Professional Documents
Culture Documents
OIZERMAN
FELSEFE TARHNN
SORUNLARI
T.I. Oizerman
Ftisefe Tarihinin Sorunlar
eviri: Celal A. Kanal
ngilizce Ad):
Problems of the History of Philosophy,
Progress Publishers
Kapak
Ali imek
T.I. OIZERMAN
FELSEFE TARIHININ
SORUNLAR
eviri:
Celal A. Kanat
NDEKLER
GR
L BLGELK SEVGS, "FELSEFE" KAVRAMININ
KKEN
L Kutsal" Bilgeliin Layikletirilmesi
2. nsani Bilgeliin Tannsallatnlmas
3. Yeni bir a ve Yeni Bir Felsefi Bilgi lks
4. Reel Bir Sorun Olarak Bilgelik Sorunu
II. "FELSEFE NEDR?" SORUSUNUN ANLAMI
1. Kendisi in Bir Sorun Olarak Felsefe
2. Felsefe Kendi uurlarm Nasl izer, Kendisini Nasl
Tanr ve Nasl Belirler?
3. Kuramsal Bilginin lk Tarihsel Biimi
4. Toplumsal Bilincin Yabanclam Bir Biimi Olarak
Felsefe
5. Toplumsal Bilin mi, Yoksa Bilim mi?
6. Felsefe Nedir?" Sorusunun Varoluu Yorumunun
Eletirisi
III. ZGL BR BLME BM OLARAK FELSEFE
1. Bilginin Niteliksel eitlilii
2. Speklasyon, Mank, Olgular
3. Sezgi, Hakikat, Yaratc mgelem (Muhayyile)
4. Felsefi Bir nceleme Tarz Olarak Yorumlama
5. eitli eriklerin Kuramsal Bireimi
-
9
21
21
36
.40
49
59
59
68
72
77
84
92
99
99
103
116
125
139
151
161
183
199
199
228
VL FELSEFENN KONUSU
1. Bir Sorun Olarak Felsefenin Konusu
2. Temel Felsefi Temalar
3. Diyalektik ve Tarihsel Maddeciliin Konusu
239
139
250
275
285
285
304
319
339
339
350
360
SONU
151
379
SUNU
GR
16
19
BRNC BLM
BLGELK SEVGS
"FELSEFE" KAVRAMININ KKEN
ve
ardndan
sanatyla
yapmt...
25
malarda, ticari ilerde, vb. yer almak iin Atina vatanda bylesi
bilgi ve yeteneklere kukusuz gerek duyuyordu. Belagat ret
menleri olarak etkinlikleriyle, grnte deimez dorular or
tadan kaldran ve sk sk da, btnyle olaand grleri te
meUendiren kuramlaryla Sofistler, mantksal dncenin geli
mesini ve kavramlarm esnekliini daha da hzlandrdlar; bu da,
ilk bakta tmyle badamaz gibi gzken eyleri yan yana ge
tirmeye ve birletirmeye olanak verdi. Mantksal kant, hakikatin
temel nitelii olarak grlyordu. lk kez Sofistlerin felsefesinde
ortaya kan kavramlarm evrensel esneklii, nitelik bakmmdan,
belirgin lde zneldi. Kantlamak, inandrmak ya da raz et
mek anlamma geUyordu. Sofistler, kantlamak iin setikleri her
eyi kaoulamanm olanakllna inanmaya baladlar ve bu, ger
ekte, "sofist", "sofizm" ve "sofistik" szlerini, her dnen in
am aalayan szler durumuna getirdi.
Sofistler, genelde, duyularn ve bmlardan elde eden kar
samalarn tantlayclnn znelliini ve greliliini vurgula
dlar. Herhangi bir eyi desteklemek iin savlar oluturulabile
ceini, bugn apak gelen bu olguyu, ilk kez onlar kavradlar.
Bu hakikat, onlarca, ksmen felsefi kukuculuk ve grelilik anlammda, ksmen de, elikUi olgularm, sanann ve yarglarm olas
dorulumun onanmas biiminde yorumland. Ksacas, sofist
ler, bir msamn kendi amacna ulamak iin gerek duyduu postulalar dnda, her tr koulsuz postulaya kendisini uydurmay
reddeden bir dnce tarzn retiyorlard. Basmakalp sanlar
ve kavramlar ok ynl bir duruma sokmaya ve gnlk kulla
nm sonunda sert bir biimde ortaya kan aykurhklarm gider
meye ahtlar. Bylelikle kimi Sofistler, iyilik ve ktlk ara
snda yalnzca grece bir elikinin olduu, dinsel inanlarn ya
nltc olduu ve ou insanlarm o gnlerde yapt gibi inan
mann bir hata olduu, kleler ile zgr insanlar arasmdaki kartlmsa doa tarafmdan konulduu sonucuna ulatlar.
Sofistlerin kimileri kleci demokrasinin ideologlaryd,
kimileri de bunun kartlaryd; ancak her ikisi de, felsefeyi dn29
Bylece Platon, tam olarak eski Yunan felsefesinin ilk d neminde ortaya km olan, yalmzca sekin kiilerde var olan,
bilgelik iin bilgelik sevgisi anlamndaki, aristokratik entellektel felsefe anlayn geri getirdi. Platon'un retisine gre bil
gelik, yerleik transandantal gereklii anlamakta, ideler diyarm
ve en bata da, mutlak anlamda haka, mutlak anlamda doru ve
mutlak anlamda gzel ideler diyarm anlamakta ve tm doal
eyleri ve insani olaylar da bu duyularst konumdan incele
mekte yatmaktadr.
Platon, bir mutlak bgi sistemi yaratmay zledii (ken
disiyle Sokrates arasndaki balca ayrm) lde, ulalamayan
bir bilgi ve yaam lks sevgisi (aray) biimindeki zgn
felsefe anlayndan ayrlmaktadr. Onun, Sofistlerin dnyevi
bilgelikleri zerine eletirisi, son zmlemede bgeliin yery
zndeki temelinin yalnzca bir yinelenmesine dnmtr. Ruhuna
sindirememi olanlara bilgeliin retilemeyecei kaydn koy
makla birkte, Sofistler gibi o da, bir bilgelik retmeni olmaya
ahr. Bylelikle Platon'un retisi, yalnzca kuramsal deU,
pratik ynleri bakmndan da bir bgelik sistemi olarak ortaya
kar.
Platon'un devlet lks mutlak adaletin, mutlak hakikatin ve
mutlak gzeUiin yetkin bir biimde gz nne kmasn sala
yan, toplumu akUca ynetme retiidir; bunlar sayesinde, ister
zanaatkar, ister ifti, ister gardiyan, ister ynetici-filozof olsun,
her insarun kendisine aynlan yeri alabilecei bir toplumsal sistem
kurulacaktr. Atina devletinin bunahmm yanstan bu gerici
topyann kuramsal olarak temeUendirilmesi, Platon'u kendi n
cellerinden ve eski dnyann daha somaki filozoflarndan kkl
biimde ayu-an kazanlm bilgelik anlaynda yatmaktadr.'
^ Son derece karakleristiktir ki, eski Yunan maddeciliinin byk bir temsilcisi ve
Platon'un ada olan Demokritos bilgelii i yapmn, doann birliinin, mad
denin anlalmas ve insan yaamnda devin doru yorumlanmas olarak grr.
Demokritos'un retisine gre, "bilgelikten u U yetenek, yani yerinde kararlar
almak, bunlar doru olarak dile getirmek ve gerekeni yapmak yetenei doar."
31
neyen bir domuzu gsterip, bilge kii de ayn ilgisizlii korumahdu:, dedi."i
Bilgelik anlaymdaki (ve ayn yolla, felsefedeki) bu evri
min, eski kent devletinin ve, zgr vatandan devlet yaammda
etkin yer almasna izm veren toplumsal bir sistemin kn
yanstt grlecektir. Artk o zgr vatanda, topran aya
altndan kaydn hissetmektedir. Dolaysyla, onun asndan
bilgelik, insanm toplumda yaayabilmesi, hem de ayn zamanda
ondan zgr olmas gibi yanlsamal bir gvencede yatmaktadr.
Eski Yunan felsefesi, her eyi kucaklayan kuramsal biimiyle
bilgiye ynelik gl bir entellektel hareket olarak ortaya kt.
Uzlamaz elikilerle ypranm bir toplumdaki rahatlama aray
olarak sona erdi. Ancak bu bunalm, Helenistik an
retilerinde hibir aklc dnce olmad anlamma da gelmez.
Bu retiler; kuramsal akln karsna pratik akln nceliini
koymakta ve, bilimin yalnzca retken deil, ayn zamanda da
ykc bir g durumuna geldii kapitalizm ve zellikle emper
yalizm amda beklenmedik ve ackl sonular artk apak olan,
bilgi iin bilgi biimindeki safdilce aklc anlay ilk kez olarak
sistemli bir tarzda eletirmektedir. "Yunan felsefesi", der Marx,
"aralarmda yonyal doa filozofu Thales'in de bulunduu yedi
bilge adamla balar ve bilge kiiyi kavramsal adan betimleme
abasyla sona erer. "2
Yunan ve Yunan-Roma felsefesinin daha somaki tarihi (bu
felsefenin yeni-Fisagorculuun, yeni-Platonculuun ve daha
soma da Stoacln, vb. dinsel ve gizemci retilerine dn
mesi tarihi) gerekte, eski filozoflarn dnyevi bilgeliine son
veren Hristiyanln ntarihidir.
2. NSAN BLGELN
TANRISALLAmiLMASI
Eski dnyann son k anm felsefi gizemciliini ve akldcln (irrationalism) Avrupa ortaalannm egemen ve
gerekte biricik ideolojisi olan Hristiyanbk zmsedi. Engels,
una dikkati eker: "Hristiyanlk dardan, Judea'dan alnp Yunan-Roma dnyasna dayatlmad... O, - e n azndan, bir dnya
dini olmas biimiyle- bu dnyanm en karakteristik rndr." i
Hristiyanlm savunucular, Ynan-Roma oktanrclm skp
atan bu yeni dine felsefe dediler. Onlarm temel sav; Hristiyan
retisinin temel sorunlannm (Tann, dnyanm yaratlmas) Yu
nan felsefesi tarafndan ileri srlm olduu, ancak, yalnzca
Hristiyanln bunlara doru yantlar getirdii biimindeydi.
Augustine, Tertullian ve br "Kilise Babalar" yeni-Platonculuun ve onunla ilintili teki idealist retilerin felsefi gizem
ciliinin ve akldlnm teolojik bir yorumunu ve temellendiriliini verdiler. Hristiyan dininin "kuramsal kayna", Epikrosculukla, kukuculukla ve zellikle stoaclkla eklektik biimde
kaynatrlarak vulgerletirilmi olan yeniPlatonculukm.2
Bylece, Hazreti sa'nm havarilerince anlatlan Yeni Ahit ya
da "kutsal vahiy", tarihsel-felsefi zmlemesinin de gsterdii
gibi, br "kfir" retilerinden dn alman eitli eylerin ek1 K, Mant ve F. Engels, lk Yapardan, s. 131 (Rusa).
- "Vulgerletirilmi biimiyle stoaclk " diye okuyoruz Felsefe Tarihi'nin birinci
cildinin 383. sayfasnda (Ed. ; G. F. Aleksandrov, B. E. Byhovsky, M. B. Mitin
ve P. F. Yudin), "ilk Hristiyan kilise rgtleyicilerinin ahlak grleri zerinde
gl bir etki yapt; rnein, Kili.se tarafndan Havari Paul'e yorulan dinsel mek
tuplarda ve daha sonra da Tetullian'da Seneca'nn etkisinin ok ak olduu sap
tanmtr. Hristiyanlk, yeni-Platoculukla daha da sk biimde baldr. YeniPlatonculukla ortak bir ok nemli zellie sahiptir Hristiyan domas.
Hristiyanln kutsal ls Platinus'un lsne -nsan, Akl, Ruh- karlktr.
