You are on page 1of 109

DNYA KLASKLER DlZlSl:

104

B O Z K I R D A (ykler)

BOZKIRDA Cumhuriyet Dnya Klasikleri Dizisi'nde Sn. Ataol Behramolu'nun izniyle baslmtr.

Yayma hazrlayan : Egemen Berkz Dizgi: Yeni Gn Haber Ajans Basn ve Yaynclk A.. Bask: ada Matbaaclk Yaynclk Ltd. ti. Haziran 2000

M A K S I M

G O R K I

B O Z K I R D A (ykler)

Rusadan eviren: Ataol Behramolu

Hmanizma ruhunu anlama ve duymada ilk aama, insan varlnn en somut anlatm olan sanat yaptlarnn benimsenmesidir. Sanat dallar iinde edebiyat, bu anlatmn dnce eleri en zengin olandr. Bunun iindir ki bir ulusun, dier uluslarn edebiyatlarn kendi dilinde, daha dorusu kendi dncesinde yinelemesi; zek ve anlama gcn o yaptlar orannda artrmas, canlandrmas ve yeniden yaratmas demektir. te eviri etkinliini, biz, bu bakmdan nemli ve uygarlk davamz iin etkili saymaktayz. Zeksnn her yzn bu trl yaptlarn her trlsne dndrebilmi uluslarda dncenin en silinmez arac olan yaz ve onun mimarisi demek olan edebiyatn, btn kitlenin ruhuna kadar ileyen ve sinen bir etkisi vardr. Bu etkinin birey ve toplum zerinde ayn olmas, zamanda ve meknda btn snrlar delip aacak bir salamlk ve yaygnl gsterir. Hangi ulusun kitapl bu ynde zenginse o ulus, uygarlk dnyasnda daha yksek bir dnce dzeyinde demektir. Bu bakmdan eviri etkinliini sistemli ve dikkatli bir biimde ynetmek, onun genilemesine, ilerlemesine hizmet etmektir. Bu yolda bilgi ve emeklerini esirgemeyen Trk aydnlanna kran duyuyorum. Onlarn abalaryla be yl iinde, hi deilse, devlet eliyle yz ciltlik, zel giriimlerin abas ve yine devletin yardmyla, onun drt be kat byk olmak zere zengin bir eviri kitaplmz olacaktr. zellikle Trk dilinin bu emeklerden elde edecei byk yarar dnp de imdiden eviri etkinliine yakn ilgi ve sevgi duymamak, hibir Trk okurunun elinde deildir. 23 Haziran 1941. Milli Eitim Bakan Hasan li Ycel 5

SUNU Cumhuriyet'le balayan Trk Aydnlanma D e v r i m i ' n d e , d n y a klasiklerinin H a s a n li Yc e l n c l n d e dilimize e v r i l m e s i n i n , k u k u s u z n e m l i p a y vardr. Cumhuriyet g a z e t e s i olarak, Cumhuriyetimizin 7 5 . ylnda, b u etkinlii y i n e l e y e r e k , T r k o k u r u n a bir " A y d n l a n m a Kitapl" k a z a n d r m a k istedik. B u e r e v e d e , 1940'l yllardan b a l a y a r a k Milli Eitim B a k a n l ' n c a y a y n l a n a n d n y a klasiklerini o k u r l a r m z a s u n m a y a b a l a d k . B y k ilgi g r e n bu etkinlii Milli Eitim B a k a n l ' n c a y a y n l a n m a m - a n c a k Aydnl a n m a Devrimi y a r d a k a l m a s a y d y a y n l a n a c a n a kesinlikle i n a n d m z - d n y a klasiklerini de katarak srdryoruz. Cumhuriyet 7

BOZKIRDA

BOLES Tandklarmdan biri bana u hikyeyi anlatt bir gn: Moskova'da renciyken, "malm kadnlar"dan biriyle, anlarsn ya, komuluk etmek zorunda kalmtm. Tereza adnda bir Polonyalyd, tri-yar, kmr kfesinden km gibi kara bir kadnd. Birbirine bitiik kalar, baltayla yontulmucasna kaba-saba bir surat vard. Karanlk gzlerinin hayvanca parltsndan, kaln ve gr sesinden, klhani tavrlarndan, satc kadnlara benzer iri gvdesinden rkerdim... Ben tavan arasnda oturuyordum. Onun kaps da tam benimkinin karsndayd. Kadnn evde olduunu bildiim zamanlar kapm hi amazdm. Geri evde bulunduu yoktu pek. Arada bir merdivenlerde ya da avluda karlatmzda, yzme bakarak, bana yrtc ve arszca gelen bir tavrla glmserdi. ok kez fitil gibi sarho, sa ba darmadan bir halde raslardm ona. Bu srada gzleri kayar, yzne her zamankinden daha irkin bir glmseme yaylr: - yisiniz inallah bay renci! derdi. Arkasndan da nefretimi bsbtn artran aptalca kahkahalar atard. Bu gibi karlamalardan ve selamlamalardan kurtulmann tek aresi evden ayrlmakt. Fakat penceresi geni bir g11

rnm kucaklayan ipirin bir odam vard. Sokamz da ok sessizdi... Skyordum diimi. Bir sabah yatama uzanm, niversiteye gitmemek iin birtakm bahaneler bulmaya alarak yatarken, birdenbire kapnn aldn ve iren Tereza'nm o kaln sesiyle: - yisiniz inallah bay renci!., diye seslendiini iittim. Kadnn skntl yznde yalvaran bir anlatm vard... Tuhaf, allmadk bir eydi bu. . - Ne istiyorsunuz? dedim. - ey... efendim... Sizden bir dileim vard da... Artk ne kadar zahmetse Yattm yerden: "Numara yapyor!" diye dndm. "Sk dur Yegor! Seni yoldan karmak istiyor bu canavar..." Kadn yalvaran bir sesle, ezile bzle szlerini tamamlad: - ey... Memlekete bir mektup yazdrmak istiyordum da... imden: "Hay Allah kahretsin! attk!" diye dndm, kalkp masann basma getim, bir kt ekip: - uraya gein, oturun ve syleyin...dedim. Tereza ieri girdi, sandalyenin bir kysna iliti, sulu sulu yzme bakmaya balad. - Evet... Mektup kime yazlacak? - Varova yolu zerindeki Sventsyan kentinde Boleslav Kaput'a. / - Peki... Syleyin bakalm... 12

- Sevgili Bolesim... Canmn ii... Benim biricik sevgilim... Meryem Anamz seni korusun! Altn yreklim... Mahzun kumruna, Terezana niin oktandr mektup yazmyorsun?.. Az kalsn basyordum kahkahay. Bir metre yetmi be santim boyunda, yumruu bir batman arlnda, 3mr boyunca baca temizleyip bir kez olsun ykanmam gibi kapkara suratl bir mahzun kumru!.. Glmemi glkle tutarak: - Kim bu Bolest? diye sordum. (*) Kadn, Boles adn bozarak sylememden incinmi;esirie: - Boles nianlmdr, bay renci... dedi. - Nianlnz m?.. - Beyefendi niin ardlar? Bir gen kzn nianls )lamaz m?.. Sevsinler gen kz!.. Bsbtn armtm ya, bozuntuya vermemeye alarak: - Yoo... diye karlk verdim. Niin olmasn? Her :ey olabilir... oktan beri mi nianlsnz?.. - Alt yldr... Vay canna!.. Neyse... Bylece mektubu yazp bitirdik. Hem de iyle ateli bir ak mektubu oldu ki, hani yazdran Tereza leil de ondan az daha ufak bir bakas olsayd bu Boes'in yerinde olmak isterdim dorusu. Tereza ban eerek: (*) Yazar bir kelime oyunu yapyor. Boles szn Rusa'da "hastalk" nlamna gelen bolezn 'e benzeterek deitiriyor. 13

- Oldu... dedi. Yardmnz iin size teekkr ederim bay renci! Acaba ben de size bir hizmette bulunabilir miyim? - Hayr, eksik olmayn! - Hani, bir yrtnz, sknz varsa... Bu kadn klna girmi fil eskisi iyiden iyiye tepemi attrmaya balamt. Sert bir tavrla, onun herhangi bir hizmetine ihtiyacm olmadn bildirdim. kp gitti. Aradan iki hafta geti... Bir akam st slk alarak pencereden dar bakyor, ne yapabileceimi dnyordum. Hava bozuk olduu iin bir yere gitmek istemiyordum. Canm sklyordu. Bir ara kendimi eletirmeye koyuldum. Bu da olduka skc bir itir ya, baka bir ey yapmak gelmiyordu iimden. Bu srada kap ald. ok kr. Bir gelen var... - Bay rencinin acele bir ileri var myd acaba?.. Hay Allah!.. Tereza'ym!.. - Hayr... Ne istiyorsunuz? - Beyefendiden bir mektup daha yazmalarn dileyecektim de... - Pekl... Boles'e mi yine? - Hayr, bu kez mektup ondan gelecek. -Ne-e?.. - Oh, ne sersemim!.. Balayn... ben., yani... demek istedim ki... Bu kez, anlyorsunuz ya, mektup benden deil de... kadn arkadalarmn birinden... Yani... Kadn deil de bir erkekten demek istiyorum... Kendisi yazmyor... Fakat bir nianls var... Ad da benimki gibi, 14

Tereza... te sizden bu teki Tereza'ya mektup yazmanz dileyecektim de... Yz allak bullak olmutu. Karmda sallanp duruyor, titreyen ellerini ovuturuyordu... i anlamaya balamtm... - Bana bakn bayan! dedim. Bu ne Boles ii , ne de Tereza. Yalan sylyorsunuz! Bo yere uramayn, sizinle ahbapla niyetim yok... Anladnz m? Kadn birdenbire tuhaf bir korkuya kapld. Yz kpkrmz oldu, sendeledi, bir eyler sylemek istercesine dudaklarn kprdatt. Fakat azndan tek szck kmad. in nereye varacan bekliyor, beni yoldan karmak istediini sanmakla da bir para yanldm sezinliyordum. Anlamadm baka eyler vard galiba. Tereza neden sonra: - Bay renci... diye sze baladysa da anszn elini sallayarak sert bir hareketle geri dnd, kp gitti. imde kt bir duyguyla ylece kalakalmtm. Sonra kapsn iddetle arptn iittim... Kzmt besbelli... Bir sre dndm; gidip onu geri armaya, ne isterse yazmaya karar verdim. Odasna girdiimde, dirseklerini masaya dayam, ban ellerinin arasna alm oturuyordu. - Bana bakn, dedim... ... Bu hikyeyi anlatrken burasna geldiimde hep bir tuhaf olurum nedense... Ne aptallk! Neyse... - Bana bakn, dedim... Kadn yerinden frlad, gzleri parlayarak stme 15

yrd, ellerim omzuma koydu ve fsltyla,- daha dorus hrltyla: - Ne olacak? dedi. Ha, ne olacak? Evet, tam bildiiniz gibi! Boles, Moles yok... Tereza da yok! Ama size ne bundan? Kt zerinde kalemi oynatvermek ok mu zorunuza gidiyor? Ha? Ah sizler! Muhallebi ocuklar! Evet!.. Ne Boles var, ne de Tereza! Yalnzca ben varm! Ne kar bundan? Ha? Ne kar?.. Bu karlama serseme evirmiti beni. - Durun hele, dedim. Ne demek istiyorsunuz? Boles diye biri yok mu yani? -Evet, yok! Ne kar bundan?.. - Ya Tereza, o da m yok? - Tereza da yok! Tereza benim! Hibir ey anlamamtm. Gzlerimi fal ta gibi am, kadnn yzne bakyor; hangimizin delirdiini anlamaya alyordum. Tereza yeniden masaya doru gitti, bir eyler arand, sonra yanma geldi ve incinmi bir sesle: - Boles'e yazmak size bu kadar g geldiyse, aln mektubunuzu! dedi... Aln!.. Ben bakalarna da yazdrabilirim... Bir de baktm, Boles'e yazdm mektubu tutuyor elinde... Vay canna!.. - Bana bakn Tereza! dedim. Ne demek oluyor btn bunlar? Niin baka mektuplar yazdrasnz? Gndermiyorsunuz ki onlar... - Kime gnderecekmiim? - Kime olacak... Boles'e!.. - Ama Boles diye biri yok ki!.. ap kalmtm! Ne halin varsa gr deyip ayrl16

maktan baka are kalmamt. Fakat kadn durumu aklad. incinmi bir sesle: - Ne kar? diye sze balad. Yoksa yok! (Ve sanki onun niin olmadna akl erdiremiyormu gibi ellerini iki yana at.) Ama ben olmasn istiyorum... Ben de herkes gibi insan deil miyim?.. Evet... biliyorum... biliyorum ama... ona mektup yazmamn kimseye bir zarar yok ki... - Affedersiniz, kimden sz ediyorsunuz? -Boles'ten... - Hani Boles yoktu?., - Ah, Meryem Ana!.. Yoksa yok, ne kar bundan?.. Yok, ama bana varm gibi geliyor... Ona mektup yazyorum ve bylece var oluyor... O da bana, Tereza'ya karlk veriyor... Sonra ben yeniden yazyorum... Anlamtm... O an ne kadar zldm, utandm anlatamam... Bir insan yayordu adm temde... Sevgiye, yaknla ihtiyac olan ve bunu hi kimsede bulamayan bu insan, sonunda kendi kafasnn iinde kendine bir sevgili yaratmt... - Boles'e yazdnz mektubu bakalarna okutup dinliyorum... O zaman Boles varm gibi geliyor bana... imdi de Boles'ten Tereza'ya... yani bana... bir mektup yazmanz diliyorum sizden... Onu bakalarna okutup dinlediimde Boles'in varlna bsbtn inanacam... Yaamak benim iin daha kolaylaacak... ... ite byleyken byle!.. Aklma geldike bir tuhaf olurum!.. O gnden sonra dzenli olarak haftada iki kez Tereza'nn Boles'e mektuplarn, Boles'in de cevaplarn 17

yazmaya baladm. Cevaplar zene bezene kaleme alrdm... Tereza bunlar dinlerken o kocaman sesiyle avaz avaz alard. Ve dzmece Boles'in mektuplaryla ona gzya dktrmemin karlnda oraplarm, gmleklerimi yamar, skklerimi dikerdi. Bu mektup hikyesinden ay sonra bir sebepten hapse attlar onu. imdi lmtr belki de. Dostum sigarasnn kln fledi, dalgn bir tavrla gkyzne bakarak szlerini tamamlad: te byle... nsan acy tattka efkati daha ok arar... Ama khnemi erdemlerimizin duvarlar arasna skan, birbirimize tepeden bakan bizler bunu anlayamyoruz. ok ahmaka, ok ac sonular douruyor bu anlayszlmz. Diyoruz ki, dkn insanlar!.. Ne demektir bu?.. Onlar da bizler gibi ayn kemikten, ayn kandan, ayn etten ve sinirden yaplmlardr. Her eyden nce insandrlar... Yzyllardr iitip dururuz bu "dkn insanlar" szn. Ne sama ey! Asl dknler bizleriz! Hem de adamakll dkn!.. Kendini beenmiliin, mutsuz insanlara tepeden bakmann uurumuna dmz... O insanlar ki tek eksikleri bizden daha az kurnaz olmalar ve kendilerine iyi insan ss vermeyi daha az becerebilmeleridir... Neyse... Brakalm bunlar... Bu szler o kadar ok sylendi ki, insan bir daha tekrarlamaya utanyor!... 1896

18

MALVA Deniz glyordu. Kzgm bir rzgrn hafif esintisiyle titriyor, gnei gz kamatrc bir parlaklkla yanstan kk krklklarla kaplanyor, mavi gkyzne gm renginden binlerce glmseme gnderiyordu. Denizle gk arasndaki engin bolukta, denize uzanan kumsal burunun eimli kylarna birbiri arkasna trmanan dalgalarn neeli prts yaylyordu. Denizdeki krklarn binlerce kez yanstt gne yla bu ses, canl bir sevinle, durmadan hareket eden bir uyumla birleiyordu. Gne, aydnlatt iin; deniz de onun cokun bir sevin iindeki aydnln yanstt iin mutluydular. Rzgr, denizin atlas gsn okayarak dzeltiyor; gne onu yakc nlaryla styor; deniz bu tatl okaylar altnda uykulu uykulu i geirerek scak havay tuzlu bir buhar kokusuyla dolduruyordu. Sar kumsala trmanan yeilimtrak dalgalarn brakt beyaz kpk, kzgn kumlar slatarak hafif bir czrtyla snyordu. Dar ve uzun burun, kydan denize dm kocaman bir kuleyi andrmaktayd. Suyun gnele oynaan 19

lUni l (emel ivisi gibi deliyor; beri yanda, di|nig kzgn bir sisle kapland uzaklkta, balang noktas gze grnmyordu. Rzgr, bu temiz denizin ortasnda ve mavi, berrak gkkubbe altnda ne olduu anlalmaz bir hale gelen ar bir kokuyu srkleyip getiriyordu oradan. Burunun balk pullanyla kapl kumsalna aa kazklar dikilmi, bunlarn zerine de yere rmcek a gibi glgeleri den balk alar aslmt. Kumsalda birka tane byk, bir tane de kk sandal yan yana duruyor, kyya trmanan dalgalar el edip onlar kendilerine ekmek istiyorlard sanki. Drt bir yana engeller, krekler; sepetler, flar salmt. Bunlarn ortasnda da st dallarndan, tahta tabakalarndan, hasrlardan yaplm bir baraka ykselmekteydi. Barakann giriindeki budakl bir denein zerinde, tabanlar gkyzne dnk kee izmeler sallanyordu. Btn bu darmadankln stnde ykselen uzun bir srn ucundaki krmz bir bez paras, rzgrda dalgalanyordu. Sandallardan birinin glgesinde, patronu Grebenikov'un volilerinin ileri mevki bekiliini yapan Vasili Legostev yatyordu. Yzkoyun uzanm, ban avular iine alm, gzlerini denizin uzaklarna, glkle grlebilen ky izgisine dikmiti. Orada, suyun zerinde, kk, siyah bir nokta kmldyor, bu noktann kendisine yaklatka bydn grmek Vasili'nin houna gidiyordu. Gnein dalgalar zerindeki parlak ltsyla kamaan gzlerini krptrarak memnun glmsedi: Malva'yd gelen. Gelecek, kahkahalar atacak, gs ii gcklayc bir ekilde inip kalkacak, onu yumuack kollaryla ku20

caklayacak, nlayan sesiyle martlar rkterek kyda olup bitenleri bir bir anlatacakt. Birlikte gzel bir balk orbas piirecekler, votka iecekler, kumsala devrilip sohbet edecek, oynaacaklard. Sonra hava kararmaya balaynca da aydanlkta ay kaynatacak, lezzetli rekler yiyecek ve yatp uyuyacaklard... Her pazar, haftann her tatil gn byle olurdu bu. Sabahleyin erkenden, henz uykudan uyanmam denizin zerinden, tan ncesinin serin alacakaranl iinde kyya tayacakt onu. Malva uyuklayarak sandaln knda oturacak, Vasili de krek ekip pnu seyredecekti. ok gln olurdu o sralar; tka basa doymu bir kedi gibi gln ve tatl... Belki de oturduu yerden kayarak sandaln dibine inecek, yusyumak olup uyuyacakt orada. Sk sk yapard bunu... Kzgn scak yznden martlar bile bitkindi bugn. Gagalarn am, kanatlarn indirmi, yan yana kumsaln zerinde duruyorlar; ya da tembel tembel, barmadan, dalgalar zerinde sallanyorlard. Her zamanki yrtc canllklarndan eser yoktu. Vasili sandalda Malva'dan baka birinin daha olduunu grd. Acaba yine Seryojka m asknt olmutu? Kumun zerinde glkle dnerek oturdu, avularn gzlerine siper edip kaygyla bakmaya balad. Gelen kimdi acaba? Malva kta oturmu, dmen tutuyordu. Krek eken Seryojka olamazd. Acemi bir krekiydi bu. Seryojka olsayd, Malva dmen tutmak gereini duymazd. Vasili sabrszlanarak: - Heey! diye bard. Kumsaldaki martlar irkilerek kulak kabarttlar. Sandaldan Malva'nn nlayan sesi kopup geldi. 21

