Professional Documents
Culture Documents
TURKÇE I Paragraf
2. Gelişme Cümlesi:
PARAGRAFIN YAPISI
Ana düşüncenin geliştirilip, işlendiği bölümdür. Gelişme
Son yıllarda KPSS'de bu konuyla ilgili sorular, ağırlıklı cümleleri birbiriyle anlam ve biçim yönünden bağlantılıdır.
olarak gelmektedir. Her yazıda olduğu gibi paragrafta da
cümleler gelişigüzel sıralanamaz. Paragrafın plan şeması ÖRNEK:
GİRİŞ, GELİŞME ve SONUÇ bölümleridir.
1. Giriş Cümlesi: Yazın değeri taşıyan bir roman, bir öykü, bir oyun,
Şekil ve anlam bakımından kendisinden önce başka yaşam çevremizi genişletir; İçinde bulunduğumuz
bir cümlenin getirilemeyeceği nitelikte bir cümle gerçek dünyanın dışına çıkarır bizi ...... Tam tersi-
olmalıdır. Açılıp işlenmeye uygun olmalıdır. ne gerçekleri değişik bir gözle görmemizi, olaylara
farklı bir açıdan bakmamızı sağlar.
ÖRNEK:
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışı-
... onlardan hep ağır, oturaklı kişiler olmalarını istemiştir..__ na göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
Sanki öyle davranınca saygın olunacakmış gibi! Bir «
çocuk, öğreniminin ancak iik yıllarında gülebilir. Daha g A) Bu, elbette bir kaçış ya da kendi gerçeklerimiz-
büyük sınıflarda hiç gülebilir mi? Adı hemen "Sırıtık"a gj> den kopuş değildir.
çıkar. İş yaşamında müdür memura gülmez; memur S B) iç gerilimlerimizden, sıkıntı ve bunalımlarımızdan
vatandaşa gülmez. Neden bu asık yüzlülük? Nereden ■§ büyük ölçüde kurtarır.
:
kaynaklanıyor bu gülme korkusu? s§ C) Okuma, insanı her türlü tutkudan kurtararak öz-
gürleştirir.
D) Okuyan bir kişi, bütün bilgi eksiklerini giderebilir.
Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre
aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? E) Okunan her kitap, iç zenginliğini arttırır, duygula-
rı harekete geçirir.
A) Kimileri, beğenilen insanların, az gülen insanlar
arasından çıktığı görüşünü benimser.
B) Büyükler, küçükleri eleştirip onlardan kendileri
"Gerçek dünyanın dışına çıkmak" ifadesi bizim için
gibi düşünmelerini beklerler. anahtar bir cümledir. Çünkü buradan boş bırakılan
C) Çok gülenlerin, kimi zaman çevresindekileri ra- yere getirilecek cümlenin olumsuz olması gerektiği
hatsız edebileceklerini düşünmeleri gerekir. ve ilk cümlede ifadeyi bütünler nitelikte olması ge-
D) İnsanlarımızın gülmeye yatkınlığı vardır; ama rektiği sonucuna varabiliriz.
buna sürekli engel olunmuştur. (Cevap A)
E) Toplumumuzda, genellikle, ağırbaşlı kişiler öne
çıkmıştır. 3. Sonuç Cümlesi:
"Özetle, sonuç olarak, demek oluyor ki" gibi ifadelerle
başlayan cümlelerdir. Paragrafta anlatılan konuyu özetle-
yen nitelikte bir cümle olmalıdır.
Paragrafta, insanların gülmeye eğilimli oldukları; an-
cak buna sürekli engel olunduğu anlatılmıştır. Ayrıca PARAGRAFTA KİŞİLİK - DURUM TAHLİLİ
"onlar" diye bahsedilen insanlar bile önemli bir ipucu
vermektedir. Bir takım sorularda; sözü edilen kişilerin duyguları
ve davranış özellikleriyle ilgili yorumlar, saptamalar
(Cevap D) yapılaması istenmektedir.
-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
s:
o
>-
Çg
'a
LSJ
ÇÖZÜMLER
§
A) Ruhsal hastalıklar çoğalmış; intiharlar artmıştır. 3. A'yı parçanın dördüncü satırından çıkarabiliriz. C'yi
B) Bu insan her şartta mutlu olmayı öğrenmiştir. "ruha nüfuz etmeli"den, D'yi parçadaki son cümleden,
C) İnsan, kalabalıklar içinde yalnızlaşmıştır. E'yi ilk cümleden çıkarabiliriz. En iyi biyografi ifadesi
"başarılı olma"yı karşılar. Parçada tarihi olayların sıra-
D) Teknolojinin olumsuz sonuçları bunlarla sınırlı
lanmasından söz edilmemiştir.
değildir.
E) Modern hayatın insanlığa mutluluk getirdiği (Cevap B)
söylenemez.
-TÜRKÇE-
ÇOZUM:
ÇIKMIŞ SORULAR
ve ÇÖZÜMLERİ Parçada toros insanlarının gezici bir yaşam sürdük-
leri anlatılmamaktadır.
(Cevap A)
1. (I) Yurdumuzda tek türüyle tanınmasına karşın, or-
tancaların bilinen 23 türü var. (II) Bunlardan biri, boyu
15 -20 metreye ulaşan sarmaşık türü. (III) Bir başkası
ise sonbaharda yaprakları şarap rengini alan türü.
(IV) Ortancalar, kimi türleri dışında, batıya bakan
yönde dikilmeyi seviyor. (V) Sabah güneşinin, narin
çiçeklerini yakma tehlikesi olduğundan, bu bitkiyi asla
doğuya bakacak yönde dikmeyiniz. (VI) Dikerken,
büyüyüp serpileceklerini hesaba katarak, iki bitki ara-
sında 1,5 -2 metre boşluk bırakmayı unutmayınız.
8. Sert bir anne olup olmadığımı biliyorum. Çocuklarım 10. (I) Bilim ve teknik son yıllarda, yapılan buluşlar ve
daha çok küçük. Onlara karşı kendi annem ve babam ilerlemelerle insanoğluna uzun yaşama olanağını
gibi olmak istiyorum. Çünkü bize bir şeyi kırmışsak sağlamaya çalışmaktadır. (II) Bunun sonucu olarak,
onarmamız; bir şeyi istiyorsak başarmamız gerektiği insanlar, bugün öldürücü hastalıklara, salgınlara karşı
öğretilmişti. Böylece yalnız ve yalnız kendine güven- daha iyi korunmaktadırlar. (III) Bilim ve tekniğin başa-
meyi öğreniyor insan. rısı saymalıyız bunu. (IV) Bunun yanında bilim ve
tekniğin kimi olumsuz yanlarını da gözümüzde bü-
Bu sözleri söyleyen anneyle ilgili olarak aşağıdaki yütmemeliyiz. (V) Her ikisinin de olumsuz yanları var-
dır. (VI) Çünkü bilim ve tekniğin parçaladığı atomu,
yargıların hangisine varılamaz? (99 DMS L)
insanlığın yararına ya da zararına kullanmak insanın
A) Çocuklarının kendi güçlerine inanmalarını iste- elindedir.
mektedir.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisi
B) Çocuklarını büyütürken, nasıl bir tutum sergile-
düşüncenin akışını bozmaktadır? (99 DMS L)
yeceğini bilmektedir.
C) Çocuklarını yetiştirirken büyüklerini örnek almak- A)ll B)lll C) IV D)V E) VI
tadır.
D) Çocuklarına karşı yenilikçi davranışlardan ka-
çınmaktadır. II. cümleden başlayarak bilim ve tekniğin son yıllarda
E) Çocuklarına sorumluluk duygusu aşılamak iste- yapılan buluşlarla insan oğlunun uzun yaşamayı
mektedir. sağlayacağı anlatılmaktadır. V. cümleye kadar bu
devam eder. V. cümlede anlatılan olumsuzluk IV.
cümlede doğru biçimde zaten ifade edilmiştir. V. çı-
kartılınca IV. ve VI. cümle bütünlüğü yeniden sağlar.
Üçüncü cümlede "bize böyle öğretilmişti" diyor anla- (Cevap D)
tıcı, anne ve babasından öğrendiklerini kullandığını
anlıyoruz, fakat buradan yeni yöntemleri kullanma-
dığını asla çıkartamayız.
(Cevap D)
Q
Ui
> 11.0zan, ne yapıp edip kendini yeniliyor, şiirin yeni
anlatım olanaklarını gözden geçiriyor. Onun şiir çizgi-
9. I. Grip bulaşıcı bir hastalıktır. sinde değişik dönemler, dolayısıyla, ilk bakışta, birbi-
rine karşıt izlenimi veren yaklaşımlar görüyoruz. Ne
II. Hastalananlardan kimileri bunu ayakta geçirir. var ki şiirlerini dikkatle incelediğimizde, bu dönemlerin
III. Kimileri de parmaklarını kıpırdatamayacak kadar incecik ama güçlü bir bağla eklem yerlerinden birbirle-
halsizleşir ve günlerce yatar. rine bağlandığını, birbirinin özsuyu ile beslendiğini
fark ediyoruz.
IV. Bu yüzden gribe yakalanan aile bireylerinden biri
iyileşirken bir başkası hastalanır. Bu parçada, sözü edilen ozanla ilgili olarak asıl
Yukarıdaki cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturan vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
sıralanışı (99 DMS L)
aşağıdakilerden B) I-II-IV-III A) Şiirleri farklı dönemlere ayrılabilse de bu dönem-
hangisidir? (99 DMS L)
D) III-II-IV-I ler arasında yine de bir ilişki vardır.
A) I-IV-II-III C) II-IV-I-III B) Şiirleri, her okuyuşta okuruna yeni tatlar verir.
E) II-I-IV-III C) Her şiirinde karşıt duygu ve düşüncelerden ya-
rarlanarak anlatım olanaklarını genişletir.
D) Farklı dönemlerde yazdığı değişik, duygulu, etki-
leyici şiirleri vardır.
Giriş cümlesi bir tanım olabilir. Bu nedenle girişi I
numaralı cümleyle yapalım. Sonra IV, II ve III numa- E) Her şiirini, bir önceki şiirinde ele aldığı duygu ve
ralı cümleler gelmeli. düşüncelerden etkilenerek yazar.
(Cevap A)
-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
Bir ozanın şiir aniayışından söz ediliyor. Bu ozan şi- "Ben ki henüz çocukluktan çıkmadım." deyip 70 ya-
irleri farklı dönemlere ayırmış olsa bile bu dönemle- şında olursanız, duygularınızta dış görünümünüz
rin arasında incecik ama güçlü bir bağla eklem yerle- birbirine uymuyordur.
rinden birbirlerine bağlandığı vurgulanmaktadır.
(Cevap B)
(Cevap A)
Paragrafta sözü edilen babanın bir yazar olduğu dı- Parçada insanın soran, sorgulayan ve düşünen bir
şında sosyal hayatından hiç söz edilmediği için ge- varlık olduğuna , özeleştiri yapmaktan kaçınmadığı-
çimini neyle kazandığını bilmiyoruz, yorum yaparak na, aklı ve duyguları arasında bir denge kurduğuna
da varamayız. hem düşünür hem uygulayıcı olduğuna değinilmiştir.;
çevresindeki etkinliklere kuşkuyla baktığına değinil-
(Cevap A)
memiştir.
(Cevap D)
Cümlelerin anlam ve söyleyiş açısından güzelliğine Kendini bu şekilde tanıtan bir yazarın okudukların-
önem vermemiz gerekmektedir. Boş bırakılan yerle- dan, değişik bileşimlere vardığını söyleyebiliriz. En
re E seçeneğindeki sözcükleri yerleştirdiğimizde an- iyi sıfatı da bu olur.
lam ve söyleyiş açısından doğru bir paragraf oluştu-
(Cevap D)
ruruz.
(Cevap E)
23. Sınıf otuz kişi. Yaşlıların arasında gençler de yok 25. Ünlü kişilerin yaşamlarını, yaptıklannı, yaşadıkları
değil. En genç öğrenci yirmi yaşında. Erkek öğrenci döneme katkılarını anlatan yazı ve kitaplara yaşa-
sayısı yalnızca üç. Birbirlerine övlesine kengtlenmis- möyküsü denir. Yaşamöyküsü belgelere dayanır. Ko-
ler ki biri vasadıklarını anlatmava baslavınca, ötekile- nu olarak alınan kişüerin m^ktuplarından, günlükle-
rin gözü doluvor. Aralarından biri de getiriveriyor öy- rinden, anılarından, yapıtlarından yararlanarak yazılır.
künün sonunu. Ağır bir hava oluşuyor sınıfta. Bu türe, Tanzimat Dönemi'nde Namık Kemal "Evrak-ı
Perişan", Edebiyatı Cedid9'de Süleyman Nazif "Fuzu-
Bu parçada altı çizili cümlede, anlatılan kişilerin li", yirminci yüzyılda Yakup Kadri "Ahm9t Haşim" adlı
hangi yönü üzerinde durulmaktadır? (2000 DMS) eseri ile katkıda bulunmuştur. Türk ünlüleriyle ilgili o-
larak, İ. Alaattin Gövsa ve edebiyat tarihçisi Fuat Köp-
A) Geçmişe özİ9m duymaları rülü'nün de yapıtları vardır.
B) Tek başlarına kendilerini güçsüz hissetmeleri Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin
C) Aralarında, duygusal yönden sıkı bir bağ olması yanıtı yoktur? (2000 DMS)
tn
" Edebiyatımızda yaşam öyküsü türünde yazılmış ilk
o
tr
LÜ
eserin kimin olduğu parçada cevaplanmamıştır.
Q
(fi
W
(Cevap B)
24. Okur, bazen ilk bakışta kendisine hoş gelmey^n bir
şiiri bırakıverir. "Bundan bir §9y anlaşılmıyor." der.
Birçok şeyde olduğu gibi, öğrenmek yerine bırakı-
v^rmek, vazg9çm9k daha kolay gelir ona. Oysa aynı
şiiri iki, üç kez daha okursa, onun kendisine bir şeyler
söylediğini görecektir. Giderek bir şiir okuma alışkan-
lığı edinecek, şiirden tat almasını öğr9n9C9k, iyi şiiri
kötüsünden ayırmaya başlayacaktır.
ÇIKMIŞ SORULAR
Sanatçı seçtiği anlatım biçimini anlatmış, üçüncü kişi
ve ÇÖZÜMLERİ
ağzından yazdığını özellikle belirtmiştir; fakat anla-
tım biçiminin okumayı kolaylaştırdığına değinmemiş-
1. 0, üslubuyla klasik öyküye özgün boyutlar kazandırı- tir.
yor. Kişiler, ortam ve kurgu belli bir düzen içinde şa-
şırtıcı bir sona götürüyor okuru. Bu özgünlüğü bence (Cevap E)
en iyi tamamlayan, öyküdeki kişiler ve kişilerin diya-
loglarıdır. Kişileri, karakterleri çok yakından
tanıyorsunuz. Onları bir yazarın kaleminden tanımak-
tan çok, bir avluda, bir meydanda, bir mahallede ken-
di seslerinden, kendilerine özgü konuşma biçimleriyle
dinliyorsunuz sanki. Öyküleri okurken, bir öykü oku-
maktan çok, bir film izlediğiniz kanısına kapılıyorsu-
nuz.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi söylenemez? (2000 DMS)
A) Okurlarını gerçekçi bir ortama taşır.
B) Gelenekselleşmiş olanla kendine özgü olanı
kaynaştırır.
C) Seçtiği kahramanlar, günlük yaşamlarıyla karşı-
mıza çıkar.
I. Daha sonra da birkaç yarışmaya katılıp ödüller
D) Kalıcı olmak için yeniliklere başvurur. almış.
E) Öykülerini, beklenmedik biçimlerde sonuçlandı- II. Bu uçurtmaları gören öbür oyuncakçılar ondan
rır. uçurtma istemişler.
ow
III. Oyuncakçılık yapan bir arkadaşının dükkanında,
'a
LU
yaptığı uçurtmaları satmaya başlamış.
IV. Bunun üzerine eşiyle birlikte bol miktarda uçurt-
Parçadan, sözü edilen sanatçının kalıcı olmak için îi. ma imal etmiş.
çaba harcadığı anlamı çıkartılamıyor. Bu nedenle S V. Giderek bu işte uzmanlaşmış; ilk olarak 1982'de
cevap "D" dir. ^* bir gazetenin düzenlediği uçurtma şenliğinde birinci
(Cevap D) olmuş.
2. Öykülerimin yarısından çoğu, birinci kişi ağzından Yukarıdaki cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturan
anlatılıyor. Bu anlatımla başlayan öykülerimin çoğu, sıralanışı
üçüncü kişi ağzından anlatılarak sürer. Çünkü bu, öy- aşağıdakilerden B)ll.,l, III..V., IV.
künün konusunun gerektirdiği bir durumdur. Örneğin, hangisidir?(200 DMS)
D)IV.,V., II., I., III.
birinci kişiye anlattırdığım öykülerim bir yerde tıkanır
A) II.,V., IV., I., I C) III.,
kalır. Boşuna uğraşırım, yazamam. Oysa bir süre
sonra o öyküyü üçüncü kişi ağzından anlattırınca II., IV., V., E) V.,
yazmak kolaylaşır. Buna karşılık, konu gerektiriyorsa IV., II., III.,
gülmece öykülerini birinci kişinin anlatması daha etki-
li, inandırıcı olur. Çünkü birinci kişili anlatımda içtenlik
vardır. Üçüncü kişili anlatım daha yapaydır.
Sanatçı, bu sözlerinde öyküleriyle ilgili olarak Anlamlı bir bütün oluşturmak için ilk sırayı III. cümle
aşağıdakilerden hangisine deginmemistir? (2000 alacaktır. Çünkü diğer cümleler bir cümlenin devamı
DMS) niteliğindedir. Bunu da "daha sonra, bu uçurtmaları,
bunun üzerine, giderek" şeklindeki ifadelerden
A) Nasıl bir anlatım yeğlediğine anlıyoruz. Daha sonra II. ve IV. cümleler gelecektir.
B) Konuyla anlatım arasındaki ilişkiye Paragrafımız V. cümleyle devam edecektir. Çünkü
imalattan sonra uzmanlaşma söz konusudur. Bu
C) Gülmeceye uygun anlatımın özelliğine eümlede bahsedilen bir ödülü I. cümlede diğer ödül-
D) Kimi anlatım yolları arasındaki farka ler takip etmiştir. Doğru cevabımız "C" şıkkıdır.
E) Seçtiği anlatım biçiminin okumayı kolaylaştırdı- (Cevap C)
ğına
-TÜRKÇE- 11
4. Acılarımızı, sevinçlerimizi, özlemlerimizi dile getire- Gazetecinin gözü her zaman toplumun üzerinde
mediğimiz zamanlar olur. İşte o zaman, ozanlar im- olmamalıdır. Toplumun hiçbir kesimiyle içli dışlı ol-
dadımıza yetişir... mamalı, toplumla arasında mesafe olmalıdır. Kimi
zaman bazı gruplann basını kendi amaçları için kul-
Bu sözler aşağıdakilerden hangisiyle lanmak, bir haberi istedikleri biçimde yazdırmak iste-
sürdürülemez? (2000 DMS) yeceklerini göz ardı etmemelidir. Kısaca, gazeteci,
mesleğinin ahlak kurallarına göre davranmalı, olayları
A) Şiirleri bizim sözümüz olur, kendimizi onlarda derinlemesine incelemeli ve tarafsız davranarak
buluruz. okuyucuların güvenini kazanmalıdır.
B) Söyleyemediklerimizi ustaca yansıtırlar.
Yukarıdaki paragrafta gazeteciyle ilgili olarak
C) Şiirleriyle duygularımız arasında bir bağ oluşur. aşağıdakilerin hangisinden söz edilmemistir?
D) Kendi sözcüklerimizle anlatamadığımız düşün- (2001 KMS)
celeri, onların iki küçük dizesinde bulabiliriz.
A) Yazacağı haberin doğruluğunu araştırmasından
E) Bizi etkileyen olayları anlatan küçük bir şiir yazı-
B) Taraflı olmamasından
veririz.