Hristiyanlk, yeni-Platoncu 'trm' (emanation) ve tinselcilii; onun ruhun
Tanrya yaklat ve, dorudan gzlemenin mutluluu iinde onunla geici olarak
birletii bir durum olarak esrime ve 'ycelme', stne retisini geni lde kul
lanr."
36
' P. Bayie, Dictionnarie histoTque et critique, Amsterdam, 1740, Tome second, s. 146.
2 J. Maritain, Science et Sagesse, s. 56.
3 F. Bacon, Denemeler Yahut Medeni ve Moral Nasihatler, L o n d r a ,
19165, s. 73
41
4 Agy., s. 142.
^ Agy., s. 144.
42
gerekletirilebilen bilimsel kant isteminin devrimci etkisini zayflatamaz. Bilgelie ya da bilimsel, doru bilgiye ulamann
drt arac vardr, diyor Descartes. Bunlar, apak hakikatlerin
tanmmas, duyularm deneyimi, bakalaryla grmelerden edi
nilen bilgi ve iyi kitaplarn okunmasdr. Kutsal eine gelince,
Descartes, "bu bizi yava yava deil, birdenbire, amaz inana
ykseltir"! diyor. zellikle, Descartes'e gre bilgeliin inan
deil de, bir oturuta elde edilemeyen bilgi olduu anmsanrsa,
bu aklamanm dindarca bir szden ok, alayc bir sz andrd
sylenebilir.
Spinoza, Epikroscu bilgelik anlaym, d doann ve insa
nn znn bilimsel, kantlara dayal aratrlmasn ngren
yeni, aklc bir temel zerinde yeniden canlandrrmtu. Epikuros,
doa fenomenlerinin felsefi aklamasnn, tmyle gvenilir
grd duyusal alglarmza uygun olmas gerektiini varsay
yordu. Duyusal grnm ile fenomenlerin z arasmdaki eliki
konusunda Copernicus'un buluunun felsefi nemini tam olarak
deerlendiriiyle Galileo ve Descartes'i izleyen Spinoza, felsefi
nermelerin salam, mantksal (geometrik) olarak kantlanmas
gereini ileri sryordu. Epikros'un grne gre, dnyasal
fenomenlerden ayr olarak gksel fenomenler, duyularn tantlyla badaan ok eitli aklamalara izin vermektedirler. Ve
btn bu aklamalar, duyularla elimedii ve zihnin diriliine
de yardmc olduu srece, aklcdr. Epikros'a kart olarak
Spinoza hem dnyasal, hem de gkselin benzer dorultular ze
rinde aklanmas gerektiini, nk zorunluluun her yerde ayn
olduunu ve bunun da mantk ile matematiin zorunluluuyla
aklandn ileri srer.
Spinoza'ya gre bilgelik, evrensel zorunluluun tannmas ve
buna uygun eylem yaplmasdr. Bu yzden bilgelik, yalnzca
bilgi deil, ayn zamanda da, z bakmmdan insann kendi ken
disinin efendisi olmas demek olan zgrlktr. Spinoza yle
1 Agy.
43
Tiibingen,
57
58
tKiNC BLM
"FELSEFE NEDR?" SORUSUNUN ANLAMI
1 Retorik soru: Yalnzca etki iin ve karl beklenmeden sorulan soru. -n.
60
63
67
Heinrich Rickerl unu sonyor: "Filozoflar, leki bilim adamlan gibi kendi alanla
rndaki sorunlar ele alacaklar yerde, neden kendi bilim kavramlar zerine byle
sine ok konuup duruyorlar? Kendi konularnm tanmlanmas zerinde bile bir an
lamaya vam deillerdir " (H. Rickert, Vom Begriff der Ptilasophie", Logos
iinde, Tbingen 1910/11, Band 1, s. 1). Rickert, bu soruya (felsefenin konusuna
ilikin onun taumm br filozoflar onaylamadklar iin olmasa bile, baka felsefi
grleri savunduklar iin ayn dncede olmadklar) kendi yantn vermektedir
kukusuz.
69
3. KURAMSAL BLGNN
LK TARHSEL BM
Felsefenin tarihsel dou srecinin aratrlmas, gndelik
deneyim konusundaki eski dnyada insanm zaten sahip olduu
olduka bol enformasyon ile, yeni yeni doan felsefi bilgi ara
sndaki ilikinin incelenmesini gerektiriyor. Daha bandan beri
bu iliki, felsefe yapmay, tek bana hakikatin aranmasm hem
daha sonra tartacamz Adler'in Felsefenin Durumu adl kitabnda ve Jose
Mora'nn Bugnk Felsefe balkl almasnda bulunacaktr.
Bu felsefi durumu Protestanlk asndan ortaya seren J. A. Hutchison, "felsefe ne
dir?" sorusunun yantnn ancak din tarafndan verilebileceini kanularnaya abal
yor. "Felsefenin grevinin ayrlmaz bir ksm u sorular sormaktr: Felsefe nedir?
Yntemleri nelerdir? nsan yaamndaki ilevi nedir?" (J. A. Hutchison, nan,
Akl ve Varolu, New York 1956, s. 10). Ancak Hutchison, felsefenin ne
bunu, ne de br sorular yantlayabileceini savunuyor. "Felsefi sorunlar asla
zmlenemeyecektir; en iyi durumda, bunlar aydnlatlm olur, en ktsnde ise,
daha da karmakark edilir" (Agy., s. 21). Hutchison'a gre, ite tam burada din
felsefenin yardmna koar, nk o da esasta ayn sorularla ilgilenir. "Felsefe ile
din arasndaki ilikiler, tm felsefelerin dinsel temelleri ve dinlerin de felsefi ie
rikleri olmasnn aklanmasyla zetlenebilir" (Agy., s. 28-9).
Felsefi sistemlerin umutsuz oulculuunun stesinden gelme olaslndan ku.kulanmak asndan Jose Mora, ada burjuva filozoflarnn olduka tipik bir rnei
olduu halde, J. A. Hutchison, felsefeyi dinin maas yapp bu sorunu zmeyi
umarak, felsefenin anlam ve kapsam sorusuna burjuva filozoflarnn bizzat bu
gnk yaklam biiminde ortaya kan, toplumsal bunalm atmosferini daha da
ak bir biimde dile getirmektedir.
72
73
77
82
Moskova, 1969, s.
5. TOPLUMSAL BLN M,
YOKSA BLM M?
"Felsefe nedir?" sorusunun doru konulmas, ayrca, bilimler
ile toplumsal bilincm biimleri arasndaki greli ayrmn aydmlatlmasn da gerektiriyor; nk felsefe, ikisiyle de dorudan
ilintilidir. Bilimler, aratrdklar konuyla tanmlanrlar (ve bir
birlerinden ayrlrlar); bir bilimin toplumsal ilevini belirleyen
onun konusudur. Dolaysyla da, (szgelimi -) fiziin toplumsal
ilevi, ekonomi politim ilevinden temelden ayrdu".
Toplumsal bilincin biimleri asndan, bunlarm, zellikle,
yerine getirdikleri toplumsal ilevin karakteriyle birbirlerinden
ayrldklarm ve bu yzden de, onunla tanmlandklarn belirt
mek gerekir. Sanatn kendi toplumsal ilevine, dinin kendi top
lumsal ilevine sahip olduunu kantlamak pek de gerekli deil
dir ve dahas, bu ilev ayrl, onlarn kendi aratrma konula
rndaki bir ayrla da balanamaz, nk, birinci olarak, sanat
ve din aratrmayla ilgili deildir ve ikinci olarak da, bunlarn
zgl doas, ne olursa olsun, herhangi bir konuyla tanmlana
maz. "Bilin (das Bewusstsein)," diyor Marx ve Engels, "bilin
88
niyle; bu geliine, asla "kapal" olmayan felsefi sorularm zgllyle koullanm belli zgl zellikler de tar. Marksizm n
cesi felsefede egemen olan oluum sreci, Marsizmin felsefesinin
geliiminde ikincil bir sre durumuna ger. yleyse formasyon;
yeni "topraklar" fethederek, aratrma yntemlerini yetkinletirerek, teki bilimlerin kazammlarm gz nne alarak ve kendi
aratrma konusuna daha derinlemesine inerek, kazandklarm bu
yana atmakszm, amazlkla ileriye giden bilimsel felsefenin ge
liim sreci iinde organik bir biimde yer almaktadr. Marksist
felsefenin tarihi, bu olumlu gelime srecinin arpc bir rne
idir. Bu; Marksist felsefenin, insan soyunun binlerce yllk gele
cei iin birdenbire yaratlm statik ve deimez bir ey olma
dn gstermektedir; daha sonraki felsefi geliimi boyunca
kendisini koruyan, yeni tarihsel deneyimle ve uzmanlk bihinlerinin kazanmlanyla srekli zenginleen bir ilkedir bu.
te yandan, diyalektik ve tarihsel maddeciliin domasmdan
bu yana eitli deiik biimler altmda yaam olan burjuva fel
sefesi, Marksizme ideolojik karth nedeniyle, bu tarihsel a
dan eskimi formasyon iinde kalmaktadr, yani, uzak gemiin
felsefi retilerini yldzlayarak ve eski sorular, kapitahst sis temin bunalmran dourduu yeni ideolojik gereksinimlerm ru huna uygun biimde yorumlayarak, henz reel bir varlk olma
yan bir "varlk"tan "hilie" doru ve sonra da, yeniden geriye
doru bir devinim durumundadK.
Felsefede pozitif bilgi olanann yadsnmas, 19. yzylm
ikinci yansndan sonra burjuva felsefesinde ar basan eilim
durumunu ald. Bunun geliimi, aym zamanda, yeni sorularn
konmasn ve behrli geleneksel sorularn daha derin biimde in
celenmesini engellemese bile, bilimsel felsefi bir dnya gr
nn oluumunu dlayan bir yozlama srecidir. Diyalektik ve ta
rihsel maddeciliin salad bylesi bir dnya gr, ada
dnemlerin en sekin burjuva filozoflar tarafmdan bile, kuku
suz, kabul edilemez; nk onlar burjuva dnr olarak kal
maktadrlar. Nitekim tipik modern burjuva felsefesinin temelinde
9J
yatan ey, herhangi bir felsefi bilimin olanakllmm yadsmmasdr. Bilimsel Marksizm felsefesi ile bilimsellik ilkesini yadsyan
modem burjuva felsefesi arasndaki eliki, geleneksel "felsefe
nedir?" sorusunu, bu soru diyalektik ve tarihsel maddeciliin
oluum ve geliiminin tarihsel sreci tarafndan oktan zlm
olmakla birlikte, zlmez b h sorun gibi gstermektedir.
6. "FELSEFE NEDR?" SORUSUNUN
VAROLUU YORUMUNUN ELETRS
Yalmzca felsefe asmdan deil, uygarlm kendisi asmdan
da belirleyici grdmz bu soruya Martin Heidegger'in getir
dii yoruma yukarda deinmitik. Sorunun bu apak yetersizce
temellendirilmi, soyut konulusuna kar tutumumuz ne olursa
olsun, bu konulu, sorunun hakikaten sekin neminin bilincinde
olmasyla, kendisini tartmasz biimde ne karmaktadr.
teki filozoflardan farkl olarak Heidegger, bu sorunu, bir l
de daha az ya da daha ok onaylanabilecek bir felsefe tanm
arayma indirgemeye abalamaz. Ayn zamanda o, filozoflarn
kendileri tarafmdan bu sorunun konuluunun, onlarn var olan
yantlarla yetinmeyilerinm ve bu zgn soruya srekli olarak
yeniden dnmelerinin tarttmz eyin yalnzca felsefe ile fel
sefe olmayan arasmdaki ayrm deil, ama, felsefi bilginin kendi
kkeni ve z, felsefenin stats ve belki de, bizzat varl oldu
unu gsterdiinin de iyice bilincindedir. Heidegger yle der:
"Eer bu soru yalnzca rastgele bir tartma konusu kalmak du
rumunda deilse, felsefe olarak felsefe, bizim dikkate almamza
deecek bir sorun olmaldr. Ama byle midir? Ve byleyse, ne
lde byledh?"'
