You are on page 1of 18

•• •• •• ••

TURK KULTURU
ARAŞTIRMALARI

Prof. Dr. İbrahim KAFESOGLU'NUN


Hatırasına

ARMAGAN

Yıl XXIII / 1-2 1985


ANKARA
MOGOLLARJN BATI İSTİLASI
VE TÜRK TARİHİ BAKUUNDAN ÖNEMİ

Doç. Dr . Özkan İZGİ *

XII. yüzyıl sonlarına doğru bu günkü Moğolistan civarında y~ayan


N ay man, Kerait, Merkit gibi kahileler arasında şiddetli mücadeleler
devam ederken , bu mücadeleye Kmgan dağlarının kuzeyinde, Kerulen
ve Onan nehirleri arasında oturan ve kendilerine T'ang sülalesi (618-905)
zamanından beri Mong-wu, Mong-wa veya lVIong-ku denilen lVIoğolların
da karıştığını ve moğolca konuşan bütün bu kahileleri zamanla kendi
hakimiyeti altına alarak bir tek devlet çatısı altında toplayan ve 1206
yılının ilkbaharmda M:oğol prenslerinin de bulunduğu ilk "Kurultayı"
da "Cengiz" ismini alan Temuçin, yalnız X III. yüzyılda kurduğu büyük
l\1oğol lmparatmluğu'nun değil, belki aynı zamanda bugünkü Moğol­
istan Halk Cumhuruyeti'nin de kuı·ucusu olmuştur. l

Cengiz Han'ın bulunduğu toprakl ardan dışarı çıkıp yapmış olduğu


seferlere bir göz atacak olursak, ilk yıllannda büyük topraklar elde et-
mek için planlaı· yaptığına daiı· elimizde deliller yoktur. Cengiz'in ilk
hanlık yıllarında yapmış olduğu seferler, kanaatimizce sadece komşu
kabileleri kendi hakimiyeti altına alması için akın mahiyetinde olmuş·
tur. Moğolların, Moğolistan dışmda daimi olarak hakimiyet kurmalan

* Hacettepe 0 niversitesi TariJı BöLümü Öğretirtı üyesi.


l Cengiz Han tarafından 1206 yılında resmen bir Moğol devleti kurulmadan önce, Moğol­
ların oturdukları bölgelere yakın yerlerde oturan Ta-lan (Tatar)lar, Çin kaynaklarında kendi-
lerinden bol bol bahsedilen bir kabiledi.r. MoğoUarın bir devlet kurup ortaya çıkı~ ile birlikte ve
daha önce Tatariann bulunduklan bölgelere yerleşmeleri karşısında Çinliler, Moğolistan'daki
bütün topluluklann hepsini Tatar olarak isimleııdirmekte bir mahzur görmeınişlerdir. Bu duruma
sadeec Çinlileı· değil, Araplar ve İrnnhlar da katılmı§l ar ve onlar da Moğolistnn'da oturan bütün
halkiara "Tatar"diyehitap etmişlerdir. (I De Rachewıltz, Papal Env~s ıo ılıe Greaı KTıans, Lon·
don, 1971, s.,45) Ayrıca, Cengiz döneminden itibaren Cengiz'in yanmda bulunan generalleri, ve-
zirleri ve devletin başında bulunan memurlanndan çoğu Tatariann bir kolu olan "Kara Tatar"
kabilesinden olduğu için bu devirden itibaren Kara-Tatar-Moğol eşitliği ortaya çıkmış ve bu du-
rum da Tatar-Moğol karışıklı~a yol açmıştır. EsaSlllda "Moğol" ke).inıesi Cengiz Han devrinde
resmi bir tiibir olup, Moğollar laralindan asla lqıllanılıruyordu. Moğollar bu devirde kendilerini,
ait olduklan kabilc isimleri ile çağırıyorlnrdı.
324 ÖZKAN 1ZGİ

çok sonraki tarihlere rastlamaktadır. Bilindiği gibi, Cengiz Han ilk defa
Hsi-Hsia (Tangut) devletine karşı sefere çıkmış2 ve hatta Tangut im-
paratoru tarafından 1210 yılında kendisine zevce olarak kızı verilmiş ve
bunun neticesi olarak arada bir akrabalık münasebeti kurularak Moğol
saldırılarına karşı tedbir alınmak istenmişt~r3.

Cengiz Han'ın Tangut seferinden sonra 1211-1216 tarihleri arasın­


da bütün kuvvetleri ile birlikte Ç~n'e yöneldiğini görmekteyiz.4 Hatta
1215 tarihinde Pei-Ch'ing (Pakin) şehri önl'erine kadar gelen Cengiz Han
ile burada sulh yapınağa mecbur olan Çin imparatoru daha sonra bir
Çin prenses~ni kendisine vermişse de beş ay süren bir barış devresinden
sonra başlayan savaş neticesinde Pekin Moğollara tamamen teslim ol-
muştur. Bu hadiseden sonra Cengiz Han tekrar Moğolistan'a geri dön-
müştür.

Cengiz Han'ın Batı'ya yapmış olduğu seferleri iki kısımda incelemek ·


mümkündür. Bunlardan ilki 1211 yani Çinlilerle olan savaşın başlangı­
cından önce yapılaıılıir, diğeri ise (Çin 'in belli bir bölgesi dahi olsa) Çin
istilasından sonra yani 1216 tarihinden sonra yapılan seferlerdir. Cengiz'in
12ll tarihine kadar Batı'ya yaptığı seferler, daha ziyade, Naynıan
ve Kerait kavimleri için düzenlenmiş ve hiç bir zaman Orta Asya'nın
içlerine kadar gidilemeıniştir. Yapılan bu savaşlar ezeli düşmanlarının
takibi şeklinde cereyan etmiş ve Sibirya, Yukan Y enisey ile Yukarı İrtis
bölgelerinde hakimiyet tesis edilmiştir.5 Bu arada 1209 tarihinde Uygur
Hükümdan İdikut Barçuk Art-Tigin, 1211 tarihinde de bugünkü Yedi~
Su nehrinin kuzeyinde bulunan Karluk hükümdan II. Arslan Han, Cen-
giz Han'a tabiyetlerip.i bildirmişlerdir. Karluk hükümdan II. Arslan
Han aynı zamanda, Moğollara tabiyetini bildiren ilk müslüman hüküm-
dar olmuştur.6
·Cengiz Han'ın 1211 tarihine kadar tamamladığı, eski düşmanlarının
takibi ve bunların çoğunu kendi hakimiyeti altına alması ve bir kısmı­
nın da Batı istikametinde yeni yurtlar edinmeleri neticesinde, hemen

2 John Andrew Boyle, "The Mongol Iıivasion of Eastern Persia 1220.-1223," Tlıe Mongol
World Empire 1206-1370, Variorum reprints, London, 1977, s., 615-616.
3 W . .Barthold, "Cengiz Han", ls/.anı Ansiklopedisi, C. III, s. 93.
4 V.V. Barthold, Turkestan doı.ını ıo the Mongol Inva.ıion, Gibb Memorial Series, London,
1958, s., 393.
5 Yuan-Ch'ao Pi-Sfiıh (Moğo7larırı Gizli Tarihi) Ter. Ahmet Temir, Ankara, 1948, s., 237.
6 Uygur hüh.'iimdan Barçuk Art- Tigin ile Karluk hükümdan Il. Arslan Han'm tabiyet·
lerini Cengiz Han'a bildirmeleri hakkında bak, İbrahim Kafesoğlu, Türk Mil/ı Kültürü, Ankara,
1977, s.s. 118-9.
MOCOLLARII\ BATI 1ST1LASI 32;;

