You are on page 1of 386

TJ.

OIZERMAN

FELSEFE TARHNN
SORUNLARI

Toplumsal Dnm Yaynlan: 116


Kuram Dizisi: 23

T.I. Oizerman
Ftisefe Tarihinin Sorunlar
eviri: Celal A. Kanal

ngilizce Ad):
Problems of the History of Philosophy,
Progress Publishers

1. Basta: Ama Yaynabk, 1988 stanbul


2. Bask: Toplumsal Dnm Yaynlan
Kasm 1998 - stanbul
ISBN: 975-8269-30-5

Kapak
Ali imek

Genel Datun: KARDAK / Narlbahe Sk. No: 6/3


Caaloglu/STANBUL
Tel.: (0212) 512 31 61 - Telefax: (0212) 512 45 91
Toplumsal Dnm Yaynlan ve 2B/Bilgi Birikim,
KARDAK Eitim ve Kltr Hizm. Ltd. ti. Yan kurululandr.
Baski:al Ofset
Cilt :Slstem MOcelbt
Tel :4821101-4 hat

T.I. OIZERMAN

FELSEFE TARIHININ
SORUNLAR
eviri:
Celal A. Kanat

NDEKLER

GR
L BLGELK SEVGS, "FELSEFE" KAVRAMININ
KKEN
L Kutsal" Bilgeliin Layikletirilmesi
2. nsani Bilgeliin Tannsallatnlmas
3. Yeni bir a ve Yeni Bir Felsefi Bilgi lks
4. Reel Bir Sorun Olarak Bilgelik Sorunu
II. "FELSEFE NEDR?" SORUSUNUN ANLAMI
1. Kendisi in Bir Sorun Olarak Felsefe
2. Felsefe Kendi uurlarm Nasl izer, Kendisini Nasl
Tanr ve Nasl Belirler?
3. Kuramsal Bilginin lk Tarihsel Biimi
4. Toplumsal Bilincin Yabanclam Bir Biimi Olarak
Felsefe
5. Toplumsal Bilin mi, Yoksa Bilim mi?
6. Felsefe Nedir?" Sorusunun Varoluu Yorumunun
Eletirisi
III. ZGL BR BLME BM OLARAK FELSEFE
1. Bilginin Niteliksel eitlilii
2. Speklasyon, Mank, Olgular
3. Sezgi, Hakikat, Yaratc mgelem (Muhayyile)
4. Felsefi Bir nceleme Tarz Olarak Yorumlama
5. eitli eriklerin Kuramsal Bireimi
-

9
21
21
36
.40
49
59
59
68
72
77
84
92
99
99
103
116
125
139

IV. FELSEF BR SORUN OLARAK FELSEFENN


TANIMLANMASI
1. Felsefenin Tanmlanmasnn, Felsefenin Tarihsel
Geliiminin zel Doasndan leri Gelen Glkleri
2. Felsefe Taramlannn eitlilii
3. zgl Bir Dnya Gr Olarak Felsefe

151
161
183

V. FELSEF SORUNLARIN DOASI


1. Yantsz Braklamayacak Sorular
2. Eski ve Yeni, ncesiz-Sonrasz ve Geici Sorunlar

199
199
228

VL FELSEFENN KONUSU
1. Bir Sorun Olarak Felsefenin Konusu
2. Temel Felsefi Temalar
3. Diyalektik ve Tarihsel Maddeciliin Konusu

239
139
250
275

VII. TARHSEL AIN Z-BLNC OLARAK


FELSEFE
1. Felsefenin Gelimesinde Kiiliin Rol
2. Felsefedeki Evreler ve Toplumsal-Ekonomik Evreler
3. Felsefenin deolojik levleri

285
285
304
319

Vm. FELSEF TARTIMANIN DOASI ZERNE


1. Bilimsel Tammamn Kanlmazl
2. Felsefi Tartmann deolojik Kaynaklan
3. Felsefi TarUmann Kuramsal Temelleri

339
339
350
360

SONU

151

379

SUNU

T. I. Oizennan, SSCB Bilimler Akademisi'nin Muhabir


yesi ve Marksizm-ncesi, Marksist ve ada burjuva felsefe
sinin tarihine ilikin birok ayrmtl incelemenin yazan olup, kitaplarmdan kimileri yabanc dillere de evrilmitir. Marksist
Felsefenin Oluumu Almanca, Japonca, Lebce ve Macarcaya;
Tarihsel Bir Kategori Olarak Yabanclama,
Marksizm-ncesi
Felsefenin Gelimesindeki Temel Aamalar \& Hegel'in Felsefesi
Almancaya evrilmi ve eitli baka almalar da ngilizce,
Franszca, spanyolca, Bulgarca, ince, eke ve Yunancaya
evrilerek, yaymlanmtr.
Felsefe Tarihinin Sorunlar, doal olarak, Marksist bilimselfelsefi dnya grnn ortaya kmasna yol am olan felsefi
bilginin gelime srecine ilikin kuramsal bir aratrmadr.
Gemiteki ve gnmzdeki felsefi retilerin karlatrmal
zmlemesine dayanan yazar, zelkle, bilginin felsefi biimini,
felsefi sorunlarn doasn, felsefi tartmann zn, felsefi kamtlamanm temel zelliini ve felsefenin toplumsal bilincin br
biimleriyle, gndelik ve tarihsel deneyimle ilikisini ortaya
koymaktadr. Felsefi retilerin giderek birbirinden ayrmas ve
bunlarn, maddecilik ile idealizmin kart eilimleri biiminde
kutuplamas, adm adm izlenmektedii. Yazar, bilimsel-felsefi
dnya grne duyulan nesnel zorunluluu ileri srerken, do
ann ve toplumun bilimsel bilgi sistemi iinde felsefenin dei
en statsn, felsefe ile uzmanlk bimleri arasndaki ilikiyi,
felsefenin konusunun gelimesini ve onun ideolojik ierii ile
ilevinin deiimini aydmlatmaktadr.

GR

Bu kitap, yazana bitka ylda tamamlamay umduu, ok


daha kapsamh bir almann bi blmdr. Byle olmakla bir
likte, bu kitap, bal altmda dile getirilen tm sorunlar kapsa masa bile, felsefi bilginin zgl doasm, zn, biim ve yap
sn tarihsel adan ele almakta ve bu yzden de taribsel-felse
bir ahma olarak nitelenmektedir.
Tarihsel-felsefi incelemeler eitli biim ve boyutlarda or
taya kar. Bunlardan kimileri tikel bir halkm felsefi dncesi
nin geliimini inceler. Kimileri, felsefenin geliimini, bir btn
olarak dnya felsefesinin gelimesindeki tarihsel aamalar bii
minde ortaya kan eitli uluslarn felsefi dncesi ile birlikte,
evrensel-tarihsel bir lekte inceler. Kimileri de, felsefenin e
itli kollarm, epistemolojinin, ontolojinin, diyalektiin, doa
felsefesinin ve etikin tarihini, ya da, belli felsefi eilimleri,
ekolleri, tek tek filozoflarn ahmasm, felsefenin geliim aamalarm, vb. ele alr. Her bir inceleme tr zgl bir grev tar;
ama bunlarn tm de. felsefe tarihinin kuramsal sorunlar mm
zlmesini ngrr. rnein, felsefe tarihinde eliki sorunu,
bence, felsefi sonnlarm tikel nitelikleri ve zellikle de, felsefe
nin bunlar nasl zmledii konusunda bilimsel bir anlay ol
makszn, doyurucu bir biimde zmlenemez. Dahas, felsefe
tarihinde eliki kavrammn geliimini izleyebilmek iin, ger
ekliin bilinmesine felsefi yaklamn temel zellikleri, felsefe-

nin ideolojik ilevi, bu sorunun zmne ynelik eitli felsefi


yaklamlann epistemolojik ve snfsal temelleri konusunda da
aka bilgi sahibi olmak gerekir.
Tarihsel-felsefi araTmanm konusu felsefedir; tarihsel-fel
sefi bilimin sorunlar felsefi sorunlardr Bu nermeler, bana
yle geliyor ki, olduka aktr; ama iero'nun, Kant'm, apa
kl yalnzca azaltt biimindeki grne karm, bunlarn
yine de kantlanmas, kuramsal olarak temellendirilmesi gerekti
ine inanyorum ve elimizdeki kitabn byk bir kesiminin ko
nusunu da bu oluturuyor.
Hibir felsefi reti tm felsefi sorunlan kucakladn ileri
sremezse de, tarihsel-felsefi bilimin alanma girmeyen tek bir
felsefi sorun yoktur. Bundan baka, tarihsel-felsefi bilim kendi
bana felsefenin bir paras olmayan sorunlan da ele alr.
Bunlar, felsefenin douu ve geliimi, onun toplumsal koullara
nesnel bamll, bilgibilimsel temelleri, vb. gibi tarihsel so
runlardr. Bununla birlikte, tarihsel-felsefi bilim, "marjinal" bir
disiplin deildir; kayna da tarihin ve felsefenin, bilginin bu g
rece bamsz iki alanmn "kesiim "inde olmayp, felsefi bilginin
gelimesinin nesnel olarak koullandulm
tarihsel srecinde,
bunun eletirel deerlendirilmesinde ve belki de, bilincine va rlm olmasnda yatmaktadr
Felsefe tarihinin sorunlar, hem felsefenin hem de tarihin
yetkinlik alan iinde olduklar iin ortaya kmazlar. Tm fel
sefi sorunlar gibi bunlar da, tm insanlm tarihsel ve gndelik
deneyimi tarafndan ve zellikle de -bilimsel ve felsefi- bilgi
sreci iinde ortaya kanimlardr. Felsefe tarihisi, kesmkes,
szn tam anlamyla bir tarihi olmaldr. Ama, belli bir felsefi
retiyi ortaya karan toplumsal koullar aratrrken, soruna
titiz bir biimde yaklamak, onun iin ne denli nemli olursa ol sun, onun ana grevi bu retiyi anlamak, onu eletirel biimde
deerlendirmek, teki felsefi retilerle balantsn, toplumsaltaihsel srecin u ya da bu biimde koullandrmas gereken bu
10

balanty gstermektir. Bu adan ele alman tarihsel-felsefi bi


lim, zgl bir felsefi inceleme konusudur, felsefenin felsefesi, ya
da daha kesin bir anlatmla, felsefe-tesidir.
Felsefe tarihini, bizzat felsefenin kendi tarihinden, insann
tarihsel geliiminin ve bilgi araynn tarihinden tremi geni
ve esnek bir "deerler leV'nin yol gstericilii
olmakszn,
salt "tarihsel olarak", ampirik adan ele almak tmyle olanak
szdr. "Gelime" teriminin felsefe tarihine uygulanmas bile be
lirli apak felsefi varsaymlar, rnein belirli tersinmez de
ime ve ilerleme srelerinin felsefede gerekten de yer ald
varsaymm iermektedir.
Mutlak bir kayt sistemi oluturmak yolundaki her giriim,
fizikte olduu gibi, felsefe tarihinde de bounadr. Bu, dorudan
doruya, tmyle tarafsz olmak gibi bir iddiaya yol aar ve
hibir gerek filozof da tmyle tarafsz olamaz; bu tarafszlk,
onun kendine zg bir bak as olmadan takmabilecei taraf
szlktan baka bir ey deildir. Tarafszln tleri, felsefe
tarihilerinin bir ve ayn retiye farkl deer vermeleri gibi
apak bir olguyu ve bu olgunun, o tarihiler kendi kaynak ve
olgularn incelerken savsakladklar iin, yahut da, tarih yazar
lnn gerektirdii bilimsel standartlardan ayrldklar iin ortaya
kmadn gz ard ederler. Sorunun z daha derinlerde yat
maktadr.
Belli bir filozofun yazd eylerin szc szcne yine
lenmesi hi de bir amlama olamaz. Olsa olsa, bir kiinin kendi
szleriyle yeniden anlatlmas olur. Ancak, felsefenin tarihsel
gelime sreciyle ilgili ciddi bir aratrcs, anlalan allm
biimiyle dile getirmeyen salt bir yeniden anlatla kendisini na
sl snrlayabilir? Anlama ve yorumlama birbirinden ayrlamaz
ve felsefe tarihi rencisi de, kendi konusuna ilikin, bilimsel
adan nesnel bir anlaya ulamak iin aba harcamaldr ve bu
anlay, herhangi belli bir kuramsal ve dolaysyla kavramsal ko
numa girmeyi reddetmekle asla badamaz. Bu nedenle, felsefe
11

tarihini yazarken insarun tmyle tarafsz olmas gerektii is


temi, yalnzca, onun kendisiyle, kendi kuramsal bilinciyle uyu
mazlk iinde olmas arsnda bulunmak demektir. Bilimsellik
lt olmadan bilim olanakszda, ancak felsefede ve felsefe ta
rihinde bu soranda bir dnce birlii de yoktur. Bu yzden, tarihsel-felsefe bilimi, dnya apmda ileyen tarihsel-felsefi sre
cin eletirel genellemesinden hareket ederek, felsefi retilerin
evrimi iin ltler ortaya koymak durumundadr.
E^ felsefe tarihisi banaz bir felsefi konum alr ve rne
in, yalnz Aguiono'lu Thomas'm bir mutlak felsefi dorular
sistemi yarattm, oysa onun byk ncellerinin (bir lde
Aristoteles'in darda tutulmasyla) karanlkta kaldm ve daha
sonraki bir dnemin filozoflarnn
da, olsa olsa, "Doktor
Angelicus"un onlara izdii doru yoldan ayrldklarm varsa
yarsa, bu ltlerin (ve bunlann gerektirdii aratrma yntem lerinin) tmyle yetersiz kalabilecei apaktr.
Bununla birlikte, Marksizmin felsefesi bilimsel bir felsefe
tarihi iin gerek bir kuramsal temel salamaktadr; nk o,
Marksizmin douuna dek geen zaman iinde btn felsefi d
ncenin geliimini bilimsel olarak zetlemekte ve daha sonraki
aamalara ulaana dek byle yapmaya devam etmektedir. Ayrca
bu, diyalektik ve tarihsel maddeciliin yalnzca tarihsel adan
deil, mantksal adan da tarih felsefesine dayanmas anlamna
gelir; bu tarih felsefesidir ki, felsefenin ok ynl kavramlarm
eletirel olarak zmlemekte ve onun (ve genelde bilimsel bil
ginin) btn geliiminden yaplan bir karsama olarak, diyalek
tik ve tarihsel maddeciliin temel ncellerini formle etmektedir.
Bu anlamda denebilir ki, felsefi bilginin geliiminin kuramsal bir
anlay olarak felsefenin bilimsel tarihi Marksizmin felsefesinin
organik bir bileenidir. 'Marksizmin felsefesi" kavram "diya
lektik ve tarihsel maddecilik" kavramndan alan olarak, daha ge
nitir; nk bu, belirli teki felsefi disiplinlerin (etik, estetik,
vb.) yam sra. felsefenin bilimsel tarihini de kucaklamaktadr.
12

Diyalektik ve tarihsel maddecilik her tr smrlamaya, yahut


darla temelden kardr. Marksizm-Leninizmin
kurucularnn
yalnzca kaba maddecilie deil metafizik, mekanik maddecilia
de ve aynca Feuerbach'm antropolojik maddeciliini de nasl
eletirdikleri ve Platon'un, Aristoteles'in, Leibnitz'in, Rousseau'nun ve Hegel'in idealist retilerinde yer alan parlak dn
celere nasl yksek bir deer bitiklerini anmsamak yetecektir.
Buradan anlalmaktadr ki, Marksizm, kendi iinde nesnellii ve
partizanl organik olarak birletirmi bir felsefedir.
Marksizmin felsefesi, ilke olarak, yetkin ve tam bir felsefi
sistem (Marx'w dedii gibi, mutlak bilim) dncesini reddet
mekle birlikte, srekli devinim iindedir, gelime durumundadr,
yeni bululara doru gitmektedir. Kendi zlmemi
sorunlarmm
srekli olarak bilincindedir ve bunlar kavramaktadr; ideolojik
kartlarm eletirmekle birlikte, yalnzca felsefi deil, ama ayn
zamanda genel bilimsel alanlarda da ulalm bilginin snrla
ryla evrili olduunu kabul ederek, kendi kendisini de eletir
mektedir. Marksist felsefe, ayn zamanda felsefe tarihidir ve
zellikle Marksist felsefe tarihidir, onun ileriye doru geliim ta
rihidir, herhangi bir felsefi retinin aratrlmas iin kuramsal
ncller ve yntem sulayan bir tarihtir. Her bilimsel bilgi sis
temi gibi, Marksizmin felsefesi de, kendi bilimsel nermelerini
yalnzca gerekliin yaklak yansmas olarak, diyalektik an lamda anlalmas gereken, yani, kendi ilgi alan erevesinde
greli olan mutlak doru ile, grece dorunun birlii olarak ka bul eder. Felsefenin bilimsel tarihi asmdan diyalektik ve tarih
sel maddeciliin anlam, felsefe tarihini kalplam zmler ve
formller olarak sunmak iddiasmda deil, felsefenin geliimine
ynelik incelemelere, gerekten bilimsel bir yol boyunca, yol
gstermek yeteneinde aranmaldr.
Engelsin "mantksal yntem" dedii ey uygulandmda,
tarihsel-felsefi bilimin kendisi felsefi bir kuramdr. Bu bilim,
bilmenin biimleri, temel trleri, yaps, sorunlar, toplumsal bi
lincin br biimleriyle (zellikle bilim, sanat ve dinle) ilikisi,
13

felsefi tartmann nitelii, felsefenin kendi konusundaki dei


iklik ve bilimsel felsefi bilginin dorulanmas gibi, felsefenin
zgl zelliklerini aratrr, bylelikle de felsefi bilginin nitelii
sorusunu yamtlar.
Eer herhangi bir felsefenin temel sorusu, nnde sonunda,
madde ile tinin ilikisi sorusu ise, tarihsel-felsefe biliminin temel
sorusu da "Felsefe nedir?" sorusu olmayacak mdr?
Felsefe ile uzmanlk bilimleri arasndaki ayrm, en genel
biimiyle bile olsa, kavrayabilmi olan ve kendi kendisine, te
melden farkl, badamaz matematik veya fizik sistemleri olma
d halde, neden farkh felsefe sistemlerinin olduunu soran her
kes iin, bu apak temel sorunun nemi ortadadr
Kukusuz bu, yalnzca salt biimsel nem tayan bir tamm
konusu deil, felsefenin gelimesinin eletirel bir genellemesini
yapmak sorunudur ve hi de azmsanmayacak bir lde, onun
toplumsal statsn ve bilimsel saygmlm belirlemekte ve fel
sefenin gemite koyduu, ama bugn de hl kar karya bu
lunduu sorunlan doru biimde zmesine olanak vermektedir.
Dolaysyla, u dorudan sonuca ulam bulunuyoruz ki, tarih
sel-felsefe biliminin balca sorunu felsefe sorunudur Toplumun
tinsel yaammm, insanhm entellektel geliim tarihinin bu a
rtc fenomenini anlamak, bilginin ve kendi bilgisinin bu zgl
biimini, bunun zorunluluunu, yerinden oynatlmazlm, bire
yin entellektel geUiminde bunun hemencecik ak olmayan,
ama giderek artan nemini anlamak, onun bugn, gemite oldu
undan ok daha fazla olarak, dnya grleri arasmda bir savaun durumunu alan ideolojik savamdaki roln ortaya kar
mak, felsefenin gizli olanaklann ve bunlarn nasl gerekleece
ini aa karmak. te btn bunlar, yalnzca felsefe tarihileri
iin deil, kendi yaammm anlam sorusu kendine hi de anlam sz gelmeyen herkes iin ivedi bir zorunluluktur.
Felsefenin tuhaf bir yazgs olmutur Eski dnyada bilimle
e anlamh olan felsefe, bugn, ada zamanlarn yeni domu
14

bilimleriyle aym dzeyde bir bilim olarak onay kazanmaya a


lmaktadr. Bu nasl olmutur? Felsefe, kendi byk ama ba
klrsa, kendi gen yoldalarnn gerisine dt ve artk bilgi
maratonunda yarmaya layk olmad iin mi? Belki de, ortada
bir bilmece yoktur ve yant kolaydr, yani, eski alarda bilim
olan ey, bugn, bizzat doas gerei, artk bir bilim olamaz.
Francis Bacon 'un belirttii gibi, eskiler olsa olsa ocuklard, oysa
biz, olgunlua erimi, yeni bir an insanlaryz. Ama olgunluk
kavrammn, gelimesinin herhangi bir aamasnda insan soyuna
koulsuz biimde uygulanp uygulanamayaca da kukuludur.
Her ey insann nnde, geleceindedir. Wildelband tarafndan
deneysel adan nerilmi olduu gibi, bu nazik durumun baka
bir aklamas da olabilir. Tm varln kzkardelerine terkeden
ve kendisini, yararsz ve dertli bir ihtiyar olarak sokaklara atan
Shakespeare'in Kral Lear'nm konumunda deil midir felsefe,
diye soruyor Wildelband.
Her durumda felsefe, bilimler cumhuriyeti
vatandal
hakkn -geri, biimsel olarak, bu haktan asla yoksun kalmam
olmakla birlikte- artk kazanmak durumundadr. Bu, felsefe iin
isel bir zorunluluktur; ilgi alan ne lde snrl olursa olsun,
baka herhangi bu- bilim karsnda duymas gereken bir zorunlu
luktur.
Felsefenin tam vatandalk hakk, her eyden nce gndelik
bilin karsmda, ikinci olarak uzmanlk bilimlerinin belirli tem silcileri ve nc olarak da, kimi filozoflar tarafndan tartma
konusu yaplmaktadr. Gndelik savlar, nnde sonunda, genel
likle u teze gelip dayanmaktadr: Felsefe, saduyunun istemle
rini her zaman gz nne almad iin, gven
vermemektedir.
Gemite, pozitif bilimlerin birok temsilcisi bu sradan sav
destekliyordu, ama bugnlerde, grecelik (rlativite) kuramnn
ve kuantum mekaniinin yaratlmasndan bu yana, onlar da, aa
daki szleri yazan Engels'le ayn dncede olmaya eilimli
gzkyorlar: "Ancak salkl bir saduyu kendi drt duvarnn
evreledii alanda ok saygm bir kii de olsa, tek bana, ara15

tumann uzak alemine kmak cesaretini kendinde grr grmez,


bsbtn alacak servenlerle karlar.
Kimi bilim adamlar, felsefeyi, nne kan sorulara yamt
veremedii, yahut daha da kts, bu sorulara, olsa olsa, uzman
lk bilimlerinin bir yant buiandad sorularla yant verdii iin
sulayarlar. Btn bu sorular (ister bilim, isterse felsefe tarahndan sorulsun) zor sorulardr, ama felsefe lehine en azndan u
sylenebihr ki, yant bulamayan sorulan soran insanlar bu soru
lara da yant veremezler te yandan, felsefe, bir soruya yamt
vermek yerine, bunlardan birisini kendi kendisine sorarsa, bu so
runun iyi formle edilip edilmediine
bakarz. yi formle
edilmise felsefe, bu soruna halihazrda bir katk yapm demek
tir.
Bununla birlikte, felsefenin en tehlikeli dmanlan, yine
onun kendi saflan arasnda bulunmaktadr. En byk lklan
atanlar, felsefenin tarihsel adan evrimlemi tm sorunlannm
yanlsamah ve gerekte var olmayan sorunlar olduunu ortaya
atan yeni-pozitivisterdi;
te yanda da, tarihsel-felsefi
srecin
kendisi, srekli bir yanl deerlendirmeler tarihi olarak sunulu
yordu. Yeni-pozitivistler, bu savlann ne srerlerken, byk
filozoflarn batalarnm da byk hatalar olduunu
farkedememiler ve felsefeye kar yeni-pozitivist kampanya, ezici bir
yenilgiyle sonulanmtr Kendileri de. "metafizik" (felsefi) so
runlarn kamlmazlim onamak zorunda kahnlardr. Onlarn
szmona sorunlar dedii sorunlar, yeni-pozitivizmin olumlu
yaklamlar bulamad reel sorunlar durumuna gehnitir.
Yeni-pozitivistler, kendi aka znelci ve bilinemezci felsefi
retileriyle dorudan ilintili olmayan, mantk konusundaki z
gl almalanyla ksmen hak ettikleri etkiyi kazandlar. Yenipozitivizmin bunalm, byk lde, imdi tmyle apak olan
bu olgunun bilincinden ileri geliyor Yeni-pozitivizme, bir za manlar onun etkisinde olanlar da iinde olmak zere, doa bi' F. Engels, Antt-Dhring, Moskova, 1969, s. 31

16

limciler de kar kmaktadr. Bu olduka nemli bir olgudur;


nk yeni-pozitivizm, br idealist retilerden ayn olarak, I.
G. Petrovsky'nin belirttii gibi, "modem bilimin gncel kazanmlan zerinde byk lde bir asalak durumundadu:
Yenipozitivist kukuculuu eletiren ve maddeci (ve esas olarak diya
lektik) grleri temeUendiren Albert Einstein, Max Plank,
Louis de Broglie, Max Bom ve baka sekin bilim adamlar
inandrc bir biimde gstermilerdir ki, felsefenin, kuramsal
doa bilimi asmdan yaamsal bir nemi vardr. Felsefi sorun
larn geerlilii, kendilerini felsefi sorunlara adam ve felsefi
dncenin geliimine
nemli katk yapm olan filozof
olmayanlar tarafmdan dorulanmtr. Bu, doal olarak, felsefe
tarihilerinin nnde umut verici ufuklar amaktadr
Geen 10-15 ylda Marsist-Leninist tarihsel-felsefe bilimi
eitli aratrmalarla zenginletirilmitir.
Alt ciltlik Felsefe
Tarihi (Moskova, 1957-1965), balangtan gnmze dek tm
felsefenin gelimesinin global bir incelemesini yapmak yolundaki
ilk giriimdir Sovyetler Birliinin yam sra baka lkelerden de
birok Marksist felsefe tarihisinin katld bu koUektif alma,
doal olarak, nemli sayda uzmanlam tarihsel-felsefi ahmay zetlemektedir Sovyet felsefe tarihilerinin farkl felsefi
eilimler, ekoller ve sistemlerle ilgili eitli almalar, tartl
maz biimde, yalmzca tarihsel-felsefe bilimine deil, diyalektik
ve tarihsel maddeciliin gelimesine de katk yapyor. "imdi,"
diye yazyor P. N. Fedoseyev, "Tarihsel-felsefe biliminin arhkl olarak betimleyici aamasmdan, felsefi dncenin gelime
manuma ynelik zmsel aratrmaya gei, giderek daha be
lirginleiyor.
Btn bunlar, tarihsel-felsefi srecin temel sorun larnm sistematik kuramsal aratrlmasna yol hazrlamaktadr.

^ I. G. Petrovsky, Marksizmin ve Yeni-Pozitivizmin Felsefesi iinde,


"Giri Yerine", Moskova, 1963, s. 4 (Rusa).
2 P. N. Fedoseyev, "Felsefe ve ada? Dnem", Ekim Devrimi ve Bilimsel
lerleme iinde, Moskova, 1967, C. II, s. 380 (Rusa).
17

Grevimiz, yalmzca, karmuza kan sorunlar yeteneimi


zin tm gcyle zmek deil, u anda zp
zemeyeceimize
bakmadan yeni sorunlar da ortaya koymak olmutur. Felsefenin
ne srd sorunlarn, onun salad yamtlardan ok daha az
nemli olduu grnde, felsefenin znn basmakahp dogma
tik bir arpth yatmaktadr te yandan, bilimsel MarksistLeninist felsefe tartlrken, bu felsefenin tm sorunlar oktan
yantlam olduunu ve bilim ile pratiin, doru yantlarm he
mencecik alverecei yeni sorular ortaya koymasn
beklemenin
yeterli olduu gibi, dogmatik imgeler gemite daima ileri s
rlmtr. Ancak gerekte, felsefenin daha nceki geliiminin
dourduu tm sorunlar u anda bi de zmlenebilmi
deil
dir. Dahas, felsefe, sontlarm dardan kendisine
yneltilmesini
yalnzca beklemekle de kalmaz. Felsefenin kendisi de sorular so
rar. Bunlar yalnzca kendisine deil, bilimlere ve bilinli insan
etkinliinin her alanna yneltir. Bu kitapta, eitli nedenlerle
genel dikkatten kam sorular -yantlayp
yamtlayamayacamza bakmadan, tartlmaya deer sorulan- ortaya koymay, bir
lde olsun baarabUdiysem, emeklerim boa gitmemi olacak
tr.
Diyalektik ve tarihsel maddecilik, her bilim gibi, zl
memi sorunlar banndran, gelimekte olan bir felsefi bilimdir
Bu sorunlar geri planda braklmamaldr. Dahas, aratrcnn
dikkatini bunlara ekmeliyiz. Ve felsefe tarihisi, diyalektik ve
tarihsel maddeciliin bir temsilcisi olduundan, doal olarak,
kendi uzmanlk aratrmasnda, yalnzca felsefenin tarihsel
gemiini aydnlatmaya deil, ayn zamanda, gnmz somnlarmtn zmne, ya da en azndan bunlarn doru ve yapc bi
imde konulmasma da katk yapmaya alr.
Temellendimek iin elimden geleni yapm olmama karn,
sonulanmdan kimilerinin tartmah olduunu kabul etmeye t
myle hazrm. Ama ayn zamanda, felsefe ders kitaplarnda
iyice yer edinmi ve herhalde, srekh yinelenme nedeniyle, ku-

sursuz gibi grnen kimi nerilerin, gerekte, hi de kusursuz


olmayp, stelik tartma gerektirdiini de varsaymaktaym.
Herhangi bir aratrma, bir popler bilim almasndan
farkl olarak, tartlabilecek biimde yaymlanr. Bu almay
yaymlarken tutumum budur ve burada, yalnzca, bilimsel tar
tmaya deer sorular ele almaya altm.

19

BRNC BLM
BLGELK SEVGS
"FELSEFE" KAVRAMININ KKEN

1. "KUTSAL" BLGELN LAKLETRLMES


Eski Yunanllarn "felsefe" deyimini ilk ortaya attklar gn
lerde, bilgelikten ne anlalmas gerektii konusunda herhalde bir
anlamazlk sz konusu dedi. (Felsefe gibi), daha nce var ol
mayan, kavranlamaz herhangi bir ey, mitoloji geleneinde, ol
duka ak ve her trl tartma ya da kukunun tesinde kabul
edilen eyler kategorisme giriyordu.
Bilgelik, Tanrlara (en azndan onlarn kimilerine) verili
yordu. Bilgelik Tanras olarak Athena'ya taplyordu. Onun
heykelleri, ayaklarna tnemi bir baykula birlikte yaplrd;
bayku, herhalde karanlkta grebildii iindir ki, kutsal bir ku
kabul ediliyordu.
O zamanlar insanlarm bilgelik olarak grd ey, bilme
dikleri ya da anlayamadklar eyler konusunda bilgi sahibi ol
makt, zellikle kehanetti. Mitolojiye gre, Tanrlar kehanetlerle,
br sekin kiiler ise bilgelikle donatlmt. Tm sekin insani
erdemler gibi bilgelik de Tanrlarn bir armaanyd. lyada'nm
Birinci Kitabnda Homeros, byk falc Calchas'tan yle sz
eder:

ve

ardndan

Rose Calchas, Thestor'un olu ve


Gemii, imdiyi ve gelecekteki eyleri bilen falclarm ba,
Apollo'nun verdii khinlik

sanatyla

Yunan gemilerine yol gstericilik

yapmt...

Eski Yunan'daki ilk felsefi retilerden hemen nce gelen


mitolojik dnya gr ilkel komnal sistemin ideolojisiydi.
Mitolojinin geliimi, onun bir tr "sanatsal din" durumuna d
nmesi, ilk Yunan filozoflar tarafmdan daha sonra doalc a
dan yorumlanan teogonik, kozmogonik ve kozmolojik kavramlarm domas, smflar-ncesi toplumun gelimesinin temel aamalann yanstyordu. Bu toplumda birey, kendi dnya grne
sahip deildi. Felsefe henz yoktu, nk, A. F. Losev'in de
yazd gibi, "burada dnen amalar saptayan kabileydi ve bi
reyin bir ey stnde dnmek ykmll yoktu, zira yaamm temel esi kabileydi ve yaamm bu esi, bireyde kendili
inden, yani, bilmIi ak seik dnce olarak deil, igdsel
olarak kendini gsterirdi.
Eski felsefenin k, mitolojinin toplumsal bilincin hl egemen biimi olduu, smfl toplumun oluum dnemiyle ak
maktadr. Gerekten, ilk filozoflar, geleneksel mitolojik dnya
gryle atmaya girdikleri iin filozof idiler.
Mitoloji, insanlarn akl zerinde hl egemenlik srdryorken, onlar "Bilgelik nedir?" sorusunu kendi kendilerine sor
may asla dnmyorlard. Mitoloji, bu soruyu ve baka biroklarm en ak biimde yantlyordu. Felsefenin domasyla, mitos
ve kehanetin yerini, insann herhangi bir d gten bamsz
olarak, dnya ve insan yaam konusundaki dncesi ald. Daha
nce kimsenin zerinde dnmedii ya da sz konusu edeme
dii eyler stne akl yrtmesiyle bakalarm artabilecek in1 A. F. Losev, lka Estetiinin Tarihi, Moskova, 1963, s. 107 (Rusa).
22

sanlar ortaya kt. nceleri bu insanlar, hi kukusuz, deli kabul


ediliyordu. Bunlar kendilerine filozof, yani bilgelik klar di
yorlard, nce filozoflar ortaya kt, sonra "filozof ad daha
sonra da "felsefe" deyimi dodu.
Thales, var olan her eyin sudan kaynaklandm savunu
yordu. Anasimenes'e gre, yalnzca her ey deil, tanrlar bile
havadan tremiti. Evren, diyordu Herakleitus, hem lmlleri,
hem de lmszleri ortaya karmtr. Bu savlar, mitolojik ve
dinsel gelenekten bamsz eletirel bir dnme tarz oluturan
devrimci giriimlerdi.
lk Yunan filozoflarnm adalarnn, Samanyolu'nun ^
Hera'dan fkran st olduuna gerekten inanp inanmadklarn
bilmiyoruz. Ama Demokritos, onun bir yldz kmesinden baka
bir ey olmadm aklad zaman, eminiz ki, birok kii bunu
bir kfr olarak kabul etmitir. Gnein dev bir kaya kitlesi ol
duunu ileri sren Anaxagoras bunu kellesiyle dedi.
lk Yunan dnrlerinin retilerinin mitoloji elerinden
zgr olmay, onlann temel mitoloji kart eilimim glgelememelidir. Mitos, diyordu Hegel, "kendisini bamsz olarak
ortaya koyamayan dncenin gszlnn" ^ bir anlatmdr.
Felsefenin geliimi mitolojiden, zellikle de, bilgeli doast
kkeni konusundaki mitolojik anlaytan ilerici bir kopuu belir
lemitir. Bu nedenledir ki, diye yazyordu Hegel, "artk kehane
tin yerini, her dnen kiinin kendi bUinci alyordu."3
Kimin ilk kendini filozof diye nitelediini sylemek gtr.
Herhalde Pythagoras't bu. Diogenes Laertius'a gre, Phontes
tiram Leon, Pyagoras'a kim olduunu sordu ve Pythagoras da
u yamt verdi: "Ben bir filozofum." Bu terim, soruyu soran iin
yabanc olduundan, Pythagoras terimin bir aklamasn da

' Milky Way, St Yolu anlamnda -n.


2 Hegel, Yaptlar, 14 cilt, C. 2, s. 139.
3 Agy., s. 77.
23

yapt. "Yaanu Olimpiyat Oyunlanyla karlard", diye yazyor


Diogenes Laertius. "Oyunlara katlan kalabalk arasmda tip
vardr. Kimileri yarmak iin, kimileri ticaret iin ve bilge olan
kimileri de, gzlem yaparak doyum salamak iin gelirlerdi.
Yaunda da byleydi. Kimileri hretin klesi, ya da, zenginle
rin satn ald kiiler olmak iin, be olan kimileri de yalnzca
doruya ulamak iin doarlard."'
Bu zetleme, Pythagoras'm, bilgelii sekin birka kii iin
aynlm bir ey olarak yorumladm dndrmekledir. Bunvmla birlikte, kimi baka kaynaklara gre, O yalnzca Tanrlarn
bilgelie sahip oldumu savunuyordu. Her durumda, Pythago
ras'm retisi, yalmzca "kutsal" bilgeliin aiklctirilmesine y
nelik genel bir eilimi ortaya koymaktadr.
Bylelikle eski Yunan felsefesinin domas, ezamanl ola
rak, yce bUgi lks (ve davran) olarak bilgelie insanm
kendi abasyla ulaabilecei ve bilgelik olmadan insan yaamnm ne deerli, ne de drst olaca ve bouna harcanaca bii
mindeki, giderek artan bir inanc dile getiriyordu. Bunun anlarm,
bilgeliin kaynamm, inanda deil, bilgi ile entellektel ve ah
laksal yetkinleme abasnda yattdr. Bylece, daha felsefenin
kaynanda, inan ile bilgi arasmda bir elikinin doduunu
grmekteyiz. 2

' Diogin Ltierce, V i e , doctrines el scntences des philosopbes DStres,


Paris, 1965, s. 127.
~ Mitolojide 'bilgelik" szcU, lanimaktan k amlanan belli bir samy dile
getirir yalnzca Felsefede ise, bu yalnzca bir szck deil, anlatlmas ve tanm
lanmu gereken bir kavramdr. Dilgi kuramnn balangcdr, felsefenin kendisi
iin bil orun olan tartmann epistemolojik temelidir. Bu .savn en derin kayna,
bilgi ve Nlirai inana ve dine kariji kai-an toplumsal ilerlemedir. Y. P. FranBev'i
yazd gibi, "olgular gsteriyor ki, insanlk tarihinde, geleneksel inanlarla auma durumuna giren belli bi bilgi birikimi olduunda, felsefi dnce ortaya
kmaktadr. Dinsel sanlar inana dayanr. Geliimi e denli ayf olusa olsun, fel
sefi dznce, kr inana kar, bilgiye dayanr. Felsefi riiincenin douu, inana
kar savamn balangcdr" (Y. P. Prantsev. Dinin ve zgflr DO^fimenin
Kaynaklan, Moskova. 1959. s. 501. Rusa)
24

Eski Yunan felsefesi, ilk kent devletlerini kuran Yedi


Bilge'nin yksnden sz etmektedir. Bunlardan kimileri efsa
nevi kiiler olsa gerekir. Ama rnein Solon, Atina Devleti'nin
douunun reformlaryla bal olduu gerek bir tarihsel kiilik
tir. Kendisi iin Yunan tarihi hi de uzak bir gemi olmayan
Pythagoras, sonradan Bgeler olarak anlan gerekten yaam ta
rihsel kiiler (bunlardan birinin de Thales olduu sylenir) konu
sunda az ok ak bir fikir sahibidir.
Milet kenti maddecilerinin retisi, dorudan doruya,
Herakleitos tarafndan devam ettirilmitir; Herakleitos yle di
yordu: "Bilgelik, doanm sesine kulak verip, ona uygun olarak
davranarak donyu sylemekte yatyor."' Bu deyi, kukusuz.
Tanrlara seslenmiyordu; onlar iin kulak verilecek bir ey
yoktu; insana ve yalnzca insana sesleniyordu. Ama insan bilge
liinin varhm bilmekle birlikte Herakleitos, yine de, bu bilge
liin lmszlerin bilgeliine gre bir hi olduunu savunu
yordu, nk, 'en bilge insan bile, bir tanryla karlarhrsa,
bilgelik, gzellik ve baka her ey bakmndan, olsa olsa bir
maymun gibi kalr."2 nsani ve kutsal bilgelik arasmdaki bu aynmm, mitolojiden gelen geleneksel inantan daha farkl bir eyi
dile getirdii grlecektir. Bu, mutlak bilginin temelde olanakszlmm (kukusuz, hl mulak ve yetersiz biimde dile geti
rilmi bil- onandr).3
' A, O. Makovelsky, Sokratea'den ncekiler. Kazan, 1914, Ksm I, s. 161
(Rusa).
2 Agy,
^ Daha sonraki yzyllarda, yeni an matematik ve doa biliminin baarlarmn et
kisiyle, sanki var olan her ey lconu.sunda aynntl bilgi elde edebilmeye doru gi
diyorlarm gibi gzken, metafizik mutlak bilgi sistemlerinin yaratclar, bilginin
doasna ilikin, bu temel diyalektik anlay yitirdiler. nsan mantnn gsz
l dncesi, btnyle ada zamanlara aittir. Eski Yunanllar bylesi sanlara
sahip olmaktan ok uzaktlar. Eski Yunan bilgeliinin en son anlatm Sokrates'in
u fikridir; "Bildiim bir ey varsa, o da hibir ey bilniedimdr." Bu adan ba
kldnda, transandantal ideler diyarnda, bu diyar betimleyebilecek lde uzun
bir yaam srdm olduuna inanan Platon, Sokratik bilgelik anlaynn bir ka
lts deildir.

25

Bilgelii arayan, eylrin dzenine uygun davranmaldr. Bu


dnceyi somutlatran HeraMeitos, insann evnense/'i izlemesi
gerektiim savunuyordu. Ama evrensel nedir? ncesiz-sonrasz
bir akkanlk doasna sahip olan atetir bu. Ayn zamanda da
Logos'tur; zaman zaman, ncesiz sonrasz atele zdeleen ve
zaman zaman da ondan ayrlan mutlak zorunluluktur, yazgdr.
Evrensel, sonsuz biimde deiir. Her eye nfuz eder, her eyi
dourur ve her eyi yok eder. Hibir ey evrenselden aynlamaz.
nsanlar, filozofun azmdan iittikleri zaman be, evrenseli an
lamaz ve onun snrsz gcn deerlendiremezler, nk onlarn
bilgisizlii onlara "kendilerine zg kavray" gibi gelmektedir.
Herakleitos, acmakszn, u yorumu yapar: "ou insanlar, karlatklan eylerden bir ey anlamazlar ve reterek de onlara
bir ey anlatlamaz, ama bu onlara, sanki bir ey biliyorlarm
gibi gzkr."!
Bylece, gryoruz ki, bilgelik her eyden nce, insanlarn
ounun karlat, onlar iin genelde bilinen, yani, onlarn
grp, iitip bildii, ama kavrayamad eylerin anlalmasn
ngrr. Bu bilgelik anlay, zel aratrma yoluyla dorudan
gzlenemeyen fenomenleri ve bunlar arasndaki ilikileri ortaya
karan zel bilimsel disiplinlerin henz bulunmad, felsefenin
oluma a ile organik olarak baldr. Filozof, henz, ancak
herkesin gzleyebildii eyler (yeryz, gne, ydzlar, bitkiler,
hayvanlar, gndz, gece, souk, scak, su, hava, ate, vb.) konu
sunda dnce yrtebiliyordu. Filozof, kendi mantk gcn
insan yaammda yer alan ve herkes tarafmdan bilinen her eye
(douma, ocuklua, genlie, yalla, lme, mutsuzlua,
mutlulua, sevgiye, nefrete, vb.) uygulad. Eski Yunan ve aym
zamanda da in ve Hint filozoflarnm k yaptlarnn herkes iin
bilinen, ama ok zel bir anlam verilen, duyumsal balamdan
gzlenebilir eyleri "ilk ilkeler" olarak almasna amamak gere
kir. Hatta, bu eylerin temel, "tzsel" zellikleri bile gnlk de1 A. o. Makovelsky, Sokrates'dan ncekiler, K.sm I, s. 150 (Rusa).
26

neyimden; scak ve souun, sevgi ve nefretin, erkek ve diinin


reme ilkelerinin vb. zellklerindeo karlyordu.
Bilgelik, ya da daha ok, bunun aranmas, bu ilk filozoflarca, tm bilinen eyler konusunda, bunlarm kalc znn
onanmasndan hareketle bir yargya ulama yetenei olarak gr
lyordu. Evrenselin anlalmas, insan akima, saysz geici, s
nrl, ok biimli eyler iinde birlemi olan ve ncesiz-sonrasz, smrsz gstermektedir. yleyse, tm bilgi (rnein bir e
yin bilgisi) hi de bgelik olarak kabul edilemez. Hatta, bir ok
eyin bilgisi bile, diyordu Herakleitos, bilgeliimizi arttrmaz.
Hi kimsenin btnyle iinden geemeyecei bilgelik yolu,
dnyada en gl ve bu yzden de, insani yaammz iin en
nemli olamn anladmasdr.
Herakleitos'a gre en nemli, en gl ve en kanlmaz ey,
evrensel deind-; ortaya kan her eyin yitirilmesi, her eyin
kartlarma dnmesi, bunlann yeryz, hava, tin ve baka her
eyin tremi olduu ncesiz sonrasz ate iindeki birlikteliidir.
Filozofun, yaamdaki doru yolu gsteren yce hakikat olarak
anlamaya alt ey, smrsz ok biimliliin bu sreen bir
lii, kartlann bu yan yanaldu. Bunun yolu da, gemi eyleri
kmsemekten, tm nimetlerin, tm ayrmlarn ve kartlarn
greli doasnn kavranmasmdan, her eyi kucaklayan ve her eyi
belirleyen eyin anlalmasndan gemektedir. Bilgelik sevgisi,
kendi basma ulalamaz olan bilgelikten ayrlmamakla birlikte,
apaktr ki, bu kar gzetmeyen sevgi ve bunun verdii bilgi,
mutlak bilgeliin znitelii olarak ve bu anlamda da, (balca
olarak, bunlarn tam olmaylar nedeniyle) greli bilgelik olarak
yorumlanr.
Herakleitos'un insani bilgehk lks ve davran konusun
daki anlay aristokratik ve ktmser bir eilim tamaktadr.
Ancak u anda, "alayan filozofun ne bu zellikleriyle, ne de,
felsefi dncenin zgl b: znitelii olmayan onun diyalektiyle ilgileniyoruz. Sorun; onun bilgelik anlaynm yalnzca eski
27

zamanlarda deil, daha sonraki alarda da, yalnz felsefi bilgi


nin ve dnyaya ilikin felsefi tummun doasnda var olan zel
likleri gstermesidir.
Felsefe kavrammm, bilgelik sevgisi (grece, insani bgelik)
olarak ilk kez biimlendii eski Yunan, felsefenin tm somaki
geliimi zerinde esasl bir etki yapacak olan baka ve temelden
ayr bir felsefe anlam ve ama anlaynn da anayurdu oldu.
Sofistlerden sz ediyorum. "Sofist" sz, "sophia" (bilgelik) ve
"sophos" (bilge adam) szleriyle ayn kkten tremitir ve ayn
zamanda da, "zanaatkar" yahut "sanat" anlamna gelir.
Sofistler, felsefe tarihinde ilk kez, bilgelik hocalar olarak ortaya
ktla., bylelikle de, Pythagoras'a dek uzanan felsefe anlaym
reddettiler. Sofistler, eski dnyann ilk ansiklopedistleriydiler.
Matematii, astronomiyi, fizii, dilbilgisini dnr olmaktan
ok, f retmen ve de cretli retmen olarak incelediler. Gzel
konuma sanatmm kurucular oldular ve kent devletinin zgr
vatandama mantk yrtmeyi, tartmay, rtmeyi ve kantla
may, ksacas, kendi karlanm sz, tartma ve tumturakl laf
etme gcyle savunmay retme derslerinin temel bir blm
olarak grdler.
Sofistler bilgelii bilgiyle; ele alnan eyin zorunlu, doru,
erdemli, yararl, vb. olduunu kantlama yeteneiyle zdeletirdiler. ^ Kamu toplantlarmda, mahkeme oturumlarnda, tart1 Protagoras'n grlerini amlayan Platon, Theaetetus'da, bilgelik anlayn
yle betimler: "...Ben bilge insanlara iribalar demiyorum, tersine, onlara, insan
vcudunun ve bitkilerin sz konusu olduu yerde, 'hekimler' ve 'iftiler' diyo
rum." Platon'a gre, Protagoras, politika alannda unu savunur: "Bilge ve iyi belagatiler, duruma uygun gzkmek iin ktlk yerine iyilik yaparlard; nk,
her bir duruma gre rim hakl ve haktan yana gzkyorsa, yle grld srece,
hakl ve haktan yana olan da odur; ve bilge insann yapt ey, ktlk yerine iyi
liin domasna ve gereklemesine yol amaktr." (Platon'un Syleileri,
Oxford, 1953, C. III, s. 265). Dnyevi bilgi biimindeki bu bilgelik anlay,
nceki bilgelik kavramyla dorudan doruya atmaktadr. Ancak sofistler, felse
feyle birhkte doan ve onun zgl ieriini ve amacn anlamak iin ilk giriimi
yapan, mitoloji kart insani bilgelik anlayn yalnzca mantksal sonucuna ula
trm kiiler oldular.
28

malarda, ticari ilerde, vb. yer almak iin Atina vatanda bylesi
bilgi ve yeteneklere kukusuz gerek duyuyordu. Belagat ret
menleri olarak etkinlikleriyle, grnte deimez dorular or
tadan kaldran ve sk sk da, btnyle olaand grleri te
meUendiren kuramlaryla Sofistler, mantksal dncenin geli
mesini ve kavramlarm esnekliini daha da hzlandrdlar; bu da,
ilk bakta tmyle badamaz gibi gzken eyleri yan yana ge
tirmeye ve birletirmeye olanak verdi. Mantksal kant, hakikatin
temel nitelii olarak grlyordu. lk kez Sofistlerin felsefesinde
ortaya kan kavramlarm evrensel esneklii, nitelik bakmmdan,
belirgin lde zneldi. Kantlamak, inandrmak ya da raz et
mek anlamma geUyordu. Sofistler, kantlamak iin setikleri her
eyi kaoulamanm olanakllna inanmaya baladlar ve bu, ger
ekte, "sofist", "sofizm" ve "sofistik" szlerini, her dnen in
am aalayan szler durumuna getirdi.
Sofistler, genelde, duyularn ve bmlardan elde eden kar
samalarn tantlayclnn znelliini ve greliliini vurgula
dlar. Herhangi bir eyi desteklemek iin savlar oluturulabile
ceini, bugn apak gelen bu olguyu, ilk kez onlar kavradlar.
Bu hakikat, onlarca, ksmen felsefi kukuculuk ve grelilik anlammda, ksmen de, elikUi olgularm, sanann ve yarglarm olas
dorulumun onanmas biiminde yorumland. Ksacas, sofist
ler, bir msamn kendi amacna ulamak iin gerek duyduu postulalar dnda, her tr koulsuz postulaya kendisini uydurmay
reddeden bir dnce tarzn retiyorlard. Basmakalp sanlar
ve kavramlar ok ynl bir duruma sokmaya ve gnlk kulla
nm sonunda sert bir biimde ortaya kan aykurhklarm gider
meye ahtlar. Bylelikle kimi Sofistler, iyilik ve ktlk ara
snda yalnzca grece bir elikinin olduu, dinsel inanlarn ya
nltc olduu ve ou insanlarm o gnlerde yapt gibi inan
mann bir hata olduu, kleler ile zgr insanlar arasmdaki kartlmsa doa tarafmdan konulduu sonucuna ulatlar.
Sofistlerin kimileri kleci demokrasinin ideologlaryd,
kimileri de bunun kartlaryd; ancak her ikisi de, felsefeyi dn29

yevi bilgelik ve bilgiyi de belagat sanat olarak anlyorlard; ei


tilmi insan, bu sanatm yardmyla, eitilmemi insanlara ve bil
gisizlere kar her zaman stn gelebilirdi.
lk kez Sofistler bilgeliin tam anlamyla laikletirilmesine
abaladlar; gereken eitime sahip herkes iin bunu ulalabilir
klmaya altlar. Ancak Sofistlerin bu demokratik eilimi; fel
sefenin grevlerinin ar yalmlatrlmasyla ve felsefenin, var
olan her eydeki zn ve evrenselin anlalmas, insan yaam
iin ve insan yaam iinde en nemli olanm anlalmas yolun
daki araymm gz ard edilmesiyle yan yana gitti. Sofistlerin
retisinin bu temel zellikleri, Sokrates ve zellikle, felsefeyi
yeniden halk kitlesinin eriemeyecei bir noktaya ykselten
Platon tarafmdan amanszca eletirildi.
Platon, ne doru bilginin ne de doru erdemin dardan,
eitim yoluyla kazanlabilecemi savunuyordu; eitim, olsa olsa,
insann bir baka dnyadaki konukluu srasnda ruhuna giren,
ama farknda olunmayan bilginin ortaya konulmasna yardm
eder.
1 Platon, "Sokrates'in Savunmas" balkl syleisinde, Sokrates'in azndan, ilk
Yunan filozoflarnca ne srlen bilgelik anlayn amlar Sokrates, bilgelik ka
zanmak abasyla, diye anlatr, bunu herkesten nce devlet adamlar arasnda arar.
Onlardan birisiyle konutuktan sonra Sokrates u sonuca vanr: "...Ben, en azndan
bu adamdan daha bilgeyim, nk o hibir ey bilmiyor, ama bildiini sanyor,
ben ise ne biliyorum, ne de bildiimi sanyorum." airlerle konuan Sokrates unu
grr: "...airler, bilgelikle deil, bir tr deha ve esinle iir yazarlar; onlar, birok
iyi ey de syleyen, ama bunlarn anlamn anlamayan khinlere ya da yattrc
lara benzerler..." Sonunda Sokrates sradan insanlara, zanaatkarlara dner ve unu
anlar: "onlar, benim bilmediim birok eyi biliyorlar ve burada, benden kesinlikle
daha bilgedirler." Ama yle srdrr: "... iyi i-erbab olduklarndan, her tr yk
sek konuyu da bildiklerini sanyorlar ve onlardaki bu kusur, onlarn bilgeliini
glgeliyor..." (Platon'un Syleileri, s. 345, 347). Bylelikle Sokrates,
Sofistlerin savunduu dnyevi bilgelii btnyle reddetmemekle birlikte, yal
nzca, insani bilgeliin eksik olduunu, bilgisizlikle kartn ve bu yzden kut
sal, mutlak bilgelikle karlatrlamayacan kantlamaya almtr. Dolaysyla,
"Protagoras" da Sokrates, insani bilgelii insann kendi snrllklarnn almas
olarak tanmlar: "Bir insann kendine kar aal (aalk duygusu ekmesi -)
yalnzca bilgisizliktir; bir insann kendine kar stnlnn bilgelik oluu gibi."
(Platon'un Syleileri, "Protagoras", s. 186).
30

Bylece Platon, tam olarak eski Yunan felsefesinin ilk d neminde ortaya km olan, yalmzca sekin kiilerde var olan,
bilgelik iin bilgelik sevgisi anlamndaki, aristokratik entellektel felsefe anlayn geri getirdi. Platon'un retisine gre bil
gelik, yerleik transandantal gereklii anlamakta, ideler diyarm
ve en bata da, mutlak anlamda haka, mutlak anlamda doru ve
mutlak anlamda gzel ideler diyarm anlamakta ve tm doal
eyleri ve insani olaylar da bu duyularst konumdan incele
mekte yatmaktadr.
Platon, bir mutlak bgi sistemi yaratmay zledii (ken
disiyle Sokrates arasndaki balca ayrm) lde, ulalamayan
bir bilgi ve yaam lks sevgisi (aray) biimindeki zgn
felsefe anlayndan ayrlmaktadr. Onun, Sofistlerin dnyevi
bilgelikleri zerine eletirisi, son zmlemede bgeliin yery
zndeki temelinin yalnzca bir yinelenmesine dnmtr. Ruhuna
sindirememi olanlara bilgeliin retilemeyecei kaydn koy
makla birkte, Sofistler gibi o da, bir bilgelik retmeni olmaya
ahr. Bylelikle Platon'un retisi, yalnzca kuramsal deU,
pratik ynleri bakmndan da bir bgelik sistemi olarak ortaya
kar.
Platon'un devlet lks mutlak adaletin, mutlak hakikatin ve
mutlak gzeUiin yetkin bir biimde gz nne kmasn sala
yan, toplumu akUca ynetme retiidir; bunlar sayesinde, ister
zanaatkar, ister ifti, ister gardiyan, ister ynetici-filozof olsun,
her insarun kendisine aynlan yeri alabilecei bir toplumsal sistem
kurulacaktr. Atina devletinin bunahmm yanstan bu gerici
topyann kuramsal olarak temeUendirilmesi, Platon'u kendi n
cellerinden ve eski dnyann daha somaki filozoflarndan kkl
biimde ayu-an kazanlm bilgelik anlaynda yatmaktadr.'
^ Son derece karakleristiktir ki, eski Yunan maddeciliinin byk bir temsilcisi ve
Platon'un ada olan Demokritos bilgelii i yapmn, doann birliinin, mad
denin anlalmas ve insan yaamnda devin doru yorumlanmas olarak grr.
Demokritos'un retisine gre, "bilgelikten u U yetenek, yani yerinde kararlar
almak, bunlar doru olarak dile getirmek ve gerekeni yapmak yetenei doar."
31

Aristoteles'in retisinin hareket noktas ise, Platon'un ideler


retisinin eletirisidir ve transandantal'in bilgisi biimindeki
Platoncu bilgelik anlaynm yeniden g2Xen geirilmesini ge
rektirir. Aristoteles, duyularla salanan gereklii yeniden can
landrr ve ou kez yine duyularla salanan, eylerdeki ikin bi
imler anlayndan hareket ederek, maddi dnyann niteliksel
eitliliini aklamaya ahr. Kesindir ki, Aristoteles, duyumsal
yollarla ahnm biimlerin yan sra, "biimlerin biimi"ni ve k
devmdiriciyi de kabul eder; nk o, bir btn olarak dnyay
aklamak iin baka bir yol gremez. Bummla birlikte,
Aristoteles'in idealizmi, felsefeyi bu dnyadan br dnyaya
trman olarak yorumlayan Platon'un idealizminden temelden
ayndn. Aristoteles ise, tersine, felsefenin grevinin doanm te
mel nedenlerini, temellerini ve biimlerini incelemek olduma
inanu". Asl bilgelii burada grp. Sofistlerin retisini "reel
deil, yalnzca grnte" i bilgelik diye knar. Aristoteles'e gre
bilgelik, tek tek eylerin bilgisiyle olmasa bile, haddizatmda
zn bilgisiyle, bilgiyle badamaktadr, Etik alannda
Aristoteles'in bilgelik anlay, Hellenik dnemin felsefesini
mutulamaktadr: "Pratik bilgeMin insan, mutlulua ulamay
deil, acdan kammay amalar. "2
Aristoteles'in Tanry ilk devindirici olarak niteledii doru
dur; ancak bu sav yeniam yaradanc grlerini anmsatmaktadu-, nk Tanr felsefi aratrmanm bir konusu olarak ahnmamtr. Aristoteles, rnein, Tanrlann lmszln onlarn
yaamsuyu imesine balayan teogonik ve kozmogonik kuramlan mitoloji temelinde gelitiren ve eski Yunan felsefesinin n
celleri olan Hesiodos ve br ozanlar teolog'lar diye betimler.
Demokritos'un bilgelik anlay, alakgnUiil gzetmek anlayyla baldr;
"Gzellik, her eyde alakgnlll gerektirir." Politik lks kleci demokrasi
olan Demokritos'un dnyevi bilgelii, hem Platon'un kehanet felsefesine, hem de
Sofistlerin znelciliine ayn derecede yabancdrr.
' Aristoteles'in Metafizii, Londra 1857, Kitap III, Bl. 11, s. 84.
2 Aristoteles'in Nicomache Etii, New York 1920, s. 175.
32

Byle bir aklamann ozanlar tatmin edebileceini, ama bunun


bizim anlaymzn snnlan tesine getiini alayc bir dille be lirtir Aristoteles. Aristoteles'in ald biimiyle teoloji. Tanr (ya
da Tanrlar) konusunda bir reti deil, konusu ilk nedenler ve
onlarm temelleri olan "ilk felsefe"dir.
Bilgelik sorunu yeniden ne kmakta ve gerekten de, eski
toplumun gerileme a retilerinde -stoaclk, kukuculuk ve
Epikiirosulukta- felsefi dncenin temel konusunu olutur
maktadr. Bu ekollerin izleyicileri iin bilgelik, bir bilgi lks
olmaktan ok, bireyi kamlabilecek skmtlardan ve skmtya yol
aan arlklardan kurtaran doru bir yaam yoludur. Bu g
rlerin balangtan ilk Yunan filozoflanna dek gtrlebir,
ama onlarn balca inanc, bilginin asimda bir ama olmasdr,
Oysa Helen felsefesi, bilginin aslnda bir deeri olmad ve
yalnzca, bize yaamda doru yolu gsterdii iin kendisine ge
rek duyulduu ilkesini ortaya atar.' Epikros'a gre insani ya
amn ereini oluturan mutluluk, insann kendi gereksinimlerini
smrlamasyla ve tatsz sonular getiren zevklerden vazgeilerek
elde edilebilir. Mutluluun z tam bir serinkanlhk, arballk,
dnyadan vazgemedir. Marx, doktora tezinde yle yazar: "Epi
kros'a gre, insan iin hibir iyilik onun kendisi dnda de
ildir; onun dnya ile ilgili olarak sahip olduu biricik iyilik,
ondan (dnyadan -) zgr olmak konusundaki olumsuz sansdr."2 Ama, dnyadan zgr olmak iin insan, kendi Tanr kor
kusunun ve ayrca da lm korkusunun stesinden gelmelidir.

1 s. Chattarjee'ye ve D. Datta'ya gre, bilginin, felsefenin ve bilgeliin amacnn


byle anlalmas eski Hint felsefesinin btn sistemleri iin zellikle karakteris
tiktir. "... Tm bu sistemler, felsefeyi pratik bir zorunluluk olarak grrler ve ya
amn nasl en iyiye yneltilebileceini anlamak iin bunu yeertirler. Felsefi bil
geliin amac yalnzca entellektel kaygnn doyurulmas deil, ama en bata, uzak
grllkle, ngrllkle ve derin grllkle ynlendirilen aydnlk bir ya
aradr." (Hint Felsefesine Giri, Kalkta, 1950, s. 12). Hint ve Avrupa fel
sefesi arasndaki ayrlklardan biri de, Hint felsefesinde bu bilgelik anlaynn s
rekli egemen olmu olmasdr.
- K. Marx ve F. Engels, lk Yaptlardan, Moskova 1965, s. 143 (Rusa).
33

zellikle, dnyada, arballm mutluluk veren zgvenini y


kabilecek hibir g bulunmadn kamtlayabilirse, doa fel
sefesi, amacma ulam olacaktr. Doa felsefesi, bu balamda,
sonuta etike gelip dayanan bir "yaam felsefesi" getirmek ve
temellendirmek gibi yardmc bir rol oynar. Bylelikle bilgelik,
"uygulamal" bir amac hizmete koar; kiisel yaamda bilgece
davranma retisi olarak felsefe, entellektel tedavi biiminde
yorumlanr. Epikuros yle der: "Herhangi bir insani skmty
gidermeye hizmet etmeyen filozofun szleri botur. Vcudu
hastalktan kurtaramayan bir ilacm nasl tpta hibir yarar yoksa,
ruhun rahatszlm dindiremeyen felsefenin de bir yarar yok
tur."!
Felsefeyi "bilgelik altrmas" olarak gren eski Yunan sto acl da, Epikrosuluk gibi, felsefenin (en yksek anlamyla)
pratik nemini vurgular, nk onun amac insana "doaya uy
gun yaamay" retmektir. Stoaclk, var olan her eyin nceden
kararlatrlm olmas gibi yazgc bir anlaytan hareket eder.
Dolaysyla, doaya uygun yaama istemi, bir yandan, bir doa
bilgisini ve te yandan da, doal zorunlulua koulsuz boyun
emeyi ngrr. nsan, nceden belirlenmi dzende hibir eyi
deitiremez. Kamlmaz anlayarak buna boyun een ve erdem
sevinci duymak iin duyusal zevkleri terkeden kii bir filozof ya
da bir bilgedir; bu ise, eylerin znn yeniden tanmmas ve ak
ln, tutkular zerindeki zaferiyle elde edilir.
Eski Yunan kukuculuu, birok bakmdan Epikrosuluk
ve stoaclktan ayrlsa da, bilgelii, insani ilgi ve tasalardan
uzakta, entellektel serinkanlln kazanlmasna indirger.
Diogenes Laertius, Posidonius'a yollama yaparak, unu anlatr:
Bir gn Pyrrho, "denizde, bir geminin iindeydi, arkadalar
kan frtnadan korkuya kaplmlard; o ise, olduka soukkanl
ve dinginliini hi bozmadan, grltl biimde bir eyler i-

1 Lukretius, De Rerum Natura, Moskova 1947, C. II, s. 641 (Rusa).


34

neyen bir domuzu gsterip, bilge kii de ayn ilgisizlii korumahdu:, dedi."i
Bilgelik anlaymdaki (ve ayn yolla, felsefedeki) bu evri
min, eski kent devletinin ve, zgr vatandan devlet yaammda
etkin yer almasna izm veren toplumsal bir sistemin kn
yanstt grlecektir. Artk o zgr vatanda, topran aya
altndan kaydn hissetmektedir. Dolaysyla, onun asndan
bilgelik, insanm toplumda yaayabilmesi, hem de ayn zamanda
ondan zgr olmas gibi yanlsamal bir gvencede yatmaktadr.
Eski Yunan felsefesi, her eyi kucaklayan kuramsal biimiyle
bilgiye ynelik gl bir entellektel hareket olarak ortaya kt.
Uzlamaz elikilerle ypranm bir toplumdaki rahatlama aray
olarak sona erdi. Ancak bu bunalm, Helenistik an
retilerinde hibir aklc dnce olmad anlamma da gelmez.
Bu retiler; kuramsal akln karsna pratik akln nceliini
koymakta ve, bilimin yalnzca retken deil, ayn zamanda da
ykc bir g durumuna geldii kapitalizm ve zellikle emper
yalizm amda beklenmedik ve ackl sonular artk apak olan,
bilgi iin bilgi biimindeki safdilce aklc anlay ilk kez olarak
sistemli bir tarzda eletirmektedir. "Yunan felsefesi", der Marx,
"aralarmda yonyal doa filozofu Thales'in de bulunduu yedi
bilge adamla balar ve bilge kiiyi kavramsal adan betimleme
abasyla sona erer. "2
Yunan ve Yunan-Roma felsefesinin daha somaki tarihi (bu
felsefenin yeni-Fisagorculuun, yeni-Platonculuun ve daha
soma da Stoacln, vb. dinsel ve gizemci retilerine dn
mesi tarihi) gerekte, eski filozoflarn dnyevi bilgeliine son
veren Hristiyanln ntarihidir.

! D. Laerce, Vie, doctrines et sentences des philosophes illustres, s.


193.
2 K. Marx ve F. Engels, lk Yaptlardan, Moskova 1965, s. 131 (Rusa).
35

2. NSAN BLGELN
TANRISALLAmiLMASI
Eski dnyann son k anm felsefi gizemciliini ve akldcln (irrationalism) Avrupa ortaalannm egemen ve
gerekte biricik ideolojisi olan Hristiyanbk zmsedi. Engels,
una dikkati eker: "Hristiyanlk dardan, Judea'dan alnp Yunan-Roma dnyasna dayatlmad... O, - e n azndan, bir dnya
dini olmas biimiyle- bu dnyanm en karakteristik rndr." i
Hristiyanlm savunucular, Ynan-Roma oktanrclm skp
atan bu yeni dine felsefe dediler. Onlarm temel sav; Hristiyan
retisinin temel sorunlannm (Tann, dnyanm yaratlmas) Yu
nan felsefesi tarafndan ileri srlm olduu, ancak, yalnzca
Hristiyanln bunlara doru yantlar getirdii biimindeydi.
Augustine, Tertullian ve br "Kilise Babalar" yeni-Platonculuun ve onunla ilintili teki idealist retilerin felsefi gizem
ciliinin ve akldlnm teolojik bir yorumunu ve temellendiriliini verdiler. Hristiyan dininin "kuramsal kayna", Epikrosculukla, kukuculukla ve zellikle stoaclkla eklektik biimde
kaynatrlarak vulgerletirilmi olan yeniPlatonculukm.2
Bylece, Hazreti sa'nm havarilerince anlatlan Yeni Ahit ya
da "kutsal vahiy", tarihsel-felsefi zmlemesinin de gsterdii
gibi, br "kfir" retilerinden dn alman eitli eylerin ek1 K, Mant ve F. Engels, lk Yapardan, s. 131 (Rusa).
- "Vulgerletirilmi biimiyle stoaclk " diye okuyoruz Felsefe Tarihi'nin birinci
cildinin 383. sayfasnda (Ed. ; G. F. Aleksandrov, B. E. Byhovsky, M. B. Mitin
ve P. F. Yudin), "ilk Hristiyan kilise rgtleyicilerinin ahlak grleri zerinde
gl bir etki yapt; rnein, Kili.se tarafndan Havari Paul'e yorulan dinsel mek
tuplarda ve daha sonra da Tetullian'da Seneca'nn etkisinin ok ak olduu sap
tanmtr. Hristiyanlk, yeni-Platoculukla daha da sk biimde baldr. YeniPlatonculukla ortak bir ok nemli zellie sahiptir Hristiyan domas.
Hristiyanln kutsal ls Platinus'un lsne -nsan, Akl, Ruh- karlktr.
Hristiyanlk, yeni-Platoncu 'trm' (emanation) ve tinselcilii; onun ruhun
Tanrya yaklat ve, dorudan gzlemenin mutluluu iinde onunla geici olarak
birletii bir durum olarak esrime ve 'ycelme', stne retisini geni lde kul
lanr."
36

lenmesiyle, ge antikitenin felsefi kuramlarnm teolojk bir re


vizyonu olarak ortaya kmaktadu". Yine de, ortaa teologlar ve
filozoflar iin Kutsal Kitap, eskilerin insani bilgeliinden kkten
farkl gibi grnyordu. Bu kutsal vahiydi, dnyadaki eyler ve
kutsallk konusundaki tm kuramlatrmalarm tartlmaz kayna
yd. Bunun anlam, ortaa dnr iin, kutsal bilgeliin in
sarun ulaabilecei bir biimde, yani, kutsal kitaplarda amlanan
biimiyle var olmasyd. Biricik sorun, bunu anlayabilmek, bunu
doru yorumlayabilmekti.
Teoloji, Avrupa ortaann felsefe-tesidir. Aquinolu
Thomas'a gre teoloji, gkselden dnyasala inmekte, oysa felsefe
dnyasaldan ve geiciden gksele ve mutlak'a kmaya almak tadr. Felsefe yalnzca akim kehanetlerine komuta etmekte, oysa
teoloji, kayna Kutsal Akl olan akld dorular deilse bile,
akltesini yorumlamaktadr. Felsefe, kanlmaz olarak, teoloji
nin maas olmaktadr. Bilgelik sevgisi, entellektelletirilmi bir
dinsel duyguya dnmektedir. Metafizik bilgelik, otantik olarak
ncil'de amlanan teolojik bilgeliin ancak yorumlanmas olabi
lir. Bu yzden filozof hibir yeni yahut beklenmedik sonuca ula
amaz; sonular batan verilir ve yaplmas gereken btn i,
bunlara mantksal bir yol demek, yani, mucizelere ve genel
olarak doastye inanmaktan ekinen, ama btn bunlarm nasl
olanakl olduunu da henz kafas almayan gnlk saduyu kar
snda Hristiyan dogmasm hakl gstermektir.
' Bununla birlikte, belirtmekte yarar vardr ki, Hristiyanla yabanc kimi sekin or
taa dnrleri felsefi bilgelii ok daha zgr ve bamsz biimde, bu bakm
dan da, izleyicisi olduklar Aristoteles'e yaklaarak yorumladlar. Bu yzdendir ki,
bn Sina yle der: "Bizce bilgelik iki trl olabilir. Birincisi, yetkin bilgidir bu.
Bir kavramla ilgili yetkin bilgi, bir eyi z ve tanmyla bilir; bir yargyla ilgili
yetkin bilgi ise, nedenleri olan eylerin tm nedenleri zerine gvenilebilir bir yar
gdr. kincisi, eylemin yetkinlemesidir. Bu yetkinleme, onun varl ve korun
mas iin zorunlu olan her eyin var olmasnda; yalnzca bir zorunluluk konusu
olmayp, gzellie ve yarara hizmet edecek her ey de iinde olmak zere, onun
kendi zne layk olmas lsnde var olmas olgusunda yatar." Burada, insani
bilgeliin olabildii lde yetkin bilgi olarak deerlendirildiini gryoruz.
Ancak, sayfann devamnda bn Sina, ortaa gelenei ruhu iinde, Kuran' ana37

Eski Yunanllarn bilgelii insan leiyle snrldr diyor


Jacques Maritain. "Yaradanla birlik yoluyla bizi kurtarmaya de
il, evrenin aklsal tannmas yolunda bize yol gstermeyi ileri
sren bir felsefi bilgeliktir bu."^ Din, grm olduumuz gibi,
eski felsefeyi esinlendirmi deildir ve kutsal bilgeliin insanl
n bilgeliine gre snrsz lde daha stn olduunu ileri
srd durumlarda bile. Yaradan zerine dnme, onun iinde
az bir yer tutar.
Klasik Yunan filozoflannm en iyilerinin zledii "dnyevi"
bilgelik, kukusuz Jacques Maritain'i doyurmuyor. Bilgeliin
bylesine yorumlanmas diyor, gerekliin bilimsel anlalmasma
yneliktir, oysa asl bilgelik ruh kurtuluuna ilikin bilgelik,
azizlerin bilgeliidir. Maritain, eski Dou filozoflarnn bu tr
bilgelie ok yaklatklarna, bilgelii insanm dnyasaldan gk
sele kmas olarak anladklarna inanmaktadr. Ancak, Maritain'e gre, gerek bilgelik yalmzca Hristiyanlkta ve onun dour
duu Ortodoks ortaa teolojik ve felsefi dncesinde bulun
maktadr. "Eski Ahit'in bilgelii", diyor, "asimda, bizim kiilii
mizin yalnzca alakgnlllk iinde yaadm ve yalnzca kut
sal kiilik sayesinde kurtarlabileceini anlatmaktadr bizlere...
Bu doast bilgelik kendisini veren, yere inen bir bilgeliktir..."2

Maritain, ortaa tarz dnceye (kukusuz, Hristiyan orta


ann egemen ideolojisini akld tutmaktayz) baktnda
kapitalist toplumun iine dt elikilerden bir ka yolu
gryor.3 Maritain, Aquinolu Thomas'n tr bilgelik
rak, tm eyleri, bunlar kendisi yaratt iin kendinden bilen kutsal bilgelikten
sz eder.
1 J. Maritain, Science et Sagesse, Paris, 1935, s. 30-31.
2 Agy., s. 38.
3 "Tarih", diyor Maritain, "bireyler ile ktye kullanlan zgrikler arasnda, ncesiz sonrasz kutsal kiilik ile, yaratlm olan bizim kendi kiiliklerimiz arasnda
imgelenemez bir dramdr... Eer modern dnyanm koullarnn her birimizin hayal
gcne baskn kt, belirsiz biri zamirinin sradan var oluu karabasanndan
kendimizi kurtarmak, kendimizi ve kendi var oluumuzu uyandmak istiyorsak,
38

-sonuncusu, hiyeraride kukusuz en alt yeri alan kutsal bilgi


(vahiy), teolojik ve metafizik bilgelik- zerine nermesini bir
hayli vyor. Bu durumda Maritain'in, "felsefi bilgelii teolojik
bilgelikten ayrma abas^ olarak tanmlad bni Rtl
yermesine de amamak gerek. Bylelikle ada yeni-Thomashk bizleri dorudan. Bat Avrupa'nm feodal toplumuna egemen
olan felsefi ve teolojik sanlar alanma gtrmektedir.
Yeni-Thomas Johannes Hirscberger, ortaa, kendisini her
eyde, doann, toplumun, vb. dzeninde ortaya koyan smrsz
bir kutsal bilgelik durumu gibi sunar. "Daha nce, Bat'nn tinsel
tarihinin hibir dneminde btn dnya Tam'nm varl, O'nun
bilgelii, gc ve rahmeti konusunda, dnyann kkeni, onun
dzen ve ynetiminin aklcl, insanm doas ve evrendeki k o
numu, yaamnn anlam, tininin dnyay bilme ve kendi yaamm dzenleme yetenei konusunda, onun onuru, zgrl ve
lmszl, hukukun temelleri, devlet erki sistemi ve tarihin
anlam konusunda asla bylesine gven iinde yaamamtr.
Birlik ve dzen, bu an damgasdr."^
Bu ada Katolik tarihi tarafndan betimlenen bu romantik
varln gerekte hi var olmadm sylemeye gerek yok.
Ortaa kyl savalarma, derebeyleri arasndaki, derebeyleriyle
tebaalar arasndaki, krallarla Roma Papas arasmdaki savalara
tank olmutur. Ayrca dinsel tarikatlara, "dnyevi" hr dn
ceye ve Engizisyon'a da tank olmutur. Ama Hirscberger'in
savlar, Jacques Maritain'in inanlar gibi, ncil'in "Kutsananlar,
tinsel bakmdan yoksuldur" vecizesinde z iyi bir biimde dile
getirilen, ortaan egemen skolastik grn olduka doru
olarak yeniden piyasaya srmektedir.

M. Heidegger'i okumamza izin verilebilir; ancak, durum ne olursa olsun, ncil'i


okumamz kukusuz daha iyi olacaktr." (Agy., s. 37-8).
1 Agy., s. 56.
2 J. Hirscberger, Geschichte der Philosophie, Freiburg, 1954, Bd. I, s. 280.
39

Gerekten de, dogmatik inan, insann ulaabilecei her tr


bilgeliin bir baka adyd. Her ne kadar Hristiyan retisi, in
sarun Tann imgesinde yaratldn savunuyorsa da, onun asd
esini bu dnyanm, yani gncel insan yaammn bounal bii
mindeki anti-insancl inanta yatmaktadr. Kutsal bilgelik, szmona, sonsuz varlktan tremitir ve ilk gnahm ek ykn ta
mak zorunda olan insann sonlu, geici yaamma zt olarak,
"kendinin iradesi"ne dayanan insani bilgeliin kkten yadsnmasdr. Ancak kapitahst retim tarznn domas ve, doal bilim
lerin ve matematiin gelimesidir ki, felsefeye teolojinin labi
rentlerinden ka yolunu gsterebilmitir.

3. YEN BR A VE YEN BR FELSEF


BLG LKS
Fransz Aydmlanmasinm sekin nceli olan Montaigne, te
olojiye ve skolastie byk zarar veren bilgehin felsefi kuku
culuk asndan laikletirilmi eski yorumunu yeniden canlandnd. Tam Epikuros ruhuna uygun olarak Montaigne unu du
yurdu: "Dnyadaki tm bilgelik ve tm sylevler, uzun erimde,
bizlere yalnzca lmden korkmamay retmeye yarar."'
Denemcierlnde Montaigne, ncil'in szlerine de sk sk yollama
lar yapar; ama bunlarda, eskilerin insani bilgeliinden miras ka
lan, insan yaammn aklc dzenleniiyle ilgi zdeyilerindeki
insani bilgelii ortaya karmak iin bunu yapar.
Burjuva zgr dncenin bir baka parlak szcs olan
Pierre Bayie, bilgelii, hakikati aramak iin sonuna dek gitme
gibi yreklice bir zlemi, yanl anlaylar ve nyargy bir yana
atmak gibi korkusuzca bir ar olarak, hibir eyin akla yasak
olmadnn sarslmaz bilinci olarak yorumlar. Tarihsel ve
Eletirel Szlkle yle der: "Akl, istedii her eyi avlama
1 Montaigne, Les Essais, Pals, 1962, C. I, s. 8.
40

hakkna sahiptir. Ama akim kendisi sakat braklmamahdr. nsan


yakzca iyi ve yce dnceleri onaylamal ve evremizdekiler
ne derse desin bunlara uygun davranmaldu. Her iki bakmdan
da, bilge kii ayn yreklilii gsterir."'
Burjuva felsefesinin kurucular olan Francis Bacon ve
Descartes daha da ileri gittiler, nk onlar yalnzca ortaa ide
olojisini yadsmakla yetinmediler, yeni bilgi lksn
-bilimsellii- de temellendirdiler. Bilim, tm insanlarm incele
mesine ve stnde dnmesine ak bulunan "Doann Byk
Kitab"nn dikkatle okunmasyla; "doast" deil, doal bir
kaynaktan karlm otantik ve sistemli bilgi biiminde anlal
yordu. Maritain'in belirttii gibi, yenia, "bilgelik ile bilimler
arasmdaki atmayla ve bilimin bilgelik zerindeki zaferiyle'^
nitelenmitir.
Bacon, denemelerinin birinde, hi de zararsz olmayp, ter
sine, toplum iin aka tehlikesi olduunu belirttii ekolclerin
(schoolmen) "bir insanm kendi iin bilgelii" ile alay eder. "Bir
insann kendi im bilgelii, birok bakmlardan ahlakszlktr.
Yklmadan hemen nce bir evi terketmesi kesin olan farelerin
bilgeliidir bu. Topra kazp kendisine yuva yapan porsuu
drtp karan tilkinin bilgeliidir bu. Yutarken gzyalar d
ken timsahlarm bilgeliidir. "3 Ama bunun yan sra, daha baka
bir bilgelik yok mudur acaba? Bacon bunu reddetmez. Kutsal
bilgelii de reddetmez, ancak "doa felsefesi"nin asl neminin,
insanla Eski Yunan'n bilgelik zerine tm incilerinden ok
daha yararl bir i grebilecek insani bulularn saysn arttrmak
iin, doa yasalarmm yntemli ve aklc bir dzen iinde arat
rlmasnda yatt inancndadr. "Artk Yunanllarn bilgelii

' P. Bayie, Dictionnarie histoTque et critique, Amsterdam, 1740, Tome second, s. 146.
2 J. Maritain, Science et Sagesse, s. 56.
3 F. Bacon, Denemeler Yahut Medeni ve Moral Nasihatler, L o n d r a ,
19165, s. 73
41

profesrceydi ve ou kez tartmalara yol aard, hakikatin


aratnimasma ok ters bir bilgelikti bu." l
Descartes'in konumuna gre, bilgelik, tm brlerinden ayr
ve ancak birka kiinin eriebilecei zel bir tr bilgi deildi:
"Btn bilgi ve bilimin tamam, uyguland konular ne lde
eitli olursa olsun, daima bir ve ayn kalan insani bilgelikten
baka bir ey deildir..."2
Bu yeni bilgelik anlay basmakahbn, srek gzlenen ger
ekliin dnhnesi yerine, etkin aratrma ve bulma abalanm,
deneyimi, salam kant ve elde edilen sonularn snanmasn
getiren yenia ruhuna riimyle uygundur.
Descartes, yalnzca felsefeyi deil, modern alarn mate
matiini ve doa bilimini de kurmaya yardm etti. Onun reti
sine gre bilgelik, yalnzca "iyi niyet"le deil, ayn zamanda,
"bilmesi iin msana verilen her ey konusunda yetkin bilgi" e
de karakterize edir.3 Yetkin bgi gvenilir bilgidir; varsaym
lar, salam kurulmu apak dorular ylesine ak ve kesindir
ki, bunlarn doruluklarndan kuku duyulamaz. Felsefeyi bilge
lik sevgisi, bilgehi de, "en nemli eylerle ilgih hakikatler"in'*
bilgisi olarak tanmlayan Descartes gen, ilerici burjuvazinin
gerek bir szcs olarak, "felsefeyle" mesleki adan bal olan
insanlarn, bu almaya kendileri asla girimemi olan bakala
rndan genellikle daha az bilge ve daha az aklc olduunu"5,
gzlemliyor. Her eyin tam bilgisine sahip olduu iin ancak
Tanr'nn btnyle bilge olduu konusundaki ekincelerinden
hibiri Descartes'in ileri srd temel felsefi istemin; onun s
rekli vurgulad gibi, ancak deneyim ve insan aldmn "doal
"na (lumen naturale) dayanan bamsz, eletel aratmnayla
' F. Bacon, Novum Oreanum, New York, s. 94.
2 (Euvres de Descartes, Tone X, Patis, 1908, s. 360,
3 Les pages immortelles de Descartes, Paris, 1961, s. 141-2.

4 Agy., s. 142.
^ Agy., s. 144.
42

gerekletirilebilen bilimsel kant isteminin devrimci etkisini zayflatamaz. Bilgelie ya da bilimsel, doru bilgiye ulamann
drt arac vardr, diyor Descartes. Bunlar, apak hakikatlerin
tanmmas, duyularm deneyimi, bakalaryla grmelerden edi
nilen bilgi ve iyi kitaplarn okunmasdr. Kutsal eine gelince,
Descartes, "bu bizi yava yava deil, birdenbire, amaz inana
ykseltir"! diyor. zellikle, Descartes'e gre bilgeliin inan
deil de, bir oturuta elde edilemeyen bilgi olduu anmsanrsa,
bu aklamanm dindarca bir szden ok, alayc bir sz andrd
sylenebilir.
Spinoza, Epikroscu bilgelik anlaym, d doann ve insa
nn znn bilimsel, kantlara dayal aratrlmasn ngren
yeni, aklc bir temel zerinde yeniden canlandrrmtu. Epikuros,
doa fenomenlerinin felsefi aklamasnn, tmyle gvenilir
grd duyusal alglarmza uygun olmas gerektiini varsay
yordu. Duyusal grnm ile fenomenlerin z arasmdaki eliki
konusunda Copernicus'un buluunun felsefi nemini tam olarak
deerlendiriiyle Galileo ve Descartes'i izleyen Spinoza, felsefi
nermelerin salam, mantksal (geometrik) olarak kantlanmas
gereini ileri sryordu. Epikros'un grne gre, dnyasal
fenomenlerden ayr olarak gksel fenomenler, duyularn tantlyla badaan ok eitli aklamalara izin vermektedirler. Ve
btn bu aklamalar, duyularla elimedii ve zihnin diriliine
de yardmc olduu srece, aklcdr. Epikros'a kart olarak
Spinoza hem dnyasal, hem de gkselin benzer dorultular ze
rinde aklanmas gerektiini, nk zorunluluun her yerde ayn
olduunu ve bunun da mantk ile matematiin zorunluluuyla
aklandn ileri srer.
Spinoza'ya gre bilgelik, evrensel zorunluluun tannmas ve
buna uygun eylem yaplmasdr. Bu yzden bilgelik, yalnzca
bilgi deil, ayn zamanda da, z bakmmdan insann kendi ken
disinin efendisi olmas demek olan zgrlktr. Spinoza yle
1 Agy.

43

der: "Bilge insann ii, eylerden yararlanmak ve bunlardan ola


bildiince zevk almaktr (ama amya kaacak lde deil;
nk bu artk zevk olmayacaktr). Bilge insan, szgelimi, ken
dini gsterisiz yiyecek ve ieceklerle, yeil bitkilerin kokusu ve
gzelliiyle, gzel giysilerle, mzik, oyun ve abtmnalarla, ti
yatroyla ve, bakalanna zarar vermeden herkesin katlabilecei
benzeri eylerle besleyip, yenilemelidir." i Ortaam bilgelik l
ksnden ne denli uzaktr bu gr!
Spinoza'nm filozof-arball, genellikle, sanki Spinoza,
bilge kiinin yalnzca dnceye dalm ve tm insani ilerden
uzaklam bir mnzevi olmas gerektiine inanyormu gibi yo
rumlanr. Bunda bu lde doruluk pay vardr, ama, zellikle
17. yzylda bilim adamlarmn sayca az olduu ve ayn bir
meslek oluturmaya henz yeni yeni baladklarn gz nne
alrsak, bunun pek de abarlknamas gerekir. Spinoza iin bilge
lik ncelikle, kuramsal bilgi arayyla birlemi anlku
(inlellect) yeertilmesiydi.
Leibnitz'in idealist retisinde bilgelik "yetkin bilim" olarak
yorumlanr. Gerekten de, Leibnitz metafizii ve speklatif "ak
im hakikatleri" sistemini deneysel bilimsel bilgiyle, "olgunun
hakikatleri" ile kar karya getirdii bir bilim olarak grr.
Bilimsellik ilkesinin idealist yorumlanmas, teolojik samlarn
aklc "temellendirilmesi", fizie kar metafiziin konumland
rlmas, btn bunlar, kukusuz, Almanya'da ibanda bulunan
feodal ideolojiye verilmi bir dnd. Leibnitz yine ayn bi
imde, bilimi de bilgeliin uygun bh anlalun olarak grr ve
bilimi yalnzca bir filozof olarak deil, parlak bir matematiki ve
deneyci bu bilim adam olarak da deerlendirir. Bihm reddedi
lemez. Bu inan, yalnz maddecilerce deil, ideahsi felsefenin
ilerici szclerince de paylamakta ve bilgeliin doas sorunu,
bu geleneksel felsefi sorun bu adan ileri srlmektedir.
' OBuvres de Spinoza, Traduites par Emile Saisset, Paris, 1961, Tomc
in, s. 224-25.
44

Bilim kavram, kukusuz, ortaa skolastiklerinde bile vard.


Gizemciler bile bunu her zaman reddetmezlerdi. Ancak, yenia
bilimi -asl bilim- temelden yeni bir bilimsellik kavram geli
tirmitir. Bu kavram; idealist filozoflarca, ilerici dnrler ola
rak grlebilecek olan filozoflarca bile, kukusuz ekincesiz ol
mamakla birlikte, yine de onaylanmtr. Maddecilere gelince,
onlar, doanm bilimsel aratrlmasmm zaten cokun savunucu
lardr.
Holbach'n Doa Sistemi adl yapt, Fransz 18. yzyl
maddeciliinin felsefi bilgeliinin bir ansiklopedisidir. Onun dile
getirdii ama, insan bilgisizhin, aldanmlm, aldatmanm ve
kendi kendini kandumanm zincirlerinden kurtarmak; dinin, uy
durma sistemlerin ve utan verici biimde delalete tapmmanm
kendine ekmi olduu insan doaya geri vermek, ona gerek
mutluluk yolunu gstermektir. nsan hakikate, gnlk ekmein
den daha ok gereksinim duyar; nk hakikat, msanlarla eyler
arasndaki gncel ilikilerin bilgisidir. nsanlar doadan yz e
virdikleri, onun yasalarm gz nne almay reddettikleri ve bil ginin biricik kayna olan deneyi gz ard ettikleri zaman, yal
nzca aldanrlar. "nsanlar deneyin yol gstericiliini reddettik
leri ve akl tanmadklarmda, dlermm yaratt oyunlar her ge
en gn daha byk olur; hatanm derinliklerine neeyle dalarlar,
kendi uydurduklar bulular ve baarlardan tr kendilerini
kutlarlar, oysa gerekte dnceleri ok daha sk biimde karan
la tklp kahr."l Doaya dnn! Bu, dinin btn ejderhalarn
paralayp, doastnn varln bir yana atmak demektir.
Doad hibir ey yoktur. Doa soyut bir varlk deil, sonsuz
bir btn, sonsuz eitlilikteki fenomenlerdir. nsan doann en
yce yaratdr ve ancak, doa yasalarna uygun davranarak,
amalarna ulaabilir. Erdem, us, hakikat tinsel zler deildir,
doadan kaynaklanrlar ve yalnzca bunlar tapnlmaya deer.
Holbach bunlara cokulu bir ar yapar: "nsana yreklilik a1 P. Holbach, Seme Yaptlar, iki cilt, Moskova, 1963, C. I, s. 137 (Rusa).
45

layn, ona eneji verin; sonunda kendisini saymasna izin verin;


kendi onurunu anlasn; kendini kurtarmaya cesaret edebilsin;
yakuz sizin yasalarnzn klesi olsun; talihini iyiletirsin; kom
ularm sevsin; sevinci tansn ve bakalarnm da sevinmesine
izin versin."'
Fransz maddecilerinin retisine gre felsefi bilgelik so
ukkanl bir dn ve olup bitenin deerlendirilmesi olmaldr.
ars militan olmah; gemie, tiranla, bilgisizlie ve tembel
lie klecesine tapmmay aa vurmal, hakikati, insanl ve
mutluluu yaymal, insan yaammn aklc biimde yeniden d
zenlenmesini gelitirmelidir. Feodal baskya kar cokun protes tosu Fransz maddeciliini, tm nceki felsefelerden niteliksel
adan ayrt eden yeni bir grnmle donatmaktadr. Bu, bilgelik
sevgisi biimindeki felsefe tanmnda bile de gelmektedir,
Helvetius yle der: "Felsefe, bu szcn etimolojisinin
(kkbilgisinin) de kantlad gibi, bilgelik sevgisinden ve haki
kat arayndan oluur. Ama tm sevgi tutkudur. "2
Alman klasik idealizmi, Fransz maddeciliiyle srekli tartmasma karn, Holbach'n, Helvetius'un ve onlarn evresin
dekilerin temellendirmeye aht ayn burjuva-insancl lkler
den esinlenir. Kant'n kategorik buyruunun yakndan incelen
mesi, bunun, aydnlanm kendi karnn etikinin idealist, a priori bir yorumu olduunu ortaya koyuyor. Pratik akl kuramsal
akln karsma koymasma ve buna uygun olarak da, deneyimin
smrlar tesinde "pratik" bir k yolu bulma gereini postulalatrmasma ve Hristiyan domalarn kabul etmesme karm.
Kant, yalnzca bilimin bilgeliin gerek temeli olduuna sarsl
maz bir biimde inanr, Pratik Akim Eletirisi'nde u sonucu
formle eder: "Eer bundan (bilgeliin retilmesinden -) yal
nzca, retmenlere, onlar bilgelik yolunu iyi ve ak bir biimde
' Agy., s. 684.
2 Helvetius, nsan, nsann Zihinsel Yetenekleri ve Eitimi, M o s k o v a ,
1938, s. 141 (Rusa).
46

gsterebilsinler diye, yol gsterici bir yldz olarak ie yarayacak


eyleri insann yapmasn anlamyorsak, bilgeliin retilmesine
giden yol, (eletirel biimde aratran ve yntemsel biimde r
gtlenmi) bilimdir..."'
Kantin hemen ardl olan Fichte, bu ynde daha da ileri
gitti. Onun iin felsefe, bilimsel bir retidir. Kukusuz, ayn
zamanda da, znel-idealist, iradeci bir varlkbilimdir (ontoloji);
ama, bihmsel bilginin idealist yorumundan aynimaz olan bu e
liki, Fichte'nin, bilimsel felsefe sorununu geni felsefi koyusu
nun tarihsel nemi azaltmyor. Fichte'nin, felsefesmde bilim
bilginin en yksek biimidir ve felsefe, ancak, dnya anlay bi
limsel olduu ve genel olarak tm bilimsel bilgi ilkelerini banndrd lde, insanm entellektel yaamndaki yol gsterici
yerini koruyabilir. Bu bakmdan, felsefenin bilgelik sevgisi bi
imindeki geleneksel yorumu yklmaktadr, nk felsefe, artk
herhangi baka bir bilimsel disiplin gibi, sistematik olmaldr.
Bilimsel reti, der Fichte, baka herhangi bir felsefenin istedii
gibi -bilgelik tutkusu, yahnzca bilgelik, dnya bilgelii, yaam
bilgelii ve tm baka bilgelikler- olmasma sessizce izin verir.
Bu, bgeliin reddedUmesi deil, onun bUimsellikst (sperscientificality) oluunun reddedilmesidir; Fichte'nin kendi ide
aliste kurulmu yetkin, mutlak bilimsel-felsefi bilgi sistemiyle
yine de atan bir reddeditir bu.
Hegel'in felsefesi nbilimsel felsefi bilgelikten, bu bilgeliin
diyalektik olarak ele aimmas -onun olumsuzlanmas ve korun
mas- biiminde anlalmas gereken bilimsel felsefi bilgiye gi
den yolda, yer bir giriimdh. Hegel, kendi andaki renme
grevinin felsefeyi bilim katna ykseltmek olduunu ileri srer.
ZiTin Fenomenolojisi'nde taraftarlar kendilerini yukardan esin
lenen peygamberler gibi gren romantik felsefecilikle inceden
inceye alay eder. Onlarm ii aratrma deil, yksekten atmaktr.
Onlar, "z-bilinci sislerle rtp, usu reddederek, Tanr'nn
Immanuel Kants Werke, BerJin, 1914, Fnfte Band, s, 176.
47

kendilerini uyurlarken bilgelikle donatm olduu ncler sa


nyorlar; bu yzden, gerekte uykularmda grp uydurduklar
ey de dlerdir, "l
Hegel Schelling'i, Jacobi'yi ve akldcla kayan br filo
zoflar kastetmektedir. Bunlara kart olarak, felsefi hakikatin,
bizzat doas gerei dolaymsz bilgi olamayacam ileri srer.
Doas gerei o, dolaymdr. Geliim kendisini zenginletirir,
kendi z elikilerini ortaya serer. Filozofun grevi, "irade ve
nceden kazanlm bilgelik yoluyla"^, bu devinimi kesintiye u
ratmaktan kanarak, gelien kavramn ikin ritmine nfuz etmek
ve onunla birlikte hareket etmektir. Burada Hegel, diyalektik
yntemden; felsefi bilginin, kendi geleneksel metafizik smrlamalarmm, dogmatizmin ve ulalan sonularm mutlaklatmlmasnm stesinden gelen diyalektik devinimden sz etmektedir.
Zihnin Fenomenolojisi'ne
yazd girite Hegel yle der:
"Hakikatin asl var olu biimi, yalnzca, onun kendi bilimsel
sistemi olabilir. Amacm, felsefeyi bilim biimine daha da yak
latrmak, ona ulaan kiinm bilgi sevgisi adm bir yana brakp,
onu gncel bilgi durumuna getirmesine izin verecek bir eree
gtrmektir.3 Hegel'in felsefi bilimler ansiklopedisi, gerekte,
Hegelci felsefedeki yntem ile sistem arasmdaki elikiden tr,
boa gitmeye mahkm bir abayd. Hem bu eliki, hem de ta
rihsel olarak smrl felsefi bilginin buna bal olarak mutlaklatrlmas, sistem bir yana braklmadka kamlmazd. Bilimsel
bir felsefe yaratmak sorununa olumlu bir zm, ancak
Marksizmm maddeci ve diyalektik felsefesi sayesinde; dogmatik
sistem-kuruculuunun kesinlikle reddedilmesiyle, onun kendi
nermelerinin yaratc biimde gelitirilmesiyle, bilim ve prati
in kazanmlarmn eletirel zmseniiyle, felsefi bilginin doas
sorununu ve yzyllarca bilgelik denilmi olan eyleri tmyle
1 G. w . F. Hegel, Smtliche Werke, Stuttgart, 1927, Bd. 2, s. 18.
2 Agy., s. 55.
3 Agy., s. 14.
48

yeni bir k altmda ortaya koyan bir felsefe sayesinde mmkn


oldu.

4. REEL BR SORUN OLARAK


BLGELK SORUNU
Bilgelik sorunu tarihmde yaptmz ksa gezimiz, tarih b o
yunca bir sorunun neminin deitii sonucunu douruyor. Bu
sorunun pozitif bilimlerce hi tartlmam olduu da sylene
bilir. Acaba bilgeliin yalnzca felsefeyle mi ilgisi var, ve hatta,
ancak, uzmanlk bilimleriyle kar karya geldii lde mi, b n
ilgisi olmutur? "Bilgelik" sz, felsefi bilgi asndan fazla
mulak bir sfat deil midir? Pozitif bilimlerin szlnde bulunmadmdan, "bilgelik" szn acaba tmyle kaldrmamz m
gerekiyor? Bertrand Russell, bir zamanlar yle soruyordu:
"Bilgelik diye birey var m, yoksa byle gzken ey, sonuta
yalnzca inceltilmi bir delilik m i ? " '
"Bilgelik" sznn, baka birok szler gibi, birok anlam
vardr. Genellikle, iyi ile kt arasnda ak bir ayrm yapma
yetenei olarak, balca olgularm ya da tipik durumlarn doru
deerlendirilmesi temelinde bilgi ile davran kaynatrma yete
nei olarak anlalmtr bilgelik. Bilgeliin yalnzca bilgi ol
may ve bilgiye dayanmayan eylemin bilgece olmayaca anlammda, bu tanmlar dorudur. Ama burada, bilginin karakteri
sorusuyla, anlamay ne lde ierdii sorusuyla, yalnzca sra
dan anlamay da deil, insan yaamnda nemli olan bkeyin
anlalmas anlamma gelip gelmedii sorusu ile kar karyayz.
Aktr ki, yaknzca olgularn - b u olgularm toplanmas olduka
aratrma gerektirmi olsa bile- aklanmas olan bilgi, kendisini
daha ok bir sonu, yahut genelleme olarak ortaya koyan bilge
likten olduka uzaktr. Ama genelleme bile, ancak, kuramn ve

1 B. Russell, Bat Felsefesinin Tarihi, Londra, 1946, s. 11.


49

pratik yaamn karmak sorularnn zmne yol gsterebilen


bir deerlendirmeyi ierdii zaman, bilgelik anlamna gelir.
Tm arlklar kt olduu iin, insanm davranmdaki ve
ilerindeki llln pratiine, anlamaya genellikle bilgelik
denilmitir. llln anlam yalnzca yar-gnlllk ve ge
rektiinde kkl kararlar almaktan kanmak deilse, kukusuz
bu dorudur. llln bir ortakararllk kategorisi olduunu
sylerken Marx'm kasdettii budur. Bunun bilgelikle hibir il
gisi olmadm sylemek gerekmez.
Bilgelik, sk sk, insann kendi hatalarnm bilincinde olmas
diye kabul edilir. Buna, kukusuz bir itiraz olamaz; nk yal
nzca hi i yapmayan kii, eer hi i yapmamak kendi basma
bir hata olarak grlmyorsa, hi hata yapmaz. Ama bilge insan,
hata yapmamak, ya da en azndan, byk ve onarlmaz hatalar
dan kanmay baarmak bakmndan, bilge-olmayan insandan
ayrlr. Belki de bu nedenle birok kii, bilgelii tedbirlilik, d
ncelilik, acelecilikten kanma gibi grmlerdir. Bununla bir
likte, bu nitelikler kendi basma olumlu olsalar bile, kolayca, ka
rarszlk, ertelemecilik ve atalet kusurlarma dnebilirler.
Halk bilgelii, szmona bilgelerle, soruna olduka yahn ve
mantkl bir zm varken her trden yeni moda iler yapmak
iin abalayanlarla sk sk alay etmektedir.
Aklc bir varlk olarak insandan sz ettiimiz zaman, harhalde, onun zelliklerini betimlemeye alyoruz. Bir insana
zeki ya da becerikli dediimizde, ona, herkeste olmayan kimi
nitelikler veririz. Bilgelik herkese ikin olmad gibi, tm
insanlarn potansiyel olarak ulaabilecei evrensel insani bilgiyle
de skca ilintilidir. Halk deyilerinde ve ataszlerinde, uydurma
bilgelie ve aalk tutumlara zaman zaman rastlanmaktaysa da,
bilgelikle de karlalmaktadr. Ve u da bir gerektir ki, evren
deki tm yaratklar arasmda yalnzca insan, ussal bir varlk oldu-

1 K. Marx ve F. Engels, lk Yaptlardan, s. 196 (Rusa).


50

undan, ayn zamanda akld da olabilir. Bu; bilgelikteki, za


man zaman btn bu kavranu kukuya dren bir elikiyi gs termiyor mu?
"nsan", diyor hakl olarak Eric Weil, "akb olan bir hay
vandr, ama bu, bimin ileri srd trden bir yarg deildir;
dnyay dntrme ve hatay reddetme tasarmdr; insann en
yksek ve en insani zleminin bir anlatmdr." Ancak hemen
ardndan, tam bir Stoaclk havasyla ve kendi dedikleriyle de
aka elierek, Weil unlan da eklemektedir: nsan, kendisinin
aklc olduunu akladmda, "bir olgudan sz etmez ve hatta,
bir olgudan sz ettiini bile ne srmez, sonul zlemini, zgr
ohna zlemini dile getirir; ama buna gereksinim duyduu iin
dei, (hibir zaman da duymayacaktu stelik, bu da onu bir hay
vann gereksinim duyduu zaman hi tasalanmayndan daha
fazla tasalandrmayacaktr), istek duyduu iin dile getirecektir
bunu."'
Bilgelii kof bir sz, var olmayan bii" fenomenin ad olarak
grmyorum. Bence bilgelik yalnzca felsefede var deildir;
yalnzca felsefe yapmanm bilgelie gtrd inanc, Marksizmncesi felsefenin bahca yanlglarndan biridu. Bilgelik ok ve
eitli biimlerde kazanlr ve kendisini eitli bilgi ve etkinlik
alanlarnda hissettirir.
Niels Bohr, ada fizikte yeni bir temel kuramsal bireimin
yeni, "lgmca" dnceler, yani, bilimin saptanrm hakikatleriyle uyumaz gibi gzken dnceler gerektirdiini sylerken,
doa biliminin ilerdeki geliimi asmdan yaamsal nem tayan
bir soruna son derece aklc, ya da baka bir deyile, bilgece
yaklam yapyordu.
topyac sosyalistler kapitalizmi allaksal bir ktlk ve in
san doasnm arptlj olarak grdler ve insanm insan tarafn dan smrlmesini insanlkla ve adaletle badamayan birey
' E. Weil, Logigue de la philosophie, Pajis, 1950, s. 11.
51

olarak knadlar. Kapitalist sistemi daha sert biimde ortaya seren


Marx ve Engels, toplumun sosyalist dnm gereini kapita
lizmin ahlaksal adan deerlendirilmesinden karmanm kesin
likle iler tutar yan olamayacan savundular. Leibnitz'in yanlgsma karm bu dnya, olas tm dnyalarn en iyisi deildir ve
bir toplumsal sistem, yalnzca ahlaksal hatalarmdan tr k mez. Marx ve Engels, sosyalist sistem iin maddi nkoullar ya
ratan kapitalist gelimenin nesnel ekonomik yasalarmm bilimsel
zmlemesiyle, kapitalizmden sosyalizme geiin zorunlulu
unu kantladlar.
Sosyalist dnceler yeterince yaygmlarr yaygnlamaz sos
yalizme ulamann kanlmaz olacana inanan topyaclara zt
olarak Marksizmin kurucular, toplumsal ilikilerin sosyalist d
nmnn, yalnzca belli tarihsel koullarda bir zorunluluk du
rumuna geleceini ileri srdler. Bu; insanlk iin muazzam
nem tayan bir sorunun yalnzca bilimsel, tarihsel bakmdan
temellendirilmi bir konulusu olmayp, ayn zamanda, bilgece b"
konuluudur da.
nsann yaamdan renmesi gerektii, fazla tez canl, fazla
sabrsz olmamas, vb. konusundaki can skc duygusallklarla
kendi devrim korkularn hakh gsteren hberal ve oportnistlerin
basmakalp bilgeliini Lenin arpc biimde eletirmitir. Marx
ve Engels'in, sosyalist devrimin yakm olduu konusundaki ng
rlerinde hatal olduklarma iaret eden Lenin, unu da vurgula
mtr: " Bylesi hatalar -btn dnya proletaryasn kk, sra dan ve nemsiz grevler dzeyinin zerine karmaya alan ve
karan, devrimci dncenin bu devlerinin hatalar- devrimci
kendini-beenmiliin kofluu, devrimci savamm bounal ve
kar-devrimci 'anayasal' fantezilerin ekicilii konusunda vg
ler dzen, barp aran, arlar yapan ve otorite kesilen resmi
liberalizmin basmakalp bilgeliinden binlerce kez daha yce ve
grkemli, tarihsel adan da daha deerli ve dorudur..."^
1 V. I. Lenin, Toplu Yaptlar, C. 12, s. 378.
52

Bilgelik vardr ve bir de, tasa ve gszlkle beslenen "bilgelik"


vardur; bu sonuncusu, kendisini var olan yaam durumuna uy
durmaya bakan klenin avuntusudur.
Byk Oktobr Devrimi'nin zaferinden hemen sonra Lenin,
Rusya'da sosyahst devrimin hi bir tarihsel gerekesi olmadm,
nk sosyalizme gei iin gereken maddi koullarm Rusya'da
bulunmadm kantlamaya alan Menevik Sukhanov'a kar
kt. "SosyaHzmin kurulmas iin belli bir kltr dzeyi (her ne
kadar, hi kimse, her Bat Avrupa lkesinde farkl olduu iin,
bu belli kltr dzeyinin ne olduunu tastamam syleyemezse
de) gerekiyorsa", diyordu Lenin, "neden biz, bu belli kltr d
zeyinin nkouUarm nce devrimci bir biimde elde etmekle ie
balayp, sonra da ii ve kyl hkmetinin ve Sovyet sistemi
nin yardmyla, teki uluslara yetimeye girimeyelim?" i Sovyet
lkesi'nin tarihsel perspektifleri sorununun bu biimde konul
mas, bir yandan, yazgclktan ve te yandan da, znelci temel
lerden eit derecede zgr olup, gerekten bilgelik niteliine la
yktr.
Bilgelik vardr, nk, insan soyu (ve birey) iin yaamsal
nem tayan yantlanmas gereken byk sorular vardr; bu so
rular insanlann zihninde biimlenir ve yantlanmadan brakla
maz. Yantlar hazr ve tam bir zm salamasa bile, her zaman,
(eer bunlar bilgece yamtlar ise) daha gelimi sorularn doru
olarak konulmasna ve bylece de, erge ortaya kmas kanl
maz olan zme yardm ederler.
Filozoflar, bilgelik ile bilimi kar karya getirdikleri zaman
hatalydlar. Bu hata, akld ekoln birok ada idealist filo
zofu tarafndan bugn de yinelenmektedir. mein, felsefenin
"gerekte, bilgelii ve dolaysyla zel tr bir bilgiyi dile getir
mesi gerektiini, bu zel bilginin ise (gerekli zaman ve eitime
sahipse) herkesin ulaabilecei bilimsel bilgi ile hi badama-

1 Agy., C. 33, s. 478-79.


53

dn"! ne sren NValter Ehrlich'i kimse onaylayamaz. Bilgi


bilimle kar karya konulmamaldr. Bilimin stnde olan bilgi
yoktur. Bilim-ncesi ve bimd bilgi vardr ve bilimle kar
karya getirilirse, bilgeliin olaca da budur. Bunun anlam,
bilgeliin b n bilim olmas gerektii ya da olduu mudur? Asla!
Bilim; anlam, belli bir bilimin konusuyla organik olarak bal
olan bir kavramlar sistemidir. Bilgelik ise bir kavramlar sistemi
deildir; bilgelim zgl doas, aratrma konusuna iaret edile
rek betimlenemez. Bilgeliin byle bir konusu yoktur, nk o,
kukusuz anlama (understanding) olsa da, bir aratrma deildir.
Bu anlama bilimin verilerine dayanr, ama yalnzca onlara deU.
Bgelik asndan, gndelik ve tarihsel deneyim de, daha az
nem tamaz.
Bilgelik bir bgi lks deildir, zira tm bilgi, ideal bi
imde dnlrse, bilgelik durumuna gelmez. Herhangi bir fi
ziksel yapmm ideal olarak tam ve doru tannmasnm bilgelikle
hibir ilgisi yoktur, ama bu, kukusuz, byle bir bilginin dee
rini de azaltmaz. Ancak bilgelik, ulalamaz bir ideal de deildir.
Bgeliin "yetkin bilimi"ni yaratmaya abalayan yenia aklc
l, herhangi bir muak idealin (lknn) anlamsz bir kavram
olduunun aka bilincinde deildir. dealler tarihseldir; ileriye
ynelik hareketinde, sonradan onlan aan toplumsal gelime
bunlar dourur. Tarihsel adan somut idealler olarak bilgi ide
ali, toplumsal ynetim idea btnyle gerekleebili- ve bu ne
denle de, mutlak yetkinleme kavram bunlara uygulanamaz.
Ama byle bir kavram var rmdr? Ben, bilimsel bir kavram ola
rak, olduunu sanmyorum.
Jacques Maritain, yetkin bilimin olanaksz ve yetkin bgeli
in ancak Kutsal Kitaplar'da var olduunu savunurken,
Leibnitz'den herhalde daha tutarldr. Ama bu gr yalnzca din
iin ve bu durumda da, yalnzca /nc7"i tarihsel bir belge olarak
1 w. Ehrlich, Philosophie der Geschichte der Philosophie,
ln65, s. 17.
54

Tiibingen,

deil de, "kutsal vahiy" olarak grenler iin anlaml olmaktadr.


