Professional Documents
Culture Documents
Cahit Karakuş
0a
0
YDS DICTIONARY
accustomed alışkın, alışılmış, her zamanki adj əˈkəstəmd
0 adapt bir şeye uyarlamak, uydurmak (adjust) v əˈdapt
0 affiliation evlat edinme, üyelik, yakın ilişki n əˌfilēˈāSHən
0 anxiety endişe n aNGˈzī-itē
0 approachable cana yakın, yaklaşılabilir, ulaşılabilir adj əˈprōCHəbəl
0 appropriate ödenek ayırmak, tahsis etmek; v əˈprōprē-it
(adj): uygun, biçilmiş kaftan, yerinde, özgü
0 ardent ateşli, coşkun, gayretli, istekli adj ˈärdnt
0 arouse uyandırmak, canlandırmak, harekete geçirmek v əˈrouz
0 ascendancy egemenlik, üstünlük, itibar n əˈsendənsē
0 bear katlanmak, taşımak, çekmek; (bore, borne); (n): ayı, kaba adam iv be(ə)r
0 belated gecikmiş adj biˈlātid
0 bore canı sıkılmak, sıkmak, delmek, delik açmak; (n): sıkıntı, çap v bôr
0 breakthrough cepheyi yarıp geçmek; (n): buluş, atılım; a sudden, dramatic, and important discovery v ˈbrākˌTHroo͞
or development.
0 briefly kısa ve öz biçimde, özet olarak adv ˈbrēflē
0 cage kafese koymak, kafeslemek, hapsetmek, buz okeyinde sayı yapmak; (n): kafes, v
carry out uygulamak, gerçeklemek, başarmak, icra etmek (fulfil, conduct), yürütmek (çalışma,
deney, anket vb) pv
celebrate kutlamak, anmak v seləˌbrāt
chain zincir, dizi, silsile n CHān
chief baş, ana; amir n CHēf
chore zevksiz, sıkıcı,rutin n CHôr
churn çalkalamak, köpürmek v CHərn
circulate dolaşmak, dolaştırmak, deveran etmek (vücutta ki kan vb) v ˈsərkyəˌlāt
circumference çevre, çember, daire çevresi n sərˈkəmf(ə)rəns
circumstance durum, koşul, şart, detay, ayrıntı n ˈsərkəmˌstans
cite değinmek, adından bahsetmek, örneklemek, (refer to, mention) v sīt
claim iddia etmek (allege ); (n): iddia; talep; alacak hakkı v klām
cluster küme, salkım n ˈkləstər
cognitively mantıksal adv
figure up hesaplamak pv
flashover a high-voltage electric short circuit made through the air between exposed conductors. n ˈflaSHˌōvər
give in boyun eğmek, razı gelmek (acquiesce, assent, consent, submit, yield + to + N / Ving) pv
last sürmek, devam etmek, dayanmak, yetmek; son, önceki, sonunda v last
launch başlatmak, füze fırlatmak, yörüngeye oturtmak; v länCH
yeni bir ürünü lanse etmek, piyasaya sürmek
lay off işten çıkarmak, atmak pv
mall tokmaklamak, dövmek, vurmak; (n): alış veriş merkezi, ağaçlı yol, tokmak, mesire v môl
strive çabalamak, uğraşmak, gayret etmek, didinmek; (strove or strived, striven or strived) iv strīv