You are on page 1of 81

J

§h *ı
:l
-ıı
Be;ğzcDizL :iı

ıt
ş

B
Cat geceyi tonımadığı bir erkeğin
J
?}

yanında geçİrrııişti. ı Cqrole Jfortimer


ö

ı
Grn, }
kızın en
son hatırlodığı, F
Caleb Steel'in oğlu r
Luke'ıın verdiği partiye
katıldığıydı. Bütün oınlcı
ailenin en büyüğü Lucien Steel'
le bir röportaj yapmaktı. Bu meşhur
yazaro ıılaşabilmenin tek yolu Caleb Steel'le
tanışmaktan geçiyordu. Duruma bakılırsa
amocmo ulaştığı anlaşılıyordu, Ama
ne pahosıno? Yoksa Lucien Steel' İ
le görüşebilmek için oğlu
Caleb'la yatmaya
razı rrlı
olmuştu?

Gelişim Yayınları t250 TL.- tKDY d;hil)


J
t

"U_nut artık şu dün geceyi,'' dedi


asabi bir tavırla. Caleb

l
cgrole Mortimer
Ingilizce adı: NO LONGER A DREAM

Copyright @ : Carole Mortimer l986

Gelişim.Yayınları AŞ (19S9)
Levent-istanbul 807İ0
Tel: l69 66 80 (20 hat) Tlx: 26510 geby

.4
.*,j

gerçek dışıdır.
gerçek kişilere
yle rastlantıdır.

tselğzÇDizL

Güzel sanatlar Matbaası »İ


Gelişim Yayınları
Bölüm Bir
"Çok gü gör-
düklerimin
YOrgUnUm. ,ÇOk
Amerika boğuk erkek sesi ve özellik-

özü tavana ilişti. Neredeyse


. Tavan boydan boya

kime aitti?
ten sonra
9dayı terk etmi,
"iHlt,ii,l'JH,r5,Hİ'fİJi;
çevresine bakındı. Evet, odanın içl"a. vap"vaİnİrOr.
Kafasının içinde sürekli kaynaşan Linı..ö. ioiu ,urar.
Bu yatak odası kime aitti? Burada ne arıyordu? Ne-
den çıplaktı? kendisi soyunmadığına gcırö uıiisı
onu
soymuştu.
olabilirdi.
d
,. T,ly _Hayatın-
girmiş olmalıydı. Kimdi
D u. Acıyla gözlerİni yumdu.

Az önceki sesti bu. Ama bu kez boğuk değildi. Hat-


ta kadifemsi bir yumuş
Cat uzandığı yerde bİ
esaret edemiyoı
z atmak yeterli
Tanrım, adam
yumaya devam edebilirsin,'' dedi adam.
__
KTrp gitmek istiyordu. Öte yandan uytus, ,"İOr.
Kendisini bıraksa tekrar derin 6ir uyı<uya Juiu..İ
5 ",
] - _-__- :":.-ı:.,ailğı bir erkeğin yatak odasın-
:: ,: :-::_: :e!, hatırlamıyordu.
]-: _*=i;şiı. C'at yatağın içinde biraz daha
". _d,z kaçudın galiba," dedi ses. "Büyük bir

:es:; _ıc.padden eser yoktu. Cat yastığın Üzerine ya-


ıoı :açlarını topladı. Yeşİl gözlerİ h6l0 uyku
"ıır-.ı:
j],_,-i,İU.
-'Gl;sijerim nerede,
biliyor musun?" diye sordu. Sesi
aı ı[oiul,du. Boğazı kupkuruydu.
_\damın soğuk siyah gözleri vardı. Kaşlarını kaldı-
ra_rak şaşırmış gibi baktı ona. "Dün gece bıraktığın yer-
de. Yatağın yanında." Öyle bir havası vardi ki, ikisi-
nin de çıplak oluşu hiç öneınli değildi sanki. "İyi uyu-
yamadın galiba," diye ekledi.
Gerçekten de iyi uyuyam.ımış gibi bir hali vardı. Ada-
mın ona bakmadığı bir andan yararlanarak altındaki
çarşafi çekip, sarındı. Karşısındaki adama şimdi daha
rahat bakabilecekti.
Gür siyah saçları vardı. Vücudunun çoğu, insana yu-
muşak izlenimi vğren tüylerle kaplıydı. Bu öyle garip,
alışılmadık bir manzaraydı ki, Cat bir an dehşete ka-
pıldı. İnce uzun, güçlü bir erkekti. Omuzları çok geniş
ve özellikle göğüs kasları oldukça gelişmişti. Çıplak ba-
cakları uzun ve güçlüydü. Çok rahat bir duruşu vardı.
Çıplak değilmiş gibi.
Yoksa geceyi bu adamla aynı yatakta mı geçirmişti? o sırada siyah pantolonunun düğmelerini iliklemekle
Onunla ya da bir başkasıyla, ne fark ederdi? Hayatını meşgul olan genç adam ona döndü.
oluşturan yirmi dört yıl boyunca bir çeşit önseziyle er-
keklerden uzak,durmaya çalışmıştı ve şimdi...
Adam eliyle sabırsızlığını belirten bir işaret yaptı.
"Akşarna kadar burada yatmayı düşünmüyorsun
herhalde."
Bu sözleri, yüzünü ona yaklaştırarak söylemişti.
Cat'in kafasında ansuın bir şimşek çaktı. Onu tanıyor-
6

}-
bilir miydi? Ama böyle olsa bi[e, bir şeyler hatırlaması
gerekrnez miydi?
Genç adam yata$adoğru birkaç adım attı. Yüzünde
çok şaşırmış gibi bir ifade vardı. "Bilmiyor mu§un?"
diye sordu yavaşça. Bakışlarıyla onu inceliyordu ade-
"lJygun olmayan koşullarda tanıştığımıa tabul edi- ta. Qenç kızın saçları sarı bukleler halinde omuzlarına
yorum. Senin için... ş€y, adın neydi senin?'' dökülmüştü. Yeşil gözlerinde uykulu, utanga} bir ifa-
Aman Tanrım, geceyi birlikte geçirdiği kadının adı- de vardı ve sarındığı kahverengi çarşaf omuzlarını göz-
nı bile bilmiyordu. ler önüne seriyordu.
nç kız biraz öfkeyle. "Cat- Cat dudaklarını diliyle hafifçe nemlendirdi. Bu kü-
Henry de yattığı kadınların çük hareket genç adamın ilgisini çekmiş gibiydi.
sözler ağzından adeta ken- "Şey... öyle sanlyorum ki... aslında yarulıyor da ola-
diliğinden çıkmıştı. Espri yapmanln srrası mıydı şim- bilirim ama, bence birisi içkime uyku ilacı ya da ona
di? Genç kızkızardığını hissetti. Alt dudağını hafifçe benzer bir şey koydu."
ısırdı. Bakışları yavaşça genç adamın gözlerini buldu. "Ne kadar içtin?"
Gözler aynr so- "Ben sadece portakal suyu içtim."
bir heykelinki- Genç adam inanmıyormuş gibi baktı ona. "Doğru
pri hoşuna git- söylüyorum," dedi genç kız, telaşla. "İçki içemiyorum.
Çünkü alkole alerjim var."
"Arada önemli bir fark var, Sekizinci Henry yattığı "Portakal suyunu içince ne hissettin?"
kadınların kafalannı kestirirmiş. Benimse böyle bir ni- "Bayıldım sanıyorum."
yetim yok. Rahat olabilirsin." 'nDemek içki içmedin."
"Lütfen bana inanln," dedi genç kız. Yüzü kızar-
mıştı. "Yıllar önce bir kere içki içtim ve beni hastane-
ye kaldırmak zorunda kaldılar. Midem yıkandı. Daha
sonra konuştuğum doktor vücudumun alkol kabul et-
mediğini söyledi. O zamandan beri ağzıma bir damla
içki koymadım."
Lucien Steel'le bir röportaj yapmaktı. Bu meşhur ya- Caleb Steel'in yüzünde alaycı bir tebessüm belirdi.
zara ulaşabilmenin tek yolu Caleb.Steel'le tanışmak- "Doğrusu güzel bir ifade," diye mırıldandı. "Çok kur-
tan geçİyordu. Duruma bakıIırsa amacına ulaştığı an- rıazca."
laşılıyordu. Ama ne pahasına? Yoksa Lucien Steel'le "Bana inanmamanız çok kötü!" diye bağrdı genç
görüşebilmek için, oğlu Caleb'la yatmaya rat mı ol- kız. "Bana bunu yapmamalıydınız. Bayılmış bir kadın-
muştu? Kafasının içi öyle karışıktı ki... la yatmanız doğru bir davranış değil, hiç değil!" l

Bütün gücünü toplayarak karşısında duran adamın Caleb Steel'in yüzünde en ufak bir hareket yoktu
gözlerine baktı. "Dün gece ne oldu?" diye sordu, zor şimdi. Donuk bakışlannı genç kızın yüzüne çevirmiş-
ti. Dudaklarrnı faz|a oynatmadan, "Sana dokundu-
duyulan bir sesle. Bilinçaltında bu adamı arzulamış ola-
8
,9

r
ğumda itiraz etmedin ama," diye mırıldandı. Cat'i inceliyordu.
"Kirpiklerinin rengi doğal mı?"
"Hayr," dedi genç kız, telaşla. "Onları boyuyo-
rum. "
"Öyle mi?" Şaşırmış gibiydi.
Cat başını hızlı hızlı salladı. Nasıl göründüğünü tah-
sindeciddi, bir ifade rını göğ- min etmeye çalıştı. Yukardaki aynaya bir göz atması
sünde kavu şını biraz ti. yeterliydi, ama bunu yapamayacağını biliyordu.
"Arkada ikteydim, lık verdi "Evet, öy[e. Kirpiklerimi saç boyasıyla boyıryorum."
genç kız. "Anlıyorum. Kadınların'vücutlarının önemli bir kıs-
"Peki şimdi nerede arkadaşların?'' Bunları söyler- mı doğal değildir. Bu alanda önemli bir teknoloji biri-
ken ona iyice yaklaştı. Cat yatağın içinde biraz buztll- kimi var."
dü. Genç adam delici bakışlarını onun gözlerine çevir- Genç kız öfkelenmişti. "Vücudumun diğer kısımla-
mişti. "Ve birden arkadaşları yok olan küçük kedi vahşi rı gerçektir!" diye bağırdı. "Ayrıca daha önce söyle-
kurtlar arasında kaldı, öyle mi?'' diğiniz şey doğru değil. Yani, vücudumun mükemmel
Kurtlar! Partideki tek kurt bu adam'olmalıydı. Ve olduğunu söylemiştinizya. Hiç de doğru değil. Bir ke-
onu ikna etmenin imkdnsız olduğu apaçık ortadaydı. re, benim bacaklarım çok uzundur."
Genç adam gözlerini kısarak, ''Sen Luke'un şu ko- Genç adam güldü. "Bak buna dikkat etmemiştim, "
lejli kız arkadaşlarından biri değil misin?'' dedi. "Benim için önemli olan göğüslerdir. Mükemmel
olan da bu. Hiç böyle güzel göğüsler görmemiştim. Ne
çok büyük, ne de küçük. Ayrıca uçları kırmrzımsı pem-
be. Müthiş doğrusu."
Dudaklarında garip bir tebessüm belirmişti. Genç kız
kulaklarına kadar kızardığını hissetti. "Lütfen," de-
di. "Lütfen böyle konuşmayın."
Genç adam yavaşça yatağın kenarına oturdu. "Ger-
çeği söylüyorum," diye fisıldadı. Ona iyice sokulmuş-
tu şimdi. Dudakları arasında çok az bir mesafe vardı
ve bakışlarl genç kızın gözlerine adeta kenetlenmişti.
"Bu göğüslerin bir erkeğe neler verebileceğini biliyor
musun? O pembe uçları öpüldükçe ve okşandrkça, so-
lukların... "
"Lütfen yeter," dedi Cat, doğrularak. "Benimle bu
ediyormuş gibi bir hali vardı. Caleb Steel'in on beş yıl şekilde konuşmanıza izin veremem. "
önce karısından boşandığını herkes biliyordu. O zarrıan- Genç adam yumuşak ama hızlı bir hareketle Cat'in
dan beri ayakkabı değiştirir gibi, bir sürü kadınla bir- üzerindeki çarşafi çekiverdi. Elleri titreyen genç kız ona
likte olduğu apaçık ortadaydı. Şimdi de iyice eğilmiş engel olamadı. Birden onun karşısında çırılçıplak ka-
l0 1l

ıı
lıvermişti. Genç adam gözlerinde hayranlık parıltilarıyla Genç adam oturduğu yerden yavaşça kalktı. "Me-
baktı ona. rak etme," dedi, düşünceli bir sesle. "Seni görmedi."
"Bak böylesi daha gizel." Cat rahatladı. Tam derin bir soluk almak üzereydi
Cat gözlerini yumdu. Genç adamın ona biraz daha ki genç adamın derin bakışlarıyla karşılaştı.
sokulduğunu hissetti. Ne yapacağını bilemiyordu. Göz- "Sende bir gariplik var," diye mrrıldandı Caleb Steel.
lerini açtı ve o biçimli dudakların pembe göğüs uçları- "Neden bu kadar sıkıldığıru anlayamıyorum. Yüzün bir
na doğru yaklaştığını fark etti. anda kıpkırmızr oldu."
O anda odanın kapısı açıldı. "Bütün bunların size normal gelmesini de ben anla-
"Baba, ne oldu biliyor musun?" mıyorum," diye karşılık verdi genç kız. "Galiba haf-
Genç birinin sesiydi bu. Odaya biri girmişti. Cat te- tanın her günü ayrı bir kadınla uyaruyorsunuz."
laşla doğruldu. Kapıyı vurmadan içeri giren Caleb Ste- Genç adam gülümsedi. "Her gün sözü, biraz abart-
el'in oğlundan başkası değildi. mah. Bu söylediğin, daha çok pazar sabahları için ge-
Genç adam başıru çevirip baktı. Baba oğul bir an ğöz
göze geldiler.
çerli. "
'Tanrım, neden bir an önce giyinip gitmiyorum bu-
"Çık drşarı, Luke." radan,' diye içinden geçirdi genç kız. Dün gece buraya
"Ama, baba..." bilgi toplamak için gelmiş ve ne hallere düşmüştü.
"Sana çık dışarı, dedim!" "Vakit oldukça geç oldu," diye mırıldandı Cat. "Sa-
Yavaş bir sesle ama karşı konulamazbir otoriteyle n[lm her gün bu saate kadar yatak odanızda oyalan-
söylüyordu bu sözleri. Bedeni Cat'in çıplak vücudunu mlyorsunuzdur."
kapıdan giren için görünmez kılıyordu. Genç kız ya- Siyah ka§lar havalandı. "Yani kendi yatak odamdan
nındaki adamın bütün kaslarının gerildiğini hissetti.
çıkmamı mı istiyorsun?"
"Ne konuşacaksan, daha sonra konuşuruz." 1'Şey... dışarı çıkmayı düşünürseniz, sevinirim."
"Peki, baba." Sert ve düzgün hatlı dudaklar yavaşça yukarı doğru
Luke Steel odadan çıktı. Genç adamın bakışları tek- kıvrıldı. Dişlerini göstermeden gülümsüyordu. Belki de
rar Cat'in gözlerini buldu. Caleb Steel'in gözleri. Genç hiçbir zamangerçek anlamda, içinden geldiği gibi gül-
kız rüyasında görse ona bu kadar yakın olacağına inan- müyordu. Nitekim fotoğraflarında da yüzünde hep ha-
mazdı. Aralarında bir elektriklenme olduğu açıktı. Fa- fif bir tebessüm vardı.
kat genç kız ona göre çok gençti, neredeyse kızı yaşın-
"Bu konuyu gerçekten düşünmem gerekiyor galiba,"
daydı. Daha önce bir dergide okuduğuyaz| aklına gel- diye mırıldandı genç adam. "Burada bulunduğum için
di o an. Caleb Steel kendisiyle röportaj yapan gazete-
çok memnunum da."
cil,e, otuz yaşın altındaki kadınlardan pek hoşlanma- "Ama az önce kahvaltıdan söz etmiştiniz. Gecikiyor-
dığını söylemişti. Bu tür kadınların gerekli deneyime sunuz."
r e olgunluğa sahip olmadıklarını düşünüyordu
çünkü. Genç adam saatine bir göz attı. "Fikrimi değiştir-
\-irmi dört yaş böyle bir adam için çocukluk demekti. dim," dedi. "Kahvaltıyı buraya getirteceğim. Bu ara-
Ona göre çok genç olduğunu düşünmek de nereden da istersen duş alabilirsin."
ç!ınştı şimdi? İş işten geçmişti artık. Dün geceyi onun- Cat zorlukla yutkundu. Banyo kapısıyla yatak ara-
],a birlikte geçirmişti.
sında öyle uzun bir mesafe vardı ki, gözü korkmuştu.
|2 13

r-
İri yeşil gözler _eenç adamın gözlerini buldu. Caleb Steel ben... "
bu iri yeşil gözlerdeki paniği adeta seyrediyordu. Eliy- Genç adam kaşlarını çatarak, "Yoksa direktör sana
le 1,atağı isaret ederek, "ıstersen bunu da beraberinde zorluk mu çıkarıyordu?" diye mırıldandr. "Maurice
götur..bilirsin. " dedi. Goodson ise hiç şaşmam." Başını iki yana sallayarak
"\.-e,.,il \h, evet, çarşafi, değİl mİ?'' gülümsedi. 'fKarısıyla çok mutludur ve başka kadın-
Cer.,: kız çarşafi vücuduna sarmaya çalıştı. Aslında lara elini sürmez."
1,a:a_fon içinde resmen debeleniyordu. Çarşaf hem çok "Siz de onun gibi olsaydınız keşke." Aptalca bir şey
urlxa Lıem de genişti. Genç adam önce arkasınr döner söylediğinin farkındaydı, ama yine de böylesi sessiz kal-
g:bı ı-apıı ama sonra dayanamayıp onu seyretmeye baş- maktan daha iyiydi.
[adi. Kollanru göğsünde kavuşturmuştu ve dudakların- "Ama ben evli değilim ki," dedi genç adam soğuk
da genç kızın yavaş yavaş asabını bozmaya başlayan bir tavırla. "Ayrıca evlenmeye de hiç niyetim yok." An-
o ıebessüm vardı. sızın bir şey keşfetmiş gibi gözlerini kıstı.
Cat sonunda ayağa kalkmayı başarabildi. "Bak küçük, eğer benimle evlenmeyi düşünüyorsan
"Şu kapı," dedi genç adam. bunu derhal aklından çıkar. Unut bunu, anladın mı?
cata çarş iölçüde Ve bir daha sakın aklına getirme."
küçük a u ar
"bek-
hiç O anda genç kızın yüreği öfke ve acıyla dotdu. Öze|-
lenmedi yak dan tut- likle 'küçük' sözcüğü mahvediciydi. Ayrıca bu adam
tu. Kapıya yaklaştığı için rahatlar gibi olan genç kız bü- kendisiyle evlenmek istediğini de nereden çıkarmıştı.
tün kesildiğini hissetti. Yumruklannl sıktı. "Senin gibi soğuk ve kibirli bi-
Hay lli olmuyordu. Titr i riyle evlenmek istediğimi sanıyorsan çok yanılıyorsun."
ama ak bunu önlemeye Sesi öfkeden titremişti. "Sandığının tam aksine benim
hayatım son derece değerlidir. Kendi hayatımdan mem-
nunum ben ve kimseden bir şey istediğim yok. Burada
her şey yapay. Oysa gerçek dünya çok farkh."
"Gerçek dünya tam da buradaki gibidir."
"Hayır! Senin dünyan olabilir bu, ama benimki de-
ğil." Genç kız birkaç adım gerileyerek, parmağını teh-
rdi bunlar. Genç dit edici bir tarzda bna doğru salladı. "Bakın Mr.Ste-
açıklamak için bi el, sizden herhangi bir şey istediğimi sanıyorsanız çok.
ama çaresizlik iç yanılıyorsunuz." Bu arada öteki eliyle vücuduna do-
ediyordu. ladığı çarşafı düşmesin diye sıkı sıkrtutuyordu. "Dün
"Eskiden böyle geniş yataklar kullanılmazmış,'' di- gece aramızda geçenler önceden planlanmış değildi,"
ye devam etti genç adam. ''İffetli davranmanın-moda diye devam etti. "Kendinizibana karşı borçlu hisset-
oldu rdeler ve bir ke- menize gerek yok. Yani bana bir şey ödemek zorunda
narl rmiş. Ne demek değilsiniz."
isted "Bu konuyu dün gece konuşmadık," dedi genç adam
Cat güç bela yutkundu. ''Yani siz sanıyorsunuz ki, yurnuşak bir sesle. "Birlikte olduğum kadınlarla geve-
l4 l5

ıi-
}.

zelik etmekten hiç hoşlanmam.'' den sustu. Caleb Steel ya|ıız değildi. Yanında yaşlıca
"Sen... Sen nesin biliyor musun?'' bir adam vardı. Caleb'in verdiğ, emirleri dinliyormuş
"Lütfen, Cat. Bu kadar kızmana gerek yok. Önce gbi saygılı duruyordu. Soğuk mavi gözlerini genç kı-
içeri girip bir duş al. Bir dakika, sana şunu da vere- za çevirip şöyle bir baktı. Yüzünde şaşkınlıktan eser
yim." 1,oktu. Sanki günün bu saatinde o yatak odasındaçar-
yatağın öteki ta di ve dün gece şafa sarılı bir genç kız son derece olağan bir şeydi.
cat'in üzerinde ol uzattı. Genç adam ise hiç oralr olmadı. Yanındakine döne-
o anda genç kız kinlik hissetti. rek sakin bir tavırla iş konuşmaya devam etti.
Evet, kuşkuya yer yoktu. Dün geceyi kesinlikle bu Bu kadar alçalmaya kim olsa tahammül edemezdi.
adamla geçirmişti. Yoksa yatmadan önce üzerindeki el- Genç krz ona doğru birkaç adım attı.
P!ş.vi böyle buruşturup yere bırakması nasıl ççıklana- "Sana ne dediğimi..."
bilirdi. "Ne dediğini duyduffi," dedi genç adam, buz gibi
Elbiseyi genç adamın elinden sert bir hareketle aldı. ama, otoriter bir sesle. "Gözlerin görmüyor galiba. Şu
Gö fadeyle rnı anda iş konuşuyorum. Meşgulüm."
kal şlarıyla de Meşgulüm! Bak sen şu işe! Genç kız onurunu kur-
in? bir şey tarmaya çalışıyordu, öteki ise meşgul olduğunu söy-
le konu " lüyordu.
'Otoriter bir ses,' diye içinden geçirdi genç kız. Ha- Genç kızın cesareti kırılmıştı. Bu arada Caleb yarun-
fifçe ürperdi. Bu arada Caleb Steel kahvaltıİöylemek daki adamla konuşmaya devam ediyordu. Odanın or-
için telefona yönelmişti. i
ta yerinde çarşafa sannmrş olarak dikilip durmak çok
rahatsız ediciydi. Bu adam btlttin kadınlara bu şekilde
b davranıyorsa ilişkileri çok kısa sürüyor demekti.
b Ne pahasına olursa olsun onurunu korumahydı. Ca-
d [eb'ın konuşmakta olduğu adam o çarşafin altında çı-
yordu. Çoğunluğu gençler oluşturuyordu. Üstelik en rılçıplak olduğunu biliyor olmalıydı. Kaçması veya geri
dönüp banyoya girmesi imkAnsızdı artık.
Başını meydan okuyan bir tavırla kaldırarak ona yak-
taştı. "Meşgul olabilirsiniz, Mr. Stee[," dedi. Bir de
sesinin titremesine engel olabilseydi. "Ama sizinle ko-
nuşmam gerekiyor, hem de şu anda. Dün gece şu ya-
takta neler olduğunu bir başkaslnrn yanında konuşmak
istemezsiniz, herhalde. "
Öteti adam garip bir ses çıkardı. Öksürmüş gibi. Bu
sesi ancak çok şaşırmış birinin çıkarabileceğini düşün-
B ydı. Öfkeyle kapıyı açıp ya- dü genç kız.
çarşafi. h6l6 üzerindeydi. "Çok kötü öksürüyorsun, Norm," dedi genç adam.
'uT, un? Yalancr, rezil ve...'' Bir- Sesine samimi bir hava vermeye çalışmış ama becere-
16 17
memişti. "Neden eidip bir fincan kahve içmiyorsun.
Sonra devam edebiliriz. Daha iyi olduğun bir zaman.'' Je başka bir zaman, ne bu odada ne de bir başka yer-
öteki, Amerikan aksanıyla, ''Elbette,'' dedİ. iiNu- de seviştim."
sıl isterseniz." Sonra genç kıza döndü. Nazik bir baş Genç adam kaşlarını kaldırarak, "Gerçekten mi?"
diye mırıldandı.
l
hareketiyie selam vererek mırıldandı.''Tanıştığımıza
memnun oldum, Miss... şey.'' "Gerçeğin ne olduğunu gayet iyi bi,liyorsun. Bayıla-
"Cat," dedi genç adam, araya girerek. ''Yani, ke- bilirim, kendimi tamamen kaybedebilirim, ama asla..."
di.. Bence ona yanhş isim vermişler. Kaplan deselermiş "Tanrmadığın bir erkekle yatağa girmezsin, öyle mi?
daha uygun olurmuş." Bunları söylerİen sırtında biİ O halde sorabilir miyim, nasıl oluyor da yatağımda uya-
yer ağrıyormuş gibi omuz|arışı oynattı. nabiliyorsun?"
Bu sözler üzerine Norm denilen adamın bakışların- "Bu yatakta uyandığım doğru. Ama geceyi seninle
da merak parıltıları belirdi. Cat ise bu kez kendinden birlikte geçirdiğim, yalan. Dün gece sen bu yatakta de-
_kor_kmaya başlamıştı. Ağzın1 açarsa, söyleyeceği şey-
ğildin. Ayrıca dün gece seni partide gördüğümü de ha-
ler bir felakete neden olabilirdi. tırlamıyorum. Görseydim mutlaka hatırlardım. Bun-
Adamcağız gerçekten de, hayatında böyle garip bir dan eminim."
manzaraya rastlamamış gibi bakıyordu. Zorlukla gü- Bu konuşma genç adamın canını sıkmaya başlamış
'lümsedi. gibiydi. Bakışlarını tavana doğru çevirerek, "Geç gel-
Bir an ne diyeceğini bilemiyormuş gibi dur-
du. Sonra kollarını iki yana açarak, .'Belki yine görü- miş olamaz mıyım?" diye sordu. Sonra çok olağan bir
şürüz, Cat," diye mırıldandı. şey söylüyormuş gibi, "Dün gece bu yatakta uyudum,"
Genç kız bakışlarını Caleb Steel'den ayırmadan, dedi. "Senin yanrnda."
"Hiç sanmıyorum," diye mırıldandı. Genç kız yutkundu. Caleb bunu öylesine kayıtsız bir
'oŞey, anlıyorum... Ben izniniziisteyeyim. Daha son- tavırla söylemişti ki, yalan olamazdı. Birlikte yatmış
ra görüşürüz, Caleb." olabilirler miydi gerçekten? Böyle olsa bile geııç kız so-
Adamcağız bu sözleri söyledikten sonra arkasını dö- rumlu değildi. Çünkü baygındı o sırada.
nüp telaşla odadan çıktı. Genç adamın bakışları ifade- Yüzüne keder dolu bir ifade çökmüş olmalıydı. Genç
adanr ona ilk kez şefkatle gülümsedi. Yumuşak bir ses-
ıirdi. "Evet, şimdi söyle bakalım benden ne İstiyorsun, le, "Bak, Cat," diye söze başladı.
Catherine Howard?"
"Gücüm olsaydı Sekizinci Henry'nin karılarına yap- Fakat genç kızın onu dinleyecek hali yoktu. Bir an
tığı şeyi sana yapmak isterdim. Sen bir yalancısıir. Ne- önce banyoya girip saklanmak istiyordu. "Özür dile-
den .beni yanıltmaya çalıştın?'' rim," dedi titreyen dudaklarıy|a. "Az önceki adam sa-
"Öyle mi?" runm yanında çalışanlardan biriydi. Onun yanında sana
kadifeye sarılmış çelik. Fvet, bu adamı tanımlamak çok kaba davrandım."
için en uygun sözcükler bunlardı. Tehdit edici bir ta- Bir an önce gitmeliydi buradan. Bu olayı unutmaya
vır takıruyor ama, bunu son derece yumuşak bir üslupla çalışmalıydı. Unutabilirse, tabii. "Şimdi bir duş almak
yapıyordu. istiyorum, izin verirsen," diye ekledi.
"Dün gece bu yatakta seninle seviştiğim yalan!'' di- 'lCat!"
ye bağırdl genç kız, öfkeyle. ''Seninle ne dün gece ne Hayır, onu dinlemeyecekti. Hızla banyoya girip ka-
18
pıyı kilitledi. Bu kez sırtını kapıya yaslayıp, yere doğ-
l9

]-
Böıüm İkİ
fi

Yazıişleri müdürü haftalardır bu işin peşindeydi.


Münzevi yazar Lucien Steel'le hayat hikdyesini de kap-
sayan uzun bir röportaj yapmak onda bir saplantı ha-
lini almıştr. Uzun tartışmalardan sonra görev Cat'e ve-
rildi. Yazaraulaşmanın tek yolu Caleb Steel'di. Önce-
likle onun güvenini kazanmak gerekiyordu. Bu yüzden
Cat genç adamın evinde bir parti verileceğini duyar duy-
maz hazırlanmaya başlamıştı.
Genç kız geçen yıl Hollywood evlilikleri hakkında
uzun bir yazı dizisi hazırlamış ve çok başarılı olmuştu.
Hatta bir yayınevi dört evliliği anlatan bir kitap Wazır,
lama önerisiyle ona başvurmuştu. Aslında Cat böyle
bir kitabı çok kısa sürede tiazırlayabilirdi. Ama yayln-
clnln Lucien Steel ve Sonia Harrison'ın evliliğinin de
araştırılmasrnr istemesi işi yokuşa sürmüştü. l940 yıl-
larınrn Hollywood'undaki bu altın çiftin öyküsünü biz-
zat Lucien Steel'Je görüşmedenyafrnak imk0nsızdı. Fa-
kat bu yaşlı ve huysuz adamdan bir randevu kopara-
bilmek neredeyse aya gitmek kadar zordu. Çünkü adam
karısının trajik ölümü iizerine bundan yaklaşık otuz yıl
kadar önce Hollywood çevrelerinden kopmuştu. Lond-
ra sosyetesi ile de en ufak bir ilişkisi yoktu. Onun hak- '

kında bilgi verebilecek sadece iki kişi vardı. Oğlu Ca-


leb Steel've torunu Luke Steel.
Caleb konusunda genç kızı pek çok kez uyarmışlar-
dı. Gerçekten de Cat'in genç adamın bürosuna gönder-
diği nazik mektuplara karşılık verilmemiş, telefonla
yaptığı başvurular sekreter tarafindan her defasında na-
zik bir tavırla ama kesinlikle geri çevrilmişti. Bunun
üzerine Cat, Londra'ya gitmiş ve kötü şöhretli torun,
Luke Steel'le tanışmıştı. Çocuk tam bir felaketti. Ba-
basırun ve büyükbabasının sürdürdükleri içe kapalı ha-
yatın tersine iyice dağıtmış bir tipti. Hayatı ailenin lUks
otetlerinde ve restoranlarında geçiyordu. İti üniversi-
20 2l

ı-
ıeden atılmlŞtı. İ

run ta kendisiydi.
Banyonun kapısına vuruluyordu. Cat suyu kapatıp
kulak kesildi. Evet gerçekten de birisi kapıya vuruyor-
du.
"Kahvaltr hazır, Cat.'
Bu Caleb'ın sesiydi. "Bütün gün duşun altında du-
ramazsın Cat."
Keşke durabilseydi! Başka kadınlar böyle olayları ka-
yıtsızlıkla karşılayabilirlerdi ama o asla. Üstüne giye-
cek bir şeyi yoktu. Gece elbisesiyle kahvaltı edilir miy-
di?
"Cat?" Genç adamın sesi bu kez kuşku doluydu.
"Uyudun mu, ne yaptın?"
Uyumak mı? Hayatının geri kalan bölümünde uyu-
yabileceğini hiç sanmıyordu. Ya da her defasında yanı
başında yabancı bir erkeğin yatmakta olduğunu düşü-
nüp korkuyla uyanacaktı.
"Bir şeyler söylesene! Kapıyı kırmamı mı istiyorsun
yoksa?"
Genç kızın ıslak vücudu üşümeye başlamıştı. Son-
baharda ağaçtan kopmuş zaval.|ı bir yaprak gibi titri-
yordu şimdi. Saçından süzülen sular gözyaşlarına ka-
rışıyordu. "Kahvaltı istemiyorum," dedi titreyen bir
sesle.
"Ağhyor musun yoksa? Neden ağhyorsun, Cat?"
Ağlıyor muydu? Evet ağlıyordu. Diliyle dudakları-
nı yaladığında gözyaşlarının tuzunu tadıyordu.
"Aç kapıyı!"
İşte Caleb Steel'in karşı konulmaz otoriter sesi. Bu
adam istediği zaman bu sesi nasıl çıkarabiliyordu?
"Bu şekilde davranman çok yanlış, Cat."
İşte bu farklı bir sesti. Yumuşaktı. İnsana ilkokul öğ-
retmenini hatırlatıyordu.
"Dün gece aramızda bir şey geçmediğini söylersem
kapıyı açar mlsln? Sabaha kadar sana elimi sürmedim.
İnan bana."
22 Genç kızın yüreği hızlı hızlı çarpmaya başladı. Bu
23

]-
sözlere inanabilir miydi? Bilemiyordu, ama içi bir an- dar dehşete düşürüyor anlamıyorum," dedi genç adam.
da umutla dolmuştu. "Ortadan kaybolduğun zaman seni araylp soran kim-
"Doğru söylemiyorsun," diye seslendi. se yok mu? "
"Doğru söylüyorum, Cat. Lütfen aç şu kapıyı da ko- O anda genç kızın aklına Vikki geldi. Ama hemen
nuşalım. " sonra içini derin bir sıkıntı kapladı. Onunla karşılaş-
na neden bu kadar takılmıştı aca- mak çok can sıkıcı olacaktı. Çünkü Vikki çok merakh
D, o kadar da değil. Cat intihar biriydi ve özellikle de böyle durumlarda bütün ayrıntı-
İntihar edecek biri olsaydı yıllar ları öğrenmek isterdi.
önce Caleb'dan çok daha değerli bir başka erkek için. "Babamrn veya bir erkek kardeşimin olup olmadı-
yapardı bunu.
ğını mı soruyorsunıız?"
Kapıya birazyaklaşarak seslendi. "İşim biter bitmez "Kocan da olabilir."
çıkacağım. Lütfen benim için bir taksi çağırır mısınız? Genç kız güldü. "Oh, evet," dedi. "Evli de olabi-
Hemen gitmek istiyorum." lirdim, değil mi?"
Kapının öteki tarafinda kısa bir sessizlik oldu. Son- "Yoksa evli misin?"
ra genç adamın sesi duyuldu. Sesinde belli belirsiz endişeli bir ifade vardı. Geceyi
"Nasıl istersen, Cat." Bir şey daha söyleyecekmiş evli bir kadınla aynr yatakta geçirme düşüncesinden hiç
ama sözcükleri bulamıyormuş gibi duraksadı genç hoşlanmadığı betliydi.
adam. Neden sonra, "Sana güvenebilir miyim?'' dedi. "Ha5/ır," dedi Cat sakin bir sesle. "Evli değilim. Ni-
"Merak etmeyin traş bıçağıntz|abileklerimi kesecek şanlı da değilim. Hatta ciddi bir ilişkim bile yok. Bu-
değilim. " rada yaşayan bir erkek kardeşim veya yakın bir akra-
"Bunu istesen de yapamazsın, çünkü elektrikti ma- bam da yok. İçin rahat etsin. Seni elinde tüfekle vur-
kine kullanırım." maya gelecek bir babam yok."
"O zaman ben de kendimi suda boğmaya çalışırım.'' "Olsaydı ne yaparlardı merak ediyorum doğrusu."
Genç adam bu sözler üzerine güldü. "İsmin sana çok "Dün gece aramızda bir şeyler olmadığına göre bu
yakışıyor, Cat," dedi. "Her an tırmalamaya hezırsın.'' soruya yanıt vermek gerekmez."
"Bunu bir iltifat olarak kabul ediyorum, Mr. Steel.'' "Ya dün gece sevişmiş olsaydık."
"Söylediğimi sakın unutma. Dün gece aramızda bir Genç kız bir an düşündü. "Babambiraz eski kafalı-
şey geçmedi." dır," dedi. "Bu durumu hoş karşılamazdı sanırım."
Doğru mu söylüyordu acaba? Bunu kesin olarak bil- Bu sırada kurulanıyordu. Birden durdu. "Aramızda bir
mek imkdnsızdı. Ama umutsuz da olsa ona inanmak
şey geçmedi değil mi?" diye sordu endişeyle.
istiyordu. "Geçseydi söylerdim."
"Eve geldim," diye devam etti genç adam.
geç vakit
Genç kız saçlarını da iyice kuruladıktan sonra çar-
"Oyle yorgundum ki, yatağımda kimin yattığı umu- şafa büründü ve banyonun kapısını yavaşça açıp çıktı.
rumda bile değildi." Bir an göz göze geldiler.
Cat'in yüzü bir anda kıpkırmızı oldu. Gözünün önü- "Dün gece tam kırk sekiz saat süren bir toplantıdan
ne geliveren manzara dayanılır gibi değildi.
çıkmıştım," dedi genç adam. "Üstelik dün Luke'un do-
"Bir adamla aynı yatakta yatmak seni neden bu ka- ğum günüydü."
24 25