Felsefe, kavramlar iinde dndnden, inan zerine yaslanamaz.
Felsefe, bilgeliin doas zerine dncelerle balar. Bugn
bilgelik sorunu, felsefi bir sorun olarak nemini korumaktadr.
Ama Jean Piaget gibi, felsefenin nnde sonunda bilgeliin ince
lenmesine yahut elde edilmesine indirgendiini varsaymak da
aka yanl olacaktr. Jean Piaget, szgelimi unu savunmakta
dr: "Nasl olurlarsa olsunlar, inanlarm ve bilginin kouHarmm
mantkl bireimi, bizim bilgelik dediimiz eydir ve bu, bize
yle gehyor ki, felsefenin konusu olmaktadr."'
Bilgeliin ve felsefenin konusuna ilikin bu tanmlar kimse
onaylayamaz. Bilgelik zgl bir bgi biimi olarak grlebir,
ama ancak uzak gemie, bimin afamdan ncesine yoUama
yaplarak, "inanlarm mantkh bireini"ne bgelik denilebir.
Felsefenin zgl zel] lerinden biri de, onun nermelerinin
evrensel ve zorunlu neminin srekli olu ve gelime sreci
iinde bulunmasdr. Bilgeliin karakteristii byle midir?
Grld gibi, hayr. Yine de, "felsefe" szcnn zgn an
lam bugn bile nemini koruyor. nsani bgelik olaslndan
sz etmektedir o, ama bununla yetinemeyeceimiz gereinden
de sz etmektedir.
Dinsel eilimli kimi ada filozoflar, bilgeliin bim du
rumuna dtn ve sanatn yerini teknolojinin aldm savun
dular. Benim inancm odur ki, bu filozoflar hem bilim, hem de
teknoloji konusunda arpc bir dnceye sahiptirler. Bilgelik,
DNA'nn yapsmn bulunmasnda yatmyor ve sanat da, motorlu
aralarn kitlesel retimi dedir kukusuz. Ancak, bilimin en
son bilulanyla ve teknolojinin kazanmlanyla, hem bilgek
hem de sanat iin yeni bir temel, giderek daha fazla ortaya k
yor.
' J. Piaget, Sagesse et ullusions de la pbilosophie, Paris, 1968, s. 281
55

Bilgelik bir bilim olmayacaktr, tpk bilimin bilgelik olma


yaca gibi. Felsefe, bilgelie ne lde yksek bir deer bierse
bisin, kendini onunla zdeletirmemelidir. Felsefe, bilimsel
olarak temellendirilmi bir bilgi sistemi olabilir ve yle olmaldn. Bununla birlikte, bu sonucun, metafizik bir gereke olarak
bilgelik arayma ilikin pozitivist alay ile bir ilgisi yoktur.
Yeni-pozitivizmin "metafizie" kar savamnn, hi
umulmadk bir biimde, felsefe sorunlarnn kanlmazln
yeni-pozitivistlerin anlamasn saladn biliyoruz. Bu belirtil
meye deer olgu; tpk insan yaammm aklc ynden dzenlen
mesi sorununun toplumda hl tartlmas gibi, bilgelik sorunu
nun da felsefedeki nemini koruduunun tamt olarak grlme
lidir. Felsefenin ierik ve anlamnn nemini deerlendirirken
geirdii duraksamalar nedeniyle, sonunda, laboratuvarda yantlanamayacak belli genel sorular bulunduunu -bundan, zorunlu
biimde, bunlarm teologlara teslim edilmek zere sunulmas ge
rektii kmaz- aklayan Bertrand Russell ile ayn dncede
olunabilir. Bu sorulan ele almak felsefenin grevidir.
"Dnya zihin ve madde olarak blnm mdr ve eer blnmse, zihin nedir, madde nedir? Zihm maddeye bal mdn,
yoksa bamsz glere mi sahiptir? Evrenin bir birlii yahut
amac var mdr? Belli bir eree doru mu gidiyor? Gerekten
doa yasalar var m, yoksa, yalmzca, doutan gelen dzen sev gimiz yznden mi bunlara inanyoruz? nsan, bir astronumun
gzne grnd gibi, kk ve nemsiz bir gezegen zerinde
gsz bir biimde srnen ufack kirli bir karbon paras ile su
birikintisi mi? Yoksa, Hamlet'e grnd gibi mi? Yoksa, her
ikisi birden mi? Soylu bir yaam tarz, bir de baya baka bir
yaam biimi mi vardr, yoksa, btn yaam biimleri yalnzca
bou bouna mdr? Eer soylu bir yaam biimi varsa, bu neye
dayanmaktadr ve biz buna nasl ulaacaz? yilik, bir deer ta
mas iin ncesiz somasz m olmaldr, yoksa, evren kar ko
nulmaz bir biimde lme doru gidiyormu gibi mi grlmeli
dir?..
56

"Bu sorular yantlannasa bile, bunlarm incelemnesi felsefe


nin iidir."!
Burada amacmz, Bertrand Russell'in felsefenin temel sorularm nasl formle ettiini ve bu sorulardan hangilerini liste d
braktn tartmak deildir. yle gzkyor ki, bu sorular, o
unlukla, bunlara doru bir yantm dnlemeyecei biimlerde
formle edilmilerdir. Marksizmin felsefesi bu sorulan farkl bi
imde formle eder ve kukusuz, bunlarn kanlmazlm
onaylamakla da yetinmez. Diyalektik ve tarihsel maddecilik
bunlar ve br felsefi somnlan doa bilimleriyle ve beeri bi
limlerle balaarak zmler.
Russell ile, gnllerini, pozitivist nihilizmden, "metafiziin"
kanmazhmn onanmasma kaydrm olan filozoflar ise ayr
bir tutum takmyorlar. Teologlarn dogmatizminden ve genel
olarak dogmatizmden saknmak abasyla Russell, filozofa (ve
genel olarak bilim adamna) yakan biricik genel konum diye
grd kukuculua ve lml ktmserlie ulau-. Bu konumun
kuramsal formlasyonu yledir; "Canl umutlarn ve tasalarm
karsmda belirsizlik acdr, ama, avutucu peri masallarmm des
tei olmadan yaamak istiyorsak dayankl olmalyz. Felsefenin
sorduu sorular unutmak da, bunlara tartlmaz yantlar buldu
umuza kendimizi inandrmak da iyi deildir. Kesinlik olmakszm, ama duraksamalarla fel de olmakszn yaamay retmek,
felsefenin, amzda onu inceleyenler iin hl daha yapabile
cei belki de balca eydir. "2 Bu szleri bilgeliin doruu gibi
grmeye hazr birok iyi insan vardr; oysa, grld kadanyla,
iinde yaadmz varsaylan bu belirsizlik durumunda, bu
ngiliz filozofunun hakl olarak yakmd avutucu peri masallar
ile duraksama felci arasmda, nemli kararlar almaya hi yer b rakdmamtr.

' B. Russell, Ba Felsefesinin Tarihi, s. 10-11.


2 Agy., s. n .

57

Felsefenin kkeni ve geliimi ile Ugisi asmdan "bgelik"


sznn eitli yorumlarm inceledik. Bu szn dile getirdii
anlamlarm okluu karsmda, herhangi bir tam vermeye kalkmasak belki daha iyi olacaktu:. Tarihin ak boyunca kazan
d ve bugn de koruduu, bu yzden de krpamayacak olan
bu saysz anlamlar, bylesi bir tanm, ilevi felsefi bilgelik anlaylarmn tarihsel gehmesini zetlemek olan felsefe tarihi a
smdan, yalnzca keyfletirilecektir. Bununla birlikte, bu szc
n aambihmsel (semantik) anlamlarmm tek tek saylmas ve
bu anlamlann birbiriyle Uiki iinde olmas gereinin onanmas,
kamlmaz olarak, bizi u ya da bu biimde bir kavrama gtre
cektir. Ben, bir tanm vermek iddiasnda bulunmadan, bilgelii
bir kurunm olarak deil, bir olgu olarak, kavramsal biimde an
lalabilecek ve kuramsal adan tanmlanm bir olgu olarak ele
almay savunacaun. Bu durumda bgelUc; eitli bgilerin ve
insan soyunun deneyiminin genelletirmesi olarak, bilgi, evrim,
davran ve eylem ilkeleri biiminde formle edmi bir genel
leme olarak anlalabir. Bu, kukusuz, ok genel bir tanmdr,
ama, "felsefe" szcnn zgn anlamndan, felsefi bilginin
zgl dogasrun incelenmesine geie yardm etmektedir.

58

tKiNC BLM
"FELSEFE NEDR?" SORUSUNUN ANLAMI

l. KENDS N BR SORUN OLARAK


FELSEFE
Kimi somlar vardr ki, soranlarca yantianamaz, ama baka
larnca yamtlanabilirler. Kimi sorular vardr ki, birok yanta
sahiptir. Bu yamtlardan birisi doruysa, sorunun zm, bu
doru yamt semektir. Bu sen krlemesine yaplamaz. y
leyse, insanm doru seim yapp yapmad nasl anlatlacaktr?
"Felsefe nedir?" sorusunun, felsefede pek ok farkl yant
vardr. Bu yamtlar doru ya da yanl olarak betimlenemez.
Sorun; belli bir soruya verilen her yantm, her eyden nce,
baka daha tikel bir sorunun yant olmasdr. yleyse,
Aristoteles'in felsefe betimlemesi, asl olarak, Aristoteles'in kendi
felsefesinin bir betimlemesidir. Ama Aristoteles'in, ya da her
hangi baka bir filozofun felsefesi, bildiimiz gibi, tarihsel de
imeye bal olan felsefenin znn otantik bir anlatmn ne
lde temsil etmektedir? Gl bir bitkidir, ama btn bitkiler gl
deildir. Felsefe tarihinin gsterdii gibi, hemen hemen btn
filozoflar, kendi retilerinin felsefenin deimeyen znn bir
anlabm olduuna inanmlardr.
59

yleyse, "Felsefe nedir?" sorusunun birok yant varsa, bu


nun zm, eldeki yantlarm en dorusunun seilmesine indir
genemez. Yapmamz gereken i, bu ok eitli yantlar incele
mektir ve bunu yaparken de, hem bu sorunlarm, hem de bunlarm
eitli yantlannm bizleri, felsefenin anlamaya aht ok biimU gereklie eilmeye zorladm greceiz. O zaman, sk
sk yinelenmesi fUozoflar iin tatsz olan bir soruya yant bulmak
iin, eldeki yantlar, felsefi bilincin insamn gnlk ve tarihsel
deneyimiyle, uzmanlk bilimleriyle, toplumsal gereksinim ve il
gilerle ilikisini aratrmak pek de zorunlu olmayacaktr; nk,
tarihsel adan deien bu ilikililiin yalnzca aratrlmas hem
sorunun kendisinin temel doasm, hem de buna verilen eitli
yantlarm uyumazhm aklayabilir.
"Tutarllk nedir?" sorusu sorulduunda, aka, bir deyimin
anlamyla ilgileniyoruz demektir. nsanlar "falan nedir?" diye
sorduklar zaman, soruyu douran nesneye iaret ederler genel
likle. Bu durumda, sz konusu nesnenin ne olduunu biliyorsak,
yantlamakta hi glk ekmeyiz.
Sylemek gerkesizdir ki, "falan nedir?" sorusu salt retorik^
de olabilir, ama o zaman da, daha ok, soruyu soramn duygusal
durumunu dile getirir ve belki de, hi yant gerektirmez. Kimi
durumlarda, "falan nedir?" sorusu bulunmu, ama henz ince
lenmemi bir fenomene yollama yapmaktadr. Bu durumda, bir
betimleme, o fenomenin gzlenebilirlii lsnde yant sala
yabilir. Eer bu fenomen betimlenemiyorsa, ya da betimleme
ok az bir yarar salyorsa, doyurucu bir yant iin zorunlu olan
deneysel veriye aka sahip olmadmzdan, soru yamtsz kalr.
Felsefede ise iler tmyle farkldr. "Felsefe nedir?" soru
sunun anlam, genelde tm felsefi sorularm anlamyla, bin yl
boyunca felsefenin tuttuu konumla ve bugn de iinde bulun
duu durumla baldr.

1 Retorik soru: Yalnzca etki iin ve karl beklenmeden sorulan soru. -n.
60

Kukusuz, "Felsefe nedir?" sorusu belli bir yantla her zaman


karlanabilecek rastgele trden bir ilginin anlatm da olabilir.
rnein, bir turist, gzne ilien bir yap zerine soru sorabilir.
Bir yant alr, yapnn adn not eder ve bir sonraki ada geer.
Yalnzca, o anda zerinde konuulan bir ey olduu iin, felsefe
konusunda soru soran eitilmi kiilerin gsterdii rastgele tr
den ilgidir bu. Kimi''eitilmi kiiler, sreen konumalarda or
taya atlmas olas tm sorular karsnda zl yantlara sahip ol
maktan holanrlar; akas, bolukta kalmak istemezler. Ama
kendilerine "Felsefe nedir?" sorusunu soranlar filozof iseler,
kendi entellektel yaamlarnn anlamm ve hatta bunun bir an
lam olup olmadn sorguladklarndan kuku duyamayz.
Filozoflann kendilerine bu soruyu sormalar, byk lde, on
larn, felsefenin varlm gerekelendirmek, onun gncel raison
d'etre'm (varlk nedenini) kantlamak gereinin bilincinde olma
lar demektir. Bu; genelde felsefe deilse bile, onun gemite ya
da hl var olan trlermden ounun geerlilii konusunda kuku
duyulduu anlamna geliyor. yleyse, aktr ki, felsefeler ara
sndaki zgl ayrlklarn kkenini incelememiz gerekiyor.
Bunlann tarihsel kkeni olgularla kantlanr. Ama bu ayrlklar
deimez deil midir? Tersini kantlamay baarana dek, "Felsefe
nedir?" sorusu Pontius Pilate'nin nl "hakikat nedir?" sorusu
gibi grnmeyi srdrecektir.
"Schelling"in felsefesi nedir?", "Nietzsche'nin felsefesi ne
dir?" yahut "Jean-Paul Sartre'n felsefesi nedir?" gibi sorulan
yantlarken zel bir glkle karlamayz. Bunlar kolay sorular
olduu iin deil, ierikleri kesin olarak betimlenebilecei iin.
Ama, "felsefe nedir?" sorusunu yantlamak iin, Schelling,
Nietzsche ve Sartre' ve baka birok filozofu birbirinden ayran
eylerden syrlmamz gerekiyor. Oysa, bir felsefe ile br ara
sndaki ayrmlar ortadan kaldracak byle bir soyutlamadan
sonra, ortada ne kalacaktr ki? Soyut zdelik mi? Ama bu, dile
getirdii ayrmn nemiyle dorudan ilintili bir nem tayan bir
somut zdelik durumudur yahuzca.
61

Badamaz bir ym felsefenin var olmas, "felsefe nedir?"


sorusunun zmn son derece gletirmektedir. Ancak, bizzat
bu durum bile, bunun zm iin olgusal verilerin elde edilebi
lirlii orannda, yant vermenin zorluunun da arttm dorula
maktadr. Felsefede uzman olmayanlardan ayr olarak filozoflar,
elleri altnda bu verilere sahiptirler. yleyse, "felsefe nedir?" so
rusunun onlar iin zellikle zor olduu ortaya kmaktadr. Bu
durumda, bir felsefe kursuna yeni katlan renci ile, felsefenin
dmda olmayp, bu soruyu kendi kendilerine soran ve yantn,
bir ders kitabna kolayca aktarlamayacam anlayan filozoflar
iin soru ayn grnmlere sahiptir.
Felsefeyi ciddi olmayan bir ura; ya da, bo zamanlarn
verdikleri halde, i saatleri zerinde hak iddia edecek denli ciddi
olmayan bir ura olarak gren kimi eitilmi kiilerin, kuku
lanmak iin hibir neden grmedikleri birok san, inan, kav
ram ve hakikatlerin usta filozoflarn tartmasyla karlar
karlamaz karanlk, mulak ve tartmal olduunu anladklarmda, fena halde canlar sklyor. Kendiliinden ortada ol
duunu dndkleri eylerin rahatlatc bir kesinlikten yoksun
olduunu anladklan zaman, aldatlm olduklarm sanyorlar. Ve
her sekin dnrn, yeni bir kat kmak yerine, bir kez daha
yeni bir temel atmaya giritii bir yap olan felsefenin tarihi
boyunca, soru iareti tamayan hibir san, kavram ya da hakikat
olmamtr. zld aklanm olan (ve genelde, gncel
adan zlm de olan) sorular, srekli biimde, yeniden sorun
durumuna geliyorlar. "Felsefe nedir?" sorusunun, balangcndan
bugne dek felsefede tartlmasnm nedeni de bu deil midir?
Tm beUi bal felsefi retiler birbirini
olumsuzlar.
Tarihsel-felsefi bilimin hareket ettii deneysel olgu budur. Bu
olumsuzlama soyut ve metafizik, yahut, somut ve diyalektik ola
bilir, ama her felsefi sistemi ve dolaysyla da, felsefenin zgl
doasn -kimi felsefi sistemleri brlerinden ayran ey, yal
nzca, bunun kendi dorudan ierii olmakla birlikte- karakte
rize eden ey bu olumsuzlamadr. Felsefi retiler arasndaki, ilk
62

bakta, "uzlamaz" gzken bu ilikiler, felsefi bilginin birliini


her zaman kuku iinde buakmtu. Ama felsefe deil de, yal
nzca felsefeler varsa, "felsefe nedir?" sorusu da tm anlamn
yitirmez mi? Bir bilim olarak felsefeden sz edilebilir mi? eitli
felsefi sistemler arasndaki uurum geniledike, bu sorularm
nemi tarihsel olarak bymtr. Ve uzak gemiin felsefi sis
temlerinin srekli olarak yeniden domas ve yeni biimlerde
gelimesi, bu sorulara daha da byk bir nem yklemektedir;
nk birbirlerine kar kan yalnzca belli bir tarihsel dnemin
felsefi sistemleri deil, var olmu tm felsefelerdir.
Felsefede kavramlarm, felsefe kavramnm kendisinin bile tek
bir tanm sz konusu deildir. Ludwig Feuerbach'm sk sk
yle dediini biliyoruz: Benim felsefem hi de bir felsefe de
ildir. Ama hi kimse, Feuerbach'm bir filozof olmadn iddia
etmeyi dnemez. Bir felsefe olarak Marksizmin domas, teri
min eski anlamyla felsefenin yadsnmasn, pozitif bilimlere ve
pratie kar felsefe yapmann ortadan kalkmasn getirdi. Yine
de, bu eski felsefe var olmay ve yeni sistemler dourmay sr
drmtr. Bu, eski felsefenin ortadan kalkm olmad anla
mna gelmiyor, nk bu eski felsefe artk eskimi bir grler
sistemidir.
Pozitif bilimlerde hakikat, grece kolay biimde gzden
geirilebilecek bir tarih dnemi boyunca, hatalarn genellikle
stesinden gelir; yani bu, zmsemeye, denetlemeye ve onan
maya yetecek lde uzunca bir sre alr yalnzca. Tarihsel-fel
sefi sre ise bu kalba girmez. Felsefi hakikatin felsefi hata ze rinde zafer kazanmas iin ne lde uzun bir sre gerekeceini
sylemek olanakszdr; yzyllar nce saptanm kimi felsefi ha
kikatler, nyarg kabuunu hl kramamtr. Bunun nedeni,
felsefeden ok, hem kuramda hem de uygulamada deimeye
kar duramayan, tarihsel olarak belirlenmi toplumsal-ekonomik
koullarda yatmaktadr. Fakat nedeni ne olursa olsun, bu olgu
hl ortadadr ve bu da, "felsefe nedir?" sorusunun, felsefi ol-

63

masa bile, en azmdan son derece nemli olan bir kaynam


oluturmaktadu".
Byk felsefi retilerin ounun badamazl, bizzat fel
sefe kavramnn eitli yorumlarmm badamazl, felsefi soru
lar felsefi olmayanlardan ayrt etmeyi son derece gletiriyor
gibi gzkebilir. Ama, kkten farkl ekollerin filozoflar bile,
hangi sorularm felsefi kabul edilip, hangilerinin edilemeyecei
konusunda birbirleriyle genelde ayn dncededirler. inde
belli felsefi sorular da ele alnmakla birlikte. Zoolojinin
Felsefesi'ni yazd iin Lamarck' bir filozof olarak grmeyi hi
kimse dnmeyecektir. Bu; yalnzca filozoflar iin deil, sa
lam bir felsefe bilgisine sahip olup, felsefi olan felsefi olmayan
lardan ayrt etmek bakmndan olduka yetenekli olan sradan
okurlar iin de geerlidir. stelik, iir ya da roman gibi, felsefi
olmayan bir almay okuduklarmda bu okurlar, bunun ierdii
felsefi dnceleri semekte de pek az glk ekerler ve yal
nzca grnte felsefi olan belli almalar incelerken ise, bun
larm felsefi fikirlerden yoksun olduunu gvenle aklayabilir
ler.
yleyse, felsefi olan felsefi olmayandan ayrt etmek, szge
limi, kimyasal fizikselden ayrt etmekten herhalde daha kolay
dr. Felsefi yargnm ayrdedici zellikleri hemen hemen her za
man apaktr, nk felsefenin olumsuz bir betimlemesini (yani,
neyin felsefe olmadnm betimlemesini) yapmak genellikle zor
deildir. Ama felsefenin zgl doas hl bir sorun olarak kal
maktadr. yleyse, "felsefe nedir?" sorusu temel felsefi sorular
dan biri olarak snflandrlabilir ve bu durumda da, felsefe ko
nusunda bir ey bilmeyenler tarafndan deil, kendilerini felse
fenin incelenmesine adam olanlar tarafndan tartlmas gere
kir. O zaman, bakalar im, kendisi iin olduundan daha byk
bir soru oluturmaz. Bu sorunun konulusu, felsefenin z-bilincinin gelimesini, z eletirisinin belirtisini tantlamaktadr.
Bylece, felsefe, kendi doas, erei bavuru koullar konu
sunda kendi kendine srekli soru sormasyla, br bilgi sistem64

lerinden temelli olarak ayrlmaktadr. Felsefenin bu zgl zel


lii, "kendini tan" biimindeki Delphoi khininin deyiini,
Sokrates'in felsefi bir buyruk olarak ilan ettii Eski Yunan d
neminde bile tmyle ortadayd. Platon'un syleilerinin gster
dii gibi, bu grev, her zaman, felsefenin gncel anlammn tartlmasma yol aar.
Hegel, Sokrates'm "kendini tan" deyiini izleyen ekollerin
"dncenin varlkla ilikisi"ni aratrdklarma, insani bilginin
znel yann ortaya koymaya, bunun sonucunda da, "felsefenin
konusunun, bir tanma bilimi olarak felsefenin kendisi dummuna
geldii"nii gstermeye altklarma iaret etmitir. ada d
nemde felsefenin geliimi, daha da etkileyici biimde gstermi
tir ki, felsefenin kendinin bilgisi, felsefenin bir zgl felsefe,
aratrma znesi dummuna gelmesi onun verknli geliiminin sine
qua non 'udur (olmazsa olmaz kouludur -).2
Bununla birlikte, bir filozof, "felsefe nedir?" sorusunu ne
zaman sorsa, bu somnun daima bir ve aym ierie sahip olduu
ve onun, yahzca bu yantlarla tatmin olaca varsaylmamaldr.
Gerekte onun arad yetkin bir tanmlama olmayp; eskinin
karsma karlacak, byk bir nem tad aklanacak ve fel
sefe kavramm gerekten de tanmlayacak yeni bir felsefi somn1ar dizisidir.3
' Hegel, Yaptlar, 14 cild, C. 2, s. 91 (Rusa).
2 "Bizzat felsefe fikrinin bile, sonsuz bir bilim olarak, ayn zamanda, kendinin bi
limi de olan felsefenin bir sonucu olduu"nu ne srerken Friedric Schelling hak
lyd (Schellings Werke, Erster Haupband, Jugendschriften 1793-1798.
Mnchen, 1927, s. 661). Kukusuz felsefe, her eyi kucaklayan "sonsuz bir bilim"
olduu iin "kendinin bilimi" durumuna gelmi deildir. Ancak sorunun z,
Schelling'in doru olarak dile getirdii gibi, felsefe dncesini onun kendi tarih
sel gelimesinin bir sonucu olduudur ve bu fikrin elikili ierii de felsefenin
gelimesinin gncel elikilerinin ve felsefenin gelimesinin biim ve ieriini be
lirleyen her eyin bir yansmasdr.
3 Dnyada felsefenin gerekten ne olduunu bilen belki yarm dzineden fazla insan
olmadn Fichte dobra dobra ilan ettii zaman, kukusuz, felsefeyi, insan yaa
mnn aklc bir dzene sokulmasn salamaya yardm edebilecek hakiki bir bilim
durumuna getirdiine inand kendi felsefesinin ne kard felsefi sorulara de65

yleyse, "felsefe nedir?" sorusunun tartlmas, srekli ola


rak, felsefenin zenginlemesini, onun sorunlar dizisinin insanlk
tarince yenilenmesini ortaya koymaktadr. Bu sorunun, yzyl
lar boyunca anlamuu korumasmn nedeni budur. Gnmzde bu,
zellikle ilginlemektedir; nk insan doanm gl kuvvetleri
karsnda erk kazanmtr, bu da, toplumsal ilikdlilim uzlamaz
doas nedeniyle, yalnzca bir nimet deil, aym zamanda, insan
soyunun varhma kar ei grlmedik bir tehdit de oluturmak
tadr.
Tarihsel olaylarn akm bir lde belirleyen ada ide
olojik savam, yeniden ve yeniden, insan yaammm anlam ve
msanm evreyle, d doayla ve kendisiyle ikileri, irade zgr
l, sorumluluk, d belirlenimcilik, ilerleme, vb. gibi eski,
ama, ncesiz ve sonrasz biimde de yeni olan sorular douruyor.
Felsefenin, ampirik gereklii kavramanm tarihsel olarak ad
bir arac olduunu savunanlar, doaUkla, bu ve br sorunlarm
szmona sorun olduunu ileri srmektedirler. ada burjuva
felsefesindeki bu tutum, sk sk, "geleneksel", yani kapitalist
ilikiler iin dolayl bir savunma durumuna dnmektedir. Bu
felsefi sorunlara olumlu zmler arayan dnrlere gelince,
onlar sonunda, toplumsal sorunlann kkl zm gereini anl
yorlar. Onlar asmdan "felsefe nedir?" sorusu, b h lde, top
lum yaamnn aklc ynden yeniden biimlendirilmesi soru
nuyla badamaktadr.

inmektedir. Felsefenin bu grevinin "Evrende insann yazgs, amac nedir?" soru


suna yant vermek olduunu belirtiyor Fichte. "Her felsefi ara5trma"nm sonul, do
ruk erei "bilim adammn amac, ya da, -daha sonra greceimiz gibi, ayn ey
demek olan- en yksek ve en doru insanlarm amac nedir..." sorusuna yant ver
mektedir. (J. Fichte, Bilginin Seslenii). Felsefenin, insann bilimi biiminde
bu-tr anlalmas ve insamn da, bilimdeki aklc toplumsal zn en uygun bi
imde kavrayan varlk olarak anlalmas, Fichte'nin grne gre, felsefenin bi
limsel bir reti olduunu, yani, Kant'm koyduu sonilann zmn tant
lar. Felsefenin anlam ve amacnn bu apak yeni anlay, ayn zamanda "felsefe
nedir?" somsunun da yeni bir konuluudur.
66

Bilimsel ve teknolojik devrim, nn elde ettii artc baa


rlar, barndrd elikiler, evrenleri ve toplumsal sonulan,
gerekte felsefi sorunlar olan eyleri ortaya karmaktadr.
Gnmz felsefi akldcd, bu an "canavarca" bilimsel ve
teknik ilerlemeleri konusunda ktmser bir tutum alyor.
"Teknolojik uygarln k", "ilerlemenin sonu" ve toptan
ykmn kanlmazl konusundaki felsefi yaknmalar "felsefe
nedir?" sorusuyla yakndan baldr, nk bunlar insan aklmm,
bilimin bir deerlendirmesini dile getiriyorlar. Bylece, zgn
biimiyle, badamaz bir ym felsefi sistemin ampirik gzle
minden doan bu soru (bu biimiyle, en bata, filozoflar asm
dan ilgi ekicidir), bugn, insanlm tarihsel yazgs sorusu du
rumuna dnyor ve bylelikle de, her dnen kiiyi ilgilendi
ren toplumsal bir sorun oluyor. Artk sz konusu olan, insanlm
ne lde kendisini anlayabilecei, kendi yazgsnn efendisi
olabecei, tanma ve yaratma eyleminin nesnel sonularm ne
lde gsleyebileceidir.

' "Felsefe nedir?" sorusunun toplumsal nemi. Manin Heidegger'in almasmda


zel bir yer tutar. Onun akl yrtme izgisi, aa yukkn yledir: Nkleer a,
nkleer enerji -tm var olula bir lde kavranlamayan bir ilikiye sahip olan
maddenin i zli- geleceimizi beliryor. Ama bilimin ba kayna felsefedir. Var
oluun bilinemezliinin bilinci olarak felsefe; "tarihimizin kaplarnda ve, yreklice
konuacak olursak, nkleer a olarak bilinen ada dnya tarihinin bu evresinin
kaplarnda yazlma benzeyen" belgi ite budur (M. Heidegger, Was ist das-die
Philosophie?, Tbingen 1956, s. 15). Heidegger, sk sk olduu gibi, kendisinin
gncel tariKsel sreten, yani, atom bombasnn pratikte gereklemesini salayan
nkleer enerjinin bulunmas sonucunu ieen uzlamaz toplumsal ilikilerden kop
masna izin vermektedir. Bu bombann insanlk asndan oluturduu tehlike,
Heidegger'e gre, felsefenin gelimesinden, var oluun zn bilme isteinden
kaynaklanyor. Bilimsel ve teknolojik ilerlemenin ve genellikle taumann karartc
bir yorumu olan bu bak asndan Heidegger, "Fel.sefe nedir?" sorusunu, insanl
n actkh yazgsnn bir habercisi olarak inceliyor. Bu soru, "'Felsefe' denen eyin
nasl doup, gelitiini ortaya koymay amalayan tarihsel bir soru deildir.
Mukadder (geschicklicbe) bir soru olmas anlamnda, tarihsel bir sorudur.
(Agy., s. 18)

67

2. FELSEFE KEND SINIRLARINI NASIL


ZER, KENDN NASIL TANIR VE
NASIL BELRLER?
"Felsefe nedir?" sorusu, aym zamanda, felsefi bilginin ko
nusu, nemi ve smrlar nedir sorusunu da getiriyor. Kendi refe
rans erevesini belirleme yetenei olmadan hibir aratrma,
hibir bilim sz konusu olamaz. Bu konu, bunun sorunlar ve
amalan, hatta yetileri ne lde ak olursa, tanmlama sreci
de o lde salkl olur.
Uzmcuam bilimsel disiplinlerin, zellikle uygulamal
olanlannn ou iin, kendi snmn belirleme sorunu, ampirik
bakmdan, kendiliinden zmlenir. Aratrma konusunun (ve
bavuru erevesinin) titizlikle smrriandnlamayaca, temel de
nilen bilimlerle birhkte', iler ok daha karmaktr. mein
matematiksel, fiziksel ve kimyasal aratuma yntemleri mate
matik, fizik ve kimyamn gerek erevesi dmda ok daha geni
lde uygulanmaktaysa, bu yalnzca, o yntemlerin teki bilim
ler asmdan nemini gstermekle kalmaz, aym zamanda, yeter
siz de olsa belli bir lde, matematiin, fiziin, vb. konusunu
da karakterize eder. "Matematik nedir?", "fizik nedir?" sorular,
kuramsal anlamdan yoksun olarak gzkmyor. Bu sorularm na
sl ele alnabileceinin tartlmas, bunlar salt tanmlardan teye
gitmezse, kukusuz sonusuz kain, ama bunlar, belli bir bilimin
alann deitiren ve eski anlaylar yerle bir eden yeni sorunlar,
bulular ve yntemlere deiniyorlarsa, kukusuz etkin olurlar.

E. K. Fyodorov'un nerdii gibi, Engels'in hazrlad bilimler smdandrmas


iine, "kesinlikle maddenin deviniminin temel (ve eitli) biimlerini aratrdklar
iin, yalmzca temel bilimleri" sokmak gerekir. Felsefe, yle gzkyor ki, temel
bilimler arasna sokulabilirdi; ancak o, maddenin deviniminin herhangi bir zgl
biimini aratrmaz. Ama, Fyodorov'un belirttii gibi, "temel bilimlerin .sonula
rn zgl, doal nesnelerin incelenmesine uygulayan" br. "temel olmayan" bi
limler yanyana da snrlandrlamaz. Yalnz bana bu olgu bile, felsefeyi kendi.si
iin bir somn yapmaktadr.
68

Yarm yzyldan fazla bir zaman nce Bertrand Russell'in


yle yazmas nedensiz deildi: "ada matematiin en byk
baarlarmdan biri, matematiin gerekten ne olduunun bulunmasmda yatar." Bu, paradoksal gibi gzkmektedir. Bunun an
lam; grece yakn zamanlara dek matematikilerm, matematiin
ne olduunu bilmedii midir? Ve bu, onlar sekin bulular
yapmaktan alkoymad m? Bu sorulara kesin yantlar verilemez.
Kukusuz onlar bunu biliyorlard; ama son bulularla ok byk
lde geniletilecek olan smrlar iinde bunu biliyorlard; bu
yzden de, bu bilimin eski anlaylar yetersiz kalyor ve onun
gelime evrenini snrlyordu.
"Matematik nedir?" sorusuna matematikilerin farkl yantlar
vermesi onlar pek de tasalandrm gibi gzkmyor. Kimi ma
tematikilerin yapt bulular, matematik kavramnn nasl ta
nmlanmas gerektii konusunda ayn dncede olup olmadklarma baklmakszn, teki matematikiler tarafndan onaylan
yor. te yandan, bu dorultuda gr aynlklannm kt felse
fede, "felsefe nedir?" sorusu zerinde kukusuz dnce birlii
de olamazd. Bylece bu soru bir sorun durumunu almakta ve
filozoflar, bunu koyarken, giritikleri tartmaya katlan herkesin
onaylad bir bilim (ya da bilgi alan) tanmlamas zerinde ne
den nemli gr ayrlklar olduunu aklamak zorunda kal
makladrlar.!
Felsefenin, varlmn son yzylndaki ya da daha uzun bir
dnemdeki byk zaferlerinden biri, felsefenin gerekte ne oldu
unun bulunmasnda yatmaktadu. Marksizmin yapt bu bulu.
I

Heinrich Rickerl unu sonyor: "Filozoflar, leki bilim adamlan gibi kendi alanla
rndaki sorunlar ele alacaklar yerde, neden kendi bilim kavramlar zerine byle
sine ok konuup duruyorlar? Kendi konularnm tanmlanmas zerinde bile bir an
lamaya vam deillerdir " (H. Rickert, Vom Begriff der Ptilasophie", Logos
iinde, Tbingen 1910/11, Band 1, s. 1). Rickert, bu soruya (felsefenin konusuna
ilikin onun taumm br filozoflar onaylamadklar iin olmasa bile, baka felsefi
grleri savunduklar iin ayn dncede olmadklar) kendi yantn vermektedir
kukusuz.
69

felsefede, Mare ve Engels'in gerekletirdii devrimdeki nemli


elerden biridir. Felsefenin konusu sorusunun, teki bilimler
iin geerli olan bu aym sorudan temelden ayrlmasyla, bu bulu
un nemi daha da byyor. Felsefede aratrma konusunun s
nrlandrlmas da, teki herhangi bir bilimdeki benzer sreten
ayrdr. Kendisini tikel sorularla smrlandramamas bile, felse
feyi br bilimlerden ayrmaktadr.
Felsefede yer alm olan bu kendini smrlandrma, en bata,
belli sorunlar dizismi, yani, teki uzmanlk bilimlerinin ele al
d sorunlar kendi referans erevesinden dlamasmda ortaya
kar. Bu saf d etme sreci, filozoflarm kendi iradesiyle de,
uzmanlk bilimlerinin geliimine gre olur. Felsefe, iki bin yl
dan fazla bir zaman boyunca kendisini tikel sorulardan tarihsel
olarak zgrletirmitir (ve bylece de, kendini snrlandrm
tr). Bu tikel sorularla Ugilendii iin, felsefen felsefe ohnad
anlamna m gelir? Aka hayr. Felsefe, daha sonralar fiziin,
kimyanm, vb. tikel sorular durumuna gelen sorulara yamt ver
meye alt zamanlarda bile felsefe olarak kalmtr. Bugn
felsefe ve uzmanhk bilimleri, kendi etki alanlannm smrlandrlmas srecini byk lde tamamlamlardr. Felsefe artk
uzmanlk sorunlaryla ilgilenmemekte, ama bu sorulara matema
tik, fizik, kimya ve br bilimlerin verdii yantlar felsefe iin
ok byk nem tamaktadr; nk bu yantlar olmadan felsefe
kendisini tamyamaz ve kendi kimhi saptayamaz.
yleyse, gemite felsefe ve uzmanlk bilimleri, yeterince
smrlandmlamad iin ortaya kan "felsefe nedir?" sorusu, ar
tk, bu smu-landrma yaplm olduu iin domaktadr. Bilimsel
bilginin ayrmlama ve btnleme sreleri gerekten felsefi
sorular dourmakta ve felsefe iin, yalnzca bilimsel kazanmlar
zmseme gereini deil, ayn zamanda, bilimsel bilginin yap
sna ilikin felsefi aratrma gereini de younlatrmaktadr.
Felsefe, zgl bir bilim olduu lde, bu grevin stesinden
gelebilir.
70

Bundan kan ey: felsefenin bir bilim olup olmad, ya da,


bir bilim olup olamayaca sorusunun, "felsefe nedir?" sorusu
nun varyantlarmdan biri olduudur. Kimi kiiler, belli, tikel so
rular ele ald iin, bilimin yalnzca bir bilim olduunu savu
nuyorlar. Ancak bilim, yalnzca "tikel" znesiyle deil, aratuma
aralaryla -bilimsel aralarla- da karakterize edilir. Bu anlamda
felsefe bir bilim olabilir ve olmaldr. zgl bir bilim olarak fel
sefenin ilenmesi, ada burjuva flozoflannm kamaya altk
lar bir grevdir. Yine de, nemli sayda filozof, bu grevm ya
amsal nemi konusunda kendi grlerini savunmaktadr. Bu
yzden, yal John Dewey'in son niversite konferansnda dile
getirdii kaygy insan anlayabiliyor: "Felsefede bugn en
nemli soru, felsefenin kendisinin ne olduudur. Felsefi girii
min doas ve ilevi nedir?"'
Gnmz burjuva filozoflar, sk sk, felsefe kavrammn tanmlanamayacam ilan ediyor, te yandan da, "felsefe nedir?"
sorusunu yantlamanm olanakszlnm bunun anlamsz bir soru
olduu anlamna gelmediini vurguluyorlar. Yalnzca yeniThomaslar ve yalnzca en ortodoks olanlar, bu soruyla ura
mamay, bunun yerine standart tanmlar sunmay yeliyorlar.
rnein Regis Jolivet, felsefeyi "eylerin ilk nedenleri ve bunla
rn temelleri ile ilgili (teolojik olana kart olarak -T.O.) doal
bilim" olarak tanmlamaktadrlar.2 Kukusuz bu tanm Jolivet'e
deil, Aristoteles'e aittir, ondan da Aquinolu Thomas dn
almtr. Gemi ve imdinin felsefi retilerinin ouna bunun
uygulanamayacam kantlamak pek gerekmiyor, nk bunlar,
klasik trden metafizik sistemlerin olanaklln ya da zorunlu
luunu dorudan yahut dolayl olarak yadsmaktadrlar. 3

! M. Adler, Felsefenin Durumu, Engellenmi Gemii, imdiki Kar


kl ve Gelecekten Umudu, New York, 1 9 0 5 , s. V .
2 R . Jolivet, Vocabulaire de la philosophie, Lion-Paris, 1 9 4 6 , s. 1 4 0 .
3 Kabul edildii gibi, bu gnah kartma kurallarna uymayan filozoflar, "felsefe ne
dir?" sorusunun gerek bir felsefi sorun olduunu ok iyi biliyorlar. Bunun tant,
71

Bizim gr amzdan, "felsefe nedir?" sorusunun yant


felsefi bilginin douu ve geliiminin, felsefi eilimler arasmdaki
savamn, felsefenin zne ve sorunlarndaki deiikliklerin,
onun uzmanlk bilimleriyle ilikilerinin, ideolojik ilevinm, vb.
aratu-lmasm ngrmektedir. Bu durumda, gerekte bir soru ile
deil, tarih boyunca ierii deimeksizm kalmam koskoca bir
sorunlar dizisiyle kar karya olduumuzu anlamak nem ta
maktadr.

3. KURAMSAL BLGNN
LK TARHSEL BM
Felsefenin tarihsel dou srecinin aratrlmas, gndelik
deneyim konusundaki eski dnyada insanm zaten sahip olduu
olduka bol enformasyon ile, yeni yeni doan felsefi bilgi ara
sndaki ilikinin incelenmesini gerektiriyor. Daha bandan beri
bu iliki, felsefe yapmay, tek bana hakikatin aranmasm hem
daha sonra tartacamz Adler'in Felsefenin Durumu adl kitabnda ve Jose
Mora'nn Bugnk Felsefe balkl almasnda bulunacaktr.
Bu felsefi durumu Protestanlk asndan ortaya seren J. A. Hutchison, "felsefe ne
dir?" sorusunun yantnn ancak din tarafndan verilebileceini kanularnaya abal
yor. "Felsefenin grevinin ayrlmaz bir ksm u sorular sormaktr: Felsefe nedir?
Yntemleri nelerdir? nsan yaamndaki ilevi nedir?" (J. A. Hutchison, nan,
Akl ve Varolu, New York 1956, s. 10). Ancak Hutchison, felsefenin ne
bunu, ne de br sorular yantlayabileceini savunuyor. "Felsefi sorunlar asla
zmlenemeyecektir; en iyi durumda, bunlar aydnlatlm olur, en ktsnde ise,
daha da karmakark edilir" (Agy., s. 21). Hutchison'a gre, ite tam burada din
felsefenin yardmna koar, nk o da esasta ayn sorularla ilgilenir. "Felsefe ile
din arasndaki ilikiler, tm felsefelerin dinsel temelleri ve dinlerin de felsefi ie
rikleri olmasnn aklanmasyla zetlenebilir" (Agy., s. 28-9).
Felsefi sistemlerin umutsuz oulculuunun stesinden gelme olaslndan ku.kulanmak asndan Jose Mora, ada burjuva filozoflarnn olduka tipik bir rnei
olduu halde, J. A. Hutchison, felsefeyi dinin maas yapp bu sorunu zmeyi
umarak, felsefenin anlam ve kapsam sorusuna burjuva filozoflarnn bizzat bu
gnk yaklam biiminde ortaya kan, toplumsal bunalm atmosferini daha da
ak bir biimde dile getirmektedir.

72

mitolojiyle, hem de salt pratUc amalarn izlenmesiyle kar kar


ya getirdi. Bu kar karya gehin nedenini ben, bilgi ile pratik
etkinlik arasmdaki zgn birliin yok oluunda, yani, doas ge
rei pratik etkinlikten grece bamsz olan kuramsal bilginin
domasmda gryorum.
Hem gemite, hem de imdi, kuramsal bilginin domas,
ancak, bilginin pratikten grece bamsz olabmesi lsnde
gerektir. Geometri, szcn semantiine gre deerlendiri
lirse, toprak lm olarak dodu ve ancak, pratik ilevinden
grece bir bamszlk kazanmaya baladktan sonradr ki, ku ramsal bilgi durumunu ald.
Bugn kuramn pratikten grece bamszl, gemie
oranla nendi lde artmtr. Gerekten de, herhangi bir pratik
amaca hasredilmemi aratrmalarla ve dorudan uygulamal
nemi olmayan bulularla temelleri atm olan yeni endstriyel
retim koUarma ada doal bilimin girmesine olanak veren
budur. Bilimsel kuramsal bilgi ile pratiin birlii hem bilimsel
aratrma, hem de pratik etkinlik alanmda saysz ara balarm
varln dile getiren ara bir birliktir. retimde ve genel olarak
toplumsal pratikte kuramsal bilginin kazanmlarm uygulamak
gereini yaratan ey, kuramsal bilgi ile pratik etkiik arasnda
dolaysz birliin (zdeliin) olmamasdu.'
* Kuramcnn dorudan pratik grevlerden "uzakl", bu grevlere, toplumsal ve po
litik sorunlara ilgisizlik olarak alnmamaldr. Bu; daha ok, dikkatin, entellektel
ilgi ve abalarn younlatnimasdr; byle olmadan da, ne bilim, ne de fel
sefe, sreen pratiin ok nnde giden belli bal herhangi bir sonuca ulaamaz.
Solucann sinir sistemini, ya da, yeeren bitkilerin biokimyasal evrimini inceleyen
biyolog, kendi aratrmasndan karlacak olas pratik yarar dncesinden deil,
dorudan bilgi zleminden esinlenir. Belirtilmelidir ki, belli kurumlar (bata, fel
sefeye yollama yaplmaktadr) pratik asndan, dorudan pratik uygulamas olabi
len, baka kurumlarn gelimesi asndan tad lde nem tamaz.
blmnn gelimesi, kanlmaz olarak, kimi bilim adamlannn 'saf" kuramla
ilgilenmesine yol aarken: kimileri de kuramsal nermeleri gelitirir, somutlalnr,
soyutla ve bunlan pratikle uygulama aralarn bulurlar; kukusuz bu, genellikle
dorudan doruya uygulanamayan, soyut kuramKal nermelein yalnzca pratik uy
gulanmasn deil, kuramsal aratrmay, belirli kesin yasalarn bulunmasn da ge
rektirir.

73

Eski Yunan, dar anlamnda uzmanlam bilim adamlarna


sahip deildi. Filozoflar, kuramsal bilginin biricik temsilcileri
idiler ve bu bilgi, retimde ya da pratik etkinliin herhangi bir
baka alaumda sistemli olarak, uygulanma olanam dlayan bir
tarihsel aamadayd. Kuramm ve pratiin birbiriyle etkin bir bi
imde ikendirilmesi, zellikle de bunlarm karmak ve ku
kusuz elikili birlii hem kuram ve pratiin, hem de onlarm
karglk etkileiminin tarihsel gelimesinin bir rndr. lk fi
lozoflarn, felsefenin bilme (cognitif) ilevini neden (toplumsal
olan da dahil) pratik etkinlikle tmyle Umtisiz bir ey olarak
grdklerini, felsefeyi niin bilgi uruna bilgi aray olarak
grdklerini, bu bir lde aklamaktadr. nsanlarn eitli
pratik (yalmzca retitnsel deil, pohtik de) etkinliklerinin, ku
kusuz, o gnlerde kuramsal bilgiye dayandrlamayaca tmyle
aktr. Ve -kuramsal bilginin tm biimlerinin en soyutu olanfelsefe, kurumsal bginin tarihsel gelime srecinin bu nesnel
zeUiklerini ak biimde gstermitir.
Platon'un TAeaeteftjs'unda Sokrates, ayr nesnelerin ve sanatlarm bilgisinin henz kendinde bilgi olmadm aklar. Genel
olarak bilginin ne olduunu bihneyen kendisinin de, ayakkabc
lk zanaat yahut baka bir zanaat konusunda da hibir fikri ola
mayacam ileri srer. yleyse, zanaat konusunda hibir fikri
olmayan, yani yalnzca el becerisine sahip olan biri de zanaatkar
olabilir. te yandan, filozof, Sokrates'e gre, nasl uygulanaca
na bakmakszn, bilgi uruna bilgiyle, bilginin kendisiyle ilgi
lenir. yleyse, bu bak asndan felsefenin temelleri saf m e
rakta yatmaktadr; felsefe kukudan, soru sormaktan, akl yrt
mekten yola kar ve erei de, pratik yarar deil, hakikattir.
Sokrates (Platon, inanlarm onun arachyla dile getirir),
zanaatkar ve iftinin, bilgisini ya da kamu yaamna katlra iin
gereken bilgi ve beceriyi tam olarak kmsyor deildir.
Yalnzca, bunun felsefeye vececei hibir ey olmadn savu
nur. Felsefeyi, dnme, konuma ve bakalaryla ikide gerekli
74

olan inandmna yetenei biiminde gsteren Sofistlere kart ola


rak Sokrates, felsefe "iin doru bir ar yapanlarn,
"...genliklerinden beri Agora'ya, ya da konseye, ya da baka
harhangi bir politik kurula yoUarmm dmediini; sz gelii, ya
zl ya da szl bir devlet yasas yahut ynergesini ne grp, ne
de iittiklerini; mevki kapmak isteyen kiilerin eli altmdaki potik topluluklara -kulplere, lenlere, algc kzlarm katld
enliklere- ilikin bir hevesin onlarm dne bile girmediini"
aklar. "Kentteki birisinin iyi ya da kt bir soydan gelip gel
medii, herhangi bir insana, erkek ya da dii atalarndan hangi
yzkarasmm kald gibi sorular, filozof iin, okyanusta ka
damla su bulunduu sorusundan daha fazla bilinen konular deUdir. O, bilgisizliinin bilincinde de deildir. nk, bir n ka
zanabilmek iin bir kenarda kalmaz, ama dorusu o ki, onun an
cak d yz kenttedir; akh ise, btn bu ileri nemsiz ya da de
ersiz olarak kmseyerek, ykseklerde umaktadr;
-Pindaros'un deyiiyle- 'yerin altnda ve bulutlarm tesinde',
her yerdedir; topra lmekte, gkleri taramakta, dnyanm ve
onun varl iindeki her eyin btn doasm ortaya kart
makta, ama kendi e altndaki herhangi bir eye eilip de bak
mamaktadr. ^
Bu rnekte, yon dnemi maddeci felsefesinde zaten byk
lde biimlenmi olan bir inanc amlayan Platon'un filozofu,
insann tm gndelik ilgi ve tasalarmdan ylesine uzaktr ki,
herkesin bildii eyleri bilmeyii ona budala sfatm kazandr
makta ve pratik konulardaki aresizlii de onu alay konusu yap
maktadr. "Kendisine svld zaman, karsmdakilerin kaba
lklarna yamt olarak syleyecek kiisel bir eyi yoktur; nk
kimsenin rezaletini bilmez ve bunlar onu ilgilendirmez, bu yz
den, sklganhndan tr ona glerler... Onbin akr ya da daha
fazla topraa sahip byk mlk sahiplerini iittiinde filozofu-

1 Platon'un Syleileri, s. 272 73.


75

muz bunun nemsiz bir ey olduunu dnr, nk o btn


dnyay dnmeye almtr. ^
Eski Yunan'm br filozoflarndan benzer blmler de an
labilir; ancak, eski zamanlarda kuramsal bilginin, o zamanki var
olu biimiyle, o gnlerde bu etkinlik smrl bile olsa, pratik et
kinlik iin temel olamayaca apak hakikatini kantlamak iin
bu pek de gerekli deildir. Bununla birlikte, matematik ve me
kaniin salad kuramsal bilginin artk sanayide uygulanmakta
olduu daha sonraki tarihsel evrelerin filozoflarnca da bu eski
felsefe anlaymn byk lde paylad genellikle bilinmek
tedir. Francis Bacon, bizlere, bunun arpc bir rneini veriyor.
Grnte metafizikle, yani terimin geleneksel anlammda felse
feyle kar karya getirdii "doa felsefesi"rin (doa biliminin)
ok ynl geliimini ve pratik uygulanmasn savunmaktadr.
Onm asmdan bu, "bou bouna anlama musibetinin bile say
gya deer o]duu"nu2 bizlere reten zihnin yce bilgisi olarak
kalmaktadr. Ve Bacon kendine gre hakldr. Felsefe her zaman
beUi bir toplumsal ilev grmekle birlikte, insann pratik etkin
lii iin bilimsel bir temel salayacak trden bir kuramsal bilgi
olmad ve olamazd. Baka deyile, tpk felsefenin pozitif bilim
lerle kar karya gelmesi gibi (ki bu, amlan bihmlerin felsefe
den koptuu ada dnemde kendismi tam olarak ortaya koy
mutur), felsefenin douuna rastlayan felsefenin pratikle kar
' Agy., s. 273-74. Ma,\ von Laue, eski Yunan felsefesinin bu gzleyici tulumunu,
bugn doa bilimleri iin nemini koruyan kuramsal aratrmamn esinleyicisi ola
rak grr: "Fizikteki Yaratc Yolum" balkl makalesinde unlar yazar: "Eski
Yunan dili ve Yunan kltryle, ancak klasik gymnasium'da olanakb olan o sk
ilikiye girmemi.sem, kendimi btnyle saf bilime adayp adayamayacamdan
da kuku duyarm. Birka isti.sna dmda, saf tanma iini ancak Yunanllardan
renebiliriz." (Max von Laue, Gesammelte Schriflen und Vortrge,
Braunschweig 1961, Bd. TII, s. VII). Klasik bir eitimin rol ve eski Yunan klt
rnn ada nemi konusundaki deerlendirmesi zerinde insan Laue'yle hemfikir
olmayabilir. Ama u ok aktr ki, eski Yunan filozoflarnn felsefesinin doas
zerine dnceleri, genelde, kuramsal bilimsel bilginin olas k koullarn
yan.stnaktadr.
2 F. Bacon, Novum Organum, s. 87.
76

karya gelii de kuramsal bilginin nesnel geliim mantyla


babyd.
Sorun, kukusuz, fozoflarm zel olarak politika alanmda,
pratik sorunlar zmek istemeyii dedir. Platon rnei ve
onun pratik politik etkinliinin yam sra, zellikle onun ideal
devlet kuram da bunun tam kartm ortaya koyuyor. Sorunun
z, felsefenin, kuramsal bilginin zgl bilimsel bir biimi he
nz olmad ve olamad gereinde yatmaktadr. Marx ve
Engels'in, unlar yazarken kafalarnda olan da buydu:
"Filozoflar asmdan en g grevlerden biri, dnce dnyasmdan gncel dnyaya inmektir."' retileriyle, felsefeyi zgl bir
bilime -Marksizmin ortaya kard felsefe bimine- dn
trme yollarn az ok de getiren Alman klasik idealistlerinde,
felsefenin bu aresizlii zellikle ak bir biimde ortaya kmaktadu.

4. TOPLUMSAL BLNCN YABANCILAMI BR


B 0 M OLARAK FELSEFE
Felsefe yapmay pratikle, gndelik insan davranlaryla, tasa
ve kayglaryla kar karya koymay yalnzca bgibilimsel d
zeyde, bilgi kuram ile gili olarak dnmek bir hata olacaktr.
Kleci toplum kouUarmda ilerici olan, bu tarihsel adan ka
nlmaz kar karya geli, dolayh bir biimde, zihinsel ve fizik
sel emek arasndaki artan elikiyi, zgr insan ile kle (kle
emei, kk mlk-sahiplerinin emeini yava yava skp at
mas sonucunda eski toplumun gehimi boyunca, retici etkinlik
aalayc, zgr insana yakmayan bir i durumuna gelmiti.)
arasndaki elikiyi yanstyordu. Kuram ii zgr insanm ura
yd, zellikle bylesi iler, ak konuulursa, emek ve kesinlikle
de retici emek deildi henz. En yksek dzeyde gelimi bi-

' K, Marx ve F. Engels, Alman deolojisi, Moskova 1964, s. 491,

77

imiyle, yani kuramsal, zihinsel emek, emek olarak deil,


emekten zgrleme olarak; bir zorunluluk olarak de, znel
bir gereksinim olarak dodu. Ancak, bu erken kuramsal etkinlim bel zgl zeUikleri, herhalde, genel olarak kuramsal aratrnnanm zgl zelliklerini dile getiriyor olmahdu-.
Klecilikten feodal toplumsal sisteme gei, zihinsel ve fi
ziksel emek arasmdaki kartlkta temelli hibir deiiklik yap
mad; ama Kilisenin tinsel diktatrl, eski zamanlarda geli
tirilen, yaamm kuramsal gzle grlmesi fetiini ykt. Feodal
sistemin dinsel olarak savunulmasna kar savamda kendi
izgilerini kazanan burjuva felsefesi, doallkla, felsefenin bir
akl bilimi olduuna ilikin eski anlay, aklc bir insan
yaammm ancak felsefe sayesinde olanakl olduu sansn ye
niden diriltti. 17. yzylm metafizik sistemlerini kuranlar, felse
fenin pratik yaamdan bamsz olmas gerektii biimindeki,
eski zamanlann karakteristik inancm; gerekte, yalnzca, pratik
yaamn felsefeden bamszhm yanstan bu inanc temeUendirmeye bakyorlard.
dealistler, ampirizme kar, "saf' kuram ne srdler;
bylelikle de, gerekte var olan durumu belli bir lde saptaya
rak, bunu felsefi bilginin ve gereklie kar felsefi tutumun de
imez bir kesi derecesine kardlar. Maddeciler ise, idealistlerm tersine felsefenin ampirik bilgiyle bu kar karya getiriliini
kmadlar ve felsefenin doal bilimlerle balaklm savundular,
bylece de dorudan kapitahst ilerlemenin harekete geirdii ku
ramsal bilginin yeni gehme eimleri dile getirdiler.
Felsefenin ampirik bgi ile kar karya getirilmesi, madal
yonun yalmzca bir yzdr. br yz ise, yukarda da vurguladunz gibi, felsefenin, ufak kar, kayg ve tasalaryla gndelik
pratik yaam karsmda "yceltmesi"dir. Felsefe yapmann
zn oluturan bu entellektel aristokrasizm, kleci toplumun
egemen smfnn olduka eitilmi kesiminin temsilcileri ala
snda olduka aayla karanan bir eydir, Hele, feodal top78

lumda, zellikle, bu dnyanm bo ve geici kayglar diyar ola


rak Hristiyanca yorumunda verimli bir toprak da bulur. Ama
entellektel aristokrasizm, neden, burjuva felsefesi toplumsal ve
politik harekete etkin olarak girdii ve feodal sisteme, onun ide
olojisine kar savam bayran ykselttii bir dnemde bile,
burjuva felsefesinin geliiminde kolayca izlenebilecek temel fel
sefi geleneklerden biri durumuna geldi? Her zaman gzleyici
tutuma balanp, felsefi kuramm yetersiz gelimesine yorulabilir
mi bu? Nedenlerden yalnzca birisi, belki budur. Asl neden ise,
inanyorum ki, felsefenin "gzleyici doas"nm ve onun szm
ona tarafszlnn egemen snflarm uzlamaz (antagonist) bir
toplumdaki konumuyla koullanm olmasnda yatmaktadr. Bu
smrflar asmdan toplumsal status quo, toplumun geliiminde ta
rihsel olarak geici bir aama deil, uygarln "doal" koulu
dur. Karakteristik bir biimde, devrim ncesi burjuvazinm ide
ologlar, feodal sistemin yklmas zorunluluunu, egemen feodal
katmanlarm bencil partizanlma ve ayrmclma zt olan, doal
insani ilikilerin onarlmas ve saf akim istemlerinin gerekleti
rilmesi iin bir zorunluluk olarak aldlar.
yleyse, Marksizm-ncesi felsefenin grnteki tarafszl,
bildiimiz gibi, zle elien, ama ayn zamanda da temelli bir
elikiyi dile getiren grnm lsnde nesnel bir olgudur.
Tarihsel olarak tanmlanm felsefi bilginm temelli bir karakte
ristii olarak, bu anlamda, grnteki tarafszlk zel bir ara
trmaya deer. Gerekten de, Marksizm-ncesi tm felsefe bu
yanlsamay paylar ve deyim uygunsa, onunla yaar. O halde,
anlalabilecei gibi, partizanlnn bilincinde olup, bunu aka
ortaya koyan, partizanl felsefenin kesinliinin oluturucusu
olarak gren Marksizm felsefesinin yaratlmas, binlerce yldan
beri kutsanan felsefi bir gelenekten devrimci bir koputu. Ama
bu kopu, ayn zamanda, felsefe yapmann toplumsal zn de
ortaya kard. Marksizmin kartlar ise, felsefenin toplumsal
znn bulunmasn felsefenin yadsnmas olarak grdler. Bu
belirtilmeye deer olgu, yalnzca, burjuva felsefesinin smfsal
79

doasn gstermekle kalmaz; bilimsel felsefi bilginin tarihsel


k srecindeki elikileri de karakterize eder.
Felsefi bilincin, soylu zlemlere yabanc bir ey olarak gn
delik yaamla kar karya getirihnesi, zel tarihsel-felsefi ince
lemelerde genellikle hi deinilmeyen, felsefe yapmann bir
baka temel toplumsal esini ve harekete geirici temasm dile
getirmektedir. Bu kar karya getiri, smfl toplumun belli uz
lamaz elikilerinin, egemen smflann temsilcilerini bile sk sk
dehete dren bu elikilerin douunu ve kendiliinden geli
imini kendine zg biimde yanstmaktadrr. Sonu olarak, fel
sefenin kleci, feodal ve kapitalist sistemlerin tarihsel olarak ta
nmlanm pratii ile kar karya getirilmesi, olumlu adan de
erlendirilmelidir.
nerimizi aydnlatmak iin, Platon'un aktard Thales'in
nl efsanesine dnelim: "Zeki Trakyal hizmetinin, Thales
gkteki yldzlara bakarken bir ukura dt zaman yapt
sylenen nkteyle meramm anlatacam. Hizmeti, Thales'in,
gkte neler olup bittiini renmeye, ayamm dibinde ne oldu
unu gremeyecek denli merakl olduunu syler."! Ama
Thales, uzaklarda olup biten eyleri gerekten de bilmek yetene
ine sahipti. rnein, gne tutulmasm nceden sylemiti.
Aristoteles'in anlatt gibi, pratik ilere de yabanc deildi.
"Thales, felsefe para getirmedii iin yoksulluundan tr k
nand zaman, sylenildiine gre, astronomik verilere dayanp,
zengin bir zeytin hasad olacan ngrerek, k bitmeden nce,
biriktirdii az bir parayla Sakz ve Milet'teki tm yahanelerin
sahipleriyle bir ie girimiti. Kendisiyle rekabet eden olmad
iin Thales, yahanelerle elverili bir szleme yapt; hasat za
man geldiinde, yahanelere birden byk bir istem dodu. O
zaman Thales, devralm olduu yahaneleri, istedii fiyattan ki
raya vermeye balad. Bylece, bu yolla byk miktarda para

1 Platon'un Syleileri, s. 273.


80

toplayan Thales, filozoflann isterlerse kolayca zengin de olabile


ceini, ama onlann buna eilimli olmadm kantlad." ^
Ancak Thales, bylesine elverili biimde balad giriimi
srdrmedi; bir yana brakarak, yine, o zamanlar anlald bi
imiyle, felsefe yapmaya, yani bilgi iin bilgi anlammdaki felse
feye dnd, ama astronomi ve geometri de gznde pratik nemi
korudular (bunlar, o zamanlar, felsefenin bileenleriydiler).
Thales'in bir kanalm almasna denetimcilk ettiini ve pratik
nitelikte kimi sorunlar zdn de biliyoruz. Ancak, felsefe
yapmak, eski gelenee gre, tm dnyasal, zellikle de bencil,
para getirici ve zengmlerin zlemi niteliinde olan ilerm stn
dedir; nk felsefenin z, bilgi ideali iin ve insana gerekten
yaraan bir yaam iin yorulmazcasma araytr.
Bu efsaneyi, zellikle, Engels'in Ailenin, zel Mlkiyetin ve
Devletin Kkenimde incelemi olduu, zamanm byk toplumsal
olaylan asmdan ele alalm. Engels, gelien mal-para ilikileri
nin etkisi altmda Yunan toplumunun zln betimleyerek.
Attika'mn zgr insanlarnm, zellikle de kk kyl iftile
rin, ipotekli topraklarmn borlarn demek iin, yahut, kira
olarak, yllk haslalarnn altda beini teslim etmek zorunda
kaldiklan az saydaki zengine borlu olduuna iaret eder. Eer
bu miktar onlarm borcunu demeye yetmezse, "borlu, alacakllann isteini karlamak iin kendi ocuklann darya kle ola
rak satmak zorunda kalrd. Babanm ocuklarn satmas - ite,
babalk haklarmn ve tekeliliin ilk rn! Ve kanemici adam
hl doymazsa, borlunun kendisii de kle olarak satabilirdi.
Atina halk arasmda, uygarhm mutlu afa byleydi.
Solon'un reformlar toprak ipoteklerini kaldrd ve bor
karhmda, borluyu alacakllarm klesi yapan cezalan yasak
lad. Ama Solon, Attika'mn mlksz snflarnn kalarm dile
getirmiyordu. Kaltmsal aristokrasinin bir temsUcisi olarak, her' Politique d'Aristoteles, Paris, 1950, s. 27-8.
2 K. Marx, F. Engels, ciltlik Seme Yaptlar, Moskova, 1970, C 3, s. 278
81

halde, kabile topluluunun tm yelerinin kafalarma yerlemi


olan kabile birhi duygusuyla hareket ediyordu. Ancak bu b-lik;
dousuyla, Engels'in de iaret ettii gibi, insanlarm en aalk
igd ve tutkularn gdklayan ve bunlar, onlarn tm br
niteliklerinin zararma gelitiren para-mal ilikileriyle badaa
mazd. "Apak gz doymazlk, ortaya kt ilk gnden za
manmza dek uygarlm devindirici tz olmutur."!
doy
mak bilmez kazanma hns, daha sonralar, smrc smflarm
kimi ideologlar tarafndan idealize edildi. Ancak, hemen tm
eski filozoflar, ounlukla klelii, hakl gstermekle birlikte,
gz doymazl iddetle kmamlardu:. Bu kazanma hursmm k
nanmas; mal-para ilikilerinin henz, kapitalizm anda olduu
gibi, egemen toplumsal ikiler durumuna gelmemi olmasmdan
ileri geliyor olabilir.
Bununla birlikte 17. - 19. yzyllarn burjuva filozoflar da,
kr gdsne vgler dzmekten ok uzaktlar. Onlar da gzdoymazl kanyorlard, ama artk, mal-para ilikileri baa ge
medii iin deil, tersine kapitalizm tm toplumsal ilikileri bir
tek kr etmenine indirgedii iin kmyorlard. Hegel, Burgher'ler
toplumunu (Brgerliche GeseUschaft) yoksulluk ve hesap krall
diye niteler. Bu; feodal topluma verilen bir dn deil, felsefe
nin, ancak retici olmayan emein zgl bir biimi olarak var
olduu sermaye diyarmda felsefenin aalanm statsnn bi
linciydi.
Marx, kapitalizmin tinsel etkinliin, belli biimlerine kar
olduuna iaret eder. Tinsel etkinliin bu biimlerinin bile, kapi
talist ilerleme gereksinimlerini nesnel olarak dile getirmesine
karn, onun en bozulmu ynlerine kar silaha sarlmas artc
mdr yleyse? Hegel, "dorudan tutkunun yaratt bkkmin,
insan, gerekten, felsefi aratrma yapmaya ynelttii"ni2 yazar
ken, burjuva-demokratik reformlar ona dnya apndaki tarihsel
J Agy., s. 333.
2 Hegel, Smliche Werke, StuUgart, 1928, Bd. 11, s. 569.

82

ilerlemenin doruu gibi gelmekle birlikte, kendi zamanmm kapi


talist gerekliine kar tutumunu itenlikle dile getiriyordu.
lerici burjuvazinin filozoflarm, kapitalist giriimcileri
ynlendiren itkilerin ynlendirdiini varsaymayacaz. Burjuva
felsefesi (ve sanat), apak bir kapitalizm savunusu olmad l
de, burjuva yaamm kahplarm amaya alr ve bir anlamda,
bunda gerekten de baanl olur.'
yleyse, kuramsal etkinlikleri sayesinde, kendilerini hi
esinlendirmeyen bir dnyanm (bunun, biricik olanakl dnya ol
duunu dnseler bUe) stne km olduklarna inanan filo
zoflarn sanlar, toplumsal ilerlemenin uzlamaz doas iinde
reel temellere sahiptir. "Filozof, der Marx, "kendisini (yani, yabanalam insanm soyut bir biinii olarak kendisini) yabanc
lam dnyaun l denei olarak ortaya koyar. "2 Ama bu
aym filozof, egemen ya da smrc smfn bir dnr olarak
kalrken, yaratc almann yabanclamasnn asl kaynam
kavrayamaz. Tersine, bu yabanclama nedeniyle, genellikle hi
bir kiisel balbk tamakszm karlarn dile getirdii toplum
sal glerden psikolojik bakmdan bamsz olduunu sanr.
Uzlamaz toplumdaki yabanclam toplumsal bilin olarak
felsefe, Marx ve Engels'in iaret ettii gibi, "var olan durumun
yalnzca transandantal, soyut bir anlatmyd" ve "dnyadan ya' KuramsaJ doa biliminin toplumsal slats, uzun bir zaman, felsefeninkinden pek
ayn deildi. Teknik bilimlerin yan sra felsefe de, teknik ilerlemenin gl bir en
tellektel kayna olduu zaman, stats de kkl biimde deiir. Byle olsa
bile, kuramsal bilimci, kapitalist i | dnyasnda kendisinin srekli olarak yabanclatn hisseder. Albert Binstein'in, insanlar bilimsel aratrma tapnana
girmeye ynelten nedenler zerinde dnceleri ilgintir. Bu itkiler kukusuz dei
ebilir; ama bunlarn en gllerinden biri, "...insana ac veren kabal ve umudsz skchyla gnlk yaamdan, insann daha da deien isteklerinin zincirterinden katr. yi yetitirilmi bir miza, kiisel yaamdan nesnel alglama ve d
nce dnyasna kama zlemi duyar." (A. Einstein, Grdm Kadaryla
Dnya, Ne w York, 1934, s. 20). Bununla, Hegel'in yukarda anlan gzlemi ara
sndaki benzerlie dikkat ediniz.
2 K. Marx, 1844 Ekonomik ve Felsefi El Yazmalar
149.
83

Moskova, 1969, s.

nlsamah ayrlndan" tr, "var olan durumu ve insanlarm


reel dnyasmm ta derinlerine indiini sanma durumundadu". te
yandan, felsefe, gereklikte dnyadan ayr olmadndan, ona
ilikin hibk reel yargda bulunamaz, ona hibir reel ayrm gc
uygulayamaz ve dolaysyla, olaylarn akna pratik olarak kar
amazd, olsa olsa, in abstracto pratikle yetinmek zorundayd."!
Bu gzlem; felsefenin gzleyicilii, grnteki tarafszl, ya
banclam var olu biimi ile, yabanclam toplumsal ilikilere
kar protestosu arasndaki organik iliki anlaymzla temelden
balantldr.

5. TOPLUMSAL BLN M,
YOKSA BLM M?
"Felsefe nedir?" sorusunun doru konulmas, ayrca, bilimler
ile toplumsal bilincm biimleri arasndaki greli ayrmn aydmlatlmasn da gerektiriyor; nk felsefe, ikisiyle de dorudan
ilintilidir. Bilimler, aratrdklar konuyla tanmlanrlar (ve bir
birlerinden ayrlrlar); bir bilimin toplumsal ilevini belirleyen
onun konusudur. Dolaysyla da, (szgelimi -) fiziin toplumsal
ilevi, ekonomi politim ilevinden temelden ayrdu".
Toplumsal bilincin biimleri asndan, bunlarm, zellikle,
yerine getirdikleri toplumsal ilevin karakteriyle birbirlerinden
ayrldklarm ve bu yzden de, onunla tanmlandklarn belirt
mek gerekir. Sanatn kendi toplumsal ilevine, dinin kendi top
lumsal ilevine sahip olduunu kantlamak pek de gerekli deil
dir ve dahas, bu ilev ayrl, onlarn kendi aratrma konula
rndaki bir ayrla da balanamaz, nk, birinci olarak, sanat
ve din aratrmayla ilgili deildir ve ikinci olarak da, bunlarn
zgl doas, ne olursa olsun, herhangi bir konuyla tanmlana
maz. "Bilin (das Bewusstsein)," diyor Marx ve Engels, "bilin

K. Max, F. Engels, Toplu Yaptlar, C. 2, s. 43 (Ru.sa).


84

varlktan (das bevvusste Sein) asla baka birey olamaz ve insan


larm varl, onlarm reel yaam sreleridir."! Bu nerme, top
lumsal ve bireysel bilin iin de ayn lde geerlidir. Varlk
bilinci, varln -doa ve toplum- aratrlmasndan temelden ay
rdr. Bin, her aratrmamn yaplmasndan nce vardr ve ona
bal deildir. Aratrma sonulannm bilincin bir blm olmas
olgusu, bilim (aratrma) ile bilin arasndaki niteliksel ayrl
ortadan kaldrmaz. rnein ahlak toplumsal bilincin bir biimidi. Onun zel bir aratrma konusu yoktur, ama toplumsal var
oluu yanstr. Etik bir aratrma konusuna sahiptir ve bu konu
ahlaktr.
Dolaysyla, toplumsal bin toplumsal varl yanstt
iin, toplumsal varln bilgisi (cognition) durumuna gelmez;
onun bilgi olmas iin, ortada her zaman yer almayan ve kuku
suz, her zaman ereine ulamayan aratrma, inceleme olmas
gerekir. Her bilgi gibi, toplumsal varlm bilgisinin de snrlar
yoktur. Toplumsal bilince gelince, tarihsel olarak tanmlanm
toplumsal varlk erevesinde, o esasta, ilerleyen bgi srecine
uygun olarak de, bata, derin toplumsal-ekonomc dnmler
nedeniyle deien, grece yetkin bir biim kazanr. Toplumsal
devrimleri incelerken Marx'n kastettii ey budur: "doa bili
minin kesinliiyle belirlenebilen, retimin ekonomik kouUannm
maddi dnm ile, hukuksal, politik, dinsel, sanatsal ya da fel
sefi, ksacas, ideolojc biimler arasnda ayrn yapmak her za
man zorunludur ve insanlar, bu atmann ancak bu biimler
iinde bilincindedir ve onunla, bu biimler iinde savarlar." 2
Toplumsal bincin, bilimsel aratrma konusu olduu zaman,
belli tarihsel koullarda, bilimsel adan temellendirilmi olan,
ancak zgl doasm da dlamayan bilin durumuna gelebilecei
akla yatkmdr. Felsefenin ideolojik ilevini zmlerken, bu so
runu zel olarak inceleyeceiz.
' K.. Marx, F. Engels, Alman deolojisi, s. 37.
2 K, Marx, Politik Ekonominin Eletirisine Bir Katk, 1871. s. 21
85

Bilin ile bilgiyi (knowledge) kukusuz metafizik bir bi


imde kar karya getirmemek gerekir. Toplumsal varlm bi
linci onun bilgisini de kapsar, ama, bilinte nesnel ierik ile z
nel imgelem (muhayyile) arasmda bir izgi ekilmemi olduun
dan, bu henz bilimsel bilgi de deildir. u da aktr ki, ara turna yoluyla kazanlan bilgi, bilincin ieriinin bir blm du
rumuna da gelebilir. Ancak bilm ile bilginin bu diyalektik bir
hi, onlar arasmdaki temel ayrl ortadan kaldrmaz. .
Bilimde yalmzca nesnel -doasal ya da toplumsal- gereklik
deil, ama bunun yansmas da, doruyu doru olmayandan ay
ran zmlemeye konu olur; ancak, bu sonuncusu (doru olma
yan) da, yetersiz bir biimde bile olsa, gereklii yanstmaktadr.
Bu yzden bilim, aratrma ve smama yntemleri yardmyla bir
tr kuramsal szge oluturan, zel trden bir yansmadr.
Yukarda akland gibi, toplumsal bilin biimleri iin, bunlar
toplumsal varlm bilmcmm zgl bilimsel biimleri durumuna
gelmedike, bu sylenemez.
nsanlm entellektel geliim tarihinde felsefenin tuttuu
konum, hi de azmsanamayacak bir lde, onun hem bir top
lumsal bilin biimi, hem de bir aratrma olmasyla belirlenir;
bu sonuncusu (aratrma olmas) bakmndan o, ilke olarak,
baka herhangi bir bilime benzer. Felsefe, toplumsal bir bilin
biimi olarak, toplumsal ilevini yerine getirmitir ve hl da
getiriyor; bu ilevin zmlenmesi, onun aratrma konusunu
kukusuz ortaya karmaz. Bu anlamda, toplumsal bir bilin bi
imi olarak felsefe, ilk kez, Marksizm sayesinde bilimsel ara
trma konusu durumuna gelmitir.
Marksizm-ncesi filozoflar, toplumsal bir bilin biimi ola
rak felsefe anlayna sahip deillerdi. Onlar felsefeyi, tarihsel
olarak belirlenmi toplumsal ilikilerden bamsz bir bilim, ya
da, bilginin bilim-st bk biimi olarak alglyorlard. Yahnzca
ekonomik deil, kuramsal temelleri de olan felsefenin "tarafsz
l" yanlsamas bundan ileri geliyordu. Toplumsal varl bi86

limsel felsefi aratrmann zel konusu olarak saptayan


Marksizm, maddeci tarih anlay, toplumsal bilin kavramm
gelitirdi.
Bilimsel felsefenin domas ve gelimesi, toplumsal bilincin
bilimsel bir biiminin, yani Marksizmin, yaratlmas sayesinde
olanaklk kazand. Marksist felsefenin toplumsal ilevi onun
aratrma konusuyla, tm doasal, toplumsal ve insani varlm
en genel deime ve bilme yasalaryla smsk baldr.
Felsefenin geliiminin Marksist incelemesi, felsefen kendi asl
znn grnn bulandran yanlsamalarn stesinden gel
meyi gerektirir. Felsefe tarihi, ilk kez olarak, toplumsal gereksi nimlerle, toplumsal-ekonomik srelerle ve smf savamyla
ilikisi iinde anlalmtr. Tarihin maddeci anlay felsefenin
z-bilincinin, onun kendi geliiminin eletirel gzle zetlenmesinin bilimsel kuramsal temeli durumuna gelmitir.
Gelime kavram, herfangi bir gelime sreci iinde yalmzca
ikin genel zniteliklere sahip olduundan, tarihsel-felsefi srece
uygulanamaz gibi gzkr. Felsefenin geliimi, kendine zg
ylesine ok zele sahiptir ki, bu zelliklerin tek ynl anla
lmas, burjuva filozoflar s sk, felsefenin gehimi olgusunu
bsbtn yadsmaya gtrr. Felsefi dncelerin gehmesinin
kendi zgl doasmm incelenmesi, bu kitabm erevesi iinde
ele aimmayacak olan zel bir grevdir. Ama, ne srdmz
bu soruya bir yant bulmak iin, bu srece ilikin, en azmdan ge
nel bir sanya sahip olmamz gerekiyor.
Felsefenin, tarihsel adan, bilimsel bilginin bilim ncesi bir
biimi olarak ortaya kmas atkddr. Felsefe, yzyllardr,
ana bilim olarak, ya da en azndan, insann entellektel tarihin
deki egemen e olarak grld. Ancak, uzmanlk bilimlerinin
gelimesi ve bilimsellik kavrammn ilenmesi, bu kavramn fel
sefe im, bilimlerin anas iin geerli olamayacam gstermitir.
Bilim tarihi, sistemli ilerlemenin ak bir grnmn sunuyor.
Felsefe tarihinde ise, byle bir bilgi ilerletme modeli, ancak, fel87

sefi retilerin ou tarafndan zorunlu varsaymlar genelde


reddedilen zel aratrma yoluyla izlenebilir.
Bu soruya daha byk ayrmtlaryla girmeksizin, balang
tan bilimsel Marksizm felsefesinin douuna dek felsefenin tarih
sel gelihninin zgl doasmm "sarmal gelime" olarak, yani,
balangtaki kuramsal nermelerine srekli yeniden dnmesini,
ama ayn zamanda, felsefenin zgl b u bihme evrilmesinin nkoullanm biimlendiren bir ileri hareketi de gerektiren bir iler
leme biimi olarak tammlanabileceini varsayacaz. Bummla
birlikte, bu nkoullar yalnzca, filozoflarm ahmasndan ba
msz olarak yer alan tarihsel koullarda, yani, toplumsal-ekonomik koullarda, tarihsel deneyimin birikimi, doa ve toplumla
ilgili bilimlerin gelimesi koullarmda gerekleebilir.
Formasyon (oluum), balang ve k srelerinin birli
idir; birisinden brne geitir, gehmenin gerekli uadr.
Hegel'in formasyon anlay, balca olarak, onun, bunun tersinmezliini onamasyla nitelenir; oysa o, gelimeyi, niteliksel ola
rak tersinmez deime olarak grr. Hegel, kendi retisine gre
srekli olarak bhbirine dnen "salt varlk" ve "hilik" soyut
lamalarn inceledii imdir ki, formasyondaki ikin tersinmezlii muaklaturmtr. Oysa, bu dnmn sonucunun belli bir
varln domas olduunu ileri sren, bylece formasyonun tersinmezliinin mutlak de, greli olduunu teslim eden de yine
ayn Hegel'dir.
Hegel'in formasyon nitelemesinin tutarszln, bu sreci
belli bir nitelikten tekine gei olarak nitelendiren Marksizm
felsefesi giderdi; buna gre, formasyonun tersinebilme ls
onun ierii ve kouUanyla snrhdr.
Bu gelime momenti olarak formasyon, asgari bir zaman
sresi iinde yer alan bir sre gibi anlalmamaldr. Snfl
toplum formasyonu, hem feodal, hem de kapitalist formasyonlar
yzlerce ylda ortaya kt. Canh ve cansz doadaki formasyon

88

(oluum) sreleri, kukusuz, milyonlarca yl alan ok daha uzun


srelerdir.
Lenin, kapitalizmden sosyahzme gei dnemini tartrken,
bu dnemin niteliksel olarak farkl, hatta karlkl olarak birbi
rini dlayan toplumsal yaplarn var oluuyla karakterize edildi
ine iaret eder. Benzetme yoluyla, felsefe iin de ayn ey sy
lenebilir. Bimsel felsefe kuramnm tarihsel oluum srecinin
incelenmesi, felsefenin tm geliim aamalannda inan ile bilgi,
bo inanlar ile bilimsel grler, temelsiz, zaman zaman t
myle fantastik samlar ile gerek bulular arasndaki yanyana
yaama ve savam ortaya koyar. Felsefen tarihsel oluum-geliim sreci erevesinde, bir ve ayn hatann, en azmdan aym
biimde, yinelenmedii, bilimsel bilginin gelimesinde olanaksz
olan gerilemeler sz konusudur. te yandan, kukusuz, felsefe
nin geliiminde oktan alm olan noktalardan yeniden balat
lan ilerlemeler eskiye geri dne, formasyonun "keyflii"ne
snrlamalar koymakla blikte, felsefede, her ey sk sk yeniden
bahyormu gibi gzkr. Felsefenin ilerlemesi, gerileme olaslmm smrlarm giderek daraltr, ama bunu asla tmyle orta
dan kaldrmaz; bu tersine birlikte, olumlu bir e de, yani, bili
min ve tarihsel deneyimin salad yeni veriler temelinde eski
sorulara dn de vardr.
Marksizm ncesi filozoflar, kuramsal ve smfsal smrllklar
nedeniyle, genellikle, tarihsel-felsefi srecm zgl doasn ve
felsefi bilginin geliiminde formasyonun roln anlayamadlar.
Kendi felsefi retileri, onlara, sanki kendi kafalarmda domu
gibi geliyordu. Bu filozoflar btnsel felsefi bilgi sistemleri ya
rattlar ve bunlar, ne lde btnsel oldularsa, sonraki gelime
ler tarafndan da o lde hzla yok edildiler.
Byk skender'in imparatorluu, kurucusunun lmnden
hemen sonra kt, diyadoklann savam bunun iin i zayjflmn yalnzca kamlmaz bir belirtisiydi. Felsefi "imparatorluk
lar" da ker ve kendilerini yerletirmeye yeterli aralar olmak89

szn "feetmeye" abtdan gereklik alan geniledike, onla


rn k hzlanr.
Kukuculuk (Eski Yunanllardakinden Hueculua ve 19-20.
yzyl pozitivizmine dek, eitli biimleriyle), felsefenin iddial
olarak ele geirdii konumlardan, tarihsel bakmdan kamlmaz
gerilemesidir. deyim yerindeyse, yetkin bir dzen iinde yaplan,
ama genellikle, felsefenin yenilgisinin asl nedenlerinin anlalmasmm elik etmedii bh gerilemedir.
Bu yzden, Marksizm ncesi felsefenin tarihi, bir fetihten
tekine doru, srek ileriye gitmez; felsefe, zaman iinde s
rekli zigzaglar izcT, yani, hl aca bilincinde olmad bir
grevi, farkh yollardan baarmaya abalar. Pozitif bilimlerin gehmesi speklatif idealizmm a priori saptamaya alt felsefi
aratrma smrlarm, giderek ve amazhkla, belirlemekteyse de,
felsefe, tarihsel olarak, kendi konusunu arayp durur ve bundan
srekli yz geri eder.
Felsefede, tarihsel geliimi boyunca salanan ilerleme yal
nzca olumlu biimde gitmez; yani, kararmca itiraz edilse, ya
hut tamnmasa bile nemlerini koruyan kuramsal nermeler ola
rak de, aym zamanda, ortaya yeni sorunlar ve aratuma yn
leri karan, glkleri ve bunlan gidermenin olas yollann
gsteren ve daha nceki zmlerin yetersizhini ya da kusurlu
luunu ortaya karan (ama bu, felsefenin gelimesiyle bulikte
oktan gzden dm olan bir yola yeniden dnme abalanm da
pek engellemez) artan sayda aynlm, aynmlatrm nerme
ler biiminde de srp gider. Bu geriye hareketler, oktan ste
sinden gelinmi olan hatalar stnde diretme, gerici ve tutucu
toplumsal snflarn zlemlerine ve aynca. ilerici glerin tutar
szlna felsefi bir anlatm kazandrr.
Marksizm felsefesinin domas, felsefi bilginin gelimesn
karaktermde niteliksel bir deime oluturur. Yeni bilimsel veri
ler ile tarihsel deneyimin, felsefi sorunlann oktan elde edilmi
olan zmlerini srekli zenginletirme olana vermesi nede90

niyle; bu geliine, asla "kapal" olmayan felsefi sorularm zgllyle koullanm belli zgl zellikler de tar. Marksizm n
cesi felsefede egemen olan oluum sreci, Marsizmin felsefesinin
geliiminde ikincil bir sre durumuna ger. yleyse formasyon;
yeni "topraklar" fethederek, aratrma yntemlerini yetkinletirerek, teki bilimlerin kazammlarm gz nne alarak ve kendi
aratrma konusuna daha derinlemesine inerek, kazandklarm bu
yana atmakszm, amazlkla ileriye giden bilimsel felsefenin ge
liim sreci iinde organik bir biimde yer almaktadr. Marksist
felsefenin tarihi, bu olumlu gelime srecinin arpc bir rne
idir. Bu; Marksist felsefenin, insan soyunun binlerce yllk gele
cei iin birdenbire yaratlm statik ve deimez bir ey olma
dn gstermektedir; daha sonraki felsefi geliimi boyunca
kendisini koruyan, yeni tarihsel deneyimle ve uzmanlk bihinlerinin kazanmlanyla srekli zenginleen bir ilkedir bu.
te yandan, diyalektik ve tarihsel maddeciliin domasmdan
bu yana eitli deiik biimler altmda yaam olan burjuva fel
sefesi, Marksizme ideolojik karth nedeniyle, bu tarihsel a
dan eskimi formasyon iinde kalmaktadr, yani, uzak gemiin
felsefi retilerini yldzlayarak ve eski sorular, kapitahst sis temin bunalmran dourduu yeni ideolojik gereksinimlerm ru huna uygun biimde yorumlayarak, henz reel bir varlk olma
yan bir "varlk"tan "hilie" doru ve sonra da, yeniden geriye
doru bir devinim durumundadK.
Felsefede pozitif bilgi olanann yadsnmas, 19. yzylm
ikinci yansndan sonra burjuva felsefesinde ar basan eilim
durumunu ald. Bunun geliimi, aym zamanda, yeni sorularn
konmasn ve behrli geleneksel sorularn daha derin biimde in
celenmesini engellemese bile, bilimsel felsefi bir dnya gr
nn oluumunu dlayan bir yozlama srecidir. Diyalektik ve ta
rihsel maddeciliin salad bylesi bir dnya gr, ada
dnemlerin en sekin burjuva filozoflar tarafmdan bile, kuku
suz, kabul edilemez; nk onlar burjuva dnr olarak kal
maktadrlar. Nitekim tipik modern burjuva felsefesinin temelinde
9J

yatan ey, herhangi bir felsefi bilimin olanakllmm yadsmmasdr. Bilimsel Marksizm felsefesi ile bilimsellik ilkesini yadsyan
modem burjuva felsefesi arasndaki eliki, geleneksel "felsefe
nedir?" sorusunu, bu soru diyalektik ve tarihsel maddeciliin
oluum ve geliiminin tarihsel sreci tarafndan oktan zlm
olmakla birlikte, zlmez b h sorun gibi gstermektedir.
6. "FELSEFE NEDR?" SORUSUNUN
VAROLUU YORUMUNUN ELETRS
Yalmzca felsefe asmdan deil, uygarlm kendisi asmdan
da belirleyici grdmz bu soruya Martin Heidegger'in getir
dii yoruma yukarda deinmitik. Sorunun bu apak yetersizce
temellendirilmi, soyut konulusuna kar tutumumuz ne olursa
olsun, bu konulu, sorunun hakikaten sekin neminin bilincinde
olmasyla, kendisini tartmasz biimde ne karmaktadr.
teki filozoflardan farkl olarak Heidegger, bu sorunu, bir l
de daha az ya da daha ok onaylanabilecek bir felsefe tanm
arayma indirgemeye abalamaz. Ayn zamanda o, filozoflarn
kendileri tarafmdan bu sorunun konuluunun, onlarn var olan
yantlarla yetinmeyilerinm ve bu zgn soruya srekli olarak
yeniden dnmelerinin tarttmz eyin yalnzca felsefe ile fel
sefe olmayan arasmdaki ayrm deil, ama, felsefi bilginin kendi
kkeni ve z, felsefenin stats ve belki de, bizzat varl oldu
unu gsterdiinin de iyice bilincindedir. Heidegger yle der:
"Eer bu soru yalnzca rastgele bir tartma konusu kalmak du
rumunda deilse, felsefe olarak felsefe, bizim dikkate almamza
deecek bir sorun olmaldr. Ama byle midir? Ve byleyse, ne
lde byledh?"'
Heidegger, akl ile anlk'n (intellect) temelden kar karya
getirilmesi zerinde kurulmu olan akl bilimi olarak felsefenin
tek yanl ussal yorumuna (Alman klasik idealizmi) kardr.
! M. Heidegger, Was ist das - die Philosophie?, s. 19.
92

Felsefenin akln anlamn veri almasmda, felsefenin bu anlay


nm yetersizliini grr. Aynca, kendi konumunu felsefeyi bir
tr akld bgi gibi grenlerden ayrmaya da aba gsterir;
akldmn alann izmek iin, akim smulanm da belulemek ge
rekir. Ama, sorunun yatt yer tam da burasdr. Akln ne oldu
una henz kimse karar vermi deildir. Acaba o, "felsefenin
aas" namm yalnzca gasp m etmitir? Bu nam tamaya hakk
var rmdr? Bu hakk ona kim vermitir? Akl dediimiz ey,
belki de, felsefenin iki bin yllk geliiminin yalnzca bir yan
rndr; bu durumda akl, felsefenin kayna deildir, ama
tersi sz konusudur. Ve felsefenin tarihi, onun hakikati el yor
damyla araynm tarihi olduundan, akl gerekte el yordamyla
aray mdr? Yoksa, insan dncesinin sapknlclan mdr?
yleyse dnce, akldan temelden ayr bir ey deil midir?
Akl, dnmeun bir alt biimi deil midir?
Heidegger, hem aklcl, hem de akdcl badatr
maya almakta, ama sonuncusu ynnde yazgsal bir liste ge
litirmektedir. Bu, kendisinin akim akc tapmm eletirisinde
o denli grlmez; nitekim bu eletiride, tanmlanamaz akld
var olula ilgili aka anti-entellektel anlaynda olduu l
de, az buuk hn hakikat pay vardr. Heidegger, bu anti-entel lektel anlaym kaynaklarm k Yunan filozoflarnn reti
sinde bulmaya alr ve felsefenin, belh bir anlamda varlm
kazanmaya balad zgn Yunanca tanm ma dnmemizi nerir.
"Yunanca bir sz olarak Yunan szc burada yol gstermektedu."'
Heidegger, felsefenin bilgelik sevgisi olarak tanmlanmasnm
sevgiyle hibir gisi olmadm vurguluyor. "Duygularn, en iyi
olanlarnn bile, felsefeyle bir gisi yoktur. Duygular, insanlarn
dedii gibi, akld eylerdir."2 yleyse, her eyden nce, bu ilk
tanmlamann anlam nedir? Grnd gibi, bu sevginin ula' Agy.. s. 12.
2 Agy.. s. 9.

93

lamaz nesnesi kadar, bilgelik olarak sevgi deil herhalde? Ama


Heidegger, her ey -sz ve, yazgy, her eyi belirleyen varlkolan "logos" konusunda tartmasm srdrr. Yunanllarm "lo
gos" szcn kullanmas, Heidegger'e gre. Yunanllar asm
dan insanm ve insan bilincinin henz var olula, varlkla kar
karya getirilmediklerini, varlm iinde yaadklarm ve kendi
lerinki varolu olduklarm gstermektedir. yleyse, Heidegger'e
gre. Yunanca "logos" szc, henz zne ile nesne, bilin ile
varlk kutuplamasmm bulunmadm, varoluu anlaya gre.
Bat felsefesinin, bilimi ve b k btn olarak uygarlk tarihini, o
zamandan bu yana belklemi olan b kopuun henz gerekle
memi olduunu anlatmaktadr. Bundan kan sonu -ilk Yunan
filozoflar da bunun bilincindeydiler, ancak dorudan doruya
bilincindeydiler ve bu yzden de, yalnzca filozof deil, ondan
daha byktler- felsefenin, insani var, oluun varolua, ya da,
hem grn, hem de nesne olarak var olan hereyin gizli temeli
olarak varla denk dmesidk. "Felsefe nedir?" sorusunun ya
nt, felsefenin baa ald eye uyumlu olarak yaklamamzda
yatmaktadr. Ve bu da: var olan eyin varldr."!
nsan, Heidegger'e gre, esas olarak her zaman ve her yerde
varlkla uyumludur, ama o bunun bilmcinde deildir, nk var
olan eyin -onu kuatan nesnelerin, kiisel olmayan insani iliki lerin- dorudan egemenlii altmdadrr ve bu yzden de, varlm
istemlerini gz nne almaz. Felsefe insann kendi zne, ilk
bataki varla geri dnmesidk, kendi var oluunun, bu varlkla
bilinli olarak bklikte saf tutmasdr, varolusal insan znn
gereklemesidk.
Eski Yunan felsefesinde dilin z, Heidegger'e gre, doru
dan "logos" olarak ortaya kmsa da, daha somaki felsefe, var
ln bu ilk sezgisini yitirmitir ve ada insan, ancak, srekli
olarak felsefenin eski Yunan'daki kaynana dnerek, bunu yeni
den elde edebilk. "Var olan eyk var olma istemmi yanayan
! Agy., s. 33.

94

(ent-spricht), zel olarak sahiplenilmemi ve zeri rtlmemi


uyum, felsefedir. Felsefenin nasl, ne yolla var olduunu buldu
umuz zaman, felsefenin ne olduunu da reniriz. O bir uyum
arac, var olan eyin varlmm sesiyle uyuum iinde olan uyum
arac olarak vardr. Bu uyum (Ent-sprechen) bir aklamadr (em
Sprechen). Dilin hizmetindedir o."i
yleyse felsefe, var olan eyin varl konusunda srekli bir
sorgulamadr; insanm, ayn zamanda genel olarak varlk olan
kendi varlma giden yolu bulmak uradr, kendi var oluunu
bununla egdml klmak abasdr. Bir sorgulamadan, bir a
badan asla daha fazla birey deildir; nk varlk bilmemezdir.
Bilinemez de, bizim kendimiz olan varlktr. Felsefenin, o da
yalnzca doru (varoluu) bir hava tayorsa, ulaabilecei en
fazla ey varlk olduunun, var olan her eyin varl olduunun
bilincine varmaktr. Dnce, dil ve teki entellektel etkinlik
lerden hibirisi varla alamaz; bunlar var olu iinde ele gei
rilir ve biz, bunun yalnzca var olu olduunun bilinciyle, "var
lm sesi"ni dinleyebilir, ona kulak verebilir ve onun arsm
yamtlayabiliriz.
Heidegger'in felsefi szlnde varlm Kant bilinemez
"kendinde ey"in ayns olduunu anlamak zor deildir. Ama,
Kant'm tersine Heidegger, var olan eyi bilebilirlikten yz evhdii lde ve var olan eyin bilinemez varlnn bulunumunu anlamaya (bilmeye deil, bu olanakszdr) alt, by
lece de, var olan eyin, kesin olarak, var olduu iin varlk ol madm anlad lde, yalnzca bu lde, felsefenin bir an
lam olduuna inanr.
' Agy., s. 43. Marx ve Engels, gerekliin speklatif idealist yoldan karartdmasn
eletirerek, una iaret ederler: "Dnceler dnyasndan gncel dnyaya inmek so
runu, dilden yaama inme sorununa dner." (K. Marx ve F. Engels, A l m a n
deolojisi, s. 491), Bu speklatif idealist gelenei hortlatan Heidegger, gerekli
in felsefi sorunlarn bir dil bulmacasna evirir. Dilin zmlenmesini felsefi so
runlarn hakiki tzn idi etme arac olarak gren dilci felsefenin savunucularn
dan ayr olarak Heidegger, bu tip bir zmleme uygulamakta ve bunu yaparken
de, bunlar yalnzca anlalmaz duruma getirmektedir.
95

Heidegger, bu yolla, felsefenin bilimden yabanclamasm


-ada idealizmin ana gelime eilimini (k)- felsefesi ola
rak temellendirir ve ona kranlarm sunar. Bilimler, var olan,
(ama) varbk olmayan ve bu yzden de anlam olmayan eylerin
filizlenen ve tasasz bilgisi olarak yorumlanr. Dolaysyla, b i
limler, var olan varlktan bir katr, varlm uysalca yadsnmasdr, kendi kendini aldatmadr. Felsefe, Heidegger'in
kategorik "temel ontoloji" buyruunu izlerse, kukusuz, bilime
kkten kar der. Felsefenin, bilimlerin bir konuya sahip ol
mas anlammda, bir konusu yoktur; nk onun konusu varlktr
ve kendimiz de buna dahil olduumuzdan, bu alanda egemenlik
kurulamaz. Varhk, bu yzden, tanmlanamaz. Felsefe de yle.
Felsefe, bgi deil, bilinliliktir, dahas btnyle, kiisel olma
yana yneliktir ve varlktan uzaktadr.
Felsefenin, herhangi bir gerekUe ynelik hibir pozitif
aratrmay tanmamas gerekir diyor, Heidegger; felsefe, tm
bilinebilir gerekliin herhangi bir dirimsel anlamnm ve bunu
inceleyen herhangi b h kuramn (bilimin) yadsnmasdr. Felsefe
yapmak insan kiiliinin yabanclamasm gidermez; onun biricik
amac, bu yabanclamann giderilebilecei biimindeki yanlsamal samy gidermektir. Felsefenin z sorusuna getirilen bu
"zm", kolayca deerlendirilebilecei gibi, varoluu felsefe
nin ksa bir sergileniine dnmektedir. Bununla birlikte, eer
Heidegger'in karakteristik olarak akld olan varlk yorumunu
bir yana atarsak, Heidegger'in vard sonular, insan yaammm
temelde deiemeyecei, toplumsal ilerlemenm bh yanlsamadan
baka bir ey olmad, ve, zamanmzm bilimsel ve teknolojik
"hurafeleri"ni reddettiimizi varsayan bu olgunun bUincine varmanm felsefenin en byk kazanm olduu yolundaki, kimi
burjuva filozoflarn inanlaryla temelde akmaktadr. Bunun
anlam da, ideahst felsefecihin iine dt bunalmn, felse
fenin ilk bataki sorusuna sonul zm gibi gsterilmesidir.
"Felsefe nedir?" sorusunu Heidegger'in gsterili biimde
yorumlama abasn bir lde geni olarak ele aldk. Bildiimiz
96

kadaryla, Heidegger, kendi "temel ontoloji"sini tm nceki fel


sefi gelenekten, ya da daha dorusu, Sokrates'ten balayan gele
nekten kkl bir ayrl olarak gryor. Ancak, Heidegger'in "
felsefe nedir?" sorusuna yaklam, onun, bu soruna speklatifidealist biimde yaklam ama taklm olduunu gstermekte
dir. Felsefenin geliimine, onun toplumsal yaamdaki yerine, ya
da, uzmanlk bilimleriyle ilikisine hibir somut yaklam gethmiyor. Felsefenin, bilim ncesi biimiyle kuramsal bilgi ola
rak domas ve somadan, ondan kopan (yahut, ondan bamsz
olarak biimlenen) uzmanlk bilimlerine kart olmas olgusu,
uzmanlk bilimleriyle kart (contrast) olan felsefi bilginin hi de
onlardan bamsz olmadm aka fark edemeyen Heidegger
tarafndan mutlaklatrlyor. Var olan eyin varlnn bilinemezliini ileri srp, felsefeyle bilimsel bilgiyi kar karya ge
tirmeye ontolojik bir temel hazrlarken Heidegger, gerekte, fel
sefeyi nemli lde belirleyen toplumsal varl bir yana at
maktadr. Felsefenin altm amm gemite kaldma ve bugn
yaplmas gereken eyin, bu eski Yunan kaynama ulamak oldu
una inanmaktadr. Felsefenin balangc "varoluu anlay"n
en yksek noktas olarak grlmektedir, nk "varoluu anla
y" bilgiyle, aratrmayla metafizik biimde kar karya geti
rilmektedir. Aratrma, inceleme nesnelerle ilgilidir; "varoluu
anlay" ise "ilksel anlay"tan, a priori'den, Heidegger'e gre
trevsel olan d nesnelerin (zgl olarak insani kimi bilme ve
var olma aralaryla biimlenen) algsm nceleyen eyden kay
naklanarak, var olanm btnyle zel bir bilgisidir. Marksizm
ncesi, filozoflarn ounun hatalarn yineleyen Heidegger,
kendi felsefesini niteleyen tanmlamalar genelde her doru fel
sefenin evrensel tanmlamas gibi yorumlamaktadr.
Soyutlama, tarih dmanl, idealizm, maddeciliin felse
fenin gelimesindeki roln derinlemesine kavrayamay, felse
fenin tarafszlna ilikin yanlsamalar, felsefenin yabancla
mas stne romantik idealletirme -uzun zamandan beri spek
latif felsefeciliin eskimi btn bu zelliklerini, fenomenoloji
97

yardmyla yeniletirilmi bir biimde, Heidegger'de bulmakta


yz- Heidegger'in anlama abasnn baarszl, tarihin, doa
nm, insann ve bilmenin varoluu, idealist yorumundan ayrl
maz.
Diyalektik ve tarihsel maddecilik felsefe sorununu kuatan
gizemletirmeyi datmakta; felsefe ve bilimler tarafmdan, in
sanlk tarihi ve ada tarihsel deneyim tarafmdan ileri srlm
gncel felsefi sorunlar aratrarak, bu sorunu ele almaktadr.

98

NC BLM
ZGL BR BLME BM
OLARAK FELSEFE

1. BLGNN NTELKSEL ETLL


Bilgi olgusunun aratrlmas, felsefenin grkemli grevle
rinden biridir. Ama felsefenin kendisi de, zgl zelliklerini
bulmak iin zmlenebilecek belli bir bgi olgusudur. Bu b
lmde, bilginin felsefi biiminin zel doasm ele almaya ala
caz. Ancak, felsefenin gemiini de de, bugnn ve gele
ceini aklda tutarsak, soruna byle bir yaklam yerinde olur
mu? Bu zel doa; felsefi bilginin, bilim amda stesinden
gelmesi gereken olgunlamamlnm yalnzca bir anlatm deil
midir?
zgl bir bilme biimi kavram, gereklie ynelik, nitelik
sel olarak farkl bilme ilikilerinin var oluunun onanmasn var
sayar, Somnun byle konulmas, her biimiyle sonuta nesnel
gerekliin yansmas olan bmenin birlii biimindeki maddeci
ilkeyle badar m?
dealizm, deneyimin stnde olan yahut da ondan nce gelen
bginin varhm uzun zamandr savuna gelmitir; ona gre inan,
zel tr bir bilgidir. Marksizm felsefesi ise, tpk, bginin eitli
biimleri ile, onu elde etme aralarn metafizike kar karya
koymay reddetmesi gibi, bu idealist anlay da reddeder. Ne var
ki, insan bilgisinin bhhi soyut bir zdelik deildir; niceliksel
99

olduu lde, niteliksel de olan belli temel ayrmlar ierir. 'Bu


adan, tanmanm (ve bilginin) felsefi biiminin niteliksel zgl
l sorununun konulmas temelden zorunlu gzkmektedir.
Bilme psikolojisi (ruhbilimi), bilmenin niteliksel adan ayr
aamalar olarak, gerekliin duyusal yansunasm ve soyut d
nmeyi snrlandrrr. Duyusal veriler dnceyle kavranr ve biretirilir. Ancak, d dnyann duyusal yansmas dnce iin
biricik malzeme deildir; dnce, kendine zg belli bir ba
msz nem de tar. Grsel, iitsel ve dokunsal imgeler ve
cokusal deneyimler, belirli insani tepkilerdir ve ayn zamanda
da, d gereklik konusundaki, gren, iiten ve hisseden bireyin
kendisi konusundaki ve belli bir bireyin, kuramsal bir ilikiden
baka bir ilikiye sahip olmad br insanlar konusundaki
zgl bir bilgi biimidir.
D dnyann duyusal yansmas bilimsel bilgi deildir ve
her zaman da, mutlaka bilimsel olmas gerekmez. Hepimizin
kendi tanlarmz, yalanlarmz ve kendimiz konusunda birtakm
belirli fikirlerimiz vardu". Alg, an, hakikat, yanlsama, gr,
cokusal deneyim, yanl deerlendirme karm olan bu bilgi,
kuramsal bir karakter alrsa, nemini yitirecektir. Yalnzca, bir
kiinin bir bakas konusundaki az ya da ok znel sanlarm de
il, olduka sk kavradmz, kullandmz, dokunduumuz,
vb. iin tarafmzdan bilinen her tr ey konusundaki birok sa
ny da kapsayan gndelik bilgidir bu.
Bilen kiiyle ilgili olan bilgi psikolojisinden ayr olarak, di
yalektik maddeciliin bilgi kuram ampirik ve kuramsal bilgi
arasnda niteliksel bir ayrm yapar. Ampirik olgular kuramsal
aralarla da saptand iin, bu ayrm, ilke olarak, yalnzca, du
yusal alglar ile dnme arasndaki ayrm gibi alnamaz. V.A.

! Niteliksel ayrm kavram, biraz aklama gerektirir. Kendisim aka belirli snr
lara balayan kkl, temel, esasl ayrmla ou kez zdeletirilir bu. Ancak belir
tilmesi gerekir ki, fenomenler, bir ve ayn z dile getirdikleri zaman bile, birbirle
rinden niteliksel olarak farkl olabilirler.
100

Lektorsky, unu sylerken tmyle hakldu-: "Hem ampirik, hem


de kuramsal bilgi mantksal, aklsal aracl stlenir ve tartma
gtrmez biimde, bilginm aklsal aamasna gher."i
Matematik, kesinlikle, ampirik bilgi olarak smflandnlamaz,
ama bu, kukusuz, onun duyulanmzla alglanan dnya ile hi
ilikisi olmad anlamna da gelmiyor. Astronomi, byk l
de, matematiksel bir disiplmdir, ama onun balca zelliklerin
den bhisi, pratik bilimsel aratuma denilebilecek arasal gzlemdir.2 Kuramsal fizik, kuramsal (byk lde matematiksel)
ve amphik bilgmin bhliini temsil eder. Bir bilim olarak tarih,
yalnzca, artk var olmayan eyleri inceledii iin bile olsa, eko
nomi politikten niteliksel adan farkhdr.
Bilimsel aratrmanm, iki dzeyi arasmdaki niteliksel ayrm
tartan A. A. Zinovyev, ilk dzeyi, "ayr fenomenlerin, balantlarm, srelerin, vb. gzlenmesi; her tr deney; nesnelerm ayr
zellik ve ilikilerinin soyutlanmasm, kavramlarn oluumu, ge
nelletirme, deneysel yasalarm saptanmas, varsaymlarn olutu
rulmas, modelletirme, tmdengelimin kullanlmas, vb..." bi
iminde smflandrr. "Bu anlayta ilk dzey, genel olarak bili
min temeh ve temel ierii olan, terimin tam anlamyla geerli
bihmsel aratrmadr. Bulularn ou, bu dzeyde yaplr."3
Zmovyev, aratrmann ikinci dzey mi, olduka geni bir konu
lar yelpazesine yollama yapan ve belli mantksal ilkeler yardm-

1 V.A. Lektorsky, "Bilimsel Bilmede Ampirik ile Kuramsaln Birlii", Bilimsel


Yntemin Soronlan iinde, Moskova, 1965, s. 107 (Rusa).
2 "Astronomi", diye yazyor V.A. Ambartsumyan, "eski zamanlarda olduu gibi, bir
gzlem bilimi olmay srdryor. Olgularm zenle biriktirilmesi gzlemleri ola
bildiince titiz yapmak iin srekli aba, benzer gzlemlerin gerekiyorsa, sk sk
yinelenmesi, btn bunlar, astronominin sarslmaz geleneini oluturuyor. Bir
gzlem bilimi olarak astronominin zellikleri, son birka on yl iinde zellikle
ak biimde ortaya konmutur. (V.A. Ambartsumyan, "Astrofiziin ada
Geliimindeki Kimi zellikler"), Ekim Devrimi ve Bilimsel l e r l e m e
iinde, Moskava, 1967, C. I, s.73 (Rusa).
3 A. A. Zinovyev, "Bilimsel Aratrmada ki Dzey", Bilimsel Yntemin
Sorunlan iinde, Moskova, 1964, s. 238.