h emen bu sırada Orta Asya 'nın en kuvvetli müslümau ve Türk olan Ha-
rezmş ahlarla komşu duruma gelmesini sağlamıştır. Bu durumda Orta
Asya' da bulunan iki büyük kuvvetten Moğollar, şaman, budist ve nesturi
dinlerine bağlı Türk topluluklarını kendi bünyesinde bulunmdurmakt an
başka, aynı zamanda, Nayman ve Mcrkitlerin takipleri neticesinde,
bunların bulundtikları toprakları da kendi bünyesinde topladığından,
müslüman olan ve aynı zamanda tamamen Türklerin bulunduğu bölgeyi
de eline geçirmiş oluyordu.
Diğer taraftan Moğollar açısında·n Türkler , kendilerine diğer mil ~
letlere mensup olanlardan daha yakın idi. Hiç şüphesiz bu yakınlığı sağ­
lıyan pek çok unsurun yanında, bunlardan en önemlilerinden biri, her
iki topluluğun da bozkırlı, yani göçebe oluşlarıdır. Diğer ön emli un-
surlaı-dan biı·isi de, Moğollann ilk y,llarından itibaren, aralarında kendi-
lerine ho calık da yapmış olan Uygurların bulunmasıdır . .Bilhassa Cengiz
Han'ın o ğullarına hocalık yapmış ve devlet teşkilatı içinde görev almış
olan Uygudar bu devirde Orta Asya' da bulunan Türk topluluklarının en
ileri gelenlerindendi.7 Yukarıda saydığımız faktörlerin ışı ğında tabi
iki, Cengiz Han ordusunda Türklerin bulunması, Moğollar açısından
çok önemli bir unsur olmuş tur.
Cengiz Han)n N ay man ve Merkideri takibi n eticesinde komşu
duruma geldikleri narezınşahlara gelince; bunlar İran'ın etkisinde kalan
müslüman bir Türk topluluğu ile hakim olduldan bölgenin h emen batı­
tısında bulunan ., ,e tamamen İranlılar'la dolu olan bir sahada bulunuyo~·­
) ardı. Bilindiği gibi, Hareşmzahlar, Karahanlılar'ı yendikten sonra, ba~­
kentlerini Semerkand'a taşımışlardı. H er ne kadar, yeni başkent tama-
men Türklerden müteşekkil idiyse de., Karahaniuar içinde önemli bir
rol oynamış olan Çiğil, Yagma ve Kanklı'Jar gibi Türk kabilieleriyle
Harezm şahJ ıların birleşmesi güç olmuştur. Etnilc bakı~dan, bir tarafta
şehirlerin büyük. çoğunhiğunu oluşturan . ve aynı zamanda tanmla da
uğraşan İranlılar; diğer taraftan, orduyu t emsil eden Türkler arasında,
müslümanlıktan başka ortak bir nokta yoktu. H erhalde bu sıralarda:
Haı·ezmşahhlar'ın hükümdan bulunan Muhammed Harezmşah'ın ken-
di birliğini en iyi bir şekilde koruyalıilmes i için müslümanlık, birleştirici
bir unsur olabilirdi. Fakat, bizee yaptığı hatal ardan birisi ' 'C belki de
en mühimi, "İsHimiyetin Sultanı" olmak istemesidir. Ve hatta Halife ile
çatışmalara girmesi~ kendisi için çok zararlı olmuştur. & Hazrezmşahlar ·

7 Oda Juten, "Uighuristan," Acıa Asiatica, Bul/etin of IM In~titute of Eastern Culıu.re,


34, Tokyo, 1978, s., 22.
8 Bnrtbold, Tıırkesıa';;... , ~., 347.
326 ÖZKAN 1ZG1

1210 yılında Karahı taylılar'ı yendiği zaman Harezmşah Muhammed'in


kendisini, "müslümanları kılfil'ler elinden kurtancı" diye ilan etmiş ol-
ması hile, kendisinin Orta Asya'mn müslüman ahalisi arasında birleşti­
ı·ici bir rol oynamadığını bize göstermektedir. Harzemşah l\'lulıam­
med, fethettiği ülkeİerde, ordusunu disiplinli bir şekilde tutmaktan bile
zaman zaman aciz kalmıştır. Harezmşahlılar'ın içinde bulundukları bir
başka durum ise, ordunun çeşitli milletiere mensup askerlerden meydana
gelmiş olmasıdır. Hele Harezmşah ordusunda İranlıların da bulunması,
h erhalde milliyet çekişmelerine sebep ölınuştur.
Cengiz Han'ın Batı Seferine çıkm adan önce Orta Asya'mn doğusun­
da ve batısında bulunan bu iki devletin durumlarını kısaca öz.e tledikten
sonra, şimdid e Cengiz Han'ın Batı Seferi'nin sebeplerini gözden geçirelim.
Cengiz Han'ın Balı Seferin'in sebepleri, kaynaklardaki tutarsızlıklardan
dolayı çeşitli şekillerde yorumlanmıştır. Hatta bu yüzden büyük yanlış ­
lıkların bile yapıldığı görülmüştür. Belki bu mevzuda hataların en önem-
lisi, Bağdat Halifesi en-Nasıı·'ın Moğollara bir heyet yollayarak Hareznı­
şahlara karşı ortak hareket edilmesini, daha doğrusu, kendisinin Halüe'
ye yardım etmesini istediği şeklindeki yorumlardır. Fakat bu duı·um
hiç şüphesiz tamamen bir yakıştırmaead1r. Gerçekten Cengiz Han P e-
kin'de bulund:nğu sırada kendisine müslümanlardan teşekkül eden bir
sefaret heyeti gelmiş ve bu heyeti P ekin'de kabul etmiştir. Fakat hu
heyet Halife tara fından değil, Muhammed Harezmşah tarafından gön·
derilmiştir. Gerçi bu elçilik heyetinin yollanma sebebi olarak sadece
bir dostluk olduğu düşüniümese de, hakikat olan durum, bu heyetin
Halife tarafından değil, Muhammed Harezmşah tarafından yollanmış
olmasıdır. Bu heyetin Cengiz Han'a yollanmasının gerçek sebebi ise hiç
şüphesiz, Çi~deki Moğol başarılarının Ort a Asya'da duyulmasından
som·a, Muhammed Harezmşah'ın bu durumunun gerçek olup olmadığını
araştırmak ve aynı zamanda Moğol ordusunun gücü hakkında biı· bilgi
edinmek istemesidir.
Genel olarak kaynaklarda, Cengiz Han'ın Batı seferine çıkmasının
sebebi olarak Otı·ar selırine Cengiz Han tarafından yollanan ticaret h e·
yetinin öldürülmesi olayı gösteriliı·. Bilhassa İslam kaynaklarının belirl·
tiği bu olay, söz konusu sefel"in asıl sebebi olabilir. Çünkü Cengiz H an,
Doğu ile Batı aı·asında dostluk kurarak ticaretin gelişebil~ceğinie inan-
maktadır. Cengiz Han, daha devletini kurmaya çalışırken, çevresinde
bulunan imtiyazlı kişiler arasında Cafer Hoca, Hasan ve Danişmend Ha-
cib isminde ü ç müslümanın bulunması bizcc çok ehemmiyetlidir. Kay-
)ann kesin bilgi v ermemelerine rağmen bu üç müslüman tüccarın burala-
.\iOCOLLARlN BATI 1ST1LAsi 327

