You are on page 1of 32

Lev Nikolayevi Tolstoy _ Yeni Yetmelik LEV TOLSTOY YENYETMELK Rusadan eviren: Rna AKIRZ 75. yl cokusuyla...

Hmanizma ruhunu anlama ve duymada ilk aama, insan varlnn en somut anlatm olan sanat yaptlarnn benimsenmesidir. Sanat dallar iinde edebiyat, bu anlatmn dnce eleri en zengin olandr. Bunun iindir ki bir ulusun, dier uluslarn edebiyatlarn kendi dilinde, daha dorusu kendi dncesinde yinelemesi; zek ve anlama gcn o yaptlar orannda artrmas, canlandrmas ve yeniden yaratmas demektir. te eviri etkinliini, biz, bu bakmdan nemli ve uygarlk davamz iin etkili saymaktayz. Zeksnn her yzn bu trl yaptlarn her trlsne dndrebilmi uluslarda dncenin en silinmez arac olan yaz ve onun mimarisi demek olan edebiyatn, btn kitlenin ruhuna kadar ileyen ve sinen bir etkisi vardr. Bu etkinin birey ve toplum zerinde ayn olmas, zamanda ve meknda btn snrlar delip aacak bir salamlk ve yaygnl gsterir. Hangi ulusun kitapl bu ynde zenginse o ulus, uygarlk dnyasnda daha yksek bir dnce dzeyinde demektir. Bu bakmdan eviri etkinliini sistemli ve dikkatli bir biimde ynetmek, onun genilemesine, ilerlemesine hizmet etmektir. Bu yolda bilgi ve emeklerini esirgemeyen Trk aydnlarna kran duyuyorum. Onlarn abalaryla be yl iinde, hi deilse, devlet eliyle yz ciltlik, zel giriimlerin abas ve yine devletin yardmyla, onun drt be kat byk olmak zere zengin bir eviri kitaplmz olacaktr. zellikle Trk dilinin bu emeklerden elde edecei byk yarar dnp de imdiden eviri etkinliine yakn ilgi ve sevgi duymamak, hibir Trk okurunun elinde deildir. 23 Haziran 1941. Milli Eitim Bakan Hasan li Ycel SUNU Cumhuriyet'le balayan Trk Aydnlanma Devrimi'nde, dnya klasiklerinin Hasan li Ycel nclnde dilimize evrilmesinin, kukusuz nemli pay vardr. Cumhuriyet gazetesi olarak, Cumhuriyetimizin 75. ylnda, bu etkinlii yineleyerek, Trk okuruna bir "Aydnlanma Kitapl'' kazandrmak istedik. Bu erevede, 1940'l yllardan balayarak Milli Eitim Bakanl'nca yaynlanan dnya klasiklerini okurlarmza sunmaya baladk. Byk ilgi gren bu etkinlii Milli Eitim Bakanl'nca yaynlanmam -ancak Aydnlanma Devrimi yarda kalmasayd yaynlanacana kesinlikle inandmz- dnya klasiklerini de katarak srdryoruz. Cumhuriyet YENYETMELK Yeniyetmelik, Dnya Klasikleri dizimizde daha nce yaynlanan ocukluk'un arkasdr. I ARABAYLA YOLCULUK Yine Petrovskoya'daki evin nnde iki araba hazrlanmt: Birine, kupa arabasna, Mini, Katenka, Lboka ile oda hizmetileri yerlemiler, khya Yakof da arabacnn yanna oturmutu; yayl arabayaysa, Volodya, hizmete yeni alnan uak Vasiliy ve ben binecektik. Bizden birka gn sonra Moskova'ya gelecek olan babam, kapda ba ak duruyor, kupann pencerelerine ve yaylya doru istavroz karyordu: - "sa sizi korusun... Haydi sr..." Yakof ve arabaclar (kendi hayvanlarmzla gidiyorduk) apkalar ellerinde ha kardlar: "Haydi uurlar olsun... Deh deh..." Kupa yayl bozuk yolda hoplamaya balyor ve byk geidin iki yanndaki kayn aalar, birbiri ardnca yanmzdan kouyorlar. Hi zgn deilim; dncelerim geride braktklarma deil, ilerde greceklerime evrilmiti. Bugne kadar, benliimi dolduran ac anlarla ilgisi olan eyalardan uzaklatka, bu anlar gcn yitiriyor ve ok gemeden yerini g, genlik ve umut dolu yaama duygusu alyordu. mrmde, yolculuumuzun bu drt gn kadar ho ve iyi geen gnlerim pek azd. Elenceli demiyorum, nk bu anda elenmek iimden gelmezdi, annem yeni lmt. Gzmde; ne nnden titremeden geemediim annemin kilitli odasnn kaps, bir tr korkuyla baktmz kapa kapal duran piyanosu, ne yas giysileri (stmzde basit yol giysileri vard), ne de annemin ansn incitmek korkusuyla yaamn canllna

katlmam engelleyen ve yitirdiimiz deerli insan canlandran eyalar vard. Tersine, burada, airane yerler, deiik eyalar dikkatimi ekiyor, beni elendiriyor, ilkyaza dnm doa iimi sevinle, gelecein aydnlk umutlaryla dolduruyordu. Acmasz, ou zaman yeni grev alan insanlarda olduu gibi, ar aba gsteren Vasiliy, sabah erkenden her eyin hazr olduunu ve yola kma zaman geldiini ileri srerek zerimizdeki yorgan ekti. Sabahn tatl uykusunu eyrek saat olsun uzatmak iin bir hayli kurnazlk yaptk, kvrandk, kzdk ama Vasiliy'in sert yznden hibir eye kanmayacan ve yorganmz yirmi kez kez daha ekmeye hazr olduunu anladk, yataktan frlayarak avluya yzmz ykamaya kotuk. Sahanlkta, uak Mitka'nn pimi istakoz gibi kzararak fledii semaver artk kaynamt. Darda hava, kokulu bir gbreden ykselen buhar gibi sisli ve nemliydi. Gne, gn dousunu ve avlunun drt yann eviren sundurmalarn atlarn, neeli bol klaryla aydnlatyor, bu sundurmalarn atlarn rten otlar, zerlerine den ilerden cilalanm gibi parlyordu. Sundurmalarn yemliklerine bal atlarmz grnyor, yedikleri yemi durmadan ineyileri duyuluyordu. Sabaha kar, dinlenmek iin kuru gbre ynna ilien ok tyl bir kpek, tembel tembel gerindikten sonra trs trs avlunun br yanna kotu. Hamarat ev sahibi, gcrdayan avlu kapsn at; dalgn inekleri, brme ve ayak sesleri henz duyulmaya balayan sokaa koyvererek yeni uyanan komuyla bir iki laf atmaya koyuldu. Gmleinin kollar sval Filip, derin kuyunun krn evirerek kard duru suyu evreye saa saa az nce uyuyan rdeklerin ykanmaya balad su birikintileri bulunan mee yalaa dkyordu. Ben byk bir hzla geni sakall, gsterili Filip'in yzne ve gcn kullandka plak kollarnda kesin bir biimde ortaya kan kas ve pazularna bakyordum. te yanda; arkasnda kzlarla Mini'nin yatt ve akam ortamzdayken konutuumuz paravann br yannda kprdanlar duyuluyordu. Maa, eteiyle rterek bizden saklamaya alt birok eyayla sk sk yanmzdan geiyordu. Sonunda kap ald, bizi aya ardlar. Fazla aba gsteren ve teberi tamak iin durmadan odaya girip kan Vasiliy, bize gz krpyor, trl diller dkerek bir an nce yola kmamz iin Marya vanovna'ya yalvaryordu. Koulan atlar ara sra ngraklarn nlatarak sabrszlk gsteriyorlard. Sandklar, bavullar, bykl kkl kutular yeniden arabaya konuyor; biz de yerlerimize geiyoruz. Ama her seferinde yaylnn oturma yerinde bir ynt buluyor, daha nce bunlarn nasl yerletirilmi olduuna, imdi de nasl oturabileceimize bir trl akl erdiremiyorduk. Hele arabamza verilen ve oturduum yerin altna konan ay takmnn, keli kapa olan ceviz kutusu beni kzdryordu ama, Vasiliy, her eyin yerli yerine gireceini sylyor, benim de ona inanmaktan baka arem kalmyordu. Gne gn dousunu batan baa rten ak bir bulut arkasndan grnr grnmez, ortalk ferah, neeli klarla aydnland. evrede her ey o kadar gzeldi ki, kendimde bir tr hafiflik, rahatlk duyuyordum. Yol, ekinleri biilmi tarlalar ve ilerle parlayan yeillikler arasnda, rasgele atlm bir kurdela gibi nmzde uzanyordu. Yolun baz yerlerinde, amurda kuruyup kalan arabalarn tekerlek izleriyle, taze yeil otlara, uzun ve devinimsiz glge veren hznl st aalarna veya yapk kk yaprakl kayn aac fidanlarna raslyorduk. Tekerleklerin, ngraklarn bir rnek grlts, yol boyunca ten ayr kularnn seslerini bastryordu. Arabamza zg bir tr eki ve gve dokunmu uha kokusu da, sabahn temiz havasnda yitiyordu. Btn bu eyler iimde gerek bir haz veren ho bir heyecan uyandryor, kesinlikle bir eyler yapmak isteini duyuyordum. Handa sabah duas etmek iin vakit bulamamtm; ama, herhangi bir nedenle dua etmeyi unuttuum gnlerde bama kesinlikle bir uursuzluk geldiini ok kez denemitim. Bunun iin bu eksiimi dzeltmeye alarak bamdan kasketimi kardm, arabann bir yanna dndm, dualar okumaya, kimsenin grmemesi iin de ceketimin altnda istavroz karmaya baladm. Ama, bin trl ey dikkatimi ekiyor, ben de ayn duann szlerini dalgnlkla birka kez yineliyordum. te yol boyunca uzanan keiyolu zerinde yava yava ilerleyen iki glge. Bunlar azizleri dolaan iki hacyd. Balarnda birer kirli ba rts, kirli bezlerle sarl ayaklarnda ar arklar vard, srtlarnda da kayn aac kabuundan yaplm birer anta aslyd. Onlar, sopalarn tekdze sallayarak, ancak bizi grecek kadar balarn evirdikten sonra ar, yorgun admlaryla birbiri ardndan ilerlerken, "Nereye, niin gidiyorlar? Yolculuklar ne kadar srecek? Yola den uzun glgeleri, yanndan geecekleri st aacnn glgesiyle ne vakit birleecek?" gibi sorular kafam kurcalyordu. te kardan drt atl bir posta arabas hzla yaklayor, iki arn yaknmzdan geerken merakla, glmsemeyle bize bakan yzler iki saniye iinde yitiyor. Bu adamlarn bizimle hibir ilgisi olmamas, belki de yzlerini bir daha gremeyecek olmamz nedense insana ok garip geliyordu. te yolun bir yannda, hamutlar boynunda, koum kaylar zerlerine atlm, ter iinde iki tyl beygir kouyor. Arkasndan, yelesinde ngra ara sra hafife ngrdayan atal hamutlu bir atla, kocaman izmeli uzun bacaklarn atn iki yannda sallayan gen bir arabac geliyor, apkasn bir yana emi, yayvan bir azla ark sylyordu. Yznde, duruunda tembelliin, gamszln verdii o kadar byk bir sevin seziliyordu ki,

