You are on page 1of 5

Denizlerde Pupa Yelken…

Yelkenli
Gemilerin Tarihi
Yelkenli gemilerin tarihini anlatmak, yalnızca engin denizlerde süzülür gibi giden deniz
araçlarının öyküsünü ya da denizlerdeki savaşların tarihini anlatmak değildir elbette. Bu aynı
zamanda insanlığın gelişimine başka bir gözle bakmaktır. Karaya bağlı
insan uygarlığının, bilim ve teknikteki gelişmelerinin denizlere
yansıması demek yelkenli gemiler. Binyıllar boyunca yavaş yavaş
gelişen insanlık, gemilerini de bu gelişime göre yeniden
tasarladı. Askeri ve ticari gereksinimler, bölgesel koşullar,
siyasi ve ticari durum gemilerin gelişimini etkiledi. Bronz
çağının başlangıcında Akdeniz kıyılarında görülmeye
başlayan yelkenli gemiler 18. yüzyıla kadar
varlığını sürdürdü denizlerde. Çok uzun
yıllar boyunca gemicilik dendi mi akıllara
Akdeniz gelirdi. Gemi yapımı ve
denizcilikteki gelişmeler ilerledikçe dünya
yavaş yavaş küçüldü. Yelkenli gemiler, yeni
yeni yerler bulmak isteyen cesur kişileri
dünyanın bilinmeyen yerlerine taşıdılar.

92 Bilim ve Teknik
T
arihte ilk gemiler bü-
yük kayıklardan başka
şeyler değildi. Bunların
tarihi o kadar eskiye da-
yanır ki tarihçiler bu ka-
yıkların ilkin ne zaman, nerede ve na-
sıl ortaya çıktığını tam olarak saptaya-
mamışlardır. İnsanlar ellerindeki doğal
malzemeye göre son derece değişik
nitelikte kayıklar yapmışlardı. Orman-
lık yerlerde ağaç kütükleri birleştiril-
miş, bu yolla sal yapılmış ya da kütük-
lerin içleri oyularak oyma kayıklar el-
de edilmişti. Ağaçların olmadığı yer-
lerde bambular ya da Eskimoların yap-
tığı gibi üzerine deriden yapılmış tu-
lumlar kullanılmıştı. Bu ilk kayıklar
dış etkilere çok açıktı ve akıntıların
yönüne göre ilerleyebiliyordu ancak.
Sonraları basit dallar yardımıyla kayık-
lara yön vermenin yolu bulundu. Bu
dalların yerini zamanla sırık, elde kul- yolcular için kamaraları, atlar için böl- yirmi dirsek (yaklaşık altmış metre)
lanılan kürek ve geminin bordalarına meleri bulunan yüzen evlere de rastla- genişliği kırk dirsek bir gemiyle yola
dayanarak çekilen kürekler almıştı. nırdı. Bunlar Nübye’ye kadar bütün çıkmıştım. Mısır’ın en iyilerinden yüz
Gemilerde direk ve yelken kulla- çölü geçebilirlerdi. Gemiciler gece yol yirmi denizcim vardı. Denizcilerim
nımı ancak MÖ 4000’li yıllarda ger- almaktan sakınırlardı. Tekneyi devi- gökten başka bir şey görmezken de
çekleşmişti. Ne var ki bunlar- rip, tayfa ve yolcuları timsahlara kara karşısında aslanlardan daha yiğit-
dan da ancak rüzgârın es- yem edebilecek güçlü rüz- tiler. Rüzgârı daha başlamadan, fırtına-
