National des Industries et des Galerius Ratondasıl 46.
Asya, 13. Techniques, 45. Gaspare Fossati1 491 881 1061 1 1 1 1
Aşağı Şehir Kilisesi, 34. Cebel-i Tarık Boğazı, 13. 113, 115, 117.
Atatürk, S01 811 118. Chalcis1 29. Genç tsidoros/ 291 321 34.
Augusta/ 34. Chartres, 14. Giuseppe Fossati, 491 106.
Auguste Choisy/ 45. Codex Iustinianos1 12. Gotlar1 9, 12.
Ausonialılar1 1 3 . Canstantinus/ 1.1 141 32, 491 531 59, Gotik1 141 2 1 .
Avrupa/ 2 1 , 441 841 9 3 1 106. 81/ 106, 1 1 ı . Gregorios/ piskapos/ 47.
Aya İrini Kilisesi, 91 321 44. Constantius/ 11.1 14. Grek/ 341 49.
Ceuta/ 13. Guillaume-Joseph Grelot/ 32.
Balkanlar, 13.
Basileos/ 34. Dalgıç Ahmed Ağa, 100. Haçlılar1 32, 42, 77.
Basileos, I., 49. Dara, 12. Hagia Sophia Kilisesi, Edirne1 46.
Basileos, II., S3. Davut Ağa/ 951 96. Harvard Üniversitesi Bizans Enstitüsü,
Beauvais Katedrali1 21. Demetrius Kilisesi/ 33. 121.
Belisarius/ 9. Daimabahçe Sarayıl 106. Hasan, 1 1 7 1 1 1 8 .
124
Hellenler, 13. !sviçre, 49, 106. Mahmut, II., 118.
Kanuni Sultan Süleyman, 93, 122. Mehmet, ll., 42, 81, 82, 84, 88, 90,
Ioannes, H . Bazilikası, 26. Karya, 13, 32. Mehmet, III., 96, 100.
ıoannes Khrysostomos, 14, 62. Kayseri, 90. Mekk� 81, 82, 87, 88, 118.
Ioannes Komnenos, 70. Kazasker Mustafa !zzet Efendi, 117, Menas, 14.
Ioannes, mekhanopoios, 29. 118. Meryem, 14, 24, 38, 49, 53, 59, 61,
Iustinianos, 9, 12-14, 17, 21, 24, 26, Khalkoprateia, 33. Mezopotamya, 12.
29, 32-34, 38, 41, 42, 44-47. 49, Kiev, 53. Mısır, 33.
so, 53, 59, 65, 82, 88, 106, lll. Istanbul, 6, 7, 9, 12, 17, 32, 34, 42, Mlchelangelo, 45, 93.
Iustinus, I . , 44. 45, 46, 81, 87, 93, 106, 118, 121. Mikhaei, başmelek, 65.
lgnatios Theophorus, aziz, 62. 29, 32, 33, 42, 44, 45,4� 53, 81, Mlkhaeı Psellos, 69.
Inci!, 84, 87 Konstantinos, IX., 69, 70. Mimar Mehmet A�a, 90.
lncil Yazarı Aziz Ioannes Kilisesi, 44. Konstantinos Porphyrogenitos, 49. Mimar Sinan, 84, 88, 90, 93, 95, 96,
!sa, 17, 24, 34, 37, 38, 49, 53, 59, Kutsal Mezar Kilisesi, 14. Muhammed, Hz., 81, 82, 87, 88, 1 17,
6 1 , 65, 69, 70, 77, 81, 84, 88, Küçük Asya, 13. 118.
lsauria, 33. Murat, III., 88, 90, 93, 95, 96, 100.
lsidoros, 9, l l , 14, 18, 26, 29, 44- Latin, 29, 34. Mustafa Kemal Atatürk, ll8.
Merkez laboratuvarı, 121. Mahmut, 1., 96, 100, 104, 106, l l l . Nika Ayaklanması, 9, 12, 13, 33, 44,
125
47, 49. 1 06 . Theodora, 9, 34, 38, 41.
Norman lngilteresi, 44. Roma Imparatorluğu, 42. Theodosius, II., 17, 33.
Novgorodlu Antony, 1 1 . Romalılar, 2 1 . Theodosius Ayasofyası, 14.
Osmanlı, 81, 82, 90, 93, 95, 100, Samson Bakımevi, 9. Türkiye, 45.
Selim, II., 88, 90, 93, 95, 96. üç Şerefeli Cami, 121, 122.
Paleologoslar, 81. Selimiye Camii, 90, 93, 95, 122.
38, 41, 47. Sokollu Mehmet Paşa Camii, 95. Yeniçeri Ocağı, 90.
Phakeolatos, 29. St. Peter Kilisesi, 14, 45, 93. Yunanistan, 17, 33, 46.
Photius, patrik, 65. St. Petersburg, 1 06.
Princeton Projesi, 45. Studios, 26. Zenobia, 29.
Princeton Üniversitesi, 45. Sultan Ahmet Camii, 100. Zeus, 21.
Prokopios, 1 2 14 18,- , 2 1 , 24, 29, 33, Suriye, 13, 29.
34, 38, 44, 47, 49. Süleyman, I., 12, 84, 87.
Prokonnesos, 33. Süleymaniye Camii, 93, 1 22.
Pulkheria, 33.
Roma, 13, 14, 44, 45, 46, 53, 93, Tesalya, 33.
126
Teşekkür
teşekkür eder.
127
ISBN 975-6561-52-1
9
1 111 1 1 1
789756 5 6 1 522