You are on page 1of 67

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ


 Özel bir bilgi türü olarak felsefe, Yunanca “bilgelik” ya da genel
olarak “bilgi” anlamına gelen sophia ve “sevgi” anlamına gelen
philia sözcüklerinin birleşmesiyle oluşmuştur. Bu çerçevede felsefe
(philosophia), bilgi ve bilgelik sevgisi anlamına gelmektedir ve
insanoğlunun bilgelik yolunu bulmaya duyduğu ilgiye işaret eden
bir terimdir.
 Eski Yunanca da bilgelik (sophia) sözcüğü yalnızca kuru ve soyut
bilgi anlamında değil, akıllıca davranmak, aşırılıktan kaçınmak,
kendine egemen olmak ve kötü durumlara göğüs germeyi bilmek
anlamına da gelir. O halde filozof (philosophos) da bilgeliği seven,
bilgiyi arayan, ve ona ulaşmak isteyen kişidir. yaşamın anlamını
bulmaya ve bu anlama uygun yaşamaya çalışan kimsedir.

2
 “Felsefe varlıkları, var olmaları bakımından
bilmektir.”, “Felsefe, bilgelik, erdem ve Tanrı
sevgisidir.”, “Felsefe, akıl ışığı ile gerçeği
aramaktır.”,
 “Felsefe ruhun yükseklik ve eğitimle
eğitilmesidir.”, “Felsefe, Tanrının varlığını
kanıtlamak, birliğine inanmak, ona götüren
yolları izlemek, yetkin bir ahlakı benimsemek,
ruhu kötülüklerden korumak, adaletli ve ölçülü
olmaktır.”
3
 Felsefe, bireylerin inanç ve değer sistemlerinin
oluşmasını sağlayarak, hayatları süresince aldıkları
tüm kararları ve yaptıkları tercihleri belirler.
 Felsefi düşünceler, filozoflara ya da düşünürlere
özgüymüş gibi gözükmesine rağmen, tüm insanlar,
kendilerine özgü bir yaşam felsefesi
geliştirmektedirler.
 Felsefenin amacı da yalnızca kuramsal bilgi elde
etmek değil, aynı zamanda doğru davranışta
bulunmamızı sağlamak; ahlâklı yaşamanın yollarını
öğretmektir.

4
EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ
 Bir disiplin olarak felsefe, etkili düşünme ve akıl
yürütme yoludur. insanın kendisi, yaşamı, içinde
yaşadığı toplum ve evren üzerine düşünme faaliyeti
olarak tanımlanabilir.
 Felsefe, gerçeği tümüyle ele alıp inceleyen ve bunun
sonucunda ulaşılan bilgileri yorumlayan ve
sistemleştiren bir uğraş alanı olarak tanımlanabilir.

5
 “Bütün insanlar doğal olarak bilmek isterler“.
Gerçekten de insanı insan yapan en önemli
özelliklerden biri onun kendisini çevreleyen dünyayı,
içinde yaşadığı toplumu, geçmişini ve bütün yanları
ile bizzat kendisini tanımak ve bilmek istemesidir.
 Bilimde gerçekler, birbirinden ayrı olarak incelenirken,
felsefede tüm gerçekler, hangi alana ait olduğu
düşünülmeden bir arada ele alınır ve
sistemleştirmeye çalışılır.

6
FELSEFENİN DOĞUŞU
 Yunan felsefesinin esas doğduğu yer, Ege’deki İonia kentidir.
Felsefe ise arapça bir kelimedir.
 Eski Yunanlılar , doğrunun ve bilginin kendisi için yönelmiş, bir
felsefenin ilk yaratıcılarıdır. Eski doğu kültürlerinin her birinde
din eksenli, düşünce hakimken, yunanlılarda bu düşünceden
sıyrılarak daha çok var olan gerçekler üzerinde düşüncelerin
şekillendiğini görürüz.
 İlk çağ felsefecileri genelde ilk nedir (arkhe) sorusu üzerinde
durmuşlardır. Bu soruya ilk çağın önemli felsefecileri farklı
açılardan yaklaşmışlardır. Bunlara aynı zamanda doğacı
felsefeciler de denir. Daha sonra eski yunanda ortaya çıkan
sofistler (insancıllar) düşünce ve eğitin dünyasına farklı bakış
açıları getirmişlerdir. Bu bakımdan eski çağ felsefecileri genel
anlamda ikiye ayrılır. Doğacılar ve Sofistler.
7
ANTİK ÇAĞ FELSEFECİLERİ ;
 a) Thales ; Bilimsel düşünmeyi göreli olarak en arınmış biçimiyle
ilkin Miletli Thales ortaya koymuştur. Thales felsefe tarihinin
başında bulunan kişi olarak kabul edilir. O ilk’i ( Arkhe) su ile
açıklamıştır. Ona göre her şey sudan türer ve yine suya döner.
Dünya ise düz bir tepsi şeklindeki suyun içinde yüzmektedir.
Thales’i ilk ilgilendiren konular yeryüzü ile gökyüzü olmuştur.
Her şey canlıdır. Her şey içinde tanrısal bir yaratıcı gücü olan su
ile doludur.

8
ANTİK ÇAĞ FELSEFECİLERİ ;
 b) Anaximandros; İlk madde sonsuz ve
tükenmezdir. Sonsuz olan şeyi Thales gibi varlık olan
birşeyle sınırlayamayız. Çünkü var olan herşeyin
birde zıttı vardır. Yer, tepsi biçiminde değil, bir silindir,
bir sütün biçimindedir ve boşlukta serbest olarak
durur. Gök de yerin etrafında döner.
 c) Anaximenes; İlk madde havadır. Hava, ruhun
insanı kuşatması gibi evreni kuşatır.
 d) Herakleitos; Evrenin temel maddesi ateştir. Ateş,
bütün karşıtların birliğidir. Evrende tanrısal bir akıl
egemendir.

