You are on page 1of 4

AYAN

şa oğlu Mustafa Bey camileri mevcuttu. lunduğu Şehidlik Varoşu'nda hıristiyan­ da 23.083 olan ve 1940'ta 31.064'e va-
Adada ise 15-16.000 nüfus ile otuz altı larla birlikte yaşadıklarını belirtir. Şeh ­ ran nüfus 1971 'de 24.580'e 1981'de ise
köy vard ı. Bu dönemde ada halkına ye- rin en büyük dış mahallesine Taşra Va- 21.863'e düştü. Osmanlı döneminden ka-
tecek kadar buğday ve arpa elde edili- roş dendiğini ve burada 300 ev. bir mes- lan üç kale bugün harap bir haldedir.
yor, bunun dışında bol miktarda şarap, cid, tekke, mektep ve iki han bulundu- BİBLİYOGRAFYA :
zeytinyağı, ham ipek, pamuklu ve kı rmı­ ğunu yazar. Diğer taraftan şehrin dör- BA. MAD, nr. 561 , 1348, 15190; BA, MD, VI,
zı boya üretiliyordu. XVI. yüzyıl ortala- düncü parçasını teşkil eden Levkada Va- s. 129, h k. 273; XIX, XX; BA. TO, nr. 367; TK.
rında Osmanlı donanmasının önemli bir roşu'nda tamamıyla gayri müslimlerin TO, nr. 77, 87; Evliya Çelebi, Seyahatname, VIII,
üssü olan Ayamavra'da askeri ve sivil yerleşmiş olduğunu ve burada yirmi ki- 631·637; Piri Reis, Kitab ·ı Bahriye, istanbul
1935, s . 323-326; J. Span- G. Wheler. ftalieni-
büyük mimarlık faaliyetlerine girişildL lisenin bulunduğunu kaydeder ki bu bil-
sche, Dalmatische, Griechische und Orientali-
Şehre su getirmek için çalışmalar yapıl­ gilerden şehirde 6000 dolayında nüfu- sche Reise-Beschreibung, Nürnberg 1681, I,
dı ve Osmanlı mühendisliğinin bir hari- sun mevcut olduğu anlaşılmaktadır. On- 29; D.T. Ansted, The fonian fslands in the Year
kası olan 360 kemerli su yolu inşa edi- dan altı yıl sonra burayı gezen Jacop 1863, London 1863, s. 125-228; A. Grasset St.
lerek 3 km. ötedeki gür bir kaynaktan Spon ve George Wheler ise kale ve va- Sauveur. Voyages dans /es fles et possessions
ci-deuant uenetiennes du Leuant, Paris 1800,
gerekli su sağlandı (BA, MD, Vl , s. 129, roşun 5-6000 kişilik Rum ve Türk nü-
s. 337 vd.; K. G. Macheiras. To en Leukadi
hk. 273). Ayrıca İnebahtı Savaşı sırasın­ fusu içine aldığını kaydetmektedirler. frourion tis Aghias Mauras, Athens 1956 ; P.
da kuşatılan Ayamavra'nın surları 1572- Ayrıca 1670 tarihli Osmanlı bütçesine gö- G. Rontogiannis. Jstoria tis nisou Leukados /,
1574 'te Kaptan ıderya Kılıç Ali Paşa ' nın re kalede 285 kadar da muhafız bulun- Athens 1980; Ö. Lütfi Barkan, "Osmanlı İmpa­
nezaretinde bütünüyle yenilendi. Yeni ka- maktaydı. ratorluğu Bütçelerine Ait Notlar ve H. 1079-

le düzgün olmayan bir altıgen şeklinde 1080 (M I 669-1670) Mali Yılına Ait bir Os-
Ada. XVII. yüzyıldan itibaren artan ver- manlı Bütçesi ve Ekleri", iFM, XVII ( 1956), s.
olup uzunluğu 220 m .. genişliği ise 150 giler. idari bozukluklar. korsan baskınla­ 278; a.mlf., "894 ( 1488 / 1489) Yılı Cizyesinin
m. kadardı. rı. iklim şartlarının kötüleşmesi ile mah- Tahsilatına Dair Muhasebe Bili'ı.nçoları", TTK

