You are on page 1of 77

DS SZL

Kullanm Klavuzu:
Szlkteki kelimelerin tanmlamas iin farkl renk kullanlmtr:
krmz, siyah ve mavi.
a. Krmz kelimeler, fen, salk ya da sosyal ayrm gzetmeksizin
her adayn hazinesinde bulunmas gereken trdendir.
b. Siyah kelimelerin byk ounluu bilim dallarnn zel
terminolojisine aittir. Bu renk kelimelerin ezberlenmesine gerek
yoktur.
c. Eanlaml kelimeler mavi renge boyanmtr. Birok kelimenin zt
anlamlar da verilmitir.
Aradnz kelime, belli bir bilim dalna ait (ezberlenmesi gereksiz)
zel bir terim ise ya da DSye hazrlanan bir adayn ekirdek kelime
hazinesi iinde mutlaka yer almas gereken trden ise (rn: give up:
vazgemek; call: aramak, armak; define: tanmlamak), DS
SZLnde bu kelimeye yer verilmemi olabilir.
DS SZLnde aradnz bir kelimeyi Ctrl+F komutu ile
bulabilirsiniz.
DS SZLnde baz kelimelerin tanmlar iki kez verilmitir. Bu
tanmlardan biri fiil, dieri ise isim ya da sfattr. Baz kelimelerin ise
birden fazla tanmlar vardr.

www.bademci.com

DS Szl - 1
a case in point : iyi bir rnek
a day out in the country : darda krlarda geirilen
bir gn
a desperate situation : vahim bir durum
a full recovery : tam bir iyileme / dzelme
a good many : birok, hayli, a large number of
a great deal : olduka fazla, ok, a lot, much,
zt anl.: a little, a bit
a people : bir halk
a sure sign of : (bir eyin) kesin iareti olmak
abandon : terk etmek, brakmak, vazgemek,
discontinue, stop, zt anl.: persue, carry on
abandonement : terk etme, brakma, vazgeme
abate : azal(t)mak, hzn kesmek, die away,
diminish, zt anl.: amplify, intensify
aberrant : sapkn, anormal, abnormal
aberration : anormallik
aberration : sapma
ability : yetenek, kabiliyet, capability, capacity,
zt anl.: inadequacy, limitation
ablution : abdest
aboard : (gemi, uak, tren gibi vastalar iin) iine,
iinde
abolition : kaldrma, ilga, fesih, cancellation, repeal
abort : ocuk drmek
abortion : krtaj
abound (in / with) : (bir yerde) bol / ok olmak, be
abundant with, zt anl.: be lacking / short of
abrasion : syrk, anma
abrupt : ani, beklenmedik, ani ve kaba, dik, sarp,
sudden
abruptly : aniden, birdenbire, ani ve kaba bir ekilde,
suddenly
absence : yokluk, bulunmama
absent : namevcut, yok, unavailable,
zt anl.: present, available
absolute : tam, halis, saf, mutlak, (bir eyin) hepsi,
tamam, complete, pure, zt anl.: imperfect,
limited
absolutely : tamamen, kesinlikle, totally, definitely
absorb : emmek, sourmak, suck in,
zt anl.: discharge, emit
absorption : emili, emme, emilme, sourma,
btnleme, kaynama
abstract : soyut, conceptual, unreal,
zt anl.: concrete, actual
abundance : bolluk, okluk, zenginlik, bounty,
wealth, zt anl.: scarcity
abundant : bol, bereketli, ample, zt anl.: scant,
scarce, inadequate

abundantly : bolca, byk miktarda, bountifully,


zt anl.: rarely, scarcely
abuse : ktye kullanmak, suiistimal etmek, misuse,
mistreat, spoil, zt anl.: defend, respect
academia : akademisyenler camias
accelerate : hzlan(dr)mak, ivme kazandrmak,
speed up, zt anl.: retard
acceleration : hz arttrma, giderek hzlanma
accentuate : vurgulamak, emphasise, underline
access : girmek, nfuz etmek, enter
access (to) : giri, gei, eriim, (birisiyle) grme
imkan, (bir eyden) faydalanma hakk veya
imkan, entry, contact
accessible : ulalabilir, yararlanlabilir, available,
usable, zt anl.: inaccessible, restricted
accessory : tamamlayc, tali, supplementary,
secondary
accidentally : kazara, yanllkla, tesadfen
accident-prone : kaza yapmaya yatkn
acclaim : bararak beendiini gstermek,
alklamak, hail, applaud
acclimatisation : yeni bir ortama / iklime altrma
accommodate : karlamak, cevap vermek, hizmet
etmek, serve
accompaniment : elik etme, (bir eyin)
beraberinde gelen, attachment, supplement
accomplishment : baar, stesinden gelme,
success, achievement, zt anl.: failure, defeat
accord : mutabakat, anlama, uyuma, agreement,
zt anl.: discord, disagreement
according to : (bir ey)e gre
accordingly : dolaysyla, bu nedenle, so,
consequently
account (isim) : 1) anlatm, narrative; 2) hesap
account (fiil) : saymak, addetmek, consider, deem
account for : (nedenlerini) anlatmak, aklamak,
izah etmek; hesap vermek, clarify, justify,
explain
accumulate : toplamak, y(l)mak, birik(tir)mek,
gather, collect, zt anl.: disperse, scatter
accumulation : birikme, birikinti
accumulative : toplanm, birikmi
accuracy : doruluk, kesinlik, precision, exactness,
zt anl.: inaccuracy
accurate : doru, titiz, eksiksiz, precise,
zt anl.: erroneous, inaccurate
accurately : doru, tam (olarak), correctly, exactly,
zt anl.: inaccurately, erroneously
accuse : sulamak, itham etmek, blame,
zt anl.: acquit

www.bademci.com

2 - DS Szl
accused : sank
achieve : baarmak, (zorlu bir uratan sonra) elde
etmek, kazanmak, accomplish,
zt anl.: fail, lose, quit
achievement : baar, elde etme, kazanma,
accomplishment, success, zt anl.: failure,
defeat
acknowledge : (bir gerei) kabul etmek, admit,
recognise, zt anl.: deny, ignore
acknowledgement : 1) (kitaplarda) teekkr
blm; 2) kabullenme, recognition
acquire : elde etmek, kazanmak, gain, obtain,
zt anl.: forfeit, lose
acquired : doutan olmayan, sonradan elde edilmi
acquisition : elde etme, sahip olma, gain
act : yasa
activation : harekete geirme
actuate : harekete geirmek, altrmak, activate
acute : ar, vahim; (tp) akut
adapt (to) : adapte etmek, uyarlamak, intibak etmek,
adjust, accommodate, zt anl.: dislocate
addendum : ek, ilave
addicted to : baml
addictive : bamllk yapan
additive : katk maddesi
address : deinmek, - ile uramak, deal with
adequate : yeterli, enough, sufficient,
zt anl.: inadequate
adequately : yeterince, enough, sufficiently,
zt anl.: inadequately
adherence : ballk, yapma, dedication,
obedience, zt anl.: disobedience
adhesive : yaptrc
adjoin : bitiik olmak, link, border, attach,
zt anl.: detach, disconnect
adjoining : bitiik, bitiikteki, neighbouring
adjust : ayarlamak, arrange, tune, zt anl.: confuse,
upset
adjustment : ayarlama, adapte olma, regulation,
setting, orientation
administer : (ila vs.) vermek
administration : idare
admiralty : amirallik
admiration : takdir, beeni
admission : kabul, giri, itiraf, acceptance, entrance,
confession
admission to hospital : hastaneye kabul
admit : itiraf etmek, kabul etmek, (gelmesine,
girmesine vs.) izin vermek, accept, allow,
zt anl.: deny, reject

admittedly : genel kabule gre, kukusuz,


confessedly
adolescence : ergenlik
adolescent : ergen
adopt : 1) benimsemek, accept, assume
zt anl.: reject; 2) evlat edinmek
adoptee : evlat edinilen ocuk
adoption : 1) evlat edinme; 2) edinme, benimseme
adoptive : evlat edinen, evlatlk olarak alnan
advance : ilerleme, gelime, progress, development,
zt anl.: regress
advanced : gelimi, ileri dzeyde
advanced age : ilerlemi ya
advent : geli, balama, arrival, beginning,
zt anl.: departure, end
adverse : kt, elverisiz, zararl, menfaatine aykr,
aleyhte, ters (ynl), harmful, contrary,
reverse, zt anl.: beneficial, favourable
adversely : kt bir ekilde, elverisiz artlarda,
aleyhte, negatively, zt anl.: positively
advert : reklam, advertisement, ad
advice : t, tavsiye, nasihat
advisable : akllca, makul, doru, appropriate,
sensible, zt anl.: improper, unwise
advise : t vermek, tavsiyede bulunmak, counsel,
suggest
advocate (fiil) : savunmak, desteklemek
advocate (isim) : desteki, savunucu, avukat,
supporter, lawyer
aerial : havada bulunan, havaya ait
aerobic : serbest oksijen veya havaya baml,
oxidative, aerobiotic, zt anl.: anaerobiotic
affect : etkilemek, influence
affection : efkat, sevgi, concern, love, zt anl.:
hatred
affiliation : yakn iliki, ballk, yaknlk
affirm : dorulamak, onaylamak, confirm, ratify,
zt anl.: deny, annul
afflict : (pasif) hastala tutulmak / yakalanmak,
ar / ac ekmek
affluent : zengin, refah iinde, rich, wealthy,
prosperous, zt anl.: poor, needy
afford : (bir ey) yapmaya gc / paras yetmek,
(maliyetini) karlayacak durumda olmak
age-linked : yaa bal
agency : i, faaliyet; acente
agenda : gndem
agent : temsilci, arac, etmen, acente
ages past : gemi alar

www.bademci.com

DS Szl - 3
aggravate : 1) (zaten olumsuz bir durumu)
ktletirmek, zorlatrmak, arlatrmak,
worsen, zt anl.: facilitate, alleviate, ease;
2) cann skmak, irritate
aggregate : agrega, akl vs. gibi dolgu maddesi
aggression : saldrganlk, hostility,
zt anl.: resistance, defence
aggressive : saldrgan, offensive, hostile
zt anl.: passive, peaceful
agility : eviklik, atiklik
aging : yalanma
agronomist : tarm uzman
aid : yardm, help, relief
ailment : hastalk, rahatszlk, sickness, illness,
disorder
aim (isim) : hedef, ama, goal, target
aim (at) (fiil) : hedeflemek, amalamak, nian
almak, --e dorultmak, target
airborne : havadan gelen, hava yoluyla tanan
airliner : uak
airship : (zeplin vs. gibi) hava gemisi
air-starved : havasz kalm
akin to : yakn, benzer, ile ilgili, similar to
alarming : rktc, korkutucu, appalling
alarmingly : endie verici bir ekilde, shockingly,
disturbingly
alertness : uyanklk, tetikte olma hali
alga (oul : algae) : alg (su yosunu)
algal : deniz yosununa ait
alienate : sou(t)mak, uzakla(tr)mak, part, turn
away, zt anl.: unite, endear
alienating : yabanclatran, (gereklerden)
uzaklatran
alienation : yabanclama
alike : 1) benzer; 2) eit ekilde; 3) hem..., hem...,
similar, in the same way, both
alkaloid : striknin ve morfin gibi kuvvetli ve tehlikeli
ilalardan her biri
all manner of : her eit
all things considered : her ey gz nne
alndnda
all too often : ounlukla
allegation : sulama, itham, iddia
allelopathy : bir bitkinin rettii kimyasallarla dier
bir bitkinin gelimesini engellemesi
alleviate : yattrmak, dindirmek, hafifletmek,
azaltmak, relieve, ease, zt anl.: intensify,
aggrevate
alliance : ittifak, birleme, association, accord
allied : mttefik

allocate : ayrmak, tahsis etmek, appropriate


allocation : tahsis, ayrma, denek, allotment,
allowance
allot : tahsis etmek, (pay vs.) ayrmak, datmak,
apportion, allocate
allow : izin vermek, permit, zt anl.: prohibit
allow for : (bir ey) iin olanak / frsat yaratmak
alloy : maden alam
allusion : ima, antrma, imputation
ally : mttefik, friend, partner, zt anl.: enemy, foe
almshouse : darlaceze, yoksullar evi, imarethane
along with : ile birlikte, yan sra, together with
alongside : yannda, together with
alter : (zne dokunmadan ksmen) dei(tir)mek,
change, modify
alternate between : (iki durum) arasnda gidip
gelmek, shift, fluctuate, zt anl.: remain
alternate with : (bir durumun baka bir durumu)
izlemesi
alternately : dnml olarak, by turns
altiplane (=altiplano) : buzul anda olumu
yksek yayla
altitude : ykseklik, rakm, irtifa, height, elevation
amazing : insan hayrete dren, artc,
astonishing, surprising, zt anl.: banal, dull
amber : kehribar
ambiguous : belirsiz, bulank, mulak, mphem,
unclear, vague, zt anl.: explicit, lucid
ambition : hrs, ihtiras, passion, zt anl.: contentment
ambitious : (baarmak veya elde etmek iin)
tutkuyla dolu, eager, zealous, zt anl.: humble,
indifferent
amendment : dzeltme, deiiklik, correction,
change
amnesia : hafza kayb
among other things : dier etmenler yannda
amount to : ile eanlaml olmak, anlamna gelmek,
(miktar olarak) karlk gelmek, correspond to,
add up, sum up, zt anl.: differ from
amusing : elendirici, matrak
an awful lot : ok fazla
analogy : benzerlik, benzeim, similarity
ancient : antik, eski, antique, archaic,
zt anl.: modern
angle : a
animal husbandry : hayvanclk
annotate : dipnot koymak, aklayc notlar koymak
announce : ilan etmek, duyurmak
annoy : can skmak, rahatsz etmek, sinir bozmak,
irritate, bother

www.bademci.com

4 - DS Szl
annoying : sknt veren, sinir bozucu, disturbing
annual : yllk, ylda bir yaplan, yearly
annual rate of growth : yllk byme oran
anonymity : kimliklerin belirsiz oluu
anorexia : anoreksi, itahszlk vs. nedenlerle yemek
yememe hastal
anthrax : arbon
anti- : aleyhinde, --e kar
anticipate : (olacaklar) sezinlemek, tahmin edip ona
gre davranmak, beklemek, ummak,
(bakasndan) nce davranmak, foresee,
predict
antimissile defence : gdml fzeye kar
savunma
antiquity : antik alar
anti-shrink : (kumalarda) ekme nleyici
anxiety : endie, kayg, tasa, worry, uneasiness,
zt anl.: tranquillity
anxious : kaygl, kuruntulu, tedirgin, worried,
uneasy
apart from : (bir ey)den baka, (bir ey)in
haricinde, other than
apathetic : apatik, duygularn gstermeyen, tepki
vermeyen, indifferent
apathy : ilgisizlik, kaytszlk, disinterest, listlessness,
zt anl.: concern, involvement
apnoea : apne, (uyku vs.esnasnda) nefes alma
ilevinin geici olarak durmas
apparatus : dzen, aygt, cihaz, system, equipment
apparent : ak, belli, aikr, grnrdeki, gze
arpan, obvious, visible, evident,
zt anl.: obscure, hidden
apparently : belli ki, grne gore, evidently
appeal (to) (fiil) : ekici gelmek, houna gitmek,
attract, charm, zt anl.: repel
appeal (isim) : 1) ekicilik, cazibe, attraction, charm;
2) bavuru, request, application
appealing : ekici, attractive, zt anl.: repulsive
appear : 1) (gibi)grnmek, seem; 2) ortaya kmak,
belirmek, emerge, arise, zt anl.: disappear,
vanish
appearance : grn, grnm, image, feature
appendage : eklenti, aksesuar
appliance : alet, gere
applicable : uygulanabilir
application : 1) uygulama, tatbikat, exercise,
practice; 2) bavuru
applied physiology : uygulamal fizyoloji
apply : 1) bavurmak; 2) uygulamak, tatbik etmek,
implement, utilize

appoint : atamak, grevlendirmek, assign,


zt anl.: discharge, dismiss
appointment : randevu
appraisal : deerlendirme, assessment, evaluation
appreciably : fark edilir derecede, considerably,
zt anl.: negligibly
appreciate : takdir etmek, deerini anlamak
appreciation : 1) takdir, minnettarlk; 2) deer art
apprehend : yakalamak, tutuklamak, capture, arrest,
zt anl.: discharge, release
apprehension : 1) anlay, kavray, understanding,
grasp, zt anl.: misunderstanding; 2) endie,
korku, kuruntu, fear, worry
apprentice : rak, stajyer; (fiil=) (birinin yanna)
rak olarak vermek
approach : yaklamak, yanamak, reach, near,
(isim) yaklam, attitude
approach (isim) : yaklam, stance
appropriate : uygun, yerinde, suitable, proper,
zt anl.: inappropriate, unsuitable
appropriately : uygun bir ekilde, yerinde, suitably,
properly, zt anl.: inappropriately, unsuitably
approval : onay, consent
approve : onaylamak, authorise, ratify,
zt anl.: disapprove, deny, reject
aqueduct : su kemeri
arbitrary : keyfi, despota, geliigzel, irrational,
imperious, random, zt anl.: reasonable,
democratic, objective
arboriculture : aa ve fidan yetitirme
arch : kemer
arch bridge : kemerli kpr
archipelago : takmada, iinde ok ada bulunan
deniz
arduous : g, etin, yorucu
argue away : tartarak rtmek, aksini kantlamak
argument : sav, iddia; tartma; ekime, assertion;
debate; controversy
arise from / out of : (bir ey)den meydana gelmek,
ortaya kmak, originate, emerge,
zt anl.: disappear, fade
Ark : 1) Musa Peygamberin on emrinin bulunduu
levhalarn tand sandk; 2) Nuhun Gemisi
armament : silahlanma, tehizat, silah
armistice : atekes
armoured car : zrhl otomobil
armpit : koltuk alt
arms race : silahlanma yar
arouse : uyandrmak, activate, stir, wake,
zt anl.: pacify

www.bademci.com

DS Szl - 5
arrange for : ayarlamak, (bir ey iin) hazrlk / plan
yapmak, organise for
arrangement : dzenleme, anlama, plan,
agreement
arrest : 1) durdurmak, kesmek, stop; 2) tutuklamak,
seize
article of diet : yiyecek maddesi
artifact : insan eliyle yaplan ey (zellikle ilk
insanlarn eserleri)
artificial : yapay, suni, sahte, man-made, imitation,
zt anl.: real, genuine
artificially sweetened : suni olarak tatlandrlm
as a matter of fact : aslnda, aslna baklrsa
as a rule : kural olarak
as compared with : ile karlatrldnda
as directed : talimata uygun ekilde, tarif edildii gibi
as far as .... is concerned : sz konusu ....
olduunda, .... yi ilgilendirdii kadaryla
as is true of other : dierlerinde olduu gibi
as opposed to : (bir ey)den farkl olarak, in
contrast to
as regards : (bir ey)e gelince, konusunda,
considering
as such : bu sfatla; kendi iinde, in that capacity;
in itself
as to : (bir ey)e gelince, -- konusunda, --e uygun
olarak, about, relating to
as yet : daha, henz, imdiye kadar, so far, until now
ascendancy : stnlk, g
ascent : k, trman; ykseli, yoku
ascertain : (aratrarak) tespit etmek, belirlemek,
saptamak, ensure, determine, verify
ascribe to : (bir ey)e atfetmek, attribute
aspect : a, yn, bakm, grn, feature, facet,
perspective
aspire to : (bir eyi) iddetle istemek, kuvvetle arzu
etmek, seek, desire
assassinate : suikast yapmak
assassination : suikast
assault : saldr, (fiil= ) saldrmak, attact
assemble : 1) topla(n)mak, gather; 2) monte etmek
assembler : montr, takyap
assembly : montaj
assert : (zorla) kabul ettirmek, ne srmek, insist,
press, declare
assertion : savunma, iddia; aklama, bildiri,
affirmation; declaration
assess : deerlendirmek, deer bimek,
hesaplamak, evaluate, upraise

assessment : deerlendirme, deer bime,


evaluation, judgement
asset : kazan, fayda getirecek ey
assiduously : dikkatli ve srekli alarak, diligently
assign : 1) ayrmak, tahsis etmek, allot, allocate,
portion; 2) atamak, tayin etmek, appoint,
designate
assign (fiil) : 1) (grev) vermek, tahsis etmek,
ayrmak, allot, allocate, portion; 2) atamak,
tayin etmek, appoint, designate
assign (isim) : (dev, grev, i vs.) vermek, give,
allocate
assimilation : zmseme, sindirim
assist in : (bir eyde) yardm etmek, yardmc
olmak, help in
associate : i orta, bal kurulu
association : 1) iliki, relation; 2) dernek, birlik,
kurum, society
assume : 1) farz etmek, varsaymak, suppose;
2) (i, grev vs.) stlenmek, undertake
assure : temin etmek, gvence vermek, certify,
guarantee
astonishingly : artc / hayrete drc bir
ekilde, astoundingly, amazingly
astounding : oke eden, hayret verici, surprising,
breathtaking, zt anl.: normal, ordinary
at all : hi mi hi, hibir surette / ekilde, whatsoever
at all costs : ne pahasna olursa olsun
at bargain prices : kelepir fiyatlardan
at best : en iyi durumda, en iyi artlarda, under the
most favourable conditions, zt anl.: at worst
at ease : rahat, huzurlu (askerlikte Rahat komutu)
at fault : sulu, kabahatli, in the wrong, guilty,
zt anl.: innocent
at first sight : ilk bakta
at great expense : byk harcamalar yaplarak
at large : genelinde, ou, ounluu, in general
at least : en azndan, at any rate
at least to a certain extent : en azndan belli bir
dereceye (dzeye) kadar
at little expense : az bir maliyete
at long last : nihayet, en sonunda
at once : derhal, hemen, immediately, right away
at someones disposal : birinin emrinde /
kullanmnda / elinde (olma durumu)
at the expense of : pahasna
at the rate of : hznda
at the turn of : (bir ey)in sonu ile takip edenin ba
arasnda, dnm noktasnda

www.bademci.com

6 - DS Szl
at this rate : bu hzla
at will : istendiinde, istenilen zamanda; istendii
gibi, as / when one wishes
atrophy : dumura ura(t)mak, krel(t)mek; dumur,
krelme, decay, disintegrate, zt anl.: develop,
grow
attached to : bal
attack : saldr
attain : elde etmek, kazanmak, achieve, fulfil,
zt anl.: fail
attempt : deneme, giriim, teebbs, effort, trial, (fiil)
giriimde bulunmak, teebbs etmek
attendance : (okula, kursa, spora vs.) devam etme,
devamllk; hazr bulunma
attitude : tutum, tavr, yaklam, approach, stance
attract notice : dikkat ekmek
attribute : vasf, nitelik, sfat, aspect, element,
feature
attribute to : (bir nedene) balamak, yormak; (bir
ey)e mal etmek, atfetmek, associate with,
connect to, ascribe to
attune to : (bir ey)e uydurmak, altrmak, adjust,
accord
auction off : ak arttrma ile satmak, elden
kartmak
audience : dinleyiciler, izleyiciler, hazr bulunanlar
auditor : dinleyici, listener
auditory : iitme ile ilgili, iitsel
auditory system : iitme sistemi
austere : 1) ciddi, arbal; 2) sert, zor, etin
authentic : otantik, hakiki, gerek, genuine
authoritarian : otoriter
authorize : izin vermek, yetki vermek, permit,
empower
avalanche :
avalanche proper : asl / gerek
avant-garde : avangard, nc
avoid : kanmak, saknmak, --den kurtulmak,
escape, stay away, zt anl.: contact, face,
confront
avoidable : kanlabilir, nlenebilir, evitable,
avertable, zt anl.: inevitable, unavoidable
await : beklemek, gzlemek, expect
awaken : uyandrmak, wake, arouse
awareness : farknda olma, perception, recognition,
zt anl.: unawareness
awful : berbat, korkun, terrible, horrible,
zt anl.: beautiful, nice
baby sticker : kk kartma / etiket

back up : desteklemek, arka kmak, support,


reinforce
back and forth : ileri geri
back out : caymak, sznden dnmek
back up with : (bir ey ile) desteklemek, arka
kmak, support, reinforce
backer : savunan, destekleyen
background : gemi, arka plan
backpack : srt antas
backward : zeka gerilii olan
backwardness : gerilik, geri kalmlk,
underdevelopment
bail out : (acil durumda bir arac) terk etme
bake : frnda piirmek (hamur ileri iin)
ballot : oy verme ilemi, oy pusulas
ban : yasaklamak, forbid, prohibit, bar, zt anl.: allow,
permit
band : takm, zmre
bank : (nehir, gl vs. iin) ky, kenar
bank (fiil) : ylmak, kmelenmek
bank (isim) : kme, yn
bar : ubuk
bare : yaln, plak, basit, mere
barely : zar zor, glkle, ok az, hardly,
zt anl.: enough, sufficiently
barren : kra, verimsiz, infertile
barricade : barikat
barrier : engel, bariyer
barter : dei toku, takas
basal : temel, bazal
basal-cell : bazal hcreli
base : (askeri) s
base on : dayandrmak, zerine kurmak
bat : yarasa
bath : (suya) gmlmek, (bir ey ile) ykanmak
baton : denek
battering : hrpalanma
battle : meydan sava, muharebe, mcadele,
war, fight, endeavour
battle (against) : (--e kar) savamak, mcadele
etmek, fight against
battle (with) : (ile) savamak, mcadele etmek,
fight with
battlefield : er meydan, sava / muharebe alan
bauxite : alminyum cevheri, boksit
be affiliated with : ile ilgisi / ilikisi olmak, be
associated / connected with
be alarmed (by) : korkuya / dehete dmek

www.bademci.com

DS Szl - 7
be anxious to : (bir eyi) ok istemek
be associated with : ile ilgisi / ilikisi olmak,
be affiliated / connected with
be at a standstill : durmu olmak
be at ease : rahat olmak, be comfortable / relaxed
be at fault : kusurlu / hatal olmak, be in the wrong
be based on / upon : dayanmak, be built on,
depend on
be behind bars : demir parmaklklar arkasnda
olmak (hapiste olmak)
be biased against : (bir ey)e kar durmaya yatkn
olmak, (bir ey)in aleyhinde bir eilime sahip
olmak
be bothered with : ile rahatsz edilmek
be bound up with : ok yakn ilikisi / balants
olmak
be committed to : (bir eye) kendini adamak,
devote oneself to
be composed (of) : (bir ey)den olumak, --den
ibaret olmak, comprise, consist of
be concerned with : ile ilgili olmak, --i konu etmek,
be about
be confined to : (bir ey) ile snrl olmak,
be limited to
be conscious of : farknda olmak, be aware of
be convinced of : ikna olmak, inanmak
be critical of : (bir ey)e kar eletirel olmak,
eletirmek, criticize
be delighted with : (bir eye) ok sevinmek
be deprived of : (bir ey)den mahrum olmak, lack
be disposed to : eiliminde olmak, tend, be inclined
be due : hak etmek, deserve
be engaged in : yer almak, dahil olmak, be involved
in
be exposed (to) : maruz kalmak
be fascinated by / with : (bir ey)e kendini
kaptrmak, be wrapped up in
be for : desteklemek, lehinde olmak, support, favour,
zt anl.: be against
be given publicity : yazl ve grsel basnda yer
almak,hakknda haber kmak
be given to : (bir ey yapmak) alkanlnda olmak,
huy edinmek
be grounded : 1) yere konmak, umasna izin
vermemek; 2) temeli salam olmak, donanml
olmak
be in possession of : sahip olmak, elinde
bulundurmak, have
be in power : iktidarda olmak
be in the grip of : (bir eyin) ynetiminde /

denetiminde / kontrolnde olmak


be in the habit of : alkanlnda olmak
be in the lead : bata gitmek, lider olmak, nde
olmak
be in the making : yapm / kurulum / retim
aamasnda olmak
be indexed (to) : endekslenmi olmak
be involved in : (bir ey)e karmak / katlmak, ile
uramak, grevli olmak, participate in
be keen (on) : istekli olmak
be likened to : benzetilmek
be made up of : (bir ey)den olumak, be
composed of
be marked by : ile belirginlemek
be mistaken : yanlmak, be wrong
be noted for : nl / tannm olmak,
be famous / well-known
be obliged (to) : zorunlu olmak
be of interest : ilgin / ilgi ekici olmak, be
interesting
be on the horizon : ufukta belirmek
be on the rise : ykselie gemek, ykselite olmak
be pleased with : (bir ey)den memnun / honut
olmak, be happy with
be prejudiced against : (bir ey)e kar nyargl
olmak
be prey to : yenik dmek, kurban olmak
be reduced to : (kt) duruma dmek, yetinmek
zorunda kalmak
be referred to as : olarak anlmak, be called
be restricted to : ile kstl / snrl olmak, be limited
be rumoured : sylentisi dolamak, azdan aza
yaylmak
be set on : kararl / azimli olmak, be determined
be settled : (bir yere) yerlemi olmak
be short of : (bir eyin) eksii olmak, azalm
bulunmak, lack
be situated : bir yerde bulunmak, be located
be struck : (bir eyin gzellii, ilginlii vs.
karsnda) bylenmek, armak
be subjected to : maruz brakmak, tabi tutmak,
undergo
be suited to : (bir ey)e uygun olmak
be supplied with : ile donatlm, tehiz edilmi,
be furnished with
be suspected of : hakknda (bir su vsden) tr
kuku duyulmak
be taken ill : hastalk kapmak, hastala
yakalanmak

www.bademci.com

8 - DS Szl
be taken in : kanmak, aldanmak, be deceived
be under way : yaplmakta olmak
be unfamiliar with : (bir ey)e aina olmamak,
yabanc olmak
be up to : 1) (bir eyi) yapabilmek, be able to do or
deal with; 2) bal olmak, be dependent on
be well ahead of : (birinin) hayli nnde olmak
be wrapped up in : kendini (bir eye) kaptrm
olmak, (dnceye) dalm olmak
beam : n, kiri, tayc kolon
bean : fasulye, (kahve vs.) tanesi
bear : 1) katlanmak, kaldrmak, put up with; 2) sahip
olmak, tamak, zerinde bulundurmak, have,
carry
bear in mind : aklda tutmak, akldan karmamak
bear little relation : ok az ilgisi olmak
bear out : 1) desteklemek, support; 2) dar
tamak, carry out
bearer : tayc, porter
bearing : ilgi, iliki, ilinti
beat : kalp at
bed-wetting : altn slatma
behavioural : davran, davranla ilgili
belie : rtmek, yanltmak, conceal, deceive,
zt anl.: reveal
belligerent : sava, savaan taraf
belly : karn, abdomen
belonging : ait olma duygusu
bench : tezgh
beneficial : yararl, hayrl, useful, helpful,
zt anl.: useless, harmful
beneficiary : yararlanan (kii veya ey)
benefit : yarar, fayda, advantage, use, zt anl.: harm,
loss
benefit (from) : (bir ey)den yarar / fayda salamak,
yararlanmak, capitalise, profit from,
zt anl.: suffer
benign : yumuak, iyi huylu, zararsz, mild,
zt anl.: severe
benignly : yumuaka, tehlikesizce, kindly,
harmlessly, zt anl.: maliciously
besides : yannda, yan sra, --den baka
best course to take : tutulacak en iyi yol, yaplacak
en iyi i
best interests : en iyi ekilde koruma
bet : bahis
better : (fiil) daha iyi olmak
beverage : (alkolsz) iecek, soft drink
beyond recognition : tannmaz halde, unnoticeable,
zt anl.: apparent

bid : ihale
bile : d, safra
bind (to) : bala(n)mak, fasten, attach,
zt anl.: free, loosen
bit : para, parack
bite : srk, lokma
bitterly : sert bir ekilde, acmaszca, dayanlmas
zor bir ekilde
bizarre : garip, tuhaf, acayip
bizarreness : tuhaflk, acaiplik
black bass : kara levrek
blacken : karar(t)mak
blade : yaprak ayas
blame (fiil) : suu (birinin) stne atmak, sulamak,
accuse, zt anl.: acquit
blame (isim) : su, sulama, kabahat, thmet
blanket : stn rtmek, (bir duyguyu vs.) rterek
bastrmak, kaplamak, cover, suppress,
zt anl.: uncover
blast : patlama, infilak, explosion
blast bomb : ses bombas, infilak iddetiyle geni
alanlar etkileyen bomba
blasting : iddetli ses karan
blatantly : gizlemeye gerek grmeden, apak bir
ekilde
bleach : beyazlatc madde
bleak : rzgra ak
bleed to death : kanamadan lmek
blend (fiil) : kartrmak, harmanlamak, mix,
zt anl.: separate
blend (isim) : karm, harman
blight (fiil) : soldurmak, berbat etmek, mahvetmek,
ruin, damage, spoil
blight (isim) : patates vs.bitkileri vuran bir tr
hastalk
blind (to) : kr etmek, grmeyi / alglamay
engellemek
blister : kabarck, su toplama
block : tkamak, engellemek, kesmek, obstruct, cut
off, zt anl.: let go, release
blockage : tkama, tkanma, blokaj, obstruction,
zt anl.: release
blocking : engelleme, blokaj, set ekme
blow (fiil) : savurmak, frmek, (rzgar) esmek
blow (isim) : (kafaya vs.) vurma, darbe
blow on : (bir ey)e doru flemek / esmek
blow out : fleyerek sndrmek
blunt : kreltmek, etkisizletirmek, dull, disable,
zt anl.: sharpen

www.bademci.com

DS Szl - 9
blur : bulandrmak
board : (uak, tren, otobs, gemi gibi byk tat
aralarna) binmek
boast (of) : 1) (ar) vnmek, brag; 2) --e sahip
olmak, own, possess
body : organ, kurum, teekkl
boil over : kontrolden kmak; kaynayarak tamak
bombard : bombalamak, (top vs. ile) dvmek
bone marrow : kemik ilii
bonfire : enlik atei
bony : kemiksi / kemikli
boom : canllk, patlama, ani gelime
boost : artrmak, ykseltmek, destek olmak,
improve, support, zt anl.: prevent, undermine
booster : glendirici
booth : kabin, kulbe
bore-hole : sondaj delii
boring : sondaj
bother : sknt, rahatszlk, trouble, annoyance
bottled gas : tp gaz
botulism : ar bakteri zehirlenmesi
boulder : iri kaya paras
bounce off : sektirmek
boundary : snr
boundless : snrsz, sonsuz, tkenmez, infinite,
unlimited, zt anl.: limited, scarce
bountiful : cmert, generous
bourgeois : burjuva
bout : (hastalk) nbeti, hastalk, fit
brain-imaging : beyin grntleme
brake : fren
branch off : kollara / dallara ayrlmak, diverge,
subdivide
branch out : genilemek, expand, zt anl.: shrink
branch out (into) : yeni alanlara almak, blnerek
yeni ilere girimek
brand : marka
break down : 1) paralara ayrmak, analiz etmek,
analyze; 2) (motor vs.) bozulmak; 3) ruhen
veya zihnen kmek, fail
break into : 1) (zorla) girmek, enter; 2) birden (bir
ey yapmaya) balamak, burst into
break ones promise : szn tutmamak
break out : patlak vermek, birden ortaya kmak,
erupt
break out of : kamak, escape
break through : (bir yerden engelleri aarak)
ilerlemek, zorla gemek, pass through, force a
way through

break up : 1) (gsteri vs.) datmak, bitirmek, sona


erdirmek; 2) (daha kk) paralara ayrmak
breakdown : sinir bozukluu, ruhen kme;
bozulma, arza, collapse, failure
breakthrough : r aan ey, great
innovation / discovery
breastfeeding : emzirerek beslemek
breathe life into : (bir ey)e yaam flemek,
(bir yeri) canlandrmak
breathlessness : soluksuzluk, soluk alamama
breed : cins, tr
breed ground : zemin hazrlamak
breeding : yeti(tir)me, re(t)me, (bitki ve hayvan
trleri) slah etme
breeze : esinti
brew : gelimek, yaylmak (kt eyler iin)
brewing : demle(n)me
brick : tula
bridge : kpr kurmak, (a) kapatmak
brief : ksa, short
briefly : 1) ksa bir sre iin, for a short time;
2) ksaca, shortly
brilliance : deha, mkemmellik, genius, perfection
brilliant : dahice, parlak, harika, intelligent, bright,
wonderful
brilliantly : harika bir ekilde
bring about : meydana getirmek, sebep olmak,
give rise, produce
bring down : 1) aaya ekmek, azaltmak;
2) ykmak, yerle bir etmek
bring forth : yaratmak, meydana getirmek, yol
amak, dourmak, get, produce, yield
bring in : 1) (birisini veya bir eyi tandk bir ortama)
getirmek, sunmak, introduce; 2) (para, gelir
vs.) getirmek, earn
bring into (action) : (harekete) geirmek
bring into relief : rahatlatmak, yumuatmak,
alleviate, moderate, zt anl.: aggrevate, worsen
bring off : baarmak, baarl bir ekilde yapmak,
accomplish
bring on : ortaya karmak, sebep olmak, produce
bring out : (bir ey) gelitirmek, ortaya karmak,
neden olmak, develop, cause
bring over : deniz ar bir yerden getirmek, (birini
kendi) deerlerine, inanlarna tekrar
dndrmek
bring through : birinin (bir hastal, zor durumu vs.)
atlatmasn salamak, save, pull through
bring to an end : son vermek, terminate,
zt anl.: start, commence