C) İnsanlarla çok yakın ilişki kurmamasından
D) Toplumu gözlemeye çalışmasından
E) İlginç haberleri yakalamaya özen göst^rmesin-
Burada çeşitli duyguların dile getirilemediğinden, bu
sebeple ozanlara ihtiyaç duyulduğundan söz edili- den
yor. Demek ki ozanların şiirlerinde, dile getirilemeyen
duygular bulunacak, A, B, C, D şıklarında insanın
anlatamadığını ozanların anlattığı ve kişinin kendini
onda bulması söz konusudur. "E" şıkkındaki cümle Parçada sözü edilen gazeteci sadece gazetecilik
paragrafımızın anlamını bozar. mesleğinin doğru bir şekilde nasıl yapılacağını açık-
o (Cevap E) S lamaktadır. Fazla ahlakçıdır. İlginç haber yakalama-
ya gösterilen özenden söz edilmez.
to
a.
(Cevap E)
!*■ Nedir yaşamın anlamı? Öyle çok ki... Yaşamaktır,
UJ soluk almaktır. Şiir okumaktır. Birini sevmektir. Bir
d^niz kıyısında dolaşmaktır. Ormanda tek başına yü-
rümektir. N9 var ki kimi zaman anlamsızlaşır yaşam.
Oysa...
5. Yolcular, akşamdan önce kasabaya varıp(l) güneşin
batışını(ll) hep birlikte(lll) sahildeki kahved9n(IV) iz- Yukarıdaki parça düşüncenin akışına göre aşağı-
lemek(V) istediler. dakilerden hangisiyle sürdürülebilir? (2001 KMS)
8. (I) Çatalhöyük'teki kazı çalışmaları büyük bir titizlikle 10. Mutlu bir yaşamın değişmez ve öncelikli özelliğidir
sürdürülüyor. (II) Küçücük fırçalarla, çekiçlerle, iğney- sağlık. 0 yüzden yakınımızdan ayrılırken; "Sağlıcakla
le tarih kazılıyor bir bakıma (III) Geçmişe ait kırıntılar kal.", olumsuz bir davranışla karşılaştığımızda "Sağlık
pirinç gibi ayıklanıyor. (IV) Bu arada bulunan bina ka- olsun." gibi sözlerle... vurgulamak isteriz. Çünkü in-
lıntıları da özel bir teknikle çeşitli etkilerden ve eroz- san olarak çalışmak, üretmek, böylece kendimize ve
yondan korunuyor. (V) Çatalhöyük'teki duvar resimle- çevremize yararlı olmak temel amacımızdır. Bunu da
rini çıkarmak başlı başına bir sorun. (VI) 0 dönemin ancak sağlıklı olursak başarabiliriz.
aydınlatılması için çok önemli olan bu resimler toprak
altında bozulmadan kalmış (VII) Ancak, gün ışığına Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışı-
çıktığı an, bütün renklerini bir anda yitiriyor; solup gi- na göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
diyor. (2002 KPSS)
Yukarıdaki parça iki paragrafa ayrılmak istense A) sağlıkla ilgili sorunların ciddiye alınmast gerekti-
ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? (2001 KMS) ğini
B) sağlıklı olmak için neler yapmak gerektiğini
A B)ll O> III D) IV E)V
C) sağlığın önemli görülmediğini
D) sağlıklı kişilerin yaşamdan tat alabileceğini
Kon un un de ğiş ti ği c ü mle V . c ü mle dir. E) sağlığın her şeyden önemii olduğunu
Çatalhöyük'teki kazı çalışmaları anlatılırken V. cüm-
lede yön değiştirilir ve kazı yapılarak varılmayan ta-
rihi kalıntılardan söz edilmeye başlamr. Sağlık her şeyin üstünde gelen bir dilektir; çünkü
(Cevap E) sağlık olmadan huzur da mutluluk da olamaz. Bu
ned^nle Cevap E'dir.
(Cevap E)
2S
O
"a
UJ
H.Zaman zaman iyice yaşlandığımı, bastonsuz yürür-
sem dengemi kaybedeceğimi düşünüyor: "Denizlerde
gezinme zamanı geçti artık." diyorum kendi k^ndime.
Ne var ki insan, sevdiği şeylerden öyle kolay kolay
9. (I) Küçücük bir meydanı var Kanlıca'nın; burada her vazg^çemiyor. Çocuklarım beni deniz yolculuğuna çı-
şey iç içe. (II) Bir yanda Mimar Sinan imzalı 1559- karacaklarını söylediklerinde bundan anlatılmaz bir
1560 tarihli İskender paşa camisi bulunuyor. (III) 0- mutluluk duyuyorum; çünkü Gökova'yı Sedir adasını,
nun hemen karşısında iskele ve küçük bir balıkçı ba- güzel yerlerin her birini bir kez daha' görmek
rınağı... (IV) Sonra da kıyı boyunca uzanan yalılar... istiyorum.
(V) Şimdi biraz yukarıya, Kanlıca'nın sırtlarına tırma-
nalım. (VI) Yol boyunca rastladığımız evlerin mimarisi Kendinden böyle söz eden bir kişi için aşağıdaki-
çok çeşitli. (VII) Kimi penceresinden sardunyalar sar- lerden hangisi söylenebilir? (2002 KPSS)
kan, sabun kokulu evlerden; kimi de bahçesinde
yüzme havuzu bulunan bir villa. (VIII) Sağlı sollu çalı- A) Kendisine önem verilmesini istemektedir.
lıklarda böğürtlenier var; en kocamanından, en mo- B) Artık hiçbirşeyden zevk almamaktadır.
rundan...
C) Gençlik günlerini özlemektedir.
Bu parçayı iki paragrafa bölmek gerekse ikinci D) Denizde olma düşüncesi ona yaşama sevinci
paragraf hangi cümleyle başlar?(2002 KPSS) vermektedir.
E) Dostlarının onu yalnız bırakacağından korkmak-
A) B) IV. C)V. D) VI. E) VII.
tadır.
Bu parçayı ikiye bölme nedenimiz genel-özel ilişkisi- Bu parçada anlatılan kişi artık yaşlanmıştır, ancak
dir. IV. cümleye kadar Kanlıca'dan, Vl'dan sonra sa- deniz sevgisi bu kişiye yaşama sevgisi vermektedir.
dece evlerin mimarisinden söz edilir. (Cevap D)
(Cevap D)
-TÜRKÇE- 13
12. 0 sanatçıların bütün özlemi, bu topraktan aldıklarını 14. (I) Edebiyatın sorunlarından günlük yaşamın renkleri-
işleyip yine bu toprakların insanlarına vermekti. Kim- ne kadar geniş bir coğrafyada koşturur kalemini. (II)
senin aymmına varamadığı, ilgilenmediği değerleri Kaleminden dökülen sözcükler, kullandığı dil, okura
gün ışığına çıkartmak, tanıtmak, yaymak, insanlara yepyeni tatlar sunar. (III) Bunlarda, "lezzet" sözcüğü-
sevdirmekle geçirdiler ömürlerini. Onların gözleri dai- nün dildeki tam karşılığını bulabilirsiniz. (IV) Sanatçı-
ma güzele açıldı, kafaları iyiye çalıştı; elleri durmadan nın, 1001 Gece Denemeleri adını verdiği seri, tekrar
bir şey yoğurup bir şeyler yarattı. Bu nedenle, insanın yayımlanmaya başlandı. (V) Okur olarak, böyle bir dil
eğitimi için gösterdikleri çabalarda onlardan daha ba- ustasını yapıtları aracılığıyla tanımış olmanın mutlu-
şarılısı yoktu. luğunu yaşıyorum.
Bu parçaya göre, sözü edilen sanatçıların asıl Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi
amacı aşağıdakilerden hangisidir? (2002 KPSS) düşüncenin akışını bozmaktadır? (2003 KPSS)
16. Lise öğrencilerinden tutun da kendisinden yaşlı kim- 18....... İnsanın fotoğraflarda gördüğü yerlere gitme,
selere kadar, birçok kişiye şiirlerini okur; onların tepki- gittiği yerleri görüntüleme ya da, "Bakın, ben de ora-
lerini değerlendirirdi. Dilden dile; kulaktan kulağa gi- dayım." deme isteği, vazgeçilmez bir belgeleme ara-
dip gelirken, şiirin nereleri kalıyor, nereleri aşınıyor, cına dönüştürdü fotoğrafı. Çoğumuz için gördükleri-
not ederdi. Birçok şiiri, daha hiçbir dergide yayımlan- mizi, yaşadıklarımızı gelecekte anımsamayı kolaylaş-
madan bütün yurdu dolaşır, sonra kendisine döner tıran, etkinliklerimizi daha çekici, daha heyecanlı du-
gelirdi. Bu uzun yolculuktan tek bir sözcüğü aksama- ruma getiren ve bunların kalıcı olmasını sağlayan bir
dan dönen şiirleri okşarcasına okur; kızmaz, onları uğraş fotoğraf çekmek. Bu yüzden hemen hepimizin
yeniden üzerinde çalışmak üzere saklardı. özellikle tatile çıkarken "yanımızda götürülecekler lis-
tesf'nde fotoğraf makineleri ve filmler de yer alır.
Bu parçada sözü edilen şair için aşağıdakilerden
hangisi söylenebilir? (2003 KPSS) Düşüncelerin akışına göre bu parçanın başına
A) Şiirini okurların tepkisine göre biçimlendirir. aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? (2003/2
KPSS)
B) Okurların beğenisini geliştirecek şiirler yazar.
C) Şiirlerini dergilerde yayımlatmaktan kaçınır. A) Gezdiği, gördüğü yerlerin fotoğrafını çekmek in-
sana büyük bir zevk verir.
D) Ünlenmek için, şiirlerinin değişik kişilerce okun-
masını ister. B) Fotoğraf çekimi konusunda bazı temel bilgiler
edinmek, fotoğrafın beklendiği gibi olmasını sağ-
E) Özgün şiirler yazmaya çalışır.
lar.
C) Çok iyi fotoğraf çeken kişiler, anı fotoğraflarını
önemsemez.
Parçada şairin, şiirlerini hiçbir yerde yayımlatmadan
D) Gezme isteğinin oluşmasında ve artmasında, fo-
her düzeyden, her yaştan okura okuyarak onların
tepkilerini alması, o tepkilere göre düzenlemesi bizi toğrafın büyük bir katkısı vardır.
A seçeneğine götürüyor. E) Fotoğraflarımıza "etkili", "güzel", "hoş" gibi nite-
o lemeler kazandırmak için çekim sırasında özenli
(Cevap A)
w davranmak gerekir.
A)ll B)lll C) IV D) V E) VI
20. (I) Yaşlanmak, belli bir yaşa gelmiş olmak değildir. (II)
Yaşlanmak, içindeki değişim isteğini kaybetmektir.
(III) Eğer yeni bir şeyi merak ediyorsanız, yeni bir in-
sanı tanımak istiyorsanız yaşınızla hiç uğraşmayın.
(IV) Kabuğuna çekilmek, dış dünya ile ilişkilerini kes-
mek, insanı bunalıma sürükler. (V) Çünkü bu durum-
da yaşınız kaç olursa olsun gençsiniz demektir.
2. İki tür popüler öykü vardır. Birincisi "kaçış öyküleri"dir, 3. ...... Karanlık kış geceterinde burnumu cama dayayıp
gerçeklerden kaçmamızı sağlar. İkincisi ise "içinde bozacının gelişini biraz da korkuyla seyrettiğimi hatır-
kendimizi bulduğumuz" öykülerdir. Okuduğumuzda larım. Yazın ise "Domates, patlıcaaan!" sesine aldır-
"İşte aynı b9n." deriz. İşte benim öykülerim bu tarzdır. maz, "Dondurma kaymaaak!"ın peşinden koşardım.
Bu öykülerimi okuyan İrlandalı bir kadın, sorun yaşa- El arabasına koyduğu kaynar kazanlarıyla sokak so-
dığı ailesini bırakıp İngiltere'ye gitmeye karar vermiş. kak gezen mısırcının yarattığı heyecan da başkaydı.
Ailesi, orada tanıdığı hiç kims9 olmadığını söyleyince "Çocuğa bir sütlü mısır ..." derdi annem. Yeşil mısır
bir kitabımdaki iki karakterin adını vermiş, onları gör- yapraklarına sarılan sıcacık mısır, bol bol tuzlandık-
meye gideceğim, demiş. ......Sanırım başarım, ya- tan sonra, minicik elime tutuşturulurdu. Tabii bir de
rattığım tiplerin bu niteliğinden kaynaklanıyor. közd9 mısırla sinema girişlerinde görüp d9 "Alalım."
diye tutturduğum patlamış mısırlar vardı.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre
göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? (2004 aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? (2004 KPSS)
KPSS)
A) Yaşamımızdaki değişimleri gördükçe büyük mut-
A) M9ğer kadın onların gerçekten var olduğunu sa- luluk duyuyorum.
nıyormuş.
B) Çocukluğumun geçtiği yerleri hala
B) Anladım ki kadın, benim seslenmeyi amaçladı- unutamıyorum.
ğım türden bir okur değilmiş.
C) Çocukluğumuzda her mevsimin kendine özgü bir
C) Demek ki kadın mutluluğu yakalayamamış biri- kokusu, tadı, hatta sesi vardı.
dir.
D) G^çmişin güzelliklerinin günümüze taşınmış ol-
D) Kadın özgürlüğü seven, başına buyruk biriymiş. ması çok sevindirici.
E) Anlaşılan, okur kitlemi belirlerken bir hata yap- E) Küçükk^n tat aldığım şeyleri şimdi nedens9 tu-
mışım. haf buluyorum.
o
>~
ço
'
Boş bırakılan yere A seçeneğindeki cümle gelmeli- o
UJ Yazar parçada çocukluğunda yaşadığı m^vsimlerin
dir. "Meğer kadın onların gerçekten var olduğunu hafızasında bıraktığı hatıralan anlatmış. Kış ve yaz
sanıyormuş. Sanırım başarım yarattığım tiplerin bu mevsimlerind9ki farklı sesleri ve farklı tatları ifade
niteliğinden kaynaklanıyor." Yazar parçada yazdığı etmiştir. Buna göre bu parçanın ilk cümlesi C S9çe-
öykülerin içinde kendimizi bulduğumuz öyküler oldu- neğindeki cümledir. "Çocukluğumuzda her mevsimin
ğunu ifade etmiş. Yazarın başarısının yarattığı tiple- kendine özgü bir kokusu, tadı, hatta sesi vardı."
rin gerçekçi olmasından kaynaklandığını belirtmiş.
(Cevap C)
(Cevap A)
Yazılarında dil ve düşünce aynı amaca hizmet eder.
Olgulara, olaylara, düşüncelere bilimsel kuşkuculukla
bakar, onları sorgular, eleştirir. Halkı 9ğitm9y9 çalışır.
Bu yüzden yalın, anlaşılması kolay bir dille yazar.
Sözcüklerini özenle s9Ç9r. Denemeleri içten bir ko-
nuşmaya benzer. Somut yaşamdan düşünceye, dü-
şünc9d9n yaşanmış olana bir mekik gibi gider geür
kalemi.
Bu parçaya göre, sözü edilen yazarla ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? (2004 KPSS)
A) Yazılarında anlaşılır bir dil kullanır.
B) Bilimsel çevreler için yazmaktan hoşlanır.
C) Düşüncelerini yansıtırken yansız bir tutum için-
dedir.
D) Düşündüklerini dile getirirken öğretici olmaya ça-
lışır.
E) Anlatımında konuşma havası vardır.
-TÜRKÇE- 17
cr
ÜJ
o
co
m
a.
5. (I) Küçük bir köy okulunun birinci sınıf öğrencileriydi M 7. Her olayın nedenini arama yaklaşımı çocuklarda
hepsi de. (II) İçlerinden simsiyah gözlü, kıvırcık saçlı doğuştan gelen bir eğilimdir. Ancak çocuklar, anne,
Ayşe, ikide bir parmağını kaldırır, "Öğretmenim kale- baba ve öğretmenlerinin sorulardan rahatsız oldukla-
mimin ucu kırıldı, açar mısın?" diye sorar, yüzü kıza- rını gördükçe bu doğal tutumlarından yavaş yavaş
rarak önüne bakardı. (III) Öteki çocuklar da aynı şey- uzaklaşırlar. Yetişkin insanlar olduklarında da hoşla-
leri yaparlardı. (IV) Çocukların bu tutumlarının neden- rına gitmeyen bir olayla karşılaşınca, olayların neden-
lerinin farkındaydım. (V) Ben, onlar için kusursuz bir lerini bulup ortadan kaldırma yerine teslimiyetçi bir
ömektim. (VI) Onların ilgi, güler yüz, sevgi beledikle- anlayışla sonuca katlanma yolunu seçerler........
rini bilirdim.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre a-
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi şağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun olur?
anlatımın akışını bozmaktadır? (2005 KPSS) (2005 KPSS)
A)ll. B)lll. C) IV. D)V. E) VI. A) Çözemediğimiz bu sorun, suskun bir toplum ol-
mamıza yol açar.
B) Değişimi hızlandıracak en önemli etken, bilimsel
öğretimdir.
Bir paragrafta tek bir konu olabilir ve bütün cümleler
C) Kötü alışkanlıkların kolay kolay değişmeyeceğini
o konudan söz etmelidir. Konunun dışına çıkan bir
cümle anlatımın akışını bozuyor demektir. Verilen herkes bilir.
paragrafta bir okuldaki çocuklardan bahsedilmekte- D) Çok boyutlu bir eğitim programına yer vermek
dir. V cümlede ise öğretmen kendinden bahsederek gerekir.
konun dışına çıkmıştır yani anlam akışı bozulmuştur. E) İnsanımızın çoğu, geleneksel kültürün etkisi al-
(Cevap D) tındadır.
18- -GENEL YETENEK GENEL KULTUR DERGISI-
10. Şairin daha ilk şiirini okur okumaz n9 denli renkli bir
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre a- hayal dünyasına gireceğinizi S9ziv9iiyorsunuz. Bu
şağıdakilerden hangisi getirilemez? (2005 KPSS) renkli hayal dünyasını kurabilmek için yan yana gel-
mey9C9k sözcükleri yan yana getirmiş. Böylece öz-
A) Bu görüntü beni çocukluğuma götürdü.
gün ve ulaşılması oldukça güç bir şiir biçimi yaratmış-
B) Bu yaylaya yapılan bir göçtü.
tır. Öte yandan şairin kendisi de ulaşılması güç bir
C) Yörüklerin yaşamı da kentİ9şmed9n etkilendi.
şeyin peşindedir. Tarihten, zamandan, sözcüklerin
D) Göçü izlerken yıllarca önc9 gördüğüm bir fümi
sınırlılığından şiir yoiuyla sıyrılmak istiyor. Yeni öz-
anımsadım. lemler, yeni düşler içinde, kendini V9 dünyayı aşma-nın
E) Torosların eteklerinde renkler V9 sesier birbirine yolarını bulmaya çalışıyor.
kanşmıştı.
telleri titreştiren bir tutum takınıyor. Sözcükleri seç^r- İlginç konularla ilgili bir bilgi parçadan mevcut değil-
ken kılı kırk yarıyor. Söyleyiş ve biçim açısından yapı- dir.
ta kendi damgasını vuruyor. Sözcüklerin uzak V9 ya- (Cevap A)
kın anlamlarından ustaca yararlanıyor. Bu da anlam
ve anlatım bakımından yapıtına yoğunluk kazandırı-
yor. Bu yoğunluk kimi yerlerde benzetmeler, karşılaş-
tırmalarla somutlaştırılıyor.
MATEMATIK | ÜslüSayılar
n
Tanım: a = a - a - a ...... a şeklinde gösterilir. 1
ntane
— = X "-" olur.
n
x
an
NOT: Tabanları farklı üsleri aynı olan üslü ifadelerde,
Taban ortak üs parantezine alınır.
m
ORNEK: x x
— = -I olur.
