You are on page 1of 18

EKŞİ MAYA

İle ekmek yapımı


Gürkan Yeniçeri
www.havatopraksu.org
Ekşi Ekmek Mayasına Bir Bakış
Kuvvetli ve yerel bir ekşi maya hazırlamak istersek, çavdar unu,
buğday unu, çok az süt, karınca yumurtası, arı larvası, çok az
kefir, nohut unu ve yağmur suyu ile başlamak iyi olabilir. Hepsi
ya organik ya da kendi çektiğiniz un olmalı. Bu malzemelerin
neden kullanıldığını aşağıda anlattım.
Gördüğünüz ekşi maya satış reklamlarına, satılan saşelere, çok
süper maya olduğunu veya 100 yıllık maya olduğunu iddia eden
satıcılara inanmayın. Kendi mayanızı evde yapın ve besleyerek
hayatta kalmasını sağlayın. Özellikle yeni nesil, akıllı mayalar,
laktik asit bakterisi filan diye satılan ürünlerden uzak durun.
Bir de maya, bakteri ve küfler farklı şeylerdir. Onu da şu
yazımda anlatmıştım.
Öncelikle şunu söylemek isterim. Ekşi ekmek yapımında gluten
yapısı, kabarma, karbondioksit üretimi tamamen maya
canlılarından ve mekanik yoğurma yöntemlerinden
kaynaklanıyor. Olayın laktik asit bakterileri ile ilgisi yok. LAB
burada sadece belli proteinleri ve şekerleri sindiriyor ve maya
canlıları için yol açıyor ve ekmeğin aromatik bileşenlerine katkı
yapıyor.
Şimdi gelelim ekşi mayanın içinde bulunan canlılara ve aralarındaki arkadaşlıklara.
Nasıl Bulgar yoğurtlarında bulunan L. Bulgaricus varsa ekşi mayada da Fructilactobacillus sanfranciscensis
isimli LAB bakterisi özel olarak bulunmuş. Bulgar yoğurtlarında bulunan LAB bakterisine Bulgaristan’ın ismi
verilmiş. San Francisco ekmeklerinin daha farklı olduğu farkedilip, ekşi mayası üzerine akademik çalışma
yapılınca da Fructilactobacillus sanfranciscensis ortaya çıkmış ve bulunan yerin ismi ile literatüre geçmiş.
Aslında Fructilactobacillus sanfranciscensis Dünyanın neresine giderseniz gidin, ekşi maya kültürlerinde olan
bir laktik asit bakterisi.
Maya canlıları ile LAB bakterilerinin birlikte yaşadıkları ve birbirlerine destek oldukları ekşi maya kültürleri
üzerine akademik çalışmalardan en iyilerini Dr. Sugihara ve arkadaşları yapmış. Özellikle San Francisco
mayası üzerine yaptıkları çalışmalarda bir kaç farklı maya canlısına rastlamışlar ama en baskın olarak
Kasachstania humilis (daha önce Candida humilis veya C. milleri olarak biliniyordu) isimli mayayı bulmuşlar.
Ekşi mayalarda baskın olarak bulunan bu iki canlıyı iyi aklınızda tutun.
1- Kasachstania humilis mayası (Kazakistan’ın ismi verilmiş)
2- Fructilactobacillus sanfranciscensis laktik asit bakterisi
Yazının burasından sonra bu
canlılara, baş harflerini
kullanarak hitap edeceğim.
KH ve FS.
Şimdi gelelim bu iki canlının
nasıl simbiyoz (ortak yaşam)
yaptığına.
Öncelikle bu iki canlının enerji
kaynağı olarak ne
kullandığına bakalım.
FS için gerekli olan enerji malt
şekerinden geliyor. Başka tür
şekerleri sindiremiyor.
KH ise malt şekeri dışındaki tüm şekerleri sindirebiliyor.
Yani bu iki canlı enerji kaynakları açısından birbirleri ile çekişmiyorlar. Simbiyoz yapan canlılarda bu konu
çok önemli. Yoksa simbiyoz olmuyor.
Peki malt şekeri nereden geliyor. Tabii ki ekşi
mayamızda bulunan diğer bakterilerin
sindirdiği nişastalardan. Bu bakteriler ise
Bacillus subtilis veya B. Stearothermophilus
veya küflerden Aspergillus oryzae veya
Aspergillus niger.
Aspergillus niger çok endüstriyel bir bakteridir
ve atık yönetimi, sitrik asit ve amilaz
enzimlerinin üretilmesi için kullanılır.