Osmanlı coğrafyacıları. Batı Balkan- sül miktarının azalması gibi ekonomik Belgeler, 1/1 (1964), s . 101; Machiel Kiel. "Leu-
kas 1 Sarrta Maura, een Turks- Venetiaanse
lar'da İslamiyet'in ileri karakolu duru- ve sosyal sebeplerle gittikçe gerilerneye
grensvesting", Jaarboek Stichting Menna uan
mundaki Ayamavra 'dan çok az bahse- başladı ve nüfusta hızlı düşüşler görül-
Coehoorn, 1976, s. 58-64; a.mlf.. "Levkas", E/ 2
derler. Piri Reis. alçak bir yerde bulu- dü. 1684 yazında bir Venedik donanma- (ing), V, 725 ·728; Mahmut H. Şakiroğlu, "1503
nan kalenin iki tarafında köprüsü oldu- sı şehri topa tuttuktan sonra işgal etti. Tarihli Türk- Veneclik Andlaşması", VIII. TTK
ğunu. ana karaya bağlanan asma köp- Şehri ele geçiren Venedikliler, burayı as- Bildiriler, III ( 1983 ), s . 1559·1569; Turski fzuori
rünün gemilerin geçişi sırasında açılıp keri bir üs haline getirerek müslüman za Balgarskata Jstorija, Sofia 1986, VII, 21-128;
Mega/e Elinike Enkyklopaideia, Athens 1931 ,
kapandığını belirtir (Kitab-l Bahriye, s. ahatiyi Osmanlı topraklarına. hıristiyanla­
XVI, 28; EBr., XIII , 998·999.
323- 326) Aynı bilgiyi Kati b Çelebi de rı da adanın başka bölgesine naklettiler.
tekrarlar. 1670-1671 ·de burayı gezen 1699 Karlofça Antiaşması ile de ada ta- ~ MACHIEL KıEL
Evliya Çelebi'nin verdiği bilgilere göre. mamen Venedik'e bırakıldı. Venedikliler
şehirde nisbeten fazla sayıda müslüman XVIII. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı ka- 1 1
AYAN
cemaati bulunuyor ve burada beş cami. lesini Batı stilinde yenilediler ve eski iç
( .j~l)
yeni inşa edilmiş güzel bir mescid. bir kaleyi ortadan kaldırdılar. Eylül 1715'-
medrese. iki mektep. hamam ve çok sa- te burası yeniden Osmanlı hakimiyeti- Osmanlılar'da
yıda çeşme yer alıyordu. Evliya Çelebi ne geçti ve derhal adanın nüfus ve ver- şehirve kasabalarda
müslüman halkın yoğun olarak sur için- gi tesbiti yapıldı. Tahrir komisyonu şeh­ devletle halk arasındaki ilişkileri
düzenleyen kimselere verilen ad.
de ve Osmanlı dönemi öncesine ait 200 ri oldukça ıssız buldu ve otuz iki köyün- L _j
kadar taş binada oturduklarını. bir kıs­ de yaklaşık 4900 kişi kaydedebildi (TK,
mının da kırk elli kadar ahşap evin bu- TD, nr. 87). 1718'de Pasarofça Antlaşma­ "Göz" anlamına gelen Arapça ayn ke-
sı ile ada Venedik'e terkedildi ve 1797'- limesinin çağulu olan ayan eşraf. vücuh
ye kadar onların elinde kaldı. 1768 Vene- ve erkan ile eş anlamlıdır. Özellikle hal-
dik sayımında adada 11.702 kişi ve otuz kın gözünde soy sop ve itibarca sivril-
bir köy tesbit edildi. 1797'de Fran sızlar miş olanlar için kullanılır: A 'yan -ı Kureyş,

Ayamavra'daki Osmanlı sur ları ndan bi r görünüş (M. Kiel ar!livil tarafından işgal edilen ada 1800 yılında a·yan-ı belde. a ·yan-ı karye. a·yan-ı ma-

Osmanlı-Rus müşterek kuwetleri tara- halle gibi. İlk İslam devletlerinde görü-
fından alındı ise de 1807'de tekrar Fran- len ayan. Osmanlılar'a Anadolu Selçuklu
sızlar'ın eline geçti; aynı yıl içinde Yan- Devleti'nden geçmiştir. Osmanlı Devle-
ya Valisi Tepedelenli Ali Paşa tarafından ti'nde de diğer devletlerde olduğu gibi
kuşatıldı fakat alınamadı. Bir süre son- çok geniş manada kullanılmıştır. Tarihi
ra İngilizler'in eline geçen ada, 1864'- belgelerde voyvoda. mütesellim, muhas-
te burayı ve diğer İyon adalarını Yunan sıl. mutasarrıf ve vali olarak görülen yer-
Krallığı'na terketmelerine kadar onların li hanedanlar. aynı zamanda ayan. de-
hakimiyetinde kaldı. 1825'te büyük bir rebeyi veya mütegallibe tabirleriyle de
zelzele ile harap olan Osmanlı su yolu. ifade edilmektedir. Ayrıca molla. kadı.
yakın zamanlara kadar karayolu olarak müftü. müderris. seyyid ve tarikat şey­
kullanıldı. daha sonra da adayı Yunanis- hi gibi ilmiye mensupları. kethüdayeri
tan'a bağlayan yolun altında kaldı. 1879'- ve yeniçeri serdan gibi kapıkulları ve

