You are on page 1of 11

KRONİK

HASTALIKLARDA AİLE
ETKİSİ
HAZIRLAYAN:
CİHAN YALVA
BİRUNİ ÜNİVERSİTESİ SHMYO ÖĞRETİM GÖREVLİSİ
KRONİK HASTALIK?

• Kronik hastalık Normalden sapma veya bozukluk gösteren, kalıcı yetersizlik bırakan, geriye dönüşü
olmayan, patolojik değişiklikler sonucu oluşan, hastanın rehabilitasyonu için özel eğitim gerektiren, uzun
süre boyunca bakım, gözetim ve denetim gerektireceği beklenen durum olarak tanımlanmaktadır.
• Kronik Hastalıklar Tüm Aile Yaşantısını Olumsuz Etkilemektedir. Kronik hastalıkla karşı karşıya kalan
birey dışında, Ebeveynlerin ve çocukların da bu duruma bağlı psikolojik ve sosyal birçok olumsuz etkiye
maruz kalmaktadır. kronik hastalığın varlığı gerek bedensel, gerek ruhsal gerekse sosyal açıdan ailenin
hayatını etkilemektedir. Ayrıca kronik hastalığın ortaya çıkmasıyla aile içinde alışılagelmiş uyum ve
problem çözme becerilerinin kullanılmasının yetersiz kaldığı ve mevcut yaşantılarında dengesizliğin
yaşandığı bir durum söz konusudur.”
• Kronik hastalığı olduğunu öğrenen çocuk ve çocuğunun hastalığı olduğunu öğrenen ebeveynler, değişik
koşullardan etkilenmesine rağmen, çocuktaki kronik hastalığın öğrenilmesinden sonra geçirdikleri
evreler bakımından benzerlikler göstermektedirler. Kronik hastalığın, çocuk ve aile üyeleri için bir yaşam
krizi olduğunu düşünecek olursak, hasta olan çocuk ve aile şok dönemi, tepki dönemi, işlem dönemi ve
yeniden uyum dönemi olarak belirtilen dört kriz dönemini yaşamaktadır. Yaşanan bu dönemlerin hepsi
hasta ve ailesinin uyumu için gerekli aşamaları oluşturmaktadır.
ŞOK DÖNEMİ

• Kronik hastalığa maruz kalan çocuk ve aile üyelerinin karşı karşıya kaldığı kriz dönemlerinde ilk aşama
olan şok döneminin hastalıktan mümkün olduğunca uzak durulan bir dönem olduğu, “Bu benim ya da
bizim başımıza gelmiş olamaz”, “Bu doğru olamaz” şeklinde düşüncelerin yer aldığı, hastalıkla ilgili
detayların, hastalığın tedavisinin ve bunun gibi durumların öğrenilmek istenmesi yerine gelecekle ilgili
ümitli şeylerin duyulmak istendiği bir dönemdir.
TEPKİ DÖNEMİ

• Tepki dönemi; kişinin hastalığa yönelik öfke duyduğu, kendini hüzünlü, acılı ve hayal kırıklığı içinde
hissettiği, diğer insanlar gibi sağlıklı olmadığı için kederlenip, yaşamın adaletsiz olduğunu düşündüğü bir
dönemdir.
İŞLEM (ONARIM) DÖNEMİ VE YENİDEN UYUM
DÖNEMİ
İŞLEM DÖNEMİ:
Onarım dönemi olarak da isimlendirilebilir. Bu dönem kişinin hastalığının ne olduğu, hastalığıyla baş etmek için neler
yapması gerektiği ile ilgili bilgi edindiği bir dönemdir.
YENİDEN UYUM DÖNEMİ:
Kişinin hastalığının önemli bir şey olduğunu ancak hayata dair her şey olmadığını kabullendiği bir dönemdir. Bu dönem
ayrıca, tedavinin zor olabileceğinin, yaşamın değişebileceğinin, yaşamın eskisi gibi olmayacağının farkına varıldığı, ancak
tüm bunlara karşın hoş bir hale getirilebileceğinin kavrandığı dönemdir. Bazı kişiler bu dönemleri sağlıklı bir şekilde
geçip hastalığa ilişkin uyum sağlayabilirken, bazı kişiler ise uyum sürecini yaşamakta zorlanıp, şok dönemi veya tepki
dönemine takılıp kalabilmektedir. Çocuk ve ailenin baş etme sürecinde sergiledikleri tepkiler doğal olsa da, bu
tepkilerin şiddeti ve süresi uzadığı zaman tedavi açısından sorun oluşturmaktadır.
• Ebeveynlerin birinde kronik hastalığı olan ailelerde çocuklar direkt ya da dolaylı olarak
etkilenmektedirler. Özellikle genç yetişkin olan çocuklar fizyolojik olarak, küçük çocuklar ise daha çok
psikososyal olarak olumsuz yönde etkilenmektedirler. Misal verilecek olursak, kanser hastası bir babanın
büyük erkek çocuğu babanın yerine getiremediği aile dinamikleri görevlerini üstlenmek zorunda
kalacaktır. Evin mali ihtiyaçlarını giderme, aile bireylerini koruma, babasının tedavi süreci ile ilgilenme
gibi durumlar bireyi olumsuz yönde etkileyecektir.
• Aynı zamanda yetişkin bir kız çocuğu için de benzer sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Kronik hastalığa
sahip bir annenin en büyük kız çocuğu da benzer sıkıntılar yaşayabilir. Annenin yerine getiremediği
yemek, bulaşık, temizlik gibi işler ile varsa küçük kardeşlerin ve hasta annenin öz bakım süreci ile ilgili
durumlar bireyde istenmeyen sonuçlar doğurabilmektedir.
• Çocuklardan birinde kronik bir hastalık söz konusu olduğunda ise öncelikle ebeveynler son derece olumsuz
etkilenmektedir.
Hasta çocuğa sahip ailelerde bakım işleri daha çok anneye düşmekte, baba yardımcı bir rol üstlenmektedir. Hasta
çocuğu olmayan ailelerde de rollerin dağılımı bu şekildedir, ancak hasta veya özürlü çocuğu alan ailelerde bu durum
daha belirgindir. Hem annenin hem, babanın çalıştığı ailelerde annenin çalışmasının çocuk bakımı ve ev işleri gibi
sorumluluklarının azalması veya ortadan kalkmasına yol açmadığı gözlenmektedir.
ANNE-BABA VE DANIŞMAN ARASINDAKİ
İLİŞKİ

