Professional Documents
Culture Documents
Mir - Az Martin Cohen 101 Ahlak Ikilemi - Mir - Az
Mir - Az Martin Cohen 101 Ahlak Ikilemi - Mir - Az
FELSEFE
MARTIN COHEN
101 AHLAK İKİLEMİ
ÖZGÜN ADI
101 Ethical Dilemmas
EDİTÖR
DEVRiM ÇETINKASAP
GÖRSEL YÖNETMEN
BiROL BAYRAM
DÜZELTi / DİZİN
IŞIK DOCANGÜN
ISBN 978-605-332-886-5
BASKI
AYHAN MATBAASI
MAHMUTBEY MAH. DEVEKALDIRIMI CAD. GELİNCİK SOK. NO: 6 KAT: 3
BAGCILAR İSTANBUL
Tel: (0212) 445 32 38 Fax: (0212) 445 05 63
Sertifika No: 22749
TÜRKiYE , BANKASI
Kültür Yayınları
Çözümü görememeleri değil
mesele, sorunu görememeleri.
Kullanma Kılavuzu ........... ........ ....... .. ... .... ....... .... .. . .. . ..XXlll
4. İkilem Gelenek Kraldır............ . . . ... .. ... ... .... .... . ........... ...... 7
.
İnişe Geçiyoruz
11. İkilem Zulmün İlk AşamasL . 18
..... .... ............................. ..... .....................................
14. İkilem Son Aşama: Ölümsüz U zu v. ......... ..... .. ........... ..... .... ............. . 26
Müzelik Birkaç İkilem
15. İkilem G yges'in Y üzüğ ü....................................... --- ....... .........2 9
16. İ kilem Aziz Augustinus' un Ac ıklı Ö yküsü . .... 32
17. İ kilem Sarı İmp arator İçin · ··· ············ ·· ······ ·· ·
· ··· · ·· -· --- ........... 3 5
Anti-sosyal İkilemler
22 . İkilem E-ville'e Karşı ......... 4 4
23. İkilem Stump Dozu Artırıyor .. .. 4 7
.
Sansürc ün ün İkilemi
35. İkilem K irli İşler ___ ... .. .... ....................
. .. .. ·---- · · -···----· 74
36. İ kilem Suç Bağ lantısL.... ... .. -...·-·----· ·----- ..... 77
3 7. İ kilem Bir Standart Meselesi. 80
38 . İkilem İstismar İçeren Resimler. ______ 82
39. İkilem Ç irkin Pop G rubu _________ _______ 84
İş Haftası: İ ş Ahlakın a Dair Ü ç İ kile m (Vurgu "iş"te)
40. İ kile m K orsan lı k ve Azalan Y azışmalar ... . . . . .... . ..... 86 . . .... . .. . . . ..
Maymun Y akaları
50 . İkile m M aymun Yakası.... ............ ..... .. .. ....... ................ 105 .
5 1. İ kile m M aymun Y akasının Devamı... . . .. ..... .. .... . .. . . 109 . ... . ... . .. .. ... ._. ... . .
Görecistan Hikayeleri
7 3. İkilem Görecistan'ın Kelleri 16 7
74 . İkilem Saç Ülkesi'nin Kelleri II .......... . . .... ....
. . .. . __ 1 70
75. İkilem Yalnızca Tatlı 1 72
76 . İkilem Akrabalarla İlgili Başka Bir Sorun:
Şeref Meselesi .. ......... .. . . ...... ... .. .. .. . .......__ 1 74
Savaş Etiği
77. İkilem Çetin Mücadele..... .. . .. 177
78 . İkilem Birkaç Savaş 1 80
79 . İkilem Temelsiz ve Yanlış İnanç_ ···· -·-· · ····· 1 82 --
Parasal Konular
87 . İkilem Açgözlülük İyidir. ......................................... ..................... . .. . 205
88. İkilem Ölüm ve Vergiler .. . ...... . . . . . 207
Hukuki İkilemler
89 . İkilem Sert Adalet .. ... · ··· ···· ·········· ··· · 2 10
90 . İkilem Sam'in Oğlu.. . . . . . 2 12
9 1 . İkilem Twinkies: Anormal Davranış . ... . .. 2 14
92. İkilem Twinkies: Kötü Karakter Sahneye Çıkar 2 19
93 . İkilem Diktaşehir Kent Meydanı. . . ....... . . 223
Ada Ahlakı
94 . İkilem Korunaklı Ada . . ... . .......... . ............ . ...... . ..... . 226
9 5 . İkilem Korunaklı Ada il: Karatavuklar . . .230 . .
Yüz bir ahlak ikilemi, göze oldukça büyük bir sayı gibi
görünüyor. Aklınıza gelebilecek temel konuları kapsama
ya yeterli olabilir. Ve burada kapsanan çok sayıda konu
var. Ancak ahlak derin bir kuyudur; bir kere kovayı içine
daldırdınız mı, kovanın kuyunun dibine varıp varmadığını
size belli edecek bariz bir ses duyulmaz. Aksine, kendimizi
insan ruhunun derinliklerine inerken buluruz ve karşımıza
çıkan manzara hiç de hoş değildir. Aslına bakılırsa, her
ikilem bir kova dolusu su olsaydı ve biz 1 0 1 ikilemi alıp
Sahra Çölü'ne boşaltsaydık, ahlaki güçlüklerle karşı karşı
ya olan dünyamızın sayısız sorunu karşısında bu kitabın
yapabileceği etki, olsa olsa, boşaltacağımız suyun çevresel
güçlüklerle karşı karşıya olan bu coğrafyada yaratabileceği
etki kadar olurdu.
xıv
onun "doğru düzenini" , yani sağlığını ve iyiliğini tesis
etmenin yolunu arıyorlardı. Bu anlamda ahlak bütü
nüyle pratik, hatta politik bir çalışmaydı. Bu çalışmanın
o dönemden bu yana ortaya konan çeşitli felsefi var
yantları yanlış adlandırılmışlar, çünkü yanlış anlaşılmış
lardır. Ahlak, adalet arayışına odaklanmıştı ve adalet
-Grekçede dikaiosyne- yasal anlamından ziyade manevi
anlamıyla ele alınıyordu ve bilgelik fikriyle yakından
ilişkiliydi.
xvııı
ler (Truman belki bu mektubu hiç görmedi; çünkü önce
ara kademedeki askeri görevlilere iletildi. Bu aşamada
da pek çok kararlar verildi . . . ) . Daha sonra, Potsdam
Deklarasyonu kapsamında ABD ve Büyük Britanya,
Japonya'yı "kayıtsız şartsız" teslim olmadıkları takdir
de "hızlı ve kesin bir yıkıma" uğrayacakları konusunda
uyardılar. Lafı dolandıran bu ültimatom reddedildi.
xıx
bir şeye tanıklık ediyormuş gibi" hissederdi. Bir general,
bir grup bilim insanının Hiroşima'da radyasyondan iz
bulamadığı konusunda Kongre'yi temin etti; zaten her
halükarda radyasyon zehirlenmesi "çok hoş bir ölüm
şekliydi". Gerçekler genellikle tartışma konusu edilir.
Hiç kimse olguların değerlerin peşine takılmasına izin
vermemelidir. Buna karşın en kritik zamanlarda değer
ler bile güvenilmez görünebilir; değerleri tanımlamak
kadar Üzerlerinde anlaşmak da güç hale gelebilir.
Şimdi bu konuyu bir tarafa bırakıp kendisini bir iki
lemle karşı karşıya bulan ünlü Amerikalı golfçü Bobby
Jones'un öyküsünü ele alalım. Kendisi turnuvanın galibi
olarak görülüyordu ama topu hizalarken yanlışlıkla
dokunmuştu ve kimse bunu fark etmemişti. Hiç kimse
bilmese de o bunu biliyordu. İki vuruşun daha topla
ma vuruş sayısına eklenmesi için ısrar etti, bu da onun
birinciliği kaybetmesine neden oldu. Kendisine ikincilik
ödülü takdim edilirken turnuva yetkilileri onu bu etik
davranışından ötürü övgüye boğdular. Onun yanıtı ne
oldu? " Saçmalamayın! Beni övecekseniz pekala banka
soymayan insanları da övebilirsiniz ! "
xx
Diğer taraftan, katı kurallara dayalı etik, yüzyıllar
boyunca filozofların gözbebeği olsa da, insanoğlunun
gelişimi için, bağnazlık, hoşgörüsüzlük ve çekilen acı
ların üstesinden gelebilmek için bir reçete olamamıştır.
Bertrand Russell bir keresinde, "Temiz bir vicdanla
verilen ceza, ahlakçılar için mutluluk vericidir", diye
yazmıştı. Bu kitap okuyucuya takip edilecek katı kural
lar önermiyorsa ya da problemlerle "olgular temelinde"
buyurgan bir şekilde ilgilenmiyor, etkileyici ve kibirli bir
özetle sonlanmıyorsa umarım okuyucular bunun için
minnettar kalacaklardır.
xxi
KULLANMA KILAVUZU
xxıv
Bu nedenle bu kitabı kullanmanın en iyi yolu iki
lemlere bir ordövr tabağıymış gibi yaklaşmaktır; tartış
malar ise yemeğin sonunda yenilen tatlıdır; ikilemleri
çözmeyi de ana yemek olarak kabul edip kendinize ayı
rın. Çünkü en önemli - ve en ilginç - kısım bu noktada
başlayacaktır.
xxv
FELSEFİ RESİMLERE DAİR NOT
xxvıı
ISINMA TURU:
DÖRT ŞÜPHELİ İKİLEM
İKİLEM 1
CANKURTARAN FİLİKASI
3
İKİLEM 2
DAHA DA BATMAK
4
İKİLEM 3
PSİKOLOGUN ÖYKÜ SÜ
5
tü. " Bunlar barışsever çocuklardı," dedi daha sonra özür
dilercesine, "hepsi birer Nazi'ye dönüştü."
6
İKİLEM 4
GELENEK KRALDIR
7
4 Son olarak, yaşlı ve güçsüzleri öldürme ve daha
sonra cesetlerini yeme hakkını talep ediyoruz.
8
BELKİ BİR İŞ ETİGİ DERSİNİN
ÇÖZÜLMESİNE KATKI
SUNABİLECEGİ ÜÇ KİŞİSEL
İKİLEM... HANİ, BELKİ
İKİLEM 5
İNTERNET İŞLEMİ
10
İKİLEM 6
TOST MAKİNESİ
11
İKİLEM 7
YALANCI
12
(BİRLİKTE ÇÖZÜLMESİ GEREKEN)
ÜÇ KARMAŞIK VAGON İKİLEMİ
İKİLEM 8
14
İKİLEM 9
15
İKİLEM 1 0
İNSAN GÜLLE
Evet! Evet! Evet! Fred bunun çok basit bir tercih oldu
ğunu düşünüyor. Bağırıp çağırarak sinyal memuruna el
işaretleri yapıyor am a - kahretsin! - adam, kendisinden
beklendiği gibi onu anlamıyor ve hiçbir şey yapmıyor. Ku
lübeye gidip makas değiştirmesi için de vakit yok. Keşke
yanında raylara atacak kocaman bir şey, örneğin büyük
bir kaya olsaydı! O zaman vagonu raydan çıkarır, her
kesin hayatını kurtarı rdı. Elbette etrafta kaya filan yok.
Yalnızca kulağına "walkman" takmış, üstgeçitte tam tren
yolunun hizasında oturup sigara saran iriyarı bir genç var.
Fred'i fark eden genç ateş var mı diye soruyor; isterse onu
köprüden aşağı itmek için harika bir fırsat .
16
İNİŞE GEÇİYORUZ
İKİLEM 11
ZULMÜN İLK AŞAMASI
19
larından bilebileceğimiz gibi, kanın doğasını da deneyle
öğrenebiliriz." Bir an ellerini önlüğüne silmek için duran
Descartes, karatahtaya doğru ilerliyor, tahtaya harıl harıl
bir şeyler karalıyor ve ders havasına giriyor.
20
İKİLEM 12
21
icat edebileceklerinden çok daha üstün bir hareket etme
yeteneğine sahiptir."
22
İKİLEM 13
•
Konuşmayı ve diğer işaretleri asla düşüncelerimizi
başkaları için kaydederken yaptığımız gibi kullana
mazlar.
23
bir yerine dokunulduğunda ona ne söylemek istediğimizi
sorabilir; başka bir yerine dokunduğumuzda ise acıyla
haykırarak canının yandığını söyleyebilir vs . Fakat kendi
sine söylenen her şeye yanıt verebilecek şekilde, konuşma
sını çeşitli şekillerde düzenleyemez; halbuki en aşağı insan
bile bunu yapabilir.İkinci fark ise şudur:
24
Descartes öne doğru eğilir.
25
İKİLEM 14
SON AŞAMA: ÖLÜMSÜZ UZUV
26
getirebilir. Sonuç olarak, ruh konusunda biraz ayrıntıya
girmeden edemedim çünkü bu en önemli konulardan bi
ridir.
27
MÜZELİK BİRKAÇ İKİLEM
İKİLEM 15
GYGES'İN YÜZ ÜGÜ
29
şete düştü, içinden bir ceset fırlamıştı. Tıpkı bir insana
benzeyen ama biraz daha iri bir şeydi. Ve parmağında
kocaman bir yüzük vardı.
30
B üyülü yüzük diye bir şey yoktur; bu durum bunun
gibi bir düşünce deneyi için bile bir zayıflıktır. Ancak var
olsaydı, insanlar çalışkan ve dürüst olmaya devam ederler
miydi, yoksa Gyges gibi utanç verici bir şekilde mi dav
ranırlardı?
31
İKİLEM 1 6
32
"Gönlümden böyle geçiyordu, Yüce Tanrım, böyleydi
kalbim . . . O dipsiz çukurda bile kalbime merhamet gös
terdin. Şimdi izin ver kalbim sana orada ne aradığını itiraf
etsin, keyfi bir serkeşlik içindeyken, kötülük yapmak için
hiçbir nedenim yokken ve fakat kötülüğün kendisiyken
ne aradığımı söyleyeyim. Yaptığım kötüydü ve ben onu
sevdim. Kendi felaketimi seviyordum. Kendi hatamı se
viyordum; hatayı ben yaptığım için değil, hatanın kendi
sini seviyordum. Bozulmuş bir ruh, senin güvenliğinden
uzağa, yıkıma giden bir ruh, utanç verici işlerden değil
utancın kendisinden bir şeyler bekleyen bir ruh!"
34
İKİLEM 1 7
SARI İMPARATOR İ Ç İN
DENGELİ B İR MESEL
35
İKİLEM 1 8
STOACI CHRYSİPPUS'UN ÇİLECİ ÖYKÜ SÜ
36
İKİLEM 19
EPİKUROS'UN MAKUL MESELİ
37
İKİLEM 20
ASİL RUHLU
38
sanların önemsiz konularda verdikleri payeleri bütünüyle
küçümseyecektir çünkü hak ettiği bu değildir . . .
39
İKİLEM 21
GÖKTEKİ ASİL RUHLU
40
siyah cüppesi suyu emerek ağırlaşmıştı. Birkaç metre
sonra, aldatıcı akıntılara ve anaforlara kapılan Kant'ın
da başı beladaydı artık; felsefeci meslektaşlarına umut
suzca el sallayarak batıyordu, bu sırada meslektaşları
heyecanla yapılacak en iyi şeyin ne olduğunu tartışıyor
du.
41
Bu sırada kendi ahlaki eksikliğini ve (Aristoteles'in
daha sonra büyük bir sofrada anlatacağı gibi) "kadınsı
cesaretini" gizlemek için köle çocuğu elbiseleriyle sar
makta olan Rousseau'ya kimse tek söz etmedi .
42
ANTİ-SOSYAL İKİLEMLER
İKİLEM 22
E-VILLE'E KARŞI
46
İKİLEM 23
48
İKİLEM 24
ÇATLAK?
50
İKİLEM 25
İ ŞLER DAHA DA KIZIŞIYOR
52
İKİLEM 26
SÜRÜKLENMEK
53
BİR DOZ TIP ETİGİ
İKİLEM 27
ÜREME DENEYLERİ
55
SOKRATES: Yetiştirilmelerine yeterince özen gösterme
seydin, köpeklerinin ve kuşlarının kalitesi
büyük oranda düşerdi değil mi?
GLAUKON: Kesinlikle.
SOKRATES: Aynı şey genel olarak atlar ve hayvanlar
için de geçerli değil mi?
GLAUKON: Hiç kuşkusuz.
56
İKİLEM 28
TASARIMCI ELİNDEN ÇIKAN BEBEKLER
57
hayatının sonlandırılması ihtimalini doğurmaktadır. Kür
süden "Bebekleri seçmek ve ayırt etmek Tanrı'nın işidir,
hükümetlerin değil" diye öfkeyle bağırır.
58
İKİLEM 29
KWIKBABY
59
• ÇOK SAGLIKLI bebekler
• DAHA AZ alerji
• DÜŞÜK kanser riski
Anneler!
60
İKİLEM 30
PİYASAYI DÜŞ ÜREN RAKİP
61
Böyle yazıyordu DIYBabies.com'un kapılarında asılı
olan posterde. Tabii bebeğin kendisinden ziyade kaçınıl
maz olarak bebeğe götüren sürecin başlangıcından bah
sediliyordu.
62
İKİLEM 3 1
TGN1412
63
İKİLEM 32
KİMSE KURALLARI: ÜÇ PERDELİK
BİR OYUN
64
Dr. Bulanık rahatsız görünmektedir. "Elbette," der ça
bucak, "ailenizin büyüklüğü sizin bileceğiniz bir iş ama
unutmayın ki yeni bebeğin Felix'e uygun olması yalnızca
bir ihtimalden ibaret. Uygun olmasa da sevilmek isteye
cektir! "
65
"Bebeğin uygun olacağından emin olmak için tarama
yapabilirler, değil mi Doktor?" diye ekler Bayan Kimse,
böyle şeyler hakkında gazetelerde bir şeyler okumuştur.
66
istemeden de olsa katılacak ve başlangıçta bu şe
kilde kullanılacak olsa da, hatta gelecekte buna
tekrar maruz kalabilme ihtimaline rağmen ve hatta
kendisini bir başkası için dünyaya getirilen "ikinci
en iyi" çocuk gibi hissetse dahi . . . Yeni çocuk da
kazanıyordu; çünkü onun için diğer seçenek var ol
mamaktır.
67
geçilmesi gerektiğini anlatmak için Kimse'leri çağırdı.
Kimse'ler elbette öfkeden deliye dönmüşlerdi! Bebeğin
"yolda" olduğunu söyleyerek "hayır" yanıtını kabul et
meyeceklerini bildirdiler. Ne de olsa, ünlü notun kendi
lerinde bulunan kopyasına gönderme yaparak durumda
bir değişiklik olmadığını vurguladılar. Yeni bir "verici"
bebeğe sahip oldukları sürece:
68
İKİLEM 33
WITHERINGSPOON-X HASTALIGI
69
İKİLEM 34
HASTANE İKİLEMİ
Dr. Doe, başını üzgün bir şekilde salladı. Çok acı bir
vaka! John Brown'ın önünde uzun bir yaşam vardı ama
şimdi yaşam destek makinesine bağlı olarak hastane oda
sında yatıyordu, görünen o ki derin, çok derin bir uyku
daydı.
70
"Böyle bir anda acınızı büyütmek istemem Bay ve
Bayan Brown, inanın en ufak bir umut olduğunu düşün
seydim bunu size söylerdim. Fakat benim klinik yargıma
göre oğlunuzun hiç iyileşme şansı yok. Bir süre daha onu
yaşam destek makinesinde tutabiliriz ama çok geçmeden
kaynakların etkin dağılımını düşünerek bir karar verme
miz gerekecek."
71
Gnatt sevecenlikle gülümser. "Pekala," der iyi kalpli Dok
tor, " bu durumda bizi engelleyecek bir şey kalmadı. Ver
memiz gereken basit bir karar var: Makineyi çalıştırmaya
devam mı edelim, yoksa kapatalım mı? Ve sanırım bu
küçük şey, bu soruya cevap vermemize yardım edecek."
72
SANSÜRCÜNÜN İKİLEMİ
İKİLEM 35
KİRLİ İŞLER
74
kuruyorlardı; en sonunda işkencecilerden biri berbat bir
tütün içerken diğeri kocaman, kare şeklinde bir taş bloğu
getirip ağırlıkların üzerine koydu. Kuşkusuz başka hiçbir
taş böylesine korkunç bir işkenceye yol açamazdı!
75
Hapishane işkenceleri
76
İKİLEM 36
SUÇ BAGLANTISI
78
L l 'l' F. S OF 1' 8 11! MOiT
79
İKİLEM 37
BİR STANDART MESELESİ
81
İKİLEM 38
İSTİSMAR İÇEREN RESİMLER
83
İKİLEM 39
ÇİRKİN POP GRUBU
Pekala, bu doğru,
Oy verebilirler
84
İŞ HAFTASI: İŞ AHLAKINA DAİR
ÜÇ İKİLEM (VURGU "İŞ "TE)
İKİLEM 40
KORSANLIK VE AZALAN YAZIŞMALAR
Pazartesi
86
diğinden canı daha da sıkılmıştı! Jackie bu konuda te
reddütte kaldı. Sandra'nın başına hiçbir şey gelmediğine
göre kendisi de susup programı kopyalamalı mıydı yoksa
Mustafa'ya ya da etik ofisine bir rapor mu yazmalıydı?
En azından Sandra ile baş başa kaldığı bir anda, belki bir
kahve molasında yazılım kopyalamanın yasadışı olduğu
nu ona hatırlatabilirdi.
87
İKİLEM 4 1
YÜKSEK SESLİ RADYO
Perşembe
Baskı odasındaki Tony, odadaki radyoda sabahtan ak
şama kadar pop müzik çalınmasına itiraz ediyordu. Söy
lediğine göre kendisi parmakla gösterilen bir keman sa
natçısıydı ve kulağı çok hassastı. Bunun üzerine şef doğal
olarak baskı odasında görev yapan tüm çalışanlar arasında
bir oylama yapn ve çoğunluk çalınmakta olan müzikten
hoşlandığını belirtti. Bu duruma gücenen Tony, yardım is
temek için konuyu departman yöneticisi Mustafa'ya taşıdı.