Heidegger, akl ile anlk'n (intellect) temelden kar karya
getirilmesi zerinde kurulmu olan akl bilimi olarak felsefenin
tek yanl ussal yorumuna (Alman klasik idealizmi) kardr.
! M. Heidegger, Was ist das - die Philosophie?, s. 19.
92
93
94
98
NC BLM
ZGL BR BLME BM
OLARAK FELSEFE
! Niteliksel ayrm kavram, biraz aklama gerektirir. Kendisim aka belirli snr
lara balayan kkl, temel, esasl ayrmla ou kez zdeletirilir bu. Ancak belir
tilmesi gerekir ki, fenomenler, bir ve ayn z dile getirdikleri zaman bile, birbirle
rinden niteliksel olarak farkl olabilirler.
100
101
lyla tek bir btn iinde birlemi olan kavram ve yarg btn
sellikleri olarak niteledii kuramlarm kurulmas olarak snflandmr. Dahas, bir kuramm, yalmzca bir bilgi klliyat olmayp,
ayn zamanda, "belli bir aratrma alannda bilgi elde etmenin
belli standart aralarmm da betimlenmesi" olduu vurgulanmaktadu". "Gerekten de, ancak, bilgi elde etme aralarmm betim
lenmesi kuramn eitli tiplerini tanmlamamza olanak verir;
bilgi elde etme aralar ise, konunun tikel verilerine, araturhna
koullanna, ilgili sorunlarm niteliine ve br durumlara bal
olarak, eitli biimlerde betimlenebilu."!
Kendinin bilgisi d dnyanm bilgisinden nitelike farkl ol
makla birlikte, brisi olmadan teki de olanakszdr. Kendinin
bilgisi, psikolog ve filozoflar tarafndan sk sk mutlaklatulmakta ve d dnyadan bamsz bir tanma arac gibi yorum
lanmaktadr. Ancak, bu, onun niteliksel ayrlm yadsmak iin
bir neden oluturmuyor.
yleyse, hem bihm dmda, hem de bilimin erevesi iinde
niteliksel adan farkl bilgi biimleri vardr. Felsefe, yzyllar
dr, ksmen bilimin dnda, ksmen de iinde var olmutur.
Diyalektik ve tarihsel maddecilik bilimsel bir felsefedir, ancak,
kendi var olu tarzyla, aratrma konusunun sk skya
smrlandurlmasm zorunlu biimde ngren baka bir bilimden
niteliksel bakmdan farkldr.
Bilmenin felsefi biiminin niteliksel farkll sans, tm
felsefe boyunca dnlmtr. Grdmz gibi, balangta,
felsefen zgl zellii onun gndelik ve uygulamal bilgiden
farkll olarak anlalyordu. Sonralar, bilmenin felsefi bii
minin zgl doas sans, onun uzmanlk bilimlerinden ve onla
rn kulland aratrma yntemlerinden ayr olmasyla at ba
! A. A. Zinovyev, agy. Yazar, bilimsel aratrma dzeylerinin yukarda anlan snrlandrlnm felsefede de uygulanmas gerektiini dile getiriyor; burada (felsefede
-), birinci dzeyden ikincisine gei, genellikle yeterli temel olmadan yaplr.
Ana konumuzdan ayrlmamak iin bu nermeye girmeyecek, ancak bunun iyice in
celenmeye deer olduunu vurgulayacaz.
102
! Platon'un
Syleileri, 416.
103
J04
Asndan
109
1 Agy., s. 64.
2 Agy., s. 101.
770
ampirik bakmdan 'mstesna bir zgrlk iinde i gryorum' diyecek denli saf
tr. Bu 'konuda zgr devinim' (lafnn-) konuyu ele al yntemini yani diya
lektik yntemin baka trl anlatmndan te bir ey olmadn hi mi hi an
lamamtr." (K. Marx ve F. Engels, Seilmi Yazmalar, 1956, s. 290-1.
1 G.W.F. Hegel, agy., Bd. 8, s. 103.
2 Lenin, Toplu Yaptlar, C. 38, s. 221.
112
114
' Herhalde, Max Plancfc bunu aklda tutuyordu: "Bilimsel bir dncenin nemi,
genellikle, ierdii hakikat miktarndan ok, deerinde yatar... Ama deer kavramm, z bakmndan her zaman, fizik gibi nesnel bir bilime btnyle yabanc g
rrsek, bu zellikle artc gzkecektir ve fizikteki bir dncenin neminin,
yalnzca, onun deen gz nne alnarak hesaplanabilecei olgusunu nasl anlamak
gerektii sorusu ortaya kacaktr," (M. Planck, Vortrge und Erinnerungen,
StuUgart, 1949, s. 282)
115
117
Filozof, doa bilimciden ayn olarak, evrensel, sonsuz, kabc, btn, vb. zerine dnmeyi kesemez. "Metafizii" bu yana
atsa ve araturmasm, bilerek, yalmzca, szgelimi epistemolojik
somnlar zerinde younlatusa be, bu alanda kuramsal bireim
yapmak, genel ve zorunlu bir nem tayan sonular formle
etmek greviyle mutlaka kar karya kalr ve byle bir bireim
ve bunun gerektirdii sonular, bunlarm gerek duyduu bol am
pirik veri zerinde asla kurulamaz. Daha yakndan incelendi
inde, bu gln kuramsal bilginin tm alanlarmda var olduu
ortaya kar, nk tmevarm her zaman eksik kalr ve doa bi
liminin formle ettii bir yasarm evrensellii, kuramsal bakundan, bunun olgularla dorulanmas lsnde, kantlanm ol
maz. Ama, bu yasay dorulamayan olgularm da bulunduu, ku ramsal olarak anlalabilir. Doa bilimcileri buna aldrmazlk
edebilirler, nk evrensellii niteliksel adan smrl ve gereki
yorsa, niceliksel adan da snrlandnlabilecek belli bir yasaya
gre hareket eden snrsz sayda fenomen vardr.' Neym hem ni
teliksel, hem de niceliksel olarak en genel ve snursz olduunu
bilme zlemini eken felsefede ise durum farkhdu.
Kant'm, bilme sreci asndan temel olarak grd retici
imgelem yetenei, kukusuz, felsefede her zaman belli bah bir
rol oynar, yeter ki bu yetenek, her ampirik veriden bamsz ve
bunlar nceleyen ampirik bir varlm a priori zihinsel yaplan
drlmas olarak deil de, maddeci adan yorumlansn. Kant,
"saf' akd yeteneiyle ilgili aklc bir yanlsama olarak grd
entellektel sezginin, deneyimin snrlar tesine giderek bilgiye
sahip olabileceini reddetmitir. Bu anlamda entellektel sezgi
gerekten olanakszdr. Bununla birlikte, entellektel sezgi kav' Niels Bohr, kuantum kuranmn felsefi yoramunun ziimtennesinde bu durumun
pozitif bilimsel nemini yle belirtir; "Bilimde sk sk olduu gibi, yeni bulu
lar, o zamana dek vazgeilmez, gibi grlen kavramlarn zorunlu olarak snrlandr
lmasma yol at zaman, nceleri ehkili bile gzkm olan fenomenleri ilikilendimek asndan daha byk bir g ve daha geni bir gr ac edinme ans
na sahip oluruz." (N Bohr, Atom Fizii ve nsan Bilgisi, Londra 1958, s.
5-6).
121
123
' Lois de Broglie, sorunun bu yannn hem sezgi, hem de felsefe anlayyla olduka
ilgili olduunu vurgular. Bilim, diye yazar, "temelde ve yntem bakmndan
znde aklc olduundan, en parlak fetihlerini ancak anlkn gzupek sramalarlyla yapabilir; burada, kati akl yrtmenin ar zincirlerinden kurtularak, imgelem,
sezgi ve rakiklik denilen yeteneklerle oyuna girer" (Louis de Broglie, Sur les
sentiers de la selence, Paris 1960, s. 354). Broglie'nin imgelem (kukusuz,szn olaan anlamnda anlalmamaldr bu), sezgi ve rakiklikte bir ve ayn
bilme yeteneinin anlatmn grmesi olduka ilgintir.
125
lann yorumlanmas." Yorumlama tiplerinin bu smflandjrmayla bitmi olduu burada iddia edmiyor, nk, yazar, balca olarak matematik, mantk ve doa bilimiyle ilgilenmektedir. Yine
de bu, yorumlamanm bitimdeki rolnn artti grn doru
lamaktadr. Ancak biz, yorumlamamn felsefedeki zel rol soru
sunu neden ortaya atyoruz? Nedeni basittir: Herhangi bir uz
manlk biliminde yorumlama inceleme yntemlerinden yalnzca
biri olduu halde; olgu toplama ve ham malzemeyi ileme ie
girmeyen felsefede ise, deyim yerindeyse, belirleyici bir nem
tar.
Gemite filozoflar, doa bilimlerim sk sk byk bulularla
zenginletirirlerdi. Felsefe ile uzmanlk bihmleri arasndaki uu
rum grece dar olduu iin bu olanaklyd. Descartes ve
Leibnitz, yalnzca filozof deil, ayn zamanda da yetkin birer
matematiki ve doa bilimciydiler. Doa biHmi, nitehk olarak,
byk lde ampirikti ve onun kuramsal sorunlann, kimi se
kin bilimsel bulular ngren, hatta speklatif terimlerle for
mle eden felsefe (doa felsefesi) ele ahyordu. Alman doa bi
limci Lorenz ken bunun canl bir rneini oluturmaktadr.
"ken, dnce yoluyla, protoplazmay ve hcreyi buldu, ama
bu konuyu doabilimsel aatirma dorultusunda ilemek kimse
nin akima gelmedi. "2 Kuramsal doa biUminin daha sonraki ge
liimi, doa felsefesini nceki neminden yoksun etti; nk ar
tk o, felsefenin ulaabildii gndelik deneyim smrlarrun ok
tesine gemi olan bu bilimin bulularm ngremezdi. Doa
felsefesi, bugn de var olmay srdrmekle birlikte, artk, tarih
sel bir anakronizm 3 durumuna gelmitir.
Bylelikle, uzmanhk bilimleri ile zgl bilimsel aratrma
yntemlerinin geliimi, yeni fenomenleri ve doa yasalarn a
a karmada felsefenin roln giderek azaltm, ama aym za' V.A. Shtoff, Modelletinnc ve felsefe, Moskova 1966, s. 169 (Rusa),
2 F. Engels, Doann Diyalektii, Moskova 1972, s. 207.
^ Anakronizm: Bir kimse, olay ya da eyi ait olmad zamana koymak - n.
727
128
132
rumda da, bir olgunun yorumlanmas (ya da, buna Uikin bilgi),
ancak, baka bi' olgu (ve bunun mtekabil bilgisi) olduu; b
tn, paralara blnd ve bunlar arasmdaki iimti incelendii
zaman olanakldr. Ve fenomenlerin z, en bata, bunlann ara
sndaki karlkl i bamtar olduu iin, yorumlama da, bu fe
nomenlerin zn tanmamn bir trdr.
Felsefi nermelerin, kavramlarn ve kategorilerin yeniden
yorumlanmas felsefeyi gelitirmenin meru bir biimidir. Bu
yzden, rnein, zorunluluk kategorisinin evrimi; tarihsel a
dan, zorunluluun eitli tanmlarmm kendi kkeni ve geliimi
olarak ve bu yorumlarm eitliliinin, bu kategorinin bilimsel
tanmmm teklii iinde almas olarak sunulabilir. Bu bilme s recinin nesnel temeli ise, toplumsal pratUde, fenomenlerin birli
ine ve karlkl bamllma ilikin bilginm birikimiyle, doa
ve toplum stne verilerm oalmasyla oluur.