101

lyla tek bir btn iinde birlemi olan kavram ve yarg btn
sellikleri olarak niteledii kuramlarm kurulmas olarak snflandmr. Dahas, bir kuramm, yalmzca bir bilgi klliyat olmayp,
ayn zamanda, "belli bir aratrma alannda bilgi elde etmenin
belli standart aralarmm da betimlenmesi" olduu vurgulanmaktadu". "Gerekten de, ancak, bilgi elde etme aralarmm betim
lenmesi kuramn eitli tiplerini tanmlamamza olanak verir;
bilgi elde etme aralar ise, konunun tikel verilerine, araturhna
koullanna, ilgili sorunlarm niteliine ve br durumlara bal
olarak, eitli biimlerde betimlenebilu."!
Kendinin bilgisi d dnyanm bilgisinden nitelike farkl ol
makla birlikte, brisi olmadan teki de olanakszdr. Kendinin
bilgisi, psikolog ve filozoflar tarafndan sk sk mutlaklatulmakta ve d dnyadan bamsz bir tanma arac gibi yorum
lanmaktadr. Ancak, bu, onun niteliksel ayrlm yadsmak iin
bir neden oluturmuyor.
yleyse, hem bihm dmda, hem de bilimin erevesi iinde
niteliksel adan farkl bilgi biimleri vardr. Felsefe, yzyllar
dr, ksmen bilimin dnda, ksmen de iinde var olmutur.
Diyalektik ve tarihsel maddecilik bilimsel bir felsefedir, ancak,
kendi var olu tarzyla, aratrma konusunun sk skya
smrlandurlmasm zorunlu biimde ngren baka bir bilimden
niteliksel bakmdan farkldr.
Bilmenin felsefi biiminin niteliksel farkll sans, tm
felsefe boyunca dnlmtr. Grdmz gibi, balangta,
felsefen zgl zellii onun gndelik ve uygulamal bilgiden
farkll olarak anlalyordu. Sonralar, bilmenin felsefi bii
minin zgl doas sans, onun uzmanlk bilimlerinden ve onla
rn kulland aratrma yntemlerinden ayr olmasyla at ba
! A. A. Zinovyev, agy. Yazar, bilimsel aratrma dzeylerinin yukarda anlan snrlandrlnm felsefede de uygulanmas gerektiini dile getiriyor; burada (felsefede
-), birinci dzeyden ikincisine gei, genellikle yeterli temel olmadan yaplr.
Ana konumuzdan ayrlmamak iin bu nermeye girmeyecek, ancak bunun iyice in
celenmeye deer olduunu vurgulayacaz.
102

gitti. Ancak btn bunlar, zellikle, bu konuda da eitli felsefi


retiler arasnda gr ayrlklar olduundan, bilginin felsefi
biiminm zgl doasn aydnlatmaya yetmemektedir. Yoksa
bu, felsefi bilginin birleik bir biimi olmad anlamma m ge
liyor? Eski dnrlerin felsefi aratrma tarzn, bir yandan,
ada dnrlerin tarzlaryla, te yandan, maddecilerin ve ide
alistlerin, aklclarn ve ampiristlerin tarzlaryla, vb. zdeletir
mek bilimd ve tarihe aykr olacaktr. Ama, felsefi retilerin
tipleri ne lde deikse deisin, bunlarm tm de, onlar fel
sefe yapan bir eyler tar. Aratrmamz gereken, bilgmin felsefi
biiminin ite bu zgl doasdu".

2. SPEKLASYON, MANTIK, OLGULAR


Bilginin felsefi biiminin ayrt edici zelliinin speklatif
dnce tarzmda yatt inanc eski zamanlarda ortaya kt; bu
rada bilgi mantksal tmdengelim araclyla, gndelik sanlarn
ve kavramlarn zmlemesinden karlm sonularla, szck
lerin anlamnn aydnlatlmasyla, vb. oluturulur. Duyusal ola
rak gzlenen olgular, bu adan addama konusu olabilir, ya da ,
bir sonucu dorulamaya hizmet edebilir, ama bunlar, hibir bi
imde, onun doruluunun bir lt olamaz.
Platon, bu gr idealist biimde temellendirmitir.
rnein, Phaedo'da, "zihin kendi iine kapand ve hibir e
yin, ne ses, ne grnt, ne ac, ne de herhangi bir hazzn kendi
sini rahatsz etmedii zaman, bedenden kurtulduu, onunla en az
ilgili olduu zaman, hibir bedensel duyu ve istek duymad,
gerek varla yneldii zaman, ruhun en iyi biimde dn
d" 1 aklanmaktadr. Platon, bilginin felsefi biiminin zgl
doasm, felsefenin duyularst konusuna ilikin kendi sansn
dan tretir. Ancak felsefe, gzlenen eyin deneysel bir betimle-

! Platon'un

Syleileri, 416.
103

mesi olmadndan, Platon'un felsefi speklasyon anlay ak


lc bir z de tau:.
Dnen kii, der Platon, her eye olabildiince yalnzca an
lk (intellect) gcyle yaklau-; gzlerinin, kulaklarnn, dokunmasmm ve her trl cokunun kendisine aktard hemen her
eyi reddeder. Platon'a gre, yalnzca dnce iinde kendisini
zihine aan her ey asl varlktr, ya da en azmdan, onun bu b
lmdr. Felsefi bilme tarznn bu idealist aklc yorumunu
Platon ontolojik savlarla; insan ruhunun, insanm kiihinin do
uundan nce var olduu, onun bedenden bamszl ve
lmszl stne retisiyle de temellendirir. Btn bu postulalar, yalnzca ortaya atmakla kalmad; bir yandan, apak say
lan ilkeler yardmyla, te yandan, gndelik deneyime ve sadu
yuya bavurularak, speklatif bir biimde "kantland" da. Yine
Pbaedo'du, Platon'un Sokrates'i, insanlann ruhlarmm kendileri
domadan nce vai" olduuna ve lmden sonra da bir yer alt
krallna gittiine ikin mitosa deinerek, ruhun lmszl
savm mantksal olarak karsamaya alr. Byle yaparken
Platon, kendisine ve evresindekilere b h belit gibi gzken soyut
bir nermeden, karttan kart doar nermesinden hareket et
mektedir. Buna gre, bir ey byyorsa, daha nce kkt, ter
sine, b h ey klyorsa, bu onun daha nceden, daha byk ol
duu anlamma gelir. Ama, karttan kart douyorsa, o zaman,
"...tpk lmn yaamdan gelmesi gibi, yaam da lmden gelmektedh."'
Sofistlerin kulland "tantlan" anmsatan bu kantlar,
Platon, hi de daha az speklatif olmayan baka kantlarla des
tekliyordu. Eer lmden nce ruhun var olduu sav, bmeyi
anmsama biiminde yorumlayp "tantlyor" ise, (ruh, insanm
anmsamad ya da bilmedii, yahut da daha dorusu, bUdiini
bilmedii eyi anmsar; sonu olarak, bu bilgi, ruh bir insann
bedenine girmezden nce, elde edir) bireyin lmnden soma
' Agy,, s. 424.

J04

ruhun yaamay srdrd savmm "tant", daha nce akla


nan, kartlar zerine nerme somuanlarak elde edilir: Tm
kartlar kartlardan domakla birlikte, bir kartm kendisi,
kendisine kart olamaz. Dolaysyla, mh kendisine kart bir ey,
yani cansz, ya da szgelimi, grlebilen, deien, kendini para
layan, dalan bir ey olamaz.
Platon, bedeni oluturan paralarn birbiriyle uyumu
(Platon'un, iyi akortlanm bir mzik aletiyle karlatrd
uyum) biimindeki maddeci ruh anlayn eletirmitir. Ama,
diyor Platon, bir mzik aleti iyi de akortlanabilir, kt de; oysa
bir ruh, daha az ya da daha ok bir ruh olamaz. Eer ruh bedenin
paralarmm akortluluu ise, kt ve gnahkr bir ruh akortsuzluk demek olacak ve sonuta, ruh niteine sahip olmayacaktr.
Bugn, bylesi idealist speklasyonlar artk teologlar bile
inandrmayacaktr. ada idealizm, Platon'unkilere bal ner
meleri, bunlar iin salam bir mantksal tant ileri srmeden,
inan olarak dile getirmeyi yelemektedir. Bununla b-likte, spe
klasyon, kendi idealist yorumuyla da zdeletirilmemelidir;
Demokritos'un atom kuram da speklatif akl yrtmenin bir
rnyd. Speklasyonun z; Platon'un, ilk balangtaki haki
katler, kendinden apak hakikatler gibi ald nermelerin
mulakhm, belirsizliini gsteren akl yrtmesinin, mantkla
ortaya dklen safdilhi, hatahl ve mantk srecidir. Ama bu rada, speklatif akl yrtme tarzmm anlam, doruluu, nemi
tartma d burakhn da olmuyor. Felsefi speklasyon, tarihsel
olarak, (en sekinlerinden kimileri, Platon'un rencileri olan )
matematikilerin baarlaryla sk bir ihki iinde biimlenmi
tir. V. Steklov, "matematik her zaman felsefenin kayna oldu ve
kaynadr", felsefeyi o yaratt ve ona "felsefenin anas" denile
bilir derken, bunu aklda tutmaktadr.' Bu aklamanm kategoriklii onaylanmayabilir, ama bu, tmyle tarafsz olmasa bile.
! V. Steklov, Matematik ve Onua Felsefe
s. 30-1 (Rusa).
105

Asndan

nemi, Berlin, 1923,

geerli bir gr asn dile getirmektedir. 17. Yzyl metafizik


sistemleri bu adan nemlidir; bunlarm yaratclar, matematiin
ilkelerine dayal felsef akl yrtmenin bizleri deneyim snular
tesme gtrdne inamyorlard.
Aklclar, matematiin kuramsal bilginin tek ve biricik
doru biimi olduunu savundular. "Doa retisinin, ancak
matematiin uygulanabilmesi lsnde, terimin gncel anla
myla bilimi ierecei "ne 1 inanan Kant, felsefi aratu:ma tarzmm
matematikletirme olanan kesinlikle reddetmitir. Bu, mate
matiin kmsenmesinden deil, 17. Yzyl aklcarnmkinden
daha ak olan, felsefenm zgiil doas anlaymdan kaynaklan
yordu.
Felsefi tanmlar, diyordu Kant, matematiinkilerden temel
den ayndr. Felsefi tammlar, "ancak, bize verilmi kavramlarm
amlanmas biiminde yaplr, oysa matematiinkiler, zgn
olarak yaratlm kavramlarm yaplandrlmas biimini alrlar;
birmciler, ayrtrma araclyla (bunun taml, ister istemez,
gvenilh deildh) zmsel olarak, ikincilerse bkeimsel olarak
yaplr; dolaysyla, matematiksel tanmlar kavramn kendisini
yaratr, felsefeninkiler ise, onu yalnuca aklar. "2
Kant'm gr odur ki, szn tam anlarmyla tammlar, ancak
matematikte olanakldr. Matematiksel tanmlar, bizzat doalar
gerei, yanh olamazlar, nk her matematiksel kavram ger
ekte ancak b h tanmlama biiminde verihr ve sonuta, kesin
olarak, bu tanmlamann onun iine koyduu eyleri ierir.
yleyse, matematikte, tanmlar konusunda hibh tartma yok' Immanuel Kants Smtliche AVerke in sechs Banden, Leipzig, 1922.
Vierler Band, s. 551.
2 Agy., Bd. 3, s. 555 Kant'n kavramlarm amlanma.s dedii eye, Hans
Reishenbach, bunlann serimlenmesi (explication) diyor, bylece de, Kanl'la, ondan
yaklac ikiyz yd sonra, ayn sonular ulayor: "Bir aklamann kesinlikle
doru olduu asla kantlanamaz, nk bu serimleme (explicandum) mulaktr ve
aklananlann, onun tm zelliklerine denk dp dmediini bize asla sylemez"
(H, Reichenbach, Zamann Ynelimi, Berkeley ve Los Angele.s. 1950, s. 24).
106

tur. 1 Ve matematiksel tanmlar aslsz olamayacandan, belitler


de yalnzca matematikte olanakldr.
Gerekten de felsefe, kulland kavramlar aydnlatt iin,
tanmlar olmadan i yapamaz. Ama, matematik tanmlamalarla
ie balad halde (nk bunlar olmakszm hibir kavram ola
maz), felsefede tanmlamalar, yalnzca, aratrmay tamamla
maktadr. Bu dnce, her amlama gibi, sonucu nceden gr
lemeyen bir incelemeden temelden farkl olan felsefe aunlamasma kukusuz uygulanamaz.
Felsefenin kendi sonularna ulama tarznm matematiinkinden niteliksel bakmdan ayr olduunu aklayan Kant, zgl
olarak felsefi bir speklasyon biuninin olanakllna ve zorun
luluuna bgibilimsel temeller kazandrmaya alt. Kant'a
gre, bylesi bir speklasyon olgudan hareket eder, bu olgunun
nas olanakl olduunu sorar ve bu olguyu olanakl kan koul lar ortaya karr. MatematUc, diyordu Kant, evrensellii ve zo
runluluu tartlmaz bireimsel yarglardan oluur. Gerekte, bu
nermeyi tanamak onun asla akima gelmedi. Bu, ona, apak
ve yalnzca aklanmas gereken bir ey gibi gzkyordu. Ama
imdi, bu olguyu neyin olanakb kld sorusu yantlanmahdr.
Ve Kant'n yant hazrdr: Uzay ve zamanm a priori doas.
Saf Akim Eletinsf nde Kant, ahlakn varh olgusundan ha
reket eder. Ahlak nas olanakdu, diye sorar. nl yant udur:
Ahlakm var olu koulu a priori ahlak yasasdr, kategorik
Kant'n, matematiksel tanmlarn doas zerine bu gr eskimitir. Katsaylar
kuramnn kurucusu G. Cantor ve E. Borel, N. Bourbaki ve br matematikilerin
verdii katsay tanmlan, tanmlar konusundaki tartmann matematikte bile ola
nakl olduunu gsteriyor. "Her durumda, katsaylar kavramn tanmlarken doa
bilecek glkler ne olursa olsun, bu kavramn kendisi, ele alnan nesne kategorile
rini (matematik), ya da, szl olarak betimlenen alan (mantk) gl bir inceleme
ve irdeleme arac olmutur." (R. Faure, A. Kaufman, M. Denis-Papin,
Mathematigues nonvelles, tome I, Paris, 1964, s, 2). Bununla birlikte u da
aktr ki, ada matematikte kavramlar tanmlama glkleri, felsefede doan
glklerle karlatrlamaz ve bu anlamda da, Kant'm dnceleri nemini yitir
mi deildir.
707

zorunluktur. Bu olgunun daha da zmlenmesi; ruhun, Tanrmm


ve cumhuriyeti toplum dzenmin lmszlnn onaylanmas
gibi postlalar ahlak bilmemin nvarsayd sonucunu gethmektedh.
yleyse, Kant'n b h olgu olarak grd ey, hi de yle
deildh. Kant, z diye, yanllkla, kukusuz yine bir olgu olan
olgunun grnmn almtr. Bu grnm ilmeksel (arzi) de
ildh; ortada yalnzca Eukleides geometrisi olduundan, bunun
biricik olanakl geomehi gibi grnmesi kanlmazd. Kant'm
vard sonular; bilgi kuramn, Eukleides geometrisinm ola
nakl bhicik geometri olduu savma dayandran her dnr iin
kamlmazd.
Olgu olarak alnan eye mantksal olarak varmay Kant'n
gereksiz grmesi nedeniyle, Hegel, Kant'n felsefi speklasyon
anlayn elethmektedh. Felsefe, Hegel'in grne gre, olgu
lara ulamak iin pek de olgulardan hareket etmez. Felsefe, d
nce olduundan, dnceden hareket eder ve kendi z gelii
minin rn olarak dncenin ieriini (bilimin ieriini) bil
meye alr. Bylelikle Hegelci tmmantklk (panlogism),
felsefenm, ilke olarak amphik bilgi alannn tesinde olan bulu
lara yahnzca akl yoluyla, "saf dnce yoluyla" ulamak yete
neine ilikin geleneksel manc ontolojik adan temellendhmektedir. Kant ise, bildiimiz gibi, bu aklc yamisamay reddetti.
Hegel bunu, duyu ile akl arasmdaki ilikiyi eliki, olumsuzlama
ve olumsuzlamann olumsuzlanmas olarak anlayan diyalektik
idealizm temelinde yeniden canlandrd. "Felsefe", diye yaz
yordu Hegel, "deneyimi, dolaysz ve akl yrten bilinci hareicet
Eukleidesci olmayan geometrinin, yeni Kamlar bile Kant'm transandantal esteini terketmeye zorlamasnn nedeni budur. A. N. Kolmogorov'un iaret ettii
gibi, Euclid d geometri sayesinde, "matematiin binlerce yllk geliimi bo
yunca kutsanm olan belierin deimezliine ilikin inan bir yana brakld; es
kiden dayatlm, temelde manksz snriamalardan doru olarak yaplan soyut
lama yoluyla yeni matematik kuramlar yaratma olana anlald ve sonu olarak
da, byle bir soyut kuramn, zamanla daha geni ve btnyle somut uygulamalar
verebildii ortaya kt."
108

noktas olarak alr. Belli bir uyartcym gibi, deneyimin hare


kete geirdii dnce doal, duyusal ve akl yrtc bilincin
stne ykselecek bir yol izler, onun saf ve katksz esi du
rumuna ykselir..."! Ancak, Hegel'e gre, duyusal deneyimin bu
balangtaki olumsuzlan btnyle soyuttur; duyusal olarak
gzlemlenen fenomenlerin evrensel zne ihkm, ilk bataki fel
sefi anlayn, benzer biimde, soyuta dnmesi sonucunu verir.
Felsefe bu soyut olumsuzlamay, bu yabanclamay giderir ve
kendisini, insanlarm gndelik deneyimine de, uzmanhk bilim
leri vererinin genel btnlne yneltir. Ama bu be felsefeyi
doyuramaz, nk uzmanlk bimleri yalnzca deneysel vereri
biretirirler (sentez ederler) ve bu bireim, bizleri olanakl dene
yim ya da fiziksel gereklik smrlar tesine gtrmez. Hegel'in
grne gre, ampirik olarak verilmi olann bilgisiyle, ineksel ierimle yetinmemek; felsefi dnceyi, "kendisi dmda ge
lime yoluna girmesi"^, yani, salt dnceleri kaydetmesi ve on
lar iinde hareket etmesi iin, ampirik bakmdan snrl olan bu
evrensellikten kopmaya ynelten itkidir.
Hegel, felsefi dn doa bimlerininkiyle kar karya
getirir, nk bu sonuncusu, onun retisine gre, mutlak'n ya
banclam biimiyle ilintilidir. Onlar arasmdaki gerek ilikiyi
ortaya seren bu kar karya getiri; felsefe retisinde kuramsal
olarak, salt dnce, terim yerindeyse, tm deneysel ierikten
armdnim dnce olarak de getirir.
Hegel'e gre, felsefenin mutlak' bilmek yetenei, onun
muak gerekliin d, yabanclam anlatm olarak ampirik
olan, diyalektik biimde olumsuzlama yeteneiyle orantldr.
Mutlak gereklie salt dnce yoluyla ulalr, nk bu d
nce "kendisiyle zde olan dncedir ve bu zdelik, aym za
manda, dncenin -kendisi iin ohnak ve bu br kendisi iinde
yalnzca kendi kendisi iinde, hl, yalnzca kendi z iinde
' G. W. Hegel, Slmtliche VVerke, Stuttgart. 1929, Bd. 8, s. 56
2 Agy.

109

kalmak zere- kendisini kendi kendisiyle kar karya getirmesi


olgusunda yatan etkinliktir."i Hegel'e gre, dnce, bu nedenle
zerktir, duyusal olarak alglanan gereklikten ve dolaysyla da
bu "d" gerekliin anlatmm bulduu deneyimden bamszdr.
Felsefi dnce, bu fenomen tesi gereklik gibi, "mutlak ide"yi
dile getirdiinden, "bulunumu kendi iindedir, kendi kendisiyle
ilintilidir ve kendi kendisinin znesidir."^ Tm bilimlerm tinsel
merkezini, bilimler bilimini, ya da -yabanclap nesnellemi
biimiyle deil, ama kendisi iinde ve kendisi iin hakikati konu
olarak alan-mutlak bilimi oluturan, zgl ve ayn zamanda da
en y]:sek biimdeki bilin olarak felsefenin z burada yatar,
diyor Hegel.
Hegel'in balangtaki felsefi konumunun-varhn ve dn
cenin zdelii- yetersizliinin, onun, mantksal bilme sreci
anlayn da yetersiz kldn kantlamak gerekmiyor.
Duyusaldan aklsala, ampirikten kuramsala ve tersine dnn
diyalektiini Hegel gzden karmaktadr. dealizm dncenin,
ampirik verilerle elikiye dt zaman bile, onlara dayand
n grmekten onu alkoyuyordu. Ancak Hegel, birok eyde
hakldr. Kuramsal bilgi, gerekten de, amphik verilerm eitli
liine indirgenemez. Duyusal verilerle uyuma, kuramsal dn cenin ilkesi olamaz, nk bu verilerin kendileri elethel olarak
zmlenmelidir. Duyusal veriler, tek tek bireylerin sahip olabi
lecei eylerdir, ama bilim btn insanla aitth. Kuramsal d
nce, tek tek bireylerce btnyle eriilemeyen zengin b h am
pirik veri ynna kumanda eder. Tarihsel olarak gelien btn
bir toplumsal pratiin, bunun verilerinin birikimi, zetlenmesi
temelinde, geliiminin ayr ayr her bir aamasnda yalnzca tek
tek bheylerin deil, tm insanln buyruunda olabilen deneysel
veriler karsnda, kuramsal dncenin greli b h bamszl
gelimektedir. Bu ise, anlatmm, kuramsal bulularda buluyor:

1 Agy., s. 64.
2 Agy., s. 101.
770

Bu bulular, daha somaki gzlemlere yol hazu-layarak ve hatta,


kurara araclyla bulumnu olan eyleri-beluh kesin kuramsal
aralar yardmyla gerekletirilmesi zerine- deneysel olarak
kaydetmek, yani, "speklatif sonulann doruluunu onayla
mak iin olanaklar yaratarak, var olan deneyimin smu-larnm ok
tesine gemektedirler.
Hegel, kuramsal bilme yeteneinin reel, tarihsel adan do
ruuna ulaan geliim srecini ortaya kard ve aym zamanda
da, bunu bulanklatrd; bu bUme gc, onun kendi buyruu alt
mda sahip olabilecei duyusal verilerin niceliine kesinlikle ba
ml deildir. Hegel, bu sreci, tm olanakb deneyimin smrlan
tesine ka, fizikselden fiziktesine; bilmeyi yalmzca duyusal
verilerin kategorik bireimi olarak anlayan Kant'm belirttii bi
imiyle, var olmakla birkte, temelde bilinemeyen eyler
(noumeaa) dnyasma gei olarak betimliyordu.
Kuramsal ve ampirik bilginin diyalektik kar karya geti
riliine Hegel doru biimde iaret etmitir, ama bu kar karya
getirii rautlaklatmutr. Onun hatas, bu kar karya geliin
smrsz oluuna inanmas deildir; byle bir ey gerekten de
smuszdr, ama ancak potansiyel adan.
Hegel'in dncenin gc, olgular ve yasalar ortaya kar
makta, mantksal srecin rol zerine retisinin dehas, idealist
arptUma karm, bugn zellikle apaktr. ada "spekla
t i f kuramsal dnce, zellikle matematik ve fizikte, kuramm
ampirik verilerden progresif greli bamszln rtlemez
biimde tamtlayan bululara yol amtr. Dahas, Hegel'in, fel
sefenin zniteUi olarak grd kuramsal bilmenin zgr (di
yalektik anlamda, yani, aym zamanda zorunlu) devmiminin, ye
terince yksek bir gehme dzeyine ulamas lsnde genel
olarak kuramsal dnmenin temel karakteristiini oluturduu
da aydnla kavumaktadr.'
! Diyalektik yntemi rtmeye alan yeni Kant F. Lange'den szederken Marx,
L. Kugelman'a bir mektubunda (27 Mart 1870) unu gzlemliyor; "Lange, ben
IJl

zellikle diyalektik biimiyle, felsefi yoldan bilmeyi felsefi


olmayan (balca olarak, ampirik) yoldan bilmeyle kar karya
getiren Hegel unlar yazyordu: "Bir konunun doru olarak bi
linmesi, yklemlerinin dardan alnmasyla deil, tersine, kendi
kendisinden karlmasyla yaplmaldr, "i Bu nerme, kuramsal
dnmenin kendi doas stne btnlkle doru, gerekten ok
parlak dncelerin idealist yoldan gizemletirilmesinm canl bir
rneini oluturmaktadr. Bu kuramsal dnme ise, incelen
mekte olan nesnenin zelliklerini yalnzca betimlemekle kalma
yp, bu zellikleri mantksal yoldan treten, bylece, dorudan
doruya gzlemlenemeyecek olan aa kararak, bu zellikle
rin karlkl bamtsm gsteren, o grnn zorunlu olduunu
aklayabilmek iin grnten ze doru inen, bu arada, ince
lenmekte olan nesnenin ampirik yoldan gzlemlenebilen zellik
lerini aa karacak biimde, o nesnenin devinimini ve geir
dii deiimleri izleyen bir kuramsal dnmedir. Bugn kuram
sal bilginin btn alanlarmda apak olan bylesi bir "speklatif
incelemenin zorunluluu, ilk kez felsefede ortaya kmtr,
nk kavramlarm zmlenmesiyle, baka her bilimden daha
ok, felsefenin ilikisi vardr. Bu anlamda, Hegel'in diyalektii
nin ana ynn vurgulayan Lenin una iaret eder: "Kavramm
kendisinden klarak belirlenmesi (eyin kendisi, ilikileri ve
geliimi iinde ele alnmaldr)." ^ Bu aklama, Hegel'in ilk
bakta tmyle sama ve gizemsel gzken, kavramn kendin
den devinimi fikrinm maddeci yorumlanabilmesine k tutmak
tadr. Bu da, bizleri, Hegel'in kesinlikle kavramn kendinden
devinimi diye niteledii, felsefi "speklatif" dnmenin kendi
doasmm anlalmasna gtrr.

ampirik bakmdan 'mstesna bir zgrlk iinde i gryorum' diyecek denli saf
tr. Bu 'konuda zgr devinim' (lafnn-) konuyu ele al yntemini yani diya
lektik yntemin baka trl anlatmndan te bir ey olmadn hi mi hi an
lamamtr." (K. Marx ve F. Engels, Seilmi Yazmalar, 1956, s. 290-1.
1 G.W.F. Hegel, agy., Bd. 8, s. 103.
2 Lenin, Toplu Yaptlar, C. 38, s. 221.
112

Felsefenin speklatif doasn karakterize eden belli noktalan


inceledik ve bu arada, retilerinde bu speklatifliin doruuna
ulat ve ayn zamanda da, retileri gerekliin bir gizemselletirilme biimi durumuna gelen idealist filozoflara bile
rek yollama yaptk. Felsefi speklasyonunun zmlenmesi,
(doa bilimlerininki de iinde olmak zere) kuramsal bilginin
gelimesindeki belirli zellikleri ve eilimleri ortaya karr.
Olgulardan bel lde kopmu olan speklasyonun, kukusuz
ok tehlikeli bir yol olduu teslim edilebilir; bu yolda, her adm
bamda hata yaplabh ve bulular, ansl bulgular biimini alu*.
Yalnzca b h dnceler ym olma tehlikesinden korkmayan
kuramsal bilginin, kanmaz olarak almas gereken yol da bu
dur. Felsefenin ald yol bu olup, bilmenin felsefi biiminin z
gl doasm karakterize etmektedir.
dealistlere kart olarak 18. Yzyl Fransz maddecileri,
transandantal bir gereklik bmu olduklarn iddia etmediler
(onlar byle bh eyin varhm reddediyorlard); felsefi bUgiyi
bimsel bilgiye kar da karmadlar. Felsefenin doa bihmieTyle badamasm savundular. Ne var ki, bu maddecerin re
tisi, kendi alarnn bilimsel verilerine karn deil, bunlarn
temeh zerinde, ama bu verilerin smrlanmn ok tesine ulam t. Eldeki bilgilerm uurlar tesine bu gei, kanlmaz ola
rak, salt kesthim, hipotez ve kukusuz, sk sk da hata durumunu
ald. Ama 18. Yzyl maddeci felsefesi en byk buluunumaddenin kendinden devinimi buluunu - da bu tehlikelerle dolu
yol zerinde yapmtr. Bu fikir, maddenin kendi kendisini de
vindirdii dncesi, 18. Yzylda ampirik yoldan kantlana
mazd; bu, gelecekteki bilgmin nceden kestirilmesiydi ve byle
bir kestirim, gelecekteki olaylann ngrlmesinden herhalde ok
daha g bh grevdir. Bu dncenin, devinimin mekanik anla
yyla aras kukusuz ak, ama doay doann kendisiyle aklama yolunda ok daha byk bir gvenle ilerleyen doa bi
limlerinin ruhuna uygun dyordu. Doastnn reddedilmesi
ve bunun mantksal karsamas olan ateizm, maddenin ken113

dinden devinimi dncesinin kuramsal kaynaklaryd. Bu d


nceyi neren ve temellendiren filozoflar, bylelikle, kuramsal
ve zel olarak felsefi dncenin temel yanlarndan birini -bil
ginin geliimi asmdan kesinlikle zorunlu olan speklatif itkiyidile getirdiler.
lk ateistler, din kurallarn rtmeye yetecek bilimsel veri
lerin henz bulunmad bir zamanda ortaya ktlar. Ama te
ologlar kendi inanlarm temellendirmek asmdan daha da az
veriye sahiptiler. Ateizmin kahramanca bir giriim ohnasmm tek
nedeni, ateistlerin kovutumlmas deildi. Ayn zamanda, ateizm
anlkn da bir baarsyd. Mantkla silahlanm olup, bilinme
yene dalan korkusuz felsefeciliin gerek deeri ve bu filozof
lardan her birinin, ncellerinin aka hataya dmesme karm,
kendilerinin hakikati ortaya koyduklarma ilikin artc gveni
bu adan deerlendirilebilir. Hakikaten, Herakleitos'un dedii
gibi, insanm eytan ya da Tanrs, yine o insanm kendi kiilii
dir.
Herhangi bir bilimsel kuramm speklatif doasmdan sz et
tiimiz zaman, bu kuramn deneyimle, deneyle erge dorulanacam ya da yalanlanacan anlarz. Felsefe, kuramsal doa bi
liminden ok daha speklatiftir, ama gelecein deneylerine ya da
gzlemlerine bavuramaz. yleyse, filozofun anlaym ne do
rulayaca, ne de rtecei iin, tek bana yaltlanm olgular
onu korkutmuyorsa, onun speklatif yetkisini snrlandran ne
dir?. Mantk m? Evet, filozof manta kukusuz sayg duyar; bu
onun balca silahdr. Ama, mantksal bir karsama yalnzca,
mantn kendi iinde yer almayan mantksal ncllerden yap
labilir ancak. Mantk, filozofun ya da kuramsal bilimcinin ara
d hakikat ltn salamaz. Felsefi nermelerin neminin
(ve belli lde de, doruluunun), onlarn eitli bilimlerde ve
pratik etkinlikte uygulanabilir olmasndan karlmas gerektiini
varsayyoruz.

114

Felsefi nemeler, bir tr kuramsal nermeler gibi almabilir.


Bu nerer, hakikatin aranmasnda bilimi glendhiyorsa, pra
tik, dntrc etkinliinde insan silahlandryorsa onlar, bun
dan dolay reel dorulanma olana kazanm olurlar. yleyse
sorun, felsefi nermelerin, i grdkleri im doru olmas de
ildh; soruna byle b h yaklam, Marksizme yabancdr ve bil
diimiz gibi, pragmatizm tarafmdan propaganda edilir. Bizim
grmz; felsefi nermelerm, msaru etkinliin eitlilimin b h
blm olmas lsnde, dolayl biimde snanabildikleri, dzeltebdikleri ve iyiletirilebildikleridir. Bu nokta, speklatif
felsef dncenin bir baka nemli karakteristiini daha ortaya
koymaktadr. Doru olmadklar zaman bile, felsefi nermeler,
bu nermelerin uygulanmas lsnde ortaya kan rtk ya da
ak bh dnceyi (daha byk ya da daha kk b h lde) ta
rlar. Hegel'ci diyalektiin asl nemini, bunu devrimin cebhi
olarak gren Marx ve Engels ortaya kardlar. Gnmzde fel
sefi akldcm gizli anlam ise, onun, "akld" (balca ola
rak, kapitalist) bir gereklikten yana karakteristik savunusunda
ortaya kmaktadr.
Hegelci diyalektik, tarihin btnyle ortaya karrm olduu
byk bir hakikati somutlatrmaktadr. Felsefi akldclk ise,
bel bir tarihsel gerekhi yanstsa ve bu yzden, bh anlam tasa bile, ok byk bir hatadr. Bir zamarar doru olduuna
inanmakla bhkte' sonradan doru olmad ortaya kan d
nceler de bilim tarihinde olduka dikkate deer ve genelkle
olumlu bh nem tarlar.

' Herhalde, Max Plancfc bunu aklda tutuyordu: "Bilimsel bir dncenin nemi,
genellikle, ierdii hakikat miktarndan ok, deerinde yatar... Ama deer kavramm, z bakmndan her zaman, fizik gibi nesnel bir bilime btnyle yabanc g
rrsek, bu zellikle artc gzkecektir ve fizikteki bir dncenin neminin,
yalnzca, onun deen gz nne alnarak hesaplanabilecei olgusunu nasl anlamak
gerektii sorusu ortaya kacaktr," (M. Planck, Vortrge und Erinnerungen,
StuUgart, 1949, s. 282)
115

yleyse, felsefi dncenin, ele alm olduumuz zellikleri,


belli lde, (ve eitli tarihsel dnemlerde) genel olarak kuram
sal dncede -yksek soyutlama dzeylere ula lde zaten vardr. Felsefeye zg olan ey, kavramlar gelitirmenin
speklatif tarz deildir; felsefe kavramyla (ve zel olarak, kimi
felsefi retilerle), onun kategoriler, balangtaki kuramsal
nermeler, vb. ayglyla sanki organik biimde bal olan, d
ncenin speklatiflik derecesidir. Ama, derece bir nicelik ta
nmlamasdr ve felsefenin, br kuramsal inceleme biimleriyle
mctafiziksel olarak kar karya getirilmesini de dlayan, bil
menin felsefi biiminin zgl doasn tanunlamakta bizlere, bu
anlamda, gerekten yardm eder.

3. SEZG, HAKKAT, YARATICI MGELEM


(MUHAYYLE)
Bihnenin felsefi biimini arlkl olarak speklatif diye ni
teleyiimizi, ada bilimin bilme asmdan nemini kantlad
sezginin zmlemesiyle tamamlamak gerekiyor. Diyalektik
maddecilik sezgi kavramm kuatan gizleri datm ve sezginin,
gerekte, nesnel gerekliin duyusal ve aklc yoldan yansmasmn bir paras olduunu gstermitir. Marksist bilgibilim,
sezgi sorununu, yalnzca bilimsel bululara giden yollan izlemek
asndan ele almakla kalmaz; aym zamanda, alglarn isten
meden (bilinli olarak alglanmakszn) bellenmesini ve bunlann,
ayn lde islenmeden ve beklenmedik biimde anmsanmasm,
insanm hi bilmedii, hi farknda olmad ve hi bellemedii
b- eyin "bulunmasn" ieren, gnlk deneyimin zmlen
mesiyle banth olarak da ele alr. rade d bellenmi olan
eyin bu yeniden bilinmesi; bihnte oktan beri yer alm olan
eyin sezgisel olarak yeniden bilinme srecinin, znde, bme
olduunu aklayan Edmund Husserl'in fenomenolojisinde idea
list bir yorum kazanmtr.
116

Sezgi sorunu, felsefenin zgl doasma ilikin anlayla zel


olarak ilintilidir, nk, ikibin yldan ya da daha fazla bir za
mandan beri felsefe, kendi temel greviu oluturan au geni
kuramsal genellemeler iin gereken olgusal temellere sahip ol
mamtr. Ve felsefe, karlat sorulan yantlamay bolayamayacamdan, yalnzca bir tek seimle kar karyayd: ya, kesthimi, sezgisel kany, imgelemi, postulalarm kabuln, vb. ku
ral olarak gerekthen felsefi varsayunlarm byk b h bUme deeri
tadn teslim etmek; yahut da, bilgibilimsel kukuculuk.
Felsefi varsayunlar asla saymacalar (suppositions), yani, insann
onamaya hazr olmad aklamalar olmamtr. Tersine, bunlar
her zaman, ancak muhtemelen doru olabilecek herhangi b h san
de psikolojik adan mutlak olarak badamaz kanlar olarak ileri
srhntr. FUozoflar, "bana yle geliyor ki" gibi bir deyii
asla kullanmamlardr ve onlarn aklamalar hep kategorik b h
nitelik tamtr. Bilgibilimsel adan bu aklamalar, hakl ola
rak, sezgiler biiminde anladabilh; yeter ki, bu sezgi sz haki
katin domdan bilinmesi anlamnda kullanlm olmasn.
Filozoflarn sezgisel savlan, tarihsel koullara, bilim ve
khrn gehme dzeyine bal olarak, eitli biimlerde ne
srlmtr. Kimi zaman, gerekliin duyusal alglanmasma da
yanan inanlar biiminde, kimi zaman, gizemsel ynde, buyururcasma ileri srlen "ilhamlar" biiminde, kimi zaman da, b h ta
km "apak" nermelerin b h mantksal akl yrtme zincirinu
hareket noktas olarak kabul edilmesi biiminde, vb. ortaya
kmlardu:. Ancak her durumda filozoflar, bilinli ya da bi
linsiz olarak, sezgiye gvenmilerdir. Ama, sezginin felsefenin
zgl organon'u' olduu da dnlmemelidh. Sezgi, doa bilimlermde de esash b h rol oynamtr (ve oynamay da srdryor).2
! Organon : Bir felsefenin ilke ve kurallarn oluturan sistem - n,
2 Fiziksel kuramlann kkenini zmleyen Einstein, gzlemlerden dorudan kura
mn temel ilkelerine giden bir mantksal yol olmadm vurgular, "Fizikinin yce
grevi," der, "salt tmdengelimle kosmozun kurulabilecei evrensel teme! yasalaa

117

Sezgicer, felsefenin geliiminin bu zelliini kavradlar ve


sezginin kendisini, eletirel aratrma ve deerlendirme gerektir
diini farketmeksizin mutlaklatrdlar. Felsefenin zgl doas
nn, aslnda, onun balang nermelerinin sezgisel yoldan bu
lunmas olduunu savundular.
Aklclarn ve ayrca, 17. Yzylda kimi ampirisistlerin
(John Locke) sezginin bilme asndan tad neme verdikleri
byk deer mantm, mantksal tmdengelimin ve tantlamanm
kmsenmesi anlamma gelmiyordu; aklcln ideali matema
tiksel yntemdi. Bu yzden, aklclar sezgiciler olarak grmek
kaba bir hata olacaktr. Bylesi bir yaklam, sezginin bilme a
sndan nemini her onaym, sezgiciliin konumlarnm onay lanmas demek olduu anlarmna gelecektir.
Sezgicilik, sezgiyi akld gereklii bilmenin mantkd bir
edimi olarak yorumlayan akld b u retidir. Henri Bergson,
entellektel sezginin olanakszhmn kantlanmasnda Kant'n
sekin bir hizmeti olduunu ne srer. Ama Bergson, bundan,
Kant'm kendisinin asla dnmedii bir eyi karsamaya; yani,
dnyanm zgl felsefi grntsnn temelini oluturan entellek
tel st (sper entellektel) sezginin biricik olanakb sezgi olduulamaktr. Bu yasalara giden bir mantksal yol yoktur; ancak, deneyimin yakmik
duytilarak anlalmasma dayanan sezgi bunlara ulaabilir." (A. Einstein.
GrdUo Kadanyla Dnya, s. 22). Einstein' bu deerlendirmesinin sezgi
nin, mantkd bir sre olarak anlalmasyla bir ilgisi olmad aktr. Bu, daha
ok, sezgisel bir sonucun, bir dizi tmdengelimlerden karlm bir sonu olma
yp, kuramsal aratrmann sreklilii iinde bir tOr kopu; entellektel yetenein
belli bir derecesinde, sezgisel bir sonuca gtren bilgi ve deneyim birikimine da
yal diyalektik bir srama olduunu dndrmektedir.
Bu dncenin donlanmas asndan, N. N. Semyonov'un derin gzlemine ba
vurabiliriz : "Bilimsel dnceyi, biim.sel matematik mantm belit postula ve
teoremlerine sk skya bal kalmas lsude, yalnzca bu lde 'mantk.sal' ve
'aklsa!' kabul etmek gerekseydi, o zaman, gncel olarak uygulanan bilimsel d
ncenin akld grnmesi kanlmaz olurdu. Bu durumda bilim, bir akl hasta
nesine benzemeye balar: Buradaki dzen grnts, bu dzeni yalnzca altst etme
dleri gren hastane sakinleri tarafndan deil de, hastabakclarm mantklar yar
dmyla salanr." (N.N. Semyonov, Maksist-Leninist Felsefe ve Doa Bilimlerin
Sorunlar, Kommunist, 1968, No. 10, s. 62)
118

unu karsamaya giriir. Anlk, der Bergson, kkeni ve ilevi


bakmmdan esas olarak pratiktir, ii de "eylemlerimize yol gs
termektir. Eylemlerde bizi ilgilendiren ey, bunlann sonucudur;
eree ulald srece aralar pek az nem tar."! Kendisine
gre cansz ve duraan olan maddi nesneler dnyas ile anlc ara
sndaki balanty vurgulayan Bergson, bu Fransz sezgici, her
eym temelinin ve kkeninin saf sre, bunun yan rnlerinin de
madde ve anlk olduunu ne srmtr. Sezgi yoluyla alglanan
ey bu maddi olmayan sredh, bu metafizik zamandu.2
Bergson, her byk felsefi sistemin temehnin "birincil sezgi"
olduunu varsayar; yleyse filozof, bir tmdengelimler sistemi
olarak bunu dile getirmeye alr. Bununla birlikte, dnyanm
sezgisel grnts, mantk yoluyla yeterince dile gefhUemez; bu
"yaln, sonsuz derecede yaln bir eydir ve ylesine olaanst
lde yalmdr ki, filozof bunu asla dile getirememitir. Ve filo
zofun, kendi tm yaam boyunca konuuyor olmasmm nedeni
de budur. nce bulduu forml dzeltme ve sonra da, bu d
zeltmeyi yeniden dzeltme zorunluluu duymadan, kafasmdaki
eyi formle edemezdi."3
Bergson'un hatas, "birincil sezgiler"in felsefenin balang
nermeleri olduu inancnda yatmyor. Onun hatas, sezgiyi akld olann akld yoldan bihnmesi olarak yorumlamasndan
ileri geliyor; en bataki felsefi nermelere giden herhangi bir
baka, sezgisel olmayan b h yolun Uke olarak olanaklhn, ya
! H. Bergson, (Euvres, Paris 1959, s. 747.
2 Bu yzden sezgicilc, yalnzca, bilme sresinin belli bir yorumunu deil, yansma
ile yanstlan gereklik aasndaki niteliksel ayrmn znel yoldan ortadan siliniini
de kapsar. Nesneleri sezgiler olarak gren, yani, bilen kiiden bamsz bir varla
sahip olduklanm reddeden Benedetto Croce'un durumu byledir: "Kavram yoluyla
bilme nedir? eyler arasndaki ilikilerin bilinrae.sidir; eyler sezginin zdr."
Sezginin bilme asndan neminin onamp, buna deer verilmesinin sezgicilikle ya
da genel olarak idealizmle bir ilgisi olmadn gstermek iin, sezgisel idealizmin
bu ontolojik yann vurguladk. Felsefe tarihi, yeri geldiinde bunu kantlamakta
dr.
3 H. Bergson, (Euvres, s. 1347.
J19

da bunun tmdengelim, tanmlama, ama, vb. durumunda, man


tksal (kuramsal) anlatmnn olanaklln bir yana atyor.
Felsefenin kendi tarihinde, iler bundan ok daha karmak ol
mutur. Thales, her eyin sudan kaynaklandn aklarken,
kendi kuramm destekleyecek olgular aktaryor (Aristoteles bun
lar bize sylemektedir) ve mantksal savlar tretiyordu, ama bu
kukusuz yeter deildir. Deneyim ve bilgiye dayand iin,
Bergson'a karn, birincil deil, ikincil demek daha doru olacak
olan sezgi, olgulara ve kantlara yardm eder. Byle olsa bile, ol
gular ve bgi, temel bir felsefi inancn temelini kantlamaya ye
terli deildir.
Ampirik ve kuramsal verilerden yoksunluk, yalmzca, antik
dnyanm felsefesinin karakteristii deildir. Felsefe, evrenin ge
nel biimlerini bilmeye alr, oysa elindeki veriler her zaman
tarihsel olarak smrUdr ve bu anlamda da yetersizdir. "Bu yz
den insanlk," diye yazyordu Engels, "kendisini bir eliki ile
kar karya bulur; bir yandan, tm i ilikileriyle dnya siste
minin ayrmtd bir bilgisini edinmek durumundadr ve te yan
dan, hem insanlarm, hem de dnya sisteminin doas nedeniyle,
bu grev asla tam olarak yerine getirilemez. Ama bu eliki yal
nzca iki etkerun -dnya ve insan- doasnda yatmaz; bu, ayn
zamanda, tm entellektel ilerlemenin de ana dayanadr ve
zmn, srekh olarak, gnbegn, insanlm sonsuz ilerleyen
evrimi iinde bulur..."
yleyse, ampirik ve bilimsel bilginin bireimi genelde asla
tamamlanamaz. Btne, genele, sonsuza, kalc olana ilikin fel
sefi (ve ayn zamanda da doa bilimsel) anlaya; bunlar kendi
dnemlerinin bilimsel verilerini gerekten biretirdii durum
larda bile, srekli olarak, yeni bilimsel bululann nda d
zeltmeyi ve gelitirilmeyi gerektiren bir varsaym karakteri veren
budur.

1 F. Engels, nti-Dlring, Moskova 1969, s. 50.


120

Filozof, doa bilimciden ayn olarak, evrensel, sonsuz, kabc, btn, vb. zerine dnmeyi kesemez. "Metafizii" bu yana
atsa ve araturmasm, bilerek, yalmzca, szgelimi epistemolojik
somnlar zerinde younlatusa be, bu alanda kuramsal bireim
yapmak, genel ve zorunlu bir nem tayan sonular formle
etmek greviyle mutlaka kar karya kalr ve byle bir bireim
ve bunun gerektirdii sonular, bunlarm gerek duyduu bol am
pirik veri zerinde asla kurulamaz. Daha yakndan incelendi
inde, bu gln kuramsal bilginin tm alanlarmda var olduu
ortaya kar, nk tmevarm her zaman eksik kalr ve doa bi
liminin formle ettii bir yasarm evrensellii, kuramsal bakundan, bunun olgularla dorulanmas lsnde, kantlanm ol
maz. Ama, bu yasay dorulamayan olgularm da bulunduu, ku ramsal olarak anlalabilir. Doa bilimcileri buna aldrmazlk
edebilirler, nk evrensellii niteliksel adan smrl ve gereki
yorsa, niceliksel adan da snrlandnlabilecek belli bir yasaya
gre hareket eden snrsz sayda fenomen vardr.' Neym hem ni
teliksel, hem de niceliksel olarak en genel ve snursz olduunu
bilme zlemini eken felsefede ise durum farkhdu.
Kant'm, bilme sreci asndan temel olarak grd retici
imgelem yetenei, kukusuz, felsefede her zaman belli bah bir
rol oynar, yeter ki bu yetenek, her ampirik veriden bamsz ve
bunlar nceleyen ampirik bir varlm a priori zihinsel yaplan
drlmas olarak deil de, maddeci adan yorumlansn. Kant,
"saf' akd yeteneiyle ilgili aklc bir yanlsama olarak grd
entellektel sezginin, deneyimin snrlar tesine giderek bilgiye
sahip olabileceini reddetmitir. Bu anlamda entellektel sezgi
gerekten olanakszdr. Bununla birlikte, entellektel sezgi kav' Niels Bohr, kuantum kuranmn felsefi yoramunun ziimtennesinde bu durumun
pozitif bilimsel nemini yle belirtir; "Bilimde sk sk olduu gibi, yeni bulu
lar, o zamana dek vazgeilmez, gibi grlen kavramlarn zorunlu olarak snrlandr
lmasma yol at zaman, nceleri ehkili bile gzkm olan fenomenleri ilikilendimek asndan daha byk bir g ve daha geni bir gr ac edinme ans
na sahip oluruz." (N Bohr, Atom Fizii ve nsan Bilgisi, Londra 1958, s.
5-6).
121

ramnn, Kant'n hakl olarak kar kt 17. yzy aklch


ruhunda yorumlanmamas gerekh. ada bihm, sezgiyi bilimsel
biimde, bilim adamnn yaratc imgeleminin, yani, olgular,
bilgi ve aratrc mcelemeye dayanan imgelemuim ayrlmaz bh
esi olarak izlememize izin vermektedh.
yleyse, Marksist felsefenin sezgicie kar kmasmm ne
deni, sezgicihin sezgmin varln onamas, oysa diyalektik
maddeciliin bunu reddetmesi deildh. V.F. Asmus yle yaz
yor: "Bilgiye ihkin bir olgu olarak sezginin her biimi, bilme
alanmda, bu alanla ilgili herkes asmdan, var olan, reddedilemez
bir gereklikth-. Ama, b h bilgiye ikin b h olgu kuram olarak
her sezgi kuram, ister idealist, ister maddeci, ister metafizik, is
ter diyalektik olsun, felsefi b h kuramdr."'Dolaysyla, sorun,
bir dizi karsamalarn tutarl mantksal tmdengehminden temelh farkl olan zgl b h bilme yeteneinin var olup olmamas
de, gerekliin bu biimde yansrmasttun nasl olanakl olduu,
bunun, tek tek bilen kiinin kendi bgi ve deneyimiyle nasl
ilintili olduudur. Eer Newton, efsanedeki gibi aatan b h elmanm dtn farkedip, evrensel ekim yasasm "bhdenbire"
bulduysa, onun bu sezgisinin ardmda koskoca b h sorunlar yelpa
zesinin uzun uzadya incelenmi olmas yatmaktadr; mein,
Galileo'nun, byk ya da kk tm cisimlerin eit hzla d
tkleri yasasm buluu da byledir. yleyse sorun; bme tari
hinde, bilimsel, elethel inceleme yntemlerini uygulama ve bu
bilme yeteneini smama olanaklarm bulmada her zaman karlaan sezgi olgusunun doru olarak yorumlanmasdu.2
' V.F. Asmus, Felsefe ve Matematikte Sezgi Sorunu, Moskova 1965, s. 60
(Rusa)
2 V. Steklov, sezginin elerinden birinin, grnmlerin ayn ayn rneklerini gz
lemekten bir yasa karma yetenei, yani, eksik tmevarma dayal doru sonu
lar karma yetenei olduuna iaret etmitir. "Piza Katedrali'nde sallanan lambaya
binlerce kii bakm, ama Galilei dmda hibirisi, bu olgudan bir sarkacn salinm genel yasasn karmay dnmemitir tule. Ama bu, Galilei iin, her sarkaca
uygulanabilecek ezamanllk (kukusuz yaklak olarak) yasasn retmeye yetti."
Bunun sezginin kendi mantksal (ve psikolojik) doasn bize zetlemediini sy722

Hakikatin dolaysz algs biimindeki sezgi anlay, yani,


hem 17. yzyl aklclarmn, hem de aklcla kar olan sezgicilerin savunduu bu anlay, aika tutarsz bir anlaytr; nitekim,
doa bimi ve felsefe tarihi yanl sezginin saysz rnekleriyle
doludur. "Szmona sezgiye gvenmek sk sk da yanlglara yol
amtr", diyor Hans Reichenbach.' Mario Bunge, ciddi incele
mesi 5ez^j ve Bilim' de, idealist sezgi anlaylarn adamakll
eletirir ve sonra da, kendilerini duyusal alg, imgelem, "hzlan
drlm tmdengelim", deerlendkme, vb. imde ortaya koyan
sezgi biimlerini somut biimde ele alr. Sezginin idealist yoldan
fetiletirilmesini kmamakta ve bilimin yalnzca byk bulular
deil, ayn zamanda saysz hatalar da borlu olduu bu bilme
biiminin hem abartlmasna, hem de kmsenraese kar
kmaktadr. Bunge'nin vard u sonula, san hemfikir olma
dan edemiyor: "Sezginin eitli biimleri, yararl ohnalan isteni
yorsa denetlenmelerinin gerekmesi bakmndan bilmenin ve akl
yrtmenin br biimlerine benzer. Duygusal sezgi ile saf akl
arasmda yer alan entellektel sezgi verimlidir. Ama denetim d
mda, ksurla yol aar. "2
yleyse, sezginin yanlmaz olduu inancndan daha aldatc
bir ey yoktur. Bu doru, sezgiciler tarafndan bile dolayl bi
imde onanmaktadr; nk onlarm her birisi, teki filozoflardan
(sezgiciler de iinde) farkl olarak, sezgisel biimde alglanm
hakikat zerinde tekelci bir hak sahibi olduuna inanmaktadr.
Sezginin felsefenin zgl organon'u olduu sav, bilimsel felse
fenin temelden olanakszlnn kabuln gsterir. Felsefede,
sezgi, grdm kadaryla, kuramsal bilimde, yaratc sanatta ya
da buluta olduundan daha byk bir yer tutmamaktadr. Ama,
tpk sanatmn zel sezgisinden sz ettiimiz gibi, zgl bir fellemek gerekmez; ama fel.sefi adan bu, sezgiyi nesnel gerekliin yansmasyla
balamakta ve ayrca, hem doa biliminde, hem dc felsefede bol bol rasanan ha
tal sezgilerin bgibilimsel temellerini de onaya koymaktadr.
' H. Reichenbach, Zamann Ynelimi, Berkeley ve Los Angeles, 1956, s. 16.
2 M. Bunge, Sezgi ve Bilim, New York 1962, s. 111

123

seS sezgiden de sz etmek acaba anlamh olur mu? Bilginin fel


sefi biiminin zglln yadsunak sama olacaktu", ama bunun
felsefi sezgiden daha baka b h ey olmadm sylemek daha da
az inandrcdr. Felsefi retilerin zmlenmesi, bilginin felsefi
biimindeki greli birhin belirli temel farklar, kartlklar ve
elikileri kucaklad sonucuna gtrr. Kimi filozoflar, her
durumda znel olarak, sezgisel inanlardan hareket ettikleri
halde, kimUeri, tam tersine, bhnin ve gndelik deneyimin sap
tad olgulan hareket noktas olarak alrlar.
Felsefi yaraclm psikolojisi hi aratrlmam bh alandr,
ama eldeki kark olgularm (mein filozoflarm kendi dnce
lerinin nasl biimlendii konusundaki deerlendirmelerinm)
gzden geirilmesi, zel tr b h felsefi sezginin varlm kabul
etmek i^in hibh olgusal gereke sunmamaktadu". Kendi z fel
sefi yaratchklarma yollama yapan sezgiciler, bizden byle b h
eyin kabuln istiyorlar, ama onlarn aklamalarm tant olarak
alsak be, sezgiye, yalnzca, onlann tikel felsefi ahmalarnda
zel bh rol tanyabiliriz. Ne var ki, ou filozoflar sezgici deil,
sezgicie kardrlar.
Ne lde iten olurlarsa olsunlar sezgicilerin yapt tamkhm bilimsel zmlemesi; onlarm br filozoflar, felsefi gele
nekler, bilimsel veriler, belli tarihsel koullar, vb. tarafmdan et
kilenme derecelerini aka kmsediklerini ortaya koyuyor.
Sezgici retilerde, genellikle sezgici olmayan br kuramlarn
ak etkisi altnda biimlenen dnceler, hep daha nceki tm
felsefi gehimden btnyle bamsz "birincil sezgiler" olaak
yorumlamyor. Bergson'da zel olarak gze arpar bu. Onun te
mel dnceleri Almanya ve Fransa'daki akldclk geleneinin
etkisi altmda biimlenmitir; onun "oluma metafizii", 19. yz
yl sonlarnda gerek felsefede, doa biliminde, yzeysel olsa bile,
hemen hemen evrensel bir onay kazanm olan gelime ilkesini
akldc bir yoldan yorumlamakladr. Bergson'un Kant, Hegel,
Schpenhauer, Dillhey, Maine de Biran, Bouirou.v, Darvvin ve
Spencer ile doabilimsel maddecilim savunucularna kar m724

tumunun zmlenmesi; felsefe tarihinde sk sk en zgn sistem


diye betimlenmi olan onun sisteminin yaratlmasmda, sezgmin,
tartmasz biimde, en az rol oynadm ortaya koymaktadr.
yleyse, bilmenin bu iki zellii (sezgi ve speklasyon-),
her kuramsal incelemede var olmakla birlikte, tpk speklasyon
gibi sezgi de bilginin felsefi biiminin zgl bir zelliidir, i
Felsefi dncenin, dncenin yalnzca bu tarzna zg olan
zelliklermin varln karsamak iin, burada aka hibk ne
den yoktur. Sz konusu olan ey, speklasyon ve sezginin felse
fede kullanma derecesidir. Ne var ki, farkl felsefi retilerde
ve felsefenin tarihsel gelimesinin farkl aamalarnda, bu l
nemli lde deiiklie uramaktadr.

4. FELSEF BR NCELEME TARZI OLARAK


YORUMLAMA
O zamana dek bilinmeyen fenomenlerin, srelerin, zellik
lerin ve bunlar yneten yasalarn, bu yasalar pratik olarak
uygulama yol ve aralarmm bulunmas -ite, bilimin dorudan
ve aralarla yapt gzlemlere, betimlemeyle, deneyle, olgularm
kuramsal zmlenmesiyle, genellemelerle, zel aratrma ve s
nama yntemleriyle, vb. yerine getirdii ana grevler bunlardr.
Felsefe ise hibir deney tekniiyle, hibir gzlem aracyla, hibir
kimyasal ayrala donatlm deildir; tm bunlarn ve br ek
sikliklerin yerine, soyutlama gcnn geirilmesi gerekmektedir.

' Lois de Broglie, sorunun bu yannn hem sezgi, hem de felsefe anlayyla olduka
ilgili olduunu vurgular. Bilim, diye yazar, "temelde ve yntem bakmndan
znde aklc olduundan, en parlak fetihlerini ancak anlkn gzupek sramalarlyla yapabilir; burada, kati akl yrtmenin ar zincirlerinden kurtularak, imgelem,
sezgi ve rakiklik denilen yeteneklerle oyuna girer" (Louis de Broglie, Sur les
sentiers de la selence, Paris 1960, s. 354). Broglie'nin imgelem (kukusuz,szn olaan anlamnda anlalmamaldr bu), sezgi ve rakiklikte bir ve ayn
bilme yeteneinin anlatmn grmesi olduka ilgintir.
125

Filozofun elinde, kendi kiisel gzlenyle elde ettii olgular,


yahut zel bilimsel aratrmayla saptanm olgular vardr.
Kimyac eylerle dorudan iliidli olduu halde, filozofun elin
deki malzemenin ou, eylerin bilimlerden ve baka kaynaklar
dan derlenmi bilgisidir. yleyse, felsefe, her durumda, imdiki
dall budakl ve gelimi uzmanhk bimleri anda yaadmdan, bilhn ve pratikle donatlan az ok hazr ve smanm olgusal
verilerle, toplumun maddesel ve tinsel yaammdaki kimi feno
menlerle ilgilenmekte, buar bir btn olarak ve btnleti
rilmi dnya gr olarak kavramaya, genellethmeye ve yo
rumlamaya bakmaktadr. Bu felsefe de bulularm gerekte ola
nakszl anlamna m geliyor? Hayu, durum kesinlikle byle
deildir. Sorunun z udur ki, felsefi bulular daha nceden
elde edilen bilgiye, felsefe tarafmdan zmlenen, deerlendhilen, ksacas, yommlanan bilgiye dayanmaktadr.
Yorumlama, kuramsal incelemelerin tmnde ve bilginin her
alanmda nemli bh rol ojmar. Elngels, Leverrier'in Neptn geze
genini bulmasn byk bir bilimsel baar olarak nitelemith.
Leverrier, br astronomlarm saptad olgulan zmleyerek, o
zamana dek bilinmeyen bh gezegenin var olduu sonucuna vard
ve bunun grlebilecei noktay hesaplad. Bu bulu, astronomlarca bilinen olgularm yorumlanmasna dayanyordu. Ama bun
lan yorumlamak iin, Levenier gibi, gne sistemimizde baka
bir gezegenin daha var olduuna inanmak gerekiyordu.
B h inceleme yntemi olarak yorumlama, bugn, kuramsal
aratrmann geliimi, matematiksel yntemlerin uygulanmas,
vb. sayesmde doa bilhnlerinde, gemite olduundan ok daha
arlkl bir rol oynamaktadr. ada bilim, yorumlama kavramma eitli zel anlamlar vermitir. V.A. Shtoff yle yazyor:
"Bilimsel bilmede kullanlan tip yorumlama gzlenebilir: 1)
mantksal-raatematiksel sistemlerde biimsel simgenin yorumlan
mas, 2) matematik bimce yaplan denetlemelermin yorumlan
mas, 3) gzlemi deneysel verilerin ve saptanm bilimsel olgu126

lann yorumlanmas." Yorumlama tiplerinin bu smflandjrmayla bitmi olduu burada iddia edmiyor, nk, yazar, balca olarak matematik, mantk ve doa bilimiyle ilgilenmektedir. Yine
de bu, yorumlamanm bitimdeki rolnn artti grn doru
lamaktadr. Ancak biz, yorumlamamn felsefedeki zel rol soru
sunu neden ortaya atyoruz? Nedeni basittir: Herhangi bir uz
manlk biliminde yorumlama inceleme yntemlerinden yalnzca
biri olduu halde; olgu toplama ve ham malzemeyi ileme ie
girmeyen felsefede ise, deyim yerindeyse, belirleyici bir nem
tar.
Gemite filozoflar, doa bilimlerim sk sk byk bulularla
zenginletirirlerdi. Felsefe ile uzmanlk bihmleri arasndaki uu
rum grece dar olduu iin bu olanaklyd. Descartes ve
Leibnitz, yalnzca filozof deil, ayn zamanda da yetkin birer
matematiki ve doa bilimciydiler. Doa biHmi, nitehk olarak,
byk lde ampirikti ve onun kuramsal sorunlann, kimi se
kin bilimsel bulular ngren, hatta speklatif terimlerle for
mle eden felsefe (doa felsefesi) ele ahyordu. Alman doa bi
limci Lorenz ken bunun canl bir rneini oluturmaktadr.
"ken, dnce yoluyla, protoplazmay ve hcreyi buldu, ama
bu konuyu doabilimsel aatirma dorultusunda ilemek kimse
nin akima gelmedi. "2 Kuramsal doa biUminin daha sonraki ge
liimi, doa felsefesini nceki neminden yoksun etti; nk ar
tk o, felsefenin ulaabildii gndelik deneyim smrlarrun ok
tesine gemi olan bu bilimin bulularm ngremezdi. Doa
felsefesi, bugn de var olmay srdrmekle birlikte, artk, tarih
sel bir anakronizm 3 durumuna gelmitir.
Bylelikle, uzmanhk bilimleri ile zgl bilimsel aratrma
yntemlerinin geliimi, yeni fenomenleri ve doa yasalarn a
a karmada felsefenin roln giderek azaltm, ama aym za' V.A. Shtoff, Modelletinnc ve felsefe, Moskova 1966, s. 169 (Rusa),
2 F. Engels, Doann Diyalektii, Moskova 1972, s. 207.
^ Anakronizm: Bir kimse, olay ya da eyi ait olmad zamana koymak - n.
727

manda da, hem doa bihmi, hem de felsefenm kendisi im zo


runlu b h ey olarak, doa bilimsel bulularm felsefi adan yorumlanmasmm nemini artmmtr. Bu yorumlama, ontolojik ka
rakterini srekli zerinden atmakta ve bilgi kuramyla giderek
daha ok ilinti duruma gelmektedir. O, yalnzca, doa bilimsel
bulularm felsefi bir zeti olmanm ok tesinde, bunlarm anlamlarnm eletirel, bilgibihmsel aklamasm sunmaktadr. 19.
yzyl sonunda fizikte ortaya kan bunahm, Lenin'in zm
lemesi, doa bimindeki kazanmlann bilimsel-felsefi adan
yorumlanmasmn arpc b h meidh.
Her yorumlama olgulardan, yahut, olgu saylan eylerden
hareket eder. Onun anahtar ilevi, bu olgular (yahut, olgu say
lan eyleri) aklamak, bunlarn br olgularla ilikisini ortaya
kamak, bu olgularm bal olduu samlan deerlendhmek, ge
rekiyorsa bunlan gzden geirmek ve yeni sonular karmaktr.
Felsefeler, hareket noktalar olarak aldklan olgularla (ya da varsayunlarla) ve aynca, bu olgulara giydirdikleri anlam ve yorum
larla ayrt edilirler.
Aquino'lu Thomas ve Hegel mutlak, kutsal bir akhn varh
anlaymdan hareket ediyorlard. "Skolastiin prensi", kutsal ak
im dnyann dnda, dnyaya sonsuz lde stn olduuna ve
onu bir hiten yaratm olduuna inamr. te yandan Hegel, kut
sal akhn dnya dmda, var olmadn, nk onun, nasl ayn
zamanda insan akimin zn kuatyorsa, dnyann da zn kuattm savunur. Dolaysyla, kutsal olan ve insani olan bhbhinden pek uzak deildir. Bu kart (idealist dnme erevesi
iinde) anlaylar felsefede yorumlamann rolnn ne lde
nemli olduunu gsteriyor. Verilen rnek, unun iin daha da
nemlidir ki, her iki dnrn de balang nermeleri olgular
deil, kendileri iinde, dnyanm belli, teolojik bir yommlamma
varan ve Hegel'de, en sonunda, kendisine uymayan biimiyle
atmaya girecek lde, reel ierikle dolu olan varsaymlardr.

128

Bir kavramn herhangi bir tanmlam, (kukusuz, bu yahuz


ca mmkn tek tanmlama deilse) bir baka yorumlamayla, yani
bir baka tanmlamayla tamamlanan bir yorumlamadr; ama
bilimde somutluk, farkl tanmlamalarn birlii olduundan,
byle hi ey ou zaman sz konusu dedir. yleyse, bu farkl
yorumlamalar, birbirlerini dlayabilecekleri gibi, tamamlayabi
lirler de; ikinci durumda bunlar, kural olarak, yaln biimde
zetlenemezler, bunlar birletiren kuramsal sonu iinde gz
nne almrlar. i
Yorumlama, herhangi bir biimde kuramsal incelemeden
ayrlamaz, nk bu sonuncusu, yalnzca olgularn bir aklan
dedir; yani kuramsal inceleme her zaman belli varsaymlar,
kuramsal nclleri, tmdengelimleri, vb. kullanr. Yeni - pozitivistler, irdeleme ilkesi zerinde alrlarken, asimda, ampirik
nermelerin doruluunun lt olarak alnabilecek, gzlenen
eye ilikin katcsz aklamalar olarak "protokol aklamalar"n bir yana koymaya abaladlar. Bu aba, bildiimiz gibi,
istenen sonular veremedi ve sonunda, yeni-pozitivistler, her
aklamanm bir yorumlama olduu, nk bunun, aclanan eyi
1 Lajos Jnossy, doa biliminde belli fenomenlerin faskl, ama eit lde (belli bir
bilgi dzeyinde) geerli yorumlarnm olanakl olduuna iaret eder: "Michelson Moriey deneyini ve benzeri deneyleri Einstein'in yorumlamas, mantk asndan
olanakl tek yorumlama deildir. Einstein'den nce Lorentz ve ondan bamsz ola
rak da Fitzgerald etherin variin varsaymlard. Onlar, etherie balantl elektro
manyetik fenomenlerin Maxwel denklemleriyle betimlendiine de inanyorlard...
Lorentz-Fitzgerald yorumlamas, matematiksel olarak, Einstein'inkinden farkl de
ildi; ister Einstein'in isterse Lorentz - Fitzgeraid'n bak asn benimseyelim,
artk deneysel olarak zlm olduunu kabul edebileceimiz tm fizik sorunlar
iin ayn yantlar elde edebiliriz." (L: Jnossy, "Fiziksel Aratrmada Felsefenin
nemi", Felsefenin Sorunlar iinde, 1958, No. 4, s. 99. Rusa). Fizikten
ayn olarak felsefede, bylesine temelden farkl ve eit lde geerli yorumlamalar
olanakszdr. Bu yzden felsefede, farkl yorumlamalar farkl eilimlerin anlatm
dr ve her zaman, birbiriyle polemiksel bir iliki iindedirler. Yine de, kart felsefi
yorumlamalarn, her zaman, birbiriyle doru - yanl ilikisi iinde olduklarn
varsaymak yanl olacaktr; hakikat, sk sk, elikili her iki yorumlama da redde
dildii zaman ortaya kar. rnein, tarihsel zorunlulua ilikin bihmsel anlay,
hem kaderciliin, hem de iradeciliin (voluntarizmin) reddedilmesini ngrmekte
dir.
129

semeyi ve onu; br olgularla iliki iine sokmay ngrd


sonucuna vardlar. Bertrand Russell, grelilik kurammm, gne
merkezli ve yerkre merkezli sistemler arasndaki fark, bir ve
ayn olgunun farkl tipten yorumlanmasna indirgediini savun
mutur: "Eer uzay salt greliyse, 'dnya dnyor' ve 'gkyz
dneniyor' aklamalan arasmdaki fark da salt lafta kalr: her iki
aklama da, ayn fenomeni farkl betimleme yollar olmak du
rumundadr." Kukusuz, aklamanm yorumlamaya dnt
rlmesi kabul edilemez, ama u da tmyle aktu ki, bu tanma
ilemi, belhtik ya da rtk varsaymlar ve dolaysyla, ehli
yorumlamalar da dlamamaktadr.
Her yorumlama, sahip olduumuz bilginin, incelemek iste
diimiz olgulara uygulanmasn gerektirh. Hakikatlerin deil,
bilginin uygulanmasmdan sz ediyoruz, nk bunlar b h ve ayn
ey deildh. Ptolemaos'un sistemi doru deildi, ama belli gz
lemleri zetliyordu ve kimi doru sanlan da ieriyordu, ana
gre bilimseldi ve belli fenomenleri aklamaya ve kestirmeye de
olanak verdi. Felsefede, bilgi ile hakikati kartrmaktan kammak zellikle nemlidh. Bihm adamlar ya da filozoflarca eitli
zamanlarda ne srlm ve doru olarak kabul edilmi olan
yanl nermelerin en tam bilgisi, zorunlu olarak bizlere, haki
katin bilgisini vermemektedh; te yandan, hatann bilgisinin de
hakikati renmemize yardm ettii teslim edilmelidh.
Yorumlamanm kuramsal temeli olarak bilgi, ancak eylerm
bilgisi olabilh. Demokritos'un mutlak olarak smsk, blnmez
atomlar ve mutlak boluk anlay, hakikat eleri ierdei iin,
dnyann yorumlanmas asndan kuramsal bir temel salam
olmakla birlikte, gerekte, fenomenlerin niteliksel eitliliini
aklama olanam smrlamtrr. Ancak, Democrims zamannda,
doal fenomenlerin sonsuz niteliksel eitliliinin henz ne ak
lanmas, ne de betimlenmesi olanaklyd.

1 B. Russell, nsan Bilgisi,

Londra 1956, s. 33.


130

Yorumlama, bilginin yalnzca karakterine (bata, onun


iinde yer alan nesnel hakikate) de, onun hacmine de baldr.
Eski Yunan fUozoflan, son derece smul bir kuramsal bilgi biri
kimine (bunun ou da, hakikatin yalnzca elerini ieriyordu)
sahip olmakla birlikte, gerekliin btnlemi, yani felsefi, bir
yorumlamasm vermeye altlar. Yorumlamann kuramsal te
meli e yorumlamamn kendisi arasndaki bu ak uyumazhk,
onlan kamimaz biimde, kof, hatah ve zaman zaman da fan
tastik sonulara gtrd.
Bimin gemesi, bilginin hacmini srekli artrmakta ve bi
limsel aratrma ve smama yntemleri de, bilgiyi nesnel hakikate
daha fazla yaklatrma eilimi tamaktadr. Yine de, yorumlama
olanaklar her zaman eldeki bgiyle suuridr ve bunun hacmin
deki bir art, onaylanabilir bir modele gre, yorumlamamn t
zn ve biimini de deitirmektedir. Bu, her bilim asmdan,
ama hepsinden ok, felsefe asndan geerlidir. Felsefe, ayr fe
nomenleri yorumlamaya de, ama bunlarm ok biim btn
lklerini, var oluun temel biimlerini ve onun bilgisini yorum
lamaya bakar. yleyse, felsefede doanm, maddenin, bincin,
vb. farkl ve hatta birbirini karlkl dlayan yorumlarmm her
zaman var olmu olmasma amamak gerekiyor. Bu bak asm
dan, filozoflann hatalar, gncel olgularn yanl yorumlanmalan
olarak alnabilir ve nitekim, onlarm balang nermelerinin,
aklamalar olmayp, olgularm yorumlanmas olduu ortaya
kar. Bununla birlikte bu, felsefede hakikatin elde edilmesi olanama gvenmemek iin bir neden oluturmaz; nk felsefi
yorumlama, bginin herhangi bir baka biimi gibi, sonunda,
bilimin ve pratiin salad koskoca bir tamtlar kitlesiyle do
rulanr ve yadsnr.
Doa biliminde, belli olgular belirU bir kuramm konumlarmdan yorumlama abas, devresel biimde, yeni kuramlar olu
turmay ya da esfcUerini esasl biimde dzeltmeyi zorunlu kl
maktadr. nermelerinin ou deneyle, olgularla dorudan ka
ntlanamayan ya da rtlemeyen felsefede ise byle bir zo131

runluluk yoktur. Ancak, olgularn birikimi, bilimsel bulularm


ve sekin tarihsel olgularn oalmas felsefeyi, gereklii yo
rumlamasn deithmeye zorlamaktadr. Klasik mekaniin ge
liimi mekanik maddecilii ortaya kard halde, maddenin de
viniminin mekanik olmayan biimlerinin baaryla aratrlmas
doanm mekanik yorumlanmasmn dayamkszhu ortaya koy
du. Psise'nin doas zerine bilimsel bilginin ilerlemesi, ou
idealistleri, beden ile ruh arasndaki iliki zerine eski safdil
grlerinden vazgemeye zorlad.
Tarihsel deime sreci, doanm, toplumun, insanm ve onun
bilgi edhme yetenemm felsefi yommlanmasmm geliimi konu
sunda inceleme yapma tarihsel - felsefi bilimin nemli grevle
rinden bhini oluturuyor. Bu tr aratumalar sayesmde, felsefe
nin b h hatadan brne srklenmi olduu izleniminin stesin
den gelebiliyor ve felsefi bilginm esiz b h biimde ilerleyen ge
liimini, felsefi tartmann geliimini ve uzmanlk bilimlerinm
felsefe zerindeki yararl etkisini izleyebiliyoruz.
Getiimiz yzyln burjuva felsefesinde, felsefeyi pozitif
bilimlerle kar karya gethmek iin yeni b h dayanak bulmak ve
bunu pekitirmek abalaryla balantl olarak, yorumlamanm
bilme asmdan tad nemi gzden drme yolunda artan b h
eilimle karlalmaktadr. Wilhelm Dilthey'e gre yorumlama,
ancak olas bilgiler veren, zgl doabilimsel b h inceleme tar
zdr. Dilthey, zihinsel alandaki bilimsel yntemleri nedensel
ilikilerin aratrlmas, varsaymlarn gelithilmesi kendi gr
ne gre yahnzca an kutuplatrran "aklayc psikolojiye" sal
drr; ona gre, anlkn yaam, d doannkinden farkl olarak,
bize dorudan verilmi olan ve bu yzden, sezgisel olarak bi
linmesi gereken b h eydi. Dilthey yle yazar: "Doay akla
yabiliriz; ruhun yaamn ise anlamamz gerekiyor."' Yorum
lama ve aklamaya kart olarak, Dilthey, bilincin ieriinin.

1 V/. Dilthey, Gesammelte Schriften, Stuttgart, 1957, V . Band, s. 144.

132

dorudan anladabilecek biimde, betimlenmesini nerir: "Psi


kolojinin (ruhbilimin) yntemsel stnl, onun, gerekliin
cokusal deneyimleri biiminde, dorudan ve canl bir tinsel
balantya sahip olmasdr,"!
Dilthey, tm yorumlamay dlayan sezgisel betimleyici psi
koloji ilkesinin yeni bir "yaam psikolojisi"nin temeli olduuna
mamyor ve bunda, felsefenin btn tarihsel geliiminin zetlen
mesini ve insan tznn ana bilimine dnmesini gryordu.
Dilthey'e gre, bizi bilinenden bilinmeyene geri gtrd iddia
edilen yorumlamadan fark olarak, psikolojik bir durumun do
rudan betimlenmesi anlamldr. Dilthey, felsefi bilgiye ilikin
temelde akld bir anlay "yorumsama" (hermeneutics, tefsir)
diye nitelemi ve klasik dilbilimde ve bir lde de felsefede,
zel tr bir yorumlamay (mitoslar, eski yazm, sanat, vb.) betim
lemek iin kullanan b" terime (Schleiermach) yeni bir anlam
kazandrmtu-.^
Martin Heidegger'in varoluu hermeneutiki Dilthey'in an
laynm daha da gelitirilmii ve bunun, (psikolojiden kopan ve
bilin fenomenlerinin aklanmasm "eidetik" temel alglanmasyla kar karya getiren) Husserl fenomenolojisi ruhu iinde
ele alnmasdr. Heidegger'in inancma gre, yorumlama, doas
gerei zneldir, nk yarg ltn, yorumlayan zne salar.
te yandan, Heidegger'e gre "anlama", varla tekabl eder ve
bu yzden, daha bamdan beri, yani refleks ncesi biimiyle "varolusal anlama" dr. Ancak, Heidegger "varolusal anlama"un
nesnel ieriini aldamay baaramamtr; bu reti, sonuta.

' Agy., s. 151.


2 L. V. Skvortsov, bu konuda unlar syler. "Dilthey'in, 'anlama'y gemiin fel
sefi retilerindeki psikolojik ieriklerin cokusal olarak haffleilii biiminde yo
rumlamas, u ya da bu retinin yalnzca kavranmasn deil, ayn zamanda, onun
uygunluk asndan deerlendirilmesini de ngren herhangi bir bilimsel
zmleme olanam engellemitir." (L. V. Skovortsov, Metafiziin Yeni Bir
TnnBn$ M?, Moskava 1966, s. 75. Rusa). Felsefede yorumlamann nemini
Dilthey'in reddetmesi, onun "anlama" dedii eyin znel bir yorumlaadr.
133

bilme srecinin ve onun nesnesinin akld ve aka znel bir


yorumlamas biimmde ortaya kmaktadur. i
Yorumlamanm akld yoldan eletirisi, bylece, var oluu
anlamada temel bir yetersizlik gibi grlen, doa biliminin bilme
asndan tad nemin yadsnmasna gelip dayanmaktadr.
Ama, varoluuluk, felsefeyi "insan gereklii"nin aratrlma
syla snrlandrd ve bununla, szmona ulalamaz kendinde
varla ulamaya abalad iin, varoluuluk, var oluun z
nelci yoldan yorumlann, br idealist retilerden ok daha
ileriye gtrmektedh.
Yeniden zetlemek gerekhse, felsefe, sava ilan ettii zaman
bile yorumlamay b h yana atmaz. Felsefe, doas gerei, insan
asndan elzem nem tayan temel gerekliklere -doa, kiisel
ve toplumsal yaam fenomenleri, bilim, sanat, din, vb - kar
tutumunu dile getirmeden edemez. Ve bu tutum, nitelik bak
mmdan kuramsal olduundan, kanlmaz biimde, b h yorum
lama durumunu alr.
Gereklii yanstmanm zgl b h yolu olarak yorumlamanm
epistemolojik zmlenmesi gstermektedir ki, yorumlamann
kilit zellii, belli kimi olgulara kar dnrn kendi znel
tutumunu dile getirmek deildh; gzlenen fenomenler arasndaki
ve bu fenomenlerle, eldeki veriler temelinde varl onarabilecek
ya da varsaylabilecek br fenomenler arasndaki bamty
kurma yoluna bilimsel bir araytr. Bu anlamda yorumlama, bamt kurmak olarak almabilh. Sylemek gereksizdh ki, bu kuru
lan bant znel, yeterince temellendirilmemi, ya da tam ter
sine, nesnel ve iyi temellendirilmi olabilir. Ama her iki du! Varoluu ve genel olarak idealist felsefenin bizzat varolu olgusu tarafndan doru
lanan, Heidegger'in yorumlamann znel doasyla ilgili nermesini bir btn ola
rak reddetmek niyetinde deiliz. Bihncin dnda ve ondan bamsz olarak var ol
duklar biimiyle fenomenlerin incelenmesini ve dolaysyla, anlaylann, kavram
larn ve kuramlarn nesnel ieriinin onanmasn ngren, fenomenlerin nesnel yo
rumlanmas, maddeci felsefe ve doa bilimi konumlarmdan olanakl biricik yorum
lanma durumuna gelmektedir.
134

rumda da, bir olgunun yorumlanmas (ya da, buna Uikin bilgi),
ancak, baka bi' olgu (ve bunun mtekabil bilgisi) olduu; b
tn, paralara blnd ve bunlar arasmdaki iimti incelendii
zaman olanakldr. Ve fenomenlerin z, en bata, bunlann ara
sndaki karlkl i bamtar olduu iin, yorumlama da, bu fe
nomenlerin zn tanmamn bir trdr.
Felsefi nermelerin, kavramlarn ve kategorilerin yeniden
yorumlanmas felsefeyi gelitirmenin meru bir biimidir. Bu
yzden, rnein, zorunluluk kategorisinin evrimi; tarihsel a
dan, zorunluluun eitli tanmlarmm kendi kkeni ve geliimi
olarak ve bu yorumlarm eitliliinin, bu kategorinin bilimsel
tanmmm teklii iinde almas olarak sunulabilir. Bu bilme s recinin nesnel temeli ise, toplumsal pratUde, fenomenlerin birli
ine ve karlkl bamllma ilikin bilginm birikimiyle, doa
ve toplum stne verilerm oalmasyla oluur.
Eski zamanlann felsefesi, kesin konumak gerekirse, henz
bir nesnel zomnluluk kavramna sahip deildir; onun bu alandaki
sanlan, ak bir biimde, mitolojik imgelerden kurmlamamtu
ve nitelik olarak da, nemli lde mecazidir. Ortaadaki zo
runluluk anlay da, balca olarak, teolojik bir yorumlamadu- ve
mtekabil Huistiyan domalar gibi, ampirik bakmdan ortaya
konmu sreler pek deildir. Ancak modem alarda, nce as
tronomide, sonra da br doa bilimlerinde, felsefenin (bata,
maddeci felsefenin) evrensel bir anlam kazandrd bir zorunlu
luk kavram formle edilebilmitir.
19. yzyhn ortasnda, yani, fenomenler arasmdaki zorunlu
bantun mekanik biimde yorumlanmasnn tm alanlarda
egemen olduu bir dnemde, Marx ve Engels, yalnzca eza
manl bir bakasmn yerini alan toplumsal fenomenlerin de arasmdan asli bantnm zgl biimi olarak tarihsel zorunluluk
kavramn gelitirdiler. Bylelikle, zorunluluun metafizik bi
imde yorumlanmasmn karsma, fenomenlerin bu nesnel ili
kisinin diyalektik-maddeci adan yorumlanmasn, yani daha
135

sonralan doa biliminin de, kukusuz kendi tarzmda ve kendi


verileri temelinde, ulat bir yorumlamay kararak, bu ksr
dngy krdlar.
Felsefe tarihi, farkl yorumlanan ayn nermelerin nasl aka kart anlam ve nemler kazandm inandrc b h biimde
gstermektedh. Szgelimi, bilimsel bilgi ile dmsel inan arasm
daki uzlamaz kartlkla ilgili temel nermeyi alalm. Bu ilke b h
yandan maddeciler, te yandan da -olduka autc biimde- gi
zemciler, akldclar, Protestan felsefi teologlar ve zel olarak
da yeni-ortodokslar tarafmdan temellendhilmektedh.
Bilim ile dinin uzlamaz olduunu, maddecilerin neden ne
srdklerini aklamak gerekmez. Ama dindar bir akldc da
onunla neden hemfdrdh? nk, ona gre, dinsel vahiyle gelen
byk hakikatlere bilim kesinlikle ulaamaz. Bu yzden, din ile
bilim arasmda, gerekte insan Tann'dan aynan sonsuzluu dUe
gethen mutlak b h eliki vardr. Bylece, uzlamaz biimde kar
t olan iki dnya gr de, hem bilgiyi, hem de inanc kart
ynlerde yorumlayarak, b h durumda inanc bilginin ve brnde
de, bilgiyi mancm karsna kararak, bilgi ve inancm temelden
bhbhine kart olduu savm, eit b h srarla, temellendhmektedirler.
Bu kar karya gethii u noktasma dek gtren yeni-ortodoks Protestan teologlar ise, Tam'nm var olup olmadm bizim
bilmediimizi ve neye inandmz da bilmediimizi iddia etme
noktasna varmaktadrlar; biz yalnzca b h yaradanm var oluuna,
onun mutlak adaletine, vb. inanyoruzdur. B h yanda maddeciler
den, te yanda bu Protestan teologlardan farkl olarak, Katolik
teologlar ve Thomas ekoln filozoflar, bilim Ue dinin temelde
birbhiyle ehmediini ve bu yzden, mutlak akl Tanr olduu
iin akla kar olmayan, kaynaklarn Tamidan ald iin akln
stnde olan Hristiyan dogmalarn doa biliminin temellendirebileceini ve temellendhmesi gerektimi ileri srerler. Yenipozitivistler, bu Thomas yaklama kar olmakla bhlikte, bilgi
136

ile inancn ancak grece kart olduu tezini onaylarlar, nk


onlar bilimsel bilgi ve hakikatin kendisini bir inan biimine in
dirgerler. Gerekten, kimi yeni-pozitivistler, bilim ile din ara
smda ortak bir zemin bulunduunu, dinin cokusal yaamm bir
blm olduunu savunur ve bundan, yalnzca bilimsel kuramlar
rtlebilecei iin, dinin rtlemeyecei sonucunu karu-1ar. yleyse, bilim ile din arasmdaki temel kartlk gibi, tar
tma gtrmez bir olgu bile ok eitli biimlerde yorumlan
makta ve bu, kimi felsefi retilerin tzn oluturmaktadr.
Daha nceden iaret ettiimiz gibi, felsefi kavramlarm ie
rii, aralarmda hibir ortak yan bulunmayan eylerm felsefe ta
rihinde sk sk ayn terimle adlandnlmas sonucunda, tarihsel
olarak deimektedir. Bir varoluu, evlerin, aalarm ve dalarm hibt varolua (existence) sahip olmadm aklad zaman,
biz bu aklamaya yahzca "varolu" szcnn szlk anlam
ma bavurarak kar kamayz. Varoluuluun bu szce ver
dii zel anlam zmlememiz, varoluun znelci yorumlan
masmn zayflm gstermemiz ve "insani gereklik" ile ondan
bamsz olarak var olan gereklik arasmdaki bamty ortaya
karmamz, vb. gerekir.
Felsefi nermeler, kendi reel tarihsel ve kuramsal balamlar
(filozoflar tarafndan dile getirildiklerinde, sylenmek istenen
hep budur) dmda ele alnrlarsa, yalnzca basmakalp szlerdir.
Szgelimi, insanlarm kendi tarihlerini kendilerinin yapt ak
lamasn alalm .Bugn bu nerme totolojik grlebilir. Ancak,
bunun gerek bilimsel nemini deerlendirmek iin, onun lk
kez, teolojik providensiyalizm l anlayna kar ileri srlm
olduunu anmsamak yetecektir. Sonradan bu anlayn yerini,
insanlarm kendi tarihlerini kendilerinin yaptn az ok savunan
Marksizm-ncesi maddecilerce ileri srlen doac nbelirlenim
anlay ald. Ama, eer d doa, insanm kendi doas, daha n-

' Providensiyalizm: Tann'nn hikmet ve takdirine ilikin reti-n.

137

ceki kuaklardan insanlarm etkinliklerinin sonulan bugn yaa


yan kuaklardan baunszsa, bu nasl olanakl olacaktr?
Marksizmin felsefesi, toplumsal geliimin belirleyici gc
nn ne d doa, ne de insanm doas olduunu kantlamtu-.
nsanlar, toplumsal retim, kendilerinin ve bakalarmm gereksi
nimlerini karlama sreci iinde, d doay dntrr ve by
lelikle, kendi doalarm da dntrm olurlar. retici glerin
geliimi, sonunda, toplumsal ilikilerin niteliini ve insanlarm
yaam tarzlarm belirler. Ama retici gler, insanlarm kendileri
ve onlarn yaratt retim aralardr. yleyse, bundan kan
ey, insanlarm kendi tarihlerini kendilerinin yaratt; ama bunu
kendi keyiflerine gre deil, her kuan kendi ncellerinden
devrald retici gler dzeyine uygun olarak yarattdr. Her
yeni kuak, retici glerin gelimesinde daha fazla yer aldka,
yani, toplum yaammm maddesel temeline katksmm nemi art
tka, kendi toplumsal varln belirleyen koullar da o lde
daha fazla yanstaca gibi, kendisinin bugn ve geleceini de o
lde zgrce yaratr.
yleyse, "insanlar kendi tarihlerini kendileri yaratr" ner
mesi, ancak, bunu somut ve ok ynl tarihsel ierikle dolduran
maddeci tarih anlay sayesinde gerekten bilimsel bir duruma
gelir. Bu nermenin Marksist yorumlan ile bunu, doac-idealist bir tarih anlay konumlarnda kalan Marksizm-ncesi
maddecilerin yorumlay biimi arasnda byk bir mesafe var
du.
Marx, filozoflarn dnyay yalnzca eitli biimlerde yo
rumlam olduklarn, oysa grevin onu deitirmek olduunu
sylemitir. Bu nl nerme; bir yandan, yorumlamann felsefi
bilginin temel gelime biimi olduunu aklamakta, te yandan
da, kendi grevini var olan eyi yalnzca yorumlamakla snr
landran felsefeyi knamaktadr.
Marksizmi eletirenler, Marks'm bu nermesini, sanki ger
ekliin yorumlanmasm tmyle bir yana atmamz ve bylece,
138

felsefeyi ortadan kaldurp, yerine devrimci eylemi koymamz ge


rekiyormu gibi, yanl olarak yorumladlar. Btn retisinde
devrimci kuramla, yani, toplumsal gerekliin -onun devrimci
dnmnn yol ve aralarn temeUendiren- aklanmas e
devrimci pratiin birliinin zorunluluunu kanamay gzeten
Marx'm aka yanl anlalmasdr bu.
Kukusuz, Manc'm bu nermesi, ancak, Marx'm retisinin
tm balam iinde doru olarak anlalabilecek olan bir savdr.
Marx, tutucu yorumlamaya kar, gerekliin devrimci yorumlanmasm ileri srmtr. Dnyay yalnzca olduu gibi yorum
layan filozoflar kmarken Marx, felsefedeki belli, hatal bir ko
numu knyordu.
G.V. Plekhanov, tarihsel maddecii, tarihin maddeci bir aklan diyordu. Bu aklamm z; onun, toplumun deime
ve gelime yasalarm, eskinin yeni tarafmdan yadsnmasm orta
ya koymasdn:.
Marx ve Engels'in felsefede oluturduklan devrim, felsefe
nin karakteristik b h inceleme biimi olarak yorumlamanm yadsmmasm de, Marksizm kurucularmn diyalektik-maddeci yomnama aayyla kar ktklan ideahst ve metafizik yommlama eitlerinin yadsnmasm dile getirmektedh.

5. ETL ERKLERN KURAMSAL


BREM
Her bihm, yalmzca kendi znesini kapsayan sorunlar erevesmde kalmayp, bu erevenin tesine geen kuramsal bir bire1 rnein Henry D. Aiken yle yazyor "Felsefi sorun, diyordu Mant, dnyay an
lamak deil, onu deitirmektir." (H.D. Aiken, deoloji a , Boston, 1957,
s. 185). Grdmz gibi, Marx'a yorulan bu sz (dnyay deitirme iin, onu
anlamak gereini yadsmalyz sz) btnyle samadr. Gerekte Marx'm ko
numu bunun tam kartdr ve O, toplum stne eldeki bilimsel verileri gz nne
almay reddeden szmona devrimcileri eletirmitir.

139

ime ulamay gzetir. Bu; biyokimya ve kimyasal fizik gibi bi


limleri var etmenin yan sra, yzyllarca matematikten bamsz
biimde gelimi bilimlere matematiksel yntemlerin uygulanmasma da olanak vermitir. Bununla birlikte, uzmanlk bilimle
rinin kendi aratrma alanlarmn tesine sramak biiminde
gsterdikleri ilerici eilimi belirtirken, bunlarm kendi, bilerek
smrlandrlnu alanlar erevesindeki aratrma ve fikirler bire imiyle ilgilendikleri iin uzmanlk bilimi adm aldklarm da
burada vurgulamamz gerekiyor. Felsefi bkeimin zgl doas
ise, bunun, salt felsefi dncelerin bireimine indirgenemeyecei olgusunda yatmaktadr.
Filozoflar, genellikle, baka ilere kartklar, yani, yalnzca
felsefi sorunlar tartmakla kalmayp, fizik, biyoloji, tarih, 1inguistik ve yazm sorunlarm da tarttklar iin kmanmyorlar.
Filozof zel, felsefi olmayan somnlar zebileceini iddia edi
yorsa, bu knama hakldr. Ama, filozofun uzmanlk bilimlerinin
kazammlarm gz ard ederek, felsefi sorunlar zemeyecei de
apaktr.
Hegel'in grkemli tarihsel-felsefi anlaymn temel kusurlar
ndan biri, onun, felsefenin geliimini felsefi dncelerin diya
lektik bireimine indirgemesidir. Kendi felsefe tarihinde Hegel,
felsefenin geliimi asndan felsefi dncelerin bireiminin b
yk nemini tartmasz biimde kantlam ve bylece, kimi fel
sefi retilerin brleri karsna metafizik biimde konulmas
nn nne gemitir. Ama Hegel, grld kadaryla, felsefenin
kendi amn bilimsel bulularm ve bunlann yntemlerini bi
retirdii, yorumlad ve bunlara bir anlam verdii olgusunu
gzden karmr. Bu felsefi genellemelerin eski ve orta a
larda grece az olan nemi, ada dnemde ve zel olarak da
gnmzde, dobra dobra sylenirse, felsefenin zaman zaman gi
dip matematik, kuramsal fizik, kuramsal biyoloji, vb. renmeye
kalkt gnmzde, ok byk lde artmtr.

140

Bunu sylerken, bilimsel ilerlemelerin felsefi bireiminin


kendine zg doasuu bir kez daha vurgulamamz gerekiyor. Bu
bheim, her eyden nce, maddeci olsun, idealist olsun, balan
gtaki felsefi nclleriyle belhlenir. Dahas, maddecilik ve ide
alizmin ok ynll onlarm diyelektikle, metafizikle, aklc
lkla, duyumculukla, vb. ihkisi gz ard edUemez. Bilimsel bu
lularm felsefi olarak genelletirilme olanaklar, anlalabilecei
gibi, idealist ve metafizik doktrinler durumunda son derece snrhdur. Ama byle bile olsa, bihmsel bulularm gncel nemi
arptlsa bile, bu retiler, srekli olarak, bilimsel bulular
kavramaya, onlara ynelik tutumlarm dile gethmeye ve yalmzca
olumsuz bile olsa, onlara bir deer vermeye ahrlar.
Yalnzca kendinden nceki felsefeye deil, kendi dnemin
deki bilime de ynelik bu gibi b h elethel kavrayc ve toparla
yc tumm ohnakszm, felsefe var olamaz. Bilimin gndelik ya
amm bir paras olduu, genel bihnce szd ve hem maddesel,
hem de tinsel retim ve tketimde bir devrim oluturduu g
nmzde, bu zellikle apaktr. Grelilik kuramnm, kuantum
mekaniinin, sibernetiin ve teknolojik devrimin felsefi d
ncenin geliimi stnde ne lde byk bir etki yaprm
olduunu anmsamak yeter. Gnmzdeki felsefi akddchk
bile gerekle hi uyumamakla bhlikte, bihm kiiliksizletirihni
bir bilgi sistemi olarak hor grp, bilime kar bir tutum ald
halde, yine de, bilimdeki ilerlemeleri srekli gz nnde tut
makta ve bunlar znelci b h ruhla yorumlamaktadr.'
! Jose Ortega-y-Gasset, Felsefe Nedir? balkl kitabnda, 19. yzyln geen 60
yln, felsefe asndan son derece elverisiz olarak niteler. "arpc bir biimde,
anti-felsefi bir dnem olmutur bu." (J. Ortega-y-Gasset Was ist Plilosophie?
Mnih 1967, s. 28). Ortega, felsefedeki bu gerilemeyi "fiziin empeTyalizmi"ne ve
"laboratuvarn terrizmi"ne, ya da baka deyile doa biliminin sekin kazanmlarna yorar. Ancak, olaylarn daha sonraki ak, diye iddia eder Ortega, doabilimsel
bilginin simgesel, konvansiyonel olduunu ve evren ile insan yaamnn gizemsel
zne ilikin bilgiden ok daha uzaklatn gstermitir. Fizik, metafizik duru
muna gelememi ve bu metafizik istem yerine getirilmeden kalmtr. Ortega'nn
dncesine gre 20. yzylda felsefeye canllk getiren ey, doa bilimlerinin tu
tarl bir dnya gr yaratma yetenei konusunda uranlan bu dUknklgdr.
141

Ama felsefe, yalmzca doa bilimleri konusunda kuramsal


genellemeler yapmakla kalmaz. Kendi kaderini kendisinin belir
lemesi bakunmdan, insanhn tarihsel deneyimi ile bireylerin
(bunlardan biri de filozofun kendisidir) gnlk deneyimine kar
tutumu da eit lde nemlidir. Bu, felsefenin tarih felsefesini
kapsamak zorunda olduu anlamna gelmez; nitekim bu, ak
konuulursa, ancak modem alarda ortaya kmtr. Biz burada
daha baka bir eyle ilgilenmekteyiz. Tarihsel olaylar, zel ola
rak da filozofun yaad gnn olaylan onun dnyaya ynelik
tutumunu, onun kafa yapsn biimlendirir; felsefi gelenee ve
ayrca da, kendi iinde felsefi olmasa bile, felsefi ilgi uyandran,
yeni felsefi dnceleri esinlendiren yahut, bir zamanlar gnn
doldurmu gibi gzken eski dncelerin canlanmasna ya da
yeniden dnlmesine yol aan sorunlara kar tutumunu belir
ler.
Daha somaki bir blmde (7. Blmde - c ) felsefeyi, tarihsel
olarak belirlenmi bir dnemin toplumsal bilinci olarak zel bi
imde ele alacam. Felsefenin toplumbilimi olarak betimlenebi
lecek bylesi aratumalar tarihsel-felsefi incelemelerde genellikle
yardmc bir rol oynar. Bence bunlara daha fazla dikkat edilme
lidir; nk bunlar, somut tarihsel koullar iin felsefenin roln
deerlendirmeye, onun sorunlar yelpazesindeki toplumsal esinlendiriciliindeki ve partizanlmdaki ya da politik ykmllndeki deimeleri ortaya karmaya olanak verir. Gncel
tarihsel deneyimin zmlenmesinin; birok dummda, ilk bakta
yalnzca daha nceki retilerin bir ikin geliimi olarak gz
ken felsefi anlaylarm kkenini ortaya karmaya olanak verdi
ini belirtmekle yetineceim imdilik.
Hegel'in diyalektii, kukusuz, Heraklitos'dan Kant'a,
Fichte'ye ve Schelling'e dek diyalektiin kendi tarihinden yalt
lanm bir biimde anlalamaz. Ama, dnyann diyalektik biYalnzca akldc filozoflarn paylamakla kalmad bu san, doa bilimdeki en
son ilerlemelerin idealiste yorumlannn tipik bir rneidir.
142

imde anlalmasmm geliiminde, Hegel felsefesinin damgalad


sramay nasl aklamak gerekir? 18. yzyl sonu ile 19. yzy
ln bamda doa biUmlerin kazand baarlarla m? Bunlar,
kukusuz, parlak kimi diyalektik kestirimler ieriyorlard, ama
Hegel, doa bilimler konusunda syledikleriyle deerlendirilirse,
bunlar yalnzca kmsemi yahut hi farketmemitir. Hegel'in
diyalektimin; bu diyalektik yalnzca kategoriler arasmdaki ba
ntlarnn incelenmesme indirgenemeyecei iin, Avrupa'da
yzyllardr egemen olan feodal ilikileri paralayan ve, romantiklerce, kiilik ile varlm ncelbirlii gibi grlen ve daha son
ralar da yitirilen, grnte duraan, doal yaam biimini kuan
burjuva devrimler dnemi tarafmdan esinlendirildii kanaatin
deyim.
nsann gndehk deneyimini, felsefenin eletirel biimde
kavradn, zmlediini ve birethdiini yukarda aklam
tk. Bu konu, felsefe tarihinin de gsterdii gibi, yeni ve all
madk b h dnya grnm yaratrken, felsefeyi gndehk deneyimm verilermi yeniden deerlendirmeye zorlayan uzmanlk bi
limlerinin gelimesiyle gndemden km olmaz.
Bireyin yazgs, cokulan ve zlemleri, yaam ve lm,
her zaman, felsefenm en nemli konularndan biri olmutur. Bu
msani somnlar yelpazeshi gz ard etme eilimi- ki, yeh- pozi
tivizmin karakteristiidir- tek yanl "bilimcilik" gibi alnyor.
Bilimciliin felsefi kofluu; onun, bilhnlerm geliimmin ne
kard sorunlara ynelmesinde deil, son zamanlarda ve zel
olarak da gnmzde felsefenin kilit sorunu durumuna gelmi
bilinen insan sorunundan yz evhmesinde yatmaktadr.
lk Yunanl filozoflar, gerekten de, en bata kozmolojik
sorunlarla ilgileniyorlard. Ama felsefe yapmamn bu en eski bi
imi konusundaki asl nokta, daha nce vurgulam olduumuz
gibi, Ynanllann gndelik insan deneyiminden yola kmalar,
basmakalp sanlar eletirmeleri ve bunlardan farkl dnceler
gelitirmeleridir. Bu filozoflar, gndelik deneyimin, kendi g143

rlerinin dorulanmas gibi yorumlanabilecek eleri zerinde


younlatlar; onlar iin, bavurulabilecek baka birey yoktu.
Evrenin doas zerine felsefi dnmenin hareket noktas
olarak, dolaysz gndelik deneyimden ok, matematik ve gk
mekaniinin kazanunlarmm sz konusu olduu modem alarda,
son derece uzak soyut metafizik sistemler gibi grlebilecek ey
ler, her zaman, insann z, dnyadaki konumu, amalar, vb.
somlara yol amaktadr. Felsefi bilgi kavramm ve bunun zgl
biimini nemli lde bu sorunlar belirlemektedir.
yleyse, felsefe insanm bilgi ve deneyiminin eitli tiplerim
biretirdii, eletirel biimde zmledii ve yommladmdan,
felsefi somnlarm hem konulusu, hem de zlmesi nitelik olarak
bireimseldir. Felsefede, gerekliin yalnzca bilimsel bir yansmasma indirgenemeyecek, niteliksel bakmdan farkl bilgi tipleri
tek bir btn iinde birleirler ve felsefenin gelimesinin eitli
aamalarnda, u ya da bu bilgi tipi egemen olabilir. Bununla
birlikte, felsefe ayn zamanda da kuramsal bilgi olarak kalr. Bu
balamda, kuramsal bilginin niteliksel olarak hi de her zaman
bilimsel olmadm, yani, kuram ile bilimin bir ve ayn ey ol
madn bir kez daha vurgulamak gerekir. Bilimsel bilgi, ku
ramsal ya da ampirik olabilir; ancak felsefi bilgi, ilke olarak,
ampirik olamaz. Ama nemli olan nokta, felsefenin, kuramsal
bilgi olarak gelimekle birlikte, bilim d ve hatta bilime kar
olabilmesidir.
yleyse, kuramsal bilgi ile bilimsel-kuramsal bilgi arasn
daki, burjuva felsefe tarihilerinde genellikle gremediimiz ay1 Varoluuluk, tek bana bunun "insan felsefesi"olduunu ileri srer. Felsefe tari
hini incelemi herkes iin bu iddiann zayfl apaktr. Kari Jaspers'in, felsefenin
her zaman varoluu olduunu savunmasnn nedeni de bu deil midir? Ama bu
bile, felsefe tarihinin olgularna uymaz. "nsan sorunu", diye yazyor M.B. Mitin,
"eski ve sonsuza dek yeni bir sorundur. Eski zamanlardan beri, felsefi incelemenin
konusunu hep insan, insann z, ama ve eylemleri, gemi ve gelecei olutur
mutur." (M.B. Mitin, Felsefe ve Modern alar, Moskova 1960, s. 41.
Rusa).
144

rm; felsefenin, szgelimi Ortaalarda olduu gibi, bir bilim


diye nitelense be kesinlikle bir bilim olmayan teoloji tarafmdan
byk lde yutulduu zamanlarda bile, zgl doasm aydn
latmamza yardm etmektedir.
Wilhelm Dilthey, Felsefenin z balkl makalesinde, eith felsefi reterin b h bhlie indirgenemeyeceini ima ede
rek, onlardaki ortak noktann bilimsellik ilkesi, evrensel lde
uygulanabilecek bilgi istemi olduunu vurgular. "Felsefe"diye
yazar, "bilgi, en titiz biimiyle bgi - bim- im aba gstermek
demektir."' Dilthey'e gre, bilimsellim balca zniteUi tm
varsaymlarm kendi meru mantksal temellerine hdhgenmesidh.
O, bilim ile kuram arasna hibir ayrm koymaz, yani, her ku
ram, eer mantn istemlerine yant veriyorsa, bimsel olarak
grlebihr. Buradan, tm felsefi retilerin bilimsel bilgi ide
alini gerekletirmeye almas gibi, aka sakat bir sonu
kar, Oysa, felsefe tarihi bunun tam tersini gstermektedh. Tm
felsefi retiler, kendi nermelerini kuramsal olarak kanamaya, temellendirmeye, beUi varsaymlardan karsamaya al
rlar; hepsi de, benimsemi olduklar ilkeyi yceltmeye abalar.
Bilimsel bilgi idealine gelince, bu, tarihsel deime geimi ol mas bir yana, kukusuz, her zaman da var olmamtr.
Dilthey, aklck ile akldch uzlatirmaya alt. Ama
akldclk bilime (zel olarak da doa bimine) aka kardr
ve bilimsel bgi ideahni ke olarak reddeder. Dilthey, doa bi
limine kar, akdc bir tarzda yorumlanan "tin bilhnleri"ni
karmtr. ada akldck, kendisinin doa bilimlerinin
felsefi nemini reddediini, dikkatlice dnlm, cilalanm ve
aka bimd gibi gzkmeyen kantlar sistemiyle donatmak
tadr. Kuramsal birehn e bihmsel bireim arama, kukusuz
nitelik bakmndan kuramsal olan bir ayrun izgisi ekmenin b yk b h nem tad anlamma gelir bu. Marksizm-ncesi felse
fenin btn tarihinin kantlad gibi, kuramsal bilgi iki temel
' w. Dillhey, Gesammelte Schriften, Stuttgart 1957, V. Band, s. 348.

145

biimde var olmutur: Felsefi ve bilimsel. Kuramsal biimi ne


lde yetkin olursa olsun idealizmin, temelde maddeci olan bi
lime organik biimde dman olduunu gremeyen filozof ve ta
rihiler, bu olguyu gz ard etraekteduler.
Wilhelm Windelband, tarih boyunca felsefenin neminin,
kltrel ve tarihsel rolnn felsefeyi srekli olarak esinlendiren
ve kilit zellii de, kendisine gre, bilgi iin bilgi zlemi olan
bilimsellikte yattm, Dilthey'den ok daha ince bir bihnde
ileri srmtr. Windelband, Yunan felsefe tarihmin bilimin do
u tarihi olduunu ileri srd zaman, buna itiraz etmek iin
bir neden yoktur. Ama bu sav, felsefenin daha sonraki btn ta
rihine yayd zaman aka hataldr. " 'Felsefe' adnn tarihi,"
diye yazyor, "bilimin kltrel anlamnn tarihidir "Bilimsel d
nce bilgi iin bilgiye ynelik bamsz bir aba olarak kendi
sini ortaya koyduu zaman, felsefe adm kazanr; ancak daha
sonra, bilimin teki ayn ayr kollara aynid zaman ise, felsefe
dnyann son, dorukta geneUetirici bilgisi olur. Bilimsel d
nce, yeniden, etik eitimin yahut dinsel meditasyonun bir arac
olmak derekesine indirgendii zaman, felsefe de, bir yaam bi
limi, ya da, dinsel inanlarn formlasyonu durumuna gelir.
Ama, bilimsel yaam bir kez yeniden serbestlik kazanr kazan
maz, felsefe de, hemen, dnyann kendi kendine yeterli bilgisi
niteliim yeniden kazarur ve bu grevi stnden atmaya kalkt
zaman da, kendisini, bilim kuram durumuna dntrr."!
Bilimlerin geliiminde felsefenin roln, ya da, felsefenin
geliiminde bilimlerin roln kmsemek niyetinde deilim.
VVindelband, hem felsefenin, hem de bilimin dnya tarihinin ak
iinde geirmi olduklar deimelerde gzlenmesi gereken
belli bir ortak ritmi doru biimde belirtir. Ancak, idealist tarihyazchnn tipik bir temsilcisi olarak o, hem felsefe, hem de
bilim tarihinde felsefi olmayan etkenlerin toplumsal retimin
gelimesi ve toplumsal ilikilerdeki deiiklikler gibi etkenlerin
' w . Vk^indelband. Prludien, Tbingen 1924, Erster Band, s. 20.
146

oynad muazzam rol btnyle bir yana atar. Onun asmdan,


felsefe ve bilimdeki biricik itici g bilgi zlemidir. Dilthey
gibi, ok esnek b h bim kavrarm yorumu sunar; bunu, mem
ortaalarda, bir etik eitim ve dinsel meditasyon arac gibi g
rr. Onun, bilimi bu tr yorumlamasnm nedenleri, yukarda anld gibi, kuram ile bilhn arasmda temel bh ayrm yapmay
bolamasmda yatmaktadr. Oysa, kuram kavgam bilim kavrammdan, karlatrlamaz lde daha genitir. Her kuramm bi
limsel bir kuram olmaymm nedeni budur. Bir kuramm bilim
selliini, biiminden ok, ierii belhler. Yzyllardr bhbirun
yermi alan saysz felsefi kuram melerken, bunu aklda mtmak
son derece nemlidir.
dealizm, doas gerei, bihmsel b h kuram olamaz. Olsa
olsa, bilimsel biim kazanabilir, ama bimsel ierik asla.
Marksizm-ncesi (ve zel olarak da idealist) felsefenin an
lalmas asmdan kukusuz nemli olmakla bhlikte, kuramsal
bilgi e bilimsel kuramsal bilgi arasmdaki ayrm, diyaleketik ve
tarihsel maddecilie uygulandnda arUamm yhirh. Diyalektik
ve tarihsel maddecilik^ felsefe ile pozitif bimler ve pratik ara
smdaki kara sori vererek, bimde tarihsel olarak biim
lenmi bilimsellik Ukelerini tmyle onayan ve pratikte uygu
layan bihmsel bh felsefedir. Ancak, bilimsel felsefe ile uzmanlk
bilimleri arasmda hl b h farkhik olduundan, yukarda amlan
aynm bilimsel-felsefi bilgi ile bilhnsel bgi arasndaki ayrm
durumuna gelh.
Yukarda akland gibi, her bilim, bir takm nesnelerin
sonsuz eitlilikteki doa ya da toplum fenomenlerinden bilinti
olarak ayrlmasn nvarsayar. nceleme konusunun giderek smrlandulmas, aratrma nesnelermi srekli paralara aynan, bi
limlerdeki gelimenin karakteristik b h eilimidir. Bu eilim,
yeni bihmsel bulular nedeniyle, yeni bilimsel disiplinler do
urur ve bu yzden, bilimsel ilerlemenin kouUarmdan biri
durumuna gelh ve bihmsel bihne nesnelerhin erevesi srekli
147

genilese bile, bilimlerin karlkh etkileimi ve iice gemesi


nedeniyle bilimsel bilginin srekli btnlemesine karm, bi
limsel aratu-ma, giderek daha uzmanlam bir duruma getir.
Marksizmin felsefesi, gerekten felsefi olmayan sorulan an
cak dlayarak kendi inceleme konusunu smrlandrabir. Byle
bir smrlandrma, niteliksel bakmdan temelde metodolojik ve
epistemolojiktir, nk diyalektik ve tarihsel maddecilik, uz
manhk bilimlerden farkh olarak, doanm, toplumun ya da
bilme sresinin herhangi bir blm Ue kendisii suurlayamaz.
Herhangi bir sorunun, rnein, (bilincin dmda ve ondan ba
msz olarak var olan nesnel bir gereklik olarak) madde, ya da,
onun yansmas olarak bilme sorununun Marksist adan felsefi
olarak incelenmesinde bu nokta aka ortaya kar.
Kimi retiler, balca olarak da pozitivist retiler tarafm
dan ortaya atlan, felsefenin konusunun azami smrlandulmas
ilkesi, felsefenin bizzat doasyla ve onun, bir dnya gr
salama ileviyle eliir. Felsefenin bir uzmanlk bilimine dn
trlmesini ngren bu ilke temelde bilimddn. Uzmanlk bi
limleri, konulan ve aratrma yntemleri bakmmdan birbirlerin
den ne lde farkl olurlarsa olsunlar, tm de uzmanlam
olmalar anlammda birlemilerdir ve bu, bilimsel aratrmann
yahzca konusunu deil, zgl biimim de nitelendirir. Bu an
lamda felsefe, hatta bilimsel felsefe, uzmanlk bilimi olmamas
bakmndan, baka herhangi bir bilimden temelden aynlmaktadr. Ve bu, yalmzca felsefenin ieriiu deil, felsefe dediimiz
zgl bilme biimini de niteler.
Felsefenin, zgl bir bilme bini olarak alnmas, felsefi
dnmenm zelliklerinin yalmzca felsefeye ilikin olmad so
nucuna bizi gtrmektedir; bunlar, genel olarak bihmsel-kuramsal dnmeden bir lde ayrlmazlar. eitle felsefi retiler,
bu zelliklere deiik llerde sahiptirler ve bunlar, hem
olumlu, hem de olumsuz biimde dile getirirler. Dnmenin
felsefi biiminin zmlenmesi; felsefenin, metafizik bir bi148

imde, bilimlerle kar karya getirilmesinin zayflm olduu


kadar, diyalektik ve tarihsel maddecilikte grdmz, felsefi
bilginin zgl bir bilimsel biiminin olanakllm da kantla
maktadr.