ra sadece ticaret maksadıyla geldikleri söylenebilinir.9 Çünkü bu sıra­


larda Çin ile l\'Ioğollar arasındaki ticaret, Batıdan gelmiş müslüman tüc-
carların elinde bulunmakta idi. Moğollar tarafından "Sartay", Türkler
· tarafından ise "Ortak" adı verilen bu tacirlar, daha sonraları da, Cengi:t
Han'ın büyük itimatlarmı· kazanmışlardır. Abu'l-Farac'm bildirdiğine
göre, Cengiz Han, ülkesinde, hu sıralarda elbise ve yatağa çok ihtiyaç
duymaktadır.lO Bundan dolayı aa, herhangi bir bölgeden gelen taeiriere
büyük kolaylıklar sağlamak amacıyla, taeirierin geçtiği yollaı·a, gelen
taeiriere herhangi hiı· saldırıda bulunulmaması için, bu tacirleri muhafaza
eden ve kendilerine Moğolca qaraghci "nöbetçi, bakan kimse" denilen kişi­
ler yerleştirilıniştir.ll Göçebe olan toplulukların çeşitli mallaı·a duyduk-
ları ihtiyaçlardan dolayı ticarete büyük önem verdikleri hakkında Gök-
türk ve Uygurlarm dul'Uınlarını göz önüne alusak,12 Cengiz Han'ın tica-
ı·ete ne kadar çok önem verdiği gerçeğini daha iyi anhyabiliı·iz. Cengiz
Han'ın esasında Batı'ya açılmak istemesinin temelinde, .sadece ticaretin
geliştiı·ilmesiııin gerçek sebep olduğunu görürüz. Hatta, 1216 tarihin-
den sonra, yani Cengiz Han'ın Çin seferinden dönüşünden hemen sonra,
oğlu Coçi'yi Merkitlerin kahntılaı-ını takip etmek için sefere yolladığı za-
man ve Merkiclerili Turgay bölgesinde tamamen ortadan kaldırılmasın­
dan sonra, Harezmşah oı·dusuyla Çoci'nin karşılaşması hadiscsi tamamen
bir tesadüften ibarettir.l3 Tamamen tesadüfi bu ilk çarpışmadan sonra
dahi, her iki devletin münasebetlerinde hiç bir değişiklik olmamıştır. Bu
Harezmşah-Moğol ordularının ilk karşılaşması sırasında Muhammed
Harezmşah Buhal'a'da bulunuyor ve hem Merkitleri hem de Moğolları
yenme sevdasına kapılıp Semerkand'tan büyük bir ordu ile yola çı­
kıyoı·du. Merkitleri yenen ve geri çekilen Cengiz ordusu, Muhammed_
Harezmşah'ın hücumuna uğramış ve bir gün sÜl'en savaşta, yorgun
olan Moğol ordusu karşısın~a Muhammed Harezmşah ancak oğlu
Celaleddin'in yardımıyla ölümden güç kuı-tulmuştur.l 4

9 Bartlıold, "Cengiı; ilan,'' s., 92.


10 Abu'l Farac, Abu'l Farac Tarihi, Ter. Ömer Ziya Doğru!, 2 Cilt, A.nkar:ı. 1945-1950,
C., II, s., 481.
ll Ala Malik Cuveyni, T/uı History of ılıe World-Conqı.eroi·, İng. Ter . .1. lı. Hoyle, 2 Cilt;
Cambridge., Mass,. Harvard UuivcrsiLy Press, 1958, C., I, s., 78.
12 Göktürk ve Uygurların ticareti hakkında bak, Özkan İzgi, "XI. Yüzyıla kadar Orta
Asya Türk Devletlerinin Çin'le yaptığı ticari Münasebetler,'' Tarih Enstitüsü Dergui, Sayı IX.
Sayı IX, 1978; ss., 87-106.

13 linahim Kafesoğlu, Hare..-mşahlar Devleti Tarihi, Ankara. 1956, s.. 238.


14 Kafcşoğlu, aynı eser, s., 238.
328 ÖZKAN İZGi

Yukanda Cengiz Han ile Muhammed Harezmşah araf.ilnda ticaret


heyetlerinin gidip geldiğinden bahsetmiştik. Bu heyetierin karşılıklı ola-
rak gidip gelmesi, ilk Moğol-Harezmşah çarpışmasından önce meydana
gelmiştir. İki ülke arasında gidip gelen ticaret heyetlerinden ilki, Bart-
lıold'un fikrine göre, Cengiz Han'ın Pekin'i ele geçirdiği sırada, buraya
yollanan 1215 tarihli Harezmşah elçilik ~eyetidir.l5 Fakat, kaynaldar
iyice tetkik edildiğinde, ilk ticaret heyetinin bu olmadığı kolaylıkla an- .
!aşılabilir.
Cengiz Han'ın Batı ile yapacağı ticaretin kendisi için ne kadar önem-
li olduğuna yukarıda değinmiştik. İşte bu · yüzdendir ki, Cengiz Han,
Muhammed Harezmşah ile yeni bir antlaşma şartlarının tesbiti ve ara-
larındaki münasebetlerin daha iyi geliştirilmesi için Harezmli Mahmud'u,
Buharalı Ali Hoca'yı ve Otrarlı Yusuf Kenka'yı Muhammed Harezmşah'
a yollamıştır. l6 Cengiz Han'ın yollamış olduğu bu elçilik heyetini Mu-
hammed Harezmşah, Irak seferi dönüşünde yani 1214 senesi:ri.den sonra
kabul etmiştir. Cengiz Han'ın elçileı:i Harezmşah'a "Büyük Han size
selam söyledi. Sizi segvili oğlundan daha kıymetli bilerek sizinle dostluk
münasebetleri tesis etmek istiyor. Eğer münasip görürseniz iki menıleket
arasında ticaret kapılanın açalım" deınişlerdir. l7 Cengiz Han'ın · elçile-
riyle, Muhammed Harezmşah arasında ertesi gün bir görüşme' daha ol-
muştur. Bu ikinci görüşmenin sebebi ise, isıninden de anlaşılacağı gibi,
Harezmli bir müslüman olan Mahmud'dan Cengiz Han hakkında daha
fazla ınalumat alabilme isteğindendir. Muhammed Harezşmşah, elçiye
hediyeler vererek, Cengiz Han'ın hakikaten hütün Çin'i ele geçirip geçir-
mediğini sormuş ve Mahmud da Cengiz'in Çin'i aldığını söyleyince, Mu-
hanimed HarezınŞah, "benim memleketimin genişliğini, ordulanının çok-
luğunu biliyorsunuz: Han, nasıl olur da bana 'oğlum' diye hitap eder"
demiştir. Elçi Mahmud ise, gayet yumuŞak sözler söyliyerek Muhammed
Harezmşah'ı yuınuşatınış ve onun iltifatlarına mazhar olmuştur.l8 Cen-
giz Han'dan gelen bu jik elÇilik heyetinin ·arkasından, yukarıda da sözü-
nü ettiğimiz gibi, hiç şüphesiz, Cengiz Han'ın Pekin'i istilası sırasında,
Harezmşah'tan gelen elçiler Çin'e vasıl olmuşlardır.

Cüveynl'de belirtildiği~e göre 1218 tarihinde Muhammed Harezm-


şah tarafından Cengiz Han'a bir ticaret kervanı daha yollanmıştır.l9

lS Bartlıold, Turkeswn... ,s., Ş7l:


16 K.afesoğlu, aynı eser, s., 232.
17 Kafesoğlu, yukarıdaki eser, s. ,232.
18 Otrar'da geçen hadiseler için daha geniş olarak bak, Özkan İzgi," Harezmşah ve Moğol­
l ıırm ilk Karşılaşmaları ve Otrar ha:disesi," Türk Kültürü, Yıl lS, Sayı 170, 1976, ~- 28-35.
19 CüYeyn.İ, aynı eser, s. ,77.
MOtOLLARJK BATf tSTtLASI 32Q