]-
k:z şaşırdı: "öyle mi?" dedi kaşlarını kaldıra- cimde yansımıştı.
.c.lç Genç adam küçük bir kahkaha attı. "Şimdi anladın
rak. Bir daha hiç doğum günü partisine gitmemei içın
yemin etmeliydi mı?" dedi. "Neden aynaları bu kadar çok sevdiğimi."
Genç kız telaşla üzerindeki robu çekiştirdi. Bu kez
n gö- etek kısmı dizlerinin üzerine çıkmıştı. Genç adamın yü-
boy- zünde ilk kez geniş bir tebessüm belirdi. Esmer teniyle
eyler çarpıcı bir tezat oluşturan dişlerinin beyazlığı Cat'i şa-
ken-
gi Çarşafa bürünmüş mito- şlrttl.
loık bir peri gibiydi. "Dişlerini göstermeden gülümsemen çok tuhaftr,"
diye mırıldandı kendi kendine. "Şey yani nadiren gü-

dı.
fetişizmi var,'' diye mı- lümsüyorsunuz, demek istemiştim. "
rıld
,,",,T;[J;lffi.ffir,i.i,"1;_
na kaplıydı. Bu yüzden yıkaııırken bir ara tuhafloıi"uş-
tu. Bütün duvarlarda binlerce cat vardı. pn ufak bir
hareketi sonsuz yansımalara neden oluyordu.
Genç adam dolaptan koyu kahverengİUi. rop
tıp Cat'e uzattı. çıkar- likeli biri haline getiriyordu.
"Şunu giyin," dedi. ''Sıcak tutar.'' "Cat?"
Genç kız eline tutuşturulan giysiye baktı. Üzerinde- Genç kız başını kaldırdığında gülmeyeır bir yüz ve
ki giysiyi çıkarıp bunu nasıl giyinecekti? O anda Ca- buz gibi bakışlarla karşılaşarak irkildi. Havayı yumu-
;'Yine de gördüm," dedi. "Ön
leb'ın gülümseyerek kendisinilzlemekte oldugunufark şatm-ak için, gulerek,
etti. dişlerinizden birinde küçük bir kırık var. Belki de onu
gizlemek için..."
_ '_'Aynı şeyleri bir kez daha yaşamayalım, olur mu?'' Genç adİmın yüzündeki ifade değişmemiş, aksine bi-
dedi genç adam. ''Pün g,"c"yuİuğa girdiğiha.İİplrl.-
tın._ Bu sabah uyandığında üzerind. tıiçUiİ raz daha kararmıştı.
ş.y yÖlİtr. '' "Dün
_ "Ama şimdi durum başka,'' diye -rrrİaurOr-g..rç geldiğitıi
kız. Kıpkırmızı olmuştu.
"Neden? Uyanık olduğun için mi?'' duğunu
cat gardırobun kapısının ardına geçerek üzerindeki Şimdi
kuşku çizgileri belirmişti birdenbire.
çarşafi sıyırdı ve robu aceleyle giydİ. Gardırobrn tu-
pısrnı.kap?yıR ark3sına döndüğünde genç adamrn "Bana söylememişti," dedi genç kiz.
uluy.,
bakişlarıyla karşılaştı. Robun kollaiı aı.r.tı.rin.'ı.u-
a açıktı.
. Genç kız
karşısında
rinin nere- En iyisi gerçeği olduğu gibi söylemekti.
naya son derece erotik bi- 27
26

r
"Şey... ben aslında dün geceki partiye sizi görmek meye çalışıyorum. Bu da sert davranmayı gerektiriyor,"
için gelmiştim." Bir babanın oğlu hakkında bu tür endişeler duyma-
Genç adam gözlerini kısarak baktı ona. Dudakları sı doğaldı. Genç adamın az önce söyledikleri Luke Ste-
biraz gerilmişti el'in davranrşlarrnr krsmen de olsa açıklıyordu.
"Çok ilginç şaşırtıcı bir durum, hatta benim için bir Cat'in içinde bir sıkıntı vardı. Luke'la bu yatak oda-
şok. Demek ki, benim partiye gelmeyeceğimi anladı- sında karşılaşmak istemiyordu. Babasıyla arasında
ğın zaman gelip yatağıma yattın. Nasıl olsa oraya ge- uzun süredir çok yakın bir ilişki olduğunu düşüne-
leceğmi biliyordun. Bu rolünü filme çekseydik sana Os- bilirdi.
car verirlerdi. Birinci sınıf bir yalancısln." 'iKüçük kedi," diye mırıldandı genç adam. Hafifçe
"Senin yüzünden böyle davranmak zorunda kal- gülümsedi. "Neden bu kadar üzgünsün. Mera_k etme
dım," diye patladı genç kız. "Beni seviştiğimize inan- Uiri- aileden sana zarar gelmez. Ne şimdi ne de gele-
dırmaya çalıştın. Sana söylediğim her şey doğru. Içki- cekte." Cazibesine güvenen bir erkeğin yarı küstah tav-
me ilaç koydular ve kendimi kaybettim. Buraya nasıl rıyla söylemişti bu sözleri.
geldiğimi ve bu yatağa nasıl girdiğimi bilmiyorum." Genç kız kaşlarını çattı. "İstediğin her kadını ken-
"Sakrn yine ağlamaya kalkma,'| dedi genç adam asa- dine bağtayacağıriı sanlyorsun galiba."
bi bir tavılla. Telefona doğru yürüyüp ahizeyi sert bir Siyatİg<lzler hafifçe kısıldı.
hareketle kaldırdı. "Luke!" diye bağırdı. "Derhal bu- "Kadınların bana bağlanmasından nefret ederim. Yi-
raya gelmeni istiyorum. Önemli bir konuda bana he- ne de şunu itiraf etmeliyim ki, dün gece hayatımda ilk
sap vermen gerekecek ona göre.2' Telefonu kapadı ve kez bÖni yatakta bekleyen bir kadına rastladım."
derin bir sessizlik oldu. "Ama ben..."
"Onunla hep böyle mi konuşursun?" diye sordu genç Tam o sırada kapıya vuruldu.
kız. Luke içeri girdi. Fiziksel olarak baba ile oğul birbi-
Genç adam sağ eli pantolonun cebinde olduğu hal- rine çok benziyordu. Sadece Luke'un gözleri koyı-ı ma-
de onun tam karşısında duruyordu. "Nasıl yani?" de- viydİ. İkisi de yakışıkhydı. Yalnız Caleb'ın daha yaşlı
di. olması ona, ifadesini özellikle bakışlarında bulan ol-
"Bilmem. Ona karşı çok sert davranıyorsun galiba." gun bir hava veriyordu. Oğlu ise yüzünde ve özellikle
Genç adam bir şey söylemedi. Odanın içinde ağır ğOzlerinde h6t6 çocuksu bir ifade taşıyordu- Caleb'ın
adımlarla dolaşmaya başladı. Cat dün geceyi yeniden İsta bir terzinin etinden çıktığı ilk bakışta belli olan şık
hatırlamaya çalıştı. Evet, Luke Steel'in davranışlanru giysilerine karşılık, Luke,un üzerinde bir kot pantolon
dikkatle gözlemişti. Genç adam çok fazla içiyor, çok ve bol bir süveter vardı.
yüksek sesle gülüyordu. Kadınlara hep sırnaşık davra- Luke genç kızı başıyla selamlayarak, "Miss Ho-
nryor olmalıydı. Caleb Steel'le aralarında bir kuşak ça- ward," dİye mırıldandı. "Geceyi burada geçirmeniz ne
tışması olmalıydı. Oğlunun yaşındayken Caleb Steel güzel.'ı Babasının sesinğeki Amerikan aksanına rağ-
çoktan baba olmuştu. men kendisi tam bir İngiliz gibi konuşuyordu.
"Luke çok küçük yaştan itibaren başına buyruk ya- Cat onun hakkında bazı şeyler biliyordu. Anne ve
şadı. Annesinin ölümü de oldukça büyük bir servete babası ayrıldıktan sonra büyükbabaslnln yanında kal_
kavuşmasına sebep oldu. Uzun süredir onu dizginle- mrş ve okula İngiltere'de başlamıştı. Yine de baba ile
28 29
o ı aksanlarla konuş az garipti.
"Miss Howard'la sadece tek bir açıdan ilgilendiğini
saruyorum," dedi genç adam, babasrnrn gözlerinin içine
almaktan başka bir var mıydı?''
d enç kız, soğuk bir
bakarak. Sesinde öyle güven dolu bir ifade vardı ki,
meselenin en duyarlı noktasına değindiğini sanıyor ol-
Luke omuzlarını silkti. "İnsan istediğini yapabilme-
li," malıydı.
dedi.
Genç kız yüzünün kızardığını hissetti. Tam bir şey Cat o anda bütün vücudunun kasıldığıru hissetti. Ca-
leb ise oğluna, 'devam et,' der gibi'bakıyordu.
söyleyecekti ki Caleb araya girdi.
"Luke, "Ayrıca Cat bir gazetecidir, " diye devam etti tuke.
hal
tiyorum." ine
"Son üç aydır bana büyükbabamla nasıl tanışabilece-
gibi oldu. eldi ğini sorup duruyor."
nim yatağımda yatıyordu. Bu konuda ne biliyorsan söy-
Caleb Steel bu sözler üzerine başını ağır ağır Cat'e
doğru çevirdi. Kafasını zor|ayarak düşündüğü belli olu-
leyeceksin."
yordu. Neden sonra tek kaşını kaldırarak hayretle genç
Luke tekrar omuzlarını silkti. "Şu anda gördüğüm
tek şey..." kıza baktı. Gerçeği yakalamış gibi bir hali vardı.
"Yalan söyleme sakın,ı' diye söylendi Cat dişlerinin "Yoksa şu C. Howard sen misin?"
arasından. ı
Derin bir sessizlik oldu. Neden sonra genç adam oğ-
luna dönerek, "Madem onun kim olduğunu biliyordun
Caleb araya girdi. "Lütfen sakin ol, Cat. Ne oldu-
partiye neden çağırdın?" diye sordu.
ğunu anlamaya çalışıyorum.'] Luke bu sert sözler karşısında hafiften paniğe kapı-
"Sana doğru söyleyeceğini nereden biliyorsun.''
hr gibi oldu. Bir süre düşündükten sonra, "Şey..." de-
"Luke' bana gerçeği söyleyecektir. "
di. "Ben, pek önemsemedim sanıyorum. Ayrıca çok
"lJmarım öyle olur. Oğlunu çok kısa süredir tanı-
yorum. Ama askıntı oluyordu. Bunun üzerine düşündüm ki..."
sıl biri olduğunu anlama-
ma yetti. Öze partideki dİvranışları hiç
Cat öfkeden çıldırmak üzereydi. "Ben hayatımda
kuşkuya yer '
kimseye askıntı olmadım," dedi. "Ayrıca hep nazik ol-
maya özen gösterdim. Bu aileye yazdığım btitün mek-
Bu sözler Luke Steel'i heyecanlandırmıştı. Gözleri-
ni kırpıştırarak genç kıza baktı. tuplar, randevu almak için ettiğim bütün telefonlar bu-
nun kanıtıdır."
"Babama karşı dürüst bir tavır aldığından çok kuş-
kuluyum. Ayrıca onun sana inandığını da hiç sanml- ",Yazdığın mektupların toplamı yirmi biri buluyor,"
yorum. İnanmış olsaydı benimle kJnuşmayu, ll.i-irl dedi Caleb. "'Hiçbirini okumadım, ama sekreterim ne
yüzleştirmeye gerek görmezdi." istediğini söyledi bana" Evet evet, telefonlarından da
söz etmişlerdi. Şimdi dnhyorum."
Genç kız onu öldürecekmiş gibi öfkeyle baktı.
"Babana dün gece olanlar hakkında bildiğim her şeyi
"Işte buna sevindim," dedi genç kız.
anlattım. Ama yine. de haklısın. Sanırım bana inanmı- "Bu aşırı ısrarların biraz rahatsız ediciydi. Telefon
ve mektupla bu işi halledemeyeceğini anlayınca başka
yor."
yöntemlere başvurmak istedin,herhalde."
"Olanları belki sen açıklayabilirsin, Luke,'' dedi Ca-
leb, yumuşak, ikna adi;i biİ sesle. Yine de bu sözlerin "Neden beni bu kadar ısrarla reddettiğinizi hiçbir za-
man anlayamadım. Alt taraft bir röportaj istiyordum.
kesin bir emir olarak anlaşıldığı açıktı.
31
30

]
Mektuplarıma yanıt gelmeyince sizinle karşılaşmaktan konuda benden izin alman gerekmez. Yalnız, dikkat
başka bir çarem olmadığını düşündüm." etmen gereken çok önemli bir nokta var.Yazdığın her
"Çok iyi tanımadığım insanların mektuplarına ce- kelime doğru olacak. Kitap çıktığında onu alıp baştan
vap yazmam," diye mırıldandı Caleb. sona okuyacağım. Eğer yanlış bir şey görürsem derhal
'Biliyorum,' diye içinden geçirdi genç kız. Gerçek- avukatlarıma talimat veririm." Bu söderi söylerken iyi-
ten de başından beri butün telefonlarınln ve mektup- ce havaya girmişti. Nedense eliyle telefonu işaret edi-
larırun yanıtsız kalacağını gayet iyi biliyordu. Meslek- yordu.
taşları da onu bu konuda defalarca uyarmrşlardı. Fa- Genç adamın söyledikleri Cat'i hiç şaşırtmadı. Ba-
kat genç kız araştırma yapmadan, ilgili insanlarla gö- şından beri biliyordu bunu. Gerçekdışı bir şey yazma-
rüşmeden onlar hakkında yazıLar yazmayl meslek onu- yacağı konusunda onu ikna ederek işe başlamalıydı.
runa yediremiyordu. Aslında Lucien Steel'in evliliği Beklediği anın geldiğini hissederek heyecanlandı.
hakkında pek çok bilgi toplamış, o zamanın gazete ve "Yanılmryorsam babanız şu sıralarda yetmiş yaşını
dergilerini, tek tek taramıştı. Bu evlilik hakkında otu- aşmlş durumda. Yillar önce hakkında çeşitli dediko-
rup bir kitap bile yazabilirdi. Ama adamı görüp tanı- dular yapıldığını biliyorum. Ama nedense kendisi bun-
madan neyi nereye kadar yazacağıru danışmadan böy- ları asla tekzip etmemiş. İsteseydi bunu rahatlıkla ya-
le bir işe girmek istemiyordu. pabilirdi. Ama susmayı tercih etmiş."
Caleb'a döndü. "Tek istediğim babaruzla kısa bir sü- Genç adam bu sözler üzerine yüksek sesle güldü.
re görüşmek," diye söze başladı. "Evlilikler hakkında "Yetmiş beş yaşında olmasına rağmen babamın belle-
bir kitap yazıyorum ve..." ği çok güçlüdür. Öyle ki kendi yaşındakilerin hiçbiriy-
"Annem öleli neredeyse otuz yıl oluyor. Bugünün le kıyaslanmaz. Belleğini kaybettiği için konuşamadı-
insanları annemin adını bile duymamışlardır. Lucien ğını yazdılar değil mi? Tamamen yalan."
Steel'in karısı olmasaydı hiç bilinmeyecekti." Evet, olabilirdi. Yine de ihtiyar adamın şu anda ne
"Haytr," dedi genç kız heyecanla. "Bunun doğru durumda olduğu Cat'i pek ilgilendirmiyordu. Önemli
olrnadığını biliyorsunuz. Daha geçen yaz onun toplu olan Sonia Harrison'la evlilikleriydi.
filmleri gösterildi." Caleb oğluna dönerek, "Az önce tartıştığımz şoru-
Caleb Steel'in annesi hakkında böyle düşünmesi çok na dönelim," dedi. "Cat dün gece yatağıma yatmış,
tuhafina gitmişti. Sonia Harrison 1940'ların, hatta beni bekliyordu." Ne düşündüğünü anlamak istiyor-
1950'lerin en tanınmış film yildızlarından biriydi. muş gibi yan gözle genç kıza baktı.
Genç adam içini çekti. Gözlerine bir hüzün "Sizi beklemiyordum," dedi Cat, öfkeyle. Sonriı Lu-
çökmüştü. ke-Steel'e döndü.
"Sonia Harrison," diye mırıldandı. "Bugün onukim "Babanın yatağına nasıl geldiğimi söyler misin lüt-
hatırlar? Belki sinema meraklıları. Bazı filmlerinin si- fen?"
nemateklerde gösterilmesi neyi değiştirir ki? Çoktan "Ben nereden bileyim?"
unutulmuş bir yıldız o. Böyle olması kaçınılma?dı." "Sakın yalan söyleme," diye uyardı genç kız. Par-
Cat başını iki yana sallayarak, "Ama yaymcı böyle mağını tehdit edercesine ona doğru salladı. "Hatırla-
düşünmüyof," dedi. dığım son şey şu: Toplantıdan ayrılmak üzereydim. O
"İstediğin kitabı yazabilirsin," dedi genç adam. "Bu sırada bir şey oldu."
32 33
"Evet, hatırlıyorum," dedi Luke. ''Seni en son o an-
da görmüştüm. Gitmeye hazırlanıyordun.'' "Baba olmdk isteyen insanların haline şaşıyorum,''
"Bak yine yalan söylüyorsun.ı' iedi yorgun bir sesle. ''Bunun ne kadar İoİbi, iş ol-
"Yemin ederim, doğruyu söylüyorum Cat.'' Luke Juğunu bilseler herhalde vazgeçerlerdi.''
iyiden iyiye paniğe kapılmıştı. Bu arada Caleb delici "Bence... ''
bakışlarıru oğlunun yüzüne çevirmiş, susuyordu. Ona Genç adam bir el hareketiyle Cat'i susturdu. ''Ne di-
inanmadığı be§belliydi. 1eceğni biliyorum," dedi. ''Daha anlayışh olmamı söy-
:e-veceksin. Bütün kadınlar birbiiine berrre.. Özellikie
"Bak, Luke," dedi genç kız. "Böyle konuştukça du-
rumu zorlaştırıyorsun. Dün gece buradan ayrılmak üze- ilişkilerim hep merak konusu ol-
re olduğumu söylüyorsun ama görüyorsun ki h6l6 bu- ımla sadece iki yönden ilgileniyor-
radayım. Bu durumu nasıl açıklıyorsun.'' ikincisi kadınlar."
"Bilemiyorum, ben..."
"Eğer babanı kızdırmamak için yalan söylüyorsan
çok yanlış bir iş yapıyorsun. Gerçeği öğrendiği zaman
sana iki misli kızacağını düşünmelisin.''
Luke bu sözler üzerine güldü. "Beni hayatta etkile-
"A
k|z.,,
meyen tek şey babamın öfkesidir. Öfkelense ne olur? sosYal hayatınız
Bana ne yapabilir? Paramı mı kesecek? Yoksa beni kapı hakkı
dışarı mı edecek?" i?};;,İ,'o1j.ffi'f
Caleb bu sözler üzerine soğukkanlı bir tavra bürü- daha - ,
nerek kollarını göğsünde,kavuşturdu.''Güze[,'' diye "Çok beylik bir düşünce.''
mırıldandı. "Bu durumda gerçeği söylememen için bir
sebep kalmryor."
Luke Steel bakışlarıru kaçırdı. "Ben sadece Miss Ho-
ward'ın hakkımda yanlış şeyler düşünmesini önleme-
ye çalıştım. Kimseııin senden korktuğumu düşünmesi-
ni istemiyorum."
"Oyle mi?" dedi genç adam kaşını kaldırarak.
Luke yine göz ldığı her halinden
belli oluyordu. ' u. .'Bittiyse gide-
bilir miyim? Ar um var.''
"Gidebilirsin," dedi genç adam, eliyle kapıyı işaret
ederek.

]
T

runlarla nasıl başa çıkacağını bilemiyor. Bunu özellik- tanrmak da istemiyorum. Yardım isteyen yaralı bir hay-
le biliyorum, çünkü dün gece..." vana benziyor. Onu sadece bu bakımdan anlayabiliyo-
"IJnut artık şu dün geceyi!" dedi genç adam, asabi rum."
bir tavrla. "Ve ben, onu özellikle bu bakımdan anlayamıyorum,
Cat şaşırmıştı. Bu kadarını beklemiyordu doğrusu. öyle değil mi?"
Başını iki yana sallayarak, "Demek sonunda oğlunu- "Ona çok yakın olduğunuz için anlayamıyor, ola-
za inanmayı tercih ettiniz," diye mırıldandı. bilirsiniz."
Genç adam gözlerini kısarak baktı ona. "Doğal de- "Az önce ona çok uzak olduğumu söylüyordun."
ğil mi?" Genç kız bir an duraladı. "Bilemiyorum," dedi al-
"Hay[, değil. Oğlunuzda saldırganlık güdüleri var. çak sesle.
Günün birinde, büyük olasılıkla bir kadına çok kötü "Bak, Cat," diye söze başladı. "Mükemmel bir ba-
bir şey yapabilir. Ona yardım etmeniz imkinsız hale ba olduğumu asla iddia etmiyorum. Belki olabilirdim,
gelebilir." ama oğlumla uzun süre ayrı yaşamamız buna imk6n
"Başına böyle bir şey gelmiş gibi konuşuyorsun." tanımadı. Oğlumla aramdaki ilişki ne olursa olsun, se-
'Böyle konuşması ne tuhaf,' diye içinden geçirdi genç nin gibi genç ve tecrübesiz birinden öğüt alacak deği-
kız. Dün gece olanlar çok doğalmış gibi konuşuyordu. lim."
Bir partiye gidiyordu ve geç vakit tam çıkmak üzerey- , "Ama ben sadece, yardım etmeye..."
ken kendini kaybediyor ve hiç tanımadığı bir adamın "Gerekmez!"
yatağında çırılçıplak uyanıyordu. "Şey... anlıyorum. O tabii sizin oğlunuz ve onu ben-
Steel ailesi için bu tür olaylar normal olabilirdi. Ama den daha iyi tanıyorsunuz, kuşkusuz."
kendisi hayatında ne böyle bir şey duymuş ne de yaşa- Genç adam gözlerini kısmış bakıyordu. Cat o anda
mıştı. Bundan sonra uykularının bozulacağını, sabah- kendi§ini büyük bir baskı altında hissetti.
ları korku ve endişe içinde uyanacağını çok iyi biliyor- "Ozir dilerim," diye söze başladı. "Benim az önce
du. Luke Steel'in dün geceki davranışı bilinçaltına itil- demek istediğim..."
miş bir sürü korkuyu serbest bırakmıştı. Onun dün gece "Ne demek istediğini anladım. Çok açıktı." Genç
ne yaptığını kesin olarak bilmiyordu. Hatırladığı tek adam saatine bir göz attı. "Elini çabuk tutmalısın,"
şey yılışık ve sürekli içen bir genç tadamrn güven ver- dedi. "Çok geç oluyor. Seni evine bırakacağlm."
meyen havasıydı. Hayır, Cat ondan hiç hoşlanmamış- "Ben kendim giderdim."
tı. Yine de onun durumunu anlayabilmişti. Kendisini "Hayır. Başına yeni bir felaket gelmesini istemiyo-
babasından daha faz|a ele veriyordu. rum." Bu sözleri alaycı bir tebessümle söylemişti.
"İnanın bana, Mr. Steel," dedi. "Oğlunuza yardım "Korkarrm kahvaltıya vakit yok," diye mırıldandı.
etmezseniz günün birinde çok geç olabilir. Luke btlttln Cat tekrar banyoya girdi. Kahvaltının sözü bile mi-
insanlardan, dünyadan nefret ediyor." desini bulandırıyordu.
Genç adamın dudakları hafif bir tebessümle Genç kız az sonra üzerinde yeşil gece elbisesi olduğu
büküldü. halde Porsche marka lüks arabada Caleb Steel'in ya-
"Oğlumu çok iyi tanımadığınız anlaşılıyor." nında oturuyordu. Araba hızl.a Cat'in Vikki'yle pay-
"Elbette, tanılnıyorum," diye atıldı Cat. " Daha iyi ldştığı Victoria tarzı inşa edilmiş eve doğru yol alıyordu.
36 37

r,
Evin muhteşem görünüşü karşısında Caleb Steel bi-
" diye sordu. Bölüm Üç
kadaşım. Bu
aldı. " Kendi
Harry kim? Bu soruyu uzun süredir kimse sorma-
nce çok şaşır-
mrştı ona. Hatta kendi kendine bile sormamıştı. Harry
yle büyük bir
genç kızın hayatında uzun süre değişmeden kalan sa-
du.
"Demek yalnrzsın," diye mırıldandı Caleb Steel. bit bir unsur olmuştu. Öyte ki onları bir arada göre-
"Annen, baban, erkek kardeşin hatta bir sevgilin bile medikleri zaman insanlar meraklanlyor ve dedikodu-
yok." ya başlıyorlardı. Bütün bunlar ne kadar da uzakta kal-
"Bunda olağandışı bir şey yok, Mr. Steel.'' mıştı. Harry yoktu artık; çok uzaklardaydı.
"Evet, olağandışı değil. " "Harry'den size kim söz etti?"
"O halde neden şaşırdınrz?'' "Onun hakkında konuşmak istemiyor musun?"
"Şaşırmadım. Sadece şu Harry denen adamın nasıl Soruya soruyla karşılık veriyordu. Bu adamın
biri olduğunu merak ettim." Harry'yi tanıması imkdnsızdı. Kaşlarını çatarak genç
adamrn yüzüne dikkatle baktı.
"Onu tanıyormuş gibi bir halinizvar."
Genç adam eüldü. "Bu ismi ilk kez dün'gece duy-
dum," dedi. "Bir ara bana sarılıp, 'Harry,' diye fisıl-
dadın."
Cat dehşete kapılmıştı. Gözlerini iri iri açarak genç
adamın yüzüne baktı. Olacak şey değildi bu. Nasıl ya-
pabilmişti?
"Çok özür dilerim," dedi bir solukta. "Böyle bir şeyi
nasıl yapabildim, bilemiyorum. Çok özür dilerim..."
"Bu kadar bozulman gerekmez," dedi genç adam,
Dudaklarında yine o alaycı tebessüm belirmişti.
Genç kızın yüzü kıpkırmızı olmuştu. Kendini bırak-
sa ağlamaya başlayacaktı. Arabarun içinde derin bir ses-
sizlik oldu.
"Harry'nin kim olduğunu açıklamayacak mısın,
Cat?"
Genç kız bakışlarını kaçırdı. "Harry ö[dü," dedi, kı-
saca.
Siyah göz|er kısıldı. Gittikçe derinleşen sessizliği yi-
ne genç adamın sesi bozdu.
"Ne kadar oldu?"
38
"Beş yrl."
39

İ
Genç kız tek bir gözyaşı damlasınrn yanağından çe- l]]

"Onu h6l6 seviyorsun."


nesine doğru silzüldüğünü hissetti, ama aldırmadı. ''Öl- Genç krzın dudaklarında kederli bir tebessüm belir-
dürüldü," diye devam etti, kırık bir sesle. ''O gün... di. "Onun ismini sayıkladığım için utanmıyorum," de-
Evleneceğimiz gün." Artık duramazdı. Bu noktadan di, fisıldar gibi. "Onu hep sevdirn.'ı
sonra her şeyi anlatmak zorundaydı. Derin bir soluk "Ama, o..."
alarak, "Çok güzel bir yaz günüydü," diye söze baş- "Öldü, biliyorum." Klsa bir an durdu. "Evet, onun
ladı. "Hayatrmrn en mutlu günü olacağıru saruyordum. öldüğünü biliyorum," diye tekrarladı yüksek sesle.
Kiliseye vardığımızda Harry görünürde yoktu. Onu "Ah Tanrım, öyle iyi biliyorum ki... Ama ö[üm asla
beklerken bir şeyler olduğunu hissettim. Çünkü Harry gerçek bir aşkın sonu olamaz. Özellikle Harry'yle be-
randevularrna tam zamanında gelirdi. Saatler geçti, nim aramdaki aşkın. . . "
ama o hAl6 görünürde yoktu. Sonra bir polis memuru "Ama hayat devam ediyor, Cat," diye mırıldandı
geldi ve Harry'nin öldüğünü söyledi. Arabası bir kam- genç adam, yumuşak bir sesle.
yonun altında kalmış. En yakın arkadaşıyla birlikte öl- "Elbette," dedi gönç kız, başını kaldırarak. "Onun
dü. Bu bir cinayetti, gerçek bir cinayet." ölümüyle birlikte benim hayatım sona ermiş değil." Bu
"Yani onun kasten öldürüldüğünü mü söylemek is- sözleri yıllardır her firsatta kendi kendine tekrarlıyor-
tiyorsun?" du. "Çalışlyorum, sqsyal hayatım, dostlarım var," diye
_ "Bilemiyorum. ÖlUrken acı çekmediğini söylediler devam etti. "Hayattan hoşlanıyorum. Yaşadığım için
bana. Nereden biliyorlarsa? Sonra, sürekli köbuslar mutluyum." Yine içinde o garip rahatsızhğı duyarak
görmeye başladım. Dev bir kamyon Harry'nin küçük sustu. Bu sözleri şimdi ne kadar da kolay söylüyordu.
arabasınr kovahyor. Harry kaçmaya çalışıyor ama ba- Oysa beş yıl önce, hayatının sona erdiğine kesinlikle
şaramıyor. Sonra onu kamyonun altında görüyorum. inanryordu. Her şey bitmişti onun için. Sonra yavaş ya-
Yüzü acı dolu. Henüz ölmemiş, ama sürekli kan kay- vaş Harry'nin yokluğuna alışmaya başlamıştı. Haya-
bediyor ve canı çok yanıyor." tını adım adım yeniden kurmuş ve onsuz da yaşanabi-
"Çok saçma," diye mırıldandı genç adam. ''Böyle leceğine kendini inandırmaya çalışmıştı.
şeyler düşünmen çok yanlış. Trafik kazalarında insan- Hiç tanımadığı bir adamla bütün bunları konuşma-
lar hiç acı çekmeden ölüyorlar." sı doğru muydu? Üstelik dün gece olanlardan sonra.
"Evet, olabilir,"dedi Cat, gözyaşlarını silerek. Elini alnına doğru götürdü. Çok aptalca bir duruma
'1Harry'nin ölürken acı çekmediğine inanabilsem.'' düştüğünü hissediyordu. Hiç tanımadığı bir adamlaya-
Genç adam cebinden mendilini çıkarıp ona uzattı. tağa giriyor ve ona en gizli duygularını açıyordu. Bir
"Teşekkür ederim," dedi Cat. H6İ6 a.İbanın içinde öykü olarak bütün bunlarda çok gülünç bir yan vardı.
oturuyorlardı. Caleb Steel elleri direksiyonda, bakış- Harry duysaydı kim bilir ne çok gülerdi.
ları genç kızın yüzünde olduğu halde kımıldamadan Konuyu değiştirmek gerekiyordu. Genç adama dö-
oturuyordu. - nerek, "Lütfen oğlunla konuş," dedi. "Bence doğru
"Dün gece onun ismini nedçn sayıkladığımı bilemi- söylemiyor- Dün gece olanları öğrenirsen, sevinirim."
yorum. " Caleb Steel derin bir iç çekti. "Oğlum bana yalan
"Ben biliyorum," dedi genç bdam. söylemez, Miss Howard," dedi, kararlı bir tavırla.
"Neden?' "Ben de hayatımda kimseye yalan söylemedim."
40 4t

r
T
Bu adamla tattışmanln yararl yoktu. Bu tür işleri za-
il

"Kimin yalan söyleyip kimin söylemediği bu kadar


önemli mi?" mana bırakmak gerekirdi. Betki bir süre sonra Caleb
"Hayır, değil kuşkusuz. Şey... Mr. Steel, size daha Steel fikrini değiştirecekti ama, şimdilik umut yoktu.
önce anlatmıştım. B aba nız|ah6l6 görüşmek istiyorum. "Beni buraya kadar getirdiğiniz için teşekkür ede-
Onun hakkında sizinle de konuşabilirim. Eğer uygun rim, Mr. Steel," dedi resmi bir tavırla. Genç adamın
görürseniz..." yanıt vermesine firsat bırakmadan arabadan inip eve
"Bu tür konularda konuşamam. Özellikle babamın doğru yürüdü. Porsche'nin hareket ettiğini, dönüp
özel hayatı hakkında..." uzaklaştığını i
"Ama benim ilgilendiğim konu..." el'le bir gece
"Söylemiştin ya. Babamın evliliğini araştırıyorsun. Yoldan geçen
O dönemde yazı|an bir sürü kitap var, Miss Howard. larını fark ett
Ayrıca eski dergilerde de bir sürü malzeme bulabilir- şan bir tipe kim olsa dönüp bakardı. Hızlı adımlarla
sin." yürüyüp eve girdi.
"Benimle görüşmek babanızı incitmez sanıyorum." "Şu anda sana hiçbir şey sormayacağım," dedi Vik-
"Annem öleli neredeyse otuz yıl oldu ve babam asla ki. "Önce bir kahve yapacağım ve sorularımı ondan
evlenmeyi düşünmedi. Bu onun höl6 anneme 6şık ol- Kahveyi hemen
duğunu göstermiyor mu? Seninle görüşmesi bütün geç-
mişi yeniden yaşaması anlamına geliyor. Unuttuğu şey- Üur,yo yaptım."
leri bile yeniden hatırlayacak. Bunun onu incitmemesi Bu sözler üzerine Vikki'nin rengi attı. Gözlerini iri
mümkün mü? Siz gazetecilerin bu kadar basit bir şeyi iri ir soru yağmu-
anlamamanız çok garip." ru a öyle olmadı.
Cat sarsılmıştı. "Özür dilerim," "diye mırıldandı. dedi arkadaşı.
"Bunu hiç düşünmemiştim. Galiba haklısınız." Luci- "Bu arada ben de kahveleri koyayım."
en Steel otuz yıl önce kaybettiği karısına h0lö 6şıktı. Cat arkadaşlna gi.iüümsedi. Yatak odasrna geçti, Oda-
Oysa Harry öleli daha beş yıl olmuştu. Belki otuz yıl ları yan yanaydı. Bu koca evde tam dört ayrı yatak oda-
sonra Cat... O anda yüreğinin derinlerinde bir sızı duy- sı vardr.
du. Otuz yıl sonra kim bilir nasıl biri olacaktı? Harry'yi Genç kızyatağınrn üzerine oturup başıru ellerinin ara-
umutsuz bir aşkla seven yaşlı bir kadın olarak düşün- sına aldı. Az önce Caleb'la arasrnda geçen konuşmayı
dtı kendini. düşündü. Ona Harry'yi anlatmıştı. Zaval.|ı Harry, bir
"Bütün gazeteciler böyledir," dedi genç adam. "İn- zamarı|ar nasıl da mutluydular. O zamanlar on beş ya-
sanların acılarıyla ya da zor duruma düşmeleriyle ilgi- şındaydılar. On yedi yaşına getdiğinde Harry ona bir
lenmezler." yüzük hediye etmişti. Hiç ayrılmayacaklardı artık, sev-
"Hayır, yanılıyorsunuz, Mr. Steel. Ben onlardan de- gileri
ğilim." Ha ti. Cat gözlerini kapadığı an
Genç adam alaycı bir tebessümle baktı ona. "Mu- onun iri mavi gözlerini görür gibi
hakkak öyledir," diye mırıldandı. "Birbirinize benze- oldu. İkisi bir bütünü oluşturuyordu. En çok tartıştık-
mezsiniz." ları konulardan biri, çocuklarının göz rengiydi.
42 43

r
On dokuz yaşına geldiklerinde evlenmeye karar ver-
"Aman Tanrım! Yoksa Luke Steel mi?" O anda ka-
mişlerili. Oysa o sırada çevrelerinin gözünde kendileri pıldığı telaşı arkadaşına hissettirmemek için gülümse-
birer çocuktu. Buna rağmen aileleri evlenme kararla- di. "Onun resimlerini görmüştüm. Çok yakışıklı bir
rını sevinçle karşılamışlardı 'Bununla adam. Ama yine de..."
Harry ateşli ve sabİsız bir 6şıktı. birlikte "Bencil biri. Genç bir budala. Aslında o değil. Ya-
Cat'le sonuna kadar sevişmeyi hep reddetmiş ve ona ni, onunla birlikte değildim. Oh Vikki, neler olduğu-
karşı daima kontrollü davranmıştı. Bu durum zaman nu bilmiyorum. Sabah iıyandığımda bir adamın yanın-
zaman Cat'i düş kırıklığına bile uğratmıştı. Ama yine da yatıyordum ve..."
de evlendikleri geceyi heyecanla düşünüyordu. Haya-
"Kimin yanında yatıyordun?"
ta ve cinsel doyuma birlikte adım atacaklardı. "Mr. Steel'in ve..."
O geceyi nasıl özlem ve heyecanla beklediğini çok iyi "Ne? Mr. Steel mi?"
hatırlıyordu Cat. Sadece ruhunu ve kalbini değil bü- "Evet, Caleb Steel ve onu gördüğüm an..."
tün varlığrnı verecekti Harry'ye. "Bir dakika. Aynı adamdan mı söz ediyorlz."
Oysa hayatında ilk kez sabüa kadar al.rnı yatağı pay- "Canım, kaç kere söyleyeceğim sana!" diye patladı
laştığı adam Caleb Steel gibi biri olmuştu. İnanmak çok genç kz. "Onun yatağında uyandım. Oğlu portakal su-
zordu ama, dün gece yaşadıklarının kötü bir rüya ol- yuma alkol katmış."
madığı apaçık ortadaydı. Genç adamın geceyi sevişe- "Aman Tanrım!" dedi Vikki, ellerini yanaklarına
rek geçirdiklerini söylediği anı düşündü. O anda yüre- bastırarak.
ğinde derin bir acı duymuş, karmaşık duygulara kapıl- "Evet, aynen böyle. Caleb Steel bana bir şey yap-
mıştı. madığını söyledi. Ama o sırada baygındım. Kısacası,
"Hey, neyin var senin?" emin olamıyorum."
Vikki içeri girmiş, sessizce onu gözlüyordu. "Boş- ''Anlayamıyorum. Baygın olduğunu söylüyorsun. Bu
ver,,canım," dedi, neşeli görünmeye çahşarak. "O ka- durumda, yani bilincini tamamen kaybettiğine göre
dar da kötü değildi herhalde." onunla sevişmiş olamazsrn. Çok garip bir durum."
Cat başını iki yana sallayarak, "Kötüydü," diye mı- "Garip olduğu kesin."
rıldandı. "Caleb Steel seninle sevişip sevişmediğini biliyordur
Vikki sempatik bir tebessümle arkadaşına baktı. herhalde. Sarhoş muydu?"
Harry'nin ölümünden beni birlikteydiler. Her şeyleri- "Sanmıyorum. Bana bir iş toplantısından geldiğini
ni paylaşırlardı. Bu eve yerleştiklerinden beri iki arka- söyledi. Aramızda hiçbir şey geçmemiş. Böyle söylü-
daştan çok kız kardeş gibi olmuşlardı.
, "İnsan bir erkekten hoşlanabilir. Bundan doğal ne
"Ve sen ona inanmıyorsun, öyle mi?"
var. Geceyi bir erkeklğ birlikte geçirmen çok doğal. "İnanmıyorum diyemem. Ama o sırada çok garip
Onun evine gittin herhalde?" bir duyguya kapıldım. Bir şeyi ikincikez yaşıyormu-
"Sandığın gibi değil." şum gibi. Anlatması çok güç." Yüzü hafifçe pembe-
Vikki kaşlarını çattı. "Nasrl yani?" leşti bunları söylerken. Aynaları hatırlamıştı. Caleb'
"Yani, kimsenin evine gitmedim. Partinin verildiği ın aynalarda yansıyan bakışlarrnı. "Vikki, ne olduğu-
evdeydim. Şimdi de oradan geliyorum." nu bilemiyorum," dedi umutsuz bir tavırla..
44 45