149

DRDNC BLM
FELSEF BR SORUN OLARAK
FELSEFENN TANIMLANMASI

1. FELSEFENN TANIMLANMASININ,
FELSEFENN TARHSEL GELMNN ZEL
DOASINDAN LER GELEN GLKLER
Soyut nesneleri tanmlamak grece kolaydr, nk bunlar
soyuttur, yani, belli bir gerekliin yalnzca idealize edilmi bir
imgesidirler, soyut bilimsel dncenin bilerek yaplandrlmasdiTar. Soyut nesne kavram, kendi tanmyla da saptand gibi,
gerekte, bir terimin anlammdan baka birey deildir, (mein,
fizikteki mutlak siyah cisim gibi). Ancak, doa, yaam, insan,
sanat, vb. gibi tm eitlilikleriyle, elikileriyle ve deiebilirlikleriyle ree7 nesnelerden sz ettiimiz zaman i deiir.
Tanmlarn yalnzca biimsel nem tadn sylerken,
Engels'in kasdettii bu nesnelerdh. Omnis determnatio est negatio -her tanmlama b h olumsuzlamadr. Spinoza'nm bu deyii,
kukusuz, her tanmlamamn br tammlamalan olumsuzlad
anlamnda alnmamaldr; nk, kuramsal dncede somut
farkh tanmlarn bhlii olduundan, dumm byle olmayabilir.
Her tamm yalnzca b h sav deildh; kendisi tek yanl ve tanm
lamaya alt nesne ise ok yanl oldumdan, kendi smrlar
ieriinin de bir olumsuzlanmasdr. Her tammlama, bh kavramm ieriinin smrlandulmasdr ve bu yzden, kendisi de snuldr.
Somut ve dolaysyla eitli, ok yanl nesneler, ancak, man
tksal olarak somut b h biimde tanmlanabilh ve mantksal ola
rak somut olan ise, bir tanmlama sistemiyle sonulanacak bi15]

imde bir tanmlamadan brne ynelik bir gei biimini alr.


Her ayr tanm soyut, tek yanl ve bu yzden de asdszdk, nk
(her durumda, somut nesnelerle ilgi) soyut hakikat yoktur. Bu
adan baklrsa, felsefenin bir yn tanunmn ohnas olaand,
felsefe bakmndan anlalamaz ya da kk dUrc bir ey
gibi grlemez. Sorun baka yerde yatmaktadr. Bu tanmlar k
mesi b* birlik olumrabilir mi? Ve bu olanakszsa, felsef sis
temlerin, eitimlerin, retilerin ve anlaylarm, binlerce yldr
sregelen ve bugn de (belki daha da youn olarak) srmekte
olan aynlma - doal sonucu, felsefe kavramna ilikin tanmlarm usandrc oulculuu olan bu aynha- izin vererek, felse
fe kavramn somut (farkl tanmlarn birUi olarak somut) bi
imde nasl tammlayabiliriz?
Bu soruyu ele alrken, felsefenin ve aynca, "felsefe" terimi
nin kendisinin, tarihsel olarak deien nemini, erevesini ve
konusunu hakkyla deerlendirmemiz gerekmektedir. Ama fel
sefe kavramyla ilgih tm gr ayrlklarma karm, felsefe fel
sefe olarak kalmtr, yani, hem biim, hem de ierik olarak br
tm kuramsal bilgiden ayrt edilegelmilir. yleyse bu, eitli
felsefe tammlarmn bimsel bir bireimini yapma olanam bize
vermiyor mu? Eer byle bir b^im olannklysa. bu ancak, her
trl semecilii engelleyen kuramsal konumlardan ve ancak, e
itli felsefe tanmlanmn tiliz bir biimde eletirel olarak zm
lenmesi, seilmesi ve zerde allmas sonucunda olabilir.
Felsefenin gncel gelime eilimlerini, kendi ncel, azge
limi biimlerim diyalektik olarak olumsuzlayan felsefi bilginin
ilerlemesini aym etmemiz durumunda, ancak bu durumda, eitli
tanmlarn biri esasl, somut bir birlik olabilir. Bu bireim, ya
da daha ok, eletirel yeniden dnme, sonuta, zel tarihselfelsefi aratrmay nvarsayar. Bylesi bi inceleme bu kitabm
smiar tesine geeceinden, sorunu koymakla ve eitli tanmlann bireim olanaklanmn bir n zmlemesini yapmakla yeti
neceiz ve bu arada da, bunlardan hibirisinin felsefe tarihinden
bitmi biimiyle alnamayacam, nk bunlann tmnn de.
752

esas olarak, gemi tanmlar temelinde, yeniden dnme oldu


unu aklda tutacaz.
Wilhelm Windelband, saysz felsefe tanmlarn biretirme
abasmm "btnyle umutsuz bir grev olaca" inancm akla
yarak, "felsefenin znn, kendi adnn evrenselliine uygun,
mantksal olarak tanmlanabilir bir birlii olmad"! gereke
siyle, byle bir abann bounaln (ancak, bunu kendisi de
btnyle bolamaz)dile getirir. Ama, "felsefe" szcnn an
lam rastlant sonucunda deimi deildir; bu szcn keyfi
kullanld durumlarda, rastgele verilen anlam, her zamanki
gibi, fazla yaamamtr. "Felsefe" adnn grnte felsefeye
tmyle yabanc, en deiik bilgi biimlerine verilmi olmas,
gerekte, belli alardan, felsefenin ve onun insanln tinsel gelihnindeki rolnn anlalmasm kolaylatrmaktadr. Felsefenin
z, Dilthey'in yazd gibi, "son derece hareketli ve deiken
bir duruma gelmith: Srekli yeni sorunlarm domas ve kltr
koullarna uyarlanma. Zaman zaman, bireysel sorunlara dal
makta, bunlar nemli grmekte, zaman zaman da, bunlardan
yeniden yz evhmektedh; bilginin b h aamasmda, daha soma
zlemez diye bir yana att sorunlar zebileceme ulanmak
tadr. "2
yleyse, felsefe kavram, bhok ve deien ynyle, olumlu
yanmdan grlmelidir; felsefenin temel dokusu bu srekli de
ime sreci iinde gn na kp yaadndan, zellikle
byle davranmak gerekmektedir. 3
1 w . Windelband, Prludien, s. 1 1 .
2 W. Dilthey, Gesammelte Schriften, Band V, s. 365.
3 Bu olguya deinen Dilthey, felsefenin kalc sreen tzn ayrmak devini st
leniyor: "Zaman zaman neyin felsefe olarak alndn deil, her zaman onun ieri
ini neyin biimlendirdiini ve biimlendireceini belirlemek durumundayz."
(Agy., s. 364). Ve felsefenin bu kalc tz nedir? Dilthey yantlyor: "Onun iinde
hep evrensellie ynelik, temellendimeye ynelik ayn itkiyi; tinin bir btn ola
rak sz konusu dnyay bilmek yolundaki ayn itkisini gzleriz. Ve o, her zaman,
bu btnn ekirdeine nfuz etme ynndeki metafizik aba ile, buna ilikin bil
ginin evrensel nemi konusundaki pozitivist istem arasndaki savam arenasdr."
153

Eer felsefenin z, tm felsefi retilerde zde olan eye


dayanyorsa, bu soyut ve yavan bir z, ya da daha ok, zn
yalmzca grnts olacaktr. Oysa gerek zn saysz ynleri
vardr: zdelik, ayrlk, eliki, vb. Felsefenin zn bu adan
deerlendirirsek, felsefede binlerce yl ayakta kahm olan tm
felsefi retilerin en genel zellii, gemi biimiyle felsefenin
tm karakteristiklerinin asgarisi durumuna gelir. Felsefenm ta
rihsel bakmdan geici olan sorunlan, nemsiz gibi grlemez.
stelik, gemite felsefe adm alan (ya da gerekten yle olan)
eyle, bugn felsefe olarak kalan ey arasndaki smu-m kaldrl
mas, zel olarak g bh grev deilse de, yalnzca, "felsefe"
szcnn artk felsefeyle bir ilgisi kalmarm sorulara uygu
lanmas gereini bize aklamas bakmmdan ilgin olur.
Felsefenin konusunun, tarihin ak imde deime eilimi
gsterdii herkese bilinmektedir. Zamannda, belli bir noktaya
kadar zellikle felsefenin yetki alanmda kalan sorunlar, giderek,
uzmanlk bimlerinin aratrma alanna girmilerdh. Bunun an
lam, felsefeyi "terk eden" belirli sorunlarm gerekte hibir za
man felsefi sorunlar ohnadklan ve zamanmda onlar iin gidecek
baka yer kalmadmdan, bunlarn felsefe alan imde kaldklar
mdr? "Felsefe" teriminin, her durumda 19. yzyl balarmda,
felsefi diye nitelenmekten km olan sorulara uygulanmasm
protesto eden fdozoflann fkesini tmyle anlamakla bhlikte, bu
dnceyi desteklemiyoruz. Hegel, grnd kadanyla
Newton'un Doa Felsefesinin Matematiksel lkeleri yaptna de
inerek, Newton'un kendi fiziini b h doa felsefesi olarak nite(Agy., s. 365). DUthey'e gre, felsefenin bizzat ieriindeki kalclk ile geicilik
arasmdaki eliki, felsefi retilerin eitliliinin ve badamazlnn kaynadr.
Felsefe kavramn tanmlamann zorluu da buradan gelir, iirdc byle bir tamm
lama, evrensel olmak iin, onun kalc ieriim belirtmeli ve sonu olarak da, ge
ici ieriini gz ard etmelidir. Oysaki, bu sonuncusu, yaamn kendisinin yaratt
felsefenin tarihsel biimi kadar elzemdir.
Ama, felsefe kavramnn tanmlanmas konusunda doan glkler, felsefedeki kal
c ile geici elikisine indirgenemez, nk kalc, tarihsel olarak, geiciden olu
ur ve bu ikisi arasndaki antitez grelidir.
154

lediine iaret eder. Hegel, alayc bir dille yle yazar: "ngilizcede, felsefe terimi bugn bile bu anlamm korumaktadr ve
Newton, hl, byk bir filozof olarak auyor. Fiyat stelerin
de bile, barometre ve termometre gibi, manyetik yahut elektrik
sel gere diye smlandu-amayacak aralar 'felsefi aralar' diye
nitelenmektedir."! Hegel, dncenin biricik felsefi ara ol
duuna inand im, buna zel olarak fkelenir.
Hugo Gocci'nin hukuk kuramma uluslararas devletler hu
kuku felsefesi ve ngiltere'de de, ekonomi politie felsefe dendiine iaret eden yine Hegel'dir. ngiliz Felsefe Yll, yahut
Kimya, Mineraloji, Mekanik, Doa Tarihi, Tarm ve Sanat
Dergisi 'nin adm bir garabet rnei olarak anar. Bu rnekte fel
sefe ad veren bilimleri, daha dom biimde, ampirik bimler
diye betimlemek gerekecektir, der Hegel. Ama bunlara neden
felsefi denilmektedir? Doa bilimlerinin felsefe fakltesine dahil
edilmesi gibi, bir ortaa niversite geleneine dayanan bir yan
l kuUamm m sz konusudur yahuzca? Oysa Hegel, bilnlerin
biimlendii ve ok eii ampirik malzemeyi aratrmaya ba
lad ada dnemde, "ampirik bireysellikler denizinde evren
sel 'in ve salam lnn binmesini, snrsz bir rastlantar
okluunun grnrdeki kargaas iinde zorunluluun, yasann
incelenmesini konu edinen her bilgiye...felsefe denilmeye baland"na iaret eder.^
Bizce, bu gzlem, 18. ve 19. yzyllarda "felsefe"szcnn
neden hl esnek biimde kullanldn aydnlatmaktadr.
Yukarda belirttiimiz gibi, felsefe tarihsel olarak biimlenir ve
' G.W.F. Hegel, Samtliche Weke, Bd. 8, s. 50 - 1. B.P. VVeinberg, Newton'uj
Philosophia Naturalis Principia Mathematica'sna yazd girite. Doa
Bilgisini Tevik Kraliyet Demei'nin, 1645'de kurulmu olan "Grlmez yahut
Felsefi Kolej"den, 1662'de doduuna iaret eder. Kraliyet Demei, Felsefi
lemler'ini, o zamanlar "doa felsefesi" denilen tm doa bilimi kollarna yne
lik aratrma diye niteleyerek yaynamtr. Newton da, Kraliyet Demei'ne seil
diinde, "felsefi bginin baarsna ynehk" her trl abay harcayacan akla
mtr.
2 G.W.F, Hegel, agy., Bd. 8, s. 59.
155

yzyllar boyunca, kuramsal bilgmin ilk ve gerekte biricik bi


imi olarak geliir. rnein Aristoteles iin, felsefe dmda baka
bir kuram yoktu; geometri ve fizii felsefenin dallar olarak g
ryor, bunlar, daha soma metafizik adyla ortaya kan eyden,
"ilk felsefe" olarak ayryordu. Yalnzca matematiin ve fiziin
deil, biyoloji, hukuk ve teki bilimlerin de felsefeden ayrlm
olduu ada dnemde, bunlar, uzun bh: zaman daha, hl fel
sefi diye nitelendirilmeye devam edildi, nk bunlar kuramsal
genellemelerle ilgiliydi ve gzlenen olgulan yalnzca betimlemi
yorlard. Carolus Linnaeus'un bitkisel dnyay bir "Botanik
Felsefesi" olarak snflandrmasnn nedeni de bu deil midir?
Rousseau'nun, bildii en felsefi alma olarak betimledii a
lma buydu. Ve Rousseau, Linnaeus'da da olduka derin felsefi
fikirler bulmamza karn, Linnaeus'dan ok daha kesin anla
myla bir filozoftu.
Yukarda, Lamarck'm "Zooloji Felsefesi"ni anmtk. Evrim
kuramm aklayan bu almanm byle bir balk tamas rast
lant deildir. Lamarck, gelitirdii varsaymm, belli ampirik ve
rilere dayanmakla birlikte, dorudan gzlem smularmm ok te
sine getiini iyi biliyordu. Ayrca, bir takm gzlenmi olgu
lara, rnein, yaayan organizmalarm greli amacm aklamak
iin Lamarck, deimez biiimde, felsefi kavramlar daarcma
bavurmutur.
Charles Darwin, tannm Fransz ncelinden farkl olarak,
kendi evrim kuramn temellendirecek ok daha bol ampirik
malzemeye sahipti. Ancak, ngiliz geleneine karn, tanmm
almasn felsefi diye nitelemedi. Onun yerine, kendi zel
aratrma konusunu u balk altnda verdi: Trlerin Kkeni.
Darwinci biyoloji kuram, sonuta, kuramsal bir disiplin olarak
felsefeden zgrln kopard. nceleri yalnzca ampirik, b
yk lde betimleyici kesimiyle ondan kopmu bulunuyordu.
Felsefeden ayrlan, ya da, baka yollardan biimlenen uzmanlk
bilimlerinin, eskiden felsefenin inceledii inceleme konularn
kendi konular olaak benimsemi olmalar gerekesiyle, yahzca
156

bu gerekeyle, daha nceleri (koskoca yzyllar boyunca) felsefe


denilen eyden "felsefe" adm kimse ayramaz. imdi felsefeden
bamsz olan bhok bilimsel disiplm b h zamanlar onun blm
leri idiyse, bu bize gre, felsefenin nemi asndan yalnzca
gemite kalmayan b h anlam tamaktadr. Her durumda, felsefe
kavrammm bilimsel b h tanmm aratu-nken, felsefenin tarihsel
yazgsm niteleyen bu nemli olguyu gz ard edemeyiz.
Kimi pozitivisty filozoflar, bhok bilimsel disiplinin gelihken felsefi diye betimlendimi aktararak, bundan, aratrmanm,
ancak kendisini felsefeden ayrmas lsnde bilimsel olaca
sonucunu karyorlar. Oysa, onlar, felsefeden kopmu ve zel
aratrma alanlar durumuna gelmi olan uzmanlk bilimlerinin,
artk, felsefenm gemite ele ald sorunlarm aynsyla ilgilen
mediini gz ard ediyorlar; sorularm kendileri de daha uzman
lamtr artk. Bylesi sorular felsefe ancak genel terimlerle,
zel aratrmaya ghi olarak ileri srebilhdi. Ama daha genel bi
imleriyle bu sorular, bugn bile felsefedeki nemlerini her
yerde korumaktadrlar.
Bu yzden, kozmolojik, fiziksel ve biyolojik sorunlarn, uz
manlk aratrmas konusu olmalarmdan soma da, felsefe kavrammdan btnyle uzak olduklar sylenemez. Daha ok, uzman
lk bilimlerinin elde ettii sonular sayesinde bu sorunlar felsefe
asmdan yeni b h anlam kazanrlar; nk bu zel aratrmalarn
sonular, felsefe tarafndan yalnzca yorumlanmakla ya da
zmsenmekle kalmaz, onun nne yeni evrenler, olanaklar ve
somnlar da aar.
yleyse, felsefe kavrammm imdiki sorunlar erevesiyle
smrlandulmas, b h felsefe tanm iin temel salayamaz; nk
bizler, filozof (ve felsefe tarihisi) olarak, felsefenin, kendi geli
imi sonucunda yalnzca ne olduuyla deil, tarihin ak iinde
nasl grlm olduuyla da ilgilenmekteyiz. Bu, kendimizin de
reddettii felsefenin deimez z dncesine, bir lde, amazlkla geri dnmeye altmz anlamna gelmez. Grevimiz,
157

daha ok, geliimi iinde felsefeyi anlamaya olanak veren, felse


fenin, olduka ok olduuna inandmuz, zgl zelliklerini ayrt etmektir. eitli felsefe tanmlarmm zmlenmesi, do
rudan bu amaca hizmet etmektedir. Onlann eitlihinin ampirik
adan saptanm olan temeli, yahuzca, bir ve ayn nesneyle ilgih
gr ayrl deil, felsefi retilerin reel eitliliidir; nitekim,
felsefenin geliimini baka herhangi bir bgi dalnm gelii
minden ayran bu olgudur.
Eski filozoflar arasnda, badamaz felsefi retilerin var
olmasnn nce kamhnaz, daha sonra da almaz olduu inancm dile getirenler kukucular oldu. Daha sonraki dnemlerde
kukuculann kartlar, felsefi retilerin eitliliinin, hatadan
ayr olarak, oul iinde var olmayan hakikati arayan felsefi d
ncenin yanlgsmdan ileri geldii sansm yeniden dirilttiler.
Yine de, felsefenin hatalar, rastlant gibi grlyordu.
ada zamanm kimi filozoflar, eitli felsefi retUerdeki
hakikat elerini ayrt etmeye, yani, bunlann eitliliinin
olumlu bir deerlendirmesini yapmaya almlardr; ama bu
abalar, kural olarak eklektik nitelikte oldu. Hegel, felsefe ze
rine grleriyle, basma kalp bilincin nyarglarm ortaya ka
rarak, felsefi kukuculuk konusundaki eletirisinde felsefi eti1er arasmdaki ayrmlar abartmamak gerektiini, nk felsefe
nin znn her zaman bir ve ayn olduunu ve felsefi inantaki
btn bu saysz ayrlklarm (ve elikilerin), diyalektik doas
gerei ana zdeliin kendi barnda yattm ileri srd. Felsefi
sistemler ne lde farkh olursa olsun, diyordu, bunlann fark
lar, beyaz ile tatl, yeil ile kaba arasmdaki farkllklar l
snde byk deildir; bunlar, tmnn de felsefi retUer oknas
konusunda gr - birlii salanmas bakmmdan, birliktedir ve
dnlmeyen de budur.' Tm felsefi retilerin felsefi karakte
rine ilikin bu aklama, kendi bana, bizi kukusuz pek ileriye
gtrmez. Ama Hegel, tarihsel - felsefi anlayn temelini olu
' G.W.F. Hegel, agy., Bd. 18, s, 561.
158

turan, eitli felsefi retilerin diyalektik birlii stne reti


sinde daha telere gider; bunlan, kendi felsefi sistemi imde su
nul yetkinlie ulaan, ierik bakmmdan eitli, b h ve ayn an
siklopedik felsefenin geici olarak geen aamalar, ilkeleri ola
rak grr.
Hegel, sk sk, farklln, elikinin zdelikten daha az
nemli ohnadm ve ondan aynlamayacam vurgulamakla bh
likte, zdelik esini aka abartm ve felsefi retilerdeki
farkllk (eliki) esini de kmsemitir. Yine de, Hegel'e
gre, felsefenin geliimindeki hatalar, yalnzca, her felsefi sis temm dnyaya sunduu evrensel hakikaten mutlaklatnimasyla
(mutlak bilgi) olur. stelik, bunu sylerken Hegel, bu mutlaklatumay yasayla ynetiyormucasma ele almakla bhlikte, bu
nun nedenini izlemeyi zorunlu grmez.
Genelde Hegel, felsefenin geliimini, bginin uyumlu iler
leme sreci gibi sunar; bu sre iinde, "zaman iindeki en son
felsefi reti, tm nceki felsefi retilerm sonucudur ve bunla
n n tm asndan geerli ilkeleri, bu yzden, kendisi iinde
toplamaldr."'Oysa herhangi b h felsefi retinin kendi ncelleriyle gncel ilikisi ok daha karmaktr; Felsefi bilginin nceki
ilerlemelerine elethel biimde sahip klmas yoluyla felsefenin
gelimesi, sreklilii, Uerlemesi, btn bunlar felsefi eilimler
arasmdaki badamaz elikiyi, felsefi retilerm uyumazhm
engellemez, nk bu retiler eitli tarihsel durumlar, istem
leri, karlar yansrlar ve dine, bilime, vb. farkl tutum alrlar.
Felsefi retiler arasmdaki sreklilik ilikisi bir behrlenimcilik
ikisi deildir. Toplumsal bilincin baka her biimi gibi, felsefe
de, sonuta, toplumsal varlkla kouanr.
Kukuculuun karakteristii olarak felsefi retilerin meta
fizik biimde kar karya getirilmesini reddederken, Hegel'in
bunlar arasndaki ilikiler anlayma hehrli temel dzeltmeler
yapmak gerekiyor Hegel'e gre, felsefe yapan ve asla hata
' Agy., Bd. 8 ,s. 59

159

yapmayan, son zmlemede, "mutlak tin"dir, bu yzden de,


tm hatalar, ancak, bu mutlak kendini-bilen zbilin dile getiriin
tarihsel bakundan smu-l insani biiminden doar. Felsefi sistem lerin ikisini (ve felsefe kavrammm farkl tanmlarm) doru
anlamak iin, yalmzca, sakatl Hegel tarafmdan parlak biimde
kantlanm olan metafizik felsefe-tarihi anlaynn stesinden
gelmekle yetinmeyip, ayn zamanda, Hegel'in kendi idealist
monizminin de - k i bu ereve iinde, kartlann birlii ve
atmas tarihsel yasas kendi uygun anlatmm bulamazd- ste
sinden gelmek gerekmektedu.
Felsefe tarihi boyunca verilmi olan tm felsefe tanmlarm
saymak bile olanakszdur. Ve zorunlu da deildir. Bu tanmlarm
aklc bir snflandrmasm yapmak, kukusuz istenen birey ola
caktr, ama yeterince kapsaml bir smflandrma iin hangi ilkenm kuUamlabilecei de kukuludur.
lk bakta, bu ilkenin maddecilik ile ideahzm arasmdaki te
mel kartlk olaca apak gibi gzkebilir. Ancak, felsefenin
her tanmmn ierii, kukusuz, bu felsefi retinin maddeci
(yahut idealist) karakteriyle belirlenmekle birlikte, yine de, b
tnyle farkh biimlerde yorumlasalar bile hem maddecinin,
hem de idealistin onayaca kimi felsefe kavram tammlar var
du. Tanmlann biimsel karakterinin kendini hissettirdii yer,
ite burasdr. "Biricik reel tanmlama," diye yazar Engels, "o
eyin kendi geliimidir, ama bu artk bir tanunlama olmaktan
kar."'
Bana yle geliyor ki, az ok ak ve sistemh bir felsefi tan
mlar yelpazesi anlayma ulamann en iyi yolu, felsefi retile
rin srekli birbirinden ayrlmasma ilikin yukarda anlan temel
tarihsel-felsefi olguyu aklda tutarak, birbirini dlayan temel
felsefe tanmlanm gzden geirmektir. stelik, maddecilik ve
idealizm kutuplamasnn duyumculuk, aklclk, natralizm,
tmtanrclk, vb. gibi kart retiler iinde bile kendini hisset' F. Engels, Anti-Dhring, s. 405
160

tirdii anmsanmaldr. Bu retilerden her birisi felsefeyi kendi


bildii gibi tanmlamaktadr. Bu yzden, felsefenin farkl tanm
lar arasndaki kartlm ne lde arttm, bunlarm birbirini
ne lde dladm, yahut tersine, ne lde tamamladn
buhnak sz konusudur. "Felsefe" kavrammm apm, onun tarih
sel bakmdan deien sorunlarnn smrlarm bylelikle b h l
de saptam oluruz.

2. FELSEFE TANIMLARININ ETLL


Felsefenm temel tanmlarm, en kart tanmlar ift ve tek
saylarla gstererek, b h model imde dzenlemeye alalm.
1. Felsefe, zel, tikel, geici deimelere bakmadan, varlm
incelenmesidh. Felsefenm bu tanmma Eski Hmt ve m felsefe
smde rastlanr. Eleac ekoln felsefesinde bu, Herakleitos'un s
rekli oluumuna kart bir konumdadr. Aristoteles felsefeyi,
kendi iinde zn ya da var olan her eyin znn bilgisi olarak
betimler: "Ta anmsanamayan zamanlardan bu yana, imdi ve her
zaman inceleme konusu olan ve srekli glkler douran bu
soru -varlk nedh sorusu- z nedh sorusuna indhgenebilh."'
Ortaalarn ve ada dnemin metafizik sistemleri de,
felsefeyi, varlm mcelenmesi olarak tanmlamaktadrlar. ada
burjuva felsefesinde bu tanmlama yeni-Thomaslar ile ok sa
yda Hristiyan tinselci, ayrca varoluular ve N. Hartmann'n
"yeni ontoloji"si tarafmdan da onaylanmaktadr. Bunun anlam,
sz konusu tanmm, metafizik sistemleri sonunda ykm olduk
larm ileri sren, metafizie kar varlkbilimi karan, ama bunu
bir varlk retisi olarak, yani, duyularm alglad nesnel dn
yadan bamsz biimde yorumlayan filozoflarca onaylanmasdu.
Varoluular arasnda, bu gr en ak biimde Kari Jaspers
1 Aristoteles, Metafizik, Moskova 1934, s. 113 - 4(Rusa).
161

formle eder: "Bilimsel olarak bilme, herkesin u ya da bu bi


imde, hakkmda bir eyler bilmesi gereken bireysel nesnelere
ynelirken, felsefe, varlm btnl ile ilgilenir."! Martin
Heidegger, felsefeyi, zgn, refleks-ncesi "varoluu anlay"n
bilmci olarak tanmlar ve srekh olarak, felsefedeki bahca zel
liin -felsefe, metafiziin hatalarnn stesinden geldiindenvarha ilikin tikel (fenomenolojik, hermeneutik) dnce biimi
olduunu vurglar.2
dealistler, varl, genellikle Tanr diye betimledikleri duyumst bir gereklik olarak yorumladklar halde; maddecilik,
varlk kavrammdaki gizemlik peesini syrr, onu duyusal ola
rak alglanabilir gereklik, doa diye nitelendirir. Thomas
Hobbes, felsefenin konusunu, cisimlerin incelenmesine indirger,
bylece de, varlk ile tz kavramlarma, gncel biimde gzlenme
ve llebilme zellikleri verir. Maddeciler varl madde ile zdeletirir ve tinseh, varlm bir zellii olarak alrlar. Ludwig
Feuerbach, Hegel'in soyut "saf" varlk anlayn eletirerek,
unlar yazar; "nsanm varlk'tm anlad ey, eer maddeyi gz
nne alyorsa, bulunum, kendisi iin varlk, gereklik, varolu,
gncellik, nesnellik 'tir. Btn bu tanmlar ya da isimler, farkl
gr alarmdan ayn eyi dile getirirler. Gereklik olmadan,
nesnellik olmadan, kendisi-iin-varlk olmadan soyut varlk ku
kusuz bir hitir, ama bu hilikte ben, yalmzca, kendimin bu soyutlamasmm solda-sfrlm dile getiriyorum.
Felsefenin konusu olarak varm incelenmesi, kural olarak,
filozofun grevinin bir btn olarak dnyay incelemek olduu
inancm dile getirir. Bu durumda, maddecilik ile idealizmin kar
! K. jMpers, Einfhrung in die Philosophie, Mnih 1959, s. 10.
2 "Felsefe, varoluon zmsel incelenmesi olarak tm felsefi aray rotasnn so
nunu kendi doduu ve daha sonradan ulat yere balam olan "orada olma" (Dasein) yorumsamasmdan hareket eden evrensel fenomenolojik bir ontolo
jidir " (M. Heidegger, Sein und Zeit , Tbingen 1953, s. 436).
3 L. Feuerbach, GrundsStzc der Philosophie der Zukunft, Frankfurt am Mai
1967, s. 3.
162

karya getirilmesi, kendini, bizzat dnyanm btnl, birlii


anlaymda gsterir; nk dnyanm bu birliinin onarmas,
kendi basma henz maddeci yahut idealist bir konumun formulasyonu deildir. Hatta, "varhk birincil, bihn ikmcildh" ner
mesi be, eer varlk tinsel gerekliin zel bir biimi olarak
yorumlanyorsa, ideahst manlar sistemiyle btnyle badaa
bilir.
2. Felsefe varhm deil, bilmenin, ya da ahlakn, ya da mut
luluun, ya da genel olarak insanm incelenmesidh. Felsefenin bu
tanmlan eski zamanlarda domu ve hem metafizik, hem de
varhk bilimdeki kart felsefe tammlanyla srekli ekimith.
Hint felsefesinde Buddha, dnya ncesiz sonrasz mdr, deil
midh, sonlu mudur, deil midh, ruh bedenle aym mdr, ondan
farkl mdr gibi sorular felsefeden dlar. 1 Bu ve baka kimi so
rularm belirlenemezlimi ve ayn zamanda da, ana sorun -acmm
yok edilmesi- stnde bir etkisi olmadm belhth.
ada dnemde, doa biliminin gelimesi nedeniyle, onto
lojik sorunlar felsefeden dlamak eilimi dorudan bilinemez
cilie ve znelcilie kaymaktadu. Hume, bilinten bamsz olan
herhangi b h nesnel gereklii! varln aratrd ve bylelikle,
felsefi inceleme alanm zihinsel etkinhin incelenmesiyle, zel
olarak da, bilme eylemiyle smrlad. Ancak O, genel olarak bil
giyle deil, insanm incelenmesiyle, kendinin bilgisiyle, felsefe
nin uzun yulardr sregelen hatalarm gidermenin ve insan yaamm akUc izgide dzenlemenin biricik yolu olarak grd
eylerle ilgileniyordu.
Kant, Hume'dan farkh olarak, bilen kiiden bamsz bir
gerekliin varln onaylyordu, ama yine de, bilinemeyecei
gerekesiyle varlk sorununu atlyordu. Dolaysyla, felsefeyi,
olanakl tm bilginin mutlak smrlar recisi olarak tanunhyordu. Bu snrlar, Kant' a gre, bizzat bilme mekanizmasyla;
' s. Chatterjee ve D. Dalta, Hint Felsefesine Giri, s. 120
163

transandantal "kendinde ey"e deil de, yalnzca duyusal verilere


uygulanabilen, onun a priori biimleriyle belirlenir. Dolaysyla,
Kant'm sisteminde "doanm metafizii", bilenden bamsz bir
gerekliin incelenmesini deil, doabilimsel bilginin temel ilke
lerinin ararbnasm dile getirir. Felsefi (psikolojik, kozmolo
jik, teolojik) incelemeye uygun bir konu olan fikirler a priori bir
niteliktedir, yani bilginin sonucu olmayp, onu nceler. Bu fikir
lerin aratrlmas, bunlann kkeninin epistemolojik zmlen
mesine indirgenmemelidir, nk, bunlara herhangi bir nesnel
gerekliin yant verdiini iddia etmenin temeli yoktur. Hume
gibi. Kant da, felsefenin en nemh ikinci konusunun ahlak
(pratik akl) olduuna inanyordu; bunun incelenmesi, bir yan
dan, ahlak bilincinin zerkliini, te yandan da, Tanr'nm var
oluu, ruhun lmszl, iradenm zgrl gibi, kuramsal
akhn kanttan yoksun grd her eyi postula etme zorunlulu
unu kamtlamay amalar.
Felsefenin bilmenin incelenmesi olarak tanmlanmas; tm
br bilme nesnelerinin uzmanlk bilimlerince incelendii ve
felsefe iin, bilimin kendisini, bilgi olgusunu incelemek dmda
bir ey kalmad gerekesiyle, felsefenin bilgi kuramna indir
genmesi gerektiini savunan pozitiviser tarafmdan da geliti
rilmitir. Bilmenin geliimindeki gncel eilimleri teslim eden
bu iddiann yan sra, felsefenin bilginin bilgisi olarak tanmlan
mas, bilinemezcilik ve znelcilik asndan da temellendirilir;
buna gre, bilgi, bilenden bamsz bir gerekliin -bu gerek
liin varhmn kuramsal adan kantlanabilir olduu onaylansa
bile- yansmas olamaz. Herbert Spencer yle yazar:
"...Herhangi bir felsefe bu ontoloji olduunu iddia ettii zaman,
bu yanl olur." Ve devam ediyor: "Bu tanm en yalm ve en ak
biimine getirelim - e n alt dzeydeki bilgi birlememi bilgidir;
Bilim ksmen birlemi bilgidt; Felsefe tmyle birlemi bilgi
dir."' Bu felsefe tanm, ayn zamanda, felsefenin, bilinemez
' H. Spencer, lk lkeler. New York 1901, s. 136, 140.
164

varl incelemeyi reddederken, hem bilginm yapsn inceledii,


hem de, insanm elindeki tm fenomenlerin bilgisini uzmanlk
bilimleri iinde biletirdii anlamma da geliyor. Pozitivizmin
daha sonraki evrimi srasmda felsefe kavramma epistemoloji yeni
snrlamalar getirmith, Emst Mach im felsefe, bilmenin psikolojisidir. ada pozitivizm, bilme sihecinrn incelenmesini onun
linguistik biiminin zmlenmesine indhger.
3. Felsefe, herhangi bh tikel gereklik yahut bilme alanmm
deil, var olan her eyin incelenmesidh. Hegel'm grne gre
bh felsefi sistem, uzmanhk bilimlerinin inceledii sorulan bile,
ama onlarm alam tesinde kalan kendi zel speklatif konumun
dan yorumlayan bir felsefi bilimler ansiklopedisidir. "Felsefe",
diye yazyordu Hegel, "genelde nesnelerin dnsel gzlenii
biiminde, nsel olarak tanmlanabilir." Onun bundan anlad
ey, "felsefenin, bilmerun gerekletirildii bir dnme biimi,
zel b h tr dnme biimi, kavramlar yoluyla bilme biimi
oluttrduu"dur. Bu ise, felsefenm, yalnzca her eyi deil daha
ok her eyde var olan onun evrensel zn oluturan eyi ince
ledii anlamma gelir. Felsefenin, bir varlk retisi olarak ta
nmlanmas Hegel iin yeterli deildi, nk bu reti, her za
man, dnceden ayn b h ey olarak anlam. Ama Hegel'e
gre, dnce aym zamanda da varlkt. stelik, tz-znedh, ya
ni dnyann yaratc, gehen zdr. Hegel, varl "mutlak
ide"nin kendi geliimindeki ilk aama olarak, yani, mutlak'm
dorudan, duyusal olarak alglanabilen, yabanclam anlatm
olarak yorumlar. Varlk, var oluun btnn aklamaz; tzsel
bakmdan var olanda felsefenin kefettii, onun mcelemesinm
bahca nesnesini oluturan ey de deildh. Bu nedenle, felsefenin
konusunun varlk deil, var olan ey olmas gerekir.
Hegel'in idealizmine btn kartlma karm Feuerbach da,
felsefeyi var olan eyin incelenmesi olarak tanmlar. "Felsefe,
olanjn tanmmasdr. Felsefenm en yce yasas, en yce grevi
' G,W.F, Hegel, agy., Bd. 8, s. 42
165

eyleri dnmek, eyleri olduklar gibi bilmektir."! Felsefenin


bu tanm, apaktr ki, Feuerbach'm da aklad gibi, genelde,
olan gizemletiren, eyleri ve z olmadklar biimde algla
maya alan Hegelci ve speklatif-idealist felsefe anlayma kar
dr. nanl bir maddeci olan Feuerbach, felsefeyi, nesnel ger
eklii bilmek, onun kendi kendine yeterli znellii imde var
olan eyi bilmek ve bu nedenle de, ierii bakmndan nesnel
olan bilgi biiminde tanmlar. Ancak, felsefenin bu tanmlamas,
felsefenin konusunun uzmanlk bilimlerininkinden ayrlmas an
lamma gehnez.
4. Felsefe; gereklikte var olmayan eylerin, tm gereklikle
ve bir deer ls olarak bunun her tr bilgisiyle kar karya
getirilen eylerin, bir ideal olarak, mevcut bir varla sahip ol
mamasyla nemi hi de azalmayan eylerin incelenmesidir.
Felsefenin bu tanm, en tutarl biimde, yeni-Kant Baden
ekol tarafmdan savunulmutur. Bu yzden, Wmdelband'a gre,
"felsefe normal bilinliliin bilimidir. Normatif genel zorunlulu
un bu dosdoru apaklmm ampirik bilinliliin hangi noktalarmda ortaya ktm saptamak iin, felsefe, ampirik bihnlilii
aratrr."^ Windelband, "normal bilinlilik" terimiyle, var olan
her eyin deerlendirilme lt olarak mutlak norm bilincini
kasteder. Ama tam bu nedenden tr, "normal bilinlilik" var
olan eyin dma konmaktadu ve "mutlak olarak normal bilinli
liin gerekliine inan, bilimsel bir bilme deil, kiisel bir
inan sorunudur. "3 Platon Mutlak yi, Mutlak Hakikat ve Mutlak
Gzel'in transandantal gereklikler olarak var olduuna inand
halde, yeni-Kant idealizm, daha gereki konumlar alarak,
bunlarn var olmadn, ama nem tadn aklar. Bu "ger-

! L. Feuerbach, Philosophisce Kritiken


Leipzig 1969, s. 178
2 W. "VVindelband, Prludien, s. 37.
3 W. Windelband, agy., s. 44
166

und

Grundstze

(1839-1846),

ekliin" olduka znel nitelikte olduunu sylemeye bile gerek


yok.
Edmund Husserl'in fenomenolojisi felsefeyi d dnyay ve
ona ilikin bilgi olarak grlen eyleri, yani bilimsel verUeri,
kendi inceleme alanmdan bilerek dlayan bir reti olarak tan
mlar. Sezgisel "zdeki grnt" olarak yorumlanan felsefe, in
sanm bilinciyle kavrad (ama bu bilinten bamsz olan) ideal
zlerin, dncelerin ve anlamlarm gerekli var oluunu tanmay
da reddeder. Var olu kavram, zaman ve dolaysyla geici
(lml - ) olan varl nvarsayar ve bu yzden de, zamanm
dmda olan ve bir olgu olarak yorumlanamayan ideal varla
uygulanamaz. "Gzleyicilik", der Husserl, "z zdeki varlk
olarak dnr ve hibir anlamda, var oluu dnmez ve var saymaz. Dolaysyla, zn dnlmesi kuru kuruya bilme deUdh, bireysel (szgelimi doal) var olula ilgili herhangi bir
iddianm izini be tamaz."' yleyse, hakikat, var olan bilme
nesnelerini, -doas gerei, var oluun bizzat karakteristikleriyle,
imdiyi ve amphik olan zorunlu olarak dlayan- daha yksek
deerler ve asl zler konumundan deerlendirebilecek biimde
incelemeyi reddeder.
5. Felsefe kuramdr, yani, aratrma konusu olarak belh b h
gereklikle (yahut, var olan her eyle) gi b h sanlar, kavram
lar bilgi ve bmlar elde etme yntemleri sistemidir. Bunun an
lam, felsefenin, kendi zgl somlar emberine sahip olmas ve
sonutu, felsefe dnda eriilemeyen sonulara eriip, yalnzca
felsefi inceleme yntemlerinde deil, ayn zamanda, bavum ko
ullar erevesinde, aratrma nesnelerinin elde edihnesinde de
uygulanma olana bulunan bulular yapmasdr. Felsefenin bu
tanm; b h varlk incelemesi yahut var olan her eyin mcelenmesi
biimindeki, yahut da, yalnzca bilmenin ve gerekte var olma
yan deerlerin incelenmesi biimindeki felsefe tammlanyla t' Husserl, "San Bir Bilim Olarak Felsefe', Logos'da, 1911, Kitap I. s. 29
(Rusa).
167

myle badamaktadr. Bu yzden, bu tanm aklamaya gerek


yoktur, nk felsefe kavram, bunun z ve konusuna ilikin
tanmlarmda ne lde farkl olurlarsa olsunlar, hemen tm filo
zoflarca onanmaktadr. Apak grndnden, bu tanm bt
nyle geebilirdik. Ama somn, felsefenin kart bir tanmmm var
olmas, yani, b h kuram olarak felsefe olanamm reddedilmesi ve
felsefeyi kuramlar biiminde ele alan, bu yzden de, amalarma
yant alamad ne srlen filozoflarm kmanmasdr.
6. Felsefe bir kuram de, ilevsel bir amac olan, ama ince
leme nesnesi olmayan bir tr entellektel etkinliktir. Bu tanm
lama, felsefenin yeni-pozitivist yorumundan doar. Yeni-pozitivizm tarihsel olarak ortaya km felsefi sorunlar imgesel diye
reddeder, ama bunlarm yerine yeni sorunlar da koymaz. Bunun
yerine, kuram olmaktan kp, bilimsel yahut gnlk nermelerin
bir zmleme yntemi olmasm felsefeden ister. Felsefeyi, po
zitif bilimlere yabanc olan " sonul aklk, sonulandurc ak
lama zlemi"' olarak niteleyen, yeni-pozitivizmin dolaysz n
cs Hans-Cornelius'da, bu felsefe tanmnn bir habercisini
bulmaktayz.
Bununla birlikte, klasik formlasyon Ludwig Wittgenstein'a
aittir: "Felsefenin amac, dncelerin mantksal adda kavu
turulmasdr. Felsefe bir kuram deil, bir etkinliktir. Bir felsefi
alma, temel olarak, aklamalardan oluur. Felsefenin erei.
! H. Cornelius, Einleitung in die Philosophe, Leipzig 1903, s. 7. Yeri gel
miken belirtelim ki, felsefenin bu "ilevsel" tanmma, 1878'de "Dncelerimizi
Nasl Akla Kavuturabiliriz." Balkl makalesini yaymlayan. Amerikan prag
matizminin kurucusu Charles S. Pearce'in almalarnda zaten rastlanmaktayd.
Ama Pearce, felsefenin kendi inceleme znesine sahip olmayp, bu yzden bir ku
ram deil, yalnzca bir yntem olmas gerektii sonucuna varmad. Pragmatizmin
"yalnzca bir yntem olduunu" yazan, Pearce'in ardl, William James bu sonuca
ulat. stelik James, bu yntemin filozoflarca uzun zamandan beri bilindiini de
ileri srd: "Pragmatik yntemde yeni olan, kesinlikle hibir ey yoktur. Sokrates
bunun ustasyd. Aristoteles yntem olarak bunu kulland. Locke, Berkeley ve
Hume, bunun araclyla hakikate girkemli katklar yaptlar." (W. James,
Pragmatizm, Londra 1907, s. 50, 51). James'e gre pragmatizmin zgnl, bu
yntemi, ona srekli zarar veren her eit kuramdan kurtarm olmasndadr.
168

birok 'felsefi nerme'de, nermeleri akla kavuturmaktu".


Felsefe, dnceleri akla kavuturmal ve kesin olarak snrrlamaldu:, aksi halde bunlar, olduu gibi karanhk ve bulank kal
rlar." 1
Daha sonra Wittgenstem, kuram olarak felsefeye ithazn
daha da deriye gtrr ve felsefeyi, d zmlemesinin mantk
sal b h yntemi durumuna indirgemeye alr; yalnzca tm fel
sefi hata kaynam deil, felsefi sorunlarm kendilerinin kayna
m da dilin iinde algdar "Felsefe, dil araclyla anlamzm
bjrlennesine kar verilen bir kavgadr."^
ngiltere'deki hnguisk zmleme felsefesi temsilcileri,
Wittgenstein'm, iinde "metafiziin" gizlendii gndelik ve bi
lhnsel kuUanmdan uzaklatrmak amacyla, felsefeyi dilm eleti
rel zmlenmesine evirmek gerektiine ilikin dncesir
kendi mantksal sonularna ulatrddar. Felsefenin, ilevi yasak
lara kar koruyuculuk etmek olan bir "entellektel polis" ile
karatmlmas^ linguistik zmleme felsefesinin gncel
! L. Wittgenstem, Tractatus Logico - Philosopbicus, Londra 1955, s. 76.
Aktr ki, felsefenin bu tanm. Viyana evresi rgUtleyicilerinden biri olup, felse
feyi eylem olarak tanmlayan Moritz Schlick'ten esinlenmektedir: "imdi biz
felsefede -ve onda yer alan byk devrimin kilit zellii de budur- bir bilme so
nular sistemini deil, bir eylemler .sistemini grmekteyiz. Felsefe yle bir ecinliktir ki, aklamalann anlam onun aracbyla dorulanr yahut aclanr. Felsefe
aklamalan aklar, bilim ise onlan irdeler" (Erkenntnis, Erster Band, 1930 - 1,
Heft 1, Leipzig, s. 87). Felsefenin bu tanmnn ( ve anlaynn), burjuva felsefi
dncesinin bunalmm canl olarak ortaya koyan ve B. Pykhovsky'nin de "felse
fenin amaszlatnimas" dedii eyin an biimlerinden biri olduunu grmek
pek zor olmayacaktr.
2 L. Wittgenstein, Felsefi Aratmalar, Oxford 1953, s. 47.
3 Bu karlatrma; "Viyana evre.i" balkl makalesinde, bilimin bize dnya bil
gisi saladm, felsefenin bu alanda onunla yanamayacan savunan A.J. Ayer'e
aittir, "Ama bu durumda, filozof nereye gidecektir? Onun yapabilecei tek ey,
kukusuz, metafizie kimsenin el uzatmamasn gzeten bir tr entellektel polis
gibi davranmaktr," (A.J. Ayer, Felsefedeki Devrim Londra 1956, s 78 - 9).
Bertrand Russell gibi, linguistik zmleme felsefesine kar kan ngiliz poziti
vist! Emest Geliner, metafiziin stesinden gelmeye ilikin iddialarla ilgili olarak,
u dora gzlemi yapar: "Genel kamuoyu, genelHkle, Linguistik Felsefenin meta169

(yalmzca bulgusal deil, eitli bakmlardan toplumsal - politik


de) ilevini ok daha iyi betimlemektedir. ddialara karn, bu
felsefenin yalnzca bir yntem olmayp, olduka belirgin bir
ideaJist-bilinemezci kuram olmas nedensiz deildir.
7. Felsefe bir bilimdir, her durumda bir bilim olabilir ve
olmas gerekir. Bu nerme, kesinlikle, felsefenin bir tanm ola
rak almamaz, nk bu, felsefenin birok tanm iinde (bir var
lk bilimi, bir bilme bilimi, vb. olarak) de dile getirilmektedir.
Ancak, kart gr, felsefenin zgl zelliinin onun bir bim
olmay olduunu savunduundan, bu nerme anlmaya deer.
Felsefeyi bir bilim saymak, onun belli kimi ilkelere gre mantk
sal biimde dzenlenmi, i-bamtl, temellendirilmi bir kav
ramlar sistemi olmas demektir. Byle bir felsefe tanm, felse
fenin bilimle anlamda olduu Eski Yunan'da ortaya kmtr.
Aristoteles, genel olarak bilimin, ancak, belli bir eyin nedenini
bilmemiz, ve bu zel nedenin de bu eyin nedeni olduunu bil
memiz lsnde var olabileceini savunuyordu. "Bilimsel bilgi
ve bilimsel bilginin nesnesi; bilimsel bilginin yeterince evrensel
oluu ve onun, ancak ve ancak, zorunlu bantlarla ilerlemesi
bakmndan kandan (opinion) ve kan nesnesinden ayrlu-."'
Aristoteles'in Analitik'i yalmzca mantk stne bir deneme
deil, ayn zamanda da, belli bir bilgi -sradan bilgi deil, zo
runlu bir fenomenler dizisiyle ilinti olan bilgi- yaps anlam
mda, geni bir bilim anlaydr. Aristoteles'in yerinde gzlem
ledii gibi, "yleyse, kegenin kenarla orantl olduuna ilikin
doru bir kanya sahip olmak sama olacaktr."2 Adn, yalmzca
ada felsefenin balangcyla deil, doa bilimindeki temel
bulularla da baladmz Descartes, felsefenin her eyden nce
fizie kar bir .saldr olduunu sanyor. Oysa metafizik bir saptrmaadr.
Gerekte o, aka, dUnceye kar bir saldrdr." (E. Geliner, Szler ve
eyler, Londra 1959, . 19.
! Aristoteles'in Yaptlar, ikago, Londra, Toronto, 1952, c.l, s. 121.
2 Agy., s. 121 - 2.
]70

bilim olduuna inanyordu: "Bu bilim, insan akimm ilk ceninle


rini iermeli ve aynca da, herhangi b h nesneden, bunun ierdii
hakikatleri szmeye hizmet etmehdh."'
lk bujuva devrimleri dneminin ou filozofu gibi Hobbes
da, Aristoteles'in retisini onamyor, ama yine de, bir bilim
olarak felsefe kavramn Aristotelesci b h ruhla aklyordu:
"Felsefe yle bir etkiler (effects)2 ya da grnmler bilgisidir ki,
bunlarm nedenlerini ya da olumasm, nceden sahip olduumuz
bilgiden, doru bir akl yrtmeyle elde ederiz: Ve yine, bylesi
nedenler ya da oluumlar da, ilk etkileri bilmekten elde edilebilr."^
Felsefe, her ne kadar orta alarda bile b h bihm olarak g
rlmse de (mein Albert Bolstedt felsefeye "scientia universalis" diyordu), eski bilim kavram, o gnlerin tm sekin
-maddeci ve ideahst- filozoflarm esinlendiren bir bilimsel bilgi
ideali yaratan matematikteki parlak ilerlemelerin bir sonucu ola
rak, ancak ada zamanlarda sistemli biimde gelitirilmitir.
Felsefenin, b h tr bilimler bilimi olarak br bilimlerle kar
karya gethmesi bile, genellikle, filozoflann inancna gre
uzmanlk bimlerinde gereklemesi olanaksz olan kesin bilhnsellik istemlerinden kaynaklanmaktadu. yleyse, doa biliminin
o gnk zayf gehimi ile tarihsel bakmdan hakl grlebilecek
olan bu kar karya gethiin yam sra, ada zamanlarm ilerici
felsefi retilerinde, felsefenin henz hakiki b h bilim ohnad bi
lincine ve de yle olamayaca ve olmamas gerektii inancma
rastlanmas da artc olmayacaktr. Dolaysyla, felsefeyi ha
kiki bir bihm yapmak iin ne yapmak gerektii somsu, ilerici
filozoflarca srekli tartlmaktadr.

! (Euvres de Descartes, Tome X, s. 374.


2 Effects szc "sonu", "anlam" ve "eya" anlammda da kullandr.
3 Malmesbury'li Thomas Hobbes'un ngilizce Yaptlar, C. 1, Londra
1839, s. 3.
171

Saf Akim Eletirisi 'nde Kant, kendi tm sisteminin hangi


eksen evresinde dnd sorusvmu ortaya atar: "Bir bilim olarak
metafizik olanakl mdur? Olanaklysa, hangi koullarda? Baka
deyile, bir bim olarak felsefe, hangi anlamda olanakldr?"
.Bihmsel bir felsefe kurmak yolundaki tm nceki abalarm ye
nilgisinden sz eden Kant unlar kaydeder: "Bu anlamda felsefe,
hibir yerde in concreto verilmeyen, ancak eitli yollarla bizim
yaklamaya abaladmz olanakl bir bilim fikridir yalnzca."...
"Bu gerekleene dek," diye srdrr Kant, "felsefe relemez;
gerekten, nerededir o? Ona kim buyruk verir? Ve o, hangi be
lirtilerle tamnacaktr? Yalmzca felsefe yapmay retebiliriz;
yani, onun ilkelerini izlerken, bir yandan akim bu ilkelerin bizzat
kaynaklarm araUrmak ve bunlan dorulamak yahut reddetmek
hakkm da her zaman sakl tutarak, eldeki belli rnekler zerinde
akim bu hnerini smayabUiriz ancak."'
Kant, "eletirel bir felsefe" yaratarak, felsefeyi saf bir bUime
evirme sorununu zm olduunu savunur. Fichte
Wissenschaftslebre'sinde,
Hegel Mantk Bilimi'nde, felsefi bi
limler ansiklopedisinde bu sorunun zmn grrler. 19. yz
yln ikinci yars ile 20. yzylm ilk yarsndaki burjuva felsefe
sinde bilimsel bir felsefe oluturma dncesi, "bilimsel bir ide
alizm" yaratmaya alan yeni-Kantlar, pozitivistler ve fenomenolojiyi "salam bilim" olarak gren Husserl fenomenolojisi
tarafndan idealist bir biimde yorumlanmtr. Btn bunlar, bir
bilim olarak felsefe tanmm, onun kiht tammlarndan birisi ola
rak almak iin nedenler oluturmaktadr.
8. Felsefe bir bilim deildir, olamaz ve olmamaldr.
Bilimsel bilgi idealini zedelemeye almamakla birlikte, yalnz
ca, bu dncenin, her durumda felsefe asmdan gereklee
meyeceini savunan Yunan kukuculuu, bu felsefe tanmn (ve
anlayn) ak biimde dile getiriyordu. Kukucularm, bilnsel
bir felsefe dncesine kar bu tutumu, daha sonra br felsefi
' Kant, Smtliche Werke in sechs Bnden, Leipzig 1912, Dritter Band, s. 630.

172

okullar tarafmdan da dile getirilmitir. imdi ise, bunu bir yanda


yeni pozitivizm, te yanda akldc retiler temsil etmektedir.
Yeni pozitivizm, "felsefi nermeleri", ilke olarak irdelenemedikleri ve mantksal adan kanttan yoksun olduklar iin,
"metafizik", yahut, bilimsel anlamdan yoksun olarak grr. Kari
Popper, doa biminin nemli kuramsal nermelerinin de ilke
olarak (kukusuz, bu terimin yeni-pozitivist anlamnda) hdelenemez olduunu kamtlad ve olgarla ilgili her bilimsel kuranun b h znitelii olarak irdelenebihneye kar rtlebilhlii
ne srd halde, bu mtum, yeni-pozitivistlerce, felsefenin ilke
olarak bimd diye tammlanmasmm gzden geirilmesine yol
amamtr. Bu nedenle, A. J. Ayer, Felsefe ve Bilim balkl
makalesmde, nermeleri ilke olarak bilimsel biimde hdelenemeyecei iin felsefenin bir bilim olarak pek onanamayacam
savunur. "Filozoflarm kuramlar vardr," der. A. J, Ayer, "ama
bu kuramlar, onlann ngrde bulunmasma izin vermez; burar,
bilimsel kuramlarda olduu gibi, deneyimle ne kantlanabilh, ne
de kantlanamazlar." i
Yeni pozitivizm, ikin znelciine ve bilinemezciliine
karm, bilimi, fenomenleri bmenin en etkin arac olarak grr
ve kendi bilim anlayma uygun biimde, felsefeyi, zgl b h bi
im, yahut, bimd man olarak eletirhken; ada felsefi ak
ldclar, "felsefe bir bim dedh" biimindeki yeni pozitivist
forml onamakla birlikte, bu forml, felsefenin bilim karsmdaki stnlnn b h anlatm gibi yorumlarlar ve onlarm iddiasma gre bilim, akld gereklii zmekten temelden yok
sun olup, akldy aklsallatrmak, kavramlarla dile getirileme
yeni de gethmek, isel adan karmakark olan gerekhi kuralh bh dzenlilikler ve yasalar alan gibi sunmak yolundaki bo
abalar yznden de, gereklikten srekli olarak uzaklamakta
dr. Bu dnme dorultusu, kendisini 19. yzyl akld felse
fesinde oktandr duyurmaktayd, mein Eme Bouttoux, ok
I A, Ayer, "Felsefe ve Bilim", Felsefe Sonnlan, 1962, No. 1, s. 86 (Rusa).

173

kesin biimde unu dile getiriyordu: "Felsefe, ya bir bilimler bi


reimi olarak zellikle bilimsel olur ve bu dummda, artk felsefe
diye pek nitelenemez, ya da, felsefe olarak kalr ki,bu dummda
da, bilimsellie kardr." '
Dinsel akldclk, bilimi dinden yoksun olduu, evrenin ve
insan mhunun "gizemi" ne ilgisiz kald iin knar. Bu adan
felsefe, dinsel akl tutumuyla transandantal'e yaklaarak, bilimin
stnde ykselir. mein Nicholas Berdyaev yle yazar: "Fel
sefe, gizemcilii cisimlendirme yoUarmdan biridir; ama bu ci simlendirmenin en yksek ve en tam biimi ancak pozitifdin
olabilir" 2
Katolik varoluu Gabriel Marcel, bilimsel felsefe dnce
sinin; hakikate asla buymk vermeyen, ama-ortaya kan hakika
tin bile asimda dile getirilemezliini bildii iin - daima hakikati
arayan felsefenin doasyla elitiine inanr. Bilim yalmzca "ti
kel hakikatleri" dile getirebilir, nk bunlar kiisel deildir,
bunlarm deeri ve bunlarm kiisel olmaylan birbirinden aynlmaz. "...Bizzat kendisi olarak, yani, sonutaki aratrmadan baunsz olarak almd lde o (bilim -n), znenin dmda gibi
gzkme eilimi tar. Hakiki bilimin yozlamasm dile getiren
bilimciliin kk de ite buradadr." 3 Bu bakmdan, yalnzca
felsefenin hakiki bir bilim olduu kukusuz ileri srlebilir ve bu
nedenle de, felsefenin zel tr bir bilim olarak tanmlanmas
onanabilir. Ama, imdiye dek daha kimsenin yaratmam olduu
bu "hakiki bilim"in, tm gncel kazanmlanyla gncel bilimin
yadsmmas olduu da apaktu.
Hakikat ve varlk, Marcel'e gre zdetir ve bilinemez; ay
rca, insana da ait olamazlar. Felsefe "metafziksel rahatszlk"tr.

1 E. Boutroux, La nature et l'esprit, Paris 1926, s. 154.


2 N. Berdyaev, "Felsefi Hakikat ve Intelligentsia'nn Hakikati", Vekhi, Moskova
1909, s. 2rde (Rusa).
3 G. Marcel, Presence et immortabilitd, Paris 1959, s. 15-6.
174

bireyin kendi z merkezini aramasdr. Bu yzden, "...biricik


metafziksel sorun udur: Ben neyim?"'
Felsefenin bir bim olarak tanm, bir bilim olmad, ola
mayaca ve olmamas gerektii tanmlamas gibi, felsefenin
nemini hi de az olmayan lde belirleyen, felsefe ile bim
arasmdaki nesnel, tarihsel olarak biimlenmi ilikinin anlamas asmdan byk nem tar. Bu anlamda, felsefenin
mantksal tanmlar e tarihsel, nesnel kouUuluu arasmda reel
bir balant bulunmaktadr. Bu balant, felsefi tanmlarn
evrimini aydmlatt iin, zel bir incelemeye deer.
9. Felsefe, br dnya gr tiplerinden kendisini ayuan
zgl zeUiklere sahip bir dnya grdr. (Weltanschauvng).
Bu tamm, nceki iki tanm gibi, ksmidir, yani, felsefe kavram
mm daha geni tanmlarmm bir ksmdr, ama bu yzden, nemi
de azalm deildir. Baka b: deyile, felsefenin bir dnya g
r olduu yahut olabecei tartmas (dnya gr kavram
mm filozoflarca eit biimlerde yorumlanmasna karm) felse
fenin geliiminde byk bir rol oynamtu- ve oynamay da sr
drmektedir. Kimileri, bir dnya gr olanam onamakta,
kimileri de reddetmektedir. Dnya gr kavrammn aklc, akdc, iradeci, znelci, "bilimci" ve daha baka eitli tanmlan
vardr.
Wilhelm Dilthey, dnya gr tipleri listesinde, bunlan din
sel, iirsel ve "metafzcsel" diye aynr; btn bu tipler, kaynak
larm bgiden de, insanm tinsel yaamnn zn szmona
dile getirmeyen kuramsal, bilimsel bilgiye kart, bilgi istein
den, yaamdaki konumdan, tarihsel durumdan alrlar. Bu yzden
bir dnya gr, zgl olarak insani bilgi diye nitelendirilir
(sanki, baka, insani olmayan bir bilgi varm gibi!). Dnya g
rnn bu yorumunun ardnda: bir dnya grnn, bilgiyle
gisi olmad sylenen salt kiisel zellikleri vurgulanu-ken, nes
nel ieriinin neminin reddedilmesi yatmaktadr. Dilthey'in
1 G. Marcel agy., s. 21

175

dnceleri, bu kavramn akldc tonunu younlaturan Kari


Jaspers'in dnya grleri psikolojisinde daha da gelithilmith. i
Maddecilik, dnya gr kavramm her zaman idealizmin
reddedilmesi ya da elethisiyle, doa, toplum ve bilgi konusun
daki bilimsel grlerin kavramsal bheimiyle, hmanizmin ku
ramsal temellendhilmesiyle bhlethir.
10. Ya felsefe b h bihm olduu ve dnya gr de niteliksel
olarak bilimsel olmad im, ya da, dnya gr bilimsel veri
leri zeedii, oysa felsefe kendi z kaynayla beslendii ve bi
limi, kendisiyle ayn apta varlk olarak gremdii iin, felsefe
bir dnya gr deildh. Bylelikle, burada, felsefenin bir
dnya gr olduunun reddedilmesi, son derece eitli savlara
dayanmaktadr: Hem bilimsel b h felsefe fikrini onayanlarm, hem
de onamayanlarm almalarmda bunlara rasanmaktadr.
"Dnya gr" deyimi ancak ada zamanlarda ortaya
ktmdan ve 19. yzylm ikinci yarma dek felsefede geni l
de kullanlmadndan, felsefe ile dnya gr arasndaki
iliki sorusu, gemiin felsefi retilerinin ounda hi de bi
linli biimde konulmu deildh. Kimi ada Avrupa dillerinde
bu deyimin asimda var olmad da buna eklenmelidh; bunun
sonucunda, ngilizce ya da Franszca yazlm bhok almada
Almanca Weltanschauung szc kullamlmaktadu:.2

! Jaspers yle yazar: "Dnya - grlerinden sz ettiimizde, gleri ve dnce


leri, bir insandaki son ve sonul eyi, hem coku, erk ve ikna gibi znel eyleri,
hem de nesnel biimde biimlenen dnya gibi nesnel eyleri dnrz." (K.
Jaspers, Psychologie der Weltanschauungen, Berlin 1922, s. 1).
2 Franszcada bu terim genellikle "conception du monde", tngilizcede "world
view" (dnya gr) ve talyancada da "concezione del monda" olarak ev
rilmektedir. Bu eviriler, Almancadaki "Weltanschauung", ya da, Rusadaki
"Mirovozzreniye"nin tad anlamn ancak bir blmn aktarmaktadrlar, ni
tekim D.D. Runes'in Amerikan Felsefe Szl'nde, "world view" terimi ve
rilmedii halde, "Weltanschauung"a yer verilmesine amamak gerekiyor. A.
Lalande'nin Vocabulaire critique et technique de la philosophie'sinde
(Paris, 1956, 7. bsk.)ne "conception du monde", ne de " W e l t a n schauung"yer almaktadr.

176

Bununla birlikte, felsefenin dnya gr karakterinin red


dedilmesi kukusuz, bu filolojik olgulara balanamaz. Kimileri,
kendi reddedilerini, yalnzca dinin bir dnya grne sahip
olabilecei dncesine dayandrmakta, kimileri de bunu, felse
fenin grevlerinin sk skya smrlandnimas ve, bilimsel ku
ramsal bir bheim olarak dnya gr olanamm ilke asndan
yadsnmas gereiyle hakl gsterirler. Yeni - pozitivizmin ev
rimi, bu iki eilimin esiz bir birlikteliidir. Viyana evresi
yeleri, ilk kollektif program duyurularmda, bilimsel bir dnya
gr gelitirmeye giritiklerini aklyorlard.' Ama daha
sonra, bu amac bir yana braktlar ve bir dnya grne balanmanm cokusal dncelerin esinlendirdii bir inan konusu
olduunu duyurdular ve felsefenin grevini, bilimin mantksal
sentaksmm hazrlanmasma, vb. indirgediler.
yleyse, felsefenin zel tip bir dnya gr olduunu ak
layan tammlar da, kart tanmlar da byk bir nem tamakta
dr; nk bunlar, felsefe ile bilim arasndaki ilikiden daha az
nem tamayan, felsefe ile dnya gr arasmdaki Uikinm ku
ramsal olarak zmlenmesini gerek klmaktadrlar.
Yukarda amlan tanmlarm zmlenmesine girimeden nce,
saylar nemli lde artm olsa bile, btn bu tanmlarm bir
birini karlkl olarak dlayan felsefe kavramlarn, gerekte sa
ylamayacak lde ok eitlilii konusunda tam bir anlay
salayamayaca vurgulanmalidu. Kukusuz, bir felsefe tanm
lar szl derlenebilir, ama bu bile tm tanmlar yanstmayacaktr, nk, daha nceden sylenmi olduu gibi, ayn tanmlar
felsefenin z, znesi ve grevleri konusunda tmyle farkl sa
nlar douran ok farkl biimlerde yorumlanmiktadrlar. Aklc
Hegel ve akldc Schopenhauer, felsefeyi dnyanm tinsel
zne ilikin bir reti olarak gryorlard; ama Hegel'in felsefesndeki evrensel zihin ile, Schopenhauer'in felsefesindeki
' WissenschaftHche Weltanschauung, Der Wiener Kreis.
hungen des Vereins Ernst Mach, Viyana 1929.
177

Verffentlic-

dnya iradesi, idealist felsefenin geliimi iinde birbirini karl


kl olarak dlayan eilimleri dile getirmektedir. Doal olarak,
bu farkllklar, sz konusu tanmlar felsefi zmlemeye sokulur
sokulmaz ortaya kar. Yine de, badamaz felsefi retilerin
tmyle ayn deyimlerle felsefeyi tanmlayabilmesi, bu retiler
arasndaki ayrm, bir lde bulandumaktadrr.
Felsefenin olas tm tanmlarm anmadysak da, burada sra
lananlar, tanmlarn ilkeli bir biknde biletirilemeyeceini yete
rince ak biimde gstermektedir. Ama bu, onlarm her bakm
dan birbhlerini dladklar anlamma da gelmez. Tek saylarla
numaraladmz tanmlar, ou kez, bhbirlerini tamamlarlar ve
bu yzden de, belli lde egdmlendirilebilirler. mein,
felsefeyi bilimsel b h kuram, zel tr bir bilim, b h varlk bilim,
ya da, var olan her eym bilimi olarak tanmlayan filozoflar var
dr.
ift saylarla numaralanm tanmlar da b h lde bhlethilebilir. Bir varlk yahut genelde varolu retisi olarak felsefeyi
1 Hegel'in gr asn yeniden dirilten, ama bunu tarihsel grecelik ruhu iinde yo
rumlayan Dilthey, tm felsefe tanmlarnn aslnda eit deerde olduklarn, nk
bunlarm her birinin felsenin var oluunun ve kendi bilincinin belli bir tarihsel
aamasn dile getirdiini savunur: "Her tanm, onun zne ilikin kavramn ele
rinden yalnzca birisiydi. Bunlarn her birisi, felsefenin, geliiminin belli bir an
nda savunduu grn yalnzca bir anlatmyd...Her birisi, felsefe iin zel bir
fenomenler emberi betimlemekte ve felsefe denilen br fenomenleri bu ember
den dlamaktadr. Her birisi, birbirine eit lde kart olan gr alannn bu
byk karlamalar felsefe tanmlarnda dile gelmektedir. Bunlardan her birisi
kendini savunur. Ve bu tartma, ancak, tm taraftarlara stn gelen bir gr as
bulmak olanaklysa giderilebilir." (W. Dilthey, G e s a m m e l t e Schraften, V.
Band, s. 363). Kukusuz, durum gerekte byle deildir. Felsefe kavramnn eitli
tanmlar, yalnzca, onun geliimindeki tarihsel aamalar deil, ezamanl olarak
var olan felsefi retiler arasndaki farkll ve hatta tam kartl temsil ederler.
Bu tanmlar, temsil ettikleri retilerden daha ok eit olarak alnamazlar, nk
felsefe gelimekte ve bylece, eitli gr sistemleri ile bunlara denk den tanm
larn stesinden gelmektedir. "Tm taraflara stn"olacak bir felsefe tanm geli
tirmek gerekte olanakszdr. Birok felsefi taraf var olduuna ilikin sany bir
yana atmak ve felsefedeki balca taraflar, balca eilimleri, ancak temsil ettikleri
ana eilim erevesinde nemli olan kesimlerie, bunlarn uyarlanmalar ile kar
trmamak gerekiyor.

178

reddedenler felsefeyi epistemolojik zmlemeye, bilgi biimle


rini zmlemenin zgl bir trne indirgerler ve doal olarak,
bunu nesnel bilgi olarak, dolaysyla da bilim olarak, bir dnya
gr olarak, kendine zg sorular emberine sahip bir kuram
olarak grmeme eilimi tarlar. stelik, (ift ve tek saylarla
numaralanm olan) kart tanmlann byk bir blm de sk
sk birletirilmit-, Felsefenin bir varlk retisi olduunu ileri
sren filozoflar ile, felsefenin, ancak bir bilgi kuram olarak ola
nakl olduunu ileri sren kartlarmm yan sra, her iki tanm
da reddeden ve felsefenin bir varlk ve bilme retisi olduuna
manan birok filozof bulunmaktadu". Hegel, varhk ile bilmenin
(dncenin) birliinden, zdeliinden hareket ediyordu.
Hegel'm retisini tersyz eden ve kaderci bir temele oturtan
Feuerbach, bilmenin ve bilmeye indergenemeyecek olan varhm
birhmi ileri sryordu. yleyse, Fischer, Kant'm felsefede ger
ekletirdii kesin dnn onun, felsefi incelemenin konusu
varhk deil de, bilme yapmasnda yattm belirtirken kukusuz
hatalyd. Kant'm felsefesinde bilmenin mcelenmesi, ayn za
manda, varhm da incelenmesidir.
Bir filozof, eith temel sorunlar dlayarak, felsefe kavra
mn ne lde smrlandmrsa smrlandrsm, dorudan ya da do
layh olarak, bizzat bu temel sorulara yant vermek zorundadr.
Nesnel gereklik sorununu felsefeden dlayan pozitivistler iin
de ayn ey sylenebil". Pratikte, bilmeyi zmlemelerinde, ya
da, bunun yalmzca mantksal ya da ampirik biimde bile olsa,
pozitivistler nesnel gerekliin znel-ideahst bir yorumuna ulamaktadu-lar. yleyse, bundan u kmaktadr ki, u ya da bu fel
sefe tanm belli temel felsefi sorunlan ancak biimsel olarak
ortadan kaldrmaktadr: nk bunlar, znde, felsefenin dna
kanlamazlar.
Felsefe tarihi, kimi temel sorunlarm felsefe kavramndan dlanmasnm, bunlan yalnzca arka plana ittiini, yani -yantlar,
domdan ya da dolayl olarak, bu "bir yana atlan" sorunlara ve179

rilecek bir yanta dnen- baka sorulan ne kardn gs


termektedir.
Amlan tanmlar, felsefeye neleri kattklar ve neleri ondan
dladklaryla ve ayrca, felsefi bilgi biimini (kuram, bilgi,
yntem, dnya gr, vb,) yorumlaylanyla birbirlerinden ay
rlmaktadrlar. Ama, ana felsefi sorunlar tmyle uzaklatmlamayaca, yani, yahnzca tanmlar bakmmdan dlanabilecekleri
im, felsefe tanmlar, felsefenin ieriini byk lde dile gethemez ve hatta, yanl yollara gtrrler. Hem tanmlamanm
biimsel karakteriyle ilgili Engels'in yorumu, hem de Spino
za'nm, b h tanmlamanm kendi konusunun smrllklarmm bir olumsuzlanmas olduuna ilikin dncesi, bu balamda son de
rece yerindedh.
Bir tanm, olsa olsa, b h felsefi retinin kilit noktalarm
belirth, yaratcsmm bu retide en nemli olduuna inand
eyleri dile getirir. Felsefenin varoluu, Bergsoncu ve pragmatik
kavramlarmm, bhincil olarak varolu, Bergsoncu ve pragmatik
felsefelerin tanmlan olduunu; bunlarm her bhinin yaratcsmm
genelde b h felsefe kavram vermeye almasma karn, yine de
byle olduunu syleyebilhiz. Sonu olarak, bu felsefelerm ta
nmlarm egdmlendhmek, bunlarn retilerini egdmlendhmek lsnde zordur. Ve bunlar egdmlendhilse bile, bu,
temsil ettikleri retilerm deil, yahnzca tammlarm bir bheimi
olacaktr; felsefi tammlarm smrl eitlilii, felsefi retilerin
kimilerinde belhli sorular zerinde belli ortak grler olsa bile,
aralarndaki badamazlk giderilemeyecek olan felsefi retile
rin smrsz eitliliini gizlemektedir. Sz konusu olan, maddeci
ve idealist retilerin badamazl deildh, maddeciliin eitli
tarihsel biimlerinin, eitli idealist retilerin, vb. badamaz
ldr.
Kukusuz, doa bilimde de bhbirini karlkl dlayan ku
ramlar vardr, ama burada onlar, tartma iinde bulunmadklar
br sorular zerinde ortak bir zemm ngren, snrl saydaki
180

belli sorular zerindeki ayrmalar olarak yaarlar. Daha tam


olarak dile getirecek olursak, doa bilimindeki birbirini dlayc
kuramlar; ancak ksmen onanmalar lsnde, kartlar arasmda
oktan zlm saylan sorular zerinde anlamay ortadan kalduan varsaymlardr yalnzca. Oysa felsefede, blnme, iki kart
felsefi reti arasmda, her dorultuda (her bakmdan)yer alr.
stelik, bu kavramlardan birinin nesnel hakikate yaklat ve bir
bakasmm (ya da bakalarmm) ise ondan uzaklat durumlar da
kukusuz sz konusu olmakla birlikte, ou kez, birbirini kar
lkl dlayan felsefi anlaylar, eit derecede yanltu-lar.
Felsefede hakikat oybirliiyle onaylanmaz. Bunun birok
nedeni vardr. Kimileri, genel olarak bilgi kuramyla ilintilidir.
Felsefede nesnel hakikat, ampirik olarak yahut baka, grece
kolay bir arala irdelenemez. Bu, doa bilimlerinde ve ksmen de
uygulamah bilimlerde temelde tipik olmayan bir durum olmu
tur. Felsefe kavrammn, genel olarak, tam bir tanmnn yapla
mayaca anlamna m gelir bu? Badamaz felsefi sistemlerin
apak eiiliinin ampirik bir aklamasndan daha teye gidileraezse, byle olacana inanyoruz. Felsefi bilginin ileriye
doru ayrmasm felsefenin srekli bir gehme biimi olduuna
inanan birisi, kukusuz, ahlaksal adan, felsefe kavramm tanm
lama dncesini de terketmek zorundadr. Ancak, felsefenin ta
rihsel bakmdan geici bir oluum-gelime biimi olarak felsefi
sistemlerin oulluunu onaylayarak, yaru, bunun olanakhi ve
stesinden gelme zorunluluunu dorulayarak, var ohnu tm
felsefi retileri gerekte kapsamayacak, ama bilimsel felsefenin
gelime evrenlerini de getirecek bir felsefe kavram tanmna
ulaabiliriz.
Sylemek gereksizdir ki, felsefenin bir bilim olma olanan
ve sonu olarak, doa bilimlerde olduu gibi, bilimsel ekip ahmasyla gelimesi olanam bir yana atanlar, herhalde, byle bh
felsefe tamram onaylayamazlar. Bu kier iin, felsefi retile
rin ileriye doru aynmas, birict gereksinimi kendini onaylat
mak olan zgr felsefi tinin en yksek anlatmdr. Baka bir de -

yile, bunlar daha ok, daha nceden yazlm olanlara hi ben


zemeyen b h roman yazmaya abalayan romanclara benzerler.
yleyse, bizim grmze gre, felsefenm bilimsel tanm
lanmas, yalnzca diyalektik ve tarihsel maddecilik tarafndan
tmyle onanan kuramsal nclleri gerektirmektedh. Felsefi
retilerin eitliliinin tarihsel bakmdan geici nitelimin onan
mas, kukusuz, belhli tarihsel dnemler asmdan bunun zorun
luluunun ve ilerici anlammm yadsnmas demek deildh. Baka
deyile, felsefi inanlarm bu ileriye doru ayrmas, felsefenin
badamaz kart sistemler durumunda kutuplamas, ilerici bir
rol oynamtr. Deneyle, pratikle ve bilimsel verilerle en tam bi
imde dorulanan b h felsefi varsaym benimseyebilmek bakm
mdan, msanlm olanakl tm felsefi varsayurilar gelithmesi ve
elden geirmesi zorunlu olduu im, bu gerekliydi.
Bilimin ve pratiin geliimi bilimsel felsefenin gelimesi iin
gereken nkouUan henz yaratmamken, felsefi inanlann bu
ayrmas hakl grlebilirdi. Felsefe sonsuzu, evrenseli, geici
olmayam bilmeye, zn zn bilmeye bakar. Dolaysyla, geliimmm belhli aamalarmda, bhbhini karlkl dlayan anlay
ve retilerin bulunmas da kanlmazdr. Ama felsefe, yalnzca
zaman iinde eitlenmekle yetinmeyerek, aym zamanda gelitii
iin de, tarihsel bakmdan kamlmaz olan bu hatalarm yerini,
yalnzca yeni hatalar almakla kalmayp, bunlarm stesinden de
gelinir. dealist felsefe bile, kendi zayf konumlarm glendir
mek iin pozitif bilimsel verilere dnmek zorundadr. Bada
maz felsefi inanlarn eitlilii; ilke olarak olanaksz olan, fel
sefi inanlarm bhbhine yaklamas nedeniyle deil, felsefi soru
larn zmne bilimsel b h yaklamm (yalnzca belli b h d
nrn bulduu birey olmakla kalmayp, bir felsefi retiden
gerekliin zel tr aratrlmasn, anlalmasn ve yorumlanlmasn da bekleyen bir yaklamn) gelimesi nedeniyle, tarihsel
haklln yitirir.
Marksist-Leninist felsefe, badamaz felsefi retilerin renk
renk eiilirni bir yana buakp, bu speklatif anlaylarm ye182

rine, yaamn, pratiin ve bilimin dorulad felsefi nermelerin


ber ynden gelitirilmesini sunmaktadr. Bu kuramsal konum,
felsefe yapmanm hakikat olarak betimlenebilecek herhangi bir
sonula de de, belli bir enteUektel doyumla dUenen bir tr
bgi aray, olduunu savunan burjuva felsefesindeki egemen
inantan temelden farkhdr. Bu (yani burjuva - ) grn taraftarlan, felsefeyi, yalmzca, felsefe sevgisine sahip olmayanlann
ya da kendi potansiyellerini (gizilglerini) abartaann kamak
istedii bir labirent olarak grrler. Ariadne tehdidi burada sz
konusu deildir. Buna gerek de yoktur. Felsefe asla bir bilim
olmayacak, yani, kendine ihanet etmeyecek ve sonu olarak da,
tpk Leibnitz'in monadlar (zerrecikler) dnyas gibi - nceden
belirlenmi bir uyumun egdmn tanmamak gibi, tek bir
farkla - mutlak egemen felsefi sistemler alan olarak kalacaktr.
Farkh felsefeler arasmda herhangi bir ortak zeminin, bu balom
dan, yalnzca, zgn olmayan bir ey olduu grlmektedir.
Felsefe yapmak, gerekleebilirlii, duruma gre, ya baarszlk
yahut da ncesiz sonrasz vaat gibi yommlanabilecek bir aba,
yalnzca bir aba olarak kalmahdr. yleyse, felsefe kavramnn
tanm yaplamaz; tanmlar, yahzca ilk renme uruna yapl
maktadr.
Marksizmin felsefesi, gizemcilii ve idealizmi onamamann
yan sra, saptanm bilimsel olgularm, hakikatlerin ve yasalarm
kmseyici biimde ele alnmasm da onamaz; felsefi ehtizmin
(sekinciliin) bu en son, bir bakma zppece anlaym, doal
olarak, benimsemez. Diyalektc ve tarihsel maddecilik, felsefi
bilim iin nesnel zorunluluun ve, bu zorunluluun tarihsel ola
rak yerine getirildii olgusunun onanmasndan hareket eden bir
felsefe kavramm iler.
3. ZGL BR DNYA GR OLARAK FELSEFE
Felsefenin eitli tanmlan bulunduu ve bizim grevimiz
de, yalnzca bu olguyu aklamak deil, tm felsefi retilerin
183

anlalmasyla ilintili bir felsefe kavram tanm vermek olduu


iin, ortaya yle bir soru kmaktadr: Bu tanmlar birbirinden
ayran eyleri bir yana brakmak ve bylelikle, onlarm ortak
yanlarma ulamak olana yok mudur? Bu ilem kukusuz yap
labilir, ama daha nce iaret ettiimiz biimde, bilimde somut
b h eyin farkl tanmlarmn b h bhlii olmas gerektii gibi, bu
bizi somut bir felsefe anlayna gtremez. Bununla bhlikte,
felsefenin tek yanl, soyut bir tanm bile, eer bu tanm abartlmazsa, b h lde nemlidir. Marx yle yazar: " Genel olarak
retim b h soyutlamadr, ama anlalabilh b h soyutlamadr, zha
gerekte geneli betimler, onu belhler ve bylelikle de bizi yme
lemeden kurtarr...Genel olarak retim iin geerli olan tanmlar;
znenin, insanm ve nesnenin, doanm bir ve ayn olmas olgu
sundan kaynaklanan bhlik nedeniyle, temel farkm unumlmamasm salamak iin yaplmak durumundadr."i Marx'm genel ola
rak retim kavram konusunda syledikleri (ki genel olarak
doa, genel olarak toplum, vb. kavram konusunda da sylene
bilir.), doal olarak felsefe genel kavrammm deerlendirilmesi
iin de geerlidh. Ondan ok ey beklenmemelidh; ancak, yal
nzca b h zdelik belirtisi olarak deil, felsefenm felsefi olarak
aratrdmasmm kamhnazldda yapmas gereken soyuttan somuta
ktaki ilk aama olarak da ona gerek duymaktayz. Ele ald
mz felsefe tanmlarmda bylesi znitelikler varsa, bunlar ok
iyi gizlenmi olmaldrlar, zira bunlarn grnte hibh izine
rastlanmaz. Felsefenin zgl doasn oluturan her eyi ortaya
koymayacan, ama belki, bunun kefedilmesine giden yolu
gsterebilecek olan b h tanm, br tanmlarn herhangi birinde
verilmemi olan ve dolaysyla da, onlarm ou tarafmdan nle
nen felsefenin bu genel tanmm bulmak iin yine de b h aba
harcamaya deer.2

1 K. Marx, Grundrisse der Kritik der politischen konomie (Rohenwurf), 1857 - 1858, Berlin 1968, s. 7.
2 Felsefe kavram tanmnn temel bir nem tamadn savunan Kari Steinbuch'la
ayn dncede olamayz. O yle demektedir: "Felsefe, binlerce yl var olmutur,
184

Dnya grnn felsefenin byle genel, ama zgl olmayan


bir tanm olduuna inamyoruz. Bunmla birlikte, yukarda andan
felsefe tanmlanndan nem sayda filozofun felsefeyi bir dnya
gr olarak grmedii aktr. yleyse, soruyu yle koyabili
riz: Szgelimi linguistik filozoflar felsefenin bir dnya gr
olmadm savunuyorlarsa, onlann kendi felsefesi bir diinya g
r mdr? Bizce, bu sorunun tek bir yamt vardur: Evet, yle
dir. Linguistik filozoflarm, felsefenin grevlerini dilin aratrl
masyla smrlandrmalanna karm, gerekte, bilimsel bginin,
toplumsal yaamn, etikin, politikann, vb. tm ana sorunlar
zerine inanlarm dile getirdiklerini, yani, dU zmlemesinin
son derece geni bir sorunlar yelpazesini ele alma arac olduunu
gstermek zor dedir. Ayn ey, Husserl'in fenomenolojisi ile,
felsefenin bir dnya gr olmadn ne sren br felsefi
reter iin de sylenebilir.
Felsefenin bir dnya gr olduunun reddedilmesi, son
derece elikili bir kuramsal konum gstermektedir. Dnya g
rnn kimi dummlarda "metafizik", kimi durumlarda znel bir
varsaymlama (postlasyon), kimilerinde de bir inanlar sistemi
olduu aklanmaktadr. Ama bu, dnya grnn var obnas
ve tarilacak biricik konunun da, felsefenin onunla ilikisi ol
duu demektir. Grdm kadaryla, tm felsefi retiler bir
dnya gr ima etmektedirler; nk, ele alman sorular yelpa
zesinin smurlandnimas, daha genel felsefi sorular - bu sorula
rm bilincinde olunmasa bile - yamtlamaktan kammaya izin ver
mektedir.
oysa genellikle onanan bir tanm hl yoktur. Tmyle ayn biimde, matemati
in, fiziin ve teknolojinin de tanm yoktur. Ama bu disiplinlerden hibiri, bu
yzden kt deildir." (K Steinbuch, Automat und Mensch, BerlinHeidelberg-New York s.354) Kari Steinbuch, sanrm, her tikel bilimin bilimsel
tanmmm (yani, onun konusunun, yntem ve kuramsal temellerinin zmlenme
sinin) ancak, onun geliiminin belli, grece yksek bir aamasnda olanakb oldu
unu hesaba katmyor. Byle bir aamada ise, bir tanm vermeyi reddetmek, ge
limeye omak sokmak olur. Felsefenin "genellikle onanan" bir tanmmn olma
masna gelince, bu kukusuz byk lde, felsefi okullar arasndaki savamdan
ileri gelmektedir.
185

Dnya gr mutlaka felsefe olmamakla birlikte, her fel


sefe b h dnya grdr. Dhsel dnya gr, ateist dnya g
r, vb. vardr. Dnya gr kavrarmnn ok-imlilii
(polisemisi)hem bilimsel, hem de gndelik kullanmda srekli
ortaya kmaktadu". Yeryz-merkezh dnya grne kart,
gne-merkezli dnya grnden sz edilmektedir ve,
Copemicus'un byk buluuyla insani bilinte oluan devrim gz
nne almdnda, bu, derm bir anlam tamaktadr. Bir dnya
gr mekanik, metafiziksel, iyimser, ktmser, vb. olabilir.
Feodal, burjuva, komnist dnya grlerinden sz etmek de
tmyle merudur. Bir btn olarak Marksizm belli b h dnya
grdr, Marksizmm felsefesi de b h dnya grdr. "Dnya
gr" kavrammm ok imliliine iaret ederken amacmz,
onun bimsel anlamma kuku tohumlar samak dedh; tersine,
biz bu bimsel anlarm vurgulamak istiyoruz, i
Doa, yaam insan gibi, dnya gr kavrammm da tanm
lanmas nemh glkler dourmaktadr; ama bu, sz konusu
tanmlama olmadan, ona ilikin hibh dncemiz - ohnayaca
gibi bir izlenim de oluturmamaldr. Bu kavram, doayla, ki
iyle ve toplumsal yaamla ilgi temel insani inanlar; bilinte,
davranta, yaratclkta ve insanlarm bileik pratik etkinliinde
btnletirici, ynlendirici b h rol aynayan manlar ele almak
tadr. Bu inanlarm niteliine (dinsel, bilimsel, estetik, toplumsal-pohtik, felsef)gre, rasgele biimde birbiriyle balanan ve
kimi noktalarda (zaman zaman parlak elikilerle) gncel bi
imde bhleen eitli tip dnya grlerini ayul etmekteyiz. B h
dnya grnn ynlendirici ilevi, eylerin doal ve toplumsal
emas iinde insanm "evresi"yle ilgili kimi belirli (bilimsel ya
1 "Dnya gr" kavramn tanmlamann gln tartan P.V. Koprin, bunun,
corafya, astronomi, kozmogoni ve toplumsal bilimlerdeki eitli anlamlaryla
"dnya" szcnim ok-imilliinden ileri geldiini ne sryor. Ancak, bu olgu
kavramn nemini azaltmyor. Marksizmin felsefesi, diyor Kopnin, "bilimin eitli
kollannn gncel geliimiyle dorulanan ve ortaya kan, dnya gryle ilgili
sonnlan zmekledir."

186

da bilimsel olmayan) sanlar nvarsayar. Bu sanar, olas devi


nim yoUarm bulmamza, zel ilgi ve gereksinimlerimize yant
veren belli bir yn sememize yardun etmektedir. Bir dnya
grnn ynlendirici ilevi, onun btnletirici ileviyle, yani,
grece uzak amalar sememize, belli toplumsal-potik, ahlaki,
bilimsel idealleri, ltleri temellendirmemLze olanak veren bir
tr bilgi genellemesiyle olanakhdr.
yleyse, biimi ne olursa olsun bir dnya gr - etik,
felsefi, doabimsel, toplumbilimsel, politik, vb. - ilkeleri temeUendirir. Bu ilkeler zel bir incelemeye deerdir; ama bu ya
plmadan bile, bunlarm, szgelimi aratrma almasmda, ne l
de byk bir rol oynadklar aktr. Dnya grnn, felse
fenin, yahut bu tr b h eyin oynad rol konusunda aklama
yaparken genellikle az sk olan bim adamlarmdan almt ya
pabiliriz. Max Planck, Bir Diinya Gr Savamnda Fizik
bahkl makalesinde yle diyordu: "Aratrmada, bim adammn dnya gr, her zaman onun alma ynn belirleyecek
tir."!
Bugn, maddeci Max Planck'n bu inancn doa bilimin
ou kuramcs benimsemitir. Geen yarm yzylda bimin
byk bulular, bizim doa anlaymzda o lde devrim ya
ratmtr ki, dnya gr sorusu bilim adamlarmn kendileri
asmdan zel bir nem kazanmtr. Bu, onlarm felsefeye kar
deien tutumlarmda da yansmaktadr.
ada dnyada bim adamlan, szn tam anlamyla felse
feye dalyorlar ve Engels'in bir zamanlar alay eti kmseyici
tutum ise, ncelikle, kendi aratuma alanlarmda ne srebilecek
pek az eyi olan bim yorumlaycarmca besleniyor.
Bilim adamlannm bu arpc felsefe cokusu (yaklak 25-30
yl ncesine dek felsefeye kar ilgisizliin uyuukluktan ayrl
mad kapitalist lkelerde, bugn bu zel olarak dikkat ekici! M. PJanck. Vortrge und Erinnerungen, Stutlgart, 1949, s. 283.
187

dir) yeni pozitivistleri be etkilemi, buarm kimileri, kendi


felsefi nihilizmlerini terketmi ve doa bilhn asmdan felsefi
dnya grnn byk nemini teslim etmilerdh. rnein
Phihpp Frank, 50'lerde, en sekin bihm adamlanmn bilim ile
felsefe arasndaki sk bam kopmazln srekli vurguladklar
m belirtmith. i O, de Broglie'nm, 19. Yzylda yer alan, bilim
ile felsefenm aynimasmm "hem filozoflar, hem de bilim adamlan asmdan zararh olduu"^ yolundaki grn paylamaktadu-.
zel olarak, bilimin temel varsaymlanmn yeniden gzden
geirildii devrimci deiiklik dnemlerinde, felsefe, bilim as
mdan vazgeilmezdir. Frank'a gre Newton, Darwm, Einstein ve
Bohr rnekleri gstermektedh ki, "bihmlerdeki gncel bakmdan
byk ilerlemeler, daha ok, aynm duvarlannm yklmasyla
olmuur ve, anlam ve temeller karsndaki ilgisizlik ise, ancak
durgunluk dnemlerinde egenendir."^
Grlecei gibi. Frank, hl bir yeni pozitivist olarak kald
im, nesnel gereklik ile onun yansmas sorununu adayarak, fel
sefi bir dnya grnden deil, b h "bilim felsefesi"nden sz
etmektedh. Ama onun bihm felsefesi, her felsefe gibi, kamlmaz olarak, belli b h dnya grn ima etmektedh.
Dnya gr, felsefeden daha geni b h kavramdu. yleyse,
felsefeye bir dnya gr derken, felsefe kavrammm bilimsel
b h tanmma ulamada karmza kan glkleri artrm olmu1 Ph. Frank, Bilim Felsefesi, New York, 1957, s. XI.
2 Agy.
3 Agy., s. XVI, Frank, Bilim Fcisefesi'nde, felsefenin kendini kmseyen do
al bilimcilerden intikamm alm olduu komusunda Engels'ten alnt yapar.
Baka bir yerde de, hi abnt yapmayarak, Engels'i adeta yineler ve yle yazar
"Paradoks gzkebilir; ama, felsefi konularn kaamakhi, bilimin, ou kez,
eski felsefenin tutsaklarn mezun etmesini salamtr." (Agy., s. XVTn). Felsefi
sorunlan zel olarak dar bir ereveye oturtan bir retinin, yeni pozitivizmin n
derlerinden birinin bu itiraf olduka tanmlaycdr (semptomaiktir). Felsefi a
dan temellendirilen ve sistemli olarak gelien bir dnya gr zleminin, ada
bilim adamm felsefeye yanamaya zoriadm gstermektedir bu.
J88

yor muyuz? Her eyden nce, felsefe bir dnya gr ise, kesmlUde suigeneris, kendme zg bir dnya grdr, baka bir
deyile, felsefi bir dnya grdr. Bu ise bizi, bir tr mantk
sal dngye gtrmektedir. Ama bundan k, felsefe denilebi
lecek bu tr dnya grnn zgl zelliklerini bulmaktadr.
yleyse, felsefi dnya grnn zellii nedir? Kendiliinden
olumu dinsel dnya grnden farkl olarak, her felsefe, her
zaman kuramsal adan temellendirilmi bir dnya grdr.
Ama doabilimsel dnya gr, sz gelimi mekanik dnya g
r de kuramsal adan temellendirilmitir. Ayn ey burjuva,
ya da Marx ile Engels'in dedii gibi, legalistik (meruiyet)
dnya gr iin de geerlidir. Dolaysyla, kuramsal adan
temellendirilmi grlerinin de eitli trleri vardr. Felsefi
dnya grnn zgl zellii, balca olarak, onun, tm bilim
ler bakmmdan eit nem tayan en genel kategoriler araclyla
gerekletirilmi bir bireim olmasdr. Daha nce, felsefi bilme
biiminin zgl doas konusunda sylediklerimiz anmsanrsa,
felsefi dnya grnn doa, toplum, insan ve bilme konusun
daki en temel grlerin kuramsal b k bkeimi olduu, bu genel
grlerin ieriini oluturan her eyin bir deerlendirilmesi
anlamnda; yalnzca epistemolojik deil, ayn zamanda etik,
toplumsal, vb. b k deerlendkilmesi anlammda bir bireimi ol
duu sylenebilk.
Bu yzden felsefi dnya gr, yalnzca, eldeki verileri
olabildiince tam olarak zetleyen b k genelleme deildk; tutum
ve deerlendirme felsefi genellemenin kilit znitelikleridk, n
k filozof, eldeki bilgi imde en nemli olduuna mand, insan
asmdan en nemli olduuna inand eyleri semektedk.
Felsefi dnya gr asmdan deerlendkmenin nemini,
mein, varoluuluk ile klasik felsefeyi karlatrarak gster
mek zor olmayacaktr. Balangc eski (kadim) dnyaya dem
uzanan uzun felsefi gelenek; gndelik bilincin ve bu yzden de
kiisel, znel, insani deerlendkme ve grlerin zerinde yk
selen felsefenin her eyi ncesizlik sonraszlk asndan, yani,
189

tikel insani varldann antropolojik sunrilklan stnde olan


evrensel insani akl konurrilanndan ele aldn duyurmaktayd.
Varoluuluk ise, felsefenin bu balang ilkesmi reddetti ve in
sani "Ben"in, yalmzca sonlu olduu iin, insani olduunu du
yurdu. Varoluu felsefe yapmak, dnyann, geici insani var
olu asmdan; lmllnn, kalc "kendisi iinde varlk"a
kesin kartlnm bilincinde olan insamn konumlarndan ince
lenmesidir. Varoluu "Ben", dnyada birisinin var oluu kar
smda ne admaz bir ilgi, bir kayg, ne de lm tanyan Fichte'in
'Ben"e tmyle karttr. yleyse, dnya gr ilkesinin bu
biimde deerlendirilmesi, varoluuluun zgl doasn dile
getirmektedir.
Bu durumda, felsefi dnya grnn sanki iki hareket nok
tas vardr. B h yanda, insanm dmda ve ondan bamsz olan
her ey olarak dnya; te yanda, dnyamn dnda var olmayan
ve bunu (kendisinden bamsz var olan, gereklik olarak ken
dinden ayrd, ama ayn zamanda da, kendisini dnyann bh
paras ve gerekten, dnen, duyan ve dnyann, kendisinin
oluturduu bu paradan ayn olarak, sonsuz, ncesiz, somasz ve
yok edilemez vb. olduunun bilmcinde olan zel b h paras gibi
grd iin) d dnya olarak alan insanm kendisi. nsamn dn
yaya ynelik bu mtumu, felsefi dnya grnn temel zelhini
(kimileri znellie, kimileri de nesnelhe bhincil nem verdii
iin, yalmzca nesnel deil, ayn zamanda da znel olan), iftkutupluluk diye tanmlanabilecek bir zelliini oluturur.
nsanm doaya, topluma ynelik tutumu -onun epistemolo
jik, etik, fiziksel, biyolojik, toplumsal tutumlar- ite, onun fel
sefi dnya grnn tm sonilan burardr. nsan-doa, doainsan ilikisi, bir birey olarak insan hem doadan, hem de top
lumdan yahut insanlktan ayrld iin, b h cepheleme etmenini
ima etmektedir. Ama bu ilikiyi zmlemeye ghitiimizde
yalnzca bu ayum deil, ilintili zdelii, yani, insanda doal'
ve insanda toplumsal' da buluruz. Bu psikofiziksel sorun doal
bilimlerin zel bir sorunu olmaktan kar ve felsefi bir sorm
190

olur; nk, bu tinsel-maddesel iliki sorusu evrensel bir nem


kazanr. Benzer biimde, dryanm bilinebilirlii sorunu da fel
sefi bir dnya gr sorunudur; nk, en genel biimde (belli
bir somut fenomenin bilinebilirlii de, tikel bir fenomenin bimemeyecei aklansa be, bu soru felsefi bir nem tamaz)
konulmutur ve nk, kukusuz, insana ikindir. nsan, insan
ide dnyay bilebilir mi? Bu soruyu yamtlarken kimi filozoflar ,
ayr insani bireyleri aklda tutmu ve buna uygun sonular
karmlar; kimeri de, tersine, bilme etkmi hibir geici s
nrla kstl ohnayan insanlk asmdan konumulardr. Soru bu
biimde konulduunda, kukusuz farkh sonular elde edilmitir.
Bu durumda, zel bir tr dnya gr olarak felsefenin, eit
lde, bir dnya anlay ve bir insan anlay olduunu; her
ikisinin bilgisi olduunu, bizim dmzdaki dnya ile bizim
kendi dnyamzda toplumsal, ahlaksal, kuramsal bir ynetim
anlam tayan, bu bginin zel tr bir genellemesi olduunu
gryoruz; felsefe, gereklikle kapsamh bir ilikinin anlatmdr
ve kendisini insann kararlarnda, davranmda, tinsel ynden
kendi kaderini kendisinin belirlemesinde ortaya koyan bu ili
kinin kuramsal olarak temellendirilmesidir.
Felsefi dnya gr, her eyden nce, insanm ana sorular
olarak bilincinde olduu sorulann konulmasdr. Bu sorular,
yalnzca bilimsel aratrmalardan deil, oktan belirtmi oldu
umuz gibi, tikel ve toplumsal-tarihsel deneyimden de domak
tadrlar. Bunlara ana sorular denebilir, nk bu sorular koyar
ken felsefe, tm insanlk asndan nemli olan bir tartmaya gi
rer, mein, Kant'a gre, zm felsefenin asl uran olutu
ran nl somlar unlardr:
1) Ben neyi bebilirim?
2) Ben ne yapmaliyun?
3) Ben neyi umabilirim?'
' Kant, Samtlichto Werke, Bd. 3, .s. 607 L o g i k ' i n d e Kant, bu listeyi, nceki
sorular genelletiren drdnc bir soruyla tamamlar: "nsan nedir?" (Immanuel
191

Bu sorular felsefi dnya grnn ieriini dile getirir ve


yorumlar, ama kukusuz tketmez. Kant, bu sorulan yantlarken,
yenilerini koyar. Sorular sorular dourur ve bunlarm tm, hem
bhey, hem de btn insan soyu iin ve yalnzca imdi asndan
deil, gelecek asmdan da nemli grld lde, kendi fel
sefi nemlerini, dnya gr bakmmdan taddan nemi ko
rumaktadrlar.
Bir dnya gr olarak felsefenin snrsz bir olgular ve
bilgi yelpazesi iin uygulanabilecek b h deerlendhme ltn
ima etmesi, idealistler tarafndan, genellikle, ideal ile reel'in
mutlak olarak kar karya gethilmesi biiminde yorumlanm
tr. Bylehkledh ki, Hehu:ich Rickert, varlk statsne sahip ol
mayan, ama fenomenler dnyasmda tartmasz nem tayan ve
bu yzden de, var olu (varlk) diye tanunlanamasa bile, dnyaya
ait olan b h deerler alanm postulalatrarak, var olan her eyin
deer ltn ve ideallerin mutlak anlamn temellendirmeye
abalar. Buna uygun biimde, dnya gr, varlk bilgisiyle
mutlak deerler bilincinin, ya da normlarm bhlii olarak tanm
lanr. Rickert yle der: "Dnya grnden biz, bizi ve dnya
nn geri kalann varlk durumuna getiren nedenlerin yalmzca
bilgisinden, aslnda daha fazlasn anlamaktayz; dnyann
nedensel zorunluluunun aklanmas bizim iin yeterli deildh.
Sylenenlerden anlald gibi, yaammzm anlamn (Sinn),
dnyada bizim 'Ben'imizin nemmi anlamamza yardm edecek
b h dnya kavrayma da sahip olmak istiyoruz."'
Kant, Logik, Leipzig 1904, s. 27). Bu tamamlayc soru. Kant felsefesinin pop
ler amlamalarnda genellikle gz nne alnmaz.
' H. Rickert, Vom Begriff der Philosophie, s. 6. Yeni Kanlar, felsefi dnya
gr yorumlarnda akldclar |ibi, onun doa bilimle olan bantsn karakterisdk biimde reddetmektedirler. yleyse, bir dnya grn bilim temelinde ele
alan maddecileri Friedrich Lange'n knamas anlalabilir bir eydir: "zellikle
doa bilimler temelinde felsefi bir dnya gr oluturma niyeti, bugn, en kt
trden felsefi yzeysellik olarak damgalanmaldr." (F. A. Lange, Geschicte des
Materialismus, zweites Buch, Leipzig 1875, s. 190). Lange, maddeci felsefi
dnya grnn kuramsal temeli sorusunu aka fazla yalnlatrmakta; bunun
ieriini, yalnzca doal bilimlerin verilerinin genelletirilmesine indirgemektedir.
192

Sylemek gereksizdir ki, Rickert'in hatas, dnya grn


den, "nedenlerin yalnzca bilgisi"nden daha fazla bir ey, yani,
insanm dnyadaki yerinin aklanmasm istemesinde yatmyor.
Dnya gr, gerekten, bir bgi ve deerlendirme birliidir;
ama btn sorun, Platon, Kant, yeni Rantlar ile br idealist
lerin inanlarna karm, deerlendirme ltlerinin, deer
normlarnm mutlak deil, tarihsel olmasdu, yani, bunlann dei
ip gehmesidir. Deer ltnn tarselhe kar biimde yo
rumlanmas, bunlan varlkla kar karya drmektedir; yani,
yeni Kantlar, var olmaym mutlak deeri koulsuz neminden
yoksun etmediini varsaydklar halde, bunlar, kendilerinin anladdan reel var olutan yoksun etmektedhler. Bununla hhlikte
onlar, mutlak deerlerin, mutlak ideallerin tarihsel olarak do
duklar ve tarihsel olarak ierik deitirdikleri sansmm kendismi
de bsbtn gzden uzak tutmazlar; Platon'un adalet idealini
Kant'mkiyle ya da yeni Kantlannkiyle karatrmak yetecek
tir. yleyse, mutlak deerler kendilerme yklenen zamand
(timeless) nemi yitirir ve, tarih dmda yine de kosuz nemle
donahn tarihsel deerler dunmuna gelhler. Ama bu, yahzca
tarsel olarak belirlenmi deerleri ve deer lerini srdr
mek ve bylelikle, onlarn reel toplumsal-ekonomik temeUerini
de srdrmek abasm dile getirmektedh.
Bginin ve dnya grn oluturan deerlerlendirmelerin
tarihsel adan greli niteliini ortaya karan Marksist felsefe,
ayn zamanda, dnya grnn rolnn grececi kltlmesini
de tmyle dlamaktadr. Marksist felsefe, dnya grnn
nesnel ieriini ve ilerici geliimi; ne mutlak bilgi, ne de ger
ekliin mutlak konumlardan deerlendirilmesi iddiasmda bulu
nan bilimsel felsefi dnya grnn kken ve gehirmnin nesnel
yasalarn ortaya koyar. Bylelikle, Marksizm asndan, bir
dnya gr olarak felsefe, birincil olarak, yle kuramsal ko
numlarn b h formlasynonudur ki, bu konumlardan hareketle
herhangi bir bilgi, deneyim, etkinlik ve tarihsel olaym anlamnn
bir deerlendirilmesi yaplabilir.
193

Felsefe; insan etkinliinin kimi zel alanlannm smtrlanyla


smrlanm olmayan ve sonuta, genel uygulamaya az ok elve
rili olan bilgiyle ve bilginin yahut fenomenin anlamyla ilgilenh. u ya da bu bihmsel nerme, ancak, ilk formle edUdii ve
uyguland zel bilgi alam dmda uygulama olana bulunduu
lde, yani, tm bilgiyle, tm insan etkinliiyle ilgili bh ilke
olduu lde, dnya gr statsne ykselir. Kukusuz, bi
lim m ve felsefenin daha da gelimesi, bu bilginin bh uzmanhk
alan smu-lan tesmde uygulanma olanaklann suurlayarak, onun
dnya gr aammdaki nemini de snrlandrr. Bu snrlan
drma, aym zamanda da, kuramsal nermen ierimin somut
latrlmas ve zengietirilmesidh.
Sonsuz sayda dnyalarn var oluu konusundaki doa bilim
sel nerme, evrenin yaratlamad ve yok edilemeyecei sonulann dourduu iin, maddeci felsefenm bir blmn olutu
rur. Bu sonular Tanncl, yaradanch kertmi ve ateist
dnya gr iin gl temeller salamtr.
Doa fenomenlerinin mekanik bir anlayla aklanmas,
mekaniin ve genel olarak doa biliminin smrlan tesine uygulandmda, dnya gr anlamuu kazanr. Hayvanlan zel tr
bir makine gibi gren Descartes, insan yreinin bir pompa ol
duunu ortaya atan Hobbes, yalnzca hayvanlann de, insamn
kendisuiin de bir makine olduunu ne sren Lamettrie feno
menlerin mekanik aklanmasm felsefi bh dnya gr ilkesine
dntren kiilerdi. Marx, doabilimsel bir kurama dayanan
Demokritos'un atomiarmm, bunlan insan davranm aklamada
kulland iin Epkuros'un elinde, felsefi bh kuram durumuna
geldiini belhtmilh.
Uzmanlk bihmlerinin belh nerme, hatta ilkelerinin an
kumplatnhnas, evrensellelirilmesi, yani bunlarn dnya g
r iUceleri durumuna evrilmesi hakl tartmalar dourabilh.
Her eyden nce, mekanim ilkelerini mutlaklatrmanm meka
nik olmayan fenomenlerk bihmsel bh anlayma gtremeye194

cei tmyle aktr. Bu kukusuz dorudur; ama dnyann te


olojik ve zdeki (hilozoistik) yorumunu kap dan eden meka
nik dnya grn bilmenin geliiminde, tartmasz muazzam
bir ileri adm olduunu da gz nne almak gerekiyor. Ve bu
onun tarihsel hakkdr.
Bilim ve felsefenin mekaniin stesinden gelmesi, fenomen
lerin doas konusunda yeni, tek yanl bir kuramm onun yerine
gemesini getirmedi. Bilimin ilerlemesi ve diyalektik maddeci
liin geliimi; sz konusu bilimlerin gelimesiyle uygulama s
nrlan ortaya kan ilkelerin bylesine temelsiz bir biimde evrenselletirilmesini, giderek artan lde, engelleme eilimin
dedir.
Darwin'in evrim kuram, biyologlar tarafndan, teologlar ve
idealist filozoflardan geldii lde iddetli bir saldnyla kar
lamad; nk bu kuram, yaam srelermin teolojik aklama
sn reddetmekte ve bu yzden genelde tm teolojinin maddeci
temelde rthnesine zemin hazrlamaktayd.
Doa biminin bulularmdan kan dnya gr anlamn
daki sonular, genellikle doa bilimcilerin kendileri tarafmdan
karlr. Zaman zaman, bilimsel bulularm dnya gr anlam
mda kavranmasma filozoflarm kar kt da olmaktadr, nk
bu bulular onlarn kendi dnya grleriyle atmaktadr.
mein kimi idealistler, Darwin'in kurammm biyoloji dnda
hibir anlarm olmadm ileri srdler. Bergson grelihk kuram
m doabilimsel deil, felsefi dzeyde rtmeye alt. Bir ve
ayn doabihmsel bulu, farkl felsefi retilerde farkl biim
lerde yorumlanmaktadr. Szgehmi, Danvin'in retisinden kimi
filozoflar gerici, szmona felsefi toplumsal Danvinizm anlay
n kardlar. Felsefi bir dnya gr asla zetleme, doabi limcilerce elde edilen verilerin yaln bir genellemesi deildir; bu
verilerin belirli felsefi (rnein maddeci yahut idealist, aklc ya
hut akld) konumlardan esiz btnsel bir yommlanmasdr.