24 =2^2^2 = 16 ym
b
4tane
Örn:
(-2)4 = (-2). (-2). (-2). (-2) = 16
a) = 27"(~3> = 27+3 = 210
nilgiNotu /
n n
32x+1 - (32j3x-14 • a = b => a = b'dir.
32x+1 - x6x-28 a = b, n tek sayı ise ^j a
= ±b, n çift
2x+1 = 6x - 28 29
* an = am sayı ise J
= 4x *
3
a =b
3
> n = m'dir. a = b'dir.
29 *
2
a =b
2
x = — olur. a = b, a = -b'dir. ı =
4 * n
a = 0 - 0, n^O'dır.
* an = 1:
NOT: m * 0 olmak üzere; x m = ym eşitliğinde, m tek •
ise, x = y, m çift ise, x = y veya x = -y dir.
ÖRNEKLER:
Özellikler:
a = —1,n çift sayı
1. an. am = an+m x
1. 2 . 35 + 3 . 35 + 4
2 = 5 = > 2 < x < 3 . 35 işleminin sonucu
Örn: 23. 25 = 23+5 = 28
aşağıdakilerden hangisidir?
2. a n .b n = (a.b) n
Örn: 23. 43 = (2 . 4)3 = 83
a" S2
o cr A) 36 B) 35 C) 37 D) 34 E) 32
3. —: UJ
Q
co
Ü
= 35.3 2
4. «1=1 "5
b" Ib UJ
(Cevap C)
Orn: — = - =
81
Orn: -
3j UJ 16
nm nm
6. (a ) = a 2. işleminin sonucu
b ö
Örn: 34 34
(2 ) = 2 - = 2 12
~ - 1 0 - 1 0 10-10 -10
7 4
aşağıdakilerden
7. a° = 1 (a * 0)
hangisidir?
Örn: 12° = 1 ^a^= a n — n= A) 10~10 B) 10-2 C)1010 D)102 E) 108
—
8. a - n = —n -6
a 10 :1o_6_4=1o-io
3
öm=2- =-!=■!
23 8 (Cevap A)
22- -GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
vb+5
1. kaçtır?
= 16
[(2 +(-2)] + 1 0+1
B) 2 C)3 D)4 E)5
(Cevap E)
3n+2+3n"2
2. 3n-1+3n
işleminin sonucu kaçtır?
41
B)
41
4. a2 = a +1 ise a3 işleminin sonucu kaçtır? E) 41
A)2a B) 2a + 1 C) 1
o
D) 2a-1 E) a+1
111
kaçtır?
a3 = a. a2 = (a2 + a)
(Cevap B)
A)2
-1
5. ifadesinin sadeleştirilmiş biçimini
bulunuz?
A)5 B)6 C)7 D) 8 E)-î
kaçtır?
a~"'.b~ B)9 C) 10 D) 11
-1.3
A)8
E) 12
1 1
(Cevap E)
-MATEMATİK- 23
9 4
2 -4 5. —-—- işleminin 3.
sonucu kaçtır?
4 5 -2 7 2* =
=> 22x = 2y => 2x = y ve
x+y x + 2x
= 3 olur.
(Cevap B)
1V
1
a"n.b-
1 2
6. -3" +| - +2~ işleminin sonucu kaçtır? 4.
a -2n_ b -3n j-n _ g2n [3-n
B |33n - g2n-2 =a b
n 2n
'f 12
n
a = 3İ n
= 3.22-12
(Cevap E)
Q
a "o
3 €C
UJ
Q
ÇÖZÜMLER (/}
W
>a 34
O. 29~2£
5.
34 3a
,b+5 ,b+5
^b+5 (Cevap D)
1. -
28(2-1) 2
5 7 10 7
4 _2 2 -2 2 (23-1) 7
7
vb+5
(Cevap A)
6. -
1 _ 1 -4 + 24 + 3 23
— + 2 + - = --------------= —
3 4 12 12
(Cevap C)
3n +2 +3 n-2
2. 3n-1 + 3n
01
1 82
2 2 y-f
3" (3 +3- ) 9 9 82 3 4
1
3^ +1) 1 ı1 4 9 4 16
3 3
(Cevap A)
24- -GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
A) 0 B) - C) -1 D) -2 E) -5
z: o
62
Q
UJ «3
2 4
3 x - 2 3 x ifadesi aşağıdakilerden Ş. 7. a = (3 ) -2
3. ise b=|-3 = 27-5
+ 16
hangisine eşittir?
_1 olduğuna göre aşağıdaki sıralamalardan hangisi
A) — B) C) 32 doğrudur?
2
A) b>a>c
D) E)
B) a>b>c
C) a>b=c
D) c>a = b
E) c>b>a
4. a ve b pozitif tamsayılardır.
3
a =3
9.
ÇIKMIŞ SORULJIE
ve ÇÖZÜMLERİ
x2.y~1
= 27x
X 1
1. 4 = 3 olduğuna göre, 16*- in değeri kaçtır? (1999
DMS OÖ)
16
(Cevap C)
10. o cc
tu
E Q
A) 4 B) 3 C) T )
2 2 « 9X
3X+3X+3X 3.3 X
(Cevap E)
3 4 5 7
3. a = 3 b = 2 olduğuna göre, a + b ifadesinin
değeri kaçtır? (1999 DMS 00)
5 7 3
Bize a + b toplamı sorulduğuna göre; a =3 ise
5
a i bulmak için her iki tarafın 3. kuvvetini alırız.
5 ( S^
1.C 6.D I
a 3 = 3 = > a3
4 7
2. E 7. B 4
b = 2 ise b
4 = 2 => b = 16 (4. kuvvetini
3. B 8.A
aldık.)
4.C 9. D 5 7
a + b = 27 +16 = 43
5. B 10. A (Cevap C)
26- -GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
X 1
4.3 ~ +3 =a.3
X+1 X
3a = 7 ve 3b = 343 ise
3b= 73 => 3b = (3a)3 =^> 3b = 33a => b = 3a
a= —
3 a + b a + 3a . 4
(Cevap D)
(Cevap D)
(Cevap C)
3
11. 8 sayısı aşağıdaki sayılardan hangisine eşittir?
(2000 DMS)
7. 16018 . 16032 işleminin sonucu kaçtır? (1999 DMS L)
A)1 B)2 C)3 D)4 E) 5 A)3 B) 2 C) — D) - E); -
' ' 24 8 8
3
12. 2-(-a) = 2a+(-2) olduğuna göre, a kaçtır? (2000
15. - — işleminin sonucu kaçtır? (2002
DMS)
81 27
2-(-a)=2a+(-2) 3
2+a=2a-8 ->2a-a = 2+8
?\Vifi Y
- — = üsden dolayı ters çevrilir.
(Cevap E) I
6 4
2
3 6 16 3 6 2
X X+1 (Cevap A)
13. 5 =3 olduğuna göre, 5 ifadesinin değeri
kaçtır? (2000 DMS)
A) 51 B)45 C)26 D) 15 E) 10
o
ac
UJ
Q
<g 1,008 = --x
14. 75 2 m " n = 25 m + n " 3 den klemini gerçekleyen m ve n &
b
/o2m-n\ r
2m-n\ r4m-2n r2m+2n-6
c4m -2n j-4m -2n
2
5.(0,36) .
32m-n = 5(2m+2n-6-4m+2n) 17. işleminin sonucu kaçtır? (2003 KPSS)
05
m+n=3 25
V9
(Cevap E
28- -GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
-5 |11K5 12 _5 r
36 25 J 5 1 5 4"
■f9l-
(Cevap C) 2" " 1
~4
•uJ- _2
~
18. — .(-2)-
2 1 2 2
işleminin sonucu kaçtır? (2003/2 KPSS) (2)
A) -32 B) -2 C) — D) 2 E)
32
2
(Cevap B)
-1 2
(-2-3)
2 3
= -2 "
(9 27)
21. - işleminin sonucu kaçtır?(2004
KPSS)
z:o
'o (9 2 ) 2 -(9.9.3) 9 2 .(9 2 )-9 2 .(3)
UJ
b f a (92.3) 92(3)
19. - = -2 ve -I işleminin sonucu kaçtır? (2004 §
a VbJ ü
KPSS)
A)
: ^ C)-2 D)-4
(Cevap C)
3
f
Q4X ,
(Cevap E) O5 =64
22. isex=?(2004KPSS)
x 2x 3
B)3 C)4 D)5 E)
A)2 6
= 5204 (1 + 52) =
5 20 4 .26
(Cevap B)
16"
24.
128x+2 32>
(2 5\X
24x-4 _
9x-7 x = 14+4
2x = 18=^ x
= 9 olur.
(Cevap A)
30- -GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
1-DEVLETYONETİMİ
Osmanlılarda devlet padişahın malı sayılırdı. "mülk
padişahmdır" anlayışı devletin parçalanmasını
HAKİMİYETANLAYIŞI önlemiştir.
Osmanlı hakimiyet anlayışı esas itibariyle İslami Fatih Kanunnamesi ile devlet yönetimi kurallara
yönetim anlayışına dayanmakla birlikte, eski Türk- bağlanmıştır. Bu kanunname ile tahta çıkanlara
Oğuz töresinden de büyük ölçüde etkilenmiştir. devletin birliğini ve bütünlüğünü sürdürmesi amacı
Halkın adaletle yönetilmesi, Türk töresinde mevcut ile kardeşini ortadan kaldırma hakkı tanınmıştır.
olup, bu anlayış Osmanlılarda devam etmiştir.
B-HÜKÜMETYÖNETİMİ
Osmanlı Devleti adını, kurucusu Osman Gazi'den
almıştır. Devletin başında onun soyundan gelen bir Devlet sorunlarının görüşülüp karara bağlandığı
hükümdar bulunurdu. Saltanatın bu hanedana ait kurula "Divan-ı Hümayun" adı verilirdi. Divan-ı
olduğu anlayışı, devletin yıkılışına kadar devam Hümayun Orhan Bey zamanında kurulmuştur.
etmiştir.
Yükselme dönemine kadar divana padişah
Bütün kuvveti tek bir hükümdarın elinde toplayıp z başkanlık ederken Fatih'ten itibaren sadrazam
bunu devam ettirmek için kanuni düzenlemeler g başkanlığında toplanmaya başlamıştır. Padişah
yapılmıştır. (Fatih Kanunnamesi) Bu kanunname ■§
dilerse divan toplantılarını Topkapı Sarayı'nda
aynı zamanda ülke bütünlüğünü korumaya yönelik g
Kubbe altında "kasr-ı adil" denilen kafes
birtedbirdir. II
o arkasından izleyebilirdi. Divanın aldığı kararlar
XVIII. yüzyıl başlarına kadar tahta aileden kimin « padişaha sunulurdu. Divanda son karar padişaha
geçeceği hususunda belirli bir kural yoktu. aitti.
Hükümdarın oğullarından her biri taht üzerinde hak BilgiNotu,'
sahibiydi. I. Ahmed zamanında tahta geçme şekli kesin
| Divan bir karar organı olmayıp danışma organı |
bir kaideye bağlandı. Bu düzenlemeyle "Ekber-Erşet"
usulü kabul edilip, bundan sonra hanedanın en yaşlı I
üyesi padişah olmuştur. II. Mahmut Döneminde Bakanlar Kurulunun (Meclis-i
I. Ahmed, ayrıca sancağa çıkma yöntemini Vükela) oluşturulmasıyla Divan-ı Hümayun ortadan
kaldırarak, şehzadelerin sarayda eğitimleri usulünü kalkmıştır.
(Kafes usulü) getirmiştir. Divan Üyeleri ve Görevleri
A-MERKEZYÖNETİMİ
Padişah: Fatih Dönemi'ne kadar divana padişahlar
Osmanlı Devleti'nin başında bulunan kişilere kuruluş başkanlık etmişlerdir. Fatih'ten sonra bu görev
yıllarında "bey" denilirdi. İlk kez I. Murat'tan itibaren sadrazamlara verilmiştir.
"sultan" ünvanı kullanılmaya başlandı. Yükselme
döneminde "padişah" denilmeye başlanmış. Yavuz Sadrazam: Padişahın mutlak vekili olup onun
Sultan Selim'in Mısır'ı fethi ile "halife" ünvanını da mührünü taşırdı. Divan-ı Hümayun'a başkanlık eder,
almışlardır. ordunun başında sefere çıkarlardı.
Osmanlı şehzadelerine "çelebi" denilirdi. OilgiNotuf
Şehzadeler Anadolu'da sancak beyliği yaparlardı. Sad razam bugünkü başbakana benzetilebilir.
Devlet yönetimi konusunda onları yetiştiren
hocalarına ise "lala" denilirdi.
-TARIH- 31
Vezirler: Devlet yönetiminde sadrazama yardım İdari Birim Yönetici Güvenlik Adalet
Kazaskerler: Adalet, eğitim, kültür ve din işlerine Kaza Kadı Subaşı Kadı
bakar, kadıları tayin ederlerdi. Türk ve medrese
kökenliler seçilirdi. Başlangıçta bir tane olan Osmanlı Taşra teşkilatının en büyük idari birimi
kazasker Fatih'ten itibaren Anadolu ve Rumeli "eyalet" tir. Eyaletin, mülki ve idari amiri
olmak üzere ikiye çıkartıldı. Rumeli'deki görevliler beylerbeyidir. Mali ve hukuki konularda yetkileri
Anadolu'daki görevlilerden protokolde daha sınırlıdır. Sefer zamanında eyaletindeki tımarlı
üstündü.
sipahileri toplayarak belirtilen yerde sefere katılırdı.
IJilgiNotuf
Ayrıca eyaletindeki halkın mal ve can güvenliğinden
1 Şeyhülislamın Divan üyesi olmasıyla birlikte kazaskerler j sorumludur.
jdin işleriyle ilgili sorumluluklarını şeyhülislama |
Eyaletler sancaklara, sancaklar kazalara, kazalar
nahiyelere, nahiyeler ise köylere ayrılmıştır.
Defterdar: Devletin gelir gider ve bütçe işlerinden
sorumlu görevlilerdir. Bugünkü maliye bakanına Sancak: Sancak beyleri tarafından yönetilirdi.
benzetilebilir.
Sancak, kaza ve köylerde subaşı adı verilen
Nlşancı: Padişah adına yazılacak mektup, ferman, görevliler güvenliği sağlardı.
berat ve antlaşmaları kaleme alır, fethedilen
Kaza: Kadılar tarafından yönetilirdi.
toprakları tapu defterine yazarak hak sahiplerine
dağıtır, padişahın tuğrasını (imza) çekerlerdi. Adalet işleri yanında idari ve mali işlerle de uğraşan
kadı, kazalarda en yüksek yöneticiydi. Kadı olmadığı
Şeyhülislam: Ulema sınıfının başkanıdır. Yükselme
zamanlarda ona "naib" vekillik ederdi.
döneminde divan üyesi olmuştur. Padişah
tarafından göreve getirilmiştir. Padişahın ve divan Köy: Tımarlı Beyler yönetirdi.
is£
kararlarının İslam hukukuna uygunluğunu denetlerdi
Eyaletlerin yönetimi kendi içinde ikiye ayrılırdı.
ve "fetva" verirdi.
Başkentte merkezi teşkilat olduğu için özel bir 1- Merkeze Bağlı Eyaletler (Yıllıksız Eyaletler)
yönetimi vardır. Şehrin güvenliğini "yeniçerl ağası" Hem iç hem de dış işlerinde bu topraklar kesinlikle
sağlardı. Osmanlı Devleti'ne bağlı idi. Topraklar dirliklere
ayrılır, yönetici ve askerlere maaş karşılığı olarak
Taht kadısı denilen İstanbul kadısı adalet işlerine,
verilirdi.
"şehir emini" de belediye işlerine bakardı.
II. Eyaletlerin Yönetimi Örneğin; Rumeli, Budin, Bosna, Anadolu, Karaman,
Sivas, Musul, Bağdat, Erzurum.
32- -GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
2- Özel Yönetimi Olan Eyaletler (Saliyaneli) Haraci: Hıristiyanlara ait topraklara denir. Sahipleri
Bu eyaletlerin toprakları dirliklere bölünmez, vali ve topraklarını satabilir ya da miras bırakabilirdi. Bu tür
askerlerine "saliyane" denilen maaş verilirdi. Bu tür toprakların sahipleri devlete Harac-ı Mukassem
eyaletlerden alınacak verginin devlet hazinesine (arazi vergisi) ödemek zorundaydı.
yatırılmasına iltizam eyaletlerden vergi toplama işini b- MİRİ ARAZİ (DEVLET ARAZİSİ)
devlet adına açık arttırmayla üzerine alan kişiye de
Devlete ait topraklara denir.
mültezim denirdi.
a) Dirlik Topraklar: Gelirleri, devlet memurlarına
Örnek: Mısır, Habeş, Bağdat, Basra, Tunus,
ve askerlere maaş karşılığı olarak bırakılan
Cezayir sayılabilir.
topraklardır. Dirlik sahiplerinin görevleri şunlardır;
C- Bağlı Hükümet ve Beylikler
» Toprağı olan kişiler o bölgenin güvenliğini sağlar.
İç işlerinde serbest dış işlerinde Osmanlı Devleti'ne » Toprakların işlenmesini denetler.
bağlı idiler. Bunlar yıllık vergi gönderirdi. Örnek: » Vergi toplar.
Sırbistan, Kırım Hanlığı, Eflak Boğdan.
» Topladığı vergi karşılığında atlı asker beslerdi.
nilgiNotu/
Dirlikler yıllık gelirlerine göre üçe ayrılırdı.
Hicaz bölgesi kutsal topraklar olarak tanımlandığı için
bıı bölgeden yergi toplanmamış asker alınmamıştır. Has topraklar: Yıllık geliri 100.000 akçeden fazla
D-TOPRAKYÖNETİMİ olan topraklardır. Padişaha, şehzadelere, vezirlere,
divan üyelerine, beylerbeyi ve sancakbeylerine
Osmaniı Devletinde toprak iki ana bölüme ayrılırdı. verilirdi. Bunlar kendilerine ayrılan topraklarda
oturmaziar, vergilerini "voyvoda" adı verilen
adamlarına toplatırlardı. Bunlar; geçimleri dışında
kalan gelirleri ile "cebelü" denilen atlı asker
beslemek zorundaydılar.
Yeniçeri
c. Ocaklık: Geliri kölelere ve tersane giderlerine Ocağı r ..... 1
Lağımcı
Ocağı
o
cc Osmanlılarda ilk ordu teşkilatı Orhan Bey
LÜ
a
<o
tn Dönemi'nde kurulmuştur. . Murat'tan tibaren
o,
bir ordu teşkilat oluşturulmuştur. büyük
1
Osmanlı Ordusu 3 bölüme ayrılırdı.
"5
UJ a. Kapıkulu ordusu
b. Eyalet ordusu
- c. Yardımcı kuvvetler
a) Ordusu
Kapıkulı
I. Murat tarafından kurulmuş, devşirme yöntemiyle
oluşturulmuş ordudur. Padişaha bağlı hassa
ordusudur. Maaşlı askerlerdir. Bunlar; ticaretle
uğraşmazlar ve evlenmezlerdi.
Kapıkulu Piyadeleri (Yayalı)
Topçu ocağı: Top dökmek, top mermisi yapmak ve Müslümanlar içinden seçilir ve bunlara "yörük"
savaşlarda bunları kullanmak için oluşturulmuştur. denilirdi.
Humbaracılar: Havan topu, mayın ve el bombası Sakalar: Savaş sırasında askerin su ihtiyacını
üreten, taşıyan ve kullanan ocaktır. karşılayan birliklerdir.
korurlardı.
fîilgİNotu/
Kapıkulu askerleri üç ayda bir "ulüfe" denilen maaş
alırlardı.
| Fatih'ten itibaren her taht değişikliğinde padişah I
!.a..r£lf.' ndan kendi leri ne "cü I us" bahş işi dağı 1111 rd ı.|
b) Eyalet Askerleri
İlk kağıt para Sultan Abdülmecit döneminde basıldı. Hayvancılığın Osmanlı ekonomisine katkıları
Hazine bonosu niteliğindeki bu paraya kaime şunlardır:
denildi. a. Tarım alanında: Toprakları ekmek için öküz,
Vergi sistemi manda gibi hayvanlardan yararlanılıyordu.
b. Gıda alanında: Etinden, yağından, sütünden
Vergilerin hepsine "tekalif" denirdi. İkiye ayrılırdı: yararlanılıyordu.
a) Tekalifi Şer'iye Öşür: c. Sanayi alanında: Yünü ve derisi giyim, dokuma
Müslümanlardan alınırdı. Haraç: ve ayakkabı üretiminde hammadde olarak
kullanılıyordu.