195
AYAN

bunların mazul ve emeklileri ile çocuk- giderek güçlendi. Aynı devredeki suhte• ni statüde iyice güçlendikleri görülen
ları . kasapbaşı ve bakkalbaşı gibi esna- ve levent isyanlarında ehl-i örf*e karşı ayanların başlıca görevleri, şehir ve es-
fın önde gelenleri, zahireci, kuyumcu, isyancıları desteklemesi ve hatta bazan naf için gerekli malları sağlamak. erzak
sarraf. bezzaz ve çuhacı gibi tüccar ve zorba yöneticilere karşı mücadele etme- ve ham madde fiyatlarını tayin etmek,
mültezimler ayandan sayılmıştır. Osman- si, ayanı himaye arayan halkın koruyu- kamu binalarının inşa ve tamirini yap-
lılar'da bunların hepsine birden "a'yan- ı cusu durumuna getirdi. xvıı. yüzyılda mak, eşkıya yakalamak ve cezalandır­
vilayet" adı verilmekteydi. görülen CelaiT isyanları ve tirnar ' lı sipa- mak, orduya asker sağlamak ve bu as-
hiliğin ihmal edilmesi yüzünden boş kalan kerlerin ihtiyacını görmek, ordu tayinat
Osmanlı taşra idaresinde vali, muta-
sarrıf. mütesellim ve voyvodalar mer- tirnarlar iltizama verilince, mültezimlik ve mühimmatının taşınması için hayvan
kezden tayin edilirdi. Bu yöneticilerden yoluyla köylüye adeta hakim olan ayan, tedarik etmek, istanbul 'a erzak ve ko-
toprağını terkeden çiftçi ve leventlerin yun göndermek, istanbul baruthanesi-
başka her şehir ve kasabada a 'yan-ı vi-
layet arasından seçilen bir ayan bulu- kendisine sığınınası ile, çalışan ve sava- nin güherçile ihtiyacını karşılamak, ba-
şan nüfus bakımından da kuwet kazan- zan gemi yapmak ve gemi yapımı ile il-
nurdu. Merkezi hükümete karşı halkın
dı. Ayan, zenginliği ölçüsünde maiyetin- gili malzemeyi temin etmek, vergi ve
ve halka karşı da merkezi hükümetin
deki sekban ve levent sayısını da arttır­ mukataa gelirlerini toplamak vb. idi.
temsilcisi durumunda bulunan ve halk
dı. Öte yandan paşmaklık* ve arpalık''
ile devlet arasındaki işleri yürüten kim- Merkezi otoritenin zayıf oluşundan
olarak verilen topraklara umumiyetle yer-
seye baş ayan, reTs-i a'yan, aynü'J-a'yan faydalanan ayanlar, bir yandan görevle-
li ayanın voyvoda ve mütesellim olarak
veya resmT ayan adları verilirdi. Ayan- rini yürütürken çok defa da haklı veya
tayin edilmesi, bunların idarT yönden de
lığın bir kurum halini alması ile resmT haksız kendi menfaatlerini gözetmişler­
güçlenmelerine imkan verdi. Böylece ayan
ayanlığın ortaya çıkması arasında yakın dir. Taşradaki otorite boşluğunu doldu-
içtimaT, iktisadi ve askeri güçlerine idari
bir ilgi bulunmaktadır. ran ayan. eşraf. hanedan ve derebeyi
yetkiler de katarak bölgelerinin merkezle
Osmanlı Devleti'nin klasik döneminde aileleri memleketin birçok yerinde var-
olan münasebetlerinde en kuwetli tem-
kurumlar görevlerini gereği gibi yaptık­ Iık ve üstünlüklerini kabul ettirmişlerdi.
silci durumuna gelmeye başladı.
larından ayanın toplum içindeki nüfuzu Bunlar arasında Tuzcuoğulları Rize do-
1683'te başlayan ll. Viyana Kuşatma­
oturduğu yerleşim merkezinin sınırları laylarında , Canikli Hacı Ali Paşa ve oğul­
sı dolayısıyla ortaya çıkan maiT sıkıntı­
dışına taşmazdı. Ayan, XVI. yüzyılın ikin- ları Samsun ve çevresinde, Çapanoğul ­
yı gidermek için 1695 yılından itibaren
ci yarısından itibaren memleketin ida- ları Yozgat yöresinde, Zennecizadeler
bazı mukataa * ların malikane adı verilen
resinde ve nizarnında aksaklıkların be- Kayseri'de, Müderriszadeler Ankara 'da,
bir usulle ve kayd-ı hayat şartıyla ilti-
lirmesiyle önem kazanmaya başladı. Bu Kalyoncuoğulları Bilecik'te, Kanlızade Ba-
zama verilmesi, ayanlığın gelişmesinde
devirde halk ile devlet arasındaki işler­ lıkesir 'de, Karaosmanoğulları Manisa ve
önemli derecede rol oynadı. Çünkü ayan,
de aracı ve iş takipçisi olarak faaliyet çevresinde, Katiboğulları izmir'de, Yılan­
malikane uygulaması sayesinde bölge-
gösteren ayanın, bulunduğu yerin çeş it­ lıoğulları Isparta· da, Tekelioğulları Antal-
lerindeki gelir kaynaklarının kontrolünü
li ihtiyaçlarını temin etmek, vakıfların ve intlfa hakl<ını sağlamlaştırıp irsen de- ya'da, Menemencioğulları ile Kazanoğul­
tevliyet ve nezaret işlerini yürütmek, sa- ları Çukurova 'da, Azmzadeler Suriye'de,
vam ettirme imkanı ile devlete ait bazı
tılan malların fiyatlarını tesbit etmek, yetkileri kullanma fırsatını ele geçirdi. Babanzadeler Kuzey lrak'ta, Tirsinikli-
bilirkişilik yapmak, bazı vergilerin tahsil oğlu ile Alemdar Mustafa Rusçuk do-
Öte yandan ayanlar. devletin 1683 'ten
edilme zamanını belirlemek, kötü ida- laylarında , Pazvandoğlu Vidin 'de, Tepe-
1718'e kadar cephelerde uğradığı yenil-
recilerin aziedilmeleri ve yerlerine iyi yö- delenli Ali Paşa ile oğulları da Yanya ve
giler ve maruz ka ldığı maiT buhranlar-
neticilerin tayin edilmeleri yolunda şe­ çevresinde ün kazanmışlardı. Öyle ki ba-
dan dolayı, vergi tahsil etmek ve mali-
hir sakinlerinin isteklerini istanbul 'a ar- zı ayanların halk edebiyatma konu ola-
yeye borç para vermek suretiyle daha
zetmek gibi fonksiyonları vardı. Özellik- cak kadar şöhretleri yayılmıştı.
da önem kazandılar. Ayrıca XVIII. yüzyıl­
le bir bölgede yapılacak işlerde vali ve dan itibaren savaşlarda da hizmet etti- Başlangıçta bir bölgenin resmT ayanı­
kadıların muhatabı baş ayan idi. Bu se- ler. Böylece taşra idaresinin yanı sıra nın belirlenmesi maksadıyla bir seçim
beple halkın vekili sıfatıyla memleketin savaş ve askerlik bakımından da önem düzenlendiği bilinmektedir. Ancak ayan-
yetkilileriyle bir araya gelerek meselele- kazanan ayanlar, devam eden iran sa- lık seçimleriyle ilgili bir nizamnameye
ri hallederdi. vaşları sırasında 1726 yılından itibaren henüz rastlanmadığı için bu seçimlerin
Ayanların, 1SS9'dan itibaren Anadolu'- Babıali tarafından beyler beyilik ve san- süresi, esasları ve nasıl yapıldığı açık ve
ya yayılan kapukulları ile diğer askeri*- cak beyiliği gibi önemli görevlere geti- kesin bir biçimde tesbit edilememiştir.
leri n ve emeklilerinin murabaha * ve il- rildiler. Böylece cemiyetin raiyyet kesi- Ayanlık seçimlerine aday olarak a 'yan-ı
tizam * yoluyla iktisadi yönden güçlene- minden askeri zümre kısmına dahil ol- vilayet arasından isteyenler katılmıştır.
rek kendilerine katılması sonunda önem- dular ; bu şekliyle de ayan sıfatını kay- Ancak bu seçimlere seçmen olarak kim -
leri arttı. XVI. yüzyılın ikinci yarısında bettiler. lerin katıldığı kesin olarak belirleneme-
ayan, iltizama katılmak ve çiftçiye borç XVIII. yüzyıl ortalarına doğru, Babıa­ miştir. Bu hususta seçimlere seçmen ola-