Eski zamanlann felsefesi, kesin konumak gerekirse, henz
bir nesnel zomnluluk kavramna sahip deildir; onun bu alandaki
sanlan, ak bir biimde, mitolojik imgelerden kurmlamamtu
ve nitelik olarak da, nemli lde mecazidir. Ortaadaki zo
runluluk anlay da, balca olarak, teolojik bir yorumlamadu- ve
mtekabil Huistiyan domalar gibi, ampirik bakmdan ortaya
konmu sreler pek deildir. Ancak modem alarda, nce as
tronomide, sonra da br doa bilimlerinde, felsefenin (bata,
maddeci felsefenin) evrensel bir anlam kazandrd bir zorunlu
luk kavram formle edilebilmitir.
19. yzyhn ortasnda, yani, fenomenler arasmdaki zorunlu
bantun mekanik biimde yorumlanmasnn tm alanlarda
egemen olduu bir dnemde, Marx ve Engels, yalnzca eza
manl bir bakasmn yerini alan toplumsal fenomenlerin de arasmdan asli bantnm zgl biimi olarak tarihsel zorunluluk
kavramn gelitirdiler. Bylelikle, zorunluluun metafizik bi
imde yorumlanmasmn karsma, fenomenlerin bu nesnel ili
kisinin diyalektik-maddeci adan yorumlanmasn, yani daha
135
137
139
140
145
149
DRDNC BLM
FELSEF BR SORUN OLARAK
FELSEFENN TANIMLANMASI
1. FELSEFENN TANIMLANMASININ,
FELSEFENN TARHSEL GELMNN ZEL
DOASINDAN LER GELEN GLKLER
Soyut nesneleri tanmlamak grece kolaydr, nk bunlar
soyuttur, yani, belli bir gerekliin yalnzca idealize edilmi bir
imgesidirler, soyut bilimsel dncenin bilerek yaplandrlmasdiTar. Soyut nesne kavram, kendi tanmyla da saptand gibi,
gerekte, bir terimin anlammdan baka birey deildir, (mein,
fizikteki mutlak siyah cisim gibi). Ancak, doa, yaam, insan,
sanat, vb. gibi tm eitlilikleriyle, elikileriyle ve deiebilirlikleriyle ree7 nesnelerden sz ettiimiz zaman i deiir.
Tanmlarn yalnzca biimsel nem tadn sylerken,
Engels'in kasdettii bu nesnelerdh. Omnis determnatio est negatio -her tanmlama b h olumsuzlamadr. Spinoza'nm bu deyii,
kukusuz, her tanmlamamn br tammlamalan olumsuzlad
anlamnda alnmamaldr; nk, kuramsal dncede somut
farkh tanmlarn bhlii olduundan, dumm byle olmayabilir.
Her tamm yalnzca b h sav deildh; kendisi tek yanl ve tanm
lamaya alt nesne ise ok yanl oldumdan, kendi smrlar
ieriinin de bir olumsuzlanmasdr. Her tammlama, bh kavramm ieriinin smrlandulmasdr ve bu yzden, kendisi de snuldr.
Somut ve dolaysyla eitli, ok yanl nesneler, ancak, man
tksal olarak somut b h biimde tanmlanabilh ve mantksal ola
rak somut olan ise, bir tanmlama sistemiyle sonulanacak bi15]
lediine iaret eder. Hegel, alayc bir dille yle yazar: "ngilizcede, felsefe terimi bugn bile bu anlamm korumaktadr ve
Newton, hl, byk bir filozof olarak auyor. Fiyat stelerin
de bile, barometre ve termometre gibi, manyetik yahut elektrik
sel gere diye smlandu-amayacak aralar 'felsefi aralar' diye
nitelenmektedir."! Hegel, dncenin biricik felsefi ara ol
duuna inand im, buna zel olarak fkelenir.
Hugo Gocci'nin hukuk kuramma uluslararas devletler hu
kuku felsefesi ve ngiltere'de de, ekonomi politie felsefe dendiine iaret eden yine Hegel'dir. ngiliz Felsefe Yll, yahut
Kimya, Mineraloji, Mekanik, Doa Tarihi, Tarm ve Sanat
Dergisi 'nin adm bir garabet rnei olarak anar. Bu rnekte fel
sefe ad veren bilimleri, daha dom biimde, ampirik bimler
diye betimlemek gerekecektir, der Hegel. Ama bunlara neden
felsefi denilmektedir? Doa bilimlerinin felsefe fakltesine dahil
edilmesi gibi, bir ortaa niversite geleneine dayanan bir yan
l kuUamm m sz konusudur yahuzca? Oysa Hegel, bilnlerin
biimlendii ve ok eii ampirik malzemeyi aratrmaya ba
lad ada dnemde, "ampirik bireysellikler denizinde evren
sel 'in ve salam lnn binmesini, snrsz bir rastlantar
okluunun grnrdeki kargaas iinde zorunluluun, yasann
incelenmesini konu edinen her bilgiye...felsefe denilmeye baland"na iaret eder.^
Bizce, bu gzlem, 18. ve 19. yzyllarda "felsefe"szcnn
neden hl esnek biimde kullanldn aydnlatmaktadr.
Yukarda belirttiimiz gibi, felsefe tarihsel olarak biimlenir ve
' G.W.F. Hegel, Samtliche Weke, Bd. 8, s. 50 - 1. B.P. VVeinberg, Newton'uj
Philosophia Naturalis Principia Mathematica'sna yazd girite. Doa
Bilgisini Tevik Kraliyet Demei'nin, 1645'de kurulmu olan "Grlmez yahut
Felsefi Kolej"den, 1662'de doduuna iaret eder. Kraliyet Demei, Felsefi
lemler'ini, o zamanlar "doa felsefesi" denilen tm doa bilimi kollarna yne
lik aratrma diye niteleyerek yaynamtr. Newton da, Kraliyet Demei'ne seil
diinde, "felsefi bginin baarsna ynehk" her trl abay harcayacan akla
mtr.
2 G.W.F, Hegel, agy., Bd. 8, s. 59.
155
159
und
Grundstze
(1839-1846),
172
173
175
176
Verffentlic-
178
1 K. Marx, Grundrisse der Kritik der politischen konomie (Rohenwurf), 1857 - 1858, Berlin 1968, s. 7.
2 Felsefe kavram tanmnn temel bir nem tamadn savunan Kari Steinbuch'la
ayn dncede olamayz. O yle demektedir: "Felsefe, binlerce yl var olmutur,
184
186
yor muyuz? Her eyden nce, felsefe bir dnya gr ise, kesmlUde suigeneris, kendme zg bir dnya grdr, baka bir
deyile, felsefi bir dnya grdr. Bu ise bizi, bir tr mantk
sal dngye gtrmektedir. Ama bundan k, felsefe denilebi
lecek bu tr dnya grnn zgl zelliklerini bulmaktadr.
yleyse, felsefi dnya grnn zellii nedir? Kendiliinden
olumu dinsel dnya grnden farkl olarak, her felsefe, her
zaman kuramsal adan temellendirilmi bir dnya grdr.
Ama doabilimsel dnya gr, sz gelimi mekanik dnya g
r de kuramsal adan temellendirilmitir. Ayn ey burjuva,
ya da Marx ile Engels'in dedii gibi, legalistik (meruiyet)
dnya gr iin de geerlidir. Dolaysyla, kuramsal adan
temellendirilmi grlerinin de eitli trleri vardr. Felsefi
dnya grnn zgl zellii, balca olarak, onun, tm bilim
ler bakmmdan eit nem tayan en genel kategoriler araclyla
gerekletirilmi bir bireim olmasdr. Daha nce, felsefi bilme
biiminin zgl doas konusunda sylediklerimiz anmsanrsa,
felsefi dnya grnn doa, toplum, insan ve bilme konusun
daki en temel grlerin kuramsal b k bkeimi olduu, bu genel
grlerin ieriini oluturan her eyin bir deerlendirilmesi
anlamnda; yalnzca epistemolojik deil, ayn zamanda etik,
toplumsal, vb. b k deerlendkilmesi anlammda bir bireimi ol
duu sylenebilk.
Bu yzden felsefi dnya gr, yalnzca, eldeki verileri
olabildiince tam olarak zetleyen b k genelleme deildk; tutum
ve deerlendirme felsefi genellemenin kilit znitelikleridk, n
k filozof, eldeki bilgi imde en nemli olduuna mand, insan
asmdan en nemli olduuna inand eyleri semektedk.
Felsefi dnya gr asmdan deerlendkmenin nemini,
mein, varoluuluk ile klasik felsefeyi karlatrarak gster
mek zor olmayacaktr. Balangc eski (kadim) dnyaya dem
uzanan uzun felsefi gelenek; gndelik bilincin ve bu yzden de
kiisel, znel, insani deerlendkme ve grlerin zerinde yk
selen felsefenin her eyi ncesizlik sonraszlk asndan, yani,
189
195
Felsefi dnya gr konusundaki nitelememiz; bunun top lumsal, pratik temelleriyle, msanlarm eitli zlemleri, gereksi
nimleri, inanlar ve umutlaryla, onlarm kendi evrelerindeki
dnyaya ve kendilerine ynelik tutumuyla koullanan cokusal
ykmll gznne almazsak, eksik kalacaktr. Eer coku
lan, insanlarm kendi evrelerindeki dnyayla ve kendi kendile
riyle ilikileri konusundaki duygulan olarak betimlersek, felsefi
(ve bilimsel-felsefi) dnya grnn bu ilikinin kuramsal yanmm zmlenmesi ve kavranmasyla smrriandnlamayaca or
taya kar. nsani cokularm, kiisel karakteri, herhangi b h fel
sefi dnya gr iinde genel b h anlatm kazanur. Dolaysyla,
filozoflar yalnzca eitli sorular tartmakla, belirli fenomen
yahut sreleri aklayp, yorumlamakla yetinmezler; kimi g
rleri kmar, kimilerini onaylarlar, bir eyi knar, b h bakasm
savunurlar, baka b h deyile, duyar, savar, umutlanr, inanrlar,
vb. Ve bu, yalnzca, kendi retismden ayr olarak alman filozo
fun kiilii asndan deil, ayn zamanda, iinde msani tutkula
rn zgl felsefi b h biime dntrld, ama kukusuz kay
bolup gitmedii retinin kendisi asndan da geerlidir.
Bilimsel-felsefi dnya grnn toplumsal ve cokusal b h ie
rie sahip olmasmm nedeni budur.
Bihmsel-felsefi dnya gr, bilimsel verilerin ve tarihsel
deneyimin belirli kimi toplumsal konumlarla, parti konumlaryla
kuramsal bheimi yoluyla gelih ve bylece de bunlar, onun ie
riinin b h blmn oluturur, onun toplumsal esinini ve ahlak
sal idealini biimlendirirler. Dolaysyla, b h dnya gr, uz
manlk bilimlerinin herhangi bhinden dorudan karlamayacak
sonular karmaya olanak veren, bilimsel verilerin eletirel bir
zetidh. Sylemek gereksizdh ki, bilimsel felsefi dnya gr
nn eletirel nitelii, uzmanlk bilimlerinin bulgularn dzelt
mesinde yatmyor; felsefe bu uzmanla sahip deildir. Bilimselfelsefi dnya gr hem bilme tarihini, hem de bunun gelecek
teki olas geliimini gz nne alr ve bylece bilimin, kendi tarihinm her tikel, tarihsel bakmdan smrl aamasmda ulat so196
! F. Engels, A n t i - D r r i n g , s. 166.
198
BENC BLM
FELSEF SORUNLARIN DOASI
200
201
zm olduu iddia edilmeyen bu "aklk;"tan ibarettir, kesmKkle. Varoluu hakikat insan iin hakikattir, ama varoluularm
"kiisel-olmayan" ya da "kiilksizletirilmi" hakikat dedikleri
ey hi de nesnel hakikat deildir. te yandan, bilim, sorunlan,
onlar "kapayarak" dosyalara tkp kilitleyerek zer. Bilimin
"insani gereklik"le hibir ilgisi olmamas anlammda, bu hakh
grlebilecek bir iddiadr. Bilim, insan aratrd zaman bile,
eyleri ele alu. yleyse, varoluulara gre felsefen z, ileri
srlen somlar yantlamakta deil, bu somlan koyu biimmde
yatmaktadr. Varoluulua yakm olan Paul Ricoeur, kesin bir
dille yle der: "Byk filozof, yeni b h som sorma biimi bulan
kiidh."!