www.bademci.com

10 - DS Szl
bring to the fore : n plana kartmak
bring to the notice : (birisinin) dikkatini sunmak,
farkna varmasn salamak
bring up : 1) gndeme getirmek, deinmek, refer;
2) ocuk yetitirmek, ykseltmek, raise
bring up to : (bir toplama, miktara) ulatrmak
brisk : canl, hareketli, energetic
brisk : hzl ve enerji harcatan tarzda
broadly : geni apl, generally
broken generation : acl nesil
brunt : yk, darbe, burden
brutally : vahice, cruelly, barbarously,
zt anl.: gently, humanely
bubonic plague : hyarckl veba
budget : bte
budgetary : bte ile ilgili
bug : (bilgisayar) hata, arza,virus
build up : birikmek, bymek, olumak, develop,
amplify, zt anl.: lessen
building blocks : yap talar
building code : bina / inaat yasas
build-up : birikme, accumulation
built to a common standard : ayn standartta
yaplm
bullet-proof : kurun geirmez
bumpy : tmsekli, engebeli
burden : klfet, yk, strain
burglar : (ev, dkkan vs. soyan) hrsz
burglary : ev / bina soyma
burnish : cilalamak, parlatmak, polish, wax,
zt anl.: tarnish
burst : patla(t)mak
buy up : (bir eyin) tamamn satn almak
by a third : te bir orannda
by any means : her ne ekilde olursa olsun
by far : oka, ziyadesiyle, fersah fersah, far and
away
by implication : ima yoluyla
by means of : vastasyla, yoluyla
by no means : asla, katiyen, hibir ekilde, in no
sense, certainly not
by one third : te bir orannda
by reference to : (birey)e gre, ilikin olarak
by this means : bu yolla, using this
by this time next year : gelecek yl bu vakte kadar
by-product : yan rn
call for : (bir ey) istemek, (bir eyi) gerektirmek,
ask, require

call in : davet etmek, invite


call in (at) : uramak
call on : (birisinden bir ey yapmasn) istemek, (bir
ey yapmas iin) davet etmek, (birisini bir
ite) kullanmak
call out : devreye sokmak, (yksek sesle ad,
numara vs.) sylemek
camouflage : kamuflaj
campaign (isim) : (seim) kampanyas
campaign (fiil) : mcadele etmek, kampanya
yapmak
cancel out : ortadan kaldrmak, silip sprmek,
offset, wipe out
cannibalism : yamyamlk, kendi trn yeme
canopy : ormanda aa tepelerinin oluturduu en
st tabaka, glgelik
canvas : branda bezi, tuval
capability : yetenek, istidat, ability, capacity,
zt anl.: incompetence
capable : muktedir, ehliyetli, yetenekli, able,
competent, zt anl.: incapable, unable
Cape of Good Hope : mit Burnu
capital punishment : idam cezas, death penalty
capitalize on : (birey)den yararlanmak, benefit
from, exploit
captive : kapatlm, esir
capture off-guard : hazrlksz / savunmasz
yakalamak
carcinogenecity : kanser yapma eilimi
carcinoma : karsinoma, epitel dokudan ortaya kan
drt temel kanser trnden biri
care about : 1) sevmek, holanmak, be fond of;
2) (bir fikir vs.) ile ilgilenmek
care for : zen gstermek; holanmak
cargo hold : kargo ambar
carriage : vagon, araba
carrier : tayc
carry away : ikna etmek; heyecanlandrmak,
persuade; excite
carry on : devam etmek, srdrmek, continue,
persevere, conduct
carry out : yapmak, yerine getirmek, uygulamak,
accomplish, fulfil, implement, perform
carve : oymak
carving : oyma
Caspian sea : Hazar Denizi
cast (fiil) : (glge) yapmak / drmek, (maden)
dkmek
cast (isim) : oyuncu kadrosu

www.bademci.com

DS Szl - 11
cast-in-place : yerinde dklm
casual : tesadfi, rastgele, gayriresmi, accidental,
incidental, informal, zt anl.: deliberate, formal
catalysed by breakthroughs : yeni bulu / keiflerle
glenmi
catastrophe : felaket
catastrophic : feci, felaket getiren, disastrous
catch the public attention : halkn dikkatini ekmek
cater : (zellikle dn vs. iin yemek) hizmeti
vermek
cattle : sr
causation : (bir hastalk vsye) neden olan ey
cause : 1) ama, gaye, hedef, dava, lk, purpose,
objective; 2) neden, sebep, reason
caution : ihtiyat, uyar, ikaz, alertness, attention,
zt anl.: recklessness
cautious : ihtiyatl, tedbirli, sakngan, careful,
prudent, zt anl.: careless, thoughtless
cautiously : ihtiyatl, tedbirli, carefully, thoughtfully,
carelessly
cavity : oyuk, boluk, (dite) rk
cavity-wall : arasnda boluk bulunan duvar
cease : dur(dur)mak, sona er(dir)mek, stop, end,
quit, zt anl.: begin, continue
celebrate : vmek, kutlamak, praise, observe
celebrated : nl, mehur, hretli
celebrity : nl kimse
celestial : gk ile ilgili
celestial body : gkcismi
censor : sansr etmek
census : saym, nfus saym
centenarian : (en az) yz yllk, yz yl yaam olan
central : merkezi, ana, main, fundamental,
zt anl.: minor, secondary
centre upon : odakla(n)mak, concentrate, direct,
zt anl.: disregard, overlook
cereal : tahldan yaplm hazr yiyecek; tahl
cerebral : serebral, serebrum ya da beyinle ilgili
cerebral cortex : serebral korteks, beyinde, myeline
olmam nronlarn oluturduu (gri madde)
tabaka
cervical : boyun ile ilgili
chafe : (srtme sonucu) yaralamak, berelemek,
kzartmak
chain of events : olaylar zinciri
chairman : bakan
chalk : kire ta
challenge (fiil) : meydan okumak, kafa tutmak,
(gcn, yeteneini vs.) snamak, confront

challenge (isim) : (insana meydan okuyan trden)


zorluk, zor i
chamber : oda
change ones mind : fikrini deitirmek
change over (to) : tamamen deitirmek
chaotic : karmakark, dzensiz, confused,
disorganised, zt anl.: harmonious
characterize : nitelendirmek, tanmlamak,
karakterize etmek, define, describe
charge : hcum etmek, saldrmak, hamle yapmak,
(belli bir miktar patlayc ile) doldurmak, attack,
zt anl.: flee, retreat
charge (isim) : har, cret
charity : hayr cemiyeti, yardm dernei
charm : cazibe, ekicilik
charming : ho, cana yakn, ekici
charter : eski Avrupada ehir kuruluu ve ynetimi
iin kurallar belirleyen belge
cheating : kandrma, aldatma
cheering : keyif verici
chemically charged : kimyasallar kullanlarak
yaplan ey
chest : sandk, kutu; gs
chestnut : kestane
chiefly : balca, en ok, her eyden nce, mostly,
above all
choice : seenek, seim, are, alternative, option
chronic : kronik
chronicle : tarihi olay kayd
churchyard : kilise bahesi / avlusu
cipher : ifre
circulate : deveran etmek, dolamak, go about,
move around
circulation : dolam, datm miktar, tiraj
circumference : daire evresi, ember
circumnavigate : denizden etrafn dolamak
circumstance : olay, vaka, durum, koul, keyfiyet,
situation, case, incident
circumstance : art, durum, condition, situation
circumstances being what they are : artlar
(ahval) byle olunca
civic : yurttalk / vatandalk ile ilgili
civil disturbance : sosyal kargaa, i kargaa
civilisation : medeniyet
claim (fiil) : talep / iddia etmek, demand, request,
zt anl.: disclaim, deny
claim (isim) : iddia, talep, hak talebi, assertion,
demand, request, zt anl.: disclaimer

www.bademci.com

12 - DS Szl
clarify : akla kavuturmak, make clear, illuminate
classify : snflandrmak, break down, sort out
clean bill of health : salk belgesi
cleanse : temizlemek, artmak, ykamak, clean,
wash, zt anl.: pollute
clear away : kaybolmak, ortadan kaldrmak,
disappear, remove
clear out : svmak, tymek, slip out of
clear up : (hastalk) gidermek, ge(ir)mek,
iyile(tir)mek, heal, cure; tamamen
temizlemek, ortadan kaldrmak, remove
cliff : uurum, sarp kayalk
climate : durum, iklim
climatic : iklimsel, mevsimsel
clockwork : saat dzenei
close down : (bir iyerini vs.) kapatmak, shut down
close in : 1) (sinsice) yaklamak, approach;
2) (gndz, gn ) ksalmak, azalmak
close on : hemen hemen, yaklak (daha ok
rakamlardan nce kullanlr), close to
close up : 1) (bir eyi) tkamak, kesmek, kapamak,
faaliyetini durdurmak, block, shut; 2) (birbirine)
yaklamak, come closer
closed circuit : kapal devre
clot : pht
clothing chain stores : hazr giyim zincir
maazalar
clue : ipucu, hint
clumsy : hantal, kaba, biimsiz, awkward, ungainly
cluster : kme, grup, dizi
clutch : bir kerede yumurtlanm yumurtalar
coal-derived : kmrden elde edilen
coal-mining : kmr madencilii
coastal : ky, sahil
coastline : ky boyu, sahil eridi
cobalt : kobalt
cobbled : kaldrm ta deli
code : 1) kanun, yasa; 2) kod, ifre
cognitive : bilme / kavrama / idrak ile ilgili
cognitive function : kognitif fonksiyon, alglama,
renme ve mantksal bir temele oturtma
ilemlerinin psikolojik sonucu olarak ortaya
kan durum
coherent : tutarl, uygun, ahenkli, mantkl,
consistent, rational, zt anl.: incoherent
cohesion : btnlk, birleme, ballk
coincide (with) : ile rastlamak, (ayn zamana) denk
gelmek, atmak, coexist, accompany,
zt anl.: differ, deviate

collaborate : birlikte almak, ibirlii yapmak,


cooperate
collapse : gme, kme, yklma, downfall, failure,
zt anl.: success, triumph
collar : boyunluk, tasma
colleague : meslekta, i arkada
collection : toplama, koleksiyon
collective : kolektif, ortaklaa, joint, shared,
zt anl.: individual, solo
collectively : ortaklaa, jointly, zt anl.: individually
collide : arpmak, arpmak, clash, crash
collision : arpma, atma
collusion : gizli anlama
colonist : koloni kuran
colossal : kocaman
colour : saptrmak, nyarg katmak, distort,
prejudice
combat (fiil) : savamak, mcadele etmek, fight,
struggle, zt anl.: surrender, compromise
combat (isim) : sava, muharebe
combination : birleme, birleim, birletirme,
mixture, unification, zt anl.: dissolution
combine : birle(tir)mek, unite, embody,
zt anl.: separate
combustion : yanma, tutuma
combustion driven : yanma ile alan
come about : meydana gelmek, ortaya kmak,
olmak, take place, arise
come about : meydana gelmek, ortaya kmak,
olmak, take place, arise
come across : rastlamak, tesadf etmek, encounter,
meet, zt anl.: avoid
come along : gelmek, ulamak, birlikte gelmek
come by : elde etmek, edinmek, acquire
come from : (bir ey)den kaynaklanmak, result from
come in : gelmek, ulamak, alnmaya balamak,
ortaya kmak, arrive, appear
come into being : ortaya kmak, belirmek, come
into existence, come to life, emerge
come into close contact : yakn temasta bulunmak
come into force : yrrle girmek, uygulanmaya
balamak
come into high favour : ok tutulmaya balamak
come into prominence : nlenmek, tannmak,
become well-known
come on : sahneye (ortaya) kmak, appear, show
up, zt anl.: go off, disappear
come out : grnmek, akla kavumak, appear,
become clear

www.bademci.com

DS Szl - 13
come out against : kar kmak, oppose
come over : (ksa bir yol kat ederek veya ziyaret
iin) gelmek
come round : (operasyon sonras) derlenmek,
kendine gelmek
come through : (beklendii gibi) ulamak / varmak,
arrive (as expected)
come to pass : olmak, gereklemek, happen,
become real
come to the attention of : (birinin) dikkatini ekmek
come to the fore : n plana kmak
come up : ortaya kmak, sz konusu olmak
come up with : (karlk, yant, fikir vs.) bulmak,
ortaya atmak, nermek, think of, suggest
comeback : geri dn
comet : kuyrukluyldz
comfort : rahatlk
comfort care : rahatlatc bakm
command : hakim olmak, etkisi altna almak,
influence, zt anl.: follow
commemorate : anmak, ansn yaatmak, honour,
immortalise
commence : balamak, begin, start, set out,
zt anl.: cease, finish, terminate
commendable : vgye deer, praiseworthy,
zt anl.: unworthy
comment : fikrini sylemek, yorumda bulunmak,
express, remark; (isim) yorum
commentator : yorumcu, eletirmen
commerce : ticaret, trade
commercial : ticari
commercial interests : ticari karlar
commission : atamak, grevlendirmek, smarlamak,
assign, delegate, order, (isim) grev, atama,
komisyon
commissioner : komisyon / kurul yesi
commit : 1) sz vermek, taahht etmek, pledge;
2) (su vs.) ilemek; (intihar vs.) etmek
commit oneself to : kendini adamak; sz vermek,
devote; promise
commitment : vaat, taahht, sz, ykmllk,
pledge, obligation
commodity : mal, eya, goods
common sense : saduyu
commonly : ounlukla, usually, zt anl.: rarely,
seldom
commonplace : sradan, olaan, baya, usual,
ordinary, zt anl.: exceptional
communal : toplumsal, halka ait

communicate : haberlemek, iletiim kurmak, be in


touch
communication : iletiim, haberleme
community : topluluk; toplum, halk
comparable : karlatrlabilir, kyaslanabilir, benzer,
equivalent
comparatively : oransal olarak, nispeten, relatively
compare favourably with : (bir ey) ile
karlatrldnda daha iyi / stn durumda
olmak
compare well with : (bir ey)e benzemek,
(bir ey)den farksz olmak
comparison : karlatrma, iliki, benzerlik,
contrast, relation, similarity
compartment : blm, ksm, blme
compatibility : uyumluluk, harmony, agreement,
zt anl.: incompatibility
compatible : birbiriyle uyumlu, well-matched;
zt anl.: incompatible, discordant
compel : zorlamak, mecbur etmek, force, oblige
compelling : zorlayc, compulsive, zt anl.: flexible
compensate for : telafi etmek, make up for
compete : rekabet etmek, yarmak, rival
competent : ehil, yetenekli; yetkili, capable, able,
zt anl.: incompetent, unable
competition : yarma; rekabet
competitive : rekabeti, rekabete dayanan, rekabet
edebilen
competitive power : rekabet gc
compile : derlemek, collect, accumulate,
zt anl.: disperse
complacency : kendinden honut olma,
self-satisfaction, zt anl.: agony, suffering
complacent : kendinden honut, self-satisfied,
zt anl.: troubled, uneasy
complaint : ikayet, yaknma, grievance
complex : karmak, complicated, zt anl.: simple,
straightforward
complexity : karmaklk, apraklk, complication,
zt anl.: simplicity
comply with : uymak, uygun davranmak, itaat
etmek, conform to, abide by,
zt anl.: disregard, resist
component : unsur, e, para, eleman, ingredient,
part
compost : bitkilerin veya mutfak artklarnn
rmesiyle elde edilen gbre
compound : karm, bileim
comprehend : 1) (tam olarak) anlamak, kavramak,
grasp; 2) kapsamak, iine almak, include

www.bademci.com

14 - DS Szl
comprehensive : kapsaml, geni, etrafl, inclusive,
overall, in depth, zt anl.: exclusive, narrow,
limited
compress : sktrmak, bastrmak, condense,
zt anl.: expand
compression : sktrma
comprise : kapsamak, iermek, --den olumak,
oluturmak, constitute, consist of, make up
compromise : 1) (karlkl dn vererek) uzlama,
uyuma, agreement, settlement, 2) (bir iin
sonucunu) tehlikeye atmak, riske sokmak
compromised : zayf dm, weak
compulsive : zorlayc, compelling, zt anl.: flexible
compulsively : nne geilmez bir ekilde,
obsessively, zt anl.: flexibly
computing : hesaplama, bilgisayar kullanm
conceal : saklamak, gizlemek, hide, zt anl.: reveal
conceivable : akla yatkn, makul, reasonable,
zt anl.: inconceivable
conceive : anlamak, kavramak, alglamak,
dnmek, tasarlamak, think, consider, devise
conceiving : gebe kalma, pregnancy
concentrate : odakla(n)mak, younla(tr)mak,
focus
concentration : younluk; younlama, odaklanma,
intensification; focusing
concept : kavram
conception : gebe kalma
conception : 1) kavram, dnce, gr, concept,
idea, Notion, 2) gebe kalma
conceptual : kavramsal
concern : ilgi, ilgilenilen ey; kayg, interest; worry,
zt anl.: indifference, neglect
concession : imtiyaz, privilege
conclude : 1) sonu karmak, determine;
2) bitirmek, sonulandrmak, complete
conclusive : kesin, son, nihai, definite, final,
zt anl.: questionable, uncertain
conclusively : kesin olarak, nihai olarak, definitely,
finally, zt anl.: questionably
concrete : 1) somut, actual, solid, zt anl.: abstract;
2) beton
concussion : baylmay gerektirecek iddetli darbe
condemn : knamak, ayplamak, sulu bulmak,
blame, zt anl.: acquit
condense : 1) younla(tr)mak, koyula(tr)mak,
concentrate; 2) zetlemek, abridge
condition (fiil) : 1) artlandrmak, etkilemek, equip,
adapt, zt anl.: incapacitate; 2) art komak

condition (isim) : hal, durum; art, koul, situation,


requirement
conditional : koullara bal, contingent,
zt anl.: unconditional
condor : Gney Amerika akbabas
conduct : 1) yrtmek, ynetmek, uygulamak,
administer, carry out, perform; 2) iletmek,
gtrmek, yn vermek, transmit, convey
conduct (isim) : davran, tavr, hareket tarz,
behaviour, attitude
conduction : snn kat maddelerde paracktan
paraca geerek iletilmesi
conductive : iletken, geirgen
confer : 1) (on) vermek, bahetmek, (nvan vs.)
vermek, render, bestow; 2) (with) danmak,
consult
confide : 1) (to / in) srrn amak; 2) (to) (bir iin)
sorumluluunu vermek, entrust
confidence : gven, itimat, trust, zt anl.: distrust
confident : gvenli, emin, sr paylalabilir, be sure
of oneself, trustworthy
confidential : gizli, secret, zt anl.: open, public
confidentiality : gizlilik
confidently : gvenle, fearlessly
confine to : ile snrlamak, ile snrl kalmak,
hapsetmek, (yataa, eve vs.) balamak, limit,
restrict
confined to bed : yataa bal, yataa mahkum
confirm : teyit etmek, dorulamak, validate, affirm,
zt anl.: deny, disprove
confiscation : zorla el koyma, msadere, haciz,
istimlak, kamulatrma, seizure
conflict : anlamazlk, ihtilaf, atma,
disagreement, fight, zt anl.: accord, peace
conflict with : (birisi) ile atmak / ekimek, clash,
disagree, zt anl.: agree, conform to
conflicting : zerinde anlalamayan, ihtilafl,
controversial
conflicting : (birbiriyle) atan, elien,
contradictory
conform (to / with) : uymak, --e uygun davranmak,
comply with, abide by, zt anl.: object to,
oppose, conflict
confront (with) : (bir ey ya da kiiyle) kar karya
gelmek, karlamak, face, challenge,
zt anl.: avoid, retreat from
confuse : akln kartrmak, artmak, puzzle,
zt anl.: clarify
confusion : kafa karkl, aknlk; dzensizlik,
perplexity; disorder, zt anl.: clarity; order
congested : kan toplanm, tkank, kalabalk

www.bademci.com

DS Szl - 15
congestion : tkanklk, skklk, izdiham, blockage
congestive : kan veya su toplanmas ile ilgili
congressional : kongre kaynakl
conjointly : birlikte, beraber
conjure up : akla getirmek, anmsatmak,
uyandrmak, evoke
conquer : fethetmek
conquest : fetih, zafer
conscience : vicdan
conscious : bilinli, farknda, bilinci yerinde, alert,
aware, zt anl.: unconscious
conscious memory : bilinli / ak bellek / hafza
consciousness : bilin, farknda olma hali
consecutive : art arda, pe pee, successive
consensus : oy / gr birlii
consequence : sonu, semere, (ardndan gelen)
etki, result, effect, zt anl.: cause, source
consequent on : sonucu olan, sonucunda ortaya
kan
consequently : sonu olarak, dolaysyla, bu
nedenle, accordingly, subsequently
conservation : koruma, muhafaza etme
conserve : korumak, (enerji, g vs.) saklamak,
dikkatli, tutumlu kullanmak, economise,
zt anl.: waste
considerable : nemli, hatr saylr, byk, hayli,
fazla, sizable, substantial, zt anl.: little,
insignificant
considerably : epeyce, olduka, significantly,
substantially, zt anl.: slightly
considerately : dnceli bir ekilde, thoughtfully,
zt anl.: inconsiderately, thoughtlessly
consideration : ilgi, dnce, zen, solicitude,
zt anl.: unconcern, disregard
considering : dikkate alndnda
considering that : (bir ey) gz nne alndnda,
dikkate alndnda
consist of : (bir ey)den meydana gelmek, ibaret
olmak, be made up of
consistent : tutarl, steady, undeviating,
zt anl.: changing, inconsistent
consistently : tutarl bir ekilde, invariably,
zt anl.: divergently
conspicuous : gze arpan, dikkat eken,
obtrusive, prominent, zt anl.: inconspicuous,
unseen
conspicuous consumption : gsteri iin tketim
conspiracy : komplo, entrika, plot
constant : 1) srekli, devaml, continuous,
perpetual, relentless, zt anl.: terminable;

2) sabit, stable, fixed, zt anl.: variable


constantly : devaml, srekli, continually,
perpetually, zt anl.: rarely, seldom
constellation : takmyldz, bur
consternation : hayret, aknlk, dehet
constituent : e, unsur, element, factor,
zt anl.: aggregate, whole
constitute : 1) oluturmak, comprise, make up;
2) kurmak, tesis etmek, establish
constitution : anayasa
constitutional : anayasal
constitutional : (doutan gelen gibi) kendiliinden
sahip olunan, inherent
constriction : skma, bzme; boaz, dar geit,
contraction, shrinkage, zt anl.: expansion,
swelling
constructive : yapc, yardmc, positive, helpful,
zt anl.: destructive
consult : danmak, confer
consult (over) : (hakknda, konusunda) danmak,
confer on
consultation : danma, mzakere, conference,
discussion
consumer : tketici
consumption : tketim
contact : temasa / balantya gemek, dokunmak
contagious : bulac, infectious
contained in : iinde olan, kapsamnda bulunan
contaminate : kirletmek, (hastalk vs.) bulatrmak,
pollute, infect
contaminated : kirlenmi, (hastalk vs.) bulam,
polluted, infected
contamination : bulatrma, kirlenme, pislik,
pollution, blemish
contemporary : (birinin) ada (olmak), ayn
ada (yaam olmak); ada, gncel, yat,
modern, current, zt anl.: archaic, ancient
content : 1) ierik, composition; 2) memnun, honut,
happy, satisfied
contentment : tatmin, memnuniyet, honutluk,
satisfaction, zt anl.: discontentment,
dissatisfaction
contest : yarma, mcadele, ekime, competition,
challenge, zt anl.: cooperation
contestant : yarmac
context : balam, evre ve koullar
continental : ktasal
continual : srekli, devaml, kesintisiz, constant,
perpetual
contour : dzey izgisi, ykselti erisi

www.bademci.com

16 - DS Szl
contract : (hastalk) kapmak, obtain, pick up,
zt anl.: infect, give, transmit
contraction : kaslma, daralma, bzlme,
constriction
contradict : elimek, ters dmek, oppose, deny,
zt anl.: agree
contradiction : eliki, aykrlk, tutarszlk, conflict,
inconsistency, zt anl.: agreement
contradictory : elikili, tutarsz, conflicting,
inconsistent, zt anl.: confirming, consistent
contraption : belli bir i iin kurulan mekanizma
contrary to : karn, aksine, as opposed to
contrast : kartlk, ztlk, fark, difference, distinction,
zt anl.: similarity, likeness
contribute (to) : katkda bulunmak, support, help
contribution : katk
contributor : (gazete, dergi vs.de) yaz yazan kimse
contrive : dzen kurmak, dolap evirmek
controversial : hakknda konuulan, tartma
konusu olan; tartmal, ihtilafl, debatable,
zt anl.: uncontroversial, unquestionable
controversy : tartma, ekime, anlamazlk,
uyumazlk, dispute
contusion : ezik, bere, rk, bruise
convection : sv veya gaz dalgalanmas yoluyla s
iletimi
convenience : uygunluk, rahatlk, elverililik,
comfort, facility, suitability
convenient : elverili, kullanl, msait, uygun,
useful, suitable, zt anl.: inconvenient
convention : gelenek
conventional : geleneksel, konvansiyonel
conventionally : konvansiyonel / geleneksel olarak,
traditionally
conversely : tersine, aksine, contrarily
conversion : dnm
convert (into) : deitirmek, dntrmek,
evirmek, transform, turn into
convertible : deitirilebilir, evrilebilir, versatile,
zt anl.: inflexible, rigid
convey : 1) iletmek, tamak, pass along;
2) bildirmek, express
conveyor : tayc bant
convict : sulu bulmak, mahkum etmek, declare
guilty, zt anl.: acquit, release
convince : inandrmak, ikna etmek, persuade, talk
into
convincing : inandrc, credible, realistic,
zt anl.: unconvincing
convincingly : doyurucu / inandrc bir ekilde,
satisfactorily

cool down : soumak


cooperate : ibirlii yapmak, beraber almak,
collaborate
cope (with) : ba etmek, baa kmak, stesinden
gelmek, deal with, manage,
zt anl.: mismanage
copious : bol, ok, bereketli
copper : bakr
coral : mercan
core : derinden alnan numune
core : 1) i, z, esas, merkez, centre, nucleus,
zt anl.: exterior; 2) derinden alnan numune
corporate : (genellikle A.. halinde) irketlemi,
irkete ait
corporatisation : irketleme, byk irketlere
dnme
corrective measure : dzeltici / iyiletirici nlem
correlate : karlkl ilikisi olmak
correlation : karlkl iliki, korelasyon
corresponding : karlk olan, tekabl eden
corruption : yolsuzluk, bozulma, yozlama,
rvetilik, dishonesty
cost-conscious : maliyete duyarl
cost-effective : uygun maliyetli
costly : maliyetli, pahal, expensive, zt anl.: cheap
cost-overrun : maliyet art
costwise : maliyet asndan
cottage : kk ev, kulbe
councillor of state : eyalet meclisi yesi
counsel (isim) : dava vekili
counsel (fiil) : tlemek, t vermek, advice,
suggest
count : kont
counter : kar gelmek, karlk vermek, gidermek,
respond, oppose, ward off
counterpart : karlk, kopya, akran
counterproductive : amaca hizmet etmeyen, ters
etkisi olan
counterweight : denge salayc arlk
countless : saysz, innumerable, myriad,
zt anl.: few, limited
countryman : vatanda, hemeri
country-wide : lke apnda
couple (with) : balamak, birletirmek, balant
kurmak, connect, link, zt anl.: separate,
detach
course : gidiat, sre, yn, rota
court proceedings : duruma, celse, hearing
coverage : haber konusu olma, ilenme

www.bademci.com

DS Szl - 17
covering : zar, rt, membran
crack : atlak, yark
cracking : atlama
cradle : beik
craft : 1) tekne, gemi, vessel; 2) zanaat, meslek
(daha ok esnaf ve sanatkarlar iin)
crave : ok istemek, --e can atmak, die for,
zt anl.: detest
crave attention : ilgi ekmek istemek
crawl : emeklemek, srnmek
craze : geici moda
creature : yaratk
credibility : gvenilirlik, reliability
credible : inanlr, gvenilir, believable, reliable,
zt anl.: incredible, unreliable
creepy-crawly : srnerek veya yere yakn ilerleyen
crevice : yark, atlak
crew : mrettebat, takm
criminal : 1) su oluturan, sua ait; 2) sulu
criminal justice system : ar ceza adalet sistemi
crippling stiffness : aksamaya / sakatla neden
olan, sertlik / kaskatlk
critic : eletirmen
critical : eletirel
criticize : eletirmek
Croesus : Lidya medeniyetinin son kral, ok zengin
adam
crop : mahsul
crop yield : rn verimi
cross over : (snr, nehir vs.) gemek, pass beyond
crossword puzzle : apraz bulmaca
crown : ta
crucial : can alc, kritik, ok nemli, pivotal, vital,
zt anl.: trivial
crucially : can alc bir ekilde, essentially,
significantly
crude : ham, i, pimemi
crudely : ham / olgunlamam bir biimde, kabaca,
cahilce, artlessly, inexpertly, zt anl.: artfully
crumble : paralanmak, ufalanmak
crusade : 1) mcadele etmek, savam vermek,
kampanya yapmak, struggle, fight, campaign;
2) hal seferi
crust : kabuk, d tabaka
culminate : sonulanmak; dorua varmak, end;
climax, zt anl.: begin, start
culmination : 1) doruk, zirve; 2) son, biti
culprit : sulu, guilty, offender, zt anl.: innocent

cultivate : gelitirmek, zenginletirmek, yetitirmek,


(topra) ilemek, develop, enrich
cultivation : yetitirme
culture : kltr
cumulative : kmlatif, toplu olarak
cup : (elini) bardak / fincan tutar gibi yapmak
curb : kstlamak, snrlamak, gem vurmak, restrain,
limit
cure : ifa, tedavi, are, ila, remedy, relief
cured : tuzlanm, salamura
curiosity : merak
curious : 1) tuhaf veya benzersiz olmas nedeniyle
ilgi eken; 2) merakl
current : imdiki, halihazrdaki, gncel; cari,
contemporary, present
currently : u sralarda, bu gnlerde, hlihazrda
curriculum : (oul : curricula) ders program
curtail : azaltmak, ksaltmak, decrease, shorten,
zt anl.: increase, prolong
curve upwards : yukar doru bombe yapmak
cushion of air : hava yast
custom : gelenek, adet
customary : allm, adet olan, accepted,
common, zt anl.: unusual, abnormal
cut : kesinti
cut a pitiable figure : acnacak bir tip izmek
(bimek)
cut back on : (zellikle tasarruf amacyla) ksnt
yapmak, azaltmak, cut down on
cut down on : (bir eyi) azaltmak, decrease,
economise, zt anl.: increase, waste
cut free from : (balayan bir eyi) keserek serbest
brakmak / kalmak
cut off : (yolunu) kesmek, block
cut off from : ayr kalmak, ayrmak, ilikisini
kesmek, separate, zt anl.: unite
cut out : (belli bir biimde) kesip karmak, (bir
metinden vs.) karmak, silmek, cut off
cut size : kesim boyutu
cutting-edge : yeniliki, en gelimi, lider
cyclic : periyodik, dnemsel
cytologic : hcreye ilikin
daily : gnlk gazete
dairy farming : mandraclk
dam : baraj
damming a river : bir akarsu zerine baraj yapma
damp : nemli, rutubetli, moist, wet
dare : gze almak, --e cesaret etmek, venture
daring : cretkar, gzpek

www.bademci.com

18 - DS Szl
dart : fze
dashed : (mit, plan vs. iin) suya dm, boa
km
date back to : tarihlenmek, tarihine uzanmak, date
from
date from : tarihinden kalmak, tarihinden balamak
daunting : yldrc, gz korkutucu
dawn : dou, gn aarmas, afak skmesi
day-care : gndz ocuk bakm
daydreaming : hayal kurma, hayallere dalma
D-Day : Normandiya kartmas gn
deadly : ldrc
deafness : sarlk
deal blows (to) : darbe vurmak
deal with : ele almak, ilgilenmek, idare etmek,
stesinden gelmek, get involved in, manage,
zt anl.: disregard, ignore
dealings : i, alveri, i ilikisi, iliki, business,
relations
death penalty : lm cezas
debate (fiil) : tartmak, mzakere etmek, argue,
discuss
debate (isim) : tartma, mzakere, argument,
discussion
debellatio(n) : fetih
debilitate : kuvvetten drmek, zayflatmak,
takatini kesmek, incapacitate, undermine,
weaken, zt anl.: invigorate, strengthen
debris : dknt; yknt, enkaz
debris disk : dknt halkas
debut : (sahneye) ilk k, balang
decade : on yl
decay (fiil) : r(t)mek, decompose
decay (isim) : yklma, rme, bozulma, azalma,
collapse, corrosion, degeneration, decline
deceive : aldatmak, mislead, delude
decelerate : hzn azaltmak
decent : saygn, makul, akl banda, respectable,
acceptable, proper
deception : aldatma, aldanma, hile, dzen, deceit,
fraud, zt anl.: honesty
deceptive : aldatc, yanltc, false, misleading,
zt anl.: straightforward, upright
deciduous : yaprak dken
decipher : ifresini / anlamn zmek
decisive : kesin, kararl, definite, zt anl.: indecisive,
questionable
decisively : kesin olarak, kararl bir biimde,
certainly, determinately

declaration : ilan; bildiri, announcement


declare : ilan etmek, bildirmek, make known,
announce, zt anl.: deny, revoke
decline (fiil) : azalmak, dmek, gerilemek, kmek,
drop, decay, deteriorate, zt anl.: increase,
progress, recover
decline (isim) : azalma, d, gerileme, k,
drop, decay, deterioration, zt anl.: upturn,
progress, recovery
dedicate : vermek, adamak, devote
deduce : (anlam) karmak, karsamak, infer,
realize
deduction : mantksal karm, mantk yrtlerek
varlan kiisel yarg, implication
deed : eylem, i, fiil, achievement, action,
zt anl.: failure
deem : saymak, addetmek, regard
deeply : derinden, derinlemesine, profoundly,
intensely, zt anl.: moderately, slightly
defeat : bozgun, yenilgi, (fiil ) bozguna uratmak,
yenmek, overthrow, conquest
defect : kusur, bozukluk, eksiklik, imperfection,
deficiency, zt anl.: excellence
defendant : daval
defensive : savunmac, protective, zt anl.: offensive
defer : ertelemek, geciktirmek, put off, retard,
zt anl.: expedite
defiantly : cretkar / kstah / meydan okuyan bir
ekilde, boldly, rebelliously
deficiency : eksiklik, yetersizlik, inadequacy,
insufficiency, shortage, zt anl.: adequacy,
sufficiency, excess
deficiency : eksiklik, yetersizlik, inadequacy,
insufficiency, shortage; zt anl.: adequacy,
sufficiency
deficit : ak, yetersizlik, inadequacy, shortage,
zt anl.: excess, surplus
definition : kesinlik, netlik, znrlk, tam anlamn
verebilme zellii
deflation : (bir eyin) havasnn boalmas, snme,
deflasyon, fiyatlarn dmesi
deforestation : ormanszlatrma
deforested : ormansz kalm
deformity : arpklk, biimsizlik, sakatlk
degenerate : yozlamak, dejenere olmak,
deteriorate; (isim) yozlam, soysuz,
dejenere, corrupt, deteriorated, zt anl.: healthy
degenerative : dejeneratif (bir doku veya organn
zamanla yapsal veya fonksiyonel bozulma
gstermesi hali)

www.bademci.com

DS Szl - 19
dehumanize : insanlktan karmak, insani
zelliklerini yok etmek
dehydrate : suyunu almak, kurutmak
delay : gecikme, retardation, (fiil ) ertelemek,
geciktirmek, postpone
delegate : grevlendirmek, (bir ii) devretmek,
commission, empower, (isim ) delege, temsilci
deliberate : 1) kastl, on purpose; 2) temkinli
deliberately : kasten, bile bile, intentionally,
zt anl.: accidentally
deliberation : mtalaa, zerinde dnme;
mzakere, tartma, consideration; discussion
delicate : nazik, narin, hassas, fragile, subtle, tender,
zt anl.: tough, solid
delight : sevin, memnuniyet, keyif
deliver : teslim etmek, vermek, brakmak, datmak,
mesaj iletmek, transfer, hand over, distribute,
zt anl.: keep, retain
delivery : teslim, datm, doum, handing over,
distribution
delusion : aldanma, yanlma, misconception,
deception, zt anl.: reality
demand : talep etmek, istemek, request, claim
demanding : (ok aba, ilgi vs.) isteyen, bekleyen
demented : bunam, akln yitirmi
dementia : bunama
demographic : demografik (nfus ile ilgili
deikenlere ait)
demolish : yok etmek, ortadan kaldrmak, destroy,
exterminate, wipe out, zt anl.: preserve,
restore, construct
demonstrate : kantlamak, gstermek, illustrate,
depict
demonstration : gsteri
denied by : (birisi ya da bir kurum) tarafndan
dlanm
denomination : birim
denote : gstermek, belirtmek, anlamna gelmek,
mean, stand for, point to
denounce : knamak, condemn, zt anl.: praise
dense : youn, sk
densely : youn bir ekilde, heavily, zt anl.: loosely,
sparsely
dental caries : dite rme
dental cavity : di r, dental caries
deny : yadsmak, yalanlamak, reddetmek, yoksun
brakmak, refuse, reject, zt anl.: admit, accept
departure : 1) sapma, deviation, divergence;
2) ayrl, kalk, leaving, take-off
dependence : bamllk

