You are on page 1of 48

DUYU ORGANLARININ

YAPISI
VE
İŞLEYİŞİ

ELİF KUŞÇU
• Duyu organları, canlıların vücutlarında ve yaşadıkları ortamda
meydana gelen değişikliklerin algılanıp gerekli uyumun veya tepkinin
gerçekleşmesini sağlar.
• Duyu organlarında çeşitli uyarıları almak için özelleşmiş hücreler
bulunur. Bu hücrelere ……………………………. denir.

!!! Koku reseptörleri özelleşmiş sinir hücreleridir. Diğer reseptörler epitel doku hücresidir.
!!! Her duyu organının reseptörü belirli bir uyarana cevap verir.
!!! Duyu reseptörleri duyu nöronlarında impuls oluşturur, bu impulslar duyu nöronları ile
beynin ilgili merkezine iletilir.
• Reseptörler uyarının cinsine göre dört grupta incelenir.

RESEPTÖRLER Kemoreseptörler
 ………………………… uyarılara, maddelere duyarlıdır.
 Burunda ve dilde bulunur. Ayrıca iç organlarda kandaki oksijen,
glikoz gibi kimyasal maddelerin konsantrasyonuna duyarlı
kemoreseptörler vardır.

Fotoreseptörler
 …………………………… uyarısına duyarlıdır.
 Gözde bulunur.

Termoreseptörler
 ………………………… uyarısına duyarlıdır.
 Deride bulunur.

Mekanoreseptörler
 ……………………………. uyarılara duyarlıdır.
 Deride ve kulakta bulunur.
• Vücut dışındaki uyarılara duyarlı reseptörlere dış reseptör; kan basıncı,
vücut duruşu gibi içsel uyarılara duyarlı reseptörlere iç reseptör denir.

• İnsanda deri, dil, burun, göz ve kulak olarak beş duyu organı vardır.

Dokunma Koklama İşitme


duyusu duyusu duyusu
Tat alma Görme
duyusu duyusu

!!! Işık , ses gibi uyarıları alan reseptörlerin uyarılma şekli farklı olabilir. Ancak uyarıların iletim
şekli AYNIDIR.

!!! Farklı duyuların oluşum sebebi merkezi sinir sisteminde farklı merkezlerde değerlendirilmesidir.
1.Dokunma Duyusu – Deri:
• Dokunma duyusu organı deridir. (Yaklaşık 2 m² alanı ile vücudun en büyük ve yaklaşık 5
kg kütlesi ile vücudun en ağır organıdır.)
• Derinin görevleri:
 Koruma (Mikroorganizmalara,su kaybına, güneş ışınlarına, fiziksel ve kimyasal etkilere karşı koruma)
 Boşaltım (Terleme ile su, tuz ve bir miktar atık atılır)
 Solunuma yardımcıdır (Belirli oranda gaz alış verişi yapılır)
 Taşıdığı reseptörler ile duyuların alınması (Basınç, dokunma, sıcak, soğuk vb. uyarıları alır)
 Isı düzenleme (Soğukta derideki kılcal damarların daralması, sıcakta kılcal damarların genişlemesi

ile sıcaklık düzenlenir)


 Vücudun su kaybını önler.
• Derinin yapısını epitel doku ve temel bağ doku oluşturur.
a) Epitel doku:
 Vücudun dışını ve iç organların iç yüzeyini kaplar.
 Kan damarları ve sinirler bulunmaz.
 Gerekli besin ve oksijen bağ dokudan difüzyonla sağlanır.
 Hücreler arasında boşluklar çok azdır.
 Hızlı yenilenme yeteneğine sahiptir.( Duyu epiteli hariç )
 Koruma, emilim, salgı yapma ve duyuları algılama görevlerini yapar.