Aspergillus oryzae ise Japonların sake
yapımında kullandığı ve benim de her yerde
aradığım bir mantar canlısı.
Yani kısaca işlem şu şekilde akar:
un –> bakteriyel işlem –> amilaz –> malt şekeri –> FS devreye giriyor
Amilaz enzimi bir kere ortaya çıkınca hamurdaki nişastaları parçalayarak malt şekerini açığa çıkarıyor. Bu
malt şekerini de FS afiyetle yiyor.
Diğer şekerlerin de icabına maya canlıları bakıyor. Çoğunlukla KH bu işi götürüyor.
Bir diğer etkileşim de bazı LAB bakterilerinin maltoz fosforilaz enzimi üretmesi ve akabinde bu enzimle
parçalanan maltozdan sukroz
açığa çıkması ve sukrozunda
KH tarafından çok iyi
kullanılarak karbondiyoksit
üretmesidir. O ekmekteki
delikler üretilen
karbondiyoksitin gluten yapısı
içine hapsolması ile oluyor.
Bu arada LAB bir antibiyotik
olan cycloheximide maddesini
de üretiyor. Bazı canlılar bu
antibiyotik ile ölse de KH bana
mısın demiyor. Aksine ölen
bakterilerin yerine KH daha
fazla ürüyor.
KH sadece asetik asitten
biraz etkileniyor. Fakat ölen
KH hücreleri FS tarafından
gıda olarak kullanılıyor. İşler
çok karışık, bildiğiniz gibi
değil.
Tabii burada bilmediğimiz
başka etkileşimler de vardır.
Üzerinde araştırma yapılan
bu iki canlı sadece.Alman
doktor Spicher’de ünlü, ekşi
mayalı çavdar ekmeğinin
florasını inceliyor ve ortaya
şu suşlar çıkıyor.
Mayalardan Candida krusei, Saccharomyces cerevisiae, Pichia saitoi ve KH.
LABlardan ise L. brevis, casei, fermenti, pastorianus, bucheneri, delbrueckii, leichmannii, acidophilus,
farciminis, alimentarius, brevis var. lindneri, fermentum, fructivorans ve Pediococcus acidilactici. Alman
çavdar ekmeği de hayvanat bahçesiymiş, mübarek.
Zaten çavdardan yapılan mayaların neden kuvvetli olduğunu çok iyi açıklıyor bu bulgu.
Benim tavsiyem yukarıda bahsettiğim malzemeler ile kendi ekşi ekmek mayanızı yapmanız.
Ekşi Ekmek
Mayasının Yararları
Sevgili okuyucum, size diyecekler ki evinizde ekşi
maya barındıramazsınız ve her zaman bu sattığım
saşeleri alıp içine atmanız lazım. Keza yaptığınız
yoğurt için de maya olarak kullanamazsınız,
içindeki probiyotikler zayıflayacak diyecekler. İşte
bu insanlar şeytanın ta kendisidir. Neyse ki bu
satırları okuyorsanız doğru bilginin nerede olduğunu
da biliyorsunuz demektir.
Evde ekşi maya veya yoğurt mayası barındırmak
çocuk bakmak gibidir. Yediricen, içiricen, altını
değiştiricen ve büyütücen. En sonunda bu dünyadan
göçerken de arkadan gelenlere bırakacaksın.
Ayrıca mümkün olan en fazla kişiye de dağıtmaya
özen gösterin. Ne kadar dağıtırsanız o kadar iyi.
Bir gün bir şey olur, sizdeki maya ölürse, verdiğiniz
kişilerden tekrar alabilirsiniz.
Şimdi gelelim ekşi ekmek mayasının yararlarına.
1- Sindirimi kolaydır
Hamurun fermentesi sırasında nişastaların
çoğu parçalanarak sindirime hazır hale
gelir. Mide ve bağırsaklar yorulmaz.
Besinler fermente işleminden dolayı
sindirilmeye müsait durumdadır.
2- Glisemik indeksi düşüktür
Hamur içindeki protein ve nişastaların LAB bakterileri ve
mayalar tarafından kullanılması sonucu “kötü şeker” tabir
edilen çoğu madde yok olmuştur. Yani kan şekerini hoplatacak
şekerler yoktur.
3- Gluten intoleransı için iyidir
Uzun fermente süresi ile ekşi mayalı ekmek içindeki glutenin
çoğu bölünerek amino asit haline gelir. Bu yüzden gluten
problemi olanlar ekşi mayalı ekmek tercih etmelidir.
Gluten intoleransı ve çölyak hastalarının aslında glutene