ı-
"Caleb Steel gibi bir adamın baygn bir kadınla aşk Vikki kapıyı açmakta bir dakika gecikseydi elindeki
yapmaya kalkacağını hiç sanmam." kitapları olduğu gibi bırakacaktı.
"Gece yarısl yatağında çıplak bir kadın görüp baba "Çol( şükür açtın!" dedi arkadaşını karşrsında gö-
rünce. Içeri girip kitapları telefon masasının üzerine bı-
şefkati duyacak bir tip de değil."
Vikki elini şakağına koymuş düşünüyordu. ''Ondan raktı.
hoşlanmış olmalısın," diye mırıldandı. "Nihayet gelebildin," diye söylendi Vikki.
"Hay[, hoşlanmadlm," dedi genç kız, telaşla. Sonra Bu arada genç kız üşüyen ellerini nefesiyle ısıtmaya
bir an düşündü. "Hoşlanmak denemez. Daha çok şa- çalışıyordu. "Ne oldu?" diye sordu. "Yoksa kalori-
fer kazanı yine arıza mı yaptı?" O anda en,korktuğu
şırtıcıydı. Evet, şaşrrtıcı."
"Harry'den bu yana ilk kez böyle bir şey oluyor.'' şey buydu, çünkü derhal sıcak bir banyo yapmak isti-
Harry'den çok farklıydı. Onun kollarında daha çok yordu. Lanet olasıca kazan geçenlerde bozulmuş ve iki
gün boyunca titrernelerine yol açmıştı.
çocuksu bir güven duymuştu. Oysa Caleb ona dokun-
duğu zaman çok daha şiddetli, etkileyici, hatta sarslcı "Kazan sağlam," dedi Vikki. "Bu saate kadar ne-
bir şey hissetmişti. redeydin söyler misin, lütfen? Saat beşte burada ola-
Derin bir sessizlik oldu. Karşı karşıya oturmuş dü- cağını söylemiştin."
şünüyorlardı. Neden sonra Cat, " Beni babasıyla tanış-
Vikki nedense fisıltıyla konuşuyordu.
tırmak istemedi," diye mırıldandı. Ayağa kalkıp üze- "Yiyecek bir şeyler hazırladın m1?" diye sordu Cat.
rindeki gece elbisesini çıkardı. Eşofmanlarrnı giydi. Bu "Sabah demiştin ki..."
arada Vikki kahveleri getirdi. "Yemek falan hazır|amadım. Dışarı gideceğine gö-
re neden yemek hazırlayayım?"
"Hiç ilerleme kaydedemedin mi?" diye sordu.
Cat başını iki yana salladı. "Babasrnın nerede oldu- Çok telaşlı görünüyor ve h6l6 fisıltıyla konuşuyor-
ğunu bile söylemedi. O adamla konuşamazsam kitabı-
du. ]

mın bir bölümü eksik kalacak." "Neden fisıltıyla konuşuyorsun?" diye sordu arka,
"Bu durumda Caleb Steel'le bir kez daha görüşmen daşına. Kendisi de fisıldayarak konuşmaya başlamış-
gerekecek." Vikki arkadaşını çok iyi tanıyordu. Onun tı. "Boğazln mı kötü yoksa?"
etraflıca araştırma yapmadan iİrsanların özel hayatla- "Boğazım gayet iyi, kalorifer kazanı bozulmadı ve
rı hakkında tek satır bile yazmayacağına emindi. yemek hazırlamadım. Fakat içerde seni görmek için gel-
Bu arada genç kız arkadaşının sözlerini düştinüyor- miş biri yar."
du. Vikki haklıydı. Bu kitabı yazmak istiyorsa gidip "Yoksa?"
Caleb Steel'le görüşecekti. Bunun başka yolu yoktu. 'oEvet, ta kendisi! Bir saattir salonda karşılıklı otur-
muş terbiyeli terbiyeli konuşuyoruz. Daha doğrusu beni
Kollarındaki kitapları düşürmemeye dikkat ederek, sorguya çekiyor. Kapı çaldığında banyodaydım. Bu
uzarup kapının zilini çaldı. Bütün gününü kütüphane- yüzden sırılsıklam saçlarım ve üzerimde büyük bir hav-
de geçirmişti. Bir sürü kitapla dışarı çıkmış, tam yirmi luyla gidip kapıyı açmak zorunda kaldım. Buna rağ-
dakika otobüs beklemek zorunda kalmıştı. Otobüsten men içeri girmekte lsrar etti."
indiğinde yağmur yağıyordu ve kitapların rslanmama- "Yani Caleb Steel'in içerdb olduğunu mu söylüyor-
sı için koşmuştu sun?"
46 ,
47
"Evet. Oh Cat, adam durmadan konuşuyor ve so- rapları sehpanın üzerine bıraktı ve bir an göz göze gel-
rular soruyor. Her şeyden söz ediyor ve hiçbir şey söy- diler. 'Nasılsrn, Cat!' Nez6ket gösterisinin srrasr mıy-
lemiyor. Ne yapacağımı şaşrrdrm." dı? Genç kız doğrudan meseleye girmek istiyordu.
Cat çok şaşırmıştı. Caleb Steel'in bu beklenmedik zi- "Luke hakkında konuşmak için mi geldin?" dedi
yareti nasıl yorumlanabilirdi? Kafaslrun içi bir anda bo- kupkuru bir sesle.
şalmıştı. "Öze| olarak onun için değil," diye karşılık verdi
"Neden geldiğini, ne istediğini söylemedi mi?" diye genç adam. Kısa bir sessizlikten sonra, "Luke kaza ge,
sordu telaşla. çirdi," diye devam etti.
Vikki omuzlarrnı kaldırıp kollarını iki yana açarak, "Kaza mı? Ne -o[du?"
"Sadece seni görmek istediğini söyledi," diye fisılda- Gönç adamrn dudakları hafif bir tebessümle kıvrıl-
dı. "Hiç b<lyle bir adam görmemiştim. Gözleri ne ka- dr. "Merak etme," dedi. "Öİmedi. Ama ölebilirdi."
dar garip. Simsiyah." "Ne yaptı?"
Aynada yansıyan o bakışlar! Evet, arkadaşınln ne- "Arabasryla bir köprünün üzerinden uçup uçama-
ler hissettiğini çok iyi biliyordu. Vikki'nin kolunu tu- yacağını denemek istedi."
tarak, "Merak etme," dedi. "Şimdi an|anz." "Aman Tanrım! Yoksa uyıışturucu mu kullanıyor?"
Vikki'nin kalmaya niyeti yoktu. Kabanını portman- "Bilmiyorum, zuna olabilir. Ashnda bunu konuşmak
todan alıp üzerine geçirdi. "Ben çıkıyorum," dedi. için gelmedim. Luke hastaneye kaldırıldığında ölece-
"Sarah'ya bu gece kendisine uğrayabileceğimi söyle- ğini sanıyordu. Romantik bir havaya bürünmüştü. Se-
miştim. Bunun çok parlak bir fikir olduğunu dUştlntl- ninle ilgili itiraflarda bulunmak istediğini söyledi ve
yorum şimdi." olanları anlattr."
Kızcağız evden kaçmaya karar verdiğine göre Caleb Genç kız şaşırmıştı. Gözlerini iri iri açarak onun yü-
kim bilir neler yapmıştı. O kendini beğenmiş, egoist züne baktı. "Ne söyledi?"
adam! "Portakal suyuna votka koymuşlar ve senin kendi-
Kitaplarını toplayıp kararlı adımlarla salona doğru ni kaybettiğini görünce bir oyun oynamaya karar ver-
yürüdü. İşte oradaydı. Bir koltukta oturuyordu. Cat' mişler. Luke'un kız arkadaşları seni soymuşlar ve be-
in içeri girdiğini görünce ayağa kalktı. O siyah gözler! nim yatağıma yatırmışlar."
Bu adamın ellerinde ve gözlerinde insanr büyüleyen ga- Genç kız öfkeyle yumruklarını sıktı. "Yatağına kendi
rip bir şey olmalıydı. Son sıralarda genç kız garip rü- isteğimle yatmaüğımı sana söylemiştim."
yalar görüyordu. Öyle rüyalardı ki bunlar sabah uya- Ğ.ç adam bakİştarını kaçırdı. "§ana inanmamak-
nır uyanmaz hepsini unutmak istiyordu. Bu yüzden la haksızlık ettiğimi kabul ediyorum," diye mırıldan-
Vikki'yle başıhdan geçen olay ve Caleb Steel hakkın- dr. "Şu anda tuke'un bacağı iki yerden kırık. Bu du-
da tek kelime bile konuşmamıştı. rumda öteki bacağını da benim kırmam gerekiyor ama
"Merhaba," dedi genç adam. Ona doğru yürüdü. birazbekleyeceğim. İnsanın böyle bir şaka yapabilme-
Üzerinde çok şık spor bir ceket vardı. Yüzü,biraz sol- si için çılgın olması gerekir. Yine de çok şanslıymışsın."
gun görünüyordu. "Ne bakrmdan?"
"Nasılsrn, Cat?" Genç adamın dudaklarında yumuşak bir tebessüm
Genç kızın elindeki kitapların bir kısmını aldı. Ki- belirdi. "Yatağa yatana kadar ışığı yakmadım. Ve son-
48 49

r
ra çok sıcak ve davetkir, üstelik de çıplak bir kadın
Vücuduyla karşılaştım. Bunu hayal meyal hatırlryorum, kurtulacağını sanmakla hata ettiğini düşündü.
çünkü çok yorgundum. Hemen'dğrin bir uykuya dal- "Bu akşam seninle yemeğe çıkmak istiyorum, küçük
mlşım. " kedi. "
Cat hemen her gece gördüğü rüyaları hatırlayarak Genç kız yutkuırdu. Yine boğazı kurumaya başlamış-
kızardı. Resmi bir tavır takınmaya çalışarak, "Buraya tı. Bir kez daha, "Neden?" diye sordu.
neden geldiniz, Mr. Steel?" diye sordu. "Çok basit. Sabahtan beri bir şey yemedim. Sen de
yememişsin. Arkadaşın söyledi. Birlikte yesek fena mı
"Senden özür dilemek için."
Genç krz onun yüzüne dikkatle baktı. Hayrr, hiç de olur?"
üzgün görünmüyordu. Tam aksine neşeli, hatta alaycı "Bu saatlerde genellikle bir sandviç yerim," diye mı-
bir hali vardr. "Şimdi izin verirseniz sıcak bir banyo rıldandı Cat. Bu adamla başa çıkmak hiç de kolay de-
yapmak istiyorum," dedi. "Drşarısr çok soğuktu." ğildi.
"Bu kadar kitabı ne yapıyorsun, sorabilir miyim?" "Belli oluyor,l' dedi genç adam. Cat'i tepeden tır-
"Tarih-kitapları bunlar. O dönemin tarihini inceli- nağa süzerek.
yorum. 1940'lar Hollywood'u çok ilginç." "Vücut ölçülerimi kastediyorsanz, hiç şikiyetim
"Çok zor bir çalışma olmalı, Miss Howard.." yok."
"Sandığınız kadar değil, Mr. Steel. Yine de, baba- "Evet," diye mırıldandı genç adam, elini çenesine
nız|a konuşabilseydim çok daha kolay olacaktı." koyarak. "Ama yine de yüzün solgun. Daha iyi bes-
"Anlıyorum. Ama biliyorsunuz, bu imk6nsrz." lenmelisin."
"Söylemiştiniz ama h6l6 anlayabilmiş değilim." "Mr. .Steel... "
"Kendine göre sebepleri var." "Ne söyleyeceğini biliyorum. Ölçtlytl kaçırmamalı-
yım, değil mi? Yine de birlikte bir gece geçirdiğimizi
Cat içini çekti. "Herkesin kendine göre bazı sebep-
leri vardır. Fakat babanı4|akonuşmadan bu kitabı yaz- unutmamalısın. Bir kadın aynı yatağı paylaştığı bir er-
mak benim için gerçekten çok güç olacak." keğe.karşı bu kadar resmi olmamalr."
"Çok üzgünüm." Genç kız kulaklarına kadar kızardı. Bakışlarını ka-
"Yine özür diliyorsunuz," dedi genç kız, gülümse- çırarak, "Bu gece sizinle yemeğe çıkmayacağrm," de-
yerek. di. "Kim olursanız olun."
"Hayır, bu konuda özür dilemiyorum. Birlikte ye- "Ama benim kim olduğumu biliyorsun, küçük ke-
meğe çıkalım mı?" di. Dışarı çıkmak istemiyorsan burada da yiyebiliriz."
Bu ani teklif genç kızı şaşırtmıştı. "Neden?" dedi "Bakın, Mr. Steel..."
kuşkuyla. Genç adam bir el hareketiyle onun sözünü kesti.
"Sana kendimi borçlu hissediyorum." "Geceyi birlikte geçirirsek sana babamın evliliğini an-
latabilirim."
,"Hiç gerek yok. Ama yine de teşekkür ederim. Sı- Genç kız şaşırdı. Fena bir teklif değildi doğrusu. Ka-
cak bir banyo yapıp çalışmayı düşünüyorum. Sanırım
siz de oğlunuzu ziyaret edeceksiniz." fası hızla ça,lışmaya başlamıştı. "Ancak bir şartla ola-
"Onun yanından geliyorum." Genç adamın bakış- bilir," dedi. "Sizinle dört dörtlük bir röportaj yapma-
larında ısrarlı bir ifade belirrnişti. Cat bu kadar kolay ma izin verirseniz. Ama yayımlanmuımasl kaydıyla bana
50
bir şeyler söyleyecekseniz sizinle yemek yemem."
51

r
Genç adam yüzünde düşünceli bir ifadeyle bakil ona. lel,emedim. Bir şeyi çok istiyorsam eğer sabrede-
"Seninle birlikte olmayı çok istiyorum," dedi yavaş- mem."
ça. Yine de karar veremiyormuş gibi bir hali vardı. Cat tam bir şok geçiriyordu. Elini göğsüne bastıra-
"Sadece istiyorsunuz diye sizinle birlikte olamam." rak birkaç adım geriledi. Kulaklarına inanamıyordu.
"Ama nasıl olur?" dedi genç adam, inanamıyormuş Genç adam ona yaklaştı.
gibi. "Aylardır peşimdesin. Şimdi sana istediğin her şeyi "Harry'yi unutmalısrn, Cat," dedi boğuk bir sesle.
sorabileceğini söylüyorum ve sen beni kovuyorsun." "O çoktan öldü. Hayat devam ediyor ve sen gençsin,
Bu sözlerde bir gerçek payı vardı. Bir gazeteci ola- güzelsin, canlısın. "
rak durumu soğukkanlılıkla değerlendirmeliydi. Bu "Onu seviyorum," dedi genç kız. Sesi bir umutsuz-
adamla arasında ne geçmiş olursa olsun, ortaya çıkan luk çığlığı gibiydi. "Hayatımrn sonuna kadar yalruz onu
durumdan yararlanmak zorundaydı. Peki ya her gece seveceğim."
gördüğü o garip rüyalar. Genç adamın ytız hat|arı sertleşti. "Asla geri dön-
"Banyo yaplp giyinmeliyim," dedi. "Bekler misi- meyecek," dedi dişlerinin arasından. "Seni asla kolla-
niz?" rına alamayacak."
Genç adamın gözlerinde bir zafer parıltısı belirdi. "Öyle olsa bile butün bu söylediklerin hayatıma gir-
"Elbette," dedi. "İstediğin kadar bekleyebilirim." meni gerektirmez. Senden hoşlanmıyorum! "
Cat şaşırmıştı. Bu adam neden böyle davranıyordu? "Sana dokunduğum zaman hoşlanlyorsun ama."
"Caleb," dedi, yumuşak bir sesle. "Benden ne isti- Bu sözler üzerine genç kızın yüzü bembeyaz oldu.
yorsun?" "Nasıl, ne demek istiyorsun?" Geceleri gördüğü o ga-
"Ne mi istiyorum?" rip ama heyecan verici rüyaları Caleb'ın bilmesi imk6n-
' sızdı.
"Evet, ne istiyorsun benden?"
"Sanırım... ş€y, pek emin değilim ama..." "Hatırlamryor musun, o sabah, benim yatağım-
"Aylardır beni atlattın ve şimdi birdenbire benimle da..." Birbirlerine o kadar yakındılar ki Cat genç ada-
birlikte olmak istiyorsun." mın vücudundan yayılan sıcaklığı hissedebiliyordu.
"Seni istiyorum." "Eğer Luke içeri girmeseydi o anda benim olacaktın,"
Genç kız bir darbe yemiş gibi sarsıldı. Yanlış anla- diye devam etti genç adam.
madığı açıktı. Caleb Steel, 'Seni istiyorum,' de- "Bu neyi değiştirir?" dedi Cat, öfkeyle. "Bir sürü
mişti. kadınla her firsatta birlikte olduğunu gayet iyi biliyo-
"Luke bUtUn olup bitenleri bana anlattıktan sonra rum. Beni de onlardan biri olarak görüyorsun. Belki
seni görmek için dayanılmazbir arzu duydum," diye tek fark gazeteci oluşum ve çoktan ölmüş bir erkeğe
devam etti genç adam. "Geçenlerde bir gece garip bir duyduğum aşk. Senin bir gecelik fantezilerine alet ola-
rüya gördüm. Çıplak vücudunu kollarımın arasında tu- mam, Caleb Steel. Anlıyor musun?"
tuyordum. Aynı yatakta." Gözlerinde keskin bir pa- Genç adam gözlerini kısarak baktı ond. "Gerçekten
rıltıyla bakıyordu ona. Yutkunarak, "Seni istiyorum, böyle mi düşünüyorsun, Cat?" diye mırıldandı.
Cat," dedi. "EVet."
"Hayır!" "Akşam yemeğini unutalım. İştahırn kaçtr."
"Bak canrm önce sana güven vermeliydim ama bek- O gece genç kız sabaha kadar karmakarışık rüyalar
52 53
gördü. den değiştirmişti, çünkü Luke hakkında konuşmak is-
remiyordu.
Cat endişeyle alt dudağını dişleyip duruyordu. Vik- "Elbette gitmelisin." Vikki şaşırmıştı. "Neden git-
ki. ise çok sevinçliydi."Nihayet oldu," dedi neşeyle. nreyecekmişsin?" diye sordu kaşlarını çatarak.
"Istediğin buydu, değil mi?" Nedeni çok basitti. O garip rüyalar gittikçe sıklaşı-
Cat o sabah gelen mektubu belki onuncu kez oku- yordu. Son sıralarda hemen her gece ter içinde ve so-
makla meşguldü. Bu kısa notta Caleb onunla görüşme luk soluğa uyanmaya başlamıştı. Rüyalarında Harry
yapmayı kabul ediyordu. Neden fikrini değiştirmişti? yoktu artık, yalnızca Caleb vardı.
Caleb Steel'in eve geldiği o yağmurlu gecenin üze- "Haklısrn," diye mırıldandı. "Gitmemem için sebep
rinden tam bir hafta geçmişti. Mektup genç adamın btl- yok."
rosundan gönderilmişti. Röportajı sonunda kabul edi- Genç kız evden çıkmadan önce özenle hazırlandı. Si-
yordu. Kitabın tam da Lucien Steel ile ilgili bölümüne yah bir etek ceket giyıp saçlarınr arkasında topladı. Tam
gelen Cat çok zorlanıyordu ve bu dar"eti kabul etmek istediği gibi ağırbaşh, hatta donuk bir görünüm kazan-
zorundaydı. Ama yine de kafasırun içinde binlerce kuş- mıştı.
ku vardı. Caleb'ın bürosu tahmin ettiği gibi, çok lükstü. Asan-
"Cat, beni işitmiyor musun?" Vikki arkadaşının sörle üst kata çıktı. Genç adamın sekreteri bir film yıl-
önünde durmuş merakla ona bakıyordu. dızı kadar güzeldi. Kadına krsaca kendini tarrfttı. Sek-
"İşitiyorum." reter hemen gülümseyerek, "Mr. Steel sizi bekliyor,"
"Bu röportajı çok istiyordun, değil mi?" dedi. Telefonla içeri sormayı düşünmemişti bile. Ora-
'!Evet, istiyordum. Ama anlayamadığım bir şey var. da bulunan birkaç kişi bu duruma şaşmış görünüyor-
Neden şimdi kabul etti? Daha önce de kabul edebilir- lardı. Genç kız'otomatik açılıp kapanan geniş, camlı
di." bir kapıdan ayrt bir bölüme girdi. Burası oldukça de-
"Ben hiç şaşırmadım. Adam güvenilir biri olup ol-
ğişikti. Çevreye böylesine rahat ve modern bir görü-
madığını araştırmış olabilir. Oturup düşünmüş ve ka- nüm verebilmek için kim bilir kaç kişilik bir ekip uğ-
rar vermiş olabilir." raşmıştı.
cat'in dudaklarında kederli bir tebessüm betirdi. Genç kz içinde gittikçe büyüyen huzursuzluğu bas-
"Bu sabah gazetede onun resmi vardı. Gördün mü?" tırmaya çalıştı. Bir tuzağa düşmüş gibi hissediyordu
Evet, görmüştü. Fotoğraf Luke hastaneden çıkarken kendisini. Burası insanlarıyla, dekorasyonuyla ve her
çekilmişti. Caleb Steel, oğlunun oturduğu tekerlekli şeyiyle Caleb Steel'in av alanıydı. Büyük bir impara-
sandalyeyi itiyordu. Yüzünde karanlık bir ifade vardı torluğun merkezi, her şeyin yönetildiği yer. İkide bir
ve kaşları çatılıydı. Bu notun tam da bu sırada gelmesi aklı Caleb'ın eve geldiği o yağmurlu geceye kayıyor-
bir tesadüf olabilir miydi? du. 'Seni istiyorurn!'Bu iki sözcüğün aklından çıkma-
. "Luke hastaneden çıkmış," diye mırıldandı. sr miimkiin değildi. Caleb'rn bu sözleri söylerken yü-
"Ne aptal çocuk,''' dedi Vikki. "Arabasıyla birlikte zünde beliren ifade adeta belleğine kazınmıştı.
köprünün üzerinden atlamaya kalkışmış. Tam bir çıl- O gece onunla yemeğe çıksaydı daha mı iyi olurdu
gın." 'dcaba? Bu soruyu sürekli düşünüyordu. Alt tarafi bir
"Sence bu randevuya gitmeli miyim?" Konuyu bir- restorana gidip yemek yiyeceklerdi. Peki sonra? Qire-
54 55
nebilecek miydi? Bilemiyordu. Bildiği tek şey Caleb Ste- Hemen içeri almalarını söylemiştim."
el'in yavaş yavaş hayatındaki en önemli insan haline "Önemli değil," diye mırıldandl genç kız, Sesi fela-
gelmekte oluşuydu. ket titriyordu.
Bu düşünceleri kafasından kovmaya çalıştı. Duvar- "Lütfen şöyle otur."
larda daha çok mavi rengin h6kim olduğu kristal süs- Masanın yanındaki deri koltuğu işaret ediyordu.
lemeler vardı. Hayatında hiç görmediği ve tanımadığı Genç kız söyleneni yaptı. Neden bir yabancı gibi dav-
egzotik bitkiler çevreye değişik bir hava veriyordu. Ağır ranıyordu?
adımlarla, adeta zaman kazanmak istercesine karşıda- Genç adam arkasına yaslanarak onu uzun uzun süz-
ki kapıya doğru ytlrüdü. Karşılaşma aruru içgüdüsel ola- dü. Kollarını göğsünde kavuşturmuştu ve yüzünde ger-
rak geciktirmek istiyordu. Kapıya yaklaştıkça paniğe çekten çok düşünceli bir ifade vardı.
kapılmaya başladı. Acaba dönse miydi? Kolayca ya- "Hala rüya görüyor musun?"
pabilirdi. Arkasını dönüp az önce girdiği kapıdan çı: Genç kız bu soru üzerine paniğe kapıldı. Kalbi deli
kabilir, sekretere ve orada bulunan insanlara hafifçe gibi çarpıyordu. Yanaklarının kızardığını hissetti. Bir
gülümseyip asansöre doğru yürüyebilirdi. şey belli etmemek için gülümsemeye çalıştı.
Bunu yapsa bile sorun çözülmüş olmayacaktı. Ca-
leb onu tekrar arayacaktı ve daha ısrarlı davranacak-
tı. Ayrıca kapıya kadar geldikten sonra kaçıp gitmesi-
ni kimseye açıklayamazdı.
O sabahı düşünmeden edemiyordu. Genç adam ya-
tağa oturmuş ve onu yavaşça okşamıştı. Bir erkeğin el- bi."
leri nasıl bu kadar yumuşak olabiliyordu? Genç kız derin bir soluk alıp ayak ayak üstüne attı.
Bunları düşünmenin zamanı değildi. Kapının önün- "Sen de çok iyi görünmüyorsun," dedi.
de durup derin bir soluk aldı. Bütün cesaretini topla- "Ben de geceleri iyi uyuyamlyorum. Ama çok fark-
yıp kapıyı tıklath ve açlp içeri girdi. Birden karşılaştı- lı nedenlerden ötürü."
ğı görünüm çok çarpıcıydı. Çok daha lüks ve modern Bu sözlerden sonra uzun bir sessizlik oldu. "Beni
bir büro görmeyi bekliyordu. Oysa burası bir çvin otur- başka bir konuda konuşmak için çağırdığınrzl sanryor-
ma odasrndan farksızdı. Bürodan çok film stüdyosu- dum, Mr. Steel,'? dedi genç kız. Aradığı sesi nihayet
na benziyordu. AleV alev yanmakta olan şöminenin çev- bulmuş, kalp atışlarını yatıştırabilmişti.
resinde rahat deri koltuklar vardı. Duvarlar kitap do- "Evet," diye mırıldandı. genç adam. "Seninle özel
lu raflarla kaplıydı. Caleb Steel geniş ve gösterişsiz bir olarak konuşmak istedim. İki haberim var. Biri iyi, di-
masanrn b,asında oturmuş çalışıyordu. Kapıyı vurma- ğeri kötü."
sına rağmen genç kızın içeri girdiğini fark etmemişti. "Sizinle mi ilgili?"
Cat bir süre hiç kımıldamadan durup onu seyretti. "Hayır. Aslında daha çok Luke'la ilgili. Bizim oğ-
Çok meşgul görünüyordu. Üzerinde koyu gri bir takım lan yine bir hata yaptı."
elbise vardı. Ani bir sezgiyle başını kaldırdı.' Göz göze O genç budalanın birbiri ardıno hatalar yapmasm-
geldikleri an Cat'in kalbi adeta sıçrayıverdi. dan daha doğal ne olabilirdi? Genç kız bir an durak-
"Özür dilerim, Cat," dedi. "Seni beklettim galiba. sadıktan sonra, "Bu kez ne yaptı?" diye sordu.
56 57

r
Caleb iç çekti. "Büyükbabasına senin kendisiyle rö- rut vermen gereken iki soru var. Onunla ne zaman ve
portaj yapmak istediğini söylemiş.'' nerede görüşebilirim? Bu kadar basit!"
"Oh, gerçekten mi?'' Genç adam şaşırmıştı. Cat faz|aileri gittiğini düşün-
"Evet, maalesef öyle. Bu kötU haber. Kötülüğü da- dü. Elini alnına doğru götürerek , "Özıdır dilerim," di-
ye mınldandr. "Birden sinirlerim bozuldu. Biliyorsun,
lrı ço\ benim için geçerli. Bir de seni ilgilendiren iyi
bir haber var." çok uzun süredir Lucien Steel'le bir görüşme yapmaya
"Kabul etti mi yoksa?" çalışıyorum. Bugüne kadar denemediğim yol kalmadı
Genç adam başıru salladı. "Evet,'' dedi. ''Lucien Ste- ve her defasında'başarısızlığa uğradım. Böyle birden-
el sorularını yanıtlamaya haz|r.'' bire söyleyince çok şaşırdım. Şimdi ltltfen anlatır mı-
sln, onunla nasıl görüşeceğim?"
"Babam bu hafta sonunu birlikte geçirmenizi isti-
yor."
"Nerede?"
"Bak Cat, bu konuda şu anda sana her şeyi söyle-
yemem. Ancak onunla görüşmek için İngiltere dışına
Öncelikle emin olması gerekiyordu. Sözcükleri dik- çıkman gerekmeyecek. Bence şimdilik bu kadar bilgi
yeterli. "

^
"Başka?" diye sordu Cat, kaşlarını hafifçe çatarak.
Genç adamın tutuk tavrına bakılırsa bir solun vardı.

;.;
mek

Genç adam öne doğru eğilerek, ''Biliyorsun,'' dedi.