Yönetici bu durumda ne yapmalı?
A: Çoğunluk pop müzikten hoşlandığına göre, hiç
bir şey yapmamalı.
B: Baskı odası şefine, düzenli aralıklarla farklı
müzikler çalmayı önermeli. Örneğin, pazartesi
günleri klasik keman kuartetleri, çarşamba caz
funk, cuma tekno . . .
Ya da ne çalındığını çok umursamıyorsa şefe başka
herhangi bir şey çalmasını söylemeli.
88
İKİLEM 42
BULAŞICI HASTALIK
Cuma
89
İKİLEM 43
TANIK
Fazla mesai
90
İŞ AHLAKINA DAİR BİR BAŞKA
İKİLEM (VURGU AHLAK
ÜZERİNDE)
İKİLEM 44
ŞEYTANIN KİMYAGERLERİ
92
Yeni bir uyutucu ilacın deneylerinde kullanılmak üze
re bize birkaç kadın temin etmenizi rica ediyoruz . . .
93
BEŞ KISSADAN HİSSE:
İLAHİ ADALETİ ARARKEN
İKİLEM 45
MEYVE VERMEYEN AGAÇ
Başarılı bir tüccar, uzak bir ülkeye birkaç vergi yılı sü
receğini bildiği bir iş seyahati için davet edilmişti. Yola
çıkmadan önce çalışanlarını bir araya topladı ve her bi
ı:ine biraz altın para vererek onlardan yatırımlarına göz
kulak olmalarını istedi ve paraları her birinin idare edebil
me becerisine göre dağıttı. En güvenilir yardımcısına beş
sikke verdi; bir başkasına iki, sonuncusuna da sadece bir
tane. Sonra hemen yola koyuldu.
95
Tüccar kükredi: "Seni ahlaksız miskin hizmetkar! Bili
yorsun, ekmediğim yerde bile hasat toplarım ben; paramı
bankaya yatırsaydın faiziyle birlikte geri alırdım! "
96
İKİLEM 46
EYÜP'ÜN KADERİ
Eyüp çok iyi, çok dindar biriydi. Çok sessiz, kendi ha
linde (ama başarılı) bir hayat sürüyordu . . . Ta ki Tanrı ile
Şeytan'ın bahse girmeye karar verdikleri o güne kadar.
Şeytan'a göre Eyüp iyiydi çünkü her şey onun için faz
lasıyla kolaydı. İşler biraz ters gitseydi inancını kaybeder
ve çok geçmeden diğerleri gibi günah işlerdi!
97
İKİLEM 47
KURBANLIK KUZU
98
olabilirsiniz.) ve eli havada, tam hançeri indirecekti ki
Tanrı'nın sesi gürledi: "Dur, İbrahim! " Çünkü bu sadece
bir imtihandı. Artık Tanrı İbrahim'in kendisi için doğru
kişi olduğundan emindi ve oğlu yerine kurban etmesi için
gökten bir koç indirdi.
99
İKİLEM 48
MODERN ZAMANLARIN MERHAMETLİSİ
101
İKİLEM 49
DİLENCİ LAZARUS
103
MAYMUN VAKALARI
İKİLEM 50
MAYMUN VAKASI
Merhaba Albert.
Merhaba Felicity.
Muz ister misin?
Evet lütfen!
Muzlar mavi kutuda, Albert.
Kutu değil!
Çünkü kilitli. Anahtarı ister misin?
105
çekmecesinde" teklifini yaptığında Albert hemen kırmızı
kutuya gidip anahtarı alırdı. Dolayısıyla Felicity, şem
panzelerin basit bir dili kavrayabildikleri sonucuna vardı
ve büyük bir araştırma projesi kapsamında Samuel'i Al
bert'ten ayıracakları güne kadar böyle yaşamaya devam
ettiler.
ALBERT: Hayır!
(Mahkeme salonunda kahkahalar yükselir. Yargıç
kendini beğenmiş bir edayla Felicity ve avukatına ba-
106
kar, kuşkucu tavrında haklı olduğunu düşünmektedir.
Albert'in avukatı aceleyle Felicity'ye danışır.)
107
Tüm mahkeme salonu sırayla afallamış, duygulan
mış ve neye uğradığını şaşırmıştır. Ancak laboratuvar
ların avukatı şimdi daha kararlıdır.
108
İKİLEM 5 1
MAYMUN VAKASININ DEVAMI
Biraz gereksiz bir şekilde, "Bu," der avukat, " bir do
muzdur. "
111
Çok basit. Her şeyden önce, erkeğe yaraşır bir erde
min peşindeysen, erdemin kentin işlerini iyi idare etmek
ten ibaret olduğunu görmek kolaydır; böylece bir adam
arkadaşlarına yardım edip düşmanlarına zarar verir.
Bunu yaparken elbette kendisini kötü bir duruma sok
maz. Bir kadın için neyin erdemli olduğunu bilmek isti
yorsan, bunu açıklamak çok daha kolay. İyi bir ev kadını
olmalı, ev işleri konusunda titiz olmalı ve kocasına itaat
etmeli . . . Her edim için, yaşamın her anı için, her işlev
için, bunların her biri için bir erdem ve bir kötülük vardır.
" Hayır, hayır, hayır! " diye haykırdı Thomas. " Bayan
Heffa lump, bu saçma sapan bir teori ! "
1 12
İKİLEM 53
ÇOCUKLARIN ETİK BENCİLLİGİ
113
değerleri olabilir; bir şeyin yanlış olduğunu söylemeden
önce, onun neden yanlış olduğuna dair sebepler sunma
lısınız. "
"Petitio principii! ,, .
114
İYİ BİR YAŞAM PEŞİNDE
İKİLEM 54
ZENGİN ADAM İKİLEMİ
1 16
cks, bütün bu paraları yakmak korkunç bir savurganlık.
Ben ve Bay Jones çok kaygılanıyoruz, şey, paranızla ya
pabileceğiniz biraz daha sosyal bir şey bulamaz mısınız?"
1 17
İKİLEM 55
GÜZELLİK BATAGI
1 19
malıydı, sanki hepimiz genlerimizin elinde oyuncakmışız,
düşünen insanlar değilmişiz gibi!
120
şünmemişti; onun da başkalarının güzellik anlayışlarının
ve tanımlamalarının içinde kapana kısılmış bir kurban
olduğunu anladı.
121
İKİLEM 56
İYİ YAŞAM
122
Birkaç hafta sonra kafasında bu melankolik düşünce
ler dolaşan Siddhartha'nın önünden karakteristik turuncu
renkli cüppesi içinde başını kazıtmış bir keşiş geçti. Onun
bu sakin ve kendi halinde görünüşü Siddhartha için bir
tür işaret, hatta belki bir cevaptı. Siddhartha manastırda
sıkı sıkıya çileci bir yaşama adım atmak için sarayı son
suza dek terk ettiğini ilan etti. Bu, "erdemli yaşamdı" .An
cak hikaye burada bitmez. Nefsine hakim olma çabası ve
açlıkla geçen bir dönemin ardından hastalanır ve hatta bir
gün sokakta yere düşer. Ne şans ki onu tedavi eden arka
daşları sayesinde sağlığına kavuşur; iyileşme dönemindeki
Siddhartha artık bir incir ağacının gölgesinde oturmakta
dır. Orada öyle oturup derin düşüncelere dalmışken de
nemiş olduğu şeyin daha önceki şımarık ve zevk düşkünü
hayatından daha "ilkeli" olmadığını fark eder; çilecilik de
kendini şımartmanın bir başka yolu haline gelmiştir.
123
VAGONLARLA İLGİLİ (ASLINDA
KİMSENİN UMURSAMADIGI)
ÜÇ İKİLEM DAHA
124
İKİLEM 57
125
Acaba gerçekten değiştirir mi?
126
İKİLEM 58
TEHLİKELİ ISIRIKLAR
127
İKİLEM 59
TERÖRİST
128
ya'daki binlerce çocuğun ölümünden sorumlu olduğunu,
dolayısıyla bir iki çocuğun pek fark yaratmayacağım söy
ledi. Ama ses analistleri bu meydan okumada çocukları
na yönelik çok büyük bir endişenin gizli olduğunu tespit
ettiler ve Başkan'a çocuklara karşı şiddet uygulanırsa te
röristlerin liderinin muhtemelen taviz vermeye yanaşacağı
tavsiyesinde bulundular. İçlerinden biri, teröriste çocuk
larından birinin kafası kesiliyormuş gibi gösterildiği bir
video gönderilmesini söyledi. Bir başkası "Neden burada
duralım ki?" diye sordu. Neden terörist liderin çocukla
rından biri "infaz" edilmesindi? Başkan'ın dehşete düş
tüğünü gören danışman, sofuluk taslayarak buradaki
amacın binlerce masum insanın yaşamını kurtarmak ol
duğunu ekledi. Ne de olsa, dedi danışman, teröristlerin
çocukları da büyüyünce babaları gibi olacak. Başkan za
manda geriye gidip Hitler'i öldürebilseydi bunu yapardı!
O halde neden "geleceğin teröristlerine" bugünün terö
ristlerinden daha iyi davranılmalıydı?
129
GÖZETİM NOTLARI
<;4""'
. . . -·
.
fn.
. . :ı
·r� : ...
,,.,,-
. :: �-:::. !:!
-}
;
� .
., . ... • •
, �
•
131
hatta alışveriş alışkanlıklarını kaydetmek için alışveriş fiş
lerini bile taradılar.
1 32
İKİLEM 6 1
133
Ne var ki sistem daha sonra yeni bir güçlükle karşı
karşıya kaldı. Bir lobi nükleer tesisleri izleyen kamerala
rın elde ettikleri bilgilere erişim imkanı istedi, bir başka
grup ise yatırımlardan menfaat sağlayıp sağlamadıkları
nı görmek için yerel meclis üyelerinin mali durumlarına
ilişkin verileri talep etti. Hatta bazı gazeteler bakanların
tatillerine dair ayrıntıları dahi görmek istedi!
134
İKİLEM 62
135
seçimdi. "Savaşları ve fırtınalı dönemleri okumalı, barış
ve huzuru ise yaşamalı." diye alıntıladı güvenlik ve top
lumsal uyum bakanı gazetecilerin önünde. Fakat biraz sı
kıştırıldığında alıntının kaynağını hiç hatırlayamadı ( "Ve
bu konuşma kayıtlara geçmesin" dedi ters ters bakarak.).
Her neyse, durum bu şekilde sunulacaktı.
136
İKİLEM 63
137
dılar, neyse ki her gencin yaptığı türden şeylerdi diye ge
velediler kendi aralarında, ne var ki yanlış ellerde "yanlış
anlaşıla bilirlerdi."
138
HAYVANLAR DA VAR:
VEJETARYENİN İKİLEMİ
İKİLEM 64
140
da cansız bir şeyi olduğu gibi yemek istemez; kaynatırlar,
kızartırlar ve çeşitli soslarla ve ateşle dönüştürürler, kan
pıhtısının tadını binlerce lezzetli baharatla değiştirirler ve
kapatırlar ki aldatılan damak bu tatsız yiyeceği kabul et
sin . . . "
141
İKİLEM 65
CANAVAR
tutulmalı?
•
" Yemek ahlak tan önce gelir, değil mi?"
142
İKİLEM 66
PLUTARKHOS'UN YANITI
143
yüzülmesine ve uzuvların birbirinden ayrılmasına nasıl
dayandı? Burnu o pis kokuya nasıl katlandı? Nasıl oldu
da bu pislik iştahını kesmedi; iştahı başka varlıkların acı
larından, ölümcül yaralardan medet umuyordu . . . "
Mmm . . .
144
İKİLEM 67
145
İKİLEM 68
HRISOSTOMOS'UN UYARISI
146
dı, kederli, yaslı, sefil ve bitap görünürdü çünkü beden
beslenip şiştikçe ruh zayıf düşer. Biri şımartılırken diğeri
ihmal edilir . . . "
*
Tıpkı Wittgenstein gibi. Fakat bu başka bir hikaye ...
147
AHLAKİ BAKIMDAN ŞÜPHELİ
PERİ MASALLARI
İKİLEM 69
KURBAGA KRAL
Ama bir gün öyle bir şey olmuş ki havaya attıktan son
ra altın top yere düşmemiş. Ağacın dalları arasına sıkış
mış. Bunu gören kız ağacı kuvvetle sarsarak topu . . .
149
"Sakin ol ve ağlama," diye cevap vermiş kurbağa,
"çünkü sana yardım edebilirim. Ama sen de benim için
bir şey yapacaksın, tamam mı?"
150
Bir dakika, kız söz vermişti! Verilen sözler - bir kurba
ğaya verilmiş olsa dahi - tutulmalıdır, değil mi?
151
mek sessizce devam etmiş. Kurbağa yediği şeylerden çok
keyif alıyormuş fakat mideye indirdiği her lokmada pren
ses boğulacakmış gibi oluyormuş. En sonunda kurbağa
demiş ki: "Yemeğimi yedim ve doydum; şimdi çok yor
gunum, beni küçük odana götür ve ipek yatağını hazırla,
birlikte yatıp uyuyalım. "
152
İKİLEM 70
154
mamış, kız da kulağına bir yumruk indirmiş ve çocuğun
kafası yere düşmüş!
1 55
tekrar bir araya toplanmış, sanki kızı alkışlar gibiymiş. Ve
sonra, bir sis ağaçtan yukarı yükselir gibi olmuş. Sisin or
tasında sanki bir ateş yanıyormuş, çok güzel bir kuş şarkı
lar söyleyerek havaya doğru uçmuş, kuş uçup gidince de
ardıç ağacı eski haline dönmüş; fakat mendil ile kemikler
artık orada değilmiş.
156
le." "Olmaz" demiş kuş, "Bedavadan iki kere söylemem.
Değirmentaşını ver, ben de sana şarkı söyleyeyim! " Kuş
aşağı doğru uçmuş, bütün değirmenciler işe koyulup ka
laslarla taşı kaldırmışlar. Sonra kuş boynunu delikten ge
çirip taşı sanki bir tasma gibi boynuna takmış ve yeniden
ağaca konup söylemeye başlamış: " Cik, cik, cik, ne de
güzel bir kuşum ben ! "
157
demiş, "dışarı çıktığımda çok üzgündüm, oysa şimdi çok
mutluyum, bu muhteşem kuş bana bir çift kırmızı ayak
kabı verdi! "
158
İKİLEM 71
EGİTİCİ BİR HİKAYE
159
Filozof kediler Minz ile Maunz, duyunca bunları
Patilerini havaya kaldırıp mırlamaya başlamışlar.
" Miyav ! " demişler, "miyav, miyav!
Öyle yaparsan yanar kavrulursun
Hem ailen yasakladı sana, unuttun mu? "
Ama Pauline kulak asmadı,
Bir kibrit yaktı, ne de güzel yandı!
Öyle çıtırdıyor, öyle güzel yanıyordu ki,
Tıpkı buradaki resimdeki gibi.
Neşe içinde koşup oynadı
Sonra da söndürdü keyifle.
•
"
160
Kurnaz Kantçılar Minz ile Maunz görünce bunu,
Demişler ki, "Ah yaramaz Kız ! "
Pençelerini germişler,
Patilerini kaldırmışlar;
"Biliyorsun, bu çok ama çok yanlış,
Miyav, miyav, miyav!
Yanarsın kibriti çakarsan,
Kesinlikle yasak, biliyorsun."
Bakın şimdi! Ah! Bakın, ne korkunç şey oldu
Ateş kuşağına sıçradı;
Önlüğü yandı, kolları, saçları;
Tepeden tırnağa yandı her yanı.
Sonra nasıl da miyavladı filozof kediler,
Başka ne yapabilirdi, zavallı pisiler?
Durumu tartıştılar, ama boşuna,
Sonra dediler ki, "Tartışalım bir daha.
Tartışalım, tezler hazırlayalım! Miyav, miyav!
Yanarak ölecek, söylemiştik biz ona."
Kız bütün elbiseleriyle birlikte yandı,
Kolları ve elleri, gözleri ve burnu;
Kalmadı kaybedecek bir şeyi
Küçük kırmızı ayakkabılarından başka;
Bunlardan başka bir şey bulunamamış
Yerdeki külleri arasında.
Ve iyi kalpli kediler kenara oturunca
Tüten küllerin yanına, haykırmışlar!
161
"Miyavvv, miyavvv ! Miyavvv, miyavvv !
Annecik ile Dadıcık şimdi ne yapacak ? "
Gözyaşları yanaklarından hızla akmış
Nihayet mantıklı bir şey söylemişler.
1 62
İKİLEM 72
KANUNSUZLAR: ÇAGDAŞ BİR MASAL
1 63
sadışı teknelerin arka kapıdan giremeyeceğini gösterir. "
diye gülümsedi Wiggles alayla.
164
"Yapma be" dedi Bulgy acı bir sesle. "Başımız bela
da. " Wiggles mikrofona kükremeye başlamıştı bile. "Wi
ggles'tan Hammerblow'a, sana verdiğim şu küçük iş var
ya - dikkat et - tekne batıyor olabilir! "
1 65
GÖRECİSTAN HiKAYELERİ
İKİLEM 73
167
kan heyeti soğuk bakışlarla şöyle bir süzerek, "Ayrıca,
eğitim ve sağlık hizmetlerinin toplumumuzu oluşturan
iki ayrı grup için ayrı ayrı sağlanması kamu düzenini ve
ahlaki düzeni sağlamak için esastır. Biz toplumdaki iki
grubun birbirine karışmasını ahlaki bakımdan sorunlu
buluyoruz, ne var ki sizin toplumunuz bunun normal
olduğunu düşünüyor. " Sonra, daha uzlaşmacı bir ses to
nuyla, " Bir Uzun Saçlının bir Kele kıyasla sahip olduğu
göreceli ekonomik değer göz önüne alındığında, doğal
olarak kaynakları ve fırsatları Uzun Saçlıların hizmetine
vermemiz gerekir. Sizin ülkenizde de benzer sistemler var
dır eminim" dedi.
1 69
İKİLEM 74
Buna ne denebilir?
171
İKİLEM 75
YALNIZCA TATLI
173
İKİLEM 76
1 74
ve Ethel hala da oradaydı. Jonathan'ın kız kardeşleri Flo
ile Kate de gelmişti. Büyükanne Jonathan'ın kuralları
çiğneyen bir ilişki içinde olduğunu ve geleneksel cezanın
uygulanması gerektiğini açıkça söyledi. Flo ise tiz sesiyle
ciyakladı, kızgın olduğu belliydi, ağabeyi "ucuz bir erkek
fahişe" gibi davranıyordu.
1 75
SAVAŞ ETİGİ
1 76
İKİLEM 77
ÇETİN MÜCADELE
1 78
kaybetti. Şehir savunmasını aldatmak için alüminyum
folyodan bulutlar kullanılan bombardıman, hedefi tam
anlamıyla vurdu ve eski ahşap binalar eşi benzeri görül
memiş bir ateş fırtınasında kül oldu. Hava akınlarından
korunmak için sığınaklarda bekleşen siviller toza dönüş
tü. Kurtarma ekipleri akınlardan sonra koca bir aileden
artakalanları tek bir teneke kovada toplayabiliyorlardı.
179
İKİLEM 78
BİRKAÇ SAVAŞ
1 80
*
Yakınlardaki "iyi" savaşlar insanları milislerin ve
fanatik rejimlerin soykırım ölçeğinde yürüttükleri katli
amlardan kurtarmak, milyonlarca savunmasız insanın
kırımdan geçirilmesini önlemek için yapılmıştı; ne var ki
(tıpkı Erasmus'un anlattığı gibi) ırmaklar kana bulanmış
ve tarlalar insan kemikleriyle kaplanmıştı.
*
BM onayıyla gerçekleşenler veya gerçekleşmeyenler.
181
İKİLEM 79
1 82
madde ve silah saklamış olduğunu" iddia etmekten ileri
gidemiyorlardı.*
Bu karmaşık mesele ya da "yalan" daha sonra günde
me geldiğinde, Britanya başbakanı iddianın "gerçek oldu
ğunu" çünkü "o dönemde buna inandığını" ileri sürdü.
İnsanlar bir şeye inandıklarını söylediklerinde, söyledikle
rine inanmamız gerekir.
1 83
İKİLEM 80
CAYDIRICILAR
1 84
letin yok olması anlamına gelmekle birlikte komşusunu,
komşusunun bahçesinin büyük kısmını ve en iyi ihtimalle
evlerinin yarısını da havaya uçuracaktı. Bunu yapmak is
tediği falan yoktu, böyle kükredi sevgili çitin arkasından,
yalnızca "caydırmak" amacındaydı.
1 85
bir yana, artık her iki aile de korkunç ve gerçek bir tehlike
altında yaşıyordu. Gecenin bir yarısı havaya uçabilirlerdi.
• lngrate'lerin kedisi.
186
İKİLEM 81
TERÖR OKULU
187
Adı Ulkesl Başarısı
Garzi Meza Tejeda Bolivya 1 979 askeri darbesine önderlik etti.
188
adlı bir görgü tanığı en az dokuz Akademi mezununun
müdahil olduğu El Salvador'daki El Mozote katliamını
şöyle anlatıyor:
189
İKİLEM 82
NEFRET VAİZİ
1 90
na dair en ufak bir fikri yoktu. En azından Lower Little
Whitteringham'da bulamayacakları kesindi.
191
Gri saçları sıkıca topuz yapılmış yaşlıca bir hanım öne
çıkıp yüksek ve otoriter bir sesle Kitab-ı Mukaddes'te Eri
ha şehrinin fethinden sonraki olayların anlatıldığı bölü
mü okudu. "Şehri Tanrı'ya adadılar ve kadın erkek, genç
yaşlı, küçükbaş ve büyükbaş hayvanlardan eşeklere dek,
kentte ne kadar canlı varsa, hepsini kılıçtan geçirip yok
ettiler. " diye bitirdi kadın.
