Professional Documents
Culture Documents
HAYATI:
1926'da İstanbul'da doğdu. Milli Eğitim eski bakanlarından Hasan Ali Yücel'in oğlu. Ankara
Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nde Latince-Yunanca okudu. Öğrenimine
İngiltere'de Cambridge Üniversitesi'nde devam etti. Şair, çevirmen ve radyo görevlisi olarak
tanındı. Çeşitli elçiliklerde çevirmenlik, Londra'da BBC'nin Türkçe bölümünde spikerlik
yaptı. 1958'de Türkiye'ye dödükten sonra bir süre turist rehberi olarak çalıştı. Ardından
bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını sürdürdü. Çevirileriyle de tanınan Can Yücel, şiir
alanında ilk kitabı YAZINA'dan (1950) sonra uzun bir süre biçim arayışlarıyla oyalandı.
Çeşitli edebiyat, kültür ve siyasi dergilerde şiirleri, edebiyat ve tiyatro çevirileri ile siyasal
konularda yazıları yayınlandı. 12 Mart döneminde Che Guevara'nın "Gerilla Harbi" ve "İnsan
ve Sosyalizm" kitaplarının çevirisi nedeniyle 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 1974 affıyla
özgürlüğüne kavuştu. 12 Eylül sonrasında müstehcen olduğu iddiasıyla "Rengahenk" adlı
kitabı toplatıldı. Şairliğini, şiirin külhanca raconlarından yararlanarak siyasal inançlarıyla
yoğurdu. Yakalandıgı kanser hastalıgına 12 Ağustos 1999'da yenik düstü, İzmir Dokuz Eylül
Tıp Fakültesi Hastanesinde vefat etti, çok sevdiği DATCA'ya defnedildi.
ŞİİRLERİ
6.SONNET
Vazgeçtim bu dünyadan
Tek ölüm paklar beni
Değmez bu yangın yeri
Avuç açmaya değmez
Vazgeçtim bu dünyadan
Dünyamdan geçtim ama
Seni yalnız komak var
O koyuyor adama
(W.Shakespeare/Çeviren:Can Yücel)
AKDENİZ YARAŞIYOR SANA
Kadınım
Yaraşıyorsun sen Akdenize
AKSAMLA İNTİHAR
Ben hariç
ANAYASASI İNSANIN
Us Yasasi Bu Insanin:
Suyu Savka Dondurup
Dusu Gercege Cevirip
Dusmani Dost Kilacaksin!
Anayasasi Bu Insanin
Emekleyen Cocuktan
Uzayda Kosana Dek
Yururlukte Her Zaman
ARİFE TARİF
ASLANDAN AL HABERİ
AŞK ÇOCUGU
Pencerelerin kenarından
Sarkmış tül perdeleri
Pembe Evin
Uçup uçup yüz sürüyorlar
Karşı tepedeki manastırın selvilerine
Uyanıyoruz sonra
Dizine yatırıp beni çingene benlerimi sıkıyorsun
Gümüşlü zurnası dikiliyor havaya çeribaşının
Işıklar bir bahriye çiftetellisi çalıyor yüzümde
Hay allah
Yine tutuldum galiba
Derken bir aşk çocuğu doğuyor
Çırpınan denizin karnından
Bu şiir
Ağlarken gülüyor
Ve ağlıyor gülerek
Tuzlu damlalarıyla güneşin,
Sözcükler yanıp yanıp sönerken
Körpecik teninde
Uzaylardan aparttığım yıldız bitleriyle.
Şu gökteki ay var ya
Şu boktan şu yarım ay
Bakarsan bakarsan bakarsan
Bi tek sözüme bakıyor benim
dolunay olmak için
O bana bakıyor
Ben ona.
O bana bakıyor
Ben ona,
Hepimiz ama
Hepimiz
Hepimiz
Bakıyoruz hep birbirimize
bakıyoruz hep bakıyoruz
Adam olmak için hep
Ay.. Ay.. Ay.!
O bana bakıyor
Ben ona.
O bana bakıyor
Ben ona
Canım yanarcasına
Ne zaman
Ama ne zaman olacak bu iş?
Bakıyorum bakıyorum da aya
Bakıyorum da ayın ayaklarına
Yatırmışlar yine Ahmedi falakaya
I
Memelerim koparıyor
Yüzyıl süren bir yalnızlık
dile gelmişçesine
Nasıl nasıl bir sevinç yarabbi!
Ve ağrıya
ağrıya tabi,
ağraya
ağraya ağbi...