para vermek suretiyle servetini çoğaltıp li'nin taşradaki gücünün giderek azal- rak sadece halkın, yalnız vilayet ayanı­
topraklarını genişletti. Bunun yanı sıra ması ve bir ayan ailesinin kendi bölge- nın ve son olarak da hem ahalinin hem

bazan bozulan işini düzeltip devam et- sinde devamlı olarak yöneticilik yapma- de vilayet ayanının katıldığına dair fark-
tirebilmek, bazan da nakdT vergisini öde- sı sonunda adeta bir hanedan hüviyeti lı bilgilere rastlanmaktadır.

yebilmek amacıyla borç alan halkı ken- taşıyan büyük aileler ortaya çıktı. Belgelere göre ilk defa 1680'1i yıllar­
dine daha bağımlı hale getirdi. Bu şe­ XVIII. yüzyılın ortalarından itibaren ayan da yapıldığı görülen ayanlık seçimlerin-
kilde ayan iktisadi ve içtimaT bakımdan kelimesi yeni bir anlam kazandı. Bu ye- de seçimi kazanan resmi ayan adayının

196
AYAN

halktan mahzar*. kadıdan ila m ve vali- rine getirirken zaman zaman da ayanın şerek hareket etmeleri gerektiğin e inan-
den buyruldu* alması gerekmekteydi. muhalefeti sebebiyle görevlerinde tam dığından. taşra ayan ve valileri ile b a ş ­
Bu kimse buyruldu karşılığında "ayani- anlamıyla başarılı olamamışl a rdı. 1787 şehir ricalini istanbul' da ya pılaca k bir
ye " adı verilen bir ücret öderdi. Zamanla yılında başlayan Rus harbinde sefer ha- toplantıya davet etti. Az sayıd a ki aya nı n
valiler. kasabalarda eşrafın reTs-i a'yan- zırlıklarında görülen aksaklıklar üzeri- katıldığı toplantı sonunda Sened-i İttifak
lık konusundaki rekabet ve mücadele- ne. durumun düzeltilmesi için, 1790 yı­ adlı belge imzalandı (Ekim ı 808) Sadra -
lerinden faydalanarak rüşvet karşılığı lının Kasım ayında çıkarılan bir hüküm- zam. söz konusu belge ile ayanın duru-
ayanlık buyruldusu vermeye başladılar. le her kazanın önceki düzen üzere halk muna hukuki bir nitelik kazandırmak is-
Bundan halkın zarara uğradığını gören tarafından seçilmiş ayanlarının "hüccet-i tediyse de başarılı olamadı. Çünkü aya-
ve daha önceleri ayanlık seçimlerine ka- şer'iyye " ile görevlerine tayin edilmeleri, nın çoğu senedi imzalamamıştı. İmza­
rışmamış olan merkezi hükümet zaman tayin i ş ine valilerin karışmaması ve se- layan az sayıdaki ayan ise Sened-i İtti­
zaman duruma müdahale etmek zorun- çilen ayandan hüccet karşılığı kadı veya fak 'a sahip çı kmanın kendilerine sağla­
da kaldı. naibin herhangi bir ücret almaması ka- yacağı imkanları değerlendirme ve züm-

Ayanlık seçimlerine ilk müdahale. 1765 rarlaştırıldı. re menfaatlerini koruma şuurundan


