You are on page 1of 2

Yusuf HALICI

İbrahim Havvas

İ brahim Havas Hazretleri, gönül dünyamızı aydınlatan


evliyanın büyüklerindendir. Cüneyd-i Bağdadî hazret-
lerinin talebelerindendir. Künyesi Ebu İshak’tır. Bağdatlı
olup 903 (H.291) yılında Rey’de vefat etmiştir.

Yüksek makam ve kerametler sahibiydi. Konuşmaları


hep hikmet doluydu. Tevekkül yolunu tutanların büyük-
lerindendi. Riyazet ve seyahat babında, ulvi bir makama
sahipti. Seferleri meşhurdur. Defalarca Mekke’ye gitti.

Refahtan kaçar, süslü püslü şeyler giymekten hoş-


lanmazdı. Daha ziyade kaba-saba şeyler giymeyi tercih
“Müride gerekir ederdi. Fakr u zaruret hali ona huzur ve sevinç verir sab-
ki, ayıplarını rederdi. Fakr halini aziz bilir, bu halini bütün gücüyle
anlatacak biriyle gizler, kimseye anlatmazdı.

otura… Üstün Şöyle derdi; “Şu üç şey, müride afet getirir: Para sev-
gisi, kadın sevgisi ve baş olma sevgisi. Para sevgisi, vera’
hallerin yolunu (bilmediği ve şüphe ettiği şeyleri öğrenip iyiye ve doğru-
gösterecek, ve ya göre hareket edip bütün günahlardan çekinme) ha-
bakışları, manevî liyle kullanıldığı takdirde yok olur, kadın sevgisi, şehvet
duyguları ve tokluk peşinde gitmemekle erir, baş olma
halini harekete sevgisi de münzevî bir hayata devamla kaybolur.”
geçirecek biriyle Yine, “Bir kimse, baş olma küpünden bir kadeh içse,
arkadaşlık ede…” artık ibadette ihlâstan sıyrıldı, demektir.” dedi.

Çağırılan bütün davetlere sünnet olduğu için gider,


fakat bir şey yemezdi. Orda insanlara nasihat ederdi.
Davetten sonra hemen evine dönerdi. Evinde yenecek
pek bir şey bulunmaz, bu sebeple ne yiyip, ne içtiği bi-
linmezdi.
Kompozisyon: Yusuf Coşkun Benefşe