dependent : baml, reliant, zt anl.: independent,


self-reliant
depict : betimlemek, anlatmak, resmetmek,
describe, picture
depiction : betimleme, resmetme, description,
picture
deplete : tketmek, bitirmek, exhaust, consume,
zt anl.: add, restock
depletion : tkenme
deploy : konulanmak, mevzilenmek, bir plana gre
yerletirmek, position
deposit (fiil) : koymak, brakmak, ymak, place
deposit (isim) : maden yata
deposition : kme, tortu
depressed : 1) azalm, miktar dm; 2) morali
bozuk, depresyonda
deprivation : yoksunluk, mahrumiyet, lack,
zt anl.: availability, surplus
deprive (of) : yoksun brakmak, mahrum etmek,
strip of, zt anl.: offer, supply
derive (from) : elde etmek, karmak, tremek,
obtain, originate
desalination : tuzunu giderme
descend : alal(t)mak, in(dir)mek, lower,
zt anl.: ascend
descend from : (birin)den intikal etmek, (biri)nin
soyundan gelmek, originate from
description : betimleme, tarif, ekal, depiction,
picture
descriptive : tanmlayc, betimsel
desert : terketmek, brakmak, abandon, leave
deserve : hak etmek, layk olmak, earn
designated : dizayn edilmi, tasarlanm
desirable : arzulanr, ekici, cazip, preferred,
attractive, zt anl.: undesirable, unsuitable
desolate : terkedilmi, ssz, bo; harap, perian;
yalnz, kimsesiz, abandoned; destroyed;
solitary
desperate : umutsuz, mitsiz, hopeless,
zt anl.: hopeful, promising
despite : (bir ey)e karn, ramen
destiny : kader, yazg, talih, ksmet, fate
destroy : yok etmek, ortadan kaldrmak, demolish,
exterminate, wipe out, zt anl.: preserve,
restore, construct
destruction : ykm, yok etme, imha, extermination,
zt anl.: construction, renovation
destructive : ykc, zararl, devastating, detrimental,
zt anl.: constructive
destructively : ykc olarak, ykc bir ekilde,
damagingly, harmfully, zt anl.: constructively

www.bademci.com

20 - DS Szl
detain : gzaltna almak, alkoymak, apprehend,
withhold, zt anl.: release, liberate
detect : ortaya karmak, bulmak, fark etmek,
kefetmek, discover, identify
detectable : bulunabilir, saptanabilir, noticeable
detection : bulma, ortaya karma
detention : alkoyma, engelleme, tevkif, restraint,
custody, zt anl.: release
deter (from) : (bir ey)den caydrmak /
vazgeirmek, discourage, inhibit,
zt anl.: encourage, promote
deteriorate : bozulmak, ktlemek, decline,
worsen, zt anl.: recover
deterioration : ktleme, bozulma, decline,
worsening, zt anl.: enhancement,
improvement
determinant : belirleyici etken
determine : 1) belirlemek, saptamak, establish,
shape; 2) karar vermek, amalamak, resolve
determined : kararl, azimli, persistent, decisive,
zt anl.: irresolute, hesitating
determining : belirleyici
detonator : ateleme mekanizmas
detract (from) : eksiltmek, (deerinden, neminden,
kalitesinden) drmek, belittle, lower
detractor : ktmseyen / kmseyen kii
detrimental : zararl, harmful, damaging,
zt anl.: beneficial, helpful
devalue : deerini drmek
devastate : harap / perian etmek, mahvetmek,
destroy, ruin, zt anl.: construct, restore
devastating : ykc, yok edici, harap edici,
destructive, disastrous, zt anl.: constructive
deviation : sapma, ayrlma, diversion, variance,
zt anl.: conformity, uniformity
device : alet, aygt
devious : sinsi, dolambal, deceitful, insidious
devise : tasarlamak, plan gelitirmek, dzenlemek,
formulate, invent, organise,design
devoid (of) : yoksun, mahrum, lacking
devote : adamak, --e ayrmak, dedicate
devotion : sadakat, iten ballk; adama
devoutly : iten, ciddi, kendini adam, sincerely,
devotedly
dictate : zorla kabul ettirmek, emretmek, impose,
command
die down : hafiflemek, snmeye yz tutmak,
azalmak, fade away
die out : yok olmak, ortadan kalkmak, fade away,
perish, zt anl.: develop, expand

dietary : (sfat ) perhizle ilgili, (isim ) perhiz yemei,


dietetic
differ from : (bir ey)den farkl / deiik olmak,
diverge from, zt anl.: conform to, resemble
differential : diferansiyel dilisi, farkl, ayrc
differentiate : ayrmak, ayrt etmek, farkllamak,
distinguish
differing : birbirinden farkl
diffuse : yay(l)mak, datmak, dalmak, spread
diffusible : yaylabilir, dalabilir
digest : sindirmek, hazmetmek
dilemma : kmaz, amaz, ikilem
diminish : azal(t)mak, eksil(t)mek, decrease,
zt anl.: increase
diphtheria : difteri
dire : 1) acil, ok ciddi; 2) korkun, dehetli, berbat,
critical; dreadful, terrible
direct : ynlendirmek; talimat vermek, guide; instruct
direct public attention to : kamu dikkatini e
ekmek / yneltmek
disability : sakatlk, maluliyet, handicap, invalidity
disadvantage : dezavantaj, saknca, drawback,
inconvenience, zt anl.: advantage, benefit
disappearance : ortadan kalkma, yok olma,
vanishing, zt anl.: appearance, emergence
disappointing : d krkl yaratan, discouraging,
zt anl.: encouraging, inspiring
disappointingly : hayal krkl yaratacak ekilde,
discouragingly, zt anl.: inspiringly
disappointment : d krkl, discouragement,
zt anl.: fulfilment, success
disapproval : onaylamama, doru bulmama, itiraz,
objection
disapprove (of) : doru bulmamak, onaylamamak,
find unacceptable, zt anl.: approve
disaster : felaket, ykm, afet, catastrophe, tragedy
disastrous : feci, ykc, detrimental, terrible,
zt anl.: fortunate, successful
disband : datmak, dalmak, disperse,
zt anl.: combine, unite
discard : aklndan karmak, reddetmek, yok
saymak, dismiss, reject
discernible : fark edilebilir, grlebilir, perceptible,
noticeable, zt anl.: imperceptible, obscure
discharge (from) : 1) (hastay) taburcu etmek;
2) tahliye etmek, release
disclose : amak, ifa etmek, aa vurmak, reveal,
display, zt anl.: hide, conceal
discomfort : rahatszlk, sknt, annoyance, trouble,
zt anl.: comfort, ease

www.bademci.com

DS Szl - 21
discomforting : rahatsz edici
disconcert : 1) artmak, perplex; 2) dzenini
bozmak, altst etmek, disturb, upset
disconnection : kopukluk, balant kesilmesi,
dissociation, zt anl.: connection, association
discontent : honutsuzluk, dissatisfaction,
zt anl.: contentment, satisfaction
discontinue : kesmek, durdurmak, yarda brakmak,
cease, quit, end, zt anl.: keep on, proceed
discordant : birbiriyle elien, aralarnda uyumazlk
bulunan, conflicting, incompatible,
zt anl.: compatible, concordant
discount : 1) nemsememek, kmsemek,
disregard, minimise, 2) indirim yapmak
discourage : cesaretini / hevesini krmak, gzn
korkutmak, deter, dissuade, zt anl.: urge,
encourage
discouraging : cesaret krc, unfavourable,
zt anl.: encouraging
discredit : gzden drmek, gvenini sarsmak,
disapprove, degrade, zt anl.: praise, honor
discreetly : (azndan kana ve hareketlerine)
dikkat eder bir ekilde, ihtiyatl, tedbirli,
carefully, thoughtfully, cautiously,
zt anl.: recklessly, heedlessly
discrepancy : farkllk, fark, ayrm, elime,
tutarszlk, uyumazlk, conflict, distinction,
variance, zt anl.: agreement, consistency
discrete : ayr, farkl, distinct, separate,
zt anl.: associated, similar
discretely : farkl bir ekilde, (birbirinden) ayr
olarak, distinctly, separately
discretion : takdir yetkisi, consideration
discriminate (against) : (aleyhine) ayrm yapmak,
disfavour, show prejudice
discrimination : ayrmclk, ayrm yapma, bias,
unfairness, zt anl.: impartiality
disdain : kk / hor grmek, tepeden bakmak,
scorn, zt anl.: admire, praise
disfigurement : kozmetik bozukluk, vcutta ekil
kayb
disgraced : utan verici, rezil
disgust : irenme, tiksinti
disgusting : iren
disintegration : paralanma, blnme, ufalanma
dismantle : skmek, paralara ayrmak, take apart,
zt anl.: assemble
dismiss : aklndan karmak, reddetmek, discard,
reject
dismissive : hafife alan, batan savma,
uninterested, zt anl.: interested

disorder : bozukluk, hastalk, dzensizlik, kargaa,


illness, ailment, confusion, mess, trouble,
chaos, turmoil, zt anl.: health, order
disoriented : ynn kaybetmi / arm
disparate : farkl, apayr, different, zt anl.: alike
disparity : eitsizlik, farkllk, inequality, difference,
zt anl.: parity, equality
dispatch : gndermek, send off
dispense with : (bir ey)siz yapmak, ihtiya
duymamak, do away with
dispersal : datma
disperse : datmak, yaymak, samak, disband,
break up, zt anl.: accumulate, gather
displace : yerini almak, yerinden etmek
displacement : 1) yerinden oynama / kayma;
2) deplasman (bir cismin kaplad alandaki su
veya havann arl)
display : gsterge
display : gstermek, sergilemek, grntlemek,
show, illustrate, demonstrate
disposal : yok etme, ortadan kaldrma
dispose of : 1) yok etmek, bertaraf etmek; 2) (para,
zaman vs.) (belirli bir biimde) harcamak,
elden karmak, datmak, consume, part
with, get rid of, zt anl.: keep, save
disposition : 1) yaradl, miza, tabiat,
temperament; 2) dzenleme, yerletirme,
tertip, dzen, dalm, arrangement
disproportionate : oransz, ar, unbalanced,
excessive, zt anl.: proportionate, balanced
disprove : aksini kantlamak, invalidate,
zt anl.: prove, confirm
dispute (fiil) : 1) doruluundan kuku duymak,
doubt, question; 2) tartmak, argue
dispute (isim) : anlamazlk, uyumazlk, tartma,
ekime, controversy, argument,
zt anl.: agreement, understanding
disregard : hie saymak, bo vermek, aldrmamak,
ignore, overlook, zt anl.: consider, pay
attention
disrupt : bozulmasna yol amak, altst etmek,
aksatmak, disturb, spoil, upset,
zt anl.: arrange, organise
disruption : aksama, kesilme, failure, collapse,
zt anl.: success
disruptive : aksatan, kargaaya yol aan, ykc,
disorderly, troublesome, chaotic,
zt anl.: disciplined
dissatisfy : honut / tatmin etmemek, disappoint,
displease, zt anl.: satisfy
dissipate : datmak, dalmak, yay(l)mak, scatter,
spread, zt anl.: gather, collect

www.bademci.com

22 - DS Szl
dissipation : yay(l)ma, dalma, sa(l)ma,
dispersion
distant : uzak
distend : i(ir)mek, dilate olmak, genilemek, swell,
enlarge, zt anl.: contract, shrink
distinct : ayr, belirgin, farkl, mstakil, separate,
apparent, discrete, zt anl.: similar, associated
distinction : ayrt etme, fark, stnlk, superiority,
differentiation, peculiarity,
zt anl.: resemblance, similarity
distinctive : tipik, kendine zg, kolaylkla ayrt
edilebilen, characteristic, zt anl.: ordinary
distinctly : ak / belirgin bir ekilde, clearly
distinctness : netlik, seiklik, clearness, accuracy,
zt anl.: obscurity
distinguish : ayrmak, ayrt etmek, recognize,
identify, tell (the difference)
distinguish (between) : (arasnda) ayrm yapmak,
ayrmak, ayrt etmek, recognize, identify, tell
(the difference)
distinguished : sekin, gzide, remarkable,
prominent, zt anl.: common, ordinary
distort : biimini bozmak, arptmak, deform
distorted : arptlm
distract : (dikkati) baka tarafa ekmek, megul
etmek, confuse, disturb, zt anl.: concentrate
distraction : dikkat dalmas, disturbance,
zt anl.: concentration
distress : znt, ac, endie, misery, pain, worry,
zt anl.: alleviation, comfort, relief
distribute : datmak, bltrmek, allot, hand out
distributor : bayi, datc
district : mntka, blge, yre, area, region
disturb : endielendirmek, rahatsz etmek, huzurunu
karmak, bother, annoy, zt anl.: calm, confort
disturbance : kargaa, alkalanma, dzeni bozucu
ey, turmoil, zt anl.: order, stillness
disturbance of flow : akn bozulmas
disturbing : rahatsz edici, endie verici, annoying,
troublesome, zt anl.: agreeable, convenient
disturbingly : rahatsz edici bir ekilde, alarmingly,
dreadfully
disunite : ayrmak, separate, sever, zt anl.: unite,
connect
disuse : kullanmay kesmek / brakmak
diverge : ayrlmak, (birbirinden) uzaklamak,
sapmak, farkl olmak, branch off, deviate,
zt anl.: converge, unite
diverse : eitli, farkl, different, various
diversely : eitli ekillerde, variously

diversify : eitlendirmek, farkllatrmak, spread


out, zt anl.: narrow down
diversity : eitlilik, farkllk, variety, assortment,
zt anl.: uniformity
divine : ilahi
divine intervention : ilahi mdahale
division : blm, departman
divorce : ayrmak, ayrlmak, boa(n)mak, separate,
sever, zt anl.: unite
dizziness : ba dnmesi
do away with : ortadan kaldrmak, eliminate
do well (by) : (bir ey iin) iyi etmek, iyi yapmak,
durumu iyi olmak, come along, recover,
flourish, zt anl.: fall back, fail
do with : yetinmek, ba etmek, manage with, put up
with
dome : kubbe
domed : kubbeli
domed arcades : kubbeli sra kemerler
dominance : egemenlik, hakimiyet, stnlk
dominant : baat, stn, egemen, controlling,
zt anl.: inferior, recessive
dominate : hakim / egemen olmak, govern, prevail
dominion : egemenlik, hakimiyet, sovereignty
don : giymek, put on
donate : balamak, hibe etmek, bestow on / upon,
zt anl.: retain, withdraw
donation : ba, hibe
donor : ba
dormancy : uyku hali
dormant : uykuda, sleeping, inactive
doubtful : pheli, kukulu, dubious,
zt anl.: undoubted, certain
doubtless : kukusuz
down to the last detail : en ince ayrntya kadar
downfall : k, ykl, d, collapse,
destruction
downstream : aknt ynnde, aa doru
downy : havl, hav gibi ince tyl
draft : taslak, outline, sketch
drag : su veya havann iinde ilerleyen bir cisme
mukavemeti, hz kesme gc
drag on : uzayp gitmek, (uzun zamandr) srmek,
keep going, zt anl.: shorten, curtail
drain : suyunu aktmak, kurutmak, drenaj yapmak
drainage : drenaj, atk su vs., su aktma sistemi
dramatically : dramatik / arpc bir biimde,
strikingly, sensationally, zt anl.: unexcitingly

www.bademci.com

DS Szl - 23
drastic : iddetli ve abuk etki eden; sert, iddetli,
severe, dire, zt anl.: mild, modest
draught : geminin ektii su, su kesimi
draw : almak, elde etmek; ekmek, extract; pull,
zt anl.: push, repel
draw attention to : (birey)e dikkat ekmek, attract
attention
draw in : iine ekmek, pull in
draw new meaning : yeni anlam karmak
draw the line (at) : snr koymak
drawback : saknca, mahzur, dezavantaj,
disadvantage, setback, inconvenience,
zt anl.: advantage, convenience
dread : ok korkmak, dehete dmek, endie
etmek, fear, worry, zt anl.: welcome
dressing : pansuman; (salata vs.) sosu
drift : srklenmek, flow, slide, zt anl.: aim
drill : delmek, make a hole
drilling : delme
drive : 1) hareket ettirmek, dndrmek, move, turn;
2) sevk etmek, tahrik etmek, urge, impel,
zt anl.: inhibit
drive off : kovmak, defetmek, chase away, dispel
drive out : karmak, yerinden oynatmak
driving force : itici g
droop : sarkmak
drop off : uykuya dalmak, fall asleep
droplet : damlack, zerre
drought : kuraklk
drowsiness : ar uyuklama hali
drug : 1) uyuturucu madde; 2) ila, ecza
drug addiction : uyuturucu bamll
drug crops : uyuturucu elde edilen bitkiler
drug enforcer : narkotik polisi
drug overdose : ilata ar doz
drug-trafficking : uyuturucu tama
dual : ikili, ifte, ift ynl
duality : ikilik
dub : armak, adlandrmak
dubious : kukulu, pheli, belirsiz, kararsz,
doubtful, unreliable, zt anl.: certain, definite
ductile : snek, dvlgen, kolay biimlendirilebilir
due : zaman / vadesi gelmi, mature
due in part to : ksmen (bir ey) nedeniyle
due to : nedeniyle, because of
dull : skc, donuk, duygusuz, tekdze; 2) anlama
gl eken
duplicate : kopyalamak, aynsn yapmak, copy

durability : dayankllk
durable : dayankl, salam, sturdy, long-lasting,
zt anl.: fragile
duration : sre, sreklilik, term, continuity
dust devil : hortum gibi dnen toz bulutu
dweller : yre halk, sakin, inhabitant
dwindle : klmek, azalmak, diminish, shrink,
zt anl.: enlarge, expand
dye : boya
dynasty : hanedan
dysentery : dizanteri
dysfunction : bir uzvun grevini yapmamas,
disorder
dyslexic : okuma zorluu eken
eager : istekli, hevesli, willing, zt anl.: reluctant
early warning : erken uyar
earplug : kulak tkac
earthenware : pimi topraktan yaplm anak,
mlek vs.
earth-retaining : toprak iindeki, topraa temas
eden
ease (fiil) : kolaylatrmak, skntdan kurtarmak,
improve, facilitate, simplify, zt anl.: aggravate,
worsen
ease (isim) : kolaylk
easy going : uysal, rahat, mild, gentle,
zt anl.: fractious
easy prey : kolay av
eccentricity : tuhaflk, eksantriklik, bizarreness,
weirdness, zt anl.: conventionality
ecclesiastical : kiliseye ait, dini
eclogue : pastoral iir
eczema : egzema
edition : bask
editorial board : yayn kurulu
effect (fiil) : yerine getirmek, gerekletirmek,
baarmak, carry out, actualise, perform,
zt anl.: fail
effect (isim) : etki, sonu, influence, outcome
effective : etkili; yrrlkte, efficient, powerful,
zt anl.: ineffective
effectively : etkili bir ekilde
efficacy : etkinlik, yararllk, istenilen etkiyi retme
g veya kapasitesi, effectiveness,
zt anl.: inefficacy, inefficiency
efficiency : (almada, ite) verim, etkinlik,
effectiveness, productivity, zt anl.: inefficiency
efficient : verimli, randmanl, etkin, effective,
zt anl.: inefficient, ineffective

www.bademci.com

24 - DS Szl
efficiently : etkin / verimli bir ekilde, effectively,
zt anl.: inefficiently
effort : aba, gayret, hard work
effortlessly : aba gstermeden, kolayca
effusion : dkme, aktma, serpme
elaborate (fiil) : ayrntlarna inmek, zenli bir
ekilde hazrlamak / yapmak, develop fully
elaborate (sfat) : karmak, girift, ayrntl, intricate,
zt anl.: simple
elapse : (zaman) gemek
elective : semeli ders
elicit : aa karmak, arouse, bring about
eliminate : gidermek, yok etmek, throw out, defeat,
get rid of
elimination : eleme, karma, discharge, deduction,
zt anl.: inclusion
eloquence : etkili ve gzel sz syleme yetenei
elsewhere : baka yer(de)
elude : kamak, kanmak, --den syrlmak, escape,
evade
embark on / upon : girimek, balamak, begin,
engage in, zt anl.: cease, end
embarrassing : rahatsz edici; utan verici
embassy : bykelilik
embed : oturtmak, gmmek, insert, implant
embellish : sslemek, ornament, decorate
embodiment : (bir eyin) somut hali, kendisi, symbol
embody : kapsamak, include, combine,
zt anl.: exclude, divide
embrace : sarlmak, kucaklamak, kabullenmek, hug,
accept, zt anl.: reject, shun
emerald : zmrt
emerge : kmak, meydana kmak, appear, arise,
come forth, zt anl.: disappear, fade
emergence : ortaya kma, appearance,
zt anl.: disappearance
emergency : acil durum, urgency
emigrant : gmen
eminently : gayet, son derece, exceptionally,
extremely, zt anl.: ordinarily
emission : dar verme, yayma
emit : dar vermek, gndermek, yaymak,
karmak, discharge, zt anl.: absorb
emotion : duygu, his, heyecan, feeling, sentiment
emotional : duygusal, duygulu, passionate,
sentimental, zt anl.: cold, unemotional
emotional intelligence : duygusal zeka
emotionally charged : duygu ykl
emphasis : nem, vurgu, importance, significance

emphasise : vurgulamak, altn izmek, stress,


underline
emphatic : 1) srarl; 2) gze arpan, vurgulu
empirical : deneysel, ampirik
employ : kullanmak, yararlanmak, utilize
emulsify : emlsiyon yapmak, bulama haline
getirmek
enable : salamak, imkn vermek, mmkn klmak,
yetki vermek, allow, let, empower,
zt anl.: forbid, hinder
enclosed : kapal
encode : kodlamak, ifrelemek
encompass : kuatmak, sarmak, etrafn evirmek,
iine almak, cover, include
encounter (fiil) : kar karya gelmek, rastlamak,
face, come across
encounter (isim) : karlama, yz yze gelme
encourage : tevik etmek, zendirmek, cesaret
vermek, yreklendirmek, promote,
zt anl.: deter, discourage
encouragement : tevik, zendirme, yreklendirme
encouraging : umut verici, zendirici, yreklendirici,
favourable, promising, zt anl.: discouraging,
unfavourable
encrypt : ifrelemek
encryption : ifreleme
end up : sonunda (bir ey) olmak, sonunda (bir ey /
yer)e varmak, kendini (bir yer)de bulmak
endanger : tehlikeye drmek, riske atmak,
jeopardise, risk, zt anl.: save, aid
endangered : tehdit altndaki
endeavour (fiil) : abalamak, gayret etmek,
struggle, try
endeavour (isim) : aba, gayret, effort, struggle
endemic : endemik, (belirli bir blgede) salgn
(hastalk)
endurance-type : dayankllk gerektiren tr
endure : dayanmak, katlanmak, ekmek, bear
enforce : 1) kuvvetlendirmek, takviye etmek,
strengthen; 2) mecbur etmek, (uymaya)
zorlamak, uygulamak, yerine getirmek,
impose, prosecute
enforcement : icra, infaz, uygulama, execution,
zt anl.: waiver; 2) uygulayc, yaptrmc (law
enforcement authorities : polis tekilat)
engage in : (bir ey) ile megul olmak, be involved in
engaging : sevimli, ho, ekici, charming, attractive,
zt anl.: repellent
engender : dourmak, yaratmak, yol amak,
produce, create, bring about

www.bademci.com

DS Szl - 25
engrave : kazmak, oymak
engulf : yutmak, yutarak yok etmek, swallow up,
drown
enhance : artrmak, ykseltmek, oaltmak,
gelitirmek, increase, improve,
zt anl.: decrease, weaken
enhance : zenginletirmek, eitlendirmek, make
better
enhanced : gelimi
enlarge : by(t)mek, genile(t)mek, amplify,
broaden, zt anl.: reduce, diminish
enlighten : aydnlatmak, bilgilendirmek, explain,
advise, educate
enlightened : aydn
enlightenment : aydnlanma (a), bilgilenme
enormous : muazzam, ok byk, tremendous,
immense, zt anl.: tiny, little
enormously : muazzam bir ekilde, ok byk
miktarlarda, immensely, zt anl.: minimally
enquiry (inquiry) : soru, soruturma, aratrma,
question, quest, research
ensue : kmak, meydana gelmek, ardndan gelmek,
arise, occur, follow, zt anl.: precede
ensure : garanti etmek, salamak, temin etmek,
secure, guarantee
entail : iermek, gerektirmek, involve, require
entangle : kartrmak, dolatrmak, karmakark
etmek, snarl, complicate
enterprise : giriim, teebbs
enthusiasm : evk, istek, heves
enthusiastic : evkli, hararetli, heyecanl, excited,
devoted, zt anl.: disinterested
entice : kendine ekmek, ayartmak, kandrmak, lure
entire : tm, btn, complete, whole, zt anl.: partial
entirely : tamamen, btnyle, completely,
zt anl.: partially
entitled : adl, balkl
entombment : gmme, mezar olma
entrap : hapsetmek, kapana kstrmak, capture
entrepreneurial : giriimci
enviable : gpta edilecek, desirable,
zt anl.: unenviable, unfavourable
environmental conditions : evre artlar
envy (fiil) : kskanmak, imrenmek, be jealous of
envy (isim) : kskanlk, haset, gpta, jealousy
epidemic : salgn
epistle : mektup
epitomize : rnek oluturmak, zetlemek
equate : eit saymak, eitlemek

equatorial : ekvatorla ilgili, ekvator blgesindeki


equip : donatmak, furnish
equivalent (to) : eit, edeer, same, alike,
zt anl.: different, unequal
era : devir, a
eradicate : yok etmek, ortadan kaldrmak, eliminate,
exterminate, wipe out
erect : dikmek, kurmak, ina etmek, build, put up,
zt anl.: demolish, destroy
erode : erozyona uramak
erosion : anma, erozyon, attrition, deterioration,
zt anl.: reinforcement
erroneous : yanl, hatal, wrong, incorrect,
zt anl.: right, correct
erupt : (volkan) patlamak, pskrmek
eruption : (volkanik) patlama, pskrme; 2) deride
dknt, rash
escape : ka, flee
escape the suspicion : (bir eyin) kukusundan
kurtulmak
essential : asl, esas, temel, zaruri, vital, crucial,
fundamental, zt anl.: incidental, peripheral
essentially : esas itibariyle, aslnda, primarily,
fundamentally
establish : 1) kurmak, tesis etmek, oturtmak, form,
found, constitute; 2) saptamak, tespit etmek,
authenticate, verify
established : oturmu
establishment : 1) kurma, tesis etme, foundation;
2) kurulu, enterprise
estimate : tahmin etmek, kestirmek, guess, reckon
estimated : tahmini
estimation : tahmin, kan, guess, belief
eternity : sonsuzluk, ebediyet
ethnicity : etnik bir guruba bal olma hali
etiologic : etyolojik, hastalk nedenleriyle ilgili
evaluate : deerlendirmek, deer bimek,
hesaplamak, assess, upraise
evaluation : deerlendirme, assessment, appraisal
evaporation : buharlama
even so : yine de, nevertheless
even without : olmadan bile
eventual : daha sonraki, nihai, future, consequent
eventuality : olaslk, probability
eventually : sonunda, at last, finally
ever-growing : srekli artan / byyen
every-other-day : gn ar
evidence : kant, delil, proof, clue

www.bademci.com

26 - DS Szl
evident : ak, belli, apparent, clear,
zt anl.: concealed, obscure
evoke : (bir duygu) uyandrmak, aklna getirmek,
artrmak, recall, stimulate
evolution : evrim
evolutionary : evrimsel
evolve : (uzun bir zaman diliminde) geli(tir)mek,
evrim geirmek, progress, develop
exactness : kesinlik, kusursuzluk, accuracy,
precision, zt anl.: inaccuracy, inexactness
exaggerate : abartmak, overemphasise,
zt anl.: minimize
exaggeration : abartma, overstatement,
zt anl.: understatement
excavate : kaz / hafriyat yapmak, kazp ortaya
karmak, unearth, zt anl.: bury
excavation : kaz
exceed : amak, tamak, fazla gelmek, surpass, be
more than necessary, go beyond, zt anl.: be
inferior, fall behind
exceedingly : fazlasyla, son derece, extremely,
zt anl.: little, mildly
exceedingly : ar bir ekilde, ihtiyatan ok fazla
bir ekilde, extremely, passing
excel : stn olmak, surpass, outperform, zt anl.: be
inferior
excellence : mkemmellik, kusursuzluk, perfection
exception : istisna
exceptional : olaand, istisnai
exceptionally : olaand / istisnai bir ekilde,
extremely, zt anl.: slightly, moderately
excess : arlk, fazlalk, artk, surplus,
zt anl.: shortage
excessive : ar miktarda, fazla, too much,
redundant, zt anl.: moderate, reasonable
excessively : ar derecede, overly, redundantly,
zt anl.: moderately
exchange : dei toku etmek, trade, swap
excitement : heyecan
exciting : heyecan verici
excluding : dnda, haricinde
exclusive : dta brakan, tam / btn, (blnmemi
veya paylalmayan), (kiiye, kurulua vs.)
zel, sadece belli bir zmreye ak, restricted,
complete, zt anl.: open, public, shared
exclusively : sadece, yalnzca, solely, entirely
excreta : dk
excrete : (idrar vs.) boaltmak
excretion : salg, salglama
excursion : ksa sreli gezi

excuse : mazur grmek, balamak, pardon,


forgive, zt anl.: blame, accuse
execution : uygulama, yerine getirme, yapma, infaz
etme, completion, realisation
executive : yrtmeye ait
exemplary : rnek oluturan, rnek alnacak
(davran vs.)
exemplify : rnek olmak, rneiyle aklamak
exemption : muafiyet, baklk, immunity
exercise : uygulama, tatbikat
exert : (bir kii zerindeki etkisini, hatrn vs.)
zorlayarak kullanmak, kendini zorlamak (exert
oneself)
exertion : aba, gayret, emek, effort
exhaust (fiil) : gcn tketmek, wear out,
impoverish, zt anl.: revive, invigorate
exhaust (isim) : egzoz
exhausting : yorucu, bitap drc, very tiring,
zt anl.: refreshing
exhaustion : bitkinlik, tkenmilik hali, fatigue
exhibit : sergilemek, gstermek, ibraz etmek, reveal,
illustrate, present, zt anl.: conceal, cover, hide
exhibit (fiil) : sergilemek, gstermek, ibraz etmek,
reveal, illustrate, present, zt anl.: conceal,
cover, hide
exhibit (isim) : sergilenen ey
exhibition : sergi, display, show
exoplanet : gne sistemi dndaki bir yldz
etrafnda dnen gezegen
expand : genile(t)mek, by(t)mek, extend,
broaden, zt anl.: shrink, contract
expanding : genileyen
expansion : genile(t)me, by(t)me, development,
growth
expectation : beklenti
expectorate : balgam karmak, kan tkrmek
expedition : aratrma gezisi
expend : harcamak, spend, consume
expenditure : harcama, masraf, expense
expiration : soluk / nefes verme, exhalation
explanatory : aklayc
explicit : belirli, ak, sarih, definite, specific,
zt anl.: ambiguous, unclear
explicitly : tam ve ak bir biimde, expressly,
zt anl.: implicitly
exploit : 1) (kendi kar iin) kullanmak,
yararlanmak, utilize; 2) smrmek, abuse
exploitation : smrme; kullanma, yararlanma
exploration : aratrma, inceleme

www.bademci.com

DS Szl - 27
exploratory : keif, inceleme ile ilgili / amacna
ynelik
explore : (keif iin) dolamak; aratrmak,
incelemek, search, examine
explosion : patlama
explosive : patlayc
expose : maruz brakmak, etkisine ak brakmak,
reveal, uncover, zt anl.: shroud, conceal
exposure : maruz brakma / kalma, tehir etme
express : ifade etmek, anlatmak, beyan etmek,
state, articulate
expression : ifade, deyim, anlatm, davurum,
exposition
expressionism : davurumculuk
expressive : anlaml, manal, aklayc, meaningful,
indicative, zt anl.: expressionless
expressly : aka, clearly
extend : uza(t)mak, srmek, prolong,
zt anl.: shorten
extend support : destek vermek / sunmak
extension : byme, genileme, uzatma,
development, expansion, zt anl.: curtailment,
shrinkage
extensive : geni, kapsaml, comprehensive,
zt anl.: limited, narrow
extensively : yaygn bir ekilde, byk miktarda,
substantially, largely, zt anl.: partly
extention : uzatma
exterminate : imha etmek, yok etmek, eradicate,
destroy
external stimulus : d / harici uyarc
externalise : da vurmak, nesnelletirmek
extinct : nesli bitmi
extinction : soyu / nesli tkenme, yok olma
extinguish : 1) ldrmek, yok etmek, kill, eliminate,
zt anl.: build, create; 2) sndrmek, put out,
zt anl.: ignite, light
extort : (para) szdrmak, (hara) almak; zorla veya
gzda vererek almak, squeeze
extract : ekmek, ekip karmak, elde etmek, draw
out
extraneous : 1) dsal, harici; 2) konu d, ikincil
neme sahip, secondary
extraordinary : olaanst, fevkalade, exceptional,
outstanding, zt anl.: common, usual, ordinary
extraterrestrial : dnya d (ile ilgili), dnya
dndan gelen
extravagance : israf, savurganlk, arlk,
wastefulness, exaggeration, zt anl.: economy,
thrift

extravagant : tutumlu olmayan, savurgan, thriftless


extravagantly : msrife, ar, abundantly,
bountifully, zt anl.: sparingly
extreme : ar, ok fazla, maximal, utmost,
zt anl.: mild, moderate
extremity : son, u nokta, frontier, limit,
zt anl.: minimum
extrinsic : dardan gelen, d
eyeball : gz kresi
eyesight : gr
fabric : kuma, bez, doku
face : kar karya kalmak, karsna kmak,
confront, encounter, zt anl.: avoid, evade
facet : yn, taraf, aspect, feature
facial : yzle ilgili
facial expression : yz ifadesi
facilitate : kolaylatrmak, bir eyin olma ihtimalini
arttrmak, alleviate, help, zt anl.: worsen,
hamper, impede
facility : 1) tesisat; tesis; 2) kolaylk, imkan
faade : binann n yz, cephesi
fair : (derece, not vs. iin) orta, ne iyi, ne kt,
average, mediocre
fairly : 1) olduka, somewhat, quite,
zt anl.: extremely; 2) adilce, justly, equitably,
zt anl.: unfairly
fair-skinned : ak tenli
fairy tale : peri masal
faithfully : sadakatle, vefakarca, devotedly
fall : meyil
fall back on : (son are olarak) tutunacak dal
olmak, (yardm edecek birine) bavurmak, turn
to for help
fall behind : geri kalmak, lag behind, zt anl.: lead,
outperform
fall in with : 1) -- ile ayn fikirde olmak, agree with;
2) -- ile ilikisi olmak, have a relationship with
fall into disfavour : gzden dmek,rabet
grmemek, fall into disrepute
fall into disrepute : ad ktye kmak, gzden
dmek
fall into disuse : kullanlmaz olmak, kullanlmaz
hale gelmek, braklmak, terkedilmek, be
abandoned
fall on : karlamak, encounter
fall short of expectations : bekleneni
karlamamak
fall through : bitmemek, yarda kalmak, baarsz
olmak, fail, zt anl.: succeed
fall to : yenilmek, bozguna uramak, be defeated

www.bademci.com

28 - DS Szl
fall-off : azalma, dme, decrease, zt anl.: increase
fall-out : serpinti, dknt
false : sahte, gvenilmez, wrong, unreal, fake,
zt anl.: real, genuine
falsify : arptmak, tahrif etmek, misrepresent
famed : nl, famous
familial : ailevi, aileden gelen
familiarize (with) : tantmak, bilgilendirmek,
altrmak, acquaint, inform
family history : aile yks, bir hastaln ailenin
baka yelerinde grlmesi hali
famine : ktlk, alk
fan : 1) yanda, taraftar, fanatik; 2) yelpaze
fanciful : hayali, imaginary, zt anl.: real
fantastic : akl almaz, gerek d, hayali, illusive,
incredible, zt anl.: common, ordinary
far afield : uzak diyarlara
far below : ok ok altnda
far beyond : ok akn, ok ilersinde, way ahead
far exceed : (bakasyla kyaslandnda, her hangi
bir eyin) kat kat fazlasna (sahip) olmak
far from : (bir ey olmak)tan ok uzak
far from satisfactory : tatminkar olmaktan ok
uzak, unsatisfactory, disappointing
far more : ok daha fazla, much more
far too much : ar miktarda
farfetched : gerek pay ok az olan, uydurma,
doubtful, unconvincing, zt anl.: likely, realistic
far-off : uzak, sapa, distant, zt anl.: close, near
far-reaching : geni kapsaml
fascinating : ok ilgin, etkileyici, byleyici,
interesting, attractive, zt anl.: boring, dull
fashion : ekil, way
fashionable : revata / rabette olan
fasten : balamak, tutturmak, ilitirmek, affix, attach
fat gain : ya birikimi
fatal : lmcl, vahim, deadly, mortal
fatality : lm, lmle sonulanan kaza
fate : akbet, yazg, kader, destiny
fateful : lmcl, feci, fatal
fatigue (fiil) : yormak, tire, zt anl.: relax, rest
fatigue (isim) : yorgunluk, tiredness,
zt anl.: strength, vigour
faultless : kusursuz, flawless, perfect, zt anl.: faulty,
imperfect
faulty : kusurlu, defolu, defective, imperfect,
zt anl.: flawless, perfect
fauna : fauna, direy, (belli bir blgedeki) hayvan
topluluu

favour : lehine olmak, tercih etmek, tarafn tutmak,


kayrmak, fancy, prefer, zt anl.: dislike
favourable : avantajl, uygun, advantageous,
zt anl.: unfavourable
favourably : olumlu biimde, approvingly, positively,
zt anl.: unfavourably
feasible : (ekonomik olarak) yaplabilir, uygulanabilir,
beneficial, practicable, worthwhile,
zt anl.: unfeasible, impractical
feature (fiil) : takdim etmek, ne karmak, mark
feature (isim) : zellik, characteristic, element
feedback : geri bildirim, response
feel the urge : kuvvetli istek duymak, be tempted
feel up to : kendini (bir eyi) yapacak kadar gl
hissetmek
ferrous : iinde demir bulunan
fertile : verimli, bereketli, prolific, productive,
zt anl.: infertile, fruitless
fertilization : dlleme, gbreleme
fertilize : gbrelemek, -- ile zenginletirmek
fertilizer : gbre, compost, manure
fetal : fetse ilikin
fib : kk bir yalan sylemek
fibre : iplik, lif
fiction : roman ve hikaye edebiyat
fictional : kurgusal, hayali, uydurma
fierce : iddetli, sert, brutal, violent, zt anl.: tame,
gentle
fight off : pskrtmek, yanna yaklatrmamak, drive
back, repel
fight out : (bir sonu kncaya dek) savamak,
dvmek
fighter : avc ua
figurative : temsili, tasviri; mecazi
file : (resmi) ileme koymak, dosya halinde teslim
etmek, dosyalamak
fill in : 1) tamamen doldurmak; 2) (boluk)
doldurmak, yazmak, write out
fill out : (form vs.) doldurmak, fill in, complete
finding : bulgu
fine : para cezas
fingerprint : parmak izi
finite : sonu olan, snrl, llebilir, limited,
zt anl.: infinite
firm : sk, sert, salam, rigid, solid, zt anl.: flexible
firmly : kararllkla, dn vermez biimde, skca,
salam bir ekilde, tightly, strongly,
zt anl.: loosely
fissure : (toprak veya kayada ya da barsakta
derin) yark, atlak,fisr