Nakkaş Tepe de ancak
bezmimize böyle gelmiştir
Gelincikleri ve Nazım Hikmet leriyle
Yerbilimsel bir hapisten sonra
II
İçimdeki karanlığı patlatacağım
Zifiri bir su akacak
kamışımdan toprağa
Bir kedi yavrulayacak
köpek dişli bir kedi
Ve böğürtlenler köpürecek ağzından
Yedikçe
kendi
kendini
mayhoş
Ya da Posta Nazırı dedemden kalma
Mors un en morundan bir karga
Konacak karşıki direğin doruğuna
Düşmanlarım öyle doldurmuşlar ki onu
Ne kadar taşlasan boş
oynamıyor yerinden
Ben kargadan korkmam ama
bunun gözleri baykuş
Ve tüyleri güngörmedik deniz dipleri kadar ıslak
BARIŞ İÇİN
BENZETMEYİ BENZETME
Bİ DAMLACIK
Bİ KOSU
Nazım`a
Sırtımda çıplak
Islak nefesin
Bi gidip bi geliyor
BULUSMAK UZERE
BUNAYDIN
CANEVİMİN KORKUSU
CAN HAVLİYLE
CANKURTARANLA
Yardın be cancağzım
Yardın sonunda şu Beyoğlu trafiğini
İlkyardım pamuklarıyla
o ölümcül acelenden
Korna çiçekleri açıyor şimdi
yaralarının üzerinde
Ölen yok sen gibi güzel
Sınıfsal ecelinden
CANSUYU
Demek ki
Bu hâli bu güzeli bu yeşili
İlle de bugünkü kendi haliyle
Görüp göstereceğiz diye
Ihlamurlar budamak
Şiir değil bundan böyle
ÇALAR SAAT
ÇALINDI
Kapı çalındı
Açmaya davranayım derken
Uyandım ki
Çamların altında yatmıyor muymuşum
Sırtüstü,
Hücum etti gözlerime
Göğün mavisi
Hoş
Böyle de
Kapıyı açtım sayılır
Diğ mi
Aynı kapıya çıkmasa bile
ÇARSAMBANIN GELİSİ
ÇOK Bİ COCUK
DAHASI
DANTON'UN CAYDANLIGI
DEGİSİM
DEĞİŞİK
DEMİN
DÖKÜK
Sabah sökmüyor
Ölmeden önce bir ışık
Bir ışık görmek istiyorum
Ben ki bir ruhum
Bir ışık istiyorum horozlar ötmeden önce
Kahroluyorum
Şafak sökmüyor
Ben söke söke şafağı söktürür
Bu şiiri de döktürürüm
EBEME
EĞER
İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.
Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!!
EPİGRAM
EŞEKLERLE RÖPORTAC
FİTİLLİ
Suratınıza!
FLAŞ
GECE VARDIYASI
GELİNCİK ŞURUBU
GİDİP GELME
GÜLER YÜZÜMLE
GÜZ
GUZELE
HAYAL OYUNU
HAYIR
Sevdiğin
Kadar
Sevilirsin...
İĞNELİ
İKİMİZİN ARASINDA
İNSAN RESMİ
İNTİZAR
İRTİHAL
KARCIGAR
KAYIP ÇOCUK
KÖRKÜTÜK
KÜFÜR
MENAPOZ
MESAFELİ
Orhan Veli`ye
MİNTİHAR
NENNİ
NİHAYET
NİSAN TEZİ
VI
OFF...
Şiir kusarak,
Eveti de kalmadı hayırı da sözcüklerin
Avuç avuç taşıdığı karşı gölekten
Suya çizdiği çizgiler gibi
Bir karabatağın
OTUZBİRİNCİ NESİL
ÖYLE Bİ...
ÖLÜM ve OĞLUM
YANDIM
ÖZGECMİS
Yaşamak istiyorum
Yaşamayı bu soğumuş cehennemde
Ölü bir dost gibi içim titreyerek düşünmek değil sade,
Yaşamayı yaşamak istiyorum
PARCA PARCA - 2
POETIKA
Yalnızlığı sevmiyorum
Yalnız kim ola ki
Kendim...
Kendimin kendini sevmiyorum
Kediler hariç...
Kahve ocakçısı olacaktım ben
Tuttum kavlimi
Yazdıklarımsa hep nafile
Hep nişanlı angaje ısloganlı
Can, diyorlar, bir kahve yap şu dümenin ağzına
Kallavi olsun!
Bende yoksa kahve, yemişçiden tedariklenip
Ve cazveyi ateşe sürüp, üstüne yemeni, şekerini
Taşırmadan pişiriyorum
Biliyorum, bilmez miyim bu kahve ocağınnan
Ocağımızı bucağımızı
Isıtamayacağımı!
İşte onun içinde de içim titreyerek
Cezvenizi sürüyorum ateşe
ŞAŞKIN ŞAŞKIN
Bense bakıyorum
yattığım yerden
şaşkın şaşkın
Baharın gelişine
SENG'I DERYA
Daldı gözlerim
Denizin o tirşe ve hareli gözlerine,
Derken Poseydon`la beraber
Kaldırıp başlarımızı,güneşin
Gülkokusu bacaklarına baktık…
ŞEY GİBİ
SEVGİ DUVARI
SİSLEY'DEN
SUDA
TAVSAN KANI
UKTE
UYUMAYAN UMUT
ÜZERE
ÜÇ NAL LOKANTASINDAN
Haldun Taner’e
YAPRAKTI
Ağacın yüksekliğince,
Dalın yüksekliğince rüzgarda;
Ve bir yeni ö'mü'r
Vardığın çimen yeşilliğince.
YAPRAK DÖKÜMÜ
YAZ GELDİ
YASASIN CUMHURİYET
YA'U
YESİL SİİR
YETER
YORGUNLUK
Bilmelisin ki...
Duvarda asılı diplomalar insani insan yapmaya yetmez.
Bilmelisin ki...
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.
Bilmelisin ki...
Karşındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini
bulmak zor.
Bilmelisin ki...
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da!
Bilmelisin ki...
Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, ne tür deneyimler yaşadığınızla
var.
Bilmelisin ki...
Aile hep insanın yanında olmuyor. Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven
öğrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik değil.
Bilmelisin ki...
Ne kadar yakın olursa olsunlar en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek
gerekir.
Bilmelisin ki...
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.
Bilmelisin ki...
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.
Bilmelisin ki...
Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz
sorumluyuz
Bilmelisin ki...
İki kişi münakaşa ediyorsa, bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de
sevdikleri anlamına gelmez.
Bilmelisin ki...
Her problem kendi içinde bir firsat saklar. Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.
Bilmelisin ki...
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor