You are on page 1of 135

1- Ebubekr-i Sddk 2- Selman- Faris 3- Kasm bin Muhammed 4- Cafer-i Sadk 5- Bayezid-i Bistam 6- Ebul Hasan Harkan 7- Ebu

Al Farmedi 8- Yusuf-i Hemedan 9- Abdulhalik-i Goncdvan 10- Arif-i Riveger 11- Mahmd-i Encirfagnev. 12- Al Rmten 13- Muhammed Bb Semms 14- Seyyid Emr Gill 15- Seyyid Muhammed Bahaeddin 16- Alddin-i Attr 17- Yakb- erh 18- Ubeydllah-i Ahrr 19- Kd Muhammed Zhid 20- Derv Muhammed 21- Hceg Muhammed Emkeneg 22- Muhamed Bakbillah 23- mm- Ahmed Rabbn 24- Muhammed Masm Faruk 25- Seyfeddin 26- Seyyid Nur Muhammed 27- Mazher-i Cn- Canan 28- Seyyid Abdllah Dehlevi 29- Mevlana Hlid-i Ba dd 30- Seyyid Abdllah emdin 31- Seyyid Th-y Hakkr 32- Seyyid Muhammed Slih 33- Seyyid Sbgatullh-i Hzn. 34- Seyyid Fehm-i Arvs 35- Seyyid Abdlhakm-i Arvs mam- Azam Ebu Hanife Hazretleri Seyyid Abdlkadir Geylani Hazretleri Feridddin genc-i eker hazretleri Feridddin Attar hazretleri Hallac- Mansur Ahmed Yesev hazretleri

Muhammed aleyhisselam

Silsile-i aliyye

Di er byk evliyalar

Somuncu baba

Silsile-i aliyye byklerinin hayatlar


Muhammed aleyhisselam, Allah telnn Resuldr. Habibidir. Peygamberlerin en stn ve sonuncusudur. Babas Abdllahdr. Miladn be yzyetmi bir [571] senesi nisan aynn yirmisine rastlayan, Rebiul-evvel aynn onikinci pazartesi gecesi, sabaha kar , Mekkede tevelld etdi. Babas, daha nce vefat etmi idi. Alt ya nda iken annesi, sekiz ya nda iken dedesi vefat etdi. Sonra, amcas Ebu Talibin yannda byd. Yirmibe ya nda iken, Hadice-tl-kbra ile evlendi. Bundan drt kz, iki o lu oldu. lk o lunun ad Kasm idi. Bundan dolay, kendisine (Ebl-Kasm) da denir. Krk ya nda iken, btn insanlara ve cinne Peygamber oldu u bildirildi. sene sonra, herkesi imana a rma a ba lad. Allah tel, sevgili Peygamberine verdi i iyilikleri, ihsanlar sayarak, Onun mubarek kalbini ok arken, kendine gzel huylar verdi ini, (Sen gzel huylu olarak yaratldn) mealindeki ayet-i kerime ile bildirmekdedir. Akreme buyuruyor ki, Abdllah ibni Abbasdan i itdim: Bu ayet-i kerimedeki (Huluk- azim), yani gzel huylar, Kuran- kerimin bildirdi i ahlakdr. (Hadaik-ul-hakayk) kitabnda diyor ki, (Ayet-i kerimede, (Sen huluk- azim zeresin) buyuruldu. Huluk- azim demek, Allah tel ile sr, gizli eyleri bulunmak, insanlar ile de gzel huylu olmak demekdir. ok kimselerin islam dinine girmesine, Resulullahn gzel ahlak sebeb oldu). Muhammed aleyhisselamn bin mucizesi grnd, dost d man herkes de bunu syledi. Bu kadar mucizelerin en kymetlisi, edebli olmas ve gzel huylar idi. (Kimya-i Seadet) kitabnda diyor ki, (Ebu Said-i Hudri buyurdu ki, Resulullah, hayvana ot verirdi. Deveyi ba lard. Evini sprrd. Koyunun stn sa ard. Ayakkabsnn sk n dikerdi. ama rn yamard. Hizmetcisi ile birlikde yirdi. Hizmetcisi el de irmeni ekerken yorulunca, ona yardm ederdi. Pazardan te beri alp torba iinde eve getirirdi. Fakirle, zenginle, bykle, kkle kar la nca, nce selam verirdi. Bunlarla msafeha etmek iin, mubarek elini nce uzatrd. Kleyi, efendiyi, be i, siyah ve beyaz bir tutard. Her kim olursa olsun, a rlan yere giderdi. nne konulan eyi, az olsa da, hafif, a a grmezdi. Ak amdan sabaha ve sabahdan ak ama yemek brakmazd. Gzel huylu idi. yilik etmesini sever idi. Herkesle iyi geinirdi. Gler yzl, tatl szl idi. Sylerken glmezdi. zntl grnrd. Fakat, atk ka l de ildi. A a gnll idi. Fakat, alak tabiatli de ildi. Heybetli idi. Yani sayg ve korku hasl ederdi. Fakat, kaba de ildi. Nazik idi. Cmerd idi. Fakat, israf etmez, faidesiz yere bir ey vermezdi. Herkese acr idi. Mubarek ba hep nne e ik idi. Kimseden bir ey beklemezdi. Seadet, huzur isteyen, Onun gibi olmaldr.) (Mesabih) kitabnda, Enes bin Malik buyuruyor ki, (Resulullaha on sene hizmetcilik etdim. Bana bir kerre f demedi. unu niin byle yapdn, bunu niin yapmadn buyurmad). Yine (Mesabih)de, Enes bin Malik diyor ki, (Resulullah insanlarn en gzel huylusu idi. Beni birgn, bir yere gnderdi. Vallahi gitmem dedim. Fakat, gidecektim. Emrini yapmak iin d ar kdm. ocuklar sokakda oynuyordu. Onlarn yanndan geerken arkama bakdm. Resulullah arkamdan geliyordu. Mubarek yz glyordu. (Ya Enes! Dedi im yere gitdin mi?) buyurdu. Evet gidiyorum ya Resulallah dedim). Ebu Hreyre diyor ki, (Bir gazada, kafirlerin yok olmas iin da buyurmasn syledik. (Ben, lanet etmek iin, insanlarn azab ekmesi iin gnderilmedim. Ben, herkese iyilik etmek iin, insanlarn huzura kavu mas iin gnderildim) buyurdu). Enbiya suresinin yzyedinci ayetinde mealen, (Seni, alemlere rahmet, iyilik iin gnderdik) buyuruldu.

Muhammed aleyhisselam

Ebu Said-i Hudri (Resulullahn hayas, bakire islam kzlarnn hayalarndan daha okdu). buyurdu Enes bin Malik diyor ki, (Resulullah bir kimse ile msafeha edince, o kimse elini ekmedikce, mubarek elini ondan ayrmazd. O kimse, yzn evirmedikce, mubarek yzn ondan evirmezdi. Bir kimsenin yannda otururken iki diz zerinde oturur, ona sayg olmak iin mubarek baca n dikip oturmazd). Cabir bin Smre diyor ki, (Resulullah az konu urdu. Lzumlu oldu u zaman veya bir ey sorulunca sylerdi). Bundan anla lyor ki, her mslmann (Mala-yani), faidesiz ey sylememesi, susmas lazmdr. Mubarek szlerinde tertil ve tersil vard. Yani, gayet ak ve metodlu konu ur ve kolay anla lrd. Enes bin Malik buyuruyor ki, (Resul hastay ziyarete gider, cenaze arkasnda yrr, a rlan yere giderdi. E e e de binerdi. Resul aleyhisselam Hayber gazasnda grdm. Yular bir ip olan e ek zerinde idi. Resul sabah namazndan knca, Medine ocuklar ve i ileri su dolu kablarn nne getirirler. Mubarek parma n iine sokmasn dilerlerdi. K ve so uk su olsa da, herbirine mubarek parma n sokar, gnllerini yapard). Yine Enes diyor ki, (Bir kk kz, Resul aleyhisselamn elini tutup bir i iin gtrseydi, birlikde gider, m kilini hal ederdi). Cabir diyor ki, (Resul aleyhisselamdan bir ey istenip de yok dedi i i itilmedi). Enes bin Malik buyuruyor ki, (Resul ile birlikde gidiyordum. zerinde brd-i Necrani vard. Yani Yemen kuma ndan bir palto vard. Arkadan bir kyl gelip, yakasndan yle ekdi ki, paltonun yakas mubarek boynunu izdi, yeri kald. Resul geriye dnd. Kyl zekat malndan bir ey istedi. Resul, onun bu haline gld. Ona bir ey verilmesi iin emr buyurdu). (Tetimmet-l mazher) kitabnda diyor ki, (Buradan anla laca na gre, insanlarn ba nda bulunan kimsenin, Resul aleyhisselama uyarak, bunlarn eza ve skntlarna katlanmas lazmdr. Zaten skntya katlanmak, herkes iin iyi bir huydur. stlerin katlanmas ise daha gzel olur). (Zad-l Mukvin) kitabnda diyor ki, (Resul aleyhisselamn kom usu bir ihtiyar kadn vard. Kzn Resul aleyhisselama gnderdi. Namaz klmak iin rtnecek bir elbisem yok. Bana, namazda rtnecek bir elbise gnder diye yalvard. Resul aleyhisselamn o anda ba ka elbisesi yokdu. Mubarek arkasndaki antariyi karp, o kadna gnderdi. Namaz vakti gelince, elbisesiz mescide gidemedi. Eshab- kiram, bu hali i itince, Resul o kadar cmerdlik yapyor ki, gmleksiz kalp, mescide cemaate gelemiyor. Biz de her eyimizi fakirlere da talm dediler. Allah tel, hemen sra suresinin 29. ayetini gnderdi. nce habibine, hasislik etme, bir ey vermemezlik yapma buyurup, sonra da, skntya d ecek ve namaz kararak, zlecek kadar da da tma! Sadakada ortalama davran buyurdu. O gn, namazdan sonra, hazret-i Ali kerremallah vecheh, Resulullahn yanna gelip, (Ya Resulallah ! Bugn, oluk ocu uma nafaka yapmak iin sekiz dirhem gm dnc alm dm. Bunun yarsn size vereyim. Kendinize antari alnz) dedi. Resul ar ya kp, iki dirhem ile bir antari satn ald. Geri kalan iki dirhem ile yiyecek alma a giderken grd ki, bir ama oturmu , Allah rzas iin ve Cennet elbiselerine kavu mak iin, bana kim bir gmlek verir diyordu. Alm oldu u antariyi bu amaya verdi. Ama, antariyi eline alnca, misk gibi gzel koku duydu. Bunun, Resul aleyhisselamn mubarek elinden geldi ini anlad. nki, Resul aleyhisselamn bir kerre giydi i her ey, eskiyip da lsa bile, paralar da misk gibi gzel kokard. Ama da ederek, (Ya Rabbi! Bu gmlek hurmetine, benim gzlerimi a) dedi. ki gz hemen ald. Resuln ayaklarna kapand. Resul oradan ayrld. Bir dirhem ile bir antari satn ald. Bir dirhem ile de yiyecek satn alma a giderken, bir hizmetci kzn a lad n grd. (Kzm, niin byle a lyorsun?) buyurdu. Bir yehudinin hizmetcisiyim. Bana bir dirhem verdi. Yarm dirhem ile bir i e ve yarm dirhem ile de ya satn al dedi. Bunlar alp gidiyordum. Elimden d d. Hem i e, hem de ya gitdi. imdi ne yapaca m a rdm dedi. Resul, son dirhemini kza verdi.

(Bununla i e ve ya al. Evine gtr) buyurdu. Kzca z, eve ge kald m iin, yehudinin beni d ece inden korkuyorum dedi. Resul , (Korkma! Seninle birlikde gelir, sana bir ey yapmamasn sylerim) buyurdu. Eve gelip, kapy aldlar. Yehudi kapy ap, Resulullah grnce a rp kald. Yehudiye, olan biteni anlatp, kza bir ey yapmamas iin efaat buyurdu. Yehudi, Resulullahn ayaklarna kapanp, (Binlerce insann ba tac olan, binlerce arslann, emrini yapmak iin bekledi i ey koca Peygamber! Bir hizmetci kz iin, benim gibi bir miskinin kapsn ereflendirdin. Ya Resulallah! Bu kz senin erefine azad etdim. Bana iman, islam ret. Huzurunda mslman olaym) dedi. Resul, ona mslmanl retdi. Mslman oldu. Evine girdi. olu una ocu una anlatd. Hepsi mslman oldu. Bunlar, hep Resulullahn gzel huylarnn bereketi ile oldu. O halde, ey mslman! Sen de Resulullahn gzel huylar gibi ahlaklanmalsn! Hatta, Allah telnn ahlak ile ahlaklanmak, her mslmana lazmdr. nki, Resul (Allah telnn ahlak ile huylannz!) buyurdu. Mesela, Allah telnn sfatlarndan biri (Settar)dr. Yani gnahlar rtcdr. Mslmann da din karde inin aybn, kusurunu rtmesi lazmdr. Allah tel, kullarnn gnahlarn afv edicidir. Mslmanlar da, birbirlerinin kusurlarn, kabahatlerini afv etmelidir. Allah tel kerimdir, rahimdir. Yani lutf, ihsan boldur ve merhameti okdur. Mslmann cmerd ve merhametli olmas lazmdr. Btn gzel ahlak da byledir. Resul aleyhisselamn gzel huylar pek oktur. Her mslmann bunlar renmesi ve bunlar gibi ahlaklanmas lazmdr. Bylece, dnyada ve ahretde felaketlerden, skntlardan kurtulmak ve O iki cihan efendisinin efaatine kavu mak nasib olur.

1- Ebubekr-i Sddk
Hz. Eb Bekir, daha Mslman olmam t. ok tesrinde kald bir ry grd. Gkten dolunay inip, Kbe-i muazzamaya gelmi ve sonra para para olmu , paralar Mekkedeki her evin zerine d m , sonra da tekrar bir araya gelip g e ykselmi ti. Fakat, kendi evine d en ay paras evde kalm tekrar g e ykselmemi ti. Hz. Eb Bekir, evin kapsn kapayarak, ay parasnn kmasna mni olmu tu.

Kavminden Peygamber gelecek


Sabahleyin heyecanla uyanan Hz. Eb Bekir, hemen bir Yahd limine gidip, rysn anlatt. O da dedi ki: - Bu ry kar k rylardan biridir. Bunun tabri yaplamaz. Fakat bu sz Onu tatmin etmemi ti. Devaml bu rynn tabrini d nyordu. Bir zaman sonra ticret maksadyla gitti i yerde, rhip Bahraya rysn anlatt. Ry Bahrann ok dikkatini ekti. Bunun iin Hz. Eb Bekire sordu: - Sen nerelisin? - Kurey tenim. - Tamam. imdi ryn tabr edeyim. Mekkede, bu kavimden bir peygamber gelecek, Onun hidyet nru her yere yaylacak. Sen, O hayatta iken Onun vezri, veftndan sonra da Halfesi olacaksn!.. Hz. Eb Bekir ne yapaca n a rm hldeyken, rhip Bahra szlerine yle devam etti: - imdi sen hemen memleketine dn! Ona ula ! Ona vahiy gelmeye ba lad nda, git herkesten nce Ona mn et!

Hz. Eb Bekir bu tabri kimseye anlatmad. Peygamber efendimiz, peygamberli ini tebl e ba laynca sordu: - Peygamberlerin, peygamber olduklarna dir dellleri vardr. Senin dellin nedir? Peygamber efendimiz buyurdu ki: - Peygamberli ime dell, o rydr ki, bir Yahd liminden tabrini istedin. O lim, Kar k bir rydr, itibr edilmez dedi. Sonra rhib Bahra, do ru tabr etti. Y Eb Bekr, seni Allah telya ve Reslne mn etme e davet ederim. Bunun zerine, Hz. Eb Bekir, kelime-i ehdet getirerek Mslman oldu. Zaten bir gece nce yle d nm t:

Aklma yatmyor
Baba ve dedelerimizin seti i din, hi aklma yatmyor. Zr hibir zarar ve fayda vermeye kdir olmayan bir heykele tapnmak, ibdet etmek akllca bir i de ildir. Bu kadar muazzam bir kintn bir yaratcs olmas lzmdr. Fakat bunu kendi aklm ile bulmam mmkn de ildir. Yarn gidip durumu Muhammed aleyhisselma anlataym. Bu durumu ancak Ona arz edebilirim. Zr, olgun ve akll, do ru gr l, hi yalan sylemiyen bir kimsedir. Herkes Ondan Muhammed-l emn diye bahsetmektedir. O, ne yapmam isterse ona gre hareket ederim. Reslullah efendimiz de, ayn gece, Hz. Eb Bekiri slma daveti d nm t. Sabah olunca her ikisi de ayn d nce ile birbirlerinin evine gitmek zere evlerinden ktlar. Yolda kar la tklarnda, Szle meden birle tik dediler. Hz. Eb Bekir, Peygamber efendimizin huzurlarnda Mslman olur olmaz, hemen yakn arkada lar hatrna geldi: - Y Reslallah, msade ederseniz, yakn arkada larm da huzrunuza getirip, onlarn da Mslman olmalarn arz ediyorum. Onlarn da ebed sadete kavu malarn istiyorum, diyerek arkada larna ko tu. Arkada larm dedi i, Hz. Osman, Hz. Talh bin Ubeydullah, Hz. Zbeyr, Hz. Abdurrahmn bin Avf, Hz. Sad bin Eb Vakks ve Hz. Eb Ubeyde bin Cerrh gibi, ileride Eshb- kirmn ileri gelenlerinden ve Cennetle mjdelenenlerden olacak kimselerdi.

Gelin mn edin
Hz. Eb Bekir, yeni Mslman olmasnn a k ve evkiyle, Mescid-i Harma vard nda, dayanamayp, m rikler tarafna dnerek seslendi: - Btn kintn yaratcs olan Allah tely brakp, niin gidip, bu ciz putlara tapyor, onlara yz sryorsunuz. Gelin, Allaha ve Onun resl Muhammed aleyhisselma mn edin! Bunun zerine m rikler, hep birlikte zerine yrdler. Kendisini ok fec ekilde dvdler. Kablesinden gelen baz kimseler, kendisini baygn bir hlde evine gtrdler. Hz. Eb Bekir, uzun bir sre kendisine gelemedi. Aylmas iin yaplan btn gayretlerden bir netce alnamyordu. Artk, mitsiz bir ekilde ba nda beklemeye ba ladlar. Nihyet ak am st biraz kendine gelir gibi oldu. Gzn aar amaz, a zndan kan ilk kelm u oldu: - Reslullah, ne yapyor, O ne hldedir? Ona bir ey oldu mu? Annesi mmlhayr sevin iinde dedi ki: - Yavrum, bir ey arz eder misin, yiyip imek ister misin? - Anneci im, ben Reslullaha bir ey oldu mu diye soruyorum. Onun hakknda bana bilgi getirmedi in

takdrde, ne bir lokma yerim, ne de bir ey ierim. - Evldm, vallahi, Onun hakknda bir bilgim yok. Onun iin sana cevap veremiyorum. Sen biraz ye, kendine gel. Sonra Onun durumunu renirsin. - Hayr anne!.. Sen mm-i Cemile git ve de ki: O lum Eb Bekir, senden Reslullah soruyor. Acaba ne hldedir?

Annesi de mn etti
Annesi hemen gidip, mm-i Cemile durumu anlatt. Daha sonra, annesi ve mm-i Cemilin yardmyla, yava yava Hz. Erkamn evine vard. Peygamber efendimizi sa slim grnce ok sevindi, Reslullaha sarld. Artk btn a rlarn unutmu tu. Peygamber efendimize dedi ki: - Y Reslallah! Bu benim annem Selmdr. Ona du etmenizi istiyorum. O da hidyete kavu sun! Peygamber efendimiz du buyurdu. Bylece annesi de, mn ile ereflendi ve ilk Mslmanlardan oldu. Reslullah efendimiz Mirca ktktan sonra, ertesi gn, Kbe yannda mircn anlatnca, i iten m rikler, inkr edip, alay etmeye ba ladlar. Mslman olmaya niyetli olanlar da vazgetiler. M rikler, Tamam, bu defa bir koz yakaladk diyerek Hz. Eb Bekire gidip sordular: - Ey Eb Bekr! Sen ok defa Kudse gidip geldin. yi bilirsin. Mekkeden Kudse gidip gelmek, ne kadar zaman srer? - yi biliyorum. Bir aydan fazla.

Mi' rcnz mbrek olsun!


Kfirler bu sze sevindi. Akll, tecrbeli adamn sz byle olur dediler. Glerek, alay ederek ve Hz. Eb Bekirin de kendi kafalarnda oldu una sevinerek, Senin efendin, Kudse bir gecede gidip geldi ini sylyor diyerek, Eb Bekire sevgi, sayg gsterdiler. Hz. Eb Bekir, Reslullahn mbrek adn i itince; - E er O syledi ise, inandm. Bir anda gidip gelmi tir, deyip ieri girdi. Kfirler neye u radklarn anlyamad. nlerine bakp gidiyorlar ve bir taraftan da diyorlard ki: - Vay canna, Muhammed ne yaman byc imi . Eb Bekire de sihir yapm . Hz. Eb Bekir hemen giyinip, Reslullahn yanna geldi. Byk kalabalk arasnda, yksek sesle dedi ki: - Y Reslallah! Mircnz mbrek olsun! Allah telya sonsuz krler ederim ki, bizleri, senin gibi byk Peygambere, hizmeti yapmakla ereflendirdi. Parlyan yzn grmekle ve kalbleri alan, rhlar eken tatl szlerini i itmekle nimetlendirdi. Y Reslallah! Senin her szn do rudur. nandm. Canm sana fed olsun! Bylece Hz. Eb Bekir, o gn tereddde d en Mslmanlarn tereddtlerini giderdi, di erlerinin manevyatlarn glendirdi. Byle tereddtsz mn etmesinden dolay Reslullah, o gn Hz. Eb Bekire Sddk dedi. Bu ad almakla, bir kat daha ykseldi.

Beraber hicret ederiz


Mekkede m riklerin, Mslmanlara yaptklar basklar ve i kenceler zerine, Mslmanlarn o u,

Reslullah efendimizin izniyle Medneye hicret etti. Hz. Eb Bekir de hicret iin izin istedi inde, Resl-i ekrem buyurdu ki: - Sabreyle. mdim odur ki; Allah tel bana da izin verir. Beraber hicret ederiz. - Anam-babam sana fed olsun y Reslallah! Byle ihtiml var mdr? - Evet vardr. Peygamber efendimizin bu cevaplar, Hz. Eb Bekiri sevindirmi ti.Bunun zerine Hz. Eb Bekir hazrlklara ba lad. Hicret iin iki deve satn ald ve o gn beklemeye ba lad. Artk Mekkede sadece; sevgili Peygamberimiz ile Hz. Eb Bekir, Hz. Ali, fakrler, hastalar, ihtiyrlar ve m riklerin hapse att mminler kalm t. Di er taraftan Medneli Mslmanlar, yan Ensr, hicret eden Mekkelileri yan Muhcirleri ok iyi kar layp, misfir ettiler. Aralarnda kuvvetli bir birlik meydana geldi. Reslullah efendimiz, hicret gecesi, Allah telnn emriyle evinde Hz. Aliyi brakp, m riklerin zerine toprak saarak uzakla p, Hz. Eb Bekirin evine gitti. Hz. Eb Bekire buyurdu ki: - Hicret etmeme izin verildi. Hz. Eb Bekr-i Sddk heyecanla sordu: - Mbrek aya nzn tozuna yzm sreyim y Reslallah! Ben de beraber miyim? Efendimiz cevap verdiler: - Evet... Anam-babam fed olsun Hz. Eb Bekir sevincinden a lad. Gzya lar arasnda dedi ki: - Anam-babam sana fed olsun y Reslallah! Develer hazr. Hangisini murd ederseniz, onu kabl buyurunuz. - Benim olmayan deveye binmem. Ancak bedeliyle alrm. Bu kesin emir kar snda mecbur kalan Hz. Eb Bekir, devenin bedelini syledi. Hz. Eb Bekir, Abdullah bin reykt isminde, klavuzlu u ile me hr olan zt a rp, yol gstermesi iin cretle tuttu ve develeri gn sonra Sevr da ndaki ma araya getirmesini emretti. Safer aynn 27si per embe gn, Peygamber efendimiz ve Eb Bekr-i Sddk, yanlarna bir miktar yiyecek alarak yola ktlar. zleri belli olmasn diye parmaklarna basarak gidiyorlard. Hz. Eb Bekir, Reslullahn evresinde, bazan sola, bazan sa a, ne, arkaya gidiyordu. Peygamberimiz, niin byle yapt n sorunca dedi ki: - Etraftan gelecek bir tehlikeyi nlemek iin. E er bir zarar gelirse nce bana gelsin. Canm yksek ztnza fed olsun y Reslallah! - Y Eb Bekr! Ba ma gelecek bir musbetin, benim yerime, senin ba na gelmi olmasn ister misin? - Evet y Reslallah! Seni hak dinle, hak peygamber olarak gnderen Allah telya yemn ederim ki, gelecek bir musbetin, senin yerine, benim ba ma gelmesini isterim. Ma ara kaps nne geldiklerinde, Hz. Eb Bekir dedi ki:

- Allah iin y Reslallah, ieri girmeyin! Ben gireyim, orada zararl bir ey varsa, bana gelsin, mbrek ztnza bir keder, bir elem de mesin.

Aya n ylan soktu


Sonra ieri girip, sprp temizledi. Sa nda, solunda irili ufakl birok delikler vard. Hrkasn paralayp, delikleri kapad, fakat biri ak kald. Onu da kesi ile kapayp, Reslullah ieri davet eyledi. Peygamber efendimiz ieri girdi ve mbrek ba n Hz. Eb Bekirin kuca na koyup uyudu. O zaman, Hz. Sddkn aya n ylan soktu. Reslullahn uyanmamas iin sabredip, hi hareket etmedi. Fakat gzya Reslullahn mbrek yzne damlaynca buyurdu ki: - Ne oldu y Eb Bekr? - Aya m ile kapatt m delikten, bir ylan aya m soktu. Reslullah efendimiz, Eb Bekirin yarasna, iyi olmas iin mbrek a znn ya ndan srnce, acs hemen dindi, if buldu. Reslullah efendimiz ve Eb Bekr-i Sddk ierde iken, m rikler, iz takip ederek ma arann nne geldiler. Ma arann a znn bir rmcek tarafndan rld n ve iki gvercinin de yuva yapt n grdler. z src Krz bin Alkama dedi ki: te burada iz kesildi.

M rikler dediler ki: - E er, onlar buraya girmi olsalard, kapnn zerindeki rmcek a nn yrtlm olmas lzm gelirdi. Bu rmcek, a n, Muhammed do madan nce rm tr.

eri bakmadan geri dndler


M rikler kap nnde mnka a ederken, ieride Hz. Eb Bekir endi eye kapld. Kintn sultn efendimiz buyurdu ki: - Y Eb Bekir! zlme! phesiz Allah tel bizimledir. M rikler ieri bakmadan geri dndler. Ma arada gece kalp, pazartesi gecesi yola ktlar. Eyll aynn 20 ve Rebul-evvelin 8. pazartesi gn Mednede Kub kyne geldiler. O gn, Mslmanlarn Hicr ems sene ba langc oldu. Hz. Eb Bekir, hazerde ve seferde Reslullahtan hi ayrlmad. Ona her zaman arkada lk etti. Her zaman, maln, cann fed etmeye hazr hlde yannda beklerdi. Bedir sava nda bir ara, slm askeri zorlanmaya ba lad. Bunun zerine, Peygamber efendimiz, Sad ve Sad hazretlerini gnderdi. Sonra Hz. Eb Zeri gnderdi. Daha sonra da Hz. meri gnderdi. Bir saat geti i hlde, zorlanma devam ediyordu. Bunu gren, Hz. Eb Bekir, klcn ekip atna binmek isteyince, Peygamber efendimiz elinden tutup buyurdu: - Yanmdan ayrlma y Eb Bekr! Bedenime ve kalbime gelen her sknt, senin mbrek yzn grmekle hafifliyor. Seninle kalbim kuvvetleniyor. Peygamber efendimiz, Hz. Eb Bekiri a larken grnce buyurdu ki: - Y Eb Bekir, a lama! Arkada l ve mal, bana, senden daha bereketli olan yoktur.

Hz. Eb Bekir' in mn

Hz. Eb Bekir, diline hkim olmak, lzmsuz hibir ey konu mamak iin mbrek a zna ta koyard. Mecbr kalmadka asl dnya kelm konu mazd. Hads-i erfte buyuruldu ki: (Eb Bekirin mn, btn mminlerin mn ile tartlsa, Eb Bekirin mn a r gelir.) Peygamber efendimizin ilk halfesi ve peygamberlerden sonra insanlarn en stn olmak fazleti, stnl , sadece Hz. Eb Bekire nasb olmu tur. O, dni kuvvetlendirmek, Peygamber efendimizi memnn etmek iin maln vermekte, d mana kar cihd etmekte, hep nde olmu tur. Hadd sresinde melen buyuruldu ki: (Mekke-i mkerremenin fethinden nce, maln veren ve cihd eden kimseye, fetihten sonra maln da tan ve cihd edenden daha byk derece vardr. Allah tel hepsine Cenneti vadetti.) Bu yet-i kermenin, Hz. Eb Bekirin fazletini ve derecesinin yksekli ini gsterdi ini limlerimiz sz birli i ile bildirmi lerdir. Tevbe sresinde de, nce mna gelenlerden, her fazlette ne geenlerden, Allah telnn rz oldu u bildirilmi tir. Tebk gazsnda, Reslullah, herkesin yardm yapmasn emir buyurunca, herkes malnn bir ksmn getirip verdi. Hz. mer, her zaman en ok yardm yapan Hz. Eb Bekiri, bu defa geeyim diye, malnn yarsn alp getirdi. Sonra Hz. Eb Bekir de maln getirip teslm etti. Peygamber efendimiz sordu: - Y mer, evine ne kadar mal braktn? - Y Reslallah, bu kadar da eve braktm.

Allah ve Resuln braktm


Sonra Hz. Eb Bekire dnp sordu: - Y Eb Bekr, sen evine ne braktn? - Y Reslallah, evime bir ey brakmadm. Tamamn buraya getirdim. Onlara Allah ve Resln braktm. Reslullah efendimiz Hz. mere dnerek buyurdu ki: - kinizin arasndaki fark, cevaplarnz arasndaki fark kadardr. Hz. Eb Bekirin, Peygamber efendimizin veftndan sonra da ok byk hizmetleri oldu. Zr Peygamber efendimiz veft edince, Eshb- kirmn akl ba ndan gitti. Mescidde a la maya ba ladlar. Hi kimsenin inanas gelmiyordu. Hele Hz. mer tamamen kendinden gemi bir hlde idi. Peygamber efendimizin mbrek yzne bakp diyordu ki: - Reslullah baylm , fakat baygnl ok a r. lm szn a zna almad gibi, kimsenin de sylemesini istemiyordu. D ar kp dedi ki: - Kim Reslullah ld derse, klcmla boynunu vururum!

Reslullah da veft edecektir


Hz. Eb Bekir ile Hz. Abbsn Eshb- kirm arasnda bir a rl vard. Eshb- kirm ancak bunlar teskin edebilirdi. Bunun iin beraber mescide gittiler. Hz. Eb Bekir buyurdu ki:

- Ey insanlar! Reslullahn, Ben veft etmiyece im dedi ini iinizde duyan var m? - Hayr, byle bir sz duymadk. Sonra Hz. mere dnp sordu: - Y mer, bu hussta sen bir ey duydun mu? - Hayr duymadm. Sonra Eshb- kirma dnp buyurdu ki: - Hi kimse, Reslullahn veft etmiyece ini syliyemez. Cenb- Hakka yemn ederim ki, Reslullah lm tatm bulunmaktadr. Allah tel Kurn- kermde, Muhakkak, sen de leceksin, onlar da lecektir buyurmaktadr. Reslullah, slmiyetin btn hkmleri tamamlandktan sonra, aramzdan ayrld. Artk kendimize gelip, defin i lerini tamamlayalm. Sonra, Hz. Abbs da buna benzer konu malar yapt. Bylece Eshb- kirmn akl ba larna geldi. Sevgili Peygamberimiz bir gn Eshb- kirm ile sohbet ederken, ehdli in fazletlerini anlatyorlard. ehdlerin efati hakknda buyurdu ki: - Kymet gnnde ehdler, mah er yerine gelirlerken, orada bulunan Peygamberler aya a kalkarlar. Onlar, ocuklar, akrablar ve dostlarndan 70 bin ki iye efat ederler.

Gaznz mbrek olsun


Bu szleri i iten Hz. Nevfel, Reslullah efendimizden, ehd olmak iin du istedi. Reslullah efendimiz de du ettiler. Bir mddet sonra, muhrebeye kld. Peygamber efendimiz de aralarnda bulunuyordu. Bu muhrebe Hz. Nevfelin dusndan sonraki ilk muhrebe idi. Ve bu muhrebede Hz. Nevfel ehd d erek, arzsuna kavu tu. Peygamber efendimiz ve Eshb, muhrebeden dnyorlard. Kar lamaya gelenler arasnda, Hz. Nevfelin hanm, ocuklar ve ya l annesi vard. Ya l annesi, Gaznz mbrek olsun dedikten sonra Reslullaha, o lunu sordu. Peygamber efendimizin gzleri nemlendi. O lunun ehdlik haberini vermeye mbrek kalbi dayanamad. Elleriyle arkay i ret edip, yoluna devam etti. Hz. Nevfelin annesi, Peygamber efendimizin hemen arkasndan gelen, Allahn arslan Hz. Aliye de ayn ekilde o lunu sordu. O da ehdlik haberini veremeyip, arkay i ret etti. Ya l kadn daha sonra, Hz. mere ve Hz. Osmana rastlad. Onlara da o lunun durumunu sordu. Onlar da cevap veremeyip Reslullahn yapt gibi arkay i ret ettiler. En son gelen Hz. Eb Bekir idi. Kadnca z byk bir mitle sevgili Peygamberimizin azz arkada na yakla arak ayn eyleri sordu. Hz. Eb Bekir kendi kendine d nd: Y Rabb! Ne kadar zor bir durumdaym. E er do ruyu sylersem, mahzn kalbleri zm olaca m. Bunu yapmaktan sevgili Peygamberimiz ekindi. Ona nasl aykr davranabilirim. Sen bana yle bir ey ilhm et ki, bu gariplerin yre i daha fazla yanmasn Allahm!

Y Allah!.. Y Nevfel!..
Daha sonra, Hz. Eb Bekir, btn kalbiyle:

- Y Allah!.. Y Nevfel!.. diye ba rd. te o srada, yaydan frlam ok gibi bir atl, yldrm hzyla yanlarna yeti erek dedi ki: - Buyur y Sddk, beni mi a rdn? Bu atl, Hz. Nevfelden ba kas de ildi. Sonra, Cebril aleyhisselm gelip, Peygamber efendimize unlar syledi: - Y Reslallah! Hak telnn selm var. E er Peygamberin ma ara arkada Sddk, bir kere daha (ALLAH) deseydi, yceli im hakk iin, btn ehdleri diriltirdim. nk, Eb Bekir, chiliyye devrinde bile yalan sylememi tir buyurdu. Bu hdiseden sonra, Hz. Nevfel senelerce ya ad. Nihyet, Yemme cenginde tekrar ehdlik erbetini iti.

2- Selman- Faris
Selman- Farisi hazretleri, esbab kiramn byklerinden ve me hurlarndandr. Silsiletz Zeheb diye bilinen "Altun silsilenin" (Byk veliler silsilesinin) ikinci halkasdr. Aslen ranl olup, isfehan yaknnda bir kyde do up, byd. Genli inde Mecusi iken, Hristiyan rahipleriyle tan p, Mecusili i terk etti. Kiliseye girip hristiyan oldu. ok ilim renip lim oldu. Sonra da uzun yllar de i ik yerlerde kald. Nihayet Medine' ye gelip Peygamber efendimiz (aleyhisselam) hicret edince maksadna kavu up mslman oldu ve Ehl-i beytten sayld. Mslman olmadan nce, ismi Mabeh idi. Mslman olunca, Peygamberimiz O' na Selman ismini verdi, ran' l oldu u iin de Farisi denildi inden ismi Selman- Farisi olarak me hur oldu. Nesebi ise; Mabeh bin Buzah ah bin Mursilan bin Behbudah bin Firz' dur. Lakab Selman-l Hayr, knyesi ise Eb Abdullah' tr. Eb' l-Ferec buyurdu ki: Abdullah ibn-i Abbas' n yannda idim. Bana Selman- Farisi' nin bir gn hayatn yle anlatt: Selman dedi ki: "Ben Faris ( ran)' n, sfahan ehrinin Cey kyndenim. Babam kyn en zengini olup, arazimiz ve malmz oktu. Ben babamn tek ocu u idim. Beni herkesten ok severdi. Bunun iin beni kz gibi yeti tirdi. Evden kmama izin vermezdi. Babam Mecusi (ate perest) oldu u iin Mecusili i de bana evde tam bir ekilde retti. Evde devaml bir ate yanar biz ona tapar secde ederdik. Babamn mal ve mlk ok oldu u iin beni bir ara d arya kard ve dedi ki: "Yavrum ben ld m zaman bu mallarn sahibi sen olacaksn, onun iin git mallarn ve arazilerini tan". Ben de "peki" deyip bahelerimizi dola tm. Bir gn tarlalara bakmaya gitti imde bir Hristiyan kilisesine rastladm. Onlarn seslerini i ittim, gidip baktm ki, ierde ibadet ediyorlar. Ben daha nce yle bir ey grmedi im iin ok hayret ettim. Zira bizlerin ibadeti bir miktar ate yakar ve ona secde ederdik. Fakat onlar grnmeyen bir Allah' a ibadet ediyorlard ve kendi kendime dedim ki, bunlarn dini haktr ve bizimki batldr. Onun iin ak ama kadar onlar seyrettim. Tarlalarmza gitmedim, ak am oldu. Onlara dedim ki: "Bu dinin asl nerededir?" Bana, "Bu dinin asl am' dadr" dediler, "Peki dedim. Ben de am' a gitsem beni de bu dine kabul ederler mi?" "Evet kabul ederler" dediler. "Sizlerden yaknda am' a gidecek kimseler var mdr?" diye sordum "Bir mddet sonra bir kervanmz am' a gidecektir." Diye cevap verdiler ( sfahandaki bu Hristiyanlar, sfahana am' dan gelmi lerdi ve saylar da az idi.)

Ben bunlarla me gul olurken vakit ge oldu. Babam benim dnmedi imi grnce, beni aramak iin adam gndermi . Beni aram lar bulamam lar ve bulamadklarn babama sylemi ler. Tam bu srada, ben de eve dndm. Babam "Bu zamana kadar nerede kaldn. Seni aramad mz yer kalmad" dedi. Ben de "Babac m ben bu gn tarlalar dola mak iin yola ktm, fakat yolda kar ma bir Nasrani kilisesi kt. Ben de ieri girdim, baktm ki; grmedikleri ve her eye hakim ve kadir olan bir Tanrya iman ediyorlar. Onlarn ibadetlerine a tm kaldm. Ak ama kadar onlar seyrettim. Anladm ki onlarn dini daha do rudur." dedim. Babam "Ey o lum sen yanl d nyorsun senin babalarnn ve dedelerinin dini, onlarn dininden daha do rudur. Onlarn dini bozuktur. Sakn onlara aldanma, inanma" dedi. Ben de "Hayr babac m onlarn dini bizimkinden daha hayrldr ve onlarn dini haktr. Bizimki (ate perestlik) ise batldr." dedim. Babam buna ok kzd ve beni el ve ayaklarmdan ba layp eve hapsetti. Ben daha nce "kilisede hristiyan rahiplere; bu dinin aslnn nerede oldu unu sormu tum. Onlar da am' da oldu unu sylemi lerdi. Ben evde hapis iken devaml am' a gidecek olan kervan beklerdim. Nihayet hristiyan rahipler am' a gidecek kervan hazrlam lard. Bunu haber alnca beni ba layan iplerimi zp katm ve kervann bulundu u kiliseye gittim. Buralarda duramayaca m anlattm. O kervanla beraber am' a gittim. am' da hristiyan dininin en byk limini sordum. Bana bir limi tarif ettiler. Onun yanna gittim. Ona durumu anlattm. Onun yannda kalmak istedi imi, ona hizmet edece imi syleyip, ondan bana Nasranili i retmesini rica ettim. O da kabul etti. Ben de Ona hizmet etmeye, kilisenin i lerini yapmaya ba ladm. O da bana dini retmeye ba lad. Fakat sonradan Onun kt kimse oldu unu anladm. nk hristiyanlarn fakirlere vermesi iin getirdikleri sadaka altn ve gm leri kendine alr, fakirlere vermezdi. Bylece ahsna yedi kp altn ve gm biriktirdi. Fakat bunu benden ba ka kimse bilmezdi. Bir mddet sonra o lim vefat etti. Nasraniler onu defn etmek iin toplandlar. Onlara "Neden buna bu kadar hrmet ediyorsunuz, o hrmete layk bir insan de ildir." dedim, "Sen bunu nerden karyorsun" dediler ve bana inanmadlar. Ben de biriktirdi i altnlarn yerini bildi im iin onlara gsterdim. Nasraniler yedi kp altn ve gm kardlar ve "Bu, defne ve techize layk bir kimse de ildir dediler ve bir yere atp zerini ta la kapattlar. Sonra onun yerine ba ka bir lim geti. ok lim zahid bir kimse idi. Dnyaya hi ehemmiyet vermezdi. Hep ahiret iin al yordu. Gece-gndz hep ibadet ederdi. Onu ok sevdim ve uzun zaman yannda kaldm. Onun ve kilisenin hizmetini yapar ve de onunla ibadet ederdim. Vefat zaman geldi ve ona "Ey benim efendim, uzun zamandan beri yannzdaym ve sizi ok sevdim. nk sen Allahn emirlerine itaat ediyorsun ve men ettiklerinden kayorsun. Sen vefat etti in zaman ben ne yapaym. Bana ne tavsiye edersin" diye sordum. Bana "O lum am' da insanlar slah edecek bir kimse yok. Kime gitsen seni ifsad ederler. Fakat Musul' da bir zat vardr. Ona gitmeni tavsiye ederim" dedi. "Ben de peki efendim" dedim. O zat vefat edince am' dan Musul' a gittim. Onun tarif etti i zat buldum, ba mdan geenleri anlattm. Beni hizmetine kabul etti. O da di er zat gibi ok kymetli zahid, abid bir kimse idi. Onun vefat zaman ayn sorular ona da sordum. O da bana Nusaybin' de bir zat tavsiye etti. O vefat ettikten sonra ben de derhal Nusaybin' e gittim. Bahsedilen kimseyi bulup yannda kalmak istedi imi syledim, iste imi kabul etti ve bir mddet de onun hizmetinde kaldm. Bu zat da vefat etmek zere iken, beni ba ka birine gndermesini syledim. Bu sefer bana Amuriye' deki bir Rum ehrinde bulunan ba ka bir kimseyi tarif etti. Vefatndan sonra da oraya gittim. Tarif edilen bu son ahs da bulup, hizmetine girdim. Uzun bir zaman da onun yannda kaldm. Artk onun da vefat yakla m t. O' na da beni birine havale etmesini rica edince, imdi byle bir kimse bilmiyorum. Fakat ahir zaman Peygamberinin gelmesi yakla t. O Arablar arasndan kacak, vatanndan hicret edip, ta lk iinde hurmas ok bir ehre yerle ecek. Alametleri unlardr: Hediyeyi kabul

eder, sadakay kabul etmez, iki omuzu arasnda nbvvet mhr vardr, diyerek alametlerini sayd. Yannda bulundu um son zat da vefat edince, onun tavsiyesi zerine, Arab diyarna gitmeye hazrlandm. Ben Amuriye' de al p, bir ka kz ile bir miktar koyun sahibi olmu tum. Beni Kelb kabilesinden bir kafile Arap beldesine gitmek zere idi. Onlara dedim ki, bu s rlar ve koyunlar sizin olsun, beni Arap vilayetine gtrn. Kabul edip beni kafilelerine aldlar. Vadiyl Kura denilen yere gelince bana ihanet edip, kledir diyerek beni bir yahudiye sattlar. Yahudinin bulundu u yerde hurma baheleri grdm. Ahir zaman Peygamberinin hicret edece i yer herhalde burasdr diye d ndm. Fakat kalbim oraya snmad. Bir mddet yahudinin hizmetinde kaldm. Sonra beni kle olarak amcasnn o luna satt. O da alp Medine' ye getirdi. Medine' ye varnca, sanki bu beldeyi nceden grm gibiydim, ylesine sndm. Artk gnlerim Medine' de geiyor, beni satn alan yahudinin ba nda bahesinde al p, ona hizmetilik yapyordum. Bir taraftan da asl maksadma kavu ma arzusuyla bekliyordum. ' ' Bir gn beni satn alan yahudinin bahesinde bir hurma a ac zerinde al yordum. Sahibim, yannda biri ile bir a a altnda oturup konu makta idi. Bir ara dediler ki, Evs ve Hazre kabileleri helak olsunlar. Mekke' den bir kimse geldi. Peygamber oldu unu sylyor. Ben bu szleri i itince kendimden geip az kalsn a atan yere d yordum. Hemen a a inip, O ahsa ne diyorsun? dedim. Sahibim bana bir tokat vurdu ve "Senin nene lazm ki soruyorsun, sen i ine bak" dedi. O gn ak am olunca bir miktar hurma alp, hemen Kuba' ya vardm. Resulullah' n yanna girip "Sen salih bir kimsesin, yannda fakirler vardr. Bu hurmalar sadaka getirdim" dedim. Resulullah yannda bulunan Eshaba "Geliniz hurma yeyiniz" buyurdu. Onlar da yediler. Kendisi asla yemedi. Kendi kendime i te bir alamet budur. Sadaka kabul etmiyor dedim. Eve dnp bir miktar hurma daha alp, Resulullaha getirdim. Bu hediyedir dedim. Bu defa yanndaki Eshab ile birlikte yediler, i te ikinci alamet budur dedim. Gtrd m hurma yirmibe tane kadar idi. Halbuki yenen hurma ekirdekleri yzlerceydi. Resulullahn mucizesiyle hurma artm t. Kendi kendime bir alameti daha grdm dedim. Resulullahn yanna ikinci defa var mda bir cenaze defnediyorlard. Nbvvet mhrn grmeyi arzu etti im iin yanna yakla tm. Benim muradm anlayp, gmle ini kaldrd. Mbarek srt alnca Nbvvet mhrn grr grmez varp ptm ve a ladm. O anda Kelime-i ehadeti syleyerek mslman oldum. Sonrada Resulullaha uzun yllardan beri ba mdan geen hadiseleri bir bir anlattm. Hlime teaccb edip, bunu Eshab- kirama da anlatmam emir buyurdu. Eshab- kiram topland, ben de ba mdan geenleri bir bir anlattm.." Selmani Farisi iman etti i zaman Arap lisann bilmedi i iin tercman istemi ti. Gelen yahudi tercman, Selman- Farisi' nin Peygamber efendimizi meth etmesini aksi ekilde sylyordu. O esnada Cebrail aleyhisselam gelip Selman' n szlerini do ru olarak Resulullaha bildirdi. Durumu yahudi anlaynca, Kelime-i ehadet getirerek mslman oldu. Selman- Farisi mslman olduktan sonra, kleli i bir mddet daha devam etti. Peygamber efendimizin, "Kendini klelikten kurtar ya Selmn" buyurmas zerine sahibine gidip, azad olmak istedi ini syledi. Buna zorla raz olan yahudi, yz hurma fidan dikerek yeti tirip ve hurma verir hale getirme i ve krk rukye altn (o zamanki lye gre bir miktar altn) vermesi artyla kabul etti. Bunu Resulullaha haber verdi. Resulullah eshabna; "Karde inize yardm ediniz" buyurdu. Onun iin yz hurma fidan topladlar. Resulullah "Bunlarn ukurlarm hazr edip, tamam olunca bana haber ver" buyurdu. ukurlar hazrlayp, haber verince Resulullah te rif edip, kendi eliyle o fidanlar dikti. Bir tanesini de Hz. mer dikmi ti. Hz. mer' in dikti i hari, hepsi, Allah telnn izni ile, o sene hurma verdi. O bir taneyi de

skp, kendi mbarek eli ile yeniden dikti ve dikti i anda hurma verdi. Bundan sonra Ehl-i suffa arasna katld. Buyurdular ki: Bir gn bir zat beni aryor ve "Selman- Farisi' yi Mkatib-i fakir (Efendisi ile hrriyetine kavu mak iin belli miktarda anla an kle) nerdedir" diye soruyordu. Beni buldu ve elindeki yumurta bykl ndeki altn verdi. Bunu alp Peygamberimize gittim ve durumu arzettim. Resulullah altn tekrar Selmn- Farisi' ye verip, "Bu altn al borcunu de" buyurdu. Selman- Farisi, "Ya Resulallah, bu altn yahudinin istedi i a rlkta de il" deyince, Resulullah o altn alp, mbarek dilinin zerine srd. "Al bunu! Allah tel bununla senin borcunu eda eder" buyurdu. Selman- Farisi, "Allah hakk iin o altn tarttm, tam istenilen miktarda geldi. Gtrp onu da sahibime verdim. Bylece klelikten kurtuldum" dedi. Uzak diyarlardan geldi i iin Eshab- kiramdan biriyle karde lik kurmas emir buyurulunca, Eb Derda ile karde oldu. Hendek sava ndan itibaren btn gazalara katld. Bedir ve Uhud sava ndan sonra, Medine zerine nc defa yryen m riklere kar nasl bir savunma yaplmas gerekti i isti are ediliyordu. Btn m riklerin birle erek hcum etti i bu sava ta Selman- Farisi, Resulullaha hendek kazmak suretiyle savunma yapmay syledi. O' nun bu teklifi kabul edilip, hendek kazld. Bu sebeple bu sava a, Hendek Sava denildi. Selman- Farisi, ilerinde Amr bin Avf, Huzeyfe bin Yeman, Nu' man bin Mukarrin ile Ensar' dan alt ki inin bulundu u bir grubla beraber bulunuyordu. Kendisi gl ve kuvvetli bir zat idi. Hendek kazma i inde gayet mahir ve becerikli idi. Yalnz ba na on ki inin kazd yeri kazard. Cabir bin Abdullah: "Selman' n kendisine ayrlan be ar n uzunlu unda, be ar n derinli inde yeri vaktinde kazp bitirdi ini grdm." buyurmu tur. Hz. Selman' n al masna Kays bin Sa' sa' nn gz de mi ve Hz.Selman birden bire yere yklm t. Eshab- kiram hemen Resulullaha ko mu ve ne yapmalar lazm geldi ini sormu lard. Peygamberimiz, "Kays bin Sa' saya gidin. Selman iin bir kabta abdest alsn. Abdest suyu ile Selman ykansn. Su kab Selman' n arkasndan ba a a evrilsin" buyurmu tur. Eshab- kiram, Peygamberimizin buyurdu u gibi yapnca, Selman- Farisi bulundu u halden kurtulmu , kendine gelmi ve alm t. Hendek sava ndaki gayret ve hizmetinden dolay Selman- Farisi' ye Peygamberimiz "Selman-l Hayr""Hayrl Selman" buyurdu. Selman- Farisi hazretleri mslman olup, klelikten kurtulduktan sonra, geimini sa lamak iin ince hurma dallarndan sepet rp satarak geimim temin ederdi. Kazancnn bir ksmn da fakirlere sadaka olarak da trd. Resulullah' n yaknlarndan olup, baz geceler huzurunda bulunarak ba ba a saatlerce sohbetinde kalrd. Eshab- kiram tarafndan da ok sevilip hrmet grrd. Selman- Farisi hazretleri dnyaya hi ra bet etmezdi. Ayakta duramayacak hale gelinceye kadar namaz klar, sonra bedeni yorulunca oturur dili ile zikir ederdi. Dili yoruldu u zaman da Allah telnn yaratt eylerdeki hikmetleri d nrd ki, bu tefekkr Peygamberimizin "Bir saat tefekkr bin sene ibadetten hayrldr" buyurduklar tefekkrd. Birazck dinlenince "Ey nefsim sen iyi dinlendin. imdi kalk Allah telya ibadet et." Diline de "Ey lisanm, sen de Allah telnn zikrine ba la" derdi. Mslman olduktan sonra btn mr boyunca ak amdan sabaha kadar byle ibadet etti. Hi bir gece bu ibadetleri karmad. Selman- Farisi hazretleri zaten Eshab- Suffe denilen ve Peygamberimizin bizatihi kendilerini ilim renmekle vazifeli kldklar ve Peygamberimizden hazarda ve seferde bir an ayrlmayan kimselerdendi. Kalbinde zerre kadar Allah ve Resulullah a kndan ba ka bir ey bulunmayan Selman- Farisi hazretleri, kendisine gelen btn dnya maln Allah rzas iin da trd. Elinde mal bulundurmazd. Kinde kabilesinden bir hanm ile evlenmi ti. Evlendi i kadnn evine girdi i zaman duvarlarna ss e yalarnn aslm oldu unu grd.

Zinetli, ss rtlerin Ka' be-i Muazzamaya yak aca n syledi ve eve girmedi. Kapnn rts hari btn rtler kaldrld. Eve girdi i zaman bir hayli mal grd. "Bunlar kimin iindir" diye sordu. Dediler ki, "Senin ve hanmnn maldr. Buyurdu ki: "Resulullah bana bunu tavsiye etmedi. Fakat bana bir yolcunun malndan ve ihtiyacndan fazla bir ey bulundurmamam tavsiye etti." Biraz sonra bir hizmeti grd. "Bu hizmeti kimin" diye sordu. "Senin ve ehlinindir" dediler. Buyurdu ki: "Halilim (sallallah aleyhi ve sellem) bana bunu tavsiye etmedi ve evinde nikahl zevcenden ba ka kimse bulundurma, buyurdu. E er bulundurursam onlar kadnlarn yapmas icabeden eyleri (yalan, geimsizli i, dedikoduyu) yaparlar diye tavsiye etti." Bunun zerine hizmeti kadn da gnderdi. Daha sonra hanmnn yanna girdi ve ona "Sen bana emretti im eylerde itaat edecek misin" diye sordu. Hanm "Senin meclisine itaat etmek zere oturdum". Yani sana itaat etmek zere geldim, evlendim dedi. Bunun zerine Halilim (sallallah aleyhi ve sellem) bana buyurdu ki, "Sen ehlinle Allah telnn emirlerini yerine getirmek zere bir araya gel" dedi. Bundan sonra namaz klmaya kalkt ve ehline de namaz klmasn emretti. ok ibadet edip gzya dkt ve bereketli klmas iin Allah telya dua etti. Selman- Farisi hazretleri hanm ile de gayet zahidane bir hayat srdler. Eshab- Suffe ierisinde Resulullahn nnde, islam ilimlerini reniyordu. Hz. Selman (radyallah anh) senelerce fakirlik ve klelik ierisinde ekti i skntlar, vahiy pnarnn berrak sularndan, kana kana iip gideriyordu. Ehl-i Suffe ierisinde Resulullaha en yakn olan Selman- Farisi hazretleri idi. Hz. Ai e buyuruyor ki: "Selman- Farisi geceleri uzun zaman Resulullah ile beraber kalrd ve sohbetinde bulunurdu. Neredeyse Resulullahn yannda bizden fazla kalrd. Peygamberimiz "Allah tel bana drt ki iyi sevdi ini bildirdi. Ve bu drt ki iyi sevmemi emretti. Bunlar: Hz. Ali, Eb Zerr-i Gfar, Mikdad ve Selman- Farisi" buyurdular. Hz. Ebu Bekir devrinde Medine' den ve Hz. Ebu Bekir' in sohbetinden bir an ayrlmayan Hz. Selman, Hz. mer zamannda ran fethine katlm tr, islam ordusunun byk zaferlere kavu tu u bu seferlerde Selman- Farisi' nin ok byk hizmetleri olmu tur, iranllar hakknda byk malumat sahibi idi. nk kendisi iranlyd. ranllar kendi lisanlaryla dine davet ediyor, onlara islamiyeti anlatyordu. ranllar sava larnda fil kullanyorlard. Mslmanlar o zamana kadar fil grmedikleri iin ok a rdlar. Hz. Selman fillerle nasl arp laca n ve nasl ldrlece ini islam askerlerine gsterdi. ran' n Medayin ehri alnnca onu Hz. mer ehre vali tayin etti. lmi, basireti vazifesindeki adaleti ve nezaketi ile Medayin halk tarafndan ok sevilip sayld. Bylece islamiyet orada sratle yayld. Selman- Farisi hazretleri Hz.mer zamannda Medayin valisi iken otuz bin ki iye hutbe okudu u zaman yannda da iki paradan mte ekkil bir hrka vard. Hrkasnn bir parasn namazlk olarak serer namaz klar, di er parasn da giyerdi. Ondan ba ka hibir elbisesi yoktu. Vali oldu u iin kendisine maa verildi. Maa n ald zaman ondan hibir ey harcamaz hepsini fakirlere da trd. Kendi eme i ile geinirdi. Topraktan tabak anak yapar dirheme satard. Onun bir dirhemi ile bir daha tabak yapmak iin malzeme alr, bir dirhemini sadaka verir, bir dirhemiyle de evinin ihtiyac olan eyler alrd. zerinde dam (tavan) bulunmayan basit bir evde ya ard. Bir tarafta gne gelince, duvarlardan gne gelmeyen yere geer, oraya gne gelince gne gelmeyen di er tarafa geerdi. Medayin' de vali iken am' dan bir kimse geldi. Yannda bir uval incir vard. Selman- Farisi hazretlerini tek bir hrka ile grnce i i zannetti ' "Gel unu ta " dedi. Hz. Selman uval yklendi ve yrmeye ba lad. Hz. Selman tanyanlar adama "Sen ne yapyorsun bu validir" dediler. Adam, Hz. Selman' a dnp "Kusurumu ba laynz, sizi tanyamadm. uval indirin" dedi. Hz. Selman; "Hayr niyet ettim gidece in yere kadar gtrece im" dedi ve adamn evine kadar gtrd. Selman hazretleri bylesine de tevazu sahibi idi. ok sade bir hayat ya ayan Selman- Farisi hazretleri, Hz. Osman devrinde hastaland. Bu srada kendisini ziyarete gelen Sa' d bin Ebi Vakkas' a artk dnyadan ayrlaca m ve

btn servetinin bir kase (tas), bir le en, bir kilim ve bir hasrdan ibaret oldu unu syledi. Kendisini ziyarete gelen Eshab- kiram nasihat isteyince, onlara hasta oldu u halde devaml nasihatde bulunuyordu. Bu hastal neticesinde Medayin' de vefat etti. Vefat etti inde ikiyzelli ya nda bulunuyordu 35 (m. 655). Selman- Farisi hazretleri, Peygamberimizden altm civarnda hadis-i erif rivayet etmi tir. Bunlardan otuz kadarnda Buhari ve Mslim ittifak edip, kitaplarna alm lardr, ilim retmeyi ok severdi. ok lim yeti tirmi tir. Eb Said el-Hudri, ibn-i Abbas, Evs bin Malik, Onun talebeleri arasnda idi. Eb Hureyre ondan hadis-i erif rivayet etmi tir. Tabiinin byklerinden ve o zaman Medine' de Fukaha-i Seb' a denilen, yedi byk limden biri olan, Kasm bin Muhammed de Selman- Farisi' nin talebelerindendir. O' nun derslerinde ve sohbetlerinde kemale gelmi tir. Selman- Farisi hazretleri, Resulullahn huzurunda ve sohbetlerinde kemale geldi. Zahir ve batin ilimlerinde ok yksek derecelere kavu tu. Eshab- kiramn hepsi de byle olmu tu. Fakat Resulullahdan herkes, kendi kabiliyeti ve kapasitesi kadar feyz alrd. Hz. Ebu Bekir' in kavu tu u derecelere hibir Sahabi kavu amad. Selman- Farisi hazretleri, Resulullahdan sonra Hz. Ebu Bekir' in sohbetinde ve hizmetinde de ok bulunarak, O' ndan da feyz ald. Hanm anlatr: Vefatna yakn bana: "Evde biraz misk olacak, onu suya koy ve ba mn etrafna sa, insan ve cin olmayan kimseler (melekler) yanma geleceklerdir" dedi. Syledi i gibi yaptm. D ar ktm. Odadan, "Esselam aleyke, ey Allahn velisi ve Resulullahn arkada " diyen bir ses duydum, ieri girdi imde ruhunu teslim etmi ti. Yata nda uyuyor gibiydi. Said bin Mseyyeb, Abdullah bin Selam' dan naklen anlatr: "Selman- Farisi bana: "Ey karde im, hangimiz evvel vefat dersek, vefat eden kendini, hayatta olana gstersin" dedi, ben de bu mmkn mdr? dedim. "Evet, mmkndr. nk m' minin ruhu bedeninden ayrlnca, istedi i yere gidebilir; kfirin ruhu Siccinde habsedilmi tir" dedi. Selman vefat etti. Birgn kaylle yaparken (gn ortasnda uyurken) Selman' n geldi ini grdm. Selam verdi. Selamna cevap verdim. Yerini nasl buldun diye sordum, " yidir. Tevekkl et. Tevekkl ne iyi eydir" dedi ve kere tekrarlad." Selman- Farisi hazretlerinin ilmi ile fazileti pek oktu. Her ilimde lim idi. Hz. Ali, "Selman- Farisi evvelkilerin ve sonrakilerin ilmini renmi bitmez tkenmez bir denizdir" buyurmu lardr. Reslullaha sdk ve muhabbeti sebebiyle Eshab- kiramn sekinleri arasna Resulullah tarafndan dahil edildi. Muhacirlerle Ensar arasnda, Muhacirlerden mi yoksa Ensardan m meselesinde ihtilaf knca Peygamberimiz, "Selman bizdendir, ehl-i beyttendir" buyurdu. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: "Cennet ki iye m taktr (Yani evkle onlar beklemektedir) Aliyyl Murtaza, Ammr bin Yaser ve Selman- Farisi." "Drt ki i fazilette ne gemi tir. Ben Arablar, Sheyl Rumlar, Selman Farslar, Bilal Habe ileri gemi iz." "Ey Selman, hastann duas kabul olunur. Dua et ve anlyarak dua yap! Sen dua et, ben de amin diyeyim!" "Ey Selman Kur' an- kerimi ok oku!" Ebu Hureyre hazretleri, Onun iki kitab da bildi ini sylemi tir. Bunlardan birisi incil di eri de Kur' an- kerimdir. Buyurdu ki: "M' min, doktoru yannda olan hastaya benzer. Doktoru, ona yarayan ve yaramyan bilir. Hasta, kendine zararl bir eyi isterse, mani' olur ve yersen lrsn der.

M' minin hali budur. O birok eyleri arzular, ama Allah tel mani' olur, ta lnciye kadar. Sonra Cennete gider." " a lr u kimseye ki, dnyaya hrsla sarlr, ama lm onu aramaktadr. Unutmu ama unutulmu de ildir. Gler, ama bilmez ki, Rabbi ondan raz mdr, yoksa de il midir?" " ey beni hayrete d rd. Bunlar; lm kendisini yakalamak zere oldu u halde, dnyalk pe inde olan kimselerin hali, kendisi gaflete dalp, kendini unuttu u halde unutulmam olup, hesaba ekilecek olan kimseler ve Rabbinin kendinden raz olup, olmad n bilmedi i halde, a z dolusu glen kimselerin hali." Gayet az yerdi. Bir sofrada kendisine daha ziyade yemesi iin srar edilince, Peygamberimizin kendisine; "insanlarn ahirette ok alk ekecek olanlar, dnyada doyuncaya kadar yemek yiyenlerdir." buyurdu unu haber verdi. ok cmert olan Selman hazretleri gnlk gelirinin o unu da trd ve el eme i ile geinirdi. Fakirleri daima doyurur, onlarla beraber yerdi. Kendisi ok ihtiyar oldu u halde kendi i ini kendi grrd. Bir ey ta rken elleri titrerdi. Halk etrafna toplanr, e yalarn biz ta yalm derler, onlara; "Hayr yerine kadar kendim gtrece im" derdi. Halbuki emrinde binlerce ki i vard. Buyurdular ki; "ilim oktur fakat mr ksadr. O halde nce dinde zaruri lazm olan ilimleri ren!" "Kalb ile bedenin hali kr ve topal bir kimsenin hali gibidir. Kr bir a acn altna gider, fakat onda meyve oldu unu gremez. Topal, a ataki meyveyi grr fakat alamaz, ilahi nimetleri kalb bilmeli, inanmal, beden de onunla amil olmal ki ahretteki sonsuz ni' metlere kavu mak nasib olsun." "Sizler mmkn oldu u kadar sabah ar ya ilk kan ve ak am en son dnen olmaynz. nk bu iki vakit eytanlarn harp ettikleri zamanlardr." "M' minler de ok eyler arzu ederler. Fakat Allah tel onlara faydal olanlar yaratr, zararl olanlar yaratmaz. M' minler bu ekilde vefat ederler. Ve Allah telnn Cennetine girerler." "Bir kimse Allah telya ak gnah i lerse; tvbesi ak, gizli olarak gnah i lerse tvbesi gizli olur. Tvbe ettikten sonra: "Ya Rabbi bu tvbe ile gnahm affet" diye dua etsin." " ey beni devaml a latr: Birincisi, Resulullahn vefat. Bu ayrl a dayanamadm ve durmadan a lyorum. kincisi, kabirden kalkt m zaman hlim ne olur, onu bilmedi im iin a lyorum. ncs, Allah tel beni hesaba ekti i zaman Cennetlik miyim Cehennemlik miyim bilemiyorum. O zaman hlim ne olur, bilemiyorum, onun iin a lyorum." Selman- Farisi hazretleri bir gn bir vesk (bir deve yk = 250 litre, nafaka sabn ald. Bir kimse onu grd ve "Ya Selman bu kadar nafakay ne yapacaksn. Bunu bitirecek kadar mrn oldu unu biliyor musun?" diye sordu. Hz. Selman; "Nefis nafakasn ald zaman insan mutmain (rahat; olur. Ondan sonra nafaka ve ba ka bir ey d nmeden Allah telnn zikri ile me gul olabilir, insan nafakas tamam olunca, ibadetler ve vesveselerden emin olur." dedi. Selman- Farisi hazretleri arkasndan bir kimsenin yrd n grd zaman, "Bu hal, sizin iin hayrl, fakat benim iin fenadr" buyurur, hi kimsenin arkasndan yrmesini istemezdi. "Bir zenginle arkada oldu un zaman, onun yannda dereceni d rmek istemiyorsan kendisinden bir ey isteme. nk istemek insano lunun yznde siyah bir lekedir. Verileni red eden kimse ise, verenin gznde byk ve ona kar makamn korumu olur." "Farzlar tam yapmad halde, nafilelerle derecesini ykseltmeye al an kimsenin hali, sermayesi elinden kt (iflas etti i) halde kr pe inde ko an bir tccarn haline benzer." "M' minin lm zamannda alnnn terlemesi, gzleri ya arp, burun deliklerinin kabarmas, Allah telnn rahmetine nail oldu unun alametidir."

Kur' an- kerimi tilavet eden bir kimseden Hicr sresindeki, " phesiz ki o azgnlarn hepsine vad olunan yer, Cehennemdir." Ayetini i itince, feryad etti ve ba n iki eli arasna alp, kp gitti gn kendine gelemedi. Ne yapt n dahi farkedemiyordu. Medayin' de iken Eb' d-Derda' ya yazd mektubta, "Hastalar tedavi etmek iin tebabete ba lad n rendim. Gerek tabib isen nasihata devam et. nk szn ifadr. Yok e er hakiki tabib de il isen Allah' dan kork, mslmanlarn kanna girme" buyurdu. "Namaz bir lekdir. Kim dolu dolu ler, onu hakkyla klarsa, byk ecir ve mkafata kavu ur. Kim ki, eksik lerse (adabna uygun klmazsa Allah tel' nn buyurdu u Veyl' i (Cehennemi) hatrlasn Eb Vail diyor ki: Bir arkada mla Selman' n ziyaretine gittim. Bize bir miktar arpa ekme i ile biraz da tuz getirdi. Arkada m " u tuzun yannda biraz da sater (kekik gibi bir ot) olsayd" dedi. Bunun zerine Selman matarasn rehin vererek o otu ald geldi. Yeme i bitirince arkada m, "Bize verdi i nimete kanaat etti imiz, Allah tel' ya hamdederiz" dedi. Selman: "E er kanaat etseydin, benim matara rehin olmazd" buyurdu. "Eline gemedi i halde gemi gibi nimetlere kr edip raz olan, eline gemi hkmndedir" buyurdu. Kendisine hakaret edip, kt szler syleyen birisine "E er ahirette gnahlarm a r, sevaplarm hafif gelirse; senin syledi inden ok daha ktym. Yok gnahlarm hafif, sevablarm a r gelirse; senin szlerinin bana bir zarar olmaz" diye cevap verdi. "Dnyada Allah iin tevazu edin Dnyada tevazu' sahibi olanlar Allah tel kyamet gn yceltir" "Cehennemin zulmeti ve azab, dnyada iken insanlarn kendilerine ve ba kalarna yaptklar zulmdr." Kendisine niin yeni gzel elbise giymiyorsun diyenlere buyurdu ki: "Klenin gzel ve iyi elbise ile ne mnasebeti olabilir. Azad oldu u (Cehennemden kurtuldu u zaman hi eskimeyecek ve ok gzel elbiseler kendisine giydirilecektir." Sa' d' a (radyallah anh), nasihatnda "Bir eyi yapmaya niyet etti in zaman niyetinin, azminin zerinde Allah tel' dan kork (haram ve gnah olan bir eye azmetme)" buyurdu. Selman- Farisi hazretleri lm d e ine yatt vakit a lad. Sebebini soranlara "Dnyadan ayrld m iin a lamyorum. Ancak Resul-i Ekrem Efendimiz; "Dnyadan ayrlrken sermayeniz bir yolcunun yol az ndan fazla olmasn" buyurmu tu, i te buna a lyorum" dedi. Halbuki ld vakit brakt maln kymeti on dirhem civarnda idi. Bir gn yannda misafiri oldu u halde Medayinden kp bir yere gidiyorlard. Yolda karnlar ackt, yiyecek bir eyleri de yoktu. Orada geyikler vard ve svari atyla dahi onlara yeti emezdi. Ku lar vard. Fakat avclar onlar vuramazlard. Zira uzaktan hemen kaarlard. Selman- Farisi hazretleri bir geyik ile bir ku u yanna a rd, ikisi de yanlarna geldi. Onlara "Bu kimse benim misafirimdir. Sizi ona ikram etmek istiyorum" buyurdu. Geyik ve ku hi itiraz etmediler. Onlar kesip yediler. O zat bu i e ok hayret etti ve "Ey efendim, geyik ve ku u a rdnz hi kamadan yannza geldiler, ben buna hayret ettim" dedi. Hz. Selman buyurdu ki "Bunda hayret edilecek bir ey yok. Bir kimse Allah tel' ya itaat eder ve O' na hi gnah i lemezse, her ey ona itaat eder." "Allah tel m' minin hastal n ona kefaret yapar ve gnahlarnn affna sebeb olur. Faskn hastal ise, sahibi tarafndan ba lanan devenin hali gibidir. Daha sonra salnd nda niin ba land n ve neden salnd n bilmez." Selman- Farisi hazretlerinin, Peygamberimizden rivayet etti i hadis-i eriflerden bazlar unlardr: " nsanlar ilim renip, ameli terk ettikleri, dil ile sevi ip kalbten d manlk besledikleri ve sla- rahmi (akraba ziyaretini) terk ettikleri zaman, Allah onlara lanet eder, kulaklarn sa r (hakikati dinlemez), gzlerini kr (do ruyu gremez) eder."

"Allah tel' nn yz rahmeti vardr. Bunlardan yalnz birini dnyaya indirdi. insan ve cin, ku ve btn hayvanlar, bu bir rahmetin tesiriyle birbirine acr ve birbirlerine merhamet ederler. Di er doksandokuz rahmeti Ahirete brakt. Onlar ile de kullarna merhamet edecektir." "Muhakkak ki sizin Rabbiniz haya ve kerem sahibidir. Kullar, ellerini kaldrp kendisinden bir ey istedikleri zaman, onlar bo evirmekten haya eder." Hz. Selman; "Resul-i Ekrem, bizde olmayan eyi misafir iin almak suretiyle klfete girmememizi ve mevcut ile yetinmemizi bizlere emretmi tir" demi tir. "Dnya malndan nasibiniz, yolcunun az gibi olsun" "Malyla Allah tel' ya itaat eden ve malnn zekatn veren mal sahibi, kyamet gn serveti ile beraber gelir. (Srat kprsnden geerken) her ne zaman Srat nne dikilirse, mal, "ge, ge zira sen Allah telnn bende olan hakkn dedin" der. Sonra da malndaki Allah telnn hakkn demeyen gelir. Mal yannda Srat kprs nne knca, mal, "Yazk sana, neden Allah telnn bende olan hakkn demedin?" diye onunla alay eder durur. Ta ki adam "Vay bana, ben ne yaptm" deyinceye kadar. Srat geip Cennete kavu amaz" "Misafir iin klfete girmeyin; misafir buna zlr. Kim ki misafiri kstrrse, Allah tely kstrm olur. Allah tely kstrene de Allah tel bu z eder." "Dnyada iyilik i leyenler, ahirette yaptklar iyiliklere kavu urlar." Kasm bin Muhammed hazretleri, tabiinin byklerinden ve Medine' de yeti en ve kendilerine "fukaha-i seb' a" ad verilen yedi byk limden biridir. nsanlar Hakka davet eden onlara do ru yolu gsterip, hakiki saadete kavu turan ve kendilerine "silsile-i aliyye" denilen byk lim ve velilerin ncsdr. Babas Muhammed, Hz. Ebu Bekir' in o ludur. mam- Zeynel- bidin ile de teyze ocuklardr.Babas ehid edilip kk ya ta yetim kalnca, halas Hz. Ai e validemizin yannda byd. Eshab- kiramdan biro una yeti mi ve onlardan ilim renip ba ta halas Hz. Ai e, Ebu Hreyre, ibni Abbas ve ibni mer gibi me hur sahabilerden hadis-i erif rivayetinde bulundu. Tasavvuf ilminde mtehassst. Vera ve takvada e i ve benzeri yoktu. Resulullah efendimiz, tasavvuf ilminin bu yksek marifetlerinin hepsini, bu zatn dedesi olan Hz. Ebu Bekr-i Sddik' n kalbine aktt. O, ruh ilminde de bir mtehasss oldu. Hz. Ebu Bekr-i Sddik da Resulullah' tan ald bu feyizleri, Eshab- kiramdan Selman- Farisi' nin kalbine aktt. Ruhu ykselten ve onu besleyen bu marifetlere, Muhammed bin Kasm da, Selman- Farisi' nin sohbetlerinde bulunarak yeti ip bir ruh mtehasss olmu tu. Silsile-i aliyye byklerinin drdncs olan mam- Cafer-i Sadk da, Kasm bin Muhammedin sohbetinden feyz ald. Hadis ve fkh ilminde zamannn en ykse iydi. limde ve takvada e ine rastlanamayacak bir yksekli e eri mi ti. ok hadis-i erif nakletti. lmi herkes tarafndan takdir edilirdi. mer bin Abdlaziz' in; "E er birini yerime halife semem gerekseydi, Kasm' seerdim" buyurmu tur. Dini meseleler hakknda ok hassas davranr, ancak ak olanlar hakknda fetva verirdi. Her sabah Mescid-i Nebi' ye gelir, iki rekat namaz klar, sonra Resulullah' n minberi ile kabri arasna oturur, kendisine sorulan meselelere fetva verirdi. Mezheb imamlarmzdan Malik bin Enes de onun hakknda: "Kasm, bu mmetin, fakihlerindendi" buyurmu tu. Kendisi anlatr: "Bir gn halam Hz. Ai e' nin yanna vardm. Ona; "Anac m (Halac m), bana Peygamber efendimizin kabri erifine gtr!" dedim.