www.bademci.com

DS Szl - 29
fit (fiil) : yerletirmek, oturtmak, takmak
fit (isim) : nbet, kriz
fit in with : uymak, uygun dmek, (bir yere, gruba
vs.) ait olmak, be suited to, belong
fit into : s(dr)mak, uy(dur)mak, uygun olmak,
go / place in, be suitable
fit to : badamak, uymak, match, suit
fitting : uygun, yakan, appropriate
fittings : tesisat malzemeleri
fix : onarm, repair
fix up : 1) ayarlamak, arrange; 2) bulmak, temin
etmek, provide
flair : yetenek, kabiliyet, ability, talent
flame : alev
flare : parlama
flashback : geriye dn
flatten : dmdz etmek, yerle bir etmek
flaunt : gsteri yapmak, hava atmak, show off
flavour : tat, lezzet, eni, taste
flavoured : (bir ey katarak) tatlandrlm
flavourful : lezzetli
flavouring : tatlandrc
flawless : kusursuz, noksansz, faultless, perfect,
zt anl.: faulty, defective
flee : kamak, firar etmek, run away, escape
fleet : filo
flex : eilmek, bklmek, bend
flexible : esnek, elastiki, adjustable, elastic,
zt anl.: inflexible, rigid
flexor muscle : bkc / fleksr kas
float : yzmek, yzeyde durmak
flood : sel, su baskn
flooding : su basmas
flora : bitey, bitki rts
florescence : ieklenme, baar dnemi
flourish : gelimek, bymek, ilerlemek, grow,
develop, zt anl.: fade
flow : ak
flow down : aa doru akmak
flowering : iek aan
flow-line : ak hatt
fluctuate : inip kmak, deimek, dalgalanmak,
alternate, vary
fluctuation : dalgalanma, oynama, inip kma
flux : aknt, oynaklk
fly in : uakla getirmek
fly in formation : belli bir dzende umak

focal point : odak noktas


focus : odak noktas
focus (on / upon) : (zerinde) odaklamak,
younlamak, concentrate
fog : sis
fold : kat, kvrm
fold over : katlamak (back, down, over, up edatlar
ile de ayn anlam verir. Kullanlacak edat,
kapamann ynne gre deiir.)
follow suit : bir bakasnn yaptklarn yapmak, ayn
ekilde hareket etmek
follow through : sonuna kadar gtrmek / uymak,
complete, obey, zt anl.: quit, give up
follow up : (daha nce balanm bir ii) bitirmeye
veya daha etkin hale getirmeye ynelik iler
yapmak
folly : lgnlk, ahmaklk, aklszlk
fondness : dknlk, fancy, preference,
zt anl.: aversion
foodstuff : yiyecek maddesi
foolish : aptalca, ahmaka, stupid, unwise,
zt anl.: wise, sensible
footing : taban, temel
footprint : ayak izi
for ages : ok uzun bir zamandr, for a very long
time
for and against : lehinde ve aleyhinde
for good : temelli, bir daha dnmemek zere,
permanently
for that matter : ayn anlama gelmek zere
for the most part : genel olarak, generally, mostly
for the most part : genel olarak, in general, usually
for the sake of : hatr iin, uruna, (bir ey olsun)
diye
for years to come : daha uzun yllar
force a way through : (zorlayarak, engelleri aarak)
kendine yol amak, break through
force on / upon : zorla vermek / yklemek, enforce
force out : zorlayarak kartmak
forcibly : zorla, coercively, zt anl.: voluntarily
forebear : ata, cet
forecast : nceden tahmin etmek, predict,
anticipate, foresee
forecourt : d avlu
forefront : en ndeki yer, n plan
foremost : en nemli, bata gelen
forensic : adli, mahkemeye ait
forerunner : haberci, mjdeci

www.bademci.com

30 - DS Szl
foresee : nceden grmek / sezmek, anticipate,
predict
foreseen : nceden sezilmi / grlm, predicted
foreshadow : (bir eyin) habercisi olmak, foretell,
anticipate
foretell : tahmin etmek, nceden sylemek, predict,
guess, anticipate
formation : oluum
former : nceki, eski, previous, old, zt anl.: latter,
future, next
formerly : nceden, eskiden, previously, zt anl.: in
future
formidable : dili, zorlu, etin, difficult, zt anl.: easy
fortean : olaand ve tuhaf olaylarla ilgili
forth : n
forthcoming : yaknda(ki), nmzde(ki),
approaching, upcoming
fortunately : iyi ki, krler olsun ki, luckily
fortunes : (birisinin hayatnda) talihin dnd anlar
found : kurmak, tesis etmek, establish, institute
foundation : temel, dayanak, kurulu
founder : kurucu
fountain : eme, fskiye
fraction : (kk) para, kesir, bit, piece,
zt anl.: total, whole
fracture : krlmak, paralanmak
fragile : nazik, narin, krlgan, delicate, brittle,
zt anl.: sturdy, strong
fragment : krlm para
fragmentary : blk prk, sadece bir ksmn
ieren
fragrant : gzel kokulu
frail : zayf ve gsz, hafif ve krlgan
frame (fiil) : ekil vermek, tasarlamak, dzenlemek,
build, plan, compose
frame (isim) : (sinemada) kare, resim
fraud : sahtekarlk, hile, aldatma, deception,
zt anl.: honesty
free : bedava, without charge
freezing of assets : varlklarn dondurulmas
freight : yk
friction : srtnme
friendly fire : dost atei
fringe benefits : sosyal haklar, cret d demeler
frivolous : hafif, havai, uar
from its April low : Nisandaki en dk
seviyesinden
from Plato onwards : Platodan bu yana

from time to time : zaman zaman, arada srada,


now and then, once in a while, occasionally
front : cephe
frontier : hudut, snr, boundary
frustrated : engellenmi, hsrana uram,
ksteklenmi, thwarted, discouraged,
zt anl.: encouraged
frustrating : (youn abalarn karlksz kalmas
durumlar iin) asap bozucu, sinirlendirici,
annoying, exasperating
frustration : cesaretin krlmas, hayal krkl,
huzursuzluk, discouragement, disappointment
fry : yada kzartmak
fuel the flames : atee krkle gitmek
fulcrum : dayanak noktas
fulfil : yerine getirmek, yapmak, accomplish, satisfy,
meet, zt anl.: fail to meet
full-term : normal sresinde dnyaya gelen
fume : duman
fumes : kt kokan gazlar
fundamental : esasl, temel, asl, basic, central,
primary, zt anl.: secondary
fundamentalist : kktendinci
fundamentally : esas itibariyle, aslnda, primarily,
essentially
funding : finansman
fungus : mantar veya mantar trnden bitki
furnace : kalorifer kazan
furnish : 1) salamak, provide, supply; 2) demek
further : daha da, ayrca, daha teye (tede), more
fuse : (birbiriyle) kaynamak, eritmek
futurism : gelecekilik
futuristic : geleceki, a tesi ile ilgili
gain a footing : ayak basacak yer bulmak,
tutunacak dal bulmak
gain ground : yaylmak, ilerlemek, rabet
kazanmak, advance, make progress,
zt anl.: lose ground
gain in : (bir eyde) art veya ilerleme gstermek
gain in favour : rabet grmek, taraftar toplamak
gain recognition : kabul grmek
gallery : balkon, galeri
game : av hayvan
game fishing : balk avlama
gang : ete
gap : ak, fark, uurum, gedik, boluk
gas-laden : gaz ykl
gather : toplamak, raise

www.bademci.com

DS Szl - 31
gauge : lmek, lmlemek, measure, evaluate
gay : neeli, en
gender : cinsiyet, sex
generalize : genelleme yapmak
generate : retmek, produce
generation : nesil
generation : (elektrik vs.) retim
generous : cmert, eli ak, bol, liberal,
zt anl.: tight-fisted
generously : cmerte, bountifully, abundantly,
zt anl.: sparingly, inadequately
gene-spliced : gen eklenmi / balanm
genetic mutation : genetik deiim
genetically modified : genleriyle oynanm, genetik
deiime uram
genetically-based : genetik temelli
genius : deha
gentle : hafif atete (kaynatmadan)
genuine : 1) iten, samimi, sincere; 2) gerek,
hakiki, real
genuinely : gerekten, itenlikle, really, sincerely
genus : tr, cins, soy
geodetic survey : arazi lm
Georgia : Grcistan
germicide : mikrop ldrc
germination : filizlenme, imlenme
gerontologist : yallk uzman
gestate : gebelii srmek, gebelik sresi geirmek
gesture : el, kol veya ba hareketi
get across : (yol, su vs.) gemek, go across
get along : geinmek, uzlamak, get on well with
get along with : iyi geinmek, be in good terms with
get around : hareket etmek, dolamak, move
around
get away : kamak, kmak, go away, escape
get away with : yanna kar kalmak
get greater hold : daha ok yaygnlamak
get in touch with : temas kurmak, aramak, contact,
communicate
get into : (yaramazlk, inatlk vs.) etmek, ban
(belaya, skntya vs.) sokmak, be involved in
get into the moats of the palace : korunan bir yere
girmek
get irritated : rahatsz olmak
get off : 1) (bir tattan) inmek; 2) paay kurtarmak,
(birini) cezadan kurtarmak; 3) yola k(ar)mak,
yolculua bala(t)mak
get on with : (ite, meslekte vs.) ilerlemek, devam
etmek, advance, carry on

get out of control : kontrolden kmak


get over : (hastalk, zorluk vs.) atlatmak, savmak,
stesinden gelmek, recover from, defeat,
overcome, zt anl.: retreat, surrender
get rid of : kurtulmak, elden karmak, bandan
savmak, defetmek, abolish, eliminate
get their plane back on course : uaklarn yeniden
rotaya oturtmak
get to know : tanmak, tanmak
giant : devasa, ok byk, huge, gigantic,
zt anl.: miniature
giant squid : dev mrekkep bal
gifted : Allah vergisi yetenei olan, talented,
zt anl.: inept
gigantic : devasa, muazzam, enormous, huge,
zt anl.: tiny
give erroneous impression : yanl intiba vermek
give off : dar vermek, send out
give out : 1) datmak, distribute; 2) ok yorulmak,
bitmek, become exhausted
give priority : ncelik vermek
give rise to : yol amak, neden olmak, lead to, bring
about, produce, zt anl.: eradicate, destroy
give the lead : stnlk kazandrmak, ne geirmek
give up : vazgemek, terketmek, brakmak, quit,
zt anl.: seize, stick to
given : (bir ey)i gerek / gereklemi / olmu
kabul edersek
glacial : buz ana ait
glaciation : buzullama
glacier : buzul
glacierized : buzullam
glance : gz atma
glandular : salg bezlerine ait
glimpse : bir an iin grmek, ksaca gz gezdirmek
glitter : parldamak, ldamak, sparkle, shine
globalisation : kreselleme
globally : kresel olarak
globe : yerkre
gloomy : umutsuz, i karartc, kasvetli, depressing,
dull, zt anl.: uplifting
glory : ihtiam, vakar
glossy : parlak
glottis : nefes borusunun az, glotis
glow : (kor gibi) kzarmak, parlamak
go about : ele almak, yapmak, undertake, approach
go astray : sapmak, yoldan kmak
go bankrupt : iflas etmek
go bust : iflas etmek, go bankrupt

www.bademci.com

32 - DS Szl
go into effect : geerli olmak, yrrle girmek,
come into force, take effect, zt anl.: annul,
repeal
go off : 1) kamak, run away; 2) (bir aygt iin)
bozulmak, durmak
go on strike : grev yapmak
go through : (bir dnemden) gemek, yaamak,
experience, zt anl.: avoid
go unappreciated : takdir edilmemek
go unnoticed : fark edilmemek
goal : ama, hedef, aim, target, objective
goddess : tanra
goodness : Aman Tanrm!
goodwill : iyi niyet, benevolence, zt anl.: ill-will,
malevolence
gorge : dar ve dik yamal vadi, boaz
gorgeous : harika, muhteem, beautiful, splendid
gorgeously : harika bir ekilde, beautifully
govern : ynetmek, ynlendirmek, etkisi altnda
olmak, administer, guide, influence
gradient : eim, meyil
gradual : aamalar halinde, yava yava,
step-by-step, slow, zt anl.: abrupt, sudden
gradually : aamalar halinde, yava yava,
step-by-step, progressively, zt anl.: abruptly,
suddenly
grain : tahl
grand : byk, grkemli, ulu, majestic, impressive
grant : burs, denek, tahsisat, ba
grant (fiil) : vermek, bahetmek, give, award
grant (isim) : denek, tahsisat, burs
grapple with : boumak
grasp : anlamak, kavramak, understand,
comprehend, zt anl.: miss
gratify : honut etmek, tatmin etmek, satisfy, please,
zt anl.: dissatisfy
gratifying : memnun / tatmin edici
grave : 1) ciddi, vahim, serious; 2) mezar
gravel : akl
graveyard : mezarlk
Great Barrier Reef : Byk Bariyer Resifi
(Avustralyann kuzey dou aklarndaki
dnyann en byk mercan kayal)
greed : hrs, agzllk
greenhouse : sera
grenade : el bombas
grid : ebeke
grievance : yaknma, ikayet, ikayete yol aan ey,
complaint

grind : tme biimi


grip : tut(un)mak, yakalamak, hold, grasp,
zt anl.: release
grip : kontrol, idare
gritty : aklms, grit kumta, akl
groin : kask
groove : oluk
gross : 1) geni apl, byk, broad; 2) brt, total
gross domestic product : gayri safi milli hasla
grossly : genellikle, byk lde, generally
ground water : taban / yeralt suyu
grounding : dayanma, temeli olma
groundnut : yer fst
grounds : gereke, dayanak, basis, rationale
grove : meyve aac bahesi; koru
grow active : hareketlenmek, faaliyete gemek
grow in public stature : toplum gznde ykselmek
grow up : 1) meydana gelmek, vuku bulmak,
develop; 2) bymek, mature
guarantor : kefil, garantr
guard (against) : (--e kar) korumak, nlem almak,
protect
guardianship : vasilik, himaye
guidance : rehberlik, yol gsterme, supervision
guide (towards) : (--e doru) klavuzluk etmek, yol
gstermek, ynlendirmek
guide the way the audience feels : izleyicilerin
duygularn ynlendirmek
guide through : klavuzluk etmek, yol gstermek
guidelines : (yol gsterici) ilkeler, kurallar, ana hatlar
gunnery : topuluk
gun-shot : kurun yaras
gut : barsak, intestine
habitat : doal ortam
habit-forming : alkanlk gelitiren
had their fair share of : (bir ey)den paylarna
deni eksiksiz aldlar
haemorrhage : hemoraj, kanama
hail : selamlamak, seslenmek, welcome, acclaim
hair dye : sa boyas
hallucination : sanr, halsinasyon, head trip,
illusion
halt : dur(dur)mak, stop, zt anl.: start
halve : yarya indirmek, ikiye blmek
ham : abartarak oynayan oyuncu
hamper : engellemek, gletirmek, prevent, hinder,
impede, obstruct, zt anl.: help, facilitate
hand : (elle) vermek, uzatmak, give, bestow

www.bademci.com

DS Szl - 33
hand gesture : el hareketi
hand out : (elden) datmak, bltrmek, deliver,
distribute
handful : bir avu
handle : ilemek, kullanmak, ele almak, manipulate,
manage
handlebar : gidon, tutma ubuu
handling : (bir sorunu vs.) ele alma ekli, muamele,
care, treatment, zt anl.: neglect
hangover : kalnt, arta kalan ey
happen to know : (ans eseri) bilmek
hard facts : inkar edilemeyecek gerekler
hardened : sertlemi
harder wearing : daha zor eskiyen
hardliner : uzlamaz, tutucu kimse
hardly : hemen hemen hi, zar zor, g bela,
scarcely, barely
hardness : soukluk
hardship : glk, sknt, darlk, burden, trouble,
zt anl.: ease, prosperity
hardware : donanm, madeni aksam
harness : (doal bir gc dizginleyerek)
yararlanmak, kullanmak, employ, utilize
harsh : sert, acmasz, rough, bitter, zt anl.: mild
hasten : acele et(tir)mek, hzlandrmak, hurry,
accelerate, zt anl.: delay, slow down
hatch : gverteye alan kapak
hatchway : ambar az
have on hand : elde bulundurmak
have to do with : ilgisi / balants olmak, have
connection with
hayfever : saman nezlesi, alerjik rinit
hazard : tehlike, risk, risk, danger, zt anl.: safety,
security
hazardous : tehlikeli, dangerous, zt anl.: safe,
secure
haze : pus, hafif sis
head for : (bir yere doru) yolculua hazrlanmak
headlight beam : far
heal : iyiletirmek, saaltmak, cure
heal wounds : yaralar iyiletirmek / saaltmak
healer : saaltc, iyiletirici
health promotion : salk gelitirme
health visitors : (hastaya bakmak ya da nerilerde
bulunmak iin) eve gelen salk grevlisi
healthcare schemes : salk planlar / programlar
hearing : duyum, celse
heat resistant : sya dayankl

heatedly : hararetli bir ekilde (tartmak)


heathen : kafir
heavens : gkyz, sema
heed : dinlemek, nemsemek, dikkate almak, care,
attend, pay attention, zt anl.: disregard
height : doruk
heighten : artrmak, oaltmak, ykseltmek,
increase, intensify, zt anl.: lower, decrease
heighten : yksel(t)mek, art(tr)mak, oal(t)mak,
raise / rise, intensify, zt anl.: lessen
helix : helezon, burgu
helmet : kask
helmet : mifer, kask
hemlock : baldran, aotu
hence : bylece, dolaysyla, thus, therefore
herb : ot, ifal bitki
herbicide : (istenmeyen) bitkileri ldrc ila
hereditary : kaltsal, irsi, inherited, genetic,
congenital, zt anl.: acquired, learned
heredity : kaltm, soyaekim, genetics, inheritance
heretical : bir dinin veya topluluun inanlarna ters
den
heritage : miras, kalt
hesitate : ekinmek, duraksamak
hibernation : k uykusu
hiccup : hkrmak
hide away : saklanmak, conceal (oneself)
hierarchy : hiyerari
high fast : yksek ve abuk denmesi gereken cret
high seas : enginler, ak deniz
highlander : dal
highlight : ne karmak, dikkat ekecek hale
getirmek, make prominent, play up
high-profile : gze arpan, dikkat eken
high-ranking professional body : st dzey
meslek adam
high-rise : yksek, ok katl
high-standing : (bir eyin) zerinde duran
high-yielding : yksek verimli
hijack : (uak, gemi) karmak
hiker : uzun yry yapan kimse
hilltop : tepe st / doruu
hindbrain : beynin arka blmleri
hinder : engellemek, impede, obstruct
hint : ipucu, clue
hint at : akla getirmek, izlenim brakmak, ima etmek,
point to, suggest
hit : vurmak, zarar vermek, strike

www.bademci.com

34 - DS Szl
hit hard : ciddi ac / zarar vermek
hoist : kaldrmak, yukar ekmek
hold an office : bir makamda / grevde bulunmak
hold back : tutmak, tkamak, alkoymak
hold in check : kontrol altna almak / altnda tutmak
hold in place : yerli yerinde tutmak
hold the promise : sznde durmak, vaadini yerine
getirmek
hold up : geciktirmek, engellemek, delay, obstruct
home rule : zerklik
home telecare : evde tele-bakm (eve kurulan
grntl ve sesli bir haberleme cihazyla, ki
buna tansiyon ler, termometre vs. gibi aletler
de balanabiliyor, hastane veya doktorlarla
temas kurup salk hizmeti alma sistemi)
hookworm : engelli solucan, kancal kurt
horde : kavim, airet, kalabalk
horrible : korkun, berbat
horrific : korkun, tyler rpertici
horrify : korkutmak, dehete drmek, scare,
terrify
horrifying : korkun, dehete drc
horticulture : iekilik, bahecilik
hospitality : konukseverlik, neighbourliness
host : ev sahibi, (mikrop vs.) tayc
hostile : dmanca, saldrgan, aggressive,
antagonistic, zt anl.: friendly
hostility : dmanlk, husumet, enmity, antagonism
hot topic : hararetle tartlan konu
hot whirlpool : scak jakuzi
hotly disputed : zerinde ok tartlan
house : barn(dr)mak
household : evsel, eve ait
housing : barnma, habitation
Housing Bill : imar ve iskan yasa tasars
hug : sarlmak, sarmak, kucaklamak, embrace
hugely : byk oranda, geni apta, greatly,
zt anl.: slightly
hull : gemi veya uak gvdesi
hum : (ark) mrldanmak
humanoid : insans robot
humid : rutubetli, nemli
humorous : mizah yollu, akac, komik, funny,
comical, zt anl.: serious
humour : mizah, (with humour = ii akaya vurarak)
humus : humus, besince zengin toprak
hunger : alk
hurricane : kasrga, hortum

hydrological : su bilimi ile ilgili


hymn : ilahi
hypersensitive : ar duygulu / duyarl
hypochondriasis : hastalk hastas olma durumu
hypothermia : vcut ssnda dme, vcutta dk
s
ICU : Intensive Care Unit (Youn Bakm nitesi)
Industrial Relation(ship)s : veren ii ilikileri
ice sheet : buz tabakas
ice up : buzla kaplanma nedeniyle i gremez olmak
icing : buzlanma
identical : ayn, tpk, zde, alike, same,
zt anl.: different, unlike
identification : 1) tan, tehis; 2) kimlik, hviyet
identify : tanlamak, tehis etmek; kimliini tehis
etmek, determine, diagnose
idiosyncrasy : yapsal zellik, miza, yaradl
idol : ilah, tanra, taplas ey
if any : eer varsa / olursa
if anything : eer bir fark varsa
if left untreated : tedavi edilmezse
ignition : ateleme, tutuma
ignore : aldrmamak, bo vermek, grmezden
gelmek, disregard, overlook, zt anl.: care for,
notice
ill : kt, ters, uursuz, hasta, adverse, bad,
zt anl.: good, beneficial
ill effect : kt etki
illegitimate : 1) evlilik d, gayri meru, adulterine;
2) yasad, illegal
ill-paid : az cretli, dk maal
ill-treat : kt davranmak, abuse, injure
illuminate : 1) aydnlatmak, klandrmak, light,
brighten; 2) eitmek, aydnlatmak, educate,
enlighten
illuminating : aydnlatc
illumination : aydnlatma
illusion : hayal, kuruntu, yanlsama, fantasy
illustration : resim, ekil
imaginary : imgesel, hayali, fictitious, zt anl.: actual,
real
imaginative : yaratc, creative
imaging : grntleme
imbalance : dengesizlik
imitate : taklit etmek, taklidini yapmak, simulate
imitation : taklit
immature : olgunlamam, toy, young, unripe,
zt anl.: mature, ripe

www.bademci.com

DS Szl - 35
immeasurable : llemez, tahmin edilemeyecek
boyutlarda, incalculable, zt anl.: measurable
immediacy : vastaszlk, arada bir zaman veya
vasta olmamas hali, dorudan etki
immediate : acil, yakn, imdiki, ilk akla gelen,
urgent, current
immediate aftermath : (bir savan, doal afetin)
hemen sonras
immediate post-disaster period : felaketten hemen
sonraki dnem
immense : muazzam, ok byk, tremendous,
enormous, zt anl.: tiny, little
immensely : gayet, pek ok, byk oranda,
enormously, zt anl.: slightly
immigrant : gmen
immoral : ahlaka aykr, edepsiz, unethical, corrupt,
zt anl.: ethical, moral
immunasation : alama
immune-compromised : baklklar tehlikede
olan
immunization : baklk kazandrma
impact : etki; vuru, arpma, effect, influence; hit,
collusion
impair : bozmak, zayflatmak, damage, hurt,
weaken, zt anl.: enhance, improve
impaired hearing : zayf / az iitme
impairment : boz(ul)ma, zayfla(t)ma, damage,
harm, zt anl.: repair, improvement
imperceptively : seilmez / fark edilmez bir ekilde,
unnoticeably
imperfect : eksik, kusurlu, faulty, defective,
zt anl.: perfect, flawless
imperfectly : eksik, kusurlu bir ekilde, ksmen,
partially,defectively
imperial : imparatorlua ait, emperyal
impetus : hz, g, gd
implant : implantasyon (dikme, alama)
implement : uygulamak, yerine getirmek, put
through, carry out, perform
implicated : (bir eyin) altnda aranan, altta yatan
implication : sakl anlam, ima, suggestion,
connotation, zt anl.: explicit statement
implications : (bir eyin) olas sonular
imply : (dolayl olarak) gstermek, --e iaret etmek,
ima etmek, indicate, suggest, intimate
impose on / upon : zorla kabul ettirmek, dayatmak,
(yasa, kural, yaptrm vs.) uygulamak, obtrude
on
impoverish : 1) yoksullatrmak, make poor;
2) gcn kesmek, exhaust, wear out

impoverishment : fakirleme, yoksullama


impractically : uygulanamaz / gerekletirilemez /
mantksz bir ekilde
impregnate : emdirmek, iirmek
impress : (genelde iyi ynde) etkilemek, (iyi) izlenim
brakmak, influence
impress on / upon : aklna sokmak
impression : izlenim, etki, intiba, sense, influence
impressionist : izlenimci, empresyonist
impressive : (iyi ynde) etkileyici, remarkable,
striking, zt anl.: ordinary
impressively : (iyi ynde) etkileyici, remarkably,
strikingly, zt anl.: ordinarily
improbable : ihtimal dahilinde olmayan, olas
olmayan, unlikely, zt anl.: probable, likely
improvement : gelime, dzelme, ilerleme,
progress, advance, zt anl.: impairment,
deterioration
improvise : birdenbire aresini bulmak
impulse : drt, itici kuvvet, drive, urge
impulsive : tepisel, instinctive, emotional,
zt anl.: thoughtful, cautious
impurity : kirlilik, katk ey
in a given situation : belirlenmi bir ortamda /
durumda
in a sorry state : hazin / zc bir durumda
in a way : bir bakma
in accord : uyumlu, tam bir anlama iinde, in
unison, zt anl.: in conflict, in dispute
in accord with : in accordance with
in accordance with : (bir ey)e uygun olarak,
uyarnca, in compliance with, zt anl.: contrary
to
in addition to : (bir ey)e ek olarak
in advance : nceden; pein olarak, beforehand
in all likelihood : byk bir olaslkla, most likely
in an advisory capacity : danman sfatyla
in an effort to : amacyla
in any way : hibir ekilde
in bulk : toptan, yn halinde
in case of : halinde, durumunda
in close association with : ile yakn iliki / ibirlii
iinde
in combination with : ile birlikte, together with
in conjunction with : ile birlikte, ile balantl olarak,
together with
in consequence : (bunun) sonucunda, (buna) bal
olarak, as a result
in consultation with : ile danma ierisinde

www.bademci.com

36 - DS Szl
in contrast to / with : (bir ey)in tersine, ile
karlatrldnda
in deed : elbette, tabii ki, of course, certainly
in excess of : (bir ey)den fazla, -i geen
in fact : aslnda, esasen, in reality, in truth
in favour : revata
in favour of : lehine / lehinde, in support of,
zt anl.: against
in favour of : lehinde, lehte
in fulfilment of : gerekletirmek / yerine getirmek
iin
in instalments : blmler / ksmlar halinde, taksitle
in instalments : blmler halinde; taksitle
in its wider sense : daha geni anlamyla
in line with : ile ayn dorultuda
in many respects : birok adan / ynden
in no small measure : hi de kmsenmeyecek bir
boyutta
in office : grevde, grev banda
in opposition to : (bir ey)e kar / muhalif olarak,
contrary to
in other words : baka bir deyimle, put differently
in particular : zellikle, especially
in parts : ksmen, baz alardan
in place of : yerine
in preference to : (bir ey)den ziyade, tercihen,
rather than
in readiness for : (bir ey)e hazr bir biimde
in response to : (bir ey)e cevaben / karlk
vermek amacyla, as a reaction to
in return (for) : karlnda, karlk olarak
in short supply : retimi / piyasaya arz yetersiz
in so far as : olduu srece, olduundan tr,
because
in some respects : baz alardan, in a way
in some ways : baz ynlerden / alardan
in spite of : ramen / karn, regardless of, despite
in succession : srayla, by turns, one after another
in terms of : ilgili olarak, asndan, bakmndan, on
the basis of, in relation to
in that : yznden, dolay, nedeniyle, as, because,
since
in the best of circumstances : en iyi artlarda
in the context of : balamnda, erevesinde
in the course of : srasnda, esnasnda, during
in the face of : karsnda
in the last resort : son are olarak, as a last resort
in the limelight : genel ilgiyi zerinde toplam
olarak

in the long run : uzun vadede, in the end


in the meanwhile : bu sre iinde, bu arada
in the modern sense : modern anlamda
in the public interest : kamu yararna / karna
in time : zamanla
in utero : rahimde, henz domam
in view of : (bir ey)i gz nne alarak, -den dolay
inability : beceriksizlik, yeteneksizlik, gszlk,
yetersizlik, incapability, weakness, zt anl.:
ability
inaccessible : girilemez, ulalamaz, unreachable,
zt anl.: accessible
inaccurate : yanl, kusurlu, hatal
inactivate : hareketsiz hale getirmek, elini kolunu
balamak
inadequacy : yetersizlik, eksiklik, insufficiency,
shortage, zt anl.: adequacy
inadequate : yetersiz, eksik, insufficient,
zt anl.: enough, ample
inadequately : yetersiz bir ekilde, insufficiently,
zt anl.: adequately, sufficiently
inadmissible : kabul olunmaz, uygun grlmez,
unacceptable, irrelevant, zt anl.: admissible
inadvertent : kastsz, elde olmayan, accidental,
unintentional, zt anl.: deliberate, intentional
inappropriate : yanl, uygunsuz, yersiz, improper,
awkward, zt anl.: appropriate, proper
inattention : dikkatsizlik, ihmal, neglect,
carelessness, zt anl.: attention, carefulness
inborn : tabiatnda olan, doutan gelen, kaltsal,
congenital, hereditary, innate, zt anl.: acquired
incapable : ehliyetsiz, yeteneksiz, unable,
incompetent, zt anl.: capable
incapable : ehliyetsiz, yeteneksiz, unable,
incompetent, zt anl.: capable
incentive : zendirici ey, bonus, inducement
incessant : srekli, ard arkas kesilmeyen,
never-ending, zt anl.: occasional
incidence : tekrar oran, olu skl, insidans,
occurrence, happening
incident : olay, hadise, occurrence, event,
happening
incision : kesi, yarma, cut
incline : eim
inclusion : dahil edilme / olma
incompatible (with) : (ile) badamaz, uyumaz,
conflicting, unsuitable, zt anl.: compatible
incompetent : yetersiz, yeteneksiz; yetkisiz,
incapable, unskilled, zt anl.: competent,
capable

www.bademci.com

DS Szl - 37
inconclusive : bir sonuca varmayan, inandrc
olmayan, incomplete, unsatisfactory,
zt anl.: conclusive
inconvenient : uygunsuz, elverisiz, zahmetli,
mkl, awkward, inappropriate,
zt anl.: convenient, appropriate
incorporate : dahil etmek, katmak, birletirmek,
include, amalgamate, consolidate,
zt anl.: exclude, separate
increasingly : gittike artan bir ekilde
incredible : inanlmaz, akl almaz, unbelievable,
zt anl.: credible, reasonable
incubation : inkbasyon, kuluka devresi
incubator : kuluka makinesi, kuvz
incur : kar karya kalmak, maruz kalmak, meet
with
incurable : tedavi edilemez
indeed : gerekten, dorusu, certainly
indefinitely : belirsiz bir sre iin, srekli, continually,
zt anl.: temporarily
indicate : iaret etmek, gstermek, point to, denote
indication : belirti, delil, gsterge, iaret, evidence,
hint
indicator : gsterge, ibre, sign
indifferent : aldrmaz, umursamaz, disinterested,
zt anl.: heedful
indigenous : yerli, native
indirect : dolayl
indirectly : dolayl bir ekilde
indiscriminately : ayrm yapmakszn; lalettayin,
arbitrarily
indispensable : vazgeilmez, essential, vital,
zt anl.: dispensable
indispensable : vazgeilmez, essential, vital,
zt anl.: dispensable
indistinguishable : ayrt edilemez, seilemez
individualistic : bireyci
indoors : ieride, ieriye, inside, zt anl.: outdoors,
outside
indraw : ie ekmek
induce : neden olmak, sevk etmek, (birey
yapmaya) ikna etmek, activate, persuade,
zt anl.: prevent
induce : (elektrik akm) meydana getirmek
induce : 1) neden olmak, cause; 2) ikna etmek,
kandrp yaptrmak, convince, persuade
indulge : kendini vermek, kendini kaptrmak,
severek yapmak
ineffective : etkisiz, useless, unproductive,
zt anl.: effective

inefficiency : etkisiz olma, verimsizlik,


randmanszlk, ineffectiveness,
zt anl.: efficient, effective
inert : hareketsiz, eylemsiz, duraan, inanimate,
motionless, zt anl.: active
inevitable : kanlmaz, inescapable, unavoidable,
zt anl.: avoidable, avertable
inevitably : kanlmaz bir ekilde, unavoidably,
inescapably, zt anl.: avoidably
inexhaustible : tkenmez, infinite, unlimited,
zt anl.: exhaustible, finite
inexpensively : ucuza, cheaply, zt anl.: expensively
infallible : yanlmaz, amaz, gvenilir, unfailing,
reliable, zt anl.: fallible
infant : bebek, yavru
infanticide : bebeklerin ldrlmesi
infantry : piyade
infect : bulamak, contaminate, spread to
infected : enfekte olmu, infeksiyon kapm
infectious : bulac
infer from : (bir ey)den anlamak / karmak, --den
sonu karmak, gather, deduce
inferior (to) : aa, dk, deersiz, lesser, lower,
under, zt anl.: superior
infinite : snrsz, sonsuz
infinitely : sonsuz olarak, snrszca, son derece
infirm : zayf, gsz, ill, weak, zt anl.: healthy, well
infirmity : zayflk, sakatlk, disorder, debility,
zt anl.: wellness
inflame : enflamasyona yol amak, (bir tr)
iltihaplanmak
inflammable : yanc, kolay tutuan, combustible,
zt anl.: fireproof
inflate : i(ir)mek, blow up, zt anl.: deflate
inflation : (bir eyin) hava ile dolmas, ime
inflict : (ar / ac / ceza) vermek, impose, bring
down
influence (isim) : etki, tesir, nfuz, effect, impact,
influence (fiil) : etkilemek, lead, affect, shape
influential : sz geen, nfuzlu, powerful
informal : gayriresmi
informative : bilgilendirici, tantc, aydnlatc
informed : bilgili, haberdar, knowledgeable
infrared : kzltesi
infrastructure : altyap
infringement : (yasa, kural vs. iin) aykr hareket,
kar gelme, ihlal
ingest : yemek, azdan almak, eat
ingestion : yeme, azdan alma, intake from the
mouth

www.bademci.com

38 - DS Szl
ingredient : ierik, e, para, eleman
inhabit : iinde oturmak, yuvalanmak, dwell, occupy
inhabitant : bir yerde oturan kii, sakin
inhale : nefes almak, iine ekmek, breathe in,
zt anl.: expire, breathe out
inhaler : solukla cierlere (narkoz vs.) verme aygt,
zehirli gazlardan vs. korunma aygt
inherent : doasnda var olan, doutan gelen,
intrinsic, innate
inherently : esasnda, aslnda, znde, basically,
fundamentally
inherit : (birisin)den (kaltmla) almak, miras almak,
acquire, receive
inheritance : kaltmla geme
inherited : kaltsal, irsi, congenital, ancestral
inhibit : yavalatmak, zorlatrmak, restrain,
zt anl.: allow, facilitate
inhuman : insanlk d
initial : ilk, balang, bataki, birinci
initiate : balatmak, start, launch, pioneer,
zt anl.: complete, terminate
initiation : balang, balatma
injurious : zararl
injury : yara, hasar, harm, damage, wound
inland : (denizden uzak) i ksmlara (doru)
inlet : giri
innate : (bir eye) zg / has, tabiatnda olan;
kaltsal, inherent, intrinsic, zt anl.: acquired
inner : ie dnk, ruhsal, internal, spiritual,
zt anl.: outer
innocent : masum, susuz
innovation : yenilik, bulu, icat, novelty
innovative : yeniliki, yaratc, creative,
zt anl.: conservative
innumerable : saysz, saylamaz, countless
inoculation : a, alama, vaccination, injection
in-patient : hastanede yatan hasta, resident patient
inquiry : soruturma, aratrma, sorgu, questioning,
quest
inscription : kitabe, yazt
insecticide : insektisit, bcek ldrc ila
insecurity : emniyetsizlik, gven duygusundan
yoksunluk, jeopardy, risk, zt anl.: safety,
security
inseparable : (birbirinden) ayrlamaz
insert : sokmak, (arasna) koymak, embed, implant
in-service training : hizmet ii eitim
insight : anlay, olaylarn i yzn kavrama,
awareness, comprehension,
zt anl.: ignorance, dullness