195

Felsefi dnya gr konusundaki nitelememiz; bunun top lumsal, pratik temelleriyle, msanlarm eitli zlemleri, gereksi
nimleri, inanlar ve umutlaryla, onlarm kendi evrelerindeki
dnyaya ve kendilerine ynelik tutumuyla koullanan cokusal
ykmll gznne almazsak, eksik kalacaktr. Eer coku
lan, insanlarm kendi evrelerindeki dnyayla ve kendi kendile
riyle ilikileri konusundaki duygulan olarak betimlersek, felsefi
(ve bilimsel-felsefi) dnya grnn bu ilikinin kuramsal yanmm zmlenmesi ve kavranmasyla smrriandnlamayaca or
taya kar. nsani cokularm, kiisel karakteri, herhangi b h fel
sefi dnya gr iinde genel b h anlatm kazanur. Dolaysyla,
filozoflar yalnzca eitli sorular tartmakla, belirli fenomen
yahut sreleri aklayp, yorumlamakla yetinmezler; kimi g
rleri kmar, kimilerini onaylarlar, bir eyi knar, b h bakasm
savunurlar, baka b h deyile, duyar, savar, umutlanr, inanrlar,
vb. Ve bu, yalnzca, kendi retismden ayr olarak alman filozo
fun kiilii asndan deil, ayn zamanda, iinde msani tutkula
rn zgl felsefi b h biime dntrld, ama kukusuz kay
bolup gitmedii retinin kendisi asndan da geerlidir.
Bilimsel-felsefi dnya grnn toplumsal ve cokusal b h ie
rie sahip olmasmm nedeni budur.
Bihmsel-felsefi dnya gr, bilimsel verilerin ve tarihsel
deneyimin belirli kimi toplumsal konumlarla, parti konumlaryla
kuramsal bheimi yoluyla gelih ve bylece de bunlar, onun ie
riinin b h blmn oluturur, onun toplumsal esinini ve ahlak
sal idealini biimlendirirler. Dolaysyla, b h dnya gr, uz
manlk bilimlerinin herhangi bhinden dorudan karlamayacak
sonular karmaya olanak veren, bilimsel verilerin eletirel bir
zetidh. Sylemek gereksizdh ki, bilimsel felsefi dnya gr
nn eletirel nitelii, uzmanlk bilimlerinin bulgularn dzelt
mesinde yatmyor; felsefe bu uzmanla sahip deildir. Bilimselfelsefi dnya gr hem bilme tarihini, hem de bunun gelecek
teki olas geliimini gz nne alr ve bylece bilimin, kendi tarihinm her tikel, tarihsel bakmdan smrl aamasmda ulat so196

nular her trl mutlaklatrmay engeller. Her uzmanlk bilimi,


kamlmaz olarak ve hakl nedenlerle, kendi gr alamn snr
landrr. Ama bu smurlandrma mutlaklatmlamaz nk, onun
inceledii gereklik paras btnn parasdr ve bir bakma bu
btn dile getirir. Bu anlamda, her bilim u ya da bu biimde,
dnyay bir btn olarak alu. Tek bir bilim, kendi uzmanlk
aratrmasrun nesnesini kesinlikle yahtlayamaz.
Tersine, onun btnle bamtsmn bilincinde ohnak gereki
yor, bu banty, her bilim adam dorudan, br bilimlerin
aratrma alanlaryla bir bant olarak deerlendirh. Hi kimse,
tm bilgi alanlarmda bir uzman olamaz ve bu, herhangi bir bilim
iin gerekli de deildh. Ama her uzmanhk biliminde reddedile
meyecek biimde gerekli olan ey, bilimsel bilgmin ulam ol
duu dzeydeki tarihsel ufuklarmm, evrenlerinin, metodolojik
varsaymlarmm bilincinde olmaktr. Ve bilimsel-felsefi dnya
grnn de bilim adamna kazandrd ey budur; bunun
oluturuhnas, Marksizmin geliiminin gsterdii gibi, felsefen
uzmanlk bimleriyle ve toplumsal pratikle metafziksel biimde
kar karya getirilmesinin btnyle stesinden gelinmesini n
grr. N. N. Semyonov yle diyor; "Felsefe, ancak, br bimlerle, onlarm tam anlamyla oturmu meslekta olarak, yani,
br her bilimin konusu gibi, etrafl ve somut bir inceleme a
sndan hazr, aka belirlenmi aratrma konusuyla bir uz
manlk bilimi olarak, eit bir yer alusa, bilimsel dnya gr
nn gehmesinde etkin bir rol oynayabilir."'
nsani bilginin her eyi kapsayan karakteri e, onun, uzmanlanu bir bilimsel biim iinde zorunlu somutlamas arasndaki
eliki, uzmanlama e bihmsel bilginin btnleme eilimi
arasmdaki eliki -ite, bihmden, ve toplumsal pratikten, insanlk
tarihinin imdiye dek bildii ve nesnel ierii, dnyann dev
rimci dnm olan en byk toplumsal hareketten balayarak
' N. N. Semyonov, "Marsist-Leninist Felsefe ve Doa Biliminin Sorunlar"
K o m m u n i s t , 1968, No. 10, s. 49.
197

gelien bilimsel-felsefi dnya grn kesinlikle gerekli klan


ey budur.
Marksizmin bilimsel-felsefi dnya gr, szcn eski
anlamyla felsefenin, yani, bilimin ve pratiin verilerini aklc
yoldan kavrama aralar bulamayan, bylece de, br bilimlere
eit koullarda, zel kar ya da ayrcalklar iddia etmeksizin,
dnyann kuramsal olarak bilinmesine ve pratik dnmne
hizmet edemeyen felsefenm, kkten b h diyalektik yadsndu".
"Bu artk hi de felsefe deildir; geerliini saptamak duru
munda olan ve ayr bir bilimler biliminde deil, pozitif bilim
lerde uygulanmas gereken yalm b h dnya grdr. Bu yzden
felsefe burada 'yan mrn doldurmutur', yani, 'hem gitmitir,
hem de ayaktadr'; biimi bakmmdan gitmi, reel ierii bakm
mdan ise ayaktadr."! Felsefenm bilimsel-felsefi b h dnya gr
ne dnmesi, en eski maddeci retilerde cenin olarak gzlenen
bir eilimin tamamlanmasdr; felsefi dnce gelihken bu ei
lim srekli g kazanm ve Marksizmin dousuyla bhlikte de,
bir geliim yasas dummuna gehnith.

! F. Engels, A n t i - D r r i n g , s. 166.
198

BENC BLM
FELSEF SORUNLARIN DOASI

L YANITSIZ BIRAKILAMAYACAK SORULAR


lk kuramsal sorular, tarihsel olarak, zel ve kamusal insan
yaam ile doa fenomenlerinin gndelik gzlemi topramda yeerdi. Ama gndelik deneyim, fenomenleri az ok betimlemeye
izm verse bile, fenomenlerin nedenlerini, zn, yasalarm ak
lamaya yetecek malzeme salamamaktadr. Eski zamanlarm ve
ortaalann filozof ve doaclan, kural olarak, bunun biUncinde
deillerdi, yani, yalnzca gndelik gzlemin kuramsal sorunlar
zmemize olanak vermediini kavrayamadlar ve bunlarm ya
ntlarm da, fazla kurcalamadan verdiler.
Thales, bir mknatsm metali ektiini aklamakla yetin
medi; bunun nedenini de sordu. Yamt iin, iyi bilinen ve kendi
sine gre olduka kapsaml olan ruh anlayna bavurdu.
Herakleitos da, sarho bir adamn dik duramayacan, nk
onun parlak bir ate ve dolaysyla da, son derece kuru olan ru
hunun artk slanm olduunu aklarken, aym eyi yapyordu.
Lukretius, deniz suyunun neden tuzlu olduunu soruyordu.
Yant, denizin terledii ve terin de, herkesm bildii gibi, tuzlu
olduuydu, i Eski Romallar, olduka etrefil olan mutfaklarmda
! Lenin, eski felsefenin bu zelliine yksek bir deer verirdi. Lassall'n Herakleitos
stne kitab konu.sundaki notlarnda yle yazyordu: "Eskilerin ve Herakleitos'un
799

tuzsuz i yapamazlard, ama tuzm nasl olutuunu da bilmez


lerdi. Bu somlar, ancak, kimyasal elementlerin ve bunlarm bile
iklerinin bilimsel bir anlayma sahip, deney yapabilecek kiiler
tarafmdan yamandudabildi. Eskiler ise bu bilgiye sahip deildi.
Onlann yantlar, son derece gzpek karUarmalara dayamyordu. ada insan, eski zaman dnrlerinin, en azndan te
melsiz olan kendi varsaymlanmn salam hakikatler olduuna
nasl inandklarm pek anlayamaz. Onlar gr ile hakikat ara
smda aynm yapmakta olduka ustaydlar, ama tm de, kendilerinm deil, baka insanlann, "kalabahm" kan (kanaat) tay
cs olduuna inanm gzkyordu.
Platon yle diyor: "Bh insana b h somyu uygun biimde so
rarsanz, kendiliinde dom bir yant alrsmz."! Belh bah soru
larm, hemencecik ak olmayan bel b h yant ima ettii onanabilir. Ama Platon, herhangi bir sorudan sz etmektedir. Ancak,
herhangi bir sorunun uygun biimde sorulmas da, herhangi bir
soru konusunda kukusuz, olanaksz olan, bilgiyi varsaymaktadr.
Bunm anlarm; Platon'un, pedagojik sorular ile (sorulmas, bi
linmeyene doru, bir lde, yn vermeye ancak yardm edebi
lecek olan) aratrc bir ayrm yapamaddr.
Uzmanlam bilhnsel disiplmlerin oluumu, zel gzlem ni
celeme ve smama yntemlerinin geliiminden ayrlamaz; bu
yntemler araclyla bim. adam, fenomenleri ve bunlar ara
smdaki gndelik deneyimin eriemedii ilikileri ortaya karr.
Uzmanhk bilimleri gelitike, kuramsal somlarn konulmas,
tpk bu sorularn yamtlar gibi, giderek daha ok inceleme so
nucu olmaya balar, yani, dorudan, dolaysz biimini yitirir.
Uzmanlam, kuramsal sorular ancak uzmanm kafasmda oluur
ve ancak onun im dorudan bir ilgi ifade eder. Bilimsel etkin-

felsefesi, ocuka safl bakmndan olduka zevkliydi, rnein s. 162: sarmsak


yiyen kiilerin idrarnn da sanmsak kokmas nasl aklanabilir?" (V, . Lenin,
Toplu Yaptlar, c. 38, s. 343).
1 Platon'un Syleileri, s. 425

200

ligin br alanlarmda olduu gibi, burada da, toplumsal i b


lm kamlmaz etkismi gsterir.
yleyse, uzmanlam bilnsel disiplinler, gelimeleri sra
snda, dolaysz (gndelik) deneyimden daha da uzaklama eyi limi tadklar halde, felsefe, gndelik deneyimle ve dolaysyla
ondan kaynaklanan sorularla her zaman sk skya baldr. Bu,
yahuzca maddeci reter iki deil, ayn zamanda, ilk bakta
bu dnyanm tmyle dmda gzken en soyut ideast retiler
iin de geerdir.'
Gndelik deneyim, bize, son derece nemli bir ok ey an
latmaktadr. nsanlarm doup ldn, uyuyup uyandm, se
vin ve znt duyduunu, birbirlerine farkl biimde davran
dklarn, sevip nefret ettiklerini, eii erekler iin abaladklarm, yalandklarm, hastalandklarm vb. anlatmaktadr. lk
filozoflarn anlamaya alt bu olgularn bugnk filozoflar
iin ilgin olmadm sanmak saflk olacaktr. Geri bunlar
(bugn - ) , uzmanlk ararmalarmm konusu olmulardu. Ama
tm de, aym biimde, herkes asndan hl byk bir ilgi
tamaktadr ve bu yzden, filozoflarn dikkatini ekmeden de
edemezler.
Felsefe, balca olarak, herkes iin bilinen ve henz daha
kavranmam eylerle ilgenir. Hegel, "Genelde bildik ey onun
ne olduudur, nk o bdiktk, ama henz bilinmiyor" di-

! idealist bir "yaam felsefesi" asmdan "soyutlama mhu"yla polemie girien


Ortega-y-Gasset olduka mankl biimde unu gzlemliyor: "Dnyadaki en g
ey olmasna karn, sradan insanlar gereklikten uzaklamann ok kolay oldu
unu sanrlar. Bir ey konusunda laf etmek yahut hi anlam olmayan, szgelimi
hi bilinemez olan bir ey izmek olduka kolaydr. Byle yapmak iin, dadacla
rn yapt gibi, grnr hibir balant olmakszn szckleri birbirine balamak,
ya da, dzen.siz bir ok izgiler ekmek yeter. Ama 'doal'n bir kopyas olmayan,
ancak yine de bir anlam tayan bir eyler oluturabilmek iin, son derece ince be
cerilere sahip olmak gerekir." Bu szler, gerekliin yansmas dncesini redde
den ve ayn zamanda da, belli bir anlam tamayan speklatif yaplar kuran bir ide
alizm savunusuna gelip dayanmaktadr.

201

yordu.' Bildik, ama bilinmeyen ey konusunda akl yrtmeye


girien insan, nceleri, asLmda hi zerinde dnmedii iin,
kendisine ak gzken bir eyi somn yapan. Atlarm atlardan
doduunu, kiraz aacnn bir kiraz ekirdeinden yetitiini,
vb. herkes bilir, tik zamanlann felsefesi, bylesi sradan olgular
dan hareket ederek genellemelere ulat: Benzer benzerden doar,
her eyin belli bir balangc ("eylerin tohumlan") vardr, hi
likten hihk doar ve hilikten hilik olur. Bu soyut nermeler,
eldeki smrl veriler asmdan fazla geni bir genelleme yap
makla birlikte, gndelik deneyimden elde eden karsamalardn.
Eski atomcu maddecilik, gndelik deneyimin olgularna da
yanmakla bhlikte, kesinlikle, bunun smrlar tesine de geer.
Atomcularm savlar, onlann, kesinlikle ayntmlamaz atomlar e
mutlak boluk konusundaki speklatif sanarnm gndehk ya
amda, paralarm devinimi, tzlerin zgl arlclarmdaki fark
llklar, vb. gibi, gzlenen olgulan aklama abas olduunu
gsteriyor. S. 1. Vavilov, bununla ilgih olarak yle yazyor:
"En doal sonu udur ki, eskerin atomculuu arc b h n
gr baars, bimin geleceinin ngrlmesi dedh, gndelik
gzlemden hemen hemen kamhnaz ve apak biimde ortaya
kan nitehksel b h formlasyondur. "^
lk filozoflann, balca olarak, herkesin bildii, kimsenin
kuku duymay dnmeyecek lde alkm olduu eylerle Ugilendiklerini gryomz. Felsefenin, herkes iin ak olan dn
yamn kuramsal bir sorgulamasyla ie balamas, msanhm ente
lektel geleimmde byk bir ileri admdr, nk insamn ev
resi o zaman dek dinsel sanlarn sisleri iindeydi. Bu anlamda
felsefe, herkesin grd ve alglad, ama henz bilmedii bir
dnyay, dinsel efsanelerin gvenle szn ettii reel olmayan
dnyaya gre reel olan bir eyi, b h dnyay gzler nne sermektedh".
' G. w. F. Hegel, Samtliche Werke, Bd. 2, s. 33.
2 S, I, Vavilov, YaplUar, alt cilt, Moskova 1956, c. 3, s. 45.
202

insanlar, her adunda, kendileri iin iyi bilinen, ama henz,


apakln ardmdaki gizemi dnmek zere duraksamayacaklar lde de kavranlamanu olan fenomenlerle karlarlar.
Bylesme, herkesin gzledii fenomenler yce alglarla kardatnlabilir. Ama bir an gelir ki, insan bUdik ve sradan eylerle il
gih sorular sormaya balar. Ate neden yakcdr? Buz neden so
uktur? Atlan bir ta niin yeryzne geri dner? Bildik eyler
b-denbire gizemsel bir duruma geldii iin msan felsefe yap
maya balar ve bu gizemi zmek ister. Szgelimi, d gerek
likten neyin ayrdma Ugi gsterebilir. Dledii eyi, gerek
likte var olan eyle asla kartrmayacama sk skya inanan fi lozof olmayan bir kii iin , hibir zaman byle bir soru doma
yacaktr. Filozof, aym eye eit lde inanabilir, ama bunun
iin bir neden ister; yle ki, bu iki fenomen arasmdaki fark kii
sel izlenimler temelinde deil de, belli bir gereklik ltnden
hareket edilerek saptanabilsin.
Eski ve ada filozoflarn almalarnda sevin, znt,
acma, fke, umutsuzluk, umut, gurur ve nefret gibi psikolojik
durumlarn aklamalarn buluruz, ama felsefeyi incelememi
bir kii de, kendi deneyimine dayanarak, bir psikolojik durumu
brnden iyice ayrabilir. Ancak filozof, farkl ruhsal durumlar
arasmdaki i balanty ortaya karmaya alu. mein, ho ve
ho olmayan duygular ayrabir ve bunlar temel, elemanter
cokular olarak alabilir. Daha sonra da, insan cokularn mutlu
luk ve mutsuzluun eitli uyarlanmalar biiminde smflandrmaya, yani, coku ve duyarlkta ikin olan evrensel biimleri
ortaya karmaya, btn bu grnmlerin birliini izlemeye, in
san iin en iyiyi neyin oluturduu anlayndan hareket ederek,
bu cokularm her birini etik adan deerlendirmeye ve bylece,
aika berlenmi bir ahlaksal ideali temellendirmeye alr.
Yunan mitolojisine gre, llerin mhlar, herkesin yery
zndeki davranlar karlnda bir dl ya da b u ceza alaca
yer alt Hades Krallna gider. Eski filozoflar (maddecilerm
203

yan sra, idealistler de) bu iddia ile yetinmezler, nk bu yal


mzca bir iddiadr ve bunu destekleyen bir ey yoktur. Bunu ona
yanlar bile tatmin olmuyorlard, nk aka grlmeyen ey
lerle ilgili her tezin temellendirilmesi gerekiyordu.
Temellendhmek, mantkl nedenler bulma zorunluluu, sorular
biiminde domaktadr. Ruh nedir? Bedenden nasl farkldr?
Ruhun beden dmda yaama olana var mdr? nsan domaz
dan nce ruh var myd? ldkten sonra, var olacak m?
Olacaksa, niin? yleyse, lm yaamdan nasl ayrlr? lm
mutlak kt mdr? Yoksa, hi de kt ohnayp, b h nimet mi
dh? lmden korkmak gerekh mi? lm korkusu nasl yenilebilh? nsan gndelik deneyimi zmlemeye balar balamaz ve
bylelikle, sorularm kendi basma, bamsz biimde sorulmasm
ve yantlanmasm engelleyen, eylerin dinsel aklanmasndan
kopar kopmaz, bu sorular gndelik deneyimden kmaya balar.
nsan sorular yantlad, zel olarak da, kendisinin yeni bir bi
imde sorduu sorular yantlad anda, bir filozof durumuna
gelh. Ve sonra, gndelik deneyimden ve bundan doan sanlar
dan hareket ederek, bu sanlarla u ya da bu biimde elien so
nulara ular. Bu elikinin zlmesi gerekir. Oysa gndelik
deneyim ok kstldr. Tarihsel deneyime, saysz kuaklarm
kendi bhikmi bilgilerini b h baka kuaa aktard, tm insan
lm deneyimine bavurmak gerekir. Her bhi, kendi smrl alan mdaki nesnel hakikatieri ortaya karan eitli uzmanlk bilimle
rine ynelmek gerekir. Ne var ki, felsefe tarihi filozoflarn bu
kesin adm atma yrekliliini ok seyrek olarak gsterdimi de
ortaya koymaktadr.
yleyse, felsefenin gndelik deneyimin tantlna ve onun
ortaya att sorulara ilgisini asla yitirmediini gryoruz.
Birok felsefi sorunun kkenini aydnlatan, felsefenin bu esiz
nitelii, idealizm tarafmdan yanl yorumlanmaktadr. imdi de,
felsefi sorunlarn zne ilikin kimi idealist yorumlar inceleye
ceiz; nk byle bir ey, onlarn gncel zgl niteliklerini
aydnlatmamza yardm edecekth.

Bilme Ue yaamm kopmaz birliini aka reddeden ve bu


sonuncusuna (yaama - ) , var olan her eyin z olarak yanaan
Henri Bergson, temel felsefi sorularm, dolaysz, dorudan alg
lanan yaama yabanc olan, ruhsuz bihm yntemleriyle yamtlanamayacam ileri srer. Doa biliminde zaman kurammm, yal
mzca, bilimden bamsz olan yaamsal duyuya, sezgi ve igd
ye ak olan onun asl doasm (sre, oluma) karlamadna inanr. Bilimin felsefi sorunlan zellikle oluma sorununu, z
medeki yeteneksizlii dncenin kendi doasmdan ileri gelmek
tedir; dnce, "bizim gndelik bilme mekanizmamz sinematog
rafik bir nitelik tad" i im, devinimi ancak dinme durumlarmn bir toplam olarak kavrar; bilim ise, ke asmdan, gndelik
bilmeden hi de farkl deildir. "ada bilim", der Bergson,
"eski zamanlardaki gibi, sinematografik ynteme gre hareket
ediyor. Baka trls de olamaz; tm bilim bu yasaya baldr."2
Yzylm bamda bu satrlan yazan Bergson,sinema aygtmn geeceini ve onun biyolojide, fizikte, astronomide ve br bi
limlerde de kullamlmasmn devinim, deiim ve byme sre
lerinin daha derin anlalmas iin yeni olanaklar aacam n
grmyordu.
Varoluuluk, felsefenin "insani gereklie" srekli yaknlatm ileri srerek, felsefi sorunlarm, bilimmkilerden ayr ola
rak, her zaman kiisel bir nem, birey iin bir anlam tadn
kamtlamaya abalar. Bilimin, kiisel her eyi bir uzmanlk ince
lemesi konusuna evirme eilimine iaret eden,bilimsel sorunla
rn yahuzca eylerle ilgili olduunu, oysa felsefi sorunlarn, ke
sinlikle, nesnel biimi olmadmdan bilimsel incelemeye konu
edilemeyecek olan varl, yaam ele aldm aklar.
Bilimin inceledii ey, denmektedir, var oluunun dmda
yatar; oysa felsefe. Kari Jaspers'e gre, "Benim, kendim olmam

' H. Bergson, (Euvres, s. 753.


2 Agy., s. 773
205

olgusu sayesmde, bilinen varla ilikin soru sorar."i Bilim, di


yor Jaspers, yaamm amacm belirleme ya da onun z anlam so
rusunu yantlama gcnde deildir; Tanr, zgrlk, dev gibi
sorular bilime yabancdr. Aym temay gelitiren Gabriel Marcel,
bilimin sorunlarla, felsefenin ise gizemlerle ilgilendiini ne s
rer.
Felsefi sorunlarn zgl doas konusundaki varoluu yo
rumlama onanacak olursa, varoluuluun, yalnzca felsefenin
gndelik deneyimle balantsm deil, ayn zamanda, idealizmin
sorunlarmm ve genel olarak felsefi sorunlarm karakteristik zel
liklerini mutlaklatrd ve bir gizem durumuna getirdii de or
taya kar. Sylemek gereksizdir ki, birok felsefi sorun, zel
likle idealizmin (ve zellikle varoluuluun) koyduu biimde,
gerekten bilime yabancdr. Ama bu olguyu aklamak bir ey,
tm felsefe asndan bunu geerliymi gibi sunmak ise daha
baka bir eydir.
Varoluuluk, felsefi sorunlar gizemlere, bilinemez gizem iere evirir. Bu, kukusuz, felsefe tarihi asmdan ele alman fel
sefi sorunlann yeni bir yorumlamas deildir. Eleal Zenon'un
kmaz (aporia) ve genel olarak Yunan kukuculuu, felsefi so
runlar zme olanann reddedilmesi anlamna geliyordu.
Kant'a gre, temel a priori metafizik dncelerden doan sorun
lar kuramsal adan zlemez. Kant'n atklar (antinomiler)
retisi; bir felsefi sorunun, kuramsal aratrma asndan, bir
atkya dnmesini dile getiriyordu. Hartman'n, herhangi bir
felsefi sorun iinde kalan zlemez artklar varsaym, Kant'n
bu dncesinin yumuatlm bir eitlemesidir.
Varoluuluk, felsefi sorunlarn temelde zlmezlii konu
sundaki esik nerme zerine yeni bir yorum getirmeye abalar.
Bu adan, herhangi bir felsefi sorunun aratrlmas, onu bilin
karsnda "amak"tan, yani onun kalc anlamm kantlamaktan
baka bir ey deildir. Felsefi bir sorunun varoluu hakikati, bir
1 K. Jaspers, Philosophie, Berlin 1932, Ed. I, s. 324.

zm olduu iddia edilmeyen bu "aklk;"tan ibarettir, kesmKkle. Varoluu hakikat insan iin hakikattir, ama varoluularm
"kiisel-olmayan" ya da "kiilksizletirilmi" hakikat dedikleri
ey hi de nesnel hakikat deildir. te yandan, bilim, sorunlan,
onlar "kapayarak" dosyalara tkp kilitleyerek zer. Bilimin
"insani gereklik"le hibir ilgisi olmamas anlammda, bu hakh
grlebilecek bir iddiadr. Bilim, insan aratrd zaman bile,
eyleri ele alu. yleyse, varoluulara gre felsefen z, ileri
srlen somlar yantlamakta deil, bu somlan koyu biimmde
yatmaktadr. Varoluulua yakm olan Paul Ricoeur, kesin bir
dille yle der: "Byk filozof, yeni b h som sorma biimi bulan
kiidh."!
Varoluuluun, felsefi somnlarm gncel zelliklerinden bi
rini, yani bunlarm, dnrn gereklie ve dolaysyla kendi
sine sorduu somlar olarak zgn biimde kavranlmasn mutlaklatrdm grmek zor deildk. Felsefenin tarihsel balangc,
aklamalar bakmndan deil, ierdii sorular bakmndan
nemlidk. Thales, her eyin sudan gelip, suya dndn ak
ladmda, bu inanca ilikin en ilgin ey u somdur: Her ey b k
eyden mi olumaktadr? eylerin duyusal biimde alglanan
btn ok biimlilii, yalnzca belli b k eyin var olu tarz mdu-?2

Milet'li Anaksimandros, Anaksimenes ve Herakleitos bu


ayn soruyu yantladlar. Bu dnrlerin zgn olmasnn ne
deni, onlardan birinin, her eyin kkeninin "tanmlanamaz
madde", brnn "hava", ncsnn de "ate" olduunu
sylemesi deildk. Thales'm koyduu bu somyu gelitkklerken,
tek b k tzn, bylesine ok ey kendisinden kaynaklandmdan
1 P. Ricoeur, Histoire et v6rit6, Paris 1955, s. 78.
2 Yine de, Thales'in -kukusuz tarihsel adan- bilimsel bir ilginlik tamad d
nlmelidir. Bertrand Russell yle yazyor: "Her eyin sudan olutuu akla
mas bilimsel bir varsaym olarak alnmaldr, aptalca bir hipotez olarak deil.
Yirmi yl nce bile, her eyin, suyun te ikisi olan hidrojenden olutuu gr
egemendi." (B. Russell, Felsefe Tarihi, s. 44-5)
207

tr, hangi zelliklere sahip olmas gerektiini sormalardr.


Eleac o k u l ^ u y u l a r m alglad eitliliin duyusal olarak alg
lanan bh, hatta bhka ilkeden doabileceini reddeder. Onlarn
temel manc, bir soru olarak yle formle edilebilir: Duyusal
olarak alglanan (eyler), duyular tarafmdan alglanmayan ve du
yusal olarak alglanan eylerin zelliklerini tamayan eyden
domuyor mu?
W. Heisenberg, doa bilimcinin felsefede birinci planda il
gisini eken eyin "bu sorunun dile getirilmesi olduuna, yantm
ise ancak ikinci planda kald"na iaret eder. "Sorularm dile ge
thilmesi, eer insan dncesini gelitirmekte yararl olacaksa,
insana son derece deerli gzkr. te yandan, yantlar oun
lukla geici b h nitelik tar, bizim olgular konusundaki geni
bilgimiz sayesinde de, zamanla nemlerini yitirirler."' Bu d
nceyi desteklemek zere Heisenberg, her eyden nce
Demokritos ve Platon'a yollama yapar ve ada elemanter par
acklar kuram asmdan bile, bu dnrlerin ileri srd sorulann arpc nemlerini koruduunu, oysa yantlarmm doal
olarak deerini yithdiini vurgular. Heisenberg, felsefi sorunla
rm, nem bakmndan, filozoflarca ve -ekleyelim ki- doa b i limcilerce salanan smrl zmlerinden daha hzh bydn
varsaymakta yerden ge hakldr. Ancak, uzun zaman nce ileri
srlm olan sorularm incelenmesi, bunlarm, dzeltildikleri ve
gelithildikleri lde, nemlerini bugn de koruduklarm ortaya
koymaktadr ve bu da, ancak, onlar u ya da bu biimde yant
landklar iin olanaklyd.
Brakmeski (kadim) dnyanm filozoflarn, 17. ve 18. yz
yl filozoflarmdan bile bilimsel yantlar beklemek saflk olacak
tr. artc olan, Anaksagoras'n benzer-paralar (homoeomeries) kuramnda maddenin molekler yapsnm parlak bir ng
rsn, Demokrhos ile Leukippos'da da atomlarm varl dncesmi bulmamzdr. Eski ve ortaa felsefesinm tarihi gibi, sim1 M. Planck, Zum Gedenken, Berlin 1959, s. 44.
208

yann tarihi de, gelecein aratrmac kuaklanna, esasnda, be


lhli sorularm ortaya atlmasmm tamt olarak b h anlam tayan
yantlar brakmtr. Ne var ki, varoluulann, felsefenin ncesiz-sonrasz b h gehme yasas diye sunduklar ey, aslnda, fel
sefi ve aynca doabimsel bilgmin gehimmdeki belli dnemleri
karakterize etmektedh yalmzca. Yalnzca sorularm de, yant
larm da geliimini izlememimize izm veren ey, ncesiz-sonrasz
yazg de, felsefi soruarm tarihidh. Bu yzden, Eduard Spranger, btnyle varoluuluk esprisi iinde yle derken, derin
biimde yanmaktadu-: "Hi kimse, felsefede, kendisini kkrtan
somdan daha aklca b h yamt bulamaz."' Bir tarihsel dummda,
felsefenin ileri srd somlar, bunlara verilen yantiardan daha
nemli olduu halde; baka bir tarihsel durumda, grnm
btnyle farkl olabilh.
Felsefi yantlarn varoluu biimde deersizletirihnesi,
felsefi gelimenin sonularmn kukucu bihnde yorumlanmas
nn yeniden diriltilmesidir; felsefenin geiminin belir aama
larnda kamimaz olan eilimlerin, genel olarak felsefi bginm
doasma, temelsiz biimde, temil edilmesidh. Varoluu fel
sefe, kendi grevini somlann titiz zmlenmesiyle snrlandmr
ve bu da anlalabir bireydh, nk, bilimsel verUerin yant
lama asmdan deersiz olduu dnlmektedh. Szgelimi, va
roluular, insan sorununun byk nem tadm ve bunun ge
tirdii sorulara yant bulmanm, onlarca bilimsel disiplinin, hsann incelenmesiyle uramasma karm, giderek daha da gletiini savunmaktadrlar. amzn uzlamaz elikilerinin bu
sorunun nemini arttrd olgusunu bir yana braksak bile, bu
rada onlar, felsefi b h geneUeme yapmaya ghitikleri zaman, t
myle doal glkler yaratan eyin, insan konusundaki bimsel
verilerin okluu ve eitlii olduunu aka gz ard etmektedhler.

1 Univcrsitas, StuUgart, Juni 1964, Heft 6, s. 563.


209

Felsefi sorunlarm, balangta, gndelik deneyim temelinde


biimlendii olgusunun aklanmas; felsefi; sorunlarm biricik
kaynanm gndelik deneyim olduu ileri srlmesi durumunda,
arptlm olacaktr. Asimda bu, yeni-Thomaslm konumu
dur. Aksi durumda, kendi amn tarihsel smrllklarm ve o
gnk bilimin, durumunu yanstan "Doktor Angelicus"un re
tisini reddetmek gerekecekth:.
Amerikal yeni-Thomas Mortimer J. Adler, felsefenin,
"znde tm insanlar, tm zamanlar ve yerler iin ayn olan msanlm ortak deneyimine ve yalnzca buna dayandm ve buna
bavurduunu"! ileri srer. Adler, tm zamanlar ve msanlar iin
ayn olan "ortak deneyimm z"nn deimezlii konusundaki
bu nermeden, felsefenin sorunlarmm bilimin sorunlaryla hibir
ihkisi olmad ve bu sorunlarm zmnn de, bilimsel bilgi
dzeyine bal olmad sonucunu karr. Bu savn rkl,
her eyden nce, gndelik deneyim ile bilimsel deney arasmda
bir atallama (dikotomi) yaratma abasnda yatmaktadr.
Adler'e gre gndelik deneyim, bizim bilinsizce, ie irade ka
rmadan elde ettiimiz bir eydir. Bunlar, yalmzca uyank ol
makla -yaayan ve igren duyularmzla, isel duygu yahut durumlarmzm uyanklyla, ama herhangi bir soru sormakszm,
herhangi b h kestirim, kuram ya da sonucu smamaya girimeksizin, herhangi bir eyi gzlemlemek yolunda tek bir bilinli aba
harcamakszm- sahip olduumuz deneyimlerdir. "2
Aslnda Adler, gndelik deneyimi yahuzca bilimsel bilgiye
kar karmakla kalmamakta, genel olarak bilgiye kar da
karmaktadr; nk sradan bilinlilik, ona gre, gnlk dene
yimin bir ksmm deil, yalnzca bunun yorumlanmasm biim
lendirir. Gnlk deneyimin hibir iddiay ileri srmediini, hi bir eyi de reddetmediini aklar: "O ne doru, ne de yanltr;

! M. Adler, Felsefenin Koullan, New York 1965, s. 171.


2 Agy., s. 102-3.
210

yalnzca, neyse odur."' Bunun anlam ise, gndelik deneyimin,


ilke olarak rtlemeyeceidir, nk yalnzca savlar ya da
yadsmalar rtlebilir, oysa gndelik deneyim, kendiliinden
biimlenmi izlenimlerin ve duygularm - k i bunlarm sonucunda
birey yer, ier. Uyur, uyanr, mevsimlerin, gnlerin ve gecenin
geiini farkeer, yaam lmden, duraanl devinimden, s
ca souktan ayrr, vb. - biraraya gelmesidir. Adler, deneyim
alamn yalnkat asgariye indirgeyerek ve, toplumun geliimi,
maddesel ve tinsel kltr, insann emek etkinlii ile ilgili e
leri bundan dlayarak metafiziksel biimde yorumlanan bu de
neyimi felsefi anlaym biricik nesnesi yapar. Bu adan tm fi
lozoflar, her zaman tmyle aym malzemeye sahip olmular, an
cak bunun farkl yorumlarn vererek, birbirlerinden farkhlamlardr.
Bir kez, insani deneyimin deimez bir z olduunu var
saydmz zaman bu, insan doasmm deimez olduu varsaymma ynelik bir admdan baka bir ey olmayacaktr. B h mi
tosu desteklemek im baka bir mitos ne srlyor. Ama bun
lar, yalnzca bir baka mitosu sergilemektedir ashnda. Ortaya
hibir ey getirmeyen deimez bir gndelik deneyim diye bir
ey yoktur; deimez insan doas da yoktur. Felsef sorunlarm
oluma srecindeki nemi ok ak olan gndelik deneyim, tarih
sel olarak geir ve retim, bme ve bim sayesinde zenginleir,
bylelikle de, insan bilincinin yzyllar boyunca kaydetmi ol
duu temel olgular bile eitli biimlerde kavranr, bu nedenle
de, ok farkl roUer oynarlar. rnem, airet toplumunun, Eski
Yunan'n, Hristiyan Ortaalarm ve Rnesans dneminin insan
lar doann temel glerini, yakn toplumsal evreyi, insann
doumunu, lmn, vb. farkh biimlerde kavramlard. Adler,
eii fenomenlerin deerlendirilmesinin, bunlara ynelik tutu
mun gndelik deneyimin bir parasm oluturmadn ve yalnz
ca bunun bir yorumu gibi ahnabeceir kukusuz syleyebihr.
' Agy., s. 102.

211

Ama bu sav da yerle bir olacaktr, nk biz, kuramsal anlaylar


zerine deil, eitli dnemlerdeki insanlarm belli olaylar nasl
kavrad,
nasl deneyimlendirdii
zerine konumaktayz.
Adler'm savlarna karm, gndelik deneyim hi de "yalnzca, ne
ise yle" deildh, yani, her zaman, kendi yorumundan tmyle
ayr olarak, b h tr renk kazandrlmtr.
Adler, insanlarm yaam deneyimmi tm eitlilii imde ele
almay reddetmektedir. Bir halkn gndelik deneyimini brnnknden, b h tarihsel dnemin gnlk deneyimini tekisinden
ayrt eden eyleri gz nne almay reddetmektedir. Gndelik
deneyimin btn ierii, dar biimde yorumlanm bireysel
(individual) bir deneyime indirgenmekte; baka bir deyile,
Adler, toplumsal ve tarihsel deneyimi btnyle gzard etmek
tedh. Bylelikle, kabaca krplm olan felsefenin, kendi gc
asndan, basmakalp olanm dnda kalm konularda yargda
bulunma hakk reddedilmektedh.
Felsefenin, metafiziksel biimde yorumlanan gndelik de
neyim alanyla yeni-Thomas bir ynde smrlandrlmasmm gethdigi b h baka sonu da apaktr: Felsefe, bilimden bir ey
elde edemez. Yeni-Thomaslk, bilimlerm ileri srd felsefi
sorunlar gz ard etmekle birlikte, teolojik speklasyonlar
"dorulamak" iin bilimsel verilerin kullanlmasna da kar
kmyor. Felsefi sorunlarn zgl doas konusundaki yeniThomas anlayn, felsefenin "zerklii"ni salama gereke
siyle, felsefenin bilime kartln, yani, bilimseUie kar
grleri aktarma hakkm sakl mttuu kolayca varsaylabilir.
Hem varoluuluk, hem de yeni-Thomaslk, felsefenin z
gl doas sorusuna, tarihi gz nne almakszm yaklamaktadr;
oysa gerekte, en azndan felsefe tarihindeki birka dnemi ayrmak da zorunludur. Felsefenin, henz varhm kazanamam
olan uzmanlk bilimlerinin sorunlarn ngrebildii bir dnem
olmumr. Bu bilimlerin ortaya kt ve felsefenm onlarla kar
karya gethildii dnemde, felsefi sorunlarn karakteri temelden
212

deimitir. te tam bu noktada, aklc metafizik, deneyim tesi


bgi, yani, bimlere yabanc olan bilimst bgi sorununu ileri
srd. Soruna bylesi bir yaklamda, doa bilimden daha nce
felsefede gzlenen dar ampirizmin stesinden gelmek gereksirmi, bu tmyle hakl gereksinimi grmek herhalde zor deil
dir. elikili grlse bile, metafiziksel 'deneyim tesi bilgi' so
runu, yeniam bilimsel geimi temelinde ortaya kt.
Kuramsal bginin kkeni, aksal ile duyumsal, kuram e
pratik arasmdaki iliki sorunlar, kant, mantksal karsama, ha
kikatin lt ve genel olarak kuramsal aratrma sounlan, ksa
cas 17. yzylda felsefejd esinlendiren btn bu sorunlar, o
gnk matematiin, mekaniin ve ampik bimin dorudan et
kisi altmda biimlendiler. Bu sorunlarn aratnimas, yalnzca
felsefeyi deil, uzmanlk bilimlerini de besledi. yleyse, felsefi
sorunlarm gndelik deneyime indirgenmesi, aka sakat bir ko
numdur. Epistemolojik sorunlarm yan sra ontolojik sorunlar da,
onun smrlan tesme geer. Hem kken, hem de ierik bakmm
dan felsefi sorunlar insanln btn ok bilimli tarihsel, zel
olarak da tinsel etkiniyle organik biimde inlidir. Kimi fel
sefi sorunlar, zel bihmsel bilgirn getiimiyle dorudan bal
dr, kimilerinin ise bunlar zerinde dolayl bir etkisi vardr.
nsanm kiisel yaammm temel ieriini de getiren felsefi so
runlar be, uzmanlk bilimlerinin etkisiyle, nemli deiiklikler
geirmitir.
Bilimsel yaklama uymayan kimi felsefi sorunlar da kuku
suz vardr. Ama bunlar, kuraJ olarak, gndelik deneyimin tantlyla da badamazlar. yleyse, felsefi sorunlarm gerekte so
run olmayp, mantikh bir semantik zmleme nda ortadan
kaybolan imgesel sorular olduu konusundaki mantksal poziti
vizmin duyurusunun kuramsal adan temelsiz olduu anlal
maktadr. Mantcsal pozitivizm, felsefi sorunlarm niteliksel bir
tipoljik zmlemesini yapmay savsaklamtr. Speklatif ide
alist felsefenin birok felsefi sorunu ileri srd biimde bu
lunmas gereken hakikatin zn de bulamamtr.
2J3

Sylemek gereksizdir ki, felsefede reel sonmlarm yan srra,


szmona sorunlar da olmutur ve hl da olmaktadr. Ortaa
skolastik felsefesi, zel olarak da Hnistiyan dogmalarm temellendhmeyi stlendimde, pek ok szmona sorun uydurmutur.
Hi de felsefi olmayan skolastik "sorunlan" ("Tanr, kaldrama
yaca bir ta yaratabilh mi?") b h yana atarak, bir szmona
sorun rnei olarak, Tanr'nm hilikten b h dnya yaratp yara
tamayaca sorusu anlabilir. Bu szmona sorunun belirgin
zellii, ierdii tm kavram ve varsaymlarn temelsizliidh.
Dnyanm var olmad bir zamann olduunu henz kimse ka
ntlam deildh. Mutlak kaynak, tek bir rnekle bile kamtlanmam b h anlaytr. Yine de, b h teolog, yahnzca mutlak kaynak
sorusunu deil, ayn zamanda, (bir yaratcnn varoluu var
saymyla, kiisel bir eylem olan) yaratl ve stelik hilikten
yaratl sorusunu da ileri srer. Peki ama hilik nedh? Hilik
varsa, bir eylerin olmas da gerekh.
Bu szmona sorun kavramm, "metafiziksel" felsefeyle sa
va iin evrensel b h silah durumuna getirmi olan yeni pozitivistler, bu kavramn az ok doyurucu bir tanmn bile verememilerdh. Bu da olduka doaldr, nk onlar szmona so
run ile, bulandrlm ve arpk biimde sunulmu bile olsa, ger
ekte tmyle reel olan sorun arasnda herhangi b h ayrm yapmakszm, szmona sorun kavram zerme ok geni bir yorum
getirmilerdir. Yeni pozitivistlerin (ve brlerinin) szmona
sorun diye grd felsefi sorunlardan ou, gerekte, yalnzca
yanl biimde sunulmu sorunlardr. lk neden sorunu, szgeli
mi, tipik b h szmona sorundur; nk neden ve sonu kavram,
ancak bheysel fenomenlere uyguland zaman bir anlam tan ve
bir btn olarak Evren karsnda tmyle anlamszlar. te
yandan, Leibnitz'in ileri srd nceden buyurulmu b h uyum
sorununun, dnyann birlii ve tm fenomenlerin evrensel balantllyla ilgili yanl formle edilmi, reel bir sorun olduu
grlecektir. Bana yle geliyor ki, Locke ve br ampirisistlerm
anlamdan yoksun grd doutan ideler sorunu da, yanl for214

mle edilmekle birlikte, eit lde reeldir. M. K. MamardavUi


una iaret eder: "17. yzyl idealist akclnm doutan ideler
stne nermesini; ayr bir e (bir 'ide') olarak abnan bilimsel
bilginin iinde, insanm yalnzca, bilin dmda var olan bu bil
ginin kendi ayr nesnesinin varlmdan eri gelen zellikleri de
il, ayn zamanda, bunda, br bilgiyle ve genel dnce sis
temiyle bamtl olmaktan gelen zellikleri de bulmas etki
liyordu. Bunlann (doutan idelerin -n) kendi zgl zmleme
ve dile gelme biinerinin tarihsel balam ardmda sakl kalan
'doutan ideler kuram'na ilikin reel sorunun, aklc savn
gncel konusu ve kayna budur."
Bu rnekler, szmona sorun ile yanl dile getirilmi sorun
arasmda temel bir aynm izgisi ekmeye olanak veren biimsel
hibir znitelik bulunmadn gstermektedir; ancak bilmenin
gncel gehimi ile zel aratrma, szmona ya da yanh dile
getirilmi, herhangi bir tekil sorunla ilgili somut bir yant
salayabilir. Yeni pozitivistler, tarihsel olarak biimlenmi tm
sorunlann gereklikte var olmadm ne srdkleri zaman, i
leri aka kendilerine gre kolaylatrmaktadrlar. J. Piaget'in
gzlemledii gibi, "hibir ey, bir sorunu bilimsel yahut me
tafiziksel diye tanmlamak iin sonul nedenler ortaya koymaz."'
Bimsel ve felsefi sorunlann a priori hi kar karya geti
rilmesi; bimin, enformasyon yoksmluu yznden ya da tarih
sel adan belhlenmi baka nedenler yznden yanl de geti
rilmi olan somnlan zme yeteneini kukusuz smrlamaktadr.
Bihm, diyor, Piaget, her sorunu zebir, yani, "yommlama
yntemleri bulduu lde zmek istedii ve zebecei yeni
yeni sorunlar kucaklamaya temelde 'aktr' ve bu zgrln
de kommaktadu:."2 yleyse, idealizmin ne srd sorunlar,
' J. Piaget, Sagesse et illusions de la philosophie, Paris 1965, s. 60.
2 Felsefe gibi, uzmanlk bilimleri tarihi de szmona sorunlara ve yanl dile geti
rilmi sorunlara sahiptir. Hatta burada, bir tr sorunu brnden ayran bir forml
vermek de olanakszdu-. Sorunlann aratrlmas gerekir ve ancak ondan sonra, bun
larm deerli olup olmadna ve dile getirdikleri ierie karar verilebilir, Max
275

yalmzca, bmlar kanlmaz biimde gizemletici deyimlerle di


le getirilmi olduu iin, hi duraksamadan bit yana atmaya hak
kmz yoktur; bu sorunlarn zlmesi gerekh. Kaba elethicie
kar, ideahst felsefenm bilimsel aratrlmas byle olmaldr.
Reci, imgesel ve yanl dile gethilmi sorunlar arasmdaki
iliki, dorudan olmasa bile, maddecilik ile ideahzm arasndaki
atallamay (dikotomiyi) yanstmaktadr. Durumu, sanki yalmz
ca maddeci felsefe reel sorunlarla ilgileniyormu gibi sunmak
ok byk bh basitlethme olacaktr. Maddecilik ile idealizm
birbhine ne lde kar olurlarsa olsunlar, bu ataUamalai'
(dikotonler) diyalektiktir, nk maddecilik ve idealizm genel
likle ayn sorulan tartrlar; ama bundan, bu sorularm kendile
rinin tarafsz olduu ve olas zmleriyle hibir iliki
tamadktan sonucu da kanlmamaldr. FelseH sorular,
yalmzca bir som iaretiyle biten tmceler deildh. Bunlar savlar
ya da yadsmalar olabilirler; belirli varsaymlardan bamsz
deillerdir ve ou kez temellendirmeyi gerekthen belli bir
ilkenin denemesel (tentative) bh formlasyonunu temsil ederler.
Maddecilik ile idealizm arasndaki kartlk, yalnzca, her iki
felsefi kuram asndan ortak olan sorulara veren farkh
yantlarda deil, aym zamanda, kart -maddeci ve idealistsorunlar dizismin var olmasmda, bu somnlan maddeci ve idealist
aklama yoUarmn var olmasnda da kendisini onaya koyar. Bu
adan, maddeciliin, tpk idealizm gibi, kendine zg sorulan
bulunduu sylenebilir. zgl biimde idealist sorular ksmen
szmona sorunlardu ve ksmen de, yetkin biimde reel ierikti,
ama yanh de getirilmi somnlardur.
Felsefi ve bihmsel somnlann metafizik.sel biimde kar
karya getirilmesi, yukarda belirtilen, burar iu-asndaki nitelik
sel farkm gz ard edihnesi kadar ktdr. Bu niteliksel ayrm.
Planck yle yazyor: "Fizik asndan bir sorunun anlam olup olmadna karar
vermek iin a priori hibir lt yoktur." (M Planck, V o r t r g e und
Erinnerungen, Stuttgart 19'19. s. 224).
2/6

felsefi sorunlann zgl doasmdan ok, onlarm ieriklerine ba


ldr.
Genel ve gerekli bir anlam tayan u ya da bu hakikati deil
de, genel olarak hakikatin doasn, yalnzca, var olan her eyin
en genel yasalarm deil de, aym zamanda herhangi b h yasann
ieriini tarttmz lde, optimum evrensellik niteliksel b h
karakteristiktir. Hakikat nedir? Bilgi nedir? Yasa nedir? Madde
nedir? nsan nedir? Dnya nedir? Bu sorularm bizzat biimi bile,
fizikinin, kimyacmm ya da baka bir doabilimcinin genelde
karlat sorulardan farkhdr. Knyac iin, "metal nedir?",
"metaloid nedir?", "element, nedir?" gibi ikincil nem tar,
nk onun birincil ilgisi, her bir tekil metal, metaloid ya da
elementin, yahut bunlarm bileiklerinin, zgl zelliklerine y
neliktir. "... n e d k ? ' trnden b h soru, kukusuz, kimyada ya da
br herhangi bir uzmanlk biliminde anlamsz olmamakla bklikte, felsefede birincil nem tar.
Felsefi sorunun biimi, her biim gibi, onun ieriinin zgl
doasm dile getkk. Diderot yle der: "fiziki ... 'Niin?' soru
sunu reddedecek ve yalnzca, 'Nasl?' sorusu zermde younlaacakr."' zellikle doa felsefesinde "Niin?" sorusu teolojik
b k varsaym yapmaktadr ve fiziki, bilinli ya da bilinsiz ola
rak maddecilie dayanarak, bunu reddeder. Fiziki, "Niin?" so rusundan ok "Nasl?" sorusuyla, filozoftan daha ok ilgilenk.
te yandan felsefe, yalnzca, belirli srelerin nasl olduunu
bilmekle yetinmez. Bunlarm neden yle deil, byle olduunu
da bilmek ister. mein, filozof yalmzca, "Dnyay biliyor mu
yuz?", ya da, "Dnyay nasl biliyomz?" diye de sorar.
Yzyldan fazla bir zaman nce pozitivizm, "Niin?" soru
suna izm verilemeyeceini, bunun metafiziksel ve temelde z
lemez bk soru olduunu ortaya att. Ancak bilim tari, herhangi
bk zel aratrma alanmda bu sorunun, belli bk balamda, derin
bilimsel bir anlam kazanabileceini gsteriyor. Newton, bk za1 D. Diderot, (Buvres philosophiques, Pari.' 1961, s. 236-37.

217

man israf olduunu dnd iin deil, bu soruya yant ver


mek asmdan gerekli olan verilere biUm henz sahip olmad
im, cisimlerin birbirini neden ektiini aklamad. ada fi
zik, bu sorunun zmn ararken, Newton'un bylesine yrekh
biimde onaylamad varsaymlardan daha fazlasna sahip ol
mamakla birlikte, bu soruyu szmona bir sorun olarak da gr
myor. 1
Doabilimci "Niin?" sorusunu, birincil olarak, gzlem ya
da deneyin somut verileriyle bamth olarak sorar ve bu da, sz
konusu sorunun dile getirilmesinin doabilimsel biimini, felsefi
konulusundan derhal aynr. mein, Albert Michelson'un nl
deneyi umulan sonulan vermedikten sonra, doallkla, bunun
neden baarsz olduu somsu ortaya kt. Einstein bu somyu
yle yantlad: Ether yoktur ve m hz sabittu-, yani, hzlarm
bhlemesiyle artamaz. Bu "Niin"e baka yamtlar da geldi. Bu
bir rastlant deildi, nk somnun bizzat biimi birok yanta
izm vermekteydi.
Doabilimci, belirli olgularla domlanan belli bir varsaym
koyduu ve sonradan da, baka olgularm kendi varsaymyla e
litii ortaya kt zaman, yine, "Niin?" sorusunu ortaya atar.
Fizikte, kimi olgularm jm dalga, kimilerinin de parack nite
liini tantlad zamanki dumm buydu. Elektronun hem para
ck, hem de dalga niteliini kantlayan de Broghe bu "Niin?"in
yantm verdi.
Ancak, "Niin?" somsunun doa bimcilerin karsma yal
nzca tikel b h biimde deil, aym zamanda, daha geni olan fel
sefi ynyle de kt bertilmelidir. M. V. Keldi yle diyor:
"ekimin bu zelliklerinin nedenini fenomenlerden ortaya karamadm ve varsa
ym getirraedim; fenomenlerden karsanmayan bir eye ise varsaym denilmelidir
ve ister metafiziksel, ister fiziksel, ister gizli niteliklere sahip, isterse mekanik ol
sunlar, varsaymlarn ampirik felsefede yeri yoktur." (I. Newlon, D o a
Felsefesinin Matematiksel lkeleri, Londra 1903. C. 11, Kitap III, s. 314).
Ancak, Newton'un yine de varsaymlar, szgelimi paracksal k kuramn, "koy
duu "nu belirtmek gerekir.

275

"Bim, yeryznde yaamm kkeni, ya da, canl maddenin r


gtlenmesinin temelleri gibi grkemli sorunlan aydmlatmada
henz ok az ey yapnutu*; canh maddenm nasl ortaya ktm
ve geliiminm niin kamlmaz olduunu bUmiyoruz."! Bu du
rumda, grdmz gibi, "Nas?" ve "Niin?" sorulan eit sta
tye sahipthler.2 Bu ikisi arasmda aynm yaparken, buran te
melde uyumaz gibi grmememiz gerekiyor.
Herhangi b h "Niin"i yasak bir soru biimi ilan etmek bili
nemezci konum ahnaktr ve pozitivizmin gerekte yaph da bu
dur. Bu somnun nemini anlamanm felsefenin binlerce ym al
d ise ayn b h konudur.
"Niin?" somsunun anlam, doa incelemesinden toplum in
celemesine yneldiimiz zaman daha da ak bir durum ahr.
Toplumsal retimin ie karmas olmakszm, kendi doal biim
leri iinde incelendikleri lde doal sreler, kendihinden b h
biimde yer ahrlar ve sonu olarak, hi de, insanha bamh gibi
grlmezler. Toplumsal-tarihsel siheler ise, tersine, kendiliin
den b h biim altmda bile, insanhm ortak etkinhinin b h sonu
cudurlar. Tarihsel olaylar, ekonomik ya da politik olgular
(mein Rusya'daki 1905 devrimini, retim aralarnn zel
mlkiyetini, rk ayrmm) "Niin?" sorusunu sormadan ele al
maya yaam rencisinin hakk yoktur. Kimi tarihi, ekonomist
ve toplumbimcerin kendi grevlerini olgulan, olaylarm ak
m, vb. saptamak ve betimlemekle snrlandrm olduunu sy
lemeye bile gerek yok. Bu dummda, "Niin?" sorusunun bir
yana atlmas, ou kez, toplumsal fenomenlerin eletirel zm! M. V. Keldysh, "Doa Bilimleri ve Onlann nemi", Kommunist 1966, No. 17.
2 Kari Popper, "Nasl" ve "Niin"in kuramsal doa bilimi asmdan anlamsz oldu
unu ortaya atarak,bunlar dlarken olduka tutarldr. "Kkene ilikin sorular
'Niin ve Nasl' sorulandr. Kuramsal adan bunlar grece nemsizdir, genelde
ise, ancak zgl bir tarihsel ilgi tarlar." (K. Popper, Misere de
I'historicisme, Paris 1956, s. 142). Doal bilimciler bugn, bilimin belirli ke
simlerine yeni pozitivizmin tabular koyduunu genellikle iyi biliyorlar. Doa bi
liminin en iyi yorumlayclan, bylesi kstlamalar asla onamaylanyla gurur du
yabilirler.
219

leme ve deerlendirmesinin yapdmasn reddetmekle ayn anlama


gelmektedir.
"Niin?" sorusunu bir yana atmak asmdan felsefeci, baka
herhangi bir beeri bilimler rencisinden ok daha az yetenek
lidir. Gerekte ise, bundan asla kamamaz. Kukusuz byle bir
ey, filozofun, yalmzca, bu soruyu koyarak kendisini, toplumsal
gereklie eletirel olmayan bir tutuma kar koruduunu syle
mek deildir; sorunun z, yant bir yana, sorunun biimi kadar
nemlidir. mein filozof zel mlkiyetten sz ederken, yalnz
ca bir filozof olduu iin, bunun neden var olduu somsundan
kamamaz, genellikle de kanmaz. Ama, bu sorunun somut
zmlemesini yapmaz ve yahuzca, insanm nitelii gerei zel
mlkiyetin var olduunu ileri srerse, sradan bir burjuva savu
nucusu ekonomistten fark kalmaz. Ama bu soruyu somut koul
larda ele almayan filozofa bakahm. zel mlkiyet, genelde do
anm tzne insanm sahip olmayyla zdeletirilmeli midir?
retim aralarmm mlkiyeti br eylerm, mein kiisel mal
larn mlkiyetinden nasl ayrlr? nsanlk tarihinde mlkiyetin
baka biimleri var olmu mudn? Yahut da, "zel mlkiyet" ile
"genel olarak mlkiyet" anlamda szler midk? nsan doas de
imez midir? "Niin?" sorusunun bu koyulusunun, onun ka
grnm olabileceini ortaya koyduunu anlamak zor deildk.
Ancak, bir dnrn, yalnzca byle yapmay istedii iin,
kendi sorusunu doru biimde de getkebilecei sonucuna var
mamak gerekir; somnun dom dile getirilmesi, hem belli bir
bilgi dzeyini, hem de belli toplumsal nkoullar gerektkir.
"Niin?" somsu inti ya da ilintisiz olabilk. zerinde ko
nuulan som, olgu ya da znenin temeline inmeden , her akla
may korkun gzken b k "Niin"le yanyana gtrmekten daha
kolay bk ey yoktur. Byle somlar sormak, bu temel felsefi so
ruyla kukusuz hibk ilgisi olmayan bir tr ocuk oyunu dummunu alr. Yalnzca "Niin?" diye soran ocuklar ve ocuklara
yknen ya da, onlarm dzeyinde kalan yetikinler, byle dav
randklarndan tr filozof ohnazlar. Pozitivistler, zaman za220

man, felsefi sorular ocuun "Niin"ine indirgemeye abalamlarsa da bu, yalnzca, onlarm, ortaavari gizli (yani, temelde
gzlenemeyen) nitelikler anlaylarm hortlatmay dnen zcle (essentialism) kar yrttkleri grltl polemiklerinde,
felsefi somlarm zn ve bavurduklar gereklik iindeki temel
ilikililikleri gremeyilerini gsterir.'
Felsefi sorunun biiminin zmlenmesi, uzmanlk bilimle
rinin konusuna indirgenemeyecek olan zgl ierii ortaya ka
rr. Baka deyile, sorunu felsefi yapan, onun tikel aklan bi
imi deil, ieriidir. Dolaysyla, filozof olmayanlar bile, bu
sorunlarla kar karya geldiklerinde, felsefe yaparlar. Bu; ma
tematik, fizik ve kimya felsefi sorunlarm zmne katk yapsa
Bununla birlikte, ounun "Niin"inin her zaman hi de ilintisiz olmad vurgu
lanmaldr. Bu; evredeki fenomenlerle, bu olaan, grnte sradan olgularn
-zellikle, herkesin yapmaya alt, ama yeterli zaman olmad ve artk ocuk
olarak da kalmad iin- dikkate deer lde bilindiine ve hi de ilgin olmad
na, vb., vb. ilikin, ou yetikinlerin besledii sradan inantan zgr olan,
dorudan bir ilikililii dile getirmektir. Platon ve Aristoteles, armann tm
felsefenin balangc olduuna inanrlard. Onlar, bizim umulmadk, iitilmemi,
grlmemi bir eyden duyduumuz basit ama duygusunu deil, tmyle sra
dan ve iyi bilinen, bizi daha nce asla artmayan bir eye kar duyulan ama
duygusunu dile getirmilerdi. Max Planck, srpriz yapmak yeteneini fenomenlere
kuramsal yaklamn balangc olarak gryordu. "San (Exact) Bilimin Anlam
ve Snrlan" balkl makalesinde yle yazyor. "Yetikin insan, bu esiz bulma
cay zm olduu iin deil, kendi dnya grnm yasalarna alk byd
iin, arma yeteneini yitirir. Ama niin br yasalarn deil de bunlarn var ol
duu, ocuk iin olduu kadar, yetikin iin de artc ve aklanamaz eylerdir.
Bu durumu anlamayan ve bunun derin nemini onamayan, alacak bir ey gr
meyecek lde ileri giden o kii, sonunda, yalnzca, derin dnmeyi unutmu
olduunu anlar." (M. Planck, Sinn und Grenzen der exacten Wissenschaft, Leipzig 1942, s. 12-3). Dolaysyla Max Planck, evremizdeki dnyada
baka yasalarn deil de, neden bu yasalarn gzlenmesi gerektii sorusunu anlam
sz bir soru olarak almaz. Bylesi sorulan, yani felsefi sorular, ele alrken asla duraksamayanlarn derin dnme yetenekleri olmadna inanr. yleyse, ocuun
"Niin"inin Planck asndan nemli olmasna ve temelde hi de ocuka gzkmeyiine amamak gerekiyor. Max Planck yle yazyor: "Gerekten, lsz de
recede zengin ve srekli yenilenen doa karsnda insan, bilimsel bilgi alanndaki
ilerlemesi ne lde byk olursa olsun, her zaman akn bir ocuk olarak kalr ve
yeni armalara srekli hazr olmas gerekir." (M. Planck, Vortrge und Erin
nerungen, Stuttgart, 1949, s. 379).
221

bile, bu sorunlarm matematik, fizik ve kimya tarafmdan zle


meyeceini gstermektedir. Hatta, bylesi -Yasa nedir?. Hakikat
nedir?. En genel yasalarm doas nedir?. Dnya niin bilinebi
lir?. Bilgi, niin nesnel gerekliin bir yansmasdr? gibi- soru
lar, tm br felsefi sorular gibi, herhangi bir uzmanlk bili
mince de yamtlanamazlar, nk bunlar tm bilimlerm ieriiyle
ilikilidir. Bu yzden,felsefi sorunlarm bilimin stnde olduu
yollu idealist nermeyi reddederken, bunlarn yalnzca bilnsel
olarak zlebileceini savunuyoruz. Bunun anlam, felsefi so
runlarm zmnn topyekn bilimsel verilere dayanddr,
ama bu sorunlarm gncel zm, en azmdan dorudan biim
leri asndan, felsefeye baldr.
yleyse, br bilimlerin yardmyla da olsa, yalnzca felse
fenin yantlayabilecei sorular gerekten de vardr. Nitekim,
gncel adan felsefi sorunlar da bu sorulardr. Ancak, grnte
apak olan bu aklama (aksi halde, o zaman felsefe nedir?) aydmlatmay gerekthmektedir; nk yzyllardr felsefi diye al
nan sorunlar srekli olarak uzmanlk bilimlerinin alanna ge
mekte ve bu sayede, bilimsel zmler kazanmaktadr.'
' Kendi dnya gr iinde, bilmenin pozitivist yorumunun eleri ile doabilim
sel maddecilii birletiren Kari Steinbuch, tm sorularm ncelikle felsefe tarafm
dan incelendiini ve daha sonra uzmanlk bilimleri tarafndan zldn akl
yor. Uzmanlk bilimlerinin gelimesiyle felsefeden ayrlan sorular, kendi doalar
gerei, uzmanlk bilimlerinin konusu olamayacak felsefi sorulardan aka ayrt
edemeyen Steinbuch, u yanl sonuca varyor: "Bilim tarihinde, belirli sorunlarn
uzun zaman felsefi speklasyonun znesi olarak kald, ancak daha sonradan san
bilimlerce aratrldnn rnekleri verilebilir. Bunun tipik bir rnei, maddenin
yapsnn atomistik anlaydr... Bu sorun san bilimlerin inceleme yntemlerine
konu olur olmaz, bu inceleme biiminin bilim-ncesi biime gre ak stnlk
lere sahip olduu ve bir geriye bakn stnlk yahut karklk duygusu uyandr
d hemen ortaya kar." (K. Steinbuch, Automat und Mensch, s. 4-5)
Steinburch'un, felsefe ve bilim tarihinin pozitivist incelenmesinden kard yan
lg, tm felsefi sorularn, er ge, uzmanlk bihmlerince incelenecei inancnda
yatmaktadr. Bu yanlg; felsefi sorunlarn zgl ierii olmad, bunlarn felsefe
den oktan ayrlm sorunlardan, yalnzca, dile getirildikleri bilim ncesi biim
bakmndan, bilimsel incelemeyi bunlar asndan olanaksz klan bu biim bakm
ndan ayrldklar sansna dayanmaktadr. Felsefi sorunlarn szmona sorunlara
yeni pozitivisti indirgeniinin bir eitlemesidir bu.
222

Bylpsi sorunlann titizlikle zmlenmesi, bunlarm uzman


lk somlar olduunu ve yalmzca, uygun bir uzmanbk bilimi ol
mad iin, felsefenin b u n l a n incelediini gsteriyor.
Bylelikle, binlerce yldr felsefenin incelemi olduu somkr,
iki temel tre aynlabilir. Birincisi, felsefe tarihi boyunca belli
kimi zmler douran, getiren ve elde eden en genel som
lardr. kincisi, giderek felsefeden ayrlan ve yukarda amlm
olan tikel somlardr.
Uzmanlk bilimlerince incelenen sorularn, zamanmzda
domuna ulaan, felsefeden aynl sreci, zgl olarak, felsefi
somnlarm daha da gehtirUip zenginletirilmesini salamakta, ya
da baka bir deyile, imdi felsefenin inceledii somlar daha
felsefi somlar, yani, bizzat doalar gerei, oktandr var olan
yahut akla yatkm uzmanlam bilimsel disiphnler erevesinde
zlemeyecek somlar durumuna gethmektedh. DoaUkla, fel
sefe ile uzmark bilimleri arasmdaki iki de dolaysyla deii
yor: Felsefe, uzmanhk bilimleri iin ayrlm olan, sorularm n
hazrl ile artk kendisi UgUenmiyor. Felsefe, somlarm bihmsel
konumlandmlmasm speklatif biimde ngrmek yolundaki n
ceki ilevi yerine uzmanlk bimlerinin sorunlanyla (onun btn
konu yelpazesiyle de) ugilendii lde, bir dnya gr
anlay hazrlama ilevini, bilimsel bulularnn ve inceleme
yntenerinh geneUetirilmesi ve karlatrmal zmlemesi
ilevini, bimin metodolojik somnlarmm kuramsal ilenmesi i
levini yerine getirmektedir. F'elsefe ile uzmanlk bimleri arasm
daki ilikide ortaya kan bu deiiklik, ayrca doa biliminin
gelecekteki bululannm imdi yalnzca, deney ve arasal gzle
min elde ettii zgl deneysel verilerin kuramsal zmlenmesi
temehnde olanakh olmas ve bunun, kukusuz filozof tarafmdan
deil, yalmzca kuramsal bilimci tarafmdan yaplabilmesi gere
iyle de belirleniyor. 20. yzyda felsefenin grecelik kuram,
kuantom mekanii ve sibernetik tarafndan gerekletiren bu
lular ngrmemi olmas; bu bulularm, bim adamlarmn b
yk ounluu gibi fUozoflar iin de byk bir srpriz olmas,
223

bizce, felsefi sorunlarn ve dolaysyla, bizzat felsefenin ilevinin


ve felsefi aratumann niteliinin deien karakteriyle aklan
maldr. Felsefe, bir kez, uzmanlk sorularmm incelenmesini bir
yana brakt m, doal olarak, bunlarm daha sonraki zmn
de n gremez. 1
Farkl tip felsefi sorunlar olduu nermesi, biraz ayrntl
biimde ele almamz gerekthen itirazlara yol aabilir. Her genel
soru, kendini oluturan tikel sorulara ayrlabildii ve ayrlmas
gerektii iin, genel ve tikel olarak en genel felsefi sorunlar ger
ekte yanl formle edilmi sorunlar deil midir? Eer yleyse,
o zaman, genel olarak felsefi sorunlar var mdr? Yoksa bunlar,
genel sorunlarm tmyle kavranamam ve zmlenememi ol
mas lsnde, yahuzca bu lde mi vardr?
Kukusuz, felsefi olanlar da iinde, her genel soru bir dizi
tikel soruya ayrlabilir. Ama felsefi soru, tikel sorulara ayrlddctan soma bile ve bu tikel sorularm uzmanlk bilimleri tarafmdan
zlmesinden sonra bile, anlam ve nemini korumas bakmm
dan, felsefi olmaym br genel sorulardan ayrlr. stelik, fel
sefi sorunun nemi, onun bir dizi uzmanlam tikel soruya ayrhnas dolaysyla daha da artar. Bu sorular zldnde, genel
felsefi sorunun nemi bir kez daha anlalr. rnein sonsuzluk
sorunu, bu sorunun eitli ynlerinin matematik, fizik ve baka
bilimler tarafmdan baaryla incelenmesi sonucunda, kukusuz,
daha ak biimde belirlenmi b u felsefi ierik kazanr. nsanm

' Doa biliminin felsefi sorunlan stne diyalektik maddecilerce yaplan almala
rn, gelecekteki bulular ngrmeyi deil, diyalektik maddeciliin gelimesini
ilerletme ve uzmanlar iin metodolojik yardm salama amacyla, bilimin kazanm
larmn kuramsal, metodolojik bir zmlemesini yapmay amaladna inanyo
ruz. Doa felsefesinden farkl olarak, diyalektik maddeciliin "bilimin yaratt
'ikinci bir gereklik'le yani, yaam sistemleri yasasnn tannmas durumunda, ya
am bilimi geliirken deien 'biyolojik bir gereklik'le, ilgilendiini..." yazan I.
T. Frolov'la ayn dncedeyiz. "Genel bilgi akna katlarak, zgl iindeki ge
neli ortaya kararak, felsefe kendi roln oynayabilir. Bu, felsefenin dnya g
r grevidir, onun genelletirme ilevidir. Bu ilev, zgl bilginin, onu dnya
gr genel sistemiyle balatran kuramsal bir yorumu biimini alr."
224

doas felsefi sorunu, yukarda vurguladmz gibi, antropoloji,


psikoloji, fizyoloji, tarih ve baka bilhnlerin onun belirli tikel
ynlerini incelemesi dolaysyla, daha da ilintili duruma gelmi
th.
kinci ithaz. Tikel sorulan, genelden soyutlamak aka ola
nakldr. Ama genel sorular tikellerden ne lde ayrlabilh?
Genel, felsefi somlarm nemli b h kesimi, snrsz bir inceleme
alan iin geerh olan aym tikel somlardr. Bu durumda felsefi
ve felsefi olmayan sorunlar b h ve ayn madalyonun iki yz de
il midh?
Tinsel ve maddesel arasmdaki iliki, insan sorunu, sonsuzluk
somnu gibi sorular, ayn zamanda, felsefi zm byk lde
uzmanlk bimlerinin ilerlemesine bal olan, olduka nemli
felsefi somnlar olarak da kalmakla birlikte, kamlmaz olarak,
zel bilimsel incelemenin konusu olurlar. Mortimer J. Adler, saf
felsefi sorulardan ayn olarak bunlann felsefe ile uzmanlk bim
lerinin ortak abasyla zldn varsayarak, bu somlar
"katma" somlar diye niteler. Ama btn sorun da, szmona so
runlar dmda, ierii ve zm uzmark bilimleri tarafndan
salanan verilerden bamsz olabecek saf felsefi somlarm ol
maddr. Aynca, Adler'in "karma" diye niteledii ve (nerdii
felsefi sorular snlandrmas iinde) nc tr sorular diye
! Adler'e gre, birinci tr felsefi sorular, "birincil olarak, dnyada olan ve sregiden
eyler, ya da, insanlann yapaca ve yapmaya alt eyler konusundaki sorular
dr ve ancak ikincil olarak da, olan ve sregiden eyler, yahut, insanlarn yapaca
ve yapmaya alt eyler stne bizlerin nasl bilgilendiimiz, dndmz
ya da konutuumuz konusundaki sorulardr." (M. Adler, F e l s e f e n i n
Koullar., s. "13). Birinci tr ve ikinci tr felsefi sorunlarn bu tanm belitsel
biimde alnmaktadr; nk, bir dnya anlayn deeriendirebilmek iin nce
ona .sahip olmamz gerekir. Dolaysyla, diyor Adler, metafizik epistemolojiden
ncedir (Agy,, s. 45). Ancak, Adler'in hatas, felsefenin gelimesini unutma.dr;
bu gelime srasnda, eidi tarihsel dnemlerde eitli sorunlar birincil trde ba
at, byk bir nem tayan sorunlar olurlar. Eski, Sokrates ncesi felsefede, koz
molojik sorunlar merkezi bir yer tutuyordu. Aristoteles zamannda , "ilk felsefe",
onun yorumcularnn daha sonra metafizik dedii eydi, oysa bilgi kuramnn soru
lar ikincil konumdayd. Ama eskilerin felsefesinde oluan ve balca olarak
Aristoteles'i izleyen ortaa skolastiklerince de onanan, sorunlarn bu ikincilleti-

225

snflandrd sorular, gerekte, (speklatif-idealist metafizik


konumunun benimsenmemesi durumunda) birinci trden felsefi
sorulardr.
yleyse, gemite felsefenin dikkatini eken uzmanlk som
lar felsefi azdan kmakta ve uzmanlk bilimleri tarafmdan
zlmektedir. Hem felsefe, hem de uzmanlk bilimleri tarafmdan
incelenen somlar, aka, aym zamanda hem genel, hem de ti
keldirler. Psikoloji, antropoloji, tarih, p ve biyoloji inam farkl
yollardan incelemekte, her bir insan varlmn belirli zel bu bi
imi stnde younlamaktadr. te yandan, felsefe, bu bilimle
rin kazammlarm genelletirerek, insan somnunu bir btn ola
rak almakta, yani, insanm doas ve onun tarihsel adan ilerle
yen deiimi sorusunu, toplumun bireysel ile toplumsal, antropo
lojik ile toplumsal, maddesel ile tinsel yaam arasmdaki iliki
somsunu, toplumsal gelimenin en genel ya.salan, insarun pratik
etkinliklerinin, tammasmm, dnyamn sanatsal olarak zmlenmesinin, yabanclamann, vb. yasalar somsunu zmlemekte
dir. Felsefenin, erevesi iinde bu somlardan hibirisi tikel de
ildir ve tm de, bir ve ayn sorunun birbiriyle sannaan farkh
ynleridir yalnzca, yleyse, rnein psikolojide, bh uzmanhk
nitelii tayan bireysel ile toplumsal arasndaki iliki somsu,
felsefede, yukarda anlan tm br sorular aratnlmakszm
zlemez. Felsefi somnlarm bu karlkl bamll, bunlann ge
nel ballam ve tarihsel bakmdan kapsamh birlii, bu somlan.
rilmesini felsefenin sonraki tUn geliimine temil etmek aka anti tarihsel olacaklr Kani yeni, eletiel bir doa metafizii le bir ahlak metafizii yaratmay ana
grev bildi. Ancak, onun felsefesinde cpisiemolojik sorunlar egemendi. Fichic.
Schelling ve Hegel'de metaf/ik, ontoloji ve epistemoloji sorunlan temelde uyu
makladr Yeni Kant retide, epistemolojik somnlar (aksiyolojiyle yan yana) a
rlkl yeri tutar. Ayn ey, gnunUz burjuva felsefesinde po7tivist, yeni pozitivist
ve baka bir ok akm iin de geerlidir. Hangi felsefi sorunlarn arlkl, hangile
rinin de ikincil nemde olduunu belirlemek istei; idealist ve dinsel kesinti.siz
felsefe anlayndan kaynaklanmakla ve felsefe ile belirti tarihsel gccksinimler ve
toplumsal sorunlar arasndaki banty gz ard etmektedir. rnein bu son du
rum, larihscl maddeciliin sorunlannn Marksizm felsefesinde kilil nem tama
sn belirlemitir.

226

(her b h sorunun, kukusuz, belh b h bilimdeki btn sorunlar


yelpazesiyle deil, ama baka zel sorularn yahnzca belli b h keshniyle ilgili olduu) herhangi b h uzmanhk biminin sorularmdan temelde farkl bh yere yerlethir. Her bir uzmanlk biUmi
iinde uzmanlamanm derlemesi, o bilimin inceledii sorular
arasnda giderek artan bir greli bamhlamay gsterh.
Felsefede ise durum ok farkldr; burada, felsefi sorunlarm bir
bhiyle sarmamas aratrma asmdan olduka nemli zorluklar
yaratr; nk bir felsefi sorunun zm, gerekte felsefenin
tm bih sorunlarmm (en azmdan genel izgeriyle) zmn
gerektirh.
Felsefe, zm, uzmanlk bilimlerinin gehimi tarafmdan
hazurlarum olmayan "olgunlamam" somlar incelemesi nede
niyle sk sk kmanmaktadr. Ama bize yle gehyor ki, doa bi
limi, felsefeden btnyle bamsz olarak, grnte henz
zmlenmemi, ancak yine de dikkate deer, benzer biimde, "ol
gunlamam" ve "zamansz" sorulan ileri srer (ve bugn de
srmeye devam ediyor). TUcel sorularm herhangi bir ngrsel
(her zaman, bir lde de "speklatif") zmn vermeyi, fel
sefenin, b h kural olarak, iddia etmedii gnmzde bu sorunlar,
doa bhncerinin kendileri tarafmdan ele almyor, ama kuku
suz, doa filozoflannm bunlar ele ahnaya alkn olduu tarzda
de.
yleyse, her bilgi alannda, yeter amphik malzeme birik
meden nce u ya da bu tikel yahut genel somyu yantlama a
bas duyulabilir. Byle ey, basit bir sabrszlktan deil, daha
ok, amphik veri yoksmluunun ancak bylesi sorularm henz
"olgunlamadan" konulmasyla harekete geen aratrma sreci
iinde ortaya kmasmdan ileri gelh. Sonu olarak, doa bili
minde bile, en azndan nsel b h yant verilmeden braklamaya
cak somlar vardr. Bunlarm ilerici nemi yadsnamaz. Felsefede
bylesi somlar olduka byk b h yer tutar ve aynca bu, felsefi
sorunlarm zgl doasm karakterize eder. Zaman z ^ a n , bir in
samn kendisi ok ksd b h sorunu alp, bunu tmyle zmler.
227

Aynca, bir insan ok byk bir sorunu da alabilir, ama bunu an


cak ksmen zebilir. Felsefenin yan sra, uzmanlk bilimleri de
bylesi "hayalci kiiler"e gerek duyarlar. Bu karUatrrma, felsefi
sorunlarm nitelendirilmesi im de geerlidir.

2. ESK VE YEN, NCESZ-SONRASIZ VE


GEC SORUNLAR
Uzmanlk bilimlerinde sorunlar, birbirini ardarda izleme
eilimi tar. Bir nceki sorun zld zaman yeni b k sorun
doar. 20. yzylm kuramsal mekanii, kukusuz, Newton d
neminin sorunlaryla iimtili deildir. Bu sorunlar zlmtr,
yani, bunlar artk sorun deildk. Doa bilimlerinde (matematik
bir yana) bile yzyllar nce konulmu, ama bugn hl zl
memi belh sorunlar olduunu da kukusuz unutmamamz gerekk. Ancak bu, genel kural asmdan b k istisnadr.
Bilim tarihi yzlerce ve daha soma da bmlerce, uzmanlam
bilimsel disiplmin ortaya kmasmdan nce var olamayacak z
gl sorunlara sahiptk. Yeni bilimsel disiplinlerin gelime olas
l bile, enstrmental (aralarla yaplan - ) gzlemin yeni tek
nik aralarmm, yeni deney aygtlarmm bulunmasm ve o zamana
dek dnlmemi aratuma ereklerinin kmasm nvarsayar.
Bilim, bilim adamnn bilinli, amal etkinliiyle gelik,
ama gelecei ve dolaysyla, gelecekle bantl olarak doacak
sorunlar ngrmenin, ilke olarak, olanakszl anlamnda, bir
kendiliindenlik esinden de yoksun deildir. Kefedilmemi
olan, hi de, her zaman, kefedilebilecek olan ey diye grlmez.
Bilim adam, dorudan gzlenebilen eyin snrlar tesine atl
d iin, ou kez, neyi bilmediini bilmez. yleyse, bilginin
ilerlemesi, henz kefedilmemi olanm saptanmas sorunudur da
ayn zamanda. nk bu, hibir eyin gzkmedii karanlk
228

noktalan bulmamza olanak verir. Bilgi haritasmdaki bu karanlk


noktalarm her biri bir sorundur. Bunun anlam; herhangi b h uz
manlk bilimindeki sorunlarn henz kefedilmemi, ancak yeni
bilginin bize kefedilebileceini syledii eyleri kaydettiidh.
Her uzmanlam bilhnsel disiplinin tarihi, bize bunun kendi
sorunlannm kronolojisme (zamandizinine) ilikin az ok salkl
bir fikir verir. mem ada astrofiziin, ya da kimyann,
yzyllar nce koyduu kimi somnlann henz zlmemi ol
mas, genel grnm deitirmez; nk bylesi somnlar uzak
gemite astrofizik ya da kimya tarafmdan deil, felsefe tarafn
dan konulmutur ve sonu olarak, o gnlerde bunlar felsefi so
runlar olmulardu.
Felsefi sorunlar herhangi b h uzmanlk biliminin somnlarmdan niteliksel adan farkhdr; nk bunlar, zgn tarihsel bi
imleriyle, bihmsel yntemden genellikle yoksundular ve salt
varsaymsal ya da en iyi dummda bile, ngrsel idiler. Belli
doabilimsel somnlarm bile bilim ncesi b h konulu biiminden
sz etmek kukusuz olasdr, ama bu, iaret etmi olduumuz
gibi, bilim tarihiyle deil, felsefe tarihiyle ilintihdir. Felsefi so
runlarm uzmanlk bilimleri sorunlarndan niteliksel adan farkh
olmas, August Comte tarafmdan, yanl olarak, herhangi bh fel
sefi nermenin temelde bihm ncesi karakterinin tanth gibi
yommlanmtr. Gerekte bu olgu, btnyle farkl b h eyi bize
anlatu. Felsefenin, uzmanlk bimlerinin var olduu zamanlarda
bile gelitiini anlahr. neni sayda felsefi somn. bu bilim n
cesi tarih dneminde ortaya kt. Ama bundan, onlarm her za
man bim ncesi b h nerme biiminde kalmasmm yazg olduu
sonucunu karmak, felsefi sorunlarn yalnzca domakla kal
mayp, ayn zamanda da gelitiini gz ard etmek olacaktr.
Bylesi bir yaklam, felsefi somnlann deimez ve ncesiz-son
rasz olduu gibi, metafizik bir anlaya yol aacaktr. Batda iyi
tanman bir felsefe szlnn yazar Heimich Schmidt, "Her
dnemin ve tm uluslarn filozoflar aym somnlarla ilgilenmi229

lerdir." diye yazyor, i Bu geleneksel gr, felsefenin toplumsaltarihsel srete, bilimlerle ve pratikle idealist biimde kar kar
ya getirilmesiyle yakmdan baldr. Bu felsefe gr ve bunun
ierdii kar karya getirme, yalnzca idealist bir fantezi deil
dir; tarihsel srecin reel, nesnel grnmnn b h yansmasdr.
Bu yzden de, bilimsel zmleme gerektkmektedh.
Kant, temel felsefi somrann a priori nitelimi varsaymtr,
yani, bunlarm akla zgn biimde ikin olduuna ve onun zgl
ieriinin vazgeilmez bir blmn oluturduuna inanyordu.
Ama bh" birey asmdan a priori olabilen bir ey, dnyada bunun
ortaya kmasm nceleyen insanlk tarihi asmdan a posteriori'dhr. Kant, felsefen gelimesine nem vermezdi; Kant'a gre,
temel felsefi sorunlar Platon'un almasmda (stelik, kesilip bi
ilmi olarak) bulunmaktadr ve Kant bunlara. Platon gibi, ideler
demektedh. Ancak Kant, bunlarm, kukusuz Platonculukla eli
en insan aklmm ideleri olduunu eklemektedh.2 Sonuta Kant,
ada zamanlar doa biliminin gelimesiyle ilintili olmalar
bakmmdan Platonculua yabanc yeni sorunlarla felsefeyi zengmlethmesi bh" yana, Platon'da bulduu sorunlara yaklam da
nemli lde deithmitir. Bu mek de gsteriyor ki, idealistlerce genellikle btnyle eletirilmeden onanan ncesiz-somasz
felsefi sorun kavramm aydnlatmak olanakldr.
Dnyann birlii sorunu, aklsallc ve duyumsallk sorunu,
insan sorunu, zgrlk sorunu, daha baka bir ok felsefi sorun
gibi, gerekten de, belli bir anlamda ncesiz-sonrasz olarak be
timlenebilir. Dnyay bilme srecinin smrlar olmad gibi.
1 H. Schmidt, Philosophisches Wrterbuch, Stuttgart 1957, s. 459.
2 Karakteristik bir biimde, Kant, temel felsefi sorunlar anlayma, kendi retisinin
belkemiini oluturan bilgi kuram sorunlarn katmaz. Epistemolojik incelemeyi
yalnzca, felsefi eletiriciliin temeline oturtmaya alt yeni, transandantal me
tafizie giri olarak grmesinin nedeni budur. Bu nedenle Kant, felsefe iindeki
epistemolojik sorunlarn tarihsel gelime perspektiflerini anlayamamtr. Tm
epistemolojik sorunlar koymay ve zmeyi baardn dnmtr; bu ise,
kendi kendisine duyduu saygdan ok, felsefi sorunlar tarihine tarih d yakla
mdan edindii bir inantr.
230

dnyamn birlii sonmu da sona ermeyecek, daha da gelime ve


deime gcnden yoksun kalmayacaktr. nsan var olduka, in
san sorunu gncelliini koruyacak ve bunm her zm, insan
lk talihinin kendisi kadar eksik kalacaktr. Tm teki varlklar
dan ayr b h varhk olarak insamn tanun bile, her zaman b h so
run olarak kalacaktr, nk bu tanmlan veren de msanm kendi
sidir ve insan, kendini tanmlamay her zaman srdrecektir.
Dolaysyla, temel felsefi sorunlardan khnilerini, bunlarm insan
asmdan, msanlk asmdan ve bilme tarihi asmdan tad
nemi her zaman korumalar anlammda, ncesiz-sonrasz diye
bethnleyebilhiz. Her tarihsel dnemde bu sorunlarm ileri srl
mesi, yalnzca, var olan bir gelenem srdrUhnesi deil, ayn
zamanda yeni evrenlerin de bulunmas demekth.
te yandan, ister metafiziksel, ister bilinemezci olsun, ide
alist filozofun yorumlad anlamda, ncesiz-sonrasz sorunlar
yoktur. Tarihten bamsz sorun yokmr. Tarihte yer alan dei
melere karm ierii her zaman b h ve ayn kalan, deimez so
run yoktur, zlemez sorun yoktur. Bu son nokta zellikle vur
gulanmaldr, nk dnyanm birhi sorunu, insan sorunu ve
tm br ncesiz-sonrasz sorunlar her tarihsel evrede, ulalm
bilgi dzeyine ve toplumsal deiimin nitelime gre, yeni
zmler kazanrlar. Daha sonraki gelime, b h ve aym zamanda,
ncesiz-sonrasz sorunlann ve buarm tarihsel bakmdan tanm
lanm (dolaysyla, kamlmaz biimde smrl) zmlerin ge
limesidir. ncesiz-sonrasz sorunlarn kendi tarihleri vardr;
bunlar yalnzca deimekle kalmaz, ayn zamanda da dnrler.
Felsefi sorunlarm zgl doasm anlayabilmek iin, bunlann
tarihsel dnmn tam olarak gz nne almak gerekir; bu
dnm sayesinde, ncesiz-somasz nemlerini koruyan sorun
larn yan sua, geici felsefi sorunlar da doar. Bu yzden, r
nein, "Tao"nun eski in retisinde ve Herakleitos'un "logos"unda, tm varoluu yneten evrensel bir yasa sorununun z
gn, saf b h aklamasm, kendisini dmsel sanlardan henz kurtaramam bir yaklam alglamakta hi glk ekmeyiz.
231

Burada, evrensel yasa, eitli tip yasalar oluturan eitli trden


karkh balantllklar deil, her ey zerinde egemen olan tek
bir mutlak zorunluluk yasas anlamma gelmektedir. Bu saf sam,
ncesiz-sonrasz ve deimez yazg dncesinden, bu dinsel d
nceden nas farkhlamaktadu"? Felsefe tarihi bu soruyu henz
tam olarak aratrmamtr, ama mein Herakleitos'da, "logos"un doal bir srele, yani atele badamas lsnde,
farkldr; burada "logos", dardan doaya egemen olan bir ey
deil, doadaki ikin bir yasa durumundadr. Ama, her ey iin
geerh herhangi bir yasa var mdr? Burada, somnun tarihsel
adan tanmszh ile kar karya gelmekteyiz.
Bilimsel yasa anlaymm gemesi, belirli etkmlik alanla
rnda kesin yasalarm kefedmesiyle intilidir. Arkhimedes ya
sas, bilimsel yasa anlaynn evrimini gsteren iyi bir rnektir.
Uzmanlk bilimleri, bululanyla, eitli fenomenleri yneten sa
ysz yasalar bulunduunu, bu yasalarm birbirleriyle belirli iker tadn, kmlerinin daha ok, kimerinin daha az genel
bir nitelie sahip olduunu kamtlamlardr. Tm fenomenler
iin tek bir yasa yoktur. Uzmanlk bilimlerinin bulular, her
hangi bir evrensel yasaya inanmamn saflk olduunu kant
lamaktadr, ama bu bululann kendileri, yasalarm nitelii, tm
var olan eylerin en genel gelime yasalan ile doa yasalan ara
sndaki ayrm, vb. gibi sorurarm yeni bu: bilimsel nerilii im
bir temel hazrlarlar.
Bu satrlarm yazan, ada felsefede hep yeniden ortaya
kmasna karn, tek bir yasa sorununun tarihsel bakmdan ge
ici bir sorun olduuna inanmaktadr. Ancak bu, tek bir evrensel
yasa somnunun szmona bir somn olduu anlamma da gelmi
yor; nk, en genel yasalar dncesini ancak bilim ncesi
prototipinin diyalektik olarak olumsuzlanmas sayesinde, felse
fede yer etmi olduu kesin olan bu fikri (zgn olarak aklan
d saf biim iinde be) ortaya karan budur.

232

Belli bir anlamda ncesiz-sonrasz olan sorunlar ve ayrca,


geici olan sorunlar, kendi gelimesinin her aamasmda felsefe
iinde yer almaz. lk Yunan felsefesinin toplumsal ilerleme an
layna sahip olmad yukarda gsterilmiti. dea da, ortaa
flozoflan tarafmdan ayn lde bilinmiyordu. Bu sorun, ancak,
toplumsal retimin srekh gelemesinm toplumsal gelimenin
egemen ekonomik eilimi olduu b h zamanda, yani, k burjuva
devrimleri amda, felsefede b h yer kazanabmi.
Hellenistik dneme dek, eski felsefe, en byk felsefi sorun
lardan biri olan zgrlk sorunuyla gerekten hi ilgilenmedi.
Aristoteles, iradeye dayanan ve dayanmayan insan eylemi ara smda b h ayrun yapyor, ama sorunun zn tartmyordu.
Alman klasik felsefesinde merkezi bir yer tutan yabanclama
sorunu da, nceki felsefelerde nemli bir rol oynamaz.
Yabancama dncesuiin tohumlarmm Platon'un, insan bedeni
iinde gcn yithen ruh, retisinde, transandantal idelerin
yozlam bir biimi olarak eylere ikin Platon'cu anlayta,
yer Platoncu trm (emanarion) kurammda, ilk gnah efsane
sinin skolastik yorumunda, vb. alglanabilecei geri dorudur;
ama temelde, yabanclama dncesi ada dnemin b h rn
dr, 17. ve 18. yzyllarda yaygn olan doal hukuk kuramlar,
herkesin her eydeki hakkmn devlet yararma yabanclamasm
ele alr. Ancak bu, legal grnm bakmmdan bile, hl daha,
yabancama somnu deildh; nk sorunun z, bheyin karlan bakmmdan keyfi eylemin legal snrlandrlmasna, insanm
uygarla yabanc "doal" durumundan ayrmaz olan keyfi ey
lemin smu-landmlmasma indirgenmektedh.
Fichte'nin retisinde yabanclama kavram, "Ben" ile "Ben
olmayan" kartl arasmdaki ilikiyi znemekte kuUanlu-,
Muak zne, ona kart olan ve ayn zamanda da, onun etkinlii
asndan gerekli bir koul oluturan bir gereklik dourur.
Yabancama kavrammm bu ontolojik ve epistemolojik ynleri,
onun temel toplvunsal ieriini henz dile getirmemektedir.
233

Yabanclamay, genel olarak diyalektik srele (birliin kendi


iinde atallamas, eliki; zne ile nesne arasndaki birlik ve
eliki, vb.) idealist biimde zdeletirerek, mulaklatrmasma
karm, toplumsal gelimeyi zmlerken, yabanclama sorunu
nun gncel tarihsel ieriini ortaya karan yalnzca Hegel ol
mutur.
Feuerbach, yabanclama kavrammn uygulanma alanm
dinsel ve speklatif felsefi bilin alamyla snu-layarak, bu kavra
mm idealist bir biimde evrenselletirilmesini reddeder. Hegel'in
tmmantklm akld eletiriye konu eden Kierkegaard, ya
banclama sorununu -ktlklerle, ilk gnahla ve, sonsuz l
de uzak ve bilinemez bir Tau karsmda bile be var olma
syla adeta ykl olan- insani her eyin geicilii somnu gibi ele
alr. Gndelik var oluun z olarak yabanclama biimindeki
bu znelci anlay, varoluulukta daha da gelithilmith.
1844 Ekonomik ve Felsefi El Yazma/an'nda Marx yabanc
lama sorununu btnyle yeni bir temele oturttu. Speklatifideahst ve antropolojik anlaylarm ok ynl bir eletirisini ya
par, sorunu zgl bir tarihsel, ekonomik ve politik ierikle zenginletirh, maddesel kaynaklarm aa karr ve onun, tarihsel
adan geici niteliini kantlar.
Yalnzca, yeni bir felsefi sorunun nasl ortaya ktm gs
termek iin 19. ve 20. yzyl felsefi retilerinde nemi ok ak
olan yabanclama sorununun tarihine ksaca deindim. Bu so
run, gerekte, ancak ada dnemde somut b h biim kazanm
tr ve bu nemini korumaktadr; nk yabanclama, ancak,
toplumsal ilikilerin devrimci dnmyle stesinden gelinebi
lecek toplumsal b h gerekhktir hl. Geleneksel tarihsel-felsefi
gre karm biz, felsefi sorunlarm anlalmas iin anahtarn,
yalnzca, bunlarm douu, geliimi ve baka sorunlara dn! Yabanclama sorununun zel olarak inceleniini u almalarda yapmtm;
Marksizm Felsefesinin Oluamu, Mo.skova 1962 ve Y a b a n c l a m a
Sorunu ve Burjuva Marksizm-Efsanesi, Moskova 1965.
234

mnn diyalektik maddeci yoldan zmleniinde bulunacam


savunuyoruz. Bir ve aym ismin, ou kez, btnyle farkl so
runlar gizlediini gz ard etmek, am bir basitletirme olacak
tu-.
Kukusuz, felsefi sorunlarm var oluunun embriyonik bii
mini bir n-oluumculuk (preformationism) ruhu iinde yorum
larsak, eski Yunan filozoflarmn ada felsefi sorunlan oktan
ortaya koymu olduklar sonucuna varmakta hi glk ekme
yiz. Ne var ki, bu sorunlarm birbhmden temelde farkl olduunu
anlamak iin, eitli tarihsel dnemlerm felsefesinde, biimsel
bakmdan ayn olan hangi sorunlarm tartddm kardatumak
yeter. Bylelikle, mein, eski filozoflarm maddenin zellikle
ok ince bir biimi olarak mh konusunda sylemek durumunda
kaldklar eyler, biimsel adan, tinsel ile maddesel arasmdaki
iliki somsunun ilk konulusu gibi alnabilir. Bununla birlikte,
gereklikte, o zamanlar soruna yalnzca demUmitir ve Engels,
bu temel felsefi somnun "ancak, Avrupa insanmn Hristiyan or
taalannm uzm k uykusundan uyanmasmdan soma, ilk kez o
zaman, btn iddetiyle ileri srlebildiini, gerek anlamm ka
zanabildiini"' vurgularken, yerden ge hakldr. Ayn ey,
baka birok fesefi sorun iin de sylenebilh.
Kimi ada filozoflar, metafizik "deimeyen felsefi sorun
lar" anlayma kar; (geici olmayan hibh somn bulunmad
m, nk her byk filozofun kendi somnlan olduunu ve onun retisine kalc nemini kazandran eyin de bu olduunu
savunan) tarihsel-felsefi b h grecelii karmaktadrlar. Felsefi
somnlar tarihinin bu znelci yorumunun en kararl savunucusu,
daha nce andmz ve felsefe tarihisinin grevhun "ncesizsonrasz, deimeyen sorun dncesme domdan saldrmak"2
olduunu ortaya atan Paul Ricoeur'dur. Ricoeur, geici olmayan

' K. Marx ve F. Engels, Seme Yaptlar, ciUlik, 1970, C. 3, s. 346.


2 P. Ricour, Histoire et verite, Paris 1955, s. 61.
235

sorunlar deimeyen sorunlar olarak sunar, kukusuz bu, ar


basit bir yaklamdr.
Ricoeur'un tarihsel-felsefi anlaymm hareket noktas, felse
fenin, felsefe dahilerinin o esiz varoluu zgnlnn zgl
b h anlatm olduu samsdu:.
Bu adan, felsefi sorunlar tiplendrrmek, yahut snflandr
mak yolundaki her aba, am basitletirilmi bh" felsefe gr
nn ve, felsefi bilgi ile bilimsel bilgi arasmdaki temel fark kavrayamamanm b h sonucu olarak sunulur; bilimsel bilgide yamtlarm, sorulardan ok daha nemli olduu ve bunlarn, araturcnm bireyselliini ne lde az yanstrlarsa o lde deerli ol
duklar ileri srlr. te yandan felsefe; "hakikatm iinde oldu
umu sanyorum" inanc lehine "Ben hakikate erdim" formln
reddeden, kendi kendini geerli klan insan znelliinin alandr.
Bu nedenle, belli bal her felsefe sistemi u inanca dayanr:
"Benim var oluumun bir anlam varsa ve bu b h hi deilse, bu
u demek olmaldr: Ben, yaamda, daha nce benim yerimde
olan hi kimsenin ileri srmemi olduu bir somyu ileri srmeye
beni ynelten bir yer tutmaktaym." i Kendisinden nce hi kim
senin ileri srmemi olduu bir somyu ileri sren filozofun b
ykln reddetmek sama olacaktr. Ama, kendi ncellerinm
ne srd sorunlar zen filozofun bykln de neden
reddetmemiz gerekiyor ki? Bu neden, ada idealist "felsefe ta
rihinin felsefesi"ne (Paul Ricoeur da bunun bir temsilcisidir)
gre ok basitth; felsefe sorular zmez, yalnzca ileri srer.
Bu anlaym z, yalnzca, felsefi sorunlarm zlemez ol
duunun onanmasnda yatmyor. ada idealist "felsefe tarihi
nin felsefesi", felsefi bilginin yeni bir deer ltn formle
ederek, hi kimsenin daha nce koymam olduu sorunlan
koymay da gzetmektedir ve bu sorularn balcas da, felsefi
sorunlarn zlemeyecek, ancak tartlacak, aydnlatlacak ve
aklanacak bir somnlar kategorisine dahil olup olmad sorusu1 P. Ricoeur, agy., s. 65.
236

dur. Felsefi bir sorunu zme abas bile, felsefi sorunlarn zgl
doasm unutmak, bunlar uzmanlk bilimlerinin sorunlaryla kantu"mak demek deil midir? Uzmanlk bilimlerinde bilgi sahibi
olmak olanakldr, ama felsefe, ancak hakikat iinde var olma
umududur. Ricoeur'un nermeleri, kutsal kitaplarda dile gethilse
bile yine de bilinemez kalan kutsal bilgelie ulama olanama
inanmamak cretmi gsteren dindann akl yrtmesmi anmsat
maktadr. 1
Ama felsefe teolojik bilgelik deildir. Felsefe sorunlar ko
yar ve zer ve onun zmleri, eer daha soma gelitirmeyi ya
da gzden geirihneyi gerektirse bile, bu, onlar asla kltmez.
Lenin yle yazyordu: "Marx'm dehas, kesinlikle, insanl
n nde gelen kafalarmm oktan beri ileri srd sorulara yan
tlar vermesinde yatmaktadr."2 Ama bu, Marx', kendisinden
nce hi kimsenin koymad yeni sorunlar koymaktan kukusuz
alkoymad. Tersine, Marx, ncellerinin koyduu sorunlar z
d iindir ki, yeni sorunlar da koyabilmith.
Bu soruyu zetlersek, felsefe sorunlar Ue uzmanlk bilimleri
somnlan arasmdaki niteliksel farkm, tpk tm br farklar gibi,
gerekte grece olduu sonucuna varabiliriz. Bu farkm metafi
ziksel mutlaklatmimas, bizi felsefi sorunlann deimezliiyle
ilgili, bilimsel adan temelsiz anlaylara, yahut da, bu sorunla
rm b h nesnel anlam olmad yollu, ayn lde temelsiz anla
ylara gtrr. Her Uf i gr de ayn lde tek yanl olup, fel
sefi sorunlarn eiiliini ve gehmelerini gremez.

! Sokratesi "Hibir ey bilmediimi biliyorum" zdeyiinin bu uyarlanmas, zel


likle Maurice Meleau-Ponty'nin Bloge de la philosophie (Felsefenin
vgs) balkl yaptnda temellenmektedir. "Filozofun yapt ey, yorulmaks
zn, bilgiden bilgisizlie, bilgisizlikten de bilgiye doru gitmek ve bu devinim
iinde bir tr dinleniye ulamaktr..,' (M. Merleau-Ponty, Eloge de philosop
hie et autres essais, Paris 1965, s. II), Bu felsefe anlaynn felsefeyle ilgili
bir d krkln olduu kadar, ada burjuva felsefe incelemelerinde egemen
olan entelektel anari savunusunu da yanstn grmek zor olmayacaktr.
2 V, I. Lenin, Toplu Yaptlar, C. 19, s, 23.
237

Grdmz gibi, felsefi sorunlar zgn olarak, insanlarm


gndelik deneyiminden olumaktadr. Uzmanlk bilimlerinin ve
insanlk taribinin kuramsal aklamasmm geliimi sayesinde, fel
sefenin alam da esasl deiiklikler geirmekte ve doa ve top
lum bilimleriyle ilgili yeni sorunlarla zenginlemektedir. dealist
felsefe bu eilimi gz ard etmekte, ya da bunu, yeni pozitivizm
rneinde olduu gibi, genelde felsefi sorunlann nesnel ierii
nin nihiliste yadsnmas ruhu iinde yorumlamaktadr.
Bimlerle felsefe arasmda yalnzca esnek bir mesafe gren ve
bunu amak iin hi aba gstermeyen bir kimse, bu sorunlan
doru olarak anlayamaz.

238

ALTINCI BLM
FELSEFENN KONUSU

1. BR SORUN OLARAK FELSEFENN KONUSU


Herhangi bir bilimin incelenmesinin hareket noktas onrn
konusunun tammlanmas, yani, onun zmek iin hangi temel
sorular ele aldnm aydnlatlmasdr. Bu, yeni balayanlar im
bir ders kitabmn bamda verilen konu tanmyla kardatmlmamaldr; yeni balayanlar iin byle bir tamm, bir an iin kavra
nlamaz gzkecek ve bir lde de biimsel olacaktn. nk o
kiiler, sz konusu bilimin temel kavramlarn, kategori ve b
lmlerini ve onun br, ilgili bilimlerle bantsm henz bil
memektedirler. Bir bilimin konusunun tanm, onun sorunlar
stnde oktan ustalam ve onun tarihi ve inceleme yntemleri
stne dnce sahibi olmu kiiler asmdan ise, olduka farkh
ve daha derin bir anlam tar; nk bu kiiler onun bilgi sistemi
iindeki yerini anlayacak ve bu yerin, srekli ve deimez kalamayacam greceklerdir. Bir bimi incelerken, tarihsel gehim
boyunca bu bilimin kendi konusunun geirmi olduu deiiklik
lerin bilincine varr, bu tikel bilimde uzmanlam kier ara
smda bu konunun tartlmasmn kamlmaz olduunu anlarz.
Byle b h tartma, bilimin geliimi asmdan vazgeilraezdh ve
bunun nedeni de, bim adamlannm ne yaptklarm, neyi aratrddarm, ya da, neyi rettiklerini bmemeleri dedh.

Kukusuz, herhangi bh bihmin konusunun bihmsel tanum,


onun gncel tarihsel gehiminin hareket noktas olamaz; nk
bylesi bir tanm, ancak, onun gehiminin grece gehmi bir
aamasmda olanakh olup, uladan sonularm ve adan yolun bir
zetidir, bir genellemcsidir. Bu yzden.mein, toplumsal ge
limenin eith aamalarmda toplumsal retun ve maddesel mal
larn dalm yasalarmt aratran bir bilim olarak ekonomi poli
tiinin konusunun bihmsel tamm, -ekonomi potik, bir bilim
olarak, 17. yzyla dek uzanmakla bhlikte- ancak Marx tarafm
dan verilebilmith.
Herhangi bir bilimin konusunun tanm, onun aralrdj
nesneleri gstermeye tek basma yetmemesi nedeniyle de. nemli
bh glk dourur; bu nesnelerin belh bh bilimin konusu olarak
bangi temelde seilmi olduunu aklamak zorunludur. stelik,
brlerinden nitelik olarak farkl ve sonuta sz konusu bilimin
bavuru (referans) erevesiden dlanm olan bu seim ince
lemenin nesnelerini tanmlamak da zorunludur.' Bununla bir
likte, uiceleme konusuyla ilgih bu tammlama ve aklamalarm;
nceden grlmemi olan, ama bir kez bulundu mu, bu bilimin
konusu iine smmas gereken, hatta bunun tanm bu erekleri
zgl bihnde dlasa bile, onun ime aimmas gereken ararma
ereklerini gn ma karan bilimsel gelime olanaklarm kst
lamasna da izin verilmemedh. Bylesi durumlarda tanm, biIhnin daha da gelimesi lehine, yeniden gzden gehilmelidir.
Baka bir deyile, herhangi bh bihmin konusunun tanm, onun
gelime evrenlerine ak olmal ve bunu gz nne almaldr,
yani, yahuzca, onun neyi aratudma iaret etmekle kahnayp,
ayn zamanda, olanakh, ya da olas inceleme ynlerini de gs! Konu lanmnn, byk lde deney.se) olan ve, inceleme zneleri yaln biimde
kaydedilmi olduundan ok iyi tanmlanmayan bilimlerde bile nemli olduu g
rlmekledir. P, N. Pilatov, bozkrlar gibi bir konunun .seilmesinin ve tanmlan
masnn nemli glkler dourduuna iaret eder. Ve SSCB'de bozkrn kapsad
blge, bozkr kavrammm nasl tanmlandna baldr. mein, kimi bilim
adamlar, bozkrm 4 milyon, kimileri de 1,6 milyon kilometrekatt olduunu sa
vunmaktadr.