3- Kasm bin Muhammed

Bunun zerine bana Hcre-i Saadeti at. kabir grdm. Pek yksek olmadklar gibi, pek yerle beraber de de illerdi. zerlerine kzlca akl ta lar dklm t Peygamber efendimizin erefli kabri hepsinden ilerdeydi. Hz. Sddik' n ba , Fahr-i kinat hazretlerinin mbarek srt hizasnda, Hz. mer' in ba da Resulullah efendimizin aya hizasndayd." Mekke ile Medine arasnda Kudeyd denilen yerde 725 senesinde vefat etti. Vefatndan nce gzlerini kaybetti. lece ini anlaynca o luna dedi ki: "Benim zerimde bulunan u elbiselerim kefenim olsun" dedi. O esnada zerinde gmlek, pe tamal ve cppe vard. O lu; "Babac m bunu iki katna karsak olmaz m?" diye sordu. O luna buyurdu ki: "Dedem Ebu Bekir de byle para bir kefene sarlm t. Bizim iin l onlardr. Bu kadar kfi, sonra dirilerin yeni giyeceklere llerden daha ok ihtiyac var." Gzel szlerinden birisi yledir: Bizden nce ya ayan byklerimiz, ba a gelen musibetleri gzellikle kar lamay, kendilerine verilen nimetleri de alak gnlllk ederek almay severlerdi. Cfer-i Sdk hazretleri, Ehl-i beytten olup, on iki immn altncs, insanlar Hakka davet eden; do ru yolu gstererek, saadete kavu turan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen byk lim ve vellerin drdncsdr. Babas Muhammed Bkr, dedesinin dedesi Hz. Alidir. O lu Musa Kzm, on iki imamn yedincisidir. lim ve fazlette zamannn bir tanesi oldu. Din bilgilerinde oldu u gibi, zamannn btn fen ilimlerinde de sz sahibiydi. Yeti tirdi i talebeler, cebir ve kimya ilimlerinde e itli ke ifler yapm lar, bu ilimlerin temel sistemati ini kurmu lardr. Fizik ve kimya ilimlerinin konusunu te kil eden madde ve onlar zerindeki bilgisi pek oktu. Kimyann babas saylan Cabir de, Cfer-i Sdk' n talebesidir. mm- Cfer' in en me hur talebesi, olan mm- a' zm, Cfer-i Sdk' n sohbetlerine iki sene devm ederek, o gizli ve ak mrifet kayna ndan ilim ve evliyalk yolunda ok faydaland. mm- a' zam, onun huzurunda kavu tu u yksek mertebeleri anlatmak iin; "O iki sene olmasayd, Numan helk olmu tu." buyurmu tur. Hakiki islam limleri, dinimizi, hi de i tirmeden bugne kadar ula trm tr. Bu limlerden man bilgilerini anlatanlara Mtekellimn", ibadetlerin nasl olaca n bildirenlere, "Fukaha", kalb ile yaplacak ve saknlacak eyleri reten ilme "Tasavvuf" ve bu ilmin limlerine de "Mutasavvifn" denildi. te mm- Cfer hazretleri, bu nc ilmi anlatt. Zamann hkmdar bir gece vezirine dedi ki: "Hemen git, mm- Cfer' i buraya getir, ldrmek istiyorum."Vezir, hkmdr bundan vazgeirmek iin ok al t ise de ikn edemedi. Mecburen a rmaya gitti. Hkmdar da cellatlara emir verdi. " mm- Cfer ieri girince, ben ba mdan klahm karnca hemen ba n vurun!" dedi. Bir mddet sonra, mm- Cfer-i Sdk hazretleri ieri girdi. Hkmdar bunu grnce, derhal aya a kalkt. Byk bir tevazu ile onu kar lad. Koltu una oturttu, edeple kar sna diz kp oturdu. Cellatlar a rp kald. Hkmdar, Hz. imama ,"Efendim, benden iste iniz olursa emredin, hemen yapaym." dedi. Hkmdara "O halde ltfen beni bir daha a rp da ibadetten alkoyma." buyurup, gitmek zere aya a kalkt. Hkmdar, izzet ve ikramla onu u urlad. Gittikten sonra vcudunda bir titreme oldu, baylp d t. Kendine gelince, veziri sordu: "Bu ne hl?" Hkmdar; "O ieri girince, yannda bir aslan grdm. Sanki bana "Onu incitirsen seni paralarm." diyordu. Ne yapaca m a rdm." dedi. Buyurdu ki: unlarla beraber bulunmaktan sakn: 1- Yalancdan. 2- Cimriden.

4- Cafer-i Sadk

3- Ahmaktan. nk en ok i ine yarayaca zaman, seni brakr. 4- Fsktan yani gnah i lemekten utanmayandan! "Bir hata i ledi iniz zaman isti far edin, hatada srar helk olmaya sebeptir. Bir kimse geim darl ekiyorsa isti fara devam etsin." "Mihnete kretmeyen, nmete kretmez." "Sadaka vererek rzknz o altnz. Zekt vererek mallarnz koruyunuz. Tasarrufa riayet eden sknt ekmez. Tedbirli, dzenli ya amak, geimin yarsdr. nsanlarla iyi geinmek, akln yarsdr. Musibet zamannda dizini dven, sevabndan mahrum olur. " u drt eyin az da oktur: Ate , d man, fakirlik, hastalk." " u ey Mslmana eref verir: Kendisine zulmedeni affetmek, bir ey vermeyene iyilikte bulunmak ve kendisini aramayan, arayp sormak." Bayezidi Bistami hazretleri, insanlar Hakka dvet eden, onlara do ru yolu gsterip, gerek saadete kavu turan ve kendilerine Silsile-i aliyye denilen byk lim ve velilerin be incisidir. Arifler sultan diye me hurdur. smi Tayfrdur. veysi idi. Kendisinden krk yl nce vefat eden mm- Cafer-i Sadk hazretlerini ruhaniyetinden istifde etti.113 limden ilim renmi tir. Son derece lim, fdl ve edib idi. Daha annesinin karnnda iken kermetleri grlmeye ba lad. Annesi ona hmile iken pheli bir eyi a zna alacak olsa, onu geri atncaya kadar karnna vururdu. ocukken bir gn cmi avlusunda oynuyordu. akik-i Belhi hazretleri, "Bu ocuk byynce zamannn en byk velisi olacak." buyurdu. Hadis limlerinden bir zat, onu grnce ok ho una gitti. "Gzel ocuk, namaz klmasn biliyor musun?" dedi. Bayezid-i Bistami, "Evet Allah dilerse becerebiliyorum." cevabn verince; "Nasl?" diye sordu. O da "Buyur y Rabbi! Emrini yerine getirmek zere tekbir alyor, Kur' n- kerimi tane tane okuyor, tazim ile rkuya varyor, tevazu ile secde ediyor, vedala arak selam veriyorum." deyince, o zat hayran kalarak; "Ey zeki ocuk! Sende bu fazilet ve derin anlay varken, insanlarn ba n ok amalarna niin izin veriyorsun?" diye sordu. Ona, "Onlar beni de il, Allah telnn beni ssledi i o gzelli i meshediyorlar. Bana ait olmayan bir eye dokunmalarna engel olmam uygun olur mu?" dedi. Anneye hizmet Kk ya ta iken okumaya ba lad. Dikkatle derslerine devam ediyordu. Bir gn okudu u bir yet-i kerimenin (Lokman sresi: 14) tesiri ile eve dnd. Annesi merak edip niin erken dnd n sorunca, yle cevap verdi: " rendi im bir ayet-i kerimede, Allah tel, kendisine ve sana itaat etmemi emrediyor. Ya sana hep hizmet edeyim veya beni serbest brak, hep Allah telya ibadet ile me gul olaym." dedi. Annesi; "Sen beni brak Allah telya ibadet et." dedi. Bundan sonra, kendini Allah telya verdi, emirlerinin hi birisini yapmakta gev eklik gstermedi; ama annesinin hizmetini de ihmal etmedi. Annesinin kk bir arzusunu, byk bir emir kabul edip, her durumda yerine getirmeye al rd. nk Allah telnn emri de byle idi. So uk bir k gecesi idi. Annesi yatarken su istedi. O da hemen frlad. Fakat testide su yoktu. e meye gidip, testiyi doldurdu. Eve geldi inde, annesinin tekrar uykuya dalm oldu unu grd. Uyandrmaya kyamad. Testi elinde oldu u halde bekledi. Epey mddet sonra annesi uyanp "Su, su!" diye mrldanarak uyand. O lunun bu hlini gren annesi; "Yavrum, testiyi niin elinde tutuyorsun?" dedi. O da, "Uyand n zaman, suyu hemen

5- Bayezid-i Bistam

verebilmek iin testi elimde bekliyorum." dedi. Annesi; "Ya Rabbi! Ben o lumdan rzym. Sen de rz ol!" diye du etti. Belki de annesinin bu dus sebebiyle, Allah tel ona evliyl n yksek mertebelerine kavu may ihsan etti. badet zevki Genlikte yapt bz ibdetlerden zevk alamyordu. Bu durumu annesine anlatrd ve yeti mesinde, terbiye edilmesinde bir kusur bulunup bulunmad n sorard. imde beni Rabbimden alkoyan bir ey hissediyorum. Fakat sebebini bilmiyorum." dedi. Annesi epey d ndkten sonra, "Evldm tek ey hatrlyorum. Sen daha kktn. Kom ulara oturmaya gitmi tim. Kuca mda iken a lamaya ba ladn. Bir trl susturamadm. Seni susturmak iin ocakta pi mekte olan tarhanaya kom udan izinsiz parma m batrp a zna koydum." dedi. Bunun zerine annesinden, o kom uya gidip helallik dilemesini istedi. Annesi helalle tikten sonra ibdetlerinden zevk almaya ba lad. Bir gece seher vakti Allah dedi. Sonra d p bayld. Aylnca, niin bayld n sordular. (Sen kim oluyorsun da ismimi a zna alyorsun? eklinde bir ses gelir diye ok korktum da onun iin baylm m.) buyurdu. Biri, "Bu derecelere nasl kavu tunuz?" diye sordu. Ona "Her yerde Allah telnn grd n ve bildi ini d np, edebe riyet etmekle." diye cevap verdi. Bir gece otururken ayaklarn uzatm t. (Sultanla oturan edebini gzetmeli) diye bir ses duyup hemen toparlanr. Buyururdu ki: Allah tely an, dilini, ba ka i lerle u ra maktan koru. Nefsini hesaba ek. lme yap ve edebi muhafaza et. Merhamet sahibi ve yumu ak ol. Allah tely unutturacak her eyden uzak dur. Bir kimsenin, Allah telya olan sevgisinin gerek olup olmad nn almeti, kendisinde deniz misli cmertlik, gne misli efkat ve toprak misli tevzu gibi hasletin bulunmasdr.

6- Ebul Hasan Harkan


Ebl Hasan- Harkn hazretleri, insanlar Hakka davet eden, onlara do ru yolu gsterip, gerek mutlulu a kavu turan ve kendilerine Silsile-i aliyye denilen byk lim ve vellerin altncsdr. Byk slm limi Byezd-i Bistm' nin rhniyetinden istifde ederek ykselmi ti. Zamannn kutbu idi. Bir gn Dr. bni Sna, eyh Ebl Hasan Harkan hazretlerini evinde ziyrete geldi. Hanm, ters birisi idi, adeta onu azarlayarak, ormana gitti ini syledi. bni Sn ormana giderken, eyhin, odun ykl bir arslanla geldi ini grd."Bu ne hl?" diye sorunca, "Evimdeki kurdun sknt ykn ta d m iin, bu kurt da bizim ykmz ta yor." buyurdu. Sultan Mahmd Gaznev, btn Asya' ya hkim oldu u zamanda, Harkan ehrine yakn gelmi ti. Birka adamn, Harkan' a eyhe gndermi ve onu yanna a rm t. eyh hazretleri, bir zr beyan ederek gitmedi. Durum, Sultana bildirilince, "Haydi kalkn, demek ki o, bizim sand mz kimselerden de ildir. Biz ona gidelim." dedi. Sonra kendi elbisesini Kad yad' a giydirdi ve kendisi de silahtar olarak, Kad yad' n yannda eyhin evine girdi. Sultan selm verince, eyh hazretleri selmn ald. Fakat aya a kalkmad. Sultan, eyhe; "Niin aya a kalkmadnz?" diye sorunca, eyh, "Madem ki seni ne geirmi ler, yanma gel bakalm." dedi. Soruya o anda cevap vermedi. Sultan Mahmd, eyhe; "Hocan Byezd-i Bistm nasl bir zat idi?" diye sordu. eyh: "O, yle kmil bir vel idi ki, onu grenler hidayete kavu urdu." dedi. Sultan bu cevab be enmedi "Eb Cehil, Ebu Leheb gibiler, Fahr-i kint efendimizi ok defa grdler. Fakat hidayete gelmediler?" dedi. eyh; "Eb Cehl ve Eb Leheb gibiler, insanlarn en stnn Allah telnn sevgili Peygamberi olarak grmediler. Ebu Tlib' in yetimi olarak grdler. O gzle baktlar. E er, Eb Bekr-i Sddk gibi bakarak, Reslullah olarak grselerdi,

e kyalktan, kfrden kurtulur, onun gibi kemale gelirlerdi." buyurdu. Sultan bu cevab ok be endi. Din byklerine olan sevgisi artt. Sultan Mahmd; "Bana nashat ediniz." deyince eyh; " u drt eye dikkat et: Gnahlardan sakn, namazn cemaatle kl, cmert ol, Allah telnn yarattklarna efkat gster." dedi. Sultan, eyhin nne bir kese altn koydu. Buna kar lk eyh, sultann nne arpadan yaplm bir yufka koydu. Sultan ekmekten bir lokma ald. Fakat lokmay yutamad. eyh hazretleri; "Bir lokma ekme i yutamyorsun. ster misin, u bir kese altn bizim de bo azmzda dursun? Biz paralarla olan alkamz kestik. u altnlar nmden aln." dedi. Sultan, paralar almak zorunda kald. Sultan giderken, eyh aya a kalkt. Sultan "Geldi im zaman hi iltifat etmemi tin, fakat imdi aya a kalkyorsun, niye?" diye sordu. eyh hazretleri; "Buraya padi ahlk gururu ile beni imtihan iin geldin. imdi ise dervi olarak gidiyorsun. nce gurur iinde oldu undan dolay aya a kalkmadm. Fakat imdi dervi oldu un iin aya a kalkyorum." dedi. Sultan, yapt bir gazada ma lup olmak zere idi. Birden eyhin hrkasn eline alp; "Y lh! u hrkann shibinin yz suyu hrmetine, u kfirlere kar bizi muzaffer kl." diye du etti. D man tarafnda bir toz duman ortaya kt. D manlar, bu toz-duman iinde bir ey grmiyerek, kllarn birbirlerine vurdular ve kendi kendilerini ldrdler. Sa kalanlar da lp gitti. O ak am Sultan Mahmd, rysnda eyhi grd. eyh, Sultana; "Allah telnn derghnda, hrkamzn yz suyu hrmetine zafer kazandn. E er o anda isteseydin, kfirlerin hepsinin mslman olmasn sa layabilirdin." buyurdu. Kymetli szlerinden birka yledir: "Allah tel iin yapt n her ey ihlstr. Halk iin yapt n her ey de riydr." " u iki ki inin kard fitneyi, eytan bile karamaz: Dnyaya d kn lim ve ilimsiz sofu" "E er bir mmini ziyret edersen, hsl olan sevb, yz adet kabl edilmi hac sevb ile de i tirmemen lzmdr. nk bir mmini ziyret iin verilen sevap, fakirlere verilen yz bin altn sadakann sevbndan daha fazladr. Bir mmin karde inizi ziyret edince, Allah telnn rahmetine kavu ursunuz." "Bir mmin karde ini sabahtan ak ama kadar incitmeyen kimse, o gn ak ama kadar Peygamber efendimizle ya am olur. E er incitirse, Allah tel onun o gnk ibdetini kabl etmez." Ebu Ali Farmedi hazretleri, insanlarn iman, ibdet ve ahlk hususunda do ruyu renip yapmalar ve Allah telnn rzasna kavu malar iin onlara rehberlik edip, buna kavu turan ve kendilerine tasavvuf yolunda silsile-i aliyye denilen me hur vel ve bu limlerin yedincisidir. Devrinin bir tanesi idi. Zhir din ilimlerini, Ebl-Kasm Ku eyrden ve daha ba ka limlerden rendi. Nasihatleri pek tesirli idi. Nizm-l-mlk ve zamann devlet erkn kendisine ok hrmet ederdi. Tasavvuf ilminin mtehasss idi. mm- Gazl, ve Ysuf-i Hemedn hazretlerinin de hocas idi. Kendisi anlatr: Genli imde Ni abur' da ilim reniyordum. Bir gn eyh Ebu Sad Eblhayr hazretlerinin Ni abur' a gelmekte oldu u haberini aldk. Kerametleri me hur idi. Ni abur halk, limler ve ileri gelenlerin hepsi onun bykl n biliyor ve sayg duyuyordu. Pek ok kimse kar lamaya kt. Ben de onu grmek istiyordum. Kendisini grr grmez ona ve tasavvufa kar kalbimdeki sevgi pek fazlala t. O gn sohbetini dikkatle dinledim. Devaml sohbetlerine katlmaya ba ladm. Bir gn onu grme arzum artt. Fakat o gn sohbet iin belirlenen gnlerden de ildi. Sabredeyim, dedim. Dayanamayp d ar ktm. Etrafma bakndm. Ebu Sad hazretleri bir ok kimse ile bir yere gidiyordu. Onlar tkip ettim. Bir yere dvete gidiyorlarm . Dvet edilen eve girdiler. Pe lerinden ben de girip bir k eye oturdum. Beni grmyordu. eyhe bir hl oldu, kendinden geip zerindeki abay paralad.

7- Ebu Al Farmedi

Sonra abay karp yere brakt. Mecliste bulunanlar yrtlm abay paralara ayrp da tmas iin eyhin nne braktlar. Bu paralardan i lemeli bir ksm olan kolun yen ksmn ayrp; "Ebu Ali neredesin?" dedi. Ben kendi kendime beni tanmaz, bilmez, galiba talebelerinden, ad Ebu Ali olan birini a ryor diye cevap vermedim. kinci defa a rnca, oradakiler bana; " eyhimiz seni a ryor" dediler. Kalkp huzuruna vardm. lemeli elbise parasn bana verip; "Sen bize bu elbise paras gibi yaknsn" dedi. Ebl-Kasm Ku eyr' nin yannda kald m sra, bende meydana gelen halleri kendisine anlatnca, "Evldm, ilim renmekle me gul ol" diyordu. 2-3 yl daha ilim rendim. Bir gn kalemimi mrekkep hokkasna batrp kardm. Bembeyaz kt. defa denedim, her defasnda mrekkep beyaz kyordu. Bu hli hocama anlattm. "Mademki kalem senin elinden kayor, sen de onu brak" dedi. Ben de, medreseden ayrlp, dergha getim. Bir gn bana bir hal oldu, kendimden getim. Bir mr ide, rehbere ihtiyacm var diye d ndm. Ebl-Kasm Grgani' nin ismini i itmi tim. Tus ehrine hareket ettim. Talebeleri ile mescitte oturuyordu. Ben de nnde diz ktm. eyhin ba nne e ikti. Ba n kaldrp, "Gel Ebu Ali" buyurdu. Yanna oturup hallerimi anlattm. "Ba langcn mbarek olsun. Terbiye grrsen, yksek derecelere kavu ursun." buyurdu. Kalbimdeki a k ve evk o alm t. Bu arzumun oklu u sebebiyle, Ebl-Hasan- Harkani hazretlerinin sohbetine nihyetsiz feyizlerine kavu tum. Hocam Ebl-Kasm Ku eyri hamamda guslediyordu. Belki ihtiyac olur diye kuyudan bir kova su karp hamamn havuzuna bo alttm. O anda gerekten bu suya ihtiyac varm . Hamamdan knca; "Ey Ebu Ali, Ebl-Kasm' n 70 ylda elde etti i dereceyi, sen bir kova su ile kazandn" buyurdu. Bir yolculu umuz srasnda bir da a yakla rken nmze byk bir ylan kt. Hepimiz korkup ka tk. Eb Sad hazretleri de orada idi. Atndan inip o koca ylana yakla t. Ben eyhin yannda idim. Ylan onun nnde ba n yerlere srerek sayg gsterdi. eyh hazretleri ylana; "Zahmet ettin" dedi. Sonra ylan da a do ru uzakla p gitti. eyh dedi ki: "Bu da da iken birka yl bu ylanla ayn yerde bulunduk. Bizim buradan gemekte oldu umuzu anlaynca gelip dostlu unu tazeledi. Ahdin gzelli i imandandr. Gzel huylu olana kar her ey gzel huylu olur. Hz. brahim de gzel huylu idi. Ate de ona gzel huylu oldu. Onu yakmad. Yusuf-i Hemedani hazretleri, insanlar Hakka dvet eden, onlara do ru yolu gsterip, gerek saadete kavu turan ve kendilerine Silsile-i aliyye denilen byk lim ve vellerin sekizincisidir. Fkh limi idi, hads ilmini de rendi. Tasavvufu Eb Ali Frmed hazretlerinden renip, onun sohbetinde yeti erek kemale ula t. Yzlerce talebesi vard. Abdullah-i Berk, Ahmed Yesev ve Abdlhlk- Goncdvani gibi byk veller yeti tirdi. Bir taraftan do ru din bilgilerini retmeye al r, insanlarla u ra maktan, onlar yeti tirmek iin al maktan hi sklmazd. Di er taraftan, a rlara ve yaralara ila yaparak herkesin derdine deva bulmaya al rd. Necibddn irazi isimli bir zat anlatr: Bir zamanlar evliya szlerinden birka para elime gemi ti. nceledim, ok ho uma gitti. Bunlar kimin szdr, bu zat bulaym da, istifade edeyim dedim. Bir gece ryada, heybetli, vekarl, ak sakall, pek nrn bir zatn evimize girdi ini grdm. Hemen abdest almaya gitti. Beyaz bir kaftan giymi ti. Kaftann zerinde iri hatla, altn suyu ile, yet-el-krs ba tan aya a kadar yazlm t. Ben onun arkasndan gittim. Kaftan karp bana verdi. Bu kaftann altnda ondan daha gz kama trc bir ye il kaftan daha vard. Bunda da, nceki gibi ayn hatla, altn yazyla yet-el-krs yazlm t. Onu da bana verdi. Ben abdest alncaya kadar bunlar tut! buyurdu. Abdest ald. Bu iki kaftandan hangisini istersen sana vereyim. buyurdu. Hangisini verirseniz iyi olur dedim. Ye il kaftan bana giydirdi. Beyaz da kendisi giydi. Ben, o okudu un paralarn

8- Yusuf-i Hemedan

sahibi olan Yusuf-i Hemedani' yim. buyurdu. Uyannca ok sevindim. Ona olan sevgim artt. bni Hacer-i Mekk hazretleri anlatr: Ebu Said Abdullah, bn-s-Sakk ve Seyyid Abdlkdir-i Geyln ilim renmek iin Ba data geldiler. Yusuf-i Hemedani hazretlerinin, Nizmiyye Medresesinde vz etti ini duymu lard. bn-s-Sakk; Ona bir soru soraca m ki cevabn veremeyecek. dedi. Eb Sad Abdullah; Ben de bir soru soraca m. Bakalm cevap verebilecek mi? dedi. Kk ya na ra men byk bir edeb timsli olan Abdlkdir-i Geyln de Allah korusun. Ben nasl soru sorarm. Sadece huzurunda beklerim, onu grmekle ereflenir, bereketlenirim dedi. Nihayet Yusuf-i Hemedani hazretlerine geldiler. stad, bn-s-Sakkya dnerek; Yazklar olsun sana! Demek bana, cevabn bilemeyece im sual soracaksn ha! Senin sormak istedi in sual udur. Cevab da yledir. Senden kfirlik kokusu geliyor. buyurdu. Sonra Ebu Said Abdullaha dnerek; Sen de bana bir sual soracaksn ve bakacaksn ki, ben o sualin cevabn nasl verece im. Soraca n sual udur ve cevab da yledir. Fakat sen de edebe riayet etmedi in iin, mrn sknt ile geecek. buyurdu. Sonra Abdlkdir-i Geylnye dnd. Ey Abdlkdir! Bu edebinin gzelli i ile, Allah tely ve Resln rz ettin. Ben senin Ba datta bir krsde oturdu unu, ok yksek bilgiler anlatt n, Benim aya m, btn evliynn boyunlar zerindedir. dedi ini sanki gryor gibiyim ve ben, yine senin vaktindeki btn evliyay, senin onlara olan yksekli in kar snda boyunlarn e mi halde olduklarn gryor gibiyim. Buyurdu. Aradan yllar geti. Abdlkdir-i Geyln zamanndaki evliynn en stn, ba tc oldu. yle yksek derece ve makamlara kavu tu ki, insanlardan ve yksek zatlardan herkes gelerek, mbrek sohbetlerinden istifde ederlerdi. Bir gn buyurdu ki: Benim aya m, btn evliynn boyunlar zerindedir. Zamannda bulunan btn evliy, onun kendilerinden ok yksek oldu unu bilirler ve stnl kar snda boyunlar e ri olurdu. Bunlar meydana ktka, Yusuf-i Hemedani hazretlerinin senelerce nce haber verdi i hller anla lyordu. bn-s-Sakka ise, ok gzel konu urdu. hreti zamann sultanna ula t. O da bunu eli olarak Bizansa gnderdi. Hristiyanlar buna ok ilgi gsterdiler. Nihyet, onlara aldanarak hristiyan oldu. Eb Sad Abdullah da diyor ki: Hayatm skntlar iinde geti. Yusuf-i Hemedani hazretlerinin, her mz hakknda da syledi i aynen meydana geldi. Abdlhlk Goncdvani hazretleri, insanlar Hakka dvet eden, onlara do ru yolu gsterip, gerek saadete kavu turan ve kendilerine Silsile-i aliyye denilen byk lim ve vellerin dokuzuncusudur. Babas Abdlceml Malatyal idi. Hzr aleyhisselm babasna, "Ey Abdlceml! Senin bir erkek evldn olacak. smini Abdlhlk koyarsn." buyurdu. Abdlceml daha sonra Buhara' nn Goncdvan kasabasna yerle ti. ok gemeden bir erkek evld oldu. smini Abdlhlk koydu. Abdlhlk, be ya na geldi inde ilim renmesi iin Buhara' ya gnderildi. Byk lim Hce Sadreddn hazretlerinden Kur' n- kerm ve tefsrini renmeye ba lad. Bir gn okuma esnsnda, "Rabbinize gizli du ediniz!" melindeki yet-i kerimeye gelince hocasna, "Bu gizliden murat nedir? E er zikir ve du, ikr, sesli bir ekilde dil ile olursa riydan korkulur. E er kalb ile olursa, damarlarda dola an eytan duyar. Ne yapaym?" diye arz etti. Hocas, Sadreddn hazretleri, bu ya taki bir ocu un byle bir sul sormasna hayret edip, "Bu mesele, kalb ilimlerinin bir konusudur. n allah, sana bu ilimleri retebilecek bir stada kavu ursun. Bylece bu m kln halledilmi olur." buyurdu. O da bu zat beklemeye ba lad. Bir gn Hzr aleyhisselm yanna geldi. Ona, Allah tely gizli ve ak anma yollarn retip;

9- Abdulhalik-i Goncdvan

"Kalbinden L ilhe illallah, Muhammedn Reslullah kelime-i tayyibesini yle syle!" diye tarif etti. Yusuf-i Hemedani hazretleri Buhara' ya gelince, Abdlhlk Goncdvani onun hizmetine girdi ve bu hizmette bir sre kald. Bunu yle anlatr: 12 ya nda idim. Hzr aleyhisselm bana Ysuf- Hemedanden ilim renmemi tavsiye etti. Onun Buhara' ya geldi ini i iterek derhal yanna gittim. Ondan pekok istifdem oldu. Ders anlatrken, bir gen ieri girdi. Az sonra sz isteyip, "Mminin firsetinden korkunuz. nk o, Allah' n nuru ile bakar." hads-i erifinin srr nedir diye sordu. Gence heybetle bakp, "nce belindeki znnar kes ve mslman ol" dedi. Gen, tela la; "Ben mslmanm znnarm yok." dedi. O zaman bir talebesine gencin hrkasn karmasn i aret etti. Talebe o gencin zerindeki hrkasn karnca, belindeki hrstiyanlara ait znnar denilen ip ku ak grld. Gen, ok mahcup oldu. stada sevgi duymaya ba lad. Bylece evliynn, Allah telnn nruyla bakt nn ne demek oldu unu ok iyi anlad. Kelime-i ehdet getirip mslman olmakla ereflendi. Sonra stad, talebelerine, "Bu gen madd znnar kesti, biz de kalbdeki znnar keselim. O da, kibir ve gururdur." buyurdu.. Bir gn biri geldi. " Son nefeste iman ile gitmek iin bize du edin!" dedi. Misafire, "Farzlar eda ettikten sonra du edenin dus kabul olur. Sen, farzlar yaptktan sonra du ederken bizi hatrlarsan, biz de seni hatrlarz. Bu durum hem senin, hem de bizim iin dunn kabul olmasna vesile olur." buyurdu. Safevler Goncdvan kalesini ablukaya alnca, kendilerine saldran askerlerin ba nda heybetli bir zat elinde iki a zl kl ile hcuma geti ini grdler. ok zayiat verip katlar. stadn veftndan nce syledi i a a daki szleri onun 332 yl sonra ortaya kan kerametiydi. Dosta kutlu, d mana ise bela olurum, Sava ta demir gibi, bar ta sanki mumum, Nur e mesinin ba Goncdvan menzilimiz Harbde iki a zl kl ile vururum. rifi rivegeri hazretleri, insanlara do ru yolu gsteren silsile-i aliyye dinilen limler zincirinin onuncusu. Buhr' ya 30 km uzaklkta bulunan Riveger kynde dnyaya geldi. Kk ya ta tahsile ba lad. Zek ve kavray nn parlakl sebebi ile hzla ilerledi. Bu esnada ilim ve hikmet shibi, ibdet artlarn harf harf yerine getiren, insanlara do ru yolu gstermede zamann kutbu Abdlhlk Goncdvan hazretleri ile tan t ve btn dnyas de i ti. Daha ilk gnde ebed saadet tacnn ba na kondu unu hissetti. Derhal kendisine ba land, vefatna kadar hi ayrlmad. Hocas ilk sohbetinde ona yle dedi: "Hak yolcusu talebe, zamannn de erini gyet iyi bilmelidir. zerinden vakitler geip giderken kendisinin ne halde oldu unu sezmeye bakmaldr. yet geen bir an iinde, huzurlu olduysa, bunu iyi bir hal bilmeli. "Allahma krler olsun" demelidir. E er gafletle geip gitmi ise, hemen onu telafi etme yoluna gitmeli, yce Yaratana nefsani mazeretini bildirip ondan ba lanmasn dilemeli, esta firullah demelidir..." rif-i Riveger, hocas Abdlhlk- Goncdvn hazretlerinin hayatlarnda ona hizmet etmekle me hur olup pek ok feyz ve bereketlere kavu tu. Yksek stadnn veftndan sonra onun yerine Peygamber efendimizin ve Eshbnn yolunu insanlara retme i ine memur oldu. Himmet, inyet ve gayretlerini Allah tely arayanlara sarf etti. Pek o unun hidyete ve evliylk makamlarnda yksek derecelere kavu malarna vesle oldu. Zamannn bir tanesi idi. Herkese ok iyi ve yumu ak davranr, kimsenin kalbini krmazd. Nefsinin istediklerini hi bir zaman yapmaz, istemediklerini yapmak, ruhunu ykseltmek iin ok al rd. Haramlardan iddetle kaar, hatta harama d mek korkusu ile

10- Arif-i Riveger

mubahlarn fazlasn terk ederdi. Geceleri vaktini hep ibadetle geirir, gndzleri talebe okutur, snnet oldu u iin; gndz leden nce bir miktar uyurdu. Buna kaylule denir. Peygamber efendimizin snnetini ok iyi bilir, onun unutulmamas iin ok gayret gsterirdi. Sohbetlerine yle ba lard: "Allah tel hepimizi dnya ve ahiretin efendisi ve btn insanlarn her bakmdan en ykse i ve en iyisi olan Resulullaha tbi olmak saadetiyle ereflendirsin! nk cenb- Hak, Ona tbi olmay, Ona uymay ok sever. Ona uymann ufak bir zerresi btn dnya lezzetlerinden ve btn ahiret nimetlerinden daha stndr. Hakiki stnlk, O' nun snnet-i seniyyesine tbi olmaktr. rif-i Riveger hazretleri uzun bir mr ya ad. Kabrini ziyaret edenler, onun feyiz ve bereketlerine kavu maktadr. Onu vesile ederek Allah telya yaplan dualar kabul olmaktadr. Bir gn Abdlhlk- Goncdvn' yi grd, ar dan erzak alm , evine dnyordu. Bir hizmetim dokunsa diye d nd bir an, Yk ta mak iin, izin istedi ondan. Hazret-i Abdlhlk, onun bu teklifini, Peki evlat diyerek, verdi elindekini. Sonra yzn dnp, bir nazar etti ona. Adeta o yeniden gelmi oldu cihana De i iverdi hemen, bir ba ka oldu hli, nk kaplam idi, onu a k- ilh. Bir gn eski hocas, rastlad yine ona, Hakaretler ederek, dedi. "Dn okuluna!" Bu hoca, her naslsa, eytana uymu idi, Geri bu gnahna pi manlk duymu idi. rif-i Riveger, stn firasetiyle, Anlayp, yle dedi, ona krk kalbiyle: "Efendim, bu gariple, u ra aca nza, Niin bakmyorsunuz, dnk gnahnza." Grnce talebenin byle kerametini, Anlam t bu hlin, nereden geldi ini. O da Abdlhlk- Goncdvan' ye gitti, Talebe oldu ona, yllarca hizmet etti. Mahmud-i Encirfagnevi hazretleri, insanlar Hakka davet eden, onlara do ru yolu gsterip, hakiki saadete kavu turan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen byk lim ve velilerin on birincisidir. Maverannehrin Tur-i Sina gibi mukaddes bir yer olmasna vesile olan, oray nurlandran byk lim ve velilerden olan Mahmud-i ncirfagnevi, Buhara' nn Fagne kynde do du. 1315 senesinde vefat etti. Mimarlk ile geinirdi. Hace rif-i Rivegeri hazretlerinin derslerinde ve sohbetlerinde yeti ip, kemle geldi. Maddi ve manevi ilimlerde zamannn byk limlerinden oldu. nsanlar ir ad etmek ve onlara saadet yolunu gstermek iin hocasndan icazet ald. Birok lim yeti tirdi. Binlerce kimsenin, dalaletten hidayete, yani sapklktan do ru yola ve saadete kavu masna vesile oldu. Yeti tirdi i limlerin en by ve kendisinden sonra halifesi Hace Ali Ramitenidir. Hocas rif-i Rivegeri' den icazet alp, insanlar do ru yola ir ad ile vazifelendirilince, vaktin gere i sesli zikre ba lad. Sesli zikre ilk ba lamas, hocasnn vefat hastal srasnda, Riveger tepesi zerinde olmu tu. Hace rif bu zaman; " imdi vaktidir" buyurdu. Bu szn, kabulne i aret tutmu lardr. Hace rif Rivegeri' nin vefatndan sonra, Kale Kaps nndeki mescitte sesli zikre devam eyledi. Vaktinin byk limlerinden Hace Muhammed

11- Mahmd-i Encirfagnev.

Parisa' nn dedelerinden Mevlana Hafzuddin, limlerin stad emsleimme Hulvani' nin i areti ile, Buhara' da, o zamann en byk imam ve limlerinin huzurunda, Hace Mahmud' a; "Siz hangi niyetle cehri (sesli) zikr ile me gul oluyorsunuz?" diye sordu. Cevabnda; "Uyuyanlar uyandrmak, gfillere i ittirmek ve insanlar dinin ana caddesi ve do ru yolu zerinde yrtmek, hakikate te vik etmek, bylece insanlarn, btn iyiliklerin anahtar, her saadetin esas olan tvbeye ve bir by e ba lanmalarna sebep olmak istiyorum" buyurdu. Bunu duyunca, Mevlana Hafzuddin ona; "Niyetiniz byle drst olunca, byle zikretmeniz caiz olur." dedi. Mahmud-i ncirfagnevi buyurdu ki: "Sesli zikri ancak, dili yalandan ve gybetten, midesi haram ve pheliden temiz, kalbi riyadan ve gsteri ten uzak, srr Rabbinden ba ka her eye tevecchten mnezzeh olan yapabilir." Byk lim Ali Ramiteni anlatr: "Hace Mahmud-i ncirfagnevi zamannda, dervi lerden biri Hzr aleyhisselam grd ve ona; "Bu zamanda kendisine uyulacak eyh kimdir?" diye sordu. Hz. Hzr, "Hace Mahmud-i ncirfagnevidir." dedi. Hz. Hzr ile gr p o suali soran zatn, Ali Ramiteninin kendisi oldu u bildirilmi lerdir. Bir gn Hace Ali Ramiteni, Hace Mahmud-i ncirfagnevi' nin ba llar ile Ramiten sahrasnda iken, havada uan byk beyaz bir ku grdler. Onlarn ba larnn zerine gelince, ak bir dille; "Ey Ali, kmil er ol! Szne ba l kal, yap t n ete e smsk sarl, ahdini bozma!" dedi. Bu ku u grmek, sylediklerini duymakla, arkada larn bir hl kaplad, kendilerinden getiler. Kendilerine geldiklerinde, ku tan ve konu masndan sordular. Ali Ramiten buyurdu ki: "O, Hace Mahmud-i ncirfagnevi idi. Allah tel ona bu kerameti ihsan eyledi. imdi Hace Dhkan hastadr, Son anlarn ya amaktadr. Onu ziyarete, yoklamaya gidiyor. nk o, Allah teldan son nefeste, kendisine yardmc olmas iin evliyasndan birini gndermesini istemi ti. Hace, bu sebeple onun yanna gidiyor."

Ali Ramiteni hazretleri, insanlar Hakka dvet eden, onlara do ru yolu gsterip, gerek saadete kavu turan ve kendilerine Silsile-i aliyye denilen byk lim ve vellerin onikincisidir. Buhara yaknlarndaki Rmiten kasabasnda do du. Herkese yol gsteren, kalbinden nur f kran Mahmud-i ncirfagnev hazretlerinden ok faydaland. Evliyalk derecelerine kavu tu. Madd ilimlerde de ykseldi. bdet ve derslerden sonra hell lokma kazanmak iin dokumaclk yapard. Bu sebeple kendisine dokumaclarn eyhi manasna Pir-i Nessac derlerdi. Bir talebesi kendisine bir yemek getirmi ti. Ona "Getirdi in bu yemek, skntl bir anmzda imdada yeti ti. Sen de bizden her ne muradn var ise iste! nk hacet kaps u anda aktr." buyurdu. Gen de; " limde ve evliylk makmnda size benzemekten ba ka bir arzum yoktur!" dedi. O da, "ok zor ve yk a r bir i arzu ettin. Bunun ykn kaldramazsn." buyurdu. Gen ise; "Dnyada tek muradm, aynen sizin gibi olmaktr. Fakat yine de her emrinize razym." dedi. O da, gence tevecch etti. O gen, bir mddet sonra zahir ve batnda Allah telnn izniyle hocasnn derecelerine kavu tu. Fakat a k sarho u olup, kendinden geti. ylece krk gn sonra vefat etti. Ona bir anda kendi makamlarn verip, kendisi gibi yapt iin, iki aziz manasnda, stadn ismi de "Azizan" olarak kald. Ali Ramiteni hazretleri mrnn sonlarna do ru Buhr' dan Harezm' e geldi. Sur kapsnda konaklad ve orann padi ahna iki talebesini gnderdi. "Sultna gidiniz. Fakir bir dokumac, ehrinize gelmi tir. zin verirseniz burada kalacak, izin vermezseniz geri gidecektir, deyiniz. E er izin verirse, sultann elinden mhrl bir belge aln." buyurdu. Talebeleri gidip sultana durumu arz ettiler. Sultan byle bir iste i ilk defa duydu u iin tuhaf

12- Al Rmten

kar lad ise de, mhrl bir belge verdi. Bu belgeyi talebeler getirdiler. Azizan hazretleri ehrin kenarnda bir semte yerle ti. Her gn i ilerin topland pazara gidip, ilerinden birka ki iyi alrd. Onlara gnlk yevmiyelerini sorduktan sonra; " imdi abdest alp, ikindi namazna kadar sohbetimize katln. kindiden sonra da cretlerinizi alp evlerinize dnn." buyururdu. iler, al madan oturmak suretiyle, ibadetlerini de yaparak hi i itmedikleri eyleri reniyorlar, ak ama do ru ise cretlerini almay ganimet biliyorlard. sohbetine bir defa katlan, sohbetin lezzetine doyamayp, bir daha ayrlamyordu. Bu durum, btn ehre yayld. Herkes talebesi olmak can atyordu. Her gn evi dolup dolup bo ald, duasn almak iin herkes birbiriyle yar t. Nihayet bazlar, durumu sultana yle anlattlar: " ehirde bir hoca tredi, herkes akn akn ona ko uyor. Onun bir dedi i iki edilmiyor. Her arzusunu, emirmi gibi yapmak iin yar ediyorlar. Bu gidi le ehirdekiler, onu ba larna sultan seerler de saltanatnzdan olursunuz. Sultan, da onun ehirden kmas iin bir ferman yazdrp adamlaryla gnderdi. O da gelenlere, "Bizim, ehirde yerle ece imize dair imzal ve mhrl bir fermanmz var. Sultan, e er kendi imzasn, mhrn ve iznini inkr ediyorsa, biz de kp gitmeye razyz." cevbn verdi. Bu cevab sultana bildirdiler. Sultan, verdi i izni geri almak kkl ne d medi. Ayrca gelip sohbetine katld. Onun sohbetindeki lezzeti ve inceli i iyi anlyan sultan, onun en nde gelen talebelerinden oldu. Muhammed Baba Semmasi hazretleri, Hace Ali Ramiteni hazretlerinin yeti tirdi i byk velilerdendir. Kendilerine Silsile-i aliyye denilen byk slm limlerinin on ncsdr. Buhara' ya ba l Semmas kynde do du. Tasavvuf ilmini byk lim Ali Ramiteni hazretlerinden rendi. Onun derslerinde ve sohbetlerinde yeti ip, tasavvufta yksek dereceye ula t. Hocas, kendisinden sonra yerine, Muhammed Baba Semmasi' yi vekil brakt. Di er talebelerine de, ona tbi olmalarn vasiyet etti. Hocasnn veftndan sonra onun yerine geen Muhammed Baba Semmasi, ok talebe yeti tirdi ve ilerinden bir ksmn tasavvufta yksek makamlara kavu turdu. Bu talebelerinin ba nda, kendisinden sonra yerine geen ve ilim deryasnda sedef olan Seyyid Emr Gill hazretleri gelmektedir. Bir talebesi de, Bahaddin-i Buhari hazretleridir. Henz o do madan nce, hocas Muhammed Baba Semmasi onun do du u yerden geerken; "Bu yerden byk bir zatn kokusu geliyor. Pek yaknda buras, Kasr- rifn [arifler saray] olur." buyurdu. Bir gn yine oradan geiyordu. " imdi o gzel koku daha ok geliyor. mit ederim ki, o byk zat dnyaya gelmi tir." buyurdu. Byle buyurdu u zaman, Bahaddin-i Buhari hazretleri do al gn olmu tu. Dedesi, ocu un g snn zerine hediye koyup, Muhammed Baba Semmasi' ye getirince; "Bu bizim o lumuzdur. Biz bunu kabul eyledik." buyurup, talebelerine de; "Kokusunu ald m i te bu ocuktur. Zamannn rehberi ve bir tanesi olacaktr." buyurdu. Sonra halfesi Emr Gilal hazretlerine, bu ocu un iyi yeti tirilmesini tembih etti. Bahaddin-i Buhari hazretleri anlatr: "Evlenmek istedi im zaman, dedem beni Muhammed Baba Semmasi hazretlerine gnderdi. Ona gidece im gnn gecesi, iimde gzya ve du iste i kabard. Onun mescidine gidip iki rekat namaz kldm ve Allah telya yle du ettim: "Ya rabbi, bana, bellarna tahamml iin kuvvet ver!" Sabahleyin hocamn huzuruna varnca; "Bir daha du ederken, "Ya rabbi, senin rzan nerede ise, bu kulunu orada bulundur!" diye du et! E er Allah, dostuna bel gnderirse, yine inayeti ile o belya sabr ve tahamml de ihsan eder. Fakat, Allah' tan

13- Muhammed Bb Semms

ne gelece ini bilmeden, bel ister gibi du etmek do ru de ildir." buyurdu. Bir gece nceki hlimi ke fetmekteki kerametini anladm ve ona tam ba landm." Yeti tirdi i, tasavvufta yksek derecelere kavu malarna vesile oldu u yzlerce veliden drdn kendisine halife semi tir. Bunlardan birincisi Hce Sfi Suhr, ikincisi kendi o lu Hce Muhammed Semmasi, ncs Mevlna Dani mend Ali, drdncs ise Seyyid Emir Gilal hazretleridir. Bahaddin-i Buhari hazretleri anlatr: Hocam Muhammed Baba Semmasi ile yemek yiyorduk. Yemek bitince, bana bir ekmek uzatp; "Al, bunu sakla, belki lazm olur" buyurdu. Yemek yedi imiz halde, bana bu ekme i vermesinin hikmetini d nmeye ba lam tm. Ben d nrken, "Faydasz d ncelerden kalbi muhafaza etmek gerekir buyurdu. Sonra yolculu a ktk ve bir tand mn evinde misafir olduk. Misafir oldu umuz evin sahibinin skntl bir hlde oldu u grlyordu. Hocam ona; niin zgn oldu unu sordu. O da; "Bir kse stm var, fakat, stn yannda yemek iin ekme im yok. Ona zlyorum" dedi. Hocam bana dnp; "Acaba bu ekmek ne olacak d np duruyordun. Ekme i sahibine ver." buyurdu. Seyyid Emir Gilal hazretleri, insanlar hakka dvet eden, do ru yolu gstererek sadete kavu turan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen byk lim ve vellerin on drdncsdr. Hz. Hseyin' in soyundandr. Evliynn me hrlarndan olan Muhammed Bb Semms' nin talebesi ve Beheddn-i Buhr hazretlerinin hocasdr. mlekilik yapt iin "Gill" veya Klal ismiyle me hr olmu tur. Her nn slmiyete uygun olarak geirmi , pek ok kimse onun sohbet ve derslerinde kemle gelmi tir. Annesi yle anlatr: "Emr Gilal' e hmile iken, pheli bir lokma yesem, karn a rsna tutulurdum. O lokmay mdemden geri karmadka, karn a rsndan kurtulamazdm. Bu hl ba mdan defa geti. Sonra hayrl bir ocu a hmile oldu umu anladm. Bunun zerine yedi im lokmalarn hellden olmasna ok dikkat edip, ihtiyatl davrandm." Slih ztlardan biri veft edece i srada, cenze namazn Emr Gilal hazretlerinin kldrmasn vasiyet etmi ti. Fakat o, uzak bir yerde bulunuyordu. O zt veft edince, o beldenin limleri topland. Onun a rlmas iin, bulundu u yere bir ki i gnderelim dediler. Bunun zerine orada bulunan eyh Sf; "Haberciye lzum yok, kendisine mlm olabilir." dedi. Her ihtimale kar , iki ki i gidip, haber vermek zere hazrlanm t. Tam gidecekleri srada, Emr Gilal hazretleri niden kar dan gzkt. Bundan sonra veft eden zatn cenze namazn kldrd. Oradaki limler, bu i iin kendisine nasl mlm oldu unu sordular. O da u hadis-i erifleri bildirdi: (Kalb, kalbe kar dr.), (Mmin, mminin aynasdr.), (Her kaptan iindeki szar.) Kermetten sordular. Buyurdu ki: "Evliynn kermeti haktr. Aklen ve naklen cizdir. Bu hususta ok nakiller vardr. Sleymn aleyhisselmn vezri saf' n, Belks' in tahtn bir nda Sana' dan Kuds' e getirmesi gibi. Bir ba ka misl; Hz. mer, bir defsnda Mednede, hutbe okurken, randaki slm ordusunu grp, ordu kumandanna; "Y Sriye, da a yana da a!" buyurdu. Uzakta olan kumandan Sriye ve ordunun erleri, bu sesi duyup da a ekildi. D mann tehlikeli hcumundan korundu. Evliydan meydana gelen kermet, Peygamber efendimizin mcizesinden dolaydr. lm hastal nda, talebelerine yle vasiyet etti: " lim renerek Muhammed aleyhisselmn yoluna tab olmaktan asl ayrlmaynz. Bu, mmin iin btn sadetlerin vstasdr. Her Mslman erke in ve kadnn, kendine lzm olan din bilgilerini renmesi farzdr. Bunlar, srasyla u bilgilerdir: man, Namaz, Oru, Zengin ise, zekt ve hac, ana-baba hakkn renmek.

14- Seyyid Emr Gill

Allah telnn kendisinden rz olmasn isteyen, anne ve babasnn rzsn kazanr. Reslullah efendimiz; "Allah telnn rzs, ana babann rzsn kazanmakla elde edilir." buyurdu. Bu bakmdan, ana babann hakkn gzetmek mhimdir. Sla-i rahm (akraby ziyret), kom u hakkn gzetmek, lzm olan al veri bilgilerini renmek, helli ve haramlar renmek lzmdr. Bir dergh in ettiriyordu. ilerden biri, "Hi kimse bir ey getirmiyor." diye sylendi. Az sonra, bir adam geldi. ok miktarda ekmek ve zm getirdi. Emr Gilal hazretlerinin huzuruna varp, gece gndz di a rs ekmekteyim. Sizin dunz almak iin geldim, bana yardmc olunuz, takatm kalmad dedi. Gelen adama; "Yanma yakla , hangi di in a ryor?" buyurdu. Adam yakla t. Parma n a zna sokup, a ryan di inin zerine koydu. Sonra hls sresini okudu. Gelen ki inin di a rs kesilip, hi hastalanmam gibi oldu. Bundan sonra buyurdu ki: "Ey dostlar! hlsl olunuz. Her i inizi Allah rzs iin yaparsanz, kurtulursunuz. hlssz yaplan amel, zerinde pdi hn mhr bulunmayan gemez para gibidir. zerinde padi ahn sikkesi bulunmayan paray kimse almaz. zerine mhr vurulan ise herkes alr. hls ile yaplan az amel, Allah tel indinde ok amel gibidir. hlssz yaplan ok amelin ise, Hak katnda kymeti yoktur. Yapt nz her ibdeti ve i i, ihls ile yapnz. Bylece Allah telnn rzsn kazananlardan olursunuz. Seyyid Muhammed Bahaeddin Buhari hazretleri, insanlar Hakka davet eden, do ru yolu gstererek saadete kavu turan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen byk lim ve velilerin on be incisidir. Allah telnn sevgisini kalplere nak etti i iin, kendisine Nak ibend denir. 1318de Buhara' ya yakn Kasr- Arifan' da do du. 1389 de Kasr- Arifan' da vefat etti. Kabri oradadr. slam limlerinin en me hurlarndan olup, tasavvufta en yksek derecelere ula m tr. Zamannda ve kendinden sonraki asrlarda onun sebebi ile pek ok insan, hidayete, do ru yola kavu mu tur. Zamannn byk velilerinden Muhammed Baba Semmasi, henz o do madan Kasr- Arifan' a gelmi ti. Bu geli inde, burada bir byk zatn kokusu geliyor. Bu beldede byk bir veli yeti ecek diyerek i aret etmi , emsalsiz bir zatn buradan zuhur edip ortaya kaca n talebelerine mjdelemi ti. Babas Seyyid Muhammed Buhari anlatr: "O lum Behaeddin' in do masndan gn sonra, Hace Muhammed Baba Semmasi, yine Kasr- Arifan' a gelmi ti. Ben kendisini ok sever ve muhabbet beslerdim. yeni do an o lum Behaeddin' i alp huzuruna gtrdm. Hace, o lumu elimden alp, ba rna bast ve; "Bu yavru, benim o lumdur. Ben bunu, manevi evlatl a kabul ettim" buyurdu. Sonra Seyyid Emir Gilal' e yle dedi: "Size, bu yerde bir byk zatn kokusu geliyor derdim. te o mbarek koku, bu melek yavrunun kokusudur. Bu yavru, byk bir zat olsa gerektir." buyurdu. Annesi anlatr: "O lum Behaeddin drt ya nda iken, evimizdeki ine i gstererek, bu inek beyaz ba l bir buza do uracak dedi. Birka ay sonra inek, dedi i gibi bir buza do urdu." Behaeddin Buhari hazretlerinin ilk hocas, Hace Muhammed Baba Semmasi' dir. Sonra Seyyid Emir Gilal hocas oldu. Daha bir ok hocalardan ders ald. "Ali Ramiteni hazretlerinden gelip, emanet olarak saklanan ta bana verildi. O anda kalbim Allah telnn muhabbeti ile dolup, ta t. Sonra hocam Seyyid Emir Gilal, Kasr- Arifan' a geldi. Bana ok iltifatta bulunup; "Hace Muhammed Baba Semmasinin emri zerine seni yeti tirmeye al aca m" dedi. Seyyid Emir Gilal hazretleri Behaeddin Buhari hazretlerinin yeti mesi iin titizlikle me gul olup, onu tasavvufta yksek derecelere ula trdktan sonra buyurdu ki:

15- Seyyid Muhammed Bahaeddin

"Hace Muhammed Baba Semmasi' nin sizin terbiyeniz ile ilgili vasiyetini yerine getirdim. Sizi istenilen ekilde yeti tirdim. Artk icazetlisin Behaeddin Buhari hazretleri, Emir Gilal hazretlerinin vefatndan sonra, insanlara do ru yolu gsterip, rehberlik vazifesini yapmaya ba lad. Maalesef bugn dnyann hemen her beldesinde onun ismini kullanarak, Nak ilik ad altnda Hakka giden yolu kesen ok eyh taslaklar vardr. Ehl-i snnet itikadn bilen bir kimse, bunlarn yanl yolda oldu unu rahata anlar. Aladdin-i Attar hazretleri, Buhara' da yeti en en byk evliyadandr. nsanlar Hakka davet eden, onlara do ru yolu gsterip gerek saadete kavu turan ve kendilerine Silsile-i aliyye denilen byk lim ve velilerin 16.sdr. Asl ismi Muhammed bin Muhammed Buharidir. Zengin babas vefat edince, o ullarna miras olarak ok fazla mal kald. Fakat Alaaddin hi miras kabul etmeyip, ah- Nak ibend Muhammed Bahaaddin-i Buhariye talebe olmay tercih etti. Gidip halini arz etti ve talebeli e kabul buyrulmasn istirham eyledi. Bahaaddin Buhari hazretleri ona nazar edip, (Evldm bizim yolumuzda mihnet ve sknt oktur. Dnyay ve nefsini terkedebilecek misin?) buyurunca, hi d nmeden, (Yapmaya hazrm efendim) dedi. (yleyse bugn bir kfe elma al, karde lerinin mahallesinde sat!) buyurdu. Elma satt Alaaddin, soylu ve tannm bir aileye mensup olmasna ra men, kibirlenmeden, karde lerinin mahallesinde, ba ra ba ra elma satt. Ertesi gn hocasnn huzuruna gelerek, (Emirlerinizi yerine getirmeye al tm efendim.) dedi. Hocas, (Bugn de karde lerinin dkkan nnde satacaksn.) buyurdu. "Peki efendim!" diyerek, a abeylerinin dkkan nnde ba ra a ra elma satmaya ba lad. A abeyleri, (Bizi elleme rezil etme, para lzm ise, istedi in kadar verelim, mirasndan da fazlasn al, fakat bu i i brak.) dediler. Onlar hi dinlemeyip elma satmaya devam etti. A abeyleri, (Madem satacaksn, bizim dkkann nnde satma!) dediler. O yine dinlemedi. Hakaretler ederek, onu dvdler. Fakat o, hibir eye aldr etmedi. Hocasnn emrine uymaya devam etti. Ertesi gn hocas, (Artk bu i tamam) diyerek elma sat i ini braktrd ve onu talebeli e kabul buyurdu. Alaaddin-i Attar hazretleri anlatr: (Hocam beni kabul edince, onu ok sevdim ve sohbetlerinden ayrlamyacak hle geldim. Birgn bana, (Sen mi beni sevdin, ben mi seni sevdim?" buyurdu. (Bu ciz hizmetiye iltifat ederseniz, o da sizi sever.) dedim. (Az bekle!) buyurdu. Bir mddet sonra, kalbimde ona kar sevgiden eser kalmad. O zaman, (Sevginin kimden oldu unu anladn m) buyurdu. E er m uktan sevgi olmaz ise a, n muhabbeti kavu turmaz m u a. Talebeli e kabul edilince, canla ba la hizmet etti. Talebelerin arasnda parmakla gsterilenlerden oldu. Hocas onun derecesinin ok yksek oldu unu bildi i iin, birgn hanmna, (Kzmz bl a erince haber ver.) buyurdu. Kz bl a girince, hocas, talebesi Alaaddinin odasna gitti. Eski bir hasr zerinde kitap okurken grd. Ba nn altna koydu u bir tu lasndan ba ka bir eyi yoktu. Hocas, (E er kabul edersen, bl a gelmi bir kzm var. Seninle evlendireyim.) buyurdu. Alaaddin, (Byk ltuf buyurdunuz. Fakat gryorsunuz, hibir eyim yok.) dedi. Hocas, (Kzm sana takdir edilmi tir. Rzknzn da, Allah telnn gnderece i bildirilmektedir.) buyurdu. Bir mddet sonra evlendiler. Nehre atlad Bahaaddin-i Buhari hazretleri, talebeleri ile kra km t. Yolda bir nehirden geiyorlard. Nehir yeni ya an ya murlarla ta p kabarm , a alar kknden skp gtryordu. Hocalar (Alaaddin atla!) buyurdu. O da, hemen nehrin iine atlad. Sularda kayboldu. Talebeler a knlk iinde idi. Ancak hocalarna bir ey soramadlar. Hocalar, kr

16- Alddin-i Attr

gezisinden ak am zeri geri dnerken, kprnn yanna gelince, (Bir eksi imiz var m?) diye sordu. Talebeler de, (Evet) dediler. Hocalar elini uzatarak; (Alaaddin gel!) buyurdu. Alaaddin nehirden kt. Elbiseleri bile slanmam t. Hocalar, (Bakn, nehir, kkleri sa lam olmayan btn a alar skp gtryor. Fakat Alaaddin' in kk sa lam oldu undan onu gtremedi.) buyurdu. Alaaddin-i Attar hazretleri buyururdu ki: (Maksada ancak hocann, rzs ile erebilir. Talebeye, btn i lerini hocasna brakmak d er. Hocasnn yannda bir tercihi olmamal. Allah adamlar ile sohbet akl artrr, onlar grmek iin iki gn geirmemelidir.) Veft edince, ryada grdler. (Allah telann bize verdi i nimetler oktur. En k u ki: Kabrimin 40 fersah (240 km) uzakl na defnedilmi olan mslmanlarn, efaatim ile affolunaca bildirildi.) dedi. Yakub-i erhi hazretleri, evliyann byklerinden. nsanlarn iman, ibadet ve ahlak hususunda do ruyu renip, yapmalarn sa layan ve Allah telnn rzasna kavu turmak iin rehberlik eden ve kendilerine Silsile-i aliyye denilen slam limlerinin on yedincisidir. Derin lim ve kamil bir veli idi. Kendisi anlatr: Buharann limlerinden ilim tahsil edip icazet aldktan sonra memleketime dnmek zere idim. imde Behaeddin-i Buhari hazretlerinin yanna gitmek arzusu hasl oldu. Huzuruna varp; Beni hatrdan karmaynz. diye yalvardm. Tam gidece in srada m bana geliyorsun? buyurdu. Gnlm i tiyaknzla dolu." dedim. Bu arzu ne sebepten geliyor? dedi. Byk bir zatsnz ve herkesin makbulsnz. dedim. Bunun zerine; Bu sebep kfi de il, daha makbul bir ey bulman lazmdr. Halkn beni kabul eytan olabilir. buyurdu. Bunun zerine; Sahih bir hadis-i erifte; Allah tel bir kulunu severse, onun sevgisini kullarnn kalblerine d rr. nsanlar onu severler. buyurulmu tur. deyince, tebessm ederek Biz azizanz dedi. Bu sz duyunca kendimden geer gibi oldum. nk bu gr meden bir ay kadar nce, bir rya grm tm. Ryamda bana; Azizann talebesi ol! demi lerdi. Behaeddin-i Buhari hazretleri; Biz azizanz. buyurunca ryay hatrladm. Tekrar; Bana tevecch ediniz, hatrnzdan karmaynz. diye yalvardm. Bir gn Azizandan (Ali Ramiteni' den) byle bir istekte bulunmu lar. O da, bir eyin hatrda kalmas iin bir vastaya ihtiya oldu unu sylemi ve hatrlamaya vesile olacak bir ey istemi ler. buyurdu. Bunu syledikten sonra, bana mbarek takkesini hediye ederek, u takkeyi al, onu her grd nde bizi hatrla ve yannda bul. buyurdu. Yine kendisi anlatr: Allah telnn inayetiyle bu fakirde erenler yoluna girmek arzusu do unca, Behaeddin-i Buhari hazretlerine kavu mak nasip oldu. Onun kerem ve iltifatlar beni saadete garketti. Grdm ki, mr idim kamildir. e itli vakalar ve gayb i aretlerden sonra, Kuran- kerimi ap bir ayeti i aret tutmak istedim; O peygamberler Allahn hidayetine eri tirdi i kimselerdir, sen de onlarn gitti i yoldan yr... mealindeki ayet-i kerime kt, ba ll m kat kat artt. Tereddt iinde bulundu um gnlerden idi. imde yle bir frtna koptu ki, hemen Behaeddin-i Buhari hazretlerinin huzuruna kavu mak iin Kasr- Arifana gittim. Behaeddini Buhari hazretlerinin evlerine yakla t m zaman; yola km , beni beklemekte oldu unu grdm. Beni yanna oturttu. Namaz kldktan sonra sohbete ba lad. Buyurdu ki: lim iki ksmdr. Biri kalb ilmi; bu ilim, en faydal olan ilimdir. Bu ilmi nebler ve resller retir. Di eri lisan ilmidir. Bu ilim de Allah telnn insano luna hccetidir. Batn ilminden sana bir pay eri mesini mit ederim. Buyurdu ki: Sadakat ehliyle oturdu unuz zaman, dikkatli olun. nk onlar, kalblere girip himmetinize bakarlar. Biz, kendi kararmzla kimseyi kabul edemeyiz. Byle memuruz.

17- Yakb- erh

Bakalm bu gece bize ne i aret buyurulur. E er seni kabul ederlerse, biz de kabul ederiz. buyurdu. mrmde o gece kadar etin ve zor bir gece geirmedim. Saadet kapsnn yzme kapanmasndan korktum. Sabah namazn hocamla beraber kldm. Namazdan sonra; Sana mjdeler olsun, kabul i areti geldi. Biz insanlar az kabul ederiz. Kabul etti imiz zaman da ge kabul ederiz. Ta ki gelenlerin nasl geldi i ve zamannn gelmi oldu u belli olsun. buyurdu. Halifesi Aladdin-i Attar ile sohbet etmemizi emretti. Ben de onun yanna gittim ve vefatna kadar sohbetlerinde kaldm. Onun halifesi olarak insanlara do ru yolu gsterdim. Ubeydullah- Ahrar hazretleri, Trkistan' n byk velilerindendir. Kendilerine "Silsile-i aliyye" ad verilen ve insanlara slamiyetin emir ve yasaklarn anlatarak dnya ve ahirette saadete kavu malarna vesile olan byk alim ve velilerin on sekizincisidir. 1403te Ta kent' te do du. 1490da Semerkant' ta vefat etti. Kabri oradadr. Do umundan itibaren stn halleri grld. Annesi nifastan temizlendikten sonra emmeye ba lam tr. Yznde yle bir nur parlard ki, grenler hayran kalp, ona du ederlerdi. Dilinden Allah telnn ismi hi d mezdi. Dedesi de, alim ve veli idi. Vefat edece i srada, torunlar ile tek tek vedala t. Ubeydullah- Ahrar o zaman ok kkt. Onu grnce, kuca na ald. Sarlarak a lad ve yle dedi: "Ben, bunun byk bir zat oldu u zaman hayatta olmam. Bu slamiyete hizmet edecektir. Cihan padi ahlar bunun szn dinleyecekler." dedi. Tasavvufta yksek derecelere kavu tuktan sonra, hell kazanmak iin tarmla me gl oldu. Ksa zamanda zengin oldu. 1300' den fazla iftli i vard. Herbirinde bin amele al rd. Allah tel onun mahslne yle bir bereket verdi ki, her yl 800 bin batman [700 ton] zahire u ur verirdi. Ambarlarna konulan mahsul, kardklarnda, koyduklarndan fazla geliyordu. Kendisi bu konuda; "Bizim malmz, fakirler iindir. Bunca maln hassas i te bu noktadadr" buyururdu. Yaknlarndan biri, bir gece birini kendisine arap alp getirmesi iin gnderdi. O kimse arab alp gelince, onun bulundu u evin nnde durup, arap testisini yukardan sarktt bir sepete koydu. O da sepeti yukar ekmeye ba lad. ekerken, sepet duvara arpp ipi koptu, yere d t ve testi krld. arap isteyen kimse, kimse bilmesin diye, sabahleyin erkenden kalkp krlan testisinin paralarn toplad. Ubeydullah- Ahrr hazretleri o kimsenin evine geldi. "Gece yukar ekti in testinin sesi kula ma geldi. E er o testi krlmasayd, benim kalbim krlrd ve bir daha seninle bulu mama imkn kalmazd. buyurdu. Bu talebesi anlatr: Seferde idik. Gece yars bana "Hemen kalk, e yalarn topla ve derhal d ar k!" buyurdu ve kendisi de kt. Bu evrede olanlar da uyandr. Beni takip edin" dedi. bir tepeye do ru yrd, biz de hemen toparlanp onu takip ettik. Tepeye knca, durdu. Biz de yannda durduk. Bir ksm da, gelmemi ti. Biz tepede iken, birdenbire korkun bir sel geldi. nne gelen a a, kaya, duvar, ne varsa sprp gtryordu. Ayrld mz ev de sel sular iinde kalm , gelmeyenler de sele kaplm t. Sele kaplmaktan kurtulanlar, Ubeydullah- Ahrr hazretlerinin bu kermetini grerek, onun byk bir vel oldu unu bir kere daha anlam oldular. Buyururdu ki: Kalbin kararm olmasnn almeti, gnahlardan, znt duymamas, gnahta srar etmesidir. i ledi i gnahlardan dolay kalbi o kadar kararr ki, artk nasihat tesir etmez, gafletten uyanmaz." "E er biz eyhlik yapsaydk, zamanmzda hibir eyh kendisine talebe bulamazd. Fakat bize ba ka i emredildi. Bizim i imiz, mslmanlar zulmden korumaktr." Tasavvuf, vakti, en de erli olan eye sarfetmektir." "Tasavvuf, herkesin ykn ekmek ve kimseye kendi ykn ektirmemektir."

18- Ubeydllah-i Ahrr

"Tasavvuftan maksat, kendini zorlamadan her an Allah tely hatrlamaktr." " nsann kymeti; idrkinin, bu yolun byklerinin hakikatlerini anlad kadardr." "Bellara sabretmek hatta kretmek gerekir. nk, Allah telnn birbirinden ac bellar vardr." " nsann yaratlmasndan maksat, kulluk yapmasdr. Kulluktan maksat ise, her hlkrda Allah tely unutmamaktr." "Btn kerametleri bize verseler, fakat itikadmz dzgn de ilse, hlimiz haraptr. E er btn harablklar, irkinlikleri verseler itikadmz dzgn ise, hi zlmemeliyiz" Kad Muhammed Zahid hazretleri, Trkistan' da ya am byk vellerdendir. nsanlara slmiyetin emir ve yasaklarn anlatarak saadete kavu malar iin al an ve Silsile-i aliyye ad verilen byk lim ve vellerin on dokuzuncusudur. Annesi silsile-i aliyye byklerinden Yakub-i erh hazretlerinin kzdr. Kk ya tan itibaren ilim rendi. Daha sonra tasavvufa yneldi. Ubeydullah- Ahrar hazretlerine talebe oldu. 12 yl onun kalplere ifa olan sohbetlerinde bulundu. Ondan vazifesini devrald. Birok talebe yeti tirdi. Silsile-i aliyye byklerinden Dervi Muhammed hazretleri onun yeti tirdi i evliyadan biridir. Memleketi olan Semerkand' da kalp ilim tahsl ettikten sonra daha fazla ilim renmek iin bir talebesiyle Hirat' a gitmek zere yola kt. adman kyne vardklar zaman havann scak olmas sebebiyle orada bir mddet kaldlar. O srada kye Ubeydullah- Ahrar hazretleri te rif etti. Onu ziyarete gitti. Ubeydullah- Ahrar hazretleri. Onunla biraz konu tuktan sonra, sohbete ba lad. Sohbette Muhammed Zhid' in hatrndan geenlere cevap verip. ona, "E er maksadn ilim renmekse o i burada daha kolay" buyurdu. Sonra onun yanna yakla p, "Hirat' a gitmekten maksadn ne? lim renmek mi, yoksa tasavvuf mu?" buyurdu. Muhammed Zahid deh ete kaplp cevap veremedi. Yanndaki talebesi; "Onun asl maksad tasavvuf yoluna girmektir." diye cevap verdi. Ubeydullah- Ahrar hazretleri tebessm edip; "O halde ok iyi." buyurdu. Sonra birlikte baheye ktlar. Orada Muhammed Zhid' in elini tuttu. Elini tutar tutmaz kendinde byk de i iklik hisseden Muhammed Zhid bayld. Ayld zaman Ubeydullah- Ahrr hazretleri; "Belki sen benim yazm okuyabilirsin." Diyerek cebinden bir k t karp Bu ka tta ibdetin hakkati ve Allah telnn azameti kar snda insann cizli i yazl diyerek Muhammed Zahid' e verdi. Bu k tta yle yazlyd: "Bu saadet Allah telnn muhabbetiyle ve onun reslne tbi olmakla ele geer. Bunun iin din ilimlerine varis olan limlerin sohbetlerinde bulun. Onlardan faydal ilim ren. T ki Resulullah efendimize tbi olmak sretiyle mrifet-i ilhiyyeye kavu asn. Kt din adamlarndan uzak dur. Hell haram ayrmayan, dine uygun olmayan i ler yapan cahil tarkatlardan uzak dur." Muhammed Zhid' e Hirat' a gitmek zere izin verdi. Sadddn Ka gar' ye vermesi iin bir de mektup verdi. Mektupta Muhammed Zahid' e yardmc olunmas yazlyd. Bu hareketleri gren Muhammed Zhid' in Ubeydullah- Ahrar hazretlerine kar muhabbeti ve ba ll artt. Fakat bir trl Hirat' a gitme azminden vaz geemedi. Mektubu alp yola kt. Yolda ilerledike bindi i hayvan yava lad. yol almaktan ciz kald. Buhara' ya 36 km kalm t ki, iddetli bir gz a rsna tutuldu. Gnlerce orada kald. yile ince yola kt. Bu sefer de Humma hastal na tutuldu. O zaman e er yola devam ederse helk olaca n anlad. Gitmekten vaz geti. Ubeydullah- Ahrr hazretlerinin huzuruna dnp sohbet ve hizmetinde bulunmaya karar verdi. Gelip umdu una kavu tu.

19- Kd Muhammed Zhid

Buyurdu ki: Dervi lik, yalnz bir yere ekilip oturmak, gkte umak, keramet gstermek de ildir. Dervi lik; gnl, msivadan, [Allah teldan ba ka her eyden] yz evirmektir. Bir yandan gnah i leyip, bir yandan da, "Estagfirullah" demek, istigfar de ildir. stigfar; Allah telnn emirlerine uymak, yasak etti i eylerden saknmaktr. Dervi Muhammed hazretleri, evliynn byklerinden. nsanlar Hakka dvet eden, do ru yolu gstererek sadete kavu turan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen byk lim ve vellerin yirmincisidir. Rh ilimlerinde mtehasss idi. Byk lim ve kmil bir vel olan days Kd Muhammed Zhid' in derslerinde yeti ti. Daysna talebe olmadan nce, on be sene nefsinin isteklerinden kurtulmak iin mcadele etmi ve insanlardan uzak ya am t. Bir gn ellerini ap, acizli ini ve aresizli ini Allah telya yalvararak arz etmi ti. Aniden Hzr aleyhisselm gelip; "E er sabr ve kanat istiyorsan, Muhammed Zhid' in hizmet ve sohbetine kavu makta acele et. O sana sabr ve kanati retir." buyurdu. Hemen Muhammed Zhid' in yksek huzuruna varp, orada ilim tahsl etti. Gzel terbiye grp, kemle geldi. Hocas ona, insanlara do ru yolu anlatmak, ebed olan Cehennem azbndan kurtaracak eyleri bildirmek iin hilfet verdi. Hocasnn veftndan sonra yerine geip, Semerkand' da, do ru yoldan ayrlanlarla ve dne sonradan sokulan bid' atlerle u ra t. Bid' atleri yok etti. ok vel yeti tirdi. nsanlar Allah telnn yoluna a rmada ok gayret gsterdi. Talebelerinin terbiyesi hussunda, insan st bir kuvvet ve gayrete sahipti. mam- Rabbani hazretlerinin dnyya gelmesinden bir sene nce, veft etti. nsanlar ir d iin yeti tirdi i yksek talebeleri pek oktur. Bunlarn en by , o lu Hce Muhammed mkeneg' dir. Hacegi Muhammed Emkenegi hazretleri, evliyann byklerinden. nsanlar Hakka davet eden; do ru yolu gstererek, saadete kavu turan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen byk lim ve vellerin yirmi birincisidir. 1512de Buhara' nn mkene kasabasnda do du. 1599da orda vefat etti. Evliyann byklerinden Dervi Muhammed hazretlerinin o lu ve Muhammed Bk-billah hazretlerinin hocasdr. Zahir ve batn ilimleri babasndan rendi. Babasndan feyiz alarak tasavvufta kemale erdi. Tasavvuf ilminin ve hallerinin mtehasssyd. Btn mr slamiyete hizmetle ve Peygamber efendimizin gzel ahlakn insanlara duyurmakla ve retmekle geti. ok vel yeti tirdi. Yeti tirdi i vellerin en ba ta geleni kendisinden sonra halfesi olan Muhammed Bk-billah' tr. Muhammed Bk-billah hazretleri, bir gece ryasnda Hacegi Muhammed mkenegyi grd. Hocas ona; "Ey o ul, senin yolunu gzlyorum." buyurdu. Bk-billah hazretleri buna ok sevindi. Hemen huzuruna gitti. Huzuruna varnca ona ok iltifat gsterip, yksek hllerini dinledi. Sonra gn gece birlikte bir odada ba ba a kalp, sohbet ettiler. Hacegi hazretleri ona feyiz verip, yksek faydalara kavu turdu. Sonra Bk-billah hazretlerine; "Sizin i iniz, Allah telnn yardm ve bu yksek yolun byklerinin ruhlarnn terbiyeleriyle tamam oldu. Tekrar Hindistan' a gitmeniz lzm. nk bu silsile-i aliyyenin, orada sizin sayenizde parlayaca n gryorum. Bereket ve terbiyenizden ok istifade edip, byk i ler yapacak kimseler gelecek." buyurdu. Hace Bk-billah kendilerini bu i e lyk grmedi inden, zr dilediyse de, Hacegi mkeneg, ona istihare yapmasn emretti. Ryasn mkeneg hazretlerine anlatt zaman, u kar l ald:

20- Derv Muhammed

21- Hceg Muhammed Emkeneg

"Derhal Hindistan' a gidiniz. Orada sizin bereketli nefeslerinizden bir aziz meydana gelecek, btn dnya onun nuruyla dolacak. Hatta, siz de ondan nasbinizi alacaksnz." Hace Bk-billah hazretleri Hindistan' da Serhend ehrine geldi i zaman, kendisine; "Kutbun etrafna geldin" diye ilham olundu. Bu kutub, mm- Rabbani hazretleriydi. Demek ki, bu kymetli tohum, Semerkand ve Buhara' dan getirilmi , Hindistan topra na ekilmi oluyordu. Hacegi Muhammed mkeneg hazretleri, mrnn sonlarna do ru sk sk yle sylerdi: lm hatrlar, glemem asla, Bugn ne olacak bilemem asla, Maksadm Rabbime yakn olmaktr Bundan ba kasn istemem asla. Mevln Halid-i Ba dad hazretleri bir mektubunda Hacegi Emkeneg hazretlerinden bahisle yle buyurmu tur: "Hacegi Emkeneg, Hak klarn gerek sevgiliye kavu turmak iin skntlara katlanarak ve zahiren krklk ierisinde senelerce rehberlik yapt. Bir gn talebelerinin bir ksm ile dikenlik bir yerden geiyorlard. Bir talebesinin ayaklar yaln idi. Aya na hep diken batyordu. inden gizlice ah ekiyor ve aya n da hocasnn izinden ayrmyor, takip ediyordu. Hocas Emkeneg hazretleri onun bu hline iltifat edip, "Karde im aya a elem dikeni batmadka, murat gl almaz." buyurdu. Bu sze talebe ok sevindi. Muhammed Bk billah hazretleri, insanlar Hakka dvet eden, do ru yolu gstererek saadete kavu turan ve kendilerine silsile-i aliyye denilen byk lim ve vellerin yirmi ikincisidir. mm- Rabbn hazretlerinin hocasdr. 1563de Kbilde do du. Kbil' den Semerkand' a gidip, zamann en byk limlerinden olan Mevln Sdk- Hulvn' den gerekli ilimleri rendi. Yksek yaratl ve kabiliyeti ile ksa zamanda, talebeler arasnda en yksek seviyeye ula t. Sonra tasavvufa ynelip, bu yolun byk limlerinden btn ilimleri renerek yksek dereceye ula t. Hceg mkeneg hazretlerinin sohbetleri, Bahaddin Buhari ve halifelerinin ruhaniyetlerinin yardm ile, bu bykler silsilesine dahil oldu. Muhammed Bk-billah hazretleri hocasnn emriyle Hindistan' a gidip, bir sene Lahor' da kald. Oradaki limler onun sohbetine gelip, istifade ettiler. Sonra Delhi' ye gidip, vefatna kadar orada kalarak, insanlara do ru yolu anlatt. ki- sene gibi ksa bir mddette, pekok lim ve vel yeti tirdi. Onun yeti tirdi i byklerin ba nda, kendisinden sonra halifesi olan, ikinci bin yln mceddidi, slm limlerinin gzbebe i mam- Rabbani gelir. mam- Rabbani hazretleri yeti ip kemale gelince, Muhammed Bk-billah hazretleri btn talebelerinin yeti tirilmesini ona brakt. Emr-i mruf ve nehy-i mnker yaparken, iddet ve sertlik gstermezdi. Bir kimse dine uygun olmayan bir i yapsa veya sz sylese, yumu aklkla, kinaye ve ima ile sakndrr, kalb krmak istemezdi. Emr-i mruf yaparken, kendini di er insanlardan ayrmamak ve stn grmemek iin ok gayret sarf ederdi. sohbetlerinde hi bir mslman ktlenmezdi. E er birinin kalbinden bir mslman hakknda kt bir d nce gese, derhal hakknda kt d nlen kimseyi vc szler syleyerek konu maya ba lard. Hn- Hnn ismiyle me hur padi ah Abdrrahm Hn onu sevenlerden biri idi. Bkbillah hazretlerinin hacca gidece ini duyunca, yol paras olarak bol miktarda para gnderdi. "Bu hediyemi, lutfederek kabul buyurun efendim" dedi. O ise, Mslmanlarn paralarn harcayarak hacca gitmemiz uygun olmaz" diyerek kabl etmedi ve hacca da gitmedi. Yemek pi irenin abdestli olmasn, yemek pi irirken dnya kelam sylenmemesini tembih ederdi. "Salih olmayann yemekleri feyzin gelmesine engel olur buyururdu.

