You are on page 1of 106

...

GAVUR .
MAHALLESI
1988 EliZ KAVUKUYAN DL

mgrdi

margosyan

Mgmli Margosyan, 23 Aralk


kr'da Hanepek Mahallesi'nde

1938 'de Diyarba(Gavur Mahallesi)


dodu. Orta okuldan sonra fstanbul'a g etti. istanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Felsefe Blm 'n
bitirdi. 1966-1972 yllar arasnda Surp Ha Tbre
vank Lisesi 'nde felsefe, psikoloji, edebiyat retmenli
i ve okul mdrl yapt. Daha sonra retmenfii
brakarak ticarete atld. Edebi almalarn aralksz
srdrd. rnleri Marmara Gazetesi'nde yaynland.
Margosyan, Ermenice yazan yazariara verilen Eliz
Kavukuyan Vakji Edebiyat dl'n (Paris-Fransa)
1988 ylnda elinizdeki ykler der/emesiyle ald.

GAVUR MAHALLESi

1994
Yayn haklar Mgrdi

ve Aras

Margosyan
aittir.

Yaynclk' a

stiklal

Caddesi, Hdivyal Palas 465/205


80050 Beyolu-stanbul
P.K. 498 Beyolu-stanbul
Tel: (0-212) 252 65 18-252 65 19
Kapak Resmi
Diyarbakr, 19.yy'n sonlar

Amidayi Artsakankner, cilt 1


(Dikran Mgunt, 1950, New York)
Kapak Tasarm
Nelli Karakaya
Dizgi
Renk Yapmevi
Bask ve Cilt
Mart Matbaaclk Sanatlar

stanbul

1994

ISBN 975-7265-00-4
. Bu kitap Trke 'de ilk kez Behekus :un Kitaplar tarafzuw 19Y2
wymlanmtttr. Bu baSIInda Trkesi yazar tarafindan
yeniden g;:den geirilmi! ir..

nlnda

GAVUR MAHALLESi
YK
MIGIRD MARGOSYAN

ARAS

Yazi/anmda, bi::im oralart wlalllm. grdii~iim ve


gibi. Tipleri ve adlamt hemen hemen
aynen erdim. Deitirmeden, olduklan gihi.
Onlardw, o bacolardan. o dunlnrdcu, o ancalar
dan o,~u iite taraj(t g6mliladir.
Ad/an, hattm/un him:: do /m \cilu'larda, !u t-ililplu

yaadt[;u

\'LIU\'111.

JJ .V!argO\rnn

N SZ

Mgrdi

Margosyan bugne kadar gizli kalm edebiyat kahramanlaboyunca ne i yaparsa yapsn, edebiyat dnm,
edebiyat solumu ve edebiyat retmi. Onu, bazan rencileri arasn
da. comu, edebiyat tartrken, bazan dostlar arasnda, comu, edebiyat tartrken, bazan dostlan arasnda orijinal teksleri zmlemeye alrken, bazan da ticarethanesinin youn atmosferinde
boluklara dalp gitmi bir metin kurgularken grebilmek mmkn.
Dadaa, atafat ve gsteriin n plana kt dnemler boyunca yazdklarn kitap olarak yaynlanaktan kanm Margosyan. Yalnzca
Marmara Gazetesi'nin edebiyat kesinde yazp durmaktan, yklerini tefrika etmekten baka bir ey dmemi. rencilerinin bkp
usanmadan sktrmaianna ramen de yklerini kitaplatrmay hep
rndan. Yaam

reddetmi.

Oysa onun sihirli bir oymak gibi yaratp durduu, ok zaman gve derinliini gereklikten alan mekanlar son derece etkileyici. Onun edebiyatn kimi zaman teybinize Enigma'nn Gregoryan
tarz mziini koyup, ilahiler ve aryalar eliinde, Papaz Arsen ve
Kure Mama ve Surp Giragos Kilisesi'yle beraber, kimi zaman da bir
ky mekannn sradan zelliklerini olaanst bir baaryla anlatan
tekstlere kaplp, buulu, otantik bir eski zaman tnelinde okuyabilirsiniz.
Her ikisinde de alacanz edebi lezzet ve zevk size bugne kadar
zelliini

alkn olmadnz duygular tattracaktr.

Daha nemlisi, tpk Marmara Gazetesi Bayazar Rober Haddecigibi; ilerde insanlar bu edebi yazlar iinde sanat bir tarafa ayrarak, geride kalanlar zerine efkatle eileceklerdir. nk
Margosyan adeta bir kameramann yapabilecei bir ustalkla resimler
izebilnekte bize.
1988 Eliz Kavukuyan Edebiyat dl' n (Paris-Fransa) kazanan
bu deerli yazar Trk okuruna sunmaktan sevin duymaktayz.
yan'n dedii

( Bcbekus 'un

Kitaplar-1992)

GAVUR MAHALLESi

K gnyd. Kar, Diyarbakr'n darack kelerini iyice rtm, her


tarafta derebeyliini srdryordu. Kar, Aziz Sarkis'in ak sakal gibi .
yol boyunca uzanyor, sonra kilisenin avlusundan merdivenleri trma
narak yksekteki an kulesinin tepesinden ehri kutsayan ha kucaklayp pyordu.
Uso, kilisenin zangouydu. Deli Uso da derlerdi. Aslnda ondan
sz ederken 'yarm akll' demek daha doru olur. U so, kilise zangoluuna atanmadan nce, kendinden ya byk olan kardei Denirci
Sabro'nur yarnda alr, krk ekerdi. Uso, kt aklyla, zamar
zamar Demirci Sabro'ya -ki lakab Sinir Kp'yd- akl vermeye kalknca kyamet kopar, karde~lik urutulur, didi~me usta rak kavgas
na dner. sonunda yeti~er komularn araya girmesiyle kan gvdeyi

gtrmeden i tatlya balanrd. Uso, stndeki deri petemal hrsla


zp karr, kardeine doru frlatr, ii braktn belirterek "Bir
daha bu dkkana ayak basarsam anam avraclm olsun!. .. " diye barr,
daha bir dizi kfr savurduktan sonra, benzer kavgalarn ardndan
yapt _gibi drt dkkan aadaki ikiz kardei demirci Rzgo'nun
dkkan na gider, doruca kre ynelip ie koyulurdu.
Uso'nun, kardeleri Sabro ve Rzgo arasnda mekik dokumas, aslnda olaan ve allagelmi bir olayd. Kimsenin bu kavgalar yadr
gad da yoktu. Sabro ve Rzgo evlenmi, ayr ev hark kurmulard.
Babalar ldnden, analar Rehan Baco olu Uso ile beraber kilise
avlusundaki kk bir odada yayordu. Zango Zfkar'n lmyle
boalan yere Uso'nun atanmas, o gne kadar kilise ynetim kurulunun ald tm kararlar iinde en dorusu ve en uygunu eklinde yorumland. Ermeni toplumu, ynetim kurulunun ald bu yerinele karar 'bir tala iki ku vuruldu' diye alkla karlad. Birincisi, kardeler
arasnda belki de bir gn kanla, bakla, orak veya balyozla sonulanacandan korkulan kavgalar nlenecek, Uso'nun demirci rakl,
krk yalarnda sona ermi olacakt. kincisi ve daha nemlisi, kafas
na estike srf elenmek iin zrt prt an almas, resmen yaplan bu
atama ile belki biraz nlenmi olacakt. .. Ne var ki, grevi icab hep
kiliseele dolaysyla evinde kalacandan sokakta peine taklp onunla
dalga geerek elenenler, onun yakas almadk kfrlerinden mahrum kalacaklard...
O gn, o bembeyaz gn, Uso'nun kulana Gzeller'in Meryem'i
ld diye almnca, ok. ama hakikaten ok zld. Her lenin ardn
dan alard. Her lenin ardndan cieri dalanrd. Zaten genelde iki
gz, iki emeydi. Meryem iin de alayp grevini yerine getirdikten sonra, kendi kendine ~ylenmeye balad: 'He sa salim dururken, gl gibi Meryem lsn ... Bak sen bu ie!"
Delilik, yarm aklllk bir yana ama, Uso zango olduktan sonra,
daha dorusu resmen atandktan sonra, bu ii daha da benimsedi. Meryem iin yeterli miktarda gzya dktkten sonra, kutsal grevini hatrlayarak aceleyle kotu, kilise annn ipini duYardaki bal bulunduu engelden skt, tm gcyle ipe asld, an almaya balad. an
sesleri ehrin sokaklarna ding-dong, ding-dong sesleriyle dalga dalga
yaylp danlardaki kar ynlarna arpp yanklan rken. o da, an sesJ()

leriyle beraber syleniyordu:


"Kaynana dururken, gelin ld."
"Kaynana sa, gelin gm !"
"Bu k kyamette, olacak i mi bu? Tanr da ard galiba!"
"Tvbe, tvbe, tvbe ... "
Uso'nun bitip tkenmek bilmeyen an seslerine, yakndaki eyh
Matar Camii' nin mezzini de 'ya sabr, ya sabr' diyerek katlanyor.
sonunda o da grevini hatrlayp, tarihi Drt Ayakl Minare'den sesleniyordu:
"Allahu ekber, Allahu ekber! .. "
"Ding-dong, ding-dong! .. "
"Allahu! .. "
'Ding! .. "
"Ekber!.."
"Dong! .. "
Mezzin Nusret, souktan domates krmzsna dnm koca bu
nuyla minareden indiinde, Uso hata, ksack boyu, topartak vcuduyla tarihi ann ipine aslp duruyor, mezzinin pes edip minareden iniine iten ie seviniyordu. an sesleri dalga dalga ta uzaklara, en
uzaklara yaylyor, tm Ermenilerin souktan kzarm kulak memelerine soru olup aslyordu.
"Hayrola Kirve Bedo, bu saatte bu an sesleri niye?''
"Hayr deil, er. .. Gzeller'in Meryem sizlere mr."
"Kurtuldu ... artk ac ekmiyor."
"Ama daha gencecikti."
"Bu iler gence yalya bakaz."
''Dorudur."

'Tanr gnahlarn affetsin, balasn ve ruhunu kutsasn."


"Amin ... "
Demirci Dikran bir kula Uso'nun an sesinde, dier kula Krt
mterisi nde, krk eken rana barp duruyordu:
"D hade eek, hadi ek!"
Demirci Dikran, bir yandan da ocaktan karp dvdi.i kzgn demirin grltsne karan an seslerinin nedenini yorumlamaya al
yordu.
Yenenici Tumas zamansz alan an seslerini duyar duymaz ra-

11

na

seslendi:

"Grbo! Frla,

kiliseye git, bak bakalm bu deli herif yine neden


duruyor. .. "
rak Grbo bir an nce dkkandan tymek ve sokakta arkadala
ryla ak oyn.amak iin plan yapadururken, byle bir frsat karr
myd? Hemen belindeki deri petemal zp ok gibi sokaa frlad.
Grbo, arkadalaryla ak oynayp, onlar bigzel ttkten sonra yiyecei dayan hesabn yaparak kan ter iinde dkkana dndnde ustasndan azar iitti:
"ki saattir neredeydn ulan itolu it!"
"Usta, Gzeller'in Meryem lm."
Oysa, ustas annda Kalayc Sago' dan, Puici Sam o' dan, Arnele
Sko'dan, a Dona'dan ve Mhst Hac Nono'dan an seslerinin
nedenini oktan renmiti.
Uso, Mezzin Nusret'in minareden iniiyle, kendince galip gelme- .
nin tad damanda, ann halatn tekrar duvardaki engeline doladk
tan sonra aceleyle sokaa frlad. Uzak mahallelere, taa en uzaktakilere, oradaki sarlara, an seslerini duymayanlara seslenmeye
gidiyordu. Yol boyunca rastlad her Ermeni'ye haberi deiik cmlelerle veriyordu:
"Gzeller'in Meryem ld."
"Dikro day! Gzeller'in Meyro, He'nin gelini sizlere mr."
"Sako Emmi, duydun mu? Gzeller'in gzeli Meyro da ld."
Uso ksack boyuyla karlar ierisinde yuvarlamyor, zaman zaman
karlara gmlp ayandan kan yemenisine kfrederek kouyor,
souk k gnnde vck vck ter iinde uzaktaki Gavur Mahallesi'ne
ana

aslp

ulayordu.

Bir zamanlarn o nl Gavur Mahallesi'nde, dnyann eitli lkelerine g edip gidenlerin dnda, kala kala be Ermeni ailesi kalmt. Tabii bir de ad: GavurMahallesi ...
Uso grevini eksiksiz yapmann huzuru iinde yorgun argn kilisenin yolunu tuttuunda, evlerde, dkkanlarda, hep Meryem'in sz ediliyordu.
''Gzeller'in Gzel'i 1"
'Zavall!"

'Tanr taksiratn

12

affehin!"

"Tvbe ama, onun sras deildi ... "


';ihtiyar dururken genler alnmaz ki!"
"Yazklar olsun!"
"Ne kadar da gzel gzleri vard! .. "
"O ne boy, o ne en dam!"
"O ne ka, o ne gz! .. "
"Ya o yry?"
"Ya dnlerdeki, taylardaki halay eki, oynay?"
"Ardnda ikiyetim ocuk. .. "
"H e bakar onlara ... "
"He'nin kendine hayr yok ... "
Konumalar, yorumlar, Meryem'in topraa verilmesine dek srd.
Kilise tklm tklm doluydu. Uso, bunda en byk pay kendine, bir
de almaktan byk zevk duyduu an seslerine kard. Hemen herkes kiliseye dolmutu. Gelmeyen bitek kafasnda bir tahtasnn eksik
olduuna inanlan ve bu nedenle ad ''atlak Kafal Vanes" olarak herkese onaylanan Vanes'ti. O, pazar gnleri dnda, eeklere, katrlara,
atlara ve merkeplere semer diktii dkkann kapatp, kilitleyip, ra
na nrana teslim edip, kiliseye miliseye, cenazeye menazeye gitmezdi. Zaten ondan da beklenen daha fazlas deildi. Ne i yaptn,
mesleinin ne olduunu bilmeyenierin sorularn, bbrlene bbrlene
srtarak, "Ben eek terzisiyim" diye cevaplayan adamdan baka bir
eeklik beklenir miydi?
Meryem'i gtrp gmdler kznn mezarnn yan bana. Alt ay
nce dourduu kznn yanna ... Birazck gzya, birazck gnlk
kokusu ve Papaz Arsen'in bolca dualaryla ...
evrede toplanm, Papaz Arsen'in sakalyla siyah cppesini, elindeki gm ha hayretle ve merakla izleyen donsuz Krt ocuklarna
datlan tahin helvas ve ekmekle ilk gnn hayrat tamamlanm
oldu.
Gzeller'in Gzel'i toprayla ba baa kalnca yemenici, lastiki
Eu yine ark dikmeye, demirci Mero kurt kapan yapmaya, marangoz TopaJ No erik aacndan kaval yapmaya, nalbant Henu nal akmaya, ksacas kendi ilerine dnerlerken Keldani asll Attar Yusuf
ile dkkan komusu Sryani asll berber Yakup da kaldklar yerden
dama oynamay srdrdler.

O gece uykusuz iki kii vard: Biri Meryem'in kocas duvarc ustade gelininden nce lmedi i ne kalredip sanki suluymu gibi tuhaf bir duyguyakaplan ihtiyar He.
Ske o gece yer yatana girip uzandnda, kk olu Seto'yla
sekiz yandaki kz Teko oktan uyumulard. Ske anas He ile beraber odadaki idare lambasnn !o altnda, duvarda asl duran
Meryem'in glmseyen kzlk resmini seyrediyordu.
Darda, Diyarbakr'n darack sokaklarnda, o k gecesinde Aziz
Sarkis kardan ak sakalm svazlayp gezerken, Meryem kendi scak
yatan, kocas Ske' nin kll koynunu aryordu.
s S ko 'ydu, dieri

14

KUREMAMA

Bizim oralarda, bizim diyarlarda, kadn gebe mi? O halde "iki canl"
demektir. yleyse "ykl"dr.
"Hanm yklym ... "
"He iki canlym iittiniz mi, duydunuz mu?"
"Hatun bu yl da gebe, aferin ... "
Bizim ellerde, bizim oralarda, gebe,~hamile, "ykl" ve "iki canl"
olmak iin yle uzun boylu uralara, abalara, hele ilaca, doktora
hi mi hi gerek duyulmaz. Btn kanlar, avratlar, kocalaryla yatacak
bir yer buldular m tamamdr! .. Dokuz ay on gn sonra "ykl" ykn dnyaya koyuverir. Kadn dediin ylda bir, hadi bilemedin iki
ylda bir gbeini iirip bumuna dikmemise, sekiz on kez bu ii yapmamsa "kadnm" diye ortaya kmasn! Yani kendini ksr bilsin!
15

Bizim oralarda kadn gebe mi; ka gnlk, ka aylk "ykl" o'lduKure Mama'ya soracaksnz... Kure Mama olmadan, Kure
Mama'sz kim dourtacak o veletleri, kim ekip karacak o kpoul
larn analarnn karnndan, kim kesecek kr ve pasl makasla onlarn
gbeklerini ve kim sylenecek:
"He, bu defaki de kz ... "
"Hatun, gzn kr ola, bu drdncs de kz ... "
"Hanm, eh gzn aydn! Bu defaki karpuz kafal bir olan ... "
Siz, "brnoti" nedir, ne demektir bilir misiniz? "Brnoti" dernek,
Kure Marna demektir. Bizler, yani Diyarbakr'da domu belli bir
knak -ki siz bu k~aa Kure Mama'nn kua da diyebilirsinizO'nu nce "brnoti"siyle tandk.
Kure Mama, beline dolad geni, ssl Krt ii kuann iine
gizledii o kck metal kutuyu byk bir zenle karr, sa elinin
iaret ve ba parmaklaryla kutunun stne usulca tp-tp vurur, ardn
dan da usulca, pr dikkat kapan evirip aard. Sanki bir treni srdrreesine kutunun iindeki kahverengi tozdan bir tutarn alr, etrafn
da kendini seyredenlerin gzlerine bakarak ve byk mutlulukla,
gururla kocanan bumuna yanatrr, nce sa, sonra sol burun deliklerine ekerdi. Sararm burun kllar arasnda takl kalan toz zerreciklerini bir kez daha derin nefes alarak daha derinlere, cierlerine kadar
yollard. Kure Mana enfiyesiz yapamazd. Enfiyeyi yani ''brnoti"yi
Kure Mama'sz, Kure Mana'y da enfiyesiz dnmek, dnebil
nek, vaftizsiz bir Hristiyan dnebilmek gibi abesti. Evet, ite Diyarbakr'n u top sakall papaz Arsen de kutsal ncil ve kutsal ha
nnde ve gklerde dolaan Tanr'nn huzurunda ahadet ederek derdi
ki:
"Kure Mama doar domaz enfiyesiyle, "brnoti"siyle vaftiz edilmi ve Hristiyanl byle tescil edilmitir."
Bizler, yani Ku re M ama' nn dourttuklar, kkken, daha doru
su ayamzda donlarmzn olmad o ocukluk yllarnda, koup giderdik yanna, ellerine sarlr per, saygda kusur etmezdik. Babalar
mzn szleri kulaklarmzda aslm kpe gibiydi:
''Kure Mama'y her grdnde git elini p, bana koy."
'Kure Mama olmasayd sen doanadan lecektin ... "
"Kure Maa'nn hakkn, emeini, aln terini, sakn ha unutaym
unu

16

deme!"
Kure Mama btnyle bir efsaneydi. Bizler bu efsanenin birer par\asydk. O olduu iin bizler vardk, o yaad iin bizler doabili
yorduk. Gklerele dolaan meleklerden, her pazar kiliseele el ap yalvardmz, ama hibir zaman yzn gremediimiz yce Tanr'dan
daha ok Kure Mama'ya m borluyduk yaamnz, bilemiyorduk.
O efsane kadn enfiyesini yle doyasya bumuna ektiinde biz
donsuzlar ordusu onun yanna koar, koro halinde nakarat tuttururduk:
''Kure Mama, Kure Mama n' olur bize de "brnoti" ver."
Kure Mana nce tersler; "hayr" derdi, "yok" derdi, ''olmaz" eler,
kestirip atard. Bizler yalvarnay srdrerek, ''Kure Mana, Kure
Mana n'olur bir para, azck, bir tutam n'olur", diye stelerdik.
O, bu kez yksek sesle ve glerek bizleri yle azariard:
"Kpolulan ... Ben sizleri bama bela kesilesiniz diye mi ekip
kardm analarnzn bacak aralarndan ... "
Bazen de ho, iyi tarafna denk gelir, bizim yalvarp yakarnalan
nza olumlu karlk vererek o kk parlak kuluyu uzatr ve sylenirdi:
"Aln eolular aln! Ama azck aln ha!''
Bizler, Kure Mama'rn tayfalar, cimrice uzatlan "brnoti" kutusuna byk bir heyecanla, sonsuz bir huu ile yanardk. Sanki peygamberimiz Aziz sa'nn zerinde armha gerilmi kutsal ha'n bir parasna yaklarcasna, sarki Papaz Arsen'in her pazar kiliseele
okuduu kutsal ncir e dokunurcasna kck parnaklarmzn aras
na azck erfiye alr, burnumuza gtrr, tpk Kure Mama'mzn yapt gibi iimize ekerdik. Sonras malum, gzlerimiz kan anana
dner, gzlerimiz yaam, srekli haprrdk. Bizim bu halimize kahkahalada glerdi Kure Mama ve ne'eyle sylenirdi: "Pilerim
benim ... Enfiye ekrnek kim, siz kim! Yazk oldu gzelim "brno
ti"ye.'
Bizler, Kure Mama'rn "ekip karttklar", enfiye ektikten
sonra, aksrp haprnadn grdke O' nun insanst bir varlk olduuna inanrclk.

Kerpiter yaplm.

amur ve samanla

svanm damlarmzn

al-

tnda en fazla sayg ona gsteri !irdi. be direkli evlerimizin en ky


ctli

yerine, sedirlerimizin

ba~ kesine

O'nu buyur edcrdik:


17

"Kure Marna ayaklarn ~yle uzat, rahat et."


"Kure f\'lana al ~u yast, srtn daya, gzelce yaslan.
Kure Mana'nr girdi[~i her Erneni evinde. gbeini kestii bir
veya birka "pi"i vard. Saygnn gerek kayna buydu. Papa;
Ar~en'le eit tutulur, hatta o na biraz daha fazla ~ayg gsterilirdi. Birinin gc ncil'den gelirdi, dierinin ise gizemli ellerinden ... Papaz
Arsen'in salnesinde hepsi de kutsal olan halar. icillcr. kutsal eknekler, a ap! ar. Meryem Ana, sa, Tanr vard. Oysa Kure M ama
oyununu, kendisi gibi yal bir-iki yardncsyla birlikte kutsanmam
bir tencere scak su, para bez ve bir kr makasla si.irdrrd. Ara
l:nmzn anlannda daim onun oyunlarndan alnm cmleler vard:
"Kure Mana tam zamannda geldi, kurtuldum."
"Serop' a gebe iken o yetimeseydi lmtm.''
'Hayatrn Papaz Arse'in dualarndan nce onun parmakianna
borluyun."

ok severdi. Onun eskimi, prsi.idaima bir deste oyun kad bulunurdu.


Evierimize admn atar atmaz hemen analarmz bana toplar, oyuna
balard. Her defasnda da onlar yererdi. Oyun srasnda kalkp, ocakta pien yemee bakmaya, atei tazelemeye, orba kartrmaya ve
benzeri ev ilerine izin yoktu. Oyun bitmeden kimse yerinden kalkanazd. zin isteyenleri tersler, azarlard:
"Hele bir el daha evirelim.''
'"Hele u katlar da datal m.''
"Hele u karo papazn da al."
Bu hele helelerle oyun uzard. Onun gnl ho tutulsun, hatr saylsn diye de yemekler taar, tencerelerir dibi tutard.
Babalarmz akam eve dndnde nlerine tatsz tuzsuz, yavan,
yanm yemeklerle kurulmu yer sofrasnda, bakr siniye srlm
tencereyi gstererek ilk sorularn sorariard:
'Ne o He, yemein yanm, yoksa Kure Mama n bizdeydi'l"
ou zaman da analarmz, babalarmz fkesinden syrlak
iin daha erken davranrlard:
"Ayran orbasnr azck dibi tuttu, eh ne yapaym Kure Mana
Kurc

Mana

iskambil

oynamay

m, sarkk gsleri arasnda

gelmiti."

Kure Mama genelde

kurtancyd.

Kaclmlar

y:nn

bir

yernein

ka-

h:.hatini

onunla rahata gci~tirirlerdi. Bu yeterli bir aklama saylrd


iin. O. analarrzn umudu. teseliisi ve kurtarc melei
idi . .ehirde salarn kzla bo) ayan yalnzca o vard Sa<,larw k na
srenii. Daha dorusu kna~n alr, e\'lerinize gclirdi:
"H e, kz. ~u aklann~ salarma kalk da kna slr."
"Hatun, sw,;larna kna srne ~ras bugn sende!'"
Kure Mara kapsn ak bulduu her eve destursuz girebilirdi.
Kaplar kapal olarlarn ise vay haline! Kaplardaki asl tokmaklarn
grltlerine tiz sesini de katarak, ortal ayaa kaldrrd:
"Kzlar, kzlaaar' Neredesiniz. nerelere kayboldunuz? Gn len
oldu. Siz hala bitli kocalarnzn koynundan kadnz n':'"
Tokmak grltLilerinc, mun sesine kaplar hemen alr. ii;eri
buyur edilir ve ardnciar da kna trenine gcilirdi. Kna srne i~k
ninden sonra uzun salar ykanr, genie bir tahta tarakla taranr,
rlr, tepesine toplan r, sonra da iskambil faslma geilinli.
Kure Maa'rr sahnesinde babalarn da rolleri vard. Onlar da
Kure Maa'y seYirciirmek iin yarrlard. Bunu biraz da ilerideki
yllara yatrm iin yapariard . yle ya! OnUrn her ) l analarmz
rabimlerine ektiklerini Kure iv1ama bimiyor nuydu'1
"Kure Mana, bu ''brnoti" ok gzel kokuyor, al!''
"Kure Mama. bak bu enfiyeyi senin iin taa Halep'ten kaak getirttim, kutusu cia anti ka, al!"'
''Kure Mara al! Senin iin bir des te oyun kad, Suriye elen .. .'
O, bu hediyelerden kimin, ne zaman, neler 'ektiiri' anlard. Burnunun altnciar ks ks gler, o hediyeleri kime olan, kime kz olarak
dntreceinin hesaplarna balard. Sonra erfiye kutusunu beline
dolad geni~ kuana sokar, bigzel yerletirirdi. Oyun katlarn
da koynuna, prsn~, pestillemi gslerinin arasna ...
Kure Mana yalnz bana yaard , Diyarbakr' n karanlk darac k
sokaklarndan birinde. Evi, Surp -Aziz- Giragos Ermeni Kilisesi vakfiyesiydi. Bu eve smnt dersek daha doru olur. Onun hakknda
fazla bilgi de yoktu. Zaten anlatmazd. Dbne tarat1arndan gelmiti.
Burada, Diyarbakr'da giik altnda bir erkek eviadn kaybetmiti;
i~te hepsi bu kadard. .. Arcak gerek olan uydu: Her Ermeninin evi
ayn zamanda onun da ev i say lrd. O yalnz evlerimizin deil, analannzn rahminin de gen,:ck sahibiydi. Onlara srekli ~yle seslenirdi:
babalarmz

ll)

''Hatun, gelecek yl seni iki canl grcyim, tamam m? Bu ne tembellik kz!"