Gayrimüslimlerden alınırdı.
36- -GENEL YETENEK GENEL KULTUR DERGISI-
Osmanlı Devletinde sanayi kesimi esnaf birlikleri a. Yönetici sınıfı: Padişah tarafından kendilerine
(Lonca) halinde teşkilatlanmıştı. Esnafın üretimi dini ya da idari yetki tanınan yönetici sınıfıdır.
elemeğine dayanıyordu. Bu mevcut sanayi öncesi Yönetici sınıfı saray halkı, seyfiye, ilmiye ve
üretim başlangıçta ülke ihtiyaçlarını karşılıyordu. kalemiye olmak üzere dört gruptan oluşuyordu.
Ankara'da sof, Bursa'da ipekçilik, Selanik'te
çuhacılık, Bulgaristan'da aba, Kayseri, Manisa ve 1) Saray halkı: Devlet içinde en yüksek otorite
tokat'ta dericilik yaygındı. Âyrıca Osmanlı olan padişah, saraydaki ağalar birun halkından
Devleti'nde savaş araç ve gereçlerini üretmek için oluşuyordu.
fabrika ve imalathaneler de kurulmuştu. Bunlar: 2) Seyfiye: Bugünkü anlamıyla hem askeri hem de
Tersane (Gemi yapım yeri): İlk büyük Osmanlı idari görevi olan yöneticilerdi. Tımarlı sipahiler,
tersanesi Yıldırım Bayezıd tarafından Gelibolu'da sancakbeyleri, beylerbeyiler, vezirler, kapıkulu
yapıldı. Daha sonraki dönemlerde İstanbul, Sinop, askerleri, kale koruyucuları, subaşılar bu gruba
İzmit, Süveyş, Basra gibi sahillerde başka tersaneler giriyorlardı.
de kurulmuştur. 3) İlmiye sınıfı: İslam dininin esaslarını ve
Tophane: İstanbul'un fethinden önce Edirne ve emrettiği dünya nizamını bilen ve onun uygulaması
Bursa'da, fetihten sonra da İstanbul'da top döküm ile yükümlü olan kişilerden oluşuyordu. Toplumun
tesisleri kurulmuştur. din, yargı , eğitim, öğretim sektöründen sorumlu
olan yöneticilerdir. Bunlar; kadılar, tıp ve astronomi
Baruthane: İlk baruthane Gelibolu'da kurulmuştur. alanındaki uzmanlar, her seviyedeki müderrisler,
Ticaret imamlar ve müezzinlerden oluşuyordu.
a. Anadolu'da ticaret yolları: 4) Kalemiye: Devlet kalemlerinde görev yapan
görevlilerdir. Ehl-i kalem denilen bu grup bugünkü
1) Sağ Kol: İstanbul'dan (Üsküdar) başlayan bu yol, anlamıyla Osmanlı Devleti'nin bürokratlarıdır.
Konya, Adana üzerinden Halep'e uzanıyordu.
b. Yönetilenler (reaya): İdareye katılmayan çeşitli
2) Orta Kohİstanbul'dan (Üsküdar) başlayan bu yol, din ve soylara mensup zümrelerden oluşan
Diyarbakır'a buradan da Musul ve Bağdat'a kadar yönetilenler (reaya) sınıfı idi.
uzanıyordu.
Reaya çeşitli din, ırk ve mezheplere mensup
3) Sol Kol: İstanbul'dan (Üsküdar) başlayan bu yol, topluluklardan oluşuyordu. Değişik topluluklar din ve
Erzurum ve Kars'a uzanıyordu. mezhep esasına göre "millet sistemi" adı verilen
b. Rumeli'de ticaret yolları: bir sisteme göre teşkilatlandırılmıştı. Buna göre;
devlet her inanç topluluğunu kendi içinde serbest
1) Sağ Kol: İstanbul'dan Bulgaristan, Eflak-Boğdan bırakarak onlara belirli bir özerklik tanımış, onlar
ve Erdel'e uzanıyordu. üzerinde denetleyici olarak kalmıştır. Her dini
2) Orta Kol: İstanbul'dan Edirne, Belgrad üzerinden cemaatin başında kendi dini liderleri bulunurdu.
Avrupa içlerine uzanıyordu. Osmanlı toplumu yerleşim durumuna göre de,
3) Sol Kol: İstanbul'dan Edirne, Selanik üzerinden şehirliler, köylüler ve göçebeler olarak üç gruba
Mora'ya uzanıyordu. ayrılıyordu.
-TARIH- 37
Şehirlerin çoğu askerler (yöneticiler), tüccar ve Şeyhülislam Fatih Kanunnamesi'nde ulemanın başı
esnaftan oluşuyordu. Eyalet merkezindeki olarak gösterilmiştir.
seyfiyeden beylerbeyiler, ilmiyeden kadılar,
Fetvalar çeşitli fetva kitaplarından çıkarılarak,
kalemiyeden eyalet defterdarı, sancak beyleri ve
kaleme alınır sonra fetva eminine götürülür daha
bunların maiyetindeki görevliler şehirlerde yaşardı.
sonra şeyhülislama arz edilirdi. 0 uygun bulursa
Şehirlerdeki ikinci önemli zümre tüccar ve esnaftı.
kendi el yazısıyla cevap kısmını imzalardı. Osmanlı
Ekonomisi tarıma dayalı olan Osmanlı Devleti'nde mahkemelerinde şer'i ve hukuki bütün sorunlar,
nüfusun büyük bir kısmı köylerde yaşıyordu. Bunlar; Hanefi fıkhına göre çözüme bağlanırdı.
tımar beyleri, çiftçi aileleri, mukataa denilen işletme
ESNAFVEZANAATKARLAR
biçimiyle toprağı işleyenler, mülk sahipleri ve
müsellemlerden oluşuyordu. Ahilik Teşkilatı: Anadolu'da 13. yüzyılda yayılmış
Tımar beyleri devlet görevlisidir. Çifthane sistemi olan esnaf, zanaatkâr ve işçileri toplayan teşkilattır.
diye adlandırılan bir üretim biçimiyle devletin tahsis Anadolu Selçuklu Devleti'nin sosyal düzeninin
ettiği çiftlikleri işleten çiftçiler, kanunların belirlediği sağlanmasında ve Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda
yükümlülükleri yerine getirdiği sürece tamamen etkili olan ahîlik teşkilatı dinî, ahlakî, sosyal ve
hürdü. ekonomik bir nitelik taşıyordu. Ahîlikte her mesleğin
bir pîri ve pîr çevresinde toplanan meslek sahipleri
Tapulu arazi dışında mukataa veya kesim denüen vardı. Bu meslek sahiplerinin güven, doğruluk, tövbe
bir usulle devletten yer kiralayıp işleten köylüler de ve hidayet gibi kurallara uyma zorunluluğu vardı.
vardı. Köy halkı arasındaki müsellem ve muaflar
ise Osmanlı Devleti'nin kuruluş dönemindeki askeri Lonca Teşkilatı: Osmanlı toplumunda esnaflar
teşkilatında yer alıp sonra geri hizmete alınan lonca adı verilen teşkilatlara sahiptiler. Her esnaf
gruptu. muhakkak bir loncaya kayıtlı olur, loncasının
koruması ve denetimi altında bulunurdu.
Şehir ve köy topluluklarından farklı bir yapıya sahip
Loncaların başlıca görevleri şunlardı:
olan konar göçerler veya yörükler, kendileri için
düzenlenmiş olan kanunlar çerçevesinde hayatlarını 1- Üye sayısını, üretilen malların kalitesini,
sürdürürlerdi. Konar göçerler, il ya da ulus adı fiyatını belirlemek,
verilen topluluklar oluşturuyorlardı. s
2- Esnaf arasındaki haksız rekabeti önlemek,
Dini Hayat
3- Esnaf ile devlet arasındaki ilişkileri
Ahilik, Babailik ve Mevlevilik gibi tarikatlar, diğer düzenlemek,
Anadolu beylikleri gibi Osmanlı Beyliği'nde de
4- Üyelerine kredi vermek.
önemli bir nüfuza sahipti.
Osmanlılar ilmi tarikatçılığa ve mutasavvıflara ilgi
göstermişler ve mektep halinde bir mutasavvıf
zümresi meydana gelmiştir. Bu anlayış sonucu
Osmanlı ülkesinde, Eberriye, Zeyniyye, Halvetilik,
Kadirilik gibi tarikatlar kuvvet bulmuştur.
Safevilerin Şiiliği kullanarak, Osmanlı Devleti'ni
yıkmaya çalışması üzerine, Osmanlılar Sünniliğin
temsilcisi olarak, şiilik ve batini cereyanlara karşı
cephe olmak zorunda kalmışlardır.
Osmanlı Devleti'nde bütün dini konular ve işler,
ilmiye sınıfı ve bu sınıfın amiri durumunda olan
şeyhülislam tarafından, hukuk işleri ise "kadı"
tarafından yürütülmüştür.
Osmanlılarda kendisine sorulan genel ve özel
mahiyetteki şer'i ve hukuki konulara dört ehl-i sünnet
mezhebinden "hanefi" fıkhı üzerine cevap veren
kişiye müftü ve verilen karara da "fetva" denirdi.
38- -GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
Osmanlı Devleti'nde hukuk; şer-i hukuk ve örfi Osmanlılarda değişik amaçlara yönelik, farklı
hukuk ve fethedilen bölgelerde daha önce metotlarla farklı derslerin okutulduğu dört eğitim tipi
uygulanmakta olan kanun ve nizamlar olmak üzere vardır.
üç temele dayanmaktadır. Şer-i hukuk temel hukuk
a) Enderun: Yönetici kadronun yetiştirildiği saray
sistemi olarak kabul edilmiştir. Adet ve gelenekler
eğitim kurumudur.
olan örf hukuku, kamu hukuku alanında ön plana
çıkmıştır. b) Kalem eğitimi: Küttap (bürokrat) yetiştirmek
üzere usta çırak içinde dairelerde verilen eğitim
Fethedilen yerlerde daha önce uygulanmakta olan
kurumudur.
kanun ve nizamlarda şer-i ve örf-i hukuka ters
düşenleri iptal edilmiş geri kalanları yürürlükte c) Dergah eğitimi: Tasavvuf erbabının yetiştiği
kalmıştır. eğitim kurumudur.
» Şer'i hukukun esasları fıkıh kitaplarında, örfi d) Medrese: İlim adamı yetiştirilen eğitim
hukukun esasları Kanunname adı altında bir kurumudur.
Medreselerde dini ve pozitif bilimler
araya getirilmiştir.
birlikte okutulmuş ancak bu kurumlar zamanla
» Osmanlıda Fatih ve Kanuni kanunnameleri ve bozulmuştur. Osmanlı medreselerinin
sancak kanunnameleri vardır. bozulmasında,
XVIII. yüzyıldan itibaren Osmanlı mimarisi batının OSMANLI DEVLETİ KURULUŞ VE YÜKSELME
etkisinde değişmeye başlamıştır. DÖNEMİ İLE KÜLTÜR VE MEDENİYETİ
En önemli mimarlar: ENLER VE İLKLER
- MimarSinan - İlk Osmanlı parası Osman Bey döneminde
- Mimar Mehmet Ağa bastırıldı.
BilgiNotu'
- Osmanlıların aldığı ilk beylik Karesi Beyliği'dir.
| Osmanli-Türk mimarisi klasik dönemini Mimar |
| Sinan döneminde yaşamıştır. Çıraklık, kalfalık ve | - Orhan Bey Döneminde ilk divan oluşturuldu.
| ustalık eserleri olarak Şehzade, Süleymaniye ve |
- Orhan Bey Döneminde ilk donanma
I iMîHİYŞ. Camilerini yapm ıştı r.
oluşturuldu.
| - Orhan Bey Döneminde ilk medrese oluşturuldu.
İlk dönemlerde yapılan Osmanlı hanlarından
bazıları, harap olmakla birlikte, ayakta kalmayı - Orhan Bey Döneminde ilk düzenli ordu
başarmışlardır. oluşturuldu.
Osmanlı Dönemi'nde yapılan hanlar: - Orhan Bey Döneminde ilk kez Rumeli'ye geçildi.
- Emir Han - Bursa - Orhan Bey Döneminde ilk vezir ve kadı tayini
- Kaptan Han - Bursa yapıldı.
- Geyve Han - Bursa - I. Murat Döneminde ilk defa top kullanıldı.
- Koza Han - Bursa Q
o
tr - I. Murat Döneminde ilk veziriazam tayini yapıldı.
- Kürkçü Han - İstanbul UJ
Q CO
- Yeni Han - Tokat-Sivas yolu m
a. - I. Murat Döneminde ilk mali düzenleme yapıldı.
- Vezir Han - İstanbul
- Fatih Sultan Mehmet Döneminde ilk kez örfi
- Taş Han - Merzifon o hukuk yazılı hâle gelmiştir. (Kanunname-i Âli
- Voyvoda Han - Tokat Osman)
- Cinci Han - Safranbolu - Osmanlı Devleti'nde ilk yabancı elçi
bulundurma hakkını elde eden devlet Venedik'tir.
3. Osmanlı Devlet'inde tımar sistemiyle ulaşılmak 8. Divan-ı Hümayun'un aldığı kararların yürürlüğe
istenen hedefler arasında aşağıdakilerden hangisi girmesi aşağıdakilerden hangisiyle
yoktur? gerçekleşmektedir?
A) Araziden daha iyi faydalanmak A) Kararların oy birliğiyle alınması
B) Askeri teşvik etmek B) Sadrazam tarafından onaylanması
C) Askerlik masraflarını azaltmak C) Padişah tarafından onaylanması
D) Ülkeyi bayındır hale getirmek D) Yabancı elçilerin görüşlerinin alınması
E) Devlet gelirlerini yükseltmek E) Halkın görüşüne başvurulması
10. Osmanlı Devleti'nde şehzadelerin devlet 14. Aşağıdakilerden hangisi II. Murat döneminde
yönetiminde tecrübe kazanmalarını sağlamak mülki ve idari sahada görev yapacak devlet
amacıyla uygulanan yöntem aşağıdakilerden adamlarını yetiştirmek amacıyla açılmıştır?
hangisidir?
A) Enderun
A) Sancağa çıkma B) Mülkiye
B) Devşirme konumu C) Mühendishane
C) Pençik sistemi D) Sahn-ı Seman
D) Kadı tayini Mekteb-i Sultani
E) Dirlik sistemi E)
m
"o
£C
LU
n
m
m
o.
18. Kaza ve köylerin güvenliği aşağıdakilerden 3. Tımar sisteminin askerleri teşvik etmek gibi bir amacı
hangisi tarafından sağlanmıştır? yoktur. Ancak diğer maddeler tımar sisteminin
amaçlarını ifade etmektedir.
A) Subaşı
B) Kadı (Cevap B)
C) Naib
D) Sancakbeyi 4. Toprağını üst üste iki yıl boş bırakan köylüden
E) Beylerbeyi çiftbozan vergisi alınırdı.
(Cevap A)
11. Kapıkulu Askerleri ilk zamanlarda savaş esirlerinden 17. Padişahın mutlak vekili Sadrazam (veziriazam)dır.
oluşmuşken daha sonraları tamamen devşirme Padişah olmadığı zamanlarda da divana başkanlık
yoluyla meydana getirilmişlerdir. Bunlar devletten eder ve ülkeyi yönetme hakkına sahiptir.
ulufe adıyla maaş almaktaydılar.
(Cevap D)
(Cevap C)
12. Eyalet Askerlerine tımarlı sipahiler de denirdi.
Osmanlı Ordusu'nun temelini oluşturan atlı askerlerdir 18. Kaza ve köylerin, hatta eyalet ve sancaklarında
ve tamamen dirlik sahipleri tarafından güvenliğinden, asayişinden subaşılar sorumluydu.
beslenmekteydiler. Ancak bu birimlerin idari yöneticileri ve adalete
(Cevap E) bakanlar farklı kişilerdir.
(Cevap A)
13. Cizye, askerlik çağındaki gayrimüslim erkeklerden
askerlik vazifesi karşılığı alınan baş vergisidir. 19. Dirlik arazilerini ekip biçenler vergiyi devletin
Haraç, gayrimüslimlerden alınan toprak ve ürün göstereceği kişilere öderlerdi. Dirlik arazileri
vergisidir. gelirlerine göre Has, Zeamet, Tımar olarak üçe
Ağnam resmi, (adeti-ağnam) hayvanlar için alınan ayrılmıştır. Bunlarda ayrıca gelirlerine göre belli
vergidir. sayılarda cebelü beslemek zorundaydılar.
Öşür, Müslümanlardan alınan ^Q oranındaki arazi (Cevap E)
ve ürün vergisidir.
Avarız, olağanüstü durumlarda Müslim ve 20. Kadılara yıllık geliri 20 bin akçe ile 100 bin akçe
arasında olan dirlikler verilirdi.
gayrimüslimlerden alınan vergidir.
(Cevap D)
(Cevap B) 'm
cc
UJ
A) Yöredeki kadıya
B) Tahttaki padişaha
C) Yönetime yakın subaşılara
4. Aşa ğı da ki s aray l ar da n h an gi si Osm an lı
D) Başarılı askerlere
Devleti'nin Yükselme Dönemi'nde yapılmıştır? (99
E) Savaşa katılan sadrazamlara DMS OÖ)
A) Dolmabahçe
Tımar topraklar: Yıllık geliri 3.000 akçe ile 20.000 B) Çırağan
akçe arasında olan topraklardır. Tımar savaşta C) Yıldız
yararlılık gösteren askerlere, başarılı memurlara, din D) Beylerbeyi
görevlilerine verilirdi. E) Topkapı
(Cevap D)
2. Osmanlı Devleti'nde, resmi törenlerin büyük bir (1865) Yildız Sarayı (19.yy.)
6. Osma nlı Dev le ti'nde örf huk uk unun 9. Osmanlı Devleti'nde, aşağıdakilerden hangisi için
uygulanmasında aşağıdakilerden hangisi devlet hazinesinden ödeme yapılmazdı? (99 DMS
yetkiliydi? (99 DMS ÖL) ÖL)
A) Padişah B) Şeyhülislam A) Kapıkulu askerleri
C) Divan-ı Hümayun D) Nişancı E) B) Tımar sipahiler
Defterdar C) Bayındırlık harcamaları
D) Cülûs bahşişi
E) Savaş harcamaları
7. Osmanlı Devleti'nin taşra yönetiminde en önemli 10. "Has" ve "Zeamef'in "Tımar';_dan farkı
idari görevli, aşağıdakilerden hangisidir? (99 DMS aşağıdakilerden hangisidir? (99 DMS ÖL)
ÖL)
A) Devlet tarafından verilmesi
A) Beylerbeyı B) Kadı " B) Karşılığında devlet için hizmet beklenmesi
P
S
S
I
EC
C) Sancakbeyi D) Subaşı i±î
a C) Miktarı belirlenmiş bir vergi kaynağı olması
E) Naib D) Gelirleri daha fazla olan toprak parçası olması
E) Karşılığında atlı asker yetiştirmesi
Beylerbeyi —» Eyaleti yönetir
Kadı —> Kazalardaki adalet işlerine bakar
Sancakbeyi -> Sancakları yönetir Has: Yıllık geliri 100.000 akçeden fazla olan
Subaşı —► Kazalardaki güvenlik işlerine bakar dirliklerdir. Divan üyelerine, beylerbeylerine ve
Naib—»Kadı olmadığı zaman kadılara vekillik eder sancakbeylerine verilir. Bunlar kendilerine ayrılan
topraklarda oturmazlar, vergileri toplatılırdı. Has,
(Cevap A) geliri alanlar bu gelirin belli kısmını geçimlerine
ayırırlar, diğer kısmı ile "cebelü" denilen atlı asker
beslemekzorundadırlar.