-Hey-hey!.. - Yanndaki kim? Karlk yerine bir kahkaha iitildi. - Vasili alak sesle: - eytan kar! diye bir kfr savurarak tkrd. Gelenin kim olduunu fena halde merak ediyordu. Sigarasn sararken, krekinin ensesine ve srtna bakyordu gzlerini krpmadan. Krek vurular altnda suyun kard prt havaya yaylyor, bekinin plak ayaklar kumlar hrdatyordu. Sandal yaklat. Vasili, Malva'nm yzndeki her zamankine benzemeyen yabanc glmsemeyi seebildii zaman: - Kim o yanndaki? diye bard. Malva glerek: - Biraz bekle, imdi anlarsn! diye karlk verdi. Kreki yzn kyya evirdi, o da glerek Vasiliye bakmaya balad. Beki kalarn atarak, kendisine hi de yabanc gelmeyen bu delikanlnn kim olduunu anmsamaya alt. Malva: - Batankara! komutunu verdi. Sandal bir dalgann zerinde hzla atlarak neredeyse yarsna kadar kumsala kt, hafife yana doru kayklp durdu. Dalga, gerisin geri denize kayd. Kreki kyya srayarak: - Merhaba, baba! dedi. Vasili bouk bir sesle: - Yakov! diye haykrd. Sevinmekten ok, armt. Kucaklatlar, kez birbirlerinin dudaklarn, ya22

naklarn ptler; Vasili'nin yznde aknlk, sevin, utan birbirine kart. -.Bakyorum, bakyorum... Bir gelen var ama... iim iime smyor... Sensin ha! Nereden ktn byle? Bak sen u ie! Acaba Seryojka m diyorum? Yoo... Seryojka da deil! Ah, sensin ha! Vasili bir eliyle sakaln svazlyor, brn havada sallayp duruyordu. Malva'ya bakmak istiyordu ya, olunun cvl cvl gzleri dikilmiti yzne. Bunlarn parlakl Vasili'yi akna eviriyordu. Bylesine salkl, gzel bir delikanlnn babas olmaktan tr duyduu kvan, metresinin orada bulunuundan tr duyduu utanla arpyordu. Kzgn kumun stnde ayak deitirerek Yakov'un karsnda duruyor, cevap beklemeden birbiri arkasna sorular soruyordu delikanlya. Kafas karma kark olmutu. Hele Malva'nn alayl bir sesle: - Topa gibi ne dnp duruyorsun?.. Sevinten akln kart galiba!.. ocuu barakaya gtrp arlaana... dediini iitince bsbtn aknlat. Malva'ya bakt. Kadnn dudaklarnda Vasili'nin o zamana kadar grmedii bir alay kprts dolayordu. Bu her zamanki yuvarlak, yumuak, taze varlkta yeni, yabanc bir eyler vard bugn. Yeilimtrak gzleriyle bir babaya, bir oula bakyor; beyaz, kk dilerinin arasnda durmadan karpuz ekirdei tlatyordu. Yakov da glmseyerek babasn ve kadn seyrediyordu. Vasili'ye ok bunaltc gelen birka sessizlik saniyesi geti. de susuyordu. Beki anszn telalanarak barakaya yneldi: 23

- Hemen geliyorum! Siz ieri girin, ben bir su doldurup geleyim... Balk orbas piireceiz! Yakov, yle bir orba yedireceim ki sana! Siz rahatnza bakn, ben hemen geliyorum... Barakann yanndan, kumun stnden bir tencere alarak alarn orada bir yere doru hzl hzl yrd; karmakark, gri a ynlar arasnda gzden kayboldu. Malva'yla Yakov da barakaya doru yrdler. Malva yan gzle delikanlnn salam yapsn szerken: - Haydi bakalm gzel delikanl, ite babana getirdim seni! dedi. Yakov, kvrck, kumral bir sakalla evrelenmi yzn Malva'ya dndrd; gzleri parlayarak: - Evet, geldik... dedi. Gzel bir yer buras, deniz bir harika! - Engin deniz... Peki, baban nasl buldun bakalm? Epeyce kocam olmal, yle deil mi? - Yoo, hi de deil. Ben sa sakal aarmtr artk diye dnyordum ya, pek o kadar krlamam daha... Srt bile kamburlamam... - Grmeyeli ne kadar oldu demitin? - Sanrm be yl... O kyden ktnda ben on yedimi sryordum... Barakaya girdiler. Boucu bir hava vard burada. Hasrlardan tuzlu bir balk kokusu ykseliyordu. Yakov iri bir ktn, Malva da uval ynlarnn zerine oturdu. Aralarnda, dibi masa olarak kullanlan enine kesilmi bir f vard. Yerleirken, hi konumadan dik dik birbirlerini szdler. 24

Malva: - Burada almak istiyorsun galiba? diye sordu. - Eh ite... Bilmem ki... Eer bir i bulunursa, alrm tabii. Malva yeil gzlerini krptra krptra delikanly szd; kesinlikle: - Bizim burada i bulunur! dedi. Yakov, Malva'ya bakmyor; mintannn yenleriyle terli yzn kuruluyordu. Malva anszn glmeye balad. , fil - Anann babana ilettii haberler vardr herhalde? Yakov, Malva'ya gz atarak kalarn attj; ksaca: - Tabii var... dedi. Ne olacak? -Hi! Malva'nn gl Yakov'un houna gitmemi, delikanly sinirlendirmiti. Sonra dnceleri bu kadndan uzaklaarak anasnn ilettii haberlerde topland. Anas onu kyn dna kadar geirmi, orada bir ite dayanp, pnarlar kurumu gzlerini krptrarak hzl hzl yle demiti: - Yakov... Babana de ki... Tanr akna, ona de ki... Baba, anam yapayalnz... Anladn m... Be yl geti, o hl yapayalnz... Kocuyor, anladn m! Yakovcuum, syle ona, Tanr akna syle... Anam kocakar olacak yaknda... Hl yalnz, yapayalnz! Durmadan alyor. sa akna bir bir syle... Ve yzn nlyle kapayarak sessizce alamt. Ona o zaman acmamt, ama nedense imdi acyordu... Malva'ya bakarak kalarn serte att. 25

Vasili: - te geldim! diye bararak barakaya girdi. Elinin birinde balk, tekinde bak vard. Bozulduunu belli etmiyordu artk. inin derinliklerine gizlemiti o duyguyu. imdi onlara sakin sakin bakabiliyordu. Fakat hareketlerinde yine de ona zg olmayan bir tedirginlik vard. - imdi bir ate yakaym... Hemen geliyorum... Konuuruz... Ah Yakov, sen ha!.. Yeniden dar kt. Malva bir yandan karpuz ekirdeklerini trdatrken, te yandan, baklarn gizlemek gereini duymadan delikanly tepeden trnaa szyordu. Yakov ise ok istedii halde ona bakmamak iin zorluyordu kendini. Delikanl, sessizlikten bir ara o kadar skld ki, yksek sesle: - Torbam sandalda brakmtm, gidip alaym bari! dedi. Yerinden ar ar kalkp dar kt. Bu kez Vasili barakaya girdi; Malva'ya eilip sert bir sesle, hzl hzl: - Peki, sen niye geldin onunla birlikte? dedi. imdi seni kim diye tantaym ona? Sen neyimsin benim? Malva: - Geldimse geldim, ne olmu!., diye kestirip att. - Ah sen... Ne dncesiz karsn sen! imdi ben ne yapacam? Byle kr kr parmam gzne, birdenbire, olacak i mi? Evde karm var yahu! Bu ocuun anasdr... Niin akl etmedin bunu?... - Pf! Baka iim kalmad da, bunu dnecektim!.. 26

Senin olundan bir korkum mu var? Yoksa senden mi korkacam? Malva yeil gzlerini hogryle krptrarak konuuyordu: - Az nce olann nnde amma da dneliyordun ha! yle bir glesim geldi ki! - Glesin geldi demek!.. Peki ben ne yapacam imdi? - Daha nce dnseydin bunu! - Olann damdan der gibi byle birdenbire denizden kp geleceini nereden bilecektim? Kumlar Yakov'un ayaklar altnda hrdaynca konuma kesildi. Yakov kk torbasn getirip bir kleye frlatt; yan gzle kt kt, kadn szd. Malva karpuz ekirdeklerini tutkuyla trdatyordu. Vasili kte oturdu, kollarn dizlerinin zerinde kavuturdu; glmseyerek sze balad: j - Demek kp geldin... Nereden aklna esti? - Oldu ite... Sana da yazmtk ya... - Ne zaman? Ben mektup filan almadm! - Nasl olur? Yazmtk... - Demek kayboldu. Vasili kederlenmiti. - ie bak sen! Allah kahretsin!.. Tam da gerekli olduu zaman kaybolur... Yakov babasna gvensiz bir bak frlatarak: - yleyse kyde olup bitenlerden haberin yoktur... dedi. - Nereden olsun? Mektubu almadm ki! 27

Yakov o zaman anlatmaya koyuldu. Atlar lm, ekinlerini daha ubat banda yiyip bitirmilerdi. Be kuruluk gelirleri kalmamt. Ot da yetmiyordu; inek alktan lmek zereydi. Nisana kadar yle byle geinmiler, sonra da ift srme zamannn bitiminde Yakov'un para kazanmak iin babasnn yanna varp ay orada almasna karar vermilerdi. Bunu ona yazmlar; sonra koyun satp un ve ot satn almlar, Yakov da kp gelmiti ite. Vasili: - Bak sen u ie! diye bard. Fakat... Demek ki... Para da gnderiyordum ama... - ok bir para deil ki.. Kulbeyi onardk... Marya'y kocaya verdik... Ben bir pulluk satn aldm... Sonra be yl az zaman m? - Ya!... Demek yetmedi ha?., ie bak sen... Dur hele, orba kaynamaya balamtr; gecikmeye gelmez! Kalkp dar kt. Vasili, atein nne kerek dnceye dald. Tencere kpkler saarak kaynyordu. Olunun anlattklar cann pek fazla skmam; fakat hem ona, hem de karsna kar bir honutsuzluk duygusu uyanmt iinde. Onlara be, yldr dnyann parasn gndermiti, ama ileri yine de yrtememilerdi demek. Eer Malva olmasayd, Yakov'a neler syleyeceini bilirdi. Babasna danmadan kyden kp gelmeye akl yetiyor da uncaz i yrtemiyordu demek! O gne kadar kaygsz, rahat bir hayat yaayan Vasili, ky aklna bile getirmemiti. Ama imdi kydeki topraa birdenbire gereksiz, yararsz bir ey; yllardr bo yere para aktt dipsiz bir u28

kur gibi grnyordu ona. Bir kakla balk orbasn kartrrken iini ekti. Atein kk, sanmtrak alevi, gnein parlakl karsnda zavall ve solgun kalyordu. Mavi, saydam duman kmeleri ateten koparak denize doru, dalga serpintilerine kar akp gidiyorlard. Vasili gzleriyle onlarn arkasndan bakarken, durumunun artk eskisi gibi iyi olmayacan, eskisi gibi zgr yaayamayacan dnyordu. Yakov, Malva'nn kim olduunu anlamt kukusuz... Kadnsa barakada oturmu, hi yitmeyen bir glmsemenin oynat kstah ve kkrtc gzleriyle, delikanly renkten renge sokuyordu. Anszn Yakov'un yzne dik dik bakarak: - Kyde bir yavuklu braktn da geldin, deil mi? diye sordu. Beriki isteksiz isteksiz: - Olabilir, diye karlk verdi. Ne olacak? Malva kaytszca: . . . , . - Nasl, gzel bir ey mi bari? diye sordu. Yakov ses karmad. - Ne susuyorsun? Hangimiz gzeliz; o mu, ben mi? Delikanl istemeye istemeye kadnn yzne bakt. Yanaklar esmer ve tombuldu. Kkrtc bir glmsemeyle aralanm kabark dudaklar titriyordu. Vcuduna iyice oturan pembe, basma bluzu yuvarlak omuzlaryla dik ve oynak gslerini meydana karyordu. Fakat kadnn kurnaz kurnaz krpan, yeil, alayc gzlerinde delikanlnn houna gitmeyen bir ey vard. Ona sert bir karlk vermek istedii halde, nedense iini ekerek titrek bir sesle: 29

- Niin byle konuuyorsun? diye sordu. Malva alayc bir glle: - Nasl konuaym istiyorsun diye karlk verdi. - Hem de glyorsun... Niye? - Sana glyorum... Yakov incinerek: - Glecek ne var bende diye sordu ve kadnn baklarndan kanmak iin yeniden gzlerini indirdi. Malva karlk vermedi. Yakov onun, babasyla ilikisinin niteliini anlyor, bu yzden serbeste konuamyordu Malva'yla. Bu i delikanly artm deildi. Gurbeti kyllerin, uzakta olmann zevkini adamakll kardklarn iitiyor, babas gibi gl kuvvetli bir adamn o kadar uzun bir zaman kadnsz geirmesinin zor bir ey olduunu anlyordu. Fakat yine de hem kadnn, hem de babasnn karsnda sklganlk duymamak elinde deildi. Sonra anasn, durup dinlenmeden, yakna yakma alan kydeki o bitkin kadn anmsad... Vasili barakaya girerek: - orba hazr! diye seslendi. Malva, sen de kaklar kar! Yakov babasna bakt. Kaklarn yerini bildiine gre, kadn buraya sk sk geliyor olmal!., diye dnd. Kaklar karan Malva, gidip onlar ykayacan, gelirken de sandaln k altndaki votkay getireceini syledi. Babaa kalan baba oul, sessizce Malva'nn arkasndan baktlar. Vasili: 30

- Nasl rasladm ona? diye sordu. - Yazhaneden seni soruyordum, o da oradaym... "Kumda yayan yrmektense sandalla gidelim, zaten ben de ona gidiyorum" dedi. te bylece geldik. - Eveeet... Ben de acaba Yakov ne yapyordur imdi diye dnyordum. Yakov babasna bakarak tatl tatl glmsedi. Bu glmseyile yreklenen Vasili: - ey... Kadn nasl buldun?... diye sordu. Yakov gzn krpt, belirsizce: - Fena deil, diye karlk verdi. Vasili kollarn yana aarak: - Ne yaparsn; baka yolu yok bu iin iki gzm, diye sesini ykseltti. nce skaym diimi dedim, ama baktm ki olacak ey deil! Almz bir kere... Evli bir adamm ben. Elbisem yamanmal, falan filan... Sonra... Ne bileyim canm!.. (Szlerini itenlikle bitirdi.) lmden de, kadndan da kurtulmann yolu yok!.. Yakov: - Bana ne bunlardan? dedi. Kendi bilecein ey. Seni yarglamak bana dmez... Ama iinden de yle dnyordu: Pantolonunu biraz zor yamatrsn bylesine... Vasili: - Topu topu krk be yandaym., diye srdrd szlerini. Sonra fazla bir masraf da yok benim iin; karm deil, bir ey deil... Yakov bir yandan: - Haklsn, diyor; fakat iinden: Herhalde son meteliine kadar trtklyordur! diye dnyordu. 31

Malva elinde bir ie votka, bir kn tatl rekle dnp geldi. Yemee oturdular. Konumadan yiyor, kemikleri aprtyla emdikten sonra, kapdan dar kumun stne tkrp frlatyorlard. Yakov hrsla, itahla yiyordu. Bu Malva'nn houna gitmi olmalyd ki, delikanlnn gneten esmerlemi yanaklarnn dolup boalmasn; nemli ve iri dudaklarnn hzla hareket ediini seyrederek keyifli keyifli glmsyordu. Vasili, can istemedii halde, itahla yiyor grnerek bundan byle onlara nasl davranmas gerektiini dnyordu. Martlarnyabanl rlar, denizden ykselen tatl ezgiyi zedeliyordu. Scan yakcl azalmt biraz. Ara sra deniz kokusuyla dolu serin bir esintinin barakaya girdii oluyordu. Lezzetli balk orbasn yiyip votkay da yuvarladktan sonra Yakov'un gzleri kaymaya balad. Aptal aptal glmsyor, geiriyor, esniyor ve Malva'ya yle bir bakyordu ki, Vasili ona: - Yakov, ay zamanna kadar sen urada uzanver... Biz seni uyandrrz, demek zorunda kald. Yakov: - Oluur... deyip uval ynnn zerine devrildi. Sonra: - Peki... Siz ne yapacaksnz bakalm? diye sordu. Ha! Ha! Ha!... Olunun kahkahas karsnda utanp bozulan Vasili abucak barakadan dar kt. Fakat Malva, dudaklarn bzp kalarn atarak: - Bizim ne yapacamz seni ilgilendirmez! diye karlk verdi. Sana ne? Azn st kokuyor daha! Anladn m, yavru! 32

Yakov, bu szleri syleyerek kp giden Malva'nm arkasndan: - Azm st kokuyor ha! yle olsun! diye bard. Bekle bakalm. Ben sana gsteririm! Ben sertin... Bir sre daha byle homurdandktan sonra, kpkrmz olmu yznde sarho, doygun bir glmsemeyle uyuyakald. Kuma saplad tane kancann tepelerini birletirip zerlerini hasrla rterek bir glgelik yapan Vasili, ellerini ensesinde kenetleyerek uzanm, gkyzn seyrediyordu, Malva onun ynnda kendini kuma brak verdii zaman, Vasili yzn fkeyle kadna doru evirdi. Malva alayl alayl glerek: - Ne o? diye sordu. Olunun geliine pek sevinmedin galiba? Vasili, skntyla: - Baksana... dedi. Eleniyor benimle... Senin yznden! Malva yalancktan ararak: - Niye benim yzmdenmi, diye sordu. - Tabii senin yznden! Baka neden olacak? - Ah sen, Allann zavalls! Ne olacak imdi? Sana gelmeyeyim mi istiyorsun yoksa? Ha? Peki gelmem bundan sonra!.. Vasili: - Sen ne cadsn sen! diye yaknd. Ne olacak; insan deil misiniz! kiniz de benimle eleniyorsunuz... Szm ona, en yaknlarmsnz! Elenecek ne var? Hainler! Srtn kadna dnerek sustu. Malva kollarn dizlerinin zerinde kavuturmu, 33

gvdesini usul usul sallyor, yeil gzleriyle parlak, cvl cvl denizi seyrediyor; gzelliklerinin farknda olan btn kadnlarn o doygun, tepeden glmseyii dolayordu dudaklarnda. Kanatlan kl renginde iri ve hantal bir kuu andran bir yelkenli, denizin zerinde kayp gidiyordu. Kydan uzaktayd. Gittike daha da uzaklayor, gkle denizin birleip kaynat o mavi sonsuzlua doru yol alyordu. Vasili: - Ne susuyorsun? diye sordu. Malva: - Dnyorum, dedi. - Ne dnyorsun? Malva: - Hi, diyerek kalarn oynatt. Bir sre sustuktan sonra: - Olun yakkl delikanlym... diye szlerini srdrd. Vasili kskanlkla: - Sana ne bundan? diye sesini ykseltti. - Neyse ne... Bo ver... Vasili, Malva'y kuku dolu sert bir bakla szerek: - Bana bak! dedi. Sersemlii brak! Kafam kzdrma! Yumuak huylu atn iftesi pek olur, anladn m?.. (Dilerini gcrdatt; yumruklarn skt.) Bugn gelir gelmez bir oyun evirmeye baladn... Ne yapmak istediini anlayamadm daha... Fakat bana bak; eer iin iinde bir hainlik olduunu anlarsam, elimden kurtulamazsn ha! Krtmalar... Bilmem neler... Senin gibi mallara nasl davranlacan bilirim ben... 34