240

termelidir. yleyse, bir bilimin konusunun herhangi bir tanm,


zorunlu biimde, yaklaktr ve yle olmaldr, nk onun ara
trd sorular yelpazesi hep deimek durumundadr. B h bilimin
konusundaki olas deimenm smrlar onun kendi zgl doa
syla, bilimsel bilgi sistemindeki yeriyle ve toplumsal pratiin i
lemleriyle belhlenir.
Biyoloji gibi bir bilimi alrsak, yaklak yzelli yd nce
onun, hayvanlar ve bitkiler gibi, gzle grlebilh, dorudan tanmlanabilh aratrma nesnelerini kaydedebilmi olduunu gr
rz. Dolaysyla biyoloji, zooloji ve botanik gibi iki ana bilimsel
disiplinden oluuyordu; bunlarn her birisi, herhangi zel bir
zorluk olmakszm konusu tanmlanabilecek disiplinlere ayrlabi
lirdi: ornitoloji (kular bilimi), entomoloji (bcekleri bilimi),
ikotiyoloji (balklar bilimi), anatomi, morfoloji, vb. Biyoloji geUtike, yeni yeni disiplinler kazand. Bitkilerin mikroskopik
yapsnn incelenmesi bitki anatomisme yol at, ardmdan evrim
kuram (Darwmizm) geldi, bunu da genetik izledi. Yeni gzlem
aralar mikrobiyolojiye olanak verdi. Kimyasal ve fiziksel ara
trma yntemlerinin biyolojik srelere uygulanmas biyolojik
kimyann, biyolojik fiziin, molekler biyolojinin, biyoniin,
vb. temellerini att. Bugn, biyolojiyi yalnzca bir bilim olarak
deil, her biri kendi zgl konularna sahip bir bilimler sistemi
olarak tanmlamak daha doru olacaktr. Byle bir ey, biyolojik
bilginin bhliini yadsmak deil, onun ana kollarmn grece ba
mlln, eitliliini ve erimini gstermektir. Biyoloji, kuku
suz, karmak b h bilim olarak tanmlanabilir; ama sz konusu
olan, gerekte, deyimler deil, onun konusunun farkllamas,
blnmesi olgusunun bilincine ulamaktr. Birok bihm, imdiki
aamada, benzeri b h inceleme eitliliiyle karakterize edilmek
tedir. Bu adan, rnein Marksizmin bileenlerini karakterize
ederken Lenin'in yapt gibi, anlaml biimde gelitirilmi her
bilimin konusunun bileenlerinden sz etmek doru olacaktr.
Biyolojiden farkl olarak matematik, varlklar dorudan
kaydedilemeyen -nk bunlar, gerekte nesneler olmayp, on241

larn idealize edilmi uzaysal biimleri ve niceliksel ilikikleridir- nesneleri aratrr. Engels, matematiksel nesneler olmak iin
reel nesnelerin ve bunlann ilikiliiniu "an derecede soyut bir
biim"! almas gerektiim iaret ediyordu. Mantk gibi, metamatik de, kendini ierikten soyutlar ve inceledii eyin, zgl bi
imde, evrensel ve gerekli bir anlama sahip bir ilikUilik olma
syla gerekelendmlen bu soyutlama; gzleme ve deneye dayan
mayan, ancak salt mantksal aralarla yeni sonular ve bulular
yaratan bir bilim olarak, onun temel var olu nkoulunu olutu
rur. "Matematiin konusu," diyor A. D. Alexandrov,2 "nesnel
olarak, ierikle yle bir derecede ilintisizlie sahip gereklik bi
im ve ilikililiklerinden oluur ki, bunlar tam anlamyla soyut
lanabilirler ve kuramm salt mantksal yoldan geliimine temel
olarak hizmet etmeye yetecek lde ak, kesin ve zengin ilikiiniklerle, genel biimde tammlanabilirler. Bylesi ilikilere ve
biimlere, deyimin genel anlamyla, niceliksel detrse, matema
tiin konusunun da, salt durumlar iinde alnm niceliksel ilikililikler ve biunler olduu, ksaca sylenebilir.
Bildiimiz gibi, matematiin, salt durumlar iindeki nice
liksel biimleri ve iUkililikleri almas, kimi filozoflarca idealist
biimde, yani matematiin konusunun, ampirik olarak tanmla
nabilen herhangi bir gereklikle hi ilgisi olmayan a priori bir
yap olduu anlammda yorumlanmtr. Matematiin konusunun
bu znelci yorumlanna uzun boylu girimeden, yalnzca, bunla
nn, epistemolojik adan, matematiin kendi zellikleriyle, onun
ile, kuramsal sonulan ampirik verilerin zmlenmesine daya
nan ve ampirik bakmdan snanabilen bilimler arasndaki farkla
bantl olduunu vurgulayacaz.
u da belirtilmelidir ki, matematiin br bilimlere uygu
lanma asmda snrsz olanaklara sahip olmasmm yam sra, onun
' F. Engels, Anti-Dhring, s, 52.
2 A. D. Alexandrov, "Matematik tjzcrine Genel Bir Gr", Matematik, erii,
Yntemi ve nemi iinde, Moskova 1956, s. 68 (Rusa).
242

speklatif karakteri de kimi filozof ve matematikileri, matema


tiin, gerekliin btn eitliliinden ayrabilecek zel bir in
celeme konusuna sahip ohnayp, daha ok, herhangi bir bilimin
konusunu evrensel bir inceleme yntemi olduu sonucunu
karmaya yneltmitir. mein Kari Popper, "tanardan oluan
saf matematik ve mantk, bize dnya konusunda bilgi vermezler,
yalmzca onu betimleme aralarm ele alrlar"' diyor.
Yalmzca, felsefenin neyi incelediini anlamay kolaylatnmak iin, biyoloji ile matematiin bu ynlerine deindik. B h
yandan, felsefi inceleme alardarmm (doa, toplum, insan, bilme,
vb.), biyolojinin inceledii nesnelerle yaklak aym lde ampi
rik tammlar verilebilh. te yandan, felsefe, kendi btn tarihi
nin de gsterdii gibi, gerekliin idealize edilmi biimleriyle,
soyut nesne ve ketagorilerle ilgilenh ki, bu da, onlarm ieriinin
nesnel gereklii konusunda sk sk soyut nesneleri deil, me
in, Leibnitz'in monadlarm, Schpenhauer'in evrensel hadesini
ve Schelling'in mutlak zdeliim dnyoruz. B h maddeci
iin btn bmlar, kesmlikle diyebiriz ki, imgesel nesnelerdir.
Ancak bunlar basit bir biimde bir yana da atlamaz, nk bun lar nesnel gerekliin, gerekte var olan eylerin yommlardrlar
(ideahst yommlar olsa bile) ve sonu olarak, bu imgesel nesne
ler anlamsz deildir; ideazmh kamamad felsefi inceleme
nin gncel konusunun gizemselhini oluturmaya yetecek l
de, bir anlamlar vardr. yleyse, felsefenin konusu kolayca
saptanamaz. Bu konu, yava yava, tarihsel-felsefi incelemenin
bir sonucu olarak gn na kmaktadr. Bu yzden, felsefi in
celemenin ampirik olarak aklanm, soyut ve imgesel nesneleriyle snrl kalmak yeterh deildir; nk bunlarm tm, epis
temolojik adan birbiriyle bamtldr. Doa, felsefi inceleme
nin znesi olduu zaman, yalnzca ampirik olarak verilmi ve
duyularla alglanan bir varlk deildir artk. Felsefe, doay dile
getiren kategoriler sistemini zmler: tz, madde, devinim.
! K. Popper, Ak Toplum ve DOmanlar, C, II, Londra 1945, s. 13.
243

uzay, zaman, birlik, z, fenomen, yasa, zorunluluk, vb. Felsefi


incelemenin konusu, bylelikle, bir kategoriler sistemi olarak
ortaya kar.
Felsefede somut ve soyut inceleme nesneleri arasmdaki ay rm, kuramsal adan soyut e kuramsal adan somut arasmdaki
ayrmdr. Her nesne, felsefe bakmndan, mantksal adan genel
letirilmi bir biim ierisinde vardr, nk felsefe evrenselliin
zgl (doann, toplumun, bilmenin, kiisel insan yaammm, vb.
en genel tanmlarm gerektirmeleri anlamnda zgl) biimlerini
inceler. Kategoriler bimsel soyutlamalardr, eitli felsefi re
tilerde olduka farkh anlamlar alabilen en genel kavramlardr.
D dnyamn yansmas olarak maddeci duyum anlay e, Emst
Mach'm, gerekliin "eleri" olarak duyumlar zerine znel
ideast nermesini karlatrmak yeter. Ancak kategoriler, basit
dnce biimleri deildir. Bunia-, ayn zamanda, nesnel ger
ekliin esas ynlerini de yanstrlar ve burada, dnceden ayr
olarak, nedensellik, zomnluluk, yasa, z, vb. de sz konusudur.
z kategorisini anlamsz bir kurgu olarak yommlayan belh
felsefi renler vardr. Wittgenstein'a gre, "...yalmzca mantk
sal zomnluluk vardr, "i Marksizm ncesi maddecik, rasantmn
nesnelliini genelde reddediyordu. ada akldclk nesnel
yasa kavramm "bimsel bir nyarg" olarak grr. Varolu
uluk, ou felsefi retilerce onanan kategorilerin yan sra, ge
nel bihmsel kategoreri de bir yana atar, bunlarm yerine kayg,
ilgi ve sama gibi kategorileri koyar. stelik, bu kategorilerden
her birine, genelltle onanm olandan daha farkl b h anlam ve
rilmektedir, yleyse, bir kategoriler sistemi olarak felsefenin
konusunun incelenmesi, tm felsefi retiler im ortak bir ince
leme nesnesi -bu nesnenin zorunlu biimde ortak zelliklerinden
kimilerini gstermesine karm - ortaya karmaz.
Felsefen konusunu, gereklik iinde somut olan ve felsefi
speklasyonda soyut duruma gelen ey olarak, felsefede somut
' L. Witrcen.stein, Tractatus Logico-Philophicus, s. 181.
244

olan ve ancak eitli tanmlarn ve kategorilerin bileimi saye


sinde byle somut olabilen bir ey olarak nitelendirirsek, felsefi
incelemenin bu somut-soyut nesnelerinin, her zaman, bilmten
bamsz, reel nesneler olmad (idealist felsefenin zmlen
mesi, bunu olduka ak b h duruma gethh) ve bunlarm, balca
olarak, nceki blmde nerilen anlamda sorunlar gibi anlal
mas gerektii sonucuna varrz.' Bu sonu kanlmaz gzk
mektedir, nk b h felsef retiyi zmlerken genel bh felsefe
konusu anlay bu tikel retinin konusunun aydmlatlmas a
sndan btnyle yetersiz kahr. Bu adan, felsefenin konusu
gndelik ve tarihsel, bireysel ve evrensel deneyim ile bilim ve
pratiin temeh zerinde olumu b h sorunlar toplamdn. Bir tek
felsefi sistem yoktur ki, btn bu sorunlar kapsam olsun. En
ansiklopedik nitelikte olanlar bile, bir nceki felsefede nemli
rol oynayan beUi sorunlan dlayarak ve nceleri pek fazla dik
kat edilmemi belli sorulara da (yahut tikel bir soruya) zaman
zaman zel b h nem vererek, kendilerini belli bir sorular yelpa
zesiyle smrlamak zorundadrlar. Ansiklopedik olmak iddiasnda
bulunmayan, yahut, ilke olarak, ansiklopedik felsefi sistemlerin
olanaklhn reddeden felsefi retiler, genellikle, tikel b h fel
sefi soruna ba keyi verir, brlerini buna bah klar ya da
btnyle reddederler, yani, grece dar bh felsefi konular yelpa' Herhangi bir bilimde inceleme konusunu gstermek zor deildir, nk bu, br
konular toplamndan ayrlmtr ve inceleyenin dikkatini eker, inceleyenin yantlar
bulmaya alt bir dizi soruyla anlalr. 18. yzyl banda Friedrich Whler,
organik tzlerin cansz doada var olan kimyasal elementlerden olutuuna inana
rak, organik maddeyi, kimyasal zmleme yoluyla, ierdii elementlerden yarat
mann olanakl olup olmad sorusunu ortaya ait. Bu sorunun yam, renin bire
imi oldu. Bu yalnzca varsaymsal bir rnektir ve Whler'in, .soruyu tam olarak
bu biimde koyduunu sylemek amacnda da deilim. Btn amacm, bu bulu
un mantn gstermektir. nk buna rastlant yoluyla varlm deildir.
Bilnin (ve felsefenin) konusunun, onun somnlan biiminde tanmlanma.s, bizce,
bir damla bile znelcilik iermemekledir; bununla birlikte, bilim adamnn kendi
inceleme konusunu kendisinin setiini, bunu istedii gibi smrlandnp, genilete
ceini ileri srerek, bilimsel aratrmann znel yanm vurgulamaktadr. Bilme et
kinlii sorunlarn konulmasn da ierdii ve bu yzden, dardan verilmi olann
incelenmesine indirgenemeyecei iin, bu nokta zellikle vurgulanmaldr.
-

- -

245

zesini seerler. William James'in hakikat sorununa, ada


ngiliz analitik felsefesindeki dil sorununa, vb. yaklam byle
dir. Ne var ki, temel zel bir konu erevesi iinde, tm felsefe
sorunlarm asimda belirli bir adan ve kural olarak, tek yanl bir
biimde incelemek iin aba harcanmaktadr genellikle.
Dolaysyla, felsefi sorunlarn kstlanmas, kstlanmam bir
felsefi somnlar yelpazesini zme aracmdan baka b h ey deil
dk. B k filozofun yapt bu kstlama yahut somn seimi, onun
kendisini yaratt retinin ynn nemli lde karakterize
etmektedk. Bununla bklikte, her biUmde aratrc kendisini beIkli kimi somnlarla smnlandrmak zorundadr; ama felsefede bu,
balca olarak, uzmanlama konusu deil, ama benimsenen temel
dnya gr konusudur.
Felsefi retilerin, yalnzca, belli sorular nasl zdkleri
deil, ama ayn zamanda, hangi somlan ortaya attklaryla da
bkbirlermden ayrlmalan, derin tarihsel nedenlerden ileri gelk.
Felsefi sorunlar, tikel bir evrede ezamanl olarak domazlar;
toplumun, felsefenin ve bilimlerin geliimi boyunca biimlenir,
gelik ve dnrler. V. F. Asmus felsefi somnlarm eitsiz geli
imini yazmaktadr: "Farkl Ucelerde, bu lkelerin tarihlerinin
farkl aamalannda ve farkl filozoflar arasmda, ayn somlar yel
pazesiyle, ya da, bunlarm zde, eit biimde inceleniiyle hi
karlamayz."!
Belli felsefi sorunlarn dou ve geliimmin bu eitsizlii,
tek tek dnrlerm keyfi isteine bal deildk, nk onlar,
belli somnlan seerken yahut yeni somnlar bulurken o am is
temini, ulalm bilgi dzeymi, vb. dile getkkler.
Sonu olarak bu, felsefenin konusunun nesnel koullara gre
deitiini gstermektedir.
Deien yalnzca felsefe deildir. Her bilim deik, nk o,
ayn zamanda da gelimektedk ve gelime srecinm genel yasa1 V. F. Asmus, "Tarihsel-Felsefi Sre ve Bunun Bilinmesi Diyalektiinin Kimi
Sorunlan", Felsefe Sorunlan, 1961, No. 4, s. 118 iinde.
246

lanna baldr. Her yeni bulu, sz konusu bilimin konusunda bir


deiiklik olduunu gstermez. Eer byle olsayd, o biHm her
zaman byk bir hzla deimi olacakt. Belli bir bilimm konu
sundaki bir deime, onun tm sorunlar yelpazesinde ve aynca
onun aratrma yntemlerinde kkl, temel bir deiiklik olarak
anlalmaldr. Analitik geometrinin bulunmasyla bant ola
rak matematie deiken nicelim (paramerenm -) ghmesi ve
aynca diferansiyel ve integral hesap, b h bilimin konusunun ger
ekten nasl deitiinin inandrc bir meidh. Engels'in beIhttii gibi, bu matematiin geliimmde bir dnm noktas ol
mutur; nk o zamana dek matematik deimeyen nicelikler
bilimiydi.' B h baka, aym lde arpc rnek de, radyoaktivi
tenin, elektronun, zel grecelik kurammn, vb. bulunmasnm
fizikte yol at devrimdir.
Tarihsel geliimi boyunca bilimin konusunda yer alan de
imeler, doal olarak, tanmlama yapmay zellikle zorlatr
maktadr. Ihsarar zaman zaman bilimm, szgemi fiziin arat
rd nesneleri fiziin varl boyunca deimemi olmasn
protesto ederler. Ama fizik daha nce mkrokozmozu, elemanter
paracklar, vb. mceliyor muydu? Btn bunlar, fizik geirken,
onun konusuna girmilerdir. Dolaysyla, nesnel gerekliin gi
derek daha derin bir bilgisinin yeni, o zamana dek bilmmeyen
inceleme nesnelermi gn ma kard aktr ve bunun sonu
cunda, sz konusu bilimin konusu da deimektedir. Sonuta,
bilimin kendisi, kendi mceleme nesnesinin deiim srechde rol
oynamaktadr ve bu da, bylesi dummlarda, yalnzca, bilimden
bamsz var olan ve nesnel b h ey olarak deil, bimin ele ald' Matematiin daha da gelimesi, konusunun da deimesini gerektimitir. A. N.
Kolmogorov buna yle iaret eder: "Hem matematiin i istemleri, hem de bili
min yeni gereksinimleri sonucunda, matematike incelenen niceliksel ilikiler ile
uzaysal biimlerin emberi byk lde genilemitir. Artk matematik, ilevsel
uzaylardaki keyfi gmplar, vektrler ve operatrlerin eleri arasmda var olan iliki
leri, btn ok boyutlu uzay biimlerini kapsamaktadr." (A. N. Kolmogorov,
Byk S o v y e t A n s i k l o p e d i s i / kinci Bask /, C. 26, s. 476'daki
"Matematik" maddesi / Rusa/)
247

, onunla organik biimde bal sorular sistemi, emberi olarak


da anlalmaldr. Bilimin konusundaki deiikliin, nesnel ger
ekliin yansmas alannda yer alan zel trden, nesnel olarak
koullanm bir bilme sreci olduu anlamma gelmektedir bu.
O nedenle, inceleme nesnesindeki deime felsefeye zg
deildir. Bu deime, bilimsel bilginin genel bir gelime yasas
dr. Ama felsefenin geliimi fizikteki, biyolojideki ve matema
tikteki benzer sreten niteliksel olarak farkldr. Felsefede, yal
nzca inceleme nesnesindeki deimelerle deil, ayn zamanda,
bu nesnenin ne olduu (ya da, ne olmas gerektii) konusunda
sregelen bir tartmayla da kar karya geliriz. Biz, onun in
celeme nesnesini ve bu nesne konusundaki eitli, zaman zaman
da, taban tabana zt anlaylar aratmyoruz.
Marksizm ncesi dnemde, belki tek bir sekin filozof yok
tur ki, felsefede devrim yaptn ne srm olmasm. mein,
felsefe tarihilerinin Kartezyen devrimden sz etmesi nedensiz
deildir. Kant, kendi retisinin felsefede Copemicuscu b h d
nm noktas olduuna manyordu. ok sayda mek verilebiIh. Ama asl olan, felsefedeki reel devrimler ile buna ilikin fel
sefi deklarasyonlar arasmda, szgelimi, tarihsel-felsefi srecm
nesnel ierii ile onun znel anlatm biimi arasnda ayrm yap
maktr. ngiliz yeni pozitivistlerinin ayn balkl kollektif bir
almada szn ettikleri "felsefedeki devrim" daha ok, pozi
tivizm tarihindeki bir baka saray darbesidir. Bununla birlikte,
tmyle aktr ki, tarihsel-felsefi sreteki dur git etkisi, uz
manlk bilimleri tarihinde karlatmz etkiden farkl bir nite
lik tayor. yleyse, bilginin felsefi biiminin, (tm felsefi kuramlarca b h ou incelenmi olan) felsefi somnlarm zgl doa
smm ve dnya-grne gre genel bir tanmlanabilirliin, tm
felsefi retiler iin ortak olduunu belirtmekle bhlikte, felsefi
inceleme konusunun tarihin tm dnemlerinde btnlemi ol
duu sonucunu karmann yanl olacana inanyoruz. Eski
Yunan felsefesinde, modern an felsefesinde ve MarksistLeninist felsefede belli genel sorunlarn var olmas, felsefenin

konusunun tm bu dnemlerde bir ve ayn olduunu hi de ka


ntlamaz."'
Her felsefi retinin zgl b h dnya-grn ima ettiini
ve ilke olarak felsefi bilginm nesnel bhliinio burada yattm ve
bunun, ok sayda filozofun kendi felsefelerh (yahut, genel ola
rak felsefeyi) b h dnya-gr olarak grmemesiyle hibir ilgisi
olmadm daha nce sylemitik. Doal olarak, bu metodolojik
yaklaunm (anlatmn nesnel ierii ile znel biiminin smurlandmlmasnm), felsefenin konusu sorusuna da uygulanp uygula
namayaca sorulabilh. nceleme konusu, tm felsefi doktrin
lerde temelde aym deil midh? Bu sorunun yamtmm ancak hayr
olabileceini savunuyoruz; nk inceleme konusu, aratrma
nesneleri, araturcmn alt bilgi alan erevesi imde ara
trc tarafndan biimli olarak seilh. Felsefe uzmanlk soru
laryla ilgilenmedii iin, bu konu seimi, -halihazrda onanm
olann gerekte yalmzca yeni b h yorumuna dnmezse- kendi
inceleme alan snrlar tesinde (bir lde) b h serven olacak
tr.
Pragmatizm, kiiselcihgin, yapsalchn, felsefi antropolojiun ve baka b h ok felsefi doktrinin en titiz biimde aratnlmas, bu doktrinlerin en genel gelime yasalarn, Marksizm fel
sefesinin yapt gibi, inceledii sonucuna gtrmez. Konu bak
mmdan, Marksist felsefe ile br felsefi retiler arasmdaki te-

Ak konuulursa, uzmanlk bilimlerinin tarihinde bile byle bir birlik yoktur;


nk onlarn inceleme konusunda yzyllardr yer alan deimeler, kanlmaz ola
rak, deien inceleme konusunun nceki konu olmayp, deien yahut oktan de
imi konu olduunu gsteren niteliksel farkllklar tarlar. Bir baka durumda,
inceleme konusunun deimesi, hakl gsterilemeyecek lde dar snrlarla snr
landrlmaktadr, oysa her uzmanlk bilimine yeni blmlerin katlmas ve yeni in
celeme nesnelerinin oalmas, bu bilimin konusunun deitiinin ak bir gster
gesidir. Kukusuz, bu konu btnyle deimemi olabilir, nk bilginin nceki
gelimesiyle bantsn hl koramaktadr, ama bu bant, inceleme konusunun
birlii gibi yommlanmamaldr, zira sz konsu bilim, gemite ne konulmu, ne
de zlmeye giriilmi, yeni bir sorular yelpazesine almtr.

249

mel fark deerlendirememek, kukusuz, Marksizmin felsefede


oluturduu devrimin zn karartmaya yol aar.
Felsefe, ne lde deiirse deisin, yine de felsefe olarak
kaldmdan, felsefenin konusunun felsefenin geliimi srecinde
niteliksel adan deitii nermesi, yalnzca bilginin felsefi bi
iminin zgl domasmm deil, ayn zamanda, eitli felsefi
retilerin nesnel ieriinin zgl domasmm da onanmasm ng
rr. Felsefe sorunlarmn karakteristii olan bu olgu, felsefenin
kendi konusunun deime smrlarm olduu kadar, eitli felsefi
kuramlarn konu bakmndan ortak olan yanlarm da belirleme
olana vermektedir. Bu ortak zemin, felsefenin temel temalar
olarak tanmlanabilir ve bu temel temalar aratrarak, belli fel
sefi retilerin brleriyle metafiziksel kartlm nleyebiliriz.

2. TEMEL FELSEFI TEMALAR


Felsefen iUc temel temasma -insandan (ve insanlktan) ba
msz, insanm bal olduu, smrsz ve kalc ve insanm gcn
sonsuz derecede aan mutlak gereklik sorununa- eski filozof
larda, tikel olarak da maddecilerin, kozmolojik derin dncele rmde rasamaktayz. Herakleitos yle diyordu: "Her eyi ku
caklayan ve br dnyalarla yahut herhangi bir yaratcyla
baml olmayan dnya. Tanrlar ya da insanlar tarafndan
yaratlmad; kimi kez harlanan, kimi kez snkleen bir ate
olarak her zaman vard ve her zamanda var olacaktr."! Yunan
mitolojisi, eskilerin smu-h corafi sanlaryla smrl olan dnyay
-zgn biimleriyle, doanm kendiliinden glermin animistik
tarzda kiiseUethmesi olan- dev Tamlann gcyle kargaadan
1 A. O. Makolevsky, Sokrates'den ncekiler, s. 152, I^nin, Herakleitos'un bu
nermesini anarken, tarihsel-felsefi gr asmdan olduka nemli bir yorum ek
ler: "Diyalektik maddeciliin ilkelerinin ok iyi bir amlamas." (V. I. Lenin,
Toplu Yaptlar, C. 38, s. 349).
250

kurtarlm gibi gryordu. Felsefe bu samlan paralad ve Uk


maddeciler, dnyay kendi kendisiyla aklamaya; dnen insan
iin kavranlamaz doast glerm yerine, doal, genellikle
gzlenebilen sreleri ve fenomenleri koymaya aUlar. Dn
yann birliine, ana nedenine ve her eym kendisinden yarahm
olduu dnya-ncesi (primordial) maddeye ikin zgn madde
ci anlay, fenomenlerm doal, bamsm ve karhkl bamhm aama istediinden baka b h ey deildi ve bu yzden de,
doast varlklar konusundaki dinsel sanlan dlamaktayd.
Ana neden ve dnya-ncesi madde dncesi, kukusuz, bilimsel
dedh; ama burada anlalmak istenen eyin, dnyanm zaman
iindeki balangc de de, yahnzca tek tek eylerin eitli
limin genel temeli (ve kayna) olduu anmsamrsa, bu zgn
nermenin temel maddeci ierikle ehmedii ve sonlu ile sonsu
zun, geici e ncesiz-sonrasz, bireysel e genelin bhhme y nelik derm b h diyalektik ngry ierdii aa kacaktr.
Gnmzde, doa bihmine dayand lde felsefe, evren
stne kendisine zg b h grnm yaratma iddiasnda bulun mamakta, dnyanm doa bilimsel grnmnden hareket et
mekte ve bu grnm, felsefi kategorilerle aklamakta, yo
rumlamakta ve genellethmekte, her durumda da, doal bilim
verilerinde dorudan yer almayan ve ayn zamanda, bunlarla da
elimeyen sonular karmaktadr. Burada, kukusuz maddeci
felsefeyi aklda tutmaktayz, nk idealizm, bilimsel biimiyle
be, doann kendisiyle aklama dncesini reddetmekte ve
ou kez, onun msan bihnci dmda var olduunu teshm etmeye
yanamamaktadr.
yleyse, uygarln afanda olduu gibi, bugn bile, fel
sefi ynden dnen bir kiinin kendisine sorduu ilk soru u
olacaktr: Bilmediimiz, ama tartmasz biimde var olan
-kukusuz, bilmediimiz eym var olmad grn savun
madmz srece- ey nedir? Bu binmeyen, bu henz bilmme
yen, ama yine de var olan ey, var olan ve bildiimiz eye az ok
benzeyen bir ey midir? Yoksa, oktan beri sahip olduumuz
251

bilginin kavramamza hi de yardmc olamayaca lde farkl


mdr?
Eski felsefede bile, bu ve benzeri sorulara verilmi bir ok
yamtla karlayoruz. Eski Yunan maddecileri dnyanm duyusal
olarak alglanan grnmnden hareket ediyorlard ve bu bak
mdan, elleri alnda onlarmkinden ok daha fazla duyusal veri
bulunan ve kuramsal bilginin gelimesi sayesinde bu verileri
elethel biimde zmleyebhni olan ada bilim adamlarm
dan pek az farklydlar. Eski maddeciler dnyanm duyusal olarak
alglanan grnmnn bitmez tkenmez olduunu gz nne
almazlard. Tersine, duyularla dorudan alglanamayan, ama du
yusal veriler temelinde akl yrtmeyle, karsamayla bulanabilecek eyleri bulmaya koyuldular. lk neden, elementler, benzer
paracklar, atomlar, genelde duyusal olarak alglanan dnyann
z stne sorular, dnyalarn okluu, evrenin sonsuzluu ve
birlii gibi dnceler, vb. hep byle domutur. Dnya-ncesi
maddeyi, ya da, duyusal olarak verilmi biimiyle elementleri
onayan maddeciler bile, bu sonuca karsamalar yoluyla ulam
lardr, nk belh, duyusal olarak verili bir madde olgusundan,
dorudan doruya, bunu dnya-ncesi olduu, ya da, bunun var
olan her eyin asl bileenini oluturduu sonucu kmaz. Bu
maddenin, duyusal olarak verili ok eitli fenomenlerden ayrl
mas ve doada kendisine zg rolnn kantlanmas gerekir.
Duyusal olarak alglanan fenomenleri snflandrmak, bunlar ara
smda benzerlik ve benzemezlik, egdm ve gdmlenme iliki
leri saptamak abalaryla bamtl olarak; varlk, oluma, zde
lik ve farkllk, kartlarm bkhi, bireysel ve genel, tek ve ok,
z ve fenomen, biim ve ierik ya da madde gibi, nesnel gerek
liin temel karakteristik kategorileri oluur. Felsefi kategoriler,
sradan gnlk dihn giderek tesine geen geni anlamlar kaza
nan doal, gndelik konuma szckleriyle dile getirilir.
Parmenides'in retisindeki "varlk" szc, bu yolla, var olan
her eye deil de, daha ok, duyusal olarak alglanan gereklik-

252

ten temelden farkl eylere yoUama yapt iin, kategori anlam


kazanm tu-.
Eski zamanlarm felsefi retileri, zgn kendiliindenci
maddecilikden aynlarak, duyusal olarak alganamayan, genel,
asli eyleri, duyulann tantlma kkten kart imicesine yorum
lar, bylelikle de, var oluun, dnyasal ve transandantal olmak
zere ikili doas konusundaki idealist retiye zemin hazrlar.
Platon'un ideaUzmi, zgn biimiyle maddeci dnya-gryle
ayn olan, doa fenomenlerinin sonsuz eitliliinin birlii d
ncesine kar, duyusal gereklik ile duyular yoluyla alglana
mayan, ama kuramsal olarak kavranabilen gereklik arasmdaki
temel karthk retisiu ne srer. Dahas, duyularla alglanan
gereklik de, daha yksek, transandantal, cisimsel olmayan bir
gerekliin dourduu bir ey olarak yorumlanr. Bylece, genel
ile bireysel, maddesel ile ideal arasmdaki temel kartlk dn
cesi, var olmakla birlikte hakiki ve reel olmayan bir ey olarak,
duyusal yoldan alglanan gerekliin idealist tarzda deerden d
rlmesi ortaya kar. Epistemolojik adan, sorunun bu tr
nerilii, kuramsal bilgiyle ampirik bilginin, kavramlarla duyusal
verilerin, szcklerle bireysel nesnelerin metafiziksel biimde
kar karya gethUmesidh. Burada, bilme srecindeki daha yk
sek ey, kiht etmen ontolojik adan yorumlanr ve dnyay ku
ramsal olarak aklama iddiasmda bulunmayan yavan mitolojinin
yerini, kuramsal bakmdan temellendirilmi, idealist bir mitoslatuma alr. Eski mitoslar yalnzca yeniden retmekle kalma
yp, idealist evren anlaym aklamak zere bunlardan geni l
de de yararlanan Platon'un retisinde zellikle ak biimde
grlr bu. yleyse, daha eski zamanlarda bile, bir btn olarak
dnya ile d dnya biimindeki bu iki temel felsefi doa gr
arasmda uzlamaz bir karthkla karlamaktayz.
Eskilerin daha sonraki alarn felsefesine brakt byk
dncelerden birisi de tz (cevher) dncesidir; her eyin bir
eye "bal olmas' zorunluluu stne sradan bh anlaym yan
sra, dnyanm kendi kendisiyle aklanmas bilimsel ilkesini, var
253

oluun tm eitlilii iinde birlii ilkesini, genelin, tikelin ve


bireyselm birlii dncesini ve evrensel zorunluluk, nedensellik,
vb. anlaym da kucaklayan koUektif bir kavramdr bu.
"Tzle ilgili mantksal dnce", diye yazyor Emst
Cassirer, "genel olarak, bilnsel dnya-grnn stndedir; ta
rihsel adan bu, aratrma Ue mitosu birbirinden ayrmaktr...
Tek bir birincil tzden duyusal gerekliin eidiliini karsama
abas, -ilk balarda ne lde yetersiz olursa olsun- yeni d
nce tarzmm ve somlan yeni koyu bininin karakteristik bir
anlatrm olan evrensel bir istemi ierir."' Cassirer, tz sorununun
nemini, felsefenm iUc temel "evrensel" tema'smm odak noktas
n oluturmas bakmmdan dora biimde vurgulamakla birlUcte,
tpk Kant gibi, tz, bilgiye ulamaya alan kiinin, duyusal
verilerden dnyay kurmada yardmn ald znel bir mantUcsal
kavram gibi yommlar yalmzca. Dolaysyla, insan bilincinin d
mda ve insan biUncinden bamsz olarak var olan bir dnya,
belli yasalarla ynetilmesine karm, alamayan, bitip tketilemeyen ve kendiliinden bir dnya sorununun yerini, insan bUgismin biricUclii sorunu alm olur. dealizmin karakteristii olan,
nesnel gerekliin bu biimde kmsenmesi, eski zamarUarm en
nemli felsefi genellemesini unutulmaya terk eder.
Sonlu bir dnyamn, yani, uzay ve zaman bakmndan snurh
bir dnyann her eye gc yeten b u yaratcs olduuna ilikin
Hristiyan anlaym baat dnce olarak benimseyen Avrupa
ortaalar, felsefi tz retisine esash bir katk yapamad, nk
bu dinsel postulalar, daha da gelitirilmeyi bekleyen bu sorunun
zgn ieriini dlamaktayd. Tann'nm yaratt tzlerin oklu
una ihkin skolastik dnce, tz kavramm niteliksel bakmdan
deimeyen biimler ve treyimsel zler gibi, ampirik bir anla
ya indirgiyordu. Dnyanm gehp geiciliine ilikin skolastik
anlayn tersme, erken burjuva devrimler ann anti-feodal
felsefesinin doal tzsellii dncesini ortaya atmas, bu yzden
' E. Cassirer, Substanzbegriff und Functionsbegriff,
254

Berlin 1910, a. 200.

bir rastlant deildir. Descartes, kendi felsefesinin ikici doasna


karn, bu dnceyi esasta kantlamtr. Marx ve Engels, una
iaret ederler: "Fizii ile Descartes, maddeye kendi kendini
yaratma gcn verdi ve mekanik devinimi maddenin var olma
edimi olarak grd. Kendi Fiziini kendi metafiziinden tmyle
ayrd. Onun fiziinde, madde biricik tzdr, varlm ve bilginin
biricik temelidir."' Descartes'da ortaya kan bu eilim, 17. ve
18. yzyllar maddeci retilerinde en parlak domuna ulat.
Yaratckla, doanm uzaysal ve zamansal sonluu anlay
yla sanki ayrlmaz biimde bal olan dnyanm gelip geicili
ine, onun rastlantsal doasma ilikin skolastik dnce, gnde
lik deneyimle badar gibi gzken ve ayrca ncil efsanesinm
desteine de sahip olan greneksel dnya grnmn ortadan
kaldran gne-merkezci dnya-gr tarafmdan bir yana atld.
Bundan byle dnya, insana, sonlu bir evrenin merkezi olarak
deil, saysz gne sistemlermden birmdeki gezegenlerden biri
olarak sunuluyordu. Copernicus'un gne-merkezci sistemi ve
bundan, Giordano Bmno ile br filozoflarm kard sonular,
insana maddesel dnyanm fiziksel sonsuzluunu gsterdi ve aym
zamanda da, yeryznde ileyen siheleri lme im yeni bh: l
t getirdi. 2 Daha nceleri, filozoflarn karsna balca olarak,
saylarm doal ardkl ve sonsuz blnebilirlik gibi metamatiksel anlaylarla bamt biimde kan sonsuzluk sorusundaki
bu dnm, en azmdan maddeci (ve sonu olarak, ayn zamanda
da doabihmsel) dnya-gr asmdan, tz sorununun doann
tzsellii sorunuyla kaynamasn, yani, ncesiz-sonrasz bir bi1 K. Mar.K ve F. Engels, Kutsal Aile, s. 169.
2 M. A. Dynnik, gne-merkezci retinin felsefi nemini yle vurgular: Giordano
Bnno'nun dnya-grnun hareket noktas, isel gizi ve sonul erei yeni insand
-Ortaa gecesinin sonunda, ykselen gnein klarn gren ve baklarn evre
nin snrszlna eviren Rnesans insanyd- Bruno, hakika gne yla karlatnr. Dnyann yeni, gne-merkezci anlay ve eski, dnya-merkezci sisteme
kar savam anda, bu karlatrma zellikle anlamlyd." (M. A. Dynnik,
"Giordano Bruno'nun Felsefesinde nsan, Gne ve Kozmoz", Felsefe So
runlar, 1966, No. 9 iinde).
255

imde var olan ve sonsuz eitlilikteki fenomenleri ncesiz-son


rasz bir biimde douran sonsuz evren konusundaki eski araylara, gerekten yeni ve bilimsel adan zenginletirilmi te
meller zerinde bir geri dn dile getirmekteydi.
Doa bilimindeki bululann felsefi aklanmas sayesinde,
teolojiye ve idealist retere kar savaunda, yeni agm mater
yalist felsefesi, nesnel gereklik sorununun bilimsel olarak ortaya
konulmasma, mulak bir 'k neden' samsmdan ve (nl, "hi
likten hilik doar" nermesi gibi) soyut, temelde totolojik ner
melerden ok daha yakndu". Eski alarm naiv felsefi bincinin
muak ana tz diye inand tz, yeni a felsefesinde, artk
muak tz olarak, evrenh "dayand" ya da yaratd dnyancesi madde olarak grlmemeye baland.
Spinoza'nm tz olarak, kendi kendinin nedeni olarak doa
anlay, dnyanm maddesel bhliinin bilimsel ve felsefi olarak
binmesinh parlak ufuklarm ayordu. Ama Spinoza'mn tz,
devinimden ve etkinlikten yoksundu. Leibnitz, bu tze gc verdi.
Gerekten de, onu b h gce evirdi; ama onu, szmona edilgen
bir maddeyle idealist biimde kar karya gethdi ve evrenin te
olojik yorumundan uzaklamaktan kamarak, tzlerin oulluu
dncesini yeniden ortaya att, bu ise nceden belirlenmi uyu
mun onanmasn gerektiriyordu.
Locke'un tz kavramn eletirisi, duyusal olarak alglanan
eylerin transandantal zne ilikin idealist anlaya kardr.
Locke, reel her eyin duyularn, gzlemin ve deneyin tankl
temehnde kaydedilebileceini savunduu iin, salt speklatif,
aklc, duyust tz anlayn reddeder. Locke'un maddeci ekol
deki ardllar tz kavramn madde kavramma indhgeyerek,
Spmoza'nm dncesmi gehtirip, maddenin z-devinimine ih
kin balca nermeyi formle ettiler (John Teland ve 19. yzy
Fransz maddecUeri).
dealist duyuculuun (Fenomenalizm) savunucular ise, ter
sine, tz kategorisini b h yana attai". mein Berkeley, madde256

sel dnyay bir yandan insamn duyumlan iinde eritti ve te


yandan muak nedeni ve bu duyumlar dnyasmn temelini
Tann'da arad. Nesnel idealizm, kavranlamaz, bulgulanamaz bir
doast z yerine, doadan szmona ayrmaz olan ve kendi
sini, sonuta, insamn iinde, insanlk tarihmin iinde dile getiren
bir "evrensel akl" oluturmaya abalar. Hegel'e gre tz, zne
ile nesnenin her eyi kucaklayan diyalektik birliidir, hem do
ay, hem de insan oluturan mutlak dncedir, karhlann b h liidh; evrensel devinim, deiim ve geliim srecidh. Bu yz
den, der Hegel, tz yalnzca gerekliin gelimesinin balangc
olarak deil, aym zamanda sonucu olarak d grlmelidir. Bu
speklatif anlay, bylelikle b h tzsel sre olarak alman ge
lime srecinin evrenseUiinm ve vazgeilmezliinin ideahst-diyalektik b h yorumudm. Mantk Bilimi'ndc tz, Hegel'in, kar
lkl bamth kategoriler sistemi olarak karakterize ettii zn
temel tanmlarndan birisi olarak alnr. Hegel, tz kavramm
yalnzca doaya deil, topluma da uygular ve burada tzsel farklldan ve onlarm bhliini buhnaya alu-. Hegel'in estetii,
kendilerini trajik durumlarda ortaya koyan "tzsel karakterleri"
ele ahr.
Daha nceki felsefeyi eletirel bihnde zetleyen ve madde
nin bir baka maddeye devinim biimlerinin dnm zerine
bihmsel nermeyi genellethen diyalektik ve tarihsel maddecik,
tzn herhangi bh tikel mutlak z, eitli ve deien bir gerek
liin deimez b h temeli olmadm ileri srer. Engels, feno
menlerin kard etkisme iaret eder, bunu dile gethir. Bu kar
hkl etkinin diyalektik-maddeci yorumu, maddenin devinim bi
imlerinin evrensel deiebilhliinin onanmasna dayanr. Engels
yle yazar: "Bu karhkh etki bilgisinden daha gerere gide
meyiz, nk bunun gerisinde bilinecek bir ey yoktur."' Bu
yzden tz, maddenin ve devinimm birhidir; tm ynleriyle
kendisini, devmim, deiim ve gehme iinde, bhbirini karlkl
1 F. Engels, Doann Diyalektii, s. 307.
257

dlayan kartiarn birlii iinde, ya da baka bir deyile, eitli


biimleri hem treyimsel olarak, hem de yanyana yaama sihecinde birlemi olan, maddedeki ikin, ncesiz-sonrasz z-devinim, z-gehme diyalektik sreci iinde ortaya koyan evrensel
nedenselliktir. Mutlak bir temel olarak, maddeden ve onun ay
rlmaz deviniminden farkl bir ey olarak tz, Marksizm felsefesi
ile doa bilimleri tarafmdan btnyle geersiz khnm metafi
zik bir soyutlamadr.'
Tz, dnyanm maddesel birliidir, ya da baka bir deyile,
dnyamn maddesel birlii tzseldh, yani zaman ve uzay bak
mdan smrsz ve dolaysyla, ncesiz-sonrasz, mutlak ve hereyi
kucaklaycdr. "Dnyanm bhlii", der Engels, "onun varlm
dan ibaret deildir; ama, onun, teJr olabilmesinden nce kesin
likle kin var olmas gerekir. Gerekten de varlk, her zaman,
bizim gr alanmzn bittii noktanm tesinde yamtlanmam
bir sorudur. Dnyanm reel birlii, onun maddeselliinden iba
rettir ve bu, hokkabazca lafazanlkla de, felsefe e doa bi
liminin uzun ve yorucu geliimiyle kamtlanmtur,"2 Bunun an
lam udur: Yalnzca maddeci felsefe deil, ayn zamanda bim
ile pratiin toplu vereri de, doa ile toplum fenomenlerinin iki' Yine de, 20. yzyl idealist retileri, dnyann maddesel birliinin onanmasn,
gerekliin hakh grlemeyecek derecede ematik biimde, a priori birletiril
mesi, speklatif tekilik, vb. olarak ele almaktadr. Doabilimi, dnyann birlii
zerine maddeci tezleri dorularken ada idealizm byle bir birlii reddetmekte
ve dinsel bilin umuduna izin veren bir oulculukla buna kar kmaktadr.
Bylelikle, bir ve bir ok sorunu felsefenin merkezi olarak betimleyen WiUiam
James, felsefi tekiliin akla gelebilecek tm ynlerinin, belli snrlar iinde kendi
lerini pratik adan hakl karmakla birlikte, kuramsal olarak bunlarn lemellendirilemeyeceini ileri srer. James, aklc trden bir nesnel idealizmi eletirerek, bunun
grlerini maddecilie yormaktadr. "...Evrenin teklii, tm boluuyla yce bir
ilke(dir)" (W. James, Pragmatizm, Londra 1907, s. 165). Ancak, James'n, "teklemi varlk" anlayna kar oluturduu oulculuu, bilimin onayabilecei
olumlu hibir eyi iermez. Byle bir ey, bir dogmann tannmamas anlamna al
nrsa, yalnzca tekiliin tannmamas ve bilimsel ararmaya da, dine de zgr
lk salanmasdr. Yeni pozitivist epistemolojik oulculuk, bu anlaya bir ey
eklemez.
2 F. Engels, Anti-DUhring, s. 58.
258

li (bu dnyada ve br dnyada) bir varolua sahip olmadn;


dnya dmda, yani onun altnda ya da stnde, hibh eyin bu
lunmadm; ayn biimde, dnya iinde de, insanlm tamd
ve dntrd maddesel srelerden, temelden farkl hibir
ey bulunmadn kantlamaktadr. Kukusuz, Engels'in iaret
ettii gibi, "imde yaadmz dnya sistemi konusunda eksiksiz
bir zihinsel imgenm olumas bizim im olanakszdr ve her za
man da olanaksz kalacaktr."' Sorun, bilginin ilerleyiine aktu"
ve bilginin kazanmlaryla birlikte de, idealist bir gizemletirmeye srekli kapah kain.
yleyse, felsefenin ilk tema's budur. Bunun gelimesi,
mantksal olarak, felsefenin ikinci temel tema'smm -zne so
runu- olumasma yol aar. Protagoras, eitli bheylerin alglar
ne lde farkl olursa olsun, bunlarm tmnn duyusal algda
ierilen reyin varhma iaret ettiini dnerek, her eyin l
snn insan olduunu savunuyordu. Dolaysyla, Protagoras'a
gre, bal hem tatl, hem de acdr: sarl olan kimse bal a a
gibi alglar ve bunun anlam da, onun balda salkl bir kiinin
farkedemeyecei b h acl buhnasdr.
Protagoras, zne ile nesneyi grnte kar karya koymaz;
bununla birlikte, duyusal bilinlilii gerekliin lt olarak
alrr. Bu bilmIilk, znel ierie sahip deildir, nk bilinlilik
her zaman nesnel olarak reeli yanstr ve yeniden retir. Ancak,
eylerin ls olarak insann aimmas, gerekliin znelci yo
rumlanmas olanam iermektedh. Bu olanak daha soma, eitli
idealist retiler tarafmdan gereklethilecektir.
Eski Yunanllarm felsefi kozmolojisi somut bir biimde i
lenmi olamazd, nk doabilimsel veriler henz ortada yoktu
ve ayrca, olabilecek tm dorultularda sorunu aratrmak ama
cyla sistemli biimde ayrtrmaya izin verecek gelimi bir
epistemoloji ve mantksal kavram zmlemesi de henz sz
konusu deildir. Eski doa filozoflan arasndaki anlamazlklar
' Agy., s. 50.

259

belli bir lde znel bir nitelik tayordu; tpk, onlarm dnyancesi madde ya da temel elementlerle ilgili inanlarnn, ol
gularm dorulad bilgiden ok, varsaymlar olmas gibi. Bu bi
zi, eski Yunan felsefi dncesinde. Sofistlerin ve daha sonra da
Sokrates'in etkinlikleriyle bal olan b h dnm noktasma gethmektedir.
Sofistler kozmolojik sorunlar reddettiler, nk onlar, yal
zca bireyin yaammda dorudan etkisi olan eylerle ilgileni
yorlard. Sokrates, Sofistlerin akl-yrtme ve kantlama yn
temlerini onamamakla birlikte, gerekte, evrenin dnlme
sinden insann incelenmesine ynelik bu dn srdrd ve
derinlethdi. Sokrates, felsefen kozmolojik sorunlar zeme
yeceini ve bilgelik sevgisiyle dolu bir kiiyi bunlarn hi il
gilendirmemesi gerektiini ileri srd; nk byle bir kii fel
sefede ana sorunun, insanm kendisini bilmesi olduunun bilin
cinde olmahyd. Ancak, d dnyay bilme grevmin karsna
kendi kendini bilme grevinin karlmasma daha yakmdan bakldmda, bunun, felsefi kozmolojiyi douran entelektel gereksmimm ta kendisinm daha b h gelimi durumu olduu ortaya
kmaktadr. Doa filozoflar bir d dnya, mitolojiden ba
msz, btnlkl bir dnya anlay yaratmaya alrlarken.
Sofistler ve Sokrates, mitolojiden bamsz, felsefi b h insan an
lay gelithmeye gkiter.
Hegel, Sokrates'in retisini ele alarak, burada, "znenin,
b h karar ahna eylemmi stlendii"ni belirth. Gerekte bu, kleci
toplumun geliiminin dourduu mitoloji kart eilimm felsefi
b h anlatmdr.
Sokrates im balca felsefi sorular insani zn doas (ruh
ve beden, yaam ve lm, yaamm anlam, insanm yazgs), bil
ginin, hakikatin ve adaletin doas sorulardr. Gerekten
Sokrates, br bheylerden ayr b h bhey olarak insanla, znelci
ynyle msanla ilgilenmez. nsann zn bedensel, duyusal, bireysellemi b h z olarak almaz. Onun retisine gre, insani z
260

beden d ve lmszdr; insan bedeni, ruhu hapseden yalnzca


geici bir klftr; bedensel bireyin lmyle dalan, bylelikle
de lmsz ruhu serbest brakan b h klftr. Ama eer insanm
bedensel var oluuna isel bakmdan yabanc ise, o zeunan ruhun
z nedir? Bu soru, Platon'dan esasl bir yant alr: Ruh, br
ideler dnyasmm bilgisidir ve insan ruhu, duyusal eylerin bu
yabanc dnyasma oradan vanr. nsan ruhlar, transandantal ko
nusundaki bilgileri lsnde birJrlerinden farkllk gsterirler.
Platon, br farkllklara nem vermez, nk o bunlarm tm
nn bilgiden tretileceine inamr. Ama bu bilgi reel, duyusal
olarak alglanan dnyadan farkldr ve bu dnyanm fenomenleri,
ruha, her bakmdan bildii eyleri, olsa olsa ammsatmaya yardm
edebilMer.
Bu idealist, entellektalist zne anlay. Platon tarafmdan,
yalnzca bilgi ve bilginin kkenleri retisinde deil, ayn za
manda, estetik ile cokular kuramnda da srarla ileri srlr.
Estetik bilginin yolu 'bedensel, geici biimi iinde gzel'den
gzel ruha doru ve buradan da, transandantal gzel idesine
doru uzanr.
Platon'un, tek ya da bheysel herhangi b h eye dknlkle
uyumayan, mutlak gzele ynelik bir duygu olarak sevgmin
transandantal zn ortaya karma abas, aym zamanda, bu g
zellik anlayyla da organik biimde baldr. Sevgiye deer g
zellik, der Platon, "...yzn ya da ellerin yahut da bedensel klfm baka herhangi bir tarafnn holuunda, yahut, herhangi bir
sz ya da bgi biiminde, yahut herhangi bir bireysel varlkta,
mein havada, karada ya da baka herhangi b h yerde yaayan
b h yaratkta" deil, "tm br gzel eylerin daha da byyen
ve lml gzelhklerine verilen, kendisi azalmayan, artmayan ya
da herhangi bir deiiklie uramayan mutlak, ayr, yalm ve ka hc gzellikte" aranmaldr.

' Platon'un Syleileri, s. 542-43.


261

yleyse, zne sorusunu koymu olan Yunan felsefesi, insani


znellii aka yeterli biimde ayrt etmez, ya da daha ok, z
neli nesnele kar karmaz.'
Yunan filozoflarnn kendilerine zg szdaar bu yakla
ma denk dmektedir. Belrli niteliklerin taycs, dayanak,
tz ve aynca, bir nermenin znesi de zne olarak betimlenir.
Bu yzden, Yunanlarm zne diye niteledii ey,genellikle, anuzda bizim nesne diye nitelediimiz eydir. Bu, Yunarlarm
insan sorununu ele al biiminde de kendisini gstermektedir;
bunun zgl zniteliklerini onlar, bir ruha, duyu organlarma, be
densel zniteliklere, vb. sahip belli bir nesnenin zel nitelikler
gibi yorumlamlardr.
Ortaa Avrupa felsefesi de bu tarz bir yoruma katlr; an
cak, bunu, genellikle yetki olarak, yani, eyanm ilahi biimde
saptanm dzerhnden bir ayrlma olarak yommlanan zgr ira
deyle donatmas bakmndan, insani kiilie ilikin eski Yunan
anlaymn smrlar tesine geer. Bu; inam bedensel, duyusal
doas bakmmdan ktle eilimli bir yaratk gibi gren orta
a gryle btnyle tutarl olan, olumsuz bir insani znellik
nitelemesidh.
Burjuvazhin feodahzm zinchlerinden bheyi kurtarma sava
mn yanstan 17. yzyl burjuva felsefesmde, zne sorusunun,
bilinli z somsunun yeni bir konulusu ortaya kar. Descartes,
hakikat ve yamlg somlarnda amaz yargcn insan akl oldu
unu ileri srer, nk (der Descartes -) akl, gerekte, eyleri
aka, tm kukular dlayacak biimde sunma yeteneidir.
Descartes'e gre, yandgya, akldan bamsz olan ve istenileni
hakikate ye tutan zgr irade neden olur. John Duns
' Denocritus'n, dncede var olan eyleri gerekte var olan eylere kar karma.<i, bizce, felsefi znelcilik gibi yorumlanmamaldr. Democritus, genel gr
birliiyle (consensus) onanan eylerin nesnel gerekliini yadsmaz; onlarn teme
lini, nedenlerini bulmaya alr. Gerekte, atomcu varsaym. Demokritos'un kan
ve sv, ar ve hafif, scak ve souk, yani kesin olarak gr birlii kazanan ey
lere ilikin aklamasdr.
262

Scotus'unkine yakn olan bu irade gr, Descartes'in, yanlg


nn sorumluluundan dolaysyla syrlm olan insan akimi y
celtmesine yardm eder. Akl hibir otorite tanmaz; yalnzca
kendisme, belitsel hakikatleri ortaya koyan sezgisine -ideali ma
tematik olan, tm tmdengelimsel bilginin temeline- gvenir.
Bylesi mutlak belitsel hakikatlerin birincisi, "Dnyorum,
yleyse varm" tezidir. Baka herey; en azmdan, bu temel sezgi
sel hakikatten hareket eden mantkla varl kantlanana dek,
kukuludur.
Descartes, bilmenin znesi, bilen kii olarak eletirel bi
imde, dnen bheyi ycelth, ama onun insanm ahlaksal doas
zerine grleri ortaa nyargsndan kopmu da deildir; ah
laklln temeli olarak dini grr, nk iradenin akldan ba
mszl akim otoritesine uymasm olanakszlatrrr. rade baka
bir otoriteye gereksinim duyar ve bu da, dinde, iyi geleneklerde
ve devlet tarafmdan konulan dzende bulunmaktadr.
nsann duyumsallm ve cokularm insani zn en dk,
hemen hemen hayvansal belhrtileri gibi gren bu soyut aklc in
san anlayna kart olarak, 17. ve zellikle de 18. yzyd mad
deci felefesi, bilginin ve insann btn cokusal yaamnn d
dnyann duyusal alglanndan kaynakland yolundaki duyumcu nermeden hareket ederek, amphik bir zne kuram ge
litirmitir. Mekanik maddecilik, insan, doa yasalarna bal
doal b h cisim olarak grr. evredeki gereklikle zorunlu bi
imde koullanm olan, insanm "doal" zne ilikin bu anlay,
dmin lanetledii ve 17. yzyl aklclnn aka kmsedii
duyusal insan yaamnn insancl adan yeniden yaama geirlimesidh.
Spinoza'dan farkl olarak. La Mettrie, aklsal ve duyusalm
kartln reddederek, duyumsal yaamn deiik ve canl, ama
ayn zamanda da aklsal ve doal olabileceini ve olmas gerek
tiini ileri srer. La Mettrie yle yazar: "Ne pohpohluyor, ne

263

yeriyor, ne de lafazanidc ediyorum, yalnzca aklyorum." 1 La


Mettrie, "insanm, koulsuz yazgclm st perdeden ynlendir
dii bir makine olduu"nu2 aklarken, insanm acmacak yazgsmdan yaknmaktan uzaktu:. Tersine, insanm, kendi duygularyla
belirlenirse, mutlu da olabileceini, nk onun kendi usunun da
bu belirlemede rol aldm ve temel bir etken olduunu varsayar.
Bu yzden insan, yalnzca bir makine deil, ama "kendisini
kendi z (vurgu bizim - T . O.) kaynaklaryla donatan bir makinedir^sregen devinnin yaayan imgesidir."3
Bir dizi soruda La Mettrie ile kesin anlamamazlk iinde
olan ve kendi nceline karm, "insanm bir makine olnad"n4
savunan Diderot, yine de, mekanik benzetmeleri bir yana brak
maz: "Bizler duyum ve bellekle donanm aletleriz."^ Kukusuz,
Diderot, burada, mzik aletlerini aklda mtuyor ve insan, tularm doanm altrd bir piyanoyla karlatryordu.
Bu yazarm grne gre, tarihsel-felsefi yazn (literatr),
mekanik maddecilim merkez sorununun insani zne sorunu, biImli bir varlk olarak msan sorunu olduunu gstermeye yete
cek b h ey ortaya koymu deildh. Felsefi mekanikilie yalnz
ca doanm, doabilimince nerilen mekaniksel aklamas gibi
baklamaz. Maddeci felsefe, yntembilimsel ilkeleri gelithh ve
bunlar dorudan insana, topluma uygular. Spinoza'da, doanm
incelenmesi yalmzca onun kendi sistemme b h ghith, bunun temellerinm aklanmasdur, oysa bu sistem, gerekte, msan ile in
sann zgrl sorununa -Spinoza'nm Ethics 'inin drtte
buna ayrlmtr- dayanr. Thomas Hobbes da, bir msan (yurtta)
ve toplum retisi gelitirmeyi balca grevi olarak grr.
Locke'un temelde epistemolojik doktrini, en bata bir insani du1 La Mettrie, (Euvres Philosophiques, Paris 1961, s. 1752, s. 100.

2 Agy., s. 25.
3 Agy., s. 14.
4 Deni Diderot, (Euvres Philosophiques, Paris 1961, s. 175.
5 Agy., s. 274.
264

yusallk doktrinidir, filozof, yalmzca tm insani bUginin temelini


deil, aym zamanda ahlakm kaynam da burada grr.
Marx ve Engels, 18. yzyl Fransz maddecilik retisinin
odak noktasnm insani yaamm sorunlan olduunu aklam lardur. Onlar, Helvetius'un felsefesini niteleyerek, unu vurgula
dlar: "Duyusal nitehkler ile kendini sevme, zevk ve doru bi
imde anlalan kiisel karlar btn ahlakllm temelleridir.
nsan anlkmm doal eitlii, akim ilerlemesi ile sanayinin ilerlemesmin birlii, insanm doal iyilii ve eitimin gc, onm
(Helvetius'un-) sistemindeki bahca noktalardr."' Tam olarak
Doa Sistemi Yde amlanan Holbach felsefesinde insan sorunu nun, toplumsal yaam sorununun ikincil bir yer tuttuu grle
bilir. Ancak, anmsatmak gerekhr ki, doa retisi bu almanm
yalnzca ilk be blmnn ieriini oluturmaktadr. Bhinci
ksmn geri kalan 12 blm, bu almanm ikinci yars gibi,
insanm doas ile msan doasm arptan b h nyarglar sistemi
olarak dinin elethisine aynhmtr. Holbach'm br ahmlanna gelmce, bunlarm tm de toplumsal sorunlarm zmlenmesi
ve burjuva hmanizmi ideallerinin temellendirilmesiyle ilgihdir.
Doa, Fransz maddecilerini, insan yaamnn dorudan temeli
olarak, -incelenmesi sonucunda, dnyanm dinsel grnmn
yalanlayan- duyusal tant olarak ilgilendirmektedir.
18. yzyl Fransz maddecilii; anti feodal, hmanist tummuyla, kendi felsefi sorunlar yelpazesini belirleyen devrimci
burjuvazinin ideolojisidir. Fransz maddecerinm retismdeki
kit konu, nnde sonunda, insanlarm karlar sorusudur; onlar,
bunu nererek, insana, d etkilere konu olan ve bunlara tepki
gsteren doal bir cismin benzeri gibi davranan 17. yzyl mad
decilerine gre, daha ileri bir adm atm olurlar. Fransz mad
decilerine gre, bir kiinin kendi karlar vardr ve kendi karlarm gerekletirmek de onun grevidh.

1 K. Marx, F. Engels, WeTkc, Bd. 4, s. 137,


265

Fransz maddeciliinin temel eilimlerini zetlerken


Marksizmin kurucular unlar yazmlard; "Eer doru biimde
anlalrsa, tm ahlaklln temel ilkesi kar ise, insanm zel karnm insanhm kanyla badatu-lmas gereldr. nsan madde
sel anlamda zgr deilse, yani, olumsuz bh gle undan ya da
bundan kanmak bakmmdan deil de, olumlu gle kendi asl
bheyselliini ileri srmek bakmndan zgrse, su bireye yk
lenmemeli, ama suun topluma kar kayna yok edilmeh ve her
insana, varhmn yaamsal anlatm iin toplumsal b h alan sa
lanmaldr. nsan eer evresindekilerle biimleniyorsa, insanm
evresindekiler insani kdnmahdr."' Marx ve Engels, topyac
sosyalizm ile Fransz maddecilii arasndaki bamtya da iaret
etmilerdh.
Burjuva hmanizminin sorunlarm ekonomik ve politik ba
kmdan geri bir Almanya'nn nesnel gehme koullarma uyar
layan Ahnan klasik idealizmi, "zne" sorununu, soyut biimde
anlamdan epistemolojik ve etik b h insanlk ideali asmdan ararr. Kant, insan doasna ihkin maddeci retiyi, karlmas
gereken btn sonularyla bhhkte reddeder. 17. yzyl akl
clnn trettii zne kavramyla da yetinmez. Kant'n felsefesi,
insani ben'in bme yeteneklerinin kktenci bir biimde yeniden
deerlendirilmesi ve ayn zamanda da, ahlaklm temeUeri so
rusunun esasta yeniden konulmasdr. Kant, her iki bakmdan da,
yalnzca 17. ve 18, yzyl maddecilerme deil, aklc idealizme
de kkten kardr. Entellektel sezgi olanan, bilinten bam
sz olarak dnyann bilinebirliini, (anlktan aka ayrt edil
mi olan) akhn karlah kuramsal, ya da daha ok, felsefi so
runlar zme yeteneini reddeder. Bilme, Kant'a gre, feno
menler dnyasyla snrldr ve bu sonuncusu da, imgelemin retici gc ile insan anh tarafndan, bizim duyusalhmz
canlandran bilinemez "kendinde eyler"in uyandurd duyumlar
kargaasndan oluturulur. Kant, Descartes ile taraftarlarmn -

1 Agy., s. 176.

256

retisini, deneyimin tesinde bilgiye, yani kendisinin olanaksz


grd, zneden bamsz bir gerekliin bilgisine ilikin ge
ersiz iddiasmdan tr eletirir.
Kant'n bilinemezcilii, kendisinin de teslim ettii gibi,
inanca yer brakacak biimde akl snrlandrmaktadr. Ama
Descartes'dan farkl olarak. Kant, inancm ahlaklln temeli ol
madn, tersine, dinin ahlaksal bilin zerine temellendirildiini savunur. Bylelikle Kant, ahlaklln dinsel temeline kart
olarak, dinin ahlaksal temelini kantlamaya abalar. Kant'a gre,
bir kii dindar olmadan da ahlakl olabilir, oysa sk skya ahlak
sal bir bilince sahip olmas nedeniyle dindardr. Ahlaksal bilin
lilik zerktir; yani duygu, kar ve din dahil, baka hereyden
bamszdr. Yalnzca kendisine baldr, yalnzca kendi sesini
dinler ve kendi a priori biimiyle, yani kategorik buyrukla belir
lenir, hakiki ahlak bu olduu iin ona uyar. nsanm gizil ahlaksal
yetenei onun bilme yeteneklermi aar. Descartes iin insanlm
biricik entellektel ideali kuramsal akl, ak ve kesin dnmek,
var olan hereyi bilebilmek olduu halde. Kant iin biricik ola
nakl ideal, kendisinden ayrlmaz olan ahlak yasasna zgrce
uyan pratik akldr (saf ahlaksal bilin). Bu yzden, felsefenin
yce erei, der Kant, insann dnyadaki uygun yerini almasna
yardm etmek, "bh insan olmas im ne yapmas gerektiini"'
ona retmektir.
Kant'm hemen ardl olan Fichte, Kantlk ile klasik aklc
lk arasndaki elikiyi gidermeye alr. Onun felsefesi tzsel
zne tz olarak ben idesi evresinde kurulmutur. Kant'm tran
sandantal tamalgsn hareket noktas olarak alp, insann kendi
Ben'inin (Self) a priori bilinliliini entellektel sezgi olarak
yorumlayarak, Kant'a kar kar (ve bu yorum,) ampirik Ben ile
Mutlak Ben'in z bilinlilii iinde, insann snrsz kuramsal ve
pratik gcnn gizemsel ifadesmi, onun tarihsel gelimesine olas
en uygun lde kefetme olana vermektedir. Burada gizil
' Kants smtliche Werke, Theil II. Abt. I, Leipzig 1842, s. 241.
267

sonsuzluk, gncel sonsuzlua dnr. Ve bu da, insan bireyle


rinin ve onlarn amal topluluunun (toplum) kendi gl
Ben'inin bilincine varmas lsnde gerekleir; burada, irade
ile akl zdetir, yani irade alda yakndr ve akl da, yalnzca
bilgi olmayp, aym zamanda da, evrensel, pratik, her eyi yaratan
etkinlikth. amaz Kartezyen akl, kendi yaracl asmdan
vazgeilmez maddesel koul olarak Ben'i dlayan (Ben olma
yan) tm gereklii yaratan Fichte'nm Mutlak Ben'inde gerekleh. Kant bilinemez "kendmde ey" b h yana atlr ve insanlk,
Fichte'ye gre, yalnzca fenomenler dnyasuim deil, btn ev
reni ve dolaysyla da kendisiru yaratr. Bylece, bu gre gre,
felsefenm konusu da Muak Ben biiminde ortaya kar; Mutlak
Ben'in hareket noktas ve doruu bakmndan felsefe, tm bilgi
ve yaratclk keleri bimi, bilimler bihmi olarak yorumlanr.
Hegel, nesnel, diyalektik idealizm konumlarmdan Fichte'nin
znel idealist Mutlak Ben retisini gzden geirir. Tz, der,
aym Ben gibi anlamamahdr. Muak Ben, Spmoza'nn idealist
biimde yorumlanan tzyle birleir ve doann tzsellii
("Muak de") msanlm tzsellii ("Muak Tin") biiminde
geliir.
Btn bu sekin speklatif ideahst retilerde amphik insani
Ben kendi treyimsel zne, insanla katr. "znel tin"
(antropoloji, fenomonoloji ve psikoloji), Hegel'e gre, msani
zn yalnzca en alt gelime aamasdr. Daha st bir aama,
onun Akln Fe/se/es/'nde eri srld gibi, devlettir ve insan
geliiminin yce ve sonul aamas da "Muak Tin"dir, sanattir,
dindir, felsefedir (Hegel'e gre bu sonuncusu, felsefi bihnde
yommlanan bilimleri de kapsamaktadr). Alman klasik idealizmi,
tarihsel geliimi iinde bireyselin ve toplumsaln birliini ortaya
koymaya, toplumsal ilerlemeyi insan kiihinin geliimi olarak
anlamaya ahu:; ama burada soyut, idealist kiik anlay, kii
liin ve insan etkinliinin bilince, z bilince ve bgiye idealist
bir biimde indirgenmesiyle, kanlmaz olarak yoksuar.
Bireysele sanki toplumsalla zdemi gibi davranlmakta ve bu
268

zdelik iindeki farkllk, diyalektikle sanki giderilebilirmi gibi


gsterilmektedir. Bireyler arasmdaki ilikiler ortak insan ereini
gerekletirmenin yalnzca bir aracdrlar, yani bunlar, kendi
balarma, yalnzca insan ilikileri olarak anlamszdrlar. Bireyin
sonul z bilinci, giderek yalnzca, aklsallatu-lm bir Tanr'nm
z anlatm olarak alnan insanlm sonsuz z bilinlilii iinde
yitirilir. Tinselin maddesel le idealist biimde kar karya geti
rilmesi, insanlarm doayla gncel ilikilerinin "diyalektik ba
kmdan" stesinden gelir, nk insanm "doal" z de iinde
olmak zere doal olan her ey, Hegel tarafndan, kendi hakiki
zne yakmayan yabanclam varolu olirak grlr.
Ludwig Feurbach, kendi felsefi antropolojisinin. Alman
klasik idealizminin tarihinden karhnas gereken maddeci sonu
olduuna inanmakta hakldr. Tinsele ilikin speklatif idealist
anlayn evrimini olduka incelemiti. Ona gre bu evrim, kamlmaz biimde, u sonuca gtrr: zgn biimiyle Tann ola
rak ve sonuta, gelien evrensel akl olarak grlen ey gerek
lemi somutluu, insan ve yalnzca insandr. Hristiyanlm
znn felsefi ynden zmlenmesi, Feuerbach' Fransz mad
decilerinin "doal" insani duygularla ve saduyuyla badamaz
olduuna inandklar dinin, insanm duyumsal znn yabanc
lam varl olduuna inandrr. nsanm bu elikih ikiliinm
kayna kendi bana duyumsallk deil, ac eken ve mutluluk
yolunu bulamayan insani zdr. Feuerbach im msan, insann
duygularyla ve aklyla ne lde derinden eliirse elisin,
toplumda var olan her eyi anlamak asndan hareket noktasdu.
stelik Feuerbach, bizlerin, insanm zn bilerek, doay da bi
leceimizi, nk doanm kendi kendisini msanda -doanm bu
yce yaramda- alglayp, anladm savunur. Feuerbach, felse
feyi felsefi antropolojiye dntrerek, kendi maddeci ncelle
rinin msamn ve doann birliini anlama abalarm zetler, do
ast ve insansty yabanclam hsan bilincinin rnleri
olarak reddeder. Ama, insanm ve doanm bhlii (ancak tarihsel
geliimi ihde gerek nemi ortaya kan) toplumsal retimde
269

yatmaktadr. Ve yalnzca doann maddeci (ve genellikle meta


fiziksel) incelenmesiyle smrl olan Marksizm ncesi maddecilik,
koyduu bu soruna yant bulamaz. Yant, ancak, tarihsel madde
cilik konumlarmdan hareket edUerek bulunacaktr.
ki ana fesefi tema'y ksaca zetledik ve bylece, felsefenin
nc ana tema'sma ulatk: zne ile nesne arasmdaki ilikilihk.
G. V. Plehanov maddecilik ile idealizm arasndaki kartln,
bunlarn zne ve nesne. Ben ve Ben olmayan sorununa farkl
yaklamlaryla sk skya bal olduunu gzlemektedir.
"Nesneden hareket eden khnse, tutarl biimde dnme yetene
ine ve yrekhUine sahipse, maddeci dnya grnn eitle
rinden birisine ulaacaktr. Hareket noktas zne, Ben olan kii
ise, yine bunu srdrmekten korkmazsa, u ya da bu trden bir
idea/istednecekr."i Sylemek gereksizdir ki, zne-nesne so
runu yahnzca ontolojik deil, ayn zamanda da epistemolojik bir
sorundur. Haddizatnda bu sorun, gelimesinin ounu 19. yzyl
ortasmda, yani, ontolojik ncUer iin bilgibUimsel b h kantmm
zorunlu olduunu felsefenin genelde farkettii bh zamanda gehmith. Felsefenin pratie ihkin sylemek dummunda olduu
eyler, ayn zamanda da, zne-nesne sorununun epistemolojik
(Marksist retideki, tarihsel maddeci) bir gelimesidir. Bu a
dan felsefe, bilmeye yneljk dncenin nesneden (maddesel
gereklikten) trevsel olarak alman zneye, Ben'e yahut da ter
sine tinsel olarak ahnan zneden. Ben'den kartna, maddesele
doru harekehdir.
Marksizm ncesi felsefe klasikleri, bu seenein kamlmaz
lim genelde anlamlardr. Schelling, kendi nermelerini sistemh biimde gelithen bir felsefe iin burada olanakl iki yol
bulunduunu syler: "nsan, ya nesneli birincil olarak ahr ve bu-

1 G. V. Plekhanov, Seme Felsefi Yaptlar, Be ciltlik, C. 3, Moskova 1957,


s. 615 (Rusa).
270

nunla uyuan znel bir eyin burada ne aradn sorar."^


Devamla, Schelling mlan da yazar: "Ama, zneli birincil ola
rak almak da olanakldr ve bu durumda, yaplacak bununla uyu an nesnel bk eyin nereden geldiini bulmaktr.
Bu ki yakla
m arasndaki kktenci kartln aka farknda olan
Schelimg, bunlan, idealizm temelinde, birletirmeye ahr.
Kendi doa felsefesinde, znel ile nesnelin mutlak zdelii
(dnya tininin bilmsiz durumu) olarak alman nesneden hareket
ederek zneye -insani anlka - ular. Transandantal dealizm
Sistemi'nde Schelling kart, ama ayn zamanda idealist, yakla
m seer; insani Ben'i znellii hareket noktas olarak alp, in
sani bilgideki nesnelm kkenmi aklamaya aln.
Hegel, Schelling'in zne ile nesnenin ilk bataki muklak z
delii dncesini reddederek, daima kendi hareket noktas ola
rak belirledii, dnce ile varlm zdelimin, diyalektik do
as gerei, znel ile nesnel arasmdaki fark kapsadm ileri
srmtr. Var olan her eym evrensel zn oluturan Mutlak
dncesi, yleyse, dnce konusundaki dncedk; bu yzden,
eit lde, hem zne, hem de nesnedir. Bylelikle Hegel,
Schellmg gibi, baka her seenei dlamtr; hareket noktas
olarak ya zne, ya da nesne alnmaldr. Hegel ile Schellmg, ger
eklii zne-nesne gibi yorumladlar. Ama Hegel, baka her ide
alist gibi, hareket noktas olarak zneli, tinseh ald.
Felsefi tema'nm, felsefi bilginin geliimi boyunca srekli
deiime uradn gstermek bakmndan, bu klasik rnekler
zerinde durduk. Nesne sz konusu olduunda kimi filozoflar
varl, mutlak gereklik olarak, zneyle hi bants olmadan
var olan b h ey olarak alrlar; kimileri de, tersine, zneyi, bilm
tarafndan varlktan kaznp atlm ve bu yzden de, kendinde
varlktan farkl ve yalnzca zne iin var olan bir ey olarak alr1 F. w . J. Schelling, System des Transzendentalen Idealismus, Hamburg
1957, s. 7.
2 Agy., s. 9.
271

lar; daha bakalan ise, ZDC ile nesne arasndaki temel ayrla
kar kar; bu aynh trevsel, ikincil, znel, vb. olarak grr
ler. znel idealizm, nesnenin zneden, bilen kiiden baunszh
dncesme kar, bunlarm bahlam dncesini ileri srer.
Richard Avenariua'un retisinde bu anlay, ilkeh e-gdm
anlay, zneyi nesneden (maddeden) bamsz, tinsel z olarak
alan BerkeleyciUi yetkinletirmeyi gzeth. Avenarius ise, ter
sme, nesne olmadan znenm olanakszlm, ama Ben'le ihkisi
olmakszn da, hibirismin nesneyi (nesnel gerekhi) var ede
meyeceini savunur. Berkeley idealizmine getirilen bu dzeltme
onun temel nermesir etkilemez, nk (bihnenin yahnzca ola
nakl bh nesnesi gibi yorumlanan) nesnel gereklik, zne tara
fndan koullandu-hm olarak grlr.
yleyse, felsefenin tema'lan, bunlann ierime ilikin belh
bh anlay, yorumlamay da ierirler; bu tcma'lar ve "alt tema'1ar", felsefi tema ile onun yorumlanmasmm bu birhi iinde dile
gethilen olanaklarm gereklemesine bah olarak srekli deiir
ler. Son zmlemede, bu deimeleri, felsefi bilgmm kendi ge
liimi ve felsefedeki temel eilimlerin savaum koullandrr.
Heinrich Rickert, felsefede iki temel yntemi ayrt etmek
tedir: nesnelcilik ve znelcilik. Nesnelletirici felsefe, dnyann
insandan bamsz olarak var olduu anlaymdan hareket eder
ve zihinsel de iinde olmak zere, znel olan her eyi, dnyamn
bir paras ve dnya yasalarna bal olarak grr. Ricken'e
gre, Ben sorununu szmona atlayan nesnelletirici felsefe,
kukusuz, balca olarak maddecidh. Ancak, znelci bir idealist
olarak Rickert dc, panpsiizm diye niteledii panteizmi
(tmtanrcl) nesnelletirici felsefe diye smflandru.
(Gerekte bu, yeni Kant "bilimsel idealizm" asndan
Rickert'e saflk gibi gzken nesnelci idealizmdh.) Rickert, nesnclciin, doa biliminde kendini tmyle hakl karmakla bir
likte, balca ierii aksiyolojik (deer bilgisine ilikin) sonmlar
olmas gereken felsefeye hibir ey sunmadna inanr.
"Yalnzca znelcilik", diye savunur, "gerekten, bize birlemi
272

bir dnya kavram, dnya ile ilikililiimizi bizlere aklayan bir


kavram verir-, oysa nesnelcilik, yaam ile bilim arasmdaki uunmu sonsuz derecede derinletirerek, evren sorununu yalmzca
zorlaturr."! znelcilie kar nesnelciliin yeni-Kant biimde
kardmasnm, nesne ile znenin insan asndan ulalabilir biri
cik gerekilie (duyumlarm karmakark akma) a priori bi
imleri iinde ekil veren, bilmeye ynelik dncenin mantiksal
kurulmalar olduu dncesinden kaynaklanduu grmek zor
deildir. Bilme, insan duyumlarmn bu akm dzene sokar,
bunlan bir dnya iinde, yani yeni Kant retiye gre, belli bir
yap iinde kurar, nk dnya, ancak ve ancak, uzmanlk bilimlerin nesnesi olarak vardr. Bu nedenle, nelcilik, yahut, duyu
sal olarak alglanabilen gerekliin znelci idealist yorumu, naid
gerekliin yansamalanm btnyle bir yana atan b h tr fel
sefe olarak karakterize edihr. Gerekte ise, belhh yanlsamalarn
yerini, yalmzca, bakalan alr.
Marksist felsefe, zne ile nesnenin diyalektik birliinin
onanmasmdan hareket eder. Bu birlik bir ok biim ahr. znel,
-insan, bilinlilik, z bilinlilik, bilme- maddesel dnyanm ge
limesinin rndr. znel, nesnel gereklii yanstmas l
snde, nesnel bir ierik tar. znelm var oluu, insan bilincin
den bamsz nesnel bir olgudur. Sonu olarak, znel ile nesnel
arasmdaki kartlk bile gredir. "znel ile nesnel arasnda bir
fark vardu-," diye yazar Lenin, "ama bunun da snrlan vardr.
Marksizmin felsefesi, nesnelin niteliksel olarak farkl biim
leri arasmda aynm yapar ve znel-nesnel ilikilerinin okluunu
buna gre yorumlar. Nesnel, her eyden nce, zneden baunsz
bir gereklikth ve zne asndan nesnelin, ancak znenin var
olmas lsnde var olmas, kukusuz, nesnelin kendi varlmn
bir koulu deildir. Epistemolojik bir kategori olarak nesne.
1 H. Rickert, "Vom Begriff der Philosophie", Logos. Band I iinde, Tbingen
L 9 1 0 / 1 1 , s. 7.

2 V. I. Lenin, Toplu Yaptlar,

C. 38, s. 98.
273

bilme srecinde gerekliin belirli paracklarmn seilip ayrlmasm ngrr. Bu seip ayuma, bilen zne, bilen kii tarafm
dan yapldmdan, nesne bme srecinin ierii olarak ortaya
kar. Ancak o, nesnel dnyada, insan bilin ve iradesinden ba
msz olarak var olmay srdrr. Burada, Avenarius'un szn
ettii "ilkeli egdm"n zerresi bile yoktur; yalnzca, zne ile
bilmenin grnmdeki nesnesi arasndaki ballam vardr.
Soyut nesneler bile, nesnel gerekliin idealize edilmi yansmalardu ve bu yzden, temel iercleri bakmmdan nesneldirler.
Nesnel, ayrca, znede de var olur ve yalmzca, insann (onun
biyolojik, antropolojik ve toplumsal karakteristiklerinin), tpk
maddenin geliiminin herhangi bir rn gibi, nesnel b h gerek
lik olmas anlamnda deil. Nesnel, bilgi kurammda da vardr:
nesnel hakikat, d dnyanm duyusal ve mantksal yansma yasa
lar.
Ancak, msan d dnyay yalnzca yanstmakla kalmaz. Ayn
zamanda da onu dntrr ve bylece, daha nce dnyada var
olmayan bir eyi -"cinci doay", yani toplumu- yaratr. nsanm
doada yaratm olduu ey, doa yasalarna bal, nesnel bir
gerekliktir. Ancak burada "ikili ballk" sz konusudur, nk
insan makineleri, binalar ina eder, yeni tzler ortaya carr ve
sonuta, (z, kendi bilm ve hadesinden bamsz olan) nesnel
sreleri ynlendirir. Emek aletleri, diyordu Marx, "insan irade
sinin doa zerinde egemenlik kurma organlarna, yahut da, bu
iradeyi doada yrtebme organlarna dnen doal malzernedh."' Toplumun retici gleri, toplumsal emek tarafmdan
insani glere, yani toplumsal-tarihsel srecin znesinin gle
rine dntrlen doann kendiliinden gleridir. nsan doay
deitirirken, yeni nesneler de yaratr. "Doa," diye yazyordu
Marks, "makineler, lokomotifler, demiryollar; elektrikli telgraf-

K. Marks, Grundrisse der Kritik der politischen konomie, Dietz


Verlag, Berlin 1968, s. 594.
274

lar, kendi kendine ileyen tezghlar, vb. kurmaz. Btn bunlar


insan etkinliinin rnleridh."'
Toplumsal-tarihsel sre iinde nesnel bhbirini izleyen msan
kuaklarnm etkinliinin nesneUemesinin sonucudur Bu nesnel
lik zgldr: Toplumun geliimiu belhleyen toplumsal koullar
(retici gler ve retim ikileri), msanhk tarihi boyunca insan
lar yaratr. Doada var ohnayan, zne e nesne arasmdaki yeni
ontolojik iliki budur: Burada, znel ile nesnel, birbhme dnen
karann birliini oluturur. yleyse, Marksizmin felsefesi bu
nc, ana felsefi tema'y da temelden zenginlethmektedh.
Bylelikle, imdiye dek var olan tm felsefi greter asm
dan bir ve bhleik, tek bir inceleme konusu olduunun dn
meyi mmkn grmemekle bhlikte, yine de, felsefenin felsefi
bginm zgl doas tarafndan belhlenen snrlar iinde tarihsel
olarak deien konusunu seip ayrrabiriz. Temel felsefi tema' lardan hibiri, ne bir yana atlabihr, ne de brlerinden tmyle
soyuanabilh. Ama kimi felsefi greter, balca olarak nesne,
nesnel gereklik ve var olu sorunlarn ele ahrken; kimileri ter
sine, felsefenin konusunu znenin, znelin aratrlmasna, ve
baka kimileri de, zne-nesne ihkishm aratmlmasma indirger
ler. Marksizmin felsefesinde, tm temel felsefi tema'lar eit l
de nemli ve bhbhiyle organik biimde bah olarak ele aluur1ar.
3. DYALEKTK VE TARHSEL
MADDECLN KONUSU
Marksizmin felsefesi, daha nceki ve imdi var olan tm
felsefi retilerden temelden farkldr. Marksizmin felsefede
yapt devrim, aym zamanda, felsefenin konusunda da niteliksel
bir deimeyi dile getirir. Felsefenin geleneksel tema'lar bir
yana atlmaz, ama doanm, toplumun ve bilmenin diyalekk
' Agy.,

275

maddeci anlay temelinde, her balamdan zenginletiriUp geli


tirilir.
Diyalektik ve tarihsel maddecilik, doa bilimleri ile toplum
sal pratikteki ilerlemelerm felsefi neminin, tm nceki felsefeye
btnyle yabanc, temelden yeni bir deerlendirilmesinden ha
reket eder. Toplumsal ikilerin devrhnci dnmnn felsefi
adan temeUendirilmesi dorudan, ak ve militan partizanlk,
ite btn bunlar, diyalektik ve tarihsel maddecim konusu, so
runlar ve amalarm (temel zellikleri ada burjuva felsefe
sinde de canl kalan) gemiin felsefi retilerinden kesin bi
imde ayrmaktadr.
Felsefe ile doa ve toplumu araturan uzmanlk bilimleri
arasmda bir aynmm yaratlmas, olduka ileriye ynelik b h ta
rihsel sre olup, bu sre boyunca, bilimsel bir felsefen ve
onun konusuna ilikin bilimsel bir anlaym olutumlmasmn nkoullan yaratlmtr. Marksizm, bu ayrm srecini zetleyerek,
doa ve toplumdaki somut, belli fenomenlerini eylerin doasma
ikin genel anlaylar temelinde aklamaya ahan tm felsefi
retilerin zayfln gstermeye olanak vermitir. Gerekten,
felsefenin yam sra bim de bu k yaklamm stesinden gelme
greviyle kar karyayd, yani genel sorulara verecek yamtm,
vazgeilmez b h nkoulu olarak, zgl sorularm zmn n
grdnn bilincinde ohnak durumundayd. Lenin yle yaz
yordu: "... insanlar olgular nasl incelemeye ghieceklerini bil
medikleri srece, her zaman, hep ksr kalan a priori genel ku
ramlar uydurdular. Kimyasal srelerin dom biimde aratmlmasn henz beceremeyen metafizik simyac, bir g olarak
kimyasal hsmlk konusunda bir kuram rptrr. Metafizci
biyolog, yaamn doas ve yaamsal g konusunda laflar eder.
Metafiziki psikolog, mhun doas konusunda savlar ortaya atar.
Burada sama olan, yntemk kendisidir. Tek tek fiziksel sre
leri aklamakszm ruh konusunda savlar ortaya atamazsnz: bu
radaki ilerleme, ruhun doas konusundaki felsefi sylevleri bir

276

yana atmak ve tikel fiziksel srelere ilikin olgularm incelen


mesini bilimsel bir tabana oturtabilmek olmalchr."!
Kukusuz bu, "Madde nedir? Doa nedir? nsan nedir? Ruh
nedh?" gibi sorularm anlamsz olduunu sylemek anlamna
gelmiyor. Maddenin deviniminin zgl biimleri, fiziksel sre
ler, insanlk tarihi konusundaki uzmanidc aratrmas bylesi ge
nel felsefi sorularm somut, temelden aklamnas iin bihmsel
bir temel salayana dek, bunlar zlmeden kalacaklardr.
Felsefe, bu sorulan bou bouna ortaya srmez. Bunlar ortaya
srerek, uzmanlk aratumasma itki yapar; ne var ki, bunun so
nulan, idealist ve metafizik konumlardan bilimsel-felsefi genel
lemelere gtrlemez.
Marx ve Engels, Genel olarak toplum nedir? Genel olarak
ilerleme nedir? sorularma, toplum ve ilerlemenin somut, tarihsel
bakmdan geici tiplerini incelemeden yant vermeye kalkt
iin, daha nceki toplumbilh elethdiler. Marx, kapitalist top
lumun ok ynl b h incelemesini yapt ve br toplumsal formasyoarm zel bilhnsel incelenmesinin temellerini atu. Bu ise,
genel toplumbilimsel sorular zmeye olanak verdi. Paralarm
incelenmesi, btnn incelenmesiyle metafiziksel biimde kar
karya getirilmemelidir. P. V. Kopnin'in, her uzmanlk bilimirhn dnyay, yalnzca kendi konusu tarafmdan belirlenmi belh
b h ynden deil, b h btn olarak aratrdma ilikin yorumuna
daha nce de demmitik. Btnn bu tikel ynden aratrlmas,
dnyann maddesel birliinin bimsel-felsefi adan kavranmas
iin zemin hazrlar. Bununla ilintili olarak T. Pavlov uar ya
zar: "Felsefe, btnn bilimidir ve yle olmahdr, ama bu du
rumda bile, yalmzca, genel olarak btnn bir bimidir, yalnzca
btn konusunda bir bilimdir; paralarmn, grnmlerinin ya
hut niteliklerinin diyalektik bakmdan zlmez bamts iinde
alnm btnn bimidh, yani, btnn ve paralann, genel
olarak maddenin ve onun temel niteliklermin, grnmlerinin ve
1 V. I. Lenin, Toplu YapUlar, C. 1, s. 144.

277

var olu biimlerinin bir bilimidir."! Bu, bilimsel felsefenin her


eyi mcelediini sylemek anlamma gelmiyor; onun, her eyde
ikin olan incelediini sylemek daha doru olacaktr. Genel,
evrensel tikelle ve bireyselle diyalektik birlik iindedir.
Kuramsal bilmede somut olarak evrensel, eitli tanmlarn b h liidir. yleyse bilimsel felsefe, evrenselm temel, zel biimle
rini inceler.
Maddenin deviniminin zgl biimlerini ve bunlarn her bi
rinde ikin olan zel yasalar inceleyen uzmanlk bimlerinin
gelimesi, msana, bh-bhmden grece bamsz olan eith yasalar
dnyasn gsterir. Ama bu olguyu dile getirdikten sonra dur
mak, yani, fenomenlerin niteliksel bakmdan smul her bir alan
mda belirli zel yasalarn "saltanat srdn" teslim etmek,
uzmanlk bilimlermin (ki bunlann toplu kazanmlar maddenm
tm var olu biimlerinin karlkl bamts ile karlkl dn
mn ve bunlarm diyalektik birliim gstermektedir) srekli
olarak rtt felsef oulculuun konumlarm benimsemek
olacaktr. Bu nedenle, var olan her eyin en genel yasalar soru
sunun tad nem, doa ya da toplum fenomenlerinin nitelik
sel bakmdan farkl her alanmdaki zel yasalarm kefedilmesi sa
yesinde, srekli artmaktadr.
Marksist felsefenin konusunun ilk temel tanm, doann,
toplumun ve bilmenin en genel gelime yasalarmm varlmm
onanmasmda yatmaktadr. Bu tanm, kesinlikle aydmlatlmaya ve
daha da somutlatrlmaya gereksinim duymakta ve bu da, belli
b h lde, smulandrmay gerekthmektedh". Doa bilimi de bel
li evrensel var olu biimiyle evrenseli inceledii halde, byle
davranarak, belli zel, genel yasalar da kefeder. Bir yasa, bir
evrensellik biimidir ve bu evrensellik, her durumda niceliksel
bakmdan her zaman snrl olamaz. 18. yzyl mekanik madde
cileri, mekaniin yasalarn evrensel olarak aldklar im deil.
' T. Pavlov,, "Diyalektik ve Maddeci Felsefe ve Uzmanlk Bilimleri", Drt ciltlik
Seme Felsefi Yaptlar, C. 1 iinde, Moskova 1962, s. 189 (Rusa).
278

maddenin yasalarmm niteliksel eiiliini mekak yasalara in


dirgedikleri iin hatabydar; oysa yasalarm evrenseUii e nite
liksel smu-l, birbirini hi de karkl olarak dlamamaktadu".
yleyse, Marksizmin inceledii en genel diyalektik devinim,
deiim ve gelime yasalarm nasl anlamamz gerekiyor? Bunlar
niteliksel bakmdan snrl yasalarsa, o zaman, ancak belli trden
fenometerle ilintili olmalar gerekir ve sonuta, bunlarm fizik,
kimya ve bih uzmanlk bilimleri tarafmdan kefeden yasalar
dan fark kalmaz. Bu ise, gerekli tm alanlarmdaki srele
rin akm belhleyen muak, evrensel yasalarn onanmasm; fi;
ziksel, kimyasal, biyolojc ve baka yasalarm reel, ampirik ola
rak saptanm etkisinin onanmasn dlamaz m? Burada, son de
rece nemli ve karmak felsefi sorularla kar karyayz ve
bunlann tam bir zmne ulaldm da iddia etmiyoruz. En
genel diyalektik yasalar uzmanhk bilimleri tarafmdan incelenen
zgl yasalarm zn, genel doasm oluturur. Her doa ya da
toplum yasas, fenomenlerin diyalekk ikismin belli bir bii
midir. Diyalektiin yasalar bu ilikiin, en genel biimidir.
Yasalarn doasmm mcelenmesi, tm yasalarm nesnel birliinin
bhunesi, bizlere fiziin, kimyanm ve baka uzmanlk bilimle
rinin yasalanna kart, zel tr yasalar oluturmayan, (nk,
tm yasalar diyalektikth) diyalektik yasalan ortaya koymaktadr.
Aksi durumda, her eyi yneten bel evrensel yasalar felsefi
kavram karanlta kalacak ve, szmona her eyin stnde yer
alp, her eye egemen olan Herakleitos'un "logos"u gibi, feno
menlerin reel niteliksel eiiiyle iimtisizleecektir.
Kapital'de Marx, kapitalist retimin zgl ekonomik yasalann inceler ve bylelikle, saf biimiyle hibir yerde var olma
yan evrensel diyalektik yasalan deiime uratan, tarihsel olarak
belhlenmi bh diyalektik sre biimini inceler. Engels'in Do
ann Diyalektii balkl yapt, diyalektim yasalarn, mad
denm devinimmin bireysel biimlerinin zgl yasalarn ortaya
karrken doabilimcilerin bilerek ya da bilmeyerek iaret et 279

tikleri evrensel diyalektik sreleri acunlar. Bu yzden, zel bir


etkinlik alanm evrensel diyalektik yasalar blgesi diye seip
ayumamn, idealist diyalektik anlayna verilmi bir dn olacama mamyoruz.
yleyse, Marksizmin felsefesinin konusu, evrensel nesnel
diyalektik sretir. Engels, nesnel diyalektii ve bunun tarihsel
olarak gelien bilmede yansmasn, znel diyalektikten ayrr.
Diyalektik, Sovyetler Bhlii'nde yaymlanan alt ciltlik Felsefe
Tarihi yazarlarmm vurgulad gibi, "maddeye ikin olan ve zo
runlu yarat da maddesel olmayan, yani maddesel dnyanm
yansmas olan, bilin olan, i ehkilerin birlii ve savam, z
devmim, z geliim srecidh."!
Doada ve toplumda niteliksel bakmdan eitli biimleri
gzlenen nesnel diyalektiin, bilme sfecmin znel diyalektimden smrrianmas, Marksist-Lenmist felsefenin tmyle btnsellemi konusu erevesmde gerekletirilir. Niteliksel bakmdan
farkl diyalektik srelerin bu birlii Marksist-Leninist
'diyalektiin, mantn ve bilgi kurammm birlii' ilkesinin nes
nel temelmi oluturur. Bu adan, diyalektik maddecilik ve mad
deci diyalektik ayn anlama gelir, nk Marksizm maddecilii
ve diyalektii, maddeselm ve diyalektim nesnel bhliine uygun
olarak, tek b h btn halinde kaynatumtr. Marksist diyalektik
maddeci diyalektiktir. Marksist maddecilik diyalektik maddecilkth. Diyalektik yasalarm z, tm somut zdelik gibi, vazge
ilmez ayrmlan dile getirh: Doann diyalektii toplumsal ya
amn diyalektiinden farkldr; bilme srecininin diyalektii,
yalnzca biim bakmndan deil, ierik bakmndan da, yine
farkldr. Baka deyile, diyalektik yasalar ok ve eitlidh; diya
lektiin genel, temel zelliklerinh bilgisi de eitli nesnel ger
eklik alanlanndaki diyalektik srecin zgl doasnn anlal
masn salamaya kukusuz yetmez. Marksist felsefenin konusu
nun isel eklemlenmesini ve yapsm belhleyen bizce budur.
1 Felsefe Tarihi, C. III, Moskova 1959, s. 231 (Rusa).
280

Tarihsel maddecilik, yalmzca toplumdaki ikin gehmenin


zel evrensel diyalektik yasalarm mceler. Tarihsel maddeciliin
-topluma uygulanan felsefe biliminin- Marksist felsefe iinde
zel bir yer tuttuu vurgulanmahdn. Tarihsel adan Marksist
felsefe, doaya ihkin maddeci anlay toplumsal yaama ilikin
maddeci anlayla kaynatran ve hsanm doay , bylece de
kendi, insani doasm dntrmesine bhincil nem veren dev
rimci dnya-grnn temellendirilmesi, tant olarak biimlenmith. Spinoza'nm felsefi sisteminde zgn , tzsel natura
naturanslam dourduu eylerin (modi) btnl olan natura
naturata, Marksist felsefede, insanm yaratt "ikinci doa", do
asal ile toplumsalm birbhiyle kayna, niteliksel bakmdan
yeni b h gereklik durumuna gelmith.
Marksist felsefenin oluumunun incelenmesi bize inandnc
bir biimde unu gstermektedh: Maddeci tarih anlaynm yara
tlmas, insana ve insanm antropolojik gehimi iinde emein
rolne nesnel insan etkinliine, tinsel ve maddesel retimin birhine ilikin retinin tarihsel oluum srecindeki yaamsal eleri oluturmaktadr. Bu gerek, zaman zaman, diyalektik
maddeciliin tarihsel maddecilikten daha soma yaratld an
lammda yorumlanmtr. Byle bir ey, Marksizmm felsefesmin
oluumunun belirli temel zgllklerini gstermekle bhlikte, a
n basitletirilmi b h dnmeye benziyor. Diyalektik ve tarihsel
maddecilik, birleik b h felsefi reti olup, Marx ile Engels'in
ou yazlarn ayrdklar toplumsal gelimenin diyalektiin
aratrlmas, ayn zamanda, evrensel diyalektik srecm en genel
biimlerinin de aratmlmas anlamma gelmektedir. te yandan,
toplumsal yaamm diyalektiinin incelenmesi, toplum yaammda
da kendisini ortaya koyan, ama onun zgl karakterini behrlemeyen doa yasalarmm niteliksel bakmdan belirleyici etkisini
bilimsel adan zorunlu biimde kstlanmasm da gerekthmitir.
Bu kstlama, Marksizm-ncesi maddecilik tarafndan yapdamazd; nk bu felsefe, yakndan incelendiinde, tarihsel sre
cin teolojik olarak yorumlarunasna tmyle direnmesine karm,
281

yine de idealist tonlanyla toplumbilimsel ampirisizm olduu kamtlanan natralist tarih anlaymm stesmden gelebilmi deildi.
Getiimiz yllarda Sovyet filozoflar Marksist felsefede h
san, yaratc etkinlik, kii ve toplum sorununun tuttuu yeri aydmlatmak iin birok aratrma yapmlardu:. Bunlar, MarksistLenmist felsefenin konusunun daha somut ve daha ok ynl b h
anlaym elde etmemize ve onun, yersiz bir biimde, tek yanl
olarak "ontolojikletirilmesi"ni engellememize kukusuz yar
dmc olmulardr.
Bilme, nesnel toplumsal gelime yasalaryla koullanan top
lumsal srecin gerekli, tinsel biimidir. Ama bilgisizlikten bil
giye, bh- bilgeden brne, daha derin bilgiye doru ilerleme
olarak bilmenin zgl doas bihneye ynelik yansmanm, man
tksal dnmenin, vb. zel tr diyalektik yasalannm var olma
sn nvarsayar. Bilimsel bilginin youn geliimi ve farklla
mas, yeni aratrma yntemlerinin, sibemetiinin temeUendiril
mesi ve ak konuulursa, artk felsefenin bir blm olmayan
yeni, son derece nemli mantksal disiplmlerin gelimesi saye
sinde, Marksist felsefenm konusunun bu ynnn nemmin s
rekli arttm kantlamaya gerek yoktur.
Marksist-Leninist felsefenm konusu sorusu, temel nem ta
yan bir sorudur. Marksist-Leninist felsefenm ok ynllk ta
yan ieriini yalnzca bilme srecinin aratrlmasna indirge
meye alan Marksist dnrler derin bir yanlg iindedirler.
Ama, felsefenin konusunun evrensel gelime yasalaryla smrlanduan, bylece de, bilme srecmm genel toplumbilimsel yasa
larn, bunlarm zgl karaktermi bir yana atan kiiler de ayn de
recede hataldular.
Marksist-Leninist felsefe, gnmzde, yle bir felsefi disiplmler sistemidh ki, bunlarn her birisi, tm Marksist felsefe
asndan ortak bir konu erevesi iinde, kendi zel aratrma
alanlarma da sahiptirler. Pratik aratrma, bir yandan diyalektik
maddeci, te yandan tarihsel maddecilii Marksizmin btn fel282

sefesinin Ud temel blm olarak smflandrma bilgeliini gs


termitir. Bgi kuram, aratrmalan konusundaki uzmanlk doa
biliminin felsef sorunlan Ue aynca diyalektUc mantk ise, bu so
rular yelpazesinin de uzmanlam felsefi disiplinlere daldm gstermektedir. Etik ile estetik de, imdiki durumda
Marksist-Leninist felsefenin bir blm olmakla birlikte, ok
uzak olmayan bir gelecekte, bamsz disiplinler durumuna gelebirler.
yleyse, genel olarak felsefenin konusu ve zel olarak da
Marksist-Leninist felsefenin konusu yle kolaylkla dile getirile
mez, yahut da, tek bir tamma indirgenemez; nk felsefenin
geliimi, doal olarak, felsefi incelemenin konusunu b h erekler
sistemine, yeni ierikle srekli zenginletirilen tarihsel olarak
gehen bir felsefi disiphnler sistemine dntrmektedir.

283

YEDNCt BLM ^ ^ .
TARHSEL AOIN OZ-BLNCI
OLARAK FELSEFE

L FELSEFENN GELMESNDE KLN ROL


Felsefi kuramlarm (adalar da iinde olmak zere) ampi
rik adan apak eitlilii, yzeysel b: felsefe tarihi bilgisine
sahip olan kiiler tarafndan bile, doal olarak, bunlan yaratan
byk filozoflara balanmaktadr. Kendi basma bu dnce, ta
rihsel olgunun bir onandr. Felsefi retilerin baka birok
kurucusu gibi, Herakleos ve Demokritos, Platon ve Aristoteles,
Kant ve Hegel de gerekten byk filozoflard ve bunlann felsefi
(ve yalmzca felsefi de deil) kltr gelitirmede oynadklar
ok byk rol yadsmak sama olacaktr. Ama eer yalnzca bu
olgunun onanmasyla yetmir, yani bunu kendiliinden apak ve
adama gerektmeyecek bir biimde alrsak, eer bu ampirc
olguyu felsefenin gelime alanmdaki incelemelerimiz ii meto
dolojik b h ilke durumuna getirhsek, o zaman, istemeyerek, z
nel idealist bir tarihsel-felsefi anlaya deriz ki, bu anlaya g
re, sekin filozof, kendi yaratt felsefi sistemin dorudan de,
ancak sonul nedenidir. Bu durumda, o sekin fUozofun felsefesi
nesnel toplumsi ieriini yitirir. Belli b h zamanda, belli bir l
kede, falan b h felsefenin lm ortaya ktnm sorulduunu dnehm. nk, diye yantlarz, bunu yaratan filozof o srada
255

orada domutu. Ama bu, kukusuz ki yant deildir. Hume,


yalnzca 18. yzyl bamda ngiltere'de bir filozof olarak doa
bilirdi; bunun anlam, daha sonraki geliimiyle Hume'culuk
denilen felsefi dncelerin, daha Hume'dan nce bile sahneye
km olmasdr.
Felsefe tarihine ilk kez ilgi gsteren Platon ve Aristoteles
tarihsel-felsefi sre konusunda hibh kuramsal anlay gelithmediler. Yalnzca, kendi ncellerinin grlerinin, hakikate gi
den yahut bundan uzaklaan bir dorultuda filozoflarn yaph
hatalar olarak amladlar elethdiler. Ele alnan kuramlar belli
tarihsel koullara balamadlar ve ayn biimde, kendi retile
rini de, btnyle, kendi kiisel entellektel abalarmm b h sonucuymu gibi grdler. Kendi ncellerinden kimilerinin tikel b h
soruya farkl bir yaklam yaptma iaret ederken Platon ve
Aristoteles bunda, yalnzca filozofun bireyselliini grdler.
Gerekten de. Platon balangta mutlakla, felsefi incelemenin
bizzat konusuyla balanm seme ruhlara ilikin retisinde,
felsefi dehalar stne gizemci yorumun temelini att. Ama sekin
filozoflarn (ve sanatlarm) ilahi esinlenimi biimindeki bu an
lay, znelci b h biimde, yani felsefi retiyi eylerin znn
saf bireysel b h grntsne indirgeyerek, ancak ada dnemde
ele alnmtr. Bununla birlikte burjuva felsefesinin kurucular
felsefi yaratcln bu znelci yorumuna kar ktlar. Francis
Bacon yle yazyordu: "Ben kendim almay Anlk'm bir
rn olmaktan ok, kesin biimde. Zamann bir rn olarak
ele almak eilimindeyim."' Ve baka b h yerde de, buna benzer
biimde, unu dorular: "nk hakikate, hakl olarak, otorite
nin deil, zamanm kzkardei derler."^
Decartes, daha da kararl bir tutum taknr ve unu savunur:
"Ancak konuulursa, saduyu ya da akl dediimiz, doru bi
imde yargda bulunmak ve hakikati sahteden ayrt etmek yete' F. Bacon, Novum Organum, Oxford 1855, s. 1
2 Agy., s. 108.
286

nei, doas gerei, tm insanlarda eittir." i Ama yleyse, sekin


dnr br insanlardan ayrt eden nedir? Descartes bunu,
doru metod bilgisidir diye yamtlar ve bylelikle de, herkesin bu
konuda ustalaabileceini varsayar.
Kapitahst toplumm devrimci kurulu a, bu yeni snfm en
ilerici temsilcilerinde, kendi ideolojik zlemlerinin tarihsel zo
runluluu bilincini uyandrd. Burjuva toplum gelitike, onun
ideologlarmm ou da bilinci yitirdiler,
Romantikilim kuramclar (bunlardan kimileri eski tr fe
odalizmi savunurken, kimileri de, kapitalizmin kk-burjuva
eletirmenleri oldular) k e n d i felsefi retileri olarak,
'kahramanlar ve ynlar' kuramn yarattlar. Almanya'da
Schelling, ngiltere'de Cariyle, bu kurama felsefi ve tarihsel bir
anlam kazandrdlar. Hegel, Estetik stne Dersler'inde, "kutsal
deha"m k biimindeki romantik sanat anlayma -buna gre,
baka herkes ve her ey, yalnzca, "nemsiz yaratklar"dr- kar
alayc bir dille saldru:. Estetik aristokratizmi ve felsefede bunu
uygulama abasm kmayan Hegel unlar yazar: "Bu Kutsal dehalarm tavrm taknan kimse, smrl ve skc olarak ilan ettii br tm insanlara tepeden, kmseyerek bakar..." Hegel, ro
mantiklerin bu kibirli znelciliinin, kendisinin amanszca alay
ettii sradan, gndelik eylerden hi de daha yksek olmadn
vurgulamtr: "Eer 'Ben' bu tutumu taknusam, her ey, kendi
zneii dmda her ey bana yle kuru ve deersiz gelecektir
ki, sonunda bu, bo ve deersiz bh bbrlenme durumunu alacaktu-."2
Hegel sanatta (ve daha da ok, felsefede) sekin bireyselliin
z anlatmnn yam sura, baka eyler de grmtr. Sekin bi-

' Les pages immortelles de Decartes, s. 54.


2 G. W. F. Hegel, Samtlichc Werlce, Bd. 12, s, 102-3. Ayrca Helgel,
Logic'inde, sonul amac romantik bir biimde kmsemeyle de alay eder: "Sonul
olarak sabr olmayan kimse, hibir gereklie ulaamayacak, soyut alanda kalp,
kendi kendini btnyle tketecektir." (Agy., Bd. 8, s. 220).
287

reysellii, "halkn thi"nh ("mutlak th"m, yani idealist biimde


yorumlanan insanlm somut-tarihsel var olu biiminin) bheysellemi anlatm olarak gryordu. Romantikler asndan
"kutsal deha" toplumsal olmayan bir fenomen gibi gzkt
halde, Hegel bunu, toplumsal-tarihsel zorunluluun bir somut
lamas olarak gryordu. Baka deyile, bunu toplumun gelii
mine kart olmak b h yana, deha bulmacasmn aklc b h zm
olarak gryordu. Hegel, sekin tarihsel kiilerm roln km
semek b h yana, gerekte, onlarm byklnn "mutlak" kay
nan arayarak onlar yceltiyordu. Bu nedenle de, onlar
"dnya tininin srdalar" olarak niteledi; byk adamlarm
"maddenm zn herkesten daha iyi anlam kiiler olup, onlar
dan baka herkesm, bu anlay daha somadan edinmi ve onam, ya da en azmdan, kendilerini bunlara uydurmu" i oldukla
rm vurgulad. Bununla birlikte Hegel, insan znelliinm ne mini kmsemekten olduka uzakt; znel ile nesnelin diyalek
tik bhliinin onanmasmdan hareket ediyor, ancak, gereklikten
ayrlan znellii reddediyor, kendi zenginliinin lsnn nes
nel gerekliin derinme mmesi olduunu unutan znelhin i
inmesini reddediyordu. Bu anlamda Hegel, en zengin gerekli
in en tam ve en znel ohnas gerekeceini ileri srd. Lenin
zmledii nesnel gerekliin zenginliini somutlatran bu
Hegelci somut znellik anlaynn nemini vurgulamtr. Bu
znellik anlaymm, felsefi (yahut baka bir ) dehanm zgnl
nn znel, tarihsellie) kar yorumuyla kukusuz hibh ilgisi
yoktur.
Hegel'e gre, byk adam, kendi kiisel dnceleri tarihsel
zorunlulukla badat iin byktr ve o, bakalarnn gre
medii, ya da, gerekte buna kar savatklar bir zamanda, ta
rihsel zorunluluun bilincinde olan kiidir. "Tarihteki byk
adamlar, kiisel amalaryla, dnya tinini oluturan tzsel eyi
ieren kiilerdh. Kahraman denilecek kiiler onlardn ki, ama ve
1 Agy.. Bd. 11, s. 60.