bana, insann arabac olup iini bitiren bo atlarla eve dnmesi, znl arklar sylemesi en byk bir mutluluk gibi geliyordu. te, uzaklardaki yarn tesinde, ak mavi gn altnda yeil daml bir ky kilisesi grnyor... te iftlik sahibinin evinin krmz ats, yeil bahesi. Bu evde kim oturuyor? Acaba ocuklar, babalar, anneleri, retmenleri var m? Bu eve gidip, ev sahipleriyle tansak nasl olur? Bu srada, yol vermek zorunda kaldmz, kaln bacakl, besili er at koulu bir sr koca yk arabas yanmzdan geiyordu. Vasiliy kamy sallayan, kocaman ayaklarn arabann nnde sarktan ilk arabacya: - "Ne gtryorsunuz?" diye sordu, adam, uzun uzun dikkatli, anlamsz bir bakla bizi szd, iitemeyeceimiz kadar uzaklanca bir eyler mrldanarak yant vedi. Vasiliy, evresi rtl olan ikinci arabann n blmnde yeni bir hasra brnm yatan arabacya: - "Yknz nedir?" diye sordu. Bir an iin hasrn altndan, krmzmtrak sakall, krmz yzl, kumral bir ba grnd; ilgisiz, kmser bir bakla yaylmz szd, yitip gitti. Bunun zerine ben: "Herhalde bu arabaclar bizim kim olduumuzu, nereden gelip nereye gittiimizi bilmiyorlar" diye dndm. Bir buuk saatten beri grdm trl eyleri izlemeye dalm, kilometre talarndaki rakamlara dikkat etmemitim. Gne srtm, bam daha ok yakmaya balyor, yolun tozu artyor, ay takm kutusunun keli kapa da beni daha ok rahatsz ediyordu. Bu yzden birka kez yer deitirdim. Scak, rahatszlk, sknt duymaya baladm. Btn dikkatim kilometre talarna, zerlerindeki rakamlara evrilmiti. nmzdeki duraa ne kadar zamanda varabileceimizi trl matematik yollaryla bulmaya alyorum: "On iki verst, otuz altnn te biridir. Lipets durana kadar krk bir vest var, demek ki biz yolun te birini ve bilmem ne kadarn gemiiz, vb." Arabacnn yannda oturan Vasiliy'in kestirmeye baladn sezince ona: - Kuzum Vasiliy, ne olur, biraz da senin yerine ben geeyim dedim. Raz oldu, yerlerimizi deitirdik. Vasiliy hemen horlamaya balad, arabada kimseye yer brakmayacak biimde yaylverdi. Oturduum yksek yer ho bir grnme bakyordu. Soldan ikinci Neruinskaya, Diyaok ortada, Levaya ve Aptekar adl drt atmzn her birini, en ince ayrntsna kadar bilirdim. Biraz sklarak Filip'e: - Niin Diyaok bugn sola deil de saa koulmu? diye sordum. - Diyaok mu? Ben srdrerek: - Neruinskaya'nn yk yok gibi, dedim. Filip son szme aldr etmeden - Diyaok sola koulamaz. O, sola koulacak hayvanlardan deildir. Sola bunun gibi deil, adamakll bir hayvan gerekir, dedi. Filip bunu sylerken var gcyle terbiyeleri ekerek saa eiliyor, Diyaok'un alabildiine ekmesine karn, zavallnn kuyruunu, ayaklarn kendine zg bir biimde aadan kamlamaya balyor; Bunu yalnzca, dinlemek ve niin olduunu bilmiyorum, bandaki apkay bir yana emek istedii zaman kesiyordu. Byle bulunmaz bir frsattan yararlanarak, arabay kullanmay bana brakmas iin yalvardm. Filip, nce dizginin birini, sonra tekini verdi. Sonunda dizginlerin hepsi, alts da krbala birlikte elime geti. Sevincim sonsuzdu. Her ynden Filip'e benzemeye alyor, ona: - "yi mi?" diye soruyordum. Benden pek honut olmad anlalyordu. Bir atn fazla yk altnda kaldn, brnn hi g harcamadn syleyerek dirseini gsme dayad ve dizginleri elimden ald. Scak gittike artyor. Gkte sabun kpklerini andran beyaz bulutlar, balonlar gibi ykseliyor, iiyor, birbirleriyle birleerek koyu kuruni glgelere dnyordu. Ufak bir knla ieyi tutan bir el, kupann penceresinden uzand. Vasiliy, alacak bir eviklikle arabay durdurmadan yere atlayarak bize brek ve ra getirdi. Dik inilerde hepimiz arabalardan iniyor, bazen birbirimizle yar ederek kprye kadar kouyorduk. Bu arada Vasiliy ile Yakof tekerlekleri frenleyerek, araba tam devrilecei anda desteklemeye gleri yetecekmi gibi iki yandan kupay tutuyorlard. Daha sonra Mimi'nin izniyle Lboka veya Katinka yaylya, Volodya veya ben kupaya yerleiyoruz. Bu yer deitirme kzlarn pek houna gidiyor; nk kzlar hakl olarak yayly daha neeli buluyorlar. Bazen gnn scak saatlerinde koruluktan geerken, arabadan geride kalarak yeil otlar topluyor, yaylda ardak yapyorduk. Gezici ardak biimini alan yayl, btn hzyla kupaya yetiiyor, bu anda Lboka sevin duyduu zamanlarda yinelemeyi hi unutmad ve atmaktan holand ince, keskin bir sesle baryordu. te yemek yiyeceimiz, dinleneceimiz ky. Yava yava duman, katran gibi ky kokular; konuma, ayak, tekerlek sesleri gelmeye balad. ngraklar artk ovadaki gibi nlamyor, yolun iki yannda damlar otla rtl, oyma tahta merdivenli, krmz yeil kepenkli, bazlarnda merakl kadnlarn yzleri grnen kk pencereli evler bir grnyor, bir yitiyordu. stlerinde gmlekten baka bir ey olmayan olanl kzl ky ocuklar, gzlerini ap ellerini uzatarak kmldamadan yerlerinde duruyor, yahut Filip'in korkutucu tavrlarna bakmayarak plak ayaklaryla tozlar iinde arabann arkasna bal olan bavullara trmanmaya alyorlard.

te kzl sal hanc yamaklar, okayc szler ve davranlarla birbirlerini bastrarak gelip geeni kandrmaya alyor, arabann iki yannda kouuyorlard. Duuurr!!! Kap gcrdyor, dingiller kapya arpyor, avluya giriyoruz. Oh!.. imdi drt saat dinlenecek, istediimizi yapabileceiz. II FIRTINA Batya doru ilerleyen gnein yandan den kzgn klar, ensemi, yzm dayanlmayacak kadar yakp kavuruyor, arabalarn kzm olan yanlarna el dedirilmiyordu. Yoldan ykselen koyu bir toz havay kaplyor, onu datacak en hafif bir rzgr bile esmiyordu. nmzde hep ayn uzaklkta, Yakof'un kasketi, arabacnn apkas, ara sra sallad kams grnen kupann tozlanm gvdesi tekdze sallanyordu. Ne yapacam bilmiyordum. Ne yanmda uyuklayan Volodya'nn tozdan kararm yz, ne Filip'in omuzlarnn kmldanmas, ne de arabamzn bir dar ayla ardmza den ve bizimle birlikte ilerleyen glgesi beni elendiriyordu. Btn dikkatim, uzaktan seebildiim kilometre talarna, gkyznde biraz nce serpilmi gibi duran, imdi birleerek korkun kara renklere brnp i daraltan, kocaman bir biim alan bulutlara evrilmiti. Ara sra uzaklardan gk grlts duyuluyordu. Bu son durum, bir an nce hana varmak iin duyduum sabrszl artryordu. Frtna bana, anlatlmaz, ar bir sknt, korku veriyordu. En yakn kye daha on verst kadar vard. Nereden geldii belli olmayan koyu mor renkte kocaman bir bulut, en ufak bir rzgr bile olmad halde, hzla bize doru ilerliyordu. Gne henz bulutlarla rtlmemiti, bu bulutun i daraltan biimini, ufka kadar uzanan uzun kuruni glgelerini aydnlatyordu. Arada bir, uzaklarda imek akyordu. Gittike artan, yaklaan kesik kesik grltlerle btn gkyzne yaylan hafif bir uultu duyuluyordu. Vasiliy yerinden kalkarak yaylnn krn kaldrd. Paltolarn giyen arabaclar, gn her grlemesinde apkalarn ellerine alarak istavroz karyorlard. Atlar kulaklarn dikiyor, yaklamakta olan buluttan evreye yaylan taze havay kokluyorlarm gibi burun deliklerini ayorlar, arabamz tozlu yolda hzla ilerliyor, iimi korku kaplyor, damarlarmdaki kann daha hzl aktn duyuyordum. En ndeki bulutlar gnei rtmeye balamt. Bir an iin grnen gne, son kez ufkun i daraltc, korkun yann aydnlatt, yitti. Her yan birdenbire deiti, i daraltc bir grn ald. Bir koruluk oluturan aka kavaklar titremeye baladlar. Bu bulutun glgesinin altnda iyice grnen kirli beyaz bir renk alan yapraklar hrdyor, titreiyordu. Byk kayn aalarnn tepeleri sallanmaya balyor, kuru ot demetleri yol zerinde uuuyordu. Kular, ak gsl krlanglar bizi durdurmak istiyorlarm gibi yaylnn drt yannda dolayor, atlarn tam gslerinin altndan geiyorlard. Kargalar, tyleri karm olan kanatlaryla rzgrn nnde srkleniyorlard. Arabann dizlerimizi rten deri rts kalkarak iimize nemli rzgr dalgalar geiriyor, sallanarak arabann gvdesine arpyordu. imekler arabann iinde akyorlarm gibi gzleri kamatryor; bir an iin arabann kuruni uhasn, eritleri, Volodya'nn bir keye bzlm vcudunu aydnlatyordu. Ayn dakikada tam bamzn zerinde kopan, sanki kocaman dolambal bir izgide ykseldike ykselen, yayldka yaylan, gittike glenen iddetli bir uultu, elimizde olmayarak soluumuzu kesiyor, bizi titretip sersemletici bir trtya dnyordu. "Tanr'nn fkesi!" Bu halk sznde ne iirli bir duygu vardr. Tekerlekler gittike artan bir hzla dnyordu. Vasiliy'in ve sabrszlkla dizginleri sallayan Filip'in korktuklarn, omuz balarnn titremesinden sezdim. Yayl hzla tepeden iniyor, tahta kpr boyunca tkrdayarak ilerliyordu. Kprdamaya korkuyor, her an bamza gelebilecek ykm bekliyordum. Duurr! Koum koptu, arasz, sersemletici gk grltlerine bakmakszn kprde durmak zorunda kaldk. Bamz yaylnn bir yanna dayayarak yreim durmu, soluum kesilmi bir durumda, yandaki at eliyle, krba deneiyle itip koumlar dzelten, ar ar dmleyen Filip'in kaln kara parmaklarna umutsuz umutsuz bakyordum. Frtna yaklatka korkum, skntm da artyordu. Frtnadan nceki o ou zaman frtnann kopacan haber veren rpertici sessizlik an gelince bu duygularm artk yle gerildi ki, bu durum eyrek saat daha srm olsayd, kesinlikle heyecanmdan lrdm. Tam bu srada kprnn altndan kirli, yrtk gmlekli, ikin, anlamsz yzl, kassz arpk ayakl, tra edilmi ak ban sallayan bir adam kt, parlak krmz bir tokma andran sakat elini arabamza uzatt: - Tanr rzas iin yoksula bir sadaka, diyen titrek bir ses duyuldu. Dilenci her szckte yar beline kadar eiliyor, istavroz karyordu. O dakikada iimi dolduran byk korkuyu anlatamayacam. Tylerim diken diken olmu, gzlerim korkunun verdii aknlkla dilenciye dikilmiti. Sadakamz yolda datan Vasiliy, koumlarn nasl onarlmas gerektiini Filip'e retiyordu; ancak her ey hazr olduu ve Filip de dizginleri alarak yerine kt an yan cebinden bir eyler kard. Yola koyulur