Malva umursamaz bir tavrla, erkein yzne bile bakmadan: - Beni korkutmaya alma, Vasili... dedi. - Pekl! yleyse sen de alay etmekten vazge... - Benim gzm yldrmaya alma... Vasili fkeyle: - Eer markla balarsan, bilirim yapacam! diye gzda verdi. Kadn, Vasili'nin fkeden kararm yzne merakla bakt: - Dayak m atacaksn? - Ne o? Kendini kontes mi sanyorsun yoksa? Dayak da atarm tabii... Malva sakin, inandrc bir tavrla: - Ben senin neyinim, karn mym? diye sordu. Ve karlk beklemeden szlerini srdrd: - Karn aklna estii zaman dvmeye altn; ayn eyi bana da yapacan sanyorsun yle mi? Yok aslanm! Ben kendi kendimin efendisiyim; kimseden korkum yok. Ama sen kendi olundan korkan bir adamsn. Al ite; az nce rezil kepaze oldun karsnda. Ne ayp ey! imdi de kalkm, benim gzm korkutmaya alyorsun! Ban horgryle sallayp sustu. Kadnn souk, aalayc szleri adamn fkesini bastrmt. Vasili hi bu kadar gzel grmemiti onu. Kendisini kzdrd halde, Malva'ya yine de hayranlkla bakarak: - Karga gibi t bakalm... dedi. - Szm bitmedi daha. Seryojka'nn karsnda iinip durmusun geen gn; gya ben sensiz yapamazm35

m, falan filan... Bo lakrd... Seni sevdiim, buraya senin iin geldiim nerden belli? Belki de bu yerleri seviyorum ben... (Elini evrede dolatrd.) Belki de buralarn sszl houma gidiyor. Deniz ve gkyz... nsanlarn alaklndan uzakta... Ama sen de yanmdaymsm; benim iin fark etmez... Burann cretini demek gibi bir ey... Seryojka olsa, ona da gelirdim... Olun olsa, ona da gelirim... Ama hibiriniz olmasanz, daha memnun olurdum tabii... Kafa tlediniz artk! Bu gzellik bendeyken, elimi sallasam ellisi gelir... Herkes yanmda olmaya can atar... Vasili fkeden bolurcasna: - Bak sen! diye haykrarak kadnn grtlana sarld. Demek byle ha?.. Sarsalamaya balad. Fakat Malva; yz kzard, gzleri kanla dolduu halde, kendini korumak iin en kk bir harekette bulunmad. Sadece, her iki elini de, boazn skmakta olan elin zerine koymu, dik dik Vasili'nin yzne bakyordu. Vasili kudurmu gibi: - Demek iinde sakladn buydu... diye hrldyordu. Belli de etmiyordun hi; seni alak!. O kucaklamalar... O okaylar... Hepsi numarayd demek... Ben sana gsteririm! Kadn yere yatrarak glle gibi yumruuyla boynuna boynuna vurmaya balad. Yumruu bu esnek et yn zerinde inip kalktka tuhaf bir zevk duyuyordu. Sonra: - Nasl... Oldu mu imdi, ylan? diye horozlanarak Malva'y bir yana frlatt. 36

Kadn sessiz, sakin, srtst yuvarland. Kpkrmz olmu, sa ba dalmt. Ama yine de gzeldi. Yeil gzleri, kirpiklerinin arasndan souk bir nefretle ldyordu. Ne var ki, yapt iten memnun, gs hrstan krk gibi inip kalkan Vasili, bu baklar fark etmedi. Neden sonra ona gururla yle bir gz attnda, Malva'nn glmsediini grd. Kadnn dolgun dudaklar titriyor, gzleri alev alev yanyor, yanaklarnda gamzecikler beliriyordu. Vasili, onu elinden tutup kabaca kaldrrken: - Ne oluyorsun, eytan kar! diye bard. Malva: - Vasili!., diye fsldad. Beni sen mi dvdn? Bu szden bir ey anlamayan Vasili: - Ben dvdm tabii; kim dvecek! diye karlk verdi. Kadna bakyor, ne yapmas gerektiini kestiremiyordu. Bir yumruk daha vurmal myd? Fakat fkesi gemiti artk. Eli kalkmad. Malva yeniden: - Demek beni seviyorsun? diye fsldad. Sesinin tonu Vasili'nin kann kaynatmt. Ask bir yzle: - Evet, dedi. Bilmen ok gerekliydi de! - Oysa beni artk sevmediini sanyordum... Olu geldi, beni bandan savar artk diyordum... Bu szlerle birlikte, tuhaf, ayartc bir kahkaha att. Vasili de elinde olmakszn glmsedi: - Ahmak! dedi. Olum keyfimin kahyas m benim? Hem utanm, hem de acmaya balamt kadna. Fakat Malva'nn az nce syledikleri yeniden aklma gelince, sert bir sesle: 37

- Olumla ilgisi yok bu iin... diye szlerini srdrd. Dayak yediysen, su kendinde. Niye kzdrdn beni? Malva: - Mahsustan yaptm, denedim seni... diyerek omzunu adamn gsne dayad. - Denemi! Neyi denedin? rendin ite reneceini. Malva gzlerini krptrarak, inandrc bir tavrla: - Olsun! dedi. Kzmadm ki... Dvdysen, sevdiin iin dvdn! Benden bunun karln alacaksn... Erkein gzlerinin iine bakt; sesini yavalatarak, bir daha: - Oh, yle bir alacaksn ki!., diye fsldad. , Bu szlerin tatl bir vaat olduunu anlayan Vasi-' li'nin yrei arpmaya balamt. Glmseyerek: - Nasl alacakmm? diye sordu. Grelim bakalm!.. Malva sakin sakin: - Greceksin... dedi. Fakat onun da dudaklar titriyordu. Vasili: - Ah sevgilim! diye bararak Malva'y tutkuyla kucaklad. Biliyor musun, dvdkten sonra daha ok sevmeye baladm seni! Vallahi!.. imdi daha ok benimsin... zerlerinde martlar uuuyordu, denizden esen tatl bir meltem, dalgalarn serpintisini ayaklarna kadar getiriyor, denizin yorulmak bilmez gl durmadan nlyordu... Vasili, soluunu serbeste brakrken: - Eh, ite insan olunun ileri! dedi. (Vcuduna yaslanan kadn dalgn dalgn okuyordu.) Dnya byle kurulmu bir kere. Gnah olan ey tatl oluyor. Sen anla38

mazsn bunu... Kimi zaman hayatn anlamn dnrm de, aklm oynatacak gibi olurum!.: zellikle de geceleyin olur bu... yle zamanlarda gzme uyku girmez... Karnda deniz, stnde gkyz; drt bir yann da ylesine karanlktr ki, tylerin rperir... Ve sen burada, yapayalnzsndr! Kendini o kadar kk, o kadar kk bulursun ki... Yeryz, altnda sallanmaya balar; sense onun zerinde yapayalnzsndr. O anda yanmda sen bari olsan... ki kii ne de olsa bakadr... Malva gzlerini yummu, Vasili'nin dizlerinde yatyor; konumuyordu. Vasili, gnein ve rzgrn yazlatrd kaba saba, fakat sevimli yzn kadnn zerine emiti. Kocaman, rengi atm sakal Malva'nn boynuna srnyordu. Malva kmldamadan yatyor, sadece gsnn uyumla inip kalkt grlyordu. Vasili'nin baklar kh denizin zerinde dolayor, kh yanbandaki bu gse taklyordu. Sonra ar ar, azn aprdata aprdata, bol yal bir pirin lapas yiyormucasna, Malva'nn dudaklarn pmeye balad. Bylece saat geti. Gne denizin zerinde batmaya balad zaman adam skntl bir sesle: - Eh, ben gidip ay kaynataym bari... dedi. Konuumuz az sonra uyanr! Malva uykulu bir kedi gibi tembel tembel yana ekildi. Vasili istemeye istemeye kalkp barakaya yolland. Kadn, kirpiklerini azck aralayarak adamn arkasndan bakt, ar bir ykten kurtulmuasna rahat bir soluk ald. Sonra birden atein evresinde ay imeye oturdular. Deniz, gn batmnn renkleriyle bezenmiti. Yeilimtrak dalgalar erguvan rengi bir prltya brnmt. 39

Vasili, beyaz bir fincandan ayn yudumlarken, oluna kye ilikin sorular soruyor; ya da kendi anlarndan sz ediyordu. Malva sze karmadan, onlarn ar aksak srp giden konumalarn dinliyordu. - Nasl, kyller geinip gidiyor deil mi? - Eh, yle byle... - Kyl ksmnn istedii nedir ki? Bir kulbe, bol bol ekmek, bayramdan bayrama da bir bardak votka... Ama bunu bile bulamazsn... Evimde karnm doysayd, kalkp buralara gelir miydim? Kyde efendi de sensin, bey de; herkes eittir. Ama burada bir uak parasndan baka nesin?.. - Ama burada da karnn daha ok doyar; i de daha kolaydr... ' - Sen neden sz ediyorsun?.. Bazen yle zamanlar olur ki, kemiklerin szm szm szldan stelik burada el kapandasn; oradaysa kendine alrsn. Yakov sakin sakin kar kyordu: - Ama burada daha ok kazan var. Vasili iinden olunu hakl buluyordu. Ky hayat buradakihden bin kat zordu. Fakat nedense Yakov'un bunu bilmesini istemiyordu. Sert bir sesle karlk verdi: - Sen burada ka para kazanldn hesapladn m? Kardecazm, kyde... Malva glmseyerek sze kart: - ukurda gibisindir... Karanlk, dar bir ukurda... Hele kadnlarn hayat, gzyandan ibarettir. Vasili kalarn atarak Malva'ya bakt: - Kadnlarn hayat her yerde ayndr... Ik her yerde ayn ktr, gne bir tanedir! 40

Malva heyecanlanarak: - Haydi ordan, haltetmisin sen! diye sesini ykseltti. Kyl kars istese de istemese de kocaya varmak zorundadr. Ha kocal kar olmusun, ha yatp lmsn, ne fark eder? Ekin bi, yn eir, hayvan gt, ocuk dour... Peki sana kalan nedir? Kocann dayayla kfr... Vasili: - Dayak her zaman atlmaz, diye Malva'nn szn kesecek oldu. Malva ona kulak asmadan szlerini srdryordu: - Ama burada kimse karamaz bana. Mart gibi, gnlmn diledii yere uarm! Kimse yolumu kesemez... Kimse el sremez bana!.. Vasili glerek, anlaml anlaml: - Ya srerlerse? diye sordu. Kadn sessizce: - O zaman bunun karln alrlar! dedi. Gzlerinin parlakl anszn snvermiti. Vasili babacan bir tavrla glerek: - Al ite, dedi. Canlsn ama gszsn! Konumaktan baka bir ey bilmezsin. Kadn ksm, kyde hayatn bir parasdr... Buralardaysa fingirdemek iin yaar... Bir sre sustuktan sonra: - Yani gnaha girmek iin, diye ekledi. Vasili'yle Malva'nn konumalar kesildiinde Yakov dnceli dnceli iini ekerek: - Bu denizin sonu yok galiba... dedi. birden, sessizce, karlarnda uzanan sonsuzlua baktlar. Yakov kolunu uzatarak: 41

- Ah, btn bu su toprak olsayd! diye sesini ykseltti. Ekilip srlebilseydi! Vasili, olunun istekle kzaran yzne bakarak: - Bak sen! diye keyifli keyifli gld. Olunun topra sevdiini grmek houna gitmiti. Bu sevginin belki de serbest alma hayatnn ekiciliini bastrarak Yakov'u ksa bir sre sonra, srarla kye aracan dnyordu. Kendisiyse yine burada, Malva'yla kalacak; her ey eskisi gibi srp gidecekti... - Yakov, ok iyi dedin bunu! Kyl ksm byle olmal! Kyl ksmnn gc, topraktadr, Toprakla kaynatka yzne kan gelir. Ama bir kere ondan koptu mu, yklr gider artk. Topraksz kyl kksz aa gibidir. Bir sre daha ie yarar ama, az sonra ryp gider! Ormandaki gzelliinden eser kalmaz. Yasslr, kirti kirti olur; btn almn kaybeder!.. ok gzel bir sz syledin Yakov! Deniz, gnei barna ekiyor, dalgalarn prtl arksyla selamlayarak karlyordu onu. Gnein veda klaryla bezenen dalgalar, alacak bir renk cmb iindeydiler. In bu tanrsal kayna, uyumlu renklerini denize saarak onunla vedalayor; kendisini gzleriyle izleyen insandan uzaklaarak, afan sevinli panltsyla uykulu topraklar uyandrmaya gidiyordu. Vasili, Malva'ya: - Hey Allahm! dedi. Gnein batn seyrederken ruhum eriyor sanki! Malva bir ey sylemedi. Yakov'un, denizin enginliklerinde dolaan mavi gzlerinde bir glmseme ldyordu. birden, dnceli bir tavrla, gnn son dakikalarnn snd noktaya uzun uzun baktlar. nlerin42

deki ate kllenmeye balamt. Arkalarnda gece, gkyzne glgelerini yayarak ilerliyordu. San kumsal karard; martlar grnmez oldu; her yan sessiz, yumuak, dsel bir karanlk kaplad... Kumsala arpp duran yorulmak bilmez dalgalar bile gndzk kadar sevinli, gr bir sesle prdamyorlard imdi... Malva: - Niye oturuyorum ben? dedi. Gideyim artk. Vasili utand; ard; oluna bakt. Sonra tedirgin bir sesle: - Acelen ne? diye mndand. Bekle, birazdan ay doar... - Aydan bana ne? Karanlkta da korkmadan giderim. Geceleyin ilk gidiim deil ki buradan!... Yakov babasna kaamak bir bak frlatt; yzndeki alayc glmsemeyi gizlemek iin gzlerini krptrd. Sonra baklarn Malva'ya evirince kadnn da kendisine bakmakta olduunu grp bir tuhaf oldu. Vasili, tedirgin, skkn: - Ne yapalm! dedi. Git! Kadn kalkt, vedalat, ky boyunca ar ar yrmeye balad. Ayaklarnn dibinde yuvarlanan dalgalar, onunla oynayorlard sanki. Gkyznn altn iekleri yldzlar, titrek titrek ldamaya baladlar. Malva'nn parlak bluzu, onun ard sra bakan Vasili'yle Yakov'dan uzaklatka karanla kanyordu. Sonra kadnn gr, tiz bir sesle syledii arky iittiler: Sevgilim! Ko gel, durma! Ah, saraym seni kollarmla... 43

Vasili'ye, Malva orada durup bekliyormu gibi geldi. "Hnzr kan! Mahsustan yapyor; beni kzdrmak istiyor!" diye dnerek hrsla tkrd. Yakov glmseyerek: - Vay anam! Ne gzel sylyor! dedi. Kadn, karanlkta gri bir leke gibi kalmt. Sesi.denizin zerinde ykseliyordu: , Bir ift beyaz kuu olan Memelerimi hrpala... Yakov: - Vay anam! diye inledi; btn vcuduyla bu ayartc szlerin geldii yne doru uzand. Vasili sert bir sesle: - Demek kydeki ilerin stesinden gelemedin? dedi. Yakov, babasna akn akn bakt; dorulup eskisi gibi oturdu. Malva'nn ateli arks, dalgalann grltsnde gitgide boularak para para hl kulaklanna kadar ulayordu: Ah... nsan bu karanlkta Nasl uyur yalnz bana!.. Vasili kumlarn zerinde debelenerek kederli bir sesle: - Ne kadar scak! diye bard. Gece olduu halde... Hl scak! Lanet olas memleket! Yakov ona doru dnd; syleyecek sz ararcasna: - Kumlar sabahtan kzyor da... dedi. 44

Babas: - Ne o? Yoksa benimle eleniyor musun? diye tersledi. Yakovsafsaf: - Ben mi? diye sordu. Yoo... Elenecek ne var? -Neyse... Bo ver... Sustular. Dalgalarn grlts arasndan; i ekmelere, tatl, okayc arya benzeyen sesler geldi kulaklarna. ki hafta sonra yine bir pazar gnyd. Vasili Legostev yine barakasnn yanndaki kumlara uzanm, gzleri denizde, Malva'y bekliyordu. Deniz yine gne nlarn yanstarak glyor, kyya akn akn hcum eden dalgalar yine yelelerinin kpn kumsala brakyor ve yeniden denize yuvarlanarak onun bannda eriyorlard. Her ey on drt gn nceki gibiydi yine. Sadece Vasili, metresini her zaman sakin bir gvenle beklerken, bugn ii iine smyordu. Geen pazar gelmemiti. Bugn mutlaka gelmeliydi! Geleceinden kukusu yoktu ama, bir an nce grmek istiyordu onu. Yakov engel olamayacakt bugn. Evvelsi gn teki rgatlarla birlikte a almaya geldiinde, pazar gn mintan satn almak iin kente ineceini sylemiti. Ayl on be rubleye bir balk takmna kaplanm, gndr bala kyor, imdi de almndan yanna yaklalmyordu. O da teki rgatlar gibi salamura balk kokuyor, kir pas iinde yzyor, st ba dklyordu. Olu aklna gelince Vasili iini ekti: - Biraz karn doyunca... marmaya balayacak... belki de kye dnmek istemeyecektir... O zaman gitmek bana decek... diye dnd. 45

