You are on page 1of 2

DOĞADA KAYIP KİŞİ DAVRANIŞLARI

(Prof.Dr.GIYASETTİN DEMİRHAN )

            Kentlerde yaşayanlar için doğa bir bilinmeyendir çünkü zihinsel ve görsel bilgi gerçek yaşantıların yerine geçemez. Bu bakımdan, doğada rahat hareket etmenin en
sağlıklı yolu; “kolaydan zora, somuttan soyuta ve basitten karmaşığa” ilkelerinden hareketle öğrenme sürecini tamamlamak ve etkinlik yapıldığı sürece bilgi ve yaşantıyı
yenilemektir. Bütün bunlara karşın doğada etkinlik yapan herkes belli oranda riskle karşı karşıya kalabilir. Ve de herkes kaybolabilir. Bu nedenle, arama etkinliklerine
katılacakların yanında kayıp kişi davranışlarının bilinmesi de işleri kolaylaştırmak için önemlidir çünkü aramaya katılacak olanlar plan yaparlarken bir miktar bilgiye sahip
olacaklardır. 

Etkinlik yapan bir kişi ya da topluluk, dönüş zamanları aşıldığı halde belirtilen yere dönmezler ise kayıp olmuşlar demektir ve arama başlatılmalıdır. Birini ya da birşeyi
bulmaya çalışmak arama yapmaktır ve arama bir bilinmeyendir. Bu yüzden, ipuçları kayıp/lar kadar önem taşır. Kayıp/lar kişi arama bölgesinden uzaklaşırsa durum
zorlaştığından, kayıp kişi davranışları hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Eğer kaybolan kişi sağlıklı, deneyimli, iyi araç-gerece sahip ve rahat bir yerde ise arama bir geceyi
kapsayacak şekilde ertelenebilir. Fakat, kaybolanlar için aşağıdaki durumlar sözkonusu ise hemen aramaya geçilmelidir (Langmuir, 1984; MacInnes, 1998): 
Kaybolan kişi;

• uçurum ya da buzul yarığı bölgesinde dolaşıp durma olasılığına sahipse,


• şeker hastası ise,
• çabuk yorulan biriyse,
• deneyimsizse,
• kötü ve eksik araç-gerece sahipse,
• çocuk yaştaysa,
• yaşlıysa,
• güç bir alanda ipe bağlı ekibin tümü kayıpsa,
• sert bir rüzgardan sonra ve çığ sözkonusu ise,

Arama etkinliklerinde acil yanıt çok etkilidir. Alanı kapalı tutmak, iz sürmek ve kişinin hareketsiz konumundan yararlanmak için çoğu zaman gece aramaları da yapılmalıdır.
Arama yapma kararının alınması ve aramaya başlanacak zamanın belirlenmesi açısından, özellikle çocuk ve yaşlı kayıp kişi ya da kişilerin genel özellikleri ve özellikle kritik
yaş özellikleri ile bunların özelliklerine ilişkin olası hareket tarzlarının kestirilmesi arama planının yapılmasında işe yarayabileceği gibi bulma olasılığını da yükseltebilir.
Dougher ve diğerleri (1999), kritik yaşlar ve etkinlik grubuna ilişkin olarak bazı bilgiler sunmaktadırlar. Bunlar aşağıdaki gibi özetlenebilir. 

Kritik yaşlara ilişkin bazı özellikler:

• 1-3 yaş: Yön becerileri gelişmemiştir, hedef koyamazlar ve kolay uyurlar.

• 4-6 yaş: Hareketlidirler, geriye dönebilirler, hayvanlara ilgi duyarlar, keşif yapmayı severler, yorulduklarında o yerde uyuyabilirler, adlarıyla çağrıldıklarında yabancılara ve
arayıcılara genellikle yanıt vermezler.

• 7-12 yaş: Yön becerileri gelişmiştir, yabancı bölgeyi hisserler ve tanırlar, kaza veya kaybolma anında yanıt vermezler, suç işledikleri hissine kapılırlar, yardım kabul
ederler.

• 65 yaş üstü: Güçsüz olduklarından dolayı acı çekerler, gelecekten çok geçmişe uyumları daha iyidir, bazı problemleri ile çocuklara benzerler, sağlık sorunları olabilir,
duyma ve görme sorunu yaşayabilirler. Yaşlıların zihinsel problemleri 7-12 yaş grubu çocuklara benzerdir. Adları ile çağrıldıklarında genellikle yanıt vermezler ve uzun süre
aynı yerde kalabilirler. Yardım edilmesi için fazla çaba sarfetmezler.

               Kayıp grup davranışları ile bireysel kayıp davranışları birbirlerinden farklılık gösterir. Arama yapacak kişiler, kayıp kişi ve kişileri ne denli tanırlar ise onları bulma
olasılıkları yüksek olacaktır. Bu durum kültürlere göre de değişiklik göstermektedir. Örneğin, Avusturalya’daki 556 kayıpta bireysel kayıpların ölüm oranı daha yüksektir.
Yeni Zelanda’daki 694 olguda yetişkin ve çocuk gruplarının ESGN’den uzaklaşma mesafeleri diğerlerinden kısadır. Washington’daki çalışmada ise grup ve bireysel kayıplar
arasında istatistiksel farklılık bulunmamaıştır (Koester, 2008). Yine Koester (2008)’in belirttiğine göre Amerikan ve İngiliz solaklar %70 oranında sola dönmeyi tercih
ederlerken, sağlak Amerilkalılar %69 oranında sağa dönmeyi tercih etmektedirler. İngiliz sağlakların sağa dönme tercihleri %47 oranındadır. Kayıp kişiler %34 oranında
yükseğe çıkarken, %45 oranında iniş yapmaktadırlar. Kalan %21 ise her iki tür davranışı da göstermektedirler. Gece hareket etme ise yaygın değildir. 
Devamla, etkinlik grubuna ilişkin özelliklerin bilinmesi de önemli ipuçları sağlayabilir. Hedef okuyucu kitlesi açısından bu yazıda sadece yürüyüşçüler ve tırmanıcılar
örneklendirilmiştir. 
Yürüyüşçüler genellikle yollara aşınadırlar ancak bazen yön becerileri konusunda değişkenlik gözlenebilir. Yanlış bölge ya da tepeye girildiğinde uyum zorluğu çekebilirler.
Kayıp durumunda hatalar genellikle karar noktalarına ilişkindir. Şöyle ki; yol kavşakları, çapraşık ya da belirsiz yollar, yaban hayvanı yolları, sosyal amaçlı yollar ve
kurutulan arazinin başlangıcı. Diğer belirgin hata ise iniş yoluna hatalı başlangıç yapmadır. Gece ve yetersiz aydınlatma ile yol renk parıltıları da kafa karıştıran faktörler
arasındadır. 

Amerika Birleşik Devletlerinde (ABD) yürüyüşçülerden kaybolan ya da geciken 501 kişinin bazı özellikleri incelendiğinde ilginç sonuçların ortaya çıktığı söylenebilir.
Kayıpların %33’ü 10-15 yaş arasındayken, çoğunluğu otuz yaşın altındadır. Gençlerin fiziksel ve zihinsel kondisyonu iyi olmasına karşın, az deneyim göze çarpmaktadır.
Sadece %20’si yüksek deneyimli gibi, çoğu ise az deneyimli gibi karar veriyor. %40’ının uygun malzeme ve giyeceği varken, %30’unun orta, %30’unun zayıf malzemeye
sahip olduğu görülmektedir. Hava bozukluğu, karanlık ve birşeyden korkma kayıp nedenlerinin başında gelmektedir. Kayıp nedeni ise %40 çevresel yön kaybı, %25-30
yanlış zaman ve mesafe kararı, zayıf kılavuzluk, yaralanma ve amaçlı dağılımdır. Kayıpların %75’i patika ya da suyu takip etmektedirler. Büyük bölümünden çeşitli iletişim
yolları kullanılarak haberdar olunuyor. Bulunduklarında %82-90’ının ESGN’dan 8 km uzaklıkta, %67’si 3.2 km uzaklıkta oldukları görülmektedir. %92’sinin hareket zamanı
24 saatten azken %30-40’ı gece hareket etmiştir (Setnicka, 1980; Koester, 2008). 