yılının Nisan ayında Sadrazam Muhsin- Ayanlığın yeniden resmen ihdas edil- mahrumdu.
zade Mehmed Paşa tarafından ya pıldı. mesiyle bilhassa Anadolu ve Rumeli'de Sened-i İttifa k'ın im za lanma sından
Buna göre valiler ayanlık buyruldusu ver- ayanlık mücadeleleri yeniden alevlendi. sonra ayan kuwetlerinin önemli bir kıs­
meyecekti. Ayrıca halkın resmf ayan ada- Bu arada 1793'te lll. Selim'in başl a ttığı mı İstanbul ' dan ayrılınca yeniçeriler bir
yı sadarete kadı ilamı ile haber verile- Nizam - ı Cedfd hareketini Anadolu aya- isyan çıka rdılar. 16 Ka sım 1808 ·de çı­
cek ve bu kimsenin durumu sadrazam nından destekleyenler oldu. Rumeli ayan- kan bu ayaklanmada Alemda r Mustafa
tarafından tahkik ettirildikten sonra ne- ları ise aynı hareketi kendilerine ve ba- Paşa h aya tını kaybetti. Böylece ll. Mah-
ticenin müsbet olması halinde, valiye o ğımsızlıklarına karşı bir hareket olarak mud, yakınınd ak i en güçlü ayandan kur-
kimsenin reTs-i a ' yanlığı mektup veya değerlendirip cephe aldılar. Nitekim 1806 tulduğu gibi istanbul'daki aya n hakimi-
kaime" ile bildirilecekti. Bir süre sonra yılının Haziran ayında Rusçuk ayanı Tir- yeti de son buldu. Bunl a rın ya nınd a Se-
patlak veren Rus savaşı için de ( 1768- siniklioğlu İsmail Ağa ' nın başkanlığında ned-i İttifak da hükümsüz kaldı.
1774). ölen bir ayanın yerine yenisinin Rumeli ayanı, Nizam-ı Cedfd ordusunun ll. Mahmud. ayanların. saltanatma göl-
geçmesi mevcut usule göre uzun zaman Rumeli'de kurulmasına karşı çıka rak Os- ge düşüren Sened-i İttifak'ın hazırlan­
alacağından , 1769 yılının Ocak ayında manlı tarihinde ll. Edirne Vak ' ası olaral< masındaki rollerini bildiği gibi Nizam-ı
halkın seçimi ile ayan tayini sistemine bilinen olayın meydana gelmesine yol Cedfd'e son verilmesindeki faaliyetlerini
geçildi. Ancak ayanlık iddia ve kavgala- açtıl a r. Bunun üzerine kan dökülmesini de unutmamıştı. Bu bakımdan o hem
rının devam etmesi ve reTs -i a'yan olma istemeyen lll. Selim yeni ordunun Rume- Sened-i İttifak niteliğinde ve özelliğin­
yolunda vali ile mütesellimlerden rüşvet­ li'de teşkil edilmesinden vazgeçti. Yeni - deki belgelerle bir daha karşılaşmamak,
le buyruldu alınması karşısında 1779 yı­ leşme yolunda geriye doğru atılan bu hem de yenileşme hareketleri karşısın­
lının Nisan ayında yeniden 1765 yılı uy- adım muhalif güçlere cesaret verdi. Bu da muhalif bir güç olarak gördüğü aya-
gulamasına dönüldü. Bu uygulama bir sebeple 1807 yılının Mayıs ayı sonların­ nı her bakımdan kendisine bağlamak
ara bozuldu ve tekrar valiler tarafından da çıkan Kabakçı Mustafa İsyanı netice- ve onların taşradaki üstünlüklerine son
ayanlık buyruldusu verilmesine başlan­ sinde önce Nizam-ı Cedfd 'e son verildi, vermek üzere merkeziyetçilik siyaseti-
dı. Fakat Babıali 1784 yılının Mayıs ayın­ daha sonra da lll. Selim tahttan indiri- ne yöneldi. Padişahı bu siyasetinde sa-
da aldığı bir kararla sadrazarnın mek- lerek yerine lV. Mustafa getirildi. Kabak- ray, ulema ve Babıali bürokrasisi de des-
tubu olmadan reTs-i a'yan olunamaya- çı Mustafa İsyanı' nda canını zor kurta- tekledi. Çünkü bu siyasetin başarısı, mer-
cağı hususundaki hükmünü yeniledi. rabilen bir kısım Nizam-ı Cedfd ricali Ru- kezin vilayetlere hakim olması ve adı ge-
Merkezi hükümetin kuwet ve kudre- meli ·deki Rusçuk aya nı Alemdar . Mus- çen zümre mensuplarının nüfuzlarının
tinden çok şeyler kaybetmesi sebebiyle tafa Paşa 'ya sığındı. Bunlar, ll. Edirne taşrada artarak geçerli olması demekti.
ayanlık seçimleriyle ilgili olarak alınan Vak ' ası'nda Nizam-ı Cedfd'e muhalefet ll. Mahmud, asi ayan üzerine ordu gön-
bütün bu kararlar ve tedbirler impara - etm i ş olan Alemd ar Mustafa Paşa 'yı söz dermek ve bazan da onl a rı birbirine dü-
torluğun her yerinde tam olarak uygu- konusu yenileşme hareketinin gereklili- şürmek suretiyle merkezi otoriteyi ha-
lanamadı ve ayanlık mücadeleleri zaman ğine inandırmayı başardılar. kim kılmayı başardı. Padişah itaatkar
zaman kanlı çatışmalara dönüştü. Bu Ordusu ile İstanbul ' a gelen Alemdar ve güçlü olan ayana karşı ise kuwet kul-
çatışmaların giderek yaygınlaşması üze- Mustafa Paşa, 28 Temmu z 1808'de IV. lanmadı , onların ölümlerini bekledi ve
rine 1786 yılında Babıali ayanlığa son Mustafa'nın yerine ll. Mahmud'u tahta sonra yerlerine varisierini değil de Ba-
vererek yerine şehir kethüdalığını getir- çıkardı. Genç padişah yerinden emin ol- bıali'nin temsilcilerini tayin ederek taş­
di. Buna rağmen memlekette ayanlığı­ mak için. kendini tahta çıkaran ve kuv- radaki etkilerini azalttı. Asi ayanın ço-
nı devam ettirenlere. ayanlık iddiasında vetleriyle istanbul'a hakim olan Rusçuk ğunu idam ve malları ile emlakini mü-
bulunanlara, ayanlık peşinde koşanlara ayan ı Alemdar Mustafa Paşa ' yı sadra- sadere ettirdi. Memleketin bazı bölge-
ve eskiden ayan olup da şehir kethüda- zamlığa tayin etti. Böylece Osmanlı ta - lerinde ayanlığın yerine sandık eminliği
sı olanlara rastlanmaktaydı. Öte yandan rihinde ilk ve son defa bir ayan sadare- ve mahalle muhtarlıkları kuruldu. Uygu-
şehir kethüdaları ayan kadar güçlü, mu- te kadar yükseldi. Alemdar Mustafa Pa- lanan merke zfleştirme siyaseti sonun-
teber ve iş görür kimseler olmadıkla­ şa , memleketin iç ve dış meselelerine da, ayanlar idari ve askeri güçlerini kay-
rından Babıali'nin emirlerini gereği gibi çare bulunabilmesi için hükümet ile ayan betmiş olmakla beraber taşradaki sos-
uygulayamamışlar ve devlet işlerini ye- güçlerinin karşılıklı güven içinde birle- yal ve iktisadi nüfuzlarını devam ettir-

197
AYAN

me imkanınıellerinden bırakmadılar. Bu BİBLİYOGRAFYA: mindeki hakikatleri olup hariçte mev-


