You are on page 1of 209

A n n a S e g h e rs

Yoldalar

ANNA SEGHERS; Yirminci yzyl dnya edebiyatnn ve Alman dilinin;


sosyalist gereki dnya edebiyatnn ve Alman ii snfnn en tannm ya
zarlarndandr. Anna Seghers, 19.11. 1900'de Almanya'nn Maine kentinde
dodu. 1928 ylnda Almanya Komnist Partisine ve Proleter-Devrimci Ya
zarlar Birlii'ne ye oldu. 1929 ylnda Harkov'da toplanan Uluslararas
Devrimci Yazarlar Birlii Kongresi'ne katld. 1933 ylnda Naziler iktidara
gelince kitaplar yasakland ve yakld. Fransa'ya snd ve orada anti-faist
mcadelesine devam etti. Dergi ve kitap yaynlaryla Alman anti-faist edebi
yatnn ncs ve tem silcisi oldu. 1940'ta Hitler ordular Paris'e yaklanca
nce Marsilya'ya, 1941 'de de Meksika'ya kamak zorunda kald. Meksika'da
baka Alman yazarlaryla birlikte zgr Almanya (Freies Deutschland) ga
zetesini yaynlad, ikinci Dnya savann bitiminden sonra, 1947 ylnda Al
manya'ya dnerek Dou Berlin'e yerleti. 1983'teki lmne dek Demokra
tik Alman Cumhuriyeti'nde yaad.
Alman Sanat Akademisi yesi ve Kltr Birlii'nin ikinci Bakan oldu.
1952'de kurulan D e m o kra tik Alm an C u m h u riye ti Y a za rla r B irli i
Bakanlna seildi. Eserlerinin birou nl dllerle deerlendirildi.
1947'de Georg Bchner dln, 1951 ve 1959'da olmak zere iki kez De
mokratik Alman Cum huriyeti Ulusal dl'n, 1951 ylnda Stalin Bar
dl'n kazand. Bunlarn yamsra, Kleist dl, Uluslararas Lenin Bar
dl ve Karl Marx dllerini ald.
Benim sedii sosyalist dnya gr ve ii snfnn kurtuluu ideali
dorultusunda gereki, insancl ve sorum luluk duygusuyla bezenmi bir
edebiyat anlaynn zgn bir temsilcisi oldu. Kitaplarnn bir ou Demokra
tik Alman Cumhuriyeti'nde, okullarda eitim kitab olarak kullanld. Dnya
sosyalist gereki edebiyatnn en baarl ve zgn rneklerini yazd. Sos
yalist gerekilik konusunda srdrlen Georg Lukacs ve B .Brecht aras
ndaki tartmaya aktif olarak katld. Eserleri birok dile evrildi ve defalarca
basld.
Birou Trkeye'de evrilmi olan eserlerinin balcalar unlardr: San
ta Barbara'l Balklarn Ayaklanmas (1928), Yoldalar (1932), dl
(1932), ubattan Geen Yol (1935), Yedinci afak (1941), Transit (1944),
l Kzlarn Gezisi (1948), ller Gen Kalr (1949), Karar (1959), Gven
(1968). Edebiyat, Sanat ve Aydnlar zerine denemelerinden oluan bir se
kisi de, Gerekiliin Evrensel Miras adyla Trkeye evrilerek yay
nland.

W S jO d T f r
kizilstanbul

Sosyalist Yaynlar

Anna Seghers, sosyalist gereki edebiyatn en baarl, zgn ve usta


yazarlarndan biridir. Sadece roman ve ykleri ile deil, Marksist estetik ve
sosyalist gerekilik konusundaki kuramsal yazlar, tartmalar, konuma
lar ve devrimci eylemleri ile de perinlenmi bir partizan aydn kiiliine ve
yaamna rnek oluturmutur. Anna Seghers, insann manevi dnyasn ve
ruhunu besleyen toplumsal bir olgu olarak sanata ok byk bir nem verir.
Bunun iindir ki, sanatn reticisi olan aydnlara seslenir. Sanatn gcn
bildiim iz iindir ki, sorum luluum uz bu denli byk. diye yazar.
Mcadeleyi brakp dnekleen, yeteneklerini sermaye snfnn ve kar dev
rimin hizmetine veren aydnlar eletirip, tehir eder: Bizi brakm olanlar
dan biri, ilk kongrede dnce zgrln cokuyla vmt (Ernst
Glaeser). yi bir yazard. Betimleme gc ekiciydi. Sonra sesi giderek
zayflam, sonunda da kesilmiti. Gnn birinde Hitlerin sava muha
biri olarak bir yerde yeniden ortaya kmt. Betimleme gc yine eki
ciydi - ama zgrlk iin deildi. Faizmin rklna dayanak yaplm
olan bireyci aydn elitisizmine ve Nietschenin nl stn insan kavramna
kar kar. Sanatn ve aydnn yce insan kavramn toplumsal yaamn iin
de ve emeki halkn barnda temellendirmesi gerektiini y a z a r:"... yoksul
luk uurum unun dibinde en yce insan kavramn sim geleyen Gorkinin A n asn okum ay yeniden renm ek zorundayz der ve ekler,
...Gorkinin Ana adl romannda oul, gelimesini tamamlam bir dev
rimci olarak kmaz sahneye; nce epey serseri saylabilecek bir gen
tir, ta ki onu deitiren insanlarn arasna karana dein. Bu deiimi
okurlar da onunla birlikte yaarlar." Anna Seghers, kararl bir devrimci ve
ateli bir anti-faist olarak, aydnlar pasiflikten koparp aktif biimde emeki
snfnn kurtulu mcadelesine katlm aya arr. Bunu en bata kendi
yaamna uygular. Anna Seghers, her koulda rgtl ve eylemli yaamay,
grev banda olmay baarabilmi bir edebiyatdr.
Anna Seghersin neredeyse tm roman konular yaanm, gerek ve ta
rihi olaylardr. Roman kahramanlan bu olaylarn iinde yaarlar ve sradan
insanlardr. Seghersin romanlarnda olaanst kahram anlara, sloganc
devrimci tiplere ve politik kurulua yer yoktur. Hayatn iinden alnm kahra
manlar, korkak, cesur, cahil, gerek, samimi, yalanc, inat, gururlu, ger
ek, yoksul umutlu ve emeki insanlardr. Onlarn yaam kavgalardr. Seg
hers yoksul ve emeki insanlarn kurtuluunu kendine ama edinmitir.
Btn yaptlar emeki snfna duyduu sevgiyi, ball ve onun geleceine
duyduu inanc dile getirir, inancn, umudun ve direniin romancsdr. An
latm sevecen, scak, yumuak ve insancldr. Eserlerinde anlatlan sarsc
ve iddetli olaylara bakldnda bu bir eliki gibi grnr. Ancak yazarn bir
ok devrimin yenilgisini ve Hitler Faizminin en kanl vahetini yaad gz
nne alndnda bu eliki anlalr hale gelir, isyann ve yenilginin, yaam

kavgasnn ve kar devrimci terrn insan psikolojisinde yaratt elikili et


kilenmeleri irdeler. Bask ve ezilmeye kar insan ruhundaki isyann yenil
mezlii ve tkenmezlii her kitabnn ana motiflerinden biridir.
S anta B arb a ral B alk la rn s y a m nda B re to n ya kysndaki
smrlen yoksul deniz emekilerinin umutsuzca isyan, scak bir slp ve
iirsel bir dille anlatlr. ubattan Geen Yol, 1934 Avusturya ii ayaklan
masn ve bastrlmasn konu edinir. Amerikan Eliliine Giden Yolda,
yksnde Sacco ile Vanzetti olay konu edilir. Transit roman, Alman faiz
minden kaan srgnleri anlatr. ller Gen Kalr romannda, 1918-1945
aras Almanyasnn siyasal toplumsal ortamnn iinde yaar gibi oluruz. Ye
dinci Ha (Trkesi Yedinci afak) roman ise, Hitler faizmi altndaki mca
deleyi konu alr. Bu romanda ana tema olarak, en zor koullar altnda bile in
sann yenilmezlii ve umut kesilmezlii ilenir. Kahramanlar toplama kamp
ndan kam yedi devrimci tutukludur. Yakalandklarnda sistemden kaImazlm simgesi olarak yedi aa haa balanacaklardr. Alt firari bulunup
getirilir, l ya da diri olarak. Ama bir ha bo kalr. Biri yakalanamaz, kurtul
mutur, zgrdr, mcadeleyi srdrecektir. Roman u satrlarla biter: D
glerin insanlarn ta ilerine, nasl am anszca el uzatabildiini ve
nasl derinden ve korkun bir ekilde etkileyebildiini hepimiz hissedi
yorduk; ama unda hissediyorduk ki insan ruhunun en derin yerinde,
kimselerin el uzatamyaca, etkilenm esi ve sarslmas im knsz bir
ey de var.
YOLDALAR, Ekim Sosyalist Devrimi'ni izleyen birinci devrimci dal
gann dnyadaki yansmalarn, direniini ve krln konu alr. eitli uluslar
dan olan roman kahramanlar sosyalizm iin mcadelenin ve Ekim Sosya
list Devriminin etkilerini ve Entemasyonalist karakterini simgelerler. Dev
rimcilerin kurtulu iin mcadelede ve yenilginin aclarn yaamada da ka
der birlii iinde olduklar, romann en belirgin motifidir. Devrimin yenilgisiyle
hareketin kadrolar ve kitleler zerindeki olumsuz etkileri canl ve baarl bir
ekilde ilenir.Yoldalarn kahramanlar, 1919 ylnda Macaristan'da Bela
Kun'un ralar Cumhuriyeti'nin yklmasndan, in'de Kzlordu'nun giritii
kurtulu savana kadar ki bir dnemin, Rus, Macar, ekoslovak, talyan,
Bulgar ve Polonya'l anti-faist ve sosyalist savam iindeki devrimcilerdir.
eitli uluslardan, bolevik devrimci karakterinin tipik rnekleri olan roman
kahramanlar; Stoyanof, Janek, kar - koca Dombrovski'ler ve Dudof, okuyu
cuda silinmez izler brakr. Yoldalar, bu bolevik devrimcilerin zgrlk,
bamszlk ve sosyalizm iin giritikleri mcadelenin scak, canl, cokulu ve
akc bir slpla yazlm destans bir anlatmdr.
Sosyalist Yaynlar

SOSYALST YAYINLAR: 32
EDEBYAT SANAT KLTR DZS: 6

Anna Seghers, Gefahrten (1932)


1. Bask. ABC Yaynlar. Ocak 1977
2. Bask. Sosyalist yaynlar. Eyll 1997
eviren: Arif alar
Kapak resmi: Macar devrimi srasnda Peti Naplo gazetesinde
kan bir propaganda bildirisinde devrimci asker.

Sosyalist Yaynlar
Yayn Ynetmeni ve Sorumlusu: Haan Basri Grses
Yazma Adresi: P. K. 1364 - Sirkeci, (34431)-Istanbul.
Tel/Fax: (0212) 553 02 93

Dizgi: Glmseyi,
Bask: Avc Ofset
Tarih: Eylll997

Yayma Hazrlayan: Sosyalist Yaynlar


Yaynlayan: stanbul Ktphanecilik Kitaplk
Adres: 1st. Ktphanecilik Kitaplk. Mis sokak, 6/6
Beyolu-Ist.
Tel: (0212) 249 05 33 Fax: 251 83 91

Anna Seghers

YOLDALAR
eviren: Arif alar

^ j
ry

EDEBYAT
SANAT
KLTR

Dizisi

G '\

riN

r y

Sosyalist Yaynlar 32

Anna Seghers'in 'Yoldalar" adl roman 1932 ylnda yayn


landnda Berlin, faist terrn egemen olduu lkelerden ge
len siyasi srgnlerin toplandklar en nemli merkezlerden bi
riydi. Birinci Dnya Savann hemen ardndan Avrupa ve Asya
halklar burjuvazinin zerlerine kerttii alk, yokluk, sefalet
ve baskya son vermek iin ii snfnn nderliinde giritikleri
sosyalist toplumun kurulmasn amalayan devrimci mcadele
lerini hzlandrdlar. 1917'de eski Rus mparatorluu snrlar
iinde ilk ii devleti Sovyetler Birlii 'nin kurulmasyla baarya
ulaan bu devrimci mcadele Avrupa'nn dier lkelerinde bur
juvazinin vahi ve kanl terr ile karlat. Balkanlar'daki
komnist kyl hareketinin srgnleri, Macaristan'daki Horty
ynetiminden kaan Bela Kun taraftarlar, PolonyalIlar ve Mus
solini talya 'smdan kamak zorunda braklan devrimciler g i
ritikleri mcadeleyi srdrmek iin Paris, Viyana, Berlin gibi
merkezlerde toplanyorlard. Daha nce St. Barbara'l Balk
larn isyan adl romanyla kendi lkesinin snrlarn da
aan devrimci savan, tankln yapmay grev bilen Anna
Seghers, mcadelelerini ylmadan yurtdnda srdren bu dev
rimcilerde yeni romannn malzemesini buldu.
"Yoldalar", Macaristan'da ralar Cumhuriyeti'nin
yklmasndan in'de Kzl Ordu'nun giritii kurtulu sa
vama kadar adlar unutulmu birok kahramann iki dnya
sava arasnda zgrlk, bamszlk ve sosyalizm iin giritik
leri grev, yry, silahl ayaklanma, uzun ve yorucu bir ajitasyon propaganda ve yeralt almas ve bu ylmaz savalarn,
polis tarafndan izlenme, ka, tutuklanma, gzaltna alnma,
sorguya ekilme, hapse atlma, ikence ve kuruna dizilmelere
kadar varan tehlikeli ama o derecede de onurlu bir yolun ro
mandr.
"F oldalar'hn kahramanlan anti-faist ve sosyalist savan
iindeki devrimcilerdir. Her yerdedirler, her dilden konuurlar.
Geni halk kitlelerine ulamalarn engellemek iin kk fakat
egemen bir aznln yapt bask lara yorulmadan gs gerer
ler. Roman btn dnya lkelerinin devrimci mcadelesini bir
birine balayan sessiz bir dayanma ve birliin sergileniidir.

A rif ALAR

BRNC BLM

Birinci Ksm
i

Her ey bitmiti.
Ky sarlm, kyn klar tutulmutu; hava ard, yrek
ler kt kt atyordu.
Bir austos gnyd; kahverengi, altn dzle le
kmt Yass kulbeler topran hcumuna uram gibiydi
ler.
ralar Macaristan'nn sonu gelmiti. Ve bununla birlikte
artk her eyin sonunun geldiinden bu sondan imdi gerek bir
son yapmak kalyordu geriye. Bir sonda dehetten yana ekip
karlacak ne varsa hepsi karlacakt. Ky muhtar ayrk par
maklaryla temen Jako Geza'nn suratnn iine sayyordu:
Krtos Bela: Oullarnn dnd de Kzl Ordu'da. Asztalos Stephan: erden her knda onu evine ald. Kzl Yahudi'nin biri.
Papp Johann: "Kyllere ve Kr Emekilerine" yazl katlarn
yuvaland yer. Seb Andras: iftliin btn aalarn yoldu
oluk ocuuyla. Davul gibi iti pilerinin karnlar. Horvat Jo
hann: Kzl Orducu'nun biri. Harman yerinde at azn, yumdu
gzn. stnde de asker giysileri vard. Tam sekiz kyden bine
yakn adam toplanmt evresinde. Szekeresler: ki karde...
ki karde yanyana diz ktler, silahlarn kapya dorulttu
lar. le sessizliklerinin en sessizi. Masann zerindeki tavuk

yuvarlanr gibi utu. Sonra askerler girdiler kye. Szekeres etek


leriyle ocuklarn sarmalad yldrm gibi. ki atm dar, on
atm dar, patlad tfekler. Sonra askerler Szekereslerin eik
lerinin nnde ve ardnda yatan llere li dokunmadan br
kapya kotular. Kadn aresizlik iinde hi kimsenin gzne
ilimeden ylece dimdik kald. nce yanaklarndan omuzlarna
den yeni ve parlak barts kanland, sonra ykld oraca,
etekleri ocuklarndan kurtuldu.
ocuklardan biri emekleyerek dar kt. Darda herey
bakayd imdi. Beyaz parlak gkyz bulutlanmt. Kulbeler
iie duruyorlard. Yokutan yukarya doru uzun etekleri kanl
tanmadklar kylleri srklyorlard. Kapnn yanndaki as
kerler iri ve vahi bir atn yularn tutmulard. Sebs'n kulbe
si tpk dnlerdeki gibi crlak ve keskin bir kahkaha ile
sarsld. Btn kulbeler ayn lkla sarsldlar.
Krtos baryordu: "Hibir ey yapmadm, kimsenin malna
dokunmadm!" Askerlerden biri Krtos'un uzun ve seyrek sa
kaln eline dolad, aaya doru ekti. Kars dizleri zerinde
oradan oraya gidip geliyordu: "Hibir ey yapmad, kimsenin
malna dokunmad." Asker, sakal daha iyi yolabilmek iin
adamn ban gsne bastrd: "Ya oullarnz? Drd de...!" "Hep ilenm itir onlara" Kadn elleri ve dizleri zerinde
srnyordu. "Sabah akam ilenmitir drdne de" Askerler
kadnn dizlerinin plakl grnnceye dek srnmesine izin
verdiler.
Asztalos iki eli kamnn stnde, gen ve gl sesi ile askerle
re, sanki orada onun hemen karsnda deil de uzakta, dzln
kysnda duruyorlarn gibi baryordu: "Burada Asztalos fa
lan yok!" Askerler glerek izmeleri ile gvdesini yokladlar. "De
min buradayd nereye gitti?" Asztalos gvdesini gerdi, durdu.
Ar gvdesindeki ocuk imdi onunla birlikte, tarlann arkas
ndaki ukurda gizlenmi olan koruyacakt. Askerler itelediler,
yere dt, alak ve kesik bir ses kt azndan: "Burada Aszta
los falan yok!"
Seb masann arkasnda, kocaman iki elini masann zerine
koymu, dazlak kafasyla hibir ey olmam gibi duruyordu.

Bana vurdular, dmedi, asl imdi btn cssesi ile dorulu


yordu. Bunca yl bu drt duvarn arasna nasl girip kmt?
nleyen kadn kendi elleriyle kenara itti; ellerinden tutmak iste
yenleri darya srkledi ardsra. ocuklardan biri kollaryla
bir askerin izmesine sarld, dilerini askerin dizine kadar geir
di. Seb arkasnda imdiye kadan hibir ocuktan duymad bir
lk duydu. Sonra da bir kadnn anlalmaz, lsz iniltisi.
Ama Seb geriye dnmedi, arkasnda ne olup bittiini de bir
daha hi renemedi. Dipikle iteklediler, arkasndaki inilti akt
gitti. Admlarn yere daha bir bastrd, yumuak, ateli ad
mlarn.
Ky muhtar "Seb'y getirin imdi," dedi.
Tamen Jako ve ky muhtar merdivenlerde durmu, aada
birbiri ardsra getirilen tutuklulara bakyorlard. "Dur bakalm,
Seb deil misin sen?" Seb donmu kanm apaklad gzkapaklarn zorlukla kaldrd. "Konu! stediin zaman konuursun,
vaizler gibi." Jako sapsan kesilmiti, Seb'nn de esmer yz sa
rard birden. Temen sindi nce, sonra Seb'nn zerine atlad,
boazndan yakalayp sarst. Seb'nn bir erkein yzne, ancak
yetecek kadar az hatl yz, hi deimedi. Hibir eyi da vur
muyordu, smsk kapalyd. Jako nce solukland, sonra btn
gcyle yeniden vurdu. Seb'nn yz, kalarndan aznn
kysna kadar morard. Kapal ve dingin ifadesi hi bozulmad.
Dipikle arkadan dizlerine vurdular. Temen aaya, Seb'nn
dazlak kafasna doru bakt. Aayla enesini geriye doru itti.
Hi deimedi Seb'nn yz, imdi sadece yarm metre daha
aadayd o kadar, gene dingin ve kapal.
Darda, ekinlerin arkasndaki ukurda Asztalos olduu yerde
kvrld, yz topraklanmt. Ky muhtarnn evinin avlusunda
silahlar patlad. Yreinden vurulmu gibi bir kez daha doruldu
btn ky ve ukurun iinde Asztalos da doruldu kyle birlikte.
ki eliyle topraa yapt, toprak salam deildi, sanki o da ky ve
Asztalos la birlikte doruluyordu. Toprak bulam yzn
kaldrd; sessiz ve scak bir leden sonrasnn ak beyaza yakn
gkyz hereyi smsk saryordu.

O
ana kadar Tisza'nm sa kysnda bulunan yolda Faludi'nin
kumandasndaki nc Alay, -hepsi de Budapete'nin onuncu
blgesinden metal iileriydiler- geri ekilme emrini yerine getir
miti imdi. Karkln en byk olduu bir zamanda, gecele
yin, kampa girdiler. Cephenin ykld ve Kzl Ordu'nun geri e
kilmesi ile ilgili emri ieren haber gelmiti. Artk lm korkusun
dan baka hibir eyin birarada tutamad dank ynlarn
iinde, eski tandk sesler bouna ateli szler sylyorlard.
Szler, hasta ve beyaz yzlerin hamuru iinde iz brakmadan yi
tip gidiyorlard. Artk hibir eyi bir arada tutamayacak gibiydi
ler. Ara sra Enternasyonal balyor kesiliyordu; onun kesildiini
duymak, sylemeye hi balanmam olmasndan ok daha kor
kun bir eydi. Kyl askerlerin gzleri dipsiz kuyular gibiydi.
Bazlar niformalarn yrtyor, sonra stlerine kp tepiniyor
lard. Bazlarysa, kylerinin bulunduunu sandklar bir
dorultuda kayorlard, tek tek ya da kk gruplar halinde.
Aka sylenen kfr ve tehditler duyuluyordu.
Onuncu blgeden metal iilerinin oluturduu nc Alay,
dipiklerle yolu aarak kampa girdi. Saflar smsk, cepheye gi
diyormu gibi geip gitti kampn ortasndan. Btn alnlar kara
izgilerle dolmutu. Yolun sanda ve solunda duranlar srtlarn
dnyorlard. Yryenlerin baklar karard, yrekleri, evre
deki havay donduran bir buzda gibi soudu.
Kente varlmasna iki saatlik bir yol kaldnda nc Alay
Romenlerin kente girmi olduunu rendi. Faludi dur emri ver
di. Askerlere bir konuma yapt, onlara teekkr etti. Askerler
den de biri kp yolda Faludi'ye teekkr etti. imdi artk
dalmalar gerekiyordu.
Faludi ve Bhm atlarn vurdular. Kyllerin brakp gittikle
ri buday tarlalarndan getiler. Yer kabuunun hemen hemen
hi gze arpmayan kk bir kvrmnda saplarndan ayrlm
buday ylyd. Tepeden aa doru kahverengi srtn zerin
de, gr ve parlak bir yele gibi duruyorlard. Tepenin ardnda bir
ka kulbe grnyordu. Yal bir kadn onlara doru seslendi:

"Hey, kzllar, bu giysilerle...!"


"plak gidemeyiz ya."
Kadn ok konumadan onlar eve ald, kyl giysileri verdi.
Sonra yerkabuunun altn gibi sar ikinci kvrmn getiler. Hzl
admlarla yryorlard, kente iyice yaklamlard artk. ki yan
dan silah sesleri duydular. Belki de bu sesler hep vard da imdi
duyuyorlard. Bir akaaacn altnda durup soluklandlar. Aa
sk ve yeildi, sonbaharn hibir izi grnmyordu henz; dallar
dan birinde, dnyann en hafif eyi, uzun ve beyaz bir ey asl du
ruyordu. Bunu hi unutmayacam diye dnd Bhm. Bugn
de lsem, yllarca sonrada lsem bunu hi unutmayacam. Bu
nun ne anlama geldiini kendisi de bilmiyordu.
Faludi, iki yl nce devrim srasnda Rusya'da sava esiri ol
mutu. Peter Bhm daha geen martta ocuun biriydi. Bu kk
renciyi ilk dnce nce dersaneden sokaa, oradan da cephe
ye atmt. Faludi'nin sevgisini kazanm, onun yannda
kalmt. Frtnay hep srtnda duymutu Bhm. Oysa imdi
artk srtnda bir frtna deil korkun denecek bolukta bir hava
vard. Faludi, "imdi artk ayrlmamz gerek. Tek bamza daha
kolay varrz", dedi. nce glmseyerek bakt, sonra abucak iki
yanandan pt.

III

Ertesi gn le zeri -altn gibi sanki ge kalm bir yaz


gnnn scak le vakti- Bhm Budapete'de Elisabeth mey
dannda dolayordu. ki gn nce sa salim kente girebilmiti.
evrede tannacandan ekindii iin kendi evine gitmeye cesa
ret edememi, eski arkada renci Kelen'e gitmiti. O zamana
kadar sakin, kendi halinde bir burjuva olan Kelenin ev sahibi,
ikisini de, oday derhal terketmemeleri halinde ihbar etmekle
tehdit etmiti. Daha sonra Metropol kahvesinde buluup kentten
ayrlmay kararlatrarak vedalamlard. Bhm tandklarna
urad, nce buyur ettiler. Sonra gece yars ilerine korku dt
"kk ocuklarn hatr" iin kendiliinden evden ayrlmasn

istediler. Sabahn erken saatlerinden beri kentin sokaklarnda


bir aa bir yukar dolap duruyordu Bhm. Katettii yol kilo
metreleri bulmutu, ayaklar tutmaz olmutu artk -sanki birisi
onu kk bir zar gibi bo bir bardan iine atmt- Sokaklarda
sabah nce mavi sonra altn sans oldu. Kentin i ksmlarnda in
sanlar gidip geliyorlard. ou iyi ve gsterili giyinmilerdi;
yzlerinden bekleyi okunuyordu. Rokaczi caddesinde dkkan
lar kepenglerini kaldrdlar. Tezgahlar daha geceden doldurul
mutu, kadnlar grlmemi bir eye bakar gibi bakyorlard ie
riye. Bhm'n hasta ba tanmad bir koku ve renk bulutuna
dald. Ulli caddesinden geti, kardan jandarmalarn arasnda
kk bir ii grubu geliyordu. stlerinde ii tulumlar vard, el
lerini aprazlama balamlard. Daha dn byle sahneleri ac
yla ya da zevkle seyredenler bugn artk umursamazlkla bak
yorlard iilere. Tuna'nn kysna kt. Neeli ve renkli bir in
san selinin zerinde subaylarn altn renkli omuzbalar
yzyordu. Metropol kahvesi azna kadar doluydu. Bo bir yer
buluncaya kadar evresine baknd. Mermer masalar, aynalar ve
tepsiler prlprld, dzinelerle el dn gece korkun bir acele ile
hepsini parlatmt sanki. Bhm parmaklaryla durmadan ma
saya vuruyordu. Bu hareketi yapmamak iin ok aba harcad.
Saatine bakt, drde be var- var. imdi Kelen'in karsnda ol
mas gerekirdi. Ban kaldrd, yukarya bakt. Kelen nnde
duruyordu. Demir bir perde dt, mzik ve insanlarla birlikte
her eyi rtt. imdi sadece Kelen'i ciddi ve gvenilir yz
kalmt. "Ancak seninle gelemeyeceim. Burada kalmam gere
kiyor." Bhm'e nasl kaaca konusunda birka tavsiyede bulun
du; ama Bhm yarm kulakla dinliyordu anlatlanlar, yalnz
bana kentten kamyacan biliyordu; beceriksizdi, lesiye
yorgundu. Demir perde gene kalkt, gene mzik, Kelen'in yz
imdi herhangi bir keye braklm, hi tanmad bir leke gibi
duruyordu.
Bhm dar kt, rhtmda bir aa bir yukar doland, sonra
kentin iine girdi. le sonrasnn damlarn kysnda, altn
girintiler yaparak tkeniyordu. "Bu gece nereye gideceim? Hep
yryemem ki. Kaldrma m otursam acaba? O zaman da tutuklayverirler. yisi mi yrmeli." Caddeler henz kalabalkt.
Ikl vitrinlerin nnde insan kmeleri toplanyordu. Frd-ut-

ca kesinde byk bir kalabalk birikmiti. "Gene birini yaka


lamlar." Bhm insan ynnn iine doru itildi. Bir ara alr
gibi oldu kalabalk, kmenin ortasnda, polislerin izmeleri alt
nda kaba, krmz bir ey grd. Btn kalabalk birdenbire bir
kan birikintisinin iine giriverdi. Bazlar korku ve irenti dolu
yzlerle ayakkablarn kaldrmn kenarna srttler. Dven
lerle dvlenlerin barlar ince ve yorgun tek bir ln iinde
kayboldu.
Bhm yrmeye devam etti. "Nereye gitmeli? Her ey bitti."
Joseph meydann geti. Bacaklar dizlerinin vidalar karlm
gibi gcrdyordu. Sinemadan kan kalabaln iinde renci
birliinden Mosonyi'yi grd. Ona doru yrd, koluna girdi,
kendini brakt. "Ne oluyor yahu, yryemiyor musunuz artk?
Mosonyi onu birazck caddede srkledi. Sonra birden durdu ve
sarst. "Kendi ayaklarnzla cehenneme kadar yolunuz var!"
Bhm koluna sarld: 'Yolda" Mosonyi yere tkrd: "Ne yolda
be." Caddenin sonunda kar kede bir nbeti duruyordu. Mo
sonyi Bhm' birdenbire brakt, caddeyi geti nbetiye doru
yrmeye balad. Bhm'n kamas gerekiyordu, ama her yan
na fel inmi gibiydi aknlktan. Duyduu son ey bir ddk se
si oldu, ykln son sinyali. Sonra polis coplan, damlar ve gk,
arkasndan btn kent zerine ykld.

IV

Bhm artk bir daha kalkamad, gittike daha fazla gmld


coplarla kaldrmn iine. Kendine geldiinde, ii insan dolu an
cak bir ampulun klandrd karanlk bir odadayd. Burasnn
yerin derinliklerinde olduunu anlad Bhm; bunu dierleri de
biliyorlard. evresindekilerin hi biri yardm beklemiyordu
artk. Bhm iki tutukluyu hemen tand: yanaklarndan yalar
akan ve ikide bir Allah lafm geveleyen Jucze ve beyaz bir korku
iei gibi duran Mezei Margit. Islak ve parlak kara salar
akaklarnda bir karatavuun kanad gibi duruyordu. Odann
ok dar olmasna ramen, herkes duvara yapm sadece byk
kapnn nnde bir para yer ak braklmt. Kap a*--^ bir

isim arlnca, arl tpk bir koyun gibi yoldalarna arpyor


du kafasyla. Bir sre sonra kap yeniden alyor ve bir insandan
geri kalabilecek ne varsa eikten ieri atlyordu.
Bhm yerde oturmu, srtn duvara dayamt. Ba karnna
doru kvrlm, dar bir uvaln iine nasl sktrlrsa, kendi
gvdesinin iine yle sktrlmt sanki. Herkes, kapdan ieri
atlan son arlnn yerde serili yatt keye doluuyordu.
Henz en dip noktaya varlmamt, oda hl gittike arlayor,
batyor, batyordu. Bir seferinde yenileri getirildi, kanl gmlek
leri iinde iki ii. Bu ikisi gelir gelmez hemen yere oturdular,
hemde kapnn yannda ak braklm olan yere ve hemen birbirleriyle konumaya baladlar. Bunlarn gelileriyle birlikte bi
linmeyen bir nedenle sessizlik kaplad oday; oradakilerin hepsi
bu iki adamn zor soluk alp vererek birbirlerine sylediklerini
dinliyordu. "Horvat listeleri mutlaka yrtm olmal?"
"Hi meraklanma salamdr o."
Bhm dikkat kesilmi dinliyordu, bir anda oda daha fazla deri
ne batmaz oldu.
Sonra birden kap ardna kadar ald, kesin ve korkutucu bir
aklkla onun ad duyuldu, baka geni bir oda varm gibi
bann iinde yankland durdu ses.
te yanda, kapnn arkas aydnlkt, yeryzne km g ib i.
Masann arkasnda elleri masaya dayal birisi duruyordu, kara
bir giysi, kravat ve yakal. niformal bakalar da vard. Herkes
ona bakyordu, sonra gzler ondan ayrlyor, evresinde dolan
yordu; gzlerden yaplm, iinde renkli ekillerin bulunduu bir
drbnn iinde gibiydi Bhm. Korkudan titriyor, dilerini bir
arada tutmay baaramyordu. Herkes gryordu nasl kork
tuunu. Glyorlard. "Yeni pantalona ihtiyacn olacak olum.
yisi mi imdiden kart stndekileri.."
Gene ayn yerlere vururlarsa, dayanamam, sylerim her eyi
diye dnd Bhm.
"Yakla bakalm syle. Sen renci Peter Bhm'sn deil mi?"
Bhm sesini karamad. Bayla evet dedi. "imdi iyi dinle ba
kalm. Kzl Ordu'ya katldn deil mi?" -"Evet."- "Gzel. Faludi

Pal'n emrinde miydin?" -"Evet" -"Gzel."


Bhm daha iddetle titredi, sonra sanki imdiye kadar kendi
sini sarsp duran ey bir yumrukla kesilmi gibi titremesi kesildi.
Bir an herey apak grnd gzne, evresindeki herey
abartlm bir aklkla izilmi gibiydi.
"Faludi ile birlikte mi geldiniz kente?"
Bhm artk dayanamyacam, her eyi syleyeceim, diye
dnd. imdi artk ondan hi kimsenin bir ey beklemedii,
her eyin bitmi olduu bir anda. Tam bu srada birdenbire, nere
den geldii bilinmeyen ve kk Bhm'n hayatnda o gne ka
dar hi duymad, korkun bir sertlikle, yksek ve bilinmedik
bir ses kt: "Bu andan sonra hi bir ey sylemiyorum!" Sadece
kafasnn iindeki skmadan, dudaklarnn kysndaki
soumadan anlad Bhm bu sesin kendi sesi olduunu.
Daha sonra Bhm kapnn ardnda yerde yatyordu. Her yan
ak yaralarla kaplyd. Birisi bir yerine dokununca avaz kt
kadar baryordu. zerine eilen yzlerden ac ve dehet okunu
yordu. Ama ii rahatt, hafifecikti.

Budapete-Viyana ekspresinin bir dakika sonra kalkmas ge


rekiyordu. Deri bavullu bir adam ikinci mevki bir kompartmana
girdi. Pencerenin yanma oturdu. Karsnda iki kk kz kar
de, elele oturuyorlard. Trenin kalkma saati gemiti oktan. Bir
ok yolcu sabrszlanm, camdan dar bakyorlard. Adam bir
denbire bavulunu kapt, hi evresine baknmadan peronu geti,
bekleme salonunun iinde kayboldu. Hemen arkasndan iki ya
banc gelip sordular: "Buradan inen oldu mu?" Kzlardan biri he
men yantlad: "Evet, yle gitti."
iki adam raylar geip istasyona doru yrdler. Kzlar tren
kalkncaya kadar yerlerinde hi ses karmadan oturdular. "Niye
yalan syledin?" "Tanmadn m?"

Yoldalar F: 1 /1 7

Bekleme odasndaki bfenin orada, uzun sralarn ve pis ma


salarn stnde, bavullar, knlar ve ocuklaryla insanlar
ylyd. Faludi kendine bir yer at, bfeye yasland, gevedi,
btn vcudunda duymutu tehlikenin kendisini nasl syrp
getiini. Bir ara birisi omuzuna dokundu. Naylon yamurluklu,
uzun boylu pis bir herif. Birbirlerine baktlar. Gen adamn ak
mavi ocuk gzlerinden Faludi'nin yzne parlak noktacklar
salyordu; gzleri yanyor, kanyordu durmadan, "Sessizce ar
kamdan gelin, sizi emin bir yere gtreceim." dedi. Faludi nce
duralad, sonra syleneni yapt. Birbirlerinin ardsra geni is
tasyon binasnn yan kapsndan dar ktlar. imdi artk yanyana yryorlard. Sokak lambalar yanmt. Faludi kendini
zorlayarak dnmeye alyordu. "Ne dnyorsunuz, beni
tanyorsunuz ya. Size bir ey mi yapacam sandnz? Yanlyor
sunuz, sizi gemiye bindireceim, sakin olun, tandklara rastla
yacaksnz orada, siz ne ilksiniz ne de sonuncu. Bana biraz para
vermeniz yeter, zengin akrabalarnz var naslsa. Kimse bana
gelmedi, ben gittim onlarn ayana. Kamnm kaznmas kimin
iine yarar ki? stasyonda alyorum savan balad yldan
beri. Kediler hep drt aya zerine der" diyordu. Faludi'nin
yz ac ve tiksintiyle burutu. Yanndakinin yznde hibir
sknt ifadesi yoktu ama ama, bir skntnn glgesi vurmutu
yzne. Konuuyordu: "Sizin yannzda altm bu ay hi
unutmayacam. Mthi bir yazd." Faludi, ondan bireyleri
renip renemeyeceini dnd. Beriki kendiliinden
balad: "Bato'nun ne olduunu biliyor musunuz?"
Faludi'nin gzleri karard, yrei duracak gibi oldu. "yidir.
Dnden beri Viyana'da. Benim gibi birinin istasyonda almas
iyi. Wagner'e de yardm ettim. Ama onun ii ters gitti. karmak
iin epey para vermek gerekti. eklerin tarafna geirebildik. Si
nir krizi geirmi sonra; eklerin tarafna getikten sonra kafas
na bir kurun skm." Wagner kendini vurmu ha, diye dnd
Faludi.
Szckler kafasnda dnp dolayordu, hibir anlam veremi
yordu. Beriki koluna girdi. Sonra gene brakt; imdi artk
rhtmdaydlar. Nehirde klar kvlcmlanyordu.
Yanndaki konumaya balad: "Wagner'in bu yaptna bir

anlam verebiliyor musunuz? Ben bir anlam veremiyorum. Bana


gre hava ho. On yldr bu ilerin hep kenarnda olmaya altm.
Her ey tersine dnecekmi gibi oluyor bazen, bylesi iyi, heyecan
verici, baka trl olsun istemiyor insan. Steiner'de gemide, dok
tor Steiner. Yeil gemiyi gryor musunuz, kprnn sanda,
ncs."
Steiner ve Faludi depoda bir blmenin iinde oturuyorlard.
erisi korkun scakt. Steiner, "Geebilecek miyiz acaba?" dedi.
"Byle ilerde ansm vardr" dedi Faludi. Steiner olduu yerde
tostoparlak kvrld, yukarya, duvara doru, bir geminin lam
basnn nda parldayan mrekkep renkli bir suyun doldur
duu kk lomboza bakt. Bu bir avu k yreini kararsz
lkla, umutsuz bir yaama ve gvenlik istei ile doldurdu.
Ama nisan'da gidip, emrinizdeyim yoldalar, btn bilgim ve
gcmle, demezden nce her eyi dnmtm, diye dnd
Steiner, olabilecek her eyi, sonu da, ka da, ama bunu hi
dnmemitim ite, bylesini hi dnmemitim, bu scak
blmeyi, u kla dolu delii, gmgm vuran bu makineyi.
Elini Faludi'nin dizine koydu. "Ne dersiniz, geebilecek mi
yiz?" -"Geeceiz, geeceiz. yle ya da byle kacaz bu lke
den, ikimiz de. Kente girmek ok daha zordu. Geriye sonu kald,
bir terslik olaca yok. Son gece bu." -"Niye glyorsunuz?" -"Cepheden nasl geldiimizi dnyorum da, kk Bhm'le birlik
te, kyl giysileri giymitik de sonra ben yalnz kaldmda nk kente ayr ayr girmenin daha kolay olacan dnerek
Bhm'le ayrlmtk- bir kapnn nnde oturan kyl bana bakt
ve dedi ki: 'yi oturmu stne arkada, kimse senin stn
deitirmi bir Kzl Ordu'cu olduunu anlayamaz.'"
"Kk Blm'e ne oldu?" -"Bilmem, yanmdan ayrlmas gere
kiyordu. kimizi birlikte yakalayacak olsalard, benimle birlikte
onu da dverlerdi lesiye, ama onu byle de lesiye dvm olma
larndan korkuyorum."
Steiner soruyordu, ve sadece kendisinin kurtuluunu
dnmek ona ac veriyor, onu utandryordu: "Neden geebile
ceimize inanyorsunuz? Faludi karsndakine yle bir bakt,
abucak, iindeki kar kmak isteini zor bastrd. Soruyu yant

lamas epey zaman ald: "Hayal gcm pek yle gl deildir


ama, olmayacan deil olacan dnrm hep. Dnsene,
benim buradan gemem gerekiyor, asl g iler imdi balaya
cak".
Saatlerdir yoldaydlar. Lombozda su yeildi imdi. Parlak
gne Steiner'in koyu, donuk yzne vuruyordu. "Yaknda
geip geemeyeceimiz ortaya kacak." -"Bu konuda hi bir ga
ranti vermi deilim." Steiner elini Falludi'nin dizinden ekti,
yzn kapad. te hepsi bu, diye dnd, Faludi ile bir gemi
de, leceini bile bile yolculuk etmek, ancak ryada olur bylesi.
Bizi yakaladklarnda uyank olmalym.
Faludi anlatmaya balad, sanki kendi szlerini sadece kendi
dinliyormu gibi ciddileti yz. "Bir keresinde, i savata, Volga
kysnda kii keif kolundayken yirmi kiilik bir grupla
karlatk. Bunun artk sonumuz olduundan mzn de hi
kukusu yoktu. Biz kiiydik, onlar yirmi kii. Bir an aknlk
oldu. Hepsi kyl ocuklarydlar, karlarnda ilk kez kzllar
gryorlard. Olduumuz gibiydik, yani ne kuyruumuz ne boy
nuzumuz vard, kasketlerimizde de Sovyet yldz, bu onlar etki
ledi. "Yoldalar!" diye bardk. Akama dndmzde yirmi
kiiydik. Ama kzllarla karlatklarnn nc ya da
drdnc seferinde de etkilenebilirlerdi her neyse, bunu da at
latmtk."
Steiner yzn elleriyle kapamt. Balarda dinlemeye
almt (Bunun anlattklar imdi artk hibir iime yaramaz,
dn ya da iki saat nce neyse, ama artk hibir ie yaramaz.)
Makine her geen dakika daha gl vuruyormu gibi geliyor
du ona. Artk bu vurulara kar duramyor, bir keden brne
yuvarlanyordu. Faludi'nin vcudu da hafiflemi gibiydi, sars
lyordu.
Lombozda su maviydi. Gnein daha da younlat. Falu
di, "Evet ama gene de ekici, heyecanlandryor insan. Yllardan
beri byle yaamaya alyor insan, hep bir eyin kysnda" dedi.
Bunlar ne biim szler, nereden girdi kafama bunlar, diye
dnd. yle bir doyasya uyuyabilsem. Karar verdi, kvrld,
ban Steiner'in dizine yaslad. Gemi durduunda henz

uyanmt. Steiner Faludi'nin omuzlarndan yakalad, sarst.


Ama Faludi ylesine derin uyuyordu ki hibir ey etki etmiyordu.
Bacaklarn ekmeyi denedi. evresinde ayaklaryla tepindi, u
an tek bana uyank olmak ona dayanlmaz geliyordu. Ama Faludi'yi uyandrmak da olanakszd. Steiner inledi, iinden yava
yava geldi ve birden patlad inilti - bir anda, artk hibir ey farketmez olmutu. Gemide koumalar, dp kalkmalar duyulu
yordu, kapnn arkasnda vahi bir kfr duyuldu- belki de ken
dilerinden baka saklananlar da vard, yakalanmlard imdi.
Geebilecek miyim acaba? diye dnd Steiner birden, dingin
likle, hemen arkasndan. Sonra ne olacak sanki? diye dnd.
Bu ikinci dncenin, birinciden ok daha korkun olduunu bili
yordu.
Faludi makinenin sarsnts ile uyand. "Nereye geldik?" "Snr getik." Faludi gld: "yi ya ite."
"Ne zaman dnebileceimizi dnyorsunuz?" diye sordu
Steiner.
"Bilmem. Benim belki de bu ay iinde geri dnmem gerekecek.
-Haydi uyuyun artk!"
Steier istemiye istemiye ban Faludi'nin dizine koydu. Ama
Faludi'nin vcudundan, bir sobann scakl gibi kan rahatlk,
kar koyamayaca kadar bykt. Gzlerini kapad, ama uyu
mad, uyank durup kendisini artk iine alan gvenlii tatmak
istiyordu, kafasndaki donuk dnceler zlp canlandlar.
Kafasnn ii umut doldu, lm korkusu yok olup gitmiti, hibir
snr, hibir son yoktu artk. Gelecek gnlere duyduu scak bir
sevin iini titretiyor, yakyordu; sonra yokoldu, snd bu sevin.
Hayal krkl hatta acdan baka hibir ey kalmad geriye. Hi
bir ey sylememek iin, uyur gibi yapyordu Steiner ve kendisini
zorlayarak dnmeye alyordu: imdi ne olacak sanki?
Dardan birisi kapy yumrukluyordu. "Haydi dar, Viya
na!" Duvarda, yukardaki lomboz kl bir kentten arta kalanla
doluydu; sonra gece limana giri.

Kaplarnda hl ii ve asker urasnn ilnlarnn asl dur


duu Budapete'deki ayakkab fabrikasnn nnde alt ya da se
kiz ii yzleri kaldrma dnk yatyorlard. Ular kaml sopa
lar saflan darmadank etmiti. Pencerelerin birinden ar ve
kara bir ey umu ve yerde paralanmt. Arkasndan, ok yak
nlardan bir yerden korkun ve vahi iniltilerle haykrlmt; son
ra bu haykr bir sese dnmt: ah, ah!...! ve susmutu. Pali
ban sese doru evirdi; hemen birisi arkadan srtna bindi ve
Pali'nn yzn tamamiyle yok etmekle grevlendirilmi gibi bir
aa bir yukar yzn yere srtmeye balad. Yannda yatan
birisi ona diziyle dokundu: "Pali." Pali yz gz kan iinde
glmsemeye alt. "Sen misin Jozsi?"
Karanlk ve kr pencerelerden birinin arkasnda birileri Eri'yi
yakaladlar. Birisi bileklerinden skt, dieri sordu. Aada, av
luda kadnn birisi korkudan "Yukardakine sorun, Eri'ye." diye
barmt.
Eri yalnzd, babas ordudayd, kardeleri saklanmlard. Eri
ve kardeleri, de "i Genlii"ndendiler. Sokakta geriye bir
o kalm ve geceleyin her eyi yakmt.
Sonra kollarna girip ayaa kaldrdlar. Duvara yaslayp sor
guya ektiler. Dilini dilerinin arasna soktu, bir tekme yedi ve iki
bklm oldu. Her soruda gzleri parldyordu, biri tekmeliyor,
dieri soruyordu, yz gz patlad, eskisinin patlaklarndan ye
ni ve yabanc bir yz apaydnlk kt. Eri ilk olarak azm at ve
kayarak yere dt. Adamlar onu br yana evirdiler ve odadan
karken alkn hareketlerle yata ve dolab aradlar. Eri gz
ucuyla duvardaki rafa bakyordu. Fincann altnda on kron duru
yor. Onuncu Blge Genlik Kolu temmuz hesabndan arta kalan.
Adamlar arkalarndan kapy vurup kapadlar. Hibir ey syle
medim ite, diye dnd Eri. lmekte olan yznde son parlt
da snyordu. Ama o yaamann sadece bu demek olduuna ve
bundan baka hibir ey olmadna inanyordu.

".....sosyal demokrasinin btn kurulularndan geri ekilme


ye ve yeralt almas yapmaya karar verdik; hepimiz birbirimi
ze ellerimizi uzattk, ayn anda kar-devrimin ban eken Romenlerin kentin kaplarna gelmi olduklarn ve iimizden hi
birinin bir dierini bir daha gremiyeceini biliyorduk." Kovacs
kendisini dinleyenlerin de elini skt. Yeniden grev datm yap
mak iin blgesine geri dnmt. ki iiyle birlikte kanal boru
larndan kaabilmiti. Karayolunun te yanndaki kk evler
den birinin kapsn almlard gece. Ev sahibi -biraz topra ve
bir de dkkan vard- sokaa dahi kmam, korkudan evresin
deki herkesle ilikisini kesmiti. imdi kapy azck aralayp da
karsmda kiiyi grnce iinden bir eyler kopar gibi oldu. On
lar sadece ieri almakla kalmad, btn parasn da onlara verdi.
Birka saat sonra ise komularn ihbar zerine hapishaneyi boy
lam, mal mlk yok edilmi, kars lm derecesinde
dvlmt.
adam nce biraz tarlalarn iinden yrmler, sonra bir
birlerinden ayrlmlard. ki gen kylere gitmek istiyorlard,
Kovacs ise Bat istasyonuna. O blgeyi iyi bilirdi, orada kendisine
yardm edecek birilerini buldu. Btn bu zaman sresince sakin
olmay baarmt. Biraz glmsediinde ya da birka sz syle
diinde evresindeki insanlar daha bir sakinlemilerdi. imdi
ilk kez yalnz kalyordu. Uzun zamandr dar kmamt. Bur
nunu eke eke, ksa admlarla, ky boyunca kouyordu Kovacs.
Arasra ip gibi ince uzun sokaklar gryordu aada, ta sonlar
na kadar, sanki kent orada bakla kesilmi ve ylece braklm
gibi duruyordu. Sokaklardan birinde bir kalabalk vard. Kovacs
kalabaln ortasnda duran eyin ne olduunu hemen bildi: polis
izmeleri altnda kanl bir gvde. Biraz nce geride brakt ar
kadalarn zledi. Arkadalarnn imdi yannda yrmeleriyle
ayn topran stnde on kilometre tede yrmeleri arasnda
hibir fark olamayacana kendini inandrmaya alt. Kenti do
lanarak yukar doru karken, durmadan kendi blgesinde
syledii ,eyleri tekrarlyordu.

leyin istasyona vard. Yklerin verildii kede, terazinin


zerine eilmi, elleri titreyerek demir paralar yalayan arka
da Ligeti'yi buldu. Onun yzne bakmaya cesaret edemedi,
gznn ucuyla, bir fare deliinden darya nasl bakarsa yle
bakt. -Kovacs'n elleri Ligetinin elleriyle birlikte titremeye
baladlar, hem de daha sylediklerini iitmeden nce:
"Eski takmn hepsini ellerini balayp buradan gtrdler.
Dn gndz ve gecekileri, dn gndz ve gece burada olanlar...
Depolar kpeklerle aryorlar, kaaklardan kimse var m diye.
imizden bazlarn raylara baladlar. Bazlarn da tamponla
ra. ki ateiyi kazana attlar. Ama bylesi de korkun." Ligeti
birdenbire Kovacs'a bakt, insanca bir bak, Kovacs buna
ramen bir an bunun Ligeti'nin yz olup olmadn kara
mad, "btn bu olanlardan sonra burada oturup demir paralan
yalamam, hl burada duruyor olmam ve vidalan yalamam,
korkun bir ey bu."
Kovacs parmaklann birbirine kenetledi, artk titremesinler
diye. "O halde, gidemiyeceim demektir."
"Yok, yok, yok. Yeni gelenlerden ikisini tanyorum."
Onu bir ek trenine sakladlar. Tren gara girmeden Kovacs
trenden atlad. Nehire kadar bir orman yaya gemesi gerekiyor
du. Nehrin girintili kntl kysnda snr nbetilerinin klan
uzanyordu. Daha imdiye kadar hi byle ak bir yerde, sisli te
pelerin zerinden, afan zayf ve korku dolu bir kla
sktn grmemiti. Suyun ne kadar ar ve adal olduunu
grp korktu. Kar kyda ek snr nbetisi yryemeyecek
kadar halsiz olan Kovacs' kollanndan tuttu kaldrd. "Bunun so
nu hi iyi olmayacak, dn gelseydin geerdin, ama bugn emir
geldi, gelenlerin hepsinin geri gnderilmesini gerekiyor."
Macar snr nbetileri onu eklerden teslim aldlar. Ayaklan
altnda ezdiler. Ezik gvdesi istasyondan istasyona, gerisin geri
ye kente doru kayd gitti.

kinci Ksm
I

Artk ayakta duramayacak olanlar, hcrede, yanyana ve altl


stl yatyorlard; dzensiz bir mezar gibiydi buras. Temiz hava
ve gn m ancak sorgudan sorguya, ya da mahkemeden mah
kemeye gryorlard.
Yalnz olduu srece, yani tarlann orada yoldalarndan
ayrld andan beri Kovacs, lm korkusunu yreinin en derin
yerinde duymutu; kurtulabileceine hi inanmyordu. Ama tutuklulann toplu olarak bulunduklar bir hapishaneye getirildik
ten sonra korkusu geti, sakinleti. "Bekle bakalm." -"Neyi bek
leyecekmiiz?" -"Bekle hele"
Kafasnn karmakark edilmesine izin vermedi. Kulaklar
nda hl silahlarn sesi, ayak sesleri, kapnn almas, kurtulu
vard. Darda acmasz bir hrs ve hzla sryordu her ey, bu
nun kadar hzl ve hrsl olan bir tek ey daha vard, o da daryla
olan yar: kendi yaam. Sorguya gtrdler onu. Kulaklar kan
iinde ve dileri dklm olarak dnd oradan. "Bekle bakalm."
Bir takm tutukluyu gtrdler ve geri getirmediler. Yarg
lanm ve kuruna dizilmilerdi. kinci bir takm tutukluyu
gtrdler, sonra geri getirdiler. Sorgudan sonra hcrede, yerde
"Yeter artk, dayanamayacaz." diye bardlar. "Dayanrsnz"
dedi Kovacs, "daha ok ey gelecek banza."
Hapishaneye yenilerini getirdiler. Gelenler korkuya kapl

dlar ierdeki kokudan ve karanlktan. Barmaya ve kapy


yumruklamaya baladlar. Bunlardan birisini tanyordu Kovacs.
"Darda ne var?" Dnp Kovacs'n yzne baktnda -bu yz
Kovacs'n eski yzne, ller yaayanlara ne kadar benziyorlar
sa, ancak o kadar benziyordu- durumu anlad: "Darda m? -Tibor'u buldular, Tuna'ya attlar, elleri ve ayaklar telle balyd.
Kaposvar'da yirmi kyly astlar, sonra da asl olduklar ipleri
kesip kylleri karlarna verdiler. Sonra karlarndan alp gene
astlar. Yani, yani-."
"Ya parti?"
"Parti mi? parti -Burgenland'tan koca bir ordu geliyor diye bir
haber kt bir keresinde. Cepheyi yarmlar, kentin nne gel
miler. Faludi Viyana'dan gelmi, hepsi bu ite -sa salim geri
dnp dnmediini bilmiyorum- 'Bekleyin' demiti."
"Rusya?"

"Rusya m, hh Rusya -her yandan girdiler ta ierlere kadar.Bana ne sorup duruyorsun? Sekizinci blgede byle diyorlar, dokuzuncudaysa kzl bayrak asyorlar, gene de bir ey olduu yok.
Rusya-"
"Bir ey bildiin yok senin. Ne gzn var ne de kulan. Hibir
ie yaramazsn sen. Senin sylediklerinden ok daha fazlasn
syleyebilirim ben sana."
Onlardan sonra gelenlerin ou oktan yarglanmlard. "Bizi
niye alkoyuyorlar sanki? Ne istiyorlar ki bizden? Burada yatr
yorlar bizi, lelim istiyorlar."
"Ne kadar uzun srerse o kadar iyi, daha ok eyler olabilir,"
dedi Kovacs.
Haftalar geti, belki de aylar. Yenilerini getirdiler. "Biz gen
ler btn yaz boyunca altk, sonra Ofen dalarnda bulutuk.
Rahattk. imdi gene hcuma getiler. Vahiletiler gene. Bili
yorsunuz, talya'da durum ok iyi. Kyller toprak sahiplerinin
ellerindeki topraklan zorla alyorlar. iler fabrikalar igal etti
ler. Milano'da, Bolonya'da ve daha bir ok kentte byle bu.
Rusya'da ise, bunu duymusunuzdur mutlaka, Kzl Ordu

byk bil' sava kazand. Kiev'i PolonyalIlardan geri aldlar.