Varoluuluun, felsefi somnlarm gncel zelliklerinden bi
rini, yani bunlarm, dnrn gereklie ve dolaysyla kendi
sine sorduu somlar olarak zgn biimde kavranlmasn mutlaklatrdm grmek zor deildk. Felsefenin tarihsel balangc,
aklamalar bakmndan deil, ierdii sorular bakmndan
nemlidk. Thales, her eyin sudan gelip, suya dndn ak
ladmda, bu inanca ilikin en ilgin ey u somdur: Her ey b k
eyden mi olumaktadr? eylerin duyusal biimde alglanan
btn ok biimlilii, yalnzca belli b k eyin var olu tarz mdu-?2
211
217
275
man, felsefi sorular ocuun "Niin"ine indirgemeye abalamlarsa da bu, yalnzca, onlarm, ortaavari gizli (yani, temelde
gzlenemeyen) nitelikler anlaylarm hortlatmay dnen zcle (essentialism) kar yrttkleri grltl polemiklerinde,
felsefi somlarm zn ve bavurduklar gereklik iindeki temel
ilikililikleri gremeyilerini gsterir.'
Felsefi sorunun biiminin zmlenmesi, uzmanlk bilimle
rinin konusuna indirgenemeyecek olan zgl ierii ortaya ka
rr. Baka deyile, sorunu felsefi yapan, onun tikel aklan bi
imi deil, ieriidir. Dolaysyla, filozof olmayanlar bile, bu
sorunlarla kar karya geldiklerinde, felsefe yaparlar. Bu; ma
tematik, fizik ve kimya felsefi sorunlarm zmne katk yapsa
Bununla birlikte, ounun "Niin"inin her zaman hi de ilintisiz olmad vurgu
lanmaldr. Bu; evredeki fenomenlerle, bu olaan, grnte sradan olgularn
-zellikle, herkesin yapmaya alt, ama yeterli zaman olmad ve artk ocuk
olarak da kalmad iin- dikkate deer lde bilindiine ve hi de ilgin olmad
na, vb., vb. ilikin, ou yetikinlerin besledii sradan inantan zgr olan,
dorudan bir ilikililii dile getirmektir. Platon ve Aristoteles, armann tm
felsefenin balangc olduuna inanrlard. Onlar, bizim umulmadk, iitilmemi,
grlmemi bir eyden duyduumuz basit ama duygusunu deil, tmyle sra
dan ve iyi bilinen, bizi daha nce asla artmayan bir eye kar duyulan ama
duygusunu dile getirmilerdi. Max Planck, srpriz yapmak yeteneini fenomenlere
kuramsal yaklamn balangc olarak gryordu. "San (Exact) Bilimin Anlam
ve Snrlan" balkl makalesinde yle yazyor. "Yetikin insan, bu esiz bulma
cay zm olduu iin deil, kendi dnya grnm yasalarna alk byd
iin, arma yeteneini yitirir. Ama niin br yasalarn deil de bunlarn var ol
duu, ocuk iin olduu kadar, yetikin iin de artc ve aklanamaz eylerdir.
Bu durumu anlamayan ve bunun derin nemini onamayan, alacak bir ey gr
meyecek lde ileri giden o kii, sonunda, yalnzca, derin dnmeyi unutmu
olduunu anlar." (M. Planck, Sinn und Grenzen der exacten Wissenschaft, Leipzig 1942, s. 12-3). Dolaysyla Max Planck, evremizdeki dnyada
baka yasalarn deil de, neden bu yasalarn gzlenmesi gerektii sorusunu anlam
sz bir soru olarak almaz. Bylesi sorulan, yani felsefi sorular, ele alrken asla duraksamayanlarn derin dnme yetenekleri olmadna inanr. yleyse, ocuun
"Niin"inin Planck asndan nemli olmasna ve temelde hi de ocuka gzkmeyiine amamak gerekiyor. Max Planck yle yazyor: "Gerekten, lsz de
recede zengin ve srekli yenilenen doa karsnda insan, bilimsel bilgi alanndaki
ilerlemesi ne lde byk olursa olsun, her zaman akn bir ocuk olarak kalr ve
yeni armalara srekli hazr olmas gerekir." (M. Planck, Vortrge und Erin
nerungen, Stuttgart, 1949, s. 379).
221
' Doa biliminin felsefi sorunlan stne diyalektik maddecilerce yaplan almala
rn, gelecekteki bulular ngrmeyi deil, diyalektik maddeciliin gelimesini
ilerletme ve uzmanlar iin metodolojik yardm salama amacyla, bilimin kazanm
larmn kuramsal, metodolojik bir zmlemesini yapmay amaladna inanyo
ruz. Doa felsefesinden farkl olarak, diyalektik maddeciliin "bilimin yaratt
'ikinci bir gereklik'le yani, yaam sistemleri yasasnn tannmas durumunda, ya
am bilimi geliirken deien 'biyolojik bir gereklik'le, ilgilendiini..." yazan I.
T. Frolov'la ayn dncedeyiz. "Genel bilgi akna katlarak, zgl iindeki ge
neli ortaya kararak, felsefe kendi roln oynayabilir. Bu, felsefenin dnya g
r grevidir, onun genelletirme ilevidir. Bu ilev, zgl bilginin, onu dnya
gr genel sistemiyle balatran kuramsal bir yorumu biimini alr."
224
225
226
lerdir." diye yazyor, i Bu geleneksel gr, felsefenin toplumsaltarihsel srete, bilimlerle ve pratikle idealist biimde kar kar
ya getirilmesiyle yakmdan baldr. Bu felsefe gr ve bunun
ierdii kar karya getirme, yalnzca idealist bir fantezi deil
dir; tarihsel srecin reel, nesnel grnmnn b h yansmasdr.
Bu yzden de, bilimsel zmleme gerektkmektedh.
Kant, temel felsefi somrann a priori nitelimi varsaymtr,
yani, bunlarm akla zgn biimde ikin olduuna ve onun zgl
ieriinin vazgeilmez bir blmn oluturduuna inanyordu.
Ama bh" birey asmdan a priori olabilen bir ey, dnyada bunun
ortaya kmasm nceleyen insanlk tarihi asmdan a posteriori'dhr. Kant, felsefen gelimesine nem vermezdi; Kant'a gre,
temel felsefi sorunlar Platon'un almasmda (stelik, kesilip bi
ilmi olarak) bulunmaktadr ve Kant bunlara. Platon gibi, ideler
demektedh. Ancak Kant, bunlarm, kukusuz Platonculukla eli
en insan aklmm ideleri olduunu eklemektedh.2 Sonuta Kant,
ada zamanlar doa biliminin gelimesiyle ilintili olmalar
bakmmdan Platonculua yabanc yeni sorunlarla felsefeyi zengmlethmesi bh" yana, Platon'da bulduu sorunlara yaklam da
nemli lde deithmitir. Bu mek de gsteriyor ki, idealistlerce genellikle btnyle eletirilmeden onanan ncesiz-somasz
felsefi sorun kavramm aydnlatmak olanakldr.
Dnyann birlii sorunu, aklsallc ve duyumsallk sorunu,
insan sorunu, zgrlk sorunu, daha baka bir ok felsefi sorun
gibi, gerekten de, belli bir anlamda ncesiz-sonrasz olarak be
timlenebilir. Dnyay bilme srecinin smrlar olmad gibi.
1 H. Schmidt, Philosophisches Wrterbuch, Stuttgart 1957, s. 459.
2 Karakteristik bir biimde, Kant, temel felsefi sorunlar anlayma, kendi retisinin
belkemiini oluturan bilgi kuram sorunlarn katmaz. Epistemolojik incelemeyi
yalnzca, felsefi eletiriciliin temeline oturtmaya alt yeni, transandantal me
tafizie giri olarak grmesinin nedeni budur. Bu nedenle Kant, felsefe iindeki
epistemolojik sorunlarn tarihsel gelime perspektiflerini anlayamamtr. Tm
epistemolojik sorunlar koymay ve zmeyi baardn dnmtr; bu ise,
kendi kendisine duyduu saygdan ok, felsefi sorunlar tarihine tarih d yakla
mdan edindii bir inantr.
230
232
dur. Felsefi bir sorunu zme abas bile, felsefi sorunlarn zgl
doasm unutmak, bunlar uzmanlk bilimlerinin sorunlaryla kantu"mak demek deil midir? Uzmanlk bilimlerinde bilgi sahibi
olmak olanakldr, ama felsefe, ancak hakikat iinde var olma
umududur. Ricoeur'un nermeleri, kutsal kitaplarda dile gethilse
bile yine de bilinemez kalan kutsal bilgelie ulama olanama
inanmamak cretmi gsteren dindann akl yrtmesmi anmsat
maktadr. 1
Ama felsefe teolojik bilgelik deildir. Felsefe sorunlar ko
yar ve zer ve onun zmleri, eer daha soma gelitirmeyi ya
da gzden geirihneyi gerektirse bile, bu, onlar asla kltmez.
Lenin yle yazyordu: "Marx'm dehas, kesinlikle, insanl
n nde gelen kafalarmm oktan beri ileri srd sorulara yan
tlar vermesinde yatmaktadr."2 Ama bu, Marx', kendisinden
nce hi kimsenin koymad yeni sorunlar koymaktan kukusuz
alkoymad. Tersine, Marx, ncellerinin koyduu sorunlar z
d iindir ki, yeni sorunlar da koyabilmith.
Bu soruyu zetlersek, felsefe sorunlar Ue uzmanlk bilimleri
somnlan arasmdaki niteliksel farkm, tpk tm br farklar gibi,
gerekte grece olduu sonucuna varabiliriz. Bu farkm metafi
ziksel mutlaklatmimas, bizi felsefi sorunlann deimezliiyle
ilgili, bilimsel adan temelsiz anlaylara, yahut da, bu sorunla
rm b h nesnel anlam olmad yollu, ayn lde temelsiz anla
ylara gtrr. Her Uf i gr de ayn lde tek yanl olup, fel
sefi sorunlarn eiiliini ve gehmelerini gremez.
238
ALTINCI BLM
FELSEFENN KONUSU
240
larn idealize edilmi uzaysal biimleri ve niceliksel ilikikleridir- nesneleri aratrr. Engels, matematiksel nesneler olmak iin
reel nesnelerin ve bunlann ilikiliiniu "an derecede soyut bir
biim"! almas gerektiim iaret ediyordu. Mantk gibi, metamatik de, kendini ierikten soyutlar ve inceledii eyin, zgl bi
imde, evrensel ve gerekli bir anlama sahip bir ilikUilik olma
syla gerekelendmlen bu soyutlama; gzleme ve deneye dayan
mayan, ancak salt mantksal aralarla yeni sonular ve bulular
yaratan bir bilim olarak, onun temel var olu nkoulunu olutu
rur. "Matematiin konusu," diyor A. D. Alexandrov,2 "nesnel
olarak, ierikle yle bir derecede ilintisizlie sahip gereklik bi
im ve ilikililiklerinden oluur ki, bunlar tam anlamyla soyut
lanabilirler ve kuramm salt mantksal yoldan geliimine temel
olarak hizmet etmeye yetecek lde ak, kesin ve zengin ilikiiniklerle, genel biimde tammlanabilirler. Bylesi ilikilere ve
biimlere, deyimin genel anlamyla, niceliksel detrse, matema
tiin konusunun da, salt durumlar iinde alnm niceliksel ilikililikler ve biunler olduu, ksaca sylenebilir.