Denizde martlardan baka bir ey grnmyordu. Uzakta, gkle denizi ayran kumsaln ince ky izgisi grlyordu. Fakat gne nlar denize neredeyse dik olarak dtkleri halde, ne gelen vard ne giden. Malva bu saatte oktan gelmi olurdu. Havada iki mart kapt. ylesine dvyorlard ki, tyleri savrulmaya balad. Dalgalarn engin deniz stndeki gne nlaryla birleen neeli ve sonsuz arks, martlarn kzgn lklaryla paralanyordu. Birbirlerini gagalayan martlar, acyla ve fkeyle keskin lklar kopararak denize yuvarlanyor, sonra pepee yeniden havalanyorlard... teki martlar -koca bir urubu kavgaya aldr etmeden; kpr kpr oynayan, saydam, yeilimtrak suyun zerinde taklalar atarak hrsla balk avlyorlard. Deniz bombotu. O tandk, siyah nokta grnrde yoktu hl... Vasili yksek sesle: - Demek gelmiyorsun? dedi. Cehennemin dibine kadar yolun var! Ne sandn yani?.. Kyya doru horgryle tkrd. Deniz glyordu. Yemek hazrlamak iin kalkp barakaya doru yrd. Fakat cannn bir ey istemediini hissederek eski yerine dnd; yeniden oraya uzand. - Sefyojka bari gelseydi! diye geirdi iinden. Sonra sadece Seryojka'y dnmeye zorlad kendini: Zehir gibi bir adam. Alay etmedii ey yoktur. Herkesi yumruuyla sindirmitir. Gl kuvvetli, okumu, grm geirmi... Fakat ayya. Onunla birlikteyken can 46

sknts nedir bilmez insan... Kadnlar Seryojka iin deli divane olur. Bir yerde grnmeye grsn, hepsi peine taklr. Sadece Malva yz vermez ona... Gelmiyor ite. Melun kan! Dayak attma m kzd yoksa? Onun iin sanki yeni bir ey mi bu? Kimbilir ne dayaklar yemitir hayatnda!.. Birazdan bunun hesabn sorarm ona... Vasili bylece bir olunu, bir Seryojka'y, en ok da Malva'y dnerek kumlarn zerinde yuvarlanyor; bekleyip duruyordu. Tedirginlii yava yava karanlk bir kukuya dnmeye balamt ama, dnmek istemiyordu imdi bunu. Bylece, iindeki kukuyu bastrmaya alarak, arada bir kalkp kumsalda gezinerek, sonra yeniden uzanarak akam etti. Deniz kararmaya baladnda o hl gzlerini uzaklara dikmi; sandaln grnmesini bekliyordu. Malva o gn de gelmedi. Vasili yataa uzandnda, kendisini buraya mhlayan, kyya kmasna izin vermeyen iine ac ac svd. Uykuya dalarken de ikide bir srayp uyanyordu. Uykusunun arasnda, uzaklarda bir yerlerde krek prtlar duyar gibi oluyordu. Kalkp ellerini gzlerine siper ederek karanlk, bulank denize bakyordu. Kyda, dalyann olduu yerde, iki ate snk snk parlyor, denizin zerinde bakaca bir ey grnmyordu. En sonunda: - Alacan olsun kaltak! diye homurdanarak derin bir uykuya dald. Dalyanda bakn neler olup bitmiti o gn: Yakov uyandnda, gne ortal kzdrmamt da47

ha. Serin, canlandrc bir meltem esiyordu denizden. Delikanl, deniz suyuyla elini yzn ykamak iin barakadan kp kyya doru yrrken Malva'y grd. Kadn, kyya ekilen bycek bir sandaln k tarafna oturmu, plak ayaklarn bordadan sarktm, slak salarn taryordu. Yakov durdu; ilgiyle ona bakmaya balad. Malva'nn dmeleri iliklenmemi basma bluzu omzunun birinden sarkyor; bu beyaz ve nefis yuvarlakl gz nne seriyordu. Dalgalar sandaln kna arptka, Malva, denizin zerinde kah ykseliyor; kah plak ayaklar suya deecekmiesine, alalyordu. Yakov: - Ne o, ykandn m yoksa? diye seslendi. Kadn ona bir gz atarak: - Ykandm... dedi. Niye erken kalktn? - Sen daha erken kalkmsn ya... - Sen bana ne bakyorsun? Yakov sustu. Malva: - Benim gibi yaarsan, feleini aarsn! dedi. Yakov glmseyerek: - Yapma... dedi. Vallahi korktum senden! Sonra melerek ykanmaya balad. Serin suyu avu avu yzne arptka, rdek gibi gurultular karyordu. Kalkp mintannn eteiyle kurulanrken, Malva'ya: - Niin durmadan beni korkutmaya alyorsun? diye sordu. - Sen de niye yiyecekmi gibi bakyorsun bana? Yakov ona, dalyandaki teki kadnlara baktndan daha ok baktn sanmyordu. Fakat anszn: 48

- tahm kabartyorsun da ondan!., deyiverdi. - Hnzrlklarn babann kulana giderse, o senin itahn iyi kabartr! Kurnaz, ateli baklarn delikanlnn yzne dikmiti. Yakov glerek sandala trmand. Kadnn hangi hnzrlklardan sz ettiini anlamamt ama, byle konutuuna gre herhalde vard bir bildii. Bu dnce onu keyiflendirmiti. Sandaln bordasna, Malva'nm yanna doru giderken: - Ne olmu? dedi. Babam seni satn almad ya! Kadnn yanna oturdu; baklarn onun plak omuzunda, yar ak gsnde, deniz kokusu fkran salam, taptaze bedeninde gezdirdi. Sonra birdenbire, cokuyla: - Ne kadar da beyazsn! diye bard. Malva onun yzne bakmadan ve ak sak yerlerini kapatmak gereini duymadan: - Sana yaramaz! diye kestirip att. Yakov iini ekti. Sabah gneinin aydnlatt usuz bucaksz bir deniz uzanyordu karlarnda. Rzgrn okayc soluunun dourduu kk, oynak dalgacklar sandaln bordasn usul usul dvyordu. Burun, denizin atlastan gs zerinde bir yara izi gibi uzayp gidiyordu. Uzaktaki srk, ince bir izgi gibi, gkyznn yumuak ve mavi barn deliyor; zerindeki bez parasnn, rzgrda dalgaland grlyordu. Malva, Yakov'un yzne bakmadan: - Anladn m aslanm! dedi. tah uyandrcymdr ama, sana yaramaz... stelik ne kimsenin malym, ne 49

de senin babann klesi. Ben kendim iin yaarm... Bana asknt olup durma, nk seninle Vasili arasnda hr kmasn istemem... Ne trl olursa olsun, tartmadan da, hr grden de holanmam... Anladn m? Yakov: - Ne yaptm ki ben? diye aknln belirtti. Sana dokunduum mu var? - Sen bana dokunamazsn! Yakov'u ylesine hie sayan bir tavrla sylemiti ki bunu, delikanlnn hem erkeklik, hem de insanlk onuru incindi. Kkrtc, neredeyse ktcl bir duygu kaplad benliini. Baklar alevlendi; kadna yaklaarak: - yle mi? diye sesini ykseltti. Demek dokunamam sana? - Dokunamazsn! - Bak helee!.. Peki ya dokunursam? - Dokun da grelim! -Ne yaparsn? - Ensene yumruu yediin gibi, kendini tepetaklak denizde bulursun. - Hadi, vursana! - Hadi, dokunsana! Yakov ate saan gzleriyle Malva'y tepeden trnaa szd; anszn gl peneleriyle onu yanlamasna kavrayarak gsn ve srtn ezercesine skt. Bu smscak, hayat dolu vcudun dokunuu, delikanly alev alev tututurdu. Heyecandan boulacak gibi oldu. - Hadi! Vursana... Vursana... Ne duruyorsun? Malva delikanlnn tir tir titreyen ellerinden kurtulmaya alarak, sakin bir tavrla: 50

- Yakov, brak! dedi. - Hani enseme vuracaktn? - Brak dedim! Yoksa kt olacak! - Hadi ordan... Korkutamazsn beni! una bak... Nasl da ilek gibi kzard!.. Kadna yaklat ve kaln dudaklarn onun pembeleen yanana bastrd. Malva kvrak bir kahkaha atarak Yakov'un ellerini skca kavrad, btn gcyle ileriye doru aband. Kucak kucaa, kocaman bir yn halinde denize yuvarlandlar, bir kpk ve su serpintisi iinde kayboldular. Sonra dalgalanan suyun zerinde Yakov'un srlsklam ba grnd. Yznden korku okunuyordu- Arkasndan da Malva kt. Yakov, kollaryla deli gibi rpnarak evresindeki suyu dvyor, ulur gibi sesler karyordu. Malva kahkahalar atarak onun evresinde yzyor; suratna avu avu tuzlu su serpiyor; savurup durduu kocaman kollarndan korunmak iin arada bir suya dalyordu. Yakov hrltyla soluyarak: - eytan diye bard. Bouluyorum! Yeter!.. Vallahi... Bouluyorum... Su... Ac... Ah, sen... Bouluyorum!.. Fakat Malva onu zaten brakm, bir erkek gibi kulalar atarak kyya doru yzyordu. Sonra kendini ustaca bir hareketle yukar ekti, sandala trmanp eski yerine oturdu, acemi acemi yzp gelen Yakov'a glerek bakmaya balad. Islak elbisesi vcuduna yapm, dizlerinden omuzlarna kadar btn izgilerini aa karmt. Gelip sandala tutunan Yakov, glerek onu seyreden bu neredeyse plak kadna, tutkudan parlayan gzlerle bakakald. 51

Malva hl glerken, diz kt, bir eliyle sandaln bordasna tutunup teki elini Yakov'a uzatt. - Hadi bakalm ay bal, trman! dedi. Yakov kadnn elini kavrayarak canl bir sesle: - Hadi... Kurtul da grelim imdi!., diye bard. Sana bir banyo yaptraym da akln bana gelsin!. Omuzlarna kadar kan suda ayakta durarak onu kendine doru ekmeye balad. Bann zerinden geen dalgalar sandala, oradan da Malva'nn yzne arpyordu. Kadn, gzlerini krptrarak bir kahkaha att; anszn keskin bir lkla kendini suya frlatverdi. Derken, arlyla Yakov'un ayaklarn da elmiti. Birbirlerine su pskrterek, keskin lklar atarak, hrltyla soluyarak, dalarak, iki kocaman balk gibi yeniden oynamaya baladlar. Gne onlara glerek bakyor, dalyandaki barakalarn camlar da gn klarn yanstarak onlarla birlikte glyorlard. Ellerini iddetle arptklar sudan arltlar ykseliyor; bu insan grltsnn rktt martlar, denizin uzaklarndan kopup gelen dalgalarn arasnda balar bir grnp bir kaybolan Malva'yla Yakov'un zerinde lklar kopararak uuuyorlard... Sonunda yorularak, epeyce de su yutarak kyya ktlar; dinlenmek iin gnee oturdular. Yakov, azndaki sular kk kk tkrrken; - Vay anasn! diye yzn buruturdu. u su ne kt ey be! Hem, ne kadar da ok! Malva salarnn suyunu skarken: - Dnyada ktden bol ne var? diye gld. Mesela delikanllar! Aman Allahm, ne kadar da okturlar... 52

Koyu renkli salar uzun deildi ama, hem sk, hem de kvr kvrd. Yakov dirseiyle kadnn brn drterek: - Sen ihtiyarlar bile yoldan karrsn! diye srnat. - ihtiyarn kimisi, delikanlya ta kartr... - Bak hele! Sen bu azlan nerden rendin? - Kydeki kzlar, hi de fena delikanl olmadm sylerlerdi sk sk. - Kzlar ne anlar; sen bana sor... - Sen nesin? Kz deil misin? Kadn, Yakov'a dik dik bakt; olann ks ks gldn grnce anszn ciddileti, itenlikle: - ocuum olmadan nce, kzdm! dedi. Tamam m? Yakov: - Eksiiyle tamam! diyerek kahkahay bast. Malva fkeyle: - Aptal! dedi; srtn donuverdi. Yakov rkmt. Dudaklarn kemirerek sustu. Islak giysilerinin kurumas iin gnein altnda dnp durarak yarm saat kadar konumadlar. Eri daml, uzun ve pis barakalarda yaayan rgatlar uyanmaya balamt. Uzaktan hepsi birbirine benziyordu bu insanlarn. Hepsi paavralar iinde ve yalnayaktlar. Hnltl sesleri kyya kadar ulayor, birisi bo bir fnn dibine vuruyor, kocaman bir davulun gmbrtsn andran bouk sesler iitiliyordu, iki kadn crlak crlak svyor, bir kpek uluyordu. Yakov: - Uyanyorlar, dedi. Oysa ben erkenden kente gidecektim bugn... Gelip burada seninle oynatm... 53

Malva yar aka, yar ciddi: - Benden adama iyilik gelmez, dedi. Yakov akn akn glmseyerek: - Niin hep rktyorsun beni? diye sordu. - Babandan daya yediin zaman grrsn... Babasnn ne srlerek gznn korkutulmak istenii Yakov'un tepesini artrmt. - Babam bana ne yapabilir? Ha, ne yapabilir? diye kabaca kar kt. BabammL. Ben de bebek deilim artk... alma bak sen... Burada bunlar skmez artk... Kr deiliz... Gryoruz... Kendisi pek mi sofu? Gnlnn diledii gibi yayor... Bana da kimse karamaz. Malva, Yakov'un yzne alayl alayl bakarak: - Sana kimse karamaz yle mi? Peki, ne yapabileceini sanyorsun sen? diye sordu. Delikanl, ar bir yk kaldryormuasna avurtlarn iirip gsn kabartarak: - Ben mi? dedi. Ben ha? Ben ok ey yapabilirim! Dnyann girdisini ktsn anladm artk; kydeki o aptallk gnlerine gemi ola!.. Malva alayla: - Ne kadar da hzlsn! diye bard. - Ne sandn? Seni babamn elinden alaym da gr! - Yok canm!.. yle mi?.. - Var msn bahse? - yle mi canm?.. Yakov'un tepesi att: - Bana bak! dedi. Benimle elenme!.. Yoksa... Karmam bak! Malva istifini bozmadan: 54

- Ne yaparsn? diye sordu. -Hi! Srtn kadna dnd; kabaday bir delikanl tavryla SUStU..,: , '. _ , , , - Amma da hrladn ha? Kahyann siyah finosunu grdn deil mi? Hk demi, senin burnundan dm! Uzaktan bir havlyor, bir havlyor; sanrsn sracak!.. Ama yanna yaklatn m, kuyruunu ksp kaveriyor! Yakoy hrsla: - Gzel, ok gzel! diye bard. Bekle bakalm! Greceksin! Ne adam olduumu gstereceim sana! Kadn glerek delikanlnn yzne bakyordu. Uzun boylu, zayf, tun renkli; kzl salar darmadank bir adam, salna salna onlara doru yaklayordu. Pantolonunun stne salverdii al basmadan mintan, srtndan neredeyse boynuna kadar yrtlmt. Yenlerini, kollarndan aa sarkmasnlar diye, omuzlarna kadar svamt. Pantolonu parampara, ayaklar plakt. Batan aa illerle kapl yznde iri, mavi gzleri kstaha parlyor; yass ve kalkk burnu, grnne yaman bir kopuk havas veriyordu. Yanlarna gelince, durdu. Bedeni, giysilerindeki binlerce delikten gne nlarn yanstyordu. Burnunu grltyle ekip Malva'yla Yakov'u anlaml anlaml szd; yzn glnletirerek: - Seryojka dn azck kafay ekti; bugn Seryojka meteliksiz kald... dedi. Yirmi kapik dn versenize! Nasl olsa demeyeceim... Yakov bu az kalabal karsnda candan bir kahkaha att. Malva, karsndaki yoksulluk antn tepeden trnaa szerek glmsedi: 55

- eytanlar! Verin ite! ister misiniz, yirmi kapie nikahnz kyvereyim? Yakov glerek: - ok matrak herifsin! dedi. Papazln da m var yoksa? - Sersem! Uglia'da bir papazn yannda altm... Sen yirmi kapikten haber ver! Yakov: - Ben evlenmek istemiyorum! diye kar koyacak oldu. - Fark etmez! Skl paralar! (Seryojka kurumu dudaklarn diliyle yalayarak steliyordu.) Kraliesine sulandn babana sylemem... - Senin yalanna pek inanr d... Seryojka ciddi bir tavrla: - nanr, inanr! dedi. Seni de yle bir pataklar ki, feleini aarsn! Yakov: - Korkum yok! diye glmsedi. Seryojka gzlerini kst, sakince: - yleyse ben pataklarm! dedi. Yakov yirmi kapik vermeyi hi istemiyordu. Fakat Seryojka'yla hrlamaktansa onun isteini yerine getirmenin daha iyi olacan nceden anlatmlard ona. ok bir ey istemezdi. Ama istei yerine getirilmezse, ya alrken yok yere bir maraza karr ya da durup dururken dverdi adam. Bu tleri anmsayan Yakov iini ekti, istemeye istemeye elini cebine soktu. Seryojka: - Ha yle aslanm! diyerek kuma, onlarn yanma 56

kt. Beni dinlersen, hibir zaman zarar etmezsin. Son ra Malva'ya dnerek szlerini srdrd. Ne zaman varyorsun bana? Elini abuk tut, sabrm kalmad... Malva: - Dklyorsun... diye karlk verdi. nce yrtklarn onar da, sonra konualm. Seryojka stndeki paavralar gzden geirip zntyle ban sallad. - Sen en iyisi, etekliini ver bana. Malva: - Bak hele! diyerek glmeye balad. - Ciddi sylyorum; yok mu eski bir tane? Malva: - Param olsa, gidip kafay ekerim... Elinde drt tane be kapiklik tutan Yakov: - Vay anasn! diyerek gld. - Ne olmu? Papaz derdi ki; insan, bedenini deil, ruhunu dnmelidir. Ruhum votka istiyor, pantolon deil. Ver paray! Ha yle! imdi gidip kafay ekeceim... Babana da yine her eyi syleyeceim. Yakov elini sallayarak: - Sylersen syle! dedi, Malva'nm omzunu drterek kabadayca gz krpt. Seryojka bunu fark etmiti. Yere bir tkrk atarak vaadini bir kez daha tekrarlad: - Seni pataklamay da unutmayacam... lk frsatta gzel bir sopa ekeceim sana! Yakov kaygyla: - Peki ama, niin? diye sordu. - Onu ben bilirim. (Sonra Malva'ya dnerek sorusunu tekrarlad.) Syle bakalm, ne zaman varyorsun bana? 57

Kadn, ciddi bir tavrla: - N e yapacamz, nasl yaayacamz anlat, o zaman dneyim, dedi. Seryojka gzlerini krptrd; denize bakt, dudaklarn yalayarak dncesini belirtti: - Hibir ey yapmayacaz, gezeceiz! - Peki ama, ne yiyip ne ieceiz? Seryojka elini sallayarak: - f, tpkranam gibi konuuyorsun be! dedi. Ne olacak? Nasl olacak? Falan, filan... Ne olacan, nasl olacan sanki ben biliyor muyum? Gidip kafay ekeyim bari!... Kalkt, yryp gitti. Malva'nn yznde tuhaf bir glmseme dolayor; Yakov dmanca baklarla izliyordu onun gidiini. Seryojka epeyce uzaklatktan sonra, kadna: - Kabadayya bak sen! dedi. Kyde olsa, oktan hesabn grrlerdi byle akallarn... yle g-zeel bir sopa yese, nasl yola gelir bak... Ama burada yle adam yok ki... Malva ona bakarak, dilerinin arasndan: - Seni domuz enii seni! diye tslad. Sen kim, onun deerini anlamak kim!.. - Anlamayacak ne varm? Bini bir para etmez bylelerinin! stelik de it srs kadar okturlar! Malva alayc bir sesle: - yle mi sanyorsun! diye bard. Kendin iin konusan neyse ne... Ona gelince... O her yeri grm, dnyann altn stne getirmi bir adamdr be.. Kimseden de korkusu yoktur... 58

Yakov iinerek: - Benim de kimseden korkum yok!., dedi. Malva bir ey sylemedi. Birbiri arkasna kyya koan, kocaman sandal kmldatp duran dalgalarn oyununu izlemeye koyuldu. Direk, saa sola sallanyor; sandaln k ykselip alalarak iddetli, kederli bir sesle suya arpyordu. Sandal kydan kopup uzaklamak, engin ve zgr denize almak istiyor; onu kyya balayan halata fkeleniyordu sanki. Sonra Yakov'a: - Niye hl gitmiyorsun? diye sordu. : Yakov: - Nereye gideyim? diye karlk verdi. - Kente gidecektin ya... - Gitmeyeceim! - yleyse babann yanna git. - Ya sen? - Ne olmu? - Sen gelmeyecek misin? - Hayr... - yleyse ben de gitmem. Malva soukkanllkla: - Btn gn benim yanmda m srtp duracaksn? diye sordu. Yakov sert bir sesle: - Sana ihtiyacm yok... dedi, kalkp uzaklat. Fakat yanlyordu bunu sylerken. Kadndan ayrlnca can sklmaya balamt. Malva'yla konutuktan sonra tuhaf bir duygu belirmiti iinde. Babasn dnnce, bulank bir fke, belli belirsiz bir honutsuzluk duyuyordu 59

imdi. Dn byle bir ey yoktu. Bugn de Malva'yla karlancaya kadar byle bir ey sezinlememiti... Babas orada, denizin uzaklarnda, gzle ancak grlebilen o kumsal izgisindeydi ama; yine de Yakov'a engel oluyordu sanki... Sonra Malva, babasndan korkuyormu gibi geldi ona. Korkmasa, Yakov'a baka trl davranrd belki. Dalyann oralarda, insanlara bakarak babo dolap duruyordu. Seryojka, bir barakann glgesinde, bir fnn stne oturmu; balalaykasn tngrdatp yzn gln hallere sokarak ark sylyordu: Aman po-ls efendi! Yardm ediniz bana,:. Karakola gitmezsek, Deceim amura... Kendisi gibi yirmi, yirmi be tane adem baba kuatmt evresini. Hepsinden de burada herkese, her eye sinmi olan salamura balk ve gherile kokusu ykseliyordu. irkin, kir pas iinde drt kadn, kumlarn zerine oturmu; byk, teneke bir aydanlktan ay iiyorlard. Sabahn krnde kafay ttslemi bir rgat, ayaa dikilmeye abaladka yuvarlanyor; kumlarn zerinde debelenip duruyordu. Bir yerlerden crlak bir kadn alamasyla akordu bozuk bir akordeon sesi geliyor, her yanda balk pullar parldyordu. Yakov le zeri bo flar yn arasnda kendine glgelik bir yer bularak akama kadar yatp uyudu. Uyanp yeniden dalyanda dolamaya baladnda, onu bir yerlere eken belli belirsiz bir duygu vard iinde. 60

ki saat sonra, maden ocann tesindeki gen stlerin altnda buldu Malva'y. Kadn, elinde para para olmu bir kitap tutarak uzanm, glmseyerek Yakov'a bakyordu. Delikanl, onun yanna otururken: - Bak hele, nerelere gelmisin! dedi. Malva gvenle sordu: - ok mu aradn beni? Yakov: - Ben seni mi aryordum sanki! diye bard ve anszn, gerekten de onu aradn anlayverdi. Bu ie akl erdiremeyip akn akn ban sallad. Kadn: - Okumuluun var m? diye sordu. - Okumuluum mu?... Eh, yle byle... Herhalde unutmuumdur... - Benimki de yle byle... Okula gittin mi hi? - Bucak okuluna gitmitim. - Ben kendi kendime rendim. - Yok canm? - Vallahi... Astrahan'da bir avukatn ahsydm. Olu bana okumay retti. Yakov: - Yani kendi kendine renmedin... diye dncesini belirtti. Malva ona bakarak, yeniden: Kitap okumay sever misin? diye sordu. - Ben mi? Yoo... Niye seveyim? - Ben severim. Bu kitab kahyann karsndan dn aldm... 61

- Ne kitabym? - Ermi Aleksey'in hikayeleri... Sonra zengin ve soylu bir ailenin ocuuyken, Aleksey'in baba ocandan ve mutluluktan nasl katin, dilenci olduunu, paavralar iinde yeniden evine dnp avluda kpeklerin arasnda nasl yaadn ve kim olduunu bildirmeden nasl lp gittiini Yakov'a anlatp: - Niin byle davrand dersin? diye sordu: Yakov umursamazlkla: - Kim bilir? diye karlk verdi. Rzgrn ve dalgalarn yd kum tepeleri arasndaydlar. Dalyann bouk, karanlk uultusu iitiliyordu uzaktan. Gne batmak zereydi. Pembe nlan, kumlann zerinde yansyordu. Usul usul esen bir deniz meltemi, clz st aalanyla zavall yapraklarn kprdatyordu. Malva bir eylere kulak kabartmasna, susuyordu. Yakov: - Bugn oraya niin gitmedin... buruna? diye sordu. Malva: - Sana ne? dedi. Yakov alev alev yanan gzleriyle kadna kaamak baklar frlatyor, dilinin ucuna geliveren eyi nasl edip de syleyebileceini dnyordu. Malva: - Yalnzken ve drt bir yanm sessizlik kapladnda, hep alamak isterim... Ya da ark sylemek... Fakat iyi arklar bilmem; alamaya da utannm... diye mmldand. Yakov onun yumuak, okayc sesini dinliyordu. Fakat kadnn sylediklerinden bir ey anlamyor, sadece arzusu daha ok kabaryordu. 62

Malva'ya sokuldu; yzne bakmadan, bouk bir sesle: - Ne var biliyor musun... Dinle, ne diyeceim bak... Ben... Gen bir adamm... diye sze balad. Malva ban sallad, gvenle szcklerin stne basa basa: - Hem de aptalsn, ap-taal! dedi. Yakov zntyle: - Peki, kabul! diye bard. Ama bunun aklla ilgisi yok ki! Aptalsam aptalm! Kabul! Ama sana ne diyeceim bak... ister misin, benimle... - stemem!.. - Neyi? - Hibir eyi! Yakov elini korka korka Malva'nm omzuna koyarak: - Sersemlik etme, dedi. Dn ki... , Malva delikanlnn elini itti; sert bir sesle: - ek araban Yakov! dedi. Defol git bamdan! Olan kalkt',1 evresine baknd. - Pekl, yle olsun... Vz gelir bana... Senin gibileri burda ok... Kendini bir ey mi sanyorsun?.. Malva ayaa kalkp stn ban silkelerken, sakin bir tavrla: - Sen daha ok toysun, dedi. Yan yana, dalyana doru yrdler. Ayaklan kuma gmlyor, ar ar ilerleyebiliyorlard. Yakov kadnn gnln yapmak isteiyle aklna ne gelirse sylyor; Malva ise yznde alayc bir glmseme, ineleyici karlklar veriyordu. Barakalara yaklatklarnda delikanl anszn durdu; Malva'y kucaklayarak: 63

- Beni ldrtmak m istiyorsun yoksa? dedi. Niin byle davranyorsun? Dinle beni, bu iin sonu ktye varacak yoksa!.. Malva: - Brak beni diyorum! diye bard; delikanlnn elinden kurtulup uzaklat. O srada bir barakann kesinden Serjojka kverdi; darmadank kzl salarla kapl ban sallayarak; kt kt: - Geziyorsunuz demek! ok gzel! dedi. Malva nefretle: - Hepinizin can cehenneme! diye bard. Yakov, Seryojka'nn karsna dikilmi, ask bir yzle serseriyi szyordu. Aralarnda on admlk bir uzaklk vard. Seryojka da gzlerini Yakov'un gzlerine dikmiti. Toslamaya hazrlanan iki ko gibi bir sre bylece birbirlerini szdkten sonra sessizce ayr ayr ynlere ekip gittiler. Deniz, batan gnein klar altnda durgun ve gzeldi. Dalyandan bouk bir uultu ykseliyor; sarho ve isterik bir kadn sesi birtakm samasapan szlerle, bu grlty delip geiyordu: ... Ta-agarga, matagarga, Benimsin Matanika! Sarr-ho, dayak yemi, st ba madara!

64

3u krkayak gibi iren szler, havas gherile ve rm balk kokusuyla baygnlaan dalyan batan aa dolayor, dalgalarn arksn zedeliyordu. afan tatl parlts iinde sedef gibi beyaz bulutlar yanstan engin deniz, sakin sakin uyukluyordu. Uyku sersemi balklar burunun zerinde bir sandal donatmaya abalyorlard. Kumlarn zerinden srklenerek getirilen boz renkli bir a yn, yumak halinde sandaln dibine yerletirildi. Seryojka, her zamanki gibi ba ak, yan plak, k tarafta dikilmi, hrltl ve uykulu sesiyle balklar gayrete getiriyordu, gmleinin paralaryla kzl salannn peremleri rzgrla oynayordu. Birisi: - Vasili! Yeil krekler nerede? diye bard. Vasili, yznden den bin para, evirme alarn sandala yerletiriyordu. Mahmurluktan kurtulmak isteyen Seryojka dudaklarn yalyor, Vasili'nin ask suratna bakyordu. Sonunda: - Votkan var m? diye sordu. Vasili bouk bir sesle: - Var, dedi. - yleyse almayaym ben... Burada, ekme takmnda kalaym. Burunun ucundan: - Tamam! diye banld. Seryojka sandaldan inerken: - Palamar z! Al! komutunu verdi. Siz gidin... Ben burada kalyorum. Hey, geni evirin ha, dolatrmayn sakn! Daha dzgn, daha dzgn! Dmlenmesin!.. 65

Sandal suya ittiler. Balklar bordadan trmanarak krekleri kavradlar; suya daldrmak zere ularn havaya kaldrdlar. -Bir! Kreklerin hep birlikte suya gmlmesiyle, sandaln ileriye, artk aydnlanan denizin engin barna doru atlmas bir oldu. Dmenci: - ki! komutunu verince, krekler dev bir kaplumbaann peneleri gibi bordann zerinde ykseldiler... -Bir!.. Ki!.. Kyda, ekme takmnda be kii kalmt: Seryojka, Vasili, kii daha. Adamlardan biri kumsala kerken: - Ben biraz daha kestireyim., dedi. teki iki kii de onu izlediler. Paavralar iindeki vcudun meydana getirdii canl bir topak, kumsaln stnde kvrlp kald. Vasili, Seryojka'yla birlikte barakaya giderken: - Pazar gn niye gelmedin? diye sordu. - Gelemezdim... - Sarho muydun? Seryojka, istifini bozmadan: - Hayr, dedi. Senin olanla analnn peindeydim. Vasili arpk bir glmsemeyle: - Amma da i! dedi. Bebek mi onlar? Senin koruyuculuuna ne ihtiyalar var? - Daha da beter... Olan aptal, teki de ermi... Gzleri nefretle parlayan Vasili: - Malva ermi ha? dedi. Ne zamandan beri? 66

- Karde, vcuda uymayan bambaka bir ruh var onda... - Onun aalk bir ruhu var. Seryojka, Vasili'ye yan yan bakp horgryle homurdand: - Aalk bir ruhu varm! Sizi gidi toprak solcanlar sizi! Bi boka aklnz ermez... Kadnn kalasyla gbei yerindeyse mesele yok, gerisi umurunuzda deildir... nsan, karakter demektir oysa... Karaktersiz kadn tuzsuz ekmek gibidir. Telsiz balalaykadan zevk alabilir misin, kpek!. Vasili alayl alayl: - Anlalan dn ok ekmisin! dedi. Yakov'la Malva'y nerede, ne durumda grdn Seryojka'ya sormak iin meraktan atlyor, ama utanc engel oluyordu buna. Barakaya girdiklerinde, Vasili bir bardak votka doldurdu Seryojka'ya. Kafay ekip sarho olunca hikayeyi kendiliinden anlatacan umuyordu. Oysa votkay bir dikite iip bitiren Seryojka grltyle yutkunup iyice ayld. Sonra kapnn nne yan gelip oturdu, esneyip gerinmeye balad. - ince ate yutmu gibi oluyor insan!.. Seryojka'nn votkay bir yudumda yuvarlayna ap kalan Vasili: - Sen de yle bir iiyorsun ki birader! diye bard. Serseri, kzl salaryla kapl ban sallayp slak byklarn avularyla svazlad, tumturakl bir sesle: - yleyimdir... dedi. yleyimdir karde! Hedefe her zaman kestirmeden giderim. Saa sola sapmadan 67

yuvarlanp gideceksin, gerisine kulak asma! Decein yerin nemi yoktur! Dnyann dna kacak deilsin nasl olsa... Vasili, asl amacna sezdirmeden yaklamak iin: Kafkasya'ya gitmek istiyordun hani? diye sordu. - Canm ne zaman isterse, o zaman gideceim. Aklma esti mi, dosdoru, burnumun dorultusuna ekip giderim! Ya istediime kavuurum ya da kafam krlr... Her ey bu kadar basit ite! - yle ya... Kafanla yaamyorsun ki zaten... Seryojka. Vasili'ye yan yan bakarak, alayla: - Sevsinler senin kafacn! dedi. Bucakta ka kam yedin bakaym? Vasili, sesini karmadan Seryojka'ya bakt. -Hkmet sizi dvp serseme evirmekle ok iyi ediyor... Glerim halinize! Ne ie yarar u senin kafan? Ha? Hangi yaraya merhem olur? Sen ne dnebilirsin ki? Hibir ey! (Serseri, bbrlene bbrlene konuuyordu.) Ama ben, aklma esti mi ekip giderim! Tamam m henerim! Herhalde senden ok daha telere varrm. Vasili: . i - Ona ne phe! diye glmsedi. Sibirya'ya kadar yolun var... Seryojka candan bir kahkaha att. . Vasili, umduunun tersine, onun sarho olmadn grdke ileden kyordu. Bir bardak votka dha vermeye de kyamyordu. Seryojka aykken azndan laf alnmazd... Neyse ki serseri kendiliinden imdada yetiti: - Bakyorum Malva'y sormuyorsun? Vasili aldrmaz grnerek: 68

- Soracak ne var? dedi ve ii bir nseziyle titredi. - Pazar gn burada deildi... Bugnlerde neler yaptn bir sorsana... Seni moruk seni!.. Kskanlktan atlyorsun deil mi? Vasili, umursamyormu gibi elini sallad: - ylesi ok! dedi. Seryojka azn arptarak: - ylesi ok! diye Vasili'yi taklit etti. Eek hoaftan ne anlar... Sizi gidi kart aylar sizi... Vasili alay ediyor grnerek: - Ne diye vp duruyorsun onu? dedi. Bizi bagz etmeye mi niyetlisin yoksa. Eer yleyse, biz oktan bagz olmuuz!.. Seryojka Vasili'yi szerek sustu. Sonra elini onun omzuna koydu; dnceli bir tavrla: - Seninle yatp kalktn biliyorum, dedi. Engel olmak istemedim buna, gerei yoktu... Fakat imdi u senin Yakov aslp duruyor Malva'ya. Adamakll patakla o olan! Anladn m? Yoksa ben pataklayacam... yi bir kylsn sen... Hayvann tekisin... Sana engel olmadm, bunu unutma... Vasili bouk bir sesle: - Bak hele! Yoksa sen de mi onun peindesin? diye sordu. - Bana bak; eer onun peinde olsam, hepinizi yolumun stnden silip sprrdm; tamam m!.. Ama, onu alp da ne yapacam? Vasili kukuyla: - yleyse bu ie ne karyorsun? diye sordu. Seryojka, bu basit soru karsnda arp kalmt. 69

Gzlerini iri iri at, Vasili'ye bakp gld: - Niye mi karyorum? Bilmem... Yiit bir kadn... Dobra dobra... Houma gidiyor ite... Belki de... Acyorum ona... Ne bileyim... Vasili onu kukuyla dinliyor, fakat Seryojka'nm itenlikle konutuunu da seziyordu. , - El dememi kz olsa da acsan, neyse ne... Acyacak ne var onda! Seryojka susuyor, denizin uzaklarnda geni bir ay izerek burnunu kyya eviren sandala bakyordu, gzlerini iri iri am, yzn ocuka bir saflk brmt. Vasili bunu grp yumuad. - ok iyi bir kadn olduunda haklsn... Fakat daldan dala konar!.. Yakov ha? Ben ona haddini bildiririm! tt olu ite bak! Seryojka: - Holanmyorum o ocuktan... diye dncesini belirtti. Vasili sakaln svazlayarak dilerinin arasndan: - Malva'ya srnayor mu gerekten? diye sordu. Seryojka kesinlikle: - Kara kedi gibi aranza girecek; sylemedi deme! diye karlk verdi. Doan gnn klar denizin enginliklerinde pembe bir yelpaze gibi alevlendi. Dalgalarn grltsne karan zayf bir ses kopup geldi sandaldan: -ekiiin!.. Seryojka: - Hey! Davrann ocuklar! Halat bana! diye bard. Az sonra hepsi de kendi yerlerini almlard. Deniz70

den esnek bir halat uzanyordu kyya. Balklar bunu omuzlarndaki kaylara dolayarak kna skna kyya doru ekmeye baladlar. An teki ucunu da dalgalarn zerinde kayarak yaklaan sandal kyya doru srklyordu. Grkemli, parlak bir gne ykseliyordu denizin stnde. Vasili, Seryojka'ya: - Yakov'u grrsen syle, yarn buraya gelsin, dedi. Seryojka: - Olur, diye karlk verdi. Sandal kyya yanat. Cevirmedekiler de kyya atlayarak an kendi taraflarna den ucuna aslmaya baladlar, ki grup yava yava birbirine yaklayor; amandralar suyun zerinde srayarak dzgn bir yarm daire grnm alyorlard. Ayn gn, akamn ilerlemi saatlerinde, dalyandaki rgatlar akam yemeklerini yerken, Malva yorgun ve dnceli, ters evrilmi skarta bir kayn zerine oturmu, karanlklar iindeki denizi seyrediyordu. Orada, uzakta bir alev parlts vard. Malva, Vasili'nin yakt ate olduunu biliyordu bunun. Ate, denizin karanlk enginliklerinde yolunu arm yapayalnz bir yolcu gibi, bir alev alev tutuuyor, bir gcn yitirmiesine snkleiyordu. Dalgalarn dinmek bilmez uultusu iinde, lgn lgn titreyen bu sonsuzluklara gml noktaca bakmak Malva'y hznlendiriyordu. Arkadan Seryojka'nn sesi geldi: - Ne yapyorsun burada? 71

Malva ban evirmeden: - Sana ne? diye sordu. - Merak... Adam sustu. Kadna bakarak bir sigara sard, ateledi ve o da kayn arka tarafna oturdu. Sonra dosta: - Tuhaf kadnsn, dedi. Kimi zaman herkesten kaarsn, kimi zaman da nne gelene tav olursun... Kadn kaytszca sordu: - Sana m tav oldum? - Bana deil, Yakov'a. - Kskanyor musun yoksa? Seryojka elini Malva'nn omzuna vurarak: - Hm... dedi. Soracam eye drste karlk verir misin? Kadn srtn dnm oturuyordu. Seryojka yzn gremiyordu onun. Bu soru zerine, ksaca: - Sor, dedi. - Vasili'yi braktn m? Ha? Malv biraz sustuktan sonra: - Bilmiyorum, dedi. Hem, sana ne bundan? - te yle... - Ona kzgnm. -Niye? - Beni dvd. - Nee?.. O ha? Sen de buna gz yumdun demek? Vay canna! Seryojka ap kalmt. Kadnn yzn yandan gzlyor, alayl alayl ck ck yapp duruyordu. Malva itenlikle: - stesem, dvdrmezdim kendimi, dedi. 72

- Niye dvdrdn yleyse? - Dvsn istedim. Seryojka sigarasmin dumanlarn kadnn stne doru alayl alayl fledi. - Demek adamakll tutkunsun o hrboya? ie bak! Senin bu gibi eylere kaplacan hi sanmazdm... Malva, dumanlar eliyle uzaklatrrken, yine kaytszlkla: - Hibirinizi sevmiyorum, dedi. - Yalan sylyorsun! Malva yle bir tavrla: - Niye yalan syleyeyim? diye sordu ki; Seryojka gerekten de onun yalan sylemesi iin bir sebep bulunmadn anlad. Ciddi bir tavrla: - Eer sevmiyorsan, ne diye seni dvmesine izin veriyorsun? dedi. - Sanki ben biliyor muyum bunu. Hem, syler misin, ne diye asknt olup duruyorsun bana? Seryojka: - Allah Allah!.. diyerek ban sallad. kisi de uzun sre sustular. Gece yaklayordu. Bulutlar gkyznde ar ar kmldyor, glgeleri denize dyordu. Dalgalarn dinmek bilmez uultusu srp gidiyordu. Burundaki ate snmt. Fakat Malva hl oraya bakyordu. Seryojka da Malva'ya dikmiti gzlerini. Bir ara: - Baksana! dedi. Ne istediini biliyor musun sen? Malva iini ekerek: 73

- Ah bir bilsem! diye mrldand: Seryojk, kararl bir sesle: - Bilmiyorsun demek... dedi. te bu ok kt! Ben her zaman ne istediimi bilirim! (Soma sesini yumuatarak...) Ama ou kez canm hi bir ey istemez... diye szlerini srdrd. Malva dnceler iinde: ' - Her zaman bir eyler isterim ben... dedi. Ama ne istediimi bilmem... Kimi zaman bir sandala atlayp denize almak gelir iimden! Uzaklara, uzaklara gitmek... nsanlarn yzn bir daha hi grmemek... Kimi zaman da karma ilk kan adam batan karmak, kul kle etmek isterim. Sonra da elenirim onunla. Kimi zaman herkese, en ok da kendime kar bir acma duygusu uyanr iimde. Kimi zaman da btn dnyay yok etmek, sonra da korkun bir lmle lmek isterim... Hzn ve sevin duygular yreimde arpp durur... Ama insanlar ktk gibidirler hep. Seryojk: - nsanlar irentir, diyerek Malva'ya katld. Bakyorum ne kedisin, ne balksn, ne de ku... Ama yine de teki kadnlarda olmayan bir ey var sende... Malva: - yi ki yle! diye gld. Soldaki kum tepelerinin ardndan, kocaman, yumuak bir ay karak, denizi gm renkli nlaryla aydnlatt. Sonra parlak gkkubbenin zerinde usul usul kayarak yldzlarn ltsn snkletirdi; kendi dsel aydnlyla kucaklad onlar. Malva glerek: 74

- Biliyor musun, ara sra ne geliyor aklma? dedi. Geceleyin u barakalardan birini tututursak, amma da enlik olur ha! Seryojka hayran hayran: - Bak hele! diye bard. (Sonra elini kadnn omzuna vurarak.) Ne diyeceim bak... dedi. iyi bir oyun oynamak iin, ister misin bir akl vereyim sana? Malva ilgiyle: - Ne aklym? diye sordu. - Yakov nasl? Kzt m iyice? Kadn glerek: - Yanp tutuuyor! diye karlk verdi. - Babasyla kaptrsana onu! Hey anam! Ne matrak olur be!.. Aylar gibi birbirlerine girerler... Biraz moruu kkrt, biraz da tekini... Sonra onlar babaa brakr; kenara ekiliriz! Ne dersin, ha? Malva dnp adama bakt. Seryojka'nn aymda daha az ptrl grnen yz; saf, azck da hnzr bir glmsemeyle aydnlanmt. Bu tunlam ehrede hibir ktlk duygusundan iz yoktu. Kadn yine de kukuyla sordu: - Niin sevmiyorsun onlar? - Ben mi?.. Vasili'yle hibir alp vereceim yok. yi bir kyldr o. Fakat Yakov haytann biri. Biliyor musun, aslnda kyl milletinden hi holanmam ben! Canlar cehenneme! Bir dokunsan bin ah iitirsin! Yalan! Gerekte karnlan tok, srtlar pektir!.. Onlar iin her ey yapan bir belediyeleri var, topraklar, hayvanlar var... Bir zamanlar bir belediye doktorunun arabacsydm, her Allahn gn kyllerle birlikteydim... Sonra yllarca 75

oradan oraya srtp durdum. Kyn birine gidip azck ekmek iste de greyim; kna tekmeyi yaptnverirler. stelik sorularn da ard arkas gelmez: Kimsin? Nesin? Pasaportun nerde? vb. vb... Onlardan yediim dayan haddi hesab yok... Gznn yana bakmaz, at hrsz diye yaprlar yakana... Tkarlar ieri... Hem topraklan var, hem de geinemiyoruz diye szlanrlar. Bir de beni dn... Neyim var u yeryznde?.. Seryojka'y ilgiyle dinleyen Malva: - Sen kyl deil misin yoksa? diye szn kesti onun. Seryojka bir eit gururla: Kentliyim ben! dedi. Ugli kentindenim. Malva dnceli dnceli: - Ben de Pavlia'danm, diye mrldand. - Beni hi kimse korumaz! Ama kyller yle mi ya?.. Pekl yaayp gidiyor eytanlar! Belediyeleri var, her eyleri var... Malva: - Bu belediye dediin ey nedir? diye sordu. - Ne midir? eytan bilir onun ne olduunu! Kylleri yneten bir kurulu ite... Can cehenneme!.. Biz kendi iimize gelelim imdi. unlan dalatrsana! Ha, ne dersin? Nasl olsa bir ktlk kmaz; dvtkleriyle kalrlar!.. Vasili seni dvmt ya; brak olu senin cn alsn ondan. Malva: - yle mi dersin? diye gld. Fena fikir deil hani... - Bir dn... Senin yznden insanlar kran krana birbirlerine girecekler! Bunu seyretmek ho olmaz m? 76

Senin bir ift szn zerine!.. Dilini bir iki kez dndrvereceksin, olup bitecek!.. Seryojka kadnn bu iteki roln ballandra ballandra, uzun uzun anlatt. Hem iin alayndayd, hem de ciddiydi. Sonunda: - Ah, gzel bir kadm olmalymm ben!.. Dnyay birbirine katardm vallahi!., diye bararak szlerini tamamlad; ban avular iine alp skt, gzlerini ksp sustu. Ayrldklarnda ay tam tepedeydi. Onlar gidince gecenin gzellii daha bir belirdi, imdi ayn gm renkli klaryla kapl sonsuz ve grkemli deniz, bir de yldzlarla dolu parlak gkyz kalmt. Denizle gkyznn dnda; kum tepeleri, bodur bir st fundal ve kaba saba yontulmu kocaman tabutlar gibi kumsaln stnde yatan iki tane de uzun ve kirli baraka vard. Fakat btn bunlar, denizin esiz gzellii karsnda zavall, deersiz eyler olarak kalyor; yldzlar onlara bakarak souk souk parlyorlard. Babayla oul kar karya oturmu, votka iiyorlard. Votkay olan getirmiti. Hem babasyla otururken sklmamak, hem de onu yumuatmak iin yapmt bunu. Seryojka, Yekov'u fitlemi; babasnn ondan tr Malva'ya ierlediini, kadn ldresiye dvmekle tehdit ettiini, Malva'nn Yakov'a bu yzden yaklaamadn sylemiti. Sonra alay etmi: - Yaptn numaralar baban ok fena detecek sana! demiti. Kulaklarn ekip bir arn boyu uzatacak! yisi mi hi grnme gzne! Bu hi sevmedii kzl sal adamn alaylar Ya-

77

kov'un iinde babasna kar derin bir nefret uyandrmt. Malva da ona kimi zaman ayartc, kimi zaman hznl gzlerle bakarak delikanly ileden karyordu... te bylece Yakov, yolunu tkayan bir kaya paras gibi grmeye balamt babasn. yle bir kaya paras ki, ne zerinden atlayabilirsin, ne de evresinden dolanp geebilirsin. Fakat imdi, babasndan hi de korkmadn hissediyor; onun ask suratna ve kt kt bakan gzlerine, kendine gvenen bir tavrla, sanki "Haydi, elini sr de greyim!" deresine bakyordu. kinci bardaklar da yuvarladklar halde, balklk zerine birka nemsiz sz dnda, die dokunur bir ey konumamlad daha. lerinde birbirlerine kar damla damla bir kin birikiyor, ikisi de az sonra bunun patlak vereceini hissediyorlard. Rzgr barakann hasrlarn hrdatyor; aa kabuklar birbirine arpp tkrdyor; srn ucundaki paavra, bir eyler fsldyordu sanki. Hepsi rkek seslerdi bunlarn. Kararsz ve belli belirsiz bir eyler isteyen uzak bir fslty andryorlard. Vasili ask bir yzle: - Seryojka iiyor mu hep? diye sordu. Oul, bardaklar yeniden doldururken: - iyor, diye karlk verdi. Her akam sarho. - Mahvolacak... te babo hayatn sonu!.. Senin olacan da ite bu... Yakov ksaca: - Ben yle olmayacam! diye karlk verdi. 78

Vasili kalarn atarak: - Olmayacaksn demek! dedi. Ben ne dediimi bilirim... Ka zamandr buradasn? ay geti, neredeyse dnme zamann geldi, deil mi? Ka para biriktirebildin bakalm? Bardandaki votkay hrsla bir dikite yuvarlad ve sakaln yle sert bir hareketle svazlad ki, ba ileri geri salland. Yakov ok yerinde olarak: - Bu kadar ksa zamanda ka para kazandm ki, biriktireyim? diye karlk verdi. . - yleyse ne diye srtp duruyorsun?.. ekip gitsene kye! Yakov sessizce glmsedi. Olunun susmas karsnda ileden kan Vasili, gzda verircesine: - Azn eip bkme! diye bard. Karnda baban konuuyor! Srtacak ne var? Bana bak! Sen ok erken azmaya baladn! Ben adamn azna gem takmay bilirim ama... Yakov bardan votkayla doldurup iti. Bu gereksiz satamalara ierliyor, fakat babasn bsbtn kzdrmamak iin dilinin ucuna gelen szleri tutmaya alyordu. Onun fkeyle parlayan baklarndan biraz da rkmt. Olunun yalnz kendi bardan doldurup yuvarladn gren Vasili bsbtn ileden kt. - Baban sana eve git diyor, sen buna srtarak karlk veriyorsun ha? Bu cumartesi hesabn kesecek, dosdoru kyn yolunu tutacaksn! Anladn m? Yakov serte: 79

- Gitmeyeceim! dedi ve ban fkeyle dikeltti. Vasili: - Bak hele sen! diye haykrd, elleriyle fya abanarak doruldu. Ulan sen benim szlerimi iitiyor musun, iitmiyor musun? Sen babana nasl emkirirsin, kpek!.. ektiim sopalan unuttun mu yoksa? Ha, unuttun mu? Dudaklar titriyor, yz seiriyordu. akaklanndaki damarlar kabarmt. Yakov babasna bakmadan, hafif bir sesle: - Ben hibir eyi unutmadm, dedi. Sen her eyi hatrlyor musun acaba? - Sen bana akl retemezsin! Senin beynini patlatnm! Yakov babasnn havaya kalkan elinden saknd, dilerini skarak: - Dokunma bana... dedi. Buras ky deil... - Sus! Ben her yerde senin babanm!.. Yakov ar ar yerinden kalkarken, glmseyerek: - Bucaktaki gibi beni kamlayamazsn burada, dedi. Buras bucak deil... Vasili'nin gzleri kan anana dnmt. Yumruklarn skm, boynunu ileriye uzatm, votka kokan nefesiyle kzgn kzgn soluyarak olunun karsna dikilmiti. Yakov geriye srad, kendisine vurmaya hazrlanan babasnn her hareketini dikkatle izlemeye balad. Sakin grnmesine ramen, sucuk gibi terliyordu... Masa diye kullanlan f vard aralarnda. Vasili, sramaya hazrlanan bir kedi gibi srtn kamburlatrarak: - Demek kamlayamam ha? diye hrldad. 80

- Burada herkes eit... ikimiz de iiyiz... -Nee? - Ne olmu? Niye saldryorsun zerime? Anlamadm m sanyorsun? nce sen baladn... Vasili brd ve kolunu birdenbire yle bir savurdu ki Yakov kendini koruyamad. Yumruu bana yemiti. Sendeledi, bir yumruk daha savurmaya hazrlanan babasnn fkeden canavarlam suratna bakarak dilerini gcrdatt. Yumruklarn skarak: - Dur, yoksa kt olacak! diye bard. - Gstereceim sana! - Brak beni diyorum! - Babana?.. Babana kar geliyorsun ha?.. Baraka dar geliyordu. uvallar, yere devrilen fnn altndaki ktk ayaklarna dolayordu. Yakov sapsar, ter iinde, ilerini skm, gzleri kurt gibi parlayarak, kendini yumruklaryla savuna savuna babasnn nnde ar ar geriliyordu. Gzn kan bryen Vasili, krlemesine yumruk sallyordu. Anszn tuhaf bir fke nbetine tutulmu, azgn bir domuza dnmt. Yakov sakin, fakat korkutucu bir tavrla: - Dur! Yeter artk! Dur! dedi. Vasili hrldaya hrldaya saldryor, fakat savurduu yumruklar olunun yumruklarna arpyordu sadece. Kendisinin daha evik olduunu anlayan Yakov: - Hele hele... Vay anasn... diyerek babasn kkrtyordu. -Bekle... Dur... Yakov yana srad, denize doru komaya balad. 81

Vasili de ban ne eip kollarn ileri doru uzatarak onun pei sra atld. Fakat aya bir yere takld, yzkoyun kuma yuvarland. Ellerini yere bastrd, abucak dizlerinin stne dorulup oturdu. Adamakll bitkin dmt. Gszln kavramann ve onur krklnn acsyla kederli kederli uludu... Boynunu Yakov'a uzatt, titreyen dudaklarndan kpkler saarak: - Lanet olsun sana! diye hrldad. Yakov sandala dayanm, acyan ban eliyle ovuturuyor; keskin gzlerle babasna bakyordu. Gmleinin yenlerinden biri yrtlm, sarkyordu. Yakas da paralanmt. Terli, beyaz gs, yalanm gibi, gnein altnda parl parl parlyordu. Babasna kar iinde bir hogr duygusu uyanmt imdi. Kendini ondan daha gl buluyordu. Adam perperian, zavall bir durumda kuma oturmu, yumruklarn sallayarak olunu tehdit ediyordu. Bunu gren Yakov, gllerin gszler karsndaki o aalayc, kmser tavryla glmsedi. - Lanet olsun sana! Yz bin kere lanet olsun!.. Vasili'nin grtlandan ylesine iddetli bir lanet haykr kopmutu ki, Yakov ister istemez rkt; denizin uzaklarna, dalyana bakt. Bir an iin, bu zavall haykr oralardan duyulurmu gibi geldi ona. Fakat dalgalardan, gneten baka bir ey yoktu grnrde. Yakov o zaman bir tkrk frlatarak: - Bar!., dedi. Zarar kime? Kendine... Madem i buraya vard, bak ne diyeceim sana... Vasili: - Sus!., diye haykrd. Defol karmdan, defol!.. 82

Yakov, babasnn davranlarn gzden karmakszm szlerini srdrd: - Kye gitmeyeceim... K burada geireceim... Buras benim iin ok daha iyi. Aptal deilim, anlyorum bunu. Burada hayat ok daha kolay... Kyde olsak, kle gibi kullanrdn beni; ama artk gemi ola! iaret parman sallayarak babasna gzda verdi, gld. Yeniden gz dnen Vasili srayp doruldu, eline bir krek geirerek Yakov'a doru kotu. Hrltl bir sesle: - Babana! Babana ha? ldreceim seni!:, diye baryordu. Fakat o gz fkeden dnyay grmez bir halde sandaln yanna vardnda, Yakov uzaklardayd. Gmleinin yrtk yeni havada sallana sallana kouyordu. Vasili krei Yakov'un arkasndan frlatt, tutturamad. Yeniden bitkin derek yzkoyun yuvarland; sandaln bordasn trnaklaryla kazya kazya oluna bakt. teki, uzaktan baryordu: - Utan, utan! San sakaln aard, hl bir kadn iin kuduruyorsun... Allah seni slah etsin! Beni kye dnecek sanma... Sen git oraya... Burada yapacak iin kalmad... Vasili, olunun barn da bastran bir sesle uludu: - Yakov! Sus Yakov! ldreceim seni!.. Defol! Defol! Delikanl dnd; ar ar uzaklap gitti. Vasili bombo, anlamsz gzlerle olunun arkasndan bakt. Yakov, uzaklatka ksalyor; ayaklar kuma gmlyordu sanki... nce beline kadar, sonra omuzla83

rina kadar gmld... En sonra da ba kum tepeciinin ardnda grnmez oldu. Yok olup gitti... Fakat az sonra, kaybolduu yerin biraz tesinde, yeniden ortaya kt bu ba. Sonra omuzlar, sonra btn vcut grnd... Yakov biraz daha ufalmt imdi... Babasna doru dnd, bararak bir eyler syledi. Vasili bu bara: - Lanet olsun sana! Lanet olsun, lanet olsun! diye haykrarak karlk verdi. teki, elini sallad; yeniden yola koyularak bir baka kum tepesi ardnda gzden kayboldu. Vasili uzun sre, sandala yaslanmaktan srt szlayncaya kadar olunun arkasndan bakt. Sonra bitkin bir halde ayaa kalkt, kemiklerinin szltsndan bir an iin sendeledi. Kua, koltuk altlarna kadar kmt. Parmaklarn glkle kmldatarak onu zd, gzlerine kadar yaklatrp bakt, sonra yere frlatt. Barakaya doru yrrken kumun zerinde bir oyua raslayarak durdu, burasnn dt yer olduunu anmsad, dmeseydim yakalardm onu diye dnd. Baraka darmadankt. Gzleriyle aratrd votka iesini uvallarn arasnda buldu, eilip ald. Mantar, ienin azna skca yerlemiti. Vasili onu ar ar kard, ieyi kafasna dikmek istedi. Fakat cam, titreyen dilerine arpyor; votka, aznn kylarndan sakalna ve gsne dklyordu. Ba uulduyor, yrei skyor, srt szm szm szlyordu. Yksek bir sesle: , . - im bitmi benim, yalanmm! diyerek barakann giriindeki kumlarn stne kt. , 84

Deniz uzayp gidiyordu karsnda. Dalgalar her zamanki gibi grltyle glp oynayorlard. Vasili uzun uzun suya bakt; olunun zlemle syledii szler geldi aklna. "- Ah, btn bu su toprak olsayd! Ekilip srlebilseydi!" Kylnn ii acyla burkuldu, gsn iddetle outurdu; evresine bakt, derin bir ah ekti. Ba ne dm, srt sanki ar bir yk altndaymasma kamburlamt. Gelip bir ey tkanmt boazna; boulacak gibi oluyordu. ksrmeye balad, gkyzne bakarak istavroz kard. Benliini kaplayan zalim bir dnce, onu arl altnda eziyordu sanki! ... On be yldr kahrn eken namuslu, ileke karsn bir srtk uruna yzst brakmt. Tanr da olunun isyanyla cezalandryordu onu ite! Evet, Tanr bykt! Olu ona hakaret etmi, babalk onurunu ayaklar altna almt... Hem de ne iin? Aalk bir orospu uruna!.. Byle bir oul, yaamasa daha iyiydi. Peki, ya onun, ihtiyar bir adamn, oluunu ocuunu unutarak bir orospuyla dp kalkmas gnah deil miydi?.. ite Tanr'nn kutsal fkesine uram; z olunun eliyle bulmutu cezasn... Tanr bykt!.. Vasili iki bklm oturmu, istavroz karyor; kirpiklerinde birikerek grmesine engel olan gzyalarn aktmak iin sk sk gzlerini krptryordu. Gne denize doru alalyordu. Gnn kzl klar gkyznde yava yava snmeye balamt. Uzaklardan gelen lk bir meltem, kylnn yalar iindeki y85

zn okuyordu. Vasili derin bir pimanlk iinde, uyuyup kalncaya kadar orada ylece oturdu. Yakov babasyla kavgalarnn ertesi gn, dalyandan otuz mil tede mersin bal avlamak iin, bir grup rgatla birlikte, gemi yedeindeki bir mavnayla denize almt. Be gn sonra, bir yelkenliyle, tek bana geri dnyordu. Yiyecek getirmesi iin yollamlard onu. Dalyana leden sonra rgatlarn dinlenme saatinde vard. Hava korkun scakt. Yakov seke seke barakalara doru yrrken, izmelerini giymedii iin svp sayyordu kendine. Kzgn kum ayaklarn yakyor, balk pullarndan ve kemiklerinden de saknmas gerekiyordu. Sandala dnmeye eniyordu. Bir an nce bir eyler yiyip Malva'y grmek iin sabrszlanyordu. Denizde geirdii skc gnler arasnda sk sk Malva'y dnmt. Babasyla grp grmediklerini, neler konutuklarn merak ediyordu imdi... Adam Malva'y dvm myd acaba? Dvm olsayd keke! Biraz yola gelirdi hi deilse! ok oynak, ok bana buyruktu nk... Dalyan sessiz ve tenhayd. Barakalarn pencereleri akt. Barakalar, bu kocaman tahta sandklar da scaktan bunalyor gibiydiler. Kahyann, barakalarn arasnda gizlenmi gibi duran yazhanesinde bir ocuk, avaz kt kadar baryor; flarn oradan fsr fsr birtakm sesler geliyordu. Yakov cesaretle o yana doru yrd. Malva'mn sesini duyar gibi olmutu nk. Fakat flarn yanna varp da aradaki bolua baknca hemen geri ekildi, kalarn atarak durdu. Flarn glgesinde, kzl sal Seryojka, ellerini 86

ensesinde kenetlemi, srtst yatyordu. Bir yannda Vasili, te yannda Malva oturmutu. Yakov: Babamn ne ii var burada? diye dnd. Yoksa kadna daha yakn olmak iin kendini buraya m aldrtt? eytan herif! Anam bir bilse bunlar!.. Gitmeli mi yanlarna? Yoksa burada m kalmal? Seryojka: - Demek byle! dedi. Elveda demeye geldin ha? Eh, ne yapalm! Git, topran eele bakalm... Yakov sevinle gzlerini krptrd. Sonra babasnn sesi geldi kulana: - Evet, gidiyorum artk. Delikanl o zaman cesaretle ilerleyerek: - Merhaba! dedi. Babas ona yle bir bakp te yana dnd. Malva kan bile oynatmad. Sadece Seryojka, ayan oynatt, gr bir sesle: - Ak Yakov da uzak lkelerden dnd ite! dedi. Sonra her zamanki sesiyle: - Koyun postu yzer gibi, bu olann derisini yzp davul yapmal! diye ekledi. Malva sessizce glmsedi. Yakov otururken: - ok scak, dedi. Vasili, oluna yeniden gz atarak: - Ben de seni bekliyordum Yakov, diye sze balad. Babasnn sesi her zamankinden daha yumuakm gibi geldi Yakov'a. Yznde de allmadk, bambaka bir ifade vard. Yakov: 87