192
yanında Yahudilerin kadim Tevrat'ı ve İncil'in de 'rehber
lik ve aydınlanma' içerdiğine inanırlar; bu kitaplar hep
birlikte 'Allah Kelamı'nı' oluşturur." Dolayısıyla günü
müzde İslam ve Hıristiyan inançları temelde birbirlerin
den ayrıdır.
1 93
Ne var ki Molla El-Cezire büyük bir aldırmazlıkla söz
lerine devam etti:
1 94
Molla El-Cezire pek ikna olmuşa benzemiyordu. Şe
hitliğin mükafatları konusunda giderek artan bir coşkuy
la son bir pasaj okuduktan sonra uzun ceketinin önünü
açarak belinin etrafına tutturulmuş tüplerle dolu yeleğini
gösterdi ve cemaate Tanrı'nın kutsal savaşında yer alma
ları için öne çıkmalarını söyledi!
1 95
"Ah, öyle mi düşünüyorsunuz?" dedi polis memuru
muzafferane bir edayla ve giyinme odasının çöp kutusun
da bulduğu şeyleri gösterdi: uzun ve siyah bir sakal, çok
sayıda bandaj ve takma bir kanca! "Molla El-Cezire kut
sal savaş konusunda genç Jones'tan daha tecrübeli değil! "
dedi polis memuru, keskin mantığıyla gurur duyuyordu.
Jones ve papaz ise ağızlarının payını almış görünüyorlar
dı.
1 96
ÇEVRE ETİGİ
İKİLEM 83
DODONUN* ÇAGRISI
•
Nesli tükenmiş bir kuş.
198
İKİLEM 84
KURDU ÖLDÜRMEK
1 99
düşündüm. Ama gözlerindeki o yeşil ateşin söndüğünü
gördükten sonra, ne kurdun ne de dağın buna katıldığını
sezdim . . . "
200
İKİLEM 85
YEŞİL DEVRİM
201
Fakat toprağı korumak için yapılan "doğrudan eylem
lerin" en yeşili, elbette ekinleri çöp haline getirmekti. Mı
sır, buğday, soya ya da domates gibi genetiği değiştirilmiş
"Frankenstein ekinlerinin" yetiştirildiği her yerde yeşil
infazcılar bitiyor, yeni çeşitleri imha ediyorlardı.
202
İKİLEM 86
ACI İYİDİR
203
PARASAL KONULAR
-.....
İKİLEM 87
AÇGÖZLÜLÜK İYİDİR
Açgözlülük iyidir.
205
"Hiç kimse bir köpeğin bir başka köpekle adil ve bi
linçli bir şekilde kemik değiştokuş ettiğini görmemiştir."
206
İKİLEM 88
ÖLÜM VE VERGİLER
•
Kendi açısından şiddet karşıtıydı. Bkz. İkilem 23 (Tartışmalar).
207
ciler bu mütevazı ama temel öneme sahip mineralin kul
lanımından dolayı Hindistan halkından vergi alıyorlardı.
Ama neden tuz? Aslında bu seçim oldukça mantıklıydı.
İngilizler bu büyük ve kalabalık sömürgedeki egemen
liklerini sürdürmek için zengin ve varlıklı Hint prensleri
nin ve derebeylerinin yardımlarından güç alıyorlardı. Bu
yüzden onları vergilendirmeye cesaret edemiyorlardı. Öte
yandan, egemenliklerinin giderlerini karşılamak için de
gelire ihtiyaç duyuyorlardı ve Hindistan'da yaşayan hal
kın büyük bir kısmının çok az parası ve malı vardı veya
hiç yoktu.
208
HUKUKİ İKİLEMLER
209
İKİLEM 89
SERT ADALET
210
ölene kadar yiyeceği şeyler bunlar olacaktır ve kararın
muhatabının malları krala devredilecektir.
211
İKİLEM 90
SAM'İN OGLU
212
29 Temmuz 1 976 sabahı "Sam'in Oğlu" lakaplı Da
vid Berkowitz ilk kez birini vurdu. Sonraki bir yıl bo
yunca düzenli aralıklarla yalnız bir kadını vuracak ya da
bıçaklayacaktı. Kendine özgüveni artan David, resimde
gördüğümüz türden mektuplarla polisi rahatsız edecekti.
Kim suçlu? Betty mi? Nat ile Pearl mü? Yoksa toplum
mu?
213
İKİLEM 9 1
1. Perde, 1. sahne
214
Bu araba 30 kilometre kadar ilerlemiş. Önce herke
sin çocukları ve ailelerini tanıdığı kalabalık bir caddede . . .
Midway'den Jackson Park yönüne devam etmiş, arabayı
Nathan Leopold sürüyormuş, Dick Loeb da arka koltuk
ta cesetle birlikteymiş. En ufak bir kaza, en ufak bir talih
sizlik, şüphelenme, trafik kontrol, herhangi bir şey onları
eleverebilirdi. Midway'den aşağı doğru ilerlemişler, park
tan geçmişler, ceset yanlarındayken yüzlerce makinenin,
binlerce gözün önünden geçmişler.
1. Perde, 2. sahne
215
lıklı olmadığını anlatıyorlar. Uzmanlara ihtiyacınız yok,
X-ışınlarına ihtiyacınız yok, salgı bezlerini incelemeye
ihtiyacınız yok. Yaptıkları şey bunun ne olduğunu tam
olarak ortaya koyuyor; Mahkemenin önünde, akıl hasta
nesinde muayene edilerek şefkat ve özenle tedavi edilmesi
gereken iki genç adamın bulunduğunu gösteriyor. Güney
Chicago'dan geçerek Hammond'a çıkan, herkesin kul
landığı yoldan ilerliyorlar. Yine aynı durum söz konusu;
yüzlerce makine var ortada, herhangi bir kaza mahvol
maları anlamına gelir. Yolun ikiye ayrıldığı yerde duru
yorlar ve kana bulanmış zavallı Bobby Franks'i arabada
bırakıp, akşam yemeklerini yiyorlar, hem de en ufak bir
duygu ya da vicdan azabı hissetmeksizin.
216
dım. Hayatımı etkileyen bu içgüdüsel, inatçı duyguların
nasıl da güçlü olduklarını hatırlamaya çalışırdım. Ço
cuğun kabaran, onu ele geçiren duygular karşısında ne
kadar zayıf ve etkisiz kaldığını hatırlamaya çalışırdım.
Dürüstçe hatırlayan, kendisine soran, kapalı olduğunu
sandığı kapıyı açmaya çalışan ve o çocuğu geri çağıran
kişi, o çocuğu anlayabilecektir.
1. Perde, 3. sahne
217
on yavrusunun üzerine oturarak onların ölümüne neden
olan bir domuzu yargılayıp suçlu bulan bir yargıçla bir
jürinin hikayesi var.
218
İKİLEM 92
2. Perde
219
olduğunu iddia eden bir eserdi; iyinin ve kötünün yasa
larının üst-insana yaklaşanlar için geçerli olmayacağını
söylüyordu.
•
Sert olun.
•
Ahlaki konuları saplantı haline getirmek çok dü
şük bir zeka düzeyine işaret eder.
•
Ahlakın yerine kendi amaçlarınıza yönelik iradeni
zi ve nihayet ona ulaşacak araçları koyun.
220
Darrow yorulmak bilmez bir şekilde devam etti:
221
İç salgı bezlerinde bir problem olabilir. Bir şey olduğunu
biliyorum. Bu dünyada hiçbir şeyin sebepsiz olmadığını
biliyorum.
222
İKİLEM 93
D İKTAŞEHİR KENT MEYDANI
223
Danışmanlar onaylayarak başlarını salladılarsa da iç
lerinden bazıları 1 00 saatin biraz ağır bir ceza olduğunu
düşünüyordu, neticede çeşmede yıkanmak kimseye zarar
vermiyordu.
224
ADA AHLAKI
KORUNAKLI ADA
226
Nesli tükendiği varsayılıyordu. Peki ya şu tuhaf vırakla
ma sesi? Ağaçların tepelerinde, çift-gözlü incir papağanı
nın yanı başında (kurbağalar için pek beklenmedik bir
durum) yaşayan yağmur kurbağası. Bir de altın bandico
ot, yuva yapacağı malzemeleri taşırken kıvırdığı kuyru
ğuyla woylie veya bir tür penguen olan büyük auks'un
uzun, ciddi silueti ve . . .
227
değerli olduğunu belirten ve hayvanları ezmek yerine
yakalamalarını emreden bir e-posta gönderdi. Kürkleri
kulübün döşemesinde kullanmayı düşünüyordu, bu çok
özel olacaktı.
228
"Yo, hayır, Bay Crofter, Kara Dağ 'yeniden inşa edile
mez."' McMoor beyaz ellerini sıkıntıyla salladı. "O sade
ce var olur ! "
229
İKİLEM 95
230
İKİLEM 96
*
Bir olay dizisinde ilk defa karşılaşılanın akılda daha çok kalması -ç.n.
231
yerde pek çok yeni işin yaratılmasına katkıda bulundu
lar. Bir takdir nişanesi olarak İskoç Hümanist Topluluğu
Glasgow Kent Meydanı'na Bay Crofter'ın heykelini dikti.
232
SADECE FİLMLERDE
GÖRÜLEBİLECEK AHLAK
İKİLEMLERİNDEN BİRKAÇI AHLAKİ
KARARLAR ALMAK AÇISINDAN
BİZE NE SÖYLEYEBİLİR ?
İKİLEM 97
B-FİLMİ AÇILIŞLARI
Kadın ne yapmalı?
[Çay molası)
234
kızı ne yapacaktı? Kız onu ele verebilirdi . . . Sonra küçük
kız gitmesine izin verirse polise onunla ilgili hiçbir şey an
latmayacağını söyledi. Bunun üzerine adam kızı bırakıp
kaçtı ancak çok geçmeden yakalandı. Sonunda, dramatik
bir final sahnesinde, küçük kız adamı teşhis etmesi için
polis karakoluna getirildi.
Kız ne yapmalı?
235
İKİLEM 98
236
ARAÇLAR OLMASA DA SONUCA
YAKINIZ
İKİLEM 99
238
nu iddia ediyordu? Üstelik sadece binaların değil doğal
kaynakların üzerinde de hak iddia ediyorlardı? Örneğin
kulübeleri yapmak ve tamir etmek için gerekli olan dal
ların ve samanların yarısı üzerinde . . . Diğer köylülerin
çoğu derme çatma ve yağmur sızdıran kulübelerde ya
şıyor ya da köyün kıyı bölgelerinde evsiz barksız ya
şamak zorunda kalıyorlardı. Bir gece köyün etrafında
dolaşırlarken, muhtarın köyün "ekabir sofrasında"
yine bir şölene ev sahipliği yaptığı sırada, antropologlar
hayretle köylülerin neredeyse yarısının kötü beslenme
belirtileri gösterdiğini kaydettiler; üçte birinin durumu
ciddiydi. Çoğu aynı zamanda, önlenebilir hastalıklar
dan mustarip görünüyordu. Bu köylülerden biri o gece
öldü. Antropologlar bundan çok rahatsız oldular. Olup
bitenin çoğu, köyün yönetildiği kurallarla ilgili görünü
yordu. Nitekim her altı köylüden birinin su almasına
izin verilmiyordu ve bu kişiler evleri çevreleyen bir hen
dekten su almak zorunda kalıyorlardı. Ne var ki köyün
neredeyse yarısı için bu hendek aynı zamanda ana "ka
nalizasyondu."
240
İKİLEM 1 00
VOLTAIRE'İN İKİLEMİ
Sahne:
242
İKİLEM 1 0 1
PRAGMATİK CEVAP
243
terjanından ölmesini istemezdiniz değil mi? Yoksa ister
miydiniz?
244
TARTIŞMALAR
İkilem 1 ve 2
Cankurtaran filikası ve daha da batmak
246
obligatio, yani "Kimse imkansız olanı yapmakla yüküm
lü değildir. " diye mırıldanıyor olmalı; bu Eski Roma me
deni hukukunun temel ilkelerinden biridir. Tabii buna her
filozof katılmayacaktır.
İkilem 3
Psikoloğun öyküsü
247
kazanılan Medeni Haklar zaferlerine kadar geçen yet
miş küsur yılda linç edildiği tahmin edilen beş bin siyah
tan birkaçı. ..
248
görür. Konfüçyüs, yol anlamına gelen Tao üzerindeki
tuzakları açgözlülük, saldırganlık, hınç, kibir ve bencil
lik olarak tanımlar. Bunlardan korunmanın en iyi yolu
eğitim, yani bilgidir. Seçmeler'de (yaklaşık MÖ 550)
(Analects) bunun anahtarını sunar. Ahlaklı yaşamı tek
bir sözcükte özetlemesi istendiğinde " karşılıklılık" de
miştir. Bununla kastı, " kendine yapılmasını istemediğin
şeyi başkasına yapma"dır.
249
Bayan Goebbels "gerekeni" yapıyor
Ertesi gün, altın Nazi partisi rozetini takan (Üç gün önce
Hitler tarafından kendisine verilmişti.) Magda, altı küçük
çocuğunu hidrojen siyanürle zehirledi ve en sonunda sila
hı kendisine doğrultan eşi tarafından vuruldu.
250
İkilem 4
Gelenek kraldır
251
zulüm mekanizması" kurulmasını yetkilendiren bir Papa
lık fetvası çıkardığında, işkence kilise tarafından resmen
onaylanmış oldu. Dört yıl sonra, lisanslı sektiler işkence
ciler talebi karşılayamayacak duruma gelince, Papa iV.
Alexander kilise memurlarının da işkence yapmalarına
izin verdi. Sonraki on iki nesil boyunca engizisyon, dün
yadaki Avrupalılara da cehennemi yaşatmak açısından
harika bir iş çıkardı.
252
(ki bu, o zaman için insanların yarısının özgür bırakılması
anlamına geliyordu), hem İslam hem de Hıristiyanlık bu
uygulamayı mazur görmüştür.
253
politika olarak görülebilecek, bilgece ve ihtiyatlı bir ey
lem olduğunu düşünenler bile vardır. Singer ve arkadaş
ları, doğumu bir kahve makinesinden kahve almak gibi
görürler. "Kusurlu" çocuğun doğumuna engel olmak,
makinede "zayıf kahve" yazan düğmeyi devreden çıkar
maktan başka bir şey değildir (Feministlerin doğurganlık
tartışmalarında kadınların temsil ediliş biçimine karşı çık
malarında şaşılacak bir şey yoktur.).
Geleneksel haklar
254
lıları boğazlayan Hudson Körfezi İnüitleri gibi), Tupile
ri ( hastalanan yaşlıları öldürüp cesedini yiyorlardı) veya
Tobaları (yaşlılarını diri diri gömmekle ünlüdürler) örnek
veriyorlar. Fakat bu görenekler hiçbir zaman evrensel bir
boyut kazanmamıştır. Bazı kabileler başka yollar buldu
lar. Ponca ve Omaha kabileleri gibi bazı İnkalar da, ken
dileri ava veya hasata çıktıklarında yaşlıları ve güçsüzleri
erzakın başında bekçi olarak görevlendiriyorlardı. Yaşlı
lar mısır tarlalarına göz kulak oluyor ve kuşları kaçırı
yorlardı, böylece işe yarıyorlardı ve "zalim zaruret" bir
şekilde etkisiz kılınıyordu.
İkilemler 5-7
255
rüyordu. Aksi takdirde mükemmel olmazdı. "Çözülemez
ikilemlerin" varlığına imkan tanımanın tehlikesi, rölati
vizm denen etik gulyabaninin tek "mantıklı" yanıt olarak
ortaya çıkma ihtimalidir. Bundan korkan Kant, sistemleri
bu tür muğlaklıkları olanaksız kılmak üzere tasarlanmış
faydacılarla geçici ve iğreti bir ittifaka girer. Bununla be
raber bizzat John Stuart Mili bile şunu kabul ediyordu:
İkilem 5
İnternet işlemi
256
yorsanız, "pek çok kişinin yapacağı şeyi" yaptığınızı söy
leyebilirsiniz. Bunun pek yeterli bir ölçü olmadığını hatır
latayım. Platon "çoğunluğun" düşüncesini aşağılardı, bu
onun için bir tür anarşiydi.
257
iadesi alacaktır. Ne var ki böylesi ayrımların ahlaki statü
sü pek çok kuramda yer almaz. Belki bu ilgili teorilerden
kaynaklanan bir eksikliktir.
İkilem 6
Tost makinesi
İkilem 7
Yalancı
259
kadar önemli ve o kadar değerlidir ki, her zaman bir ko
ruyucu ona eşlik etmelidir, o koruyucu da yalandır.
260
ettiği sözlerdir; ancak aynı yola, daha yakın bir tarihte,
Britanya'nın en yetkili devlet adamlarından Sör Robert
Armstrong tarafından New South Wales mahkemesinde
"Spycatcher" vakası açıklanırken başvurulmuştur. İngil
tere adına büyük bir ciddiyetle lafı kıvırarak, kendisinin
ve İngiliz hükümetinin tanıklığını şöyle beyan etmiştir:
"Bu yanlış anlaşılmaya yol açan bir izlenimdir, yalan de
ğil. Hakikat tutumlu kullanılmıştır."
261
Ahlaki hükmün tehlikeli kürsüsüne bir filozofun göz
dikmesinden etkilenen Maria von Herbert, 1 79 1 'de
Kant'a çok uzun süredir kendisinin hayranı olduğunu ve
en mahrem ilişkilerinde bile " doğruyu söyleme ilkesine"
uygun davrandığını yazar.
Bir yıl sonra yanıt veren Maria, yaşamı artık daha boş
bulsa da en sonunda Kant tarafından çerçevesi çizilen
262
ahlakın en yüksek düzeyine erişmeyi başardığını söyler.
Artık her şeye karşı kayıtsızdır ve sağlığı bozulmuştur.
Tıpkı en iyi ahlak filozoflarını olduğu gibi, "Geçen her
gün beni yalnızca ölüme yaklaştırdığı için ilgilendiriyor. "
Portresinde "Saf Aklın Eleştirisi'nin kanıtı olduğu katılığı
değilse bile", "engin bir sakinlik ve manevi derinlik" gör
düğü Kant'ı ziyaret etmek istediğini söyleyip "ruhunun
dayanılmaz boşluğunu dolduracak bir şey sunması" için
Tanrı'ya yalvarmaktadır.
İkilem 8
Şüpheli bağışçı kliniği
İkilemler 9 ve 10
Meşhur üstgeçit ikilemi ve insan gülle
263
Zira gorunuşe göre insanların büyük çoğunluğu,
Fred'in yabancıyı hızla giden vagonun önüne itmek ye
rine vagonu öteki yola yönlendirebileceğini söyleyecektir.
Filozoflar kadar psikologlar da bunu çok anlamlı bulur
lar, (psikolog Jonathan Haidt'in dediği gibi) ahlaki akıl
yürütmenin gerçekten sezgisel ve duygusal bir süreç oldu
ğunu, alınan kararlara dair "gerekçelerin", bu sezgilerle
konu hakkında çoktan karar verdikten sonra üretildiğini
öne sürerler.
264
"Vagon" ikilemleri, en azından (elbette daha az ilginç
olan) buna benzer ikilemler üniversite laboratuvarların
da gönüllülere sunulmuştur ve tepkileri dikkatle değer
lendirilmiştir. ABD'de araştırmacılar, yaşanan durum bir
insanın köprüden atılması gibi duygusal tepki yaratan
bir durum olduğunda, deyim yerindeyse "hiçbir eylem
de bulunmamak" kararının çabucak ve "irrasyonel" bir
şekilde alındığını buldular. Fakat söz konusu durum bey
nin "mantıksal merkezleri" tarafından işleme tabi tutul
duğunda karar daha yavaş alınır. Bunun nedeni mantığın
çok zor ve karmaşık olması değil, Princeton Üniversi
tesinden bir profesörün ortaya koyduğu şu durumdur:
"Duygusal tepkiniz 'hayır, hayır, hayır' der, bu yüzden
'evet' diyecek olan birinin bu tepkiyle mücadele etmesi
gerekecektir. . . Bunu, duygulara karşı çıkan insanların
yavaşlamasında görebilirsiniz. "
265
İkilem 1 1
Zulmün ilk aşaması
266
David Hume'un ( 171 1 -76) söylediği gibi: "(Hayvanların
tüm davranışlarının) bir akıl yürütme sonucu gerçekleş
tiğini, bu akıl yürütmenin insan doğasında görülenden
farklı olmadığını ve farklı ilkeleri temel almadığını iddia
ediyorum." Bu "mekanik dünya görüşünün" önemli so
nuçları olmuştur.
*
Ayrıca bkz İkilem 24.
267
gerektiğini söylüyor ve kısıtlanmaması halinde insanın
hayvanlara uyguladığı şiddet ve istismarın insanların
da birbirlerine aynı şekilde davranmalarıyla sonuçlana
cağına dair uyarıda bulunuyordu. "Yabani hayvanların
mutluluğuna ya da yaşamına kasteden her kimse," diye
yazıyordu More, "öyle adaletsizdir ki, kanunlar onu sı
nırlamadığında insanlara karşı da zalim olacaktır."
İkilem 12
Aşama 2: Başka türlü yapmak da mümkün
268
nu anlayamayacağımızı belirtse de, onun varlığını ka
bul etmemizi söyler; özgürlük "numenal" benliğe ( her
gün gördüğümüz fiziksel benlik değil) aittir ve numenal
dünya sıradan neden sonuç kurallarının geçerli olduğu
dünyanın dışındadır.
269
Descartes'ın kafasına "insan rasyonel bir hayvandır"
nosyonunu takmasının nedeni de Aristoteles'ti. Bu görüş
(kategorik) bir hata olmanın biraz ötesindedir. Bütün
hayvanlar rasyoneldir: Amaçları ve stratejileri, hafızaları
ve duyguları vardır. Çinli filozoflar bunun yerine "İnsan
ahlaklı bir hayvandır. " demişlerdir ki bu, insanları insan
olmayan varlıklardan ayırt etmenin çok daha makul bir
yoludur. Ne var ki bu insanlık nosyonuna takılıp kalan
Descartes, tüm dünya teorisini Aristoteles'in ayrımının
üzerine inşa etmiştir.