değilde tarımda kullanılan herbisit ve insektisidlere karşı hassas
olduğunu biliyor muydunuz? Bu konuda yapılmış pek çok
bilimsel araştırma var, işte bunlarda biri.
4– İyi asitlerin çokluğu
LAB ile parçalanan maltoz laktik asit üretir. Laktik asit sindirime
yardımcı olurken phytic asit gibi tehlikeli asitlerin çoğalmasını
da engeller. Asidik ortam ayrıca hastalık yapan patojenik
bakterilerin de üremesini engeller.
5- Maya bakterilerinin
azlığı
Ekşi ekmek mayası tek bir
maya hücresinden oluşmaz.
Farklı bakteri, maya ve
küflerin beraber yaşadığı
bir oluşumdur. Ticari kuru
maya ile yapılan
ekmeklerde maya
enfeksiyonu tehlikesi
varken, ekşi mayada böyle
bir tehlike yoktur.
6- Sağlıklı bir ekmektir
Probiyotik LAB bakterileri ve mayaların simbiyozu bize sağlıklı bir hamur için zemin hazırlar. Ekmek
piştiğinde bu canlılar ölse de ürettikleri yararlı kimyasallar vücut için gerekli vitamin, pito-kimyasal, mineral,
proteinleri sağlarlar.
7- Doğaldır
Endüstri devriminden evvel her evde
bulunan ekşi maya bize doğal
yollardan bir ekmek mayası sunar.
Yapılan ekmekte doğallığa bir adım
daha yaklaşır. DNA’mızın ve sindirim
sistemimizin alışık olduğu bir gıda
türüdür.
8- Harici koruyucu madde içermez
Ekşi maya içindeki bakteri, maya, küf
topluluğunun ürettiği antibiyotik, asitler
ve koruyucu maddeler dışında
koruyucu ya da katkı maddesi
içermez. Ekşi mayalı ekmek ticari maya ile yapılan ekmeğe göre daha uzun dayanır.
Ticari kuru mayalarda kullanılan
Potasyum bromat maddesinin
kanserojen olduğunu biliyor muydunuz?
Azodicarbonamide ve Nitrojen Dioksit
diğer iki madde ve ticari ekmek
yapımında kullanılıyor. Hepsi toksik
veya kanser yapıcı maddeler. Kaynak
9- İyi bir enerji kaynağıdır
Buğday, çavdar gibi kullanılan unların
besleyici maddelerini insanın
sindirebileceği hale getirdiği ve
yapısındaki liflerle sindirimdeki iyi
bakterileri desteklediği için iyi bir
enerji kaynağı ve doyurucu bir
ekmektir.
10- Besleyicidir
Sağlığımız için gerekli olan vitamin ve mineralleri
barındırdığı için besleyicilik açısından “yoğun besinli” bir
gıdadır. Ekşi ekmekte demir, manganez, kalsiyum, B1-B6,
B12, folat, çinko, potasyum, tiyamin, niacin, riboflavin,
selenyum, magnezyum, fosfor ve E vitamini mevcuttur.
Kullandığınız unları da dikkatle seçerseniz bu besin
maddeleri daha da artacaktır.
11- Tat ve Aroma açısından zengindir
Ekşi ekmek doğru yapıldığında ekşi olmayan ve tad
açısından kullanılan unların aromasını en iyi yansıtan, o
aradığımız eski tatları deneyimlememizi sağlayan bir ekmektir.
Ekşi Maya Yapımı
Bu yazıda ise ekşi mayamızı nasıl yapacağımıza bakacağız.
Ekşi mayamızı kendimiz yapalım. Yapalım ama nereden bulacağız bu yararlı bakteri, maya ve küfleri?
Bu canlılar esasen etrafımızda mevcut. Havada, toprakta, suda ve bazı bitki ve meyvelerin üzerindeler.
Biz sadece bunların gelip yerleşebileceği ve üreyebilecekleri bir ortam hazırlamak ile yükümlüyüz.
Bir kere birbirine uyan ve ortak yaşam alanı oluşturan bakteri, maya, küf topluluğunu oluşturduğunuzda ve
bir kaç kez besleyip eğittiğinizde elinizde hamuru kabartacak kuvvette bir maya olmuş olur.
Öncelikle bu canlıların çok olduğu ortamlara bakalım ve bunları nasıl bir kavanozda birleştirebiliriz
düşünelim.
LAB bakterileri, laktik asit bakterileri demektir. Bunlar genelde sütteki veya tahıllardaki iki moleküllü şekeri
yiyerek çoğalırlar. Ama mesela yoğurt bizim işimize pek yaramıyor çünkü yüksek sıcaklıklarda çalışan LAB