22- Muhamed Bakbillah

Evliyadan bir zat gelip,; "Hlimde bir ba lanma, kalbimde bir sknt hissediyorum, fakat kabahatimin ne oldu unu bilemiyorum." dedi. Hce hazretleri, "Yeme inde ihtiyatszlk vki olmu " buyurdu. "Her gn ayn yemekleri yiyorum" dedi. Hace hazretleri, " yi d n dedi. yice d nnce, "Evet efendim imdi hatrladm, yemek pi erken, hell oldu u pheli iki odun yaklm t" dedi. Bir gn HceHsameddin' in haber vermesiyle, grevliler iki ien ve ba ka ktlkler yapan bir genci yakalayp hapse attlar. Hce hazretleri bunu duyunca, Hce Hsameddine sitem etti. O da: "ok kt bir gentir" deyince, zntl bir ekilde, derin bir h ekip buyurdu ki: "Sen kendini iyi grd nden o sana kt grnyor. Fakat biz kendimizi ondan farkl grmyoruz. Nasl olur da onu ktleriz?" Sonra o genci, hapisten kardlar. O gen, kom usu hce hazretlerinin yakn alkas kar snda son derece memnun olup, gnahlarna tvbe ederek slihlerden oldu. mam- Ahmed Rabbani hazretleri, Hindistan' da yeti en en byk veli ve alim. Ariflerin , velilerin nderi, slamn bekisi, mslmanlarn ba tac, mceddid, mctehid ve slam alimlerinin gzbebe idir. nsanlarn itikad, ibadet ve ahlak hususunda do ruyu renmelerini, rendikleri bu bilgiler ile amel etmelerini sa layan, insanlar Allah telnn rzasna kavu turmak iin rehberlik eden ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen slam alimlerinin yirmi ncsdr. smi, Ahmed bin Abdlehad bin Zeynel' abidin' dir. Lakab Bedreddin, knyesi Eb' lBerekat' dr. 1563 (H.971) senesinde Hindistan' n Serhend (Sihrind) ehrinde do du. mam- Rabbani ismiyle tannm tr. mam- Rabbani, Rabbani alim demek olup, kendisine ilim ve hikmet verilmi , ilmi ile amel eden, ilim ve amel bakmndan eksiksiz ve kamil, olgun alim demektir. Hicri ikinci bin ylnn mceddidi (yenileyicisi) olmasndan dolay "Mceddid-i elf-i sani", ahkam- slamiye ile tasavvufu birle tirmesi sebebiyle, "Sla" ismi verilmi tir. Hazret-i mer' in soyundan oldu u iin ,"Faruki" nesebiyle anlm , Serhend ehrinden oldu u iin de oraya nisbetle, "Serhendi" denilmi tir. Btn bu vasflaryla birlikte ismi, mam- Rabbani Mceddid-i elf-i sani eyh Ahmed-i Faruki Serhendi' dir. (kuddise sirruh) Babas ve dedelerinin hepsi, zamanlarnn byk alimleri, salih ve faziletli kimseleri idiler. Babas Abdlehad Efendi din ve fen ilimlerinde yeti mi , tasavvufta da en son mertebeye ula m t. Genli inde ilmi yaymak, insanlara hizmet etmek, do ru yolu gstermek iin seyahat etti i sralarda, Hindistan' n me hur kasabalarndan Skendere' ye gitmi ti. O memleketten asil bir aileye mensub saliha bir hanm, firasetiyle Abdlehad Efendinin mbarek bir zat oldu unu anlayp, ona; "Kendi kuca mda terbiye edip bytt m, iffet ve ismet cevheri bir kz karde im vardr. Byle saliha bir kzn sizinle nikahlanmasn arzu ediyorum. Bu ricam kabul edece inizi umarm." diye haber gnderdi. Abdlehad Efendi bir mddet d ndkten sonra teklifi kabul edip, o kzla nikahland. Bu evliliklerinden mam- Rabbani hazretleri do du. mam- Rabbani hazretleri ocuklu unda iddetli bir hastal a tutulmu tu. Evlerinde byk bir znt hasl olup, vefat edece ini zannetmi lerdi. O zamann me hur velilerinden ve Abdlkadir-i Geylani' nin yolunun byklerinden ah Kemal Kihteli Kadiri' ye gtrp duasn istediler. ah Kemal Kadiri, mam-Rabbani' yi grnce byk bir hayranlkla bakarak babasna; "Hi zlmeyiniz. Bu ocuk ok ya ayacak, ilmiyle amil, byk bir alim ve e siz bir veli olacak." demi ve ocu un elinden tutup, pm t. Muhabbetle sarlmalarndan dolay, Abdlkadir-i Geylani hazretlerinin feyzi ve nuru, mbarek vcudunu kaplad. ah Kemal Kadiri, mam- Rabbani hazretleri hakknda ok gzel ve byk mjdeler verdi. mam-Rabbani yedi-sekiz ya larnda iken ah Kemal Kadiri vefat etti.

23- mm- Ahmed Rabbn

mam- Rabbani hazretleri ilk tahsiline, babasndan ders alarak ba lad. Babasndan okuyup Arapay rendi. Kk ya ta Kur' an- kerimi ezberledi. Sesi gzel oldu undan, Kur' an- kerimi blbl gibi okurdu. lminin o unu babasndan, bir ksmn da zamannn me hur alimlerinden rendi. Babasndan ders ald srada, e itli ilimlere ait kk kitaplar ezberledi. Babasndan ald dersleri tamamlaynca, Siyalkut ehrine gidip orada, Mevlana Kemaleddin Ke miri' den ilim rendi. Mevlana Kemaleddin me hur alim Abdlhakim-i Siyalkuti' nin de hocas olup, zamannn en yksek alimi idi. Baz hadis kitaplarn da eyh Yakub- Ke miri' den okudu. Kad Behlul-i Bedah ani' den; hadis, tefsir ve baz usul ilimlerinde icazet, diploma ald. On yedi ya nda iken tahsilini tamamlayp, btn ilimlerden icazet ald. Tahsili srasnda, Kadiri ve e ti byklerinin kalblerindeki feyz ve lezzeti babasndan ald. Babas hayatta iken, talebelere ilim retmeye ba lad. Bu srada; Risalet-t-Tehliliyye, Redd-i Revafid, sbat-n-Nbvve adl eserlerini yazd. Edebiyata ok merakl olup, fesahat ve belagat, sr' at-i intikali, zekasnn iddeti herkesi hayrette brakyordu. Bu kadar ilmi ve herkesin stnde olgunlu u, tevazusu ile birlikte kalbi, Ahrariyye, Nak ibendiyye byklerinin a k ile yanyor, bu yolda yazlm kitaplar okuyordu. Babasnn vefatndan bir sene sonra, hacca gitmek zere Serhend' den yola kt. Bu yolculu unda Delhi' ye varnca, orada tandklarndan ve Muhammed Baki-billah' n talebelerinden olan Mevlana Hasan Ke miri ile gr t. Mevlana Hasan Ke miri, onu hocasnn huzuruna gtrp, tan trmak istedi ve; "Bugn Ahrariyye yolunda bu lkede ba ka byle byk bir zat yoktur. Taliblerin onun bir nazaryla bak yla kavu tuklar manevi derecelere gnlerce ekilen ileler ve e itli riyazetlerle nefsin istediklerini yapmamakla kavu mak mmkn de ildir." dedi. mam- Rabbani hazretleri, daha nce babas Abdlehad' dan da Ahrariyye yolunun ve bu yolda bulunanlarn stnlklerini ve kymetini duymu tu. Bu yolun byklerinin kitaplarn okuyup onlarn gzel hallerini bildi i iin; "Bu Hicaz yolunda, byle byk bir alimden, bu bykler yolunun zikr ve usullerini almaktan daha iyi ne olur?" diyerek Muhammed Bakibillah' n huzuruna gitti. Huzuruna girince kalbinde bir nur parlad. Mknats i neyi eker gibi ekildi. Kalbi imdiye kadar hi duymad , bilmedi i eylerle doldu. Hacdan sonra u rayp istifade etme i niyet etti ise de, kalbindeki sevgi ve arzu, kendisini brakmad. Ertesi gn huzuruna gelip, Ahrariyye feyzine kavu mak evkini arzusunu bildirdi ve hizmetinde kald. Edeble ve can kula ile szlerine ve hallerine ba land. Bylece Kabe' ye gitmekten vazgeip, Kabe sahibini istedi. stadnn da ltuf ve himmeti ile iki ay iinde kimsede grlmeyen hallere kavu tu. mam- Rabbani hazretleri, Muhammed Baki-billah' tandktan sonra, edeple ve can kula ile bu hocasnn szlerine ve hallerine ba land. Birka ay sonra, hocas Muhammed Baki-billah ona icazet verdi. Bylece tasavvuf ilminde ve hallerinde de yksek dereceye kavu tuktan sonra, memleketi olan Serhend' e dnmesi emrolundu. Hocas, talebesinden o unun yeti tirilmesini de ona brakp, onlar da arkasndan Serhend' e gnderdi. Hocas onun iin yle buyurdu: "Kalblere deva, ruhlara ifa olan bu tohumu, Semerkand ve Buhara' dan getirip Hindistan' n bereketli topra na ektim. Taliblerin yeti ip kemale gelmesi iin u ra tm. O ( mam- Rabbani), her dereceyi a p, stnlklerin sonuna varnca, kendimi aradan ekip, talebeyi ona braktm." mam- Rabbani hazretleri, memleketine gelince ilim ve edep retmeye isteklileri yeti tirme e ve ykseltme e ba lad. hreti her yere yaylp, her taraftan a klar, onun ilminden ve feyzinden faydalanmaya geliyordu. Talebelerine Beydavi Tefsiri, Sahih-i Buhari, Mi kat-i Mesabih, Avarif-l-Me' arif, sul-i Pezdevi, Hidaye ve erh-i Mevakf gibi baz din kitaplarn ders olarak mkemmel bir ekilde okuturdu. mrnn son zamanlarnda dahi talebelerine ilim tahsilini sk sk emreder, buna ok nem verirdi. Herkesin kalbini ilim ve nur ile dolduruyor, Muhammed aleyhisselamn dinini canlandryor ve

kuvvetlendiriyordu. Zamannn padi ahlarn, vali, kumandan, alim ve hakimlerini, ok tesirli mektuplar ile, dine, snnet-i seniyyeye te vik ediyor, ok alim ve veli yeti tiriyordu. Allah tel ona yle manevi ilimler ihsan etmi ti ki hocas Baki-billah da bu yeni ilimlere kavu mak iin huzuruna gelir, hrmetle otururdu. Hatta bir gn geldi i zaman, mam- Rabbani' yi kalbi ile me gul grp, odaya girmedi, hizmetiye de haber verip; "Rahatsz etme!" dedi ve sessizce kapda bekledi. Bir mddet sonra mam- Rabbani hazretleri kalkp; "Kapda kim var?" deyince stad; "Fakir Muhammed Baki." dedi. Bu ismi duyunca kapya ko up, edep ve tevazu ile kar lad. mam- Rabbani hazretleri bir mddet Serhend' de talebe yeti tirmekle me gul olup, insanlara do ru yolu anlattktan sonra, hocas Muhammed Baki-billah' ziyaret iin Delhi' ye gitti. Bir mddet hizmetinde kald ve hocas ile ok ho sohbetleri oldu. Hallerini bulunduklarndan daha yukarya gtrdler. Btn bu ltuflar ile ok yksek hallere, faziletlere kavu masna ra men, hocas Muhammed Baki-billah' a yaplmas mmkn olmayan bir edeble davranyordu. Muhammed Ha im-i Ke mi yle anlatm tr: "Hace Hsameddin Ahmed' den i ittim. Hocam mam- Rabbani' yi medhedip vdkten sonra; "Mertebesi yksek, fazileti ok olmakla beraber, edebe riayette, hocamz Muhammed Bakibillah' n talebelerinden hibiri, mam- Rabbani hazretleri gibi de ildi. Bunun iin bereketler herkesten nce ona nasib oldu." buyurdu. mam- Rabbani hazretleri yle buyurmu tur. "Biz drt ki i, hocamz Muhammed Bakibillah' a hizmette di erlerinden ilerdeydik. Hepimizin ayr bir ba ll , ayr bir d ncesi vard.Bu fakir yakinen biliyorum ki, byle bir sohbet ve cem' iyyet, terbiye ve ir ad kayna , Peygamber efendimizin zamanndan sonra dnyada ok az grlm tr. Geri insanlarn en hayrls olan Resulullah efendimiz zamannda bulunamadk, sohbetine kavu amadk ama, Muhammed Baki-billah hazretlerinin saadetli sohbetinden de mahrum kalmadk. Bunun iin bu byk nimetin krn yerine getirmek lazmdr. Onun huzurunda herkes kendi ba ll na, muhabbetine gre bir eylere kavu tu." mam- Rabbani hazretleri, hocas Muhammed Baki-billah hazretlerinin ikinci defa huzuruna gidip bir mddet kaldktan sonra, tekrar memleketine dnd. Bir mddet daha taliblere, isteklilere feyz vermekle me gul oldu. Bu srada pek yksek derecelere kavu tu. Bu hallerini hocasna mektuplar yazarak bildirdi. Bundan sonra nc defa hocasn ziyarete gitti. Bu ziyaretinden sonra Delhi' den Serhend' e dnp birka gn kald ve Lahor' a gitti. Lahor ehrinde herkes, mam- Rabbani hazretlerinin te rifini byk bir ganimet bildi. Talebelerinin en me hurlarndan olan; Mevlana Muhammed Tahir, Hace Muhammed, Mevlana Esgar Ahmed ve Mevlana Ravh Hseyin gibi zatlar bu srada talebesi olup, sohbetinde pi ip yksek derecelere kavu tular. mam- Rabbani hazretleri Lahor' da bulundu u srada, orann me hur alimleri kendisine ok hrmet ve edep gsterdiler. Nice bilinmeyen ve zlmesi zor meseleleri ondan sorup doyurucu cevaplar aldlar. mam- Rabbani hazretlerinin Lahor' daki sohbetleri devam ederken, hocas Muhammed Baki-billah' n vefat haberi geldi. Kalblerdeki huzur ve ferahl n yerini, elem ve keder ald. Bu haber zerine, hemen Delhi' ye gidip mbarek mezarlarn ziyaret etti. O ullarna ve talebelerinin byklerine taziyede bulundu. Muhammed Baki-billah hazretlerinin talebeleri, zntlerini ve kalblerindeki elemi, onun terbiyelerinin ve sohbetlerinin bereketleriyle gidermek iin, huzurlarna gelip, Muhammed Baki-billah' a gsterdikleri gibi, mam- Rabbani hazretlerine de; muhabbet, hrmet ve teslimiyet gsterdiler. Kk byk hepsi onu kabul edip ba landlar. mam- Rabbani hazretleri, hocas Muhammed Baki-billah' n her sene, vefat etti i ay olan Cemazil-ahir aynda Serhend' den hocasnn nurlu kabrini ziyarete gider ve tekrar Serhend' e dnerdi. ki defa da Akra' y te rif etti. Bundan ba ka Serhend' den ayrlp ba ka bir yere gitmedi. Ancak, hayatnn sonuna do ru, zamann sultannn srar zerine, iki- sene kadar baz beldelerde askerlerin arasnda bulundu. Bunda da birok hikmetler vard. O

yerlerin halk bu vesile ile onun sohbetlerinde bulundular. Bereketli nazar ve tevecchlerine kavu up, nasiblerini aldlar. mam- Rabbani hazretleri, Serhend' e dndkten sonra, Kadiri tarikatnn byklerinden olan ah Kemal Kadiri' nin ruhaniyetinden de icazet almakla ereflendi. Bu icazeti yle olmu tur: Bir sabah mam- Rabbani hazretleri talebeleri ile murakabe halinde iken, ah Kemal' in torunu ve onun btn kemalatnn vekili olan ah skender, Kehtel' den gelip, ah Kemal' in bereketli hrkasn mam- Rabbani hazretlerinin mbarek omuzuna koydu. mam- Rabbani gzlerini anca, ah skender' i grd. Tam bir tevazu ile boyunlarna sarld. ah yle dedi: "Birka zamandr, hal ve ryamda dedem ah Kemal' i gryorum. Bana, hrkasn size vermemi emrediyordu. Fakat, onlarn bu bereketli hrkasn evden karp, bir ba kasna vermek bana ok a r geliyordu. Ama tekrar tekrar emredince, emirlerine uymak lazm oldu." mam- Rabbani, o hrkay giyip hususi odasna gitti. Bir mddet sonra odasndan knca, en yakn srda larna, mahremlerine yle syledi: "Hazret-i ah Kemal' in hrkasn giydikten sonra, a lacak ok garip hal zahir oldu. yle ki, hrkay giydi im zaman, insanlarn ve cinlerin seyyidi Abdlkadir-i Geylani' yi, hazret-i ah Kemal' e kadar devam eden btn halifeleriyle yanmda grdm. Hazret-i Gavs-i Rabbani Abdlkadir-i Geylani kalbimi kendi tasarruflarna ald ve hususi nisbetlerinin ve yollarnn nurlar ve esrar beni kaplad. Bense, o hallerin ve nurlarn denizine gmlp o denizin dalgc oldum. Bir mddet bu halde kaldm. O hallerin beni kaplad zamanda kalbime; "Beni Ahrariyye bykleri terbiye ettiler ve i imin esas bu byklerin yolunda olmaktr, imdi ba ka oluyor." diye geldi. Byle d nrken, Ahrariyye yolunun byklerinin, hace-i cihan HaceAbdlhalk- Goncdvani' den hocam HaceBaki-billah' a kadar btn halifelerinin geldi ini grdm. Benim i im ve icraatm hakknda konu maya ba ladlar. Ahrariyye bykleri; "Bunu biz terbiye ettik. Bizim terbiyemizle zevke, hale ve kemale eri ti. Siz ona ne hakla kar abilirsiniz?" dediler. Kadiri bykleri (Rahimehmllah) da; "Daha ocuklu unda bizim ona tevecchmz vardr. Bizim nimet soframzdan tad alm tr. imdi de bizim hrkamz giymektedir." dediler. Onlar byle konu urken Kbreviyye, e tiyye yollarndan da birer cemaat geldi. Bylece anla maya vardlar, bundan sonra bu iki erefli nisbetten de kalbimde, byk pay, tam bir evk buldum." mam- Rabbani hazretleri tasavvufda, bu yollarn hepsinde talebe yeti tirip feyz verdi. mam- Rabbani hazretleri, benzeri az yeti en, mstesna bir slam alimi ve byk bir mr id-i kamildir. Peygamber efendimizin vefatndan bin sene sonra da slam d manlar dine, imana insafszca saldrm lard. Allah tel kullarna acyarak, mam- Rabbani gibi bir mceddid yaratt. Ona derin ilimler ihsan eyledi. Onun vastasyla din d manlarnn korkun saldrsn durdurdu. Hakk batldan ayrp, ok kalblerden batl kaldrd. Bu yce mam' n mektup ve kitaplar, insanlar gafletten uyandrd. Dnyaya k sald. Yani Allah tel onu, Peygamber efendimizden bin sene sonra, din-i slam yenilemek ve kuvvetlendirmek iin gndermi ti. mam- Rabbani hazretlerinin dine yllarca yapt bu byk hizmetleri, sa lam, ikna edici delillerle sapk fikirlerinin rtldklerini, Ehl-i snnet itikadnn ve do ru din bilgilerinin yayld n, bid' atlerin kalkt n gren baz sapk kimseler, ona cephe aldlar hased ve iftira etmeye ba ladlar. Bunun iin baz kimselerin cefa oklarna, eziyet ve iftiralarna hedef oldu. Nice alimlerin, fadllarn, kamillerin kendi yollarndan ayrlp, rehberlerini brakp, etrafna ve hizmetine ko u malar ise, hasedlerini daha da artrd. mam' tehlikeye d rmek iin, hilelere ba ladlar. Mesela, Cneyd-i Ba dadi, Bayezid-i Bistami gibi byk me ayihi a a gryor diyerek, cahil tabakay aldattlar. Yksek me ayihin bildirdi i vahdet-i vcudu inkar ediyor, diyerek, gr ksa kimseleri mam' dan so utmaya ba ladlar. Onu sevenlere de;

"Me ayih-i izam inkar ediyor, Allah telnn marifetine vastasz olarak kavu tum diyor." dediler. e it e it iftiralarda bulundular. O zamann sultan Selim Cihangir Hann devlet adamlar, hatta byk veziri, ba mftisi ve etrafndakiler Ehl-i snnet d man idiler. Halbuki mam- Rabbani hazretlerinin birok mektuplar ve bilhassa ayrca yazd Redd-i Revafd Risalesi, Eshab- kiram d manlarn red etmekte, bylelerinin cahil, ahmak ve alak olduklarn anlatmaktayd. mam- Rabbani bu risalesini Buhara' da bulunan en byk zbek han Abdullah Hana yollam t. "Bunu ran' da, ah Abbas- Safevi' ye gsterin! Kabul ederse ne iyi, etmezse onunla harb caiz olur." demi ti. Kabul etmedi. Harb oldu. Abdullah Han, Herat' ve Horasan' daki ehirleri ald. Buralarn daha evvel Safeviler alm t. te bundan sonra, Hindistan' daki bozuk frkalar, Eshab- kiram d manlar elele verdiler. Sultana gidip mam- Rabbani hazretleri hakknda e itli iftiralarda bulunarak ikayet ettiler. Sultan, o lu ah Cihan' gnderip, mam- Rabbani hazretlerini, evladlarn ve yeti tirdi i talebelerini a rp, hepsini ldrme e karar verdi. Bunun zerine ah Cihan, bir mfti ile yanna gitti. Sultana secde caiz oldu unu gsteren bir fetvay da gtrd. mam- Rabbani' nin stnl n biliyordu. "Babama secde edersen seni kurtarabilirim." deyince, mam- Rabbani hazretleri bu fetvann zaruret zamannda izin oldu unu, azimet ve din btnl nn secde etmemek oldu unu, ecel gelince, lmden hibir eyin kurtaramayaca n syledi ve secde etme i kabul etmedi. ocuklarn ve talebelerini brakp sultana yalnz gitti. Kendisine yaplan iftiralara kar sultana gzel ve doyurucu cevaplar verdi. Sultan yksek hakikatleri anlyabilecek birisi olmad halde, ne elendi ve serbest brakp zr diledi. Hatta, sultana kendisine yaplan iftiralarn aslsz oldu unu ak delillerle anlatrken, orada bulunan ate e tapc Hindularn byk bir kumandan, mam- Rabbani hazretlerinin dinde olan kuvvetini, szlerini, lezzet ve kymetini grerek mslman oldu. Sultann ikna oldu unu gren iftirac sapklar; "Bunun adamlar oktur. Szleri btn memlekette yrrlktedir. Bunu serbest brakrsak bir kar klk kabilir." diyerek, uzun konu malardan sonra sultan aldattlar. Sultan, mam- Rabbani hazretlerinin, memleketin en sa lam ve korkun kalesi olan Guwalyar Kalesi' ne hapsedilmesini emretti ve hapsedildi. Bu hadiseye ok zlen talebeleri sultana isyan etmek istediler. Bunu yapabilecek gte idiler. Fakat mam- Rabbani hazretleri onlar ryalarnda ve uyank iken bundan men etti. Sultana hayr dua etmelerini emredip; "Sultan incitmek btn insanlara zarar verir." buyurdu. Kendisi de sultana hep hayr dua ediyordu. Sultann veziri, koyu bir muhalif oldu undan, zindanda, mam- Rabbani hazretlerinin ba na karde ini tayin etmi ve ok iddetli davranmasn emretmi ti.Bu grevli ise ondan e itli kerametler, zlmek yerine heybet, sabr ve hatta ne e grerek tvbe etti. Bozuk itikadn terkedip Ehl-i snneti seti ve halis talebelerinden oldu. Kalede hapis bulunan binlerce kfir, onun bereketi ve sohbetleri ile mslman olmakla ereflendi. Birok gnahkar tvbe etti. Hatta bazlar yksek alim oldu. mam- Rabbani hazretleri hapiste sene kaldktan sonra, sultan yapt na pi man oldu. Hapisten karp ikram ve ihsan eyledi. Hatta halis talebesinden ve sadk dostlarndan oldu. Bir mddet, asker arasnda kalmasn istedi. Sonra serbest brakp, hrmetle vatanna gnderdi. Hapisteki bu skntlardan ve u rad dertlerden sonra, evvelce bulunduklar hallerin ve makamlarn binlerce stnde derecelere ykselmi olarak memleketine dnd. mam- Rabbani hazretleri nceleri; "Yeti ti im derecelerin stnde, daha ok makamlar vardr. Onlara ykselmek celal sfat ile, sert terbiye edilmekle olabilir. imdiye kadar cemal sfat ile ok anarak terbiye edildim." buyurmu tu. Talebesinden bir ksmna; "Elli ile altm arasnda zerime dertler, belalar ya acak." buyurmu tu. Buyurdu u gibi oldu. O makamlara da ykselmek nasib oldu. mam- Rabbani hazretlerini hapsettiren Selim Cihangir Hann o lu ah Cihan, padi ah olmak iin babasna kar geldi. Askeri ok ve babas tarafndaki kumandanlarn o u kalbden kendisine ba l oldu u halde zafer kazanamad. O zamann velilerinden birine halini

anlatp dua istedi. O veli dedi ki: "Senin zafer kazanman iin vaktin drt kutbunun sana dua etmesi lazmdr. Bunlardan seninle beraber ise de, en bykleri olan drdncs bu i e raz de ildir. O da mam- Rabbani Mceddid-i elf-i sani hazretleridir. ah Cihan, mam' n huzuruna gelip dua etmesi iin yalvard. Fakat, mam- Rabbani onun babasna kar gelmesine mani olup nasihat etti. "Babana git, elini p, gnln al, yaknda vefat edecek, saltanat sana kalacaktr." diye mjde verdi. ah Cihan emirlerini dinleyip arzusundan vazgeti. Bir zaman sonra 1627 (H.1037) de babas vefat edince saltanata kavu tu. Mslmanlarn zayf d t , kfrn, sapkl n, zulmetin, felsefecilerin ve sapk kimselerin her taraf kaplad bir zamanda, binlerce kfir, ok sayda fask ve facir onun gzel hallerini grp, sohbetini i itip tvbe ederek salih mslman oldu. Uzaktan yakndan pek ok kimse, ryada ve uyank iken onu grerek yanna ko mu , huzuruna geldiklerinde grdklerini aynen bulmu lardr. Alim, salih, gen, ihtiyar binlerce kimse onu grp, sohbetinde bulununca, feyz alarak kalbleri zikreder olmu tur. Huzurundaki pek ok talebeyi hallere, yksek derecelere kavu turmu tur. Her an kerametleri grlr feyz ve bereket yayard. Kerametlerinin alt binden fazla oldu u bildirilmi tir. Zamannn alimleri, mam- Rabbani hazretlerine "Sla" ismi ile hitab ettiler. Sla, birle tirici demektir. nk, o, tasavvufun slamiyetten ayr bir ey olmad n slamiyete uygun bir ey oldu unu isbat ederek, ahkam- slamiye ile tasavvufu vasl etmi , birle tirmi tir. Bir hadis-i erifte; "mmetimden Sla isminde biri gelir. Onun efaati ile ok kimseler Cennet' e girer." buyrularak onun gelece i haber verilmi tir. Bu hadis-i erif, mam- Syuti' nin Cem' l-Cevami kitabnda vardr. mam- Rabbani hazretleri bir mektubunda; "Beni iki derya arasnda "Sla" yapan Allah telya hamd olsun." diye dua etmi tir. Eshab, talebeleri ve sevenleri arasnda "Sla" ismiyle me hur olmu tur. Hadis-i erifte mjdelenen "Sla" ismini ondan evvel hi kimse almam tr. mam- Rabbani hazretleri, Mceddid-i elf-i sanidir. Yani hicri ikinci binin mceddididir. Eski mmetler zamannda, her bin senede yeni din getiren bir resul gnderilirdi, yeni din ncekini de i tirip, baz hkmleri kaldrrd. Her yz senede de bir Nebi gelir, din sahibi peygamberin dinini de i tirmez, kuvvetlendirirdi. Hadis-i erifde, bu mmete ise, her yz yl ba nda slam dinini kuvvetlendiren bir alim gelece i haber verilmektedir. Peygamber efendimizden sonra peygamber gelmeyece ine gre, kendisinden bin sene sonra, slam dinini her bakmdan ihya edecek, dine sokulan bid' atleri temizleyip, asr- seadetteki temiz haline getirecek, zahiri ve batni ilimlerde tam varis, alim ve arif bir zatn olmas lazmd. Hadis-i erifler bunu bildirmektedir. Bu mhim hizmeti mam- Rabbani hazretleri yapm tr. Btn slam alimleri, bu zatn mam- Rabbani hazretleri oldu unda ittifak etmi lerdir. Peygamberimizden tam bin sene sonra ilim ve ir ad krssne mutlak olarak oturup, cihan Resulullah' n nurlar ile aydnlatt. Bid' atleri temizleyip slam dinini ihya etti. Onun zamannda Hindistan' da ve hatta btn slam aleminde ba gsteren sapk fikirler, bozuk inan lar yaylmaya ba layp, byk fitneler km t. Ayrca tasavvufta vahdet-i vcudu anlatan szler, mslmanlar arasnda e it e it ekillere sokuldu.Bu yksek ve kymetli bilgi anla lamad. Birok cahil, byklerin szlerinin manalarn anlamayarak zamanla dinden kt. slamiyete kar olanlar da bunu frsat bilip, mslmanlar do ru yoldan ayrmak iin al tlar. Bylece tasavvuf bilgileri ile slamiyetin hkmleri arasnda ayrlk ve at ma varm gibi, ikisi birbirinden ayrym gibi gsterilerek, mslmanlar e itli isimler altnda birbirlerinden ayrlmaya ve birbirlerine d man edilmeye al ld. mam- Rabbani hazretleri ba ta vahdet-i vcud bilgileri olmak zere, yanl anla lan daha birok meseleyi gayet ak bir ekilde izah ederek, insanlarn zihinlerini ve kalblerini, yanl ve bozuk inan lardan, bid' atlerden temizledi. Hakk batldan ayrp, Peygamberimizin hak ve do ru yol oldu unu haber verdi i Ehl-i snnet itikadn her yere yayd. Gen-ihtiyar herkes ve birok alim onun etrafnda topland. Kendisine ilk defa (Mceddid-i elf-i sani) ismini

veren, zamannn en byk alimlerinden Abdlhakim-i Siyalkuti' dir. O zamann di er byk alimleri de onu medhedip vm lerdir. Hace Muhammed Baki-billah' n talebesinin en byklerinden ve en yksek alimlerden olan Seyyid Mir Muhammed Numan diyor ki: " mam- Rabbani' ye tabi olma hocam bana syleyince, buna lzum olmad n anlatmak iin; "Kalbimin aynas ancak sizin parlak kalbinizin nuruna kar duruyor." dedim. Hocam sert bir sesle; "Sen, Ahmed' i ne sanyorsun? Onun, gne olan nuru, bizler gibi binlerce yldz rtmektedir." buyurdu. Belh ehrinde bulunan Mir Muhammed M' min Kbrevi, talebesinden birini, mam- Rabbani' nin huzuruna gnderdi. mam- Rabbani' nin huzuruna varnca; stadndan, Seyyid Mirek ah' dan, Hasan- Kubadani veKad' l-kudat Tulek' den selam getirdi ve; "stadm Mir Muhammed M' min buyurdu ki: " htiyarl m mani olmasayd ve yerim yakn olsayd, gidip dersinden istifade eder, lnceye kadar hizmetilik ederdim. Kimseye nasib olmyan nurlar ile kalbimi aydnlatma a al rdm. Bedenim uzakta, gnlm ise, onunla oradadr. Bu fakiri, huzurunda bulunan temiz talebesi gibi kabul buyurmasn ve mukaddes nurlarndan ruhuma k salmasn yalvarrm ve benim iin de mbarek elini p!" dedi." deyip, mamn bir daha elini pt. Veda edip ayrlrken de; "Belh ehrindeki azizler, kendilerine, yksek hakikatleri bildiren mektuplarnzdan gndermenizi istirham ettiler." dedi. Bunun zerine mam- Rabbani bir mektup yazp, di er birka mektupla beraber verdi. mam- Rabbani hazretlerinin talebelerinin me hurlarndan olan Muhammed Ha im-i Ke mi yle anlatm tr: "Bir gn Hazret-i mam' n huzurunda oturuyordum. Onlar marifetleri yazyordu. Aniden bevl sk trmas sebebiyle kalkp helaya gitti. Fakat hemen sratle d ar kt. Byle sratle helaya girip, hemen aceleyle d ar kmalarna hayret ettim. "Bunun sebebi nedir?" dedim. Heladan kar kmaz su ibri ini istedi ve sol elinin ba parma nn trna n ykad ve o alad. Sonra tekrar helaya girdi. Bir mddet sonra knca buyurdu ki: "Bevl sk trd, acele ile helaya girdim ve oturdum. Gzm trna mn zerine gitti. zerinde siyah bir nokta vard. Kalem yazyor mu diye kontrol etmek iin bunu yapm tm. Halbuki, o nokta Kur' an- kerimin harflerini yazarken kullanlrd. Orada oturma do ru grmedim ve edeb d buldum. Bevl sk trmasndan dolay sknt ektimse de, bu sknt bir edebi terketmenin verece i skntnn yannda ok az geldi. D ar ktm. O siyah noktay ykadm ve tekrar ieri girdim." mam- Rabbani hazretlerinin fkh meselelerinde ilmi oktu ve her meseleye annda cevap verebilecek bir derecedeydi. Usul-i fkhta da tam bir maharet sahibiydi. Fakat ihtiyatnn oklu undan, o u zaman kymetli fkh kitaplarna ba vururdu. Seferde ve hazarda baz kymetli fkh kitaplarn yannda bulundururdu. Onlarn btn gayreti, mftabih yani fkh alimlerinin zerinde ittifak ettikleri fetvalara, daima uymakt. Baz fkh alimlerinin caiz dedi i, bazlarnn mekruh dedi i bir i te, o kerahet tarafn tercih eder ve o i i yapmazd. "Bir meselenin yaplmasnda ve yaplmamasnda, helal ve haram olmasnda ihtilaf olursa, yaplmamas ve haram tarafn tercih etme i mmkn oldu u kadar elden karmamaldr." buyururdu. mam- Rabbani hazretlerinin eski talebelerinden seyyid bir zat yle anlatm tr: " mam- Rabbani hazretlerinin biraderi, Srun beldesindeydi. Ona bir mektup yazp huzuruna gelmesini istemi ti. Mektubu gtrmek iin beni vazifelendirdi. Yola karken selametle gitmem iin dua edip Fatiha okudu ve bana buyurdu ki: "Yolda "Kurey suresini" ok oku ki tehlikelerden korunasn. ayet yolda m kil bir i ile kar la rsan bizi hatrla!" Gitmek zere yola ktm. Yanmda iki ki i daha vard. Srun' a iki menzillik yol kalm t. Fakat nmzde deh etli bir l vard. Bu lde iken bir ara, yanmdakilerden ayrlp biraz uza a gittim. Abdest tazeledim ve iki rekat namaz klmak zere namaza duracaktm. Bu srada kar ma birden bire korkun bir arslan kverdi. Bana do ru yakla yordu. Hemen hocam mam- Rabbani hazretlerinin; "Bir m kil ile kar la rsan beni hatrla!" emri hatrma geldi. Kendi kendime; "Ey hocam! Allah telnn izniyle imdadma yeti , beni bu

yrtc arslann penesinden kurtar!" dedim. Daha ben szm bitirmeden mam- Rabbani hazretleri gzkverdi ve arslana, benden uzakla mas iin, eliyle i aret etti. Arslan kaarak uzakla p gitti. Bu hadiseyi yanmdaki arkada lar da grd. Bana; "Byle bir anda imdadna yeti en bu byk zat kimdir?" dediklerinde; " mam- Rabbani hazretleridir." dedim. Onlar da bu hadise zerine, mam- Rabbani hazretlerini ok sevenlerden oldular." eyh Muhammed' in sfehan' dan gelirken yolculukta atndan heybesi d m t. Farkna varnca, atn kafiledekilere brakp heybeyi aramak iin kafileden ayrld. uraya da, buraya da bakaym diyerek ararken aradan ok zaman geti. Kafile gzden kayboldu. Kafileden uzak kald. l ve da dan ba ka hibir ey gremiyordu. Yolu kaybedip a kn, peri an bir halde, aresizlik iinde a layarak etrafta ko uyordu. Fakat kafileden bir eser gremiyordu. "Buralarda lp gidece im, yolumu a rdm." diye d nyordu. Sonra bir suyun ba na oturup abdest ald. Tam bir yalvar la dua edip, hocas mam- Rabbani hazretlerinin imdadna yeti mesini istedi. O anda mam- Rabbani hazretleri bir at zerinde kar sna kverdi. Yanna yakla p durdu ve; "Elini ver!" buyurarak elinden tutup onu atn terkisine bindirdi. Sonra at sratle srp, arad kafileye yakla t. O, kafileyi uzaktan grnce attan indirip; "Hadi git!" buyurdu. Kafileye ula t. mam- Rabbani hazretleri gzden kayboldu, bir daha gremedi. Serhend kadlarndan birinin o lu, mam- Rabbani hazretlerinin sohbetinde bulunanlardan ve sevenlerindendi. Bu gen bir defasnda ok a r bir hastal a yakaland. Tabibler hastal na deva bulamadlar. Bunun zerine mam- Rabbani hazretlerine bir mektup yazp, yalvararak, iinde bulundu u iddetli hastalktan kurtulmas iin dua istedi. mam- Rabbani hazretleri mektubuna cevap yazp; "Biz seni himayemize aldk, bu hastalktan kurtulacaksn. Hatrn ho tut." buyurdu. O gen mam- Rabbani hazretlerinin tevecch ve duas bereketiyle, hastalktan kurtulup shhate kavu tu. Sonra tekrar sohbetine devam etmeye ba lad. Bu hastalktan kurtulduktan sonra halini zevk ve evkle anlatp, ba ll n dile getirdi. mam-Rabbani hazretlerinin eski talebelerinden biri yle anlatm tr: "Kkl mde Kur' an- kerimi ezberleyip hafz olmu tum. Sonra Serhend' den lahabad' a gittim. Zamanla i e dalp ezberimi unuttum. Bende hafzlk kalmad ve bu hal zere aradan birka yl geti. Sonra memleketim Serhend' e dndm. Bu srada Ramazan- erif ay idi. Serhend' e geldi imde mam- Rabbani hazretleriyle gr nce bana; "Hafz! Teravih namazn, hatim ile kldr!" buyurdu. Kur' an- kerimin ezberimde kalmad n, hafzl m kaybetti imi syledim. Fakat; "Okuyacaksn!" buyurdu. defa halimi arzedip; "Bende hafzlk kalmad." dedimse de kabul etmediler. aresiz emre uydum. Teravih namazn kldrmak zere imam oldum. mam- Rabbani hazretlerinin himmeti ve emirlerinin bereketi ile, unuttu um halde ilk gn yirmi bir cz' ezberden okumak suretiyle teravih kldrdm. mam Rabbani hazretleri kyamda dinledi. Di er cemaat uzun mddet kyamda durmaya g yetiremedi. kinci gn teravihde hatmi tamamladm. Bende hafzlk kalmad halde byle okuyabilmem, mam- Rabbani hazretlerinin bereketi ile idi." mam- Rabbani hazretlerinin yakn talebelerinden, ehzade Veliahd' n hocas Mirek eyh yle anlatm tr: "Ben nceleri mam- Rabbani hazretlerini sevenlerden de ildim. nk, "Kendini hazret-i Ebu Bekr' den stn gryor." diye bir iftira yaylm t. Bu sralarda Hindistan' a gitmi tim. Serhend ehrine varnca eski dostlarmdan biriyle kar la tm. Bu arkada m nceden ok kt bir insand. Fakat bu defa onu ok iyi ve stn bir halde, takva sahibi grdm. Yznde bir nur vard. "Sen byle de ildin bu hal nedir?" dedim. Cevap olarak; "Ben mam-Rabbani hazretlerinin hizmetine ve sohbetine girdim, devaml huzurundaym. Onun sohbetinin bereketi ile bu nimete kavu tum." dedi. Bunun zerine ben ona; "Senin bahsetti in zat kendinin hazret-i Ebu Bekr' den stn oldu unu yazm . Onun sohbetinin tesir ve faydas olur mu?" dedim. Arkada m ben byle deyince; "Asla! Binlerce asla! Bilmeden, anlamadan inkar etme! O yeryznn kutbudur. E er sen

onu grp sohbetine kavu saydn, hakknda sylenilen bu iftirann aslsz oldu unu anlardn." dedi. Fakat bendeki phenin oklu u sebebiyle; "Grmek istemiyorum." dedim. Arkada m bana mam- Rabbani hazretlerinin huzuruna gidip onu grmem iin ok srar etti. Mutlaka grmemi ve bu yanl d nceden kurtulmam istiyordu. Bu srar zerine mam- Rabbani hazretlerinin huzuruna gitmeye karar verip kendi kendime; "E er u eyden bahsedip beni ikna ederse onu sevenlerden olurum." dedim. Kendi kendime cevabn almak zere hazrlad m sualden birincisi, hakknda kendini hazret-i Ebu Bekr' den stn gryor diye sylenilen iftiraya cevap vermesi, hemen bu mevzuyu ap bu hususta benim phelerimi giderip tam ikna etmesi idi. kincisi; benim babam ve dedelerimden bahsetmesi, ncs de HaceHavend Mahmud' dan anlatmas idi. Bu karardan sonra arkada mla beraber, mam- Rabbani hazretlerinin huzuruna gittik. Onu uzaktan grr grmez btn azalarm heybet ve deh ete kapld. Kalbim ona tutuluverdi. Korkarak ve titreyerek huzuruna yakla tm. Oturmamza izin verdi. Oturduktan sonra yast nn altndan bir mektup karp benim elime verdi. Sonra verdi i bu mektubu okuyup yle bir izah yapt ki, hakknda yaplan ve kendini hazret-i Ebu Bekr' den stn gryor diyenlerin iftiralarna cevap verip aklad. Benim bu hususta artk hi phem kalmad. Bundan sonra zihnimde tuttu um ikinci meseleye geip; "Mevlana Mirek! Senin baban yle yle bir zat, deden de yle yle bir zat ve senin ecdadnn erefi yledir." diyerek medhetti. Ayrlmak zere kalkt mzda veda ederken, nc olarak tuttu um Hace Havend Mahmud' dan bahsetmedi diye geti. Tam bu srada yzn bana dnp; "Hace Havend bizim Pirzademizdir ve cezbe sahibidir." buyurdu. Bir sohbetinde bu kerametini grdm." Yine Can Muhammed Celenderi, Acin' de gr t o seyyid zata yle anlatm tr: " mam- Rabbani hazretlerinin yannda talebe iken, bir gn ak ama do ru mam- Rabbani hazretleri bana; "Sana bir i sylesem yapar msn?" buyurdu. "Canm feda olsun yapmaz olur muyum!" dedim. Bunun zerine benim elime yazl bir ka t verdi ve buyurdu ki: "HafzRahne' nin bahesine git, orada bir grup dervi oturuyor. Onlarn yanna var. Aralarndan gzel yzl bir dervi in onlardan geride bulundu unu greceksin. Bu dervi in yanna git, ona bizim dua etti imizi syle. Bu ka d ona ver ve buraya gelmesini bildir." Emri zerine derhal syledi i yere gittim. Tarif etti i ekilde dervi lerden bir cemaat ve bu cemaatten biraz geride oturan gzel yzl bir dervi grdm. O da beni grd ve grr grmez bana; "Seni mam- Rabbani hazretleri mi gnderdi?" dedi. Evet deyip elimdeki ka d verdim. mam- Rabbani hazretlerinin dua etti ini ve a rd n syledim. Ben byle deyince kalkp, benimle yola koyuldu. mam- Rabbani hazretlerinin huzuruna girdi imizde bir k ede oturuyordu. a rp geldi im zat da ba ka yere oturdu. Bu srada mam- Rabbani hazretleri kahve getirmemi syledi. Hemen ko arak dergahtaki kahve pi irilen yere gittim. Kahveyi alp getirdim. nce mam- Rabbani hazretlerine sundum. "Ona gtr." buyurarak misafire vermemi istedi. Ona gtrmek zere yzm o tarafa dndm. Onu da mam- Rabbani hazretlerinin suretinde grdm. Bu sefer o, nce mam- Rabbani hazretlerine gtrmemi syledi. Dnp baktm, mam- Rabbani hazretleri yerinde oturuyordu. Huzuruna a rp geldi im dervi , mam- Rabbani hazretlerinden beni sordu. O da; "Bu Celender' dendir. smi, Can Muhammed' dir" dedi. Bunun zerine o dervi ; "Babas bizim tandklarmzdandr. Bunu hangi tarikatta yeti tiriyorsunuz?" deyince; "Kadiriyye silsilesinden" buyurdu. Bunun zerine o zat; "Allah telya hamd olsun. Onu Seyyid Abdlkadir-i Geylani' ye kavu tururuz." dedi. Bu srada mam- Rabbani hazretleri d ar kmak zere kalkt ve benden bir ibrik su istedi. Hemen hazrladm. D ar kt nda bana kutup yldzn gstererek; "Can Muhammed! Kutup yldzn biliyor musun?Bu mudur de il midir? Dikkatli bak!" buyurdu. Dikkatli baktm kutup yldzndan, zerinde siyah hrka bulunan bir zat kt ve ok gibi bir anda yanmza geldi. mam- Rabbani hazretleri bana, "Huzuruna yakla ! O, Abdlkadir-i Geylani' dir! Ona intisab et, ba lan." dedi. Bu emre uyarak hemen huzuruna yakla tm, benim kendisine

intisabm (talebeli imi) kabul etti. Sonra tekrar kutup yldzna do ru gidip kayboldu. Bu srada mam- Rabbani hazretleri, abdest aldktan sonra mescide girdi. mam- Rabbani hazretlerinin beni gndererek a rd dervi de yanmdayd. Bana; "Abdlkadir-i Geylani hazretlerini grdn m?" dedi. Ben de "Evet" dedim." Bu hadiseyi Can Muhammed Celenderi' den naklen anlatan seyyid zat yle anlatr: "Ben bunlar Can Muhammed Celenderi' den dinledikten sonra ona dedim ki: "Bu kadar kymetli eylere kavu tuktan sonra neden ticarete dalp da dergahtan uzak kaldn?" O da bana; "Acaib bir hikayedir. Ben, mam- Rabbani hazretlerinin huzurunda talebe iken akrabalarm gelip, beni gtrmek istediler. "Buna msaade et, biz bunu kethuda (ticaret reisi) yapaca z" diye srar ettiler. mam- Rabbani hazretleri bana; "Git kethuda ol" buyurdu. Ben ayrlp gidemedim. Yaknlarm tekrar gelip, srarla beni istediler. "Git" buyurdu. Ben yine gidemedim. Akrabalarm kalabalk bir halde tekrar geldiler, beni gtrmek iin srar ettiler. mam- Rabbani hazretleri bu halden rahatsz oldu. Bir gn bir ey yiyordu. Kendi a zndan yedi i eyin bir parasn koparp benim a zma verdi. Onu a zma alr almaz halim de i di. Dnya i lerini d nr hale dnm tm. Bu sefer aresiz beni gtrmek iin gelip srar eden akrabalarmla gittim. Ticarete ba layp, kethuda oldum. Bundan sonra ticaretle u ra tm. Fakat hocam mam- Rabbani hazretlerini unutmadm. Ona ba ll m kesmedim. Her ne zaman buraya gelsem, ziyaret edip gr rm, sohbetinde bulunurum" dedi." mam- Rabbani hazretlerinin talebelerindenMevlana Muhammed Emin, bir gn, hocasna yle arzetti: "Nevab ir Hace, asil ve erefli bir aileye mensubtur. Babas ve dedeleri evliyadand. Fakat Nevab ir Hace ok iki iiyor ve haram i lerle me gul oluyor. Islah iin bir tevecch buyurunuz. Bu bir komutandr. E er tvbe etmek nasib olursa onun sebebiyle askerlerden pekok kimse de kurtulur, salih kimselerden olurlar." Bunu arzedince mam- Rabbani hazretleri skut etti. Yine bir defa ayn ey arzedilince mam- Rabbani hazretleri buyurdu ki: "Ey Mevlana Muhammed! Nevab ir Hace' nin haline tevecch ettim. Onu haramlar ve gnahlar iinde grdm. Onu bu kt halden kurtarmak iin ok tevecch ettim, u ra tm. Elim ona ula mad. Fakat sonunda onu kendimize ekece iz." buyurdu. Aradan uzun zaman geti. Hakknda byle buyurdu u o kimse, iki imeyi ve haramlar terkedip tvbe etti. Sonra ibadet ve taatla me gul oldu. Bu zat bir defasnda Serhend ehrinden ba ka bir ehre gitmi ti. Serhend' e dn nde hastalanp vefat etti. O ullar onu mam- Rabbani hazretlerinin trbesi yannda bir yere defnettiler. Bylece mam- Rabbani hazretlerinin; "Sonunda biz onu yanmza ekece iz." buyurmasnn hikmeti anla ld." Birgn mam- Rabbani hazretleri hastalanm t. Hastal srasnda yemek iin on bir tane zm istedi. Hizmeti zmleri getirince, mam- Rabbani hazretleri murakabeye dald.Bir mddet sonra ba n kaldrp; "ok garib bir hal grdm. Bu zmleri nme koyduklar zaman, hepsinin, Allah telya mnacaat ettiklerini, yalvardklarn i ittim. Allah tel zmlerin mnacaatn kabul etti ve hastalktan kurtulma bunlar yeme e ba l kld." buyurdu. Bu zmlerden birka tane yeyince hastalktan eser kalmad. Geri kalan zmleri de saklad. Bir mddet sonra kk o lu hastaland. Bu hastal a dayanamayacak bir hal alnca o zmleri yedirdiler. Onun da hastal geti." Muhammed Ha im-i Ke mi yle anlatm tr: "Seyyidlerden bir gen, medresede talebe idi. Onunla arkada lk ederdik. Bir gn a layarak yanma geldi ve ba ndan geen bir hadiseyi anlatt. mam- Rabbani hazretlerinin byk bir kerametini grm t. Dedi ki: "Hazret-i Ali' ye kar sava anlar, hele hazret-i Muaviye' yi sevmezdim. Bir gece senin stadn mam- Rabbani' nin Mektubat' n okuyordum. Okudu um yerde; " mam- Enes bin Malik buyurdu ki: "Hazret-i Muaviye' yi, sevmemek onu ktlemek, hazret-i Ebu Bekr' i ve hazret-i mer' i sevmemek bunlar ktlemek gibidir. Ona s ene, bunlara s ene verilen cezay vermek lazmdr." yazl idi. Bunu okuyunca, canm skld ve yerinde olmayan bir yazy buraya yazm dedim. Mektubat' yere attm. Yata ma uzandm. Uyudum. Ryamda,

senin o byk stadn fkeli ve kzgn bir halde yanma geldi. ki mbarek elleri ile kulaklarm ekti ve; "Ey cahil ocuk! Sen bizim yazd mz be enmiyorsun ve kitabmz frlatp, yere atyorsun. Benim yazm okuyunca a aladn ve inanmadn. Ama gel, seni bir zata gtreyim de gr! Resulullah efendimizin eshabn sevmedi in iin, aldand n ondan i it." buyurdu. Beni ekerek, bir baheye gtrd ve kapsnda brakp kendisi yalnzca ilerledi. Uzak' ta grnen byk bir odaya do ru yrd. Orada nur yzl, byk bir zat oturuyordu. ekinerek ve sayg ile o zata selam verdi. nnde diz kp oturdu. Ona bir eyler sylyor, beni gsteriyordu." Uzaktan bana bak larndan benden bahsetti i anla lyordu. Biraz sonra senin o yksek stadn mam- Rabbani, kalkt. Beni a rd. "Bu oturan zat, hazret-i Ali' dir. yi dinle! Bak ne buyuruyor." dedi. Yanlarna gidip, selam verdim. "Sakn, sakn! Resulullah efendimizin eshabna kar , kalbinde bir dargnlk bulundurma! O byklerden hibirini, asla ktleme. Aramzda muharebe eklinde grnen i lerimizin, hangi iyi niyetlerle yapld n, biz ve o karde lerimiz biliriz!" dedi. Senin yksek hocann adn syleyerek; "Bu zatn yazlarna da sakn kar gelme!" buyurdu. Bu nasihat dinledikten sonra, kalbimi yokladm. Bu hususdaki teredddn ve so uklu un, kalbimden kmad n grdm. Bu halimi hemen anlad. fkelendi. Senin yksek hocana bakarak; "Bunun gnl daha temizlenmedi. Suratna bir tokat indir!" dedi. eyh hazretleri, yzme kuvvetli bir tokat indirdi. Tokad yiyince, kendi kendime; "Bunu sevdi im iin onlara d manlk etmi tim. Halbuki kendisi onlara d manl mdan bu kadar ok incinmektedir. Bu halden vazgemeliyim!" dedim. Kalbimi yokladm. D manlk, krgnlk kalmam , tertemiz buldum. O anda uyandm. imdi de kalbim o kinden temizlenmi tir. O ryann, o szlerin tad, beni ba ka hale soktu. Kalbimde Allah' tan ba ka hibir eyin sevgisi kalmad. Senin yksek hocan mam- Rabbani' ye ve onun yazdklarndaki marifete inancm iyice artt." Muhammed Ha im-i Ke mi yle anlatm tr: " mam- Rabbani hazretlerinin makbul talebelerinden olan, yksek yaradl l bir azizden i ittim, yle buyurdu: "Mhim bir i iin Lahor ehrinden, Burhanpur' a gitmi tim. Serhend' e gelip, hazret-i mam' n ellerini pmekle ereflendi im zaman hastalandm. Gideyim mi, kalaym m diye tereddd ediyorum. mam- Rabbani hazretleri; "ok mhim bir i in var, muhakkak gitmelisin, in aallah hayrls olur." buyurdu. Emirlerine uyarak yola ktm. ki konak gidince hastal m artt. Bir gece byle devam etti. Bu hastal n iddetli zamannda kendi kendime; "Onlar bana; "Gidin bunda hayr vardr" buyurdu dedim."Halbuki hastal m ok artt. Bu d nceden sonra bu hastal n ate i ve sknts esnasnda, mam- Rabbani hazretlerini ryada grdm. "Hi zlme, ifa bulacaksn yola devam et." buyurdu. Sabah olunca, hastalk tamamen geti. Delhi' ye gelince, orada bir dostum bana Hare (bir ehir) helvas ikram etti. Bunu yiyince, yeniden hastalandm. Yata a d tm ve mam- Rabbani hazretlerinin kerem ve tevecchne kavu mak iin yalvarma a ba ladm. ki gn gemeden, hazret-i mam' n huzurunda bulunan, eski ve samimi dostlarmdan biri, aniden kapdan ieri girdi. "Hayrdr in aallah." dedim. Dedi ki: "Beni mam- Rabbani hazretleri gnderdi. "Git, filan dostunun yannda bulun, imdi a r hastadr, senin gibi i ten, halden anlayana ok ihtiyac olup, beraber bulunursunuz." buyurdu. "Senin yanna gelmek zere yola kaca m srada bir torba ifal ot isteyip sana getirmem iin bana verdi. te getirdim." Ben dedim ki: "Bu otlar mam- Rabbani hazretleri benim hastal mn iyile mesi iin ilac olarak gndermi tir. Bu otlar ezip, suyunu imeliyim." Doktorlar; "Stmann iddetli zamannda, tatl ve so uk yenmez, iilmez." deyip, beni bu i ten men etmek istediler. Ben onlara; " mam- Rabbani hazretleri bunlar benim iin gnderdi iece im." dedim. ster istemez o otlar ezip erbet yaptlar. er imez, hastal mn hafifledi ini anladm. Ertesi gn kalan otlarn da suyunu karp iince bsbtn kurtuldum. Orada bulunanlar, bu hadise zerine hayretler ierisinde kaldlar ve mam- Rabbani hazretlerinin bykl n anladlar."

O zamann sultannn nc o lu, di er karde lerinden ok daha olgun ve aralarnda sekin bir durumdayd. Babasna isyan etmi ti. Bir taraftan babas, bir taraftan da bu o lu, kuvvetli ordularla birbirlerine hcum ettiler. iddetli bir harb ba lad. Babasnn tarafnda bulunup, en mhim i leri yrten byk bir kumandan, bu harb srasnda sultann o lunun tarafna geti. Di er kumandanlar da bu d ncede idiler. Bu ehzade, velilerin ve alimlerin sevgisini kazanm t. slamiyetin yaylmasna gayret ve mslmanlar himaye ediyordu. Zamann evliyasnn byklerinden bir ksm, mam- Rabbani hazretlerine mektup yazp; "Delhi' de bulunan veliler ile bykler ke f ve vakalarla galibiyetin ve nusretin ehzade tarafnda oldu unu gryorlar. Hazretiniz bu hususda ne buyururlar" dediler: mam- Rabbani hazretleri cevabnda; "Harb meydanndaki vaziyetin bunun aksi oldu unu anlyorum, fakat sonunda ehzadenin kazanaca n tamamen gryorum." buyurdu. Buyurduklar gibi oldu. Bir mddet kadar di erleri devleti idare edip, sonra Allah tel karde ler arasnda sultanl ona ( ah Cihan bin Cihangir' e) nasib etti. Babasnn vekili olarak onun makamna geti. Allah tel, bu sultana Hindistan' adalet ve ihsanla dolduran bir padi ahlk nasib eyledi. Bu padi ah sayesinde memleket ba ka nizama girdi. Arifler ve alimler bamba ka hrmet grdler. Dine stn hizmetler yapld. mam- Rabbani hazretleri 1615 (H.1024) senesinde, elli ya larnda iken, talebelerinden ok sevdiklerine; "Benim mrm ve hayatm hakkndaki kaza-y mbremin altm sene oldu unu ilham ile bana bildirdiler." buyurdu. Ve buna ok sevindi. nk Peygamber efendimize tabi olmasnn oklu u, ya bakmndan da uymakla belli oluyordu. Ayn zamanda bu hususta hazret-i Ebu Bekr' e, hazret-i mer' e ve hazret-i Ali' ye de uymu oluyordu. 1623 (H.1032) senesinde Ecmir' de iken; "Vefat etmemin yakn oldu una dair i aretler, alametler grlme e ba lad." buyurdu. Serhend' de bulunan kymetli o ullarna mektup yazp; "mrmzn sona ermesi yakndr." buyurdu. Babalarnn hasreti ve ayrl ile yanan, evliyann gzlerinin nuru kymetli o ullar, bu mektubu alnca, babalarnn bulundu u yere hareket ettiler. Huzuruna kavu unca, bir gn, bu yksek o ullarn hususi odaya a rd. Buyurdu ki: "Kymetli o ullarm, bu dnyaya hibir ekilde nazarm ve ba ll m kalmad. br dnyaya gitmek icab ediyor, gitme ve yolculuk alametleri grnme e ba lad." Muhammed Ha im-i Ke mi demi tir ki: "O ullar odadan knca, kalblerindeki sknty ve llemeyen znty, bu fakir grdm. Her birinin a lamaktan bo az tkanyordu. Byle olduklarn grnce, kendilerine ne iin bu kadar a ladklarn sordum. Babalar mam- Rabbani hazretlerinin vefatnn yakn oldu unu aklamas zerine sebebini rendim. Fakat mam- Rabbani hazretleri, bu haberden o ullarnn ok zgn oldu unu, kalblerindeki sknt ve darl grnce, ayn zamanda kendisine daha bir yldan ok ya ayacaklar bildirilince, tekrar o ullarn a rdlar ve; "Bir takm i leri tamamlamak iin daha bir mddet ya ayaca mz bildirdiler." buyurdu. Bunun zerine iki karde ok sevindi. Sonra bu hadiseyi bana anlattlar. Bununla beraber, bu fakirin gzya larnn akt rahneleri (ukurlar) am oldular. Fakat, bu mjdelerinden, kymetli o ullar ve bu kalbi yaral a k, uzun yllar ya ayacaklarn mid ettik." mam- Rabbani hazretleri o gnlerde, Hace Muinddin e ti hazretlerinin mezarn ziyarete gitti. Bir mddet kalblerine murakabe ederek oturdu. Kalknca, buyurdu ki: "Hazreti Hace ok iltifat edip, ok efkat gsterdiler. Kendi hususi bereketlerinden ziyafetler verdiler. Konu tuk ve ok srlar akland. Konu ulanlardan biri udur: Buyurdu ki: "Bu asker arasnda bulunmaktan kurtulma a al maynz. Kendinizi Allah telnn rzasna braknz." Bu arada o mezarda hizmet gren trbedarlar gelip, mam- Rabbani hazretlerinin elini pmekle ereflendiler. Muinddin e ti hazretlerinin kabrinin rtsn her sene de i tirip, eskisini evliyann byklerinden birine gnderirlerdi. Yahud da zamann padi ahna verirler, o da kymetli inci

ve mcevherat gibi, bir sandkta, teberrken saklard. O gn, o mezarn rtsn de i tirdiler ve eskisini mam- Rabbani hazretlerinin huzuruna getirip, buna en ok layk olan sizsiniz diyerek takdim ettiler. mam- Rabbani hazretleri tam bir edeble kabul etti. rty hizmetilerine verip, kalbden so uk bir ah ekdi ve; "Hazret-i Hace' ye bundan daha yakn bir libas, bir rt yoktur. Bunu saklayn, bana kefen olsun" buyurdu. mam- Rabbani hazretleriEcmir seferinden Serhend' e dnnce, artk evinde inzivaya ekildi. Bir mddet, be vakit namaz ve Cuma namaz hari, evden d ar kmad. Nur ve esrar menba olan hususi odasna; Muhammed Ha im-i Ke mi' den, yksek o ullarndan, talebelerinden ve hizmetilerinden iki ki i hari, ba kalarnn girmesi ok nadir oluyordu. Halveti seti i gnlerden bir gn, so uk bir nefes ekip; " eyhlislam' n (Ebu Ali Dekkak' n) me rebi ok ykselince, meclisinde insan kalmad." szn syledi. Burada oldu u gibi, mrnn sonuna do ru, mam- Rabbani hazretlerinin me rebi de o kadar yksek oldu ki, talebelerinin en yksekleri bile onun yannda mektebe yeni ba layan kk ocuklar gibi kalyorlard. mam- Rabbani hazretlerinin talebelerinden biri yle anlatm tr: " mam- Rabbani hazretlerinin mrnn son gnlerinde, hasta oldu u srada huzuruna kp, birka gnl ne memleketime gidip gelmek iin izin istedim. "Birka gn dur!" buyurdu. Sonra tekrar arzedip; "Hemen gidip, dnece im." dedim. "Birka gn sabret!" buyurdu. Fakat; "Gidip en ksa zamanda huzurunuza dnece im." deyince, izin verdi ve: "Sen nerede, biz nerede, ilkbahar nerede?" msra' n okudu. Bu sznden birka gn sonra vefat etti. Bunun gibi, hususi mahremleri ve onlara ok yakn olanlar; bu gnlerde mam- Rabbani hazretlerine inziva ve insanlardan uzak kalmalarna temasla; "oluk-ocu unuzdan ve btn insanlardan ayrlmanzn, uzlete ekilmenizin sebebi nedir?" diye sorunca, cevabnda; "Bu dnyadan gmemi ok yakn gryorum. byle olunca, tamamen inziva ve ayrl tercih edip, daima istigfar ediyorum, af diliyorum. Bunlar zaruri gryorum. Btn vakitlerimi ve nefeslerimi, zahiri ve batni ibadetlerle geirmeyi elzem buluyorum. Bu da ancak, insanlardan ayrlmak ve yalnz kalmakla ele geer. Bunun iin beni braknz, benden ayrlnz ve beni Allah telya smarlaynz." buyurdu. Yine bugnlerde, kendi evinin aral nda (holnde) istirahat ederken, aniden; " ki ay sonra biz bu evde olmayz" buyurdu. Orada bulunanlar; "Hususi odanzda m bulunacaksnz?" diye arzettiler. Buyurdu ki: "Orada da olmayaca m." "Ya nerede olacaksnz?" diye sordular. "Bu yerlerden hibirinde olmam. Bakalm ne olur?" buyurup, yollarnn icab ak sylemedi. Bu arada ok sadaka verdi ve byk hayrlar yapt. Esrar mahremlerinden, yaknlarndan biri, bu sadaka ve hayratlarnn oklu unu grnce; "Btn bu hayratlar, belalarn giderilmesi iin midir?" diye sordu. Buyurdu ki: "Hayr, belki de kavu mak evki ile bunlar yapyorum. Ve u beyti okuyup gzlerinden sevin gzya lar dkld: "Vuslat gndr srda m aleme kucak aaym, Bu devletin, bu nimetin sevinlerini saaym." Muharrem aynn on ikinci gn buyurdu ki: "Bana bu dnyadan br dnyaya gitmeme krk veya elli gn kald n bildirdiler. Mezarm da gsterdiler." Bu szleri dinleyenler zldler ve a a kaldlar. Ci erlerindeki yara yeniden tazelendi. O gnlerde, o lu Muhammed Said birgn, mam- Rabbani hazretlerini a larken grd. Sebebini sordu. Cevabnda; "Allah telya kavu mann sevinci ile a lyorum." buyurdu. Yine o lu; "Allah tel, bu i i, bu dnyada ok sevdiklerinin iste ine brakr. Madem ki, siz bu kadar ok istiyorsunuz, elbette gidersiniz." diye arz etti. Bu sz syleyen o ullarnda bir de i me grd ve buyurdu ki: "Muhammed Sa' id! Allah telnn gayretine dokunuyorsun." O lu; "Kendi halime zlyorum." dedi ve gayet samimi bir beyanla, derd ve elem dolu kalbini d ar vururcasna; "Ey gnlmn sruru babac m! Bize yapt nz bu efkatszlk ve acmaszlk nedendir?" diye arz etti. Bunun zerine; "Allah tel sizden sevgilidir. Ayrca

bizim size efkat ve yardmlarmz, vefat ettikten sonra, bu dnyadakinden daha ok olacaktr. nk bu dnyada, insanlk icab bazan ister istemez yardm ve tevecch tam olmuyor. Halbuki ldkten sonra, be eri sfatlardan tamamen ayrlma vardr." buyurdu. Bunu syledi i gnden itibaren, o gnleri sayma a ba ladlar. yle ki, Safer aynn yirmi ikinci gecesi kalbleri hasta eshabna; "Bugn syledi im gnlerin krknc gn gemi oluyor. Bakalm bu yedi-sekiz gnde ne zuhur eder" buyurdu. Yine o ullarna buyurdu ki: " u arada hasl olan birka gnlk shhatte, Allah tel, Habibine tabi olan bir insanda bulunabilecek btn kemalat bana ihsan eyledi." O ullarnn bu szlerden kalbleri paraland. nk, bu szlerde hazret-i Ebu Bekr Sddik-i Ekber' in; "Bu gn dininizi tamam eyledim." ayet-i kerimesi gelince kalblerine gelen, yani Peygamber efendimiz vefat edecektir, ilhamndan bir i aret bulundu unu anladlar. Msra: "Senin misk zlfnden, ayrlk gecesinin kokusu geliyor." Safer aynn yirmi Per embe gn, dervi lere, kendi mbarek elleriyle elbiselerini taksim etti. Kendi zerinde pamuklu, scak tutan bir elbise bulunmad iin, havann so uklu u tesir edip, tekrar stma hastal na tutuldu ve tekrar yata a d t. Peygamber efendimiz hastalktan kurtulup, az bir zaman sonra tekrar hasta olmu lar ve vefat eylemi lerdi. mam- Rabbani hazretleri, bu hususta da ittiba' (uymay) karmad. Bu hastalktan evvel hizmetilerinden birine; "Mangal iin u kadar liralk kmr al!" buyurdu.Biraz sonra tekrar yanna a rarak; "Syledi imin yars tutarnda kmr al, nk bir ses kalbime, o kmrleri yakacak kadar zaman kalmad diyor." buyurdu. Kmrn bir ksmn kendisi iin ayrtp, di erini ocuklarna gnderdi. Kendisine ayrlm olan miktar, vefat etti i gn tamamen bitmi ti. Bu hastalk zamannda, yksek ilimleri, ok fazla olarak kendi yksek o ullarna anlatt. Bir gn ince hakikatleri beyanda o kadar u ra yor ve bunun iin o kadar konu uyordu ki, kymetli o ullar Hace Muhammed Said; "Hazretinizin hastal bu kadar konu manza elveri li de ildir, bu marifetlerin beyann bir ba ka zamana braksanz nasl olur babac m?" diye arzetti. Bunun zerine: "Ey o lum! Daha zaman ve frsat var m? Biliyorum ki, bir ba ka vakit, bu kadarn sylemeye de kuvvet ve kudret bulamayaca m." buyurdular. Bu gnlerde hastal iddetli olmasna ra men cemaatle namaz klma terketmedi. Ancak son drt-be gn, yalnz ba na namaz kld. Dualar, tesbihleri, salevatlar, zikri ve murakabeyi, hibir eksiklik olmadan yapyordu. Dinimizin ve hocalarnn yollarnn inceliklerinden hibirini terketmiyordu. Bir gece, gecenin nc yarsnda kalkp abdest ald. Teheccd namazn ayakta kld ve; "Bu bizim son teheccdmzdr." buyurdu. Vefatndan biraz nce, kendinden geme hali grld. Byk o lu, bu kendinden geme halinin oklu u, hastal n iddetinden mi, yoksa isti rak (nurlara gmlme) sebebi ile midir, diye arzetti. Cevabnda; " sti rak sebebi iledir. nk, baz ok yksek haller grnyor. Bunun iin onlara tevecch ediyorum, ta ki hepsini olduklar gibi grebileyim ve bunlarla her eyim tamam ve kamil olsun." buyurdu. Bu derin srlardan ksaca yksek o ullarnn kulaklarna fsldad. Bu kendinden geme halinden kurtulunca, ci eri yaral, kalbi yank talebelerine elveda szn hatrlatan, vasiyetlerini sylemeye ba lad. Bu vasiyetlerin o u; mutabeata, Peygamberimize tabi olmaya te vik, snnete yap ma, bid' atten kanma, zikr ve murakabeye devam etme hakknda idi. Nasihatlerinden birinde; "Mezarm belli olmayan bir yere yapnz." buyurdu. Yksek o ullar arzettiler ki: "Bundan evvel, hazretinizin i areti ile a abeyimizin defnedildi i, erefli ve bereketli yer hakknda; "Benim mezarm orada olacaktr. Ayn yerde defnedilece im." buyurmu tunuz. Bu gn de byle buyuruyorsunuz." "Evet yleydi. Fakat imdi ben byle istiyorum." dedi. O ullarnn, bunu kabul etme hakknda durakladklarn grnce; "E er byle yapmazsanz, ehrin d nda yksek babamn yanna defnediniz. Bu da olmazsa, ehrin

haricinde bir bahede benim mezarm yapnz. Sslemeyiniz. Oldu u gibi braknz ki, en ksa zamanda ni an kalmasn." buyurdu. Hazret-i mam kendi kabirleri iin buyurduklar iki yer hakknda, o ullarnda bir duraklama, bir dikkat, hatta bir a knlk grnce, tebessm edip; "Serbestsiniz. Nereyi mnasip grrseniz, oraya defnediniz." buyurdu. Vefat etti i Safer aynn yirmi dokuzuncu Sal gn, gece kendine hizmet eden hizmetilerine; "ok zahmet ektiniz, bu sizin son zahmetinizdir." buyurdu. Gecenin sonunda: "Bu gece de bitti, sabah oldu." buyurdu. O gnn i rak zamannda; "Bevl edece im, bir le en getirin." buyurdu. Getirdiler, fakat iinde kum yoktu. " inde kum olmazsa srama ihtimali olabilir." buyurdu. O en nazik zamanda da, en ince hususlara dikkat edip, bevl etmedi ve; "Bu le eni kaldrn, beni de yata ma yatrn." buyurdu. Dedi i gibi yaptlar. Kendilerine biraz sonra, vefat edeceksin, abdest alma a vakit bulamayacaksn ilham gelince, abdestini bozmak istemedi ve abdestli olarak ruhunu teslim etmek istedi. Sedirin zerine yatnca, snnet zere sa elini sa yana nn altna koyup, zikrle me gul oldu. Byk o lu Muhammed Said, babasnn sk sk nefes ald n grnce; "Hal-i erifiniz nasldr babac m?" diye arzetti. " yiyim ve kld m o iki rekat namaz kafidir." buyurdu. Bundan sonra bir daha konu mad. Yalnz Allah telnn ismini syledi ve biraz sonra da vefat etti. Peygamberlerin byklerinin o unun son szleri namaz olmu tur. Bu hususta da peygamberlerin Serverine tabi oldu. Vefat 1624 (H.1034) senesi, Safer aynn yirmi sekizi, gne hesab ile yirmi dokuzu, Sal gn ku luk vakti vaki oldu. O ay yirmi dokuz gn idi. Peygamber efendimizin vefat ay olan Rebilevvel aynn ilk gecesi, Peygamber efendimizin huzuruna kavu tu. Hastalk ve humma ekti i gnler, ya nn sene adedi kadar olup, altm gn idi. Hadis-i erifde; "Bir gnlk humma, bir senenin keffaretidir" buyruldu. ektikleri hastalk, bu hadis-i erifin manasna uygun oldu. mam- Rabbani hazretlerinin nurlu bedeni ykama tahtasnn zerine konulup, elbiseleri soyulunca, orada bulunanlar hazret-i mamn namazda oldu u gibi ellerini ba lad n grdler. Sa elinin ba parma ve kk parma n, sol elin bile inde halka yapt. Halbuki, o ullar vefatndan sonra, kollarn dzeltip uzatm lard. Ykama tahtasna yatrrken, tebessm etti ve bir mddet bu ekilde kald. Ykayc, mbarek ellerini ap dzeltti. Sol tarafa yatrd, sa tarafn ykad. Sa tarafa yatrp sol tarafn ykayaca zaman, orada bulunanlar, velilik kuvvetinin bir alameti olarak, zaif bir hareketle ellerinin hareket etti ini, biraraya geldi ini ve eskisi gibi tekrar sa elinin ba ve kk parmaklarnn, sol elinin bile inde halka yapt n grdler. Halbuki sa tarafa yatnca, sa elin sol el zerine gelmemesi icabederdi. Bununla beraber yle bir kuvvetle sol elini tutmu tu ki, ayrmak ve zmek mmkn de ildi. Kefene sardklar zaman, yine ellerinin ba land grld. Bu hal iki- defa vaki oldu. Nihayet oradakiler, bunda derin bir mana ve gizli bir sr oldu unu anlayp, bir daha ellerini amaya u ra madlar ve o ullar Hace Muhammed Said; "Madem ki, muhterem babam byle istiyor, byle brakalm" buyurdu. Peygamber efendimiz hadis-i erifde; "Ya adklar gibi lrler" buyurdu. Bu, Allah telnn byk bir ihsandr. Diledi ine ihsan eyler. O' nun ihsan boldur. mam- Rabbani hazretlerinin cenaze namazn, o lu Hace Muhammed Said kldrd. Vefatnda 63 ya nda idi. Serhend' de evinin yannda defnedildi.Daha sonra Afganistan padi ah ah-i Zaman, kabri zerine byk ve ok sanatl bir trbe yaptrd. Vefat haberi, talebelerini ve sevenlerini ok zp a latt. Duyuldu u her yerde gzya lar dkld. Vefat zerine iirler yazlm ve pekok tarih d rlm tr. Onun vefatna dayanamayan talebelerinden Muhammed Ha im-i Ke mi yle anlatr: "Vefat etti i gnn ak am ehrin kenarnda virane bir mescidde, o pahasz hazinenin hayaliyle iim yanyor, kalbim paralanyordu. Kalbimden so uk ahlar ekiyor, gzmden yakc gzya lar dkyordum. Ben bu halde iken birden hocamn ruhaniyeti gzkp; "Sabretmek lazm." buyurdu. Binlerce krklk ve peri anlk iinde; "Ey efendim, ate e kim dayanabilir?" dedim. " brahim

aleyhisselama uymay yerine getirmek lazmdr." buyurdu. Bylece, bu kendinden gemi a n divaneli i artt, zdrabm ve ona olan muhabbetimi dile getiren iirler syleme e ba ladm." Byk o lu Muhammed Said buyurdu ki: "Yksek babam, vefatndan sonra ryada grdm. Allah telnn kendisine verdi i byk nimetlerden tam ne e ve sevinle anlatyordu ve bununla iftihar ediyordu. Kendisine; "Canm babac m, kr makamndan hi kimseye bir nasib verdiler mi?" diye arzettim. "Evet, beni de kredenlerden eylediler." buyurdu. Arzettim ki, Kur' an- kerimde mealen; " kreden kullar azdr." (Sebe' suresi: 13) buyruluyor. Bu ayet-i kerimeden anla lan, bu cemaatin, peygamberler oldu udur. Yahud da Peygamberlerin en byk eshablardr. Hazret-i Ebu Bekr-i Sddik gibi deyince; "Evet, yledir. Fakat beni hususi bir ihsan ve inayetle, o cemaate dahil eylediler." buyurdu. Hace Muhammed Ma' sum hazretleri buyurdu ki: "Babam vefatndan sonra ryada grdm. Mnker ve Nekir' in suali nasl geti? diye sordum." Buyurdu ki: "Allah tel merhamet ederek, bereket cihetiyle ilham edip; "E er sen izin verirsen bu iki melek kabrine gelecek." buyurdu. Arzettim ki: "Ey Allah' m! Bu iki melek de, senin huzurunda kalsnlar dedim. Nihayetsiz rahmet ve merhametinden bana acd ve onlar benim yanma gndermedi." Tekrar; "Kabir skmas nasl geti?" diye sordum. "Oldu, fakat ok az oldu." buyurdu. Eserleri: 1) Mektubat: slam aleminde mam- Rabbani' nin Mektubat' kadar kymetli bir kitap daha yazlmam tr. Mektubat, cild olup, be yz yirmi alt mektubunun toplanmasndan meydana gelmi tir. Kelam ve fkh bilgilerini, tasavvufun marifetlerini aklayan usuz bir derya gibi e siz bir eserdir. Mektubat' n birinci cildi 1616 (H.1025) senesinde talebelerinin me hurlarndan Yar Muhammed Cedid-i Bedah i Talkani tarafndan toplanm tr. Birinci cildde yz on (313) mektup vardr. Bu cildin son mektubu, Muhammed Ha im-i Ke mi' ye yazlm tr. mam- Rabbani hazretleri birinci cildin son mektubunu yaznca; "Muhammed Ha im' e gnderilen bu mektupla resullerin, din sahibi peygamberlerin ve Eshab- Bedr' in saysna uygun oldu undan, yz on mektupla birinci cildi burada bitirelim" buyurmu tur. kinci cildi ise 1619 (H.1028) senesinde yine talebelerinden, Abdlhay Ptni tarafndan toplanm tr. Bu cildde Esma-i hsna yani Allah telnn Kur' an- kerimde geen doksan dokuz ismi saysnca doksan dokuz (99) mektup vardr. nc cild de mam- Rabbani hazretlerinin vefatndan sonra 1630 (H.1040) senesinde talebelerinden Muhammed Ha im-i Ke mi tarafndan toplanm olup, bu cildde de Kur' an- kerimdeki surelerin saysnca yz on drt (114) mektup vardr. Her cildde toplam be yz yirmi alt (526) mektup vard. mam- Rabbani hazretlerinin vefatndan sonra on mektubu daha nc cilde ilave edilmi tir. Bylece toplam mektup adedi (536) olmu tur. Mektubat' daki mektuplarn birka Arabi, geri kalanlarn hepsi Farisidir. e itli zamanlarda baslm tr. 2) Redd-i Revafd: Farisi olup, Rafzileri reddeden bu kitabn Trkesi, (Hak Szn Vesikalar) kitabnda, bir blm olarak, hlas Holding A. . tarafndan yaynlanm tr. Arapa' ya da tercme edilmi tir. 3) sbatn-Nbvve: "Peygamberlik nedir?" ad ile Trkeye tercme edilmi tir. Hak szn Vesikalar kitab iinde bir blm olarak yaynlanm tr. AyrcaArapas, ngilizceye ve Franszcaya da tercme edilmi tir. 4) Mebde' ve Me' ad, 5) Adab-l-Mridin, 6) Ta' likat-l-Avarif, 7) Risale-i Tehliliyye, 8) erh-i Ruba' yyat- Abd-il-Baki, 9) Mearif-i Lednniye, 10) Mka efat- Gaybiyye, 11) Cezbe ve Sluk Risalesi. mam- Rabbani hazretleri buyurdu ki: Edebi gzetmek, zikrden stndr. Edebi gzetmeyen Hakk' a kavu amaz. Ehlin gnl iin (ailenin gnln almak iin) gnah i lemek ahmaklktr. Farz brakp, nafile ibadetleri yapmak bo una vakit geirmektir.