288

uralan, yalnzca var olan sistemin kutsad, eylerin durgun


ve dzenli alasndan deil, ierii gizli kalm ve kiisel var olu
noktasma dek gelimemi bir kaynaktan, hl yeraltmda olan ve
sanki kabuunu atlahp -nk bu tin, o khfta yer alan z deil,
farkh bir zdr- kacakm gibi, d dnyanm kapm alan i sel tinden almlardu-. Bylece, kahramanlarm kendi kendilerini
yarattklar ve onlarm eylemlerinin, dnyada yalnzca onlarm
almas ve onlann rn olan b h durumu ve ilikileri olutur
duu ortadadr."!
Bize gre, romantiklerden farkl olarak, Hegel'in insan et
kinliinin tm alanlarma uygulad bu 'byk tarihsel kiilerin
rol' anlay, yalnzca gereklik bakmmdan romantik kavray
amakla kalmamakta, ama aym zamanda, kendi kiiselletirihni
anlatmm sekin tarihsel kiiin etkinliklerinde bulan toplum
sal geliimin gncel ieriin somut tarihsel aratmlmas yolunu
da bizlere gstennektedh. Deha konusundaki romantik anlaya
gelince, bu, romantiklere tekdze bir gndelik varhm skc ve
bo ak gibi gzken toplumsal yaamm anlamlhm, daha
batan kavrayamamak demekth-.
Kapitalist gereklie kar kk burjuva romantik protesto,
kukusuz anlalabilir ve belti bir lde de, hakl grlebilir.
Ama byle bir ey, ataerkil toplumsal sistemin ideaUetirmesinden oluturulmu bir kuramsal anlaya, toplumsal ilerlemenin
nesnel zomnluluunu ve onun kamlmaz ehkilerini anlamaya
ve gerekliklere sutm dnen b h znellik imde, bu elikilerden
bo yere kurtulma abalarma izm vermemektedh.
ada akldc idealizmi byk lde mutulayan
Schopenhauer, Hegel'in tersine romantik deha ataym geli tirmeye alr. Geri Schopenhauer "kutsal deha"dan sz etmez
ve deha fenomeninin psikolojik b h aklamasm vermeye aba
lar. Ne var ki, Schopenhauer, bahca olarak, yani deha ile top
lumsal koullar arasmdaki ikiyi melerken, romantik yabanc' G. W. F. Hegel, Smtlichc Wcrke. Bd. 11, s. 60.

289

lama anlayn mantksal sonularma gtrr. yle yazar:


"zgn, olaand, belki de lmsz dncelere sahip otaak
im, bir an dnyadan ve eylerden btnyle yabanclamak ye
tecektir; bylece en sradan nesneler ve olaylar bile tmyle yeni
ve bilinmez gibi gzkecekth, nk onlarm asl z bylehkle
ortaya kacaktr."! Schopenhauer'e gre bir deha, kendi bilin,
yaratic yaammm ounda "kendisine yabanc ve elverisiz olan
b h dnyadan uzak kalmay" 2 bilmesi bakmmdan, su-adan msanlardan ayrlmaktadu ve sonuta da, tm br insanlar ona nem
siz, deersiz ve ekilmez gzkr. Dehann bykl, evresin
dekilerin deersizliiyle lld iin, gredh. yleyse, deha,
alak gnllln bhaz stnde gururlu olmadan edemez.
Deha, kendisi gelecee ait olduu iin, ilke olarak adalar ta
rafmdan anlalamaz.
Dehann psikolojik (ve gerekten, son derecede yavan) yo
rumu, Schopenhauer'e, dehann iinde yaad topluma ve za
mana uymamas tezinin kuramsal kan olarak hizmet eder.
Schopenhauer'e gre deha, psikolojik bir anomalidir. Sumdan ve
hatta yetenekti insanlarda bile anlk idareye ve pratik adan
ynlendirilmi, kiisel ohnayan zlemlere hizmet eder. Oysa
deha ise, "ynn deitirmi olan anlk"tr.3, yani, kendisini
idareden byk lde kurtarm olan anlktr. Schopenhauer'a
gre dehamn bilme gc, birikmi insani deneyim ve bilgiden
bamszdr. "Bilgili insan, zamamnm ounu aratrmaya
ayrrrm olan kiidir; deha ise kendisinin bakasmdan renme
dii eyleri insanhm ondan renecei kiidK.""*
Schopenhauer'm bu aaklamalar sanat, felsefe tarihi ve tarih
felesfesinin btn bir znelci, akldc yorumlama programm.

Schpenhauer, Deha zerine, S. Petrsburg 1899, .s. 45 (Rusa).


2 Agy., s. 48.
3 Agy., s. 16.
Agy., s. 45.
290

ada varoluuluun ve onunla bal retilerin gerekletirmi


olduu program dile getirmektedir.'
dealist felsefenin klasik amlayclar, felsefeyi, mutlakn
entellektel aran diye grmlerdir. Onlarm gelitirdii felsef
deha anlaylar, felsefi retilerin karlatrmah deerlendiril
mesini, idelerin eletirel zmlenmesini ve bunlann nceki
idelerle bamtsmn aydnlatdmasn, domnun yanltan ayrdmasm, vb. nvarsayyordu. 19. yzyln ikinci yansnda bala
yan idealizmin bunalm bu olumlu eilimden aka bir kop
may belirledi ve bu eilimin yerini, felsefi sistemlerin oulcu
luunun ncesiz-sonrasz nemmi tantlama abalan, felsefi
retileri temelde birbirleriyle karlatrlamaz eyler olarak, haki
kate doru belMi b h adm deil de, dnyann benzersiz bir g
rntsn dile getiren eyler olarak yorumlamak abalan ald.
Yeni Kant Baden okulunun temsilcileri, tarihi dzenlikten, yinelemeden, belhlenimcilikten, sreklilikten ve genel bir
ze sahip her eyden soyarak, felsefi sistemleri, formalist bir bi
imde dehanm zgrce kurduu eyler olarak, (dnrn felsefi
kalttan ve tarihsel koullardan bamszhk derecesiyle llen)
kuramsal bireime a priori ulama yetenemin zgl anlatmlar
olarak, yorumladdar. Wilhelm Windelband yle yazyordu;
"Felsefe tarihi, tarihin bireysellikler, tek ve yaltlanrm birimler
diyar olduunu dorulamaktadr..."2
Sekin tarihsel kiiliin yeni Kant yorumundaki akld
eilime yapan ve bunu srdren Ortega-y-Gasset, felsefi ' Ancak u da belirtilmelidir ki, yeni pozitivistler, akl dclkla giritikleri pole
mikle, Schopenhauer'n anlayn kendilerine gre uygularlar. Onun, yaratc ve
zellikle de felsefi etkinliin saf bireysel doas zerine temel tezini dorularlar
ken, byk felsefi retilerin herhangi bir nesnel bilme anlamndan yoksun oldu
unu karsarlar mein, Louis Rougier unlan yazar; "Byk felsefi sistemlere
ancak duygusal ve znel bir deer verebiliriz. Schopenhauer'n teslim ettii gibi,
bunlar, evrenle kar kai-ya geldikleri zaman, mizacn bir anlatmndan baka bir
ey deildirler." (L. Rougier, Le Metaphysique et le Langage, Paris 1960,
s. 247.
2 W. Windelband, Gcschichte der Philosophie, Freiburg 1890, s i l .
297

relileri, var olan grlerden ayrlmak ve kendi dnya g


rntsn yaratmak durummda olan sekin dnrn tinsel du
rumunun entellektel dalan olarak grr. Sekm dnr kl
trel kalt ve toplumsal evreyi, ancak, bunlara kar kendi z
dncelerini koymak iin inceler, nk felsefe, "gelenein
reddedilmesi geleneinden baka bir ey deildir."' Bylelikle
felsefe, bilimin "insani-olmayan" nesnelliine srek kart olan
zgr insani znelliin bir var olu tarz biiminde yorumlanu:.
Varoluuluk felsefeyi (bilimden farkl olarak), dnyaya
"insani" ve kiisel bir yaklam olarak alur ve bu yaklam da, an
cak, bireyin kendisini kiisel olmayan toplumsal ilikUerin g
cnden kurtarmas ve bylece asl var oluu kazanmas lsnde
elde edilebilir. Byk filozoflar, der Kari Jaspers, hem zamaun
iinde, hem de e zamanl olarak uygun biimde dile getir
mesinde ve gerekliin tamnmasma sekin b h katk yapmasmda
deil, tarihsel bir evreden geerken, ncesiz-sonrasz biimde
transandantal olan eyle Uiki kurmasmda yatar. Byk filozof,
kendi amdan ve insanln birikthdii bilgiden bu fenomenal
bamszlk sayesinde, felsefenin zn ve balangtaki gerek
lii kendi var oluuyla yeniden ortaya koyar; bu balangtaki
gereklik, felsefede, her eyden nce, -yalnzca, anhopolojik adan snrl insan iin mmkn olan biimi- bireysel, gdk bi
imi kazanur. "Byk adam", diye yazar Jaspers, "bh yansmadr,
b h btn olarak varln sonsuz derecede nemh bir yansunasdr. Onun aynas, ya da, Ucamesidir. O, grnte kendisini
yitirmeden, kendine yol gsteren 'her eyi kapsayan ey'in er
evesi iinde kain. Onun dnyadaki grnm, ezamanh ola
rak, dnyanm iine ilemedir, "2 Btn bu byk laflar olduka
aaml grnebilh, ama b h anlk dnme be, bunlann hi de
zgn olmayan kaynam -anlamm "derinlethmek" iin, Jas-

' Les grands courants de la pensle mondiale contemporaine. Panoromes nationauK, C. I, Paris 1964, s. 164.
2 K. Jaspers, Die grossen Philosophcn, Mnih 1959, s. 29.
292

pers'in, dogmatik biiminden kurtard Huistiyan inam- orta


ya koymaktadr.
Son yllarda nemli bir etki yaratm olan "fels^e tarihinin
felsefesi"nin varoluulukla pek ok ortak yan bulunmaktadr.
ada burjuva dnnn bu idealist eilimmm anahtan, felsefi
yaratcln koulsuz zerklii, yani onun nesnel tarihsel koul
lardan, toplumsal pratikten ve bilimsel bgiden temelli bam
szl dncesidir. Bahca savunucusu olan Martial Gueroult'un
kktenci idealizm dedii bu anlay, her sekin felsefi retinm,
"kendisi iinde yeterli bir dnya, kendisine baml bir dn
evreni, ksacas, bir sistem" olduu sansndan kaynaklanr.
"Gerekten her sistem kendi kendismm b h tant, kendisi iinde
ve a priori olarak, kendisi iin belirlenmi olan smrlar ereve
smde, yani, temel dncenm saptad norma gre yetkindh. Bu
kendine yeterlilik onun mutlaklmm bir znitelii olup, onun
her eyi kucaklama ve olaanst bir nem tama iddiasm dile
getirmektedir."' Hegel'in zamannda insanlar, kendi kendilerine,
hl, b h felsefenin doru yahut yanh olup olmadn sormak
taydlar. ada "felsefe tarihinin felsefesi", kendisini bylesine
naiv sorular de getirmekten kararl biimde uzak tutar. Tm
umutlaryla ve dkrclklaryla tarihsel-felsefi sreci gzden
geherek, yalnzca bir tek soruyu zme iddiasmdadu: Filozofun
sylemeye aln ey neydi? Ve o zgn bir filozof olduun
dan, daha nce baka hi kimsenh sylemedii eyleri syleme
liydi. Bu yzden, tarihsel-felsefi incelemenin ilkesi "tekiUetirme
ilkesi", yani, tad nemlerinin balca lt olarak benzer
sizlii alan felsefi retilerm yorumlanmas olmaldu. Belli fel
sefi nermelerin doruluu (yani dom olup olmad - ) somsu
tartlmaya demez, nk "felsefi retiler ne ok doru, ne de
ok yanltrlar, yalnzca farkldrlar."2 Bu deyiin nereye gtr-

! Etudes sur I'hBtoire de la p h i l o s o p h i e , en h o m m a g e & Martial


Gueroult, Paris 1964, s. 131.
2 P. Ricoeur, Histoire et veriti, Paris 1955, s. 63.
293

dn, Augusto del Noce'nin Descartes incelemesi gstermek


tedir.
Byk dnrn zgnln gstermeye alan del Noce,
kendisini, 16. yzyl ile 17. yzylm ilk yarsndaki bilimsel ge
lime eilimlerinden ve ideolojik eilimlerden yaltlar. Kartez
yen felsefenin matematikle ve gne-merkezli dnya grnt
syle sk bants, filozofun bulularnn dosdoru bu dorul
tuda olmasma karn, onu ilgilendirmez. Kimi aklc temalarn
Descartes'dan nce bile ortaya ktn teslim eden del Noce,
Kartezyen aklc dnya gr ile, yava yava ortaya kan n
ceki aklc eilim arasndaki temel fark yadsmaktadr.
Kartezyen aklclk gerekte, filozofun gerek zgnln dile
getirmeyen birey olarak bir yana atlr. Aklcln yan sra,
cogito'nun nemi -felsefedeki Kartezyen devrimin odak noktasde alt sralara itilir. O zaman, geriye Descartes'in retisinde b
yk diye alnabilecek ne kalr? Bu soruya del Noce u yant ve
rir: "Descartes, bu yeni bilimin ("modern felsefenin" - ) ku
ramclar arasmdaki konumunun benzersizlii lsnde, modem
felsefeye balar ve onun felsefesi, mekanik fizik tarihindeki
'metafizik bir rastlant' olarak almabilir."'
yleyse, Del Noce'ye gre, Descartes'in felsefeye balca ve
benzersiz katksn oluturan ey onun aklcl deil, mekanik
iliidir. Descartes zamannda, denilmekte, bilinemezcilie ve
ampirisizme doru genel bir eilim vard. Bu sav apak bir
abartmadr, ama bunu onasak bile. Kartezyen aklcln bu ei
limlere kart olduunun da vurgulanmas gerekir.
Hobbes, Gassendi, Roberval, Pascal ve Mersenne'nin Kartez
yen mekanikilie kar polemikler yaptn syler Del Noce.
Ama bu filozoflardan ilk de mekanikidir ve bu. Del
Noce'nin iddiasnn tersine. Kartezyen mekanikiliin, tpk
' Augusto del Noce, Problemes de la pariodisation historique, Le dfibut
de la "philosophie moderne". Le philosophie de l'histoire de la
philosopie. Roma, Paris 1956, s. 147.
294

Kartezyen aklclk gibi, kendi ann bilim ve felsefesindeki ta


rihsel eilimlerm bhicik yce, sistemli ve yaratc biimde uygu
lanm ifadesi olduunu gstermektedir. Descartes'in retisin
deki mekanikilik ile akdcl kar karya getirmenin hibir
temeli yoktur. Tersine, Leonardo da Vinci'nin, matemc.tik bilimi
asmdan mekaniin bir cennet olduuna ilikin nl yorumunu
sanki dorularmcasna, bunlar bhbirleriyle kenetlenmilerde.
Byk matematiki Descartes'in, doann teolojik yorumuna
kar savataki nemi ok byk olan, felsefedeki aklc ve mekaniki izginin byk kurucusu da olmas b h rastlant deildir.
Del Noce'den farkl o t o a k Descartes, kendi retisinin, yal
nzca kendi amm matematik ve doa bilhninin byk bulula
ryla deil, ayn zamanda, kapitalist gehme eilimleriyle de or
ganik biimde bal olduunu iyi biyordu. Felsefenin (br bihmlerden ayumayp, onlar arasmda bhmci olarak grd felse
fenin) ba grevinin doa glerine egemen ohnak amacyla ha
kikati aramak olduunu aklamas bir rastlant deildir. Yine,
b h burjuva devriminin yer ald Hollanda'ya gitmek zere fe
odal Fransa'y terketmi olmas da bir rastlant deildk.
Del Noce rnei, felsefi dehanm benzersizlii biimindeki
ideahst retinin ne trden b k znelci, tarihsele kar b k fel
sefe yorumu rettiini yeterince ak biimde gstermektedk.
Parlak filozof, matematiki yahut doabilimcinin gerek zgn
l, anlamsz b k znellie indkgenir ve bu znellim kayna
nm, insann kendisini kendi gnnden ve andan autc bi imde yaltlamas yetenei olduu aklanr. Del Noce, 'felsefi
zmleme, bizleri, yeni bilimin insanlar asndan yaltlanma
iinde (italikler benim -T.O.) bulunan bir Descartes'a gtrmek
tedir..."' diye yazar. Bu derin lde hatah sonu, dorudan, bi
reyselin toplumsalla metafiziksel biimde kar karya getkil meinden kmaktadu" ve bunun samal da, gerekten byk
dnr rneinde daha bk ak biimde grlmektedir. Bununla
' Augusto del Noce, agy., s. 153.
295

birlikte, aslnda, kendi ann toplumsal ieriini ve entellektel


kazarumlanm pn fazla kavrayan (kukusuz eletirel olarak kavra
yan) kii byk dnrdr, bilgisiz kii deil.
Felsefenin "tekilletirilmesi"nin savunucular, felsefi yara
tcl, szmona uzmanhk biminin yetki alam olan gerediin binmesiyle kar karya getirmektedhler. Felsefi inceleme
ler ile sanat almalan arasmdaki niteliksel aynm sUmektedh1er. 1 Felsefi reterin ieriinin incelenmesinin yerini, gr
nte, onlarm biimci yorumu almaktadr. Bu adan felsef
retilerde esas olan ey, onlarm ieriklermden ok, anlatm tarznm ve tikel olarak da, llozofim kendi kiiliinin zgnl gibi
gzkmektedir. BUimdeki ekip almas, sreklihk, karldch
yardmlama, iblm ve uzmanlama -bunlarm hibiri byk
kuramlann domasm engeUememitir- daha fazla vurguland
halde, tarihsel-felsefi znelcilik asmdan felsefe, bilimsel ara
trmann ada yntemlerine srtm eviren b h tr entellektel
gndelik i olarak kalmaya mahkmdur.
ada burjuva felsefesi, tikel olarak da akdc okul, po
zitif bilgi ve bu bilginin dayand pratik etkinlikle srekh bir
atima iindedir. Bu atima b h takm gerekeler ister ve "fel
sefe tarihinin felsefesi" de, felsefi nermelerin ancak insani ie
rie sahip olduunu, oysa bilimin yalnzca, nesnelerle gendiini ve bizzat inam ele ald lde, insan da bh nesne olarak
grdn ileri srerek, bunlan salamaktadr. Felsefe ile bilim
arasmdaki bu uurum, aka, ada burjuva ideolojisinh yaa
d derin bunahmn b h anlahmdr.

' A. G. Yegoov'un belirttii gibi, gerekliin .sanatsal yansmas, onun kavramlar


biimindeki yansmasndan niteliksel bakmdan farkldr. "Bilimsel kavramlara
gre sanatsal imgenin zgl doas, sanatsal imgenin, genelletirme (tiplendirme)
aamasnda bile, bireysel karakter biiminde geneli ve somut olay ortaya koyarak,
zgl duyusal anlatmn korumasnda yatar, (A. G. Yegorov, Sanat ve
Toplumsal Yaam, Moskova 1959, s. 42 (Rusa). Felsefi retilerin estetik
yommunun, felsefi znelciliin an bir anlatm olduunu anlamak hi de zor de
ildir.
296

Tarihsel-felsefi znelcilik kanlmaz biimde tarihselUe


kardr. Felsefeye tarihsel yaklam, bu okulun savunucular ta
rafmdan, hemen hemen bir saygszlk gibi grlmektedir.
Filozofun (ve felsefenm) bheyselci-akldc b h ynde nitelendirilmesindeki temel hata, almalaryla u ac bir nem
tayan dehanm bheyselliini yahut bykln vurgulamas
deil, onun zgnln ve bamszln b h giz durumuna ge
tirmesi, dehann bu gerek niteliklerini toplumsal-tarihsel s
rele, kltrn nceki kazanmlanyla ve bilgideki ilerlemelerle
kar karya getirmesidir. yleyse, sekm dnrn entellek
tel bamszl metafiziksel biimde yorumlanmakta, yani
(bihnmeyene doru yalnzca b h srama tahtas olarak grlen)
tarihsel koullara ve an kazanmlarma onun ayn derecede
apak olan bamllyla kar karya gethilmektedh.
Belirlenimciliin, bireysel olann d koullar tarafmdan
tmyle koullandnimas biimindeki ar bash b h yorumuna
dayanlarak, tarihsel belirlenimcilik yadsmmaktadr. Ama t
myle d etkenler tarafmdan belirlenen bireysel, bir zne ol
maktan da kar, yani tm zgrl ve yaratcl engelleyen,
denetim tesi kouUarm yahuzca bh sonucu durumuna gelir. An
cak, edimin ve yaratc etkinliin belirlenimi, diyalektik bir bi
imde anlaldnda, bireysellii, zgnl ya da seme z
grln bir an bile engellemez; nk bheysel, koullar tara
fndan belirlenmenin yan sra, gerekte bu koullar o kendisi
yaratr. nsan etkinlii zerinde koullarn etkisi de, geni ola
naklar yelpazesinm ve bunlar gerekletirme yoUarmm dlan
mas olarak anlalmahdu, nk bu olanaklar koullarn kendisi
iinde vardr ve insanm bunlara yapt etkiyle gn na karla-.
Kendisi bir toplum rn olan insani varlklarn iice gemi
etkinlikleri iin de ayn ey geerUdh. Burada, tek bir bireysehn
etkinliinin, baka b h kiinin yahut insan topluluunun onun
zerindeki belirleyici etkisinin yalnzca bir sonucu olarak alna297

mayaca ok daha aktr. Diyalektik etkileim, insan etkinlii


nin tek ynl belirlenmesini dlar ve bu etkinlik, insan belirle
yen bahca g olarak, nesnel ve znel belirlenimin birliidh,
yani kendini belirlemedh; bunun smrlar, farkl durumlarda deih ve byk lde de, kiiliin -toplumsal ve bheysel- geli
im dzeyine baldr. Varoluular, belhlenimcilik ilkesinin
nesne-zne ilikisine uygulanamayacam savunurlarken hataldu-lar. Varoluuluk, sonuta, gncel belhlenimciliin diyalektik
niteliini gzard eder; oysa bu nitelik, nesne-zne ihkismde
kendisini tm kesmliiyle ortaya koymaktadr. Bu ikinin her
iki yam bhbirini etkilemekte ve bunlar arasmdaki kardkh ihkinin niteliini hem nesne, hem de zne belirlemektedir. Bu
iliki konusundaki en temel ey, znenin kendisinin, belirli snr
lar iinde, koullar, durumu, kendi etkinhini belhleyen etken
leri yaratmasdr.
"Felsefe tarihinin felsefesi" znel ile nesnelin, bireysel ile
toplumsaln, zgrlk ile zorunluluun diyalektiini btnyle
bir yana atmaktadr. Nesnehn zneli, toplumsaln bireyseli, zo
runluluun zgrl nasl zenginletirdiini gremez. Bu du
rumda, ancak znenin kendi etkinhinin d koullarmn optimal
i bamszln salamas durumunda, yaratc etkinlik olana
na izin verilmi olur. zne, "gerekli basks"mn stesinden
gelmeh, onun stne kmal ve onu devred brakmaldr.
Bylece, sekin filozofun iinde alt gncel tarihsel kouUar,
hibir olumlu anlama yahut onu esinlendhebdecek etkiye sahip
deilmi gibi ele alnr. Felsefe, ancak bunlarn, yadsmmasyla
harekete geirUebilh. Byk felsefi retileri biimlendiren gn
cel koullarm zmlenmesine bu tek yanl yaklam, btnyle
apak olan insani znelliin znelci yorumunun bh sonucudur.
dealizmin epistemolojik kklerini ortaya koyan Lenin tek
yanllktan, katlktan, znelcilikten ve znelci krlkten sz
eder. Kendi doas gerei soyut oldumdan her kuramsal dn
cede biimsel olarak var olan bu darlk, kukusuz, idealist filozo
fun kiiliini de karakterize eder. Felsefi bireysellie idealiste
298

tapnma idealist felsefenin bir takm zgl geliim zelliklerini


ve zellikle de, onun, nesnel gereklii ve bunm bilimsel yansmasm toptan gz ard etmeye alan trlerini yanstr ve ayn
zamanda da mulaklatrr. Ama, yanl bir biimde genelde fel
sefeye balanan idealist felsefenin bu zellikleri, yalnzca filozo
fun bireyselliinden deil, toplumsal koullardan, belli snflarm
ve toplumsal gruplarm, tarihsel smrllklar nedeniyle uygun bh
bilimsel anlatma kavuamayan kar ve gereksinimlermden kaynaklanu.
Belli bir grler sistemini kuramsal olarak gelitiren top
lumsal b h kiilik olarak filozofun bheyselliine, bireysel gehimin yan sra toplumsal geliim de neden olur. Kukusuz bu,
bireyselliin ikincil nem tadm sylemek anlamma gelmez.
nsan, kendi bireyselliinin kendi zne ait olmas bakmndan,
bir aatan, bir kayadan ve baka eylerden aynhr.
Bireysel filozofun, baka herkesten ok daha byk lde,
belli toplumsal gereksinimleri dile getirmesi olgusu bile onun
zgnln, yani kendi bireysel var oluuna damgasn vuran
eyden daha ounu dile getirme yeteneini tantlar. Francis
Bacon'm ekolclere kar, yerleik otoriteye genel olarak otori
teye tapmmaya kar savam; bilimlerin yalnzca bir sisteme
sahip olduu ve bu sistemin de her zaman demokrasi olup, de
mokrasi olarak kalaca inanc, b h yazara ne tapnlabileceine,
ne de onun dlanabileceine ilikin yommu, yeni domakta olan
kapitlizm amm gereksinimlerini yorumlamakta ve temellendirmekte, onun yaratc zgnln en dolaysz biimde karak
terize etmektedir. Bacon'm, adalarndan ounun ancak kaba
hadaryla bilincmde olduu dnceleri inandrc biimde dile
getirmesi ve felsefi olarak gelimesi (bu nokta vurgulanmaldr,
nk byk bir filozof, kendi amn yalnzca szcs olarak
almamaz), onun yaratc bireysellimin toplumsal ieriine do
rudan iaret etmektedir. Baka bir sonuca varmak, yani Bacon'm
dncelerini basit biimde, onun bireyselliine -bu bireysellii
299

o an toplumsal bir fenomeni olarak almak yerine- balamak


filozofun kendisinin de yerinde olarak belirttii gibi, kendi akl
yrtme am kendi dmda ren rmcekler gibi davranan s
zmona aklc skolastikler gibi davranmak olacaktr. Yalnzca
gndelik bilincin deil, egemen ideolojinin de nyarglarna
kar kabilmek iin, olaanst bireysellik ve am bilgisi ge
rekmitir.
Byk tarihsel kiilik, byk lde, kendi tarihsel kazanm
laryla temsil edilh. Onun asmdan asl nemli olan ey, olaan
st yetenek, enerji ve abasn nereye ayrddr. Freud'un, en
sadk taraftarlarmm bile teslim etmek zorunda kald en byk
hatas, insanm yaratclnm (toplumsal ierii de dahil) ieri
ini, insann kiiliinde ikm olduuna inand bilinaltmdaki
psikolojik karmaalardan karsama abasdr. Bu abanm bounal, Freud'un tek yanlln "psikolojik derinlik" biimmde,
bilinaltmm psikanalitik yorumlanmas vb. biiminde aklamaya
alan, znel felsefe tarihi yorumcular tarafmdan pek arahm
deildir. Ama ih, felsefe ve toplumbilimin Freudcu yorumunun
temel metodolojik yanlgs, yalm biimde, onun tek yanhimda
deil, toplumsal'n zgl doasm onun yadsmasnda, toplum
sal' bireysel'e ve bheysel'i de bilinaltma, kiisel olmayana ide
alist, akldc bir tarzda indirgemesmde yatmaktadr. Freud'un
retisini kltrel evrenin psikolojik bir zmlemesiyle ta
mamlayan yeni-Freudculuk ne Freudculuktaki bu zayf noktanm,
ne de bireyselin toplumsalla metafiziksel biimde kar karya
getirilmesinin stesinden gelebilmith; nk o, toplumsal', in
san kiiliini bozan b h etmen olarak yorumlamaktadr.
Bheysel ile toplumsal bilin arasndaki farkllk, ampirik
bakmdan apak bir olgudur, ama bu, ancak u diyalektik birlim bilimsel adan aratrlmasyla doru olarak anlalabilir.
Bireysel bilin karakter bakmndan toplumsaldr, toplumsal bi
lin de, msan bireylermin zihlerinde yaamaktadr ve toplumsal
olan tm eyler gibi, bu bheylerin etkileiminin bir rndr.
300

Kahraman ile ymlar kurammm tarihsel-felsefi eitlemelerinin


savunucular, sradan "ortalama" bheym bilmcinin toplumsal, ya
da 6ath.toplumbiUmcilerm imdilerdeki nitelemesi gibi, "kitle
sel" bh- karaktere sahip olduunu genellikle onamaktadrlar, ama
sekin kiiliin bilincinin "kiisellememi kitlelerin" bihncinden
-kesinlikle, bunun toplumsal bince taban tabana zt olmas ne
deniyle- farkl olduunu savunmaktadrlar. Ne var ki, toplumsal
bilmcin temel karakteristii, onun kitlesel karaten ya da kiisel
olmay deil, bilimde, felsefede, sanatta vb. aranmas gereken
tinsel ieriinin ok ynl zenginliidir. Toplumsal bilincin,
gerekten, hi de kiisel olmayan b h karakter deil, kitlesel bir
karakter tayan gndelik bilinle kantnlmas "sekinci" kura
mm gnmzdeki savunucular adma apak b k hatadr; byk
tarihsel kiim, kendisinm dile getkip, kendi etkinlii ile zenginletkdii ala ve kltrel kaltla ksr biimde kar karya
getkihnesine kamlmazlkla yol aan bk hatadu.
Tarihsel-felsefi znelcilik, kendi dorudan ereklerine karm,
parlak filozoflarm nemmi azaitmaktadu:, nk bkikmi tarih
sel deneyh ve kendi ncelleri ile adalarmm entellektel kazanralann bu filozoflarm yaratc bkeyselliinden dlamakta
dr. Byk dnrn kendi a stndeki bk konuma idealiste
"ykseltilmesi", tarihsel evre konusunda tmyle ayrmsz bir
anlaya; onm ikin i elikilerini, smf savamm ve toplumsal
geliimin yasalarca ynetilen eimlerini alglayamamaya dayanu. Gnmzde konformizm dmda kalma bayram dalgalan
dran bu idealist anlay (szmona kendi szcs olarak sekin
dnrle birlikte), tmyle beklenmedik bir biimde, kurgusal
ykmszlnn bk gsterisi olan geleneksel felsefi konfor
mizm durumuna dnmektedk.
Jean-Paul Sartre, tarihsel maddecim "tarihin onanabilecek
biricc yorumlanmas"' olduunu teslim etmekle bklkte, yine

' J. P. Sartre, Critique de la raison dialectique, Paris 1960, s. 24.


301

de, neden bir bakasmm deil de tikel bir bireyin sekin bir ta
rihsel kiilik durumuna geldimi aklamad iin Marksistleri
kmamaktadu-. "Valery, entellektel b h kk burjuvadr, bunda
kuku yok. Ama her entellektel b h kk burjuva bir Valery
deildir. ada Marksizmin neuristik (bulgusal) a bu iki
tmcede yatmaktadr. Marksizm, tarihteki belli b h anda, belli b h
snf ve belli b h toplum iinde bir kiilii ve onun rnn re
ten sreci kavramak iin gerek duyulan ara balantlar dizisinden
yoksundur. Valery'yi bir kk burjuva ve onun almasm da
idealist diye niteleyerek, Marksizm, bunlarm gerisinde, koyduu
ey dmda hi bir ey bulamamaktadr. Marksizm, bu a ne
deniyle, yalnzca rastlantmm etkisi olarak tanmlad tikeli b h
yana brakarak sona ermektedh."'
Bana yle geliyor ki, Sartre, tarihin maddeci yorumunun g
revlerini ve konusunu ve genel olarak da kuramsal toplum bili
min snrlarn btnyle yanl deerlendirmektedir. Tarihsel
maddecilik toplumsal formasyonlarn en genel gelime yasala
rn, toplumsal ilikilerin btnn, yani tarihsel olarak belir
lenmi toplumsal b h organizma olarak toplumu, toplumsal b i lincm toplumsal varlkla, ekonomik temelin styapyla, vb. ili
kisini inceler. Bu inceleme, sekin kiilerin tarih sahnesine k
masn btnyle aklar, ama neden tikel bir bireyin byk bir
ozan, filozof, bilimadam yahut baka b h ey olduunu kukusuz
aklamaya kalkmaz. Bu zel bir grevdir ve bunu ele almak
iin, tarihsel maddecilik ilkelerini, elde yeterli tarihsel veri
varsa, bu tikel sorunu zecek olan tarihsel, biyografik ve psiko
lojik b h incelemeye uygulamak gerekir.
Sartre'n savlarna karn, tarihsel maddecilik, kendisini
farkl bireylerin biyografilerinin kuramsal bir incelemesine dn
drecek biimde tamamlama gerei gstermez. Marx, Louis
Bonaparte'm kar devrimci darbesinin nedenlerini incelerken.

' J. P. Sartre, agy., s. 44.


302

tarihsel maddecii, bu darbeye yol aan tikel koullarm zm lenmesine uygular ve Louis Bonaparte'm, toplumsal konumu, ki
isel nitelikleri, 1848-1851 arasmda Fransa'da smf savammm
zgl zellikleri ve tarihsel gelenek sonucunda, bu olaylarda ne
den belli bal tarihsel bir kii olarak ortaya ktn aklar.
Sartre'm kendisi de Marx'm Louis Bonaparte'm 18. Brumaire\
yaptm, belli tarihsel kiilerin yazgsmn maddeci adan mceleniinm parlak bir rnei olarak anar; ama onun, tarUsel mad
deciliin Freudcu psikanalizle, amphik burjuva toplumbilimiyle
ve benzerleriyle tamamlanmas gerektii yolundaki nerismin hi
b h anlam yoktur, nk bizzat bu alma, Marx ve Engels'in
br almalar gibi, tarihsel maddeciliin toplumsal-tarihsel
srecin yalnzca global b h nitelemesini vermekle kalmayp, ayn
zamanda, uzmanlam tarihsel, biyografik ve toplumsal-psikolojik aratrmalarda b h metod olarak uygulandmda, tikel ve
benzeri toplumsal fenomenlerin gerekten bilimsel b h aklama
sm da saladmm ak b h tantm olumrmaktadr.
Belli b h bheyin, szgelimi, b h Alman kylsnn olu olan
Johann Gottiieb Fichte'nm neden byk b h filozof olduunu bi
limsel felsefe tarihi de kesin biimde aklamaya kalkmaz.
Onun retisini felsefi bilginin geliimmde belli bir aama ola
rak, toplumsal b h fenomen olarak inceler. Kukusuz bu, zel bi
yografik aratumay, Fichte'nin zel biyografik b h incelemesini
yapma olanam ve zorunluluunu engellemez; byle bir ince
leme, Fichte'nm grleri, retisinm kimi zellikleri ve sunulu
biimi konusunda bize herhalde daha iyi bir fikh verecektir, an
cak yine de bu, onun retisinin bilimsel olarak anlalmas ba
kmndan, ilke olarak, esasl b h fark oluturamaz.
yleyse, yalnzca tarihsel maddecilik, Marksist-Leninist ta
rihsel-felsefi bilim, idealizmin bulandrd tarihsel kiilik soru
nunu ve bu ok genel sorunun ynlerinden bhisi olan byk fi
lozoflar somnunu doru bir biimde koyar ve zmler.

303

2. FELSEFEDEK EVRELER VE TOPLUMSALEKONOMK EVRELER


Bu blmn daha nceki kesimmde, tarihsel-felsefi srecin
znelci yorumunun zmszln gsterdik. Kimi burjuva
filozof ve felsefe tarihilerinm de bu yoruma kar ktn bertmek gerekir. nk onlar da, felsefeyi sekin bir bireyin en
tellektel z anlatm olarak sunmanm bu sorunun toplumsal an
lam ve neminden ounu gtrdn anlamlardr. arazm
aka gsterdii gibi, felsefe ideolojik ve pohtik savama etkin
biimde katlmaktadr. Burjuva toplumbilimcilerinin aratnnalan bu olguyu domiuyor ve maddeci tarih grn onamaktan
uzak olan b h ok aratrmacmm da, felsefeyi gncel tarihsel s
re balam iinde inceleme gereini az ok onamas aurtc
gelmiyor.' Ama felsefe tarihine bu "balamsal" ya da "kltreltarihsel" yaklam iyice bilinen (ve tmyle de iflas etmi olan)
"etkenler kuranu"nm eitlerinden genellikle biridh:. br klt
rel fenomenlerden yalanarak felsefenin incelenemeyeceini
anlayan ve bunlar arasmdaki etkileimi izlemeye alan burjuva
dnrler, yine de, toplumsal gelimenin ekonomik ieriini
gz ard etmeye devam etmilerdir. Onlar, belirU felsefi gr
lere yol aan "entellektel hava"dan ve "tarihsel durum"dan sz
ediyor, bylelikle, tarihsel koullan zihinsel durumlar, tinsel
gerekler, doyumsuzluk duygusu, vb. gibi yorumluyorlar. Ama
felsefeyi toplumun pratik yaammn bir blm, toplumsal-eko
nomik srecm bir blm olarak almak, felsefi dnceler ile
1 rnein yeni Thomas Johannes Hirschberger yle yazyor; "Tin biliminin her
temsilcisi kendi amn bir ocuudur, onun snrlan tesine geemez ve bu yz
den de, balangtaki felsefi konumlar ve deer anlaylar bakmndan her zaman
bundan hareket eder, ama bu olgunun tmyle bilincinde dc olmayabilir." (J,
Hirschberger, Oeschictate der Pbilosophie, Bd. I, s. 2) Hirschberger, kendi
sine doast bir filozof, iarihst bir anlamla ve hakikatle donanm "ncesizsonrasz bir felsefe"nin yaratcs gibi gzken Aquino'lu Thomas'a kar, bu tarih
sel yaklam kukusuz taknmaz. Ama Hirschberger, retileri tarih tarafndan ko
ullandrlm ve bu yzden de smrl olarak grlen Thomas topluluk dndaki
filozoflar incelerken, kolaylkla bu tarihsel yntemi uygular.
304

toplumsal retimin geliimi, bmun toplumsal sonulan, egemen


toplumsal ilikiler ve smf savanu arasmdaki balanty ara trmak, ite btn bunlar, burjuva dnre, bilimsel felsefe an
laymm kabalatmimas gibi geliyor; nk, kendisinm esas
olarak ilgilendii yabancam, idealist tarzda felsefe yapmada
herhangi reel bk toplumsal ierik grememektedir. "Bir a ya
hut bir ulusu anlamak iin onun felsefesini anlamahyz ve onun
felsefesini anlamak iin de, bir lde, kendimiz filozof olmal
yz. Burada karlkl b h nedensellik vardr: nsanlann yaam
koullar, onlarm felsefesini az ok belirlemek durumundadr,
ama tersine, onlarm felsefesi de onlarm koullarm az ok belirlemektedh."'
Russell, tarihsel b h evreyi, kendisine gre, ksmen bu evreyi
belhleyen ve ksmen de onun tarafmdan belirlenen binle, bu
evre'nin bilmciyle yarglamay yelemektedir. Ama tarihsel bh
evrede felsefenin belirledii ne vardr? Felsefede, tarihsel evre'
nin belhledii nedir? Russell'in ileri srd karkl nedensel
lik kavranu, u apak nedenden tr, bu sorulara bir yamt ve
rememektedir: nk, karlkl etkileen yanlarn kendileri,
nemli lde etkileimm rndrler. Sonuta, yapmarmz ge
reken ey, felsefeyi dorudan etkileyen koullara indhgenemeyecek olan bu etkileimin temelini incelemekth.
Felsefenm geliimine bu bemsel yaklamm zayfl, felse
fenin toplumsal yaam zerindeki etkisini vurgulamak abasmda
yatmyor. Felsefe, insanm tinsel yaammn b h biimidh ve ku
kusuz, toplumsal varhk zerinde b h etkisi vardu. Ama bu ada
burjuva dnr, Marksizmin gelithdii bilimsel toplumsal var
lk kavramndan yoksundur ve sonu olarak, felsefenin toplumsal
yaam zerindeki etkisinin toplum konusunda syledikleriyle,
toplumsal ieriiyle koullandn anlayamaz. Hegel'm dn
cede kavranan a olarak, a bilinci olarak felsefeyi tammlamas Russell'in "gereki" kavraymdan ok daha derindir,
' B. Russell. Ba Felsefesinin Tarihi, s. 11.
305

nk ilke olarak, ksmi belirlem gibi belli belirsiz bir dn


ceyi dlamaktadn.
Hegel, bir idealist olduundan, felsefede, tarihsel olarak
belirlenmi toplumsal gerekliin tikel bir yansmasm grmeyi
reddeder. Ama olgulara birinc nem veren b h felsefe tarihisi
olarak, felsefi retiler ile tarsel koullar arasndaki bhlii s
rekli kefetmeye alr; ancak yine de, muak idealizm asm
dan felsefe, tarihsel am temel ieriidir, yani zaman bakmn
dan deilse bile, nem bakmmdan birinci srada yer alr.
Tarihik ile idealizmin bu elikiU beimi, ya da tarihsel sre
cin idealist yorumu, bu srecin ikin biimde gelien mantiksalontolojik bir kavrama indhgenmesi, varhk ile dncenin zde
liini hareket noktas olarak aJan Hegelci tmmantclk siste
minde kammazd.
Byle olsa be, Hegel'm diyalektii, kendisini srekli olarak
tarihsel olgular gz nne almaya ve felsefi sistemleri, yaln bi
imde saf mutlak dimcenin kendi deviniminm bir sonucu ola
rak deil, toplumsal yaamdaki kkl deiikliklerin zomnlu
entellektel bir anlam olarak grmeye zorluyordu. Bu deiik
likler, yeri geldiinde, an tinindeki, ya da "halklarn
tini"ndeki
deiikliklere balamyordu. mein Sofistleri,
Sokrates'i ve Aydmlanma felsefesirti Hegel bu konumlardan ele
almaktayd.
Stoacln ve Epikrosculuuu ve Roma kukuculuunun
tarihsel kaynaklarm ele alan Hegel, farkllklarma karn tm bu
retilerin b h ve ayn eilimi -"kendinde tini, gereklik iinde
sunulan her eye gisiz klma"' abasn- de gethdiini belirtir.
Ama bu eilim nereden geliyor. Felsefenin kendi geliiminden
mi, yoksa toplum yapsndaki deiikliklerden mi kaynaklanyor?
Bildiimiz gibi, Hegel bu sonuncu sonucu onama eimindedh.
Roma mparatorluu'nun kne iaret ederek, bunu canl bir
organizmanm rmesiyle karlatrur: "Devlet organizmas zel
1 G. W. F. Hegel. Samtliche Werke, Bd. II, .s. 408.
306

bireylerin atomlanna aynimt. Roma yaam yle bir geide


gelmiti ki, bir yanda yce erkin soyut evrensellii ve yazg, te
yanda bireysel soyurtama, kiilik vard; bunun anlam da, kendisi
iinde, bireyin, dirimsellii nedeniyle, sonuna dek gtrlm
bireysellii nedeniyle deil, soyut bir b-ey olarak bir eye varmasdr,"' Kimi insanlar kendilerini btnyle duyusal zevklere,
kimileri de iddet, sinsilik ve kumazbk yoluyla servet ve mevkii
elde etmeye veriyorlar, baka kimileri ise, pratik etkinlikten fel
sefi speklasyon alanma ekiliyordu. Ama onlar bile, entellektel
zlemlerinin ycelii bakunmdan, aym toplumsal fenomeni
-"saf dnce olarak, dnce kendi kendisini aratu-masmm z
nesi durumuna geldii, kendi kendisiyle uzlat ve tmyle so
yut olduu..."2 iin, bu tikel toplumun paralanmasm- dile ge
tiriyordu.
Hegel burada, felsefe tarihi zerme konferanslarnn baka
bir ok blmlerinde olduu gibi, -balca ereini gerekhin
zinsel bilgisinde deil de, ataraksiyoya (sarsmazha) ulamasmda gren- klasik bheyselcilik felsefesi zerine yalnzca bh
yargya varmakla kalmaz, ayn zamanda, dncenin kendismi
dncenin konusu yapan speklatif dnce biiminin zm
szln de dile getirh. Ama, bir anlamda, Hegel'in kendi fel
sefesi de byleydi; ancak u -keshikle nemli- farkla ki, Hegel
dnceyi, mantksal sreci mutlak varla dntryor ve hem
dnce, hem de varlkta ikin olan gelime yasalarn, bu salt
speklatif zdelii izleyerek alglyordu.
Hegel unu ileri srer: "Bu yzden, felsefenm bu tikel bi
imi, onu ortaya kartan insanlarm tikel biimiyle, onlarn dev
let sistemiyle ve hkmet biimiyle, onlarn ahlakyla, toplumsal
yaamyla, yetenek, huy ve yaam grleriyle, sanat ve bilim
alanmdaki ahma ve zlemleriyle, dinleriyle, askersel yazgan
ve d ilikileriyle, bu tikel ilkenin kendi gcn ortaya koyduu
' Agy., s. 407-8.
2 Agy.. s. 409-

307

devletlerin kyle ve daha yksek b h ilkenin doup, gelitii


yeni devletlerin domasyla ve etkinliiyle zamandatr."'
Hegel'in, belli b h felsefenin, belli b h tarihsel evre'nin bylesine
belhli zellikleriyle zamandahmdan sz etmesi olduka nem
lidh. Belli b h felsefenin ait olduu tarihsel evre'nin kendi zgl
ieriinin, bu felsefenm kendismden karlmayacam anlam
gzkmektedh. Ama, yaratc etkinlii yme speklatif dnce
olan "Mutlak tin"in yabanclam alan gibi gzken "sivil toplum"un, doas gerei tzsz olan felsefeyi belhleyemeyeceine
daha da byk lde inanyordu. Zamanda varolu b h tr ta
rihsel koutluk olup, Hegel, bunun temelini "am tmi", "halk
larn tini" ve sonuta, en yksek anlatm yine felsefe olan
"Mutlak Tm"de aramaktadr. Felsefenin geliimi "Mutlak Tin"m
ikin kendmi bilme srecidh ve Marks'n da yermde olarak be
lirttii gibi, Hegel, kendi felsefesmi mutlak kendmi bilmenin so nul yetkmletirilmesi olarak grrken, kendisini bu srecin z
nesi, yani, "Muak Tin"in kendisi olarak grmemesi bakmmdan
tutarl deildh. 2
Hegel, toplumun gelimesinde felsefenin roln deerlen
dirirken de ayn lde tutarszdr. Dnceyi, tikel olarak da
felsefi (otantik) biimiyle, tmyle gl varsayan Hegel, yme
de felsefeye, zamanda tarihsel evre'nm zgl bir epifenomeni
gibi davranr, ancak; onun bu yabanclamay gidermesi l
snde, felsefe iindeki uygun anlatmm bulabilir. Ama bu du
rumda felsefe, doallkla, bu evreyi oluturan tinsel gizilglerden bhisi olamaz; nk her zaman daha somadan ortaya kar.
"Felsefe, gri zerine kendi gri boyasn vurmaya baladnda,"
der Hegel, "bu, belli b h yaam biiminm yam aldn ve felse
fenin, gri zerine vurduu grisiyle, onu genlethemeyecemi
olsa olsa, anlayabildiini gsterir; Minerva'nn baykuu alacaka-

1 Agy., Bd. 17, s. 8 4 .


2 K. Marx ve F. Engels, Kutsal Aile, s. 115.

ranlk basmadan kanatlann amaz."' Hegel'in tm sisteminden


kamlmaz bir biimde kan bu sonu, felsefenin yeni bir top
lumsal yapya giden yolu aydnlattm ve onun geliiminde
dorudan bir rol oynadm gsteren kendi felsefi aratrmalar
tarafmdan da sk sk rtlmektedir. Ama Hegel, somut tarih
sel-felsefi aratrmadan kard sonular kuramsal ilkeler ola
rak formle etmez. Bunun bi nedeni; 19. yzyl balarmn bir
burjuva dnr olarak Hegel'in, yaplan bilinh toplumsal re
form abalarma aldrmadan ve hatta, kendine gre, bunlara kar
m btn inancm Almanya'y kapitalist retim srecine eken
toplumun kendiliinden gelimesme balamasdr; nk
Hegel'in gznde bu abalarm ou, (grn ne olursa olsun)
nesnel olarak akla yatkm b h srece, yani dnya tarihmm temel
amacm gerekletiren toplumsal gelime srecine 2mel biimde
b h mdahale gibi gzkyordu.
Hegel felsefesmin Feuerbach tarafmdan eletirisi; felsefenm
gelimesinin speklatif idealist biimde anlahnasmn, felsefenin
kendi amm reel istemlerini zgl biimde dile gethdiine ihkin tarihsel grle kammaz olarak ataca bilincini de de
getirh. Feuerbach, Hegel'in tm mantklm reddederek, fel
sefenin dnceden deil, duygudan kaynaklandm ve filo
zofun, gncel b h insani varlk olarak, ancak, kendisi gibi baka
insanlarla, belhli b h tarihsel evre'nin insanlaryla birlikte duyup,
deneyim kazand iin dndn ileri sreif.
Feuerbach'm anhopolojik maddeciliinin darl, insan z
nn, toplumsal ilikilerin tarihsel bakmdan belhlenmi bir b
tnl biiminde anlalmas olanan egelliyordu. Yine de
Feuerbach, burjuva demokrat olarak felsefede yer alan deiik
liklerin zamamn istemlerini yansttm ve bu istemlerin, zel
likle bunalm dnemlerinde, derinden elikili olduunu tam
olarak anlyordu. yle yazyordu: "Kimileri eskiyi korumak ve
yeniyi darda tatmak gerektimi, kimileri de yeniyi gerekle1 G. w. F. Hegel, Saratlichc Werke. Bd. 7, s. 36-7.
309

tirmek gerektiini sylyorlar. Ama ancak yeniyi gerekletirme


isteidir ki, toplumsal ilerlemenin reel istemlerini uygun biimde
dile getirebilir."' Eskiyi koruma abalarna gelince, bunlar, ta
rihi soyut hmanizm asndan gren Feuerbach'a yalnzca yap
mack ve zorlama gelir, ama bu abalarn toplumun belli, ol duka belhli smflan tarafmdan yapldm gremez. Gerekten,
1848 Devrimi srasmda Feuerbach, kart toplumsal glerin k
kenleri konusunda daha somut bir fikir edinmeye alr.
"Tarihte yeni b h evre nerde balar?" diye sorar. Her nerede ezi
len kitleler ya da ounluk, b h ulusun yahut b h kastm ayrunc
bencillime kar kendi tmyle meru bencilliini ileri sr
yorsa orada; her nerede halktan snflar ya da btn uluslar patrisyen azmlm kibhli azametmi yenerek, proletaryanm sefil du
rumundan tarihsel onurun na kyorlarsa, ite orada yeni b h
evre balar. yleyse, msanlm imdi ezilen ounluunun ben
cillii de kendi hakkm savunmaldr, savunacaktr ve tarihte de
yeni b h evre aacaktr.
Tarihin maddeci anlaynn bu tohumlar Feuerbach'm
retisinde gelimemi durumdayd. Felsefesini, insanlm ezilen
ounluunun "bencillii"nin ideolojik anlatm olarak gr
yordu; bu ounlua, burjuva demokratik devrimin b h ideologu
olarak, burjuvazi de katyordu, nk burjuvazi egemen feodal
glere kar savamaktayd. Burjuva-demokratik yanlglar, ta
rihin idealiste aklanmas ve onun (Feuerbach'm) zgrln
hemen hemen ba dman sayd dine kar antifeodal savam
zlemi -ite, btn bunlar, Feuerbach iin, evre'nin tarihsel ba
kmdan somut, toplumsal-ekonomik, politik ieriiyle, elikile
rini giderek kavramaya balad kapitalist formasyonun geli mesiyle ve snf savamyla felsefenin bhliini anlamay ola
naksz klyordu.
D doann olduu kadar, insanm kendi doasnn da dn
me uratlmas retici glerin geliimi retisi, snfl topLudvvig Feuerbach, Samtliche Werke, Bd. 9, Leipzig 1851, s. 398.
310

lumda, toplumsal ilerlemenin uzlamaz elikilerinin zmlen


mesi; toplumsal-ekonomik formasyonlar, smf savam ve top
lumsal devrimler kuram; retim ilikilerinin politik, hukuksal ve
ideolojik st yapsnn incelenmesi; maddesel ve tinsel retim
arasmdaki zorunlu bamtmm ve genel olarak toplumsal srecm
zgl yasalarmm bilimsel biimde anlalmas -felsefenin top
lumsal rolne ilikin bilimsel anlaym asl kuramsal temeh ite
bunlardr. O halde, yalnzca tarihsel maddecilik felsefi bilginin
kendi kendisini yarattma ilikin bo inanc yerle bir edebilir,
felsefenin geliimini toplumun yasalarla ynetilen gelime sreci
ime sokar; Engels'in de dedii gibi, "filozoflar, sanld gibi,
hi de yalnzca saf mantk gcyle hareket etmiyorlard. Tersine,
onlan ne karan ey, gerekte, doabilimin ve sanayinin gl
ve giderek daha hzl biimde trmanan ilerlemesiydi."'
Tek bir felsefe bile salt kendi basma, salt filozofun yazd
eylere dayanlarak anlalamaz. Tarihsel-felsefi mceleme, her
eyden nce, felsefeyi am bilinci, evrensel bilin olarak anla
mal; onun toplumsal zelliklerini, -daha soraki toplumsal ge
lime srasmda, kendilerim douran tarihsel koullardan aynlan
ve felsefi gelenem bir esi, yeni felsefi retilerm zelhi
olan- zgl sorunlarn aa karmaldr. Bu sorunlar, byle
likle, kendilerini douran evre'den bamsz yeni bir yorum ka
zanrlar. Felsefe (tpk sanat ve genelde kltrel kalt gibi), ken
disini oluturan evre'nin smrlan tesinde de belli b h nemi ve
etkiyi korur; bu ise, onun tarihsel evre'den bamsz olduuna
ilikin idealist yanlgy yaratr. Ama felsefenin toplumsal ieri
ini, bilmeye ynelik nemini ve ayrca, toplumun ileriye doru
geliimi iindeki evre'lerin tarihsel sreklihiru zmlemeye
balar balamaz, bu yanlg hemen ortadan kalkar.
Hobbes, Spinoza, Locke ve Rousseau'nun nerdii doa ya
sas kuramlar, Aydmlanmaclann ileri srd akl yasas, ay
dnlk kazanm zkar dncesi. Kantin "iyi niyef'i, insann
1 K. Markx ve F. Engels, Seme Yaptlar, ciltlik, C. III, s. 347-8.
311

z olarak zgrlk retisi, insan soyunun birliine ilikin felsefi-antropolojik anlay, maddeci doa sistemleri, maddenin zdevinimi kavram, yaradancLk ve Tam- tanmazlk, mekaniki
lik, aklcdk bilme ve eticilenime ilikin duyumcu doktrini, var
olan her eyin yasalarla ynetilen doas dncesi, geUmenrn
evrenselhi retisi, toplumsal ilerleme dnesi -yer am bu
eidi felsefi sorunlannm tm; ancak, kapitalist retim tarzrun
douu ve gehmesiyle ortaya kan, muazzam lde hzlanm
retici glerin, bilim ve kltrn ilerlemesinin evrensel b h an
latm olarak, doru biimde anlaabihr.
Marx, kendi grleri yeni yeni biimlenmekteyken bile
yle diyordu: "... filozoflar, mantar gibi topraktan fktrmazlar,
kendi alarmm ve kendi halklarmn rndrler; onlarm en
ince ve en deerli, gzle grlmeyen zsular felsefi dnceler
durumunda dolarlar. erin elleriyle demiryollarm ina etti
ren bu ayn tin. filozoflarm beyninde de felsefi sistemleri kurar.
Felsefe; insan beyninin, insann midesinde olmay nedeniyle,
insanm dnda olmasmdan daha ok dnyann dmda deil
dir..."' Marx, felsefenin toplumsal ilikiler btnlyle bhliini
vurgular. Kimi insanlann demiryollarm ina etmesi, kimilerinin
felsefi sistemler yaratmas, kimilerinin de doa yasalarm
bulmas, vb. sonucunu douran toplumsal iblmnn kendi en
tam anlatmn ilerici snflarn felsefi retilerinde bulan top lumsal-tarihsel srecin diyalektik birliini glgelemesine izin ve
rilmemelidir. Marks, bu nedenledir ki, unlar syler: felsefe,
"kendi ann tinsel zetidir", "kltrn yaayan ruhudur."^
Byk felsefeler, dnya tarihindeki r ac olaylardr. Ve
bunlar, yalnzca, insanhm entellektel gehimindeki evreler ol
duklar im evresel olaylar deildirler. Buarm herbiri, yeni ev1 K. Marx ve F. Engels, Din zerine, 1962, s. 30-1,
2 Agy. Marx'n bu aklamalan, 1842'nin ortaianna dek, yani onun bilimsel sosya
lizm kuramn henz yaratmam olduu zamanlara dek gider. Bizce bunlar, yine
de, sekin felsefi retilerin r ac neminin derin lde doru bir niteleme
sini vermektedirler.
312

re'nin domasna ve gelimesine kada yapan gl birer tinsel


kuvvettir. Bu retiler tarihsel evre'nin gereklerini, onun, ken
dine kar duran gemi ve o gnk glerle savamn, en
tellektel, ahlaksal ve toplumsal ideani ortaya koyar, aklar ve
temehendirirler. nsanlm zorunlu gehme aamalarm oluturan
eitli tarihsel evreler arasmdaki yasal bam, felsefenin gehimiyle, tinsel alanda yeniden retilmektedir. Her tarihsel evre'nm
maddesel ve tinsel retim alanmdaki kazanmlar ile toplumsalpolitik ilerleme, yahzca, ekonomik gelimenin sreklihi saye
sinde deil, ayn zamanda, -felsefenm ok byk b h rol oyna
d- topumun tinsel geliimi yoluyla da, daha somaki tarihsel
evreler tarandan devralmmtr.
Her evre'nin tarihsel bakmdan geici toplumsal sorunlar
geici olmayan zlemleri dile getirir. Ve byk bir felsefi reti,
bu zlemleri de gethdii lde, kendi amn snrlan tesine
geer ve insanlm tinsel kaltmn bir paras olur. nceki felsefi
gelimenin tin aamalannm her yeni kuaa ayn anda sunul
duu felsefe tarihmde, eitli evrelerin dnrlerinin sanki a
da dnrletmicesine karlatklan biricik entellektel alanla
kar karya kalrz. ncellerimize sorular sorabilhiz ve bu so
rulara, her ne kadar kendimiz yant verme durumunda isek de,
gemiin felsefi retileri bizim ada sorunlar zmemize
yardmc olur. Felsefenm, "kaldrlan", yani olumsuzlanan, ama
ayn zamanda, daha souraki gelihn tarafmdan yeni b h biimde
de korunan evresel bilm olarak anlalmasm Hegel idealist a
dan mulak terimlerle akhyordu. Marx ve Engels'in retisinde
ise bu anlay toplumun farkl tarihsel tiplerinin (toplumsal-eko
nomik formasyonlar) gehimirn, toplumsal ilerleme ve tinsel
sreklilik yasalanmn kapitalist ve ondan nceki br uzlamaz
formasyonlardaki toplumsal ilikilerm smfsal nitehinin somut
tarihsel biimde aratnhnasnn yan sra, Hegel'in szn ettii,
felsefi idelerin uyumlu sreklilii olanam dlayan b h savam
olarak felsefi eimlerin arasmdaki savamn araturmas saye
sinde, bilimsel, maddeci b h temel kazand.
3J3

Evrensel bilin biimindeki Marksist-Leninist felsefe anla


y, belli bal felsefelerin kkeni ile toplumsal ieriini izler
ken, bu felsefenin nemini ve etkisini tikel bir evre erevesiyle
smrlama abas gstermez. Bu anlay, sonu olarak, felsefenin
tarihselliinin idealist-grececi yorumuna kkten kar kar; bu
yorum Oswald Spengler'in kltr felsefesinde ar biimde dile
gerUmektedir. Spengler unlar yazar: "Her felsefe, kendi ve
yalnzca kendi amm anlatmdr.... Fark, ryen ve rmeyen retiler arasmda deil, kendi alarm yaayan retiler Ue
asla lemeyecek olan retiler arasmdadu. Dncelerin lmez
lii bk yanlgdr; temel olan, burada nasU bir insamn dile geti
rildiidir. nsann bykl lsnde felsefe de daha doru
olur, tpk byk b h sanat yaptndaki isel hakikatm kendi tant
larn ve hatta kendi elerinin ekisizliini amas gibi."'
Doru ve yanl dncelerin iyice bhbirine kart bu ner
mede tarihselcilik kartma dnr; nk her evre, benzersiz
bir kltrel fenomenler karmaas olarak yorumlanr ve byle
likle, toplumun nceki ve sonraki geliiminden aynhr.
Spengler, kendi akldc kltr mitolojisini temellendirmek
iin, esas olarak bu znel idealist kanta dayanr. Doa yahnzca
khrel-tarsel bir imgedh, belli b h evre konusunda insanm
dorudan algUarmm birliidir. Tarih de ayn lde zneldir,
ama -doadan farkl olarak- "dnyanm yaayan varl"m insan
yaamyla belli b h uyuma sokmak istemi gereklethen "ihsel"
bh yapdu. yleyse, felsefi retilerin zgl doalln yitirme
lerine amamak gerekir, nk bunlar, sanat yaptlarym gibi
grlmektedh. Felsefenin toplumsal ierii, yaama akld
yaklam ruhuyla, nesnel hakikatin varln yalnzca felsefede
deil, ama metamahk ve doabiliminde de reddeden konumlar
dan yorumlanr. Spengler'e gre her evre, kendi evresinm snr
lar tesinde bilmeye ynelik hi bir deer tamayan -nk
bunlar, nesnel gerekliin bUinmesi ohnayp, tinsel yaamm ta' o. Spengler, Batnn k, C. I, N. Y s. 41.

314

rihsel bakmdan geici biimleridir- kendi matematiini, kendi


doabilimini yarar. Tarihte olan her ey yalnzca bir kezliktir,
ymelenemez, nk "zamanm bile nesnel b h gereklik ohnadn ortaya koymaktadr. Kesinkle aktr ki, tarihsel evre'ye ve
o evredeki kltre ilikin bylesi bk yorum, felsefenin kendi a
nn (ve, Spengler'in vurgulad gibi, "yalnzca kendi a
mn") anlatm olduu sav, felsefenin bilmeye ynelik neminin
toptan reddedilmesi demektir. Kltr ve gereklik fenomenleri
nin tarihsel bir grnts olma iddiasm tayan bu anlay, fel
sefenin gelimesini reddeder ve gemiin felsefi ve bimsel bilgismm (ve sanat yaptlarmn da) gnmz asmdan tad ne
me ikm ampkc olark saptanm gerei hi b k biimde aclamaz.
yleyse, felsefi sistemlere ncesiz-sonrasz hakikat olma
anlam veren kuramlar, gemiin byk felsefi retilerinde s
reen nem tayan herhangi bir enin varlm reddeden ku
ramlar kadar geersizdk. Felsefi retiler (genel her bilgi gibi)
ancak yeni nermelerle dorulandklar, gerekelendirdikleri,
gelitirilip zenginletirildikleri lde nemlerhi korurlar ve bu
da, kukusuz, yalnzca retilerin taraftarlar mm abasma deil,
en bata, onlarm yeni tarihsel gereksinimleri nasl de getirdilerine, nesnel gereklii nas yansttddarma, nesnel gerekliin
daha ok bilinmesine ve dnmne ne lde yardm ettikle
rine bahdu". yleyse, felsefenin evre binci olarak tanmlan
mas hem diyalektik, hem de metafizik biimde yorumlanabir.
Spengler'in evre bilinci yorumu yalnzca ideahst olmakla kalm
yor, ayn zamanda da metafiziktk.
1880-1890 mektuplannda Engels, tarihin maddeci anlay
nm, karanl (mahut) "ekonomik maddecilik"in yapt gibi,
yozlarilmasna kar kar. Lenin ve Plehanov, 1908'de kan
Bat Avnpa Felsefesinde Kapitalizmin Gereeklendirilmesi ba
lkl kitabnda ada zamanlarm felsefelerini kapitalist ekonommin gelimesinin st rtl bir sunumu olarak yorumlayan V.
Shulyatikov'u iddetle eletkmilerdir. V. Shulyatikov rnem
315

yle yazyordu: "Onun (felsefenin -T.O.) i grd felsefi te


rim ve formllerden her bhi... toplumsal smflaTi, gruplar, alt
gruplar ve onlarn ilikilerini gstermeye yarar." Tmsel ile
maddesel antezine ilikin felsefi reti, Shulyatikov'a gre, rgtleyici "st tabaka" ile i gren "alt tabaka" arasndaki kart
lktan baka b h eyi dile getirmez. Shulyatikov, Spinoza'mn
retisini "her eyi souran ve her eyi merkezilethen muzaffer
sermayenm arks" diye betimler, Shulyatikov'un bu ve baka
aklamalarm aktaran Lenin yle yazar: "Btn kitap, maddecUiin au yozlarilmasmn b h meidh.... Tarih iinde maddecihin bh karikatr."'
Shulyatikov'un maksatl savlarm b h yana brakr ve onun
anlaylannm kuramsal temellerini aratnrsak, toplumsal bilin
cin top7umsa/varlk tarafndan kouUandma ilikin temel mad
deci nermeyi onun anlayamadn grrz. Bu nermeyi ona
yan, ancak yanh yommlayan Shulyatikov, felsefenin toplumm
yalnzca ekonomik yapsm de gethdmi, doanm ve toplumun
bilinmesiyle hi ilgisi olmadm savunur. Felsefenm nesnel ieriinm bu biimde zayflatlmas, Spenglervari idealist b h hataya
yol amtr. Oysa felsefenin (genel olarak, baka her bgi bii
minde olduu gibi) ierii, byk lde, kendi aratrma ko
nusu tarafmdan belirlenir; bunun, uyarlanmas da, toplumsalekonomik gelimeleri yalnzca dolayh biimde yanstr."^
Aratrma konusu yalnzca toplumsal binten deil, top
lumsal varlktan da bamsz olan kuramsal doabim, yine de,
toplumsal-ekonomik sreleri yanstmaktadr; nk, bilim belli
toplumsal gereksinimleri dile getirh ve retimm gelimesi ile
-bunun temel salad- teknik aratrma aralar tarafmdan ha
rekete gehihr. Doabimin 17 ve 18. yzylardaki arpc ge1 V. i. Lenin, Toplu Yapar. C. 38, s. 502.
2 Marksist-Leninist bilme, toplumbiliminin ve bunun zel bir blm olarak da fel
sefe toplumbiliminin sistemli bir biimde ilenmesi bize gre, felsefenin toplumun
maddesel yaamyla ilikisine ilikin tek yanl, ar basit grn stesinden ge
linmesini gerektirir.
316

liimi, feodal retim tarzmdan kapitalist retim tarzma geii


yanstyordu. Bilimsel aratmna gereksinimi bile, yalnzca doa
nm var oluundan deil, toplumsal-tarihsel gelimeden doar. Ve
toplum ile doal bilimler arasmdaki bam da, bu bilimlerin in
celedii fenomenlerin zgl doasm b h yana atmak iin hibh
neden oluturmaz. Bilhnsel zmleme, mem Galileo'nun
retisinde, doal sreleri yanstan eyler ile toplumsal hareketi
yanstan eyleri birbirinden ayumaya her zaman olanak verir.
Kukusuz, evre bilinci kavram yahzca sekin felsefi retilere
deil, doa bilimine, sanata, vb. de uygulanabihr. Felsefenin
evre bilinci olarak tanmlanmas, onun kendi zgl zniteliini
stnde tauna iddiasn iermez; byk toplumsal-ekonomik
geUmelerle ve bihmsel bilginin kazanunlu-yla koulland l
de, onun tarihsel ieriini, nemini ortaya koymaya bakar.
Toplumsal-ekonomik formasyonlarm bhbirini izlemesine ve
bunlarn temel gelime aamalarma gre felsefe tarihinin
Marksist-Leninist tarzda dnemlere ayrlmas, felsefenin evre bi
linci (eski, feodal, burjuva, vb.) olarak bilimsel biimde kav
ranmas asmdan toplum bilimsel bir temel salar.
Engels, 18. yzyl Fransz Aydnlanma Hareketini
Fransa'daki felsefi b h devrim olarak, 1789'un ideolojik zerami
diye nitelemitir.' Engels, Almanya'daki felsefi devrimi de
Alman klasik felsefesi diye rteler. Evre bilinci biimindeki kla
sik felsefe nitelemeleri bunlardr. 1840-1860 sekin Rus mater
yalistlerinin retisinin devrimci-demokratik zne ilikin olarak
Lenin'in yapt tamm da ayn derin anlam tamaktadr. Bu ta-

' Joseph de Maistte'nin Consideratons sur la France balkl yapt, Engels'in


nermesinin canl bir tarihsel dorulann veriyor. De Maistre. "Hristiyanidc ile
felsefenin ak atjmas"nn Byk Fransz Devrimi'ni oluturduunu savunan,
feodal mutlakln ateli bir savunucusuydu. Devrim ncesi Fransa'daki nemli
tm filozoflar eski dzenin ve bunun dinsel ideolojisinin dman alduklarmdan,
de Maistre, felsefeyi "dUzen"in apak dman olarak grr ve felsefenin "teme
linde bozguncu bir g" yattn, nk onun dine dayanmadn aklar (J. de
Maistre, Oeuvres Compl^tes, C. 1, Lyon-Paris 1924, s. 56).
317

nm, bildiimiz gibi, Rusya'daki kurtulu hareketinin ana aamalarmm temel ayrmyla bamtldn.
B h felsefi reti, daha anlaml olduu, belli b h halkm tarihmi daha derin yanstt ve toplumsal ilerlemenm temel dcarlarn daha gl biimde dile getirdii lde, tarihsel dene
yimi, felsefi dncenin olduu kadar br toplumsal bilin bi
imlerinin geliimmi de zetler. Belli b h felsefeyi douran evre'yi belirleyen tek bir tarihsel belirti, onun tam anlamm ortaya
seremez; nk, bhinci olarak, felsefe, tarihsel evre'nm tam z
gl b h anlarm olmayp, ayn zamanda da, onun oluumu ve ge
liimine katk yapan gl tinsel etmenlerden bhidh. kinci ola
rak, felsefe yahnzca bu evre'yi yanstmakla kalmaz, onun srekli
ilevsel, temel gelime eilimlerini, yani ok uzun dnemlerde
yer alan tarihsel sreleri de dile gethh.
Tarihsel evre, bir halkm yahut bir ulusun tarihine indirge
nemez; nk o, dnya tarihmdeki temel b h aamadr. Dnya ta
rihindeki her aamanm, yeni evresel bilmcin olutuu belli halk lann ve lkelerin tarihi iinde doruuna ulamas ayr bir konu
dur. Marksist reti Almanya'da domutur, ama tm dnyann
tarihsel deneyimini ve toplumsal dncenin en ileri Avrupa l
kelerindeki geliimmi zetlemektedh. Leninizm - m o d e m am
Marksizmi- Rusya'da dodu, dnya tarihsel geliiminin yeni de
neyimini zetledi ve bu nedenle de, uluslararas bir nem ka
zand.
yleyse, felsefenm evrensel bilin olarak incelenmesi, top
lumsal gelimenin ve bunun, eitli tarihsel evrelerindeki felsefi
yansmasnn zgl niteliinin her ynden zmlenmesini n
grmektedir. Bu bakmdan Marksist felsefe tarihileri, felsefi
retilerin bilmeye ynelik nemini, ieriini ve anlamn -kural
olarak, bunlar douran tarihsel adan belli bir evre'nin snrlar
tesine geen nemini- zel olarak aratrmakszn, felsefenin
var olu ve gelimesinin tarihsel kouharna ihkin ar bash
toplumbilimselletirici ya da amphik betimlemenin tmyle s318

tesinden gelmeksizin yerine getirilemeyecek byk bir grevle


kar karyadrlar. stelik u unutulmamaldr ki, felsefi reti
lerin toplumbilimsel zmlenmesi bunlann toplumsi ieriini
ve nemini ortaya koyar; bu yzden, szgelimi, aklclarn a pri
ori bilginin var oluunu neden onadklann, duyumsalcdarm da,
tm bilginin sonuta duyusal alglara dayandm neden savun
duklarn yantlayamaz. Bu sorulara yant vermek iin, felsefi
retinin zel olarak epistomolojik adan zmlemesi, felsefe
ve bim tarihi stne -toplumsal-ekonomik aratmna sonulanm
ve felsefenin greli bamszln tam olarak gz nne alanbh mceleme gerekmektedir.

3. FELSEFE'NN DEOLOJK LEVLER


Tarihsel adan berlenmi bir evre'nin zbilinci olarak fel
sefe, ideolojidir. Felsefe ile ideoloji arasmdaki ilikinm zm
lenmesi belli glkler tau:; nk, bilhnsel ideoloji anlay ve
tcel olarak da bilimsel ideoloji kavramnn gelimesi ada
ideolojik ve politik savam asmdan byk nem tamakla
birlikle, ideoloji Marksist yaznda henz yeterince incelenmi
dedir.
Marksist dnrlerin ou, felsefenin ideolojinin zgl bir
biimi olduunda bhleirler. Ancak bu olgunun onanmas, bunun
ortaya kard sorunlara bu: zm retmeye yetmemektedir.
(Bihmsel ideoloji de iinde) ideoloji kavram, grdmz gibi,
yalmzca toplumsal gerekhin yansmasma indirgenemeyecek
olan felsefi retilerin btn ieriini kapsamaya yetecek geni
likte midh? Toplumsal bilin e bim arasnda belh bir fark ol duundan, ideoloji yalnzca toplumsal bilinci karakterize etmez
mi? Felsefi ve tikel olarak da bilimsel felsefi dnya gr kav
ram, ideoloji kavramyla badar m? "Bilimsel ideoloji" kav
rammn anlam nedir? Toplum bimi kavramyla zde midir
bu? Bilimsel ideoloji, bilimsel olmayandan nasl ayrlr? Bu ay
rm, yalnzca onun biimi iin mi geerlidir, yoksa ierii iin de
319

mi geerlidir? deoloji olarak felsefenin zgl doasuu ne olu


turur? Felsefenin ierii ve nemi, onun ideolojik ileviyle mi
smrrhdu-? ,
Sovyet yazmmda ve yabanc Marksist yazmda son yllarda
youn biimde tartlm olan bu sorularm, elinizdeki kitapta
yapdabmi olandan ok daha titiz bh aratrmay gerekthdiini
sylemeye pek gerek yok. Bu yzden de, felsefe kavramm daha
somutlatrmak iin, sorunun bahca zelliklerinin ksa b h ince
lemesini yapmakla yetineceiz.
Bu soruyla gili bir ok Marksist inceleme, Marksizmm
kurucuiarnm "ideoloji" terimini, kendi dnemlerinde tarihsel
bakmdan kazanm olduu olumsuz anlamyla kuUandklarm
vurgular. Bununla bhlikte, Marx ve Engel'm, yanlsamah bilin
ve nesnel gereliin speklatif idealist gizemseUethilmesi bii
mindeki ideoloji yorumuyla yetinmedikleri de kuku gtrmez.
Gerekten de onalar, bilimsel bir ideoloji yommu yaptlar.
Marx ve Engels'in almalarnda grdmz, yabanc
lam toplumsal bUin biimindeki ideoloji kavram, olumsuz
bir anlamm yan sura, olumlu bir anlam da tar; bu olumlu an
lam, "bilimsel ideoloji" kavramn temeUendiren ve maddeci ta
rih anlay sistemine bunu da ekleyen Lenin tarafmdan adamakU gelithilmitir.'

' Lenin'in, Mam ve Engels'in retilerine dayanarak ve bunlar yeni tarihsel dene
yimle zenginletirerek, kendisinin de sk sk vurgulad gibi, temel olarak
Mai-ksizm kurucular tarafmdan ana ballan izilmi yeni kavramlar formle etme
sinin tek rnei bu deildir kukusuz. rnein, Lenin'in Marksist kurama kendi
katksn yapt burjuva demokratik devrim ve proletarya ile kylln devrimci
demokratik diktatrl kavramlar da byledir. Bu son kavram ele alan Lenin,
Marks ve Engels'in genelletirdii 1848 Alman devrimi deneyimini anar.
"Kukusuz," diye yazar Lenin, "Marks'n aydmlatt biimiyle Almanya deneyi
minden ders alarak, devrimin kesin zaferi iin undan baka bir belgeye varamayz.
Proletarya ile kylln devrimci demokratik diktatrl.' ( V . . Lenin, Toplu
Yaptlar, C. 9, s. 136). Marksizmin ruhuna balln, onun nermelerinin
dogmatik biimde yorumlanmasnda deil, bunlarn yaratc biimde gelitirilme
sinde yattn Lenin srekli olarak vurguland.
320

"Biz reel, etkin insanlardan hareket ediyoruz," diye yazyor


lard Marx ve Engels, "ve bunlann reel yaam sreci temeh ze
rinde, bu yaam srecinin ideolojik yansma ve yanklannm gelimesmi gsteriyoruz. nsan beyninde oluan hayaller, aym za
manda zorunlu olarak, ampirik biimde irdelenebilen ve madde
sel ncllere bal olan kendi maddesel yaam srelermin y
celmeleridir de. Bu yzden ahlak, din, metafizik, ideolojinin
br biimleri Ue bunlara denk den bilin biimleri artc hi
de bamsz bir grnm tamazlar."' Dolaysyla, Marksizmin
kurucular tarafmdan formle edilen metodolojik gereksinim u
biimde srp gider. Toplumsal gereklii incelerken, ideoloji
den, genel olarak binten de, gncel olarak yaayan, tarihsel
sreten hareket edilmelidir; bu srecin zmlenmesi, bunun
yansmasm olduu kadar bu yansmanm ideolojik biimini de
aklayacaktu-. Bu temel felsefi sorunu tarihsel maddeci zmle
organik biimde balayan u metodolojik ilke, Marksist toplum
bilimin kategorik bir buyruudur: kavraylardan, eylere ilikin
dncelerden eylerin kendisine dnmek - k i bylelikle, bilim
sel zmleme yoluyla bunlarm gncel ilikilerini renebilir,
btmlann insan bilincindeki yanh yansma mekanizmasn bulabilkiz- ve gereklim bu arptlm imgeleri yerine, bilimsel bir
kavramlar sistemi koymak. Soruna bu trden bir yaklam, Marx
ve Engels zamanmda yaygm olan, nesnel ierikten yoksun yanl amal bilh biimindeki ideoloji sanlarmdan nemli lde
farklyd. Marksizmin kurucular, ideolojinin yalnzca biimini
deil, reel ieriini de zmleyerek, bu toplumsal fenomenin
olumlu bir deerlendhmesinin yaplmasnn zorunluluunu kantladUar. Bu da, ideolojmin bimsel anlalmas bakmmdan ol
duka nemli b h kuramsal temel salamaktadr kukusuz.
Marx ve Engels, "Alman ideolojisi"nin b h tr olarak Gen
Hegelcilii eletirerek, bunun speklatif-idealist yaplanmn bi
limsel geersizlimi kantlamakla kalmadar; bunun, Gen
1 K. Marx ve F. Engels, Alman deolojisi, s. 37-8.
32]

Hegelcilerin kendilerinin de bUincinde olduklan, toplumsal ie


riini de ortaya koydular. "Alman felsefesi, Alman kk bur
juva ilikilerinin bir sonucudur."' Marx ve Engels, toplumsal
gerekliin yansunasmm bu yabanclam ideolojik biiminin
ardmda belli bir smfn toplumsal programnm yattm ortaya
koydular.2 Bu smfm ideolojik yanlsamalarmm bu smfm szclerinm imgeleminden deil, onun kendi gncel konumundan
doduunu akladlar. deolojinin yalnzca biimi yamlsamaldr; oysa ierii, belli bir smfm konumunu, karlanm ve dav
rann olduu kadar, onun ideolojik inanlarmm yanlsamaln da koullandran toplumsal-tarihsel bir sreth. Burjuvazi,
gelimesinin belli b h aamasmda, kendi karlarm evrensel, akla
yatkm karlar olarak, btn msarm karlan gibi kavramadan
edemez. Ve feodalizme kar savammda, toplumsal gelimenin
ana istemlerini ve bylece de toplumun byk ounluunun karlarm ^jerekten dile gethdii im, onun ideolojik yanlsama
lar, temeli olan ve tarihsel bakmdan hakl yanlsamalard, o ne
denle, burjuva demokratik reformlarm burjuva ideolog tarafm
dan insani kiiliin sonul kurtuluu gibi grlmesi b h rastlant
deildh.
' K. Marx ve F. Engels, Alman deolojisi, s. 492.
2 Bylelikledir ki, Marx ve Engels, mein Gen Hegelci zbilin anlaym eleti
rirlerken, bunun, Fransz burjuvazisi tarafndan ileri srlen 'toplumun tm yele
rinin sivil eitlii' isteminin, speklatif idealist bir anlatm olduunu gsterdiler.
"zbilin, bir kiinin saf dnce alannda kendine ilikin bilincidir. Eitlik, bir
kiinin pratikte kendi kendisinin farknda olmasdr, yani kendi eitleri olarak br
insanlarn farknda olmas ve onlara byle davranmasdr. Eitlik, insani zn bir
liini gstermenin, insanm treyimsel bilincini ve treyimsel davranm, insamn
insana ynelik toplumsal ya da insani tutumunu gstermesinin Franszca anlatm
dr." (K. Marx ve F. Engels, Yaptlar, C. 2, s. 42, Rusa) Gen Hegelci eitlik
anlay ile Fransz anlay arasmdaki fark, Marks ve Engels'e gre. Alman burju
vazisinin zayfln yanstr. yleyse, Alman burjuvazisinin karlarm dile ge
tirme biimi bile asla nemsiz deildir, nk feodalizmi oktan alt etmi olan
Fransz burjuvazisi ile bunu yapamam olan Alman burjuvazisi arasndaki fark
dile getirir. Sonu olarak. Mark ve Engels, eylerin zn karartan yanl bilin bi
imindeki ideolojiyi bir yana atmaktan ok uzaktriar; ideoloji ve toplumsal ger
eklii kar karya getirdiler ve bu gerekliin elikilerinden onun ikin ieriini
(ve biimini) karsadlar.
322

Marx'n ekonomik incelemelerinde, zel mlkiyeti tm re


tim asmdan dolaysz ekonomik nkoul sayan, metay genel
olarak emein rnyle zdeletiren, kapitalist retim tarzm
mutlaklatran, vb. klasik ngiliz ekonomi politikilerin ideolojik
yanlsamalarmm parlak bir bilimsel zmlemesiyle karlarz.
Marx, bu yanlsamalar sergilerken, yine de, klasik ngiliz eko
nomi potimin bimsel karaktermi srekli olarak vurgular ve
kapitalizmin ekonomik ilikilerinin reel biimde aratrmas ye
rine kendi kafalarmdaki savunulan koyan vulger ekonomistlerin
kuramlanna kar bunu savunur. Marx, burjuvazinin tutucu bir
toplumsal gce dnmn yanstan burjuva savunuculuu ile
tarihsel bakmdan ilerici burjuva ideolojisi arasmda temelden b h
aynm yapar. stelik, Vulger ekonomi politii be hi de iercten yoksunmu gibi aklamaz; nk bu da nesnel gereklii
-kapitalist retim ihkilerinin domasm- yanstr; ancak eleti
rel olmayan, bilimsel olmayan bir biimde Marx, Kapital'de, bu
douun kkenlerini adamakU aratrr, bylelikle bunun be
bilimsel inceleme konusu olmas gerektiini gsterir. Ancak, bu
inceleme yalnzca proleter parzanhk konumlanndan yapabilh;
nk proletarya, kapitalizmh kendisinin oluturduu kapitalist
toplumsal sistemm zomnlu olumsuzlanmasdrr.
Dinin bimsel olarak ztnleninesi de Marksist rethin
son derece nemli bir esidir. Her ne kadar din, smrc s
nflarn karlann dile gelirmekteyse de, hem smrclerde,
hem de smrlenlerde var olan bir toplumsal bilin trdr ay
n zamanda. Din u ya da bu snfn zel konumunu deil, top
lumsal itikerin uzlamaz karakterini, toplumsal gelimenin
kendiliinden glerinin tm msanlar zerindeki egemenliini
yanstr. Byle b h ey, Marks'm szleriyle, hem ezen yaratm
szlandr, hem de kalpsiz bir dnyanm kalbidir.' Din, top
lumsal geim srecinde deih, ama tm uzlamaz toplumlarda
temelde b h ve aym ilevi grr. Hem smrenlerin, hem de s' K. Marks ve F. Engels, Yaptlr, C. 1, s. 415 (Rusa).

323

mrlenlerin kural olarak ayn dine inaunas, dinin snflar st


ya da partiler st niteliinin kesirikle bir tant deildir. Sm
rc snf, dinde, kendi konumunun gerekelendirilmesin ve
emeki halkn psikolojik adan kleletirilmesinin zgl bir
aracm bulur. Smrlen kitleler ise, henz toplumsal kurtulu
yolunu bulamadklar ih, kenderine kendi gncel gereksinimlermin grnteki gerekleme biimi olarak gzktn
den dine inanrlar. Dinsel ideoloji, bir yandan toplumsal eit
sizlii, smr ve basky pekithirken, te yandan, mezhepler
tarihinden, ilk burjuva devrimlerinin dinsel kyafetmden de g
rlebilecei gibi, kutsad eylere kar uygun bir protesto bi
imi de salamaktadr.
deoloji, din rneinden de grlebilecei gibi, her zaman
ih bir kuramsal grler sistemi deildir. Yalnzca ideoloji kuramclarma ikin bir ey deil de, kitle bihnci olmas l
snde, ideolojiden dlanmamas gereken, kitlelerin kendilimden biimlenmi gndelik politik binci im de aym ey geer
lidh. Marx, kendihinden biimlenen ideolojik inanlar e ku
ramsal olarak ilenmi ideolojik inanlar arasnda aynm yapar.
Vulger ekonomi politik, Manc'm da iaret ettii gibi, kuramsal
adan, gndelik burjuva bilmcinin getirdii dncelere dayan
maktadr.
Kk burjuva ideologlar nitelendiren Marx unu vurgular:
"Demokratik temsilcilerin gerekte tm dkkn sahipleri yahut
dkkn sahiplerinm cokulu savunuculan oluu zerinde azck
dnlmelidir. Bu kierin arasnda, eitimlerine ve bireysel
konumlanna gre, dalar kadar fark bulunabilir. Onlar ktik
burjuvazinin temsilcileri yapan ey, kk burjuvazinin yaamda
tesme geemedii smrlarm kafaca tesine gemeleri; maddesel
kar ile toplumsal konumun kk burjuvaziyi pratikte ittii so
runlann ve zmlerin aynsna sonunda bunlarn da kuramsal
olarak srklenmeleridir."' Doal olarak bu, her ideolojinin son
K. Marks ve F. Engels, Seme Yaprtlar. ciltlik, C. I, s. 424.
324

zmlemede gndelik smf bilinci anlaylarma dirgenebilecei anlamna gelmez. ngiliz klasik ekonomi politii, burjuva
Aydmlanma ideolojisi ve tarihsel bakmdan ilerici baka burjuva
retileri, smfsal adan snrl olsalar be kendi dnemlerinin
gndelik burjuva nkavramlanyla kukusuz eliki imdeydiler.
Ve onlar, gerekin bilimsel olarak kavranmasmn elerini
ierdikleri lde, burjuvazinin toplumsal pratiinden daha ileri
ciydiler. Toplumsal gereklim ileri dzeyde yansmas, bunun
ierdii eilimlerin ngrhnesi, ileriye bakma abas, yeni
toplumsal ltierin, ideallerin ve tarsel grevlerin kurmsal
olarak ele alnmas tarihsel bakmdan ilerici ideolojilerin karak
teristik zeUiklerini oluturur.
Sendcalizm ve reformizm, ii snfnn, emek ile sermaye
arasndaki uzlamaz kar antitezinin henz farkmda olmad
gelime aamasmda kendUiinden olumu ideolojileridir. Ku
ramsal biimleriyle bu ideolojiler, kendi dolaysz ekonomik
karlar iin savaan proleter kielerin gndelik, kendUiinden
oluan bilincine temel olutururlar. i smfnm bimsel ideolo
jisi olarak Marksizm, proleter kurtulu hareketi deneyiminin
devrimci eletirel bir geneUemesiyle, kapitalist gelime yasa
larmm aratrlmasyla ve daha nceki toplumsal -felsefi, ekono
mik ve toplumsal-politik- dnce kazanmlarnm kuramsal
olarak zetlenmesi ve ilenmesiyle oluur. Toplumsal bilincin ve
zbihncin Marksist zmlenmesi, belli bir snfn temel
karlarn uygun biimde dile getiren ideoloji e br kart
smflarm kend stndeki etkisini yanstan ideoloji arasmda temel
bir ayrm yapmak gereini ortaya karr.
MaTX ve Engels, Komnist Partisi ile 19. yzyl ortalarmda
var olan br ii smf partileri arasmdaki fark niteleyerek unu
berthler: "Komnistler br ii smf partilerinden yalnzca u
bakmlardan aynhrlar: 1. Farkh lkeler proleterlerimn ulusal savaunlarmda onlar, tm milliyetlerden bamsz olarak, btn
proletaryanm ortak karlarna iaret ederler ve bunu n plana
getirirler. 2. i smfinn burjuvaziye kar savammda gemek
325

zorunda olduu eitli gelime aamalarmda onlar, her zaman ve


her yerde, b h btn olarak hareketin karlarm tems ederler."'
Marksizmin kurucular, kendi bilimsel sosyalist gr sis
temlerinin tm lkeler proletaryasnm temel karlarm dile getirdime iaret etmekle birhkte, bunu proletaryann ideolojisi
olarak nitelemezler. Marx ve Engels, kendi retilerini b h ide
oloji olarak nitelemeyerek, gerekte, proletaryann bilimsel ide
olojisini burjuva bilm ile kar karya gethh ve byle yaparak
da, o sralarda ii smf hareketinde egemen olan bilimsel olma
yan ideologlardan ayrlrlar. yleyse, Marksizmi elethenlerm,
Marx ve Engels'in ilke olarak ideolojiyi tmden reddettiine
ilikin savlar btnyle temelsizdh. Aym nedenlerle, mein,
onlarm felsefeyi de tmden reddettii ileri srlebilh; oysa ger
ek udur ki, Marksizm, terimin eski anlammda felsefenin olum
suzlanmasdr. Burada, olumsuzlamann somut diyalektik doa
sn gsteren bir benzeimle kar karyayz. Bu, olumsuzlamanm olumsuzlanmasdr, yani temelde yeni, bilimsel bir ide
olojinin yaratlmasdr.
Max ve Engels'de "bilimsel ideoloji" gibi bir deyiin olma
mas; onlarm, mem "Alman ideolojisi"ne ve genel olarak ide
olojiye kar kendi yarattklar toplum bilimini karmalar, tm
nceki kuramlardan temelden farkl, yeni b h bilimsel kuramn
karmak ve elikili gelime srecini bilmeyenler iin, yahut,
Lenin'in Marksizmin kurucularnn retisini gelitirirken, bu
dokhinde zaten altk biimde var olan bilimsel ideoloji kavra
mn formle etmesine dayanarak Marks ile Lenin'i kar karya
getirmeye abalayanlar iin, yalnzca onlar iin yanltcdr.
Marksizm-Leninizm ideolojiyi, toplumsal gerekliin edil
gen bir yansmas olarak deil, belli bir smfm konum ve karlarmm, onun br snflarla ilikilerinin, toplumsal gelimenin
ve bunun itici glerinin zelliklerinin aratrlmasna dayanan
belli b h toplumsal programm temellendhilmesi olarak grr. Bu
1 Agy., C. I, s. 120.

326

anlamda, her ideoloji bir toplumsal eylem klavuzudur, yani beUi


bir smfm, toplumsal grubun yahut btn toplumun konumlarm,
istemlerini ve zlemlerini dile getiren dzenleyici dnceler,
nkavramlar, idealler ve buyruklar sistemidir.
Devrimci ideoloji, toplumsal gelimenin ana yn dorultu
sunda kkl toplumsal deimenin zorunluluunu ileri srer;
byle b h deime gerekten gerektii lde, devrimci bir ide
oloji, dile getirilme biimi ne kadar yanlsamal olursa olsun,
toplumsal gerekliin bilimsel olarak kavranmasmn elerini
ierir. Tersme, tutucu ya da gerici bir ideoloji, belli smflarm,
tarihsel bakmdan eskimi toplumsal likileri koruma isteine
temel oluturur ve byle bh* istek toplumsal gelimenin btn
akyla elitii iin, byle bir ideoloji toplumsal yaamn bi
limsel olarak kavranmasma ters der. Sonu olarak, toplumsal
kuram, gerekliin arptlm bir yansunasm verdii iin deil,
belli bir toplumsal gereklii ve btn toplumsal-tarihsel sreci
beUi toplumsal konumlardan yanstt ve deerlendirdii iin
ideoloji durumuna gehr.
' Bugnlci burjuva ideologlar, artk gz nne almadan edemeyeceklerini hissettik
leri koullar karsnda, devrimci ve devrimci olmayan ideolojiler (ancak bu ikinci
sinin ne tutucu, ne de gerici olduu varsaylmaktadr) arasnda bir aynm yapmak
zorunda kalyoriar. Devrimci olmayan ideolojiler, genelde, status quo'yu kutsa
yan ideolojiler olarak nitelenir ve "egemen gruplar"n ou tarafndan desteklenir.
Devrimci ideolojiler ise, tersine status quo'ya kardr, belli bir toplumda ege
men olan deerleri ve normlar reddeder ve var olan dzenin kktenci bir dn
mn oluturmay amalar; Amerikan toplumbilimcisi Talcott Par.sons, bunu gz
nne alarak, onlar topyaclar olarak nitelendirir. (Das Fischers Lexicon
Soziologie, Frankfurt a/M 1964, s, 182). Parsons, ister kapitalist, isterse baka
bir gelime aamas olsun, status quo'yu koruma ve sonsuzlatrma isteinin
topik olduunu, grlind gibi, anlamamaktadr. lerici ve gerici topyalar ara
snda ayrm yapmamakta ve sosyalizmin bir topya olmaktan kp, bir bilim ve
tmyle belli bir tarihsel-toplumsal gereklik olduunu gz ard etmektedir.
ada (kukusuz "saygdeer" ve "ideolojiden annm" olan) burjuva ideoloji bi
imi, bylece, her devrimci toplumsal deiiklie kar amansz dmanlm ol
duka ak bir biimde dile getirir. Max Weber'in gelitirmeye alt "deer yarglarr'ndan arnm toplumbilim, snfl toplumda temelde olanaksz olan, gele
neksel burjuva "tarafsz" toplumbilim anlaynn eitlerinden birisidir. Toplumsal
bilimin burjuva ideolojik arptlmasnn bir baka eidi de, Mannheim ve taraf-

27

yleyse, bilimsel ideolojinin olanakll bile, belli bir smfm, toplumun daha nceki gelimesinin koullandrd tarihsel
zorunluluu gerekten dile getirme ve gerekletirme yeteneiyle
tarihsel bakmdan uyumaktadu". F. V. Konstantinov una iaret
eder: "Yahzca, nesnel hakikatten temelde kar olan, konumu
ve karlar tarihin nesnel akyla ve toplumun gelime yasala
ryla uyuan snf, ancak bu snf ve onun kuramsal temsilcileri
korkusuz, nesnel, duraksamayan bir aratrmay yrtebilhler.
Bu nedenle, bu smfm bilimsel ideolojisi toplumbilimle elimez
ve eliemez."!
Bilimsel bir ideoloji yaratma olana, kukusuz, ancak belli
tarihsel koullarda ve toplum yaammm ok ynl aratmhnasyla gerekleebh. Kle sahipleri, feodaller ve kapitalistler,
kendi dnemlerinde, toplumsal gelimenin karlarm, b h arac
olduklar tarihsel zorunluluu dile getiriyorlard. Ama onlar asla
bilimsel bir ideoloji yaratmadlar. lerici burjuvazi, kendi sekin
ideologlaryla, ekonomi, tarih ve hukuk bilimini ve felsefi mad
decilii yaratt. Ancak, bu bilimsel kuramlardan hi biri iin
"bilimsel ideoloji" terimi kullanlamaz. Bilimsel bir ideoloji
kendi tarihsel, smfsal ieriinin, neminin ve br ideolojilerle,
smflarla ve evre'lerle ilikisinin bilgisini ngrr. Sonu olarak
tarlarnca savunulan "bilgi toplumbilimi"dir. Bu kuram, toplumsal bilimin ilke
olarak toplumsal gerekliin nesnel bir yansmas olamayacan, nk nkoulla
rnn, uygulad deer ve yarg ltlerinin znel olmak zorunda olduunu dile
getirir. Ama bilmenin znesine, bilen kiiye zne denilmesi, zorunlu olarak, tm
bilginin znel olduu anlamna gelmez. Maddeci epistemoloji ilkesi, gerekliin
ideolojik yasmas iin de tmyle geerlidir. deolojide znelcilik, yalmzca, belli
bir snf temsil eden ideologlarn tutumuyla deil, bu snfn gerek tavryla ko
ullanr. Bir snf olarak burjuvazi art deer retimi mekanizmasnn incelenme
siyle ilgilenmedii halde, proletarya, tersine, kapitalist retimin nesnel bilimsel
aratrlmasyla ilgilenmektedir. Kapitalist ilikilerin grnts proletaryann "z
gr" (kiralanm) emeinin gerekte kleletirilmesini glgelemektedir ve kapita
lizmle savaan ii snf, bu grnty hakikate evirmeye, doal olarak, ilgi du
yar. yleyse, bilimsel ideolojinin olanakll ve zorunluluu, ii snfnn nesnel
konumlar ve znel karlar iinde zaten vardr.
F. V. Konstantinov, "Byk Ekim Devrimi ve Marksist Toplumbilim", Ekim
Devrimi ve Bilimsel lerleme iinde, C. II, Moskova 1967 (Rusa).
328

bu ideoloji, idealist yandsamalardan, tarih tesi, ncesiz-sonrasz


b h nem tama iddialarndan armnutr. Bu anlamda, bihmsel
ideoloji toplumsal-tarihsel sihecin bilimsel aratrlmasnm en
yksek kazanmdr; nk o, kendi zgl ideolojik biiminin
bilimsel olarak kavranmasm da iermektedh. Edimsel sosyahst
ideoloji byledh.
Marx ve Engels bihmsel felsefeyi ve ierik bakmndan fel
sefeden daha gerh olan bilimsel dnya grn yarattlar.
Marksist-Leninist bilim ile bihmsel sosyalist ideoloji, diyalektik
bir birlik olutururlar; ancak bu, onlar arasmda var olan farkhi
yok etmez.' Snfsz toplum dnya apmda kurulduu ve smf
savam, sosyahst devrim, ii smfmm diktatrl, devlet, vb.
sorunlar tarihsel gemie kart zaman, bu aynm kukusuz
daha apak duruma gelecektir. Ama Marksist-Leninist bihmsel
dnya gr, kukusuz, tm nemini koruyacaktr; yeni tarihsel
deneyim ile doa ve toplum bihmlerindeki kazammlar teme
linde, toplumsal yaratchm bihmsel kuram ve bihmsel ara
trma metodolojisi olarak geliecektir. Marksizm'den ayrlmaz
olan bilim ve ideoloji bhlii, bu tarihsel perspektifin nda
daha iyi analalabihr.
Marksizm-Lenmizm bir bUimdh ve aym zamanda bdimsel
bir ideolojidir. i smfnn ideolojisi olarak MarksizmLeninizmin nemi, tarihsel bakmdan, kapitalizmden komnizme
gei evre'sinin erevesiyle snrldr; srekh gehen ve kendini

Burjuva toplumbilimi ve ideolojisini niteleyen A. M. Rumyantsev yle diyor;


"Bilim ile ideoloji arasna bir ayrm konulmas, ekonomik sorunlar da iinde ol
mak zere, toplumsal sorunlarn aratrlmasna ynelik doru bir bilimsel, eleti
rel tutum in temel kouldur." (A. M. Rumyantsev, "Ekim ve Ekonomi Bilimi",
Ekim Devrimi ve Bilimsel lerleme, C. II iinde). Burjuva incelemelerde
bilimseli ideolojik'ten aymak temel olduu halde, Marksist-Leninist inceleme
lerde, bilimsel ile bilimsel-ideolojik arasmda ayrm yapmak sz konusudur, bu so
nuncusu ise, belli bir snfn karlar, gereksinimleri ve konumunun -toplumsal
ilikilerin bilimsel aratrlmasna dayanan- bilimsel anlatm olarak tanmlanabi
lir.
329

yeni nermelerle zenginletiren bir bilim olarak nemi ise, her


hangi bir evre'run smrlaryla, doal olarak, smrrh deildh.
BUhnsel ideoloji de iinde olmak zere herhangi b h ideolo jinin nemi, o ideolojmin olas toplumsal uygulamasmn tarihsel
smulanyla koulludur. Bu anlamda, her ideoloji, tarihsel bakm
dan geerlidh. Bir bimin nemi, onun ierdii nesnel hakikatin
snrrianyla ve gelecekteki gelime olanaklaryla behrlenmith.
Bu anlamda bim, haddizatmda, ancak "yaayan, bereketli, ger
ek, gl, yetkin, nesnel, muak msani bgi"nini uygun bh an
latm olarak, hep kalc b h nem tar.
Her ideoloji, tarihsel grevini tamamlayarak yerini, yeni
toplumsal istemleri, karlan ve grevleri savunmak iin
donanm, yeni bh ideolojiye buralar. Bilimsel dnya gr, ii
smfmn bilimsel ideolojisinm kuramsal temeh olarak MarksizmLeninizm dnya apmda utkuya ulatmda komnizmh bilimsel
ideolojisinin kuramsal temeh olacaktr kukusuz; nk kom
nizm, doal olarak, yeni, bilimsel bakmdan temeUendirmi bir
toplumsal ynelim sistemine ve insanlann toplumsal yaratch
iin bilimsel lojistik sistemine gerek duyacakr.
Bim e bilimsel ideoloji arasnda, ilk kez Marksizmin ba
arm olduu, diyalektik bhlik erevesindeki ayrm, bunlar
birbirine kar karmaya neden olumrmaz. Bilimsel sosyalist
ideolojide b h bgi gc vardr. Bu, gemi tarihin, imdiki a
gm ve insanhm tarihsel perspektiflerinin anlalmasna ynelik,
bihmsel bir metodolojik ynelim salar. Toplumsal yaam fe
nomenlerine Marksist-Leninist ideolojik yaklamm metodolojik
nemi, bilimsel Parti esprisi kavrammda zetlenmitir.
Sylemek gereksizdh ki, Marksist-Leninist retide birbi
riyle elien iki bileen -bilimsel ve bilimsel-ideolojik- yoktur
ve olamaz. Bir bihm olarak tm Marksizm ii snfnn bihmsel
ideolojisidir, toplumun devrimci dnmnn ideolojisidir ve
1 V. I. Lenin, Topla YapUlar, C, 38, s. 363.
330

onun, ierik bakmndan kendi ikin tarihsel akl, snfsz


toplumun kurlu ve oluum evresi boyunca gncel nemini ko
rur. yleyse, burada yalnzca Marksist-Leninist bilimin iki ilev
sel anlamm smrlandrmak, bilimsel ideolojinin zgl doasm
tanmlamak sz konusudur.
yleyse, soruna Marksist-Leninist yaklamm z, ne bilimi,
bilimsel dnya grn bilimsel sosyalist ideolojiye kar ka
rarak, ne de bunlar arasmdaki farklan silerek dile getirilebilh.
Dnyanm bilimsel ideolojik ynden kavranmasnn ve bilinme
sinin birlii, bu ikisi arasmdaki farklar gidermez. MarsizmLeninizm dyay bilmenin yabanclam ideolojik biimine son
vermi ve bunu ii snfnm ideolojisi olan Marksist-Leninist
bilimi yaratarak yapmtu-. Felsefenm ideolojik ilevi somnunu
bu adan zmeye girimeliyiz.
Herakletos, Demokritos, Platon, Aristoteles ve eski dnyanm
baka dnrlerinin felsefi retileri niteliksel bakmdan kuku
suz ideolojikti. Herakletos'da, onun ncesiz-sonrasz ak bii
mindeki diyalektik yommunda, bitmeyen atma biimindeki
ekiler savanu aaymda vb. toplumsal suurlamalar gr
mek zellikle zor deildh. Aristoteles'in devletm doas zerme
retisinin ideolojik ierii daha da kolay anlalr. Ve
Herakletos'un diyalektiinin, Demokritos'un atam kuramnm.
Platon ya da Aristoteles'in retilerinin toplumsal ya da doasal
gerekliin, kleci smf konumundan ideolojik bir yommu oldu
unu sylemek, Shulyatikov hatalarn (bkz. yukarda s. 157) yi
nelemek olacaktr. Bilme srecmin ideolojik ilevini anlamann
bilme srecmi ilerici yahut gerici smflarm karlarna hizmet
etmekle eitlethme biimindeki pragmatik tutumla Marksizm'm
bir ilgisi yoktur. Bu, bilme konusunun ve tikel olarak da felse
fenin toplumsal gerekliin yam sra, doasal gereklii de iermeshden ileri gelmez. Asl sorun; bilmenm bilginin ideolojik
ilevinin hem ierik, hem de nem bakmndan snrlanmam
olan geni bihne srecinin ayrlmaz bir paras (ama yalnzca bir
331

paras) olduunu anmsamaktr. Bilme toplumsal retimin hem


maddesel, hem de tinsel gereklerini de gethh; tm insani yaam
gibi, yalnzca b h ara deil, ayn zamanda da bh erek olan, insa
nm ok ynl tinsel yaam dnyasm tamamlar.
eii smflarm, tikel olarak da kart smflarn ideolojeri
arasnda tarihsel balamdan biimlenen iliki, b h savam ihkisidir: (rnem burjuva ve feodal ideolojer arasmdaki) ideolojik
uzlamalar, u ya da bu ideolojinin k yahut ini srecindeki
geici evrelerdh yalnzca.
Smrc smflann ideolojilerinin tarihinde, kleci, feodal
ve kapitalist toplumlarda ortak olan uzlamaz retim ikilerinden domu tarihsel bir sreklikle karlamayz kukusuz.
Ancak bu; Herakleitos, Demokritos, Platon, Aristoteles,
Epikuros, Stoaclar, Kukucular e bakalar retilerinin neden
zamanm doldurmu olduunu, feodal ve kapitalist dnem filo
zoflar tarafndan bunlarm neden dhiUdiini, yeniden yoramlandm ve gelithdiini aklamaz. Bunlar, kenderini olumran toplumsal-ekonomik formasyonun snrlan tesinde, daha
nce sahip olduklar ideolojik ilevleri kukusuz artk yapamaz
lar. Bu retilerin yeni snflarn ideologlar tarafndan zmsenmesi ve kullanmas ancak bunlann zgn ieriim deithen
b h ideolojik onanm sreci sonunda mmkn olur. Ama u
aklda tutulmaldr ki, yahuzca feodal sistemin ideologlar de,
antifeodal muhalefetin temsilcileri de Platon, Aristoteles ve eski
zamann baka dnrlerirtin dncelerini gelitirmilerdir.
topyac komnizmin ilk savunuculanndan biri olan Campanella
b h yeni Platoncuydu. Yeni Platonculuk Giordano Bruno'nun tm
tanrc, antifeodal dnya grne nemli bir etki yapmtr.
Aquinoiu Thomas' izleyen ekolclere karU olarak, Padua'nn
Aristotelescileri antifeodal toplumsal hareketi temsil ediyorlard.
Eski dnyamn geleneklerini canlandran ilk burjuva kukucu
luu, Pyrrho'nun Yunan kukuculuuna yabanc olan, niteliksel
bakmdan yeni ideolojik eihmleri de gethiyordu.
332

Kleci toplumdan feodal topluma gei ve feodalizmin ge


limesiyle birlikte canlanan ve eski felsefeye uyanan ilgi, bu ge
iin yerine getirdii ideolojik ilevden grece baunsz olan,
felsefi bginin genindeki sreklilii tarihsel bakmdan ortaya
koydu. Bu grece bamszlk kukusuz abartmamahdr; feodal
toplumun felsefesi (her durumda egemen felsefe), bahca olarak,
eski dnyanm ideast retileri zerine izilmitir ve bu zm
semenin tarz bile, egemen dinsel ideoloji tarafmdan belhlenmith. Belli bir tarih aamasmda bir ve ayn ideoloji ereve sinde farkl ve hatta kart felsefi retilerin var oluunu her
halde aklayan, felsefi bginin farkh grece baunszlk derece
leri vardr. Alman klasc felsefesi ideoloji asndan temelde
birleiktir. Ama Kant, Fichte, Schelling, Hegel ve Feuerbach
arasmdaki fark, ne den temel bir farktu!
Her smfn ideolojisi onun temel, tarihsel bakmdan geUmi
ieriiyle karakterize edilh. deolojik adan bhlemi burjuva
felsefesi (ki "burjuva" terimmin kuUanabilmesmi salayan da,
yalmzca bu birlemilctir) ayn zamanda kavramsal birliin
yokluuyla nitelenir: maddecilik ile idealizm, aklclk ile ampirizim, diyalektik ile metafizik arasndaki atma, idealist kamp
taki atma, maddeci felsefede eitli eilimler arasnda sren
polemikler, vb. Bu felsefi anlamazhklarm somut olarak zm
lenmesi, burjuva ideolojisi erevesinde var olan eii eimleri aka ortaya koyar. Ama duyumcular e aklcar arasmdaki
gr farlhklarm ideolojik farkhhklar olarak grmek -Belli l
de, bunlarm brleriyle bants olmakla birlcte- ounlukla
doru olmayacaktr. Felsefenin ideolojik ilevi, felsefeyi baka
toplumsal bilin biimlerinden ayran ey dedh; bunlarda or
tak olan eydir. Marx, Locke iin, "her bakmdan yeni burjuva
ziyi" temsil eden bir dnr, derdi, "ii smfna ve yoksullara
kar imalatlann, eski tip tefecilere kar tccarlarn, bor
iinde yzen hkmetlere kar mali aristokrasinin tarafn tu
tard; hatta, ayr bir almada, burjuva dn biimini normal

333

dn biimi olarak bile gsterdi..."' Locke'un ideolojik ko


numunun bu zeenmesi, onun ekonomik, politik ve pedagojik
grleri, dine kar mtumu, kararl maddecilikten gerileyileri,
vb. konusunda bizi aydnlatmaktadr. Ancak bu kukusuz
Locke'un duyumculuunun ^zgl zelliklerinin, onun yalm ve
karmak ideler, birincil vd ikincil nitelikler retisinin, vb.
aklanabilmesi iin bir temjbl salamamaktadn. Locke'un felse
fesinin bu tikel zelliklerini anlamak iin, onun kendi ann
ampirik doabilimmi incelemek gerekir. Felsefenin, o am bi
liminin gelime dzeyine bamll, onun ideolojik ileviyle
dorudan bal deildir. rnein, aklc epistemolojinin bir ide
oloji olduunu ileri srmek am bir basitletirme olacaktr.
Felsefe ile ideolojinin diyalektik birlii, bunlarm, birbiriyle
metafiziksel biimde zde olamayaca anlamma gelmektedir.
Bu da, felsefi bilginin, kendi ideolojik uygulama smrlar tesin
deki grece bamszln anlamamza yardm eder. deolojik
ierik bakmmdan kkten farkl olan felsefi retiler arasndaki
tarihsel sreklilik ilikisini bu adan grebiriz. i snfnn
ideolojisi olarak Marksist felsefenin burjuva ideolojisiyle ortak
hi bir yan yoktur doallkla ve Marksist felsefede ideoloji d
mda hi b h ey grmeyen bhisi, onun daha nceki burjuva fel
sefesiyle ilikismi kukusuz anlayamaz.
Marksizm burjuva ideolojisiyle amansz b h atma iinde
doar, biim ve tz kazanr ve geliir. Ama, Lenm'in vurgulad
gibi, Marksizm ilerici burjuvazinin ideologlar tarafmdan yarat
lan en sekin felsefi, toplum bilimsel ve ekonomik retilerin
dorudan ve dolaysz devamdr. Bu, gncel tarihsel gereklim
bir elikisidh; bir yandan, felsefi bilgi, her zaman ideolojik bir
ilev grr, ama te yandan, ayn zamanda da, baka u ya da bu
ileve bal olmayan bilgi olarak kalr. Marx ve Engels'in bur
juva retilere kar tutumu, ncelikle bu retilerde deerli olan
' K. Marks, Ekonomik Politiin Eletirisine Bir Katk, Moskova
s. 77.
334

1971,

eyleri seip gelitirirken bunlarm smfsal dabmn eletirisinde


ve kendi burjuva ncelleri tarafmdan ortaya atlan sorular z
mede dile getirilir. Marksizm ncesi felsefede ierilen pozitif
bilgi, emeki halka yabanc olan kendi ideolojik biimine karm,
kurtarlamam olsayd, diyalektik ve tarihsel maddecilii yarat
mak da olanaksz olacakt.
Felsefe ve toplumbilimin yan sra doa bilim de, bulula
ryla, egemen smflarm dinsel ve daha baka ideolojik nyarglarm paralad lde, belli derecede ideolojik hi ilev grr.
Irk safsatalar, yeni Malthuscu kapitalizm ve emperyalist sava
savunuculuunu safd brakr, vb. Bu, belli koullarda ideoloji
olmayan'n bile ideolojik bir ilevi olabileceini gsteriyor.
Burjuva (ya da, bu bakmdan, proleter) fizik, kimya, vb. sz ko
nusu deildir, ama ideolojik nem tayan bilimsel bulularn e
itli felsefi yorumlar vardr. Bu nedenle, eitli ideolojik yakla
mlar arasndaki kartlk ideolojik olmayan, doa bilimsel bilgi
alannda bile ortaya kmaktadr.
Sylemek gereksizdir ki, bim adamlar bimsel bululardan
felsefi sonular carrlar; yani bimsel verere dayanarak kimi
felsefi inanlar rtr, kimileri iin de kantlar getirirler. Bu
anlamda bim adandan, bimsel bulularm uzmanhk alanmdaki
nemlerinin yan sra toplumsal nemlerini, bimin perspektif
lerini ve toplumsal sorunlar zmedeki roln de deerlendhdderi lde, ideolojik savam iinde yer alrlar. Doa bilimin
maddesel retimin zellderini ve byme hzm gittike, daha
ok beUrledii gnmzde, doa bilimciler, tpk filozoflar,
toplum bilimciler ve ekonomistler gibi, bilimsel bulularn pra
tikte uygulanmasn, bilimsel ve teknik ilerlemenin toplumsal
sisteme, egemen smlarm politikasma, vb. bal toplumsal sonularm gslemek zorunda kalyorlar. Bylelikle de, kendi ti
kel aratrma alanlan dmda belli ideolojik konumlar alan bilim
adamlaryla karayoruz. mein, b h ok sekin bim adam
bar iin, atom enerjismin, kimyann ve bakteriyolojinin sava
335

amalarla kuUanlmasma kar kampanyalara etkin biimde kat


lyorlar.
Kapitalizm ile sosyalizm arasmdaki ideolojik savam bilgi
ve etkinliin tm alanlarm kapsyor; ama bu, kukusuz, nce
likle, devrimci, diyalektik maddeci, tamtanmaz dnya gr
ile idealist, metafiziksel ve dinsel olan burjuva dnya gr ara
smdaki bir savamdn. Bu, yukarda grdmz gibi, giderek
daha byk lde, birbirlerini karkl dlayan dnya gr
lerinin savam durumuna gelen, kart toplumsal sistemlerin
ada ideolojik savamnda felsefenin oynad dirimsel rol
gsteriyor. Gnmzde burjuva, arlkl olarak da anti enteektel felsefe, bilmeyi ve bilgi araym hor grerek, bihmm, bi
limsel ve teknik ilerlemenin, insan, doanm temel glerinin
egemenliinden kurtarr gibi gzkrken, asimda msam kendine
ve doaya yabanclatrarak, onu kendi bulularmm klesi duru
muna getirdiini kantlamaya alyor. eii ada burjuva
filozoflar tarafndan vaaz edilen toplumsal ktmserlik msani
yaamn yazgsal uyumsuzluu tezini ileri srmekte, bunun top
lumun yeniden biimlendhilmesiyle ortadan kaldurilamayacam
savunmaktadu". Bu ktmserhk gelecekten korkunun tohumlarm
ekmekte ve toplumsal yaamm aklc yoldan yeniden dzenlen
mesi dncesiyle, Jncii'deki cennet masalnm laik b h tr diye
alay etmektedh.
Marksist felsefe, tarihsel iyimserlik iin nedenler salayan,
yaam olumlayc b h dnya grdr; nk imdiki evrede,
kapitalizmin uzlamaz retim ilikilerini ortadan kaldrmak yal
nzca olanakl deil, ayn zamanda en kesin biimde zorunludur
da. Burjuva Aydnlanma'nm ortaya att ve bugn burjuva d
nrlerin ou tarafmdan kendini beenmilik ve tehlikeli bir
yanlg olarak damgalanan toplumsal ilerleme ve insani kiihm
her ynden gelithilmesi dncesi, Marksist retide temel b h
dayanak ve geliim kazanmtr. Marksizmin gelitirdii, top
lumsal ilerlemeye ilikin bilimsel anlay bilimsel sosyalist ideo
lojinin en nemli nermelerinden bhidir. Marksist-Leninist fel336

sefe emeki halkm temel karlarm, toplumsal ilerlemenin karlanu bimsel bir biimde dile getirmekte, toplumsal ikilerin devrimci dnmnde etkin bir yer tutmaktadr ve bu
yzden de, kuvvetli bir ideolojik gtr.