bakımdan pek çok ayan ittizam işlerini Cevdet. Tarih, ıx, 7, 278; Lutff, Tarih, VIII, cut değildir; daha doğrusu bunlar Al-
yine sürdürdü. ll. Mahmud 1834 yılın­ 363, 367 vd.; i. Hakkı Uzunçarşılı, Meşhur Ru· lah'ın ilminde sabit olan "yoklar"dır (ma'-
me li Ayanlanndan Tirsinik/i ismail, Yılık Oğlu dOmat). A'yan-ı sabitenin dış aleme na-
da ihdas edilen redif askeri teşkilatının
Süleyman Ağalar ve Alemdar Mustafa Paşa, İs ·
kurulup yaygınlaşmasındq,: kendilerinden tanbul 1942; ilber Ortaylı, Tanzimat'tan Sonra zaran varlığı yoktur. Onun için "yok" ola-
faydalandı. fi Mahalli idareler (1840· 7878), Ankara 1974; rak kabul edilir. Bu manada ona "müm-
a.mlf., Türkiye idare Tarihi, Ankara 1979 ; Y. kin" de denir. Zira İbnü ' l-Arabi'ye göre
Tanzimat döneminde ayanın görevle- Nagata, Muhsinzade Mehmed Paşa ve Ayan- mümkin de ma 'dümdur.
ri yeni kurulan müesseselere ve eleman- lık Müessesesi, Tokyo ı976; Yücel Özkaya, Os-
A'yan-ı sabite terimi tasawuf tarihi-
Iarına verilmeye başlandı. Öte yandan manlı imparatorluğunda Ayanlık, Ankara ı 977;
Babıali, ölen ayanın yerine yenisini tayin a.mlf.. "XVIII. Yüzyılın İlk Yarısında Yerli ne İbnü'l-Arabi ile girmiş, daha sonra
Ailelerin Ayfuılıkları Ele Geçirişleri ve Bü- mutasawıflar Allah. alem ve insan iliş­
etmeyerek resmi ayanlık müessesesine yük Hanedfuılıkların :kuruluşu", TTK Bel/e· kileri konusundaki kanaatlerini ve var-
son verdi. Ayanlık ortadan kaldtrılmakla ten, XLI I /ı 68 (1978), s. 667-723; Halil inalcık,
lık görüşlerini büyük ölçüde bu kavrama
beraber ayan, eşraf vb. olarak bilinen "Centralization and Decentralization in Ot-
toman Administration", Studies in Eighteenth dayanarak açıklamışlardır. İbnü'l-Arabi'ye
kimseler varlıklarını ve nüfuzlarını sür-
Century lslamic History (ed. T. Naff - R. Owen). göre yaratıkların ve eşyanın (mükevvenat,
dürdüler. Bunlar arasında halka zulme-
London ı977 , s. 27-52 ; a.mlf.. "Osmarılı İmpa­ mümkinat) üç safhası vardır. İlk safhada
denlere karşı Babıali kuwet kullanarak ratorluğunda Kültiir ve Teşkilat", Türk Dün· eşya birbirinden ayırt edilmeksizin ve
Doğu Anadolu'da ve yine aynı biçimde yası El Kitabı, Ankara ı976 , s. 974-990; a.mlf.,
aralarında bir farklılaşma söz konusu ol-
Fırka-i lslahiyye ile Çukurova'da merke- "Tanzimat'ın Uygulanması ve Sosyal Tepki-
maksızın (b ila-terneyyüz ve mücmel) Al-
zi idareyi hakim kılmaya çalıştı. leri", TTK Bel/eten, XXVIII/112 (1964). s. 623·
690; Özcan Mert. XVIII. ve XIX. Yüzyıllarda Ça· lah'ın ilminde külli bir bilgi olarak var-
Abdülmecid, Tanzimat yeniliklerine hal- panoğullan, Ankara 1980 s. ı- ı 6; a.mlf.. "II. dır. Buna "şüün-ı sabite" veya "taayyün-i
kın katılmasını sağlayabilmek için onla- Mahmut Devrinde Anadolu ve Rumeli'nin ewel " (vahdetteki ilk belirme) denir. Eşya
Sosyal ve Ekonomik Durumu (1808-1839)", ikinci safhada a'yan-ı sabite halindedir;
rın temsilcileri olarak gördüğü ayanlar-
TDA, sy. 18 (1982), s. 33· 73 ; a.mlf., "Folkloru-
la 1845 yılında İstanbul'da bir toplantı muzda Çapanoğull arı", //. Milletlerarası Türk birbirinden ayrılmış ve farklılaşmış bir
yaptı. Ancak ayanın bu toplantıda gös- Fo/klor Kongresi Bildiriler, Ankara ı 982, 1, vaziyette (bi't-temeyyüz ve' l-mufassal ) Al-
terdiği şaşkınlık ve suskunluk sonunda 2ı7-233; Mücteba İlgürel , "Balıkesir'de Ayan- lah 'ın ilminde vardır. Bu safhada varlık­
lık Mücadelesi", TED, sy. 3 ( 1973). s. 63· 73 ; lar müşahhas şeyler halindedir. Buna da
umulan fayda sağlanamadı. Bununla bir-
V. P. Mutafçieva, "XVTII. Yüzyılın Son On Yı ­ "taayyün-i sani " adı verilir. Üçüncü saf-
likte ayan, kuruluş ve çalışma biçimleri lında Ayanlık Müessesesi" (tre. Bayram Ko·