Gna sahiplerinin yani zenginlerin, alak gnll olmas gzeldir. Fakirlerin ise onurlu olmas lazmdr. nsana lazm olan nce Ehl-i snnete uygun inanmak, sonra Allah telnn emir ve yasaklarna uymak, daha sonra tasavvuf yolunda ilerlemektir. Kalbin tasviyesi (temizlenmesi); slamiyete uymakla, snnetlere yap makla, bid' atlerden kamakla ve nefse tatl gelen eylerden saknmakla olur. Zikr ve rehberi, do ru yolu gsteren alimi sevmek bunu kolayla trr. Kalbin birok eyleri sevmesinin sebebi, hep o bir ey iindir. O da nefsdir. Kfirlere kymet vermek, mslmanl a a lamak olur. Kelime-i tevhid; putlara ibadeti brakp, Hak telya ibadet etmek demektir. Kfr, nefs-i emmarenin isteklerinden hasl olur. Mal zarardan korumann ilac, zekat vermektir. Mbahlar geli i gzel kullanan, pheli eyleri yapma a ba lar. phelileri yapmak da harama yol aar. Bykleri sevmek, saadetin sermayesidir. Muhabbete mdahane, gev eklik s maz. Nefs bir ktlk deposudur. Kendini iyi sanarak Cehl-i mrekkeb olmu tur. Nefse, gnahlardan kamak, ibadet yapmaktan daha g gelir. Onun iin gnahtan kamak daha sevaptr. Razzak olan Hak tel, rzklara kefil olmu , kullarn bu skntdan kurtarm tr. Seadet, mr uzun ve ibadeti ok olanndr. Seadet-i ebediyyeye kavu mak, peygamberlere uyma a ba ldr. Sohbeti ganimet bilmelidir. Sohbetin stnl , btn stnlklerin ve kemallerin stdr. Snnet ile bid' at birbirinin zdddr. Birini yapnca teki yok olur. Zahid, dnyaya gnl ba lamad iin, insanlarn en akllsdr. Zekat niyeti ile bir kuru vermek, da lar kadar altn sadaka olarak vermekten kat kat daha sevapdr. Salih ameller slamn be artdr. Salih amelleri yapmadan kalb selamette olmaz. Cennet ile Cehennem' den ba ka ebedi bir yer yoktur. Cennet' e girmek iin iman ve dinin emirlerine uymak lazmdr. Dnyay maksad edinmemeli. Dnya, nefsin arzularna yardmcdr. Dnya ve ahiret bir arada olmaz. Dnyaya d kn olmak, gnahlarn ba dr. Dnyaya d kn olanlar ahirette zarar grr. Dnyaya d kn olmamann ilac, slamiyete uymaktr. Bu zamanda dnyay terk etmek ok zordur. Dnyay terk lazmdr. Hakikaten terk edemeyen, hkmen terk etmelidir ki, ahirette kurtulabilsin. Hkmen terk etmek de byk nimettir. Bu da, yemekte, imekte, giyinmekte, meskende, dinin hududundan d arya ta mamakla olur. Dnyay terk etmek iki trldr; birincisi, mbahlarn, zaruret mikdarndan fazlasn terktir. Bu ok iyidir. kincisi, haramlar ve phelileri terkedip yalnz mbahlar kullanmaktr. Bu zamanda bu da iyidir. Tesbih okumak (sbhanellah demek), tvbenin anahtar ve hatta zdr. Vakit ok kymetlidir. Kymetli eyler iin kullanmak lazmdr. lerin en kymetlisi sahibine hizmet etmektir. Yani Allah telya ibadet ve taat etmektir. Genlik zamannda dinin emirlerine uymak, dnya ve ahiret nimetlerinin en stndr. Annenin yavrusuna faydas olmad (annenin yavrusundan kaaca ) kyamet gn iin, hazrlk yapmayana yazklar olsun! Ayet-i kerimede mealen; "Vallahu basirun= Allah onlarn ne yaptklarn grmektedir" buyruldu. Allah tel her eyi grd halde, (insanlar) irkin i leri yaparlar. A a bir kimsenin bile bu i leri grd n bilseler, vaz geerler yapmazlar. Bunlar ya Hak telnn

grmesine inanmyorlar, yahud onun grmesine kymet vermiyorlar. man olana her ikisi de yak maz. Velilerin hibiri, peygamber mertebesine varamaz. Velilerin hibiri, Sahabi mertebesine kamaz. hlas ile yaplan kk bir i , senelerce yaplan ibadetler gibi kazan (sevap) hasl eder. Her ibadeti seve seve yapmal. Kul hakkna dokunmama a, hakk olanlara hakkn deme e titizlikle al maldr. Dnyann vefaszlkta e i yoktur, dnyay isteyenler de alaklkta ve bahillikte (cimrilikte) me hurdur. Aziz mrn, bu vefaszn ve de ersizin pe inde harcayanlara yazklar ve korkular olsun. Genlik a nn kymetini biliniz! Bu kymetli gnlerinizde, slamiyet bilgilerini reniniz ve bu bilgilere uygun ya aynz! Kymetli mrnz faydasz, bo eyler arkasnda, oyun ve e lence ile geirmemek iin uyank olunuz. nsanlar riyazet deyince, alk ekme i ve oru tutma anladlar. Halbuki, dinimizin emretti i kadar yimek iin dikkat etmek, binlerce sene nafile oru tutmaktan daha faydaldr. Bir kimsenin nne lezzetli, tatl yemekler konsa, i tihas oldu u halde ve hepsini yemek istedi i halde, dinimizin emretti i kadar yiyip, fazlasn brakmas, iddetli bir riyazettir ve di er riyazetlerden ok stndr. Bir farz vaktinde yapmak, bin sene nafile ibadet yapmaktan daha ok faydaldr. lmek, felaket de ildir. ldkten sonra, ba na gelecekleri bilmemek felakettir. Sonsuz kurtulu a kavu mak iin, ey muhakkak lazmdr: lim, amel, ihlas. llere dua ve istigfar etmekle ve onlar iin sadaka vermekle, imdatlarna yeti mek lazmdr. Dnyay ele geirmek iin ahireti vermek ve insanlara yaranmak iin Allah tely brakmak ahmaklktr. Nefse kolay ve tatl gelen eyi saadet zan etmemeli, nefse g ve ac gelenleri de ekavet ve felaket sanmamaldr. Birka gnlk zaman byk nimet bilerek, Allah telnn be endi i eyleri yapma a al maldr. badetlerin hepsini kendinde toplayan ve insan Allah telya en ok yakla tran ey namazdr. Cahillerin, byklere dil uzatmalarna sebeb olmaynz! Her i inizin slamiyete uygun olmas iin, Allah telya yalvarnz. Geici lezzetlere, abuk biten, tkenen dnyalklara aldanmamaldr. hsan sahibinin kaps alnnca alr. Gnl dalgnl nn ilac; gnln Allah telya vermi olanlarn sohbetidir. Dnya hayat pek ksadr. Bunu en lzumlu eyde kullanmak gerekir. Bu en lzumlu ey de, kalbini toparlam olanlarn yannda bulunmaktr. Hibir ey sohbet gibi faydal olmaz. EDEBE R AYET Bir gn, hafzlardan biri, kendi minderlerinden a a bir minder koyup zerine oturarak, Kur' an- kerim okuma a ba lad. mam-Rabbani hazretleri bu durumun farkna varp, hemen zerinde oturdu u yksek minderi bir kenara ekip yere oturdu. Hibir zaman Kur' an- kerim okumakta olan hafzdan yksekte oturmazd." GECE OLANI GNDZ ANLATMA! ok uzak memlekette bulunan bir aziz, mam- Rabbani hazretlerinin medhini duyup, Serhend ehrine geldi ve birinin evinde misafir kald. mam- Rabbani' den istifade etmek iin geldi ini, ona talebe olmak erefine kavu mak istedi ini, bunun iin ok ne eli oldu unu syleyince, ev sahibi mam- Rabbani' yi ktlemeye ba lad. Misafir ok zld.Mahcub

oldu. mam- Rabbani' ye s np kalbinden; "Ben yalnzAllah rzas iin, size hizmet niyeti ile gelmi tim. u ahs, beni bu saadetten mahrum etmek istiyor." dedi. Bu srada mam- Rabbani birdenbire yaln kl gzkverdi. Hallerini inkr eden, o ahsa gereken cezay verdi ve evden kt. O aziz sabahleyin mbarek huzuruna kavu unca, geceki hadiseyi arz etmek istedi. Fakat mam- Rabbani hazretleri; "Gece olan, gndz anlatma!" buyurup, kerametini gizledi. N SIRRI BUDUR mam- Rabbani hazretlerinin talebelerinden seyyid bir zat yle nakletmi tir: "Bir grup tcarla Acin' de idim. Bu tccarlar arasnda Can Muhammed adnda Celender' den bir zat da vard. Onunla aramzda bir dostluk kurmu tuk. Bir gn biri bana sultann, mam- Rabbani hazretlerini hapsetti ini syledi inden ok zntlydm. Can Muhammed beni byle kederli grnce, zntmn sebebini sordu. Ben de, mam- Rabbani hazretlerinin hapsedildi ini duydu um iin, byle oldu umu syledim. Can Muhammed bana; "Ben de onun talebesiyim. Bugn i in asln ondan renece im." dedi. Sonra gidip kaylule yapt yani le vaktine yakn biraz uyudu. Sonra bu uykusunda, ryasnda mam- Rabbani hazretlerini grd n ve kendisine; " itti iniz haber do rudur. Fakat baz makamlar gemek, Allah telnn celal sfat ile terbiye edilmeye ba ldr. E er yle olmasayd o makamlar gemek mmkn olmazd. Dostlarmza syle, gnllerini ho tutsunlar, i in srr budur." buyurdu unu syledi. ABUK GEL, GE KALDIN! mam- Rabbani hazretlerinin akrabalarndan biri yle anlatm tr: "Ben, mam- Rabbani hazretlerinin talebelerinden olmay arzu ediyordum. Fakat e itli maniler sebebiyle, bir trl hizmetine girmek nasib olmam t. Bir gece karar verip; "Yarn gidip halimi arzedip, beni de talebeleri arasna kabul etmesini isteyeyim" diye d ndm. O gece ryamda kendimi derin bir deniz kenarnda grdm. mam- Rabbani hazretleri ise kar sahildeydi. Huzuruna kavu mak istiyordum. Bana; "abuk gel, abuk gel! Ge kaldn." buyurdu. Bu szlerini i itince kalbim zikretmeye ba lad. Uykudan uyandm, kalbim artk zikrediyordu. " mam- Rabbani hazretlerinin yolu byledir. Daha ben sohbette bulunmadan kalbim zikre ba lad. Ya bir de sohbetinde bulunsam nasl olur?" dedim. Sabahleyin mam- Rabbani hazretlerinin huzuruna gidip, grd m ryay bana olan tevecch ve tasarruflarn anlatarak halimi arzettim. Kalbimin zikretmeye ba lad n syledim. Bana; "Yolumuz tam budur. Buna devam et" buyurdular." YIKILAN PUTHANE Seyyid Rahmetullah yle anlatt: "Dekken melikinin emri zerine, iki arkada la bir sahraya gittik. Orada bir puthane grdm. Bir gn mam- Rabbani hazretlerinden; "Bir mslmann elinden bunu ykma i i gelirse, bunu muhakkak yksn veya zarar versin. Bu i i yapmaktan kanmasn. nk bunu yapan Allah yolunda, din iin cihad eden gaziler sevabna kavu ur." diye duymu tum. Onlarn bu szlerine gvenerek, arkada larma; "Bu sahrada, bu puthaneyi koruyan kimse grnmyor, buray ykalm." dedim. Duvarlardan biraz yknca, civarda tarlalarda al an Hindulardan biri, puthaneyi ykt mz grm . Ko up, o puthanede tapnan kyllere haber vermi . O sra bin ki iye yakn bir kalabal n ta larla, sopalarla, mzraklarla tam bir kzgnlkla zerimize geldiklerini grdk. Ben ve arkada larm hayret ve korkudan ne yapaca mz a rp, oldu umuz yerde kaldk. Kama a bile cesaret edemedik. Kalbimden Kelime-i ehadet getirmeye ba ladm. Bu halde iken, mam- Rabbani hazretlerinin kalbine mteveccih oldum ve; "Ey din by ! Sizin nasihatinize gvenip bu i i yapma a koyulduk. Allah telnn izniyle bizi bu alak kfirlerin elinden kurtar" dedim. Bu yalvarma ve iltica esnasnda mam- Rabbani' nin sesi

kula ma geldi. "Hi korkma! imdi senin iin slam askeri gnderiyorum." diyordu. Arkada larma; "Bana bir hal oldu. Hazret-i mam' n sesini duydum. mam' n sz verdi i askerler ne zaman gelecek, bunlar yakla t." dedim. Hindular ok yakla m lard. O anda birden bire otuz krk kadar svari grnd. Son srat geldiler, bir ksmn kamlayp bizi kurtardlar. Sonra hepsini srp gtrdler. Bu i , mam- Rabbani hazretlerinin tasarrufu ve kerameti ile oldu. YANAN MALLAR mam- Rabbani hazretleri talebeleriyle beraber bir yolculu a km t. Bir kervansarayda konakladklar srada, talebelerine aniden yle buyurdu: "Bu gn buraya bir bela gelece ini ve herkese sirayet edece ini gryorum. Arkada larmz birbirlerine sylesinler herkes; Bismillahillezi la yedurru me' asmihi ey' n fil-ard vela fissemai ve hvessemi' ul-alim, ve Euz bi-kelimatillahittam-mati min erri ma halak dualarn tekrar tekrar okusunlar. nk, bu duay kim okursa, Allah telnn inayeti ile kendisi ve mal korunur." Bunu syledikten iki saat gemeden kervansarayn baz ksmlarnda yangn kt. Bir trl sndremediler ve mallarn o u yanp telef oldu. Bu arada mam- Rabbani hazretlerinin talebelerinden Mevlana Abdlmmin Lahori' nin de mallar yand. Ona; "Sana hi kimse okunmas icabeden dualar sylemedi mi?" buyurdu. Arkada lar ona bu dualarn okunmas gerekti ini sylemeyi unutmu lard. EDEPS Z NBET mam- Rabbani hazretlerinin gvenilir bir talebesi ve o ullar yle anlatm lardr: Bir tccar, mam- Rabbani hazretlerinin kom ularndan birinin maln ald. Mal sahibi ise, mam- Rabbani hazretlerinin akrabasndan bir genci hrszlkla itham etti. O gen, hakaret ve dayak korkusundan kap gitti. Serhend' de bu i lerle grevli olan nbeti bunu duyunca hazret-i mam' a rd. inde gev eklik gsterenin yanna gitmek icabetmedi ini bildikleri halde, mam- Rabbani hazretleri talebelerinden birisi ile, yaya olarak oraya gitti. O edepsiz nbeti onlarn anna yak mayan szler syledi. Hazret-i mam ise gayet yumu ak cevaplar verdi. Bu esnada Mevlana Tahir Bedah i geldi. O kzgn nbetiye; "Kimi aya na a rd n biliyor musun? Allah telnn dostlarna kt davrananlar elbette ksa zamanda cezasn grr." dedi. Nbeti onlar brakt. Aradan bir gn gemeden bu edepsiz nbeti, semtinde bulunan byk bir kalabalkla mnaka a etti. kavgaya dkld. O nbeti, o ullarndan ve akrabasndan yirmi kadar insanla kalabal a kar koymak istedi ve evin damna kt. O evde harb iin saklanan patlayc maddeler vard. Oraya aniden bir ate d t ve byk bir patlama oldu. O nbeti, btn o lu ve akrabas ile havaya utu. Cesedleri bile grlmedi. Bylece Allah dostlarna kt sz sylemenin cezasn canyla dedi. N N YIKILMADI Muhammed Ha im-i Ke mi yle anlatm tr: "Ecmir' de iken, Teravih namaz kld mz mescidin bir duvar sa lam yaplmam t ve bir tarafa do ru e ilmi ti. O kadar ki, mescide gelenlerin o u ve etrafnda bulunanlar oradan geerken, bugn yarn bu duvar yklacak derlerdi. mam- Rabbani hazretleri bir gn bu d ncelerine temasla buyurdu ki: "Bu duvar, bu fakirler burada kald mddete, bize riayet edip her halde yklmayacak. Nitekim bykler; "Bizim akamz ciddidir." buyurmu lardr. Buyurduklar gibi duvar, mam- Rabbani hazretleri oradan ayrlncaya kadar yklmad. Oradan ayrld mz gn, ben, herkes gittikten sonra bir bahane ile bir saat kadar o mescidin yannda kaldm. Duvarn yklp yklmayaca na bakyordum. mam- Rabbani hazretleri mescid grnmez oluncaya kadar uzakla nca duvar birdenbire yklverdi." K M LECEK, K M KALACAK?

mam- Rabbani hazretleri vefat etmeden alt ay nce, aban aynn on be inci gecesi olan "Berat kandili" gecesini, kendi hususi odasnda ihya eyledi. O gece yars, kymetli hanmnn bulundu u odaya geldi. Hanm dedi ki: "Bu gece ecellerin ve amellerin takdir edildi i gecedir. Kimbilir Allah tel kimin defterine lecek ve kimin defterine ya ayacak! diye kaydetti." mam- Rabbani hazretleri bu sz duyunca; "Niin tereddt ve phe ile sylyorsun? Ya isminin, dnyada ya ayacaklar sahifesinden silindi ini grenin hali nice olur?" buyurdu. Bunu syleyince, esrar yata olan kalbinden bir ah ekti. Bylece mam- Rabbani hazretleri, o sene vefat edece ine kerametiyle i aret buyurmu lard. D N NAS HATTIR Buyurdu ki: "Snnete ok sk sarlmak lazmdr." Bu szleriyle de Peygamber efendimize uymak istemi lerdi. nk, Peygamber efendimiz vefat edecekleri zaman byle nasihat eylemi lerdi. Abbad bin Sariye' den, Tirmizi ve Ebu Davud yle rivayet eder: "Resulullah efendimiz bize vaz ediyordu. Bu vazdan kalbler rperiyor. Gzler ya aryordu. Dedik ki: "Ya Resulallah! Bu szleriniz veda vazna benziyor, bize vasiyet ediniz." Resulullah aleyhisselam buyurdular ki: "Size vasiyetim olsun: Allah' tan korkunuz, bir kle bile emr-i ilahiyi bildirse dinleyiniz ve yapnz. Ya ayanlarnz ok eyler grecek. O zaman benim ve Hulefa-i ra idinin snnetine gayet sk sarlnz, onu elden karmaynz. Dinde bid' atten ok saknnz. nk btn bid' atler dalalettir, sapklktr." mam- Rabbani hazretleri vasiyetine devamla yle buyurdu: "Dinimizin sahibi Resulullah efendimiz, nasihatlerin en incelerini bile; "Din nasihattr" hadis-i erifi gere ince ihmal etmediler. Dinimizin kymetli kitaplarndan, tam tabi olmak yolunu reniniz ve bununla amel ediniz. Benim techiz ve tekfin i lerimde snnete uyunuz." Bundan evvel daha nce mbarek hanmna buyurmu tu ki: "E er ben senden evvel, bu skntlarla dolu dnyadan ahirete gidersem, benim kefenimi, senin mehr parandan aldrrsn." Muhammed Masum Faruk hazretleri, evliynn me hurlarndandr. mm- Rabbn hazretlerinin nc o ludur. nsanlar Hakka dvet eden, do ru yolu gstererek saadete kavu turan ve kendilerine; "silsile-i aliyye" denilen byk lim ve vellerin yirmi drdncsdr. Hindistan' n Serhend ehrinde do du Daha ya nda iken, kelime-i tevhid sylerdi. Kur' n- kerimi ksa zamanda ezberledi. 11 ya nda iken, zikir ve murakabe yolunu babas mam- Rabbani hazretlerinden ald. Babas istidadnn yksekli ini anlaynca, "Hl, ilimden sonra oldu u iin, nce ilim okumak gerekir." buyurup o luna akl ve nakl ilimleri okutmaya ba lad. Ona, " lim tahsilini abuk bitir ki, seninle byk i lerimiz var." buyururdu. 14 ya nda iken babasna, "Kendimde bir nur gryorum ki, btn lem gne gibi ondan aydnlanmaktadr." diye arz edince, babas, "Sen zamann kutbu olursun." mjdesini verdi. Daha sonra kendisi, "Allah telya hamd olsun. Babamn mjdeledi ine kavu tum demi tir. 16 ya nda iken, btn ilimlerin tahsilini bitirip tasavvufa yneldi. Babasnn feyizlerine kavu tu. Kendisi de, "O esrar denizlerinin dalgc oldum buyurmu tur. yle yeti ti ki, onun bereketi ve feyizleri btn leme yayld. slm tarihinde hidyeti onunki kadar yaygn olan bir lim ve mr id grlmemi tir. 900 bin ki i ona talebe olmu , talebelerinden 140 bini evliylk mertebelerine kavu mu , 7 bini de mr id-i kmil olmu tur. Talebeleri onun huzurunda bazen bir ayda, bazen bir haftada evliy olurlard. Bazlarn bir tevecchde, makamlarn hepsine ula trrd. Babas mrnn son gnlerinde ona: "Benim bu dnyada kalmam yalnz kayyumluk vazifesi sebebiyle idi. Bu artk sana verildi. Bu dnyadan g etmem yakla t." Buyurmu tur. Talebelerinden olan Muhammed Hanf-i Kbil, Hocasnn himmeti ile ok byk mrifetlere kavu tu. Hocasndan iczet alarak memleketi olan Kbil' e dnd. Halk ir ada

24- Muhammed Masm Faruk

ba lad. Onu da kskananlar oldu. Bir grup insan, ona gelip, "Bir keramet grmedike, sizin bykl nze inanmayz. Biz bir ziyfet hazrlyoruz. stdnz dvet ediyoruz. Bugn yemek vaktinde Serhend' den Kbil' e bir anda gelmesini bekliyoruz. E er gelirse, hepimiz senin taleben oluruz." diye ilve ettiler. Serhendden, Kbile bir ayda gelinemezdi. Hce Muhammed Hanf, hocasna olan ba ll nn oklu undan bunu kabul edip, "Hocam yeme i yats namazndan sonra yer. Siz yemekleri hazrlayn, gelece ini mit ederim." dedi. Oradakiler glmeye, alayl bir ekilde yemekleri hazrlamaya ba ladlar. Vakit gelince "Yats vakti oldu. Artk yemek yiyelim." dediler. Hce, "Yeme i getirin, stdm bu saatlerde yemek yer." buyurdu. Oradakiler, yemekleri getirirken, Muhammed Ma' sm hazretleri alt o lu ile birlikte evin kapsndan ieri girdi. Kendisine hazrlanan yere oturdu. Oradakiler bu hli grnce, hayrete d p zr dilemek zorunda kaldlar. Muhammed Ma' sm hazretleri "Yalnz Muhammed Hanf' in hatr iin geldim. Yoksa maksadm, sizin ikna olmanz de ildir. Evliyadan keramet istenmez." buyurdu. Hep beraber yeme e ba ladlar. Oradakiler, sohbetin bereketiyle kalblerindeki zulmetten kurtuldular. Onu sevenler arasna girip, saadete erdiler. Talebelerinin stnl Muhammed Ma' sm hazretlerinin talebelerinden Kbilli Sof Pyende Tl anlatr: Hocam bana iczet verdikten sonra, memleketime gidip, insanlar ir d etmemi emretti. "Efendim, bilirsiniz ki, ir d iin para da gerekir. Benim ise bir eyim yok." dedim. "Sofi, krmz ve siyah k t paralar getir." buyurdu. Hemen gidip getirdim. O k tlar, para eklinde kesti. Sonra slatt, o anda altn ve gm para oldu. Kendi kendime, "Bu i i bana da retse" dedim. Bana tekrar "Peki bu i i Hak telnn izniyle sana verdim. Ancak ihtiycn oldu u zaman, kullanrsn. Krmz k d slatrsan altn, siyah ka d slatrsan gm olur. buyurdu. Sonra memleketime gittim. Evimize her gn misfir geliyordu. Buyurdu u gibi k tlar, altn veya gm para oluyordu. Bylece onlara hizmet ettim. Halk tarafndan ok sevildim." Bu talebesinin ismi, altn yapan Sofi anlamnda, "Sof pyende tl" diye me hur olmu tur. Sof Pyende Kerbs adndaki talebesi de, huzurunda yeti ip halfelerinden oldu. Yanndan ayrlp memleketine giderken, ona biraz kuma vermi ti. Verirken de; "Bu kuma ta bereket vardr." buyurmu tu. Sof Pyende uzun zaman o kuma tan bir para keserek satp ihtiyalarn temin etti. Kuma hi eksilmiyordu. Hayatnn sonuna kadar byle devam etti. Bunun iin, kuma yapan Sof anlamnda "Sof pyende kerbs" ismi ile me hur oldu. Hdperest Hn adnda bir devlet adam, vlili i brakp, Muhammed Ma' sm hazretlerine talebe olmu tu. Bir gn evine alt misfir gelmi ti. Onlara yedirecek bir eyi yoktu. Skntl idi. Fakat feyizden mahrum kalmamak iin hocas Muhammed Ma' sm hazretlerinin sohbetine gitti. Hocas skntsn anlayp, sohbetten sonra, kendisine ve alt misfirine onar tane olmak zere yetmi tane, "Enbe" denilen yemi verdi. Ayrca alt misfiri iin, alt tane altn para verip, "Sen bizim o lumuz saylrsn, sana yine misfir gelirse hi ekinmeden bize haber ver." buyurdu. Talebelerinden Hce Ms anlatr: "Hocam bana, iczet-i ve hilfet verip; memleketime dnmemi syledi i zaman; "Bizde halk, sert tabiatldr, byle eyleri bilmez, alay ederler " dedim. Hocamz Muhammed Masum hazretleri, "Senin szn herkes dinleyecek. Bir de, senin dun her hastal a if olacak. Oradaki btn insanlar seni sevecekler." dedi. Gerekten hocamn buyurdu u gibi oldu." Bir talebesi anlatr: "Sahrda niden bir aslan grdm. O anda Hocam Muhammed Ma' sumu hatrladm. Hemen Ma' sm hazretleri geldi, elindeki ibri i aslana frlatt. Aslanda hareket edecek kuvvet kalmad. Sonra hocam gzmden kayboldu. Sonra, o ibri in krlm paralarn yerden topladm. Hl yanmda saklyorum."

Ara sra sohbetine gelen bir gen, pek uygun olmayan bir kza k olmu id, dalgn ve da nk bir hldeydi. Muhammed Masum hazretleri, o gencin hlini anlayp, "Bu bozuk i ten ve lzumsuz haylden vazge! Arzu yzn hakikat bahesine evir! Mrifet bahesinden meyveler topla! Elbette bu di erinden daha iyi olur." buyurdu. Sknt iinde olan gen, bu hlden kurtulmas iin du talebinde bulundu. Muhammed Ma' sum hazretleri, o hlden kurtulmas iin du edip; " imdi seni bu hlden kurtardlar!" buyurdu. Gen bu sz duyar duymaz, kendini toplayp akl ba na geldi. Mecaz olan a k, gerek a ka dnd. Muhammed Ma' sm hazretlerinin sdk talebelerinden oldu. Seyfeddn-i frk hazretleri, Silsile-i aliyyenin 25.sidir. mm- Rabbn hazretlerinin torunu ve Urvet' l-Vsk Muhammed Masm-i Frk hazretlerinin be inci o ludur. Do um zamannda bir melek; "Do du u gn, lece i gn ve dirilece i gnde ona selam olsun." melindeki Meryem sresinin 15. yet-i kermeyi okuyarak mjde vermi ti. Kk ya ndan tibren ilme yneldi. Amcas Muhammed Sad' den akl ve nakl ilimleri tahsl edip ksa zamanda lim oldu. Zamannn bir tanesi ve marifet deryas olan babas Muhammed Ma' sm-i Frk' nin tevecch ve sohbetleriyle, ilerleyip, ksa zamanda birok kermetlere kavu up limlerin ba tac oldu. Kemale erdikten sonra babasnn emriyle lemgr Han ile gr mek zere Delhi' ye gitti. Delhi' ye vard zaman, ehrin kapsnda iki azgn fil ve bunlar zabt etmeye al an iki heybetli pehlivann resimlerinin asl oldu unu grd. Sultna o resimleri indirtip yok edinceye kadar ehre girmeyece ini bildirdi. Sultan resimleri indirtince ehre girdi. Sultan lemgr Han, kendi iste iyle ona talebe oldu. Sohbetleriyle ereflendi. Ya ilerlemi olmasna ra men Kur' n- kerm okumay renip ezberledi. Sohbetlerinin bereketiyle Hindistan' da yaylm birok bid' at ve sapklk, Sultan lemgr Han tarafndan ferman kartlarak ortadan kaldrld ve unutulmu snnetleri ortaya karld. Di er vezirler, vliler ve devlet adamlar da sohbetleriyle ereflenip hidyete kavu tular. Himmet ve bereketiyle, Hindistan' n her tarafnda slmiyet yaylp mslmanlar kuvvetlendi. Bid' at shipleri ve kfirler peri n oldu. Delhi' de, sohbet meclisleri ok bereketli ve kalabalk olurdu. Kfirler ve fsklar da onun sohbetine gelip, yksek huzuruyla ereflenince, hidayete kavu up eski gnahlarna tvbe edip, isti far ederek geri dnerlerdi. Sohbetinin bereketiyle, binlerce ki i hidayete kavu up, yksek derecelere ula m t. Derghna her gn binlerce ki i gelir feyz alrd. Seyyid Nr Muhammed hazretleri, evliynn byklerinden. nsanlar Hakk' a davet eden, do ru yolu gsterip hakiki saadete kavu turan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen byk lim ve vellerin 26.sdr. Seyyid olup soyu Peygamber efendimize ula r. Trbesi, Hindistan' n Delhi ehrindedir. Seyyid Nr Muhammed Bedyn hazretleri, ilmini ve feyzini mam- Rabbani hazretlerinin torunu, byk lim ve mr id-i kamil Muhammed Seyfddn-i Fark' den ald. Onun derslerinde ve sohbetlerinde yeti ip iczet ald. limde o kadar ykselmi ti ki zamannn yegane limi ve rehberi idi. nsanlar ondan feyz almak iin sohbetine ko mu lardr. Bir tevecch ile talebelerinin kalbleri zikretmeye ba lard. "Sokakta gnahkrla kar la mak kalbde zulmet hasl eder." buyurur ve talebelerinin hangi gnah i leyenle kar la t n haber verirdi. Yeti tirdi i talebelerin en me huru ve halifesi, "Mazhar- Cn- Cnn" hazretleri olup, evliynn byklerindendir. pheli eylerden ve haramlardan saknma hususunda gayreti son dereceye ula m t. Yiyece i ekme in ununu hellden tedarik eder, hamurunu kendi yo urup, pi irir ve iyice acknca azar azar yerdi. Tasavvufta ilh a k ile kendinden geme hli pek ziyade idi. 15

25- Seyfeddin

26- Seyyid Nur Muhammed

sene bu hl zere ya ad ve tasavvuf hllere gark oldu. mrnn son zamanlarnda bu hlden ayklk hline dnm tr. Snnet-i seniyyeye uymakta, edeblerde de Peygamber efendimize tbi olmakta byk bir dikkat gsterirdi. Peygamber efendimizin hayatn ve yksek ahlkn anlatan kitaplar devaml yannda bulundurur, bunlar okuyup, hllerinde ve i lerinde Reslullah efendimize uymaya al rd. Bir defasnda helya girerken, yanl lkla nce sa aya n ieri atnca tasavvuftaki hlleri ba land. gn Allah telya yalvarp, niyazda bulunduktan sonra hlleri tekrar ald. Daima murakabede bulunurdu. Bylece, Allah teldan ba ka her eyi unutup, Allah telya ynelerek ok ibdet yapt ndan beli bklm t. Bir gn birisi yiyecek bir ey hediye getirmi ti. Kendisine takdim edilince, "Bu yiyecekte bir zulmet gzkyor, ltfen bir ara trnz!" buyurdu. Bu yiyecek helldendir diye arz ettiler. Fakat ara trnca, bu yiyece in gsteri niyetiyle hazrland n anladlar. Dnyaya d kn olan bir kimse, kendisinden emanet bir kitap istedi inde verirdi. Kitap geri getirilince o kitab bir yere kor gn bekletirdi. Verdi i kimseden kitap zerine sirayet eden zulmet, sohbeti bereketiyle da ldktan sonra alp okurdu. Bir defasnda bir talebesi huzuruna giderken, yolda gz yabanc bir kadna taklp ona bakm t. Hocasnn huzuruna girince, sende zina zulmeti gryoruz buyurarak yabanc kadna bakmas sebebiyle gnaha girdi ine i aret etmi tir. Eshab- kirama d manlk besleyen, rfiz iki ki i , rfiz olduklarn saklayp, kendisine tbi olmak istediklerini sylemi lerdi. Onlara, "nce bozuk itikadnzdan vazgein sonra tbi olma arzusunda bulunun" buyurdu. Biri, bu kerameti grnce, hemen tvbe edip, sapk itikadndan vazgeti. Kendisi anlatr: "Bir gn hocamn kabrini ziyarete gitmi tim. Kabri ba nda murakabeye daldm, hocam kabrinde grp, konu tum. Kefeni ve bedeni hi rmemi ti. Sadece ayaklarnn alt ksmlarna toprak tesir edip hafif dklm t. Bunun sebebini kendisinden sordum, dedi ki: "Sahibinden izinsiz, o geldi i zaman geri vermek niyetiyle bir ta alp, abdest ald m yere koydum. Abdest alrken o ta n zerine bastm. Ayaklarmda grd n topra n tesiri bu sebepledir." Mazher-i Can- Canan hazretleri, evliyann byklerinden. nsanlar Hakk' a davet eden, do ru yolu gstererek hakiki saadete kavu turan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen alim ve velilerin me hurlarndandr. smi, emseddin Habibullah' tr. Babas Mirza Can' dr. Onun ismine izafeten Can- Canan denilmi tir. 1699 (H.1111) veya 1701 (H.1113) senesinde Ramazan- erifin on birinde Cuma gn do du. 1781 (H.1195) senesinde ehid edildi. Hazret-i Ali' nin neslinden olup, seyyiddir. Ceddi, ileri gelen devlet adamlarndan olup, Teymuriyye sultanlarna yaknlklar vard. Babas Mirza Can, mevki ve makam terkedip, fakirli i ve kanaat tercih etti. Servetini Allah iin fakirlere da tt. Kznn nikah iin ayrd yirmi be bin rub' iyye mikdarndaki altn, bir dostunun iddetli bir skntda oldu unu i itince, tamamen ona hediye etti. Babas, memleketinde, merhameti, stn ahlak, insani meziyetlerinin stnl ile tannm bir zatt. Zamann mr id-i kamillerinden olan ah Abdrrahman Kadiri' nin sohbetinde kemale geldi. Mazhar- Can- Canan hazretleri, Zeka, fehm ve anlay nn parlakl n gren firaset erbab, onun yksek bir ftrata, yaratl a sahib oldu unu sylerlerdi. Babas, onun terbiye ve taliminde, ilim renmesi hususunda ok dikkat gsterdi. Daha kk ya ta ilim, marifet renmeye ve e itli maharetler kazanma a ba lad.Kymetli mrn ocuklu undan itibaren gayet iyi de erlendirip, heba etmedi. lim ve marifeti yannda ayrca e itli sanat ve maharetleri rendi. Kendisi yle demi tir: "ocuklu umda brahim aleyhisselam ryamda

27- Mazher-i Cn- Canan

grp, ok iltifat ve ihsanlarna kavu tum. Yine ocuklu umda hazret-i Ebu Bekr' i ne zaman hatrlayp ismini ansam, mbarek sureti kar ma kard. Ruhaniyetini gzmle grrdm. Bana ok iltifatta bulunurdu." Yine yle anlatm tr: "ocuklu umda idi. Bir kimse babamla konu uyordu. mam- Rabbani hazretlerinden bahsettiler. Ben o anda mam-Rabbani hazretlerinin ruhaniyetini grdm. Bana oradan kalkmam iin i aret etti. Bu hali babama syleyince; "Anla ld ki, sen onlarn yolundan istifade edeceksin." dedi. Allah teala benim tinetime, snnet-i seniyyeye ittiba etme, uyma hasletini yerle tirmi ." Mazhar- Can- Canan hazretlerinin ftratnda, yaratl nda bir ykseklik, bykler yolunda ilerlemeye byk bir kabiliyet, onlar sevmek ve muhabbet gsterme hususiyeti vard. "A k ve muhabbet, benim tinetimin hamurunun mayasdr." buyurdu. Zamann me hur alimlerinden onun halini grenler; "Bu ocuk, a kane bir mizaca sahibdir." demi lerdir. Babas ona; "Senin dnyaya geli in benim iin ok mbarek oldu. nk senin do du un sene, ben dnyaya ait ba llklar, dnyaya d kn olmay terkedip, kanaat tercih ettim." demi tir. Kendisi ilim tahsilini yle anlatm tr: "Farisi lisann ve di er baz bilgileri babamdan, Kur' an- kerimi, tecvid ve kraat ilmini Kari Abdrresul' den, akli ve nakli ilimleri de zamanmzn alimlerinden rendim. Hac Muhammed Efdal' den, tefsir ve hadis ilmi rendim. On be ya nda iken kendisinden ilim rendi im hocam Hac Muhammed Efdal, bana bir takke hediye etmi ti. Bunun bereketi ile zihnim iyice ald. Hibir eyi okuyup renmekte zorluk ekmedim. Tahsilimi tamamladktan sonra, bir mddet de talebelere ders verdim. On alt ya nda babam vefat etti. Vefat etmeden nce yle vasiyyet etti: "Btn vaktini, kemalat, olgunluklar ve stn dereceleri elde etmek iin harca. Kymetli mrn bo eylerle geirme." Babamn vasiyetine uyarak, ilim renmeye ve rendi im ilimle amel etmeye devam ettim. Bir gece ryamda evliyadan bir zat grdm. Mezarndan kalkp yanma geldi ve kendi klahn ba ma koydu." Bu ryadan sonra gnlmde makam ve mevki arzusu hi kalmad. Tasavvufa ynelme arzusu iyice fazlala t. Bir defasnda ryamda gaybdan bir ses; "Bizim seninle i imiz var. nsanlarn hidayete kavu mas ve onlar hidayete kavu turacak yolun yaylmas senin sebebinle olacak!" dedi. Bu ryay da grnce tasavvufa ynelip, batn nisbetini elde etmek arzum iyice kesinle ti. Bu maksadma kavu mak iin Seyyid Nur Muhammed Bedayuni' nin huzuruna gittim. Mbarek yzn grnce marifet sahibi bir zat oldu unu anladm. Snnet-i seniyyeye son derece ba l, dinin emirlerine tam uyan, yksek ahlak sahibi bir zat idi. Sohbeti kalbe safa veriyor, cana can katyordu. yice anla lm t ki, arayanlar maksada onun huzurunda kavu uyor, lm kalb onun huzurunda dirilip itminana eriyor. Hakk' a kavu mak orada myesser oluyordu. Beni talebeli e kabul etmesini arzedince, istiharesiz talebe kabul etmedi i halde beni derhal kabul etti. Feyzleri o kadar bereketli ve tesirli idi ki, bir tevecch ile talebesinin kalbi zikretmeye ba lard. Ona talebe olup feyzlerine kavu unca gnlm aydnland. ok iltifatna kavu tum. Ksa zamanda Nur Muhammed Bedayuni hazretlerinin sohbetinde yeti tim. Tasavvuf hallerine gark olmu tum. Ben, muhabbet-i ilahinin sarmasndan, cezbenin oklu undan uykuyu, istirahati, yemeyi, imeyi terk etmi tim. nsanlardan uzakla p yalnz ba ma dola maya ba ladm. Al n iddetinden a a yapra yemi tim. Vaktim hep kendimden gemi bir vaziyette ve murakabe halinde geiyordu. Asl maksada kavu may bylece bekledim. Nihayet o hale geldim ki; "Rabbini gryormu gibi ibadet et" hadis-i erifinde istenen vasfa ula tm. Mahviyyet, fena ve beka hallerine kavu tum. Byklerin tarif etti i maksada, srr- tevhide ykseldim. Nur Muhammed Bedayuni, benim hallerime bakp, bana kar tevazu ile, byk bir sevgi ve alaka gsterdi. Bir gn, ikimiz kar kar ya otururken; " ki gne kar kar ya gelmi , birinin nurundan di eri grlmyor. E er taliblerin terbiyesine ynelsen alem nurlanr." buyurdu. Yine bir gn bana; "Sende Allah tealaya ve Resulne kar muhabbet yksek

derecededir. Bizim yolumuz, senin tevecchlerin ile yaylacak. Sana emseddin Habibullah ismi verildi." buyurdu ve talebelerinden bir ksmnn yeti tirilmesini bana havale etti. Hocamn sohbetine devam ederken, havale etti i o talebeleri de yeti tirdim ve hocamn sohbetine braktm. Her ne kadar Resulullah efendimizin zamannda bulunup grmekle ereflenmedik ama, Allah tealaya binlerce krler olsun ki, Resulullah' n naiblerinden olan (O' nun yolunu anlatan) hocam Seyyid Nur Muhammed Bedayuni' nin sohbetinde bulunmakla eref- lendim. Hayatn meyvesi, asl maksad ele geti. Byklerin ok iltifatna kavu tum. Hocam Seyyid Nur Muhammed Bedayuni' nin sohbetine drt sene devam ettim. Sonra bana icazet verdi. Bana Ehl-i snnet itikad zere olmam, snnet-i seniyyeye uymam ve bidatlerden saknmam vasiyet etti." Hocas Seyyid Nur Muhammed' in vefatndan sonra, alt sene eyh Gl eni ve on iki sene Muhammed Efdal veHafz Sa' dullah' n, sekiz sene Muhammed Abid-i Senami' nin sohbetlerine devam ederek tasavvufda Mceddidiyye yolunda yksek derecelere kavu tu. Ayrca Kadiriyye, e tiyye, Shreverdiyye ve Kbreviyye yollarndan da icazet, diploma ald. Zahiri ve batni ilimleri rendikten sonra insanlar ir ada ve do ru yolu anlatmaya ba lad. Derslerine, sohbetlerine alimler, amirler, veliler ve halk devam edip ondan feyz aldlar. Mir Msliman, Senaullah Pani-pti, Gulam Kaki, SeyyidAlimullah, Seyyid Abdullah Dehlevi gibi byk alimler ve veliler yeti tirdi. Mazhar- Can- Canan hazretleri buyurdu ki: "Allah teala bize en olgun akl, do ru ve keskin gr ihsan etti. Saltanat i lerinin idaresi ve memleketin nizam hususunda, herkesin haline uygun en gzel usul renmi idim. Bunun iin zamann me hur devlet adamlar, alacaklar silahlar ve di er mhim eyleri bizden sorar ve bizden aldklar cevaba gre hareket ederlerdi." Yine yle buyurmu tur: "Muhterem babamn bereketli terbiyesiyle yeti tikten sonra bende yle bir hal hasl oldu ki, bir bak la herkesin ne oldu unu ve kalbindekini anlardm. Bulundu um yolun nuruyla insanlarn saadet veya ekavet, (Cennet veya Cehennem) ehli oldu unu, alnlarndan okurdum." Nevvab Han Firuzcenk, Mazhar- Can- Canan hazretlerini, so u u iddetli bir k gnnde, zerinde eski bir elbiseyle grd. Bu halini grnce a lad. Yannda bulunan adamlarndan birine; "Biz ne bedbaht insanz ki byklerimizden bir zat hediye kabul etmiyor ve ona hizmet etmekle ereflenemiyoruz." dedi. Bu hadise zerine Mazhar- CanCanan hazretleri; "Biz, zenginlerden bir ey kabul etmeme e, almama a kararlyz. Hayat gne imiz batmaya yz tuttu, mr bitmek zere. imdiye kadar kabul etmedik." buyurdu. Sonra Nevvab Han Firuzcenk, otuz bin rubiyye para hediye etmek istedi. Kabul buyurmad ve; "Biz sizin servetinizin yiyicisi de iliz, onu fakirlere da tnz." dedi. Yine Afgan serdarlarndan biri, e refi denilen yz altn gndermi ti. Bunu da kabul buyurmayp; "Her ne kadar hediyeyi kabul etmek lazmsa da, mutlaka kabul etmek lazm oldu una dair bir emir yoktur. Bize kendi talebelerimiz, ihlas ve ihtiyatla, haram kar mamas iin dikkat ederek hazrladklar hediyeleri getiriyorlar, onlar bile kabul etmiyoruz. Kald ki, merann ve zenginlerin hediye edece i eylerin tam helalden hazrlanm oldu u pheli olanlar hi kabul etmeyiz. Onda insanlarn hakk vardr. Kyamet gn onun hesabn vermek zordur. mam- Tirmizi' nin, Ebu Berze' den getirerek yazd hadis-i erifde Peygamber efendimiz buyurdu ki: "Kyamet gn herkes, drt suale cevap vermedike hesapdan kurtulamayacaktr: mrn nasl geirdi. lmi ile nasl amel etti. Maln nereden nasl kazand ve nerelere harcad. Cismini, bedenini nerede yordu, hrpalad." Bunun iin ok dikkat etmek lazmdr" buyurdu. Mazhar- Can- Canan' a yine devlet adamlarndan biri Hindistan' n me hur meyvesi olan "Enbe"den (Hint kiraz) bir mikdar hediye gndermi ve kabul etmesi iin de ok yalvarm t. Bunun zerine iki tane "Enbe" alp gerisini iade etmi ve; "Bu fakirin gnl, bunlar kabul etmek istemiyor." buyurmu tu. Biraz sonra huzuruna bir bahe sahibi gelip; "Falan emir, size gnderdi i enbeleri bizden zulm ile alp size hediye etti." dedi. Bunun

zerine mazlumun hakknn verilerek, himaye edilmesini syledi. Sonra da; "Sbhanellah, onun getirdi i bu yiyecek bizim batnmza zararl oldu." buyurdu. Ondan sonra da mal pheli kimselerin ikramn hi kabul etmedi. Yine bu hadise zerine; "Yiyeceklerin en zararls kazanlar pheli olan zenginlerin ikram etti i yiyeceklerdir. Hatta fakirlerin ikramlar da phelidir. nk onlar da, bu yemekleri hazrlamak iin, kazanlar pheli olan zenginlerden bor alyorlar." buyurdu. Bir defasnda bir iftar vaktinde yemek yerken, gafil birine aid olan bir ekme i talebeleri payla m lar, bir para da Mazhar-Can-Canan hazretlerine vermi lerdi. O gece teravih namazndan sonra yenilen o ekmek sebebiyle, batnlarna tesir edip zarar verdi ini belirterek; "Bu zarardan ancak namaz klmak ve okunan Kur' an- kerimi dinlemekle kurtuldum." buyurdu. Talebesi Abdullah- Dehlevi hazretleri bu sz zerine: " pheli bir lokma, onlarn mbarek batnlarnda nur deryalarnda byle bir de i meye, zarara sebeb olursa bizim halimize ne denir!" buyurmu tur. Mazhar- Can- Canan hazretleri bu hususta yle buyurmu tur: "Yenilen lokmalar insan muvaffakiyete kavu turmal, taat ve ibadetin nurunu arttrmaldr. Fakirli i zenginli e tercih etmeli, sabr ve kanaat semeli. Teslimiyeti ve rzay seciye haline getirmelidir. Resulullah efendimizin; "Allah' m! Al-i Muhammed' in rzkn kafi gelecek kadar kl." buyurdu u duasna uygun olarak, insan iin lazm olan eyleri yeteri kadar istemelidir. Eshab- kiram da byle dua ederdi. srafa d recek kadar zengin; skntya, borca d recek kadar da fakir olmamaldr. Kulluk vazifesini yerine getirip, lme hazr beklemeli, gnl ba ka arzulara ba lamamaldr. lm, ilahi bir hediyedir. Allah tealaya kavu mak ve Resulullah efendimizin didarn, mbarek yzn grmektir." Mazhar- Can- Canan hazretleri, hocalarna byk bir muhabbet ve ihlas ile ba lyd. Bilhassa mam- Rabbani hazretlerine derin bir muhabbeti vard. "Her neye kavu mu sam, hocalarma olan muhabbetim sebebiyle kavu tum. Kulun amelleri nedir ki, Allah tealann rzasna kavu tursun! Fakat Allah tealann rzasna kavu mu ve makbul kullarndan olan zatlar sevmek, onlara muhabbet beslemek, Allah tealann rzasna kavu mak iin en kuvvetli vastadr." buyurdu. Mazhar-Can- Canan hazretleri yle anlatm tr: "Bir defa cihann ss ve kainatn serveri olan Peygamber efendimizi ryada grmekle ereflendim. Yanyana uzanm yatyorduk. O kadar yakndk ki, mbarek nefesi yzme geliyordu. Bu esnada susadm. Serhend by nn o ullar, yani mam- Rabbani hazretlerinin evlad da orada idiler. Resulullah, onlardan birine su getirmesini emir buyurdu. Fakir; "Ya Resulallah, onlar benim pirimin evladdr." diye arzettim. "Onlar bizim szmz tutarlar." buyurdu. Onlardan bir aziz, kalkp su getirdi. Kana kana itim. Sonra; "Ya Resulallah, hazretiniz Mceddid-i elf-i sani hakknda ne buyurursunuz?" diye arzettim. "mmetimde onun bir benzeri yoktur." buyurdu. "Ya Resulallah! mam- Rabbani hazretlerinin Mektubat' , mbarek nazarlarnzdan geti mi?" dedim. Buyurdu ki: "E er ondan hatrlad n bir yer varsa oku!" Ben de, mam- Rabbani hazretlerinin baz mektuplarnda geen ve Allah teala iin; "O, vera-l-vera sonra yine vera-l-vera' dr, yani Allah teala telerin tesidir. Akl neyi d nr ve neyi tasavvur ederse O de ildir" buyurdu unu okudum. Resulullah efendimiz bunu ok be endi ve; "Tekrar oku!" buyurunca, tekrar okudum. Bu ifadeleri ok gzel buldu. Bu hal epey bir mddet devam etti. Sabah olunca byklerden bir zat erkenden gelip bana; "Ben bu gece ryamda sizin bir rya grd nz grdm. O ryay bana anlat!" deyince, anlattm. ok be enip, hayret etti. Ben grd m bu ryada, Resulullah efendimizin mbarek nefesinin ve sohbetinin bereketiyle kendimi tamamen nur ve huzur iinde buldum. Uyank iken ele geen eylerden daha ok bereketli olan bu ryann bereketiyle gnlerce ackmadm ve susamadm." Bir gn Mazhar- Can- Canan hazretlerinin talebelerinden biri huzuruna gelip; "Efendim! Karde im, Azimabad' a gitmi ti. Sevenlerinizdendir. Bir iftiraya u rayp haksz

yere hapsedilmi . Kurtulmas iin dua ve tevecchde bulunmanz istirham ederiz." dedi. Bunun zerine Mazhar- Can- Canan bir mektup yazp, karde ine ula trmas iin ona verdi ve; "Bu eline getikten bir saat sonra hapisten kurtulur" buyurdu. O talebe mektubu karde ine ula trnca, i aret edildi i gibi hapisten kurtuldu. Mazhar- Can- Canan hazretleri, byk gnah i lemi bir kadnn kabri yanna oturmu tu. Kabre tevecch eyledi. Yani hatrna ba ka hibir ey getirmeyip yalnz onu d nd. "Bu mezarda Cehennem ate i var. Kadnn imanl olmasnda phe ediyorum. Ruhuna hatm-i tehlil, yetmi bin Kelime-i tevhid sevab ba layaca m. man varsa affolur." buyurdu. Hatm-i tehlilin sevabn ba ladktan sonra; "Elhamdlillah, iman varm . Kelime-i tayyibe, tesirini gsterip azabdan kurtuldu" buyurdu.Hadis-i erifde; "Bir kimse, kendisi iin veya ba kas iin yetmi bin adet Kelime-i tevhid okursa, gnahlar affolur." buyruldu. Mazhar- Can- Canan hazretlerini sevenlerden bir zat, bir gn mbarek ete ini tutup; "Kzmn bir o lu olaca n bana mjdelemezsen ete ini elimden brakmam." dedi. Mazhar- Can- Canan hazretleri biraz murakabeden sonra; "Gnln ho olsun! Cenab- Hak senin kzna bir erkek ocuk ihsan eyledi." buyurdu.Hakikaten bu adamn kznn dokuz ay sonra bir erkek ocu u oldu. Mazhar- Can- Canan hazretleri talebeleri ile birlikte bir yolculu a km t. Yanlarnda azk olarak hi bir yiyecek yoktu. Gittikleri yerde de misafir kalabilecekleri bir tandklar bulunmuyordu. Talebeleri bu durumu bildiklerinden merak edip; "Bakalm halimiz ne olur?" diyerek yola devam ettiler. Her yemek vakti geldi inde, Mazhar- Can- Canan hazretlerinin kerameti ile gaybdan nlerine sofra kuruluyordu. Sofra zerinde e it e it ve gayet nefis yemekler bulunuyordu. Bu nefis yemekleri yiyip yolculu a devam ettiler. Talebeleri hayatlarnda yle gzel ve e itli yemekler yememi lerdi. Bu hal, seferlerinden dnnceye kadar devam etti. Bir kimse, lsnn azabda oldu unu ryada grp, Mazhar- Can- Canan hazretlerine magfiret olunmas iin dua etmesini istirham etti. Mazhar- Can- Canan hazretleri de dua edip; "Allah teala, lnn gnahlarn magfiret eyledi." diye de ona mjde verdi. O kimse tekrar lsn ryada grnce, kendisine; "Hazret-i Mazhar' n duas bereketi ile, azabdan kurtuldum." dedi. Mazhar- Can- Canan hazretleri, ehid olarak vefat etti. Vefatndan birka gn nce, bu fani dnyadan gitme zamannn geldi i ve Allah tealaya kavu aca iin bamba ka bir a k ve evk iindeydi. O gnlerde ibadet ve taatlarn daha da artrm t. Bir taraftan da talebeleri ve sevenleri akn akn sohbetine geliyorlard. Sohbetleri ve murakabeleri byk bir huzur hali iinde geiyordu. Sohbetleri srasnda huzurunda toplananlar yz ki iden ziyade olur, bereketlere ve feyzlere kavu urlard. Vefatnn yakla t gnlerde talebelerinden Molla Nesim, memleketine gidip dnmek zere izin istedi inde, bu talebesine; "Artk seninle bir daha gr ece imiz malum de ildir!" buyurdu. Bu szleriyle vefat edece ine i aret etmi ti. Bunu i iten talebeleri a la maya ba layp gzya larn tutamadlar. Yine vefatnn yakla t gnlerde talebelerinden Molla Abdrrezzak' a yazd bir mektupda; "mrm seksen ya n geti. Ecelim yakla t. Bize hayr duada bulun!" diye yazm t. Bu sralarda talebelerinden di erlerine yazd mektuplarnda da ayn ekilde i aret etmi tir. Yine vefatnn yakla t gnlerde kavu tu u nimetleri dile getirerek ve krederek yle buyurdu: "Kalbimden her ne getiyse ve her ne nimete kavu mak istediysem, Allah teala onlar bana ihsan etti. Beni slam- hakiki ile ereflendirdi ve ok ilim ihsan etti. Salih amel zere istikamet verdi. Byklerin tasavvuf yolunda bildirdi i eylerin hepsini verip ke f, tasarruf ve keramet ihsan etti.Beni dnyaya d kn olmaktan ve dnyaya d kn olanlardan da uzak eyledi. Ancak Allah tealaya yakla makta, yksek derece olan ehitlik derecesine kavu amadm. Hocalarmn, mr idlerimin o u ehitlik erbetini imekle ereflendiler. u anda ben ya landm, vcudum zayf d t. Cihad edecek ve bylece ehitli e kavu acak

gcm, takatim kalmad. lm sevmeyen, istemeyenlere a lr. lm Allah tealaya kavu maya sebeptir. lm, Resulullah efendimizi ziyaret etmeye, evliyaya kavu maya, onlarn mbarek yzlerini grerek mesrur olmaya sebeptir. lm; Resulullah efendimiz, Halilrrahman brahim aleyhisselam, Emirul-mminin hazret-i Ebu Bekr-i Sddik, mam- Hasan, Cneyd-i Ba dadi, ah- Nak ibend Bahaeddin Buhari ve Mceddid-i elf-i sani mam- Rabbani hazretleri ile gr meye, onlara kavu maya vesiledir. Kalbimde bu byklere kar hususi bir muhabbet vardr. Onlar zahiri ve batni ehadete kavu tular, en yksek mertebelere ula tlar." Mazhar- Can- Canan hazretleri bylece, ehitlik derecesine kavu may ok arzu etti ini dile getirmi ti. mrnn son gnlerini ya ad sralarda huzuruna gelip gidenler iyice artm t. 1781 (H.1195) senesinin Muharrem aynn yedisinde ar amba gecesi kapsnn nnde pekok kimse toplanm t. Bunlar arasndan ki i srarla ieri girmek istiyorlard. Nihayet izin alp ieri girdiler. Bunlar Mo ol ve Mecusi idiler. Huzuruna girince, Mazhar- Can- Canan sen misin?" dediler. Mazhar- Can- Canan hazretleri de; "Evet benim." buyurdu. Me er bunlar Mazhar- Can- Canan hazretlerine kastedip, ldrmek zere gelmi lerdi. lerinden biri zerine hcum edip haner vurmaya ba lad. Vurulan haner darbesi kalbine yakn bir yere isabet etmi , a r yaralanm ve yere yklm t. Durumdan haberdar olan Nevvab Necef Han, sabah erkenden frenk bir tabib gnderdi. Tabibe; "abuk gidip bu mbarek zat tedavi et, onu yaralayanlar da yakalannca ksas yaplsn." dedi. Frenk tabib gidip Mazhar- Can- Canan hazretlerinin yarasna bakt ve geri dnp kasden Nevvab Necef Hana; " yile ip kurtulur, ba ka tabib gndermeye lzum yok." dedi. Mazhar- Can- Canan hazretleri bu yaral haliyle gn daha ya ad. Yaralarndan devaml kan akt. nc gn, Cuma gn idi. le vakti ellerini ap Fatiha-i erifi okudu. kindi vaktinde; "Gnn bitmesine ka saat vardr?" buyurdu. Drt saat vardr dediler. O gn hem Cuma, hem de A ure gn idi. Ak am olunca defa derin nefes ald ve ehid olarak vefat etti. Vefatnda ebced hesabnda tarih olarak mealen: "Allah' a ve Peygambere itaat edenler, i te bunlar Allah' n kendilerine nimet verdi i, peygamberlerle, sddiklarla, ehidlerle ve iyi kimselerle beraberdirler. Bunlarsa ne gzel birer arkada !" buyurulan Nisa suresi 69. ayet-i kerimesinden; "laike ma' allezine en' amellah aleyhim" ksm sylendi. Yine Peygamber efendimizin bir hadis-i erifinde; "Methe ayan olarak ya ad ve ehid olarak ld." manasnda; "A e hamiden mate ehiden." buyurdu u ksm ile ebced hesabna gre vefat tarihi sylendi. Mazhar- Can- Canan hazretlerinin ehid olarak vefat etmesinden sonra, sevenleri, onun byk bir kayb oldu unu ifade eden ryalar grm lerdir. Mazhar- Can- Canan hazretleri, slamiyetin yaylmas ve insanlarn hakiki saadete kavu malar iin ok stn hizmetler yapm tr. Her biri stn birer cevher olan kymetli zatlar yeti tirmi ve onlar insanlara rehberlik yapmakla vazifelendirmi tir. Talebeleri de bulunduklar yerlerde insanlara slamiyeti retmi ler, imanlarnn vicdanile mesini sa lam lardr. Bylece her biri bulundu u yerde slamiyete uyulmasna, gzel ahlakn yaylmasna ve insanlarn birbirlerine kar iyi muamelede bulunmalarn sa lam lardr. Onlar tanyp seven insanlar, onlarn sebebiyle temiz bir hayat ya amak ve saadete kavu makla ereflenmi lerdir. Mazhar- Can- Canan hazretleri buyurdu ki: "Her kim ki dnyaya d kn olanlar arasna kar rsa, sohbetin bereketlerine ve tasavvufun nurlarna kavu amaz! Bir kimse dnyaya d kn olanlar arasna ihtiya oldu u kadar kar r ve halis niyetle ve batni nisbetini muhafaza ederek aralarnda bulunursa zarar yoktur." "Dnya mel' undur ve dnyada olan eylerden Allah iin yaplmayanlar da mel' undur. Allah tealann sevgisi ile dnya sevgisi bir araya gelmez. Allah tealann rzasna

kavu mak iin masivay yani Allah tealadan ba ka her eyi ve btn maksatlar terketmek lazmdr." Mazhar- Can- Canan hazretlerinin kendi eshabna, talebelerine nasihatlar yledir: "Takvann ve verann, haramlardan ve pheli eylerden saknmann yolu, Resulullah efendimize mtabeat yani tam uymak ve onun bildirdiklerini candan kabul etmektir. Kendi halinizi, Kitab ve snnette bildirilen hususlar ile kar la trnz. E er haliniz, Kitab ve snnette bildirilen hususlara yani dinin emirlerine uygun ise makbuldr. Uygun de ilse merduddur, reddedilecekdir. Ehl-i snnet ve cemaat itikad zere olmak lazmdr." EVL YAYA HRMET Seyyid Gulam Ali (Abdullah- Dehlevi) hazretleri anlatr: "Bir gn Mazhar- Can- Canan hazretlerinin sohbetinde bulunuyordum. htiyar bir adam gelip; " eyhin hreti Rahmani mi, yoksa de il mi? Onu anlama a geldim." dedi. Bu kstaha sz kar snda, Mazhar- Can- Canan hazretleri son derece mteessir oldu ve fkelenerek o ihtiyara, keskin ve dik dik bakt. O esnada ihtiyar yere d p rpnma a ba lad. Sonra; "Tvbe ettim. Allah iin beni affet." diye yalvard. Mazhar- Can- Canan hazretleri, Allah tealann ismi araya girince, kalkt ve ihtiyarn kolundan tutarak kaldrd. htiyar hemen dzeldi." DNYA METAI PEK AZDIR Mazhar- Can- Canan hazretleri kemal derecede zhd ve tevekkl sahibiydi. Dnyadan ve dnyaya d kn olanlardan son derece saknrd. Kendisine verilmek istenen hediyeleri kabul etmezdi. Kabul etti i ok nadir olurdu. Zamann padi ah Muhammed ah, veziri Kameruddin Han ile Mirza Can- Canan' a haber gnderip, yle dedi: "Allah teala bize yle bir mlk verdi ki, hatrlarndan her ne geerse hediye olarak gndeririz, yeter ki istesinler." Mazhar- Can- Canan hazretleri bu teklif zerine u cevab verdi: "Allah teala Kur' an- kerimde mealen; "...Onlara yle de; dnyann meta pek azdr..." (Nisa suresi: 77) buyurarak dnyann yedi iklimindeki mal ve mlkn az bir ey oldu unu bildirdi. Az bir ey olan bu yedi iklimden biri de Hindistan olup, o da senin elinde bulunmaktadr. Bunun kymeti nedir ki? Byklerin himmetinin esas ise, ondan uzak durmaktr." Yine o havalinin devlet adamlarndan biri, Mazhar- Can- Canan hazretleri iin bir dergah yaptrd ve btn dervi lerin ihtiyacn da kar lyaca n bildirerek kabul etmeleri iin arzetti. Fakat Mazhar- Can- Canan hazretleri kabul etmedi ve; "Bizim iin her yer birdir. Allah tealann indinde herkesin rzk takdir edilmi tir. Vakti gelince herkes rzkna kavu ur. Dervi lerin hazinesi sabr ve kanaat olup, bu kafidir." buyurdu. HAK K LA Mazhar- Can- Canan hazretlerinin seksen yedi mektubu ve melfuzat, Kelimat- Tayyibat denilen kitapta vardr. Mektuplarndan biri: "Karde im, zamanmz talebesinin zaifli inden, evliyadan ke f ve keramet istediklerinden ve birinci asr gz nnde tutmadklarndan bahseden mektubunuz geldi. Biliniz ki, ba ka eyhlere meyli olan sefihleri, aklsz kimseleri talebe edinmeye lzum yoktur. Akll ve muhlis kimselerden, bu i e talib olanlar kabul etmelidir. zlmeyiniz. Allah teala hakiki hakimdir. Al-i mran suresi 31. ayetinde mealen; "Ey Habibim! Onlara de ki, e er Allah' seviyorsanz, bana tabi olunuz. Allah da sizi sever." buyrulmas, btn yollardaki saliklerin, talebelerin maksad olan Allah tealann sevgisini ve rzasn kazanma , Peygamber efendimize tabi olmaya ba l kld. O mtehasss doktor, kullar gaflet ve gnah hastalklarndan kurtarmak iin, ila ve perhiz yerinde olan emir ve yasaklar gnderdi. Bu reeteyi tatbik edip, uygun ilalar alan, perhize riayet eden shhat ve ifa bulur. Kanan kendini ziyan ve telef etmi olur.

Bu reetenin bir sureti, bir de hakikati vardr. Sureti ile avam mslmanlar hareket eder. Bu da, itikadn dzelttikten sonra kitab ve snnete uygun olarak amel edip, emir ve yasaklara uymakla olur. Kar l da Cennet' in nimetleri ve Cehennem' den kurtulmaktr. Hakikati ise havassa, sekinlere mahsus olup, kalblerin nurlanmas, parlamas ve nefslerin tezkiyesi, temizlenmesidir. Bunda bildirilmi olan suret bulunmakla beraber, riyazet ve mcahedelerde de vardr. Burada ele geen, tecelli ve ke flerdir. Surete iman ve slam, hakikate ise ihsan denir. Nitekim Hadis-i erifde; " hsan; Rabbine, onu grr gibi ibadet etmendir." buyruldu. Hakikatsz suret, derideki hastalklara are bulmada, ban ve yaralar zerine konulan merhem ve ilalar gibidir. Yaray iyile tirir, ban geirir. Elbette faydasz de ildir. Hakikatn ise, suretsiz hi faydas yoktur. Belki o hakikat de il, mekr-i ilahidir. Bundan Allah tealaya s nrz. Hakikat, temizlemek, yani hastalkl, mikroplu, bozuk maddeleri karp atmak gibidir. nk yerinde kalrlarsa, yine hasta edebilirler. Tam shhate kavu mak, bsbtn ifa bulmak, bu iki tedavinin birlikte yaplmasyla olur. Bu aklamadan, Peygamber efendimizin tedavisinin, Eshab- kiramn tabiatlarnda nasl shhat ve ifa tesirleri yapt kolaylkla anla labilir. Muhakkak ki, o tedavi ve ila, Allah tealay ok sevmek, btn gayretiyle Resulullah' a tabi olmak, taat ve ibadetlerden lezzet duymak ve gnahlar irkin grp, nefret etmekten ba kas de ildi. Bu da onlarda kalblerin huzuru ve nefslerin temizlenmesi tesirini yapyordu. Resul-i ekremin bereketli sohbeti ve slamiyet reetesinin tatbiki ile, bu mertebelere pek ksa zamanda, belki bir anda kavu uyorlard. Onlar, daha sonraki asrlarda sylenen zevk ve mevacidlerden ziyade, suret ve hakikate son derece riayet ve ihtimam gsterip, hakikati koruyan sureti muhafaza edip, ke f ve keramete itina gstermediler. Bunlar kemalin, olgunlu un icab ve artlarndan saymadlar. O halde, tam shhate kavu mak yani Muhammedi nisbet isteyen bir talib, Resulullah' n snnetine uymay, btn riyazet ve mcahedelerden stn ve buna aid olan nur ve bereketleri, btn feyzlerden efdal bilmelidir. Btn zevk ve mevacidlere, batn cemiyyeti ve devaml huzur yannda de er vermemeli ve bu z ve hakikatlerin elde edilmesine sebeb olan by , Resulullah efendimizin vekili bilmeli, ona canla ba la hizmet edip, bu yolda, ocuklar gibi, ele geen ceviz-meviz gibi eylerle, tatl olsa da, yetinmemelidir. Hadis-i erifi ve fkh bilgilerini reniniz. Alimlerin sohbetine devam ediniz. Amellerinizi Allah tealann habibi olan Peygamber efendimize ittiba, uymak niyetiyle yapnz." (21. mektup)

Seyyid Abdullah Dehlev hazretleri, Hindistanda yeti en, silsile-i aliyye denilen alim ve velilerdendir. 1745 de Hindistan' n Pencab ehrinde do du. 1824 te Delhi' de veft etti. Kabri hcihn cmii yaknndaki derghndadr. Babas, Abdullatif efendi lim, slih ve zhid bir zat idi. Bir gn rysnda Hz. Ali ona:"Allah tel sana bir o ul ihsn edecek, o byk bir zt olacak. Ona bizim ismimizi koyarsn." dedi Seyyid Abdlkdir-i Geyln hazretleri de annesine rysnda; "Yaknda dnyya bir o lun gelecek. Ona bizim ismimizi koyarsn." buyurdu. Reslullah efendimiz de evliydan bir zt olan amcasna rysnda, do acak ocu a Abdullah isminin verilmesini emretti. ocuk do du unda, ismini babas, Ali, annesi Abdlkdir, amcas Abdullah koydu. Abdullah- Dehlev hazretleri, alt ya na gelince, Hz. Ali' ye kar sevgi ve edebinden kendisine Ali denmesini istemeyip Ali' nin hizmetisi mnsna gelen Gulam Ali dedi ve bu isimle tannd. Allah vergisi ok stn bir zekya shipti. Kur' an- kerimi ksa zamanda ezberledi. Dn ilimleri ve zamannn fen ilimlerini rendi.