"Babam son yıllarda dış dünyaya tamamen kapalı bir
hayat sürüyor."
"Eyet, bunu daha önce söylemiştin.''
, "Kendisi şu anda Londra'da değil."
n'Anlıyorum."
"Anladığından kuşkuluyum." Sesinde alaycı bir ha-
va vardı.
Genç kız öfkelenmeye başlamıştı. "Benimle oyun oy-
nayacağına açık açık konuşsana!'l diye bağırdı. "Ya-
59
58
Bölüm Dört "Gidiyorum," dedi.
Siyah gözler kısıldı. "Hemen mi? Uçakla nereye gi-
Cat kaşlarını çattı. "Pek bir şey anlamadım," diye deceğini bile bilmiyorsun. Benimle yemeğe çıkmama
mırıldandı. konusunda h6l6 kararlı mısın?"
"Bak canlm, eğer babamla görüşmek istiyorsan ya- "Babanla bir hafta sonu geçirmek seninle yemeğe
rın akşam saat tam altı buçukta havaalanında olmalı- çıkmak kadar tehlikeli değil."
sın." Genç adamın bakışlarında sıcak bir ifade belirdi. Ha-
"Havaalanı mı? Hani İngiltere'nin dışına çıkmaya- fifçe gülümseyerek, "Haklı olabilirsin," diye mrrıldan,
caktık." dı. "Senin için tehlikeli olduğumu kabul ediyQrum. Fik-
Caleb içini çekti. "Çıkmayacağız," dedi. "Biliyor- rimi değiştirmiş değilim."
sun İngiltere büyük bir yer. Uçak yolculuğu hem kısa "Ben de fikrimi değiştirmedim," diye mırıldandı
sürer hem de yorÜcu değildir." genç kız.
"Bütün bunlar biraz 4şırı esrarengiz değil mi?" Bir an göz göze geldiler. Genç kız bütün varlığıyla
Genç adam omuzlarını kaldırıp gülümsedi. "Baba- ona doğru çekildiğini hissetti. Bu elektriklenmeyi da-
mın bir gazeteciyle en son ne zaman görüştüğünü dü- ha önce de yaşamıştı.
şünsene. Bence babam bu kadar titiz davranmakta hak- "İlginç bir savaş o[acak," diye mırıldandı genç
lı. " adam.
tucien Steel'le yapılan son röportajdan bu yana tam Cat gütmeye çalıştı. "Kaybetmeyi göze almahsın,"
on yıl geçmişti. O zamandan beri kendisini gören ve dedi.
konuşan olmamıştı. Bu durum basın dünyasının ilgisi- "Ah, evet, savaşa giren kaybetmey| göze ahr. Yine
ni artırmıştı kuşkusuz. Ama yaşlı adam büyük bir inatla de yıtlar önce ölmüş birine karşı savaşmak çok zor. Dü-
bütUn görüşme önerilerini geri çevirmişti. Hollywood şünebiliyor musun, mücadele etmem gereken kişi yıl-
ve bu parlak ama sahte dünyada yaşayan insanlar hak- lar önce ölmüş. Bu durumda ister istemez bir hayalet-
kında yazdığı kitaplar satış rekorları kırmıştı. Okurlar le savaşmam gerekecek."
bu kitapl afl yazan kişinin hayatta olduğunu ama kim- Sözlerinin nasıl bir etki yarattığını bilmek istiyormuş
seyle konuşmamak için ıssrz bir köşede saklandığını bi- gibi ansızın sustu. İyi bir etki yaratmamıştı.
'liyorlardı. Bu arada dedikodu yazar|arıboş durmamrş-
"Harry benim bUtUn hayatımdı," dedi genç kız, kı-
lardı. İhtiyar adamın esrarengiz biçimde kayboluşu rık bir sesle.
hakkında bir sürü öykü uydurulmuştu. "Yine de hayatınrn mahvolmasİni istemezdi sanı-
"Bu arada özellikle bilmeni istediğim bir şey var," rım."
dedi genç adam. Bakışlarını genç kızın gözlerine çevir- Genç kız derin bir soluk aldı. "Sana daha önce de
di. "Babamla görüşmene kesinlikle karşıyım. Bana kal- söylemiştim, Caleb," dedi. "Hayatımdan memnunum
saydı asla onunla buluşmanı sağlamazdırfl." ben."
'Ona ne şüphe,' diye içinden geçirdi genç kız. Lu- Caleb yerinden kalktı masarun çevresinden dolaşa-
ke'a minnettardı. Gevezeliği sayesinde bu röportaj ger- rak genç kıza yaklaştı. Tam önünde duruyordu şirhdi.
çekleşecekti. Hafiflemişti adeta. Belki bundan sonra o Cat katp atışlarının hızlandığını fark etti. Genç adam
garip rüyalar kesilirdi. onun elini tutmak için uzandı.
60 6l

r
vaşça genç adamın omuzlarına koydu. Onun sıcaklığı-
"Haylr, lütfen yapma." ru duyuyor, kokusunu içine çekiyordu.
"Belden sürekli kaçan kadınlardan hoşlanmam, kü- Genç adamın dudakları, yavaşça Cat'in yanağına,
çük kedi. Ayrıca unutma ki o gece elimin altındaydın oradan boynuna kaydı. Saçlarında limon kolonyasını
ve seninle istediğim gibi birlikte olabilirdim." hatırlatan ama çok daha değişik hoş bir koku vardı.
Genç kızın bakışlarında panik vardı. Oturduğu yer- Caleb'ın aralık dudakları boynundan kulağına doğ-
den kalkıp geriye doğru birkaç adım attı. Caleb yüzün- ru kayarken Cat içinde bir şeylerin hızla erimekte ol-
de garip bir ifadeyle onu izledi. Cat bir şeye yaslanıp duğunu hissetti. Ürpererek ona daha sıkı sarıldı. Genç
dengesini kaybetti ve deri koltuklardan birinin üzerine adamın ellerini göğüslerinde hissediyordu. Bu temasın
Genç adam ona biraz daha yaklaştı.
'çöküverdi.
"Rüyalarrma giren bir kadınla en son ne zamanta,
etkisi baş döndürücüydü.
Genç kız yıtlardır yüreğinin derinliklerinde uykuya
nıştığımı biliyor musun? Yıllar oldu. O zamandan be- dalan duyguların uyandığını hissediyordu. Birden bu
rl hiğUir kadın rüyalarımın kadını olamadı. Sürekli rü- noktada duramayacağını fark etti. Daha fazlasını isti-
yalar... Bunun ne demek oldgğunu biliyor musun? Ora- yordu. Genç adamın her dokunuşu onu daha serbest
dasın, elimin altında. Sana doğru uzaruyorum ve bir- olmaya, bütün engellerden kurtulmaya itiyordu. Ha-
den ortadan kayboluyorsun." fifçe titreyerek onun boynuna atıldı, sıkıca sarıldı ona.
Cat yutkundu. İnanılır gibi değildi. Genç adamın yü- Her şey rüyalarındaki gibiydi. O an yaşadığı gerçek,
züne hayretle baktı. Kendi rüyalarında çok daha ileri hız|a rüyalarına yaklaşıyordu adeta.
Tam o sırada garip bir şey oldu. Hemen yanlarında-
zgünüm, Cat. Ger-
ki şömiılede bir çatırtı koptu ve firlayan korlardan bi-
ıl etkilediğini anlı- ri genç adamın başına çarptıktan sonra halının üzeri-
i öyle istiyorum ki ne düştü.
bu istek beni öldürebilir." Genç adam nemli dudaklarında h6ln Cat'in tadı ol-
Geniş koltuğa, Cat'in yanı bbşına oturup kolunu duğu halde yerinden firiayıp halının üzerindeki koru
onun omzuna koydu. iki parmağıyla aldı ve şömineye firlatıp attı.
"Cat," diye fısıldadı. Parmak uçlarıyla genç kızın Bütün bunlar neredeyse bir saniye içinde olup bit-
çenesini tutmuş yüzünü kendisine doğru çevirmişti. mişti, Gözgözegeldiklerinde genç krz, "Şöminenin tak-
Uzun uzun bakıştılar. "Seninle ilgili hiçbir plan yap- lit olduğunu sanmıştım," dedi.
madrm, yemin ederim," diye mırıldandı genç adam. "Hayır," diye karşılık verdi genç adam. "Burda tak-
"Bugün sana karşı resmi ve uzak davranmaya karar tit olan hiçbir şey yok." Bakışlarında yine o garip pa-
vermiştim. Babamın önerisini iletecektim ve sonra her rıltılar belirmiş, solukları iyice sıklaşmıştı. "Burada her
şey bitecekti. Hatta seni bir daha görmeyecektim." Ba- şey gerçek. Özellikle şu anda."
şını iki yana salladı. "Ama yaparnadım," dedi boğuk Cat hafifçe gülümsedi. Göğüs uçlarında o zamana
bir sesle. "Yapamadım ve yapamlyorum." kadar hiç duymadığı bir sızı vardı.
O anda Cat bir şey fark etti. Genç adamrn göz rengi "Yapay şeylerden hiç hoşlanmam, Cat," dedi genç
siyah değil, siyaha yakın koyu, çok koyu lacivertti. Ona adam. "Sen... sen inanılmayacak kadar gerçeksin."
yuruşçulokuldu. budakları hafifçe aralanmıştı. "Biliyorsun kirpiklerimi boyuyorrım. "
Dudakları birleştiğinde gözlerini yumup, ellerini ya- 63
62
a$am
9.üı şül9ü. ''Ayrıntıları hatırlaman çok gü-
ze.[ bir belirti,'' diye mırıldandı. ''O l<aaaryabavlrgu bir tehlikeyle yüz yüze olduğunu düşünüyordu.
,izirı verilebilil-
gerçek. Aılaştık mı?''§rniklerinin boyası dışında t.i
i.vIn "Artık gitmeliyim," diyerek ayağa kalktı. Ceketini
düzeltti. Sakin bir tavırla gülümseyerek, "Yarın akşam
cat gıllerek başına salladı. Gerçek olan bir havaalanında beni bekleyen biri olacak, sanırım," de-
şey daha
nun öpüşlerine, ok- di.
ılık vermişti. Şömi- Genç adam kaşlarını çatarak, "Hemen gidiyor mu-
saydı sonuna kadar sun?" diye sordu.
an rüyalarına doğru akıp "Elbette. "
korku kaplar gibi oldu. "Nasrl istersen. Canını sıkmadırn ya'|."
$vru şey bir kez daha olursa, bu adaml"İ*iş"-İvİr.O- "Benim için önemli olan bu röportajı yapabilmek.
dedemeyece rdu. Yarın havaalanında kiminle buluşacağım?"
.. "Harry'y de gerçek,'' dedi sinirli "Merak etme seni orada bekleyen biri olacak..Ya-
bir sesle. Az gulİı ua.j",İl-.t, v"İİ nına kalın giysiler al. Her yerde kar bekleniyor. Ozel-
saymak istiyordu. likle gideceğin yerde."
.. Çalgb'ın yüz hatları gerildi. ''Nasrl böyle konuşabi- Cat'in kafasında bir şimşek çaktı. Haftahk hava ra-
lirsin?" dedi hayretle.l'Şu anda kafama uir-soİavıa porlarını bir yerden bulup incelemeliydi. Yine de bu-
vurmuş olsaydın daha az sarsılırdım.'' nun pek faydası olmayacaktı, çünkü şubat ayları İn-
"Sana daha önce söylemiştim, Caleb, Harry'yi h6l0 giltere'de çok sert geçerdi.
sevdiğimi biliyorsun.'' "Bu kötü hava koşullarında uçakla seyahat etmek
"Evet ama, az önce...'' doğru mu?" diye mırıldandı.
"Az önce olanlar hiçbir şeyi değiştirmez. Beni de- caleb omuzlarını kaldırdı. "kar tahmini sadece hafta
3ep.!. için böyle şeyler yapmamalĞ;.'' Nihayet o so- sonu için geçerli."
ğuk, hatta kırıcı ses tonunu yakalayabilmişti. Ğtır.r, "Ama... "
doluydu ve bakışlarrnı genç adamıngözlerinden ayır- "Seyahat planı değişirse sana bildiririm. Nasıl olsa
madan konuşabiliyordu. evini biliyorum."
"Bu iş bittikten sonra görüşçceğimizi hiç sanmıyo- Bu adamın en basit şeyleri bile tehdit edici bir tavır-
rum"' dedi. la söylemesinde garip bir şey vardı.
Genç adam alaycı bir tavırla gülümsedi. "Bu sadece "Nasrl istersen," dedi genç kz. "Her şeye rağmen
sana bağlı değil, cat. yazgeçmeyebilirim. Ne kadar sana teşekkür bolçluyum. "
inatçı olduğumu bilmiyorsun.'' Genç adamın gözleri parladı. "Bu seyahatten çok
"Yazgeçmekten başka bir seçeneğin olacağını san- hoşlanacaksın, eminim. "
mıyorum. " "Yapacağım röportajdan söz ediyorum. Benim için
o. deri!, gizemli bakışlar genç kızın içini altüst edi- büyük bir firsat ve sayende oldu."
yordu. Midesinde hafif kasılmalar oluyordu. nrruy" Caleb'ın yüzünde alaycı bir tebessüm belirdi. "Ona
gelmemeliydi. Ne röportaj ne de bir bİşka ne şüphe," diye mırıldandı.
şey önem-
liydi. Genç kız bütünsorunlarınl aşan çot aİn" büyük Lanet olasıca adam. Bir şey kastediyordu ama ne?
64
65
Vikki gülmeye başlaymcaCat bozuldu. "Hiç de ko-
mik değil," dedi, kaşlarını çatarak. .,ar çıkarabilirdi.
"Biraz komik bence," dedi öteki. n'Adam bürosun- Telefona çıkan sekreter Caleb'ın bürosunda olma-
da seni öpüyor. Sen de ona teşekkür ediyorsun." jii dı_funı ve hafta sonuna kadar gelmeyeceğini söyledi.
Cat hafifçe kızardı. "Artık sana böyle şeyleri hiç an- _\merika'ya kısa bir iş seyahatine çıkmıştı.
latmayacağım," dedi. "Bir kere Caleb Steel sandığın
|ill

Genç kz rahatlamıştı. Demek ihtiyar Lucien'le yal-


gibi biri değil. Çok kontrollüdür." Bir süre susup dü- l, ruz konuşabilecek ve orada Caleb'la uğraşmak zorun-
şüncelere daldı. Neden sonra, "Yine de beni kurban da kalmayacaktı.
olarak seçmiş olabilir," diye mırıldandı. Ertesi akşam havaalanına gittiğinde oldukça tedir-
İl

.
"Yok canım," dedi Vikki, dalga geçerek. "Saldır- gindi. Her şeye rağmen Caleb'ın orada olmasını tercih
gan birine benzemiyor. Katil olmadığı da ortada." ederdi. Hiç tanımadığı biriyle buluşmak oldukça can
"Ne kastettiğimi çok iyi biliyorsun," dedi Cat öf- sıkıcıydı.
keyle. Bir aşağı bir yukarı dolaşıiken arkasından seslenil-
"Bak sana ne diyeceğim. Bu kadar korkuyorsan ne- diğini işitti.
den Lucien Steel'le görüşmek için bilmediğin bir yere "Miss Howard. "
gitmeye kalkıyorsun?" Dönüp baktı. Kendisine eşlik edecek adam Norm'
"Caleb orada olmayacak." dan başkası değildi. Onunla en son hangi koşullarda
"Emin misin?" yijzylJıze geldiğini hatırlayınca kaşlarını çattı. Norm da
"Evet, şey... hayır." onu tanımış olmalıydı. En azından ytZündeki tebessüm
"Dedikodu sütunlarını yeterince okumuyorsun, adamın onu hatırladığını ortaya koyuyordu.
Cat," dedi Vikki, endişeli bir tavırla. "Bir gazeteci için G_.nç kızın küçük çantasına bakarak, ''Bütün eşya-
büyük eksiklik. Okusaydın Caleb Steel'in dünyanın her nız bu kadar mı?" diye sordu.
tarafina özel uçağıyla gittiğini öğrenirdin. Seni baba- "Orada faz|a bir şeye ihtiyaç duyacağımı sanmıyo-
sıyla görüşmen için tek başına göndereceğini hiç san- rum," diye karşılık verdi genç kız. ''AIt tarafi iki gün.''
mam. Bence uçakta ya|nız olmayacaksın." "Haklısınız."
Genç kız ar a|arında geçen konuşmayı hatırlam ay a ça- "Nereye gidiyoruz, Norm?"
lıştı. Caleb onunla birlikte geleceğini söylememişti, ama Adamın yüzündeki tebessüm bu soruyla birlikte don-
gelmeyeceğini de söylememişti. Bu meseleyi bir an ön- du. "Bunu size söyleyemem," dedi. ''Emirlere aykırı
ce aydınlatmak istiyordu. olur. "
"Ona şimdi telefon edip soracağrm." Cat başını salladı. "Anlaşılan... "Caleb'ın is-
Vikki kaşlarını çatarak baktı ona. "Yanhş yoldan gi- tediği her şeyi yapryorsun.''
diyorsun," dedi. "Adam seninle birlikte olmak için özel "Mr. Steel genellikle makul şeyler ister.
bir plan hazırlamışsa, bunu sonuna kadar saklı tuta- ne gülümsüyordu.
caktır. " u adamdan
Genç kızın telefona uzanan eli bir an dondu. Sonra bir yüzle ka
ani 6ir kararla ahizeyi kaldırdı. Ögrenmek istiyordu. bir çeşit mi
Hiç olmazsa genç adamın alaeaği tavırdan bazı sonuç-
66 "Böyle garip sorular sorduğum için kusura bakmı-
67
yorsun, değil mi?" dedi sempatik bir tavırla. rinin, yanında çalışanlara öze| hayatının detaylarını an-
latması oldukça garipti. Belki Norman Bruce görün-
"Hiç önemli değil," diye karş.ılık verdi Norm. "Ay- düğünden daha farklı bir tipti. Her ne ise, patronunun
rıca merak etmekte haklısınız. insanlar nereye gittik-
Cat'le önemli bir sorunu olduğunu keşfetrnişti bir kez.
lerini bilmek isterler."
Sorunun nasıl bir şey olduğunu bilmese de... Peki ya
"Burada seni gördüğüm için memnunum, Norm. Az
Cat, sorunun ne olduğunu biliyor muydu? Caleb onu
önce endişeliydim. Şimdi daha iyiyim."
istiyordu kuşkusuz. Ama bu isteğin ne kadar şiddetli
Bu arada havaalanının pistlere açılan bölümüne doğ-
olduğunu veya genç adamın hayatırıı ne ölçüde belir-
ru yürüyorlardı. Norm genç kızın küçük çantasını al-
lediğini bilemiyordu.
maya gerek görmemişti. Cat inanamıyordu. Az sonra
bir uçağa binip Lucien Steel'le görüşmeye gidecekti. "Sakın beni aşırl meraklı biri sanmayın," dedi
Norm.
Uzun süredir beklediği an nihayet gelmişti. O anda çok
lıeyecanlı olduğunu fark etti. Lucien Steel tarafindan
"Böyle bir şey düşünmedim, ama yine de benim hak-
nasıl karşılanacağını bilemiyordu doğrusu.
kımda.. . "
Norm genç kızın o anki ruh halini anlamış gibi, "Be-
"Lütfen endişelenmeyin Miss Howard. Hakkınızda
gerekli her şeyi biliyorum, hatta sizi çok iyi tanıdığımı
ni daha yakından tanımak istersiniz saruyorum," de-
bile söyleyebilirim. Siz bir yazarsın:zve Lucien'le özel
di. "Son karşılaşmamızdan bu yana çok zaman geçti.
bir görüşme yapmak istiyorsunuz."
Adım Norman Bruce. Arkadaşlarlm ve beni yakından
Özel jet uçağının merdivenlerine ayağını attığı an
tanıyanlar sadece Norm, derler bana. Umarım bundan genç kızın içi bir tuhaf oldu. Nereye gidiyordu? Nasıl
sonra siz de bana bu şekilde hitap edersiniz. Caleb Ste- gelişeceği ve nasıl sona ereceği hiç belli olmayan bir ma-
el'in yardımcısıyım." ceraya atılıyordu . Öze|jet uçağı o güne kadar hiç gör-
"Ben de Catherine Howard'ım. Sanırım Caleb ben-
mediği tipteydi ve üzerinde Steel Film Stüdyosu'nun dev
den söz etmiştir."
armasl vardr.
Adam başını öne eğerek hafifçe güldü. "Şon hafta-
larda Mr. Steel'in üzerinde garip bir hava var," diye
Norm'un koluna dokunarak sordu. "Caleb'ın özel
uçağı mı bu?" ,
mırıldandı. "Ortalrkta yaralı bir aslan gibi dolaşıyor.
Tam o anda uçağın motorları çalışmaya başladı. De-
Çok.huzursuz olduğunu hissediyorum. Önemli karar, mek uçağa yaklaştıklarını içerden görmüşlerdi. Pilot tek
ların öncesinde genellikle böyle olur."
Bu sözlerde üstü kapah bir ima vardı. Genç kız yü-
bir yolcuyu bekliyordu.
zünün kızardığmı hissetti. Neyse ki bulundukları yer "Elbette," diye karşılık verdi Norm. Cat'in sordu-
oldukça karanlıktı. Bu yüzden sesine kendinden emin ğu soruyu çok garip karşılamış olmahydı, çünkü sesinde
hayret dolu bir ifade vardı.
bir hava vererek, "Huzursuzluğunun benimle ilgili ol-
duğunu sanmıyoruffi," diye karşılık verdi.
"Kim uçuruyor bunu?"
"Oh elbette," diye atıldı Norm. "Ama yine de, sa- "Kim olacak? Tabii ki pilot."
nırım ilk kez sizin gibi bir bayanla birlikte oluyor. Mr.
Pilot kabininde kimseler görünmüyordu. Cat'in içi-
Steel'in görüştüğü ve birlikte olduğu diğer kadınlara
ne kuşku düşmüştü. "Yoksa Caleb ml?" diye sordu.
Norm gülümsedi. ('Bu da nereden çıktı?" diye sor-
hiç benzemiyorsunuz."
du, kollarını iki yana açarak.
Bu adam, çok şey biliyor gibiydi. Caleb Steel gibi bi-
69
68
"Uçakta değil mi o?"
"Şu anda ülkede bile değil." :unla asla yolculuk etmem. Uzun yolda iyice çekilmez
Genç kız rahatladı. Norm'a gülerek baktı. Sonra uça- ılur. " ''

Norm bu sö7ler üzerine küçük bir kahkaha attı. Aya-


ğın merdivenlerini hızlı hızh tırmandı. Kalın giyinmekle
iyi etmişti. Buz gibi soğuk, sert bir rüzgdr esiyordu. ğa kalkarken, "Sizin üzerinizde böyle bir izlenim bı-
Uçağın içi Caleb'ın ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş- ıakması anlaşılır gibi değil," dedi. Cat'e hafif bir içki
r erdikten sonra pilot kabinine geçti.
ti. Birbirine yakın duran iki masanın çevresinde her yö-
ne çevrilebilen sekiz lüks uçak koltuğu vardı. Herhal- Genç kız pencereden dışarı seyretmeye başladı. Yu-
de yolculuk sırasında toplantı yapmak için düşünülmüş- kardaki yıldızlar, aşağıdaki bulutlar ve o garip ğece ma-
tü. İçersi oldukça geniş ve ferahtı. Rahat bir yolculuk visi tek kelimeyle büyüleyiciydi.
yapacakları anlaşıhyordu. Caleb dün gece onu aramamıştı. Oysa arayabilir, bu
garip yolculuk hakkında birkaç şey söyleyerek onu ra-
Nedense birden geçmişin anılarr canlaruverdi. Harry'
yle balaylarını Yunanistan'da geçirmeye karar vermiş- hatlatabilirdi. Bunu istemiş yada oturup düşünmüş de-
lerdi. Cat hayatının ilk uçak yolculuğuna hazrrlaruyor- ğildi. Ama kafasının bir köşesinde adeta bir soru işa-
du. Ansızın üstüne çullanan bu anı bir an soluğunu ke- reti gibi hissetmişti bunu. Yatar yatmaz derin bir uy-
ser gibi oldu. kuya dalmıştı. Rüyasında üzerinde çok ince ipek bir ge-
celikle, kahverengi bir yatakta yatan Caleb'a doğru ağır
"İlk kez mi uçuyorsunuz." adımlarla yürümüştü. Kendi isteğiyle yürüdüğünü dü-
Norm yanı başında durmuş dikkatle onu inceliyor-
du. Genç kız silkinerek kendine geldi. Gülümsemeye şünüyor ve utanıyordu, ama yine de adeta kendiliğin-
den ona doğru ilerliyordu.
çahşarak, "IJmanm son yolculuğum o|maz," dedi.
Norm küçük bir kahkaha attı. Genç kızın emniyet Bütün bu olup bitenleri anlayamıyordu. Bir insanın
kemerini bağlamasına yardım etti. Az sonra havalan- her gece rüya görmesi ve her rüyada aynl kişiyle bir-
mışlardı. Aşağıda Londra'nın parlak ışıkları görünü- likte olması mümkün müydü?
yordu. Sonra bulutların arasından geçerek biraz daha "Cat, iyi misin?"
yükseldiler. Yukarlarda kocaman bir ay vardı ve uça- Norm'un sesiydi bu. Genç kız gözlerini açtı. O anda
kirpiklerinin ıslak olduğunu fark etti. Uykusunda ağ-
ğın hemen altındakibeyaz bulutlara adeta gerçeküstü
bir görünüm veriyordu. Gecenin koyu mavisi genç kı- lamıştı. Telaşla doğrulup gözlerini sildi.
za Ca|eb Steel'in gözlerini hatırlatıyordu. "Çok iyiyim, Norm. Biraz dalmışım. Şu anda nere-
deyiz?"
"Kısa uçuşlar harikadır," dedi Norm. "Amerika yol-
culukları ise çok sıkıcıdır. İnsan bir süre sonra uçakta "Yirmi dakika sonra iniyoruz. Sanırım seni uçak tu-
nasıl vakit geçireceğini bilemez hale gelir." tuyor."
"Amerika'yı görmek isterdim." Keşke bu kadar basit olsaydı. Caleb Steel'le karşı-
Norm yüzünü biraz yaklaştırarak genç kızın gözle- laştığı an hayatı altüst olmuştu. Daha uzun bir süre dü-
rinin içine dikkatle baktı. "Kim bilir?" diye mırıldan- zeleceği de yoktu.
dı. "Belki bir gün Amerika'ya gidersiniz. Hem de bu "Lucien Steel'in bu hafta sonu başka ziyaretçileri
uçakla." olacak mı?"
"Yo hayır, hiç sanmam," diye atıldı Cat. "Patro- Norm şaşlrmış gibi baktı ona.
7a "Mr. Steel asl,a ziyaretçi kabul etmez. Aslında sizi
7|
de kabul etmezdi. Luke sizden söz eclince nedense razı ıüi

"Olabilir," dedi Norm. Kuşkulu görünüyordu.