insight : anlay, olaylarn i yzn kavrama,


awareness, comprehension,
zt anl.: ignorance, dullness
insignificant : nemsiz, deersiz, unimportant,
zt anl.: significant, important
insist : diretmek, direnmek, srar etmek, assert
insoluble : erimez, znmez
insomnia : uykusuzluk
inspection : kontrol, yoklama, tefti, denetleme
inspiration : ilham, esin, influence, stimulus
inspire : ilham etmek, esinlemek, telkin etmek,
encourage, stimulate
instability : istikrarszlk, dengesizlik, kararszlk,
imbalance, fluctuation, zt anl.: stability
install : kurmak, tesis etmek
installation : kurma, deme; tesisat, tertibat,
dozen, establishment; fitting
instance : rnek, durum, vaka, case, example,
occurrence
instantly : hemen, annda, urgently, immediately
instil : alamak, telkin etmek, inject, inspire
instinct : igd
institutional : kurumsal
instruct (on) : (hakknda) talimat vermek, yol
gstermek, enlighten, inform
instructional : eitime ait, eitici
instructions : direktif, ynerge
insufficiency : yetersizlik, eksiklik, inadequacy,
deficiency, zt anl.: sufficiency, amplitude
insufficient : yetersiz, eksik, inadequate,
zt anl.: sufficient, enough, ample
insulate : yaltmak, izole etmek, protect, shield
insulation : yaltm, izolasyon
insurance cover : sigorta kapsam
insurer : sigortac
insurmountable : baa klmaz, g yetmez
intake : (ieri) alm, alnan ey, giri, giri az
intake : alm, consumption
integral : bir btnn ayrlmaz bir paras olan,
essential, intrinsic, zt anl.: incidental
integrate into : (bir ey)e katmak, incorporate,
unify, zt anl.: separate
intellectual : akla dayanan, zihinsel
intend : niyet etmek, tasarlamak, planlamak, aim,
plan
intense : iddetli, gl, fierce, powerful,
zt anl.: mild
intensely : youn bir ekilde, greatly, zt anl.: slightly
intensification : younlama, iddetlenme, byme

www.bademci.com

DS Szl - 39
intensify : iddetlen(dir)mek, younla(tr)mak,
aggravate, concentrate, zt anl.: lessen
intensity : younluk, keskinlik, iddet, force, power,
volume
intensive : youn, iddetli, in-depth, thorough,
zt anl.: partial, superficial
intention : maksat, niyet, kast, purpose, aim
intentionally : kasten, bilerek, deliberately,
zt anl.: unintentionally, accidentally
interact : birbirini etkilemek, birbiriyle ilikide olmak,
relate to
interaction : etkileim
interchangeably : yer deitirerek, birbirinin yerine
interdisciplinary : bilimler aras
interestingly : ilgin bir ekilde
interfere (in) : karmak, mdahale etmek, meddle,
intervene
interfere (with) : ile atmak, engellemek, hinder,
prevent, zt anl.: facilitate
interference : mdahale
interim : ara, geici
interior : i, i ksm
interject : araya katmak, eklemek
intermediary : arac, arabulucu, mediator, negotiator
intermediate : ara, orta
internal : dahili, i tarafta
internalise : ie atmak, kiiselletirmek,
znelletirmek, zmsemek
interpret : yorumlamak, aklamak; szl eviri
yapmak
interpretation : yorum, yorumlama, aklama,
commentary, remark
interpreter : 1) yorumcu; 2) mtercim
interrelated : birbiriyle ilgili / ilikili
interrupt : szn kesmek, engellemek, yarda
kesmek, bother, break in, suspend
interstate : eyaletler aras
intertwine : birbirine dolanmak, birbirini sarmak
interval : aralk, fasla
intervene : araya girmek, interfere, mediate
intervention : mdahale, intercession
intimidate : gzn korkutmak, gzda vermek,
bulldoze
intimidation : gzn korkutma, yldrma, sindirme,
gzda, threatening
intolerably : dayanlmaz bir ekilde, unbearably
intonation : tonlama, diksiyon
intoxication : zehirlenme, poisoning
intracranial : kafatas iinde bulunan

intravenous : damar ii
intricate : kark, aprak, girift, complicated,
complex, zt anl.: simple, straightforward
intrigue : merak veya ilgisini ekmek
intriguing : merak uyandran
intrinsic : kendine zg, kendi tabiatnda olan,
peculiar, innate, zt anl.: acquired
introduce : 1) balatmak, initiate, institute; 2) ortaya
koymak, tantmak, present; 3) piyasaya arz
etmek / sunmak
introduction : 1) giri, nsz; 2) devreye girme /
sokma, commencement
inundate : su ile kaplamak, su basmak
inundation : su basmas, sel
invade : istila etmek, saldrmak, overrun, assault,
zt anl.: withdraw
invader : istilac
invalid : 1) geersiz, hkmsz, null, void; 2)
(yatalak) hasta, sakat, disabled
invariable : deimez, her zaman olan, constant
invariably : deimez, amaz bir ekilde, her
zaman, always, ever, zt anl.: never
invasion : istila, saldr, akn, intrusion
invasive : deri altna inen, vcut ii
invent : icat etmek, yaratmak; uydurmak, create;
make up
inventive : yaratc, creative, innovative,
zt anl.: uninventive
inventor : yaratc, icat eden (bir eyi ilk dnen
veya yapan kii)
inverse : ters, aksi, opposite, contrary, reverse
invert : tersine evirmek, tersyz etmek, reverse
invest in : (bir ey)e yatrm yapmak
investigate : aratrmak, soruturmak, tefti etmek,
incelemek, inquire, inspect, examine
investigatory : aratrma, dedektiflik
investor : yatrmc
invigorate : canlandrmak, glendirmek, stimulate,
zt anl.: blunt
invisible : grnmez
invoke : bavurmak, (yardm, koruma vs.) istemek,
resort to
involuntary : gnlsz, istemsiz, reflexive,
unintentional, unwilling, zt anl.: voluntary,
deliberate
involve : sz konusu olmak, iin iinde olmak,
gerektirmek, include, entail, zt anl.: exclude
involve in : kartrmak, bulatrmak
involved : (pasif) tutulma, karma, pay sahibi
olmak, affected

www.bademci.com

40 - DS Szl
involved (in) : (olaya) karm, iin iinde olan
involvement : ilgi, iliki, katlma, iinde yer / rol
alma, karma, bulama, concern,
engagement
involving : kapsayan
ironically : ironik olarak (ironi = beklenmeyenin
gereklemesi, umulann aksi bir sonu
kmas)
irrational : mantksz, akld, illogical
irregularly : dzensiz olarak, randomly,
zt anl.: regularly, steadily
irrelevant : konu d, alakasz, ilgisiz, unrelated,
inappropriate, zt anl.: relevant
irremediable : aresi olmayan, tedavisi imkansz,
irreparable
irreparable : onarlamaz, tamir edilemez
irresistible : kar durulmaz, compelling
irresponsible : sorumsuz, sorumsuzca, incautious,
thoughtless, zt anl.: responsible
irreversible : geri dndrlemez
irrigation : sulama, watering
irritability : sinirlilik, hrnlk, asabiyet, petulance
irritation : tahri
ischemic stroke : iskemiye (yetersiz kan akm)
bal fel
isle : ada
isolate (from) : ayrmak, tecrit / izole etmek,
separate, sever, zt anl.: integrate
isolated : (dierlerinden) ayr, kendi bana
isolated : toplumdan uzak
isolation : ayrma, tecrit
issue (fiil) : yaynlamak, release
issue (isim) : konu, sorun, mesele, point, matter,
question
it takes higher and higher dosages to work : etkili
olmas iin gittike daha byk dozlar gerekir
itch : kanmak
itching : kanma
jail : hapishane, prison
jail fever : tifo
Janissary : Yenieri
jealousy : kskanlk
jelly : jle, pelte
jeopardise : tehlikeye atmak, tehlikeye sokmak, risk
jeopardy : tehlike, risk, danger, risk, zt anl.: security
jet lag : yksek hzl aralarla (jet ua) baka saat
dilimlerine yolculuk yapldnda vcut
ritimlerinin geici olarak bozulmas

jet wind : dalk alanlardaki geitlerde esen yzey


rzgarlar
jigsaw puzzle : paralara ayrlm bir resmi tekrar
bir btn haline getirme eklindeki bilmece
join in : katlmak, yer almak, take part
joint : ortak, mterek, collective, mutual,
zt anl.: individual, unilateral
judge : yarglamak, hkm vermek, decide,
conclude
judgement : yarg, deerlendirme, assessment,
evaluation
judicial : yargya ait
judiciary : adliye, yarglar
junior : az, kk
junk food : yksek kalorili ama dk besin deerli
hazr yiyecekler
junkyard : hurdalk
justify : dorulamak, hakl karmak, temize
karmak, substantiate, validate
juvenile diabetes : genellikle ocuklar ve ergenlerde
grlen insline baml diyabet
juveniles : genler
keen : hevesli, dkn, merakl, istekli
keep a check on : (bir ey zerinde) denetim
kurmak
keep abreast of : geri kalmamak, ayak uydurmak;
olan bitenden haberdar olmak, keep up with
keep ahead : yakndan izlemek, stnl korumak,
balarda yer almak
keep at the ready : hazr tutmak / bulundurmak
keep down : dk dzeyde tutmak, restrain,
restrict, zt anl.: encourage
keep forgetting : hep / daima unutmak
keep going : devam etmek, srdrmek, carry on,
zt anl.: discontinue
keep off : uzak durmak, stay away from
keep on : devam etmek, proceed, carry on, zt anl.:
stop, cease, quit
keep ones word : szn tutmak
keep out : dnda kalmak, darda brakmak
keep pace with : ayak uydurmak, ayn dzeyi / hz
yakalamak
keep to : bal kalmak, adhere to
keep track of : izlemek, gz kulak olmak, monitor
keep up : devam etmek, srdrmek, sustain,
maintain
keep up (with) : (bir kii ya da ey)e yetimek, -den
geri kalmamak, keep abreast of
kettle : aydanlk

www.bademci.com

DS Szl - 41
kill off : tamamn ldrmek, yok etmek,
exterminate, wipe out
kindness : sevecenlik, iyilik
knee to pelvis : dizden leen kemiine kadar
knock back : (iki vs.) yutmak, devirmek
knowledgeable : bilgili, konuya vakf
label (fiil) : etiketlemek
label (isim) : etiket
laborious : yorucu, zahmetli, g
laboriously : yorucu / zahmetli bir ekilde, g bela
laceration : laserasyon, yrtlmaya bal oluan yara
lack : (bir ey)den yoksun olmak, be without,
zt anl.: have, own
lacking in sympathy : merhamet gstermemek
ladder : el merdiveni, basamak
landfill : arazi doldurma (plerin toprakla kartrlp
ylmas)
landing : (uak iin) ini
landing gear : ini takmlar
landing-wheel : ini tekerlei
landlocked : her taraf karayla evrili
landmark : snr ta, nirengi noktas, dnm noktas
landmine : kara mayn
landslide : seimde oylarn ounu toplama; toprak
kaymas
landslip : toprak kaymas
lanugo : yaprak, bcek veya doumdan nce bebei
kaplayan ince tyler
lapse : duraklama, break, pause
largely : byk lde, greatly, mostly
large-scale : geni apl
last resort : son are
lasting : kalc
late starter : (konumaya vs.) ge balayan
latent : belirti gstermeyen, gelimemi, gizli
laterally : yana doru
latitude : enlem
latter : sonraki, ikincisi, latest, second,
zt anl.: former, previous
laughter : gl, kahkaha
launch (fiil) : balatmak, initiate, zt anl.: terminate
launch (isim) : balama, kullanma sunma,
introduction
launcher : frlatc, itici
launching : frlatma
lavish : savurgan, msrif
law-abiding : yasalara uyan / saygl

lawbreaker : yasalara aykr iler yapan kii


law-breaking : yasaya kar gelme, yasad iler
yapma
lay : demek, yatrmak, sermek, put, place
lay down : koymak, sermek, put down
lay down : koymak, yapmak; sermek, set down
lay the foundations : temelini atmak
layer : tabaka
layman : meslei olmayan kii
lead (fiil) : ynetmek, nderlik etmek, guide, conduct
lead (isim) : 1) barol, nderlik; 2) kurun elementi
lead exposure : kurunla temas
lead shot : kurun sama
lead to : (bir ey)e yol amak, -e neden olmak,
cause
lead to : (bir ey)e yol amak, cause
lead-based : kurun bazl
leading : nde gelen, balca, outstanding,
zt anl.: secondary
leading cause : nde gelen neden / sebep
league : birlik
leak : szmak, seep
leak : szmak
leak away : szarak tkenmek / kaybolmak
lean : zayf, sska, yasz
lean tissue : kas doku
leaning : yana yatm, eri
leap forward : ileriye doru sramak, atlamak,
frlamak
learning : ilim, tahsil
leave office : grevi brakmak
leave out : darda brakmak, hari tutmak, atlamak
lecture : konferans vermek, (niversitede) ders
vermek
legion : lejyon (Romallarn ordusu)
legislation : yasama, kanun yapma; yasalar,
kanunlar, enactment; laws
legislator : yasa yapc
legitimate : yasal, meru, valid, credible
legume : baklagiller familyasna dahil bitkiler ve
bunlarn taneleri
leisure : serbestlik, bo zaman
leisure time : bo zaman
leisurely : telasz / sakince yaplan, relaxed,
unhurried, casual, zt anl.: formal
lengthy : uzun, uzun uzadya
less still : daha da az

www.bademci.com

42 - DS Szl
less than half as much : (daha nce bahsi geenin)
yarsndan daha az
lest : (bir ey ol)masn diye, korkusu ile, in case
let down : 1) (ar ar) inmesini salamak; 2) boa
karmak, yzst brakmak, hayal krklna
uratmak, forsake, disappoint
let go : serbest brakmak, koyuvermek, salvermek
let through : gemesine izin vermek
lethal : ldrc, fatal, mortal, zt anl.: harmless,
safe
lethal : ldrc, lmcl
lethal : lmcl, deadly
lethargy : letarji, uyuukluk
leukemogenic : kan kanserinin nedeni olarak
gsterilen faktrle ilgili
lever : kaldra
levy : vergi, har, tax, duty
liability : sorumluluk, ykmllk, bor,
responsibility, obligation, debt,
zt anl.: immunity, exemption
liberally : cmerte, generously, amply,
zt anl.: insufficiently
liberate : zgrlne kavuturmak, serbest
brakmak, free, zt anl.: enslave, restrict
liberty : zgrlk, hrriyet, serbesti, freedom,
zt anl.: slavery
librarianship : ktphanecilik
lie ahead : gelecekte (birisini) (kt veya zor bir iin)
beklemesi, bana gelmek
lie around : miskinlik yapmak, tembellik etmek,
hang around, laze, zt anl.: work, toil
lie in : (eklinde) bulunmak, mevcut olmak, yatmak,
exist in the form of
life expectancy : ortalama mr uzunluu, life span
life span : mr, lifetime
life will : yaama istei
lifelong : mr boyu (sren)
life-threatening : hayat tehdit eden
lift (isim) : teleferik, asansr
lift (fiil) : yksel(t)me
light up : aydnlatmak, aydnlanmak, illuminate,
brighten, zt anl.: darken, fade
light-hearted : telasz, endiesiz, kaygsz
lighting fixtures : elektrik / aydnlatma tesisat
like finding a needle in a haystack : saman
ynnda ine aramaya benzer
likelihood : olaslk, ihtimal, possibility, chance
likely : olas, muhtemel, probable, expected,
zt anl.: improbable, unlikely

likely : olas, muhtemel, probable, expected,


zt anl.: improbable, unlikely
like-minded : ayn dncede olan, grleri
birbirine benzeyen
liken to : benzetmek, compare, equate
limb : kol veya bacaklardan her biri
lime scale : kire tortusu
linear strip : dorusal erit
linen : keten, keten kuma, ev tekstili
lingua franca : deiik lkelerin kulland ortak dil
linguist : dilbilimci
lining : astar, i kaplama
link (to) (fiil) : balanmak, balant kurmak,
birletirmek, connect, combine, zt anl.: detach
link (isim) : ba, balant
listlessness : kaytszlk, kaygszlk, apathy
literally : tam anlamyla, gerekten, actually, truly,
zt anl.: figuratively
literary : edebi, yaznsal
lithography : ta basmas, litografi
live : canl
live out : sonuna kadar yaamak
live up to expectations : beklentileri karlayacak
dzeye gelmek
livelihood : geim, geim yolu, subsistence,
sustenance
livestock : iftlik hayvanlar
livestock pasture : otlak, mera
load (fiil) : yklemek, doldurmak
load (isim) : yk
loan : kredi, credit
loan assassin : kiralk katil / suikast
locate : yerini saptamak; (bir yerde) yerlemek, spot;
station
lodge in : (bir eyin iinde) skp kalmak, iine
gmmek, saplamak
log : aa kesip ktk haline getirmek
logging : aa kesip ktk yapma ii
long (for) : hasretini ekmek, ok arzulamak, desire
long-closed : uzun sredir kapal
longevity : uzun mrllk
longitude : boylam
look after : (bebee, kpee vs.) bakmak, keep an
eye on
look down on : kmsemek, hor grmek, tepeden
bakmak, despise, scorn; zt anl.: exalt, glorify
look forward to : sabrszlkla beklemek, iple
ekmek

www.bademci.com

DS Szl - 43
look in on : (ksa bir) ziyaret yapmak, uramak, visit
look into : aratrmak, soruturmak, incelemek,
check out, inspect
look out for : dikkat etmek, watch for
look over : incelemek, gz gezdirmek, examine,
inspect
look through : 1) gzden geirmek, incelemek,
examine, search; 2) (bir eyin arasndan,
iinden) bakmak
look up : 1) iyilemek, dzelmek, improve;
2) (szlkte, kitapta vs. bir ey) aramak,
search
lookout : gzetleme yeri, aray
loom : dokuma tezgah
looting : yamalama
lorry : kamyon
lose faith : inancn / gvenini kaybetmek
lose ground : gerilemek, rabet grmemek,
regress, fall back, zt anl.: gain ground
lose out : baarsz olmak, fail, zt anl.: succeed
lose the favour of : (birisi)nin gznden dmek
loss : kayp, zarar
loss of muscle : g kayb
louse (o. lice) : bit
low in : (bir ey) asndan fakir (low in
vitamins)
lowland : dz arazi, ova
loyal : sadk, vefal, faithful, zt anl.: disloyal
loyalty : sadakat, vefa, ballk
lubricant : kayganlatrc; madeni ya
lubrication : yalama
lucid : kolay anlalr, ak, berrak, obvious, clear,
transparent, zt anl.: ambiguous
lumen : lumen, (barsak vs. tp eklindeki bir
organn) i boluu
lunar : aya ait, ayla ilgili
lure : ayartmak, kandrmak, imrendirmek,
cezbetmek, charm, tempt
lurk : gizlenmek, saklanmak, pusuya yatmak, hide,
lie in wait
Lyme disease : lyme hastal (kenenin tad bir
bakteri yoluyla bulaan bir infeksiyon)
magnificence : ihtiam, grkem
magnificent : grkemli, harika
magnificent five : muhteem beli
magnitude : byklk, boyut
main stream of music : mziin ana eilimi /
gidiat
mainland : anakara

mainstream : ana / genel gr. bir toplulua hakim


tutum, dnce veya davranlar temsil eden
maintain : 1) muhafaza etmek, bakmak, keep,
retain; 2) srdrmek, devam ettirmek, sustain
maize : msr, corn
major : byk, balca, asl, chief, primary,
zt anl.: minor, unimportant
make a break with : ykmak, krmak
make a living : hayatn kazanmak, earn a living
make a point of : zen gstermek. dikkat etmek
make do (with) : (bir ey) ile yetinmek / idare etmek,
subsist, get by
make for : yapmak, ortaya karmak, ileriye
gtrmek, produce, advance
make inroads into : gedik / yol amak
make off : aceleyle gitmek / kmak / terk etmek,
make away, escape
make on : (bir ey zerinden) kar yapmak, para
kazanmak
make ones way : ilerlemek, yol kat etmek, hayatta
baarl olmak, advance
make out : 1) (bir eyin ne olduunu) kestirmek,
karmak, semek, anlamak, zmek,
perceive, understand; 2) baarmak, be
successful
make out to : ima etmek, st kapal sylemek,
intimate, imply, suggest
make over : (bir maln) mlkiyetini (bakasna)
vermek
make sense of : (bir ey)den anlam karmak,
doru yorumlamak
make sure of : emin olmak, ascertain, zt anl.: be
uncertain
make up : 1) dzenlemek, hazrlamak, oluturmak,
uydurmak, compose, form, invent;
2) (kaybedilen veya eksik kalan bir eyi)
tamamlamak, yerine koymak, kapatmak, telafi
etmek, compensate, settle
make up ones mind (about) : (konusunda) karara
varmak, decide on
make up to : yaranmaya almak, flirt with
make use of : kullanmak, yararlanmak, utilise,
benefit from
make way for : yol vermek, nn amak
make-up : yap, structure, composition, formation
malady : hastalk, disease, illness
malnourished : yetersiz / kt / dengesiz beslenmi,
undernourished, zt anl.: well-nourished
malnutrition : kt beslenme, beslenme bozukluu
mammal : memeli

www.bademci.com

44 - DS Szl
manage : 1) becermek, baarmak, accomplish,
succeed; 2) ynetmek, idare etmek,
administer, run
management regime : ynetim sistemi
mandate : (resmi olarak) emretmek, zorunlu klmak,
command
manifest : aka gstermek, belirtmek, display,
reveal, zt anl.: hide
manifestation : belirti, gsterge, indication,
symptom
manipulate : (bir kar veya ama iin) kullanmak,
deitirmek, kurcalamak, fiddle with, tamper
with
manipulator : idare edici cihaz
manner : 1) ekilde, biimde, way; 2) tavr, usul
manually operated : elle kullanlan / altrlan
manufactured : imal edilmi
manure : gbre, muck
manuscript : el yazmas, msvedde
marble : bilye, misket; mermer
marginal : dk, nemsiz, ufak, minor, slight,
zt anl.: gross, vast
marine : denize / denizcilie ait, maritime, deniz
piyadesi
maritime : deniz veya denizcilikle ilgili, marine
mark : gstermek, iaret etmek, ortaya karmak,
point out, show
marked : belirgin, gze arpan, obvious, noticeable,
zt anl.: inconspicuous
markedly : belirgin ekilde, akca, noticeably,
clearly
marker : iaret, im, belirti
marketplace : pazar
marrow : ilik, z, kemik ilii
mass : yn
mass production : seri retim
mass vaccination : kitlesel alama, a
kampanyas
masses : halk ynlar
massive : byk apta, muazzam, enormous,
immense, zt anl.: tiny
master : iyice renmek, uzmanlamak, learn, grasp
masterly : ustaca, ustalkl
masterpiece : bayapt
mat : hasr, paspas
matchstick : kibrit p
mate : (hayvanlar iin) iftle(tir)mek
materialise : gereklemek, be realised, actualise,
zt anl.: fail

maternal : annelie zg, anne tarafndan, motherly


maternity : annelik
mathematical reasoning test : matematiksel
muhakeme (mantk yrtme) testi
matriculate : (niversiteye) renci olarak
kaydedilmek
matter : madde, zdek
mature (fiil) : 1) olgunlamak; 2) (bor vs.) vadesi
gelmek
mature (isim) : olgun, ergin, fully developed, ripe,
zt anl.: immature
maul : (hayvanlarla ilgili) yaralamak, hrpalamak
maxim : zdeyi, zl sz
meagre : yetersiz, eksik, az, inadequate, poor,
zt anl.: abundant, sufficient
mean : saldrgan, tehlikeli, hostile, dangerous,
zt anl.: kind
means : 1) ara, vasta, yol, method, way; 2) varlk,
gelir, para, wealth, income, funds
means : 1) yol, yntem; 2) imkan, bte :
means of : vasta, yol (tekil; a alr)
means of production : retim aralar
meanwhile : bu arada, bu esnada,
measles : kzamk
measure : 1) miktar, dzey; 2) nlem, tedbir, l,
precaution
measure : nlem, tedbir, l, precaution
measure up : istenilen llere / kriterlere uygun
olmak
media : aralar, ortam, medya
medial epicondylitis : dirsek orta kesiminde kemik
zeri dokularda yang
mediate : araclk / arabuluculuk etmek, araya
girmek, intercede
medication : ila
medieval : ortaaa ait / zg
medium : ara, medya (tekil)
meet : (belli bir gn iin) uymak, karmamak,
atlamamak
Mellon junior : oul Mellon
memorise : ezberlemek
menace : tehdit, ba belas
meningeal : membranlarla ilgili
meninges : beyni rten 3 membrandan biri
meningitis : menenjit hastal
mental retardation : zeka gerilii
mentally handicapped : zihinsel zrl
merchant : tccar, tradesman

www.bademci.com

DS Szl - 45
merciful : merhametli
mere : sadece, yalnzca, basit, simple
merely : sadece, yalnzca, only, just, solely
merge : birle(tir)mek, combine, unite,
zt anl.: separate, split
merge (into) : iine karmak, mix, join, zt anl.: split
merit : deer, erdem, fazilet, worth, virtue,
zt anl.: disadvantage
metastasize : tm vcuda yaylmak
meteor shower : meteor yamuru
middle children : ortanca ocuklar
middle-ground position : orta yollu bir tutum
middle-of-the-road : lml bir yol veya politika
izleyen, lml, moderate
middling : orta (byklkte), medium
midshipman : deniz yardmc subay
midwife : ebe
might : g, kuvvet, kudret, power, strength
mighty : gl, kudretli
migrating : g eden
mild : hafif, lml, lman, moderate, slight,
zt anl.: severe, intense
milestone : kilometre ta, aama
militancy : militanlk
military campaign : askeri harekat
Milky Way : Samanyolu
millennium : bin yl
mimic : taklit etmek, kopya etmek, benzemek,
imitate, copy
mine-sweeping : mayn tarama
minor : nemsiz, kk, unimportant, insignificant,
zt anl.: major
minority : aznlk
minute : 1) (okunuu : maynt) ok kk, very
small, tiny; 2) tutanak,
miracle : mucize
miraculous : mucizevi, doast
mirror : yanstmak, reflect
miscalculate : yanl hesaplamak
mischief : yaramazlk, haylazlk, fesat, ktlk,
naughtiness, trouble, zt anl.: good behaviour
misconception : yanl kavram / yorum / kan,
delusion
misdirect : yanl yol gstermek, yanl t
vermek, kt ynetmek / ynlendirmek,
mislead, misinform
misery : perianlk, sefalet, byk znt, suffering,
distress
mislead : yanltmak, misguide

misleading : yanltc, deceptive, zt anl.: true, actual


misplace : yanl yere koymak, mislay
mispricing : yanl fiyatlandrma
misrepresentation : bilerek yanl tantma
mission : zel grev, uzay uular
mistakenly : yanllkla, incorrectly
mistrust : gvensizlik, itimatszlk, doubtfulness,
zt anl.: trust
misunderstanding : yanl anlama / anlalma
moat : kale / saray hendei
mobilize : harekete geirmek, seferber etmek
mode : usul, tarz, slup
modest : alakgnll, gsterisiz, lml, humble,
plain, zt anl.: grand, immodest
modification : deiiklik, tadilat, alteration,
reshaping
modify : tadil etmek, (kk) deiiklikler yapmak,
alter
moist : nemli, rutubetli, damp, wet, zt anl.: dry
moisture : nem, rutubet
mold : kalp
molten : erimi, svlam
momentum : hz
monetary : parasal, mali
monitor : izlemek, denetlemek, observe, supervise
monitor : izlemek, takip altnda tutmak
monotonous : tekdze, monoton
monsoon : muson
mood : ruh hali
moral judgements : ahlaki deerlendirmeler
more or less : aa yukar, az ok
moreover : bundan baka, ayrca, stelik,
additionally, furthermore
mores : tre, grenek
morphological : morfolojik (bir dilde kabul edilebilir
szckler tretilmesi ile ilgili)
mortality : lmllk, lm oran
mosquito borne : sivrisinek tarafndan tanan
mount : monte etmek, asmak, takmak, kurmak,
install, place; 2) trmanmak, ykselmek,
artmak, climb, rise, ascend, zt anl.: descend,
fall
move off : yola kmak, (bir yerden) ayrlmak
Mr. Mellon senior : baba Mellon
mucous coat : baz uzuvlarn i yzn kaplayan
salgl zar, smks rt
mucus : smks salg
multidisciplinary : birok bilim daln ilgilendiren

www.bademci.com

46 - DS Szl
mummify : mumyalamak
munitions : sava gereleri, mhimmat, cephane
muscle power : kas gc
mushroom out : mantar gibi almak
mutant : mutasyona uram organizma
mysterious : gizemli, esrarl
mystery : gizem, sr, esrar, secret, enigma
myth : sylence, efsane, mit, story, tale
naively : safa, artlessly, zt anl.: deviously
naked eye : plak gz
nap : kestirmek, ekerleme yapmak
narrative : anlatm, account
narrow (fiil) : daral(t)mak, contract, tighten,
zt anl.: broaden
narrow (isim) : dar grl, kstl, dar,
narrow-minded, partial, zt anl.: broad
nasty : kt, irkin, ayp, pis
national health scheme : ulusal salk plan
nationalise : devletletirmek, kamulatrmak
native : yerli
natural causes : doal nedenler / sebepler
naturalist : doabilimci
naturalization : vatandala kabul etme
nature : nitelik, tr, doa, miza, character, type
naval : denize ait, deniz kuvvetlerine ait
naval explorer : deniz aratrmacs
navigate : ynlendirmek; (bir deniz aracyla) denizde
gezmek, seyretmek
navigation : deniz veya uak yolculuu, seyrsefer
nearly : neredeyse, hemen hemen, almost
neatly : dzgn / tertipli bir ekilde, tidily, carefully,
zt anl.: carelessly, untidily
necessarily : ister istemez, muhakkak, illa ki,
unquestionably, undoubtedly, zt anl.: possibly
necessitate : gerektirmek, zorunlu klmak, require,
call for
needlessly : gereksiz yere, unnecessarily
neglect : ihmal etmek, savsaklamak, aldrmamak,
ignore, zt anl.: care for, concern
negligent : ihmalkar, inattentive, zt anl.: diligent
negligible : nemsiz, yok denecek kadar az,
insignificant, minor, zt anl.: considerable,
significant
negotiation : mzakere, grme, debate
neonatal : doumdan sonraki drt hafta (ile ilgili)
neoplasia : neoplazi, yeni ve anormal hcre
oalmas
network : a, ebeke

neurodegenerative : sinir dokusunun zamanla yok


olmas ile ilgili
neuron : nron, sinir hcresi
neutrality : tarafszlk
nevertheless : yine de, bununla birlikte, however,
even so
niche : ni (duvar iinde braklan oyuk, gz, hcre)
nickname : takma ad, lakap
nightmare : kabus, karabasan
no less than : en az (baka bir ey ya da birisi)
kadar
no more than geometrical : geometrik olmaktan
teye gemez
no point : yarar / anlam yok
Noahs flood : Nuh Tufan
nobleman : asilzade
nodule : yumru, dm, nodl
noise pollution : grlt kirlilii
noise-induced : grlt kaynakl, grltnn neden
olduu
nominally : nemsiz / dk oranda
nominate : 1) aday gstermek; 2) atamak,
grevlendirmek, appoint
nomination : adaylk
non-compliance : uymama, uygun davranmama
non-depletable : tkenmez, tketilemez
nonetheless : bununla birlikte, her eye ramen,
however, even so
non-evergreen : hep yeil olmayan
non-fiction : kurgusal olmayan dz yaz
non-lethal : ldrc / ok zararl olmayan
nonsense : samalk, rubbish
not that I know of : bildiim kadaryla yok / deil
not to my knowledge : bildiim kadaryla hayr /
deil
notable : dikkate deer, remarkable
nothing less than : hi de nemsiz olmayan,
yabana atlamayacak
nothing short of perfection : mkemmelin altnda
hibir ey
noticeable : belli, ak, farkedilir, apparent, visible,
detectable, zt anl.: ambiguous, hidden
noticeably : belli / ak / fark edilir bir ekilde,
apparently, remarkably, zt anl.: ambiguously,
vaguely
notion : dnce, fikir, inan, idea, thought
notorious : dile dm, aikr, well-known, obvious
novel : yeni, yeni km, orijinal, original, fresh,
unique, zt anl.: old, traditional

www.bademci.com

DS Szl - 47
novelty : yenilik, yeni km ey
noxious : zararl, ldrc
nuance : nans, ince ayrnt
nucleation : nve halini alma
nucleus : ekirdek
nuisance : ba belas, pain in the neck
numerous : saysz, ok, pek ok, many, several,
zt anl.: few
nursery : 1) fidanlk; 2) ocuk yuvas, kre; ocuk
odas
nutrient : besin, gda, food
nutrient composition : besin bileimi
nutrition : beslenme, nourishment
nutritional : beslenmeyle ilgili
nutritious : besleyici, nourishing, wholesome
nutritive : besleyici
object : ama, hedef, purpose, goal, objective
object to : itiraz etmek, kar kmak, disagree,
disapprove, zt anl.: agree, approve
objection : itiraz, kar kma, opposition, criticism,
zt anl.: agreement
objective : 1) ama, gaye, goal, aim; 2) (sfat )
nesnel, objektif, unbiased, zt anl.: subjective
objectivity : nesnellik
obligation : ykmllk, zorunluluk, responsibility,
commitment
obligatory : (uyulmas) zorunlu, compulsory,
binding, zt anl.: optional, voluntary
oblige : mecbur etmek, zorunlu / ykml klmak,
compel, obligate
obscure : belirsiz, bulank, karanlk, dim,
mysterious, zt anl.: clear
obsessive : saplantl; ar, compulsive; excessive
obsolete : demode olmu, terk edilmi, yrrlkten
kalkm, old-fashioned, outmoded,
zt anl.: new, contemporary, modern
obstacle : engel, hindrance
obstinately : inatla, dik ballkla, stubbornly
obstruct : engellemek, tkamak, block, impede,
zt anl.: clear
obstruction : engelleme, zorluk karma,
impediment, hindrance, zt anl.: release
obstructive : engelleyen
obtain : elde etmek, acquire, earn
obtrusive : gze batan, kendini belli eden,
conspicuous, prominent, zt anl.: unobtrusive,
inconspicuous
occasion : olay, frsat, vesile, gerek, neden, event,
opportunity, cause

occasional : ara sra olan, infrequent,


zt anl.: frequent
occasionally : bazen, ara sra, now and then, from
time to time, once in a while,
zt anl.: frequently, often
occupation : 1) igal, invasion, seizure; 2) i,
meslek, ura, profession, vocation
occupational : mesleki
occupy : igal etmek, yerleik olmak, reside
occur : olmak, meydana gelmek, happen, take place
odds : olaslk, ihtimal, chances, probability
odour : koku
of its own accord : kendiliinden, by itself
of this nature : bu trden, bu mahiyette
off : aklarnda
off the coast of : (bir yerin) kysndan akta
offence : su, crime
offender : saldrgan, sulu
offensive : saldrgan, aggressive, zt anl.: defensive
offset : karlamak, dengelemek, counterbalance
off-stage : sahne dnda
oftentimes : sk sk, oka, often, frequently
oil-palm : yalk hurma
old-age pension : yallk sigortas, emeklilik sistemi
on a large scale : geni apta
on a mass scale : ktlesel boyutta
on a massive scale : muazzam boyutlarda
on a scale unseen for decades : on yllardr
grlmeyen bir boyutta
on a vast scale : ok geni lekte, byk oranda
on account of : (bir ey)den dolay, iin, nedeniyle,
because of, for the sake of
on moral grounds : ahlaki adan
on one condition : bir artla
on site : yerinde, mahallinde
on such a scale : bu boyutta
on that account : o nedenle, o yzden
on the grounds : nedeniyle, --e dayanarak
on the increase : artta olmak
on the other hand : dier taraftan
on the whole : genel olarak, btn olarak
alndnda, generally, by and large, overall
on their own : kendi balarna
on trial : deneme safhasnda
one in a million : milyonda bir
one way or another : bir ekilde
one way or the other : bir ekilde

www.bademci.com

48 - DS Szl
one-to-one : birebir, yz yze
ongoing : sregelen, devam eden, continuing,
zt anl.: completed
on-going : devam eden, sregelen
onset : (bireyin) balangc, ilk adm, hcum,
saldr, hamle, atlm, beginning, start,
zt anl.: end, termination
open up : balatmak, yol amak, pave the way for;
(bir yerin) gelimesine imkn vermek,
ulalabilir hale getirmek
operate : al(tr)mak, ile(t)mek, run, function
operating theatre : ameliyathane
operation : harekat, operasyon
opioid : uyuturucu etki yapan ey
opium poppy : haha
opponent : rakip, dman, competitor, enemy
opportunity : frsat, prospect
oppose : kar koymak, kar kmak, itiraz etmek,
protest, resist, zt anl.: support
opposed to : kar, aleyhinde, against, zt anl.: in
favour of
opposition : muhalefet, kar koyma, direni,
resistance
opposition : muhalefet
oppressed : ezilmi, bask altnda, exploited
optimism : iyimserlik
optimist : iyimser
option : seenek, seim hakk, opsiyon, alternative,
choice
optional : istee bal, crete tabi, semeli, free,
voluntary, elective, zt anl.: obligatory,
compulsory
orbit : yrnge
orbital : yrngesel, yrngedeki
orchard : meyve bahesi
ordeal : karakter veya dayankllk denemesi; byk
sknt
ordered arrangement : dzenli yerleim
orderly : dzenli, dzgn, sistemli, regulated,
zt anl.: disorderly
ore : cevher
orient : yneltmek, ayarlamak, align, adjust
orientate : ynlendirmek, yneltmek, altrmak,
familiarise
orientated : odakl
orientated : odakl, (chemically orientated =
kimyasal odakl)
originate : (ilk defa) ortaya kmak, domak,
emerge, arise, zt anl.: terminate
ornament : ssleme, ss