tiği yerlerde yararlan- garlardan da sakınmak yı daha patlamadan haber verirlerdi"
mak olasıydı. Bu- gerekiyordu. Firavu- Firavunun gemileri uçları hafif kal-
nun dışında yolcu- nun gemileri bu tehli- kık, ince uzun gövdeli gemilerdi. Ül-
luklarda kürekçiler keleri çok eski za- kedeki keresteden ya da Lübnan’ın
gemiyi yürütürdü. manlardan beri göğüs- sedir ağacından yapılırdı. Trapez bi-
Bu kürekçiler genel- lemekteydiler. Fenike çimli yelkenlerin kullanıldığı gemiler-
likle köleler ya da kü- gemilerinden çok önce de ayrıca kürekçiler de kürek çekerek
rek mahkumları olurdu. Suriye’ye ya da Somali’ye yol geminin ilerlemesini sağlarlar. Gemi-
Sonradan daha da gelişen bu tür gemi- alırlardı. "Denizde batanın öyküsü" lerin kıçında bulunan bir kuyruk küre-
lere kadırga dendi. Kadırgalar 15. yüz- adlı destansı yapıt MÖ 2. binyılın ba- ği dümen görevini görür ve gemiye
yıla değin kullanıldı. şında deniz insanlarının kaygılarını ve yön vermeye yarardı.
Tarihte gemi denebilecek büyük- umutlarını bakın nasıl dile getiriyor: Tarihte Mısırlılardan sonra gemi
lükte tekneler ilkin Mısır’da çıkıyor "Koca Yeşil üzerinde, uzunluğu yüz kullanan uygarlık olarak karşımıza Fe-
karşımıza. Çöllerle yalıtılmış olan Mı- nikeliler çıkıyor. Fenikeliler kurdukla-
sır dış dünyayla ilişkisini su yoluyla rı ticaret kolonileri aracılığıyla bütün
sürdürürdü. Bu yönden Nil filosu bü- Akdeniz’e yayılmışlardı. Koloniler ara-
yük önem taşır. Gemiler hem ülke sında ulaşım ve ticaret, gemiler aracılı-
içindeki ulaşımı hem de Nübye’yle ğıyla sağlanıyordu. Bu açıdan baktığı-
bağlantıyı sağlardı. Delta limanların- mızda Fenike uygarlığında denizcili-
dan gemiler Akdeniz’e açılır; Feni- ğin ve gemilerin ne denli önemli bir
ke’ye doğru yol alırdı. yer tuttuğunu görebiliriz. Öte yandan
Eski Mısır’da genel olarak nehir Girit adasında yapılan kazıların sonuç-
ulaşımı çok ileriydi. Bunu o dönem- ları MÖ 5000’li yıllarda Akdeniz’in do-
den günümüze kalan Mısır vazoların- ğu kesimlerinde denize açılabilecek
da ve kayalar üzerindeki gemi resimle- ölçüde gelişmiş teknelerin yapıldığını
rinde de görüyoruz. Öteki dünyada ortaya koyuyor.
tanrılar güneş kayıklarında dolaşırlar; Bir başka gelişmiş uygarlık, Yunan-
resimlerini taşıyan tahtırevanlar tekne lılarsa 48 kürekli, trireme adı verilen
biçimindedir. Taşocaklarından çıkarı- gemiler kullanırlardı. Bu gemilerde
lan büyük kütlelerin taşınmasında düz gövdenin her iki yanında da üçer sıra
mavnalar kullanılır. Bunun yanında kürek bulunurdu ve her küreği de üç