28- Seyyid Abdllah Dehlevi

Mazhar- Cn- Cnn hazretlerinin huzuruna varp, kendisini talebeli e kabl buyurmasn istedi. O da: "Sen ho land n bir yere git. Bizim yolumuz, tuzsuz ta yalamak gibidir." buyurdu. "Ben her eye razym efendim." dedi. "Mbrek olsun." buyurup talebeli e kabl edildi. Abdullah- Dehlev hazretleri, 15 yl sohbetiyle ereflendi. Evliylkta yksek derecelere kavu unca, mutlak iczet alp, halifesi oldu. Talebelerinden Meyn Ahmed Yr anlatr: Bir gn hocamla, kz veft etmi olan ya l bir teyzenin evine tziyeye gittik. Hocam ona, "Allah tel, in allah sana daha iyi bir evlat verir." dedi. Kadn; "Ben ihtiyrm, bizim ocu umuz olmaz." dedi. Hocam; "Allah her eye kdirdir." buyurdu. Sonra evden kp mescide geldik. Hocam abdest alp iki rekat namaz kld. O kadna ocuk vermesi iin du etti. "Allah telya, o kadna bir ocuk vermesi iin arz- hcette bulundum. Dumn kabl oldu una dir almetleri grdm. n aallah ocu u olacaktr." buyurdu. Daha sonra, o kadnn bir ocu u oldu. Abdullah- Dehlev hazretleri buyurdu ki: Talebe, sdk olan tlip demektir. Allah telnn sevgisi ile ve O' nun sevgisine kavu mak arzusu ile yanmaktadr. Bilmedi i, anlayamad bir a k ile a kn hldedir. Uykusu kaar, gz ya lar dinmez. ledi i gnahlarndan utanarak ba n kaldramaz. Her i inde Allah' tan korkar, titrer, Allah telnn sevgisine kavu turacak i leri yapmak iin rpnr. Her i inde sabreder. Her geimsizlikte, skntda kusuru kendisinde grr. Her nefeste Allah' n d nr. Gaflet ile ya amaz. Kimseyle mnaka a etmez. Bir kalbi incitmekten korkar. Kalbleri Allah telnn evi bilir. Eshb- kirm hakknda hayr konu ur ve isimleri anld nda "radyallah.anhm" der. Hepsinin iyi oldu unu syler. Peygamber efendimiz Eshb- kirm arasnda olan eyleri konu mamay emir buyurdu. Slih mslman, bunlar konu maz, yazmaz ve okumaz. Bylece, o byklere kar bir edepsizlikte bulunmaktan kendini korur. O bykleri sevmek, Allah' n Resln sevmenin almetidir. Kendi bilgisi, kendi gr ile evliy-y kirm, birbirinden a a ve yukar diye ayrmaz. Birinin, daha yksek, daha stn oldu u ancak yet-i kerime, hadis-i erif ve Sahabe-i kiramn szbirli i ile anla lr. Muhabbet sarho lu u ile ba ka trl syleyenler mzrdur. Mevlna Halid-i Ba dad hazretleri, Irak ve am' da yeti mi byk vellerdendir. Silsilei aliyye ad verilen limler ve veller zincirinin 29.sudur. Asrnn mceddidi idi.. Babas Hz. Osman' n, annesi ise Hz. Ali' nin soyundandr. Kabri am' n kuzeyinde, Ksiyn Da ete indeki kabristanda bulunan trbesindedir. Zeks keskin, hfzas kuvvetli, irdesi sa lam ve ok al kan idi. Devrin me hr pek ok limlerinden ilim renip, iczet ald. rendi i btn ilimlerde din ve fen adamlarna hocalk yapacak derecede stn bir bilgiye ship oldu. Din ve fen ilimlerindeki stnl ve geni bilgisi sebebiyle zamnnn btn limleri ve vellerinin takdirlerini kazand. Hangi ilimden ve hangi fenden ne sorulursa sorulsun derhal cevbn verirdi. Zeks ve bilgisi kar snda akllar hayrete d erdi. 21 ya ndayken, ulemya std olup, 7 yl ders okuttu. Alimler arasnda sz senet idi. Hicaz' a gidip Medneye kavu unca Peygamber efendimize olan a kn Farsa olarak dile getiren Kasde-i Muhammediyye' yi yazd. Mednede Yemenli fazlet shibi bir zta rastlad. Ondan nashat istedi. O zt dedi ki: "Ey Hlid Mekkeye gidince edebe uymayan bir ey grrsen hemen reddetme." O da Mekkede bir Cum gn Kbe-i erfe kar Delil-i Hayrt' okurken birinin, Kbe' ye srt evirip kendine bakt n grd. " una bak Kbe' ye arkasn evirmi , edebi gzetmiyor!" diye d nrken, o kimse; "Mmine hrmet, Kbe' ye hrmetten ncedir. Bunun iin yzm sana evirdim. Sana verilen nashat ne tez unuttun dedi. Ondan zr dileyip; "Beni talebeli e kabl et." diye yalvard. O da; "Sen

29- Mevlana Hlid-i Ba dd

burada olgunla amazsn, senin i in Hindistanda tamam olur." dedi. Bu zatn hocas Abdullah- Dehlev oldu u rivayet edilmektedir. Bir gn Hindistan' dan Abdullah- Dehlev hazretlerinin talebelerinden Mirz Abdrrahm kageldi. Hocasnn "Mevln Hlid' e selmmz syle bu tarafa gelsin!" buyurdu unu bildirdi. kisi beraberce Hindistana gittiler. Abdullah- Dehlev hazretlerinin bulundu u ehre gelmenin sevinci ile, yannda bulunan e yalarn hepsini, fakirlere da tt. Hindistan' n en byk velsi ve byk slm limi, h Abdullah- Dehlev' nin huzruna kavu tu. Abdullah- Dehlev, ona nefsinin terbiyesi iin dergh temizleme vazifesini verdi. O, lim bir zat olmasna ra men, hi tirz etmedi. Bir mddet bu vazifeye devam ederken, hocas ile kar la t. Onun omuzlar zerinden Ar ' a do ru muazzam bir nrun ykseldi ini ve meleklerin ona hayranlkla baktklarna hit oldu. Hocas, onun tasavvufta pek yksek derecelere eri ti ini grnce, devaml yannda bulunmasn emretti. Abdullah- Dehlev' nin kalbindeki btn esrr ve mnev stnlklere kavu tu. Abdullah- Dehlev hazretleri; "Ey Hlid, imdi memleketine ve Ba dt' a git! Oradaki insanlar Allah telya kavu tur." buyurdu. O da gidip ir ada ba lad. Ba dt Vlisi Sad Pa a, ziyretine geldi. Birok limin sessiz, ba lar nne e ik, hizmeti gibi edeple huzrunda oturmu olduklarn grd. Onun heybetini grnce, diz kp titremeye ba lad. Cell hli gidince, Sad Pa ann titremesi de geti. Daha sonra vali, talebeli e kabul edildi. Ulemadan eyh Ali Sveyd, hads limi idi. Hads-i erf senetlerinde kuvvetli bilgisi vard. mtihn maksadyla, Mevln Hlid hazretlerine geldi. Ktb-i Sitte' de yazl hadslerden hadsi senetlerini yanl olarak, imtihan yollu okudu. O da, bu hadslerin asl senetlerini sahh olarak okuyunca, hemen ellerine kapanp, kalbine gelen imtihan d ncesinden tvbe ederek af diledi. Her yerde; "Mevln Halid zhir ve btn ilimlerinde sonsuz bir deniz, biz ise bir damlayz." derdi. Mevln Hlid-i Ba dd hazretlerinin pek ok kerametleri grlm tr. Ba dat' tayken Hc Mahmd Efendi isminde, zengin, bir talebesi vard. Bu zt, ok borlanm t. Bir gn "Efendim, borcumun oklu undan d ar kmaya yzm kalmad." deyince, buyurdu ki: "Bir ay sabret." O, bunun zerine; "Aman efendim, bir ay sabredecek tkatim kalmad." diyerek iki def tekrarlad. "yle ise, kaldr u hasr istedi in kadar al." buyurdu. Mahmd Efendi de hasr kaldrd ve altnda bir altn grd. Altn ald, ba ka bir altn grd ve bylece her ald altnn yerinde yeni bir altn grd. Borcunu tamamlanncaya kadar bu i e devm etti. Sleymniye' nin me hr limlerinden bzs, Mevln Hlid-i Ba dd hazretlerini, akl ve nakl ilimlerin en zor ve ince meseleleri ile imtihan ettiler. resiz kalp, Irak' n her bakmdan en byk limi olan ve hccet-l- slm denilen eyh Yahy Mazr md' ye mektup yazp; "Sleymniye limleri tarafndan, din ve dny ilimlerinin allmesi, mslmanlarn hcceti, efendimiz, stdmz Yahy Mazr md hazretlerine arz olunur ki, ehrimizde, Hlid isminde bir zt zuhr eyledi. Hindistan' a gidip geldikten sonra, vilyet-i kbr ve insanlar ir d dvsnda bulunuyor. Bu zt, din ilimlerini tahsl ettikten sonra, terk eyledi. Yanl yollara sapt. Bizler onu ilimde yenemedik. By mz sizsiniz! Bu tarafa gelip, yanl l n ve zararlarn def edip, onu yenmeniz, zerinize vcibdir. Gelmeyecek olursanz, bu fikirleri btn insanlara ve di er ehirlere yaylacaktr." dediler. Bu mektup, eyh Yahy' nn eline geince, bz talebeleri ile birlikte, Sleymniye yolunu tuttu. ehre yakla nca, btn limler, kar lamaya kp, herbiri kendi evine dvet ettiyse de, kabl etmedi ve; "Bu saatte o ztla gr mem lzmdr." diyerek, Hlid-i Ba dd hazretlerinin evine gitti.

eyh eve girince, onu kapda kar lad ve yanba na oturttu. eyh Yahy' nn kalbinde, bir takm ince ve zor meseleler vard. Bunlar sorup imtihan edecekti. Hlid-i Ba dd hazretleri, eyh' e hitben; "Din ilimlerinde ok m kl meseleler vardr. te biri udur ve cevb budur; di eri udur, cevb budur." buyurup, eyh' in kalbindeki btn sulleri ve cevaplarn syledi. eyh Yahy meseleyi anlad. Tvbe edip talebelerinden oldu. Talebelerinden bni bidn hazretleri; "Dn gece rymda Hz.Osman' n veft etmi oldu unu grdm. ok byk bir kalabalk oldu. Cenze namazn ben kldrdm." diyerek rysn anlatnca, Mevln Hlid hazretleri; "Yaknda veft ederim. Sen de kalabalk bir cemat ile cenze namazm kldrrsn, nk ben, Hz.Osman' n soyundanm." buyurdu. bni bidn bunu duyunca ok zld. ok gemedi vefat etti. Cenze namazn, "Be vakit namazda Ettehiyyt okurken Reslullah efendimizi ba gzyle grmezsem, o namazm ide ederim." diyen, Hanef mezhebinde byk fkh limi Seyyid bni bidn hazretleri kldrd. Talebelerinden ve halfelerinden olan Seyyid Th-y Hakkr hazretlerini ok sever ve ona ok dua ederdi. Buyururdu ki: Nefs-i emmreden kurtulmann almeti, insanlarn vmesi ile ayplamasn, e it grmektir. nsanlarn ra betine sevmek, nem vermemelerine zlmek, basitlik ve aklszlktr. Seyyid Abdullah emdini hazretleri, Anadolu' da yeti en byk velilerden. Kendilerine Silsile-i aliyye ad verilen byk alim ve veliler silsilesinin otuzuncusudur. Bu diyarda Nak ibendi, Mceddidi, Halidi kolunun nde gelen temsilcisidir. smi Abdullah' tr. Seyyid Abdlkadir-i Geylani hazretlerinin onuncu torunu ve Seyyid Taha-i Hakkari' nin amcasdr. Lakab, Siracddin ve Menba-ul-Hilm' dir. emdinli' de dnyaya gelen asil, temiz ve erefli bir aileye mensub olan Seyyid Abdullah emdini, kk ya ta ilim tahsiline yneldi. Zamannn usulne gre ilk tahsilini grdkten sonra, Irak' n Sleymaniye beldesine giderek oradaki medresede ilim renmeye devam etti. Akli ve nakli ilimleri tahsil edip byk alim oldu. Bu medresede ilim renmekle me gul iken medrese arkada Mevlana Halid-i Ba dadi ile bir karde gibi ya adlar. Yksek yaratl olan bu iki gnl dostu zahiri ilimleri tahsil ettikleri srada kalb ve gnl ilmi olan tasavvufa kar alaka duymaya ba ladlar. Bu alaka, muhabbet ve a k derecesine ula p, kendilerini manevi olarak terbiye edip, batni ilimleri reterek yeti tirecek bir rehber, yol gsterici aradlar. Sonunda aradklar rehberi hangisi daha evvel bulursa, o byk zattan alaca manevi feyz ve bereketin aralarnda m terek olmasn kararla trdlar. Bu hususta birbirlerine sz verdiler. Yani aradklar o byk veliyi hangisi daha evvel bulur ve tanrsa hemen di erinin de o zat tanmasna, ona ba lanp feyz almasna vasta olacakt. Kendilerine yol gsterecek manevi bir rehberi aradklar srada Mevlana Halid-i Ba dadi ald baz manevi i aretler zerine Hindistan' a gitmeye karar verdi. Zahiri ilimlerde yksek bir alim olan Abdullah- emdini de onunla gitmek istedi. Fakat Mevlana Halid-i Ba dadi ona; "Ben gideyim, oradan alp getirdiklerime orta z." dedi. Nihayet Hindistan' a gitmek zere Sleymaniye' den yola kt. Uzun ve me akkatli bir yolculuktan sonra Hindistan' a ula t. Sonunda Nak ibendiyye manevi yolunun mr id-i kamili ah Gulam- Ali Abdullah- Dehlevi hazretlerinin huzur ve sohbetleriyle ereflendi. Ksa zamanda layk ve mstehak oldu u fazilet ve olgunlu a ula t. Tasavvuf yolunda ilerleyip evliyalk derecesine ykseldi. Hocas ona, slamiyetin emir ve yasaklarn anlatmak suretiyle, insanlarn dnya ve ahiret saadetine kavu malarna vesile olabilmek ve talebe yeti tirmek hususunda tam bir icazet, diploma ve hilafet verdi. Hocasnn tam ve mutlak vekili olarak ald yksek feyz ve kemalat, ilim ve edeb a klarna sunmak ve onlar yeti tirmekle vazifeli olarak Ba dad' a gnderildi.

30- Seyyid Abdllah emdin

Bundan sonra btn alem, vastal vastasz ir ad ve feyz kayna olan Mevlana Halid-i Ba dadi hazretlerinin manevi nuru ile nurlanmaya ba lad. Bylece Ba dad' da feyz ve nur saan rahmet gne i do du. Seyyid Abdullah- emdini, daha nceki anla malarnn gere i bir mddet Ba dad' da kaldktan sonra Sleymaniye' ye dnen Mevlana Halid-i Ba dadi hazretlerinin ziyaretine gitti. Mevlana' nn Hindistan' da elde etti i marifet ve kemalat, olgunlu u grnce ona olan muhabbeti daha da artt. Medrese talebeli inde arkada oldu unu d nmeyip o evliyalk gne inin sohbetlerine devam etmeye ba lad. Onun nde gelen talebelerinden oldu. Baz haseti ve inkarc kimselerin, Mevlana Halid-i Ba dadi hazretlerinin kar sna kp, sz ve yaz ile onu ktlemeye, trl trl iftiralarla ve dzme yalanlarla, ona gnl verenlerin yolunu kesmeye al tklar srada, o hep onun yannda bulundu. Kendisinde bulunan asalet ve yksek kabiliyet ile Mevlana Halid-i Ba dadi hazretlerinin talebe yeti tirmek hususundaki maharetinin birle mesiyle ksa zamanda btn ilimlerde ve tasavvuf hallerinde yeti erek olgunla t. Mevlana hazretlerinin binlerce talebesi arasnda en ykseklerinden oldu. Mevlana Halid-i Ba dadi hazretleri ona talebe yeti tirmek zere icazet, diploma verdi. Mevlana hazretlerinden icazet ve hilafet alanlarn ba tan ncs olan Seyyid Abdullah- emdini, karde i Seyyid Ahmed Geylani hazretlerinin o lu Seyyid Taha-i Hakkari' yi de, Mevlana Halid-i Ba dadi' nin sohbetlerine gtrerek, onun da bu yolda yeti mesine vesile oldu. Mevlana Halid-i Ba dadi hazretleri bir ara, Ba dad' a gitti. Bu srada Abdullah- emdini talebelerin ba na geip onlar yeti tirmekle me gul oldu. Daha sonra tekrar Sleymaniye' ye dnen Mevlana hazretleri, insanlara slamiyetin emir ve yasaklarn anlatmak zere e itli beldelere yeti tirip gnderdi i talebeleriyle birlikte, Seyyid Abdullah- emdini' yi de emdinli' ye gnderdi. Seyyid Abdullah- emdini, emdinli civarndaki Nehri kasabasna yerle ti. Nehri' de medrese, tekke ve zaviyeler yaptrarak talebe yeti tirmeye ba lad. Trkiye, ran ve Irak' n e itli yerlerinden ilim meclisine ve sohbetlerine ko an pekok kimseyi zahiri ve batni ilimlerde yeti tirdi. Peygamber efendimizden bu yana, evliyann ve slam alimlerinin anlatt ve ya ad slamiyeti, gzel ahlak insanlara anlatt. Bilhassa edeb ve ahlaktan mahrum a iretler zerinde ok tesirli olup, onlarn dzelmesine vesile oldu. Kabile ve a iretlere, anlayacaklar ekilde gzel nasihatlar vermek suretiyle onlarn do ru yola kavu malarna vesile oldu. Mevlana Halid-i Ba dadi hazretleri onun hakknda Seyyid Taha-i Hakkari' ye; "Seyyid Abdullah ne gzel bir eyhdir. Onda hi kusur yoktur. Yalnz kusuru, onun mnkiri yani kar sna kp onun bykl n inkar eden kimseler bulunmamasdr." buyurdu. Yine buyurdu ki: "Beni, Seyyid Abdullah ve Seyyid Taha' dan stn tutmaynz." Eshab; "Onlar sizin talebenizdir, nasl byle dersiniz?" diye arz ettiklerinde; "Onlar ehzadelerdir. Padi ah olacaklardr. Biz ise, bir mddet onlarn terbiyesi ile me gul olan ve byle yksek bir vazifenin kendisine verildi i bir mrebbiyeyiz. Mrebbi, ah olacak ehzadeden stn olabilir mi?" buyurdular. Berdesur kasabasnda bir medrese yapp, mderrislik yapan ve mezunlar vermeye ba layan ye eni Seyyid Taha, arada bir huzuruna gelir, sohbetinde bulunurdu. Her defasnda kendisine tasavvuf yoluna girmesi sylenir, o da; "Bir gn in aallah o da olur." der ve kendi kendine; "Peygamberlerin, alimlerin ve evliyann hep d manlar, hasetileri, sevmiyenleri olmu tur. Amcam, dedikleri gibi byk evliyadan olsa, muhakkak hasetisi, d man, ekemeyeni olurdu. Hele bu ahir zamanda ve kyametin yakla t , hakikatn unutulup, bid' atin revac buldu u byle bir devranda acaba niin hi bykl n inkar eden d man yoktur?" diye d nrd. Bir gn Berdesur' da ar da birisinin, amcasnn aleyhinde konu tu unu grd. Bunun zerine; "Sevmeyeni, kabul etmeyeni oldu una gre,

evliyadandr." deyip, Nehri' ye geldi. Amcasna teslim olup, bir mddet istifade etti. Sonra Mevlana' nn daveti zerine Ba dad' a gitti, orada kemale geldi. mrn ilim tahsil etmeye, slamiyeti renmeye ve retmeye vakfetmi olan ve pekok kerametleri grlen Seyyid Abdullah- emdini hazretleri 1813 (H.1228) de emdinli' nin Nehri kasabasnda vefat etti. Nehri kabristannn giri inde defn edildi. Kabrinin zerinde sade bir trbe vardr. Mbarek kabri sevenleri tarafndan ziyaret edilmekte, a klar dua edip mbarek ruhundan feyz almaktadr. Onu vesile ederek dua edenlerin maddi ve manevi dertlerine derman bulduklar dilden dile anlatlmaktadr. emdinli' nin Nehri kasabasnda ilk defa ir ad ve feyz kayna olan Seyyid Abdullah- emdini, afii mezhebi fkhnda ve di er ilimlerde derin alim olup, ilmiyle amil, byk veli, peygamberlik srlarna vakf ve hazret-i Osman' n gzel ahlakn hatrlatan gzel ahlak sahibi olup, haya ve edebin kayna idi. Her hali istikamet ve do ruluk zere idi. Sohbetleri hasta ruhlara gda, bak lar kararm kalblere ifa idi. nsanlarn dnyada ve ahirette kurtulu a ermelerinin, saadet kapsnn anahtar idi. Allah tel efaatine ve feyzlerine mazhar eylesin. Amin.

Seyyid Th-y Hakkr hazretleri, Anadolu' da ya ayan byk velilerden. Silsile-i aliyye ad verilen, insanlara slamiyetin emir ve yasaklarn anlatarak onlarn dnyada ve ahirette seadete, mutlulu a kavu malarna vesile olan byk alim ve velilerin otuz birincisidir. Peygamber efendimizin neslinden olup Seyyid Abdlkadir-i Geylani hazretlerinin on birinci torunudur. Babas Seyyid Molla Ahmed bin Salih Geylani' dir. ihabddin, madddin, Kutb' l- r ad vel-medar lakaplaryla ve Hakkari nisbesiyle me hurdur. Mevlana Halid-i Ba dadi hazretlerinin halifelerindendir. 1853 (H.1269) senesinde emdinli yaknndaki Nehri' de vefat etti. Kabri orada olup ziyaret edilmekte, feyz ve bereketlerinden istifade olunmaktadr. Asil ve temiz bir aileye mensub olan Seyyid Taha-i Hakkari' de ocuklu unda byklk ve olgunluk halleri grlr, zeka, istidat, vakar ve heybeti ile herkesin dikkatini ekerdi. Onu her gren ilerde pek byk bir zat olaca n sylerdi. Kk ya ta Kur' an- kerimi hatmetti ve ezberledi. Sonra ilim tahsiline ba lad. Sleymaniye, Kerkk, Irak, Erbil, Ba dat gibi ilim merkezlerine giderek hretli alimlerden, tefsir, hadis, fkh gibi zahiri ilimleri, zamann fen ve edebiyat bilgilerini rendi. Seyyid Taha, daha ilim talebesi iken, bir gn Ba dat' a yakn bir yerde, ok kk bir akarsudan abdest alyordu. Arkada lar; "Bu su ok azdr, bununla abdest olmaz." deyince; "Bu, ma-i caridir, yani akar sudur. Dinimizde bununla abdeste izin vardr. Siz ilim talebesisiniz, bunlar bilirsiniz. Sonra bu suda balk bile ya ar." buyurdu ve elini orada biriken su birikintisine sokup kard. Arkada larna uzatarak; "Bakn bu suda kocaman balklar ya amaktadr." deyip elindeki bal gsterdi. Bu byk kerameti gren arkada lar; "Bundan sonra sen ne yaparsan yap, bir daha sana itiraz etmeyece iz." dediler. Hicri on nc asrn kutbu olan Mevlana Halid, Hindistan' a giderek, Gulam Ali Abdullah Dehlevi' nin huzuru ile ereflenip, layk ve mstahak olduklar fazilet ve kemalat ald. Sonra, Allah telnn kullarna do ru yolu gsterip Hakk' a kavu turmak iin vatanna dnd. Her taraf, Mevlana' nn kalbinden salan nurlarla aydnlanmaya ba lad. Bu srada arkada olan Seyyid Abdullah da Sleymaniye' de bulunan Mevlana' y ziyarete gitti. Sohbetinde bulunarak, kemale geldi ve halife-i ekmeli yani en olgun halifesi oldu. Mevlana Halid-i Ba dadi' ye, biraderinin o lu Seyyid Taha' nn, harikulade ve yksek istidadn anlatt. Mevlana Halid-i Ba dadi hazretleri de, bir daha geli inde, onu beraberinde getirmesini emir buyurdu. Seyyid Abdullah, ikinci ziyaretlerinde ye eni Seyyid Taha' y da gtrd. Mevlana hazretleri, Ba dat' ta Seyyid Taha' y grr grmez, hemen Abdlkadir Geylani hazretlerinin

31- Seyyid Th-y Hakkr

kabr-i erifine gidip, istihare etmesini emretti. Seyyid Taha da kabre gidip istihare etti. Ceddi Abdlkadir Geylani hazretleri, Allah telnn izniyle kabr-i erifinden kalkt ve onu ok iyi kar lad. Sonra; "Benim yolum byk ise de, imdi ehli kalmad. Mevlana Halid ise, zamannn alimi, evliyann en by dr. Hemen ona git, teslim ol, onun emrine gir." buyurdu. Seyyid Taha, byk dedesi Seyyid Abdlkadir-i Geylani hazretlerinin manevi emri ve izni zerine, Mevlana' nn huzuruna geldi. Bu yle bir geli ti ki, pek az kimselere nasib olmu , nasl ve neler elde ederek gidece i, bu ba lang ve geli ten belli oluyordu. Mevlana, Seyyid Taha' nn yeti mesine, gzlerin grmedi i, kulaklarn duymad , kalplerin d nemedi i makamlara eri mesine himmet gsterip yardm etti. leride zamann en byk alim ve velisi olacak tarzda, ihtimam ve ciddiyetle onu terbiye etti. Riyazet ve mcahedesinde hi eksiklik etmedi. Nefsin istediklerini yaptrmayp, istemediklerini yaptrd. Mevlana Halid hazretleri, yeti tirme ve terbiye esnasnda, Seyyid Taha' ya da dan ta getirtirdi. Bu hal, talebeleri arasnda, taaccble kar lanr; "Hocamz Mevlana, Resulullah' n sallallah aleyhi ve sellem Ehl-i beytine ok fazla ba l oldu u halde, Seyyid hazretlerini da a gndermesindeki hikmet nedir?" derlerdi. Hazret-i Mevlana ise, bu hususda konu maz skut ederdi. Seyyid Taha hazretleri, Mevlana Halid-i Ba dadi' nin yannda seksen gn kaldktan sonra, velilikte pek yksek derecelere kavu tu. Ke f ve keramet sahibi olarak hilafet-i mutlaka ile ereflendi. Seyyid Taha hazretleri, hilafetle m erref olup Berdesur' a hareket edece i zaman, Mevlana onu byk bir cemaatle u urlad. Vedadan sonra, Seyyid Taha, Mevlana' nn ayrlm oldu unu hissedip, atna binmek istedi inde, zenginin bir kimse tarafndan tutuldu unu anlad. Bakt nda, zengiye yap an ve onu tutann hocas Mevlana oldu unu grd. "Estagfirullah" deyip, geri ekildi. Mevlana, Seyyid Taha hazretlerine hitaben; "Bir zaman nefsinin terbiyesi iin size da dan ta getirtiyordum. imdi Resul-i ekremin Ehl-i beytine olan ba ll m sebebiyle zengini benden ba ka kimse tutamaz. Siz de bundan kanamazsnz." buyurdu. O da sklarak; "Emir edebden stndr." sz gere ince ata bindi. Bir mddet binlerce alim, salih, talebe ve halkn katld u urlama merasimi ile yrd. Sonra, Mevlana durdu. Elindeki dizginleri, Seyyid Taha' ya verip; "Bundan sonra dizginlerin senin elindedir. Terbiye ve yeti mende kusur etmedim. Cenab- Hak yardmcn, byklerin ruhlar s na n olsun." buyurdu. Taha-i Hakkari hazretleri Mevlana Halid-i Ba dadi' nin halifesi olarak Berdesur' a geldi. Amcas Seyyid Abdullah, Nehri' de talebe yeti tirmek ile me gul iken, oraya ok yakn olan Berdesur' a Seyyid Taha' nn da gnderilmi olmasnn hikmetini anlayamayan biroklar; "Byle iki byk halifenin bir yere gnderilmesinin sebebi nedir?" dediler. Fakat bunu, ksa bir sre sonra Seyyid Abdullah vefat etti inde anladlar. Bunun zerine, orann halk tarafndan Seyyid-i Bzrk (Byk Efendi) diye bilinen Seyyid Taha hazretleri, Nehri kasabasna gelip ir ada ba lad. Burada krk iki sene, ilim talebesine, Hak a klarna ve Hakk' arayanlara ilim, feyz ve nur sat. A klar, uzaktan yakndan pervane gibi bu ir ad ve nur kayna nn etrafna toplandlar. Nehri, Cennet bahelerinin gbta edece i bir glistan oldu. Allah' arayanlarn arzusu ve ruhlarnn mknats haline geldi. imdi birka harab evin bulundu u Nehri' de, o zaman nfus on alt bine ykseldi. Nehri birka cami, mescid, medreseler, ar ve di er dkkan, han, hamam ve benzeri binalarla o civarn merkezi idi. Seyyid Taha' nn sohbetleri bereketiyle pekok kimse Allah telnn rzasn kazand. Seyyid Taha hazretleri, en byk velilerden olup, onu gren mslim veya gayr-i mslim, o anda Allah tely hatrlard. Bir sohbeti esnasnda buyurdu ki:

"Bana Cennet ve Cehennem' den bahsetmek i i verilmedi. Bu kapda olanlara bu ikisi tesir etmez." Bu sz aklarken halifesi Seyyid Sbgatullah Arvasi yle buyurdu: "Ebrar, yani iyi mminler ahiretleri iin amel ederler, mukarrebler, yani Allahtelya yakn olan ve hep O' nunla bulunmaktan zevk alan sekinler, sadece Allah tel iin amel ederler." nkarclardan ve bid' at sahiplerinden kanmak hususunda buyurdu ki: "Mnkirden (inkrcdan) ve bid' at ehlinden aslandan kaar gibi kan! Mnkirin ekme ini yiyenin kalbi, zikre kar krk gn lr. Bu mnkirler, Resulullah' n zamannda olsalard, ona iman etmezlerdi." Seyyid Taha hazretleri bazan; "Misvakla klnan bir rekat namaz, misvaksz klnan yetmi rekattan hayrldr." hadis-i erifini okurdu. "Hadisdeki sivak, "misvaklamak" manasna geldi i gibi "sensiz" manasna da gelir. O zaman hadis-i erifin manas; "Sensiz, yani kendini d nmeden Rabbinle oldu un bir rekat, kendinle oldu un yetmi rekattan faydaldr." buyururdu. Seyyid Taha hazretleri, vefa ve sadakatte hazret-i Ebu Bekr-i Sddik' , ecaatte ve adalette hazret-i mer' i, haya ve hilmde hazret-i Osman' , vilayet-i kbrada hazret-i mam Ali' yi (r.anhm) temsil ederdi. Tpk Resulullah' a yakn Eshab- kiramdan birisi gibiydi. Seyyid Taha hazretlerinin, murakabe etmesinin oklu undan, boynundaki kemik, d arya do ru e ilmi gibi grnrd. Vekar ve heybetinden mbarek yzne baklmazd. Yzndeki heybet , on drdnc gecedeki ay gibi gzleri kama trrd. Aln geni , ka lar gr, iki ka lar aras ak, mbarek gzleri siyah, yzleri yuvarlak, sakal top, orta boylu bir nur paras idi. Gnl sahibleri grnce, ruhen a k olurlard. Hlasa, ilahi nurun tecellisi idi. Sohbetlerinin ehli olanlar, a kla kendilerinden geerlerdi. Nehri hududuna girildi inde, feyz ve muhabbet kokular, akll olanlar ve gnl sahiplerini istila ederdi. Ziyaretiler, abdestsiz olarak Nehri' ye giremezdi. En byk halifelerinden "Halife Kse" lakabyla tannan me hur Molla Taha buyurdu ki: " ki yerinden ba ka Nehri' nin btn ta lar, a alar, her eyi nurdur. Biri, yahudi mahallesi, br Musa Bey ismindeki bir mnaf n kalesidir." Seyyid Taha hazretleri, teheccd namazn ekseriya bereketli evinde, bazan kendi mescidlerinde eda ederlerdi. Ku luk namazn daima camide klard. Her gn medreseleri kontrol eder, mderris ve talebelerin tahsillerini tedkik buyururdu. Mderrislerin m kil meselelerini hallederdi. Nehri, karnca yuvas gibi, daima salih ki iler ve talebelerle dolu idi. Binlerce gnl sahibi feyz almak iin boyunlarn bkp, o dergaha akn ederlerdi. Gecegndz o makamn, zikir, fikir, ibadet ve taatsz bir an bulunmazd. Seyyid Taha hazretleri dergah te riflerinde, herkesin gnlleri, inci salan dillerinden kacak szlere ba lanrd. Nehri kasabas bin yedi yz hane iken, hibir evde yemek sz konusu de ildi. Hepsi Seyyid Taha-i Hakkari' nin dergahndan yer, ierdi. kindi namazndan sonra "Hatm-i hacegan- kebir", sonra mam- Rabbani hazretlerinin Mektubat' okunurdu. Seyyid Fehim hazretleri Nehri' de ise ona, yok ise, muhterem damadlar ve halifeleri Seyyid Abdlehad hazretlerine okuturlard. Bu arada baz kelime veya cmle zerinde yaplan geni izahlar, sohbetlerinin esasn te kil ederdi. Nehri' de misafirlerden, faraza sadrazam olsa dahi, ak amla yats arasnda yemek faslas yoktu. Bu mddet zikir, fikir ve ibadetle geirilirdi. Ak am yeme i, ak am namazndan nce yenirdi. Kendisini sevenlerden ve talebelerinden kimseyi unutmazlar, herkesin halini geni e sual buyururlard. Kimin bir sknts olursa, hemen giderme e al rlard. Sla-i rahme, akraba ziyaretine ehemmiyet verir, muhta olanlarn ihtiyalarn kar lard. Hocasnn tavsiyelerine uyarak devlet adamlaryla temas buyurmazlar, ancak baz mslmanlarn zararn nlemek zere mektup yazarlard. Halbuki ba ta Sultan Abdlmecid Han olmak zere, btn devlet adamlar her emirlerine amade ve hazrd. Seyyid Taha hazretleri, btn cihana hkmeden bir hkmdar olsa, dnyay en gzel ekilde idare edebilirdi. Akl, idraki, idare ve intizam akllara hayret verirdi. Dnya ve

ahirete ait ilimlerdeki maharet ve ihtisas herkesten stnd. Hlasa, madden ve manen, slam alemine bah edilen ilahi ltuflardan bir byk nimetti. Seyyid Abdlhakim Arvasi hazretlerinin babasnn dedesi olan Seyyid Muhammed, o zaman Van' dan gelip, bu kaynaktan feyz ald. Seyyid Taha, Van' ereflendirince, Seyyid Muhammed' in evinde misafir olurdu. Seyyid Muhammed' in biraderi Molla Ltfi' nin o lu Seyyid Sbgatullah Efendi de, Hizan' dan Van' a gelince, Seyyid Taha' ya talebe oldu. ok feyz ve bereketlere kavu tu. Sonra Hizan' a babasnn yanna gitti. Bundan sonra, yzlerce talebesi ile, her yl Nehri' ye Seyyid Taha hazretlerini ziyarete giderdi. Seyyid Taha hazretlerinin, Halife Kse namyla tannan; alim, amil ve veliy-yi kamil bir talebesi vard. Seyyid Taha' nn halifelerinden olup, ismi Taha idi. Edebinden, " smim Taha' dr." deme e haya ederdi. stadndan kendisine bir isim vermesini d nr, fakat arz edemezdi. Sakal biraz seyrek idi. Bir gn, bu d ncesini ve utancn ke feden hocas, bir talebesine; "Bizim Kse buraya gelsin." buyurdu. Buna ok sevinip, bu ismi zerine ald ve hilafetle ereflendikten sonra da ismi, "Halife Kse" kald. Seyyid Taha-i Hakkari' nin pek ok kerametleri vardr. Bir gece, hrsz, Seyyid Taha hazretlerinin anbarna girip bir uval un almak istemi ti. uval doldurdu, fakat kaldramad. Yarya kadar bo altt, yine kaldramad. Biraz daha bo altt. Yine kaldrp gtremedi. O srada, Seyyid Taha hazretleri anbara geldi ve; "Ne o, uval kaldramyor musun? Yardm edeyim." deyince, hrsz, donakalp bir ey diyemedi. Seyyid hazretleri uval kaldrp, hrszn srtna verdikten sonra; "Bunu al git, bizim adamlarmz grmesin, belki cann yakarlar. Bir daha ihtiyacn olursa, anbara de il, bize gel!" buyurdu unda hrsz, tvbe edip, sadk talebelerinden oldu. Seyyid Taha hazretlerinin kaynpederi, Nehri kads idi. Bu mbarek damadn o kadar ok severdi ki, kabrini, onun kabrinin bulundu u bahe duvarnn kapsnn giri inde yaplmasn ve; "Seyyid Taha hazretlerinin kabrini ziyaret etmek isteyen Hak a klar, benim mezarma u rayp da gesinler. Belki o mbarek zat ziyaret edenlerin hrmetine Allah tel beni affeder. Yahut onu ziyarete gelenlerin ayaklarna mezarmn topra de mekle teberrk ederim." buyurdu. (Gerekten o mezar, Seyyid Taha hazretlerinin mbarek kabirlerinin tam giri indedir.) Bir Ermeni, Seyyid Taha hazretlerine gelip; "ocu um olmuyor, sizin byk bir zat oldu unuza inanyorum. Dua edin de, ocu um olsun." dedi. Seyyid Taha hazretleri, talebesinden birine; "Git bir beze iki tane koyun ty koy, sar, getir!" buyurdu. Talebesi emri yerine getirdi. Seyyid Taha, Ermeniye; "Bu bezi beline sar, hi karma!" buyurdu. Ayn Ermeni be sene sonra gelip; "Efendim, her batnda iki ocuk olmak zere, be senede on tane ocu um oldu. Artk yeter." dedi. Seyyid Taha da; "Belindekini artk karabilirsin." buyurdu. Seyyid Taha hazretleri, bir gece ryasnda Resul-i ekrem efendimizi usuz-bucaksz bir sahrada ilerlerken grd. nlerinde, yanlarnda ve arkalarnda, efaat isteyen pekok insan vard. Kimi eteklerine tutunmu , kimi nlerinde dize gelmi ve ba n e mi ti. Seyyid Taha hazretleri bir kenarda bekliyordu. Allah' n Resul onu grnce, ona do ru yneldiler ve iltifatlarda bulundular. Yine bir gece ryasnda, da dan bol bir suyun akt n ve herkesin ondan ime e ko tu unu grd. Kendisi ise o gn, suyu kayna ndan imek iin da n tepesine trmanyordu. Bir de grd ki, suyun kayna nda Allah' n Resul var. Ve btn sahray kol kol dola an sular, O' nun mukaddes parmaklarndan akmaktadr... Seyyid Taha, suyu o mbarek parmaklardan ve f kr noktasndan imek saadetine eri mek iin yakla t ve iti. Hocas Mevlana Halid hazretleri, kendisine yazd Farisi mektuplarndan birinde yle buyurdular: "Kymetli Seyyid Taha! Allah telnn emannda olunuz! Afet olan hretten daima ok saknnz! Ki i iin, talebelerin oklu u byk bela olabilir. Allah tel sizi o afetten korusun! Amin. Kalbin acem beldelerine meylini, ldrc, ruhu kurutucu zehir

biliniz! Nerede kald ki, onlarn yanna gidilsin. Onlara yakn olmaktan, tatl, idareli dil kullanmaktan ok uzak olmaldr. n aallah bir araya gelmezsiniz. E er ah bile bizzat davet ederse, gitmemelidir. Nerede kald ki, ba kalarnn davetine gidilsin. Byle davete verilecek cevap udur: "Biz dervi kimseleriz. Bizim i imiz, dnyadan kesilmek ve slam padi ahna dua etmek, insanlarn dinine hizmettir. Devlet reislerinin meclisinin edeblerini bilmeyiz." Sana emretti im zere ol, muhalefet etme! MollaMustafa E nevi' ye de fakirin selamn syle ve bu yazdklarm ayn zamanda onun iindir. Fitne olan yerden ok uzak olup, dine hizmet edecek yerde bulunmak ve yerle mek zaruridir. Bizden bir ey gizli tutulmasn ki, helake sebeb olur. Kullarn en zayf Halid-i Nak ibendi Mcedidi." Mevlana Halid-i Ba dadi hazretleri, Seyyid Taha-i Hakkari' ye yazd ba ka bir mektubunda da buyurdu ki: "Allah tel kalbimin sevgilisi Seyyid Taha' y fena ve beka makamlarnn nihayetine kavu turmakla ereflendirsin. Bu fakire muhabbet ve ihlas ba ile ba ll nz bildiren mektubunuz geldi. Yksek Nak ibendiyye yoluna hizmet iin al t nz ve Kur' an- kerimi bir usul ile hatmetme haberinize ok sevindik. hlasl olmak art ile insanlar sizin vastanzla Allah telya ibadet etmek, Peygamber efendimizin snnet-i seniyyesine uymak gibi her ne yaparlarsa onlarn kazand sevab kadar sizin de amel defterinize yazlacaktr. " yi bir r aan mslman kimseye, at o rn sevab verilece i gibi, o yolda gidenlerin sevab da verilir. Bununla beraber onlarn sevabndan da hibir ey eksilmez." hadis-i erifi bu szmze ak delildir. Allah telnn selam, rahmet ve bereketi zerinize olsun. Kullarn en zayf Halid-i Nak ibendi." Seyyid Taha hazretleri, halifesi Seyyid Sbgatullah Arvasi' ye yazdklar Farisi bir mektupta yle buyuruyor: "Ad gzel, feyz ve fayda menba Molla Sbgatullah! Selam eder, dualarm bildiririm. Gnderdi iniz gzel mektubunuz geldi. Bizi sevindirdi. Allah telya hamd ve krler olsun ki, dnya ve ahiret saadetinin sermayesi olan fukaraya (evliyaya) muhabbetiniz snmemi bir kor gibi durmaktadr. ki eyi muhafaza etmek lazmdr. Bunlar; dinin sahibine son derece ba llk ve hocasna ihlas ve muhabbet zere olmak. Bu iki ey olunca, ne verilirse nimettir. Bu ikisi kuvvetli olup, ba ka bir ey verilmezse, hi zlmemelidir. Sonunda verilecektir. E er, Allah korusun, bu iki eyden birinde halel ve sakatlk olursa, bununla birlikte haller ve zevkler bulunsa da, bunlar istidrac bilmeli, kendinin harabl grmelidir. Do ru yol budur. Allah tel muvaffak eylesin!" kinci mektuplarnda da; "Duacnzn hallerini sorarsanz, Allah telya hamd olsun ki, sevdiklerimizin istedi i ekildedir. "Karde imin o lu, birka kimse ile birlikte huzurunuzla ereflenmek isterler. zin var mdr?" diyorsunuz. Buyursunlar! Fakat kendinizi onlara kar yetersiz gstermemek artyla. Her zaman geliniz. Cannz istedi i kadar kalnz. Ne zaman gitmek isterseniz gidersiniz. Vesselam ved-dua. Kullarn en zaifi Seyyid Taha Halidi Nak ibendi." Bir gn Seyyid Taha hazretlerine; "Amcanz Seyyid Abdullah hazretlerinin zerinde trbe vardr. Ba kalarnda ise yoktur. Acaba hikmeti nedir?" diye sordular. Seyyid Taha hazretleri de yle buyurdu: "Biz Berdesur' dan Nehri' ye gelmeden nce, basit bir ekilde rtm ler. Amcam sa olsayd, babasnn stn dahi rtmezdi. Madem ki, siz rttnz, biz bir ey demiyoruz. Ama bizim zerimiz rtlmeyecektir." (Gerekten bu emir devam etmektedir. Ba kale' de, Gayda' da, Arvas' da, Van' da, Ankara' da ve di er yerlerdeki ona ba l seyyidlerin hibirinin st rtl yani trbe iinde de ildir.) Seyyid Taha hazretleri ehidan Da n her yl iki kere ziyaret ederdi. (Bu da , emdinli' nin do usunda, hatta babalarnn medfun bulundu u Meleyan Kynn de do usundadr. ran hududuna yakndr. Hazret-i mer zamannda, Eshab- kiram, o belde ve lkeleri feth iin buraya gelmi ler ve bu da da ehid olmu lardr. O zamandan beri bu da n ismi ehidan ( ehidler) Da dr. Irak' n Revandz havalisinde, Berzenci kabilesi ile Hayderi kabilesi arasnda bir husumet meydana gelip, birbirlerine harb ilan ettiler. Irak' ta, szleri geen btn halk araya girdi i

halde, bu fitne ve kavgay nleyemediler. nemli mesele oldu undan, Seyyid Taha hazretlerine; "Bunu siz halledersiniz." dediler. Sulh ve bar trma, dini bir emir oldu undan, hemen Irak' a, yani Revandz' a hareket eyledi. Her iki taraf Seyyid Taha hazretlerini grnce, birlikte kar layp ellerini perek emirlerine uydular. Bunlar bar trp, Nehri' ye geldiklerinde, adetleri oldu u zere, Nehri yolunda bulunan nehir kenarnda Zi Tuva e mesi ba nda istirahat ettiler. Beraberlerinde bulunan bin ki iye yle bir tevecch ettiler ki, bunlardan be yz ki i derhal, o anda hal ve keramet sahibi oldu. Irak' tan iki seyyid gen, alt katr hediyelerle ykleyip, Nehri' ye, Seyyid Taha hazretlerine getirmek iin yola ktlar. Harunan Kynden geerken, Seyyid Taha hazretlerinin bykl n inkar eden Musa Bey adndaki zat, katrlar ykleri ile birlikte gasbetti. Genler a layarak Nehri' ye gelip Seyyid Taha hazretlerini haberdar ettiler. Seyyid Taha, Musa Beye haber gnderip; "Bu katrlarn ykleri bana aid oldu undan, ykler senin olsun. Bu genler seyyiddirler. Onlara merhamet et, katrlarn teslim et." buyurdu. Musa Bey emirlerini dinlemedi, katrlar vermedi. kinci defa haber gnderip; "Benim namma ve hatrma versin." buyurdu. Buna da kar knca, Seyyid Taha byk hiddetle; "Cuma gecesi gelsin de o vermesin grelim." buyurdu. Cuma gecesi, Nehri' den, talebeler gidip, neticeyi renmek iin nbet beklediler. Me er Bey, divanhanesinde kendine tabi olanlarla oturmu , Seyyid Taha' nn evliyal n inkar hususunda konu uyormu . Bu fsk meclisinin biti inden sonra, yatak odasna girip yata na uzanrken, midesine bir a r girerek. "Karnm!.. karnm!.." diye ba rarak can vermi . Vaziyeti anlayan dokuz o lu hemen Nehri' ye gelip, katrlar ykleri ile birlikte teslim ederek Seyyid Taha' ya s ndlar. "Ltfen, merhameten babamzn defin merasiminde bulunup, dua buyurunuz." dediler. Onlara cevaben; "Benim bulunmam, ona bir menfaat sa lamaz." buyurdu. ocuklar ok israr ettiler. Hazret-i Seyyid nihayet kalkp, cenazeye gitti. Cenazenin kapkara kmr gibi oldu u grld. Definden sonra, Seyyid Taha; "Benim geli imden zerre kadar menfaatlenmedi." buyurdu. Cenab- Hak, bir seyyide hakaret etmenin onu zmenin cezasn verdi. Bunu herkes aka grd. Berzenci seyyidlerinden Seyyid Musa, kervancba olarak ran' a gidiyordu. Gayet sarp bir yerde, aya kayan katr uuruma yuvarlanrken; " mdad ya Seyyid Taha!" diye ba rd. O anda bir el, hayvan oldu u yerde durdurdu. ekip yola kardlar. Seyyid Musa, bir mddet sonra ziyaret iin Nehri' ye gitti. Seyyid Taha hazretleri; "Ya Seyyid Musa! Bir katr iin bizi ran' a ekiyorsunuz." buyurdu. Van' n Grpnar kazasndan bir zat, Nehri' ye gidip, Seyyid Taha' ya talebe olmak istedi. Kabul edilince de geri dnp evine geldi. Talebe olduktan birka gn sonra, hayvanlarnn bir ksmn kurt kaparak telef etti. eytan; "Bu hocaya ba lanmak sana yaramad, u ursuz geldi." diye vesvese verdi. O talebe nihayet Seyyid Taha hazretlerinin daha nce kendisine hediye etti i tesbihi iade etti. Maksad hocasndan ayrlmakt. Tesbih, Seyyid Taha' ya takdim edildi inde, tebessm buyurdu. Aradan gnler gemi ti. Seyyid Taha hazretleri, bir gn le vakti namaza kalkarken, birden mbarek ellerini uzatp; "Def ol, ya lain!" buyurup namaza ba ladlar. Namazdan sonra Halife Kse; "Efendim, mbarek ellerinizi uzatmadaki hikmet ne idi?" diye sual etti. O da; "Grpnar' da bir mslman sekeratta iken, eytan aleyhillane imansz gitmesine al yordu. Byklerin bereketiyle defedildi. Adam imanla vefat etti." buyurdu. Halife Kse; "Tesbihi iade eden olmasn?" dedi. "Evet, odur!" buyurdu. "Efendim, o edebsizlik ve terbiyesizlik etmi ti." deyince de; "Bir zaman bize muhabbeti vard." buyurdular. Seyyid Taha hazretleri, bir gn camide byk bir cemaate namaz kldrmak iin aya a kalkm t. Niyetten nce, mbarek sa elini birden ileri uzatt. Geri ekti inde bir mikdar su, mbarek cbbelerinin kolundan dkld. Canl bir balk da yere d t ve rpnma a ba lad. Cemaat hayrette kald. Namaz klndktan sonra Halife Kse cesaret edip; "Efendim, bu su ve balk nereden geldi?" diye arz etti. Seyyid Taha hazretleri cevaben; "Kzldeniz' de

bir gemi batyordu. Talebelerimizden birinin; " mdat ya mbarek hocam!" diye a rmas zerine, yardm edip, gemiyi dzelttik. Byklerimizin himmeti, bereketiyle kurtuldular. Bu su ve balk oradandr." buyurdu. Sultan Abdlmecid Han zamannda, Mks kaymakam Dervi Bey, kaymakamlktan karlm , ayrca yakaland nda hapse atlmas emredilmi ti. Bu yzden Dervi Bey, gece gndz saklanyor d ar kamyordu. Sonunda Dervi Beyin hatrna, Arvas' ta Seyyid Fehim hazretleri geldi. Hemen huzuruna gidip, tvbe etti ini, vazifesine yeniden iade edilmesini ve affedilmesi iin ark blgesinin askeri idare amiri olan Erzincan m irine efaat olmasn istedi. Seyyid Fehim hazretleri kendisine s nan kaymakama; "Allah telya hamd ve kr olsun ki, seyyidimiz ve mr idimiz hayattadr. Byle mhim meselelere kar mam do ru olmaz. Seni bir mektupla ona gndereyim. n aallah tesirini muhakkak grrsnz." diye mjde verdi. Kaymakam Dervi Bey, Seyyid Taha hazretlerinin huzuruna varnca, takdim olunan mektubu okudu. Sonra, Seyyid Taha, hemen Erzincan M irine u mealde bir emirname yazd: "Dervi Beyi sana gnderiyorum. ini mutlaka yap. Senin de bana bir i in d erse yaparm vesselam." Mektubu Dervi Beye verdi. Dervi Bey mektubu okudu, tatmin olmad. Fakat; "Bundan ba ka are yoktur." deyip, Erzincan' a yolland. Bir gece yars Erzincan' a ula t; " imdi bir otele ineyim, yarn M irle gr rm." deyip, bir otele gitti. Hemen kar snda polisleri grd. Me er btn otellerin kapsndaki polisler, Dervi Beyi bekliyormu . smini sordular. Dervi oldu unu anlaynca, hrmet gsterip; "Hemen M ir Beye gidelim." dediler. Dervi Bey; "Gecedir, yatyor, rahatsz etmiyelim." dediyse de, polisler; "Bize verilen emir ve talimat udur: "Mks' l Dervi Bey hangi saatte gelirse, derhal bana getirin, uykuda isem uyandrn." Dervi Beyi hemen gtrp, M ire haber verdiler. M ir derhal kalkp, Dervi Beyin boynuna sarld ve; "Bu sekizinci gecedir. Hazret-i Seyyid Taha bir an bile uyku ve istirahatime msaade buyurmadlar; "Dervi Beyi gnderiyorum, i ini mutlaka yap, serbest olsun, aksi takdirde helak olursun." buyuruyor." dedi. Hemen telgrafla Dervi Beyin tahliye edilmesini, affedildi ini, vazifesine iade edildi ini bildirdi. Serbest olarak eski yerine gnderdi. Dervi Bey, dn nde te ekkr iin Nehri' ye Seyyid Taha hazretlerine gidip, elini pt; "Sizin yolunuza girip talebeniz olmak istiyorum." deyince, Seyyid hazretleri; "Arvas' a git, Seyyid Fehim Efendi, yapaca n vazifeyi sylesin." buyurdu. Misafirlerin hizmetiyle vazifeli levazm amiri, bir ak am zeri Seyyid Taha hazretlerinin huzuruna gelerek; "Efendim! Bu fakir, bu ak am zeri, bin erkek ve be yz kadn misafirin yemeklerini kartp yedirdim. u anda be yz ki i Nehri' ye girmektedir. Anbarlarda un kalmad, ne yapaym?" diye arzedince, Seyyid Taha; "Anbarlarda olmas lazm." buyurdu. "Efendim, sprdm, bir ey kalmad." deyince; "Bir daha bak." diye emretti. Bunun zerine amir gidip bakt nda, anbarlarn unla dolu oldu unu hayretle grd. Seyyid Taha, Nehri' nin alt tarafnda bir de irmen yapmay d nd. Bu de irmenin plan ve projesini bizzat kendisi hazrlayp, yapl esnasnda talebeleriyle beraber srtnda ta ta d. Gnlerce al tktan sonra nihayet de irmenin in as tamamland. De irmen yle sanatl, yle muntazam yaplm t ki, hazne ksmna bu day konuldu unda kendili inden al maya ba lar, haznede bu day bitti inde de dururdu. Bunu grenler, Seyyid Taha hazretlerinin aklnn oklu una hayran kalrlard. Nitekim halifelerinden Seyyid Sbgatullah u beyti sylemi tir: "Gzmz revak gibi sizin e i inizdedir, Kerem et, kalbime gir; evim sizin evinizdir." Seyyid hazretleri beyti i itip, iltifatla yanlarna te rif buyurdu. Bir kimse ehid olmu ve byk bir velinin yanna defnedilmi ti. Seyyid Taha onun ehidlik mertebesini grp; "Bu kimsenin, u byk veliden a a oldu u sylenemez." buyurdu.

Seyyid Taha hazretleri, kendisini Mevlana Halid-i Ba dadi' ye gtren veli-nimeti amcas Seyyid Abdullah hazretlerine, bu byk nimetin kr olarak, hep hrmet ve hizmet etti. Onu hep iyilikle and ve ruhuna pekok sevablar hediye etti. Ayrca buyurdu ki: "Vefat etti imde benim kabrimi kabristann en st tarafna yapnz ki, srf beni ziyarete gelenler, amcam Abdullah hazretlerinin kabrine u ramak mecburiyetinde kalsnlar. Onu da ziyaret ederek mbarek ruhuna sevablar hediye etsinler." (O kabristann bir yolu vard. Seyyid Abdullah' n kabri giri te idi. Seyyid Taha hazretlerinin kabrine gitmek isteyenin Seyyid Abdullah' n kabrinin yanndan gemesi lazmdr). Taha-i Hakkari hazretleri pek yksek bir veliydi. Nitekim bir defasnda Mevlana Halid-i Ba dadi hazretleri; "Beni Seyyid Abdullah ve Seyyid Taha' dan stn zannetmeyin" buyurmu tu. Meclisinde olanlar; "Efendim, siz ikisinin de hocassnz" dediler. "Benim onlar yanndaki yerim, bir sultann ocuklarn yeti tiren bir hoca gibidir. Onlar sultann ocuklar oldu u iin, bu hocadan stndrler." buyurdu. Bir gn Seyyid Taha hazretleri Seyyid Sbgatullah' a buyurdular ki: "Molla Sbgatullah! stada muhabbet ve onunla sohbet, her eyden stndr. nk stad, kemal mertebelerinin en ykse ine kavu turmak ve ona marifetleri vermekle, talebesinin hastalklarn izale eder, giderir." Yine yle buyurdu: " ah- Nak ibend hazretleri, yolunun esasn Eshab- kiramn (aleyhimrrdvan) yolu zere kurdu. Onlar Resulullah' n (sallallah aleyhi ve sellem) muhabbeti ile yetindikleri gibi, bize de, stada muhabbet yeter." Seyyid Sbgatullah Arvasi hazretleri, Seyyid Taha hazretlerine; "Nefehat gibi baz kitaplarda, baz evliya iin (kuddise sirruh) bazlar iin (rahmetullahi aleyh) deniyor; hikmeti nedir?" diye sual edince, yle buyurdu: "Birincisi, nefsinden tamamen kurtulanlar, ikincisi kendinde, nefsinden bir eyler kalanlar iindir. Nefsden tamamen kurtulmak, ir adn art de ildir. (Rahmetullahi aleyh) denenlerden de bir o u, ir ad makamna oturmu lar, byklerin yolunda olup, faydal olmu lardr." Bir halifesine yle buyurdu: "Halka nce i aretle muamele et, bu fayda vermezse ibare ile (sz ile) syle. Bu da fayda vermezse, ondan yz evir. Sen birinden yzn evirirsen, Resulullah' a (sallallah aleyhi ve sellem) kadar btn "Silsile-i aliyye" bykleri ondan yz evirir." Bir gn, kendilerine; "Nehri' de sadk talebeniz kimdir?" dediler. "Molla Muhammed Mnhani' dir" buyurdu. "O, kat tabiatldr." dediler. Bunun zerine, Mevlana Ahmed Czeyri' nin Divan' ndaki u beyti okudu: "Ehl-i tarik, makamlar seyr ederken renk renktir, Bir ksm ilahi cemal, bir ksm celaldedir." e itli zamanlardaki sohbetleri srasnda buyurdu ki: "Amellerinizi ucb (kendini be enmek, ibadeti kendinden bilmek) ile rtp yok etmeyiniz." "Bizim yolumuzda ucb ve riya yoktur. Riya ve ucba helal diyen, yolumuzda de ildir." "Bizim yolumuzdaki yolcularn faydalar ana ve babalarna da ula r." Evliyann vefatndan sonra istifade hakknda; "Kl knndan kmadka, (ruh, bedenden kmadka) kesmez." buyurdu. "Zikr yaplmakszn yalnz rabta ile Hakk' a kavu mak mmkndr. Zikr ise, rabtasz kavu turucu de ildir." Taha-i Hakkari hazretleri Nehri' de kald krk iki sene iinde slamiyetin emir ve yasaklarn insanlara anlatarak onlarn dnya ve ahirette kurtulu lar iin al t. Btn hocalar gibi slamn gzel ahlakn yayd. Siyasete kar mad. Pekok veli yeti tirip onlara hilafet verdi. slamiyetin emir ve yasaklarn anlatmakla vazifelendirdi. Halifelerinin en me hurlar unlardr: Biraderi Seyyid Muhammed Salih, Seyyid Sbgatullah Arvasi, Seyyid

Fehim Arvasi, damad ve katibi Seyyid Abdlehad, Muhammed Kfrevi, Halife Kse adyla me hur olan eyh Taha, Molla Resul Sibki, Mevlana Hac Hakkari, Sleyman Baradusti, Molla Muhammed Munhani Ho abi, eyh Ahmed Meczub. Bunlardan ba ka halifeleri de vardr. Seyyid Taha-i Hakkari hazretleri 1852 (H.1269) senesinde bir ikindi vakti, Haram e mesi denilen a alk bir mevkide talebeleri ile sohbet ediyordu. Sohbet annda kendisine iki mektup arzedildi. Bunlar kymetli damad Abdlehad Efendiye okuttuktan sonra; "Abdlehad! hret afettir. Artk bizim dnyadan gitmemizin zaman geldi." buyurdu. Abdlehad da; "Aman Efendim, am' dan gelen bu iki mektup nedir ki?" dedi. O gn sohbetten sonra hane-i saadetlerine gitti ve orada hastaland. On bir gn hasta yatt. Hastal nn a r olmasna ra men namazlarn mmkn oldu u kadar ayakta klmaya al t. Hastal nn on ikinci, Cumartesi gn talebeleri ve yaknlar ile helalla t, vedala t, vasiyetini bildirdi. Karde i Seyyid Salih hazretlerini a rtt. Onun iin; "Biraderim Salih, kamil, olgun bir velidir. Herkesin ba onun ete i altndadr." buyurdu. Yerine karde i Salih hazretlerini halife brakt. kindi vaktinde, talebelerinin Yasin-i erif tilavetleri arasnda, mbarek ruhunu Kelime-i tevhid getirerek teslim eyledi. Mbarek mezar Nehri' dedir. Onu seven a klar, uzak yerlerden gelerek, mbarek kabrinden f kran nurlardan, feyzlerden istifade etmekte, bereketlenmektedirler. Seyyid Taha-i Hakkari hazretlerinin nesli o ullaryla devam etmi tir. Seyyid Habib, Seyyid Mahmud, Seyyid Alaeddin ve Seyyid Ubeydullah isimlerinde drt o lu vard. Bunlardan Seyyid Habib Efendi, gen ya ta vefat etti. Seyyid Mahmud ve Seyyid Alaeddin Efendilerin de o ullar vard. Seyyid Taha-i Hakkari hazretlerinin Seyyid Ubeydullah adndaki o lu, nfuzunun ve talebelerinin oklu u ile me hurdur. Babasnn vefatndan sonra amcas Seyyid Salih hazretlerinin sohbet ve ir adyla kemale gelmi , 1864 senesinde amcasnn vefatndan sonra ir ad makamna oturmu tu. Ehl-i snnete ok hizmet etti. Seyyid Fehim-i Arvasi hazretleriyle birlikte hacca gitti. Sonra Taif' te ikamete memur edildi. Bir mddet sonra Kabe-i muazzamay tavaf esnasnda iki rekat namaz klarken secdede vefat etti. Cennet-i Mualla kabristanna defnedildi. Seyyid Ubeydullah Efendinin; Seyyid Re id, Seyyid Alaeddin, Seyyid Mazhar, Seyyid Abdlkadir, Seyyid Muhammed Sddik isminde be o lu vard. Bu o ullar vastasyla nesli devam etmi tir. ELHAMDL LLAH Seyyid Taha hazretleri zamannda, ran ah, emdinan' a yakn 145 pare ky, her eyi ile beraber Seyyid Taha' ya ba lad. Bu haberi kendisine getirdiklerinde, bir an ba n e ip kaldrdktan sonra; "Elhamdlillah." dedi. ran ah lnce, o lu bu kyleri geri ald. Haberi Seyyid Taha' ya getirdiklerinde, yine ba n e ip bir an sonra kaldrd ve; "Elhamdlillah." buyurdu. Eshabndan Halife Kse; "Efendim! Kyleri size hediye ettikleri zaman da hamd ettiniz. Geri aldklarnda da hamd ettiniz. Hikmeti nedir?" diye arzedince; "Hediye ettikleri zaman kalbimi yokladm. Dnya malna sevinmedi imi grdm, bunun iin hamd ettim. imdi geri aldklarnda, yine kalbime baktm. Hi znt bulunmad n grdm. Yine hamd ettim." buyurdu. SEN N ARADI IN EY BU KAPIDA YOKTUR Musul taraflarnda eyhlik iddiasnda bulunan bir kimse, talebesinden birini Seyyid Taha hazretlerinin yanna gnderdi ve; "Seyyid Taha' ya, snnete uymayan bir i i letmeden, buraya dnme!" dedi. O da kalkp Nehri' ye geldi. Bir ikindi namazndan sonra, Seyyid Taha hazretlerinin mescidin kapsnda duran ayakkablarndan sol aya nnkini uza a koydu. Bununla mescidden sa ayakla kmasn ve snnete uygun olmayan bir i yapmasn d nm t. Fakat Seyyid Taha hazretleri, kalabalk ierisinde, o ki iye hitab edip; "Ald n ayakkaby yerine koy! Senin arad n ey, bu kapda yoktur." buyurdu.

BASTON VE DAYAK Herki a iretinden Molla Abdullah isminde bir mderris, iki talebesi ile ziyaret iin Nehri' ye giderken, ayn ba nda oturdular. Molla Abdullah, talebelerine; "Herkes abdest alarak Nehri' ye gider. Abdestsiz kimse gitmez. Ben bu adeti bozup, abdest almadan gidece im." dedi. Talebeleri; "Hocam, biz bu adeti bozmayalm, abdest alp da gidelim." dedilerse de, Hoca Efendi; "Sanki bu dini bir hkm mdr? Ben yapmam!" dedi. Bu arada elini yzn ykarken, koltu undan bastonu suya d d. Elini uzatp, bastonu almak isterken, hikmet-i ilahi baston, onun ba na, yzne vurarak yzn gzn kan iinde brakt. Sonra baston kayboldu. O da, byle syledi ine pi man oldu. Yaralarn sarp, abdest ald. Nehri' ye gitti. Seyyid hazretlerinin dergahna girince, bastonu duvarda asl grd. Gzleri bastona taklp kalnca, Seyyid Taha hazretleri; "Herhalde bu bastondan dayak yemi siniz." buyurdu. Molla Abdullah yaptklarna pi man olup, tvbe etti, talebelerinden olmakla ereflendi. 32- Seyyid Muhammed Slih Seyyid Muhammed Slih hazretleri, Osmanllar zamannda Anadolu' da yeti en evliynn en byklerinden. nsanlara slmiyetin emir ve yasaklarn anlatarak onlarn dnyada ve hirette saadete, mutlulu a kavu malarna vesile olan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" ad verilen byk lim ve evliylarn 32.sidir. Seyyid Abdlkdir-i Geyln hazretlerinin 11. torunu ve Seyyid Th-i Hakkr hazretlerinin karde idir. 1865te Nehr' de veft etti. Seyyid Slih, kk ya ta Kur' an- kerim okumay rendi. Ksa zamanda Kur' an- kerimi ezberledi. Medreseye giderek tefsir, hadis, fkh gibi zhir ilimlerle, zamann fen ve edebiyat bilgilerini renerek byk bir lim oldu. Tasavvufta da yeti erek, kalb ilimlerinde marifet sahibi olmak iin, a abeyi Seyyid Th-i Hakkr' nin sohbetiyle ereflendi. Senelerce ona hizmet etti. Mbarek tevecchlerine kavu tu. Evliyalkta ok ykseldi. Hocasndan icazet alnca, talebe yeti tirmeye ba lad. Haramlardan iddetle kaar, pheli korkusuyla mbahlarn fazlasn terk ederdi. Ekseri gnleri orulu geerdi. Gecelerini ibdetle ihya eder, uykusunu leye yakn kaylule yaparak alr, hem de snnet-i erife uyard. ok merhametli olup, hi kimseyi incitmezdi. nsanlarn cehenneme gitmemeleri iin elinden gelen gayreti gsterir, Allah telnn emirlerini bildirir, yasaklarndan kanmalarn sa lard. Gayr-i mslimlere de iyilik yapard. Herkes tarafndan sevilirdi. Mbarek alnlarnda nur parlard. Onu gren, Allah telnn sevgili bir kulu oldu unu hemen anlar, hrmette kusur etmemeye al rd. Bir gece, hrszn biri onun evini soymaya karar verdi. O gece ay kmam t, zifiri karanlkt. Hrsz, bahe duvarndan ieri atlad. Fakat o anda bahenin birdenbire gndz gibi aydnland n grd. Hayret etti. Grrler korkusuyla hemen d ar kt. Ortalk yine karanlk oldu. "Bu defa aydnlk olmaz." d ncesiyle tekrar baheye girdi. Ortalk bir anda yine aydnland. Yine kt, tekrar girdi. Nihayet evin penceresine bakt nda, Seyyid Slih hazretlerini grd. Hrsza; "Buyurun, ne isterseniz vereyim." buyurdu. Hrsz onun gne gibi parlayan mbarek yzn grp, tatl szn i itince hayran kald. Baheye girince meydana gelen aydnl n onun nru oldu unu anlayp, yapt na pi man oldu. Huzuruna varp tvbe etti. Talebelerinden oldu. Seyyid Th hazretlerinin o lu Ubeydullah; babasnn yerine geen amcas Seyyid Slih hazretlerine talebe olmayp, di er halifesi Seyyid Fehm hazretlerine tbi olmak istedi. Fehm-i Arvs ise ona; "Muhterem babanz, yerine Seyyid Slihi tyin ettiler. Bu sebeple siz de, biz de onun sohbetine gidip, ona tbi olmamz lzmdr." buyurdu. Buna ra men Ubeydullah, buna itiraz eyledi. Bunun zerine Fehm Arvs; "Mbrek hocamzn kabr-i erfine gidelim ve soralm. Ne buyururlarsa yapacak msn?" buyurdu. O da; "Yaparm."

dedi. Gittiler. Kabristana giri te ayakkablarn karp, kabrin yanna varnca, Th-i Hakkr hazretlerinin; "Fehm! Ubeydullah' , karde im Slih' e gtr." buyurdu unu i ittiler. Ubeydullah, babasnn bu emrine uyarak, sratle amcasnn huzuruna ko tu. Amcas kendisine sarld ve skt. O anda Ubeydullah' a o kadar muhabbet geti ki, Ubeydullah' da meydana gelen bu muhabbet ate inden, amcas; "Ubeydullahn sarlmas ile sanki kemiklerim birbirine geti." buyurdu. Hastalannca, talebelerini toplayarak hellle ti, vasiyetini bildirdi. "Kabrimi Seyyid Th hazretlerinin kabr-i erfinin ayak ucuna kaznz. Edebi gzetip kabirde de mbrek ayaklar ba mn stne gelecek ekilde olmasn sa layn. Bizden sonra Seyyid Fehm' e tbi olun." buyurdu. Vefat edince, vasiyetini aynen yaptlar. SEYY D SL H; Osmanllar zamnnda Anadolu' da yeti en evliynn en byklerinden. nsanlara slmiyetin emir ve yasaklarn anlatarak onlarn dnyda ve hirette sadete, mutlulu a kavu malarna vesle olan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" ad verilen byk lim ve evliylarn otuz ikincisidir. smi Muhammed Slih' tir. Babasnn ismi Molla Ahmed' dir. Byk vel Seyyid Abdlkdir-i Geyln hazretlerinin on birinci torunu ve Th-i Hakkr hazretlerinin karde idir. Seyyiddir. Do um trihi bilinmemektedir. 1865 (H.1281) senesinde Nehr' de veft etti. Kabri, a abeyi ve hocas Seyyid Th-i Hakkr hazretlerinin ayak ucundadr. Seyyid Slih, kk ya ta Kur' n- kerm okumay rendi. ok zekydi. Ksa zamanda Kur' n- kermi ezberledi. Medreseye giderek tefsr, hads, fkh gibi zhir ilimlerle, zamnn fen ve edebiyt bilgilerini renerek byk bir lim oldu. Tasavvufta da yeti erek, kalb ilimlerinde mrifet shibi olmak iin, a abeyi Seyyid Th-i Hakkr' nin sohbetiyle ereflendi. Senelerce ona hizmet etti. Mbrek tevecchlerine kavu tu. Vilyet derecelerinde ok ykseldi. Hocas, ona iczet vererek, talebe yeti tirmek zere Berdersr' a gnderdi. Seyyid Slih hazretleri orada talebe yeti tirmeye ba lad. Seyyid Th-i Hakkr hazretleri veft edece i zaman ona kendisinden sonra makamlarna kimin oturaca sorulunca; "Birderim Slih, kmil ve olgundur. Herkesin ba onun ete i altndadr." buyurarak Seyyid Slih' i yerine brakt. Hasta kalplere if olan sohbetleri ile, klarnn kemle gelmesine, Hakk' a yakla arak vel birer zt olmalarna vesle oldu. Seyyid Slih hazretleri, muhabbet ve edep shibiydi. Vers ve takvs oktu. Haramlardan iddetle kaar, pheli korkusuyla mbhlarn fazlasn terk ederdi. Ekser gnleri orulu geerdi. Gecelerini ibdetle ihy eder, uykusunu leye yakn kaylle yaparak alr, hem de snnet-i erfe uyard. ok merhmetli olup, hi kimseyi incitmezdi. nsanlarn Cehennem' de yanmamalar iin elinden gelen gayreti gsterir, Allah telnn emirlerini bildirir, yasaklarndan kanmalarn sa lard. Gayr-i mslimlere dahi iyilik yapard. Bu sebeple herkes tarafndan sevilirdi. Seyyid Slih hazretlerinin mbrek alnlarnda nr parlard. Onu gren, Allah telnn sevgili bir kulu oldu unu hemen anlar, hrmette kusur etmemeye al rd. Bir gece, hrszn biri Seyyid Slih hazretlerinin evini soymaya karar verdi. O gece ay kmam t, zifiri karanlkt. Hrsz, bahe duvarndan ieri atlad. Fakat o anda bahenin birdenbire gndz gibi aydnland n grd. Hayret etti. Grrler korkusuyla hemen d ar kt. Ortalk yine karanlk oldu. "Herhlde bu def aydnlk olmaz." d ncesiyle tekrar baheye girdi. Ortalk bir anda yine aydnland. Yine kt, tekrar girdi. Nihyet evin peneresine bakt nda, Seyyid Slih hazretlerini grd. Seyyid Slih, hrsza; "Buyurun, her ne isterseniz vereyim. Bir ey almaya geldiyseniz syleyin." buyurdu. Hrsz onun gne gibi parlayan mbrek yzn grp, o cmerte tatl szn i itince hayran kald. Baheye girince meydana gelen aydnl n Seyyid Slih hazretlerinin nru oldu unu anlayp, yapt na pi mn oldu.