Svari ordusu hi durmadan Varova'ya doru ilerliyor."
"Duyuyor musunuz?" dedi Kovacs.
Ondan brlerine de geti bu. Her ey deiebilirdi demek. Sa
dece bir zaman sorunuydu bu. Kzl bir dnyann ortasnda beyaz
bir ada gibiydiler. imdi hepsi kapnn nndeki grltleri din
liyorlard, silah ve ayak seslerini.
Bunun hemen arkasndan Kovacs baka kiiyle birlikte
olaanst mahkemeye karld. Kuruna dizilmeye mahkm
edildiler. Yargdan sonra eski hcrelerine geri gtrlmediler;
ayr bir hcreye tktlar drdn de.
Hayatnn darda olanlardan ok daha abuk son bulacana
bir trl inanmak istemiyordu Kovacs, ama gene de iinde bir
yerde duyuyordu bunu. Btn gece boyunca arkadalarna an
latt durdu, konumay kesince, dierleri ondan konumasn is
tiyorlard.
Sabaha kar Kovacs artk geriye hibir eyin kalmadn an
lad.
leyin, kla duvarnn orada, arkadalarna bilgisinin ve se
sinin btn gcyle son bir defa daha konutu. Azndan kan
ses klann avlusunu ayor, kente oradan snrlara ulayordu.
Bu g lm bir ok kolay lmlere blnmt. Gene de yava
yava ve ac ekerek ld Kovacs; iyi isabet etmemiti kurun,
onun zerine ate eden eller titremiti.

II

ki Italyan yoldan sevin dolu ve ciddi yzlerle tadklar


dvizin nnde stleri balan yrtk kk bir gurup insan duru
yordu. Sendika binasnn merdivenlerinde duran Morani gelen
leri Bolonya Demiryolu ileri Sendikas adna selamlad.
Btn bunlarn, dvizin, gnein ve bu byk karlama treni
nin kendileri iin olduuna kuku yoktu.

Yukarda sendika binasnda konumalar yaplyordu, gece


yarsna kadar yemek ve arap vard. Macar kardelerine hizmet
etmek ve onlar kendi evlerine almak iin birbirlerivle yaryor
lard talyanlar.
Hele bir tanesi onuncu kezdir geliyordu Pali'nin yanna:
"Unutmayasn, adm Bordani -Yardm Komitesine ilknce ben
bavurdum, ,bana gelmen gerekiyor." -"Tabii, olur." Pali pek an
layamamt. "stersen imdi hemen gidelim." Uzun boylu, gen
ve yakkl bir adamd, ceketinin iliinde de krmz bir karanfil.
Eri bacakl, dank sal kk Pali'nin, ona yaplan ktlkle
rin iziyle yaralarla kapl yzne onu yiyecekmi gibi bakyordu.
Bordoni'nin gzbebeklerinin iinden kendisine bakyordu Pali,
btnyle yutulmu gibi. Glmsedi hafife ve "Haydi gidelim"
dedi.
Bordoni yolda boyuna bir eyler anlatt durdu ona, ama Pali
bunlar henz anlamyordu. Yolu aklnda tutmaya alyordu o,
Bordoni koluna girdi. Gene meyhanelerden birine girdiler, arka
dalarna gsterdi Pali'yi, hepsinin odasna gelmelerini istedi.
Pali, baklar ve ellerden baka hibir ey anlamamt, glmse
di sadece. Btn bunlara ramen Bordoni Pali'nin stnde iyi bir
izlenim brakmamt. Kttan krmz bir karanfil takp do
lamay seviyor hepsi bu. Kolkola neeli ve grltl bir sokak
ynnn iinden geerek Bordoni'nin evine vardlar. Bordoni
kapy at "te geldik" dedi. Masann arkasndaki kadm, gen ve
gzeldi, kvrck salar ve kpeleri vard. Ayaa frlad hemen.
Bo bulunup yakalanm gibiydi. Bayan Bordoni gnlerdir btn
gcyle kocasnn kaanlardan birini eve getirmesine kar
km durmutu. "Git komiteye bir ift pantalon, ya da iki
gmlek ver. Hatta daha iyisi para ver. Ama yabanc birisini getir
me eve."
"Getireceim elbette",
"Burada bizimle birlikte mi yiyip iecek, yatp kalkacak?"
"Sokakta m yatsn yani?"
Her eyi aklamaya almt, oysa kars sadece alamt.
Az daha vazgeecekti Bordoni. Naslsa bavuran o kadar ok in

san vard ki. Ama Morvani'nin yapt konuma, polisin bunlar


nasl kovaladnn anlatlmas ve Pali'nin baklar gene de
dncesini deitirivermiti. Kocasnn gerekten birini eve ge
tireceini ryasnda bile aklna getiremezdi bayan Bordoni. Sa
va srasnda evlenmilerdi, ikisinin de anne ve babalar zanaat
kardlar. Savatan sonra Bordoni bir armatr fabrikasnda usta
ba olmutu. abuk havaya giren biriydi ve o yllar iilerin
arasndaki hava onu da etkileyivermiti. Bayan Bordoni onun ko
numa ekline mthi sinirleniyordu, bir de gittii akam top
lantlarna. Ama Bordoni eve gelir gelmez gene yumuuyor, sevi
lir oluyordu.
Pali'nin yuvarlak ve aydnlk yz kocasnn kolunun arkasnda odaya giriverince ii iyiden iyiye fena oldu. Bu yzn odasnda
kapatlamayacak bir yara atn hissetti. Bu yaradan ok ey
ieriye girecekti artk.
Pali kadnn haline at. Sakin bir ekilde ona elini uzatt ve
onun ok houna gidecek bir ekilde ocuklar pt. Ama kadn
gene de sadece glmsyor ve Pali'nin yzne sert bir ifadeyle
bakyordu. Bayan Bordoni bir kaa ite tam byle dnmt
hep, yara bere iinde ve st ba yrtk.
Bordoni de onu hep byle dnmt, imdi karsndan
utanyor, odada ne varsa, Pali'nin dnda, hepsinden nefret edi
yordu.
Biraz sonra Bordoni'nin meyhaneden evine davet ettii arka
dalar geldiler. Grltden uyanan ocuklar, adamlarn dizle
rinde oradan oraya yuvarlanp duruyorlard. Pali pek birey an
lamyordu ama zekiydi; herkesin adn dinliyor sonra elleriyle on
lar hakknda ne dndn anlatyordu. O gece Bordoni'lerin
evinin ilk kez bylesine dolu olduunu bilemezdi; ama zaten,
byle bir zamanda ve byle bir kentte bir proleterin evinin dolu ol
maktan baka nasl olabileceini dnemezdi Pali. Spscack
bir drt duvarn arasna dtn dnd. Bu drt duvar
spscack yapann kendisi olduunu aklnn kesinden bile ge
irmedi.
Masann arkasnda duran Bayan Bordoni yorgun ve mutsuz
du. Gizliden gizliye Pali'nin, adamlarn kara yzlerinin yannda

ocuksu, yuvarlak ve aydnlk duran yzn inceliyordu. Pali'nin


yzndeki yaralar, Bayan Bordoni'nin ve evindekilerin zerine
km bir salgn hastalk gibi onu korkutuyordu.

III

le gemiti oktan. Ama Bato'nun Viyana'da St. Anton Soka'ndaki odasnda henz hi kimse gitmek iin hazrlk yapm
yordu. Bato sapsaryd. Yorgunluktan akaklar titriyordu.
Gzleri, neredeyse acl bir dikkatle ierdeki yzlerin birinden
dierine geiyordu.
Eugen ve Hajnal karlkl birer sandalyeye oturmular birbir
lerine baryorlard:
"te, imdi on bin adamla Burgenland'a yrmeliyiz!
Kyller..."
"Seni bir yere kapatmal Hajnal, gerekten imdi en byk fe
laket senin gibilerin etrafta byle babo dolamalar."
Bato heyecanla dinliyordu. Gzleri, Hajnal'n kzgnlktan
bembeyaz olmu ve deimi yzne taklp kalmt.
-"fabrika igali tek bana bir hareket de olsa, bir kvlcm da
olsa, bu kadar gelindikten sonra artk geriye dnlmemeli. Genel
ayaklanmann balangc olmal bu, ya da korkun bir kar
hcum. Bu yzden Tur ati..."
Bato sessizce yerinden kalkt, konuulanlar daha iyi duyabil
mek iin konuanlarn arkasna geti. Hi kimsenin gzne arp
madan kh orada kh burada konuulanlar dinliyordu. Birden
bire oradakilerin yanndan ayrld, pencerenin kenarna gitti.
Pencereyi sonuna kadar at, dar sarkt. Nemli ve sakin gece
nin iinden kulelerden kulelere, derin ve nlayan bir sesle saat
ikiyi vuruyordu. Sokak lambalarnn arasndan ayak sesleri gel
di, birisi pencerenin altnda durdu.
Bato geriye dnd: "Faludi." Hepsi konumay kestiler ve bek
lemeye koyuldular. Hemen arkasndan Faludi girdi ieriye. Ko

numa snd gitti. Faludi ikinci kez illegal olarak "aa"ya git
miti. Bir an krk alnlarda Faludi'vi yeniden grmenin getir
dii bir rahatlama oldu. Faludi Hajnal'a doru gitti ve ona kfret
meye balad. Birden Steiner'i grd: "Sizde mi buradasnz?"
Steiner souk souk bakt sadece, hibir ey sylemedi. Faludi so
ruyor ve sorular kendisi yantlyordu. Bir ara gz masann ze
rinde kollarn kavuturmu uyuyan gen ve esmer bir baa
takld. Kollarndan tuttu ayaa kaldrd, -bu kafa ile onun arasn
da yeryznn kahverengi, altn gibi kvrmlar duruyordu,
ka, krlar, batan sona kadar btn bir yaam- ve: "Seni ld
sanmtm" dedi.
Faludi'nin kollar arasnda uyand Bhm, boynuna sarld
onun. "Ah, bu yz, Bhm, seni tarlada nasl yalnz braktm." "Burada m kalacaksnz?" -"Hayr, bana gre deil bylesi. Parti
den baka bir grev aldm. Karpatlara gidiyorum Russinko'ya,
hemen, belki yarn sabah. "Seni de yanma alaym m?" Eskiden
olsayd Bhm Faludi ile aya bile giderdi, ama artk onun ii Fa
ludi ile ayn yerde olmann hibir nemi yoktu. "Ben Almanya'ya
gidiyorum." Hajnal girdi araya: "Ne gerei var sanki, hafta
sonra yurda geri dnebilirsiniz." -"Almanya'dan da dnebilirim" "Pekiyi Peter Almanya'ya git. Ama imdi benimle gel, misafirim
ol, bu gece beraber olalm, eski eyleri konualm biraz."
"Eski eyleri mi, nedir bu eski eyler?"
"Eski eyler, imdiye kadar olan her ey. Nedir burada seni ra
hatsz eden? Ne oluyor bu odada, ne oturup duruyorsunuz yle
hepiniz?"
"Sabah burada bir toplant yapld."
"Ik grdm yukarda, bir bakaym dedim. Haydi Bhm
gel."
"Nereye gidiyoruz? Sana m gidiyoruz, bana m, kahveye
mi?"
"Sana gidiyoruz!"
"Rahat bir yerim var, on dokuzuncu blgede, bir baraka odam
da istediin trden insanla tanabilirsin, eer istiyorsan ta

bii."
Bhm 43 numaral barakada oturuyordu, bunlar, rencilerin
oturmas iin braklm askeri barakalard. 43 numarals
srgnlerin barakasyd. Alak ve yass damlarn stnde gk
aydnlkt, ama odalarn ounda k yanyordu.
"Bende de k yanyor" dedi Bhm. akaklar titriyordu. Haf
talardr, aylardr gnler ve geceler yakc bir bekleyiin iine akp
durmutu, korkulu ve titrek bir kutup gecesi gibi.
Bhm'n gri badanal baraka odasnda bir masa, bir yatak,
birka sandalye ve tavanda asl plak, abajursuz bir lamba
vard.
Yatann stnde be alt kii oturuyordu, kede ise, kimse
nin gzne arpmayan garip bir yal adam kvnlmt.
"Kapitalizm belki de birka ay iin durumunu dzeltebilir, o
da sadece grnte." Jony, szckleri orakla biiyormu gibi
kollarn sallyordu. "yi ama", dedi Faludi, hemen girmiti ko
numaya. Bhm kimsenin dikkatini ekmeden, korkulu bir yzle
ihtiyarn arkasna doland. Elini dedirmeden, sadece kolunu
dayad yeri sarsarak onu uyandrd.
"Siz misiniz, ne anyorsunuz burada?"
"Burada bir iim vard, daha evdeyken aklmdan geirmitim,
gidip bir bakaym bizim Peter ne yapyor diye. Otur bakalm
yle."
Bhm ihtiyara gzlerini yle bir dikti ki, ihtiyar gzlerini ks
mak zorunda kald. Bhm ile konumaya gelmiti. Ama bu yz
onun bildii yz deildi imdi, tanmad dman bir yzd bu.
(Demek benle konumaya geldin, ama ben sert ve glym, hi
bir ey beni etkilemez.)
"Eh, anlat bakalm, mektup falan yazdn yok. Anlat bakalm
bari." htiyar yava ve ak konuuyordu, ama sadece korktuu
iin, bir an sonra bana korkun bir ey, kar koyamayaca bir
yumruk geleceinden korktuu iin konuuyordu. "Haydi anlat
bakalm. yi ite Viyana'dasn imdi."
(Ne sorup duruyorsun? Kim olduumdan haberin yok mu?

Bamdan ne kadar byk ve korkun eylerin getiini bilmiyor


musun?)
"Haydi bala bakalm artk, ne okuyorsun burada?" (Ne ister
sen sorabilirsin, hatta kendini yere atp, paralarna ayrlncaya
kadar konuabilirsin. Hibir ey elde edemezsin benden.) "Ama
buraya, Viyana'ya", dedi Bhm, "bir eyler okumaya gelmediimi
biliyor olmalsnz. Hem sonra bugn buradan gidiyorum, Al
manya'ya. niversiteyi braktm. Bunu byle bilesiniz." -"Ne?
Okumay braktn m yani? Pekiyi ama niye braktn okumay?
Evden ayrlal u kadar zaman oldu, ne yaptn, nerede ol
duunu bilmiyoruz. Sonunda bir mektup yazyorsun, Viyana'daym diye, biz buna sevinip sana para gnderiyoruz, imdi de
artk okumayacan sylyorsun. Bunlar annene syleyecek
olursam, "Bak gr ite neler iin rpndmz" der.
"Benim iin rpnmalarna gerek yok."
"rpnmalarna gerek yok mu?" Kafasnn iinde bir yn
dnce oradan oraya gidip geliyor, gzlerindeki parlak noktac
klarda yansyordu; orada bulunuunun, hayal dolu ve hibir za
man tadlmam, yabanc bir sevinci, Peter iin alman izme, ki
tap ve ilalara dnveriyordu. Sonra parlak noktacklar yok ol
dular. Onun yerini kin ald. "Bunun sulusu bu adamlar ite, bi
zim orada hep pelerinden gittiin bu adamlar, imdi hapisaneye
attklar, ipte sallandrdklar bu adamlar. Allah cezalarn ver
sin hepsinin!" -"Bana bakn", dedi Bhm, "beni rahat brakn. Be
nimle uramayn artk. Gidin, eve dnn." (ite imdi tam yeri
ne oturttum.) htiyar gerekten de ayaa kalkt. Kk bir ocuk
gibi ona aadan yukarya doru bakt; hibir ey sylemeden,
elini bile skmadan hzla kp gitti odadan, bo sandalyenin
nnde aakalmt Bhm.
Bhm Faludi'nin arkasna geti. "Kimdi bu?"
-"Babam, kovdum onu."
Bhm, Faludi ile konumaya baladnda, Bato'nun odasn
dakiler de artk yava yava oradan ayrlyorlard. Steiner en son
kt. Kapya geldiinde geriye dnd. Bato lesiye yorgun
grnyordu. Steiner, onun kendisinin de gitmesini ne kadar isYoldj^ z - Y

o ::

tediini biliyordu. Ama gene de: "zr dilerim. Sizinle birka ey


konumam gerekiyor." dedi, Bato hemen "Tabi" dedi. Savatan
nce beraber okumular, ayn niversitede ders vermilerdi.Bato
savan son ylnda niversitedeki yerini hapisanedeki yerine
brakm, sonra diktatrlk srasnda Steiner'e niversitede
rastlamt bir kez, imdi de kten sonra Viyana'da gryor
du. Hemen karlkl oturdular. Bato gzlerini, sanki bu akll ve
rahatsz yz ilk kez gryormu gibi, Steiner'in yzne dik
miti. Steiner souk ve ac aydan bir yudum ald. "Anlyor musu
nuz Bato" dedi "dayanamyorum artk." -"Neye dayana
caksnz?"
"yle'neye' diye sormayn! Sizi tanyorum ite, yle bilmiyor
mu gibi -Neye dayanldn biliyorsunuz ite. Sizin on ikisi ge
cesi snr yryerek getiinizi sylyorlar. Ertesi gn sabahn
sekizinde Florid kynde bildiri datmsnz. Byk bir ey.
Yani kanzn ertesi gnnde, ikinci ve nc gnlerinde de.
Ama sonra hep ayn eye devam, drdnc, yznc, bininci
gnde de-"
Steiner'in yz birden ondan uzaklam, artk tannmas
glemiti sanki, Bato gzlerini kapad. Belki de, brak da uyu
yaym artk diye dnd, benim sana naslsa bir yardmm ol
maz. Ama gene de kendisini Steiner'i dinlemeye zorlad.
"Burada olanlara dayanamyacam artk. Hayr dayanamyacam.
Zamandan korkuyorum. Sekiz gn m, on gn m, btn ha
yatm boyunca m, beklemek zorunda olduumu bilmem gereki
yor. Bunlarn de baka baka eyler, ona gre ayarlamam ge
rekiyor kendimi. Glmeyin yle."
"Gldm falan yok."
"Neyi bekliyorum sanki? Nedir bu dnya devrimi denen ey?
Hepimize yetecek kadar bol olacak ekmek bir yana -yaamakla
lmek arasndaki yol daha m rahat olacak (bu yolda insann
yanna alaca ekmein dnda diyorum.) daha m azalacak
lm ve daha m yalnz olacam o zaman ben?"
Bato Steiner'in yzne, baz kark olaylarn gemekte ol

duu bir yermi gibi bakyordu. O gece ilk kez kendisi konuuyor
du: "Evet bu korku, bu ac, btn arzularmzdan ve grebildikle
rimizden daha gl olan bu korku, kanmzn ta iindeki bu kor
ku ve ac. Bunun nereden geldiini kendimize aklamamz gere
kiyor-"
Steiner'in alm krt. Bato'nun verecei cevaplar biliyordu,
Bato'nun onun yaknmalarn bildii kadar. nk, Viyana'ya
geldiinden bu yana her akam yukarya kyordu. Ama bu kez
birdenbire ayaa kalkt: "te eksikliini duyduum ey bu, kendi
kendimize sakinlikle bunlan aklamak. te bunun iin geldim
bu gece, elveda demek iin. Ne dedi kk Bhm? Almanya'dan
da dnebilirim yurda. Beklenecekse her yerde beklenebilir. Ol
mu olanlarla olacak olanlarn arasnda kalan bu zamanda ben
de sakince oturup dnmek istiyorum, belki de Almanya'da
kk bir niversite kentinde -byle falclarla ayn kafeste otu
rup durarak deil, gzmn nnde hep eneniz, kulaklarmda
falclklarnz olmadan."
(lesiye yorgunum ve bunu burada tutmaya almann da
hibir anlam yok.) "yi o zaman gle gle."
Steiner sarsld. Bato'nun btn gcyle kendisini bu yolcu
luktan vazgeirmeye almasn bekliyordu. Bato iki elini de ona
uzatt, gzleri Steiner'e ilgisizce bakyordu.
Steiner gittikten sonra Bato bir sre yorgunluktan hibir ey
dnemeden, kirli ay fincanlarnn bir da gibi yl durduu
masaya bakakald. Sonra kapnn arkasndaki odaya geti.
Kans -beyaz, hasta bir yzle o da yorgunluktan l gibiydiuyanm, austos'un son haftasnnda doan ocuu kucanda
oturuyordu. ocuk kckt, zavall yava yava lyormu gi
biydi. Byk oullan onun arkasnda, bir eyler bekliyormu gi
bi, bir gz ak bir gz kapal yatyordu.
Marie "una bak hele, nasl oldu" dedi.
Bato gz ucuyla ocua yle bir bakt. "Faludi geri dnd" de
di, "Yarn sabahtan Karpatlara, Russinko'ya gidiyor."
Marie "Yanlmyorsam sen bu ocuun yzne dnyaya gel-

eliinden beri bir kere olsun bakmadn" diye devam etti. Sonra bi
raz bekledi ve ekledi: "Ve lp gidecek ve sen bir kere bile grm
olmayacaksn yzn." Birden kendi azndan kan szlerden
korkuya kapld, ama Bato ilgisizce kesti konumay: "Urama,
naslsa yaar."

IV

Polonya'nn usuz bucaksz ovalarnn youn ve nemli topra,


fabrikalarn evresine serpitirilmi sokaklar doldurdu. Yu
muatlm, sonra da bastrlm zemin zerindeki kaldrmda,
bez fabrikasnn boyaclar ilk vardiyay doldurmaya gidiyor
lard.
Denetleme skyd, yava yava, aralarndan bazlarn seip
arayarak ieriye brakyorlard. Giriin tam karsnda, henz
tamamlanmam, reklam ve ilanlarla kapl byk bir duvarn
nnde niformal batan aa boyaya bulanm polisler duru
yorlard.
Srann sonlarnda duran, kk, ksa boylu, tostoparlak gen
bir ii, Janek sinirden slanan burun deliklerini koluna sildi.
Bildirilerden kalnlam derisi titriyor, btn gvdesi
hrdyordu.
Janek dnd: Kardeim Wladek bir daha eve dnmedi. im
di revirde yatyor. Hl dayak yiyor.
Janek o gne kadar hep byk kardeinin arkasndan
bakmt, kendi omuzlar olmayan birisi gibi. Bildiriler dn gece
baslmt. Wladek bir kucak dolusu bildiriyle gelmi, bunlar so
bann iine koymutu. Sonra Sophie'ye sobann altna kmr,
yukars ttecek ekilde nasl koymas gerektiini anlatmt.
kinci gidiinden geri dnmedi. Gece yansna kadar beklemiler
di. Janek saat ikide uyanm, bildirileri karm ve hemen
kk kz kardeiyle birlikte katlamaya koyulmulard. Annele
ri srnr gibi odadan kmt. Dudaklarn eker yiyormu gibi
aznn iine doru kvrmt, alayaca zaman byle yapard

hep. Gene de onlarn yanna oturdu ve karanlkta, elleriyle,


yallar ve byk kz duymasn diye, hi ses karmadan katla
maya yardm etmeye koyuldu.
Bir nndekinin stn ban aradlar. ilerin hepsi dur
duklar yerde ayak deitirdiler. Janek kaskat durmaya alt
katlar hrdamasn diye. Bir keresinde geeceinden emin ola
cak gibi oldu. Ge, diye geirdi iinden, "ge, ge" diye bard
kapdaki kfr eder gibi.
Bez fabrikasnn ykama odasnda erkekler boya teknelerinin
evresine dolumular, ellerini yal, mavilemi bir suya
daldrmlard. Biri tulumunun cebinden bir para ekmek ko
pard, iki parmann arasna bir eyler sktrdlar. Parmak u
larndan ta yreinin iine kadar titredi. Byle bir kat iki yl ha
pis demekti, kat sktrlan eli bile biliyordu bunu, eli yumruk
oldu kendiliinden. Acyla bakt krm kada abucak, bu
ruturulmu bir sze takld gzleri, iki yl unuttu, eliyle kad
dzeltti.
"Oku, bakasna ver! Arkada yalanlara kanma! Kzl Or
du'nun svarileri Varovaya doru hzla ilerliyorlar!"
Kaln kalar yukarya kalkt. Adamlar teknenin evresinde
her zamankinden daha uzun kaldlar, her zamankinden daha ok
teknenin iine eildiler. Janek asidin iinde yzen yumuam
bir kat paras grd.
Anne evde hl eski yerinde dudaklar aznn iine kvrk otu
ruyordu. Wladek, byk olu, tam o sra geldi. Yznn rengi koyulamt, her eyi aaya doru sarkmt, omuzlar, dudak
larnn kenarlan, kalar. Sophie hemen onun birka kuru yitir
dii zaman byle ocuk gibi olduunu anmsad. Mutlaka gene bir
eyler yitirmi olacakt, ama yitirdii eyin ne olduunu bilmi
yorlard. Annesinin bunu anlayacak hali yoktu, sadece onun
artk orada olduunu gryor, buna seviniyordu. Wladek ok bir
ey sylemedi, hemen uyumak iin duvarn kysna geti.
Biraz sonra cam vuruldu: "Sizin olan yakaladlar, suyunu
karyorlar dayaktan. Dikkat edin buraya geliyorlar."
Sophie bir ona bir brne bakyordu, Wladek yzn duvara

dnm yatyordu, ama Sophie onun srtndan uyumadn an


lad, Anne heyecanla "Ama o buraya geleli ok oldu" dedi. Sophie
"Bunu deil be anne", diye bard, "Janekcii!"

len saat onikide Polonya snrnda esirleri deitirmek iin


saatlik bir atekes anlamas yaplm. Polonyallar hapisteki
on "siyasi"yi, bir o kadar subay ve papaz karlnda Ruslara ve
receklerdi. Tren snra gelince durdu. Askerler basamaklardan
yere atlayp vagonun kilidini atlar. Polonyallar, sekiz erkek ve
iki kadn, silahlarn arasnda beklemeye koyuldular. Trendey
ken heyecanlanmlard, oysa imdi birdenbire susmutu hepsi.
Aralarndan ikisinin salar krlamt, Sophie Jaroslwski ve
Solonjenko'ydu bunlar. "Yryn!" Raylarn kysndan, tarla
dan nbetilere doru yrdler, nbetilerin arkasnda duran
her ey, hava ve toprak, akl almayacak kadar uzakt. Sophie ar
admlarla yere vurarak yryordu, Solonjenko gsn ileri
karm, enesini gsne bastrmt. Nbetilerin yanma
vardlar.
"Dur!"
Nbetilerin arkasmda dikenli tel rglerden baka hibir ey
yoktu. Kelepeleri zdler. Dipikler darack dikenli tellerin
arasndan geen bir kei yolunda onlarla birlikte yrdler. Yir
mi dakikadr yryorlard. Ama artk, belki de bir yirmi daki
kalk yol daha uzakta, tel rglerin arkasnda zayf bir gne
nda koyu giysili asker gruplarnn iinden parldayan
miferler ve silahlar grdler.nden ve arkadan trampet sesleri,
ayn anda ilk msralar duyuldu: arkalarnda "Henz dmedi Po
lonya!" ve nlerinde "Uyann, ey bu dnyann ezilenleri!" hepsi
birden omuzlarn oynattlar, omuzlarnda su varm da onu
dkyorlarm gibi; glmsyorlard.
Baka bir dar yoldan ayn anda tel rglerin arasndan Rus
larn esirleri getiriliyordu. Bir yandan da kelepeler zlyor,
isim listeleri imzalanyor ve kar tarafa veriliyordu. Dipikleri

yere vurup geri dndler. Smscak, delice bir selamlamayla tutuklular aralarna ald askerler. htiyar Solonjenko birdenbire
ayakta duramaz oldu. ok yorgunmu gibi ban sol omuzuna
dayad, ama gene de gzleri ak, nnde grltl bir sesle ko
nuan kzl kumandana doru bakt. Grkemli asker paltosuyla
yere akl bir heykel gibi duruyordu subay. Mar kesildi. Tutuklular askerlerle ve kendi aralarnda kucaklatlar. Solonjenko'nun hepsinin adma bir konuma yapmas gerekiyordu. Yz
bembeyaz oldu, soluk ald ve sonra o bilinen inisiz ksz alak
sesi duyuldu: "nnzde, Rusyal yoldalarm, verdikleri sa
van meyvesini gren tutuklular duruyor." Hepsi byk bir dik
katle birbirlerine bakyorlard. evirmen asker paltosu iinde
ne kt, Ruslardan yana dnd. "nnzde, Rusyal yol
dalarm, verdikleri savan meyvesini grmek erefine eren ilk
tutuklular duruyor." Solonjenko iki elini akaklarna doru
gtrd, glmsedi ve sonra Rusa devam etti: "Aramzdan hi
biri, polis tarafndan izlenen, ikence edilen, hapse tklan ve
ldrlen yoldalarmzdan henz hibiri verdii savan
dln kendi gzleri ile grmedi. Biz imdi ilk olarak bunu
gryoruz." Hzl ve alak bir sesle konuuyor, ellerini ko
numasnn sonuna kadar akaklarnda tutuyordu. Ayn anda
iki kii onu kollarndan tutup havaya savurdu. Yrei korkun
bir hzla arpyordu. Bir an, hayr henz bitmedi, istemiyorum
bitsin, diye dnd. Jaroslawski'nin kaln giysilerinin havada
uutuunu grd. Ksa bir sevin annda yrei dayanlmaz bir
cokuyla doldu. Sonra ayaklan yeniden yere bast.

VI

Karpat sradalar kapkaranlkt, dalardaki ateler birbiri


ardsra sndler. Toplant iin odun kesilen yere gelmi olan Uk
rayna kylleri yere uzandlar. Uyudular. Beklediler. Gecenin
bu derinliinde beklemek daha da zordu. Gnlerdir her ey, bir
anann yaklaan doumu bekleyii gibi koyu ve dayanlmaz bir
rahatszlkla bekliyordu. Toplant gya akam, Hrouvo yak

nlarnda yaplacakt ama imdi ertesi sabaha braklmt. ev


redeki sekiz kyn kylleri, mutlaka gelmesi gereken bir eyi,
yeni gn bekliyorlard. Yerden, yal ve alak bir ses, yatanlar
bouna teselli etmeye alt: "Bize her eyi aklamak iin Rus
ya'dan gnderilmi olann yolu uzun, bir saatte gelemez ki."
Bir dieri ise ayaa kalkarak, "Amma da yaptn ha," dedi, "hi
de yle uzun deil, partinin ta yanbanda oturuyor, Utshorod'ta."
Biroklar bir an olsun, topraa gmlm kafalaryla, Rus
larn gerekten Polonya'ya girmi olmalar halinde iki gnde ora
da olabileceklerini dndler. Yzlerinde, bir umut parldad.
Sonra yzler koyu ve dayanlmaz bir bekleyile gerildiler. Bir ga
zete paras dolat elden ele. Kasketi ve bir tutam sakalyla Lenin. Ama gazeteden kesilmi bu resim durumu daha da ac
latrd. Evet, o olabilirdi, ama olmayabilirdi de. Onu en tannr
yapan zellik, resimde grlmyordu. Belki oydu, belki de baka
birisi.
imdi ou geen yl ayn eylerin olduunu anmsyorlard.
Macaristen'da darbe. Dalarda ateler yakmlard, kye bildiri
ler gelmiti. Ne byk bekleyiti o, ama sonu: kaan insanlar
geldiler dalardan keresteliklere saklandlar, iktidar devrildi,
kyller kendi aalarna asldlar.
Yan taraftan birisi sinirli ve ac dolu bir rahatszlkla inledi.
Bir k huzmesi yamalar yeniden yalyormu gibi, btn yzle
re biraz aydnlk getirdi. Sonra gene kayboldu. Arkasndan ayaa
kalkp zorlanarak aadaki yola baktlar. Karanlk dalan dola
nan beyaz eridin zerinden aa kesilen yere bir ey yaklayor
du. Akna Zlatina'l iilerdi bunlar. Hep birlikte yukarya
trmandlar, beraberlerinde bayraklar getirmilerdi. Yukarya
trmanan insanlarla birlikte nce yava yava, sonra apanszn
yeni gn dodu. Sivri tepeli epeevre dalar, ormanlarla kapl
derin vadiler kland. Gece hi kimsenin dnemeyecei ka
dar byk bir kalabaln yamalar kaplad grlyordu.
Kk bulutlarla ssl ak gkyz, dalarla insanlar bir ara
da tutuyordu. natla ormana doru ilerlemeye baladlar. Kala
balk gittike daha ok younlayor, koyu bir renk alyordu. Or

talarda bir adam bir sandn zerine kmt. Gitgide artan ses
sizliin iinde gl bir sesin yanklan duyuldu. Kalabaln
kysnda kalm olanlar, uzaktaki bir kyn yangn sirenleri gibi
hibir szck tamad halde etkileyici olan bu sesin tnsna
kapldlar. Balarn boyunlar acyacak kadar yukarya kaldr
dlar. Hepsinin azlar ak, beyaz dileriyle sesi sryor gibiydi
ler.
Ruslarn iki gn iinde orada olacaklarndan sz etmiyordu bu
ses. Ama, Rusya'nn tamamiyle kyllere ait verimli topraklar
yla usuz bucaksz grkemli bir lke olduunu sylyordu. Orada
bulunanlar partinin kararlarna katlmaya aryordu.
Dinleyenlerin yzn sert ve ac dolu bir prlt kaplamt,
tpk llerin yzlerindeki gibi.

nc Ksm
I

Faludi ii bitirdikten sonra -onun arkasndan bakalar da


aa kesilen yere kmlard- eski tuz madeninin giriindeki
kye Akna Zlatina'ya doru yola koyulmutu. Russinsko'ya gel
diinden beri gnlerdir dalarda bir yerden bir yere hi uyuma
dan dolap duruyordu.
Eskiden Akna Zlatina pis bir kulbeler ynndan baka bir
ey deildi, bir insan yn meyhanelerden madene, madenden
meyhanelere yuvarlanp dururdu. imdi bu ynn iinde baz
yzler ve yumruklar belirir olmutu.
Maden haftalardr sessiz duruyordu. Jandarmalar gelmi,
arpmalar olmu, tutuklamalar yaplmt. Ama sonra birden
bire jandarmalar ekilmilerdi. Dalarda, aa kesilen yerlerde,
yeniden kyl toplantlarnn ateleri yaklmt. Karanlk ve
ar bir ey ok yaknlardayd, henz kimse gremiyordu ama,
bazlarnn stne glgesi dyordu, onun getirdii hava akm
hissediliyordu. Birisi masaya srayp konumaya b a la y n ca su
sup onu dinliyorlard, nk her sz bir ar olabilirdi. Bazen bi
risi yukar kyor, ve bir nefeste btn yaam boyunca syle
diinden ok daha fazla ey sylyordu. imdi sylenen ey, par
tinin onlara Faludi'yi gndermi olduu ve onun her eyi bildiiy
di. Faludi geldi, syledikleri burada da insanlar etkiledi, btn
yzlerdeki kuku ve yorgunluu sildi sprd. Sylenecek son

eyi, dinleyenlerin bekledikleri eyi sylememiti ama, zaten ko


numasn da henz bitirmemiti, buna da sra gelecekti. Bir ara
bir kprdanma oldu, balar kapdan yana dnd. -Faludi "Ne olu
yor?" diye bard. Birisi yantlad: "Senin biraz nce geldiin top
lantya bomba atmlar!" Arkalarda barmalar oldu, lenler ol
mu, biroklarn tutuklamlar! Birisi bir masaya kp yksek
sesle olanlar anlatmaya balad.
Faludi ne geip sorular sordu. evrede bir yn sylenti do
layordu. Faludi'nin Utshorod'dan nasl ayrld ile ilgili. Sonra
alttan alta Kzl Ordu'nun Polonya'ya girdii yanklanmaya
balad, hcumun Varova nlerinde durdurulduunu syleyen
ler vard. Belki de konumaya devam etmenin birdenbire verdii
zdrap dncelerinin arlamasndan geliyordu, sradan bir
bitkinlik sadece. Ama gerekten bomba atlmsa toplantya,
nemli bir eyler olmu olmalyd. Kendisine hakim olup
dncelerini sraya koydu. nemli bir ey... Ne demekti bu?
inde bir yay gibi gerili duran ve haberde az ya da ok gerilip
boalan ey, imdi ok daha gl oynamt yerinden! Belki de
gerekten yryn n kesilmiti. Belki de Ruslar kesinlikle
yenilmilerdi!
Kendine hakim olmaya alt, yerine dnd. Sesi dier btn
seslerin uultusunu bastrd. Birka dakika sonra gene btn
yzler birbirlerinin ayn olmulard. Beklemek, kararlar, parti.
Sessizlik o denli bykt ki...kisi, kendi sesi ve sessizlik, birbir
lerini tehdit eder gibi neredeyse dmanca duruyorlard birbirle
rinin yannda. Biraz nce kprtlarn ilk balad yerden birisi
yksek sesle vahice bard: "Beklemek, ha!" Faludi sesin gel
dii yne doru bard, sadan soldan barmalar oldu. Sesi git
tike toplanty biraraya getiriyordu.
Birisi onu evine konuk etti. Faludi "Hi urama, uraya
uzanveririm", dedi. Adamn karsna fsldadn, sonra
kadnn kalkp bir eyler aradn duydu. Yeniden "Hi
uramayn, brakn" diyemeyecek kadar yorgundu. Dardan
aceleci admlarn sesi duyuldu, kap yeniden hzla ald, birisi
onlarn gelip gelmeyeceini soruyordu. Faludi kapya kadar
yrd, gidenlerin arkasndan bakt. Bask kulbelerin zerin
de gkyz karanlkt, yamur ykl bulutlar sabaha yaklaan

geceden daha karanlktlar. Dalar yava yava ortaya kyor


lard. Hi yldz yoktu ve kyler uykudaydlar. Yalnz st taraf
larna doru, ok uzak olmayan bir yerden, garip, kk bir k
geceyi yanp geliyordu. Faludi, k yerinden kopup, dolandktan
sonra yeniden yerine dnnceye kadar o yana bakakald. Bir an,
sanki dalarn sivri tepeciklerinin gelmekte olan eyi engelledik
lerini dnd. Olduu yerden kopup komak istedi. Ama gnle
rin deil yllarn biriktirdii bir yorgunluk, korkun bir bitkinlik
onun bu isteinden daha bykt. Kapy kapad yerine yatt.
"Hayr, byle bitmemeli, beni brakmamal byle. Ne yaparm be
ni brakverirse orta yerde?" Dalmadan nce* kadnn zerini
rttn ve yanna, rtnn altna scak, gsn ve bacak
larn gdklayan bir eyi, ocuklarndan birini koyduunu his
setti.

II

Bavullarn tayan adam, "Bu oday seveceksiniz," dedi. "Pro


fesr Panzer'in asistan Doktor Winter'in bavullarm hep bura
dan alp istasyona tadm iin bu oday iyi bilirim. imdi pro
fesr ile birlikte Berlin'e gitti; tam alt yl oturdu bu odada."
Hava orman ve yamur kokuyordu. Birbirlerinin ardsra,
kk niversite kentini hemen bir batan bir baa getiler; son
ra kk yamur damlalarnn yere dt yasemin kokulu
bahelerin arasndan yukar trmandlar. Steiner vicdan azab
duyarak, nnde bavullarnn yk altnda iki bklm giden
adama bakyordu. Bunun dnda her ey inanlmayacak kadar
sessizdi, sadece yorgun ve huzur verici bir yamur yayordu.
"urada, yukarda." Durdular, Steiner aa dallarnn arkasnda
ki pencereye bakt, odada baka birilerinin olabilecei korkusu
na kapld.
"Evet, oda bo," dedi geni omuzlu, beyaz sal kadn, "hele ba
vulunuzu yukarya karalm da. Daha nceki kiracm, profesr
, Penzer'in asistan bu odada alt yl oturdu. imdi Berlin'e gitti
ler." Kadn sanki onu daha nceki kiracs ile karlatryormu

gibi batan aa bir szd, yznden giysilerinden burada uzun


zaman kalacan okudu.
Kadn odaya nden girdi, cam alm, srahiye taze su doldu
rulmu, yataklara bembeyaz rtler serilmiti. Steier rahat
lad, uzun zamandan beri byle binlerce yamur damlas tayan
bir aac bu kadar yakndan grmediini dnd.
Kadn odadan kar kmaz almaya balayacan.
Bavulunu at, kitaplarn nne yayd. Bir kez daha camn
nne gitti. Bavullarn tayan adam baheyi geti, demir kapy
arkasndan kapad. Tamam, bitti.
Steiner yerine oturdu. imdi o da hi bir ey dnemeyecek
kadar yorgundu. evresine baknd, bu tertemiz oda ona boucu
geliyordu, dncelerle, imdiye kadar hi aklna gelmemi
dncelerle, bir trl dindiremedii ihtiraslarla dolu u masa,
kendisi iin hazrlanm, iinde yalnz bana, belki de bir
bakasyla ac ve sevin duyaca u yatak, ister istemez daha bu
geceden balayp son geceye kadar srecek olan bu znt. Yeni
den camn kenarna gitti. zlem ekiyor, yurdundan ayrld iin
pimanlk duyuyordu. Hi arkas gelmez miydi yamurun bura
da? Kendisinden nce burada oturmu ve bu odada alt yl
yaamay baarabilmi olan adam nasl bir adam olmalyd kimbilir?

III

Bayan Bordoni btn yreiyle Pali'nin baka bir mahalleye


tanaca gn bekliyordu. Pali yanlarnda olmasa, eyll avn
dan beri gittike daha tehditkr ve anlalmaz olan Marien so
kandaki hayatn daha bir ekilir olacana inanyordu. Pali'nin
yapabilecei hibir ey yoktu; her ey olacana varyordu, her
gece tabancalar patlyor, adamlar baklanyordu; ii mahallesi
nin sokaklar yabanc serserilerle doluydu, kaplar yumruklan
yor,sendika binasnn camlar talanyordu. Pali'nin yapabile
cei, bunlar nlemek iin yapabilecei hibir ey yoktu. Ama
-1-5

byle gecelerde, kapy kilitleyecek yerde, kp giden ve afileri


yrtp, yeni afiler yaptran, Marien sokanda, asker
ktkl ve tabancas ile ii koruma birliklerinde nbet tutan
Bordoni iin bir eyler yapabilirdi. Pali olmasayd, Bordonilerin
bir zamanlarki hafta sonu misafirlerine hi benzemeyen bu
adamlar asla byle her gece evlerine gelmezlerdi.
Bayan Bordoni, eer Pali giderse, evinde alan bu gedii gene
tkayabileceine inanyordu.
Pali gece yars eve yalnz dnd, Bordoni yannda deildi.
Kavga km, tabancalar patlamt. Polis bir araba dolusu
adam gtrmt, Bordoni'yi de.
"Naslsa uzun zaman tutamazlar" diyordu Pali, "onu sulaya
bilecekleri hibir delil yok ellerinde."
Bayan Bordoni byk bir dikkatle onun yuvarlak yzne bak
yordu. Yrei duracak gibiydi, kfr edemeyecek kadar
aknd. Ama her ey dzeldi. Bordoni daha sabah olmadan geri
geldi, hemen brakmlard. Bayan Bordoni rahatlad, Pali'nin
yzne kar, adi kfrler, aalayc szler, azna ne gelirse
sylemeye balad. Bordoni anlatyordu.
- Karakolda polislerin arasnda kimi grdm dersin? Bizim
"Kk Maffi"yi. Daha drt hafta nce bizim toplantlara gelip
"yaa, yaa" diye baryordu. "Ulan ufaklk" diye geirdim aklm
dan, "kim verdi sana bu gzelim ipek gmlei?"
Pali o ilk gnden sonra Bordoni'nin yzne hi dikkatle bak
mamt. imdi ona bakyor ve Bordoni'nin dndnden ok
daha baka grndn gryordu.
Yok, hayr, yz hi de byle deildi, diye dnd Pali, o gn
eve gelirken yz hi de byle deildi, ok deimi olmal.
Bayan Bordoni'nin, Pali'nin baka bir mahalleye tanmas ile
ilgili istei, belediye bakan seiminden sekiz gn sonra, Bolonya'daki faist darbenin hemen ardndan gerekleti. Ona gre ha
va hotu. Hemencecik birka para eyasn toparlam, ocuk
lar pm, Bordoni'lerin elini skmt. Bordoni dilerini skyor
du; Bayan Bordoni ise, bu adamn btn dnyasn altst ettik

ten sonra, hereyi ama hereyi bozduktan sonra imdi elini bile
doru drst skmadn aklndan geiriyordu.
Snrdan hemen nce, Pali ile birlikte dier kovulmularn bin
dirilmi olduu vagon durduruldu. Kaplara nbetiler dikildi.
Scak ve tozlu bir leden sonrasnda beklediler. nce azlarna
geldii gibi kfr ettiler, sonra sustular, susadlar; yorul
mulard. Yal bir kadn ve Pali su getirmek iin izin koparabil
diler. Temiz havay doyasya cierlerine doldurabilmek iin ya
va yava yryorlard. stasyon binasnn arkasnda tarlalar
balyordu, yumuak ve ekingen; arkada yaban erii iekleri
bulutu kapl bir tepecik. Bileklerini suyun altna tuttular. Pali
evresine baknd: kk istasyon epeevre kale gibi dalarla,
dev gibi, Pali'nin yeryznde bylesinin olabileceini hi aklna
getirmedii dalarla evriliydi.
Ancak o gece Pali'nin arkasmdan kapy srgleyemedi Bayan
Bordoni. Akam Bordoni ile birlikte gelen yoldalar, gece sokaa
kma yasa konmu olduundan sabaha kadar orada kaldlar.
Dnden beri her yana yeni ynetimin silahlarm mahalle mahalle
teslim edilmesi ile ilgili bir bildiri aslmt. leden sonra bunu
protesto eden bir yry, belediye binasnn nnde kurunlar
la karlanmt. Bordoni, Pali'nin yerine, tahta srann stnde
oturmu, odada konuulmu olanlar Pali'nin dnceleriyle
kavramaya alyordu; elimizde ne varsa hepsini verdik; onlar
dan alacamz bir lokma idi, buna karlk onlar bizi iliimize ka
dar yutacaklar. Gmleini srtndan alan adam, derini de yzer.
Toplantlardaki idareciler sattlar genliimizi.
Sabah hepsi gittiklerinde Bordoni kapnn eiinde kararsz
kalakald. Yumuak bir adamd, Pali'nin artk orada olmamas
ona azap veriyordu. Kararlyd, ama verdii karar ona ac geli
yordu. Dnp odasna girmemek iin direniyordu. Bu rm
duvarlarn, bu kadnl, ocuklu, ev idarecili kokumu hamurun
iinde tutunabilecei bir tek salam dayanak vard: yatann
altndaki askerden kalma tfei.

Bato Berlin'de Anhalter Bahnhof da Viyana'dan gelecek treni,


karsn ve ocuklarn bekliyordu. Dn gece Rusya'dan gelmiti.
gn nce Moskova'da Tverskaya'dayd: Fabrika birliklerinin
cepheden dnleri. stleri balar yrtkt, paavralarn iin
deydiler, ama bu sarkk paavralarda erefli bir ey vard, hey
kellerin bronz paralar gibi, durduralamayacak bir acele ile bay
raklarn alevi iinden, sanki geri dnmyorlarm da daha yeni
cepheye gidiyorlarm gibi getiler. Tribnlerden aa, proleter
devletin gc, Lenin'in yaam, Kzl Ordu'nun heybeti her yeri
kaplyordu. Beyaz, daha beyaz, bembeyaz bir kor oluncaya dek
aydnland yzler. Sadece Bato, o gn belki bin kere "yaa, yaa"
diye barmt. Kalabaln iine saplanm, ne kendi sesini, ne
de vcudunu hissedebilmiti. O an sanki yeryznde daha iyi bir
yer yoktu. Ama ona den ey orada kalmak deil, batya
dnmekti, Berlin'de "Neue Welt"de ikinci sorumlu mdr olarak
almas gerekiyordu. stasyondan karsn ve ocuklarn al
mal, onlarla birlikte bir odaca yerlemeliydi. Btn bunlar
anlamak zor, diye dnd Bato, ama uzun zaman byle gidecek
deil. Bir iki gece iin bir yere nasl yerleilirse yerleilsin, hi farketmez.
Bato peronda, trene bineceklerin ve trenden inenlerin kala
bal iinde bir aa bir yukan dolayordu. Uzun bir zaman iin
deil. Naslsa geip gidecek bu zaman, hepimizi birbirimize soka
cak bu zaman naslsa. Birdenbire trenin birka dakikaya kadar
orada olaca akima geldi. Korkuya kapld.
Kompartmann iinde Marie ocuklar ve eyalar toparlad.
te imdi kaba yapl, kurum kapl ilk bloklarn arasndan gei
yorlard. Daha imdiden Bato'dan korkmaya balamt.
Bu kadn, bu i, zor bunlarn hepsi, diye dnd Bato. Ama
bunlar naslsa geecek, yaknda, hemen yarn.
imdi olduu yerde durmutu, dalgnd, evresindeki insan
larn hepsi trenin kompartmanlarna doru kouuyorlard;

Sonra peron boald. Marie, ocuklar ona yaklatrmadan kesik


kesik konuuyordu. Yzne arabuk yle bir bakmt -korku
su nedensiz deildi: "imdi nereye gideceiz?"
Bato bir oda kiralamak iin sabahtan kmt. lk "mobilyal
kiralk oda" yazsn grd yerde yukarya km ve oday ki
ralamt. Kn renimine devam etmek iin talya'ya gitmi bir
ressamn atlyesiydi buras.
imdi basamak basamak, bavullar ve ocuklarla birlikte yu
kar kyorlard. Bato Andris'in elinden tutmutu, merdivenin
yarsnda ocuun elini ylesine brakverdi. Kapy ap, res
samn byk projektrn yaktnda, altn sars tablolar, ay
nalar bronzlar ve kakmalar yn iinde, stleri balar
klanm ve aresiz kalakaldlar. "Bir iki geceliine ekilir her
halde, sndr u ."

"Bu ilk mi?" diye sordular Janek'e. "Evet", dedi Janek, "bu ilk."
Bir srann zerinde oturuyor ve dierleri gibi grnmeye, onlar
gibi davranmaya alyordu. O kadar kk ve tostoparlakt ki,
dierleri ona baktklarnda glmsemeden edemiyorlard. Sk
sk bir el, kaim, yusyuvarlak kafasnm stnden okayarak gei
yordu. Utanyordu, kendisine niye glmseyerek baktklarn
anlayamyordu. Bu haliyle, bir kede yusyuvarlak olmu, dier
leri tarafndan itilmi, onlardan kopmutu. Epey sopa yemiti.
Bu gzaltnda en kts ona rastlamt. Sonra gelip onunla ve
dalaabilmek iin paralar kmamt. Gizliden gizliye evini
zlyordu. Wladek'in kolu arasra omuzunda olmasa rlplakt
omuzu. En ok da iletmeyi, boyahaneyi zlyordu. Zaman nasl
kullanacan bilemiyordu, elleri dizlerinin stnde ylece otu
ruyordu. Kafasnn ii boalm gibiydi.
Ama hcrenin kaps arkasndan srglendiinde, nndeki
drt yldan daha az korkmutu. imdi sekiz siyasi tutuklu, en alt
iki ranzann zerinde, dizleri birbirine deerek oturuyorlardL
Dizlerden oluan masann zerinde buru buru san bir defter
y iv i-s.'

F ' -i 4 ?

duruyordu.
"O halde balyoruz" denildi. Hepsi ondan yana dndler. Biri
si paragraf paragraf okuyordu. Her paragraf arasnda tartma
lar, ekimeler oluyordu. -Janek yerinde sessizce oturuyordu. Ko
nuulanlardan pek bir ey anlamyordu. Ama gene de daha im
diden baz kkler yava yava u veriyor, evresine tutunmaya
balyordu. Bir keresinde Solonjenko ona doru bakt. "Nasl iler
leyebiliyor musun?" Janek utand. Yuvarlak kafas kpkrmz ol
du. "Azck." Solonjenko elini onun bana koydu. Janek Solonjen
ko hakknda hibir ey bilmiyordu. Karsnda grd sadece,
yal, kk, sk bir adamd, buz gibi beyaz bir yz ve sevin dolu
gzleri, gergin bir gs ve dimdik, neredeyse kaskat bir du
ru.
"Hep soru sormalsn Janek, hep sormalsn. Al bunlar oku!
Yarn bana sorular sorarsn. Bir ey anlamadn m, hi ekinme,
durdur konumalarmz, sor. Her szc aklarz sana. Drt
yl sonra buradan ktnda, gene almaya devam edeceksin,
neler olup bittiini anlayacaksn. ansn varsa, hi deilse bir
sre bizimle burada kalabilirsen, ok eyler renebilirsin. nsan
burada senin gibi drt yl ya da benim gibi sekiz yl kalacak olur
sa, ya da hayat boyunca... Gene de bizimle dars arasnda bir
uurum olmamal, anlyor musun sylediklerimi?"
"Evet, anlyorum" dedi Janek rahatsz edilmi gibi. Solojenko'nun huzur dolu gzlerinin iine bakyordu. Ama bunlarn an
lalmasnn g olduunu dnyordu. Solojenko'ya ayor
du. Solojenko'nun eli bann zerinde durduu srece kendisini
artan her eyin, artk kendi iinden geldiini henz bilmiyor
du.
Janek keye ekildi, alnn krtrarak okumaya balad; bir
tek istei vard: okuduunu anlamak.
Solonjenko yeniden onun yanma geldi, oturdu, sorular sordu,
onunla uzun uzun konutu. Solonjenko Janek'in sylediklerini
de dikkatle dinliyordu -Rusya'dan dnnn hemen ertesinde
tutuklanmt, drdnc kez, daha arlk zamanndan Polonya
hapisanelerine alkt. Btn gen tutuklular kua onun
hcresinden gemilerdi. Ona Janek gibileri gerekliydi, taptaze

bir gereklik...Her eyi anlattrd, boyahaneyi, fabrikay, Wladek'i, bildiri katlarn, tutuklanmasn, Janek'le imdiye kadar
daha hi kimse byle konumamt. imdiye kadar Janek hep
kardei Wladek'in yapt gibi yapmt, ok bir ey anlamadan,
ok bir ey dnmeden. Bu gece yatanda konumalardan
mthi etkilenmiti, uyuyamayacak kadar heyecanlyd. Sanki
imdiye kadar karanlk ve dar bir hcrede oturmutu da Solonjenko bu hcreyi bir yumrukta yarp darnn havasn ve
aydnln getirmiti ieriye.