 Epitel doku hücreleri;


 Şekillerine göre: Kübik, silindirik ve yassı epitel
 Görevlerine göre: Duyu, salgı ve örtü epiteli
Duyu epiteli:
• Duyu organlarının yapısında bulunur.
• Fiziksel ve kimyasal uyarıları alan özelleşmiş epitel hücreleridir.
• Örnek: dilde tat epiteli
Salgı epiteli:
• Salgı bezlerinde salgı üretimini yapar.
• Örnek: Tükürük, ter, gözyaşı, mukus gibi salgıları üreten salgı epiteli
Tiroksin, insülin gibi hormonları üreten salgı epiteli
Örtü epiteli:
• Vücudun dışını ve organların(mide,bağırsak,kan damarı vb.) iç yüzeyinde bulunur.
• Fiziksel ve kimyasal etkilere karşı koruma yapar. Bağırsaklarda besin maddelerinin
emiliminde görev alır.
• Tek katlı ve çok katlı epitel doku olarak ikiye ayrılır.
• Tek katlı epitel hücrelerin şekillerine göre isim alır;
 Yassı epitel: Akciğer alveollerinde,kan ve lenf damarlarının iç yüzeyinde
 Kübik epitel: Böbrek kanallarında,salgı bezlerinin iç yüzeyinde, tiroit
bezinde
 Silindirik epitel: Bağırsak ve solunum yollarının,safra kesesinin ve
uterusun iç yüzeyinde
• Çok katlı epitel doku yassı, kübik ve silindirik hücrelerden oluşur, en üstte bulunan
hücreye göre adlandırılır. Örnek; üst deri
b) Temel bağ doku:
 Doku ve organların arasını doldurur, bir arada tutarak desteklik sağlar.
 Kan damarı ve sinir hücreleri bakımından zengindir.
 Vücut savunmasında, hasar gören dokuların onarımında, doku
hücrelerinin beslenmesinde görev alır.
 Hücreler, hücreler arası madde ve liflerden oluşur.
 Temel bağ doku hücreleri;
 Fibroblast, mast hücreleri, makrofaj, plazma hücreleri ve melanositler
Fibroblast:
• Protein yapıdaki bağ doku liflerini sentezler.
• Bağ doku lifleri; kollajen lifler, elastik lifler ve ağsı lifler
• Kollajen lif  Esneme özelliğine sahip, basınca, çekmeye ve
gerilmeye karşı dirençli
Elastik lif  Yüz, boyun derisi ve damarlarda bulunur. Melanosit
hücresi
Esnekliği sağlar.
Ağsı lifler  Çok incedir ve dallanmıştır. Bağ dokusunu komşu
dokulara bağlar.
Mast hücreleri:
• Heparin ve histamin salgılar..
Heparin  Damar içinde kanın pıhtılaşmasını engeller
Histamin  Kılcal damar geçirgenliğini arttırır.
Makrofajlar:
• Vücudun savunma sisteminde görev alır.
• Dokular arasında dolaşarak yabancı maddeleri, ölü hücreleri,
mikroorganizmaları fagositozla yok eder.
Plazma hücreleri:
• Antikor üreterek vücut savunmasında görev alır.
Melanositler:
• Taşıdıkları melanin pigmenti ile bulundukları dokuya renk verir.
DERİ

ÜST DERİ ( Epidermis ) ALT DERİ (Dermis)


 Çok katlı örtü epiteli  Canlı hücreler
 Kan damarları ve sinir YOK  Kan damarları, sinirler, kıl
kökleri, elastik ve kollajen lifler,
düz kaslar, ter ve yağ bezleri,
duyu reseptörleri (basınç, sıcak-
Korun Tabakası Malpigi Tabakası soğuk, ağrı)
 Keratinleşmiş, ölü  Canlı hücreler
hücreler
 Melanin üretir.
 Koruma sağlar
 Parmak uçlarında
kalınlaşarak keratin
yapılı TIRNAK
oluşturur.
Deri üst deri (epidermis) ve alt deri (dermis) olarak iki kısımda incelenir.

1.Üst deri (epidermis):

 Çok katlı yassı epitelden (örtü epiteli) oluşur.


 Kan damarları ve sinirler bulunmaz.
 Beslenmesi bağ dokudan difüzyonla sağlanır.
 İki kısımdan oluşur:
 Korun tabakası
* Keratinleşmiş ölü hücrelerden oluşur.
* Deriyi darbelere ve mikroorganizmalara karşı korur.
* Korun tabakasının kalınlaşmasıyla oluşan keratinden
saç ve tırnak gibi yapılar gelişir.