Zeamet: Geliri 20.000 akçe ile 100.000 akçe
dah arasında olan dirliklerdir. İkinci derecedeki
8. Osmanlılarda en gelişmiş sanat memurlara verilirdi. Bunlar da geçimleri dışında
aşağıdakilerden hangisidir? (99 DMS ÖL) kalan gelirleriyle "cebelü" denilen atlı asker
A) Resim beslemekzorundadırlar.
B) Müzik Tımar: Yıllık geliri 3.000 akçe ile 20.000 akçe
C) Mimari arasında olan dirliklerdir. Tımar sahipleri de diğerleri
D) Oymacılık gibi "cebelü" yetiştirmek zorundadırlar.
E) Kuyumculuk Seçenekler incelendiğinde D seçeneğindeki bilgi
doğrudur. Has ve Zeamet'in Tımar'dan farkı gelirleri
daha fazla olan toprak parçası olmasıdır.
Osmanlı Devleti'nin en fazla ilerleme gösterdiği (Cevap D)
güzel sanat dalı mimaridir.
(Cevap C)
48- -GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
A) Meslek grubu
B) Dini inanç Nüfus
C) oranı Kültürel
D) düzey Ekonomik UJ
E) durum
A Yalnız I B) Yalnız II
C llvelll D) I, III ve IV
) II, III ve IV
E
)
50- -GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
o ço
'o
UJ
C) Voyvoda
D) Sadrazam
E) Tımarlı sipahi Külliye daha geniş anlamda kullanılır. Külliye
içerisinde camii, medrese, kütüphane gibi yapıları
barındırır.
Verilenleri incelersek
Lala; Şehzadelerin yetiştirilmesinden sorumlu (Cevap A)
kimselere verilen addır.
Kadı: Kazaların yönetiminde görev alan yetkiliye
verilen unvan
Voyvoda: Osmanlıların Eflak Boğdan beylerine "Osmanlıda ilmiye sınıfı öğretimde iki ana konu
verdikleri unvan ile ilgilenmiştir." Bu iki konu aşağıdakilerden
hangisidir? (2000 DMS)
Sadrazam: Padişahın mutlak vekili olup onun
mührünü taşırdı. A) Din-askerlik
Tımarlı Sipahi: Köyleri yönetenlere veriien addır. B) Din-hukuk
C) Ticaret-sanat
Buna göre, Lalaların yürütmed9 yetkileri yoktur.
D) Tarih-edebiyat
(C^vap A) E) Tarih-risale
-TARIH- 51
Cizye vergisi gayrimüslim sağlıklı erkeklerden 14. Aşağıdakilerden hangisi, Osmanlılarda yoksul
askerlik bedeli olarak alınan vergidir. halka yemek dağıtmak amacıyla yapılmıştır?
(2003 KPSS)
(Cevap C)
A) Külliye B) Şifahane D) C) İmarethane
Medrese E) Türbe
11.1. Padişahların tahta çıkışı
II. Padişahların bizzat sefere gidişi Han: Dinlenme amaçlı yapılan yerler.
III. İç isyanların bastırılması Medrese: Eğitimin yapıldığı yer.
Osmanlı Devleti'nde cülus ne zaman dağıtılırdı? Şifahane: Hastaların tedavisi için yapılan yerler.
(2002 KPSS) Kümbet: Anıtmezar.
A) Yalnızl İmarethane: Yoksul ve kimsesizlerin yemek
B) Yalnızll ihtiyacını karşılamak için yapılan yerler.
C) Yalnızlll (Cevap C)
D) I ve II
D) II ve III
15. Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı Dönemi'ne ait
eserlerden degildir? (2003 KPSS)
Padişahlar her taht değişikliğinde cülus bahşişi
dağıtırlardı. A) Kale-i Sultaniye
B) Anadolu Hisarı
(Cevap A)
C) Rumeli Hisarı
D) Kilitbahir Kalesi
12. XVI. Yüzyıl Osmanlı-Türk mimarisinin en büyük E) Diyarbakır Surları
ustası kimdir? (2002 KPSS)
A) Mimar Sinan Diyarbakır Surları, Osmanlılar Dönemi'ne değil,
B) Yakup Şah Beylikler Dönemi'ne ait eserlerden biridir.
C) Mimar Ayaz (Cevap E)
D) Mimar Kemaleddin
D) Mimar Hayreddin
Mimar Sinan 1490-1588 yılları arasında yaşamış, o 16. Aşağıdakilerden hangisi, Osmanlı Devleti'nde
dönemde dünyanın en büyük mimarıdır. Türk XVII. yüzyıldan itibaren medreselerde okutulan
mimarisini doruk noktasına ulaştıran döneme kendi derslerden biri degildir? (2003 KPSS)
damgasını vuran Mimar Sinan olmuştur. A) Kimya B) Kelam E) Hadis C) Kur'an
(Cevap A) D) Tefsir
-TARİH- 53
Süleymaniye Camii İstanbul 1549 | Bu yapı, çevresindeki 18 yapıyla birlikte istanbul'un en büyük Klasik
Dönem | külliyesidir. Mimar Sinan'ın kendi türbesi de bu külliyenin I
kuzeydoğusundadır. Süteymaniye Camii ve Külliyesi, Fatih'ten | sonra şehrin ikinci
üniversitesi olmuştur.
Ayasofya Camii | 916 yıl kilise, 481 yıl cami olmuş, Ayasofya İstanbul'un |
Yeni Camii (Valide fethinde usulden olduğu üzere şehrin büyük kilisesi olarak |
Camii) camiye çevrildi. | 1935'ten bu yana müze olarak tarihi işlevini
istanbul sürdürmektedir.
istanbul 1465-1478 { Topkapı sarayı 700.000 metrekarelik bir alanı kaplar, içinde
Klasik Dönem | kasırlar, köşkler, devlet daireleri, saray halkına ayrılan
Topkapı Sarayı koğuşlar, camiler, kütüphaneler ve büyük bir mutfak vardır.
Sarayı
56- -GENEL YETENEK GENEL KÜLTUR DERGİSİ-
1.NÜFUSARTIŞI tutulmasıdır.
Sayım Türkiye Nüfusu - En yüksek nüfus artışı 1955-1960 döneminde
Yıllart olmuştur. Bu dönemde sanayi önceki dönemlere
1927 13 648 200 göre ilerlemiş, ulaşım ağı yaygınlaşmış, sağlık
1935 16158 000 hizmetlerinde iyileşmeler sağlanmıştır.
1940 17 820 900
- 1975-1980 yılları arasında nüfus artışında az da
1945 18 790 200 olsa bir düşme görülmektedir. Bunda bazı
1950 20 947 200
1955 24 064 700
1960 I 27 754 800
Sayım Yılları Türkiye
Nüfusu
1965 31 391 400
1970 35 605100
1975 40 347 700
1980 44 736 900
1985 50 664 400
1990 56 473 035
2000 67 803 927
sayesinde değiş - tokuş yoluyla, gerekse diğer göç alan büyük kentlerimizde kendini daha fazla
yollardan Türkiye'ye göç etmiştir. hissettirmektedir. Kırsal kesimden gelen çok
3. NÜFUS ARTIŞININ DOĞURDUĞU sayıdaki insan, sınırlı parasal imkânlarıyla sağlıklı
SORUNLAR konut temin edememektedir. Onun için de büyük
kentlerin çevrelerinde devlet arazisi üzerine izinsiz,
Türkiye'de nüfus artışının özellikleri plânsız ve projesiz yapılan sağlıksız meskenlerde
» Nüfus sürekli ve hızlı biçimde artmıştır. Son 11 (gecekondularda) oturmak zorunda kalmaktadır.
yılda (1927 - 2004 arası) 5 katına ulaşmıştır. Gecekondulardan oluşan semtlerde:
» Sayım dönemlerine göre artış oranları arasında Elektrik, su, yol, kanalizasyon gibi alt yapı hizmetleri
farklılıklar bulunmaktadır. Bu da II. Dünya yeterli değildir. Kalitesiz inşaat malzemeleri ve
Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'yla ilgilidir. yetersiz inşaat teknikleriyle yapılmış olan bu
meskenler, ısı izolasyonu yönünden de yetersizdir.
>> Nüfus artış oranı gelişmiş ülkelerinkinden
yüksek, gelişmemiş ülkelerinkinden ise BilgiNotu/
düşüktür.
i Türkiye'de giderek artan mesken eksikliğine kesin |
» Kadın - erkek sayısı birbirine eşittir. Bu eşitlik jçözüm bulmak ancak köyde n kente g ö ç ü n |
savaş yıllarında erkekler aleyhinde değişmiştir. | durdurulması ile mümkündür. Bunun için de nüfusu |
» Ülke nüfusunun artışının temel nedeni | kentlere çeken eğitim ve sağlıklı hizmetleriyle, |
doğurganlıktır. Bölgeler ve kentler arasında | kentlerde daha fazla olan iş imkânlarının köylerde l
farklı nüfus artışında iç göçler önemli etken I d® oluşturu Iması gereki r.
olmuştur. Bunun sonucunda doğurganlığın en
yüksek olduğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da I
nüfus artış oranı düşmüş buna karşılık
c. Tarım alanlarının azalması: Nüfusun hızla
doğurganlığın düşük olduğu batı bölgelerinde
artması sonucu kentlere yönelik göçlerle, özellikle
nüfus daha hızlı artmıştır.
büyük kentlerimiz yatay yönde hızla büyümektedir.
>> Genç nüfus yaşlı nüfusa göre daha fazladır. » Kentlerin düzensiz ve hızlı bir şekilde büyümesi,
Ortalama insan ömrü uzamaktadır. Hızlı nüfus çevredeki verimi tarım arazilerinin tarım dışı
kalmasına neden olmaktadır. Miras yoluyla
artışının neden olduğu sorunlar:
toprakların küçülmesi de şehre göçün tarımsal
a. Kırsal kesimden kentlere yoğun göç: Çoğu sonuçlarından biridir.
büyük kentlere olmak üzere, köylerimizden her yıl
d. Çevre sorunları: Hızlı nüfus artışının doğurduğu
çok sayıda insan kentlere göç etmektedir. Bu
sonuçlardan bir kısmı da çevre sorunlarıdır. Artan
yüzden yoğun göç alan büyük kentlerimizde çeşitli
nüfus doğal olarak daha çok yakıt tüketir. Tüketilen
sorunlar ortaya çıkmaktadır.
kalitesiz yakıtlar ise havaya yoğun olarak bırakılan
Bunlar; kükürt dioksit (SO2) ve duman havayı kirletir. Sanayi
kuruluşlarının toprağa saldığı asitli, zehirli ve
- Alt yapı yetersizlikleri, göç alan kentlerde bu
deterjanlı sular, toprak kirliliğine yol açmakta ve
durum; yol, elektrik, su, kanalizasyon gibi alt
böylece toprağın verimi azalmaktadır. Kanalizasyon
yapı hizmetlerinin yeterince yerine getirilmediği
yetersizliği sonucu pis sular şehir içinden geçen
semtler oluşturmaktadır.
sulara karışmakta ve su kirliliğine neden olmaktadır.
- Büyük kentlerde yaşayan trafik kargaşaları, Şehirlerde bulunan motorlu taşıtlardan çıkan sesler
polisiye olaylar, gürültü (ses kirliliği) gibi gürültüye yol açmaktadır.
olaylarda da kentlerimizin aldığı yoğun göçlerin
etkisi bulunmaktadır. e. İşsizlik sorunu: Türkiye'de işsizlik oranı oldukça
yüksektir. (2004 yılı verilerine göre % 15 dolayında)
- Eğitim ve sağlık hizmetlerinin aksaması sorunu Bunda, nüfusun hızlı şekilde artmasının önemli
da göç olayının sonuçları arasındadır. etkisi vardır. Çünkü hızla artan nüfus içinde, çalışma
- Eğitim ve öğretimin niteliğini olumsuz etkilemesi. çağına gelen insan sayısı da hızla artmakta mevcut
istihdam olanakları yetersiz kaldığından işsizlik
b. Konut yetersizliği: Ülke nüfusunun hızla
sorunu oluşmaktadır.
artmasının doğurduğu, önemli sonuçlardan biri de
konut yetersizliğidir. Konut eksikliği özellikle yoğun f. Kalkınmanın frenlenmesi: Ülkenin artan
gelirinin nüfusa eklenen insanlara paylaştırılması
sonucu, fert başına düşen gelir yeteri kadar
-COĞRAFYA- 59
yükselememektedir. Daha açık bir ifadeyle milli geliri Türkiye'de nüfusun yaş gruplarına göre dağılımı
pastaya benzetirsek, pastadan pay alanların sayısı incelendiğinde şu özellikler görülür.
artıyor, fakat pasta kendisinden pay alanlardan daha
- Nüfusun büyük bir bölümü 15-64 faal yaş grubu
az artıyor. Böylece kişi başına düşen gelir
içinde yer almaktadır. Bu yaş grubundaki nüfus
miktarında beklenen artışlar sağlanamıyor.
kırsal kesimden kentlere göç nedeniyle kentlerde
TÜRKİYE NÜFUSUNUN ÖZELLİKLERİ daha çok olduğu görülür.
Nüfusun yapısı (özellikleri), yaş grupları, cinsiyet - Nüfusumuzun % 36'sı 0-14 (çocuk) yaş
durumu, çalışanların iş alanlarına göre dağılımı, grubundadır. Bu oranla nüfusumuzun genç bir
eğitim durumu, kırsal ve kentsel nüfus gibi özellikler yapıya sahip olduğu anlaşılır.
hakkında bilgi verir.
- Nüfusumuzun % 4'ünü 65+(yaşlı) yaş ve
1. NÜFUSUN YAŞ VE CİNSİYET GRUPLARINA üzerindeki nüfus oluşturur.
DAGILIMI
Türkiye nüfusunun en belirgin özelliği, çocuk ve
MİLYON KİŞİ genç nüfusun fazla olmasıdır. Türkiye'de genç
4 3 2 1
nüfusun fazla olmasının sonuçları maddeler
EKREK KADIN halinde şöyle sıralanabilir:
- Çeşitli ekonomik faaliyet alanlarında çalıştırmak
üzere iş gücü temininde kolaylık sağlamıştır.
Genç nüfusu az olan bazı batılı ülkelerde durum
bunun tersine olduğu için dışarıdan işçi bulmak
zorunda kalmaktadırlar. Bunun en tipik örneği
Almanya'dır.
- Fazla nüfus, fazla tüketimi doğurur. Bu da
MİLYON
üretimi teşvik eder. Onun için sanayi ve ticaret
KİŞİ
önemli ölçüde gelişme göstermiiştir.
2000 Nüfus sayımı verilerine göre Türkiye nüfus - Çalışma çağına gelen nüfus, iş bulmak ve
piramidi çalışmak ister. Ancak ülkemizdeki iş alanları
Nüfusun belirlenen yaş gruplarına dağılımı, nüfusun nüfus kadar hızlı artmadığı için, işsizlerin sayısı
yaş yapısı olarak nitelendirilir. giderek artmaktadır.
Nüfus piramitleri, ülkelerin nüfusunun yaş yapısı - Sağlık ve eğitim hizmetlerinin aksaması da genç
hakkında ayrıntılı bilgi verir. Ülkelerin nüfusunun yaş nüfusun fazla olmasının başka bir sonucudur.
gruplarına dağılımı genellikle bir piramide benzer. - Kırsal kesimde iş olanakları yetersiz
türkiye'nin nüfusu hızla arttığı için, genç ve çocuk olduğundan, genç nüfus iş bulmak ümidiyle
yaştaki nüfus, yaşlı nüfusa göre çok fazladır. Onun kente göç etmektedir. Böylece,
için grafiğin tabanı geniştir ve tepeye doğru giderek
daralmaktadır. Türkiye nüfusunun kadın-erkek oranmda son
yıllarda değişiklikler görülmektedir. 1940'a kadar
genç
kadın nüfusun fazla olduğu görülmektedir. Bunun
başlıca nedeni, 1. Dünya Savaşı ve İstiklâl
Savaşı'dır. Çünkü bu savaşlarda ve savaşın neden
olduğu olumsuz ortamlarda ölenlerin pek çoğu
erkektir. 1940'ta kadın-erkek nüfusunda eşitlenme,
daha sonraki yıllarda ise erkek nüfus fazlalığı
görülmektedir. Özellikle 1980-1985 ve 1990
sayımlarmda bu durum daha belirgindir.
Bir ülkede ya da kentte kadın-erkek nüfusu oranı
çocuk
göçlerle de yakından ilgilidir. Göçlere katılanlar
büyük oranda erkekler olduğu için, yoğun olarak göç
Türkiye'de nüfusunun yaş gruplarına göre oransal alan illerde belirgin bir erkek nüfus fazlalığı görülür.
dağılışı
60- -GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
Buna karşılık göç veren kentlerde durum bunun 4. KIRSAL NÜFUS VE KENTSEL NÜFUS
tersinedir. Türkiye'de nüfusu 10.000'den az olan yerleşim
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleriyle Doğu birimleri kırsal yerleşmeler, bu yerleşmelerin nüfusu
Karadeniz Bölümü'nün birçok illerinde kadın nüfus da kırsal nüfus olarak kabul edilir. Nüfusu
erkekten daha fazladır. Buna karşılık Marmara ve 10.000'den fazla olan yerleşmeler ise kent
Ege bölgelerindeki illerimizde durum bunun aksidir. yerleşmeleri, buralarda yaşayan nüfus ise kentsel
Bunun nedeni, genel olarak Türkiye'nin doğu nüfus olarak değerlendirilir.
yarısının göç vermesi, batı yarısının göç alması ve
göçe katılan nüfusun çoğunluğunun (iş arama
amaçlı) erkek olmasıdır.
2000
2. ÇALIŞAN NÜFUSUN EKONOMİK 1927
i Kırsal nüfus
FAALİYET KOLLARINA DAĞILIMI j Kentsel nüfus İKırsal nüfus
IKentsel nüfus
Türkiye'de çalışan nüfusun ekonomik faaliyet İlk sayım yıllarından günümüze
alanlarına dağılımından şu sonuçlar çıkarılabilir. kadar kırsal nüfus oranı sürekli olarak azalmakta,
Hizmetler Hizmetler buna karşılık kentsel nüfus oranı artmaktadır.
Sanayi Sanayi 1927 yılındaki ülke
Tarım Tarım
nüfusunun % 24.22'si
1927 1990
kentlerde, % 75-78'i kırsal
Türkiye'de genç nüfustaki kesimde oturmaktaydı.
sektörel değişmeler
Türkiye 1950'li yılların
Cumhuriyet'in ilk yıllarında tarım başından itibaren kentleşme
sektörünün payı % 90 sürecine girmiştir. Bu durum
dolayında, buna karşılık sanayi ve hizmet kentlerdeki alt yapı
sektörleri çok zayıftı. Ancak bu durum sürekli olarak yatırımlarımn fazlalaşması ve sanayileşme ile
değişmiş ve günümüze kadar sanayi ve hizmet ilgilidir. İlk kez 1985 yılında şehir nüfusu kır nüfusu
sektörünün büyümesi, tarım sektörünün ise geçmiştir. 1990'da nüfusun %41'i kırlarda, %59'u
küçülmesi şeklinde gelişmiştir. 2000 verilerine göre da kentlerde yaşamaktadır. 2000'de ise nüfusun
kırsal nüfusun % 35 olmasına karşılık tarım 64.9'u kentlerde, 35.1'i ise köylerde oturmaktadır.
sektöründe çalışan nüfus toplam nüfusun yarısını Kentsel nüfus kırsal nüfusa göre daha hızla
oluşturmaktadır. Bundan, kentlerde oturan nüfusun artmaktadır. Çünkü kentsel nüfusun artışı iki yolla
bir kısmının da geçimini tarımdan sağladıkları olmaktadır. Kent nüfusunun doğumlara dayalı normal
sonucu çıkarılabilmektedir. Hizmet sektörünün hızla artışı ve kentlerin kırsal yerlerden aldığı göç
gelişmesi ise ülkede turizm, ticaret ve inşaat nedeniyle artışıdır. Ülkemizde kentsel nüfusun en
alanlarında görülen hızlı gelişmenin sonucudur. yüksek düzeye ulaştığı bölge Marmara Bölgesi'dir.