74 Somuncu Baba
Kendisine bir zarar gelince Kapısı önünde, bir kısım insan- hunu teslim etti.
ferah duyardı. Bütün ağırlığını, lar toplanmıştı. Yaklaşarak: “Ni-
Vefatından önce hastalan-
sıkıntısını nefsine yükler, baş- çin toplandınız?” diye sordum.
kalarına yük olmamak için gay- Onlar da, “Rum Kayserinin kızı dı. İshale yakalanmıştı. Üstü
ret ederdi. Bilakis başkalarına delirmiş, çare bulmak için dok- çok fazla kirleniyordu. Temiz
yardım etme hususunda bütün torlarını topladı.” dediler. olarak ölmek istiyordu. Bunun
gücüyle çalışır, varını yoğunu için her abdesti bozulduğunda
Bunda bir hikmet olsa ge-
harcardı. gusül abdesti alıyor, iki rekât
rektir deyip içeri girdim. Odada
namaz kılıyor tekrar abdesti bo-
Kendisi anlatıyor: Nehrin Kayser’in kızını gördüm. Bana
kenarında hurmalıkların olduğu zuluyordu. O gün altmışa yakın
bakarak “Ey İbrahim Havvâs!
bir yerde oturup, hurma liflerin- Hoş geldiniz.” dedi. Ben, hay- gusül abdesti aldı. En sonunda
den zembil örüp, gayri ihtiyarî ret ederek, “Beni nereden tanı- gusül yaptıktan hemen sonra
nehre atıyordum. Bu hâl dört yorsunuz?” diye sorunca bana; vefat etti. Vefatından sonra onu
gün devam etti. Sonunda “bu “Canımı canana teslim etmek rüyada görenler; Allah u Teâlâ
işin hikmeti nedir? Ben niçin istedim ve Hak Teâlâ’dan sev- sana nasıl muamele eyledi, de-
böyle yaptım?” diyerek neh- diği bir kulunu yanımda bulun- diler. O da; “Yaptığım ibadetler
rin akıntısına doğru yürümeye durmasını niyaz ettim. Üzülme, ve gösterdiğim tevekkül, bana
başladım. Derken nehrin kena- yarın İbrahim Havvâs dostum verilen nimetlere karşı yetme-
rında oturup ağlayan yaşlı bir sana gönderilir buyruldu.” dedi. di. Ancak dünyadan göçeceğim
kadına rastladım. Kadına, “Va- Bunun üzerine İbrahim Havvâs
sıralarda gusül abdesti alarak
lide, niçin ağlıyorsunuz?” diye hazretleri, “Peki hastalığınız ne-
sorunca, kadın; “Evladım! Beş temizlenmem, Allah u Teâlâ-
dir?” diye sorduğumda kız; “Bir
yetim çocuğum var. Onlara ye- ’nın katında makbule geçmiş.
gece dışarı çıkıp, ibret nazarı ile
direcek hiçbir şeyimiz kalmadı. Bu temizlik sebebiyle Cennet’te
gökyüzüne baktım. Allah u Teâ-
Dört gündür bu nehirden, yapıl- lâ hazretleri, beni benden aldı. yüksek makamlara çıkardılar ve
mış zembiller akarak geliyordu. Kendimden geçtim. “Lâ ilâhe şöyle bir ses; “Ey İbrahim! Sana
Bunları alıp satıyor, çocuklara illallah Muhammed’ün Rasû- yapılan bu ikram, huzurumu-
yiyecek bir şeyler alıyordum. lullah” kelimesi dilime, manası za temiz olarak geldiğindendir.
Bugün gelmedi.” diye cevap Burada temizler için, büyük
kalbime geldi. Bu kelimeyi di-
verdi. Bunları işitince yaptığım
limden düşürmez oldum. Bu se- mertebeler, makamlar vardır.”
işin hikmetini anladım ve kadı-
bepten hâlime delilik, bana da diyordu.
na; “Şimdi sen müsterih ol. Evi-
deli, dediler.” diye cevap verdi.
nizi bana gösteriniz, geçiminizi Buyurdu ki; “Müride gerekir
O zaman ben; “Bizim diyara
ben halledeceğim” dedim. ki, ayıplarını anlatacak biriyle
gelmek ister misin?” deyince,
Yine kendisi anlatır: Bir sene, o da; “Sizin diyarda ne vardır?” otura… Üstün hallerin yolunu
hacca gitmeye niyet ederek yola dedi. “Mekke, Medine, Beyt’ül gösterecek, ve bakışları, manevî
çıktım. Ne zaman Kâbe-i şerif mukaddes oradadır.” diye ce- halini harekete geçirecek biriyle
tarafına gitmek istedimse, gay- vap verince, “Sağ tarafına bak.” arkadaşlık ede…”
ri ihtiyari ters istikamete doğru dedi. Baktım, bir düzlükte Mek-
ke, Medine ve Beyt’ül mukad- “İnsanlarda az görülen şey,
gidiyordum. Allah u Teâlâ’nın
iradesi beni bu tarafa çekiyor- des karşımda duruyor gördüm. ne yaptıkları kötü şeylere piş-
du. En sonunda İstanbul tarafı- Az sonra bana: “Vakit yaklaştı, manlığın azlığıdır, ne de istiğfa-
na gitmeye karar verdim. Şehre istek ve arzu haddi aştı.” dedi rın... Onlarda az görülen halle-
girdim. Yüksek bir köşk gördüm. ve Kelime-i şahadet getirip ru- rin başında, ahde vefa gelir.”

Aralık / 2007 75

You might also like