Burad'a şu noktayı belirtmekt e yarai- vardır. Barthold, İslam Ansiklo-


pedisi'ndeki makalesinde kanaatimizce bir hataya düşmektedir. Çünkü,
Muhammed Harezmşah'ta n Cengiz Han'a giden ticaret kervanını, Cen-
giz Han'ın yolladığı elçilik heyetinden öneeye koymakta ve şöyle bir hük-
me varmaktadır: "Demek ki iki devlet arasındaki ticari münasebetlerin
gelişmesi için ilk teklif Muhammed Harezmşah'tan ge1mektedir."20
Esasında, kaynaklaı·ın b ize bildirdiğine göre, ticaretin gelişınesini sağ­
lamak isteyen Cengiz Han olmuştur. Aynca, Muhammed Harezmşah'ın
Cengiz Han gibi dostluğun ve ticaretin geJi~mesi fikrinde olmadığını ,
hatta Cengiz Han'ın ihtiyacı olan maddelerin Moğollara satılmasının
yasak edildiğini yine kaynaklar kaydetmektedir. Zaten Muhammed
Harezmşah'ın Cengiz Han'a yolladığı elçilerin amaçlarının ticaret olma-
yıp hem Cengiz ordusu hakkında bir fikir edinebilmek ve bem de Çin'in
zenginliklerini araştırmak olduğu da bilinen bir geı·çektir. Barthold'un yu-
karıdaki bu fikri ile ilgili olarak bir başka eserinde, Otrar'da elçilerin öl-
dürülmesinden sonra şöyle düşündüğünü görüyoruz. "Fakat Muhammed
Harezmşah'ın asıl gayesinin ticaret olmadığını daha 'önce gördiik"
derken kendi kendini teyit etmiş olmaktadır. 21 1215 tarihinda Muham-
med Harezmşah tarafından yollanan elçilik heyetinden sonra 1218 se-
nesinde Muhammed Harezmşah'ın Cengi~ Han'a bir ticaret kervanı yol-
ladığını görüyoruz. Bu ticaret keı;vanında Hocentli Ahmet, Emir Hüse-
yin'in oğlu ve Alımed Balçık adlarındaki kişilerin başkanlığında bir ti-
caret heyetinin götürdüğü eşyaların içinde çoğu. elbise, bez gibi :\1oğoJ­
lar tarafından çok nıakhule geçecek eşyalaı· bulunmaktadıı·. Muhammed
Harezmşah'ın bu ticaret kervanı, Cengiz Han 'ın topraklarına girdiği
zaman, nöbetçiler tarafından malları kontrol edilmiş ve gelen eşyaları
beğendikleri için kervanı Cengiz Han'a yollamışlardır. Cengiz Han'ın
yanına giden heyetteki Ahmet Balçık, Cengiz Han ile malları hususun-
da pazarlığa girişmiş ve Ahmet Balçık mallarına çok para istemiştiı-.
Cengiz Han ise, mallarının değerinin bu kadar etmeyeceğini bj)diği için
Ahmet Balçık'a kızmış ve kendisini hapsettirmiştir. Cengiz Han, diğer
iki taeiri yanına çağırdığı zaman onla.r, Ahmet Balçık gibi bir hataya dü-
şüp mallarının değerinden fazla para istememişler ve hatta mallarını
Cengiz'e parasız verebileceklerini bildirmişlerdir. Cengiz Han, iki ülke
arasında - ticaretin gelişmesini istediği için, Ahmet Balçık'ı sonradan ser-
best bırakmış ve elçilere de çok iyi muamele etmiştir. Bu taeirierin geli-
şinden hemen sonı·a, Cengiz Han, karılarına, oğullaı·ına ve noyadları.na
(efendi ve beylerine) kendi emirlerindeki kimselere altın vererek Harzem'
20 Ba:ı:Lhold, "Cengiz Han,", s·., 95.
21 Barthold, Turhesıan ..., s., 407.
3:~0 OZKAN fZGİ

den ne isterlerse getirmelerini söylemiştir. Hazırlanan 450 kişilik kafile,


başlarında Ömer Hoca Utrari, Hamınal Maraghi, Buharalı Falır-al
Din Dizaki ve Amin ad-din Hasavi olmak üzer~, tamamen müslümanlar-
dan kurulu bir heyet halinde yola çıkarınıştıv Moğolların Gizli Tarihi-
ne göre, 1218 tarihinde Ukuna idaresindeki 100 kişilik bir elçilik heyeti
yola çıkmıştır. Sadesee Gizli Tarihte bahsedilen bu elçilik heyetinin her-
halde diğer kaynakların ınüştereken bahsettiği 450 kişilik ticaret kerva-
m ile b~rlikte yola çıktığı düşünülebilinir.22

Cengiz Han tarafından çıkartılan


bu ticaret kervanı Otraı·'da
yola
vali tarafıudan durdurulmuştur. Kaynaklarda Otrar valisi, Muhammed
Harezmşah'ın dayısının oğlu veya Muhammed Haı·ezınşah'ın oğlu olan
Qayır-Han lakabını taşıyan İnal veya İnalcık isminde bir kişi idi. İnal­
cık, Muhammed Harezınşah'a haber yollayarak, bu kervan ha~kında bilgi
vermiş ve kervanın ne gibi bir işleme tabi tutulacağını sorınuştur. Mu-
hammed Harezmşah da kervanın ınallarının alınmasını ve kendilerinin
öldürülmesini emretmiştir.23 Bazı kaynaklarda da kafilenin İnalcık'ın
Muhammed Harezmşah'tan emir alınadan kendisi tarafından Öldürtül-
düğü · hakkında bilgiler vardır. Cengiz Han, Otrar hadisesini kafileden
kaçan bir tüccar vasıtasıyla öğrenıniştir. Bu hadiseyi aradaki ticaret
antlaşmasını bozma olarak kabul eden Cengiz Han, Muhammed Harezm-
şah'ın babası olan Sultan Tekis'in emirlerinden Kefrec Bugra ve k endi
ordusunda bulunan iki kişiyi elçi olarak görevlendirilıniş ve Muhammed
Harezmşah'a yollamıştır . Cengiz Han, Muhammed Harezmşah'tan sulhu
bozduğu gerekçesi ile Otrar valisi İnalcık'ın kendisine· teslim edilmesini
istemiştir . Fakat Muhammed Harezmşah bu teklifi kabul etmediği gibi,
aynı zamanda, Cengiz · Hanın yolladığı bu elçileri de öldürtmüştür.24

Cengiz Han tarafından yollanan bu son · elçilerin de Muhammed


· Harezmşah tarafından öldürülmesinden sonra, Cengiz Han, Muhammed
Harezmşah'tan öç almak için kendisine karşı bir sefer yapınaya karar
vermiş ve bir tepeye çıkıp savaşta muaffak olabilmesi için Tanrı'ya dua
etmiştir. Gizli Tarilı'e göre, gir1şilecek harekatın çok uzun olacağını dü-
şünen Cengiz Han'ın karısı, kendisinin bu uzun sefer sırasında öldüğü
takdirde yerine kimin geçeceğine karar vermesi için Cengiz Han 'ı uyar-
mıştır. Cengiz Han da böyle bir seçimin yapılmasını uygun görüp aile
efradını toplıyarak Ögedei'i kendisine halef olarak seçtiğini bildirmiştir.

22 İzgi, "Harezmşah ve l\'Ioğolların ... ," s., 33-34.


23 Ka.fesoğlu, Hareznışahlar ... , s., 240.
24 İzgi, "Harezmşah ve Moğolların ... ," s., 34.
\LOGOLLARIN BATI İSTİLASl 331