olmuş. Duyunca çok şaşırdım.'' "Ama yine de dikkatli olmalısınız," diye ekledi.
Cat kaşlarını çatarak kısa bir süre düşündü. ''Sanı- Genç kızın kafasının içini kuşkular kaplamaya baş-
rım Luke büyukbabasına benim gazeteci olduğumu ve lamıştı. Şu uçağın geri dönmesi mümkün olsa ne iyi
kendisiyle röportaj yapacağımı söylemiş. Başka şeyler olurdu. Luke ve Caleb Steel röportajdanyaz1eçtiğini
de söylemiş olmalı." öğrendiklerinde kim bilir nasıl keyiflenirlerdi. Hayır,
Genç adam omuzlarını kaldırdı. '.Ne yazık ki bile- artık böyle şeyler düşünmenin yararı yoktu. Ok yay-
miyorum. Sadece Luke'un boyle konuşmakla büyük bir dan çıkmıştı bir kez. Hedefe kadar gidecekti.
hata yaptığını söyleyebilirim." "Ne olursa olsun onunla görüşeceğim," dedi karar-
"Benim böyle düşünmem imkönsız,'' diye mırıldandı lı bir tavırla. "Geri dönüş yok."
genç kız. Norm mavi gözlerinde sevecen bir ifadeyle ona ba-
"Evet, anlıyorum," dedi Norm. '.Luke'un büyük- kıp gülümsedi.
babasıyla ilişkileri oldukça resmidir. Onunla konuşur- "Kemerinizi bağ|ayın, Cat. Az sonra inişe geçiyo-
ken belli bir çizgiyi aştığını sanmıyorum. Örneğin, do- rlJz."
ğum günü partisihde başınızdan geçenierden söz etmiş Motorların çıkardığı ses değişmişti. Uçak yavaş ya-
o|amaz. Hayır, bu kadar ileri gideceğini sanmıyorum. vaş alçalıyordu. Genç kız yüreğini sinsi bir korkunun
$-u yine de küçük bir olasılık payı bırakmak |azım. kapladığını hissetti. Ne pahasına olursa olsun bu rö-
Ihti.var onu sorguya c;eknıiş olabilir." portajı yapmak zorundaydı.
"Oh irayır!" "Pist pek iyi değildir," dedi Norm. "Bu yüzden bi-
Cat doğrusu işin bu yanını hiçı clüşünmeınişti. Luci- raz sarsılacağız." Cesaret vermek ister gibi genç kıza
en Steel'in daha başlangıçta kendisi hakkında olumsuz gülümsedi.
bir izlenim edinmesini istemiyordu. O gece olanlar uıru- Uçağın tekerlekleri yere değince hafif bir sarsıntı ol-
tulmalıydı artık. du. Cat gözlerini kapadı. Uçağın pistte hız|ailerlediği-
"Biliyor musun, Norm," dedi. "Eğer erkek olsay- ni hissediyordu. Sonra hareket kesildi ve motorun gü-
dım şu sizin Luke Steel'i bir güzel pataklardırn.'' rültüsü iyice yavaşladı. Gözlerini açtığında kapıların
Norm gülümsedi. "Eğer erkek olsaydınız, bi.itün otomatik olarak açıldığını gördü. Birlikte ınerdivenler-
bunlar başırııza gelmezdi," diye mırıldandı. den inip dışarı çıktılar. Hava müthiş soğuktu. Az iler-
O gece C'aleb Steel yatakta bir erkekle karşılaşsaydı de beyaz bir limuzin duruyordu. Şoför hemen yerin-
Luke'a kim bil dı? Cat kendi kendine gülüm- den firlayıp kapıyı açtı. Cat arkaya oturdu, Norm ise
sedi. Caleb'ın erkekle aynı, yatakta geçirdi- şoförün yaruna geçti. Kısa bir süre sonra araba hare-
ğini anlayınca asıl bir şekil alacağını ciüşün- ket etmişti.
dü. Cat lreyecanla camdan dışarı bakıyor, nerede olduk-
Luke büyükbabasına neler aırlatmıştı? Caleb Steel bu larını bulmaya çalışıyordu. Çevre yoluna bakılırsa
sorunun yanıtını biliyordu kuşkusuz. Nasıl da hiç iste- Londra'dan çok ıızakta değildiler. Uzakta belli belir-
meden kötü bir pozisyona düşmüştü! siz dağ siluetleri görülüyordu. Bir an Norm'a sormayı
"Lucien Steel benimle görtişmek istediğine göre hak- düşündü,,ama hemen vazgeçti. Böyle durumlarda bir
kında yazacak|arımı kabul ediyor," diye mırıldandı. gazetecinin kurallara uyması gerekirdi.
,72
73
Arabarun içi rahat ve sıcaktı. Yerlerde kar vardı. Far-
ların ışığına dikkatle bakılınca küçük kar tanelerinin Bölüm Beş
uçuştuğu görülüyordu.
Burası Scotland veya Wales olabilirdi. Emin olmak Karanlığın içinde bir şeytana benziyordu. Tepeden
imkdnsızdı. Lucien Sİeel'in nerede yaşadığını İeşfetse tunağa siyahlara bürünmüştü. Suçlayıcı bakışlarını
bile bildiğini belli etmemeliydi. Büyü bir anda bozula- genç kıan hemen arkasında duran Norm'a çevirdi.
bilir ve çok sert bir tepkiyle karşılaşabilirdi. Norm hafifçe öksürdü. Özür diler gibi bir tavrrla,
Kar y.ağışı hızlanmıştı. Arabanm içinde çn ufak bir "Burası Caleb'ın evi," diye mırıldandı.
ses yoktu şimdi. Üç şeritli bir yolda gidiyorlardı. Genç Caleb'ın yurt dışında olduğunu söylerken yine de ya-
kız bu yolun sonunda nereye varacaklarını iyiden iyi- lan söylemiş saylmazdı. Çünkü Wales veya Scotland'da
ye merak etmeye başlamıştı. Belki bir Ortaçağ şatosu- yaşayan insanlar kendi bölgelerinin İngiltere'den ayrı
na gidiyorlardı ya da yeraltında kazılmış bir sığınağa., olduğunu düşünürlerdi.
Lucien Steel'in insanlardan uzak kalmak için bu ka- "Içeri girelim, Cat," dedi Caleb. "Kar hrzlanacak."
dar uğraşmaslnln sebebi ne olabilirdi? Genç kız ona öfkeyle baktı. "Dönmeyi düşünüyo-
Büyük bir kapıdan geçtiklerini fark etti ve ai sonra rum," dedi sert bir sesle.
söluğu kesildi. Yanılmamıştı. Karşısında tam bir Or- "Dönmek mi? Neden?"
taçağ şatosu yükseliyordu. Dev duvarlar ve ışı1 ışıl ge- "Çünkü beni aldattın. Bana yalan *.lyl.dirir. Luci-
niş pencereler. Binanın esrarengiz ve muhteşem bir ha- en Steel'in evine geldiğimi sanıyordum, oysa şimdi..."
vası vardı. "Bu meseleyi içerde tartışalım," dedi genç adam. Cat
Arabadan indiğinde büyülenmiş gibi, ışıklar içinde- tam bir şey söylemek üzereydi ki sert bir hareketle onun
ki binaya baktı. Tam o anda yanında bir ses duydu. kolunu tuttu ve binaya doğru adeta sürükledi. Kar hız-
"Evimize hoşgeldin,, Cat!" Başını çevirip baktı ve Ca- lanmıştı. Başka çaresi kalmayan genç kız onunla bir-
leb Steel'|e göz.göze geldi. likte koşarcaslna binaya girdi. Çok geniş bir giriş bö-
lümünden sonra uzunca bir koridora girdiler ve içinde
büyük bir şöminenin yandığı geniş bir oturma salonu-
na geçtiler. Bütün eşyalar antikaydı. Tavanda muaz-
zam bir avize asılıydı. Caleb hdl6 genç kızın kolunu sı-
kı sıkı tutuyordu.
"Brrak beni gideyim," dedi Cat. "Sen nesin biliyor
musun?"
"Saçmalama Cat! Bir kadını hafta sonunu benimle
birlikte geçirsin diye aldatmama hiç gerek yok. Buna
istekli bir sürü kadın bulabilirim."
Bu sözleri sinirli bir tavırla söylemişti. Cat gözlerini
kırpıştırarak baktı ona.
"Baban burada mı?"
"Evet."
74 75
"Ama, demiştin ki. . .'f ,
Lucien Steel gerçekten sezgili ise Cat'in her gece na-
"Burası benim evim ve babam burada kalıyor. Seni sıl rüyalar gördüğünü de kavrayabilirdi. Bunu genç kı-
buraya kandırarak getirdiğimi düşünmen çok garip. Be- zın bakışlarından okuyabilir miydi? Yok daha neier?
ni ne sanryorsun?" İnsanın bu kadar sezgili olması mümkün değildi. Ama
Genç kızkızardığını fark etti.'"Böyle konuşmana ge- i,ine de Cat'in içinde, insanlar o rüyaları hissedecek-
rek yok," dedi. "Yanrlmrş olabilirim. Buraya gelmek lermiş gibi garip bir korku vardı.
benim için hiç de kolay olmadr." Bakışlarını indirerek, Birden umutsuzluğa kapıldı. Başını iki yana sallaya-
"Alay etmen gerekmez," diye mırıldandı. rak, "Yine de burada kalmak istemiyoruln," diye mı-
"Sana sert davranmak istemiyorum, ama öyle ga- rıldandı.
rip kuşkular içindesin ki." "Yine ne oldu?"
"Buraya gelmeden önce bürona telefon ettirn. Yol- "Bütün bunlar bana çok garip geliyor. Başından beri
da da Norm'la konuştum. Öyle bir izlenim edindim ki, öyleydi zaten. Garip değil, komik."
seni burada görünce birden çok şaşırdrm. Amerika'da "Ne çıkar bundan?"
olduğunu sanıyordum. Bu yüzden beni buraya bir baş- "Buraya gelirken sakin bir hafta sonu geçireceğimi,
ka maksatla getirtmiş olabileceğini düşündüm." t»bana sorular soracağımı ve yarutlarını alıp Londra'
"Babam benim de burada bulunmamı rica etti. yıl- ya, evime döneceğimi düşünmüştüm. Seninle karşıla-
lardır ziyaretçi kabul etmediği için insanlarla arasında şacağımı hiç sanmryordum."
bir kopukluk oldu. Özellikle senin gibi genç bir bayanla "Çok saçma. Babamla konuşacaksın."
ne konuşacağını, nasıl konuşacağıru bilemiyor, sanırım. "Üayır. Londra'ya dönmek İstiyorum. "
Seni çok iyi tanıdığımı düşünüyor ve..." "Lütfen makul ol, Cat. Bu gece dönemezsin. Dışar-
"Yoksa, yoksa bizi..." da kar firtınası var. Ayrıca uçak çoktan Londra'ya dön-
"Evet bizi sevgili sanıyor. Fakat bu önemli değil. dü."
Aramızdaki ilişkinin nasıl olduğunu öğrenecektir." "Aman Tanrlm," diye mırıldandı Cat. Bunu daha
Bu sözleri kırılmış gibi bir hava içinde söylemişti. Cat önce düşünmeliydi. Çok vakit kaybetmişti.
genç adama şaşfarak baktı. Genç adam içini çekti. "O gece aramızda geçenler
"Aramızdaki ilişki nasılmış?" diye sordu. seni neden bu kadar etkiledi bilemiyorum. Hiçbir ka-
''Bizi beş dakika bir arada gören biri aramızda bir dın bana karşı böyle davranmadı."
aşk ilişkisi olmadığını anlar. Çünkü 6şıklar birbirleri- Bütün hafta sonunu onunla birlikte geçirmekten kor-
ne böyle davranmaz|ar." kuyordu Cat.
Genç kız yutkundu. "Biz..." dedi, "Birbirimize nasıl "Akşam yemeği için.. . "
davranıyoruz sence?" "Oh hayır, o|amaz. Babanla birlikte akşam yemeği
"Sana seni istiyormuş gibi davrantyorum," dedi Ca- yiyemem. Elbisem yok."
leb. "Sen ise bana benden nefret ediyormuş gibi dav- "Babamla yemeyeceksin. Babam yaklaşık bir saat
ranlyorsun. Luke'un aramızdaki ilişki hakkında baba- önce odasında yedi. Birlikte o|acağız ve bu durumda
ma ne söylediğini bilmiyorum. Fakat babam sezgileri gece elbisesi giymen gerekrnez."
çok gelişmiş bir insandır ve eminim aramızdaki ilişki- Cat göz|erini iri iri açarak onun yüzüne baktı. "Ön-
nin niteliğini ilk bakışta kavrayacaktır." ce odama çıkıp biraz dinlenmek istiyorum. Elimi yü-
76 77
zümü yıkamak ve. .. "
Genç adamın yüzünde alaycı bir tebessüm belirdi. Cat pencereyi aralayıp dışarı,bir göz attı. Ince uzun
"Neden olmasın," dedi. "Seni yukarı çıkarayım. Odan pencerelerin pervazlarında kar birikmişti. Dışarda kar
orada. " firtınası olanca hızıyla sürüyordu . Uzağıgörmek müm-
"Ama ben..." kün değildi ama yine de manzaranın muhteşem oldu-
"Merak etme, küçük kedi. Sana bir şey yapacak de- ğu belliydi.
ğilim. Odanı tarif edebilirim istersen. Ama birlikte çık- Genç adamın ellerini omuzlarında hissedince irkil-
sak daha kolay olmaz mı? Lütfen gevşe. Biraz sakin di.
ol. Yemek yemeden önce genç ve masum kızlara sal- "Cat..."
dırmak gibi bir Adetim yoktur. Yemekten sonra ise, ne Genç kız onun ellerinden yavaşça doğ-
yapacağıını ancak Tanrr bilir. Hayatımda yemek dai- çal
ru ilerledi. Çok doğal görünmeye çan-
ma öncelik taşır, diğerleri sonra gelir." tayı yatağın üzerine yavaşça bıraktı.
Bu sözleri öyle alaycı bir tayırla söylemişti ki Cat asa- "Merak etme," dedi "Yolu bulabilirim. Beş dakika
bının birden bozulduğunu hissetti. Ağzını açsa bir da- sonra aşağı inerim."
ha asla telafi edemeyeceği şeyler söyleyecekti. Susmak- Genç adam hafifçe gülümseyerek başını salladı ve
tan başka çaresi olmadığını düşündü. Genç adamı iz- odadan çıktı. Cat yavaşça yatağın üzerine oturdu. Elle-
ledi. Birlikte koridora çıktılar. Bir şeyler söyleyerek sa- ri titriyordu. Bu oda onu heyecanlandırmıştı. Harry'y-
kinleşmeyi düşündü. le evliliklerinin ilk gecesini böyle bir yerde geçirmeyi
"Bu evde kaç oda var?" diye sordu rasgele. Tam o hayal etmişti hep. Zavallı Harry, yüzü bile gittikçe si-
sırada genç adam bir odanın kapısını açtı. Cat içeri bir likleşiyordu. Onu uzun süredir rüyalarında görememiş-
göz attı ve soluğu kesilir gibi oldu. İçerde neredeyse dört ti. Onun yerinde bir başka erkek vardı şimdi.
kişinin sığacağı genişlikte muhteşem bir antika karyo- Ve işin en korkunç tarafi bu erkeğe öşık olmasıydr.
la vardı. Perdeler tavandan yere kadar uzanlyordu ve Kendisinden bile gizlemeye çalışıyordu bunu ama ar-
ahşaptan yapılmış diğer eşyalar insanda çok değerli an- tık gerçeği ink6r etmesi imkdnsızdı. Özellikle onunla
tika izlenimi uyandırıyordu. Yatağa yaklaştı. Üzeri iş- göz göze geldiğinde hissettikleri kuşkuya yer bırakma-
lemeli kalın ipekli örtüye hayretle bdktı. yacak kadar açıktı. Ama ne yazık ki umutsuz bir aşktı
"Gerçek ipek mi?" diye mırıldandı. Böylesini hiç bu. Çünkü Caleb onun gibi birine asla 6şık olmazdı.
görmemişti. Ve tek istediği onunla sevişmekten ibaretti. Oysa Cat'in
"Evet," dedi genç adam. "Belki yüz yıllık. Elde ya- böyle bir şeyi kabul etmesi düşünülemezdi. Kabul et-
pılmış. Bu evde bulunan bütün eşyalar gerçek.antika- meyeceği kesindi, ama istemeden sürüklenebilirdi. İş-
drr, Cat. Az önce kaç oda olduğunu sormuştun." te bundan korkuyordu.
Omuzlarını kaldırıp ellerini iki yana açtı. "Doğrusu- Odanın bitişiğindeki banyoya geçip duş aldı. Her şey
nu istersen ben de bilmiyoruİn," dedi. "Hiç sayma- mükemmeldi. Evin merkezi ısıtma sistemi modern öl-
dım." çülere göre yapılmış olmalıydı. Odadan çıktığında içi-
"Hayatrmda ilk kez böyle bir şey görüyorum," de- ni bir ürküntü kapladı. Ortaçağ'daydı sanki. İşlÖmeli
di genç kız. Perdelere hafifçe dokundu. halılar, oymalı kapılar, yaldızlar. Duvarlarda garip tab-
"Benim için de benzeri yoktur," diye mırıldandı Caleb. lolar. Koridor boyunca yürüdü ve deneme yanılma yo-
78 79
luyla aşağı ineceği merdiveni buldu.
Mermer basamaklardan ağır ağır aşağı doğru inme-
ye başladı. Yanılmamıştı. Bu merdiven doğrudan ye-
mek salonuna iniyordu. Aşağıda dev bir avize etrafa
ışıklar saçıyordu. Avizenin tam altında geniş ve uzun
bir masa vardı. Caleb Steel masanln başında oturmuş deydi bu.
içkisini yudumluyordu. Cat'in aşağı indiğini görünce Kol kola ayakta durmuş birbirlerine bakıyorlardı.
hemen yerinden kalkıp merdivenlere doğru yürüdü. Alt ''Mrs . McDonal d'ı f az\a bektetmeyelim istersen, ' ' de-
basamakta durup ona baktı. Bir an göz göze geldiler. di genç adam.
"Bu akşam yüzünde çok hoş bir pembelik var," de- Masarrı., iki ucundaki koltuklara oturdular. Genç kz
di. Sesi geniş salonda yankılanarak büyüdü. "Gözle- bir an kendini bu Ortaçağ şatosunda, yüzyıllar önce-
rin parlıyor."
Genç kız soluğunu tutarak basamakları inmeye de-
vam etti. Son basamağa gelince kendisini onun kolla-
rında bulacakmış gibi bir duyguya kapılmıştı. Aslında
üzerindeki giysiler bu dekora hiç uymuyordu. Altında
basit bir pantolon üzerinde ise siyah bir süveter vardı. i anlamış gibi gü-
yanlış bir izlenim
Ne pahasına olursa olsun rahat görünmeye çalışma-
lıydı. Sempatik bir tavırla genç adama gülümsedi. edindi," diye mırıldandı. "Bu gece yemeğimi genç bir
"Çok güzel bir evin var, Caleb."
"Senin kadar giJızel, olamaz."
Genç kız bu sözler üzerine yanaklarının biraz daha
pembeleştiğini hissetti. Şakacı bir tavırla, "Karn[Il ocı:
kınca hep böyle olurum," dedi.
"Bunun özel bir nedeni olmalı," diye mırıldandı genç
adam. Cat'in elini alıp kolunun üzerine koydu. Birlik-
te masaya doğru yürüdüler. karşısına oturup bakışlarını ona çevirdi.
"Garip bir eğlenme anlayışın var," dedi Cat.' denç kız tela§lanmaya başlamıştı. Evin içinde tuhaf
Genç adamın yüzünde ender görülen tebessümlerden bir sessiztik vardı. Tedirgin bir sesle, "Norm, nerede?"
biri belirdi. "Sanrrrm benim bencil olduğumu düşünü- diye sordu. "Neden bizimle değil?"
yorsun," diye mırıldandı. Genç adam birazşaşlrmlş gibi gülümsedi. "Şu anda
Cat'in eli h6l6 genç adamm kolunda duruyordu. Ga- odasında olmalı," dedi.
rip bir pozisyondu bu ve oldukça tedirgin ediciydi. En "Neden?"
iyisi hiç konuşmamak, onun merak dolu bakışlarıyla "Çok uzun bir yolculuk yaptı. Yorulmuş olmalı,
karşılaşm amay a ç alışmaktı. Amerika'dan Londra'ya oradan da buraya geldi,"
"Bir şey söylemeyecek misin?" diye sordu genç Norm'un yol boyunca bu uzun seyahatten söz etme-
adam. Sesi çok yumuşak, adeta uykulu gibiydi. mesi garipti.
80 81
"Gerçekten tüketici bir yolculuk," diye mırıldandı ğimi merak ediyor olmahsın, Cat. Şunu bilmelisin ki
gençku. Deanna eş ve anne olabilecek bir, tip değildi. Luke'u
"Bu yolculuk yüzünden evlilik yıldönümünü kutla- ve beni-bu yüzden terk etti."
yamadı. " "Oh, özür dilerim. Böylesine kişisel bir konuya gir-
Cat şaşırmıştı. Gözlerini iri iri açarak, "Norm evli mek istemezdinr."
mi?" diye sordu. Genç adam eliyle bir işaret yaparak, "Çorbanı iç,
Genç adam tek kaşını kaldırarak kuşku dolu bir ifa- Cat," dedi.
deyle baktı ona. "Yoksa yol boyunca evli olmadığını O anda genç kız büyük bir pot kırdığını düşündü.
düşündürecek bir şey mi yaptı?" Evlilik yemini sözünün ona karısını hatırlatacağını ne-
Cat'in soruyu anlaması için birkaç dakika gerekti. reden bilebilirdi?
Sonra yüzü kıpkırmızı oldu. Sessizce çorbalarını içtiler. Sessizlik rahatsız ediciy-
"Hayır, böyle bir izlenim yaratmaya çalışmadı. Ba- di. Kaşıkların ve şöminede çıtırdayan kütüklerin sesin-
na çok nazik davrandı. " den başka hiçbir şey duyulmuyordu.
Caleb tam bir şey söyleyecekti ki içeri biri girdi. Genç "Burada kalıp babanla görüşmeye karar verdim,"
kız irkilerek kapıya doğru baktı. Kısa boylu topluca bir dedi bir ara. Sessizlik dayanrlmaz bir hal almıştı.
kadın yüzünde sıcak bir gülümsemeyle onlara bakıyor- Genç adamın dudaklannda hafif bir tebessüm belir-
du. Anlaşılan bu Mrs. McDonald'dan başkası değildi. di. "Fikrini neden değiştirdiğini sorabilir miyim?"
Caleb'ın işaretini bekleyen kadın elindeki kapları ma- Cat omuzlarını kaldırdı. "Buraya kadar, geldikten
sarun üzerine bıraktı. Başını hafifç,e eğerek Cat'i selam- sonra eli boş dönmek istemem," dedi.
ladı ve çıktı. "Anlıyorum."
Genç kız önünde duran kaba biraz şaşırarak baktı. "Onu ne zaman görebileceğim?"
"Çorba mı bu?" "Yarın, sabah kahvaltıslnda. "
"Dene." Bu arada Mrs. McDonald'ın getirdiği etli yemeği ve
Cat kaşığı eline alıp bir yudum içti. O güne kadar mevsim salatasİnı yemekle meşguldüler. Cat yemekten
tattığı çorbaların hiçbirine benzemiyordu. Et suyuyla sonra yaşlı kadının getirdiği tatlıdan yemek istemedi.
yapıldığı belliydi. Tadı çok güzeldi. Besin değeri yük- Yine de onu kırmamak için elmalı pastadan biraz tat,
sek olmalıydı. tı.
Başını kaldırıp genç adamın gözlerinin içine baktı. "Babam genellikle sabahları çalrşrr," dedi genç
Hafifçe gÜltlmseyerek, "Çok güzel," dedi. "Gerçek- adam. "Ne kadar büyük bir fedakdrlık yaptığını bile-
ten nefis." sin diye söylüyorum."
Genç adamın yüzündeki ciddi, sorularla dolu ifade- "Keşke yarln sabah gelseydim."
yi görünce biraz şaşırdı. "O zaman akşam yemeğini kiminle yiyecektim?"
"Norm yolda sana neler anlattı?" diye sordu Caleb. "Caleb... "
"Az önce söylediğim gibi, çok nazikti. Bana arka- "Bak ne diyeceğim. Kayak yapabilir misin?'
daşça davrandı." Bir an sustu. "'Evlilik yeminini bo- Genç kız hayretle baktı ona. "Hiç denemedim."
zacak biri olmadığı açık," diye ekledi. "Yarln deneyebilirsin. "
"Evlilik yemini," diye söylendi genç adam. "Ev[ili- "Nerede?"
82 83
"Cairngorm'ta. " Cat gözlerini yumdu. Üzerindeki süveterin sıyrılarak
Genç kız heyecanlanmıştı. "Aviemore yakınlarında çıktığını fark etti. İçine hiçbir şey giymemişti. Genç ada-
olmalıyız," dedi heyecanla. mın giysilerinin serin teması sıcak vücudunda hoş bir
Caleb omuzlarını silkti. "Bu konuda sanayalan söy- ürpeime uyandırdı.
leyecek değilim. Buraya kadar geldikten sonra küçük Genç adam dudaklarınr onun göğüslerine doğru yak-
bir araştırma nerede olduğunu bulmana yeter." laştırırken, "Sakın bana engel olma, küçük kedi," di-
Bu sözler Cat'i hem sevindirmiş hem de şaşırtmıştı. ye mırıldandı.
"Bana güvendiğin için teşekkür ederim," dedi. "Ba- Bu adamın kar$ısında bazen kendini küçük bir kız
banın ırerede olduğunu kimseye söylerneyeceğim. Söz çocuğu gibi hissediyordu. Kirpiklerinin arasından onun
veriyorum." yüzüne baktı. Caleb gözlerini yummuş, genç kzın ipek-
Siyah göz|er genç kızın yeşil gözlerini arayıp buldu. si tenine kendini kaptırmıştı.
Uzun uzun bakıştılar. Caleb onu anlamak, adeta tart- Caleb'ın dolgun dudaklarının teması genç kızın için-
mak istiyordu. Ona güvenip güvenemeyeceğini anlama- de o güne kadar yaşamadığı bir çeşit annelik duygusu
ya çahşıyordu sanki. uyandırıyordu. Caleb başını yavaş yavaş kaldırıp onun
"Öteki odaya geçelim mi?" gözlerinin içine baktı. Genç kız içinin titrediğini his-
Cat bir an boş bulunup şaşırdı. Onun başka bir şey setti. Caleb doğrulup onu kol[arınln araslna aldı. Du-
söyleyeceğini, hatta açıklamalarda bulunacağınr sanl- dakları aşk ve özlemle birleşti.
yordu. Caleb onu odarun bir köşesindeki divana doğru çekti.
Birlikte kalkıp oturma salonuna geçtiler. Orada da Divanın butunduğu yer oldukça az ışık alıyordu. Şö-
bir şömine, önünde geniş ve rahat iki koltuk vardı. Bu minenin alevleri divanı kaplayan kumaşta ışık oyunla-
odada ışık oldukça azdı, Genç adam yavaşça onun eli- rı yapıyordu.
ni tuttu. "Cat," diye fısıldadı. Caleb genç kızı oturtup önünde diz çöktü. Gömle-
Catyavaşça döndü ve onun simsiyah gözleriyle kar- düğmelerini hızlı hızlı çözüyordu.
- Dudaklarrnl
ğinin
ona doğru yaklaştrrarak, "Öp beni,
şılaştı. Bakışları deliciydi.
"Benden korktuğunu hissediyorum Cat." Onu ya- Cat," diye fisıldadı. "Sev beni, yalvarırrm!"
vaşça kollarının arasına alarak öptü. Çok hızlı ama yu- Uzun uzun öpüştüler. Sonra genç kız dudaklarıru ya-
mu§ak bir öpücüktU bu. "Oysa buna hiç gerek yok," vaşça onun göğsüne dokundurdu. Caleb'rn sarsılüğı-
diye devam etti. O anda elleri genç kızın belindeydi. nı, titrediğini hissetti. Onun çıplak kollarının gücünü
Yavaşça uzanıp Cat'i bu kez yanağından öptü. Hayır, hissediyordu. Genç adamın vücudundan adeta manye-
bütün bunlarda korkutucu bir şey yoktu. tik bir enerji yayılıyordu. Oysa ellerinin, dudaklarının
Cat, o gece böyle bir şeyin olacağını biliyordu. Ama ve dilinin hareketleri çok yumuşaktı. Genç kız bu te-
bu kadar çabuk olacağını sanmıyordu. Aslında kendi- zattan garip ve b
ni onun kollarında rahat hissetmesi çok garipti. Genç Geniş divanın ü palıydı
adamın dokunuşları tanıdık ve sıcaktı. Dudakiarını bi- ve solukları gittik nokta-
raz ara|ayarak ona sokuldu. da onu durdurmak zorunda olduğunu biliyordu genç
"Öpüşmelerimiz hiç aklımdan çıkmıyor," diye fisıl- kız. Sonuna kadar gidemezlerdi. Ayrıca Caleb ona söz
dadı genç adam. vermişti. Burada bulundukları süre içinde onunla se-
84 85
den beri hemen her gece onu rüyasında görüyordu.

Ertesi sabah dört kişilik o dev yatakta gözlerini açın-


ca ilk anda nerede olduğunu anlayamadı. Karışık rü-
yalar görmüştü. Her defasında,bir Ortaçağ şatosunun
dar koridorlarında üzerinde bir gecelik ve ayaklarl çıp-
lak, koşuyor koşuyordu. Sonra birden Caleb'la karşı-
laşıyordu. Genç adam elindeki şamdanı bir yere bıra-
"Hayır, Cat! Hayır, yapma sakın.'' kıyor ve ona doğru yaklaşıyordu. Sonra, o geniş, dört
har- kişilik yatak...
sözü Cat dün geceki sevişmelerinin etkisini, vücudunun çe-
boy- şitli yerlerinde belli belirsiz bir sızlama gibi hissediyor-
ımıl- du.
damadan durdu. Neden sonra, ''Peki,'' diye mırıldan- Uyandığı an bir çeşit düş kırıklığına uğramış, elini
dı. Simsiyah gözleri yarı karanlığın içinde bir bıçak gi-
boş yatağın içinde dolaştırarak Caleb'ı aramıştı. Ne-
bi parlıyordu. redeyse onun sıcaklığıılı duyacaktı. Ama hayır, genç
"Sana verdiğim sözu az kalsın unutuyordum,'' de- adam orada değildi. Sonra düş gördüğünü anlamıştı.
di boğuk bir sesle. Kalkıp yata$ı dUzeltti. Banyoya girip uzun uzun du-
"Hatırlatmak zorunda kaldım,'' diye fisıldadı genç
kız. şun altında yıkandı. Sıcak suyun vücudunu gevşettiği-
ni, onu gerilimden kurtardığını hissediyordu. Az son-
Bugü- ra üzerine yün bir etek ve yeşil bir kazak giydi. Panto-
n
lon giyerek Lucien Steel'in üzerinde olumsuz bir etki
(. undu. yaratmak istemiyordu. O yaştaki erkekler pantolon giy-
miş kadınlardan hiç hoşlanmazlardı.
"Insanların arzu duymalarında kötü bir şey yok, Odadan çıkıp hızlı adımlarla koridoru geçti" Merdi-
Cat." venlerden inerken durdu. Birileri aşağıda konuşuyor-
"Bunu biliyorum." lardı. İster istemez kulak kabarttı. Norm'la Caleb'ın
"O halde aramızda geçenler seni üzmemeli. Bu ko- seslerini tanıyınca soluğunu tutup kulak kesildi. Hiç ses
nuda sana karşı asla ikiyüzlü davranmadım.'' yoktu. İki adam merdivendeki ayak seslerini duyup ko-
Genç kız yavaşç Giysileri- nuşmayt kesmiş olmahydılar. Cat hızlı adımlarla aşağı
ni çabuk çabuk gi sızlamaya doğru inmeye devam etti. Yarulmamıştı. Caleb'la Norm
benzeyen garip bir esi bitinçe yan yana durmuş ona bakıyorlardı.
genç adama döndü.
"Günaydın," dedi genç kız, gülümseyerek. Caleb
"Caleb, ben..." ona doğru ilerledi. Bu arada Norm başını eğerek genç
"Bir şey söylemek zorunda değilsin. Haydi yatağı- kızı selamladı ve hızlı adımlarla uzaklaştı.
na git, küçük kedi. Rüyanda beni gör, olur mu?''
Genç kız merdivenin son basamağında durdu. Ca-
O anda Cat'in içinden gtilmek geldi. Taruştıkları gün-
leb gülümseyerek bakıyordu ona. Gülümsemesi yumu-
86 87
şak ve sıcaktı. bir odanın kapısındaydılar. Caleb kapıya vurmadı.
Derin bir soluk alarak, "Bu sabah çok, ama çok gü-
zelsin," dedi genç adam.
"Ben...şey..."
Caleb ona elini uzattı. Yavaşça kendine doğru çek-
ti. Sonra hafifçe kolunu genç kızın omzuna koyarak, erkekt
"Ne güzel bir sabah, değil mi?" diye fisıldadı. ''Seni ğu ilk
bu evde görmek beni çok mutlu ediyor." doğru
Doğrusu Cat, dün gece olanlardan sonra bu kadar kaladı
sıcak bir tavır beklemiyordu. Onun gözlerinin içine ba- leriydi.
karak gülümsedi. Genç adam yavaşça eğilip onun du-
daklarına küçük bir öpücük kondurdu.
Oylesine sıcak bir öpücüktü ki bu Cat'in içindeki bü-
tün kuşkular ve tedirginlİkler bir anda adeta buharla-
şıp uçuverdiler. Çok doğal bir hareketle ellerini önce
genç adamın omuz|arına koydu, sonra ensesinde ke-
netledi.
Siyah gözlerde çok hoş bir parıltı vardı. "Bak, böy*
lesi ç:9|ç daha iyi," diye fisıldadı genç adam. "Günay-
dın, sevgilim," diye ekledi, gülümseyerek.
"Günaydın," dedi Cat. O anda yanaklarının kızar-
dığını, gözlerinin parladığını biliyordu.
, "Babamla hemen görüşmek ister misin?"
Kimseyle görüşmek istemiyordu aslında. Dizleri tit-
riyor ve onun güçlü kollarında erimek, yok olmak isti-
yordu. Keşke onu kucağına alsa ve şu merdivenlerden
çıkararak içinde o dört kişilik yatağm olduğu odaya...
Yutkundu genç kız. "Evet,"dedi. "Hemen görüşsek
iyi olur."
CaleP küçük, yumuşak bir kahkaha attı. "Çok si-
nirli görünüyorsun," .dedi. "Yoksa babamın seni-yi-
yeceğinden mi korkuyorsun?"
Aslında korkuyordu. Bir başka Steel'le karşılaşacaktı
o sabah. Onunla görüşmektense Caleb'ın kollannda eri-
meyi tercih ederdi.
"Gel, seni ona götüreyim."
El ele tutuşarak yürüdüler. Az sonra oldukça geniş
88 89

r
ıirdiğini söyleyebilirim. "
Bölüm Altı Lucien Steel bakışlarını Cat'e çevirdi. Genç kız o ba-
kışların ağırlığını üzerinde hissetti bir an. Bakışlarını
kaçırdı. Bu arada yaşlı adam oğluna dönerek, "Miss
asıl kapıldığını bilemiyordu. Howard'la çay saatinde, yani on altı otuzda görüşece-
H,l,1":,#3*;ğTi,:,il'#ff i; ğiz," dedi. Sonra genç kıza dönerek sempatik bir ta-
vırla gülümsedi.
masaya doğru yürüdüler. Lucien Steel'in yüzünde bir
"Gününüzün güzel geçmesini dilerim, Miss Ho-
kırışıklıklar ward."
merak dolu Cat gülümseyerek yaşlı adamr selamladi. Caleb'la
vaşça iskem- birlikte odadan çıktılar. Genç kız ona dönerek, "Sana
teşekkür borçluyum," dedi. "Onu başka türlü düşün-
Çok sağlıklı görünüyordu. Böyle bir adamın ölümün müştüm. Bu kadar sempatik ve yumuşak biri olabile-
eşiğinde olduğunu düşünmek çok garipti doğrusu.
ceğini sanmlyordum ooğrusu."
Evet, oğluna çok benziyordu. Vücudu hemen hemen
hiç yıpranmamış gibiydi. Ölçtlleri neredeyse Caleb'ın- "Havlamasl rsırmasından çok daha kötüdür," dedi
genç adam, gülerek.
kiyle aynıydı. i

Akşam yemeğinden sonra oturdukları odaya geçti-


"Miss Howard," dedi. Torunu gibi İngiliz aksaruy- ler.
la konuşuyordu. "Yanılmıyorum, değil mi? Siz Miİs
Howard olmalısınız. Oğlumun yakın arkadaşı olduğu- "Baban hakkında böyle konuşman doğru değil," de-
nuzu daha önce söylemişlerdi." di Cat, kaşlarını çatarak.
Cat hafifçe kızararak Caleb'ın kolundan kibar bir "Onu çok severim. Ayrıca, az önce kullandığrnı de-
yim ona aittir."
hareketle sıyrıldı. Caleb'la u- Cat gözlerini kısarak genç adamın yüzünü inceledi.
ğunu düşünmesini istemiyo ln
sağlıklı olması bakımından "Çok kibirli bir adam olduğunu s,ana daha önce söy-
lediler mi?"
"Pek öyle sayılmaz. Şey... yani arkadaşız, kuşku-
suz, ama..." "Evet, hem de birkaç kez." Bir an durup anlamlı
bir tebessümle genç kızın gözlerinin içine baktı. "Beni
"Ne demek istediğinizi anlıyorum, Miss Howard,'' yavaş yavaş tanımaya başlıyorsun. Sevindirici bir ge-
dedi yaşlı adam, yumuşak bir sesle. ''Luke bana siz-
lişme."
den uzun uzadıya söz etmişti. Sizi görünce söyledikle-
Genç adam masanln üzerindeki termosu alarak bi-
rinde'ne kadar haklı olduğunu anladım. Zevk sahibi
rer kahve koydu Cat'inkinebiraz süt ve şeker ekledi.
çocuk." Demek kahveyi nasıl içtiğini unutmamıştı. Caleb şeker-
caleb'ın dudaklarında kederli bir tebessiim belirdi.
siz ve koyu kahve seviyordu. Bir an Harry'nin kahve-
"Ne yazık ki Luke ona çok kötü bir şaka yaptı. Bağış- yi nasıl içtiğini hatırlamaya çalıştı. Hayır, belleğinde
lanamayacak kadar kötü bir şaka.''
bu konuda en ufak bir iz bile yoktu.
Yaşlı adam gözlerini kısarak oğluna baktı. ''Bağış-
lanmayacak kadar kötü mü?'' Bu arada Mrs. McDonald kahvaltılarını getirdi.
Harry'yi birden hatırlamanln s[asl mıydı şimdi? Buz
"Evet," dedi Caleb. Başını salladı. ''Cat'e acı çek- 91
90
gibi bir sesle, "Kahve servisini ben yapabilirdim," de-
Bu sözleri çok yumuşak bir sesle söylemişti.
di.
"Kurallara uymadığım taktirde burada kalamayaca-
Genç adam şaşırarak baktı ona. "Ne fark eder?" di-
ye karşılık verdi. ğımı mı söylemek istiyorsun?"
"Haylr."
"Ayrıca ben pastlrma ve yumurtadan hiç hoşlan- "Bence öyle." Cat ayağa kalktı. "Dün gece bana
mam. " yaklaşman için sana firsat vermekle büyük bir hata yap-
Caleb kollarını göğsünde kavuşturarak bir an onu tığımı düşünüyorum."
inceledi. "Sabah kahvaltısında ne yediğini söylersen sa- Caleb da hemen ayağa katktı. Yüzünde öfke vardı,
na yardımcı olmaya çalışırım," dedi.
"Sakin o1, küçük budala," dedi dişlerinin arasından,
Cat bir an ne diyeceğini bilemedi. Sabahları neden "Şu anda ne söylediğini bilmiyorsun sen."
hoşlanırdı? Yanıtlaması zor bir soruydu bu. Sabahına
"Biliyorum. "
göre değişebilirdi en azından, fakat o sabah en çok is-
"Lanet olsun! Sen nesin biliyor musun?"
tediği şeyin ne olduğunu biliyprdu. Onun kollarında ol- "Söylemene gerek yok. Ne diyeceğini biliyorum,"
mak! O güçlü kollarının arasında eriyip kaybolmak is- Tam o anda kapı açıldı ve Norm içeri girdi, Onları
tiyordu. Harry'nin suçlayıcı bakışlarını görür gibi ol- odanln ortasında ayakta görünce biraz şaşırdı. caleb
du birden. Harry onrı asla suçlamazdı, ama nedense... yumruklarını sıkmıştı. Cat ise ellerini beline koymuş-
Elini alnına götürerek, fisıltıyı andıran bir sesle, "Aç tu ve meydan okur gibi bir hali vardı.
değilim," dedi. Yalan söylemiyordu. Gerçekten de iş- "Kahvhltıda birHkle olalım, diye gelmiştim," dedi
tahı kaçmıştı. Dün gece bir ara yatağına uzandığında Norm. "Galiba tartışıyordunuz. Neyse, daha sonra ge-
Harry'nin yüzünü gözlerinin önüne getirmek istemiş- lirim. "
ti. Ama her defasında kafasında canlanan, bir başka- "Lütfen, kal," diye atıldı genç kız. " Çıkmak üze-
sırun hayaliydi. Harry kıyıdan uzaklaşan bir gemiydi.
Cat kıyıda duruyor ve gittikçe silikleşen gemi tamamen
kaybolacak diye aklı çıkıyordu. Harry'yi unutabilece-
ğini hiç düşünmemişti. Oysa şimdi her şey bitiyordu.
Onunla ilgili bir sürü şeyihatırlayamıyordu. Yüzü git-
tikçe silikleşiyor, yok oluyordu. Buna Caleb Steel se-
bep olmuştu.
"Bu sabahbiraz çahşmak istiyorum, izin verirsen,"
diye mırıldandı.
"Hani kayak yapacaktık?"
"Sana söylemiştim, kaymasını bilmiyorum."
"Ben de sana öğrenebileceğini söylemiştim."
"İstemiyorum. "
Genç adam şaşırmıştı. "Burada misafir olarak bu-
lunduğunu, dolayısıyla ev sahiplerinin hazırladıkları
programlara uyman gerektiğini hatırlasan iyi edersin."
92 93
etti. "Neden? Sabahki d4vraruşının bir açıklaması olmalı.
"Otursana, Norm. Merak etme, bir şey yok. Caleb'la Ben sana kahve koyuyordm ve sen benimle kahvaltı et-
sabah kavgamızı yapıyorduk.'' mek istemiyorsun. "
"Kim kazandı?" Genç kız derin bir soluk aldı. Caleb haklıydı. Sabahki
Genç kız gülümsedi. "Tahmin et.'' davranrşınr mazur göstermesi gerçekten mümkün de-
"Lucien'i nasıl buldun, Cat?'' ğildi. En iyisi o anda neler düşündüğünü açıklamasıy-
"Oğluna ve torununa benziyor.'' dı. Fakat bunu yapabilir miydi?
Genç adam gülümsedi. ''Evet,'' dedi. ''Bütün Ste- Uzun bir sessizlikten sonra, "Belki sana açıklayabi-
eller birbirine benzet." lirim," dedi.
"Sadece dış görünüşleri bakımından mı birbirlerine "Açıklayabileceğini sanmıyorum, " diye karşılık ver-
benzediklerini merak ediyorum doğrusu.'' di genç adam. "Daha bir iki d'akika önce espriler ya-
"Kişilik özellikleri de benzer. Sadece aksanlarda bir pıyorduk. Sonra birden bana saldırmaya başladın. Bir
karışıklık vardır. Bu da konuşurken belli olur.'' an ne yapacağımı şaşrrdrm."
"Sana bir şey sormak istiyorum, Norm. Bugüne ka- Genç kız gözlerini kapadı. O anda Caleb'ın ne ka-
dar Caleb'ı seven bir kadın oldu mu acaba?'' dar şaşırmış olabileceğini düşündü. O anda aklindan
Norm bu soru üzerine ciddileştı. Bakışlarını genç kı- geçenleri tek tek hatırlamaya çalıştı. "Kahveyi nasıl iç-
zın yüzüne çevirmiş kımıldamadan duruyordu. ''Bile- tiğimi unutmadığını fark ettim," diye söze başladı.
miyorum," diye mırıldandı. "Ama bana öyle geliyor "Sonra birden..." Alt dudağını ısırarak sustu. Ne di-
ki, sen onu sevebilirsin." yeceğini, nasıl devam edeceğini bilemiyordu. "Kahve-
ya yi koyu ve şekersiz içiyorsul," dedi.
_Clt böyle bir ordu. Onu sevebilir miy-
_
di? Ona karşı bir de çok güçlü bir şeyler
Genç adam başını salladı. "Evet, ne var bunda?"
hissettiği kesindi. sevgi denebilir miydi? "Ve benim biraz süt ve bir kaşık şekerle içtiğimi ha-
tırlıyorsun." Üzüntüyle başını iki yana saltadı. "Oysa
ben," dedi. "Harry'nin kahveyi nasıl içtiğini hatırla-
yamıyorum artık. Unutmuşum. Bu sana çok aptalca
gelebilir, ama..."
"Hayır, aptalca değil." Genç adam onun elini tut-
tu, avcunun içinde yavaşça sıktı. "Şimdi anladım," de-
di. "Aptalca bulmuyorum, yemin ederim."
Sonunda Cat dayanamadı. "Eğer özür dilersem,'' Genç kız işte bunu hiç beklemiyordu. Gözlerini iri
dedi. "Surat asmaktan vazgeçer rnisin?'' iri açarak onun yüzüne baktı. "Gerçekten aptalca bul-
Genç adamın siyah gözleri kısa bir an ona çevrildi. muyor musun?"
"Surat asmlyorum," dedi sert bir sesle. Genç adam ona bakıp gülümsedi. "Bence çok man-
Durum düşündüğünden de kötüydü. Genç kız onu tıklı. Bana açıkladığın için teşekkür ederim."
gereksiz yere kırmıştı. Bir şeyler yapmalıydı. Bir kız ço- Başka bir şey söylemedi. 'En iyisi susmak, bir şey
cuğu gibi ona sokuldu. Elini yavaşça omzuna koydu. söylememek,' diye içinden geçirdi Cat.
"Caleb, lütfen affet beni, özür diliyorum,'' dedi. Camdan dışarıyı seyretmeye başladı. Dağların sivri
94 95
lerini onun omuzlarına koyarak gözlerinin içine baktı.
"Caleb!"
"Ne oldu?"
Bakışlarında yine o arz,J dolu ifade belirmişti. Siyah
gözleri çevrenin beyazlığında iyice parlıyordu.
"Herkes bize bakıyor."
Tam o sırada bir araba genç kızın sözlerini doğru-
larcasına yanlarından geçti.
Genç adam dudaklarını biraz yaklaştırarak, "Öyle
mi?" diye fısıldadı.
"Herkesin gözü üzerimdeyken beni öpmene izin ve-
remem. "
Caleb hafifçe güldü. "Merak etme, bunu ben de is-
temem," diye mırıldandı. Buna rağmen garip bir şey
yaptı. Hızlı bir hareketle Cat'e sokuldu ve diliyle onun
alt dudağına hafifçe dokunuverdi. Bu öyle kışkırtıcı bir
"Kolayca öğreneceksin. Çok zevklidir.'' hareketti ki genç kız bir an nerede olduklarını unutu-
"Kendimi aptal gibi hissediyorum.'' verdi. Birbirlerinin kollarına atıİarak öpüştüler.
9.r,ç adam güldü. "Bir kez de kendini aptal gibi his- "Kayak yapma vakti geldi," dedi genç adam. O an-
sediver, ne çıkar?" da Cat onun çok mutlu ve neşeli olduğunu fark etti.
"Söylemesi kolay. Bir şeyi ilk kez yapmak çok zor- Onu daha önce hiç böyle görmediğini düşündü.
dur." Genç adam arabadan kayakları aldı. Cat'e doğru ge-
Bu sözler üzerine genç adamın yüzündeki ifade de- lirken, "Biliyor musun, " dedi. "Sende en çok neyi se-
ğişti. Gözlerini kısarak Cat'e dikkatle baktı. Bir şey ha- viyorum..."
tırlamış gibiydi. Sesinde öyle bir tonlama,vardı ki genç kız yanakla-
"Haklı olabilirsin," diye mırıldandı. ''Bir keresin- rınln kızardığını hissetti. "Lütfen, CİleU, yeniden baş-
de gözümü açtığımda yanımda saçları bal rengi bir ke-
dinin yatmakta olduğunu görmüştüm.''
lamayalım,'' dedi. i