Süreğen hastalığı olan çocuklarla ilgilenen personelin aileye de önem vermesi gerekmektedir. Süreğen hasta
çocuğun hastalığı boyunca ailede süreğen hüznün devam etmesinin aile sağlığı kadar, çocuğun sağlığını da etkilediği
kanıtlanmıştır. Ailenin imkanlarının tükenmesi durumunda, uzman personelinin devreye girmesi önemlidir. Sağlık
hizmetinde hasta çocuğun anne-babasının sağlık ekibine güven duyması tedavi sürecini çeşitli şekillerde etkileyecektir.
Sağlık ekibine güvenen anne-baba önerilen tüm tedavi yöntemleri ve evde verilecek tedaviyi uygulama olasılığı
güvenmeyen ebeveyne oranla daha yüksek olacak bu da çocuğun tedavisini doğrudan etkileyecektir.
Anne-babaların aynı durumdaki diğer ebeveynlerle ilişkide olmaları, onlara yardımcı olacaktır. Ortak duygu ve
düşünceler paylaşılacak, ortak sorunlara birlikte çözümler bulunacak, geçmiş deneyimler paylaşılarak duygusal rahatlama
yoluna gidilecek, başarılı başa çıkma yöntemleri paylaşılacak ve dolayısı ile sosyal soyutlanma da en aza inecektir.
HASTALIĞIN KARDEŞLER ÜZERİNDEKİ
ETKİSİ
Kronik hastalıkların çocuğu etkilediği gibi ebeveyn ve kardeşleri de etkileyebilir. Bu durum fiziksel sorunlarla birlikte
psikolojik sorunları da beraberinde getirebilir. Kronik hastalığı olan çocuklarda inatçılık, düzensizlik, uyum güçlüğü, bağımlı
davranışlar, duygusal sıkıntılar, okul devamsızlığı, akademik ya da sosyal alanda sıkıntılar, davranış sorunları, depresyon, kaygı gibi
sorunların gözlemlenmektedir. Hasta çocuğu olan ebeveynlerde gelecekle ilgili umutlarının azalması, kaygı, depresyon belirtileri,
stres, suçluluk duyguları, uyum sorunları, hasta çocuklarına yönelik aşırı korumacı yaklaşımlarda bulunma, aile içinde
tartışmaların olması gibi sorunların görülebilir. Bunların yanında kronik hastalığı olan çocuğun kardeşleri üzerindeki etkisine
bakıldığı zaman sağlıklı çocuk hasta kardeş ile aşırı bir şekilde özdeşim kurarak hastalanacağını düşünebilmekte ve buna ilişkin
kaygı, korku yaşayabilmenin yanı sıra, hasta kardeşleri ile tartışmaları sonucu, sağlıklı çocukta suçluluk duyguları
oluşabilmektedir. Ayrıca hasta kardeşe daha fazla zaman ayrılması ve sağlıklı çocuğa daha fazla sorumluluk yüklenmesine bağlı
olarak sağlıklı çocuk, yalıtılmışlık ve yalnızlık hisleri, hasta kardeşine veya ebeveynlerine yönelik kızgınlık hisleri yaşayabilmektedir.
• Kronik hastalığı olan çocukların ve ergenlerin tedavisinde yalnızca fiziksel tedavinin yeterli değildir. Psikolojik ve sosyal
faktörlerin de çocuğun gelişimi üzerinde önemli etkilere neden olmaktadır. Çocukların sağlıklı gelişimi için aile, okul, arkadaş
grubu, tedavi ekibi ve psikososyal çevresine başarılı bir şekilde uyum sağlayabilmesi gerekmektedir. Hasta çocuğa ve ailesine
tanının söylenmesinden, kronik hastalığa ilişkin uyumlarının oluşumuna değin geçen süreçte, çocuğun ve ailenin fiziksel,
ruhsal, sosyal açıdan hayatının dengede ve uyum içinde olması, kendini hayata karşı memnun ve mutlu hissetmesi
yönünden, çocuk veya ergene verilen tıbbi hizmetlerin yanında, çocuk ve ergen ruh sağlığı kliniğinden uzman desteği almak,
kronik hastalığıyla baş etmeye çalışan çocuğun/ergenin sağlığı açısından önemlidir.

You might also like