 Malpighi tabakası
* Korun tabakasının altında yer alır.
* Canlı hücrelerden oluşur.
* Deriye renk veren melanin pigmentini üreten
melanosit hücreleri bulunur. Ayrıca ağrı reseptörü olan
serbest sinir uçları ve ter kanalları da bulunur.
2.Alt deri (dermis):

 Temel bağ dokudan oluşur.


 Kan damarları, sinir uçları, ter bezleri, yağ bezleri, elastik lifler,
kollajen lifler, kıl kökleri ve mekanoreseptörler bulunur.
 Dokunma , basınç , sıcak , soğuk ve ağrı gibi mekanik duyuların
algılanmasını sağlayan reseptörler derinin farklı bölgelerine
yerleşmiştir.
Pacini cisimciği  Daha çok el ve ayağın alt derisinde bulunur
Basınç duyusunu algılar
Meissner cisimcikleri ve merkel diskleri  Dokunma reseptörü
Parmak uçlarında ve
dudakta fazla.
Krause cisimciği  Soğuk algısı
Ruffini cisimciği  Sıcak algısı

 Alt derinin altında yağ doku bulunur. Deri altında birikerek vücut
ısısının korunmasına yardımcı olur. Ayrıca iç organların etrafını
sararak darbelere karşı korur. Canlıların yedek enerji deposudur.
EK BİLGİ   Reseptörler :
• Dokunma, basınç, sıcaklık ve ağrı duyularını
 Ter bezleri : alırlar.
•Dudak hariç tüm vücutta bulunur. • Dağılımları homojen değildir.
•Gözenekleri ile deri yüzeyine açılır.
•Vücut sıcaklığının düzenlenmesi ve boşaltıma yardımcı
olur.

 Yağ Bezleri :
•Salgılarını kılı saran keseciğe vererek derinin yumuşak
kalmasını sağlar.
•Alında, başın saçlı kısmında ve burun üzerinde
yoğundur.

 Kıllar :
•Epidermis hücrelerinin farklılaşmasıyla oluşmuş, memeli !!! Ağrı Reseptörleri : Serbest sinir uçlarından
derisinde bulunan yapılardır. oluşur.
•Üst derinin içeri çökmesiyle oluşan kıl keseciği içinde Aşırı sıcağa, basınca ve iltihaplanmış dokudan
bulunur. salgılanan kimyasallara duyarlıdır. Ağrı uyarısı
savunma davranışı oluşturur ve tehlikeden
uzaklaşılmasını sağlar.
2. Tat Duyusu - Dil
• Dil; beslenme , konuşma ve tat almada görevlidir.
• Üzeri çok katlı yassı epitel ile örtülüdür.
• Epitel tabakada papilla denilen kabartılar bulunur. Papillalarda farklı
tatları algılayan duyu hücrelerini içeren tat tomurcukları yer alır.
• Tat tomurcukları; duyu hücreleri ( reseptörler) ve destek hücrelerinden
( mukus üretimi yapar) oluşur.
!!! Reseptörler epitelden oluşmuştur.
• Tat tomurcukları tükürük içerisinde çözünen maddeleri algılar ve duyu
sinirlerini uyarır. Duyu sinirleri impulsu beyne iletir ve tat algılanır.
!!! Bir maddenin tadının alınabilmesi
için sıvı içinde çözünmesi gerekir.

!!! Tüm tat reseptörleri dilin her yerinde


bulunmasına rağmen, farklı tatları algılayan tat
tomurcukları dilin belirli bölgelerinde
yoğunlaşmıştır.

!!! Besinin görünüşü, kokusu, sıcak, soğuk oluşu,


katı ya da sıvı oluşu tadın algılanmasında
etkilidir.

!!! Koku duyusu ve tat duyusu birbiriyle ilişkilidir.


Bu nedenle kokusunu alamadığımız besinin
tadını da alamayız.

!!! Tat duyusu , insanlarda kalıtsal farklılık gösterir.