Genç adam küçük bir kahkaha attı. Sonra bakışla-


_.9.1ç kız bakışlarını kaçırarak, ''Senin hatan değil- rını genç kızın yüzüne çevirerek, "Beni yanlış anladı-
di," diye mırıldandı. nız, Catherine Howard," diye mrıldandı. ''Senin ya-
nında kendimi çok neşeli ve zinde hissediyorum. İçim-
den sürekli gülmek geliyor. Bence bu en önemli mut-
luluk belirtilerinden biridir."
Cat'in önünde diz çöküp kayakları taktı. Çok rahat-
sız edici bir durumdu bu. Piste doğru ilerlemeye baş-
ladılar. Cat bir yandan kayak evinin duvarına öte yan-
Bu sözleri söylerken genç kıza iyice sokuimuştu. El- dan Caleb'ın koluna tutunarak düşmeden ilerlemeye ça-
96 97
lışıyordu. Çevredeki insanlar bu işi o kadar kolay ya-
pıyorlardı ki, şaşmamak elde değildi. "Bugünlük bu kadar," dedi genç adam. "Üşüyorsun,
ayrlca yorulmuş olmalısrn."
Bina duvarının sonuna gelmişti. İster istemez genç
Genç adam adeta onun aklından geçenleri okuyor-
adamın koluna asılarak kaymaya çalıştı. Dengesini her
du.
an kaybedebilir ve yere kapaklanabilirdi. Çevredeki in-
sanlar onun hayatında ilk kez kaydığını fark ediyor ol-
"Bence hemen gitmeyelim," dedi genç kız. "Bana
öğretmenlik etmenin çok zevkli olduğunu sanmıyorum.
malıydılar. Telaşını belli etmemek için dudaklarına bir Ya|nız başına kaymak istersin herhalde. Neden tepeye
gülücük kondurmak zorunda hissetmişti kendini. Tam
o sırada Caleb onu bırakıverdi. Kayarak uzaklaştı, son-
çıkıp aşağı kadar kaymıyorsun? Bunu istediğine emi-
nim. Böylece deminden beri bizi gülümseyerek seyre-
ra dönüp baktı. den insanlar kayak nasıl yapılrmış görürler."
"Çok yeteneklisin, Cat! İlk kez deneyen biri için mü- "Ama sen üşüyorsun."
kemmel. " "Anahtarları verirsen seni arabanın içinde bekleye-
"Her an düşebilirim." bilirim. "
Genç adam ona yaklaşarak omuzlarından tuttu. Genç adam ikna olmamıştı. Tepeye doğru baktı.
"Profesyonei bir öğretmen ister misin?" diye sordu. Evet, Cat yanılmamıştı. Oradan aşağı kaymayı çok is-
Catbiraz şaşırdı. Bu teklif ciddi olamazdı. "Buraya tiyordu.
eğlenmeye geldik," dedi. "Neden tanımadığım biriyle
"Lütfen," dedi genç kız, gülümseyerek.
birlikte olayrm." "Emin misin?"
Genç adam gülümsüyordu.
"Elbette, tamamen eminim. Arabanın içi sıcaktır."
"Ayrıca bir yabancıdan öğrenmek..." "Peki," dedi Caleb. Cebinden çıkardığı anahtarları
"Cat... Cat, sana bir şey öğretmek benim için zevk- genç kıza ıızattı. "IJzun sürmez, hemen gelirim," de-
lerin en büyüğü." Bu sözleri öyle bir havada söylemiş- di. Koşup, havalanmak üzere olan bir teleferik askısı-
ti ki genç ku kulaklarına kadar kıpkırmızı oldu. na tutundu. Genç kız gülümseyerek izledi onu. Ara-
Bir saat kadar çalıştılar. Cat hayatından çok mem- baya dönmek istemiyordu. Sırtını kayak evinin duva-
nundu. İnsanların göremeyeceği tenha bir yere geçti- rına yaslayarak tepeye doğru uzaklaşan Caleb'ı izledi.
ler. Manzara nefisti. Caleb birlikte kayarlarken onu sıkı
Pist boşalmış, insarıIar kayak evinin önünde gruplar ha-
sıkı tutuyordu. Birkaç kez birlikte karların içine yuvar- linde toplanmışlardı.
landılar. Kahkahalarla gülüyor, birbirlerine sıkıca sa- Caleb'ın kayışı soluk kesiciydi. Pistin en tehlikeli ve
rılıyorlardı. Bir saatin sonunda Cat ayakta dengeli bi- dik kesiminden aşağı doğru arkasında bir kar bulutu
çimde durmayı ve Caleb'ln omzuna tutunarak kayma- buakarak adeta uçuyordu. Bir anda herkesin ilgisini
yı öğrenmişti.
üzerinde toplamıştı.
Daha sonra teleferikle dağın tepesine çıktılar. Tek Genç adam hiç durmadan kayarak Cat'in tam önü-
kişilik askılı teleferik insana uçma duygusu veriyordu. ne kadar geldi. Kayak gözlüklerini çıkardığında yüzün-
Manzaramuhteşemdi. Cat temizhavayı derin derin içi-
de şaşırmış gibi bir ifade vardı.
ne çekiyordu. Dağın tepesinde küçük bir cafe vardı.
"Beni aldattın," dedi. "Hani arabada bekleyecek-
Orada oturup manzarayı seyrederek kahve içtiler. tin."
Tekrar aşağı indiklerinde Cat üşümeye başlamıştı. Öyle şaşkın bir hali vardı ki genç kız kendini tuta-
98
99
mayıp gülmeye başladı. "Seni görmek istedim," dedi. açarak genç adamın yüzüne baktı. "Ona ilk firsatta te-
"Nasıl kayacağını merak ediyordum." lefon etmeliyim," dedi. "Gerçi seyahatimden haberi
"Keşke söyleseydin. Arabada beni beklediğini düşü- var, ama yine de merak etmiştir."
nerek kısa kestim. Seyrettiğini bilseydim birkaç akro- Genç adamın bakışlarından bir bulut geçer gibi ol-
batik numara yapardrm." du. Yüzü asılmıştı.
Kayaklarını çıkartıp bitiştirerek omzuna koydu. Bir- "Ne oldu?" diye sordu genç kız. Bu ani değişiklik
likte yürüdüler. Genç kız Caleb Steel'in gösterişçi bir onu biraz şaşırtmıştı.
tip olmadığını çok iyi biliyordu. En azından buna ihti- "Senin hakkında pek az şey biliyorum," diye mırıl-
yacı yoktu. Kendine güveni olan bir erkek asla başka- dandı genç adam.
larına gösteriş yapmazdı. "Ama daha çok şey bilmen için..."
Kol kola girerek arabaya kadar yürüdüler. Bir ara "Yanılıyorsun, hakkında daha çok şey bilmem için
Cat gözlerini yumarak başını genç adamın omzuna yas- bir sürü neden var. Ögle yemeği sırasında senden ko-
ladı. Evet, onunla birlikteyken mutluydu. nuşalım, ister misin? Bütün hayatını öğrenmek istiyo-
Araba bir kez daha daracık dağ yollarına girdi. Sert rum. Nasıl yaşadığını, ilişkilerini, her şeyi..."
virajları alarak Aviemore'a doğru iniyorlardı. Genç kz güldü. "Senin için çok sıkıcı olabilir," dedi.
"Ögle yemeği yiyelim mi, ne dersin?" "Olmaz. Senin doğumunu sağlayan doktor popona
Genç kız başını salladı. Soğuk ve hareket onu iyice ilk şaplağı vurduğu andan itibaren her şeyi bilmek isti-
acıktırmıştı. yorum."
Az sonra Range Rover'ı Aviemore'un girişinde bir "Doktor popoma şaplak vuramamış," dedi Cat, gü-
yere park ettiler. Aviemore küçük bir yerdi. Bölgenin lerek. "Doğar doğmaz öyle çığlıklar atmaya başlamı-
önde gelen alışveriş merkezlerinden biri sayılırdı. şım ki zaval.|ı adamcağız neye uğradığınr şaşırmrş."
Genç kız farkında bile olmadan Caleb'ın koluna gir- Caleb genç kızın çocukluk ve ilk gençlik öykülerini
di. Mağaza vitrinlerine bakarak ağır adımlarla yürü- dinlerken kendini öyle kaptırmıştı ki, öğle yemeği ola-
dü[er. Çok güzel oyuncakçı vitrinleri vardı. Her defa- rak önüne konulan hamburgere elini bile sürmedi. Sı-
sında Cat genç adamı durduruyor, vİtrİndekİ oyuncak- kılmıyor, aksine büyük bir ilgi gösteriyordu.
ları merak ve ilgiyle izliyordu. Az sonra tatlılarını yiyorlardı. "Şimdi sıra sende,"
"Oyuncaklara yönelik gizli bir hobin var galiba," dedi Cat.
dedi genç adam. Hamburgerini bitiren genç adam, yüzünde düşünceli
"Yeğenim oyuncaklara bayılır. Birden onu hatırla- bir ifadeyle önündeki tatlıdan biraz aldı. Hafifçe ök-
dım. Çok güzel oyuncakları vardır. Bazen birlikte oy- sürerek, 'lBenim öyküm seninki kadar ilginç değil,"
narl,Z." diye mırıldandı.
"Yeğenin mi? Bana kardeşinden hiç söz etmedin." "Oh, ben hiç aynı fikirde değilim," dedi Cat. "Bir
"Kardeşim yok ki." sürü film yıldızıyla tanışmış olmalısrn."
"Ama, yeğen... " "Film yıldızları sandığın kadar ilginç değildirler. En
"Vikki'nin kardeşi. Onu çok severim. Vikki bana bir azından kendilerini şöhrete kavuşturan insanların bek-
kız kardeş kadar yakındır. Yıllardır her şeyimizi pay- lentilerine uygun davranmaya çalışırlar. Bu da onların
gerçek kişiliklerini gözlerden saklar. Annem hayattay-
laşıyoruz. Oh, iyi ki aklıma getirdin." Gözlerini iri iri
100 10l
ken bizim için her şey çok daha güzel ve doğaldı. Onun dedi, yavaşça. "Benimle görüşürken sayıklayacağını
ölümünden sonra hayatım film setlerinde geçmeye baş- sanmlyorum. Ayrıca yaşlı insanlar uzak geçmişi daha
ladı. Orada her şey bir oyun gibidir. Işıklar, renkler, iyi hatırlarlar. Sayıklaması halinde söyleyeceklerinin ta-
makyajlar ve genellikle babamın yazdığı senaryolar, mamen aramızda kalacağını bilmeni isterim."
hep bir oyunun parçalarını oluştururlar. Deanna'yla iş-
"Bazen öyle şeyler söylüyor ki inanilır gibi değil. En
te böyle bir ortamda karşılaştım. Star olmak istiyor- azından hoş değil." Bu sözleri kendi kendine konuşur
du. Öyle çok istiyordu ki, amacrna ulaşmak için yİpa- gibi dalgın bir tavırla söylemişti.
mayacağı şey yoktu. Babama kendisi için bir senaryo
"Babanrn şimdiki durumu hakkında bir şey yazma-
yazdırmaya çalışıyordu. " yacağım. Beni sadece onun geçmişi ilgilendiriyor."
Bunları söylerken genç adamın dudakları acl bir te- "Neyse," dedi genç adam. "tJyarmadr deme."
bessümle kıvrıldı. "Evliliğimizin son sıralarında Luke Yol boyunca Cat ona Vikki'nin büyükannesinin tu-
ve benden neredeyse tamamen kopmuştu. Aramızda haflıklarını anlattı. Bu konuşma eve vardıklarında da
sert bir tartışma geçti ve Deanna evden ayrıldı. Bunu devam etti. Salonda oturmu§ gülerek konuşuyorlardı.
rahathkla yaptı, çünkü o sırada amacma ulaşmak üze- Birden Cat kapıdan içeri birinin girdiğini fark etti. Bu,
re olduğunu düşünüyordu. Luke'un bu sahte dünya bacağı sargılar içinde olan Luke Steel'den başkası de-
içinde büyümesini istemedim."
ğildi. Yüzünde çarpık bir tebessümle onlara baktı.
"Bu yüzden mi onu büyükbabasının yanma gönder- "Bu ne samimiyet," diye mırıldandı. "Görmeyeli
din?" çok şey oldu galiba."
"Evet,"
"Ama sen yine o sahte dediğin dünya içinde yaşa-
maya devam ettin."
"Pek öyle sayılmaz. Deanna'run ayrılmasından sonra
bazı dengeler kurmayı başardım. Sonunda iş hayatıy-
la özel hayatı birbirinden a)mmayt başarmıştım. Bu ara-
da Luke büyükbabasıyla birlikte olmaktan memnun-
du."
Genç adam içini çekti. Söylemek istediği bir şey vardr
sanki. Neden sonra, "Babam hakkında bilmeni istedi-
ğim bir şey var," dedi. ''Babamın zihinsel yetenekleri-
ni koruduğunu sana daha önce söylemiştim. Ama ba-
zen sayıklamaya başlar. Çok sık değil, daha çok yor-
gun olduğu zamanlar. Böyle anlarda söylediklerinin
hiçbir anlamr yoktur."
Cat şaşırmıştı. "Yoksa bu yüzden mi onunla konuş-
maml istemiyordun?"
"Evet."
Genç kız uzanrp Caleb'ın elini tuttu. "Merak etme,"
L02 103

r
Bölüm Yedi ğil mi? Ayrıca babam onu aratmaz. Yarın sabaha ka-
dar Caleb Steel'le yetinebilirsiniz.'' Dudaklarında alaycı
bir tebessüm belirdi. "Hem babamla birlikte olursa-
Salonda derin bir sessizlik oldu. Caleb ayağa kalktı. nız daha az sıkılırsunuz."
Luke'un böyle bir patavatsızlık yapması onu şaşırtmış- caleb' sıktığını fark etti genç kız.
tı. Mutlaka ı gerekiyordu. Yoksa çok kö-
"Burada ne işin var senin?" dedi buz gibi bir sesle. tÜ şeyler
. Luke kayıtsız bir tavırla omuzlarını silkti. "Ne işim "Son söylediklerini geri almanı istiyorum!'' diye ba-
olacak?" dedi, "Ben bu evde yaşlyorum." Bakışlarını ğırdı Caleb. "Özür dilemelisin!"
Cat'e çevirdi. "Yoksa son iki günde benim bilmediğim "Onun sıkrlmasıyla ilgili sözleri mi?'' Eliyle Cat'i işa-
bazı değişiklikler mi oldu?" ret ediyordu. "Ama bence..."
Genç kız Caleb'ın aniden kapıldığı gerilimin hız|aart- "Saygısızın tekisİn sen! Ne istersen yapabİlirsİn. Sana
makta olduğunu fark ediyordu. Öfkeli bir baba ile say- karışacak değilim. Fakat Cat'e saygı göstermek zorun-
gısız bir oğulun arasına girmek çok kötü sonuçlar do- dasın."
ğurabilirdi. Bu yüzden bakışlarını yere çevirdi. Mec- Genç kız yutkundu" Boğazı kurumuştu. ''Hiç önemli
bur kalmadıkça konuşmamalıydı. değil, Caleb," diye mırıldandı. ''Ben çoktan unut-
l

"Başkalarınln konuşmalarını sessizce dinlemek ayıp- tum..."


tır," dedi Caleb. "Ne zamandan beri buradasın. Eve i

Caleb gözlerini kısarak oğluna öfkeyle baktı.


geldiğini bile bilmiyorum." "Ondan dçrhal özür dileyeceksin,'' dedi. ''Az önce
"Pilotuna emir verdim, beni buraya getirmesi için." yaptığın ima yüzünden özür dilemeni istiyorum.''
Caleb'ın çene kasları sinirli sinirli oynamaya başla- "Neden?".
mıştı. Luke'un tavrı değişmişti. Şimdi babasına meydan
"Büyükbaban seni birden karşısında görünce çok şa- okur gibi bakıyordu.
şırmış olmalı." "Yeterince zarar verdin. Özür dile!''
"Pek değil," dedi Luke, önemsemez b\r tavırla. "Bak sana bir şey söyleyeyim," dedi Luke, küstah
"Dün gece onu telefonla aradım ve gelmek istediğimi bir tavırla. "Hayatımın bu aşamasında bir üvey anne
söyledim. Bunun çok iyi bir fikir olduğunu söyledi." istemiyorum, anladın mı?"
O anda Cat, Caleb'ın yüzüne bakıyordu. Genç ada- Cat o anda yüzünün bembeyaz olduğunu hissetti. El-
mln sarslldığını hissetti. Luke ona dolaylı ve üstü ka- leri titremeye başlamıştı. Genç adam oğluna doğru bir
palı biçimde hakaret ediyordu. Eve gelmek için ondan hamle yaptı. Cat hemen yerinden fırlayıp onun kolu-
değil de büyükbabasından izin istemişti. Baba ile oğul nu tutttı. "Lütfen, Caleb. Hiç faydası yok.''
arasındaki ilişkiler sandığından da kötü olmalıydı. yok, öyle mi?" dedi Luke, te-
"Büyükbabamla az önce konuştum," diye devam etti Demek yanılmadım. Yatağı um
Luke. Açık mavi gözlerini Cat'e çevirdi. "Benim ani kadar kısa sürede ele geç ga-
gelişim onu biraz sarstı, sanırım. Çok yorgun görünü- .bu
yor. Bu durumda öğleden sonra yapacağınız röportajı "Caleb, lütfen yapma. Görmüyor musun, bacağı kı-
ertelemeniz gerekecek. Onu daha fazlayoramayız, de- rık." Cat onu iki eliyle tutmaya çalışıyordu. Caleb ise
|04 105

I
kendini kaybetmiş gibiydi. "Cat!"
Genç adam silkinerek kurtuldu. Ağır adımlarla oğ- Genç kız merdivenin ilk basamaklarında durup dön-
luna yaklaştı. Öfkesine h6kim olmak için büyük bir ça- {ü. Genç adamrn bakışlarında endişe aoıu uıi iraie var-
ba harcadığı belli oluyordu. dı. Caleb'ı daha
9n.9 hiç böyle görmemişti. Oğluna rağ-
"Ondan derhal özür dileyeceksin, Luke." men onun peşinden koşmuştu. Genç kıza yakÜşil. Etr-
Luke kısa bir an tereddüte kapıldı. İrileşmiş gözleri- le yavaşça onun yanağına dokundu
ni babasının yüzünden ayırmıyordu. *Akşam yemeği
için ineceksin, değil mi?''
"Özür dileyebilirim, tabii," diye mırıldandı. "Ama Bu arada Luke topall
ne için özür dileyeceğimi söyler misin?'l Eliyle Cat'i işa- lında cat odasından hi
ret etti. "Senin metresin olduğu apaçık ortada. Böyle cien Steel'le öğleden so
şeyler senin hayatında ilk kez olmuyor ki. İnsan gerçe- tı. Yaşlı adam akşam yemeklerini tek başına yemeyi ter-
ği söylediği için özür diler mi?" cih ediyordu. Bu iki öfkeli erkeğin arasindjbir akşam
Cat genç adamı tamzamanında tuttu. tsir saniye geç yemeği tam bir işkence olacaktı.
kalsaydı Luke suratına bir yumruk yiyecekti. _ "Merak etmeyin, Miss Howard,'' diye seslendi Lu-
"Bu izlenimi nereden edindiğini bilemiyorum," de- ke. "Akşam yemeklerinde çok sakin olurum.''
di, titreyen bir sesle. Luke'un gözlerinin içine bakıyor- Genç kız ona öfkeyle baktı. ''Seni ciddiye aldığımı
du. "Fakat büyük bir hata yaptığını söyleyebilirim." saruyorsan çok yanılıyorsufl,'' dedi. Sonra Caleb'a dön-
"Ben ortada hata görmüyorum," diye karşılık ver- dü- ."Akşam görüşürüz,'' dedi, yavaşça.
di Luke. .hatırlamıyorsam
"rnanılır gibi değil!'' Bu Luke'un İesiydi. ''Yanlış
"Biz sadece arkadaşız, Luke," dedi genç kız sakin Romeo ve.Iuliet'te de b<ıyle bir mer-
bir sesle. "Aramrzda başka bir şey yok." diven sahnesi vardı. Sizi baş başa bırakıyor ve bahçe-
Bu arada Caleb birkaç adım uzaklaştı. Genç kız Lu- ye çıkıyorum."
ke'a biraz daha yaklaştı. "Babana neden böyle dav-
randığını anlayamıyorum," dedi. "Aranızda ne geçti-
. Bunları söyledikten sonra bacağını sürüyerek uzak-
laştı.
ğini bilmiyorum, karışmak da istemiyorum. Beni anh- Caleb elini meye başladı. ''Bu oğ-
yor musun?" lan beni hast rıldandı. sonra başını
"Hayır, ne yazık ki seni anlamıyorum." kaldırıp genç ne baktı. YUzünde Uz-
"Bak Luke, şu anda öyle bir'durumdasın ki, seni bir gün bir ifade vardı. "Böyle bir kavgaya tanık olmanı
tokatta yere serebilirim. Ama öyle aptalsın ki, buna istemezdim," diye mırıldandı.
değmez." "Her zamanböyle mi?'' diye sordu genç krz. ''Onu
Luke sonunda kollarını iki yana açarak derin bir iç ne zuıman görsem nefret dolu olduğunu hissediyorum.''
çekti. "Peki," dedi. "Madem bu kadar ısrar ediyor- Caleb başını iki yana salladı. ''Ne yazık ki -uzun sü-
sunuz, özür diliyorum." redir böylg.'ı
"Yetmez!" diye kükredi Caleb. "On beş yıl önee onu büyükbabasının yanına gön-
"Lütfen rsrar etme," diye atıldı genç kız. "Bu ko- derdiğini söylemiştin. O sıİada onunla oturup uzun
nuyu kapayalım. Şimdi izninizle gidip telefon etmem uzun konuşmuş muydun?''
gerekiyor." "Bununla ilgisi olduğunu sanmıyorum. Son bir iki
l06 l07
yıldır böyle. Ondan önce çok iyi anlaşırdık."
diyeceğini bilemedi.
Genç kız kaşlarını hafifçe çattı. "Yoksa benim bil-
'_'Bilaz yavaş olur musun, lütfen,'' dedi. ''Sesin çok
mediğim bir şey mi oldu?" yüksek geliyor. Bir sürü soruya aynı anda yanıt vere-
caleb'ın dudaklarında kederli bir tebessüm belirdi. mem ki."
"Bunu bir dost olarak mı, yoksa b\r gazeteci olarak
mı Soruyorsun?" "Peki canım, dinliyorum.''
"Once, iyiyim. Evet, Caleb burada. Mr. Steel'le bu
"Sana kendimi anlatmam çok zor, Caleb. Beni sı- sabah tanıştım. Bana çok nazik davrandı.''
radan bir gazeteci olarak göremezsin artık."
"Srradan bir gazeteci," diye tekrarladı genç adam.
"N a söylemeyecek misin?''
Elini alruna götürdü. "Kim bilebilir? İnsanları anlamak "H telefona garip bir şey oldu.
Sanki
bazen çok zor." Çok üzgün görünüyordu. "Oğlumu
severim, Cat," diye devam etti. "Fakat onu her şey-
"Alo, Vikki. Orada mısın?''
den, dünyarun bütün kötülüklerinden koruyamam. Bu-

n
na gücüm yetmez." . Ona duy-
"Onu üzen bir şey olmalı."
d
Genç adam birden ciddileşti. "Olağanüstü bir şey iil."ffi-
cağını sanmıştı. Cat'in kalbi hızlı hızh çarpmaya baş-
yok," dedi. "Bu yaşlarda genellikle böyle olurlar. Bi- ladı.
raz daha büyüyünce geçer."
Hayır, bunları şöylerken samimi değildi. Bir şeyleri
"Röportajı yaptın mı?'' diye sordu Vikki.
"Yarın." Hala dinliyor muydu acaba? Ahizeden ge-
saklamaya çalıştığı belli oluyordu. Caleb o anda genç len seslerde bir anormallik yoktu, ama yine de belli ol-
kızın aklından geçenleri anlamış gibi bakışlarını kaçır- mazdı.
dı. Cat hafifçe gülümsedi ona. Arkasını dönüp merdi-
venleri çıktı. "Söylesene, Cat, Caleb h616 seni tavlamaya çalışı-
Odasına girer girmez doğruca pencereye gitti. Luke
yor mu?" -

Genç kız alt dudağını ısırdi. Ne diyeceğini bilemiyor-


bahçede bir bankın üzerinde oturuyordu. Ne kadar da
du.
yalınız ve mutsuz görünüyordu. Başını ellerinin arası-
na almrş, derin düşüncelere dalmıştı.
"Bu da nereden çıktı şimdi?'' dedi buz gibi bir ses-
le.
Bütün bunlar sıradan gençlik bunalımları olabilir
"Senİ tavlamaya çalıştığını gayet İyİ bİlİyorum, ha-
miydi? Bilemiyordu. En iyisi baba ile oğul arasına gir- yatım. Çok belli oluyor.''
memekti. Münakaşa başladığı an salonu terk etmeliy-
di. Ama nedense yapamamıştı. böyle bir soruya samimi olarak ne yanıt
ve duşundu. Caleb Steel onu tavlamış mıy-

"Nasrlsrn? Neredesin şu anda?"
Vikki'nin sesi adeta çınlıyordu. "Caleb'la birlikte mi- "Bilemiyorum," dedi yavaş bir sesle.
sin?" diye devam etti heyechnla. "Lucien Steel'le gö- '!Yakında öğrenirsin o zaman.''
rüştün mü? Nasıl biri? Röportaj iyi gitti mi?"
Cat onra yatağına oturup bir
süre d nasıl yapardı? Birbiİleri-
Bu ani soru yağmuru genç kızı şaşırtm§lı. Bir an ne
108
ni çok yine de İralarında bir gü-
t09
Ani 'jYani Vikki'yle konuşurken biri sizi mi dinliyordu?''
ven ilişkisi kurabilecek kadar birlikte olmuşlardı.
Genç kız göz|erini kısarak baktı ona. ''Anlİmazlık-
bir kararla yerinden kalktı. Hemen gidip onunla ko- tan gelme, lütfen, " dedi.
nuşmalıydı. Hızla odadan çıktı. Merdivenleri çabuk ça-
buk indi. Salonda bir görevli az önce kullandıkları kah-
"Anlamazlıktan gelmiyorum. Böyle bir şey olmadı.
Daha az önce güvenden söz ediyordun. Sen niye bana
ve takımlarlnı toplamakla meşguldü. Ona Caleb Ste- güvenmiyorsun?"
el'in nerede olduğunu sordu Genç kız bir an durakladı. Kuşkuya'kapılmıştı.
Az sonra geniş bir çalışma odasırun kapısını açıp içeri
girdi. Norm'la Caleb bir masanın başında oturmuş ön-
"Yoksa sen değil miydin?'' diye mırıldandı. ''Pİki kim-
di? Birisi telefonu dinliyordu, eminim. Yoksa Luke
lerindeki kdğıtları inceliyorlardı. Cat içeri girince baş-
mu?" Masanrn yanındaki koltuğa yavaşça oturdu.
larını kaldırıp hayretle ona baktılar. O anda genç kız "Luke olabilir mi, sence?''
oldukça sinirli olduğunu fark etti.
Norm gülümseyerek yerinden kalktı. "Merhaba,
Cat," dedi. "Ben de şu anda çıkmak üzereydim." Genç
kız bir şey söylemedi. Bakışlarını masarun başında otu-
ran Caleb'a çevirmişti.
Norm sessizce çıkıp kapıyı kapayınca ona yaklaştı.
Zayıf bir sesle, "Öze| bir şey düşünmüş değilim,''
"Nasıl yaparsın bunu?" dedi. "Bana güvendiğini sa- dedi. "Yanılmış olabilirim. Ayrıca telefonu kimin din-
nıyordum. Gazeteye telefon ettiğimi sandrn, değil mi? lediği şu anda umurumda bile değil.''
Lucien Steel'in gizli yaşamı hakkında bilgi verdiğimi
Caleb'ın yüzündeki ifade yumuşayacağına daha da
düşündün. Bana güven duymadığını söyleyebilirdin. " sertleşti.
"Sana güveniyorum, Cat," dedi genç adam sakin bir
sesle. Arkasına yaslanıp kollarını göğsünde kavuştur-
"Bukonu debu
du. Bakışları merak doluydu. "Lütten otur ve ne ol-
işigerçekten anmı-
yorum." Bu baka-
duğunu anlat." rak söylemiş
"Ne olduğunu gayet iyi biliyorsun." Ayakta kendi- l dav-
randığını kendi gözünle gördün,'' dedi. '.Özeilikle son
sini daha iyi hissediyor ve oturmak istemiyordu. "Sa- sıralarda, hata yaptığı zaman özür dilediğini hiç hatır-
na Vikki'yle konuşacağımı söylemiştim," diye devam lamıyorum. "
etti, öfkeyle. "Ama sen..."
"Caleb..."
"Ben bir şey yapmadım. Neden söz ettiğini bile bil-
"Söyleyeceklerin bittiyse beni yalnz bırakmanı rica
miyorum. " ediyorum. Yapmam gereken bir sürü iş var.''
"Gördüğün gibi Vikki'ye bile nerede olduğumu söy-
lemedim. En yakın arkadaşıma bile..." iyordu
"Cat, lütfen kendine gel."
"Senin gibi insanların yaşadığı dünyada başkaları- ,',1l*';
nın telefon konuşmalarını dinlemek çok doğal olsa ge- bozul-
maslnr istemezdi. Mutlaka bir şeyler söylemeli, duru-
rek. Böyle bir dünyanın insanı olmadığım için ne ka- mu düzeltmeliydi. Ayrıca bu evde yapmİsı gere'k., ş.-
dar sevinsem az."
111
1l0
yi yapmamlştı henüz. Lucien Steel'le görüşmeden bu zordu. Peki ya Caleb, en azından onun bir şeyler yap-
evi terk etmesi, çabalarının boşa gitmesi demekti. mast gerekmez miydi? En iyisi bir şey olmamış gibi dav-
Ona yaklaşarak elini genç adamın koluna koydu. ranmaya çalışmaktı.
"Gerçekten çok üzgünüm," diye fisıldadı. "Birden öf- "Şey... gidip bir banyo yapsam iyi olacak. Bacakla-
keleniverdim, ama..." rım ağrımaya başladı. Sanırım sıcak su iyi gelir."
' "Öfkelenmekte haklısın." Sesi az önceki gibi gergin "Kayak ağır bir spordur. Özellikle, alışık olmayan-
değildi. "Buraya gelmen i bi- lar için."
liyorsun. Bazı sorunlar um. _ Sesinde saldırgan bir hava vardı. Genç kız şaşırarak
Fıatta bir ara babamdan bile baktı ona.
düşündüm. Fakat buraya ayak bastığın andan itibaren "Çok ilerde bir gün, ama mutlaka bir gün seninle
bu tür düşüncelerin ne kadar hatalı olduğunu anla- sevişeceğim. Ve o zaman da vücudun aynen şimdiki gibi
dlm." sızlayacak. "
'Onu kırdım,' diye içinden geçirdi genç kız. Ne ya- Gözleri parlıyordu bunları söylerken. Genç kız so-
luğunun kesildiğini hissetti. Bu sözlerde garip bir güç
-
pacağını bilemiyordu.
G*ç adama birazdaha yaklaşarak, "Caleb," dedi, vardı sanki. Belkemiğinden aşağı doğru bir şeylerin kay-
"Lütfen bana kızma." dığını hissetti. ,ı

"Kızmak mı? Yıllardır hiçbir kadına sana olduğu ka- Yumruklarınl öfkeyle sıkarak, "O gün hiç gelmeye-
dar içimi açmadım. Bu bile sana ne kadar güvendiği- bilir, Caleb!" diye bağırdı. Odadan çıkıp kapıyı çar-
mi gostermiyor mu? Bu kadar güvendiği birine insan parak kapadı. Doğruca yatak odasına çıktı. Caleb'ın
kızabilir mi?" peşinden gelmediğini bildiği halde, hızlı, neredeyse ko-
Bu sözlere inanabilir miydi? Bilemiyordu. Kayak şarak yürümüştü. İçeri girer girmez kapıyı sıkı sıkı ka-
merkezinde birlikte olduğu Caleb Steel, genç ve neşeli padı. Genç adamın söylediği sözler içini bir anda al-
tüst etmişti. Ağır adımlarla o dört kişilik muhteşem ya-
tağa yaklaştı. Seviştikten sonra insanın vücudu kayak
yapmlş gibi ağrır mıydı? Gerçi daha önce birkaç kez
vücudu sızlamıştı. Özellikle onun dokunduğu yerler.
Hayır, böyle şeyler düşünmemeliydi. Yatağına oturup
Şimdi bunu telafi etmesi gerekiyordu. Ama nasıl? elleriyle yüzünü kapadı.
"Cal?" Az sonra banyo küvetindeydi. Sıcak su gergin kas-
Öyle dalmıştı ki genç adamın sesini duyunca irkildi, larını yımuşatıyor, köpüklerden hoş bir parfüm kokusu
edi. yükseliyordu. Başını arkaya yaslayarak gözlerini yum-
' dedi Caleb, gözlerini du. Kendini bıraksa uyuyuverecekti.
üzerinde soğuk duş et- Birden banyonÜn kapısı sert bir hareketle açıldı, Cat
öyle dalgındı ki birden korktu. Suları sıçratarak doğ-
ıkça ruldu. Vücudu sabun köpükleriyle kaplıydı.
nSa- Luke Steel yüzünde aç bir hayvanın vahşi ifadesiyle
çok ona bakıyordu.
I12 1l3
"Nasıl cesaret edersin?" diye söylendi genç kız. "Bu- "Özür dilerim, Luke. Böyle demek istemedim. Lüt-
raya nasll girdin? Çık dışarı, çabuk!"
"Seni seyretmek istedim," dedi Luke boğuk bir ses-
feüı... "
le. "Merak etme, ilk kez olmuyor ki bu. Bu konuda "Özür dilemeniz gerekmez, Miss Howard," diye ba-
babamla yarlşamam, tabii. Ama seni çıplak gördüğü- ğırdı T.uke. "Babam beşinci kocası olsa da kimse an-
nemin bir fahişe olduğunu söyleyemez. Onu tanıma-
mü söyleyebilirim." nız imkAnsız. Babam ondan söz etmez... Evet, genel-
"Benden ne istiyorsun, Luke?" likle bu konu açıldığında, susar. Benim annem tanın-
Genç kız öyle korkmuştu ki suyun içine girmeyi akıl mış bir aktristtir. Herkes onun kim olduğunu bilir. Ay-
edemiyordu. Vücudundaki köpükler yavaş yavaş aşa- rıca sana bir şey söyleyeyim mi..." Soluğu kesilmiş gi-
ğı doğru akıyordu. Ama o bunun farkında bile değil- bi bir an durdu. Yumruklarını sıkıyordu. "Babamın
di.
senin gibi bir bakireyle uğraşacağını hiç sanmam."
Luke omuzlarını silkti. "Sana bir şey sormak isti- Cat elinden geldiği kadar sakin bir sesle, "Baban be-
yorum," dedi. "Az önce babam garip bir öykü anlat- nimle uğraşmıyor," dedi. "Sen de çok iyi biliyorsun
tı. Arkadaşınla telefon konuşması yaparken araya biri ki aynı yatakta yattığımız o gece ikimizin de başka se-
girmiş. Benden şüpheleniyormuşsun. Senden özür di-
lemem gerektiğini düşünüyor. Biliyor musun, senden çeneği yoktu."
Luke ona biraz daha yaklaştı. Cat soluğunu tutarak
ikide bir özür dilemekten bıktım artık." bakışlarını kaçırdı. Yine de genç adamın dikkatle çıp-
Genç kız elleriyle göğüslerini saklamaya çalışıyordu. lak ve ıslak vücudunu seyrettiğini biliyordu.
Ona öfkeyle baktı. "Evet," dedi. "Benden bir kez da-
ha özür dilemen gerekiyor."
"Bakire olduğundan da kuşkuluyum. Bakireye ben-
zemiyorsun."
Luke kaşlarrnı kaldırarak merakla baktı ona. Yüzün- "Bunun ne önemi var?" En iyisi kayıtsız görünme-
de alaycı bir ifade vardı. Öte yandan, heyecanh gibiy- ye çalışmaktı.
di. Bakışlarını genç kızın gözlerinden aşağı doğru in- "Bazı|arı için çok önemlidir."
dirmeye korkuyordu sanki.
"Benim için bu tür etiketlerin hiç önemi yok."
"Merak etme, Cat," diye mırıldandı. "Çıplak olma- "Evet, bakire olmayabilirsin. Peki, o zaman söyler
na rağmen sana bir şey yapamam. Bacağımın halini gö-
misin, neden sevgilin yok."
rüyorsun."
Ona doğru birkaç adım attı. Cat sırtını fayanslara
"Şart mı?"
"Elbette. Bir kadın senin kadar güzel olursa, şart."
yasladı. Ne yapacağını bilemiyordu.
Genç kız kızardığını hissetti. Luke'un yüzünde acı
"Gerçekten bakire misin?" Şimdi gözlerini kısmış
onu seyrediyordu. "İnanılır gibi değil, doğrusu. An- çekiyormuş gibi garip bir ifade belirmişti.
"Bugüne kadar hiç sevgilim olmadı, Luke. İster inan
nem bile babamla evlendiğinde bakire değilmiş." ister inanma. Şimdi lütfen çıkar mısın? Küvetteki su
"Annenin bakirelikten başka özellikleri varmış," de- hız|a soğuyor."
di Cat, öfkeyle. "Bende olmayan özellikler."
Bu sözlerin genç adamın üzerindeki etkisi sarsıcı ol-
"Benimle dalga geçme! Çocuk değilim."
"Bak Luke, şu ana kadar ses çıkarmadım. Yeterin-
du. Cat att dudağını hafifçe dişledi. Hayır, böyle de- ce eğlendin. Yoksa soru sorma sırası bana gelir ve zor
mek istememişti. Büyük bir pot kırdığını düşündü. durumda kalrrsrn."
||4
115
Nihayet onu önemsemiyormuş gibi bir tavır takın- "Biliyor musun, o gece partideki kızlar seni kıskan-
mayl başarabilmişti. mışlardı. Oysa sen röportajından başka şey düşünmü-
yordun. Neyse, şimdi gidiyorum. Sonra görüşürüz.''
"Ne demek istiyorsun?"
Genç kız başını iki yana sallayarak, "Önemli değil,"
diye mırıldandı. _ $k_şam yemeği oldukça sıkıntılı bir hava içinde baş-
ladı. Lucien Steel'in yeri her zamanki gibi bo§tu. Norm
"Ne soracaksın bana? Ögrenmek istiyorum." da odasında yemeği tercih etmişti. Genç kız Luke'la Ca-
"Lütfen ısrar etme, Luke. Basit bir dil sürçmesiydi. leb'ın arasında oturuyordu. İçinde masarun orta yeri-
Unutalım."
ne her an bir bomba düşebilirmiş gibi bir his vardı. Ye-
Genç adam inanmış göründü. Bir süre kımıldama-
meklerini sessizce yediler. Sıra kahvelere geldi. Sessiz-
dan durdu. Bir şeyler düşünüyor olmalıydı.
lik adeta çoğalarak devam ediyordu.
"Telefon meselesini de unutacak mısın?" diye sor- "Kitap kurudu mu?"
du neden sonra.
Genç kız birden anlayamadı. Sonra Luke'un bakış-
"Vikki'yle konuşmamı neden dinlediğini açıklarsan, larıyla karşılaştı ve sorunun kendisine sorulduğunu an-
elbette. " ladı.
Genç adam omuzlarını silkti. "Öze| bir nedeni yok-
tu," dedi. "Sadece merak ettim.,. Kiminle konuşuyor- "Ne kitabı?''
sun diye... Sevgilin olabilir, diye düşündüm. Bir ka- _ "Banyo küvetinde okuduğun kitap. Beni içeri çağır-
dığında elindeydi ya."
dınla konuştuğunu anlayınca telefonu kapadım."
Bomba düşmüştü. Cat'in kalbi bir iki saniye dura-
"Çok garip." cakmış gibi hızlı hızlı çarptı. Bu aradaCaleb'rn bakış-
"Hiç de değil. Babamı aldatıyor olabilirdin. Bu bir ları sırayla ikisi üzerinde gidip geliyordu. Luke hiçbİr
aile meselesi. Öğrenmek benim hakkım."
"lJmarım hayatımda bir erkek olmadığına ikna ol- şey olmamış gibi sakin sakin gülümsüyor, Cat ise bu
durumdan nasıl kurtulacağını düşünüyordu. Caleb'ın
muşsundur. Bak Luke, babanla aramda ciddi bir şey
yüzüne baktı. Evet, yanılmamıştı. Luke bu kel başarı-
yok. Bu konuda yersiz endişelere kapılıyorsun."
lı olmuş, ortalığı tam da istediği gibi karıştırmıştı. Ca-
"Merdivendeki haliniz müthişti ama. Tam bir Ro-
meo ve Juliet sahnesi..."
leb Steel'in gözlerinde adeta kıvılcımlar çakıybrdu.
Genç kız hafifçe gülümsemeye çalıştı. "Baban Ro- Genç adam hafifçe öksürdü. ''Anlayamadım gali-
meo olamayacak kadar yaşlı bence."
ba," dedi. "Banyodayken oğlumu yanına mı çağır-
dın?"
Luke güldü. "Çok ilginç," dedi. "Bu koşullar al-
tında bile mizah duygunu kaybetmiyorsun." "Sandığrn gibi değil, ben...''
Genç adam elindeki peçeteyi masanrn üzerine sert bir
"Elbette kaybetmem. Ayrıca söylediğin şey çok ko-
harekct[e bırakarak ayağa kalktı.
mikti. Babanı Romeo giysileri içinde gözümün önüne
getiriyorum da.. . " "Senden bunu beklemezdim, Cat! Gençlere düşkün
olduğunu bilseydim, seni asla rahatsız etmezdim.''
Luke gülmeye devam ediyordu. Yüzündeki o vahşi
ifade tamamen kaybolmuştu. Şimdi daha çok bir ço- "Yanlış aıılryorsun, Caleb!''
cuğa benziyordu. Birden ciddileşti. Yüzünde düşünce-
Genç adam eliyle oğlunu göstererek, ''Yoksa onu
Harry mı sandın? Belki de banyoda gözlerini kapayıp
li bir ifadeyle Cat'e baktı.
ll6 ||7
Harry'yle birlikte olduğunu hayal ettin."
"Harry de kim?" Bölüm Sekiz
Genç kız sert bir hareketle Luke'a döndü ve kolu-
nun bütün gücüyle onun yüzüne bir tokat attı.
Şaplağın sesi yemek salonunda adeta yankılandı.
9.r,ç kızın beş parmağının izi Luke'un solgun yüzün-
de yol yol belli oluyordu.

Cat yumruklarını sıkmış kımıldamadan önüne bakı-


yordu. Solukları sıklaşmış, öfkeden yuzü kıpkırmızı ol-
muştu.
"Onun ne olduğunu bilen tek kişi benim,'' diye mı-
rıldandı, umutsuzluk içinde.
"Sıkrcı mr, yoksa bir aziz mi?" diye sordu Caleb.
Sesi çok sakindi.
Cat başını kaldırıp onun yüzüne baktı. ''Harry iyi
bir insandı," dedi. "Nazik ve aplayışlıydı. Kimseyi kır-
dığını görmedim:"
"Bence sen evleneceksen, kusursuz birini bulmalı-
sın," diye mırıldandı Luke.
"Harry beni severdi. Benim onu sevdiğim kadar se-
verdi beni." Cat'in gözleri yaşlarla dolmuştu. Kendini
sıkı}ıor, bu insanların önünde ağlamamaya çalışıyor-
du.
"Bir şey dikkatimi çekti," dedi Luke. ''Harry'den
söz ederken nedense geçmiş zamarıkullanıyorsun. Yok-
sa..."
"Evet, Harry öldü," dedi Cat, bakışlarını ona çevi-
rerek. "Evleneceğimiz gün öldü. O zarrıanlar on do-
kuz yaşında hayaİ dolu 6ir insandı. Neyse, bütun bun-
ları sizinle paylaşmaya çalışmam çok saçma.'l
Luke'un yüzü bembeyaz olmuştu. Gözlerini iri iri
açarak, "Çok üzülmüş olmahsın," diye mırıldandı.
"Nasrl dayanabildin?"
l18 1l9

ı
"Başka seçeneğim yoktu. Ne yazık ki o arabanın için- içinde başka bir düşünce yoktu.
de değildim." Sağdan üçüncü odanın kapısını hafifçe tıklattı. Ses
"Aman Tanrım," diye mırıldandı Luke. Çok sarsıl- gelmeyince daha hızlı vurdu. Luke'un ismini seslendi.
mış görünüyordu. Tela , Sonra eli yavaşça kapının koluna gitti. O sırada arka-
lütfen," dedi. "Şimdi h sındaki kapının açıldığını fark etti. Ani bir korkuya ka-
rum ki..." Sözünü tam l - pılarak döndü ve Caleb'lıa göz göze geldi.
dı. "Luke'la biraz konuşmak istemiştim," dedi, kıza-
Cat'in omuzlarına büyük bir ağırlık çökmüştü. Ye- rarak.
rinden kalkıp şöminenin yanındaki koltuklardan biri- "Burada değil," dedi genç adam, soğuk bir sesle.
ne gidip oturdu. Harry öldüğünden beri böyle olma- Cat derin bir soluk aldı. "Onu üzdüm," dedi. "Bu
mıştı. Üstelik hayatında ilk kez birine vurmuştu. Şim- kadar etkileneceğini bilmiyordum."
di içinde derin bir boşluk vardı. Bıkkınlık gibi bir şey. "Onu reddetmemen çok garip," diye mırıldandı genç
Luke gibi budala bir çocuğu ciddiye almak hata olur- adam.
du. Aslında Luke hassas ve duyarlı bir tipti. Az önce- "Yanlış anlıyorsun. Düşündüğün gibi bir şey olma-
ki konuşma onu çok üzmüş olmalıydı. Salondan çıkar- dı aramızda."
ken neredeyse panik içindeydi. "Nasıl olmaz. Luke on dokuz yaşında." Kısa bir an
Salona boş gözlerle baktı. Caleb görünürde yoktu. düşüncelere daldı. Sonra başını kaldırarak, "Harry'
Oğlunun peşinden çıkmış l,e çok mu benziyor?" diye sordu.
oturup uzun uzun konuşsa "Harry'ye değil sana benziyor."
lirdi. Cat başından beri bu "Ama ben onun kadar genç değilim. Beni Harry'
olan uygun koşullarl ve zamanı bulabilmekti. nin yerine koyman ınümkün değil."
aleb'la kar- Genç kız yorulmaya başlamıştı. Ellerini iki yana aça-
şı1 rşısında gö- rak, "Yanlış anladın," dedi.
rü garip şeyler "Yanlış anlamadım. Oğlumla birlikte banyoya gir-
olduğunu hissetmiş olmahydı. Cat'e gülümsedi ve fin- din. Bunu neden yaptığını anlamaya çalışıyorum.
canları toplamak üzere masaya doğru yürüdü. "Benden özür dilemesini istemişsin. Telefon konuş-
"Oh, Mr. Steel ve Luke kahvelerini bitirmemişler." tnamı dinlediği için. Bunun için kapıyı açıp teklifsizce
"Şey, Luke biraz rahatsızlandı da. Mr. Steel de banyoya girdi. Ben onu çağırmadım. Kendisi girdi içe-
onunla birlikte çıktr." ri. Ayrıca biliyorsun bacağı kırık. Bu durumdaaramız-
Tam o anda aklına bir şey geldi. Yerinden kalkıp yaş- da bir şey olması imk6nsız."
lı kadına doğru yürüdü. Genç adam elleriyle yüzünü kapadı. Bir süre hiç kı-
"Luke'un odasını bana tarif edebilir misiniz?" rnıldamadan öylece durdu.
"Oh, elbette. Merdivenlerden en üst kata çıkınız. "Neyin yar?" diye sordu Cat.
Sağdan üçüncü oda. Tam karşısında da Mr. Steel'in "Yemek masasında bir an kendimi kaybettim. Ha-
odası yar." yatımda ilk kez böyle garip bir şey oluyor bana. Onu
Genç kız hemen saiondan çıkıp merdivenlere yönel; odana almış olsaydın. Yani onunla birlikte olmak için...
di. Onları derhal bulmak istiyordu. O anda kafasının Ikinizi de öldürebilirdim. Anlıyor musun beni? Çok tu-
|20 12|
haf bir duygu bu." "Evet demelisin bana."
"Benim nasıl biri olduğumu biliyorsun. Böyle bir şey Vücutları birbirine çok yakındı. Cat saçlarını onun
yapmayacağım ortada." elinden kurtarmak için hiçbir hareket yapmadı. Dudak-
"Buraya neden geldin?" ları gittikçe yaklaşıyordu. Genç kız göz|erini yumdu.
Gözleri irileşmiş gibiydi. Yüzünde derin bir keder ve "Beni istediğni itfuaf et," diye mırı]dandı genç adam.
kuşku vardı. Anlıyordu. Genç kızın onu ne büyük bir arzuyla is-
"Harry'den söz ettiğim zamarL Luke'un çok sarsıl- tediğini hissedebiliyordu. Harry'nin yüzünü gözlerinin
dığını hissettim. Sanırım yaptıklarına pişman oldu. önüne getirmeye çalıştı. Hayır, yaprımlyordu. Bir an
Onunla konuşmayı düşündüm. Aslında bunu çok da- göderini açıp genç adamrn yüzüne baktı. Karşısında du-
ha önce yapmahydım. Odasında değil. Nerede acaba?" ran erkek öyle canlıydı ki.
"Şu anda büyükbabasıyla birlikte." Dudakları yavaşça birleşti.
"Oh, öyle mi?" "Sevgilim benim," diye mırıldandı genç adam, bo-
"Demek sadece Luke'u dUşUndUn. Peki ya ben, be- ğuk bir sesle.
ni hiç düşünmedin mi? Neler hissettiğimi." Cat'in başı dönmeye başlamıştı. Yavaşça onun
Genç kızabftazyaklaştı. Ceketini ve kravatını çıkar- omuzlarına tutunup başını göğsüne yasladı. Genç ada-
mıştı. Üzerindeki beyaz gömleğin düğmeleri açıktı ve mın göğsündeki tüyler yanağına değiyordu. Onun so-
aradan göğsündeki ttlyler görülüyordu. Genç kızın ba- luklarının hızlandığını, göğsünün hızlı hızlı inip kalk-
kışları bir an onun kaslı göğsüne takıldı. tığını fark etti. Başını kaldırıp genç adamın gözlerine
"Bir şey söylemeyecek misin, Cat?" baktı.
"Şu anda söyleyeceğim bir şey yok. Luke'la sabah "Üstümdekileri çıkarmanı istiyorurn," dedi Caleb.
konuşurum." Cat onun gözlerinde eriyip gittiğini hissediyordu. Tit-
Genç adam onun omzunu tutarak gitmesini önledi. reyen elleriyle genç adamrn üzerindeki gömleği yavaş-
"Benimle konuşmanı istiyorum," dedi, kararlı bir ta- ça sıyırdı. Gömlek halının üzerine düştü. Genç kız el-
vırla. "Hemen, şimdi." Sonra daha yumuşak bir sesle lerini yavaşça onun çıplak omuzlarına koydu.
devam etti. "İlişkimizde bir sürü yanhş anlama var. Cat'in de solukları hızlanmaya başlamıştı. Titreyen
Sandığımdan daha çok." parmaklarınl genç adamın omuzlarında yavaşça dolaş-
"Bu bir ilişki değil, Caleb." tırdı.
"Yine de bir ilişkimiz var. Bunu ink0r edemezsin. "Harry'ye asla veremeyeceğin şeyi bana vereceksin,"
Üstelik bu ilişkiyi geliştirmek zorund ay:z. Aksi halde dedi genç adam.
aramızdaki yanlış anlamaların artması kaçınılmaz o|a- O anda Cat'in içini bir keder kapladı. "Evet, çünkü
cak. Birbirimizi daha iyi, yakından tarumalıyız, Cat." ona bir şey vermem imk6nsız, artık," diye mırıldandı.
Bunları söylerken genç kızı kolundan tutup kendi "Caleb, ben..."
odasrna soktu ve kapıyı kapadı. Caleb parmağınl yavaşça genç kızın alt dudağına değ-
"Hayır, lütfen yapma." dirdi.
Genç adamrn bakışlannda çok iyi tarudığı o vahşi ifa- "Artık geri dönemezsin. Şu anda hayatımın en gü-
de belirmişti. Cat'in saçlarıru yavaşça avuçlarınrn içinde zel gecesini yaşıyorum."
topladı. "Ama ben, ilk kez..."
L22 |23
"İlk kez olduğunu biliyorum ve bu bana büyük bir gaiar oluşuyordu. Hayatında böyle bir zevk tatmamıştı.
heyecan veriyor. Daha önce de seviştik, ama her defa- Genç adamın nemli dudakları kaygan ve okşayıcıydı.
sında bir yerde durdum. Seni ürkütmek istemedim. Ne- Bu arada içinde bir şeylerin çözülüp eridiğini, göğüs
ler hissettiğini çok iyi biliyorum, Cat." .ıçlarının sertleştiğini hissediyordu. Solukları önceki ka-
"Bakire olmak aptal olmak değil," diye mırıldandı dar sık değildi; ama daha derinleşmişti.
Cat. Bir süre sonra kirpiklerini araladığında genç adamın
Genç adamrn yüzünde bir tebessüm belirdi. Elleri gözleriyle karşılaştı. Caleb'ın yüzünde şefkat dolu bir
genç kızın omuzlarından yavaşça beline doğru kaydı. :ebessüm vardı. Küçük bir kız çocuğuymuş gibi onun
"Banyo yapmak ister misin, Cat? Bir duş? Ya da bu- saçlarını okşuyordu.
na benzer bir şey." "Sevdin mi?" diye fisıldadı.
"Biliyorsun yemekten önce banyodaydım," dedi Cat bir an ne diyeceğini bilemedi. Dudakları hafif
genç kız. Elini yavaşça onun göğsüne koydu. "Caleb," bir tebessümle aralandı.
diye fisıldadr. "Biraz utangaç olduğumu kabul ediyo- "Çok," diye fisıldadı.
rum. Sen ise tecrübeli bir erkeksin." Genç adamın gözleri kopkoyuydu. Cat uzun kirpik-
"Bunun hiç önemi yok." lerinin arasından ona bakıyordu. Genç adamın dudak-
"Olabilir ama. Bugün Luke zor|abanyoya girdiğin- larının aralandığını fark edince gözlerini yumup dudak-
de garip bir laf.etti. Babamın senin gibi bir bakireyle larını ona doğru uzattı. Onun kollarını, sonra omuz-
uğraşacağınr sanmam, gibi bir laf." larını hafifçe okşadı. Titreyen parmakları genç adamın
Caleb yumruklarını sıktı. ensesinde kenetlendi.
"Bu çocuğa iyi bir ders vermek gerekiyor." Bu arada caleb dudakların onun dudaklarından
"Ama şimdi değil." çekmeden biraz uzarup dev yatağın başucundaki lam-
"Peki, peki şimdi değil." bayı söndürdü.
Genç kızı belinden tutup yata$a doğru çekti. Bu ya- Şimdi odarun içi kararmıştı. Genç kız kirpiklerini ara-
tak da kendi yatağı gibi çok büyiiktü. Yatağa uzanlr- layıp baktı, Yatağın tam yanındaki ince, uzun pence-
ken Cat, bütün vücudunu sarsan bir ürperme duydu. reyi örten tülün gerisinde kocaman bir ay parlıyordu.
Genç adam dudaklarınl onun boynunda dolaştırdı. Cat Caleb biraz doğrularak onu seyretti. Yüzünde hep
gittikçe daha faz|a ürperiyordu. Onun boynuna sıkıca o ifade vardı. Hayranlık ve şefkat dolu bir ifade. Oda-
sarıldı. Hep böyle kalmak hiç ayrılmamak istiyordu. ya dolan gümüş renkli ay ışığında vücudu bir Apollon
Dudaklarıyla genç adamın dudaklarını aradı. Onun heykelinin hatlarını taşıyordu. Genç kız kollarını kal-
kollarında kaybolmak, erimek istiyordu şimdi. dırarak ona doğru uzandı. Caleb onu durdurdu. San-
"Sabırlı ol sevgilim," diye fisıldadı genç adam. ki seyretmeye doyamıyordu. Sonra vücutları yavaşça
"Vaktimiz çok. Sakin ol, lütfen. Emin ol, seni incit- birleşti.
meyeceğim." Bunları fisıltıyla söy]emişti. Sonra dudak- Caleb onu kollarırun arasında sıkı sıkı tutmuş, ku-
larını yavaşça aşağılara doğru kaydırdı. lağına aşk sözleri fısıldıyordu.
Genç kız ipeksi bir denizde yüzüyor, sonsuza doğru "Seni istiyorum," dedi bir ara.
kayıp gidiyordu. İçinde bir yerlerde, durgun bir suyun Cat başını salladı. "Ben de," diye fisıldadı. Genç
yüzeyinde yavaş yavaş büyüyen, devleşen arzu dolu dal- adamın ince uzun ama güçlü parmaklarının binlerce
|24 |25
Cat gözlerini iri iri açarak genç adamın yüzüne bak-
ürperme uyandırarak ensesinden sırtına doğru kaydı- ıı. "Yani, yorulmadığını mı söylüyorsun."
Genç adam ona doğru döndü. Gözleri parlıyordu.
Yüz hatlarında dinlenmiş bir adamın yumuşaklığı var-
dı. :

"Biraz yoruldum, ama devam edebilirdim."


"Olamaz. Yani biz..."
de gittikçe derinleşen soluklardan başka bir ses du,yul- "Evet canım, bütün geceyi sevişerek geçirebilirdik."
Bu konuşmada Cat'e yeni gelen bir şeyler vardı. Ha-
orum," diye inledi genç adam. yatında önemli bir değişiklik olduğunu hissediyordu.
uyuyordu sanki ve bunu denet- İlk kez bir erkeği bu kadar yakın hissediyordu. O an-
onun vücudundaki gittikçe ar- da Harry'nin çok uzaklarda olduğunu düşündü. Onun-
la asla bu kadar yakın olmamışlardı. Olsalardı da Cat
az önce sorduğu soruları ona sorabileceğini hiç sanmı-
yordu. Harry sonsuza kadar geçmişte kalmış gibiydi.
Dışarda gökyüzü çivit mavisiydi. Güneşin doğmak-
ta olduğunu haber veren kızıl ışıklar perdelerde hoş bir
lar. aydınlık yaratıyordu.
Cat uyandıında ayın önünden bulutlar geçiyordu. Caleb arada bir okşuyordu onu.
Bütün bunlar bir rüya gibiydi. Aslında bu, aynı ya-
takta geçirdikleri ikinci geceydi. Fakat her şey birinci-
sinden çok farklıydı. Cat o noktaya nasıl geldiğini,
olayları başından itibaren yeniden yaşarcaslna düşün-
dü.
Saat sabahın altı buçuğu olmuştu. Odanın içi hızla
aydınlanıyordu.
Caleb Steel'i seviyordu. O sabah duygularından kuş-
kulanması imkAnsızdı. Aşk denilen şey işte buydu. Ha-
yatının en mutlu gecesini geçirmişti. Ama şimdi ne ge-
ucuyla dudaklarına dokundu. tireceği belli olmayan yeni bir gün başlıyordu.
Genç adam gözlerini açıp ona gülümsedi. Ne istemişti?
"Müthişti," diye mırıldandı Cat. Onu istediğini biliyordu, bu konuda kuşkusu yok-
Caleb onun saçlarını okşadı. "Benim için de öyley- tu. Caleb Steel'le sevişmek istemişti. Ama sevdiği ka-
di," dedi, fısıldayarak. dar sevilmek de istemişti.
"O kadar rahat uyudum ki, inanılır gibi değil. Hep Çok önemli miydi bu? Onunla evlenmeyi asla düşün-
böyle mi olur?" memişti. Ayrıca ilişkilerinin bir evlilik kararına kadar
;'Hayır. Her gece bu kadar rahat uyuyamayabilir-
gelişmeyeceğini gösteren pek çok belirti vardı.
sin. İlk gecemiz olduğu için izin verdim." |27
126
mek isteyebilirdi. Hayatında
Çevreye bakarak birkaç adım attı. Bu konuyu he-
ık olduğu erkekle iyi ve kötü men değiştirmeliydi. "Evin bu bölümü çok güzel,'' de-
ona çocuk vermeyi istemek, di. "Çok iyi düşünmüşsünüz.''
i'Çot güzel bir genç kadrnsın."
Işte bunu beklemiyordu. Gözlerini iri iri açarak yaşh
adama baktı.
"İltifat ediyorsunuz. Şey... çok teşekkür ederim.ı'
"Eminim bizim ailede sana bu şekilde iltifat eden tek
kişi ben değil,ip."
"Mr. Steel, ben..."
"Bana Lucien diyebilirsin. Söyle bakalım, çok gü-
zel bir kadın olduğunu sana hangisi söyledi? Cİleb mı,
yoksa Luke mu?"
"İkisi de, sanıyorum... bence...''
_ "Oh, öyle mi? Demek ikisi de çok güzel olduğunu
düşünüyor. Torunuma yüz vermediğine eminim.''
Cat güldü. "Evet," dedi. "Aksi halde çok kötü şeyler
olabilirdi."
"Ya, demek senin üzerinde bu kadar kötü bir izle-
nim bıraktı."
Genç kadın midesinde belli belirsiz bir ağrı hisset-
meye başlamıştı.
"İyi misin?" diye sordu yaştı adam. ''Caleb bana
bu evde kaldığın süre içinde bazen çok sıkıldığını ba-
zen de büyük bir öfkeye kapıldığını söyledi. Şu anda
tıya beklediğini söylemişlerdi. kendini nasıl hissettiğini merak ediyorum.'' -
Yah erek "Çok iyi hissettiğimi söyleyemem. Galib a biraz he-
gibi . Ca yecanlıyım."
ada ı sez Yaşlı adam gülümsedi. "Benim yüzümden böyle ol-
duğuna bahse girerim. İlk karşılaşmamızda seni İahat-
sizlikten sonra nihayet, ''Hoş- latmam gerekirdi. Otur, kahvaltını et bakayım. Daha
" dedi. Gözlerini birazkısarak
şo._!ra, Sonia'yla evliliğimiz hakkında istediğini sora-
bilirsin."
?" Cat kahvaltı masasırun başına geçti. Sofrada mükem-
' der gibi bir mel bir sabah kahvaltısı için akla gelebilecek her şey
ha
,Ka k verdi genç vardr.
('Not tutmaru
istemiyorum," dedi yaştı adam. ''Teyp
l28 |29
de kullanmamalısın. Daha sonra, eğer hatırlayamadı-
ğın bir şey olursa, sorarsl(ı." Cat," diye mırıldandı yorgun bir sesle. ''Özeilikle zir-
Cat başını salladı. "O halde konuşmaya başlayabi- ı,eye ulaştıklarında büttln bu yönlerin
çatışmasınl ya-
|iriz." şarlar."
Yaşlı adam Hollywood'u anlatmaya başladı. Genç hissetti. Öyle erdi
kadın kahvaltıyı bırakmış, büyülenmiş gibi onu dinli- ki asıl önemli ol abi-
yordu. Lucien Steel'in anlattıkları, daha önce hiç işi- liI , bu kadar has sor-
tilmemiş şeylerdi. Sonia Harrison'la on yıl boyuncaya- rnaya hakkı olmadığını gayet iyi biliyordu.
şadığı evlilik Hollywood'un bilinmeyen tarihi gibiydi. Yaşlı ışlarında acı dolu bir şeyler belir-
Karısından söz ederken onu karşısında görüyormuş mişti. D ı Cat. Evet, bu acı çeken, 6şık bir
gibi gözlerini boşluğa çevirdi. "O, kelimenin tam an- erkeğin
lamıyla, gerçek bir yıldızdı," dedi. "Onun gölgesinde "Kıskançlık çok yıkıcı bir duygudur,'' diye mırıldan-
yaşadığım için mutluyum. " dı Lucien Steel.
"Oh, ama..." Sonia Harrison o dönemde pek çok erkekle birlikte
"Ben kendi çapımda meşhur biriydim. Asla Sonia olmuştu. Film yıldizları, politikacıIar, hatta yEıbancı
kadar olamadım. O bir yıldızdı. Otellerde, restoranlar- diplomatlar.
da beni gören insanlar bazen Mr. Harrison, diye hitap "Şu anda ne düşündüğünü biliyorum,'' dedi Luci-
ederlerdi. " en. Cat, suçüstü yakalanmış gibi irkildi. ''Tamamen
'JBu durum sizi rahatsız etmez miydi?" },anıldı yebilirim. Aramızdaki kıskançhk tek
"Oh, hayır. Benim için önemli olan onun yanında taraflı
olabilmekti. Evliliğimiz devam ettiği sürece Mr. Har- Cat . "Y'ani karınız....''
rison olmaya çoktan razıydrm." "Evet, Sonia ırdı. Yersiz bir kıskançlık-
Cat işte bunu hiç beklemiyordu. Lucien Steel'de; tı bu. Yersizdi, ç ya tapardım ben. Amakıs-
oğullarındaki o gurur ve kibirden eser yoktu. kançlıkta mantı k lazım.''
Yaşlı adam dalgın dalgın onun yüzüne baktı. "So- Bu sözlerin o derin se
nia'nrn filmlerini gördün mü?" kapladı. 'Soru ' diye içind
"Evet, birkaçını. Çok güzel bir kadın." Normal zihin r şeyi anla
"Tek kelimeyl-e bUytileyiciydi. Biliyor musun, ona zorlamamalıydı.
6şık olmayan yoktu. Ama o... o yalnız bana Aşıktı. Ca- "Sürekli tartışıyorduk," dedi yaşh adam. Kendi ken-
leb'ı de çok severdi. Doğduğu andan itibaren ona tap- dine kon
tı adeta. Aslında Caleb'ın doğduğu gece umutlanma- ediyordu
ya başlamıştım..." Derin bir sessizlik oldu. rıyordu.
"Evet, o gece," diye atıldı Cat. Bakışları yaşlı ada- h6l6 duy
mın yüzünde, nefesini tutmuş, dinliyordu. . Yo, hayrr, Cat bunları işitmek istemiyordu. Çok ki-
Lucien Steel başını iki yana salladı. Şimdi yüzünde, şisel şeylerdi bunlar. Başkalarrnln özel hayatlaİına bu
umutsuzluğa benzer bir ifade vardı. kadar girmek doğru değildi. ''Mr. Steel,'' diye söze baş-
"Tanlnmış bir film yıldızının pÖk çok yönü vardrr, ladı, ama yaşlı adamın bakışlarındaki ifadeyi görünce
sustu. Yavaşça ayağa kalktı.
13l

E
lambasını firlatarak evi ateşe verebileceği kimsenin ak-
"Buraya Sonia'yla evliliğimizi öğrenmeye geldin," lına gelmemişti.
dedi yaşlı adam. "Otur ve anlatacaklarımı dinle." Cat'in boğazı kurumuştu. Dudaklarınr hafifçe ısla-
Ayakta kalan Cat, bir an ne yapacağını bilemedi. tarak, "Bütün bunları bana neden anlatıyorsunuz?''
"Bu bir peri hikdyesi değil: Gerçek insanların yaşa- diye sordu.
dıkları olaylar bunlar. Neden kaçıyorsun?" "Çünkü yorgunum. Seninle göz göze geldiğimi z an,
"Kaçmıyorum.'' çok yorgun olduğumu düşündün, değil mi?''
"O halde otur ve dinle." Evet, yorgundq. Lucien Steel ölüme çok yakındı.
Genç kadın az önce kdktığı yere yavaşça oturdu. Tit-
reyen bir sesle, "Devam edin, lütfen," dedi.
"Sonia bir insandı. Asla plastikten yapılmış bir süs
bebeği olmadı. Oysa çevredeki insanlar onu tam da
böyle görmek istiyorlardı. Bunu başarmak için ellerin-
den geleni yaptılar. Sinema dünyasınln o aç kurtları!
Yıtlar geçtikçe Sonia'nın hırçınlığı artıyordu. Zamaı
zamanbirbirimizi kıskandırmak için adeta yarışa kal-
kıyorduk. Kavgalarrmız sıklaşmıştı. Evdeki bütün cam
eşyayı i emek Yaşlı adam
o günle uşcasl 'Kavgaları-
mızdan savaş erdi. Ve biz
o inanılmaz kargaşalığın ortasında birbirimize sarılır
ağlardık. Yine bir gece, aramızda çok şiddetli bir kav-
ga otdu. Eline geçirdiği her şeyi kırıyordu." Başını yp-
karı doğru kaldırarak, gözlerini kıstı.',Hala çözemedi-
ği bir şeyi hatırlamıştı sanki.
"O gece firlattığı şeyler içinde çok başka bir şey var-
dr." Bakışlarını Cat'in yüzüne indirdi. "Neydi biliyor
musun? Bir gaz lambası."
Cat birden sarsıldı. 'Aman Tanrım, o|amaz,'diye ge-
çirdi içinden. Yaşlı adamın dizine dokundu. "Yoksa,"
dedi... "O gece çıkan yangrn..."
Yaşlı adam başını salladı. "Evet," dedi, yorgun bir
sesle. "Evde bulunan her şey bir anda tutuşuverdi. Onu
bir anda alevlerin içinde kaybettim: Çığlıklannl zaman
zaman duyar gibi olurum. Bu arada Caleb alt kattaki
odasının penceresinden atlayıp kurtuldu."
Basın aylarca bu olayla meşgul olmuştu. Yangının
bir kaza sonucu çıktığı sanılıyordu. Sonia'nın bir gaz 133
|32

İ
Bölüm Dokuz
."Hayır. Bu yorum pek bir şey açıklamıyor. Söyler
misin bana, neler hissettin? o genç adam öldükten son-
"İnsanın yavaş yavaş ötüme doğru yaklaştığını his- ra onsuz yaşamakla onun yaruna gitmek arasında bo-
setmesi garip bir duygu," dedi yaşh adam. Dudakla- caladın mı?"
rında kederli bir tebessüm belirmişti. "Sonia ölümü be- "Yani, intihan mı kastediyorsunuz?''
nim gibi hissetmedi. Birden alevlerin içinde yok oldu.
Adeta bir yıldız gibi kayıverdi. Sonia hayatı çok sever-
di. "
"Bir
şey yapılamaz mıydı? Yani, siz..."
"Hayır, canrm. Bir şey yapıIamazdı. Onu kurtarmak
istedim mi, bilemiyorum... " \ '
"Oh, ama..."
"Ölmekten korkmuyorum, Cat. Tam yetmiş dört yıl
yaşadım. Sonia'sız geçen uzun yıllar..."
"Eminim, Caleb..."
"Caleb durumumu biliyor. Ülkenin bütün uzman-
larına daruştı. Yapılacak bir şey yok. Aslında Sonia gibi
ani bir ölümle hayata veda etmeyi tercih ederdim. Ama
bunu yapamayacağım saruyorum. Çünkü, sorumluluk-
larrm var. Bu durumda kuruyan bir bitki gibi ölümü
.beklemekten başka çare yok. Senin de bir mazeretin
olmalı. "
"Pardon, anlayamadım. "
"O genç adama 6şıktın, değil mi? Aşk sende de onun
gibi ölme isteği yaratmış olmalı. Ölumu düşünmüş ol- kurta Önünde upuzun bir
malısın." hayat kalarak, anılarla ge-
Cat yutkundu. Harry'den söz ediyordu. çi',T' ı. . '
"Luke dün gece bana her şeyi anlattı. Nişanlının ev- diye muıldandı genç kadın.
leneceğiniz gün nasıl öldüğünü. O arabada onun ya-
aa
yarın öleceğini işitsey_
nında olmadığm için pişmanlık duyuyormuşsun." din İi,ii,9'.b'ın
"Şey... Size ne anlattı, bilemiyorum."
"Caleb sana farklı davranıyor. Gözümden kaçma- adam.
dı. Neden böyle davrandığinı bilmek isterdim, doğru- i biliyordu.
su." B
"Belki Harry'nin ölümüyle annesinin ölümü arasln- "Bence y'nin hatırasına da
daki benzerlik yüzünden..." a
bir çeşit . Ama ikisi arasın-
134 da muazz duyduğun aşk her
135

n
geçen gün biraz daha artacak. Çünkü o gerçek, yaşa-
yan bir şey."
"Caleb'a duyduğum, aşk mı, bilemiyorum," diye
mırıldandl genç kadın. Bunları söylerken dürüst olma-
dığı açıktı. I ucien Steel'i aldatma çabası boşunaydı.
"Çok iyi biliyorsun, Cat. Bunun gerçek bir aşk ol-
duğunu biliyorsun. Belki henüz kendine bile gerçeği iti-
raf edemiyorsun. Bu aşamada çok dikkatli olmalısın.
Insan hayatını pişmanlıklarla geçirmemeli. Büyük bir
haksızlık olur bu. Sonia'yla olan ilişkim bende yarım talığımdan sorumluymuş gibi davranmaya başladı.
yüzyıl süren pişmanlıklar yarattı." Korkarım Caleb'ı de bu sorumlulardan birİ olarak gö-
Cat hafifçe kaşlarını çatarak, "Neden evlenmedi- rüyor."
niz?" diye sordu. jjBilemiyorum," diye mırıldandı genç kadın. ''Söy-
"Sonia'yı asla yüreğimden söküp atamayacağımı bi- lediklerimden etkilendiğini ben de hissettim. Hatta on-
liyordum. Bu durumda evlilik yeni bir acı kaynağı ola- dan özür dilemek istedim. Aradıysam da bulamadım,
caktı. Bütün bu söylediklerimin ne anlama geldiğini za- ne yazık ki. Onunla oturup uzun uzun konuşmak is-
manla daha iyi anlayacaksın, Cat. Şu anda sadece sez- terdim. "
gisel olarak anlıyorsun beni." "Aslında onun senden özür dilemesi gerekir,'' dedi
Cat bir an düşündü. Harry'yle birlikte büyümüşler- yaşlı adam. "Sana karşı utanç verici bir biçimde dav-
di. Birbirlerine 6şık olmaları öyle doğal bir şeydi ki. randı."
Onun ölümüyle birlikte sanki öteki yansml kaybetmişti. "Ben çoktan unuttum."
Ve yıllarca, bu yarlmm asla bütünlenemeyeceğine inan- "Ben unutmadım. Unutmaya da niyetim yok. Dün
mıştı. Belki yaşlı adamın dediği gibi o bütüntüğü Ca- gece yanıma geldiğinde ona çıkıştım. Yaptıklarını bir
leb'ta bulabilecekti. bir yüzüne vurdum. Sanrrrm bundan,sonİa hizaya ge-
Lucien elini genç kadının elinin üzerine koydu. "Lu- lir. "
ke'a uzun süredir anlatamadığım bir şey vardl," dedi. "lJmarım öyle olur," diye mırıldandı Cat. Luke'un
"Bu kpnuda bana yardımcı olduğun için sana ne ka- aklını başına toplaması en azından kendisine zarar ver-
dar teşekkür etsem az." memesi bakımından önemliydi. Bunalımları onu ade-
"Anlayamadım," dedi Cat. Gözlerini kırpıştırarak ta kendi ok etme asly-
yaşlı adamın yüzüne baktı. la neden üzerind şim-
"Bundan iki yıl önce doktorlar kalbimin işe yara- di daha du. yin
maz hale geldiğini saptadılar. Bunu Luke'a bir türlü "Sonia'ya gelince," dedi yaşlı adam. ''Bu konuda
kabul ettiremedim. Dün gece farkında olmadan onun sana anlattıklarımı istediğin gibi kullanabilirsin. Seni
ölüm gerçeğini kavramasına yardımcı oldun. On do- tamamen şerbest bırakıyorum. "
kuz yaşındaki bir gencin tam da mutluluğun eşiğindey- _.
"Yani, yayımlayabilirmiyim? Hepsini... Yangını ve
ken ölüvermesi onu çok etkiledi. Sanırım bu etki, yet- diğer anlattıklarınlzl. "
miş dört yaşındaki bir adamın ölüme yaklaşmasını do- "İstediğini yapabilirsin. En iyisini yapacağına ina-
136 137
neyin var senin?'
nıyorum. Sana güveniyorum, Cat." "Caleb, baban..." Genç kadın sözün sonunu geti-
Genç kadın yutkundu. Bu sözlerin ona ne kadar bü- remedi. Elleriyle yüzünü kapayarak hıçkırdı. "Odasrn-
yük bir sorumluluk yüklediğini gayet iyi biliyordu. Bir da konuşuyorduk. Ansızın bir şey oldu. Sanırım kalp
adamın öze|hayatı ve aile sırları söz konusuydu. Lu- krizi geçiriyor." ı

cien Steel'in güvenini sarsmamak için elinden geleni Genç adam hemen odadan firladı. Birlikte koşarak
yapmalıydı. Lucien'in odasına girdiler. Yaşlı adam bıraktığı yerde
Birden yaşlı adamın yüzünün solduğunu, gözlerinin kımıldamadan oturuyordu. Arkasına yasianmış, başı-
kapandığını gördü. Yüzünde acı çekiyornruş gibi bir ifa- nı koltuğun arkalığına bırakmıştı. Gözleri kapalıydı.
de belirmişti. Yüzündeki hatlar iyice derinleşmişti.
"Lucien, neyin var?" diye sordu telaşla. Yaşlı adam Cat hayatında ilk kez böylesine büyük bir çaresizlik
bir şey söylemedi. Sadece sağ eli yavaşça kalbine doğ- hissediyordu.
ru gitti. Bu arada birden Norm ortaya çıktı. Yüzü allak bul-
"Mr. Steel, beni duyuyor musunuz?" lak olmuştu. "Birinin bağırdığını işittim," dedi telaş-
Cat onu omuzlarından tutup hafifçe sarstı. Yaşlı ada- la. O anda Lucien Steel'i gördü. "Aman Tanrıtrn," di-
mın göz kapakları biraz aralandı. Çok acı çektiği belli ye mırıldandı.
oluyordu, ama yine de gülümsemeye çalışıyordu. Caleb kısa bir an buz gibi bakışlarını Cat'e yöneltti.
"Özür'dilerim," dedi zayıf bir'sesle. "Beni bu hal- Sonra Norm'a dönerek sert bir sesle, "Onu dışarı çı-
de görmeni istemezdim... Hiç istemezdim." kar," dedi.
"Aman Tanrım!" "Ama... "
Ca yapacağınl şaşırmıştı. Hemen dışarı firlayıp "Ne diyorsam onu yap, Norm." Sesinde ve tavrrn-
yardı temeliydi. Ama onu yalnız başına bırakmak da vahşi bir hava vardı. Cat bir yaprak gibi titremeye
istemiyordu. başladı.
Yaşlı adam dudaklarını zorlukla oynatarak, "Ca- "Hemen doktoru ata," diye devam etti Caleb. "Ve
leb'a haber ver," diye fisıldadı. "O ne yapılacağını bi- Luke'u bul, buraya gelsin. Sabahın bu saatinde kim bi-
lir. " lir nerededir, lanet olasıca!"
"Ama, Siz..." Cat şaşkın şaşkın genç adamın yüzüne baktı. An[a-
"Onu bul, Cat. Ve lütfen l-uke'u da sevmeye çalış. maya çalışıyordu. Bu aradaNorm onu yavaşça kolun-
Onların... İkisinin de sana ihtiyacı var." dan tuttu. Birlikte dışarı çıktılar.
"Lucien, lütfen kendine gel." Cat ağlamaya başla- Üzerine büyük bir ağırlık çökmüştü. Caleb'ın
mıştı. Norm'a emir vererek onu dışarı attırması tek kelimçy-
"Git şimdi... Caleb'a haber ver." le korkunç bir davranıştı. Ayrıca büyük bir haksızlıktı
Genç kadın çılgın gibi koşarak odadan çıktı. Uzun bu. Hayır,'Lucien Steel'in tahmini doğru değildi. Ca-
koridorlardan ve merdivenlerden geçerek Caleb'ın oda- leb onu sevmiyordu. Seven bir erkek ne olursa olsun
sına bir firtına gibi girdi. Genç adam henüz giyinmiş- asla böyle davranmazdı.
ti. Aynanın karşısında saçlarını tarıyordu. Onu görünce Odasına girer girmez kapıyı kapadı. Norm'un ne za-
gülümsedi. man yanından ayrıldığını hatırlamıyordu. Yatağın üze-
"Günaydın, sevgilim. Beni uyandırmalıydın... Hey, 139
l38

E-
rine oturdu. İçinde gittikçe büyüyen bir çaresizlik var-
dı. Az sonra dışarda bir araba sesi duydu. Hemen ye- Norm kayıtsız bir tavırla omuzlarını silkti.
rinden kalkarak pencereye koştu. Kapının önünde du- "Caleb bana seni derhal Londra'ya göndermemi söy-
ran arabadan eli çantalı bir adamın çıktığını gördü. Kal- ledi. Hepsi bu kadar. Korkarım başka söyleyecek bir
bi hızlı hızlı çarpıyordu. Yoksa Lucien Steel'in ölümle şeyim yok, Cat." Onun ne kadar üzgün olduğunu gö-
randevu anı gelmiş miydi? rüyordu. Ellerini iki yana açarak gülümsemeye çalıştı.
Mrs. McDonald'ın getirdiği öğle yemeğini reddetti. "Beni anlamalısın, tatlım," diye mırıldandı. "Gerçek-
Zava||ı kadıncağız çok telaşlıydı. Hızlı hızlı konuşarak ten bu durumda yapabileceğim bir şey yok."
doktorun Lucien'i muayene ettiğini, Caleb'la Luke' O anda Cat içinde bir şeylerin hızla soğuduğunu his-
un onun yanında olduklarını söyledi. setti. İstenmediği bir yerde kalamazdİ. Bİkışlarını
Yaklaşık bir saat sonra odanın kapısı açıldı ve Norm Norm'un gözlerine çevirerek, "Peköl6," dedi. "Haz|-
bembeyaz bir yüzle içeri girdi. rım, gidebiliriz."
"Eşyalarını topladın mı?" diye sordu, mümkün ol- Birlikte evden çıktılar. Kapıda bekleyen arabaya bi-
duğu kadar nazik davranmaya çalışarak. nip tek kelime konuşmadan havaalanına gittiler. Cat'i
Cat'in gözleri irileşti. "Neden ama? Şey... peki, he- getiren uçak, motorları çalışır halde onları bekliyordu.
men toplarrm. Lucien nasrl?" Yol boyunca Norm ondan uzakta oturmaya özen gös-
"Şimdilik iyi. Araba bizi bekliyor. Eğer hazırsan, he- terdi. Cat'in kafasının içi adeta boşalmıştı. Hiçbir şey
men gidelim." düşünemiyor ve anlayamıyordu. Muhakeme yeteneği-
Resmen kovuluyordu. Bir an ne yapacağını bileme- ni kaybetmişti sanki.
di. Sonra kurulu bir makine gibi eşyalarını toplayıp, Uçak indiğinde Cat, Norm'un yüzüne bile bakma-
bilinçsizce çantasına tıkıştırmaya başladı. Norm kol- dan çantasını kaptığı gibi merdivenlerden aşağı indi.
larını göğsünde kavuşturmuş soğuk bakışlarla onu iz- Genç adamın peşinden geldiğini duyunca durup, dön-
liyordu. Hayır, böyle olmayacaktı. Cat Norm'a dönüp, dü.
"Yani hemen gidecek miyiz?" diye sordu. "Sana zahmet oldu, Norm," dedi buz gibi bir sesle.
"Evet," dedi Norm. "Ne var buııda." "Teşekkür ederim."
"Ama Lucien... " "Şey... Caleb seni evine kadar götürmemi istemiş-
"Lütfen makul ol Cat. Caleb hemen bu evi terk et- ti. "
meni istiyor, anladın mı? Bu konuda bana emir verdi. "Lütfen komik olma, Norm. Şuradan bir taksi çe-
Böyle durumlarda benim sözüm geçmez. Elini çabuk virir, giderim."
tut, lütfen." "Ama dışarda bizi bekleyen bir araba var."
Genç kadırun boğazına bir şeyler tıkanmıştı. Zorlukla Tartışmanın anlamı yoktu. Ayrıca çok yorgundu.
nefes alıyordu. Bir şeyler söylemesi, duruma müdaha- Norm ise karşısında durmuş suçlu suçlu gülümsüyor-
le etmesi gerekiyordu ama ne yapacağını bilemiyordu. du.
Ağlamamak için dudaklarınl ısrrlyordu. Birisi ona ne- "Peki," dedi. "Nasrl istersen."
ler olup bittiğini açıklamalıydı. Bu şekilde kovulmak Arabaya bindiler. O anda Cat içinde bir eziklik duy-
korkunç bir şeydi. Çaresizlik içinde Norm'a yaklaştı. du. Gözyaşlarını zor tutuyordu.
"Bana açıklar mıstn, lütfen. Neler oluyor?" Norm yavaşça onun elini tuttu. "Lütfen sakin ol,
l40 Cat," diye mırıldandı.
l4l
Çantasını yatağın üzerine koydu. Oracığa oturup elle-
"Daha önce böyle bir şey yapmış mıydın, Norm?" riyle yüzünü kapadı. Artık rahat rahat ağlayabilirdi.
dedi genç kadın. Sert bir hareketle elini çekti. Lucien için ağlıyordu. Zava|Lı adam, mutsuz bir aşkm
Nedense garip bir duyguya kapılmıştı. Caleb'rn ha- olanca ağırhğını hayatının sonuna kadar omuzlarında
yatına çeşitli kadınların girip çıkmasını sanki bu adam taşımak zorunda kalmıştı. Kendisiyle konuşurken de
düzenliyormuş gibi bir duyguydu bu. ömrünün sonuna getdiğini biten birinin acısını sergile-
Norm şaş[mlş görünüyordu. Kaşlarını çatarak, "Na- mişti. Ve Caleb için ağtıyordu. Hayatında ilk kez bir
sıl şeyler?" diye sordu. erkeğe 6şık olmuş ve onun tarafindan çok yanlış anla-
"Boşver,' dedi Cat. "Önemli değil. Özetlikle şimdi- şılmıştı.
den sonra." Bir an düşündü, sonra Norm'a dönerek, "Hey, insan geldiğini haber vermez mi?"
"Lütfen ailenin bireylerine Lucien'in ani rahatsızlığı- Vikki kapıda duruyordu. Arkadaşlrun ağladığıru fark
nın beni çok üzdüğünü bildir," dedi. "Bunu özellikle edince,birden ciddileşti. "Ne oldu?" diye sordu hay-
rica ediyorum." retle ona yaklaşırken.
"Elbette. Eminim Caleb çok kısa sürede seni araya- "Lucien kalp krizi geçirdi. Caleb çok endişelendi
caktr." ve... benim orada bulunmamı istemedi.'?
"Bunu söyledi mi?" "Ama neden?'
"Şey... Hayır, ama. . ". "Bilemiyorum. Belki de Lucien'in benim yüzümden
Hiç umut yoktu. Genç kadın başını çevirdi ve eve va- rahatsızlandığını sandı. "
rana kadar yanında oturan adamın yüzüne bile Bunları söylerken gözyaşları yanağından çenesine
bakmadı. doğru süzülüyordu. Vikki'nin yüzünde dehşet dolu bir
Evin önünde durduklarında, "Beni buraya kadar ge- ifade belirmişti. Gözlerini iri iri açmış hayretle arka-
tirdiğin için sana teşekkür ederim," dedi. "Sanrrım he- daşının yüzüne bakıyor, neler olup bittiğini anlamaya
men döneceksin." çalışıyordu.
"Evet," dedi Norm. Sıkıntı içindeydi. Sonunda alt dudağlnr rsırarak, "Bak canım," dedi.
"Bu görevi sana verdikleri için gerçekten üzgünüm," "Dün gece aranızda neler geçtiğini bilmiyorum. Ögren-
diye mırıldandı genç kadın. "Bu tür işlere karışmak is- mek de istemiyorum. Ama bana öyle geliyor ki, şu an-
temediğine eminim." da çok aşırı bir tepki gösteriyorsun. Bu kadar bozula-
"Lütfen anlayışlı ol, Cat. Bu durumda yapabilece- cak ne var anlamlyorum. Çok yorgun görünüyorsun.
ğim bir şey yoktu." Bence sinirlerin bozulmuş. Şimdi sana bir fincan çay
"İyi günler, Norm. Ve iyi yolculuklar." vereceğim. Onu içtikten sonra yatıp bir güzel..."
Cat arabadan indi. Gözleri dolu dolu olmuştu. Ar- "Şu anda uyumam imkönsız."
kasına bakmadan eve doğru yürüdü. Arabanın hare- "Uyuman şart değil, canlm. Çayını içtikten sonra
ket ettiğini, hızla uzaklaştığını işitti. Rüyada gibiydi. uzanıp dinlenebilirsin. "
Çantasından anahtarını çıkarıp kapıyı açtı. İçerde Vikki O anda telefon çalmaya başladı. "Şu telefonlardan
birisiyle konuşuyordu. Belki de bir telefon görüşmesi bıktım," dedi Vikki. "Bu evin her odasına bir telefon
yapıyordu. Onunla hemen karşılaşmak istemiyordu. Bu koymak |azım."
durumda, neden ağladığını arkadaşlna uzun uzadıya Söylenerek odadan çıktı. Cat kendisini sırt üstü ya-
açıklamak zorunda kalacaktı. Doğruca odasına çıktı. |43
l42

ı
tağa bıraktl. Vikki hakhydı. Gerçekten de çok yorul- leylakları severdi. Büyükannemin gözlerini hatırlamak
muştu. En azından sinirleri altUst olmuştu. Bir süre din- için..." Genç adamın hıçkırdığını duydu.
lenebilirse eğer, daha sağhklı düşünebileceğini hissedi- "Luke, iyi misin?"
yordu. } "Evet, iyiyim. Seni daha faz|a meşgul etmeyeyim
Tam gözlerini yummuş vücudunu gevşetmeye çalı- Cat."
şıyordu ki, Vikki elinde telefonla içeri girdi. Genç kadın, telefonu kapamadan önce ona teşekkür
"Seni arıyorlar." etti.
"Norm mu?"
"Hay[, Luke."
"Luke mu?" Aklına gelebilecek en sbn kişi oydu.
Hemen doğrulup ahizeyi eline aldı.
"Ben, Cat."
z ettiğim için özür dilerim, Cat.
AT olduğumu düşündüm, çünkü...''

"Evet ç acı çekmedi.


Bilmek i Uir zaman de-
ğil, biliy r dilemek isti-
yorum. "
_ "Lütfen," diye mırıldandı Cat, boğuk bir sesle. Hıç-
kırıklarını zor tutuyordu. "Büyükbaban için çok, ama
çok üzüldüm," diyebildi. Yaşlı adamı çok kısa bir sü-
re tanımrştı. Ama yine de ona karşı hayranlığabenzet
derin bir sempati duymuştu.
"Seni çok iyi anlıyorum," dedi Luke.
Luke'un ağır bir şok geçirmekte olduğu sesinden bel-
liydi.
"Keşke onunla daha önce tanışsaydrm. Cenaze tö-
renine gelip, ona karşı son görevİmİ yapmak isterim,
Luke,"
"Elbette, Cat. Babam sana çok kötü davrandı. Emi-
nim hatasını anlayacaktır."

l44 l45
Bölüm On ie örtmüş Deanne Trent! Tüle rağmen güzel bir kadın
.ılduğu belli oluyordu. Yüzünde ve duruşunda trajik
er şey
'ıir hava vardı. Dahası, aileden biri gibiydi.
e ni, ol- Caleb olduğundan on yaş daha faz|a gösteriyordu.
g lacağı Kolunu öteki yanında duran oğlunun omzuna atmıştı.
g buket "Çok yorgunum," dedi Vikki'ye. "Acaba Susan'la
leylak. Luke'un dediği gibi. konuşup birkaç gün izin mi alsam? Yo hayır, en iyisi
hafta sonunu bizimkilerin yanında geçirmek. İki gtln
de olsa, dinlenmek istiyorum. Kafamın içindeki düşün-
celerden bir kurtulsam."
Dışarı çıkmak üzere bir şeyler giyinirken Vikki, kaş-
larını çatmış, arkadaşını seyrediyordu. Onu rahatlat-
müştü. mak için bir şeyler söylemeye hazırlandığı belli oluyor-
Lucien'in söyledikleri zaman zaman kulaklarında du.
çınlıyordu adeta. Caleb Cat'in "Cenaze töreninde eski karısıyla birlikte görünmesi
iki oğluna sahip çıkmas azık ki özel bir anlam taşımıyor bence," diye söze başladı.
Caleb yaşh adamın bu izdi. "Büyük ailelerin cenaze törenlerinde böyle pozlar ver-
ilk kez ona mek 6dettir. Öyle olmasa bile Caleb Steel gibi bir ada-
in olmaya- mın boşandığı karısıyla yeniden evleneceğini düşünmek
çok saçma. "
kaybet
Harry'yi u. Ama hiç Cat arkadaşına bakarak gülümsedi. "Deanna'run be-
olmazsa Harry'nin
_
sevdiğini bi- ni endişelendirdiğini sanıyorsan, yanılıyorsun." "
liyordu. Oysa Cale sı imİOnsız- "Emin misin?" Vikki'nin yüzünde kuşku dolu bir
dı. Genç adamın bir süre sonra onu bir gecelik mace- ifade belirmişti. "Bak canım," dedi. "Caleb'rn seni ne-
ralarından biri olarak görmesi pek6l6 mümkündü. den aramadığını merak ediyorsan, söyleyeyim. Adam-
cağız korkunç bir hafta geçirmiş olmalı. Cenazehazır-
lıkları, bir sürü gelen giden... Eminim bütün tantana
bittikten sonra gelip seni görecektir."
"Hiç sanmam," diye mırrldandı Cat. "İnsanlar ih-
tiyaç duyduklarını böyle üzücü anlarda ararlar. Sevgi
Lucien'in sözlerini hatırladı. 'Caleb ölürse ne hisse- böyle trajik anlarda belli olur. Bu durumda bana yol
dersin?' diye sormuştu. Caleb ölmeyecekti, kuşkusuz, görünüyor. Herkes kendi hayatına."
ama ayrılık da bir ölüm değil miydi? "Yine mi?"
Günlük basın cenaze töreni ile ilgili haberlerle do- "Ne demek istiyorsun?"
luydu. Ailenin bütün üyeleri topluca resimlenmişti. Ön '.Cat, aynı şeyi ikinci kez yapabileceğini sanıyorsan
planda Caleb görünüyordu. Kolunda, yüzünü siyah tül: yanılıyorsun. Harry'yi kaybettiğinde sen de öleceksin
l46 diye ödtirn koptu. Aynı şeyı bir kez düa yaşayamazsuı."
|47
raz yürüdüm, parkta oturdum."
"Korkmana gerek yok, canım. Hayat benim için de-
"Seni ne kadar merak ettiğimi biliyor musun?"
vam edecek." "Özür dilerim. Telefon edeceğini düşünemedim."
"Emin misin?" "Bir daha sakın boyle bir şey yapma," dedi Vikki,
öfkeyle.
"Evet."
Hayat onun için devam edecekti, çünkü yaşamak zo- "Ne var bu kadar endişelenecek?"
rundaydı. Lucien bile Sonia'yı kaybettikten sonra böyle "Daha ne olsun. Susan'a gidiyorum diye evden çı-
kıyorsun ve oraya gitmiyorsun. Kendi başına sokak-
düşünmüştü.
larda dolaşıyorsun."
Evden çıkarken Susan'a gideceğini söyledi. Dışarda
hava serindi. Amaçsız, yürüdü. Garip bir ruh hali için-
"Hava soğuk değil ki. Ayrıcabiraz yalnız kalmak
istedim. Şimdi izninle, odama çekilip uyumak istiyo-
deydi. Her şeye rağmen son birkaç gün boyunca Ca-
rum. Çok yorgunum."
leb'ın kendisini aramasını beklemişti. Fakat saatler ve
günler birbiri ardı sıra geçmiş ve beklediği telefon gel- "Ne yazrk ki yatamayacaksın," dedi Vikki. Arka-
daşının yanlna gelip ona sarıldı. Gülümsüyordu.
memişti. Şimdi yavaş yavaş kayıtsızlık gibi bir duygu-
ya kapıhyor, aslında bunun umutsuzluktan başka bir "Bu akşam seninki çok değişik görünüyor," dedi.
"Yüzünde tarif ettiğin o soğuk ifadeden eser yok. Bi-
şey olmadığını biliyordu. raz sıkıldı sanlyorum, amayine de bana çok nazik dav-
Caleb o anda neredeydi? Ne yapıyordu? Belki de eski
randı. Biraz suskunlaşmlş, o kadar."
karısıyla birlikteydi. Bu zor günlerde birbirlerine des-
Cat'in yüzü bir anda bembeyaz oldu. "Caleb..." de-
tek olmaya karar vermiş olabilirlerdi. Luke anne ve ba-
di boğuk bir sesle. "Burada m1?"
basıyla birlikte olmaktan mutluydu, kuşkusuz. Bu du-
rumda Cat'i çoktan unutmuş olmalıydı.
Vikki gülümseyerek başını salladı. "İçerde. Dikkat-
li ol. Çok üzgün görünüyor. Televizyonda bile bu ka-
Bu düşünceler ona acr vdriyordu. Gazetede o resmi
gördüğü an içinde şiddetli bir kıskançlık duymuştu. Ay-
dar üzgün değildi."
İnanılır gibi değildi. Eski karısına döndi.lğUnü sanır-
nı görüntü televizyon haberleri srrasında da birkaç sa-
ken, onu burada, kendi evinde buluyordu. Yorgunlu-
niye ekranda belirmişti. Deanna ve Caleb yan yana. Ha-
yır, bu görüntüyü belleğinden silmesi imk6nsızdı. O ge- ğunu unutmuş, birden canlanıvermişti.
ce birlikte yatilklarını düşünmemek için hiçbir sebep "Ben içeri geçiyorum," dedi arkadaşına telaşla.
Tam içeri girmek üzereyken Vikki onu kolundan tu-
yoktu.
tup durdurdu.
Cat, Susan'a gitmedi. Bir iki saat yürüdü. Parkta bir
sraya oturup havuzun fiskiyesinden çevreye saçılan su-
"İyi şanslar, Cat."
ları dalgın dalgın seyretti. Eve döndüğünde yorgundu. "Teşekkür ederim," dedi genç kadın. Arkadaşına
gülümsedi.
Ama yine de biraz rahatlamıştı.
"Ben yukardayım. Caleb gidince hemen gel ve olan-
"Neredeydin sen?" diye sordu Vikki. ları anlat, tamam mı? Merakla bekliyorum."
"Ben... " Cat başını salladı. Soluğunu tutarak oturma salonu-
"Sakın bana Susan'a gittiğini söyleme. Az önce ona
telefon ettim."
Vikki hakhydı. Caleb gerçekten de çok üzgün
na girdi.
görünüyordu. O güzel siyü göz|er bir hüzün bulutuy-
"Susan'a uğrayacaktım ama son anda vazgeçtim. Bi- |49
148
la g_ölgelenmişti. Yüzündeki çizgiler iyice derinleşmiş-
ti. .Hatta zayıflamıştı. Cat başını salladı. "Anlıyoruffi," diye mırıldandı.
Içeri girip yavaşça kapıyı kapattı. Caleb onu görün- "Varlığı ve yokluğu benim için fark etmiyor," dedi
ce ayağa kalktı. Üzerindeki koyu renk takım elbiie ona genç adam.
çok ciddi bir görünüş veriyordu. "Seni çok iyi anlıyorum," diye atıldı Cat. Duygula-
Onu Scotland'da son gördüğünde üzerinde spor giy- rını belli etmek istememişti. "Sadece onu televizyon-
siler vardı- oysa şimdi neredeyse resmi bir ttırine ğel- da ve gazetelerde senin yanında görünce bira,z şaşırdım,
miş gibiydi. Cat'in yüreği sevgiyle doldu. Hemen ko- o kadar."
şup ona sarılmak istiyordu. Yanı başına oturmak, eli- "Aslrna bakarsan, o resimleri görünce ben de biraz
ni avuçlarmın arasına alıp sıkmak. Ama, bunların hiç- şaşırdım. Bak Cat, buraya seninle Deanna hakkında
birini yapmadı. Hatta kımıldayamadı bile. Uzun uzun konuşmak için gelmedim. Babamm cenaze törenini an-
bakıştılar. Neden sonra genç adamın yüzünde kederli latmaya da gelmedim." Dikkatle genç kadının göz|e-
bir tebessüm belirdi. rinin içine baktı. Kısa bir sessizlikten sonra sözcükle-
"Nasrlsın, Cat?" rin üzerine basa ba§a, "Sana ihtiyacım var," ciedi.
"İyiyim. Şey... Luke nasıl?'' "İhtiyacın ml var? Ama bunu nasıl söyleyebilir-
"Çok iyi. Sana selam söyledi.'' sin..." Sustu. Alt dudağını dişledi. Ne diyeceğini bile-
"Gerçekten mi? Çok sevindim.'' miyordu.
"IJzun süredir görüşemedik.'' "Evet, devam et."
"Evet. Babana çok üzüldüm.'' "Önemli değil.''
. "Gönderdiğin çiçekler çok güzeldi. Teşekkür ede- Genç adam ona biraz sokuldu. "Evet, Cat," dedi
rim. " heyecanla. "Sana gerçekten ihtiyacım var. Beni anla-
Sevişen insanların bu kadar resmi olmalarrnda ga- malısın. Bana inanmanı istiyorum."
rip bir şeyler vardı. Yan yana oturdular. Sessizlik ğt- Genç kadın bakışlarında acı dolu bir ifadeyle gülüm-
tikçe büyüyordu. sedi. "Bunu bana nasıl söylediğini anlayamıyorum. Be-
"Norm nasıl!" diye sordu genç kadın. ni evinden kovdun."
"Fena değil. Her zamanki gibi.'' "Ben mi? Ne zaman?"
"Peki ya karın?" "Baban, şey... onun öldüğü gün." Dudakları titre-
. Bir an göz göze geldiler. Genç adam kaşlarrnı hafif- meye başladı. "Lucien'i çok sevmiştim," diye mırıldan-
çe çattı. dı.
"Onu gördün mü?" "O da seni çok sevmişti. Seni ne çok sevdiğimi an-
"Televizyon ve gazetelerde.'' lattım ona. Beni anladı, eminim."
Genç adam derin bir soluk aldı. ''Deanne her zaman- Cat dehşetle başını kaldırdı. Bir an göz göze geldi-
ki gibi. Televizyon kameralarnın olduğu hiçbir toplan- ler. "Beni sevmiyorsun!" diye bağırdı genç kadın. "Se-
tıyı kaçırmaz. Biliyor musun, Lucien ondan pek hoş- vemezsin."
lanmazdı. Luke'un hatırı için ona katlanmakİorundİ "Bunu ancak bir aptal söyleyebilir," dedi genç adam,
kaldım. O anda bir aile tablosu vermekten başka çare gülerek. "Öte yandan, senin asla bir aptal olmadığını
yoktu. " gayet iyi biliyorullı."
150 "Bu bir iltifatsa, teşekkür ederim."
l51

r
özledim esin, diye havasınr orada belki daha yoğun biçimde hissedecek-
u geçen Kafamın tin." Bir an durdu. Genç kadının gözlerinin içine ba-
büyük karak, "Harry'nin ölümünden sonra, buna benzer bir
Bu sözl_eri derin bir üzüntüyle söylemişti. cat yavaşça
uzarup onun elini tuttu. i baktı. Şim-
"Seni seviyorum, Caleb." avuçlarının
"Bunu biliyorum," dedi genç adam. ''Seviştiğimiz an duyuyor-
o geceden beri biliyorum."
du.
"Nasıl?" "Seni seviyorum," dedi. "Senin bütün acılarını pay-
Bakışlarında ve tebessümünde şefk6t dolu bir ifade
laşırım. Seninle birlikte olmak, yanından hiç ayrılma-
mak istiyorum."
"Babamla senin hakkında konuştuk. Ölmeden ön-
ce yaklaşık bir saat kadar. Senin bana destek olacak
kadar güçtü bir kadın olduğunu söyledi."
"Bana anlattıklarını da söyledi mi?"
"Annem hakkında mı? Evet, Cat, hepsini anlattı,"
"Bütün bunları bana neden anlattı, bitiyor musun?"
Genç adam soru dolu bakışlarınl onun yüzüne çe-
virmişti.
"H-arry yüzünden," dedi Cat. "Luke ona Harry'
Ç.nç kadın tek kaşını kaldırarak onun yüzüne bak- nin ölümünü anlatmış. Kendi karısının ölümüyle bu
tı. İşte bunu hiç beklemiyordu. olay kurdu. Ay dığı-
"Anlayamadım," diye mırıldandı. mlzı ım. Harry' kur-
Genç duraladı. konuşmanın çok kritik tulm eni sevdiği '
bir nokt biliyor, adeta hata yapmamak için
"Yararlı olabildi mi bari?"
kendini
"O
i
"Bunu sen daha Genç ada-
gün beni neden korumak istedin, Caleb?''
ma gülümseyerekb lmadığımı
"Bak canım, hayatta öyle şeyler vardır ki, üst üste anlamak için bana iliyor mu-
iki kez tekrarlanlnca... " sun, çok tat
me
gün beni evden res-
"İlginç," genç adam. "Hayatrnın
, isteyerek yaptığına son saatlerin u yöneltmeye çalıştı. Sez-
em mısın?r' gileri çok güçlüydü."
"Sonra 6ana uzun uzun annenden söz etti. Hollywo-
od' daki yaşantılarını, kavgalarını, kıskançlıklarıru, her
şeyi anlattı. Çok özel şeylerdi bunlar."
"Sana güveniyordu."
"Gerçekten mi?"
l52 153
bunları unutalım artık," dedi. "Çektiğim acıların hiç_
birini hatırlamak istemiyorum."
"O halde söyle bakalım, benimle ne zaman evlen-
mek istiyorsun?"
"Derhal."
Birbirlerine bakıp gülmeye başladılar.
cat birden ciddileşti. "Luke evlenme kararımızı na_
sıl karşlayacak acaba?" Düşünceli bir tavırla genç ada_
eni istiyor - mın yüzüne baktı.
,,Bir keresinde bana üvey anne iste_
enden ayrı ınediğini söylemişti. Bu konunun aramızda sürekli bir
uydu bu. sorun olmasını istemem."
"Mecbur muyuz?'' "Luke ve ben geçen hafta uzun uzun konuştuk, Bü-
yükbabasının ottlmü onu çok sarstı. Neredeyse kişil!_
9.nç adam yüzünde şefk6t dolu bir ifadeyle gülüm- Ei"i o.giştirdi. Senin için neler hissettiğimi ç9\
iyi bili_
sedi. gu Cat. En ufak bir so-
İor. Lonuda rahat olmalısın ,
.babama
"Evet canırn," dedi. "Evlenmeye
söz verdim.
mecburuz. çünkü run bile çıkmayacak, inan bana."
Cat, bana oıumıu vunrt?.'...el- Cat daİgın dalgın baktı ona. Sonra gülmeye başla-
ne inanmak istiyorum.''
dı.
"Niye gülüyorsun?"
"Biİçocuğumuz olunca Luke'un ne düşüneceğini
merak eitim.-giri kocaman, öteki küçücük iki çocuğu_
muz olacak düşünebiliyor musun? Eminim Luke onu
bir
çok ,.r..ek. Dtİşünebilİyor musun, Ca]eb, Luke'un
İ<ardeşi olacak. Hem ona hem de bize benzeyen,"
Genç adam gülümseyerek baktı ona. "Catherine Ho-
ward,'; dedi. nYakında Steet soyadını alacaksın, Ama
eminİm, mizah duygundan bir şey kaybetmeyeceksin,"
"Bendeki mizah drrygrrrru ilk keşfeden Luke oldu,
biliyor musun?"
'iBizim bir araya gelmemize de o neden oldu, O ge-
ce seni yatağıma yatirmasaydı birbirimizi belki hiç ta_
,rmayabaktik." Elini yavaşça genç kadının boynuna
k;ilb dudakların, yaİıaş|ırdı. "Bundan sonra sensiz
yaşayabileceğimi sanmlyoruln," diye fisıldadı,
' b"a"1.1arİbirleştiği an Cat, rüyada olmadığmı dü-
güzel-
şündü. Her şey inanİlmayacak kadar gerçek ve
di'
155
154

r
. "Hayatımda gördüğüm en muhteşem vücut. Öyle ki,
sana ne zaman baksam içim arzu doluyor.''
Cat, yarı
kocasına dö
onun çıplak
tağın yanındaki komodi
d'',

'
,KıP saat önce kal-
at."
"Beni uyandırabilirdin,'' dedi cat. giiaen rahatla-
mıştı.
"Biliyorsun dün gege çok geç uyuduk. Oysa doğu-
mu-izleyen aylarda kadıniarı" in ainıa;;.üi beslen-
melerine ve bakımlarına özel bii cı".m gcıst.imeıe.ı ge-
rekir. "
.
G_.rçkadın akımı ile il-
o
gili kitaplar or.,,
"Elbette ok ,-,;^* ..
Yler öğreni-
yoıum. çok yararlanıyon
Bunları söyledikten sonra uzarup genç kadını boy-

'": ixli #Jil#fl:ll


Mr kları iraz yoğunlaşa-
ne birleştirmiş tavanı se lrm.'
---
"Lucy nerede,'' diye c.rrç kadın kocasrna gülerek baktı. "Fena fikir de_
yanlna
"Luke ile Vikki onu h ğil," dİye mırıldandı. Yatağa dönüp, Caleb'ın
dılar." Karısına döndü. uzanıverdi.
çen gün ne oldu,'' dedi. '
yaşta olduğunuzu öğrenm
l56
I5,1
KiTAPLIĞINIZIN -Bu hofto
BEyAz oizi Köşnsiunn
prsir sAyllAnıfoiz qozetecinizde ikl Beyoz Dizi
vAR.
LDE... İoronı doho sizi bekliyor",
r posta çeki
zi okunaklı
ilgili yerleri
552
+!!g,
ALICI
Beyaz Dizi - Gelişim Yayınları Gizli Görev Bir kadın işletmeci olarak
HESAP NO: lllglO Rionno Craig güçlükler onu kolay kolay
YATIRILAN MİKTARı n, b.ıltı-., yıldıramazdı.
ücreti yazacaksınız. Ama gizli bir operasyondo
n her kitap için aşağıdaki ABD hükümetine yardımcı
hesaplanarak olmak, Tri-Cola Şirketini
yönetmeye benzemezdi
kuşkusuz. İş Amonda'ya kolay
Beyaz Dizi Birim Fiyatı
20I-396 400.-
397-450 500.-
451_483 etmesiydi.
E00._ -

4E4_515 1000._
553
Bir Evlilik
Öyküsü
,,yeniden evleneceğiz KerrY. "
Lyne Graham inin
la

You might also like