bakterilerini barındırıyor. Bize düşük sıcaklıklarda üreyen tipleri lazım.
LAB bakterilerini yakalamak için pirincin süzme suyunu kullanıyoruz. Pirinç suyu içinde nişasta barındırır.
Ağzı açık biçimde bir kavanoza doldurulursa LAB bakterilerini yakalamak için kapan görevi görür. 7 gün
boyunca ağzına bir tülbent geçirilmiş bir kavanozda pirinç suyunu tutarsanız, LAB bakterilerinin çoğunu
yakalamış olursunuz. Sonra bu suyu bir litre süte karıştırıp kesilene ve telemesi tepeye çıkana kadar
bekletmek gerekiyor. Kavanozun altındaki su sifonlanıp LAB bakterisi olarak kullanılır.
Elinizde varsa bir çorba kaşığı kefir de LAB olarak kullanılabilir.
Ayrıca bulabilirseniz arı larvası ve karınca yumurtalarında da LAB bakterilerinin envayi çeşidi mevcuttur.
Bu malzemeler direk pirinç suyuna atılabilir.
LAB dışında bir de mayalara ihtiyacımız var. Mayalar taze sıkılmış ananas
suyunda, üzümde, buğday ve çavdar unlarında, taze zencefilde, elmada
doğal olarak mevcut. Bu malzemelerden bir miktarını bir kavanozda
birleştirip akıcı bir sıvı elde edene kadar su eklerseniz ilk aşama mayamız
hazır demektir. Henüz aktif olmayan bu ilk mayayı 24 saat oda
sıcaklığında bekletiyoruz.
24 saat sonunda kavanozdaki malzemenin yarısını tavuklara yedirin. Kalan yarısını da 50g un (yarı çavdar
yarı buğday olabilir) ve 50g LAB suyu ile besleyin ve 24 saat kavanozda bekletin. Kavanozun ağzına bir
tülbent bağlayabilir veya kapağını hafif açık tutabilirsiniz.
Sonraki bir kaç gün bu besleme tekniğini aynen uygulayın. Yani yarısını çıkartıp 50g un ve 50g LAB suyu
ile besleyin.
Yaklaşık 3-4 gün sonra LAB suyu yerine normal filtre su kullanın. Artık bundan sonraki besleme işlemi
mayanın eğitilmesi için yapılacak ve LAB suyu kullanmanıza gerek yok.
Ekmek için kullandığınız unlardan bir besleme karışımı yapın. Ben yulaf, mısır, buğday, çavdar ve nohut
unlarını kullanıyorum. Bu besleme karışımı ile mayanızı her gün besleyin ve 2 ya da 3 katına çıkana kadar
geçen zamanı ölçün. Benim mayam 27 derece sıcaklıkta, 3 saatte 2 katına çıkıyor. Kavanozun etrafına
takacağınız bir lastik başlangıç seviyesini bilmenize yarayacaktır.
Mayanın Kullanımı
Bu ekşi maya yaşayan bir mayadır. Beslemezseniz ölür. Ben genelde hafta sonları ekmek yapıyorum. Yani
haftada bir mayamı kullanıyorum. Ekmek yapacağım zaman, bir gün önce mayayı buzdolabından
çıkartıyorum ve yarısını çıkartıp kalanını besliyorum. 2-3 katına geldiğinde tarifimdeki kadarını
kavanozdan alıp tekrar besliyorum ve bekletmeden buzdolabına kaldırıyorum. Kapağı sıkı kapalı değil
yoksa kavanoz patlar. Dolapta bir hafta duran maya gene çok yavaş bir biçimde yükseliyor.
Aç ve beslenmemiş mayayı asla buzdolabına kaldırmayın.
Buzdolabında uzun süre duran mayanın üzerinde siyah bir su birikebilir. Bu mayanızın öldüğüne işaret
değildir. Bu suyu mayanın içine karıştırıp tekrar beslerseniz mayanız normale dönecektir.
Maya ekmek yapımı için kullanılırken çok aktif olması şart. Bu yüzden bazen günde iki kere besleyerek
mayanın aktifliğini arttırmak gerekebilir.
Maya uzun süre buzdolabında bekleyebilir. Yaklaşık 2 ay beklettiğim oldu.
Ben ek olarak bir miktar mayayı kurutuyorum. Bu kuru mayayı toz haline getirip buzdolabında
bekletiyorum. Eğer mayam ölürse bu tozdan tekrar geri canlandırabilirim.
Tabii en iyi yöntem arkadaşlarınıza bu mayayı dağıtmak ve sizde kalmazsa onlardan almak.