İnsanların bir kısmı bazı maddelerin tadını
alamaz. ( tat körlüğü )
!!! İnsan dilinde ~3-10 bin papilla bulunur. Bu sayı
çocuklarda daha fazla olup yaşlandıkça
azalır.
3. Koku Duyusu – Burun
• Burun koku alma ve solunum organıdır.
• Kemik (arka kısım) ve kıkırdaktan (uç kısım) yapılmıştır.
• Burun boşluğu sapan kemiği ve buna bağlı kıkırdak bir perde ile iki bölmeye ayrılır.
• Bu bölmeler önden burun delikleri ile dışa , arkadan yutağa açılır.
• Burun deliklerinin iç kenarları kıllarla örtülüdür.
 Kıllar havanın süzülmesini sağlar
• Koku reseptörleri burun boşluğunun üst kısmındaki sarı bölgede bulunur.
 Koku reseptörlerinin her biri özelleşmiş sinir hücresidir.
 Bu hücrelerin genişlemiş dendritlerine koku çomakçıkları denir. Koku çomakçıklarının uçlarında
siller vardır.
• Sarı bölgedeki koku reseptörleri beyindeki koku soğancığı ile bağlantılıdır.
 Bu nedenle kokunun algılanması sadece sarı bölgede gerçekleşir.
• Sarı bölgenin üst kısmında mukus üreten destek hücreleri bulunur.
 Mukus burun boşluğunun nemli kalmasını ve alınan havanın nemlenmesini sağlar.
 Koku moleküllerinin çözünmesini ve reseptörler tarafından algılanmasını sağlar.
 Burun boşluğunun çok az ya da çok fazla nemli olması koku reseptörlerinin uyarılmasını önler.
!!! Nezle olduğumuzda ya da kuru havada koku duyumuzun azalması bu duruma örnektir.
• Burun içindeki yüzeye yakın damarlar havanın ısıtılmasında rol oynar.
4)Beyindeki koku
1)Mukusta 2)Sarı bölgedeki 3) Koku
çözünmüş soğancığına bölgesinde
moleküller reseptörlerde impuls iletilir. duyunun
uyartı algılanması

!!! UÇ BEYİN

Koku
Çomakçığı

Siller
NOT:
!!! Reseptörlerden gelen uyarılar, talamusa uğramadan beyindeki koku
merkezine iletilir.

!!! Koku reseptörlerinin uyarıyı algılaması için koku moleküllerinin çözünmesi


ŞART.

!!! Koku alma duyusu çabuk yorulur. Uzun süre aynı koku alınırsa, duyu
hücreleri yorulur ve koku hissedilmez. Bu durum, koku adaptasyonudur ve
M.S.S. nin öğrenmesi olarak tanımlanır. Ancak farklı bir koku bu durumu
ortadan kaldırabilir.
!!! İnsanlar binlerce kokuyu ayırt edebilir. Fakat tat duyusundaki gibi değişik
kokuları sınıflandırmak mümkün değildir.
GÖZ
4. Görme Duyusu - Göz
• Gözümüz 3500-7500 Ao dalga boyundaki ışınları görebilir.
( sn’de 50 kez yanıp sönen ışığı ayırt edebiliriz. Frekansı daha yüksek olanı kesintisiz algılarız. Böcekler frekansı 330
olan ışığı bile ayırt edebilirler.)
• Göz, koruyucu yapılar ve göz küresi olarak iki kısımda incelenir.
a) Koruyucu yapılar:
 Göz kapakları, kirpikler, gözyaşı bezleri, kaşlar ve göz kaslarıdır.
!!! Göz kapakları ve kirpikler  Gözü fazla ışıktan ve dış etkenlerden korur
!!! Gözyaşı bezleri  Ürettiği salgılar ile gözün ön kısmının ve göz kapaklarının içinin
kurumasını önler. Gözyaşında bulunan lizozim enzimi
göze ulaşan mikropları yok eder
!!! Göz kasları  Gözün sağa-sola,yukarı-aşağı hareket etmesini sağlar
!!! Kaşlar  Gözü fazla ışıktan ve terden korur.
NOTLAR:
!!! Kornea ile iris arası  Ön oda
!!! İris ile mercek arası  Arka oda