ornamental : dekoratif, ss olarak kullanlan


ornamentally : ss olarak, ssleme amacyla
oscillate : salnmak, gidip gelmek, dalgalanmak
osteoclast : kemik hcrelerinin ykmndan ve
rezorpsiyonundan sorumlu hcreler
other than : dnda, haricinde
otherwise : yoksa, aksi takdirde, or else, or
otter : su samuru
oust : yerinden etmek, karmak, kovmak
out of proportion : ters orantl, zt anl.:in proportion
outboard : (motor iin) ktan takma
outbreak : 1) ortaya kma, ba gsterme,
happening; 2) salgn, epidemic
outcome : sonu, result, aftermath
outcry : protesto, haykr, barma, protest, uproar
outdated : modas gemi, kullanmdan kalkm
outgrow : (byynce) -den vazgemek, (yaa)
geride brakmak
outlawed : yasaklanm, yasad ilan edilmi,
prohibited, banned, zt anl.: allowed, permited
outlay : masraf, gider, harcama, expense,
expenditure
outlet : k noktas / yolu
outline (fiil) : taslan izmek, ana hatlaryla
belirtmek, lay out, describe
outline (isim) : taslak, sketch, draft
outlook : bak as, grnm, gelecek, manzara,
viewpoint
outnumber : sayca gemek, exceed, surpass
out-of-favour : gzden dm
outpatient : ayakta tedavi edilen hasta
outperform : daha iyi performans gstermek,
surpass, excel, zt anl.: fall behind
output : randman, kt, retim, verim, product,
yield, zt anl.: input
outrageous : haddi aan, ahlaksz, irkin, insafsz;
fahi (fiyat); frapan (giysi), disgraceful,
horrible, wicked, zt anl.: decent
outright : kesin, tam, dpedz, complete, definite,
zt anl.: hidden
outset : balang noktas, beginning
outsider : bir grubun dnda olan kii
outstanding : nde gelen, balca, leading,
zt anl.: ordinary
outward : da doru, outer, zt anl.: inward
outweigh : daha ar basmak, exceed, surpass
over a cup of tea : bir yandan ay ierken
over against : tersine, karsnda, as opposed to

www.bademci.com

DS Szl - 49
overall : genel, toplam, kapsaml, general, total,
comprehensive, zt anl.: particular, specific
overbearing : otoriter, zorba, ezici, despotic,
oppressive, zt anl.: democratic
overcast : bulutlu / kapal hava
overcome : amak, stesinden gelmek, yenmek,
defeat, get over, zt anl.: retreat, surrender
overcorrect : dzeltirken arya kamak
over-emphasised : ar vurgulanm
overestimate : fazla tahmin etmek, abartmak,
overrate, zt anl.: underestimate
overflow : tamak
overgrow : (bir yeri) sarmak, kaplamak
overhaul : onarm iin elden geirme
overland : karadan
overloading : ar yklemek, doldurmak
overlook : dikkate almamak, gzden karmak,
disregard, ignore, miss, zt anl.: notice, spot
overlooking : tepeden / yksekten bakan
overly : fazla, ar derecede, excessively
over-protected : ar korunan
over-protective : ar koruyucu
overrate : (gereinden) fazla nemsemek, magnify,
overestimate, zt anl.: underrate
override : (nemce) stne kmak, (dierini) ikinci
plana itmek
overrun : 1) istila etmek, invade, occupy; 2) zerini
kaplamak, zerinden gemek
overrun : zerini kaplamak, zerinden gemek
overseas : denizar
oversee : gz kulak olmak, bakmak, supervise, look
after
overt : ak olarak, ortada, obvious, apparent,
visible, zt anl.: hidden, covert
overtime : fazla mesai
overturn : altst etmek, devirmek, bozmak, upset
overuse : gereinden fazla kullanmak,
over-consumption, zt anl.: spare
overwhelmingly : byk / ezici bir ounlukla,
predominantly
overworked : ar alm
owing to : nedeniyle, due to
oxidative stress : oksidatif (oksijenli ortamda) bask
pace : hz; adm
pack : sk skya doldurmak
pagan : putperest
painkiller : ar kesici / dindirici
pale : soluk, uuk renkli, donuk, faint, zt anl.: dark,
bright

papillary dilation : gzbebeinin almas /


genlemesi
paralysed : fel olmu, ilevini kaybetmi
paralysis : fel, inme
paralyze : fel / ktrm etmek, sakatlamak,
alamaz hale getirmek, cripple, disable
paramount : stn, en nemli, balca, principal
paratyphoid : paratifo
parent company : ana irket (baka irketlere sahip
olan veya onlar kontrol eden irket)
parental : ebeveyne ait
partial : ksmi, zt aln. complete
participant : katlmc
participate : katlmak, yer almak, take part
particle : parack
particular : belirli, muayyen, zel, specific, special,
zt anl.: common, overall
particularly : zel olarak, zellikle, especially,
specifically, zt anl.: generally
particulate : ok kk tanecik, zerre, partikl
partition : taksim, blnme, blme
partly : ksmen, partially, zt anl.: completely
pass : (yasa) geirmek / karmak, enact
pass along : (insandan insana) aktarmak, convey
pass off : (zamanla) kaybolmak, fade away,
disappear
pass on (to) : (bir bilgi, sz vs.) (kiiden kiiye)
iletmek / gndermek, send
pass over : stnden gemek
pass sentence on : karar bildirmek / iletmek
passage : gei
passionately : heyecanl / ateli / ar tutkulu /
hiddetli bir ekilde, intensely, movingly,
zt anl.: moderately, unemotionally
patch : arazi paras
patch : yama, benek, para, arazi paras, piece,
spot
patent (fiil) : patentini almak
patent (sfat) : grnr, ak
paternal : baba tarafndan
pathological : patolojik
pathology : patoloji (hastalklarn nedeni olan
yapsal ve fonksiyonel sapmalar inceleyen
bilim dal)
pathway : yol, patika
patrol : devriye gezmek, gzlemek, kontrol altnda
tutmak, inspect, watch
patron : 1) hami, koruyucu, 2) sadk mteri
pattern : dizili ekli

www.bademci.com

50 - DS Szl
pattern : tr, tarz, model, yntem, style, type,
method
pauper-school : yoksullar okulu
pave : (cadde, kaldrm vs.) demek, kaplamak
paved : st (asfalt, beton vs.) kapl
pay attention to : dikkat etmek, ilgilenmek, take
notice, zt anl.: disregard, ignore
pay consideration : sayg gstermek, --e kar
dnceli davranmak, gz nne almak, pay
attention
pay off : tamamn demek, (bor) kapatmak; kar
getirmek
peacekeeping : bar koruma
peak : dorua kmak, en yksek dzeye ulamak,
climax, crest
peak : doruk noktas
peasant : kyl, villager, farmer
pebble : akl ta, akl
pedestrian crossing : yaya geidi
peel : kabarp pul pul dklmek; (kabuunu, derisini)
soymak
peer : akran, emsal
penetrate : girmek, iine ilemek, nfuz etmek,
enter, get in, go through
penetrating : ie ileyen, etkili
peoples : halklar (people= halk)
pepper spray : biber gaz
per head : adam ba, kelle ba
perceive : alglamak, anlamak, kavramak, fark
etmek, sezmek, understand, comprehend,
notice, recognise, zt anl.: misunderstand,
miss
perception : alglama, alg, idrak, sezgi,
understanding, apprehension, viewpoint
perfect : mkemmelletirmek, refine
perfectly : tamamen, tam anlamyla, totally
perforation : delme, delik, delik ama, hole,
aperture
peripheral : 1) d yzey veya kenara ait, evresel,
external; 2) ikincil, marjinal, secondary;
3) periferik, civarda, etrafta bulunan
perishable : dayanksz, kolay bozulur, short-lived,
spoilable, zt anl.: durable
permanent : kalc, daimi, srekli, lasting,
unchanging, zt anl.: temporary
permanently : kalc / daimi / srekli olarak, for
good, zt anl.: temporarily
permeable : geirimli, geirgen
perpetually : daima, srekli olarak, constantly,
continuously, zt anl.: never, rarely

perplex : kafasn kartrmak, artmak, confuse,


astonish
perplexed : akn
persecution : zulm, eziyet, cruelty, brutality,
zt anl.: benevolence
persist : 1) (bir eyde) srar etmek, inat etmek,
persevere, zt anl.: give up; 2) devam etmek,
srp gitmek, prevail, zt anl.: stop
persistence : sreklilik, devamllk, sebat, continuity,
decisiveness
persistency : kalclk, inat
persistent : srarl, inat, srekli, determined,
insistent, relentless, zt anl.: irresolute
personalised medicine : kiisellemi tp
perspective : perspektif, bak as, viewpoint,
approach
persuade : ikna / raz etmek, inandrmak, convince,
induce, zt anl.: dissuade (from)
persuasion : ikna etme, inandrma, convincing
pertain : ait olmak, ilgili olmak
pertaining to : ile ilgili olarak, with regard to, related
to
pervade : istila etmek, kaplamak, yaylmak,
brmek, sarmak, spread
pessimistic : ktmser, karamsar
pest : bitkilere zarar veren kk hayvan, bcek,
mantar vs.
pesticide : tarm ilac
petiole : yaprak sap
petition : dileke vermek, bavurmak
pharaoh : firavun
phase : evre, safha
phenomenal : olaanst, alacak
phenomenon : nemli / olaanst olay, fenomen
philanthropist : yardmsever, hayrsever
philanthropy : hayrseverlik, yardmseverlik, charity,
generosity
phonological : sesbilimsel, fonolojik
physical education : beden eitimi
physically demanding jobs : bedensel g
gerektiren iler
pick up : 1) (bakasndan bir alkanl, hastal
vs.) kapmak, contract, zt anl.: infect, transmit;
2) (bir eyi yerden ve genellikle elle)
kaldrmak, lift
picturesque : tablo gibi
pier : (binada) kolon
pile foundation : kazkl temel
pillar : stun, dikme

www.bademci.com

DS Szl - 51
pioneer (fiil) : yol amak, nclk etmek, initiate
pioneer (isim) : nc
pioneering : nclk eden, nc, leading
piracy : korsanlk
pitch : ses tonu / perdesi
pitcher : yapraklar ibrik eklinde olan
place in charge of : (bir iin, grevin) bana
getirmek, sorumluluunu vermek
place in context : yerli yerine oturtmak
plague : ac, dert, rahatszlk vermek, baa bela
olmak, annoy, bother
plain : ova, dz alan
planetary : gezegenlerle ilgili
planing : planyalama, rendeleme
plant : fabrika, tesis, enerji santrali
plaque : plaka, di ta
plateau : dzey, plato, level
plateau (o.) : (plateaux veya plateaus) yayla, plato
plausible : akla yakn, makul, reasonable, logical,
zt anl.: implausible, unlikely
plausibly : makul / akla yakn bir ekilde, reasonably
play a part : rol oynamak, etkisi / katks olmak,
contribute
play down : hafife almak, nemsememek
play down to : (birinin) seviyesine inmek
play out : (mcadele, ura vs.) vermek, yapmak,
perform
play up : 1) (bir eye) dikkat ekmek, olduundan
nemli gstermek, draw attention; 2) kt
davranlarda bulunmak, yaramazlk yapmak,
misbehave
playwright : oyun yazar
pleasingly : honut edici bir ekilde, memnuniyet
verici bir ekilde, pleasantly
pleasurable : zevkli, keyifli, enjoyable, pleasant,
zt anl.: mean, nasty
pledge : 1) sz, vaat, promise; 2) teminat, rehin,
guarantee, surety
plentiful : bol, ok, bereketli, verimli, abundant,
fertile, zt anl.: meagre, scarce
plentifully : bolca, oka, bereketli bir ekilde,
abundantly, zt anl.: sparingly
plot : (sinemada) olaylarn kurgusu veya ana yk
plunge : (fiyatlar vs. iin) aniden ve byk oranda
dmek, ba aa gitmek, drop
plurality : okluk
poach : yasak blgede avlanmak
point out : (bir eye) dikkat ekmek, call attention,
indicate, bring up

point to : iaret etmek, gstermek, denote, indicate


polar bear : kutup ays
policing mission : polislik grevi
policy : 1) sigorta poliesi; 2) siyaset, politika, tutum
polio : ocuk felci
polished : cilalanm, parlatlm
pollinate : tozlanmak, polen yaymak
pollution : kirlenme, kirlilik, contamination
polyphony : okseslilik
pool : birikmek, toplanmak
populous : youn nfuslu, kalabalk, crowded
porch : sundurma
port : iskele taraf (sol)
portray : betimlemek, tanmlamak, resmetmek,
illustrate, depict
ports of call : ziyaret edilen limanlar
pose : (sorun, zorluk vs.) yaratmak
pose a threat : tehdit oluturmak
possess : sahip olmak, have, own
post : makam, mevki, pozisyon
posterity : gelecek kuaklar, next generation
post-traumatic : travma / sarsnt sonras
postulate : gerek olduunu varsaymak
posture : duru, hal, tutum, position, attitude
posture : postr, bedenin (oturma vs. esnasndaki)
duru ekli
post-war : sava sonras
potent : gl, etkili, strong, effective, zt anl.: weak,
impotent
potentially : potansiyel olarak
pour into : (iine) aktmak
pour into : byk kalabalklar halinde gelmek,
mek
pourable : dklebilir
poverty : yoksulluk, fakirlik
power : itici g vermek
power-operated : makine yardmyla altrlan
practicable : uygulanabilir, yaplabilir, elverili,
possible, zt anl.: impracticable
praise : vg, appreciation, zt anl.: criticism
prayer hall : namaz salonu
precarious : gvenilmez, istikrarsz, kukulu,
doubtful, delicate, zt anl.: secure, safe
precast concrete : nceden dklm beton
precaution : tedbir, nlem, safeguard
precede : nce gelmek, nde olmak, come first,
zt anl.: succeed, follow

www.bademci.com

52 - DS Szl
precious : deerli, valuable
precipitation : ya
precise : 1) tam, kesin, definite; 2) dikkatli, titiz,
rigorous, zt anl.: indefinite, inaccurate
precisely : tam olarak, kesinlikle, titizlikle, exactly,
definitely, zt anl.: probably, questionably
precision : kesinlik, doruluk, aklk, accuracy,
zt anl.: imprecision, inaccuracy
predator : yrtc hayvan
predecessor : 1) ata, cet, ancestor; 2) ayn amala
daha nce yaplm ara, forerunner
predict : tahmin etmek, ngrmek, anticipate, guess
predictable : nceden sylenebilir, ngrlebilir,
foreseeable, zt anl.: unpredictable
prediction : tahmin, kestirim
predictor : belirleyici, l
predictor : uaksavar at noktasn belirleyen alet
predominant : ar basan, hakim olan, ounlukta
olan, en etkili, ruling, prime, prevailing,
zt anl.: minor, subsidiary
predominantly : genelde, ounlukla, above all, in
general, zt anl.: least of all
predominate : stn olmak, hakim olmak
pre-eminence : stnlk, sekinlik, superiority,
dominance, zt anl.: inferiority
pre-eminent : stn, sekin, superior, distinguished,
zt anl.: inferior, second-rate
preface : nsz, (fiil ) nsz olmak
preferably : tercihen, more desirably
preference : tercih
prehistory : tarih ncesi
premature : erken domu, gelimemi,
olgunlamam, immature, undeveloped,
unripe, zt anl.: mature, developed
preoccupation (with) : (zihni bir ey) ile megul
olma
prescribe : 1) emretmek, kural olarak koymak,
enjoin, dictate; 2) (ila, tedavi vs.) reete
yazmak / vermek
prescription : reete
presence : varlk, (hazr) bulunma, existence,
attendance, zt anl.: absence
present : sunmak, takdim etmek, ortaya koymak,
introduce, demonstrate, manifest
present with : vermek, gstermek, give
presentably : prezantabl / sunulabilir bir ekilde,
suitably
presentation : sunum, sergileme
preservative : koruyucu

preserve : korumak, maintain, conserve, secure


press ahead : (zorluklara ramen) ilerlemek, devam
etmek, push ahead
press conference : basn toplants
press-coverage : basna konu olma
pressing : acil, ivedi, skboaz eden
pressurising : basn altnda tutan
presumably : tahminen, galiba, by reasonable
assumption
presume : sanmak, tahmin etmek, varsaymak,
believe, suppose, think
pretended : szde, gerek d
prevail : hkm srmek, hakim olmak, yaygn
olmak, be common, dominate
prevailing : geerli, yaygn, hakim olan, dominant,
current, widespread, zt anl.: unusual, rare
prevalent : 1) olagelen, yaygn, common, current,
widespread, zt anl.: rare, uncommon;
2) hkm sren, etkin, predominant, ruling
prevalent : yaygn, ska rastlanan, prevailing
prevent (from) : (bir ey)den alkoymak, nlemek,
nne gemek, hinder, stop, zt anl.: let, allow
preventable : nlenebilir
prevention : nleme, engelleme, avoidance,
protection
preventive : nleyici, engelleyici, defensive
previously : nceden, daha nceleri, earlier,
formerly, zt anl.: subsequently
prey : av
primarily : ncelikle, aslnda, esasen, initially,
essentially
primary : birincil, ana, temel, main, principle,
zt anl.: secondary, subordinate
primate : primat (en gelimi ve zeki memeli
gruplarna ait herhangi bir ye)
prime (isim) : asl, ba, balca; mkemmel, birinci
kalite, chief; perfect
prime (fiil) : harekete hazr hale getirmek, make
ready
primeval : tarih ncesi alara ait, balangtan beri
var olan, aboriginal
primitive : ilkel, basit, simple, uncivilised
princeling : kk prens
principally : esas olarak, mainly, chiefly
principle : ana, esas, main, major
prior (to) : nceden, nceki, preceding
priority : ncelik, precedence
prisoner : mahkum, tutuklu, esir, tutsak
pristine : bozulmam, saf

www.bademci.com

DS Szl - 53
privatisation : zelletirme
privilege : ayrcalk, concession
privileged : ayrcalkl, imtiyazl, advantaged,
favoured, zt anl.: underprivileged
pro- : lehinde, --den yana
proactive : muhtemel sorunlar, ihtiyalar vs.
ngrp ona gre harekete geen
probe : aratrmak, incelemek, investigate, explore
problems of this nature : bu trden sorunlar
procedural : usule ait
proceed : 1) ilerlemek, devam etmek, advance,
continue, zt anl.: stop; 2) (bir eyden)
kaynaklanmak / ortaya kmak
processing : ileme, treating, working on
proclaim : ilan etmek, aklamak, declare, announce
produce : rn, tarm rnleri
productive : retken, prolific, fruitful,
zt anl.: unproductive
productivity : retkenlik, output, efficiency
profit-oriented : kar amac gden
profound : derin, byk, kapsaml, deep, serious,
intense, zt anl.: superficial
profoundly : derin, kuvvetli, deeply, thoroughly,
zt anl.: weakly, superficially
profusely : oka, bolca
prognosis : prognoz (bir hastaln sresi ve geliimi
hakknda tahmin)
progress : ilerleme, gelime, advancement,
development, zt anl.: regress
progress : ilerleme, gelime, advance
progressive : 1) ilerici, reformist, zt anl.:
conservative; 2) (hastalk iin) ilerleyen;
3) derece derece, tedrici
progressively : gittike, gitgide, gradually
prohibit : yasaklamak, forbid, ban
prohibition : yasak, ban
project : planlamak, tasarlamak; yanstmak,
izdrmek
prolific : retken, verimli, dourgan, productive,
fruitful
prolong : uzatmak, srdrmek, extend, carry on,
zt anl.: shorten
prolonged : uzun sreli
prominence : n, arpc ey, celebrity, distinction
prominent : ne kan, dikkat eken, remarkable,
outstanding
promise : 1) (bir olguya) iaret etmek, (bir eyin
olacan) vaat etmek; 2) sz vermek
promising : umut verici, gelecei parlak, hopeful,
bright, zt anl.: unfavourable

promote : (reklamla) tantmak, desteklemek,


advocate, encourage, publicise,
zt anl.: impede, obstruct
prompt : abuk, acele, speedy, rapid, zt anl.: late,
slow
promptly : abucak, hzla, kolayca, rapidly, easily,
readily, zt anl.: slowly, late
prone (to) : eilimli, yatkn, sensitive, susceptible,
zt anl.: immune, resistant
propagate : re(t)mek, oal(t)mak, reproduce,
multiply; yay(l)mak, spread
propel : itmek, ileriye hareket ettirmek
propeller : itici gle alan; pervane
proper handling : gerei gibi ele alma / halletme
properly : doru drst, gerektii gibi, uygun bir
ekilde, correctly, duly, zt anl.: improperly,
unduly
property : zellik, characteristic, feature
prophecy : kehanet
prophesy : kehanette / tahminde bulunmak
proportion : oran, orant, nispet, percentage,
zt anl.: disproportion
proportionally : orantl (olarak), relatively
proposal : neri, teklif, suggestion
propose : nermek, teklif etmek, ileri srmek,
recommend, offer, suggest
proposition : neri, teklif, suggestion
propulsion : itici g
prose : nesir, dzyaz
prosecute : (aleyhine) dava amak, litigate, sue
prosecution : 1) ceza davas, cezai takibat; 2) iddia
makam
prospect : baar ans, olaslk, ihtimal, expectancy,
likelihood
prosperity : refah
prosperous : refah iinde, mreffeh
protection : koruma, shelter, security
protective : koruyucu
prove : 1) (bir ey olduu) ortaya kmak /
anlalmak, (proved problematic : problemli
kt); 2) kantlamak, ispatlamak
proverb : atasz
provide (with) : salamak, bulmak, temin etmek,
supply, render, zt anl.: withhold
provide for : geimini salamak, imkan hazrlamak,
bring up, foster, zt anl.: neglect, ignore
provided that : kouluyla, artyla
provision : 1) salama, tedarik, salanan imkanlar,
supply; 2) hkm

www.bademci.com

54 - DS Szl
psychic : psiik, ruhsal
psychosocial : psikososyal
public apology : kamu nnde zr dileme
public finance : kamu finansman
publication : yayn, basl metin
publicise : reklamn yapmak, promote, advertise,
zt anl.: conceal, suppress
pull down : ykmak, demolish, destroy,
zt anl.: erect, set up
pull in : toplamak, gather
pull out of : (bir yerden)den ayrlmak / kmak, quit,
leave, zt anl.: join
pull through : (bir bela veya hastalktan) kurtulmak /
kurtarmak, paay kurtarmak
pull up (to / with) : (dier bir yarmac vs. ile) ayn
dzeye gelmek, (dierini) yakalamak
pulley : makara, kasnak
pulmonary : akciere ait
pulse : nabz
pump out : dar pompalamak, pskrtmek
punching : zmbalama
punitive : cezai, penal
purchase : satn alma, buying
purely : 1) yalnzca, sadece, exclusively;
2) tamamen, btnyle, completely
purgatory : Araf (cennetle cehennem arasndaki
yer)
pursue : izlemek, peine dmek, aramak, (bir
ura) srdrmek, chase, trail, seek,
zt anl.: give up, quit
pursuit : izleme, takip, peinde olma, chase,
accomplishment
put a premium on : prim / deer vermek
put across : etkili bir ekilde anlatmak / aklamak /
sylemek, convey, express
put ahead of : (bir ey)in nne / ilerisine geirmek
put an end to : (bir ey)e son noktay koymak,
onu bitirmek
put aside : bir kenara koymak, biriktirmek,
saklamak, save, spare
put at risk : tehlikeye atmak, riske sokmak
put down : 1) (yere, geri veya aa) koymak, lay;
2) yazmak, kaydetmek, enter, make a record
of
put emphasis on : vurgulamak, emphasise, stress
put forward : nermek, ileri srmek, propose
put high on its list of priorities : ncelik listesinin
st sralarna koymak
put in : (zaman) harcamak, spend

put in its simplest terms : en basit anlatmla


put into effect : yrrle koymak, put into force
put into force : yrrle koymak, put into effect
put into practise : uygulamaya koymak / gemek
put like that : o ekilde ele alnrsa
put off : 1) (bir eyden) soutmak, tiksindirmek,
repel; 2) ertelemek, postpone
put on : 1) (elbise vs.) giymek, wear; 2) (k vs.)
amak, turn on; 3) eklemek, add
put out : 1) sndrmek, extinguish;
2) sinirlendirmek, upset
put out of : (bir yerden) karmak, dar atmak
put over : (bir eyin) anlalmasn salamak
put pressure on : bask yapmak, (bir ey yapmaya)
zorlamak
put right : dzeltmek, yoluna koymak, rectify,
zt anl.: damage, worsen
put through : 1) (baarl bir) sonuca ulatrmak,
implement; 2) (telefonda) balamak, connect
put to good use : iyi bir ekilde kullanmak
put to the test : test etmek, teste tabi tutmak
put together : bir araya getirmek, birletirmek,
toplamak
put up with : tahamml etmek, dayanmak, tolerate
puzzle (fiil) : ar(t)mak, hayrete d(r)mek,
confuse, baffle
puzzle (isim) : bilmece
qualified enough : yeterince vasfl
qualify for : (bir i) iin gerekli niteliklere sahip
olmak, hak kazanmak, be eligible
qualitative : nitel, niteleyici
quantifiable : miktar belirlenebilir / llebilir
quantify : nicelemek, sayya dkmek, count,
measure
quantitative : nicel
quantitative trait : nicel zellikler
quarter : makam
quarter : yer, yn, evre, topluluk (kendisinden bir
ey gelen veya beklenen merci)
queue : sra, kuyruk, waiting line
quintessence : mkemmel bir rnek
quit : brakmak, vazgemek, leave, give up
rabies : kuduz
race : yar
racial discrimination : rk ayrmcl
racially : rk ynnden
racism : rklk
radiation : yksek hzl parack veya
elektromanyetik dalgalar yoluyla enerji iletimi

www.bademci.com

DS Szl - 55
radionuclide : radyonklid, bir elementin radyoaktif
izotopu
rage : iddetle devam etmek, storm, surge
raid : baskn, akn
rain down : (yamur gibi) yaarak dmek
raise : 1) (para) toplamak, collect, gather;
2) yetitirmek, bytmek, nurture, breed
rampant : alp yrm, gemi azya alm, dal budak
sarm, widespread, uncontrollable,
zt anl.: under control
random : rasgele, tesadfi, haphazard, accidental,
zt anl.: systematic
range : 1) dizi, sra; 2) erim, menzil; 3) mutfak oca
range (from -- to) (fiil) : dizmek, sralamak,
snflandrmak, rate, rank, classify, (bir ey) ile
(baka bir ey) arasnda deimek,
rank above / below : (birinden) yksek / aa
rtbede / dzeyde olmak
rank first : birinci olmak, birinci sray almak
rank high : stlerde olmak, (sralamada) yukarda
olmak
rapid : abuk, hzl, tez, quick, zt anl.: slow
rapidly : hzla, abucak, quickly, fast, zt anl.: slowly
rare : nadir, az bulunur, scarce, zt anl.: common
rarely : nadiren, barely, seldom, zt anl.: often,
frequently
rarity : nadirlik, seyreklik, infrequency,
zt anl.: commonness, amplitude
rash : kurdeen, isilik, deride ortaya kan
kzarklklar
rate of damage : hasar oran
rather than : (bir ey)den ok / ziyade
reach : ulamak, varmak, arrive, come
react (to) : tepki gstermek, respond
readily : kolayca, zamannda, seve seve, easily,
promptly, willingly
readily : hazrda / kolayda (olan ey), promptly
readiness : hazr olma, abukluk, isteklilik,
preparedness
reasonable : makul, mantkl, fair, sound,
zt anl.: unreasonable
reasonably : makul oranda / dzeyde, olduka,
acceptably
reassurance : (birinin) endielerini gidermeye
alma, encouragement
rebound : dzelme, recovery
rebound : arpp geri sramak, geri tepmek
recall : anmsamak, hatrlamak, remember,
zt anl.: forget

recast : yeniden biim vermek


receive the blame : sulamaya maruz kalmak,
sulanmak, su onun stne kalmak
received more than his share of praise : payna
den vgden fazlasn ald
receptacle : kap, hazne, container, holder
recession : (ekonomide) durgunluk
recessive : ekinik, geri plandaki, dieri tarafndan
bastrlan, withdrawing, zt anl.: dominant
recipe : forml, yntem; yemek tarifi
recipient : alc, hizmet gren
reciprocating : karlk gelen, dengi olan
reckon : sanmak, dnmek, saymak, hesaplamak,
think, calculate
reclaim : kullanlabilir hale getirmek, regain
recognise : 1) farkna varmak, realise, be aware of;
2) tanmak, identify
recognise (as) : (olarak) tanmak, remember,
identify, distinguish, zt anl.: forget
recognised : kabul gren
recognition : kabul, onay, tanma, acceptance,
approval, acknowledgement, zt anl.: refusal,
rejection
recognizable : tannabilir, ayrt edilebilir, discernible,
distinguishable
reconcile : uzlatrmak, aralarn bulmak,
harmonise, integrate, zt anl.: alienate
reconnaissance mission : keif grevi
reconsider : tekrar ele almak, yeniden incelemek
reconstruct : (ksmen bilinen bir eyin) btnn
belirgin hale getirmek, (olaylar) yerli yerine
koymak, restructure
reconstruction : yeniden ina, yeniden yapma /
dzene sokma
record-breaking : rekor kran
recorded history : kaytl / yazl tarih
recount : anlatmak, hikaye etmek, (bir eyin
yksn) aktarmak, tell, narrate
recover : iyilemek, kendine gelmek, improve, get
well, zt anl.: deteriorate
recoverable : yeniden kazanlabilir
recovery : (hastalktan, yok olmaktan vs.) kurtulma,
iyileme, telafi, yeniden elde etme, cure,
remedy, retrieval, zt anl.: deterioration,
worsening
recovery ward : ameliyat sonras kendine gelme
odas
recreational : elence trnden
recreational opportunity : elenme frsat

www.bademci.com

56 - DS Szl
recruit : 1) asker toplamak, asker yazmak, enlist;
2) (bir i iin) eleman aramak, ie almak,
employ
recruitment : eleman / personel arama
recurrence : yineleme, tekrarlama, repetition
recurrent : yinelenen, tekrarlayan, repetitive,
zt anl.: single, unique
recurring : tekrarlayan, recurrent
rediscovery : tekrar kefetme
redistribute : dalmn deitirmek, yeniden
datmak
reduced : (iindeki cevher oran) azaltlm,
indirgenmi
reef : resif, s su kayal
re-establish : eski haline dn(dr)mek, restore
refer to : 1) bavurmak, turn to, resort to; 2) sz
etmek, bahsetmek, mention, bring up
reference : 1) bavuru, kaynak, source; 2) bahis,
remark, mention
refine : saflatrmak, artmak, dzeltmek, purify,
improve
refined : rafine, artlm, zt anl.: coarse, crude
refinement : artma, saflatrma
refit : yeniden kullanma hazr hale getirmek
reflect : yanstmak, gstermek, show
reflection : yansma
refrain from : ekinmek, saknmak, kendini tutmak,
abstain from, avoid, zt anl.: give in, indulge
refreshed : tazelenmi, canlanm
refreshingly : canlandrc / diriltici / umut verici
ekilde, stimulatingly, zt anl.: exhaustingly
refute : (delillerle) rtmek, yanlln kantlamak,
discredit, invalidate, zt anl.: confirm
regain : yeniden elde etmek / kazanmak
regard : 1) (as ile birlikte) saymak, gzyle bakmak,
(olduuna) inanmak, believe, deem;
2) ilgilendirmek, dikkate almak, pay attention,
consider
regarding : ile ilgili
regardless of : (bir ey)e baklmakszn, without
considering, in spite of
register (fiil) : kayt etmek, tescil etmek, record
register (isim) : sicil, kayt
registry : sicil, kayt
regret : pimanlk duymak, esef etmek, feel sorry,
repent, zt anl.: welcome
regrettable : znt veren, pimanlk uyandran,
unfortunate, pitiful, zt anl.: desirable
regrettably : ne yazk ki, maalesef, unfortunately

regulate : dzene sokmak, dzenlemek, ayarlamak,


denetim altnda tutmak, adjust, arrange,
monitor, zt anl.: upset, confuse, mess up
regulator : dzenleyici, kural / kanun koyucu
reign : saltanat, hkmdarlk
reinforce : desteklemek, takviye etmek,
salamlatrmak, glendirmek, pekitirmek,
strengthen
reinforced concrete : betonarme
reinforcing : destekleyici, takviye edici
reinstate : eski mevkiini / grevini geri vermek
reintroduce : yeniden tantrmak, tekrar piyasaya
sunmak, bir yasa vs.yi tekrar yrrle
koymak
reintroduction : tekrar ortaya kma
reiterate : tekrarlamak, repeat
reject : reddetmek, refuse, deny, zt anl.: accept
rejected : yadsnm, reddedilmi
rejection : ret, geri evirme
relapse : sal ktlemek, depremek, eski kt
huylarna geri dnmek, get worse
relate to : ile ilgili olmak, ilgilendirmek, have
connection with
related to : ile ilgili
relative to : grece
relatively : greceli olarak, nispeten, comparatively
relativism : bantclk, grecelik
relay : nakletmek, aktarmak, pass on, transmit
release (fiil) : (haber, bildiri vs.) basp yaymak, (filim,
albm vs.) piyasaya karmak, salvermek,
kurtarmak, issue, discharge, liberate,
zt anl.: detain, imprison
release (isim) : salma, dar verme, yayma,
discharge
relentless : 1) bitmez tkenmez, endless;
2) acmasz, merhametsiz, insafsz, pitiless,
merciless
relevance : ilinti, (konuya) uygunluk, iliki, bearing,
connection
relevant : konuyla ilgili, yerinde, appropriate,
zt anl.: irrelevant
reliability : gvenilirlik, credibility
reliable : gvenilir, emin, salam, trustworthy,
dependable, zt anl.: unreliable
reliably : gvenilir bir biimde, trustily,
zt anl.: unreliably
relic : kalnt
relief : 1) ferahlama, rahatlatma, alleviation;
2) yardm, help; 3) nbeti devralan kii
relief supplies : yardm malzemesi

www.bademci.com

DS Szl - 57
relieve : 1) rahatlatmak, ferahlatmak, alleviate,
comfort, zt anl.: aggravate, intensify;
2) kurtarmak, rescue; 3) nbeti devralmak,
reluctant : isteksiz, gnlsz, unwilling, hesitant,
zt anl.: willing, eager
reluctantly : isteksizce, gnlszce, unwillingly,
zt anl.: willingly, eagerly
rely on : gvenmek, bel balamak, depend, entrust,
zt anl.: distrust
REM : uykuda ryalarn grld sre, (REM :
rapid eye movement)
remain : kalnt
remain uncurtailed : azalmadan kalmak
remaining : geriye kalan
remarkable : dikkate deer, olaanst, notable,
extraordinary, zt anl.: ordinary
remarkably : dikkate deer bir ekilde, belirgin bir
ekilde, considerably, noticeably,
zt anl.: slightly
remedy (fiil) : aresini bulmak, dzeltmek, cure,
treat, restore
remedy (isim) : are, ila, deva, cure, relief
reminder : hatrlatma, hatrlatc ey
remission : hafifle(t)me, azal(t)ma, alleviation,
relaxation, zt anl.: worsening
remnant : kalnt, arta kalan ey
remote : uzak, etkisini ge gsteren, distant
remote-controlled : uzaktan kumandal
remotely : uzaktan, from a distance, zt anl.: closely
remotely : uzaktan yakndan, en ufak lde
remotely operated : uzaktan kumandal
removal : yerini deitirme, ortadan kaldrma
remove : ortadan kaldrmak, kaldrmak, karmak,
take away, eliminate, zt anl.: install
render : vermek, salamak, give, provide, supply
renew : yenilemek, onarmak, re-establish, mend
renewable : yenilenebilir
renewable resources : yenilenebilir kaynaklar
renewable-energy : yenilenebilir enerji
renovate : yenilemek, tadilat yapmak, recondition,
restore
renovation : yenileme, tadilat
reorder : yeniden dzenlemek
repay : geri vermek, demek, return, pay back
repeatedly : tekrar tekrar, defalarca, over and over
repetitive : tekrarlamal, yinelemeli, recurrent
replace : (bakasyla) deitirmek, yenilemek,
change, substitute, supplant

replacement : ikame, yenileme, deitirme,


replasman, yerine koyma
replacement pancreas : yedek pankreas
replenishment : (bir kaptaki eksilmi olan svy vs.)
doldurma, yenileme
replica : kopya
repository : ambar, depo
represent : 1) temsil etmek, act as; 2) gstermek,
betimlemek, nedeni olmak, depict, display,
correspond to
representation : tasvir, betimleme
representative : rnek, tipik, exemplary, typical;
mmessil, temsilci
reproduce : 1) kopyalamak, taklit etmek, imitate;
2) remek, oalmak, yavrulamak, propagate,
redo, make more
reproduction : reme, reprodksiyon
reproductive : reyen, yavrulayan, oalan, fruitful,
fertile, zt anl.: infertile
reputable : saygn, respectable, esteemed,
zt anl.: disreputable
reputably : saygn bir ekilde, honourably
reputation : itibar, ad, n, credit, esteem
repute : ad, hret
reputedly : szde, gya, rivayete gre, according to
general belief
requirement : gereksinim, ihtiya, talep, necessity,
claim
requisite : gerekli, (isim ) gerekli ey, necessary,
necessity
resemblance : benzerlik, similarity,
zt anl.: distinction
resemble : benzemek, andrmak, look / be like, take
after, zt anl.: differ from
resentful : kskn, dargn, gcenik, offended
reserve : sakl tutmak
reservoir : hazne, havza, depo
reset : yeniden ayarlamak / balatmak
reshape : yeniden ekillendirmek, alter
reside : ikamet etmek, oturmak, live, dwell
residency : 1) doktorluk ihtisas devresi;
2) ikametgah, mesken, residence
residential : yatl
residual : artk, arta kalan, leftover, remaining
resin : reine
resist : direnmek, kar koymak, withstand, confront
resist : direnmek, kar koymak, oppose, withstand,
confront, zt anl.: surrender, yield to
resistance : direni, kar koyma, opposition