Huzruna varp tvbe etti. Ondan sonraki gnlerde onun derslerine giderek, ilim renmeye ba lad. Talebelerinden oldu. Seyyid Th hazretlerinin o lu Ubeydullah, babasnn yerine geen amcas Seyyid Slih hazretlerine talebe olmayp di er halfesi Seyyid Fehm hazretlerine tbi olmak istedi. Fehm-i Arvs ise ona; "Muhterem babanz, yerine Seyyid Slih hazretlerini tyin ettiler. Bu sebeple siz de, biz de onun sohbetine gidip, ona tbi olmamz lzmdr." buyurdu. Buna ra men Ubeydullah, buna tirz eyledi. Bunun zerine Fehm-i Arvs; "Mbrek hocamzn kabr-i erfine gidelim ve soralm. Ne buyururlarsa yapacak msn?" buyurdu. O da; "Yaparm." dedi. Gittiler. Kabristana giri te ayakkablarn karp, kabrin yanna vardlar. Daha hibir ey sylemeden Th-i Hakkr hazretlerinin; "Fehm! Ubeydullah' , karde im Slih' e gtr." buyurdu unu i ittiler. Ubeydullah, babasnn bu emrine uyarak, sratle amcasnn huzruna ko tu. Amcas kendisine sarld ve skt. O anda Ubeydullah' a o kadar muhabbet geti ki, Ubeydullah' da meydna gelen bu muhabbet ate inden, amcas; "Ubeydullah bu sarlma ile kemiklerimi eritti." buyurdu. Seyyid Slih, 1865 (H.1281) senesinde hastaland. Talebelerini toplayarak herbiriyle vedla t, hellla t. Vasiyetini bildirdi. Kabriyle ilgili olarak da; "Kabrimi a abeyim Seyyid Th hazretlerinin kabr-i erfinin ayak ucuna kaznz. Edebi gzetip kabirde de mbrek ayaklar ba amn stne gelecek ekilde olmasn sa layn. Bizden sonra Seyyid Fehm' e tbi olun." buyurdu. Sonra talebelerinin Kur' n- kerm tilvetleri arasnda veft edip, sevdiklerine kavu tu. Vasiyetini aynen yaptlar. Kabrini hocasnn ayak ucuna kazdlar. imdi bu iki kabrin ta vardr. Yni Seyyid Th hazretlerinin kabrinin ayak ucundaki ta , Seyyid Slih hazretlerinin ba ta dr. Seyyid Muhammed Slih hazretlerinin nesli, Seyyid Nreddn ve Seyyid Muhammed Emin isminde iki o lu vstasyla devm etmi tir. Seyyid Muhammed Slih hazretlerinin veftndan sonra yerine Seyyid Fehm-i Arvs hazretleri geip vazfesini devm ettirdi. nsanlara slmiyetin emir ve yasaklarn anlatp onlarn kurtulu larna vesle oldu. Seyyid Muhammed Slih hazretlerinin halfelerinden eyh Azril, Girit' e oradan da Brezilya' ya hicret edip orada slmiyetin yaylmas iin al t. eyh Azril' in kz, Seyyid Fehm-i Arvs hazretlerinin zevcesi ve Seyyid Re d Efendinin annesiydi. 33- Seyyid Sbgatullh-i Hzn. Seyyid Sbgatullah-i Hizani hazretleri, Osmanl alim ve velilerinden. Byk alim ve evliya Seyyid Taha-i Hakkari hazretlerinin talebelerindendir. smi Sbgatullah olup "Gavs' lAzam", "Gavsu Hizani" veya "Gavs" lakablaryla me hur olmu tur. "Arvasi" nisbesiyle bilinir. Peygamber efendimizin neslinden olup seyyiddir. Babas, Seyyid Ltfullah Efendi, dedesi Seyyid Abdurrahman Kutub' dur. Do um tarihi bilinmemektedir. 1870 (H.1287) de vefat etti. Kabri, Hizan' n Gayda kyndedir. Seyyid Taha hazretlerinin "Abdurrahman Nigunam Abdurrahman iyi isimli, yce anldr", yahut "Kutb- Arvasi" buyurarak medhetti i Abdurrahman Kutub' un torunu olan Sbgatullah Arvasi kk ya tan itibaren ilim tahsiline ba lad. Babas Seyyid Ltfullah Efendi onun yeti mesi iin hususi gayret sarf etti. ok zeki olan Seyyid Sbgatullah Arvasi, ksa zamanda kelam, tefsir, hadis, fkh gibi zahiri ilimleri tahsil etti. Zamannn fen bilgilerinde de mtehasss oldu. Bid' atten uzak olup, Peygamber efendimizin snnetine uygun bir hayat ya amaya al t.Tasavvufa kar byk alaka duydu. Birok alim ve veli zatn ilim meclislerinde ve sohbetinde bulundu. Van' a giderek Seyyid Muhyiddin Efendinin hizmetine girdi. Seyyid Sbgatullah, hocasnn verdi i vazifeleri yapmak iin canla ba la al t. A r riyazetler ve mcahedeler ekti. Yani nefsinin istediklerini yapmayp, istemediklerini yaparak nefsini terbiye etti. Uzun yllar hocasnn hizmet ve sohbetiyle

ereflendi. Nihayet bir gn hocas ona; "Vefat etmi velilerden istifade edecek, faydalanacak makama geldin." buyurdu. Seyyid Muhyiddin vefat edince, eyh Halid-i Cezri' ye gitti. Bu mbarek zatn vefatna kadar sohbetleriyle ereflendi. Sonra Seyyid Taha' nn, Molla Murad Hurusi' yle gnderdi i; "Kendi yuvana dn!" haberiyle, Taha-i Hakkari' nin erefli hizmetine ko up, hakiki ve esas yuvaya kavu tu. Onun paha biilmez sohbetlerini, lde susuz kalm kimseler gibi ruhuna hayat verici buldu. Seyyid Taha hazretleri,Resulullah efendimizden mr idleri vastas ile gelen feyz ve bereketleri onun kalbine aktt. Kalb gz alp yksek makamlara kavu tu. yle ki, Hzr aleyhisselam ile gr r, sohbet ederdi. Mr idi Seyyid Taha hazretleri vefat edince, onun yerine geen Seyyid Salih hazretlerinin sohbetine devam etti. Seyyid Taha' nn huzurunda kemal ve ikmal mertebelerine ula an Seyyid Sbgatullah, Hizan ve Gayda' da halk ir ad eyledi ve insanlara slamiyetin emir ve yasaklarn anlatt. Sohbetinde bulunup bir tevecchne mazhar olann kalbinde, Allah telnn muhabbeti yerle irdi. Dinin emirlerine son derece uyar, yasaklarndan saknrd. Seyyid Sbgatullah hazretleri, geceleri hep ibadetle geirirdi. Uykusunu, leye yakn ksa bir mddet kaylule yaparak telafi ederdi. Hep kbleye dnerek otururdu; buna son hastal nda dahi ok dikkat etti. Dostlaryla sohbetinden sonra murakabe halinde olur, Allah telnn mahlukat hakknda tefekkr ederdi. Yakn talebelerinden biri anlatt: "Abdrrahman Tahi (Tagi), henz hocamza ba lanp talebesi olmak erefine kavu mam t. Hocamzn, zamann gavs olup olmad hakknda tereddd vard. Bir gn gavslk alametlerini kitaptan okuyarak huzuruna gitmeyi, bu alametlerin zerinde olup olmad n grmeyi arzu etti. Kitapta; "Gavs olann zerine ya mur ya maz." ibaresi vard. O, kitaplarla me gul iken evine bir talebe geldi ve; "Hocam Sbgatullah hazretlerinin selam var; "Misafirlerimin kalabalk olmas sebebiyle ziyaretine gelemiyorum. Ltfen kendisi buraya kadar zahmet etsin." buyurdu." dedi. Abdrrahman Tahi de; "Ben de onu ziyaret etmeyi d nyordum. Bugn bizde misafir ol da yarn beraber gideriz." dedi. Sabahleyin yola ktlar. Seyyid Sbgatullah, onlarn gelmekte olduklarn haber alnca, talebeleriyle kasabann d na kp, bir tepenin ba nda beklemeye ba ladlar. Mevsim ilkbahard, gkyznde hi bulut yoktu. Nihayet beklenen misafirler geldiler. Tepenin ba nda gzel bir sohbet ba lad. Bu srada masmavi olan gkyznde bulutlar birikmeye, im ekler akp gk grleme e ba lad. Derken sa nak halinde iddetli bir ya mur ba lad. Abdrrahman Tahi, kitaptan okudu u gavs olann alametlerini hatrlad ve dikkatle Sbgatullah hazretlerini takib etmeye ba lad. Semadan inen ya mur taneleri mbarek Seyyid' in zerine inmeden etrafna meylederek yere d yor, hi zerine ya myordu. Herkes srlsklam sland halde onun zeri kupkuru idi. Abdrrahman Tahi, bu hali grnce bir anda kendini kaybederek bayld. Oradakiler tela a kapldlar ve; "Herhalde ld." diyorlard. Seyyid Sbgatullah ise; "Korkmayn, tela a kaplmayn, Allah telnn sevdi i veli kullarnn himmeti bereketli, yardm kuvvetlidir." buyurdu. Biraz sonraAbdrrahman Tahi kendine geldi ve hocamn bykl n kabul ederek, en nde gelen talebelerinden oldu. Seyyid Sbgatullah' n talebelerine tevecch, sohbetinden daha ziyade ve faydal idi. Onun iin sohbet sresi ok az olurdu. Talebeleriyle sessiz otururken talebelerinden pek o u cezbeye kaplr, kendinden geerdi. Bir defasnda o lu Behaeddin, babasndan izin alarak vaza ba lad. ki saat kadar kalpleri aydnlatan gzel szler syledi. Fakat hi kimsede muhabbet ve cezbe eseri yoktu. Sohbet bittikten sonra, Seyyid Sbgatullah; "Haydi kalknz, ikamet getiriniz de namazmz klalm." der demez, cemaat cereyana kaplm gibi cezbeye tutuldu. Sevdi i talebelerinden biri anlatt: "Hocamz bir gn murakabe halinde otururken tebessm ettiler. Bu hali daha nce hi grmedi imiz iin merak ettik ve; "Tebessm etmenizin hikmeti ne idi efendim?" diye sual ettik. Buyurdular ki: "Bir talebemiz Botan

ay' nda ba n ykam , san tararken, tarak sana takld. Can acynca bizden yardm istedi. Onun iin tebessm ettim." Talebelerinden biri anlatt: "Molla Abdlgafur isminde, hocamzn bykl ne inanmayan biri vard ki, de il kendisiyle, bizimle bile namaz klmaya tahamml edemezdi. Cuma gnleri namazn klar klmaz camiden hemen kp giderdi. Bir gn caminin kapsnda Seyyid Sbgatullah ile kar la t. Seyyid Sbgatullah ona; "Molla Abdlgafur! Sen bizden ne ktlk grdn ki, arkamzdan konu up gybetimizi yaparsn?" buyurdu. O da Seyyid Sbgatullah' n kolundan tutarak itti ve; "Bunca insan aldatp pe inde ko turdu un yetmez mi ki, beni de onlarn arasna katmak istersin." diyerek itmeye devam etti. Kolunu onun elinden kurtaran Seyyid Sbgatullah, ona yle bir celal ile bakt ki, Abdlgafur, yldrm isabet etmi nar a ac gibi yere ykld. Sonra da kalkp hocamn elini pmeye ba lad. Bir taraftan da; "Ne olur efendim beni affediniz. Kt ve yalanc benim. Yaptklarma pi man oldum. Sizin bykl nz anlayamadm, beni affediniz." diyordu. Sonra Abdlgafur' a; "Ne grdn ki, byle birdenbire de i tin?" diye sordular. O da; "Gavs bana yle celalli baknca, yemin ederim ki, ba m ta Ar a kadar ykseldi, sonra tekrar yere d tm. Gavs' n byk kerametini grdkten sonra, nasl pi man olmam?" dedi. Seyyid Sbgatullah hazretleri bir gn talebelerine; "Filan tepeye kalm, orada sohbet edelim." buyurdular. O gn talebeleriyle yola ktlar. Tepenin eteklerine gelince, talebelerden bazlar nden yryp, oturulacak yerleri, hocalar tepeye kncaya kadar dzeltmek istediler. Seyyid Sbgatullah, o lu ve yakn talebesi Abdrrahman Tahi, en arkada ve a a da idi. nden giden talebelerin birinin aya nn altndan koca bir ta yuvarland. Gittike hzlanyor, hocalar Seyyid hazretlerinin zerine do ru geliyordu. Btn talebeler korkuya kapldlar. Abdrrahman Tahi ise birden hocasnn nne geerek, ta n Seyyid hazretlerine de mesine engel olmak istedi. Ta , hikmet-i ilahi tam nlerindeki bir kayaya arparak arkasnda kald. Hadiseyi seyretmekte olan Seyyid Sbgatullah, Abdurrahman Tahi' nin, can pahasna yapt bu hareketten son derece memnun oldu. Seyyid Sbgatullah hazretleri, Allah telnn btn mahlukat zerine ok merhametliydi. Sla-i rahm yapard. Dostlar vefat etti inde onlarn ocuklarn arar, gzetir ve taziyede bulunurdu. Sohbetlerinde kendisine kar kanlara ok efkatli ve nazik davranrd. Kendisine ktlk yapanlara iyilik yapard. Yemekte kendisinden evvel kimsenin sofradan kalkmamasn emrederdi. Kalkan olursa onu men ederdi. Allah telnn emirlerine ve sevgili Peygamberimizin snnetine tam olarak uyard. Hatta bir gn oraplarn giyerken unutarak nce sol aya ndan ba layan bir talebesini iddetle azarlam t. slamiyetin emirlerini okumadn veya duymadn m da byle yaparsn. Bir ey giyerken nce sa taraftan ba lanlaca n ve karrken de sol taraftan ba lanlaca n bilmez misin? buyurdu. Teheccd ve Evvabin namazlarna devam ederdi. Gavs hazretleri talebeleriyle olan sohbeti srasnda; "Bizim yolumuzun esas sohbet ve muhabbettir. Sohbet muhakkak lazmdr." buyurdu. "Sohbet, dnya ba llklarn keser ve hakiki iman kazandrr. Eshab- kiramdan bazlarnn; "Gelin bir saat iman edelim." szlerindeki imandan maksat, sohbettir. (Yani bir saat sohbet edelim de imanmz yenilensin, kuvvetlensin.)" "Talebe, tavus gibi olmaldr. Gzel kanatlarna, renk renk tylerine de il, siyah bacaklarna bakmaldr. Nefsini son derece kusurlu grmedike istikamet ele gemez. Bu ekilde grmemek byk gnahtr. Muhabbet, ihlasl amel ve gayret talebeli in artdr. Bunlardan birinin eksik olmas manevi felaket alametidir." "Nefsin katli ve lm, mslman olmasndan ve kt sfatlarnn de i mesinden ibarettir." Kom u kasabadaki talebelerinden biri hastalanm t. lm d e inde iken; "Himmetinizi istirham ediyorum, ya mbarek hocam!" diyerek yardm istedi. Seyyid Sbgatullah, o anda talebeleriyle sohbet ediyorlard. Bir ara sohbeti yarda keserek,

Abdurrahman Tahi' yi o talebesine gnderdi. Hemen yola kan Abdurrahman, ksa bir zaman sonra hasta talebenin evine vard, onu iyile mi oturuyor grd. Baz sohbetlerinde uzun zaman konu mazd. Bu yksek zmrenin hallerini bilmeyen baz zahir alimleri, acaba eyh niin bize bir eyler anlatmyor dediklerinde; "Skutumuzdan istifade edemeyen, konu mamzdan da edemez." buyururdu. "Bu zamanda di er yollardan istifade edilememesi, kamil velilerin kalmamasndan m, yoksa bid' atler sebebiyle midir?" sualine, u cevab verdiler:"Bid' atler kar mas sebebiyledir. Zira bu zamanda bid' atler o ald. Bu bid' atlere kar koyabilecek bir yol, ancak fayda verir." Kabir azabyla ilgili olarak buyurdu ki: Kabir azab, dnya sevgisini ahiret sevgisine tercih edenlere olur. kisinin sevgisi msavi, yahut ahireti dnyadan ok sevene kabir azab yoktur." Bid' atlerden ve ktlklerden saknmak hususunda buyurdu ki: "Bid' atlerin hepsi karanlktr. Onlarda gzellik yoktur. Bizim yolumuzun stnl , bid' at kar mam olmasdr. Ortadan kalkan her yol, bid' at yznden kalkm tr. Farzlarla yetinip, bid' atlerden kanan kimse, bir bid' at i leyip, birok taatler yapp hal ve mevacide kavu andan stndr." "Bu son zamanlarda snnet, bid' atler arasnda, gece karanl nda k saan inci gibidir. Zaman, dinin garib oldu u zamandr. Bunun iin bu zamanda talebeye az bir gayretle, orta zamanlardaki etin mcahedelerle elde edilenden daha ok sevab verilir." "Bir ey iin olan hrs ve gayret, ona olan sevginin neticesidir." "Mminin kabrinde yznn kbleden evrilmi grnmesi, dnya sevgisi zerine lmesindendir." "Hasedden zararl kalb hastal yoktur. Alimlerin afeti de ondandr." Evliyann hallerini anlatmak ve dinlemek hususunda buyurdu ki: "Evliyann menkbelerini dinlemek, muhabbeti artrr, Eshab- kiramn menkbeleri iman kuvvetlendirir, gnahlar mahveder." Seyyid Sbgatullah' n hocas Taha-i Hakkari hazretleri kendisine; "Ne kendin sesli zikret, ne de ba kasna ettir." buyurdu. O da ona uydu. yle ki, insanlar sesle olan btn zikirleri mezmum (ktlenmi ) sandlar. Seyyid Sbgatullah hazretleri gnllerinden geeni anlayp yle buyurdu: "Btn zikirler mezmum de ildir. Te rik tekbirleri, lye telkin, aksrp "elhamdlillah" diyene, "yerhamkellah" demek derin vadiye inerken, ykse e karken okunacak tesbihler ve benzerlerini sesli sylemek sevab olup, eserde gelmemi ve sabit olmam olanlar mezmumdur." Seyyid Taha hazretleri kendisine yazd mektubda; "Talebenin hocasna ihlas ve muhabbeti tam, tabili i drst olup, hal sahibi olmasa zarar yoktur. Bu nden birinde noksanlk olup, hal var ise Allah korusun istidractr. ekavet alametidir." diye yazd. Bu mektubdaki mana o kadar byktr ki, bir sene sohbete bu szlerle ba lam tr. Gavs hazretleri, mr boyunca slamiyeti rendi, retti. nsanlara anlatarak onlarn iki cihan saadetine kavu malar iin al t. Bir gn talebelerine yle anlatt: "Srri-yi Sekati buyurdu ki: "Korku, kfrden ba ka kalb hastalklarn giderir. Muhabbet bunu da siler." Bunun iin biz yolumuzda muhabbeti esas aldk. Talebelerinden Abdurrahman Tahi; "Muhabbet ve ihlastan hangisi stndr?" diye sorunca; "Bu ikisi yemek ve su gibidir. Yani bu ikisi olmadan tasavvuf yolculu u olmaz." buyurdu.Abdurrahman Tahi; "Hangisi asldr?" dedi. Ona cevaben; " hlas" buyurdu. Tasavvuf yolcusunun durumuyla ilgili olarak buyurdu ki: "Fkhta bir mezhebe uyup amel edenin ictihad derecesine varmadka, imamndan ayrlp nasslara uymas do ru olmad gibi, tasavvuf yoluna intisab eden bir kimsenin de, hocasnn ve hocasnn halifelerinin koydu u usul ve edeplerden d ar kmas uygun de ildir. Bununla meclisinde bulunan ve aya n pmek isteyen bir talebesine mani olmak istedi. Abdurrahman Tahi; "Bu

hususta hadis-i erif vardr. Birisi Resulullah' tan elini pmek iin izin istedi, msade buyurdu. Aya n pmek istedi, msade buyurdu.Secde iin izin istedi, msade etmedi." dedi. Bunun zerine Gavs buyurdu ki: "Bu yolun gemi byklerinin birinden ve kendi hocas Seyyid Taha-i Hakkari hazretlerinden bahs edip; "Bu i e mani olurlard. yle ki, Muhammed Parisa hazretleri vefat edince, o lu babasnn aya n pmek iin e ildi inde, ptrmemek iin aya n ekmi tir." buyurdu. Vefat etmeden nce; "Amel ediniz?" buyurdu. "Amel nedir?" diye sordular. "Amelden maksad rabtadr, yani mr idini d np ona ba lanmaktr." buyurdu. Devam ederek; "Maksad, slamiyet' in bildirdi i ynde istikamet zere olmaktr. Bid' atten ve slamiyet' e aykr olarak yaplan amellerden feyz alnmaz. Tasavvuf, slamiyete uymak demektir. Molla Yusuf Ali; "Evliyalk, slamiyetin emirlerini yapmakla kazanlr." buyurdu. Fakat kalb hastalklarnn izalesi iin hocasyla sohbet de arttr. slamiyete uymadan vilayete, yani velili e kavu ulur diyen sapktr, zndktr. Namazlardan hemen sonra istigfar ediniz. slamiyetin bildirdi i hususlara uymayan ve snneti terk eden mr id, yol gsterici olamaz." buyurdu. HalifelerindenAbdurrahman Tahi' ye vasiyet ederken; "Byklerin yolunu de i tirme. Ben hocamn bana emretti i gibi de i tirmedim. O da hocasndan ald gibi hi de i tirmedi. Ryada hocam Seyyid Taha hazretlerini grdm, buyurdu ki: "Talebenin hocasna saygl olmasnn faydas, onun bykl nn ortaya kmas ve olabilecek edepsizliklerden kurtulmasdr." Seyyid Sbgatullah hazretleri Bitlis' de bulundu u srada bir gn sabah namazndan sonra; "lmm sonbaharn sonuna do ru olacak." Ba ka bir zaman Abdurrahman Tahi' nin de bulundu u bir srada oturdu u odann bo altlmasn emir buyurdu ve vasiyetini yazdraca n bildirdi. Abdurrahman Tahi; "Efendim bu vasiyet de ne oluyor?" dedi. "Bana ilham yoluyla ya amay veya lmeyi tercih etmem istendi. Ruhum ahireti diledi." buyurdu. Abdurrahman Tahi hazretleri; "Efendimiz sizin hayatta olmanz insanlarn hayrn o altr. Sadaka veriniz, zira sadaka kaderin hkmn nler. Kaderin hkmnn kesin olmayp, sadaka verip vermemeye ba l olmas muhtemeldir." dedi. Bunun zerine Sbgatullah Arvasi hazretleri emir verip oka sadaka da ttrd. Fakat ertesi gn saliha bir kadn gelip; "Eyvah! Eyvah! Gavs- Azam u alak dnyadan ayrlp, Hakk' a kavu ma yolculu unun e i indedir." dedi. "Bunu nereden biliyorsun?" diye sordular. Kadn; "Gavs bana dedi ki: Daha nce hastalannca sadaka veriliyor ve ecel tehir ediliyordu. Halbuki bu sefer ecelim kesindir. Zira Kaza-i mbremdir. Ona hibir ey engel olamaz, buyurdu." dedi. Hazret-i Gavs' a halifesi Abdurrahman Tagi, Te rin-i saninin (Kasm aynn) dokuzunda; "Daha nce belirtti iniz ecelinizin vakti geti." dedi. "Hayr gemedi. nk Kanun- evvelin (Aralk aynn) ilk on gn de sonbahardan saylr." buyurdu. Bir gn; "Cuma gn, lm iin gzel bir gndr. Fakat Peygamberimiz sallallah aleyhi ve sellem Pazartesi gn vefat etmi tir. eyhim Seyyid Taha iseCumartesi gn vefat etti." buyurdu. "Cumartesi gn" szn bir ka kere tekrar etti. Kendisinin bu gnde vefat edece ini tahmin etti. lm ncesi hastal srasnda kendisini ziyarete gelen kimselere hastal nn iddetinden bahsetmedi i gibi, aksine iyi oldu undan bahsederdi. Hatta vefat etti i gn, akrabalar izin isteyip kylerine gittiler. nk shhatinin yerinde oldu unu grdler. O gnlerde orba suyundan ba ka bir ey yemiyordu. Hastal srasnda hi uyumuyor, sadece kbleye kar oturuyor, bazan sa na, bazan sol tarafna yaslanarak murakabede bulunuyordu. lm hastal srasnda hi inlemedi. Sekerat- mevtinden nce yerine halife brakt o lu SeyyidBehaeddin' i yanna a rd. "Evladm! Talebelerim sana emanet. Onlar byk bir itina ile yeti tir. Gzn gibi koru. Sohbet ve tevecchlerini zerlerinden esirgeme. Sakn hret isteme. Allah telnn emirlerini yap, yasaklarndan kan. Dine muhalif i yapma. Seni yeti tiren hocan ve Allah telnn dostlarn incitme, onlarn her zaman gnllerini

almay ihmal etme." buyurdu. Dostlaryla vedala tktan sonra da; "Ben lnce arkamdan a lamaynz." buyurdu. Sonra bir mddet murakabe halinde kald. ki kk o lunu Seyyid Nur Muhammed ve Seyyid Burhan' zahiri ve manevi terbiyeleri iin Molla Abdurrahman- Meczub' a teslim etti. Seyyid Taha hazretlerinden naklederek; "Kl knndan kmadka, bir ey kesemez." buyurdu. Vefat etti i Cumartesi gn leden sonra Sekerat- mevt haline girdi. Bu halinde yanna giren Abdurrahman Tagi ve MollaAbdurrahman Meczub, sessizce "Yasin" suresini okudular. "Beni do rultun." buyurdu. Do rulttular. Tekrar; "Beni yata ma uzatn." buyurdu. Birka defa do rulttular ve tekrar yata a uzattlar. lm hastal nn zdrab fazlala nca, Abdurrahman Tagi' ye bakarak; "Byle olsun bakalm." dedi ve lm tercih etti ini belirtti. Sar n kard. G sne buz koydular. Yasin-i erif suresini yksek sesle okumalarn tavsiye buyurdu. Rabbine bir an evvel kavu mas ve ecelinin abuk son bulmas iin dua edilmesini ve bunun iin, o luna sadaka vermesini emretti. Bu srada yanna girenlere oturmalarn syledi. A r sekerata girip ruhunu teslim edece i zaman, sekeratn iddet ve a r hallerinden hi ikayeti olmad. Kendisini yata na koymalarn isteyince, kollarndan tuttular. Lakin yata a kadar yryerek gitti. Yksekli i bir dirsek boyu olan sedirine kendisi kt. Sa yanna yaslandktan sonra tebessm eder bir vaziyette Kelime-i ehadet getirerek ruhunu teslim etti. O anda odann iine bir gzel koku yayld. Bu kokuyu odann d nda duran di er talebeleri de duydular. Bu koku defin esnasna kadar devam etti. O lu Celaleddin Efendi, cenazesini ykad. Ykama esnasnda yakn hizmetisi Ali Efendi ve Abdurrahman Tagi ona yardm ettiler. Techiz ve kefenlenmesi yapldktan sonra talebeleri ve sevenleri tarafndan cenaze namaz klnd ve Gayda' da defnedildi.Mbarek kabri sevenleri tarafndan ziyaret edilmekte feyz ve bereketlerinden istifade edilmektedir. Seyyid Sbgatullah Arvasi hazretlerinin yolu, ba ta halifesi ve o lu Seyyid Behaeddin hazretleri, di er halifeleri Abdurrahman Tagi, eyh Halid-i irvani, eyh Abdurrahman Behtani, Sofi Mustafa Kulati, Ali Can Klpiki gibi zatlar tarafndan devam ettirildi. Seyyid Sbgatullah hazretlerinin on karde i vard. Bunlardan birisi; zahid yani dnyaya ehemmiyet vermeyen, cmert ve veli bir zat olan Seyyid Molla Resul Zeki idi. Di erleri; Seyyid Cemaleddin, Seyyid Nureddin, Seyyid Abdlmelik, Seyyid Abdlkahhar, Seyyid Abdlgaffar, Seyyid Muhammed, Seyyid Abid, Seyyid Abdlgani, Seyyid Mevlana' dr. Bunlarn hepsi alim ve zahid olup, zamanlarn medreselerde geirirlerdi. Seyyid Sbgatullah hazretlerinin, Seyyid Celaleddin, Seyyid Behaeddin, Seyyid Hamza, Seyyid Nur Muhammed ve Seyyid Hasan adl o ullar vard. Ayrca Seyyid Bahri, Sultan Veled ve Burhaneddin adl o lu ise kk ya ta vefat etmi lerdir. GEREK L M eyh Halid isminde byk bir alim vard. ark vilayetinin adliye mfetti li ini yapard. Tefsir, hadis ve fkh gibi zahiri ilimlerde, bn-i Hacer ve Seyyid erif Crcani hazretleri kadar alim oldu unu iddia ederdi. "Btn din kitaplar ortadan kalksa, bu ilimleri yeniden ihya ederim." derdi. te bu eyh Halid, Seyyid Sbgatullah hazretlerinin ismini ve namn i itmi , gidip grmeyi niyet etmi ti. Giderken de baz zor sorular hazrlayp sormay ve onu m kil durumda brakmay d nd. eyh Halid geldi inde, Seyyid Sbgatullah onu yolda kar lad, gzelce misafir edip a rlad. Sohbet esnasnda da Seyyid Sbgatullah; "Bir kimse bir talebemize yle bir sual sorsa, talebemiz o sorana u ekilde cevap verir diyerek, eyh Halid' in gelirken hazrlad btn sorular teker teker, pek gzel cevaplandrd. Son soruyu cevaplandrd nda, Halid; "stadm! Beni affediniz, tvbe ettim." diyerek ellerine sarlp pt. Birka gn sonra mfetti lik gibi dnya makamlarn terkederek, Seyyid Sbgatullah hazretlerinin huzurunda diz kt. Pek etin riyazet ve mcahedeler ekerek nefsini terbiye etmeye ba lad. Nefsinin ktlklerinden kurtulmak iin nefsin istediklerini hi yapmaz, istemedikleri yapard. Seyyid Sbgatullah ata binerken, srtma basarak binsin diyerek ko ar,

nnde e ilirdi. Sbgatullah hazretleri ise, onu bundan meneder, bir daha byle yapmamasn tenbih ederdi. eyh Halid bu ihlasl hareketleri ile pekok tevecchlere kavu arak, evliyalkta yksek makamlar sahibi oldu. 34- Seyyid Fehm-i Arvs Seyyid Fehim-i Arvasi hazretleri, Do u Anadolu' da yeti en byk vellerden. Silsile-i aliyye ad verilen byk evliynn otuz ncsdr. Osmanl Devletinin son devirlerinde ya am tr. Seyyiddir. "Hazret-i eyh" ve "Allme" lakaplar vardr. "Arvs" denmekle me hr olmu tur. Babas, Seyyid Abdlhamd Arvs' dir. Annesi ayn ilenin Do ubyezid kolundan SeyyidHac brhim Efendinin kz Seyyide Emine Hanmdr. 1825 (H.1241) senesinde Van' n Bahesaray (Mks) ilesine ba l Arvas (Do anyayla) kynde do du. 1895 (H.1313) senesinde ayn kyde veft etti. Kabri oradadr ve sevenleri tarafndan ziyret edilmektedir. Temiz ve asl ilesi Anadolu' nun do u vilyetlerinin ilim, irfn ve gzel ahlk vasflarnn timsli (sembol) idi. Zamanlarnn limi, fazlet rne i olan dedeleri Kdir ve e t yollarna mensb idiler. Babas, Arvas' n tekke, zviye ve medresesinin sevk ve idresini yrtrd. Seyyid Fehim, kk ya ta babas Seyyid Abdlhamd Efendiyi kaybetti. AnnesiSeyyide Emine Hanm, zhide, takv ve ver shibi slih bir hanm idi. Pekok kadn hizmetileri oldu u halde ilim talebesinin elbisesini kendisi eliyle ykar ve yardm ederdi. Kk ya tan tibren ilim renmeye ba layan Seyyid Fehm, ksa zamanda Kur' n- kermi hatm ve hfzetti. Sonra dedelerinin kurdu u ve teden beri ilim yayan byk limler yeti tiren Arvas Medresesi ile Mks' teki Mr Hasan Vel Medresesinde temel dn bilgileri ve Arab let ilimlerini okudu. Ksa bir mddet ilim tahsline ara verdi. Sonra Cizre' ye gidip Mevln Hlid-i Ba dd hazretlerinin halfelerinden eyh Hlid-i Cezer' nin ders halkasna dhil oldu. Ksa zamanda emsallerini geip ilimde ilerledi. Dn ilimleri ve zamnn fen bilgilerini rendi. Seyyid Fehim, Cezire' de ilim tahsli ile me gl oldu u srada, amcao lu Seyyid Sbgatullah Efendi de Cezire' ye gelip, Mevln Hlid-i Ba dd hazretlerinin talebelerinden eyh Slih Sibk hazretlerinden ilim rendi. Cezire dn nde Van' a u rad. Van' da bulundu u gnlerde byk vel Seyyid Th-y Hakkr hazretleri de Nehr' den Van' a gelmi ti. Seyyid Th hazretlerinin en sekin eshbndan olan amcas Seyyid Muhammed Efendi, Seyyid Sbgatullah Efendiye, Seyyid Th-yHakkr hazretlerine talebe olmasn tavsiye etti. Seyyid Th' ya talebe olan Seyyid Sbgatullah, onun hizmetinde ve sohbetinde bulunarak, tasavvuf yolunda ilerledi. Ksa zamanda olgunla arak insanlara slmiyetin emir ve yasaklarn anlatmak hussunda iczet, diploma ve hilfet ald. Van vlisi ve halk Van' da kalmasn srarla istediler. Fakat o; "Nehri' ye gidiyorum. Seyid Th hazretleri uygun grrlerse burada kalrm." buyurdu. Van' da kalmak istedi ini Seyyid Th hazretlerine arzedince, buyurdu ki: "Yok Molla Sbgatullah! Van halk dn-himmettir (eksik, ksa himmetlidir). Van' n fethi benim ve senin elinde olmaz. Mk efe leminden mlmata gre sizin sllenizden, yni Arvs hanednndan, ilim ve irfn ile tannm , Allah bilir ama onun [Seyyid Fehimi kasdediyor] vstasyla, Van' n ir d geici olarak mmkndr. O ztn hayatta olup olmad n bilmiyorum." buyurdu. Seyyid Sbgatullah Arvs hazretleri; "O zt amcamn o ludur. Cezire' de ilim tahsli ile me gl, ilim ve irfnla me hrdur." dedi. Seyyid Th; "Bir ba ka geli inde o zt muhakkak bana getir." diye emir buyurdu. Seyyid Sbgatullah hazretleri, hocasn ikinci def ziyrete geli inde, gen ya taki Seyyid FehimArvs' yi de Nehri' ye getirdi. Seyyid Th hazretlerinin huzruna gidip sohbetiyle ereflendiler. Kalma zamn bitip ayrlacaklar srada, Seyyid Sbgatullah ve yanndakiler Seyyid Th hazretlerinin elini pp izin aldktan sonra, sra Seyyid Fehime

gelince, Seyyid Sbgatullah geride kald n grp, Seyyid Th hazretlerinden onun iin de izin istedi. Fakat Seyyid Th hazretleri, Seyyid Fehim' in kalmasn mnsip grd ve; "O burada kalsn." buyurdu. Seyyid Th' nn hizmetinde kalan Seyyid Fehim, ksa srede kemle geldi. Seyyid Th hazretleri onun hakknda; "Ba kalarnn alt ayda ald mesfeyi, Seyyid Fehim yirmi drt saatte ald." buyurdu. Seyyid Th hazretleri bir gn Cmi-i erfin duvarna dayanarak Seyyid Fehim hazretlerine i ret ederek yanna a rd. O da yanna gelince; "ok zeksin, ilme istekli ve kbiliyetlisin. Muhakkak Mutavvel kitabn okumalsn." buyurdu. Seyyid Fehim hazretleri; "Kitabm yok. Bizim taraflarda Mutavvel okunmaz." diye arz edince, kendi kitabn hediye etti.Mu ' un Bulank kazsnn bir kynde MollaResl Sibk ismindeki byk lime gidip okumasn tavsiye buyurdu. Huzrundan ayrlrken; "Sen zek ve tedkik edici bir ilim tlibisin. Sullerine hocalar tatmin edici cevap veremezler ve rahatsz olurlar. Derslerin tkibi esnsnda bir zorlukla kar la rsan, onlar rahatsz etme. Elini g sne koy ve beni hatrla. n allah derhal m kilini hallederim." buyurdu. Hocasnn elini pp dusn alan Seyyid Fehim Arvs, Mutavvel okumak zere zamnn Do u Anadolu' daki en byk limlerinden olan Molla Resl Sibk' nin huzruna vard. Molla Resl; "Ben Arvas ilesinden birisine ders okutmak arzusundaydm. nk, Arvas' ta MollaResl Zek' den okudum. O ileden gelen bu ztta zek eseri gremiyorum. Hayret o ilenin fertleri ok zek olurlard." dedi. Seyyid Fehim Arvs, Molla Resl' den ders almaya ba lad. Fakat Seyyid Th hazretlerinin tavsiyesine uyarak ders esnsnda sul sormamaya dikkat ediyordu. Hatt Molla Resl, Seyyid Fehim' in talebelerinden Molla Hlid' e; "Senin hocan sul sormuyor. Zeksz mdr, yoksa utanyor mu?" diye sordu. Molla Hlid de; "Evet ben ba langtan beri bu ztn yannda okuyordum. Bir zaman hocalarna ok sul sorar, hocalar ona cevap vermekten ciz kalrlard. Fakat Nehri' den dndkten sonra ne hikmetse sul sormay terk etti. lim renmedeki kbiliyetine gelince: "Kusura bakmayn, bendeniz onun sizden yksek oldu unu tahmin ederim." diye arz etti. Bir gn Molla Resl' den Mutavvel' i okurken hocasna; "Buray anlayamadm." dedi. Molla Resl tekrar anlatt. Fakat Seyyid Fehim-i Arvs yine anlayamad n syledi. Molla Resl cmleyi birka defa okuduktan sonra; "Bugn yoruldum, yarn anlatrm." dedi.Ertesi gn okudu fakat yine aklayamad. O gece Molla Resl de, Seyyid Fehim de d ndler. nc gn ayn yere gelince, Molla Resl oradaki inceli i yine aklayamad. O srada Seyyid Fehim hocas Seyyid Th hazretlerinin; "Ders okurken anlayamad n yer olursa, beni hatrla." szn hatrlad. Molla Resl dersi mtlaa etmekle me glken, Seyyid Fehim gzlerini kapayp, mr idi Seyyid Th hazretlerini gznn nne getirdi. Seyyid Th elinde bir kitab ile grnd. Kitab Seyyid Fehim' in nne at. Mutavvel' in o sayfasyd. O satrlar ak olarak okudu. Seyyid Fehim merakla dikkat ediyordu. O cmlenin arasnda bir atf vav (ve harfi) fazla okudu. Seyyid Th hazretleri kaybolunca, Seyyid Fehim gzlerini at. Molla Resl' n o satrlar okuyup d nmekte oldu unu grd. Molla Resl' den izin isteyip, hocasndan duydu u gibi bir (ve) ekleyerek okudu. Molla Resl bunu i itince; "Mn imdi anla ld." dedi. kisi de iyice anlam t. Molla Resl; "Bu satrlar yirmi senedir okudum, anlattm. Fakat hep anlamadan anlatrdm. imdi iyi anladm. Syle bakalm bunu do ru okumak senin i in de il. Ben senelerce bunu anlayamadm. Sen nasl anladn? Bu (ve)yi okudun, mn dzeldi." dedi. Seyyid Fehim, mr idi Seyyid Th hazretlerini hatrlayp yardm istedi ini syledi. Mr idinden nasl rendi ini anlatt. Molla Resl; "mndan sonra kfr yoktur." diyerek kitab kapatt. Seyyid Fehim ile birlikte Nehr' nin yolunu tuttular. Onlar yolda iken Seyyid Th hazretleri; "Hazret-i Seyyid Fehim gzel bir hediye ile geliyor." buyurdu. Ksa bir mddet sonra Seyyid Fehim' le birlikte gelen MollaResl de Seyyid Th hazretlerinin sohbetine kavu up, talebelerinden oldu. Onun huzrunda mnev olgunlu a eri ip, zhir ilimlerde oldu u gibi, tasavvuf ilminde de yeti ti.

Seyyid Th hazretleri Molla Resl' e hilfet vererek insanlara slmiyetin emir ve yasaklarn anlatmakla vazfelendirdi. Hocas ve mr idi Seyyid Th hazretlerinin huzruna tekrar dnen Seyyid Fehim, onun hizmet ve sohbetlerinde bulundu. Seyyid Th hazretlerine olan muhabbet ve ba ll sebebiyle onun yatt odann d tarafnda pencereye yzn dner ve sabahlara kadar ayakta durup, onun gne gibi nr saan feyizlerinden istifdeye al rd. Hatt bir defsnda bununla yetinmeyip, so uk bir gecede iddetli kar ya arken, kapnn d nda uzand. Mbrek ba n kapnn e i ine koyarak yatt. iddetli ya an kar, mbrek vcdunu rtt. Fakat muhabbetle yanan kalbi ile kar altnda e it e it feyz ve bereketlere kavu tu. Seyyid Th hazretleri teheccd namazn klmak iin mescide gitmek zere kapy at. Aya n kapdan d ar atnca, Seyyid Fehim' in srtna bast. Seyyid Fehim hemen aya a kalkp edeple mr idinin kar snda durdu. Seyyid Th hazretleri; "Yeter Molla Fehim. Benim kanatime gre bugn ilimde bir ummnsnz. Seyyid erf Crcn hazretlerinden sonra ilimde seyyidlerin yzn siz gldrdnz. Bu ilmi bu kadar yere sermeyiniz." buyurdu. Seyyid Fehim hazretleri ise; "Bu ilimden btn istifdem, hazretinizin bir nazaryla olana yeti ememi tir. Bendeniz menfaatimi aryorum." diye cevap verdi. Bunun zerine Seyyid Th hazretleri onu kucaklad, gecenin karanl nda cihn aydnlatacak mnev nrlar ihsn etti. Elini tutarak berber mescide gittiler. Seyyid Th hazretlerinin hizmet ve sohbetinde tasavvuf yolunun en yksek derecelerine kavu an Seyyid Fehim "kuddise sirruh" , byk bir vel oldu. Mutlak hilfetle ereflenme zamn gelince, stad Seyyid Th onu huzruna a rd ve insanlara slmiyetin emir ve yasaklarn anlatmak, onlarn dny ve hirette sadete, kurtulu a kavu malarna vesle olmakla vazfelendirdi. Fakat Seyyid Fehim; "Bu bir a r yktr. Ben bunu kaldramam. Hem de buna lyk de ilim." deyip ekingen davrand. Seyyid Th hazretleri; "Bu bir emr-i ihtiyr, iste e ba l bir i de il, emr-i zarr olup, mecbr i tir." buyurdu. Memleketi olan Arvas' a gitmesini emretti. Yola kaca zaman tekrar huzruna a rd, kitaplarn iindeki mektuplarn kendisine gstererek; "Bu ihls ve muhabbet sizin de il midir? Neden imtin ediyorsunuz. Yemin ederim ki sizin hilfetiniz, Resl-i ekrem sallallah aleyhi ve sellem efendimiz tarafndan tasdik buyrulmu ve btn sdt- kirm bykler tasdik buyurmu , ben de tasdik etmek zorundaym. Siz de kabl etmek mecbriyetindesiniz." buyurdu. Kanat, tevekkl, zhd, muhabbet, rz ve teslimiyette ok yksek bir mr id-i kmil olan ve; "Seyyid Th' y grdm, tarkat ve hakkatin ne oldu unu rendim." buyuran Seyyid Fehim hazretleri, hocasnn emrine uyarak Arvas' a dnd. Arvas Medresesini yeniden mr ederek talebelere ilim retti. Ayrca, Nak ibendiyye yolunun esaslarn anlatarak insanlarn sadetine al t. slmiyetin emir ve yasaklarndan kl kadar ayrlmakszn vazfesine devm etti. Her zaman fet kabl etti i hretten kand. Arvas Medresesinde en az elli talebeye ders verip Madde-i Kbr adl eseri okuturdu. Seyyid Muhammed Emin, Seyyid Abdlhakm, Halfe Dervi , Halfe Ali, Molla Abdlcell ve eyh Resl gibi bykler onun yeti tirdi i lim ve vellerdendir. Ondan ilim tahsl edip, mezun olanlar Van ve havlisinde Res' l-mderrisn nvnyla anldlar. Seyyid Fehim hazretlerinin ilim ve mrifetteki stnl ksa zamanda her tarafa yayld. Seyyid Fehim hazretleri hocas Seyyid Th hazretlerini, ders talebesi gibi her yl, Arvas' dan Nehr' ye gelerek, ziyret ederdi. Veftndan sonra, yerine geen birderi Seyyid Muhammed Slih hazretlerini de ziyret edip, sohbetlerinde bulundu. Zr Seyyid Muhammed Slih hazretleri Seyyid Fehim hazretlerinin sohbette stdyd. stdnn veftndan sonra daha da tannan Seyyid Fehim hazretleri, ilim ve fazlette iyice me hr oldu. Msr, Irak, Suriye ve bu havlide halledilemeyen meseleler ona getirildi.zlemez gibi grlen m kil meseleleri hallederdi. Onun sohbetinde bulunmak zere Arvas' a giden kimseler dnydan habersiz, nefsin ve eytann errinden emniyette olup, muhabbet deryasna daldlar. Ondan feyz alp, yksek derecelere kavu tular. Sohbet ve

dersleriyle pek ok insann do ru yola kavu masna vesle oldular. Bylece, Do u Anadolu halknn Snn kalmasn, ili in ve mezheb ayrl nn yreye girmemesini temin ederek, mill birli e ok hizmet etti. Doksan Harbinde Ruslara kar Do u Byezd Cephesine gidip byk kahramanlklar ve muvaffakiyetler gsterdiler. Seyyid Fehim hazretleri hocas Seyyid Th hazretlerinin veftndan sonra onun emir ve tavsiyelerine sk skya uydu. Senede iki def Van' a te rif ederek halka slmiyetin emir ve yasaklarn anlatt. Onlarn dnyda ve hirette sadete, mutlulu a kavu malar iin al t. Vz ve sohbetleriyle Van halknn slmiyete ba ll ve bu husustaki hreti artt. "Dnyda Van, hirette mn." sz insanlar arasnda yaygn olarak sylenmeye ba land. Seyyid Fehim hazretlerinin Van' a geli lerinde byk bir kalabalk ve izdiham olurdu. Zamnn vlisi, asker ve mlk erkn onu ziyret ederek, sohbetlerinden istifde ederler, varsa m kil meselelerini sorup cevaplarn alrlard. Madd ve mnev btn emirleri yerine getirilir, herkes ona sayg ve hrmette kusur etmezdi. Bylece hocas Seyyid Th' nn seneler nce buyurdu u; "Van' n fethi Arvs hnednndan, ilim ve irfn ile tannm bir ztn vstasyla muvakkaten (geici olarak) mmkndr." sznn hkm kermet olarak ortaya km t. Seyyid Fehim hazretleri Van' a geldi i zaman ummiyetle mahkeme ba ktibi Ahmed Beyin evinde misfir olurdu. Bir geceAhmed Beyin evinden kp (Hac Bekir k las diye hizmet gren bir asker k la yaptran) Hac Bekir isminde Van' n ileri gelenlerinden birinin evine misfir oldu. Birka gn Hac Bekir' in evinde kald. Hac Bekir, Allah telnn emriyle kz Glizr Hanm, Seyyid Fehim hazretlerine nikahlad. Bir sohbet srasndaSeyyid Fehim hazretlerine dedi ki: " eyhim size burada bir ev yaptrmam lzm oldu." Seyyid Fehim hazretleri; "Ey Hac Bekir! Bir eyi noksan sylediniz. Yannda bir de cmi yaptrn." buyurdu. Hac Bekir A a bu sz zerine yaptrd evin yanna bniye Cmiini yaptrd. Sonralar Seyyid Fehim hazretleri, Van' a te riflerinde kaynpederinin yaptrd bu evde kalrd. nsanlara slmiyetin emir ve yasaklarn bniye Cmiinde anlatt. Her sene iki ay Van' da kald mddet iinde pekok kimsenin hidyete kavu masna vesle oldu. Sonra bu cminin yanna bir de medrese yaptrld. Seyyid Fehim hazretlerinin ders verdi i ve vz etti i bniye Klliyesi, Arvas' a benzeyen ilim ve irfn yuvas bir makamd. Bu medresede ok lim ve vel yeti mi ti. Sofu Baba orada yeti en ztlardand. Sonraki devirlerde de ilim ve irfn kayna olmaya devm eden bu medreseden, Seyyid Abdlhakm hazretlerinin o lu Ahmed Mekk Efendi ve karde i o lu Ceml Efendiler de yeti ti. Bu mekanlar imdi harbe halde bulunmaktadr. lim, fazlet ve gzel ahlkta zamnnn bir tnesi olan Seyyid Fehim hazretleri, slmiyetin emirlerine ve sevgili Peygamberimizin snnet-i seniyyesine titizlikle uyard. Onu sevenler namazlarn mutlaka cmide cematle klarlard. Onun en byk kermeti, slmiyetin emir ve yasaklarna tam uymas, kendisinden sonra vazfesini devm ettirecek olan Seyid Abdlhakm gibi lim ve vel bir zt yeti tirmesiydi. Bunlardan ba ka pekok kermetleri grlm tr. Seyyid Fehim hazretleri bir defsnda talebeleriyle Van Gl kysnda giderken, gldeki Ahtamar Adasnda bulunan Ermeni kilisesinden bir papaz karak su stnde yrmeye ba lar. Talebeler bunu grnce, bzlarnn hatrna; "Allah' n d man dedi imiz papaz, su zerinde yryor da, evliynn by , Allah telnn sevdi i, seti i kulu bildi imiz, Seyyid hazretleri acab neden yrmez ve kydan dola r" diye gelir. Seyyid Fehim, bu d nceyi anlayp, mbrek ayaklarndaki nalnlar ellerine alp, birbirine arpar. Nalnlar arptka papaz suya batar. Bo azna kadar gelince, bir daha arpar. Papaz, batar ve bo ulur. Sonra, byle d nen talebesine dnerek; "O, sihir yaparak, su stnde gidiyor, bylece sizin mnnz bozmak istiyordu. Nalnlar arpnca sihri bozulup batt. Mslmanlar sihir yapmaz. Allah teldan kermet istemekten de hay ederler." buyurdu. Kermeti ile

papazn sihrini bozdu. Bu kermet, Abdurrahmn Arvs hazretleriyle ilgili olarak da anlatlmaktadr. stanbul' da, Ka thne' de sabun fabrikas olan Rfat Beyin babas Abdlvehhb Efendi 1963' te veft etti. Veftndan birka sene evvel dedi ki: "Erzurum' da medrese tahslini bitirmi tim. Daha okumak istedim. Arad m byk limin Bitlis' te Abdlcell Efendi oldu unu sylediler. Bitlis' e gittim. Kendisini aradm. Van' a gitti, yaknda gelir, bekle dediler. Sabredemedim, Van' a gittim. Sordu umda; "Mks eyhi Seyyid Fehim hazretleri Van' a geldi. bniye Cmiinde, onun yanndadr." dediler. Oraya gittim. Hem de byk lim Abdlcell Efendi, krsye km , herkes onu dinleyip istifde etmektedir, diye d nyordum. Cmiye girdim. Herkes ba n e mi , edeple oturuyordu. Kar da nr gibi, tatl bak l bir zt vard. Herkes buna kar sayg ile dnm t. Abdlcell Efendi, her hlde kar daki heybetli, tesirli zttr, diyordum. Fakat, soracak kimse yoktu. Herkes, boynunu bkm nne bakyordu. Anszn, nme bir gen geldi. "Ne aryorsunuz?" dedi. "Abdlcell Efendi hazretlerini aryorum." dedim. " te budur." diyerek, en geri srada boynunu bkm edeple oturan birini gsterdi. " stersen sen de otur." dedi. "Kar da oturan kimdir?" dedim. "Seyyid Fehim hazretleridir." dedi. Nice zaman sonra, bu gencin, Seyyid Abdlhakm Efendi oldu unu anladm. Biraz sonra ezan okundu. Snnetler klnd. Seyyid Fehim hazretleri imm oldu. Saflar dzelttik. mmla birlikte tekbir getirirken, btn cemat, elektrik arpan kimse gibi titremeye ba ladk. imdi altm sene oluyor. mmn o tekbir sesi htrma geldike, titriyorum. Kalbimde, o gn oldu u gibi, bir hal oluyor." Endis kynden Hac Abdullah ismine bir kimse hacca gitmi ti. Hac ibdeti esnsnda cebindeki paralarn kaybetti. ay mddetle mslmanlarn yardmyla idre etti. Bir gn, iinde bulundu u skntl hli d nerek Mekke-i mkerremenin sokaklarnda yrrken, birden meyve a alar, iekleri, akan sular ve ortasnda ok gzel ve ssl bir cmi bulunan bir makam grd. Cminin kapsnda gzel siml bir zt oturuyordu. Kendi kendine d nd. "Y Rabb! Mekke-i mkerremede byle ba , bahe ve akan sular yoktur. Bu grd m hayal midir, ry mdr?" deyip, cminin kapsnda duran zta gitti. Selm verdi. O zt selmn ald ve; "Merhaba, ho geldin, sef geldin ey hac!" dedi. Hac Abdullah Efendi hayretini o zta bildirdi. O zt; "Buras mnev bir makamdr. Evliyya mahsustur. Cum gn ikindi namazlarn bu mbrek mbedde klarlar." dedi. Hac Abdullah Efendi; " mmlar kimdir?" diye sordu. O zt; "Herhalde tanrsnz. Seyyid Fehimi Arvs hazretleridir." diye cevap verdi. Hac Abdullah Efendi bu sze ok sevindi. Bahenin bir kenarna ekilip Seyyid Fehim hazretlerinin gelmesini bekledi. Orada durdu u mddet iinde evliy-y kirm tek tek, grup grup geldiler. Cmi tammen doldu. Hepsinden sonra Seyyid Fehim hazretleri byk bir vekr ve nzik bir tavrla geldi. Abdullah Efendi ko up saygyla ellerini pt. Skntl hlini arz etti. Seyyid Fehim hazretleri; "Haytmda bu srr if etmemek artyla sdt- kirmn (bu yolun byklerinin) himmet ve bereketleriyle cbna bakarz. E er srr if ederseniz, gzlerinizden mahrum olursunuz." buyurdu. Cmiye girince btn veller aya a kalkp onu saygyla kar ladlar. Seyyid Fehim hazretleri mihrba geerek ikindi namazn kldrd. Sonra gzel sohbetler oldu. zh mmkn olmayan bir muhabbet, vecd ve evk hli hsl oldu. Evliyullah cmiden geldikleri gibi ayrldlar. En son Seyyid Fehim hazretleri cmiden ktlar. Hac Abdullah Efendi tekrar eteklerine yap p hlini arzetti. Seyyid Fehim hazretleri; "Merak etme. n allah imdi memleketine gidersin. Paran yoktu, nasl geldin diyenlere bir tccar yardm etti geldim, dersin. Tekrar ediyorum bu srr if etme." buyurdu ve; "Gzlerini kapa!" diye emretti. Hac Abdullah Efendi gzlerini kapad. Ryda gibi utu unu hissediyordu. Nihyet kynn d ndaki bir e menin ba nda oturdu unu grd. Yava yava kye indi. Kylleri ve akrablar onu kar ladlar. "Ho geldiniz, haccnz mbrek olsun." dediler. Evine gidince, kyl, cemat hlinde gelip, onun hac intiblarn sordular. Bu arada;

"Paranz kaybetti inizi, Mekke-i mkerremede peri an oldu unuzu i ittik. Para temin edip, yarn Arvas' a gidecek, Seyyid Fehim hazretlerine arz edip, onlarn emredecekleri bir vstayla gnderecektik. Elhamdlillah siz geldiniz. Size yardm eden zttan Allah tel rz olsun." dediler. Hac Abdullah Efendi o geceyi evinde geirdikten sonra ertesi gn kalkp Arvas' a gitti. Seyyid Fehim hazretlerinin huzruna vard. Yanlarnda birka talebesi vard. Selm verip ellerini pt. Seyyid Fehim hazretleri; "Bu sene hacca gitti inizi duydum. Ne zaman geldiniz?" buyurdu. Abdullah Efendi; "Dn geldim?" diye arzedince; "Niye bu kadar ge kaldnz, ay geti." diye sordu. "Param kaybettim, Mekke' de parasz kaldm. Sonra bir tccar yardm etti, geldim." dedi. Seyyid Fehim hazretleri; "Allah rz olsun. Dn eve geldi inize gre, niye bugn buraya geldiniz. Mslmanlar sizi ziyrete gelirler." buyurdu. Abdullah Efendi; "Sizi temiz iken ziyret etmek istedim efendim." dedi. "Bu gece kal, sabahleyin durmadan evine git. Srrn if s, aklamas hatdr, haytmda if etme!" buyurdular. Abdullah Efendi o gece orada kaldktan sonra ertesi gn evine dnd. Bu grdklerini de Seyyid Fehm-i Arvs hazretlerinin veftndan yllarca sonra anlatt. Diyarbakr' da adliye mfetti i Mustafa Necti Bey isminde bir kimse vard. Vazifeli olarak Van' n Mks kazsna gitti. Bir bayram gn, bayram namazndan sonra kaymakam ve kaznn ileri gelenleri Seyyid Fehim hazretlerini ziyrete gitmek zere hazrlandlar. Mustafa Necti Bey de onlarla birlikte gitmek istedi. Gerekli hazrlklar yapldktan sonra yola ktlar. Yolculuk esnsnda gzel eylerden bahsedildi. Arvas' n yaknndaki Krmz Kpry getikten sonra hepsi de ayr bir mnev havaya girdiler. Mustafa Necti Bey de o havadan etkilendi. Fakat kendisi iki iti i iin heybesinde iki i e iki vard. Arvas kabristannn altndaki ta lkta bu i eleri kimseden habersiz, bir yere saklad. Arvas' a varp, Seyyid Fehim hazretlerini ziyret ettiler. Hepsi srasyla saygyla elini ptler. Mustafa Necti Bey de ellerini pp, tasavvuf yolunda talebesi olmak istedi ini bildirdi. Seyyid Fehim hazretleri ona; " i e ile tarkat bir arada olmaz. Git i eleri kr, dk gel, yle kabl edelim." buyurdu. Mustafa Necti Bey i eleri oraya koydu unu kimsenin grmedi ini d nd. Fakat Allah tel vel kullarna kermetle bildirir diye d nerek gitti. i elerden birini krd, di erini de sk rsam kullanrm dedi. Seyyid Fehim hazretlerinin huzruna gelince; "Git brn de kr gel!" buyurdular. Mustafa Necti Bey bu durum keyf de il, zarrdir. O i eyi oraya isteyerek brakmadm. Zarr kalrsam ierim, diye braktm." dedi. Seyyid Fehim hazretleri; "Haramda zarret olmaz." buyurdular. Mustafa Necti Bey gidip o i eyi de krd. Sonra ellerini pt ve talebeleri arasna girdi. Bundan sonra iki al kanl kalmad. Mustafa Necti Bey, Seyyid Fehim hazretleri hakknda; "Trkiye' yi hemen hemen tammen, Arabistan' n bir ksmn gezdim. Her yerde me yhtan pek ok kimseyle kar la tm. Bu zt gibi olgun bir ferd grmedim. Peygamber efendimizi ve Eshb- kirm temsil ediyordu. Onlardaki ilim, hilim, yumu aklk, vakar, letfet ve heybeti hi kimsede grmedim." diye anlatr ve a lard. Seyyid Th hazretlerinin o lu Seyyid Ubeydullah Efendi hacca gitmek istiyordu. Van' a geldi. Kendi kendine; "Arabistan' da babam Th-y Hakkr hazretlerini tanyanlar oktur. lim sohbetleri olur. Yanmda byk bir limin bulunmas zarrdir. Buna lyk ancak babamn halfesi Seyyid Fehim hazretleridir." diye d nerek onlar berber gtrmek zere Van' a dvet etti. Seyyid Fehim hazretleri Van' a gelince; "stdm birlikte hacca gidelim." dedi. Seyyid Fehim hazretleri zr beyn edip; "Ml ve beden durumum msid de ildir." buyurdu. Seyyid Ubeydullah Efendi; "Mal ve para i i bana ittir. Beden durumunuzla ilgili olarak Mevln Hlid-i Ba dd hazretlerinin Dvn' na bakalm, ne kacak" dedi. Dvn' n bz sayfalarn atklar zaman Medne-i mnevvere ile ilgili beytler kt. Bunun zerine karar verip birlikte hac yolculu una ktlar. stanbul' a geip, Ftih' teki Re diye Oteline indiler. Onlarn stanbul' a geldiklerini haber alan zamnn padi h Sultan kinci

Abdlhamd Han, kendilerini saraya dvet etti. Sarayda misfir edip, ikrm ve ihsnlarda bulundu. Kendisi vel olan, lim ve vellere ok hrmet eden Sultan kinci Abdlhamd Han, Seyyid Fehim hazretlerinin sohbetlerinde bulunup, dusn ald. On iki gn kadar stanbul' da misfir ettikten sonra, Haydarpa a' ya kadar mersimle, trenle u urlad. Seyyid Fehim hazretleri ve Seyyid Ubeydullah Efendi vapurla Msr' a gittiler. Oradaki lim ve veller ile gr p sohbette bulundular. O devrin nemli ilim merkezlerinden olan Ezher Medresesinden yeti en limler, Seyyid Fehim hazretlerinin ilim ve fazletteki stnl n kabl ettiler. Seyyid Fehim hazretleri, hizmetlerinde bulunan Hac mer Efendiyle birlikte Cmi-lEzher Medresesine gittiler. Bir odaya girdiler. Bu odada oturan bir limin etrfnda ok sayda kitaplar ve nnde bir k t oldu u halde oturdu unu grdler. lim, kitaplara bakyor fakat nndeki k da bir ey yazamyordu. Seyyid Fehim hazretleri k tta olan yazy bir defda okuyup ezberledi. nk bir def okudu u yazy ezberlemek onun hussiyetlerindendi. lim kimse ba n kaldrp; "Sizin okumanz var mdr?" diye sordu. Seyyid Fehim hazretleri ilimle bir mikdr me gl oldu unu bildirdi. lim; "Siz bu k ttaki yaznn mnsn bilir misiniz?" dedi. "Evet." cevbn alnca, hayret etti ve; "Hayret! Cmi' l-Ezher Medresesi (niversitesi) btn beleri (faklteleri) ile bir haftadan beri bu meselenin halli iin ttil edildi. Res' l-ulem ba ta olmak zere btn limler gece-gndz al maktadr. Bu yaznn mn ve mefhmunu anlamaktan ciz kald." dedi.Seyyid Fehim hazretleri; "Basit bir meseledir." buyurunca, lim daha ok hayret etti. Seyyid Fehim hazretleri anla lamayan meseleyi zh etmeye ba lad. Hayretler vdisinde dola an lim, saygyla kalkp elini ptkten sonra, hemen k t kalem alp Fehim-i Arvs hazretlerinin zhn yazd. Adresini alarak tekrar ellerini pt ve ayrld. Seyyid Fehim hazretleri de Hac mer Efendiyle birlikte kirladklar eve dnd. Bir mddet sonra Cmiu' l-Ezher Medresesi Res' l-ulemsnn (rektr) gnderdi i drt lim kageldi. Res' l-ulem tarafndan Cmi' l-Ezhere dvet edildi ini ifde ettiler. Seyyid Fehim hazretleri dveti kabl buyurup, gitti. Byk bir salonda Res' l-ulem ba ta olmak zere be yze yakn lim byk bir sayg ile kendisini kar ladlar. Seyyid Fehim hazretleriyle Res' l-ulem yanyana oturdular. Sohbet ba lad.Res' l-ulem, Seyyid Fehim hazretlerine; "Efendi hazretleri! Tam istenen ekilde aklad nz mesele, Cmi' l-Ezherce m kil ve mns anla lamayan bir mesele hline gelmi ti. Cenb- Hakk' n yardmyla bu m kilttan bizleri kurtardnz. Cmi' l-Ezher size sonsuz krn borludur." dedi. Birok m kil meselelerin halledildi i sulli cevapl sohbet, saatlerce devm etti. Bu srada Seyyid Fehim hazretleri, yanndaki Hac mer Efendiden ttn ubu unu doldurmasn ve yakmasn istedi. Hac mer Efendinin hazrlad ubuktan birka nefes ekip yerine koydu. Res' l-ulem, Seyyid Fehim hazretlerinden msde isteyip; "Birka nefes de ben ekebilir miyim?" dedi. Seyyid Fehim hazretleri msde ettikten sonra birka nefes deRes' l-ulem ekti. Fakat bu srada salondaki limler arasnda fsltlar ba lad. ki lim gelerek Res' l-ulem' ya; "Efendim ttn imenin kesin haram oldu una dir drt fetv vermi tiniz. imdi iiyorsunuz, hikmeti nedir?" diye sordular. Res' l-ulem cevben; "Yemin ederim ki bizim ilmimiz bu ztn ilmi yannda denizde bir damla gibidir. Ver ve takvmz da bu ztn ver ve takvs yannda yok gibidir. Bu zta uyarak bugnden sonra ttn iece im. Demek ki yanlm m. Haram de ilmi . Haram ve gnah olsayd, bu zt a zna koyar myd? Siz serbestsiniz. Benden haram oldu unu duyan herkese haram olmad n duyurunuz." dedi. hret shibi olmaktan kanan Seyyid Fehim hazretleri bir an evvel Msr' dan ayrlmak istedi. Ancak limlerin ve Seyyid Ubeydullah Efendinin srarl istekleri zerine Msr limlerinin ve halknn m kil meselelerini halletmek zere bir mddet daha kald. Orada bulundu u sre iinde ilim meclislerinde ve sohbetlerinde slmiyetin emir ve yasaklarn

anlatt. Daha sonra Msr' dan ayrlarak hac ibdetini yerine getirmek zere yanndakilerle birlikte Mekke-i mkerremeye gitti. Mekke-i mkerremede bulundu u srada pek ok lim ve vel ile gr p sohbette bulundu. fi mezhebi fkhna dir net' t-Tlibn adl kitab te' lif eden eyh Seyyid Eb Bekr (rahmetullahi aleyh) birok m kil meselelerini Seyyid Fehim hazretlerine sorup cevbn ald. Seyyid Eb Bekr; "Bu mbrek beldede bulundu unuz mddete te rif edin, sizden istifde edelim." dedi. Bir gn Hac mer Efendiye gizlice; "Belki Msr Res' l-ulems bu ztn derecesinde olabilir. Ondan ba ka yeryznde bu zt gibi bir lim bulundu una inanmam." dedi. Hac mer Efendi Msr Res' l-ulems ile olan gr meyi anlatnca, Seyyid Eb Bekr; "Allah tel ona uzun mr vermekle bizi nmetlendirsin. Onun ilminden do rulu undan, takvsndan ve himmetinden bizleri nasblendirsin." diye du etti. Seyyid Fehim hazretleri Mekke' de bulundu u srada mm- Rabbn hazretlerinin torunlarndan Ahmed Sad' in o lu Muhammed Mazhr Mceddd ile gr t. Bu sebeple o ullarnn birinin ismini Mazhar koydu. Hac vazfesini f ettikten sonra Medne-i mnevvereye giden Seyyid Fehim-i Arvs hazretleri, sevgiliPeygamberimizin mbrek kabrini ziyret edip, feyzlerine kavu tu. Sonra tekrar Arvas' a dnp ir ada devm etti. Haytnda cematsiz namaz klmad. On iki ya ndan beri gece teheccd namazn karmam tr. Talebelerinden Molla Abdlhakm veya Molla bn bulunduklar zaman onlara uyar, bulunmadklar zaman kendisi imm olurdu. Mihrba geip tekbir ald nda elektrik cereyn gibi kalplere tesir ederdi. Ramazn- erfte teravih namazn hatimle klarlar, yni her rekatte bir sayfa Kur' n- kerm okunurdu. Tervih ve du biter sahur sofras hazrlanrd. Sahurdan sonra sabah ezn okunur, namazdan sonra, zikir ve murkabe ile me gl olunurdu. Gne ykseldikten sonra ku luk, namaz klnr, kaylle vaktinde iki saat kadar uyurlard. Seyyid Fehim hazretlerinin sohbet ve hizmetinde bulunanlar, kendilerini dnydan uzakla m grrlerdi. Arapa, Farsa, Trke ile di er mahalli dilleri bilirdi. Her dildeki mahreti emslinden stnd. Arapa konu tu u zaman Msr Cmi' l-Ezherinde yeti ti i sanlrd. Madd ve mnev btn ilimlerde derin lim, feshat ve belgatlar hrikayd. Seyyid Abdlhakm hazretleri onun vasflarn u ekilde anlatrd: "O, her ilimde bir okyanustu. Derinli ine kimse inemedi. Ancak o lu ve halifesi Seyyid Muhammed Emin azck anlyordu. Hatt eyh Sa' d rz' nin Glistan' ndan bir beyt okudular ve zh buyurdular. Bir mikdrn anlayabildim. Seyyid Muhammed Emin de bir mikdar daha anlad. Sonra o da anlayamad. Hlsa hakkat ve inceliklerini kimse hakkyla idrk edemedi. Seyyid Fehim hazretleri insanlara slmiyeti anlatt gibi, cin tifesine de anlatrd. Cinlerden drt binden fazla talebesi vard. Seyyid Fehim hazretleri bir gece rysnda Reslullah efendimizi grd. Reslullah efendimiz ona; "Abdlhakm' in terbiyesini sana smarladm." buyurdu. Bu emir zerine Abdlhakm Efendinin terbiyesine daha ok ihtimm gsterip, onu tasavvuftaki vilyet-i Ahmediyye derecesine ula trd. Seyyid Fehim hazretlerinin nde gelen talebesi Seyyid Abdlhakm Efendi, onun sohbetlerinden ok istifde etmi ti. Bir gece benzeri olmayan bir sohbet oldu. Seyyid Abdlhakm bu sohbette dinlediklerini kendisi iin yeterli grerek; "Bu sohbet bana yeter, alabilece im her eyi bu gece aldm." diye d nd. Sabah olunca std kendisinden ibri ini istedi. Abdlhakm Efendi ibri i bir elma a acnn altnda bulunan hocasna gtrd. Bu srada hazret-i Seyyid; "Abdlhakm! Bu a a ne a acdr?" diye sordu. "Elma a acdr efendim." diye cevap alnca; "Bu a acn bir gvdesi, dallar, dallarnda da meyveleri vardr. imdi bir elmann iindeki ekirde i yiyen bir kurt, ben btn elmay ve elma a acn yedim, onda olanlar aldm dese, do ru olur mu?" buyurdu. Bylece Seyyid Abdlhakm Efendiye

ak amki d ncelerinin yanl oldu unu bildirip, daha ok gayret etmesi gerekti ini i ret buyurdu. Hazret-i Seyyid talebelerinin en stn olan Seyyid Abdlhakm Efendiye hilfetnme vermeden be yl nce, karde lerine yazd mektupta buyurdu ki: "Sevdi im, kymetli Seyyid brhim ve Seyyid Th. Allah tel ikinize de selmet versin. Size ok du ettikten ve selm eyledikten sonra, bildi iniz gibi karde iniz Seyyid Molla Abdlhakm geen sonbaharda buraya gelmi , ders okumaya ba lam t. Bu fakir de onun dersini gyet dikkatle ve tahkik ederek anlattm. O da gerek derste, gerek kendi al malarnda ylece dikkat ve tahkik eyledi. limden ba ka bir eye bakmasna vakit brakmadm. imdi, zamnmzdaki usle gre kitaplar bitirdi. Bu fakir, let ilimlerini, fkh ve hads ilimlerini okutmak iin, stadlarmdan nasl mezun olduysam, onu da yle mezun eyledim. Sizler artk ona karde gzyle bakmaynz. lmin erefini gzetmek iin ona kar ok tevz gsteriniz. Bunlar sizin iyili iniz ve ykselmeniz iin yazyorum. Bundan ba ka ilme tevz gstermek, Allah telya tevz etmek demektir. Bu ksa yazmdan ok eyler anlaynz! Esseyyid Fehim." Hazret-i Seyyid Abdlhakm Efendiye 1882 (H.1300) senesinde zhir ilimlerde iczet, diploma verdi i gibi, 1888 (H.1305) senesinde tasavvufta Nak ibendiyye, Kdiriyye, Shreverdiyye, e tiyye ve Kbreviyye yollarndan hilfet de verdi. nsanlara slmiyetin emir ve yasaklarn anlatmakla vazfelendirdi. Seyyid Abdlhakm' e yazd bir mektupta buyurdu ki: "Sevgili o lum, gzmn nru Seyyid Molla Abdlhakm! Size, sonsuz dularm bildirdikten sonra arz edeyim ki, uzun zamandan beri, sizden haber almad m iin, gnlm ok zlyor. Allah tel her gizli eyleri bilir. O hiddir ki, kalbim hemen her zaman seninledir diyebilirim. Beni bu zntden kurtarmak iin, grnr grnmez hallerinizi sk sk bildirmelisiniz! Bylece sevgi ba lar oynatlm olur. E er o, gzmn nru buradaki fakirlerden soracak olursa, Allah telya hamd ve krler olsun! Bedenimizin ve etrfmzn rhat ve selmeti gnden gne artmaktadr. Hak tel, biz fakirlerin ve btn karde lerimizin kalplerine selmet ihsn buyursun! min. eyh Abdlhamd' e ve eyh Hasan' a ve Seyyid brhim' e bu fakrin dularn bildiriniz! Th Efendiye ve Mazhar Efendiye du ederim. Her kime uygun grrseniz, bu fakrin dularn bildirmek iin, vekilimsiniz. Bundan ba ka, Nehri' de olanlarn, do ru e ri hepsinin hallerini yaznz. Ayrca, Nastrlerin ta knlk yaptklarn, drt yz mslman ldrdklerini i ittik. Bunlarn neler yaptklarn ve ne iin yaptklarn da bildirmenizi istiyorum. Vesselm. Ducnz gnhkr Seyyid Fehim." mrn slmiyeti renmek ve retmekle geiren Seyyid Fehim hazretleri veftndan alt ay ncesinden tibren sefer hazrl na ba lam t. Sohbetlerinde her zamankinden daha ok lmden bahsediyordu. imdi medfn bulundu u kabr-i erfin yerine bakarak, Arvas kabristanna defnedilenlerin manl oldu u takdirde btn gnhlarnn affedilece ini beyn buyururlard. mrnn son gnlerine do ru rahatszl fazlala t. Bir Cum gn hasta haliyle cmiye gitti. O gn halfesi ve o lu Seyyid Muhammed Emin Efendi beli ve hazn bir hutbe okudu. Cminin arkasndaki e meye kadar saflar ba lam olan cemat bu hutbenin tesiriyle mahzn olup, a lad. Seyyid Fehim hazretleri Cum namazn oturarak kld. Sonra da Seyyid Abdlhakm Efendi, Seyyid Muhammed Emn Efendi, Halfe Dervi ve Halfe Ali adl drt halfesini huzruna dvet buyurarak vasiyetlerini yle bildirdi: "...Muhammed Emin yerime ikme edilmi tir. Yni benim vazfemi yrtecektir. nce kalplidir. Bize kar sevgisi ok kuvvetli oldu u iin benden sonra fazla ya ayaca n zannetmiyorum. Ondan sonra Seyyid Abdlhakm mutlak olarak yerime ikme buyrulmu tur. Kendisi, Arvas' ta olsun, Ba kale' de olsun, stanbul' da olsun ona itat ediniz. Onun rzs benim rzmdr. Ona muhlefet bana muhlefettir." buyurarak

SeyyidAbdlhakm Efendinin zamanla stanbul' a gelece ini i ret etti. Drt halfesinden ba ka bz talebelerinin de bulundu u srada vasiyetine devm ederek buyurdu ki: "Kitaplarm Arvas Ktphnesine vakfettim. Benim bildi im kimseye borcum yoktur. htiyten ln edin. yet alacakllar karsa, ne kadar iddi ederlerse, Muhammed Emin tereddtsz versin. lmin ve Nak ibendiyye yolunun yaylmasna ihtimm gsteriniz. Seyyidim ve senedim Seyyid Bzrk (Seyyid Th-y Hakkr) hazretlerinin, her sene asgar bir def Van' a gidip halk ir d iin fakre olan emirlerini yerine getiriniz. Hseyin' in annesinin gen olmasna ra men ocuklarn brakp gidece ine kni de ilim. Bununla berber himye etmek lzmdr." buyurdu. O srada on ya nda olan Hseyin Efendi orada oynuyordu. Bir ara; "Can fed babac m. Misfir oktur. D arda hep sizi bekliyorlar. Niye yatyorsunuz. Kalkn misfire bakn." deyince, ocu un szlerine tebessm ederek; "Bu ocuk slihtir." buyurdu. Vasiyetine devm ederek; "Benden sonra ok fitne kacak, kadnlardan hay perdesi kalkp, ar pazarlarda dola acaklar. slm, Abdlhamd Hanla kimdir." buyurdu. Bir ara Seyyid Abdlhakm Efendiye dnerek; "Cenb- Hak sizi muhfaza edecektir." buyurdu ve brhim aleyhisselmn ate te yanmad kssasn anlatt. "Nak ibendiyye yolunun yaylmas iin elimden geldi ince, kl kadar ayrlmamak zere hizmet ettim. n allah mes' l de ilim. Tam tedkk etmeden fetv vermeyiniz. Ruhsatlarla yetinmeyiniz. mkn olduka azmetleri esas kabl ediniz." buyurduktan sonra bir mddet kimseyi yanlarna kabl buyurmadlar. Allah tely anmakla ve ibdetle me gl oldular. Bir ara karpuz istediler. Fakat o mevsimde Mks' de karpuz yoktu. atak' a gidip getirdiler. Fakat karpuzu yemeden veft ettiler. Fehim-iArvs hazretlerinin hastal n duyanlar uzak yakn her taraftan gelip ziyret ettiler. Tedv iin doktorlar getirdiler. Veft etti i gnn ikindi namazn oturarak klan Seyyid Fehim hazretlerinin mbrek vcudlar secdeden mbrek ba n kaldrmayacak derecede zayflam t. O lu Seyyid Muhammed Emin Efendinin yardmyla ba n secdeden kaldrabiliyordu. Bu srada hzn ve znt Arvas ve etrfn kaplam , evin etrfnda yzlerce seveni ve talebesi onun iyile mesi haberini bekliyordu. O srada renk renk, e it e it ku lar geldiler, havada sra sra durarak herkesin hissetti i ekilde hznlerini izhr ettiler. Yzbinlerce ku , Arvas zerinde emsiye gibi glge ettiler. O arada gaybdan bir ses; "Y eyyethennefs' l-mutmeinneh..." yet-i kermesini sonuna kadar okudu. Secdeden ba n kaldrp "Er-Refku' l-a' l." dedikten sonra sesli bir kelime-i tevhidden sonra 1895 (H.1313) senesi evval aynn on be inci Sal gn rhunu teslim etti. Veft haberi duyulunca, ba ta sevenleri olmak zere btn halk ve yabn hayvanlar bile zldler. Seyyid Fehim-i Arvs hazretleri, tehiz ve tekfinden sonra sevenlerinin gzya lar arasnda Arvas kabristannda daha nceden i ret etti i yerde defnedildi. Seyyid Fehim-i Arvs hazretlerinin Arvas' ta bulunan kabri, sevenleri tarafndan ziyret edilmekte ve bereketlerinden faydalanlmaktadr. Vesle edilerek yaplan dular kabl olmaktadr. ocu u olmayanlar ocu a shib olmakta, hasta olanlar ifya kavu maktadrlar. Bitlis' in Hizan ilesine ba l Karkar Deresi kynden ocuklar olmayan kar-koca Arvas' a gelip Seyyid Fehim hazretlerinin kabrini ziyret ettiler. ocuklar olmas iin, Seyyid Fehim hazretlerinin rhniyetini vesle ederek du ettiler. Sonra ikiz ocuklar oldu. 1980 senesi sonbaharnda tekrar Arvas' a gelen kar-koca kabr-i erfi ziyret ettikten sonra def ikiz ocuklarnn oldu unu bildirdiler. Hasta olup if bulanlar da anlatlmaktadr. Seyyid FehimArvs hazretlerinin vazfesini bir mddet o lu ve halfesi Seyyid Muhammed Emn Efendi devm ettirdi. Onun veftndan sonra da mutlak halfesi Seyyid Abdlhakm Arvs hazretleri devm ettirdi. Hazret-i Seyyidin, Gster Hanm, Emetullah, Nhiye ve Esm hanm isimlerinde kzlarndan ba ka on o lu vardr.