Cengiz Han, bu Batı Seferi'ne, kendisine daha önce tabiyetlerini


bildirmiş olan Uygur, Almalık ve Kayalık hükümdarlarının da yardımmı
alarak hareket etmiş v.e 1219 tarilıin,de Otrar önüne ordusuyla birlikte
gelmiştir. Otrar şehrine gelen Cengiz Han, şehre hücum etmeye başlamış
ve buna karşılık şehrin valisi İnalcık 20.000 kadar askeri ile şehri koru-
roaya çalışmıştır . Şehir 5 ay kadar dayanahilmiş ve sonunda kale dü şerek
İnalcık yakalanarak Cengiz IIan'a getirilmiştir. Cengiz Han ise, o sıra­
da bulunduğu Kök Saray'da İnalcık'ı öldürtroüştür.
Cengiz Han'ın ordusu Batı seferi sırasında ilk defa ciddi bir şekilde
savaşa girmiştir. Moğol ordusu, Harezmşah'ın ordusundan daha az ol-
masına rağmen, ordunun disiplinli ve ahenkli oluşu, yapılan bu s avaşı
kendi lehine çevirmesine sebep olmuştur. Muhammed Harezmşah, bir-
liklerini Sir-Derya boyunca ve Maveraünnehı·'deki m_üstahkem mevki-
ler arasında bölüştürmüş olduğundan, sayıca Moğol ordusundan daha
fazla olmasına rağmen, her b elirli noktada sayıca daha az duruma gel-
miştir. Cengiz H an, bütün oğullarının da katıldığı bu savaşa Sir-Derya'
nın orta yerinden hücuma geçmiş ve buradan Otrar şehri önlerine gelmiş­
tir. Harezm ordusunda bulunan müslümanlanıı, Moğollara nazaran daha
fazla ferdi kahramanlıklar göstermesine rağmen, hu savaşta, zaferi sağ·
lıyan unsurlardan en büyüğünün teşkilatianma meziyetlerinin, kuman-
da biı-liğiniıı ve disiplinin Moğollarda daha fazla oluşundan, yapılan bu
savaşta Moğolların üstünlüğü, yine kaynaklarda belirtilen önemli bilgi·
lerden birisidir.25
Yukarıda kısaca, çeşitli kaynaklardan, gerek ilk Muhammed Ha-
rez.ınşah -Cengiz Han ordusunun karşılaşmaları ve gerekse Otrar'da
ticaret kervanının öldürülmesi hadisesini gördille Şayet 450 kişilik
hu ticaret kervanı Ortar' da öldürülmcseydi acaba Cengiz Han Batı
Seferi'ııi yapınıyacak mıydı? Bu meselc ile ilgilenen Barthold, Cengiz
Han'ın her ahval de Batı'ya sefer yapacağı kanaatindedir26. Berthold
Spuler ise, yine aynı görüştedir ve bu görüşünü şöyle açıkl~ınaktadır:
"Zaten daha öııceki veya daha sonraki bütün Türkistan fatihlerinin. İran
yaylasına ve bu yaylay-ı elinde tutana karşı taarıızlara geçmiş olmaları
da bu düşünceniıı yerinde olduğunu gösteren bir delildir" demektedir.27
Fakat, Dc;ığu ile Batı arasındaki ticarete bu kadar önem veren, ticaret
kervanlarının gidip gelmesinde herhangi bir hadise çıkmaması için yol-
lara ııöbetçiler diktiren Cengiz Han, sadece öç alinak için sefere çıkmış
25 İzgi, Yukarıdaki eser, 2s., 32-34..
26 Bartlıold, Turkestan..., s., 407.
27 Bartlıold Spuler, Iran Moğo/ları, Ter. Cemal Köprülü, Ankara, 1957, s. 32.
332 ÖZKA~ İZGİ

olabilir. Kendisini Doğun 'un, Muhammed Har ez mşah 'ı da Batı 'nın haki-
mi olarak tanıması, Cengiz Han'ın bu seferi , bütün Orta Asya'yı bir sel
gibi yakıp· yıkma isteğinden doğmuş olamaz. Otrar hadisesinden sonra
Cengiz Han'ın Batı'nın bu güçlü devletinin başı olan Muhammed Har·
ezmşah'a i timadı kaJmıyor ve sultanlığı ona yakıştırmıyordu. Hatta
Kadı Vahidu'ddin Fu sbenci ile konuşmasında "Harezmşah, padişah
değil bir hırsızdır. Padişah olsaydı, benim elçilerimi öldürtmezdi"28
demesi, Otrar seferini kanaatimizce sadece bir öç almak gayesiyle
yaptığını gösteren bir delildir.

Otrar şehı·inden sonra 1220 Şubatında Cengiz Han, ordusunun ba-


şında Buhara ü zerine yürümüş ve kısa bir direnmeden sonra şehri ele
geçirmiştir. Moğol ordusuna direnenler kılıçtan geçirilmiş ve şehir bü-
yük bir yağmalama hareketine maruz kalmıştır.
Balıara şehrinden sonra 1220 Martında Cengiz Han, Otrar'ın fet-
hinden sonra k endisine iltihak eden oğullan Çağataı ve Ögedei ile birlik-
te Semerkand şehrinin ele geçirilmesine başlanmıştır. O devirlerde .kıs­
men h ala İran 'lı olan Semerkan d şehri, beş gün süren direnmeden sonra
ele geçirilmiş ve şehir yağma edilmiştir. Halkın büyük çoğunluğu öldü-
rülmüştür. Yalnız Buhara şehrinden farklı olank, din adamları diren-
melere karışmadıklarından dolayı kurtulmuşlardır. Buhara ve Semer-
kand şehirlerinin yağmalanma hadiselerinden bahsede.r ken şu küçük nok-
tayı da burada vurgulamakta yarar vardır. Moğolların yaptığı tahrip-
lerio sebebi herhalde kendilerinin göçebe oluşlarına ha ğlanabilir. Çünkü,
göçebeleı·, iktidarlarını sağlamlaştırmak ve gelişmesini başarabilmek
için,büyük şehirleri ele geçirdikleri zaman ne yapacaklarını ve şehirleri
nasıl kullanacaklarını bilmiyorlardı. Çünkü, hiç bir geçiş dönemi olmak-
sızın, yedeşik şehir medeniyetine ait ülkelere sahip· olan bozkır insan-
· larının karaı·sızlığı, yakıp yıkına ve öldürme faaliyetlerinin sadisı duygu-
lardan ileri geldiğini düşünmek imkansızdır. Bu durum ancak yerleşik
haya.t a alışmamış olmalarından ve dolayısıyla , kendilerini kabul etti-
ı·ebilmek için t ek çıkar yol olarak · gördüklerinden ileri geldiğini düşün­
mek akla daha yakındır. Moğol generallerinden, Moğol yasaklarına ria-
yet ederek, böyle yakıp yıkmalara ve adam öldürmelere kendilerinin veya
askerlerinin karışmadığı . hadiseler yine kaynaklarda geçmekted1r.

Cengiz Han'ın Otrar hadisesinden sonra, daha Batı'ya doğru ko-


layca yayılabilmesi, onları bu bölgede tutabilecek bir kuvvetin bulunma-
masına bağlanabilinir. Çünkü, 1219 Otrar hadisesinin hemen arkasından 1

28 Bartbold, Turkesıan ... , s., 400.


MOGOLLARlN BATI İSTlLASI

Buhara, Herat ve Semerkand şehirleri istiHlya uğramış ve Moğolların eli-


ne geçmiştir. ~oğolların Maveraünnehr'i ele geçirmeleri sırasında, Sel-
çuklular ile Harezmşahlılar 1230 tarihinde Yassı-Çemen'de bir harbe
tutuşmuşlardır. Harezmşahların yenilgisi ile biten bu savaş sonrasında,
Harezmşahlar, kendilerini doğudan ve batıdan düşman askerleriyle sarıl­
mış bulmuşlaı· ve Moğollarla mücadele edebilecek gücü kendilerinde bu-
lamamışlardır. Halbuki, Selçukular ve Harezmşahlılar birlikte Moğol­
lara karşı bir tavır alabilselerdi muhtemelen bu Moğol istilası Mavera-
ünnehr'de durdurulabilirdi.
Diğer taraftan, Moğolların Maveraünnehr'den sonra daha Batıya
yönelmeleri ve Anadolu'ya kadar sızabilmeleri ve buralarda hakimiyet
kurabilmeleri, hiç şüphesiz, Cengiz Han zamarnnda ortaya konulan· ordu
·ile ilgili prensipierin en iyi şekilde yürütülmüş olması kadar, Selçukların
da kendi iç siyasetlerinin bir aczi olarak kabul edilmelidir. 1243 Kösedağ
savaşindan önce, Selçuklular içinde başlıyan iç çekişmeler ve isyanlar,
Moğolların kolaylıkla Doğu Anadolu' da hakimiyet kurmalarını sağlamış­
tır.29