KNC BLM

Drdnc Ksm
i

1924 k. Arkasnda drt yllk hapisane hayatyla Janek is


tasyonda Bialystok'a gidecek treni bekliyordu. yice stlmt
salon. Bekleyenlerin izmelerindeki amurlu kar eriyordu. Ja
nek, ba dndnden masann kenarna tutunmutu, her ey o
kadar byk, o kadar hareketliydi ki. Geni pencerelerin nnde
dev gibi kar ylyd. Kyl kadnlan bezlerini kurutmak iin so
bann evresine asmlard. Her yanda sralarn zerine uzanm
askerler, derin uykulan ile odaya boucu bir hava veriyorlard.
Sanki bir frtna duruluyormu gibi, yava yava her ey dze
ne girdi. Janek masann kenarndan ekildi dnmeye koyuldu.
Bu ilk ve katksz gereklik parasnn karsnda birdenbire
tpk insann uzun bir zaman kendi yzn bir ayna knnda ye
niden grmesi gibi- u drt yln kendisini ne hale getirdiini duy
du. Yerinden kalkt ve darya kt.
Noel klarnn evresinde kar tanecikleri uuuyordu. Ray
lar damn hemen arkasnda karn iinde kayboluyorlard. Ama
Janek karn arkasnda ovann, usuz bucaksz bir dzln
uzanp gittiini bliyordu. Rahata duvara dayand, gzlerini ka
pad.
Daha sonra, trende kt oynayan kyllerin arasnda uykt&a
dald; inecei yere varmazdan ancak yarm saat nce uyanabildi
Dinlenmiti; sevin doluydu her yan. Kyllerin gevezeliine o

da katld: vergiler, Lowicz'deki papazn skandali, at pazar, 20


zloti'ye bir at. Bialystok'da "Btn gece uyudu, imdi de sohbet
tan snmken indi" dediler.
Janek kente doru yrd. Son kar tanecikleri yumuak bir
sabaha kar sallanyorlard. Bo sokaklarn grn, uyuyan
insanlarn yzleri gibi aresizlik doluydu. Janek burada
domutu, baka kentleri bilmezdi. Ama imdi, sanki aradan ge
en zaman hcrede deil de, daha baka hrika bir yerlerde ge
irmi gibiydi; byle bir kentte yaamak ona bir insana verilmi
en ar ceza gibi geliyordu.
Austosun yirmisinde tutuklanmt, hemen arkasndan Ruslar buraya girmilerdi, sonra da geri gitmilerdi. Sanki o tutuk
landndan beri sadece bir gece gemi gibi, yal polisler drtyol
aznda bekliyorlar, devriyelerin demir keleri coplanm so
kaklar eziyordu; kent sessizce anlamsz bir gn beklemektey
di.
Janek boyaclar mahallesine girdi, onun alt fabrika ka
patlmt, binay depo olarak kiralamlard, boyahanenin avlu
sunda hurda arabalara ait birka dzine araba oku grlyordu.
Janek duvardaki bir ilan parasn parmaklar ile yoklad,
yrtlmt ya da kendiliinden dmt, allagelmi ilanlar
dan biriydi. Sokaklardan birine girdi, sabah olmutu artk, ama
kimsenin sabahla bir ii yoktu anlalan. Janek artakalan son se
vincini de kapda beklerken harcad. Nihayet kapnn srgs
ierden ald, byk bir kar sprgesi uzand darya, sonra da
kk kz kardei Sophie kt, kam ikindi. Sophie sprgeyi
bir yana frlatp ona sarld, pt. Annesi sobann arkasndan
kapda olup bitenlere bakyordu. Hayr, alamaya balamad,
dudaklarn dilerinin arasna ekti. "Et kalmam elmack ke
miklerinde, hava koymular onun yerine, ama neyle besleyeyim
ben seni imdi?" dedi. Bir Janek yumuad, sarld ona, bir baka
Janek sertleti, herkese, hereye dikkatle bakt. Janek'in henz
tanmad Sophie'nin kocas gler yzle omuzuna vurdu:
"Hogeldin karde!" dedi. Yallar btnyle deli olmulard, hi
bir ey anlamyorlard. Manja herhalde tesadfen orada ol
malyd -krmz illeri ve sar yal salaryla odadaki tek renkli
ey sanki Janek biraz nce dar gidip gelmi gibi hi oral olmu

yor, ona bakmyor sadece bir ark mmld anyordu. Kardei onun
elini aceleyle skm, sonra masaya karsna oturtmutu. Gzle
riyle birbirlerini aryorlard. Janek kld, aabeyinin kolunun
altna snd, sonra sertleti ve masann kar yanndakini ken
dinden emin gzlerle incelemeye koyuldu. Wladek'in yznden
sanki bir eyler eksilmi gibiydi, belki de byle sapsar olmas
olaand. Ona daha iyi bakabilmek iin onun hemen yanbana
oturdu. Wladek kolunu Janek'in omuzuna koydu, hafiflemiti
kolu.
Konumaya balad: "Yprandn, imdi ne yapacaksn?"
"Ben iyiyim, sen naslsn?" dedi Janek.
"Grdn gibi"
"Seni enselemediler o zaman, iyi oldu, anlat bakalm biraz."
"Ne anlataym istiyorsun?"
"En iyisi batan bala, Ruslarn buraya nasl geldiinden."
"Bunda anlatacak ne var. Geldiler ite, kendi gzlerimle
grdm svarileri alk, bar ve biz daha tam yeni anlayacak
ken ne olduunu, gittiler, ondan sonra gelense ncekinin ayns
oldu, bir tek farkla: biraz daha kts."
"Ne biim anlatma bu, byle? Beni enseledikleri gn karakolda
dilerimi grtlama dktklerinde hep bizim Wladek'in ban
dan bunlarn gemi olduunu dndm, yle ya da byle, hay
di anlat bakalm."
Wladek kolunu Janek'in omuzundan indirdi, parmaklarn iie geirdi:
"O gn seni tutukladklarnda sabahn gecesi Sutin'in
dkkanna gittim, paketi alp eve geldim, sobann iine koydum.
Sonra hemen Anton sokandaki baka bir evden br bildirileri
de almak iin ktm. Etraf tenhayd epeyce, Veit sokandaki
devriye arkadan gelip beni geti, sonra Anton sokandan aa
gelen devriyeyle karlat, arkamda baklarn nasl bana doru
evrildiini hissettim, hemen bir meyhaneye girdim, sanki Ar.ton sokana bunun iin gelmiim gibi. Meyhanede bizim boyar.;-

neden iki kii vard, beni grr grmez hemen bir kenara ekip
"Yaradana kr bu gece burnunu bir yerlere sokmadn; Paul'un
bana gelenleri biliyor musun?" dediler. -"Hayr", dedim, "hibir
ey duymadm." -"18 numarada at katnda enselediler, elini ko
lunu balayp merdivenlerden aa yuvarladlar basamak basa
mak; aaya vard zaman tannmayacak haldeydi, sonra da
karakola srklediler, yz gz diye bir ey kalmamt, sadece bir
et yn." Sonra devam ettiler: "Dur bakalm Wladek, hep bera
ber gideriz" Bir sre mz birlikte yrdk, hi durmadan an
latyorlard; ama bende de deiiklikler vard, dizlerimdendir di
ye dndm, ne olabilirdi ki, o gne kadar bildirileri hep
frndan ekmek alr gibi alp getirmitim."
\Vladek burnunu ekti. Janek koluyla ona dokundu, Wladek
anlatmaya devam etti: "Veit sokanda onlardan ayrldm, bilir
sin orada ii kz dolu bir kahve vardr, kapsnda da bir levha
asldr, dans edilir falan diye, ama o gece dans edilmiyordu, sade
ce ilan vard asl. Yolda Stefan kt kapdan, biraz garip
grnyordu, beni kolumdan yakalad ve dedi ki: "Seni bekle
mekten deliye dndm, imdi aaya in, bir sre saklan, sonra
gidersin; 7 numaraya gidemeyeceksin, oradakiler katlar. Bizim
de peimizde olup olmadklarn bilmiyorum." Hemen aaya in
dim, azna kadar doluydu iersi; bir sre orada saklandm, ne
kadar bilmiyorum, belki yarm saat, belki bir saat, sonra eve
dndm, dndmde sen yoktun."
Odada dier bulunanlar sessizliklerini koruyorlar, masada
oturanlar iki kiinin birbirleriyle alak sesle yaptklar ko
numay bozmak istemiyorlard.
"Ama Wladek, drdnc blgedeki yer ele getii zaman en
yakn dier blgedeki yerden bildirilerin alnmas gerektii bildi
rilmiti."
"Evet byle bir bildiri vard."
"Ama Wladek, sen gidip onlar almadn m?"
Wladek sustu, kafalar birbirlerinden ayrldlar, anneleri ko
nuacaklarn bitirdiler sand, masaya kaklar koydu.
"Annem, kz kardeim ve ben o gece bildirileri katladk. Sonra

o paketikle birlikte ilk postaya gittim. Bu paket yznden drt


vl yatrdlar beni, iki ylm Solonjenko'yla birlikte geirdim, ok
eyler rendim ondan, byk ans oldu benim iin. -Ama Wladek sen, sen ne yaptn o zamandan beri?"
"Ne yapaym ki, bizim yeri kapadlar, oturmaktan km tutu
lacak."
"Bizim i ne oldu?"
"Bana m soruyorsun?" Wladek tencereyi kendisine doru ek
ti. Kirli ve kabayd elleri, gkmavisi suda elleri anal yllar olu
yordu. Ama bu ellerin yumruk olup yrylerde salland da
yllar oluyordu!
"Bir eyler ye -Janek, die ihtiyacn yok."
Janek yemee balayncaya kadar hepsi beklediler, syleye
cei bir ey olur belki diye. Ama Janek sessizce yemeini yiyor,
bir yandan da dnyordu: pencerenin dnda gn, karn kirli
beyazna dmekteydi. Oda gittike daha ok klyor gibiydi,
sanki boazn skyordu. Annenin, kzkardein ve kaynbirade
rin yzlerinden masaya aydnlk yordu; yalnz Wladek'in yz
donuk ve griydi, dardaki gn gibi. Ot deklerdeki yallar
akam istasyonda olduu gibi, Janek'e her ey ok fazlaym gibi
geldi, imdi en ok ban masaya dayayp uyumak isterdi, ama
"Bugn pazara gitmiyorum, bugnlk kalsn, anlatacan eyler
vardr." dedi Sophie'nin kocas.
"Evet ok ey rendim drt ylda" dedi. stndeki bitkinlii
atp konumaya alt. Ellere dayal yzn gzleri parldad,
annenin aarp dklm salarnn arkasndaki gzler Janek'in
gzlerini izlemiyordu.
Yalnz kardei gzleri kapal dinliyordu. Janek'i evde olmann
getirdii scak bir sevin sarmt. "Nbettekiler beni sorarlarsa,
gece burada kaldm, sonra kye gittiimi, gene geleceimi
sylersin" dedi Janek. Sophie'nin kocas:
"Daha yeni geldin hemen gidiyorsun, gelir gelmez gidiyorsun.
Gene hemen gitmek mi istiyorsun?" dedi. -"Evet, gitmem gereki
yor." Annesi dudaklarn ieri ekti. Sophie ona sanld, salarn

okad, kfr bast. Kocas kp iecek bir eyler getirdi, hepsi


itiler, ot dekteki yallar da itiler stlerine balarna dke
rek. -Janek komular grmek istememiti. Janek'in geliini ve gi
diini byle birbirlerine sokulmu kutladlar ve Sophie kk
odann iinde alak sesle Janek'in istedii bir arky syledi.
Janek son olarak kardeinin yanna masaya oturdu, kolunu
onun omuzuna brakt -"Ne eziyet edip duruyorsun kendine, ne
dir iinde seni rahatsz eden ey?"
-"imdeki ey deil karde, artk iimde olmayan ey."
Yzlerini birbirlerinden evirdiklerinde Wladek'in yznde
aydnlk bir eyler renklendi.
Akam Manja eve geldi, sar salar slanm, yzndeki kir le
keleri akmt. Evde kimseyi bulamamt, dierleri ile birlikte ot
dein zerine yatacakt. I yakt, yiyecek bir eyler arad;
hibir ey bulamaynca masadaki bardaklara bakt, bardaklar
daki son damlacklarn hepsini bir bardaa doldurdu, iti. Odada
dierlerinin yannda dolat, Janek'in orada olmadn grd,
asl imdi Janek'in bugn oraya gelmi olduunu anlyordu.
Yzn buruturdu acyla.

II

"Pali, Pali!" Kadn nihayet Pali'yi omuzlarndan tutup hrsla


sarst, oullarnn yatan igal ediyordu. ki olu yatan ayakucunda stleri plak duruyorlard -gmleklerini oktan a
mar tenekesinin iine atmlard- ve Pali'nin kendisine hakk
olandan daha fazlasn sabrszlkla bekliyorlard, Pali'nin uyan
mak iin ok gayret gstermesi gerekti. Krlam salaryla ksa
boylu bu kadn bayan Bordoni deildi. Gnlerdir Enzeres'deydi;
oda her zamanki gibi, sabahn erken saatinde her posta
deiiminde olduu gibiydi: yataktan kalkanlarn yerine dierle
ri kendilerini atyorlard; yorgunluk kadnlarn yzlerinde yeil
yosun gibi yeretmiti. Buulu camn arkasndaki yolda glgeler
ve huzursuzluk kprdanyordu. Sandalyelerin arkalklarnda

gmlekler kurutuluyordu. Pali gmleini srtna geirdi, kas


katyd gmlek ama smscakt, oh! Dank sal kadn arkasn
dnd, yz birdenbire konukseverliin getirdii bir glmseme
ile yumuack parldad.
Ge kalmt, Pali sonuncularn arkasndan barakalarn
arasndaki yola atld. Dev gibi, keskin bir kar soluunu kesti. Ba
rakalarn duvarlarnda, meyhanelerde levhalar aslyd, ryada
gibi yurttan birka an, duvardaki delikler karla tkanmt.
Geen sonbaharda yurttalarnn ou Fransa'ya gitmilerdi.
Yurtlarndaki iletmelerin ounun ii durdurduklar ve artk
orada yaanamaz olduunda, "yeniden kurulu" blgelerine ve
kmr ocaklarna gitmilerdi. Ama aralarnda Pali gibi, her
trl ie bulam 1919 ylnn kaaklar da vard. Onu da Paris'den Enzeres'e yollamlard. Orada i bulmutu, alk ol
mad g bir i; k da ylesine souktu ki.
Meyhanelerin birisinden bir adam yklr gibi darya kt,
karlarn iine yuvarland ve barmaya balad; arkasndan
bakalar da geldiler, yere eilip karla yzlerini ovdular, sonra
sallanarak yola koyuldular. Pali kapnn arkasndaki kalabala
ve scaa zlemle bakt. Pali, hl karlarn iinde yuvarlanan
adam, yzlerini karla slatm olan dier , hepsi de gnn, da
ha balangta insann stne ullanan ve onun ykselmesine
frsat vermeyen bir gn olduunu hissediyorlard.
zerinde alt kmr yn olduka yukarda kalyordu.
elik halata bal arabalar beyaz balklaryla geliyorlard; ii
lerin balarnn stnden srtlarndan aaya doru uzanan u
vallara kar yapmt. Pali ayan kree her bastnmda ayak
kabsnn taban ieriye kadar kesilir gibi oluyordu. Burada bir
gn dahi dayanamayacan dnd bir an. Oysa btn k bu
ite geirmeyi dnmt bata.
leye doru karlar zlmeye balad. nce bir kar eridinin
altndan kara ve kaln damarlaryla barakalara kadar uzanan
ayr grlebiliyordu artk. Kaygan bir ayr ve aada kirli bir
karla yumuayan eri br barakalar -ite Fransa.
Pali akamlar barakalarn balad yerdeki ilk meyhaneye

kapa atyordu. Kaln ve kara bir kar onun arkasndan yapkan


eritler halinde ieri giriyordu. Ama barn stnde asl duran
tablodan scak ve yakc bir yaz havas geliyordu yzlere, gk
masmaviydi, obann ve gtt hayvanlarn uykulu bir
grn vard, tatl bir rzgar otlar okuyordu. Saa sola kon
mu sralara oturmaktan ve iip pineklemekten baka yapacak
bir ey yoktu. Gramafondaki ses oradakilerin hepsi iin yaknp
szlanyordu: "Ne gaml oldunuz Szolnok akamlar-" bir ara biri
yerinden kalkp bard: "Kesin u orospunun sesini, kapayn u
karnn enesini be kendimiz alamasn biliriz." Meyhaneci
mzii kesti. Biraz nce baran adam oturduu masada ayaa
kalkt, derin ve yakc bir sesle sylemeye balad:
"Kentin pazar yerinde rendi Mika,
Sevgilisinin kendisini aldattn.
Hibir ey sylemedi Mika ama, evin yolunu tuttuunda,
yumruuyla:
Vurdu hrsla, eeinin srtna."
Bir ara birisi Pali'nin bileinden tutup onu aaya ekti.
Drdnc blgeden -Jozsi'ydi bu! -"Seni aradm bulamadm, bu
rada olacan hi aklma gelmizdi." -"Herhalde buraya ilk geli
yorsun, ben her akam burada, bu masada otururum." Jozsi
boalm bardann kenarn yalad, barda tersine evirdi ve
nnde duran daha nce baaa konmu bardaklarn zerine
kk bir piramit yapar gibi dikkatle dikti. Jozsi hl be yl nce
olduu gibi yakkl ve oturakl bir delikanlyd, imdi akr ke
yifle serholuk aras, terli ve krmz bir suratla masada oturu
yordu, belki de Pali gelmemi olsayd tam o srada sarho oluverecekti. Pali'yi grr grmez tanmasna ramen, birdenbire yeni
den "Pali, Pali!" diye bard, bulumalarnn anlamn birdenbi
re kavramasna. Ona yeniden sarld, pt, masada oturanlar
bu bulum a, iki insann karlam asnn en katksz
grnmym gibi gldler, gzleri yaland.
Konumaya Pali balad: "Neler oldu, evden haber var m? Bu
raya nasl geldin?"

Jozsi yantlad: "Ne zaman grmtk en son?"


Son olarak Budapete'de Vaczi sokanda grmtk, fabri
kann byk kapsnn nnde, zerimize atlayan o rezil herif,
izmesinin birini senin, birini benim karnma oturttuydu. Sonra
seni ieri tktlar.
Byle oluyor ite insan gene de hayatta kaldm. O Allahn ce
zas lkeden katm, oradan oraya itelendim bir sre, sonra Pa
ris'e geldim, oradan da buraya yolladlar, o Fransz bakan her
halde gitsinler orada benim denetimimdeler, kimseye bulaamazlar hepsi bir arada olsalarda diye dnmtr."
Pali, "Bizim arkadalarla gryor musun? Hi grnmedin
bizim oralarda?" diye sordu.
"Geleceim, geleceim gene sizin oraya, yle abuk sklp, e
kip gidemeyeceim galiba bu fare deliinden, sonra, gene beraber
otururuz, Drdnc Dnya Kongresinin tezlerini tartrz, Ber
lin'deki Genlik Kongresine de bir telgraf hazrlarz:
"Tm dnyann proleter genliine kardee selamlar." -Yoksa bensiz ektiniz mi telgraf, gryor musun ite!
Evde babamn byle bardaklar vard, Pali, birbiri ardna
boaltrd, yedi bardakl bir piramit yapard, sakin bir yaants
vard, yeterki braksnlar piramitleri diksin. Bir keresinde an
nem hepsini kap dar etmeye kalkmt da, babam deli gibi ol
mutu, kemiklerimizi krncaya kadar dvmt bizi." Sonra
Jozsi glmeye balad:
"Eh, syle bakalm Pali, kimin hakk varm o zamanlar, bizim
evde konutuumuzda? Bir kiraclar komisyonu mu kur
malydk, yoksa kiraclarn kendi setikleri kurulu mu tan
malydk?" Pali sakin yantlad: "Sen haklydn, komisyon yani"
Yandan dikkatle Jozsi'ye bakyordu. Hey gidi Jozsi hey, nasl da
salam bir grubu vard, en glsyd onunki, evresindeki
genler smskydlar. Jozsi yerinden frlayp da konumaya
balad m, dupduru bir insan aklyla yz parldad mJozsi devam etti: "Bu rezil fare deliinden bir daha hi kama
yacam galiba."

"Niye kamayacakmsn? Hem buray baka yerlerden daha


m kt buluyorsun?"
"Hayr" dedi Jozsi, "pek yle zel ktl yok, boktan bir yer...
Dalavere bu, her ey bitti; kafamza, oramza buramza vurdular,
hem de yle byle deil, kt annebabalar da deildi vuranlar.
Kafamza vurdular diyorum sana, kmza, karnmza,
srtmza.
Vaczi sokanda azizim, Macaristan'da, Bulgaristan'da, tal
ya'da, Almanya'da, her yerde.
Lenin ld.
ldn renir renmez dar ktm hemen, Paris'tey
dim, yrdk, tam altm bin kii.
Ama imdi gene geti bunlar, soluklanabiliriz imdi, sakal da
brakrz.
Beni yle irkef bir delie tktlar ki, kendi pisliimin iinde
oturmak zorundaydm; Enternasyonal'i aldm durdum hep
slkla, gece gndz, bandan balyarak sonuna, sonundan
balayarak bana doru: "Uyann ey bu dnyanm lanetlenmileri"nden "Doar gne hi durmadan"dan "Uyann ey bu
dnyann lnetlenmileri"ne kadar. Sana syleyeyim, beni yle
sorgulara gtrdler ki, ayaklarmdan astlar beni, kafamla fut
bol oynadlar, ama gene de benim aaya sarkk ve tekmeler
arasnda gidip gelen kafam. "Yaasn dnya devrimi!" diye
bard. Ama imdi burada enle otururken ayn eyi baracak
olsam, sanki grtlamdan skp karyorlarm gibi bir ses
kar."
Sonra devam ediyordu: "imdi dur da unu bir dinle! Hl
sylyor bak! ark sylyor ve syledii ark sanki insann
yreini skyor; ve sen kendini onun eline brakp, yreini
sktryorsun."
Bu grmeden sonra Pali Jozsi ile karlamamaya alt;
ama birka hafta sonra gene de karlatlar ve o zaman Pali ken
dini, o zamanlar Jozsi'yi serho ve aknlk iinde olduu iin
yalnz brakmakla sulad. Enzeres'deki sendika binasnda

karlatlar. rgt o akam iin Paris'den Dorin'i ve Beuzon'u


getirtmiti, srf bu olaanst sert kn ortasnda toplantda bu
lunanlara bir eyin anlamszln, Tenay'daki greve katlmann
anlamszln anlatmak iin; nk deniliyordu, bu blge daha
yeni ksmi bir grevi baaryla sonulandrmtr ve bu greve katl
mak hibir ey salamayacaktr. Dorin'in anlattklarnda, ho
murdanan gri renkli kalabaln stnden kayp giden, ele avuca
gelmeyen bir ey vard. Buna karlk Beuzon sadece kalabalk
ediyordu. (Bana bakn bana. Ben buralarda dodum. Hala hatrmdadr buralarda nasl kazma krek savurduum. O zamanlar
durumumun ne denli kt olduu iyice hatnmdadr. Yani benim
sylediklerime inann.)
Konumak iin el kaldranlar arasmda Jozsi'ye sz verildi. Pa
li onu aradan geen zaman iinde hi grmemiti, salonda da
grmemiti. Ayaa srad zaman grd onu ancak. Sadece Pali
deil, orada bulunanlarn hepsi onu gzleriyle yutuyorlard san
ki. Bir anda zerine bir projektr tutulmu gibi Jozsi'nin yz
parldad, ama aslnda iinden parldyordu yz. Bir frtnann
iinde evrenin nasl aydnlandn hepsi grdler. Konutuu
yabanc dile pek hakim deildi, daha yeni yeni reniyordu, ko
nuarak. Dorin'in ve Beuzon'un sylediklerini gerisin geriye on
larn kafalarna vurdu. Hrpalanm, st ba yrtk Jozsi'nin,
yrtklarnn ve hrpalanmlnn iinde devrimin o eski
parlts kalmt, bu parlty Enzeres'in sendika binasna kendi
siyle birlikte tamt. Yeryznde baka hibir eyle
kartrlamazd bu parlt. Hepsi anladlar bunu, dileri smsk
konumay dinleyenler, ya da hrsla "indirin aa" ve "dan" di
ye baranlarn hepsi anladlar bunu.
, "Zamannz doldu!"
"Brakn daha konuacak"
"Devam!" diye bard Pali, "Devam!" diye bardlar yurt
talar -salonun drtte birini rahatlkla dolduruyorlard- "De
vam!" diye bardlar Fransz yoldalar. Blk brk szleri in
sann soluunu kesiyordu. "Bize diyorlar ki, fedakrlk yapn
Yaplacaksa bu da yaplr. Yrdmz yolda daha ok fe
dakrlklar yapmamz gerekecek. Diyorlar ki, greve katlmayn.
Yoldalar

F : 5 60

ve bunun nedenini de sylyorlar. Ama nemli olan, burada


tknlacak bir lokma fazla ekmek elde etmek deil, hepimizin
karnnn doymas bir daha a kalmamacasna, Enzeres'de ve Tenay'da ve daha baka yerlerde, her yerde."
Konutuka konumas kolaylanyordu, konutuu dilin
btn engellerini, dncenin btn engellerini ayordu. Salon
dakileri sylediklerine inandrmas zor deildi artk. Hedefe
byk bir hzla yaklatn grr gibiydi. Greve katlmak, ya da
katlmamak-sadece kk bir noktay aydnlatmak istemiti,
ama o kadar aydnlk bir k semiti ki bunun iin, noktann
btn evresi aydmlanvermiti. Konutuu srece Jozsi, kendi
yaantsnn da her yanm btn balanlan iinde anlyordu.
Jozsi krsden indiinde oylamanm sonucunu herkes biliyor
du. Ama onun yz, sanki biraz nce onu zorla konuturmular
gibi, bir anda deiivermiti.
Pali kta Jozsi'yi bekledi. Yalnz bana aaya iniyordu
Jozsi, omuzlan kk, eri azyla slk alarak. "yi konutun." "yle mi -ieriye bakyordum, bu patron borazanlann duydumeve mi gideceksin hemen Pali? yi o zaman, sen git. Bilet parasn
harcadm zaten yle bir kentin merkezine bakmak istiyordum."
Daha sonra Pali dnp Jozsi'yi bulmak istedi, hibir yerde gre
medi onu. Sanki Jozsi ondan bilerek saklanyor gibiydi. Gene
meyhanelerden birinde iiyor olmalyd, kentin merkezinde i
karamaynca oralara gelmi olan o boktan karlardan biriyle
yatmt herhalde. Onu aramaktan usand, peini brakt.
Bir akam meyhanede: "Hani burada rastlatn adam var ya,
bibirinizi pmtnz hani, kam yanld dn, hastaneye kaldr
dlar karnn dikmek iin" dediler.
O akam Pali Enzeres'in merkezine indi.
"Hayr imdi ieriye giremezsiniz."
Pali yalvaryordu: "Gndz gelemem, grmem gerekiyor onu
mutlaka."
Salonda gece lambalar yaklmt. arafa dolanm mor et
paralar yataklarda yatyorlard, kokmu gibiydiler. Keskin ve

insan yerinden oynatan bir ac -sanki bir o varmasna- bir dizi


yata sarst, sada solda yer etti, tutundu ve bir kede inleyerek
ld. nce Pali'yi korkuttu bu, ama zamanla alt buna. Jozsi'nin bir boy aada duran yznde hi et yok gibiydi; imdiye
kadar saklamak istedii her ey imdi apak ortadayd, Jozsi
bunlar bir glmsemeyle rtmeye alt, gc yetmedi. Pali'nin
baklar altnda kalarn kaldrd, dnd: yeter ki imdi gene
partiden, grevin durumundan falan sz aarak beni etkilemeye
almasn, ac veriyor bunlar bana. Yapamyorum ite artk.
Pali yatan kenarna oturdu, Jozsi'nin vcudu ona biraz yer
at, acdan gzleri karard, belli etmemeye alt. "Gryorsun
ite bu fare deliinde tkandm kaldm," dedi. "Niye yle olsun?"
diye yantlad Pali, "nsann kam baka bir yerde de yanlabilir."
Birbirlerine bakyorlard. "Evet yle de olabilir." dedi Jozsi. Pali
yava yava anlatmaya balad, eski eyleri anlatyordu, partiyle
ilgili ve yeni olanlardan sz ediyordu. -Ne dersin bu sendika boz
guncular gene grevin iine ettiler?"
Jozsi dudaklarn srd, yzn duvara dndrd. Pali
ard, konumay kesti. Ama Jozsi devam etti: "Hemen gitme,
bir eyler anlat, sradan eyler." Pali aknlkla bir eyler anlat
maya alt. "Aaya indin mi, kta solda idare odas var." de
di Jozsi. Srdremedi. "Bir eyler sylemek istiyordun" dedi Pali.
Jozsi, kendisine bir ey olursa aadan haber alabileceini syle
mek istemiti; burada Enzeres'de onlann oradan, onuncu blge
den birisinin olmas iyi bir eydi tabii; ama utanyordu, byle bir
dnceyi hor gryordu, hibir ey bilmiyordu imdi. Pali git
mesi gerektiini dnd, arafn stnden elini ekti.
Jozsi, ba duvara dnk kald. Vcudundaki aclar artk dayanlamayacak kadar iddetliydi, ama gene de dayanabilirdi, du
daklarn koparrcasna sryordu Jozsi. Doru olan, birka ya
tak tedeki adamn yapt gibi avaz kt kadar barmakt,
lsz, iddetli iniltiler kararak barmak. nsann iinden
kopup kan aclar tanrd Jozsi. Kar dururdu insan, dilini
srrd. Ama imdi artk barabilirdi. Aklamaktan korktuu
hi bir sim , ihanet etmi olaca hibir eyi yoktu. Bu aclarn ar
kasnda onu hi de olaan olmayan bir lm tehdit ediyordu, son
suz ve snmez bir parltyla stne atlverecek bir lm. Burada

lekeli yataklara dalm, gnn ayrlmaz bir paras olan lm


vard. Salonun br ucundan balad, yataklar srayla inleyerek
geip Jozsi'nin yatann banda durdu. Korkun, btn aclar
dan daha korkun bir hayal krkl yreini skyordu, bitti her
ey, bensiz de sryor artk.
Sonra Jozsi birdenbire bam duvardan salona dndrd.
Sanki nerede ve kiminle olduunu daha yeni anlyormu ve bu
lunduu yerden fazlasyla memnunmu gibi btn yz bir anda
deiiverdi. Birdenbire Pali'nin gelmi olduu aklna geldi. len
birisinin grnmeyen toplarla oynamasna benzeyen hareketler
le ellerini ona doru uzatt.
Pali, kafas dncelerle dolu, merdivenleri yavca yava indi.
k yerinde duralad, merdivenin solunda bir levha aslyd:
idare odas. eriye girdi, lmbann altnda uyuyakalm
hemireleri uyandrd. Paray dedi ve souk bir ekilde: "Drt
numaral salondaki arkadama bir ey olursa, ltfen bana haber
verirsiniz." dedi.

III

Berlin'de Schlesisches Tor'da yaplan bir blge toplantsndan


sonra Bato arkadalarndan biriyle otobs bekliyordu. Ayak
deitirerek yere basyorlard. Yzleri sapsaryd souktan.
"yerinde herkese teklif ettikleri ey... iinin derisini yze
cekler, yapt yanllan etinde kemiinde hissederek, pisliin
iine sokulduk itile itile, kaybettik davay bu sefer. imdi yukar
da yaptklan da sadece neden bu pisliin iine iteklenmi ol
duumuzu incelemek. Kendi kendime diyorum ki, yeter artk bit
sin bu i, sert girmeli nefes alabilmeliyiz artk."
Bato otobse atlad, az daha kanyordu. Nefes alabilmek!
Belki de hayal krklklarnn kendi talihsizliinin yk geen za
man iinde o denli arlamt ki, sadece birka sz daha onu yer
le bir etmeye yetiyordu. Korkun bir bolua dtn bu k
her geen gn daha iyi farkediyordu. "Viyana'dan aynldm

gnden beri btn arkadalarmdan yava yava koptum. Ai


lemle birlikte yayor olmam sadece bir raslant gazetedeki re
daksiyon iim sadece raslant. Almanlarn partisinde yapacak
hibir iim yok. Gcm herhalde sadece gemiten kopmaya yet
ti, ama yeni bir eye balamaya dgil. Bu yzden de yaz yazam
yorum artk, tek bir satr bile." Dudaklarndan bir kere bile olsun
tek bir sz okmayacak, kendi halinden bile yaknmayacak bir
kere olsun. Ama yaantsnda hibir yolculuk, hatta drt yl nce
snrdan ka bile, bir k akamnda aydnlk kente doru yap
lan bu otobs yolculuu kadar arna gitmemiti.
Koluyla buulanan cam sildi. Gzleri aresizce sokak lamba
larnn sonsuz sralarnda, damlarn arasnda, yanp snen kl
harflerin iinde anlamsz bir arayn peine dtler.
Amma da garip bir karanlk, diye dnd. -Ne korkusu ki bu?
Nereden kt bu korku? Btn akam boyunca rahatt, hatta ar
kadayla sokak lambasnn altnda dururken de rahatt. Yalnz
kalmak iin byle sadece bir otobse atlamak yetiyor mu ki?
Otobsten indiinde evin koca duvarnda odasnn nn
yandn grd. Misafir olmalyd. Bato hayretle karlad bunu,
ama sevindi de. Eskiden evi sabaha kadar dolu olurdu, ama son
zamanlarda herkes baka yerlere dalmt. Onunla konuula
cak byk eyler yoktu artk, kk eyleri konumasn da o bil
miyordu, can skc oluyordu byle zamanlarda. En iyisi onun
imdi kalkp Eugen'e gitmesiydi, orada rahat ederdi.
Yukarya ktnda, yakm olann sadece Marie ol
duunu grd, temiz perdeleri asmak iin. Eve geldiinde sanki
onu bir daha grmeyi hesaplamam gibi glmserdi hep. "Kim
senin olmad iyi, rahata alabilirim." diye dnd. Marie
son perdeyi de takt. Oday ayran paravanann arkasnda altn
boyayla ssl dev bir barok yatan iinde ocuklar uyuyor
lard.
Btn bunlarn hepsi neredeyse tam bir aileyi andryordu.
Her akam olduu gibi masann bana oturup almak istedi.
Ve gene her akam olduu gibi o akam da anlad ki, olmuyor, ola
naksz, btn abalar bouna. Tpk eli ya da yrei gibi kendi
mlkiyeti olarak grmeye alm olduu bu yetenei imdi onu

terk etmiti. Szcklerle bir eyler anlatmadaki o eski gc yokolmutu. Marie kristal yuvarlacklar tayan byk lambay
sndrd, dikiiyle beraber onun yanna oturdu, lambann yu
varlak nda imdi gerekten tam bir aile gibiydiler.
"Artk baka bir oda aramahz gerekiyor." dedi Marie.
"Neden?"
"Kt bir sokak buras, oda da kt. Doru drst bir oda bile
deil buras, her yanda aynalar asl ve u byk lamba. Kn buz
gibi souk, yazn da scaktan durulmuyor."
"imdiye kadar yayorduk ya."
"Bir odada bir yl oturmu olmak ondan sonraki yllarda orada
oturmay gerektirmez ki; hem burada daha ok kalacamz da
sylyorsun."
"Evet, yle grnyor, burada daha uzun zaman kalacaz."
te o zaman Marie, sanki bir ormanda yalnz balarna top
ran stnde yatyorlarm gibi, korkuyla: "Niin hep burada
kalmamz gerekiyor?" dedi.
Bato cevap vermedi; Marie dikiini toplad, ocuklarn yanna
yatt. Bato daha birka saat ayn yerde oturdu. alacak yerde,
niye alamadn dnyordu.
Sonra br yana geti. Byk, altn bronz kaplamal, kaln
perdeli, ak kollarnda elektrikli mumlar tayan meleklerle
ssl barok somyada uyuyan hastalkl yze bakt. Bu insan
lar hi mi sevmediini, yoksa btn insanlardan daha m ok
sevdiini bilmiyordu; her ne olursa olsun onlar gittii her yere
beraberinde gtrmt, brakm, sonra gene yanma almt.
Bu yaptnn doru mu, yoksa yaln m olduunu bilmiyordu.
Birden Andris'in uyumadn, tek gz ile inceler gibi ona
baktn farketti. Bato soyundu ve odann bir kesinde resim
sehpalar ve ayakl lambalar arasna serilmi dar yataa uzand;
savan iinde, dman tarafnda drtte yanm bir atonun
salam kalm bir kesine snm gibiydiler. Bato Andri'ye
eliyle iaret etti, ocuk yavaa byk yataktan inip onun yanna

yatt ve hemen gzlerini yumdu. Karanlk artk onu tehdit etmez


olmutu. Sadece babasnn yannda gvence altndayd, derin bir
uykuya dald. Bato, scak vcudu kollarnn arasna ald, gven
sizlii gemiti, imdi yrei daha sakin atyordu.

IV

"Yakaladk!" Dudof, Maryakoy demiryolu zerinde, Sofya'ya


trenle iki saatlik bir uzaklktaki demiryolu bekisi kulbesinin
nnde yatyordu. Elleri ve ayaklan balyd, ama bunlar olmasa
da ayakta duramayacakt. Bez ve deri ile yol yol olmu kaba bir et
paras gibi duruyordu. ki kpei sahanln birine
balamlard Zincirlerini gerdiklerinde onunla kpekler aras
nda sadece bir karlk aralk kalyordu. Kpeklerin gergin n
ayaklan titriyorlard.
Maryakoy'dan temen Kolarof getirtilmiti. Oradan bu ope
rasyonu gn gece kendisi ynetmi olmasna ve birka dzi
ne adam evirmek iin gereinden daha fazla asker kullanm ol
masna ramen, Dudofu, sahanln nnde, yerde, kanlar iin
de grmek ona gene de mucize gibi geliyordu.
Dudof imdi yatt yerden birka saat uzakta bir yerde
domutu. Babas, kardeleri ve kendisi sava balayncaya ka
dar rman kysndaki marangozun yannda alyorlard.
Dudof savatan yaral ve kafas dncelerle dolu dnmt.
Tahta iileri birliine ve kooperatifine girmi ve orada ok ey
renmiti. Parti ve kyl birlii o zamanlar kooperatife girmi
ve orada ok ey renmiti. Parti ve kyl birlii o zamanlar koo
peratif ve birlik ve bir de Dudof un dndkleri olmak zere e
aynlyorlard; 22 yanda partiye girdi. 23 ylnda, faist darbe
srasnda, yzndeki ifade, onu alp hapse tkmalarna yetecek
kadar aklk kazanmt. Plevne'ye getirildi, elleri bir demirin
iine yerletirildi. Baka bir yere gtrlrken bu demir ile
nbetiyi ona kar koyan her eyi ykm ve daa kmt. Yolda
vurulmutu, arkasnda kanl bir iz brakarak kayordu. Prutka'ya kadar kat, sonra orada kald ve bir ie girdi. Saklanmas

gerekiyordu; Maryakoy'la Banya arasnda gidip geliyordu.


kzkarde Dalar'nn derin vadilerinde partinin temelini atyor
du.
Eer Dudofun o gzleri olmasayd, belki de Kolarof bu avdan
vazgeer, geri dnerdi. Ama bu kanl ynn gzleri, etkin ve
parltl baklar vard. Aadan ona doru bakyorlard. Du
dofun pis bir et ynndan baka bir ey olmadn anlamak iin
Kolarof a bir saniyelik bir zaman yetmiti. Dudof hakknda an
latlanlarn hepsi, gerek olan, ya da olmayan, onunla ilgili syle
nenlerin hepsi bu ynn, sahanlkta yatan bu vcudun iindey
di. Kolarof, "Getirin unu ieriye" diye bard.
Demiryolu bekisini ailesiyle birlikte sahanla kardlar.
"Ayakkablarn karn" dedi Kolarof. Balarn kopardlar,
ayakkablarn ve pantalonunu ekip kardlar. Dudof scak oda
da kendine geldi, zorlukla soluk alabiliyordu. Birdenbire, camn
dnda korkulu yzlerle ieriye bakan demiryolu bekisi ailesini
grd. Ne yaplacan ondan daha nce anlamlard.
"Bu sefer kaamayacaksn!" Drt kii alttan kaldrp sobann
stne getirdiler, ayaklarn sobann iine soktular. Dudofun
ba arkaya dt. Kolarof kk bir tahta ka masann
stnde tkrdatyordu.
Kendine geldiinde bir vagonun iinde yerde yatyordu.
Bouna ayaklarn sobann iinden ekmeye almt. nliyor
du, ama inleyenin kendisi olduunun farknda deildi, inilti
uzaklardan bir yerden geliyordu sanki. Askerler sessizce onun
nasl kendine geldiini seyrediyorlard. Titremeye baladnda,
gen kyl yzlerindeki merak daha da artt. Ayaa kalkamazd,
ama bir eyler yapmasn bekliyorlard; Dudof kvrld, yeniden
kaskat oldu, az ak kalakald. Biran ld sandlar. Yeniden
inlemeye balaynca, askerlerden biri kapy at dardan bir
avu dolusu kar ald. Birisi onun kolundan yakalad ve "Deli mi
sin, buna ya lazm" dedi. Asker ayaklarn karla omaya
balad. Dudofun baucunda oturan asker parmaklarn Du
dofun azna soktu, dilerine dokundu. Birisi "Asarlar m der
sin?" diye sordu. -"Bunun aslacak yeri mi kalm ki? Celladn ipi
elinde kalr."

Kk bir istasyonda durdular. stasyon bekisi, geceyi bitir


mi de karanlkta aresizce aranyormu gibi bard "Maryakoy,
Maryakoy!" Dudof bir an iyice kendine geldi. Sylenen eyi, nere
de olduunu anlad. Ksa bir sre karlarla dalga dalga olmu
Kzkarde Dalar'nn sivri tepelerine ve dalarn iine sokul
mu be kye bakt. Btn bunlar yeryznden yok olacak olsa
lar, Dudof onlar yeniden yaratrd Ama yok olan onlar deil kendisiydi imdi.
Tren yoluna devam etti. Dudof burnunu ekti, sessizce kald.
Askerler onun ldne inanmaya baladlar. Artk merak et
mez oldular, ondan yana bakmay braktlar, silahlarn yanyana
bir kenara koyup uyumaya baladlar.

Beinci Ksm
I

Sofya hapisanesindeki tutuklularn d dnya ile btn


balan kesilmi olmasna ramen, Dudofun hayatta olduuna
dair sylentiler yaylmaya balamt. Sylenti Sofya'dan
kmamt. Sofya'dan iki yz kilometre tede, Prutka dalarnn
kuzey yamacnda, bir pazar akam bir ky kahvesinde ortaya
atlmt.
Akamlar dzlkten Prutka'ya bakldnda orman kyleri
nin ac dolu kklan tek bir km gibi grnr, yamaca ser
pilmi be byk ky Byk Ay'nn yldzlan gibi dururlar. Be
kyn arasndan en kuzeyde kalan Reve kyyd. Ky meyha
necisinin doldurduu son iki ile pazar gn de bitti. Kyller
ar ve yorgun bir serholuk iinde, yapkann iinde sinek
rnei, boulacak gibiydiler. Meyhaneci szlanarak yerinden
kalkt fitili kltt, serholar ne yapacaklar. Kylnn biri
aresizlik iinde l elleriyle ok uzaktaki k noktacm arad.
Bir ses yalvanyordu: "Bizleri koru tannm." Bir ara dardaki kar
gcrdad. Meyhaneci fitili gene byltt. Birka erkek sesi gittik
e yaklayordu.
Gelenler Prutka srtlarnn nl oduncularyd. Bazen a ve
kyllerin scaklna olan gereksinme kimsesiz odun kesme yer
lerinde salgn hastalk gibi herkesi yakalar. O zaman kalkar en

yakndaki kye giderler. Gidi tam bir gn srer, dn tam bir


gece.
eri girdiklerinde buhardan bir bulutun iine dalm gibi ol
dular. Duvarlar yklyormu gibi oldu. stlerinden kyllere
doru kar serpildi, oflaya puflaya izmelerini kardlar, sobanm
yanma epeevre oturdular. Gzleri yar ak, titrek elleriyle i
meye baladlar. Kyller uyanr gibi oldular, yukarda odun kesi
len yerdeki tandklarn, oullarn sordular.
lk szckler azlardan, ykl kr kzaklarn kard bir
gcrt gibi kt. Birisi van vanofun parmann koptuunu
syledi. ok kan kaybetmi. Belki birka gne kadar kye dner
mi. htiyar vanof alamaya balad, olunu zaten yitirmiti.
Evde her delikten bir torununun kafas kyordu. Oduncular il
gisizce gnln almaya altlar. Yudumlar, erefe barlar,
ihtiyarn iniltileri, tekdze bir gevezelik, hepsi kyllerin scak
arkadalna gmld; snger gibi iiyorlard.
"Yukarda iler ilerliyor mu?"
"Haftaya tomruklar ymaya balayacaz."
"Yaknda o da biter, sonra aaya gelirsiniz Maryakoy'a."
Oduncular her yl mevsim bitiminde da yolundan inerlerdi.
Suskun devlerden kurulu bir ordu, omuzlarnda baltalaryla
Prutka'dan geerlerdi; gecenin sessizliini arklar ve
barlanyla doldururlar, kadnlarn orasn burasn ekitirirlerdi.
"Hayr, bu yl mevsim bitiminde Maryakoy'da elence olmaya
cak. Bu kadar adam bir arada olsun istemiyorlar. Paralan yukar
da be alt yerde verecekler, herkes oradan evlere dalacak."
"Olsun siz bize haber verin yeter, gene de Maryakoy'a gide
riz."
"Ka kii gelir ki zaten, hele haydi deyince?"
"Gelirler, gelirler!"
Dimofun sesi tkankt, alak sesle konuuyordu. Dikkati e
ken hibir yan yoktu, dzensiz dilerinden baka. Gene de hepsi

D im ofun boazndaki tkankl ksrp daha dzgn ko


numasn beklediler.
Dimof devam etti: "Kemiklerimizin szsna bakmayp gece
yars odun kesilen yerleri bir bir dolatk, oradakilerle ko
nutuk, ktlar dattk yukardaki btn aalklar ayaa
kaldrdk. Sar sultan bile duydu."
Kyllerden biri atld: "Biz, biz, biz. ok duyduk 'biz, biz' diye
konuanlar. Geen sonbaharn cehenneminde ok kii vazgeip
'Ben!' diye bardyd."
Tam bu srada kap ald ve iki adam kpekleriyle birlikte ie
ri girdiler. Biri kyl Stoyanof idi. Savatan yana onarm grme
mi kk bir kulbesi, ta ve al kapl kk bir tarlas vard.
Kans ve ocuklar, kylnn kendisi ve hatta kpei akl alma
yacak kadar sefildiler. Yanmdakinin srtnda oban sopas vard
ama kentli gibi grnyordu. Kyller ilk bata odunla ilgili
bireyler syleyecek sandlar. Dimof devam etti: "Evet, biz! Geen
pazar oduncular bir toplant yaptk. Btn bir k bunu haz
rlamtk. Bin kii deildik ama iki yz kii vard. Evet azd bu
say. Ama Dudofda geldi ve konutu. Buradan yaplan top
lantnn nemini anlayabilirsiniz. Dudof yolda bizim oralara ka
dar geldi, dalan ap bizim ktrm odunlua, hem de kafasna
hazr para veriliyor olmasna ramen, otuz kilometre demeden.
Doru buldu yaptklarmz. Doru buldu mu bir eyi, gelir ko
nuur, bakmaz bin kii mi, yz m, yoksa iki yz m, szn de
saknmaz soluunu da."
Stayanofla birlikte gelen adam hayret iinde konumaya
katld:
"Ama Dudof geen ay Maryakoy'da tutukland." Kasketini
karmt. Sanki kafasmda ikinci bir kasket varm gibi ba ko
yu sa kvnmlaryla kaplyd. Kyller onun kafasna bakp ii
nin bo olmadn, bu adamla Didof ve Stoyanof arasnda bir
iliki olduunu hemen anladlar. "Dudofu ok tutukladlar." dedi
Dimof.
"Evet ama bu kez Maryakoy yaknlarnda bir ormanda yaka
ladlar. Canl olarak bir yere varp varmadn hi duymadk,

hem tam drt hafta geti bu olayn stnden."


Kyllerden biri -biraz nce serho elleriyle fitilin n tut
maya alan- alak sesle: "Maryakoy'da onu ihbar eden olmad.
Kim kalkp da kendi etini kemiini ihbar eder. Yalanm varsa
azma etsinler. Birisini yakalayacak olsalar, Dudofu ya da ken
di olumu, olumu ele veririm. Maryakoy yaknnda bir ormann
iinde kpeklerle yakaladlar, kyamet gn tanrnn eli iki yaka
larnda olsun."
Stoyanofla birlikte gelen adam: "Evet, o da olacak." dedi.
"Hibir yere gtrlmedi. Sekiz gn nce kendi gzlerimle
grdm yukarda konutuunu. sterseniz neler sylediini anla
taym size." dedi Dimof.
Adam glmsedi "yi, anlat bakalm" dedi. Dimof ayaa kalkt,
ksk ve przl sesini ak ve yrekli bir sese benzetmeye
alarak konumaya balad:
"Parti yenilgiden sonra yeniden toparland, yanllarn
dzeltti, adamlarn toparlad, imdi gene kavgann en nnde
yerini almtr."
Kyller burunlarn ektiler, utanlarndan balar ne eil
di. Esmer, soluk yzlerinde ince k izgileri parlad. Adam bu
szleri kendisinin ezbere bildiini orada kalkp syleyebilirdi.
Aslnda geen yazki kongrede parti delegesinin yapt konuma
dan alnm szlerdi bunlar. Ama sz baka yerden balad: "Bi
zim kyden oduna giden ka kii var?"
"Otuz kii kadar olmal."
Yal kyl ald, yeniden konumaya balad: "Nereden bili
yorsun benim van'n parmann gittiini?"
"Biliyoruz ite parma gitti, yapacak hi bir ey yok."
Dimof postunu srtna geirdi, izmelerini ekti dar kt.
br ikisi kpekle birlikte gelinceye kadar kann iinde bekledi.
Stoyanof baka hi bir ey sylememiti, darda da bir ey syle
medi. nden yrmeye koyuldu. Kar kesilmiti ama kulbeler
kann iinde boulacak gibiydiler. Orada bir ky olduunu kimse

gremezdi. Kz Kardeler'in bat yamacnda birka k


grnyordu ama gkteki yldzlar daha parlak, daha yakn
dlar. Her adam da kn geldiini heyecanla dndler. Eri
meye yz tutmu karn taknl ilerine vurdu.
Stoyanof birden onlar yanma arr gibi olduu yerde durdu.
br ikisi bir yere gelmi olduklarn farketmemilerdi. Stoyanof
itin kapsn iteledi. itten geriye sadece bir kap kalmt. Yol
yoku yukar gidiyordu, souk ve karanlkt, allar birbirlerine
sokulmu gibiydiler. Kulbenin ii de souktu, duman insann
boazn yakyordu. Stoyanof yakt. Duvarla sobann aras
na saman ylmt. Dikkatle baknca samann iinde birka pa
avra, bir tutam sa bir ocuk elinin sklm yumruu grlyor
du. Sanki her eyi kar ve frtna bu hale getirmiti. Dam aa
bastrlm, duvarlarn talan odann iine yklacaklarm gibi
eilmilerdi. Kar duvar sobaya yaslanmt.
Stoyanof sze balad: "Bundan be yl nce esaretten dndm.
Aradan geen be yln ne olduunu iyi biliyorum. Rahat vermi
yorlar bana, gece gndz yollardaym."
Her ey be yl nce buraya geldiim gibi. Kanm bu kimsesiz
yerde kalmaktan korkard. ocukla beraber akrabalarnn yan
na gitti. Buraya daha yeni gelmitim ki Maryakoy'a git dediler,
orada sana ihtiyacmz var. Sonra temen Kolarofu aaya bir
liiyle beraber yerletirdikleri gnler geldi. Kylerde kzl arad
lar, sngleriyle erkeklerin barsaklarn deinceye kadar
aradlar. Saklanmam gerekiyordu, karma dedim ki: 'Varna'ya
git, naslsa burada msr ekip kei yetitireceimiz yok.'
Geen k oduna gitmitim, bu yl burada kaldm. Kn kanmla olmak istedim, getirttim onu.
Btn bunlar kim olduumu bilesin diye sana anlatyorum.
Dimof bunlar bilir, Dudofda bilir, buraya gelirdi sk sk.
Maryakoy'da ta stnde ta brakmadlar. Dudof u aradlar.
Yarn brgn buraya da gelirler, burada da ta ta stnde
brakmazlar, ama ben de ta stnde ta koymayacam artk.
Btn k boyunca her gn kk oluma ayn eyi altryo
rum: Ben soruyorum, o cevap veriyor. Syle bakalm olum And-

reas, seni alp benim yanma getirirlerse, ellerim sk skya


bal, samda solumda tfekler, ve sana soracaklar: 'Syle ba
kalm kk bu adam tanyor musun?' O zaman ne cevap vere
ceksin: 'Tann tanm olsun bu adam tanmyorum. "
Yanndaki adam dumandan ksrd, Stoyanof ylesine sordu:
"Sen Sofya'dan msn?"
"Hayr, Plevne'de alyorum. Ama be hafta nce Dudofu iz
lediklerinde, Dudof i yapamaz oldu, oradaki iimi brakp onun
yerine gemem iin emir geldi."
Dimof, "Bu on kiiyi odun kesilen yerlerden ayr ayr getirip biraraya toplamas g oldu. Bu frsat, senin burada oluunu kul
lanmalyz. Birbirimize soracak neyimiz varsa iyice sorabiliriz.
Sonra bunlan rgte iletirsin. lk defa Varna'nn dousu ile ba
kuruyoruz.
Kde'e gideceiz sen de gel bizimle."
"Senin buraya Marvakoy'da baslm bir paket bildiri gndere
ceim."
"Sen kendin getirmeyecek misin?"
"Hayr, byle hergn yeni bir darbenin geldii bir zamanda ge
reksiz hareketler yapmamay kararlatrdk."
Stoyanof devam etti: "Evet, bu doru, aksi sylenemez. Ama
byle en iyilerimizin, senin, Dudofun ve benim gibilerin," -Stoyanof un bu kendisini de en iyiler arasnda sayan szlerinde en ufak
bir bbrlenme yoktu, syledii ey gerekti- "lmden korkma
yan birisinin etkisi byk oluyor." Pek kaln olmayan bir bildiri
toman kard, Dimof bunlar plak derisinin zerine yerletir
di, srtna ve gsne. "Istr bunlar adam."
Ayn saatlerde Sofya'nn merkez cezaevinde unlar oluyordu:
Avluya bakan bat yakasndaki bir kouta, ou kasm ayndaki
davadan olan on kii yatmaktayd. Bir gn nce yanlarna Stanef adl birisi getirilmiti. Gece yars hepsi derin bir uykudayken
Stanef i sorguya gtrmlerdi. Dierleri uyuyamadlar, keder
kank bir duyguyla sonucu beklemeye koyuldular. Birka saat
sonra gardiyan srkleyerek bir eyler getirdi ve Stanef i ran

zasna yerletirdi. Stanef imdiye kadar sorgudan gemi btn


insanlardan ok daha korkun grnyordu. Bir insann hangi
aletlerle bu hale getirilebileceini hibiri zemiyordu; hele bir
insann bu durumda hl yayor olabilmesi en anlalmaz eydi.
Stanef e herhangi bir ekilde yardm etmek olanakszd. Yann
da daha fazla duramadlar, birbirlerinden utandlar.
Sonra birara gen Vlaznof korkuyla bard: "Fakat bu Stanef
deil ki!" Titriyor, dileri birbirine vuruyordu. Arkadalar onun
iin korkuya kapldlar, yattrmaya altlar. "Kendine gel
artk, brak u barmay da."
Ama Vlaznof dinlemiyor, barmaya devam ediyordu: "Dudof
bu; hi kimse yalan sylediimi iddia edemez; anas bile tanya
maz onu bu halde. Ama Dudof ite bu, ben tanyorum. Maryakoy'da beraber almtk, ok iyi tanyorum onu. Etini kemiin
den ayrsalar tanrm onu. u dilerinin haline bakn."
Vlaznof yere meldi ve tpk vagondaki gen asker gibi par
maklarn Dudofun azna soktu, dilerini yoklad.
lerinde Dudofu daha nce tanyanlar vard, kimisi de bir
yerlerde grmt. Yava yava onu tanmaya baladlar, Dudof
onlar tanmyordu.