- Yiyecek almaya geldim... dedi. Sonra Seryojka'dan bir sanmhk ttn istedi. Seryojka kmldamadan: - Aptallara verecek ttnm yok benim, dedi. Parmayla kumlar kartran Vasili, dokunakl bir sesle: - Yakov, ben eve dnyorum... diye mrldand. Olu saf saf babasnn yzne bakarak: - Ya, yle mi? diye sordu. - Ya sen... Sen burada m kalyorsun? - Evet, ben kalyorum... ikimiz birden evde ne yapalm? - iyi ya... Bir diyeceim yok... Nasl istersen... Bebek deilsin ki... Yalnz bir eyi... aklndan karma... unun urasnda az bir mrm kald benim... Yaamasna biraz daha yaarm belki... Fakat nasl alacam bilemiyorum... Topraktan soudum galiba... Diyeceim u: Orada bir anan olduunu aklndan karma... Glkle konutuu belli oluyor, szleri dilerinin arasnda taklp kalyordu sanki. Sakaln svazlarken elleri tir tir titriyordu. Malva gzlerini Vasiliye dikmiti. Seryojka gzlerinden birini krptryor, tekisiyle dik dik Yakov'a bakyordu. Yakov sevinten uacak gibiydi. Fakat bunun anlalmasndan ekiniyor, gzleri ayaklarnda susuyordu. - Anan unutma sakn... Onun tek olu olduunu aklndan karma... Yakov ezilip bzlerek: - Niye sylyorsun bunu? dedi. Ben de biliyorum. Babas, oluna kukuyla bakarak: 88

- Biliyorsan ne l!., diye szlerini srdrd. Ben de unutmayasn diye sylyorum ite... Vasili iini ekti. Birka dakika drd de sustu. Sonra Malva sze balad. - Birazdan iba an alacaktr. Vasili ayaa kalkarak: - Eh, ben gideyim artk!., dedi. tekiler de kalktlar. - Allahasmarladk Seryojka... Volga taraflarna yolun derse, belki urarsn ha?.. Simbirsk kasabasnda Mazlo ky dersin; Nikolo Lykovski bucana bala., Seryojka: - Pekl! diyerek onun elini skt ve kzl tylerle kapl, damar damar penesinin iinde bu eli bir sre tuttu, Vasilitin ask ve kederli yzne glmseyerek bakt. Vasili: - Nikolo Lykovski byk bir bucaktr... diye aklamada bulundu. Adn duymayan yoktur. Bizim ky onun drt verst tesinde... - Tabii, tabii... Ksmet olur, kp gelirim bakarsn... - Allahasmarladk! - Gle gle, iyi adam! Vasili, kadnn yzne bakmadan, bouk bir sesle: - Allahasmarladk Malva! dedi. Malva gmleinin yeniyle, hi acele etmeden dudaklarn sildi; sonra beyaz ellerini adamn omuzlarna koydu; ciddi bir tavrla ve sessizce, onun yanaklanyla dudaklarn er kere pt. Vasili bozularak anlalmaz bir eyler mrldand. Yakov yzndeki glmsemeyi gizlemek iin bam ne edi. Seryojka tembel tembel esneyerek gkyzne bakt ve: 89

- Scaktan bunalacaksn, dedi. - Zarar yok... Eh, allahasmarladk Yakov! - Gle gle! Kar karya duruyor, ne yapacaklarn bilemiyorlard. Bir anda ve tekdze bir biimde havada nlayan "Allahasmarladk" sz, Yakov'un yreinde babasna kar scak bir duygu uyandrmt. Fakat bunu nasl belirteceini bilemiyordu. Onu Malva'nn yapt gibi kucaklamak m, yoksa Seryojka gibi elini mi skmalyd sadece? Olunun kararszl Vasili'yi- incitiyor, biraz da utanca benzer bir ey duyuyordu onun karsnda. Burundaki olay ve Malva'nn deminki pckleri uyandrmt bu duyguyu. Sonunda: - Eh, anan unutma!., dedi. Yakov tatl bir glmsemeyle: - Unutur muyum hi! diye bard. Sen gnln ferah tut... ocuk deilim ben... Vasili ban sallayarak: - Eh, byle ite!., dedi. Hadi, salcakla kaln; beni de kemlikle anmayn... Seryojka, tencereyi yeil sandaln k altna, kuma gmdm. Yakov hemen: - Tencereden ona ne? diye sordu: Vasili: - Yerime o geti imdi... Voli bekisi oldu! diye karlk verdi. Yakov, Seryojka'ya bakt, Malva'ya gz att ve baklarndaki sevin parltsn gizlemek iin ban ne edi. - Hoa kaln kardeler, ben gidiyorum artk! 90

Vasili onlar selamlayp yola koyuldu. Malva da arkasndan yrd: - Seni geireyim biraz... Seryojka yeniden kuma uzand, Malva'nm arkasndan gitmek isteyen Yakov'un ayan yakalad. - Hop dedik! Nereye? Yakov kurtulmaya alarak: - Brak beni! diye homurdand. Seryojka onun teki ayan da yakalad. : -Otur bakalm aa... - Off! akann sras m? "'. - aka etmiyorum... Otur aa! Yakov dilerini skarak durdu. - Ne istiyorsun? - Bekle! Kes sesini! Dnyorum imdi, sonra sylerim. Delikanlya sert, korkutucu bir bak frlatnca, Yakov sesini kesti... Malva'yla Vasili bir sre sessizce yrdler. Kadn ikide bir, yandan adamn yzne bakyor; gzlerinde tuhaf ltlar dolayordu. Vasili ise yznden den bin para, susuyordu. Ayaklar kuma gmlyor, ar ar ilerliyorlard b yzden. -Vasili! - Ne var? Kadna bir an bakp ban hemen te yana evirdi. Malva sakin, przsz bir sesle: - Biliyor musun, dedi; Yakov'la seni, ben drdm birbirinize... Hem de bile bile... Belki de kavgasz grltsz yaayp giderdiniz burada... 91

Vasili bir sre karlk vermedi; sonra: - Niin yaptn bunu? diye sordu." - Bilmem... Yaptm ite! Glmseyerek omuzlarn silkti. Adam fkeyle: - yi halt ettin! dedi. Senden de bu beklenir! Malva ses karmad. - Mahvedeceksin olan! Canna okuyacaksn! Th! Cadsn sen, cad, Tanr'dan korkmuyorsun... Utanmak nedir bilmiyorsun... Nedir bu yaptklarn? Kadn: - Ne yapmalym dersin? diye sordu. Sesinde ne bir kayg, ne bir keder belirtisi vard. Vasili kzp kprerek: - Ne mi yapmalsn? u sorduun eye bak!., diye bard. Kadn bir yumrukta yere sermek, gsn ve suratn izmelerinin altnda ineyip ezmek iin iddetli bir istek duydu. Yumruklarn skarak geriye bakt. Orada, flarn yannda, Yakov'la seryojka'nn grntleri kmldyordu, tkisi de onlardan yana bakyorlard. - Defol git! Bir yerini kracam yoksa!.. Malva'mn yzne eilmi, neredeyse fslt denebilecek bir sesle svyordu. Gzleri kan anana dnmt. Sakal tir tir titriyordu. Kadnn bartsnn altndan taan salarn kavramamak iin, ellerini glkle zaptedebiliyordu. Malva kln bile kprdatmadan, yeil gzleriyle, sakin sakin ona bakyordu. 92

- ldrsem yeridir seni!.. Bekle... Bir gn belan bulacaksn nasl olsa... Kadn glmsedi. Bir sre sustu. Sonra derin derin iini ekerek umursamaz bir tavrla: - Eh, yeter artk, hadi salcakla kal! dedi ve birdenbire geriye dnerek yryp gitti. Vasili onun arkasndan homurdanyor, dilerini gcrdatyordu. Malva, Vasili'nin kum zerindeki ak ve derin ayak izlerine basmaya alarak dalyana doru ilerliyor; ayaklaryla bu izleri siliyordu. Bylece ar ar, flarn yanma kadar geldi. Seryojka: 9 - Uurladn m onu diye sordu. Malva ban evet anlamnda sallayarak Sefyojka'nm yanna oturdu. Yakov, sadece kendisinin iittii bir eyler mrldanyormuasna dudaklarn kmldatarak Malva'ya bakp tatl tatl glmsedi. Seryojka, bir arknn szleriyle tekrarlad sorusunu: - Onu uurlarken iin yand m? Malva bayla denizi iaret edip bir baka soruyla karlk verdi: - Ne zaman gidiyorsun oraya, buruna? - Akamst. - Ben de geleceim.... - ok gzel! Buna sevindim ite... Yakov kararl bir tavrla: - Ben de geleceim! dedi. Seryojka gzlerini krptrarak: - Seni aran var m? diye sordu. lgn bir an sesi havay titreterek rgatlara i ban duyurdu. abuk abuk, birbiri arkasna havada da93

lan bu sesler, dalgalarn neeli hrts iinde kayboldular. Yakov kstah bir tavrla Malva'ya bakarak: - Beni o aryor! dedi. Malva ararak: - Ben mi? diye sordu. Seninle ne alp vereceim var benim? Seryojka ayaa kalkt, sert bir sesle: - Ak konualm Yakov! dedi. Eer ona aslacak olursan, dayaktan gebertirim seni! Hele parmann ucunu bile dokundurmaya kalkarsan, kendini sinek gibi lm bil! Bir vuruta toz ederim seni! Mesele benim iin bu kadar basit! ^ Yz, grn ve Yakov'un grtlana doru uzanan damar damar elleri, Seryojka'nn hi de aka etmedi1 ini gsteriyordu. Yakov bir adm gerileyerek ezik bir sesle: - Dur bakalm! Bir de ona soralm!., diyecek oldu. Seryojka: - Kes sesini ulan! diye karlk verdi. Kuzu eti yemek senin gibi itlere mi kald? Yalayasn diye bir para kemik verirlerse, kuyruunu ksp teekkr et! Anladn m? Salak! Yakov, Malva'ya bakt. Kadn, yeil gzlerinde alayc, kmseyici bir glmsemeyle Yakov'u szd ve Seryojka'ya yle yaltaklanarak sokuldu ki, delikanl ter iinde kald. Onu orada brakarak, yan yana uzaklatlar. Yakov, kahkahalarn iitti az sonra. Sa ayan hrsla yere vurdu, hzl hzl soluyarak ylece kalakald. Uzaklarda, sar ve lgn kum tepeciklerinin tesinde; kk, karanlk bir insan grnts kmldyordu. 94

Sanda neeli, gl bir deniz gnein altnda parl parl yanyor; solundaysa, ufkun sonuna kadar, tekdze, hzn verici bir l uzayp gidiyordu. Yakov bu yalnz adama bakt, bakt, sonra onur krkl ve aknlk yalaryla buulanan gzlerini krptrd, elleriyle hzl hzl gsn outurdu. Dalyanda alma kzmt. Malva'nm gsten gelen, ayartc sesi nlad: - Kim ald benim bam?.. Dalgalar grldyor, gne parlyor, deniz glyordu... . 1897

95

BOZKIRDA Canmz lesiye skkn, kurtlar gibi a ve btn dnyaya fkeli, Perekop'tan ktk. Btn bir gn bir ey alabilmek ya da kazanabilmek iin elimizden geleni yapm, fakat sonunda ikisini de baaramayacamza aklmz kesince daha ileriye gitmeye karar vermitik. Ama nereye? Daha ileriye olsun da... oktandr yrdmz bu hayat yolunda ne pahasna olursa olsun daha ileriye gitmeye hazrdk. Her birimizin ayr ayr, sessizce verdii bu karar, a gzlerimizdeki keskin parltlardan aka okunuyordu. kiiydik. Kerson'da, Dinyeper kysnda bir meyhanede tanmtk ksa bir sre nce. Birinci arkada, demiryolu taburunun askerlerindendi. Sonradan -sylediine gre- yol ustas olmu. Kzl sal, iri yar bir adamd. Klrengi gzlerinin souk bir bak vard. Almanca biliyordu. Hapishane yaay zerine geni bilgi sahibiydi. Bizim gibiler gemilerinden sz etmeyi pek sevmezler. Her zaman az ok bir nedeni vardr bunun. Bu yzden birbirimize inanyor, hi deilse inanm gr96

nyorduk. nk aslnda kendimize de inandmz yoktu pek. nce dudaklar her zaman kukuyla bzlm, ufak tefek, kuru bir adam olan ikinci arkada, Moskova niversitesinin eski rencilerinden olduunu syleyince, ben ve asker gerek sanmtk bunu. Aslnda, bir zamanlar, renci mi, polis hafiyesi mi, yoksa hrsz m olduu umurumuzda deildi. Tantmzda bizimle ayn tabakadan olduunu bilmemiz yetiyordu. At. Kentlerde polisin, kylerde mujiklerin zel ilgisinden tedirgin oluyor; kovalanm, a bir canavar gibi hem onlardan, hem tekilerden nefret ediyor; herkese, her eye kar evrensel bir kin besliyordu. Ayn yolun yokuuyduk yani. nc bendim. Kk yalardan beri ok alakgnllymdr. Erdemlerimden sz etmeyeceim bu yzden. Safdil grnmemek iin de eksiklerime deinmeyeceim. Yalnz, kiiliim zerine bir yargya varabilmemiz bakmndan u kadarn syleyeyim: Kendimi tekilerden daha iyi buluyordum. Bugn de ayn kandaym. Bylece Perekop'tan ktk; bir obana raslarz umuduyla ilerlemeye baladk. Onlardan her zaman ekmek istenebilir. Bu konuda yolcular geri evirdikleri pek grlmemitir. Askerle ben yan yana yryorduk. "renci" arkamzdan geliyordu. Zamannda ceket olduu belli bir ey sarkyordu omuzlarndan. Sfr numara tral, sivri, frlak kafasna geni bir apka art geirmiti. Renk renk yamalarla kapl boz renkli bir pantolon bacaklarn sk sk sanyordu. Yolda bulduu bir izme koncunu elbisesinin astarndan kopard paralarla plak ayaklarna balamt. Sandal adn verdii bu eylerle dnyann tozunu 97

kaldrarak sessizce yryor; yeilimsi kk gzleri kvlcmlar sayordu. Al basmadan bir gmlek vard askerin srtnda. Kerson'dan "elceiziyle" aldn sylyordu bunu. Gmlein stne de kaim, pamuklu bir yelek geirmiti. Ordu ynetmenliince "sa kann stne kabadayca yklm" rengi belirsiz bir asker kasketi vard banda. Bacaklarnda geni bir Ukrayna alvar sallanyordu. Yalnayakt. Ben de onlar gibi giyimli ve yalnayaktm. Bozkr, drt bir yana gz alabildiine uzayp gidiyor; mavi, kzgn ve bulutsuz gkkubbenin altnda engin genilikte, yuvarlak, kara bir tabak gibi yatyordu. Onu geni bir izgiyle kesen boz renkli, tozlu yol, ayaklarmz yakyordu. Arada bir, ksa ve sivri saplar, tuhaf bir biimde, askerin oktandr ustura dememi yzn andran yeni biilmi ekin tarlalarna raslyorduk. Asker kska, kaln bir sesle ark syleyerek gidiyordu: "Ve senin kutsal pazarn ilahilerle kutluyoruz..." Ordudayken kla kilisesinde zango gibi bir eymi. Saysz ilahiler, manzumeler biliyor; nedense, canmz konumak istemedii zamanlarda bu bilgisini hep ktye kullanyordu. Karmzda, ufukta, kylar yumuak izgili, mordan pembeye kadar renk renk birtakm grntler belirdi. "renci": - Bunlar Krm dalar olmal, dedi. - Dalar! (Asker bard.) Dostum, sen dalan grmekte acele ettin. Onlar bulut... Baksana, grmyor musun?.. Sanki stla... 98