Ekşi Mayalı Ekmek Yapımı


Önceki 3 bölümü okuduysanız ekşi mayanın ne kadar yararlı bir maya olduğunu, evde çok kolay
yapılabileceğini ve internette satılan saşelere ihtiyacınız olmadığını biliyorsunuzdur. Bu yazılarımı muhakkak
okuyun.
Probiyotik konusunun da anlaşılabilmesi için Probiyotik Nedir? konulu yazımı okumanızı tavsiye ederim.
Evimde ekşi maya olması bana süper güç gibi geliyor. Düşünsenize, bizi aldatmaya çalışan, saşelerde maya
satan şarlatanlara hiç ihtiyacım yok. İstediğim zaman çıkartıp ekmek yaparım. Nesilden nesile aktarılan bir
mayam var.
Açıkçası kanserojen ekmekleri yemektense evde yaptığım ekşi mayalı ekmeği yemeği yeğlerim. İlk başlarda
unu ve mayayı anlaması uzun sürse de bir kere olayı kaptığınızda gözünüz kapalı halde yapar hale
geleceksiniz.

Sıcaklık Kontrolü
Peynir yapımında olduğu gibi ekmek yapımında da sıcaklık kontrolü çok önemlidir. Bir fırını termometre ile
25-27 derece sıcaklıkta tutmak gerekiyor. Ben Brod & Taylor fermente cihazı kullanıyorum.
Brod&Taylor çok yönlü bir cihaz. Yoğurt, peynir, ekmek, slow rosto gibi işleri yaparken sıcaklık kontrolünü
çok iyi yapıyor.

Gramaj Kontrolü
Verdiğim sıcaklık ve gramajlara harfiyen uyulmalıdır. Bu tarifin başarısı tamamen gramajlara uyarsanız
gerçekleşiyor. Bir mutfak tartısı ve termometre evde ekmek yapan herkesin mutfağında olmalıdır. Örneğin
aktif mayayı hamura eklerken gramaj kontrolü yapmazsanız hamura çok fazla asit eklemiş olursunuz ve bu
asit ekmeğin glüten yapısını daha hızlı bozacağından istediğimiz çiğnemlik yapıyı oluşturmaz. Küçük bir
ayrıntı ama çok önemli bir ayrıntı.
Malzemelerin Kalitesi
Evde ekmek yapıyorsunuz, kendiniz yiyeceksiniz, çocuklarınız yiyecek. Unun en kalitelisini almıyorsanız çok
da farklı bir ekmek yapmış olmayacaksınız. Türk kültürünün karbonhidrat kaynağı ekmektir, buğdaydır.
Ülkemizde envayi çeşit buğday yetişiyor. Lütfen FB ve örütbağında araştırmanızı yapıp gerçek un
satıcılarını bulun ve alabileceğiniz en iyi, temiz unu almaya çalışın.
Verdiğim tarif sabah saat 8’de başlıyor ve ertesi gün sabah fırınlanıyor. Eğer ilk gün evde durmayacaksanız
bu ekmeği yapmak zor. O yüzden okuyacağınız kitabı ya da seyredeceğiniz YouTube videolarını
hazırlayın. Uzun bir gün olacak.
Esas ekşi ekmek mayanız buzdolabında dinlenmekte ve hatta kabarmakta. Mayanız ekmek yapmaya
hazır. Mayanızı dolaptan çıkartın ve 35 gramını bir kavanoza alın. Diğer yarısını aynı miktarda un ve su
ile besleyip buzdolabına kaldırın. Mayayı termometre ile 25-27 derece ısıttığınız fırına koyup kabarması
için bekleyin.
Aşağıdaki tarif Joshua Weissman’ın şu videosundan esinlenilmiş ve bir miktar değiştirilmiştir. Siz de
yaparken un veya su miktarında ayarlamaya gidebilirsiniz. Bu yüzden not tutmayı ve gramajları, ısıyı,
zamanları yazmayı ihmal etmeyin. Not tutarsanız, minik değişikliklerin ekmeğe nasıl yansıdığını da
görebilirsiniz.