II

leden sonrasnn ge bir saatinde Steiner niversitenin


okuma salonuna girdiinde iinde yeil klarn her birini iki
eliyle okamak iin dayanlmaz bir istek duydu. Bu le zerleri
hep kt oluyordu. Yemekten sonra emekliler dolamaya kyor
lard. Steiner ise odasna kyor, sobaya bir krek kmr atyor
du. Aylardan Kasmd. Buraya geldiinden beri aacn dallar
ndan yamur damlacklar damlyordu, ama arada birka gn,
bir deil drt be yazn scakl da yaanmt. Steiner almak
iin oturdu. Aylk dergi iin hazrlad Mautner'in kitabyla ilgili
bir yazy bitirmek istiyordu. Yazaca iki sayfalk yaznn Maut
ner'in yz sayfalk kitabndan daha nemli olduunu biliyordu

Steiner. Korktuu tek bir ey vard, o da aylk derginin yazy bas


mamas. Saat e geliyordu. I yaksn m yakmasn m karar
veremedi. O yakamadan zaman geti. Gndz geceye ben
zetecek kadar aptal deildi. Yataa uzand, sonra kalkt sobay
kartrd. Yazaca son cmleleri dnyordu, ama tembellii
tutmutu yazamyordu. Mautner aklna geldi, seksen yllar
ndan kalma pis giysileriyle ufak tefek bir adam. evresinde hep
genlerden kurulu bir grup bulunurdu; u son birka yldr eitli
lke ve kentlerden renciler onun derslerini dinlemek iin birbirleriyle yan ediyorlard.
Sknt bast iini. Ayaa kalkt, kdn kalemini toparlad.
Sknt zerine grip ya da benzeri bir hastalk gibi kmt.
Merdiveni inerken dizleri zlyordu. Byle bir gnde, byle bir
odada allamazd. "Belki de gerekten hastaym." "Evet ama
neyim eksik?" diye dnd niversiteye giden imdi artk lam
balar yaklm yolda eit admlarla yryordu. Bu kentte kald
o ilk yl iinde duyduu buna benzer sknty anmsad. O za
man bazen istasyona, oradan da trenle Ludwigshafen'a kadar gi
derdi. O zamanlar oradaki fabrika kapatlmak zereydi. Anilin
iinde alan iiler, iletmenin kapatlmasndan nce milyarlk
borlarndan kurtulmak iin birbirleriyle itiiyorlard. Yzler
karanlkt. O zamanlar kk bir kprt insanlarla dolu koskoca
caddeyi uygun admlarla yryen bir mitinge evirmeye yetiyor
du. Bayraklar yukar kaldrlyor, dalgalandrlyordu. Steiner
boaznda kendisinin de bardn duyuyor, ama sesini iitemi
yordu. Bir sabah kk kenti krmz kt paralar doldurdu,
sanki yakndaki bir kentten bulac bir hastalk buraya da
sram gibi: "Kim burada dzeni ve huzuru savunuyorsa, ser
mayeyi savunuyor demektir." Ayn kn iinde bir baka sabah
bir raslant eseri saat altda caddeye ktnda hayatnda son
kez kelepe taklm gtrlen bir adam grd. Belki de buralar
da saklanm, sonra da yakalanm birisiydi. Steiner bunun bir
ryadan arta kalm bir para m, yoksa gerek mi olduunu ka
ramad. Gzleri iki sivil polisin arkasnda yryen bu gen, gl
kuvvetli grnl iinin baka baklacak hibir yan yokmu
gibi kelepelerine takld kald. Her eyin sonu oldu bu. Kk
kent o zamandan bu yana, Steiner'in Viyana'ya kata o yeil ge
mide Faludi ile konuurken gznn nnde canlanan kk AlYoldala.-

F: S S1

man niversite kenti gibi sessiz ve sakin, dnyadan kopuk kald.


"Evet ama neyim eksik?"; dnceleri sanki hep ayn uzunlukta,
ayn noktaya taklp kalm gibiydi; Rsslerstrasse'nin kesinde
kk frnn orada neyin eksik olduu aklna geldi. Olduu yer
de durdu, dinledi. Caddede gln bir durula, yz kk
frnn aydnlatlm renkli canma dayal, iinde gittike gelien
bir kararn korkun ve ac dolu bir kla iini aydnlatmasn bek
ledi. Geilecek izginin keskinliini hissediyor, iini daha iyi din
lemek iin yere doru eiliyordu. Ama bounayd bu eilmek. Ka
rar olacak ey daha ok bir anya dny ordu. Hncn almak is
tercesine sradan gereksiz bir karara sarld. Pastaneye girdi.
aknlkla evresine baknd, bir noktaya, aylk derginin re
daktr doktor Felix Robert'in gen ve akll yzne takld kald.
Burada alrd genellikle. Steiner onun yanma oturdu. Ro
bert'in nndeki kargack burgack el yazs ile dolu bir tomar
kda kskanlkla bakt. "nmzdeki saylarda size drder
sayfa verebileceiz. Sevindiniz mi?" dedi Robert.
"Teekkr ederim Robert, sekiz sayfalk yazy postayla tam
zamannda gndereceim, buradan ayrlyorum artk." Steiner
syledii bu szlere kendisi de amt. Belki bir karar deildi bu
ama hi deilse bir karann glgesiydi. Sanki bu glge Steiner'in
yzne vurmu gibi Robert onu her zamankinden daha byk bir
dikkatle inceledi ve zlm gibi: "Sizle birlikte ok eyler yap
may dnyorduk; byk bir toplant hazrlamtk." dedi.
Steiner glmsedi: "Tren bulunur herhalde." Birdenbire
ayaa kalkt vedalat.
inde almak iin byk bir istek vard. Caddenin geriye ka
lan ksmn sanki baka talarla denmi gibi hafifecik, uar gi
bi yryordu imdi. yi bir haberdi bu. Aylk dergide sekiz sayfa.
Bilinmeyen yerlere yaz hazrlamak onun gibi bir insana ac veri
yordu. imdiye kadar hibir yerde bu olana elde edememiti.
Profesrler, redaktrler kendisini dinlemi, ona sorular sor
mular, sonu hiti -bir yabanc olarak kalmt. Yaynladklar
gazete ve kitaplarn sayfalaryla btn lke bir batan bir baa
kaplanabilirdi. Fakat bu kttan lkelerini telrgleriyle evir
milerdi. Ama bugn, be yl sonra nihayet ona da kk bir par
a veriyorlard, sekiz sayfa, birbiri arkasna yaynlanacak drder

sayfa, bu da bir eydi.


Steiner okuma salonuna girdi. En sevdii yerlerden biri botu,
kk lambay yakt. Hemen o yeil ile usuz bucaksz mavi
bir denize ald. Ayn denizde gzle zor seilen ama olduka
yakn koskoca bir k donanmas vard. Bylesi iyi, diye dnd
Steiner, insann kendi dnceleri ile babaa kalabilmesi hem
zor, hem de doru bir ey. Bugn dnceleri szcklere
dnmek iin acele ediyorlard; sanki evsiz barksz birisi gibi
oradan oraya dolamaktan yorulmu snacak bir yer bul
mulard: aylk derginin aralk says.
Steiner almaktan yorulduunda ksa bir sre iin yukarya
Mautner'in oraya gidebilecei aklna geldi. Buradan ayrlmadan
nce anlattklarn bir kere olsun dinleyebilirdi.
Salona girdiinde seminer hzn almt. Mautner bu k
tartlacak konular datyordu. Semineri engellemek iin
fsndan km Diyojen gibi bir hali vard. Steiner nce neeyle
sonra can skntsyla konuulanlar dinledi. Kendisinin ders ve
riyor olamay ona ac veriyordu.
Mautner'in elleri altndaki yeil masa, ruh arlan bir masa
gibi canlanvermiti. Seminerdekilere durmadan sorular soru
yor, sonra tek tk gelen, ya da susulan cevaplarn zerine gidiyor
du. Birden Steiner'in orada olduunu farketti, onun da seminere
katlmak isteyip istemediini sordu. Steiner hemen bir konu se
ti. O akam hi durmadan birbiri ardna elikileri ortaya serdi.
Hepsi ona bakyorlard, sanki seminere katlanlar bir elipsin
erisiydiler ve odak noktalar da Mautner'le oydu.
Ama daha sonra karanlk ve bo yoldan aa inerken ii gene
oraya gelirken ki gibi sknt dolmutu. Mautner yukarda soru so
ran, tartan gen bir kalabaln iinde kalmt. Ben burada ne
aryorum sanki? diye dnd Steiner. Yeterince kaldm. Neyi
bekliyorum ki? Artk geri dnmem gerekiyor. Bato ile, evet onun
la konumalym, hem de hemen. lk trenle gideceim, hi gecik
meden. Bu bo odaya giden yol da ne kadar uzundu...
Kar yanda sokak lambalarnn arasnda bir eyler kprdad;
Steiner ihtiyar Mautner'i tand. rencileri kede ayrlm ol

malydlar, geriye kalan yolu yalnz yrmesi gerekiyordu. Dur


du, solukland, Steiner'e yanma gelmesini iaret etti. Steiner ad
mlarn yal adamn yava admlarna uydurdu. Mautner onun
koluna girdi, srkleniyor gibiydi: "Hep bizimle kalmay
dnyor musunuz?"
"Hayr, ilk trenle buradan ayrlyorum."
Mautner'in evinin nne gelmilerdi. Bir eliyle Steinerin elini
br eliyle kapnn pirin tutaman skt. "Gideceksiniz demek!
Oysa ben bu yal kafamla gitmekten baka planlarnz olduunu
dnmtm."
Steiner dnceli eve dnd. Karmakark duygularla
yazsn ancak bitirebildi. Sanki arkasnda birisi durmu, yazd
klarn gzden geiriyordu, yazy leyin dndnden baka
cmlelerle bitirdi. Sanki ondan baka birisi Mautner zerine ne
yin yazlacan, neyin yazlamayacan daha iyi biliyormu gi
bi, yazdan baz yerler kt yerlerine baka szler girdi.
Gece yarsna doru mektubu atmak iin yeniden evden kt.
Kk kentin istasyon binasna girdiinde gecenin karanlna
gml bo peron, gnn silik, clz yaanml zerine kaln
bir perde ekti. Artk trene binip gideceinden emindi. Gidiin ge
tirdii grkemli sevin btn vcudunu saryordu. ylesine
bykt ki iindeki sevin demir stuna yaslanp, iaret fenerle
rinin ortasndan uzayp giden raylara baktnda ii geer gibi ol
du, her eyden temizlenmi, kurtulmutu yrei, dosdoru, de
mir gibi gecenin iine uzand.

III

Londra'da Limehouse. Liau Han-i hzla ieri girdi ve rzgrn


zorlad kapy kapad. Naylon yamurluundan yere sular
damlyordu. Oda her zamankinden daha bo, daha plakt, ger
ek olmann snrnda gibiydi. Kk odun sobas kediyi ve st
kabn ancak styordu. Bo masalardan birinde sadece iki sevgi
li kalmt. Birbirinden ayrlm ayr ayr kendi uykularn uyu

yorlard arkada, duvarda Sun-Yat-sen'in koyu renkli bir fotoraf


aslyd, istasyonlarda tesadfen duvarda asl kalm herhangi
bir afi gibi. Tavandan sesler geliyordu; sanki yukarda birisi ta
baklar unufak edinceye kadar sabrla yava yava kryordu.
Ma, iki sevgilinin gitmesini beklerken tezghn arkasnda
uyuya kalmt. Liau parmaklaryla cama vurarak Ma'y
uyandrd. Ma'y uyandrmak g deildi, hemen uyanrd sus
kun ve yar uykulu bir uyankl vard.
"Niye geri geldin? Gene bir ey mi oldu?" -"Hayr, hibir ey ol
mad, ylesine geldim." Tezghtan kt, iki sevgilinin arasndaki
kahve fincanlarn ald; sevgililer grltye uyandlar, para
larn deyip, birbirlerine yaslanarak kp gittiler. "Islanacak
lar." Ma omuzlarn silkti. I sndrd, birlikte yukar ktlar.
Ma'nn evinde masayla duvar arasna skm iki adam MahYong oynuyorlard. Kans adamlarn yanna oturmu diki diki
yordu. Duvarda gene bir Sun-Yat-sen resmi aslyd, akll bir
grn vard. Adamlardan birinin zerinde ipekten siyah bir
ceket vard, dierleri Avrupallar gibi giyinmilerdi. Liau Han-i
aaya, oyun oynanan masaya, siyah ceketli adamn glgesiyle
dans eden parmaklarna bakt. Kadnn yanma oturdu. "ok kal
mayacam burada, geri dnyorum" dedi. -"O kadar paray ne
reden bulacaksn?" Ma yantlad: "Zengin ana babann ocuu."
Liau devam etti: "Babam bana kzacak. nce ne olursa olsun git
mek istedim, imdi de ne olursa olsun dnmek istiyorum. Belki
kardelerim para verir." -"Aranz iyi herhalde?" -"Kardelerim
iinde en ok onu severim. Benim yaptklarmdan baka eyler
yapabileceini dnemiyorum. Kadna gidecek olsam, onun da
tam o srada bir kadna gittiini dnyorum; geceleri odamda
tek bana oturup dnrken biliyorum ki o da odasnda otur
mu ayn eyleri dnyor."
Masadakiler oyunu brakmlar anlatlan dinliyorlard. Liau
Han-i burnunu ekti. Biran oradakilerin hepsi hasta ve yormu gibi grnd ona, sanki burnunu ekii odann ssn
deitirmi, soutmutu.
"Bizim oralarda neler olup bittiini anlayamyorum." d&d:
"Dn gene haberler geldi, hibir ey anlamadm. Gazete k : m -

nistlerin Kuomintang'a katldn yazyorsBvle bir eye hibir


zaman aklm ermedi zaten. -Batya gelmeyi ne pahasna olursa
olsun istiyordum. Oysa imdi burada yeryznn yanl bir yan
nda bulunduumu dnyorum. Yarn hemen bir dnebilsem
yurda. nsann bana yurdunda neler olup bittiini anlayama
maktan daha kt bir ey gelemez. nsann yrei vcudunun
dnda baka bir yerdeymi gibi oluyor."
Sabrla bir sre dinlediler, sonra baka yana bakmaya balad
lar. Bu baka yana baklarndan Luau Han-i'nin yaknma
larnn nasl gelieceini, nereye varacan, her geceki ko
numalardan iyi bildikleri anlalyordu. Ma sze balad -onu da
dinliyorlard, dn geceyi bu geceye balayan bir zincirin halka
lar gibi, bu bitmek tkenmek bilmez konumalar birbirine
balayan szlerine kulak veriyorlard: "Ama her eye ramen
Sun-Yat-sen gene de Borodin denen u Rusun yannda kalmasna
izin verdi, Rusya'yla antlamalar yapt, byk Lenin'in izinden
yrnmesi gerektiini syledi." Siyah ceketli szn kesti: "yi
ama bundan nereye varmak istiyorsun? Boleviklerle ayn safa
gemedi ki, komumuz olan byk bir imparatorlukla antlama
lar yapt." Ma kar kyordu: "Ne olursa olsun gene de bir ant
lama yapt ya. Bunun ne anlama geldiinin tartlr yan yok,
ama yapt eyin doru olup olmad belli deil." -"Sen byle ko
nuursan hibir eye doru denemez." Ma sert bir karlk verdi:
"Benim iin lmn kutsal yan falan olmaz. Syledii eyler de
kesinlikle dorudur diye bir ey sylenemez. ime gelmezse u
yukardakini indirir" -suskuyla dikiini srdren karsnn
bann stnde asl duran renkli Sun-Yat-sen resmini kastedi
yordu- "yerine u ufak, sivri sakall Rus'u asarm."
Liau Han-i dnyordu: Bu gevezelik canm skyor artk.
Gidip yerinde grmeliyim olanlar, yurda dnmeliyim. imdi,
tam imdi bizim oralarda byk bir atlm var, buralarda bile his
sediliyor bu, hatta u uykulu herif bile hissediyor, Ma'y bile sars
yor bu, hatta bu Limehouse odasn bile sarsyor; yurda dnmeli
yim artk, hemen imdi.
Ayaa kalkt, Ma onu kapya kadar geirdi. Liau, "Daha dne
kadar istediim eylerin hepsi aslnda babamn istekleriydi.
Kendi erefim diye bildiim ey babamn erefiydi. Buraya gelip

rendiimin hepsini, daha baka szlerle bizim kentte dolasaydm gene renebilirdim." dedi. Ma sabrszlkla bir eyler
syledi: "Olsun rendin ya, sen ona bak."
Yamur dinmiti. Liau otobs durana yrd, oradaki
kk dvmeci dkkannn vitrinine konmu kaba saba resimle
re bakt, Limehouse'a geldii her akam burada beklediinden,
ayda bir deitirilen bu vitrinin resimlerini ezbere biliyordu.
Beklemek, kendinden emin, kstah grnl yaplarn, onlarn
arkasndaki uzun ve kimsesiz, tertemiz, sessiz sokaklarn bu ya
banc kentinde yalnz bana olmak... Kendi kentini, babasn
dnd. Naslsa yeteri kadar ok sayda olu vard, umut bala
yaca, bir eyler bekleyecei. Ama babas bir kez, btn sevgisi
ni ve umudunu ona balam ve bu umut zamanla yallarda
grlen o anlamsz isteklerinin getirdii ekilmez bir ihtiras hali
ni almt. Liau Han-i glmsyordu. Ama bu. glmseme ar
bir ey gibi yorgun yznden aa kayd yere dt.

IV

"Janek mi?" -"Evet benim. Bu karm Anka. Sen Wronski mi


sin?" ,"Evet." Janek bir eliyle Wronski'nin elini skyor, br eliy
le Anka'nn bileini tutuyordu. Tekstil'deki byk grevlerin ari
fesinde orada olmak greviyle Lodz'a gnderilmiti. Yanlar
ndan, akam trenlerinden boalan bir insan seli akyordu. Janek
kentten yana, onu bekleyen eyi, gizli depremeyi aryormu gibi
bakt -sonra arkasna, Wronski'nin beklenen eyin ve depreme
nin aka grld geni, esmer yzne bakt.
"Sen benimle gel. Aylrsanz daha iyi olur, karnn gidecei
adres burada, orada onu bekliyorlar." Anka hayal krkln giz
lemeye alt, elma gibi yuvarlak, krmz, onsekiz yann
yzn pmesi iin Janek'e uzatt. Acele ile ikisi de ayn ekilde
birbirlerine sarldlar, kollarn birbirlerinin srtnda halka yapt
lar. Anka sokak lambasnn altna yrd, elindeki ktta
yazl adresi harfleri tek tek skerek okudu.

Janek ve Wronski kente gittiler. Yolda birbirleriyle tek bir


szck bile konumadlar, birbirlerini baklaryla taramakla ye
tindiler. Birka ssz soka dzlkten gelen sert rzgra kar
getiler. Wronski'nin ailesi ve bu gece onlarn ieri alabilecekleri
ne kadar yolda, arkada varsa hepsi drt duvarn arasna dolumulard. Sert konumalar, oraya buraya vurulan yumruklar
duvarlar bir vagonun duvarlar gibi sarsyordu. Sanki imdi bir
ddk tecek ve hepsi bu trenle hareket edeceklerdi.
Janek evresine baknd, srtn ter bast: tandk bir manza
rayd karsndaki, sapsar boya iisi yzleri ve paralanm el
ler; dzgn parmak ularyla kendi elleri buraya yabancyd,
alt zamanlar henz paralanacak kadar ok svnn iinde
kalmadndan, eski izler abucak silinmiti. Ama u drt duvar
arasnda konuulanlar, cretler, olaylar, akalar ve kfrler
hepsi Wronski'nin kendi ana diliydi. Bu szcklerle konumasn
ve dnmesini rendim bu szcklerle i yapmasn rendim.
Bu szler insann anayurdu gibiydi, insann iinde bir eyler gidi
yor geliyor, gene gidiyor, bir pompa gibi her yanm dolduruyor,
bo tek bir nokta brakmyordu.
Grevin geni bir alanda uzun zamandr srdrld kesin
de. Kesin olan bir baka ey de, grevin polislerin kurunlarna,
cop ve kaylarna ramen srdrldyd. Wronskinin odas
nda bulunanlarn hepsi nlerindeki haftalarn onlara ok gce ve
kana malolacan hissediyorlard. Ama sadece Wronski, kars
ve oullar deil, hepsi sevinle, neredeyse bir bayram cokun
luuyla greve gitmilerdi.
"Sendikalarn denetimi iin kurulmu olan karma komite iyiy
di, ama ne yazk ki abuk dald." Yetikin iki olu gzlerinin ii
ne bakarak onu dinliyorlard, gzleri prlprld. Kafalarnn
iinde sloganlar uulduyor, ilk emirler gibi kafalarn zorluyor
du. Wronski elleriyle oullarnn balarn yakalad, koca par
maklaryla onlar iyice kavrad. "Akll ve zekiler, keratalar
doru yoldalar."
Bu arada Anka gidecei evi aram, istasyondan pek uzak ol
mayan kiralk bir evin drdnc katndaki yeri bulmutu.
Melnyk'lerin kk havasz retmen evinde sessiz bir gerilim

vard. Bayan Melnyk bildirileri teksir ediyordu; kollarn


svam, bluzu, enesi ve elleri teksirin kara mrekkebine bu
lanmt. Melnyk ise acemice makineye yeni kt sryordu. ki
gen baslm bildiri tomarlarn sayyorlard. Arkadaki yastk
larn zerinde hasta bir kzn mum gibi yz grnyordu.
Melnyk arasra ayaa kalkyor, yataa gidiyor, sonra gene yerine
gidip oturuyordu. Melnyk'ler gece gndz bildiri basyorlard,
gene de Melnyk ailesinin ince, kuru yaants, onlarn z yaant
lar grevin ortasnda hi kaybolmadan sryordu. Melnyk
fsltyla konuarak basmaya devam ediyordu, bazen sanki birisi
kulana yavaa "ocuk hasta" diyormu gibi yznn ifadesi
deiiyordu. Bir an olsun Anka bu kupkuru odaya aydnlk getir
di, sonra sanki oda tarafndan emilmi gibi snd aydnlk.
Melnyk bir tomar ktla birlikte kente gitti, onun boaltt yere
Anka oturdu, ktlar makineye srmeye ve saymaya koyul
du.
O gece birok evde bildiri baslyordu. Bunlardan iki tanesi sa
baha kar baskna urad. i mahallesine doru yola karlan
bildiri tomarlar, bir dzine insann tutuklanmasna maloldu.
ki gn sonra Anka pencerenin kenarnda yzn cama da
yam oturuyordu. Melnyk kente gitmi bir daha da dnmemiti.
Anka'ya oday beklemek urayan yoldalara durumu bildirmek
dmt. Teksir makinesi ve kt tomarlar da gidince oda ka
dife koltuklar, vazolar ve fotoraflarla kupkuru bir memur evi gi
bi olmutu. Sabrszlkla parmaklarn camn kenarnda
tkrdatyordu. Bu bekleyi onu bakalatrmt. Zayf ama
aydnlk bir len gneinin d sokaklarda insanlar ayn
kalnlkta ve younluktaki iki erit halinde birbirlerinin yan
ndan akyorlard. Anka imdi bu saatlerde kentin mahallelerin
de neler olduunu tahmin edebiliyordu. Ama bo bir odada camn
kenarnda bu eylemsiz bekleyie dayanmak iin, insann, zorlu
bir i yapmaktan ok daha fazla gce ihtiyac vard.
Aadaki sokak imdi iki dakika ncesinden daha kalabalk
lam, daha koyu bir renge brnmt. Anka yzn iyice ca
ma yaptrd. Kar yandaki erit bilinmeyen bir nedenle durdu,
bir vitrinin nne yld ve camlarn krd. Anka yreinin ne
den bu denli hzl arptn, kendisini, aaya, drt kat aaya

doru ektiini karamad. Sokan br yanndan o yana doru


koumalar oldu, gevek kalabalk iyice koyulat. Kafalarn ze
rinde kzl bir trk dalgas dolat. Bayrak daha da yukarya
kaldrld, yryenler birbirlerine yanatlar, oradan tesadfen
gemekte bulunanlar saman p gibi kap aralklarna, mahzen
klarna daldlar. Dakikalarca havay "Toplu iten karma
lara, cretlerin azaltlmasna karyz!" sesleri doldurdu. Anka
yryn en arkasndakilerin stne alan atein sesini duy
du. Dikilmi kulaklaryla kentin en cra kelerine kadar uza
nan silah seslerinin bir kalntsyd sadece. Birdenbire inanlmaz
ekilde boalan gri ve gne sars karm sokak, ii bitmi he
men kaldrlacak bit tiyatro dekoruna benzemiti.
Hemen ardndan Melnyk iki kiiyle birlikte soluk solua geldi.
Polis emberini biraz nce yarm kamlard. Melnyk olanlar
anlatyordu, birdenbire sordu: "Kz nerede?" Anka Janek'in yan
na gitmek istedi, dnte hastaneye urayp kza bakacana sz
verdi.
Anka Wronski'lerin evine ilk olarak geliyordu. Ev ilk akamki
gibi doluydu gene. erdeki grlt ve sarsntlarla, hl ilk
akamki gibi iinden hibir yolcunun inmemi olduu, bir vagonu
andryordu. Janek'in yzn arad. Wronski'nin oullarndan
biri ona seslendi: "Siz kimsiniz?"
Sonra ayaa kalkp ona yaklat: "Ama grev komitesinin hep
sini tutukladlar. Senin niye haberin yok? Graski iletmeleri de
bize katld. Bunu da m bilmiyorsun? Babam daha ikinci
gnnde tutukladlar, polis karakolunda yatyor. Burada kaln,
buyrun, oturun."
Anka'nn dinginlikle "Nasl oldu btn bunlar?" diye sorabil
mesi iin nce bir sre hi ses karmadan beklemesi gerekti.
ki karde anlattlar. Anka, kendi iindeki sesi duymamak iin
btn gc ile anlatlanlar dinlemeye alyordu. ini bir dinle
se, acs artacak ve ala dnecekti: Yarn, brgiin, daha
sonra, daha uzun bir zaman Janek'siz. Birara aklndan geirdi:
Bunlar gerekten iki karde mi? diye. Salam genler bunlar.
nsann byle oullar olmas ne iyi. Ksa boylu iman bir kadn,
sakin ve esmer bir yz vard, ay ve tabak atal getirdi. Baz

larnn ellerinde teneke bardaklar vard, onlar ayn bardaklar


dan ay imeye devam ettiler. ki karde bu kadna anne diye saslandiklerinde Anka kadna daha bir dikkatle bakmaya balad.
Rahat hareketlerle birinden dierine gidiyor, bardaklara ay dol
duruyordu. Kadnn hareketlerinden Anka ne bu kadnn, ne ba
yan \Vronski'nin bana beklenmedik bir ey gelmediini anlad.
ocuklardan biri: "Yarn be gn olacak" dedi, "Ama asl dnden
beri saymaya balamal, Graski iletmelerinin katlmasndan
beri."
Kadn byk bir kse getirdi, herkes cebinde ne varsa kseye
boaltt; ekmek, sucuk, soan, kesme eker.
Bu kseye ok glnd.

Altnc Ksm
I

Janek be yl yedi. Hapis yatmaya Motokow'a gitti. Yatt


kouta be adi sulu vard. Bunlardan iki ingene bir ormanda
adam ldrmek ve para almaktan suluydular. Biri, gen olan,
sessiz l gibi yatyordu, yal olan ise geveze ve hareketliydi.
Anlatt eyleri uzun sre dinlemek olanakszd. Bronski gnde
kez yerinden frlayp yumruunu adamn azna sokmak zo
runda kalyordu. Bronski, Dobre yolu zerinde arabacyd hapse
girmeden nce. Sska, derileri dmeye balam doru atnn ze
rine titrerdi, ta ki bir durakta para bozdururken dikkatini eken
bir yolcuyu soymak dncesi akln bandan alncaya kadar.
Korzak serhoken serseri arkadan ldrmt. Bir yl oluyor
du imdi, ama hl dalgn ve dnceli bakyordu, o zamanki serholuu hl gememiti. Fruga ise yk istasyonunda soygun
yapmaya kalkmt. O da dier iki ingene gibi birok kereler ceza
yemiti. Janek hepsiyle iyi anlayordu. Ayn hapisanede on ka
dar siyasi de vard. Hapisaneye geliinin hemen ertesinde haber
gelmiti, siyasiler bir araya konsun diye, alk grevi yaplacakt.
Bu haberin ertesi gn de grev balad. lk bata, yemek isteme
diini sylediinde kimse Janek'le ilgilenmemiti, hatta kendi
kouundaki adamlar bile. "Ne olmu ki, hastadr yemek iste
mez." kinci gn bu iten rahatsz olmaya baladlar. Birok kez
siyasilerle yatm olan Faruga Janek'i hemen anlad. Janek onun
arabac ile nasl konutuunu duymutu. "Sk adamdrlar bu si

yasi er, demir kemirir gene de vazgemezler." Hepsi Janek'e san


ki onda kendilerine verilmemi bir direnme hakk, bir yemei ge
ri evirebilecek gizli bir g varm gibi bakyorlard. ki ingene hatta bkkn bir ekilde yatp duran genci bile bu nedenle
zntsn bir kenara brakmt- ona merakla bakyordu. te
ilgin bir olay daha. Janek sessizce yatt be gn boyunca evre
sinde kaklanan, kazman tabak kak sesleri duydu. Fruga ona
arkasn dnp atlm kalaryla, sanki yemek yeme cezasna
arptrlm da bu garip cezay dnyormu gibi kaklyordu
nndekini. ingeneler -Janek'i ilgisiz seyrediyorlard -aslmak
isteyen aslr- u ii braksa bari artk. Yal olan ana burnu
nun dibine bile tutmutu.
Faruga Janek'in bu iten vazgemeyeciini biliyor, karamsar
ve dnceli yemeini yiyordu. Faruga ile, hatta belki arabac ile
bile bir eyler yaplabilir diye dnmt Janek. Adi sulular
siyasilere kar, daha erken salvermek ya da daha iyi yemek ad
na kkrtlacak olsalar ingenelerle Bronski kar tarafa geer
lerdi; ama Faruga'y kandramazlard ve onun etkisi altndaki
arabacy da. Hayr bildii deil ama hissettii bir ey, Faruga'ya
ac veriyor, esmer yzn sarartacak yerde karaya alan gri bir
renge, kuruni bir renge sokuyordu. Janek sonra baka koular
da yattnda, hakknda 1923 knda vagonlar ve istasyon depo
larn soyduundan baka hibir ey bilmedii bu Faruga zerine
ok dnd.
Alk grevinin beinci gnnde hapisane idaresi istekleri ka
bul etti. Janek baka koua geebilecekti. Arkadalaryla veda
lat, Faruga'nn zntl ve ar, herhangi bir nedenle onu su
layan baklar Janek'i kapya kadar geirdi.
Gece ge saatte aktarld bu yeni kouta en az yirmi kii da
ha olmalyd. Ona doru uzand baz eller, yerine gtrdler.
Srtst yatyordu, yorgunluktan gzlerini kapatamayacak hal
deydi, gzlerine batan bir karanlk vard ierde -ilk yemek ertesi
gn sabah verilecekti. Ayaa kalkt ve sordu: "Dardan yeni bir
haber var m?" Birisi cevap verdi: "Uygulama komitesinin parti
ynetimine yazd mektubu grdn m?" Hemen tartma
balad. Janek tartmaya girmedi, konuulanlar dinledi sade

ce, neler olduunu renmek istiyordu.


Sonra birdenbire yorgunluk kt hepsinin stne, be
gnlk bir aln zerine ayn anda uykuya daldlar.
lk alkanlk gnleri getikten sonra yaanty belirli
blmlere ayrmaya, birbirlerinden bir eyler renmeye
baladlar. Herkes Janek'in insana scaklk veren biri olduunu
ok abuk anlad.
Ayn ayn iinde Anka'y yeniden grebildi. Son grdnde
mahkemedeydiler, kararn okunduu gnd. Aslnda Anka daha
ilk ay iinde gelebilirdi, hapisanenin olduu yere yerlemeden
nce grmeye gelebilmek iin izin alabilmiti.
Janek'le birlikte gelen gzc parmakl at. Anka kendileri
ne ayrlm on dakikann ac ksaln kullanmasn bildi; bunun
dndaki zamann ac uzunluu deildi onu korkutan. i sevin
dolu, rahat, hafifecik admlarla gelmiti, nlnn altnda top
sakl kk kzlar gibi. Yolda Janek'e syleyeceklerinin hepsini
dnmt, yiyecek de getirmiti gelecek grmeye yetecek
kadar. Janek'le gzcnn arasna konmu masann arkasndan
dncesizce, hzla syleyeceklerinin hepsini birbiri arkasna
sralad. Aile haberlerinin zararszl arama partinin drdnc
kongresi ile ilgili bilgileri uzlamazlklarn nasl zldn us
taca sdrd. Daha sonra koutaki arkadalar Janek'in bu ka
dar ok eyi nasl renebildiine atlar.
Grme sresi bittiinde Anka bartsn sarp oradan he
men ayrld. Yamurdan slanm meydan, klalar, emsiyeli in
sanlar, hepsi sanki parmaklklarn arkasnda gibiydiler.
Kurundan bir kz gibi ard vcudu imdi, ama hl yle
glmseyip glmsemediine bakacak olsa birisi gene eski An
ka'y grrd. Ksa evik admlarla, daha da ok glmseyerek
kentin iine doru yrd.

II

Liau Han-i Berlin'de Mllerstrasse'yi aa doru inerken, bu

kentin, ayrlp geldii kentten birka boylam daha douda ol


duunu dnmeye alyordu. Kardei ona mektupta yazmt:
"nce Berlin'e git. Orada, baka bir yerde renebileceinden ok
daha fazla ey renebilirsin. renci Sun Fo-li'yi bul, iyi arka
damdr, iyi yoldatr. O sana yardm eder.
Bizimle ilgili neler bildiini bilmiyorum ama byk boykotun
hl srdn reneceksin orada. Hong-kong'un lkeyle olan
btn balan kesildi. Yabanc hibir mal gelmiyor artk, iiler,
zanaatkrlar, dkkn sahipleri kenti boaltyorlar. Grev komite
sinin gerekten hkmet kadar gc var ve hkmetin ald
nlemler az gelirse kendisi bask yapyor. Her yanda gittike ar
tan bir heyecan havas var. Toplant yaplmayan tek bir kent, tek
bir ky kalmad. Sanki btn sular ayn yere doru akyor. Bir ge
cede btn insanlarn, hatta llerin bile yz deiti."
Liau yurt zleminin ocuksu dnemini oktan arkasnda
brakmt artk. Akamdan indii caddeden aaya doru
yrrken -duvarlann, kaldrm talarnn ve insanlarn st in
ce bir gne tozu kaplyd- ilk kez bulunduu yerin yabanc bir
kent olmasnn acsn duymad.
Dz ve kuru cadde btn dnyann, btn kentlerin evresini
dolayor gibi upuzundu. Elle evrilen bir orgun zrlts, ekin
gen bir ocuk, kalabala kararak btn bir tur boyunca ona
elik ediyordu. Her yanda pencerelerden akam nn
yansd yorgun yzler bakyordu, iki yana alm bacaklanyla
duran, gemi ve gelecek gnn ekmei ve anlam iin kavga
eden iilerin oluturduu gruplar caddenin iki yann kaplyor
du. Bu caddede yurda gitmi gibi olacam diye dnd Liau
Han-i kendi kendine, bu adamlar, bu kadnlardan hibiri acaba
benim lkemde imdi neler olduunu biliyor mu?

12
numaral kapdan ieri girdi. Birisi ona doru seslendi:
"Sun Fo-li'ye mi gitmek istiyorsun?" -"Evet, ona gidiyorum." "nc avluda, en arkada, en st kat."
nc avluda oradaki bir dokuma atelyesinden boalmakta
olan bir kz srs ile karlat. Bir kz kolundan tuttu: "Sun Foli'ye, bize geliyorsun demek, gel bizimle." Merdivenleri karken
konumaya devam etti: "Bir mektup aldk, seni bekliyorduk. Fo-

li iki yldr bizimle burada kalyor. Buraya tanmadan nce bu


ralarda bir yer aryordu, istersen sen de bizimle kalabilirsin."
Liau dnd: Nasl da daveti bu akam her ey, evler, insan
lar.
Fo-li nc avluda Balke ailesinin yannda kalyordu. Luau
Han-i merakla evresine baknd. Ksa boylu inli renci ile
birlikte Balke ailesinin oturduu evi bir sr in basks gazete
dergi basm, yataklar, masay, sandalyeleri ve kadife kanepeyi
kaplamt.
Pencerenin karsndaki duvarda parti bakan en Tuhsiu'nun resmi aslyd. Gazeteden kesilmi resim Liebknecht'in
ve Rosa'nn resimleriyle yanyanayd. kere ayn eyi sylediler:
"Bir mektup geldi, seni bekliyorduk." Fo-li ksa boylu, evik ve
akac birisiydi. Balke'ler de anne, baba ve kzlar da ksa boylu ve
neeliydiler. Hepsi de yurdunda olup bitenleri sanki yan mahal
leyle ilgili eylermi gibi ayrntsna kadar biliyorlard. Fo-li kol
larn svayp kadnn akam yemeini onun verdii tarifeye gre
hazrlanmasna yardm etmeye koyuldu. Kzlarn kk olan iki
tahta ubukla tavann stnde dans eden lahana yapraklarn
evirdi. Fo-li'nin bu duvarlar arasndaki iki yllk konukluu
btn aileyi bir damla mrekkebin bir kova suyu boyamas gibi
deitirmiti.
"yi mi?"
"ok iyi."
Tahta ubuklarn takrts, kak grlts.
"Ne mektubu bu?"
"Yeni geldi, dinle bak:
Bizim Kanton'da her ey deimekte. Vhampoa askeri okulu
nun yneticisi an Kay-ek adnda birisi. Tecrbeli ve salam bir
adam kendisine para yardm yapanlar da var. Bir sr mit ve
korku bu adama bal imdi. Bugnlerde kardeim sana gelecek,
senden ona yardm etmeni isteyeceim."
Fo-li mektubu burada kesti, glmeye balad: "Okumaya de

vam edeyim mi?"


"Oku, oku."
"Eskiden ok yumuak bir insand... 'syle bakalm, yumuak
bal bir insan msn?'" Liau glyordu:" 'yumuak balyd', 'es
kiden' diye yazyor ha! -Sonra."
"... kafas alimlik dolu. Mektuplarndan anladma gre imdi
dnmeye balam. 'Dnmeye baladn m ?'"
"Evet, dnmeye baladm."
"Seninle karlamasn ok isterim...'yi ite Liau, burada
kaln, sana da bir yer buluruz. Olur deil m i?'"
"Olur tabii."
"Burada ok ey renebilirsin. Almanlarn parti almalar,
insanlarn nasl dalmadan birarada tutulaca falan. Ne za
man yurda dnmeyi dnyorsun?"
"Para gelir gelmez."
"O kadar acele etme. Burada da yapacak ok i var. Bizden kim
buraya batya gelirse grevi ok ey renip yurda tamak."
"Bu gece annenle birlikte yat" dedi Fo-li gen kadna, "Liau ile
kalaym, bu gece gevezelik ederiz."
Gelecek haftadan sonra burada yalnzsn. Biz Rotterdam'a gi
diyoruz. inli gemicilerle toplant var. Yurtdndaki Kuomitang
sann dzenledii bir toplant bu. Yurttalarmz gerek du
rum hakknda aydnlatmak iin elimizden geleni yapmalyz. Zor
bir durumdayz. Senin de benim Alman yolda gibi iyi renmi
olman isterdim, anlyor musun?"
Liau Han-i srt odaya dnk avluya bakyordu: ta deli ye
re karanlk bir glge gibi vurmutu, dokumac brosunda k
yanyordu, oysa gkyz henz maviydi. Ama damlar arasndaki
bu mavi erit, bu karanlk avlu, bu k, Liau'ya gerekmi gibi
deil de bir anlar ynym gibi geliyordu. "Bundan ok zaman
nce, yurda dnerken, Almanya'da Berlin'de arkadam Fo-li'de
kalmtm. Duvarnda Liebknecht ve Rosa'nn resimlerinin yan

nda en Tu-Hsiu'nun resminin asl olduu bir odada pencerenin


kenarnda durmutum. Hatta imdi akam olduunu bile anm
syorum, aadaki avlunun yanyordu."
"Anladn m", diye kolundan ekti Fo-li, "burada en az u Al
man kadn yolda kadar iyi renmi olman isterdim."
"Nasl rahat msn onunla?"
"Tabii ki iyiyim. Benimle birlikte o da her eyi rendi. Rotterdam'a o da geliyor, dilimizi de biliyor. Sende greceksin bak, iyi
dir, yumuaktr." Btn aile iyi, iyi bir yer buras."
"Yoksa bu kentin iine bu kadar giremezdin."
"Ben kendim istedim bunu, kendime grev bildim bunu."

III

Bayan Bordoni gndzleri bulaa gittii otelden akam


kp, Rue Mazarine ve Rue de Seine'in kesitii yerde bir manav
arabasyla sat yapan kocasyla beraber eve dnmek iin Rue
Mazarine sokana sapnca arabann evresine byk bir kala
baln ylm olduunu hayretle grd. Rahatsz etmiti bu
onu, nk Bordoni iyi bir satc deildi, gevezelik etmesini sever
di, bir eyler satmaya alacak yerde mterinin kendi isteiyle
gelip incir ya da sarmsak istemesini beklerdi. Arabaya yak
lanca kalabaln ortasnda Pali'nin kk, yumuak, yuvarlak
yzn grd; korkudan yrei duracak gibi oldu. Kalabala
yaklarken iinden geirdi: Bir bu eksikti. te son darbeyi de o
vuracak, Bordoni'nin kafasnda akldan yana kalan son paray
da o alp gtrecek.
Kendine kalabaln iinde yol at, Bordoniye merhaba de
medi, Pali'yi grmemi gibi yapt. Birdenbire arabay boaltmaya
balad. Adamlar bo arabanm evresinde kaldlar. Pali glkle
onlara bir eyler anlatmaya alyordu. Bildii birka para
franszca, talyanca szckle konumaya alyordu, ama elleri
her seferinde yeni, anlatm dolu hareketler buluyorlard. Bu

kede ilk kez bir araya gelen Rue Mazarine'deki atlye iileri
Pali'nin el hareketlerinin kargaas iinde anlatlan, szckle
rin arkasnda nemli bir ey yakalamak gerekirmi gibi sabrla
dinliyorlard.
Avluda ise komu evlerin kadnlar Bayan Bordoni'nin evre
sinde itiiyorlar, geceye braklsa ryecek sebze ve meyvalarn
ucuzlatlm fiyatlar zerinde pazarlk ediyorlard. Bayan Bordoni kocasnn yzne sadece yle bir bakmt. Kazancnn iyi
gittii u son birka ay iinde Paris'teki yeni yzn Bologna'dan
karldklarndaki yz ile bu akam birdenbire deitirmi gi
biydi. Gzlerini yere emi, yrei skntl deli gibi onu bunu
tartyordu. Yorgunluktan l gibiydi, sesi, ayaklar iliine kadar
sklmt. Bir an aklna delice bir dnce geldi, arabay devir
mek, ezik incirleri yerden toplasnlard, rhtma gidip rm
bacaklarn gnee uzatmak istedi. Tiksintiden srlm dudak
lar arasndan koca koca saylar kyordu. Bounayd, bouna
ite btn her eyi ondan istemeleri bu arsz Fransz kanlannm,
oteldeki rezil, kokmu patron kars da...
Yorgunluktan zor yutkunarak, avular bakr para dolu Ba
yan Bordoni kapdan ieri girdi. Masada patronun ailesi yemee
oturmutu. Kendi yatanda ise Bordoni, Pali ve komu iki gen
oturuyorlard. Bordoni kararszlkla: "Bak kimi getirdim," dedi.
"Chazella'ya bir urayaym dedim, baktm ierde Pali oturuyor."
Pali neeyle, bu kadnn kendisini, yzn gzn trmklayarak
oradan kovmak istediini dnd. Bordoni devam etti: "Yiyecek
bir eyler hazrla Katerina, hepimizin karn a." Bayan Bordoni:
"Drdnze de mi?" dedi. Adam hi cevap vermedi. imdi,
drdnze de mi, diye sorduuna utanyordu, keke bir tas et ve
orba karp koysayd masann zerine. Ama sonra gene de ta
baklar adamlarn nne kpee kemik verir gibi itti. Bu kadn
niye hi dzelmedi? diye dnd Pali. talyanca bilsem onunla
daha sk konuur, daha ok eyler anlatrdm. ocuklar sevdi,
ama Bayan Bordoni buna glmsemedi bile. K babasma
yaslanm, sessizce Pali'ye bakyordu. Ama Giulia Pali'yi
tand iin kkrdayp duruyordu olduu yerde. "Hep burda m:
kalacaksn?" -"Hayr, sadece bir gn." Bayan Bordoni rahat
lamt; hele bir kp gitse uradan. "Sen de gidecek misin yann~

diye sordu Pali. "Biliyor musun, biraz dikkat etmem gerekiyor,"


dedi Bordoni. "Bir yerde enseleyecek olurlarsa, tezgha el koyar
lar." -"Byle eylere dikkat edecek olursan hibir yere gidecein
yok senin."
Bordoni hi cevap vermedi, btn gece boyunca hi ses kar
madan konuulanlar dinledi ac iinde. Buraya geldii ilk hafta
her yere gitmeyi bilmiti. Sonra i bulmu gene bir araya top
lanmlard. u son haftalarda hemen hemen hi kmamt, ya
va yava korkmaya balamt bir yerde yakalanp geri gnderil
mekten, ieri atlmaktan.
Kars cann skyordu, onun kfrlerine cevap veremiyordu.
Normal bir kadn, ocuklar, amar dolu sepet, meyva arabas. O
an, biraz nce yitirmekten korktuu eyin ne olduunu anlaya
mad.

IV

Tal toprakl rk bir arazinin bulunduu bayrda Stoyanof


ve kars ot biiyorlard. Kendilerine ait olan bu kck toprak
paras yamata asl gibiydi. Ora her vuruta baaklar
gkyzne uuyorlard. Ama Stoyanof ayan yerden kesmiyor
du gene de. Ora hi taa vurmuyor, kolunu ne kadar savurursa
savursun her seferinde orak bir dolu otu biiveriyordu. Stoyanof
derin ve szlanan bir ses karyor, kars hemen hafif bir savuru
ve ince bir sesle ona cevap veriyordu. kan sesler hep aynyd,
ama gene de her seferinde bilinmeyen bir nedenle kesilen
grkemli bir trknn balangc gibi geliyordu kulaa. Stoyan ofu n kars ksa boyluydu, irkin, eri br. Yukarya
svanm eteinin altnda plak, olaanst ksa ve dizlerine ka
dar yamru yumru bacaklar grnyordu. Ama ayak parmaklan
usta ve hareketliydiler; baklan ak ve kurnazd. Kn ocuu
ile beraber Varna'ya gitmek istiyordu. Orada bir kei satnalacak
ve ona yemlik ot yetitirecekti.
Adreas yukar geldi, annesine ve babasma ekmek getirmiti.
Ekmei ikiye blmt bile, iki elinde iki para ekmek tutuyor

du. Annesine benziyordu, ksa boylu, yamru yumru ve eri ba


cakl. Ayak parmaklan uzun ve hayret verecek kadar hareketliy
diler; bak ak ve kurnazd.
Sonra birden yoldan gelen admlar duyuldu ve duyulur duyul
maz bir ark sesi. Andreas nce o yana doru, sonra tekrar geriye
kotu: "Hey, koun, koun."
ki dzine kadar oduncu koyu bir toz bulutu iinde garip do
lambalar yaparak aaya iniyorlar, yava yava yaklayor
lard. Toz dumann iinden an srsnn vzltsna benzer tek
dze bir ark sesi geliyordu. Yaklatlar, kye girdiler. Yolun ke
narndaki kyller hibir eyden habersiz, baskna uram gibi
kalakaldlar. Drder drder zincirlenmilerdi, nde ve arkada
askerler yryorlard. Stoyanofun kars "van, van!" diye
bard. Tutuklulardan biri arkaya dnd glmsedi. Onun arkasndakilerden biri seslendi: "Kapa eneni be kadn." Kadn
yandan srarla kocasna sorar gibi bakt. Adam sessizce cevap
verdi: "Bar!" Kadn bard: "van, van, bizi unutma. Seni hi
unutmayacaz!"
Tabur kulbelerin arasndan geti, byk Kde kayalnn
arkasnda gzden kayboldu. Stoyanof karsna "Kimdi o?" diye
sordu. "Ne bileyim ben," dedi kans, "siz erkekler hepiniz arm
ha gerili gibi sessiz duruyordunuz. Barm alsn, diye
dndm, bar, naslsa bir van kar ilerinden."
Kyller bo yolun zerinde bekleiyorlard. Ar yamur
damlalar kuru ve tehlikeye ak biilmi otlarn zerine dme
ye baladnda hibir hareket olmad.
Stoyanof akama Peef in meyhanesine gitti. Kansn, olunu
ve kpeini de yanma almt. Bu allmam akama hepsi
katlmlard. Frtnayla kark bir yamur yayordu darda.
Meyhaneci Peef in kafasnn stnde tavandan sarkan zayf
k onun ask yznden baka hibir eyi aydnlatmyordu.
Ayaklarnn zerindeki tahtaya dayanm, aresizliin sar
holuuna sadece bakr karlnda iki vermeye kararlyd. Ge
gelenler, oday biri karanlk, dieri aydnlk iki paraya blen so
bann arkasna oturmulard. Sobann arkas hi de meyhaneye

benzemiyordu, burada bir keye itilmi gibi oturmak an


lamszd.
Ekini yok eden bu zamansz yamura, yaklaan ka, ala ve
btn bir hayata kfr ediyorlard. Krala, onun bakanlarna,
altn rengi niformalar ve siyahlar giyen beyefendilerin hepsine
kfr ediyorlard. Babasnn dizleri arasndaki Andreas btn
bu kfrleri bir snger gibi emiyordu. Masaya vurulan her yum
rukta gz kapaklar yerinden o y n u y o r d u . Babasnn gs, 19'da
silahn, krala teslim edilen silahlarn zerine koyduu iin kfr
eder gibi kalkp iniyordu.
Silahlar. Bir ara kfrler oradakilerin hepsini toplayp savu
racakm gibi sertletiinde, ite tam o srada, btn bunlarn ie
yaramad ve anlamszlat bir anda kfr kestiler; bitmiti,
olanlar olmutu bir kere, bir el tellere dokundu. Utanla burun
larn ektiler, stlerinden byk bir yk kalkm gibi rahatlad
lar, birbirlerine sokuldular, birbirlerini tarttlar. Biri ksk ama
duru bir sesle balad:
"Yedi yz an alar
akamlar Kyol glnn dibinde
Yedi yz kadn uyur
akamlar Kyol glnn dibinde"
Gitar bir bakasnn eline, daha gl daha kaba sesli bir
adamn eline geti:
"Yedi yz kl alnr
akamlar Kyol glnn dibinde
Yedi yz at kiner
akamlar Kyol glnn dibinde."
Hepsi bir o yana bir bu yana eildiler, mrldandlar. Stoyanof
dimdik kald, olunu dizlerinin arasnda sktrd. Yznn
kzard sesinden belli olan bir kadn ark sylemekten ok
arknn szlerini syledi sadece:

"Yedi yz adam savar


akamlan Kyol glnn dibinde
Yedi yz yay gerilir
akamlar Kyol glnn dibinde."
Tutuk ama anlalr bir sesle bir bakas devam etti:
"Yedi yz gnlk buday vardr
Yefim Lavi efendinin.
Yedi yz dnm orman vardr
Yefim Lavi efendinin."
Hepsi kulak kabarttlar, birbirlerine yaslanmaktan vazgeti
ler.
"Yedi yz beyaz kalta vardr
Yefim Lavi efendinin
Yedi yz altn verir
Kralmz her ay
Yefim Lavi dostuna."
ersi karanlkt, arky syleyenin yzn gremiyorlard.
Ekin bime zaman hep baz yabanclar, burallarn akrabalar
falan olurdu meyhanede. Biraz telleri tngrdatt, tutuk ama an
lalr bir sesle balyozla vurur gibi devam etti:
"Topra parselleyip paralara blen
imdi Moskova'da mezarda.
Parti bekliyor hi yorulmadan
mezarnn banda."
Hepsinin soluklar kesilmi, dikkatle dinliyorlard. Olduu
yerde sallanan bir Stoyanof du imdi, dizlerinin zerinde uyuya
kalm olunu sallyordu. Belki de korktuu iin olacak Peef bir
den at. Birka yabanc yzn dnda dikkate deer bir ey

yoktu ierde. Hepsi birbirlerine benziyorlard. Heyecandan titri


yorlard.
Evlere dnmeye baladklarnda dinen yamurla birlikte gn
domaya balamt. Stoyanof ocuu tayordu, arkasndan
kars, kpei ve bir de adam geliyordu.
Stoyanofun bayrdaki yamurdan yumuam kulbesi hepsi
ni yuttu. Evde k yoktu. Arkada saa sola arpp durduu iin
boyuna kfr ediyordu, yorgunluktan ayakta sallanyordu.
"Yrdm yol otuz kilometreyi buldu."
"Yat artk."
Olduu yere uzand. Stoyanof kendisine daha iyi bir yer bul
masn sylyordu ama beriki ok yorgundu. Stoyanofun kulbe
sinde yerde byle kt kt atan ey nedir diye korkuyla dnd;
sonra kalbinin zerine yatm olduunu farketti, ama sa taraf
na dnemeyecek kadar yorgundu. Stoyanof, "Dudof gerekten
kam bu sefer. Rusya'ya diyorlar," dedi. Dieri bu kama
olaynn doru olmadn biliyordu. Ama bir ey sylemedi,
brakt Stoyanof anlatsn; kln kprdatamayacak kadar yorgun
olmasna karn Stoyanofun anlattklarn dinlemek onu yormu
yordu. "Bir keresinde Dudof, kelepesiyle dalara kamt. Maryakoy yolunda bir demirci dkkan vardr, demirci van Dubrov'un dkkan, tanr mrn uzun etsin. imdi anlayacaksm ni
ye byle uzun mr dilediimi. Bir gece Dubrov bir takrt duyar.
Demirler dt sanr, kalkar bakmak iin. Dudof u grr, elleri
nin geirili olduu demir ubukla beraber. 'Syle bakalm bu de
miri karr msn? Evet mi, hayr m?' -'Evet.' Sonra beraber ye
mek yerler, ama Dudofun ellerinin uyuukluu hl geme
mitir lokmalar azna srerler. Dudof 'Benin kim olduumu bi
liyor musun?' diye sorar. Dubrov cevap vermez. Dudof devam
eder: "Ne sen beni tanyorsun, ne de ben seni. Buradan gitmem
gerekiyor, hibir eyim de yok. Sana ancak bu demir ubuu bra
kabilirim.' 'Yeter de artar bile,' der Dubrov, 'eiin altna koyanm
ubuu, gelip giden zerine bassn gesin.' te Dubrov'un hika
yesi bu. Bu yaz ben de getim o demir ubuun zerinden."
Beriki syleyecek sz bulamad. Belki de Stoyanofun verdii
uydurma haberin kendi anlatacaklarndan daha iyi olduunu

dnyor, Stoyanofun btn bunlar kendisine mi, yoksa Andreas'a m anlattn bilemiyordu. Aydnlanmaya baladndan
btn gece boyunca ikisinin arasnda oturmu olan Andreas' da
ha yeni farkediyordu. Stoyanof sesinin tonunu deitirerek ko
numay srdrd: "Sofya'daki kiliseleri havaya utuundan be
ri peimizi brakmyorlar. Bu kadar kan dkldkten sonra artk
ne nemi var diye dnebilir insan. Daha ok Dudof var. Ama
dklen kan Dudof un kan da olabilir!"
"Konumasn bitirdiinde tribnlerin nnden byk fabri
kalarn silahl iileri gemeye baladlar. Seksen bir kii tam.
Hepsinin fieklikleri silahlan vard. Birbiri arkasndan iiler
tribnn nnden getiler. Uaklar koca bir bulut gibi getiler
gkten. Baka bir tribnde de btn lkelerden gelmi delegeler
vard ve konumaclardan birisi ilk ii kyl devletini vc
szler syledi mi ellerini havaya kaldrmak zorunda hissediyor
lard hepsi kendilerini."
Nikolof sz burada kesti. Koulan birbirinden ayran ta
deli koridorda devriyenin ayak sesleri duyuldu. Bu saatte ko
numak yasakt. Ayak sesleri kapya yaklat sonra gene iki kori
dorun kesitii nbet deitirilen yere doru uzaklat. Nbeti
lerden biri yuvarlanan bir bilye gibi koridordan aa grltyle
kotu. Klann avlusunda alarm zilinin iki ksa bir uzun sesi du
yuldu. Nikolof upuzun yere uzanm yllar boyu duyduu bu ses
leri ilk kez byk bir dikkatle dinliyordu. Her ey bittikten sonra
-gece tamamlanmt sanki- Nikolof anlatmaya devam etti.
"Lenin'in mezan nnde gece gndz uzun bir kuyruk var, hi
azalmayan bir kuyruk. Ben de ok durdum o kuyrukta...
Orada iyi rn alacaklar bu iten..."
"Devam et anlatmaya." Sal sollu er er, stl altl yat
yorlard. Karsnda yatan adam yzn ona evirdi. Nikolof bu
yz tanyamad, gz gz grmyordu ierde. Gene de parlak
kvlcmlarn bu gzlere nereden geldiini merak etti. "Bizim par
tideki ayrlklar sona ermi. Hepsini armlar toplantya. Ni
hayet birleebildiler, koullar da yle..."
Dudof gzlerinin yandn hissediyordu. Yeni tant yol

dann da gzleri parldyordu, hi de yabanc gelmiyordu ona bu


acmasz ve yakc parlaklktaki gzler. "Aznlktakilerin komite
ye bir delege sokmalarm kabul etmiler. Dalm yle olmu:..."
O anda Dudof bu karar, sanki bu karar onun istei ile oluyormu
gibi anlatt. Nikolof szn kesti. Gene ayak sesleri gelmiti,
ama koridordan deil yandakinden. Dudof ksk, kendi eski sesi
ne benzer bir sesle sordu: "imdi benim Prutka'daki ileri kim ya
pacak?" Arkadalar birbirlerine yaklatlar, Dudofun azndan
kan ilk szlerdi bunlar. En korkun olan Dudofun kendi ara
larnda bulunmas, onu byle km ve yok edilmi grmekti.
imdi kou artk ekseni evresinde dnmeye balyordu. Pek he
yecanl olmayan Nikolof cevaplad soruyu: "Kondof yapar ii her
halde." "u daha nce Plevne'de bulunan Kondof mu?" dedi Du
dof. "Evet odur herhalde." Dudof baka soru sormad. Sessizlik
kaplamt kouu. Birisi inleyerek ayaklarn outuruyordu.
Dudof kan dnd. Olanlar dnyordu, yeni bir ka
ma olanan deil. Demir ubukla dalara ka, vagonda yere
serili yolculuk, uykuya dalmann ncesinde biraraya hi gelme
yecek eyler birbirine karyorlard. Ama ryada bile bir an ol
sun, kendisine verilmi olan grev ve bu grevi kap yerine getir
mek dncesi peini brakmad. Btn vcudu kle gibi
ylmt, sonsuza kadar yatmak, nerede olursa, ne kadar olursa
hep yatmak, yedi yl, on yl, hayat boyu yatmaktan baka bir ey
istemiyordu.