''Meyro. ne bu kzm? O kll kei kocann koynuna girmiyar
musun? ki yldr baya tembelletin."
"Senem, bak bu sonbaharda. zm Bayram'nda seni gbeini
dikmi greceim. Taze gelin gibi nazlanma yle. Biraz krtr. Sonra
syle kocan olacak o Dikro'ya, yatakta seni bigzel kucaklasn; sen de
iyice sarl ki olan dourasn ... "
Kure Mama'nn dourttuklar bugn artk hepsi ana-baba oldular.
O ise imdi Diyarbakr'n surlar dibinde, Ermeni mezarlnda kk
bir toprak yn...
Orada, o toprak yn altnda koynundaki iskarnbil destesi ve enfiye kutusuyla sonsuz uykusunu uyuyor. ..
Mezarla gidenler, onun nerede yattn iyi bilirler. O' nun o kck toprak ynnda ne bir iaret, ne bir isim, ne bir ha, ne de bir
dikili ta var. Ziyaretiler yine de birbirlerine iaret ederek:
''Bu Kure Mana'nn mezardr..."
. "Kure Mama'mz burada yatyor. Tanr gnahlarn affetsin ... "
"GeL Kure Mama'nn mezarna bir dua okuyalm ... "
Giderler, okurlar, dua ederler, gnlk yakarlar. .. Bana yle gelir ki,
toprak yn stnde tten mavimsi gnlk dumanlar havada biimlenir, bazen bir kara ikilisi, bazen ele Papaz Arsen'i anelran naa pa. paz izer. ..
Ama hep "brnoti" kokar ...

20

GVERCiN

yksn anlatrken de szn etmitim, bizim Diyarevlenen kz, ii uzatnadan hemen hamile kalr, "iki ykl"
olur. Sonbahar veya ilkbaharda, Papaz Arsen'in dualar ve Kure
Mana'nn sihirli elleri, usta parmaklaryla dourur. Kz, "yzkaras",
Kure

Mama'nn

bakr'da

olan, "paa"dr.

Dnyaya ayak basan yeni misafir, kz ocuu ise, bu doum boa


zaman, boa ekilmi krek demektir.
Aslnda bizim oralarda, hamile kalmak kadar, kz ocuu dour
mak da kolay ve sradan bir iti. Hatta hatta, sradan bir i deil, sra
dan bir eydi. nk kz dourmak iten de saylmazd. Doum sonras gelen kz, sava yenilgisi gibi bir mahluktu. "Paa"ysa, o zaman
ellerinizi havaya kaldrp zafer iareti verebilirdiniz. Ksaca gerek
harcanm

21

olan ~uyuu: Hamile, gebe, ykl veya "iki canl" olan tm kadnlar,
kz denen o nesneyi Liourabilirlerdi. B tnuan doal e olabilirdi ki
Ama erkek dourarradktan sonra, dokuz ay on gn gihi uzun bir
zaman hamile kalnann ne anlam Yard'l Daha~. ard ardna erkek
dourabiliyor musun ~te o zaman kadnlnla. diiliin le vn dur. ..
Ne demi atalarmz: "Kz douran dvnsn. olan douran vn\n ... "
Rakanlarla. saylarn
akll

akll

diliyle konu~acak olur~ak; yarn yamalak


bir erkek \ocuk, zeki Jrt kz ocuua e~itti. Ancak salkl ve
bir olann kart, matematiksel olarak: kz art kz, art kz,

\<rp kz, e~ittir sfrd...


Dnyann

drt bucanda oluuu gibi Diyarbakr'da da, kadnlar


erkek dourmalan iin ge\erli zel bir forml henz yoktu. Ayrca unu belirtmekte fayda var; Diyarbakr'n gklerinde, genellikle,
Byk Ay ve Kk Ay yldzlar arasnda gezinen ulu Tanrmz,
ayn zamanJa kadnlarmzn rahminin de planlaycsyd. Doan ocuun cinsiyeti O'nun yce buyruu ve istei dorultusunda belirlenirdi. Her ne kadar kadrlarmz dilek ve ricasna dayanamayp, elilik
greviyle, "Tanrm, yce ve ulu Tanrm, her ~eyi yaratan, her eye
kadir olan sen, gnahkar kullarn affeyle ve kadlarmza ac, onlara
erkek evlat ihsan ey le, onlar 'yz karalar'ndan esirge! nk sen byksn ... " gibi latlarla Papaz Arsen de devreye girer ve kendince
Tanr'nn anlayaca lisanla gklere seslenireli ama, Tanr'n bu tr
yaclklara karn toktu ... O bildiini okurdu.
Mademki bugn, burada, Tanr huzurunda gerekleri dile getiriyoruz, o halde gecikmeden, hemen ekieyeJim ki, bizim diyarlarda iki,
ocukla yetinmek pek olaan deildi. Kadn dediin hi olmazsa be
alt, hatta yedi-sekiz kez gbeini iri Diyarbakr karpuzlar gibi burnuna dikneliydi. Aksi halde o tarlann beti bereketi yok demekti. O, tarladan te \Orak bir arazi saylrd. yleyse evlenme ana eren gen
kzlar, dier deyimiyle, on be - on altsna basanlar, on drdnde
olanlar, neden olmasn on ne merdiven dayayanlar, artk \Ocukluu brakp, koca koynuna girmeliydiler. Bu iin ne acelesi var? Henz
ok erken deyip yavatan alanlar, yani on sekizine basp evde kalanlar, unu, atalarmz u veciz szn, ustalarn ustas kuyumcu Kambur Minas'n yapt zarif kpeler gibi, pembe kulak memelerine asnz

22

nal !ard:

""Erken kalkan yol alr, te,;: evlenen dl alr ... "


Hadi bunu geelim ... Peki, Krt ocuklarn. zaman zama sokakta
peine taklp. ""kei kei, gtne bir i .. .' diye bannalarna si;ir
lenip, onlar hazeran aacndan yaplm bastonuyla kovalaya, sakalndan ba~ka bir de papaz olan gnahn hep kara cbbesi gibi sr
tnda tayan,
evinden kiliseye. kiliseden evine saat sarkan
dakikliginde gidip gelen Papaz Arse' in cebinde tad. zerinde
ha, istavroz resmi bulunan, krmz kapl kk ncilimk hem de ba
k~esinde ne yazyor, ne buyuruyor?
"iftlein ve oaln .. .''
O halde bu iin aka kaldrr yn yok, herkes elini abuk tutnal.
ne yapacaksa zamanda yapmal. Yoksa malum hikaye: ge kaldn
tatar aas. ..
nu ge kalma korkusu, ge kalma endiesiyle, gelin, kaynana, ana
ve kz ayn zamanda gebe kalrd, bunun ayplanacak nesi vard'7 Doa
kanunlarna, Tanr buyruuna uymann gnah m olurdu. sevab n?
Bizim Diyarbakrl airiniz Cahit Stk Tannc'nn o i.inli.i iirinde dedigi gibi 'yolun yarsnda' yani otuzbeinde kaynana olan bir kadn,
"Eh, artk unumu eledim, elegini astm," deyip, bir kenara n ekilecekti? O yalarda kadnln unulacak myd? Daha yirmisine basmadan, henz askere gidip karavana yeneden baba olup, krk ya~larnda
ise torun torba sahibi olanlar, erkeklikten el ayak rm ekeceklerdi'1 Bu
soruya olumlu yant verip, "Evet. el ayak eksinler," diyenler aslnda
akllarn ekmek peynirle yemi ve de halt etmilerdi ...
Byle bol keseden atanlar, mangalda kl braknayanlar, elalemin
eyiyle gerclege girenler, ~unu kesinlikle unutmasnlard, ayn ey
kendi balarna geldiinde, binbir dereden su ta)yacak ve yan izeceklercli. Ya Kejo'nun yerinde olsalard ne yaparlard'J
KGjO, u anstan yana hi nasibini almam~, u kavanoz dipli dnyada hi glmemi, glememi, glclrenemi olan bu adamn gnah
neydi? N'apmt bu adam'? Kutsal ncil'deki 'iftlein ve ogaln'
buyruguna, boynumuz kldan ince deyip uynu, evlenneye kalkmt.
Peki laf dinlemenin sonu bu muydu? Kutsallaflara inanp yola kma
nn dl, ;rd ardna gelen alt 'yzkaras' m olmalyd? Bu muydu
ilahi adalet? Kejo' nun gl derneye kyamadg kars, Hahatun alt

kz dourduysa,

onlara ana tavuklar gibi analk ettiyse, kendisi henz


Kejo da daha krkdrdnde ise, imdi 'ya yetmi, i
bitmi' deyip gndelik ilerine paydos mu desindi'? Har bitti yap
paydos' sz Kejo iin ne derece doru olurdu'? Kejo bir svac ustasyd, svaemn harc hi biter miydi'? Bitneli miydi'?
Tanr, peygamber akna, kendinizi bir an iin Kejo'nun yerine
yle bir koyun ve dnn! Diyarbakr' da yayorsunuz, her sabah
erkenden kalkp iinize, yani svacla gidiyorsunuz. Yolda yrrken,
tandk, e, dost, akraba, bir sr insana rastlyorsunuz. Kimine Ermenice "pariluys", kimine Arapa "selannaleykm" diyorsunuz;
akam, kire, har, badana, boya karm elbisenizle iten dnerken
de, yine kimilerine Ernenice 'parirgun", bazlarna Trke ''iyi akamlar", bakalarna a Krte "evarete kher" deyip, onzunuzda ta
dnz kocanan karpuzunuzia eve giriyorsunuz; sizi, gelinierin boynundaki sra sra inciler gibi, boy srasna diziimi kzlarnz
karlyorsa, onlarn arasnda yle kara kal, kara gzl, donsuz ve
de 'yiidin mal ortada' diyen bir olann karlamasn istemez niy
diniz'? Byle bir karlama treninin zlemini, hasretini ekmez niy
diniz'? Hadi sizlerin byle bir zlem iinde olanayacanz varsayalm; bu, Kejo'yu, kendi iinin ehli, svac ustas Kejo'yu balar n'?
Bir an iin Kejo'nun sar olmadn, sizlerin szne kulak asacan,
'eh artk yeter' diyeceini dnelim. Peki ama Kure Mama, u anadan doma ebe olan kadn, her gn Kejo'nun peine taklp neler yumurtluyor, ne diyor biliyor musunuz:
"Kejo, Kejo, krlas u ellerime, u parmaklarma kahrediyorun ...
Beceriksiz u ellerime baknca kendimden utanyorum ... Bu ellerim
ekip karamad o kuyudan bir olan spas, yazklar olsun .. !"
Kure M ama' nn analarmzn rahminden hi dar kt yok ki!
imdi de Kejo'ya, daha dorusu karsna, Hahatun'a takm! Ona bir
erkek evlat hediye etmeden bu dnyadan ekip gider mi dersiniz'? Gidecek olsa gzleri ak kalmaz m'? Kejo'nun gururu kadar, Kure
Mama'nn da onuru yok mudur'? O halde akamlar Kejo'nun yolunu
gzleyip neden uyarmasn?
"Kejo, Kejo, usta Kejo ... Bari bu akam gzel ek ... Gzne kurban."
Kure Mama'nn tm teknik bilgilerine, en ince taktiklerine rakrknda, kocas

24

men, Kejo'nun altnc, son hasat da fiyasko, yine 'yzkaras' olunca


kim ne yapabilirdi?
Hahatun'un yapabilecei ne olabilirdi ki? O, sadece Kejo'ya elik
ediyordu, tm kumanda Kejo'dayd. .. Erkek douramamann tek sorumlusu kendisi miydi? Yat, deyince yatyor; kalk, deyince kalkyor;
dn, deyince dnyordu ... Kejo'nun hi mi kabahati, hi mi kusuru
yoktu?
Bizim inancmz, daha dorusu Kure Mama'nn inanc u dorul
tudayd:

"Bu iin sorumlusu Kejo'dur. nk, H~hatun ne de olsa, sadece


bir tarladr, Kejo ise tarlay sren ... Kadn dediin tarla, kendine verileni iade eder sadece ... Arpa ektiin izde, buday hiebilir misiniz .. ?
Ksacas szn z, ne ekersen onu biersin ... "
Zamanla Kure Mama'nn da midini kestii, hatta istemeyerek pes
ettii, Kejo kadar, en az Kejo kadar kendini de sulu bulduu sylentisi kulaktan kulaa yaylmaya balad. Hatta Kejo'nun gizlice, defa
Haram Su'ya gittii laflar da cabas. .. Haram Su, "Haram Su' dan atladm, Mantin kuak baladm ... " diye balayan trkye konu olan o
nl su. Haram Su, Diyarbakr'da beden dedikleri tarihi sur dndaki,
sebze, has (marul), bostan ve daha ok dut aalar arasndan akp
giden; tarihi ehrin eskimi, kmk dkk knklerinden szan kanalizasyon artklaryla beslenip, daha da kirlenen, akta akp sonunda birka
eskimi, khne deirmenin de pasl arkn evirdikten sonra, yorgun,
perian, bitkin bir halde kendini Dicle nehrinin koliarna teslim ederdi.
Yre inanlarna gre bu suyun stnden kez atlayp, dnen girdaplara, deirmen arklar arasna dp bok yoluna gitmeyenin o andaki dilekleri Tanr katna ular ve tez cevap gelirdi. ..
Olmad.

Haram Su olayndan sonra Kejo'nun aln yazsnn kmayan trden kapkara ini mrekkebiyle yazlm olduu kesinlik kazanmt.
Tpk doutan beri alnnda tad kapkara kocaman etbeni gibi ...
Hadi buradan baka bir geree de dokunalm, yan tutmadan unu
da ak seik ve merte, dobra dobra syleyelim: Biz Diyarbakr'llar
nedense biraz fazlaca konuup, onun bunun iine burnumuzu sokmaya
can atar, baylrz. Bunun niini ise, ya ehrimizin havasndan ya Karacada'dan kopup gelen buz gibi 'Hamravat Suyu' ndan, ya da kendi25

mize olan ar gvendendir ... ~te bu nedenlerden tr, iirnein bir


evin yeni atlan temelini grnce ustaya hemen krz:
'Usta Bozo. aman dikkat! Aman gzn seveyin. temeli salam
at, Kejo' nunkine benzernesi n."
"Usta Norabet, Tanr aka ~yle bir bak, u koyduun temel ta
Kejo gibi yampiri durmuyor mu .. ?"
Bizim oralarda meyve vermeyen aa Kejo'clur. Eri duran duvar
Kejo' dur. inde az da olsa olumsuzluk tayan her nesnede, her olayda biraz Kejo'luk vardr. Yal kadnlarn "tilili, tilili, tilili" diye ba
rp byk bir sevinle biip diktikleri yeni bir damat yatana sonradangelip eklenen en iten dua yledir:
"Yce Tanrm sana yalvarrz, bu yatak Kejo'nunkine benzee
sin."
Kure Mama, Kejo'nun bu ii kvrarnayacana kesinkes inanp da
midini isterneyerek ele olsa kesince, daha dorusu onun ektii tohumlarn, ii bo, ii pu cevizlerelen fark olmadn anlaynca, ''Artk
yaamann bir lan kalmad'' deyip, gzleri ak, kalbi krk. ii
Gt l h.,, K. i, :
. Kejo! .. " diye sayklayarak br tarafa, br dnyaya g.,p I';.
i< : re \VLo: !'Jiuz ncil, biraz gnlk duman, biraz yamur tanesi,
biraz Papaz Arse'in duas, ama en ok da dourtuu iki neslin kadnlannn gzyalar ve hkrklaryla topraa verilip, mazide kalca,
onun nbetini imdi namus belasna, gericle kalan dier yal, dul kacllar yklencliler. Byle bir grevi stlenmekle Kure Mama'nn te
tarafta rahat uyumasn saladlar. Onun.ak giden gzlerinin kapanabilmesi iin ele kollar svadlar. nce kendi tecrbelerine dayanarak
Hahatun' u taktik bilgilerle clonattlar.
"Kz, kocana yle sarl, yle sk!"
"Kz, kocann yannda yle yat!"
"Kz, yatakta srtn kocana dnme!"
Bizim oralarda samimiyetin snr urada balar, urada biter diye
bir kural yoktur. Hele baz konulardaki yardmlamann snr hi mi
hi izilmi deildir.
Kimin kime, niin, ne lde, nerede, nasl yardmc olmas gerektiini ve grg kurallarn bir tarafa brakp, biz yine kendi iimize,
daha dorusu Kure Mama'nn beceremeyip ele pes etmesi zerine

26

dier dullarn i~ba yapt

ana kounuza dnelim ve sorunumlll


tekrar ortaya koyaln, braktmz yerden devan edelim ve itenlikle
?Unu soralm: Peki ama Kejo'nun bir erkek evlad, bir e~ek spas
yoksa, Hahatun her ilkbaharda hamile, gebe kalyorsa, bizim Diyarbakr' daki yal ve dul kadnlarn says da, Kse Astur'u sakalndan
daha fazlaysa, bu ie kimse sahip kmayacak myd'1 Kimse zm
getirmeyecek miydi'? Olumlu, ie yarar nerisi olan yok muydu u
kosktca Gavur Mahallesi'de?
Olmaz olur muydu?
O gn, Surp Giragos Kilisesi'nin yanndaki viranede ya~ayan
Glor Enne, yani Topadak Enne, Agik Hanm, yani Gzel Hanm ve
Tzur Peran Alnast, yani Yamuk Azl Alnast'tan olu~a dul kadn
lar kou:;u, kilisenin avlusunda oturmu yn rerken, kendi aralarnda
uzun uzadya tart~tktan sonra ~u tarihi karara vardlar: Bu ilkbaharda
Hahatun bir olan douracak ... Tanr'dan baka kimse buna engel
olamaz ... Yce Tanr' nn engel olmamas iin de yeni bir yntem buldular.
Glor Enne yuvarlanarak, Agik Hanm kntarak, Tzur Perar Almast eri dudaa biraz eki dzen vererek, konvoy halinde ve bin
mitle, bir baka dula, Hent Aavni'ye gittiler.
Hent Aavni, -Trke sylememiz gerekirse Deli Aavni- aslnda
zrdelinin biriydi. Yal bir bunak, tatsz bir dut kurusu ... Ama dul kadnlar kouu, dutun yana kurusuna bakmadan Aavni'yi kaptklar
gibi soluu Hahatun'un yannda aldlar. Kararlar kesindi. Ayrca
k noktalar da ok mantklyd:
"Bunca aba ya ramen madem ki bu i gereklemedi, o halde, bin
akllnn duasna karlk, bir delinin duas kesinlikle daha geerli olur
Tanr katnda ... "
Hahatun, "Yo, hayr," demedi. Ermenice '"e" de demedi, Krte
''Nabe" de. Demesi iin zaten geerli bir nedeni yoktu. Aksine bu kadnlara minnet ve teekkr borluydu. Onlar ilerini glerini brakp,
onun mutluluu iin are ve denan aryorlard. Onlar bu iyiliklerinin
karln, yakn zamanda Tanr katnda fazlasyla grecek ve kesinlikle dllendirileceklerdi. Ayrca Ernenice "e, em uzer," yani,
"Yo, istemiyorum," demek en azndan kocas Kejo'ya kar hem su
hem de gnah olurdu. Kejo'ya, dalm demeye kyarnad kocasna,

27

yle

tombulca, bd bd bir olan verebilmek, onu Kejo'nun kuca


na oturtmak, Kejo'yu yeniden dnyaya getirmek gibi bir ey deil
miydi? Alt kz ocuundan, alt aput parasndan sonra yedinciele bir
erkek dourmak, bir Acem hals gibi onu odann ba kesine serrnek ... Eh, ne byk keyif, ne byk hazd tanrm' ..
Aavni Diyarbakr'aBirinci Cihan Harbi'nde, Birinci Dnya Sava'nda, bindokuzyzonbe'lerde Tokat yrelerinden gelip yerlemi
ri. ngilizce mi Franszca m, bir de yabanc dili konutuu sylenirdi.
Onun bu dillerden birini konuurken gren veya duyan da pek yoktu.
Gren veya duyanlarn tm zaten oktan cenneti boylamlard. Ama
dilelen dile bir zamanlar kltrl ve akl banda bir kadn olduu sylenircli. Sava yllarnda, kocas ve olunu kaybedince Gavur Mahallesi'ndeki Paa Hamam'nda ykanrken, anszn, "Nerede benim tasm
taram, nerede benim evim?" diyerek rlplak sokaa frlam ...
Frlay o frlay. Her Ermeninin evi kendi eviycli; her eve rahatlkla
girer, clestursuz kilere dalar, karnn doyururclu. Onun da al.n yazs
Kejo'nunkinclen farkszcl, karaycl. ..
Biz aklllar pek bilemeyiz, ama deliler ilerini iyi bilirler. .. Onlar
iin zaman ok nemlidir. Hent Aavni lle o gn oraya neden getirildiini, hemen abucak, delicesine anlamt. Hemen ie koyuldu.
Hahatun'un piirmi olduu, bol pekmezli nefis malezi kaklaya
rak karnn doyurdu. stne ele bir para pestil ile ceviz ii yedikten
sonra grevini hatrlad. Aavni hayatndan son derece memnunclu.
ok nemli bir ii stlenmenin mutluluunu delicesine yayordu.
Bugn hayatn yayordu. Duasyla Kejo'nun alnndaki kara leke silinecek, Hahatun'un rahmi aklanacakt.
Tren iin sabrszlkla bekleen dullar, Aavni'nin iaretini alnca
rahatlacllar. Aavni'nin ilk iareti, gzlerini kapayarak, sadece kendisinin cluyabilecei, cluysa bile anlayamayaca bir eyler fslclamakt.
Sinirli ve kirli ellerini Hahatun'un bana koyduktan sonra, son elerece cicieli bir tavr taknarak, dullara seslendi:

''Soan getirin!"
Glor Enne koarak, daha dorusu top gibi yuvarlanarak, kilere
gitti, kendisi gibi yuvarlak bir ba kuru saan getirip Aavni'ye uzatt. Aavni saan ald, kez kokladktan sonra bard:
"Bak verin!"

28

Bu kez Agik Hanm, her zamanki kntk yryyle salna sal


na. avludaki mutfaa yneldi, bak bulamaynca da kocaman bir sat
r getirip deli Aavni'nin eline korkarak uzatt.
"Bir para da ekmek getirin'"
Sra Tzur Pe ran Almast' day d. O da hemen kilere kotu, kocaman
ekmek tetinden bir para ekmek ald, yamuk dudaklaryla ekmek parasn defa pp alnna koyduktan sonra, aceleyle getirip Aav
ni'ye verdi. Aavni ekmek parasn evirip evirip bir parasn yedikten sonra kalann da avluya frlatp yine fkeyle bard:
"Bu ekmek olmaz! Kurumu bayat ekmek isterim!"
Aavni'nin frlatp att ekmek paras, tulumba arknn iine d
m, kana kana su ierken, Tzur Peran Alrast, bu davranyla Aav
ni'in ok byk gnah ilediini, bu nedenle de yaplan ve yaplacak
duann geerli olamayacan dnd, ama kimseye de bir ey sylemedi.
Aavni'nin gnah veya sevapla ilikisi yoktu. O, o anda kafasn
dan geenleri enre dntryordu. Dullar kouu hep beraber, kilere
daldlar. fer taraf didik didik aradlar, bir para kuru ekmek bulamadan elleri bo dndler. Aavni'nin nnde diz km, sessizce olaylar izleyen Hahatun, alak sesle ve utanga bir ifadeyie fsldad:
"Kmese bakn, kmese gz atn!"
Kadnlar telala, aceleyle son are kese daldlar. Kmesindeki
tavuklarn saysna dulun daha katldn gren horoz, sevincinelen
tneye balad. Horozun sevincini kskanan tavuklar ise, ona yz vernemek iin sessiz kalmay yelediler. Btn bunlardan habersiz dullar ise bir para bayat, kurumu, ktl ekmek bulmann tela iinde
kmesi altst ettiler. Sonunda da bir para ekmek bulabildiler.
Aavni'nin istekleri henz bitmi deildi. Ancak kadnlarn da
sabr bitip tkennek zereydi. Onlar bir deli ile ie koyulmann zorluunu ge de olsa anlamlard. Artk yapacak bir ey de yoktu. Bir
kere yola klmt, geriye dnlemezdi. Geri ay grmeden donlarm svarrlard ama, ay geerken de at deitirilemeyecei akt.
nk Hahatun'a acyorlard. O, kasaplk koyun gibi Aavni'nin
nnde diz km, onun dualarndan edet umuyordu. Evet, zavall
Hahatun iin bu deliye katlanacaklard. Buna deerdi dorusu ...
"Bir ayu da tuz getirin!''

29

Dullar, bunun Aavni'nin son istei olabileceini mit ederek, ki-lerdeki ye~il ml tuz kpnden bir avu dolusu iri kaya tuw getirip
\'Crdile.