!!! Ön oda ve arka oda kirpiksi cisim tarafından salgılanan sıvı ile doludur.
 Mercek ve korneanın beslenmesi ve iç basıncın düzenlenmesi
!!! Göz küresinin ortasındaki boşluk camsı sıvı denilen sıvı ile doludur.
 Göz içi basıncının düzenlenmesi, göz küresinin şeklinin korunması
 Mercek ile retina arasını doldurur.
b) Göz küresi Sert tabaka

 Dıştan içe doğru;


Camsı cisim
 Sert tabaka (sklera=göz akı)
 Damar tabaka Mercek
 Ağ tabaka (retina)
Sarı benek
SERT TABAKA ( Göz Akı ):
Göz bebeği
Bağ dokudan oluşur.  Kör nokta
Göz küresinin şeklini sabit tutar.
 İçteki yapıları korur. Kornea
 Sinir tabaka bulunur, kan damarı
bulunmaz. İris
• Ön tarafta incelip saydamlaşır ve hafif
şişkinleşerek ‘Kornea’ yı (saydam tabaka) Görme
oluşturur. siniri
Ağ tabaka
 Kornea, ışığı kırarak göz merceğine ulaşmasını
sağlar. Damar
tabaka
DAMAR TABAKA :

Sert tabakanın altında bulunur.

Kan damarları ve pigmentler bulunur.


 Gözün beslenmesini sağlar.
Taşıdığı pigmentlerden dolayı koyu kahverengi görünür. Göze giren ışığın
çoğunu emerek ışık yansımalarını önler.
• Gözün önündeki kısmı farklılaşarak İRİS ‘ i oluşturur.
 İris gözün renkli kısmıdır. Düz kaslardan oluşur.
 İrisin ortasındaki delik göz bebeğidir. İristeki (düz) kaslar göz bebeğinin ışık
miktarına göre büyüyüp küçülmesini sağlar. ( orta beyin kontrolünde refleks,
otonom kontrol.)
• İrisin arkasında GÖZ MERCEĞİ bulunur.
 Mercek, ışınları kırarak retina üzerindeki bir noktada (sarı benek) toplar.
 Saydam ve ince kenarlıdır.
23
EK BİLGİ
Bazı hayvan türlerinin gözleri
karanlıkta parlar. Bu hayvanların
gözlerinde ışığı yansıtma özelliği
olan tapetum lucidum isimli ince
bir katman bulunur.

Gözün arkasındaki tapetum


lucidum, hayvanların ışık
yoğunluğunun düşük olduğu
koşullarda daha iyi görmesini sağlar.
•Damar tabakanın bir görevi de merceği tutan
mercek bağlarını oluşturmaktır. Mercek bağları
kirpiksi cisme bağlanır.
İrisin etrafında kalınlaşan damar tabaka, düz
kaslarla birlikte ‘kirpiksi cisim’i oluşturur.
Uzak ve yakın cisimlere bakarken kirpiksi cisimdeki
kaslar kasılıp gevşeyerek merceğin kalınlığını ayarlar.
Bu şekilde görüntünün netleşmesi sağlanır.
(=Göz uyumu)

Göz uyumunda;