9
ANTİK ÇAĞ FELSEFECİLERİ ;
 e) Sokrates; İlkçağın en büyük düşünürlerinden biridir.
Sokrates'in kendisinden sonra gelen filozoflar üzerindeki
etkisinin çok büyük olduğu düşünüldüğünden Sokrates'ten
önceki filozofları Sokrates öncesi düşünürler olarak
sınıflandırmak yaygın bir eğilimdir.
 Sokrates , İnsan hayatının pratik sorunlarıyla ilgilenmiştir. Akla
ve düşüncenin objektif değerine inanırdı. Ona göre, bilimsel
çalışmanın amacı, duyularla edinilen tek tek algılar değil,
kavramdır. Tümevarım yöntemini kullanmıştır. Bütün çalışmaları
ahlaka yönelmiştir. Erdemle mutluluk arasında bir bağ
kurmuştur. İçinde varolan Daimonion diye bir sesin ona sürekli
yol gösterdiğini söylemiştir. Çevresine büyüleyici bir etki
yapmıştır.

10
ANTİK ÇAĞ FELSEFECİLERİ ;
 f) (Eflatun) Platon; Eflatun'un felsefesini, beş önemli kuram
içerisinde toplamak mümkündür. Bunlar, “bilgi”, “idealar”, “ruhun
ölümsüzlüğü”, “evrendoğum” Cosmogony - Evren'in oluşumunu
inceleyen bilim dalı) ve “devlet” ile ilgili kuramlarıdır. Eflatun,
bütün yaşamı boyunca hocası Sokrates'den edindiği ilham ile
gerçek bir ahlakçı olarak kalmış, tüm bu kuramları, etik ağırlıklı
görüşlerle irdeleyerek geliştirmiştir. Sokrates ve Eflatun'a göre
felsefenin ana ereği, insanın mutluluğu ve yetkin yaşamının
sağlanmasıdır. Yetkin bir yaşam, ancak erdemli bir hayat
sürmekle elde edilebilir. Erdemin temeli “bilgi”, özü “idealar
kavramı”, gerekçesi “evrendoğum”, güvencesi “ölümsüzlük”,
yaşamsal sığınağı “devlet”tir

11
ANTİK ÇAĞ FELSEFECİLERİ ;
 g) Aristo : Aristo, diyaloga yer veren karşılıklı konuşma tipi yazılar yazmıştır.
Ancak bu yazılar zamanla kaybolmuş ve geriye yalnızca ders ve araştırma
notları kalmıştır. Aristo, hocası Eflatun’un idealar fikrinden hareket etmiştir.
Eflatun ideaları bir gerçek kabul ederken, Aristo bunu kabul etmemiştir. Ona
göre sadece elimizle tutup, gözümüzle gördüğümüz varlıklar gerçektir.
Bütün varlıklar madde ile şekilden meydana gelmiştir. Şekil, aktif bir ideadır;
maddeye niteliklerini veren odur. Bu sebeple gözle göremediği ideaları inkar
yoluna gitmiştir. Aristo’ya göre dünya ve madde daimidir (kadimdir).
 Aristo, ahlak bilgisinde ilmi kesinliğin yeri olmadığını söylemiştir. Pratik
olarak “faziletin ne olduğunu bilmek yerine, iyi bir insan olmanın önemi”
üzerinde durmuştur.
 Aristo, tabiat bilgilerinin tarifi ve sınıflandırılmasındaki çalışmaları ile
bilinir. Bu konulardaki bilgisi ve metodu dikkati çekmektedir. Tabiattaki
türlerin tanınması ve tarif edilmesi konusunda başarılı olmuştur. Kendisi ve
okulu tabiat bilimlerinin ayrı bir ilim kolu olarak kurulmasını sağlamıştır.

12
SOFİSTLER
 Sofistler, M.Ö. 5. yüzyılda para karşılığında felsefe öğreten gezgin
felsefecilerdir. Özellikle Atina’da çağın önde gelen bilgeleri var olan
değerleri (kritias) eleştirmişlerdir. Göreceli ve kuşkucu düşüncenin
köklerini atmışlar ve geliştirici olmuşlardır.
 Etimoloji bakımından ‘sofist’ kelimesi Yunanca sophos (bilge,
becerikli, zeki) sözcüğünden türetilen sophistes’ten gelir, öğrenmeyi
ve öğretmeyi meslek edinen kişileri belirtmek için kullanılır.
Geliştirdikleri yöntemle ilk pedagoglar olarak bilinirler. Daha çok
halkın eğitimiyle ilgilenmişlerdir.
 Bazı sofistler şunlardır ; Protagoras, Leontinoi’li Gorgias, Antiphon,
Elis’li Hippias,

13
 İlk sofistlerin toplumda büyük bir saygınlığı olmasına
rağmen felsefe tarihinde ‘sofist’ denildiğinde akla olumsuz
bir anlam gelir. Bu anlam başta dönemin en önemli
filozofu olan Platon’un, Sokrates’in ve Aristoteles’in
sofistlere karşı yürüttüğü mücadeleden ileri gelmektedir.
Sofistler sürekli bu düşünürler tarafından eleştirilmiş ve
küçük görülmüşlerdir. Bir de para karşılığı ders vermeleri
o dönemde yadırganmıştır. Bununla birlikte felsefe tarihi
içinde erdemin öğretilir olup olmadığı gibi çok önemli
soruların sorulmasında ya da yeni yaklaşımlar
geliştirilmesinde sofistler her dönem önemli etkilere yol
açmışlardır (http://tr.wikipedia.org/wiki/Sofistler).

14
 Felsefe, bilginin temelinde bulunan bir takım
doğrulara ve insan davranışını yöneten
ilkelere ulaşma çabasıdır.
 Bir düşünme faaliyeti olarak felsefe,
insanların kendileri ve yaşamın anlamı
üzerinde düşünmelerini sağlar.
 İşte, söz konusu düşünme faaliyeti
sonucunda ortaya felsefi bilgi adını verdiğimiz
“özel” bir bilgi türü çıkar.