'Tez
Ate

ate yakn!"

yakmak, hem de hemen' 1 Yok, yok, bu kadn artk delirmiti ...


imdi durup dururken ate yakmann ne alemi vard? Ate dediin de
yle, hop diye yaklrrazd ki ___ Knr atee dntrmek iin, llk
denen kavala benzer bir boru parasyla yanaklarn hava ile doldurup
lah.bam fleyeceksin. Habe~in iinde eer bir para snmeni~ kor
var~a anslsn demektir, yoksa ura~ dur.
Atq yakld... Aavni dclili[:ine deliydi ama, atei elleriyle tutacak
kadar da deildi tabii.
stekler son bulmu, trenin ikinci faslna geilniti.
Aavni solak olduu iin :-;ol elindeki kocaman satr ani bir darbe
ile yerdeki kuru soana indirdi. Beklenmedik bu ani darbe ile soan
tam ortasndan ikiye blnd. Dullar biraz akn ve biraz da korku ile
birbirlerine baktlar. Beklenenin tam tersine Aavni elindeki satr
yavaa gtrp su kuyusuna att. Dullar, satrn bir daha kara yz
grrreyeceine zldler; arcak bir delinin eline tututurular satrdan
da bu kadar az zararta kurtulduklarm binlerce defa krettiler. Aav
ni, ekmek ve tuzu sol eliyle sk sk kavrayarak, sol elini de HahCltun'un bann zerine koyarak iinden bitip tkenmez duasna bala
mt bile. Duann uzun ve <>essiz olu~una kimse mdahale etmedi.
Sabrn sonu selanetti ... Aavni'nin kapal duran gzlerini arrasyla
duann bittii anlald. Duann bitii de Papaz Arsen'in pazar ayinlerincieki fina! duasn anclryordu. Aavni sa elinin ba ve iaret parmaklaryla havada istavroz iziyor, bir taraftan da avluda gezincrek,
"Sizleri Tanr'ya emanet ediyorum," diyerek, Papaz Arscn'den daha
usta olduunu kantladktan sonra, huu iindt habete kor haline
gelen atee yaklat, gzlerini ksarak uzunca bir sre atee bakt
durdu. Ayinin balangcna tank olan, ama ne zaman ve nasl bitecei
ni bilmeyen kadnlar bekleneye koyuldular. Akam karanl yava
yava ~:kneye hazrlanrken Aavni, avucundaki tuzu Hahatun'un
ba~nn etrafda kez gezdirdikten sonra atee frlatt. iri tuz taneleri
kor atqte czrdad. Tuzun czrtlarna, Aavni'nin duas kart:
Kts gitsin, iyisi gelsin."
30

Kli.hii gihin, iyisi gelsin.''


"Ktihii gihin. iyisi gelsin.
Tuzun ateteki c zrts son bulurken. i\a1 ni kurumu? ktl ek
ekten birer JKll\'~ da kadnlara tattml. Bu son sahne de yine pazar
gnleri Papaz \rse'i kilisede gnah karp tvbe edenlere tattrd
ve isa'nn 1cudunu temsil eden trenini anrsatt. B trenle kilisede <1yin bitliine gre. buradaki tiiren de biti~ti. Bunu Ermeni olan
herkes anlard.
Hahatun (;kt yerden ayaa kalkt. Glor Ene, Agik Hanm
\C Tzur Perar Ala~t. Aavni'nin son clc,ini 'on kez hep bir az
dan tekrarladlar: "'Kts gitsin, iyisi gelsin"
KtLh gitmedi, iyisi de gelmedi. lkbaharda Hahatu'un yedinci
ocuu da kz dodu. Kejo'nu bu olaydan hibir zaman haberi olmad.

Bizim Diyarbakr'daki yce Tanr'mz, Kejo'nu kulana eilip


ne syledi, ne fslclad bilemiyoruz. Ancak Kejo kendiliinden "Bu i
burada biter." dedi ve kznn ad Aavni koydu. Aavi, Trkesi
gvercin.

L'DE YAGMUR

Papaz Movses'in du;


te tarafa, br dnyaya yolculadrnzda, ben onun
tekrar geri dneceini zannediyordum Olmad, Gelmedi. ki satr da
yazmadL Zaten yazanazd, okumas yazmas yoktu. Kylyd anam,
okuma yazma alarnda, okulsuzluktan okula gidememiti, ama kendince daha ok ie yarar, ok daha faydal eyler renniti. yi
hamur yoururdu. Hamuru gzelce yourduktan sonra, kalayl bakr
tetin iinde ekiyip mayalanmas iin stn kalnca bir bezle rtmeden nce de, sa elinin baparmayla hamurun stne kk bir istavroz izer, hamurun bu noktadan ekiyip mayalanmas i~in de "Halil
brahim'in bereketi iinde olsun" der, dua ederdi.
Sizler Halil brahim'i tanr msnz') Ben Halil brahim'i ilk kez.
Bardaktan

boanrcasna yaan yamur altnda,

laryla anan

32

bizim harnur teknesinin iinde tandm. Sonra da yemek rnasamzn


evresinde.
Yanl anlalmasn. Masa diye, serili hasr stne konmu bakr
dan yuvarlak bir sini, onun da stne konmu bir kuhane yani tencereden sz ediyorum. Kuhanenin ii azna kadar mercimek orbasy
la dolu olur. Bizler, yani dedem, nenem, babam, anam, kardelerim
ker otururuz hasrn stne, sininin evresine, ellerimizde birer tahta
kak, giriiriz kuhanenin iindeki scak orbaya. Kaklarz, ha
babam kaklarz. Halil brahim btn beti bereketiyle mercimek orbasna ve ona elik eden birka ba kuru soana, tandr ekmeine dntnde, elimizden yakasm kurtaramaz ve bizler byk bir itahla
onu ksa zamanda hallederiz. Yemek yerken hi konumayz, sadece
yeriz, konuan a kalr. Ayrca, yemekte konumann gnah olduu
bilinen bir gerekti.
Biz Halil brahim'i, buday taneleri iinde tandk. Buday uvallar harnal srtlarnda evlerimizin yolunu tuttuunda, bizler, yani kardelerim, erkek kardelerim, kz kardelerim, kardeler taburu, grevimizi iyi bilir, konu komuya gider seslenirdik:
"He Baco, buday aldk, ayklamaya gelin."
"Senem Baco, anan seni buday ayklamaya aryor."
"Sarik Baco, byk brginizi, sininizi yklenin, buday aykla
maya koun!"
arlanmza btn hacolar gelirdi. Evinde byk sinisi olanlar,
beraberlerinde getirirdi. Sinilerin etrafnda melir bada kurar, hep
beraber buday ayklarlard. Budaylar bir tarafa, talar kenara.
Halil brahim, tane tane, teker teker, aralarna karm eytan ta
lardan ayklanrd. Sonra gn akam olur, hacolar sinilerini, brgileri
ni, leenlerini toplar evlerine dnerlerdi, dualarn esirgemeden:
"Gzel budaym Hanm, salkla yiyin, Halil brahim bereketiyIe. "
Bildiiniz gibi, buday berekelle yiyebilmek iin deirnene gnderip tmek ve un yapmak gerekir. Bu da zaman geldiinde yap
lrd. Deirmenci Krt Uso, rreslei gerei zaten kimlerin, ne zaman,
nereden, ne kadar buday satn aldn, hangi Haco'nun ne zaman,
nerede, kimin budayn, ka gnde aykladn, budayn kalitesinin
ne olduunu, kaa alndn bilirdi. Bu bilgileri kimden ve nasl edin33

diide

pek bilinmezdi. Daha dorusu bu, Uso'nun meslek srryd. Seaarm sal deirnencisi ok doaldr ki bunlar bilmeliydi.
Dahas, Uso'nun bembeyaz salar, sanld gibi deirmende deil,
aksine Gavur Mahallesi'nde aarmt.
Budayn deirmene ne zaman gtrlecei, hangi baconun, hangi
gn ve hangi srayla deirmene buday yollayaca, kimin ununu ne
zaman teslim edeceine ilikin kararlar tmyle Uso'ya aitti. Baco'lar
budaylarn ayklam, uvallara, telisiere doldurmu onu beklerlerdi.
Hi amaz, dedii gnde gelir, kocaman buday telislerini, uvallar
n srtlar, kendi gibi yalanm beyaz katrma ykler, kaln iplerle uvallar katra, katn da uvallara krdm eder, iini salama aldk
tan sonra, yola koyulmaya hazrlanrken ararn ardndan seslenirdi:
"Uso, zu bine ha!"
Krt olan Uso'yla kendi diliyle konumak ok daha etkileyiciydi.
Onun iin anarn. Krte "Uso, tez getir ha!" derdi. Aslnda bu tr uya'rlarn hibir geerlilii yoktu, o bildiini okurdu. Ama keyfi yerinde
ise, yani o gn yal katrnn 'katr inad' tutup da cann skmam
ise, ykn devirip katr gibi zrlayp huysuzluk etmemise, nne
konan buday ve arpa karm yemini beenip yemi ve tekrnelememise, Usa'nun ska kulana eilip verdii Krte tlere kulak
asm ve adam gibi davranp hayvanlk yapmamsa, o zaman anama
dnp ban "Here, here," yani "Olur, olur," manasnda sallar, ba
kaca bir ey demeden yola koyu! urdu.
Ben ve kardelerim, kz ve erkek kardelerim, yedi bac karde,
Uso ile katrn ardna taklp konvoy halinde onu izlerdik.

Uso, elindeki ucu sivri deneiyle adm ba, ikide bir, katn drterdi:
"Deh, de mirat, deeh!"
Katr, Uso'nun yerli yersiz, az alkanl ile syledii "Deh,
deeeh"lerinclen bkkn, Halil brahim bereketi ile daha da arlarn,
'gavur ls'ne dnm buday uvallannn yk altnda tslayp ps
layarak, gz kapaklarnn kenarna inatla yapn at sineklerinin verdii huzursuzlukla yokuu trmanrd.
Konvoyumuz, -Araluys
Baco'nun Keldani asll kocas eczac Circis'in ruhuna hayrat_ olarak
yaptrd emenin, yani kastaln yanna yetiineeye kadar, araksak
admlarla yryne devam ederdi. emeye vardmzda, Uso.
nelerin

34

sar katrnn duyabilecei ekilde "ooo"

derdi. 'ooo'nun anlam,


Usa'nun katrnn dilinde 'Duuurr' demekti. Kendi dilinden anlayan,
kendi dilini konuan katr, Uso'ya uzun kulaklarn aynatp cevap
verir, sonra da dururdu. Ancak Uso iin 'ooo'nun ayr iki anlam
daha vard. Birincisi, katrn yalaktan su imesiydi. Bunun iin de Uso
katrnn anlayaca ikinci lisann kullanr, onun anlayaca dilden bir
slk alard. Islk sesiyle beraber katr kocaman kafasn suya uzatr,
yalaktaki su birikintisini birka kez koklar, sonra imeye balard.
Kana kana ier, doymak bilmezdi. Ben, Usa'nun katn kadar su ienini grmedim. Siz grdnz m? 'ooo'nun ikinci anlam ise, l.Jso'yu
ve katrn artk babaa brakp gerisin geri evin yolunu tutmakt
Dnerdi k.
ki gn sonra da, Halil brahim, Usa'nun deirmeninde iri, ar,
yuvarlak talar altnda ezilmi, ekil deitirmi, beyaz salarn taram, una dnm, biraz daha bereketlenmi, oalm, gelir, kilerlerimizin kplerinde onu hasretle bekleyen Papaz Arsen'in pazar ayinlerinin bitiminde nadiren ve kskanarak datt kutsal ekmekle
kucak\ard1.

Halil brahim evlerimizden, kilerlerimizden Tanr korusun hi


eksik olmamtr. O, ayn zamanda analarmzn rahminin de bereketiydi. Herbirimizin onun bet ve bereketinin birer rn olduunu nasl
unutabiiirdik ki ...
Kz ve erkek kardelerimin saysna hi gecikmeden her yl bir yenisi eklendiinde, nenem kilere koar, iki avu Halil brahim kapar, tavaya kor, atee srerdi. Bylece unu kavurur, zerine de bir tas su dkerdi. Suyu yutan un, Halil brahim bereketiyle daha da bereketlenip
bazan tavadan taard. Bykanam, nenem, malez piirirdi. Malez pi
meye yakn, zerinde gz gz baloncuklar oluur ve pt pt sesleriyle
patlar dururdu. Ptptlar malezin artk yeterince pitiini ve ateten indirmeye hazr olduunu gsterirdi. Artk zerine erimi tereya ve
pekmez dkmenin tam zamanyd.
Maleze dnm Halil brahim'i itahla kaklayarak yerken, te
yanda evimizin yeni misafiri, yeni kardeimiz 'nga nga'laryla veryansn ederek kaklarmzn sesiyle bouna yarrd.
Ancak onun da ertesi yl aramza katlp malez yiyeceini ve baka
bir kardeimizin 'nga nga'Jarna kulak asmayacan malez yiye yiye
35

ezberlemitik.

Ve nasl oldu, nasl gerekleti bilemiyorum; 'yi ehirdir, byk


ehirdir' dedik ve stanbul' a g ettik.

Anam ne edip ettiyse, nasl becerdiyse becerdi; pirin taneleri ierisinde, buday, mercimek, yarna, nohut, bulgur, fasulye torbalar
iinde, Halil brahim bereketini de stanbul' a tamaya alt. Getirdiini de zannetti. Anam yanlmt. Bizim Anadolu'lu Halil brahim
yeni evimizin ktl bodrum katna ayak uyduramad. Kilerlere,
byk, kocaman gbekli kplere smayan Halil brahim kck,
plastik kavanozlarda yaayabilir miydi? Siz yaayabilir miydi niz?
Yaamad. Kalkp g eyledi yeni evimizden.
Ondan sonra anan malez piirmek iin bouna aba harcad.
Mal ez pasta tad vermeye balad. Halil brahim' in tereyal pekmezli
malezi, ikolata soslu kremal pasta tad vermeye balaynca anam
artk yaayamazd. Yaayamad da. ld.
Ben Halil brahim'i bir kez daha anann cenaze treninde,
ili'deki Ermeni mezarlnda yaadm. Gzn sevdiim bizim Diyarbakrl Halil brahim, imdi sel saanak olmu, anann tabutunu
ykyordu.

Halil brahim tm bereketiyle anann tabutunu ykarken, Papaz


Movses'in dualarna karan dnceleri de havada soruya dnyor
du:
"Zo kadn, lecek gn buldun?!"

36

"NE MUTLU O NSANLARA K

BU DNYADA FAKRDRLER"

Diyarbakr'da

o sabah lanetlenmi bir gn balamt.


Bilemiyordum. Aslnda balangta benim iin sradan bir gnd.
Sradan bir sonbahar sabah. Gzlerimi yeni am, burnumu .daha
yeni yeni kartrmaya balamtn. iaret pannamla burnumu kar
tnrken bir taraftan da yattm yerelen evimizin direklerini sayyor
dum: "Bir, iki, , drt, be, alt. .. "
Ti.irke saynay bitirince bu kez srtst yatp Ermenice saynaya
baladm: "Meg, yergu, yerek, ors, hink, vetz ... "
Evimizin, danrnzn tm arln bu birka yorgun ve clz direk
tayordu. Nedendir bilemiyorum ama, toprak dannzn btn ykn tayan bu direktere clz omuzlarnla destek verip yardmc olma
dm ve yattn yerden sadece seyirci kaldm iin kendimi hep g-

37

nalkar hissetmiimdir.
Yllarn ypranml

iinde, yer yer atlam, eri br, u zadenen kavgada tahtakurularna yenik dm,
yorgun, bitkin, tkenmi direkierimize olan gvenimi nasl ve niin
kaybettiin de bilemiyordun. Korkuyordum. imdeki bu korku, giderek onlara kar yaplm saygszla dnyor gibiydi. Utanyor
dun. Onlar da benim kendileri hakkndaki dncelerimi, duygular
m anlyorlarm gibi, fkeli, eri br, aca baklaryla benimle
alay ediyor, beni kmsyorlard.
Yatamda uza t, sabah keyfini srdryordum. Bir kez de
Krte sayyordum:
''Yek, d, se, car, pen, e ... "
"Car," drdnc direk, benim iin daima korku ve endie kaynayd. Dierlerinden daha kambur ve yalcayd. Dammzn, lo ta
mzn arln en ok srtnda hisseden galiba oydu ve tknefes soluyordu. zellikle souk k gecelerinde damnzn st kaln kar
tabakasyla kaplandnda, onun soluk solua nefes aln duyar gibi
olur, ona ok acrdm. Her ne kadar Krte'deki 'car', Ernenice 'are,
derde deva' anlamna gelirse de; aslnda car, car deildi, ama yine de
iyi bir direkti.
Pen ve e, yani beinci ve altnc direkiere gelince; onlar zaten
ikizdiler. Bac karde idiler. Biri dierinin yarsyd. Direin birini
uzunlamasna ortadan ikiye blinler, birine pen, dierine e demilerdi. Evini, damn yapnaya kalktnda, direklerden birinin eksikliini grnce, bir de paran pulun tkenmise, oturup alar msn?
Yoksa gler misin? Hadi sen kendin glersin diyelim, el alem ne
yapar? Kahkahay m basar? Yoksa haline acyp, yle mi der:
"V ah vah, zavall adamcaz, bir dam yapmaya kalkt onu da beceremedi, bir direi eksik kald!"
"Bir direi eksik, dam akta kald."
"Yazklar olsun!"
"Ske'nin evi, Ske'nin dam yarbuuk kald, haberiniz var m?"
O halde en iyisi, en kestirme zm, bir direi ikiye blp, birine
pen dierine e deyip ele gne rezil olmadan dam kapatmakt.
Aslnda bizim beinci ve altnc direklerimiz dierlerinden daha
gen ve daha kuvvetliydiler, ama ben yine de korkuyorclum. Korkuvall, u sska, u yaam

3R

ok ard. Ben bizim lo tandan daha


Hatta, deirmenci Krt Uso'nun deirmen
ta bile belki bu kadar ar deildi ... En kts bizim lo ta hep
damdayd, tm arlyla oraya kmt. Biliyordum, sonsuz bir
sava sryordu direklerimizle lo tamz arasnda. Hissediyordum,
bu savatan eninde sonunda lo tamz galip kacakt, ta yrekli lo
tamz ...
Emindim, adm gibi biliyordum, bir gn, hayr hayr belki de bir
gece, daha dorusu bir k gecesinde, dammz karta kaplannca, hatta
kar lo tan da rtnce, ite o zaman direklerimiz yenik decek ve
lo ta da tam benim, evet tam benim kafama decekti.
Kzyordum, fkeleniyordum, nefret ediyordum lo ta~mzdan.
Lo tamza kzdka direkierimize daha ok acyordum. Anama, babama, kardeime bir de kedimiz Mestan'a acyordum.
Direklerimiz, bizim direklerimiz neden byle yarbuuk, sska,
eri br, atlak, budakl, inceydiler'? Neden? Yoksa biz fakir miydik'?
Peki, biz neden fakirdik? Babamn bunca alp abalamasna ra
men biz neden yine de fakirdik'? Evet, evet bizim ok paramz mara-.
mz yoktu. Eer zengin olursan evinin, damnn direkleri de kaln, sa
lam ve ok olur. yle yek, d, se, car, pen, e dediinde hemen
bitmez, saymaya devam edersin, "Heft, het, neh, deh," daha sonra da
onbir oniki on ... say sayabildiin kadar ... O zaman lo tandan da
kmkmazsn, hatta onlar senden korkar, seni grdklerinde o kocaman
lo talar girecek delik ararlar ... Zengin evlerinde ne duvarlarda delikler olur, ne de duvarlar kerpitendir. Peki evimizin duvarlar neden
bu kadar delik deik? Bu deliklerde akrep kaynard. Akreplerin spsiv
ri ineleri olur, soktuklarnda karnn ier, hemen lrsn. Zengin ocuklar da lr m? Onlar da lr, onlar da lr ama ge lr. Dua
edenler tez lmez, ok yaar, dua edenlere Tanr istediini verir, istedii her eyi.
Alt yandaydm. Erkenden uyanmtm. Yapacak iim de yoktu.
Tanr ile konuuyordum:
'Tanr baba, syle u lo tana evimizi terketsin !"
"Tanr baba, syle u direkiere krlmasnlar!"
'Tanr baba, syle u ylanlara evimize gelnesinler!"
yordum nk

lo tamz

ar ta grm deildim.

39

"Tanr baba, akrepleri kov evimizden !"


"Bize ekmek ver!"
"zm ver, kuru zm ver, pestil ver, ceviz de ver!"
Siparilerimin sonu gelmiyordu. stedike daha ok istiyor, itahn
daha da kabaryordu. lk kez Tanr'yla bu kadar senli benli, ilk kez bu
kadar i ieydim. Bu g her isteimi yerine getirecek, ne istersem verecekti.
"Bize dut kurusu ver! Yumurta ver!"
"St ver! Bal da ver! eker de ver, badem de ver 1"
"Kavun karpuz da isterim!"
"Oyuncak topa isterim!"
Dileklerimi tamamlam, artk isteklerimi sralamaya baladm
srada, kk kzkardeim alayarak uyand. Kardeimin sesine anam
yer yatanda doruldu, kalkt duvarda iviye asl duran gaz lambas
na, daha dorusu kk 'idare lambas'na yneldi, fitilini biraz ykseltti. Ik, iki duvar arasnda gerilmi bezden bir salncak izdi. Saln
cakta kz kardeim alyordu. Anam kz kardeimi kucaklad, ald,
yataa oturdu, memelerini kard, birini kardeimin azna zorla
soktu, sesini kesti. Bu grlt iinde benim de Tanr ile olan konu
mam kesildi.
Odada kiiydik; ben, anarn ve kardeim. Babam yoktu. Babam
senede birka kez Diyarbakr'n yakn ile ve kylerine gider, oralarda
alrd. Kyllerin dilerini eker ya da onlara takm di, altn di yapard. Kyller, zellikle gen kzlar ve delikanllar ndeki st di~le
rinden birini altn kapiatmay ok severlerdi. Babama Krte, dilerine
altn, 'zer' yapmalarn sylerlerdi:
"Draneme zer eke."
Aslnda babam di doktoru, di tabibi falan deildi. Okulokul da
okumamt. Di tabibi Mahmut Bey'in yannda birka yl raklk,
sonra da kalfalk yapm, daha sonra da kendi kendine diplomasn
vemiti. Ky ky gezip nesleini'srdryordu. Ad dii Ali'ydi.
Asl ad Sarki s' di, kyller neden Ali Usta, D ii Ali derlerdi bileni
yord:m. O zamanlar alt yandaydn. Benim babann adyla uraa
cak halim yoktu, ok daha nemli kendi dertleri m vard, arkada~larn
la ak oynayacak bir ak keniin bile yoktu. Ku avlanak iin bir
atal bir de lastii nereden bulup buluturup alaliastik yapacam

-W

dnyordum.

Her

eyi

de

Tanr'dan stemek

biraz da

ayp

oluyordu

dorusu!
Babamn her kye gidiinde zlyor. dnn sabrszlkla bekliyordum. nk dnnde her zamanki gibi bana pestiL ceviz, kuru
zm, bir de yabani al u getireceini biliyordum.
Evet, heyecanla onun dnn bekliyordum. Kapnzn nne
gelip ksrandan inince, hoppala deyip beni kucaklayarak nce pecek, sonra da atnn stne oturtacakt. Ben attan derim korkusunu
yreimde hissedecek, ama bu duygumu kimselere belli etmeden, atn
eerinden tutacak, sonra da hzl gitmesi iin bacaklarnla atn br
ne vuracaktn:
"o, o, deh mirat, ~o."
At yryecek, ben kenizde -sokanzda demek istiyorum- arkadalarma caka satacaktm. Onlar da beni seyredeceklcrdi. Binmek
isteyecekler, bana yalvaracaklard. Ama ben topacn kran komu
muz Pilo Day'nn olu Vanes'i bindirmeyecektim.
Ben hayallerinlc yaarken, anam kardeimin karnn doyurdu.
Uyumas iin tekrar sahneana yatrd. abuk uyumas iin de ipinden ekerek salnc; bir saa bir sola sallarken, sonsuz ve bitmeyen
ninnisine balad:
"E, e, c, e."
"Ey, ey, ey, ey."
Monoton, yeknesak bu ninniden evimizin kedisi Mestan rahatsz
oldu. Snm olan odun sobasnn yandan kalkt, bir saa bir sola
baknd, gzleriyle daha rahat, daha az grltl bir yer arad, esnedi,
tm vcudunu n ve arka ayaklar stnde bir yay gibi gerdi. boyunu
biraz uzatt, sonra sedire doru yryp ninderle ktk dolu yasln
arasna kvrld, gzlerini kapad.
'"E, e, e, e."
''Ey, ey, ey, ey."
Anann "ey, cy"lerine aniden kar komumuz Tunas Day'nn lrltl sesi kart:
"Hanm, Hanm, kz Ham!"

Tunas Day

kendi avlularmdan veryansn ediyordu.


kz Harn !"
An am sabahn kr karanl nda. Tum as Day ' nn yksek sesle ken-

"Hanm,

lao,

..

disine seslenmesine pek anlam veremedi. Yine de "ey, ey''lerine bir es


koyarak hzla ve telala kapdan dar frlad. Kardeim zamansz
konan bu ese ierledi, parantez at, brakt yerden alamaya bala
d. Kzkardeimin bu crcr bcei sesine en ok yine Mestan bozuldu.
Yerinden doruldu, kalkt, peneleriyle sabah makyajn yapt, salar
n tarad, byklarn dzeltti, kardeime nazire yapareasma kez miyavlad, karnn doyurmak iin dar kt. Mestan'n kapdan ky
la anamn deliler gibi ieri girmesi bir oldu, hatta Mestan bu arada
galiba anamdan bir de tekne yedi. Ben yattn yerden, ellerimi p
lak gbeime koymu oyunuma devam ediyor, hep ayn ynden direklerinizi saynay srdryordun:

"Bir, iki, ... "


neler oluyordu? Tunas Day neden barp duruyordu?
Anamdaki bu tela, bu heyecan, bu korku, bu acelecilik neyin nesiydi?
Beni hi mi hi ilgilendirniyordu. Ama ayn eyi anam iin syleyemeyeceim. Kardeimi kapt, beni de ayaklaryla drterek bard:
"Kalk! Kalk! Dammz kyor."
Anamn aniden syledii bu szlerden hibir ey anlan deil
dm. Ama anlalan onun da bana uzun uzadya bir eyler izah edecek
ne hali ne de vakti vard. Aceleci, telal ve korku iindeydi. Benim
yavatan aldm grnce, panik halinde koluma yapt, ekti kard
beni yatandan: Kardeimi gsne bastrarak, beni de kolumdan s
kca tutarak avluya srkledi.
Darda alaca karanlkta setiklerimin iinde Tumas Day, kars
Estik Baco, dier konularmz Dikran Day, Kars Bayzar Baco,
ilk gze arpanlard. Peki ama bu kadar tela, bu kadar patrt nedendi? Dier komularmz Estedur Day ve kars Verto Baco, Keya
Day ve kars Meryem Baco, Kuyumcu Hao ve kars Verjin Baco
neden gelip gelip bizim avluda toplanmlard? Peki bu sonbahar sabahnda neden bu kadar ok kfr ve beddua yayordu? Kime?
Kzkardeim kocakar Eso Baco'nun kucana yerletirilmiti.
Ben Verjin Baco' nun elinden tutmu bo gzlerle bir odal damnz
seyrediyordum. Aslnda ilk bakta biraz aptalca grnyorsam da
evimizin, dammzn keceini bu hengame iinde anlamtm. Zaten
anam da sylemiti. Ama dorusu artk iin aka kaldrr yan yoktu.
Dammz yklyordu; yatanda dledin gibi korktuurn bama
Darda

42

geliyordu. Ancak yine de ok mutluydum, nk avludaydm ve krolas fo ta artk benim bama drreyecekti.
Evimiz, dam m z kecekti; senelerio tecrbesiyle konuuyordu
komumuz duvarc ustas Tumas Day.
"Ben ki atrty duydum, dar frladm, anladm ki bu dam yklacak, hi mmknat yok. Hi aresi yok."
Sonra Dikro'nun kulana eilip fsldad:
"Bak Dikro grisen, evin badadisi duvardan ht hacah".
Tumas Day kaln parmaklaryla Dikro Day'ya badadi dedii bir
direi gsteriyor, iaret ediyordu. Gsterdii direk, kerpiten yaplm
duvarmzn iinden dar frlamak zereydi. Ben bu zavall direi tanmyordum bile. Tumas Day'nn konumalarndan sezinlediim kadaryla bu direin yk tamadaki pay en az dierleri kadarm, onun
yk baya arm. Ama bu direk bizim dier direkierimize ihanet
etmiti.

denen odamza aceleyle birka kez girip


yerde serili duran yatamz toplad geldi. Bir
dier giriinde bakr sinimizi, tenceremizi ve leenimizi kard. Dier
yandan Dikro Day ile Kuyumcu Hao, anann ceviz aacndan yapl
m eyiz sandn gbela kapp geldiler.
Evimizin tm zenginlii o eyiz sandnda saklyd. Onun kocaman anahtarn anam bir yerlerde gizlice saklard. Aslnda misafir e
kerlerine dadandm iin saklard sandn anahtarn. Misafirlere
ikram edebilmek iin saklanan, gizlenen o rengarenk katlara sarl
stanbul kkenli ekeriere baylrdm.
Sra yastmz, kilimimizi, idare lambamz kurtarmaya geldiin
de anamn eve son bir kez daha daima giriimini Tumas Day onu
eliyle ekerek engelledi:
"Yo, yo Hanm yavrum, dam krnek zere, girme!"
Anamn Tumas Day'nn szlerine kulak asmaktan baka ans
yoktu.
Anam
Bir

kt.

ykld yklacak
giriinde

Lanetli o sonbahar sabahnda, iseleyen yanurla beraber lo ta


dayanamayan direklerimiz, badadirniz sonunda yenilgiye urad. Damrrz byk bir grltyle bir anda deil, yava
yava kt. nce badadi kerpi duvardan frlad, sonra yek ve se.
mzn arlna

43

sonra car ile pen, sonunda da d ile e atrdayarak aa indiler.


Avluda toza dumanakark yamur yayordu.
Diyarbakrmzn ulu Tanr' s, imdi evimizin tozunu, topran,
samann, yamurun bereketine kartrm bamzdan aa serpiyordu.
Anam yanura karan gzyalaryla aresizlik iinde alyordu.
Komu Baco'lar anan teselliye alyorlard:
"kr, siz sa kaldnz."
Ben Verjin Baco'nun elinden ku1ulup kotum, gidip anann basmadan dikilmi eteine yaptm, sarldm, ama alayamadn.
O sonbahar sabahnda ufack yatamda tatl tatl burnumu kart
np direklerimizle sohbet edip ocuksu hayallerimi zcrlarken, direklerimiz iin Tanr'dan g dilerken, nereden ve nasl bilebilirdm ki,
bizim Diyarbakr'mzn Surp Giragos Kilisesi'ndeki zerinde arm
ha gerili sa Peygamber'in gmten kabartma heykeli bulunan, siyah
kapl kocanan ncil'in yapraklar arasnda gizlenmi Tanrm, benim
tm isteklerimin, tm dileklerimin tamamen tersini yapacak, dahas,
eytan antran lo tana uyacak, fazladan da nankr bir badadi yaratacak ve bama gkten evimizin tozunu dumann yadracakt;
badem, tatl ve eker yerine ...
Anan alyordu. Tek tesellimiz, babamn kylerde ekmek kavgarnz srdryor olmasyd. Papaz Arsen'in ineili'nden her pazar gn
"yilik yap, iyilik bulursun", "Tanr daima fakirierin yardncsdr",
"Ne mutlu o insanlara ki bu dnyada fakirdirler, sonsuz mutlulua
nce onlar ereceklerdir," gibi szler syleyen sa Peygamberimiz de
ortalkta gzknyordu.

iinden bana sanki alay eder gibi srtan


Onun korkun arln, ocuksu sska
clz omuzlarmda hissediyordum. Evet, onun gnah kadar olan arl
n sanki vargcmle ben tayordum. Senelerce. senelcrce fakir damnzn ykn tayan zavall gsz direklerimiz meg ve yergu,
ve drt pen ve e gibi ...
O gn

lo tan

+4

dannzn yknts

hi

unutamyorum.

t>KRAN, NAZAR, HAO VE DiGERLER

Hno, anamd. Asl ad Hanm'd.

Babam Hno derdi. On yanda


babamla evlendikten sonra, anann Hanm'l son bulmu, Hno'luk
devri balamt. Aslnda bizim oralarda, kzlarn evlendikten sonra
isimleri sanki kendiliinden deiime urar; Haer He'ye, Araluys
Ero'ya, Yeisapet Eso'ya dnr, NvartNvo olurdu.
Kzlarn isimlerinin kadnca isimlere dnmesiyle birlikte grevleri
de artard. Kz isimleri kadnlaverince, bu dnm izleyen kural
da, doal olarak tabiat kanuniarna uyup oalnakt. Kadnlarn en
azndan iki ylda bir dourmak gibi asli grevleri srp giderken, en
uygun ve doru olan da kz yerine erkek dourmakt.
Anam Hno olunca kz ve erkek kardelerinle sraya dizildik, dnyaya merhaba dedik. Papaz Arsen de iki ylda bir bizlerden birini vaftiz
45

etmeye evimize gelirdi. Bunun dnda Papaz Arsen ayrca ylda iki
kez, bayramlarda evimize gelir, bizleri kutsard. Grevini tamamladk
tan sonra, yani Tanr'dan evimize bereket vermesini diledikten sonra da
sedire kurulur, keyifle kahvesini yudumlar, Gelincik sigarasnn dumann tttrrd. Papazmz Gelincik sigarasndan baka sigara pek kullanmazd. Papaz Arsen'in bir geliinde aksi gibi evde Gelincik yoktu.
Aslnda evimizde sigaray sadece babam ierdi, o da Bykkulp'ten
bakasn imezdi. Anam nereden ve nasl bulduysa, birka tane Bahar
sigarasn bo Gelincik kutusuna koyup Papaz Efendi'ye ikram etti. O
da bu numaray yuttu ya da yle gzkt; sigarasn keyifle tttrd,
kahvesini iti ve gitti. Ancak anam o gn Papaz Arsen'e ve Tanr'ya
kar iledii byk gnahn aybn hep yaad...
Biz vaftiz merasimi iin kiliseye gitmezdik. Papaz Efendi evierimize
gelirdi. Bakr bir leenin iine birka tas lk su doldurup, kirve olacak
adamn nne nlk gibi bir havlu astnz m gerisi kolayd. Der Arsen
yani Papaz Arsen iinin ehliydi. Cebinden minik ncilini karr ve okumaya, dua etmeye bai ard. Der Ar sen' in sesi leenin iinde rpnp
duran, alayan, avaz avaz baran plak bebein sesine karp odada
yanklanrd. Bu tablo odann iinde dalga dalga ykselen gnlk dumanlar ve gnlk kokusuyla mitolojik bir havaya brnr, papaz yar~
dmcs Estedur'un tiz sesiyle birlikte, leenden karlan ocuun ellerine, ayaklarna, alnna srlen kutsal yala ayin tamamlanrd.
Vaftiz trenlerinin en nemli olay da ocuun adnn konmasyd.
Bizim oralarda nedense erkek ocuklarnn ouna Dikran ad verilirdi.
Bu biraz daUiyarbakr'n Ermenice'de isminin Dikranagerd oluundan
kaynaklanyordu. Zamanla buralarda yaam Kral Dikran'n ansna
hem hrmet, hem de analarn, babalarn ocuklarm kral gibi grne arzusundan olsa gerekti. Bu nedenle Dikran'larn okluu yznden onlar birbirinden ayrt etmek iin, nlerine birer sfat eklemek gerekiyordu.
"Dikran lm, 'duydunuz mu?"
"Hangi Dikran ?"
"Deli Dikran, bizimkirvenin komusu."
''Eh! Zavallck ld de kurtuldu."
"Duydunuz mu? Nono'nun Dikran teskere alm."
"Vanis'lerin Dikran hastalanm."
"Dikro'larn Dikran di kamn, bugn hedik yapacaz."
46

Dikraniardan sonra ikinci sray yine ona yakn ve ayn kafyeye


uyan Diranlar alrd.
"Hangi Dirar ?"
''Tumaslar'n Diran, Uzun Diran, Felaket Habercisi Diran, Sprge
Sap Diran, Hac Diran, Sinir Kp Diran, Kekeme Diran ... "
Bu kafiyeli isimlerden sonra srada ncler vard. Bunlar Haadur'lard. Aslnda tm isinierin sonlar kendiliinden makaslanr ve k
salt~rd. Kimse uzun boylu Dikran, veya Dirar demezdi. Dikran'lar
Dikro, Dirar'lar Diro, Haadur'lar Hao olurdu.
Hao'lardan bildiklerim iind~ nce daym vard: Demirci Hao.
Demirciydi daym. Dnyann en kuvvetli, en kudretli insan, bence
daym Hao'ydu. Sabahn erken saatlerinde ie koyulur, kocanan denirci ekicini eline alr, akama kadar bkp usanmadan, yorulmadan,
kzgn demirleri rsnn stnde 'hing, hing' diye diye ekiler,
dver, evirir evirir, onlardan karasaban, orak ve bir de at veya eekte
rin ayrcia otlarken uzaklara gitmelerini engelleyen, zincirli, araltarh
'keyd' denen bir aygt yapard. Sorra engeller, iler, kap tokmaklar, anahtarlar ve daha bir sr eyler. .. Akama kadar kzgn demirlerle
bouup eninde sonunda ona istedii ekli veren bir adamdan daha
g~l, daha kuvvetli birini dnmek mmkn myd?
Dnyada yaam ok kuvvetli, ok kahraman insanlar tabii ki vardr. Onlardan biri de bizim Ermeni efsanesinde ad geen Ka
Nazar'dr. Ka Nazar, yani Kahraman Nazar. Hani u klcyla bir vuruta bin sinek ldren Nazar ... Ancak ben yine de kesinkes una inanyordum ki, daym Hao kadar kuvvetli biri henz anasndan dona
mt... Otuz yl nce daymn yannda raklk yaptm, krk
ektiim gnlerde bu gerei gzlerimle grm, yaamtm. imdiler
de yani krk yl sonra, yine ayn inanc tayorum. Bana inanmyorsa
nz gnmzde Ermenilerin youn olarak yaad stanbul'daki Feriky semtine gidin, orada yaayan Diyarbakr'l demirci Hao'yu sorup
bulun, dediklerime sizler de inanrsnz. Ama yine de inanmazsanz o
zaman anlalan sizin de geri zekal, kabak kafal Ha~~o'dan farknz
yok demektir.
Diyarbakr'l Hao'lardan bir dieri de geri zekal, kabak kafal
Hao'ydu. Hao'nun kocanan kafas n kabaa benziyordu, yoksa
kabak m Hao'nun kafasn andryordu; bu zm zor bir problem,
47

zm olmayan sonsuz bir bilmece olarak biz Diyarbakr'l Ermenilerin kafasnda yer etmiti. Aslnda son zamanlarda rendiimiz bir ger-
ei beli1meden geemiyeceim. O da gerzek ve kabak kafal
Hao' nun ismini koyan vaftiz babas, hakiki kirvesi, zannedildii gibi
Kirve Mano deilmi. Zaten, Surp Giragos Kilisesi'nin kaytlar arasnda onun isim babasnn ad da yazlmam veya unutulmu, dolay
syla hakiki kirvesinin ismi bir sr gibi gizli kalm. Ancak genel kan
~unu gsteriyor ve deniyor ki; onun isim babas veya isterseniz isim
anas diyelim, bizim yal kocakar Kure Mama'dr. Yine tarihi bir gerek olarak denen u ki; gnn birinde gerzek ve kabak kafal Hao'nun
anas Pru, doum sanclar ekmeye balaynca, koup Kure
Mama'ya haber ulatrrlar:
''Aman Kure Mama, tez yeti, Pru yatak yorgan yatyor, dourdu
douracak!"

Kure Mama, u cahil, yal kocakan, knal uzun salarnn says


kadar Ermeni ocuunun doumunu gerekletiren kadn, koarak gelir
ve tecrbeli elleri, mahir parnaklaryla grevine balar.
Ancak doacak ocuk inatla ve byk kararllkla bir trl dnyaya
gelmek istememekte, direnmektedir. Kure Marna'nn btn gayretleri,
btn abalar, tecrbeleri, alnnda bonetk boncuk ter damlalarna dnp Pru'un da gibi dikilmi gbeine p p damlad halde veletten ne bir ses ne bir seda ... gn, gece sren byk bir mcadeleden sonra kmesteki kart horozun sabah ezanma nazire yapan sesine,
ocuun vi yaklamas da gelip karnca, Ku re 1'lama' nn yorgun, bitkin, kzgn, fkeli sesi de tempo tutar:
"Seni kpolusu, kabak kafal seni! Kure Mana'nn cann kar
dm, beni ifrit ettin. Dorusu bunca zamandr bu ii yaparm, bylesini
grmedim, azmak kald, lal oldum ulan! Sen ne geri zekal, kabak
kafal kpolusun ulan! Dnyaya adam gibi banla geleceine neden
knla gelmeye kalkyorsun?"
Bylece Hao'nun lakab "kabak kafal" ya da "gerzek" Hao olarak Kure Mana tarafndan tescil edilir.
Hao'lardan bir dieri de Yemenici Hao'ydu. Bizim oralarda Ermenilerin byk ounluu sanatkard. Genelde demirci, kalayc, duvarc
ustas, ta, sobac, kazanc, nalbant, marangoz, ya da yeneniciydi
ler. Diyarbakr'n yerlisi, genleri daha ok ayakkab giyerdi. Asl ye-

eni giyenler kyllerdi; yeneni veya ark giynek onlara daha rahat
gelirdi. Yemeniler de krmz ya da siyah renkteydiler.
Yernenici Hao'nun yemeni dikmekteki ustal Diyarbakr'n tm
kylerinde dillere destaml. Diyarbakr' kocanan ve iri ekirdekli
refis karpuzlarn an hreti 'gibi, onun da yemenileri nam salmt.
Yak kylerden kyller yemeni diknesi iin ona koarlard. zellikle
yeni ev tenecek gen delikan\lar... Usta' ya Krte seslenirlerdi:
"Usta Hao, j m ra sol ki bde."
Anladz deil mi? Ustadan kendi dillerinde yemeni satmasn istiyorlar. Usta Hao da en az Krtler kadar onlarn dillerini konuurdu,
hatta deiik bir K1 lehesi olan Zazaca'y da.
Yemenici Hao onlara hangi renkte yemeni istediklerini sorar, onlar
da genellikle krmzy tercih ederler, krmz isterlerdi. Usta Hao ba kar, byklar burar, sol gzndeki tikini biraz daha oaltr,
ksrr, sonra da gayet kesin ve kararl bir ifade ile kylye dner,
yine onun diliyle:
"Nabe!'' derdi.
Usta Hao, yemenici Hao "abe" dedi mi onun bu huyunu iyi bilen
kyller, 'nabe'yi u 'olmaz' oJur'a evirebilmek iin tek arenin, ustaya yemeni creti yanda, hediye olarak beraberlerinde kyden getirdikleri bazen bir il horoz, bazen bir tavuk, bazen bir tas bal, bir para
tereya, birka tane yumurta veya bir stl yani bir bakra yourt verirlerdi. Bazen kyller, Usta Hao gibi iin kurnazlna kap yemeni fiyatna ilaveten birka yumurta, tereya ya da bir !een kelek peyniri
vermek istemeyince, Usta Hao da yemeni satmamakta direnirdi. Onlara uzun uzadya, hi bkmadan, tezgahta duran yemenilerin sipari olduunu, sahiplerinin her an onlar alnaya gelebileceklerini, hatta onlardan yirmidrt mecidiye olan yemeni fiyatna ilave olarak bir nevi kaparo
gibi, ayrca bir stl !or peyniri, bir kei kl heybe dolusu ceviz veya
bir bakra dolusu zm pekmezi aldn syler ve diretirdi:
''Nabe!"
Yemenici Hao'nun yasz, balsz, yumurtasz, yemeni satt grln~ ey deildi, byle bir ey yapnas onun gibi bir ustaya, bir yeneniciye hakaret saylrd. O, bakkala gidip, "bana uradan on tane yumrta veya bir kilo tereya ver.'' diyecek adam deildi!
Benim de ilk ve son yemenimi diken Usta Hao'ydu. Siyah bir ye-

49

meniydi. On yalarndaydm, babam elimden tutmu Usta Hao'ya gve ona Ermenice:
"Usta Hao, Usta Hao, dusi yemeni mi gare," demiti.
O da "olur, olur," manasnda ban sallam, 'Tabii ki dikerim,
tabii ki oluna yemeni dikerim," demi, ayaklarmn lsn almt.
Ne bal, ne badem, ne de yaurt gibi bir istekte bulunmutu. Zaten isteyemezdi de. Gerek babam gerekse Usta Hao, ikisi de ayn kyden Diyarbakr'a gelip yerlemilerdi, yani Heredan'dar. kisi de dama oynamakta ustaydlar, birbirleriyle yarrlard. Dama dediimiz u onalt
siyah, onalt beyaz tala oynanan, satran c n akrabas olan oyun ... Ama
onlarn dama oynarken kullandklar talar, o srada, orada, ellerinin altnda ne varsa o olurdu. Bir oyun evrneye kalktklarnda birinin tala
r zeytin ekirdei, dierininki ise nohut; veya birinin karpuz ise, dieri
ninki kavun ekirdei olurdu. Her ikisi de Zazaca'y kendi ana dilleri
Ermeni ce' den de gzel konuurlard. Dahas ustann rk dilerini
babam kerpetenle ekmi, kocaman aznda gldke sar sar srtan
altn dilerini de yine babam yapmt. Usta Hao da kyllere altn
dilerini gsterip gsterip srtr, biraz da babann reklamn yapard...
Hao'lardan bir bakas da Kuyumcu Hao'ydu. ki zellii vard.
Birincisi iyi bir kuyumcu ustasyd. Yani alp satan deil, yapan, yaratan bir kuyumcuydu. Dayn Demirci Hao' nun denire, Yenenici
Hao'nun deriye hayat verii gibi o da altna, gme hayat ve ekil verirdi. Onun ellerinde altnlar bazen zarif bir haa dnr, evlilik an
daki gen kzlarn boynundan gslerine doru sarkard, bazen gsterili bir bilezik olur, kollarnda akrd. Kpeye dnen altnlar
kzlarn kulak memelerinden aslr, dansederdi. Bilmece yzne dnen altnlar gen delikanllarn parmaklarnda soruya dnrd.
kinci zelliine gelince, Kuyumcu Hao ayn zamanda iyi ve usta
bir balkyd.
Bilmem bilir misiniz, Dicle nehri asrlardan beri menderesler izerek, ylanka vi kvrlarak Diyarbakr' n mehur ve tarihi surlarnn glgesinde szlerek, genie bir vadiyi sulayarak, bkp usanmadan yoluna devam eder, akar durur.
Pazar gnleri Surp -Aziz- Giragos Kilisesi'nde Papaz Arsen ve yardmcs Estedur, her zamanki gibi sabahn erken saatlerinde 'Aravod
Luso' -aydnlk sabah- duasna baladklarnda, ~om tuntan dkltrm

50

kilise annn sesleri Ermenilerin toplu yaad Hanepek Mahallesi'nde dier adyla Gavur Mahallesi'nde yanklandnda, Kuyumcu
Hao -Emenicesiyle Voskeri Hao- ok daha erkenden torlarn yani
balk alarn srtlam, Dicle' nin kylarna inmitir bile. Kuyumcu
Hao altna, gme, istedii ekli vernede ne denli ustaysa balklarn
da en lezzetlisini yani iri 'ebbot'lar, has 'srink'leri yakalamakta da o
denli ustayd. Dahas, akam saf ve kzgn zeytinyanda kzaran balklarn yansra alan bir ie Yeni Rak' nn veya ev yapm mis gibi
arabn tadn, keyfini Voskeri Hao kadar bileni de azdr hani.
Papaz Arsen ile Kuyumcu Hao'nun aralar hibir zaman iyi olmad. Hatta bir gn Kuyumcu Hao anszn hastalanp yataa dnce,
anas TopaJ Tme -kzlk adyla Gzel Tne- koarak, topaHar nasl
koarsa ite yle, yuvadana yuvarlana, seke seke Papaz Arsen'in evine
gelir ve yalvararak yle der:
"Papaz Efendi, Papaz Efendi, n'olur gel, ihsan eyle, Hao'nun banda iki satr ncil oku! Oku da iyilesin, zavalln feci halde tm,
zangr zangr titriyor, zatlcemp olacak neredeyse ... "
Papaz Arsen de Topa! Tme'ye dnerek onu feci halde halar:
"Tme, Tme ... Pazar gnleri kiliseye gelmeyen, Kutsal Ayin'e katlmayan olunun banda ben ncil okumam! Gnaha girmem! Sen var
git syle o gnahkar oluna, arsn Dicle' deki 'ebbot'lan, oku ts un
onlara ncil' i .. :
Hao'larclan biri de komumuz 'kr' ya da 'keel' lakabl
Hao'yclu. Evet! Kr ve keel... Hao, keel, yani uyuz olmadan nce,
yani salar dklmeelen nce, yalnzca Kr Hao olarak arlrcl. Aslnda Hao'nun gzleri hi grmeyecek kadar da kr deildi. Sadece
zorlukla seebiliyordu. ocukluunda bizim oralarda ska rastlanan,
hatta bir zamanlar salgn olan trahoma yakalannt. Gzleri daima kan
ana gibi kpkrnz idi. Her eye zamansz alayan, mark, sulugz ocuklar gibi ele suluyclu. Dikkatlice baktnda gzlerini daha da
ksar, ite o zaman, ksack kirpiklerinin altnda gzden ziyade kfl
bir aa kovuu grrdnz.
Hao'nun. Kr Hao'nun isnine ikinci bir sfat da gelip eklenince
ve ad, Kr - Keel Hao'ya dnnce bu olaya en ok anas Ester
Baco, tabii ki Ester Baco'dan da ok kocasna bu ismi hi de yaktr
nak istemeyen kars Snkl Rozin zld. O. bunu hi<; mi hi<; hazs

medemiyordu. Ester Baco bir ana olarak olunun isnine eklenen bu


ikinci sfat sadece ona kar~ yaplm bir haksz l k olarak gryor, o
lunun asla kr ve keel olmadn, hatta hatta az bulunan yak~kllar
dan biri olduunu syleyerek Hao'nun keel kafasn iri gslerinin
arasnda sktrarak okuyor, pyor ve maniler diziyordu:
"Bu keel asla deil keel,
Bu keeldir aslnda herbere reel !"
Bir dier Hao da, 'Dnrn Hao 'ydu. Dnrm Hao terziydi.
Krk dme tabir edilen yelekierin altna giyilen, paalar hafif yrtma
l, gabardin kumandan nefti yeil, koyu kahverengi Krt alvarlarnn
en gzelini o dikerdi. Aslnda o da Diyarbakr'da yaayan dier Ermeni
ustalar gibi iinin ehliydi. Kyden gelen Krtlerle konumaya bala
ynca nedense onlara peinen 'dnrm' derdi. Bundan dolay da ad
Dnrm Hao oldu ve yle kald.
Baz tarihilere gre, Ermenilerle Krtler arasnda yakn tarihi ba
lar var. Ne denli dorudur bilemiyorum. Ne d~nli dorudur, ne kadar
gerektir onu Dnrm Hao'ya sormak gerek, iin dorusunu bilirse
ancak o bilir.

52

TUMAS'IN KlZI

Biz de sizler, onlar ve ba~kalar gibi "Dnyann hali budur" dedik, seneler evvel sizlerin ve sizin gibilerin yaptn denemeye kalktk. ster
seniz laf eveleyip gevelemeden, ksa keselim. Bildiiniz gibi laf uzad
m, kabak tad verir, kokuur. Evet, "artk tam zamandr" dedik ve evlendik.
Evliliimiz basit, sradan bir evlilikti. nce zeminini hazrlamak gerekiyordu, yle de oldu. Daha dorusu, zemini, ortam yaratmak biraz
da bana dyordu, ne de olsa ben de erkektim ve bizim oralarda ilk
adm erkeklerin atmas doald. Zaten benim baka trl yapnam iin
de herhangi bir neden yoktu. yleyse dierleri gibi ya da sizler gibi ben
de aynsn yaptm.
Bizim hikayemiz de hemen hemen sizinkinin bezeriydi, byk bir
53

fark

yoktu, zaten olamazd da, nk ben de gelenekiere sayglydm,


sizler gibi, babam gibi. Eh ne de olsa ben de Adem Baba'mzn
soyundan geliyordum. Adem Baba'mz da gnn birinde Havva
Ana'nzla evlendiine gre, ben neyi bekleyecek, niin bekleyecektim?
Beklemedim. Zaten onalt yana kadar beklemekten canm burnuma gelmiti, daha da m bekleyecektim? Geri 'sabreden dervi murad
na erermi' gibi laflar edenler pek oktu ama, benim o tr szlere do
rusu karnm toktu, o tr laflara da pek akl m ermiyordu.
O gnlerde aklmn erdii uydu: madem ki ben de babam gibi uzun
pantalon giyiyordum, o halde evlenmeliydim. yleyse neden olmasn
d, bu konudaki dncelerimi artk birilerine amann, zaman gelip
geiyordu neredeyse.
Bizim oralarda, byklerimiz bir araya gelip sohbete koyulduklarn
da, kklerin susup dinlemesi kurald. Aksi taktirde ensene inen bir
tokatla ksack boyunla yere yklr, topra perdin. Ben bu gerei
birka kez boylu boyunca yere yuvarlanp, topra perek anladm.
Bylece, dinieye dinleye, nihayet bir kzn gzelliini doru drst anlamann en iyi yolunun, onu hamamdan karken grmek olduunu belledim. Ben de bylece byklerimin szlerine kulak asarak, sayg duyarak, gerekeni yaptm ve doruca evimize en yakn hamama, Paa
Hamarn'na gittim, kapsnn nnde nbet tuttum.
"Bu gzeldir, bu deildir," diyerek akam ettim. Ancak son karar
m vermek iin ertesi gn tekrar hamamn nndeydim. Ve, anladm
ki, en gzel kz komumuz Tumas'n kzym ... Geri ben Tumas'n
kzn daha nceleri de ok grmtm ama, hamamdan karken ilk
kez gryordum.
Bizim oralarda erkek, kz ok sevdi mi, 'vuruldum' der. Ben de
Tumas'n kzna vurulmutum. Ama ne vurulma! .. Akamlar erkenden yataa girip yorgan bama ekmeye baladm. Byle yapnca
sanki Tumas'n kzn daha rahat dleyebiliyordum. Bir kza vuruldun
mu gelenekiere uyarak bir taraftan da zayflayp yava yava erimeliydin. Ama bu zayflayp erime ii ne denli abuk becerilirse, byklerio
dikkati o denli kolay ekilmi olurdu. Ben de her gn daha az yemee,
a kalmaya zen gsterdim.
Gerei sylemek gerekirse itahm yerindeydi, ama rf ve ananelere uymam, gelenekiere aykr davrannamam gerekliydi ... Ben de yle
tpk

54

yapyordum.

Zaytladn. Zaytladn ama, benim zaytladnn, gn be gn


eriyip bittiimin kimseler farknda deildi. Byle devam edecek olsam,
iplik olup inenin deliinden geecek, yani ine iplik olacak ve de te
tarafa yolculua kacaktn. Bana, kendime ve de akma yazk olacak,
bouna vurgun yemi olacak, en kts Tunas' n kz da beni bu halimle hakl olarak beenneyecekti. O halde kararn verdim. Konuyu
aacaktm ... Konuyu amak n? yi ama kime? Nasl?
Konuyu atm. Bir gn uygun bir anda Tunas'n kzn eneden
su doldurmu, yalnz bana eve giderken grnce, yanna yaklatm:
"Kz, ver suyunu ben ta yaym," dedim.
Tumas'n kz pancar kesildi:
"Yooo."
"Kz ver tayaym."
Su dolu kovay elinden kapmak istedim. Ama o benden daha atik
davranarak, elini kovaya daldrd, zerime su att, beni siatt ve glerek eve kotu. Ben de elbisemin kurumas iin gidip gnein altnda dikildim. Elbisemin kurumasn beklerken de kendi kendime unu dn
dm: "Madem ki beni slatt, o halde benimle evlenecek!"
yle dndm, nk bizim oralarda erkein nne atlan mendil
veya zerine boca edilen bir tas su, dpedz evlenmek iin yaplan ak
bir davetiye yerine geerdi. Zaten byle bir davran, kz ve erkein birbirlerine 'vurgun' olduunun da kesin kant saylrd. stm bam
kuruduktan s'onra zaman kaybetmeden hemen anann yanna kotum:
"Ana, sana bir ey diyeceim."
Anam sanki beni duymam gibi iine devam etti. amar ykama
y srdrd. ok nemli bir ey syleyeceimi, beni dikkatle dinlemesi
gerektiini yineledim. Anam biraz umursamazlk, biraz da kzgnlkla
sylendi:
"Zaman m imdi? .. Tam hamur yourur, amar ykarken gelip
syleyecek mutlaka bir eyler bulursun ... Ne ok da babana benziyorsun."
Bir an anann alay l konumasna ierledim, ancak biraz da sevindiimi belirtmeliyin. nk anam ilk kez beni baban1la rnukayese ediyordu. Bu benim iin bir bakma olumlu bir eydi, demek ki artk babamla
boy lyordum. Ohaldeanarn iin zamaniamam ne denli yersiz idiy-

55

se de benim iin

almann

tam

zamanyd. Frsat karnadar doruca

giritin:

"Ana, ben evleneceim."


Anam, cevap vermeden, hi nemsemeden, amar ykarnaya
devarn etti. unu da belirteyim ki o anda benim kirli donumu ykyor
du. Anann bu vurdumduymazln dorusu hi bekleniyordum. a
rdm, ama bu kez kzgnlk sras bendeydi, sesimi biraz daha ykselterek, kzgn bir ifadeyle ayn cmleyi yineledirn:
"Sana evlenceeim dedim ... "
Anan amar leenindeki donundan ban yukar kaldrd, yzme bakt, gzlerini gzlerime dikti, patlad patlayacak bir ifade ile, bir
mddet yle baktktan sonra, "n, n," diyerek ban bir saa bir
sola sallad; diyeceini sanki yutuyor gibi yutkndu, ban nne
edi, bu kez hrsla amar teknesinden kard donumu, yanndaki
kocaman tan zerine koydu, daha iyi temizle~esi iin de eline ald
tahta tokala tokalamaya balad. .. "N, n"n sras bu kez bendeydi. Sesimin en yksek perdesiyle adeta haykrdm:
"Babama syle! Onu' olu eek kadar byd ... Ve evlenmek istiyor. .. Ve ... "
'Veee' dedim ama arkasn getiremedim. Daha dorusu ne diyecei
mide pek bilmiyordum. Panik halinde dar frladm. Tumaslar'n kapsnn nnden getim, kede ak oynayan arkadalarma katldn.
O akam her zamanki gibi yemeimizi yecikten sorra ben erkenden
yatama girdim. Erkenden yataa girmemin iki nedeni vard. Birincisini biliyorsunuz, Tumas'n kzn daha iyi dleyebilmek, ikincisi ise
anam ile babam babaa brakp onlarn benim hakkmda konumalar
na olanak tanyarak, benim evlenme konumun grlmesine yardmc
olmakt... Nitekim de yle oldu. Yandaki odadan Krte konumaya
baladklarn duydum. Aslnda Krte at pat anlyordum. Ama onlar
bu gece belli ki benim duyup bir eyler anlamarn nlemek iin Krte
yerine benim hemen hemen hibir kelimesini anlamadm Zazaca konuuyorlard.

Anamla babam o gece bitmez tkenmez konumalarn hep Zazaca


srdrdler.
Ertesi gn nedense erken uyandm. Ama yatandan knaya pek
cesaret edernediim iin, sanki uyuyormu gibi davranarak babamn ie
56

gitmesini

bekledi. Babann

n ayn

anda

ksrk se~iyle,
yataktan frladm.

d~ kapnzn kapand

Kahvaltda anamn suama hibir ey konunad. Anann bu suskunluu karsnda daha fazla sabredeneyerek sordum:
"N' oldu, babama syledin mi?"
Anam hi dnmeden, duraksamadan, hemen cevabn verdi:
"Syledim."
"Eh, ne syledi?"
"Evvela : karnn doyursun, sonra evlenneye kalksn, dedi."
Anam szn tamamladktan sonra hemen ayaa kalkt ve sanki
koup bir yerlere.yetiecekmi gibi aceleyle sofray toplanaya balad.
Ben hi beklemedii m bu cevap karsnda akn, kzgn, sordum:
rat

bir

duyduunda

kar~t.

''Eeee?''

Bu sefer anam sabredenedi ve patlad sonunda:


"Daha dnk ocuksun, evlenmeye kalkyorsun ... Evlenmek kim
sen kim! Kar sahibi olmak kolay n zannediyorsun? Kzn karnn
nasl doyuracaksn? ... "
Anam makinal tfek gibi saldrya gemiti. Belli ki daha ok konuacakt. Ayaa kalktm ve dengesizce bardrn:
"Mide, mide, mide ... Baka bir ey yok mu bu dnyada?"
"Var... Var tabii ki ... Ama her eyin de bir zaman var. Evvela u
okulunu bir bitir. Askerliini yap. -be kuru para kazan, elin ekmek
tutsun, ondan sonra ne bok yiyeceksen ye!"
Dorusu anan bu kadar kzgn, bu kadar fkeli ve de bana kar
bu kadar acmasz, ilk kez gryordun. Genelde uysal, verici, herkesin hakkna saygl olan anan sanki gitmi, bu tavrna hi tank olmadm yabanc bir kadn gelmi tepene reklenip otummtu. Sesimi
karmadm. O, fkeyle konumasn srdrd:
"Hem sana kim kz verir, kim seni ister?"
"Ben kz buldum."
Anam herhalde byle bir cevap beklemedii n biraz akn ve
biraz da merakla sordu:
"Hangi ku beyinli aptal akln eldi?"
"O ku beyinli, aptal maptal deil, Tum as' n kzdr..."
"Neee, kafasndaki tahtalardan biri eksik olan Tumas'n kz! .. O
smkl uan n .. '1"
57

Anam daha fazla devam edemedi, alamaya balad. Ben, anann


yzndeki gzya seiini grnce, ardm, kemik yutmu, ama yutarken de becerememi, yutkuna yutkuna kzarm bir it gibi hissettim o
anda kendimi. Ama artk yutkunmayacaktm, bu kadar da fazlayd
dorusu, anam benimle dpedz alay ediyordu. stikbaldeki gelinini
"smkl" diye anyor, bir de benim zevkimi knyordu. Bu tutumuyla
da beni kararmdan caydrmaya kalkyordu ... uan, hi de anann dedii gibi birisi deildi. Ben hamam nlerinde bouna m bu kadar beklemi, bouna m ince eleyip sk dokumutum? Bu, olsa olsa bir kaynanann gndz gzyle gelinine amur atmas gibi bir eydi. Onun iin
anann gzyaiarna tepkim ok sert ve erkeke oldu:
"Smkl de olsa isterim!"
Evet, smkl de olsa Tumas'n kzyla evlenneye karar vermi
tim. Ama gelin grn ki, hevesim kursamda kald. Olmad. Babam
"hayr" dedi. Evimizde babamn kararlar Tanr buyruu gibi bir eydi.
Deimezdi. Deinedi de. Bylece ilkakmda gelenek ve greneklerimizin kurban oldu.
Tumas'n kz, smkl uan'm bakasyla evlendirdiler. Ben
okulumu yarm braktm, babamn yannda, onun mesleini rendim.
Eeklere semer dike dike semerci ustas oldum. Drt yl sonra da; "Eh,
artk elin ekmek tutuyor, evlenebilirsin ... " deyip beni Haer'in kzyla
evlendirdiler.
imdilerde Tumas'n kzna sokakta her rastladmda, bam
nme eerek yryorum.
Karm hamile ... Kz ciaurursa adn uan koysam m? ..

58

BZ LER

yazlar hep scaktr. Gne, gne olmaktan kar,


bela kesilir, gkten ate olur yaar. Gkten ate yamaya ba
laynca da bizler, buz satan dkkaniarn nnde paramzla rezil olur,
bir parack buz iin adeta dilenci kesilirdik. Evlerde buzdolab hayal
etmek, hayalden de te, uyank gzlerle rya grmek gibi bir eydi ...
Buz satan dkkaniarn nnde, buz fabrikasndan gelmesini beklediimiz birka kalp o olaanst varlk, asla dondurulmu su demek
deildi. O sanki bambaka bir dnyadan gelen ve eriilmesi ok zor
olan gerekst, gizemli bir eydi. Bizler sabrszlkla onun fabrikadan
yola kmasn, khne bir kaptkatnn iinde, samanlara gmlm,
yzn gstermekte nazlanan bir gelin gibi salma salma geliini bekler
clururduk.
Bizim

Diyarbakr'da

bamza

59

nnde kuyrua girerek sra beklemek gibi kt


yoktu. Gcn yetiyorsa, bileinin kuvvetiyle buzunu
herkesten nce alabiliyorsan, o zaman kuyruk nuyruk, sra nra ne
demek! Uzat kolunu, itiver onu bunu, bastr paran al buzunu! Ve de
ek git! yle de yapardk. Bizler buz alabilmek iin, kendi aramzda
kran krana kavgamz srdrrken kocanan buz kalb da, beline
kadar soyunnu, marul gbekli, kei kll gsl, pasakl ve elleri
kirli buz satcsnn, kyasya, insafszca, ard ardna indirdii balta
darbeleriyle paralandka, bizim a gzl baklarmz arasnda kendi
yaamn srdrmek iin Tanr'ya yalvarrcasna ban gklere do
rultur, ancak tepesinde dikilmi kzgn gnei grnce de, kahrndan,
doduuna doacana piman olur, paraland ka, kldke ken talihine kzar, sinirlenir ve aresizliin verdii utan~~la, oluk ocuun
elinde ehrin sokaklarnda, yol boyunca, p p gzya dkerdi ...
Kan ter iinde, eriye eriye, aiaya alaya, sziana szlana, son yolculuuna kan buz parac, kerpiten yaplm evierimize tamamen
lmeden, yok olmadan, bitip tkenneden yetiebilirse, analarnz iki
elleri hamurda da olsa, ilerini glerini brakr, gz yal bu buz parasn vakit kaybetmeden, hemen bir 'or' parasna, yani bir beze sararlard. Onun stne ikinci bir 'or', sonra da nc ve drdnc
'or'larla bebek kundaklar gibi kundakladktan sonra am talann
iine yatrr, zerine de bir tahta paras srerlerdi. Bylece buz paras
bir hazine gibi saklanrd gnein acmasz ateinden. Bitkin, yorgun,
hayata kskn, talihsiz buz paras henz eriyip lmeden, canl canl,
mezarna gmlnce, artk akam olmu, evli evinin, kyl kynn,
san da kendi deliinin yolunu tutmu demekti.
Babam da gecikmezdi. Omzunda tad kocaman karpuzuyla
sokak kapsnn taknan akaklard. Evlerimizin sokak kaplarnda,
adna akak dediimiz demir tokmaklar aslyd. Zil mil, elektrik melektrik Tanr'ya ok yakarnasna ramen henz Papaz Arsen'in evinde
bile yoktu ... Babam kapy iki kez akaklar, tad ykn altnda
yorgun, scaktan bunalm, eve gelirdi. Aam, o saatlerde mutfakta ta
ekmei piirirdi. Kzkardeim kap eiini ykarken, kk kardein
de koarak, neredeyse boyu kadar byklkteki karpuzu kucaklayp babamn elinden alnak isterdi. Babam ceketini ve kasketini karr, duvardaki engellerden birine asard. Ceket ter kokard. Sonra avludaki
Buzcu

dkkan

al~kanlmz

fO

kuyuya ynelir, eskimi~, yal tulumbann nnde dururdu. Bizler, ocuklar, babamzr terli alnn, yzn ykayabilmesi iin koup tulun
badan su ekerdi k. Babam iki avucunu birletirir havuz yapar, tulumbadan akan suyun nnde tutar, dolan suyu ~ap ap' terli yzne
vururdu. Bumunu ykar, azn alkalar, salarn slatr, bylece serinlemeye alrd. Sonra kardeim koarak duvarda asl duran havluyu getirir babama uzatrd. Babam, yzn kurularken, bir taraftan da
"oh, oh" der, sanki ona sunduumuz bu hizmetlerden dolay teekkr
eder, yorgunluunu unutup sedirdeki her zamanki yerine otururdu.
Babamn yerini almasyla, anam, artk herkesin hazr olduunu
anlar, sofray kurard. Yere bada kurar otururduk. Anam yemeimizi
getirirdi. Genelde. yiyeceimiz ayran orbas, ta ekmei, bulgur pilav, sulandrlm pekmezdi. Ayn kaptan, ayn tencereden yerdik.
Kak grltleri arasnda babam, 'Kak sesleri, bana keyif verir,
yiyin! Bolca yiyin! Gzel gzel yiyin. Doyasya yiyin ha!' der, babam
zn keyit1e yemesi iin bizler de uyardk szlerine, keyifle ve bitmeyen
itahmzia tahta kaklarmzla alakak dalardk nmzdeki pilava.
Tahta kakla yenen yemein lezzetini bilir misiniz .. ? Pilavn yannda
ayranla dolu tasta yzen minik buz paracklarn son nefesiyle yemeimiz biterdi.
K geceleri babam arap ierdi. Biz arab sat almazdk. arab
anam hazrlard. Siyah, kk taneli, ral Siverek zmn, plak
ayayla ezer, suyunu 'katremis' dediimiz kocaman gbekli damacanaya doldurur ve krk gn sayard. Krk gn sonra arap iime hazrd.
Uzun k geceleri nsafirlie gelenlere arap ikram ederdik. 'in, iyi
iin, bu arap bir bakadr ha .. .' derdi babam, arap dolu koca bakr
tas misafrlere uzatrken. Ve misafirler de bir gzel ierlerdi, kafay ekerlerdi, naza ekmeden kendilerini ... Sonranaz tuzu kime ve niin yapacaklard..? Babam, 'Beri gel kmr gz! m, ben adam yemem' ar
ksn sylediinde, anam onun sarho olduunu anlard... Lusarar
Estedur, yani Papaz Arsen'in yama, yardmcs Estedur day, tiz sesiyle, 'Dere kenarnda bir ev yapmam, kerpicim tkenmi naar kalmam'la devam ederdi. Trke'nin yan sra Krte de sylerlerdi.
zellikle babamla ayn kyden olan Heredan'l Keya byle yapar ve
koyverirdi sesini: "Yere yade, rebeno dino Kerecdai, vala tu esmeri
karakai, Hude nurademno bke ser kanka Erbedai ... " Keya
(]

Day'nn arksn anlayamadnz deil

mi? Oysa ok basit; Karacayar ile Erbeda enesi'nde nurada ermek istiyor, bunu da Tanr' dan diliyor. .. Altm yandaki Keya D ay bu ar
ky dktrdkten sonra, tastaki arab fondip ederdi ...
Bir de hep bir azdan sylediklerinde, 'Buras Mu'tur, yolu yokutur, giden gelmiyor, acep ne itir' trks, nedendir bilinmez, sonunda gzyaiarna karrd. ..
Olaan gnlerde yemek sona erdiinde, babam bir keye ekilir,
ya da yer minderinde oturur, eski gazeteleri okurdu. Bunu biraz da
okuma yazma kurslarna katlp sonradan rendii alfabeye, diplona
yerine geen, adna 'ahadetname' dedii kat parasna kar olan
saygsndan yapard... Mevsim yaz ise, yani gnein bizi kasp kavurduu gnlerde, yemekten sonra dama kardk. Bizim evlerin dam
dzd ve toprakla rtlyd. Yaz banda dama taht kurardk ve geceleri tahtta yatardk. Scak yaz geceleri ierde yatnak olanakszd. Bir de
akrep korkusu cabas. Elbiselerimizin kollarnn iine, ayakkablarn
za girerlerdi. Tahtn etrafn ince amerikan beziyle epeevre evirir,
bylece gece uyurken, aile srlarnn dar szmasn nlerdik ... Bu
srda beze 'stara' derdik.
Bazen ani bir yaz yamuru, gece yars iri taneleriyle bizleri yoklard. Topariardk yatanz yorgannz aceleyle aa inerdik; geceyars gleri, en ok biz ocuklar sevindirirdi. Bize bir tr oyun gibi gelirdi. ekerdik yorgan kafamza ve yamurun yorgandaki 'tp tp'
patlayan melodisini dinlerdik. Ancak, ertesi gn ananzn kirlenmi
yorganlar ykadktan sonra tekrar srtiayp dama karaca gerei
unurumuzda bile olmazd.
Surp Ha, yani Aziz Ha yortusuna kadar danda yatardk. Ha yortusu gelince mutlaka havalar sourdu ve yamurlu gnler balard. O
zaman da u tekerlemeyi sylerdik:
"Ha, dandan ka ... "
Ve kaardk, inerdik damdan ... Taht ertesi yl tekrar kurulmak iin
sklr. yanur ve yldzlar altinda uyumann byk keyfi de sona
ererdi. Bunu yamurla lo tann bitmez tkenmez mcadelesi. bitmeyen kavgas izlerdi. iri yanur damlalar damdaki toprak ve samn
sker alr. ta odamza dek ilemeye alr, lo taysa babamn ter
damlalarna kararak bir saa bir sola yuvarlana yuvarlana tm arlda'l, karakal, esner

62

yla dammz

perkitir, salamlatrrd.
Bizler artk odalarmzda, akamlar yere serilen, sabahlar ise toparlanp 'ykeri' denen ykle konan yataklarmzda yatmaya bala
ynca, akrepler de topran barna ekilir, ertesi bahara kadar tekrar
buluma dileiyle uykularna ekilirlerdi.
Sonbahar demek, kilerierin azna kadar doldurolmas demekti.
nce odun kmr alrdk. Anam yzn, azn, ban bezle rter,
sadece gzlerini akta brakr ve uvallar dolusu kmr ayklay p cinsine gre istif ederdi.
"Bu 'arot'tur," der, az yanm, iyice kmrlememi olanlar ayrr
d.

der, eledikten sonra elein altnda kalan kk kmr


bir kenara yard.
"Bunlar da 'agik', yani iyi kmr, has kmrdr," eler, onlar zel
bir itina ile ayr bir yere clizer, kmelercli.
Evimizde, her kmrn kullanlaca bir yer vard. 'Arot'lar amar kazannn altnda yaklr, su kaynatlrd. 'Agik' yani iyi ki:imrle
ta ekmei piirilirdi. 'Dk' ise, nohut kavurup leblebi yapmak iin ya"Bu

'dk'tr,"

paracklarn

klan atete kullanlrd.

Sonra bulgur ve dvme hazrlardk. Buday ayklanr, deirnene


gnderilirdi. Gelen un elenirdi.
"Bu has un."
"Bu kepek ... "
Has undan 'patila' denen bir nevi peynirli brek yaplrd. Ancak
patila'nn lezzetli olmas iin, peynirin tam yasz, 'imansz' peynir olmas gerekirdi. Kepek ise sokaklarda 'ie aliyam, bo ~ie aliyam'
deyip, srtlarndaki torbalada gezen Yahudilere veya bizim deyimimizle
'Moe' !ere satlrd. Onlar da topladklar kepekleri ve bo ieleri ba
kalarna satar, ticaret yaparlard. Ermenilerin hemen hepsi esnaf, sanatkardlar. Moeler ise ticaret adam...
Anam koruk suyu hazrlard, ceviz sucuu yapard. Kuru zm ve
pestili satn alrdk. Egil'in pestili en iyisiydi. Pestil ne kadar ince olursa o kadar lezzetli olurdu. Sizler, pestilin iine ceviz ii koyup yediniz
mi hi? Tadn bilir misiniz')
Bizim nuhallebiniz, yourttu; ikolatamz da, i.izi.in ~rasndan yaplm, gnete kurutulmu. sonra kalp halinde kesilmi "kesme' ...
63

Youn.la

daha

pekmez katan.lk, ka~k


bizim kekiniz ...

dorusu

ardnz n..?

kak

yerdik. Bizim

pastamzd

bu,

EKMEK, EKMEK, EKMEK

Bizim oralarda, Diyarbakr'da, ekmek ok yenir. Ekmeksiz yemek


yemek, ekmeksiz karn doyurmay denemek, alk denen eyin ne olduunu bilmernek gibi bir eydi. Ekmei ne denli sevdiimizi, ne kadar
ok yediimizi de gnlk konumalarmzda dile getirirdik Birine "Gel
otur, yemek yiyelim," demez "Gel ekmek yiyelim," derdik. Yemek yerken yanmza gelen birine veya bir misafirimize, "Yemek yedin mi?'',
"A msn?", diye diye sormaz, "Ekmek yedin mi?" diye sorardk. Biz
una inanrdk: Ekmek yememi bir insan, tok olamaz, mutlaka atr ...
Bizim evlerimizde kilerlerimiz vard. Kilerlerimiz kocaman gbekli
kpierle dolu olurdu. Kplerin iine ne mi korduk? Syleyeyim: ncelikle en kocaman, en iko, en gbekli kpmz unla dolu olurdu.
Onun yansra boylarna gre dizilen dier kplerimiz dvme, bulgur,
65

mercimek, nohut, fasulye ve pirin kpleriydi. Baka kplerimiz de


vard: Pekmez kp, onunla kap komusu ya kp, biz ocuklarn en
ok sevdii, sk sk da yoklad, bu yzden de ikide bir analarndan
zlgt yedii kuru zm kp, pestil, ceviz ve cevizli sucuk kp ...
Bizim oralarda zenginlik ls, kilerin bykl, kilerdeki kp
says ve onlarn da gbekli ya da sska olularyla llrd. Evin
kpleri tmden bosa, o evin durumu berbat, kt, hali perian ve ack
l demekti. Biz dualarmzda bunu belirtir, yle sylerdik:
"Tanr kimsenin kpn bo brakmasn."
"Halil brahim'in beti bereketi kplerimizden hi eksik olmasn ..."
Pazar gnleri kilisedeki ayinden sonra, Papaz Arsen'in cimrice datt kutsal ekmeklerden birer tane alabilmek ve o minik ekmeklerden
her kpn iine bir tane koyarak bereketini arttrmak iin analarmzn
verdii ura her trl vgye laykt. Papaz Arsen, pazardan pazara
datt be kutsal, incecik, yufka minik ekmek yerine, tembellik etmeyip daha ok ekmek yapp daha ok datsa, analarmz da kutsal
ekmek kapma yarna girmeden kplerini doldurabilse daha iyi olurdu,
ama Papaz Arsen'in de kendine gre mutlaka bir bildii vard. Onun bu
ekilde davranmasnn nedeni bir srd. Bu srr Tanr'dan baka bir
bilen de yoktu.
Genelde kplerimiz iki renk olurdu: Krmz toprak, yani kil renkli,
bir de yeil srl olanlar. Kil renkli kplerimize, un, dvme, yeil merdmek, krmz mercimek, nohut, fasulya ve bulgur; srl yeillere ise eritilmi ve sonradan sa rgs eklinde rlm, iine de yabani peynir
otu konmu peynir, kaya tuzu, pekmez ve ya korduk.
Anarn hamur yaururken veya ayran orbas piirirken, kilerden almas gereken bir ey varsa, hamurlu elleriyle, tetin yanndan kalkmadan bizlere, bana, kardeime ya da kzkardeime seslenirdi:
"Kz Ani, kilerden azck tuz getir."
Kzkardeim koarak tuz kpne ynelir, kpn yuvarlak tahta kapan kaldrr, onun da altndaki bezi aralar, bir para tuz alr, kapa
n tekrar yerine koyar ve tuzu getirip an~a verirdi. O da, tuzu hamura
katar, kendi kendine dualar fsldar ve yourmay srdrrd. Biraz
sonra bu kez baka bir ey iin seslenirdi:
"Sopeee, kilerden ll getir!"
Sope dier kzkardeimdi. Ani'nin k. Aslnda ad Sope deil,
66

Ardemis'ti. Ksa boylu, toparlak olduu iin ona bu ad daha uygun grlmt. Bir zamanlar Diyarbakr'da Sope adnda yal, ksa boylu bir
kadn ve yine yal, ksa boylu bir erkek yaam. Erkein ad da Garabet. te onlarn hatrasn yaatmak iin, onlarn ansna saygdan,
btn ksa boylu erkeklere Garabet, ksa boylu kadnlara da Sope
demek geleneksellemiti. Sope ve Cce Garabet oktan toprak yn
olmulard ama, yaayan bir yn Sope ve Cce Garabet'ler vard.
"Sope di hadisene, ll getir!"
Sope kilere gider, gecikince de anam veryansn barrd:
"Di hadi, crcr bcei... Llk nerede kald?"
"Ana, ll nereye koydun, bulamyorum?"
"Gzn kr olmasn kz, boyundan uzun ll grmyor
musun?"
Sope boyundan byk ll arayadursun, anann sabr tkenir,
bartsn yinelerdi:
"Hepten krolasn ... Kz, Apo'nun tenceresinin, Ani'nin sinisinin
yanna baksana!"
Bizim evde, bab'am Ske ve anam Hno, ilerini kolaylatrmak, ayrca ilerde onlarn yokluunda, biz kardeler kendi aramzda miras kavgalarna dp birbirimizi yerneyelim diye evdeki baz kap kaca ocuklarn adlaryla vaftiz etmilerdi ... Onun iin eve alnan yeni bakr
tencereye Apo'nun tenceresi, bakr siniye Ani'nin sinisi veya Sope'nin
hamam tas diyerek ii kolaylatrmlard.
Sope sylenen yerde ll bulup yuvarlana yuvarlana top gibi
gelir, anama uzatrd. Anam hamurlu ellerini ykar, ker babein yan
na, babein iinden bir para snmemi kz bulur, onun etrafna dzenli bir sra kmr sralar ve baard llkle flemeye.
Ll kaval gibi flerdi anam. Zaten llk denen bu nesne, kaval
kadar uzun, onun kadar kaln bir demir borudan ibaretti. Bir ucundan
flendiinde dier tarafndan hava kard. Havann kt yer daha
dar olduu iin de hava biraz daha basnl kard. Anam derin bir
nefes alr, yanaklar hava ile ier, kzgn bir bindiden fark kalmaz ve
flemeyi srdrrd. Anam birka kez hindi gibi iip, lln ucundan kan tiz sesle hindileri bile kskandracak duruma gelince, kmr
de bu aba karsnda utancndan yava yava kzarnaya ve alevleriyle
anan selamlamaya balard.
Ate hazrlannca, habein zerine bir sacaya oturturdu. Buna biz
67

kendi ana dilimizde, daha dorusu yre Ermenicesiyle 'gesgerenk' derdik. Gesgerengin zerine de sac yerletirirdi. Sac, u sizin bildiiniz,
zerinde yufka ekmek piirilen, karnma bir tekme vurulup, kamburu
karlm demirden sac paras...
Sac atete snp kendini cehennemin gbeinde hissedince, anam
bir yandan yanndaki yuvarlak tahta sehpada, usta elleriyle bir topak hamuru, okiava ile aarak yufkaya dntrp sacn stne atard. Sacn
hararetine dayanamayan incecik yufka hemen kabarrd. Anam pimi
yufkay kapt gibi sacn cehenneminden kurtarr, yerdeki bezin stne kor, ikinci bir yufk.ay saca atard. Anam krk elli kez ayn ilemi yineler, biz onun bu maharetini dikkatlice ve sabrszlkla izlerdik.
Sonuncu yufkann sacn stne 'ht' diye frlatlp, 'frt' diye
toplanmasyla birlikte bizim de tkenmek bilmeyen sabrrnz tkenir,
koup kilere dalar, birer parakelek peyniriyle boy srasna girer anamzn nnde dizilirdik. O, bizlere birer scak yufka verir, biz de tpk
anamzn bir zamanlar bizleri kundaklayp sard gibi scack yufkann iersine yerletirdiimiz peyniri sarar, gle oynaya ve byk bir i
tahla onu yerdik.
Baka zamanlar anamz bizlere 'znglik' piirirdi. Znglik de hamurdan yaplrd. Daha nce sylediim gibi bizler hamurla yorulup
ekmekle byrdk.
Tavann iine biraz ya korsunuz, ya erir, gz gz gzlerinizin
iine baknca, iine bir kak hamur dkersiniz, hamur fkesinden k
zarm yan iinde, arp kalr, yapacak hibir ey bulamaynca da
kabarr ier, tostoparlak olur kamburlar. Siz kzgn yan iinde
kamburlaan bu zavally karr zerine dktnz pekmez ile azn
zn suyu aka aka afiyetle yerseniz yediinizin 'znglik' olduundan hi
kukunuz olmasn.
Sacn

zerine konari hamur yufka kalnlndan fazlaysa, neredeyse

anann sere parm<i' kalnlnda ise, o zaman hafif kz ateinde sn


m sacn zerindeki haftur yava yava pier ve pitike de sze gz

gz,.gz eder. Gzlerinize bu kadar hayran bakan, baygn baklaryla


kabartan bu scack ekmei alp, kalayl bakr bir tepsinin
iine koyp, zerine de erimi halis Karacada tereyandan dkp, bir
de toz eker veya zevkini_ze gre pekmeze bulayp yerseniz, yediinizin
ad 'ta ekmei' dir.
itahnz

68

Bir de 'cumur' vard. Hamur yorulup, zerine de ha iareti yap


iin st bir bezle rtlp evin en scak kesine konulunca, onun ekimesini beklemekten baka yapacak bir ey kalmazd. Ben
nedense hep ekimi, tetten tamak zere olan hamurlarn stne getirdim ... Benim bu zamanlamama anam hayran kalr, hemen hamur tetini
bamn zerine yerletirip beni frna yollard. Bu, benim bitmeyen
grevimdi. Pien ekmekleri alr eve dnerdim. Scak ekmein mis gibi
kokusu henz zerindeyken, ekmein scak buhar daha dalmam
ken, ekmek daha ellerimizi hafife yakyorken, bizler oturur kerdik
yere, taze, scak ekmei para para ufalardk. Bylece frnda zaten
can yanm, pimi ekmei, bir de biz mncklayarak, para para ederek, doduuna doacana, pitiine pieceine piman ederdik.
Ekmek artk ekmek olmaktan kp ufalana ufalana ne olduuna kendisi
de bir trl karar veremez duruma gelince, onun bu meralana bir son
vererek, zerine tereyan dkerdik. O, daha tam kendine gelmeden
pekmezle kartnp bir gzel yourup topak topak yapnca, artk yenecek kvama geldiini anlar ve Tanr'ya krederdi ... Bizler de Tanr'ya
bize 'cumur'u verdii iin kranlarmz sunardk. Anam kran duasn mnidamrken ben elimdeki bir topadak 'cumur' ile sokaa frlar,
'cumur' dan bir para tattrarak onlarn o anda aynadklar elik omak
oyununa beni katmalar iin rvet verirdim arkadalarma.
Bu arada unu da belirtmeliyim ki biz kurumu ekmei ok lezzetli
bulur ve yerdik. Evet, ekmek kuru olduu zaman bizim itahmz kabam, a kurtlar gibi olurduk. Kurumu, bayat ekmek itah aar myd?
A ard ite!
Akama doru, okul dn, mrnn yars mutfakta geen analp, ekimesi

mzn yanna koardk:

"Ana acktm."
"Anan, boyuna hayran! Bak ayran orbas piiriyorum, azck sabret, yersin."
"Ama ben ok acktm."
"O zaman git kilerden bir tas yourt getir."
Biz yourdu bez torbalar iinde saklardk. ardan aldmz bir
bakra yourdu amerikan bezinden bir torbaya doldurur, yksek bir
yere asardk. Torbadan 'pt, pt' diye sular damlard. 'Pt'Iar kesildiinde suyu iyice szlm yourt, yourt olmaktan kar, sanki tereya69

na dnrd.

Torba yourdundan bir para tasn iine koyduktan


sonra, zerine kuyudan ektiimiz buz gibi suyu dkerek bir gzel kartrdk m nefis ayranmz hazr demekti. Ayrann iine evdeki kurumu bayat ekmekten ufak ufak doradk m ekmein bizden nce ayranmz byk bir itahla iip itiini grerek daha fazla zaman
kaybetmeden kakla tasn iine dalardk Onun iin anarnz bize "Di
hadi git kilerden bir tas yourt getir," dediinde hi nazlanmadan koup
kilere dalar, uslu uslu anarnzn szn dinler, bundan da hi piman
olmazdk.

Biz ekmei ceviz iiyle de yerdik Kilerden, ceviz kpnden sekiz


on tane ceviz alr, kerdik yere, elimizdeki bir ta parasyla cevizleri
krar, iini karr, sonra srdmz bir para ekmeimize katk edip
yerdik. Ekmei elimizle koparmaz, srrdk. Daha sonralar stan
bul' da ekmein srlarak yendiinde ayp olduunu duyduk, hayretler
iinde kaldk... Oysa en lezzetli ekmek, srlarak yenen ekmektir.
Evet, ekmek dediin elle koparlarak yenir, biz bunu da yapardk,
ancak ayran orbas, ayran a, mercimek orbas, nohut, kuru fasulye
gibi yemek! erde, ekmei yemee dorar sonra da karklayarak yerdik
Kutsal bayramlarda ekmeklerimiz lavaa dnrd.
"Yarn bayram, !ava piireceiz."
Anamzn bu szleri bizi son derece mutlu ederdi. Yiyeceimiz k
zarm nefis lavalar dnerek azmzn suyu akard. Papaz
Arsen' in kilisede her yl anlata anlata artk hepimizin gzleri kapal ezberledii armha gerilmi sa' nn dirilerek ge knn hazin hikayesi, biz ocuklarn pek uruurunda deildi dorusu. Bizim iin bayram
lavalar, krmrz yumurtalar demekti. Hani Papaz Arsen'in kulana
gitmeyeceinden emin olsak, bizi drtkleyip duran eytana uyup sa
peygamberimizin yeni bir mucize daha yaratarak, biz ocuklar daha
ok sevindirmesi iin daha sk lp daha sk dirilerek, senede birka
kez bayram yapmamza neden yanamadn soracaktk, ama eytana
uymann ne kadar byk bir gnah olduunu bilmt?yecek kadar aptal
deildik.

Hamur tetinin zerine birka yumurta koyarak frna gtrd


mzde, Krt frnc ertesi gnn biz gavurlarn veya onun diliyle sylersek, 'Fllalar'n yumurta bayram olduunu bilirdi.
Frnc hamurlara gereken ekilleri ustaca verdikten sonra, birbirle70

rine vurarak i yumurtalar krar ve lavan zerine eliyle svazlar,


sonra kreine yerletirip frna srerdi. Birka dakika sonra da frnn
kapan aar, pien ekmekleri karrd. zerlerine yumurta srlm
olan lavalar daha bir parlak, sanki daha pikin yzmze glerlerdi.
Eh, bu !ava da scak scak yenmez mi? Yenir, hem de bal gibi, kaymak gibi yenirdi. Ama unutmayalm ki byle bir lavaa bakaca herhangi bir eyi katk edip yemek hem ayp hem de gnaht ...
Diyarbakr'n kara k henz gelmeden, sonbaharda herkes klk
hazrlklarna balard. Her aile kendi kesesine veya baka bir deyile
kendi kilerinin byklne gre, bir, iki, veya drt koyun keserdi.
Koyunlar tm gnahlarn yzlm derilerinin zerinde brakr, kocaman bakr kazanlara girer, kazanlarn altnda yanan odunlarla, cehennemin tadn tadar, kavurma olup karlard. Kavurma kazannda fokur
fokur kaynayan yan iine ince ince dilirolenmi ekmekleri atnca, ekmekler sevinlerinden lgna dner, snger gibi ya imeye balarlar
d. Bu ekmekleri yemek iin insann acknas gerekmezdi. Grtlam
za kadar tok bile olsak bu ekmeklerden yemeden yapamazdk. Zaten
kavurma kazannn iindeki bu ekmekler kapann elinde kalrd. Acele
davranmayan da hava alr, bouna yutkunur dururdu.
Krte' de yle bir deyi vardr,
"Hetan ki Hao sa e,
Nan u pivaz yasa e"
Bilenler iin deil de Krte bilmeyenler iin sylemek gerekir ki,
pivaz Krte, soan demektir. Ekmek ve soan herhalde dnyann her
yerinde iyi bir ikili oluturur. Bu gerei iyi bilen Krtler, Fllalar'
yani haolar' cezalandrmann en iyi yolunun onlara ekmek ve soan
birlikte yedirmemekten getiini ite byle veciz bir ifade ile sylerlerdi.
Ekmei ne kadar ok yediimizi anlatmaya altm. Ancak, son bir
noktay aktarmadan geemeyeceim: Sizler eer bu gne dek kflenmi
ekmek yemediniz ise, una kesinlikle inanmalsnz ki, nenemin uzun
basma donunun zerindeki kk yamalk kadar bile aklnz yok demektir.
Byk anam, nenem, kflenmi ekmek parasn alr, sokak kap
mzn nne ker oturur, yanna kuyudan ektii bir tas souk su
koyar, sonratitrek elleriyle ekmein stne su serperdi. Ekmek paras
buz gibi suyu ensesinde hissedince kabarr, yumuar, bakiava gibi bir
71

ey olurdu. te nenem bu kt1 baklavay avurtlarnda iner de i


nerdi.
Nenemin itahndan eer birka krnt artarsa, sra kmesteki tavuklarmza gelirdi. Nenem ayaa kalkar, nlnn stne dklm
krntlar, kutsal ekmek gibi avucuna toplar, kmese ynelir ve titrek
sesiyle seslenirdi:
"Tuu, tuu, tuu ... "
Bu 'tuu, tuu'larn tavuk dilindeki anlam bir hayli derindi:
"Ekmek, ekmek, ekmek."

72

KIH SLVA

Bizim oralarda, Diyarbalm'da, erkek ya da kz ocuklarn kendi yaia


gre aynadklar bir oyun mutlaka vard.
Boyun iki veya yalarnda ise, henz donsuz ve smkl gezinip
duruyorsan, avludaki amurla, yamur suyu birikintisiyle, renkli cam
veya kat paralaryla oynayp durursun. Anan kendi iinde mutfakta,
amar ykamakta, hamur yourmakta, ta ekmei piirnektedir. Sen
yerden, amurlarn iinden bulup eline aldn pasl bir iviyi azna
gtrp tattktan sonra, tam yutmaya alrken, birden anann dikkatini ekersin. O, hamurlu elleriyle, azndaki iviyi ekip karr, ilk dersini verirdi:
'Bu khtr'"
Sen kh mh anlamazsn. Alarsn. anann elindeki hamura bulan-

rna

73

m mhn istersin. O, mh yerine, eline bir parack ekmek tututura


rak, ikinci dersini verirdi:
"Bu kh deil gzeldir, al ye!"
Sen kh, gzeli, irkini anlamazsn, alamaya devam edersin. O,
boverir, yarm brakt iine dner, senin kirli donunu ykamaya koyulurdu.
Drt yalarndasn, sarl kahverengili prltsna kaplp, kocaman
bir eek arsn ellerinle tutmak istersin, tutarsn da, arnn sivri ine
sinden, onun yakc zehirinden habersiz, parmaklarnda beliren acy
ve zonklamay hissedince, yapacak hibir ey yoksa, alamann tam zamandr. Anan koarak gelir, seni iki gz iki eme aiatan eyin nedenini sorard:
"N' oldu? Niye alyorsun yine?"
Nereden balayp, nereye geleceksin? Ar ile oynamak istediini
nasl anlatacaksn? Nasl becerebileceksin? Sen arnn ne olduunu bilmiyorsun ki ... Ar ve renkli bir cam parasnn ayn eyler olmadn
nereden bileceksin? Alarsn, bu senin bir nevi alama oyunundur, en
azndan anan yle dnr. Sen, byle aiaya aiaya byyeceksin.
Kucaklar seni anan sevgiyle, odaya gtrr, avucuna birka kuru ~zm
kor, seninle ilgilenirdi:
"N' oldu, neden ocuklar gibi alyorsun? .. Al, bak kuru zm, ok
gzel, ye!"
Sen hem kuru zm iner, hem smn ekerek alamaya
devam ederken, anan kendi iine koyulur, buday ayklamaya balard.
Be yandasn, sokak kapsnn nnde yatn ocuklarla bilye
oynarsn. Bilyen, talar arasndaki bir delie dp kaybolunca, zlr
kahrolursun, bu kez alamamak iin gzyalarn tutarak yeni bir bilye
yapmak iin sokaktan bir mermer paras aramaya koyulursun. Bulduun mermer parasn bir baka ta ile yontup kendine yeni bir bilye
yapmak istersin. Merrneri yontarken ustalndan olacak, parmaklarn
da yontarsn. Acyan parman bir de iip zonklamaya balaynca,
demin zor tuttuun gzyalarn yine sel olup aknaya balar. Anann yanna koup durursun. O, un elemekte, kekek piirmektedir. Seni dinleyecek halde deildir. i zaten bandan akndr. Sen alaman srdrrken, o hiddetle seni azarlayarak barrd:
"Nedir bu be! Akama kadar durmadan alayp zrlyorsun, yine

74

nen var?"
imi, kzarm parman gsterirsin, anlatrsn. O, acn anlar,
ancak yine de fkeyle konuurdu:
"Oh olsun! Talarla oynayann sonunda bana gelecek olan
budur. .. "
Ama ne de olsa anandr, acn paylamadan edemez, kilere gider,
drt tane ceviz getirip avucuna kor, yzn okayarak efkatle konuur
du:
"Al! Bu cevizleri kr, ye!"
Sen imdi elinde bir ta paras, ceviz krmaya alrsn. Cevizlerin iierini kabuklarndan ayklayp yerken, yava yava parmann
acsn unutursun ...
Alt yalarndasn, sokakta arkadalarnla ak oynuyorsun. Tatl
balayan oyun, sonunda kavgaya dnnce, arkadalarndan biri seni
itip amura drr, sen de avazn kt kadar barp alamaya ba
larsn. Anan sesini duyar duymaz, telala ve korkuyla koarak yanna
gelir, seni o halde grnce bir de o halard:
"Kpolusu ... Nedir bu halin? Her tarafn amur iinde ... "
Elinden tutar, ekitirip srkleyerek, eve sokard seni. Elbiselerini
karr avludaki su arknn iine frlatr, tulumbadan su ekerek elini
yzn buz gibi suyla ykarken de, sinirli sinirli beddualar dktrrd:
"Kan kusasn!.. Gidiin olsun, dnn olmasn! .. Gzn kr
olsun!.."
Yedi yanda, rencilik oyunun balamtr. Eline kat, kalem,
defter, alfabe tututurarak okula gnderirlee
"Git, oku, byk adam ol!"
Sen, byk adam olma oyununa balarsn. Okul dn, defteri kalemi bir tarafa frlatp, sokaa koar, topladn arkadalarnla evin damna kar, kattan yaptn eytan uurtmasn uurmaya alrsn.
Anan, dama gizlice ktn grr, aadan, avludaki mutfaktan veryansn ederdi:
"Muradna ermiyesin! .. Kokuup kurtlada dolasn! .. n oradan!
Dp gebereceksin!.."
Bir spa boyuna eritiinde, sekiz yanda demeksin. Sekiz yanda
kocaman hamur tetini srtna ykleyip seni frna ekmek piirtmeye
yollarlar. Hamuru gtrp, pimi ekmekleri getirirsin. Bu senin by-

75

dnn iaretidir.

boyun; yal, ksa boylu, kse, cce Garabet'e


eh artk sokaklarda, kelerde oynamak biraz ayp olmaz
m? ... Yaz tatillerinde, daynn yanna demirci raklna gidip, krk
ekmeye balarsn.
On yanda, ilkokul te misin? O zaman komu kzyla oynamak,
onunla emeye gidip testiyle su tamak, sana yakr m? Ayp deil
mi?
Ayp denen eyi, gz gre gre, o yalarda kafana ve kalbine yerletirdiklerinde, sen de artk kendi kendine akln kurcalayp durursun.
Acaba komu kzlarndan Satenik, yani Sato mu, yoksa Svo, yani
Silva m daha gzeldir..?
Onbir yanda, kararn vermi, koarak arkadalarna ilk srrn
Dokuz

yandaysan

ulayorsa,

aklarsn:

"Ben Sato ile evleneceim ... "


O yalarda testiyi kapp emeye, kastala su getirmeye gitmek en
ok yapmaya altn eydir. Ksa yoldan gitmek varken, sen yolunu
uzatr, Sato'lann oradan dolarsn ... Sato'nun bunlardan haberi yoktur. Ayrca Sato onunla evlenneye karar verdiini de nereden bilsin?
Sato'yu grrnek midiyle her defasnda yolunu uzatp evlerine yakn
emeye gittiinde, geeiktin iin seni sokak kapsnda merakla bekleyen anann szlerine pek de kulak asmazsn:
"Gn grmeyesin ... ocuk, ayaklarn m krld? Yoksa kastaln
suyu mu kurudu?"
Kastaln suyu kurumamtr, ayaklarn da krlmamtr tabii.
Ancak senin bittiini, tkendiini, eridiini anan nasl bilebilir ki..?
Daha nceleri emeye gitmemek, su tamamak iin binbir dereden su
getirirken, imdilerde dkkandan dner dnmez emeye gitmek iin
testiyi kaparak sokaa frladn grnce, bunun nedenini, niinini,
nereden bilsin, nasl bilsin, nasl bilebilsin? Sonra senin demirci rak
lndan arta kalan zamann yeni meslein sakalkla hevesle deerlen
dirrnene nasl sr erdirebilsin?
Bizim oralarda, bu yalarda en gzde oyun ite bu emeyle ev arasndaki bitip tkenmez gidip gelmelerdi. Ben de o yalarda bu oyuna
baladm. ok su tadm. Satolar'n kapsnn nnde epeyce testi de
krdn. Ancak krlan her testiyle bir para da benim kalbimin krld76

n, bitip tkendiimi, Sato'ya balanm, vurgun yemi kalbimin


delik deik olduunu anlayan bir Allah'n kulu da kmamt.
Evimizde krla krla, krlacak testi kalmaynca, babamn da her
akam eve elinde yeni bir testi ile dnmekten sabr tkenince, bu su tama iini benden iki ya kk kardeime verdiler.
Bilmem bilir misiniz? Bizim Diyarbakr'da onbir yalarndaki bir
kz, eer kendi yat bir delikanlya vurulmusa, onu emenin yann
da veya kilisede grnce kzarr, al al, moru mor, nar gibi olurdu. Ben
Sato'yu sokakta her grdmde onun rengine bakar dururdum.
Sato'nun rengi hep aynyd. Yzme bakar, glp geerdi. Ama
renginde herhangi bir deiiklik olmazd. Ben byk bir sabrla, onun
beni grdnde renk deitirmesini, kzarmasn, paskalya yumurtas
krmzsna dnen yzyle glmesini bekler dururdum. Olmad.
Sato asla krmz bir gl rengine dnmedi, ama ben her geen gn
biraz daha sararp soldum. Bedenim gibi akm da sarard, bir sonbahar yapra gibi rzgarn alp savurduu oyuncaa dnt. Rzgar
benim onbir yamdaki akm toparlayp, Diyarbakr'daki Ermeni mezarlna gtrp acmaszca gmnce, ben de oniki yana bastm.
Oniki yanda ak oyunu biter mi? Daha oniki yanda, ilk akn
diri diri mezara gmm, topran koynuna sokmusan, boyun da artk
spalktan kp eeklie dnmse, ayrca Diyarbakr'da yayor ve
stne stlk bir de baca deil de kocala adaysan ne yaparsn? ..
Ben de yaptm yapacam, bu kez de bizim kap komumuz, duvarc ustas Bedo'nun kz Silva'ya vuruldum ... Bu defa kalbimin stnde, bizim deirmenci Krt Uso'nun kocaman deirmen tann ar
ln hisseder oldum. Mahallemizde Silva'dan baka kz yok muydu?
Vard. Tumaslar'n Erin'i, Kevolar'n Sarig'i ve Nonolar'n Tme'si.
Ben Silva'y semitim. Ben onun adna vurulmutum. Konumasna
bitmitim. Sil va 'eker' dediinde, ekeri aznda hissediyordun. Sil va
'badem' dediinde, damanda sanki badem tadn alyordun. Silva
'gl' deyince her taraf gl kokuyordu. Silva 'diken' deyince, dikeni
kalbine saplanm buluyordun, hissediyordun.
Aslnda Rita da vard, Silva'nn kzkardei. Ona da vurulabilir,
ak olabilirdim. O da Sil va kadar gzel saylrd. Ama yapmadm, onu
yapmadm. Rita'nn da ad gzeldi, hatta diyebilirim ki Silva'nnkinden
daha da az bulunan bir isimdi. Ancak, Ri.ta yalancnn biriydi. Rita ki.li-

77

sede beni grnce, gl rengine, pembe gl kurosu rengine dnr, kilisenin avlusunda, halamn olu Zaven'i grnce de krmz domates
rengi gibi kzarrd.
Rita yalancnn biriydi. Sil va ise, mavi bir boncuk!
Bizim oralarda kzlarn da kendilerine zg oyunlar vard. Yalar
na gre oyunlar oynar, rg rer, orap yamar, hamur youror, yastk
yz veya marhama yani mendil ileyip sslerlerdi. Sekiz yandaki bir
kz, marhama ileme anda saylrd.
"Anan kurban olsun o narin ellerine, ne kadar da ssl bir marhama
ilemisin sen byle?"
Kzlar on yalannda, geceleri ellerinde ykskle uykuya dalar,
ine-iplikle kendi ryalarn rerlerdi. ine ve iplik onlarn oyun arkadayd.

Bizim oralarda kzlar on-onbir yalarnda, ak oyunlarna, kzarna


Bir kz, vurolduu olann yannda krmz domates rengine dnrse, dokuz yalarnda demekti. Krmz gl rengindeyse on yana, krmz yumurta renginde ise onbire girmi saylr
d. Ak olduu, vurolduu ocuk karsnda kan krmzs rengini
alan kz, artk oniki yandan gn almtir ve marhama ilernek iin ge
bile kalmtr. Krmz iplikle kendi kalbini mendile ileyebilir, kendi
kalbinin yanna da vurolduunun adnn ilk harfini. Tabii ki babas
ite, anas da mutfakta hamur yourorken, gizlice, karanlkta ...
Ben Silva'ya vurolduumda, oniki yandaydm. Her gn kaplar
nn nnden geiyordum. Bir yolunu bulup, sokaklarna dalyordum.
Silva'nn da bana vurolduunu biliyor, anlyordum. nk ben onlarn
sokana girip evlerinin nnden her geiimde, Sil va da hop, pencereye frlyordu ... aktrrnadan, gz ucuyla beni izliyor, boyumu, gzlerimi, salarm, kara kalarm, yeil alvarm, krmz yemenimi, mavi
kasketimi ve de boynumu, burnumu, azm, bir de dudaklanm seyretmeye doyamyordu ... Aslnda ben de onun beni seyredip i geirmesine yardmc oluyor, elli admlk soka bizim TopaJ No gibi, yava
yava ve yzelli admda ancak bitiriyor, sanra tekrar ayn yolu gerisin
geri yryordum.
Benim krmz yemenimin rengi, Silva'nn yznn krmzsyla
ayn tondayken, O, elinde tuttuu beyaz marhamay bana yle bir gsterir, sonra aceleyle pencereyi kapatr, perdesini skca rterdi. Ama
oyunlarna balarlard.

78

ben onun yine de gizlice perdenin aralndan beni seyrettiini dnr


dm.
Ben her gn sabrszlkla, Silva'nn marhamann naklarn bitirdiipi belirten iaretini bekler dururdum. Bu iaretle bizim akmz Papaz
Arsen'in kutsal ncil'i, kutsal Ha', kutsal Ekmek'i ve gnlk dumanyla yasallk kazanacak ve mutlu bir yu vaya dnecekti.
O sonbahar byle geti. Ben yamurun oyunca olmutum. K
gelince, kardan adam kesildim. lkbaharda koyunlar kuzularn ayra
salarken, Sil va da marhamay ileyip bitirdi.
O gn de Silvalar'n kapsndan getim. Silva penceredeydi. Belli
ki beni bekliyordu. Tam pencerenin altndan geerken marhamay
nme att. O anda ikimiz de kan krmzs rengindeydik. Marhamay
byk bir heyecanla yerden aldm, aarken ellerimin titrediini sylemem gerekir mi bilmem? Marhamann drt kesinde benim admn
baharfleri, yani 'M' ilenmiti. Drt, rengarenk M ... Bu, Silva'nn
bana drt misli ak oluunun ak ve net kantyd. Bunun baka trl
yorumu yaplamazd. Peki ama, ben de ona drt kat ak deil miydim?
O halde bunu spatlamam gerekirdi. Nitekim spatladm da. Marhamay
bumuma, daha dorusu Sil va' nn seyretmeye dayamad bumuma gtrp kokladm. Marhama reyhan kokuyordu. Gldm. Sil va da gld.
imdi benim de onu, ondan drt misli fazla sevdiimi sylememin tam
zamanyd. Bunu barp, yksek se~le sylemem mmkn deildi.
Sonra anasnn ierden duymas iimizi daha balangta knaza sokabilirdi. Onun iin marhamay bumuma tekrar gtrdm, bir gzm
Silva'da, bir gzm marhamada, a bir vaziyette, yine glmseyerek
'kh' dedim, bumumu smkrdm, 'kh' dedim, burnumu sildim, drdnc ve son kez yine 'kh'layp burnumu iyice temizlediimde Silva
pencerede deildi ve perde kapanmt.
Neden? Niin? Anlayamadm.
Ertesi gn, skca tuttuum marhamayla Silva'larn kapsndan tekrar getim. Sil va pencerede yoktu. Beyaz perde yine kapalyd. Neden? .
Niin? ..
izleyen gn Silva yine yoktu. Silva'y pencerede hi gremiyordum. emenin banda, kilise avlusunda da yoktu, kayplara kar
m, benden gizleniyor, gl yzn benden esirgiyordu.
Ve bir gn Silva, anasyla birlikte hamamdan dnerken, ben de fr79

hamuru piirtmi, tetin iine scak ekmeklerimi yerle


eve dnyordum. Silva'nn anas Bayzar Baco'ya yanatm ve
"Bayzar Bacci taze ekmekten bir para aln," dedim.
Bizim oralarda en belirgin geleneklerden biridir frndan km taze
ekmekten tandklara tattrmak. Onlar da muhakkak bir para alp tadar
ve hep ayn duay tekrarlard. Bayzar Baco da nitekim ayn eyi yapt:
"Gzel pimi, lezzetli bir ekmek, Halil brahim'in beti bereketi iinde olsun."
Silva'ya seslendim:
"Silva, ekmek aL"
Silva ekmek koparmad, omuzlarn silkti. Ben bir parack tatmasi
iin yine rica ettim. Silva almamakta direndi ve alamakl bir sesle sylendi:
"Ben senin ekmeini yemem, yalanc!"
Silva'nn bu szlerine anas pek bir anlam veremedi.
Ben kemik yutmu it gibi kzardm. Ancak bu rengim kan karmzs
deildi. Utanmann verdii pis bir krmzhkt, utan krmzs...
O anda ekmek teti_ bamn stnde deirmen ta kadar ard. Bamda tadm ekmek deil, on iki yann gnahyd.
Gnahm neydi? Ekmeimizi neden yememiti? Niin yememiti?
Olmad. Silva ekmeimizi hibir zaman yemedi. Biz onunla, kilisede, Papaz Arsen'in kutsal ncil' i ve kutsal Ha'nn glgesinde, balar
mz birletirip "narod" denilen kutsal Sicim'le balanp, kral ve kralie
olamadk ...
Ama benim gnahm neydi? Silvaneden benim ekmeimi yemedi?
Bana yalanc demesinin nedeni neydi? Onu sonradan rendim.
rendim ... Arkadalarmdan. Onlar da benim gibi ayn oyunlar
oynamlard. Onlar tecrbeleriyle ne yapmak gerektiini renmiler
di. Onlar daha deneyimliydiler. Ben de rendim. Ama ge kaldm.
Gnahrnn ne olduunu rendim. Ben marhamay drt kez pp kalbimin stne bastracama, drt kez 'kh' deyip burnumu silmitim.
Ama ben marhamann, mendilin burun silmekten baka bir ie yarayacan nereden bilebilirdim?
Ama rendim.
rendim ve anladm ki, sevgi oyunlar balayp bitiyorlard.
Bizim oyunumuz da marhama ile balam ve marhama ile de son
na

gtrdm

tirmi,

80

bulmutu.

krmzs

ak oyunumuz, bizim birbirimize vurulma oyunumuz, kan


rengindeydi. Kl rengine dnt. O kllerden hatra olarak

geride iki

ey kald. Adlarmz.

Bizim

"Yalanc Mgo ... "

"Kh

Silva ... "

81

HAO

Bizim oralarda, Diyarbakr demek istiyorum, yaz aylarnda okullar tatile girince ben daymn yanna rakla giderdim.
Daym demirciydi, ben de demirci ra. Ad Haadur'du. Ama
kimsenin yle Haadur falan dedii yoktu. Uzun uzadya Baadur demektense ksadan alr, Hao der, ii bitirirlerdi. zellikle kylerden
gelen Krtler Usta Hao derlerdi. Aslnda bizim oralarda Ermeni olanlarn adlarnn Hao, Bedo, Nono olmasnn dnda soyadlarnn hep
Hao olduu kabul edilirdi ... Ermeni yerine Hao, Ermeniler yerine
Haolar demek daha doal saylrd. Arada bir, zaman zaman Haolar
Gavurlar' a dnr, Krtler tarafndan da 'Flla' olarak adlandrlrd.
Genelde iimiz kyllerleydi. Erkenden, sabah erkenden uyanp ie
gitmek gerekiyordu. Onlar gece yarlarnda yola koyulur, gnei ehir-

X2

Kyllerden daha nce atlar, eekleri, katrlar, spa


develeri gnee merhaba der, onlarn ardndan da rengarenk al
varlar iinde, uzan sakallaryla erkekler, mor, pembe, yeil ve de
krmz giysileriyle kadnlar tarihi surlardan ieri girerlerdi. ocuklar
"o, o" deyip eeklerin stnde veya 'ap, ap' boyunlanndan tokatladklar atlarn srtnda ehre inmenin keyfini ve heyecann yaarlar

de

karlarlard.

lar,

d.

ehre dt kapdan girilirdi. Hani u 'Diyarbakr drt kap/Git bak


o yar ne yapi!' trksndeki kaplardan, Mardin Kaps, Da Kaps,
Urfa Kaps ve Yeni Kap'dan.
Yeni Kap'dan gelenlerin, Dicle Nehri'ni gemeleri gerekiyordu.
Nehir zerindeki tatan yaplm, tarihi, eski kprden gemek, yolu
uzatmaktan baka bir ey deildi. Kyller nehri, ay yryerek ana
y, gemeyi, yolu bylece ksaltnay yeliyorlard. Atlar, eekleri, eleveleri ve katrlaryla nehrin bir kysndan girip dier kysndan k
yorlard. Bazen alvarlann karp uzun, beyaz donlaryla nehri
geiyorlard. Ska bu ii yapanlar dierlerine nc oluyor, arkadakiler
de ip gibi diziJip onu dikkatlice takip ediyorlard. Ancak ylda birka
kere de Dicle kendi kurbanlarn bunlarn arasndan seiyordu. lkbahar
aylarnda, dalarda eriyer karlar nedeniyle nehrin sular ykselir ve taard. O zaman donlarn svayp Dicle ile dalga geenler, korkularn
dan donlarna eder ve doruca khne ta kprnn yolunu tutarlard.
Kprden geenler Mardin Kaps'ndan; Egil'den, Ergani yrelerinden
gelenler de Da Kaps'ndan geip ehre dalrlard.
Geli nedenleri genelde aynyd. Gazya, gaz larnbas, filil, cam,
cep aynas. kazma, krek, orak, eki, karasaban, trpan, kurt kapan,
tavan kapan, tilki tuza, keyd, nal, nal mh, yeneni, ark, basma,
tuz ve de eker gibi eyler satn alrlard. Onlar da bo gelmez, bir ey
ler satmak ya da dei toku yapmak isterlerdi. Bazen kei klndan dokunmu bir heybe dolusu ceviz verip, yerine bir orak alr veya iki tavl
a karlk bir ark, bir torba dolusu kelek peyniriyle iki yuvarlak
cep aynasn dei toku ederlerdi.
Kyllerin erken gelii benim de iime erken gitmemi gerektiriyordu. Ancak daym Hao, bu konuda hep gavurluk, hep fllalk eder,
kz ar barrd:
''Bugn de ie ge geldin ... Bu ne biim raklk avanak herifl"

Ben somurtur, bir ey demezdim. Zaten syleyemezdim, nce


ustam, sonra da daymd. Buna benzer szler duymamak iin de, ertesi
gn ok daha erken yola koyulurdum. Buna ramen Hao yine homurdanrd:

"Gn len oldu, sen hala ortalarda yoksun! Yo, yo sen adam olavesselam !"
Ben yine susar, utanr kzarr, doduuma doacama piman.
iimden kendi kendime sver, ondan, bu gavur olu gavurdan intikam
almaya Papaz Arsen'in ncil'i zerine yemin ederdim. Evet, hi ]arn
cirni yok, yarn ondan nce dkkana gelecek, onu kapal dkkan nnde bekleyecek, geliini srtarak izieyecek ve ona unu diyecektin:
"Usta, u anahtar ver de dkkan aalm bari. Baksana neredeyse
akam olacak! ... "
Hayr bu ii beceremiyordurn.
Her defasnda ok daha erkenden, gn domadan, sabah ezan
okunmadan, kmesteki kart horozumuz tmeden yola kyor, damck
karanlk sokaklarda aceleyle yryor, Papaz Arse'den adn duyduum tm Aziz'lerden medet umarak dua ediyor ve daymdan nce u
kahrolas demirci cehennemine nce ben varmaya alyordum ...
Olmuyordu. Daym her seferinde karmda buluyordum. Dahas
oca yakm, demirleri oktan yerletirmi olurdu. Bazen u Hao
dkkanda m uyuyor diye kukulanrdm. Sabahlar dkkana girdiim
de bana Ernenice gnaydn yani 'pariluys' diyeceine, iyi akamlar anlamnda 'parirgun' deyip bir de dalga geer, sonra eklerdi:
"Hadi ge bakalm krn arkasna da boyunu grelim!"
O zaman dokuz yalarndaydm.
Sizler hi krk ektiniz mi? Ustanz Demirci Hao deilse, benim
ektiklerimi nereden bilebilirsiniz .. !
Bodur bacak boyurula benden daha yksekteki krn koliarna
zar zor yetiiyordum. Kocanan demirci krnn ar koliarna var
gcmle aslyor, sadakini kendime doru yava yava ekerken, soldakini de ar ar itiyordum. Sonra soldakini ekerken bu kez de sa
dakini itiyordum. Saat sarkac gibi bir saa bir sola sallanp duruyordum. Saatlerce ayakta, ayn hareketi hep ayn ritimle yapmak
bktrcyd. Benim iin krk ekmek, ile ekmekten daha beterdi.
Ksa keseyim.
mazsn

R4

Daym, ustan Hao demirleri ocaa yerletirir, str, sonra da kelpetenle skca tuttuu kzgn demiri rsn stne kor, evire evire ekiler, demirle resmen savar, ama eninde sonunda ona istedii ekli
verirdi. Bylece daymla baa kamayacaklarn anlayan o ekilsiz
demir paralar nihayet pes eder, yenik der, orak, karasahan veya
mh olup karlard. Daym onlarn son eklini grnce yznde hafif
bir tebessm belirir, elindeki, daha dorusu solak olduu iin sol elindeki ekki yere brakr, iaret parman hafife bker, alnndaki birikmi terleri svazlayarak rsn stnde dayak yemekten bitkin duran uran zerine frlatrd. Bu, sava~ kazanan kumandann son iaretiydi.
Demire, elie meydan daya ekerek istedii ekli veren bu adam,
benim gibi dokuz yandaki bir bcrle, bir veletle baedemeyecek
miydi? Byle bir ey onun kitabnda yazmazd.
Ben zamanla u yargya vardm: daym bana kzdnda, beni karsnda sadece ekilsiz bir demir paras gibi gryor, bu nedenle de
kendince ncil' den sonra ikinci sraya koyduu, kutsal rsnn stne
koyup, bir gzel ekileyip, benden faydal, ie yarar bir eyler yapmak
istiyordu.
Bana gre us tam Hao balbana bir dnyayd. Yorgunluk denen
eyin ne olduunu bilmeyen bir adam ... Ayrca demirci dediin kii de
yorulur muydu? Onun gcne, kuvvetine, pazlarna ve demire meydan
okumasna hayrandm. Daymdan daha gl, daha kuvvetli birini dnemiyordum.

yi ama, benim de kendime zg bir dnyam vard. ok abuk yoruluyordum. O zaman da kr gerektii gibi ayn dzende ekemiyordum. Krn bir kolunu istemeyerek de olsa daha fazla bastryor,
bu kez de kllerin ocaktan taa tavana kadar uumasna ve gkten minik
kar taneleri gibi tepemize yamasna neden oluyordum. Daym banda
ki kasketini sinertenerek karyor, sperinden tutarak pat pat diye avuIanna vuruyor, yaan klleri saa sola biraz da o uurduktan sonra kz
gnlkla baryordu:

"Hedi
'Hedi

bkine!"

bkine!', Krte 'yava ek' demekti. Daymn Krte koise iyiye yorulmazd. Bu, benim onun yeeni olmadm,
onunsa, benim daym olmadn ve bizim sadece usta-rak ilikisi
iinde olduumuz anlamna geliyordu.
numas

85

'Hedi bkine' ile beraber bir de 'edreng' denen, oca kartrmak


iin kullanlan ucu sivri demiri havaya kaldrp hmla bana gsterdii
zaman, ben dokuz yan korkusuyla, krn altna dokuz kat gizlenip
gmlmeye alyordum. O krolas sivri ulu, zaman zaman da kz
gn edrengden hep korkuyor, o eolu demir parasnn ocak kartr
mak iin mi, yoksa gnn birinde zavall kz kafama haince indirilmek iin mi icat edildiini bir trl anlayamyordum. Anlayamyordum
ama, onun glgesinden dahi dn kopuyordu. Onun, o insafsz,
zaman zaman da sanki hana bakp alay eden tavrn, ylk ylk gln, kzgn scakln sanki tenimde hissediyor, daha dikkatli
krk ekmeye alyordum.
Bazen ayakta aralksz drt saat krk ekiyordum. Yoruluyordum, boynum tutuluyor, belim budum aryordu. Ama 'yoruldum' demiyor, diyemiyordum, nk dokuz yanda olmama karn ben de
erkek saylrdm. Dahas en ge be yl sonra evlenmem dahi gndeme
gelebilirdi. O halde bu koullar altnda 'yoruldum' demem zaten yak
kalmazd ve ayplanrdm. Ancak krk ekme konusunda kendimce
ufak ufak teknikler gelitiriyor, yeni yntemler bulup yorgunluunu en
aza indirmeye alyordun. rnein son tekniin knesteki tavukla-rmzdan esinlenerek gelitinnitim. Onlarn tek ayaklar zerinde aa
lara tneyip dinlendiklerini grnce, ben de onlar taklit ederek krn
arkasnda tek ayak yntemiyle ii srdryor, yorulan ayan dieriy
le deitiriyordun ... Btn bulularma, tm yeni tekniklerime karn
bazen yorgunluktan ayakta duracak gcm kalmaynca, son are olarak, tm krk eken demirci raklarnn uyguladklar nurnaraya yat
yor, edrengi, medrengi unutup sesleniyordum:
"Day! .. "
O, eski kurt, 'senin gndz gittiin yerden, ben gece dnyordum'
deyip beninle zaman zaman alay eden adam, daha ben 'day' der demez
hangi nurnaraya yatacam bildiinden o da zamanla 'ayn yolun yolcusu' olduundan benim '!eb demeden leblebi' diyeceimi anlar, kendince kar saldrya geer, sarlk numarasna yatar, beni duymazlk
tan gelirdi. Ben srtmda sanki deirmenci Krt Uso'nun deirmeninde
bir kez grdm o kocaman deirmen tan tayormucasna bitkin,
daymn numarasna da ierleyerek yine steler, daha yksek sesle barrdn:

86

"Day!!!"

"ek, daha hzl ek!"


Daym az ve z konuurdu. Benim banma verdii yantn anlam uydu: "kz kafal herif, zamanlanan yanl. u anda ocaktaki elemirlerin oktan son eklini alarak kap tokmana dnmesi gerekirdi.
Ancak sen o kadar yava ve lgn krk ekiyor. yle mymntlk ediyorsun ki, ocakta ge snan, yeteri kadar snmayan demirleri ekiierken ben de zorlanyorum. imizi zamannda bitirip teslim etnezsek,
mteriye kar saygszlk etmi oluruz. Sen dalga geiyorsun diye
elalemin kaps toknaksz n kalacak? Adamcaz akam evine dnerken kapsn neyle tokmaklayacak? Ben hayatmda senin kadar dalgac
Mahmut grmedim, hemen tslayp pslyorsun. Ben senin yanday
ken ayn ie. yani krk ekmeye, ustam No'nun yannda balam
tm. Yalansz sabahtan akama kadar krk ekiyordun. Hi gkm
kmyordu. Biz ustamza zaten luk mk diyemezdik. Hemen tokat hasard. Hi unutmam bir gn krk ekerken iim gelmiti. Ustama
seslendim ama duymad. Daha dorusu duydu da duymazlktan geldi.
Ben onun bu sarlk numaralarn aslnda yutmuyordum, ama gel gr
ki o benim yalnzca ustamd, daym deildi.
Neyse uzatmayaym, ustama bir kez daha seslendim. O yine duymaynca, ocaktaki iin ok nemli olduunu anladm. Ben senin gibi kaz
kafal deildim. Biraz daha sabrettim. Diimi sktn. Diimi skarak iimi tutamayacam anlaynca, hacaklarm birbirlerine dolayp sk
tm. Btn bunlar yaparken yine muntazam krk ekmeye alyor
dum ... Senin gibi ikide bir kr fslatp kl dumana katp gkten
yadrmyordum. Tm abalarma ramen yediim tokatlarn saysn
unuttum. Aldm haftalk da topu topu on kurutu. Senin gibi bir lira
deildi. Liralar zaten kalfalar bile alamyordu. Sonra ben o on kuruu
gtrp babama yani Halo eledene veriyordum. O da bana karp bir
kuru bile vermiyordu. Bir kuru deyip glme. Onunla drt tane akide
ekeri alrd k. u stanbul' dan gelen ekerlerden. Geen pazar gn,
kiliseden ktktan sonra her zamanki gibi size uradm, ablam greyim, hal hatr soraym dedim. Keke sormasaydm. Aldn haftalktan
bir yirmibelii i edip sinemaya gitmeye kalkmsn. Ayp deil mi?
Biz sana o teneke kutudan kumbaray neden yaptk? Paralarn, verdii
miz haftalklar kumbaraya atp biriktirmen ve okul aldnda da

87

kitap, defter, kalem, silgi alman iin ... Onlarla yazp, onlarla okuman
ve benim gibi, anan gibi cahil olmaman iin ... Ama nerede sende o
kafa? Nato kafa, nato mermer. .. Aslnda bu yaptmz kap tokrnaklaryla kaplar deil de, senin, o beyin yerine iine sarnan doldurulmu
kafan tokmaklamal. Neyse, ben yine ustam No'ya dneyim, u
iine gelmeyince sarlaan ustama ... "Ustaa!" diye nc kez bar
dmda, ustam No beni sanki ilk kez duyuyormu gibi, edrengi kapt gibi bama dikildi ve "Ne barp duruyorsun ulan, sar nuym
ben!" deyince korkudan donakaldm ve ustama aktrmadan yavaca,
ska ska biriktirdii m tm hazinemi, damla damla ve keyifle koyvermeye baladm. Yaaa ite byle yeenim ... "
Ben daymn ksa ve z cmlesini zetlerken, bir ara dalm gitmiim. Krk ekerken uyuyan ilk rak olarak demircilik tarihine geeceim anda, daymn tiz sesiyle uyandm:
"Uyumaa! Adam gibi ek u kr, yoksa imdi gelir seni ayarnn altna alrrn ... "
ekiyordum ... sa'nn armha gerilmeden nce srtnda tayp
sonra da zerinde armha gerildii kutsal ha gibi ben de sanki kr
srtmda tayordum. Ancak hangimizin daha fazla gnahkar olduunu
pek bilemiyordum, bunu pazar ayininden sonra Papaz Arsen'e sorup
renmeliydiri.
Daymn qep sarlk numarasna yattn sylersem dorusu
biraz ayp etmi olurum. Kendi raklndan edindii tecrbelerine dayanarak, benim ne zaman gerekten aresizlik iinde 'Day! .. ' diye
bardm anlar ve anszn kzgnlkla sorard:
"Yine ne var? ... Camiye mi?''
ivit mavisi kocaman kasketimin altndan 'kz kafa'n utanarak,
'He, he,' diye sallardm
Kasketimi bana dayni almt. Bir cumartesi akam paydostan
sonra dkkan kapatp gm bir liralk haftalm da cebime indirdikten sonra, evin yolunu tutmak zereyken daym seslenmiti:
"Eve gitme, d nrne!"
Daymn nne deil de arkasna taklmtm. Nereye gideceimizi
merakla bekliyordum. Aslnda dkkann dnda daymla beraber olmaya can atyordum. dnda, ustal brakp, anann kardei hakiki
daym oluyordu. Sevecen ve gleryzl ... Daym nde, ben arkada y-

88

rye yrye, Gazi Caddesi'ndeki byk manifaturaclardan, Ayyldz


Maazas'na girdik. Kafama gre bir kasket bulmakta epeyce zorlandk. En kk kasket bile bamda frldak gibi dnyordu. Bamn
hi de byk olmad, bana 'kz kafa' demekle gereklerin saptrl
d, hatta kzlere hakaret edildii konusunda daymla satc birbirlerinin yzne bakarak konumadan anlatlar. Onlarn mterek zevkiyle
seilen ve kafama gre daha uygun bir kasketin bulunamayaca yarg
syla bama ivit mavisi kasketi geirdiler. Ben yeni kasketimin iinde
kaybettiim bam ararken, dkkandan ktk. Ka~ketimin speri ikide
bir gzlerimin nne dtnden, yolda yrrken zorluk ekiyordum.
Dayun tkezleyip dmemi engellemek iin nasrl, koca eliyle elimi
avucuna ald, skca tuttu ve evin yolunu tuttuk. O gnk sevincimi,
heyecanm grntleyen apkal o fotorafm imdi nerede acaba?
'"Hadi git bakalm, git ama tez gel haa!"
Kr braktm gibi yldrmla yarrdm. Keyi dnp gzden kaybolduktan sonra kaplumbaa bile beni geebilirdi. Yemenilerimi
yere sryerek camiye doru yol alrdm. Dkkanmza en yakn, eh
rin en byk ve grkemli minaresiyle btnleen tarihi Ulu Camii'ydi.
J3en bugne kadar bunca tuvaletti cami grmedim. Caminin yaknnda
'ki tm esnaf ve dkkan sahipleri, kalfalan, zellikle raklar buraya
koarlard. Bu tr ihtiyalar iin bakaca yer yoktu. Cuma gnleri len
namazndan nce abdesr alp namaz klmak iin gelenlerin says artt
ndan tuvalederin nnde alvarnn ukurunu yar zm vaziyette
bir sr adam sabrszlkla srann kendilerine gelmesini beklerdi. Ben
tuvaJet kaps nnde kuyrua girdikten sonra, arkarndan kuyruk olu
tuunu grdm ilk gn, artk bydm anlam ve adam snfna
kaydolmutum. O gnlerde u gerei de artk ak seik gmemek
iin hakikaten kaz kafal olmak gerekirdi. yle ki; bi yarbakr'da hibir
konuda kimse kuyrua girmek gibi bir zahmete, byle bir klfete katlanmyordu. Gcn yetiyorsa, iri pazularo ve kuvvetin varsa her eyin
nndesin, her ey senin hakkn. Hem de anann ak st gibi. Ancak,
i gelip de tuvaJet kaplarna dayannca, kap nlerinde oyunbozanlk
yapmak imkanszd, nk burada herkes hakknn bilincindeydi.
Bazen ge kalrm endiesiyle aklmca gzaklk edip bu ii sra
beklemeden, aradan svarak yapmaya kalktmda, kularndan ekilerek kuyruun arkasna postalanrdm. O gnlerde bo yum bizim yet89

milik cce Garabet kadard. Ama tuvaJet kaps nnde boy moy takan
yoktu. Ukurunu zp balayabiliyorsan sran bekle!
Sra bana geldiinde, kendime bir havalar veriyor, ieri girdikten
sonra da ilkiim ksrmek oluyordu. TuvaJetlerde her nedense hep ksnnek gelenei vard. Ben de buna uyuyordum. ksrerek ierdeki
kimliin spatlam oluyordum. Bazen sanki asli grevim ksrmekni gibi, bitmez tkenmez ksrklerle zamam boa harcayp asl
yapmam gereken ii uzattmda kuyrukta bekleyenierin dar kt
mda beni ho~urdanarak tersleyeceklerini anlar, aceleyle toparlanr,
alvarn ukurunu kapnn nnde balardm.
Ben korku belasna genelde camiye hep yldrm hzyla gider, im
ek hzyla dnerdim. Ancak btn gayretime, tm aceleciliine ra
men, dayn, ustan Hao, benim cami ve dkkan arasmda zrt prt
mekik dokunama kzar, geciktiin u anlaml ve veciz cmle ile ifade
ederdi:
"Ne o, yine avhanaya n dtn?"
A vhana bizim yre dilinde tuvaJet demektir. Zaten bizim oralarda bu
meret yerin o kadar ok ad var ki; avhana, abdesthane, ayak yolu, kap
arkas, tuvalet, yznumara gibi daha bir sr ad .. ; Daymn 'Avhanaya
m dtn?' sznn hemen arddan gelen ikinci cmlesi ise tek kelinelikti:

"Hadi!"
Ben 'hadi' komutuyla krn kulplarna yaprdn. Ama nce
daymn annaan olan kasketimin siperlii, krk ekerken gzlerimin
nne dmesin diye tedbirimi alr, tm krk eken meslektaiarm
gibi kasketimi ters giyer, bir de trk tuttururdum:
"Diyarbakr drt ke,
inde bill ur ie
Allah sabrlar versin
Yarinden ayrlma."
Zaman zaman daym hurda demir almak iin dkkandan ayrlr,
dkkan bana teslim ederdi. Tabii her defasnda da ay szleri tekrarlayarak:
"Gzlerini drt a!"
90

Dkkann nnde oturur, 'gzlerimi de drt aardm'. Yani gelen


geen kyllere, dier dkkan sahiplerinden nce davranp bir eyler
satmaya alrdm. Onlarla dilimin dnd kadar, becerebildiirn kadaryla Krte konuur, bir eyler satmaya urarclm. Aslnda zorlanrdm. Onlarn ou Trke'yi pek bilmezlerdi, bilenleri de benim bildiim Krte kadar, ancak birka kelime, at pat bir eyler sylerlerdi.
Seslenirdim.
"Yere Halo, beje duhazi? ... "
Daymn dkkannda birinci dersim, krk ekmek, ikinci dersim
de bu cmleydi: "Gel day, syle ne istiyorsun')"
Onlar, gz ucuyla yle bir boyumu szer, sesirne, arma pek
kulak asmazlard. Yanbamzdaki hana girerlerdi. Orada atlarn,
eeklerini cimri mi cimri olan han sahibi Pinti Hac'ya teslim ederlerdi.
Hac atlar, eekleri, avludaki duvara akl saysz engellerden birine
yularlarndan balard. Hac'nn olmad zamanlar, yani l fiyatna
hurda demir toplayp sonra birka misli fiyatla hann evresindeki demircilere satmak iin ayrld zamanlar, grevini nalbant Sabro yapard. Nalbant Sabro, iyi bir nalbant olmasnn dnda pek de matah bir
insan deildi. Genelde Papaz Arsen'in szlerini ters yorumlard. Onun
'ime' dedii zamanlar sarho olur, 'kiliseye gel gnahlarn iin
Tanr'dan balanman dile' dedii zamanlar ise, evine dnerken kilisenin sokandan gememek iin yolunu deitirir, baka sokaklara sapard.

Ben Hac'nn hanna girip kanlara, gelen geen kyllere ha bire


'Yere Halo' der dururdum. Bazen sesime, rtkanlma kulak verip
bir eyler syler, bir eyler satn almak isterlereli. Basit olanlarn anlardm. nmde duran mhlar gstererek sorarlard:
"ka e?"
Anlyordun. ivilerin, mhlarn ka para olduunu, fiyatn soruyorlard. Hemen yantlardm.
"Hebavi deh kuru e halomn."
Artk sizler de bu kadar dersten sonra benim 'tanesi on kurutur daycm' dediimi anlam olmalsnz. Kyller bedava da verseniz,
stne para isteyecek kadar pazarl severlerdi. Hemen benimle pazarla girerlerdi. Ben pazarlk yapmaya hi yananazdm. Zaten ana dili
Krte olan birileriyle benim bildiim -be kelimeyle nasl pazarlk
91

yapabilirdim'? Ksa keserdim:


"dare nake halomn."
"dare etmez daycn," lafyla bazen bir eyler sattm da olurdu. Paray alvarmn cebine koyar, 'drt atm' gzlerimle daym
beklerdin.

"Day,

on tane

mh sattn,

Daym uzattm

kocaman

bir lira

aldm."

gm liray alr,

cebine atar,

salarn

okard.

"Aferin! Ya~a!"
Akam sevinle eve gittiimde, kylye sattm mhlarn yksn anama babama anlatr, bir aferin de onlardan alrdm.
Yaz aylarnda, alt yl daymn, ustam Hao'nun yannda krk
ektikten sonra kalfala, sonra da ustala aama aama terfi ederken
nasl, niin ve neden olduunu anlamadan apar to par beni stanbul' a
gnderdiler.
"Git, oku, adam ol!"
imdi 'adam olmak iin' geldiim stanbul'da, Krte'yi de unuttum, krk ekmeyi de. Burada rendiim yarm yamalak ana dilim
Ernenice'yle de iki satr 'adam olan' kendimden, satr da ustam
Hao' dan sz ettim.

92

DZ N
Acem 28
Adem Baba 54
Aavni 29-31
Ali40
Allah I. 77, 90
Almas 27, 29, 31
Anadolu 36
Ani 66,67
Apo 67
Arapa 26
Aravod Luso 50
Ardcmis 67
arot 63
Arsen, Papaz (DerrJ3,
7' 8, 20-23. 26, 30,
31, 35,44-46,50,51,
60,61,66, 70,79,80
Araluys 34, 45
Astur 27
av hana 90
Ayyldz Maazas 89
Aziz Ha (Yortusu) 62
Aziz Sarkis 9, 14

Bahar Sigaras 46
Bayzar 42, 80
Bedo I I, 77. 82
Birinci Dnya Sava 28
brnoti 6, 17, 19,20
Bozo 26
Bykkullip Sigaras 46

Cahit Stk
Circis 34
c um ur 69

Da Kap
Dbnc
dk

Taranc

23

8.l

19

63
Dicle 25, 50. S I, 83
Dikran I I. 42, 45-47
Dikran. Kral 46
DikramtQcnl 46
Dikro 2, I 9. 43. 46, 47

Diran 47
Diyarbakr

9, 14, 6,
19-25,27,28, 3, 36,
37, 40, 44, 47-50, 52,
59, 65,67, 71, 73,
77,82,83,89,90
Diyarbakr Ermeni Mezarh20, 77
Dono 12
Drt Ayakl Minare

edreng 86, 88
Egil 63, 83
Eso 42,45
Eu 3

Enne 27, 28, 3


Erheda qmesi 6 , 62
Ergani 83
Ermeni o, 12, 18-20,28.
31,36,47,48,52, 77,82
Ermenice 24, 27, 37, 38,
46,50,5,68,84,92

Ermeniler I I. 47, 48. 5 I,


52,63,82
Erin 77
Ero 45
Estedur 42, 46, 50, 6\
Estcr 5, 52
Estik 42

Feriky 47
Flla 70, 7 I, 82, 83
Franszca 28

Garabct 67, 76,90


GJvur Mahallesi 9, 12.
27,28,34,51
Gazi Caddesi 89
Gelincik Sigaras 46
Grbo 12

habe
Hac

30, 67
12,47,91

Haadur 47, 82
Haer 45, 58
Hahatun 23-31
Hao 42, 43, 45. 47-52,
7 , 82-85, 90, 92
Halep 19,51,52
Halil brahim 32-36, 66, 80
Halo 87, 91
Hamravat Suyu 25
Hanm 15, 16,27,29,31,
33,41,43,45
Haram Su 25
Hatun 15, 16, 9, 20
Havva Ana 54
Henu 13
Heredan 50, 61
Hc n, 12-16, 8,
19,33.45
Hno 45,67
Hristiyan I 6
ngilizce 2R
sa 17. 18, 31, 44, 70, R8

istanbul 36, 43, 47, 70,


87,92

Ka N azar 47
25. 62,68
kastal 34, 76
Kejo 23-28, 3
Keldani 3, 34
kesme 63
Kevo 77
K eya 42, 6, 62
keyd 47, 83
kh 73, 74. s
Kure M ama 15-2, 24-26,
48
kuhane 33
klie 9, 41,76
Krt ll. 13, \6, 23, 33,
34.39, 70,77,86
Krte 24, 27, 34, 38, 40,
71' 85.91, 92
K iirtler 7!. 82
Karacada

93

Java~ 70. 7 I
Ioga~38,39,43,44,62

llk 30, 66, 67

MJhmut 40, 87
malez 28, 35. 36
Mano 48
Mardin Kap 83
marhana 78-80
Mcro 13
Meryem I 0- I 4, 42
Meryem Ana I 8
Mestan 39, 4, 42
Meyro 12,20
Mgo 81
Minas 22
Moc 63
Movses, Papaz 32, 36
Mu 62

N azar 45
I 3, ?X, 87,88
Nvart 45
Nvo 45
N ono 2. 46, 77, 82
Norabet 26
Nusrct I, I 2

Paa Hamant

2.R. 54

patila 63
Pn 48
Pilo 41

Rchan 10
Rzgo 10
Rita 77.78
Ro zin 5 I

S ab ro 9, 10, 9
Sago 12
Sako 12
Sam 12
Sarik 33,77
Sarki s 40
Satenik 76

94

Yahudiler li3
Yakup 13

Y eisapet 45

srink 5
stara

62
Svo 76
Sil va 73, 76-8
Siverek 6
Sopc 66, 67
Suriye 19
Surp Giragos Kilisesi I 9,
27,44,48
Surp H a (Yorusu) 62
Sryani 3

cbbot 5
eyh

No

Verto 42

Sato 76, 77
Senen 20, 33
Scrop 18
Scto 4
Skc 4, 38, 67
Sko 12, 14

Matar Camii

hi 32
i~Ii Ern~ni VIezad
uan

J6

57, SS

taht 62
Tanr L

12, 6-18, 20,


22-28, 30, 3, 35, 39-4 "
44, 9
ta ekmei 60, ( , 63, 68, 73
Teko 4
telis 34
let 29. 32, 66, 69, 70, 75, 80
Tokat 28
tor 51
Tumas , 4- 43,47, 53-58,
77
Tne 51,77
Trke24, 27, 31, 37,o, 91

Ulu Cami 89
Urfa Kap 83
U so 9-13, 33-35, 39. 77,86

Vaes

13,41
46
Vcriin 42, 44
Vais

yemeni - :, 48-50, 7R,


83, 89
Yeni Kap 83
Yeni Rak 5
Yusuf 13
ykeri li3

Zave 78
Zazaca 49, 50, 56
Zfkar 10
znglik 68

ERMENi KISA METRAJLARI


Ragp

Duran 1Cumhuriyet Kitap Eki (06.02.1992)

Mgrdi Margosyan'n

"Gavur Mahallesi' bir Ermeni yelini getiriyor Diyarba-

kr'dan.

1938 Diyarbakr doumlu Margosyan, 1953'e kadar yaad anakentini anlat


yor onbir yksn toplad 102 savfalk kitabnda Anasn, babasn, amcasn,
daysn, kz ve erkek kardelerini, evini, komularn, papaz\ kiliseyi, Krt esnaf
yle canl. yle renkli dile getirmi ki bu edebiyat ve felsefe retmeni, her birinden birer ksa metrajl film ekilmezse yazk olur. zyaam yks renkli bir romann onbir paras aslnda kitap. Yaz dilinde bile zaman zaman o ilek Ermeni ivesi
kokuyor. "Gavur Mahallesi' otantik edebiyat m? Yoksa etnik edebiyat m? Etikellerle snflandrmalarn nemi yok ki ... Yine de zellikle ierikte bir Marquez rengi
Margosyan gUnlk yaamdan kesitlerle anlatyor Ermeni-Krt ilikilerini Asln
da sadece gemii bu ekilde anlatmak bile, edebiyatn eitli halklar arasnda
dostluk kprsn kurmasna yeter bence.
Yaar Kemal'in gazeteciyken kulland yaklam m. yoksa Sait Faik'in mahkeme rportajlarn m anmsatyor Margosyan. ikisi de deil, ikisi de. Benzetmelerin
ne kymeti var? Sade ama zgn bir dili var yazarn retmenlik ve Marmara gazetesi deneyimleri okunuyor yklerde. Didaktizme hi kamadan, scak, dosta bir
tarz.
Uzun ve geni armlar yapt bende bu kitap. Her okur da mutlaka bir Ermeni arkada n, dostunu anmsayacak "Gavur Mahallesi'nde
Bu memlekette birbirine benzeyen kentsoylu ya da kylsoylu yazarlarn yann
da yeni bir renk, yeni bir ses Margosyan'n yazdklar. Ama yazarn neesi, yaama
zevki tm olumsuzluklara ramen satrlarda glmsyor.
Mgrdi usta ellerine saiki
95

KA VMLER KAPISI'NDA BR MAHALLE


kibin'e Doru (09.02. 1993)

Yzyllardr

emek vermi, birlikte ilemiiz Anadolu'yu. "Bahelerde mor meni 1


Verem ettin sen beni 1 Ya sen islam ol Ahik 1 Ya ben o/am Ermeni' demiiz.
Bat'da "Trkiye'nin Verdi"si olarak tannan, Dikran uhacyan, en ksa tanmla
bizim insanmz. Trk dilinin ilk etimalajik szl Bedros Keresteciyan'dan. Saroyan alm, Yaar Kemal sylemi! Kali Efendi, Pandikyan, Terziyan, Hogasyan ve dierleri ... Kurtulu Sava'nn unutulmaz adlar. "Giorik" kftesi, Erzurum'un "bar'', rak sofralarnn "arnakuru" ya da bildiimiz klarnet Anadolu'daki
her kavim bir gzellik brakm, bir gzellik tam dnyaya. Kukusuz Ermeniler
de ... "Bizim Ermeniler".
1988'de "Eiiz Kavukuyan Edebiyat dl" (Paris) sahibi bir kitapla, felsefe,
psikoloji ve edebiyat retmenlii yapm Mgrdi Margosyan'n ykleriyle
Papaz Arsen'e, doar domaz enfiyesiyle, "brnoti'siyly vaftiz edilen Kure
Mama'ya, Demirci Dikran'a, "atlak kafal" Vanes'e, Zango Usa'ya bakyoruz.
"AIIahuekber"le kilisenin an seslerinin birbirine kart mahalledeki insanlarla,
kk yaamlarn arkasndaki derinlik/e karlayoruz. Gelenekler, sevin/er, zntler, cokular. Dicle, Urfa Kaps, Diyarbakr. .. Margosyan'n scak ve yaln dili
arpc ykleme teknii de dnlnce Gavur Mahallesinin tpk aznlklar gibi
"sessiz sedasz" ama zengin bir kitap olduunu sylemeliyiz

96

SiNEMACILARlN DKKATiNE
Nokta 105.04 1992)

Uzun sredir, oksijen adrnda yatan Trk ykcl, yurt dndan gelen bir kitapla soluk ald. Mgrd Margosyan'n 1988 Eliz Kavukuyan Edebiyat dln
kazanan yapt "Gavur Mahallesi' yle.
1938 ylnda Diyarbakr'da Harepek Mahallesi'nde (yresel deyile Gavur
Mahallesi) doan ve orta okuldan sonra istanbul'a gelen Margosyan, Marmara Gazetesi' nde tefrika ettii yklerini Trke'ye evirip kitaplatrm.
Diyarbakr'n Gavur Mahallesi'ni anlatyor yklerinde Margosyan. K(jltrel
zenginlik (Trk, Krt, Ermeni) hem anlatlanlara hem dile btn arpr.lyla yans
n bu yklerde Papaz Arsen'i, ebelik yapar Kure Mana'y, Zango Uso'yu, bir
trl erkek evlat douramayan Kejo'yu capcanl karmzda buluyoruz, tpk karen
lk bir salonda bir film izler gibi.
"G<vur Mahallesi'ni en ksa zamanda, yle drt okka bir film olarak sinemalarda da izleme dileiyle. Yerelden evrensel e almak iin olmadk taklalar atan ynetmenlerimize duyurulu.

GA VUR MAHALLESi
Varlk

Dergisi Kitap Eki (Haziran 1992)

nce bir durup, 'yanl m okudum acaba?' diye dnyor insan. Biraz devam
edince yanlmadn anlyor ... Hayr efendim! Buras ne bir Gney italya ky, ne
de yoksul bir ispanyol kasabas. Ancak ilk cmleden balayp, kitap bovunca pei
mizi brakmayan Hristiyan 'tradition'u da ne aryor Diyarbakr Ovas' nda ..
Biraz daha okuyunca anlyoruz bunu. Yalnz Hristiyanca riteller deil, olaa
nst etkileyici bir 'Anadolu/u' egzotizrn kaplyor ortal Bu egzotizrn, bildik Uzak
Doulu ya da Yakn Doulu egzotizmlerden deil ... Afyon ve ttn kokular, lo ve
oyuncakl mekanlarda sarmyor d dnyanz; bu egzotizrn buday kokan, yarma
kokan, yufka kokan, yan k trkleriyi e, dostluk ezgileriyle Anadolu/u btr egzotizm.
Trk edebiyatnda ky ok anlatld, ama bylesi bir etnik tamurla yorulrnu
egzotizm bunlardan hibirinde yoktu. Abartmalardan uzak, cana yakn, samimi,
otantik bir duygu dnyas yaratyor Margosyan 'Ella Kazan da Kaysenliydi, ama o
Margosyan kadar srrna vakf olamarn Anadolu'nun hem de Aradolulu'rur diye
dnmeden edemiyor insan. 'Haram sudan atladm / Mantin kuak baladiiri diyebilrnek, Margosyar kadar iyi bilebilrnek Anadolu'yu pek o kadar kolay deil diye
dnyor insan
Yaar Kemal'in ep ik Anadolu anlatrnyla, Sait Faik'in cana yakn, samimi tarz
nn bir karmn bulabilmek mmkn Margosyan'da. Aslen kendisi de edebiyat ve
felsefe retmeni olan, arcak u anda bu urasn srdrmeyer Margosyan'n,
bu tarz, byk bir itina ile oluturduunu hemen fark ediyoruz, ancak zaman
zaman kendini iyice 'aztnltk edebiyatinn snrlarna kapama arzusu da olmasa diyoruz!.. nk bu snrlara kapanma arzusu esere byk bir merak uyandrc hava
veriyorsa da neticede edebi kayglarn zaman zaman bir yana braklmas, ya da istenmeder ihmal edilmesini getiriyor Belki bunun da savunulabilir ya da faydal bir
yn olabilir, ancak yk ad altnda ilerleyen tekslerde ufak apta da olsa bir
kurgu kaygs tanmamas ve bir zamann bir kentinin olduu gibi betirnlenrnesi insanda baz noktalarn eksik kald hissini yaratyor. Bu kitab okurken, belki yllarn
derinliklerinden kopup gelen, ho duygular yaratan bir aile fotoraf na ya da aibrnne bakar gibi heyecanlandra, gz yaartan duygular yayorsunuz ama edebiyatn da tamarn bu deil kil ..
Otantk rni, etnik rni, egzotik rni, yoksa aznlk edebiyat rn, ya da aile fotoraf
m Ne dersek diyelim, Gavur Mahallesi ok zamandr kendimizi kaptrp okumaya
brakabiirnek iin aradqrnz, edebiyat mayas tayan kitaplardan biri.

MIGIRDI USTA'NIN GAVUR MAHALLESi


!\luhsin Kzlkaya/Gndem (OX09.!992)

"Kt gnyd. Kar, Diyarbaktr'tn daractk kelerim; sokakla mJ/ iyice rtm, her tarafta beyaz derebeyliini srdryordu. Kar, Aziz Sarkis'in beyaz sakalt gibi yol boyunca uzamyor, sonra kilisenin avlusundan merdivenleri ttrmanarak ykseklikteki
an kulesinin tepesindeki ehri kutsayan hat kucaklaytp pyordu."
Sevgili Mgrdi Margosyan Hoca, kitabndan; "Gavur Mahal!esi'nden, ilk yknn giriinden arakladm bu satrlar. Kentin kn anlatarak girmisin kitabna.
Nedense Diyarbakr deyince aklma hep Mgrdi Usta'nn kitab gelir. Belki de
Diyarbakr' en iyi o anlatt iindir. Giderken oraya aklmn bir kesinde Papaz
Arsen, Kure Mama, Zango Usa ve Kejo vard. Ve Aziz Ha Yortusu ve Hanepek
ve Pazar Ayini ve Dicle Nehri ve Hamravat Suyu ve Urfa Kaps .
Onlara seranat yazmsn Usta! Onlarn gidiine ... Papaz Arser ve Zango
Usa'nun yklenip denklerini Diyarbakr'dan gne. Nelerini almlard yanna gerken Gavur Mahallesi'nden Sevgili Mgrdi Usta7 Ha?

99

Mgrdi Margosyan, ana tarafndan dedesi Halo


1943, Diyarbakr. (M. Margosyan koleksiyonu)

ve nenesi Senem.

Papaz Arsen ve cemaati, Trkiye Ermenileri Patrii Karekin


Haaduryan'n vefat mnasebetiyle dzenlenen ayinden sonra.
Fotorafta, Diyarbalor Sryani papaz 'Ebune Aziz' de Papaz
Arsen'in yannda grlmekte. 1960, Diyarbakr. (M. Margosyan
koleksiyonu)

Vyarbakr'n vazgeilmez sileti bedenler ve Hamravat Suyu'nun gnmze kadar ulaamayan


"kantara"lan, yani su kemerleri. 1900'lerin ba. (Amidayi Artsakankner, ci lt I, D. Mgunt, 1950, New York)

Diyarbakr Surp Giragos


Kilisesi'nin gnmze
kadar ulaamam an
kulesi. 19 lO' lu yllar.
(Amiday

Artskankne;j

cilt I, D. Migunt, I9:w,


-.o-.;; New York)

NDEKLER

nsz ............................................................................... 7
Gavur Mahallesi ............................................................... 9
Ku re M ama .................................................................... 15
Gvercin ......................................................................... 21
ili'de Yamur .............................................................. 32

"Ne Mutlu O nsanlara Ki


Bu Dnyada Fakirdirler" ................................................ 37
Di~ran,

N azar, Hao ve

Tunas 'n Kz

Dierleri

.................................. 45

................................................................ 53

Bizler .............................................................................. 59
Ekmek, Ekmek, Ekmek .................................................. 65
Kh

Silva ........................................................................ 73

Hao ............................................................................... 82
Dizin ............................................................................... 93
Basnda

Gavur Mahallesi ............................................... 95

Fotoraflar. ...................................................................

100

MIGIRDi MARGOSYAN
"AIIahu ekber, Allahu ekber!. ."
"Ding-dong, ding-dong!. ."
"AIIahu!.."
"Ding!.."
"Ekber!.."
"Dong!.."
Mezzin Nusret, souktan domates krmzsna dnm
koca burnuyla minareden indiinde, Uso hala, ksack
boyu, toparlak vcuduyla tarihi ann ipine inatla aslp
duruyor, mezzinin pes edip minareden iniine iten ie
seviniyordu. an sesleri dalga dalga ta uzaklara, en
uzaklara yaylyor , tm Ermenilerin souktan kzarm
kulak memelerine soru olup taklyordu.
"Hayrola Kirve Bedo; bu saatte bu an sesleri niye?"

IS BN 975-726 5 -00 -4

.utmuu~

You might also like