uzaktaki cisimlere bakılırken göz


merceği incelir,

yakındaki cisimlere bakılırken ise


göz merceği kalınlaşır.
AĞ TABAKA ( Retina ) :
• Fotoreseptörleri ve ağ şeklinde dağılmış sinirleri içerir.
• Fotoreseptörler 2 çeşittir : çubuk ve koniler
• Çubuk ve konilerin en yoğun olduğu yere ‘sarı benek’ denir. Görüntü en net sarı benekte oluşur.
Koni hücreleri yoğun olarak sarı benekte bulunur. Ancak retinada sarı benek dışında da
seyrek olarak koni hücreleri bulunur. Çubuk hücreleri sarı benek etrafında yerleşmiştir.
•Çubuk hücreleri : Az ışıkta siyah-beyaz görmeyi sağlar. (renkleri algılamaz)
 Çubuk hücrelerinde bulunan ışığa duyarlı rodopsin molekülünün ön maddesi A vitaminidir.
 Rodopsin karanlıkta sentezlenir, aydınlıkta yıkılır.
 Rodopsinin A vitamini eksikliğine bağlı olarak sentezlenememesi durumunda gece körlüğü oluşur.
• Koni hücreleri : Yeterli ışıkta, renkli görmeyi sağlar. Retinada kırmızı, yeşil ve mavi renge duyarlı 3 tip koni hücresi vardır.
Koni hücrelerinden birinin bozulması : Renk körlüğü
Koni hücrelerinin tamamının olmaması : Total renk körlüğü
•Gözden görme sinirlerinin çıktığı yerde reseptör bulunmaz. Görüntü oluşmayan bu yere ‘kör nokta’ denir.
 Kör noktada görüntü oluşmaz ve ışık algılanmaz.
EK BİLGİ

Retinada üç tip koni hücresi vardır. Bunlar kırmızı, yeşil ve mavi ışığı
algılama özelliğine sahip pigmentleri taşıyan koni hücrelerdir.

Bunların dışındaki renkler bu üç çeşit koni hücresinin çeşit ve sayı olarak


farklı görev yapması ile algılanır.
Örneğin maviyi ve kırmızıyı soğuran koniler eşit oranda uyarılırsa mor
görürüz.

NOT : Pigmentlerin öncül maddesi A vitaminidir. A vit. eksikliğinde çubuk


hücrelerindeki pigmentler (rodopsin) azalır ve loş ışıkta görme güçleşir.
(= gece körlüğü )
Fazla ışıkta rodopsin özelliğini kaybeder, karanlıkta tekrar oluşur. Karanlık ortamda
önce göremeyip zamanla görebilmenin nedeni, rodopsin sentezinin zaman almasıdır
• Göze yan kısımdan bir cisim
yaklaştığında; cismin önce şekli,
daha sonra rengi algılanır.

• Çünkü, önce çomak daha sonra


koni hücreleri uyarılır.
• Renk körlüğü renklerin algılanamaması
durumudur. Renk körlüğünün yaygın
olan çeşidinde kişiler kırmızı ve yeşil
renkleri birbirinden ayıramaz. Buna
kırmızı-yeşil renk körlüğü (daltonizm)
denir.
• -Retinada koni hücrelerinin hiç
bulunmadığı durumda ise kişi her şeyi
siyah beyaz görür buna da total renk
körlüğü denir.
Görme Olayı
• Her iki gözden çıkan sinirler beyin
kabuğunda optik kiyazma adı verilen
bölgede birleşir.
• Optik kiyazmadaki sinirler her iki
gözün sağ görme alanındaki
görüntüyü beynin sol tarafına; her iki
gözün sol görme alanındaki
görüntüsünü ise beynin sağ tarafına
iletir.
Şaşılık

Şaşılık : Göz küresini hareket ettiren kasların


birbirleri ile uyumlu çalışmaması sonucunda gözler
aynı noktaya yönelemez. Şaşılık ameliyat ile
düzeltilir.
Görme Bozuklukları

(Uzağı görememe ) (Yakını görememe) ( Bulanık görme)

Göz küresinin önden arkaya Göz küresinin önden arkaya Göz merceği veya korneada
doğru uzaması veya göz doğru kısalması veya göz oluşan düzensiz kavisler, ışınları
merceğinin şişkinleşmesi merceğinin incelmesi farklı açılarla kırdığından, ışınlar
sonucu oluşur. Görüntü durumunda oluşur. Görüntü retinanın her yerine aynı şekilde
36
retinanın önünde oluşur. retinanın arkasında oluşur. ulaşmaz.
Kalın kenarlı mercekle düzeltilir. İnce kenarlı mercekle düzeltilir. Silindirik mercekle düzeltilir.
Prespitlik
• Yaşlanmaya bağlı olarak göz merceği, esnekliğini
kaybetmeye başlar. Bu durumda gözün uyum
yeteneği azalır ve yakına bakıldığında net görememe
başlar. Bu göz kusuru da hipermetropta olduğu gibi
ince kenarlı mercekle düzeltilir.