15
Bilgi Türleri
 Gündelik bilgi
 Dini bilgi
 Teknik bilgi
 Sanat bilgisi
 Bilimsel Bilgi
 Felsefe bilgisi

16
Felsefi bilginin özellikleri
 Eleştirel bir bilgidir.
 Sistemli ve düzenlidir
 Yığılan, birikimli (kümülatif) bir bilgidir
 Akla dayanır
 Birleştirici ve bütünleştiricidir
 Kesinlik yoktur
 Normatiftir
 Evrenseldir
 Özneldir
17
FELSEFENİN UĞRAŞ ALANLARI
 Felsefenin kendine özgü inceleme alanları
vardır.
 Eğitimle ilgili olan temel felsefe alanları varlık
felsefesi (ontoloji), bilgi felsefesi (epistemoloji)
ve değerler felsefesi (aksiyoloji) ve başlıkları
altında incelenmiştir.
 Ayrı ayrı ele alınmalarına rağmen, bu
disiplinler arasında sıkı bir ilişki vardır.

18
FELSEFENİN BAŞLICA UĞRAŞ ALANLARI

1) VARLIK FELSEFESİ (Ontoloji):


 İlk felsefe olarak bilinir. Varlık kavramı üzerinde durur.
Asıl olan varlık değil varolandır. varlığı bir bütün olarak
ve varlık olmak bakımından ele alır. Varolmanın ne
anlama geldiğini ve varlığın ilk nedenlerini araştırır.
 Varlık felsefesinde ‘Gerçek nedir?’ sorusunun yanıtı
aranmaktadır.
 ‘Gerçek nedir’ sorusunun dışında, insanın neden var
olduğu, evren içerisinde ne tür bir rolü olduğundan
hareket ederek ‘Tanrı, insan, evren, varlık, yokluk vb.
nedir?’ gibi sorular üstünde yoğunlaşır.

19
 Kısaca varlık biliminin, canlı veya cansız, dün,
bugün veya yarına ait tüm varlıkların var
oluşlarını açıklamaya çalıştığı söylenebilir.
 Varlık felsefesi, Arkhe (ilk olan ) sorusunun
cevabını arar. Arkheyi, ilk filozoflar kendilerince
açıklamışlardır. Mesela, Thales’e göre ilk; “su”
iken Heraklit’e göre “ateş” tir. Bu soruya verilen
yanıtlar insan anlayışını da etkilemiştir.
  Ontoloji, eğitimin kuramsal ve uygulamalı yanı
arasında çok boyutlu ilişkiler kurar.
20
FELSEFENİN BAŞLICA UĞRAŞ ALANLARI
2) BİLGİ FELSEFESİ (Epistemoloji):
 Bilgiyle ilgili soruları ele alan bir felsefi disiplin olup
bilginin ne olduğu, kaynağı, doğru, yanlış, bilinmez,
mutlak ya da göreceli oluşu, türlerin ne olduğu gibi
sorulara yanıt aranmaktadır. doğru bilginin olanaklı
olup olmadığını, bilginin kaynağının ne olduğu
konularını araştırır
 Bilginin yanında, bilme olayının nasıl gerçekleştiğiyle
de ilgilenir.
 Bilmenin duyular aracılığıyla mı, zihinsel algılamayla
mı, yoksa doğuştan gelen birtakım yetilerimiz ya da
ilahi sayılabilecek niteliklerimizle mi ilgili olduğunun
cevabını aramaktadır.
21
FELSEFENİN BAŞLICA UĞRAŞ ALANLARI

 Bazı filozoflara göre kesin bilgiye ulaşılamaz. Bazı filozoflar ise


şüpheyi bir araç olarak kullanarak kesin bilgiye ulaşılacağını
savunmuşlardır. Bilgi kesin olduktan sonra esas olan bilginin
kaynağının ne olduğudur. Doğru bilginin kaynağını akıl olarak gören
filozoflara göre, doğuştan bazı yeti ve bilgiler zaten beynimizde
vardı. Bunlar, Platon, Aristo, Farabi, İbn-i Sina gibi düşünürlerdir.
 Bilginin asıl kaynağı olarak bazı felsefeciler deneyi (empirizim)
görmektedir. Bunlar; Epikür, J. Locke, Davit Hume, J.S. Mill gibi
düşünürlerdir. Kant’a göre eleştirici bir yaklaşımla bilginin kesin
kaynağına ulaşabiliriz. Bergson ve Gazali’ye göre ise sezgici bir
yaklaşımla kesin bilgiye ulaşılabilinir. Bilgimizin alanı, kaynağı ve
sınırları konusunda modern felsefede ortaya atılan başka
görüşlerde vardır. Bunlar; Pozitivizim, Analitik felsefe, pragmatizm
ve fenemeloji gibi alanlardır.

22
FELSEFENİN BAŞLICA UĞRAŞ ALANLARI

3)DEĞER FELSEFESİ
 İnsanların değer sistemleriyle ilgilenen bir
felsefi disiplindir.
 ‘İnsanların değer yargılarını şekillendiren ve
yönlendiren ilkeler nelerdir?’, ‘Bu ilkeler
mutlakmıdır, yoksa göreceli midir?’, ‘Değerlerin
belirli bir sınırlandırmasını yapmak mümkün
müdür?’ gibi sorulara cevap aramaktadır.
 Aksiyoloji değerlerin doğasını araştırır (Gürsel,
2004).
23
FELSEFENİN BAŞLICA UĞRAŞ ALANLARI
 Değer felsefesiyle ilgili konular etik ve estetik olmak üzere ikiye
ayrılır.
 Etik kavramı, insanın ahlaki değerlerini sorgulayarak, bu değerleri
sınıflandıracak temel ölçütlerin neler olabileceğini araştırır.
 Ayrıca ahlaklı ve erdemli davranabilmek için bizi yönlendirenin ne
olduğunu da araştırır.
 Estetik ise neyin güzel olduğuyla ilgili olarak temel değer yargılarına
işaret eder.
 İnsanın yapıp etmelerini inceler, dayanılan ilkeleri ve değerleri
araştırır. Bu disiplin, ahlaklı- ahlaksız, iyi- kötü, saygılı- saygısız,
erdem- erdemsizlik gibi değerler nedir? Var mıdır? Yok mudur?
Sorularına cevap arar. Bu anlayışa göre eğer bu değerler varsa ve
evrenselse bunları öğrencilere kazandırmaya çalışır ve hiç ödün
vermezsiniz. Bu değerler var fakat, evrensel değilse, zamanla
değişir derseniz, hoşgörülü olur eğitim ortamında esnek
davranırsınız.