337

SBKtZtNCt BLM
FELSEF TARTIMANIN DOASI ZERNE

1. BLMSEL TARTIMANIN KAINILMAZLII


Amac bilinmeyenin kefedilmesi olduu iin bilim, nyar
glarla ve gndelik bilinte yatan yamisamalarla olduu kadar,
hatalarla da savamay gerektirh. Herhangi bir kii kararl bir
tarafszlk tutumu takmabilir, tm polemikleri bir yana itebilh ve
basmakahp laflar ederek zamanm harcayabilh; ancak onun ya
hut baka birisinin, bilginin herhangi bir alannda, tutkunun ve
tarafllm ici gc olmakszm, yeni bir eyler sylemesi t
myle olanakszdr.
Polemikler, kukusuz, bilimsel incelemeyi hi de amalama
yabilir ve bim adam, sakin ve adamaklh b h aratrmay engel
ledii gerekesiyle bunlardan holanmayan b h kii olarak anlalabUh. Ama polemikler olsa da olmasa da, tartma kammazdr. Ve bihmsel nermelerin, polemik dzeyinde amlamaktan
ok, sistemh biimde gelitirilmesi gerektii stnde duran bim
adam, kendi aratu-masnm i polemUcsel doasm hi de ortadan
kaldrm olmaz. zgn olduu ileri srlen onun aklamalar,
br bilim adamlarnn aklamalarm sorgular; bululan bilim
sel olgu asndan temeli ohnayan gndelik sanlarla atr ya da
yerlemi belirli grlerle ehir. Grecililik kuram, ne ynden
amlamrsa amlansn, klasik mekanim yasalaruun smrsz evrenselhi inancyla sonunda uyumayacaktr. yleyse, bihmin i
339

polemii, kendi d grn olmamas lsnde, kendini daha


bir gl ekilde yeniden ne karr. Konuyu sistemli olarak ele
almaktan bizi alkoyacak kimi przleri b: yana braksak bile,
ne denli istersek isteyelim, temel tartmadan asla kanamayz.
Bu durumda, her bilimin tarihinde her zaman rastlanan polemik
lerin (deyimin en geni anlamyla) bilimsel bilginin zorunlu ge
lime biimi olup olmadklar sorulabilh.
Lenin'in idealizmin epistemolojik temellerine ilikin retisi,
ayn zamanda, tm (yani, yalnzca idealist deil) hatalarn epis
temolojik kaynaklarna ynelik bir inceleme olarak, hatta, bilgi
sizlikten bilgiye ve b h bilgi dzeymden b h baka bilgi dzeyine
giden yolu ortaya koyan bilimsel epistemolojinin ayrlmaz bir
paras olarak almabilir. Diyalektik maddecilim epistemolojisi
bilgi kuram bheyin belirli kamlmaz smrlar, smrlamalar, v.b.
imde bilme yeteneini ele alan, bilmeye ilikin psikolojik ince
lemeden niteliksel bakmdan farkldr. Marksist epistemoloji; ko
nusu, yaratcs belli bir birey olmayp, tm insanlk olan bilgi
nin gelimesini inceler. Bu nedenle de, hatann, bilginin bizzat
doasndan ve gelimesinden ortaya kan hatann, psikolojik
deil, epistemolojik kaynaklarm inceler.
Bilimsel epistemoloji, dnyann snrsz bilinebilirlii ilke
sini ileri srerek, tm bilginin yasalarca ynlendhilen "smrll"nn diyalektik bir yorumunu verir. Bilginin bu "snrlli'nm stesinden, onun gelimesi gelh; ama her zaman, tarihsel
bakmdan belirlenmi snrlar iinde. Bunun anlam, bilmenin
mutlak hakikatler retme yeteneinin, herhangi b h gelime aa
masnda bilginin greceliliini ortadan kaldrmddr.
Gerekliin -kavramlarda, sanlarda ve duyumlardaki- yans mas, ayn zamanda, onun bir arptlmasdr ve bu, bilginin ge
limesiyle bhlikte, daha sonraki bir aamada, kukusuz mutlak
bakmdan deil, grece anlamda "giderilecektir." "Biz," diyordu.
Lenin, "sreklilii kesintiye uratmakszn, onu yalnlatrmakszn, kabalatrmakszn, paralamakszn, iinde canl olan
bomakszn, hareketi imgeleyemeyiz, dile getiremeyiz, le340

meyiz, betimleyemeyiz. Hareketin ve yalnzca hareketin deil,


her kavranun dnce araclyla ve yalnzca dnce arac yla deil, duyu alglan araclyla temsil edilmesi, onu her
zaman kabalatnr, ldrr.
"Ve diyalektim z de burada yatar."
"Ve, 'birhk, kartlarn zdelii' formlnn dile gethdii
de kesilikle bu zdr.Bilinemezcilik
ve sezgicilik -bilme s
recindeki reel etmenler olan- bu tek yanhi, bu znellii mutlaklk statsne karr, onlara yazgsal b h g verh. Ama bilim
tarihi, bihne srecinde aym zamanda gerekten olumlu b h etmen
de olan bylesine "au basitlethilmi" b h yarg iin hi bh ne
den salamamaktadr.
Bu sre, Lenin'in vurgulad gibi, temelde elikilidh.
Bilmeye olanak veren budur, ama bu, zorunlu olarak, hata ola
nam da getirmektedir. znel adan, yani, bireysel bilen kii
asmdan, hata rastlantsaldr. Ancak, bilme tarihmi kavrayp,
hatalarm istatistik dzenhi karmaya kaUarsak, bunlarn ka
nlmaz olduu da ortaya kar. Bu demekth ki, hakikat ile hata
arasmdaki diyalektik kartlk dnyanm bilimsel yansmas alan
iinde bulunmaktadr, onun kysmda deil.^ "Her bilimde," der
Engels, "doru olmayan sanlar, son bavuruda, gzlem hatala
rndan, doru olgularm doru olmayan sanlarndan ayrdr.
Birincilerin yanl olduu gsterildii zaman bile, ikinciler
ayakta kahr."3 yleyse, bundan kan ey, hatann, bihne sre
cinde ortaya kmas durumunda, ayn zamanda bel bir nem de
' V. I. Lenin, Toplu Yaptlar. C. 38, s. 259-260.
2 Louis de Broglie yle yazyor: "Bilimsel almayla uramayan insanlar, ou
kez, bilimlerin bizlere mutlak kesinlikler saladn sanrlar; byle kiiler bilim
'adamlarnn kendi sonularn tartlmaz olgulara ve rtlmez kantlara dayandrdklanna ve sonuta da, hibir hata yahut gerileme olana bulunmakszn ileri
atldklanna inanrlar. Ancak, bilimin imdiki durumu, tpk gemiteki bilim ta
rihi gibi, iin tmyle farkl olduunu bizlere kantlamaktadr." (Louis de Broglie,
Sur les sentiers de la selence, Paris 1960, s 351.)
3 F Engels, Doann Diyalektii, s. 216
34J

taddr. Hakikatin hata ile soyut, metafiziksel biimde kar


karya getirildii yerde, hakikatm kendisi de soyut ve metafizik
sel biimde yorumlanr, yani hataya yaklar. Ve tersine, hatanm
somut zmlenmesi, bizlere, onun nesnel hakikat uraklarm
karma olana verh.
Hakikat ile hata arasmdaki greli kartlk diyalektik ilkesinm, hatanm hogrlmesine ilikin ilkesiz istemle hi bir ortak
yan yoktur. Hakikat hatayla, ya da, hata ile uzlamakla uzlamaz
biimde zttu: ve bu olgunun anlalmas, her bilimsel polemikte
soylu b h drtdr. Ama diyalektik biimde anlalan hakikat
zeletheldh ve kendi eksikliinin, snrlhmm ve gelime gereinm bilincini de ierh.
Grececilerin hakikat ile hata arasmdaki kartl sUmeleri,
derin lde anti diyalektikth. Hakikatin nesnelliinin diyalektik
maddeci yolla onan, grececilikteki znellii dlar. Ne ki,
nesnel hakikat nesnel gereklik deildh, onun yalmzca yaklak
olarak doru b h yansmasdr. Hakikatin nesnelliinin smrlar
aratuma, pratik ve pratiin kuramsal zmlenmesi yoluyla or
taya konur. Bunun anlam, dorunun doru olmayandan ayrlddu:; szgelimi, hakikat ile hata arasndaki karm, belli bir
aratuma alan erevesmde sk skya sabit olduudur.
Engels yle der: "Hakikat ile hata, tpk kutupsal kartlar
iinde hareket eden tm dnce kavramlar gibi, ancak son de
rece smrl b h alanda mutlak geerlilik tarlar... ve bunu (byle
bir kavram -T.O.), o alan dnda mutlak biimde geerli gibi
uygulamaya kalkrsak, kendimizi gerekten btnyle yenilmi
buluruz: Antitezin her iki kutbu kartlarna dnr, hakikat
hata, hata hakikat olur."' Engels'in bu ve baka nermelerini
gelithen Lenin, her mutlak hakikatin snrlarnm grece oldu
unu, bu adan onun grece hakikatle kartlnn da grece
olduunu vurgulamtr. Hakikatin epistemolojik doasmm by
lesine bilimsel biimde anlalmas, yalnzca yanl grlerin
1 F. Engels, Anti-Dhring, s. 111.
342

hakikatle kar karya geldii durumlarda de, tarhao kiile


rin, tartan nermelerin grece domiuu konusunda hemfikir
olduklan, ama hakikatleri, yalnzca dolam iin srek baslan
paralar gibi de de, benzer dnce yapsndaki kiiler arasmda
geni erimli bir bilimsel tartma zemini salayan bUginin ge
lime sreci gibi grdkleri durumlarda da vazgeilmez olan, her
gerek bihmsel tartmanm kaynam ortaya koyar.
Aym zamanda b h sre de olan, yani bhden ve topluca de
, ancak beUi b h lde kendi snrhldannm stesinden gelen,
tarihsel bakmdan smrh olan pratc, hakikatm b k lt ohnakla
bklikte, hakikat ile hata arasmdaki kartlm greceliini orta
dan kaldrmaz. yleyse, Lenin'm (hakikatm olduu gibi) pratim de mutlaklatrdmasma neden kar tt anlalmaktadr,
nk bilgi kuramma uygulanan bylesi bk "pratik" mutlaka
pragmatik trden b k znelcie ya da dogmatizme yol aar;
"Pratiin lt, eylerin doas bakmmdan, herhangi bk insan;
dnceyi tmylene donlayabilk, ne de rtebihr. Bu lt
de, msani bginin 'mutlak' durumuna gelmesine izin vermeye
yetmeyecek lde 'belksiz'dk, ama aym zamanda, ideazm ile
bihnemezciliin tm eitlerine kar amansz bir sava yrt
meye yetecek lde de belklidk."'
Bu durumda, h ^ k a t ile hata, kuram ile pratt arasmdaki di
yalektik kartlm ar basitletkilmi b k biimde anlalmas,
bk yandan, nesnel hakikatin ve pratiin epistemolojik neminin
kmsenmesme, te yandan da, belli bir hakikatm ve belli, ta
rihsel bakmdan somut bir pratiin snurh nemmin metafiziksel
biimde sresizletkilmesine yol aabilir. Lenin, her iki ynden
de gelebilecek tehlikeye kar srekli uyarda bulunmu ve bim
sel bihnenin yaratc karakterini vurgulmtr; bmenin zgl bk
gehme biimi olarak bimsel tartmann nesnel zorunluluu bu
karakterle organik bir biimde baldu".

1 V. 1. Lenin, Toplu Yapar, C. 14, s. 142-43.


343

Bir olgunun dile getirilmesi ve bunun en titiz ve tam biimde


betimlenmesi, hi de mutlak b h hakikat retmez, nk bu olgu,
kendi belirleyici koullan, ilikileri, vb. asmdan aratmlmas
gereken tek bir rnekth. Bir olgunun hakikati, eer gz ard
edilecek olursa, grn ile z arasnda bir aynm yapmay
olanaksz klacak belirli nkoullara sahiptir mutlaka. Grn,
bildiimiz gibi, zden daha nemsiz b h olgu deildir. Su, 100
derece santigradda kaynar. Bu aklama, belli bir srecin yer al
d tm koullar gz nne ahrsak mutlak b h hakikat olabilh;
ama bu koullarn b h ou (rnein, normal suya gre az mik
tarda olan ar su) yakm zamana dek bilinmiyordu, brleri ise
bugn bile iyi bilinmiyor. Kukusuz, suyun 100 C'da kaynamas
olgusu deimiyor, ama yukarda sylenen koullar onu br ol
gularla baml klyor. Says belhsiz bh dizi (i ve d) koula
bah olarak, suyun eii scaklklarda kaynayabecemi sleyebhiz. Ancak, suyun kaynama noktasmm belirh smrlar iinde
deimez kahnas gerektii apaktr, nk bu sre, her eyden
nce, her koul altmda yer alamaz.
Deneysel aklama gizh yorumlamay, ya da en azmdan,
byle bir yorunama olanan ierh. mein, laboratuvarda ya
da endstriyel koullarda reten saf metallerin, kendi "khli" bi
imleri aUnda sahip olduklarmdan belhgin lde farkl zeUiklere sahip olduklarn biliyoruz. Ama saf metaller doada yoktur,
oysa sz konusu elementin zgl doasm en tam biimde dile
gethen zellikler de bunlann ikin zellikleridir. yleyse, olgu
larn yalmzca de getirilmesi, deneyimle domlanan apakla
bavum tartmaya her zaman bh son vermemektedh.
Bildiimiz gibi, kimi tzlerin zelhkleri brleriyle, apak
ohnayan belli b h bamllk iindedir. Einstein, hareket eden bir
cismin yrngesinin kendi bana (ya da "kendi iinde") var ol
madm, yani, bu cismin hareket ettii sistemle iki olmaks
zm var olmadn kantlad. Bundan; birbhlerini koullandrmalan lsnde fenomenlerin br zelhkleri ve zgUkleri iin
de geerli olabilecek epistemolojik sonular karamaz myz?
344

Belli bir nesnede dorudan ikin gzken zellikler ve nite likler, gereklikte (szgelimi, nesnenin kendisi gibi), gelime
srecinde yer alan etkileinn bir sonucudur; bunun aratmlmas
etkileen ayr paralarm bilgisini, etkileimden bamsz olarak
deil, ama etkileim nedeniyle bu paralarm neler olduklar ol
gusunun bilgisini ve son olarak, aratrlan srecin ksmen bir
nkoulu, ksmen de bir sonucu olan, dinamik bir btn olarak
etkileim srecinin kendisinin bilgismi nvarsayar. Nesnel olarak
yer alan bu srecin karmakl, -bunun ivedi erei ve sonul so
nucu, hakikat ve yalnzca hakikat olmakla birlikte- bilme sre
cinde "gerekleen" her trden hata olanaklarn barndrmakta
dr. Engels, Doann Diyalektii'de unlar yazar: "Karlkl
etki, her mutlak bhincili ve mutlak ikincili dlar; ama bu lde
de, kendi doas gerei, iki farkl adan alnabilecek iki yanl
b h sreth bu; btnl iinde anlalmas iin, toplu sonulara
varlabilmeden nce, birbhi ardna her iki adan da onun arat
rlmas gereklidh. Bununla birlikte, tek yanl biimde, brne
kart mutlak bir bak as olarak tek bir aya balanrsak, ya
hut da, tartmamzn anlk gereksinimlerine gre, birisinden
brne keyfi biimde atlarsak, metafiziksel dncenin tek
yanllma taklp kalrz; karlkl bant elimizden kaar, b h bhi ardma elikilere deriz."'
Bilme srecinde, srekli olarak, ayr fenomenleri semek ve
bunlar az ok yaltlanm bir incelemeye konu yapmak duru mundayz; bu olmakszm, onlarm hangi belli niteliklere ve nice
liklere sahip olduklarm renemeyiz. Eski filozoflar, kural ola
rak, bu epistemolojik zorunluluun bilincinde deillerdi. Onlar,
fenomenlerin evrensel ilikisi ve karlkl kouUuluu bilgisiyle
yetiniyorlard ve bu diyalektik (ama safdilcesine diyalektik, bu
yzden de bilimsel olmayan) yaklam, kamhnazlkla, niteliksel
bakmdan farkl eyleri ve sreleri zdelethmeye, yani hataya,
yol at. Ne var ki, ayr olan semek ve bu ayr olan baka her
1 F. Engels, Doann Diyalektii, s. 224-5.
345

eyden yaltiayarak incelemek biimindeki bme eyleminde, eski


diyalektikerin batalann giderse be, baka trden bir hata
-bilimin (ve felsefenin) yzyUardu: kaamadm bildiimiz
metafiziksel hata- tehlikesi de gizhdh. Yalnzca, ayn ayr ince
lenen fenomenin, onu o yapan, yani belhh bh sistem iinde b h
etmen, belli, tcel bir nesne durumuna gethen iliker sistemine
diyalektik yoldan sokulmasyladr ki, gemite, bylesi hatalarn
stesinden gehndi ve imdi de gelinmektedh.
yleyse, bilme sreci, her biri kanlmazlkla tek yanl
olan, kart, ama ayn lde de gerekli mantksal ilemleri iermelidh. Bmenin bir aamasnda, incelenen fenomenlere bir
yaklam ar basarken, b h baka aamasmda br yaklam ar
basar. Bilme srecinm bu nesnel yaps onun kamlmaz elikilii,doal olarak, yalnzca hatalara de, her yerde, doru ama
smnh, tek yanl grleri savunduu grlen bihm adamlar ara
smda polemiklere de yol aar.
Doa bilimi, arlkh biimde ampirik tek yanl aratmna,
gzlem ve betimlemenin snrlarn giderek amakta ve byle
likle, daha yksek dzeyde ve giderek daha karmak bilimsel
soyutlamalara dayal bir kuram dummuna gelmektedir. Buysa,
srekli genileyen inceleme alanlarm kucaklamay gzeten kart
bihmsel grler arasmda, giderek daha sk biimde, atmalara
yol ayor. Domdan gzlenen olgular, bheysel deneyler, vb. bu
kuramsal tartmalarda ortaya kan sorular zmeye artc yet
miyor. Whelm Wundt, kendi zamannda, kuramsal doa bili
minin geliimi srasnda, tartmah somlarm bu artma eilimine
iaret etmir. Wundt fiziki, fizyolog ve toplum-bilimcilerin,
filozoflann terketmekte oluduu speklatif dncenin dikenli
yoluna girdiini dnmektedh. Filozoflarm metafiziksel spek
lasyona ilikin tutumlarnda son derece az sk ve ekingen ol
duunu, oysa fiziki, fizyolog ve toplum bilimcilerin olanca
gleriyle speklasyona giritiklermi yazyor. Wundt, doa bi
liminin gelimesine yeni b h aama balatan geni kuramsal genleUemeleri deerlendhhken son derece tek yanl ve olduka ku346

kucu davranr gzkmektedir; kendi apak bir biimde, doa


biliminin bylelikle gereklim daha derin bir bilgisme yaklatma inanmamaktayd. Bununla birlikte, Wundt'un kuramsal
doa bilime yaktrd speklatif cokuculuk, metafiziksel spe
klasyondan ok uzaktr; bu, daha ok, diyalektik dnce tarz
nm, her tikel biime zg bir biimde gelimesidir. Doa bili
minde iki tr haJdkate iaret eden Niels Bohn bu eilhni yle
belhth: "Bh tr hakikat, ylesine yalm ve ak savlardan oluur
ki, bunlann kartlan apak biimde aslszdr. br trden, s zmona 'derin hakikatler' ise, tersine, kendi kartlannm da de
rin hakikatler ierdii gibi savlarndan olumaktadr."' In
parack ve dalga kuramlar, birbhlerir karkl olarak dla
yan, ancak bhbhlerini karlkh olarak da tamamlayan hakikat
lerin bh- rnei olarak sk sk anlmaktadr. Filozoflarm yam sra
fizikiler de bylesi hakikatleri benzersiz hakikatler olarak deil;
ama, doal srelerde ve onlarm yeterince yksek bir kuramsal
dzeyde tannmasnda yatan nesnel ilikiliin bir anlatm
-kartlarm b h h i - olarak deerlendirmilerdh.2
Yaklak yz yl nce doa bilimcilerm ou, hatalardan
ileri gelen tartmal sonulara bilimsel ilerlemenin giderek b h
son vereceine, nk bihmlerin, kendi aratrma konularmn
daha tam bilgisine dom ilerleyiiyle bunlarm stesinden geneceme inanyorlard. Bu bihm adamlan, gelien bilimin var olan
kuram ve kavramlann uyum iinde bulunmayaca (ya da en
azndan, tam olarak uyum iinde bulunmayaca) yeni gereklik
' N. Bohr, Atom Fizii ve nsani Bilgi, Moskova 1961, s. 93 (Rusa).
2 Bihm adammm, doann nesnel elikilerini ortaya karrken dgiinme mant
n gelitirdii biimindeki N. N. Semyonov'un yorumu burada belirtilmeye de
er: "Byle anlarda kuramsal fiziki, saf bir mantk gibi, mantn bir dntr
cs gibi almaya balar. Kesinlihk ve kesintisizlik, karlkl iliki ve olu, za
man ve uzay, olaslk ve zorunluluk gibi elikili kavramlar alannda alr; zgl
doabilimsel amalar nedeniyle balangtaki mantksal kategorileri uyarlamak ve
gelitirmek, yeniden deerlendirmek zorunda kalr... Artk tarihsel-felsefi dnce
nin bu gelimi ve kapsaml mant bilimsel bir eitimin ss, tamamlayc de
ildir, balca ve ivedi bir zorunluluk konusudur." (N. N. Semyonov, "MarksistLeninist Felsefe ve Doa Biliminin Sorunlan", Kommunist, 1968, No. lO'da)
347

alanlar aacan dnemezlerdi.' Lenm yle diyordu: "nsan


dncesi, grnten ze, birinci aamadaki zden, adeta, ikinci
aamadaki ze, vb. doru, sonu gelmeksizin, sonsuz lde daha
derinlere gider. "2 ada doa bilimmin, bUimlerm, kendi konularm asla tketmemekle bhhkte, bilimsel bilgmin gelimesinm
daha gerekli ve semereli b h biimi olan bilimsel tartmalarm
kuramsal temelini srekli olarak genilettiini ad oculos tant
lam olmas sayesmde, gnmzde bu hakikat tm bilim adam
larnn derm bir kanaati durumuna geliyor. Max Planck, u satnlar yazarken bu eilimi doruluyordu: "Bunun, zaman asmdan
balangc, dmde ve sanaarda, nasl bilmemeyecek lde eski
lere gidiyorsa, imdi bilimde de yle oluyor. Kimsenm sorgulamad tek b h temel nermeye, yahut, hi kimsenin inanmad
bir anlamszlk parasma olduka seyrek rastlanmaktadr..."3 Bu
aklama, felsefi kukuculuun b h anlatm gibi grlmemelidh.
Bu, yalnzca epistemolojik deil, aym zamada da smfsal temel
lere sahip bir olguyu da dile getirmektedh; nk, idealist ve
dinsel nyarglarla zehhlenmi olan burjuva toplumun entellek
tel atmosferi iinde bilimsel polemikler, srekli olarak, bilimsel
olmayan dorultularda yaplmaktadr.
yleyse, zetlersek, geen yzylda savunulan ar basit
letirilmi sanlarm tersine bilimsel ilerleme, ekime zemmini
ortadan kaldrmak yle dursun, bilimsel tartmanm gelimesini
ok byk lde canlandrmtr, nk ekimeli kuramsal so' Max Planck, 19. yzyl sonu fiziindeki bu eilimi karakterize ederek, retmeni
Philipp von JoUy'nin, fizii, "enerjinin sakinimi yasasnn kefinden beri doruuna
ulam, sonul ve yetkin biimini derhal kazanacak, olduka gelimi, hemen he
men tmyle olgunlam bir bilim gibi" grdn anmsar. "Kukusuz, irde
lenmesi gereken ya da eklenmesi gereken bir eylerin olduu, ufack bir kusurun
yahut belirsizlik lekesinin ortadan kaldrlmas gereken birka nadir ke kalabilir;
ama bir btn olarak sistem yeterince salam kurulmutur ve kuramsal fizik, sz
gelimi geometrinin yz yl nce ulam olduu yetkinlik aamasna ak biimde
yaklamtr." (F. Herneck, Albert Einstein, Berlin 1963, s. 56). Von Jolly,
bylesi dncelere sahip tek kii deildi, genel kanaat aa yukar byleydi.
2 V. 1. Lenin, Toplu Yaptlar, C. 38, s. 253.
3 Max Planck, Positivismus und reale Aussenwelt, Leipzig 1931, s. 1.
348

runlar ve tartlabilir zmler yelpazesi belirgin biimde geni


lemitir. Bilimsel tartmamn en byk kayna, hata da deil,
nesnel gerekliin diyalektik elikilerini yanstan, bilme sreci
nin diyalektik hareketinde aranmaldr. Markiszmm ikm yapc,
militan polemiki ruhunu karakterize eden Lenin una iaret
eder: "'Marx'm sistemi', 'artniyetli' olduundan deil, gereklik
iinde var olan tm elikilerin kuramda tam b h grnmn
saladmdan, 'polemiksel bir nitelik' tar. Gerekten, bu n e
denle, onun 'polemiksek nitelii' zerinde ustalamakszn
'Marx'm sistemi' stnde ustalamak yolundaki tm abala- ba
arszdr ve yle kalmaya da devam edecektir: sistemin 'pole
miksel nitelii' kapitazmin kendisinin 'polemiksel nitelii'mn
doru bh yansmasndan baka bir ey deildir."' Bu durumda,
Lenin'in, belli bir toplumsal-ekonomik gereklikle ilgili olarak
syledikleri, uzlamaz kapitalist likilerdeki ikin zgl zellik
ler bir yana braklu-sa bei bir anlamda her nesnel diyalektik s
re iin de geerlidh, nk, Lenin'in de belirttii gibi, "burjuva
toplumun diyalektii, Marx'ta, diyalektiin yalnzca tikel b h du
rumudur." 2
Ama, bilimde bilimsel ekimelerin ve dolaysyla gr
aynhklarmn yeniden retilmesi gr birlii alannn srekli
azaldm gstermiyor mu? Byle bir sonu, son derece yetersiz
olacaktr; nk, bilimsel bulular sayesmde, bilimsel tartmann
verimlilii ve aratrma yntemlerinin iyilethilmesi sayesinde,
gr birhi alan ashnda srekli genilemektedir.
Bilimlerin ilerlemesinin ve bunlarn deien gelime koul
larnn bilimsel tartmann doasnda niteliksel bir deiiklik
yapm olduunu grmemek yanl olacaktr. Copemicus ve
Galileo'nun kartlan ncil'den ya da duyularn dolaysz tantlmdan sz ediyorlard. Euklcides'de btnyle sapasalam gz
ken gndehk saduyuya ilikin kantlar, Eukleidesci olmayan
' V. I. Lenin. Toplu Yaptlar, C. 4, s. 85,
2 Agy,, C. 38, s. 361.
349

geometriyi "altst" ediyordu. Grecelilik kuram, deney yoluyla


dorulanm olan -Einstein'm asla rtmeye kalkmad bir
olgudur b u - klasik mekaniin geleneksel nermeleriyle kar
lat. Bugn, byle kaba polemikler byk lde gzden d
mtr. Bilimsel kamt daha sert, daha temelli ve zeletirel ol
mutur. Kavramlarm daha tam zmlenmesine ve tanmma da
yanmakta ve hakikatm greliliini ve somutluunu gz nne
almaktadr. Doa bilimlere matematim girmesi, buradaki ner
melere daha kesin b h biim vermith ve yerleik bilimsel ner
meleri smrlamaya ya da ykmaya alan dnceler ileri sren
kiilerden yeni beklentiler dourmaktadr. Gnmz laboratuvar
teknikleri, deney ve gzlem, gzlenen fenomenlerm evrenlerini
geniletmi ve olgularm nesnel kayt ve betimlenmesi, varsaym
larm snanmas ve gzlenen fenomenlerin kuramsal olarak yo
rumlanmas iin yeni, ok daha elverili koullar yaratmtr.
Ama entellektel gzlem tekniklerinin bu geliimi, bilimsel tar
tma kaynaklarm kurutmu deildh. Tersine, tartma, kendi
gerek tzne daha uygun bir biim almtr.

2. FELSEF TARTIMANIN
DEOLOJK KAYNAKLARI
ekimenin felsefeye zg olmadm grdk. O hade, fel
sefi tartmay, uzmanlk bilimlerindeki gr kavgasmdan ay
ran nedh?
lk bakta, maddecilik ile idealizm arasmdaki kartln,
btnyle onlarm felsefenin temel sorusuna getirdikleri, taban
tabana kart zmlerle belirlendii ortaya kyor. Ancak,
maddecilik ile idealizm yalnzca birbirini karlkl dlayan iki
gr as olmayp, iki temel dnya gr de olduunu ve
bunlar arasmdaki savamn, felsefenin geliiminin dirimsel ie
riini oluturduunu anmsarsak, felsefenm temel kutuplamasna
ilikin bu aklamann aka yetersiz kaldm grrz.
350

Tarihsel bakmdan konuulursa, ideahzm dinsel dnya gr


nden domutur ve yzylardu- onunla dorudan ya da dolayU
bir ilikiyi korumaktadr. Maddecilim tarihi ise, tersine, kilise
kart, d kart tanntammaz ideolojik hareketlerle baldu:. Bu
temel felsefi soruya getirilen karh zmlerin, son zmle
mede tek bana kuramsal varsaymlara dayanmayan felsefi bir
konumun kuramsal olarak temellendirilmesmi temsil ettiini
varsaymak daha doru olmaz m? Burjuvazi, egemen, tutucu bir
smf olduu zaman kesinlikle reddettii maddeci felsefeyi, dev
rimci bir smf iken rahatlkla savunuyordu. Kurulu burjuva top
lumunun bylesine karakteristik b h nitelii olan ahlak madde
cilik eletirisi; maddecilim, yalnzca, onun kuramsal ieriini
belli lde zmleyen idealist filozoflar tarafndan deil, by
lesi felsefi sorunlarla gerekte ilgilenmeyen gnlk burjuva ha
sm tarafmdan da srekti olarak yerilmesi, btn bunlar, balca
felsefi eilimler arasmdaki kuramsal farkhhklarn doasn de
ilse bile, en azndan, bu ideolojik kavganm toplumsal uygulamalarm aydmlatan bur olguyu oluturmaktadr.
Yazarn amac, maddecilik ile idealizm arasndaki kar
smrc ve smrlen snflar arasmdaki elikilere indhgemek
deildir; nk, maddecilik ve idealizm, yzyllardr bir ideolo
jinin, rnein kle sahiplerinin yahut burjuvazinin erevesi
iinde yaamtr. Ama bu, yalmzca, onlarn bir ve ayn snfn
gelimesinin farkl aamalannda farkl toplumsal ilevler gr
dklerini gstermeye, ya da, o smf biimlendhen toplumsal
gmplar arasndaki elikileri dile getirmeye yarar. Ve ideahzm
de, zaman zaman, ilerici (hatta devrimci) snflarm ideolojisi
olarak douyorsa, bu bile, idealizmin tarihsel adan belirli bi
imlerinin toplumsal ve ekonomik etkenlere, istemlere ve
karlara bam llm gsterh.
Aklclk ile akldclk arasmdaki savam yalnzca ku
ramsal b h tartma olarak grmek de ayn derecede bilimd
olacaktr. 17. ve 18. yzyllarda burjuvazinin toplumsal-politik
dnceleri ile akla, toplumsal yaam akl ilkesi stnde yeniden
351

oluturma olanak ve zorunluluuna ilikin aklc inan arasmdaki


rtk bant, -toplumsal ilerlemeyi evrensel yasalara dayal ola
rak ele alan herhangi bir baka kuramla Marksizmi ayn kefeye
koyan "aklc topyalar" a kar gnmzdeki akdc elethi
gz nne alndmda- zeUikle apaktr. Bugnn akldc
idealizmi aka 17. ve 18. yzyllar aklcnm antezi olarak,
yani ada burjuva toplumun toplumsal kargaalar balam d
mda ele alnrsa anlaamaz; kald ki, bu toplumun ideologlar,
Uerici felsefi gelenekleri devralan Marksizmm amansz karan
olduklarndan, bu gelenekleri reddetmek durumundadrlar.
19. yzyhn ikinci yarsmdaki burjuva filozoflarm ve felsefe
tarihilerinin ou, felsefi retilerin ve elimelerin felsefeden
bamsz durumlarla rtk biimde bamh olduunu dorudan
ya da dolayl biimde onamaktaydlar. Bunlardan kimileri, bu
durumlar felsefi dncenin ikin geliimini bozan durumlar
olarak grrken, kimileri de, tersine, felsefi dncelerin savamm toplumsal srecin esinlendirdiini varsayyorlard. Ne var
ki, toplumsal sre, genelde, yalnzca mulak b h biimde anla
lmakta ve bu yorum da, felsefe e filozofun "yaamdaki ko
numu" arasndaki bir takm akld bamtlarn onanmasndan
baka bir eye varmamaktadr. yleyse, felsefi ekimenin kaynaklannn dncede deil de yaamda yatt teslim edse be,
yaamn kendisi yalnzca psikolojik bir biimde, bilinten ba
msz, onu belirleyen cokusal deneyimlerin genel toplam bi
iminde yorumlanmaktadr. Filozofun "yaammdaki konumu"na
ve "tarihsellii"ne ikin bu akdc gizemselletirme, pratikte,
felsefi tartmann z ve kkeninin maddeci ve tarihsel ynden
aklanmasyla uzlamaz b h kartlk iine girmektedh.
Toplumsal psikoloji bizim felsefi kantlar ayklamamza
kukusuz yardm edebh; ama bu bizleri, biimlerinden birisi de
felsefe olan toplumsal bilincin snrlar dna karmaz.
Felsefenin, bilincin br biimlerinden bamsz olarak de,
onlarla bamth biimde var olduu inanc, felsefi ekimenin
eii konularmn izlenmesi durumunda, son derece ilginleir;
352

ama bu, onun kaynam ve tarihsel bakmdan beUrlenmi ama


ve karaktermi ortaya koymaya, akas, yetmez. Bunu ortaya
karmak iin, toplumsal bilmcin incelenmesmden toplumsal var
lm zmlenmesine dnmemiz gerekk. Ama burjuva filozoflar
farkl bir yolu yelemektedirler. Onlar, felsefi tartmanm "kayna"n buhnak abasyla, dikkatlerini felsefilemi bhey ze
rine, onun mizac, psikolojik grnts, vb. zerine odaklatrryorlar. Felsefi ekimenin "yaamsalh"nm znelci, akldc
yoldan aklanmas, szgelimi, -felsefenin, "bizlerin evrenin
btn drt ve basksm tam olarak grme ve hissetme konusun
daki bireysel tarzmz"' olduunu savunan- WiUiam James'in ti
kel karakteristiidir. Felsefi gr farklihklar, yaratc bheyselliin farkllklanna indirgenmekte ve bylece, felsefi ekime,
toplumsal ve tarihsel ierimden syrdmaktadr. Byk filozof,
mizacm en arpc bihnde de gethen kiidh.
James, felsefi reterin ieriinin filozofun "sert" yahut
"yumuak" doas tarafmdan behrlendiini savunuyordu. Sert
insan tipmin znitehkleri ampirizm, maddecilik, oulculuk,
ktmserhk, belhlenimcilik, kukuculuk, vb. iken; aklclk, ide
alizm, belirlenmezcilik, vb. de yumuak tipin znitelikleriydi.
Felsefi tartmaya katlanlarn bu znelci trden smtflandnlmas,
felsefenin ve felsefi tartmanm bilmeye ynelik ynn tmyle
gz ard ettiinden, felsefeyi bilimlerle ve pratik toplumsal i
lerle kar karya getirmektedh.
Burjuva filozofun, felsefi retiler arasndaki elikilerin
toplumsal ve ideolojik zmlenmesine yaklam, sonunda,
kendi savmm grnrde reddedilmesi olmaktadr. Burjuva filo
zoflar, sk sk, felsefi tartmann znn anlatm zgrl,
politika, ideoloji ve hatta bilimden bamsz olan aklamalar
yapma zgrl olduunu ileri srerler. Ancak biz, Hegel'in bu
konudaki derin yorumunu anmsamahyz: "zgrlk konusu tarthrken, tarilmakta olan ey zel kar deilse, her zaman iyi
1 w. James, Pragmatizm, s. 4.
353

dnmek gerekecektir."' Burjuva felsefe, ideolojiden ve dinden


zgrln ilan ettii zaman bile, tmyle belirli bir ideolojik
ilevi yerine getirmektedir. Burjuva ideolojik dogmalar ve din
sel inanlar "zgr olarak" onad zaman, yani bunlan soyut
felsefi nermelerden dcan kuramsal sonular olarak sunduu
zaman da, ayn eyi yapmaktadr.
Gelimi kapitalist toplum kouUannda gerici toplumsal
glerin egemenlii, burjuva filozoflar arasmdaki tartmay, ka
mlmaz biimde, bimd ve reten olmayan bir duruma sokma
eilimi tar. Felsefi tartmalarn "bir tr saurlar syleisi"2 ol
duunu sylerken Jean Piaget'i anlayabiyoruz. Ama bu neden
byled"? Felsefenin doas nedeniyle mi? Yeni pozitiviserin ve
dbilimsel (linguistic) zmleme felsefesi taraftarlarmn anlat budur. Ama her iki ekol de, burjuva toplumda felsefi tart
manm ideolojik atmosferini gzard etmektedir ve bu gz nne
ahnmadka da, rnein, kimi kapitalist lkelerdeki "Thomas
R n e s a n s ' tr eyleri aklamak olanakszdr. Yeni
Tomaslarm Aristoteles'in hilomorpizmini en son bilimsel bu
lularla "uyumlandrma" abas, burjuva toplumun politik ve
dinsel ideolojisinm, felsefenin gehmesi ve felsefi tartma ze
rindeki behrleyici etkisinin inandnc bir tantn salamaktadr.
Burjuva toplumdaki felsefi tartma, kammaz b h biimde,
ok eith felsefi ekol ve eilimin varlyla nceden koullan
mtr. Kimi burjuva filozoflar bu olgudan umutsuzlua d
mekte ve felsefi sistemlerin var olan anarisinden znt duy
maktadrlar. Bakalar ise, tersine, felsefi retilerin bu oulcu
luunu felsefi zerklik kesinin gereklemesi olarak; felsefi d
ncenin d, yani politik, bimsel ve ideolojik etkenlerden ba
mszl gibi grmektedhler. Oysa gerekte, burjuva felsefesi
nm eitli eilimlere blnmesi, kapitalist sistemin zn t
myle mantksal biimde de gethmektedh; bu sistemde, ekien
' G. W. F. Hegel, Samtliche Werke, Bd. 11, s. 539.
2 ]. Piaget, Sagesse et illusions de la Philosophie, s, 28.
354

felsefi retiler halkn bilincim her yoldan etkilemektedir.


Bununla birlikte, Lenin'in, Materyalizm ve Amprio-Kritisizm'de,
arpan felsefi retilerin arlkl idealist karakterini ve bunla
rm maddecihe kar birini vurgularken iaret ettii gibi, b
tn bu ekien retiler temelde bir ve ayn ideolojik ilevi g
rrler.
Gnmz burjuva filozoflar, tartan taraflarn, belhli te
rimlerin anlam ile kendi ortak hmanist amalarna uygun tar
tma kurallar zerinde anlaabilirlerse, farkllklarn giderme
ve ortak bh anlaya ulama konusunda daha fazla bur ansa sahip
olacaklarm sk sk de gethrnektedirler. Bu dnce, kart s
nrlar ve toplumsal sistemlerden oluan bir dnyada kukusuz
hayaldir.
Yeni bihmsel veriler ve tarihsel deneyim bhiktike, zm
leriyle daha fazla gelime olanan yaratan felsefi somnlarm zgiU karmakln nceki blmlerde vurgulanutm. Ama bu;
tarsel bakmdan eskimi grlerm, uzun zamandan beri r
tlm olan anlaylarn, vb. yeniden canlanmasn kukusuz
aklamamaktadr. Uzlamaz smfsal yapsyla ideolojik birlii
ilke olarak olanakszlatran bir toplumda gr aynlklannm
ideolojik kaynaklan zmlenmeksizm, bylesi gr ve anlay
larm neden olduu atmalan dom biimde anlamak olanak
szdr. Yabancama konusundaki ada ekimede, msan som nunun eitli yorumlarmda, insan-toplum ilikisinin zmlen
mesinde, insanchm z konusundaki yorumlarda, vb. ayn
ideolojik temalar (filozoflar, kukusuz, bunlarm her zaman bi
lincinde ohnayabilirler) arpc biimde ortaya kmaktadr.
Felsefi ekimenin ideolojik kaynaklarm incelerken, ideolo
jmin deitimi ve ideolojinin geliiminin, tpk kendi var oluu
nun tarihsel biimlerinin eiii gibi, felsefe iinde zgl bir
ifade kazandn kukusuz anmsamamz gerekecektir. Belirli
apak ve su gtrmez olgulara kar tutumlar karakterize eden
felsefi nermelerin zmlenmesi de bunu dorulamaktadr.
355

insan, bilgi (Leibnitz'in olgu hakikatlerinden sz etmesi an


lammda) ile -bilginin tam olarak aklayamad, ama yine de,
kukusuz, bilgiye (bilimsel inanlara) dayandrlabilen- inanlar
arasmda, felsefede, doa bilimhkinden ok daha byk lde
bir ayrm srekli yapmak durumundadr. Magellan, Atlantik ile
Pasifik okyanuslarm balayan bir boazm varlma inanyordu.
Gezisiyle de bu varsaym doruland. Kuramsal doa bihpinde,
bilim adamlarna klavuzluk eden bir ok inan vardr. Bu
inanlar, bilimsel bulularla ve deneyle ya gerekten dorulanr,
ya da tersme, rtlr. Sonuncu durumda, bilim adam bylesi
grleri genellikle b h yana atar. Ancak, inanlarn deney yo
luyla genelde dorudan kantlanamad ya da rtlemedii
felsefede ise i deiir.' stelik, felsefe, insan yaammm, etiin
ve estetiin sorunlarm tatt iin, doal olarak, kendi ner
melerini smama gibi bilimsel yntemlere bavuramaz ve bylesi
yntemler, ancak ok smrl bir uygulama alanma sahip olabilh1er.
nanlar, insanlarm belhli olgulara ynelik tutumunu, insan
larm bu olgular deerlendiriini dile getirdii lde, bu olgu
larn betimlenmesi gibi almamazlar. Bylesi inanlar b h b h m e
taban tabana kart olabilh ve bunlar arasmdaki ekime de, ha
kikat ve hatadan ok, insan davrannn doru ya da yanl,
mantkl ya da mantkszca, ahlakl ya da ahlak d diye deer
lendirilmesiyle ilgilidh. Ancak, kart felsefi inanlarn byle
deerlendhilmesi bile, zellikle, bu inanlar farkl tarihsel du-

1 Fiziki ve kimyaclar tarafndan incelenen fiziksel ve kimyasal sreler, o gnlerde,


maddenin atom yaps varsaylmadan aklanabildii iin, yalnzca bilim adam
deil, ayn zamanda filozof da olan Ernst Mach ile Wilhelm Ostwald, atomlarn
nesnel varln reddettiler. Ancak, onlann atomlarn varln reddetmeleri, bilim
sel grlerinden ok, felsefi grlerinden kaynaklanmaktayd. Mach her eyr du
yumlara indirgiyor (atomlar duyularla alglanamazd), OstwaId ise enerjiye inan
yor, hem fiziksel, hem de psiik olan karsnda, ona ncelik veriyordu. Maddenin
atom yapsnn deney yoluyla kantlanmas, her iki bilim adamn da atom gerek
liini onamak zorunda brakt, ama onlarn hibiri kendi felsefi grlerini dei
tirmediler.
356

runar yanstyorlarsa ve bu yzden de, uyumlu olmasalar bile,


birbirlerini karlkl dlamyorlarsa, ou kez olahakszdu".
Byle bir gr atmasmm bir rnei olarak, insanm kendi
lmlne kar tutumu sorusunu, bu ok andan felsefi somyu
anabiliriz. Yunan Epikurosculuu ile stoachm geleneklerini
srdren Montaigne, insanm, yalmzca lm zerinde srekli d
nd ve bylelikle lm korkusunu yendii lde yaamdan
zevk alabileceini savumu:.
Montaigne, felsefenin insan lme hazvlamas gerektiine
ilikin iero'nun deyiiyle ayn dncededir. Montaigne yle
der: "Onu (lm - ) gizeminden syralm, ona bakalm ve
baka her eyden daha sk onu dnerek ona alalm.
mgelemimizde onu her ynyle, her zaman anmsayalm...
lmn bizleri nerede beklediinden emm olamayz, yleyse biz
onu her yerde bekleyelim. lm zerinde dnmek, zgrlk
zerinde dnmekth. lmn nasl olduunu renen kii klehi tanmamtur. lme hazr olu, bizleri her tr kulluktan ve
boyunduruktan kurtam."'
Akas, kukucu okulun bir filozofunun bu dnceleri,
gelip geici olan u andaki boyun emezlie karlk, gelecekteki
kammaz ceza ve lm korkusunu yeerten ortaa dinsel re
tisinden sert biimde ayrlmzktadr. Montaigne, yaamm akla
uygun olarak yaanmasna ikin aklc retinin ncsyd.
Ancak, aklc etiin klasik amlaycs; Montaigne gibi,
Epcurosculuk ile Stoaclk geleneklerini srdren, ama lme
kar mantksal mtum anlayyla ondan kkl biimde ayrlan
Spinoza'yd. "zgr insan" der Spinoza, "hi b h eyi lm kadar
az dnmez; onun bgelii, lm de, yaam dnmesinde
yatar. "2

' M. de Montaigne, Essais, Tome 1, Paris 1962, s. 87-8.


2 (Euvres de Spinoza, Tome III, s. 242.

57

Bu kart inanlan kariatirrsak, bu dnrlerden hangi


sinin daha doru olduunu sylemenin zor olduunu grrz.
Bunlann her ikisi de bir anlamda hakhdr ve temelde, her ikisi
de kendi zamanlarnn ilerici insancl inanlann farkl biim
lerde dile gethmektedirler. Niels Bohr'un, daha nce andm,
taban tabana kart aklamalardan oluan karmak hakikatlere
ilikin yorumu burada da tmyle geerlidir. Bu yzden, felsefi
bir tartmay ele ahrken, hakikat ile hata arasndaki savam,
varhmdan kuku duyuhnamayan olgular karsnda koullu ola
rak hakh bir tutum farkn de getiren gr farkllklarndan
ayrmak gerekir. yleyse, belli bir felsefi tema erevesi iindeki
inan eitlilii, yalnzca genelde onanm olgular karsnda,
gncel biimde (actually) var olan insani tutumlann eitliliini
dile getirir.
Kimi burjuva filozoflar inanc dinsel inanla zdeletirmek
ve d, ne.snel dnyann var oluuna "inan" ile dinsel inan arasm
daki her temel fark reddetmek eilimindedhler. Badamayan
kavramlarn bu bihnde kartrlmas, eitli kantlarla da desteklenmektedh. Kimileri, tm inantan akd gibi sz ederken,
kimileri de inanlar deneyimden doduunu teslim etmekte,
ama deneyimi znel biimde, yani, yalmcas, bireysel cokularm
toplam gibi yorumlanmaktadular. Bu yolda, mein "dinsel de
neyim" gibi, znel biimde teraellendhihni kavramlarla olduu
kadar, doastnn gerekliini, bireyin "rtk deneyimi" teme
linde kantlama biimindeki apak fdeist abalarla karanz.
Sylemek gereksizdh ki, kendisine felsefi sorular sormayan
bir kii bile, konuya znel bir dnce ile yaklamakszm, d
dnyann varln teslim eder. Bu kiinin d dnyann varlna
akl yatt, ya da, bilinten bamsz bir ey olarak onun gereklime mand sylenebilir, ama bunu dile getirmenin en gvenihr yolu, o kiinin kendi duyularnn tantlna gvenmesidh. nsani birey, pratik olarak kendi bilincmden bamsz olan
bir "eyler ve insanlar dnyas"nda yaar. Bdmten bamsz bir
maddesel gerekliin varl, bhey anlasa da anlamasada, gnde358

lik deneyim ve pratik etkinlikle srekli dorulanmaktadr. Nesnel


gerekliin varlma olan inancm doastne olan inantan te
melden farkl olduunu kantlamak gerekmiyor; bu ikincisi,
dorudan doruya, tarihsel kkeni toplumsal geliimin kenditiindenci glerinin msana egemen olmasmda yatan belli bir tr
znelcilik tarafmdan savunulmaktadr. Yalnzca dinsel inanla
deil, saysz burjuva ve kk burjuva nyarglarla ilgili olarak
da dumm bledh.
Binlerce yldr, felsefede, en eii inan ve inanlar var
olumutur. Bunlardan kimileri, doa-bilimcilerm bugn savun
duklar inanlann benzeridir, yani, az ok salam b h biimde
saptanm olgulara dayanrlar; kimileri ise tersine, olgularla
uyumlu deildir, hatta onlarla domdan eliebilir. Ama bu so
nuncu trden manlar be bel olgular, belli toplumsal gerek
sinimleri, carlan, tarihsel bakmdan eskimi toplumsal iliki
lere, geleneklere ball, vb. yanstrlar. Bu jzden, atan
felsefi inanlann, ok eidi speklatif kuramlarda dile getirilen
derin tarihsel ve ideolojik kklere sahip olmas gerekir, zira ge
lenek ve koullara bal olarak, bir ve ayn ideolojik ilev yahut
tarihsel eilim, birbiriyle ekien eit felsei retiler tarafn
dan farkl biimlerde formle edilir. Yeni-Thomas, bim ile
dinin "uyumu" ilkesiyle protestanlktan esinlenip, bim ile dinin
dipsiz bh uurumla ayrldm savunan filozoflarm, buna bt
nyle kart olan ilkesi, yukarda gsterdiim gibi, bir ve ayn
eree -din savunusuna- ulamamn eitli yoUarm temsil etmek
tedir yalnzca. Ama bilim ile din arasmdaki kkl kartln
onanmas, yalnzca, bilimin bilmeye ynelik nemini asgariye
tndhme gibi fideist amaca deil, aym zamanda, dinin maddeci,
ateist reddine de hizmet edebilh. Bu ideolojik atmann felse
fede, zgl bir kuramsal tartima biimi kazanmasnn nedeni
budur; bu tartmaya katlan herkes, mantm saygnln ona
makta ve inanlarn yalnzca dile getirmek yerine, kendi gr
n kantlamaya ahmaktadr. Mantk dcm szcleri bile
mantksal tartma yoluyla mantksal dnmenin epistemolojik
359

zayfln kantlamaya altklarmdan, bu zorunluluu gz


nne almak durumundadr.
yleyse, ideolojik savamla beslenen felsefi tartma, aym
zamanda, gereklii zgl bir bilme biimi olarak felsefenin g
reli bamszln da dile getirmektedir. Sonuta bir felsefi
inanlar sistemi oluturan memtksal karsamalar zinciri, byk
lde, balangtaki mantksal varsaymlarla belirlenmektedir ve
bu varsaymlar da, -felsefi nermelerin evrensellii, bunlar tek
tek olgularla doruluma bakmmdan llemez derecede daha az
elverili kld iin- yalnzca tek tek olgularm aklanmas bi
iminde ahnamazlar.

3. FELSEF TARTIMANIN
KURAMSAL TEMELLER
Daha nceki blmde de grdmz gibi, felsefenin ide
olojik ilevi, felsefe ile br toplumsal bilin biimleri arasm
daki fark dile getirmedii gibi, kendi btn ieriini kapsamaz.
' Belirli temel varsaymlardan mantksal biimde kan felsefi nermelerin; tpk on
larn, bu nermeleri olsa olsa betimlemeye hizmet edebilecek, ama bunlan ne dorulayabilecek, ne de rtebilecek eitli olgusal verilerden bamsz olmas gibi,
dnrn karlanndan, cokulanndan ve znelliinden ilke olarak bamsz olu
una ilikin inan, en speklatif idealist sistemlerin bu tipik inanc buradan ileri
gelmektedir. Felsefi sonularn olgusal temelinin ar basitletirilmi bir yoru
muna dayanan bu idealist yanlsama, filozofun, onad kuramsal varsaymlardan
karmak iin hareket ettii temel olgularn benzersizliini gzden karmaktadr.
Doa diye bir ey olmasayd, hibir idealist dnceli kii, -varl, o idealistin
balang varsaym olan- tinsel zden bunu karsayamazd. Bu yzden, speklatif
idealist dnce, olgulardan hareket eder, eder ama bunlar, varln yalnzca var
sayabilecei bir eyin sonucuymu gibi sunmaya abalar. Felsefi speklasyonun,
karsamaya abalad olgulardan yanltc bamszl, btnyle, gncel bi
imde var olan eylerle bantl olarak imgelemin sergiledii bamszla benzer.
Ama hibir imgelem, bu eylerden bir tekini bile yaratamaz; peri masalndaki, a
zndan ate pskren yedi bal ejderha btnyle bir imgelem, mozaiidir, ama bu
mozaikte, gncel biimde uydurulmu, yani hilikten yaratlm tek bir etmenle
bile karlamayz. Benzer biimde, speklatif idealist (aym zamanda da dinsel)
retilerde, doal olan da doast, transandantal, vb. statsne kanlr.
360

Felsefi tartmann kuramsal temellerini inceleme gerei de bu


radan doar. aan felsefi eilimlerin, sistemlerin ve anlayla
rm var olmas nedeniyle, byle bir tartma kamlmazdr. Ama
felsefi retilerin bu ayrmas, uzlamaz smflara ayrlm bir
toplumun kendi gelimesinin bir rn olup, felsefi bilme bii
minin zgl, kalc bir zellii olarak almamaz. Bu adan baklu-sa, maddecilik ile idealizm arasmdaki savam, kukusuz, fel
sefi gelimenin ncesiz-sonrasz
bir yasas deildk. yleyse,
felsefi tartmanm epistemolojik doasm tanunlamak iin onun
am biimlerini, yani felsefedeki ana akunlar arasmdaki savam
ele almanm hi gerei yoktur. Felsefi tartma, bir ve ayn okul
erevesinde, onun farkl taraftarlar arasnda da geebilir. Bu
soruyu, yalnzca okullar arasndaki atmadan deil, aym za
manda, bu okullar iindeki elikilerden de soyutlamak, felsefi
ekimenin epistemolojik temellerine ilikin incelememizi onun
en temel, dolaysyla en kamlmaz biimine, belli bal toplum
sal kartlklardan bamsz bir biime indirgemek bakmndan,
kuramsal adan tmyle uygun olacaktr. Ancak bu yaklam,
kukusuz gerekleebilirse, polemiklerin ne lde felsefenin
kendi zyle ilintili olduunu ve onun ikin bir var olu tarzm
oluturduunu gsterecektir. Bylelikle, felsefi bginin zgl
biimine ikin incelememize dnm bulunuyoruz.
Felsefi sorunlann zgl doas, grdmz gibi, ncelikle
felsefi kategorilerin sonsuz genilikteki yelpazesmde kendisini
gster; bunlar, filozofun ampirik verileri genelletirerek, bi
linli biimde yarat kavramlardan niteliksel bakmdan fark
ldr, Kant'm, felsefi kategorilerin -bunlarm a priori doasnn
tant olarak yorumlad- bu zgl zellii, felsefi incelemenin
znesinin zgl optimum (doa, toplum, insan, bme, ahlak vb.)
olduunu gsterir. Bylesine snrsz, sonsuz derecede zengin ve
eitli fenomen karmaalarmm mcelenmesidir ki, -tanmlanmas,
bim adamnn endeki ampirik verilerin geneUerilmesine da
yanmayan, hele dorudan buna hi dayanmayan- zel tr bir

36J

kavram olarak felsefi kategorilere bavurmay zorunlu klar.


Aadaki sorular douran da budur: Mantksal zorunluluun
yan sra, baka herhangi bir zorunluluk da var mdn? Var olan
her eyde birhk var mdr? Olanakllk kategorisi gerekten var
olan b h eyle mi ilgilidir, yoksa yahuzca insan bilincinin kimi
srelerle ilikisini mi de getirh? Konumuzu canlandrmak iin
buraya yalnzca birka felsefi somyu aldk; felsefi kategorilerin
tanm ve uygulanmasyla bantl olarak ortaya kan ve ou,
eski zamanlardan beri bilinen, yani ierikleri konusunda filozof
larn aka bilimsel bir zmleme veremedikleri ya da bunlarm
uygulanmas iin salam nedenler salayamadlar gerde be
filozoflar tarafmdan kullanlan sorulan aldk.
Bir btn olarak dnya nkavramn, yahut da, dnyada zel
tr bir btnlk oluturan ey anlaym ngren evrenseUiin
zgl biimlerinin incelenmesi, doallkla, bu kategorilerin gs
terdii nesnel gereklcle ilintili somlar doumr. Genel, tikel ve
benzersiz sorunun hem bimin, hem de toplumsal yaamm geli
imi iinde -burada her birey benzersizi, tikeli ve evrense man
tksaldan ok, insani bh sorun gibi grr- srekli olarak yeniden
Kategori kavranu, zaman zaman, son derece esnek biimde kullanlmakta, yani,
aka, belli bir bilgi alan erevesindeki en genel kavram olarak yorumlanmakta
dr. Bylelikle biz de, zaman zaman klasik mekaniin ktle, younluk, geirmezHk, hz, basn, i vb. gibi kategorilerinden sz ederiz. Ama bu durumda, kategori
ile genel kavram arasndaki ayrm izgisi silinmez mi? Genel kategoriler, evrensel
olarak gzlenebilen olgular belirttiklerinden, bunlarn baland ieriin gerek
lii konusunda hibir kuku uyandrmazlar rnein tz, z. zorunluluk ve ra.stlat
gibi ketagoriler tmyle farkl bir konudur. Epistemolojik adan, bilgi kuram
asndan, bunlara balanan ieriin Tziksei gereklii konusunda aka kuku
olabilir; tpk, bu kategorilerin birbirini kar.lkl dlayan tannlan ya da yorum
lar olanann bulunmas gibi. stelik, br bilimlerde kullanlan genel kavram
lardan farkl olarak, felsefi kategoriler, genellikle, br felsefi kategorilerle ilikili
dirler ve bu iliki, olaan biimde, diyalektik anlamda bir olumsuzlama esi ie
rir: Zorunluluk-rasclant, z fenomen, z-grn, olanakllk-gereklik, varlk-varlkszlk. vb. yleyse felsefi kategorilerin doas, bunlarn dile getirdii ierik fel
sefi tartma iin epistemolojik temeli ierir. Halihazrda geerli kategori ya da kav
ramlara (yeni-Thomas yorumuyla "varik", varoluu felsefede "varolu") zel bir
anlam vrerck yeni kategoriler yaratma abalar, felsef tartma oluturma eilimle
rini glendirmektedir.
362

ve yeniden ortaya danas lsnde, nominalistler ile gereki


ler arasmdaki eski tartma, gnmz felsefesmde de yeni bir bi
imde srp gitmektedir.
Evrensellerle ilgili tartma, herhangi bir zgl optimumu
ele aldmz zaman ortaya kan somnun yalnzca bir yndr.
Bu somnun br ynleri bu optimal, ama zgl evrenselliin bilinebilirliiyle ilgilidir; bu bilginin nclleri ampirizmin, a pri
ori akl yrtmenin, uzlamcdn savunuculan tarafndan, d
nlebilecek tm deneyim snrlar tesine gemenin olanakl
olduuna inanan metafizikiler tarafndan, fenomenalizmin, fel
sefi kukuculuun savunucular tarafmdan, vb. farkb farkl bi
imlerde formle edilmektedir. O zaman, felsefi tartma, baka
herhangi bir bilimsel disliplin gibi yalnzca epistemolojik kklere
deil, ama ayn zamanda, kendine zg epistemolojik kaynaklara
da sahiptir. Felsefenin br bilimlerin, uzmanlk bihmlerinin
alanma giren sorulan, mein sonsuzlua ilikin somlar, ele
almak dummunda kald hallerde bu apak ortadadu.
Bir uzmadk bilimi, kendi inceleme alannn kstlanmas
nedeniyle, bilmenin felsefi biimiyle badamayan byle bh k
stlanma nedeniyle, kendi uzmanlk ereine uygun olarak bunu
ya da baka bir sorunu aratrabihr. Felsefe ise, doas gerei,
byle dllendirici ve "lml" bir grevle kendisini snrlayamaz. Bununla birhkte, sonsuzluun sonsuzluk olmasmm nedeni,
onun -sonsuz olmasa be, sonsuzu ima eden ve sonuta, belli bir
bakmdan, sonsuzun kendisi olan- sonlu aracyla, ancak by
lelikle binebilmesidir.
Sonluyu bilerek sonsuzu bilhiz, ama her zaman smrl, sonlu
bir biim iinde "Sonsuzluk b h elikidh," der Engels, "ve e
likilerle doludur. Daha batan, sonsuzluun sonlulardan baka
bir eyden olumamas bir elikidir, ancak durum byledir.
Maddesel dnyann snrhh onun smrszhndan hi de daha
az olmayan elikilere yol aar ve bu elikileri her ama abas,
grdmz gibi, yeni ve daha kt elikilere yol aar.
363

Sonsuzluk, bir eliki olmas nedeniyledir ki, zaman ve uzay


iinde gzler nne serilemeyen sonsuz bir sretir.' Ama,
Engels'in sonsuzluk konusunda syledikleri, herhangi bir felsefi
sorun asmdan, genelde felsefenin konusu asmdan ne derece
geerli olabilir?
Sonsuzluk elikisi, inceleme konusu olarak sonsuzun ok
biimliliini ya da sonsuz ok biimlilii alan bilmenin zgl
biimindeki ikin elikilerin nesnel kaynam oluturur. Bunun
ok iyi farkmda olan Kant, sonsuzluk sorununun zmlenmesmi
saf akim atkdaryla (antmomileriyle), yani, kendismin "saf akl" gibi grd felsefenin iine dmesi kamlmaz olan z
lemez elikiler olarak ald atklarla bharaya getirmith. Le
nin, Hegel'in Mantk Bilimi zerine notlarnda, tikel olarak
Kant'm atk alanm gerekesiz biimde smrlam ohnas an
lammda, Kant'm gr asmm darlm vurgular: "Kant'da drt
atk vardr. Oysa her kavram, her kategori benzer biimde
atkldr."2 Kant'm bilinemezcilimin tersine diyalektik mad
decilik, ilke olarak hi bir atky zlemez olarak almaz. e
likiler hem nesnel gerekliin kendi iinde (kartlarm geliim
ve savam sreci iinde), hem de diyalektik olarak bu sreci
yanstan kuramsal bilme srasnda zlr. Ancak, ehkilerin
kuramsal zm, sz konusu srecin, kukusuz her zaman da
sahip olunamayan belli dzeyde b h bilgisini nvarsaymaktadrr.
Sonu olarak, hem gereklim nesnel diyalektii, hem de bihne
srecinin znel diyalektii felsefi tartmann epistemolojik kay
nan iermektedh.
Felsefi tartmann epistemolojik kaynaklar, herhangi (bu
yzden de, yahzca felsefi deil) bir bilmenin doasndan ayrl
maz olmas lsnde, kalc bir karakter tarlar. Ama, felsefi
tartmann geici ve kalc kaynaklar arasnda bir ayrm yap
makla yetinmemiz hatal olacaktr. Felsefi soyutlamalarn bizzat
' F. Engels, Anti-Dhring, s. 66-7.
2 V. I. Lenin, Toplu Yaptlar, C. 38, s. 116.
364

doas iinde yer alan bu ekimenin epistemolojik olanaklar,


apac bir biimde, tarihsel kouUar ile felsefenin kendi gehimi
tarmdan uyarlanmaktadr.
Felsefe, biderce yldr kendismi bulamad, yani kendi konu
sunu tanmlayamad ve zgl, felsefi bir bilim olamad. eitli
uzmanlk bilimleri doay ve insan yaammn bir ok alanm
kendi aralarmda paylatklar zaman, felsefe reel bir kendini behrleme olana kazand. Felsefe Ue uzmanlk bilimleri arasmda
yer alan ayrlma sayesinde, felsefenm bilimsel bgi sistemi iin
deki stats deiti. Uzmanlk bilimlerinden bamsz olarak
speklatif idealist greter hl tm bilimsel bginin temel kurallanm saptamaya abalamakla birlikte, bu bilimlerin bulularm ve bunlara ulama yntemlerini gz ard etmek de artUf el
den gehniyordu. dealist doa felsefesi, iUcelerini saf akldan
karan bilimler bilimi konumu hl iddia etmekle bhlikte (bu, ti kel olarak, Schelling rneinde apaktr), gerekte, doa biliminm sekin baararmdan esirUenmekte ve filozofun kendi z
nel inancma karm, bunlara bir bakma baml kalmaktadr.
"FizUcte kuUanlan amlama tarzmn", d doaya ikin
tanmlan kendi dmda gelithen "bu kavramm istemlerini kar
layamamas"' nedeniyle, doa felsefesinin doa bimine dayandmlmamas gerektiini ortaya atan Hegel, ayn zamanda, kendi
felsefe sisteminde, bildiimiz gibi, ok fazla bulunan keyfi doa
felsefesi yaplarma da kar kyordu. "Felsefi amlama tarz,"
diye yazyordu, "ayaklar stnde b h adm attUf^tan soma, ayn
mesafeyi ba aa yrmek gibi bir kapris, bir heves konusu
dedir..."2 Hegel'in keyfi doa felsefesi yaplan olarak grd
eyler, kendi sisteminin felsefi ilkeleriyle uyumayan kuramsal
nermelerdi. Ve Hegel'in kendi doa felsefesine ilikin hatalarm, kendisinin pek de tutarl olmayan aUclamalan bakmndan
zmlersek, bunlardan kimilerinin (gerekte ounun) onun
' G. w. F. Hegel, Samtliche WcrJce, Bd. 9, s. 44.
-Agy.
365

speklatif idealist sisteminden kaynakland, brlerinin ise,


-olduka artc gzkebilir- ampirizmin bu derin eletirmeni
tarafndan hi elethisiz biimde aimm, kendi anm smrl
doa bilimsel nkavramlarmdan doduu anlalr."!
Bilimsel bilgi sistemi iinde felsefenin stat deitirmesi, b h
yandan, keyfi speklasyonu ortadan kaldrma ve uzmanlk bilim
lerinin verilerine sk skya sarlma olanam vermekte, ama te
yandan da felsefe, uzmanlk bilimlerin kendilerinin de kanamad hatalar zmleme tehlikesiyle karlamaktadr. 17. ve
18. yzyl maddeciliinm mekanik darl, kukusuz, klasik m e
kaniin kazanmlarndan ve snrllklarndan szgelimi Newton'un uzay ve zaman kavray ile Laplace'n belirlenimcilik
anlaymda, vb. dile gelen kazanm ve snrllklardan dodu. Ve
felsefe, bireysel genel nermeleri uzmanhk bilimlerinden yal
nzca dn almayp, bunlar, daha geni olan dnya gr ala
nmda yorumlamas nedeniyle, -doa biliminm, bu nermelerin
felsefi yorumuna ghimedii iin kamabilmi olduu- hatalara
da yer brakmaktadr. Doa ve toplum retisiyle, bu ayn me
kanik maddecilik, grnd kadaryla, mekanik srelerm
aratrlmasnda kalakalan klasik mekanikten, kamhnaz biimde
daha ileri gider.
yleyse, felsefenm uzmanlk bilimlerinden ayrlmas, bihm
sel felsefi kuramn geliimi iin salam bir temel yaratmakla
birlikte, bilimsel bilgi sistemi iinde felsefenin stat deitirmesiyle koullanan hatalar da dlam olmaz. Bu hatalar felsefi
bilginin zgl doasndan, felsefi genellemelerin evrensel karak
terinden gelmi olsalar bile, asla stesinden gelmemez deiller' Sovyet tarihsel-felsefi incelemelerinde, tikel olarak da, 1943'de yaymlanan
Felsefe Tarihi'nin nc cildinde buna iaret edilmitir: "Doa Felsefesi'ni
okuyan kimse, onun (Hegel'in -) kt ampiristler tarafndan sk sk nasl artldn grr. Bu yzden o, suyun havaya evrilmesini ve tersini savunurken ve
kuru havadan yamur oluumunu onarken, Lichtenberg'in ve bakalarnn ampirik
gzlemine dayanyordu. Suyun oksijene ve hidrojene ayrmadn, ama bu ikin
cisinin ancak elektrifikasyonla oluturulabileceini savunurken ise, Hegel, Mnihli
fiziki Richter'in gzlemlerine dayanmaktayd, vb."
366

dir, Uzmanidt bilimlerinin bulularmm felsefi adan genelleti


rmesi yntemini kullanan maddeci diyalektik, bu bulularm
doru felsefi anlamm ortaya koyarak, onlar mutlaklatrmaktan
kammaya da olanak verir.
Doa biliminin 19. yzy ortasmdaki bulularm Engels'in
felsefi adan genelletmesi ve Lenin'in, fiziin yzymzn
bamdaki bunamm zmlemesi, felsefi kavramlarm, doa bi
liminin baarlar temelinde bimsel ynden gelitilmesinin
klasik rnekleridir. Doa bilimlerinin kazanmlarmn felsefi a
dan geneemesini retmek iin, kukusuz, derin bir doa bimi
bilgisine sahip olmak ve maddeci diyalektii yaratc bihnde
uygulamak gerekh. Kimi Marksist filozoflarm biyoloji, fizik ve
baka bilimlerin bulularm felsefi adan deerlendimieleri sra
smda yaptklar hatalar da bu gr dorulamaktadr.
Marksizm-ncesi felsefenin sekin szcleri, kural olarak,
felsefi tartmanm olumlu anlamm deerlendiremeder. Onlarn
hemen tm felsefi incelemeyi batan sona sonusuz bir aba
olarak grdkleri polemiklerle kar karya koyuyorlard.
Hume, doa bilimsel nedensellik anlayma kar kendisi de
polemik yrtmekle birlikte, tm polemiklerin sonusuz oldu
unu savunuyordu. Bu eliki mtum, pek de Hume'un kukucu
luuna balanamaz. Bu tutum, daha ok, birbhlerinin kamtlarm
Kutsal Kitap'tan, Aquino'ludan Thomas'dan ve Aristoteles'den
ahntlarla rten dnrlerin ortaavari tarmalarmdan rendikleriyle besleniyordu. Hume, tartma konusu olamayacak
ve kart taraflarca ekiemeyecek hi bir soru olmadm gz
lemleyerek, polemderm doasmm akim de, belagatin stn
gelmesini kamlmazlatrd sonucuna vard. "Zaferi karg ve
kh kullanan savalar deil, ordunun rrampeti davulcu ve
bandocular kazanr."'

D, Hume, nsan Doas Jzerinde Bir alma, C. 1, Londra 1874, s. 306.


367

Hume, kedisinin kimseyle polemie girimediini, yalnzca,


deneyim ve saduyuyla badaan bir gr amlayarak deer
siz kantlar ortaya kardm varsayyordu akas. Doal ola
rak, bu inan bir yanlsamayd; ama bunun kayna, eletirel ve
esasta polemiksel olan aratrma sreci ile, biim olarak her du
rumda zorunlulukla polemiksel olmas gerekmeyen sonularm
konulmas sreci arasmdaki farkllkta (felsefenin yan sra, tm
bilimsel etkinlim karakteristii) yayordu. Sk sk bir eliki
oluturan bu ayrun. Kant Saf Akln Eletirisi'nde gerekelendirir: "Eletirel olmayan" dogmatizme kar saldrarak, bunu
"eletirel felsefe" ile kar karya getiren Kant, yine de, bunun
amlamalarmm, zorunlu olarak, beUi lde dogmatik nitelikte
olmas gerektiini savunur.
Hume gibi Kant da polemikleri onamaz; ekien taraflarm,
olsa olsa aym derecede rtlebilecek kuramlar savunduklarma
inanr. mein, kimileri Tanrmn olmadm, kimileri de oldu
unu savunurlar. Ama, olanakb deneyimin uurlar tesine geen
sorulan kuramsal akd yantlayamayaca iin, "saf akl alanmda
gerek polemik diye b h ey yoktur. Her iki taraf da, kendi dog
matik ustalklarmn kavrayaca ve dayanabilecei bir ey bu lunmayan, doa smrlan tesine gemi olduklarndan, havay
dvmekte ve glgelerle savamaktadrlar."' Ama Kant, saf akln,
ancak "pratik akl"la, yani, a priori ahlaksal bilinle yantlanabilen somlara polemiksel biimde uygulanmasm eletirmekle bhrlikte, kendi ncelleriyle, 17, yzylm akla metafizik sistemlerinm yaratclaryla, maddeci duyumcularla, Hume'un kukuculu' Immanuel Kants Smtliche Werke in sechs Banden, Bd. 3, s. 573. Ancak,
Kant'tn bir yandan felsefe, te yandan teoloji ve hukuk arasndaki tartmann ka
nlmazlna da inand, nk bu ikincisinin "akln dUzenleyicilii"ne deil, hkmeerin (Kant, doal olarak, saf akln ilkelerini edinemeyeceini syledii fe
odal otoriteleri kast etmektedir) ynergelerine dayand vurgulanmaldr. Bundan
tr Yetilerin Tartmas'nda, yani felsefe fakltesinin ilahiyat ve hukuk fa
klteleriyle ilikisini ele alan denemesinde yle yazar; "Bu tartmann sonu gel
meyebilir ve felsefe fakltesi, bunu gslemeye daima hazr olmaldr" (Agy.,
Bd 1, s. 579,)
368

uyla, vb. yorulmakszn polemie giriir. Kant, kendi kartlarun gerekte adm vermedii zamanlarda bile, kendi uzay ve
zaman, a priori bireimsel yarglar olana, kategorik bireimin
zgl doas, vb. anlaym ileri srerek, farkl sonulara ulam
olan eitli felsefi retilerle srekli boy lr.
Felsefenin gelimesinde polemiin olumlu roln bu deerlendiremeyi, Marksizm-ncesi felsefenin en sekin szclerinin
bile, felsefi ekimenin tarihsel bakmdan geici nedenleri ile
epistemolojik, kalc kaynaklar arasmda b h aynm yapmamalan
olgusundan ileri geliyor gzkmektedir. Onlann tm de felsefi
ekimeyi felsefedeki AkhiUeus topuu olarak grp, hepsi de
(kukuculardan farkh olarak), Eukleides geometiisi gibi, evren
sel lde onanabilecek b h felsefe sistemi yaratarak, bu tart
maya bir son vermeyi umuyorlard. Tm anlamazl szmona
dlayan b h bilgi biimi olarak matematiksel bilgi ideali yalmzca
aklclarn ideali deUdi. Ayn zamanda, amphik filozoflarca da
benimsenmesi gerekmiti, ama onlar bunun farkmda deillerdi.
ekimelerden uzak b h bhgi trnn var olmas gerektii varsa
ymyla, hatamn nedererini araddar.
Bacon, idoUer' stne retisinde, kendi dncesine gre
insan doasmdan ayrlmaz olan hatann antropolojik nedenleri
sorusunu deri srer. Bu nedenlerin bilinmesinin, bizim yanl
deerlendirme tuzaklanndan kamarmza b h lde yardm ede
ceine inamyordu. Pratik baarar ("bulular"), hakikati hatadan
ayrmamza her zaman yardm edecei iin, bilimsel olarak i
lenmi amphisizm yardmyla kendisinin, yalnzca ekolclerin
lafazanlma deil, genelde tm ciddi anlamazlklara da son ve
recei umudunu asla teiketmedi. Felsefi tartma, ona bUgi cahUlerin bo ura gibi gzkyordu ve Bacon'm kar kt
felsefi tartmalar gerekten de byleydi. nsanlar gkyzndeki
kaleleri gerekten yararh eylere ye tuttuklar iin, onun kararl
bir "doa felsefesi" savunusu srekli kmseniyordu. Bacon,
' dol: (Bacon'da) kuruntu, nyarg -.
369

kendi tmevaunc ak yrtme kurallanna sk saya bah kal


d, kendi yansamalarnm ve bunlarla bamth olan, son de
rece babo bir takm nkavramlarm skmtsm ektii srece
amprisizmi kavramaktan kukusuz ok uzakh.
17. yzyl aklch, felsefi ve doa bilimsel ampirisizmin
yansamalarmdan uzakt. Ama matematii tekyanh yorumlamasmdan, ak ve genelde mantksal sre konusundaki soyut anlaymdan doan baka yanlsamalarla doluydu. Akck, kendi
doas gerei hatayla badamayacak zel tr bir entellektel
alan bulmaya abalyordu. Ne var ki, byle koulsuz hakikat
alan yoktur ve her insani yetenek hata yapabilir. Deneysel a
lma ve genelde bihmsel aratrma da iinde ohnak zere prak
etkinlik de hatadan zgr dedir. Bu, kukusuz hatanm stesin
den gelinemeyecek b h ey olduu anlamna gelmiyor. Herhangi
b h hatamn, iUce olarak stesinden gelinebilir, ama yamima yete
nei bilme yeteneinden aynlamaz ve dolaysyla, bundan kurmlma olana yoktur.
Bilginin ilerlemesi, sistemli hatay (mein, ideazm ya da
dm) ortadan kaldurma eimindedir kukusuz, ama bu be, an
cak, bmeye ve bilince bal olmayan belli tarihsel koullarda
olanakldr. Ancak, bilginin derlemesi herhangi b h hatanm ste
smden gelmekle birlikte, onun epistemolojik kaynan da orta
dan kaldrmayacakr. Ve bilme alanmm genilemesi, henz in
celenmemi olan eylerle ilgili olas hata alannn da genile
miini gerir.
Akclar, kendi muak hakikat ltleri olarak, kukuya yer
vermeyecek akl alrlar. Ama, bu akln lt nedir?
Onlar, bu soruyu eri bile srmediler. Entellektel sezgi fetii e
bunun szmona ikin yanmazl; insanm, eer matematik r
neini izleyere, apak hakikatlerden hareket eder ve bunlardan,
salam b h manta gre, carsamalar gelitirhse, felsefi b n tar
tmay btnyle sona erdirebilecei inancm dourdu.
Felsefede matematiksel yntemi uygulama abas, aklcar, am370

pirik nedenleri manksal nedenlerle, nedensellii mantdcsal zo


runlulukla zdeletirmeye gtrd. Baka bir deyile, matema
tiksel yntemin aklc yorumu, -mantdcsal dcarsamann, kendi
bana, nesnel gerekliin betimlenmesi olarak grlmedii ve
ancak, ampirik olarak yorumlanmas lsnde nesnel gerekli
in betimlenmesi durumuna geldii -matematikte, temelde ola
naksz olan bir tr yanba yol at.'
Felsefi hatanm ve tartmanm stesinden gelme yolunu kesin
ve salam tammlarm formle edilmesinde gren aklclar gibi
Thomas Hobbes da, kendisinden nce Bacon'm yapt gibi, tm
hatalarn ana kaynaklarmdaki bhinin szcklerin ve szn anlatmlarm ok anlamlh oldumu iddia ediyordu, "hsanlar, tpk
doru yarglara varmay konumalan doru anlamaya borlu ol
malar gibi, hatalanm da ayn eyleri yanl anlamaya borludur
lar. "2 Gerekten var olan eyleri de getiriyor gzkse bile, hi
bir anlam olmayan szckler vardr. Szckler ve bunlarm bilehnleri, her zaman, eylerin kendi nitelikleri gibi ahnan belirli
niteliklere sahipthler. Hobbes'a gre, evrenseller sorununu yara
tan da budur. Ve son olarak, eyler bile, zaman zaman szcklere
ve szl anlatmlara balanan belirli niteliklere sahipthler.
Hobbes, yanh kullamnun eitli biimlerini tartiarak, kendisini
gnmz linguistik zmleme felsefesinin, b h anlamda mutu
cusu durumuna getiren b h sonuca varr: "Sonu olarak, insan
' Modem matematikiler, aklclann apak mutlak hakikatler olarak grd mate
matiksel aksiyomlarn hi de bu tr eyler olmadklarm gsterdiler. "Acas, ak
siyomlarla gerekliin nesneleri arasmdaki denklik her zaman yaklak olmaldr"
diyor. P. S. Novikov "mein, 'gerek fiziksel uzay Eukleides geometrisinin aksiyomlanna denk der mi?' diye bize sorulsa, nce, bu aksiyomlarda kullanlan
'nokta', 'doru izgi', 'alan', vb. geometrik terim/erin fiziksel tanmlarn verme
miz gerekir. Baka deyile, bu terimlerin denk dt fiziksel durumlar belirtme
liyiz. yleyse, bu aksiyonlar, ampirik bakmdan snanabilecek fiziksel aklamalar
olacaktr. Bu snamadan sonra, l aralarmzn duyarllnn izin verdii l
de, savlarmzn doruluunu garanti edebiliriz." (P. S. Novikov,
Matematiksel ManUn Etmenleri, Moskova 1959, s. 13 / Rusa.)
- Malmesbury'li Thomas Hobbes'un ngilizce Yaptlar, C. I, Londra
1839, s. 36.
371

zihninin kesin szcklerdir, ama nceden kokusu alnan ve


kukudan armnu sam tanmlarla; akl admdr; bilimin ilerle
mesi yoldur ve insanbm yararlanmas da yolun sonudur.
Mecazlar, anlamsz ve kukulu szckler ise, tersine, ignes fatui'ye^ benzerler; bunlar zerinde akl yrtmek saysz samalklar
arasmda dolamaktr; bunun sonucu da ekimek ve bakaldr
dr, yahut da aalamadr. "2
Hobbes'un hatann nedenlerine ilikin zmlemesi, szck
ler zerinde skolastik dalamann hem aklc, hem de ampirisist
eletirisini gelitirir. Onun tarihsel nemi, yazdd a aan
nemi de buradadr. Daha sonraki dnemlerin -ekolclerm re
tilerinden farkh olmakla birlikte- speklatif ideahst sistemleri,
gerekte var olmayan eylerle ilgili kavramlar da yarattlar, ya
hut da, bu eylere (ve genelde dnyaya) yalmz insan zihninin sa
hip olduu nitelikler verdiler. Ancak, Hobbes'un anlaymdaki
zayf nokta, onun kavramlan nominalist yorumlamasdr ve bu
da, tarihsel bakmdan, yeni an ampirisizmiyle bantdr.
Onun nerdii kullanm reformu aka hayalcidir; nk bilim
sel kavramlar, hi bir reel emlanu olmayan, yalmzca kollektif
adlar deiller. Bunlar nesnel olarak var olan geneli ve evrenseli,
eitlilik iindeki gncel birlii, z, yasay, zorunluluu vb.
yanstrlar. Sonu olarak, bgi araymda karlatmz glk
ler bile yahzca szcklerde, nkavramlarda, kavramlarda ve
eylerin idelerinde de, eylerin kendisinde, onlarn reel eiiliinde, ekiinde ve deiebilhlimde yatmaktadr. Bilen
kiinin hata yapabmesi, hatann nesnel temellerini glgelememelidir.
Marksizm-ncesi byk filozoflar, belirli temel ve koulsuz
hakikaUer saptayarak ve bilimsel bir inceleme yntemi gebturerek felsefi ekimeye son vermeye uratklar halde, 19. yzyl
sonu ile 20. yzyl burjuva felsefesi, kendi ncellermin mutlak
' "Aldatc grntler" anlamnda-.
2 Agy., C. 3, s. 36-7.
372

bilgiye ilikin metafizik iddialam yanlsamah olduunu anlaya


rak, pozitif bilimlerin izledii, tarihsel bakmdan snanm nesnel
hakikat yolunu bile reddettiler. Pozitivizmin, doa biliminin kazanmlanna ilikin felsefi zmlemesi, bilgi olgusunun binemezci, znelci b h yorumuna dayanyordu.
Deneyimin zerindeki bilgiye ilikin aklc anlaym redde
dilmesi, hakikat kavramnn znelci bir revizyonuna dnt
rld. Erei, sonunda felsefi ekimen stesinden gelinmesi
olarak addayan pragmatizmde bu zeUik arpcyd. "Pragmatist
yntem", diye yazyordu William James, "bhincil olarak, meta
fizik tartmalar bh zme yntemidh; aksi halde bunlann sonu
gelmeyebilir."! Bu yntemin z, bildiimiz gibi u deyie indhgenebUir: "Hakikat iyinin bir tardr"^ ve bu gre gre, bi
reyin yeni deneyimiyle onun eski inanlar daarcm dzenleye
rek ona yardm eden ve bylece, eyleri doyurucu biimde birbi
riyle balayarak, gvenli biimde aharak, emei kolaylatmp,
tasarruf eden bireym sei eree ulamasm kolaylatran her
fikir domdur.
Ortodoks skolastiin kardan hakikatin ikilii, yani bilgmm
dinsel inandan bamszl kesini ileri srdkleri halde, James,
tm dncelerin, bunlar, "deyim yerindeyse, bize uygun debilh"3 ve bizim gereksinimlerimizi karayabirlerse, doru ol
duklarm ileri srd. Yararhhkla ilgili kamtn bile, hakikatm l
t bu olduundan, anlamsz olduunu ileri srd, nk bhey,
kendisi iin iyinin ne olduunu kendi kafasmda oluturabhdi.
Kendisinin de teslim ettii gibi James, kendinde hakikate
ikin skolostik anlaym stesinden geleceine inand yararl
lk ilkesine znellik aras bir anlam vermeye aht ve kimi d
ncelerin, gerekte herkes iin "ie yarad"n eri srd.
Bmlar, en bata, dinsel sanlard; bunlarm ardndan, ahm ve
' W. James, Pragmatizm, s. 45.
2 W. James, agy., s. 75.
3 Agy., s. 58.
373

yerlemi inanlar deitirmekte minimal etkisi olan dnceler


geliyordu. Ksacas, pragmatizmin hakikat anlay hem bilimsel,
hem de toplumsal-politik bakmdan son derece tutucuydu. Bu
epistemolojik tutuculuun, felsefedeki tm temel anlamazlklar
yok etmenin tek arac olduu ortaya atld. Bunun reel amac ise,
dinsel ve politik bakmdan renklendhilmi belli b h idealizm bi
imini evrensel felsefi bir uzlam olarak yerletirmekti.
Ancak, kart felsefi eimleri kktenci biimde onaran ve
bunlar kendine zg iddialarmdan kurtaran sezgicihin, bu fel
sefi eilimler arasmda tam bir uzlama salayabileceini yazan
N. Lossky, Rusya'daki tm felsefi tartmalara son verme iddi
asmda bulunmutu. "u bir gerektir ki," diye yazyordu I>ossky,
"eski eilimleri tek yanl klan ncl bir yana atan, ama nemli
tartma konularm kart taraflardan bhi ya da br lehme tam
olarak bir zme vardrmayan sezgicilik, daha derinlere git
mekte ve tartmann yanh anlamadan ileri geldiini, tartan taraflann kendi tek yanhhklan iinde ksmen doru, ksmen yanl
olduunu gstererek de, tartmanm bizzat nedenmi asimda orta
dan kaldrmaktadr."'
Lenin, modern burjuva felsefesinde yer alan ve kendini
maddecilik e idealizm, bilim e din arasmdaki karthm ze
rine "karma" biimindeki karakteristik eilimi belirterek, bu
eilimi idealizmin maddecilie kar savamnm modernlemi
bir biimi diye nitelemitir. Felsefi tarafszlk bayra ardma
gizlenen bu gerici felsefi hareketin derin toplumsal kklerini or
taya karan Lenm, maddecilik ile idealizm, bilim ile dm arasm
daki savamm, dnyanm idealist ve dinsel yorumu var olmaya
devam ettike eskimeyeceini kantlamtu'.
Ama ideahzm ve din ncesiz-sonrasz deildir. Tarihin mad
deci anlay, toplumsal bilincin bu yabanclam biimlerinin
toplumsal ve ekonomik kklerini aa karm, bunlarm tarih
sel bakmdan geici doasm kantlamtr. Ama bu, felsefi e' N. Lossy, Sezgiciliin Esaslandnlmas, St. Petersburg 1908, s. 337-8.
374

kimenin toplumsal-tarihsel gehmerun belli b h aamasmda sona


erecei anlamma m gelh? Kukusuz hayr. Felsefe tarihi, felsefi
(ve bilimsel) ekimenin biimlerinin ve karakterinin tarihsel
bakmdan deitiini, yani hem toplumsal-ekonomik nedenlerle,
hem de bilginin geliimiyle koullanan b h olguyu gstermekte
dh.
Felsefi ekimenm doasmm soyut olarak mcelenmesi derm
lde tarihseUie kardr; nk felsefenin ideolojik ilevini,
onun bilimsel bilgi sistemi iindeki statsnn deimesini, fel
sefenin ve felsefi kantlamann geliimini gz ard eder.
Uzlamaz snfl toplum koullarmda bile, felsefi nermelerin
kuramsal olarak temellendirmesinin srekli gelitiini ve uzman
lk bilimleri, pratik ya da tarihsel deneyim tarafmdan dolayl bile
olsa dorulanmayan, grlerin giderek yok olduunu grmek
iin, eitli tarihsel evrelerin (eski alar, ortaalar, yenia,
gnmz) felsefi tartmalarn karlatrmamz yeterlidir.
Kukusuz, uzlamaz smfl toplumda bu eilim genelde gizli bh
biim alr, ama en gerici felsefi retilerin bile bilimsel zm
lenmesiyle ortaya kabilh. mein, bugnn ideahst filozofla
rmn ouna, kendi felsefelermin doa bilimle elimediini id
dia etthen ey nedh? Akas udur ki, gnmzde idealistler
bile modem bilimin gelithdii kuramsal tartma kurallarm gz
nne almak zorunda kalyorlar.
Kendisinin "saf doa bilimi olarak grd eye kendi fel
sefesiyle aka kar kan Edmund Husserl, felsefi mceleme
idealinin "salam bilim"in yaraUlmas olduunu onamak zomnda
kalmtu. "Modem zamanlann btn yaammda, bilim dnce
sinden daha gl, daha nne geilmez, daha fethedici hibir
dnce olmamtu" belki de," diye yazyordu. "Hibir ey, onun
muzaffer yryn engelleyemeyecekth."'
1

E. Husserl, "San Bir Bilim Olarak Felsefe", Logos, 1911, Kitap I, s. 85


(Rusa). Husserl'in bu aklamas, onun inancna gre, "hibir zaman, hibir yerde
felsefeye temel salayamayacak olan" doabilimle srekli savamas olgusuna izin
vermeden, kukusuz onanamaz (Agy., s. 11). Ancak baka bir eyi de vurgulayaca375

Lenin, idealizmin, konuya yabanc olan bir kiinin kuku


lanmayaca tarzda kendi biimini nasl deitirebildiini gs
terdi. Bugn, idealizme "kar" kmayan tek bir etkili idealist
retiye bile rastlamak zordur. 20. yzyl "gereki" retileri
nin (yeni-gerekilik, eletirel gerekilik, N. Hartmann'm "yeni
ontolojisi", vb.) tarihi bu bakmdan zellikle reticidir. Bu
anlmaya deer tarihsel belirtinin bilimsel zmlenmesi, ada
burjuva felsefesinde idealizm denen eyin ashnda akda trden
bir idealizm, yahut da aka znel ideast felsefecUik olduunu
gsteriyor. Ama yleyse gnmz idealizmi neden btn ide
alizmi "tanmyor"? dealizmin kendi biimindeki bu deiiklik,
neden onun son yenilgisi gibi sunuluyor? Sorun udur ki, ide
alizm, modem doa biUml ve toplumsal-tarsel deneyim tara
fmdan gzden drlmtr. Ama o, yalnzca kuramsal hatala
rnm bir sonucu olarak deil ama, onu besleyen toplumsal-eko
nomik temel ile buna denk den ideolojik atmosfer de hl var
olduu iindir ki, yaamay srdryor.
Bugn -toplumsal gcmenin kendUiinden glerinin insan
zerindeki egemenliine son verni olan bir dnyada, gerek
temeli diyalektik-maddeci dnya grnn yaratc geliimi
olan bilimsel felsefi tarma dummuna gelecek- felsefi eki menin karakterindeki temel deiikin reel tarihsel perspektif
leri vardr. Bu biimiyle felsefi tartma, artc bh ideolojik sava
m olmayacaktr, nk onun gerek temeli tm insanln ide
olojik birlii, onun tarihinin (devrimci biimde dntrlm
toplumsal ilikiler temelinde) bilinli biimde yaratmas olacakr. Bylesi bh ekime, bihmm gelimesinin gerekthdii bi
limsel tartmaya benzer. Benzer diyomm, nk bilimsel felse
fenin konusu ve inceleme yntemi, uzmanlk bimlerine zg
bir stnlk olan san ve genellikle tam bir zm olanam
dlamaktadr.
giz. Doa bilinleritin ve natonatiin bulular, bilim.sel bilgi kavramn ve bu
bilimlere ne lde kar olursa olsun, idealist felsefenin bile gz nne almak zo
runda kald bilimsellik ltn lemellendijmektedr.
376

Felsefe, bilimselleirken, gnmzde ancak safd bir iddia


olarak grlebecek, daimi muak hakikaer sistemi olma iddiasm ilke olarak reddeder, Ama bilimsel felsefe, hibir hakikatm
sonunda muak b h hakikat olmad anlaym, bu grececi an
lay da aym derecede iddetle reddeder. Byle b h iddia, bunun
tersi kadar dogmatikth; zira bylesine grltyle reddettii
mutlak hakikatin aynsn kendi kendisine yklemi olur.
Marksist felsefenin yaratc, diyalekk-maddeci karakteri, onun
bihmsel bilgi ve toplumsal pratikle organik bhlii, benzer d
nce yapsmdaki kier arasnda verimh bilimsel tartmalar
yaphnas iin smrsz evrenler amaktadr. Bunun ana erekleri
felsefi bilgiyi gelitirmek, bitimin metodolojik sorunlarm,
insanlarn bilinli, zgr pratik etkinhinin kuramsal temelini
ilemek ve onlann tinsel yaamm zenginletirmektir; bu
sonuncusu ise, toplumsal eitsizlik e onun ok ynl sonulan
tmden ortadan kaldud zaman, yalnzca b h ara olmayacak,
ayn zamanda msanlm kendi erei de olacaktu.

77

SONU

Bu kitabm genel tartmasn dikkatli biimde izlemi olan


okur, buradaki ana dncenin, felsef retilerin oulculuu
nun tarihsel bakmdan geici olmas olduunu kukusuz farkedecektir. Bhbhiyle badamayan felsefelerin amprik bakmdan
gzlenebilen okluu, her zaman, felsefenin herhangi bh nesnel
hakikate ulama yeteneinin kukucu biimde reddedilmesi iin
bir hareket noktas olmutur. Ayrca bu, bilimsel-felsefi dnya
grnn modem pozitivist yolda reddinm de temelidir.
20. yzyl filozofu, der Hans Reichenbach, u apak gerei
teslim edecek kadar yrekli olmahdr: "Felsefe, rencilere, fel
sefeyi reten herkesin genel olumyla retilebilecek ortak bir
reti gehthememith. Bilimlerden bhini retmi olanlarmz,
ortak bir temel zerinde retmenin ne demek olduunu bilhler,
Bimler, evrensel onay olan genel b h bilgi yaps gelitirmi terdh ve bir bilimi reten kimse, rencilerini iyice saptanm
bir hakikatler alanma sokmamn derm gumrunu tar. Bir filozof
ise, yerleik hakikatieri retmeye niye srt evirsin?"'
Reichenbach'm gr, burjuva felsefesinin karakteristii
olan idealist speklasyonlara bilim konumlarndan saldrmas
durumunda, anlalabilir. Ama o genelde felsefeden sz ediyor.
Ona gre her felsefe, bihmin sk skya saptad hakcaeri gz
ard etmektedir. Maddecilik ile idealizm arasnda hibh aynm
yapmadan, maddeciliin gnmzdeki biimini daha nceki
maddeci retilerden ayrlmadan, Reichenbach, filozoflarn, bi
hm adamlarmdan farkh olarak, yalnzca kendilerinm ya da ba
kalarnn grlerini akladklarn iddia etmektedir.
"Elektionlar yneten yasalarm neler olduunu rencilerine
' H. Reichenbach, ada Bilim Felsefesi, Londra 1959, s. 136.

379

anlatmadan, farkh fizikilerm grleri zerine bir rapor bi


imde elektronii reten b h bilim adam dnn. Bu dn
cenin glnl ortadadu-."! O zaman, felsefe, ya iyice yerle
mi hakikatlerm var olduu konulara ilikin sorumsuzca bir tar
tmadr, yahut da, bilgi konusundan sz be edilemeyecek ey
ler stne anlamsz bir bilgiliktir. Reichenbach, tarihsel-fesef
sreci ve felsefi retilerin karakteristik aynmm bu adan de
erlendirir ve bunu, felsefeden ikin biimde aynimaz gibi g
rr: "Eer filozoflar birok elikili sistem retmilerse, bunlarm
biri dnda tm yanl olmaldr; hatta, hepsinin yanl olmas
bile olasdr. Felsefe tarihi, bu yzden, filozoflann hatalarmm
bir tarihini de ierir; tarihsel aratrma, hatann kaynaklarm or
taya kararak, hakikate katk yapacaktr. "^
Sylemek gereksizdir ki, stesinden gelinmesiyle hakikati
saptamaya yardm edecek olan felsefi hatalarm eletirisi olma
dan, tarihsel-felsefi bilim de olanakszdr. Ama Reichenbach'm
kafasmdaki bu deildir. Onun dncesi, tarihsel-felsefi bilimden
kazanabileceimiz biricik bilginin, filozoflarm srekli iledii
hatalarn bilgisi olduudur. Baka bir deyile, felsefe tarihinden
karabileceimiz biricik hakikat, hatamn hata olduudur. Bol
bol hata bulduumuz ve bunlar byle hata olarak onadmz
zaman, aym lde hakikate ulam oluruz. Burada, anlmaya
deer b h yeni-pozitivisrin, znel bilinemezci "bihm felsefesi"nin
kurucularndan birinin grleriyle kar karyayz; bu felsefe,
gerekte Hume'un anlaym yeniden canlandrmakla bhlikte,
tm nceki felsefi dncelerden kendisinin farkl olduunu id
dia ettii iin bilimsel diye ilan edUh.
Reichenbach'm aklamalar, ncellerininkilerden -19. yz
yl pozitivistlerininkerden - temelde farkh deildir, John
Lewis, yzyhn bamda hemen hemen ayn eyleri bol bol yazm. Filozoflar yalnzca hata yapmaz, ncellerinin, oktan far1 Agy.

2 Agy.
380

knda olduu hatalar da yinelerler ve onlann yeni hareket nokta


lar bile, onlan felsefi kazalardan koruyamaz. Speklatif dmsel
bir nkavram olarak reddettii yazgchm tarihsel-felsefi srece
bile uygulanamayacam aka gremeyen Lewis'e gre, felse
fenm kt yazgs byleydi.
H. G. WeUs, ne bir fozof, ne de bir felsefe tarihisiydi,
ama bizi ilgilendhen bu soru onun gznde ylesine akt ki,
fazla grlt karmdan yle diyordu: '"Byk iler', ya da, bu
bayat ilaca hangi tantanal isim verilirse verilsin, onu yapan fel
sefe rencisinin nne bilgelik diye, bhbhiyle uyumaz dn
celer orbas, b h ym bilmece krmtsmdan oluan b h bulama,
srlmektedh."! Bu yarg biraz acele verilmi gibi gzkyor,
ama onun Fazla Dikkatli Olamazsnz kitabmdan eitli baka
paralar da, bu sekin hmanist yazann, geleneksel ngiliz ampirisizmmm yam sra, -gereksiz biimde kark ve karmak fel
sefi somlara yalm bir sonul zm gibi gzken- yeni pozitivist
retiyi de eletirel olmayan b h biimde onam olduunu ortaya
koymaktadr.
50'lerin sonlannda Jean-Franois Revel Filozoflar Neye
Yarar? balkl bir kitap kard. Buradaki iddial grler, anla
ld kadanyla, felsefeyi ykmay amalamaktadr. Buradan
rastgele bir alnl yaplabilir: "Felsefeyi bugn kendilerine ura
yapan kiilerin ikiyzllnn en by, felsefenin var oldu
unu iddia etmeleridir."2 Byle abartlm grlerin rtlmesi
pek de zomnlu deildh. Esas olarak bunlar bu kitapta ele aln mtr; biz burada, bilimsel bir felsefe somnunun (Marksizm,
byle bir felsefe evrimletherek ve bunu yaratc biimde geliti
rerek bu sorunu zm bulunmaktadr) son derece nemli oldu
unu bir kez daha vurgulamak amacyla bunlara deinmekteyiz.
Son yllarda kendilerini Marksist sayan (biz bu gr pay
lamyoruz) kimi filozoflar, eitli Marksizm felsefeleri olmas
1 H. G. Well,<, Fazla Dikkatli Olamazsnz, Londra 1942, .s. 266.
- J. F. Revel, Pourquoi des philosophes? Pari.s 1957. s. 149.
381

gerektiini ne srmlerdir. Geenlerde yapdan XIV.


Uluslararas Felsefe Kongresi'nde P. Vranitsky, konumasm bu
konuya ayrdd. Marksist Felsefede Farkl eitlemelerin Gerei
zerine yaymlad raporunda, insanlm tarihsel pratik dene
yiminin eiilii ve ok biimlihinin, felsefe kurammda kendi
anlatmn bulduunu ileri srer. Bu kendiliinden apaktr.
Ama, bu aklamadan, Marksizm felsefesinin farkl, yani, her
halde elikili eitiemelerme gerek olduu sonucuna insanm na
sl ulatn kavramak olanakszdr. Vranitsky yle yazyor:
"Ayrca imdi tarihsel durumlar da kkten deimekte; bu ise,
tarihsel sorunlan ve grevleri ileri srmek bakmndan nemli
kaymalarla sonulanmaktadr. Eer felsefe (bu durumda Marksist
felsefe) bu kaymalara duyarl bir barometre gibi tepki gsteremezse, tarihsel bakmdan nemsizleir."' Bu da tartma ddr.
Ama, diyalektik ve tarihsel maddeciliin yan sra, baka
Marksist (ya da daha dorusu, yar-Marksist) felsefeler var ol
mas gerektii sonucu bu olgudan nasd karlmktadr?
Vranitsky'nin tezi bu soruya kesinlikle bir yant vermiyor.
Marksist felsefenin farkl eitlemelerine gerek olduu d
ncesinin kuramsal nclnn, Marksizmin (genelde tm felsefe
gibi) bimsel olamayaca ve olmas gerekmedii inancnda yat
t apakr (yalnzca bu tezlerden deil, Vranitsky'nin baka
almalarmdan da). yleyse, felsefenin uzmanlk bilimleriyle
tarihsel bakmdan geici olan kartl, felsefi dnmenin nce
siz-somasz bir geliim yasas gibi yceltilmektedh. Genelde bi
limsel dnceden bir lde ayrlmaz olan, bilmenin felsefi bi
iminin tek bir zgll bulunmamasna (bunu kantladm san
yorum) karm, felsefenin zgl doas muaklatrlmaktadr.
Eer "eitleme" sz, yalnzca anlatm biimine deil de, ince
lemenin sonucuna ilikinse, herhangi bir bilimsel felsefi dnya
grnn farkl (bilimsel) eitlemeleri de olamaz. Kartlar-

' Akten des XIV. Internationalen


Viyana 1968, s. 139-40.

Kongresses fiir Philosophie, Bd. I,

382

mz bunu onayamazlar. Ama o zaman, Marksizm ne olmahdr?


Sanat nu? Hayr, diyorlar, yalmzca felsefe olmaldr, baka bir
ey deil. Ama amzda, kuramsal hakikatin bhicik uygun bi
imi bilim ve bilimsel aratrmadr, o zaman bunun anlam, fel
sefenm nesnel hakikati, yani, aratncuun kendi bilmcinden ba
msz olan hakikati aramamas gerektiidir. Ama bu durumda
da, felsefe kuramsal bgi olmaktan kar. Bilinten, bilgisiz bi
linten baka bh ey olamaz.
Varoluularm ve ada idealist felsefenin br taraftarla
rnn P. Vranitsky'den ok daha tutarl olduklarm gryoruz;
nk onlar, felsefi retilerin oulculuuna ilikin bilimd
anlaylarm Marksizmin yaratc geUimi iin kuramsal bir ncl
gibi sunmaya ahmyorlar.
Marksist felsefenin yaratc geUthihnesi gerei, kesinkle
apactr. Ama bu gemein, ada ideast felsefenin olduka
amm yollar zermde olamayaca da aym lde apaktn.
Toplumsal Uikilerin devrimci dnmnn kamhnazhma Uikin Marksist retiyi gzden drmeye abalayan a
da burjuva toplumbUhnceri, nesnel tarihsel zorunluluk diye bir
eyin genelde var olmadm eri sryorlar. ada burjuva
fozoflar, felsefe bilimi diye bir ey olamayaca teziyle diya
lektik ve tarihsel maddecilikle savayorlar. Politc revizyonizm
sosyalist ve kapitalist sistemler arasmdaki fark kllendirmeye
alrken, felsefi revizyonizm de Marksist felsefe ile burjuva
felsefesi arasmda geer hi bir ayrm olmad anlaym eri
sryor; hatta "burjuva felsefesi" deyimi bile genellikle geersiz
ilan ediliyor.
Tarihsel-felsefi bilim, olgularn kuramsal aratrlmasyla,
bilimsel felsefi bginin karmak ve ehkili oluum srecini
yeniden yaplandrmaktadr; buna ulalmas iin gemiin en
sekin dnrleri aralksz entellektel abalar sarfetter.
Felsefenin getii gncel yolun bu yeniden yaplandrlmas,
onun daha da gemesinin temel kouludur.
383

You might also like