26 ylnn yaz bir akam 15/16 sayl parti hcresi Berlin'de


Schlesisches Tor evresindeki evlerde ve avlularda propaganda
yapyordu.
"te orada" diye hcre bakan bir blok'u gsterdi. Tam "ite
orada" dedii anda iki pencerede k yand. Kapdan geip bi
rinci avluya girdiler. Avlu karanlkt. Ikl pencereler kuru du
varlarn zerine yaptrlm bantlar gibiydiler. Hastalkl be
yaz gkyz aaya, drtke avluda soluk solua duran bir

grup insann zerine sva dkecekmi gibi duruyordu.


Seslerini kardlar, sloganlar avlunun iinde balad, hemen
arkasndan pencereler ald, kadn ve erkek balar kzgn,
akn ve selamlayarak dar baktlar, btn delikler ilerinde
ne varsa karp avluya attlar, lnet okuyarak, kfrederek,
alklayarak.
Gruptan ayrlan ya da be kii hemen apartmanlara girdi
ler. Bato, her basamakta soluklanan ama gene de evik hareket
lerle merdivenleri kmaya devam eden ve onu peinden srkle
yen yal bir kadn yoldala beraberdi.
Kendine zg ateli ve insana ac veren dikkatiyle Bato kap
aralklarna, evlerde oturanlarn yzlerine bakyor, verdikleri
cevaplar dinliyordu.
Bir kapnn nnde gen bir adam durmu glyordu.
"yi akamlar Bato!"
"Bhm! Nasl olur, niye buradasn?"
"Burada oturduum iin."
"Burada m oturuyorsun yani?"
"Evet, niye burada oturmayaym? Seni aada avludayken
grdm, kapya gelinceye kadar merdivende bekledim. Elindeki
dergileri sat bitir nce. Sonra caddede beklersin, seninle yrrz
biraz."
Bhm apartmanda oturanlar anlatyordu. Kiraclar tanyor
du, mesleklerini ve yaantlaryla ilgili ayrntlar biliyordu. Ora
da oturduundan beri duvarlara o kadar ok afi yaptrm, bil
diri datm ve toplantlara katlmt ki tanmad tek bir du
var, tek bir insan yz kalmamt. Hatta oraya gelmezden nce
bu caddede olup bitenleri bile biliyordu. Bhm'le arasndaki iliki
baka trl olsayd, Bato Bhm' kskanrd. Ama insan kendisi
nin eriemedii yere varan olunu kskanmaz. "Bizimkilerle
arasna buluuyor musunuz?" diye sordu.
"Eh ite arasra, yle sk grtm birisi yok. Bylesi de da
ha iyi zaten," diye glerek ekledi. "Faludi'den haber aldnz m

hi?" "Evet burada kendisi." -"Ne, Faludi burada m?" -"Evet, siz
bilmiyor muydunuz? ok kald ierde, bunu duymusunuzdur.
Kt oldu. in hep can alc yerinde bulunmaya alktr, gittike
sertleen bir yaamla lmek arasnda kalan ilere girer. Yani in
sann ne olduunun ortaya kt yerdedir. Durum gelimeyince
yani bir hareket falan olmaynca, tuttu onu kendisi yaratmaya
kalkt."
"Grevden alndn duymutum."
Bhm imdi bunca zamandr Faludi'yi hi sormam olmasna
ayordu. Buraya gelip yerleeli beri gemile ilgili eylerle
karlamaktan ekiniyordu, sanki gemite onu korkutan bir
tehlike vard.
"imdi ne yapyor?"
"Bir ey yapt yok, nemsiz bir ile urayor. Bir gazetenin
redaksiyonunda."
Bhm gld. "Faludi'yi redaktr olarak dnmek de ola
nakszd. Bir odaya girdii zaman insan hemen darda atn
balam da yle gelmi gibi bir duyguya kaplyor."
"imdi artk atn falan balad yok."
"Ya Steiner?"
"Kk bir niversite kentinde. Arasra bana mektup yazyor,
artk dayanamadn, gitmek zere olduunu falan. Ama gide
cei falan yok."
Bhm yarm kulakla dinliyordu. Artk onunla birlikte
yrmekten sklmt. Viyana'da Bato'nun evinde yaplan son
suz konumalar, insana zdrap veren anlamsz tartmalar
anmsad. Kesinlikle hl o eski dkntleri tartyorlardr. Bir
insan nasl olur da bu denli az deiebilir. Bato yle dnd:
Acaba bu akam benle gelir mi diye sorsam m? Ama Bhm'n
mutlaka btn akamlar doludur. imdi niye gelip de benimle
birlikte odamda otursun sanki?
Durakta dnceli bekliyorlard. eitli ynlerden gelen bir
ok dnce daha yal olan'mn szlerinde aa kan bir soru

da kesitiler: "Rakosi'nin mahkeme nnde yapt konumay


okudunuz mu?" -"Elbette;" kisi de Rakosi'nin Budapete'de as
keri bir mahkeme nnde konutuu nceki gnden beri bunun
zerine ok dnmlerdi. imdi de hemen bunu dndler
ama yanyana sessizce.
Bhn yeniden balad: "Gerekten de bizden birisinin bugn
mezara ya da hcreye tklmadan nce sylemesi gereken ne var
sa hepsini sylemeyi baard."
"Evet bunu baard." dedi Bato.
Birbirlerinden ayrlrken Bhm son olarak bir soru daha sor
du: "Peki siz ne yapyorsunuz?"
Bato yantlad: Neue Welt'in redaksiyonunda kk bir iim
var. Hep eskisi gibi. Onun dnda da hergnk parti ilerini
yapyorum. Birka yldan beri hibir ey yazamadm." Bhm'n
gen ve dingin yolda yz ifadesiz kalnca, iinde konuma is
tei duydu. Bhm inat bir vurdumduymazlkla dinliyordu.
imdi kendiliinden balar bir daha da sonunu getiremez.
Dnebiliyor musunuz kendi kendime anlamsz yere eziyet
ediyorum. Eskiden btn dncelerimin kt yerin, vcu
dumda, fizik olarak artk ilemez olduunu hissediyorum. Bunu
baka trl anlatmam olanaksz. Anlayabiliyor musunuz?"
Bhm onun yzne yandan bakyordu. Bir zamanlar kendisi
ne byk yardm dokunmu, hareketleri ve yz ifadesinde ona
zellik kazandran hibir ey olmayan bu insan glkle an
msamaya alt. Yanyana caddeden aa doru indiler. Her
adm atta Bhm 'n kafasnda gemile ilgili eyler zorlanyor,
sanki Bato'nun tad bir eymi gibi kafasndan ieri girmeye
alyordu. Bato o zamanlar bu gen renciyi iki yanndan ya
kalam, sarsm ve bir daha da hi brakmamt. Yreinin
hakbilirlii onu, Bato'yu olduu gibi grmeye zorluyordu: akak
lar yorgunluktan titreyen kk solgun bir adam. Sadece gzleri
hi azalmayan byk bir dikkatle parldyordu, ama onlar da
gzlklerinin bulank camlar arkasndaydlar.
Tramvay geldi. Aslnda Bhm onunla birlikte tramvaya binip
binemeyeceini sormay isterdi, ama, Bato'nun geceleri doludur

imdi diye dnd. Niye kalkp da benimle birlikte bir odada


otursun sanki?
Sonunda Bato evinin merdivenlerini tek bana kt. Kapnn
nnde duralad, her akam kapnn tokman tereddtle evi
rirdi. eriye mi girmeliydi, yoksa buradan ekip gitmeli miy
di?
eri girdi. Marie her zamanki gibi ayn yerde oturmu diki di
kiyordu. Andris ayaa kalkm babasna bakyordu. Uzun bir yol
culukta darack bir yerde kalmak zorunda olduu bir evreyi in
san nasl incelerse yle souk ve nezaketle evresine bakt. Marie
hemen dar kt, bir tabak dolusu scak yemek getirdi. Oday
acl bir koku sard. Bato itahla yemee koyuldu, o anda yemek
yemek yaplabilecek en iyi eymi gibi geldi ona. Marie bo taba
gene dan gtrd. Bato lambann altna oturdu. Marie de geri
gelip dikiine balad. Lambann nn yere vuran emberi
kars ve kendisi iin ok dar grnyordu. Marie kendiliinden
emberin dna kt. Sonra bir eyler sordu, gelecek cevaptan
korktuu seziliyordu: "Afedersin ama sana bir ey sormak istiyo
rum, belki de sylemek istemiyorsundur. Sylesene kt bir ey
mi oldu?"
Bato nce hibir ey sylemedi, sonra sknetle, biraz nce
Bhm'e cevap verdii gibi cevaplad: "zel bir ey olduu yok,
alamyorum, zdrap veriyor bana bu."
Marie daha byk bir felaket haberi beklermi gibi rahatlad:
"Ne yapmay dnyorsun?"
"Bilmiyorum, belki de Rusya'ya giderim." -"Hemen mi, bizimle
mi?" dedi Marie. Bato cevap verdi: "Sen gelmek zorunda deilsin
Marie. ocuklarla beraber ailenin yanna gitmeyi istemez mi
sin?" Marie'nin yz bembeyaz oldu, Bato'ya yle geldi ki, Marie'nin gerek yzn imdi bu beyaz fonda ilk kez gryordu
sanki. "Bizi pek sevmediini biliyorum" dedi, "Ama ocuklarn
hi sevmediini bilmiyordum. Hibir zaman, sen gitsen de gitme
sen de, oullarnla birlikte o lkeye bir daha geri dnmeyeceim."
Bato byk bir darbe yemi gibi oldu. "Sizleri sevmediim doru
deil," dedi, "Ama sen de biliyorsun ki ok sevdiim baka bir ey

daha var."
Marie alak sesle: "Bizimle birlikte olmak seni hi sevindirmi
yor, niye?" dedi. "u halime bak bir kere." Marie kendisini ona
gstermek istiyormu gibi ayaa kalkt. Bato ona yaklat ve
pt.
Daha sonra kars yataa yattnda Bato eski yerine oturdu.
Kendisiyle ilgili eyleri dzene koymadan yerinden kalkmamaya
kararlyd. Andris bir gzn yummu ona bakyordu. Neyi bekli
yor sanki? diye dnd. imdi artk yabanc adamlarn anszn
odaya girip her yeri darmadank ettikleri ve onu alp
gtrdkleri gnler ok gerilerde kalmt. Bato gndzleri
oluyla konuanamt hi, ama imdi ikisinin de dndkleri
aynyd.

Yedinci Ksm
I

Bato'nun acemice tramvaya biniini seyrettikten sonra Bhm


ayn caddeyi gerisin geriye yrmeye balad. Sonra durup, gene
geriye, duraa doru yrd. Birden bu geceyi ayn caddede
deil, biraz nce Bato'yla konutuu dilde sohbet ederek geirme
yi istemiti, zellikle de eer bu kentteyse Faludi'yi grmek isti
yordu. Hemen kentin batsna, Kleiststrasse'ye giden araca bin
di. Kendisine verilen oda numarasn arad, Radau'nun sesi
dardan duyuluyordu. Sevin lklaryla karland odada.
Sarho gibi olmutu. Aa yukar tand, yllar nce bir yerler
de karlam olduu bir sr yz vard evresinde. Hi
deimemi souk ifadesi ile Margit, Mika ve kocas, gene kk
ve dank haliyle, biraz daha ufalm grnyordu, demek hala
yayordu, yllarca hi akima getirmemiti onu. Hajnal ona gene
kzgn bakyordu, yllar ncesi olduu gibi, (benimle ne alp vere
medii var acaba; yanlmyorsam imdi alt yl kadar oluyor kav
ga etmitik onunla bir keresinde; ama doru drst anmsamyo
rum bile olanlar). Agnes gene ayaa kalkmaya enecek kadar
tembel, uzand kanapenin stnden eliyle selam veriyor,
glmsyordu; eskisi gibi gzeldi gene. Hepsi biraz ezilmi gibiy
diler, kimisi biraz daha imanlamlar da imdi birdenbire orta
ya km gibiydiler. Bileini hi brakmayan ve iki yanandan
pen bir adam ona korkun tandk geliyordu -imanca salam
yapl, geni yzl bir adam. Bhm bunun Faludi olduunu anm

sad, korktu birden, sonra glerek sarld, pt. "Ne kadar sevin
dim bilemezsin" dedi Faludi, "Otur hele, bir eyler ye." Dierleri
nin oktan yemeklerini bitirip kalkm olduklar masaya onu e
kiverdi; masa, Bhm'n son olarak evde annesinin hazrlad
sofrada grd gzel yemeklerle doluydu. "Poaa varm da
ha," diyordu Faludi, "YVeisz'a smarlamtm zel olarak." Bhm
yal kaz etini diliyle damana bastrrken evresine baknd.
Odann iinde her yanda, koltuklarn, sandalye arkalarnn, ya
taklarn stne paltolar kasketler atlmt; iki pencerenin aras
na Tibor'dan bir manzara aslyd; Bhm odada iki yatak ol
duunu grnce, kadnlardan hangisinin Faludi'nin kars ol
duunu karmaya alt, herhalde el rgs, rahat bir ev giysi
siyle bacaklarn yukar ekmi kanapede yatan Agnes olmalyd.
Faludi bu kadnla Viyana'da Bhm'n bilmedii bir nedenle
karlam ve onunla kalmt. Bir ok duvarda sabrla aslmaya
alm, gzlerinin ii glen, sakin ve keyifli ifadesi ile Lenin ma
sann arkasndaki duvarda duruyordu.
"Buradaki almalara katldn duydum", diye Faludi sze
balad.
"Evet buraya yerleip almalara girdim."
Faludi glmseyerek Bhm'e bakt, tabana yeniden yemek
doldurdu. "u Alman ailenin yanndaki yemeklere hl nasl dayanabildiine hayret ediyorum dorusu."
Hajnal anlatyordu: Aman allahm. 1920'de Neukln'de bir Al
man ailesinin yannda kalyordum, sokakta grnmemem gere
kiyordu. Yada kzartlm garip bir brek yapyorlard, aklma
gelince hl fena oluyorum. Allahtan bir kpek vard da masann
altndan hi belli etmeden ona veriyordum yemei."
Faludi kolunu Bhm'n omuzuna koydu. "Cepheden birlikte
nasl dndmz aklnda m? Kargaann ve aresizliin kol
gezdii kamptan adamlarmzla nasl gemitik. Tarlalardan ge
iimizi hatrlyor musun; kyl giysileri vard zerimizde, yal
bir kadm oturduu yerden: "Nasl da iyi giyinmisiniz aslanlarm
benim, kimse anlamyor Kzl Ordudan olduunuzu demiti."
Evet Bhm hatrlyordu bunlan; nasl hatrlamazd ki?

Yoldaflar F: 8/ 113

"Bilmem, hi haber alamadm, talya'ya gitmiti."


Faludi alm hi durmadan anlatyordu. Ne anlatyor ki
byle uzun uzun? diye dnd Bhm, bizim orada meyhanede
sava anlar anlatan yzbalar gibi. "Yanma gelsene biraz," di
ye Agnes szn kesti, en az yz kere dinlemi olmalyd bunlar,
"konualm biraz".
Bhm br yana oturdu, Faludi konuklarna anlatmaya de
vam ediyordu.
"Barakay hatrlyor musun", diye sze balad Agnes, "ya Erwini, hi kimseye grnmeden odasna girmek iin penceresine
merdiven dayayp ieri girmiti." "Ervvin'i hatrlyorum tabii,
ama bu merdiven hikyesi benden sonra olmu olmal." Odaya
doru dnd. "Yurttan haber alabiliyor musunuz?" -"Yazn
aadaydm," diye yantlad Margit hemen. Bu odada Bhm un
en houna giden ey imdi Margit'in renksiz, souk yzyd.
"Yurda gittin demek?" -"Evet, niye olmasn, pasaportum geerli
benim. nce kye gittim, teyzemin yanna. Kahveler ve
dkknlar olan byk bir ana cadde yapmlar, bir de garnizon
var kyde, subaylar kanlaryla beraber, Poiret modasna gre fa
lan giyiniyorlar, ve ayn caddede yalnayak bir sr insan, stleri
yrtk, dklyor, dikmeye kalksan diki tutmaz. Burada gzelce
birbirinden ayrlm olan iki dnya orada bir caddede yanyana.
Oradakiler aradaki ayrln farknda bile deiller, ne ayorlar
buna, ne de ekiniyorlar.
Sonra kente geri dndm. Kimi grdm dersin orada: Kelen'i.
Kelen'i hatrlar msn?"
Evet Kelen'i hatrlyordu Bhm. Kat gnn ncesi Metro
pol kahvesindeki Kelen. nan veren hrika yz ve o korkun
szler: "Sen yalnz git, benim burada kalmam gerekiyor, grevli
yim."
Margit devam etti: "Metropol kahvesinde rasladm Kelene.
ok tatl ve insann itahn aan bir grn vard, nnde de
beyaz bir nlk. nce ardm, sonra Metropol kahvesinin ba-

basma ait olduu aklma geldi. Cephede sizinle birlikte deil miy
di?"
"Evet bizimleydi."
"Kentte kalmt deil mi, grevliydi balarda?"
"Evet kentte kald."
Bhm o gnk korkusunu ve Kelen'e kar duyduu derin
saygy yeniden hissetti: Kalmam gerekiyor benim, o halde kala
cam.
"Evet, ve grdn gibi hepten orada kald. ans varm o za
manlar, polis bulamad yerini, birka hafta ya da birka ay illegal
kald, bir sre dayanabildi buna, ama sonra yava yava ailesinin
yanna kayd. Her neyse beni grnce rkmedi hi. Hatta sevindi
bile. Metropol kahvesine iyice snmt..." Oradakiler bir sre hi
ses karmadlar. Dnceleri karmakark deiik ynlere
daldlar, ta ki Faludi soruncaya kadar: "Mahkemeyi okudun
mu Bhm, Rakosi'nin durumasn?"
"Okudum tabii."
"Rakosi'yi on yldr tanrm" diye Faludi anlatmaya balad,
"ayn yere kapatmlard bizi" imdi hepsi dikkatle Faludi'yi din
liyorlard. Ama Bhm bir sre sonra izleyemez oldu anlatlanlar.
Anlatlanlarn hepsi, doru olsun yanl olsun, eksik ya da ta
mam, hepsi onda, anlatlanlarn k noktasna dnmek, onlarn
gerek olmas isteini yaratyordu. Bugne kadar Bhm sakin ve
iiyle urar kalabilmiti. Sadece yapt i vard onun iin, ge
mi yoktu. Hatrlyor musun, diye baladnda parmaklaryla
kulaklarn tkamak istemiti hep. Ama bugn, anlatlanlar din
lemeye alarak oturduu yerde huzursuz olmutu. Belli belir
siz zorlu gnlk ilerin yannda nemli bir ey zerinde
dnmeyi unutmu olduunu hissediyordu. Yapt iin iine
samaz olmutu. Hemen imdi burada kendisinden daha baka
bir eyler istensin istiyordu. indeki o bilemedii son gc iste
meliydiler ondan.
Kendini tutamad, yerinden kalkt.
Evden ktnda Faludi de paltosunu alp onu duraa kadar

geirmek istemiti. Koluna girmiti yolda. "Sevindim seni


grdme, daha sk gel." -"Sizin ev hep byle dolu mu oluyor?" "Bizde mi, evet her akam." Yzndeki ifade salkl ve akt.
Sonra Faludi konumaya balad, o akam ilk olarak eski sesi ile
konuuyordu: "Benimle ilgili sylenenleri duymusundur, beni
bir kenara ittiklerini falan. ok yalanlar sylediler, pislik attlar
stme. Her neyse en doru olan bir sre sesimi karmamamd.
Burada redaksiyonda benim iin bir yer buldular."
"Evet arasra senin hakknda sylenenler kulama geliyor
du."
"Neler duydun sen?"
"Ben seni tanyorum. Neyin doru, neyin yalan olduunu ay
rabilirim. Her eyi abarttn, byttn, olanlara dayanp
rahata yerinde oturamadn. kavga ktn ve onlarn elle
rinden geleni artlarna komadklarn..."
"Beni itelemek iin ellerinden geleni artlarna komadlar...."
"Ama sen de salam duramadn yerinde, itelendin."
Faludi gld. "imdi beni dinle ufaklk, senin gagan uzam.
Seni tarlalarda yalnz braktmda yznn ald ekli hi unutmayacam."
"Bunun iin sana her zaman teekkr borluyum."
Faludi duralad, biran dnd. Sonra devam etti: "imdi ora
larda neler olup bittiini, durumun nasl gelitiini biliyorsundur herhalde. imdi zayflam olduklar sylenemez."
"Demek imdi dayanacak bir nokta buldun kendine, 'Benim gi
bi olan daha ok adam var' diyorsun. Ama senin durumun uydu:
Sen rahat durmaya alm biri deilsin, ve senden istenen de sa
na uymuyordu, bakalarn da iin iine srkledin. Dondurul
dun, bir sre imdi gene trmanabilirsin."
"Senin neler bildiini ve bildiklerin zerinde dnp
dnmediini bilmiyorum." Bhm' dirseinden yakalad,
hrsla anlattklarna inandrmaya alyordu. Bhm, Faludi'nin
bir zamanlar birisini nasl byle dirseinden kavrayp anlatt

klarna inandrdn dnd. ine ilemiti bu, hi yitirmemiti bu yetisini. Faludi hi durmadan konuuyordu, Bhm iin
deki isteksizlii zorla bastrd.
Kaydn, takldn kaldn bir yerlere bir kere. Artk bir daha
dzeltemezsin durumunu, diye dnd Bhm. imdi Faludi'nin
yakncack yzne bakarken, ifadesinin hi de neeli ve ak ol
madn grnyordu; Faludi'nin parlak gzlerinde, neeli
yznde korku ve aresizliin getirdii noktacklar belirmiti.
Bhm'n akimdan neler getiini anlayan Faludi yksek sesle
btn gerei syleyiverdi: "almazsam yok olurum ben. u
halime bak, neye dndm." Gryorum, gryorum ama, sana
bir yardmm dokunmaz, diye dnd Bhm. Gelen tramvaya
binebildiine sevindi.

II

Anka'nn grmeye gelmesinin zerinden ok gemeden Janek ocuun doduu haberini ald. Ayn kouun baka bir o
cuu daha oldu. Ayn kentte bir iinin kars olan Dombrowski
tren yolunun oraya gelip sesledi: "Mika, erkek!" Dombrowski
pencereye yapm gibiydi. Birbirlerini anlamak iin cierleri
sklnceye kadar bardlar. Sonunda Dombrowski koua
dnd: "Bir olum olmu." Hepsi sevinle gldler bu habere,
Dombrowski dnda; onun yz her zamankinden daha karanlk
grnyordu. "Bizde yeteri kadar pi var zaten, kadnlar kendi
ocuklarn bile tanyamyorlar." Luak sinirlenmiti: "Nasl olur
da kendin, karn ve ocuklarn hakknda byle konuabilirsin?"
Dombrowski sadece souk souk bakm, hi cevap vermemiti.
Daha sonra yemek srasnda yle dedi: "Bakn ite, u anaktaki
yemi gryor musunuz, aadakiler ocua vermek iin bunu
alabilselerdi buradan, kimbilir nasl sevinirlerdi, hi kukunuz
olmasn bundan."
Dombrowski'nin evresi, sadece kendisini deil, yaknndaki
herkesi donduran souk bir kabukla kaplyd sanki. Ama bazen
baklarnn scak olduu da olmuyor deildi, zellikle Luak

ders anlatrken. Dombrowski hrsla, deli gibi reniyordu. Gel


diinde hemen hemen hi bir ey bilmiyordu, daha alt yl vard
nnde. Uzun bir yolculukta hi bitmemesi gereken yolluk hazrlyormu gibi reniyordu anlatlanlar. Gizliden gizliye, birbir
lerinden ayrlacaklar, rendiklerinin donup yok olaca ve eski
kafasz ve bilgisiz durumuna yeniden dnecei korkusu iini yi
yordu.
Mosuzki de Dombrowski gibi bkmadan usanmadan reni
yordu. Hastayd. ok srmez askeri hastanelerden birine gnde
rirlerdi. Ama gene de sanki hi ayrlmayacakm gibi gece
gndz renmeye alyordu. Hapisaneden sa kamaya
can kendisi de biliyordu. Bu durumu bilmek ve onun her eyi
renmek isteyii arasndaki eliki yoldalarna zdrap veri
yordu. Mozuski durumu bilmiyormu gibi davranmaya devam
ediyordu.
Birinci tutukluluunda da iyi bir hocaya dm olan Janek
sakin ve neeliydi.
Mays aynda Pilsudski devrilip yerine faist hkmet geleli
beri kouta heyecan artmt. Blandski ve Dombrowski gelen az
haberden partinin zayfln hissetmi ve bunu abartmit.
Yaamnn byk amalar tayor olmamas ve Blandski'nin
tartmalardaki olaanst konuma yetisinin de bunda rol ol
mutu.
Anka ikinci kez grmeye geldi. Barts kollarnda
bycek bir kundak olmutu, ve kundam iinde kck beyaz
bir ay yatyordu. Nbeti -"Yanyana gelmenize izin veriyorum
ama hemen geri ekileceksiniz sonra," dedi. Parmakl at. Ja
nek bir adm ne kt, ocua bakt, Anka'y dudandan pt ve
geri ekildi. Btn gcyle her ikisini de, Anka'nn getirdii ha
berleri ve ocuu iine doldurmaya alyordu; yaam dardan
iki oluktan iine akyormu gibiydi. Anka ocuun gzlerini bir
bezin ucuyla dikkatlice kapad. Yrtme komitesinin parti yne
timine Mays aynda Pilsudskinin devrilmesi srasnda yaplan
hatalarla ilgili olarak yazdklarm anlatt. Janek koua o kadar
heyecanl dnd ki, heyecan arkadalarnn hepsine bulat.
Koutaki hava ok iyiydi, hepsi birarada bulunulanndan

duyduklar sevinci belli ediyorlar, hibir alt avn, geride braktk


lan son alt ay kadar abuk gemediini sylyorlard. Bir sonra
ki grmeye Anka kundaksz geldi: "Hastaland biraz. K ge
irmek de zor oluyor." Gene bir sr haber getirmiti, duralama
dan, deimeyen bir ses tonuyla anlatt hepsini, zamann nasl
getiini farketmediler. Yznde bir bakalk vard, soluk, ya
banc. Janek bunun zerinde pek fazla durmad. Anka'nn yz
getirdii haberlerin arkasnda kalmt.
Bu haberler Janek'in kouunu gene huzursuzluk ve kar
gaaya bomutu, huzursuzluk hapisane idaresi tarafndan
hazrlanm zel sylentilerle daha da artt; baz tartmalarn
blk brk paralar, Troki, partiden karlmalar, blnme
ler ve benzeri haberler yaylyordu. Dnmek ve birbirleri ile
kavga etmekten baka yapacaklar bir ey olmad iin, bu
doruluu bilinmeyen haberler daha da ekilmez oluyordu.
Blandski'nin her lnn dna taan kendinden emin hali
Dombrowski'yi deli ediyordu. Dakika ba ikisini birbirinden ay
rmak gerekiyordu. Bir keresinde Luak sknetle Dombrowskiye, bu syledii szlerin bir tanesinin darda olsa partiden at
lmas iin yeteceini sylediinde, Dombrowski kendisini tehdit
altnda, nefret ediliyor ve son derece yalnz hissetti. Troki'nin
srgn ile ilgili haber knca -aslnda bu haber yaland ve ger
ek srgnden ok zaman nce yaylmt- Dombrowski dayana
mad: "Bunun iin yedik alt yl ha." Janek eliyle azn kapad
onun. Dombrowski garip sertlikte bir bak frlatt yzne, sonra
yava yava yumuad bu bak.
Sonra korktuu bana geldi, kouu dattlar. Luak bilin
meyen baka bir yere gnderildi. Drt kii Krakow'a gnderildi,
Mosuzki hastaneye kaldrld, hi deilse Dombrowski ve Janek
birlikte kalabilmilerdi.
Janek'in kendisinin de henz bilmedii bir sr konu vard.
Elinden geldiince Dombrovvski'nin renmesine yardm etmesi
gerekiyordu; nk Dombrowski'nin ihtiyac vard buna. ok
kavga ettikleri de oluyordu, ama kavgalarnda kin yoktu.
Sonra Anka geldi gene, gene ocuu getirmemiti. O zaman Ja
nek her eyi anlad, btn gcyle bard: "ocua ne oldu?" -

"ocuumuz yok artk", dedi Anka, "son geldiimde lmt ok


tan." Deerli zamanlarnn bir ok dakikasn susmakla geirdi
ler. Sonunda -Janek: "Korkma Anka." dedi. Daha sonra Janek
kouta arkadalarna hi bir ey anlatmad. Artk ocuu ol
mad iin utanyor, ya da kouu kasvete bomak istemiyordu.
Ancak gece olunca Dombrovvski'ye olanlar anlatt. Dombrowski
de onu teselli etmesini bildi. "Evet byk felaket. Ama Janek
dn ki sadece yln daha var, sonra gene ocuun olur."
Bundan sonraki zaman srecinde kou her zamankinden da
ha daralm gibiydi, ekilmez bir koku, bitmek tkenmek bilme
yen bir zaman ve dayanlmaz yzler ve sesler. Eskiden Janek her
kesi oyalamasn bilirdi. Ama imdi snm ve rm bu haliy
le evresinin yava yava souduunu hissediyordu. Yoldalar
onunla urayorlar, Janek'se neesini kazanmaya zorluyordu
kendisini. Kendi yaants zdrap veriyordu ona, sanki birileri
karsna gemi haline glyorlard. Bu halini deitirmesi iin
ok zorlanmas gerekti. Ama bir sre zorla eski haline dnmeye
altktan sonra gerekten de eskisi gibi huzur ve nee dolu ol
may baard.

III

"Japonlara ve ngilizlere bu lokalde gvenliklerini koruyama


yacamz saygyla bildiririz." Liau Yen-kay bu szleri okurken
gzlerinin ii glyordu. Kendine iyi bir yer arad. Grltl bir
sokaa bakan kk bir lokaldi buras, altn rengi ve mavi bo
yanmt her yan, bayraklar ve resimlerle sslenmiti. Liau Yenkay'da bu durum neeli bir bayram izlenimi brakyordu. epe
evre oturmu yemek yiyen rencilerin yuvarlak yzlerinde
selm saklyd. Lokantac tezghnn arkasndan kt ve ona es
ki bir mterisiymi gibi servis yapt. Belki adeti buydu, belki de
birisiyle kartrmt onu.
Liau Yen-kay, hemen hemen kardei Liau Han-i'nin batya
gittii zamanlar harekete katlmt. Kk kardeinin de kendi
getii yollardan geerek er ya da ge ayn yere varmasn istiyor

du. Dzenli olarak mektup yazmt ona, ama bu mektuplarnn


kann eline getiini bilmiyordu. Liau Yen-kay birka haftadr
Moskova'dayd.
Berlin'de karlaabilmeleri iin onlar artk kk bir kara
paras ayryordu.
Liau Y en-kay hayretle, kk kardei ile yeniden
karlamasnn onu rahatsz ettiini farketti. Gene eskisi gibi
dakikse eer imdi her an gelmesi gerekirdi. Liau Yen-kay caml
kapnn arkasnda bir glge grd, kendine engel olamad, yerin
den doruldu. alacak ey, yanlmamt. eri giren kardei deildi ama ok iyi tand birisiydi. Eski arkada retmen doktor
Tsen. Kucakladlar birbirlerini, ptler. Doktor Tsen, Liau
Yen-kay'n kardei iin koydurduu servisin nne oturdu. Fa
kat gerekten de kardeinin geleceini bilmesi olanakszd. Yenkay ocukken onun kydeki kitap, iek ve porselen dolu kk
evine gitmesini severdi. Yz ve elleri kk ve inceydiler, nere
deyse hemen krlverecekmi gibi duran bir fosil gibi kurumu,
kemiklemi bir incelii vard. Liau Yen-kay bu ellerin baka bir
lkenin bakentinde bir lokanta masasnn zerinde durmasn
yadrgyordu. Doktor Tsen'in sorduu eyleri duymak da yadr
gatcyd: "Nereden geliyorsun yolda?" -"Rusya'dan, dn geldim,
yarna kadar buradaym. Ya siz?" -"Ben de birka gnden beri bu
radaym. Kentin merkezindeki tarm uzmanlar komisyonundaym. Ksa bir srg nce bizim komisyonu ordudan ayrp
bamsz hale getirdiler. renim iin burada bulunuyorum,
sonra gene eski iime geri dneceim." -"Yeni haberler var m yol
da?" -"Siz daha bugn geldiinize gre sizin haberleriniz daha
yenidir."
Tam bu srada birisi Liau Yen-kay'n omuzuna dokundu -"Kar
deim!" Onu unutmutu bile. Birbirleriyle yle bir selm
latlar, Tsen'e bu herhangi bir gndelik selm gibi geldi. Han-i
yapaca bir hareketle konumay bozmaktan korkuyormu gibi
sessizce olduu yerde oturuyordu. Bir sre daha konuuldu. So
nunda Tsen ayaa kalkt: "te benim adresim burada, sk sk ge
lin yoldalar." Liau: "Ben gelemem ama kardeim gelebilir," de
di.

Doktor Tsen sessizce sallanarak dar kt. Kk Liau yeni


den grmenin heyecann basit birka szckle geitirdi.
"Kimdi bu?" -"Tanyor musun? 1924'de Kanton'da alt, bizlere
katld, onun deyiiyle, yaknlat diyelim." Sonra ekledi: "imdi
lerde bize yaknlamak hi de zor deil."
Aabeyi kardeini asl imdi tam olarak gryordu. Gzlerinin
nndeki eski hali hemen yokoldu. Kendisi gibi kardeinin de
imdi artk bym olduunu farketti. Her eyi yeniden dzen
lemek, braktklar yerden yeniden konumaya balayabilmek
iin birka dakika konumadan ylece kaldlar.
Sonra kk olan balad: "Sen haklymsn, ben haksz
ktm. Ama bunun bir yarar yok artk. Sizlerle birlikte ola
madm. nsann tam yurdunda olmas gereken bir zamanda ora
da deildim."
Ayaa kalkp kede bir baka masa aradlar. Liau Yan-i
aabeyini kolundan yakalad: "Anlat."
"Sor, bir yerlerden bala ite."
"Tangsi!"
"Tangsi'de ipek giysilerle sokaa kmak cesaretini gsterebi
lecek tek bir erkek, tek bir kadn yok. Rika'ya binmek cesaretini
gsterecek kimse yok, ama zaten rikav ekmeye cesaret edebile
cek kimse de yok."
"Babam Tansi'ye geldiinde limann orada alt hammal ara
bann iki okunun iki yanndan ekerlermi. Dn hele, ben so
kan kesinde onu bekliyorum ve babam caddede yayan geliyor,
krk yl dnsem aklma gelmez bu."
"Babam sadece limanda yrmek zorunda kalsa iyi. iftlikten
Tangsi'ye kadar tam yirmi kilometre, sonra da kentin bir ucun
dan br ucuna kadar srtnda bir bavulla yrmek zorunda
kald." Liau-Han-i sordu: "Gerekten kovdular m onu?"
"Evet biz kovduk. iftliinin topraklarn kyllere dattk,
imdi btn akrabalaryla birlikte limann orada dknt bir
mahallede oturuyor."

"ok sylendi mi?"


"Sen ne yapacaksn sylenip sylenmediini? stelik pek yle
fazla da sylenmedi, sert adamdr bilirsin. Sonra hi haber ala
madm."
Orduda kumandanm ben. Kanton'dan kuzeye doru yaplan
yrye katldm, getiimiz ay yeni bitti. Rusya'ya gitmem ka
rarlatrld. Bugn buraya yeni geldim seni grmek iin, yarn
akam gene dnmem gerekiyor."
Kardei hemen atld: "Pasaportum var. Seninle geliyorum
ben de."
Aabeyi kar kt: "Yok, yok sen burada kalacaksn, sana ve
rilecek grevimiz var."
"Rusya zerinden yurda dnmeyi dnmtm."
"Bunda dnecek ne var ki, birka ay sonra dnersin. Burada
kal al, ren, almasn renirsin burada. Yurda dndn
zaman ok deimi olacaksn. imdi sen burada bize
lazmsn."
Saat leni oktan gemiti, akam oldu. Akam yemei
smarladlar. Konumaktan eneleri szlyordu. Liau Yen-kay,
bu adam niye bu kadar ok seviyorum acaba? diye dnd. Kar
deim olduu iin mi? Yoldam olduu iin mi? Yoksa ikisi de ol
duu iin mi? ocuk yz sertti dnmekten imdi.
"Oturduum yerdeki insanlar iyi arkadalar, iyi yoldalar.
Sen evlenmedin mi hl?"
"Ha evet, evlendim." imdi kne gelmiti dnme sras,
bynn akl karmt ciddi yznn arkasnda Liau Yenkay Y-si'yi dnyordu, gen renci kz. Moskova'ya onu da
beraberinde getirmiti. Akamlar gzln ve bilgeliini bir
kenara karp koyunca yumuak ve ince oluveriyordu. Bir trl
anlatamad kz.
"Nasl bir kadn bu?"
"yle bir kadn ite." Liau-Han-i, kars onu u kadarck olsun
benim sevdiim kadar sevmez, diye dnd. Garip bir yz var.

Sert, ciddi ve salkl, hepsi birarada.


Mteriler gelip gidiyordu lokantada. Sonunda lokantac yan
larna gelip alak sesle artk gitmeleri gerektiini syledi. Lond
ra'daki Ma'ya hi benzemiyordu bu adam, Ma olsa onlar imdi
yukar alrd. "Nereye gideceiz?" -"stasyona gidelim, yer nemli
deil naslsa."
Bir araca binip istasyona gittiler. Liau-Han-i burada kal
masnn mutlaka gerekli olup olmadm dnyor, ama bunu
sormaya utanyordu. Bekleme salonuna oturup konumaya
baladlar. Uykulu ve skntl yolcular sabah kalkacak ilk trene
binmek iin hazrlanyorlar, iki kardee yabanc gzlerle bak
yorlard. Nihayet btn nemli eyleri konuup bitirdiler. Bu
lutuklar iyi olmutu, imdi artk birbirlerinden ayrlabilirler
di.
leden sonra stlerinden balarndan douya gidecekleri
belli olan ilk yolcular bekleme salonunu doldurmaya baladlar.
Renkli giysileriyle Polonya kylleriydi bunlar. Zaman gelmiti,
yerlerinden kalkp perona doru yrdler. "Dinle bak, u Dok
tor Tsen'e rahatlkla grmeye gidebilirsin arasna. Kupkuru
bir adam olmasna karm epey ey bilir." Beyaz bir levha kalkt:
Negoreloye. Bu peron daha nce de Han-i iin eik olmutu. Liau
Han-i'yi kardeiyle vedalamak pek sarsmad. Kente dnerken
iinde hl aabeyinin kendisini stan ve evikletiren varln
hissediyordu.
IV

Yolun yansn ders zerinde konuarak geirdi. Pastahanenin


nnde durup pastalara baktlar.
Steiner birden: "Haydi girelim!" dedi. Elisabeth aknlkla
ona bakt. Bir an, Steiner'in hi aklna getirmedii kadar gzel
grnmt gzne. nnden ieriye girerken ilk olarak kzn
vcudunun farkna varyordu; Elisabeth iki kez ban omuz
larnn zerinden geriye doru evirdi, Steiner'in bu daveti geri
alacandan korkuyormu gibi. Steiner kzn gzelliini daha ye
ni kefediyordu, yirmi yann genliini, her sevinci incelikle

dllendirmeye hazr halini kefediyordu. Ayn anda Robert'in


ve dierlerinin de her zamanki masalarnda oturduklarn farketti. Bu iki ey birbirlerine kart kafasnda: "Bu akam yalnz
deilim. Belki de bundan sonra artk hi yalnz olmayacam.
Durum eskisi kadar kt deil artk."
Dersler ertesi gnn tatil olmas nedeniyle saat altda bit
miti. Bardaktan boanrcasna bir yamur kk kenti batan
aaya ykyordu. Pastahanenin ii azna kadar doluydu. Steiner'in sadece ciddi ve gergin olarak bildii Elisabeth'in yznde
imdi vitrindeki pastalarn tatll ve yumuakl vard. Koyu
renkli, kt kesilmi salaryla, bir erkek ocuundan ok, bir ra
hibeye benziyordu. imdi nemli olan ey hemencecik onun elini
tutmasyd; kzn elini tuttu, Elisabeth ban nne edi, elini
yumdu, kck bir yumruk oldu eli.
Robert'in masasnda: "Baksana , tam birbirlerine greler. Ho
bir ift." -"Kim bu kz?" -"Yanlmyorsam ad Schlter. Birka yl
nce buralarda arkeolojide bir Schlter vard, ld sonra. Onun
kz olmal." -"Gzel kz deil mi?" -"Evet ok gzel. Biraz solgun
ama. Belki de bylesi houna gidiyordur." -"yi ama tam ona uyan
da bylesi zaten; buralara yabanc birisini srkleyip getirme
mi olmas, byle birisini bulmas tam ona uyan bir ey, rahata
oturur ite onunla."
Steiner kzn elini tutuyordu. Kz tam onun houna gittii gi
biydi, salam ve souk; ok kk deildi ama ince kemikliydi.
"imdi ne dnyorsunuz Elisabeth?"
"ok ey. Sizin nereden geldiinizi, neler yaptnz
dnyorum. Sizi sadece niversiteden tanyorum," omuzlar
yla bir yerle doru iaret etti, Mautner'in seminer odasna
doru.
"Sizin ailedeki erkekler nasl oluyorlar ki?"
"Biliyorsunuz ite, bir arkeolog ailesi. Bizde Parthenon
balklar zerine ailedeki insanlardan daha ok konuulur. Bir
birimiz hakknda ok az ey dnmzdr."
"Biz ok dndk."

Aceleyle ona doru bakt, eli gevemiti, yz beyaz ve


akt.
Steiner kz aklndan Margit ile karlatrd, bu byk akn
zerinden yllar gemiti imdi. Margit beyaz ve yumuakt, bi
raz kararszlk saklyd onda, zdrap verirdi insana. Kandan
bir gn nce onu sevinerek evine almt, biraz da maceraclk yok
deildi bunun iinde. Kzn derisinin kokusuna karmt. Ama
bu kokuyu uzun zaman unutamamt. Tehlikeden kurtulama
yacan sanmt. Uzun yllar yalnz bana olmann acsm ek
miti. imdi ilk olarak bu korkunun getiini hissediyordu. Artk
eski durumuna dnemezdi. Geen yl daha rahat geirmiti, da
ha bir mitliydi gelecek iin: iinde baar, aile sahibi olmak, de
vaml bir yerde oturabilmek. Ama imdi u anda iindeki o korku
nun artk getiini anlyordu. Bir eliyle Elisabeth'in elini tutu
yor, br eliyle pasta yiyordu, her ey o kadar basitti ki, hi kor
kusu kalmamt artk. Kukusuz gzel ve cana yakn bir kzd,
ama bu kzda daha gl bir eyler olmalyd iindeki byk
boluu dolduran, ya da iindeki boluk o kadar klmt ki
doldurmaya bu kzcaz yetiyordu.
"Durun daha getireyim." Koarak gitti iki tabak dolusu pas
tayla dnd.
Robert'in masasnda balar ondan yana evrildiler, glme
ler oldu: "Evleniyor mu, yoksa gnl m elendiriyor?"
Robert bir daha o yana dikkatle bakt. "Salam bir yere ihtiyac
var, demir atmas gerekiyor bir yere, aya yere desin isti
yor."
"yi ite istedii olur." -"Bir de kafasm sokacak bir yer." -"Gele
cek yla da retim yeliine alrlar."
Steiner yerine oturdu, kzn elini yakalad, birden sarsld;
"Bir ey mi oldu?" diye sordu Elisabeth.
"Belki de burada dendii gibi ne bileyim 'baka birisi var m' di
ye dndm de. Yani bir erkek arkadanz var m?"
"Yok, evet, yani hayr, olabilir."

"Yani..."
"Gryorsunuz ite, ciddi bir ey yok."
"Yani biz imdi ciddi saylr myz?"
"Bilmem..."
Yz yaknd ve ne dnd yznden okunuyordu, kendi
ni ele veriyordu, korku vard yznde.
"Evet ciddi bir ey bu."
Sadece kzn vcudunu, onun derisini, ellerini, arkaya doru
gerilmi boynunu dnmek istiyordu. Hatta korkun derecede
ciddi bir ey diye dnd. Niye acaba?
Sonra Elisabeth birdenbire yerinden kalkt, derse gitmesi ge
rekiyordu. Steiner onu dersanenin kapsna kadar gtrd, son
ra beklemek iin yeniden pastaneye geri dnd. Robert gen ve
ak yz ile, her zaman gereinden ok parlatlm gzlkleri
nin altndan glyordu. Bu parlaklyla gzlkleri de onunla be
raber glyor gibiydiler.
"Haydi bakalm, Steiner'in erefine, yeteri kadar pasta yedin
herhalde!"
Robert'in "Gzel kz, nereden buldun?" demesi Steiner'in
houna gitti.
"Burada kzlar nerede bulunuyorsa oradan, Mautner'in semi
nerinden."
"Bak imdi Steiner" diye balad Robert, yz ciddilemiti,
sadece gzlkleri glyordu imdi, "ciddi bir eyler yapmak iste
diini niye bana daha nce sylemedin?"
Steiner, Robert'in kendi szckleri ile konumasna hayret et
miti, kalarn yukar kaldrd. Robert geen yl Steiner'e 'sen'
diye konumay kendisinin nermi olmasna kzyordu imdi.
Sandalyelerini masaya biraz daha yanatrdlar. Steiner elini
Robert'in koluna koydu, onunla bart.
"Yaln anlamadysam bana bir iki smarlamtn."

"Syle bakalm yaz ne oldu? Ne zaman bitiyor?"


"yi ite bitirdim. Bugn baskya veriyor musunuz?"
"yi oldu deil mi?" Steiner, bunu ilk kez dnyormu gibi,
dndklerinin, bildii eylerin tek bana olmad zaman
boa gitmediini, kukularnn ona artk ac vermediini
dnyormu gibi bir an durdu. Can skkn cevap verdi: "yi ol
du tabii." Bunu syler sylemez balayan bir gc yeniden bul
mu gibi btn kukular dald.
"Pekiyi ama imdi burada ne yapyorsun?" diye sordu Robert.
Steiner birden ayaa frlad, kadehi ayakta boaltt ve masann
zerine parasn da brakt. "Tamamiyle unutmutum..."
Sokaa frlad. Elisabeth'i karacandan korkuyordu. Geen
bir saat iinde onu btnyle unutmutu. te cezasn ekiyor
du. Herhalde imdi kzn girdii yapnn nnde bouna bekliyor
olmalyd; bu aptal caddede yalnz bana olmann acsn tad
yordu.
Ama sonra kzn kk beyaz yz merdivenlerde gen bir ka
labaln iinden grndnde delice sevindi.

Stoyanof bacaklarn am, srt sobaya dayal, yz ardna


kadar ak kapya dnk yerde oturuyordu. Kapnn hemen
nnde orak mavi karas bir toprak Kde kayalnn glgesin
de uzanyordu; bayrda kayaln arasnda biraz daha ak renkli
bir para vard: akamn inmekte olduu gkyz. Bo ve du
manl odadan akamn son klar dkld.
Kars kede havan bacaklarnn arasna sktrm oturu
yordu; her vuruta havan gcrdyordu.
Stoyanof kam as m, yoksa kalm as m gerektiini
dnyordu. Gkyz darackt, dalarsa ancak kt bir koru
yucu olabilirlerdi. Kans tahta havan bir yana frlatt, bakracn
iindeki szgeci ald. Andreas dikkatle ince bir iplik gibi dzenle

st iine dkt. Kadn hamuru yourmaya balad. imdi ha


van da artk gcrdamadndan odada hi ses kmaz olmutu.
Andreas gm yerden kaldrd, kadn: "Artk sobay yak
mann anlam yok. Hamuru tlbente sarar, piirmeden yanma
alrm." dedi.
"yi yle yap." dedi Stoyanof. Ayaa kalkt ve kapnn yanna
geldi. Polye'den alt saatte yukarya gelmiti, iln tahtalarna,
ky hekimlerinin kaplarna bildiri, ya hemen onun nnden ya
da hemen arkasndan aslmt: "Dzeni yeniden salamak iin
nc Alay Branye'ye getirilmitir."
Kars hamuru temiz bir tlbente sard, sonra knn ap ii
ne yerletirdi. "Ben ileri bitirdim. Hemen mi gidelim, yarn m?"
Stoyanof arkasna dnmeden kapya doru seslendi: "imdi gi
din." Kadn bir an kararszlkla durdu, sonra: "Sende arkamz
dan geliyor musun?" dedi. Stoyanof hi cevap vermedi. Kadn
nc kez anlatmaya balad: "1918 yaznda bir daha artk hi
dnmeyeceime, imdikinden daha ok inanmtm. Oduna git
se", diye devam etti yksek sesle, Stoyanof a doru konumuyor
du, naslsa cevap vermiyordu nk, kendi kendine konuuyor
du, "oduna gitse durumumuz bambaka olurdu.
Hemen enseleyiverirler bizi, una bak, Andreas'a, ocuu ne
ilere sokuyoruz allah bilir."
Yz dar dnkt Stoyanof un, hep ayn eyi dnyordu:
Belki de buralara kadar gelmezler, geen sefer sadece Markowo'ya gelmilerdi. nemli olan balanty yitirmemek. Kalmaya
karar verdi.
ocuun kolu altna girdiini farketmemiti. Kars: "Brak da
geeyim, gidiyoruz ite", dedi. Kenara ekildi, kadn zorlukla
srtnerek darack kapdan dar kt; kulbe ikisini son bir
kez daha birbirlerine doru itiyor gibiydi, gs gse, kucak
kucaa. Stoyanof karsna bakt ve anlalr bir sesle: "Yolun ak
olsun" dedi. te o zaman kadn durumun her zamankinden daha
baka, ok daha kt olduunu anlad, her eyin sonu gelmiti.
Stoyanof bir an kans iin bir eyler yapmas gerektiini hissetti.
Farknda olmadan ha karmak iin elini karsna doru uzatt,
Yoldalar

F: 9/ 129

ama sonra hemen elini geri ekti, yapt hareketin an


lamszlna gld. Biraz sonra yoldan karsnn ince sesini duy
du: "Andreas!"
Kde'in arkasnda kadn yabanc bir adamla karlamt.
Birka dakika sonra birlikte kulbenin yolunu tuttular,
kadn, yabanc adam ve ocuk birlikte yryorlard. Adam korku
luun stne atlp barp armaya balad: "Kapy kapatn,
kapnzn srgs yok mu? Allah kahretsin, arplasn inallah,
karn ayaklarnn dibinde..."
S toyan of kzd: "Yeter artk be, kimsin sen? -"Kapy srgle
yen _jine hl soruyorsun," diyordu adam, "Dnyay zehir mi edecekn bana?" -"Kapat artk eneni be," diye kt Stoyanof, "bu
raya kadar gelebildiine gre kim olduumu biliyorsun demek
tir."
Adam inlemeye, yalvarmaya balad: "Brak da soluklanaym
nce. Beni tanmyor musun? ki yl oluyor, km gelmitim bu
raya. ekinmene gerek yok, gideceim imdi buradan."
Stoyanof kapy srgledi. ersi kapkaranlk olmutu. Gzle
ri karanla aln caya kadar Stoyanof un Dimofun ancak tan
yabildii yz iyice solmutu. Adam tepeden trnaa bir titreme
tuttu. Titreme durdu balad, gene durdu, gene balad: "Temen
Gonefin aadaki kereste atlyesinde greve giden her drt
kiiden birini seip ayrd yirmi oduncudan biri de bendim.
Bunlar biliyorsun. Seksen kiiydik aada. Bizi Branye'ye yol
latt. Ben ve dier kii kaabildik. imdi bunlar uzun uzun anlatmyaym. u demiryolu bekisi Petko'yu tanr msn?"
"Evet."
"Bir gece onda kaldk. Sonra evine gelip adam sorguya ekti
ler. Bir uvaln iine koydular adam vahi bir kedi ile beraber,
coplaryla uvaln zerine vurmaya baladlar, sonra gene uval
dan kardlar."
Stoyanof un kars atld: "Syledi mi hereyi?"
Dimof ciddi bir ifade ile kadna doru bakt: "Evet hepsini
syledi. Drdmzden ikisini vurdular. Birimiz orada kaldk;

sonra ne olduunu bilmiyorum. Ben katm, dn gece oldu bun


larn hepsi. Benim hemen nmden buraya gelmi olmalsn.
Marvakoy'da, "nce buradayd," dediler. Senden nce buraya
varrm sanmtm. Niye olduunu bilmiyorum ama, senin glge
ne snrsam hayatmn kurtulacan sanyordum. Buralara
kadar gelemezler herhalde. Polye'ye altm adam yerletirdiler,
unlar unlar verin, onlar vermeden buradan gitmeyiz diyor
lar.
Bizim slogan yaptrmlar her yere, her eye ramen
yaptrmlar, sar bir kdn zerinde siyah harflerle 'Bu on
larn son giriimidir' yazyor.
Bak adamn yreine kadar m giriyor, kemie mi dayanyor,
arasnda byk fark var."
Dimof sustu, Stoyanof da artk sormuyordu. Karanlkta hepsi
birbirlerine sokuldular. Hatta belki de uykuya daldlar bir
sre.
Nihayet Stoyanof ayaa kalkp kapnn srgsn at. Gece
yarsn oktan gemiti, gk aarmaya balamt.
Andreas' uyandrdlar. "Kalk da yolu gster."
Andreas sevinle yerinden frlad. Yol boyunca Dimofla pek
uramad; saa sola trmanyor, seyrek olarak onunla beraber
yryordu. Diof geldikleri yeri tesadfen bulduklarn sand.
ocuu yanma armann yolunu aryordu ama, Andreas hep
nden ayn uzakl koruyarak yryordu. Dimof, dizleri zor
landndan ara sra durmak zorunda kalyordu ve durduu za
man da lm korkusu yakasna yapyordu. Dalarn st aydn
landka korkusu artyordu. Andreas' ard, bileinden yaka
lad. Andreas Dimof a bakt ve: "Birazdan oradayz. Tepeyi atk,
dou yamacn da." dedi. Dimof Andreas'n akll ve kurnaz ol
duunu ve yolu ok iyi bildiini yava yava anlamaya balyor
du. ine gven geldi. Geen gecenin korkusu sadece anmsanan
bir ey olmutu imdi. Gurur duyuyordu hayatta kalmaktan.
"Buradan aaya in," dedi Andreas, "byk talara basaraktan
in, su bir ey yapmaz korkma. Kk bir kpr olan bir yere gele
ceksin, Banya'lann kprsdr oras." Onu olduu yere brakp

geriye doru komaya balad. Yukarda gene durdu, geriye, ada


ma doru bakt. Dimof arkasna dnd, ocua el sallad. Ama
Andreas imdi baka yanlara doru, Kz Karde Dalar'nn
arasnda kalan nar aalarnn krmz lekelerine doru bak
yordu.
nsanlarn tam daha az korkmaya ve mitlenmeye baladk
lan bir srada, dier kyleri sal sollu geride brakarak otuz
kiilik bir tabur asker byk Prutka yolundan yukan karak Reve'e girdi. Temen Gonef kk taburuyla beraber dalara gel
miti.
len zeriydi.
Askerler gelir gelmez kendileri iin gerekli olan eyleri topar
ladlar. uvallar devirdiler, k iin ayrlm tahln iine girdi
ler, erzak dolaplann yamaladlar. Gzleri ve azlar ardna ka
dar ak kadnlar, askerler iin kazann iine atlan eylere baka
kaldlar. Pazara kadar kalrlarsa ky silinip sprlm ola
cakt.
Temen Gonef yetikinleri nnde yarm daire yaptrd. Bacaklann gerdi: "te burada ben vanm, siz de oradasnz." Sray
la hepsinin yzlerine bakt, kyn meyhanecisi Peefin dudaklan bembeyaz, yz apsan olduu iin aralarndan seti kard.
Hi kimsenin akima gelmezdi ama Peef zayf kt, erler krek
kemiine bastrdklannda dizlerinin stne kt. "Benden ne
istiyorsunuz? Soracanz varsa Stoyanof a sorun."
Daha sonra bayra ktklannda, naslsa artk her ey olup
bittiinden Stoyanof onlara doru hatta birka adm yaklat bi
le. Elinde baltas vard. Prutka daha imdiden gn balad
yere kadar krmz bir kpe bulanmt. Baryorlard: "Ate
edeceiz, brak elindeki baltay." Stoyanof dnyordu. O anda
anlayabildii btn szckler zerine yldlar, omuzundan
aa doru bakyorlard sanki sert ve Kde kayalndan daha
tehditkr -elindeki baltay frlatt att. zerine atladlar. Kul
benin iine yld hepsi. arpma srasnda evin batya bakan
duvar ykld, toz toprak oldu her yan. Adamlar ve dam zerine
ykldnda kadn knyla bir keye sinmi oturuyordu. Gzle
ri korkudan prlprld ama kurnazln kk noktalar silin

memiti hl. Stoyanofun kollarn arkadan baladlar: "Onun


Reve'e gittiini biliyoruz, baka yere deil. Hepsini biliyoruz.
Gece senin yannda kald."
Stoyanof susuyordu. Yznde sadece bir hayret ifadesi vard.
Temen Gonef bacaklarn ekti, yere eildi. Yeryznn bu ka
ranl iinde iki kk aydnlk nokta vard: Stoyanofun gzleri.
Gonef ine batrlm gibi bard birden: "Asn unu be uzunla
masna ne duruyorsunuz!" Bal kollan ve ayaklan arasndan bir
sopa geirip sobayla kapnn kalas arasna uzattlar. Saa sola
sallamaya baladlar, liflerinden gcrtlar geliyordu. Kapnn
kalas adamn arlna dayanamad, ykld, gene toz, toprak
doldu iersi. Kadn yakaladlar: "Konu." Kadn titredi, dudak
larn oynatt. Konumak istiyordu ama sesi kmyordu. Niha
yet durumu onlar da anladlar: "Allah cezan versin senin de!"
Stoyanof ayldnda yerde yatyordu. "Seni byle braka
camz m sandn. Syle bakalm nereye gitti?" Yzn topraa
bastrdlar. Askerlerden biri boynuna oturdu. Sopayla vurdular
sonra srtst evirdiler: "Nereye gitti?" Stoyanof uzaklara kulbe ne kadar bymt- karsnn yzne bakyordu. Bir
birlerine, sanki birka gn nceki vedalama ikisinden birinin
dierini terketmesi olmu ve bir daha da hi grmemilerdi.
Gmleini ve derisini vcudundan ayrdlar, sopalarla dvdler.
Kadn kocasnn orackta lmekte olduunu gryor, ancak akl
lenle deil henz yaamakta olanla, imdi u sralarda dnmesi
gereken Andreas'la urayordu.
Aydnlk bir lende kapnn aznda kk bir glge durdu.
Kadn bouna gzleriyle onu geri dndrmeye almt, imdi
artk ok geti. Andreas yere bakt, kpkrmz bir baba. "Sen de
burada msn?" -"Yok hayr. Tann tanm olsun bu adam tanm
yorum."
Kat gitti. Aadan bu yana doru narlarn son krmz le
keleri ate gibi parlamlard. Ama yukars souktu, her ey
snm gibi. Yapraklar rzgrda sallannca alev alev oluyor
lard. Gk iyice yaknd. Andreas korkuyordu.
Etini kemiinden aynncaya kadar Stoyanofu dvdler, sonra
arkas st evirdiler. Kan revan iindeki yznde gzleri tken

meden nceki ltyla parldyorlard. "Naslsa her eyi biliyoruz.