Temmuz 2000 93
kişi çekerdi. İleride Romalılar da ben- sahnesine Vikingler olarak çıkan ku- milerin sığ sularda yol almasını kolay-
zer gemiler kullanacaklardı. Roma ka- zeyli denizciler kısa sürede tüm Avru- laştırıyordu. Fiyortların arasında bulu-
dırgalarında da üçer sıra kürek bulu- pa’ya yayılmışlardı. Oldukça hızlı ha- nan ve vik adı verilen küçük limanlar-
nurdu. Gemide birbiri üzerine sıralan- reket edebiliyordu Vikingler. Bunun da yaşayan vikingler bu gemilerle ka-
mış üç sıra kürek dizisini çeken üç kü- nedeni korkusuz denizciler olmalarının raya kolayca ve hızla yaklaşıp baskın-
rekçi güvertesi vardı. Ayrıca direğe çe- yanı sıra oldukça iyi tasarlanmış gemi- lar yapabiliyor, aynı kolaylıkla da kara-
kilen üçgen yelkenler yardımıyla rüz- lere sahip olmalarıydı. Viking gemileri dan ayrılıp denize açılabiliyorlardı.
gârdan yararlanılırdı. Latin yelkeni temelde kürekle ilerliyordu. Kürekle Öte yandan Viking gemileri uzun
olarak adlandırılan bu yelken gelecek ilerleyen Akdeniz gemilerinin tersine yolculuklar için elverişli değillerdi.
yüzyıllarda da sıkça kullanılacaktı. drakkar denen bu gemilerde köleler Gemilerinin üstlerinin açık olması bir
Roma gemilerinin uzunluğu 30 ya da kürek mahkumları kullanılmaz- yana uzun yolculuklarda mürettebatı
metreyi aşıyordu. Bu gemilerde hare- dı. Kürekleri Viking denizcilerinin besleyebilecek ve yaşamlarını sürdü-
ket kürek ve dört yakalı ilkel bir yel- kendileri çekerdi. Zaten çok da büyük rebilecek yükü taşıma kapasitesinden
kenle sağlanıyordu. Daha sonra Roma olmayan bu gemiler çoğunlukla yal- de yoksundu bu gemiler. Sözgelimi 9.
gemilerinde eğik olarak yerleştirilen nızca 35-40 kişiden oluşan müretteba- yüzyıla ait Gökstad adlı geminin taşı-
serenlere takılı üç yakalı Latin yelkeni tı taşıyacak kadar büyüktü. Bu gemi- ma kapasitesi yalnızca on tondu. Bir
ortaya çıktı. Bu yelken ilkin Kızılde- lerde güverte yoktu. Gemiciler sağlı karşılaştırma yapmak gerekirse Kristof
niz’de ve Hint Okyanusu’nda seyre- sollu iki sıra halinde oturur kürek çe- Kolomb’un Santa Maria adlı karavela-
den Arap yelkenlilerinde kullanılmış- kerlerdi. Geminin üzeri de açık oldu- sı 40 mürettebat ve 100 tonluk yük ka-
tı. Son derece sağlam yapılmış olan bu ğu için hava koşullarından çok daha pasitesine sahipti. İngiltere’den bir
gemiler genellikle 90 ila 200 ton ara- kolay etkilenirdi mürettebat. Gemiler- grup koloniciyi Amerika’ya götüren
sında olurdu. Tek direkli Arap yelken- de tek bir direk bulunur, bu direğe ne- Mayflower gemisiyse 100 yolcu ve
lilerinde bu direğe asılan yelken, La- redeyse kare biçiminde basit bir yel- mürettebat taşıyordu ve 180 ton yük
tin yelkeni denen üçgen yelkendi. Üç- ken asılırdı. Her ne kadar çok gelişme- kapasitesine sahipti. Vikingler birçok
gen yelkenle denize açılmak dört kö- miş gibi görünse de Viking gemileri uzun yolculuğa çıkmışlar hatta Ameri-
şeli yelkenle açılmaktan daha avantaj- bölgelerinde oldukça kullanışlı deniz ka’ya kadar bile gitmişlerdi. Ne var ki
lıydı. Bu sayede gemiler rüzgâra daha araçlarıydı. Tabanları düzdü. Bu da ge- bu yolculuklar adadan adaya, koloni-
yakın olabiliyorlardı. Yelke- den koloniye geçerek gerçek-
nin biçimi rüzgârları yakala- leşiyordu. Yön bulma yer sap-
mak için daha elverişliydi ve tama teknikleri bakımından
kare yelkenli birçok gemi li- çok iyi olmayan Viking kap-
manda beklerken üçgen yel- tanlar bilmedikleri sularda
kenliler rahatlıkla denize çok kolay kaybolabiliyorlardı.
açılabilirlerdi. Öte yandan Avrupa’da gemiler geliş-
Latin yelkeninin bağlı oldu- melerini sürdürürken Uzak-
ğu serenler geminin kendi- doğuda kendine özgü gemile-
sinden bile uzun olur ve yel- riyle açılıyordu denizlere.
kenleri idare etmek büyük Marco Polo, doğuya yaptığı
güçlüklere neden olurdu. seferinden döndüğünde Cat-
Akdeniz’de bu gelişme- hay (Çin) ve Cipango (Japon-
ler olurken, kuzeydeki halk- ya) arasında gidip gelen gemi-
lar da denize bağlı bir yaşam lerden söz ediyordu. Kubilay
biçimi geliştiriyorlardı. Tarih Han, Japonya’yı işgal etmek