www.bademci.com

58 - DS Szl
resistant : dayankl, direnli, enduring, hardy,
zt anl.: delicate, tender
resolution : karar, zm, decision
resolve : 1) azalmak, iyiye gitmek, recover; 2) karar
vermek, decide; 3) zmek, solve
resolve : 1) zmek, solve; 2) karar vermek, decide;
3) azalmak, iyiye gitmek, recover
resort : tatil beldesi, dinlenme yeri
resort to : (are olarak bir ey)e bavurmak, employ
resource : kaynak, olanak, supply, means
respectability : saygnlk, dignity, zt anl.: vulgarity
respective : (birden fazla unsur iin) her birinin ayr
ayr (zelliklerinden bahsederken), (the
respective dangers of flying and driving)
respiration : soluma, hava alp verme
respiratory : solunumla ilgili
respiratory system : solunum sistemi
respite : erteleme, soluk alma, pause, relief
respond to : tepki gstermek, react
response : yant, karlk, tepki, reply, reaction
rest on : (bir ey)e dayanmak, --den destek almak,
count on, depend on, be supported by
rest with : (birisinin) sorumluluunda olmak, be the
responsibility of
restless : hi durmayan; huzursuz, hurried; uneasy,
zt anl.: calm, peaceful
restore : restore etmek, eski haline dndrmek,
fix, reestablish, reconstruct
restraint : kstlama, (kendini) dizginleme, bask,
restriction, self-control, suppression,
zt anl.: relief, indulgence
restrict : kstlamak, snrlamak, limit, restrain,
zt anl.: broaden, enlarge
restricted : kstl, snrl, limited, confined,
zt anl.: free, unlimited
restriction : kstlama, limitation
restrictive : kstlayc, snrlayc, limiting
restructure : yeniden yaplandrmak, reorganise
restructuring : yeniden yaplandrma
resume : yeniden balamak, kalnan yerden devam
etmek, restart, carry on, zt anl.: abandon,
suspend
resumption : yeniden balama, srdrme
resurgence : tekrar faaliyete geme, aktif hale
gelme, revival
resurrect : yeniden diriltmek / canlandrmak / ortaya
karmak, revive
resuscitation : yaama dndrme, canlandrma,
diriltme, revival

retain : tutmak, alkoymak, muhafaza etmek, keep,


hold, zt anl.: give up, let go
retain : tutmak, alkoymak, muhafaza etmek, keep,
hold; zt anl.: give up, let go
retaliation : misilleme, reaction
retardation : retardasyon, (zeka vs. iin) gerilik
retention : alkoyma, tutma, hatrda tutma, holding,
keeping, memory, zt anl.: release
retire : emekliye ayrlmak
retirement : emeklilik
retract : geri / ieri ek(il)mek, withdraw
return to favour : (birisinin) ansnn dnmesi,
(bir eyin) yeniden popler olmas
return to power : iktidara dnmek
return to prominence : tekrar nlenme / rabet
grme
return to the fore : tekrar n plana kmak
reveal : gstermek, aa vurmak, ortaya karmak,
tell, show, disclose, zt anl.: conceal, hide
revelation : 1) aa k(ar)ma, keif, disclosure,
zt anl.: covering up; 2) vahiy, ayet
revenue : gelir, kazan, haslat, income
reverberate : yanklanmak, aksetmek
reversal : (bir siyasi anlay, karar vs.) kkl bir
ekilde deitirme, (ilerin vs.) tersine
dnmesi
reverse : aksi, ters, geri, opposite, contrary,
backward, zt anl.: parallel, same, forward
reversible : geri dndrlebilir, eski haline
getirilebilir, zt anl.: irreversible
revert to : (bir ey)e geri gitmek, --e dnmek
review : yeniden gzden geirmek, yeniden
incelemek, go over
revise : gzden geirip dzeltmek, modify, (isim :
revision)
revitalize : yeniden canlandrmak, diriltmek, revive
revival : yeniden canlanma, dirili, uyan
revolt : isyan, ayaklanma
revolution : devrim
revolutionary : devrimci, r aan, devrim
niteliinde
revolutionise : devrim niteliinde deiiklik
yaratmak, tabular ykmak
revolve : bir nokta veya eksen etrafnda dnmek
reward : dl, prize, zt anl.: punishment
rewarding : doyurucu, tatmin edici, satisfactory
rhetorical : sz sanatna zg
rhyme : uyak, kafiye
rich in vitamins : vitamince zengin

www.bademci.com

DS Szl - 59
rickets : raitizm
rid of : (bir ey)den kurtarmak, free, relieve
ridge : da silsilesi
ridiculous : gln, sama
right : dzeltmek
right away : hemen, derhal, at once, immediately
right from the very start : ta en bandan beri
right / left-wing : sac, solcu
rightly : hakl olarak, correctly
rigidity : katlk, sertlik, strictness, zt anl.: lenience
rigidly : skca, salam bir ekilde, stiffly,
zt anl.: loosely
rigorous : zenli, dikkatli, sk, kurallardan
amayan, strict, tight, zt anl.: lax, relaxed
riot : ayaklanma, bakaldrma, isyan
rioter : isyanc, ayaklanmac, rebel
ripe : olgun
ripen : olgunla(tr)mak, mature
rise to importance : nem kazanmak
ritual : ayin, adet
rival (isim) : rakip, opponent, competitor
rival (fiil) : (birisi) ile rekabet etmek / kadar iyi olmak,
compete with
roar : grleme
roast : frnda piirmek (et ve dier yemekler iin),
kavurmak (kahve vs.)
rob (of) : yama / talan etmek, elinden almak,
almak, yoksun brakmak, take, steal
robotics : robot bilim
robust : salam, grbz, gl, din, sound, strong,
zt anl.: frail, weak
role model : (bakalar iin) rnek alnan kii veya
ey
rot : rmek, decompose, go bad
rotary : dnel, (bir eksen etrafnda) dnen
rotate : (kendi ekseni veya merkezi etrafnda)
dn(dr)mek; (bir ii) srayla yapmak
rough : 1) kaba, takribi, approximate,
zt anl.: accurate, precise, exact;
2) zor, skntl
roughly : kabaca, yaklak olarak, aa yukar,
approximately, about, more or less;
zt anl.: accurately, exactly
route : hat, gzergh, rota
royalty : 1) imtiyaz / patent / telif hakk creti;
2) krallk, saltanat
rubber bullet : plastik kurun
rubber-coated : plastik kapl

rubbish : 1) sama, samalk, nonsense; 2) erp,


dknt, garbage
ruin : harap / perian etmek, ykmak, devastate,
destroy, zt anl.: restore, construct
rule : karar vermek, hkmetmek, judge, decide
rule of law : hukuk kural, hukukun stnl
rule out : yok saymak, ortadan kaldrmak, exclude,
zt anl.: include
ruler : lke yneticisi
ruling : yasa, kural, hkm
run : iletmek, altrmak, ynetmek, operate,
manage
run off the same system : ayn sistemi kullanarak
almak
run on : 1) durmadan konumak; 2) (zaman)
gemek, pass; 3) ile almak, operate on
run out (of) : 1) yit(ir)mek, bit(ir)mek, tkenmek,
tketmek, exhaust, deplete; 2) geerliliini
yitirmek, expire
run over : ezmek, tamak, tekrarlamak, gzden
geirmek
run through : 1) abucak tketmek, israf etmek,
use up; 2) delmek, delip gemek, pierce
run up : art(tr)mak, yksel(t)mek, rise, raise,
increase, zt anl.: fall, decrease
running costs : iletme giderleri
running water : (tama su deil) evde mevcut su
tesisatndan salanan su
runway : pist
rupture : krmak, yrtmak, break, tear apart
rural : kylerde oturan
rush (fiil) : koarak gitmek, acele et(tir)mek, hurry,
zt anl.: dawdle
rush (isim) : kouturma, acele etme
rushing : hzla akan
sacrifice : feda etmek, give up, forfeit
safety : emniyet, gvenlik, security, refuge,
zt anl.: danger, hazard
sail : yelken
sales literature : sat sloganlar, reklam / tantm
yazlar
saline injection : tuz enjeksiyonu
salmon farming : iftliklerde somon bal
yetitiricilii
sample : rnek, numune, example, specimen
sampling : rnekleme
sanction : 1) yaptrm, ceza; 2) onay, kanun, karar
sanitary : shhi, salkla ilgili
sassafras : Amerikaya zg bir aa

www.bademci.com

60 - DS Szl
satellite-borne : uyduya yerletirilmi
satiation : doygunluk
satiety : doyum, doygunluk, fullness
satisfactory : tatmin edici, acceptable, adequate,
zt anl.: unsatisfactory, poor
saturate : doyurmak, emdirmek
saturated : doymu
saturation : doyma, doygunluk
save up : bir sre iinde yava yava biriktirmek
say : rnein, sz gelimi
scale : lek
scaling : pullanma, pul pul olma
scan : tarama, yakn inceleme; (fiil ) taramak,
browse, look through
scant : snrl, yetersiz, az, limited, inadequate,
zt anl.: abundant, ample
scar : yara izi, yara izi brakmak
scarce : az bulunur, kt, rare, scant
scarcely : nadiren, glkle, ok az, barely, hardly,
zt anl.: enough, sufficiently
scarcity : ktlk, az bulunma, deficiency, inadequacy,
zt anl.: abundance
scare : korku
scarlet fever : kzl humma hastal
scary : korkutucu, rktc
scatter : serpmek, samak, datmak, yaymak,
disperse
scene : manzara, grnt, sahne, olay, sight
scene of disaster : felaket blgesi
scenery : doal manzara
scent : koku, smell, odour
sceptic : pheci kimse
sceptically : kukucu bir ekilde, suspiciously
scepticism : kukuculuk, phecilik
schedule : program, tarife
scheduled : programlanm
scheme : hareket plan, proje, dzen, tertip, strategy
schizophrenia : izofreni
scholar : bilgin, akademisyen
scholarship : 1) bilim; 2) burs
school : ekol
science fiction : bilimkurgu
scope : kapsam, saha, alan, faaliyet alan, range,
extent; frsat, olanak
scourge : bela, felaket; krba
scouring : andrma
scrape : srtmek

scratch : kamak, trmalamak


screen : perdelemek
screening : eleme (belirli niteliklere sahip ey veya
kiilerin tarama sonucu belirlenmesi),
perdeleme
screening test : eleme testi, tarama testi
screw thread : vida dii
script : el yazs
scuba diver : balkadam (oksijen tp ile dalan)
sculpt : heykel yapmak
sculpture : heykel, heykeltralk
scurvy : iskorbt (yetersiz vitamin C almna bal bir
hastalk)
seabed : deniz dibi
seafloor : deniz taban
seafood harvest : deniz mahsulleri
seal : fok
seal off : szdrmayacak ekilde kapamak,
mhrlemek, block off
seaport : liman
seaweed : deniz yosunu
second year running : st ste ikinci yl
secondary : ikincil, tali, subordinate, subsidiary,
zt anl.: fundamental, essential
secondary condition : ikincil salk sorunu
second-rate : ikinci snf
secrete : salglamak
secretion : salglama, salg
secular : laik
secular : dnyevi; laik
secure : gvence altna almak, ele geirmek,
salamak, ensure
sedate : (hastay operasyon vs. ncesi) uyutmak
sedative : sakinletirici, sedatif (ila)
sedentary : oturarak geirilen / yaplan
sediment : tortu, kelti
sedum : damkoruu bitkisi
see he eats plenty of meat etc. : bol miktarda et vs.
yesin / yedirin
see off : (birini) geirmek / uurlamak / yolcu etmek
see through : (zor bir durumda) desteklemek,
yardm etmek, support, help
seed coat : tohum kabuu
seek : aramak, aratrmak, peine dmek, look for,
pursue, inquire
seek (for) : aramak, aratrmak, look for
seeker : arayan kii
seemingly : grne gre, evidently

www.bademci.com

DS Szl - 61
seep : szmak
segment : para, blm, ksm, kesim, dilim
segregation : fark gzetme, ayr tutma, ayrm
seize : tutmak, yakalamak, el koymak, ele geirmek,
grab, catch, zt anl.: relinquish
seize on : alp kullanmaya hevesli olmak, hook onto
seldom : nadiren, pek az, seyrek, rarely,
zt anl.: often
selected : seilmi
selective : seici (kii), zellikle itinayla seilmi
(ey)
selectively : seicilik gzeterek, titizlikle,
discriminatingly, carefully
self supporting : kendi kendine yeterli
self-confidence : kendine gven
self-perception : kendini idrak / alglama / kavrama
self-satisfaction : kendinden honut olma
self-sufficient : kendine yeterli
semi-dome : yarm kubbe
semi-settled : yar yerleik
send for : (birisini) artmak, (bir ey) getirtmek,
summon
send off : (mektup, paket vs.) gndermek, postaya
vermek; 2) yolcu etmek
send out for : (bir eyin) gnderilmesi iin sipari
vermek
senile : bunak
senior management : kdemli / st dzey yneticiler
sensation : duyu, duygu, duyarlk; heyecan
uyandran olay, sansasyon, feeling, emotion
sense : alglamak, anlamak, sezmek, perceive,
grasp
sense of community : cemaat / topluluk / birliktelik
duygusu
sense of pattern : desen anlay
sensibility : ayrt etme yetisi, duyarllk
sensible : mantkl, akla uygun, akl banda,
realistic, rational, zt anl.: foolish
sensibly : mantkl bir ekilde, akllca, reasonably,
zt anl.: foolishly
sensitive : duygulu; duyarl, hassas, alngan,
emotional; delicate, zt anl.: insensitive; thickskinned
sensitivity : duyarllk, hassasiyet, responsiveness,
zt anl.: insensitivity
sensuous : duyulara hitap eden, exciting, sensual
sentence : ceza vermek, --e mahkum etmek, punish
sentence : karar, hkm
sentence of death : idam karar

sentiment : duygu, dnce, emotion, opinion


separation : ayrma, birbirinden uzaklatrma
separation : ayrlma, ayrma, break-up, split,
zt anl.: unification
separatism : ayrlklk
septic sore throat : septik farenjit
sequence : ardklk, birbiri ardna gelme, sra, dizi
sequencing : sraya sokma
serene : berrak, durgun, dingin, huzurlu, tranquil,
peaceful
serialization : tefrika halinde yaymlamak
serve a purpose : bir amaca hizmet etmek
serve as : grevini grmek, --e yaramak
serve up : salamak, temin etmek, provide
service : hizmet etmek, serve
serving : porsiyon
session : oturum, celse
set back : (ilerlemesini) geciktirmek, geriye atmak,
delay
set down : 1) (kural vs.) koymak / belirlemek, fix,
establish; 2) yazarak kaydetmek, record
set down to : (bir eyi) bir nedene balamak
set foot : (bir ie / yere) admn atmak
set in : yerletirmek, yerine oturtmak, fit into, fix in
set in : 1) yerine otur(t)mak, yerle(tir)mek, fit into,
fix in; 2) kalc hale gelmek, become
established
set in motion : harekete geirmek, balatmak, start
set off : altrmak, balatmak; (bir ie) girimek;
yola kmak, start
set out : balamak, yola koyulmak, begin,
commence, zt anl.: stay, halt
set over : (bir eyi bir eyin) stne yatrmak /
koymak
set up : kurmak, dikmek, ina etmek, institute, erect,
build, zt anl.: destroy, demolish
setback : aksama, baarszlk, misfortune,
disappointment, zt anl.: breakthrough
setting : zaman ve mekan, ortam, dekor
settle : 1) (bir yere) yerle(tir)mek, iskn etmek,
dwell, inhabit; 2) halletmek, zmek, karara
varmak, conclude, resolve
settle down : uslanmak, yola gelmek, sakinlemek,
calm
settle on : (konusunda) karara varmak, mutabk
kalmak, decide on
settlement : yerleim yeri
severe : sert, kat, iddetli, ciddi, firm, hard, rigid,
serious, difficult, zt anl.: soft, mild

www.bademci.com

62 - DS Szl
severely : serte, iddetle, harshly, sharply,
zt anl.: leniently, softly
severity : sertlik, iddet, ciddiyet, harshness,
seriousness
sewage : pissu, lam suyu, waste
sewerage : kanalizasyon
sewing machine : diki makinesi
shaft : aft, mil
shallow : s
share in : pay sahibi olmak, rol almak, participate in
sharply : serte, harshly, sternly, zt anl.: lightly,
gently
shatter : 1) parampara etmek, tuzla buz etmek,
smash; 2) bozmak, harap etmek, ruin
shear : krpmak, (yn) krkmak, bimek
shearing : kesme, krkma
shed : 1) (bir ey)den kurtulmak, stnden atmak,
dkmek, fall off; 2)
shed : (k vs.) yaymak, diffuse; (yaprak, gzya,
ty) dkmek, pour forth
shed light on : (bir ey)i aydnlatmak
sheep-rearing : koyun yetitirme
sheer : saf, halis, yalnz, ancak, tam, pure, complete
sheer weight of evidence has swept away all
doubt : somut deliller btn kukular silip
sprd
shell : kabuk
shelter : snmak, take refuge
shelter (fiil) : korumak, rtmek; snmak, cover;
take refuge
shelter (isim) : snak, barnak, korunak
sheltered : korunmu, korunakl, mahfuz
shield : korumak, siper olmak, protect
shift : kaymak, ynelmek, deimek, switch, alter
shoot (fiil) : ate etmek
shoot (isim) : filiz, srgn
shop display material : dkkanda sergilenecek
malzeme
shoplifting : dkkanlardan mal alma
shortage : eksiklik, ktlk, deficiency, scarcity;
zt anl.: abundance
shortfall : eksik, ak, deficit, shortage
short-lived : ksa sreli, geici
short-term : ksa vadeli
shoulder : srtlamak
show off : gsteri yapmak, caka satmak
show up : gzkmek, meydana kmak, appear,
zt anl.: disappear

show up : ortaya kmak, appear


shower : (bir ey)e bomak, yadrmak
shrewd : kurnaz, akgz, clever, artful,
zt anl.: stupid
shrine : yatr, trbe
shrink : 1) (kuma vs.) ekmek contract;
2) azal(t)mak, deeri(ni) azal(t)mak, diminish
shrinkage : fire
shroud : kaplamak, rtmek, gizlemek, gmmek,
bury, conceal, zt anl.: expose, reveal
shrubby : allk
shun : (bir ey)den uzak durmak, avoid, evade
shut down : kapamak, faaliyetini durdurmak, close
down
sibling : karde
side-effect : yan etki
sidestep : bertaraf etmek, --den kanmak, avoid,
bypass, zt anl.: confront, seek
sift out : inceleyerek bir grubu dier bir gruptan
ayrmak, sort out, classify
sight : gr, grme yetisi, manzara, vision, scene
sign language : iaret dili
significance : nem, importance
significantly : nemli lde, byk oranda,
considerably
signify : 1) gstermek, show; 2) anlamna gelmek,
mean, stand for
silent : sessiz, quiet, zt anl.: audible, loud
simplicity : sadelik, basitlik, plainness,
zt anl.: difficulty
simultaneous : ayn anda, ezamanl, concurrent
simultaneously : ayn anda (olan, yaplan),
ezamanl, concurrently, synchronically
sincere : iten, samimi, ak yrekli, frank, genuine,
zt anl.: insincere, false
single-storey : tek katl
singly : tek bana, individually
sinister : uursuz, kt
sink : 1) (deer, seviye vs.) azalmak, decrease;
2) batmak
sink into poverty : yoksullua dmek
sit on : stne oturmak, ilem yapmay geciktirmek
site : inaat sahas, antiye, sit alan
site-specific : mekana zg
sizeable : olduka byk, big, large, zt anl.: small,
tiny
skeleton : iskelet
skilfully : becerikli bir ekilde, maharetle

www.bademci.com

DS Szl - 63
skip : (gidilmesi gereken bir yere) gitmemek, (bir ii
vs.) es gemek, (okul) asmak, avoid, escape
ski-resort : kayak tatili beldesi
skull : kafatas
skylight : dam penceresi
skyscraper : gkdelen
slab : kaln dilim / levha
slave : esir, kle
slavery : klelik
sleep aid : uyumaya yardmc ila
sleep through : (bir grlt vs. ramen) uyumaya
devam etmek, (bir ey boyunca) uyumak
sleepiness : uyuklama hali
slender : ince uzun
slightly : az miktarda, yzeysel, bir para, a little,
insignificantly, zt anl.: immensely
slip : kaymak, slide, glide
slippage : performans dkl, kayma, d
sloping : meyilli
slotting : yark / delik ama
slowdown : yavalama, azalma, retardation, decline
sluggish : yava, durgun, kesat, dragging,
zt anl.: active, energetic
slump : (fiyat, oy, mteri says vs.de) d
slurred : sz azda geveler biimde
small-scale : kk apl
smart : yetenekli, brilliant
smelt : madeni eritmek
smog : kirli hava ktlesi, dumanl sis
smoke plume : havada uzanan duman
smother : bomak, havasz brakmak
snack on : (bir eyler) attrmak
snore : horlamak
snowflake : kar tanesi
so far : imdiye kadar, u ana kadar, until now, to
date
so far as : kadar, kadaryla, as far as, (So far as I
am concerned : Bana kalrsa / gre)
so far as possible : mmkn olabildiince
so long as : srece, mddete, as long as
soar : ykselmek, artmak, (yukarya) frlamak;
szlerek umak, ascend
so-called : 1) szde; 2) denilen, ad verilen (fazlaca
bilinmeyen eyler iin)
socket : oyuk, yuva
soften : yumuatmak
soil : toprak(lar)
solar : gnele ilgili

solar-type : gne benzeri


solely : sadece, tek bana, only, merely
solicitor : avukat
solid : 1) salam, gvenilir, sound, reliable,
zt anl.: unreliable; 2) btn
solid wood : masif ahap
solidity : elle tutulur olma, belli bir ekle sahip olma
solo : tek bana (yaplan gsteri vs.)
solvable : zlebilir, halledilebilir, resolvable,
zt anl.: insolvable
sooner or later : er (ya da) ge
soot : is, kurum
sooty : isli, kurumlu, duman rengi
sophisticated : ince zevk sahiplerine hitap eden,
ileri dzeyde, gelimi, komplike, rafine,
elaborated, refined, zt anl.: naive
sophistication : olgunlama, gelimilik
sort out : 1) dzenlemek, snflandrmak, classify;
2) (sorun vs.) zmek, yoluna koymak, settle,
solve
sound : salam, salkl, esasl, gvenilir, solid,
healthy, reliable, zt anl.: unhealthy, unreliable
sound barrier : ses duvar
source : kaynak, kken, origin, root
souring : ekime, bozulma
sovereignty : egemenlik, dominion
space port : uzay liman
space shuttle : uzay mekii
space-bound : uzayda mahsur kalm
span : 1) sre, duration, term, 2) (fiil ) (bir sreyi)
kapsamak, bir yandan bir yana uzamak,
stretch 3) kprnn ayaklar arasndaki aklk
spare : (tatsz bir eyden) kurtarmak, relieve / save
from
sparingly : tutumlu bir ekilde, thriftily,
zt anl.: extravagantly
spark (fiil) : tetiklemek, kkrtmak, trigger, provoke
spark (isim) : kvlcm
sparklingly : prltl bir ekilde, brilliantly, glowingly
spatial tasks : uzamsal iler (uzaklk, yn, alan gibi
mekana veya iindekilere ait zellikleri
kavramay gerektiren iler)
special effects : zel efektler
specialisation of labour : igcnn uzmanlamas
specialisation : uzmanlama
specialty : uzmanlk alan, profession
species : (hem tekil hem oul) cins, tr
specific : belirli, distinct, particular, zt anl.: general

www.bademci.com

64 - DS Szl
specifically : zel olarak, zellikle, especially,
particularly, zt anl.: generally
specified : belirlenmi
specify : 1) belirtmek, indicate; 2) koul olarak ne
srmek, stipulate
spectacular : muhteem, harika, grkemli,
wonderful, astonishing
spectator : seyirci, izleyici
speech defect : konuma bozukluu
speed up : hzlandrmak, abuklatrmak,
accelerate, zt anl.: delay, retard
speedboat : srat motoru
speedily : hzl / abuk bir ekilde, fast, quickly,
zt anl.: slowly
spell : 1) sre; 2) nbet
spend on : (bir ey iin) para harcamak
spending power : alm gc
sperm whale : kaalot balinas
sphere : alan; kre
spice : baharat
spicy : baharatl
spin : 1) dn(dr)mek, (yn, pamuk vs.) eirmek,
rmek, turn, rotate, 2) daireler izerek dikine
dme
spiral nebula : sarmal yapl yldz takm
spirit : ruh, anlam, gayret, heves
spirometer : nefes ler, spirometre
splendid : harika, muhteem, beautiful, gorgeous
split : atlamak, yarmak, blmek, break up, come /
pull apart, zt anl.: join
spoil : boz(ul)mak, berbat etmek, ruin, impair,
zt anl.: enhance, help
sponge : snger
spontaneity : kendiliinden olu
spontaneous : kendiliinden olan; spontane, annda
yaplan, unplanned, automatic,
zt anl.: planned, calculated
spontaneously : ayn anda
sporadically : mnferit, dank, dzensiz, tek tk
spot (isim) : semek, grmek, (yerini) bulmak,
detect, locate
spot (fiil) : nokta, kk yer
spouse : (evlilikte) e
spread (fiil) : yaylmak, yaygnlamak, dalmak,
expand, zt anl.: shrink
spread (isim) : yaylma, yaygnlama, expansion,
zt anl.: reduction
spring from : (bir ey)den kaynaklanmak, originate,
emerge

spring up : tremek, birdenbire meydana gelmek,


emerge, zt anl.: disappear, fade
spring-loaded : yay ile kurulmu
spur : mahmuzlamak, drtklemek, tevik etmek,
incite, trigger
spy : casus
squeeze : ezmek, skmak, suyunu karmak,
zorlayarak almak, press, extract, extort
squeeze into : dar bir geitten ieri girmek,
skarak girmek
stabilize : sabitle(n)mek, dengele(n)mek,
otur(t)mak, settle, balance
stable : istikrarl, kararl, sabit, salam, steady,
zt anl.: variable
staged play : sahnelenmi oyun
staggering : ok artc, neredeyse inanlmaz
stagnant : durgun
stained : lekelenmi
stamp out : yok etmek, eradicate
stance : tutum, duru, attitude, approach
stand accused of : sulanr durumda olmak,
sorumlu tutulmak
stand for : simgelemek, yerine gemek, signify,
represent
stand in awe : korku ve hayranlk duymak
stand to reason : makul olmak, akla yatmak
stand up to / against : karsna dikilmek,
korkusuzca kar kmak
standstill : durma noktas
staple : temel (gda vs.) maddesi
starboard : sancak taraf (sa)
stark : gerekleri (olduu gibi) yanstan, sade,
katksz, absolute, downright, zt anl.: fuzzy,
indistinct
starkness : sszlk, plaklk, boluk
start off : balamak, balang yapmak, begin, set
off, zt anl.: finish, end
start out (as) : (olarak) almaya balamak
start up : (bir ie) balamak, (i) kurmak, begin (a
business)
startling : ok artc, astonishing, amazing,
zt anl.: ordinary, dull
starvation : iddetli alk, alktan lme
starve : ok ackmak, alktan lmek
starving : alk eken, alk ekme
state assets : devlet mallar / varlklar
state of affairs : ilerin durumu, keyfiyet
state of emergency : acil durum
state of war : sava hali

www.bademci.com

DS Szl - 65
statesman : devlet adam
stationary : hareketsiz, yerinde duran, kprdamayan
stationery : krtasiye
statue : heykel
stature : 1) baar sonucu kazanlm nem, n;
2) boy, pos, endam
statute : kanun, yasa, tzk, kural
steadily : tutarl, istikrarl, devaml, invariably,
regularly, zt anl.: falteringly
steady : tutarl, istikrarl, sabit, deimeyen, devaml,
salam, stable, consistent, zt anl.: unsteady,
shaky
steal a glance / glances at : abuk ve fark
ettirmeden bir bak / baklar atmak
stealthy : kendini fark ettirmeyen, sinsi, sessiz,
secretive, silent
steam room : buhar odas
steer : (direksiyon, dmen vs. ile) yn vermek
stem : sap
stem cell : kk hcre
stem from : (bir ey)den gelmek / kaynaklanmak,
originate from
step out : darya admn atmak
step up : hzlandrmak, speed up
stickiness : yapkanlk
stiff : kat, sk, hard, rigid, zt anl.: easy, slack
stiffness : salamlk, dayankllk, sertlik, firmness,
rigidness
stifle : bomak, bastrmak, gelimesini engellemek,
choke, prevent, suppress
stifling : boucu
still : dingin, durgun, hareketsiz, sessiz, calm, stable,
silent, zt anl.: active
stillborn : l domu
stimulant : uyarc, uyarc madde
stimulate : uyarmak, tevik etmek, excite, inspire,
motivate, zt anl.: discourage
stimulating : canlandrc, uyarc, reviving,
invigorating
stimulation : tevik, uyarma
stimulus : uyarm, uyarc ey
stink bomb : kt koku bombas
stipulate : art komak, condition, specify
stipule : yaprak sapnn dibindeki ift yaprakk
stir up : kkrtmak, bulandrmak, kartrmak,
provoke
stock market : borsa, hisse senedi piyasas
stockbroker : borsa simsar
stoke : atee kmr atmak

stomach upset : mide bozukluu


store up : depolamak
storehouse : depo
storm : iddetle saldrmak, frtna gibi esmek, rage
stow away : (gemide, uakta) gizlice yolculuk etmek
stowaway : kaak yolcu
straight away : derhal, hemen imdi
straighten : (eri iken) dzel(t)mek
straightforward : 1) basit, kolay, simple,
zt anl.: complicated; 2) apak, gizlisi sakls
olmayan, ak szl, candid, zt anl.: evasive
strain (fiil) : 1) germek, gerginletirmek, stress,
stretch, zt anl.: relax; 2) (kendini) zorlamak,
ok gayret etmek, strive, struggle, zt anl.: laze
strain (isim) : gerginlik, stres, stress, tension
strait : boaz
strangely : iin tuhaf, gariptir ki
strap : kemerle balamak
stream : 1) akm; 2) dere, ay
strengthen : glendirmek, salamlatrmak,
reinforce, invigorate, zt anl.: weaken,
undermine
strenuous : yorucu, ar, zor; gayretli, tiring, heavy
stress : vurgulamak, altn izmek, emphasise,
underline
stretch (fiil) : ger(il)mek
stretch (isim) : (zaman) dilimi; blm, ksm, para
stretch (into) : (boyunca) uzamak, yaylmak
strict : 1) tam, birebir, exact; 2) sert, kat, sk,
kurallara tam olarak uyan, tight, rigorous,
zt anl.: lax, relaxed
strict symmetry : tam bir simetri
strictly : tartmaszca, tamamen, exclusively,
entirely
strictly speaking : dorusunu sylemek gerekirse
stricture : knama, yerme, criticism, condemnation
strike (fiil) : 1) bulmak, ulamak, come upon,
discover; 2) arpmak, etkilemek, etki
brakmak, affect, move
strike (isim) : grev
strike up : (bir eye, zellikle mzik almaya)
balamak, begin
striking : gze arpan, dikkat eken, gz
kamatran, astonishing, outstanding,
zt anl.: ordinary
striking a good bargain : iyi bir ticaret yapmak, iyi
kar elde etmek
stringer : geirgen kaya
strip : hava sahas eridi

www.bademci.com

66 - DS Szl
strip (of) : soymak, karmak, syrmak
strive : abalamak, gayret etmek, ura vermek,
struggle, endeavour
stroke : fel, inme
structural : yapsal
structure : yap
structured : yapsal, yaplandrlm
structured : biimlendirilmi, yapsallatrlm
stud (fiil) : ttla ilitirmek, tutturmak
stud (isim) : dikme, saplama, saplanm ubuk
stunning : nefis, hayret verici
stunningly : akl almaz (ekilde, boyutlarda vs.)
sturdy : salam, dayankl, grbz, salam, firm,
solid, zt anl.: weak
stylistic : slupsal, slup ile ilgili
subconscious : bilinalt
subdue : (bir korkuyu, istei vs.) bastrmak,
suppress
subject : denek, kobay; konu, mevzu
subject matter : konu
subject to : tabi, maruz, conditional, depending
subjective : znel, sbjektif, personal, zt anl.:
objective
submarine : denizalt, deniz dibi
submerge : batrmak, daldrmak, su altnda
brakmak
submerged : suya batm, su altnda
submersion : suya batma / dalma, sular altnda
kalma
submission : 1) arz, sunma, presentation;
2) teslimiyet, boyun eme, surrender, yielding
submit : 1) arz etmek, sunmak, present; 2) boyun
emek, teslim olmak, surrender
subscription : abonelik
subsequent : sonraki, sonra gelen, (zaman ya da
sra olarak ncekini) takip eden
subsequently : sonralar, daha sonra, afterwards,
zt anl.: previously
subside : dinmek, azalmak, diminish, ease off,
zt anl.: rise
subsidence : gk, knt
subsidize : sbvansiyonla desteklemek, (ksmen)
finanse etmek
subsidy : sbvansiyon, mali yardm / destek
subsistence : (kt kanaat) geinme, ekmek kaps,
livelihood, sustenance
subsistence production : temel ihtiyalar iin
retim
subsoil : yzeyin hemen altndaki toprak

substance : 1) madde, material, entity; 2) z, esas,


asl anlam, essence
substantial : nemli, bol, important, ample
substantially : nemli lde, olduka ok,
considerably
substantiate : kantlamak, ispat etmek, prove,
confirm, establish, zt anl.: disprove, deny
substitute (fiil) : yerine koymak, ikame etmek,
exchange, replace
substitute (isim) : (bir eyin veya kiinin) yerine
geen, yedek, replacement, reserve
substratum : alt tabaka, temel
subtle : ince, narin, fark edilmesi zor, delicate,
insidious
subtlety : incelik, ince ayrnt, delicacy, detail
subtly : azck, belli belirsiz, slightly
subtropics : yar tropik blgeler, tropik blgelere
yakn blgeler
suburban : banliyye ait, banliyde bulunan
succeed : 1) takip etmek, izlemek, --den sonra
gelmek, follow, zt anl.: precede
succession : birbirini izleme, dizi, sequence
successive : pe pee, ard arda, consecutive,
zt anl.: interrupted
successively : pe pee / st ste / arka arkaya
gelen, olan, consecutively
succumb : yenilmek, teslim olmak, surrender, give
in, submit, zt anl.: conquer, resist
suck away : emip uzaklatrmak / gtrmek
suds : kpk
suffer (from) : (bir hastaln vs.) skntsn ekmek,
(bir ey)den zarar grmek
suffering : strap, ac, dert, ile, cefa, eziyet, misery,
pain
sufficient : yeterli, enough, adequate,
zt anl.: insufficient, inadequate
sufficiently : yeterince, enough, adequately,
zt anl.: insufficiently
suggest : 1) izlenimini brakmak, hissini vermek,
indicate, imply; 2) ileri / ne srmek, nermek,
advise, propose
suggestion : neri, ileri srlen fikir, advice
suicide : intihar
suicide attack : intihar saldrs
suicide, both committed and attempted : hem
gerekleen hem de giriilen intihar
suit : uygun gelmek / dmek, --e gre olmak, be
appropriate, fit in
suitably : uygun bir ekilde, gerei gibi,
appropriately

www.bademci.com

DS Szl - 67
suited to : (bir ey)e uygun olmak
sum up : zetlemek, summarise
superb : enfes, fevkalade, mkemmel, first-rate,
excellent, zt anl.: poor
superbly : enfes / mkemmel bir ekilde, excellently,
zt anl.: poorly
superdam : byk baraj
superficial : 1) derin olmayan, yzeysel, shallow,
external, zt anl.: deep, profound; 2) sahte,
zensiz, geliigzel, false, inattentive,
zt anl.: genuine
superficially : yzeysel olarak, lightly, partially,
zt anl.: profoundly, thoroughly
superflous : gereksiz, lzumu olmayan,
unnecessary
superior : stn nitelikli, kaliteli, stn, better,
high-class, zt anl.: inferior, worse
superiority : stnlk, dominance, supremacy,
zt anl.: inferiority
supernatural : doast
supersede : (yeni bir ey eskisinin) yerini almak,
replace, take over
superstition : batl inan, hurafe
superstitious : batl itikatl
supervision : gzetim ve denetim, superintendence,
administration
supplant : yerini almak, yerine gemek, replace
supplement (fiil) : (etkisini) arttrmak, enrich,
reinforce
supplement (isim) : ek, tamamlayc ey, additive
supplier : tedariki
supplies : erzak, malzeme
supply : stok, rezerv, arz, stock, reserve
supportive : destekleyici
suppress : bastrmak, durdurmak, kmasn
nlemek, restrain, withhold, zt anl.: encourage
suppression : gizli tutma, durdurma
supremacy : stnlk, egemenlik, domination,
superiority
Supreme Court : Temyiz Mahkemesi, Yargtay
surface : su yzne kmak, grnmek, ortaya
kmak, emerge, appear, come up,
zt anl.: submerge, sink, disappear
surface treatment : yzey ilemleri
surge : aniden ykselmek, soar, climb
surpass : gemek, geride brakmak, exceed,
overweigh, zt anl.: fall behind
surplus : fazlalk, artakalan miktar, excess,
zt anl.: shortage