Dudof un birok kez senin yannda kaldn, geceyi burada senin
yannda geirdiini biliyoruz. Stoyanof bu szleri anlayp, kimi
kiminle kartrdklarn kavrad zaman bir at gibi boynunun
zerine oturmu askerleri yere frlatt ve sevinle bard: "Du
dof u mu aryorsunuz? Dudof kat. Bundan daha byk sevin
olamaz benim iin!" Glyor, kollan ve bacaklar ile evresine vu
ruyordu, sevinten kendi lmnn bile farknda deildi.
Her ey arabuk olup bitmiti. leye yakn askerler yukar
gelmiler hemen leden sonra ekip gitmilerdi. Bu arada
kyller de bir karara varmlard aralarnda. Gidip dier da
kylerindekini topladlar, geri dnen askerleri Prutka yolu ze
rinde baltalar ve filintalarla karladlar.
Bu olay Prutka'daki cezalandrma ilemini daha da ksaltt,
hatta bitirdi; oysa ondan sonraki gece daha ok adam ldrld,
daha ok adam tutukland.
Baka bir adamn yz ve ad ile hapisten kam olan Dudof,
snr geiin son heyecann da zerinden atnca uyuklamaya
balamt. Uykuya kar koymaya alt ama son be gndr
gzn krpmamt. yle derin uyuyordu ki, beraberindeki yol
cular hep birlikte onu uyandrmak zorunda kaldlar. Srayarak
uyand, gld ve teekkr etti. Bavuluyla koridora kt, yeni ge
len sabrsz yolcularn arasna katld. Yeil ve beyaz klar cama
vuruyordu, Paris'de Dou Gan'na girdi tren.

Sekizinci Ksm
i

Paris'de, Rue Seveste caddesi'ndeki kk bir kahvede Sukof


elleriyle, sanki birisi onu oradan ekip gtrmek istiyormu gibi
mermer masaya yapm, az yar ak, burun delikleri ocuklarnki gibi heyecandan genilemi oturuyordu. Gzel esmer
yznde hayret ifadesi vard. Tam masasnn olduu yerde ke
sien hareketli cadde, buraya ilk geldii zamanki gibi dokuz ay
sonra imdi de hl houna gidiyordu; hava kararmaya balad
m, klarn kp evreyi kaplyor, damlarn stnden iiril
mi bir balon gibi Sacr-Coeur'un kubbesi ykseliyordu. Bir ar
kadayla birlikte Marseille'den btn Fransa'y yryerek ap
buraya gelmiti. Yolda Petrov'u arayp bulmu, Petrov onu
grdne sevinmi onu bu kahveye getirmiti.
Sukof o gnden beri hergn burada oturup bekliyordu. bul
may denemiti. Ama ktlar yoktu, her yerden kovulmutu.
Bir seferinde "L'Humanit' iin kan ve Filipopel'deki son
olaylar yazmasn, oradaki genlik grubu ile birlikte yaad
klarn anlatmasn istemilerdi. Bu yoldan cebine birka frank
girmiti. Bazen oradan geen arkadalar gelip masasna oturu
yorlar, bir kahve ya da konyak smarlyorlar, hatta bazen akam
yemeinin bile parasn ekiyorlard.
Sukof glmseyerek masasnn ve ellerinin zerine vuran

krmz yeil k taneciklerine bakyordu. Beyaz kubbe yukarda


gecenin iine iyice uzanmak iin sisin iinde iinip duruyordu.
Saat sekizde miting balamt. Byle eylerde hi bulunmamazlk etmeyen Sukof birden sarsld. ini ekerek ayaa kalkt
ve hafife sallanarak caddenin br yakasna geti. Garson pa
rann naslsa birileri tarafndan deneceini bildiinden ona en
gel olmad.
St-Genevieve meydanndaki kk alanda arkadalar ile bu
luurdu. Uzaktan Petrov'u grd, ondan kamaya alt. Petrov
onu burada iyi karlam, ama sonra zamanla kabalam ve
onunla ilikilerini kesmek ister olmutu. Yeniden geriye dnd,
Petrov'la konuan adam dikkatini ekmiti. Ayn anda adam da
Sukof a doru yrmeye balad. Sukof inme inmi gibi kalakald
olduu yerde, sonra toparland, dierine doru yrd, yavaa
elini uzatt. Bu arada Petrov: "Ona fazla yaklama Dudof', dedi,
"dikkat et, batk bir adam." Dudof uzatlan eli skt, iki elini de ya
kalad karsndakinin. ekinerek bakt yzne, caddede insan
nasl birisini tanyormu gibi olursa yle -daha yakndan baknca
tanmad anlalr, yz yabanclar. Sukofun heyecan boaz
nda dmlendi, "Sen misin?" diyebildi ancak. Dudof glerek:
"Evet, benim" dedi. Sukof hemen yanndan ayrld, ba nne
eik yrd meydan geti. Akama yaklaan kent, meydanlar
da asl klar, hepsi bir anda zntden kapkara olmulard.
Petrovun Dudof a ne sylediini, Dudofun baklarnn ne anla
ma geldiini, ikisinin imdi kendisi hakknda neler konutuk
larn anlamt. "Gvenilir adamd, gvenle i yaplrd onunla,
iyi alrd, nasl oluyor da bu kadar abuk deiiyor?"
"Her eyi yapmay denedik, bataa batt, ayaklar yere demi
yor artk, bir daha da dzelemez." Ve caddenin klar Sukofun
zerine abandklarnda Sukof mrldand: "Ne yapabilirim ki bu
rada?"
Birka saat sonra Sukof Rue Seveste'deki kk kahvesinde
oturuyordu. Saat dokuz olmutu. talya bulvarndan bu yana
doru sanki orada rhtm balyormu gibi sesler geliyordu. Hat
ta damlarn arasndaki telefon kablolar bile gm tellerdenmi
gibi grnyordu. Sukof her zamanki gibi kollarn masaya da
yad. Kar masada oturan kadnl erkekli bir grup onu yanlarna

ardlar; kendisine ou kez vardm etmi olan gazetecilerdi


bunlar. Sukof ackm karnyla masada o anda ne varsa hepsini
yedi: brek, rek, iki. Kadnlar onun gen yzne bakyorlard
ve o da bu baklara acemice cevap veriyordu: "Bildiiniz gibi bu
gen adam Filipopel'deki kanl olaylar srasnda kahramanca bir
rol oynamtr."
Bir saat kadar sonra hepsi birden kalkp baka bir yne doru
gittiler. Sukof eski yerine gelip oturdu. Kararllkla ban ma
sann stne koydu. Darda, talya bulvarndan bu yana doru
gazete satclarnn sabah gazetelerini baran lklar duyulu
yordu. Sukof ayaa kalkt. Garsonu ard, sanki boazna tak
lan znt soluunu kesmeden aceleyle bir eyler getirmek gar
sonun greviydi. lk yudumda, Sukof beklemenin anlamsz ol
duunu, kendisinden beklenen baka eyler olduunu anlad.
kinci kadehi de iince, hrs sard her yann, keke Filipopel'de
ldrselerdi de bu rezil kente, bu aalk yerlere gelmeseydi.
nc kadehi de iince yksek sesle kfr etmeye balad, yol
dan geenler bu anlamadklar dildeki delice bara glmeye
baladlar. Rengi atm pardesleri ve ortodoks halaryla iki
Rus yannda durup: "te yurt zlemi insan byle yapar" dediler.
Sukof ieyi boynundan yakalad sonuna kadar iti. imdi iinde
olduunu hi bilmedii kfrler kyordu azndan, korkun,
aza alnmayacak kfrler; byle kfrleri son olarak ocuk
luunda daysnn dnnde duymutu, jherkes birbirinin
stne ullanm, gelin paralanm gelinliiyle alayarak kap
dan kp caddeye doru komutu.
"te imdi bizim buralarda byle eylerin nasl olduunu
grdn", dedi Petrov; mitingten dnmler Petrov'un otel odas
nda D udofla beraber oturuyorlard. D udofun srt odaya
dnkt. Kentin klan burada huzursuzluk dolu, kkrt sans
bir gkten bir sr bacayla donatlm perlek damlann zerine
yansyordu. Dudof lesiye yorgundu. imdi artk gcnn tken
diini ve parti iin ie yaramaz bir hal almaya baladn hissedi
yordu. Dnceleri ksa bir sre korkun ve dayanlmaz bir bask
altnda kmldamadan durakaldlar. Sonra daha nce de byle
anlar yaadn anmsad, -kendisine bir grev verildii zaman
stndeki ykleri atard. Yeniden gerektii kadar gce sahip olu

verirdi birden. Ama imdi hi kimseyi tanmad, hibir eyini


bilmedii, dilini anlayamad bu yerde byle bir gc ekip
karmak olanakszd- bu kadar zor bir duruma hi dmemiti.
Petrov masann yanndaki sandalyeye oturmu Dudofun ko
numasn bekliyordu. Alkanlk haline getirdii ekilde zaman
geirmek iin nndeki kda bir eyler karalyordu. Karalad
eyler birazdan Dudof a sylemek istedii eylerle ilgili idi. "Am
ma da grlt geliyor" dedi Dudof ve yzn kentten ayrp gene
odaya dndrd. "Dn konutuumuz eylere devam etmeyi is
terdim," dedi Petrov. "Arkadaa btn akl ile birbirimizle
konumalyz.
Dn sylediin eitli eylerden...
Dn savunduun grlerden...
Uzun yllar ierde katmak yznden dardan kopmusun
epey, yeniden iliki kurman gerekiyor, henz hasta saylrsn.
Yaptn ilere gelince... Bu iler iin bir bakasn gndermek bi
ze imdilik daha doru grnyor. Bir yl kadar br tarafa git,
bir eyler ren, Rusya'da gez, evreni tan biraz, u hastalktan
kurtul."
Petrov konumasn kesti. Bir eyler daha eklemek istemiti
ama, sustu hibir ey sylemedi. Dudof da susuyordu. kisi de bir
birlerini ilk kez gryorlarm gibi bakyorlard. Nihayet Dudof
"iyi," dedi. Petrov, Dudofun bir eyler daha sylemesini bekledi,
sonra sordu: "Ne dersin?" Dudof glmsedi: "yi dedim ya ite."
Dudofun zorluk karabileceini dnm olan Petrov rahat bir
soluk ald. Bir sre sonra Petrov'un aklndan geenlerin altn i
zermi gibi: "Tutuklanmadan nce Prutka blgesinde yaptm i
tam bana greydi," dedi. "Tam benim yapabileceim bir iti."
Yz hasta grnyordu, dnceliydi. Sonra Petrov'la veda
lat, karken kapda durdu yeniden: "Yalnz uyumaya alk
deilim," dedi. -"yi o zaman burada kal," dedi dieri sevinle.
Dudofun srtna bakyordu; o kadar zayflamt ki kaburga
lar bir yapran damarlar gibi dar kmlard. Petrov srtn
eitli yerlerine dalm tam alt tane derin yara sayd. "Sana da
neler yapmlar!" "Bunlar bu son seferden deil, bir ncekinden"
dedi. "Sen asl gsmdeki yaralar grecektin. Kimse tanya

mad beni. Yzmn artk bir daha dzeleceine hi inanmyor


dum ama, gene de eski yzm kt altndan."

II

Pali gene isiz kalmt. Paris'e gitti. Kk bir Italyan meyha


nesinde i sordu. Cebinde bir kuru dahi yoktu. Mevsimlerden
sonbahar olmasna ramen bulvar kahveleri azna kadar doluy
du. imdi bu kahvelerden birinde oturup, geceye yaklaan kentin
zerinden gemesini seyretmek harika bir ey olmalyd. Ama
Rue Demours dndnden daha da uzak kmt. Akamn
indii bulvar, dzgn bir buz paras gibi uzanp giden asfaltyla
kent dndaki bir yolu andryordu. Pali lsz aydnlatlm
bir meydan bir batan bir baa geti, klarn iinde oradan ora
ya yuvarland. Bu klarla kendi kk karanlk Enzeres'inin
btn geceleri aydnlatlrd. Meydann arkasnda bulvar daha
geni, dala aydnlkt. Bakmaktan yorulmu gzlerinin iinde
caddenin klar sal sollu iki eridin iinde eriyip birletiler.
Rue Demours karanlkt. Sokaktaki iki lambann arasmda bir
polis bir aa bir yukar gidip geliyordu. Kk vitrinin iinde
minnack bir lamba yanyordu. Lokantac bir uval kavunu vitri
nin iine dkmt. Pali ieri girince iini bir sevin kaplad.
Mterilerinin arasnda oturan lokantac Pali'yi hemen tand ve
ona doru seslendi: "Merhabalar kk, bulutuk ite gene!"
Hepsi, tanmayanlar da dahil Pali'yi selamladlar, yanlarnda
yer atlar. Hemen ateli bir konumaya daldlar. Pali'nin huzur
dolu kk yznde hl eski kavgal ve keskin ifade vard.
Baka trl olamyordu. Sabahn erken saatlerine kadar orada
kaldlar. Ban masann stne koydu, gece yatacak bir yer iin
para demesine gerek kalmamt. Birisi: "Mairie'nin orada mi
tingimiz var bugn," dedi. "Sen de geliyor musun kk?"
Pek kalabalk deillerdi. Dvizlerini ap Avenue des Tames
caddesine doru yrmeye baladlar. Pali evresine baknd, bir
an Bordoni'nin yzn grdn sand. Geen iki yl iinde Bordoni'yi tamamiyle unutmutu. imdi de unuttu. Mairie'nin gi

riini kesmilerdi. Polisler baryorlar, elleri ve kollaryla an


lamsz hareketler yapyorlard. Avenue Mac Mahon'a saptlar.
Bir ara Bordoni'nin yzn hemen yannda grd, sonra gene
gzden kaybetti. Rue de l'Etoile sokandan polisler zerlerine
hcum edip sopalamaya baladlar. Bir ou aknlkla olduk
lar yerde kald, bazlar ne, bazlar evlere doru kotular. Bordoni birden gene Palinin yanna dmt. Hep birlikte arkada
ki sk polis kordonuna doru bastrdlar. Pali, Bordoni'nin vcu
dunun st ksmyla saa sola itelediini, omuzlarn yart tutup
polislere doru yrdn grd. Bordoni'nin omuzlarndan
geriye kalan yln Bordoni iin iyi bir yl olmu olduunu anlad.
"Bordoni" diye seslendi. Bordoni aceleyle ondan yana bakarak:
"Bu akam Rue Ste-Catherine'de tamam m?" diyebildi. Pali
artk baka bir ey syleyemedi, ikisi beraber komaya balad
lar, kk bir grup polis kordonunu yarmay baard, Mairie'nin
nnde sloganlarn bardlar.
Akam Pali Rue Ste-Catherine'i bulduunda Bordoni eski
gnlerde olduu gibi bir keye ekilmi bekliyordu. Paliyi
grnce kprdad, yzne sevin geldi. Yolda yrrlerken an
latyordu: "Polis iki kez arama yapnca ev sahibi bizi evden
kard. imdi burada oturuyoruz." Terebentin kokan bir avlu
dan getiler. Bordoni'nin kapy amasyla, Pali'yi hemen tan
yan Giulia'nn kesinden kkrdamas bir oldu. Daha esmer
lemi, daha arbal olmutu. imdi babasna daha ok benzi
yordu, daha esmer, daha sert. keye de yatak konulmutu;
drdnc kede masann evresini dolanan bir kanepe vard.
Zemin katn penceresinin altndaki bir kundurac taburesinin
evresinde tahtalarn ince aralklarna kadar taan kundurac
aletleri ve deri paralar ylmt. Bunlarn iinde yere oturmu
birka ocuk oyun oynuyorlard. Bordoni patronun iyi bir insan
ve kendisinden yana olduunu syledi. eri Bayan Bordoni girdi;
Pali'yi grr grmez ask bir yzle yavaa kapy arkasndan
ekti. Pali elini ona doru uzatt ama, Bayan Bordoni Pali'nin
yznn iine bakmaktan elini gremedi. Bordoni artk
deimiti; karsnn hali hi houna gitmiyor, ancak onu
kzdryordu. Bordoni ailesi, patronun ailesi ve rak masann
evresine oturdular. Erkekler birbirleri ile iyi anlayorlar, boyu
na bir eyler konuuyorlard. Pali: "Bir yerde alyor musun?"

diye sordu. Arasra, ne bulursam. Tezgh elimden aldlar, ok


oluyor. Karm da oteldeki iten attlar. Patronun karsna an
latmlar durumu." Bordoni'nin kars iyice kzmt: "Arasra ne
bulursaym. En son ne zaman altn sylesene. Bakalar iin
bildiri ktlarn oradan oraya tamak, bu akamki gibi mitingten mitinge koup ayakkablarnn tabann eskitmek, bunlara
m diyorsun almak diye." Bordoni hi cevap vermedi, parmak
larnn ularyla kk olunu okad. Ailesinin dndaki baka
bir eyi daha ok sevdii yznden belli oluyordu; herhalde Pali'yi de karsndan daha ok seviyordu. Kadn iyice lgna dnd:
"Otuz gnn bir gecesi eve gelip karnm iirmek, buna m
almak diyorsun?"
Arka arkaya birka kez avluya kp ieriye girdi. Patronun
kars eliyle iaret etti, kadn teselli etmeye alt: "Hadi
canm!" Erkekler gldler. "Yeteri kadar da ocuun olmu," dedi
Pali. Bordoni omuzlarn silkti: "stemiyor ama gene de oluyor ba
zen ite." Bayan Bordoni geri gelmiti. imdi Pali de acyordu
kadnn haline. ocuklarn barmalar, patronun karsnn
kfrleri, tabak anak grlts her yann srp sokan bir sivri
sinek srs gibi evresini almt. Bordoni sordu: "Ya sen, i bu
labildin mi?" -"Hayir Enzeres'deki i de bitti, i aramak iin bura
ya geldim." -"yi o zaman bir sre bizde kalrsn," dedi Bordoni.
"Patronun kars yabanclarn gece bizde kalmasn istemiyor
ama, sesini karmaz bakarsn."
"yi ama," dedi Pali, "ya karn?"
Bordoni omuzlarm silkti.
Patronun ailesi ve rak, papaz kat oynamaya baladlar. Ba
yan Bordoni sakinlemiti, ban emi patronun karsnn oyun
arasnda, "unu yap, bunu yap" eklindeki emirlerini yerine geti
riyordu.
Kocas ve Pali akllarndan hibir ey geirmeden hayranlkla
kadna bakyorlard. Bir zamanlar gzel bir kadnd, ama imdi
btn iplikleri zlm gibi dizleri, gsleri btn vcudu
sarkmt.
Bordoni baka eylerden sz etmeye koyuldu: "Sen asl aus

tosta burada olacaktn. Sabahkinden ok daha bakayd. Yerdeki


parkeleri bile sktlerdi. Beni de o zamanlar tutukladlar. Ama
bir ey ispat edemediler, sen de olmalydn burada. Amerika'daki
yoldaa hibir yarar olmad sklen bu talarn. Btn yaplan
lara ramen birbiri ardndan ayn elektrikli sandalyeye oturttu
lar ikisini de. te o zaman kan beynime srad; eskiden biraz tu
tuktum, biliyorum ite, olann arkasna taklp giderdim. imdi
ben de varm her yerde, anlyor musun?"
Masadakiler kartlar topladlar. rak glerek kfr ediyor
du. Patronun kars raktan kazand tane belii, kundu
racnn paralar koyduu kk kutuyu ap iine att. Sonra
hepsi yataklarna yattlar. Pali alan ak sar renkli yorgan
tand. Biraz daha eskimi, sa solu, oras buras yrtlmt. Ba
yan Bordoni bu yorgan bir pazar gn annesinin evinden bera
berinde getirmiti. Komular hayran hayran bakmlard. "Sizin
oralardan haber var m?" -"Evden mi? Ne para geliyor, ne de ak
mektubu. Herhalde mektubun zerine 'Bordoni, Paris, yazmaya
korkuyorlar. u yaam boyu srgn iin adaya gnderilen Bolonyal'y beyaz badanal sendika binasnn byk salonunda bera
ber dinlemitik. Hatrlyor musun?"
Pali kendi lkesini, onuncu blgeyi dnmeye alt. Ama
yrei bile artk daha hzl atmaz olmutu. Byle bir eyi unut
mu gibiydi. Bu akam burada olmak houna gitmiti. yi bir yol
da, yatacak bir yer, bir yorgan. Bayan Bordoni de kfr etmiyor
du; patronun karsndan korkuyor, belki de kocasnn bu gece ev
de olmasna seviniyordu.

III

"Olum, senden haber aldmza ok sevindik. Yal bir adam


iin olunun bulunduu kentin adn bilmemek zor oluyor. Bura
ya dnersen ok sevineceim. Dnn iin gerekli paray, Kanton'daki konsolos bay rving'in araclyla D Ticaret ve Kredi
Bankas'ndaki hesabna yatracam. Hi ekinme, hemen gel.
Orient White Star'da ikinci snf bir bilet alman salk veririz.

Epeydir gene eski iftlikte yayoruz. lmeden nce gene bu


topraklara dneceimi biliyordum zaten; geen olaylardan epey
sarslan annene de bunu hep sylemitim. Toprak vergisi dnda
eski zor gnler geride kald saylr. Yeni vali Tsi Y-yin adnda bi
risi. Onun yerinde baka yneticiler grmek isterdim ama,
grmeye gitmeye karar verdikten sonra, karlkl konuabile
ceimiz bir adam olduunu anladm. syanclarnn elebalarnn cezalandrlacana dair bize sz verdi. 150 dnm
topra 1950 ylna kadar olan vergi karlnda hzineye
braktk. Yklm harap evleri yeniden yaptrdm. Geldiin za
man herey gene eskisi gibi olacak.
Liau Han-i: "Para geldi," dedi. "Ama babamn yanna
dnmyorum, gnderileceim yere gideceim. Bu seferki yurda
dn daha nce dnlenden baka olacak."
"Gemi ne zaman kalkyor?"
"Yedisinde, Marsilya'dan."
Fo-li ve gen Balke ona baktlar Liau biraz olsun glmsedi.
Ayn zayf, acl glmseme yz de dolat. Birbirlerine iyice
almlard.
"Dn Yank' grdm. Ondan da mitliydim, senden, benden ne
kadar midiysem yle. Yazdmz makaleyi gsterdim. te bu
rada hepsi basl, sesli oku."
"i ve kyl kitlelerin destei ile an Kay ek Milli Hkme
te ait on vilayeti igal etmitir. Devrimi sonuna kadar gtrmek,
ya da devrimi kitlelere kar kullanmak gibi nemli bir soruya
an Kay-ek, anghay'da bujuva dzeni adna caddenin ortas
nda, herkesin gz nnde iki yz iiyi ldrterek cevap ver
mitir."
"Bunu okudu, ne dese beenirsin?"
"Ne dedi? -"Bu kadar uzaktan bu olaylar deerlendiremiyorum ben," dedi. -"Anlalr ey deil."
"Pekala anlalyor. Babas tccar, kendisi renci, asl neyse
ona dnd."

"Ya sen, ya ben?"


"Biz alyoruz, bize ihtiyalar var."
"Siau, Li, hepsi birka ay nce bizimle birlikte bayram edenler
gene kendi kelerine ekildiler, masamza bile gelip oturmuyor
lar, bir ay olacak neredeyse."
Kzn anne ve babas da gelip oturdular sessizce. Dikkatle Liau'ya baktlar; imdi onun iin yurda dnmenin ne demek ol
duunu ok iyi anlyorlard. Kadn ayaa kalkp tabaklar ve
kk kaplar kard. Liau her zamanki gibiydi: Odadaki eya
lar, yzler, hatta kk pirin kaplar odann nda mavi
grnen renkleriyle kendiliklerinden ondan uzaklayorlar, sa
raryorlard.
Liau Han-i pencerenin kenarna gitti. Dokuma tezghlarnn
grlts avluyu ve ky mahalleleri dolduruyordu. imdi, yaz
sonuna doru ilk kez aaya doru baktnda, dokuma tezgh
larnn klarnn yanm olduunu grd. imdiye dek hep
glgedeymiler gibi grd eylere, hepsi bir yana dnk
kzlarn yzlerine ayn hareketleri yapan ellerine dikkatle bakt.
Aada otuz kz iinin saati 43 kurutan altklarn biliyor
du. Bu caddeyi kendi caddesinden, Belke ailesini kendi ailesin
den daha iyi tanyordu. Ama bu ok iyi tand avlu, koyu renkli
talarla deli yer, atlyeden gelen aydnlk, bunlarn hepsi imdi
ona gerekmi deil de anymlar gibi grnyordu.
Bazen yolculukta insan btn yaam boyunca kalmak iste
dii bir otelde birka gece geirir, diye dnd. Oradan ayrl
mak insann kendi evinden ayrlmas kadar gtr. Belki imdi
aabeyim de odasnn penceresi nnde duruyordur ve ayn ha
berler onun da iini skyor, onu da kalmak istedii bir yerden
ayrlmaya zorluyorlar dr.
Liau Yen-kay karsyla birlikte Moskova'da baheyle evrili
eskiden bir bankere ait olan ve sonradan Sun Yat-sen akademisi
nin rencileri iin yurt yaplan eski bir evde kalyordu. Krk ay
nalar, merdivenlerdeki yaprak yaprak dklm al kabartma
laryla evin ii srekli olarak tanlyormu gibiydi. Parke kapl
byk salonda krk renci iin hazrlanm yataklar bulunuyor

du. Liau Yen-kay kars ve birka hafta nce domu ocuu ile
kk ve sakin bir at odasnda kalyordu. Odann duvarlarnda
sessizlik sakl gibiydi. Yoldalar arada srada bu odadan bir so
lukluk hava almak iin yukar geliyorlard.
Liau Yen-kay ve kars: "Birbirimizi sevdik, uzun bir zaman birarada iyi yaadk. Ama imdi artk ayrlmann, almalarmza
geri dnmenin ve ocuu devlete brakmann zaman geldi." di
yorlard.
Elinde olsayd LiauYen-kay, ocuu ayrlmas daha kolay ol
sun diye kans evde yokken gtrmek isterdi. Ama kans ocuu
kendi eliyle gtrmek istedi. ocuk ve kalbi, iki ta gibi sakindi.
Ama Liau Yen-kay kadnn akaklarnn nasl titrediini
grd.
Kadnn daha nce hareket etmesi kararlatrlmt. Liau ha
reket etmeden nce son bir defa ocuu grmeye gitti. Pencerenin
kenarnda durup ocuu ellerine ald. Oullan doduu zaman
babasmm duyduu sarho edici sevin akima geldi. Topa gibi bir
olan, uykulu hali ve ekik gzleri ile ona bakyordu. ocuu geri
verdi. Bakalan alsnd. Sonra alrd naslsa ocuu.

IV

Mart ay iinde bir gn Bato kars ve oluyla sirlikte, yurt


talarnn Macar devriminin yldnmn kutlamak iin Ber
lin'in batsnda kiraladklar lokalin kk salonundan ieri gir
di. Ge kaldna kzyordu -Marie kk ocuu kapcnn kansna brakmaya kesinlikle kar km, ge kalmlard. Bato yol
da gelirken Marie'nin niye byle deimez ve zayf olduunu ve
bir insan deitirmek iin ne kadar byk bir g gerektiini, bu
gcn kendisinde olmayn dnyordu.
Ayaklannn ucuna basarak ieriye girdiler. Gecikmi olduklan iin utandlar. Herkes onlara bakyordu. Bato bu baklardan
herzamankinden daha baka grndn farketti. Dierleri de
aradan geen bir yln etkisiyle deimilerdi. Yolda gelirken
Yoldalar F: 1(V 145

dnd izgiler yzlerinden kaybolmutu. "Neue Welt"in re


daksiyon odasnda hergn Bato'nun karsnda oturan ksa boy
lu birinci redaktr Gyula, 1919'un 2 Austos'unda cephenin par
aland haberini oturum odasna getirdii gnk gibi souk ve
aresizlik iinde bakyordu. Olaanst sararm yz ile Faludi, kesinde Drdnc Alay dzenle kente getirmi olmann ra
hatl iindeymi gibi oturuyordu. Cephe yarld zaman kendi
sine verilen kk bir ii, byk bir baaryla sona erdirinceye
kadar gvenilmez bir adam gzyle baklan kk ve dank
grnl Mika dizlerini yukar ekmiti. Ama Mika btn
bunlar dnyor deildi imdi. Durumunun ok kt olmasna
ramen, arkada Stricker'in geen hafta getirdii "United
Press"de alma nerisini geri evirdii iin gurur duyuyordu.
Bunu yapmazdan nce arkadalarnn kendisine kukulu gzler
le bakm olmalarna kzp durmutu geen hafta, ama imdi ne
riyi geri evirmi olmaktan gurur duyuyordu. Kk Emst Papp,
btn Avrupa'y bir utan br uca yryerek gemiti. imdi bir
raslant sonucu burada bulunuyordu. Macerac yllarnn gln
iysilerini birka saatliine zerinden kartmt. Herkes iin
bir zamanlar ne idiyse, imdi de oydu: onuncu blgeden gen bir
yolda.
Bato karsna bakt. Bir zamanlar kamndaki ocuuyla snr
rahata geebilmesi iin ondan ayrld gnk gibiydi. (Bugn
buraya gelmezden nceki kavgaya neden olan ocuktu bu.) Hajnal zerine krmz bir rt rtlm krsye kt. yi bir ko
numac deildi. Cierlerinin btn gc ile, ellerini krsye
yaptrm, anlarn alevini yeniden canlandrmaya alt. Her
kes sessizce onu dinliyordu. Geen yln olaylarn, mahkemeleri,
Rkosi'nin mahkeme nnde yapt konumay anlatyordu. Bu
son blmde, sanki birisi byk bir enerjiye g vermi gibi,
szleri devinim kazand. Dinleyiciler skntdan bouluyor gibiy
diler. Bhm krsye bakarken, yaknda yurda dnm olacam
diye dnyordu. Faludi, ite ben bir zamanlar buydum der gibi
iini ekiyordu. Bato kolunu Andris'in sandalyesine koydu. Olu
na bakt. Kk alm kr krt. Can sklyordu ocuun.
(Barmayasn diye elimi azna nasl kapatmtm Andris hatr
lyor musun? Seninle daha ok uramam gerekir ama lzumsuz
adamm biriyim ite ben, sana her eyi anlatmak isterdim ama o

cuklarla nasl konuulur onu da bilmiyorum.)


Ayaa kalkld, kk salonun bir kesinden, belki de Faludi'ydi bu, Enternasyonal Macarca olarak balad. kinci ktaya
gelindiinde duraladlar, ou ancak Almanca devam edebildi.
Franszca bir ses de duyuluyordu: "Formons-nous et demain".
Belki de Paris'den gelen kk Papp'd bu. Ama gene de mar son
ktasna kadar ekingen ve yeteneksiz sesleri birarada tutmasn
bildi.
Caddeye ktklarnda Bhm Bato'nun arkasndan koup ona
yetiti. "zr dilerim, birka dakika konuabilir miydik?" -"Elbette." Bhm'n kendisinden bir ey istediine arm ve sevin
miti. Onun gen ve iindekini gizlemekten uzak yzne bakt.
"nemli bir ey deil, allahasmarladk demek istemitim sa
dece. Burada birbirimizi ok az grebildik ama gene de zellikle
sizinle vedalamam gerektii kansndaym.
Buradan ayrlyorum. almak iin yurda gnderiliyorum!
Uzun zamandan beri btn isteim buydu. imdi oldu ite."
Bato sarsld. ok seviyor olmasayd, Bhm' bir kere daha
kskanacakt. "Eh, ok iyi demektir."
-"yi mi? Burada her eyin kark ve zor olmas yznden en
iyi eyin buradan ayrlmak olduunu dnmtm uzun za
man, ama sonra burada her ey daha g olduu iin buradan
ayrlmay istemenin yaln bir karar olduunu farkettim, anlyor
musunuz?"
"Evet, anlyorum." ou kez yalnz bana dne dne es
kittii btn her eyi imdi, hanz bozulmam aklklaryla ye
niden, gen bir adam gibi dnmek istedi.
"Ama sonunda nerede olmam gerekiyorsa oraya gitmeye karar
verdim, en ok gerekli olduum yerin oras olduundan kuku
yok."
Benim en ok gerekli olduum yer neresi acaba, diye dnd
Bato.
"zellikle sizinle vedalamak istedim," dedi Bhm. " "nk
siz olmasaydnz belki de hi gitmezdim. Bana ilk gc veren siz

oldunuz. Ders verdiiniz odaya ilk girdiim zaman, her eyi


dzen iinde gryordum. Darya ktm zaman dzenli ol
duunu sandm her eyden kuku duymaya balamtm."
Bato glyordu. "Pek de yle deil canm." Bhm' davet etti,
Bhm kabul etmedi. Son gecesine kadar almas gerekiyordu.
Birbirlerine sarldlar: "Kendine iyi bak."

Anka hapisaneye drdnc kez grmeye geldiinde Janek'le


konuamayacan bildirdiler. Bir yiyecek pakedi brakmak iste
di, o da kabul edilmedi. i skntyla dolu olarak kente geri dnd.
Janek'le birlikte yatan bir iinin adn anmsad, byk kentin
en cra kesinde kk bir kulbede buluncaya kadar bu ii ai
lesini arad. Bayan Dombrowski durumu biliyordu. Hapisanedeki
yeni ynetmelie kar gndr alk grevi yaplyordu. Bayan
Dombrowski krk yalarnda zayf bir kadnd; her kanuda An
ka'dan daha yetenekliydi. Yabanc ve oral erkeklerin, kadnlarn
ve ocuklarn doldurduu kulbede her eyi o ynetiyor, btn
yk o omuzlannda tayordu. Sesi barmaktan erkek sesi gibi
olmutu; ta ve demir ilerinde almaktan parmak ulan kal
nlamt. Trnaklar yok gibiydi, ama gene de orada burada
kouan ocuklan kenara ekerken sakin ve iyiydi elleri.
Kocas ok hapse girip kmt. Aileden bir erkek hep hapiste
olurdu zaten. Bazen de hepsi birden. O zaman kadnlar, iki kz
karde, kocam bir ana ve bir grmce geinmenin bir yolunu bu
lurlard. Ama ierde kimse olmasa bile gene de Bayan Dombrowski hapisaneye gider 'siyasiler iin' ekmek gtrrd.
ocuklar evdeki azck eyann alt stne gelmi bir ekilde
karmakark durmasna alktlar.
u son iki yl iinde, hemen hemen her ay, ilerinden birisi ka
rakola gtrlm, sorguya ekilmi ve dayak yemiti.Ama
Dombrowski'ler bununla pek uramazlard. Yaamlannn harc
olmutu byle eyler.

Grev ya da miting olduu zaman kentin kuzayindeki bu ku


rum dolu ve pis mahallelerinde her ey canlanrd. ocuklarn
telgraf direklerine trmanp kzl bayrak astklar, bir grevden bir
dierine, yasaklanm bir yryten bir baka yrye, ora
dan hapisanelere kadar gittikleri bu evlerde dnyaya gelmiler
di. Bayan Dobmbrovvski hapisane yaantsnn btn incelikleri
ni, btn kurallarn btn numaralarn biliyordu. imdi bu du
varlarn arasnda, dalarn arasndaki obanlar gibi yayordu.
Anka'nn sorusunu yantlad: "Normal olarak birbirlerinden
ayrr, hcreye koyarlar. Yarndan sonra da yapay olarak besle
meye balarlar." Grm geirmi kadnlarn, yzlerinde hl bi
raz kzart ve yuvarlaklk kalm gen kadnlara baklarndaki
sessiz bir kk grmeyle Anka'y inceliyordu.
Sonra devam etti: "Seninkine bir ey olmaz. Naslsa gen, ste
lik ieri gireli ok olmad." Erkeklerden biri sze kart: "Doktor
Clink yapar bu ii. Neyse o brlerinden iyi." Birisi bir doktoru
anlatmaya balad, boruyu yle sert sokmutu ki, ieri, tutuklunun yemek borusu yrtlmt.
Bayan Dombrowski Anka'ya kal dememiti, ama Anka'nn
kendiliinden bir keye kvrlp kalmasna da hayret etmemiti.
indeki znty yok etmeye alarak, Donbrowski'lerin kaba
gllerini, her an bir tehdide dnveren konumalarn dinli
yordu. Kadnlardan biri kolunu tuttu, teselli etmekten uzakt.
"Ne oturup duruyorsun orada, yanmza gelsene." Anka denileni
yapt. Bir sre gzler bir aa bir yukar onu incelediler. Bu kul
bedeki tek yumuak ve aydnlk ey baklard. Sonra baka ey
lerle uramaya koyuldular.
Ertesi gn leden sonra Bayan Dombrowski Anka'nn kendi
siyle birlikte gelmesini syledi. Tren yolunun yanndan, henz
inaatlarn ykselmedii ho bir araziden, kentin kysndan
yrdler. Dombrowski en yksek noktaya kp korkun bir ses
le bard: "Hey!" Anka heyecanla bacaklarn am, gri renkli tel
rglerle kapl sonsuz sayda pencereleri olan bir ta ynna
doru baran bu kadn seyrediyordu. Kardan cevap gelmesi
Anka'ya mucize gibi geldi. Barmann iindeki szleri anlam
yordu. Bayan Donbrowski kt yerden aa indi ve konutuk
larn zetledi: "Sylediim gibiymi. Ayr ayr yerlere koy

mular. Greve devam ediyorlarm." Tren yolundan geri dner


lerken karlarna bir nbeti kt: "Ne bardn yle le kar?"
Dombrowski Anka'ya yrmesi iin iaret etti. Aadaki sokak
ta yeniden karlatlar. Evde stndekileri karp askerin
yaptklarn gsterdi. Srtna mrekkep dkmlerdi sanki! "Be
ni tuttuu gibi seni tutsayd Anka, iki paraya ayrlverirdin."
Janek grevin daha ikinci gn hcreye konulmutu. nc
gn idareden adamlar gelip grevin sona erdiini sylediler. Ja
nek, tutuklulardan kurulu bir komisyon gelip kendisine bir ey
sylemedike grevi srdreceini syledi. Bu istei yerine geti
rilm ediinden kendisine yalan sylediklerini ve grevin
srdrldn biliyordu.
ki gn daha geti. Birileriyle iliki kurmak iin gsterdii
aba boa gitti. Huzursuz olmaya balad, belki de grev gerekten
sona erdirilmiti, tdaredekiler sonra ona bunu sylemi olduk
larn iddia edebilirlerdi. Burada cra bir hcrede kendisini
lmeye brakm olabilirlerdi. Ama gene de alk grevinin hl
srdnden emindi. Tahta sraya uzanmak ve dnmekten
baka yapabilecei bir ey yoktu. lk bata biraz ar hissetmiti;
imdi sadece ba dnyordu. Dnemez olmutu. Dnmeye
balad m, kafasndakiler blk brk anlarn iinde yok olup
gidiyorlard. Anka'y dnd, belki de bugnlerde buralara ka
dar bouna gelmiti, kucandaki kundan iindeki ay yzyle
beraber. ocuun oktan ldn unutmutu.
Anka da ayn blk brk anlarn tozu iinde yuvarlanyor,
bu anlar birleip bir eyler olmaya alyorlar, sonra gene toz gi
bi yokoluyorlard.
Altnc gn hastaneye karld. Kollan aa sarkm, kflen
mi gibi yemyeil bir yzle sedyede tanan Dombrowski'yi ancak
grebildi. Demek hepsi grevdelermi, diye dnd. Elleri ve
ayaklaryla kendini savunmaya alt, sonunda yorgun dt.
Kafasn yakalayp enelerini ayrdlar. Ter iinde kfr eden
bakclarn arasndan Doktor Clink iini gryordu. steksizlik,
korku ve dar uram gzlerle dikkatlice boruyu ieri soktu.
Janek'in yanndan sedyeyle geirilen Dombrowski'den bir az da
ha az kukuyla, niye yapyorum bunu sanki? diye dnd.

Lahana ve soan kokan yoksul odann bir kesinde Anka otur


mu bekliyordu. Doktor Clink hem teselli etmeye alyor, hem de
ondan kurtulmak istiyordu. Zaten on onbe adamn iinden hangi
sinin Janek olduunu hatrlamyordu.
kinci hafta balad. Hergn yapay olarak beslenmek iin hasta
neye gtrlyorlard. Janek'e greve devam etmesi sylendi. Son
ra Dombrowski'nin ar hasta olduu haberi geldi. Janek'in duru
mu da iyi deildi ama! gen ve salam vcudu her ktle dayana
biliyordu. Dayanamayaca bir ey olabileceini Janek dnemiyordu bile. On ikinci gn Dombrowski'nin ld haberi geldi. Bu
acl haber bir sre iin Janek'i yeniden canlandrd. Aradan geen
aylar boyunca Dombrowski'nin geni esmer yz hi deime
miti. Btn bu aclar, straplar o denli iyi tanyordu. Kim bilir
Dombrowski'ye neler yapmlard. Dombrowski'nin karsn
dnd. Kaba, neredeyse aalayarak teselli eden szlerle: "Sen
olmadan da yrtyoruz ileri," demiti. Bu zayf ve kara kadn,
kendi gen ve beyaz karsndan daha bir scaklk la dnd.
Alk grevine devam etmesi gerektii haberi geldi gene.
Hcreye idareden adamlar gelip, baka bir yere gnderile
ceini,-hazrlanmas gerektiini sylediler. On ikinci gnyd gre
vin. Baka yerlere gnderilmekle grev krlm oluyordu. Tutuklulan baka baka kentlere dattlar. "Grev bitirilsin," diye bir ha
ber geldi-ama Janek a kalmaya devam etti. Dar karlr kar
lmaz yere dt. Trene nasl bindiini hatrlamyordu. Trenin iin
deki sarsnt kafasndaki dnceleri datyordu. Hatta bazen
banda bekleyen nbetilerin pencerenin kenarnda duran soluk
ekillerini, onlann resimleriyle kartryordu.
Sapa bir yerdeki Pozan hapisanesine konuldu. Bu seferki grevi
kaybetmilerdi. Grevcilerin bazlar iin ac bir son olmutu bu.
Ondan sonraki bir yl boyunca ne bir grmeci ne de bir mektup
yz grebildiler.
Anka zaten gelemezdi. Bu arada onu da tutuklamlard. Janek
bunu, Anka serbest brakldktan bir yl sonra renebildi. Anka'y
sevinle beklemiti hep. Rusya'ya gitmezden nce karsnnihangi
hapisanede yattn dahi renememiti.

Dokuzuncu Ksm
I

Ynla adamn doldurup ezdii ve fabrika avlularnn arpk


bir drtgene tamamlad meydanda yaklak olarak altm
kadn bekliyordu. Daha nce bildirildii gibi ocuklarn da yan
larna almlard. Rutubetten ve yorgunluktan kslm ince
kadn sesleri ve ocuklarn barmalar dier mitinglerdekine
benzemeyen olaanst bir hava katyordu yrye. Yzlere
yeni doan gnn zayf klan vurmutu. Haftalardr alma
yan fabrikalann l bacalan, henz topra tutamayan sulu bir
sonbahar kar ile rtlyd. Kirli fabrika duvarlannn arasnda
kalan dar yoldan birka kadn daha bartlerinin ular
uuarak gelip oradakilerin arasna kartlar. Bayan Dombrowski kucanda byke bir kundakla, kzkardeinin en kk
ocuuyla geldi. Gelir gelmez kaba sesi hemen her yanda duyulur
oldu. Yry balamt. En ndeki iki kadn byk pankart
atlar. Drt bir yan ak caddeye ktklannda rzgr bezi gerdi,
geriye itti, kadnlardan biri yere dt. Pankart hepsini gtren
bir yelkenmi gibi bu duraklamada btn yry geriye doru
etkiledi. Kadn stn ban dzelterek yerden kalkt, fakat
Dombrowski gelip kzgn bir hareketle kadn yana itti, ku
candaki kunda ona verdi, pankartn sopasn ald, erkekler
gibi kalasna dayad. Kalannm arasmdaki izgi o kadar derindi
ki ieriye doru cann actyordu. Sekizinci blgede baka kadn
lar da katldlar. Erkekler kaplarnn nlerinde gruplar halinde

durmular baryorlard: "Tamam ite, byle olmalsnz!"


ocuklarn barmalar ve grltleri dnda hi ses kar
madan, marsz ve slogansz, en ndeki tek pankartlaryla, dier
yrylerdekine benzemeyen admlarla kentin iine doru gir
meye baladlar. Yoldan geenler laf atyorlar, ellerini sallyor
lar, kfr ediyorlard. u deli kadnlara bakn. Evlerinde otura
caklar yerde. Bunlar byle fazla yryemezler. Benimki olsa ya
pacam bilirdim. Ulski caddesinden polisler geldi. "Haydi, hay
di, doru evinize cad karlar, bir, iki, !" Birkan yryten
ayrp coplaryla klarna vurdular. "Gerisi eve dnnce." -"Haydi bakalm artk, yetti, imdi yiyeceksin aznn ortasna orospu
seni." Coplaryla vuruyorlar, yumrukluyorlard ama olmuyordu.
Yryn yanna gelenler homurdanmaya baladlar: "Brakn
yahu, kime ne yapyorlar ki."
Dombrowski arkasna dnp yoldalarna bir eyler syledi,
pankart gerildi ve ne doru atld. Birden arkasna dnd. Geridekilerin rengi umu, gergin yzlerinde karanlk ve aydnlk
baklar vard. "u bezi arkadakilere ver. Elinden alacaklar im
di." Kolunu bktler, dizlerinin zerine dt, iniltiyle yere
yld. Bir an evresi o denli sessiz olmutu ki krlan sopann se
si bile duyulmutu. Acyla kvrlm geni gvdesi zerindeki
yz hi deimedi. Yava yava ayaa kalkt. "Senin ne mal ol
duunu biliyoruz." -"yi ite, beni tanyorsan mesele yok." -"u
pis azn kapatyor musun sen! Kocana syle de azna indirsin
iki tane." -"Benim kocam Mokotow'da br dnyay boylad. Kent
mezarl 108'inci srada soldan nc mezar. Git oralar da ara
istiyorsan."
Alayp szlayan bir ocua dnp: "Tamam tamam ite, artk
geti, kes u alamay." dedi. Kendilerine bakan insanlarn iine
ocuu arkasndan srkleyerek dald; evresindekiler kenara
aldlar, onu korur gibi arkasndan yrmeye baladlar. imdi
her ey bitmie benziyordu. Ama kilise sokanda gene bir araya
geldiler. Polis yolu kesemeden vilayetin nne varmlard.
Dombrowski kzkardeinin ocuunu kadnn kollarndan ald ve
hzla vilayetin merdivenlerinin zerine koydu. Bir anda merdi
venlerin st, st ba yrtk, alayp szlayan bir sr ocukla
dolmutu; ocuklar ellerindeki ktlar saa sola sayorlard:

"Bunlara yiyecek bir eyler versin devlet, bizim hi bir eyimiz


kalmad, sen emzir bu ocuklar general." Kadnlar birbirlerin
den ayrlp kalabaln iine daldlar. Polis nne gelene vuru
yor, kfr edip baryordu: "Allah cezasn versin sizin gibi kar
larn! Aln u pilerinizi oradan be!" Kalabaln iinden bir yer
lerden demiri taa srtermi gibi, sert, kaba bir kahkaha duyul
du.
Jaek o gne kadar kzl bayraklar sadece karanlk, inat
ynlarn ellerinde en son anda, silhlar patlad zaman ykse
lir grmt. Ya da zayf erkek ocuklarnn ellerinde, tehditkr
bir kentin zerindeki geni ve bo bir gkyznn altnda telgraf
direklerinin zerinde.
Bugn kenti sevin dolu bir alev sarmt. Damlarn zerine
konmu projektrler dnerek klarn gerilerde kalm pencere
lerin ve kaplarn kzllna tutuyorlard. Bunlarn arkasnda
Kremlin karanlk ve neredeyse yalnz kalm gibiydi; yaayanlar
ise bezleri souktan donmu ve karla arlam bayraklaryla
karlarn zerinde yryorlard. Konumaclar tribnlerden
aaya doru, bir kprnn zerinden dereye ta atar gibi, yln
sloganlarn, sosyalist kuruluun zaferini, be yllk pln, parti
iindeki birlii haykryorlard. Sadece gelen seslerin incelii ya
da kalnlndan gelenlerin erkek mi, yoksa kadm ve ocuklar m
olduu anlalyordu. Janek'in her "Yaasn" diye barnda
dilerinin arasna biraz daha souk giriyordu. Souk oradakile
rin balan zerine alak bir tavan gibi bask yapyordu.
Janek'in yannda tfeini omuzuna vurmu yryenin hare
ketleri, karn demir gibi souundan zlm gibiydi. Janek
Dombrowski'yi dnd. O olsa, imdi yannda byle esmer
yznde neeyle tfeini omuzuna vurmu yryemezdi. Bura
da bir gn kalmas, snrdaki tahta takn altndan geri dnmesi
iin yeterdi. Ama hapisaneden sa kamamt; son yllarda
kukular artmt, sk sk az dalana tutuur olmulard, son
ra bir ara gene ii rahat etmiti, bunun getirdii gle alk grevi
ni sonuna kadar srdrebilmiti: sonunda cam kmklan ve para
lanan bir yemek borusu.
Daha sonra Janek karanlk bir sokakta durdu. Gece yaan kar

her eye egemen olmaya balamt. Bayraklar yoktu artk.