94 Bilim ve Teknik
için yüzlerce gemilik bir donanma ha-
zırlatmış ne var ki bu donanma bir ka-
mikaze (Çin Denizi’nde görülen çok
şiddetli fırtınalar) tarafından ortadan
kaldırılmıştı. Doğuda kullanılan bu
tekneler aslında günümüzde bile rast-
lanabilen Çunke ya da Junk adı veri-
len gemilerdi. Sözcüğün kökeni olan
"djhounk" Java dilinde büyük deniz ta-
şıtı anlamına geliyordu. Bu gemilerin
kıç tarafı yüksek, pruvası ise uzun ya-
pılırdı. Çunkelerin direkleri keten pa-
nellerden ya da bambu şeritleriyle yas-
sıltılmış saz örgülerden oluşan dört ya-
kalı yelkenlerle donatılmıştı. Her yel-
ken jaluzi gibi açılıp kapanabilme
yeteneğine sahipti. Enine ve boyuna re etmek çok zordu. Gemiler büyü- direkliydi. Direklerde büyük ölçüde
sağlam ağaç bölmelerle ayrılmış olan dükçe dümenin ağırlığı da artar, idare kare yelkenler kullanılıyordu. Porte-
gemide dümen oldukça ağırdı. Doğu- edebilmek için birden fazla insanın kiz kralı "Gemici" lakaplı Henrique
da oldukça yaygın bir tip olan bu ge- uğraşması gerekirdi. Dümenlerin te- gemilerin geliştirilmesine önem veri-
miler bölgeden bölgeye biçim ve bo- kerlek şeklinde yapılmasıyla da bu işi yor, keşif gezilerini destekliyordu. Bu
yut değiştirebiliyordu. Yine de bugün tek bir kişinin yapabilmesi olanağı dönemde Avrupa ülkelerinde yaygın
en bilinen çungeler, Çin çungeleriydi. doğdu. Ayrıca pusula kullanarak gemi- bir gelenek de gemilere kadın ya da
Bu gemilerle Endonezya, Çin Hindis- ciler o tarihe değin yapmadıkları bir aziz isimlerinin verilmesiydi. Sözgeli-
tan gibi ülkeler arasında ticari bağlar şeyi yaptılar. Kıyılardan uzaklaştılar ve mi Kristof Kolomb’un gemisinin adı
da kurulmuştu. açık denize açıldılar. Santa Maria’ydı. Önceden Maria Ga-
Uzakdoğu’da bunlar olurken Ak- Ortaçağda Akdeniz’de kullanılan lante olan geminin adı, keşif yolculu-
deniz’de gemicilik adına büyük geliş- Latin yelkenleriyle donatılmış savaş ğunun önemine uygun olması ve Hz.
meler yaşanıyordu. İstanbul’u Türkler ve ticaret gemilerine karavela denirdi. Meryem’in desteğini kazanmak ama-
fethetti. İpek ve baharat yollarının İlk karavelaları 15. yüzyılın ikinci yarı- cıyla değiştirilmişti.
Türkler tarafından kontrol edilmeye sında Portekizliler ve İspanyollar yap- Avrupa keşifler çağına başlarken
başlamasıyla birlikte batıda Hindis- tılar ve bunları coğrafi keşiflerinde Türklerin egemenliğindeki Akde-
tan’a gidecek yeni yollar aranmaya kullandılar. Vasco de Gama Hindistan, niz’de kürekle giden kadırgalar varlı-
başladı. Bu yol deniz yolu olacaktı. Kristof Kolomb Amerika seferine ka- ğını uzun süre korudu. Birçok donan-
Akdeniz’in doğusunun denetimini yi- ravela türü gemilerle çıktılar. Boyutla- manın temel gemisi olan kadırgalar
tiren batılı ülkeler, pusula ve harita ya- rı gittikçe büyütülen ve geliştirilen önemini yalnızca yelkenle yol alabilen
pımındaki gelişmelerin de yardımıyla karavelalardan sonra kalyona tipi ge- kalyonlardan sonra kaybettiyse de Os-
ilgilerini açık denizlere yönelttiler. milere geçildi. manlı donanmasında uzun süre kulla-
Akdeniz’in bildik, görece sakin sula- Gemiler büyüdü. Yeni tip gemiler- nılmaya devam ettiler. Oldukça dar,
rında yol alan gemiler için okyanusla- de kürekler kaldırıldı ve gemi yalnızca hafif, uzun ve neredeyse su seviyesin-
rın hırçın dalgaları, birdenbire patla- yelkenle yönetilecek biçimde tasar- de denecek kadar alçak gemilerdi ka-
yan korkunç fırtınaları aşılmaz gibiydi- landı. Baş ve kıç kalelerine (kasara) dırgalar. Boyları genellikle yaklaşık 50
ler. Açıkça görülüyordu ki Akdeniz ge- güverteler eklendi. Gemiler artık üç metre olan kadırgaların enleri de 6 ila
mileri okyanusa uygun 7 metreydi. Geminin kıç
değildi. Bu da yeni gemi- bölümünde köşk kısmı
lerin tasarlanmasını ve bulunurdu. Yabancı do-
yapılmasını gerektirdi. nanmalarda galley, gali,
Ortaçağın sonlarına galer, galera gibi adlarla
doğru kıç bodoslamasın- adlandırılan kadırgalar
daki dümenin geliştiril- yüksek vurucu güce sa-
mesiyle gemicilikte bü- hipti. 25 oturaklı ve 49
yük ilerleme sağlandı. kürekli olan kadırgalar-
Böylece yalnızca yelken- da her kürek 4-5 kişi ta-
le gidebilen ve daha rafından çekilirdi. Ge-
uzun yol alabilen büyük minin 25 oturaklı olma-
gemilerin yapımı sağlan- sına karşın 49 kürekli ol-
dı. Daha önce geminin masının nedeni oturak-
kıçında büyük bir kürek ların sonuncusunun
gibi görünen dümeni ida- mutfak yeri olarak ayrıl-