Moğollar zamanında Anadolu'daki beyliklerin birbirleriyle olan mü-


cadeleleri, bilhassa Baybars zamanında, Menılukluların Selçuklu idare-
cilerinin bazılarıyla dostluk kurup Anadolu'ya hakim olma çabaları,
diğer yandan, Moğolların halktan ağır vergi almaları, An adolu' da tam
bir kargaş a ortamı yaratılmasına sebep olmuştur. İlhanlılara bağlı
komutanlar tarafından idare edilen Anadolu'da, komutanların isteğine
uygun olarak, Selçuklu hanedanlığına bağlı hükümdarlar kukl-e bir
yönetim içinde bulunuyorlardı. Bütün bunlar 14. yüzyılın ilk yarısına
kadar devam etti. Bu tarihlerde, İlhanlılar da dağılmaya yüz tuttuğu
deviriere rastladığından,30 Anadolu'da iki büyük beylik söz sahibi
olmaya başlamıştır. Bunlar, Osmanlı Beyliği · ile, Güney-Anadolu'daki
Karaman b eylikleridir.
Moğol istilasının gerek Or.ta Asya'da ve gerekse Anadolu'daki t e-
sirlerine gelince: Batı ilim . adanıları, Moğol istilasının çok kötü tesirler
yarattığını kaydetmektedirler. Bütün güllerle dolu bahçelerin, güzel
tarlaların, bu milletierin çalışkan şehirli ahalisinin sulh Içinde gelişme
gösterdiği fikri hayatlarının, din ve felsefelerinin ve bir ç0 k emeklerle
meydana getirdikleri· sanat eserlerinin çöllerde ve çadırlarda yaşayan,
29 Bu sıralarda Anadolu'da başlıyan Baba Resul ve Babu'l isyanlan için bak, Ahmet Ya-
şar Ocak, Babailer lsyanı, İstanbul, 1980.
30 İlbanlıların Ebu Said'in ölümünden sonra (1330) artık eski kuvvetinde olmadığı görülür
ve devlet bu tarihten sonra dağılmaya başlamıştır.
334 ÖZKAN İZGİ

eşkJ.yalıkla geçinen, ancak sihirbazlara ve kuvvetli şahsiyetlere tapan,


büyüklerio cenazelerinde insan kurban eden, yaptıkları savaşlarda atları­
nı keserek bunların kanlarını içen, etlerini pişiı·ecck yerde, onu eğerinin
altında ezdirmek suretiyle )'iyen Orta Asya göçebe kaviınlerinin bir de-
vamı olan Moğollarm ,bütün İran, Hind ve Rumiara karşı ani bir suret-
te saldırarak, onların uzun zamanda meydana getirdikleri büyük mede-
niyetlerini kısa bir süre içinde, yok ettiklerinden bahsederler. Aynı za-
manda, büyük medeniyetlere sahip olan bu ahaliyi öldürdükleriııi, bu
öldürmelerden kaçabilenlerin ise, büyük vergiler altında ezilıJiklerini
mill!, kavmi ve ırk! şeref hissinden malırum bulunduklarmı, bir kaç ne·
sil sonra kendi itaatleri altmda bulunan medeni milletler arasında eriyip
kaybolduklarından bahsetmektedirler. Batı alimlerinin bu kanaatlerin-
den bir çoğunun hissi düşünceler olduğunu söylemek herhalde doğru bir
yol olacahır. Bu düşüncelerin, burada teker teker tenkidine girişıneye
liizum yohur. Yalnız, yukarıdaki çok sert fikirlerden bir nebze arınmış
ve hadiseleri birkaç yönlü olarak mütiUa edebilen Barılıold bu hususta
şunları söylemektedir: "Medeni hayatın yalnız 'Moğol hücumuna uğra­
mayan yerlerde devam ettiğini' zannetmek, yanlış bir fikir olur. Medeni
bir memleket, daha insan kurban etmek seviyesini geçmemiş olan hir
kavim tarafından fethcdildi. Şehirler zabtedilirkcn bazen bütün halk
kılıçtan geçirildi ve ancak galiplerin kendileri için lazım olan san'atkarlar
esir olarak bırakıldı. Bu nevi korkunç sahneleri görenler, tabii, memleke-
tin yeniden iman için binlerce sene lazım olacağını zannediyorlardı.
İşte bu düşüncelere kapılan Avrupa alimleri de, Moğol hücumu ile
Asya ve Şarki Avrupa'nın medeniyetine vurulan darbeye, bir zamanlar
Hunlar'ın mu.hacereti sebebiyle Cenubl Avrupa'nın medeni hayatına
vurulan darbeden daha çok ağır ve açtığı yaralaı·a tedavisi imkansız
nazarıyla bakıyorlardı. Hakikatte ise, bu Moğol istilasının n eticesi o ka-
d~r ağır olmadı. Bunun en birinci sebebi, fıhihlerin bu memleketlere ta-
mamiyle gelip yerleşmemeleridir. Moğol hanları, sayıları pek o kadar çok
olmayan askeri kuvvetlerden başka , kedileriyle birlikte, idare ve imar
işlerinde yardım edecek medelli müşavirler de getirdiler. Moğollar tara-
fından alınan yerlerin tarihinde: Çin'de, İslam dünyasında, Rusya'da
X III. asırdan sonra, bundan önce mevcut olmayan bir siyasi istikrar
görülmektedir." "Moğollar, barbar olmakla berbcr, hakimiyet devirleri,
Cermenler'in Avrupa'daki hakimiyeti gibi 'para ekonomisinden ayni
ekonomiye, şehir hayatından köy hayatına geçmeyi' istilzam etmedi.
Vergilerin nakd değil de ayni olarak alınması usulü hububat, kumaş gibi
şeylerden Cengiz öldükten sonra pek çok devam etmedi. Cengiz Han'ın
MO~OLLARIN BATI İSTlLASI 335

torunları zamanından başhyarak, Moğollar para usulüne alıştılar. Altın


para sistemi yine gümüş ile değiştirildi."31.

"Moğol imparatorluğu, bir kavim ve bir hanedan idaresi altında


Uzak ve Yakın Şark 'ın m edeni memleketlerini biı· araya topladı. Bu
vaziyet, yalnız ticaıi değil, medeni işlerle de karşılıklı mühadelelere çok-
büyük yardım etti. Yakın Asya ile Çin arasında kervan ticareti, bu za-
mana kadar olduğu gibi, bundan sonra da hiç görülmemiş bir şekilde
inkişaf etti. Bu kcrvan yollarından Venedikli tacir Pololar'dan başlaya­
rak Avrupalılar da çok istifade ettiler. İmparatorluk birkaç devlete ayrıl­
dıktan sonra, İran'daki Moğol hükümdarları, Mısır Meınluk saltanatma
karşı olan müşterek düşınanlık sebebiyle, Aprupa devletlerine de yak-
laşmışlardır. Avrupanı'n tacir ve misyonerleri, Orta Asya'dan geçen ker-'
van yolundan başka, yine İran limanlarından Hind ve Çin'e giden deniz
yolundan da faydalanınışlardır. Avrupalılar'da XIII. asırda göze çar-
pan medeni terakki, biı- dereceye kadar, bununla izah edilmelidir. Lakin
bu zamanlarda medeni üstünlük, henüz İslam dünyasında ve bilhassa
İran tarafındaydı. Eğer İran halkının, kendi tarihinde, cihan medeniye-
tinin ön safında bulunduğu bii· devir varsa, Moğol devridir. 1-Ialhuki,
pek çok aliınler İran'da medeniyetin Moğollar tarafından yalnız tahrip
edildiği fikrindedirleı·. "32