Kk gruplar silahlar ve pankartlaryla iletmelere dnyorlard.Janek bunlardan birisine katlp sokaklardan yrmee
balad. Pankartlarn sopalar, bunlar saatlerce tamaktan yo
rulmu ellerin ardndan karda yryenlerin iki yannda ince
uzun izgiler brakarak srkleniyorlard. Pankartn bezi,
yryenlerin gslerine yapm kalmt; kaln ve srkleyici
sesleriyle, Janek'in fabrika kapsnn giriinde son ktasn artk
duyamad bir arky sylyorlard:
Saporojye'de kan akar
Byk alk zaman
Ekmek deil toprak yer insanlar
Yeni iktidarn drdnc ylnda
Buguy boynunu uzatt
Kargalar bardlar:
Dayanamazlar, yklrlar
Yeni iktidarn drdnc ylnda.
Biz Cejinski Sovod'lu iiler
Savatan dndk, ne izme ne ekmek
Silahlar braktk fabrika bacalarn sttk
Yeni iktidarn drdnc ylnda.
Janek hapisaneden ktndan beri Anka'dan haber ala
mamt. Hi durmadan mektuplar yazp yolluyor, hi durmadan
Anka'y aryordu. Daha baka yoldalar da vard, sarn, iyi
kzlar. Ama Anka'yla kendi isteiyle beraberdi, bunlarlaysa
yalnz kalmamak iin.
Moskova'da hemen hemen her akam Polonya kulbne gidip
soruyordu. Arkadalar artk biliyorlard, ite gene Janek sorma
ya geldi. Hibir haber olmad halde cevabn alnca arka
dalarnn yanma oturuyor, hemen deiiyor, onlarn neesine ve
akalarna katlyordu. Bir seferinde karsnda oturan kolunu
karsnn omuzuna koyunca Janek gzlerini yere doru evirmi,
adam da hemen kolunu geri ekmiti.
Dnmeden iki hafta nce bir akam Stroof la paylat odaya
gelmiti gene. Arkada henz eve dnmemiti. Janek'in can
sklmt, bir odada yalnz bana kalmay sevmezdi, beklemeye
balad. imdi burada sadece iki haftas kalmt. Belki de annesi
ve kzkardeini kaybettii gibi Anka'y da kaybetmiti. Belki de

benim iin byle bir tek kiiye balanp kalmam yanl. Yuvarlak
ban yatan kenarna bastryordu. Byle zldm iin utan
malym. Byle benim gibiler iin bir tek insana bal olmak kt
bir ey. Ama belki de canm skkn olduu iin imdi byle
dnyorum. Kimbilir belki de benim iin bylesi daha doru. u
Stroof da bir gelse. Onunla da byle eyler konuulmaz ki.
Bir saat kadar sonra Stroof yannda iki kiiyle birlikte gelip,
Janek'e kulbe gitmesini syledi.
Gece yarsn oktan gemiti, yemek yenilen yerin klar
sndrlmt. Okuma odasnda bir ka kii heyecanla satran
oynuyorlard. Janek oturanlarn, kapdan girmesiyle oyunu ne
den kesip kendisine sinsi sinsi baktklarn karamad. Kede
bir srann zerinde gen bir kadn battaniyeye sarlm uyuyor
du. Battaniyeyi dolduran kadnn yumuakl ve yuvarlak hat
lar Janek'in gnlndeki boluu da doldurdular. Battaniyenin
ucunu hafife kaldrd, yukar ekilmi yuvarlak bacaklaryla An
ka uyuyordu. yle byk bir sevin yoktu iinde, sadece " Neyse
her ey dzene girdi"nin getirdii bir sevin. Kadnn souktan
sertlemi yanaklarna dokundu. Uyandrmaktan korktu. Dier
leri bu karlamay grmek isterlerdi, ama Janek kar kt: Siz
eve gidin, ben burada beklerim.

II

Aden'in kar gibi beyaz rhtm gzden kayboldu. Hep ayn yere
doru bakmak anlamszd, ky oktan incecik bir izgi olmu, belli
belirsiz, ufukla birlemiti. Kpeteden ayrldlar. ,rYolun yarsn
getik demektir." Balan nlerine eik, gverteyi geip ezlongla
ra doru yrdler. Liau Han-i denize bakt, o anda yurt zlemiy
le, yurda yaklamann verdii heyecan arasndaki snn getiini
hissetti.
Doktor Tsen Marsilyada gemiye binmeden nce yanma gelmi
ve: "Merhaba yolda!" demiti. "Sen, ben ve aabeyin, mz
Berlin'de karlamtk. Galiba seninle kamaralanmz ayn. Es
ki grevimize dnyoruz ikimiz de, ama imdi yurtta durum
deiti."

ezlonglarn yanyana koydular. Dn gece Aden'den satn


aldklar ngiliz gazetelerini okumaya koyuldular. Kafalar yaz
lan zmlemeye urayordu. "i bu kadar ileriye gtrd ite,"
dedi Liau. "Kanton1da sendika bakanlarm tutuklamlar. Ha
berden anlaldna gre ldrlm de olabilirler." Tsen: "Al
nan bu nlemlerin gerekli olduuna inanyorum," dedi. Liau bo
yuna gazeteyi okuyor, arasra da Tsen'e bir eyler soruyordu; berikiyse hemen hemen hep ayn ekilde cevap veriyordu: "Ne
urap duruyorsun, bu yarm yamalak haberlerden gerei
naslsa renemezsin. Yaknda kendi gzlerinle greceksin hep
sini."
Liau arkasna yasland. Sabahn bu erken saatinde scak daha
imdiden ekilmez olmutu. Deniz ve gkyz bir an panldayan ilmikleri gibi grnyorlard. Liau gzlerini yumdu. Gemii
dnyor deildi. Arkasnda brakt yl, imdi anlann derle
yip toparlayamayaca kadar gerilerde kalmt. Varaca yeri
dnyordu. Beni acaba nereye gnderecekler, bakalm bir ie
yarayacak mym? Uyuman gerekiyor. Dinlenmi, sinirlerim
yatm olarak inmeliyim gemiden. Acaba aabeyimi grecek
miyim? Hi deilse iki ay kadar onunla kalabilsem, belki de he
men baka bir yere gnderilirim. Aabeyimi beklemenin ne ge
rei var. Zaten kimsenin kimseyi grd yok.
Aklna nnde durup karanlk avludaki atlyenin klarna
bakt pencere geldi. Bir sre oralar dnd. Avlunun
stndeki gk masmaviydi ama, aada gene de klar yanyor
du. Arkasndaki kap ald. Ardna dnmek istemiyordu hi, ge
ne de dnd. Yrei duracak gibi oldu. Doktor Tsen kendiliin
den gelmi, odann ortasnda oturuyordu. Liau bunda korkacak
ne olduunu karamad. Ama korkuyordu gene de, tkanacak gi
bi oluyordu. Gerek deil bu diye dnd. Tsen ayrld gitti
artk, ikimiz beraber bindik gemiye ama Tsen alnan bu nlemle
rin gerekli olduuna inanyor.
Liau derin bir soluk ald. Doktor Tsen ondan yana dnd. ze
rine doru eildi, uyuyan yzne bakt. Ne kadar genti. nce
alnnn arkasnda kprdanan dnceler gzle farkedilebiliyordu. Tsen usanmadan bu yze bakt, eyrek saat, yanm saat. De
nizle gk arasnda birka gramafon grlt edip duruyordu. Ba

cadan kan duman arka gverteye doru uzanyor, havaya ac


bir tad veriyordu. Dumandan ksren yolcularn arasnda
krmz giysiler iinde bir ocuk elindeki kk sepeti sallayarak
dondurma ve limonata satmaya alyordu. Liau Han-i olduu
yerden doruldu. Gmlei ve salar terden srlsklam olmutu.
Ayaa kalkt, kpetenin yanna gitti. Deniz kprtszd, gemi
nin yan tarafnda atrdayarak kpkler karan byk ark ge
minin gvdesine yaptrlm bir kanat gibi duruyordu. Deniz ve
gn birletii ufka yakn bir yerde gemi grnyordu. Liau
acyla drt yl nce yurttan ayrln dnd: "Ayrlmasaydm
imdi dnmeme de gerek kalmayacakt. Bunlar dnmek de ne
kadar anlamsz. Bu ii olduu gibi kabul etmek gerekiyor." Tsen
yanma geldi.
Bu yolculuk boyunca birbirlerine o kadar almlard ki bir
birlerini hi yalnz brakmyorlard. Liau bam denizden gver
teye doru evirdi, Tsen'de dnd. "u aadaki kza bak, gzel
deil mi?" dedi. Aada kk esmer bir yz bir tutam san iin
de, yukarya ekilmi plak iki dizin yannda yatyordu. Liau bir
eyler demi olmak iin: "Evet ok gzel, harik," dedi. Tsen: "u
ufak tefek adam onunla m acaba," dedi. "Ama gzel bir kz niye
ikinci snfta yolculuk ediyor acaba?" Bir an Liau Tsen'in yzne
hayretle bakt. Birdenbire deiebilen bu yz onu rahatsz et
miti. Sonra glerek: "Belki de kskan bir kadndr," dedi. Tsen,
sanki Liausuz hibir i yapamayacakm gibi huzursuzland.
Akama doru scak azalnca Tsen'in enesi ald. "Aabeyin
Rusya'da deil mi?" -"Evet imdilik orada, ama yaknda o da
dnecek." -"Sen de balarda Rusya'ya gitmek istemiyor muy
dun?" -"Hayr, nce yurtta biraz alaym sonra." Liau aklyor,
Tsen merakla dinliyordu. "Sen harekete sonradan katldn, ama
dncelerini epey deitirmisin, nasl oluyor bu?" -"Basit, da
vamzn haklln anladktan sonra varmla youmla ona
katldm. nsan bir kere doru dnmeye baladktan m, kolay
kolay yanlmyor artk." -"Baban eskiden beri tanrm. iftlii
var deil mi?" -"Evet, iftlii elinden aldlar, sonra yeniden geri
verdiler. Babam memurdu, iyi para kazand, biriktirdii parayla
o iftlii satn ald."
Aaya indiler. Liau yataa yatt. Tsen'de yataa girdi. Bir

sre Tsen'i ne doru eilip Liau'nun uyuyan yzne bakmak is


tei uratrd. Byk bir ykn altndaym gibi dudaklarn
srarak kmldamadan ylece kald bir sre. Sonra dnd Liau'ya
bakt. ocuklar gibi koluyla yzn rtm uyuyordu, Tsen, ka
fasnn sadece arkasn grebildi. Ba, kaln telli, yolculuk sras
nda dikkatsizce kesilmi salarla kaplyd.
Singapur'da durdular. in mahallesine gittiler beraberce. Yur
da yaklamann ilk grntleri. Liau, hibir ey hissetmiyor mu,
yoksa belli etmemeye mi alyor, diye dnd. Son zamanlarda
hi konumaz oldu, yolculuk iin yanma ald szckler tkendi
sanki. Sonra gemiye dndler. Ayn yerlere uzandlar. Bir ara Li
au "Kanton'dan sonra yola ne zaman devam edeceksin?" diye sor
du. -"Henz bilmiyorum."
t

Malaka'dan dolaarak gemi son enlemleri de geti. Liau artk


hep susuyordu, varn getirdii ciddilik kmt zerine.
Ayn beinde Kanton'a vardlar. Kamaralarn birlikte boaltt
lar. "Yolun ak olsun yolda; yanancaya kadar burada bekleye
lim istersen." -"Senin de yolun ak olsun. Ama yukarya ksak
daha iyi, geminin limana girmesi uzun srer, yukarda bir sre da
ha beraber olabiliriz." Liau aceleyle yukarya kt, sabahn ilk
klarnn arasmdan liman, kara ve kent yeni yeni grnyordu.
Limana giriin ka saat srdn farketmedi, sonra birden ya
nam olduklarn grd. Tsen hal yannda duruyordu.
ni iin kullanlan kpr henz almamt. Geminin adam
lar Liau'nun hayretle seyrettii deiik niformalaryla oradan
oraya kouuyorlard. Tsen birden: "Sen burada dur, imdi gele
ceim," dedi. Liau olduu yerde kald, liman seyretmeye koyuldu.
Tsen yannda iki memurla birlikte geri dnd. "Milli hkmet
adna tutuklanm bulunuyorsunuz."
Tsen hemen oradan ayrlmak istedi, ama sonra gene de kald.
Liau'nun yzndeki hayret ifadesini grmek istemiti. Liau iki
memurun arasnda elleri onlarn ellerine demir yuvarlaklarla
bal, lkesinin topraklarna ayan ilk basan yolcu olarak
kprnn zerinden aa yrrken, Tsen onlar hemen arkalar
ndan, yakndan izliyordu.
/

Katerina Bordoni avluya kt, slak amarlar yanaklarna


arpyordu; yeni ykanm amarlarnn zerine yamur yap
yamayacana bakmak iin ban geriye att. Gk, beyaz ve
slak bir tlbent gibi avlunun zerine geriliydi. Karnna bastra
rak eve girdi. Hl douramamasna hayret ediyordu. Drt kez
amar ykam, ykadklarn drt kez kirletmiti.
erdeki odada patron, kundurac taburesinde oturmu, zemin
katm kk penceresinden ieri bakan mteriyle sohbet ediyor
du; bann tam stndeki kafesin iinde ku sallanp duruyordu.
rak masada bir tabak yemei ve bir bardak arab ile oturmak
tayd. Odada bunlardan baka bir kedi ve patronun karsnn o
cuklar da vard. Btn bu canllardan nefret ediyor, hepsinin
yzlerine birer beddua savurmak istiyordu. Etraf toplamak iste
di, birka para eyi yerlerinden alp koyduktan sonra skld. So
nunda gitti odada kendisine ait olan tek eyin, Bordasiglio'dan
getirdii eyalarla dolu sepetinin zerine oturdu.
Kapya bir adam geldi, kocas deildi, Pali. Yerinden ylesine
hzl kalkt ki neredeyse karn vcuduna yetiemeyecekti. Pat
ron arkasna dnd, mteriler pencereden ieri sarktlar. rak
elindeki arap bardan masaya brakt, birazdan duyaca
kfrleri bekliyordu neeyle.
Kadn Pali'nin nne gelip durdu ve sordu: "Ne istiyorsun?"
*
"Bordoni nerede?"
"Gelmedi henz, ne istiyorsun?"
Kadnn hali Pali'nin cann skmt, ksa bir cevap verdi:
"Yrye gitmek iin almaya gelmitim."
Kadn Pali'ye bir adm daha yaklat, masann arkasnda du
ran rak seviniyordu: ite imdi balyor. Fakat kadn kfr ede
meyecek kadar yorgundu, alak bir sesle cevap verdi: "Sana
yzdr sylyorum, Bordoni burada deil." Pali bunun zerine
arkasn dnp yeniden sokaa kt, kede Bordoni'yi bekleme
ye balad. Kadn gene sepetinin zerine oturdu, oturduu yere

monte edilmi gibi duruyordu. Odann ii barp aran,


kfrler savuran bir sr insanla doldu. Akam olmutu. Ma
sann zerindeki lamba yakld, patronun kars akam yemeini
hazrlamaya balad, kadnn kendisine yardm etmeyiine ier
liyordu. Ama Bayan Bordoni hi oral olmuyor, bir adada kalm
ve kendini sadece orada gvence altnda hissediyormu gibi sepe
tinin zerinde oturmaya devam ediyordu. Oda tabak atal sesleri
ve glmelerle doluydu, rak eline kk bir armonika alm
alyordu. ocuklar bararak bir eyler krdklar iin, belki de
kendi ocuklaryd bunlar, patronun kars sepetin iyice yanma
gelip, Bordoni'ye ocuklarna hakim olmad iin kfr etti. Bor
doni ayaa kalkmak istedi ama kam sancd, kalkamad, olduu
yerde kald, sonra ocuklar ve aslnda odadakilerin hepsi yava
yava sustular ve yerlerine uzandlar. Lmba snmt, kadn
sepetin stnde kvrlm bekliyordu. Yllardan beri her ey
ktyd, ve gn getike de ktleiyordu, anlalmaz oluyordu,
ama en kts Pali'ydi. Bir sre kt hi bir ey olmasa, bu Pali
denen adam geliyor ve kocasyla oturup kt bir ey nasl yaplr
onu kararlatryorlard. Hepsinin sulusu Pali'ydi, partiye giril
mesinin, oradan oraya dolamak zorunda olularnn, kocasnn
bu hale gelmesinin, her eyin sulusu Pali'ydi. Her ey onun yu
varlak ve yumuak yznn Bolonya'daki kk ve dzenli
odasna girmesiyle balamt. Bordoni yrye gitmemi olsa
imdi oktan burada olurdu. Ama Pali mutlaka sokakta onun yo
lunu beklemiti. Hi deilse imdi onu beklemek iin sokaa
kmak istediini dnd, ama karn sepetin zerinden ayrl
masna engel oldu. imdi sokakta bir aa bir yukar gidip gelen
ayak seslerini duyabiliyordu.
Yorganlarn altndakiler sesli sesli soluk alp veriyorlar, horluyorlard, uykusu kamt bir kere, Bordoni'nin yryten
sonra eve dnmeyip herhangi bir toplantya gitmi olduunu
dnd. Ayaa kalkmak istemiyordu ama, ba arsn da ne ya
pacan bilemiyordu. Yarna yorgun olacakt. Keke daha
domam u ocuu, hi domadan iyice kendi iine derinlere sokabilseydi, hi kamasayd dar, domu ocuklarn da yle.
imdi yava yava gn aaryordu. Katerina kocasnn bana
kt bir eyler gelmi olabileceini dnd.

Yoldalar F: 11/ 161

Ertesi gn iki yabanc adam kapda durup Bordoni ailesini sor


dular. Katerina sepetin zerinden: "Benim" dedi. Birisi dierinin
sylediklerini kendi diline eviriyordu: "Kocanzn dnk
yryten sonra tutuklanm olduunu ve yirmidrt saat iinde
Fransa'y terketmek zorunda olduunuzu bildirmekle grevli
yiz." Katerina her eyi zaten daha nceden bildii iin yavaa:
"Olamaz," dedi. Dieri sylenileni evirmeye devam ediyordu:
"Dileke verebilirsiniz tabii ama, imdi hemen kocanzla birlikte
hareket etmenizin sizin iin daha doru olacana dikkatinizi
ekmek isteriz."
Yabanclar gittikten sonra Katerina oturduu sepetten ayaa
kalkt, avluya kt. pten birka amar ald, ama sonra aklna
baka bir ey geldi, amarlar sal sollu gene ipe ast ve hepsini
slak bir tomar halinde toparlad. Patronun kars ve komu
kadnn densiz sorularn omuzlaryla savd. Sonra ocuklarn
ard, stlerini balarn dzeltti ve sepetinin zerine oturttu.
amarlarn yorganlarn iine sard.
leden sonra arkadalar iten dndler, Pali de geldi, ocuk
lar ve eyalaryla trene kadar gitmesine yardm ettiler. Saat alt
ya doru Bordoni, yannda yabanc bir adamla istasyona geldi.
Oradakilerin glerek ellerini skt. inde bulunduu durum onu
hi etkilememi gibiydi, yalnz kadnn baklar ve eyalar ra
hatsz ediyordu onu; kadn hastanelerden birinde kalsayd her
halde yreinde imdi hi bir acma duymayacakt.
Maubeuge'a kadar Bordoni ile beraber olmakla grevli ya
banc adam, Bordoni ailesiyle ayn kompartmanda onlarn
karsna oturdu. Bordoni sepette knlan bir keye sktrd,
yere bir rt ap ocuklar stne oturttu. emsiyesini
azaltmak iin gaz lmbasnn zerine koydu, fakat tren her istas
yonda durduka pencereden ieriye gene de o kadar ok k giri
yordu ki, ocuklar korkuyla uyanyorlard. Nihayet Paris'in
dna ktlar. Artk sadece demiryolu bekilerinin zayf klan
gecenin karanln bozar olmulard. Kans yannda sessizce
oturuyordu; eteini, sanki kamndaki ocuun dany ve iinde
bulunduklar durumun ktln grmesini istiyormu gibi,
karnnn zerinde dmdz yapmt.

Bordoni, son zamanlarda ailesi ile hi ilgilenmemiti. Parti


iin yapt btn almalarda kendisine mthi ayak ba olu
yorlard. Ama gene de bir yoldann kompartmannn iinde
yerdeki bir rtnn zerinde, gaz lmbasnn yeil nda ve
trenin sarsntsyla titreyen etleriyle yatan ocuklar yreine
aresiz bir yumuama veriyordu. Kars bir ara deimi, yepyeni
ve sert bir sesle sordu: "Nereye gidiyoruz?" Adam aceleyle
kadnn yzne bakt; yz de sesi gibiydi: yepyeni ve sert. "Beli
ka'ya." Kadn yeniden sordu: "Nasl bir lke buras?" -"Dierleri
gibi bir lke ite."
Kadn elini kocasnn dizine koydu. Adam aknlkla Katerina'nn elini dizinden ald, ellerinin iine koydu. Ak deildi ama
aktan da te bir eydi bu.

IV

Youn bir sis her yan kaplamt. Prutka'y doudan batya


doru dolduran kaln sis bulutu ve vadi rzgrnn iinde Kde'i
evreleyen dev gibi Kz Karde dalarnn arasndan ky mey
hanesinin kk kh ortaya kyor, kh kayboluyordu.
Meyhanenin evresindeki kk kulbelerinde yatan insanlar
bu kk k meyhaneye ekiyordu. Ve siste slanm bir adan
uzun bir yryn ardndan gelip durduu kapnn nnde
gzlerini bir an kapad. Ba dnd, kapnn yanma yasland.
Azn at, ama ak azndan sadece sis kyordu. erdekiler
kapdakini yava yava tanmaya baladlar, yaptklar uykulu
iten uyanp ona doru bardlar: "Dimof, sen misin? Neredey
din bunca zamandr?" Dimof ar bir hareketle kasketini kard,
kylleri ap sobann yanna vard. Soba souktu ama gene de
srtn dayad. "Koruluktan yryp geldim. Siste arandm dur
dum uzun zaman, ama yolu bulamadm. Buray karabildim an
cak." -"Neyi aryorsun ki?" -"Kulbesini." Kyller sustular. Di
mof kyllerin ince ve keskin baklarnn yzn bir aa bir
yukar kestiini hissetti. Sonunda birisi, "daha ok ararsn" dedi.
"Yarn gn ynca yukar kp bakarsn Kde'in toprak
ynna. Stoyanofun kulbesinin talarn eer karrsn top

ran altndan. Stoyanofun kk topran da imeceye kattlar.


Bizim buralar kartnda ldrld. lk onu ldrdler." Dimof
atld: "Stoyanofu mu ldrdler?" Ban sobaya sryordu dur
madan.
Dimof o korkun ka baardktan sonra, ne yukarlara, odun
kesilen yerlere, ne de kente gitmiti. kinci bir arama dalgas ka
ranln iinde onu kendi kynn sszlna srklemiti. Son
ra, bir ka gn nce, bir adam gelip ondan aa kylere inmesini
istemiti. Elbette bu istei yerine getirecekti ve getirdi de. inde
bulunduu uyuuk durumdan kurtulmas iin byle bir neri ge
rekliymi gibi hemen harekete geti. Stoyanofun fra gibi sert ve
alnna dm salar, onun kpei ve hepsi, sanki korktuu ey
kendi bana gelmi gibi gznn nnde canlanyordu. Deerli
lmleri zerinde konuuyorlard, almlard byle konuma
lara.
"Kars ve olu -tanr mrlerini uzun etsin- Banya'daki akra
balarna gittiler. Onlar Stoyanofu dverlerken Dudof kamt.
Hapisaneden dalara. Ellerini demir bir ubukla balamlard.
Ellerinin bal olduu bu demirle kapsn am, nbetiyi yere
ykm ve ormann iine kam. Gece yars ormandaki demirci
Dimo'nun kapsn alm, Orno deresinin oradaki kprnn
yanndadr evi, Dimo Dimofu demir ubuktan kurtarm, Dudof
tam bir gnlk zaman kazanm, geceyi Stoyanofun yannda ge
irmi -bizim haberimiz yoktu, belki de Prutka yolu zerinden
deil de, br yandan dolaarak gelmiti. O zanamdan beri bu ci
varda bir yerlerde saklanyor, Banya'da diyorlar, hemen yakn
mzda. Burada gvence altnda, bu yl ne denli gvence altnda
olunabilirse o kadar. Hatta, Partinin adn duymak istemeyip
ona kn dnenlerin ve parti hakknda hibir ey bilmeyenlerin
bile yannda sakland sylenebilir. Kaln kafalar Dudofun
yaptklarnn kendileri iin olduunu anlad artk. Bunlarn
arasnda trnann kirini bile kimseye vermeyecek adamlar var,
ama Dudof iin yatacak bir yer, Stoyanofun ona verebildiinin
hepsini vermeye hazrlar."
Dimof konuulanlar dinlemiyor gibiydi, yz karanlkt. Sto
yanofun kansm ve ocuunu grmek iin yolunu uzatarak Banyo'dan gemeye karar verdi. Aslnda Dudof la grmeyi tasarl -

yordu. imdiki yaantsnn banda, bundan ok klar nce


odun kesilen yerde Dudofun sesini duymutu, onunla btn
tankl bu kadard. O zamanlar iinde yaad sz ve ekmek
yoksulluu iinde o gne kadar hi aklna gelmemi btn soru
larna kesin ve ak cevaplar almt. zlemeler ve tehditlerle ka
rarm yreinin btn gcyle Dudofun syleyeceklerini dinle
mek istiyordu."
"Niye hemen gidiyorsun?"
"yle gerekiyor."
Dimof dikkatlice yerde ve sobann evresinde yatan kyllerin
zerinden geti; sanki biraz daha kalsayd, oday daha da stacakt.
"Siz niye hepiniz hala buradasnz?"
"Geri gnderildik. Hl eski odunlar depolayacaz. K daha
yeni balyor. Ky Kode'ten aa kayp gitse, kimsenin haberi
olmaz."
Dimof dar ktnda dalarn zerinde gece neredeyse
apaydnlkt. Sis, koyu ve parlak bir kpk yn gibi vadilere in
mi, dalarn sivri ular sisin zerinde kk tepecikler gibi
kalmt. Dimof geen sonbahar ocuun kendisine gsterdii yo
lu arad ve buldu. O zamanlar bu korkun yolu bir kere daha ge
mek bir yana, sonuna kadar yryebileceine bile bir trl ina
namamt. Bat yamacn yeni gemiti, uurum pek farkedilmiyordu. Kz Karde dalarnn glgesinin zerine vurduu
youn bir sis uurumu dzgn bir yzeyle gzden saklyordu. Di
mof un hemen yannda btn Prutka dzl korkun bir glge
gibi uzanyordu; ayaklarn bast yerde bir an akl kalmasayd
belki de daha ok korkacakt.
Derenin yatandan sisin iine doru indi. Dalarn ka
vutuu yerdeki nar aalar yer yer sanki gn aadan yukar
doru kouyormu gibi alev alevdi.
Dimof Banya'ya vardnda Stoyanofun karsnn nerede ol
duunu renmek iin birilerini uyandrmak zorunda kald.
Kyden aa doru yrrken kpei havlamaya balad. Bunu

btn kpeklerin havlamas izledi. Arad kulbe, yamaca yas


lanm uzun ve dik bir sokaktaki kulbelerin arasna skmt.
Dimof, Stovanof ve dierlerinin br tarafta almaya balama
larndan nce, sava sonrasnda bu kyde kyl birliinin salam
temeller zerine oturtulmu olduunu hatrlad. Ne de olsa imdi
kpek havlamalar ve kfr sesleri arasnda yeni gne hazrla
nan Banya salam bir kyd.
Dim of un ald kapy ksa boylu bir kadn at; uykuda
dalm salarnda hl saman pleri vard. Gelen adam keme
rinden yakalad, yukardan aa szd. Gzlerinde kck
noktalar parlad snd. kisi de tek bir szck bile konumadlar.
Kadn nden ieri girdi -birka adm arkasndan da Dimof- yank
bir et kokusu her yann sard. Kadm "Andreas!" diye seslendi.
ocuk sallanarak geldi, Dimofu tanynca iyice uyand. O da Di
mof u kemerinden yakalad, onun da gzlerinde kck nokta
lar parldadlar, ama snmediler.Glerek birbirlerine baktlar.
Grd her ey adamn gzlerinde derinliine yer etmiti. Ama
ocuun gzlerindeki parlt deimemiti; kk aln daha de
rinmi gibi her ey yer etmeksizin kayp gitmiti sanki.
Yava yava hepsi yerlerinden kalkp Dimofun elini sktlar,
sonra gene yerlerine oturdular. Stoyanofun karsnn akrabalar
arasndaki yeri iyi grnyordu. Kadnn herkese bir tas orbay
uzatndan ve tas uzatrken herkesin o gnk ii ile ilgili birka
sz syleyiinden belliydi bu. Kimse konua hepsinden daha ok
yemek verilmesine amamt, kadnn bildii bir ey ol
malyd.
Dimof odaya girdiinden beri olaanst bir eyler beklemek
teydi. evresine baknp duruyordu. Ama balarn nlerine
emi bir eyler ineyen bu esmer yzlerin hi biri Dudofun
yzne benzemiyordu. Az sonra hepsi kp gittiler, Andreas da
iki uval yerde srkleyerek dar kt.
Kadn yeniden ekmek ve ie geirilmi birka para et getirdi.
Karsna oturup adam incelemeye balad. Dimof: "Dudof bura
da Banya'daym. Nerdede olduunu biliyor musun?" dedi.
"Yok. Neden? Burada deil ki."

"Belki de senin haberin yoktur."


"Amma da yaptn... Bunu bilen birisi olsayd, ben bilirdim. Bu
rada olmad kesin."
"Yukarda yle sylediler."
"Demek oradan geliyorsun..."
Gzlerinde kck noktalar yand snd. Ayaa kalkt, taze
ekmek getirdi. Dimofun bir eyler dnm olduunu, hayal
krklna uradn anlamt. Tabana yeniden yemek dol
durdu.
"Yeter, yeter..."
"Brak dolduraym Dimof. Sana kanmz verdik, imdi biraz
ekmek vermisek ne olmu yani."
"Nasl?"
"Tam sen gittikten sonra. Daha iki saat bile gememiti."
Dimof iniyor, iniyordu. Bu yemei son lokmasna kadar
yemeliydi.
"Dudofun kat zaman deil miydi?"
imdi kadn sinirlenmiti: "Dudofmu. Ne istiyorsun Dudof dan? Kimse bilmiyor onun nerede olduunu. Belki de oktan
yurtdna kt. Buralara oktandr uramad. O zamanda bir
sen bizim oraya gelmitin."
Dimof taban dibindeki ya da ekmein kenaryla temizledi.
Yediklerinde kum tad vard. Kadn gene onu incelemeye koyul
du.
Dimof dnyordu. Vard bu noktadan geriye baknca her
eyi daha ak gryormu gibi evresine baknyordu.
Kendi ocukluunu gryor, Omo deresinin zerindeki kk
kprnn tahtalarna yaslanm, korku ve sevinle, karamsar ve
mutluluk dolu, suyun halkalarna bakn, ilk olarak dayand
tahtalardan, sudan, hava ve dalardan baka bir ey olduunu
kavrayn dnyordu. Sonra ilk kez aa kesilen yere gidii.

Kardelerinin aaca vurularnn yannda zayf ve elimsiz ka


lan vurularnn yanksn aknlk ve hayal krkl ile duy
mutu. Uzun zaman bu balta vurularn, su, kar ve sis gibi daa
ait eyler sanmt. Hi kimseye unutulmadan parasnn den
dii bir yerin varln, narlarn alev alev olduu sonbaharda
kente balta vurularnn da dendiini grnceye kadar bu byle
srmt. Aadaki depo yneticisinin cebindeki not defterini
grmt sonra. O zamanlar nasl da kye dnn neeli gecele
rinde elindeki azck creti har vurup harman savurmutu! Uzun
zaman acsndan, bakalarnn kazanc iin baltasn daha hzl
vurmaktan baka bir ey yapamamt. Ona bir eyler syle
miler, eline ktlar tututurmulard, ama kafas karanlk ve
sylenenleri anlamaz kalmt, henz uyanamamt o zamanlar.
Sonra Dudof gelmi, partiyi btn gc ile karsna koymutu;
anlatt eylerde eksik olan bir tek ey vard, nemli bir ey: Dim of un kendisi. nce aa kesme iinde alm, sonra aaya,
marangozhanelere gitmiti. Orada Gonefin askerlerinin stleri
ne evrili tfeklerine kar greve gitmiti.
Dimof imdi bu olanlar dnyor, kendi z yaamn gururla
hatrlyordu. Kadn Dimofu inceliyordu.
uvallardaki odun ahra gtrlmesi gerektiinden Andreas'n gelmesi iyi olmutu.
Dimof elini Andreas'm bana koyarak: "Hi kente gittin mi?"
diye sordu. "Benimle gelmek ister misin?"
Ertesi gn Andreas, M ilefin atlyesinin arkasndaki ii du
man dolu bir odada kadife kapl bir kanapenin zerine kvrlm
yatyordu.
Masada be ya da alt adam duman dolu dokuma tezghlarnn
nnde oturuyorlard. Andreas arasna korkuyla gzlerini a
yor, ama her seferinde Dimofun orada oturduunu grp gene
uykuya dalyordu. Uyumakla uyanklk aras, aacn girinti
kntlar iindeki entikler gibi aala birlikte byyerek masa
da konuulan szler Andreas'n yreinde yer ediyordu.
Moskova'da Kremlin'in yanndaki saygdeer mezarlar ge

miten, duman tten bacalar imdiden, byk giri kap


larnn zerindeki klandrlm saylar ise gelecekten ko
nuuyorlard. Ama drdnc bir zaman dala olmalyd, nk
Dudof bu her zamann dndayd.
te artk Moskova'dayd. Gen yoldalar elini skyor, onu
birbirlerine gsteriyorlard: "te Dudof'. Onu inceleyen bu
baklar yreini acyla dolduruyordu.
Drt yl nce tutuklandndan bu yana ilerleyemediini, ol
duu yerde kaldn, btn gcn artk yitirdiini hissediyor
du. imdi btn bu yitirdii eyleri yeniden kazanmaya kalksa
harcayaca gcn yannda drt yl ncesine kadarki btn aba
lan basit ve ocuksu bir aba kalrd. Fakat iin kts, kimsenin
ondan byle bir aba beklememesiydi. Herkes onun byle bitmi
ve yorgun oluuna hak veriyor grnyordu. Yaamndan ie ya
rar bir eyler karamayacana inanmayan tek insan kendisiydi.

O
akam Steiner odasna kapanm, imdi artk alt yldr bu
kentte bulunduunu, "Aylk Dergi"nin kadrosunun elemanlanndan birisi ve sz edilir makalelerin yazar olduunu, evlen
diini, bir arkada evresine ve bir eve sahip olduunu, doentlii
garantilediini dndnde aknl ve aresizlii, eski ar
kada Bato'ya mektup yazmaktan baka kar yol bulamayacak
kadar artt.
"Sevgili dostum Bato. Uzun bir zamandan sonra size yeniden
mektup yazmama aracaksnz belki. nsann igdsyle,
hatta buna hi ekinmeden, utanmadan diyeceim, gerekten de
g durumlarda bavurabilecei ok az insandan biri olduunu
za inanyorum. Bu nedenle, geen yllardaki yaantmzn
farkllna bakmadan, ki hemen unu da ekleyeyim, bundan
sonraki yaantlanmzn da birbirinden imdiye kadar olduu gi
bi farkl olacandan kukum yok, sizin tavsiyelerinize bavur
maktan ekinmiyorum. nk benim durumum ve dndkle

rim, Viyana'daki konumalarmzdan bu yana hemen hemen hi


deimedi. Sizden dncelerime, benim sizin dncelerinize
verdiim kadar deer vermenizi bekliyorum.
Burada geen yllar benim iin birer tecrbe yl oldular. Arka
dalarm ve iyi bir karm var. Ama gene de u son yllarn
sarsntsnn beni yava yava, hastalkl diyebileceim bir duru
ma srklediini aka sylemek zorundaym. Hi durmadan
almama karn, ne iin altm, amacn ne olduunu artk
bilemez bir durumdaym. Batmak zere olan bir gemide, eski ge
micilik bilgileriyle salam gzlemlerini geminin gnlne hi
aksatmadan yazan bir gemi subayna benzetiyorum kendimi.
Byk istek ve cesaretle giritiimiz abalar tarihin doal
akna kar hibir ey yapamad, nemli hibir ey ortaya koya
mad ve koyamayacak da. nk douda byk bir devletin ku
rulmas imparatorluktaki deiimler, tarihiler iin byk bir
olay olsa da bizim yaantmzn anlamszln hibir ekilde
deitirmedi, dncelerimizin acsn dindiremedi ve sonunda
btn bu deiimler birok seenein iinden karlm bir dev
let ekli olmaktan teye gidemeyecek. Bunlar bir mektupta yaz
lacak eyler deil. Bu nedenle eski arkadalmza dayanarak
btn bu konular sonuna kadar konuabileceimiz bir yer ve za
man konusunda nerilerinizi bekliyorum.
Byle mektuplar en son on yedi yamdayken yazmtm.
nemi yok. Artk yazacak bir ey kalmamt. Steiner mektubu
bitirdi ve postaya gtrd. stasyona her giriinde bu kentteki en
gzel yerin bu bo trenlerin bekledii istasyon olduunu
dnyordu. imdi hemen kalkp Bato'nun yanna gitsem hi
bir ey yitirmi olmam. Acaba nasl bir yerde oturuyor. Hasta ve
bitkin bir ekilde kars ve ocuklaryla yoksul bir odada m? Ama
imdi gidip karsna otursam dikkatli baklarn bana evire
cek. Steiner mektubu postaya attktan sonra biraz olsun rahat
lad.
Steiner bekliyor, fakat Bato'dan cevap gelmiyordu. Yazd
mektup yznden belki eziklik duyamyor fakat Bato'nun kendi
sine kar gsterdii bu ilgisizlie ve ona yukardan bakmasna
ierliyordu.

ki hafta daha geti. Evde de olsa u len saatleri ekilmez


saatlerdi. Tatl ve hzn dolu bir uyku bastryordu. Saatin tiktaklarn dinledi, zaman, duyulur ar damlalar gibiydi.
Kars ieri girdi. Yazlacak bir ey olup olmadn sordu.
Gzel ve ciddi yz yllar ncesi yabancln erevesini amt.
Bu yz az m pmt. Sonra ayn yz gene yabancln sk
erevesinin iine geri dnmt.
Ayaa kalkt, neredeyse koar admlarla kente indi. Hergn
getii yoldan yrrken biraz daha rahatlamt. Robert'in
henz gelip gelmediini anlamak iin pastaneden ieri bakt.
Hayr gelmemiti. Steiner onun yerine oturup beklemeye
balad. Az sonra da Robert "Aylk Dergi"nin msvettteleriyle do
lu iki byk antayla geldi. Steiner almak istemiyordu ama,
gene de iindeki bu arl yenip kararlatrdklar ekilde
almaya balamasnn daha doru olacan dnd. Okuma
odasndaki lambalar oktan yaklmt. Salondakiler sanki bura
ya zor bir snav iin oturtulmular ve sorular zmeye alyor
larm gibi yemyeil yzlerle gen ihtiyar oturmaktaydlar. Steiner'in iinden onlarn arasna oturmak gelmiyordu. Mautner'in
yanma saatinden nce gitti. Yukardaki byk masann evresin
de daha rahatt. Mautner Steiner'i artk elini skp almalarn
ayrntl bir ekilde soracak kadar iyi tanyordu. Steiner her za
mankinden daha canl bir ekilde katld. Btn tezlerini sabrla
dinliyorlard. inde bulunduu elikiler havada kalmyordu.
Sorduu sorulara cevap bile veriliyordu. ki saatin abucak ge
tiine gerekten zld.
Daha sonra eve dnerken uzun bir sre, evde karsnn kendi
sini bekledii hi akima gelmedi. Mautner'in evinin yanndan
geti. Mautner merdivenlerde durmu, kapnn pirin tokman
kurcalyordu. Anahtar evde unutmu olacakt. Steiner, yal bi
risi gelip kapy ancaya kadar onunla birlikte merdivenlerde
bekledi. Mautner Steiner'i evine davet etti.
Mautner evde darda olduundan daha bakayd, konukan
ve hareketli. Lo ve damk odalarda orada burada bir resim er
evesi, birka kitap srt parldyordu. Mautner sylediklerini
dorulamak iin bir kitaba doru atlacak olsa, kitap kendiliin

den arlm gibi onun ellerine uzanyordu. Steiner kendisini ra


hat ve yorgun hissediyordu.
Mautner: "imdi benimle birlikte deil de baka bir yerde ol
saydnz herhalde daha iyi bir gece geirebilirdiniz," dedi. "Hepi
mizin altrlmaya alld lm yalnzl insana gene de ar
geliyor. Neyse bu seferlik kendim, bu altrlmaya kar ktm
ite."
Steiner: "Geceleri elenmek iin darlara kanlardan ol
duumu sanyorsunuz galiba," dedi.
Hizmeti kadn Mautner'e ay ve kzarm beyaz ekmek getir
di. Steiner bir an iin orada konuk olarak bulunduunu unutup
skntyla ayaa kalkt, pencerenin yanna gidip perdeyi aarak
iki kk lambann aydnlatt lo ve ssz sokaa bakt. Maut
ner glmseyerek ona bakyordu: "Bakmamza gerek yok, sokak
naslsa eski halinden hibir ey yitirmemitir."
Mautner sava ncesinde niversitenin nasl olduunu anlat
yordu; birbirlerine yeni yaynlanan Shakespeare biyografisini,
Scheler'i, Amerika'y, Sacco ve Vanzetti'yi soruyorlard.
"Protesto bildirisinin altna neden imza atmadma gelince;
nk belirli zamanlarda tek tek insanlar, insanln yapt
hakszlklarn simgesi haline geliyorlar. Giordano Bruno ya da
sa, ya da Sokrat... Protesto bildirisinin altna imza atlsa da atlmasa da hibir ey deimez."
"Benim zel durumuma gelince", Mautner artk glmsemi
yordu, "burada her akam kitaplarmn arkasna saklanp
lmden kamaya alyorum."
(Kamak ha, ben de kaabilmeyi isterdim, diye dnd Stei
ner.)
Birden Mautner'in derslerinin neden bu denli dolu olduunu,
huzursuz ve hedefsiz bir sr gencin onun szlerini niye bu denli
byk bir dikkatle dinlediklerini kavrad.
Mautner'e kar duyduu o kk grc duygu birden byk
bir saygya dnt.

Geen zaman iinde Mautner'in o ilk seminer gecesi Steinere


kar olan duygulan da deimiti. Steiner'in yzne, onun nazik
ve seminere canllk katan klarna altka, ona kar olan
dmanca duygular da yumuamt. Bu gece imdiye dek Steiner hakknda dndklerinin hepsini unutup, onu yreinin en
scak yerine yerletirdi. Steiner yal adam evine davet etti. Bu
nun zerinden ok gemeden Mautner Steiner'i ikinci kez, dzen
li aralklarla grt, ama gene de yalnzln bozmaktan korkuyormu gibi belirli aralklarla evine ard gen arkadalar
ile birlikte evine davet etti.

Onuncu Ksm
I
Bato'ya mektup yaznn zerinden haftalar getikten sonra
Steiner Bato'nun trenle geerken istasyonda kendisi ile ksa bir
grme yapabilecei haberini ald. Steiner'in mektubu Bato'ya
bir gezideyken arkasndan gnderilmi ve Bato hemen yolunu
deitirmiti. Steiner yazd mektubun ieriini pek anmsayamyordu. imdi mektubu postaya verdiine pimand. Artk
telgraf ekmek iin de zaman kalmadndan istasyona gitmek
ten baka aresi kalmamt. Bato eskisi gibiydi, hi deime
miti. Davranlar ve yz ifadesi konuurken zorlandn gste
riyordu. Hi durmadan titreyen akaklar neredeyse Steiner'i ra
hatsz edecekti. Huzursuzluu, Bato gzln karp Steinerin bir zamanlar zledii dikkatli baklarn onun yzne e
virince daha da artt. (te imdi beni "kurtarmaya" balayacak,
diye dnd Steiner.) "Yazdm mektupla sizi rahatsz ettiim
iin zr dilemeliyim" dedi. "Byle bir durumu anlayacak kadar
anlay sahibisiniz. imdi durumum biraz daha dzeldi." Bato
gzln takt, rahatlam bir ekilde: "O halde ok iyi", dedi.
(Beni kurtarmasn beklemediim iin bana kzyor olmal
imdi, diye dnd Steiner.)
"Byle skntlar alan her insan eski bir hastalk gibi za
man zaman yakalar."
"zr dilemenize gerek yok." Eskiden de kendisini sevilir bir

retim yesi yapan o ak szll ile Bato kendisini terazinin


kefesine btn arl ile koyuyordu: "Benim de durumum
ktyd, bu yl ilk olarak biraz olsun dengeleyebildim kendi
mi."
"imdi ne yapyorsunuz? Hl bildiri mi datyorsunuz?"
"Kk bir gazetenin redaksiyonunda alyorum, makale
yazyorum, kurslar dzenliyorum, bazen de bildiri datyo
rum..."
lk yllar byk bir abayla almalarm srdrmeyi dene
dim. imdi bir sre iin ara vermi bulunuyorum."
"Neden?"
"Neden mi?" -Bato bu soruyu sorarken dalyordu. "yle kolay
aklanamaz bu. Yaamakla bilmek arasnda bir uurum var.
almaya balamazdan nce bu uurumun almas gerekiyor,
anlyor musunuz Steiner, bu olmadan olmuyor, insann yazd
eyin sadece kafasnda olmas yeterli deil. nsann gerekliin
iinde kr topal yoklaya yoklaya ilerlemesi gerekiyor...
Sava ncesinde olduu gibi btn varlmla, sadece kafamla
deil, tepeden trnaa btn varlmla partinin iinde olduum
zaman...
te o zaman iyi bir eyler yapabileceim, alabileceim."
(Bu Bato eskiden akll ciddi bir adamd. imdi her yl, her gn
ayn szleri, ayn dnceleri yineleyip duruyor.)
"Evet, sizin gibi olanlarn durumu iyi! Partiye gidip bir insan
da eksik olan ne varsa tamamlyorsunuz. Birlikte olmak, birlikte
olmann iine saklanmak. Kolay bir k yolu bu."
"Neden kolay olsun?"
"Elbette bir gerek ve bir de sahte kolaylk sz konusu.
Neden kolay? Btn sorulara verilecek hazr cevaplara sahip
olmak. Ama yaantnn iinde yzlerce olanak, yzlerce seenek,
yzlerce zm var ama insann birok deil bir tek yaam
var."

"Yz tane mi? Bana sorarsan iki tane sadece."


Steiner cevap vermek istedi. Vermek istedii cevap mutlaka
byle konumalarn banda iki insan arasna konmu kaln bir
duvar ykacakt. Hapisanede hcrelere tklm iki insann ilk
balarda dnceleri ile deil de duvara vurarak iaretlerle an
latklar gibi... Ama felce uram gibiydi daha imdiden, istek
sizdi, yorgundu.
(Btn bunlarn hibir anlam yok diye dnd Steiner.)
"Karnz ve ocuklarnz nasllar?" -"Saolun, iyidirler herhalde."
Bato bu gece dnmesi gerektii kk oday, ivedilikle yemei ko
yup getiren Marie'yi, Andris'in kapy bekleyen gzlerini
dnd. Bunlan dnrken ilk olarak iinde sknt duymu
yordu, belki de bo olmadktan sonra insann hangi odaya geri
dndnn hibir fark yoktu.
Yeni yaynlar, "Aylk Dergi"yi, tandklar konutular. Stei
ner, Bato'ya byk bir dikkatle inceledii karsnn resmini
gsterdi. Bu ciddi ve gzel yze bakarken, on iki yl nce, gzellii
yznden deil de kendisinin dnyada yolunu arayn kart
olarak, yeteneksizlii ve ocuksu grn yznden evlendii
Marie'yi dnd. Birden hemen Marie'yi yannda grmek iste
di. Kendini iyi hissettiinden bu yana kk odasnn durumu da
biraz olsun iyilemiti.
"Bir sonraki trene yetiebilirim belki."
Hemen eyalarn aldlar, birbirlerinden candan, neredeyse
duygulanm bir ekilde ayrldlar. Steiner istasyon meydann
daki kalabaln iinden niversiteye doru yrd. Bu frsat
kullanmam, onunla daha ok konumam gerekirdi, artk bir da
ha gremeyiz herhalde. Ama dndkleri artk ciddi olmak
tan uzakt.
ok yllar sonra Steiner bir akam, artk iyice yerletii bu
kk niversite kentindeki masasnn banda iyice huzursuz
olacakt. Darda bir sonbahar akam bitecek, arl kk
kenti dolduracak, insanlarn huzursuzluunu arttracakt. Stei
ner o gn leden sonra bitirmesi gereken ii yapamayacakt bir
trl. stasyona gidip bir akam gazetesi almak, ya da bir mektup

atmak isteyecekti. Darda, rutubetli caddede, kendisini masa


lambasnn yuvarlak altnda olduundan daha iyi hissede
cekti. Dank ve dncelere uzak bir huzursuzlukla sokaklar
dolaacakt. Ama gene de kar konulmaz bir g onu istasyona
doru srkleyecekti. Orada, elindeki mektubu istasyon mey
danndaki kutuya deil, perondaki posta kutusuna atmak aklna
gelecekti. Bir posta kart alacak, mektubu kutuya atacak ve ol
duu yerde kalacakt. Ekspres birazdan gelecekti. Trenler bu
kk kentte hep birka dakika kadar kalrd, inen ve binen az
olurdu. Peron hemen hemen bo olacak, hep ayn yerde alan
hamal birka bavulu stste koyacakt. Drt be kii aceleyle
oraya buraya kouacak, trene binmenin ya da istasyondan yol
cularn almaya gelmenin bekleyii iinde dolaacaklard. Her
ey yle grnmekle kalmayacak, evresindeki insanlarn sinir
lilii ona da geecekti. Gelecek trenden inecek birisini bekliyormu gibi o da heyecanlanacakt. O da herkesin bakt yne baka
cakt. lerdeki tnelin iinde dumann beyaz bir top gibi youn
latn grecekti. ocukluunda olduu gibi evresindekilerin
rahatsz edici baklarla kendisine baktklann hissedecekti. Son
ra lokomotifin ince sl duyulur olacakti. Lokomotifin sl!
Yreinin kilitlerinden birisi zayflam olsa, bu slkla alacak,
btn lifleri bir noktaya ayn istekle ekileceklerdi: buradan git
mek!
Sonra biraz ncesine kadar sessiz duran peronu lokomotifin
grlts dolduracakt. Kondktr vagonlarn kaplarn,
dkknnn kapsn yabanclara aar gibi aacakt. Steiner
dalgn bir ekilde olduu yerde kalacak, onun da nnde bir kap
alacakt. Steiner'in kafasnda u son yllarda dndklerinin
hepsinden daha baka bir dnce doacakt: Hemen gidebilirdi,
onu engelleyen hibir ey yoktu. Bu dnce aklna gelir gelmez,
insann nce kurunu sonra onun acsn duymas gibi, anlatl
maz ve aresiz bir yurt zlemi yreini dolduracakt. Bir zaman
lar istemiye istemiye iine girdii, yabanc insan kokusuyla dolu
btn bu odalardan, getii btn sokaklardan, tartma dolu
gecelerden geriye basit bir yurt zleminden baka hibir ey kal
mayacakt. Byle bir yurt zleminin yannda her ey ona zavall
ve anlamsz grnecekti. Hibir ey ona engel olamayacakt, ne
zorunlu olarak birka yln geirmek iin yapt iler, ne de
Yoldalar F: 12/177

karsnn btn tazelii ve incelii ile koruduu vcudu. Yurda


dnecekti. Dner dnmez hemen eski arkada Bato'yu araya
cakt. Bato onu sevinle karlayacakt. Ona hemen ertesi gn ne
yapmas gerektiini soracakt. Yoldalarnn yanma geri dne
cekti. Vagonun basamana basmann tesinde hibir ey gerek
meyecekti bunlar iin. imdi lokomotif ddn yeniden ala
cak, kondktr kaplar birbiri ardndan aceleyle kapayacak, Steiner ne doru korkulu bir hareket yapacak, kondktr bir an ka
rarsz kalacak, bu bir an ok uzun srecekti. Biraz nce dnce
olan ey sert kenarl bir gerekliin iinde donup kalacakt. Biraz
nce dnyann en kolay eyi olan ey, imdi dnyann en zor eyi,
bir insann yapabilecei en zor ey olacakt. Steiner iindeki kar
koymay bir an dnecek, imdi yapmak istedii eyi yapm
olanlar bir bir aklndan geecekti. Bazlar genliklerinin ilk
gc, bazlar yallklarnn son gc ile bunu yapmlar, ou
kendisinin brakmak zorunda olduu eylerden ok daha faz
lasn geride brakmlar ve kendilerini hi kimsenin beklemedii
yere, kendisinden daha zayf ve daha az akll olmalarna karn
dnebilmilerdi. Niye bu onun iin bu denli zordu? Kondktr ona
doru bakacak, yolcular tand iin bir anlk bak iinde onun
trene binip binmeyeceini anlayacakt. Kapy gzleri nnde ka
payacakt. Steiner ne doru bir adm daha atacak, ama artk ad
mlar trenin devinimine karacak, iinde bir inilti duyacakt.
Steiner gerilecek, trene atlamak isteyecek ama tren artk
hzlanm olacakt. Dalgn bir ekilde olduu yerde kalacakt.
Tnelden dar doru beyaz bir duman ykselecek, duman da
kika nce olduu gibi terkedilmi peronu aceleyle dolduracakt.
Steiner kendini birden korkun derecede yorgun hissedecekti.
Uzun bir yolculuktan dnm gibi bitkin bir ekilde istasyondan
dar kacakt. Darda istasyon meydan da bo olmayacakt.
Birka bulank sokak lambas sisin iinde braktklar k lekele
riyle ylece duracaklard. Bilemedii bir nedenle bu meydan ge
mekten korkacakt. Bir uurumun kenarndaym gibi kararsz
lkla olduu yerde kalacakt. Bu denli yorgun olmasa, iinde bu
lunduu bu aresiz duruma hi katlanamayacakt. Sonra bulun
duu yerin yaknlarnda, hemen varlabilecek bir uzaklkta,
kl bir oda karsnn kendisini bekledii, aklna gelecekti. Ar
admlarla tramvay raylarnn kysndan bitkin bir ekilde kk

kentin iine doru yrmeye balayacakt. Eski olanaklar yoktu,


artk, yalanmt.

II

"Ne yapyorsun orada?" diye bard Bayan Dombrowski'nin


grmcelerinden biri.
"Olacak ey deil bu yaptn." ocuklara sesleniyordu: "te
bakn grn sizin elinizden alyor bunlar."
Dombrowski kadna bakt. Grmcenin yz kararm, du
daklarnn kenarlar aa doru kvrlmt, ama gene de yz
Dombrowski'nin yznn yannda gen duruyordu. Dombrowski
bir para ekmei, bir klah ve bir kutu konserveyi antasna koy
du. Grevci ailelerin kurduklar yardmlama kasasndan alyor
du bunlar: haftadr grev dalgalan kenti sarsyordu. antas
yla birlikte zerine evrilmi korkun baklar altnda sokaa
kt.
Adamlardan birisi arkasndan kt, ona yetiip elini omuzuna
koydu: "in aslna baklrsa senin bu yaptn doru deil."
Dombrowski durmad iin adam da yannda yryordu.
Kadnn yzne bakyordu. Dombrowski'nin yznde derin izler
boalacak yalara hazrlanmt, ama gzleri yaarmad. Adam
omuzlann silkip kadnn yanndan ayrld.
Daha sonra hapisane idaresinin odasnda antadakiler
kanlnca nbeti Dombrowski'yi tanyarak sordu:
"Ama sizin kimseniz yok ki burada."
"Evet kimsem yok."
"Kimin iin bunlar?"
"Siyasilere."
Dombrowski daha sonra blokun evresinden doland, tren yo
lunun olduu yere geldi. Orada yere oturdu, souk topran iine

kk bir tepecik gibi sindi.