1- Seyyid Muhammed Re d Efendi: Gen ya ta Geva ' n Tgnz kynde veft etti. Kabri Zeve ky kabristannda SultanZbeyr hazretlerinin trbesi yanndadr. 2- Seyyid Muhammed Emin Efendi: 1867 (H.1284) senesinde Arvas' ta do du. Babasnn halfelerindendir. 1900 (H.1317) senesinde, hac dn nde Tr-i Sin' da veft etti. 3- Seyyid MuhammedMazhar Efendi: Gen ya ta veft etmi tir. Kabri Arvas' tadr. 4- Seyyid Muhammed Msm Efendi: 1879 (H.1296)da Arvas' ta do du. 1942' de yine Arvas' ta veft etti. Kabri, babasnn biti i indedir. 5- Seyyid MuhammedSddk Efendi: 1879 (H.1296) senesinde Arvas' ta do du. 1916 (H.1334) senesinde Grpnar' da dere kenarnda abdest alrken ermenilerce ehd edildi. Kabri, Van' n Grpnar ilesine ba l Mejngir (Yukar Kaymaz) kynde olup, ziyret edilmektedir. Seyyid Abdlhakim Efendinin halfesi idi. 6- Seyyid HasanMeden Efendi: Van mftsyken Hicaz' a gidip, yirmi sene Medne-i mnevverede kald. 1968 (H. 1388) senesi Bert gecesinde veft etti.Cennet' l-Bak' kabristannda defnedildi. 7- Seyyid Hseyin Efendi: 1887 (H.1304) senesinde do du. 1962 (H.1382) senesinde veft edip, Geva ' n Hac Zive kynde byk birderi MollaMuhammed Re id' in yannda defnedildi. 8- Seyyid Muhammed Slih Efendi: 1949 (H.1369) senesinde hacca gidip, Medne-i mnevverede veft etti. Cennet' l-Bak' de defnolundu. 9- Seyyid Nizmeddn Efendi: Van' da Akkpr kabristannda medfundur. 10- Seyyid emseddn: Kk ya ta veft etmi olup, Arvas' ta medfndur. Seyyid FehimArvs hazretlerinin o ullarndan ve kzlarndan meydana gelen torunlaryla nesli devm etmektedir. EFEND M Z SSLENMEYE BA LAMI Seyyid Fehim hazretlerinin ilim tahsline ara verdi i gnlerdeydi. Bir bayram gn rnak' ta ml edilen me hr tiftik ynnden yaplm bir elbise giymi ti. Kendi gzelli iyle, elbisenin ho lu u birbirine eklenmi , fevkalde bir gzellikle dikkatleri zerine ekiyordu. Arvas' a yakn bir kyde oturan, akll ve olgun, Arvslere ok ba l eyhu diye anlan bir zt, Arvas Cmiinin kar sndaki damda duruyordu. Onu grnce; "Bir zamanlar Arvas' tan me hur limler kard. imdi ise gzel ve yak kl genler kyor. Ah, "ok yazk" diye inledi. Bu sz i iten Seyyid Fehim; "Bu sz niin syledin?" diye sorunca; "Hi, iimden yle geldi." dedi. Seyyid Fehim; "Bu sz sylemenizin bir sebebi vardr muhakkak, syleyiniz." dedi. eyhu; "Medrese limsiz, mderrissiz kald. Biz in allah filan efendimiz yeti ir diyorduk. imdi bakyorum da, o efendimiz giyinmeye, sslenmeye ba lam ." cevbn verdi. Bu szlerin kendisine sylendi ini anlayan Seyyid Fehim hemen eve gidip gzel elbiselerini kard. Kitaplarn antasna yerle tirip gerekli hazrlklar yaptktan sonra yeniden ilim tahsline kt. GECE EVDEN N N AYRILDILAR? Seyyid Fehim hazretleri her sene Van' a geli inde bir mddet kalrd. klar toplanr, feyz alrlard. Genellikle kendisini ok seven mahkeme ba ktibi Ahmed Beyin evinde misfir olurdu. Bir seneAhmed Bey hacca gitmi ti. Van' a bir geli inde yine onun evinde kald. Bir gece yars yaknlarndan birini a rd ve; "Arkada larn uyandr! imdi buradan kp, falan eve gidece iz." buyurdu. O kimse; "Efendim gece yars gitmek ayp olur. Yarn gitsek olmaz m?" dedi. "Hayr imdi gidece iz. Hem Ahmed Beyin o ullarna da haber ver." buyurdu. Durumu renen Ahmed Beyin o ullar gelip yalvardlar. "Efendim bir kusur yaptksa af buyurun. Bizden ayrlmayn. Babamz i itirse zlr. Biz ona ne cevap verece iz, lutfediniz, ihsn ediniz! Kabahatimizi ba laynz." dediler. ok gz ya dktler. Seyyid Fehim hazretleri; "Hayr sizden ok rzym, bize her hizmeti fazlas ile yapyorsunuz.

Sizlere du etmekteyim. Fakat imdi gitmemiz lzm." buyurdu. Ahmed Beyin o ullar; "Emir buyurdu unuz gibi olsun." dediler. Gece yars sevdiklerinden bir ba kasnn evine gittiler. Ertesi gn o lu Muhammed Emin Efendi, Ahmed Beyin o ullarnn pekok zldklerini syledi ve; "Babac m o evde sabaha kadar kalsaydk ne olurdu?" diye sorunca, Seyyid Fehim hazretleri; "O lum! imdi kimseye syleme. Bu geceAhmed Bey Mekke-i mkerremede veft etti. Ev yetim evi oldu. Mal mrslara kald. Evvelce her eyi kullanyor, yiyip iiyorduk. nk Ahmed Beyin seve seve hell edece ini biliyordum. imdi ise tan mad mz mrslarnn hakk oldu undan bir eyi kullanmak ciz olmaz. Kul hakkndan kanmak iin acele ayrldm." buyurdu.Bir ay sonra haclar dnd. Herkes geldi. Ahmed Bey gelmedi. "Bir gece yars Mekke' de veft etti." dediler. Hesb ettiler, Seyyid Fehim hazretlerinin evden ayrld geceye rastlyordu. Onun kermeti oldu unu anladlar. SOFU BABA' NIN A KI Seyyid Fehm her sene, Van' a gidip bir def Gzel sohbetleriyle, nr saard etrafa. Mevsim yaz oldu undan, hava bir scakt ki, nsanlar harretten, kavruluyordu sanki. Genten bir kimse vard, hem de Fehm isminde, Ya ard o zamanlar, gnah i ler iinde. Bu gen, da dan bir tabak, kar temin edip bir gn, Getirip huzruna, arz etti o by n. Seyyid Fehm o gence, buyurdu: " smin nedir?" O gyet sklarak, dedi: " smim Fehm' dir." Bir makbl olmu tu ki, getirdi i so uk kar, efkatle etti ona, bir tevecch ve nazar. Bu, yle bir tevecch, yle nazard ki hem, Kalbi, Seyyid Fehm' in, a kyla doldu o dem. yle bir muhabbetle, ba land ki o zta, Onun muhabbetiyle yanar oldu det. Sonradan Seyyid Fehm, Arvas' a etti avdet, O sene k mevsimi, iddetli geti gyet. Ve lkin yanyordu, o a kla onun gnl, Onun ayrl na, yoktu hi tahamml. En son dayanamayp, dedi ki: "Anneci im, Heybemi hazr et ki, Arvas' a gidece im." Dedi: "Gitme evladm, bir baksana u k a, karsan yem olursun, da larda kurda ku a." Lkin o, kararn, vermi idi pek kat' i, Zr onun a kndan, kalmam t tkati. Heybesini alarak, d t Arvas yoluna, Ona kavu mak iin, bir mni yoktu ona. Her an lm saarken, a kurtlar, so uk ve kar O, da dere demeyip, gidiyordu bir karar. Zr onu gtren, bir sevgiydi, bir a kt. nk Seyyid Fehm' e, varp kavu acakt. Bir da n tepesinde, tam bu a kla giderken, Bakt ki kar sna, bir adam kt birden. Ve sordu ki: "Nereye, gidiyorsun ey Fehm?

E er arz edersen, sana yardm edeyim." Lkin o, cevap bile, vermiyerek hi ona, Yine ayn a k ile, devam etti yoluna. nk Seyyid Fehm' le, berberdi o zten, Ve onun a k ile, gidiyordu essen. Ve bir ak am, Arvas' ta, ezn okundu, fakat, Namaz iin mihrba, gemedi o byk zt. Herkes merak ederken, niin bekledi ini, Seyyid Fehm bildirdi, bu i in hikmetini. Buyurdu: "Bir yolcumuz, geliyor, yolda u an, Hem de donmak zere, neredeyse so uktan." Biraz sonra gen Fehm, bir kardan adam gibi, Kavu tu ma'kuna, dinlemeyip kar tipi. Buyurdu ki: "Ey Fehm, o yolda rast geldi in, Hzr' d, niin ondan, bir yardm istemedin?" Dedi ki: "Beraberdim, o anda sizin ile, ok kolay geliyordum, sizin himmetinizle. Siz de geliyordunuz, o yolda yanm sra, Sizinle beraberken, bakar mym Hzr' a. Ben sizin a knzla, da lar a yordum. Her admda daha ok, size yakla yordum." Sofu Baba derler ki, ona Van civrnda, Ziyret etmektedir, sevenler, mezarnda. EYH N SEN LDRTMEZ Van' n Grpnar Muhammed Prn a retinden Ali isminde bir zt gelerek Seyyid Fehim hazretlerine talebe oldu. Bir yolculuk srasnda vaktiyle hasm olan bir kimse yolunu kesti. Ali ismindeki zt ldrmek zere silhna sarld. Ni an ald srada Ali ismindeki zt; "Beni ldrme! Hazret-i eyhe (Seyyid Fehim) talebe oldum. Btn dny d ncelerinden syrldm." diyerek, hasmn ikn etmeye al t. Fakat silhl kimse onu dinlemeyip silhnn teti ine bast. Be tane fi e i vard. Hepsini att fakat hi ses duyulmad gibi, Ali Efendiye de herhangi bir ey olmad. Silhl kimse, fi ek yuvasna bakt, fi ekleri gremedi. Olanlar kar snda a rp kald. " eyhin seni ldrtmez." diyerek ayrlp gitti. Ali Efendi bir mddet sonra Seyyid Fehim-i Arvs hazretlerini ziyret etmek zere Arvas' a gitti. Ziyret esnsnda Seyyid Fehim hazretleri ona; "Kyn tepesinde ok korktunuz mu?" diye sordu. Ali Efendi; "Evet efendim." dedi. Seyyid Fehim hazretleri oturdu u postun altndan be adet fi e i kararak Ali Efendiye verdi ve; "Kul hakkdr. zerimizde kalmasn." buyurup fi ekleri shibine vermeyi emretti. Ali Efendi bu fi ekleri shibine gtrp verdi. Hdise srasnda zten hayret iinde kalm olan silhl kimse, yaptklarna pi man oldu. Tvbe edip, Arvas' a gitti ve Seyyid Fehim hazretlerine talebe oldu. KIR O ELER Necti Bey isminde, var idi ki bir ki i, Vaktiyle Adliye' de, mfetti likti i i. te bu Necti Bey, vazfeyle bir sene, Bir Arefe gnnde, gitti "Mks" ilesine, Kendisi anlatr ki: Mks' e vard mda ben, Bayram namaz iin, cmiye gittik hemen. Kaymakam ve ilenin, bz mhim ztlar, Baktm, namazdan sonra, kardlar atlar.

Tahmn ettim, bir yere, gidiliyordu derhl, "Bir yere yolculuk mu, var?" diye ettim sul. Dediler: "Bayramlarda, udur ki detimiz, Namaz mtekip, Arvas' a gideriz biz. Orada Seyyid Fehm, diye var bir evliy, Onu ziyret edip, alrz hayr du." Dedim ki: "Vaziyetim, de ilse de pek iyi, Beni dah gtrn, greyim o velyi." "Olur" deyip bana da, hazrladlar bir at, Yola d tk ise de, bir ho oldum ben fakat. nk benim aslnda, din ile yoktu ilgim, slm husslarda, yok idi hi bir bilgim. Ayrca da mlesef, mbtelydm ikiye, imdiyse gidiyorduk, bir evliy ki iye. Vakt ki snrndan, duhl ettik Arvas' n, Sanki ba ka bir lem, zuhur etti anszn. mrmde hi byle ey, grmemi tim do rusu, Girince sard bizi, sanki "Cennet koku"su. Al kn oldu umdan, ikiye ve lkin ben, Heybeme"iki i e", koymu tum ihtiyten. Zr mbtel idim, imeden edemezdim, medi im zamanlar, kararrd gzlerim. Varnca biraz sonra, Arvas kabristanna, Sakladm i eleri, ta larn arasna. Kimseye sezdirmeden, yapm tm ben bu i i, Yol arkada larmdan, grmedi hi bir ki i. Orada "Ftiha"lar, okuyarak mevtya, Sonra gittik hepimiz, o byk evliyya. Huzruna girip de, grr grmez o zt, D ndm ki "Var bunda, sanki melek sfat. nce grm oldu um, insanlardan de ildir, Bu ok byk bir insan, bu mr id-i kmildir," Kendisine gnlden teslm oldum bin a kla, Ellerine sarlp, ptm bir i tiykla. Byk bir arz ile, arz ettim ki: "Efendim, Bu tasavvuf yoluna, ben de girmek isterim." Glerek buyurdu ki: "Bu, byle olmaz fakat, Olur mu bir arada, i e ile bu hayat? Gidip kabristandaki, kr o iki i eyi, Ondan sonra gel bizden, talep eyle bu eyi." "Peki efendim" deyip, birini krp attm, Her ihtimle kar , brn braktm. Huzruna gelince, buyurdu: "Ey mfetti , Git, br i eyi de, kr gel ki, bitsin bu i ." "Peki" dedim ve gidip, krdm brn de, Gelip tvbe eyledim, o by n nnde. ok memleket dola tm, ok lim grdm, fakat, Grmedim hi bir yerde, onun gibi byk zt. 1) Tam lmihl Sedet-i Ebediyye; (49. Bask) s.1077,1142

2) Eshb- Kirm (14. Bask); s.158-162 3) slm Me hrlar Ansiklopedisi; c.2, s.771-817 35- Seyyid Abdlhakm-i Arvs Son asrda yeti en, zahir ve batn ilimlerinde kamil ve drt mezhebin fkh bilgilerinde mahir, byk lim ve ruh bilgilerinin mtehasss byk veli. Allah telnn emir ve yasaklarn insanlara anlatan ve kendilerine Silsile-i aliyye ad verilen byk limlerin otuz drdncsdr. Babas Seyyid Mustafa Efendidir. 1865 (H. 1281)te Van' n Ba kale kazasnda do du. 1943 (H. 1362)te Ankara' da vefat etti. Kabirleri Ankara yaknndaki Ba lum kasabasndadr. Babas Seyyid Mustafa Efendi ve btn dedeleri, zamanlarnn lim ve fadllar idiler. mam- Ali Rza bin Musa Kazm soyundan olup, seyyid olduklar Irak' taki er' i mahkeme defterlerinde yazldr. Arvasi ailesi, alt yz seneden beri ilim yaymakla ve en stn insanlk meziyetlerinde nmune olmakla tannm ve halk arasndaki ayrlklar gidermekte, milli birli i sa lamakta byk vazifeler stlenmi ve bunlar devam ettiregelmi lerdir. lk tahsilini babasnn huzurunda grd. Seyyid Abdlhakim Arvsi hazretleri Nehri' de grd bir ry zerine tahsiline daha byk ehemmiyet verdi. Bu ryy yle anlatmaktadr: Nehri isimli kasabada din ve fen ilimleri zerine tahsil gryordum. Ramazan ayn ilemle birlikte geirmek zere memleketime dndm. Henz ilk mektep kitaplarn tahsil etti im zamanlard. Ramazan aynn on be inci Sal gecesi, ryda Allah' n Resuln grdm. Yce bir taht zerinde rislet makmnda oturmu lard. O' nun heybet ve celli kar snda deh ete d m , yere bakarken, arkamdan bir kimse yava yava sa tarafma yana t. Gz ucuyla kendisine baktm. Ksaya yakn orta boylu, top sakall, aydnlk alnl bir zt... Bu zt sa kula ma i itilmeyecek kadar hafif bir sesle, fkh ilminin hayz meselelerinden bir sul sordu: "Hayz zamnnda bir kadnn, cmiye girmesi uygun de ilken, iki kapl bir cminin bir kapsndan girip br kapsndan kmakta er' an serbest midir?" Allah Resulnn heybetlerinden bzlm tm. Suli tekrar sormamas iin gyet yava ca ve alak bir sesle; "Dinin shibi hazrdr, buradadr." diye cevap verdim. Maksadm, eriat shibinin huzurunda kimsenin din meselelerine el atamayaca n anlatmakt. Resulullah efendimiz, ses i itilemeyecek bir mesfede bulunmalarna ra men cevbm duydular. Durmadan; "Cevap veriniz!" diye st ste iki def emir buyurdular. Ertesi gn, le namaz vaktinde pederimin cmiye geli yollar zerinde durdum. Kendilerine bir eyi arzedece imi hissederek yanma geldiler. Rym anlattm. Yzlerine byk bir sevin dalgas yaylrken; "Seni mjdelerim! lemin Fahri seni mezun ve din bilgilerini tebli e memur buyurdular. n allah lim olursun! Btn gcnle al ." diyerek rym tbir etti. Babama; "Kintn efendisi huzurunda, bunca din meselesi dururken bana hayz bahsinden sul almasnn ve cevbnn tarafmdan verilmesi hakkndaki Resulullahn emrinin hikmeti nedir?" diye sordum u cevb verdi: "Hayz, fkh bilgilerinin en zoru oldu u iin byle bir sul, senin ileride din ilimleri bakmndan ok ykselece ine i rettir. Bu rydan sonra, on sene mddetle, Cum gecelerinden ba ka hi bir geceyi yorgan altnda geirdi imi hatrlamyorum. Sabahlara kadar dersle u ra p insanlk icb uykuyu kitap zerinde geirdim. nsan gcnn stnde denilebilecek bir gayret ve istekle al tm. Seyyid Abdlhakim Arvsi hazretleri, rendi i fkh, tefsir gibi ilimlerin yannda kendisini mnevi yoldan yeti tirecek bir rehbere kavu ma arzusu ile yanyordu. Di er taraftan Seyyid Th-i Hakkri' nin halifesi Seyyid Fehim-i Arvsi, rysnda Allah telnn Resuln grd. Peygamber efendimiz kendisine; "Abdlhakim' in terbiyesini sana smarladm." buyurmu tu.

Nihyet Seyyid AbdlhakimArvsi, 1878 (H.1295) ylnda Seyyid Fehim-i Arvsi hazretlerinin huzuruna kavu tu ve hocasndan ald ilk emir, tvbe ve istihre oldu. stihrede yle bir ry grd: Seyyid Th hazretleri, cmide, talebesi Seyyid Fehim' e u emri veriyordu: "Abdlhakimi al, elbisesini soy, cevzimt- hams e melerinde kendi elinle tammen yka! Sonra ikimize de imm olsun!.. Seyyid Fehim hazretleri onu alp cevzmt- hams e melerinde ykyor, o da elini onun omuzuna koyarak, sa aya n kendisi iin serilmi olan seccdeye brakyordu. Bu ry onun talebeli e kabul edildi ine dir gyet akt. Tbire muhta ksm sdece cevzmt- hams tbiri idi. Cevzm cezm' in o ulu olup kat' i, kesin demektir. Hams yni be adedi ise lem-i emrin, latifenin tasfiyesine i ret oldu u akt. Rynn ba ka tbire muhta olmayan akl ayr bir ilhi ltuf ve sonsuz bir ihsnd. Seyyid AbdlhakimArvsi, grd bu rynn tesiri ile byk bir a kla ilim tahsil edip, ilimde ilerledi i gibi, Seyyid Fehim hazretlerinin sohbet ve tevecchleri ile gnln nurlandrd. Yksek tahsilini zamann en byk lim ve evliyas Seyyid Fehim Arvasi hazretlerinin huzurunda tamamlad. 1300 hicri sene ba nda ilm-i sarf, nahv, mantk, mnazara, vad' , beyan, meani, bedi' , belagat, kelm, usul-i fkh, tefsir, tasavvuf, ulum-i hikemiyye yani hikmet-i tabiiyye (fizik, biyoloji), hikmet-i ilahiyye, riyaziyye (yani matematik, geometri), heyet (astronomi) gibi zahir ilimlerde icazet (diploma); tasavvufun Nak ibendiyye, Kadiriyye, Kbreviyye, Shreverdiyye ve e tiyye yollarndan hilafet ald. Ba kale' de otuz yl kadar tedris ve ir ad ile me gul oldu. Yani ders okuttu ve insanlara Allah telnn emir ve yasaklarn anlatt. 1914 (H. 1332)te Birinci Dnya Harbi kp Ruslar Do u Anadolu' yu i gal edince, Ba kale' den hicret edip, Irak' a, oradan Adana, Eski ehir ve 1919 (H. 1337)da stanbul' a geldi. Eyyub Sultan' da nce yazl medreseye, sonra Gm suyu Tepesindeki Mrteza Efendi Dergahna yerle ti ve Ka gari Hanekah me ihatna tayin olundu. slam halifelerinin ve Osmanl Sultanlarnn sonuncusu olan Sultan Vahideddin tarafndan Medrese-i mtehasssin denilen lahiyat Fakltesinde tasavvuf mderrisi yani ordinarys profesr olarak 8 Zilkade 1919 (H. 1337) tarihli ferman ile tayin edildi. Anadolu' da arp an Kuvay- Milliyenin galip gelmesi iin para, mal ve dua ile yardm edilmesi, eli silah tutanlarn onlara katlmalar iin milleti te vik ederek ok kimseyi Anadolu' ya gnderdi. ok yardm yaplmasna sebep oldu. Uzun zaman ir ad, vaaz ve tedris ile me gul olup hayatnn sonuna do ru zmir' e gnderildi. Zor artlar altnda zmir' de kald srada ihtiyarl n da verdi i takatsizlikle hastaland. Ankara' ya getirildi. Ankara' ya geldikten birka gn sonra 27 Kasm 1943 (H. 1362) tarihinde skntlarla dolu dnyadan ahirete intikal etti. Ankara' nn kuzeyinde bulunan Ba lum nahiyesinde defnolundu. Kabri ziyaret edilmekte, huzurunda yaplan dualar kabul olunmaktadr. Seyyid AbdlhakimArvasi vcuta gayet mutedil ve kusursuzdu. Bu day tenliydi. Aln geni ve akt. Ka lar birer hilal gibi olup, kabark ince ve llyd. Nur bak l gzleri iriceydi. Burnu ahenkli ve normalden bykeydi. Yz zaife olup sakal skt. Bedeni iri yapl olup, insana mutlak surette hrmet telkin edici bir vakar ve heybeti vard. Her hali ve hareketi ile slamiyete uyard. ok mtevazi olup; "Ben" dedi i i itilmemi ti. ok heybetli ve temkin sahibiydi. ok misafir severdi. Yardm yapmaktan ho lanrd. Ziyaretlere gider, davetlere icabet ederdi. Seyyid AbdlhakimArvasi din bilgilerinde ve tasavvufun ince marifetlerinde derin bir derya idi. niversite mensuplar, fen ve devlet adamlar, zlemez sandklar g bilgileri sormaya gelir; sohbetinde, dersinde bir saat kadar oturunca, cevabn alr; sormaya lzum kalmadan o bilgi ile doymu olarak geri dnerdi. Tevecchn, sevgisini kazananlar, saysz kerametlerini grrd. ok mtevazi, pek alak gnllyd. Eyyub Sultan, Fatih, Bayezid,

Bakrky, Kadky, Beyo lu' nda A a Cami-i erifleri krsilerinde senelerce ilim ne retmi tir. Vefa Lisesinde retmenlik yapm , Sultan Selim Cami-i erifi yanndaki Sleymaniyye Medresesinde, tasavvuf mderrisi (profesr) iken Er-Riyad-t-Tasavvufiyye kitabn yazm tr. Tasavvuf hakknda risale bykl nde mteaddid mektuplar vardr. Mevlid okunmasnn ve tesbih kullanmann ba langc ve me ruiyeti hakknda bir risale, Rabta-i erife Risalesi, Sahabe-i Kiram ve Ecdad- Peygamberi risaleleri, slam Hukuku, Ke kul ve Sefer-i Ahiret isimli eserleri, Arabi, Farisi ve Trke iirleri pek kymetlidir. Yeti tirdi i sekin din adamlarnn en selahiyyetlisi; e itli din ve fen kitaplarnn yazar, eczac, kimyager ve emekli retmen albay Hseyin Hilmi I k beyefendidir. 1929' dan 1943 senesine kadar o byk zattan ders alm , Arabi ve Farisi tercmeler yaparak genli e hizmet iin al m tr. Trke, Arabi, Farisi, Almanca, Franszca ve ngilizcenin yannda, ba ka dillerde de e itli din kitaplar ne retmi tir. Btn ilim ve feyzini, Abdlhakim Arvasi' den ald n eserlerinde belirtmektedir. Seyyid Abdlhakim Efendi, 1897 ylnda hac vazifesi ile Hicaz' a geldi inde nce Medine' ye gelip Peygamber efendimizin kabr-i erifini ziyret etti. Yannda Hac mer Efendi isimli e raftan bir zt vard. Onunla berber bir gece, mbrek Ravza' da ak am namazndan sonra, yzn sadet ebekesine dndrm , son derece edeb ve hrmet ierisinde beklerken, sa tarafnda oturan Hac mer Efendi kula na e ilip yava a: "Refikam, u anda zr shibidir. Peygamber Mescidini ziyrete gelemez. Bb-sSelm' dan girerek Peygamber huzurunda bir selm verip, Bb- Cibril' den kmasna er' an msde var mdr?" dedi. Seyyid Abdlhakim hazretleri o anda 25 yl nceki rynn hatrna gelmesi ile korkuyla sarsld. Hac mer Efendinin yzne bir daha bakt. Evet 25 yl nce rysnda grd ahs da bu ahst. Yava a: "Bu sulin cevbna mezun olmak yle dursun, bilakis memurum!" buyurdu. Ancak ryda oldu u gibi Resulullah efendimizin huzurunda bulundu undan cevap vermekte mazur oldu unu bildirdi. Bb- Rahme' den d ar ktktan sonra hem meseleyi cevaplandrd ve hem de ryy tafsilt ile anlatt. Sultan Vahideddin Han kendilerini ok sever, takdir ederdi ve dularn isterdi. Nitekim Abdlhakim Efendi hazretleri yle anlatt: Memleketin i gl altnda bulundu u ve kurtulu sava nn ba lad gnlerdi. Be ikta ' ta Sinanpa a Cmiinde vz edip kyordum. Kap nnde duran bir saray arabasndan, kibar bir bey inip; "El melik yakrakesselm ve yed' uke iletta' m." yni "Sultan sana selm ediyor ve seni iftara a ryor." dedi. Araba ile saraya gittik. stanbul' un seilmi vizleri, immlar a rlm t. Yemekten sonra ser mshib geldi. Sultann selm var. Hepinizden ric ediyor. Anadolu' da kfirlerle arp an kuvy- milliyenin glib gelmesi iin du etmenizi ve Anadolu' daki mchidlere para ve du ile yardm etmeleri, eli silah tutanlarn onlara katlmalar iin milleti te vik etmenizi ric ediyor, dedi. Bu emir zerine ok kimseyi Anadolu' ya gnderdim. ok yardm yaplmasna sebeb oldum. Bir defsnda da Sultan Vahideddin Han, Ramazn- erif aynda Hrka- sedetin bulundu u oday ziyret edecekti. Seyyid Abdlhakim Efendi' yi de dvet etti. Di er ileri gelen devlet adamlar ve din adamlar da oradayd. Bu vakann devmn hizmetlerini gren akir Efendi yle nakletmektedir: Sultan tam Hrka-i sedetin bulundu u odann kapsna gelince, Abdlhakim Efendi nerededir? diye sordu. Oradaki kalabalk birbirlerine bak tlar. O isimde birisini tanmyorlard. Arkaya do ru haber verdiler. Efendi hazretleri, benim ismim Abdlhakim' dir

25 yl nceki ryadaki ahs

Sultann dua ve yardm istemesi

deyince, sultan sizi istiyor deyip, hemen yol atlar. Sultan kendilerini bekleyip yanyana biri dny, biri hiret sultan olarak, Sultan' l-enbiy Peygamber efendimizin sedetli hrkalarnn bulundu u odaya girdiler. Berberce ziyret ettiler. knca Sultan bereket sayarak orada olanlara birer mendil, ona ise iki mendil hediye etmi ler. Ben d kapda Efendi' yi bekliyordum. Geldiler ve ziyretlerini anlattlar. "Sultan herkese bir mendil verdi, bana iki tane verdi. Birisi senindir." deyip birini bana verdiler. AbdlhakimArvsi hazretleri siysete hi kar mam , siysi frkalara ba lanmam tr. Blcl e kar yd. Talebeleri kendisine tekkelerin kapatlmas ile ilgili olarak sorduklarnda: "Hkmet, tekkeleri de il, bo mekanlar kapatt. Onlar kendi kendilerini oktan kapatm lard." demi tir. Bu muazzam gr , o gnlerin umumi mnda tekke ve dergh tipine it te hislerin en gzelidir. Knunlara uymakta ok titiz davranr, konu malarnda da bunu tavsiye ederdi. Abdlhakim Efendinin yemesi, imesi, yatmas, kalkmas, konu mas, susmas, glmesi, a lamas hep slmiyete ve Resulullah efendimizin hline uygundu. Onun yemesini gren sanki det yerini bulsun diye yiyor zannederdi. Az yer, lokmalar kk alr ve yava yerdi. Yaknlar onu otuz senedir kaylule yaparken veya yatarken bir def olsun srt st veya sol tarafna dnp yatmad n sylemi lerdir. Hep sa yan zerine yatar, sa elinin iini sa yana altna koyar, yle yatard. Her hli istikmet zere idi. " stikmet yni Allah telnn be endi i do ru yol zere olmak kermetin stndedir." szn sk sk tekrar ederdi. ok mtevzi, pek alak gnll idi. Ben dedi i hi i itilmemi ti. slm limlerinin ad geti i zaman: "Bizler o byklerin yannda hazr olsak sorulmayz, gib olsak aranmayz." Ve, "Bizler o byklerin yazlarn anlayamayz. Ancak bereketlenmek iin okuruz." buyururdu. Halbuki kendisi bu bilgilerin mtehasss idi. Abdlhakim Arvasi' nin kymetli szlerinden bazlar: "Her peygamber, kendi zamannda, kendi mekannda, kendi kavminin hepsinden, her bakmdan stndr. Muhammed aleyhisselam ise her zamanda her memleketde, yani dnya yaratld gnden kyamet kopuncaya kadar, gelmi ve gelecek, btn varlklarn, her bakmdan en stndr. Hi kimse, hibir bakmdan O' nun stnde de ildir. Bu olamayacak bir ey de ildir. Diledi ini yapan, her istedi ini yaratan, O' nu byle yaratm tr. Hibir insann O' nu methedecek gc yoktur. Hibir insann O' nu tenkid edecek iktidar yoktur." "Hak telnn hakimli ini tand nz, emaneti ve emniyeti bozmayarak al t nz zaman, birbirinizi ne kadar sevecek, birbirinize ne kadar ba l karde ler olacaksnz. Sizin o karde li inizden Allah' n merhameti neler yaratacaktr. Kavu tu unuz her nimet, hep Hakk' a imann hasl etti i karde li in neticesi ve Allah telnn merhamet ve ihsandr. Grd nz her musibet ve felaket de; hep kzgnl n, nefretin ve d manl n neticesidir. Bunlar ise hakk tanmamann, zulm ve hakszlk etmenin cezasdr." "Byklerin sz, szlerin by dr." "Evliyann sznde rabbani tesir vardr." " nsan kaplayan skntlarn birinci sebebi, Hakk' a kar irk ve m rikliktir. lim ve fen ilerledi i halde, insanl n ufuklarn sarm olan fesad karanl hep irkin, imanszl n, vahdetsizli in ve sevi mezli in neticesidir. Be eriyet ne kadar u ra rsa u ra sn, sevip sevilmedike, zdrap ve felaketten kurtulamaz. Hakk' tanmadka, Hakk' sevmedike, Hak tely hakim bilip, Ona kulluk etmedike, insanlar, birbiri ile sevi emez. Hak' dan ve Hak yolundan ba ka her ne d nlse, hepsi ayrlk ve peri anlk yoludur." "Mslmanlarn renmesi lazm olan bilgilere Ulum-i slamiyye (Mslmanlk Bilgileri) denir. slam dininin emretti i bu bilgileri Resulullah aleyhisselam ikiye ayrm tr.

Biri, "ulum-i nakliyye", yani din bilgileri; di eri "ulum-i akliyye" yani fen bilgileridir, buyurmu tur. Din bilgileri, dnyada ve ahirette, huzuru, saadeti kazandran bilgilerdir. Bunlar da ikiye ayrlr: "Ulum-i aliyye" yani yksek din bilgileri ve "ulum-i ibtidaiyye" yani alet ilimleri. slam ilimlerinin ikinci ksm olan akl bilgilerinin yani tecrbi ilimlerin iyi renilmesi, ince ve derin din bilgilerinin kolay ve ak anla lmasna yardm eder. Riyazi fizik renmek, din bilgilerini kuvvetlendirir. Astronomi, aritmetik ve geometri, dine yardmc bilgilerdir. Tecrbi fizikteki (tecrbe ve isbat edilenlere esasen uymayan) birka yanl teori ve hipotezden ba ka hepsi dine uymakta, iman kuvvetlendirmektedir. lahi fizik (metafizik) bilgilerinden, rk, bozuk olanlar dine uymaz. Bu ilimler renilince, din bilgilerinin akli ilimlere uyan ve akli bilgilerle zlmeyen yerleri ve sebepleri meydana kar ve akla uygun sanlmayan, akln eri emedi i meselelerin inkr edilemiyece i anla lr." "Kur' an- kerimden ve Resul aleyhisselamn hadis-i eriflerinden sonra en kymetli kitab, mam- Rabbani hazretlerinin Mektubat kitabdr. Hanefi mezhebinde en mkemmel ve en kymetli fkh kitab, bn-i Abidin' in Drrl-Muhtar ha iyesidir. afiide Tuhfet-l-Muhtac kitabdr." " slam dini, Allah telnn, Cebrail ismindeki melek vastas ile, sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisselama gnderdi i, insanlarn, dnyada ve ahirette rahat ve mesud olmalarn sa layan, usul ve kaidelerdir. Btn stnlkler, faydal eyler, slamiyetin iindedir. Eski dinlerin grnr grnmez btn iyiliklerini, slamiyet, kendinde toplam tr. Btn saadetler, muvaffakiyetler ondadr. Yanlmayan, a rmayan, akllarn kabul edece i esaslardan ve ahlaktan ibarettir. Yaradl nda kusursuz olanlar onu reddetmez ve nefret etmez, slamiyetin iinde hibir zarar yoktur. slamiyetin d nda hibir menfaat yoktur ve olamaz." "Son zamanlarda, tekkeler cahillerin eline d t. Dinden, imandan haberi olmayanlara eyh denildi. Din d manlar da, bu eyhlerin szlerini, oyunlarn ele alarak dine hurafeler kar m tr, dedi. Halbuki bozuk tarikatlarn szlerini, i lerini din sanmak, bunlar tasavvuf bykleri ile kar trmak, ok yanl tr. Dini bilmemek, anlamamaktr. Dinde sz sahibi olmak iin, Ehl-i snnet limlerini tanmak, o byklerin kitablarn okuyup, iyi anlayabilmek ve bildi ini yapmak lazmdr. Byle bir lim bulunmazsa, din d manlar, meydan bo bulup, din adam ekline girer. Vaazlar ile, kitaplar ile, genlerin imann alarak millet ve memleketi felakete gtrrler." "Temiz ve yeni elbise giyiniz. Gitti iniz yerlerde, ahlaknzla, szlerinizle, slamn vekarn, kymetini gsterdi iniz gibi, giyiminizle de sayg ve ilgi toplaynz." "e itli, lezzetli yemeklerle ve tatl, so uk erbetlerle bedenlerinizi rahat ve ho tutunuz." "Allah tel, her eyi bir sebep altnda yaratmaktadr. Bu sebeplere, i yapabilecek tesir, kuvvet vermi tir. Bu kuvvetlere, tabiat kuvvetleri, fizik, kimya ve biyoloji kanunlar diyoruz. Bir i yapmamz, bir eyi elde etmemiz iin, bu i in sebeplerine yap mamz lazmdr. Mesela bu day hasl olmas iin, tarlay srmek, ekmek, ekini bimek lazmdr. nsanlarn btn hareketleri, i leri, Allah telnn bu adeti iinde meydana gelmektedir. Allah tel sevdi i insanlara iyilik, ikram olmak iin ve azl d manlarn aldatmak iin bunlara, adetini bozarak sebepsiz eyler yaratyor." "Tek vakit namazm karmaktansa, bin kere lmeyi tercih ederim." "Namaz, aman namaz, nerede ve ne art altnda olursa olsun mutlaka namaz kln." En byk edeb, ilhi hududu muhfazadr, gzetmektir." "Allah telya inanan ve gvenen kimse neden mahrumdur. Allah' tan mahrum olan ise neye mliktir." " u stanbul ne garip belde! nsan mmin olmak iin de, kfir olmak iin de burada her vstay, her imkn bulabilir."

"Bizim meclisimizde bulunanlar, skut iinde otursalar ve skuttan ba ka bir ey grmeseler bile, din bahsinde lim geinenlerin hatalarn ke federler, bir bir karrlar." Kur' n- kerim ifdr. Fakat if, suyun geldi i boruya tbidir. Pis borudan if gelmez. Gerek kermet, kermetin gizlenmesidir. Bunun d nda grnenler, velinin irde ve ihtiyr ile de ildir. lhi hikmet yle gerektiriyor demektir. Allah tel srrn eminine verir. Bilen sylemez, syleyen bilmez. Ahmaklk, hatda srar etmektir. Din bilgileri, dnyda ve hirette, huzuru, sedeti kazandran bilgilerdir. Allah tel diledi ini yapar. ster sebepli ister sebepsiz, diledi i gibi azap veya ltfeder. Gzel ve do ru onun diledi idir. Allah tel bize fadl, ihsn ile tecelli etsin; bizi fadl ile korusun! Adliyle tecelli ederse, yanarz. Riy olmasn diye cematten kaanlar ayr bir riy iindedirler. lim cehli izale eder, yok eder, ahmakl de il. Cemiyetteki ruh hastalklarnn sebebi, imn eksikli idir. Talebelerinden bzlar o ilim derys byk veliden u szleri ve menkbeleri nakletmi lerdir. Kapalar ' dan geerken kar larna tandklar bir dkkanc kt. Adam hal hatr faslndan sonra; "Efendim. Du edin de Allah tel mmet-i Muhammed' i kurtarsn." deyince, o da cevben: "Siz bana o mmeti gsterin. Ben de kurtuldu unu haber vereyim. Hani nerede o mmet!" buyurdu. Talebelerinden Hfz Hseyin Efendi anlatr: Tahsilimi stanbul' da yaptm. Arabi ve Frisi' yi iyi bilirdim. Her toplulukta sz shibiydim. Bir gn beni Abdlhakim Arvsi hazretlerine gtrdler. Maksadm orada da sz shibi olmakt. Kendisine ok yakn bir sandalyeye oturdum. Sohbete ba lad. Hemen sonra sandalyede oturmaktan hay edip, yere indim. Sohbette, hi bilmedi im, duymad m eyleri anlatyordu. Yaknnda yere oturmaktan da hay edip biraz geri ekildim. Biraz daha biraz daha derken nihyet kendimi kapnn nnde buldum. Nerede ise kapdan d ar kacak hle gelmi tim. Ben yllarca eyhlik postunda oturmu talebeleri olan biriydim. Seyyid Abdlhakim' i grnce ancak talebe olaca m anladm ve talebelerime: "Seyyid Abdlhakim Efendiyi grnce, tanynca eyhli in ne oldu unu anladm, ete ine yap maktan ba ka i im kalmad." dedim. O byk zta talebe olmakla ereflendim. Otuz yl boyunca yanndan ayrlmayan yakn akir Efendi anlatr: Bir sabah derghn mescidinde namaz klyorduk. Efendi ile ikimizdik. Her zamanki gibi beni imm yaptlar. Mescidin giri ksm ba tan ba a camekn oldu undan giri teki sofa eklinde oturma yerinden mescidin ii apak grlrd. Biz namaza hazrlanrken zevcem de gelip sofa ksmnda aylarmz hazrlamaya koyulmu tu. Namaz ve du bitince, sofaya getik. Grdk ki semverin etrafnda iki ay barda yerine bir sr bardak. Zevceme, bu kadar barda a lzum olmad n syleyip, niin ikiden ok bardak getirdin, deyince, u cevab aldm: "Hayret! Arkanzda byk bir cemat vard. imdi da lm ." Talebelerinden lyas Efendi anlatr: Bir gn ya l bir kadn marangoz dkkanma gelip; "Bir odal evim var. kinci bir oda yaptryorum. Kiraya verip onunla geinece im. Bedelini kira parasndan vermek zere, bana bir kap ve pencere yapar msn?" dedi. Yarn gel, konu uruz dedim. Maksadm, Seyyid

Abdlhakim Efendi' ye gidip dan makt. kindi vakti derghlarna gittim. Hlimi sordular. "M teri geliyor mu?" dediler. "Geliyor." dedim. Fakat sormak iin gitti im kadn unutmu tum. "Sipari veren oluyor mu?" dediler. "Bugn yok." dedim. "Kadn m terileriniz oluyor mu?" buyurdular. Gene hatrlamadm. Bunun zerine; "Bugn gelen kadnn i ini gr!" buyurdular. Ancak o zaman hatrlayabildim. Bir gn Byezid Cmiinde vz verirlerken konu ile hi ilgisi olmad hlde; "Sizden biriniz, eve gidip, ocu unu atya kiremitler zerine km , gvercin kovalar grrse, ba rmadan, gzellikle, yavrum bak sana neler getirdim, eker aldm, desin, onu tutup ieri aldktan sonra azarlasn." buyurdu. Vz dinleyen Akhisarl bir zt iinden imdi bunun da ne ilgisi var diye geirdi. Vzdan sonra evine gidince bakt ki ocu u evin damna km , kiremitler zerinde gvercin yakalamak pe inde, nerede ise kenardan d ecek hlde. ocuk kk olup -drt ya ndayd. Hemen Abdlhakim Efendinin nasihatlerini hatrlad ve yle yapt. ocuk d mekten kurtuldu. Necib Fzl Ksakrek anlatr: Sene 1941... Almanlar snrmzda. Ben, bir gazetede kan yazlarmda da stne bast m gibi, kinci Dny Harbine girmemizin bir an meselesi oldu una kniim. Bu meseleyi huzurlarnda savunuyorum. Ltfen dinliyorlar. Etraflarnda yaknlarndan birka ki i ve avukat Mahmud Veziro lu isminde kendisini sevenlerden bir zt... Harbe srklenmek mecburiyetimizi riyzi bir vka hlinde gsteriyor ve anlatyorum. Sonuna kadar dinledikten sonra buyurdular ki: "Harbe girilmez. Yalnz Birinci Cihn Harbinde oldu u gibi pahallk olmasa, vesika usul kmasa." Buyurduklar gibi oldu. Harbe girmedik. Fakat pahallk, vesika usul milleti kavurdu. Mahmud Bey, bana bu kermeti sk sk tekrar eder ve; "Mthi , mthi !.. herkes harbi beklerken; "Harbe girilmez." ve kimse vesika usuln beklemezken "O olacak." buyurmalar byk kermet." derdi. Fruk Bey anlatr: Bundan yllarca evvel, o lum Nevzad, o zamanlar oturdu umuz apartman katnn balkonundan a a ya, beton bir zemin zerine d t. ocu u koma hlinde bir hastahneye dar attk. Ayld. Fakat akli melekelerini kaybetmi haldeydi. stanbul' a gtrdk. Btn mtehasss sinir ve akl doktorlarna gsterdik. Hemen hepsi mit gremediklerini sylediler. Bir rum doktor erken bunama te hisini koydu ve ifs yok hkmn bast. Blu a ndaki ocu umu, byk amcas Abdlhakim Efendinin kollarna teslim ettim. ocuk tekkede krk gn kald. Bu mddet iinde, onu nazarlarndan ayrmadlar. Sdece; "Mahzunum, mahzunum!" diye ilenerek i i, Allah telya havle ettiler. Krk gn sonra Nevzad, hi bir zaman shib olmad maddi ve mnevi bir shhate kavu tu. Hukuk Fakltesini bitirdi. Uzun yllar DS ' de avukatlk yapt, oradan emekli oldu. Abdlhakim Efendi, birderzdeleri olan Fruk I k Efendiyi ok severdi. Birisini medhetmek isteseydi; "Fruk hri hepimizden iyidir." derdi. Kabri, Abdlhakim Arvsi' nin ayak ucundadr. Byezid Cmiinde; Erzincan zelzele felketinden bir hafta kadar nce: "Allah tel, zinnn ikr oldu u yerlere zelzele ile cez verir. Erzincan gibi." buyurmu lar. Kimse o esnda bu mny anlayamam , ama bir hafta sonra, duyanlar bu byk bir kermetti, anlayamadk demi lerdir. Talebelerinden Thir Efendi anlatr: Abdlhakim Efendi hazretleri buyurdular ki: "Evliynn huzuruna dolu giden bo , bo giden dolu dner."

Bir gn bana; "Thir Efendi, evinde kitap kalmasn, kitaplar evden kar, ba kalarna ver." buyurdular. Eve gittim. Kymetli kitaplarma kyamadm. Emirleri yerine gelsin diye, birka kitap verdim. Yatsdan sonra yattm. Abdlhakim Efendiyi grdm. "Thir, kitaplar evden kardn m?" buyurdular. Kalktm. Abdest aldm. ki rekat namaz kldm. Yine yattm. Daha uyuyamam tm. Abdlhakim Efendi geldi. "Hl kitaplar evde mi saklyorsun?" buyurup, celllendi. Korktum. Hemen kalkp, btn kitaplarm evden kardm. Geldim yattm. Ancak uyuyabildim. Sonradan anladm ki, bizi terbiye etmek iin, kitaplardan uzakla trp, bende olanlar alp, kendinde olanlar bize vermek iin bu yolu semi lerdi. Ne zaman Abdlhakim Efendi hazretlerine gitsem, Ziy Bey yannda otururdu. Ziy Beye bir kitap verir, okuturlar ve izh ederlerdi. Bir gn yine yle bir sohbette, Ziy Beye kitap okutup, kendileri izh ediyordu. imden, benim Arabi ve Frisim Ziy Beyden iyidir. Niin hep ona okuturlar da, bana hi okutmazlar diye geti. O gece ryda Abdlhakim Efendinin huzurunda idim. Gene Ziy Beye bir kitap vermi ler, okutuyorlard. Ama Ziy Beyi sarkl, lim kyfetinde grdm. Abdlhakim Efendi, Ziy Beyi bana gsterip; "Biz, bo una emek vermeyiz." buyurdular. Uyannca o d nceme ok pi man oldum. Bir gn Abdlhakim Efendiye gidiyordum. Yolda, kendi kendime, Abdlhakim Efendiye arz edeyim, evliylkta ykselmek byk i , bizim kk gayretimizle elde edilmez, himmet buyursunlar tevecch eylesinler de, o yksek makamlara beni kavu tursunlar diye d nyordum. Vardm. Bahede yalnz oturuyorlard. Selm verip ellerini ptm. Yzme bakp; "Tahir, u a a ne a acdr?" buyurdu. "Manolya" dedim. " u nedir?" buyurdu. "Gl" dedim. "Ya Thir! Bunlarn suyu bir, havas bir, topra bir de, niin boylar farkldr? Mesel u imene ne yaplsa gl a ac olabilir mi, gl de, manolya kadar byr m?" buyurdu. "Hayr efendim." dedim. "Demek ki, farkllk istidadlarndan kbiliyetten geliyor. Ve demek ki, im; ot, gl gibi, gl de manolya gibi olmaz!" buyurup tekrar bana baktlar. "Kusurumu ba layn efendim." dedim. Di hekimi emekli albay Sabri Bey anlatr: Abdlhakim Efendi, arada bir bana, teyemmm nasl yaplr diye gstererek retirdi. Kendi kendime, imdi su olmayan yer yok, acaba neden bu kadar teyemmm zerinde duruyor derdim. Veftndan otuz sene sonra, ellerimde yara kt. Hatta bir ba parma m kestiler. Doktorlar ellerine su vurmayacaksn dediler. sene teyemmmle yni onlarn gsterdi i ekilde teyemmm ederek namaz klmak zorunda kaldm. Hlid Turhan Bey anlatr: Bir gn ziyretlerine gitmi tim. Ktphnelerinden bir kitap ekip, bir yerini ap bana verdiler ve; "Buyurun, okuyun!" buyurdular. Arapa idi. Okumaya al tm. Yanl okuyunca dzeltirlerdi. Bir daha okuttular ve gene yanl larm dzelttiler. Sonra; "Trkeye evirin!" buyurdular. Takld m ok ibreler oldu. Yardm ettiler, hatt kendileri tercme ettiler. Bir daha okutup, bir daha tercme ettirdiler. yice anlam tm. Veftlarndan yirmi sene kadar sonra, ktphne mdrl iin, Ankara' da imtihana girdim. mtihanda elime bir Arapa kitap verdiler ve bir yerini ap, okuyun dediler. Bir de ne greyim, Abdlhakim Efendinin verdi i kitap ve atklar sayfa de il mi? Okudum, tercme ettim. mtihan kazandm. Ktphne mdr oldum. Ama imtihandan knca, Efendinin bu byk ve ak kermetini grnce hngr hngr a ladm. Seyyid Abdlhakm-i Arvs

Seyyid Abdlhakim Arvasi hazretleri, Anadolu' da yeti en byk velilerden. Merhum faziletli Seyyid Ahmed Arvasi Beyin babasdr. 1905 (H.1323) senesinde Yukar Do u bayezid' de do du. 1980 (H.1400) senesinde Van' da vefat etti.Babas byk veli Seyyid Muhammed Emin hazretleridir. smini Abdlhakim Arvasi hazretleri koymu tur. Daha do du unda onun tevecchne ve duasna mazhar olmu tur. R diye mezunu idi. Memur olarak al t. Van Gmrk Mdrl nden emekli oldu. Tasavvufta Seyyid Fehim Arvasi hazretlerinin o lu Seyyid Ma' sum Efendiden Halidi yolunu ald. A abeyi Seyyid Abdlkadir Efendi bu yola intisab edince, ona da bu yolun mntesiblerinden olmasn teklif etti. "Daha gencim ve memurum. Sonra intisab etsem olmaz m?" deyince, Ma' sum Efendi ona Farisi olarak u manada bir beyt okudu. Baharn taze yapra sarard, Tenceremizin ate i so umakta Bu beyti syleyerek daha nceki bir hadiseye i aret edip, vefatlarnn yakn oldu unu hissettirerek bu frsat karmamalarn tenbih ve emir buyurmu tu. Bunun zerine o anda intisab edip bykler yoluna girdi. Abdlhakim Efendi bir defasnda ok hastalanm , uakla Ankara' ya getirilip, Nmune Hastahanesine yatrlm t. Kalb yetmezli i vard. O lu Ahmed Efendi Bursa' dan Ankara' ya gidip, babasn grd. Sanki br dnyadan gelen bir hali vard. Ahmed Efendi, babasna; "Halin nedir?" diye sual edince, cevaben; "Ben lyordum. Acyarak beni hayata iade ettiler. Bak anlataym. Sekerat halindeydim. eytan aleyhillane geldi. manm almak iin, ok korkun eyler syledi, aldatc telkinlerde bulundu." deyince, o lu Ahmed Efendi sze girdi ve; "Ne gibi eyler anlat hele!.." dedi. Babas; "Aman evladm, anlatlmazlar." dedi ve devam etti: " eytanla ba a kamyordum. ok skntda idim. Sonsuz felaketimi d nrken, birden aklma, Ma' sum Efendinin babas eyh Seyyid Fehim hazretleri geldi. Ya hazret-i eyh Fehim! diye seslendim. Bir berk-i hatif, gizli im ek gibi yeti tiler. eytan kovdular ve bana; "Allah' n ltfu ile sen hayata iade ediliyorsun, iyi hazrlan da gel!" buyurdular." Bir mddet sonra iyile ti ve memleketine dnd. Bundan sonra tam bir inziva, fakr ve insanlardan kesilme, a lama, yakarma halini seti. Hac ve umreye gitti. Bacaklar a rmasna ra men, gece namazlarn hi brakmad. Hayatnda hi bir namaz kazaya kalmam tr. Mezkur hastal ndan yedi sene sonra, 2 Haziran 1980 (H.1400)de Van' da vefat etti. Kabri, Akkpr Kabristannda Seyyid Fehim hazretlerinin o lu, Seyyid Nizamddin Efendinin yanndadr. Kymetli o lu Seyyid Ahmed Efendi yle anlatm tr: "Babamn mezarnda karde im Haluk ve e i Snds Hanm Yasin-i erif okurlarken, kalabalk bir saka ku u grubu, kabrin zerindeki a a dalna konmu ve Yasin-i erif bitinceye kadar topluca t m ler ve tilavet kesilince uup gitmi lerdir. Bu durumu gren Snds Hanm; "Bu ne garib hadise, bylesini hi grmemi tim." deyip, hngr hngr a lam tr." Bu aileden byle harika ve garib hallerin grld etrafa yaylm t. Bir gn a z e rilen bir asker gelir ve ifa bulmas iin dua istemeye geldi ini bildirir. Evde erkek olmad ndan ekmek pi irmekle me gul olan Seyyid Abdlhakim Efendinin hanm askere, evde erkek yok ama al u ekmekten ye ve yzne sr. n aallah iyi olursun buyurur. Asker, dedi ini yapar ve hemen iyile ir. Diyarbakrl olan bu asker, ondan sonra bu aile ile hi irtibat kesmemi tir. Seyyid Abdlhakim Efendi ve e i hac yolculu unda ona u radklarnda, asker buna ok sevinmi ve makbul hizmetlerde bulunmu tur. Seyyid Abdlhakim Efendinin Asiye ve Vasfiye adnda iki kz ve drt o lu vardr. O ullar Seyyid Ahmed Arvasi, Emin Tahir Arvas, Halid Beka ve Abdlaziz Haluk efendilerdir. GEREKLE EN RYA O lu Ahmed Arvasi Efendi yle anlatm tr: "Babamn hali gzel, yolu istikamet idi. Bu bakmdan ryalar sadkt.Mesela ben 1952' de Konya' nn Bey ehir kazas Do anbey nahiyesine ilkokul retmeni olarak tayin olunmu tum. Vasta ok azd. Erzurum' a gitmek

iin bir kamyona bindim. Kamyon telefon direkleri ile yklyd. ofr mahallinde, ofr, o lu ve ben vardm. Van Erci yolundan Erzurum' a gidecekti. O sabah arabaya binmeden, babam beni bir kenara ekti ve; "Her ne kadar bizim ryalara itibar edilmese de, baba efkati zorlamas ile bu gece grd m ryay sana anlatmak zorundaym. Bindi in bu araba, ryada Erci ' i getikten sonra, ilk tahta kprye girince, kpr kt, araba d erken, kprnn ortasndaki direklerden biri zerine taklp kald. Onun iin sen oraya yakla t nda arabay durdur ve in!" Ben de peki dedim. Hadise aynen cereyan etti. Kpr ba na gelince, ofre bir dakika dur, ihtiyacm var, siz kar ya gein, ben gelirim dedim. ndim. Gerekten araba kprnn stne varnca, kpr byk bir grlt ile kt ve ryada grld gibi bir direk tarafndan muvazenede kald. Sallanp duruyordu. Direkleri indirip kpr yapld. Kar ya geildi ve direkleri tekrar arabaya koyup yola devam ettik. ofr bana; "Sen kaza olaca n nereden bildin de indin?" deyince, babamn ryasn ve vasiyetini anlattm. Hayret etti ve bana ok hrmet ve itibar eyledi."

Di er byk evliyalar
Peygamber efendimiz, mm- azam hazretlerinin gelece ini birka hadis-i erifle haber vermi tir. Diy-i manev, Mevduat-l-ulm, Hayrat-l-hisn, Mirt-i kinat ve Drr-lmuhtarda yazl olan hadis-i erifte, (Eb Hanfe mmetimin olacaktr.) buyuruldu. Dn hayatn bildirdi imiz hadis ilminde de icazeti bulunan byk fkh alimi seyyid bni bidin hazretleri, bu hadisi erifin sahih oldu unu bildirmektedir. Bu hadis-i erif, byk lim Eblleys-i Semerkand hazretlerinin Mukaddime kitabnda ve bunun erhi Tekaddme kitabnda da yazlm tr. Gaznevnin Mukaddime adndaki fkh kitabnn nsznde mm- a' zam ven hadis-i erifler yazldr. Bunun erhi olan Diy-i manev kitabnda kd Eblbek hazretleri, ( bni cevz, bu hadise mevdu demi ise de, bu sz taassuptur. nk bu hadis, e itli yollardan gelmi tir.) buyuruyor. Hayrat-l-hisan kitabn mellifi bni Hacer-i Mekki hazretleri, fi fukahasnn byklerindendir. afii olmasna ra men, mezhepsizlerin dedi i gibi, mezhep taassubu olsayd, Hanefi mezhebinin kurucusu hakkndaki hadisi erifleri kitabna almazd. Mevduat-l-ulm kitabnn sahibi Ta kpr Zade, Ahmed bin Mustaf, Osmanl limlerindendir. akik-i Numniyye tarih kitab ile Miftah-s-sede kitab me hurdur. O lu Kemaleddn Muhammed, Mifth-s-sede kitabn Trkeye tercme ederek Mevduat-l ulm ismini vermi tir. Mirt kinat kitabnn sahibi Ni anc Zade, Muhammed bin Ahmed bin Muhammed bin Ramazan, Edirne kads idi. Mirt kinat kitab me hurdur. Drr-l-muhtar kitabnn sahibi Aladdin Haskefi, am mftsi idi. Bunun Drr-lmuhtar kitabna bni bidn, Burhaneddin brahim bin Mustafa Haleb ve Ahmed Tahtv kymetli h iyeler yapm lardr. Bu limlerin do rulu unu tasdik etti i hadis-i eriflere uydurma demek byk bir insafszlktr. Hanefilere gre, deniz ha arat yenmez, di er mezhebe gre yenir. Hanefi, di er mezhebe sizin ictihadnz yanl diyemedi i gibi, mezhep de, Hanefiye sizinki yanl diyemez. Bir hadisi bir lim mevdu derken, teki sahih diyebilir. Bu limler, birbirine dil uzatmaz. Hadis ilminde mctehid bir lim, baz limlerin sahih dedi i bir hadise mevdu diyebilir. Mctehidin byle demesi; bu hadis, Peygamber efendimizin sz de ildir" anlamnda de ildir. Bu hadis benim usulme gre hadis de ildir demektir. Farkl ictihadlar da byledir. Bana gre do rusu bu der, fakat farkl ictihadda bulunan mctehide dil uzatmaz. Baz kimseler, limin birisi, bir hadise mevdu dese, sanki btn limlerce o hadis mevdu imi

mam- Azam Ebu Hanife Hazretleri

gibi, o hadise hemen uydurma damgasn vuruyorlar. Halbuki hibir Ehl-i snnet liminin kitabnda uydurma hadis olmaz. Ehl-i snnet limlerinin kitaplarna dil uzatmamal ve onlarn kitaplarnda uydurma hadis var sanmamaldr. slm limleri, hadis uydurmann ve uydurulmu hadisi nakletmenin vebalinin bykl n bildikleri iin, kitaplarna uydurma hadis almazlar. nk hadis-i erifte, (Benden duydu unuz ayet ve hadisi tebli edin! Beni srailden bildirdiklerimi de syleyin! Yalnz bana bilerek yalan isnat eden, cehennemdeki yerine hazrlansn!) buyuruluyor. (Buhar)

Evliyann byklerinden. Knyesi, Ebu Muhammed' dir. Muhyiddin, Gavs-l-a' zam, Kutb-i Rabbani, Sultan-ul-evliya, Kutb-i a' zam gibi lakablar vardr. ran' n Geylan ehrinde 1078 (H.471)de do du. Babas Ebu Salih bin Musa Cengidost' tur. Hazret-i Hasann o lu Hasan- Msenna' nn o lu Abdullah' n soyundandr. Annesinin ismi Fatma, lakab mm-lhayr olup seyyidedir. Bunun iin Abdlkadir Geylani, hem seyyid, hem erifdir. AbdlkadirGeylani hazretleri 1166 (H.561)' da Ba dad' da vefat etti. TrbesiBa dad' dadr. Fkh ve hadis ilimlerinde mctehid idi. Kadiriyye tarikatnn kurucusudur. Ehl-i snnet itikadn ve din bilgilerini her tarafa yayd. Orta boylu, zayf bnyeli, geni g sl, ilim iin vefakarlkta emsali az bulunur bir veli idi. Abdlkadir Geylani hazretleri daha do madan, ilerde byk bir zat olaca na dair alametler, i aretler grlm t. Babas ryasnda Peygamber efendimizi sallallah aleyhi ve sellem, Eshab- kiram radyallah anhm ve evliyay grd. Peygamber efendimiz kendisine; "Ey Ebu Salih! Allah tel bu gece sana kamil, olgun ve derecesi yksek bir erkek evlad ihsan etti. O benim o lum ve sevdi imdir. Evliya arasnda derecesi yksek olacak." buyurdu. Yine o lu hakknda;"On iki imam d nda btn veliler do acak olan o luna itaat edecekler, onun ayaklarn boyunlarna koyacaklar. O yksek derecelere kavu acak, ona itaat etmeyenler Allah telya yaknlk devletinden mahrum kalacaklar." diye mjdelendi. Do duktan sonra yksek halleri ile dikkatleri ekti. Ramazan- erifte gn boyunca st emmez, iftar olunca emerdi. Bu halini u beyti ile anlatr: Ba langcm yleydi, dillerde sylenirdi Be ikteyken orutum, bunu herkes bilirdi. Do du u senenin ramazan- erif aynn sonunda havalar bulutlu gemi ti. Bunun iin ramazann kp kmad nda tereddd edildi. Halk annesine ocu un st emip emmedi ini sordular. Emmedi ini renince, ramazan- erifin henz kmad n anlayp oruca devam ettiler. On ya nda mektebe giderken etrafnda meleklerin kendisi ile beraber yrdklerini grr, onlardan; "Yer an evliyadan bir zat geliyor." dediklerini duyard. Meleklerin sylediklerini duyan birisi; "Bu ocuk kimdir?" diye sordu. Meleklerden birisi; "Bu asil bir ailenin ocu udur. lerde byk bir zat olacak. Arzu edenlere hep verecek ve hi kimseyi kapsndan bo evirmeyecek. Her gn Allah telya yaknl artacak ve ok yksek derecelere ula acak." dedi. ocuklarla beraber oynamak istedi inde; "Bana gel ey mbarek, bana gel." diyen bir ses i itir, korku ve heyecanla annesine ko ard. Abdlkadir Geylani on sekiz ya nda Ba dad' a geldi. Buradaki me hur alimlerden ders almak suretiyle hadis, fkh ve tasavvuf ilimlerinde ok iyi yeti ti. Fkh ilmini; Ebu Hattab Mahfuz, Eb' l-Vefa Ali bin Ukayl, Ebu Hseyin bin Kad Ebu Ya' la ve di er fkh alimlerinden rendi. Hadis ilmini; Hasan-i Bakllani, Ebu Said Muhammed bin Abdlkerim, Ebu Ganim Muhammed bin Muhammed, Ebu Bekr Ahmed bin Muzaffer, Ebu Cafer, Ebu Kasm bin Ali, Ebu Talib Abdlkadir, Ebu Bekr Hibetullah ibni Mbarek, Eb' lzz Muhammed bin Muhtar, Ebu Nasr Muhammed, Ebu Galib Ahmed, Ebu Abdullah Yahya

Seyyid Abdlkadir Geylani Hazretleri

ve di er hadis alimlerinden rendi. Tasavvuf ilmini ise; eyh Ebu Said Mahzumi ile Hammad-i Debbas' tan alm tr. lim tahsilini tamamlayp yeti tikten sonra, vaz ve ders vermeye ba lad. Hocas Ebu Said Muhzumi' nin medresesinde verdi i ders ve vazlarna gelenler medreseye s maz sokaklara ta ard. Bu sebeple, evresinde bulunan evler de ilave edilmek suretiyle medrese geni letildi. Bu i iin Ba dad halk ok yardmc oldu. Zenginler para vererek, fakirler al arak yardm ettiler. Hatta bir kadn, mehir bedelini, kocasnn orada al masna sayd. Derslerine devam edenler arasnda pekok alim yeti ti. Abdlkadir-i Geylani hazretleri, bir mddet ders verip insanlar ir ad ettikten, hak ve hakikat anlattkdan sonra, ders ve vaz vermeyi brakt. nzivaya ekilip, yalnzl seti. Sonra sahralara kt. Ba dad' n Kerh harabelerinde ya amaya ba lad. Btn vaktini ibadet, riyazet ve mcahede ile nefsinin arzu ve isteklerini yapmamak, istemediklerini yapmakla geirmeye ba lad. Buyurdu ki: Irak' n sahra ve harabelerinde 25 sene insanlardan uzak kaldm. Benim kimseden, kimsenin benden haberi yoktu. Bazan uzun mddet yemezdim ve "am am" diye iimin feryadn duyardm. Bazan zerime yle a rlklar gelirdi ki, bunlar bir da n stne konsa, tahamml edemeyip, parampara olurdu. Bu srada; "Muhakkak zorlukla beraber bir kolaylk vardr, phesiz zorlukla beraber kolaylk vardr." mealindeki n irah suresinin be inci ve altnc ayet-i kerimelerini okudu umda zerimdeki a rlklar da lp, giderdi." eytanlar e itli klk ve kyafetlere brnp toplu halde yanma gelir, beni yolumdan evirmek iin u ra rlard. Kalbimde byk bir azim ve diren hissederdim. imden bir ses; "Ey Abdlkadir! Onlarla mcadele et, onlara galip geleceksin." derdi. lerinde bir eytan durmadan bana gelir; "Buradan git, yle yaparm, byle yaparm." diye beni tehdit ederdi. Canu gnlden, "La havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim" okuyunca, onun tamamen yand n grrdm. Bir kere Abdlkadir Geylani yle bir ses i itti: "Ey Abdlkadir! Ben senin Rabbinim! Sana haramlar mubah, serbest kldm." Bir rivayete gre; "Ba kasna yasak olan eyleri sana helal kldm." diyordu. Bunun zerine Abdlkadir Geylani Euz ekti. "Kovulmu eytandan Allah telya s nrm. Sus ey mel' un!" diye ba rd. Bunun zerine ayn ses; "Ey Abdlkadir! Rabbinin izni ile e itli yerlerde bana aldanmayarak, errimden, ktl mden kurtuldun. Halbuki ben bu yolda yetmi ki iyi yoldan kardm." dedi. Onun eytan oldu unu nasl anlad n sorduklarnda; "Sana haramlar helal ettim, sznden anladm. nk Allah tel byle eyleri emretmez." buyurdu. Ba ka bir kere gayet irkin ve pis kokulu birisi geldi. "Ben iblisim, eytanm. Sana hizmet etmeye geldim, beni ve yardmclarm ok yordun." dedi. "Sana inanmyorum, buradan uzakla ." dedim. Bana vuracak oldu ise de onu peri an ettim. kinci defa elinde byk bir ate kvlcm ile hcum etmeye ba lad. Bu esnada elinde kl bulunan atl birisi bana yardma geldi. Yine onu ma lub ettim. nc olarak iblisi ok uzakta a lar grdm. Gayet zgn olarak; "Senden midimi kestim. Galiba seni yoldan karamayaca m." dedi. "Sus ey mel' un!" dedim ve kovdum. Allah tel her seferinde beni onlara kar stn kld. eytan ba mdan savdktan sonra bana pek lezzetli ssl ve parlak eyler grnd. "Bunlar nedir?" dedim; "Dnya zevkleri ve zinetleridir." denildi. Dnya ve onun gz kama trc lezzeti ve abuk tkenen nimetleri kendine ekmek istedi fakat Allah tel beni onlardan da korudu. Onlara hi kymet vermedim. Bunun iin kaybolup gittiler. Sonra Allah telnn rzasna kavu ma yolunda insann nne kan manileri, engelleri grdm. "Bunlar nedir?" dedim. "Senin iinde bulunan manilerdir." denildi. Bunlara stn gelebilmek iin bir sene u ra tm. Sonra iimi seyrettim. Kalbimin birok eylere ba land n bo hayaller kurdu unu, kendini saraylarda sand n grdm. "Bunlar nedir?" dedim. "Arzu ve isteklerindir." denildi. Tam bir yl u ra tktan sonra kalbimi onlardan temizleyebildim.

Yine nefsim kendi eklinde bana gelir, kendine dost olmam iin yalvarrd. Yz vermeyince zor kullanmak isterdi. Bir kere onu, btn hastalklar zerinde, arzu ve istekleri dipdiri, eytanlar emrine hazr olarak grdm. Bir sene mcadele ettim. Allah telnn izni ile hastalklarn iyile tirdim, arzu ve isteklerini krdm, eytanlarn kovdum. Ksaca nefsimle tedricen, safha safha mcadele ettim. Onu iki elimle smsk yakaladm. Yllarca ssz, sessiz, sadasz yerlerde kalmaya mebcur ettim. So uk bir gece krk defa ihtilam oldum, havann so uklu una bakmadan her seferinde, hemen ykandm. Kerh harabelerinde yllarca kaldm. Yiyecekler malum; otlar, a a yapraklar... Dnya sevgisinden kurtulabilmek, nefse stn gelebilmek iin her areye ba vurdum. Grd m her yoku a trmandm. Nefsime hi frsat vermedim. Bir gece merdivende kitap mtalaa ediyordum. Nefsim; "Biraz uyu, sonra kalkarsn." dedi. Ona muhalefet olsun diye tek aya m zerinde durdum. Kur' an- kerimi hatmedinceye kadar uyumadm. Btn bunlara ra men, henz matluba, maksada ve asl istedi ime varamam tm. Bunun iin, tevekkl, kr ve zenginlik gibi kaplar denedim. Arad m fakirlik kapsnda buldum. Burada byk bir erefe kavu tum, kulluk srrna erdim, sonsuz hrriyete ula tm. Btn arzu ve isteklerim buz gibi eridi. Btn be eri sfatlarm kayboldu. Gnlden Allah teldan ba ka her eyi karp, hep O' nunla olmak olan "fakr" mertebesine ula tm". Nihayet btn varlklardan yz evirdim. Her eyim Allah iin oldu. Sahralarda cezbe halinde kendimden gemi olarak dola rdm. Kendime geldi imde kendimi bulundu um yerlerden ok uzaklarda bulurdum. Bir gn bu halde bir saat kadar yrm tm. Sonra kendimi Ba dad' a on iki gnlk uzaklkta bir yerde buldum. D nceye dald mda bir ses bana; "Sen ki Abdlkadir' sin, buna hayret mi ediyorsun?" dedi. Sahralarda dola rken "Ol" sz ile ihsan olundum. Allah telnn izni ile istedi im olurdu. Bunun iin ok yiyecek buldum. Da dan bir para koparrdm, helva olur, yerdim. Kuma deniz suyu dkerdim, tatl su olurdu. Sonra byle yapmaktan haya ettim. Allah telya kar edebi gzeterek hepsini terk ettim. Abdlkadir Geylani hazretleri bu uzun dola malardan sonra Ba dad' a dnyordu. Hazret-i Hzr nne kp, ehre girmesine mani oldu. "Emir var. Yedi sene Ba dad' a girmeyeceksin." dedi. Bu sebeple, Ba dad' n kenarlarnda yedi yl, yerden biten mbah bakliyat yiyerek bekledi. Bildirilen mddet bitince; "Ey Abdlkadir! Ba dad' a gir, serbestsin." diye bir ses duydu. So uk ve ya murlu bir gecede Ba dad' a girdi. Do ru eyh Hammad bin Mslim Debbas' n zaviyesine (dergahna) geldi ve geceyi orada geirdi. Sabahleyin eyh Hammad Debbas onu grnce a layarak; "O lum Abdlkadir! Bu devlet bugn bizim, yarn sizin olacaktr." dedi. Bir mddetten beri Ba dad' da bulunan Abdlkadir Geylani hazretleri fitne ve kar klklar olunca tekrar sahralara kmak istedi. Hibe kaps denilen yere gelince; "Nereye gidiyorsun? Dn, herkes senden faydalanacak." diyen bir ses i itti. "Ben dinimi kurtarmak istiyorum." dedi inde; "Korkma, dinine bir zarar gelmeyecek." denildi. D nmeye ba lad ve bu i in hakikatn bildirmesi iin Allah telya yalvard. Bu esnada Muzafferiyye denilen yerden geerken birisi kapy ap; "Ey Abdlkadir! Buyurun." dedi. Yanna varnca; "Syle, dn Allah teldan ne istemi tin?" dedi. Abdlkadir Geylani hazretleri a rp cevap veremedi. Bunun zerine o zat kapy iddetle yzne arpt. Dn Allah teldan ne istedi ini d nerek yrmeye ba lad. Biraz sonra o zatn eyh Hammad Debbas oldu unu hatrlad. Bundan sonra onun sohbetlerine gider, halledemedi i, zemedi i esrar, gizli eyleri ondan sorard. O da ona bir bir aklard. Bazan ilim renmek iin ba ka taraflara gitti inden onunla gr emezdi. Dnnce hocas ona; "Allah a kna nerelere gidiyorsun? Bu civarda senden daha alim birisi var m?" derdi. eyh Hammad' n mridleri ona bazan; "Sen alim birisin. Burada ne i in var, buradan gitsene." derler; eyh Hammad da onlara; "Utanmyor musunuz? Onu buradan kovmak m istiyorsunuz. inizde onun gibisi yok.