"Moğolların galebesi, göçebe kaviınlerin, kendi an'aneleri, yaşayış­


lan ve dilleriyle gnrurlanmalarına sebep oldu. Moğol dilinin Türkçe'-
den olan farkına ve Moğolların medeniyetçe Türkler'den daha aşağı ol·
masına rağmen, göçebe hayatın esasları her yerde bir birinin aynı idi.
Bundan başka, garba gelen göçebe . Moğol halkı, sayı bakımından da
Türkl~rden epey azdı. Bunun için külliyeıli göçebe halkın yaşadığı bazı
memleketlerde, mesela Tüı·kistan ve Altınorclu'da, Moğollar kendi dil-
lerini unutarak umumiyede Türk dilini kabul ettile!."
"Moğol hükümdarlarının İran'da kendi halklarını yükseltmek yo-
lundaki faaliyetleri, umumiyetle Moğollar'ın değil, belki Türklerin milJ.i
duygularına faydalı oldu. Reşid-üd-din'in büyük eserinde Cengiz Han
ve onun selefieri ile başka Tüı·k ve Moğol kabilelerine tahsis edilen kı·
sımda göçebe hayatı hakkındaki açık tavsifleı·den, Moğollar değil, asıl
Türkler istifade ettiler."
"Araplar ve Farslar tarafından başlanmış olan medeni faaliyeti,
Tiirkler'in, taze kuvvetleriyle devam ettiı·dildeı·ini ve müslüman me-
31 W. Ba.rthold, !slaııı Mede11iyeti Tarihi, Ankara, 1973, s., 62.
32 Barthold, Yukarıdaki eser, s., 63.
336 ÖZKAN 1ZG1

deniyetine yeni bir hayat verdiklerini düşünmek elbette mümkündür.


Türkler; hakikaten ·her ne kadar başkalarının örneğine göre de olsa-
Türkistan'da ve Küçük Asya' da kendileri için yeni bir edebi dil meydana
getirdiler." 33

Moğol istilasının biı· başka neticesi de şunlar olmuştur: Cengiz


Han ve oğulları Batı Türkistan'ı ve Önasya'yı istila ettikiten sonra, bir·
çok şehrin müslüman ahalisini Batı'ya olduğu kadar Doğu'ya da giderek
Beşbalık şehrinden başlıyarak P ekin'c kadar uzanan Kuzey Çin bölgesine
yerleştirdilcr. Cengiz Han'ın oğulları zamanında süratle gelişen Türkis·
tan-Çin ticareti, Horasan ve Maveraünnehı· tüccar unsurunu bu bölgeye
çekmiştir. Bu yüzdendir ki, Pekin şehrine yakın bir yerde, Semerkand'·
dan göç edenler tarafından "Semerkand" isminde yeni bir kasaba mey·
dana getirilmiştir. 34 Aynı zamanda, Herat ahalisi de, Horasan pamuk-
çuluğunu ve o bölgenin dokuma sanatını y aymak için Uyguristan' a göç
ettirilmiş v e B eşbalık taraflarına yerleştirilmiştir. 13. yüzyılda Kuzey
Batı Çin' de İslamiyet ve İslam medeniyeti süratle gelişmiştir.35 Beşbalık
bölgesindeki Budist Uygurlar, Türkistan -Çin ticaret yolu üzerindeki es·
ki nüfuzlannı, Batı'dan gelen yeni müslüman tüccarlara terk etmişler­
dir. Yine bu tarihten sonra, Çin denizi sahillerinde, müslüman kolonilcr
kurulmuştur. Batı Türkistan'daıı, İran şehirlerinden ve Hind'den
müslüman memurların, ulema ve tüccarların gelip yerleştikleri yer ol-
~uştur.36

Moğollarm Batı istilasıneticesinde pekçok şehir ve yapının yakılıp


yıkıldığı tarihi bir hakikattir. Fakat bununla b eraber, istilanın hemen
arkasından harabe haline gelmiş olan şehirlerin yeniden inşa edildiğini,
yukarıda Barthold'un fikirlerinden tesbit edebiliyoruz. Yine bu devirde,
ticareti kolaylaştıı·mak amacı ile, daha Cengiz Han zamanında gördüğü·
müz yol ve köprü yapımına daha sonraki deviı-lerde de hızla devam edil-
miştir. Çinli seyyah Ch'ang Ch'un' un bildirdiğine g,ö re, Tiyenşan ve Sa-
yan dağlarmda büyük yol inşaatları ve köprüleri yapılmıştır)?

33 Barthöld, Yukarıdaki eser, s., 66-67.


34 Zeki Veti di Toğan, Umumi Tiirk TariJıine Giriş, İstanbul, 194.6, s., 114.
35 Özkan İzgi, "Çin'de l slluniyetin yayılışı ve gelişmesi," M i lli Kültür, Cilt II, Sayı 1,
1980, s., 58- 62.
36 Toğan, aynı eser, s., ll4.
37 Lin Chen-Nıın, Ch'ang-Ciı'ıııı'un Batı (ıWoğolista11 , 2'iirldstan ııc Afganistan) Seyalıatııa·
namesi (1221-122/j,), Doktora Çalışması, İstanbul, 1975, s., 119- 121 ve 131. Ayrıca bak, V. V. Ba,rt·
hold, Four Studies on the History of Central Asia , Tr:ı nsletcd from the Russian b y V. and
T. Minorsky, Leiden, 1962, Vol. I., s., lll.
MOGOLLARIN BA Tl İSTİLASI 337

Moğol istilasından sonra, Orta Asya'daki durumu kısaca gördükten


sonra, şimdide Anadolu'daki duruma bir göz atalım: Moğolların Batı'­
ya doğru yayılışları, aynı zamanda Anadolu'da bir Türk birliğinin kurul-
masına yol açmıştır. Her ne kadar, Oğuzların nüfus yoğunluğunun art-
ması, hayvan çokluğu ve buna bağlı olarak otlak darlığı yüzünden Batı'
ya doğru bir göçe zorlandıklarını görüyorsak da,38 aynı zamanda, yine ·
Moğolların tesiriyle, Kitan'ların Batı'ya gelmeleri Maveraünnehr böl-
gesinde tekrar yer değiştirmelere sebep olmuş ve bunun neticesi olarak
da Oğuzlar, yukandaki sebeplerle birlikte Anadolu'ya gelmeye başla­
mışlardır. Müslüman Oğuzların, bir başka deyişle, Türkmenlerin Anadolu
dolu'ya yaptıkları akınlar, Bizans tarafından durdurulmak istenmişse
de bilhassa Güney-Doğu Anadolu'dş. bu Türkmenler . yerleşme imkanı
bulabilmişlerdir. Bunun neticesi olarak da, bilhassa Alp Arslan zamanın­
da, Selçuklular tarafından başlatılan Anadolu'yu feth etme harekatı
daha önce gelmiş Türkmenlerin de bu bölgelerde bulunmalarından dola-
yı, kendilerine büyük destek sağlamıştır. Bilindiği gibi, 1071 Malazgirt
Savaşı'ndan sonra, Selçuklar tarafından Anadolu'da bir Türk birliğinin
kurulmasının temelleri atılmıştır. fakat, bu hadiseden · iki asır sonra
Moğol istilasının Batı'daki tesirleri, Türklük açısından görülmeye
başlanmıştır . .

