• Rus İşgali Öncesi İdil-Ural İllerinde Türk Devletleri
• Kazan Hanlığı • Altın Orda (Altın Ordu) hanlarından Uluğ Muhammed Han, bugünkü Kazan şehrinin de bulunduğu bölgeye giderek burada 1437 yılında Kazan Hanlığı’nı kurdu ve Altın Orda’ya vergi veren Moskova Knezliği’ni kendisine vergi vermeye mecbur bıraktı. • 1480 yılında Moskova Kezliğine karşı üstünlüğünü kaybeden Kazan Hanlığı, Kırım Hanlığının yardımları ile ayakta kalmaya devam etti. Ancak Safa Giray’ın 1549 yılındaki ölümünden sonra başlayan iç karışıklıklar kısa süre içinde hanlığın sonunu getirdi. 2 Ekim 1552 tarihinde Moskova Knezi IV. İvan (Korkunç İvan), diğer Türk-Tatar ailelerinin yardımıyla hanlığı işgal etti. • Kasım Hanlığı • Uluğ Muhammed Han, Moskova Knezliği hâkimiyet altına aldıktan sonra bölgeyi gözetim altında tutabilmek için Moskova’nın 300 km kadar güneydoğusunda bir garnizon kurdu ve oğlu Kasım’ı garnizona komutan olarak tayin etti. Sonraki dönemlerde Kazan Hanlığı güç kaybetmeye başlayınca bölge müstakil Kasım Hanlığı olarak anıldı. • Uluğ Muhammed Han’ın ölümünden sonraki taht mücadelelerinden faydalanan Moskova Knezliği, Kasım Hanlığına nüfuz etmeye çalıştı ve 1520’li yıllardan sonra tamamen Moskova Knezliği’nin etkisi altına girdi. Hanlık, 1681 yılında tamamen ortadan kaldırıldı.
• Astırhan (Ejderhan-Hacıtarhan) Hanlığı
• Astırhan (Astarhan), Türklerin Batı’ya yönelişlerinden itibaren en önemli Türk yerleşim yerlerinden biri olmuştur. Avrupa Hunlarının devamı olan Bulgarlar, daha sonra sırasıyla Hazarlar, Peçenekler (Oğuzlar) ve Kumanlar bu bölgede hâkimiyet kurdular. XIII. asrın başlarından itibaren bölgedeki hâkim unsur Cuçi oğulları (Cuçi Ulusu)ydı. Altın Orda’nın merkezi de olan bu bölge, 1557 yılına kadar bağımsız kaldı. Bu tarihte IV. İvan tarafından işgal edildi. • Rusların İdil-Ural İllerini İşgali • Moskova Knezi III. İvan’ın 1472 yılında son Bizans İmparatoru XIII. Konstantin’in yeğeni Zoya (Sofya) ile evlenmesi neticesinde Bizans kültürü, Rus yönetimini etkilemeye başladı. III. İvan, Knez unvanı yerine çar unvanını kullanmaya başladı. Moskova Knezliği, Bizans prensesi ve maiyetindeki devlet adamlarının telkinleri sonucunda önce etrafındaki Rus knezliklerini kendisine bağladı. Akabinde ise Türk-Tatarların (Altın Ordu, Kazan, Kasım ve Sibir) birbirleriyle mücadele etmeleri için politika geliştirdi. • Ruslar, 1480 yılında Tatarlara karşı koyarak bağımsızlıklarını ilan ettiler. ‘Karanlık Devir’ olarak adlandırdıkları 240 yıllık (1240-1480) Tatar hâkimiyetinden sonra hemen İdil- Ural ilinin en önemli gücü Kazan Hanlığı aleyhinde yayılma siyaseti izlemeye başladılar. • Rus ruhaniler, İdil-Ural illerinin Ruslar tarafından işgal edilmesinde Rus siyasetçilerden daha aktif bir görev üstlenmişlerdir. • Moskova Knezliği, 5 Ağustos 1552 tarihinde 150 bin asker ve 150 top ile şehri kuşattı. Kazanlıların toplam gücü ise Moskova’nın üçte biri kadar değildi. 2 Ekim 1552 tarihinde Avrupa Hunlarından itibaren Türklerin yurdu olarak bilinen Kazan Hanlığı, Moskova Knezliği tarafından işgal edildi. • Kazan’ın Ruslar tarafından işgal edilmesinin önemli sebeplerinden birisi de Osmanlı Devleti ve Kırım Hanlığının Kazan’a yardım edememesiydi. Bu süreçte Kazan, bir buçuk yaşındaki bir çocuğun tahta geçmesiyle Moskova’ya karşı savunmasız hâle geldi. • Kazan Hanlığı’nın işgalinden sonra Ruslar, Astırhan Hanlığını da işgal edebilecek gücü kendilerinde gördü. Hanlık, stratejik olarak ticaret yolları üzerinde bulunması ve zenginliğinden dolayı komşu hanlıklar ve göçebeler tarafından devamlı saldırılara maruz kalmaktaydı. Moskova Knezliği’nin Kasım ve Kazan Hanlığı üzerindeki hâkimiyet kurma teşebbüsü Astırhan Hanlığı’nı da etkiledi. 