270
İkilem 13
Sondan bir önceki aşama: iki test
271
İkilem 14
Son Aşama: ölümsüz uzuv
İkilem 15
Gygcs'in yüzüğü
272
anlamda, Gyges'ın yüzüğü hikayesi, vatandaşların güven
liklerini özgürlükleriyle takas ettikleri hayali bir anlaşma
nın, toplumsal sözleşmenin de hikayesidir.
İkilem 16
Aziz Augustinus'un acıklı öyküsü
İkilem 1 7
San İmpara tor için dengeli bir mesel
274
daha incelikli bir konu olduğuna inanıyorlardı. Qi Bo,
bedendeki Qi akışını geliştiren ve evrenin geri kalanıyla
uyumlu hale getiren esneme, masaj ve özel nefes alma
tekniklerini içeren Dao-in gibi uygulamaları öneriyordu.
İnsanların ölçülü ve düzenli aralıklarla yemesini, makul
zamanlarda uyanıp dinlenmesini, bedenlerini ve ruhları
nı fazla şımartmaktan ve aşırı stresten kaçınmalarını tav
siye ediyordu.
275
mı seçmeleri ve "etik olmayan" yaşamdan vazgeçmeleri
için bir neden daha önerir. Ne var ki bu da kesin bir reçete
değildir.
276
İkilem 1 8
Stoacı Chrysippus'un çileci öyküsü
279
reddetmenin ve talihsizlikleri "ağırbaşlılıkla" karşılama
nın önemine vurgu yaptılar. Hatta Seneca Stilbo'nun mo
tive edici hikayesini yeniden anlatır. Stilbo, evi istilacılar
tarafından ele geçirilip yağma edildikten sonra çocukla
rının öldüğünü, karısının kaybolduğunu ve bütün mül
künün yok olduğunu görür. Bir başka filozof Demetrius,
Stilbo'ya herhangi bir şey kaybedip kaybetmediğini so
runca, "Yo hayır" diye cevap verir Stilbo. " Bütün değerli
şeylerim yanımda."
İkilem 19
Epikuros'un makul meseli
280
İkilem 20
Asil ruhlu
281
İkilem 2 1
Gökteki asil ruhlu
282
Erdemli insanların bir ağacın dalını kırıp nehre fırlat
ma becerisine sahip olması da beklenebilir. Yunanca "er
dem" (arete) kelimesi şimdi anladığımız gibi "erdemli" ni
yetlere sahip olmak değil, bir şeyleri iyi yapmakla ilgili bir
özelliktir (Gerçi vurgu "ne yapılmalı" sorusundan ziyade
"nasıl olmalı" sorusu üzerindedir, bu anlamda ortak bir
noktaları olduğu söylenebilir.). Olimpiyat şampiyonlarını
kutlarken hala bu kültürel değere saygı gösteriyoruz.
283
Ne var ki, çoğu şeyde her ikisinden de biraz vardır. Bu
durumda, Rousseau'nun yaptığı gibi korkak davranmak
kötüdür çünkü sizi bir şeyler yapmaktan alıkoyar; diğer
taraftan, Kant'ın sergilediği gözü karalık da gereksiz ha
talara yol açacağı için aynı şekilde kötüdür. "Altın oran",
mevcut seçeneklerin aklıselim bir şekilde değerlendirilme
sine yetecek kadar korkmaktır; korkunun eylemde bu
lunmaktan alıkoymasına izin verilmemelidir.
284
bir süre içinde Avrupa'dan silinse de, Aristoteles külliyatı
Orta Doğu'daki İslami kültürlerde büyük saygı gördü. Bu
kültürler Aristoteles'i "Filozof" diye bildiler ve çalışmaları
Avrupa'nın uzun "karanlık çağı" boyunca güncelliğini ko
rudu. Diğer taraftan, Sokrates'in etkisi dostlarının, öğren
cilerinin ve hemşerilerinin yazılarında gölgeler ve "mağara
duvarındaki" yansımalardan ibaret kaldı.
Uygulama "Tam
Çok fazla Çok az
Alanı karannda"
"Soğuk
Haz Şehvet düşkünü Mutedil
nevale"
Kendini ifade
Övüngen Mütevazı Hakkaniyetli
etme
Sosyal
Dalkavuk Huysuz Dostane
beceriler
Sosyal
Utangaç Arsız Ölçülü
davranışlar
285
İkilem 22
e-Ville'e karşı
286
Anarşizm
İkilem 23
STUMP dozu artırıyor
287
olduğu, yani protestonun sınırları konusunda anlaşamı
yorlar. Gandi'nin bir tören havasında denize yürüyerek
sudan tuz elde ettiği, tarihteki en ünlü şiddet karşıtı ey
lemlerden birinde sivil itaatsizliğin gücü ve sınırları görü
lür. Ne var ki bu hareket yalnızca protestocular açısından
şiddet karşıtıydı. Mayıs 1 930'da, gönüllülerden oluşan
bir grup, tuz öbeklerine doğru yürüyüşe geçmeyi denedi
ve o noktada İngilizlerin protestoculara karşı sabrı tüken
di. Üç yüz yirmi Hintli çelik uçlu bambu sopalarla dövü
lerek yaralandı, ikisi öldü. Takip eden protestolarla şiddet
daha da tırmandı.
İkilem 24
Çatlak?
292
bombalar hala üretimde ve yaygındır. Kullanıldıktan son
ra etkilerini ortadan kaldırmak için para harcamak dahi
ahlaki bir zorunluluk olarak değerlendirilmez. Hal böyle
olunca, STUMP aktivistlerimiz karanlık bodrumlarında
Jean Rostand'ın ( 1 894-1 977) sözlerine benzer şeyler dü
şünüyorlar: "Bir kişiyi öldürürsen katil olursun. Milyon
larca kişiyi öldürürsen fatih . . . "
İkilem 26
Sürüklenmek
293
ki şans" denir ki çok önemli bir konudur.)? Ya da benzer
şekilde "merhamet görevi" erdemli olduğu için ( "saik"
doğru olduğu için) eylemin doğru olduğundan bahsede
bilir miyiz?
İkilem 27
Üreme deneyleri
294
önce, Sokrates'in arkadaşı Glaukon'a tavsiye ettiği gibi,
"Gerçekten mutlu bir toplumda eşleşme veya herhangi
bir şeyin düzensiz olarak meydana gelmesi çok yanlış ola
caktır. "
296
ler'in Avrupa'da yükselişinin hemen öncesinde, yirmi
yedi Amerikan eyaletinde buna yönelik resmi programlar
vardı. Yine, Naziler çabalarının büyük kısmını Aryan ka
nının "saflığını" artırmaya; Yahudilerin ve Slavların bu
saflığı "bulandırmasını" engellemek amacıyla ırkın dü
zenlenmesine adadılar. Bu strateji de sadece onlara özgü
değildi. Beyaz toplumların saflığının bu tür genetik karı
şımlar yüzünden tehdit altında olduğu uzun zamandır dü
şünülüyordu. Örneğin Amerikan Devrimi'nin kurucula
rından biri olarak aslında çok sevilen Benjamin Franklin,
175 1 'de şöyle yazıyordu:
297
kanlık yemeğinde, bir hanımefendiye yalnızca "Siz kay
bettiniz" demesiyle ünlü "Sessiz Cal", yani Calvin Coo
lidge Hanımefendi o akşam en az üç kelime söyleyeceği
konusunda bahse girmişti.), ırkçı önyargılarla mücadele
eden görüşlerini en azından daha açık bir şekilde kaleme
almıştı. Açılış konuşmasında, "Özgürlüğün temel kaidesi
hoşgörüdür. " ( tam dört kelime) diye ilan ediyordu:
298
mizde yatıyor." (Fakat Crick ve Watson'ın bu keşiflerini
[akademik anlamda] Rosalind Franklin'den "çaldıkları"
düşünülürse bu konularda o kadar da güven telkin et
mezler.)
İkilem 28
Tasarımcı elinden çıkmış bebekler
299
Filozoflar, bu konu özelinde bazı noktaların "açıkça
kötü" ve diğerlerinin "açıkça iyi" olduğunu varsaymaya
eğilimlidir. Örneğin, miyop, uyuşuk ve kıt zekalı olmak,
keskin gözlü, hızlı ve parlak zekalı olmaktan "açıkça"
daha kötü olarak kabul edilmektedir (Bir bildikleri var
dır!). Fakat bu, "onaylanmış" kişilerin sayısını artırmak
için nispeten talihsiz olanların varlığını engellemeyi haklı
kılar mı?
300
İkilem 29
Kwikbaby
demeli?
İkilem 30
Piyasayı düşüren rakip
302
rası ayrılırken, (belirtilen yöntemler gibi) daha geleneksel
yöntemler için çok az kamu fonu ayrılmaktadır. Epey ko
mik bir durum. Fakat neden IVF klinikleri devletten onay
almak zorundadır? BM Deklarasyonu'nda da yer alan bir
varsayım söz konusudur: Herkesin bir aile kurma hakkı
vardır ve bu hak, geleneksel yollarla aile kuramayan veya
kurmak istemeyenler için de geçerlidir. Bunun nedenleri
arasında ömür boyu süren genetik ve biyolojik engeller,
belki ilerleyen yaştan, belki de kötü sağlıktan kaynakla
nan geçici engeller bulunur. Aile kurabilecek (ve elbette
sürdürebilecek) olup yapay yöntemleri tercih edenler ara
sında eşcinseller (kadın ya da erkek), bebeğin belli bazı
özelliklerini, özellikle cinsiyetini ama kimi zaman da fi
ziksel görünümünü ve entelektüel niteliklerini (Bu yön
temler hiçbirini garanti etmez.) sağlama almak isteyenler
ve doğumu ertelemek isteyenler vardır. Nüktedan birinin
dediği gibi, 1 960'ların bebek sahibi olmadan seks yapma
isteği günümüzde "seks yapmadan nasıl çocuk sahibi olu
nur" sorununa dönüştü.
303
İkilem 3 1
TGN1412
304
Ne var ki Dr. Emanuel, tuhaf bir şekilde, gazetecilere
demeç verirken yaşananların açıkça " korkunç derecede
trajik olaylar" olmasına rağmen burada "herhangi bir
ahlaki problem" görmediğini söyledi.
İkilem 32
Kimse Kuralları
IVF ile ilgili pek çok konu günlük hayatta öyle yer etti
ki artık tartışmalı olmaktan çıktı. Bunun yerine medikal
etiğin "sınır" konularından biri artık "doku tipleme"
konusudur. Doku tipleme tekniğiyle, çocukları hayatta
kalmak için doku bağışına ihtiyaç duyan ebeveynler test
yaptırarak doğacak çocuklarının, doku vericisi olarak
kullanılabilmesine imkan veren embriyolar arasından
seçilmesini talep ediyorlar. Yeni çocuğun kardeşini kur
tarmak için gereken genetik ayrıntılarla doğmasını bek
lemek yerine, bilim insanları embriyo aşamasında bulu
nan yarım düzine "potansiyel" çocuğu taradıktan sonra
bu iş için doğru olanı seçiyorlar. Masum ve hatta elzem
305
görünüyor. Çocuğu olmayan çiftlerin içinde bulunduğu
zor durum NF'nin risk ve yan etkilerini haklı göstermeye
yetmiyorsa çocuğu hasta olan ebeveynlerin durumuna ne
demeli?
306
Fakat gerçekte öyle midir? Tıbbi etik büyük ölçü
de hedefe giden her yol mubahtır diyenlerin eline bıra
kılmış olsa da, hala "etik mutlaklara" bağlı kalanlar da
bulunmaktadır. Embriyolar üzerinde yapılan deneyler bu
yüzden ancak belirli bir tarihten sonra ve belirli koşullar
altında kabul ediliyor. Kürtajın Birleşik Krallık'ta görü
nüşte "talep yüzünden" değil de sağlıkla ilgili sebeplerden
dolayı serbest bırakılmasının asıl nedeni de budur. Kamu
politikası ne tutarlı ne de sezgiseldir; yaşamın ne zaman
başladığı ile onun dokunulamayacak kadar özel bir şey
olup olmadığıyla ilgili iki uzlaşmaz görüş arasında varılan
faydacı bir uzlaşı olmaktan ibarettir.
307
Belki de insanların kaderi yalnızca sevimsiz seçenekler
arasında seçim yapmaktır. Fakat bu durumda her kararın
doğrudan etkilenen insanlar tarafından kendi artılarıyla
tekrar tekrar değerlendirilmesi gerekecektir; bu süreç asla
resmi bir emir tarafından "otomatik" hale getirilmiş gibi
ilerlememeli ve özellikle Kimse kurallarına göre işleme
melidir!
İkilem 33
Witheringspoon-X hastalığı
İkilem 34
Hastane ikilemi
İkilem 35
Kirli işler
310
Delikanlı (birkaç damla yaş akıtmak için durmadan
gözlerini ovuşturmaktadır): "Dört kez efendim."
Hapishane müdürü: "Dört kez mi! Postalanana kadar
devam edeceksin galiba. Okuma-yazman var mı
delikanlı? "
Delikanlı (pişmanlıkla kıpırdanır): "Evet efendim, keş
ke olmasaydı."
Hapishane müdürü: "Demek öyle, nedenmiş o?"
Delikanlı (küçük ve yuvarlak kafasını sıkıntıyla sal
layarak): " Bilmeseydim haydut kitaplarını okuya
mazdım efendim, her şey böyle başladı."
Qames Greenwood, "Amatör Hırsız"
karakterinin betimlemesi. Seven Curses of Landon
[ 1 869] Boston: Fields, Osgood)
311
şeyler" yapan serserilerin hikayelerinden gençleri koru
mak da onların göreviydi (Aristoteles ise, her zamanki
soğukkanlı ve tarafsız tavrıyla, bu tür hikayelerin muha
tapları için bir sağıltım sunduğunu düşünüyordu.).
312
enwood, 1 8 74 yılında şöyle yazıyordu: "Hepsi de kirli
görünümlü pespaye kağıt tomarları; zehirli içerikleri göz
önüne alındığında en iyi yanları ebatlarının bu kadar kü
çük olmasıdır. "
313
surlarla ilgilidir. "Snuff film"· olarak adlandırılan filmler
de insanların veya hayvanların başına hoş olmayan şeyler
gelir (öldürülmek gibi) ve bu imgelerin üretiminin suç
unsurları içermesi çekiciliklerini artırır. Teknik hilelerle
üretilmek yerine hoş olmayan olayların "gerçek" olması
nı yeğleyen bir piyasanın varlığı, televizyon ağlarının çok
iyi bildiği bir şeydir; sokakta işlenen suçlar, intiharlar ve
bedava viski teklif edilen sarhoşların cinayeti benzeri ko
nuları ele alan amatör kayıtlara hücum ederler.
İkilem 36
Suç Bağlantısı
•
Gerçek ölüm, intihar, şiddet sahneleri içeren filmler - ç.n.
314
hemen yanında bıçak, yanan iki meşale, tutkal kabı ve
rendeden oluşan çeşitli işkence aletleri var. Yanı başında,
haydut maskeleriyle adamın çektiği acıları zevkle seyre
den iki kabadayı bulunuyor.
315
ve bazı ifadelere ulaşıldı: On yaşında bir çocuk, " The Big
House filmini izleyince iriyarı ve sert bir adam olduğumu
hayal ettim. Sanki Makineli Kasap bendim", diyordu;
on bir yaşında başka bir çocuk ise, " The Gang Busters
filminde Jack Oakie'yi görünce büyük bir gangster gibi
hissettim" diye ifade vermişti. Ne mutlu ki "Legion of
Decency" benzeri yapıtlarla harekete geçen Hollywood,
on yıllık dönemin ortalarına doğru bu türü yeniden icat
etmeyi akıl etti ve önceden gangsterlerin sorumluluğun
da olan tüm heyecanlı araba takiplerini ve ateşli silahları
polislere devrederek şiddeti tamamıyla etik hale getirdi.
İkilem 37
Bir standart meselesi
316
lama müstehcenliğe karşı yürütülen kampanyanın dibe
vurduğu andı. Aslında, kamuoyu basitçe bunu müsteh
cenlik olarak görmüyordu; zira eser yarım yüzyıl sonra
edebiyat aleminin saygı gören bir parçası haline gelmiştir.
En azından 1 993 yılında, Avam Kamarasında bağımsız
olarak teklif edilen bir yasa t asarı sı , Driller Killer, I Spit
on Your Grave ve benzerlerinden oluşan yeni bir "müs
tehcen film" dalgasına "karşı koymayı" başardı. Sorum
lu bakan (David Mellor), tasarıyı şiddetle savundu: "Sa
distçe filmleri sokaklarımızdan silmeye hazır olmadıkça
kimsenin vahşet dolu cinsel suçlardan, çocuklara yönelik
sadistçe saldırılardan ya da yaşlılara yönelik anlamsız ezi
yetlerden sızlanmaya hakkı yoktur."
318
İkilem 38
İstismar içeren resimler
320
(ve Diotima burada çirkinliği dillere destan olan Sok
rates'e bir umut ışığı yakar), ölümlü bedenlerin güzel
liğinin ruhun güzellikleriyle karşılaştırıldığında hiçbir
şey olmadığını keşfedecektir; "öyle ki, nerede ruhani
bir güzellik görse, çirkin bir bedende olsa dahi, bunu
aşık olacak kadar güzel bulacaktır" . Konuyu daha da
ileri taşır: Filozof; yasalarda, kurumlarda ve eşyalarda
da güzellik bulur ve böylece, "güzelliğin geniş ufkunu
tarayarak", tek bir sevgilinin veya insanlara ait herhangi
bir şeyin "bireysel güzelliğine yönelik köleleştirici ve tut
sak edici adanmışlıktan" kurtulur. Gözlerini "güzelliğin
engin denizine" dikerek iyinin bilgisinin etrafında yatan
"altın değerinde felsefe" hasadını toplayacaktır (Doğal
süreç buysa, filozof-muhafız, beğenilerinde daha erken
bir aşamada bulunan kişilere karşı herhalde bağışlayıcı
olacaktır?).
İkilem 39
Çirkin pop grubu
321
Maurice'e değil de doğrudan doğruya Alman polisine
götürülmüştür.). Belki de, sinemada "Yangın var ! " diye
bağırarak şaka yapan ve çıkan izdihamda birkaç kişinin
ezilerek can verişini izleyen kadının unutulmaz davasında
olduğu gibi, söz aynı zamanda eylemdir ve toplumun
kendini korumaya çalıştığı şey de eylemlerdir. Öte
yandan, Viktorya Dönemi ahlakçı/arının savunduğu şey
tam da buydu.
323
kendi konumunu meşru kılacak bir argüman bulmakta
zorlanabilir. Bertrand Russell'ın "Şüpheci Denemeler'in
den" birinde ( "Püritanizmin Dönüşü'nde" ) yazdığı gibi:
'"Müstehcenlik' kavramının yasal olarak kesin bir şekilde
tanımlanabilecek bir kavram olmadığı açıktır; uygulama
da, 'yargıcı şoka uğratan herhangi bir şeyi' ifade eder. "
324
İkilem 40-44
İş haftası
325
tarafından bir adım öteye taşındı. Adından anlaşılacağı
üzere, etik konuların "siyah ve beyazdan", yani doğrular
ve yanlışlardan oluşan dolambaçsız konular olmadığını
belirtmeye çalışıyordu. Lockeed Martin durumu daha da
karmaşıklaştıracak şekilde, oyunu çalışanların etik ko
nularla daha iyi baş etmelerini sağlamaktan ziyade şirket
politikasına daha iyi riayet etmelerini sağlayacak şekilde
tasarlamıştı. Ve elbette politikalar, açıkça doğru veya yan
lış değilse şayet, oldukça "siyah-beyaz" meselelerdir.
İkilem 40
Korsanlık ve azalan yazışmalar
İkilem 41
Yüksek sesli radyo
•
Hector Hugh Munro ( 1 870- 1 9 16) -ç.n.
328
gibi, iktidar sahiplerinin insanları refah içinde yaşatma
(ve özgürlüklerini koruma) sorumlulukları bulunsa da,
insanların sahip olduğu bilgeliği artırma görevi çok daha
yüce bir görevdir. Buna dayanarak, amir, protestoları
görmezden gelmeli ve verimi ne artıracaksa onu uygu
lamalıdır.
İkilem 42
Bulaşıcı hastalık
329
HIV-pozitif kişi vardır ve bunların yarısından biraz azı
kadındır.
İkilem 44
Şeytanın kimyagerleri
333
hafızlarından demiryolu işçilerine kadar pek çok dürüst
vatandaşların bize çok kötü görünen işleri nasıl yaptıkla
rını gösteriyorlar. Fakat kendileri açısından hepsi "toplu
mun" dürüst bireyleriydi ve mevcut uygulamalara uyum
sağlamışlardı.
334
• Piyasayı kendi çıkarına manipüle etmek
335
ler. Öte yandan, haklarında hüküm verilmiş savaş suçlu
larından ikisi, 1 950'lerin sonuna kadar büyük şirketlerde
yöneticilik yapmaya devam ettiler. Bununla birlikte, bu
duruşma, insanların yaşamı üzerinde söz sahibi olan şir
ket yöneticilerine, verdikleri kararın ahlaki boyutlarını
asla göz ardı etmemelerini hatırlatıyor.
İkilem 45
Meyve vermeyen ağaç
336
yapın, İnternet üzerinden satılan hisselerden ve benzerle
rinden kaçının.
İkilem 46
Eyüp'ün kaderi
337
Böyle diyor Eyüp. Eyüp'ün hikayesi, Kitab-ı Mukad
des'teki en güçlü imgelerden bazılarını barındırır ve Batı
toplumunun "kurucu mitleri " olarak adlandırılabilecek
hikayelere büyük katkıda bulunmuştur. Aynı zamanda,
Hıristiyan inancına yönelik en yerleşik felsefi meydan
okumayı, kötülük sorununu da içerir. Mutlak kudret sa
hibi olup mutlak iyi olan bir Varlık, neden dünyada bu
kadar acının yaşanmasına ve kötülüğe izin verir?