surpress : basklamak
surround : evrelemek, evirmek, kuatmak,
enclose, border
surrounding : evresindeki, etrafndaki, encircling
surveillance : gzetleme, gzetim
survey (isim) : anket, inceleme, genel bak, inquiry,
scrutiny, scan, review
survey (fiil) : inceleme / aratrma yapmak, ett
etmek, examine, observe
survive : ayakta / sa kalmak, yaamay
srdrebilmek, live on, remain, zt anl.: die
survivor : (bir kaza, afet vs. sonras) sa kalan,
kurtulan
susceptibility (to) : dirensizlik, kolay hedef olma,
yatknlk, vulnerability
susceptible : kolaylkla etkilenen, dirensiz,
vulnerable, non-resistant; zt anl.: resistant
suspect (fiil) : kuku duymak, have doubt,
zt anl.: know
suspect (isim) : pheli, sank, zanl
suspend : askya almak, postpone,
zt anl.: continue, sustain
suspended : (bir sv iinde) asl kalm
suspension bridge : asma kpr
suspicious : kukulu, pheli, doubtful,
zt anl.: trustworthy
sustainable : abuk tkenmeyen, kolay bulunur;
srdrlebilir, adequate; maintainable
sustained : srdrlen, belli bir sklkla, ara
vermeden yaplan, maintained
sustained release : gereken dozu bata verip sonra
istee bal aralklarla bu dozaj srdren
tabletlere verilen ad
swallow : yutmak
swamp : bataklk
sweep across : (boyunca) sprlmek,
srklenmek
sweep along : (rzgar, aknt vs. sayesinde) kolayca
ilerlemek, akp gitmek
sweeping : geni alanlara yaylm
swell : imek, kabarmak, expand, zt anl.: contract
swell(ing) : ime, ikinlik, kabarma
swiftly : hzla, sratle, abucak, quickly, speedily
swiftness : abukluk
swollen : i, imi, distended
swollen joint : imi eklem
sycamore : nar, Frenk inciri
syndicalism : sendikaclk (zellikle genel grev
yoluyla retim aralarn ii rgtlerine
devretmeye alan siyasi hareket)

www.bademci.com

68 - DS Szl
synonymous : anlamda
syntactic : szdizimsel
system operation : sistemin altrlmas
tabulate : cetvel / tablo haline getirmek
tackle : (bir sorunu) ele almak, zmeye almak,
deal with, work on, zt anl.: avoid
tailor : (istee / ihtiyaca gre) bimek,
ekillendirmek, shape, adjust
take a firm stand against : kararllkla kar kmak
take a heavy toll of : ok zarar vermek, byk bir
kayba neden olmak
take a huge step forward : ok byk ilerleme
kaydetmek
take a look at : bakmak, gzden geirmek
take a new turn : yeni bir dnemece gelmek, yeni
bir ekle brnmek
take action : harekete gemek, nlem almak,
intervene
take after : 1) (birine fiziki olarak) benzemek,
resemble; 2) (biri gibi) davranmak, do as one
does, zt anl.: differ from
take back : 1) (bir sz, mal) geri almak; 2) anlara
gtrmek, bring back
take by surprise : gafil avlamak
take car accidents, for instance : rnein araba
kazalarna bak
take care of : gzetmek, bakmak, attend
take cue : iaret / sufle almak
take down : 1) skmek, paralara ayrmak,
dismantle; 2) kibrini krmak
take effect : geerli olmak, yrrle girmek, come
into force, go into effect, zt anl.: annul, repeal
take for granted : doal karlamak, olmu farz
etmek
take hold : (bir yere) yerlemek, (bir yeri) eline
geirmek
take in excess : ar miktarda, fazla almak
take into account : dikkate almak, hesaba katmak,
gz nnde tutmak, allow for
take into consideration : dikkate almak, gz
nnde bulundurmak, keep in mind
take it in turn to lead : srayla liderlik yapmak
take on : 1) girimek; 2) (ii, sorumluluu, grevi vs.)
stne almak, kabul etmek, undertake;
3) ie almak, employ
take out : (belge, evrak, sigorta poliesi vs.) elde
etmek, satn almak, obtain
take over : 1) (bir eyin) yerini almak / yerine
gemek, replace, supersede; 2) (ynetimi,
nbeti vs.) devralmak, assume; 3) egemen
olmak, predominate, zt anl.: abandon, obey

take part in : (bir ey)e katlmak, --de yer almak,


participate, join in
take place : olmak, meydana gelmek, happen, occur
take pride in : (bir ey)den gurur duymak
take something at its face value : bir eyin deerini
sorgu sual etmeden sylendii gibi kabul
etmek
take steps : nlem almak, giriimde bulunmak, (belli
bir hedefe ynelik olarak) admlar atmak
take the lead : baa gemek
take things easy : aldrmamak, dert etmemek
take to : alkanlk edinmek, holanmaya balamak;
(bir yere) gitmek
take up : 1) ele almak, balamak, start; 2) (gaz, sv)
tutmak, iine almak, absorb; 3) (sre)
doldurmak, kullanmak
take up with : 1) (biriyle) tartmak zere bir konu
ortaya atmak; 2) arkada olmak
takeoff : havalanma, kalk
takeover : devralma
tamper with : oynamak, kurcalamak, fiddle with,
manipulate
tangible : elle tutulur, somut, real, concrete,
zt anl.: intangible, conceptual, abstract
tanning : (ciltte) bronzlama
tap into : hatta girmek
tapeworm : tenya
target : hedef, ama, goal, aim
target (fiil) : hedeflemek, amalamak, aim
target (isim) : hedef, ama, goal, aim
target group : hedef kitle
tariff : ithalat veya ihracat zerine konan vergi
task : i, grev, dev, job, duty, work
task force : zel grev kuvveti
task-specific : greve / ie zel
taut : gergin
taxiing : uan bir arabay izleyerek terminale
yanamas
tear : gzya
tedious : can skc, usandrc, dull, boring,
tiresome, zt anl.: interesting, entertaining
teem with : ile dolu olmak
teens : 13 ila 19 arasndaki yalar ya da 13-19
yalar arasndaki kiiler
temperament : miza, huy, tabiat, yaradl,
disposition
temperate : lman
temple : tapnak
temporarily : geici olarak, for the time being,
zt anl.: permanently

www.bademci.com

DS Szl - 69
temporary : geici, interim, provisional, transitory,
zt anl.: permanent
tempt : ayartmak, kandrmak, imrendirmek,
cezbetmek, lure, charm
tenable : savunulabilir, makul, defendable,
reasonable
tend (to) : eiliminde olmak, be disposed to, be
likely to
tendency : eilim, inclination
tenderness : sevecenlik, efkat, kindness, affection
tense : gergin
tension : gerilim, stress, strain, zt anl.: calmness,
relaxation
tension : gerilme kuvveti
tensioning : germe eylemi
tentacle : ince uzun kavrama / dokunma organ
terminal : son, nihai, last, final
terminate : son vermek, sona ermek, bit(ir)mek,
bring to an end, finish, start, begin
termination : biti, sona eri
terms : koullar, artlar, conditions
terrain : arazi, blge, mntka
terrestrial : yer yuvarlana ait; karasal, karada
yaayan, temporal, zt anl.: cosmic
terribly : son derece, awfully
territory : toprak, alan, blge
terrorize : korkutmak, yldrmak
tetanus : tetanos
texture : desen; sertlik derecesi
texture : yzey, bnye, yap, characteristic
Thank goodness! : Allaha kr
thanks to : sayesinde, owing to
there is nothing in the least wrong with him : en
ufak bir rahatszl bile yok
thats news to me : bu benim iin yeni bir haber
thats not often enough : ounlukla bu yetersiz
kalr
thaw (isim) : erime, zlme
thaw (fiil) : (donmu ey) erimek, zlmek
the absence of hope stands in the way of
recovery : umudunuz yoksa iyileme gecikir
the course of history : tarihin ak
the highest pitch of mastery : uzmanlamann en
yksek noktas
the now : iinde bulunulan an
the registrar : 1) ngilterede orta konumda hastane
doktoru (stajyere st, uzman doktora ast);
2) kayt memuru
the wild : yabani hayat / evre

theistic : tanrcla ait


theme : tema
therapeutically : tropatik, tedavi amal
thereby : ylece, ylelikle, by that means, because
of that
thicken : kalnlamak
thicket : fundalk, allk
think out : (bir eyi) ayrntl ve zenli bir biimde ele
almak, incelemek
thirst : susama
thorough : tam, batan aa, complete, whole,
zt anl.: partial
thoroughly : tam olarak, tamamen, batan aa,
completely, wholly, zt anl.: partially
thread-like : iplik benzeri
threadworm : kl kurdu
threat : tehdit, warning
threaten : tehdit etmek, gzda vermek, warn,
jeopardise, zt anl.: relieve, protect
threatening : tehdit edici, menacing
threefold : ynl
threshold : kap eii, giri, balang, opening,
beginning
thrill : heyecan
thrive : istikrarl bir ekilde bymek, gelimek,
prosper, flourish
throughout : boyunca
throw in : eklemek, add
throw light on : aydnlatmak, akla kavuturmak,
clarify, explain
thumb-sucking : (ocuklarda) parmak emme
thunder : grlemek
thus : bylece, bu yolla, bu nedenle, therefore
tick : kene
tidal : gelgit ile ilgili
tidal pull : gelgit ekimi
tidal range : gelgit olaynda suyun ykseklii /
derinlii
tidally driven currents : gelgitle oluan akntlar
tide : gelgit, med cezir
tie to : balamak, ilikilendirmek, connect, link
tile : seramik, fayans, kiremit
tilted : yatk, eimli
timber : kereste
timber-rich : keresteden yana zengin
time-consuming : zaman alc
timely : zamannda
tiny : kck, minicik, minuscule,
zt anl.: enormous, huge

www.bademci.com

70 - DS Szl
tireless : bitmez tkenmez, yorulmak bilmez,
energetic, vigorous, zt anl.: weary, worn out
tissue : doku
to a certain extent : bir yere kadar, to some extent
to a great extent : byk oranda
to a very insignificant extent : ok az / nemsiz bir
oranda
to and fro : bir yandan br yana, bir aa bir
yukar, back and forth
to back claims : iddialara arka kmak
to grind : tmek, ekmek
to invade : saldrmak, istila etmek
to my way of thinking : benim dnce tarzma
gre
to some extent : bir yere kadar, to a certain extent
to start with : ilk evvela, ilk nce, rnein
to such an extent that : o kadar ki, o derece ki
to that effect : bu hususta, bu mealde
to the contrary : tersine, aksine
to the exclusion of : (bir ey)i hari tutacak /
dlayacak kadar
to the fore : ne km
to what extent : ne derece, nereye kadar
toddler : yeni yrmeye balayan ocuk
tolerate : 1) katlanmak, dayanmak, endure, bear;
2) ho grmek, msamaha etmek, allow
tomb : mezar, lahit, trbe
tomb-figures : mezar figrleri
tonnage : tonaj, tonilato
top (fiil) : en ste kmak, baa gemek
topmost : en st
top-security : stn gvenlie sahip
torment : eziyet etmek, azap ektirmek, ikence
yapmak, plague, torture, zt anl.: please,
delight
tormented : eziyet edilmi, azap ekmi
torrid : ateli, sensuous, hot, zt anl.: cold, frigid
tortured : ikence edilmi, ac dolu, kederli,
anguished
Tory : ngilteredeki Muhafazakar Partinin 1832
ylndan nceki ad
touch-down : uan pistle temas etmesi
touch-screen : dokunmatik ekran
touch-sensitive : dokunmaya duyarl, dokunmatik
touchstone : denek ta, mihenk ta, kriter, lt,
benchmark, criterion
trace (fiil) : (ipular vs.) izleyerek saptamak /
bulmak, track, trail

trace (isim) : iz
trace back : geriye / eskiye doru izini srmek /
bulmak
trace mineral : insan vcudunun ok az miktarlarda
gereksinim duyduu mineraller, micro mineral
track (fiil) : izlemek, iz srmek, izini takip etmek,
pursue, trail
track (isim) : ray
track back : geriye doru iz srmek, kaynan
aratrmak
track down : izleyip bulmak / yakalamak, pursue
traction : gtrme, ekme
trade-union : ii sendikas, labour-union
traditionally : geleneksel olarak, conventionally
train tracks : tren raylar
training ground : eitim alan
trait : zellik
transaction : ilem, action, deed
transcultural : kltrler aras
transform (into) : dntrmek, deitirmek,
change, convert, zt anl.: preserve
transformation : dntrme, dnm, conversion
transient : gelip geici, transitory, zt anl.: permanent
transiently : gelip geici olarak, transitory,
zt anl.: permanently
transition : gei, deiim, passage
translocation : yer deitirme, baka yere nakil
transmissible : gemesi / bulamas olas
transmission : iletim, aktarm, yaylma
transmit : iletmek, aktarmak, (hastalk) bulatrmak,
carry, convey
transparent : saydam
transverse : aprazlama, enine
trap (fiil) : kapana kstrmak, tuzak kurarak
yakalamak
trap (isim) : kapan, tuzak
treacherous : tehlikeli, gvenilmez, hain, kalle,
dangerous, unsafe
treat : 1) davranmak, muamele etmek, behave, act;
2) tedavi etmek, cure
treatment : 1) ilem, ileme, muamele; 2) tedavi
treaty : antlama
tremendous : muazzam, enormous
tremendously : son derece, ok byk apta,
greatly, enormously, zt anl.: slightly
tremor : titreme, rperme, sarsnt, quiver, tremble
trench : ukur, hendek
trial : 1) (mahkemede) duruma, court action,
litigation; 2) deneme, snama, experiment

www.bademci.com

DS Szl - 71
tribal : kabileye ait
tributary : rmak aya (rmaa karan akarsu)
trick (isim) : hile, kat, trik
trick (fiil) : kandrmak, tuzaa drmek
trick into : (birini) tuzana drmek, kandrarak
(bir ey yapmaya) yneltmek
trigger (fiil) : tetiklemek, harekete geirmek,
balatmak, atelemek, activate, spark
trigger (isim) : tetik, bir eyin tetikleyicisi / nedeni
trimester : aylk dnem
triumph : 1) zafer, yengi, victory; (fiil ) zafer
kazanmak, galip gelmek, win
triumphant : muzaffer, galip, victorious
trivial : czi, nemsiz, baya, sradan, insignificant,
unimportant, zt anl.: significant, important
troop : askeri birlik
trophy : hatra, dl, ganimet
troublesome : sorun karan, zahmetli, burdensome
trough : yalak, tekne
trust : gven
trustworthy : gvenilir
try out : (birini veya bir eyi) denemek, experiment
tulip : lale
tune : melodi, ezgi, name
tune into : yakndan takip etmek, belli bir radyo
istasyonuna ayarlamak
turbulence : alkant, girdap
turgid : imi
turn : olmak, become
turn away : 1) (kapdan vs.) geri evirmek;
2) reddetmek, refuse
turn away from : (birin)den uzaklamak, --e yz
evirmek
turn back : geri dnmek, geri evirmek
turn down : geri evirmek, reddetmek, refuse
turn in : teslim etmek, hand in, deliver
turn into : (bir ey)e dn(tr)mek, convert
turn off : 1) (, suyu vs.) kapatmak, put off;
2) (yolda) baka tarafa ynelmek
turn on : 1) (zellikle cinsel adan)
heyecanlandrmak, excite, stimulate;
2) (radyo, TV vs.) amak
turn on / upon : 1) (k vs.) --e dorultmak, zerine
evirmek, direct onto; 2) --e bal olmak,
depend on
turn out : ortaya kmak
turn out : 1) (bir hatas nedeniyle birini) dar
karmak, throw out; 2) (k vs.) kapamak,
sndrmek; 3) retmek, produce

turn out to be : (bir ey) olduu ortaya kmak


turn over : 1) devirmek, evirmek, invert;
2) dnmek, aklda tartmak, think about,
consider
turn to : bavurmak, yardmn istemek, invoke, refer
to, resort to
turn up : 1) (radyo, mzik vs.) sesini ykseltmek,
2) (beklenmedik bir ekilde) ortaya kmak,
gelmek
turn-of-the-century : yzyln deiimine yakn
twist : bklm, burma
twofold : iki misli
two-shoe : iki pedall
two-storey faade : iki katl cephe
two-thirds : te iki
typhoid : tifo
ultimate : 1) son, nihai, final; 2) esas, temel,
fundamental; 3) en byk, en yksek, greatest
ultimately : son / nihai olarak; esasen, finally,
fundamentally
umbilical cord : astronot kordonu; gbek ba
unaccountable : aklanamayan, anlatlamaz,
anlalmaz, inexplicable, peculiar,
zt anl.: explicable
unaided : yardm almadan / almayan
unanimous : oybirliiyle verilen
unappreciated : deeri anlalmam,
kmsenmi, underrated,
zt anl.: appreciated
unarmed : silahsz
unavoidable : kanlmaz, inevitable, inescapable,
zt anl.: avoidable, avertable
unbearable : dayanlmaz, ekilmez, intolerable,
zt anl.: bearable, tolerable
unbiased : tarafsz, nesnel, objektif, objective
unbreakable : zlemez
unconcerned : ilgisiz, umursamaz, indifferent,
inattentive, zt anl.: concerned, interested
unconscious : bilinalt
unconsciousness : bilinsizlik, baygnlk
uncover : aa karmak, deifre etmek, unveil,
zt anl.: conceal
uncut : kesintisiz
under debate : tartlmakta olan
under-activity : az hareket, yetersiz faaliyet
underestimate : kmsemek, deerinin altnda
paha bimek, undervalue,
zt anl.: overestimate, exaggerate
underfund : yetersiz finanse etmek

www.bademci.com

72 - DS Szl
undergo : (sknt, ac vs.) ekmek, (zorluk, ikence
vs.) maruz kalmak, (ameliyat, vs.) geirmek,
(tamirat vs.) grmek, be subjected to, go
through, experience, zt anl.: commit, execute
underlie : altnda bulunmak / yatmak, asl nedeni
olmak, temelini oluturmak
underline : vurgulamak, altn izmek, stress,
emphasise
underlying : altnda yatan, temelindeki
undermine : temelini andrmak, yava yava yok
etmek, zayflatmak, weaken,
zt anl.: strengthen, build up
undernourished : yetersiz beslenmi, ill-fed,
underfed
undernutrition : yetersiz beslenme
underperform : daha dk performans gstermek,
daha az icra etmek, gereinden veya
olabileceinden) az ilerleme kaydetmek
understandably : anlalr, makul bir ekilde,
conceivably, reasonably, zt anl.: ambiguously,
unreasonably
undertake : stlenmek, taahht etmek, take in
charge
undertaking : giriim, stlenme
undetected : gzden kam, farkedilmemi,
unnoticed
undoubtedly : phesiz / kukusuz bir ekilde,
unmistakably, convincingly, zt anl.: doubtfully,
questionably
undue : yakksz, uygunsuz, yersiz, ar,
unjustified, untimely, excessive
undulant fever : Bruselloz, Akdeniz / Malta
hummas
unduly : bo yere, gereksizce, unnecessarily;
zt anl.: sensibly
unease : huzursuzluk, endie, kayg, unrest, worry
uneasy : kaygl, tedirgin, restless, uncomfortable,
zt anl.: at ease
unethical : etik olmayan, ahlaka aykr, immoral,
zt anl.: ethical, moral
uneven : eit olmayan, dengesiz, imbalanced,
zt anl.: even, uniform
unexplored : aratrlmam
unfair : haksz, unjust, zt anl.: fair, just
unfairly : hakszlkla, adaletsizce, unjustly,
zt anl.: fairly, justly
unfamiliar : aina olmayan, yabanc, unknown,
strange, zt anl.: familiar, known
unfashionable : modaya uymayan, modas gemi,
outmoded, zt anl.: fashionable

unfeasible : yaplamaz, gerekletirilemez,


impracticable, zt anl.: feasible, practicable
unfold : aklamak, akla kavuturmak, clarify,
reveal, zt anl.: conceal
unforeseen : beklenmedik, umulmadk, unexpected,
zt anl.: expected
unfounded : temelsiz, mesnetsiz, dayanaksz,
groundless
ungainly : hantal, kaba, biimsiz, awkward, clumsy
unharmed : zarar grmemi, salam, intact,
undamaged, zt anl.: harmed, damaged
uniformity : aynlk, tutarllk, bir rnek olu,
consistency, similarity, zt anl.: diversity
uniformly : aynen, eit bir ekilde, her yan ayn
ekilde, equally, evenly, zt anl.: differently
unify : birletirmek, bir btn haline getirmek,
combine, unite, zt anl.: detach, separate
unimaginable : hayal / tasavvur edilemez,
incredible, unbelievable, zt anl.: believable
unintentionally : istemeden, kazaen, accidentally;
zt anl.: deliberately, on purpose
uninviting : ekici olmayan, itici, unattractive,
zt anl.: inviting
unique : benzersiz, esiz, yegane, tek
uniquely : benzersiz / esiz bir ekilde, solely,
zt anl.: commonly
unite : birletirmek, bir araya getirmek, combine,
consolidate, zt anl.: disunite, sever
universal : evrensel
unjustifiable : gerekesiz, haksz, yersiz,
inexcusable, indefensible
unjustly : haksz bir ekilde, unfairly, zt anl.: justly
unlike : (bir eyden) farkl olarak
unlikely : mmkn olmayan, olanaksz, ok az bir
olaslkla, improbable, zt anl.: likely
unload : boaltmak
unmanned : insansz
unmatchable : emsalsiz, benzersiz, incomparable,
unrivalled, zt anl.: ordinary
unmistakably : phesiz, phe gtrmez bir
ekilde, certainly, undoubtedly,
zt anl.: questionably, doubtfully
unobtrusive : dikkat ekmeyen, gze arpmayan,
alak gnll, unnoticeable, humble,
zt anl.: obtrusive, noticeable
unorthodox : geleneksel olmayan, allmn
dnda
unparalleled : esiz, emsalsiz, bezeri olmayan,
superlative, unmatched, zt anl.: inferior
unpleasant : ho olmayan, tatsz, undesirable,
nasty, zt anl.: pleasant, delightful

www.bademci.com

DS Szl - 73
unprecedented : grlmemi, emsalsiz,
exceptional, zt anl.: usual
unpredictability : belirsizlik, bilinemezlik, volatility,
zt anl.: predictability
unpredictable : nceden bilinmez, kestirilemez,
unforeseeable, variable, zt anl.: predictable,
unchanging
unprescribed : reetesiz
unprotected : korunmam
unravel : z(l)mek, sk(l)mek, solve, figure out,
zt anl.: code, encode
unreachable : ulalamaz, inaccessible,
zt anl.: reachable
unrealistically : gereki olmayan bir ekilde,
unbelievably, zt anl.: realistically
unrelenting : amansz, acmasz, merciless,
zt anl.: compassionate, merciful
unreliability : gvenilir olmama, kaypaklk,
changeableness, zt anl.: reliability,
dependableness
unreliable : gvenilmez, salksz, uncertain,
dubious, zt anl.: reliable
unrequited : karlk grmeyen, karlksz
unrest : huzursuzluk, kargaa, disturbance,
dissatisfaction, zt anl.: peace, harmony
unsatisfying : tatmin etmeyen
unsaturated : doymam
unsettled : tedirgin, huzursuz, huysuz
unstable : dengesiz, kararsz, deiken, inconstant,
zt anl.: stable
unsustainable : srdrlemez, (ayn artlarda)
devam edemez
untold : tarifsiz
unusual : mstesna, allmadk, tuhaf, ender,
uncommon, strange, zt anl.: familiar
unwary : dikkatsiz, tedbirsiz
unwilling : isteksiz, gnlsz, reluctant, uneager,
zt anl.: willing, eager, ready
unwillingly : isteksizce, gnlszce, reluctantly,
zt anl.: willingly, eagerly
unwillingness : isteksizlik, gnlszlk, reluctance,
zt anl.: eagerness, willingness
unwise : akllca olmayan, foolish, silly, unintelligent,
zt anl.: wise, thoughtful
unyielding : sert, mukavim, geit vermez
up against : kar karya, facing
update : modernletirmek, gncelletirmek,
modernise, renew
upgrade : gelitirmek, dzeyini ykseltmek, improve,
advance, zt anl.: worsen, weaken

uphold : tarafn tutmak, desteklemek, onaylamak,


back up, advocate
upkeep : bakm, muhafaza, idame, maintenance
upset : 1) bozmak, altst etmek, disturb, disrupt;
2) zmek, sinirlendirmek, bother, afflict
upsetting : zc, sinir bozucu, annoying
upstream : akntnn tersi ynnde
urban : ehirlere ait, ehirlerde oturan
urge (fiil) : (birisini bir ey yapmaya) tevik etmek,
kkrtmak, encourage, incite, zt anl.:
discourage, deter
urge (isim) : iddetli arzu, tutku, desire, passion,
zt anl.: dislike, hate
urgency : aciliyet, ivedilik, emergency
urticaria : rtiker, bir tr kantl deri hastal
use to the full : sonuna kadar kullanmak
use up : bitirmek, tketmek, deplete, run through
usher in : nclk etmek; (ieri) getirmek, bring in
utilitarian : faydacl, fayda / yarar gzetici, useful,
practical, zt anl.: unpractical
utility : kamu hizmeti
utilize : yararlanmak, use, make use of
utter : 1) tamamen, complete; 2) kesin, kesinkes,
mutlak, absolute
utterly : tamamen, totally, absolutely
vacation : tatil
vaccine : a, injection
vacuum : boluk
vagary : kapris
vague : belirsiz, bulank, pheli, dim, obscure,
zt anl.: defined
vaguely : tam anlamn vermeyecek ekilde, belli
belirsiz, ambiguously, zt anl.: clearly, explicitly
valid : geerli, salam, yasal, credible, solid,
legitimate, zt anl.: invalid, unacceptable
validity : geerlilik, meruluk, legitimacy,
zt anl.: invalidity
value : deer vermek, appreciate
valve : radyo lambas
valve radio : lambal radyo
vanguard : nc (birlik, kol)
vaporise : buharla(tr)mak, evaporate
vapour : buhar, buu
variation : farkllk, eitlilik
varied : deiiklik gsteren, eitli
variety : eitlilik
various : eitli, miscellaneous
vary : dei(tir)mek, eitlen(dir)mek, change, differ,
alter, zt anl.: remain, stay

www.bademci.com

74 - DS Szl
vasoconstriction : kan damarlarndaki daralma
vast : ok geni, engin, ok byk, huge, immense
vast sums : ok byk miktarlarda (para)
vastly : ok, byk oranda, highly, greatly
vastness : byklk, enginlik
vegetation : bitkiler, bitki rts
vegetative : 1) byme yetenei olan; 2) bitkisel
vehemently : iddetli / hiddetli / ateli bir ekilde,
passionately
vehicular : tatlara ilikin
Velcro : crt crt
vellus : ince ty
velocity : hz
vent : delik, yark
ventilate : havalandrmak
ventilation : havalandrma
venture (fiil) : 1) tehlikeye atmak, stake, jeopardize;
2) gze almak, dare, stake
venture (isim) : giriim
verbal : szl, oral, zt anl.: written
verbally : szl olarak, orally
verdict : jri karar
verify : dorulamak, gereklemek, teyit etmek,
onaylamak, confirm, validate,
zt anl.: invalidate
versatile : ok ynl, many-sided
versatility : ok ynllk / fonksiyonluluk,
many-sidedness
vertebrate : omurgal, craniate
vessel : 1) gemi, tekne; 2) damar
vest : yelek
vested : kazanlm, mutlak, sabit
vex : cann skmak, sinirlendirmek, kzdrmak,
irritate, upset, zt anl.: soothe
viable : (bir eyi) yapmaya / baarmaya gc yeten,
muktedir, feasible, practicable,
zt anl.: unachievable
viable : (bir eyi) yapmaya / baarmaya gc yeten,
muktedir, feasible, practicable,
zt anl.: unachievable
vibrant : parlak, canl
vibrate : titre(t)mek, shake, zt anl.: be still
vibration : titreim
vibrotactile : titreim yoluyla alan
vice versa : tersi(ne), aksi(ne)
vicinity : civar
vicious : kt, irkin, acmasz, nasty, brutal
vicious circle : ksr dng

victim : madur
view : gr, fikir, dnce, inan; bak, opinion,
conception
vigorous : kuvvetli, etkin, gayretli, enerjik, zealous,
energetic, zt anl.: impotent, inactive
vigorously : kuvvetlice, gayretli bir ekilde, actively,
energetically
vindication : temize karma, susuzluunu
kantlama
vine : sarmak yapl, (kaza vs.) tutunarak
byyen bitki
vineyard : ba
violate : (yasa, kural vs.) inemek, ihlal etmek,
breach, infringe, zt anl.: obey, observe
violation : (yasa, kural vs.) ihlal, breach
violence : iddet, zorbalk, disturbance, riot
violent : ykc, sert, iddetli, zorlu, destructive,
strong, zt anl.: mild, passive
violent motion sickness : iddetli hareket / sarsnt
tutmas
virtual takeover : fiili / gayriresmi devralma
virtually : neredeyse, hemen hemen, nearly, actually
virtue : 1) meziyet, yarar, avantaj, asset, advantage;
2) erdem, fazilet, goodness, zt anl.: evil
viscid : yapkan, sticky
visible : grnebilir, grlr, ak, belli, apparent,
conspicuous, detectable, zt anl.: obscured,
concealed, hidden
vision : grnt, hayal, d, ngr, image,
daydream, foresight
visionary : hayalperest, ileriyi gren kimse
visual : grsel
vital : yaamsal, hayati, ok nemli, yaam iin
gerekli, canl, critical, essential, pivotal,
zt anl.: insignificant, trivial
vitality : canllk, hareketlilik, liveliness, vigour
vitally important : hayati neme sahip
vivid : canl, etkili, gl, intense, colourful,
zt anl.: weak, dull
vividly : ok canl / gl bir ekilde, lively, clearly,
zt anl.: vaguely
vocational : mesleki, meslee ilikin, occupational
voice : dile getirmek, anlatmak, tell, narrate
voluntary : gnll, istee bal, willing,
zt anl.: involuntary, obligatory
volunteer : gnll
voyage : deniz yolculuu
vulnerability : saldrya ak olma, susceptibility,
weakness

www.bademci.com

DS Szl - 75
vulnerable : saldrya / eletiriye / riske ak / maruz,
susceptible, exposed, at risk, zt anl.:
protected, secure
wage : (sava vs.) amak, balatmak, srdrmek,
carry on, undertake, zt anl.: cease, stop
wage-earning : maa kazandrc
wakefulness : uyanklk hali
walnut : ceviz
warfare : sava
warfare agent : sava aleti
warm-blooded : scakkanl
warm-up : (motoru) stmak
warn : uyarmak, ikaz etmek, ihtar etmek
warning : uyar
warp thread : zg iplii (kuman boyuna olan
iplik)
warrant : izin vermek, garanti etmek, ruhsat vermek,
permit, approve, guarantee
warring : savaan
warrior : sava
wastage : zayiat
waste : 1) bo arazi, ssz yer; 2) atk madde, israf
waste product : atk madde
wasteful : savurgan, msrif
wastefully : msrife, savurganca, extravagantly,
zt anl.: thriftily
wastefulness : israf, savurganlk
wasting : zayflama, kuvvetten dme
watch out for : (bir tehlikeye) kar uyank olmak,
dikkat etmek, look out
water delivery system : su datm ebekesi
water table : su tabakas seviyesi
water-borne : sudan gelen, suyoluyla tanan
waterfall : elale
wave-exposed : dalgalara ak
way of life : yaam biimi
way off : ok dnda / uzanda
weak pulse : zayf nabz
weaken : zayfla(t)mak, hafifle(t)mek, lessen,
undermine, zt anl.: strengthen, build up
wealth of information : bilgi hazinesi
weapons of mass destruction : kitle imha silahlar
wear : ypranma
wear and tear : anma ve ypranma
wear out : ypranmak, anmak, eskimek, wear
down, deteriorate
weathering : hava etkisiyle deiime urama
weave : dokumak, rmek

weave together : birlikte rmek, deiik elerden


bir btn oluturmak
weave-like : rg benzeri
webbed together : perdeyle birbirine bal
wedge : ksk, kama, takoz
weed : yabani ot
weekly : haftalk gazete veya dergi
weigh on : endielendirmek, endieye sevk etmek,
cause to worry
weigh up : aklnda lp bimek, consider
weigh up : tartmak, deerlendirmek, evaluate,
assess
weight training : (spor) arlk almas
weightlessness : arlksz / yerekimsiz ortam
welfare : refah, prosperity, well-being
well : kuyu
well before : ok nce
well beyond : olduka tesinde / zerinde
well done : aferin, iyi olmu
well-annotated : dipnotlarla iyice aklanm
well-compiled : iyi derlenmi
well-drawn : iyi izilmi, tiplemesi iyi yaplm
well-established : iyice yerlemi, deep-rooted
well-founded : salam temele dayal, substantiated
well-informed : iyi bilgilendirilmi
well-nourished : iyi beslenmi, well-fostered,
zt anl.: ill-nourished
well-nourished : iyi beslenmi, iyi gda alm
well-off : iyi durumdaki
well-regarded : sayg uyandran, kabul gren, iyi
karlanan
well-rested : iyi dinlenmi
wet : (altn) slatmak, iemek
what is more : dahas, furthermore
what was in the best interests of the animals :
hayvanlar iin en iyisi / en dorusu ne ise
whatsoever : hibir surette, at all
wheeze : hrlamak, hrltl ses karmak
when it comes to : i (bir ey)e gelince, When it
comes to writing compositions, I am hopeless
whereas : oysa, iken, inasmuch as
whereby : onunla, onun vastasyla, by means of,
through which
whilst : (=while)
whirlwind : hortum
whisper : fsldamak, fslt
whistle : slk, ddk

www.bademci.com

76 - DS Szl
whole grain : tam tahl (kepekli; d yzeyleri
alnmam)
wholeheartedly : itenlikle, samimi olarak, sincerely
wholesome : salkl, besleyici
whooping cough : bomaca
widen : genilemek, (aras) almak
widespread : yaygn, extensive, prevalent,
zt anl.: limited, rare
widowed : dul kalm
wilderness : (el dememi) bo arazi, l, kr
wildlife : yaban hayat (insan hari doal ortamnda
yaayan tm canllar)
willing : istekli, gnll, eager, ready,
zt anl.: reluctant, unwilling
wind-borne : rzgarla tanan
windbreaker : rzgar kesen
windpipe : soluk borusu
wipe out : silip sprmek, ortadan kaldrmak,
destroy
wise : akll, akllca, sensible, zt anl.: foolish
witchcraft : byclk
with great ease : ok byk bir kolaylkla
with reference to : (bir ey)e ilikin olarak, ile ilgili
olarak
with regard to : (bir ey)e gelince, ile ilgili olarak,
with respect to
with the exception of : dnda, haricinde
with / in regard to : (bir ey)e gelince, ile ilgili
(olarak, with respect to
withdraw : 1) geri ek(il)mek, retreat, zt anl.: attack,
assault; 2) (para) ekmek
withdrawal : iine kapanma, ekilme, ayrlma,
alienation
withdrawal symptom : yoksunluk belirtisi, belirli
ilalar kesilince ortaya kan semptom
withdrawn : ekingen, iine kapank, unsociable,
zt anl.: sociable, outgoing
withhold : 1) saklamak, vermemek, detain, hide,
zt anl.: release, let go; 2) kesmek, discontinue
within and without : ierden ve dardan (gelen)
within reach : ulalabilir, available, attainable,
zt anl.: remote, distant
witness : tank / ahit olmak, observe
witness : tank / ahit olmak, tanklk / ahitlik
etmek, observe
wonder : merak etmek, dnmek, hayret etmek,
question, think
work into : (yava hareketlerle) yerletirmek,
oturtmak, uydurmak, (yuvasna) altrmak

work out : (plan, proje vs.) planlamak, baarmak,


iyi sonulandrmak, (bir sorunu) zmek,
accomplish, solve, zt anl.: fail, miss
work under pressure : bask altnda almak
workable : ilenebilir
workaholic : ikolik
workforce : igc
working : ileme tarz, functioning
workload : i yk
workmanship : iilik, ustalk
worldwide : dnya apnda
worrisome : endie / kayg verici
worsen : ktle(tir)mek, arla(tr)mak, aggravate,
deteriorate, zt anl.: relieve, ease, facilitate,
alleviate
worship : tapnmak, ibadet etmek
worthwhile : zaman harcamaya / zahmete deer,
beneficial, rewarding, zt anl.: worthless
worthy : (bir ey)e deer / layk, kymetli, deserving,
zt anl.: unworthy
worthy of : layk, deer, valuable for
wound : yara
wounded : yaral
wrap up : (paket vs.) sarmak
wreck (isim) : enkaz
wreck (fiil) : harap / parampara etmek, enkaz
haline getirmek, ruin, shatter
write off : 1) baarsz / nemsiz grmek;
2) (muhasebede) hesaptan dmek;
3) gzden karmak,
write out : tam olarak yazmak; (resmi bir ey)
yazmak
yet unborn generations : henz domam nesiller
yield (fiil) : (sonu, rn vs.) vermek, (kar, kazan)
getirmek, produce; 2) boyun emek, give in
yield (isim) : verim
yield to : teslim olmak, boyun emek, yenik dmek,
submit, capitulate, succumb
you have got to illustrate : rneklerle
aklamalsn, you have to illustrate
zap with : ani bir darbeyle ldrmek, kill suddenly
zenith : doruk, zirve, peak
zone : blge, mntka

www.bademci.com

You might also like