Bildiimiz gibi, matematiin, salt durumlar iindeki nice
liksel biimleri ve iUkililikleri almas, kimi filozoflarca idealist
biimde, yani matematiin konusunun, ampirik olarak tanmla
nabilen herhangi bir gereklikle hi ilgisi olmayan a priori bir
yap olduu anlammda yorumlanmtr. Matematiin konusunun
bu znelci yorumlanna uzun boylu girimeden, yalnzca, bunla
nn, epistemolojik adan, matematiin kendi zellikleriyle, onun
ile, kuramsal sonulan ampirik verilerin zmlenmesine daya
nan ve ampirik bakmdan snanabilen bilimler arasndaki farkla
bantl olduunu vurgulayacaz.
u da belirtilmelidir ki, matematiin br bilimlere uygu
lanma asmda snrsz olanaklara sahip olmasmm yam sra, onun
' F. Engels, Anti-Dhring, s, 52.
2 A. D. Alexandrov, "Matematik tjzcrine Genel Bir Gr", Matematik, erii,
Yntemi ve nemi iinde, Moskova 1956, s. 68 (Rusa).
242
- -
245
249
252
259
belli bir lde znel bir nitelik tayordu; tpk, onlarm dnyancesi madde ya da temel elementlerle ilgili inanlarnn, ol
gularm dorulad bilgiden ok, varsaymlar olmas gibi. Bu bi
zi, eski Yunan felsefi dncesinde. Sofistlerin ve daha sonra da
Sokrates'in etkinlikleriyle bal olan b h dnm noktasma gethmektedir.
Sofistler kozmolojik sorunlar reddettiler, nk onlar, yal
zca bireyin yaammda dorudan etkisi olan eylerle ilgileni
yorlard. Sokrates, Sofistlerin akl-yrtme ve kantlama yn
temlerini onamamakla birlikte, gerekte, evrenin dnlme
sinden insann incelenmesine ynelik bu dn srdrd ve
derinlethdi. Sokrates, felsefen kozmolojik sorunlar zeme
yeceini ve bilgelik sevgisiyle dolu bir kiiyi bunlarn hi il
gilendirmemesi gerektiini ileri srd; nk byle bir kii fel
sefede ana sorunun, insanm kendisini bilmesi olduunun bilin
cinde olmahyd. Ancak, d dnyay bilme grevmin karsna
kendi kendini bilme grevinin karlmasma daha yakmdan bakldmda, bunun, felsefi kozmolojiyi douran entelektel gereksmimm ta kendisinm daha b h gelimi durumu olduu ortaya
kmaktadr. Doa filozoflar bir d dnya, mitolojiden ba
msz, btnlkl bir dnya anlay yaratmaya alrlarken.
Sofistler ve Sokrates, mitolojiden bamsz, felsefi b h insan an
lay gelithmeye gkiter.
Hegel, Sokrates'in retisini ele alarak, burada, "znenin,
b h karar ahna eylemmi stlendii"ni belirth. Gerekte bu, kleci
toplumun geliiminin dourduu mitoloji kart eilimm felsefi
b h anlatmdr.
Sokrates im balca felsefi sorular insani zn doas (ruh
ve beden, yaam ve lm, yaamm anlam, insanm yazgs), bil
ginin, hakikatin ve adaletin doas sorulardr. Gerekten
Sokrates, br bheylerden ayr b h bhey olarak insanla, znelci
ynyle msanla ilgilenmez. nsann zn bedensel, duyusal, bireysellemi b h z olarak almaz. Onun retisine gre, insani z
260
263
2 Agy., s. 25.
3 Agy., s. 14.
4 Deni Diderot, (Euvres Philosophiques, Paris 1961, s. 175.
5 Agy., s. 274.
264
1 Agy., s. 176.
256
lar; daha bakalan ise, ZDC ile nesne arasndaki temel ayrla
kar kar; bu aynh trevsel, ikincil, znel, vb. olarak grr
ler. znel idealizm, nesnenin zneden, bilen kiiden baunszh
dncesme kar, bunlarm bahlam dncesini ileri srer.
Richard Avenariua'un retisinde bu anlay, ilkeh e-gdm
anlay, zneyi nesneden (maddeden) bamsz, tinsel z olarak
alan BerkeleyciUi yetkinletirmeyi gzeth. Avenarius ise, ter
sme, nesne olmadan znenm olanakszlm, ama Ben'le ihkisi
olmakszn da, hibirismin nesneyi (nesnel gerekhi) var ede
meyeceini savunur. Berkeley idealizmine getirilen bu dzeltme
onun temel nermesir etkilemez, nk (bihnenin yahnzca ola
nakl bh nesnesi gibi yorumlanan) nesnel gereklik, zne tara
fndan koullandu-hm olarak grlr.
yleyse, felsefenin tema'lan, bunlann ierime ilikin belh
bh anlay, yorumlamay da ierirler; bu tcma'lar ve "alt tema'1ar", felsefi tema ile onun yorumlanmasmm bu birhi iinde dile
gethilen olanaklarm gereklemesine bah olarak srekli deiir
ler. Son zmlemede, bu deimeleri, felsefi bilgmm kendi ge
liimi ve felsefedeki temel eilimlerin savaum koullandrr.
Heinrich Rickert, felsefede iki temel yntemi ayrt etmek
tedir: nesnelcilik ve znelcilik. Nesnelletirici felsefe, dnyann
insandan bamsz olarak var olduu anlaymdan hareket eder
ve zihinsel de iinde olmak zere, znel olan her eyi, dnyamn
bir paras ve dnya yasalarna bal olarak grr. Ricken'e
gre, Ben sorununu szmona atlayan nesnelletirici felsefe,
kukusuz, balca olarak maddecidh. Ancak, znelci bir idealist
olarak Rickert dc, panpsiizm diye niteledii panteizmi
(tmtanrcl) nesnelletirici felsefe diye smflandru.
(Gerekte bu, yeni Kant "bilimsel idealizm" asndan
Rickert'e saflk gibi gzken nesnelci idealizmdh.) Rickert, nesnclciin, doa biliminde kendini tmyle hakl karmakla bir
likte, balca ierii aksiyolojik (deer bilgisine ilikin) sonmlar
olmas gereken felsefeye hibir ey sunmadna inanr.
"Yalnzca znelcilik", diye savunur, "gerekten, bize birlemi
272
C. 38, s. 98.
273
bilme srecinde gerekliin belirli paracklarmn seilip ayrlmasm ngrr. Bu seip ayuma, bilen zne, bilen kii tarafm
dan yapldmdan, nesne bme srecinin ierii olarak ortaya
kar. Ancak o, nesnel dnyada, insan bilin ve iradesinden ba
msz olarak var olmay srdrr. Burada, Avenarius'un szn
ettii "ilkeli egdm"n zerresi bile yoktur; yalnzca, zne ile
bilmenin grnmdeki nesnesi arasndaki ballam vardr.
Soyut nesneler bile, nesnel gerekliin idealize edilmi yansmalardu ve bu yzden, temel iercleri bakmmdan nesneldirler.
Nesnel, ayrca, znede de var olur ve yalmzca, insann (onun
biyolojik, antropolojik ve toplumsal karakteristiklerinin), tpk
maddenin geliiminin herhangi bir rn gibi, nesnel b h gerek
lik olmas anlamnda deil. Nesnel, bilgi kurammda da vardr:
nesnel hakikat, d dnyanm duyusal ve mantksal yansma yasa
lar.
Ancak, msan d dnyay yalnzca yanstmakla kalmaz. Ayn
zamanda da onu dntrr ve bylece, daha nce dnyada var
olmayan bir eyi -"cinci doay", yani toplumu- yaratr. nsanm
doada yaratm olduu ey, doa yasalarna bal, nesnel bir
gerekliktir. Ancak burada "ikili ballk" sz konusudur, nk
insan makineleri, binalar ina eder, yeni tzler ortaya carr ve
sonuta, (z, kendi bilm ve hadesinden bamsz olan) nesnel
sreleri ynlendirir. Emek aletleri, diyordu Marx, "insan irade
sinin doa zerinde egemenlik kurma organlarna, yahut da, bu
iradeyi doada yrtebme organlarna dnen doal malzernedh."' Toplumun retici gleri, toplumsal emek tarafmdan
insani glere, yani toplumsal-tarihsel srecin znesinin gle
rine dntrlen doann kendiliinden gleridir. nsan doay
deitirirken, yeni nesneler de yaratr. "Doa," diye yazyordu
Marks, "makineler, lokomotifler, demiryollar; elektrikli telgraf-
275
276
277
yine de idealist tonlanyla toplumbilimsel ampirisizm olduu kamtlanan natralist tarih anlaymm stesmden gelebilmi deildi.
Getiimiz yllarda Sovyet filozoflar Marksist felsefede h
san, yaratc etkinlik, kii ve toplum sorununun tuttuu yeri aydmlatmak iin birok aratrma yapmlardu:. Bunlar, MarksistLenmist felsefenin konusunun daha somut ve daha ok ynl b h
anlaym elde etmemize ve onun, yersiz bir biimde, tek yanl
olarak "ontolojikletirilmesi"ni engellememize kukusuz yar
dmc olmulardr.
Bilme, nesnel toplumsal gelime yasalaryla koullanan top
lumsal srecin gerekli, tinsel biimidir. Ama bilgisizlikten bil
giye, bh- bilgeden brne, daha derin bilgiye doru ilerleme
olarak bilmenin zgl doas bihneye ynelik yansmanm, man
tksal dnmenin, vb. zel tr diyalektik yasalannm var olma
sn nvarsayar. Bilimsel bilginin youn geliimi ve farklla
mas, yeni aratrma yntemlerinin, sibemetiinin temeUendiril
mesi ve ak konuulursa, artk felsefenin bir blm olmayan
yeni, son derece nemli mantksal disiplmlerin gelimesi saye
sinde, Marksist felsefenm konusunun bu ynnn nemmin s
rekli arttm kantlamaya gerek yoktur.
Marksist-Leninist felsefenm konusu sorusu, temel nem ta
yan bir sorudur. Marksist-Leninist felsefenm ok ynllk ta
yan ieriini yalnzca bilme srecinin aratrlmasna indirge
meye alan Marksist dnrler derin bir yanlg iindedirler.
Ama, felsefenin konusunun evrensel gelime yasalaryla smrlanduan, bylece de, bilme srecmm genel toplumbilimsel yasa
larn, bunlarm zgl karaktermi bir yana atan kiiler de ayn de
recede hataldular.
Marksist-Leninist felsefe, gnmzde, yle bir felsefi disiplmler sistemidh ki, bunlarn her birisi, tm Marksist felsefe
asndan ortak bir konu erevesi iinde, kendi zel aratrma
alanlarma da sahiptirler. Pratik aratrma, bir yandan diyalektik
maddeci, te yandan tarihsel maddecilii Marksizmin btn fel282
283
YEDNCt BLM ^ ^ .
TARHSEL AOIN OZ-BLNCI
OLARAK FELSEFE
288
289
' Les grands courants de la pensle mondiale contemporaine. Panoromes nationauK, C. I, Paris 1964, s. 164.
2 K. Jaspers, Die grossen Philosophcn, Mnih 1959, s. 29.
292
de, neden bir bakasmm deil de tikel bir bireyin sekin bir ta
rihsel kiilik durumuna geldimi aklamad iin Marksistleri
kmamaktadu-. "Valery, entellektel b h kk burjuvadr, bunda
kuku yok. Ama her entellektel b h kk burjuva bir Valery
deildir. ada Marksizmin neuristik (bulgusal) a bu iki
tmcede yatmaktadr. Marksizm, tarihteki belli b h anda, belli b h
snf ve belli b h toplum iinde bir kiilii ve onun rnn re
ten sreci kavramak iin gerek duyulan ara balantlar dizisinden
yoksundur. Valery'yi bir kk burjuva ve onun almasm da
idealist diye niteleyerek, Marksizm, bunlarm gerisinde, koyduu
ey dmda hi bir ey bulamamaktadr. Marksizm, bu a ne
deniyle, yalnzca rastlantmm etkisi olarak tanmlad tikeli b h
yana brakarak sona ermektedh."'