Bölüm başında ise Çatalca-Kocaeli Bölümü'dür.
3. NÜFUSUN EĞİTİM DURUMU Kırsal nüfusun en yüksek olduğu bölgelerimiz ise
Nüfusun özellikleri arasında eğitim durumu, önemli Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgeleridir.
bir yer tutar. Çünkü bilgi çağı olan zamanımızda, TÜRKİYE'DE NÜFUS HAREKETLERİ
yeterli eğitime sahip olmayan insanlardan oluşan
nüfus, ülkelerin kalkınmasına yardımcı olamaz. Nüfus hareketleri denildiği zaman akla göçler gelir.
Cumhuriyet'in ilk yıllarında % 10 olan okur yazarlık Göçler; nüfusun azalmasında, çoğalmasında ve ülke
oranı, 2000'de % 85'i aşmıştır. Okuma yazma oranı, içindeki dağılımında önemli rol oynar. Göçler,
erkeklerde kadınlara oranla daha fazladır. Ama insanların bireysel olarak, aile fertleriyle birlikte ya
kadınlann eğitim düzeyi de hızla yükselmektedir. da kitleler halinde yaşadıkları yerlerden geçici ya da
sürekli olarak ayrılıp, başka yerlere gitmesi
eylemidir.
Türkiye'deki göçler, üç grupta toplanır:
a. Doğal afetlerin neden olduğu göçler: Göçlere
yol açan doğal afetlerin başında kuraklık gelir. İklim
değişmeleri nedeniyle oluşan kuraklık, insanların
yaşama koşullarını önemli ölçüde zorlaştırdığı için
özellikle tarım ve hayvancılıkla uğraşanların göç
etmelerine neden olmaktadır.
-COGRAFYA- 61
Depremler de özellikle iç göçlere neden olan bir - Miras yoluyla tarım arazilerinin giderek
doğal afettir. Sık sık meydana gelen depremler, küçülmesi
insanları göçe yöneltmektedir.
- İşsizlik ve geçim sıkıntısı
Heyelân, çığ, sel gibi doğal afetler de göçlere yol
- Eğitim ve sağlık olanaklarının yetersiziiği
açmaktadır.
gibi itici faktörler.
b. İşsizliğin yol açtığı göçler: Göçlerin önemli bir
bölümü ekonomik kökenlidir. Bunların başında İkincisi ise;
işsizlik nedeniyle ortaya çıkan göçler gelir. Bu
- Şehirlerdeki iş olanakları
göçlerin bir kısmı iç göç, bir kısmı ise dış göç
şeklinde olur. İşsizlik nedeniyle meydana gelen göçe - Şehirlerdeki eğitim ve sağlık olanakları
iş gücü göçü denir.
- Rahat yaşama arzusu
İş gücü göçüne katılanların bir kısmı, gittikleri
- Kentlerdeki sosyal ve kültürel yaşamın
yerlerde yılın sadece bir mevsiminde kalır. Bu
elverişliliği gibi çekici faktörlerdir.
mevsim genellikle yazdır. Bu göçlere kısa süreli iş
gücü göçü ya da mevsimlik iş gücü göçü denir. Bu göçler bölge ve illerimizin nüfusunun
Akdeniz ve Ege bölgelerine pamuk ve tütün değişmesindeki en önemli etkenlerden birisidir.
tarlalarında çalışmak için gelen işçiler ya da Nüfus çeken yerler; sanayi bölgeleri, maden çıkarım
inşaatlarda çalışmak için başka illere göç eden bölgeleri, verimli tarım bölgeleri ve turizm
işçiler bu gruba girer. bölgeleridir.
Çalışmak için göç eden işçilerin bir kısmı birkaç Türkiye'de iç göçler, bir kırsa! yöreden başka bir
yılhğına (genellikle aileleriyle birlikte), bazılarıysa kırsal yöreye de olabilmektedir. Örneğin Trabzon,
memieketlerine bir daha geri dönmemek üzere Rize ve Artvin illerimizin bazı köylerinden Çarşamba
giderler. Bu türlü göçlere de uzun süreli iş gücü ve Bafra ovalarına göçler olmaktadır.
göçü denir. Göç eden nüfusun ortak özellikleri ise şuniardır:
c. Sosyal olayların yol açtığı göçler: Sosyal » Göçe katılan nüfusun çoğu gençtir. »
olaylar arasında göçe neden olan en önemli faktör,
Göçe katılan nüfusun çoğu erkektir.
savaştır. Ülkeleri ya da yerleşim merkezleri düşman
tarafından işgal edilen insaniar, ya ülke içinde başka » Göçe katılanların çoğu gittikleri yerde tarım dışı
bir yere, ya da ülke dışına göç eder. Savaşlardan sektörlerde (çoğunlukla işçi ve hizmetli olarak)
başka, göçe neden olan olaylar arasında ihtilaller ve çalışmaktadır.
terör olayları önemli yer tutar. Bu göçlerdeki temel
neden can güvenliğidir.
fTürkiye'deki göçler;
Göçler, yapıldığı yerler göz önüne alınarak iç göçler Doğudan batıya doğru,
ve dış göçler şeklinde ikiye ayrılır.
İç yörelerden kıyı yörelerine doğru,
1. İÇGÖÇLER
Sanayinin gelişmemiş olduğu yerlerden,
Türkiye sınırları içinde meydana gelen iç göçler, şu
şekillerde olmaktadır:
2. DIŞ GÖÇLER
- Kırsal kesimden kentlere
Bir ülkeden başka bir ülkeye yapılan göçler, dış göç
- Kentlerden kırsal kesime
olarak nitelendirilir. Dış göçler bazen zorunlu, bazen
- Kentlerden kentlere de gönüllü olur. Baskı, zulüm veya savaştan
- Kırsal kesimden kırsal kesime kaçarak herhangi bir ülkeye yapılan göçlere zorunlu
göç ya da sığınma göçü denir.
!ç göçler yurdumuzda genel olarak kırsal kesimden
kentlere doğru olmaktadır. Bunun iki ana nedeni Ülkeler arasında yapılan anlaşma esaslarına göre
vardır. yapılan göçlere değiştirme (mübadele) göçleri
denir. Herhangi bir ülkeden, başka ülkelere, işçilerin
Bunlardan birincisi; çalışmak üzere gitmesine işgücü göçü denir.
- Kırsal kesimdeki hızlı nüfus artışı
62- -GENEL YETENEK GENEL KULTUR DERGİSİ-
3. Su Kaynakları: Türkiye'de de ilk yerleşmeler su yerleşmelerde nüfusun daha yoğun olduğu, buna
kenarlarında olmuştur. Suyun bol olduğu yerler, az karşın ulaşım yollarına sapa kalmış veya ulaşım
olduğu yerlere göre yerleşmelere daha müsaittir. imkanları gelişmemiş yerleşim birimlerinde nüfusun
B u nu n son uc u ol ara k da s u ka yn ak la rı nın f az la daha az olduğu görülmektedir.
o l d u ğ u y e r le r s ı k n üf u s l u , a z o ld u ğ u y er l e r i s e 2. NÜFUSUN BÖLGELERE GÖRE DAĞILIŞI
seyrek nüfuslu yöreler olarak dikkati çeker. (Milyon)
çok seyrektir. Tuz gölü çevresi ve Taşeli Plât osu Bölgesi Bölgesi Bölgesi
buralara örnek olarak verilebilir. Çankırı ve Sivas 2000 genel nüfus sayımına göre bölgelerin nüfusu (DİE)
çevresindeki jipsli-tuzlu topraklar da nüfusun seyrek
Karadeniz Bölgesi
olduğu yörelerdir. Çünkü bu toprakların verimi çok
düşüktür. 2000 sayımına göre bölge nüfusu 8.4 milyondur.
5. Bitki örtüsü: Nüfus dağılışını etkileyen faktörler Nüfusun bölge içindeki dağılışında büyük farklılıklar
arasındadır. Bitki örtüsü olarak nüfus dağılışını en vardır.
fazla etkileyen faktör ormandır. Çünkü ormanların._ Çok geniş alanları kaplayan sıradağları bölgenin
s ı k o l d u ğ u v e g e n i ş a l a n l ar a y a y ı l d ığ ı y e r l er d e o tenha yerlerindendir. Dağların büyük kısmı
yerleşim birimleri kurma ve tarım yapma imkânları § ormanlarla kaplı ve dik yamaçlıdır. Bu nedenle
çoksınırlıdır. <g dağların 2000 m'den yukarıda bulunan yerlerinde
B. Beşeri faktörler sürekli yerleşme bulunmamaktadır. Bölgede geniş
alan kaplayan Kuzey Anadolu sıradağları
1. Tarım: Dünyanın her yerinde olduğu gibi, -M Türkiye'nin en tenha alanlarındandır. Karadeniz
Türkiye'de de nüfus dağılışını etkileyen önemli bir 8 Bölgesi'nde nüfusun büyük bir kısmı kıyı şeridinde,
faktördür. Nüfusun çoğu, verimli ova ve vadi dağların alçak yamaçlarında ve dağlara doğru
tabanlarıyla plâto yüzeylerinde toplanmıştır. sokulan vadilerin tabanındaki düzlüklerde
Çukurova, Bafra, Çarşamba ovaları örnektir. toplanmıştır.
2. Sanayi ve Ticaret: Sadece yoğun sanayi Doğu Karadeniz Bölümünde, nüfus kıyı şeridindeki
faaliyetleri ve ticaret sayesinde gelişmiş çok düzlüklerde yoğunlaşmıştır. Buralardaki nüfus
kalabalık kentlerimiz vardır. Örnek: İstanbul, İzmir, yoğunluğu Türkiye ortalamasının üstündedir. İç
İskenderun, Karabük, Ereğli gibi kentlerimiz sanayi kesimlerde ise nüfuslanma daha azdır. Çünkü arazi
ve ticaret sayesinde büyüyerek bugünkü engebeli olup yerleşme ve tarım için pek uygun
durumlarına gelmişlerdir. Ayrıca Adapazarı-İstanbul değildir.
ve Adana-Mersin arası yoğun sanayi yöreleridir.
Orta Karadeniz Bölümü ise, bölgede nüfus dağılışı
3. Turizm: Turistlik değerler ve turistlik tesisler yurt ve yerleşmenin en dengeli olduğu bölümdür. Çünkü
içinden ve yurt dışından nüfus ve turist çekme Yeşilırmak ve Kızılırmak tarafından parçalanan
özelliğine sahiptir. dağlar, sıradağ olma özelliğini yitirmiştir. Arazi daha
alçaktır ve bu nedenle tarıma daha uygundur. Bu
4. Maden: Madenlerin çıkarıldığı yerler de yoğun
durum kıyı ile iç kesimler arasındaki ulaşımı da
nüfuslu yöreler arasındadır. Buna en güzel
kolaylaştırılmrştır.
örneklerden bir tanesi Zonguldak'tır. Ayrıca Soma,
Yatağan ve Elbistan gibi kentler de örnek olarak Batı Karadeniz Bölümünde; kıyı kesiminde özellikle
verilebilir. Sinop-Bartın arasındaki kıyı boylarında seyrek
5. Ulaşım: Ulaşım imkanlarının geliştiği ve ulaşım nüfuslu bir kuşak göze çarpar. Çünkü Küre Dağları
yollarının kavşağında ya da üzerinde yer alan ve bu dağlar üzerine yayılmış sık orman örtüsü,
64- -GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
yerleşmeyi güçleştirmiştir. Bartın'ın batısındaki kıyı nüfusunun % 80'nini barındırırken, İç Batı Anadolu
kesimi ise daha sık nüfusludur. Zonguldak-Ereğli Bölümü, bölge nüfusunun % 20'sini barındırır.
çevresinde nüfusun sık olması taşkömürü Nüfus dağılışındaki bu büyük farklılık klimatik ve
yataklarına ve demir-çelik endüstrisine bağlıdır. topoğrafik kökenlidir. Ege Bölümü'nde verimli tarım
Aynı nedenlerden dolayı Karadeniz bölgesinde alanlarının bulunması, denize iklim nedeniyle
yalnızca bu bölüm göç almaktadır. buralarda fazla tarım ürünü alınabilmesi, İç Batı
Anadolu eşiğinde ise verimli tarım alanlarının
Marmara Bölgesi
bulunmaması ve karasal iklimin etkili olması sonucu
Marmara Bölgesi, nüfusu en fazla olan bölgedir. tarımsal üretimin azlığıdır. Ege Bölümü Türkiye'nin
2000 nüfus sayımında nüfusu 17.4 milyondur. Aynı sık nüfuslu yerleridir. Bakırçay, Gediz, Küçük
zamanda nüfus yoğunluğu da en fazla olan bölgedir. Menderes ve Büyük Menderes çöküntü
Çünkü nüfusun fazlalığına karşılık bölgenin yüz hendeklerindeki verimli ovalar bölgenin en sık
ölçümü fazla geniş değildir. Marmara Bölgesi'nin nüfuslu yerleridir. Bu ovalar arasında bulunan
nüfus yoğunluğu Türkiye ortalamasının üç katına sıradağlar ise çok seyrek nüfuslu yerlerdir. Menteşe
yakındır. Bu yoğunluğun başlıca nedeni sanayi yöresi dağlık ve önemli yollara ters düştüğünden
kuruluşlarının çokluğu nedeniyle göçler sonucu tenhadır.
bölge nüfusunun artışıdır. Ayrıca kentleşme oranının
Akdeniz Bölgesi
yüksek olması, ulaşım imkanlarının gelişmiş olması,
ticari hayatın canlılığı gibi unsurlar da nüfusun Bölgenin 2000 yılı nüfusu 8.7 milyondur. Buna
yoğun olmasında etkili olmuştur. karşılık yüz ölçümü ondan çok daha geniştir. Bunun
doğal sonucu olarak, nüfus yoğunluğu azdır. Bu
Marmara Bölgesi'nde Anadolu kesimi Avrupa durumu doğuran başlıca etken, Toros Dağları'nın
kesimine göre daha sık nüfusludur. Bölgenin en
çok geniş alan kaplamasıdır. Bölgenin % 9O'ı
yoğun nüfuslu ili İstanbul'dur. İstanbul'dan sonra
Toroslartarafından işgal edilmiş olduğu için Akdeniz
bölgede en yoğun nüfuslu iller, Kocaeli, Bursa,
Bölgesi, kıyı bölgelerimiz arasında en seyrek
Sakarya ve Balıkesir'dir, Güney ve Doğu
nüfuslu olanıdır. Çıplak kalkerlerle örtülü verimsiz
Marmara'daki verimli ovalar da bölgenin en sık
arazilerin geniş yer kaplaması da az nüfuslanmanın
nüfuslu yerlerindendir.
diğer bir nedenidir.
Çatalca-Kocaeli Bölümü; Türkiye'de nüfus
Akdeniz Bölgesi'nde en sık nüfuslanmış yerler
yoğunluğunun en yüksek olduğu yerdir. Bu durum
verimli tarım alanlarıdır. Buralar kıyıda Çukurova,
endüstrinin gelişmiş olmasıyla ilgilidir.
Antalya düzlüğü ve İskenderun körfezi çevresi, iç
Güney Marmara Bölümünde de sık nüfus kesimlerde ise Amik ovası, Kahraman Maraş ovası
toplanmıştır. Burada çöküntü ovalarının verimli ve göller yöresindeki ovalardır. Çukurova ve
toprakları ve endüstrinin gelişmiş oiması nüfusun Kahraman Maraş ovalarında nüfusun sık olmasında
yoğun olmasını sağlamıştır. verimli tarım alanlarının yanında sanayi
kuruluşlarının fazla olması da etkilidir. Antalya
Ergene Bölümü, bölgede en az yağış alan
çevresindeki nüfus yoğunluğunun fazla olmasında
bölümdür. Buna karşın topraklar verimli olduğundan
tarımın yanında turizm de önemli bir faktördür.
ve ulaşım imkanlarının olumlu etkisiyle nüfus yoğun
Bölgenin en tenha yerleri Teke Yöresi ve Taşeli
toplanmıştır.
platosudur.
Yıldız Dağları Bölümü, bölgede en tenha olan İç Anadolu Bölgesi
bölümdür. Önemli ulaşım yollarına sapa kalması,
tarım ve sanayinin gelişmemesi, dağlık ve engebeli Bölgenin 2000 yılı nüfusu 11,5 milyonu aşmıştır.
yapısı nüfusun seyrek olmasına neden olmuştur. Hem nüfus, hem de yüzölçümü bakımından bölgeler
arasında ikinci sırada yer alır. İç Anadolu
Ege Bölgesi
Bölgesi'ndeki nüfus, ovalarda ve alçak platolar
2000 sayımına göre yaklaşık 9 milyon nüfusa sahip üzerinde toplanmıştır. Konya ovası, Ankara, Kayseri
olan Ege Bölgesi, nüfus yoğunluğu bakımından ve Eskişehir ovaları bölgenin başlıca sık nüfuslu
üçüncü sırada gelir. Bölgedeki en kalabalık iller yerleridir. Buna karşılık bölgede çok seyrek nüfuslu
İzmirve Manisa'dır. yerler de vardır. Tuz gölü çevresindeki verimsiz
topraklardan oluşan ve yarı kurak iklime sahip olan
Ege Bölgesi'nde nüfus yoğunluğu bakımından farklı
alçak düzlükler ile onların çevresindeki platolar
özellik gösteren iki kesim vardır. Kıyı Ege, bölge
-COGRAFYA- 65
(Cihanbeyli, Obruk ve Haymana platoları) seyrek sayısı, oranın yüz ölçüme bölünerek
nüfuslu yerlerdir. Yukarı Kızılırmak bölgenin en hesaplanmasıdır.
tenha bölümünü teşkil etmektedir.
Toplam Nüfus
Aritmetik nüfus yoğunluğu =
İç Anadolu Bölgesi'nde nüfusunun çoğu, verimli Yüz Ölçümü
tarım alanlarında ve akarsu boylarında, yolların Marmara Bölgesi aritmetik nüfus
geçtiği alanlarda, yağışın fazla olduğu dağ yoğunluğunun en çok, Doğu Anadolu Bölgesi ise
eteklerinde yoğunlaşmıştır. Bunların başında Ankara en az olduğu bölgedir.
ve Konya gelir. Bu iki ilin nüfus toplamı, bölge
nüfusunun yarısını oluşturur.