24
 Felsefe – Bilim İlişkisi
 Felsefe ve bilim arasında ortak olduğu
kadar pek çok noktada ayrıldıkları noktalar
vardır. Bununla birlikte felsefenin en fazla
işbirliği içinde olduğu alan bilim olmuştur.
Felsefe bütün bilimlerin sonuçlarından
etkilendiği gibi, kendisi de bilimlere yol
gösterir. Doğru bilgiye ulaşmak için bilim de
felsefi araştırmaların sonuçlarına kayıtsız
kalamaz.

25
 Felsefe – Din İlişkisi
 Felsefe ile din birbirinden farklı iki disiplin
olarak tarih içinde hep yakın ilişki içinde olmuştur.
Dini dogmalar felsefe aracılığıyla temellendirilmeye
çalışılmıştır. Her ikisi de varlık ve değerler konusunu
ele almıştır; insanı ve evreni açıklamaya çalışmıştır.
Şu halde amaç yönünden tam bir benzerlik gösteren
din ile felsefe, yöntem bakımından farklılıklar
göstermektedir. Dinin kaynağı Tanrı, felsefenin
kaynağı insan, akıldır. Dinde eleştiriye, kuşkuya yer
yokken felsefe, eleştiri ve kuşkuya dayanır.

26
 Felsefe – Sanat İlişkisi
 Sanat da felsefe gibi yaratıcı bir insan
etkinliğine dayanır; insan kendi varoluşunu
sanat yoluyla yansıtır. Ancak, sanatın bilgisi
felsefi bilgiden farklıdır. Sanat bilgisi, insanda
duygu ve heyecan uyandırmayı amaçlar.
Estetik ise felsefenin konusudur. Bu
çerçevede, hem sanat hem de felsefe, hayatı
ve insanı yaratıcı bir zeka ile kavrar,
yorumlar.

27
FELSEFE VE EĞİTİM İLİŞKİSİ
 Eğitim felsefesinin önemli bir kavramı kültürdür. Eğitim,
kültürel aktarım aracıdır. Felsefe ise kültüre kayıtsız
kalamaz. Bu durumda kültür ile eğitim felsefesi
arasında karşılıklı neden sonuç ilişkisi vardır.
 Eğitim felsefesi, felsefi sorunlardan ziyade eğitim
sorunları üzerine eğilir.
 Felsefe ile eğitim birlikte yürümek durumundadır. Her
ikisi de karşılıklı olarak birbirini oluşturur, eylem ve
düşünce sürecinde birbirleriyle alışverişte bulunurlar.
Birbirlerinin aracısı ve amacıdırlar; hem süreç hem de
üründürler.

28
 Eğitim felsefesi, eğitime yön veren, eğitim programının
hedef içerik, eğitim durumları ve değerlendirme
ögelerine şekil veren bir disiplin ya da sistemli fikirler
bütünü olarak tanımlanabilir.

 Eğitim felsefesi, eğitim çalışmalarına yön verir,


insanların hangi amaçlar doğrultusunda yetiştirileceği
konusunda fikir verir, eğitimde program geliştirme
çalışmalarında programların hazırlanması,
uygulanması, değerlendirilmesi ve süreklilik
kazandırılmasında etkin rol oynar.

29
 Eğitim felsefesi normla ilgili ölçütlerin
oluşturulması ve amaçların belirlenmesinde
yardımcı olur.
 Eğitimin temel işlevi, insanı geliştirmek ve
güzelleştirmektir. Felsefenin de işlevi bir anlamda
insani gelişim olduğu söylenebilir. Bu durumda
eğitimciler bir ölçüde felsefenin ortaya koyduğu
görüşleri insanlara uygulama sorunuyla
ilgilenirler. Filozof, insanın özüne ilişkin teorik
sorunlarla uğraşırken, eğitimci bu teoriyi gündelik
yaşamla ilişkilendirir.
30
FELSEFE VE EĞİTİM İLİŞKİSİ
 Eğitim sistemi kurulurken, belirlenecek hedefler konusunda
felsefeye başvurulur. Hedef davranışlar hangi ölçütlere
dayandırılacaksa felsefe ölçütler takımı olarak işe koşulabilir.
 Bir eğitim programı hangi felsefi görüşe dayalı olarak hazırlanırsa
hazırlansın, programın uygulayıcısı olan öğretmenlerin de eğitim
felsefesi çok önemlidir.
 Bir öğretmen, kendi yaşam tecrübelerini, mesleki ve kültürel
geçmişini, eğitimini, insanlar ve kendisiyle ilgili genel inanışlarını,
sınıf içerisinde aldığı kararlara ve uygulamalarına yansıtır.
 Bir programın verimli bir biçimde uygulanabilmesi için, programın
felsefesi ile öğretmenin eğitim felsefesinin tutarlı olması
gerekmektedir.

31
 Felsefi düşünme, öğretmenler ve öğrenciler
açısından problem çözme, sorunları tartışma, ve
yaratıcı düşünme bakımından yol göstericidir.
 Felsefe işlevleri bakımından da eğitim teorisyenlerine
ve program yapımcılarına (Kişisel gelişme, hedef
yazma, hipotez geliştirme, ve objektif testler
hazırlama gibi) pratik ve somut yardımda bulunabilir.
Ayrıca, eğitim sorunları üzerine düşünme ve yeni
tartışmalara zemin hazırlaması bakımından da
felsefeden yararlanılabilir.