1554 yılında IV. İvan Astırhan Han’ı Yamgurçı’yı (Yagmurçı) devirmek için hanlık üzerine asker gönderdi ve 1557 yılında Astırhan İlini resmen işgal etti. • II. Selim, Kırım Han'ına gönderdiği fermanda, Kazan ve Ejderhan (Astırhan) ülkelerinin daha önce İslam toprakları olduklarını, Rusların bu ülkeleri işgal ettikten sonra buradaki Müslümanları ortadan kaldırdıklarını Buhara Hanı Hacı Muhammed Han’dan gelen mektuplardan öğrendiklerini belirterek, Astırhan ve Kazan üzerine sefer düzenlenmesi emrini verdi. Ancak yapılan seferler başarısızlıkla sonuçlandı. • Kazan ve Astırhan Hanlığı’nı işgal eden Ruslar, yayılma siyasetini Başkurtlar üzerine yöneltti. Başkurtlar, Moskova Knezliği’nin Kazan’ı işgal etmesinden sonra daha fazla direnemedi ve Rus hâkimiyetini tanımak zorunda kaldı. • Mücadelesiz bir şekilde Moskova’ya tâbi olan Başkurtlar, uzun bir zaman kendi hususiyetleri ve bazı imtiyazlarını muhafaza etmekle beraber, yine de Rus iskân siyasetinden kendilerini kurtarmaya muvafak olamadı. • Rusların Türk ülkelerini bu kadar kısa sürede hâkimiyet altına almasının en önemli sebebi yine bu ülkelerin yöneticilerinin iktidar savaşlarıdır. (Taht Kavgaları) • Örneğin iki kardeş olan Nogay Mirzalarından Yusuf ve İsmail arasındaki kavga Kazan Hanlığı’nın, Nogay ülkesinin ve Astırhan Hanlığı’nın beş yıl gibi kısa sürede Rus hâkimiyeti altına girmesini beraberinde getirdi. • Astırhan tamamıyla Moskova’nın eline geçti ve İdil boyundaki son Türk-Tatar Hanlığı da sona ermiş oldu. • Astırhan’ın Rusların eline geçmesiyle 371 yılından itibaren Türklerin yerleşim yeri olan İdil Nehri, doğduğu yerden denize döküldüğü yere kadar Rusya’nın hâkimiyetine girdi. Rusların İdil-Ural İllerini Sömürge Hâline Getirmesi • XVI. asrın ikinci yarısında Türkler karşısında güçlenen Ruslar, oldukça verimli ve doğal konumu gereği ticari ilişkilerin çok yoğun olduğu İdil-Ural illerinin zenginliğini sömürmenin yollarını aramaktaydı. 1547 yılında bir Rus müellifin yazdığı siyasi programda ‘cennet gibi memleket’ diye adlandırılan Kazan Hanlığının istila edilmesi gerektiği üzerinde durulmuştu. Bu programa göre; Kazan Hanlığı, Rusya ile barış hâlinde kalsa dahi mutlaka işgal edilerek sömürülmeliydi. • Kazan işgali sırasında Rus kumandanları, kaledeki bütün erkeklerin kılıçtan geçirilmesini emretti. Ancak sadece erkekler değil pek çok, kadın ve çocuk da kılıçtan geçirildi. IV. İvan sağ kalan kadın ve çocukları askerlerine hediye etti. Şehirdeki yağma günlerce sürdü. İşgal sonrasında cami, medrese, kütüphane gibi bütün mimar eserler tahrip edildi. • Kazan kütüphanelerinde bulunan yazma eserlerin tamamına yakını yok edildi. • IV. İvan, Kazan’ı işgal ettikten sonra şehirde yaşamak isteyen Tatarlara Ortodoksluğa geçme mecburiyeti getirdi. • Zengin toprak sahibi Türkler, Rusların bölgeyi işgalinden sonra topraklarından çıkartıldı. Gitmek istemeyen Türklere, Hristiyanlığı kabul etme zorunluluğu getirildi. Toprakları elinden alınan Türkler, ticaretle uğraşmaya başladı. • Belli bir dönem sonra Türklerin ticarette Ruslardan daha gayretli olması Rus hükûmetinin Türk tüccara karşı bazı yaptırımlar getirmesine sebep oldu. • Hristiyanlığı kabul etmeyenlerin ticarethane açmasına müsaade edilmedi. 