Bana yle geliyor ki, Sartre, tarihin maddeci yorumunun g
revlerini ve konusunu ve genel olarak da kuramsal toplum bili
min snrlarn btnyle yanl deerlendirmektedir. Tarihsel
maddecilik toplumsal formasyonlarn en genel gelime yasala
rn, toplumsal ilikilerin btnn, yani tarihsel olarak belir
lenmi toplumsal b h organizma olarak toplumu, toplumsal b i lincm toplumsal varlkla, ekonomik temelin styapyla, vb. ili
kisini inceler. Bu inceleme, sekin kiilerin tarih sahnesine k
masn btnyle aklar, ama neden tikel bir bireyin byk bir
ozan, filozof, bilimadam yahut baka b h ey olduunu kukusuz
aklamaya kalkmaz. Bu zel bir grevdir ve bunu ele almak
iin, tarihsel maddecilik ilkelerini, elde yeterli tarihsel veri
varsa, bu tikel sorunu zecek olan tarihsel, biyografik ve psiko
lojik b h incelemeye uygulamak gerekir.
Sartre'n savlarna karn, tarihsel maddecilik, kendisini
farkl bireylerin biyografilerinin kuramsal bir incelemesine dn
drecek biimde tamamlama gerei gstermez. Marx, Louis
Bonaparte'm kar devrimci darbesinin nedenlerini incelerken.
tarihsel maddecii, bu darbeye yol aan tikel koullarm zm lenmesine uygular ve Louis Bonaparte'm, toplumsal konumu, ki
isel nitelikleri, 1848-1851 arasmda Fransa'da smf savammm
zgl zellikleri ve tarihsel gelenek sonucunda, bu olaylarda ne
den belli bal tarihsel bir kii olarak ortaya ktn aklar.
Sartre'm kendisi de Marx'm Louis Bonaparte'm 18. Brumaire\
yaptm, belli tarihsel kiilerin yazgsmn maddeci adan mceleniinm parlak bir rnei olarak anar; ama onun, tarUsel mad
deciliin Freudcu psikanalizle, amphik burjuva toplumbilimiyle
ve benzerleriyle tamamlanmas gerektii yolundaki nerismin hi
b h anlam yoktur, nk bizzat bu alma, Marx ve Engels'in
br almalar gibi, tarihsel maddeciliin toplumsal-tarihsel
srecin yalnzca global b h nitelemesini vermekle kalmayp, ayn
zamanda, uzmanlam tarihsel, biyografik ve toplumsal-psikolojik aratrmalarda b h metod olarak uygulandmda, tikel ve
benzeri toplumsal fenomenlerin gerekten bilimsel b h aklama
sm da saladmm ak b h tantm olumrmaktadr.
Belli b h bheyin, szgelimi, b h Alman kylsnn olu olan
Johann Gottiieb Fichte'nm neden byk b h filozof olduunu bi
limsel felsefe tarihi de kesin biimde aklamaya kalkmaz.
Onun retisini felsefi bilginin geliimmde belli bir aama ola
rak, toplumsal b h fenomen olarak inceler. Kukusuz bu, zel bi
yografik aratumay, Fichte'nin zel biyografik b h incelemesini
yapma olanam ve zorunluluunu engellemez; byle bir ince
leme, Fichte'nm grleri, retisinm kimi zellikleri ve sunulu
biimi konusunda bize herhalde daha iyi bir fikh verecektir, an
cak yine de bu, onun retisinin bilimsel olarak anlalmas ba
kmndan, ilke olarak, esasl b h fark oluturamaz.
yleyse, yalnzca tarihsel maddecilik, Marksist-Leninist ta
rihsel-felsefi bilim, idealizmin bulandrd tarihsel kiilik soru
nunu ve bu ok genel sorunun ynlerinden bhisi olan byk fi
lozoflar somnunu doru bir biimde koyar ve zmler.
303
307
z olarak zgrlk retisi, insan soyunun birliine ilikin felsefi-antropolojik anlay, maddeci doa sistemleri, maddenin zdevinimi kavram, yaradancLk ve Tam- tanmazlk, mekaniki
lik, aklcdk bilme ve eticilenime ilikin duyumcu doktrini, var
olan her eyin yasalarla ynetilen doas dncesi, geUmenrn
evrenselhi retisi, toplumsal ilerleme dnesi -yer am bu
eidi felsefi sorunlannm tm; ancak, kapitalist retim tarzrun
douu ve gehmesiyle ortaya kan, muazzam lde hzlanm
retici glerin, bilim ve kltrn ilerlemesinin evrensel b h an
latm olarak, doru biimde anlaabihr.
Marx, kendi grleri yeni yeni biimlenmekteyken bile
yle diyordu: "... filozoflar, mantar gibi topraktan fktrmazlar,
kendi alarmm ve kendi halklarmn rndrler; onlarm en
ince ve en deerli, gzle grlmeyen zsular felsefi dnceler
durumunda dolarlar. erin elleriyle demiryollarm ina etti
ren bu ayn tin. filozoflarm beyninde de felsefi sistemleri kurar.
Felsefe; insan beyninin, insann midesinde olmay nedeniyle,
insanm dnda olmasmdan daha ok dnyann dmda deil
dir..."' Marx, felsefenin toplumsal ilikiler btnlyle bhliini
vurgular. Kimi insanlann demiryollarm ina etmesi, kimilerinin
felsefi sistemler yaratmas, kimilerinin de doa yasalarm
bulmas, vb. sonucunu douran toplumsal iblmnn kendi en
tam anlatmn ilerici snflarn felsefi retilerinde bulan top lumsal-tarihsel srecin diyalektik birliini glgelemesine izin ve
rilmemelidir. Marks, bu nedenledir ki, unlar syler: felsefe,
"kendi ann tinsel zetidir", "kltrn yaayan ruhudur."^
Byk felsefeler, dnya tarihindeki r ac olaylardr. Ve
bunlar, yalnzca, insanhm entellektel gehimindeki evreler ol
duklar im evresel olaylar deildirler. Buarm herbiri, yeni ev1 K. Marx ve F. Engels, Din zerine, 1962, s. 30-1,
2 Agy. Marx'n bu aklamalan, 1842'nin ortaianna dek, yani onun bilimsel sosya
lizm kuramn henz yaratmam olduu zamanlara dek gider. Bizce bunlar, yine
de, sekin felsefi retilerin r ac neminin derin lde doru bir niteleme
sini vermektedirler.
312
314
nm, bildiimiz gibi, Rusya'daki kurtulu hareketinin ana aamalarmm temel ayrmyla bamtldn.
B h felsefi reti, daha anlaml olduu, belli b h halkm tarihmi daha derin yanstt ve toplumsal ilerlemenm temel dcarlarn daha gl biimde dile getirdii lde, tarihsel dene
yimi, felsefi dncenin olduu kadar br toplumsal bilin bi
imlerinin geliimmi de zetler. Belli b h felsefeyi douran evre'yi belirleyen tek bir tarihsel belirti, onun tam anlamm ortaya
seremez; nk, bhinci olarak, felsefe, tarihsel evre'nm tam z
gl b h anlarm olmayp, ayn zamanda da, onun oluumu ve ge
liimine katk yapan gl tinsel etmenlerden bhidh. kinci ola
rak, felsefe yahnzca bu evre'yi yanstmakla kalmaz, onun srekli
ilevsel, temel gelime eilimlerini, yani ok uzun dnemlerde
yer alan tarihsel sreleri de dile gethh.
Tarihsel evre, bir halkm yahut bir ulusun tarihine indirge
nemez; nk o, dnya tarihmdeki temel b h aamadr. Dnya ta
rihindeki her aamanm, yeni evresel bilmcin olutuu belli halk lann ve lkelerin tarihi iinde doruuna ulamas ayr bir konu
dur. Marksist reti Almanya'da domutur, ama tm dnyann
tarihsel deneyimini ve toplumsal dncenin en ileri Avrupa l
kelerindeki geliimmi zetlemektedh. Leninizm - m o d e m am
Marksizmi- Rusya'da dodu, dnya tarihsel geliiminin yeni de
neyimini zetledi ve bu nedenle de, uluslararas bir nem ka
zand.
yleyse, felsefenm evrensel bilin olarak incelenmesi, top
lumsal gelimenin ve bunun, eitli tarihsel evrelerindeki felsefi
yansmasnn zgl niteliinin her ynden zmlenmesini n
grmektedir. Bu bakmdan Marksist felsefe tarihileri, felsefi
retilerin bilmeye ynelik nemini, ieriini ve anlamn -kural
olarak, bunlar douran tarihsel adan belli bir evre'nin snrlar
tesine geen nemini- zel olarak aratrmakszn, felsefenin
var olu ve gelimesinin tarihsel kouharna ihkin ar bash
toplumbilimselletirici ya da amphik betimlemenin tmyle s318
' Lenin'in, Mam ve Engels'in retilerine dayanarak ve bunlar yeni tarihsel dene
yimle zenginletirerek, kendisinin de sk sk vurgulad gibi, temel olarak
Mai-ksizm kurucular tarafmdan ana ballan izilmi yeni kavramlar formle etme
sinin tek rnei bu deildir kukusuz. rnein, Lenin'in Marksist kurama kendi
katksn yapt burjuva demokratik devrim ve proletarya ile kylln devrimci
demokratik diktatrl kavramlar da byledir. Bu son kavram ele alan Lenin,
Marks ve Engels'in genelletirdii 1848 Alman devrimi deneyimini anar.
"Kukusuz," diye yazar Lenin, "Marks'n aydmlatt biimiyle Almanya deneyi
minden ders alarak, devrimin kesin zaferi iin undan baka bir belgeye varamayz.
Proletarya ile kylln devrimci demokratik diktatrl.' ( V . . Lenin, Toplu
Yaptlar, C. 9, s. 136). Marksizmin ruhuna balln, onun nermelerinin
dogmatik biimde yorumlanmasnda deil, bunlarn yaratc biimde gelitirilme
sinde yattn Lenin srekli olarak vurguland.
320
323
zmlemede gndelik smf bilinci anlaylarma dirgenebilecei anlamna gelmez. ngiliz klasik ekonomi politii, burjuva
Aydmlanma ideolojisi ve tarihsel bakmdan ilerici baka burjuva
retileri, smfsal adan snrl olsalar be kendi dnemlerinin
gndelik burjuva nkavramlanyla kukusuz eliki imdeydiler.
Ve onlar, gerekin bilimsel olarak kavranmasmn elerini
ierdikleri lde, burjuvazinin toplumsal pratiinden daha ileri
ciydiler. Toplumsal gereklim ileri dzeyde yansmas, bunun
ierdii eilimlerin ngrhnesi, ileriye bakma abas, yeni
toplumsal ltierin, ideallerin ve tarsel grevlerin kurmsal
olarak ele alnmas tarihsel bakmdan ilerici ideolojilerin karak
teristik zeUiklerini oluturur.
Sendcalizm ve reformizm, ii snfnn, emek ile sermaye
arasndaki uzlamaz kar antitezinin henz farkmda olmad
gelime aamasmda kendUiinden olumu ideolojileridir. Ku
ramsal biimleriyle bu ideolojiler, kendi dolaysz ekonomik
karlar iin savaan proleter kielerin gndelik, kendUiinden
oluan bilincine temel olutururlar. i smfnm bimsel ideolo
jisi olarak Marksizm, proleter kurtulu hareketi deneyiminin
devrimci eletirel bir geneUemesiyle, kapitalist gelime yasa
larmm aratrlmasyla ve daha nceki toplumsal -felsefi, ekono
mik ve toplumsal-politik- dnce kazanmlarnm kuramsal
olarak zetlenmesi ve ilenmesiyle oluur. Toplumsal bilincin ve
zbihncin Marksist zmlenmesi, belli bir snfn temel
karlarn uygun biimde dile getiren ideoloji e br kart
smflarm kend stndeki etkisini yanstan ideoloji arasmda temel
bir ayrm yapmak gereini ortaya karr.