koyulmaz iddetli bir imek, bir anda btn dereyi parlak bir kla aydnlatarak hayvanlar durmak zorunda brakt, arkasndan yle korkun bir gk grlts duyuldu ki, btn gk kubbenin zerimize ykldn sandk. Rzgr gittike artyor, atlarn yeleleri, kuyruklar, Vasiliy'in kaputu, araba rtsnn ular gl rzgrn vurularyla hep ayn yana doru dalgalanyordu. Arabann deri krne iri bir yamur tanesi dt. Arkasndan ikinci, nc damlalar dt; sonra birdenbire stmzde trampet alnyormu gibi hzland, evre, yamurun srekli grltsyle doldu. Vasiliy'in kollarnn deviniminden para kesesini zdn anladm. Dilenci: "Tanr rzas iin bir sadaka" diye istavroz karmalarn, eilmelerini brakmayarak, tekerleklerin altna girecek kadar arabann yaknnda kouyordu. Sonunda bir bakr kuru, yanmzdan geerek yere dt. Zayf kollarn bacaklarn rten srlsklam olmu gmleiyle yol ortasnda rzgrdan sallanarak akn akn duraklayan zavall yaratk, gzmden yitti. Yamur gl rzgrn etkisiyle yan yan, bardaktan boanrcasna yayordu. Vasiliy'in srtndan inen sular, arabann rtsnde toplanan bulank su birikintisine sel gibi akyordu. nce kk yuvarlaklar biiminde toplanan tozlar, sonradan tekerleklerin yourduu sulu bir amura dnt. Sarsntlar azald, amur iindeki araba izlerinden, bulank seller akmaya balad. imeklerden kan klar daha zayf, daha geni bir alan aydnlatyordu. Aralksz yaan yamurun sesinden, gk grlemeleri eskisi kadar iitilmiyordu. Neden sonra yamur seyrekleti; kara bulut paralanarak dalgal bulutlara ayrld. Gnein bulunduu yer aydnlanmaya balad, bulutun kuzguni renkli kysndan gn mavi bir paras azck grnd. Bir dakika sonra gnein titrek , yoldaki su birikintilerinde, elekten geiyormu gibi dz, ince yaan yamurun izgilerinde, yol kysndaki ykanm parlak otlarda ldyordu. Kara bulut eskisi gibi gn kar yann korkun bir biimde kaplyordu. Ama, artk ondan korkmuyordum. imdeki ar korkunun yerini, anlatlamayacak kadar ho bir yaama duygusu kaplyor; ruhum, tazelenen, neelenen doa gibi sevinle doluyordu. Vasiliy kaputunun yakasn indirdi, kasketini karp silkeledi. Volodya dizlerimizdeki araba rtsn kaldrd. Ben de arabadan bam karp gzel kokulu taze havay kana kana iime ektim. Arkasnda bavullarn bal bulunduu kupann ykanm parlak gvdesi nmzde sallanarak ilerliyor, atlarn srtlar, koumlar, tekerleklerin lastikleri, hepsi slanm, gnete cilalanm gibi parlyordu. Yolun bir yannda gzden ekilmi, yer yer sel yollar bulunan, topraklar slak, yeillikleri parlayan, glgeli bir hal gibi ufka kadar serilmi usuz bucaksz bir tarla vard. teki yannda ceviz, yaban akdiken fidanlaryla karm bir akakavak korusu, sonsuz bir mutlulua kavumu gibi kprdanyor, ykanm dallardan, yerdeki geen yldan kalan kuru yapraklara yava yava yamur damlalar szlyordu. Her yanda tepeli tarla kular, neeli tleriyle uuup duruyorlard. Islak allklardan kk kularn telal devinimleri duyuluyor, koruluk iinden guguk kuunun sesi geliyordu. lkyaz frtnasndan sonra ok ho olan ormann, kayn aac, meneke, rk yaprak, mantar, yaban akdiken kokularnda, insan byleyen yle bir ey vardr ki, arabada oturamyor, basamaklardan atlayarak yamur tanelerinin slatmasna bakmadan korulua doru kouyor, yaban akdikenin slak, iekli dallarn koparp yzme arpa arpa ho kokusunu iiyordum. izmelerime yapan byk amur paralarna, oraplarmn oktan beri slak olmasna karn, amurlara bata ka kupann penceresine doru kotum, birka yaban akdiken dal uzatarak: - Lboka.. Lboka... bakn ne ho, diye bardm. Kzlar baryor, lk koparyorlard. Mimi de, oradan ekilmemi, yoksa kesinlikle arabann altna gireceimi, sylyordu bararak. Ben de: - Bir kere kokla da bak ne gzel, diye yineliyordum. III YEN UFUKLAR Katinka yaylda yanma oturmu, gzel ban eerek tekerleklerin altnda uzayp giden tozlu yola dalgn dalgn bakyordu. Ben de konumadan ona bakyor, pembe yznn ilk kez grdm ve hi de ocuka olmayan zgn anlatmna ayordum. - te artk Moskova'ya yaklayoruz. Moskova'y nasl tasarlyorsun, byk m, kk m? diye sordum. O isteksizce: - Bilmiyorum, yantn verdi. - Ama syleyiver, Serpuhovo'dan byk m? Kk m? Buna yant ver. - Ne? - Bir ey yok. Katinka bir insann, karsndakinin dncesini anlamasna yardm eden, konumada yol gsteren bir igdyle ilgisizliinin beni incittiini anlayarak ban kaldrp bana evirdi: - Babanz size, bykannede oturacamz syledi mi? dedi. - Syledi. Bykanne artk hep bizimle birlikte oturmak istiyor.

- Hepimiz mi? - yle ya. Biz st katn bir yannda, siz teki yannda, babam da kk evde oturacak. Yemei de hep birlikte bykannenin oturduu alt katta yeriz. - Maman, bykannenin ok gururlu, sert olduunu sylerdi. - Hayr, ilk nce yle sanlr. Gururludur ama, hi de sert deildir. Tersine, ok iyi yrekli, neelidir. Onun doum gnnde verilen baloyu bir grm olsaydn... - Yine de ondan korkuyorum; bununla birlikte ne olacamz Tanr bilir. Katinka birdenbire sustu, yine dnmeye balad. Endieyle: - Nee?.. ne demek istedin? diye sordum... - Hi, yle ite! - Hayr: "Tanr bilir" diye bir ey syledin. - Hani, sen bykannenin balosunu anlatyordun. - Evet. Yazk ki sizler yoktunuz. ok kalabalkt, bin kadar konukla generaller ve bando vard. Ben de dans ettim... Birden szm yarda brakarak: - Katinka, beni dinlemiyorsun! dedim. - Hayr, dinliyorum. Dans ettiinizi sylyordun. - Niin bu kadar zntlsn? - nsan her vakit neeli olamaz ki.. - yle deil. Biz Moskova'dan geldik geleli sen ok deitin, dedim, kesin bir niyetle ona dnerek. - Doru syle, nedir sendeki bu garip durum? diye ekledim. Szlerimin kendisinde bir ilgi uyandrdn aka gsteren bir canllkla: - Garip durum mu? Hi de deil. - Hayr, hi de eskisi gibi deilsin. Eskiden her eyde bizimle birlik olduun, bizi akraba gibi tuttuun, seni sevdiimiz kadar, senin de bizi sevdiin belliydi. imdiyse, ok ciddiletin, bizden ekiniyorsun. - Hi de yle deil... oktan beri iimde sakladm iten gelen duygularm syleyeceim zamanlar, gzlerime dolan yalarn akmaya yaklatn, her zaman haber veren burnumdaki hafif kanty duymaya baladm srada: - Dur szm tamamlayaym - diye szn kestim - sanki bizi istemiyormusun gibi bizden uzaklayorsun, yalnzca Mimi ile konuuyorsun. - nsan hep ayn olamaz ki; bazen deimek gerektir, diye yant verdi. Syleyecek bir sz bulamad vakitler, her eyi talihten bilip ylece aklamaya almt. Bir gn kendisine "Aptal kz" diyen Lboka'ya darlarak: "Herkes akll olamaz, bazlarnn da aptal olmas gerektir" yolunda karlk verdiini anmsyorum. Ama bana sylenen: "Bazen deimek gerekir szleri" beni kandramad, sormay srdrdm: - Neden peki? Katinka Filip'in srtna dikkatle bakp hafife kzararak: - Her vakit birlikte oturacak deiliz ya, dedi. len annenizle arkada olan annem, onunla birlikte oturabilirdi. Ama ok sert olduu sylenen Kontesle geinip geinemeyeceklerini Tanr bilir. Bundan baka her eye karn yine de biz ayrlacaz. Siz zenginsiniz Petrovskoyeniz var, ama biz yoksuluz, annemin hibir eyi yok. Bu: "Zenginsiniz - yoksulsunuz" szleri, dnceleri, bana pek garip geldi. O zamanki dncelerime gre, ancak dilenciler, mujikler yoksul olabilirdi. Dlemimde, zarif, gzel Katinka ile yoksulluk arasnda bir iliki gremiyordum. Bana yle geliyordu ki, mademki Mimi ile Katinka hep bizimle birlikte oturdular, yine oturmay srdrecekler, her eyimiz ortak olacak. Baka trl olamazd. imdiyse, onlarn kimsesiz olmalarn dndren binlerce yeni, kark dnce aklm kurcalyordu. Bizim zengin, onlarn yoksul oluundan utandm. yle ki, kzardm, Katinka'nn yzne bakmaya bir trl cesaret edemedim. Kendi kendime: "Onlarn yoksul bizim zengin olmamzdan ne kar. Nasl oluyor da bu yzden ayrlmamz gerekiyor?" Elimizde olan her eyi, niin yar yarya paylamayalm? diye dnyordum. Ama bu ite Katinka ile konumamzn bir ie yaramayacan anlyor, btn bu mantkl dncelerime kart olarak, yaamsal bir duyguyla onun hakl olduunu, bu dncemi ona anlatmann yersizliini duyumsuyordum. - Gerekten bizden ayrlacak msn? Nasl ayr yaarz? dedim. - Ne yapalm, bu benim iin de ac. Bir gn ayrlrsak yapacam biliyorum. - Oyuncu olacaksn deil mi? Bu budalalk, diye bardm. Oyuncu olmak, onun balca isteinin bu olduunu biliyordum. - Hayr, bunu ben kkken sylerdim. - yleyse ne yapacaksn? - Manastra gider, orada yaar, kara giysiyle kadife balk giyerim. Katinka alamaya balad.

Okuyucularm, yaamn belli bir dneminde grlerinizin tmyle deitiini, imdiye kadar grdnz btn eyalarn, birdenbire size, bilmediiniz yanlarn evirdiklerini, bilmem hi fark ettiniz mi?.. Yolculuumuzda duyduum bu ruh deiikliini, ilk genliimin balangc diye kabul ediyorum. Dnyada yaayan yalnzca bizim ailemiz olmadn, btn ilgilerin yalnzca bizim evremizde dnmediini, bizimle hi ilgisi olmayan, bizi hi dnmeyen, hatta bizim varlmzdan haberi olmayan insanlarn bambaka bir yaam olduunu ilk kez olarak aka anladm. Kukusuz, bunlarn hepsini eskiden de bilirdim, ama, imdiki gibi anlayarak, bilerek deil. Bir dnce, belli bir biimde kanya dnr. ou zaman hi beklenmeyen, ayn kanya varmak iin dier dncelerin getii yollardan deil, bambaka bir yoldan geebilir. Katinka ile aramzdaki, bana dokunan, onun gelecek yaam zerinde beni dncelere srkleyen konuma, dncelerimin kanya dnmesi iin bir vesile olmutu. Evlerinin her birinde hi olmazsa, bizimki kadar kalabalk bir ailenin yaad her kyde, her kentte, bir an merakla arabamza bakan, sonsuza kadar gzlerimizden yiten kadnlara, ocuklara; Petrovskoye'de altm gibi selam vermek bir yana, hatta yzme bakmaya bile gnl indirmeyen satclarla mujiklere baktka,kafamda ilk kez u soru belirdi: "Bizi hi dnmeyen, bizim iin almayan bu insanlar, neyle urayor olabilirler?" Bu sorudan: "Nasl, neyle yayorlar? ocuklarn nasl eitiyorlar? Onlar okutuyorlar m? Onlar oynamaya brakyorlar m? Nasl cezalandryorlar?" gibi birok soru ortaya kt. IV MOSKOVA'DA Eyalar, insanlar zerindeki grlerimin, onlarla ilikilerimin deimesi, Moskova'ya geliimle birlikte daha gze arpar bir grn ald. Bykannemle ilk karlatmzda, onun zayflam, burumu yzn, fersiz gzlerini grnce kendisine kar beslediim derin sayg, korku duygular, acma duygusuna dnt Yzn Lboka'nn bana dayayarak, karsnda sevgili kznn cesedini gryormu gibi hkra hkra alad zaman, duyduum acmak duygusu da sevgiye dnd. Bizi karlad srada zntsn grmek beni rahatsz ediyordu. Onun gznde bir hi olan biz ocuklarn, ancak deerli birer an olduumuzu anlyor, yanama kondurduu her pcnde: "O yok... o ld. Onu bir daha gremeyeceim!" diye dndn duyumsuyordum. Moskova'da bizimle hemen hi ilgilenmeyen, hep dnceli grnen, yalnzca yemek zamanlarnda siyah giysi veya frakn giymi olarak yanmza inen babam, byk yakalar dar tam gmlekleriyle, sabahlklaryla, khyalar ve uaklaryla, harman gezintileri ve avlaryla gzmden ok dmt. Bykannemin lala diye ard, neden olduunu Tanr bilir, tam ortasnda iplik izgisi grnen kzl bir perukay, iyi bildiim dazlak, saygdeer tepesine yeleyerek bana geiren Karl vanovi, bana yle garip, yle gln grnyordu ki, eskiden bunun nasl farkna varmadma atm. Kzlarla bizim aramzda da gzle grlmeyen bir duvar olutu. Onlarn da, bizim de, kendimize gre gizlerimiz vard. Bana yle geliyordu ki, onlar gnden gne uzanan etekleriyle, biz de subyeli pantolonlarmzla vnyorduk. Mimi'ye gelince, ilk pazar gn le yemeine, yle ssl bir giysiyle, yle renkli kurdelelerle indi ki, artk kyde olmadmz, bundan sonra her eyin baka trl olaca derhal anlalyordu. V AABEYM Aabeyimden ancak bir ya, birka ay kktm. Birlikte bydk, okuduk, hep birlikte oynadk. Hi kimse aramzda byk kk fark gzetmezdi. Ama o sralarda, Volodya'nn ya, yetenei, eilimleri nedeniyle arkada olamayacamz anlamtm. yle sanyordum ki, Volodya benden stn olduunu biliyor, bununla gururlanyordu. Belki de yanl olan bu kanm, kendisiyle her karlamamda onurumu incitiyor, bana ac veriyordu. O her bakmdan, oyunda, renimde, kavgada, tavr ve davranlarnda benden stnd, btn bunlar beni ondan uzaklatryor, bana nedenini anlayamadm i aclar veriyordu. Volodya'ya ilk kez Hollanda keteninden pileli frenk gmlekleri yapld vakit, dorudan doruya; -bunlardan bana da yaplmamas canm skyor, diye sylemi olsaydm, herhalde daha ok hafiflik duyar, her yakasn dzeltiinde bunu, srf bana kar yaplan bir aalama diye almazdm. Beni en ok zen nokta da; bazen sezdiim gibi; Volodya'nn dncelerimi anlad halde, bunu gizlemeye almasyd.

Karde, arkada, kar koca, efendi, uak gibi hep bir arada yaayan insanlarn aralarnda tam bir itenlik olmad zamanlardaki baklar, davranlar, belirsiz glmsemeleri altnda sezilen gizli ilikileri kim fark etmemitir? Gzleriniz yle rasgele karlat srada btn sylenmemi istekleriniz, dnceleriniz, bunu karnzdakinin anlam olmasnn dourduu korku, duraksama, ekingen baklarnzda okunur. Belki fazla duygulu oluum, her eyi zmlemek isteim bu noktada beni aldatyor, belki de Volodya, benim duyduum eyleri hi duymuyordu. O ateli, ak kalpli, zevklerinde kararszd. Kendisini elendiren, yalnzca ok deiik olana her eye btn yreiyle balanrd. Bazen resimlere merak sarar, resim yapmaya balar, elindeki parasn bu uurda harcar, resim hocasndan, babamdan, annemden dilenirdi. Bazen btn evi arayarak bulduu biblolara kendini verir, onlarla masasn ssler; bazen de gizlice bulduu, gece gndz durmadan okuduu romanlara dalard. Elimde olmayarak onun bu haline imrenirdim, ama izinden gitmeyi kabul etmeyecek kadar gururlu, kendime yeni bir yol seemeyecek kadar da gentim, beceriksizdim. Kavgalarmzda, Volodya'nn ak bir biimde belli olan efendiliini, neeli, iten zyapsn kskandm kadar hibir eyi kskanmyordum. ok iyi davrandn anlyor, ama onun gibi yapamyordum. Bir gn, eya toplama meraknn son snrna ulat bir srada yaz masasna yaklatm, raslantyla renkli bir iesini krdm. Odaya giren Volodya, masa zerinde simetrik bir biimde yerletirilmi olan biblolarn karm olduunu grnce: - Nerede kk iem? dedi, yzde yz sen... - Elimde olmayarak drdm, krld. Ne zarar var? Krk ieye zgn zgn bakp paralarn birbirine yaptrmaya alan Volodya: - ok rica ederim, dedi. Eyalarm hibir vakit elleme. - ok rica ederim, sen de buyurma! krdmsa krdm, ne uzatyorsun? diyerek hi isteim olmad halde glmsedim. Volodya, babamdan geen omuz silkme devinimiyle: - Senin iin olmayabilir ama, benim iin zarar var. Krd yetmiyormu gibi bir de glyor, kt ocuk, diye srdrd. - Ben mi kt ocuum? Sen de byksn ama akln yok! Volodya hafife beni itti: - Seninle kavga edecek deilim, ekil urdan! dedi. - Ne itiyorsun? - ekil diyorum!.. Volodya elimden tutarak beni masann yanndan ayrmak istediyse de, fkem snrna varmt; masann ayandan tutmamla devirmem bir oldu: "Al bakalm!" Btn porselen, kristal biblolar angur angur evreye dald. Den eyleri eliyle tutmak isteyen aabeyim: - Geimsiz ocuk! diye bard. Odadan karken yle dnyordum: "Artk aramzda hibir ey kalmad. lnceye kadar birbirimizin yzne bakmayacaz." Akama kadar konumadk. Kendimi sulu gryor, yzne bakmaya cesaret edemiyordum. Btn gn hibir ie el srmedim. Volodya'ya gelince, tam tersine derslerine alt, her zaman olduu gibi yemekten sonra kzlarla konuup akalat. Dersten sonra retmenin arkasndan ben de odadan kyordum, nk kardeimle ba baa kalmaktan utanyor, rahatsz oluyordum. Son tarih dersinden sonra, defterimi alarak kapya doru yrdm. Volodya'nn yanndan geerken, ona yaklaarak barmak istediim halde, suratm astm, dargn grndm. Volodya tam o anda ban kaldrd, zor seilebilen candan bir glmsemeyle korkmadan yzme bakt; gzlerimiz karlat. Onun beni anladn sezdim, ayn zamanda bu duyguyu Volodya'nn da yaadn anladm; ama anlatlmaz bir duygunun etkisiyle bam evirmek zorunda kaldm. O ok doal candan bir sesle: - Nikolinka, dargnlmz yeter, seni krdmsa bala dedi ve elini uzatt. imden boazma doru gsm skarak bir eyin ykseldiini, soluumun kesildiini duydum. Bir saniye sren bu durumdan sonra gzlerim yala doldu, kendimi daha iyi duyumsadm. Volodya'nn elini skarken: - A-sl... sen ba......la Vo-lo... dy.. a dedim. Neden aladm bir trl anlamyormu gibi yzme bakyordu. VI MAA Dnya hakknda deien grlerimin hibirisi, hizmeti kzlardan birini yalnzca kadn hizmeti gibi deil, bir derece rahat ve mutluluumu da etkileyebilen bir kadn olarak grmeye balamam kadar artc deildi. Kendimi bildim bileli, Maa'nn evimizde olduunu anmsyorum. Kendisine kar beslediim dnceleri,

tmyle deitiren, imdi size anlatacam bir olaya kadar, ona dikkat etmemitim. Ben on drt yamdayken, Maa yirmi beindeydi ve ok gzeldi, ama onu betimlemekten korkuyorum. steklerimin ahland sralarda dlediim tutkulu varlnn yeniden dlemimde canlanmasndan korkuyorum. Betimlememde yanlmamak iin unu syleyebilirim: o, olaanst beyaz, etine dolgun, ksacas, tam bir kadnd; ben de, on drt yamdaydm... Elimde ders kitab olduu halde yalnzca deme aralklarna basmaya alarak gezindiim, yahut, sama bir hava tutturduum, yahut masann kysna den bir damla mrekkebi dattm, yahut da bir zdeyii bilinsizce yinelediim dakikalarn birinde, yani kafamn almad, dlemimin btn duyarlyla egemen olduu bir srada snftan ktm, yle bir aa indim. Ayaklar potinli birisi teki merdivenlerden yukar kyordu. Doal olarak kim olduunu anlamak istedim ama birdenbire ayak sesleri kesildi, Maa'nn: "Brakn canm, ne taklyorsunuz? imdi Anna vanova gelirse grrsnz" dediini iittim. Volodya da fsltyla: "Gelmez." dedi, bu konumadan sonra Volodya'nn onu zorla alkoymak istediini anlatan bir hrt duyuldu. Bir aralk: "Ne yapyorsunuz? Ellerinizi nereye sokuyorsunuz? Utanmaz!.." diye baran, bir yana kaym bartsnn arasndan beyaz, tombul boynu grnen Maa, koarak yanmdan geti. Bu olayn beni ne kadar arttn anlatamam. Bununla birlikte aknlm geince, Volodya'nn byle davranmakta hakl olduu kansna vardm. Artk onun byle davrandna deil, bu yaptnn insana haz vereceini nasl anladma ayordum. Elimde olmayarak Volodya'ya yknme istei duydum. Bazen aadaki aralkta saatlerce dolar, yukardan gelecek olan bir ses veya trty, sinirlerim gergin bir durumda dinlerdim. O sralarda en byk isteim olmasna karn, Volodya'ya yknmek iin kendimi zorlamyordum. Bazen kzlarn odasndan gelen grltleri byk bir kskanlk ve ekememezlik iinde dinler: "Acaba yukar kp Volodya'nn yapt gibi Maa'y pmek isteseydim, durumum nasl olurdu? Maa'nn: "Ne istiyorsunuz?" sorusuna, bask burnumla, hibir biime girmeyen dik salarmla ben, nasl bir yant verirdim?" diye dnyordum. Bazen Maa'nn Volodya'ya: "- Bamn kara yazs! Ne am sakz gibi yapyorsunuz? ekilin uradan apkn! Hi Nikolay Petrovi'in buraya gelip yaramazlk ettiini grdnz m" dediini duyardm. Ama bilmiyordu ki, o dakikada merdivenin altnda oturup dinleyen Nikolay Petrovi, Volodya'nn yerinde olmak iin her eyini vermeye hazrd. Zaten sklgandm, irkin olduum kans bunu bsbtn artryordu. nsann eilimleri zerinde kendi grnnn, hatta grnnden de ok gzel ya da irkin olduu konusundaki kans kadar hibir eyin etkili olmadna inanyorum. Onurum, irkinliim yznden dtm bu duruma katlanmama engel oluyordu, ben gzmn nnde Volodya'nn gzel grnyle elde ettii ve btn varlmla kskandm zevklerden, uzanamad ciere pis diyen kedi gibi tiksinmeye alyor, aklm, dlemimi gururlu bir yalnzlktan zevk almaya zorluyordum. VII SAMA Mimi heyecandan tkanrcasna: "Aman Tanrm! Barut! ne yapyorsunuz? Evi yakp bizi yok etmek mi istiyorsunuz?" diyerek anlatlmas g bir iddetle hepimizin ekilmemizi buyurduktan sonra kararl admlarla yerde dal duran samalara yaklat, barutun birden patlamasndan doabilecek tehlikeye aldr etmeden, samay ayaklaryla inemeye balad. Tehlikeyi ortadan kaldrd kansna vard zaman Mihey'i ard, btn bu barutlar uzak bir yere, en iyisi suya atmasn buyurduktan , ban byklenir bir tavrla sallayarak konuk odasna doru yrd: "- ok gzel, size ok iyi gz kulak oluyorlar, hi diyecek yok dorusu" diye homurdanyordu. Kendisine ayrlan daireden bize doru gelen babamla birlikte bykannemin odasna indiimizde Mimi'yi orada bulduk. Pencerenin nnde, bir ey bilip de saklamak isteyenlerde grlen resmi bir tavrla, ok ciddi oturuyor ve kapdan yana bakyordu. Elinde ktlara sarlm bir eyler vard. Bunun deminki samalar olduunu, bykannemin de her eyden haberi bulunduunu hemen anladm. Bykannemin odasnda Mimi'den baka fkeli, kpkrmz yznden siniri bozuk olduu anlalan oda hizmetisi Gaa ile onu bo yere yattrmaya alan, bunun iin de ban, gzn oynatp duran, ksa boylu, ufak tefek, iekbozuu yzl doktor Blmental vard. Bykannem yar dnm bir biimde oturuyor, kzd zamanlarda amay huy edindii yolculuk falna bakyordu. Babam, derin bir saygyla elini perek: - Naslsnz maman? yi uyudunuz mu? dedi. Bykannem, babamn yersiz, gereksiz bir soru sorduunu anlatan bir sesle: - ok gzel efendim. Her zaman salkl olduumu galiba biliyorsunuz, diyerek Gaa'ya dnd: - Bana temiz bir mendil veriyor musun? dedi. Gaa, koltuun kysnda duran kar gibi beyaz patiska mendili gstererek:

- Verdim ya. - Gzelim, bu kirli paavray kaldrn, bana temiz bir mendil verin. Gaa komodine yaklat, ekmecesini ekti, o kadar hzla kapatt ki odann camlar zangrdad. Bykannem korkun bir bakla hepimize baktktan sonra, byk bir dikkatle hizmetinin devinimlerini szmeye balad. Sanrsam deitirmeden ayn mendili verdii srada bykannem: - Ttnm ne vakit ufalayacaksnz, ekerim? dedi. - Vakit bulursam yaparm. - Ne dediniz? - Birazdan ufalarm. - Eer bana hizmet etmek istemiyorsanz gzelim, syleseydiniz; sizi oktan salverirdim. Gaa: - Salverin, alayacak deiliz ya, diye hafif bir sesle homurdand. Bunu iiten doktor, Gaa'ya bir iaret yaptysa da yle korkun bir bakla karlat ki hemen gzlerini indirerek, anahtarnn zinciriyle oynamaya koyuldu. Gaa homurdanarak odadan knca bykannem babama dnerek: - Gryor musunuz azizim, benim evimde benimle nasl konuuyorlar... Hi beklemedii bir soruyla karlaan babam akn akn: - Maman, izin verin ttnnz ben hazrlayaym. - Teekkr ederim. Ttnm kendisinden baka kimsenin istediim gibi yapamayacan bildii iin byle kaba davranyor, dedi. Bir dakikalk susutan sonra: - Biliyor musunuz dostum, ocuklarnz az kalsn bugn evi yakyorlard, diye ekledi. Babam saygl bir merakla bykanneme bakyordu. - Neyle oynadklarn grdnz m? Mimi'ye dnerek: "- Gsterin" dedi. Samay eline alan babam, glmsemekten kendini alamad: - Bunlar samadan baka bir ey deil maman, dedi. Tehlikesiz eylerdir. - Bana rettiiniz iin ok teekkr ederim, ama ders almak iin ok yalym. Doktor: - Hep sinir bozukluu, diye fsldyordu. Babam derhal bize dnerek: - Bunlar nerden aldnz? Bunlarla oynamak iin kimden izin aldnz? dedi. Bykannem en ok "lala" szcnn zerinde hafifseyerek durdu: - Bunu ocuklardan deil laladan sormalsnz, o neye bakyor? dedi. Mimi: - Voldemer, bu barutlar Karl vanovi'in verdiini syledi, diyerek ortaya atld. Bykannem: - Gryor musunuz, ne iyi adam, dedi; ad neydi? Nerde u lala? arn bakalm buraya diye srdrd. Babam: - Gezmeye gnderdim dedi. - Doru deil. O her dakika burada olmal. ocuklar benim deil sizindir, benden daha akll olduunuz iin size nasihat vermeye de hakkm yok. Ama artk onlara Alman kyls lala, evet, Tirol arklaryla kt huylarndan baka bir ey retemeyen aptal bir kyl deil, bir eitmen tutmann zaman geldi sanrm. Size soruyorum: ocuklara Tirol arklar retmek ok mu gerekli? Ama imdi ocuklar dnen kimse yok, siz de istediinizi yapabilirsiniz. Annemizden sonraki durumumuzu anlatmak iin kullanlan "imdi" szc bykannemin yreinde ac anlar uyandrd, gzlerini portreli tabakaya indirerek dnceye dald. Babam ivedi ivedi: - Bunu oktandr dnyor, bunun iin size danmak istiyordum maman; ocuklara ders veren St. Jrme'u tutsak nasl olur? dedi. - ok yerinde bir ey yapm olursunuz dostum. Bykannem bunu sylerken imdiye kadar sesinde duyulan honutsuzluk iitilmiyordu.- St. Jrme yalnzca ocuklar gezmeye gtrmede ie yarayan basit bir lala deil, des enfants de bonne maison, nasl davranmalar gerektiini bilen bir eitmendir. - Hemen yarn kendisiyle konuurum. Gerekten bu konumadan iki gn sonra, Karl vanovi yerini gen, zppe Fransz'a brakt. VIII KARL VANOV'N YAAMI

Karl vanovi bizden sonsuz olarak ayrlacann ngnnde akamn ge saatinde banda krmz takkesi, srtnda pamuklu hrkasyla karyolasnn nnde bavulunun zerine eilmi, titizlikle eyalarn yerletiriyordu. Son gnlerde Karl vanovi'in bize kar olan davranlar souklat sanki, bizimle karlamaktan ekiniyordu. imdi de odaya girdiimde, kskn bir bakla beni szd, yine iini grmeyi srdrd. Karyolama uzandm, eskiden bunu yapmam istemeyen Karl vanovi, imdi hibir ey sylemedi. Eskisi gibi bize darlmamas, davranlarmzda zgr brakarak bizimle ilgilenmemesi, bana, yaklaan ayrl anmsatt. Bizi artk sevmemesine zlyor, bu duygumu kendisine duyurmak istiyordum. Ona yaklatm: - Karl vanovi, izin verirseniz size yardm edeyim, dedim. Karl vanovi bana bir an bakt, yine ban evirdi. Bu ksa baknda, bize kar olan soukluunun nedeni olduunu dndm ilgisizlik yerine, byk bir zn okunuyordu. Tmyle dorulup derin bir soluk alan Karl vanovi: - Tanr her eyi grr, her eyi bilir ve her ey onun kutsal buyruuna baldr, dedi. Kendisine sahte olmayan iten bir ilgiyle baktm fark edince: - Evet Nikolenka beikten mezara kadar talihsiz olmak benim aln yazm. nsanlara ettiim btn iyilikler ktlkle karland. Benim dlm burada deil oradadr, diyerek eliyle gkleri gsterdi. Dnyada ektiklerimi, bamdan geenleri bileydiniz! Kundurac, asker kaa, fabrikac, retmen oldum; imdi hibir eyim! Hazreti sa gibi bam sokacak yerim yok... Gzlerini kapad, koltuuna kt. Kendisini dinleyenlere aldr etmeden en gizli dncelerini bile ortaya koyacak kadar duygulu bir ruh durumu iinde bulunduunu grdm ve gzlerimi sevimli yznden ayrmakszn sessizce karyolaya oturdum. - ocuk deilsiniz, her eyi anlayabilirsiniz. Bamdan geenleri size anlataym. Bir gn gelir, ocuklar, sizi ok seven yal dostunuzu anmsarsnz! Karl vanovi yannda duran masaya elini dayad, burunotunu ekti, gzlerini gklere kaldrarak bize hep yaz yazdrd grtlaktan kan tekdze, kendine zg sesiyle yksne balad: - Diyebilirim ki, talihsizliim annemin karnndayken balad. Daha da heyecanla: "- Das Unglck verfolgte mich schon im Schosse meiner Mutter!" (1) diye yineledi. Bu yky ayn sesten, ayn anlatla, ayn olay srasyla birka kez dinlediim iin doal olarak ilk tmcesinden de anlayacanz gibi Rusasndaki bozuklua bakmadan olduu gibi anlatabileceimi sanyorum. Bu yk, onun asl yaam myd, yoksa evimizdeki yalnzlnn sonucu olarak uydurduu, birka kez yineledii iin kendisinin de inanmaya balad bir masal myd, yoksa yaamna baz dsel olaylar m ekliyordu, bu sorularn yantlarn bugne kadar verebilmi deilim. Bir yandan, gerein balca kant, yksn anlatrken grlen canllkla olaylarn her defasnda ayn sray gtmesiydi ki, doruluuna inanmamann olana yoktu. Dier yandan yksndeki airce abartmalarn okluu da, kuku uyandryordu. - "Damarlarmda dolaan, Kont Von Sommerblattlarn soylu kandr:... In meinen Adern fliesse das edle Blut der Grafen von Sommerblatt...(2) Dnden alt hafta sonra dnyaya geldim. Annemin kocas - ona babacm derdim - Kont Sommerblattlarn mlknde kiracyd. Annemin bu onursuz davrann unutamyor, beni de sevmiyordu. Benim Johann adl bir kardeimle, iki kz kardeim vard; kendi ailemin yabancsydm... Ich war ein Fremdes in meiner eigenen Familie. (3) Johann yaramazlk yapar, babam: "-Bu Karl denen ocuun yznden hi rahatm olmayacak..." der, beni azarlar, cezalandrr. Kz kardelerimin arasnda dargnlk kar, babam: "- Karl'n uslandn grmeyeceiz" der, gene beni azarlar, cezalandrr. Beni seven, okayan yalnzca iyi yrekli annemdi. Beni sk sk: "- Karl, odama gel" diye arr, usulcack perdi: "Zavall Karl, seni kimseler sevmiyor, ama ben seni kimseye deimem, annenin senden bir ricas var: iyi oku, hep namusunla yaa. Tanr seni brakmaz!" derdi. Ben de alrdm. Dinsel trenlere katlabileceim aa yani 14 yama gelince, annem babama: "-Gustav, Karl artk byd. Onu ne yapacaz?" dedi. Babamn: "Bilmiyorum" demesi zerine, annem: "Kentte Bay ultz'un yanna verelim, kundurac olsun", dedi, babam da raz oldu, und mein Vater sagte gut. (4) Alt yl yedi ay kentteki kundurac ustasnn yannda kaldm. Ustam beni ok sever: "-Karl iyi bir iidir, yaknda benim Geselle'im olacak" derdi. Ama Tanr, dndmz gibi ksmet etmedi... 1796'da kura ilan edildi, on yediyle yirmi bir ya arasnda askerlik edebilecek herkes, kentte toplanmaya zorunlu tutuldu. "- Babamla kardeim Johann kente geldiler, hep birlikte askerlik kur'asn ekmeye gittik. Johann kt bir numara ekti, asker olacakt. Ben iyi bir numara ekerek askerlikten kurtuldum. Ondan da ayrlyordum..." "Ich hatte einen einzigen Sohn und von diesem muss ich mich trennen" (5) dedi. Onu elinden tutarak: "Babacm", dedim, "niin byle sylyorsunuz? Benimle gelin, size bir ey syleyeceim." Babam geldi, birlikte bir meyhaneye gittik, masaya oturduk, ben iki bira smarladm, getirdiler. Hepimiz birer bardak itik, Johann da iti. Ben: "Babacm dedim, bir olum vard, ondan da ayrlyorum, deme. Bunu duyduka yreim paralanyor. Kardeim askere gitmeyecek, onun yerine ben asker olacam... Karl'a burada kimsenin gereksinmesi yoktur, Karl asker olacak."

Babam: "Siz namuslu bir insansnz Karl vanovi!" Du bist ein braver Bursche, sagte mir mein Vater und ksste mich... diyerek beni pt. "Asker oldum." IX NCEK BLMN ARKASI Karl vanovi srdrd: - O zamanlar korkun zamanlard. Napoleon dnemiydi. Napoleon Almanya'y almak istiyordu, biz de son soluumuza kadar yurdumuzu savunmak kararndaydk! und wir vertheidigten unser Vaterland bis auf den lezten Trophfen Blut diyordu. "- Ben Austerluz, Ulm, Wagram, ich war bei Wagram arpmalarnda bulundum. Ona aknlkla bakarak: - Gerekten savatnz m? Siz de mi insan ldrdnz? diye sordum. Karl vanovi, adam ldrmediini syledi. "- Bir gn bir Fransz grenadieri arkadalarndan geride kalm, yolun zerine dmt. Silahm ekip onu ldrmek iin kotum, aber der Franzose warf sein Gewehr und rief pardon (6) ve kendisini salverdim. "- Napoleon Wagram savanda birliklerimizi kuatarak bir adaya sktrd. evremizi yle evirmiti ki, hi kimsenin kurtulma olasl yoktu. gn yiyeceksiz, dizlerimize kadar su iinde kaldk. Cani Napoleon bizi ne alyor, ne de salveriyordu! und der Bsewicht Napolon wollte uns nicht gefangen nehmen und auch nicht frei lassen! (7) "Drdnc gn, Tanr'ya kr tutsak olduk, kaleye gtrldk. stmde lacivert bir pantolon, iyi uhadan bir ceket, 15 taler para, bir de babamn armaan ettii gm saat vard. Franszlar bunlarn hepsini aldlar. Gene talihim varm, fanilamn iine annemin diktii altn kimse grmedi. Kalede uzun zaman kalmak istemediim iin, kamaya karar verdim. Byk bir bayram gn bizi bekleyen avua "- avu aa, bugn byk bir bayramdr, bayram kutlamak istiyorum", dedim. "Ltfen iki ie madera arab getirin, birlikte ielim." avu: "- Peki" diyerek getirdi. Birer kadeh itikten sonra elinden tuttum: "- avu aa, acaba sizin de anneniz, babanz var mdr?" diye sordum. "- Vardr Bay Mayer", yantn verdi. "- Annemle babam, sekiz yldan beri beni grmedikleri gibi, sa veya kemiklerimin rm olup olmadn da bilmiyorlar." avu aa, fanilamda dikili iki altnm var, onlar aln, beni zgr brakn ne olur!.. Benden bu iyilii esirgemeyin; annem, mr olduka sizin iin Tanr'ya dua eder. avu bir kadeh madera itikten sonra; "- Bay Mayer" dedi, "sizi seviyorum, size acyorum, ama siz bir tutsaksnz, ben de askerim." Elini sktm, "- avu aa!" Ich drckte ihm die Hand und sagte. (8) "Siz yoksul bir adamsnz", dedi. "Paranz almam, ama yardm ederim. Yatmaya gidince bir kova rak getirtin, askerlere iirin. Onlar uyuyakalr, ben de sizi grmeyiveririm." "yi bir adamd. Bir kova rak aldrttm. Askerler sarho olduklar zaman izmelerimi ektim, eski kaputumu srtma geirdim, usulca kapdan ktm. Surlarn zerine karak atlamak istedimse de, aada su olduu iin, en son kalan giysim berbat olmasn diye vazgetim ve kapya gittim. "Nbeti silahyla geziyor, auf und ab (9), bana bakyordu. "Qui vive?" (10) sagte er auf ein Mal, (11) ben susuyordum. Qui vive? sagte er zum zweiten Mal, (12) ben yine susuyordum. nc kez: Qui vive? sagte er zum dritten Mal? diye sordu, ben de komaya baladm, suyu atlayarak kar yana getim, var gcmle komay srdrdm. "Btn gece kotum, tanyeri aarmaya balad zaman grnp tannmaktan korktuum iin, avdarlar yksek bir tarlaya saklandm, orackta diz kerek ellerimi atm, beni koruduu iin Tanr'ya dua ettikten sonra rahat bir uykuya daldm. "Akama doru uyandm, yola koyuldum. Birdenbire iki siyah at koulu byk bir Alman yk arabas arkamdan yetiti. Arabada iyi giyinmi biri oturuyor, piposunu ierek bana bakyordu. Yavalayarak gemelerini bekledim. Ben yavaladka araba yavalyor, ben hzlandka araba hzlanyor, adam da gzlerini benden ayrmyordu. Yolun zerinde oturdum, adam atlarn durdurdu, bana: - Delikanl, byle ge vakit nereye gidiyorsunuz? dedi. - Frankfurt'a - Yer var, arabama binin, sizi oraya kadar gtrrm. Yanna oturduktan sonra sordu: - Niin yannzda bir eyanz yok, sakalnz tral deil, giysileriniz de amur iinde. - Yoksul bir adamm, bir fabrikada almak istiyorum. Yolda dtm iin giysilerim amurland. - Yalan sylyorsunuz delikanl, yollar bugnlerde kupkuru. Yant veremedim, bu iyi yrekli insan:

- Bana dorusunu syleyin, dedi. Kimsiniz? Nereden geliyorsunuz? Yznz houma gitti. Namuslu bir insansanz, size yardm ederim. Her eyi olduu gibi anlattm. - Peki delikanl, birlikte halat fabrikama gidelim; size i, para, giysi veririm, yanmda kalrsnz. Ben de kabul ettim. Halat fabrikasna vardk, bu iyi adam karsna: - Bu delikanl yurdu iin savat. Tutsaklktan kat iin de ne evi, ne giysisi, ne de ekmei var. Yanmzda kalacak, kendisine giysi ver, karnn doyur. Bir buuk yl halat fabrikasnda kaldm. Patronum beni ok seviyor, brakmak istemiyordu. Rahatm da yerindeydi. O vakitler gen, uzun boylu, mavi gzl, dzgn burunlu bir erkektim. Patronun kars Bayan L... (Adn syleyemeyeceim) gen, gzel bir kadnd, beni sevdi. lk grdnde: - Bay Mayer dedi, anneniz sizi nasl arrd? - Karlhen dedim. O zaman: - Karlhen, yanma oturun, dedi. Yanna oturdum. - Karlhen beni pn, dedi. Kendisini ptm zaman: - Karlhen, sizi o kadar seviyorum ki, artk dayanamayacam, diyerek titremeye balad. Karl vanovi bu szlerden sonra epey sustu, ban hafife sallayarak iten bakl gzlerini szd, iyi anlarn etkisi altnda olan bir insan tavryla glmsemeye balad. Sabahlna daha sk sarnarak koltuuna iyice yerleti, yksn srdrd: "Yaammda ok iyi, ok kt gnler grdm, ama karyolasnn ba ucundaki kanavieyle ilenmi olan sa'nn resmini gstererek - Tank olsun ki hi kimse Karl vanovi namussuz bir adamdr dememitir" - Bay L...'nin bana yapt iyilie iyilikbilmezlikle karlk vermek istemedim, kamaya karar verdim. Gece, herkes yattktan sonra patrona bir mektup yazarak masann stne braktm, giysimle altn aldm, sessizce sokaa ktm. Beni kimse grmemiti. Yola koyuldum. X ARKASI Dokuz yldr annemi grmemitim. Sa myd, yoksa oktan topraa m gmlmt, haberim yoktu. Yurduma doru yol alyordum. Kente girdiim zaman ilk iim: Kont Sommerblat'n kiracsnn nerede yaadn sormak oldu. Bana yant olarak unlar sylediler: "Kont Sommerblat ld. Gustav Mayer byk sokakta oturuyor, likr maazas iletiyor." Yeni yeleimle fabrikacnn armaan olan ceketimi giydim, sam gzelce taradm, babamn likr maazasna gittim. Dkknda oturan kz kardeim Mariechen, benden ne istediimi sordu. Ben: "Bir kadeh likr iebilir miyim?" dedim. Babasna dnerek: "Vater! dedi. Bu gen bir kadeh likr istiyor." Babam: "Bu gence bir kadeh likr ver", diye karlk verdi. Oturduum masada likrm iiyor, babama, Mariechen'e, dkkna giren Johann'a bakyordum. Babam sz arasnda: "Delikanl, dedi, "ordumuzun imdi nerede olduunu her halde biliyorsunuz?' Ben de: "Ben oradan geliyorum. Ordu u anda Viyana nlerinde bulunuyor" yantn verdim. "Olumuz askerdi. Dokuz yl ncesine kadar bir ey yazyordu. Sa m, ld m, bilmiyoruz. Karm durmadan arkasndan alyor." Pipomu tttrerek: "Olunuzun ad nedir? Nerede hizmet ediyordu? Belki kendisini tanyorum" dedim. "Ad, Karl Mayer'di Avusturya'da hizmet ediyor" Mariechen: "Sizin gibi uzun boylu, yakkl bir erkekti" diye ekledi. "-Ben olunuz Karl' tanyorum." Babam: "Amelia... Sagte auf einmal mein Vater (13), buraya gelin, olunuzu tanyan bir gen var." Kapda grnen sevgili anneciimi derhal tandm. "Siz olumuzu tanyormusunuz" dedi, yzm grr grmez rengi deierek titremeye balad. Evet onu grdm. Yreim duracakm gibi atyordu. Gzlerimi yukar kaldramyordum. "Demek Karl yayor, Tanr'ya krler olsun... Nerede benim sevgili olum? Sevgili olumu bir daha grebilsem gzm arkada kalmaz, ama Tanr byle istemiyor" diyerek alamaya balad. Artk dayanamadm: "Anneciim", dedim. "Ben sizin olunuz Karl'm." Annem kollarma yld. Karl vanovi gzlerini kapamt, dudaklar titriyordu. Biraz kendine geldikten sonra yanaklarndan szlen iri damlalar silerek: Mutter!! - Sagte ich- ich bin ihr Sohn, ich bin ihr Karl! und sie strtzte mir in die Arme (14) diye yineledi. - Ama son gnlerimi yurdumda geirmeyi Tanr bana nasip etmedi, ekeceim ok ac varm... Das unglck verflogte mich berall. (15) Yurdumda ancak ay kalabildim. Bir pazar gn birahanede oturmu biram iiyor, pipomu tellendiriyor, arkadalarla savatan, Napoleon'dan, mparator Franz'dan konuuyorduk. Herkes dncesini sylyordu. Yanmzda kuruni giysili tanmadmz biri oturuyor, konumalarmza

karmadan kahvesiyle piposunu iiyordu. Gece nbetisi saatin on olduunu haber verince apkam aldm, hesabm keserek evime dndm. Gece yars kap alnd. Uyandm, kim olduunu sordum: "- Macht auf..." (16) Kim olduunuz sylerseniz kapy aarm." Dardan: "- Macht auf im Namen des Gesetzes..." (17) Kapy atm. ki silahl asker, kapnn arkasnda duruyordu. Birahanede yanmzda oturan kuruni giysili, tanmadmz gen adam odaya girdi. Meer casusmu... Casus: "Benimle birlikte gelin" dedi. Peki, diyerek pantolonomu, izmelerimi giydim, asklarm taktm, gezinmeye baladm. fkemden boulacaktm. imden: - Bu bir alaktr, szleri geti. Klcmn asl durduu yere yaklatm, birdenbire kaparak: - Sen bir casussun, kendini koru, dedim. Bir sola, bir saa, bir de kafasna indirdim, casus yere yuvarland. Bavulumu, paralar alp pencereden dar frladm. Ich kam nach Ems (18), orada General Sazin'le tantm. Beni ok sevdi, eliliinde bana bir pasaport uydurarak ocuklarn okutmam iin birlikte Rusya'ya getirdi. General Sazin ldkten sonra da anneniz beni evine ard: "- Karl vanovi, ocuklarm size emanet ediyorum. Onlar sevin, sizi hibir zaman brakmam. Yallnz da dnrm, dedi. imdi o olmad iin hepsi unutuldu. Yirmi yllk hizmetime karlk, ekmek dilenmem iin beni sokaa salveriyorlar diyerek, kolumdan tutup kendine ekti, bamdan perek: "-Tanr her eyi grr, hepsini bilir, her ey onun buyruundadr. Ama ocuklar sizlere acyorum" diye yksn bitirdi. XI KT NOT Bykannem bir yl sren yasndan sonra, kendisini ok sarsan aclarndan biraz kurtulmu gibiydi; ara sra, ou bizimle ayn yata olan kz ve erkek ocuklar olmak zere, konuk kabul etmeye balamt. Lboka'nn doum gn olan 13 aralk gn, Prenses Karnakova ile kzlar, Bayan Valahina ile Sonike, linka, Grap, kk vinlerin ikisi, daha yemekten nce bize gelmilerdi. arllarn topland aa salondan ykselen konumalar, kahkahalar, grltler bize kadar geldii halde, sabah derslerimizi bitirmediimiz iin onlara katlamyorduk. Ders altmz odada asl duran izlencemizde: Lundi de 2 maitre d'histoire et de geographie yazlyd. te bu maitre d'histoire' bekledikten, dinledikten, uurladktan sonra ancak zgr kalabileceiz. Saat ikiyi yirmi dakika getii halde, tarih retmeninden hl bir ses kmad gibi, her zaman getii sokakta da grnmyordu; grnmesini de istemiyordum. Volodya, dersini hazrlad Smaragdof'un kitabndan bir dakika ban kaldrarak: - Lebedyev galiba bugn gelmeyecek, dedi. - Aman umarm gelmez, nk hibir ey bilmiyorum, dedim, zgn bir sesle: ama geliyor ite, diye ekledim. Volodya yerinden kalkt, pencereye yaklat: - Hayr, dedi. O deil, bir bakas. almad, dinlendii dakikalarda yapt gibi gerinip ayn zamanda ban da kayarak: - Saat iki bucua kadar bekleriz, o zamana kadar yine gelmezse, St. Jrme'a, kitaplar toplayacamz haber verebiliriz, diye ekledi. Ben de gerindiim srada Kaydonov'un iki elimle tuttuum kitabn bamn stnde titrettikten sonra: - Derse gelmekten ne zevk alyor, anlamyorum... dedim. sizliin verdii skntdan kitabm aarak dersimi okumaya baladm. Ders hem uzun, hem de zordu; bense hibir ey bilmiyor, ne kadar okusam yetitiremeyeceim gibi, aklmda da bir ey kalmayacan anlyordum. Hem yle heyecanlydm ki, bu anda kafam bir konu zerinde toplamama olanak yoktu. Bana ok skntl, ok ar gelen tarihten nceki derste, Lebedyev beni St. Jrme'a ikyet etmi; ders notu defterime de ok kt saylan "2" numara atmt. Daha o gn St. Jrme, gelecek derste de numaram "3"ten aa derse cezalandrlacam sylemiti. te gelecek ders geldi, dorusu ok da korkuyorum. Bilmediim dersime o kadar dalmtm ki, dardan gelen ayaktan karlan lastik sesi beni artmt. Bam evirdiimde kapda, bana ok souk gelen Lebedyev'in iek bozuu yz, ok iyi tandm, n iliklenmi lacivert frakl hantal vcudu grnmt. retmen ar ar apkasn pencereye, defterini de masann zerine koyduktan sonra, sanki ok gerekliymi gibi, iki eliyle frakn kuyruklarn kaldrarak derin bir soluk ald, yerine oturdu. Terli ellerini ovuturdu: - Baylar, dedi. nce geen dersimizi yineleyelim, sonra da ortaada geen olaylar zerine size bilgi vermeye alacam. Bu, dersinizi anlatn demektir. Volodya, dersini iyi bilen kimselerde grlen bir tavrla, ok rahat ve gven iinde anlatrken ben de i olsun diye merdiven bana ktm, aa inmemize izin verilmedii halde, nasl oldu bilmiyorum, kendimi aada buldum.

Her zaman gzetme noktas olan kapnn arkasna yerlemek zereydim ki, her zaman bama bir dert aan Mimi, birdenbire bana arpt, korkun bir bakla bir bana, bir de kzlarn kapsna, yine bana baktktan sonra: "- Siz burada msnz?" dedi. Bir kez snfta olmadm, sonra hi yakk almayan bir yerde bulunduum iin kendimi her bakmdan sulu buluyor, bunun iin de bam nne eip susuyor, kendimi pimanln en ak rnei olarak gryordum. Mimi: - Bu kadar da fazla, burada ne yapyordunuz?, diye sordu. Ben susuyordum. O, bklm parman trabzana vurarak: "Bunu byle brakmam. Hepsini Kontes'e anlatacam" diye srdrd. Snfa dndm zaman saat e be vard. retmen, ne girdiimin, ne de ktmn farknda deilmi gibi Volodya'ya yeni dersini anlatyordu. Dersini bitirip defterleri toplad, Volodya da ders kuponunu getirmek iin baka odaya gittii zaman, birdenbire, beni unuttuklarn, artk hibir sorun kalmadn dnerek sevinmitim ki, retmen gaddarca bir glmsemeyle bana dnd ve ellerini ovuturarak: - Umarm ki dersinizi hazrladnz, dedi. - Evet hazrladm, yantn verdim. skemlesinde sallanp dnceli gzlerle ayaklarna bakarak: - Kutsal Louis'nin hal seferlerinden bir eyler anlatmak skntsna katlanr msnz? Kan kaldrp parmayla hokkay gsterdikten sonra: - Evvela Fransa kralnn bu sefere kmasnn nedenlerini syleyin, sonra da; havada bir ey tutuyormu gibi ellerini sallayarak: "- Bu seferin zel yanlarn anlatn"; elindeki defterleri masann sol yanna vurarak: - "Bu seferin Avrupa devletleri zerindeki etkisini anlatn." Ban sa yana eerek defterleri de o yana vurduktan sonra: "-Hele Fransa'ya olan etkisini syleyin..." diyerek sorunusu bitirdi. Birka kez yutkundum, bam bir yana eerek yant veremedim. Sonunda masada duran kaz ty kalemi elime aldm... imdi de kalemi koparyor, susmay srdryordum. retmen elini uzatt: - Kalemi alabilir miyim?, dedi. Gerekebilir. imdi buyurun. - Louis, ey Kutsal Louis... yi ve ey... akll bir ard. - Kim? - ar. O Kuds'e sefer yapmay kurdu, Fransa'nn ynetimini annesine brakt. - Annesinin ad neydi? - B... b... lanka. - Nasl ? Blanka m? Dudaklarm yana bkerek tuhaf bir biimde glmsedim. retmen alayl alayl: - Peki efendim. Daha baka eyler biliyor musunuz? dedi. Benim iin artk yitirecek bir ey kalmamt. Bir kez ksrdkten sonra yalan yanl aklma ne geldiyse sraladm. retmen susuyor, elimden ald ty kalemle masann tozlarn temizliyor, arada bir: "- Gzel, ok gzel!" diyordu. Hibir ey bilmediimi, sylemek istediimi gerei gibi anlatamadm anlyor, retmenin de beni susturarak yanlm dzeltmemesine ok zlyordum. retmen bir az nce sylediim: - "Kuds'e hangi amala sefer yapmay dnd?" tmcesini yineledi: - "nk onun iin... nk o..." Ben tmyle ardm, bir szck daha syleyemedim. Hatta bu cani retmen soran bir susula bir yl yzme baksa, yine yant vermek gcn kendimde gremeyeceimi anlyordum. dakika kadar yzme baktktan sonra retmenin yz derin bir zntye brnd, bu srada odaya giren Volodya'ya dokunakl bir sesle: - Ltfen defterlerinizi getirin, not atacam, dedi. Volodya defteri verdi, ders fiini de usulca nne koydu. Hoca defteri at, kalemini dikkatli dikkatli mrekkebe batrarak gzel yazsyla Volodya'nn ders ve davran blmlerine beer numara yazd. Sonra kalemi benim numara hanelerimin zerinde durdurdu, silkeledi, dnmeye balad. Birdenbire, elinin g fark edilir hafif bir deviniminden sonra, ders blmnde gzel bir "bir" rakamyla bir nokta; ikinci bir devinimiyle davran blmnde de ikinci bir "bir" rakamyla bir nokta belirdi. retmen not defterimizi dikkatle kapatt, ayaa kalkt, yalvar, korku, pimanlk dolu baklarm grmyormu gibi kapya doru yrd. Arkasndan: Mihayl Larinovi diye seslendim. Ne syleyeceimi anlayan hoca: - Hayr, dedi. Derse byle allmaz, bouna para almak istemiyorum. Lastiklerini, kaln paltosunu giydi, atksn titizlikle balad. Demek benim bama gelen ykmdan sonra, baka eylerle uraabiliyordu. Onun bir kalem oynat benim iin ne byk bir ykm... St. Jrme odaya girerek:

- Ders bitti mi? diye sordu. - Evet. - retmen honut kald m? Volodya: - Evet, dedi. - Ka numara aldnz? - Be. - Ya Nikola? Ben susuyordum. Volodya: - Galiba drt, dedi. Kardeim, hi deilse bugn iin olsun beni kurtarmann gerektiini anlyordu. Varsn cezalandrsnlar ama konuklarn olduu srada deil. St. Jrme: - Voyons, messieurs. (Her tmcenin banda bu szc kullanmay severdi.) Faites votre toilette et descendons.(19) XII KK ANAHTAR Aaya indiimizde konuklarla grecek kadar vakit gemi gememiti ki bizi sofraya ardlar. Babam bu srada kumarda ok kazandndan olacak ok neeliydi. Lboka'ya deerli bir gm takm armaan etti. Yemekteyken Lboka iin hazrlad bir kutu ekeri dairesinde unuttuunu anmsayarak bana: - Koko, bakasn gndereceime sen git. Anahtarlar byk masann zerindeki midye kabuu iindedir. Anladn m? Alr, en byyle sadaki ikinci ekmeceyi aarsn. Orada bir kutuyla kda sarlm ekerler greceksin, alr getirirsin. Yemeklerden sonra sigara iin hep birini gnderdiini bildiim iin: - Sigaralarnz da getireyim mi? dedim. - Getir ama bir eye ellemek yok ha... diye arkamdan bard. Syledii yerde anahtar buldum, ekmeceyi amak zereydim ki ayn dizide asl duran minimini anahtarn nereyi aacan merak ederek durdum. Masann zerindeki binlerce eya arasnda, masann kenar parmaklna dayanan ilemeli, asma kilitli bir anta duruyordu. Kk anahtarn kilide uyup uymayacan anlamak istedim, denemem baaryla sonuland. anta ald, iinde bir yn kt buldum. imdeki merak, bu ktlarda neler olduunu anlamam iin o kadar direniyordu ki, vicdanmn sesini dinlemeye vakit bulamadan okumaya baladm. ................... Byklere, hele babama kar beslediim ocuk saygs o kadar glyd ki, aklm okuduklarmdan herhangi bir sonu karmay bilinsizce geri eviriyordu. Babamn, benim iin eriilmez, anlalmaz, gzel, bambaka bir dnyada yaadn seziyor, yaamnn gizlerine girmek isteimin, kutsal eyleri ayak altna almak gibi bir davran olduunu anlyordum. Babamn antasn aarak rasgele ortaya kardm eyler; iimde, kt bir davranta bulunduumdan baka hibir iz brakmad. Bir tr rahatszlk duyuyor, kendimden utanyordum. Bu duygunun etkisi altnda, antay olabildii kadar abucak kapatmak istiyordum. Ama bu uursuz gnde trl trl ykmla karlamam alnma yazlm: Anahtar delie soktuktan sonra kapy kilitledim diye anahtar ektim, ama ie bakn, gereken yana deil, tersine evirmi olacam ki, elimde anahtarn sap kald. Krlm anahtar, kilit iinde kalan paraya yaptrmak istiyor, o paray karmak iin bouna bir mucize bekliyordum. Sonunda, babamn, odasna dner dnmez ortaya karaca yeni bir su ilediim hakkndaki korkun dnceye kendimi altrmaktan baka umarm kalmad. Mimi'nin yaknmas, kt not, anahtar... Bama, bunlardan daha byk ykm gelemezdi... Bykanneme, Mimi'nin ikyetinden dolay; St. Jrme'a, kt not iin; babama, anahtar iin hesap verecektim, hem de bu akam. Yaz odasnda yumuak hal zerinde gezinerek kendi kendime: - Acaba ne olacak? Neler yaptm neler... diye syleniyordum.. Biraz sonra ekerleri, sigaralar aldm: "- Baa gelen ekilir" diyerek eve doru komaya baladm. ocukluumda Nikolay'dan duyduum bu (uursuz) szler, yaammn en g dakikalarnda beni avutuyordu. Salona girerken heyecanl, doal deil, ama ok neeliydim. XIII VEFASIZ KIZ