İkilem 47
Kurbanlık kuzu
340
Yine de, bu hikaye bir " kıssadan" ziyade gerçek ola
rak görülür. Bu hikaye ile ilgili geleneksel yorum şöyledir:
İbrahim kendi oğlunu öldürmenin " doğru" olup olmadı
ğını bilmese de, imanı bunun doğruluğuna kendisini ikna
etmek için yeterliydi. İncil'de geçen bu hikaye, Hıristiyan
lığın ilgilendiği şeyin kan değil iman olduğunu anlatması
açısından önemlidir. Matta İncil'i Yahudilere kimliklerin
den ötürü değil, yalnızca İbrahim'i takip ederek "kurtu
luşa" erebileceklerini söyler. Kıssadan hisse şudur: Tanrı
öyle istiyorsa insan öldürmek doğrudur.
İkilem 48
Modern zamanların Merhametlisi
341
biraz saygılı olmalarını rica eder ancak her seferinde
hakarete uğrarlar ve talepleriyle alay edilir. Bunun
üzerine peygamberden tavsiye isterler. " Bir daha böyle
yaptıklarında tüm eşyalarınızı çıkarıp sokağa koyun. "
Ama bunun n e yardımı olacaktır? "İnsanlar bunu görüp
ne olduğunu soracak; siz de komşunuz yüzünden kendi
evinizde huzurunuzun kalmadığını söyleyeceksiniz.
Komşu o kadar utanacak ki, eşyalarınız akşam olmadan
geri dönmüş olacak."
342
da . . . Bunların en kötüsüne, insanların umursamazlığına
henüz çare bulamamıştır. "
343
hakkında bir şey söylemeye çalıştığı ölçüde etik, bir bilim
olamaz. Söyledikleri bilgimize hiçbir şey katmaz.
İkilem 49
Dilenci Lazarus
•
"Mutlulukları tam olsun diye azizlerin . . . lanetlenenlerin çektikleri acıyı
seyretmelerine izin verilmiştir . . . lanetlenenler cezasını bulunca azizler bay
ram edecek . . . neşeyle dolacaklardır" (St. Thomas Aquinas).
344
Bunun günümüzdeki dengi ( bir bakıma Samiriyeli kıs
sasına paraleldir), çok daha büyük bir problem olan mül
teci filikalarıdır. 2001 yılında, bu talihsiz kişileri taşıyan
bir bot Güney Pasifik'te batarken Norveç bandıralı bir
gemi imdat çağrılarını duyarak onları kurtardı. Mülteci
ler Endonezya'ya dönmemek için ayak direttiler (oradan
henüz ayrılmışlardı) ve yakındaki Christmas Adası'na git
mek istediler; Avustralya toprağı olan bu adada sığınma
hakkı için başvuru yapabileceklerdi. Avustralya başbaka
nı bunu duyduğunda Avustralya'nın zaten pek çok mülte
ciyle baş etmekte olduğu gerekçesiyle donanmayı devreye
sokarak botun adaya yaklaşmasını engelleme emri verdi.
Sorumluluğu Norveç'in üstlenmesini istedi; ancak Norveç
hükümeti böyle bir durumun gelecekte insanların denizde
kurtarılmasını oldukça güçleştireceğini iletti. Yaralı, hasta
ve her bakımdan zavallı mülteciler yakıcı Pasifik güne
şinin aleviyle kavrulmuş, parmaklarını daldıracakları ve
ağızlarını ıslatacakları bir damla su olmadan yük gemisi
nin kasaları arasında öylece kaldılar. Onlara işkence eden
kişilerin bir gün onların yerini alıp almayacağı ise meçhul.
İkilem 50 ve 51
Maymun Vakası
345
rece yakın bir zamanda, günümüz düşünürleri Peter Sin
ger ve Paolo Cavalieri'nin "Büyük Maymunlar Projesi'ni"
(The Great Apes Project) ( 1 993) başlatmalarından sonra
girmiştir (Bununla birlikte, Yeni Zelanda hayvanlara bazı
yasal haklar vermeye yaklaşmıştır.). Daha yakın bir geç
mişte, hukukçu olan ve hayvan hakları üzerine dersler ve
ren başka bir Amerikalı, Stephen Wise, şempanzelerin ve
daha küçük kuzenleri olan bonoboların insanlarla aynı
temel haklara sahip olmaları gerektiğine yönelik bir dava
açmıştır. Dünyayı dolaşarak barınaklar kuran Jane Goo
dall adlı bir şempanze uzmanı ile birlikte, bu hayvanların
duygusal tepki verebilmenin yanı sıra rasyonel düşünebil
diklerini öne sürmüştür. Bu canlılar, Darwin'in sözleriyle
insan ve hayvanlar arasındaki farkların "tür farkı değil,
derece farkı " olduğunu hatırlatmaktadır.
346
veren haklar" olmasa da en azından "itibar haklarına"
sahip olmaları gerektiğini ve yaşadıkları çevreyi " seçme
hakkının" buna dahil olduğunu ileri sürmektedir. Şem
panzeler "nesnelerin " statüsüzlüğüne indirgenmemelidir.
Aslında Darwin daha da ileri gitmiştir:
347
- arasındaki konforlu ayrım, tüm suiistimallerin üzerini
örtmek üzere bu durumda hala açık kart olarak kullanı
labilir miydi?
İkilem 52
Hayat adil değil
İkilem 53
Çocukların etik bencilliği
349
rensel" olanı istediğiniz her şey anlamına gelecek şekilde
titiz bir şekilde tanımladığınızda, herhangi bir davranışı
"evrensel" hale getirmek oldukça mümkündür. Sınıfında,
yaramaz çocuk olarak dikildiği köşede, kendi kendine
söylendiği gibi, "Bu adil değil; eylem ve kural faydacılığı
arasında hiçbir fark yok! " •
•
Kural faydacılığı, "kuralları" "herkesin yararına" seçmeye çalışan ve sınıf
larda anlatılan türden bir politikadır; eylem faydacılığı ise azami hazzı tek
ölçüt olarak alan, anarşik çağrışımları olan bir politikadır.
350
çocuklar kendi çıkarları doğrultusunda kuralları görmez
den gelmeyi sorun etmezler.) . Çocuk, bu yaşlarda eylem
lerin doğruluğunu ve yanlışlığını sonuçlarına bakarak
oldukça faydacı bir şekilde ölçer: Tüm çay tepsisini yan
lışlıkla devirmek, tek bir çay fincanını bir anlık hiddetle
kırmaktan daha kötüdür. " Büyük" bir yanlış da - tüm
çay tepsisini devirmek - ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
Küçük çocuklar cezanın "kutsallığından" oldukça mut
ludurlar. Sophie kibritle yakılıp öldürülmese de bir köpek
tarafından yenebilir. Aslında, ceza ne kadar korkunçsa
küçük çocuklar o kadar rahatlamış hissederler.
İkilem 54
Zengin adam ikilemi
352
malardan, 800 çift eldiven (İmparator Charlemagne)
satın alınmasından, İngiliz aristokratların popolarını
elde kesilmiş parşömenlere silmelerinden veya köpek
lerine gümüş kaplarda akşam yemeği vermelerinden
etkileniyorlardı. Ancak yatlar, özel jetler ve adalar alan
günümüz zenginleri için bu tür küçük lüksler, magazin
köşelerinde anılmayı bırakın, çay paralarına dahi karşı
lık gelmeyecektir.
353
rılıklarımız var. Bu tür şeyler yasaklanırsa (Bazı toplum
lar gerçekten bu girişimde bulunmuştur.) toplam insan
mutluluğu artmayacak, azalacaktır. Servetlerinden keyif
alan zengin insanları görmek başkalarına en azından bir
hedef, kıskanacak bir şeyler verebilir.
355
"beceriksizlere" herhangi bir sorumluluk hissetmemenin
yanı sıra zayıfları kullanır, aşağılar ve köleleştirir, " yıkım
dan zevk duyar" ve başkalarının acılarını yalnızca kü
çümser.
356
İkilem 55
Güzellik batağı
*
En güzelin hayatta kalması anlamına gelen bu ifade, Darwin'in en güçlü
nün hayatta kalması ilkesine dayalı doğal seleksiyon teorisine atıfta bulun
maktadır - ç.n.
357
kadar olgun, ancak çoktan hamile kalmış ve çocuk em
ziriyor olamayacak kadar genç olma ihtimalini (zira bu
durumda da doğurgan olmayacaktır) azami kılmasıdır.
Bunun karşısında kadınlar da geniş çeneli, uzun, esmer
ve yakışıklı erkekleri çekici bulur çünkü bu erkekler mas
külenliklerini sergilemenin yanı sıra çocuk yetiştirmeye
yardım edebilme kapasitelerini de sergilerler.
358
Günahı boynuna, Nancy Etcoff filozof değildir. Klinik
psikologdur ve argümanının biraz aceleci olduğu söylene
bilir; "güzellik" ile "çekiciliği" birbirinin yerine koyar ve
ardından "en doğurgan görünen" ile değiştirir.
359
Peki ama güzelliğin altında yatan zamansız, temel
bir unsur var mıdır? Elbette, kadın filozof Diotima'nın
Sokrates'e açıkladığı güzellik formu gibi, bu da kadın
formuna özgü olmayıp erkeklerde ve hatta doğanın
tümünde bulunan bir özellik olacaktır. Şölen'de Sokra
tes, bir seferliğine de olsa, felsefi zekanın alıcı tarafında
yer alır. Diotima, "arada" olmanın mümkün olduğunu
göstererek Sokrates'in güzel olmayanın çirkin olduğu var
sayımını yerle bir eder. Sokrates'e şunu hatırlatır: Bir şeyin
gerçekte nasıl olduğunu bilmeden onun doğru olduğuna
inanmak ve hu inancın da doğru olması mümkündür.
Böyle bir kişi ne bilgisiz ne bilgilidir; bunların arasında
bir yerde konumlanır.
İkilem 56
İyi yaşam
361
lenmeyi ve bundan sonra tekrar denemeyi umabilir. İnsan
ırkının yarısını oluşturan kadınlara eşitlik yolunda tek bir
ayrıcalık tanınmıştır: Kadınların acıları erkeklerin acıla
rıyla aynı şekilde değerlendirilir, bu da kendine göre iyi
leştirilmiş bir statüdür. Bunun yanında, hayvanların etik
statüsü önemli bir aşama kaydetmiştir.
İkilem 57-59
Shangri-La'ya giden 999 sefer sayılı uçak
362
dünyaya" yönelik herhangi bir politik kıyaslama amacı
güdülmediğinden dolayı aslında bundan farklıdır.
Tehlikeli ısırıklar
363
şekilde tahmin edebileceği gibi) pek de etkili OLMAYA
CAKTIR! Diğer taraftan, "gerçek hayatta" her şeyi ta
mamen yanlış anlamış olabilir ve böyle küçük bir yanlış
anlamadan dolayı genç adamın sağlığını bu denli bozması
çok talihsiz bir şey olurdu. Dolayısıyla Sam'in, kötü ni
yetli adamın layığını başka türlü bulmasına karar vermesi
bağışla na bilir.
Terörist
364
ekonomi bölümlerinin sözde "etik uzmanları" ) düşünme
ye değer görülmektedir; çünkü bu senaryolar ikilemleri
nasıl "çözdüğümüz", etik düşünme şeklimiz hakkında
bazı şeyleri ortaya çıkarırlar.
365
meyen bir örneğidir. Matematikçiler ise kartların önceki
elleri bilmediklerini ve umursamadıklarını, bu yüzden iyi
veya kötü bir el gelme olasılığının aynı olduğunu belir
tirler.
İkilem 60-63
Gözetim notları
367
bir ikilemdir: Özgürlüğün bedeli ihtiyat ise, ihtiyatın be
deli de özgürlüklerle ödenecektir.
•
Lazaretto veya lazaretler, deniz yoluyla seyahat edenler için tahsis edilmiş
karantina istasyonlarıdır. Kalıcı olarak demirlemiş gemiler, izole adalar
veya anakarada inşa edilmiş binalarda faaliyet gösterebilirler. 1 929 yılına
kadar, bazı lazarettolar çoğunlukla tütsüleme yöntemiyle postaları dezen
fekte etmek için de kullanılmışlardır - ç.n.
368
Bentham hepsini hevesli ve ayrıntılı bir şekilde açıklar:
İkilem 60
Panoptikon
İkilem 6 1
Panoptikon: ikinci bölüm
370
Anayasası'nın en büyük başarılarından biri olsa da, daha
genel anlamda şeffaflık ve bilgiye erişim özgürlüğü şu
aşamada ulaşılamayan " hedeflerden" ibarettir (Otuz yıl
kadar sonra tekrar konuşalım.). Gizli tutulması gereken
çok fazla karar, teknik, tartışma ve argüman vardır. Du
ruşmalar hala "gizli celselerde" görülüyor, devlet belgeleri
ve tanıklar koruma altında tutuluyor ve en iyi ihtimalle
bir perde arkasında "Bay X" olarak yer alıyorlar. Gazete
ve televizyonlar sıkı kontrol altında tutuluyor ve çizgiyi
geçenler çeşitli " devlet sırrı" yasaları kapsamında düzen
li olarak cezalandırılıyor. Filozoflar tutarsızlıktan nefret
eder ve bu, yani devlet yetkililerinin izleme hakkına sahip
olup kendilerinin izlenememesi, büyük bir tutarsızlık ör
neğidir.
İkilem 62
Panoptikon: üçüncü bölüm
Tekrar Bentham:
371
Birinci uygulamaya en ihtiyatlı kimseler dahi karşı
çıkamayacaktır: Çalışma saatleriyle ilgili olarak tek bir
istek söz konusu olabilir, o da çalışmalarının sağlanma
sıdır. Kafesler, demir parmaklıklar, kilitler ve bir denetim
kurumuna korkunç niteliğini kazandıran herhangi bir
koşul burada söz konusu değildir. Her türlü kaytarma ve
gevezelik müdürün merkezi ve kapalı konumu sayesinde
etkin bir şekilde önlenir ve bu, öğrenciler arasına istenen
sıklıkta yerleştirilecek perdelerle desteklenir. Özgür yurt
taşların serbest tavrı ve enerj isi, askerlerin mekanik disip
lini veya keşişlerin ciddiyetine değişilir mi? Bu karmaşık
düzenek aslında insan görünümlü makineler yaratabilir
mi?
İkilem 63
372
ların sevdiği türden utanç verici davranışları teşvik eder.
Bu yüzden izleme yalnızca dinsiz toplumlarda zorunlu
dur, Tanrı zaten her şeyi gördüğü ve bildiği için inananlar
arasında buna gerek yoktur. Her durumda, devlet ve özel
sektör, veri toplama ve veri oluşturma arasındaki ayrım
gibi teorik ayrımlar, modern elektronik izleme araçlarının
getirdiği yenilikler karşısında belirsiz hale gelmekte ve za
manla ortadan kalkmaktadır.
İkilem 64
Plutarkhos'un tatsız yemeği
373
Günümüzde insanların et yemesine alışığız fakat bu, et
yemenin evrimimizde çok eskiden beri var olduğu anla
mına gelmiyor. Ünlü anatomist Baron Cuvier, bu konuda
şöyle yazmıştır:
İkilem 66
Plutarkhos'un yanıtı
377
Sarı İmparator buna katılır fakat Glaukon insanların
bunlarla yetinmeyeceğine inanır. Glaukon'a göre insan
lar gündelik hayatın sunduklarını arzulayacaklardır, et
de buna dahildir. Sokrates'in önerdiği beslenme şeklinin
tamamen filozoflardan oluşan bir topluluk için çok uy
gun olacağını ancak başkalarına pek cazip gelmeyeceğini
söyler. Sokrates şöyle yanıtlar: "Hakiki durumun az önce
açıkladığımız sağlıklılık olduğuna inanıyorum. Bununla
birlikte, hararetli bir durum üzerine düşünmek seni mut
lu edecekse, hiçbir şey bizi bundan alıkoyamaz." Bunun
ardından Sokrates, ideal olan duruma domuz sürülerini,
avcıları ve "kalabalık hayvan sürülerini" ekler. Diyalog
şöyle devam eder:
378
Glaukon, "Kesinlikle" diye yanıtlar. Platon'u "ideal"
devletinin sansür ve katı kontrollere tabi ekonomisiyle
aynı zamanda askeri ve faşist bir devlet olduğu - hiç de
ideal olmadığı - düşüncesiyle eleştirenler, Platon'un da
kendilerine katıldığını duyunca şaşıracaklardır: Gözden
kaçırdıkları şey, Platon'un tasvir ettiği cumhuriyetin ideal
olmadığıdır; bu devlet Glaukon'un et arzusunun zorunlu
bir sonucudur ve Sokrates bu (sözgelimi) yapısal hatadan
şahsen kaçınır.
İkilem 67
Aziz Paulus'un görüşü
379
konuşma, öfke, gürültü etme, kötü konuşma, kötü niyet
ve sahtekarlığı da unutmayalım. Bir de materyalizmin
musibetleri vardır: kendini beğenmişlik, para hırsı, bö
bürlenme ve hainlik. 1 8. yüzyılda yaşayan İngiliz filozof
Lord Bolingbroke, Yeni Ahit'te İsa ve Paulus'un iki farklı
amentü olmasa da iki farklı ahlak ortaya koyduklarını
ileri sürmüştür.
İkilem 68
Hrisostomos'un uyarısı
3!!0
öğreti haline getirmiş bir 1 9 . yüzyıl hareketi olan İncil
Hristiyan Kilisesinde daha mutlu olabilirdi. Bu Kilise,
1 800 yılında İngiltere'de kurulmuştu ve mensuplarını et
ve şarap tüketmeyeceklerine yemin ettiriyordu. Görünü
şe göre, aralarına kattıkları Presbiteryen rahip Sylvester
Graham ( 1 794-1 8 5 1 ) vejetaryen beslenerek hastalığın
dan kurtulmuştu ve tam buğdaylı, ham "Graham" kra
kerlerinin tüketilmesini savunuyordu. Bunun yanı sıra,
cinsel iffet hakkında da bazı makaleler kaleme almış,
baharatların ve besin değeri yüksek gıdaların cinsel iste
ği artırdığına dair uyarılar yapmıştır (Tabii ki bu ÇOK
KÖTÜ bir şeydir).
İkilem 69
Kurbağa kral
382
gözünde ahlaki önem arz eden "amaçlar" krallığına kabul
edilmelidir (Doğrusu Kant, sıklıkla "irrasyonel" davran
ma eğilimi gösterdiklerini düşündüğü kadınları bu kutsal
krallığa dahil etme konusunda pek de istekli davranma
mıştır. Prensesimiz bu yüzden dikkatli davranmalıdır.).
Hikayenin devamı
Hikayede kurbağanın gizemli bir şekilde prense dö
nüşmesiyle ilgili bir açıklama gizlidir. Sihri bir kenara bı
rakıp mantığına bakalım.
383
Gizli mesaj şudur: Kralın Kantçı olduğu ortadadır; ve
rilen söz tutulmalıdır. Bununla birlikte, daha ince bir mesaj
da vardır. Mucizevi dönüşüm, yalnızca prenses kralı red
dettikten ve partnerini odadan kovduktan sonra gerçek
leşir; prensesin hiddeti prensin üzerindeki büyüyü bozar.
384
ramı aynı zamanda gölgeleri seyreden "mağara adamla
rının" hikayesidir, motivasyon kuramı ve arzuları kontrol
eden istenci yönlendiren "üçlü" akıl kuramı da iki at ve
bir arabacıdan meydana gelen bir "at arabası" imgesinde
hayat bulur. Akhilleus'un kaplumbağayı geçemediği ünlü
öykü, Zenon'un en zorlu paradokslarından biridir.
3 85
çocuklar hedef alınsa da, aslında bu masallar pek çok so
runu ve yaşamı konu alan oldukça incelikli propaganda
araçlarıdır. O dönemde yaygın bir uygulama olan görücü
usulü evliliklere yönelik zekice bir saldırı olduğunu düşü
nürsek, incelediğimiz masal görece hoştur.
İkilem 70
Ardıç ağaa
387
uyarı kapsamında yer alır. Hikaye de büyük ölçüde
çocuklar etrafında şekillenir. Yalnızca kötü üvey annenin
dalaverelerinde veya babanın saflığında değil, hikayenin
ilerleyişinde de görülebilir. Marilena ve erkek kardeşi
acı çekmektedir ve çocuklar, üvey annenin kötülüğünün
ardından bazı önemli eylemler gerçekleştirir ( "Hansel ve
Gretel" , " Pamuk Prenses" ve " Külkedisi " de buna benzer
bir öykü anlatır.). Ve hikaye boyunca, baba da dahil ol
mak üzere her zaman aptalca davranan yetişkinlerin kar
şısında çocukların tarafını tutarız. Siyah sosislerin garip
bir şekilde onaylanmasından bahsetmiyorum bile ki as
lında bunlar Callatia veya Saç Ülkesi toplumlarına daha
uygun olacaktır (bkz. İkilem 73 ) .
İkilem 71
Eğitici öykü
388
te kapılır ve kendisi birkaç tane ekler. Öyküleri çok daha
ahlaki hale getirmek için heyecanla yeniden yazar. Dic
kens'a belirttiğine göre " basitlik" gitmiş, yerine "ılımlı
hakikatler" gelmiştir; Dickens dehşete kapılır. Örneğin,
Külkedisi'nin düğününde her kareye bir şarap çeşmesi
koyma planı, kraliyet ailesinin ısrarıyla " hastalık, sefalet
ve suçu" önlemek üzere rafa kaldırılır. Tüm şarap ve içki
ler bir şenlik ateşine dönüşür. Kibritle oynayan yaramaz
kızın öyküsünde ise ana fikri kaçırma riski çok düşüktür:
Gerçek bir masaldan ziyade eğitici bir öykü olduğu orta
dadır.
389
idam cezası verilmesini (gerçekten) savunuyordu ve hat
ta New England birkaç zavallıya bu politikayı uyguladı.