merkezi hükümetle taşra ileri gelenleri- daman), TD, sy. 3ı (1978). s. 163-ı82; Deena hada eşya " a 'yan-ı hariciyye" halinde
R. Sadat, "Ayan and Ağa: The Transformatian vardır. Eşyanın bu şekilde dış alemde
nin bütünleşmesine yönelik olan vilayet.
of the Bektashi Corps in the eighteenth Cen- zuhür ve tecelli etmesine "taayyün-i ha-
liva ve kaza idare meclislerine mahalli
tury", MW, LXIII /3 (1973), s. 206-2ı9 ; Özer rici" adı verilir; yaratma (halk) bundan
temsilci olarak katıldı. Öte yandan ikti- Ergenç, "Osmanlı Klasik Dönemindeki « E ş­ ibarettir. A'yan-ı sabite, Hakk'ın hüviye-
dara hakim olan Babıali bürokrasisi. hu- raf ve A'yan" Üzerine Bazı Bilgiler", Osm.Ar.,
sy. 3 (1982), s. 105-ı ı8; Mustafa Akdağ , "Os- tiyle duyulur alem arasında yer alan bir
kuk ve siyaset sahasında yaptığı yeni-
manlı Tarihinde Ayanlık Düzeni Devri, 1730- varlık alanıdır. Vahdet-i vücQd nazari-
leşme hareketlerine rağmen, taşrada
1839", TAD, XIV / 23 ( l975), s. 5ı -6ı; Musa Ça- yesine göre varlık bir tanedir; o da Al-
ayanın idareye ve toprağa hakim olma- dırcı, "Anadolu'da Redif Askeri T eşkilatının lah'ın varlığıdır. A'yan- ı sabitenin alem-
sını önleyemedi. Çünkü üyesi bulundu- Kuruluşu", a.e., s. 63-75; M. Fuad Köprülü- is-.
deki tecellisi olan dış varlıklar. hakikat-
ğu taşradaki idare meclisleri ve görev mail Ha kkı Uzunçarşı lı, "Ayan", iA, ll , 40-42;
H. Bowen. "A 'yan", E/ 2 (ing.), ı , 778. te Hakk'ın oluş vasfıyla zuhür etmesin-
aldığı mahkemelerle bazı ihtisas komis-
den, yani varlığının dışa taşmasından (fe-
yonları vasıtasıyla nüfuzunu devam et- Iii ÖZCA N MERT yezan ) ibaret olduğundan aslında "yok"
tiren ayan, katıldığı idarede görev ya- hükmündedir. Kendilerine aitmiş gibi gö-
pan memurtarla anlaşmayı ve uyum sağ­ 1 ı rünen varlıkları aslında Hakk'ın zuhür et-
AYAN MECLiSi
lamayı başarmıştı. Nitekim 1847 tarihli miş varlığıdır; gerçek değil gölge varlıktır.
Tapu Nizamnamesi ile 1858 tarihli Ara- (bk. MECLİS·i A'YAN).
L _j A'yan-ı sabitenin açıklanması aynı za-
zi Kanunnamesi, ayanın tasarruf ettiği manda yaratma ve dış alemin de açık­
toprağın sahibi olmasına imkan vermiş­ 1 ı lanması manasına gelir. Dış alemde mev-
ti. Kısacası, Tanzimat'tan sonra uğ rad ı­ A'YAN-ı SABiTE
cut ve zahir olan eşyanın esas itibariyle
ğı ad değişikliklerine rağmen ayan. Cum- (~L...ll..;ı~'$' 1 ) kendine has müstakil bir varlığı yoktur.
huriyet dönemi de dahil olmak üzere ya- Eşyanın görünür hale gelmeden önce Bu yönüyle bu şeylerin "yok" (ma'dOm) ol-
kın zamana kadar istanbul'da Meclis-i Allah'ın ilminde bilgi olarak duğuna inanılır. Bunların görünen var-
Meb'üsan'a, Ankara'da Türkiye Büyük mevcudiyeti, ülhir olan varlıkların lıkları gerçekte Allah'ın varlığının deği­
Millet Meclisi'ne ve taşrada belediye Allah'ın ilmindeki mahiyetleri, şik suretierde tecellilerinden ibarettir.
meclislerine temsilciler göndererek. de- gizli hakikatleri.
L _j Zira tek ve biricik varlık (vahdet-i vücOd )
ğişik siyasi partilerin özellikle mahalli O'nun varlığı olduğundan diğer şeylerin
yönetimlerinde görev alarak ziraat. ti- Ayn-ı sabite (çoğulu a'yan- ı sabite) "ha- varlıkları mecazidir. görünürdedir. Eş­
caret ve sanayi cemiyet ve odalarının kikat. mahiyet ve zat" manasma gelir yanın birbirinden farklı oluşu , ayrı ayrı
idaresinde etkili olmuşlar. Türk siyasi, ve varlık (vücOd) kavramından farklı bir varlıklara sahip oluşundan değil. a'yan-ı
sosyal ve iktisadi hayatındaki rollerini mana ifade eder. Bir şeyin varlığı baş­ sabitelerinin farklı oluşundandır. Varlık­
ve önemlerini devam ettirmeyi başar­ ka, mahiyeti başkadır. A'yan-ı sabite, ta birlik mevcuttur, farklılık ve çokluk
mışlardır. dış alemde var olan eşyanın Al~ah'ın il- a'yan-ı sabiteden ileri gelmektedir.

198

You might also like