Katarakt
• Göz merceğinin saydamlığını kaybederek
matlaşmasıdır. Genellikle orta yaş üstü kişilerde
görülen katarak hastalığında kişi buğulu bir camdan
bakıyor gibi görür.

Glokom
• Göz içindeki fazla sıvının atılmasını sağlayan kanallar
tıkanırsa gözün iç basıncı artar, görme sinirleri zarar
görür ve kalıcı görme kaybı oluşabilir.
5. İşitme Duyusu ve Denge – Kulak
• Kulak, işitme ve denge organımızdır.
• Kulağın yapısı dış kulak, orta kulak ve iç kulak olmak üzere üç kısımdan
oluşur.
• Dış kulak ses dalgalarını toplayıp orta kulağa iletmekten; orta kulak
aldığı ses dalgalarının şiddetini arttırarak iç kulağa iletmekten
sorumludur. İç kulak ise aldığı bu ses dalgalarını sinir sinyallerine
dönüştürerek beyne gönderir ve beyinde sesin algılanıp yorumlanması
gerçekleşir.
Orta Kulak: İç Kulak:
Dış Kulak:  Kulak zarı ile oval pencere arasında kalan odacık  Yarım daire
 Kulak kepçesi  Çekiç, örs, üzengi kemikleri kanalları
 Kulak yolu  Tulumcuk
(Kulak zarı)  Kesecik
 Salyangoz
(İşitme sinirleri)
a. Dış Kulak
 Kulak kepçesi ve kulak yolundan oluşur. (!!! Kulak zarı dış kulağı orta kulaktan ayırır.)
 Dış kulak sadece karada yaşayan memelilerde bulunur.
 Kulak kepçesi çevreden gelen ses dalgalarını toplar.
 Kulak yolu ise kulak kepçesinin topladığı ses dalgalarını kulak zarına iletir.
 Kulak yolunda kulak kiri salgılayan bezler bulunur. Kulak kiri kulağa giren maddeleri tutar. Kulak zarını
nemlendirerek esnekliğini artırır.
 Kulak yolunun sonunda orta kulak ile dış kulağı birbirinden ayıran kulak zarı yer alır.
 Kulak zarı kulak yolundan gelen sesle titreşir ve sesi orta kulağa iletir.
b. Orta Kulak :
 Kulak zarı- oval pencere arasında bulunan içi hava dolu
odacıktır.
 Kulak kemikleri : Çekiç, örs ve üzengi Orta kulak kemikleri kulak
kemikleri kulak zarından gelen titreşimleri zarından aldıkları
arttırarak iç kulaktaki oval pencereye iletirler. titreşimleri 15-20 kat
 Östaki borusu : Orta kulağı yutağa bağlar. artırarak iç kulağa açılan
Yükseklik, şiddetli ses vb. kulak zarında oval pencereye iletir.
oluşturduğu basıncı dengeler.
c. İç Kulak :
 İşitme ve denge sağlamada görevlidir.
 Kemik ve zarlardan oluşan karmaşık bir yapı olup şakak kemikleri içine
yerleşmiştir.
 Dalız, yarım daire kanalları, tulumcuk, kesecik ve salyangoz yapılarından oluşur.
 Dalız ve salyangoz ( kohlea )  işitmeden
Asıl işitme organı olan korti salyangozda bulunur.
Yarım daire kanalları, kesecik ve tulumcuk  dengeden sorumludur.

Dalız :
İç kulağın oval pencereye bakan kısmındaki boşluktur.
Oval pencereden gelen ses dalgalarını salyangoza
iletir. Alt kısmında salyangoz bulunur.

İç kulakta bulunan yapıların içi sıvı doludur. Salyangozun


yapısında vestibüler kanal , kohlear kanal ve timpanik
kanal bulunur.
EK BİLGİ:

Salyangoz içi sıvı ile dolu kıvrılmış bir


yapıdır. Üstte vestibular kanal, altta
timpanik kanal ve ortada kohlear
kanallardan oluşur.

Aynı zamanda kohlear kanal içinde işitme


tüy hücreleri olarak bilinen mekanoreseptörleri
taşıyan Korti organı burada bulunur. Bu
reseptörler duyu sinirleri ile sinaps yapar.
Uç beyindeki temporal loba impuls
gönderir.
İşitme olayı

NOT:

-İşitme sırasında ses dalgaları dış kulakta gaz ortamdan, orta kulakta katı ortamdan, iç kulakta
ise sıvı ortamından geçer.

- Ses iletim hızı: Orta kulak > İç kulak > Dış kulak şeklindedir.
EK BİLGİ • İşitme Olayı :

Kulak kemikleri
Kulak Kepçesi Kulak yolu Kulak zarı
titreşir ve ses
sesi toplar titreşir
kuvvetlendirilir

Temel zar Kohlear Vestibüler kanal Oval pencere


titreşir kanal timpanik titreşir
kanal
Korti
İşitme sinirleri Beyindeki işitme merkezi
Organındaki
Tüylü duyu
hücreleri

• Salyangozda titreşen hücre sayısı, oluşan impuls sayısını


belirler. Böylece sesin şiddeti algılanmış olur.
45
Titreşen hücre sayısı fazla => şiddetli ses
Denge olayı
 İç kulaktaki yarım daire kanalları, tulumcuk ve kesecik yapıları
görevlidir.
 Tulumcuk ve kesecik  Yer çekimine karşı yapılan hareketlerde
vücudun konum değişikliklerinin algılanmasını sağlar.
!!! Sıvı ile dolu olan tulumcuk ve keseciğin tabanında tüylü
duyu hücreleri bulunur.Bu hücrelerin tüyleri jelatinimsi madde içine
uzanır. Jelatinimsi madde içinde kalsiyum karbonat kristallerinin
birikmesiyle oluşan OTOLİT (denge taşı) taşları bulunur.
!!! Vücudun konumu değiştiğinde;
Jelatinimsi sıvı hareketlenir  Otolit taşları yer çekimi etkisi ile
tüylü duyu hücrelerine basınç uygular  Duyu hücrelerinde
impuls oluşur  İmpuls denge sinirleri ile beyne ulaşır

DENGE SAĞLANIR.
 Yarım daire kanalları  Dönme hareketi ile oluşan
konum değişikliklerini algılar.
!!! Yarım daire kanallarının içinde jelatinimsi sıvı
ve tüylü duyu hücreleri vardır.
!!! Otolit taşları bulunmaz.
!!! Dönme hareketi sırasında;
Yarım daire kanalları ve içindeki sıvı hareketlenir
 Sıvının hareketi yarım daire kanallarından daha
yavaş olduğu için ters yönde akım oluşur  Tüylü
duyu hücreleri uyarılır  İmpuls beyinciğe taşınır
 Beyincikten beyin kabuğuna iletilir

DENGE SAĞLANIR
Eğer etrafınızda bir süre dönerseniz yarım daire kanalları
içindeki sıvı da hareket eder. Aniden durduğunuzda ise hâlâ
kendinizi dönüyormuş gibi hissedersiniz. Çünkü siz durduğunuz
hâlde, kanallar içindeki sıvı hâlâ hareket hâlindedir ve denge
sinirlerinde impuls oluşturulmaktadır.
Bazı insanlarda gemi, uçak ya da otomobil gibi araçlarla seyahat
etmekten dolayı mide bulantısı olması bu sebeptendir.
İşitme ve Denge Kusurları :

İşitme kaybı: İç kulak, işitme siniri ve işitme merkezinde ortaya çıkan sorunlardan
kaynaklanabilir. Ayrıca tümör tedavisinde kullanılan ilaçlar, kafa içinde basınç artışına yol açan
migren ya da damarsal sorunlar, yaşlanmaya bağlı oluşan duyu azalması, gürültülü bir rtamda
çalışma , enfeksiyonlar ve diyabet gibi hastalılar da işitme kaybına neden olabilir.

Denge kaybı: Özellikle iç kulaktaki kanalların iltihaplanması, kanaldaki sıvılarda oluşan basınç
artışı, denge sinirlerinin iltihaplanması ya da kulak taşlarının yer değiştirmesi (vertigo) ile
oluşur.

48

You might also like