Bunun yanında, pek çok çocuk elma çalmak gibi sıradan
kabahatler yüzünden hapse atılıyor hatta idam ediliyor
du. Hapiste olmayanlar da "gerçek suçluların" idamını
izlemeleri için hapishane avlusuna götürülüyordu.
İkilem 72
390
değiştirmez.). Ve "rölativizmin" başka bir türü daha var
dır; bu anlayışa göre ötekiler bizden o kadar farklıdır ki
onlar için başka standartlar geçerlidir ve onlara ne oldu
ğu gerçekte pek de önemli değildir. Ancak Biggles türü
senaryomuzda ( Evet, İngiltere'deki çocuk kitabının kah
ramanına epey benziyor.), özellikle beş para etmez bazı
postmodernistler gibi düşünürlerin tüm etik tartışmalar
için ortaya attıkları genel sorun oldukça açıktır. "Anlatı
yı" yönlendiren "gizli" kurallar ve varsayımlar ne türden
dir? Hangi alternatif bakış açıları dışarıda bırakılmıştır?
Mülteci öykülerinin yanı sıra, kendi yollarıyla birilerini
aldatıp yalan söyleyerek içeri girmeye çalışan "göçmenle
rin" öyküleri de vardır; bu öyküler zulümden kaçarak sı
ğınabilecekleri yere ulaşana kadar pek çok zorluğa göğüs
geren masum insanların öyküleriyle kıyaslanamayacak
ölçüde zıttır.
392
miyetindeki Almanya'ya ait SS St. Louis'ten kaçan Yahu
di mültecilerin başlarına gelenlerdir. ABD sahil güvenliği
Havana'ya ulaşan gemiyi Britanya'ya geri göndermiş,
Britanya da aynı şekilde onları Belçika'ya yollamış ve so
nunda kendilerini toplama kamplarında bulmuşlardır.
İkilem 73
•
Çağdaş Fransız filozof Jacques Derrida, bir bakıma Humpty Dumpty gibi
dir ancak bunun yerine "paleonomi" terimini kullanır. Böylece "eski" bir
sözcüğü alarak "ona yeni bir anlam verir".
394
ayrımlar etrafında döner durur; fiziksel ayrımlar yete
rince belirgin olmadığında dinsel veya başka toplum
sal ölçütler kullanılır. Örneğin, modern Japonya'da üç
milyon Burakumin, "Keller" gibi sistematik ayrımcılığa
maruz kalmaktadır. Burakuminlerin ayakkabı tamirci
liği veya kasaplık gibi " kirli" işlerde çalışan insanların
soyundan geldikleri öne sürülür. 1 975 yılında, Japon
ya'nın sanayisinin temelini oluşturan yüksek teknolo
jili zaibatsuların muhtemel başvuru sahiplerinin önünü
kesmek üzere Burakumin adlarını ve onların yaşadık
ları coğrafi bölgelerin bir listesi olan buraku ehime/
sokan uyguladıklarını itiraf etmeleriyle konu biraz ay
dınlatılmıştı. Bu insanlar neye göre aşağı görülüyor? Bu
örnekte ırksal, dinsel veya fiziksel belirleyiciler yoktur,
yalnızca gelenekler vardır.
İkilem 74
Saç Ülkesi'nin Kel insanları il
İkilem 75
Yalnızca tatlı
398
431 ) uzanır. Darius, bazılarının öldükten sonra babala
rını yemeyi uygun ve doğru bulduklarını öğrenir. Kafası
karışmış bir şekilde ve ilk antropolojik "eylem" araştır
malarından birini gerçekleştirerek (Atalara saygı Yunan
lılar için özellikle önemliydi.), Darius Callatia halkına bir
mesaj gönderir ve ölülerini Yunanlılar gibi yakmak için
ne istediklerini sorar. Diğer taraftan, bir Yunan köyüne de
yeni ölülere Callatia halkının uyguladığı işlemleri uygula
malarını teklif eder.
399
den geçirmenin en iyi yöntem olduğuna inanırdı. Sabah
da iyi bir karar gibi görünüyorsa uygulamaya koyarlardı.
Herodotos, "İlk tartışma esnasında sarhoş değillerse ko
nuyu mutlaka şarabın tesiri altında tekrar ele alırlar" diye
ekliyor (Kitap 1 , 133).
400
hastalığa yakalanmışsa ona tavsiye verirlerdi" . Böylece
iki kez acı çekenler arasından iyileşebilecek durumda
olanlar çabucak iyileşip işlerine dönebilirlerdi (Kitap il,
1 97).
İkilem 76
Akrabalarla ilgili başka bir sorun
•
George Rawlinson'un çevirisi esas alınmıştır (Herodotus, Histories, Wor
dsworth ed. 1996).
402
hakkının "evrensel" olduğunu ve Jones'ların bunu ihlal
ettiğini düşünebilirler. Böyle olsa dahi kendi kültürel de
ğerlerini dayattıkları suçlamasıyla yüzleşmeleri gereke
cektir. Çünkü dünyada en az yirmi yüzyıldır " namus ci
nayetleri" bir " normdur" ve oldukça gerçektir. Örneğin
milenyumun başında, devam eden cinayetlerden üzüntü
duyan ve belli belirsiz tanımlanmış bir BM kararı, Pa
kistan, Yemen, Mısır, Lübnan ve Filistin bölgelerinde
2.000 namus cinayeti - buzdağının görünen kısmı -kay
detmişti ve buna rağmen üye ülkelerden yirmisi kararı
imzalamadı.
403
Namus cinayetleri uygulamasının kökeni Hammu
rabi'nin• "ahlak" yasalarına dayanır. Bu yasalar, kız ço
cukları ailenin malı olarak görüyor, erkek çocukları ise
bunun dışında bırakıyordu. Bu çok eski ve çok yaygın bir
kültürel uygulamadır. Hristiyanların kilisedeki evlilik tö
renleri, fiziksel olarak kadının "mülkiyetinin" babadan
kocaya geçişini tasvir etmektedir; biri gelinin elini bırakır
ken diğeri tutar (Levi-Strauss, Akrabalığın Temel Yapıları
adlı eserinde, Freud'un toplumsal hayatın gelişiminde ki
lit olarak gördüğü ensest tabusunun, temelde kadının bir
gün verilmek üzere "saf" tutulduğu bir sistemin parçası
olarak varlığını sürdürdüğüne işaret eder. Tabu bir kez
yıkıldıktan sonra kadın artık verilmeye uygun değildir,
böylece "namus cinayetine" zemin hazırlanır.).
İkilem 77
Çetin mücadele
•
Bilge Kral Hammurabi'nin yasalarında şöyle hükümler vardır (209. ve
2 1 0. Kurallar): Bir adamın kızı başka bir adam tarafından dövülür ve ka
dın düşük yaparsa, adam ölen bebek için on şekel ödeyecektir. Kadın da
ölürse, adam daha ağır bir ceza almalıdır. Onun kızı da "öldürülmelidir".
404
Bu kasabalar askeri üs değildi ve askeri üs olmadıkları
biliniyordu. Britanya'da yakınlarda ifşa edilen belgelerin
gösterdiği gibi, söz konusu kasabalar için gözetilen ölçüt
ler şunlardı:
• Kolay yanmalı.
405
Sivillerin bombalanması (birkaç tanesini sayarsak:
Kamboçya, Vietnam, Kolombiya, Filipinler, Doğu Timor,
Çeçenistan ve Filistin) "savaş suçu" yerine askeri ope
rasyonların meşru bir parçası olarak görülmeye devam
ediyor. Kurbanlar "sivil zayiat" statüsüne indirgeniyor.
İsyancı güçler dahi sivilleri hedef alır: İrlanda, İspanya,
İtalya, Almanya, Sri Lanka, Filipinler, İsrail. . . Liste uzar
gider.
İkilem 78
Birkaç savaş
407
Homeros, birbirinden temelde farklı olan iki tür öl
dürme davranışı arasında bir ayrım yapar. Odysseus'un
İlyada'da taliplerin idamı esnasında sergilediği birinci
davranış soğukkanlıdır, Yunanlar buna menos der. İkinci
si ise Hektor'un savaş meydanında yaşadığı, kurtlarınki
ne benzer bir öfke nöbeti, kana susamış bir cinnettir. Ly
sa'nm eşiğinde olmak, insan olmaktan çıkmak demektir;
kurallar ortadan kalkar.
408
ebedi barıştır ve bu amaç "salt aklın sınırları dahilindeki
haklar teorisinin tek gayesidir".
409
Sadece üç beş savaş mı?
İkilem 79
Temelsiz ve yanlış inanç
410
ABD-Irak Savaşı zamanında iyi bilinen örneklerden
biri, ABD askerlerinin mahkumları asla istismar etme
yeceği ve sorgulamalarda her zaman hukuka uygun dav
ranacağını televizyon seyircilerine vurgulama ihtiyacı
hisseden ABD başkanıydı; tabii ki biraz önce imzaladığı
kararnameden bahsetmemişti. Bu kararname uzun süre
li acı, "organ kaybı" ve ölümle sonuçlanan sorgulama
tekniklerini serbest bırakan bir yasal değişiklik öngörü
yordu!
*
"Yalancı Tony" - ç.n.
411
lunduğuna dair verdiği sözdü. Elinde gizli kanıtlar bulun
duğunu öne sürdüğü silahlar hiç var olmamıştı.
412
ten öyle olmadıkça bu şeyi bildiğimizi söyleyemeyiz. Buna
bazen "gerekçeli ve doğru kanı olarak bilgi" de denir.
İkilem 80
Caydırıcılar
413
rak görülemeyecek boyutlara ulaşacağı düşüncesine takı
lıp kalmıştı. ABD savaş plancısı Bernard Brodie, nükleer
savaşla ilgili olarak, söz konusu hesaplaşma her iki taraf
için de hiçbir rasyonel insanın kabul edemeyeceği kadar
büyük bir yıkımla sonuçlanmadan gerçekleştirilemiyorsa
bu hesaplaşmanın rasyonel kabul edilemeyeceğini söyler.
Aynı durum birbiriyle savaşan komşularımız için de ge
çerlidir. Hiçbir "rasyonel insan" patlayıcıları ateşlemeye
cektir; fakat bununla tehdit etmeye ne dersiniz?
414
• Ve kendisinin kaç kayıp verdikten sonra teslim ola
cağı veya yok olacağı
İkilem 8 1
Terör okulu
417
ciler Meclisi, "isim bulmak" adı verilen çok önemli bir
etik yaklaşımı benimsedi. SOA adıyla kötü bir üne sahip
olan Kuzey ve Güney Amerika Okulu• kulağa daha say
gın gelen " Batı Yarımküre Güvenlik İşbirliği Enstitüsü"
adını aldı.
İkilem 82
Nefret vaizi
•
The School of the Americas - ç.n.
418
ran "Allah'ın adının anıldığı kilise ve sinagoglar" (XXII:
40) hakkında iyi konuşurken, Batı'da "minarelerin altın
da", özellikle plastik minarelerin altında neler yaşandığı
na dair şüpheler artıyor. 2005 yılında, ağır silahlı bir polis
timi Londra'daki Finsbury Park'ta bulunan bir camiye
saldırarak kızgın imamlardan bir tanesini apar topar gö
türdü. Bu imam gerçekten de "Afganistan' da savaşmıştı"
ve sağ eli bir kancaydı. Ardından terörü teşvik etmekle
suçlandı ve uzun yıllar sessizce tefekkür etmek durumun
da kalacağı bir ceza aldı.
İkilem 83
Dodo kuşunun çağrısı
419
Uzun yıllar önce, Galapagos Adaları'nın farklı bölge
lerindeki kuş türlerini birbiriyle ve Amerika kıtasındaki
diğer kuşlarla karşılaştırırken ve başkaları tarafından ya
pılan karşılaştırmaları incelerken, türler ve varyasyonları
arasında yapılan ayrımların ne kadar muğlak ve keyfi ay
rımlar olduklarını görünce çok şaşırmıştım.
420
Sonuncusu 65 milyon yıl önce gerçekleşmiş, dinozorlar
yeryüzünden silinmişti. Fakat bugün tüm canlı türleri
ni, özellikle de memeli dostlarımızı yitiriyoruz. Bununla
birlikte, altıncı yokoluş çağı modern bir olgu da değildir.
50.000 yıl önce üremeye başlayıp dünyanın her yerine
yayılan, önüne çıkarılan öldürüp yok eden bir türün ba
şarısının doğal bir sonucudur. "Doğal seçilim" teorisinin
unutulan eş yazarı Alfred Russell Wallace şöyle yazmış
tı: "En büyük, en tehlikeli ve en garip formların yakın
geçmişte yok olduğu, zoolojik anlamda fakirleşmiş bir
dünyada yaşıyoruz." Uçamayan kuşlar - ki bunlardan
yalnızca dodo kuşlarını hatırlıyoruz - tüylü gergedanlar,
mamutlar ve Kanada geyikleri ile çok çeşitli kangurular,
tembel hayvanlar, Avustralya monitör kertenkeleleri ve
hatta araba büyüklüğünde kaplumbağalar bu sürecin
kurbanıdır. Bir de pigme suaygırları ve belki de 1 0.000 yıl
önce yaşadıkları Akdeniz etrafındaki son yaşam alanla
rından sürülen filler vardır.
421
İkilem 84
Kurdu öldürmek
İkilem 85
Yeşil devrim
422
çok bilenler takdir edebilecektir. Bir hayvana veya bitkiye
bakıp "Bu ne işe yarar ki?" diye sormak cehaletin son
noktasıdır. Kara mekanizması bütünüyle iyiyse, anlasak
da anlamasak da her parçası iyi olmalıdır. Biyota çağlar
boyunca hoşumuza giden ancak anlamadığımız bir şey
inşa etmişken işe yaramayan parçaları çıkartmaya çalışan
kişi aptal değil de nedir? Her bir diş ve çarkı yerinde tut
mak akıllı tamircilerin ilk kuralıdır.
423
ve güzelliğini muhafaza etme eğiliminde olduğu sürece
doğrudur. Aksi takdirde yanlıştır. "
424
bir argüman bulduklarını sandılar. Fakat daha sonra
ortaya çıktı ki kral kelebekler aslında bunlarla beslenmi
yordu; böylece bu argüman biraz zayıflamış oldu. Kendi
varlığımızı mutasyonlara borçlu olmasaydık bitki "tah
rifatının" mutandan ortaya çıkardığına, "Pandora'nın
kutusunu" açtığına dair yaygın ve sıkça dile getirilen
argüman biraz daha sağlam olabilirdi. Seçilim, aşılama
ve çapraz tozlaşma sayesinde pek çok yeni yaşam formu
binlerce yıldır ne "doğanın" ne de "Tanrı'nın" onayına
bağlı olmaksızın ortaya çıkmıştır.
425
bu konuda pek çok alternatif sunuyor ancak ne yazık ki
bu çözümler ürün hacminde düşüşü de beraberinde ge
tiriyor. Fakat bunun, fiyatları korumayı amaçlayan gıda
üreticileri tarafından tüm dünyada uygulanan stratejiler
açısından zaten kilit öneme sahip bir unsur olduğunu da
söylemek gerekir. Üstelik böylece tarım ilaçlarından da
kurtulunacaktır.
İkilem 86
Acı iyidir
426
dından, kendisine dünyada çok fazla acı olup olmadığını
soran kişiyi "Hayır, bence tam yetecek kadar var", diye
yanıtlayan Alan Watts'ın sözlerini hatırlar.
İkilem 87
Açgözlülük iyidir
427
Ya da içki, uyuşturucu, her neyse. Dilencimiz hiç yok
tan büyük "dolaşım çarkında", modern ekonominin atlı
karıncasında yer alıyor.
428
Elbette, her erdemde olduğu gibi zenginlikte de bir tür
denge gözetilmelidir:
429
( Bir bakıma, tüm "faydacılık" geleneği tek bir zorunlu
ilkeye dayanır. Her insan mutluluk talep eder ve diğerleriyle
eşit değerdedir: "Haklar ve görevler ile kısıtlı tatmin araç
ları kurallara göre dağıtılmalıdır, böylece ihtiyaçlar en iyi
şekilde karşılanabilir.") Gerçek filozofların bu tür değersiz
şeylere ihtiyaç duymayacağını belirtmekle birlikte, Platon
da ideal toplumunun maddi temelini kabul etmiştir. Her ne
kadar tarih boyunca yasaların "iyi ve kötü" kavramlarına
dayandıklarını varsaymış olsak da, Thomas Hobbes'un
1 7. yüzyılda oldukça etkili bir şekilde ortaya koyduğu gibi,
yasalar aslında kişisel çıkarları temel alır.
430
Zenginliğin peşinde koşmamız ve yoksulluktan kaçın
mamız aslen insanlığın duygularından kaynaklanır. Yok
sa bu kadar zahmetin ve telaşın amacı nedir? Tamahkar
lık ve hırs, servet, güç, itibar tutkusu hangi amaca hizmet
eder? . . . Gözlemlenmek, ilgi görmek, sempati, hoşluk
ve övgüyle karşılanmak bunlardan elde edebileceğimiz
avantajlardır. Bizi ilgilendiren rahatlık veya haz değil,
gösteriştir.
431
Davranışlarımızı değerlendirmek için en azından bir
süreliğine iki kişiliğe bölünmek zorunda kalırız; biri diğe
rinin davranışlarını gözlemler. Doğa her birimize yalnızca
onaylanma değil, "onaylanması gereken şey olma" (göre
ce daha zordur) arzusu da bahşetmiştir.
(Ulusların Zenginliği)
432
Bu, maksimum mutluluğu hedefleyen "faydacı" bir
amaçtır. "Damlama" (ekonomistler böyle diyor) mucize
si sayesinde:
İkilem 88
Ölüm ve vergiler
433
sonunda vergiyi kaldıran Hint Ulusal Kongresinin kuru
cuları arasında yer almıştır.). Ellerindeki azıcık tuza vergi
konan insanlar ya tuz eksikliğinden kaynaklanan acılı ve
çoğunlukla ölümcül hastalıklar yüzünden can verdiler ya
da açlıktan öldüler.
Vergi politikaları bir etik kitabı için biraz sıkıcı bir ko
nudur (Zaten kendisi de oldukça sıkıcıdır. ). Fakat vergiler
toplumu, toplum da - gördüğümüz gibi - ahlaki yaşamı
şekillendirir. Her neyse, etik bir yönü de olan tüm pratik
sorunlar arasında vergilendirme belki de en çok alana nü
fuz edenidir. Fakat normal şartlarda yeterince ilgi gördü
ğü söylenemez.
• Ödenebilirlik
• Öngörülebilirlik (Ani bir kararla getirilmemelidir
ler. )
• Orantılılık (Sigara ve tütün ürünlerinde olduğu gibi
cezalandırmak amacı güdülmemelidir. )
• Kolaylık (Vergi ödemeleri kolay olmalı, muhasebe
ci tutmayı gerektirmemelidir.)
434
Tamam, ama neden vergi ödemeliyim?
İkilem 89
Sert adalet
435
Aleyhlerindeki kanıtlar açık ve sabit olunca çabucak
hüküm giydiler ve 8 Şubat 1 720 tarihinde Tyburn'de
idam edildiler. Fakat ölüm hükmü giymiş olmasına rağ
men:
436
Bazı insanlar ve birkaç hükümet, (yol kesmekten) çok
daha çirkin eylemler planlayan bir ağda yer almaları ih
timalinden dolayı teröristlere işkence edilmesi gerektiğini
savunuyor (Ezilmiş Spiggot, kesilmiş yollardan iyidir.).
Bazı ahlaki ilkeler tarafından yönetilen ülkelerde ceza
nın mantığı gayet açıktır, buralarda işkenceye yer yoktur;
çünkü suçlu olduğunuz kanıtlanana kadar masum görü
lürsünüz. Suçlu olduğunuz kanıtlandığında dahi size an
cak dört etik gerekçeye dayanarak zarar verilebilir:
TAZMİN ETME
KARŞILIK VERME
CAYDIRMA
ve
ISLAH
437
toplum tarafından kabul görmüş olur. 1 9 . yüzyıl İngil
tere'sinde sistem bu konuda daha güçlü bir kapsayıcılık
öngörüyordu; halk yaşatma veya öldürme yetkisine sa
hip olarak yurttaşların duruşmalarına katılıyor, infazlara
tanıklık ediyordu.
438
hapishanedeki reformcuları memnun etmek, hem de hal
kın "gerçek cezalara" susamışlığını gidermek için iyi bir
yoldu.
İkilem 90
Sam'in Oğlu
439
sına engel değildir . . . Sanık da buradaki herkes kadar nor
maldir. Belki biraz evhamlı olduğu söylenebilir. " David
tutuklandığında sakinliğini korumuştu ve gülümsüyordu.
Sanki yakalandığı için rahatlamıştı. Belki de kan için ulu
yan cehennem köpeklerinin hapishanede onu rahat bıra
kacaklarını düşünüyordu. Sonuç olarak David Berkowitz
suçlu bulunarak 365 yıl hapse mahkum edildi. Fakat
idam edilmedi.
440
Basının cinayetlerine gösterdiği yoğun ilgi onu özellik
le mutlu ediyordu. Polise mektup yazma fikrini Karınde
şen Jack'i anlatan bir kitaptan almıştı. Basın ona "Sam'in
Oğlu" demeye başladıktan sonra bu adı benimsedi ve
hatta bunun için bir logo tasarladı.
İkilem 91
Twinkies: anormal davranış
441
dürmek istemelerini gayet normal gören bir ekol de vardır.
Örneğin, İngiliz filozof Herbert Spencer avcılardan evril
diğimizi ve bitmek tükenmek bilmeyen rekabetin insan
larda bir hayatta kalma mekanizması olduğunu savunur.
Bu, sosyal işbirliği karşısında yer alan sosyal Darwinizm
akımının görüşüdür.
442
İkilem 92
Twinkies: Kötü adam ortaya çıkıyor
Son perde
443
yanlıştan ayıramayacak durumda olduklarını ispatla
maları gerekiyordu. İkincisi filozoflar için oldukça ko
lay görünüyor olsa da, Bayan Eggleby'nin bu konuda
söyleyeceklerini duyduk.