Baneton ve Dökme Demir Tencere


Baneton yani söğüt dalından yapılmış hamur kabartma kapları. Bu kaplar her yerde rahatça bulunuyor.
Bulamazsanız uygun bir kabın içine sereceğiniz tülbent ve üzerine serpeceğiniz mısır nişastası da aynı işi
görür. Mısır nişastasında glüten olmadığı için hamurunuz beze yapışmaz.
Ekmeğin pişirilmesi için fırının içine girecek bir dökme demir tencere de şart. Bu tencere buharı tutacak ve
ekmeğin daha iyi kabarmasına sebep olacak. İlk yarım saatten sonra kapağı alıp pişirmeye devam
edeceğiz ve o sırada da ekmeğin kabuğu oluşacak. Kapağı aldığınızda altta kabarmış ekmeği görmek
TARİF

8:00 – MAYA AKTİFLEŞTİRME – 175g


35g aktif ekşi ekmek mayası
35g un
35g çavdar unu
70g su 25C sıcaklıkta
25C Fırına koy ve bekle

11:30 – TUZ-UN-SU – TUZOLİZ (TUZLU OTOLİZ) – 1547g


804g un
75g çavdar unu
650g su 25C sıcaklıkta
18g tuz
Karıştır
25C Fırına koy ve bekle

13:00 – KARIŞTIRMA
1547g Tuzoliz hamuru ve 175g mayayı karıştır
30sn ile 1dk arası yoğur
13:01 – ÇARP VE KATLA – 3 ila 5 dakika
Elleri ıslat
Tezgaha çarp ve katla
25C Fırına koy ve bekle

13:05 – ESAS FERMANTASYON


45 dakika 25C Fırına koy dinlensin
13:50 – Birinci zarf katlama
14:05 – İkinci zarf katlama
14:20 – Üçüncü zarf katlama
14:50 – Dördüncü zarf katlama
15:20 – Beşinci zarf katlama
15:50 – Altıncı zarf katlama
Aralarda hamuru fırına geri koy. Isı ayarlı fırın hamurun ısısını korur ve fermantasyonu stabil yapar. Fırın
soğursa çarpma-katlama esnasında fırını açın ve ısıtın. Termometre ile kontrol edip kapatmayı unutmayın.

18:00 – ŞEKİLLENDİRME
Hamuru tezgaha al
Göz kararı ikiye böl
Çok sert olmayacak biçimde yuvarla
Üstüne ıslak bir havlu ört
20 dakika dinlendir
Bağcık metodu ile katla
Banetona koy

18:20 – SOĞUK RETARDASYON


Banetonları naylon poşetlere geçirip ağzını bağla
Buzdolabına kaldır. 12-24 saat arası dursun.
Ne kadar uzun durursa o kadar ekşi aroması oluyor.
Soğuk retardasyon yerine oda sıcaklığında ya da fırında bekletip, iki katına kabarınca fırınlanabilir.
Böylece o ekşi tad olmaz ama sağlıklı bir ekmek olur. Bizim evde ekşi tad pek sevilmiyor.

8:20 – PİŞİRME – Ertesi Gün


Dökme demir tencereyi kapağıyla beraber fırına yerleştir
Fırını 230C’ye ayarla
Yarım saat ısınsın
8:50
Sıcak tencereyi çıkar
İçine hamuru yerleştir ve çiz
Kapağını kapatıp fırına geri koy.
30 dakika kapaklı pişir
Fırını aç, kapağı fırının içinde, kenarda bir yere koy, ısıyı 210C’ye düşür
30 dakika kapaksız pişir.
İkinci hamur için de aynı pişirme sırasını takip et.
Çıkardığınız ekmeği pamuklu bir beze sarıp tel raf üzerine koyup soğutun. 2-3 saatte tam olarak soğur.
Ekmek sıcakken kesilmez.
Afiyet olsun.

You might also like