               Yine ABD’ye ilişkin bazı eski fakat güvenilir bulgular incelendiğinde; 1980-1982 yılları arasında 12-65 yaş arasındaki yürüyüşçülerin %37’si yön kaybı, %20’si
kaza ve bilerek gruptan kopmadan dolayı kaybolmuşlardır. Hareket tarzları incelendiğinde; %46’sının kaybolduklarında kendi patikalarını takip ettikleri, %43’ünün yollarını
kendilerinin buldukları, %54’ünün tepelerden aşağıya inmeyi tercih ettikleri, %20’sinin aynı seviyede kaldıkları, %25’inin ise tepelere tırmandıkları göze çarpmaktadır.
Bulunma oranları incelendiğinde; %34’ünün son görülen noktanın 1.6 km içinde bulunduğu, %90’ının 24 saat ve daha az süreli hareket ettiği, %90’ının son görülen
noktadan 6 milden daha az mesafe hareket ettikleri söylenebilir (LaValla, 1999). Bulma olasılığı incelendiğinde ise; dağlık alanlarda kayıp olan 6-12 yaşındaki çocukların
%30’u 1.6 km’de bulunmuştur. İstatistiki yaklaşıma göre düzlük alanlarda çocukların 1.3 km-1.9 km’de bulunma olasılığı %25, 1.1 km-3.2 km’de bulunma olasılığı %50, 0.3
km-3.5 km’de bulunma olasılığı ise %92 olarak tahmin edilmektedir. 

                 Dağlık alanlarda, en son görülen noktaya göre hesaplandığında; (ESGN) 1.6 km-3.2 km aşağısında bulma olasılığı %25, 0.8 km yukarıda ve 3.4 km aşağıda
bulma olasılığı %50, 3.2 km yukarıda, 6.4 km aşağıda bulma olasılığı %75, 6.5 km aşağıda, 4.2 km yukarıda bulma olasılığı %92 olarak tahmin edilmektedir. Ortanca ise
2.5 km’dir (Setnicka, 1980). 
Dağcılar ve genellikle günübirlik etkinlikler yapan bouldering, spor ve geleneksel tırmanıcıların hareket tarzları farklıdır. Dağcıların rotalarında yoğun şekilde teknik tırmanış
bulunmamaktadır. Deneyimli dağcılar genellikle iyi ve yeterli malzeme ile dağa giderler. Rotalarını önceden saptarlar, genellikle sorun tehlikeler ve hava durumu bireysel
yetenek ve becerileri ile güçlerini aştığında ortaya çıkar, çığ, düşme, zorluktan geri dönememe gibi durumlarda kazaya uğrarlar, teknik düzeyi yüksek arama ve kurtarma
gerekir. Dağcılarda en önemli kaybolma nedeni gecikmedir. İkinci önemli neden zor koşullar altında kalmadır. Daha sonra ise hava koşulları ve travma gelmektedir.
Tırmanıcıların yaklaşık yarısının kaybolma nedeni ise tırmanış alanı ya da rotadan dönüş youludur çünkü bu grubun yön bulma becerileri dağcılardan düşük seviyededir.
Bunlar arasındaki yaralanma ve ölüm oranı dağcılardan yüksektir. Dörtte bir oranında ise travma kaybolmaya neden olmaktadır. Zor durumlardan dolayı yolda kalma ise
%12 civarındadır. Günübirlik tırmanışçılardaki yaralanma ve ölüm oranı dağcılardan daha yüksektir. Dağcılar, ESGN’den ıslak ortamlarda %50 oranında 1.2 km
uzaklaşırlarken, kuru ortamlarda bu 4.8 kilometreye çıkmaktadır. Çıkıştaki kaza oranı %57 iken, inişte bu oran %42’dir. %1 oranında da geçişlerde kaza olmaktadır.
Dağcılar %25 oranında iki km yer değiştirirlerken, %95 oranında bu durum 57 km’ye çıkmaktadır (Dougher ve diğerleri, 1999; Koester, 2008). 
Sonuçta, ülkemizde de kaza ve ölümlerin detaylı istatistiklerinin yanında kayıp kişi davranışlarının istatistiklerinin de uluslararası normlara uygun şekilde tutulması,
gelecekteki kayıp olaylarında mağdurlara ulaşmada önemli ipuçları sağlayabilir. Diğer yandan, varolan kültürel farklılıklardan dolayı farklı ülke insanlarının davranışlarının
karşılaştırılması, uluslararası normların oluşturulmasında işe yarayacaktır. Umarım bugünlerde yazmanın ve okumanın nerdeyse günah sayılıp yaşamı günübirlik kurtarma
alışkanlığı edinme çabası içindeki toplumumuz okuma yazma alışkanlık düzeyini yükselterek hem kendisine iyilik eder hem de gelecek kuşaklara güzel bir alışkanlık mirası
bırakır. Günübirlik ya da günaşırı... 

You might also like