Tarihi not
İkilem 93
Diktaşehir Kent Meydanı
444
Kulağa biraz sert geliyor. Belki de "orantı" problemi
vardı. . . Bazıları "üçüncü vuruşta çıkarsın" (Bir beyzbol
terimidir) gibi politikalar söz konusu olduğunda ABD' de
işlerin bu şekilde yürüdüğünü söyleyecektir. Pek çok genç
holigan, işledikleri basın dostu kabahatler pek kötü olsa
da (Örneğin bir tanesi tren kuyruğunda bir başkasının
pizzasını çalmıştır.) özellikle ağır ceza gerektirmeyecek
suçları üç kez işledikten sonra "çok ağır" hapis cezasına
çarptırılmıştır.
445
Fransız holiganlar vakası
İkilem 94
Korunaklı Ada
447
cusune, dördüncüsüne ve hatta beşincisine konut inşa
etmek "ıslah" olarak görülebilir; fakat sonuncusuna da
ev yaptığımızda evlerin gerçek amacını unutmuş oluruz.
Altıncı ev ıslah değil, dar kafalılık ve aptallığın göstergesi
dir. "Islah" Shakespeare'in erdemi gibidir, "Aşırıya kaçın
ca kendi aşırılığından yok olur. "
448
Bay Crofter'ın dağın kopyasını yapma fikri de böyle
bir özelliği muhafaza edecek gibi gelmiyor; ancak Glas
gow Kent Meydanı'na konulursa belki bir şekilde faydalı
olabilir.
İkilem 95
Korunaklı Ada il: karatavuklar
449
yönelik doğru yaklaşım için herhangi bir açıklama getiri
lemediği" sonucuna varır.
450
Ağaç haklan
Önemli bir yere geldik sanki: Ya ağaç hakları?
1 9 74 yılında, Amerikalı hukukçu Christopher Stone,
"Ağaçların Bir Konumu Olmalı Mı? " başlıklı bir maka
le yazdı; elbette konum derken sözcüğün ilk anlamından
değil yasal statüden bahsediyordu. Bu makaleyi dev Kali
forniya çamlarını korumaya çalışan bazı çevrecilerin dava
konusu (ağaçlar) üzerinde yeterli menfaatleri olmadığı
gerekçesiyle reddedildikleri bir dava izledi. Christopher
Stone, bundan hukuk sisteminin bireylerin davranışlarıyla
gereğinden fazla ilgilendiği sonucunu çıkardı. Ne yazık ki,
günümüzde toplumsal kontrole en çok ihtiyaç duyanlar
kurumsal sistemler, özellikle büyük şirketlerdi.
Dolayısıyla, Stone çevreyi korumak amacıyla " Büyük şir
ketlere yönelik ne gibi yeni kontrol mekanizmaları getiri
lebilir ve getirilmelidir? " sorusuna doğal nesnelere yasal
koruyucular atama önerisiyle yanıt verir. Örneğin, tehlike
altında olduğu düşünülen bir ormanın vesayeti US Sierra
Club veya Doğal Kaynakları Savunma Müşavirliği gibi o
nesnenin lehine hareket edecek bir koruyucuya verilecek
tir. İskoç hukukunda böyle bir hüküm olsaydı McMoor
Kara Dağ'ın koruyucusu olabilirdi, fakat yoktu.
Koruyucular arazinin durumunu denetleme, durumu
mahkemeye taşıma hakkının yanı sıra izleme ile yasal
standartlar belirleme gibi görevler de üstlenecektir (İkilem
65'teki bunya bunya ağaçlarına dair tartışmayı hatırlar
sak, Avustralya yerlileri böyle bir sistemi uzun zaman önce
düşünmüştü.).
Doğadaki nesnelerin kendi adlarına tazmin yoluna gitme
haklarının bulunmaması ne kaçınılmaz ne de akıllıca bir
durumdur. Akarsular ve ormanların konuşamamaları,
neden yasal statüye sahip olmadıkları sorusuna bir yanıt
değildir . . .
45 1
Kanımca doğadaki nesnelerle ilgili sorunlar, yasal ehliyeti
bulunmayan kişilerin yaşadığı sorunlarla aynı şekilde ele
alınmalıdır.
Kaliforniya yasaları, avukatların üniversiteler, eyaletler ve
hatta doğmamış çocuklar adına konuşmalarına izin ver
irken Stone neden çevrenin bunun dışında tutulduğunu
sorar. Elbette, "Ne zaman 'mülk iyet' hakları belirlenecek
olsa, hukuk sistemi (de) parasal değer yaratma sürecine
katılır. Aynı şeyi kartallar ve el değmemiş araziler için de
yapmayı öneriyorum Bu, kirliliğe neden olan şeyleri in
. "
İkilem 96
452
Bunun karşısında, ekolojik faydalarına bakılmaksı
zın eğlence amaçlı avlanmayı yanlış gören bir perspektif
yer alır. Günümüzde, doğanın korunmasıyla ilgili en çok
tartışılan "ikilemlerden" biri de fildişi için fillerin vurul
masına izin verip vermeme konusudur. Argüman şudur:
Bu kocaman vejetaryen hayvanlar ormanları yok etmeye
başladıkları için, avlanmaları nüfuslarını kontrol altında
tutarak parklarda yaşamalarını sağlar ve fillerin vurul
ması gerekiyorsa bu pekala "eğlenceli" ve karlı bir hale
getirilebilir. Bir de azıdişi piyasasını çökertmeye yönelik
girişimleri etkisiz kılacak olan fildişi satışlarını meşrulaş
tırma konusu vardır. Bu piyasa dünyanın pek çok yerinde
fillerin yok olmasından sorumludur.
455
İkilem 97
B-filmi açılışları
456
Her neyse, en sonunda SAS timleri gelip herkesi öldürür.
İkilem 98
Ana film
457
2. ÖGRENCİ: (Filmin çoğunda uyudu.): Neden?
1 . ÖGRENCİ: Neden diye sorma. Sıradan insanlar nasıl
ürün ve para tüketiyorsa onlar da bunları
tüketiyor. Alex gerçek bir "terörist". Kor
kunun kendisi amaç, araç değil.
458
nında televizyon programları da "ders" kapsamında yer
alır ve felsefi kuramın beraberinde getirdiği kaçınılmaz
yük film analizi olarak yeniden yorumlanabilir; dolayı
sıyla hiç de kötü değildir. Bu felsefeciler sinema gibi kitle
iletişim araçlarının modem toplum için vazgeçilmez araç
lar olduklarını söylüyorlar, işlevleri büyük mit ve dinlerin
sağladığı etik çimentoya benzerdir.
459
faaliyetlerde bulunduğundan şüphe edilen kişilere yönelik
suikastlardan "hedef odaklı önleyici girişim" diye bahse
derler ve "sivil kayıplar" yerine "ikincil hasar" ifadesini
kullanırlar.
460
Bu soruya verecek yanıtı olmayanlara eski klasik
lerden Yıldız Savaşları'nı ( 1977) izlemelerini ve Darth
Vader'ın (yani James Earl Jones'un, en azından sesinin)
Nietzsche'nin öngördüğü "üst-insan" mı yoksa yalnızca
kayıp bir ruh mu olduğunu düşünmelerini öneriyoruz.
461
Marnie'nin suç kariyeri de sona ermiştir. Film, suçun psi
kolojik tarafına eğilir, bu da (İkilem 92'de gördüğümüz
gibi) sıklıkla paralı ebeveynlerle ilgilidir.
İkilem 99
Yüz Kişilik Köy
462
olduğunu (ve bazılarının açlık çekmesinin nedeninin bu
olduğunu) savunan görüş etik anlamda şüpheli olmanın
yanı sıra gerçeği de yansıtmamaktadır. "Üçüncü Dünya"
hiç de kalabalık değildir. Ekilebilir dönüm başına nüfus ve
açlık arasında hiçbir ilişki yoktur ancak toprak mülkiyeti
ve yoksulluk birbiriyle ilişkilidir. Dünya nüfusunun büyük
çoğunluğu hala kırsalda yaşıyor. Esas konu şu ki, dünya
daki toprakların büyük çoğunluğu onlara ait değildir.
463
yetinelim. Ne var ki, "endüstriyel tarımın" kötücül gücü
diyebileceğimiz şeyi vurgulayan Susan George'un aksine
(Tahıl, un, mısır, pamuk, tuz, meyve suları, hayvan yemi
vb. ürünler satan, ABD'de faaliyet gösteren Cargill gibi.),
biz bazı fikir ve değerlerin başarısızlığını vurgulayabiliriz.
1 936 yılında Genel İstihdam Teorisi'ni özetleyen John
Maynard Keynes'in dediği gibi, "Fikirlerin zamana yayı
lan istilası ile karşılaştırıldığında, menfaatlerin gücünün
çok abartıldığını düşünüyorum. İyi manada olsun kötü
manada olsun tehlikeli olan şey menfaatler değil, fikirler
dir." Etik de burada devreye girer.
464
İkilem 100
Voltaire'in ikilemi
şunları söyler:
465
Bir şeyi analitik bakımdan anlayıp sonra da onu kendi
anlayışımıza göre kullandığımızda, onu "doğa" derekesi
ne indirdiğimiz, kabul ediyorum, zira bu şekilde onunla
ilgili değer yargılarımızı askıya alıyor, onun (varsa) ni
hai amacını görmezden geliyor ve ona nicelik yönünden
yaklaşıyoruz. Ölü bir insanı veya canlı bir hayvanı bir
operasyon odasında kesip biçmeye başlamadan önce bir
şeyin üstesinden gelmemiz gerekir. . . Nitel özelliklerinden
ayrılıp tamamen niceliğe indirgenen objelerin bütünüyle
gerçek olduğunu düşünenler, modern bilimin en büyük
temsilcileri değildir. Dar görüşlü bilim insanları veya bi
limle alakası olmayan bilim takipçileri ancak, böyle düşü
nebilir. Fakat büyük zihinler çok iyi bilir ki, böyle davra
nılan bir nesne yapay bir soyutlamadır, gerçekliğinden bir
şeyler yitirmiştir.
466
İkilem 1 01
Pragmatik yanıt
467
köpekler resmederler. Fakat diğer tarafa da aynı suçlama
getirilebilir. Bunlar da sıklıkla acı çeken ve çektikleri acıla
rın yalnızca dirikesimin sağlayacağı faydalarla dindirilebi
leceği (bize öyle söylenir) kadın ve çocukların resimlerini
yaparak bu uygulamayı savunur. Halbuki bu uygulama,
yalnızca bir türün mutluluğu için başka bir türün acı çek
mesinin doğru olduğu gösterilerek savunulabilir.
468
SÖZLÜKÇE
469
Ahlaki paradokslar: Etikte, burada bahsettiğimiz "va
gon ikilemleri" gibi "paradoks" oluşturan durumlarla il
gili sayısız tartışma vardır. Paradokslar etik problemlerin
ekmek teknesidir.
470
Filikada beş kişi var.
Dörtten fazla kişi binerse filika batar.
Filika batarsa herkes boğulur.
Herkesin boğulması bir kişinin boğulmasından daha
kötüdür.
Dolayısıyla, bir kişi filikadan atılmalıdır.
471
Bununla birlikte, Aristoteles ve Platon arasındaki en
önemli fark Nikomakhos'a Etik eserinde yer alır. Aristo
teles burada, terimlerin "geleneksel kurallar" olarak nasıl
kullanıldıklarını tespit etmek üzere "doğru ve yanlış" kav
ramlarına dair popüler anlayışları inceleyerek başlar (İki
lem 4). Platon bu tür bir yaklaşımı açıkça küçümsemek
tedir. Thomas Hobbes da Aristoteles'i yolundan saptıran
yöntemin bu olduğunu söyler; etiğin zeminini "insanların
zevklerinde" arayarak hiçbir kuralın yer almadığı ve doğ
ru ile yanlış arasında hiçbir ayrımın bulunmadığı bir ölçü
seçmiştir. Hobbes'a göre bu doğrudur.
472
ceyle ilgili olarak konuya yer verdik. Ekonomiden biraz
jargon ödünç alarak yapacağımız bir tanıma göre, mik
ro-işletme etiği, ticari işletmelerin doğru ("adil " ) bir şe
kilde yönetilmesine ve organize edilmesine bakar: İş uy
gulamaları, istihdam konuları, yönetim "tarzları", mali
muhasebe ve benzerlerinin yanında bunların işletmelerin
tedarikçiler ve çevreyle ilgili olarak verdikleri kararlar
üzerindeki etkileri de kapsam dahilindedir. Böyleyse,
"makro-iş etiği" olarak adlandırabileceğimiz disiplin de
özgür irade, rasyonalite ve insan haklarının gerekleri gibi
mefhumları, faydacılığın bir türü olup dünyayı mümkün
olduğunca çok kişiyi "tatmin edecek" şekilde düzenleme
girişimi anlamına gelen Pareto dengesi ile kıyaslayarak
ele almalıdır.
475
ve yaşama yaklaşımımız bu temel ihtiyacın karşılanma
sıyla belirlenir. "Koyu Yeşillerden" Paul Callicott'un de
diği gibi, " Yemekten daha candan, yaşama bağlılığı daha
çok simgeleyen ve daha gizemli bir şey yoktur."
476
belirleyici değerleri olması gerektiğini ilan ettiği Principia
Ethica ( 1 903) adlı büyük eserinde ortaya koymuştur.
477
ilaç vermeyeceğim." Tıp, Hippokrates ile uzmanlık ge
rektiren işlerin ilk örneği olarak ortaya çıkmıştır.
479
alır. Maddi ve manevi, fiziksel ve zihinsel, dinsel ve politik
ayrımı yoktur. En küçük eylemler dahi tanım gereği dini
liderler olan etik uzmanların rehberliğine tabi görülür.
Neyse ki, böyle totaliter bir doktrinin pratikliğini sağla
mak için İyi (Hasan) ve Kötü (Qibih) şeyler zorunlu, öne
rilen, izin verilen, yasaklanmış veya onaylanmayan gibi
kategorilere ayrılmıştır ama pek çok kararda belirsizlik
söz konusudur. Yoksullara, yaşlılara, yetim ve öksüzle
re sadaka vermek farzdır; toplam mal varlığınızın yıllık
%2,5 oranında zekat vermek de farzdır. Kadınlara nasıl
davranılacağı ise Kuran'da muğlak bir konudur.
481
keyfine göre parçalanıyordu. Yalnızca "artıkları" yiyebili
yorlardı. Doğal olarak çocukları da köle doğuyordu.
482
2001 yılı BM rakamlarına göre mülteci olduğu kay
dedilen 22 milyon kişinin büyük çoğunluğu, mültecilerin
kaçtığı Irak ve Afganistan gibi ülkelerin komşusu olan
Pakistan ve İran gibi görece yoksul ülkelerde bulunuyor
du. Aynı yıl, dünyanın en zengin dokuz ülkesi ise bin bir
zahmetle toplamda 100.000 kadar mülteciye kapı açtı.
483
yışa bir alternatif getirmesi açısından felsefeciler için ya
rarlı bir kaynaktır.
484
doğa felsefesi, politika ve teolojiye önemli katkılar yap
makla kalmadı; Batı dünyasına reenkarnasyon, cennet
ve cehennem kavramlarını getiren ilk kişiydi ve bu öğ
retilerin kendisine Tanrı'dan geldiğini söylüyordu. Tiran
Polikrates tarafından yıkıcı faaliyetlerle suçlandıktan
sonra İtalya'ya giderek vejetaryenlik, yoksulluk ve iffeti
temel alan bir felsefe okulu ile manastır hayatı yaşayan
bir topluluk kurdu. Pythagorasçıların menüsü tatlı gev
rekler, darı veya arpa ekmeği ile sebzelerden oluşuyor
du. Pythagoras, yakaladıklarını denize bırakmaları için
balıkçılara para veriyordu ve hatta bir keresinde vahşi
bir ayıya arpa ve meşe palamudu yemesini, insanlara sal
dırmaktan vazgeçmesini salık vermişti. Hayvanların yanı
sıra ağaçlara da saygı gösteriyordu ve zorunlu olmadıkça
ağaçların kesilmesine karşıydı. Daha küçük bitkileri de
gözetirdi: Bir gün fasulye tarlasından geçmemesi için bir
öküzü uyarmıştı.
486
tur; bu da "doğru ve yanlış" şöyle dursun, "hakikat" diye
bir şeyin de olmadığını söylemenin dolambaçlı bir yolu
dur. Bu post-modern, "değerlerden arınmış" bir etiktir ve
bu yüzden etik değildir.
487
NOTLAR VE YOLLAR
ileri!
1 ve 2, Filika
489
78 ( 1 969)) makalesinde şunu da yazar: "Bir kişinin haya
tını kurtarmak için sergilenen büyük ve olağanüstü çaba
lar, yalnızca insan sayısı azaldığında anlamlıdır."
3, Psikoloğun öyküsü
4, Gelenek kraldır
490
nün yayınladığı tahmini rakamlara göre 2002 yılında 8,4
milyon çocuk köle vardı.
491
ların gereksizliğini tartışmayı seviyordu. Fakat 1936 yılı,
merkezi figür Moritz Schlick'in kıskanç bir öğrenci tara
fından vurulduğu ve başka bir Avusturyalı filozofun, Kari
Popper'ın (kutsal çevreye hiç davet edilmemiştir) özellikle
"bilime" çok fazla güvenmenin ortaya çıkardığı zayıflık
ları ve kusurları ortaya koyduğu yıldı. Son olarak, Moritz
Schlick yine aynı yılda neyin "söylenip" neyin "söylene
meyeceğine" dair The Philosopher dergisinde yayınlanan
çok ilginç bir makale kaleme almıştır (bkz. www.the-phi
losopher.co. uk).
7, Yalancı
1 1-14, Descartes
492
22-26, e-Ville'e karşı
40-43, İş haftası
494
duyanlar için, Kant'ın "maddi" ve "ahlaki" ödevler ara
sında bir ayrım yaptığını söyleyelim. Borç aldığınız parayı
geri ödemek birinci kategoriye, yoksullara yardım etmek
ise ikinci kategoriye girer. Wittgenstein ise etik hakkın
daki görüşlerini Cambridge Felsefe Bölümünde Kasım
1 929'da verdiği bir derste açıklamıştır ve daha sonra bir
metin olarak Philosophical Review dergisinin 74/1 sayı
sında (Ocak 1 965) yayınlanmıştır. Sokrates ve Euthyphro
arasındaki tartışma Sokrates'in Son Günleri diyalogunda
geçer. Son olarak, bahsedilen İslami görüş de Usool-e Ka
fi'nin "Anecdotes of the Pious Ones" metninin "The ri
ghts of neighbors" (komşu hakları) bölümünde aktarılır.
50 ve 5 1, Maymun vakası
5 5, Güzellik tuzağı
60-63, Panoptikon
496
Tatar ise Off With Their Heads ve The Hard Facts of
the Grimm ,s Fairy Tales kitaplarında peri masallarının
tüm alt metinlerini eğlenceli ve bilgili çözümlemelerle
belgelemiştir.
72, Kanunsuzlar
497
2002) eserinde ana hatlarıyla anlatır. Savaşların "ada
leti" ise Michael Howard'ın War and the Liberal Cons
cience (Oxford, 1 978) kitabında tartışılır. Einstein ve
Brodie'nin "bomba" üzerine görüşleri, ABD'li siyaset
bilimi profesörü Roman Kolkowicz'in (ed.) Dilemmas
of Nuclear Strategy (Cassell, 1 987) eserinde ortaya
konmaktadır. Atıfta bulunulan Brodie makalesinin adı
"War in the Atomic Age" olup The Absolute Weapon,
Atomic Power and the World Order adlı kitapta der
lenmiştir.
498
87-88, Parasal konular
500
nold'un Culture and Anarchy eserleri (1 882) vardır. Karl
Jaspers, General Psychopathology (1928) eserinde yazı
yordu.
100 ve 101
501
DİGER KAYNAKLAR
Etiğe giriş
503
Peter Singer'ın How Are We to Live? (Nasıl Yaşama
lı?) adlı eseri, etiğe bir yaşam rehberi gibi yaklaşan hoş
ve açık bir denemedir. Bu kitapta ben de aynı yaklaşımı
paylaşıyorum, dolayısıyla önermemem için hiçbir neden
yok. Singer, Thomas Nagel'in "ölüm", David Hume'un
intihar, James Rachels'in ötenazi, Judith Jarvis Thom
son'un kürtaj ve John Stuart Mill'in idam cezası üzerine
yazılarını içeren, Oxford University Press tarafından ya
yınlanan Applied Ethics ( 1 986) gibi eserleri düzenlemeyi
seviyor gibidir. Bunların yanında kitapta, "Oyun Teorisi"
ve nükleer savaş, nüfus etiği üzerine yazılar ve editörün
bizzat kaleme aldığı "All Animals Are Equal" (Tüm Hay
vanlar Eşittir) adlı bir makale de bulunur.
Etik teorisi
İnsan doğası
Toplumsal adalet
506
ret politikası ve kültürel emperyalizmi yerden yere vuran
çok sayıda ve farklı kitap basılmıştır; fakat diğer iddiaları
ve nitelikleri ne olursa olsun, felsefi olmaktan ziyade son
derece Protestanca oldukları söylenebilir.
507
Behaviour" adlı kısa makale, Smith'in Ulusların Zengin
liği eserinin başlattığı büyük tartışmanın yalnızca bir par
çasıdır.
508
Cinsel politika
509
gerekçelerle" değerli görülmediği, fuhuş, süslenme ve hat
ta mantığın dahi "makbul" olduğu anlatılır.
Genetik
Yasal konular
511
mas in Modern Medicine kitabı, "vaka çalışması" tadın
da bir derleme sunar. Warnock, Raanan Gillon ve hatta
Michael Lockwood gibi popüler tıp etiği düşünürleri de
kitapta yer alır. Alan Soble (Yale, 1 968) tarafından ka
leme alınan ve çeşitli yaklaşımlara farklı ipuçları sunan
kapsamlı bir giriş çalışması niteliğindeki Pornography:
Marxism, Feminism and the Future of Sexuality (Yale,
1 986) eserini de anmadan geçmeyelim.