TURKİYE'DE SAYIM YILLARINA GÖRE
Güneydoğu Anadolu Bölgesi
ARİTMETİK NÜFUS YOĞUNLUĞU
Nüfus ve yüz ölçümü olarak en küçük coğrafi Sayım i Nüfus ! Aritmetik Aritmetik
bölgemizdir. 2000 sayımına göre 6.6 milyon nüfusa Yılları [ Yoğunluk(2)
sahiptir. Bölgedeki en sık nüfuslanmış il 1927 |13 648 273 i 17,6 İ 16,8
Gaziantep'tir. Bu ilin yoğun nüfuslu olmasındaki en 1935 116 158 018 20,8 19,9
büyük etken, sanayi kuruluşlarının fazla olmasıdır. 1940 117 820 950 22,8 21,9
1945 118 790 174 24,1 23,0
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde GAP çerçevesinde 1950 İ20 947 188 I 26,9 | 25,7
Fırat ve Dicle ırmakları üzerinde planlanmış olan 1955 24 064 763 30,9 29,5
barajların tamamlanması ve Şanlıurfa tünellerinin 1960 27 754 820 35,6 34,0
hizmete girmesiyle çok geniş bir alan sulamalı 1965 31 391 421 40,3 38,5
tarıma geçecektir. Bundan dolayı bu bölgeye 1970 135 605 176 45,7 43,7
dışardan göç gelmeye başlayacak, böylece nüfus 1975 İ40 347 719 51,7 49,5
sayısı ve nüfus yoğunluğu hızla artacaktır. 1980 144 736 957 57.4 54,9
1985 I50 664 458 72,0 62,2
Doğu Anadolu Bölgesi
1990 İ56 473 015 73,9 69,3
Doğu Anadolu Bölgesi Türkiye'nin en geniş yüz 2000 İ67 803 927 87,5 83,2
ölçümüne sahip bölgesidir. Buna karşılık çok az 1) Gerçek Alana göre
nüfusa sahiptir. 2000 sayımına göre nüfusu yaklaşık 2) İzdüşüm alana göre
Belli bir yerde kilometre kareye düşen insan Tarımsal nüfus yoğunluğu = Tarımla uğraşan Nüfus
sayısına aritmetik nüfus yoğunluğu denir. Tarımsal arazi
Tarımsal yoğunluk ülkemizin değişik yörelerinde V9 birimleri kurmak çok zordur. Tuzlu topraklar,
değişik illerinde birbirinden farklıdır. Karadeniz çıplak kayalıklar ve bataklıklar yerleşmelerin
Bölgesi ve Doğu Anadolu Bölgesi illerinde yoğunluk bulunmadığı alanlardır.
fazladır. Çünkü bu illerde toprak azdır. Buna karşılık
Türkiye'de yerleşme üzerine etkileri bulunan
Orta ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ve
faktörleri maddeler halinde belirtmekte yarar vardır.
Trakya'da tarımsal nüfus yoğunluğu azdır. Çünkü
Bunlar, fizikî faktörler ile beşerî ve ekonomik
buralarda tarım arazileri geniştir. Ege, Akdeniz
faktörler olarak iki grup altında toplanır.
Bölgeleri ve Güney Marmara'daki tarımsal nüfus
yoğunluğu ise Türkiye ortalaması civarındadır. Fizikî coğrafya faktörleri
- Klimatik faktörler (yağış ve sıcaklık)
NUFUSUMUZUN BOLGELERE DAGILIMIVE
NÜFUS YOĞUNLUKLARI (2000) - Topoğrafik faktörler (yükseklik, yamaç eğimi ve
Coğrafi Bölge. Nüfus Yoğunluk Yılhk Nüfus bakı)
(2000) Artış Hızları
- Toprak faktörü
Marmara Böl. 17 365 027 241 26,7
- Hidrolojik faktör (yer altı ve yer üstü suları ile
Ege Bölgesi 8 938 781 100 16,3 sıcak su kaynakları)
Akdeniz Böl. 8 706 005 98 21,4
- Bitki örtüsü faktörü
İç Anadolu Böl. 11 608 868 63 15,8
Beşerî ve ekonomik coğrafya faktörleri
Karadeniz Böl. 8 439 213 73 3,7
D. Anadolu Böl. 6137 414 42 13,8 - Tarım
G. D. Anadolu Böl. 6 608 619 88 24,8 - Madencilik
Türkiye 67 803 927 88 18,3 - Ticaret
- Turizm
TÜRKİYE'NİN YERLEŞME COĞRAFYASI - Ulaşım
Yerleşim birimlerinin sınıflandırılması, coğrafî - Sanayi
dağılışları, özellikleri, tarihî gelişimleri ve bunların TÜRKİYE'DE YERLEŞME ŞEKİLLERİ
günümüzdeki sorunları gibi konular yerleşme
coğrafyasının konularıdır. Yerleşme, insanların Türkiye'de yerleşmeler iki farklı şekilde sınıflandırılır.
belirli bir alanda yaşamaya başlama eylemidir. İdarî sınıflamaya göre yerleşmeler şöyledir:
a. Köy altı yerleşmeleri: Tek mesken ile köy kent, hem kendi kalabalık nüfusu için hem de
arasındaki yerleşmelerdir. Köy altı yerleşmeleri çevresi için alışveriş merkezidir.
şunlardır:
Kültürel fonksiyon: Şehirlerde toplanmış olan
Yayla, Mezra, Ağıl, Divan, Çiftlik, Dam, Oba hizmetlerin bir kısmını da kültürel fonksiyon
oluşturur. Kültürel fonksiyonlar ekonomik ve idari
b.Köy Yerleşmeleri: Köyler, Türkiye'de en çok
fonksiyonlar kadar önemli olmamakla birlikte,
bulunan idarî birimdir. Kırsal yerleşmelerin en
şehirlerin gelişmesinde ve önemlerinin
önemlisi olan köyler, sürekli yerleşim birimleridir.
korunmasında başlıca etkenlerden biridir.
Köylerdeki evler bazen dağınık, bazen ise toplu
Hizmet fonksiyonu: Hizmet fonksiyonu kır ve kent
olarak bulunur. Su kaynaklarının kıt olduğu, tarım
yerleşmelerini birbirinden ayıran önemli faktörlerden
alanlarının geniş yayılım gösterdiği yerlerdeki köyler,
birisidir. Kentler bankacılık, sigortacılık, eğitim,
toplu yerleşme özelliğindedir. Ancak tarım
sağlık, lokantacılık, otelcilik gibi hizmet alanlarında
alanlarının küçük parçalar halinde dağılmış olduğu
da çevrelerinin merkezi durumundadır.
ve su bulma sorununun olmadığı Doğu Karadeniz
bölümündeki köy evleri birbirinden uzaktadır. Bu tür Kent ve kır yerleşmeleri arasında, farklılıklar
yerleşmeye de dağınık yerleşme denir. vardır. Bunlar:
KENTYERLEŞMELERİ Yönetim farklılığı: Bütün kentler, belediye örgütü
Kentsel yerleşmeler kasabalar ve şehirler olarak iki bulunan yerleşim merkezleridir. Buna karşılık
köylerin büyük çoğunluğunda belediye örgütü
başlık altında toplanır.
bulunmaz. Köyler, birer muhtar tarafından yönetilir.
Kasaba Yerleşmeleri: Köy ile kent arasında geçiş
özelliği gösteren kasabalar, nüfusu 3.000-10.000 Nüfus farklıhğı: Kır yerleşmeleri, kent
yerleşmelerine göre az nüfuslu birimlerdir.
arasında olan, bazı özellikleriyle kente benzeyen
yerleşmelerdir. Kasabalar kırsal yerleşmelerin en Ekonomik fonksiyon farklılığı: Kır yerleşmelerinde
büyüğü olan köyler ile gerçek şehirler arasında hâkim olan ekonomik faaliyet tarımdır. Kentlerde ise
geçiş niteliği gösterir. Kasabalar kendini hem köy sanayi ve hizmet sektörü çok daha yaygındır.
hem de şehir karakterleriyle belli eder. Ancak
Plânlama farklılığı: Kentler, plânlı yerleşme
kasaba yerleşmeleri yönlerini şehirlere çevirdikleri,
birimleridir. Kent yerleşmeleri; sanayi bölgeleri,
az çok şehre özgü fonksiyonlara sahip oldukları,
ticaret bölgeleri, mesken alanları gibi ikinci
mülki ya da mahalli idare merkezi oldukları için kır
dereceden yerleşme bölgelerine (semtlere)
yerleşmesi olmaktan büyük ölçüde çıkmışlardır.
ayrılmıştır. Ayrıca, cadde ve sokak sistemi, parklar
Yerleşme coğrafyası açısından en büyük yerleşim ve yeşil alanlar, sağlık ve eğitimle ilgili ihtiyaçlara
birimi olan kentler, şehir olarak da adlandırılır. yönelik kullanım alanları, ihtiyaçla orantılı olarak
Kentlerin kırsal yerleşmelerden en belirgin plânlanmış durumdadır.
farklarından biri, nüfusun fazlalığıdır. Yerleşme
Oysa kır yerleşmelerinin; deprem, yangın, sel, su
coğrafyası yönünden bir yerleşmenin kent özelliği
baskını ve çığ düşmesi gibi afetler sonucu tahrip
taşıyabilmesi için nüfusun 10.000'den fazla olması
görerek yeniden kurulanlarının dışındakiler, genel
ve halkın çoğunluğunun geçimini tarım dışı
olarak plânsız yerleşmelerdir.
ekonomik alanlardan sağlaması gerekir.
Şehirlerin çeşitli fonksiyonları vardır. Bunlar; Türkiye'de kentlerin kurulmasını ve gelişmesini
etkileyen beşerî faktörler şunlardır:
İdari fonksiyon: Bir yerin kent olabilmesi için
gerekli koşullardan biri idarî fonksiyondur. İdari - Sanayi faktörü
fonksiyon ise illerde valilik, ilçelerde kaymakamlık - Tarım faktörü
tarafından yerine getirilir. - Siyasî (idarî) faktör
Ekonomik fonksiyon: Şehirlerin yerine getirdiği - Ticaret faktörü
önemli fonksiyonlardan birisi de ekonomik
- Ulaşım faktörü
fonksiyondur. Her kent, ekonomik yönden belirli bir
alanın merkezi durumundadır. Ekonomik - Turizm faktörü
fonksiyonun başında ticari faaliyetler gelir. Çünkü - Askerî faktör
68- -GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
UJ
A) I ve III
B) II ve V
C) II ve I
D) IV ve V
E) III ve II
70- -GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
4.
A) Seydişehir (Cevap B)
B) İskend^run
C) Karabük Şehir nüfusunun en fazla olduğu bölgemiz Marmara
D) Ereğli Bölgesi'dir.
E) Muğla (Cevap D)
Türkiye'de nüfus sayımı 5 yılda bir yapılır. B, C, D, E
seçenekleri nüfus sayımı yapılmasının nedenleridir.
Ancak A s9Ç9neğinde verilen bilgi genel nüfus sayımı
ile değil, yerel yönetimter tarafından belirlenir.
20. Aşağıdakilerden hangisi, ülkemizde nüfus sayımı
yapılmasının amaçlarından biri değildir? (Cevap A)
Orta ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ve 18. Aritmetik nüfus yoğunluğunun en az olduğu bölge,
Trakya'da tarımsal nüfus yoğunluğu azdır. Çünkü Doğu Anadolu Bölgesi'dir.
buralarda tarım arazileri geniştir. Karadeniz Bölgesi
(Cevap E)
ve Doğu Anadolu Bölgesi illerinde yoğunluk fazladır.
Çünkü bu illerde toprak azdır. Verilen illere
baktığımızda Konya'nın tarımsal nüfus yoğunluğu 19. İskenderun, Karabük ve Ereğli buralarda kurulan
azdır. demir-çelik endüstrisine bağlı olarak, Seydişehir ise
alüminyum tesislerinin bulunması nedeniyle gelişmiş
(Cevap A)
ve nüfusu artmıştır. Muğla ise turizme bağlı olarak
gelişme gösteren bir merkezdir.
11. Fethiye ve Alanya'da turizmden dolayı nüfus artışı
(Cevap E)
vardır. Bursa'da çeşitli endüstri kolları Adana'da ise
tarımdan dolayı nüfus artışı vardır.
(Cevap C)
20. Türkiye'de nüfus sayımı 5 yılda bir yapılır ve nüfus
sayımı ile şu sonuçlar elde edilir.
12. Türkiye'de yerleşim üzerinde tarım alanları endüstri - Nüfusun yaş gruplarına göre dağılımı, kadın-erkek
kuruluşları, turizm faaliyetleri, y^ryüzü şekilleri önemli ve çocuk nüfusları belirlenir.
etkiye sahipken, karstik şekillerin yerleşmede etkisi - Okur yazar oranı ve bunların öğrenim durumları
daha azdır. belirlenir.
(Cevap A) - Çalışma yaşındaki nüfusla, çalışan ve işçi olmayan
nüfus belirlenir.
- Ülke nüfusu ve artış hızı belirlenir.
13. A, C, D, E şıkları nüfus yapısı ve sosyo ekonomisini ,<o Konut tipleri V9 dağılımını yerel yönetimler belirler.
yansıtmaktadır. B şıkkı ise nüfusun yüzölçümüne a- (Cevap D)
oranını göstermektedir.
21. Karstik yapının yaygın olduğu yerlerde yağışın fazla
Q olmasına karşın yeraltına sızmanın çok olması, yer
(CevapB) % üstü sularının zayıf olmasına yol açar, bu yüzden
nüfus yoğunluğu buralarda azdır. Türkiye'de karstik
arazinin en fazla olduğu bölge Akdeniz'dir. Bu
Q
bölgede yer alan Taşeli platosu karstik yapısı
14. II, IV, V numaralı cümleler nüfus artışının olumlu
nedeniyle Türkiye'nin ve bölgenin en az nüfuslanmış
sonuçları arasındadır. Ancak; I ve III numaralı
yerleri arasındadır.
cümleler nüfus artışının olumsuz sonucudur.
(Cevap C)
(Cevap D)
ÇIKMIŞ SORULAR
İstanbul'un Türkiye'nin en fazla iç göç alan ili
ve ÇÖZÜMLERİ
olmasının 9n önemli nedeni iş olanaklarının fazla
olmasıdır.
%24
Milyonkişi
6.
KentNüfusu □KırNüfLBU
Yurdum uzda kimi yerleşim birimleri ilk 1950 1960
konumunda bırakılmamış yer değişikliğine 1970 1980
1990
gidilmiştir. Aşağıdakilerden hangisi, bu tür
değişikliklere neden olan etkenlerden olamaz?
(2001 KMS) 1950 -1990
"ü yıliarındaki
A) Yeni ulaşım yollarına sapa kalması tc
sayım
B) Yapılacak baraj gölünün altında kalacak olması UJ
Q
sonuçlarına göre kırsal ve kentsel nüfus yukarıdaki
C) Doğal afetlerin tehdidinde olması (/}
tfl
a. grafikle gösterilmiştir.
D) Yeni endüstri kuruluşlarına uzak kalması
E) İdari bölümlemelerde değişiklik olması
Buna göre aşağıdakilerden hangisini söylemek
LÜ
doğru olmaz? (2001 KPSS)
>■
Verilen seçen^kler incelendiğinde A, B, C ve D A) 1950 yılında kırsal nüfusun payı toplam nüfus
seçeneğinde yer değişikliğine gidilmesinde etkenler içinde en fazladır.
arasına girerken E seçeneğind9 verilen bilgi neden B) 1950-1980 yılları arasında kent nüfusundaki
olamaz. İdari bölümlerd9n sonra, yerleşim birimleri artış, kır nüfusundakinden fazladır.
kuruldukları bölgeleri terk etmemiş bu yerlerin daha C) Birbirini izleyen sayım dönemleri dikkate
da gelişmesine yol açmıştır. alındığında, kent nüfusundaki 9n fazla artış
1990 sayımındadır.
(Cevap E) D) 1950 - 1980 yiiları arasında, kır nüfusundaki
artış hızı değişmemiştir.
E) 1950 - 1980 yıllarındaki sayımlarda nüfusun
yarıdan fazlasını kır nüfusu oluşturmaktadır.
7. Yurdumuzda denize kıyısı olan bölgelerimizin
ortak özelliği hangisidir? (2001 KMS)
A) Dağların kıyıya paralel uzanması Grafik incelendiğinde 1950-1980 yılları arasında kır
B) Kıyı kesiminde nüfusun iç kesimden fazla nüfusundaki artış hızı değişmiştir.
olması
(Cevap D)
C) Tarım gelîrinin endüstri gelirinden fazla olması
D) Halkın tem9İ geçim kaynağının balıkçılık olması
E) Kıyı boyunca geniş kumsalların bulunması
76- -GENEL YETENEK GENEL KULTUR DERGISI-
9. Hatay ilinin genelde mevsimlik göç almasına karşın, 11. Samsun'da aşağıdakilerden hangisi bu ilde
bu ildeki İskenderun ilçe merkezi yerleşme amaçlı dağınık yerleşmenin Rize'dekinden daha az
göç almaktadır. olmasında etkilidir? (2002 KPSS)
A) Engebeliğin daha az olması
İskenderun'un bu özelliği aşağıdakilerden
B) Yıllık yağış ortalamasının daha az olması
hangisiyle açıklanabilir? (2002 KPSS) C) Balıkçılıkla uğraşanların sayısının daha az
A) Tarım alanlarının geniş olması olıması
B) Balıkçılığın gelişmiş olması D) Nüfus yoğunluğunun fazla olması
C) Endüstri kuruluşlarının yoğun olması E) Tarım ürünlerinin daha çeşitli olması
D) Ulaşım olanaklarının yeterli olması
E) Eski bir yerleşim merkezi olması
Rize: Doğu Karadeniz Bölümü'nde yer almaktadır.
ÇÖZVM:
Bu bölüm bölgenin 9n dağlık bölümüdür ve dağınık
isk^ndurun'da demir-çelik fabrîkasının bulunması yerleşme tipinin Türkiye'de en çok görüldüğü
nedeniyle, bu il yerleşme amaçlı göç alır. bölümdür.
(Cevap C) Samsun; Orta Karadeniz Bölümünde yer almaktadır.
Bu bölüm yükselti ve engebenin daha az olduğu
bölümdür. Samsunda engebeliğin daha az olması
dağınık yerleşmenin Rize'dekinden daha az
olmasına sebep olmuştur.
(Cevap A)
o
12. Grafikte Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki illerde
10. Tarımsal nüfus yoğunluğu, bir ülkede veya bir S çalışan nüfusun iş kollarına göre dağılışı
bölgede tarım ve hayvancılıkla geçinen nüfusun o § gösterilmiştir.
ülke veya bölgedeki tarım için kullanılan alanın ~
CZHTarım ■■Endüstri EE3Hizmet Bin
bölünmesiyle elde edilir. £j
kişi 300 250 200 150
Grafiğe göre hizmet sektöründe çalışanların oranı ile Doğal göllerin bulunması nüfus dağılışında etkili
tarımda çalışanların oranı her yerde aynı değildir. değildir.
(Cevap C) (Cevap A)
Grafik incelendiğinde I numara ile gösterilen coğrafi 16. Türkiye'de, kıyılarda ve kıyılara yakın yerlerde nüfus
bölge Marmara Bölgesi'dir. Çünkü Türkiye'de en yoğunluğu iç kesimlere göre daha faziadır.
fazla nüfusa sahip bölge Marmara Bölgesi'dir.
Bu genelleme. aşağıdaki yerlerden hangisi için
(Cevap B)
geçerli degildir? (2003 KPSS)
A) Çatalca - Kocaeli Platosu
B) Taşeli Platosu
C) Gediz Ovası
D) Çarşamba Ovası
E) Zonguldak Yöresi
14. Türkiye'de nüfusun bölgelere dağılışında
aşağıdakilerden hangisi en az etkilidir? (2003
KPSS)
Taşeli Platosu kalkerli bir yapıya sahip olduğu için
A) Doğal göller Türkiye'nin en büyük karstik bölgesidir. Karstik
B) Toprakların verimliliği
yapının yaygın olduğu yerlerde yağış fazla olsa da
C) Yerşekilleri
buralarda yeraltına sızma çok olduğu için nüfus fazla
D) İklim koşulları
değitdir.