Benim ona eziyet etti ime bakmayn. Onu imtihan etmek, denemek, manen kemale ermesi, olgunla mas iin byle yapyorum, mana aleminde onu koca bir da gibi gryorum." derdi. Yine bir sohbet toplantsnda, Abdlkadir Geylani hazretleri d ar km t. eyh Hammad; " u genci gryor musunuz? Bir zaman gelecek aya btn velilerin boynunda olacak, her veli ona itaat edecek." dedi. Ba ka bir gn o gelince aya a kalkp; "Ho geldin Abdlkadir! Sen ariflerin, Allah tely tanyanlarn seyyidi, efendisisin. Senin sanca n do udan batya kadar dalgalanacak. Btn boyunlarn sana e ilece ini ve akranlarnn stnde bir dereceye ula aca n mjdelerim." dedi. Zamanndaki di er evliya da keramet olarak ilerde onun derecesinin yksek olaca n haber verdiler. Abdlkadir Geylani hazretleri zaman zaman eyh Tacl arifin Eb' l-Vefa hazretlerinin yanna giderdi. Eb' l-Vefa hazretleri o gelince aya a kalkar, yanndakilere; "Aya a kalkn, evliyadan biri geliyor." derdi. Ona kar bu ekilde iltifat etmesine hayret eden talebelerine; "Henz zaman var. Vakti gelince, okumu , cahil herkes bu gence muhtac olacak, onun feyzinden, manevi ilminden faydalanacaktr. Sanki u anda onun Ba dad' da cemaatlere vaz ve nasihat etti ini, "Aya m btn velilerin boynundadr." dedi ini ve btn velilerin boyunlarn ona uzattklarn, gryorum." derdi. Bir defasnda da; "Ey Ba dadllar! Allah telya yemin ederim ki, onun ba nda bir ucu do uda bir ucu da batda olan sancaklar dalgalanacaktr." dedi ve Abdlkadir Geylani hazretlerine dnp; "Bugn sz bizim fakat ilerde senin olacak. O zaman bu ihtiyar hatrlarsn." diye hitab etti. Nihayet Abdlkadir Geylani hazretleri Ba dad' da insanlar ir ada, Allah telnn be endi i yolda bulunmaya davete ve nasihat etmeye ba lad. Bir gn kendini nurlarn kaplad n grd. Bu hal nedir diye sorunca, Resulullah efendimiz Allah telnn sana verdi i yksek dereceyi tebrik etmeye geliyor, denildi. Nurun git-gide o ald bir anda Resulullah efendimiz grnerek bir elbise verdiler. Sonra; "Bu, kutubluk denilen velilere ait evliyalk elbisesidir." buyurdular. Resulullah efendimizden hazret-i Ali vastasyla gelen feyzler, manevi ilimler ondan sonra hazret-i Hasan ile Hseyin ve on iki imamdan di erleri ile devam etti. Bunlardan sonra gelen evliyaya feyzler hep on iki imam vastasyla geldi. Abdlkadir Geylani hazretleri dnyaya gelip veli oluncaya kadar hep byle idi. Fakat o evliyalkta yksek dereceye kavu unca, on iki imamdan gelen feyzler, ilimler, bereketler onun vastasyla geldi. Ba ka hi bir veli bu makama ula amad. Bunun iin; "nceki velilerin gne i batt. Bizim gne imiz ufuk zerinde sonsuz kalacak, batmayacaktr." buyurdular. Kyamete kadar, her veliye feyzler onun vastasyla gelecektir. Bunun iin kendisine "Gavs-l-A' zam; En byk Gavs" denildi. Yalnz mam- Rabbani hazretleri bu hususda onun vekilidir. Abdlkadir Geylani hazretlerinin evliyalktaki derecesinin yksekli ini zamanndaki btn evliya kabul etmi ti. Bir gn Ba dad' da sohbet ediyordu. Meclisinde pekok alim ve veli vard. Bir ara; " te u aya m her velinin boynu zerindedir." buyurdu. Orada bulunanlarn hepsi bu sz tasdik ettiler. eyh Halifet-l-Ekber anlatr: Ryamda Resulullah efendimizi grdm. "Ya Resulallah! eyh Abdlkadir, aya m btn velilerin boynu zerindedir, diyor ne buyurursunuz?" diye sordum. "Do ru sylemi tir. O benim himayemde bir kutubdur, bu nasl olmasn?" buyurdu." Adiyy bin Msafir; "Bu sz yalnz o syledi, ba kasndan duymadm. O bununla kendi zamanndaki ferdiyet denilen makamn aklar. Onun gibi hi kimse byle syleme e mezun, izinli de ildir." der. Ahmed Rufai hazretleri; "O bu sz manevi emirle syledi." dedi.

bn-i Hacer-i Askalani hazretleri de; "Bunun manas, ilerde o kadar keramet gsterecektir ki, inad eden ve do ru yoldan sapanlardan ba kas onu inkar etmeyecektir." dedi. Byk alim zzeddin bin Abdsselam; " phesiz o, evliyann sultan idi." demi ti. Hayat bin Kays hazretleri buyurur ki: "Abdlkadir Geylani bu sz syleyince, btn velilerin kalblerindeki nurlar artt. limlerinde bereket, hallerinde ykseklik grld. nk onlar istisnasz, ba larn onun aya na do ru uzatm lard." Abdlkadir Geylani bu sz syledi inde, yeryznde veliler boyunlarn ona do ru uzatt. O anda boynunu uzatanlardan biri Ahmed Rufai hazretleridir. Ona niin byle yapt n sorduklarnda yle dedi: " u anda Abdlkadir Ba dad' da "Aya m, her velinin boynundadr" diyor. Ebu Medyen Ma ribi de; "Evet ben Ma rib' de ona boynunu uzatanlardan biriyim." buyurdu. Abdlkadir Geylani hazretlerinin tasavvuftaki yoluna Kadiriyye tarikat denir. Tarikatnn hususiyeti, dinin emir ve yasaklarna uymak, devaml zikir, Allah tely anmak, gnl Allah teldan ba kasndan kurtarmaktr. Abdlkadir Geylani hazretleri tasavvuf bilgilerini herkesin anlayaca ekilde sundu. Peygamber efendimizin bereketiyle szleri gayet tatl ve tesirli idi. Kendileri yle anlatr: Hicri be yz yirmi bir senesi evval aynn on alts olan Sal gn leden nce, Resulullah efendimizi ryamda grdm. "Ey o lum, niin konu muyorsun?" buyurdu. "Babac m ben yabancym. Ba dad fasihlerinin yannda nasl konu urum?" dedim. "A zn a!" buyurdu. A zm atm. Yedi defa mbarek a znn suyundan a zma sat ve; " nsanlarla konu , onlar gzel hikmet ve vazlar ile Rabbinin yoluna a r." buyurdu. le namazn kldm. Yanmda kalabalk insanlar grdm. Nutkum tutuldu. Ali bin Ebi Talib' i grdm. Mecliste benim kar mda ayakta duruyor ve bana; "Ey o lum niin konu muyorsun?" diyordu. "Babac m! Nutkum, konu mam tutuldu, konu amyorum." dedim. "A zn a." buyurdu. Atm. A znn suyundan a zma alt defa sat. "Niin yediye tamamlamadnz?" dedim. "Resulullah' a kar olan edebimden." buyurdu ve gzden kayboldu. Bundan sonra en fasih bir dille konu ma a ba ladm. Birgn, minberde oturmu vaz ediyordu. Birden sratle en son basama a indi. Ayakta, elini elinin stne koyarak, mtevazi bir ekilde durdu. Bir mddet sonra minbere kt. Eski yerine oturdu ve vazna devam etti. Oradakilerden birisi, ne oldu diye sual edince; "Ceddim Resulullah' grdm. Geldi ve minber nnde durdu. Haya edip, son basama a indim. Kalkp, gitmeye ba laynca, bana yerime oturmam ve insanlara vaz etmemi emr etti, dedi. Sohbetlerinde bazan birka ki i co arak kendinden geerdi. Haftada gn, cuma, sal ve pazartesi gecesi halka vaz ederdi. Vaznda, alim ve evliyadan zatlar da bulunur, hepsi byk bir huzur ierisinde dinlerlerdi. Krk sene byle devam etti. Ders ve fetva vermeye yirmi sekiz ya nda ba lam olup, bu hal altm ya na kadar devam etti. Huzurunda Kur' an kerim tegannisiz gayet sade, tecvide riayetle okunurdu. Drt yz alim onun anlattklarndan notlar tutar, izdiham, kalabalk sebebiyle birbirlerinin srtlarnda yazarlard. Sorulan suallere gayet ak ve doyurucu cevaplar verirdi. Derin ilim sahibi idi. On e it ilimde ders verirdi. Bir gn birisi huzurunda Kur' an- kerim okudu. Abdlkadir-i Geylani hazretleri okunan ayet-i kerimeleri tefsir etmeye ba lad. Krk ekilde tefsir yapt ve hepsinin delilini gsterdi. Orada bulunanlar yalnz on bir tefsiri anlayabildi ve dinleyenleri hayrette brakt. Sonra; "Sz burada brakyorum. imdi kelime-i tevhide geldik"La ilahe illallah" dedi. Bunlar syler sylemez cemaat bir hal kaplad, hepsi kendilerinden geti.

nce lazm olan din bilgilerini renmeyi tavsiye ederdi. Cubbai ismindeki bir zat anlatr: Evliyann hayatndan ve szlerinden bahseden arabi Hilyet-l-Evliya kitabn birisinden dinlemi tim. Kalbim yumu ad ve halktan uzakla p yalnz ibadetle me gul olmak istedim. Gidip Abdlkadir Geylani' nin arkasnda namaz kldktan sonra huzurunda oturdum. Bana bakp; "E er inzivaya ekilmek istersen, nce ilim, sonra da yeti mi ve yeti tirebilen rehber zatlarn, yani mr id-i kamillerin huzurunda edeb ren. Daha sonra inzivaya, yalnz ibadete ba la. Yoksa, ibadet ederken dinde bilmedi in bir eyi renmek icabeder de, yerinden ayrlmak durumunda kalrsn." buyurdu. Ebu Muhammed Ha ab der ki: Genken nahiv okuyordum. Bana bir gn Abdlkadir Geylani hazretlerinin vazlarnda ok tesirli konu tu unu sylediler. Vakit bulamad m iin gidemezdim. Nihayet bir gn vaz verdi i yere gittim. Beni grnce; "Bizim sohbetimizde bulun, seni Sibeveyh yapalm." dedi. O gnden sonra yanndan ayrlmadm. Din bilgilerinde ve akli ilimler denilen di er yardmc ilimlerde ok istifade ettim. O kadar kavaid (kaideler) rendim ki, ba kalarndan rendiklerimi unuttum." Ba dad' n ileri gelen alimleri, herbiri bir mesele sorup imtihan etmek iin huzuruna gelip oturdular. Bu esnada Abdlkadir Geylani hazretlerinin g snden ancak kalb gz ak olanlarn grebildi i bir nur kt ve alimlerin g snden geip gitti. Alimleri bir hal kaplayp, Abdlkadir Geylani hazretlerinin ayaklarna kapandlar. Bunun zerine onlar tek tek ba rna bast ve imdi suallerinizi sorun buyurdu. Her biri suallerini sorup, hemen cevabn ald. Onlara; "Size ne oldu byle?" denildi inde; "Huzurunda oturdu umuzda, btn bildiklerimizi unuttuk. Bizi ba rna basnca unuttuklarmz tekrar hatrladk. Suallerimizi sorunca, yle cevaplar aldk ki, hayrette kaldk." dediler. Ebu Sa' id Kilevi yle anlatm tr: Ben, Abdlkadir-i Geylani hazretlerinin meclisinde iken, Resulullah efendimizi ve enbiyay grdm. Melekler onun meclisine gelmek iin blk blk gk yznden inerlerdi. Bir defasnda da Hzr aleyhisselam grm tm. "Her kim dnyada kurtulu a ermek ve saadete kavu mak isterse, eyh Abdlkadir' in meclisine devam etsin!" buyurmu tu. bn-i Kudame yle sylemi tir: "1166 (H.561) ylnda Ba dad' a girdi imizde, Abdlkadir-i Geylani hazretlerini ilmin zirvesine ykselmi grdk. O, ilmi ile amel eder, kendisine sorulan etin sorulara doyurucu cevaplar verirdi. Btn gzel huylara ve stn vasflara sahipti. Onun gibi bir zata daha hi rastlamadk." Abdlkadir Geylani hazretleri felsefe ile me gul olmay ho grmezdi, ondan men ederdi. Felsefenin kayna akldr. Filozof, e itli bilgileri dzene koyarak madde, hayat, yaratl , dnya ruh, alem, lm ve sonras gibi konulara aklna dayanarak cevaplar bulmaya al r. Bunu yaparken buldu u cevaplarn Allah tel tarafndan gnderilen dinlere uyup uymamasna bakmaz. Bu sebeple do ru yoldan ayrlrlar. Felsefecilerin ortaya koydu u bilgiler, gerek fen bilgilerinin de i mesi, gerekse sonra gelen filozoflarn ncekilerden farkl d nmesi sebebiyle ya ksmen yahut tamamen de i ir. Bu itibarla sonra gelenler nce gelenleri daima tenkid etmekle veya onlarn felsefelerini ykmakla i e ba larlar. Akl yalnz ba na yol gsterici de ildir. Dinin rehberli ine muhtatr. Yoksa saptr. Bunun iin din bykleri itikadn bozulabilece ini bildikleri iin, felsefe ile u ra maktan men etmi lerdir. Nitekim bn-i Sina ve Farabi gibi zatlar felsefecilerin kitaplar ile ok me gul olduklarndan saptm lardr. eyh Muzaffer Mansur der ki: Birka ki i ile Abdlkadir Geylani hazretlerinin yanna gitmi tik. Elimde, felsefe ile ilgili kitaplar vard. Bizi szdkten sonra kitab grmeden bana; "O elindeki kitap ne kt bir arkada tr." buyurdu. Bu esnada oradan ayrlp kitab bir yere koymak ve bir daha

ta mamak hatrma geldi. Kitab ok seviyordum. erisindeki ok eyi de ezberlemi tim. Tam kalkacaktm, bana dikkatli dikkatli bakmaya ba lad. a rp kalkamadm. " u kitab bana versene."buyurdu. Vermek iin kitab atm. Bir de ne greyim kitabn sahifeleri bembeyaz olup, hibir ey yazl de ildi. Kitab kendisine verdim. Tek tek sahifelerine baktktan sonra bana geri verdi. " te bn-i Daris' in Fedail-ul-Kur' an (Kur' an- kerimin faziletleri) kitab." buyurdu. Baktm gerekten onun gzel bir hatla yazlm bir nshas idi. Bana; "Kalb ile tvbe etmek ister misin?" buyurdu. "Evet." dedim. "yleyse kalk!" dedi. Kalktm. Zihnimde felsefe ile ilgili btn rendiklerimi unuttum. Daha nce onlar hi okumam gibi oldum. Dine uygun olmayan bir eye msaade etmezdi. Bir gn yannda; "Falanca ok ibadeti ve kerametleri ile me hurdur." diye konu uldu ve bu arada;"Ben derece bakmndan Yunus aleyhisselam getim." dedi i nakledildi. Bunu duyunca yznde fke eserleri grld. Yasland yast yere do ru att. Gidip baktklarnda adamn ld n grdler. Vefatndan sonra o ahs ryada ne eli olarak grld. "Naslsn?" diye soruldu unda; " eyh Abdlkadir hem Allah telnn, hem Yunus aleyhisselamn yannda bana efaat oldu u iin, Allah tel beni affetti. Yunus aleyhisselam hakknda syledi im o sz sebebiyle hesaba ekmedi." dedi. ok sabrl idi. Talebelerinin suallerini kzmadan cevaplandrr, dersi ge anlayanlara sabrla anlatrd. Ubey isminde, anlatlanlar zor kavrayan bir talebe vard. Bir gn ders srasnda bn-s-Semhal isminde bir zat gelmi ti. Abdlkadir Geylani hazretlerinin onun dersi ge anlamasna kar gsterdi i tahammle hayran kald. O talebe dersini alp ktktan sonra, gsterdi i sabra hayret etti ini syleyince, Abdlkadir Geylani hazretleri; "Bir hafta daha yorulaca m, ondan sonra vefat edece im." buyurdu. Dedi i gibi bir hafta sonunda vefat etti. Abdlkadir Geylani hazretleri heybetli idi. Az konu ur, ok skut eder, konu tu unda gayet cazib, ak ve net konu urdu. ahs iin kzmaz. Din hususunda asla taviz vermezdi. Misafirsiz gece geirmezdi. Zayflara yardm eder, fakirleri doyururdu. steyeni geri evirmez, iki elbisesi varsa, mutlaka birini isteyene verirdi. Yannda oturanlarda; "Ondan daha kerim ve ltufkar kimse olamaz." kanaati hakim olurdu. Sevdiklerinden biri gurbete ksa, ondan haber sorar, sevgi ve alakasn muhafaza ederdi. Kendisine kt davrananlar affederdi. Ktlklere dalm ok kimse, hrsz ve e kya onun vastasyla tvbe etti. Kleleri satn alp, azad ederdi. Verdi i sz tutar,kimseye kar ktlk d nmezdi. Ambarnda helalden kazand bu day bulunurdu. Hizmetisi, kapda ekmek elinde durur ve halka yle seslenirdi: "Yemek isteyen, ekmek isteyen, yatmak isteyen kimse yok mu? Gelsin!" Kendisine hediye gelse, yanndakilere da tr, bir ksmn da, kendisine ayrrd. Hediyeye, mutlaka kar lk verirdi. Fakirlerin ve dervi lerin nafakasn satn almak iin, vazifeli hizmetilerinin, bir ba ka i i olsa, yahut hastalansalar, kendisi ar ya kar, ceddi Resulullah efendimize sallallah aleyhi ve sellem uyarak, ev iin lzumlu eyleri satn alrd. Bir toplulukla yolculukta olsa ve bir yerde konaklasalar, kendi eliyle, el de irmeninde bu day tr, hamur yapar, ekmek pi irir, hepsine taksim ederdi. Kendini ziyarete gelenlere sayg gsterir, tevazu ederdi. ok gnler, et ve ya yemezdi. Bir gn yedi ocuk, ellerinde yarm ar dirhem ile gelip, her biri yarm dirhemini eline koydu ve satn aldrmak istedikleri eyleri sylediler. ar ya gidip, istedikleri eyleri satn alarak getirip ocuklara verdi. Gnllerini ho etti. Sknts ve dile i olanlar onu vesile ederek, araya koyarak Allah telya dua ettiklerinde dileklerine kavu urlard. Buyururdu ki: "Skntda olan bir kimse beni vesile edip Allah telya yalvarsa derhal sknts gider. iddet annda her kim benim ismimi ansa derhal rahata kavu ur. Abdlkadir

Geylani hazretlerinin yz suyu hrmetine diyerek, her kim Allah teldan dilekte bulunursa, derhal i i grlr." Bir kere de; "Her kim her rekatnda Fatiha' dan sonra on bir hlas okuyarak, iki rekat namaz klarsa, selamdan sonra da on bir defa Allah' n Resulne salat ve selam getirip benim ismimi anarak yalvarrsa, Allah telnn izni ve yardmyla derhal i i grlr." buyurdu. Temiz bir hanm, Abdlkadir-i Geylani hazretlerine talebe olmu tu. Bu kadn da da iken, ihtiya iin ma araya girdi inde daha nce ona a k olan bir ahlaksz da ardndan girdi. Kadna yana p, onun namusunu kirletmek istedi. Kadn kap saklanacak bir yer bulamad. Gavs-l-a' zamn ismini syleyip; "Yardm et (yeti , imdad) ey Gavs-l-a' zam, ey insanlarn ve cinlerin gavs, yardmcs, yeti ! Yeti ey eyh Muhyiddin (dinin ihya edicisi), yeti ey Seyyid Abdlkadir!" deyip feryad etti. O anda Gavs-l-a' zam medresede abdest alyordu. Ayaklarnda tahtadan nalnlar vard. Onlar karp ma ara tarafna savurdu. Ahlaksz, arzusuna kavu amadan, nalnlar kafasna ula t ve lnceye kadar ba na vurdular. Kadn, o mbarek nalnlar alp hazret-i Gavs' a getirdi ve ba ndan geeni anlatt. Mridlerinin, talebelerinin tvbesiz vefat etmemeleri iin dua etti: "Allah' m! Ceddim, Habibin Muhammed aleyhisselam ve kullarndan takvaya erenlerin hatr iin, hi bir mridimin, talebemin ruhunu tvbesiz alma." diye yalvard. Bir defasnda; " yi mridlerin hali malum, ya ktlerinki ne olacak?" diye sorduklarnda; " yi olanlar kendilerini bize adam lardr. Ktlere gelince biz de kendimizi onlar kurtarmak iin adadk." buyurdular. Bir kere de; "Bana gzn alabilece i kadar bir kitap verildi. Onda kyamete kadar talebelerimin isimlerini grdm." buyurmu tur. Cinler de kendisinden ekinir, itaat edip szn dinlerlerdi. Ebu Said Abdullah bin Ahmed isminde birinin kzna cinler musallat olmu tu. Halini, Seyyid Abdlkadir Geylani hazretlerine arz etti. O da; "Falanca yere git. Oraya cinlerin reisi u rayacak. Ona benim gnderdi imi sylersin, halini anlatrsn. O sana yardmc olur." buyurdu. O ahs denilen yere gitti. Kendisini Abdlkadir Geylani' nin gnderdi ini ve kznn durumunu anlatt. Cinlerin reisi kzna musallat olan cini cezalandrd. Ebu Said cinlerin reisine;"Bugne kadar senin kadar Abdlkadir' in emrine canu gnlden itaat eden grmedim." deyince; "Abdlkadir Geylani hazretleri her gece evinden bakar, cinleri seyreder. Cinler onu grnce korkularndan sa a sola ka rlar. Allah tel sevdi i kulun emrine birok insan ve cin verir." dedi. Duas makbul idi. Ba dad halkndan biri ona gelerek; "Babam ryada azab ierisinde grdm. Bana eyh Abdlkadir' e git, bana dua etsin. Belki Allah tel beni azapdan kurtarr." dedi. Bunun iin sana geldim. Babama dua ediverin de azaptan kurtulsun." dedi. Abdlkadir Geylani hazretleri skut buyurdu. Bir ey sylemedi. O ahs ikinci gece babasn ryasnda ye il bir cbbe ierisinde ne eli ne eli grnce hayret edip; "Baba, dn azab iindeydin, bugn ise ne elisin. Sebebi nedir?" diye sordu. Babas; " eyh Abdlkadir bana dua etti. Allah tel onun duas hrmetine beni azaptan kurtard." dedi. Tabiblerin tedavi edemedi i hastalar ona gelirler, duas bereketiyle ifa bulup giderlerdi. Bir defasnda Halife Mustencid' in akrabasndan karn i bir hastay getirdiler. Elini srp, dua etti inde Allah telnn izni ile iyile ti. Bir seferinde Dicle Nehri ta m , sular Ba dad sokaklarna kadar gelmi ti. Herkes korku ile Abdlkadir Geylani hazretlerine ba vurdu. Abdlkadir Geylani hazretleri oraya geldi. Bastonunu nehrin kenarna dikti. "Daha ileri gitme!" dedi. Allah telnn izni ile nehrin suyu o andan itibaren azalmaya ba lad. Muhammed Ezher yle anlatr: Bir sene Allah teldan devaml bana evliyasndan birini gstermesini istedim. Bir gece ryamda mam- Ahmed bin Hanbel' in kabrini ziyaret ettim, orada birisi vard. imden onun

evliyadan biri oldu unu geirdim. Uyannca Ahmed bin Hanbel' in kabrine ko tum. Ryada grd m zat orada duruyordu. nmden geip Dicle' ye do ru gitti. Ziyaretimi acele yapp onu takib ettim. Dicle Nehrinin iki taraf, bir admlk mesafe oluncaya kadar yakla t ve admn atarak geiverdi. Sonra o zat medresesine gitti inde ryada ve uyank iken grd zatn Abdlkadir Geylani hazretleri oldu unu anlad. Onu gren tesiri altnda kalr, mbarek biri oldu unu hisseder, kalbi kat ise, yumu ard. Cuma gnleri camiye giderken, halk onu grmek iin sokaklar doldururdu. Kendisi hakknda ktlk d nene merhamet eder, onun iyili ini isterdi. Gavs-l-azam, Medine-i mnevvereden Ba dad- Darsselama gelirken, yolda hrszlardan birine rastlad. Hrsz soyacak adam aryordu. Gavs-l-azam ona; "Sen kimsin?" buyurdu. Hrsz; "Ben lde ya yanlardanm." dedi. Gavs-l-azam ona, isminin masiyet, gnah mrekkebi ile yazlm oldu unu aklad. Hrszn kalbinden, bu heybet ve azamet sahibi ki inin Gavs-l-azam olmas muhtemeldir d ncesi geti. Hrszn kalbinden geeni kendisine syledi ve; "Evet, ben Abdlkadir' im." buyurdu. Hrsz, derhal mbarek ayaklarna kapand ve dilinden; "Ey Seyyid Abdlkadir! Allah iin bana bir ihsanda bulun!" szleri kt. Gavs-l-azam, haline acd ve kabinin dzeltilmesi iin, Allah telya dua etti. Hitab geldi; "Ey Gavs-l-azam, hrsz do ru yola ula tr. Onu sevgililer hidayetine ir ad eyle, onu kutublardan biri eyle!" Hrsz, e siz tevecchleri ile kutublardan oldu. Mslman olan bir rahip yle anlatr: Ben Yemenliyim. imden mslman olmak geldi. Bunun iin Yemen' deki slam alimlerinden birine mracaat etmek istedim. Byle d nrken, uyuya kaldm. Ryamda sa aleyhisselam grdm. Bana; "Irak' a git, orada Abdlkadir isminde biri var, onun huzurunda mslman ol. nk o zamanndaki alimlerin en by dr." buyurdu. Yine on ki ilik bir Hristiyan cemaati mslman olmay kararla trdlar. Kimin yannda mslman olacaklarn d nrlerken sahibini grmedikleri bir ses; "Ba dad' a gidin. Abdlkadir Geylani ismindeki zatn huzurunda mslman olun. Onun bereketiyle kalbinizde yle bir iman nuru parlar ki, ba kasnn yannda byle olmaz." diyordu. Bu hadiseler, Abdlkadir Geylani hazretlerinin bykl n, derecesinin yksekli ini gstermektedir. Yoksa, slamiyette, mslman olmak iin, mftye, imama gitmek ve formaliteye ihtiya yoktur. Bir kimse kelime-i ehadeti syleyip manasna inannca mslman olur. Allah telnn izni ile bir anda birok yerde bulunurdu. Ramazan- erifte bir gn, ayr ayr yetmi ki i, birbirinden habersiz, Gavs-l-a' zam iftara davet etti. Herbiri kendi evini ereflendirmek, bereketlendirmek istiyordu. Her birinin davetini kabul etti, ayn anda davet edenlerin evlerinde iftarda bulundu, onlarla birlikte yemek yedi. Bu haber, bu byk ve havsalaya s maz keramet, bir anda Ba dad' a yayld. Huzurunda hizmet eden hizmetilerden biri, Gavs-l-azam o ak am tekkesinden kmad , iftar burada yapt halde, o kimselerin evlerine girip, onlarla yemek yemesi ve bu yeme in ayn anda olmas nasl olur? diye d nd zaman, Gavs-l-azam, o hizmetisine dnerek; "Onlar do ru sylyorlar, herbirinin davetinde bulundum, ayr ayr, fakat ayn zamanda herbirinin evlerinde yemek yedim" buyurdu. ilesini ekmeden yksek mertebelere ula lamyaca n sylerdi. Bir kadn, ocu unu Abdlkadir-i Geylani' ye getirip; "O lumun kalbini size tutulmu grdm; bana hizmetinden onu azad edip, size getirdim." dedi. eyh hazretleri bu genci yanna ald. Ona nefsin istemediklerini yapmasn emretti. Tarikatta sluke ba latt. Bu ekilde devam ederken, bir gn annesi ka geldi. O lunu, az yemek ve uyumak sebebiyle, zayf ve sararm , arpa ekme i yer halde buldu. Bu hal ona dokundu. ocu unu brakp, Abdlkadir-i Geylani hazretlerinin yanna girdi. eyh hazretleri oturmu , tavuk yiyordu. "Efendim, siz burada tavuk yersiniz, benim o lum ise, arpa ekme i yer." dedi. eyh bunu duyunca, elini, tavuk kemiklerinin zerine koyup; "Kum bi-iznillah!" yani Allah telnn

izni ile kalk, diril! buyurdu. Tavuk hemen dirildi. eyh, kadna hitaben; "Senin o lun byle oldu u zaman, diledi ini yesin!" buyurdu. Bazan sevdiklerine mana aleminde e itli eyleri gsterirdi. Ali bin Yakub anlatr: Bir kere daha yanna gitmi tik. Ba n e ip, murakabeye dalnca, ondan bir nurun ykseldi ini grdm. Gzmden perde kalkt, melekleri, onlarn tesbihlerini ve kabirdekileri, onlarn hallerini, derecelerini, tesbih ettiklerini grdm. Her insann alnndaki yazlar okumaya ba ladm. Hulasa bana gaybi, gizli pekok ey malum oldu. Beni oraya gtren Hocam Ali bin Hiti, aklma bir ey olmasndan korkuyorum deyince, g sme vurdu ve ondan sonra grdklerimden dolay hi korkmadm. Eb' l-Hacer Hamid Hirani anlatyor: Bir gn Abdlkadir Geylani hazretlerinin medresesine gittim ve huzurunda oturdum. Bana; "Ey Hamid! Bir gn gelecek meliklerin, sultanlarn minderinde oturacaksn." buyurdu. Aradan epeyce zaman geip, Hiran' a dnnce, Sultan Nureddin beni a rp yanna oturttu ve evkaf bakan yapt. O gnden beri devaml Abdlkadir Geylani hazretlerinin o szn hatrlarm. Bir gn bir cemaatle terasta durup, Buhara tarafna dnerek, gzel bir koku ald ve; "Benim vefatmdan yz elli yedi sene sonra, dnyaya Muhammedi me reb birisi gelir, ismi Behaeddin Muhammed Nak ibendi' dir. Bana mahsus nimetlere kavu ur." buyurdu ve dedi i gibi oldu. Evliyann byklerinden ve mr id-i kamillerin en me hurlarndan olan bu zat, Muhammed Behaeddin-i Buhari Nak ibend hazretleri idi. Allah tel ona e yann asln, neden meydana geldi ini gsterirdi. Bir gn devlet ileri gelenlerinden birisi huzuruna gelmi ti. Tesirli nasihatlarn dinledikten sonra memnuniyetinden on kese altn ortaya koyup, bunlar senindir." dedi. Abdlkadir Geylani hazretleri almak istemedi. ok srar edince, iinden ikisini ald ve skt. Elinin altndan kan akmaya ba lad. O ahsa; "Bunlar bana getirmekten hi mi haya etmedin?" dedi. Onlar helalden kazanmad n gstermi oldu. Her zaman gizli ak kerametleri grlrd. Abdlkadir Geylani hazretleri buyurur ki: "Kerametler ancak bir hayr, hikmet iin gsterilir. Kerametini gizlemeyen dnyaya d kndr. Bana talebe olan yahut evladmdan ve halifelerime ba l olup, keramet derecesine ula p, maksatsz keramet izhar edenin yz iki dnyada kara olur." Abdlkadir Geylani hazretlerinin insanlar gafletten uyaran, kendilerine gelmesine vesile olan pekok sz vardr. Bunlardan bazlar unlardr: " nsanlara rehberlik eden kimsede u hasletler bulunmazsa, o rehberlik yapamaz. Kusurlar rtc ve ba layc olmas, efkatli ve yumu ak olmas, do ru szl ve iyilik yapc olmas, iyili i emredip, ktlklerden men edici olmas, misafirperver ve geceleri insanlar uyurken ibadet edici olmas, alim ve cesur olmas." " krn esas, nimetin sahibini bilmek, bunu kalb ile itiraf etmek ve dille sylemektir." "Byk alimlere tabi olunuz; bid' at yoluna, dinde olmayp, sonradan karlan eylere sapmaynz. taat ediniz, muhalefet etmeyiniz. Sabrediniz, szlanmaynz. Sabit kalnz, ayrlp da lmaynz. Bekleyiniz, mit kesmeyiniz. znz gnahdan temizleyiniz, kirletmeyiniz. Hele Rabbinizin kapsndan hi ayrlmaynz." "Kalb dnya arzularndan birine ba l kald ve geici lezzetlerden birinin pe ine taklp gitti i mddete, imkan yok, ahireti sevmi olamaz." "Mmin, insanlara kar yznden sevinli oldu unu gsterir. Fakat kendi mahzundur. Peygamber efendimiz; "Mminin sevinci yzndedir. Halbuki kalbi mahzundur." buyurmaktadr. Mminin tefekkr, d nmesi, a lamas ok, glmesi azdr. Tebessm ile kalbindeki hzn gizler. D arda geimini temin etmekle

u ra yor grnr, kalbi Rabbini anmakla me guldr. oluk ocu u ile u ra yor grnr, kalbi Rabbi iledir." " nsanlara gsteri iin amel yapp, sonra da bunu Allah telnn kabul etmesini istemek yak r m? Hrs, markl , azgnl ve dnyaya d knl brak. Sevincini ve ne eni biraz azalt. Biraz hznl ol. Peygamber efendimiz ba kasnn kalbini ferahlandrmak iin tebessm buyururlard." lk nce yaplmas lazm olan eyler hususunda: "M' minin, en nce farzlar yapmas lazmdr. Farzlar bitirdikten sonra, vacib ve snnetleri yapar. Ondan sonra, nafilelerle me gul olur. Farz borcu varken snnet ile me gul olmak, ahmaklktr. Farz borcu olann, snnetleri kabul olmaz. Ali bin Ebi Talib' in rivayet etti i hadis-i erifte, Resulullah efendimiz buyuruyor ki: "zerinde farz borcu olan kimse, kazasn klmadan nafile klarsa, bo yere zahmet ekmi olur. Bu kimse, kazasn demedike, Allah tel, onun nafile namazlarn kabul etmez." Mmin, bir tccara benzer. Farzlar onun sermayesi, nafileler de kazancdr. Sermaye kurtarlmadka, kazanc olamaz." buyurdu. Kt arkada lardan uzak olmay tavsiye eder, yle buyururdu: "Kt arkada lar terket. Onlara sevgi duyma, salihleri sev. Yaknn bile olsa, kt arkada tan uzak dur. Uzak bile olsa, iyi arkada larla beraber ol. Kimi seversen, seninle onun arasnda bir yaknlk hasl olur. Bu bakmdan, sevgi besledi in kimsenin kim oldu una iyi bak. Ey o ul! Kt kimselerle d p kalkman, seni, iyi kimseler hakknda kt zanna d rr. Allah telnn kitabnn ve Resulnn snnet-i seniyyesinin glgeleri altnda yr, felah, bulur kurtulu a erersin." Ey o ul! Senin d ncen, yiyecek, iecek, giyecek ve dnya lezzetleri olmasn. Btn bunlar, nefsin ve insan tabiatnn istedi i eylerdir. Kalbin d ncesi nerede, nefsin ve tabiatn istekleri nerede? Kalbin d ncesi Allah teldr. Senin d ncen, Rabbin ve O' nun katnda bulunan nimetler olmaldr. Dnyadan (haram ve phelilerden) ne terkedersen, mutlaka bunun kar l nda ahirette ondan daha hayrls vardr. mrnde sadece u ierisinde bulundu un gnn kald n farz et de ahiret iin hazrlk yap." Faydasz eyleri brakmak hususunda: "Ey zavall! Sana fayda vermeyen eyler hakknda konu may brak. Dnya ve ahirette sana fayda verecek i lerle u ra . Bo i lerle u ra may brak. Kalbinden dnya d ncelerini kar. nk yaknda dnyadan alnacak, ahirete gtrleceksin. Dnyada rahat ve ho bir hayat arama. Resul-i ekrem; "Hayat, ahiret hayatdr" buyurdu." yi zan sahibi olmak hakknda: "Mslmanlar hakknda iyi zan sahibi ol. Onlar hakknda niyetini dzelt. Her trl hayr i i yapmaya ko . Bilmedi in hususlarda ahireti d nen alimlere sor." Dua hakknda: "Allah teldan dnya ve ahiretin hayrlarn iste. Sakn; "Ben istiyorum. Fakat Allah tel vermiyor, ben de bundan sonra istemeyece im." deme. Duaya devam et. E er istedi in ey ezelde senin iin takdir edilmi ise, Allah teldan istedikten sonra, Allah tel onu sana gnderir. E er istedi in o rzk ezelde senin iin takdir edilmemi ise, Allah tel seni o eye muhta klmaz ve kendinden gelenlere rza gsterme nimetini ihsan eder. E er Allah tel senin iin fakirlik ve hastalk dilemi ise, sen de Allah telya fakirlikten ve hastalktan kurtulman iin yalvarrsn. O zaman Allah tel sana raz ve memnun olaca n bir hal verir. E er, ezelde borlu olmak takdir edilmi se ve sen de bortan kurtulmak iin dua edersen, Allah tel alacakly sana kt muamele etme halinden vaz geirir. Hatta borcundan azaltma veya hepsini

ba lama haline evirir. E er dnyada borlu halden kurtarmazsa buna kar lk sana bol sevap verir. Ahiret i lerini nce yapmak hususunda: "Ahireti sermayen, dnyay bu sermayenin kazanc yap. Zamann, nce ahireti elde etmek iin sarf et. Geri kalan vaktini, geimini temin iin harca. Sakn dnyan sermaye, ahiretini onun kar eklinde yapma. Byle yaparsan, dnyadan artan zamann, ahiretin iin sarf edersin. Bu zaman zarfnda namazlarn klmaya al rsn. Fakat abucak klaym diye, rknlerine riayet etmezsin. Sonra dnya i lerinden dolay yorulur ve bitkin d ersin. Geceleri kaza namaz klmaya frsat bulamazsn. Yorgunluktan l gibi yatar, gndz de faydasz olursun. Nefsine, heva ve iste ine hatta eytana tabi olursun. Ahiretini dnyaya kar lk satarsn. Nefsinin klesi ve onun bine i olursun. Halbuki sen, nefsine binmek, onu yalanlayp tekzib etmek ve selamet yoluna sokmakla emrolunmu sun. Bunlar ahiret yolu, Rabbine taat yoludur. Sen, nefsinden gelen istekleri kabul etmekle, kendine zulmettin. pini onun eline verdin. steklerinde, lezzetlerinde, hevasnda ona uydun. Sonunda dnya ve ahiretin hayrlsn kardn. Dnya ve ahiretini zarara soktun. Byle olursa, Kyamet gn din ve dnya bakmndan insanlarn en mflisi ve en zararls olursun. Nefsine uymakla, dnyadan fazla bir eye ula amadn. E er nefsini ahiret yoluna ekseydin, ahiretini esas ve sermaye kabul etseydin, dnya ve ahiretini kazanrdn. Nefsin ktlklerinden korunur, iyilerden olurdun. E er dnyaya ra bet etmeyerek, ktlklerden uzak kalarak Allah telya itaat edersen, Allah telnn has kullarndan olursun." Yaplan nasihat kabul etmek hakknda: "Karde inin sana yapt nasihat kabul et. Ona muhalefet etme. nk o, senin kendinde gremedi in eyleri grr. Bunun iin Resul-i ekrem; "Mmin, mminin aynasdr." buyurmu tur. Mmin, din karde ine yapm oldu u nasihatlerde samimidir. Onun gremedi i eyleri bildirir. Ona, iyilikler ve ktlkler arasndaki fark gsterir. Ona, lehinde veya aleyhinde olan eyleri anlatr." Acele etmemek hususunda: "Acele etme. Acele eden, ya hata yapar veya hatal duruma yakn olur. A r ve temkinli hareket eden, o i te ya isabet kaydeder veya isabet etmeye yakla r. Acele eytandandr. A r ve temkinli hareket etmek. Allah teldandr. Umumiyetle aceleye sebep, dnyalk toplama hrsdr. Kanaat sahibi ol. Kanaat bitmeyen bir hazinedir." Gaflet hakknda: "Allah teldan hakkyla haya ediniz. Gaflette olmaynz. Zamannz, zayi olup gidiyor. Halbuki siz, yiyemeyece iniz eyleri toplamak, ula amayaca nz eylerin pe inde ko mak, oturamayaca nz binalar kurmakla me gul oluyorsunuz. Btn bunlar size, Rabbinizin huzurunda hesap vermek iin duraca nz unutturuyor. Halbuki Allah tely anmak, ariflerin kalblerinde yerle ir. Onlarn kalblerini ku atr. Onlara, Allah tely hatrlamaya mani olan her eyi unutturur." Allah iin yaplmayan i ler hakknda: "Senin dilin gzel ve tatl; yzn ise ktlklerden kurtulmu gibi glyor, ya kalbinin hali nasl? Cemaat iinde iyi grnyorsun, ya yalnz iken, yannda kimse yok iken naslsn? Grnd n gibi de ilsin. Sen namaz kld n, oru tuttu un, hayr i leri yapt n zaman, e er bunlar srf Allah telnn rzasn gzeterek yapmazsan, nifak zere ve Allah teldan uzak olaca n bilmiyor musun? imdi Allah iin yapmad n btn i lerin, btn szlerin, adi ve baya niyetlerin iin tvbe et. nsanlara gsteri iin, onlarn rzalarn almak iin amel yapp, sonra da bunu Allah telnn kabul etmesini istemek yak r m? Hrs, markl , azgnl ve dnyaya d knl brak. Sevincini ve ne eni biraz azalt. Biraz hznl ol. nk sen, hzn evinde ve dnya hapishanesindesin. Resul-i ekrem daima tefekkr ederdi.

Sevinleri az, hznleri oktu. Az glerdi. Sadece ba kasnn kalbini ferahlandrmak iin tebessm buyururlard." Allah telnn sevgisinde samimiyetin nasl belli oldu u hususunda: "Kulun Allah tely sevmesinde samimi olup olmad , ba na bela ve musibet geldi i zaman ortaya kar. Bela ve musibet geldi inde sabr ve skun halini muhafaza edebiliyorsa, o gerekten Allah tely seviyor demektir. Musibet ve fakirlik zamannda sebat gsterebilmek bu sevgiye delil ve alamet yapld. Birisi Peygamber efendimize;"Ben seni seviyorum." deyince; "Fakirlik iin bir elbise hazrla." buyurdu. Bir ba kas gelip Peygamber efendimize; "Ben Allah tely seviyorum." deyince; "Bela iin elbise hazrla." buyurdu." Sabr ve tahammllerin kar lksz kalmayaca na dair: "Halinizden ikayette bulunmayn. Sabredin, feryad etmeyin. Do ruluk zere devam edin. steyin, istemekte bkknlk gstermeyin. inde bulundu unuz istenmeyen hallerden dolay mitsizli e d meyin. Daima mitli olun. Birbirinize d man de il, karde olun. Birbirinize bu z etmeyin. Allah telya, rzas iin yaplan sabrlar ve tahammller, asla kar lksz kalmaz. Onun iin bir an olsun sabrediniz, mutlaka, senelerce bu sabrn mkafatn grrsnz. mr boyunca kahraman lakabyla me hur olan, bu lakab, bir anlk cesareti neticesinde kazanm tr. Allah tel Kur' an- kerimde mealen; " phesiz ki, Allah sabredenlerle beraberdir." buyuruyor (Bekara suresi: 153) Hayat frsat bilmeye dair: "Hayatta oldu unuz mddete, mr frsat biliniz. Bir mddet sonra hayat kaps kapanacak, bu dnyadan ayrlacaksnz. Gcnz yetti i mddete hayrl i ler yapmay ganimet biliniz. Tvbe kaps akken ve elinizde bu imkan varken bunu frsat biliniz. Tvbe ediniz. Dua etmeye imkannz varken, dua ediniz. Salih kimselerle beraber olmay frsat biliniz." Kabir ziyaretine dair: "Kabirleri ziyaret ediniz. Salih kimseleri de ziyaret ediniz. Hayrl i ler yapnz. Byle yaparsanz, her eyiniz dzelir." Gnahlardan saknmak hususunda: "Mmin kimse kk gnahlar da byk grr. Peygamber efendimiz; "Mmin kimse, gnahn da gibi grp, kendi zerine d ece inden korkar. Mnafk ise, gnahn burnu zerine konan ve hemen uan sinek gibi grr." buyurdu." Vefat: Abdlkadir-i Geylani hazretleri vefat edece i srada, o ullarna buyurdu ki: "Yanmdan ayrln! nk zahirde, grn te sizinle, batnda sizden ba kasyla yani Allah tel ile beraberim." Yine o esnada buyurdular: "Yanmda sizden ba kalar da vardr. Onlara yer an. Onlara edebi gzetin. Burada byk rahmet vardr. Onlar sk trmayn!" Yine; "Aleykm-s-selam ve rahmetullahi ve berekath. Allah tel beni ve sizi magfiret etsin! Allah tel benim ve sizin tvbelerimizi kabul etsin!" Bir gn bir gece hep byle buyurdular. O lu eyh Abdrrezzak anlatr: Gavs-l azam, o esnada, ellerini kaldrp, uzatt ve; "Ve aleykm selam ve rahmetullahi ve berekath! Tvbe ediniz!" buyurdu. Vefat ederken iki defa; "Allahmme refik al a' la." deyip; "Size geliyorum, size geliyorum." buyurdu. Tekrar buyurdu ki: "Durun!" Bunun ardndan, ona lm ve sekerat hali geldi. Bu halde iken; "Bana kimse bir ey sormasn. Ben, Allah telnn ilminde bir halden ba ka bir hale gemekteyim." buyurdu. Son anlarnda, o lu Abdlcebbar; "Babac m, bedenin ac duyuyor mu?" diye arz edince; "Btn uzuvlarm ac iindedir. Yalnz kalbimde hi ac ve elem yok. O, Allah tel iledir." buyurdu.

O lu eyh Abdlaziz; "Hastal nz nasldr?" diye sorunca; "Benim hastal m, insan, cin ve meleklerden hibiri bilmez ve anlayamaz. Allah telnn ilmi, hkm ile naks olmaz. Hkm de i ir, ilim ise de i mez. Allah tel, diledi ini siler, diledi ini yazar. mm-l-kitab O' ndadr, O' na yapt ndan sual olunmaz. Kullara ise, yaptklar sorulur." buyurdu. Daha sonra; "Kudret ile hakim, kullarna lm ile galib olan Allah tel, her ayp ve kusurdan mnezzehdir. La ilahe illallah Muhammedn Resulullah!" Sonra da; "Allah Allah Allah..." deyip sonra sesini kesti, dilini dama na yap trp, mbarek ruhunu teslim eyledi. Vefat byk bir zntyle kar land. Cenaze namazn klmak zere, grlmemi bir kalabalk topland. Cenaze namazn o lu Abdlvehhab kldrd. O kadar insan toplanm t ki, kalabalk sebebiyle ancak gece defn edilebildi. nsanlar, byk kalabalklar halinde ziyaretine geldiler. Bu ziyaretler gnlerce devam etti. Abdlkadir Geylani hazretlerinin kz ve erkek pek ok ocu u vard. Nesli onlar vastasyla dnyann e itli yerlerine Msr, Kuzey Afrika, Endls ( spanya), Irak, Suriye ve Anadolu' da yaylm tr. O ullarndan Ebu Abdurrahman erefeddin sa Msr' a hicret etmi olup imdi Msr' daki Kadiri eriflerin dedesi odur. Torunlar, Kuzey Afrika' da daha ok erif ve urefa gibi isimlerle, Irak, Suriye ve Anadolu' da ise Seyyid ve Geylani diye anlmaktadr. Eserlerinden bazlar unlardr: 1) El-Gunye liTalibi Tarik-l Hak: man, ibadet ve ahlaki konular ihtiva eder. 2) ElFethurrabbani vel-Feyz-ur-Rahmani: Vazlarndan meydana gelir. 3) Ftuh-ul-Gayb: Bu eser vazlarndan ve o lu Abdurrezzak' a vasiyetinden meydana gelir. 4) El-Fuyuzatu' rRabbaniyye fi Evrad-il-Kadiriyye: Dua ve virdlerden meydana gelir. 5) Mektubat: On be mektuptan meydana gelir. ALTININ VAR MI? Bir gn Abdlkadir Geylani' ye; "Bu i e ba lad nzda, bu yola adm att nzda, temeli ne zerine attnz? Hangi ameli esas aldnz da byle yksek dereceye ula tnz?" diye sordular. Buyurdu ki: "Temeli sdk ve do ruluk zerine attm. Asla yalan sylemedim. Yalan ka da bile yazmadm ve hi yalan d nmedim. im ile d m bir yaptm. Bunun iin i lerim hep rast gitti. ocuk iken maksadm, niyetim, ilim renmek, onunla amel etmek, rendiklerime gre ya amakt. Kkl mde Arefe gn ift srmek iin tarlaya gittim bir kzn kuyru undan tutunup, arkasndan gidiyordum. Hayvan dile geldi ve dnp bana; "Sen bunun iin yaratlmadn ve bununla emrolunmadn." dedi. Korktum, geri dndm. Evimizin damna ktm. Gzme, haclar gzkt. Arafat' ta vakfeye durmu lard. Anneme gidip; "Beni Allah telnn yolunda bulundur. zin ver, Ba dad' a gidip ilim reneyim. Salih zatlar ve evliyay bulup ziyaret edeyim." dedim. Annem sebebini sordu, grdklerimi anlattm. A lad, kalkp babamdan miras kalan seksen altnn yarsn karde ime ayrd. Kalann bana verip, altnlar elbisemin koltu unun altna dikti. Gitmeme izin verip, her ne olursa olsun do ruluk zere olmam syleyip, benden sz ald. "Haydi Allah selamet versin o lum. Allah tel iin ayrldm. Artk kyamete kadar bir daha yzn gremem." dedi. Kk bir kafile ile Ba dad' a gitmek zere yola ktm. Hemedan' geince, altm atl e kya ka geldi. Kafilemizi bastlar. Kervan soydular. lerinden biri benim yanma geldi. "Ey dervi ! Senin de bir eyin var m?" diye sordu. "Krk altnm var." dedim. "Nerededir?" dedi. "Koltu umun altnda dikili." dedim. Alay ediyorum zannetti. Beni brakp gitti. Bir ba kas geldi, o da sordu. Fakat, o da brakp gitti. kisi birden reislerine gidip, bu durumu sylediler. Reisleri beni a rtt. Bir yerde, kafileden aldklar mallar taksim ediyorlard. Yanna gittim. "Altnn var m?" dedi. "Krk altnm var." dedim. Elbisemin koltuk altn skmelerini syledi. Skp, altnlar kardlar. "Neden bunu syledin?" dediler. "Annem, ne olursa

olsun yalan sylemememi tembih etti. Do ruluktan ayrlmayaca ma sz verdim. Verdi im szde durmam lazm." dedim. E kya reisi, a lamaya ba lad ve; "Bu kadar senedir ben, beni yaratp, yeti tiren Rabbime verdi im sz bozuyorum." dedi. Bu pi manl ndan sonra tvbe edip, haydutlu u brakt n syledi. Yanndakiler de, " nsanlar soymakta, yol kesmede sen bizim reisimiz idin, imdi tvbe etmekte de reisimiz ol" dediler. Sonra, hepsi tvbe ettiler. Kafileden aldklar mallar sahiplerine geri verdiler. lk defa benim vesilemle tvbe edenler, bu altm ki idir." ATE N ODUNU Y Y P B T RD GB Abdlkadir Geylani' nin sohbetleri ile hasta gnller ifa bulur, kat kalpler yumu ard. nsanlarn manevi hastalklarn tek tek bildirir, onlar tedavi ederdi. Hasedin, kskanl n Allah telnn gazabna sebeb olaca n yle anlatr: Ey mmin! Ne oluyor ki, seni, kom unu; yemede, imede, giymede ve ba ka eylerde kskanr gryorum. Bu nasl i ? Bilmiyor musun ki, bu senin imann zayflatr. Mevlann yannda kymetin kalmaz. Seni, Allah telnn gazabna u ratr. Peygamber efendimiz; "Allah tel, haseti kimse nimetimin d mandr," buyurdu." diye bildirmi tir. Resul-i ekrem bir hadis-i erifte; "Ate odunu yiyip bitirdi i gibi, haset de iyilikleri yer." buyurdu. Sen, haset etti in kimseyi, hangi ve ne hususta haset ediyorsun. Onun ksmeti iin mi, yoksa kendi ksmetin hususunda m haset ediyorsun? E er onu, Allah telnn ona ksmet olarak verdi i eyde haset ediyorsan, ona hakszlk etmi olursun. Haset etti in kimse, Allah telnn kendisi iin takdir ve taksim etti i nimetin ierisinde bulunmaktadr. Sen onu, Allah telnn bu ihsanndan dolay haset etmekle, ne kadar hakszlk ve cimrilik yapt n, ne kadar aklszlk etti ini biliyor musun? E er onu, sana takdir edilenin onun eline geece inden endi e ederek kskanyorsan, bu senin ok cahil oldu unu gsterir. nk senin ksmetini ba kas yiyemez. Muhakkak ki Allah tel sana zulmetmez. Allah tel senin iin takdir etti ini, sana nasib olarak verdi ini, senden alp ba kasna vermez. BU HT YARI H MAYE ETS N!.. Gavs-l-a' zam bir gn, mam- Ahmed bin Hanbel' in kabrini ziyaret etti. Yannda evliyadan bir cemaat da vard. Kabrin ba nda okudular. mam- Ahmed bin Hanbel kabirden kt, elinde gmlek vard. Gmle i verdi ve birbirlerinin boynuna sarldlar. Sonra mam- Ahmed; "Ey Seyyid Abdlkadir! Fkh, tasavvuf ile helalin, haramn ilmi sana muhtatr." buyurdu. Bir gece Resulullah efendimizi ryada grd. Bu arada mam- Ahmed bin Hanbel' i de grd. Bir eliyle sakaln tutmu , Resulullah efendimizden rica ediyor ve; "Ey Allah Resul! O lun Muhyiddin Seyyid Abdlkadir' e buyur da, bu zayf ihtiyar himaye etsin." diyordu. Resulullah efendimiz tebessm buyurarak: "Ey Seyyid Abdlkadir! Bu eyhin ricasn kabul et." buyurdu. Resulullah' n emri ile, onun ricasn kabul etti ve sabah namazn Hanbelilerin namazgahnda kld. Halbuki Hanbeli namazgahnda imamdan ba ka kimse olmazd. Abdlkadir-i Geylani hazretleri oraya gelince, pek ok kimse de ardndan gelip, mescidi doldurdu ve bo yer kalmad. "E er Gavs-l-a' zam hazretleri o gn, Hanbeli namazgahnda hazr olmasayd, Hanbeli mezhebi unutulacakt." denilmi tir. Bundan sonra Hanbeli mezhebine gre ibadet etti. Seyyid bni Abidin am' da yeti en limlerin en byklerinden, vel. Osmanllarn en me hur fkh limlerindendir. 1784de am' da do du. Mevlana Halid-i Ba dad hazretlerinin sohbeti ile ereflenmi tir. Kk ya ta Kur' n- kermi ezberledi. Bir mddet babas ile birlikte, ticaretle me gul oldu. Bu srada bir taraftan da Kur' n- kerimi okumaya devam ediyordu.

Fen ve sosyal ilimlerin yan sra; tefsr, hads ve fkh ilimlerini de rendi. Hocas Mevlana Halid-i Ba dad hazretlerinin tavsiyesi zerine, afii mezhebinden, Hanef mezhebine geti. Daha 17 ya ndayken, fkh kitaplar zerine ha iye ve erhlerle aklamalar yapt. Kymetli eserler yazmaya ba lad. Fkh ilminde oldu u gibi, hads ilminde de mahir idi. am' da bulunan muhaddis Kuzber hazretlerinden icazet ald. lim dallarnda o kadar ykseldi ki, daha hocalar hayattayken byk bir hrete kavu tu. Zahir ilimlerini rendikten sonra, kelam ve tasavvuf ilimlerini de zamann en byk limi ve tasavvuf ehli, Mevlana Halid-i Ba dad hazretlerinden rendi. Onun mbarek sohbeti ile kemle geldi. bni Abidn hazretlerinin dne uymaktaki halleri me hurdur. Haram, mekruh ve phelilerden kesinlikle uzak durur, mbahlar ok az kullanr, ibadetlerinde snnetlere, mstehaplara, edeplere uymakta son derece titiz davranrd. Be vakit namazda; ettehiyyaty okurken, sa tarafa selam verirken Reslullah efendimizi ba gz ile grrd. Gremedi i zaman o namaz yeniden klard. Bir gece ryada Hz. Osman' n vefat etti ini ve Cami-i Emev' de namazn kendisinin kldrd n grd. Sabahleyin hocas Mevlana Halid-i Ba dad hazretlerine bu ryay anlatnca, o da; "Allah tel bilir ki, ben yaknda vefat ederim, sen benim cenaze namazm Cmi-i Emev' de kldrrsn. nk ben, Hz. Osman' n torunlarndanm." buyurdu. Aradan birka gn geince hocas vefat etti. Namazn bni Abidn hazretleri kldrd. 1836da 54 ya nda am' da vefat etti. ok kitap yazd. En me hr eseri Redd-l-Muhtar isimli kitabdr. Bilhassa bu eseriyle tannm tr. Bu kitab, Drr-l-Muhtar kitabna yapt be ciltlik ha iyesidir. Bu ha iye, bni Abidn ismiyle me hr olmu tur. Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye kitabnn byk ksm bu kymetli eserden, yani bni Abidinden alnm tr. Mevlana Halid-i Ba dad hazretleri kendisine yazd bir mektupta, (Her sz senet olan byk lim Mevlana Muhammed Emn Abidn' e en gzel dularm ve en latf vglerimi bildiririm. Yazd nz pek kymetli eserlerle slm lemine yapt nz byk hizmet iin, pek ok dulara mazhar oldunuz.) buyurmaktadr. Drt mezhebin inceliklerine vakf, derin lim, kmil vel Seyyid Abdlhakm efendi hazretleri; "Hanef mezhebindeki fkh kitaplarnn en kymetlisi, en faydals bni Abidn' dir. Her sz dell, her hkm senettir." buyurdu. Seadet-i Ebediyye bu bakmdan da, ok kymetli eserdir.

Hindistan' da yeti en e tiyye evliyasnn byklerindendir. Asl ad Feridddin Mesuddur. Daha do madan kermetleri grlrd. Ramazan hilli grlmemi , ertesi gn oru tutup tutmamakta tereddt olmu tu. Genc-i ekerin babas Cemleddin Sleymandan fetva sormaya geldiler. O esnada bir zat ortaya kt. "Niye merak ediyorsunuz? Bu gece Cemaleddin Sleyman' n evinde bir ocuk do du. E er ocuk bu gece yarsndan sonra annesini emmemi se, hilal grnm demektir." dedi. Seher vakti Cemaleddin Sleyman' n evine gidip, annesine sorduklarnda, yeni do an bebe in gece yarsndan sonra annesini emmedi ini rendiler ve oruca ba ladlar. Daha sonra o gn, di er yerlerden hillin grnd haberi geldi. Ramazan ay boyunca bu bebek, gndz annesini hi emmedi. Sadece iftar ve sahurda emerdi. Neden eker gen? 1- Dergaha giderken, yolda aya kayp amur dolu bir ukura d t. A zna kaan amur, eker hline geldi. Hocas Kutbddin-i Bahtiyar buyurdu ki: "amur a znda eker

Feridddin genc-i eker hazretleri

oldu una gre, Allah tel seni tatl biri yapacak, tatl dilli olacaksn." dedi. nsanlar onu eker Genc diye anmaya ba ladlar. 2- ok oru tutuyor ve iftarda da yiyecek bir ey bulamyordu. Bir gece ok aken a zna kk ta lar koydu. Bunlar, eker paralar haline geldi. Hocas ona; (O genc-i eker, yani eker hazinesidir) dedi. 3- Tccarn biri, eker uvallar ykl bir deve kervan gtryordu. Genc-i eker, develerle ne ta d n sormu tu. Tacir alay ederek; "Tuz." dedi. "Peki tuz olsun. dedi. Tacir Delhiye varnca, ekerlerin tuz haline geldi ini grp a kna dnd. Hemen geri dnd. Genc-i eker' den, yapt ndan zr diledi. Genc-i eker de, "Peki eker olsun." dedi. Tacir Delhi' ye dnnce tuzlarn ekere dndklerini grp sevindi. 4- Bir gn ok susam t. Fakat kuyudan su ekecek kovas yoktu. a kn halde iken, iki ceylann oraya geldi ini ve kuyudaki suyun ykseldi ini grd. Ceylanlar su iip oradan ayrldlar. Genc-i eker kuyunun yanna varnca, su a a ekildi. Buna a rp, "Ya Rabbi, bunun hikmeti ne?" dedi. "Hayvanlar rahmetime gveniyorlar, suya kavu uyorlar. Ama sen, kovaya gvendi in iin, sudan mahrum kalyorsun." nidasn duyunca, ok zld. Krk gn oru tuttu. Sonra a zna toz ald ve toz ekere dnd. Bir nida i itildi: "Ya Ferid, tuttu un orular kabul ettik, seni dostlarmzn arasna aldk ve seni genc-i eker yaptk." Derdine are bulamyan bir hasta, Feridddin eker' e gitti. O da bir k da; "Allah kfi, Allah fi" yazp, hastaya verdi. Hasta bu yazl k d boynuna taknca, devasz hastalktan kurtuldu. Bir gen, talebe olmak zere eyhe giderken yolda bir kadn, ona musallat oldu. Gen, kadndan kurtulamad. Tam elini kadna uzataca srada, bir zat aniden gencin suratna bir tokat att. "Bu yolda gnah i lemeye utanmyor musun?" diyerek kayboldu. Gen ok utanp kadndan uzakla t. Huzura knca eyh; "O lum, Allah tel seni a na d t n kadndan korudu." dedi. Tokat atann kim oldu u bylece belli oldu. htiyar bir kadn a lyarak; "Biricik o lum yirmi yldr eve u ramad. Ayrlk acs beni peri an etti." dedi. eyh murakabeye dalp, "Git, o lun geldi." dedi. htiyar kadn eve giderken o luyla kar la t. O lu; "ok uzaktaydm. Bugn iime seni grme iste i d t. Seni d nrken, muhterem bir zat grnd. Skntm ona anlatnca, Gzlerimi kapamam syledi. Gzlerimi at mda, kendimi burada buldum." dedi. htiyar kadn, sevin gz ya lar iinde eyhe te ekkr etti. Buyururdu ki: Sana hrmet edene hrmet et! Shhatinin kymetini bil! Senden korkandan kork! nsan ne kadar ok znt ve ac ekerse, Allah telya o kadar yakla r. Allah ile konu mak isteyen, Kur' an- kerim okusun. Alt e it tevbe vardr: Kalb ile tevbe: Kalben btn kt arzularn firenlemektir. Nefsin kt arzularn ldrr. Dil ile tevbe: Kt szlerden dili alkoymak ve onu devaml Allah tely zikre ve Kur' an- kerim okumaya al trmak demektir. Gz ile tevbe: Harama bakmamak ve ba kalarnn kusurlarn grmemektir. Kulak ile tevbe: Allah telnn zikrinden ba ka bir ey duymamaktr. Ayak ile tevbe: Ayaklar ktlklere gitmekten korumaktr. Nefs ile tevbe: Nefsin arzularn firenliyerek yaplan tevbedir.

Evliyann byklerindendir. Babas attar, yani ila, esans satard. Feridddin-i Attar, zhd ve takva sahibi idi, haramlardan saknp ibadetle u ra rd. Kkl nde adbah kasabasnda bir yandan babasnn yannda attarlk reniyor, bir yandan da Kutbddin

Feridddin Attar hazretleri

Haydar isimli byk bir zatn sohbetlerine devam ediyordu. Babasnn vefat zerine onun yerine geip, attarl bir sre devam ettirdi. Attarlkla u ra rken, bir taraftan da kymetli dini kitaplar, velilerin hayatlarn ve menkbelerini okuyordu. Bir gn bir dervi dkkannn nne gelip, kapdan ieriye bakarak, gzleri dolup bir ah ekti. Feridddin Attar ona, (Neden yle baknp duruyorsun?) dedi. Dervi , (Ben yk hafif biriyim. Dnyada bu hrkadan ba ka bir eyim yok. Byle olunca, bu dnya pazarndan abuk ve kolaylkla geip giderim. Fakat sen bu a r ykleri derleyip topla kendi ba nn aresine bak!) dedi. Feridddin-i Attar, (Sen bu dnyadan nasl geip gidersin?) dedi. O zat da, (Bu hrkay srtmdan karr, ba mn altna yastk yapar, canm Hakka teslim ederim.) dedi ve hrkasn ba nn altna koyup, Allah diyerek ruhunu teslim etti. Bu durum kar snda, evliyaya olan ba ll , dinini renme istek ve arzusu dayanlmaz hale geldi. Artk attarl terk etti. Dkkannda bulunan e yay sadaka olarak da tt. Bir zata giderek talebelerinden oldu. Riyann, korkun bir afet oldu unu, Allah telnn rzasna uygun olmayan i lerin, amellerin bo oldu unu sylerdi. Bir defasnda unlar anlatt: Bir zat, bir mescide ibadet etmek iin girmi ti. Geceleyin bir ses duydu. Demek ki mescide biri girdi. O ki i, byk bir zatn geldi ini zannetti. (Byle yere byk zatlar ancak Allah telya ibadet etmek zere gelir. Bu zat beni grr, halime nazar klar.) diye d ndkten sonra, btn geceyi seher vaktine kadar ibadetle geirdi. Kendini nasl gstermek istiyorsa yle yapt. Seher vakti etraf a arnca geriye dnp bakt nda bir kpe in yatt n grd. ok utanp kendi kendine, (Ey edepsiz, Allah tel seni u kpekle terbiye etti. Btn gece kpek grsn diye ibadette bulundun. Ne olurdu bir gececik de srf Allah tel iin uyank kalsaydn. Ey nefsim! Senin bir gece bile Allah tel iin riyaszca ibadet etti ini grmedim. Sen, Allah teldan utanmaz msn? Kendi kadrini mevki ve dereceni imdi grdn. Gelse bile ancak kpeklere layk olur.) dedi. Mo ol istilasnda, bir Mo ol askerinin eline esir d t. Askere halk, (Bu ihtiyar ldrmekten vazgeersen, sana bin altn veririz.) dediler. Mo ol askeri raz olmu tu. Fakat Feridddin-i Attar ona, (Sakn beni bu fiata satma. nk kanmn de eri bu de ildir.) dedi. Asker de satmaktan vazgeti. Bir sre sonra ba ka bir ahs gelerek askere, (Bu ya l zat ldrmekten vazge. Onun kanna kar lk sana bir torba saman vereyim.) dedi. Feridddin-i Attar, ( te beni imdi sat. nk esas fiatm buldum. Bundan fazla para etmem.) dedi. Buna sinirlenen Mo ol askeri onu 1229da ehid etti. O da, kesik ba n elleri arasna alarak 3 km' lik bir mesafeye ko tu. imdi trbesinin bulundu u yere varnca, oraya d p ruhunu teslim etti. Kabri adbah kasabasna yakn olup, ziyaretgahtr. Buyururdu ki: ( Ey gafil, bu dnyada kendini hesaba ek. Kalbinin pasn temizlemek iin mcahede et. Bykleri de kendine kyas etme. Zira bir veli, zehir de yese o bal olur.) Yazd iirlerinde stn bir akclk, arifane szlerinde akllar hayrette brakacak bir hal vardr. Mevlana Celaleddin-i Rumi gibi bykler onun eserlerinin tesiri altnda kalm lardr. Yazd eserlerden Tezkiret-l-Evliya hari, hepsi manzumdur. Tezkiret-l-Evliyada seksen kadar velinin hal tercmesi ile menkbeleri ve veciz szlerini yazm tr. Bir iirinin tercmesi yledir: Srlar alemine uan ku idim. Alaktan ykse e kmak istedim. Srra mahrem kimse bulamaynca, Girdi im kapdan ben yine ktm. As ad Hseyin bin Mansurdur. Hallac denilmesinin sebebi udur: Bir gn, arkada olan bir hallacn dkkanna girdi. Bir i inin grlebilmesi iin onun yardmn rica etti. Fakat hallacn gitti i yerden dn biraz uzun srd. Geldi inde; "Ya Hseyin, senin iin bugn

Hallac- Mansur

i imden oldum." diye sylendi. Hallac- Mansur onun endi eli hline bakarak glmsedi; "zlme senin i ini de biz halledelim." diyerek parmaklarn pamuk y nlarna do ru uzatverdi. O anda henz atlmam pamuk y nlar harekete geti. Ka la gz arasnda, tel tel saf pamuk bir tarafa, kirli ve sprnt ksm ise di er tarafa ayrld. Halla a rp kalm t. Olay ksa zamanda halk arasnda yayld. Bundan sonra da ona Hallac- Mansur dendi. Pekok kerametleri grld. Yanna gelenlere yazn k , k n yaz meyveleri ikram ederdi. nsanlara, evlerinde ne yediklerini, ne yaptklarn, ne konu tuklarn ve kalplerinden geenleri Allah telnn izni ile haber verirdi. 400 ki i ile birlikte le alm t. Birka gn geti. Yiyecek hibir ey bulamadlar. Alktan peri an bir hle geldikleri srada Ona gelerek hallerini arz ettiler. Hemen elini arkaya uzatp, 400 ki inin her birine bir kelle ile iki pide verdi. Enel Hak dedi Allah telnn a k ile kendinden geti i bir srada; "Enel-Hak dedi. Bu szn anlam, (Ben Hakkm) demek ise de, (Haktan ba ka hi kimse yok) demek istemi ti. Bu sz iin katline fetv verdiler. Halfe, Onun bir yl zindana atlmasn emretti. Fakat halk yine ona gidip baz meseleler soruyordu. Daha sonra ziyaret de yasakland. eyh Ebu Abdullah-i Haff anlatr: "Hile ile Hallac- Mansur' u grmeye gittim. Yumu ak hallar ve d eklerle d enmi , gzel bir oda grdm. Orada ki kleye " eyh nerede?" dedim. "Abdest alyor." dedi. "Bu zindanda ne i yapyor?" dedim. "13 batman a rl nda bir demir ba ile, her gn bin rekat namaz klyor." dedi. Sonra, "Bu zindanda e kya ve hrsz ok dedi. Onlara nasihat eder." dedi. Biz konu urken o abdest alp geldi. Bana: "Ey gen nerelisin?" dedi. " irazlym" dedim. Me ayhlerden sordu. Eb' l-Abbas ibni Ata' ya gelince, "Onu grrsen, o mektuplar yakmasn syle." Tam bu srada zindancba ieri girdi. Sayg gsterdikten sonra, "D manlar beni halfeye gammazlam lar. Gya ben, ululardan birini buradan bin dinar alarak salm m. Yerine de halktan birini hapsetmi im. te imdi beni katledecekler." dedi. eyh: "Var selametle git." dedi. O gittikten sonra, eyh hcrenin ortasnda dizleri zerine gelerek, ellerini havaya kaldrd. Ba n nne e di. ehadet parma ile i aret ederek a lad. yle a lad ki, gzya ndan slanmadk bir yeri kalmad. Kendinden geerek yzn yere koydu. O srada zindancba ieri girdi. eyh: "Ne oldu?" diye sordu. Zindancba : "Kurtuldum." dedi. "Hangi sebeple kurtuldun?" diye sordu. Halife; "Seni ldrecektim. imdi sana gnlm snd. Tekrar affettim." dedi. Yz krba vurun Halife, "O, fitne karmak istiyor, onu katledin veya Enel-Hak sznden dnene kadar dvn." emrini verdi. Ona nce yz krba vurdular. Hi ses karmad. lmedi ini grnce, ellerini ve ayaklarn kestiler. "Korkudan sarard m sanmayn. Kan kaybetmekten sararyorum." buyurdu. Dara acnda "Tasavvuf nedir?"diye sordular. "Tasavvufun en a a derecesi, i te bende grd nz bu haldir." "Ya ileri derecesi?" dediler. "Onu grmeye tahammlnz olmaz." dedi. dam edilmeden nce halk ta atmaya ba lad. Atlan ta lara hi ses karmyor, hatta tebessm ediyordu. Bir dostu, gl att. O zaman inledi. Sebebi soruldu unda; "Ta atanlar beni tanmaz. Halden anlayanlarn bir gl beni incitti." Dedi. Ellerinden, bacaklarndan sonra dilini de kesmek istediler. zin isteyip; "Allahm, bana senin iin bu i kenceyi reva grenleri affet!" diye yalvard. Daha sonra dili ve ba da kesildi, cesedi yakld, klleri Dicle' ye atld. Atlan kller dklr dklmez, nehir hemen kabarmaya ba lad. Kabaran Dicle' nin sular Ba dat' basmak zereydi. O zaman bir dostu hrkasn Dicle' ye att ve Dicle bir mddet sonra eski normal hlini ald. Hallac bu kimseye, ehid edilmeden nce: "Benim kollarm, bacaklarm, ba m kestikten sonra, cesedimi yakp, kln Dicle' ye atarlar. Korkarm ki, nehir ta p Ba dat' basar. O zaman hrkam nehre gtrp at." buyurmu tu.

Trkistan' da yeti en byk vellerdendir. 1194de Yesi' de veft etti. Tmr Han onun iin muhte em bir trbe yaptrm tr. Ahmed Yesev' de ocuklu unda garib grlyordu. Hzr aleyhisselm ile gr p sohbet ediyordu. Trkistan' da Yesev adnda bir hkmdar var idi. Ceylan avna kan hkmdarn yolu Karauk da na kt. Da ok sarp idi. At, kan ter iinde kald ve avn kard. Buna zlen hkmdar; "Bu da ortadan kaldrmal" diye sylendi. lkesindeki velleri toplayp, dularn almay d nd. Toplanan veller, du ettiler. Da yerinden ayrlmad. Oraya gelmeyen bir velnin olup olmad ara trld. Ahmed Yesev kk oldu undan a rlmad anla ld. Onun da gelmesi istendi. O da, hkmdarn istedi i yere geldi. Vellere sofradaki bir para ekme e du edildi. O da ekme i oradakilere taksim etti ve hepsine kfi geldi. O toplantda binlerce ki i vard. Bu kermeti grenler, Hce Ahmed' in bykl n anladlar. Hce Ahmed, srtndaki babadan kalma hrkasna brnm t. Birdenbire ya mur ya d, her yer suya garkolunca, vellerin seccdeleri su stnde yzmeye ba lad. Sonunda Ahmed hrkasndan ba n karnca, ya mur durdu, gne kt. Karauk da nn ortadan kalkt grld. Bunu gren hkmdar, Hce Ahmed' den, kendi adnn kymete kadar bk kalmasn istedi. Hce Ahmed de; "Kim bizi severse, senin adnla bizi ansn" dedi. Bundan sonra kendisine "Ahmed Yesev" denildi. Geimini sa lamak zere tahta ka k yaparak satard. kznn srtna bir heybe asar, iine de yapt ka klar koyup, Yesi ar sna salverirdi. Kim ka k alrsa cretini heybenin gzne brakrd. Mal alp da, cretini vermeyen olursa, kz onun pe ini brakmaz, nereye gitse onu takip ederdi. Adam creti heybeye koymadka, o kimsenin yanndan ayrlp ba ka yere gitmezdi. Ak am olunca da evine dnerdi. Hatt heybenin gzne fazla para brakanlar da olurdu. Bunlar muhtalara sarf ederdi. Merv ehrinde Mervez isimli bir mderris, Ahmed Yesev hazretlerini imtihn etmek, phesini gidermek niyetiyle, 400 m vir ve 40 mft ile yola kt. "Ben bin mesele bilirim. Hepsine ayr sul sorar, imtihan ederim." diye d nd. Ahmed Yesev hazretleri, talebesi Muhammed Dni mend' e; "Bir bak, bize kimler geliyor?" buyurdu. Mervez' nin miyetiyle geldi ini bildirdi. Hce hazretlerinin emri ile M. Dni mend, o bin meseleden binini, Mervez' nin hfzasndan sildi. Sonra talebelerinden Hakm At' ya ayn ekilde emretti. O da yle yapt. Mervez, hfzasnda kalan bin mesele ile Yesi ehrine geldi. Hce hazretlerinin yanna gelip, "Demek sen Allah' n kullarn do ru yoldan ayryorsun" dedi. Hce, hi kzmad. imdilik gn misfirimiz ol, sonra gr rz." buyurdu. gn sonra bir krs kuruldu. Mervez krsye kt. Hce hazretleri, Hakm At' ya tekrar emredip, o bin meseleyi Mervez' nin hfzasndan silmesini emretti. Hakm At, Allah telya du etti. Hafzasndaki bin mesele de silindi. Mervez, krsde konu mak istedi. Fakat hatrna bir ey gelmedi. Defterinden okumak istedi. Fakat oradaki yazlarn da silindi ini grd. O zaman Mervez, kusurunu anlayp hemen tevbe etti. Talebeli e kabul iin yalvard. 5 yl kald. Yksek derecelere kavu tu. Buyururdu ki: "Chillerle dostluk kurmaktan saknn. slmiyeti tam bilmiyen, tatbik etmeyen bir kimse, evliylk yolunda bulunmaya kalkarsa, bunun mann eytan alar. Kendisinde keramete benziyen baz haller grlrse de bu, eytann oyunudur. Evliyalk taslayan byle eyhler iin der ki: Nafile oru tutar herkese eyhlik satar lmi yok, krden beter, ahir zaman eyhleri. Beline ku ak ba lar, para toplarken a lar, Kendini adam sayar ahir zaman eyhleri.

Ahmed Yesev hazretleri

Ba na sark sarar, ilmi yok neye yarar Oku yok yay gerer ahir zaman eyhleri. Paraya kucak aar, zoru grnce kaar, mrn bo a harcar ahir zaman eyhleri. eyhlik ulu bir i tir, Hakka do ru gidi tir A vermez ba r ta tr, ahir zaman eyhleri. Miskin Ahmed nerdesin, Hak yolunda nidersin? Byle nere gidersin ahir zaman eyhleri. Alim ve vel bir zattr. Asl ismi Hamiddir."Somuncu Baba" lakabyla me hurdur. 1349da Kayseri' de do du. am' a gidip ilim rendi. Orada pek ok velnin sohbetlerine katld. Mnev yol ile Byezd-i Bistm' den feyz ald. Tebrz yaknlarnda Hce Aleddn-i Erdeblden ilim rendi. Tasavvufta stn derecelere kavu tu. Hce Erdebl, bir gn Hamid-i vel' ye; "Artk rendi in ilmi, insanlara retmek zere Anadolu' ya git" buyurup, ona izin verdi. Hce, onu talebeleriyle birlikte, " emseddin-i Tebriz Makm" denilen yere kadar u urlad. Sonra onu haset edenlerin de bulundu u toplulu a dnerek; "Hamid' in arkasndan bakn. E er dnp bizden tarafa bakarsa, Anadolu' da onun ilminden istifde ederler. Bakmazsa, onun ilminden hi kimse istifde edemez." buyurdu. Oradakiler merakla Hamd' in arkasndan bakmaya ba ladlar. Hamid-i vel, gzden kaybolmadan nce iki defa arkasna bakt. Onu haset edenler, yanl lklarn anladlar. Kayseri' de talebeleri, ondan feyz almaya ba lad. Talebelerinden c-i Karamn' ye; "Ankara' da Numan isminde bir mderris var. Onu buraya dvet et" buyurdu. O da Ankara' ya gitti. Mderris Numan; "Bu dvete icbet lzm" diyerek, beraberce Kayseri' ye geldiler. Bayram gn bulu tuklar iin, hocas ona "Bayram" lakabn verdi. Mderris, sohbetlerini dinleyince, onun byk bir lim ve vel oldu unu anlad. Hocasndan zhir ve btn ilimleri renerek ksa zamanda byk mesfeler ald. Hc Bayram, kendisini tasavvufa verdi ve bu yolda yksek derecelere kavu tu. Somuncu Baba, Tebrz' e ve oradan da Anadolu' ya gelip, Bursa' ya yerle ti. Hc Bayram vel, sk sk Bursa' ya gelip onu ziyret ederdi. Bursa' da ilmini kimseye sylemedi. Halk iinde Hak ile olmaya gayret etti. Bir frn yaptrd. Frnna merkebiyle da dan odun getirir, onunla ekmek pi irirdi. Somun satarak geimini sa lard. Halk, buna "Somuncu Baba" der ve pi irdi i ekme in lezzetine doyamazd. Frn, Ali Pa a nar civrnda olup, iki gzl idi. Frnn biti i inde de, ibdet etti i bir odas vard. Yldrm Bayezid han, Bursa' da Ulu Cmiyi yaptrrken, al an i ilerin ekmek ihtiycn Somuncu Baba temin etti. Cminin yaplmas bittikten sonra, bir Cuma gn al mersimi yapld. O gn ba ta Yldrm Bayezid han, damad Seyyid Emr Sultan, Molla Fenr, ulemadan pek ok kimse Ulu Cmiyi doldurdu. Padi ah, cminin al hutbesini okumak zere Emr Sultan' a vazfe verdi. O da "Sultnm! Zamann byk limi burada iken, bizim hutbe okumamz uygun de il. Hutbeyi okumaya lyk zt udur" diyerek, Somuncu Baba' y gsterdi. Somuncu Baba, Padi ahn emri zerine minbere giderken Emr Sultan' n yanna gelince; "Emr' im, niin beni ele verdin?" dedi. O da; "bu i e senden daha layk olan yok." dedi. Bu konu malar dinleyen cemaat, Somuncu Baba' nn hutbesini merakla bekliyordu. Somuncu Baba, hutbede; "Bz limlerin, Ftiha-i erfenin tefsirinde anlayamad ksmlar vardr. Onun iin bu srenin tefsirini yapalm" buyurarak, Ftiha sresinin, yedi trl tefsirini yapt. Herkes a rp kald. Molla Fenr hazretleri; "Somuncu Baba, nce bizim Ftiha sresindeki m klmz halletti. Onun bykl ne, bu yedi e it tefsir kfidir." dedi. Namazdan sonra btn cemaat, Somuncu Baba' nn elini pmek istedi. Onlarn bu arzusunu kramayp, kapda durdu. Caminin kapsndan kan herkes; "Ben Somuncu Baba' nn elini ptm." diyordu. Somuncu Baba, Allah telnn izniyle her

Somuncu baba

kapda da ayn anda bulunarak herkese elini ptrm t. Molla Fenr' nin, ondan ald feyiz ile yazd tefsirini limler ok be enmi , mteber bir tefsir oldu unu sylemi lerdir. Somuncu Baba, durumunun anla lmas zerine, bir sabah erkenden, birka talebe ile yola kt. Aksaray' a geldi. 1412de, bir gn tandklar ile hellle ti. ki rekat namaz kld. Uzun bir dudan sonra kelime-i ehadet getirerek veft etti.

You might also like