Temmuz 2000 95
mış olmasındandı. Kadırgalar kürek çoğu uzunluğu 60 metreyi ve ağırlığı var ki bu ilk buharlı gemi, böyle bir
yanında yelken de kullanırdı. Osmanlı 5000 tonu bulabilen ahşap üç direkli makinenin rekabetinden ürken kayık-
kadırgalarının batı ülkelerinin kadırga- clipper’ler ya da büyük yelkenlilerdi. çılar tarafından parçalandı. Bir yüzyıl
larından farkı Latin yelken kullanma- 1850’ye doğru bu gemilerin sonuncu- sonra bu fikir yeniden ele alındı. Fran-
sıydı. Türk kadırgalarında gabya ları daha büyük boyutlarda de- sız Jouffroy d’Abbans 1783 yılında
ve pruva olmak üzere iki mirden yapılacaktı. Ne Seine Nehrinden yukarılara çıktı.
direk bulunurdu. Ge- var ki bu görkemli Benzer bir gösteriyi de 1803’te Ameri-
nellikle ön direğin gemiler yelkenle- kalı Fulton yaptı. Çok geçmeden ilk
üzerinde trinket rin kullanılması buharlı gemiler denizlere açıldı. Ama
denen küçük bir için kalabalık bu gemilerde hâlâ rüzâr gücünden ya-
yelken de olurdu. mürettebat ge- rarlanılıyor, yelken kullanılıyordu. Yel-
Kadırgalarda üç rektiriyordu. Bu kenli gemilerin devrinin kapanmakta
tür yelken bulu- gemiler ayrıca olduğunun bir habercisiydi bu. Martı-
nurdu. Orta yelken rüzgârların keyfi- lar gibi denizlerde süzülen gemiler
normal havalarda, can- ne bağlı olarak görü- yerlerini makinelerle çalışan gemilere
kurtaran yelkeni hafif lüyordu. Buharlı gemi- bırakarak tarih sahnesinin dışına yel-
rüzgârda, borda yelkeni de fır- lerin bulunmasıyla büyük ken açtılar.
tına da kullanılırdı. Kadırgaların dar ol- yelkenliler de tarih sahnesinden çekil- Gökhan Tok
ması, sert havalarda geminin apazlama diler. Kaynaklar
denen, yelkenlerini doldurarak seyrini 17. yüzyılın sonunda buhar maki- Boorstin, D., Keşifler ve Buluşlar, TC. İşbankası Kültür yayınları, çev: Fatoş
Dilber, 1996
zorlaştırıyordu. Yelkenle hareket eden nesi ilkesini bulan Denis Papin, Gardiner, R., The Age of the Galley, Conway Maritime Press, 1995
Giggal, K., Great Classic Sailing Ships, Chancellor, 1998
kalyonların yaygınlaşmasından sonra 1707’de bu buluşunu bir geminin yü- Smith, R.C., Vanguard of Empire, Oxford Univercity Press, 1993
kadırgalar yavaş yavaş denizlerden çe- rütülmesine uygulamaya kalktı. Ne Tengüz, H., Osmanlı Bahriyesinin Mazisi, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, 1995

kildi. Günümüzde kalita tipi bir kadır-


gayı İstanbul deniz müzesinde gör-
mek mümkün.
Kadırgaların yerini alan kalyonlar
önceleri rüzgarsız havalarda işe yara-
mayacağı düşünülerek çok da rağbet
edilmeyen gemilerdi. Öte yandan de-
nizcilik tekniklerinin gelişmesi, kal-
yonların açık denizlere, uzun yolcu-
luklara dayanıklı yapısı onların donan-
malardaki ana gemiler olmalarına yol
açtı. Genellikle kare yelkenlerle do-
nanmış üç direkten oluşan kalyonlar,
toplarla donatıldığında güçlü birer sa-
vaş aracıydılar.
17. yüzyılda boyları gittikçe büyü-
yen ve hızı artan yelkenliler, Avrupa
ülkeleriyle uzak sömürgeler arasında
durmadan yük taşıyorlardı. Bunların

96 Bilim ve Teknik

You might also like