1565 yılında Kazan’da bulunan ve sayıları 400’ü geçen zanaatkârlar ve tüccar arasında Müslüman bulunmamaktaydı. • Ruslar, Kazan’ın işgalinden ancak 150 yıl sonra Müslümanlara Kazan ve Astırhan gibi büyük şehirlerde ticaret yapma hakkı tanıdı. • I. Petro’nun Müslümanlara bu izni vermesinin nedeni Müslümanlar üzerinden Kafkasya, Kazak bozkırları ve Türkistan coğrafyasına açılmak istemesiydi. • İdil-Ural Türk köylüsünün toprakları alınıp Ruslara dağıtıldı. Ortodoksluğa geçenlere dokunulmadı. Bütün bu baskılara rağmen XVI. ve XVII. yüzyıllarda Kazan Türklerinden Ortodoksluğa geçenlerin sayısı fazla olmadı. • Ruslar, İdil-Ural ülkesini işgal ettikten sonra halktan toplanan vergileri daha ağır bir hâle getirdi. İdil-Ural sahasında yaşayan hayvanların kürkleri, Moskova hükûmetince Avrupa saraylarına satıldığından, büyük gelir temin eden ticari mal mahiyetindeydi. Bundan dolayı bu vergi yerli halkın üzerinde çok ağır bir yük teşkil etmekteydi. • İdil-Ural illeri işgal edildikten sonra, Tatarlar ilk dönemlerden itibaren Rusların hizmetinde çalışmaya başladı. Rus hizmetinde çalışanlara ‘hizmet ehli Tatarlar’ (Yumuşlu Tatarlar) denirdi. Bunlardan bazıları kısa zamanda zenginleşerek Türk halkının varlıklı zümresini teşkil etmeye başladı. Rus tesiri altında kalan ve birçoğu tamamıyla Ruslaşan zümrenin çoğu işte bu ‘hizmetli’ sınıftan meydana geldi. • Rus sömürgeciliğinin diğer bir göstergesi ise Mart 1754’te kabul edilen Tuz Kanunu’dur. Halkın geçim kaynaklarında daralmaya sebep olan bu kanuna göre; halk sadece Rus Çarlığının istediği yerlerden tuz alıp satabilecekti. Tuz Kanunu’na karşı tepkiler Başkurt-Tatar başkaldırısına dönüştü fakat Çarlığın cevabı çok kanlı oldu. • Ruslar, zorla Hristiyanlaştırma faaliyeti yürüttü. Ruslar, Kazan şehri işgal edilir edilmez şehirde Müslüman nüfusun yaşamasına izin vermemiş ancak Hristiyanlığı kabul edenlere bu izin verilmiştir. Bu Tatarlara “Kreşin” (vafiz edilmiş) denilmiştir. Belli bir dönem sonra tekrar Müslümanlığa geçen Türklere ise ağır yaptırımlar getirilmiştir. Buna rağmen geri dönmelerin önüne geçilememiştir. II. Katerina Dönemi’nde Kreşinlerin bir kısmı kitleler halinde tekrar Müslümanlığa dönmüştür. • XIX. yüzyılın başından itibaren Kazan Türkleri arasında eğitimin yayılması Ortodoks misyonerlerini endişelendirdi. Bunun üzerine XIX. yüzyılın ikinci yarısından sonra Ruslaştırma politikası yeniden alevlendi. Bu politikanın başlıca önderlerinden biri Nikolay İlminskiy (1822-1891) idi. Kazan Ortodoks Akademisinden mezun olan İlminskiy, 15 sene (1846-1861) Kazan ve Kahire’de İslam Tarihi ve Doğu dillerini öğrenmişti. İlminskiy’in gayesi ne pahasına olursa olsun, Kazan Türklerini Ruslaştırmaktı. • Buna göre Kazan Türkleri zorla değil yavaş yavaş Hristiyanlaştırılacak, Rusça öğrenmek istemeyen Kazan Türklerine Türkçe ile yaklaşılacak ve onların zamanla Ruslaştırılması sağlanacaktı. Bu yönde ilk adım atılarak Kril harfleriyle yazılmış Türkçe dinî kitaplar neşredilmeye başlandı. İlminskiy’in bu görüşü ileride de göreceğimiz gibi Sovyetler Birliği’nin Ruslaştırma siyasetinin ilk basamağını teşkil etti. SSCB döneminde devlet bütün Türk halklarını önce Latin alfabesini kullanmaya zorlayacak (1926), II. Dünya Savaşı arefesinde ise SSCB vatandaşlarının tamamının Kril alfabesini kullanmasını zorunlu hâle getireceklerdir. • Kazanlı Türklerden Hristiyan âlimi yetiştirmek için 1863 senesinde ayrı bir okul açılmıştı. Slav olmayan milletler arasında eğitimin yayılmasının asıl hedefi onları Ruslaştırmaktı. Eğitim Bakanlığının 2 Şubat 1870 tarihli yazısında ‘memleketimiz hudutları içinde yaşamakta olan bütün gayri Rusların eğitimindeki maksat, bunları yavaş yavaş Ruslaştırarak sonunda Rus milleti arasında eritmek’ olduğu bildiriliyordu. • Rus misyonerlerinin İdil-Ural ülkesindeki en büyük başarıları ise İdil Bulgarları döneminde Müslümanlığı kabul etmeyen Bulgarların (Türk Bulgarların) devamı olarak görülen Çuvaşları XVII. yüzyılda Ortodokslaştırmalarıdır.