Yalan söylemek
Hayvan haklan
512
dan tanıtılan Ethics, Humans and Other Animals'dır Bu .
Çevre etiği
513
DİZİN
515
bencillik ve kişisel çıkar 427-433 Churchill, Winston 1 77, 1 78, 259
Augustinus'un görüşü 273, 274 CIA 49, 4 1 7
caydırıcılık teorisi 414-4 1 7 Clausewitz, Cari von 4 1 3 , 4 1 5
Hobbes'ın teorisi 288, 299 Coolidge, Calvin 298
Benedict, Ruth 395, 399 Coward, Noel 3 1 3
Bentham, Jeremy 286, 368, 369, Crick, Francis 288,299
371, 372, 409, 465, 472, 476, Cruickshank, George 388
493 Cuvier, Baron 374
Berkowitz vakası, "Sam'in Oğlu" Cyprian, Kartaca Piskoposu 406
2 1 2, 213, 439, 440, 441
Biggles öyküleri 3 9 1 , 392, 393 çevre etiği 4 73
bilgi, gerekçesiz yanlış inanç olarak Aldo Leopold'un korumayla il-
413 gili bakış açısı 423
Birleşmiş Milletler organizasyonu 407 avlanma 421
Blair, Tony 4 1 1 , 4 1 3 ekonomik nedenler 376
bombardıman ormanların yok edilmesi 421
atom bombası 4 1 5 çevre-merkezciler 424
Dresden 405 çift etki doktrini 264, 291, 365, 473
il. Dünya Savaşı 1 77, 1 78, 1 79 çocuklar
Border, William 4 1 6 ahlak gelişimi 35 1
Brccht, Bertolt 496 ceza 389, 390
Brodie, Bemard 4 1 4, 415, 498 geleceğin teröristleri 12 9
Brown, Fred 382, 496 kural 351
Budizm 360, 361, 362
Gautama Siddhartha, hayatı Dao-in 275
1 22 Darius, Kral 398, 399
Burakumin 395 Darrow, Clarence 2 1 4, 2 1 5, 2 1 6,
2 1 8, 2 1 9, 22 1 , 441, 444, 499
Callicott, J. Baird 203 Darwin, Charles 346, 347, 4 1 9,
Calvin, çocukların cezalandırılması 420, 426, 442, 498
üzerine 389 Darwinizm (sosyal) 442
cankurtaran filikası ikilemi 3, 246 De Beneficiis iV, Seneca 261
Carroll, Lewis 394 denetim prensibi, Bentham 371
Carter, Jimmy 4 1 6 Denetim Yetkilerinin Düzenlenmesi
caydırıcılık teorisi 4 1 4, 4 1 5 Kanunu 370
Meanie'ler ve lngrate'lerin öy denge 273, 274, 275, 279
küsü 1 84, 1 85, 186 Derrida, Jacques 486
tehdit 128, 1 29 Descartes, Rene 266, 267, 269, 271,
Cesur Yeni Dünya, Huxley 296, 301 476, 492
ceza dirikesim 1 9, 20
Fransız holiganlar örneği 446 hayvanlar, dil 270
infaz 438 hayvanlar, "makine" görüşü 270
orantılılılık 35 1 determinizm 268, 44 1
Chatwin, Bruce 407, 506 Dickens, Charles 386, 388, 389, 496
Che Guavara 49 dikkat eksikliği hiperaktivite bozuk-
Chrysippus, Stoacı 277, 279 luğu (DEHB) 275
516
Dil, Hakikat ve Mantık, Ayer 456 Freud'un açıklamaları 431
din (kölelik ile ilgili) 485 gelişim teorileri 350, 351, 352
Diotima 320, 321, 360 hepbanacılık 350
dirikesim 465, 466 Lewis'in düşünceleri 467
Descartes'ın deneyleri 27 sosyal yaşam 382
Fontaine ve Show'un bakış açısı etik teorileri
243 evrenselciler 3 9 8
dodolar 4 1 9, 447 mutlakçılar 397
doğa durumu, Hobbes 289 öznelciler 397
Doğru Olanı Yap, film 461 şüpheciler 398
doğurganlık hizmeti 59, 60 etnik temizlik 1 8 1 , 298
doğurganlık hizmetleri 59 Eudoksos 259
doku tipleme 305, 306 Euthydemos, Platon diyaloğu 328,
doku verme 64-68 329
Down sendromu 300 e-Ville şirketi öyküsü 44, 45, 56
dört hak 406 Evrensel ve Kalıcı Barış Planı, Bent
Dört Soylu Hakikat (Budist felsefe ham 409
de) 360 Eythyphron ikilemi 339
Dresden 1 79, 405 Eyüp'ün öyküsü (Kıtab-ı Mukad
Harabeye dönmüş Dresden'in des'ten) 97, 337, 338
fotoğrafı 1 76
Driller Killer, film 3 1 8 Faces of Death, film 3 1 8
duyarlı 271 faydacılık 328, 430, 476
düalizm 267 Feinberg, Joel 426, 427
Dyson, Freeman 179 film etiği 236, 457, 458, 460, 461,
462
Echelon sistemi 370 Forbes, dolar milyarderleri listesi
eğitici öyküler 389 356
El Mozote, katliam 1 87, 1 8 9 Fort Benning 4 1 7
El-Kaide 4 1 8 Frankenstein, Mary Shelly 275
empati 342 Franklin, Benjamin 297
engizisyon (Katolik Kilisesi) 251, 252 Franklin, Rosalind 299
ensest tabusu 404 Fraser Adası 448
Epiktetos 279 Freud, Sigmund 404, 408, 431, 442
Epikuros 280, 492
Erasmus 1 80, 1 8 1, 407 Galbraith, J. K. 335
erdem 279, 28 1 , 282, 283, 337 Gandi, Mahatına 207, 288
erdem etiği 360, 361, 362 gelenek 5, 1 1 O
Budist kavram olarak 123 Amerikan yerlileri 3 75
Platon, Menon diyaloğu 1 1 1 Antik Babil 400
Erdemin Peşinde (After Virtue) 385 Herodot tarafından anlatılan
Etcoff, Nancy 357, 358, 359 398, 399, 400
etik oyunu 325, 332 Massagetler 401
namus cinayetleri 403, 404
etik tartışmalar 39 1 Padaea 401
dil faktörü 394 Persler 399, 400
517
Tauriler 402 ifade özgürlüğü 321, 322
Trausiler 402 itibar hakları 34 7
yamyamlık 255 kadın hakları 251, 485
genetiği değiştirilmiş organizmalar kendini koruma hakkı 485
202, 425 mahremiyet 367-374
genetik miras 346 yaşam hakkı 402
Georgc, Susan 425, 462, 464, 501, Haldane, J. B. S. 301
506 Hammurabi'nin yasaları 404
Gilbert, G.M. 342 Hardin, Garrett 245
gizli el, Smith'in teorisinde 205 Harmsworth, Alfred (Northcliffe
gizlilik (resmi) 370, 371 lordu) 314
Global AIDS: Myths and Facts, Harris, Arthur " Bombacı" 1 78
lrwin ve Miller 330 Harris, John 307
gnostikler 340 Hayes, Will 3 1 5
Godwin, William 287 hayvan hakları 27 1 , 346
Goehbcls, Bayan 250 Bentham'a göre 465
Goodall, Jane 346, 442 Lewis'e göre 465, 466
görev Maymun Yakası 105-108
çevre 451 Shaw'a göre 466
hayvanlar 449 hayvanlar
kilit görev 487 avlanma 375, 452, 453
mecburiyet 355 dil 1 05, 347
merhamet 294 dirikesim 243, 271 , 465-468
gözetim ve Demokratya öyküsü dünya gıda endüstrisi 463
1 3 1 - 1 38, 367-372 Kitab-ı Mukaddes'te 272
Gray Matters (Gri Konular), oyun otomasyon 21
325, 326 Papa Pius'a göre 147
Greenwood, james 82, 31 1 , 312 saldırganlık 408
Grimm kardeşler 386, 496 sosyal davranış 34 7
Grotius 450 yokoluş 420, 421, 447
Gundersheimer, Herbert 467 haz 259
günah 281 sosyal inşa 423
güzellik 357, 358, 359 tatmin 37
toplum tarafından inşa edilmesi utanç 31, 282
120 hedone (Yunanca kavram) 259
Güzellik Miti, Wolf 359 hedonik hesap 259
Gyges'in Yüzüğü 29, 30, 31, 272, Hegel, G. W. F. 407
273 Herbert, Maria von 262
Herodot 7, 254, 255, 398-402
Haidt, Jonathan 264 Herodot'tan hikayeler 399-402
haklar 505, 507 hesap ve tıbbi etik 306
ağaç hakları 451 Hıristiyan Kilisesi
aile kurma hakkı 303 günah 278
BM İnsan Hakları Bildirgesi 1 70 hayvanlar 272
dört özgürlük 406 Nietzsche'nin bakış açısı 483
fikri mülkiyet hakları 391 hikayeler 386, 387
518
Hipokrat 263, 477 nağı, Rousseau 467
Hitler, Adolf 129, 177, 178, 1 79, 250 intihar saldırıları (ABD) 4 1 8
Hobbes, Thomas 269, 288, 299, İslam 479, 4 8 0 , 482
290, 342, 408, 430, 472, 477, İslam ahlakı 479,
483, 486 istek ve arzu, Hobbes 289, 290
Hogarth, William 1 8 , 266 istekler, Hobbes'e göre 289
Homeros ve öldürme davranışı 408 İş etiği 472, 5 1 2
Homby, Nick 324 iş etiği, protestan 433
Hrisostomos, vejetaryenlik üzerine işkence 435, 436, 437
146, 380, 3 8 1 alışılmış bir durum olarak 251,
Human Fertilisation and Embryo 252
Authority 306 İyi'nin Formu 283
Hume, David 342, 343, 383, 462, iyilik yapmak (Çin felsefesinin pren
478, 486 sibi olarak) 249
Hutcheson, Frances 286
Huxley, Aldous 296, 301, 302 James, William 268
Jefferson, Thomas 297
I Ching (Değişimler Kitabı) 478 Joad, Profesör 257
I Spit on Your Grave, film 3 1 8 John Paul II.,Papa 299
lise: She-Wolf of the SS, film 317 Johns, "Kaptan" W.E. 393
In Vitro Fertilisation (IVF) 299, 303,
305, 306 Kafası Karışıklara Öğütler, Maimo-
In Vitro Fertilisation (IVF) 62, 305 nides 249
Inge, William Ralph 449 Kahneman, Daniel 365
Innocentius IV., Papa 251 Kalıcı Barış, Kant 408
ırk ıslahı 296, 299 Kant, Immanuel 469
ırkçılık 392, 506 etik ikilemler 255, 256
Irwin, Alec 330 irade 268
IVF bkz. In Vitro Fertilisation iyi niyet 282
sözünü tutma 382
İbrahim, İncil'in hikayesi 98, 99, yalan 261
102, 103, 1 92, 260, 340, 341 , karar alma 339
344, 437 karşılıklılık, Konfüçyüs ilkesi 249
ihbarcılar 327, 328 Keller, Helen 342
ilaç testleri 304 Keynes, John Maynard 464
Naziler 92, 93 KGİ (karşılıklı garantili imha) 4 1 6
İlyada, Homeros 408 Kierkegaard, Smen 332, 340
İncil Hristiyan Kilisesi 3 8 1 kirlilik (endüstiyel) 376
İnkalar 255 Kistik fibrozis 300
insan doğası 267 Kitab-ı Mukaddes
bencillik 427-433 İbrahim'in öyküsü 98, 99, 260
öldürme içgüdüsü 406-409 Lazarus'un öyküsü 102, 344
ölüm içgüdüsü 262 meyve vermeyen ağacın öyküsü
yozlaşma süreci 122 336
insan hakları 7, 406, 473, 477, 480 şeytan işi 194
İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kay- vejetaryenlik 380
519
Kohlberg, Lawrence 351, 352 Marx, Cari 432
Komünist Manifesto, Marx ve En Medeni Haklar 248, 480, 490
gels 435 Melbourne, polis grevi 273
Konfüçyüs 248, 249, 478 Mellor, David 3 1 7
Konuşma Mencius 249
hayvanlar 23, 271 , 347 Menon, Platon diya loğu 1 1 1
mahkeme öncesi 2 1 7, 3 1 6 menos 408
maymun vakası 1 05- 1 1 0 Merleau-Ponty, M aurice 359
nefret dili 1 90 Metthew, Arnold 459
koruma ( doğal yaşamı) ve ekonomik Meyve Vermeyen Ağaç öyk üsü (Ki
değerler 200 tab-ı Mukaddes'ten) 95, 96,
Koyu Yeşiller 424 336, 337
kölelik 252, 297, 480, 48 1 , 486, 490 Michelangelo 3 1 9
kötüye kullanım (ma h k umlar) 5 Midgley, Mary 449, 450
Kubrick, Stanley 236 Milgram, Stanley 248
kumarbaz yanılgısı 465 Mili, John Stuart 86, 256, 354, 355,
kutsal savaş 1 90, 1 9 1, 192 434, 494, 504
Kültür ve Anarşi, Arnold, Matthew Miller, Joyce 330
459 Mirasyedi Oğul ( Kitah-ı M ukad
küreselleşme 409 des'ten) 336
e-Ville şirketi (hayali bir örnek) 44 Mischel, Walter 276
küresel köy (dünya) 330 Misyonerlik Seyahatleri, Dr. Livings
küna j 300, 307, 509 tone 373
mitler 482
Landscr, pop grubu 321 Modern Zamanların Merhametlisi
Lawrence, D. H. 3 1 6 öyküsü (Kitab-ı Mukaddes'ten)
Lazarus ö yküsü (Kitab-ı Mukad 1 00, 1 0 1 , 341
des'ten) 1 02, 344 Moore, G. E. 294, 476
Leopold, Aldo 200, 422, 423, 424, More, Henry 267, 268
447, 452, 471, 498, 500 Muhammed
Leviathan, Hobbes 269, 430 kölelik 252
Uvi-Straus s, Claude 404 velayet-i fakih 249
Lewis, C .S . 465, 467, 501 mutluluk 258
Lockheed Manin 325, 326 mülteciler 345, 3 9 1 -394, 482
Loeb vakası 2 1 4, 2 1 5, 221 My Religion, Keller 342
lokum deneyi 276 Nagel, Thomas 255, 491
Lorenz, Konrad 442
Love's Knowledge (Sevginin Bilgisi), Naziler 1 8 1 , 296, 364
Nussbaum 387 iş etiği 92, 93
Nefret Vaizi öyküsü 1 90
Mabbott, J. D. 293, 294, 329 Network, film 462
Maclntryre, Alasdair 385 Newgate Calender 436, 438, 499
Macon Meclisi 272 Nietzsche, Friedrich 1 2, 2 1 9, 220,
Maimonides, Moses 249 2 8 1 , 355, 483
mantıkçı pozitivistler 456 Nikhomakhos'a Etik, Aristo 499
Marnie, film 4 6 1 Nirvana 3 6 1
520
niyetler 264, 283 Pareto dengesi 473
Kant'ın görüşü 282 Pauline ile kibrit çöpleri, eğitici hika
Moore'un görüşü 294 ye 159- 1 62
nomos 25 1 peri masalları 384, 385, 496, 497
numenal dünya (Kant) 269 Ardıç Ağacı 153-157
Nursery and Houshold Tales, Kurbağa Kral 149-152
Grimm kardeşler 386 Tolkien'in bakış açısı 384
Nussbaum, Martha 387, 460, 505 Phaedo, Platon diyaloğu 284
Nürnberg Mahkemeleri 92, 333, physis 251
335, 342 Piaget, Jean 350
Platon 469, 484, 485
oikeiosis 279 "Çılgın Bıçakçı" 260
Origin and Development of Moral "koruyucular" 248
Ideas, Westermarck 343 adalet 328
Orwell, George 369, 370 bilgelik 349
otomasyon 21 çoğunluğun düşüncesi 257
Hobbes'un "yapay hayvanlar" devlet ( organizma benzetmesi)
kavramı 289 423
Otomatik Portakal, film 236, 459 erdem 362
eşitlik 295
öldürme Gyges'in yüzüğü 272
davranış 408 hikaye anlatımı 272
yaşlıları 254 kölelik 252
özgecilik 245 seks 278
özgür irade 21, 22, 268, 278, 473, 492 üreme deneyleri 55
özgürlük vejetaryenlik 377
bilgi alışverişi 409 Plutarkos 140, 467
gözetim 369, 370 Politik Ekonominin İlkeleri, Mili
ifade özgürlüğü 322 409
pop müzik 324
Padualı Anthony 380 Porphyry 271
Panoptikon 369-373 pragmatist ekol 270
Bentham'ın illüstrasyonu 130 Pritchard, H. A. 294
Paolo Cavalieri 346 Protagoras diyaloğu 487
Papalık otoritesi Proudhon, Pierre-Joseph 287, 340,
Alexander IV. ( işkence) 252 435
Innocentius IV. ( işkence) 251 psikoloji 484
John Paul II. (ırk ıslahı) 299 ahlak gelişimi 25 1 , 252, 351,
Pius Xll. (hayvanlar) 147 352
para 205, 206, 334 davranışçılık 441
ekonomik değer 454 insan doğasına bakış 408
savaş ekonomisi 415 lokum deneyi 276
vergiler 207, 208 sorumluluğu azaltma 444
yeşil ekonomi 422, 423, 424 şizofreni 439
zengin adam ikilemi 1 16, 11 7 Zimbardo'nun "mahkum" de
zenginler listesi 3 5 6 neyi 5,6
521
Pythagoras 143, 272, 361, 374, 484, Savaş Üzerine, Clausewitz 4 1
485 Sceptical Essays, Russell 501
Schlesinger, James 4 1 6
Qi 275 Schopenhauer, Arthur 278
Qi Bo 35, 275 Scruples, oyun 325
Seneca
Rachels, James 350 çocuk öldürme 253
rasyonellik 281, 350, 467 tutkulardan kurtulma 279, 280
Rawls, John 418, 429, 449, 500 yalan 261
Reagan, Ronald 416 Seçmeler(Analects), Konfüçyüs 249
Ressler, Robert 440 seks 277-280
Rolston, Holmes 420, 455 sansür 74, 75, 3 1 9, 320
Roma hukuku, impossibilium nulla sempati 342
est obl igatio ilkesi 246 Sevgililer Günü, direktif 178
Romance, film 3 1 9 sezgi ve ahlaki akıl yürütme 264
Roosevelt, Franklin D . 1 1 7, 406 Shaw, Bernard 1 44, 243, 466, 467
Round River, Leopold 422 Shelley, Mary 384
Rousseau, Jcan-.Jacques 248, 284, Siddhartha, Buddha 122, 123, 360,
342, 396, 467, 495 361
rölativizm 256, 391, 396 Skinner, Burrhus Frederick 44 1
Görecistan Hikayeleri 1 67- 1 75 Smith, Adam 205, 206, 258, 342,
kültürel rölativizm 397, 490, 409, 427, 428-432, 434, 472,
497 485, 486
ruhlar Snuff, film 3 1 8
Descartes'ın görüşü 26, 267 sofistler 2 5 1
hayvanlar 267 Sokrates 2 5 8 , 2 5 9 , 260, 272, 273,
Russell, Bertrand 277, 278, 28 1 -285, 484, 485
agnostizm 339 Soros, George 333, 352
ırk ıslahı 301 sorumluluk 256, 268
müstehcenlik 324 sorumluluğu azaltma 444
tiranlık ve kamuoyu hakkında soykırım, Ruanda 247
257 Spencer, Herbcrt 442
Speusippus 487
Saki ve Bayan Eggleby 328 Spiggot, William 2 1 0, 435
sanat ve zulüm 459 Spinoza, Baruch 340
Sangharakshita 361 Spix ve Martius, antropologlar 255
sansür Stilbo hikayesi 280
film etiği 3 1 7, 3 1 8 Stoacılar 277-280, 362
gazete v e dergiler 74, 78, 3 1 7 Stone, Christopher 45 1, 452
pop müzik 324 suç, ve medyada gördüğü destek 77,
seks 82, 83 78
toplumsal hayat 323 Survival of the Prettiest, Etcoff 357
Sarı imparator 35, 274, 275, 276
Sartre, Jean-Paul 332 şeytan
savaş 1 80 Augustine'in görüşü 32, 33, 34
savaş etiği 1 77, 1 78, 179 Bayan Goebbels örneği 250
522
şeytanın kimyagerleri 93, 333, 335, vagon ikilemleri 14, 15, 16, 125-
494 129, 263, 264, 265, 363-367
şiddet 236, 268 Veblen, Thorsten 352
şiddet karşıtlığı 46, 47, 49, 288 vejetaryenlik 140-14 7
doğrudan eylemler 51, 202, 424 Aziz Paulus'un bakış açısı 379
GMfood mağazaları 45 Brecht'in bakış açısı 496
şiir ve hakikatler 387 Hrisostomos'un bakıç açısı 380,
381
Tales of Highwaymen, ucuz roman Kitab-ı Mukaddes'te 380
523
yazılım korsanlığı 327 Yüzüklerin Efendisi, Tolkien 384
Yedi Samuray, film 460
yeşil ekonomi 201, 422, 423, 424 Zimbardo, Philip 5
Yeşu, Kitab-ı Mukaddes 1 9 1 Zulmün İlk Aşaması, Hogarth'ın
Yıldız Savaşları, film 461 gravürü 1 8
Yıldız Savaşları, savunma planı 4 1 6 zulüm, hayvanlara 1 8 , 266
524
"Ahlak. önemli seçimler hakkındadır ve önemli seçimler
ikilemlerdir. Kelime Eski Yunancada 'iki boynuz'
anlamına gelir. İkilemin boynuzları ... Sadece iki seçenek
vardır: Var ya da yok, olmak ya da olmamak, doğru ya da
yanlış. Hatta belki de yalnızca tek bir seçenek, ikilemin
boynuzları arasında yolunu bulmak seçeneği vardır.