32
FELSEFE VE EĞİTİM İLİŞKİSİ
 Programda belirtilen hedef davranışların iç tutarlılığının
sorgulanmasında felsefeye başvurulur.
 Eğitimin nesnesi insandır. İnsan aynı zamanda felsefenin de
konusudur. Eğitim açısından hangi felsefe temele alınırsa
insana öyle bakılır.
 Hedeflere yeni hedefler katmada felsefe işe yarayabilir.
 Sistemin savunduğu felsefeyle eğitim çalışanları ters düşerse
sistem entropiye (çürüme, kendi kendini yok etme)uğrayabilir.
 Her ekonomik ve politik sistem en azından bir felsefeye dayanır.
Eğitim de bu sistemlerin bir ürünü olduğu için doğrudan
etkilenir.
 Eğitim ortamlarının düzenlenmesinde de felsefe işe koşulabilir.
 Eğitim isteminin denetlenmesinde de felsefeden yararlanılır.
33
Felsefi Akımlar
 İDEALİZM:
 Gerçekliği tinsel sayan ve dış dünyayı düşüncenin yansıması olarak
gören bir akımdır. İdealizme göre, gerçekliğin mükemmel bir düzeni
vardır ve değiştirilemez; mutlak olan, gerçek olan hep aynı kalır. İnsanın
temel görevi, aklını kullanarak bu edealara ulaşmaktır. İnsan ancak bu
şekilde kendini gerçekleştirebilir. İdealar, aynı zamanda mükemmel bir
düzen içerisinde bulunan evreni yaratan Tanrı’yı da simgelemektedir.
 İdealizme göre, gerçek bilgi ideaların bilgisidir. Bu bilgi zorunlu bir
bilgidir, değişmez varlıkların bilgisidir, tümel bir bilgidir.
 Ahlâksal açıdan iyilik ideası, ulaşılması gereken en yüksek erektir. İyilik,
güzellik ve doğruluk bütünsel varlıkta bulunur. İdealist eğitimin amacı da
iyilik, güzellik ve doğruluğa ulaşmaktır.
 İdealist eğitimin merkezinde konular, dersler, evrensel doğrular ve
öğretmen bulunmaktadır. Bu nedenle idealistler konu alanı-bilgi
merkezli eğitim programı geliştirme yaklaşımını benimsemişlerdir.

34
Felsefi Akımlar
 Realizm:
 Gerçek dünyanın algı veya anlağımızdan (bizim dışımızda)
bağımsız olarak varolduğu öğretisidir. Gerçeklik, varolan
şeylerin tümüdür. Varolan şeyler doğadan gelir ve doğanın
kanunlarınca idare edilir. Realizm, bilgilerimizin gerçekle olan
uygunluğunu ele alır ve gerçek hakkındaki bilgilerimizi sınar. Bu
durum “özün” değişmesinden çok görüş açısının değişimidir.
Nesnel gerçekliğin değişmez ve mutlak olduğu kabul edilince,
insanın yapacağı mutlak doğruya ulaşması ve bunun için aklını
kullanmasıdır.
 Realistlere göre eğitimin amacı, toplumun kültürel birikimini
genç nesillere aktarmak, aklı kullanma yolunu geliştirmek ve bu
sayede insanları mutlak doğruya ulaştırmak ve mutlu etmektir.
 Realist eğitimin temelinde konu alanı ve öğretmen vardır.
Değişiklikler daha çok öğretim yöntemleri üzerinde
gerçekleştirilir.

35
Felsefi Akımlar
 Pragmatizm
 Doğruluğu ve gerçekliği yalnızca eylemlerin sonucuna göre
değerlendiren ve yararı öne çıkaran akımdır. Başka bir deyişle,
doğruluk ve gerçeklik insan eylemlerinin sonuçları, başarıları ve
yararlılıkları ile değerlendirilmektedir.
 Pragmatizme göre bütün bilgiler ve kuramlar insan yaşamını
kolaylaştırmak içindir. Şu halde bir kuram ya da düşünce işe
yararlılığıyla ölçülmektedir.
 Pragmatistlere göre, bilimde, felsefede ve teknolojide hiçbir
tanım ya da formül kesin, nihai ve değişmez değildir.
 Kuramdan çok uygulamayı öne çıkaran pragmatistler, değişme
kavramıyla birlikte öğrenciyi merkeze almışlardır.

36
Felsefi Akımlar
 Varoluşçuluk:
 Daha çok bir eylem tarzı olarak kendini ortaya koymaktadır. Çıkış
noktası olarak insanın varoluş sorunları gösterilebilir. Bireye aşırı
vurgu yaparlar
 Din, politika ve yaşama bakışlarında değişik görüşlere açık
(eklektik) bir anlayış sergilerler.
 Varoluşçulara göre insan, dünyaya atılmış bir varlıktır; yani varlığı
özden önce gelir. Dolayısıyla doğuştan programlanmış durağan
bir varlık değildir. Yaratıcılığı ve özgürlüğe düşkünlüğü sayesinde
özünü kendisi belirlemiştir.
 Varoluşçulara göre bilgi kesin ve objektif değildir. Bilgi insanın
kendi yaşantısı ve tasarımlarının bir sonucudur.
 Eğitim insanın yaşantısını oluşturan tüm deneyimleri olduğu gibi
yansıtmalıdır.
 Öğretme-öğrenme süreci sübjektif eylemeler ve beklentiler
çerçevesinde örgütlenmelidir. Bu durumda eğitimin hedefi,
insanın kendi varoluşunu gerçekleştirmesine yardım etmelidir.
37
EĞİTİMDE FELSEFİ AKIMLAR
 Eğitim üzerinde etkisi olan üç temel felsefi görüşten
yararlanarak oluşturulan daha uygulamaya dönük
görüşler de vardır.
 Bu üç temel görüşle eğitimin etkileşimi sonucunda
eğitim biliminin bir alt disiplini olan eğitim felsefesi
ortaya çıkmıştır.
 Eğitim felsefesi, eğitimle ilgili tüm kuram ve
uygulamaları bütüncül bir bakış açısıyla ele alarak
değerlendiren bir disiplin olarak düşünülebilir.
 Bu bağlamda eğitimle ilgili dört temel eğitim felsefesi,
Daimicilik, Esasicilik, İlerlemecilik ve Yeniden
Kurmacılıktır.

38
EĞİTİMDE FELSEFİ AKIMLAR
1) DAİMİCİLİK (Perennializm)
 Kökleri realizm ve idealizme dayanan, en eski
ve en tutucu eğitim felsefesidir. Kökü, Platon ve
Aristo’ya kadar dayanır.
 Eğitim sisteminin amacı her çağda ve toplumda
insanın insan olarak gelişmesini sağlamaktır.
 Eğitim, sabit, mutlak ve evrenseldir. Toplumlara
göre değişmez.
 Öğrencilerin aklını disipline etme ve akıl
yürütme becerilerini geliştirmeyi hedef alır.

39
 Daimiciliğe göre insan doğası, ahlâki ilkele
gerçeklik ve doğrular hiç değişmeyen
evrensel olgulardır.
 Doğru bilgini kaynağı akıldır. İnsan, aklı
sayesinde gerçekliğin bilgisine ulaşabilir.
Eğitimin amacı da zaten insanın aklını
etkinleştirmektir. Çünkü, insan Tanrı’dan akıl
taşır. Bu durumda bir eğitim programı, Tanrı,
insan ve evren arasındaki ilişkileri ele
almalıdır.
40
 Başlıca ilkeleri;
 Eğitim, değişmeyen ilke ve değerleri öğretmelidir.
 İnsanın düşünme yetenekleri geliştirilmelidir.
 Eğitim, değişmez doğruları öğretmelidir.
 Okul, hayatın aynısı değil, hayata hazırlama yeridir.
 Eğitim programının temelinde insani ilimler vardır.
 Program, ayrıca klasik eserlere yer vermeli ve iyi
değerleri çocuklara öğretmelidir.
 Eğitim uzman kişi tarafından yapılmalıdır.

41
EĞİTİMDE FELSEFİ AKIMLAR
(Daimicilik)
 İlk daimicilere göre, eğitimin odağında din ve
felsefe bulunurdu.
 Günümüzde ise eğitimin konu alan merkezli
olmasını (ilkokulda okuma, yazma aritmetik,
ahlak ve din eğitimi) savunurlar.
 Ortaöğretimde dilbilgisi, mantık, klasik ve
modern diller, matematik ve Batı dünyasının
klasik eserlerinin okutulmasını önerirler.
 Akıl yürütme yollarından tümdengelim ağırlıklı
olarak uygulanır.

42
EĞİTİMDE FELSEFİ AKIMLAR
(Daimicilik)
 Sokratik tartışma, sözel açıklama, düz
anlatım, gezi, gözlem yapma gibi yöntemler
önerilir.
 Sınıflarda, alanlarında uzman öğretmenler tek
otoritedir.
 Başarı değerlendirmesinde akıl ve muhakeme
gücünü yoklayan sorular tercih edilir ve seçici
ve eleyici değerlendirme teknikleri kullanılır.

43
EĞİTİMDE FELSEFİ AKIMLAR
(Daimicilik)
 Bireylerin günlük hayatlarında, toplum
içerisinde, meslek hayatlarında ya da özel
yaşamlarındaki ihtiyaçlarını karşılamaya
dönük bir çaba görülmez.
 Öğrencilerin ilgi alanları ve bireysel
farklılıkları dikkate alınmaz.
 Herkes için tek bir program yeterli görülür,
seçmeli dersler ya da mesleki teknik
eğitimlerle ilgilenmezler.

44
EĞİTİMDE FELSEFİ AKIMLAR
2) ESASİCİLİK
 Esasiciliğin kökeni realizme dayanır. Daimiciler kadar olmasa da
tutucu bir özelliğe sahiptirler. Daimicilerin savunduğu ideal dünya
yerine, gerçek dünyayı referans alırlar. Ayakları yere biraz daha
sağlam basmasına karşın bu eğitim akımı da daimiciler gibi
mutlak, değişmez gerçeklik fikrinden hareket etmişlerdir.
 En yaygın olarak kabul gören ve halen uygulanmakta olan bir
eğitim felsefesidir. İlerici eğitim hareketlerine karşı geliştirilmiş bir
eğitim akımıdır. Zaman içinde entellektüel birikimin gelişen
seviyesi eğitime yansıtılmalıdır. Okul toplumun kültürünü
korumak ve onu aktarmakla görevlidir.
 Eğitimin temel amacı, kültürel mirası tüm yönleriyle yeni nesillere
aktarmaktır.

45
 Esasicilerde de akıl merkezi bir kavramdır; ancak bilgi
aposterioridir. Başlangıçta boş bir levhaya benzeyen zihin,
rasyonel bir çabanın sonucunda (deney ve gözlem) bilgiyle
donatılır. Öğretmeni merkeze alan bu anlayış, öğrenciyi ezberci
ve pasif dinleyici durumuna düşürmektedir.
 Dersler, kültürel mirasın aktarılma aracıdır ve ana vurgu, aklın
disipline edilmesi üzerinde toplanmıştır. Kısaca, esasiciler
geleneksel eğitimin temsilcisi konumundadırlar. Burada okulun
işlevi, gelenekselin sürdürülmesiyle sınırlıdır. Toplumsal
düzenleme ve reformlara kapalıdır.
 İlköğretimde aritmetik, okuma ve yazma, ortaöğretimde anadil,
matematik, fen, tarih ve yabancı dillerden oluşan beş temel
konu bulunmasını savunurlar.

46
 Başlıca İlkeleri;
 • Öğrenme oldukça önemli olduğu için, öğrenci
disiplin altında bulundurulmalı, gerekirse
cezalandırılmalıdır.
 • Öğretmen çok önemli olduğu için iyi
yetiştirilmeli ve eğitim öğretmen merkezli olmalı.
 • Okulun asıl işi bilgi aktarmak olduğu için,
öğrenciye kendi kendini kontrol gücü
kazandırılmalıdır.
 • Esas olan değişmemedir. Öğrenciye alıştırma
ve ezberleme yöntemleri öğretilmelidir.
47
EĞİTİMDE FELSEFİ AKIMLAR
(Esasicilik)
 Öğretmenin sınıf içerisindeki rolü, daimiciler ile
aynıdır. (Alanında uzman öğretmen tek karar
vericidir).
 Kültürü en iyi öğretmenlerin bildiğini düşündükleri için,
öğretmen merkezli öğretim yöntemleri ile tekrar,
mekanik alıştırmalar gibi öğrenme yöntem ve
tekniklerine önem verirler.
 Derste işlenen konuların ne kadar öğrenildiğini klasik
sınavlarla ölçülür.