MaTX ve Engels, Komnist Partisi ile 19. yzyl ortalarmda
var olan br ii smf partileri arasmdaki fark niteleyerek unu
berthler: "Komnistler br ii smf partilerinden yalnzca u
bakmlardan aynhrlar: 1. Farkh lkeler proleterlerimn ulusal savaunlarmda onlar, tm milliyetlerden bamsz olarak, btn
proletaryanm ortak karlarna iaret ederler ve bunu n plana
getirirler. 2. i smfinn burjuvaziye kar savammda gemek
325
326
27
yleyse, bilimsel ideolojinin olanakll bile, belli bir smfm, toplumun daha nceki gelimesinin koullandrd tarihsel
zorunluluu gerekten dile getirme ve gerekletirme yeteneiyle
tarihsel bakmdan uyumaktadu". F. V. Konstantinov una iaret
eder: "Yahzca, nesnel hakikatten temelde kar olan, konumu
ve karlar tarihin nesnel akyla ve toplumun gelime yasala
ryla uyuan snf, ancak bu snf ve onun kuramsal temsilcileri
korkusuz, nesnel, duraksamayan bir aratrmay yrtebilhler.
Bu nedenle, bu smfm bilimsel ideolojisi toplumbilimle elimez
ve eliemez."!
Bilimsel bir ideoloji yaratma olana, kukusuz, ancak belli
tarihsel koullarda ve toplum yaammm ok ynl aratmhnasyla gerekleebh. Kle sahipleri, feodaller ve kapitalistler,
kendi dnemlerinde, toplumsal gelimenin karlarm, b h arac
olduklar tarihsel zorunluluu dile getiriyorlard. Ama onlar asla
bilimsel bir ideoloji yaratmadlar. lerici burjuvazi, kendi sekin
ideologlaryla, ekonomi, tarih ve hukuk bilimini ve felsefi mad
decilii yaratt. Ancak, bu bilimsel kuramlardan hi biri iin
"bilimsel ideoloji" terimi kullanlamaz. Bilimsel bir ideoloji
kendi tarihsel, smfsal ieriinin, neminin ve br ideolojilerle,
smflarla ve evre'lerle ilikisinin bilgisini ngrr. Sonu olarak
tarlarnca savunulan "bilgi toplumbilimi"dir. Bu kuram, toplumsal bilimin ilke
olarak toplumsal gerekliin nesnel bir yansmas olamayacan, nk nkoulla
rnn, uygulad deer ve yarg ltlerinin znel olmak zorunda olduunu dile
getirir. Ama bilmenin znesine, bilen kiiye zne denilmesi, zorunlu olarak, tm
bilginin znel olduu anlamna gelmez. Maddeci epistemoloji ilkesi, gerekliin
ideolojik yasmas iin de tmyle geerlidir. deolojide znelcilik, yalmzca, belli
bir snf temsil eden ideologlarn tutumuyla deil, bu snfn gerek tavryla ko
ullanr. Bir snf olarak burjuvazi art deer retimi mekanizmasnn incelenme
siyle ilgilenmedii halde, proletarya, tersine, kapitalist retimin nesnel bilimsel
aratrlmasyla ilgilenmektedir. Kapitalist ilikilerin grnts proletaryann "z
gr" (kiralanm) emeinin gerekte kleletirilmesini glgelemektedir ve kapita
lizmle savaan ii snf, bu grnty hakikate evirmeye, doal olarak, ilgi du
yar. yleyse, bilimsel ideolojinin olanakll ve zorunluluu, ii snfnn nesnel
konumlar ve znel karlar iinde zaten vardr.
F. V. Konstantinov, "Byk Ekim Devrimi ve Marksist Toplumbilim", Ekim
Devrimi ve Bilimsel lerleme iinde, C. II, Moskova 1967 (Rusa).
328
333
1971,
sefe emeki halkm temel karlarm, toplumsal ilerlemenin karlanu bimsel bir biimde dile getirmekte, toplumsal ikilerin devrimci dnmnde etkin bir yer tutmaktadr ve bu
yzden de, kuvvetli bir ideolojik gtr.
337
SBKtZtNCt BLM
FELSEF TARTIMANIN DOASI ZERNE
Belli bir nesnede dorudan ikin gzken zellikler ve nite likler, gereklikte (szgelimi, nesnenin kendisi gibi), gelime
srecinde yer alan etkileinn bir sonucudur; bunun aratmlmas
etkileen ayr paralarm bilgisini, etkileimden bamsz olarak
deil, ama etkileim nedeniyle bu paralarm neler olduklar ol
gusunun bilgisini ve son olarak, aratrlan srecin ksmen bir
nkoulu, ksmen de bir sonucu olan, dinamik bir btn olarak
etkileim srecinin kendisinin bilgismi nvarsayar. Nesnel olarak
yer alan bu srecin karmakl, -bunun ivedi erei ve sonul so
nucu, hakikat ve yalnzca hakikat olmakla birlikte- bilme sre
cinde "gerekleen" her trden hata olanaklarn barndrmakta
dr. Engels, Doann Diyalektii'de unlar yazar: "Karlkl
etki, her mutlak bhincili ve mutlak ikincili dlar; ama bu lde
de, kendi doas gerei, iki farkl adan alnabilecek iki yanl
b h sreth bu; btnl iinde anlalmas iin, toplu sonulara
varlabilmeden nce, birbhi ardna her iki adan da onun arat
rlmas gereklidh. Bununla birlikte, tek yanl biimde, brne
kart mutlak bir bak as olarak tek bir aya balanrsak, ya
hut da, tartmamzn anlk gereksinimlerine gre, birisinden
brne keyfi biimde atlarsak, metafiziksel dncenin tek
yanllma taklp kalrz; karlkl bant elimizden kaar, b h bhi ardma elikilere deriz."'
Bilme srecinde, srekli olarak, ayr fenomenleri semek ve
bunlar az ok yaltlanm bir incelemeye konu yapmak duru mundayz; bu olmakszm, onlarm hangi belli niteliklere ve nice
liklere sahip olduklarm renemeyiz. Eski filozoflar, kural ola
rak, bu epistemolojik zorunluluun bilincinde deillerdi. Onlar,
fenomenlerin evrensel ilikisi ve karlkl kouUuluu bilgisiyle
yetiniyorlard ve bu diyalektik (ama safdilcesine diyalektik, bu
yzden de bilimsel olmayan) yaklam, kamhnazlkla, niteliksel
bakmdan farkl eyleri ve sreleri zdelethmeye, yani hataya,
yol at. Ne var ki, ayr olan semek ve bu ayr olan baka her
1 F. Engels, Doann Diyalektii, s. 224-5.
345
2. FELSEF TARTIMANIN
DEOLOJK KAYNAKLARI
ekimenin felsefeye zg olmadm grdk. O hade, fel
sefi tartmay, uzmanlk bilimlerindeki gr kavgasmdan ay
ran nedh?
lk bakta, maddecilik ile idealizm arasmdaki kartln,
btnyle onlarm felsefenin temel sorusuna getirdikleri, taban
tabana kart zmlerle belirlendii ortaya kyor. Ancak,
maddecilik ile idealizm yalnzca birbirini karlkl dlayan iki
gr as olmayp, iki temel dnya gr de olduunu ve
bunlar arasmdaki savamn, felsefenin geliiminin dirimsel ie
riini oluturduunu anmsarsak, felsefenm temel kutuplamasna
ilikin bu aklamann aka yetersiz kaldm grrz.
350
57
3. FELSEF TARTIMANIN
KURAMSAL TEMELLER
Daha nceki blmde de grdmz gibi, felsefenin ide
olojik ilevi, felsefe ile br toplumsal bilin biimleri arasm
daki fark dile getirmedii gibi, kendi btn ieriini kapsamaz.
' Belirli temel varsaymlardan mantksal biimde kan felsefi nermelerin; tpk on
larn, bu nermeleri olsa olsa betimlemeye hizmet edebilecek, ama bunlan ne dorulayabilecek, ne de rtebilecek eitli olgusal verilerden bamsz olmas gibi,
dnrn karlanndan, cokulanndan ve znelliinden ilke olarak bamsz olu
una ilikin inan, en speklatif idealist sistemlerin bu tipik inanc buradan ileri
gelmektedir. Felsefi sonularn olgusal temelinin ar basitletirilmi bir yoru
muna dayanan bu idealist yanlsama, filozofun, onad kuramsal varsaymlardan
karmak iin hareket ettii temel olgularn benzersizliini gzden karmaktadr.
Doa diye bir ey olmasayd, hibir idealist dnceli kii, -varl, o idealistin
balang varsaym olan- tinsel zden bunu karsayamazd. Bu yzden, speklatif
idealist dnce, olgulardan hareket eder, eder ama bunlar, varln yalnzca var
sayabilecei bir eyin sonucuymu gibi sunmaya abalar. Felsefi speklasyonun,
karsamaya abalad olgulardan yanltc bamszl, btnyle, gncel bi
imde var olan eylerle bantl olarak imgelemin sergiledii bamszla benzer.
Ama hibir imgelem, bu eylerden bir tekini bile yaratamaz; peri masalndaki, a
zndan ate pskren yedi bal ejderha btnyle bir imgelem, mozaiidir, ama bu
mozaikte, gncel biimde uydurulmu, yani hilikten yaratlm tek bir etmenle
bile karlamayz. Benzer biimde, speklatif idealist (aym zamanda da dinsel)
retilerde, doal olan da doast, transandantal, vb. statsne kanlr.
360
36J
uyla, vb. yorulmakszn polemie giriir. Kant, kendi kartlarun gerekte adm vermedii zamanlarda bile, kendi uzay ve
zaman, a priori bireimsel yarglar olana, kategorik bireimin
zgl doas, vb. anlaym ileri srerek, farkl sonulara ulam
olan eitli felsefi retilerle srekli boy lr.
Felsefenin gelimesinde polemiin olumlu roln bu deerlendiremeyi, Marksizm-ncesi felsefenin en sekin szclerinin
bile, felsefi ekimenin tarihsel bakmdan geici nedenleri ile
epistemolojik, kalc kaynaklar arasmda b h aynm yapmamalan
olgusundan ileri geliyor gzkmektedir. Onlann tm de felsefi
ekimeyi felsefedeki AkhiUeus topuu olarak grp, hepsi de
(kukuculardan farkh olarak), Eukleides geometiisi gibi, evren
sel lde onanabilecek b h felsefe sistemi yaratarak, bu tart
maya bir son vermeyi umuyorlard. Tm anlamazl szmona
dlayan b h bilgi biimi olarak matematiksel bilgi ideali yalmzca
aklclarn ideali deUdi. Ayn zamanda, amphik filozoflarca da
benimsenmesi gerekmiti, ama onlar bunun farkmda deillerdi.
ekimelerden uzak b h bhgi trnn var olmas gerektii varsa
ymyla, hatamn nedererini araddar.
Bacon, idoUer' stne retisinde, kendi dncesine gre
insan doasmdan ayrlmaz olan hatann antropolojik nedenleri
sorusunu deri srer. Bu nedenlerin bilinmesinin, bizim yanl
deerlendirme tuzaklanndan kamarmza b h lde yardm ede
ceine inamyordu. Pratik baarar ("bulular"), hakikati hatadan
ayrmamza her zaman yardm edecei iin, bilimsel olarak i
lenmi amphisizm yardmyla kendisinin, yalnzca ekolclerin
lafazanlma deil, genelde tm ciddi anlamazlklara da son ve
recei umudunu asla teiketmedi. Felsefi tartma, ona bUgi cahUlerin bo ura gibi gzkyordu ve Bacon'm kar kt
felsefi tartmalar gerekten de byleydi. nsanlar gkyzndeki
kaleleri gerekten yararh eylere ye tuttuklar iin, onun kararl
bir "doa felsefesi" savunusu srekli kmseniyordu. Bacon,
' dol: (Bacon'da) kuruntu, nyarg -.
369
77
SONU
379
2 Agy.
380
382