Bulutlarn stla olmalarndaki gzellii dndm. Asker: - Kr eytan! diye kfr sallayarak tkrd. Bir tek canl varla olsun raslayabilseydik! n cin top oynuyor... Bu gidile kn aylarn yapt gibi kendi penelerimizi emmek zorunda kalacaz... . "renci" st perdeden: - nsanlarn bulunduu yerlerden gememiz: gerektiini sylemitim, dedi. . Asker fkelendi: r : - - Sylemitim!;, Sadece sylemek iin bilgi edinmisin zaten. nsanlarn bulunduu yer hani? eytan bilir nerde? "renci" dudaklarn bzerek sustu. Gne batyor; bulutlar eit eit, szle anlatlamaz renklerebrnyordu. Bir toprak ve tuz kokusu geldi burnumuza. Bu kuru, lezzetli koku, itahmz bsbtn kamlad. Midemiz kemiriliyordu. Tuhaf, tatsz bir duyguydu bu. Sanki vcudumuzun zsular ekiliyor, buharlayor; kaslarmz geveyip porsuyordu. Azmz, boazmz kupkuru kesilmiti. Glkle yutkunuyorduk. Bamz dnyor, gzlerimizin nnde kara lekeler uuuyordu. Bu lekeler kimi zaman stnde dumanlar tten bir et paras ya da bir somun oluveriyor; hayal gcmz "gemiin bu dilsiz grntlerini" kendilerine zg kokularla donatyor, ite o zaman midelerimiz bir bakla oyuluyordu sanki. Yine de duygularmz birbirimize ileterek, bir yerde bir koyun srs grrz ya da Ermeni pazarna yemi gtren bir Tatar arabasnn keskin gcrtsn iitiriz 99

umuduyla gzlerimizi drt am, kulaklarmz kirite, yryorduk. Fakat bozkr bombo uzayp gidiyordu. Bir gn nce mz bir buuk iki kiloluk bir avdar somunuyla be tane karpuz yemitik. Fakat krk verst yol almtk bunun stne. Giderimiz gelirimize uygun deildi yani ve Perekop'un pazar yerinde uyumaya ekilmiken, midelerimiz kaznarak uyanmtk. "renci" pek yerinde olarak, geceleyin uyuyacamza bir eyler..: yapmamz nermiti. Fakat dzenli bir toplumda mlkiyet hakkn zedeleyecek tasarlardan yksek sesle sz etmek yakk almayaca iin bunu geelim. Doruluktan ayrlmak istemem; kabalk iime gelmez. Yaadmz u yksek uygarlk gnlerinde insan ruhlarnn gitgide yumuadn bilenlerdenim. Komusunun boazna dpedz onu bomak amacyla sarlan bir kimse bile, elden geldiince kurallara uyarak, incelikle yapmaya alyor bunu. nsan ahlakmdaki bu ilerlemeyi kendi boazmn geirdii bir deneyden biliyorum. Sevinerek belirteyim ki, dnyamzda her ey gelimekte, yetkinlemekte. Hapishanelerin, meyhanelerin, genelevlerin yldan yla oalmas bunu yeterince kantlamyor mu? Kuruyan tkrklerimizi yutarak, midelerimizdeki sancy dosta konumalarla bastrmaya alarak, ssz bozkrda, batan gnn kzlmtrak klar iinde yryorduk. Gne, renk renk bezedii yumuak bulutlara usulca giriyor; arkamzdan ve yanlardan ge doru ykselen mavimsi bir sis, ask yzl ufuklar daraltyordu. Asker yol stnden bir aa paras alarak: - Kardeikler, ate yakmak iin al rp toplayn, 100

dedi. Geceyi bozkrda geirmek zorunda kalacaz; i der! Hayvan tersi, dal paras, ne bulursanz aln. Yolun iki yanna daldk. Kuru ot ve yanabilecek ne varsa toplamaya koyulduk. Yere her eiliimizde yzkoyun kapaklanvermek, kara ve yal topra yemek, yemek, tka basa yemek, sonra orackta uyuyakalmak iin dayanlmaz bir istek uyanyordu iimizde. Varsn sonsuz bir uyku olsundu bu; umurumuzda deildi. Yemek, inemek, scak ve koyu bir yiyecein azmzdan geerek kuruyup darlam yemek borularmzdan aktm, bir eyler emmek tutkusuyla kzan midelerimize indiini hissetmekten baka bir ey istediimiz yokta. Asker: - Hi delise kk mk bulabilseydik... diye iini ekti. Birtakm yenilebilir kkler vardr... Fakat srlm kara toprakta hibir kk yoktu. Gney gecesi hzla bastryordu. Daha gnein son klar snmeden, koyu mavi gkyznde yldzlar parlamaya balamt bile. evremizde glgeler younlayor, bozkrn sonsuz uzakl gitgide daralyordu... "renci" usulca: - Kardeikler, diye fsldad; orada, solda bir adam yatyor... Asker kukuyla: - Ne adam? diye homurdand. Adamn orada ne ii var? - Ne bileyim, git de sor. Bozkra yerletiine gre muhakkak ekmei de vardr. Yolun solunda, yz yz elli metre tede ykselen karanlk tmsein, bir insan olduunu ancak "renci"nin yeil, keskin gzleri seebilirdi. Asker bakt, kararl bir tkrk frlatarak: 101

- Oraya gidiyoruz! dedi. Srlm tarladaki toprak keseklerini abuk abuk geerek karaltya doru yaklamaya baladk. imizde beliren yiyecek midi, almz bsbtn keskinletiriyordu. Olduka yaklatmz halde tmsekte bir kprdanma yoktu. Asker bozuk bir sesle, hepimizin aklndan geen eyi syledi: - Belki de insan deildir. Fakat tam bu srada kukularmz dald. Karaltnn kmldadn, ykseldiini grdk. Bir insand bu. Dizlerinin stnde duruyordu imdi. Kolunu bize doru uzatt; bouk, titrek bir sesle bard: - Yaklama, yakarm! Puslu havada ksa, kuru bir akrt iitildi. Znk diye durduk. Bu dmanca karlamadan tr sersemlemitik. Birka dakika sustuk. Asker hnla: - Al-ak herif! diye homurdand. "renci" dnceli dnceli: - Hm... dedi. Silah tadna gre kula kesiklerden olmal. Asker: - Hey! diye bard. Bir eye karar verdii belliydi. Adam kmldamadan ylece duruyor, ses etmiyordu. - Hey, oradaki! Sana dokunmayacaz... Varsa ekmek ver bize... Haydi, karde... sa akna!.. Allah belan versin, alak namussuz!.. Bu son szleri byklan arasndan sylemiti. Adam hl susuyordu. 102

Asker sesinde bir hrnlk ve mitsizlik titremesiyle yeniden sze balad: - ittin mi? Ekmek istiyoruz! Yanna gelmeyeceiz... Sen oradan frlat... Adam ksaca: - Olur, dedi. "Benim sevgili kardelerim" diye balayan, en kutsal, en temiz duygularla dolu bir sylev, bizi bu bouk ve ksa "Olur!" szc kadar coturamaz, duygulandramazd. . Asker tatl tatl glmseyerek: - Bizden korkma iyi adam, diye sze giriti... Adam en azndan yirmi adm temizde olduu iin bu glmsemeyi grmyordu. - Bizler zararsz kimseleriz! Rusya'dan Kuban'a gidiyoruz... Yolda paramz drdk... Azmz da tkendi... te, iki gndr kursamza bir ey girmedi... yi adam, kolunu sallayarak: - Tut! diye seslendi. Havada kara bir toprak grnd, az temize, tarlaya dt. "renci" onun peinden atld. - unu da tut! Hepsi bu kadar... "renci" bu ilgin sadakalar toplayp getirdiinde, bir buuk kilo kadar bayat buday ekmeine sahip olduumuzu grdk. Ekmek kuru ve pisti. Bayat somun, tazesinden daha doyurucudur. Nemi azdr nk. - Al sana... Al sana... Al sana... Asker byk bir zenle paylarmz datyordu. - Dur, olmad... Bilgin! Seninkinden bir lokma daha koparaym, onunki az oldu... "renci", ekmeinden on be yirmi gramlk bir 103

parann eksilmesine sessizce katland. Ben lokmam azma attm; ta bile tmeye hazr olan enemin stmal bir abuklukla hareket etmesine engel olarak, ar ar inemeye koyuldum. Lokmalar grtlamdan aa indike byk bir zevk duyuyor; bu zevki uzatmak iin, ar ar, sindire sindire iniyordum her paray. Scack lokmalar anlatlmaz bir zevkle birbiri arkasna mideme iniyor, hemen o anda kan ve ilik oluyordu sanki. Midem dolduka yreim de tuhaf, sessiz, canlandrc bir sevinle snyordu. mitsiz alk gnlerini, arkadalarm unutmu; kendimi btn benliimle yaadm dakikalann zevkine kaptrmtm. Fakat avucumdaki son ekmek krntsn da azma atnca lesiye a olduumu hissettim. Karma oturup eliyle midesini outuran asker: - O namussuzda ya ya da et var... diye homurdand. "renci": - Hi kuku yok, dedi. Ekmee et kokusu sinmiti... Sonra mutlaka ekmei de vardr. Tabanca olmasayd... Bu son sz sessizce eklemiti. - Kimdir acaba? Neyin nesi? - Bizlerden olmal... Asker: - Kpein biri! diye kestirip att. Birbirimize deecek kadar yakn oturmu, silahl velinimetimizin bulunduu yere bakyorduk. Orada ne bir ses, ne de bir kprt vard. Gece karanlk glerini evremize yyordu. Bozkr bir lm sessizliine gmlmt. Birbirimizin soluunu iitiyorduk. Bir tarla faresinin kederli sl duyulu104

yordu arada bir... Yldzlar, gkyznn bu canl iekleri bamzn stnde parlyordu. Biz atk. Bu olaanst saylabilecek gecede yanmdaki arkadalardan ne iyi, ne de kt olmadm vnle sylemeliyim. Onlara kalkp adamn stne gitmeyi neren ben oldum. Dokunmayacaktk ona; sadece nesi var, nesi yok yiyecektik. Ate ederse, varsn etsindi. Vursa vursa birimizi vururdu. Sonra tabanc kurunuyla kolay kolay lmezdi adam. Asker ayaa frlayarak: - Gidiyoruz, dedi. "renci" daha ardan ald. Koarcasna ilerlemeye baladk, "renci" arkamzdan geliyordu. Asker ona: - Hey arkada! diye azarlayan bir sesle bard. Kardan bouk bir homurtu ve keskin bir mekanizma akrts geldi. Bir ate parlad, kuru bir patlama iitildi. Asker sevinle: - Iska! diye bararak bir srayta adamn yanma vard. eytan herif! imdi gsteririm sana!... "renci" kna atld. "eytan herif se demin diz kmken imdi srtst yuvarlanm, kollarn am, hrldyordu... Ona bir tekme savurmaya hazrlanan asker bu durum karsnda ararak: - Bu da nesi? diye bard. Herif kendi kendini mi vurdu yoksa? Hey! Ne oldun? Kurun kendine mi dedi? "renci"nin sesi sevinle nlad: - Et var, rek var, ekmek var... Her ey var kardeciker! 105

Asker: - Hh, cann cehenneme, geber... diye bard. Yemek bana! Ben adamn elinden tabancay aldm. Hrlty kesmiti. Kprdamadan yatyordu imdi. Bir fiek daha vard namluda. Yeniden yemee oturduk. Sessizce yedik, yedik... Adam t karmadan, ylece yatyordu. Onunla ilgilendiimiz yoktu. Anszn hrltl, titrek bir ses ykseldi: - Aziz kardecikler! Bunu gerekten de ekmek iin yaptnz, yle mi?.. Tylerimiz rpererek baktk. "rencinin lokmas boaznda kalmt. ki bklm olup ksrmeye balad. Asker, az yemekle doluyken svp saymaya koyuldu: - Kpek soylu! Kuru ktk gibi ikiye ayrmal seni! Derini mi yzeceiz sandn? Ne iimize yarar? Mundar! Domuz suratl! una bak! Eline silah alm, insanlara ate ediyor! Melun! Sverken bir yandan da attrd iin szlerinin etkisi azalyordu. "renci" uursuz bir sesle: - Bekle, yemeimiz bitsin de seninle yle hesaplaacaz, diye homurdand. O zaman gecenin karanlnda rktc, ulumaya benzer hkrklar ykseldi. - Kardecikler... Bilir miydim?... Korkumdan ate ettim... Afon'dan Smolensk'e gidiyordum... Tanrm... Stmam tuttu... Gne batt m vay halime!.. Afon'dan stma yznden ayrldm... Marangozluk yapyordum orada... 106

Ben maragozum... Karm bekliyor... ki kk kzm... drt yl var, hi birini grmedim... Kardeikler... Hepsini yiyin... "renci": - Kayglanma, yiyeceiz... dedi. - Tanrm! Sizin zararsz, iyi insanlar olduunuzu bilsem... ate eder miydim? Kardeikler... Allann bozkr... Gece... Haksz mym? Bunlar sylerken bir yandan da alyordu. Titrek, rkek bir sesle uluyordu daha dorusu. Asker horgryle: - uha bak, zrlyor! dedi. "renci": - Yannda para olmal, diye aklndan geeni belirtti. Asker gz krpt, ona bakp gld: - Kavrayl adamsn... Neyse, haydi ate yakp uyuyalm artk. "renci": - Ne olacak? diye sordu. - Can cehenneme! Ne yapalm, yakalm m adam? "renci" sivri kafasn sallayarak: - Fena olmazd! dedi. Marangozu iniltileriyle babaa brakp topladmz al rpy almaya gittik. Tayp getirdik, tututurduk, sonra sessizce atein bana oturduk. Yalmlar gecenin karanlnda usul usul ttyor, bulunduumuz kk yeri aydnlatabiliyordu sadece. Bir nlk daha yiyeceimiz vard, ama gzlerimiz kapanmaya balamt. Marangoz: - Kardeikler, diye seslendi. 107

U adm temizde yatyor, sanrm zaman zaman bir eyler mrldanyordu. Asker: - Ne var? dedi. - Oraya... atein yanna gelebilir miyim? lmm yaklat... Kemiklerim krlyor... Tanrm! Evime ulaamayacak mym?.. . "renci": - Srn gel... diye kararn bildirdi. Marangoz kolunu ya da bacan yitirmekten korkuyormuasma ar ar srnerek atee yaklat. Uzun boylu, iskelet gibi zayf bir adamd. Tir tir titriyor; ektii ac, iri, bulank gzlerinden aka okunuyordu. Yz, kaslmt. Bu kemikli yz, atein aydnlnda bile balmumu gibi sapsaryd. Uzun, kura ellerini atee uzatt; eklem yerlerinden uyuuk uyuuk, ar ar bklen kemikli parmaklarn tlatmaya balad. yle ki ister istemez ii bulanyor, bakmak istemiyordu insan. Asker ask bir yzle: - Bu durumda ne diye yayan gidiyorsun? dedi. Paran ok mu deerli, ha? - Denizden gitme demilerdi... Krm'dan git, hava alrsn. Ama yryemez oldum... leceim kardeikler! Bozkrda bir bama leceim... Kurtlara kulara yem olacam... Kimse ne olduumu bilmeyecek... Karm... kzlarm bo yere bekleyecek... Yazmtm onlara... Kemiklerimi bozkr yamuru ykayacak... Tanrm, Tanrm! Yaral bir kurt gibi kederle uluyordu. Askerin tepesi att; ayaa frlayarak: - Ee, yettin artk eytan! diye bard. Ne zrlyor108

sun? Seni mi dinleyeceiz? Gebereceksen geber! Ama kes sesini!. Ben: - Yatalm, dedim. Sen de atein yannda kalmak istiyorsan, ulumay kes... Yettin artk... Asker vahi bir sesle: - iittin mi? dedi. yleyse syleneni yap. Bize bir lokma ekmek frlattn, sonra da kurun attn diye evrende pervane olacamz m sanyorsun? Pis eytan! Bizim yerimizde bakalar olsayd... Neyse! Sustu, srtst topraa uzand. "renci" daha nce yatmt. Marangoz korka korka atein yannda tor top oldu, gzlerini alevlere dikip sustu. Dilerinin atrtsn iitiyordum. "renci" de kvrlm, solumda yatyordu. Yatar yatmaz uyumu olmal. Asker, ellerini ensesinde kenetlemi, ge bakarken: - Ne gece, deil mi? dedi. Gkyz deil de yorgan sanki. Dostum, bu babo hayat seviyorum ben. Soukla, alkla babaasn; ama zgrsn... Karann grenin yok... istersen kendi kafan dileyip kopar, kimse ne yapyorsun demez. ok alk ektim u gnlerde. Aklmdan ok kt eyler geti... Ama imdi yatm, gkyzne bakyorum... Yldzlar gz krpyor bana... "Lakutin" diyorlar; "dnyay dola, kimseye kulak asma... Her ey daha iyi olacak..." Hey! Marangoz! Ya sen, senden ne haber? Bana kzma, gnln ferah tut... Ekmeini yediysek ne olmu yani... Senin ekmein vard, bizim yoktu, biz de seninkini yedik... Hani sen de az vahilerden deilsin ha! Gzn krpmadan ate ediyorsun... Kurunun insana zarar verdiini bilmiyor musun yoksa? Az nce ok kzmtm. Yere yuvarlanmasaydn, yapt109

n densizlikten tr iyi bir ktek atacaktm sana! Neyse, ekmek iin de kayglanma. Yarn Perekop'tan alrsn... Parasz adama benzemiyorsun... Stmaya tutulal j ok oldu mu? Ha? Askerin kaln sesiyle hasta marangozun titrek sesi uzun sre uuldayp drd kulaklarmda. Gece-gitgide karararak yeryzne abanyor; cierlerim taze, serin bir havayla doluyordu. Ateten ll bir aydnlk, canlandrc bir s yaylyor; gzlerim kapanyordu... ,\ \\ ' . r-.^3ri)t.-? - Kalk! Canlan, gidiyoruz! -rJ.ni Gzlerimi korkuyla atm, kolumu skca kavrayan askerin de yardmyla hzla srayp doruldum. - Haydi, sallanma! Yr! Yz sert ve kayglyd. evreme bakndm. Henz domakta olan gnein pembe nlar marangozun mosmor, kprtsz yzne vuruyordu. Az aralkt. Yuvalarndan frlam gzlerinin cams baklarnda byk bir korku okunuyordu. Ceketinin n paralanmt. Yatnda bir iretilik vard. "renci" grnrlerde yoktu. - Ne o, bakakaldm1 Haydi diyorum! Dokunakl bir sesle bunu sylerken bir yandan da kolumu ekiyordu. Sabah serinliinde titreyerek: - lm m? diye sordum. , Asker: - Hi kukun olmasn, diye karlk verdi. Seni bosalar sen de lrsn!.. - Ne? diye bardm. Bomular m? Yoksa "renci" mi? 110

- Baka kim olacak? Sen mi bodun? Yoksa ben mi? te... Okumu adam... Sen herifin iini bitir, sonra da bizi lyle babaa brakp tabanlar yala... Eer bunu bilsem, dn ldrrdm bu "renci"yi. Bir vuruta ldrrdm. akana yumruu indirdiim gibi, dnyadan bir alak eksilirdi! Yapt ii anlyorsun, deil mi? imdi ylesine yrmeliyiz ki, hibir insan gz bizi bozkrda grmesin. Anladn m? Bugn marangozu bulacak, boularak soyulduunu greceklerdir. Sonra bizim gibileri sktrmaya balarlar... Nereden geliyorsun? Geceyi nerede geirdin? Bizde onun bir eyi yok geri... Fakat dur hele... Tabancas koynunda. u ie bak! - At onu! diye askere akl verdim. Dnceli dnceli: - Atmak m? dedi. Fakat deerli bir ey... Belki de yakalayamazlar bizi... Yok, atmayacam... Bunu marangozdan aldmz kim bilecek? Atmayacam... ruble eder. Kurunu da var... Eh! u kurunu sevgili dostumuzun kulana yle bir keyifle boaltrdm ki! Kpek! Ka para gtrd acaba, ha? Melun!.. Ben: - Marangozun kzlar ne olacak imdi?., dedim. - Kzlar m? Hangi kzlar? Ha, bunun kzlar m? Hi kayglanma... Byyecekler ve bize varmayacaklar... Onlar brak imdi... Karde, haydi gidiyoruz... Nerden gidelim? - Bilmem... Hepsi bir... - Hepsinin bir olduunu ben de biliyorum... Sadan gidelim. Deniz o yanda olmal. Yola koyulduk. Bir ara geriye baktm. Uzakta, bozkrda bir tmsek ykseliyor; zerine gn klan vuruyordu. 111

- Ne bakyorsun? Hortlad m yoksa? Korkma, yetiemez bize... Okumular becerikli olur, iini salama balamtr... Hh, arkadaa bak! yi ekti bizi! Eh, karde (ban kederle sallad) insanlar bozuluyor, yldan yla bozuluyor!.. Issz bozkr, sabah gneiyle prl prl, drt bir yana uzayp gidiyor, ufukta gkyznn saydam, okayc aydnlyla birleiyordu. Bu zgr topran zerinde, mavi gkkubbeyle rtl bu engin genilikte, haksz bir ey olabileceini dnemezdi insan. Arkadam bir sigara sararken: - Karnm da bir ackt ki karde! dedi. - Bugn ne yiyeceiz, nerede, nasl? Bilmece!.. Bana hastanede bu hikayeyi anlatan kou arkadam: te byleyken byle, dedi. Sonradan ok dost olduk bu askerle. Birlikte Kars'a kadar gittik. Grm geirmi, yaman bir delikanlyd. Tam bir serseriydi. Sayg duyardm ona. Birlikte ta... Kk Asya'ya kadar gittik. Orada yitirdik birbirimizi... Ben: - Marangozu arada bir dndnz oluyor mu? diye sordum. - Grdnz gibi, dedi. Anlattm ite... - ey... Yani bir ey hissediyor musunuz? - Ne hissedebilirim? Siz nasl benim bama gelen eyden sorumlu deilseniz, ben de onun bana gelenden sorumlu deilim. Hi kimse hibir eyden sorumlu deil, nk hepimiz aynyz, hayvanz. 1897 112

You might also like