48
EĞİTİMDE FELSEFİ AKIMLAR
3) İLERLEMECİLİK
 Kökeni pragmatizime dayanır ve esasiciliğe bir tepki
olarak ortaya çıkmıştır. Geleneksel eğitimin baskıcı ve
tutucu niteliğine karşı daha radikal ve daha özgürlükçü bir
söylem kullanmıştır.
 Pragmatizmin eğitime uygulanmış şeklidir. Pragmatizmin
“gerçeğin özü değişmedir” görüşü ilerlemeciliğin temel
çıkış noktası olmuştur. En önemli temsilcisi J. Dewey’dir.
Geleneksel eğitime tepki için ortaya çıkmıştır. Eğitim,
sürekli değişen hayatı öğretmelidir.

49
 Buna göre, doğadaki gelişme ve farklılaşma eğitimin
betimleyici bir normu olarak kabul edilmiştir. Şüphesiz,
gelişen yaşamla iç içe olan eğitim, doğal olarak ilerlemeci
olacaktır.
 İlerlemeci eğitim sisteminin merkezinde kendi yaşantıları
aracılığıyla gelişen ve öğrenmeyi öğrenen öğrenciler vardır.
Eğitim programlarında ise değişmenin doğasını kavrayan,
demokratik tutum geliştiren davranışlar hedeflenmiştir.
 Öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçları ön plana alınmış ve yaşantısal
öğrenme önem kazanmıştır (Yaşayarak öğrenme).
 Öğrencilere problem çözme becerisi kazandırmak esastır.
 Eğitim bir süreç olarak algılanmaktadır.

50
Başlıca İlkeleri;
 Dersler öğrenci merkezli işlenmelidir.
 Değişim sürekli olduğu için öğrencilere problem çözme becerileri
kazandırılmalıdır.
 Öğrenme yaşantı yoluyla gerçekleştiği için, sınama yanılmaya fırsat
verilmelidir.
 Öğrencilere nasıl düşünmesi gerektiği öğretilmeli ve sorular ona sorulmalıdır.
 Öğretim ortamı oldukça demokratik olmalıdır.
 Öğrenciye bilimsel yöntemlerle problemi çözmesi öğretilmelidir.
 Okul ortamında gerektiğinde yeni öğretim yöntem ve stratejileri
geliştirilmelidir.
 Öğretmen, bilgiye ulaşma yollarını öğretmelidir.
 Eğitimin amacı, çocuğu yaşama hazırlama değil, yaşamın kendisi olmalıdır.
 Çocuk gerekirse itiraz eden sorgulayan bir kafayla yetiştirilmelidir.

51
EĞİTİMDE FELSEFİ AKIMLAR
(İlerlemecilik)
 Bireyin bilişsel gelişimi yanında, bedensel ve
sosyal yönden gelişmesine de önem verilir.
 Eğitim programlarının yapısı disiplinler arası
olmalıdır.
 Eğitim verilirken demokratik ve etkileşimli bir
ortam yaratılmaya ve öğrencilere zengin
yaşantılar sağlanmaya çalışılır.

52
EĞİTİMDE FELSEFİ AKIMLAR
(İlerlemecilik)
 Buluş yoluyla öğretim, problem çözme, araştırma,
proje çalışmalarıyla işbirliğine dayalı öğrenme
yöntemleri kullanılır.
 Değerlendirme yapılırken öğrencilere gerçek
yaşamda karşılaşacağı ve bilimsel yöntemleri
kullanmasını sağlayan sorular sorulmalıdır.
 Temelinde güçlü bir demokrasi inancı
bulunmaktadır ve öğretmenler otoriter değildirler.
 Öğretmen konu aktarıcısı değil öğrencilere
rehberlik eden ve öğrenmeyi kolaylaştıran bir
kişiliktir.
53
EĞİTİMDE FELSEFİ AKIMLAR
(İlerlemecilik)
 1970’lerin başında bazı ilerlemeciler ‘hümanist
eğitim programı’ çalışmalarını başlatmıştırlar.
 Bu programın temel amacı bireyin benlik kavramını
geliştirmektir.
 Bilişsel ürünlerden çok, duyuşsal özellikler vurgulanır.
 Maslow ve Rogers’in kendini gerçekleştirmesi
görüşüne dayanmaktadır.
 Türkiye’de, 2005 ilköğretim programlarının temelini
oluşturan ‘oluşturmacı’ yaklaşım da temel ilkeler
açısından ilerlemecilik felsefesine uymaktadır.

54
EĞİTİMDE FELSEFİ AKIMLAR
4) YENİDEN KURMACILIK
 Pragmatizme dayanır. Bunalım felsefesi olarak
adlandırılabilir. Bu akıma göre insanlık bir yol ayrımına
gelmiştir; ya yok olacak ya da yeni bir uygarlık inşa
edecektir.
 İlerlemeciliğin devamı olarak ortaya çıkmıştır. Her
kültürün modern çağda yeniden kurulması ve içinde
yaşanılan sanayi çağına uygun bir kültürün
geliştirilmesinin gerekliliğini kabul eder. İlerlemeciler
bireyin ilgi ve ihtiyaçlarını önemserken, yeniden
kurmacılar için toplum önemlidir.

55
 İlerlemecilerin önerdiği ‘öğrenen merkezli’ eğitim anlayışını
yanlış bularak ‘toplum merkezli’ bir eğitim programını
önerirler.
 Okullar sadece sorunların analiz edildiği ve yorumlandırıldığı
yerler değil, sorunlara çözüm önerilerinin üretildiği, gereğinde
öğretmen ve öğrencilerin de eyleme geçtiği yerlerdir.
 Yeniden kurmacılığın merkezi kavramı değişmedir. Eğitimin
görevi, toplumu sürekli olarak yeniden şekillendirmek ve
kurmaktır. Aynı şekilde eğitimin amacı, dünya uygarlığı fikrini
canlı tutmaktır.