1243 yılında Moğol komutanı Baycu Noyan idaresindeki Moğol


ordusu, Kösedağ civaı:ında Anadolu Selçuklu hükümdan Gıyaseddin
Keyhüsrev idaresindeki Selçuklu ordusunu yenerek, Anadolu'da yeni bi!
hakimiyetin kurulmasına yol açmıştır. Bu tarihten sonra, Anadolu'da
bir Türk siyasi birliği uzun zaman sağlanamamıştır. Bunun yanında,
Malazgirt savaşı sonucunda Anadolu'ya büyük kitleler halinde bir Türk-
men akını olmuşsa da, aynı şekilde, Moğolların Batı'ya hareketleri
neticesinde, Maveraünnehr; Horasan ve Azerbeycan'da yaşayan Türk-
menlerin pek çoğunun Anadolu'ya gelip yerleştiklerini görmekteyiz.
Bilhassa, Moğol İstiliisı sonucunda, Anadolu'ya gelenler, hiç şüphesiz,
daha öı:ice gelen ırkdaşlarından farklı bir hayat tarzı geçirmişlerdir.
Bundan sonraki grupta yalnız göçebe olanlar değil, aynı zamanda, köy-
lüler, şehirliler, tüccarlar, din adamları ve sanatkarlar da b"!llunuyordu.39
Moğol istilasının Türklük açısından faydalı olup olmadığı konusun-
da, Batı ilim adaıniarı fazla ilgilenmemişlerdir. Türk tarihçileri ise, u-
mumiyetle, bu istilanın neticesini Türklük açısından olumlu bulmakta-
38 Osman Turan, Selçuklular Zamanında. Türkiye, İstanbul, 1971, s., 7.
39 Faruk Sümer: Oğu.zl.ar, İkinci Baskı, Ankara, 1972, s., 157. Bu konuda aynca bak, F.
Sümer, "Aııadolu'ya Yalnız Göçebe Türkleri mi Geldi?" ,Bel/.eıen, 1960.
338 ÖZKAN İZGİ

dırlar. Bu fikri müdafaa eden Türk tarihçileri arasında Toğan başta gel-
mektedir. Toğan'ın görüşüne göre, bu istila yalnızca faideli olmakla kal-
maXQış, aynı zamanda, kendi varlığı için mücadele etmesini bilen bir mil-
let sıfatıyla bugünkü Türklerin hayatlarını idame ettirebilmelerini sağ­
lamıştır. Yine Toğan'ın fikı·in~ göre, daha önce Orta Asya'da Karahan-
lılar devleti kurulmuş ve burada bir müslüman • Türk milli hareketi baş­
lamıştı. Fakat, bu hareket Türkler arasındaki büyük gayrimiislim top-
lulukları ve lehçe farklılıklarını ortadan kaldıracak güçte olmamıştır . .
Halbuki kurulan bu devletler, kabilecilik esasında olduğundan, milli
bir hiiviyet şeklini alıyorlardı. · Diğer taxaftan, İslam enternasyonalizmi
ise, Türkleri, milll rulıtan ayırarak ,kendilerini vatan hissinden mahl'um
din askerleri haline sokmak eğilimini göstermiştir. Kurulan devletlerin
veya kavinılerin arasında dini ayrılıklar kuvvetlenmişti. Uygurlar
Budist ve manilıeist, Kıpçaklar müslüman idiler. Bunlar arasındaki
lehçe faı·klarının büyüklüğü de Mahmud Kaşgad'nin Divanu Lugat-it
Türk'ün de belirtildiği gibi, ayn kabilelerden kalan vesikalar ve
isimlerden çok açık bir şekilde anlaşılmaktadır.40
Moğol istilası neticesinde, Moğolistan'da kalarak Moğollaşmakta olan
Türk zümreleri Batı'ya giderek müslüman olmuşlardır. Cengiz Han'ın
büyük Türk kabilelerini ,mesela Uygur, Kanıklı, Karluk gibi kabileleri
dağıtmış olması, Moğol unsurları içinde küçük küçük zümreler olaTak ya-
şamalarına sebep olmuşsa da, diğer taraftan da; bu bölünmeler sayesin-
qe, Batı'ya gelen Moğolların· Türkleşmesini sağlamış ve dolayısıyla, Cen·
giz Han oğullarının Orta Asya, Doğu- Avrupa ve Ön-Asya'da devletin
resmi dili olarak kabul ettikleri Uygur-Hakani edebi dilinin her yerde
ortak bir dil olarak kullanılmasını sağlamışlardıi·.
Moğol istilasını,Selçuklar açısından inceleyen bir başka Tüı·k tarih·
çisi Faruk Sümer'in bu husustaki fikirleri ise şöyledir: Bir defa, Moğol
istilası neticesinde Anadolu'ya pek çok İranlı gelmiştir. Bunların arasında
aydınlar, dini sınıf mensupları, tarikat mensupları, tacir ve sanatkar-
lar ön plandadır. Bu İranlı unsur, Anadolu'nun medenlleşn:ıes!nde mü-
him roller oynamışlardır. Devletin idareci kadrosu, eskiden olduğu gibi,
umumiyede İranlıların elinde kalmıştır. Moğol istilası neticesinde yeni
gelenler ise, Konya, Sivas, Kayseı·i gibi şehirlerde koloniler teşkil edecek
derecede fazla idiler. Anadolu Selçuklu tarihinin altın devrini ll 76-1234'
yılları arası olarak kabul eden Sümer, gerçekten bu devirde her sahada
büyük bir gelişmenin mevcudiyetini belirtmektedir. Devletin zengin
ve kuvvetli, halkın müreffeh .ve mesud olduğunu söyledikten sonra, 1243

40 Toğan, aynı eser, s., 125 ve 128.


lıiOCOLLARIN BATI İST1LAS1 339

Kösedağ şavasından sonra büyük bir darbe yiyen Selçuklularm tabilik'


dönemlerinde, Moğollara vergi vermek zorunda kalmalarına rağmen:, bu
darbenin devlet maliyesinde ve iktisadi hayatta sarsıcı bir tesir vücuda
getirmediğini ve bunun en açık delilinin, bu devirler arasmda yapılmış
olan kervansaraylarm, köprü ve medrese gibi eserlerin sayıca artması ol-
duğunu ileri sürmektedir. 1256 yılmda başlıyan işgal döneminden sonra
ise, ülkenin iktisadi hayatının günden güne kötüye gittiği, azalan devlet
gelirinin mühim bir kısmının Moğol askerlerinin masraflaı·ına sarfedilmiş
ve dolayısıyla İlhanlı hazinesine girmiş odlduğu belirtilmektedir. Ana-
dolu Selçukluları;nın son devirlerinde ise, maliye tamamen Moğolların
eline geçmiş ve Selçuklu Devleti ismen veya şeklen kalmıştır. Moğol is-
tilasmın Türk aleminin kavmi yapısını kökünden yıktığını belirten Sü-
mer'e göre Uygur, Karluk, Kıpçak gibi kavimler, Moğol ulusları içinde
zamaııla erimişlerdir. Bu istila aynı zamanda, 15. yüzyıla kadar geliş­
meler kaydeden Doğu ve Güney-Doğu bölgelerinin gelişmesini tamamen
durdurmuştur. Sümer, Moğol istilasının bu kötü tesirlerine rağmen, Türk-
lük bakımından bazı mühim müsbet neticeleri de olduğunu söylemekte-
dir. Moğol istiH1sından önce Sir-Derya, Mavaraünnehr, Harezm, Horasan
civadarında yaşıyan kalabalık Türkmen topluluklarının, bu istilanın ö-
nünden kaçarak Anadolu'ya geldiklerini ve dolayısıyla, Anadolu Tüı·k­
lüğünün bundan sonra her bakımdan kuvvedendiğini belirtmektedir.41

Netice olarak diyebiliriz ki, Moğol istilası, İslamiyet açısından olum-


lu neticeler doğurmuşttır. İslam ülkelerinden çok uzaklarda olan Asya'
nın Doğusu, Moğollar sayesinde, İslamiyeıle karşılaşmışlar ve bu böl-
gelerde İslamiyet yayılmaya başlamıştır. Diğer taraftan Türklük açı­
smdan ise, bu istila ile birlikte Batı'ya giden Türk topluluklan bilhassa
Anadolu'nun Türkleşmcsinde önemli rol oynamışlardır. Aynı zaman-
da aralarmda lehçe farklılıkları görülen Türk toplulukları, bu istil~dan
sonra, bilhassa Cengiz Hanın oğulları döneminde, Orta Asya, Doğu Av-
rupa ve Ön-Asya' da Türkçenin devletin resmi dili olarak kabul ettikleri
bir dönem yaratmışlardır.

41 Faruk Sümer, "Anndolu'da M:oğollar," Selçuklu Araştırmaları Dergisi I. Selçuklu Tarih


ve M:edeniyeti Enstitiis~i Yayınlan, Ankara, 1970, s. ,144-145.

You might also like