E) Ulaşım kolaylığı
(Cevap B)
78- -GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
Bölge
Şehirlerin Sorunları;
• Gecekondulaşma
• Düzensiz yapılaşma
18. Doğu Anadolu Bölgesi'nin nüfus yoğunluğunun
Türkiye ortalamasından düşük olmasında • Hava kirliliği
aşağıdakilerden hangisinin etkisi voktur? (2003/2
• Sosyal ve kültürel gelişimin sağlanamaması
KPSS)
2E
Alan İİ9 nüfus arasındaki fark arttıkça yoğunluk o
azalır. Farkın 9n fazla olduğu IV numaradır. Bu
m
n^denle nüfus yoğunluğu en fazla IV'te değil, III m
numaradadır. 8
(C9vapB) S
A) Bitki örtüsü
B) Yükselti
C) Endüstrileşme
D) Su kaynakları
E) Coğrafi Konum
veya
TEMELYURTTAŞLIKBİLGİSİ | Anayasa Hukukuna Giriş 2
Yönetmelikler, idarenin en geniş uygulama alanına | Seçim propagandası, oy verme gününden önceki |
sahip düzenleyici işlem türüdür. Aslında, icrai karar jonuncu günün sabahında başlar ve oy vermel
almaya yetkili her idari makamın yönetmelik | gününden önceki günün saat 18.00'inde sona erer. |
yapmaya yetkili olması gerekir. 1961 Anayasasında | Partilerin her seçim çevresinin çıkaracağı |
yönetmeliklerin Resmi Gazetede yayınlanacağının ! milletvekili sayısı kadar aday göstermeleri kabul I
belirtilmiş olmasına karşılık, 1982 Anayasasında tir.
hangi yönetmeliklerin Resmi Gazetede
yayınlanacağının kanunla belirtileceğinden söz I
edilmiştir. Bununla birlikte, genel kurallar gereğince
TBMM UYELERİNİN HUKUKİ STATÜSÜ
yönetmelikler, yayınlanmadıkları veya tebliğ
edilmedikleri sürece üçüncü kişilere A- TBMM ÜYELİĞİYLE BAĞDAŞMAYAN İŞLER
uygulanamazlar, onların haklarını azaltamazlar. TBMM üyeleri, yürütme organının teklif, inha, atama
Yönetmelikler idari yargı denetimine tabidirler. veya onamasına bağlı resmi veya özel herhangi bir
işle görevlendirilemezler. Bir üyenin belli bir konuda
ve altı ayı aşmamak üzere Bakanlar Kurulunca
-TEMEL YURTTAŞLİK BİLGİSİ- 83
verilecek geçici bir görevi kabul etmesi Meclisin gruplarınca, yasama dokunulmazlığı ile ilgili
kararına bağlıdır. "Yasama uyumsuzluğu" denilen bu görüşme yapılamaz ve grup kararı alınamaz.
uygulamanın amacı, milletvekillerinin herhangi bir Dokunulmazlığının kaldırılmasını üyenin bizzat
yürütme görevi kabul etmelerini önlemek suretiyle, istemesi dokunulmazlığın kaldırılması için yeterli
onların yürütme organı karşısında tam bir değildir.
bağımsızlığa sahip olabilmelerini sağlamaktır.
OilgiNolu/
B- YASAMA SORUMSUZLUĞU
|Yasama sorumsuzl uğu v e yasamaj
TBMM üyeleri, Mecliste ileri sürdükleri | dokunulmazlığından TBMM üyeleri dışında, |
düşüncelerden, oy ve sözlerden meclisce başka bir | Milletvekili olmayan bakanlar da yararlanırlar. Bu j
karar alınmadıkça bunları meclis dışında jkişiler, diğer özlük hakları bakımından da|
tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu a
.YD.!. Ştat üye tab id i rle r.
tutulamaziar. Sorumsuzluğun söz konusu olabilmesi
için söz konusu eylemin; j
a) Meclis çalışmaları sırasında işlenmiş olması.
TBMM'NİN İÇ YAPISI VE ÇALIŞMA DÜZENİ
b) Oy, söz veya düşünce açıklamasıyla işlenmiş
Ülkemizde meclisin iç yapısı ve çalışma düzeni,
olması şarttır. Burada meclis çalışmaları deyimini
kısmen Anayasa kısmen Meclis içtüzüğüyle
geniş anlamda yorumlamak gerekir. Bu deyim,
düzenlenmiştir. 1982 Anayasasına göre seçilmiş
sadece meclisin genel kurul toplantılarını değil,
olan TBMM, henüz kendi içtüzüğünü yapmamış
komisyon toplantılarını ve siyasi partilerin grup
olduğundan 12 Eylül 1980 tarihinden önce
toplantılarını da kapsar.
yürürlükte olan içtüzüğün, Anayasaya aykırı
Anayasa, hakaret ve sövme suçlarını sorumsuzluk olmayan hükümleri uygulanmaktadır.
kapsamı dışında tutmamıştır.
Başkanlık Divanı:
Sorumsuzluk, cezai takibata karşı mutlak olarak
Başkanlık Divanı, Meclis üyeleri arasından seçilen
korur. Sorumsuzluk milletvekilini, yasama organı
Meclis Başkanı, Başkan vekilleri, Katip üyeler ve
tarafından kendisine uygulanabilecek disiplin
İdare Amirlerinden oluşur. Siyasi parti grupları
müeyyidelerine karşı korumaz. Sorumsuzluğun
üyeleri oranında katılırlar. Siyasi parti grupları
meclisçe kaldırılabilmesi söz konusu değildir.
Başkanlık için aday göstermezler.
Sorumsuzluk sürekli niteliktedir. Yani milletvekili,
sorumsuzluk kapsamına giren bir eylemden dolayı, Bir yasama döneminde, Başkanlık unvanı için, iki
milletvekilliği sıfatının sona ermesinden sonra da seçim yapılır. TBMM Başkanı, Başkan vekilleri,
kovuşturulamaz. partilerinin meclis içi ve dışı faaliyetlerine meclis
tartışmalarına katılamazlar. Başkan ve oturumu
C- YASAMA DOKUNULMAZLIĞI yöneten Başkan Vekili oy kullanamazlar.
Anayasamıza göre seçimden önce veya sonra bir Başkan adayları Meclisin toplandığı günden itibaren
suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, meclisin 5 gün (beş gün) içinde Başkanlık divanına bildirilir.
kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, Başkan seçimi gizli oyla yapılır. İlk iki oylamada üye
tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı tam sayısının üçte iki ve üçüncü oylamada üye
gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce tamsayısının salt çoğunluğu aranır. Son oylamada
soruşturulmasına başlanmış olmak kaydıyla en çok oy alan iki adayın katılacağı dördüncü
Anayasanın 14. maddesindeki durumlar bu hükmün oylamada en fazla oy alan üye Başkan seçilmiş olur.
dışındadır. Başkan seçimi aday gösterme süresinin bitiminden
Mutlak olan yasama sorumsuzluğundan farklı itibaren 5 gün (beş gün) içinde tamamlanır. Meclis
olarak dokunulmazlık nisbi ve geçici nitelikte bir Başkanının, Anayasa ile kendisine verilen diğer
ayrıcalıktır. Nisbidir, çünkü TBMM tarafından görevleri;
kaldırılabilir. Dokunulmazlık üyeler hakkında hukuk » Tatil veya ara verme sırasında doğrudan
davası açılmasına engel olmaz. Koruma üyelik doğruya veya üyelerin beşte birinin yazılı istemi
sıfatının devamı müddetince sürer. Üyelik süresinde üzerine meclisi (zorunlu) toplantıya çağırmak,
zaman aşımının işlemeyeceği de kabul edilmiştir.
» Cumhurbaşkanına vekalet etmek,
Dokunulmazlığı kaldırılan bir üye tekrar seçilmişse,
» Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine
dokunulmazlığı da geri gelir. TBMM siyasi parti
karar vermesi halinde geçici Bakanlar Kuruluna
siyasi parti gruplarından alınacak üye sayısını
tespit etmek,
84- -GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
kararlardan Başbakan ve ilgili bakan sorumludur." Kurulu hükümetin genel siyasetinden birlikte
Anayasa hukukunda "karşı imza" kuralı denilen sorumludur. Ayrıca, her bakan, kendi yetkisi içindeki
ve parlamenter rejimin temel ilkelerinden birini işlerden ve emri altındakilerin eylem ve
oluşturan bu kural, yürütme yetkisinin gerçekte işlemlerinden de sorumludur. Siyasal sorumluluğu
Cumhurbaşkanında değil, yürütme organının gerçekleştirecek anayasal yöntem, güvenoyu
sorumlu unsuru olan Bakanlar Kurulunda mekanizmasıdır. Güvensizlik önergesinin kabulü
olduğu anlamına gelir. Cumhurbaşkanının Meclis üye tam sayısının salt çoğunluğu ile mümkün
sorumsuzluğu aslında onun yetkisizliği demektir. olur.
Çünkü kamu hukukunda sorumluluk ve yetki
Cezai Sorumluluk: Bakanların görevleriyle ilgili
paralellik gösterir.
suçlarından doğan sorumluluklarıdır. Bu sorumluluk,
IV- CUMHURBAŞKANININ CEZAİ Meclis soruşturması yoluyla araştırılır.
SORUMSUZLUĞU
Hukuki Sorumluluk: Bakanların görevleriyle ilgili
Cumhurbaşkanının cezai sorumsuzluğu, ancak olarak Devlete verdikleri zararın, kendilerine
onun göreviyle ilgili suçlardan dolayı söz konusu tazminat davası yoluyla ödettirilmesidir.
olur. Cumhurbaşkanı adi suçlardan, yani göreviyle
ilgili olmayan suçlardan dolayı her vatandaş gibi jSeçimler sırasındaki Bakanlar Kurulundan seçimden|
sorumludur. Cumhurbaşkanının göreviyle ilgili |önce, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanları çekilirj
işlerden dolayı cezai sorumsuzluğu bile mutlak |Yerlerine bağımsız (Meclis içinden veya dışından)!
değildir. Parlamenter Cumhuriyetlerde genel İkişileratanır.
olarak, Cumhurbaşkanının, vatana ihanet teşkil
eden suçlarından dolayı cezai bakımdan |
sorumlu olacağı ilkesi kabul edilmiştir.
Cumhurbaşkanının vatana ihanetle suçlanması
halinde onu yargılayacak olan makam, Yüce Divan
sıfatıyla Anayasa Mahkemesidir.
BAŞBAKAN VE BAKANLAR KURULU
Bakanlar Kurulu, yürütmenin siyasal bakımdan
sorumlu olan, dolayısıyla yürütme yetkisini fiilen
kullanan organdır. Cumhurbaşkanının Başbakanı
seçme ve atama yetkisi elbette sınırsız değildir.
Kurulan Bakanlar Kurulunun TBMM'den güven oyu
alması zorunluluğu, Cumhurbaşkanının ancak
Meclisin güvenine sahip bir kişiyi Başbakan olarak
atayabileceği anlamına gelir. Bakanlar Kurulu,
Cumhurbaşkanının atama işlemiyle birlikte
kurulmuş olur ve göreve başlamak içîn
TBMM'nin güvenoyunu beklemesi söz konusu
değildir. Bakanlar Kurulunun güvenoyu almış
sayılması için, özel bir çoğunluk öngörülmemiştir.
Meclis içtüzüğüne göre "güvenoyu verenlerin sayısı,
güvensizlik oyu verenlerden fazlaysa, Bakanlar
Kurulu güven almış olur."
I- BAKANLARIN SORUMLULUĞU
"5
UJ
14. Aşağıdakilerden hangisi göreviyle ilgili suçlardan 18. Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisini
dolayı yüce divanda yargılanamaz? tanıyan Anayasamız aşağıdakilerden hangisinde
doğru olarak verilmiştir?
A) Başbakan
B) Maliye Bakanı A 1876-1982
C) Başbakan Yardımcısı B 1924-1982
D) Adalet Bakanlığı Müsteşarı C 1961-1924
E) Cumhurbaşkanı D 1924-1961-1982
E 1876-1961-1982
15. Anayasa Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla 19. Cumhurbaşkanı kaç yıl için seçilir?
aşağıdakilerden hangisini görevleriyle ilgili
suçlardan dolayı vargılavamaz? A)3 B)4 C)5 D)7 E) 10
A) Yargıtay Başkanını
B) Başbakanı
C) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını
D) Askeri Yargıtay Başkanını
E) Sayıştay Başkanını
LU
20. Türkiye Büyük Millet Meclisi kaç üyeden oluşur?
16. Tüzük çıkarma yetkisi kime aittir?
A) 350 B)400 C)450 D) 500 E)
A) Türkiye Büyük Millet Meclisine 550
B) Cumhurbaşkanına
C) Bakanlar Kuruluna
D) Adalet Bakanlığına
E) Kamu Tüzel Kişiliklerine
17. Kanunlarla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi 21. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde veya ara
vanlıştır? vermede iken ülkenin ani bir silahlı saldırıya
A) Yazılı olmak zorunda değildirler.
B) Bütçe kanunları süreli değildir. uğraması ve bu sebeple sila hlı kuvvet
C) istisnai olarak belli bir kişi için çıkarılabilirler. kullanılmasına derhal karar verilmesinin
kaçınılmaz olması halinde Türk Silahlı
D) Bunları çıkaracak mercii Anayasa gösterir. Kuvvetlerinin kullanılmasına aşağıdakilerden
E) Milletlerarası anlaşmalar da nitelikleri itibariyle hangisi karar verebilir?
kanundur.
A) Cumhurbaşkanı
B) Bakanlar Kurulu
C) Başbakan
D) Milli Güvenlik Kurulu
E) Genel Kurmay Başkanı
90- -GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-
o çn
24. Yasama organınm bir konuyu araya bir işlem Şi_ Anayasa (md. 90) gereğince milletlerarası
antlaşmaların onaylanması Türkiye Büyük Millet
girmeksizin doğrudan doğruya düzenleyebilmesi £?
Meclisinin milletlerarası antlaşmaları bir kanunla
hangisi ile ifade edilir? >
uygun bulunmasına bağlıdır.
A) Yasama yetkisinin genelliği
(Cevap E)
B) Yasama yetkisinin ilkelliği
C) Asli kurucu iktidar
D) Tali kurucu iktidar
E) İdarenin kanuniliği
8. Cumhurbaşkanı başbakanın teklifi üzerine bakanların 17. Kanunların yazılı olması geçerlilik şartıdır. Bu nedenİ9
görevlerine son vermesi ilk kez 1982 Anayasasıyla cevabımız (A) şıkkıdır.
hukukumuza girmiştir.
(Cevap A)
(Cevap A)
18. Kanun Hükmünde Kararnam^; 1876, 1961 ve 1982
anayasalarında yer almıştır.
9. Kamu tüzel kişileri kendi alanlarını ilgilendiren (Cevap E)
hususlarda yönetmelik çıkarabilirler. Diyanet İşleri
Başkanlığının tüzel kişiliği yoktur. Dolayısıyla Diyanet
19. Cumhurbaşkanı 7 yıllık bir süre için seçilir.
İşleri Başkanlığı yönetmeiik çıkaramaz.
(C^vap D)
(Cevap D)
(Cevap C)
Kurul başkanı ve üyeier, Bakanlar Kurulu tarafından Kurum Personelinin Statüsü ve Atanma
beşyıllıksüreiçin atanır. Usulü
Görevi biten Kurul başkanı ve üyelerin yeniden aynı Kurumun temsil ve karar organı olan Kurul, biri
göreve atanmaları mümkündür.
başkan, biri ikinci başkan olmak üzere yedi üyeden
Kurul başkanı ve üyeler ancak ciddi bir hastalık veya
rahatsızlık nedeni ile iş görememe, görevi kötüye oluşur.
kullanma veya yüz kızartıcı bir suç ile mahkûrri olma Kurul üyeleri Bakanlar Kurulunca atanır.
halinde Bakanlar Kurulu tarafından süresi dolmadan
görevden alınabilir. Bakaniar Kurulu atama ile birlikte Kurul Başkanını
ve İkinci Başkanı görevlendirir.
Denetim: Kurum Sayıştay denetimine tabidir.
Kurul başkan ve üyelerinin süresi altı yıldır. Görev
6. ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU süresi sona eren üyeler tekrar seçilebilir.
Kuruluş Kanunu: Enerji Piyasası Düzenleme Denetim: Kurumun hesapları Başbakanlık Yüksek
Kurumunun kuruluşuna ilişkin esaslar 4628 sayılı Denetleme Kurulu denetimine tabidir.
Elektrik Piyasası Kanunu ile düzenlenmiştir.
İlgili (İlişkili) Olduğu Bakanlık: Kurumun ilişkili 7. ŞEKER KURUMU
olduğu bakanlık Enerji ve Tabii Kaynaklar Kuruluş Kanunu: Şeker Kurumunun kuruluşuna
Bakanlığıdır. ilişkin esaslar, 4634 sayılı Şeker Kanunu ile
düzenlenmiştir.
Hukukî Statü: Kurum, kamu tüzel kişiliğini haiz,
İlgili (İlişkili) Olduğu Bakanlık: Kurumun ilişkili
idarî ve malî özerkliğe sahiptir. olduğu Bakanlık, Sanayi ve Ticaret Bakanlığıdır.
Kuruluş Amacı: Tüzel kişilerin yetkili oldukları Hukukî Statü: Kurum kamu tüzel kişiliğine sahiptir.
faaliyetleri ve bu faaliyetlerden kaynaklanan hak ve
Kuruluş Amacı: Yurt içi talebin yurt içi üretimle
-GÜNCEL: TÜRKİYE'NİN SOSYO-EKONOMİK KONULARI- 93
karşılanmasına ve gerektiğinde ihracata yönelik Hukukî Statü: Kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve
olarak Türkiye'de şeker rejimini, şeker üretimindeki malî özerkliğe sahiptir.
usul ve esaslar ile fiyatlandırma, pazarlama şart ve Kuruluş Amacı: Kamu hukukuna tabi olan veya
yöntemlerini düzenlemektir. kamunun denetimi altında bulunan veyahut kamu
Muhasebe Sistemi ve Harcama Usulleri kaynağı kullanan kamu kurum ve kuruluşlarının
yapacakları ihalelerde uygulanacak esas ve
Kurumun yıllık bütçesi, gelir-gider kesin hesabı ve usullerin doğru olarak uygulanmasını sağlamaktır.
yıllık çalışma programlarını hazırlatmak ve onamak,
gerektiğinde bütçede hesaplar arasında aktarma Kurum Personelinin Statüsü ve Atanma
yapmaya karar vermek Kurulun Usulü
Kurum yetkisindedir. Kurumun karar organı biri başkan, biri ikinci başkan
olmak üzere on üyeden oluşan Kamu İhale
Usulü Personelinin Statüsü ve Atanma Kuruludur.
Kurul, biri Başkan ve biri Başkan Vekili olarak Kamu İhale Kurulu üyeleri; Bakanlar Kurulunca
toplam yedi üyeden oluşur. atanır. Bakanlar Kurulu, atanan üyelerden birini
Başkan olarak görevlendirir.
Kurul üyelerinin görev süresi beş yıldır.
Kurul üyelerinin görev süresi beş yıldır. Bir üye bir
Denetim: Kurumun denetimi Başbakanlık Yüksek defadan fazla seçilemez. Kurul üyelerinin görev
Denetleme Kurulu tarafından yapılır. süresi dolmadan görevlerine son verilemez.
8. TÜTÜN, TÜTÜN MAMULLERİ VE ALKOLLÜ Denetim: Kurumun yıllık hesapları ile gelir ve
harcamalarına ilişkin iş ve işlemleri, Sayıştay
İÇKİLER PİYASASI DÜZENLEME KURUMU
denetimine tabidir.
İlgili (İlişkili) Olduğu Bakanlık: Kurum Başbakanın
görevlendireceği bir Devlet Bakanı ile ilişkilendirilir.
Hukukî Statü: Kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve
malî özerkliğe sahiptir.
Kuruluş Amacı: Tütün ve tütün mamullerinin ZJ
Enerji Piyasası 4628 sayılı Elektrik 'WI11U . îüz.el kişiliğir|! ji ve Tabii Kaynaklar
Düzenleme Kurumu Piyasası Kanunu .' ıaa" t ve ma"
1
ozerklığe sahıptır.
4634 sayılı Şeker Kamu tüzel kişiliğine
Şeker Kurumu Sanayi ve Ticaret Bk.
Kanunu sahiptir.
o
UJ
A) Telekomünikasyon Kurumu
B) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
C) Maliye Bakanlığı
D) Kamu İhale Kurumu
E) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
A) Cumhurbaşkanı
B) Başbakan CEVAP ANAHTARI
C) TBMM
1.B 2. D 4. E 5.B
D) Kurul üyeleri kendi içinden seçer
E) Bakanlar Kurulu 3. D
KALITE YAYINLAR!
Genel Dağıtım
Asil Yayın Dağıtım Ltd. Şti.
Fevzi Çakmak 1. Sokak No:22/A Kızılay/Ankara e-posta: asil@asilyayin.com.tr
Tel.0312. 230 28 80-81 Faks:0312. 230 28 82 internet:asilyayin.com.tr