56
 İlkeleri;
 • Eğitim sadece bugünün değil geleceğinde
belirleyicisidir.
 • Eğitimde hedefler önemlidir.
 • Cezaya yer yoktur.
 • Sorular eleştirici düşünceyi geliştirici nitelikte
olmalıdır.
 • Uygulamalı eğitim için ortam yaratılmalıdır.
 • Okul en iyi demokratik ortam olmalıdır.

57
EĞİTİMDE FELSEFİ AKIMLAR
(Yeniden Kurmacılık)
 Yeniden kurmacılara göre toplum sürekli
değiştiği için eğitim programları da
değişmelidir.
 Kültürel konuların eleştirel olarak incelenmesi
gerektiği vurgulanmaktadır.
 Eğitim proğramlarında tam demokrasiyi
gerçekleştirme ve insanların demokratik
yaşam biçimini benimsemesini sağlama,
demokrasinin aksayan yanlarına göre çözüm
üretme ve uygulama, yaşamı yeniden kurma
önceliklidir.
58
EĞİTİMDE FELSEFİ AKIMLAR
(Yeniden Kurmacılık)
 Eğitim programlarında sosyal bilgiler öne
çıkartılmakta ve sosyal, ekonomik ve politik
sorunlar üzerinde durulur.
 Ulusal ve uluslararası sorunlarla ilgilenilir
(işsizlik, çevre, etnik ve dini sorunlar).
 Demokratik sınıf ortamında tartışma, eleştirel
düşünme, problem çözme yöntemleri
kullanılırken cezaya asla başvurulmaz.

59
EĞİTİMDE FELSEFİ AKIMLAR
(Yeniden Kurmacılık)
 Öğretmenler değişim ve reformlardan sorumludurlar.

 Bir proje yöneticisi ve araştırma lideri gibi hareket


ederler.

 Öğretmenin temel görevi, öğrencilerin, insanlığın


karşı karşıya olduğu problemlerin farkında olmalarına
yardımcı olmaktır.

60
TÜRK MİLLİ EĞİTİMİN
FELSEFİ DAYANAKLARI
 Osmanlılarda üç tip düşünce akımı ortaya
çıkmıştı ve bu akımlar Cumhuriyet döneminde
etkilemiştir. Bunlar;
 İSLAMCILIK
 BATICILIK
 TÜRKÇÜLÜK

61
 İSLAMCILIK; Abdülhamit döneminin resmi
politikasıydı. Yaşam İslam kurallarına göre
düzenlenmeliydi. İslamcılar kendi aralarında üçe
bölünmüşlerdi. Bir grup, eski saadet günlerine (dört
halife dönemi) dönmek gerekir. Batı kesinlikle
reddedilmeliydi. Bir grup, tekniğin batıdan
alınmasında sakınca yoktur. Diğer grup ise, batı ile
İslam'ın birlikte yaşayabileceği görüşündeydi.
 İslamcılar ümmetçiliği ideoloji olarak benimsediler.
Onlara göre Müslümanlar tek bayrak altında
toplanmalıydı. Milliyetçiliğe karşı çıktılar.

62
 BATICILIK; Osmanlıların gerilemeye
başladığı dönemde ortaya çıktı. İlk olarak
batılılaşma düşüncesine askeri alandan
başlandı. Bunlar tümüyle batıyı örnek almak
gerektiğini savunuyorlardı. İslam ise
gelişmenin önünde engeldi.

63
 TÜRKÇÜLÜK; Esasen milliyetçilik akımları
Fransız ihtilaliyle ortaya çıkmaya başladı.
Türkçülüğün en önemli temsilcisi Ziya
Gökalp’tır. O Türkçülüğü Türk Milletini
yükseltmek olarak tanımlar. Irkçı Türkçülüğe
karşıdır. Batıyı tamamen örnek almak yerine
gelişmeler kültürümüze uygunsa alınmalıdır.
Atatürk’le Gökalp’in düşünceleri arasında
yakın ilişki vardır.

64
 Atatürk önderliğindeki Türk devrimi esasen
pozitivizme dayandırılmıştır.
 Çağdaş uygarlık kavramının içerdiği ulusal yenilikçi
bilinç, tam bağımsızlık, halk egemenliği, ülke ve ulus
bütünlüğü, akılcılık yeni oluşan ulusun temel
dayanaklarıydı.
 Cumhuriyet döneminde eğitimin felsefesinin
oluşmasında, Atatürk’ün ülkeye çağırdığı batılı
eğitimcilerinde katkısı olmuştur. J.Dewey’in
pragmatist görüşü, Alman Kuhne’nin “iş okulu”
görüşü bunda etkili olmuştur.

65
 Türk Milliî Eğitim Sisteminin felsefi temelleri
incelendiğinde, iki ana kaynaktan beslendiği görülür.
Birincisi, İslam dininin temel düşünce ve inançlarıyla
yoğrulmuş, Selçuklu ve Osmanlı Devleti'nin ortaya
koymuş olduğu medeniyet ve kültürel mirastan
Cumhuriyet ve günümüze kadar etkileri devam
edegelen düşüncesel kaynaktır.

 İkincisi, Osmanlı Devleti'nin son iki yüzyılından itibaren


başlayan ve Cumhuriyet'in ilanıyla çağdaş medeniyetler
seviyesine ulaşmayı hedefleyen Batı dünyası kaynaklı
düşünsel akımlar ve paradigmalardır.
66
 ATATÜRK’ÜN EĞİTİM POLİTİKASININ TEMEL İLKELERİ
 1. Eğitim ulusal olmalıdır
 2. Eğitim bilimsel olmalıdır
 3. Eğitim uygulamalı (işlevsel) olmalıdır
 4. Eğitim laik olmalıdır
 5. Eğitim disiplinli olmalıdır
 6. Öğretmenlere değer verilmelidir
 7. Eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalıdır
 8. Öğretim birliği sağlanmalıdır

67

You might also like