Gzleriyle demir parmaklkl pencereleri arad, aadan yu
karya, sadan sola doru: "Heey!"
Damn hemen altndaki ince aralktan yzn hi grmedii
ama tand bir ses cevap verdi: "Nasl durum?" -"Hep ayn." "Mathias'taki ocaklar ne yaptlar?" ,"Onlar da katldlar!" Birden
hzla arkasna dnd, nbeti ile kar karya geldi. Yz kanla
doldu, gzleri karard. ini ekerek yerden kalkt. Tren yolunun
yanndan kentin kuzey mahallelerine ulat. Evde evresini
souk bir halka sarm gibiydi. Ama ocuklar yatrp, adamlara
sorular sormaya, sa solu dzeltmeye balaynca, antasnn ii
bo olmasna ramen evresindeki halka yava yava eridi.
Rusya'dan dndkten birka ay sonra Janek seim propagan
dalar srasnda tutukland. hbar edilmi ve muhbirlerin tanm
lamalaryla yakalanmt. Buna ramen onu baka birisi ile
kartrmlard, karakolda onu bakas sanyorlard. Bu
kartrmann kendisine on saatlik bir sorguya patlamasna
karlk, dierinin bu arada iini rahata yapabilmesi iin zaman
kazanmalarna seviniyordu.
Cezasnn arttrlarak tkld Pozan hapisanesinde Anka'y
yeniden grnceye kadar aradan epey zaman geti. Bu arada An
ka'nn yeniden bir ocuk dnyaya getirdiini renmiti. Ama bu
ocuun hayat ona gerekmi gibi gelmiyordu. Btn gcn bu
sapa yerdeki hapisaneden kurtulmaya harcyordu; burada ou
zaman tek siyasi sulu olarak bulunuyordu. Duygulan iyice nasr
am artk. Anka ile grtrlmek zere hcresinden
grme yerine gtrlrken yrei hzla arpyordu. Elinde ol
mayarak ocuu grmek iin gzlerini Anka'nn kollarna dikti,
neden sonra Anka'nn elinden tuttuu ocuu grd. Doumun
zerinden bir yl akn zaman gemiti. ocuun gzleri korku
ve merakla alm, krmz yanaklar souktan dan frlam gi
bi duruyorlard. Nbeti sandalyesini masadan biraz uzak
latrd. Anka hzla bir eyler anlatt, Janek dinledi ve gzlerini
ocuktan hi ayrmad. Sonra bir ara: "ocuk salkl grnyor.
Bu seferki yaayacak m dersin?" dedi. Anka hemen cevap verdi:
"Bu .seferki mutlaka." Nbeti grmeyi bitirdi. Janek aceleyle

bir eyler daha sylemeye balad: "Anka sen neler yapyorsun?


Zamann nasl ayarlyorsun?" Anka ayaa kalkarken cevap ver
di: "Bu sefer iler iyi gidiyor. Bir kadnla beraber kalyorum, onun
da bir ocuu var. Geen seferki gibi zor deil durum."
ocuk btn grme sresince krmz yanaklaryla hibir
ey sylemeden oturmutu. Janek henz nbeti ile birlikte oda
dan ayrlmam, Anka'nn arkasndan kap henz kapanmamt
ki ancak bir ocuun karabilecei bir sevin l dardan ge
lip oday doldurdu.
Janek hcresine dnnce Anka'nn anlattklarn aklnda
sraya koydu, yeniden dnd. Anka'yla grtkten sonra her
eyin daha kolay olacan sanmt ama yalnzlk imdiye kadar
hi bu denli ac gelmemiti. Yaam boyunca hi imdiki kadar
uzun bir zaman yalnz olmamt. Arkadalar ile birlikte
oluunun, toplantlarn anlan iini yakyor, ona ac veriyordu.
Btn aynntlan, hatta zamanmda dikkatini bile ekmemi olan
eyleri birer birer anmsyordu: Boyahanenin byk teknesinde,
kirli mavi bir suda buruturulmu bir kt paras, bir bildiri
kd yzyordu. Yrei heyecanla arpyordu; ilk kez kendini
yalnz bana bir i yapar hissediyordu. evresinde sabahn ilk
saatlerinde yorgun, homurdanan ve kfr eden boya iileri du
ruyorlard. Eve ilk olarak dndnde iersini kar basm gibiy
di. Wladek ne olmutu acaba? O zamanlar sadece Sophie'yi gre
bilmiti. By evden kam bir daha da geri dnmemiti.
Zayf ve elimsiz bir kzd. Yanaklanndaki krmzlk bantla tut
turulmu gibi dururdu. Neden bir daha onu hi sormamt san
ki? imdi aklndan kmyordu. Dokuma iileri grevi srasnda
Lodz'da gn kald Wronski'nin odas, iini insan sevgisinin
scakl ile doldurmutu, bu scaklk hala iini styordu. Dokuz
yolda ile birlikte kald eski kouu ne kadar iyiydi. Dombrowski, aklna hep Dombrowski geliyordu, ama ingenelerin
yannda geirdii alt gn iinde tand esmer yzl adam da
unutamyordu.
Yalnzlk beynini kemiriyordu, ac ekiyordu.
Birka ay sonra Pozan'a siyasi daha getirildi. Birbirleriyle
iliki kurup, biraraya konmalan iin harekete getiler. stekleri

ni kabul ettirinceye kadar tam sekiz gn a durmak zorunda


kald 1ar. Sonunda hepsi ayn kouta toplanmlard. Hasta ve
sefildiler ama neeleri yerindeydi. Birbirlerine sorular sordu
lar.
Birincisi anlatmaya balad: "Adm Kuczinski. Partiye yazl
deilim. Seimlerden nce Ocak'da yaplan yasak yrye
katldm. Karakolda cebimden birka bildiri kd kt, ite
yaptklarn gryorsunuz. Yrye katlmaktan iki buuk yl,
bildiriler iin de iki yl, drt buuk yl ediyor."
Sz sras kincideydi: "Lemberg'da retmendim. Babam hl
retmendir. Be kardeim daha var. Bir retmen arkada bana
hi durmadan okumak iin kitaplar verirdi... Geen yl partiye
girdim. Bildiri bastmz yeri bastklarnda beni de tutuklad
lar."
ncs anlatyordu: "Adm Janek, boya iisiydim. On do
kuz yamda partiye girdim, aabeyim de partideydi, o daha nce
girmiti. Bu nc hapse giriim. lk olarak 21 yamda bildiri
datmak suundan ieri attlar. Sonra Lodz'daki byk grevler
srasnda yl yattm. Bu sefer seimler srasmda tutuklandm.
Sekiz yl verdiler."
Drdncs: "Benim adm duymusundur," dedi, "ben de se
nin adn daha nce duymutum. Adm Jasiensky. 1919'da Ruslar ekilirken tutukladlar, vatana ihanet suundan sekiz yl ver
diler. Dar kar kmaz hemen gene yakalayp ieri tktlar.
te gene ayn yerlere geldim."
Evet, Janek Jasiensky adn daha nce duymutu, daha nce
bulunduu koularda herkes kendisi ile ilgili eyler anlatrken
ad gemiti. imdi burada onunla beraber olduuna seviniyor
du. imdiye kadar hep hapisanelerde olmasna karn gene de
yank yzlyd, ksa boylu ve salam grnlyd, kaln
kalar aklamaya balamt. -Bylece Janek nc tutuklu
luunun ikinci ylna ve yaamnn yirmi dokuzuncu ylna
balad.

Bayan Bordoni patates uvallarn birbiri ardna yeni patates


lerle dolduruyordu. Ama patates ykleme yeri ile arabann
arasn da bulunmas gereken Bordoni daha hl gelmemiti. Pa
tates toptancsnn Bordoni'nin gene ie ge kaldn anlama
mas iin Bayan Bordoni uvallar arabaya kendisi tayordu.
Halin barmalar arasnda Bayan Bordoni dili bir kar darda
alyordu. uvallar tarken bklen dizleri, sanki dorulmak
iin harcayaca zaman ok deerliymi gibi, uvallar doldurur
ken de bkl kalyordu.
Bayan Bordoni olduu yerde doruldu, uval ona doru uzatt
ve adam ayn hzla uval arabaya koydu. Bayan Bordoni rahat
bir nefes ald, her zamanki dncelerine dald. Birbirlerine
dndke yarm cmlelerle konuuyorlar, sesleri halin
grlts iinde ancak duyuluyordu; adam iin de, kadn iin de
en iyi konuma frsat buydu.
"Bil bakalm kimi grdm?"
"Ne bileyim ben."
"Dn bakalm."
"Pali'yi."
"Yok canm onu deil, Brigelli'yi."
"Bolonya'l Brigelli'yi mi?"
"Evet onu."
"Ne diyor?"
Bordoni araba dolup yerine bir bakas yanatnlncaya kadar
bekledi. Arada geen zaman iinde karsnn uvallar doldur
masna yardm etti.
"Bolonya'da olanlar anlatt. Makine yapm fabrikasnda, ya
da sokakta azn ap da kfr basann azm elleri byle ap

raz yapp kapatyorlarm. Ne anlama geliyormu biliyor musun:


eneni kapat yoksa byle kelepe takarlar adama. -"Bizim evde
imdi kim oturuyormu biliyor muydu?" -"Sormadm. Ama maki
ne fabrikasnda yirmi adamlk bir hcremiz varm, Brigelli 'de
orada alm, kendisi hakknda yaplan ihbarn kokusunu nasl
nceden aldn ve kirii krdn anlatt, bandan ok eyler
gemi, imdi Rusya'ya gitmek istiyormu, aslnda bu benim iin
de iyi bir frsat olurdu."
Yllardr aklndan kmayan bir istekti Rusya'ya gitmek.
Darda, sat yerlerine gidecek olan araba raylarn zerinde
gelip durdu. Bordoni hemen yerine geti. Bayan Bordoni uval
kocasna savururken seslendi: "yi ite o zaman, sen de git."
"Ciddi mi sylyorsun?"
"Elbette, git ite"
"Pekiyi sen ne yapacaksn?"
"Sen gitmene bak."
Bordoni yerine dnd. Hi konumadan yarm saat daha
altlar, Bayan Bordoni ne bu gecenin, ne de gelecek gnn yeni
bir eyler getirmeyeceini dnyordu, toptancnn yannda bir
hafta kadar kalabilirlerdi, ondan sonraki hafta da parmaklarn
emerlerdi ancak, ne arkalarnda, ne de nlerinde varacaklar bir
nokta vard, ama zaten eve ekmek getirmeyen bir koca aradan
karsa, gerekten oralara bir giderse, ite bu varlacak bir nokta
olabilirdi. Son uval da kocasna doru savurdu ve seslendi: "yi
ite git!" Bordoni karsnn yanna gelip sordu: "Gerekten gitme
ye kalkarsam alamayacak msn?" Bayan Bordoni kocasna
hayretle bakt. Bordoni karsnn yzn ilk kez bu kadar kaba ve
sert gryormu gibi irkildi. Kars: "En son ne zaman aladm
syler misin bana?" dedi. "ocuun bana gelenlere mi aladm
acaba?"
Bo arabalar gene yanamlard. Bordoni yerini ald.
Brksel'e gelilerinin hemen ardndan karsnn karnnda
tad ocuk doum srasnda lnce Bordoni'nin zerinden bir
yk kalkmt. Karsnn da buna alamadn farketmemiti o

zamanlar. imdi iine bu anlamsz doumun, karsnn ocuun


lmne alamaynn znts kmt. Hrsla uvallar
birbiri arkasndan arabann iine frlatyordu. Daha sonra
karsnn yanna geldiinde yumuak bir sesle sordu: "Beni hi
aramayacak msn?"
"Dinlesene, geen yl ka gece beraber yattmz parmakla
saylacak kadar az. Yatakta seni arayacak deilim. Ya onun
dnda? Yok olup gitmiyorsun ya? Mektup yazarsn sz veriyor
musun?"
"Sz."
"te Giulia geliyor," dedi Bayan Bordoni. nce kemikli, salar
kvrck bir kz, bir aya ile hafife aksayarak, elinde sandaleti
nin bir teki ve aka olarak yanann birini iirmi geliyordu.
Bordoni kza bakarken birden ilk olarak bu kzn da kars gibi
kaln hatl ve sert yzl olacan dnd. Kz salarndan ya
kalayp bir kadn per gibi yzn, gsn, boynunu iten bir
sevgiyle pt, karsnn srkleyerek yanna getirdii iki uval
arabaya att. Bayan Bordoni onlara bakarken bu katksz sevgi
nin nedenini bulmaya alyordu.
Bordoni ocuu yeniden yere koydu. Dolan araba yerinden
ayrlnca gene karsnn yanma geldi ve uvallar doldurmaya
balad. Giulia bu yeni pcklerden biraz marmt. Annesiyle
babasnn arabna sokuldu, ama Bordoni bu kez kz kenara itti:
" yaparken ayamzn altnda dolama."

IV

"Anne sylesene onu neden dvdler?"


"renip ne yapacaksn! Hem zaten nedenini de biliyorsun!"
"Bard m?""
"Az topraa evrik yatyordu baban, sadece inliyordu, asker
lerden biri de boynunun zerine oturmutu."

"Nerede bu asker imdi?"


"Ne bileyim ben? imdi belki o da annesinin yannda soan
doruyordur; imdi konutuklarmz konuuyordur annesiyle,
dndke rahatsz oluyordur."
"En kts az topraa evrik olmas, deil mi?"
"Kt falan deil, ii mit dolu ld."
"Dimof tanr diye bir ey olmadn sylyor."
"...az topraa evrik, kafasndan, l omuzlarndan, kylle
rin ve iilerin Kde'deki topraklarndan mitli olarak ld."
Anayla oul arasnda sessiz bir yemin gibi birbirine benzeyen
kurnaz baklar gidip geldi.
"Ama Dudofu dverek ldrmemiler deil mi?"
"Hayr onu ldrmediler."
"Dudof nerede imdi?"
"Lenin'le birlikte bir at kestanesi aac altnda oturuyor."
"Dimof onun ldn sylyor."
"Neyi renmek istiyorsun sen?"
"imdi onlarn olduu yerde ilkbahar m, yoksa sonbahar m
var?"
"Nasl soru bu byle, buradaki gibi sonbahar tabii kestaneler
patr patr kafalarna dyordur."
"Ama sen at kestanesi dedin."
"yi ite anlattklarmn hepsini zaten biliyorsan ben de sana
antik hibir ey anlatmam."
"Anlat, anlat. Babam hatrlyorum, yznde hi kan yoktu,
ayaktayd, Dudofu da hatrlyorum."
Dudof yaz geirmek iin konuk olarak bulunduu Krm'dan
sonbahar banda Moskova'ya dnmt. imdi artk eski
saln yeniden kazanm glenmiti. Ama fizik olarak sal

yerine geldike, grnmez duvarlarn arasnda kalm gibi dar


bir boazn iine doru itildiini hissediyordu. Kompartmanda
evresinde konuulan eyleri anlamaya alt. Manevradan izi
ne giden askerler, ald rnn rnekleriyle en yakn kente gi
den kyller, yeni bir okula atanm olan ekik gzl kz, hepsi
nin salam bir yeri, kendilerine verilmi grevleri vard. Merakla
onunla konumaya alyorlard ama Dudof hemen hemen hi
cevap vermiyor, kendisi ile ilgili hibir ey anlatmyordu.
Kouta ranzada yatn anmsad; Rusya'dan dnnn he
men ardndan tutuklanm olan bir yolda imdi kendisinin
yapt bu yolculuu anlatmt. O zamanlar anlatlan eylerin
bir tanesi bile sinirlerinin gerilmesine, gcnn yerine gelmesi
ne yetmiti. imdi kendisi bu lkeyi bir batan bir baa geiyor
du. Yanndaki yolcularn yuvarlak ve glmser yzleri onun
yzne hayretle, hatta neredeyse sular gibi bakyorlard.
Yolculuun altnc ya da yedinci gnnde kk bir istasyonda
durdular. Bekleyi gereinden ok uzamt. Lokomotifin baz
yerlerinin onarlmas gerekiyordu. Askerler kfr ettiler,
kyller trenden inip gnee oturdular, kz durumu renmek
iin lokomotife kadar gitti. Evlerinin deil sadece birka aacn
grnd ky, istasyondan epey uzak olmalyd. stasyon binas
kkt ama yepyeni boyanmt. Gene boyanm bir tahta par
maklk hibir eyi evrelemeden birka adm uzanyor, sonra hi
bir dorultuyu gstermeksizin kesiliyordu. Dudof kzdan boalan
yere oturmutu. Her eyi gzleriyle inceliyordu; aslnda yeil bo
yal tahta parmakln arkasmda ne olduu onun ilgisini hi ek
miyordu; trenin yoluna devam edip etmemesi de onu ilgilendiri
yor deildi. Sadece ocukluunda duyduu ve btn yaam bo
yunca bir daha hi tanmad bir korku boazn skyordu. ki
kyl kadn ellerinde kafalar kesilmi birer tavukla istasyonun
yanna uzanm yolcularn arasndan getiler. Dudof hi bir ey
dnmeksizin tavuklarn birini satn ald. Bir sre kendisine
hayretle bakan kyl kadnlarna dalgn dalgn bakt. Sonra gene
camdan dan bakmaya koyuldu. Tahta parmakln istasyon bi
nasnn boyunu geen iki sopann arasna gerilmi bir pankartta
unlar yazlyd: "Mokroye kylleri Lenin gn iin batakl
kuruttular ve stmay kylerinden kovdular."

Dudof arkasna yasland. Kouun karanlnda bu pankart


anlatan ince sesi, btn akl ile kulaklarnda duydu. Btn
vcudu, btn tren sarsld. Kyller trene binmek iin birbirle
rini iteliyorlard. Kz sanki lokomotifi kendisi onarm gibi elleri
ni rparak, "tamam dzeldi", diye bard.
Dudof ertesi gn klpte son olarak Paris'te grd Petrov'la
karlat. Birlikte kentin iine doru yrdler. Dudof: "Artk
burada daha fazla kalmayacam, bir an nce yurda gnderil
mem iin elimden geleni yapacam." dedi. Petrov Dudof un yur
da dnmesine kar kan baz gler olduunu biliyordu, ona
uzun zamandan beri hasta ve gsz gzyle bakyorlard. Pet
rov ne cevap vereceini dnyordu. Dudof konumaya devam
etti: "Yeteri kadar bir kenara ekildim. Yurda dnmeme engel
olan eyler olduunu biliyorum. Ama gene de yapacam eyler
ve ben, biraraya geleceiz gnn birinde."

Liau Yen-kay anghay'da kardei hakknda bilgi alabilecei


birisine rastlayacan ummutu. Ama kimseden bir ey rene
medi. Kardei hakknda bilgi sahibi olabilecek baz arka
dalarnn Kanton'dan gelmeleri bekleniyordu, ama bu kez ken
disi kzl vilayetlere gnderildi. anghay'dan hareket etmesi
gneyden gelip kendisi ile birlikte yola devam edecek iki kiinin
gecikmesi yznden geri braktrlmt.
Liau kardeine bir eyler olduunu hissediyordu. nsann yi
tirdii kolunun acsn duymas gibi bir ac zaman zaman btn
vcudunu saryordu. Oysa ne karsn ne de geride brakt o
cuunu akimdan geiriyordu. Sonunda kanton'dan gelecek olan
larla konuamadan oradan ayrld. enghay'da ymak yapan
askeri birlikler kzllara kar giriilecek bir saldrnn habercisiydiler. Grevini yapabilmesi iin onlardan daha nce gneye in
mesi gerekiyordu. Yannda bulunmas gereken adamlar geleme
diklerinden tek bana ileri yrtmek zorundayd.
Her geen saat tehlikenin olduu yere biraz daha yaklamak

yreini hafifletiyordu. Gemiye bindiinden beri kardeini


dnmek ona ac vermez olmutu. Geminin zlen halat, onu
aklna taklan, onu huzursuz eden eylerin hepsinden bir anda
kurtarmt. Geminin gvertesinde kendisini evrede bulunan
her eyin dnda hissediyordu. Tehlikenin iinde her zaman her
eyin sadece kendi elinde olduu bir an olurdu. Tuttuu ii baar
rsa, kendisi ile birlikte binlerce insan da kurtulacakt. Parlak bir
pirin levhann zerinde kendi ciddi yznn yanssn grd.
Gemi tam limandan ayrlacakken akntdan yukar doru gel
mekte olan bir takm asker iin gemide yer ayrlmas gerekti. Si
viller, memurlar, tccarlar bir kamarann iine sktrldlar.
Bunlar hemen yemek yemee ve kt oynamaya baladlar. Liau
evresindekilerle konutu, kt oynad. zerine cam bir fanus ge
irilmi gibi oradakilerin dndayd. Bu fanusun iine oturmu,
oradakilerle birlikte glyor, kt oynuyordu ama gene de her
eyin dnda kalyordu. Ancak gl bir devinim bu cam kra
cakt. Dazlak kafal bir adam kamaradaki kk pencerenin kan
tine aldn farketti. O ana kadar hi durmadan yemek yemi ol
malarna ramen bu bulutan yararlanmaya kalktlar. Masann
zeri bardaklar ve kirli tabak anaklarla doldu. Gemi tam yol ha
reket etmiti, obur herifin mideleri bozuldu, kapdaki nbeti
bunlar dar brakmad, glmeler oldu. Cam amaya kalkt
lar ama vidalar allanmt, stelik ikiden ve deli gibi glmek
ten cam aacak gleri kalmamt. Liau Yen-kay pencereden
dar bakt. Denizin zerinde byk bir sava gemisi grlyor
du, dev bir projektr denizle gn arasn taryor, ara sra kama
rann iini aydnlatyordu. Yolculardan biri cebinden parmak izle
riyle kirlenmi plak kadn resimleri kard. Bir sre hepsi heye
canla bu resimlerle uratlar, sonra zerlerine yorgunluk kt.
Sabahn ilk klar iinde projektrlerin zayf gsz klar do
lanp duruyordu.
lk iskelede askerlerin bazlar indirildi, onlarn yerine yenileri
bindirildi. Ksa bir sre dar kmalarna izin verildi, gverteye
kp temiz hava aldlar, sonra gene kamaraya tkldlar. Yemek
yemee ve kt oynamaya koyuldular. Dazlak kafal adam
ktlarla trl oyunlar yapyordu. Yolcularn yzleri sknt do
luydu. Liau camdan dar bakt. Sisli kylarda klar yanmaya

balamt, ikinci geceye giriyorlard.


Ertesi gn gemi Ti-Kiang'da durdu.
Sabrszlkla askerlerin yukarda sraya dizilmesini beklediler.
Askerler karaya karldlar. Kantinin penceresi ierden
srglenmiti. Kirli bir tabak ynn evresinde orada unutul
mu gibi oturuyorlard. Sonunda bazlarn dar kardlar ama
dierleri ierde kaldlar. Bir sre sonra bir subay gelip kapy at.
Arkasndaki askerleriyle kapnn eiinde durup ieriyi gzleriyle
arad. Dazlak kafal adam yakaladlar. enesi korkudan aa
sarkmt. O an Liau Yen-kay, gemi gl bir kla aydn
latlm gibi bu adam daha nce nerede grdn anmsad: ge
mi adamlar sendikas komisyonunda. O da gneye grevli olarak
gnderilmiti. Snger gibi bir yzn iindeki yuvarlak gzlerden
iki sivri u Liau'ya doru dikilmiti. Adam da Liau'yu tanmt
imdi.
imdi artk hepsi dan kabilirlerdi. Kk kent azna ka
dar asker doluydu. Kentin iine pompayla itiliyor gibi Liau ve
dierleri pazar yerine doru yrdler.
Krslerden an Kay-ek'in adamlar yeni seferi anlatyor
lard. Liau Yen-kay askerlere bakyordu. Anlamsz mein giysile
riyle ayn kumatan kesilmi gibiydiler. Alan son sefer askerle
rin isteksizlii yznden baaryla sonulandrlamamt. gal
ettikleri kylere sovyet pankartlar ve bayraklar girince deli gibi
hepsi bir yana dalmlard. Ama imdi toplanan bu yeni askerler
byle bir eyi yapacak gibi grnmyorlard. Yzlerindeki ifadeye
baklrsa hepsi birer dakika arayla birbirlerinin zerine ate ede
bilirlerdi. Krslerden birine gen birisi kt, yapt birka hare
ketle oradakilerin hepsinin dikkatini zerine ekti. Yzlerin bir
birinden farksz ifadesi zerine bir kolun upuzun glgesi dt.
nce neredeyse kulaklar yrtan bir sesle baryordu: "Yoldalar,
askerler..." Hareketsiz duran kalabalk birden kprdand, topar
land. Birileri uzanp onu krsden aa ektiler, lsn
srkleyerek gtrdler. Konumacnn yz bir sre Liau'nun
aklnca kald. Birdenbire kardeinin lm olabileceini
dnd; artk onu bir daha grebileceini dnmek samayd.
Byk bir acyla sarsld.

Onbirinci Ksm
I

Kyl Tien i-li bir gece tepeden trnaa anghay'dan haber


li gelen adamn artk oraya varmasnn zamannn geldiini du
yarak uyand.
Birka gn nce torunu, anghay'dan gelecek olanla bu
lumak iin gneyden gnderilen iki adamn Hou rma
kysnda askerler tarafndan yakalandklar ve byk bir olasl
kla da kuruna dizildikleri haberini getirmiti. Tien ve torunu
hesaplyorlard: anghay'dan gelecek olan nce bir iki gn bekle
yecek, ama ondan sonra grevi nemli olduu ve saldr bala
mazdan nce buralarda olmas gerektii iin tek bana yola ka
cak ve kararlatrld gibi kyden kye giderek drt gn iin
de burada olacakt.
Tien i-li ksrkler ve inlemelerle yerinden dorulan ar
vcuduyla birlikte btn aileyi uyandrd. Yukarya kp odann
iinde dolamaya baladklarnda yeni gnn arl konuma
larda oktan duyulur olmutu. Geirdikleri gece iinde yzlerce
askerin aknty getiini bilmiyorlard. Yallar hibir ey yemi
yorlard, konumuyorlard da. Duyulan sadece ocuklarn
grlts patrts, incecik sesleriydi.

Sonra kulbe inili kl esmer bir topraa ald, insanlar


almaa gittiler. En nde Tien, arkada olu ve byk torunu
de ayn boydaydlar, karde gibiydiler, sonra kadnlar a
palar, sepetleri ve ocuklaryla. Hep birlikte iki tepeyi atlar.
Sulama hendeklerinden gelen su, kk bir gl gibi birikmiti.
Suyun biriktirdii yer merminin at bir ukurun hemen
kysnda bo kulbeleri topran iine iyice gmlm, sefil,
lmek zere olan bir ky duruyordu; ukur suvu imek istiyor
mu gibi azna kadar doluydu. Aile askerler gelmeden toprak
larn biraz daha ileyebilmek iin hrsla ie koyuldular.
Tien i-li ancak leyin zerine eildii topraktan doruldu.
Kendi kyne doru bir dzine kadar kyl, sopa ve sepetleriyle
birlikte geliyorlard. Hou rmandan, geminin yanat yer olan
bir iki saatlik bir yoldan geliyorlard. Tien grnlerine hi de
yabanc olmad bu insanlara bakt. Ona yabanc gelen hibir iz
gi gremedi. lk kez bouna beklemi ve belki de artk yitirilmi
bir yaant iin iini ekti. Ama yeniden topran zerine eilmi
olan olu: "Gelmesi iin daha zaman var", dedi. Akam Tien ko
nuu iin bir'orba tas hazrlad, eliyle sinekleri kovdu ve yolu
dinlemeye koyuldu. Gecenin iinden son gemiyi karm olan in
sanlarn ayak sesleri geliyordu. Daha Liau kapy vurmadan kap
ierden ald. Liau bir keye oturdu ve verilen yemei yedi; Tien
ailesinin eneleri de onun eneleri ile birlikte oynuyordu. Ala
ve yorgunlua ramen her soluk alp veriinde kendini biraz da
ha gvence altnda hissediyordu.
Tien i-li: "Burada gvence altnda saylrsn", dedi. "evrede
ki btn kulbeler bizden.
Olum seni Tsi-ye gtrecek. Birinci seferden nce oras bi
zim blge Sovyet'inin merkeziydi. En kuzeydeki ky imdi senin
geldiin iskelenin bulunduu kyd. Ama imdi Kuzey Ordusu
her yere kendi yneticilerini ve casuslarn koydu. Hou rmann
arkasnda asker kalmaynca bizim buralarn ynetimi gene eski
si gibi olacak."
Sabah olunca Liau, Tien'in oluyla birlikte kt. Admlan bir
birlerine iyi uyuyordu. Sadece bir iki saatlik bir yol boyunca bir
likte olabildiklerine hayflanyorlard. Liau Rusya'y anlatt.

Yanndaki anlattklarn merakla dinledi. Liau ona birka on yl


daha zerinde dnecei kadar ok ey vermiti. Tien'in olu
anlatyordu: "Tsi-'de nalbur A-Sen'i sorarsn. Oralarn yneti-'
mini an Kay-ek elinde tutuyor ve kimseye gz atrmyor ama,
imdiye kadar kimse A-Sen'i ihbar etmedi; kim gider de kendi
kendini ele verir? Bu A-Sen yeni bir kzl rgtlenmenin bakan.
Anlattklarna gre yaknda demircilerini karp, yerine kendi
adamlarn alacakm."
Tsi-t'ye yaklatklarnda birbirlerinden ayrldlar. Nalbur
ksa boylu eri br esmer bir adamd. Liau dkkna geldiinde
ierisi mteri doluydu. Her trl eski demir eyay onaryordu.
Yalnz kalarn yukar kaldrndan Liau, yeni mterinin kim
olduunun farkna vardn anlad. Liau geceyi demircinin
yanm da geirdi. Aralarnda anlamlar gibi ikisi de birbirlerine
zel eyler sormuyorlard. A-Sen sadece: "Hol gl aslnda u bi
zim kk rman devam saylr" dedi. "Yangtse'deki hcum
botlarn bir tanesi bile bu Hol glnden aaya geemedi. Gln
br kysnda Li Tung ky vardr. Oraya ulaabilirsen gide
cein yere vardn demektir."
A-Sen sabahn erken saatlerinde demirlerini kartrmaya
balad; eski penslerini ve ivilerini, pasl demirlerini yoklad. Li
au demirci dkknndan ayrlrken iersi her trden insanla dol
mutu. Akla gelmeyecek gariplikteki demir paralaryla gel
miler, A-Sen'in evresinde gevezelik ediyorlard. Liau veda
lamadan ve hi kimsenin dikkatini ekmeden demirci
dkknndan ayrld.
Artk gemiye binmek zorunda olmamas iyiydi. Hol glnn
sol kysnda iki kyn iinden geti. Hi dinlenmeden yoluna
devam etti. Yolun sonuna doru snrdaki hkmet askerlerine
grnmemek iin byk bir yay izdi, hava karardktan sonra ge
ne kyya indi. Byk bir kye vard. Varaca yere gelip gelme
diini bilmiyor, ama kimseye de sormaya cesaret edemiyordu.
oktan uykuya yatm olan kyn iinde birka dakika dolandk
tan sonra nihayet yeni yaplm byk bir ahap binann zerin
deki yazy okudu: "Sovyet Ynetim Yeri ve Li Tung Ky Okulu"
Damda gecenin rutubetiyle burumu bir bayrak aslyd. Liau
iinde bir sarsnt duydu, tpk yllar nce Sovyetler Birlii
Yoldalar F: 13/193

snrn ilk getii zaman duyduu sarsnt gibi. Ama imdiki


sarsnt daha da glyd. Biraz nce yrd bu karanlk top
rak kendisi iin gvenilmezdi, ama imdi bast kendi z
yaantsnn zerine kurulu olduu toprakt. Ahap evin kapsn
ald, ierden sesler geldi, iki pencere tede bir k yand. Liau
beklerken kardeini dnyordu. Ama bu artk ona ac vermi
yordu. Olu aklna geldi. Sal yerindeydi mutlaka. kisinin de
birbirlerine fazla ihtiyalar yoktu. Hi ses karmad iin ola
cak, penceredeki k yeniden snd. Liau can skkn, yumruk
laryla yeniden kapya vurdu: "Hey, ierdekiler! Duymuyor mu
sunuz? Haydi artk an u kapy!"

II

Nereye gidersek gidelim, diye dnd Pali, u Bordoni'lerle


hep ayn yere dyoruz. "Burada oturan Bordoni adnda birisini
tanyor musunuz?" -"Kadnlardan birine sorun, onlar her evi bi
lirler."
Pali avluda arand. Merdivenlerin birini kt, birini indi, ara
may neredeyse brakacakt. Sonunda: "Bordoni mi?" dediler,
"Evet, u ikinci avluda sol yanda byle birileri var."
Pali ikinci avluda sol yana baktnda, zemin katn pencere
sinden ierde zerine sarmsak demetleri konmu bir masa
grd. Hemen tand. Zemin kata doru seslendi: "Bordoni!" Bir
kadn sesi cevap verdi: "Ne var?" Pali gld. imdi aadan
ban yukar kaldracak ve deliin br yannda benim suratm
grecek, inme inecek kadna korkudan.
erden baka ses gelmemiti, amma imdi yaklaan ayak ses
leri duyuluyordu, hemen arkasndan zemin katn kaps ald.
Kendisi de epey deimi olmalyd, nk Bayan Bordoni onu
hemen tanyamad, damlarn altn renkli kenarlarndan avluya
damlayan, St. Catherine'in ve Brksel'in damlarnn ndan
gzleri kamamt. Pali de onu tanyamazd herhalde. Bir za
manlar gl bir kadnd. Son grdnde o eski halini biraz yi

tirmiti ama, imdi geriye hibir ey kalmamt; bir zamanlar


gl bir kadn olduuna insann inanas gelmiyordu. Krlam
sk salarm kulaklarnn arkasndan balamt. Yalnz kpele
ri, unutulmu gibi hl kulaklarnda sallanyorlard.
Aradan zaman geince o da Pali'yi tamd ve glmsedi. Sadece
yz deil, tepeden trnaa, iki yana alm kollarnn parmak
ularna kadar glmsyordu. "Sen misin gerekten Pali? eri
gel."
Yeri iki blme ayran ince bir gne dnda aas he
men hemen gz gz grmeyecek kadar karanlkt. Tahta bir
blme, oday kmrlkten ayryordu; blmenin br yannda o
cuklar oynuyorlard. Lambann altnda Bayan Bordoni'nin Bordesiglio'lu sepeti duruyordu. Gen bir erkek ocuu -onuncu
blgedeki sokaa ilk gittiinde ancak bu ocuk kadard- bir
kede bir eyler okuyordu. Odann iine sandklar ylmt,
Pali kedeki renkli lekeyi tand: Bordoni'nin yorgan. "Bordoni
nerede?"
"Bordoni mi? Gideli ok oluyor, br tarafta. Otur bakalm yol
da, acele bir iim yok naslsa. Grmeyeli beri neler olup bit
tiini birbirimize anlatrz."
Sar gne nce inceldi, sonra iyice kayboldu. ki aileyi
birbirinden ayran tahta perdenin arkasnda, eve dnn
kark ve anlalmaz huzursuzluu acl bir gece ile birlikte
balad. Tahta perdenin her iki yannda klar yakld.
Tam bu srada Giulia koar adm avluyu geerek geldi, kapy
ap ieri girdi. Pali'yi tanr tanmaz yz kzard. Pali'ye syle
yecek hibir ey bulamyordu ama, evresinde ince uzun bacak
lar ve kollaryla onu dikkate almaz konumalar yapyor, henz
gelime dnemindeki kzlarn yeni belirmeye balam gsleri
ile hl eskisi gibi mi yoksa yeni yetikin birisi gibi mi olmalar
gerektiini kestiremez haliyle dolanyordu.
Bayan Bordoni Pali ve iki ocuuna "Oturun", dedi. Sepeti ap
iinden ekmek kard ve sarmsak demetlerinin yanndan iki
ba soan kopard. Hepsi sessizce yemeye koyuldular. Pali kendi
sini yeniden eve dnm hissediyordu. Bordoni olmasa da bu ai

leye balanmt bir kere. Hi byle olduunu dnmemiti.


Dierleri de uzun uzun dnmemekle beraber ayn eyleri ak
llarndan geiriyorlard.
"Giulia bym...Ben hep eskisi gibiyim. Bir dahaki geliim
de birbirimize ak oluruz artk."
Giulia bu szler zerine hafife gld, ama kirpikleri titriyor
du...Niye bu sefer olmasnd?
"Yani imdi Bordoni br tarafa m gitti, hepten?"
"Evet uzun bir zaman iin. Biliyorsun ite, byle bir eyi hep is
terdi. Benim Bordoni yle souk bir adam deildir bilirsin, kendi
sinin yapmak istedii bir eyi dahi olsa, biraz g kazandrmak
hz vermek gerekir. Bir frsat kt -'Git dedim ben de: "Sen merak
etme ben bir eyler yaparm' dedim. 'Birisi eksilirse daha iyi. Bir
ka demet soan alnm, talyan'larn ve Yahudi'lerin pazarnda
satmaya alrn. Sen git, bir bak bakalm oralar nasl, biz ar
kandan geliriz'- -'Bu sonradan gelmek olacak i deil', dedi. 'Bu
kentte bir k daha geirmek, soluun kesilir, orta yerde kalrsn.'
-'Benim soluumun kesilecei falan yok' dedim, 'sen benim so
luumu falan dnme, soru da sorma, gitmene bak.' Bunun ze
rine gitti. Sen ne diyorsun? yi mi oldu gittii?"
"Onun iin iyi tabii. Mektup yazd m?"
"Mektup mu? Bir tane yazd..."
antasndan mektubu kartt, dzeltti ve ocua verdi. "Sen
oku bakalm unu. yi okur." Giuseppe utanga bir yzle ve ana
dilinin ateli sesiyle okumaya balad.
"Sevgili Katerina'm! Brigelli ve ben imdi tam alt haftadr bu
lkedeyiz. Bize bir fabrikada i verdiler, bir makine fabrikas bu,
bize bu ii vermenin nedeni, Bolonya'daki makine fabrikasnn
yapt iin buradakiyle ayn olmas. altmz kent Mosko
va'dan gn uzakta bozkrn ortasnda bir yer daha henz tam
kent saylmaz, sadece fabrika, barakalar bir de hastane var, ama
buna ramen kentin bir ad var ve kentin ne byklkte olaca,
caddelerin says imdiden belli, okulun yaplaca yer bile iaret
li. Kentin iinden bir de rmak geecek, imdilik byle bir rmak

yok ama, baka bir rma buraya aktacaklar.


Burada bo oturduumuzu dnmeyesin. Tam tersine her
yanmz alyor. Burann ekmei de bir garip, doru drst ke
silmiyor, toprak gibi kara renkli, insann elinde unufak oluveri
yor.
Sana adresimi yazyorum bana hemen mektup yaz. Hep sizleri
dnyorum, canlarm benim. Kent kurulduktan sonra belki
buraya gelebilirsiniz, bunun ne kadar sreceini bilemiyorum.
Seni perim Katerina'm, kk Giulia'm, Giuseppe'm sizleri pe
rim, babanz hepinizi kucaklar."
"Senin ne dndn biliyorum Pali. Bizi burada yalnz
brakmasnn doru olmadn dnyorsun."
"Evet, sen kendin de sylyorsun ya. Ben de yle dnyor
dum."
"Ama Pali dnsene, insanlar aa deildirler. nsann nce
kesilmesi gerekmez ki, yaptklar engellenemez ki. Ama mektup
iyi, deil mi?"
"Evet."
Bayan Bordoni etraf toplad, masa rtsn silkti, masadan
bir trl kalkmayan Giulia'ya kzd. ocuun ince yznn alt
yans glyor, st yans zntl duruyordu. nk Pali imdi
Giulia ile deil, erkek kardei ile konuuyordu.
"Evet, alyorum, reniyorum, okuyorum, genlik birliin
de alyorum."
Bayan Bordoni konumay kesti: "Giuseppe ok alyor."
Giuseppe'nin aln krt. Bordoni de arasna tpk byle ya
pard. imdi tpk babasna benziyordu.
"Sen de br tarafa gitmek istiyor musun?"
"Tabii." Cevaplar sakindi ama, her cevap veriinde yz
kzaryordu. "Geen yl Brigelli Bolonya'dan gelmiti, bakalar
da vard, bizim oralar anlattlar..."

"zlemi olmalsn..."
"Hem oraya, hem br tarafa gitmek istiyorum. Belki doru
deil ama, daha ok," eliyle tahta perdenin olduu yana doru,
Bolonya'nn bulunduunu sand yne doru, makine fabri
kasn dan, llegaliteden ve son savaa hazrlktan yana iaret et
ti, "oraya gitmek istiyorum!"
"Haydi bakalm imdi yataklara," diye seslendi Bayan Bordoni. I sndrd, yan tarafn henz snmemiti. Tahta per
denin arkasndaki yar uykulu aileyi, iri yar bir adamn yannda
masada oturuyor, ya da deklere uzanm grebiliyorlard.
"Hep bylemidir bunlar?"
"Evet hep byle."
Hepsi sustuktan sonra Bayan Bordoni yeniden alak sesle ko
numaya balad: "Sylesene Pali, bizi yanma aldracak m, ne
dersin?"
"Olabilir..."
Ama ya aldrmazsa. Bu kadar eye katlanmak kolay deil. Bu
kentin insanlar sert. Bu kentteki kadar sert insan hibir kentte
grmedik.
Gk dedin mi dar atyorlar. Burada zor kalyoruz. Tahtaku
rular gibi. "Ama yukardakiler salam yere basmazsan seni bura
dan sepetlerler."
"Bak imdi, eer sana bir yarar olacaksa burada kalrm, bir
eyler yapmaya alrm."
"yi olur Pali."
Bir sre hepsi rahata uykuya daldlar. Dzenli soluklaryla
rahat bir uykuya hazrlandlar. Ama Bayan Bordoni yeniden ko
numaya balad: "Bordoni de tam senin geleceini bilmi gibi.
Deil mi?"

Yolun zerinde kesilmi aalarn nnde pazara giden


kyllerin arabalar taklp kalmt. Bardaktan boanrcasna
yamur yayordu, kent henz geceden kmamt. Lmbalarn
kk klar teneke damlarn altnda, sepetlerin byk kapak
lan ve kyllerin souktan bozulmu ve gerilmi yzleri gibi tit
riyordu. Gkteki pasl bir leke gnn yaklatn haber veriyor
du. Yola ylm aalarn nnde bekleen insanlar kentin en
ky noktasna kadar korkun bir eyle dolu olduunu hissediyor
lard. Nbet tutan askerlerin yzlerine sorar gibi bakyorlard.
Ama askerler hi oral deildiler, yzleri bekleyenlere, srtlan o
korkun eye dnm duruyorlard.
Aalarn arkasnda, dalardan dzle inen yolun sal sollu
iki yannda, iki ya da meyhane ve birbirlerine yapm kk
kulbe gruplar grnyordu. Bazlannn nnde kk bir tar
la da vard; ama kulbeler iindeki insanlarla birlikte, yolla bera
ber oradan uzaklaacakm gibi duruyorlard. Bu meyhaneler
hep dolu olurdu: ekini kaldrmaya gelen iiler, dzln
kysndan almaya gelmi ve i bulamam adamlar, hapisten
yeni kanlar, burada ilk duraklann yapan a insanlar.
Yamurdan ve sabah souundan kt gibi yumuam
kyller meyhanelere girdiklerinde, iindekiler apak ve en
plak ekliyle kentte olup bitenleri konuuyorlard. "Kentte
olanlarn ad igldir. Sonbaharda seimler olacak dediler. e
komnistlerin kurduu komiteyi datmakla baladlar, hemen
mahkeme kuruldu, daha dn birini pencereden atlamaya zor
ladlar, drt kiiyi de bu sabah astlar. Klann kaplarn da at
lar, isteyenler seyredebilsin diye. Adlarn da zerlerine
yazmlard: Dimo Straimirof, Naiden Siarof, van Nakof ve Mikael Dudof."
"Duydun mu?" dedi kyllerden biri. "Dudofu asmlar."
Dieri sylenenleri dorular bir cevap vermekten korktu, ezik

bir sesle: "Evet duyuyorum ite," dedi.


"Yamurdan upuzun oldular, yemyeildi stleri."
Sakalnn ular Kutsal Ignaz gibi kvrcklanm yal bir
kyl yeniden sordu: "Dudof da m upuzun ve yeil olmutu?"
'Tabii o da yle. Darda drdnc olarak o aslyd. stersen git
kendin bak."
Arkadalar sama soluna vurmaya baladlar artk sussun di
ye, ama o sadece sakaln ekitiriyor ve "Evet onu grmek istiyo
rum," diyordu.
Andreas, Dimofun parmandan ekti. Dimof imdi artk Andreas' sk sk kente beraberinde gtryordu. Korkuyordu ama, o
da daraacnda asl olanlar grmek istiyordu. Dimof ocukla il
gili deildi. Hi kprdamadan dimdik, bir yumruu dizinin ze
rinde, sadece gzleriyle karsnda duran yzlere bakyordu.
Kyller kapnn oraya skm hi ses karmadan duruyor
lard. Meyhanenin srekli mterileri btn gece boyunca yapt
klar gibi barmaya ve kavga etmeye devam ediyorlard. "Hepsi
bouna, bu lkede odun olduu srece daraac da olur, bunlar
astlar, bakalarn da asacaklar, bu adamlarn bize hibir yaran
yok."
"Niye bounaym? Asl cellatlar bouna asyor. Sen u itiin
eyi bouna zkkmlan da kamn doysun."
erdekiler yaadklan bu hayatla, ilmiin boazlarna geiril
mesi arasnda hibir fark yokmu gibi, ak ve ilgisiz konuuyor
lard.
"Hepsini yerlerinden skmlerdi ama, ertesi gn bildiriler ge
ne mantar gibi bitti duvarlarda."
Dimof dilerinin arasndan, yz deil sadece sorusu anlala
cak ekilde sordu: "Hangi bildiri?" -"San, siyah kenarl bir bildiri,
zerinde, 'Kim kimi seecek?' yazyor." Kyller birbirlerine biraz
daha sokuldular ama susmaya devam ettiler. Kafalarnda
dnceler oradan oraya gidip geliyordu. Ama dierleri
dnlecek eyi oktan dnmlerdi, banp ararak alayl
bir arkya baladlar:

"u papaz Malikof.


p canbaz Aleksandrof.
Korkudan pantalonunu slatan Kosturkof."
Birden kap ardna kadar ald, ieri askerler girdiler, arky
syleyenin yz bembeyaz oldu. Sadece bembeyaz deil, korkuy
la yava yava karmakark oldu. Ama askerlerin ieriye girme
lerinin nedeni sylenen ark deildi, kapy armlard. Gir
dikleri gibi hzla ktlar. Bazlar askerlerin arkasndan darda
olup bitenleri grmek iin koutular. Kimileri geriye dnyor
lard. Darda, kesilmi aalarn zerine yaptrlm bildiriler
bulunmutu. Ak kapnn nnde iki gen asker duruyordu. Bi
raz nce arky syleyenin beyaz yz deiti, eski halini ald, as
kerlerin yzne bakarak densizce elindeki armonikadan ince
uzun, iplik gibi sesler karmaya balad. Dimof hl ayn yerde
yumruu dizine dayal oturuyordu. Sadece kap hzla aldnda
yumruunu biraz daha skmt. Kap gene arparak kapand.
erdeki sessizlik glmelere, korku alaya dnt. Konutuu
zaman suskun haline hi benzemeyen, ksa boylu, krmz sakall
ufak tefek bir adam konumaya balad. Dudaklarn hi oynat
madan konuuyor olmasna ramen hepsi onu dinliyorlard:
"Nbeti dn akam ge saatte buraya giren birini grm. Hi
ses kartmam arkasndan izlemi, nereye gittiini grmek
iin. Aaca bir bildiri yaptrdn grm, yakalayacak asker
arkada, yrmeye devam etmiler. Adam, oraya buraya bildirile
ri iviliyormu, Boris meydanna kadar gelmiler, adam hi e
kinmeden atl heykelin zerine de bildiri yaptrp Markus so
kana girmi, asker de arkasndan. Bir kapdan ieri girip gene
dar km, kprye doru yrm, kprnn balarndan bi
ri zerine kd yaptrm, klaya doru yrmeye balam.
Bildirilerini duvarlara asarak nbeti kulbelerinin arasndan
gemi, onlarn da zerlerine birer tane yaptrm. Avluda daraalar duruyormu, adam drdncnn altnda durup yu
karya bakm. Asker de yukarya bakm, korkudan d patla
yacakm az daha, nk drdnc daraac bomu. Adam yu
karya kp ilmii boynuna geirmi ve sallanmaya balam."
Hepsi gldler. "Amma adamsn be." Yz gene souk bir

kyl yz oluverdi. Dimof Andreasn kulana fsldad: "Kork


ma, lenler ld." .
Sonra gene uzunca bir zaman hrsl kavgalar edildi. Birbirleri
ard sra yava yava kelerine ekilip yaklaan gnn ek
meini dnmeye baladlar. Daha nce ark sylemi olan
adam armonikasn kvrp koydu. Meyhanenin iini sessizlik
kaplad. Sonra yeniden hi beklenmeyen bir ses duyuldu sessizliin iinden:
"zlme benim tatl sevgilim
Seni seveceim, peceim.
zlme sevgilim,
Seni ok seveceim.
zerine en
Kara sinekleri kovunca
Seni seveceim,
Hem de nasl seveceim.
Canm benim,
sker ve Sturma uzanan topram,
Esmer, altn baakl, erik taneli topram
Esmer, altn baakl, erik taneli topram
Gnlden severim ben seni."
Birden kap ald, ieri bir sr insan doldu, antalar, sepet
leri, heybeleriyle satclar, kente gitmek isteyip de gidemedikle
rine ve daha baka bir sr eye kzyor, kfr ediyorlard. eri
ye onlarla birlikte aydnlk ve rahatsz edici bir gn girdi. erdekiler birbirlerinden koptular, bir ou yerlerinden oldu. Darda
birisi baryordu: "Kalaslar yoldan kaldryorlar."

Janek St. Miclael hapisanesine gnderildi. Yolculuk byk


bir karklk iinde gemi, saatte epey ge olmutu. Kendisini
almaya gelen ve yeni yerine gtren gardiyan, byk altndan
glerek: "te gene geldiniz," dedi.
Janek arkasna dnd, yal adam grr grmez tamd: "Ne,
siz hl burada msnz? Ne var ne yok buralarda? erde kimler
var?"
"Yava olun Janek, bama i amayn. Stanski'yi tanr
msnz?"
"Evet, o da m burada?"
"Evet. Bu sefer ka vl yedin bakalm Janek?"
"Sekiz. kisi bitti, yeni bir ey olmazsa alt ylm daha var."
Bu szlere ikisi de gldler.
Kouun kaps ald. erden bir ses duyuldu: "Yeni birisi mi
geldi gene?" Kapy ak tutun yzn grelim.
Yal adam birden sinirlendi. "Birbirinizin suratna bakacak
yeteri kadar zamannz var!" Kapy kapad, ierde gz gz
grmyordu. Janek el yordamyla arand. Karanln iine doru
sordu: "Stanski burada m?" "Evet burada."
"Ben Janek." -"Haa Janek." Karanlkta birbirlerinin ellerini
aradlar.
"Naslsn, nereden geliyorsun?"
"Burada ne var ne yok, ka kiisiniz burada?"
"Emir kt bile. Adi sulularla ayn duruma getirileceiz 1
Ocak'tan sonra, ama imdiden baladlar bile. Eski hapisane
ynetimini deitirdiler, artk her gn bizi birbirimizden ayrabi
lirler."

Birbirlerine sorular sordular, anlattlar. Yava yava sabah


oldu. -Janek imdi karsndakilerin yzlerini grebiliyordu. Ar
kadalar da ayaa kalkp -Janek'e baktlar, kouun iindeki st
gibi beyaz bir afak nda Stanski'nin yz belirdi, birbirleri
ne yeniden ellerini uzattlar. Janek kukulu gzlerle kendisine
bakan dierlerinin arasna kanp soru sormayan yal adam
grd. Dombrowski'ye o kadar benziyordu ki, Janek adamn yal
yznden btn yaantsn okuyabildi. Sonra kendisine merak
la bakan daha gen birisini farketti: "Senin adn ne?" -"Labiak." "lk mi?" Labiak aknlkla "Evet." dedi.
Sorulara devam ettiler. "Parti kongresinden haberin var m?"
Janek'i sorularyla sktrdka damla damla haber kyordu.
Son haberler, buraya getirilmezden nce, bu ay iinde Anka'nn
getirdii haberlerdi. Kk olu ile gelmiti gene; ocuk ta Anka
gibi sakin ve aydnlkt. ocuk grmenin sonunda elinden tut
mu: "Bizimle gel," demiti. -"Olmaz." "Niye?" Anka'nn syledii
son szler: "Sus imdi, yolda sana anlatrm," olmvjtu. Bu
grmenin hemen ardndan baka bir yere gnderilen danek,
imdi kente doru giderlerken, yolda ocua ne anlatacak acaba
diye dnmt. nmdeki alt yl iinde her grmede ocuu
santim santim biraz daha bym greceim, Anka'nn
yzndeki aydnlk azalacak, acaba btn bunlar farkedebilecek miyim? Haydi canm, hi bir ey deimeyecek, byle eyler
dnmek bize gre deil. Dncelerini grmeden ve nnde
ki alt yldan koparp, Anka'nn getirdii haberlere balad. Ar
kadalar imdi bu haberleri ondan renmek istiyorlard. Janek
byle haberlerin ne demek olduunu bilirdi, olduunca ayrntl
anlatmaya alt. "Daha ka yln var senin?"
Janek ayn soruyu bir kez daha yantlad: "Sekiz. kisi bitti, ye
ni bir ey olmazsa alt yln daha var." Gzlerini ondan hi ayr
mayan Labiak'a doru yneltti. Gen adam Janek'e byk bir
merakla bakyordu. Yeni tutuklanm olduundan geride
brakt yerlere ait hareketleri henz deimemiti.
"Donbrowo musun?" -"Evet."
Babas kardeleri ve kendisi, parti yesi olmayan dierleri ile
birlikte grevin daha ilk gn grev komitesine yardma hazr ol-

duklarm bildirmilerdi. Grev gzcleri tutuklanm, alt ile on


yl aras hapis cezas yemilerdi. nndeki yllar Labiak'a o ka
dar korkun grnyordu ki hibir ey kuramyor, her gn ol
duu gibi kabulleniyordu. Gece yars Janek'in getirilmesi, ka
ranln iindeki sorular, Stanski ile konumas, btn bunlar
Labiak' etkilemiti. nndeki alt yldan, huzursuz bir
yaantnn iindeki normal alt ylm gibi sz eden Janek'e
aknlkla bakyordu. Ama ayn Janek, eskiden kk tostopar
lak akac bir genti. Di frasn aka olsun diye Stanski'nin otu
raca yerin zerine koyard. Gzleri neeyle parldard. Labiak
hi durmadan, sanki bu gcn nereden geldiini anlamak istiyor
mu gibi Janek'e bakyordu.
Janek Labiak'n aklndan geen eyleri anlad. O anda Labiak
iin, bir zamanlar Solonyenko'nun kendisi iin yapt eyden da
ha baka bir ey yapamazd. Elini Labiak'n yuvarlak bana koydu.Labiak tam bilemiyordu ama, Janek'in eli bann zerinde
dururken ayn gcn kendisine de getiini hissediyordu.

ANNA SEGHERS, NAZIM HKMET VE KURT STERN'LE


ANNA SEGHERS; Yirminci yzyln dnya edebiyatnn ve Alman dilinin;
sosyalist gereki dnya edebiyatnn ve Alman ii snfnn en tannm yazarlar
ndandr. Birok ulusal ve uluslararas dlle deerlendirilmi ve ou Trkeye'de
evrilmi olan eserlerinin balcalar unlardr: St. B arbara'l B alklarn
Ayaklanmas (1928), Yoldalar (1932), Y edinci afak (1941), Transit (1944),
l Kxzlar Gezisi (1948), ller Gen K alr (1949), K arar (1959), G ven
(1968). Edebiyat, Sanat ve Aydnlar zerine denemelerinden oluan bir sekisi de,
G erekiliin E vrensel Miras adyla Trkeye evrilerek yaynland.
YOLDALAR, Ekim Sosyalist Devrimi'ni izleyen birinci devrimci dalgann
dnyadaki yansmalarn, direniini ve krln konu alr. eitli uluslardan olan
roman kahramanlan, Ekim Sosyalist Devriminin etkilerini ve Entemasyonalist
karakterini simgelerler. Yoldalar'n kahramanlan, 1919 ylnda Macaristan'da
Bfela Kun'un ralar Cumhuriyeti'nin yklmasndan, in'de Kzlordu'nun gi
ritii kurtulu savana kadar ki bir dnemin, Rus,
Bulgar ve Polonya'l anti-faist ve sosyalist savam i
-------- sosyalist Devrimi'nin yaratt birinci devrimci d
valarnn, zgrlk, bamszlk ve sosyalizm ii
scak, canl, cokulu ve akc bir slpla anlatlm bi 9 7 a o r\1 n o-iR^n

You might also like