Yemekten sonra cokuyla katldm ocuk oyunlar balad. "Kedi-fare oyununda benimle birlikte oynayan, Karnakovlarn eitmenine doru beceriksizce koarken elimde olmayarak eteine basp yrttm. Eitmenin, yrtlan eteini dikmek iin zntl bir yzle hizmetilerin odasna doru yrmesinin; kzlarn, hele Sonika'nn pek houna gittiini anladm, bu elenceyi kendilerine bir daha sunmaya karar verdim. Bu gzel kararmdan sonra eitmen odaya girer girmez trl devinimlerle evresinde komaya baladm, topuum yine eteine taklp yrtncaya kadar, bu devinimlerimi srdrdm. Sonika ile Prenseslerin, glmemek iin kendilerini zorlamalar gururumu okuyordu. Ama St. Jrme, yaptklarmn farkna varm olacak ki, kalarn atarak -bu halini hi sevmezdim- bana yaklat, neemin iyi bir sonu vermeyeceini, daha ciddi olmazsam, bayram olduuna bakmayarak beni piman edeceini syledi. Ama ben sinirleri bozulmu, cebindeki paradan ounu yitiren, borlarnn tutarn hesaplamaktan korkarak zararn kapatmak iin deil, iinde bulunduu durumun korkunluunu anlamaya vakit kalmasn diye bilinsizce oynayan bir kumarbaza benziyordum. Kstaha glmseyerek uzaklatm. "Kedi-fare" oyunundan sonra birisi, "Lange Nase" oyunu oynayalm, dedi. Oyun, karlkl dizilmi sandalyelerde yine karlkl oturan kzlarla erkeklerin birbirlerini semeleri biiminde oynanyordu. Prenseslerin k her seferinde vinilerin kn, Katinka, Volodya'y veya linka'y; Sonika da Seryoja'y seiyor, alacak ey deil mi, Seryoja'nn kendisine doru ilerleyerek her defasnda karsna geip oturmasndan sklmyordu. Sonika akrak, sevimli bir glle glyor, Seryoja'nn davrannn doruluunu bayla onaylyordu; beni kimse semiyordu. Onurumu en ok kran ey de, fazla, gereksiz olduumu anlamamd. Her defasnda benim iin: "- Seilmemi kim kald? Ha... Nikolinka. Sen de onu al." derlerdi. Bunun iin de sra bana geldii zaman doruca ya kzkardeime yahut irkin prenseslerden birine yaklar, yazk ki bunda asla yanlmazdm. Sonika'ya gelince; Seryoja ile o kadar ok ilgileniyordu ki, orada olduumun bile farknda deildi. imden ona vefasz dememin nedenini anlamyorum, nk o, Seryoja'y deil beni seeceine hibir vakit sz vermemiti. Bununla birlikte bana kar vicdanszca davrandna inanyordum. Oyundan sonra nefret ettiim, ama bir trl gzlerimi ayramadm vefaszn, Seryoja ve Katinka ile birlikte bir keye ekilip gizli gizli bir eyler konutuklarnn farkna vardm. Srlarn anlamak iin saklandm piyanonun arkasndan unlar grdm: Katinka ince bir mendilin iki kesinden tutarak Sonika ile Seryoja'nn balarn gizliyordu. Seryoja: "Madem ki yitirdiniz, borcunuzu deyin" diyordu. Sonika, yz kzarm, ellerini aaya brakm, sulu gibi nnde duruyor: "- Hayr ben yitirmedim. yle deil mi Matmazel Katharine" yantn veriyordu. Katinka da "-Ben doruyu severim, bahsi yitirdiniz ma chre" yantn veriyordu. Katinka bu szckleri syler sylemez Seryoja eildi, Sonika'y pt. Dpedz kzn pembe dudaklarndan pt. Sonika da; bu hi bir ey deil de ok neeli bir eymi gibi gld. Ne korkun ey... Gidi hain vefasz... XIV TUTULMA Birdenbire btn kadnlardan, zellikle de Sonika'dan nefret etmeye balamtm. Kendi kendime bu oyunlarn hi de elenceli olmadn, ancak kzlara yaratn sylyor, kavga karmak istiyor, herkesi artacak eyler yapmak istiyordum. Beklediim frsat da gecikmedi. St. Jrme, Mimi ile bir eyler konuduktan sonra odadan kt. Ayak seslerinin nce merdivende, sonra da snfa doru ilerledii iitildi. Aklma, Mimi'nin beni derste nerede grdn syledii, St. Jrme'un da not defterine bakmak iin gittii, geldi. O sralarda St. Jrme'nun bana ceza vermekten baka bir dncesi olmadn sanyordum. ocuklarn on iki ile on drt ya arasnda yani ocukluktan genlie getii dnemde yangn karmaya, hatta cinayet ilemeye ok fazla eilimleri olduunu bir yerde okumutum; yeniyetmeliimi, hele o uursuz gn iinde bulunduum ruh durumunu anmsadka, hibir ama gdlmeden, kimseye zarar vermeden yalnzca merak duygusuyla, bilinsizce davranmak isteiyle, en korkun cinayetlerin ilenebileceini aka anlyorum. Kimi zaman ilerisi o kadar karanlk grnyor ki, insan, d kurmaktan bile korkuyor, aklnn almasn durduruyor, ne gemiin, ne de gelecein olmadna kendini inandrmaya alyor. Dncenin isteme egemen olmad, insanca olmayan duygularn egemen olduu dakikalarda deneyimsiz bir ocuun, hibir korku duymadan, hi duraksamadan ok sevdii anne, baba ve kardelerinin iinde yatt kendi evini yakmak iin hazrlad atei, merakla glmseyerek fleyebileceini anlyorum. Bunun gibi dncenin durduu bir srada on yedi yandaki bir kyl ocuun, babasnn yatt srann yannda az nce bilenen baltay incelerken, birdenbire babasnn boynuna indirdii ve srann altna doru akan kanlar bn bn seyrettii iitilmemi deildir. Yine ayn duygularn etkisiyle;

yle dnyordum: bir uurumun kysnda durup kendimi buraya atarsam, yahut dolu bir tabancay akama dayayp beynime skarsam, yahut da toplum iinde herkesin sevgi ve saygsn kazanan orun sahibi bir kiiye yaklap burnundan tutarak: "Haydi bakalm" dersem acaba ne olur? Hibir ey dnemediim ve heyecanl olduum bir dakikada aa inen St. Jrme: bugn ok yaramazlk ettiim ve dersimi bilmediim iin burada bulunmak hakkmn olmadn, yukar kmam gerektiini syledi. Kendisine dilimi gstererek hibir yere gitmeyeceimi bildirdim. St. Jrme ilk dakika aknlk ve fkesinden bir szck bile syleyemedi, sonra arkamdan yetierek: - C'est bien, bykanneniz engel olmasayd sizi oktan cezalandracaktm; fakat gryorum ki sizi dayaktan baka yola getirecek bir ey yoktur, siz bugn bunu hak ettiniz. Bunlar o kadar bararak syledi ki, herkes duydu. Kanm, tanmlanamaz bir gle beynime yrd. Yreimin iddetle arptn, yzmn sarardn ve elimde olmadan dudaklarmn titrediini duyumsuyordum. O dakikada ok korkun bir durumda olacam ki, St. Jrme yzme bakmaktan ekinerek bana yaklat ve kolumdan yakalad; fakat elinin dokunuunu duyar duymaz birdenbire ktletim, hrsmdan kendimi yitirdim ve kolumu kurtararak ocukluumun btn gcyle onu ittim. Yaptm korku ve aknlk iinde seyreden Volodya bana yakla-t ve: "- Sana ne oluyor?" dedi. Ben gzyalar arasnda "- Brak beni! Hibiriniz beni sevmiyor, ne kadar mutsuz olduumu anlayamyorsunuz!" dedim ve odadakilere dnerek kendimden gemi bir durumda: "Hepiniz kt, iren insanlarsnz", diye haykrdm. Bu srada St. Jrme, kararl bir anlatm olan, sararm yzyle yine yaklat, savunmama vakit brakmadan gl elleriyle kelepe gibi bileklerimden yapt ve srklemeye balad: Heyecandan bam dnyordu. Gcm kesilinceye kadar dizlerimi ve kafam savurduumu, burnumun birisinin bacaklarna arptn, azma bir ceketin srndn, her yandan ayak sesleri iittiini ve toz kokusuyla St. Jrme'un kulland meneke kokusunu duyduumu anmsyorum. Be dakika sonra karanlk odann kaps stme kapanmt: St. Jrme'nun: - Vasiliy! sopay getir diyen, utku kazanm, iren sesi duyuldu. XV DLEMLERM Bama gelen bunca ykmdan sonra lmeyeceimi, bir gn bunlar dinginlikle anmsayacam o sralarda bilebilir miydim? Yaptklarm anmsadka ne olacam kestiremiyor, bsbtn yok olduumu seziyordum. nceleri evremde ve aada tam bir dinginlik egemendi. Belki de iimdeki heyecann gcnden byle sanyordum. Bununla birlikte yava yava sesleri ayrt etmeye baladm: Yukarya kan Vasiliy, pencerenin iine sprgeye benzer bir ey attktan sonra sandn zerine uzand. Aadan August Antonovi'in gr sesi duyuldu. (Sanrm benden sz ediyordu.) Arkasndan ocuk sesleri, glmeler, koumalar ve karanlk odada kapatldmdan kimsenin haberi yokmu, kimse beni dnmyormu gibi, birka dakika sonra evin her zamanki canll geri dnd. Alayamyordum ama, yreimde ta gibi bir arlk vard. D kurduum, dndm eyler, karmakark olan kafamda byk bir hzla birbirini kovalyordu. Fakat ykmm her anmsaym dlemimin bu srkleyici zincirine ara veriyordu, ben yine bilinmeyen yazgmn iinden klmaz dehlizine, umutsuzluuna ve korkuya dalyordum. Bazen, herkesin bana kar besledii soukluun, hatta nefretin bilinmeyen bir nedeni olduu aklma geliyordu. Filip'e kadar herkesin, nefret ve acmdan zevk duyduklarna inanyordum. Kendi kendime, annemin babamn olu, Volodya'nn kardei deil, Tanr rzas iin alnan, atlm yoksul bir ksz olduumu dnyordum. Bu sama dnce, bana bir tr znl avuntu verdii gibi, doru olduuna da inanyordum. Talihimin ktln sularma balamyor, zavall Karl vanovi'in talihsizlii gibi doutan olduunu dnerek ferahlk buluyordum. Kefettiim bu gizi bundan sonra saklamann ne anlam vard? Hemen yarn babama giderek: "- Baba douumun gizini benden bouna saklyorsun, ben biliyorum" diyeceim. O bana: "- Ne yapalm kuzum, er ge bunu renecektin. Olum deilsin, fakat seni oul edindim... Eer sevgime layk olursan hibir vakit seni brakmam", yantn verecek. Ben: "- Baba, seni byle armaya hakkm yoksa da son kez baba diye sesleniyorum, seni her zaman sevdim ve seveceim. yiliklerini hibir vakit unutmayacam; fakat artk senin evinde de kalamayacam. Burada kimse beni sevmiyor. St. Jrme beni yok etmeye kararl. kimizden birinin bu evden gitmesi gerek, nk kendime egemen deilim ve her ktl yapabilecek kadar ondan nefret ediyorum. Kendisini ldreceim, evet baba, ben onu ldreceim" diyeceim. Babam bana yalvaracak, fakat ben elimi sallayarak: "- Hayr dostum, velinimetim, birlikte yaamayacaz, brak gideyim",

dedikten sonra onu kucaklayacak ve niin olduunu bilmiyorum Franszca: "Oh, mon pre, oh mon bienfaiteur, donne-moi pour la dernire fois ta bndiction et que la volont de Dien soit faite!" (20) diyeceim. Karanlk odada oturduum sandn zerinde bunlar dndke hkra hkra alyordum. Birdenbire beni bekleyen yz kzartc cezay anmsyorum, gerek gzlerimin nne geliyor ve bir anda dlemim dalyor. Bazen kendimi evden uzakta, zgrlme kavumu gryorum. Svari alayna giriyor ve savaa gidiyorum. Dman her yanm saryor, klcm savuruyorum. Bir...iki...... derken hepsini yere seriyorum... Yorgunluktan ve aldm yaralardan bitkin olarak yere yuvarlanyor: "Zafer!" diye baryorum. General bana yaklayor: "Nerede bizim kurtarcmz?" diyor. Beni gsteriyorlar. General, sevin gzyalar ierisinde sarlarak: "Zafer!" diye baryor. yileiyor, kolum siyah bir sargyla asl olarak Tverskoy Bulvar'nda geziyorum. Artk general oldum. Bir gn ar benimle karlayor: "Bu yaral delikanl kimdir?" diyor. Ona "Bu, nl kahraman Nikolay'dr" yantn veriyorlar. ar bana yaklayor: "Teekkr ederim. Benden ne dilersen yerine getireceim." Saygyla eilip klcma dayanarak: "- Vatanm uruna kan dktm iin mutluyum. Hatta urunda lmeyi bile isterdim. Ama mademki senden her ey isteyebilme iznini bana balyorsun; dmanm olan St. Jrme adndaki yabancy ldrmeme izin ver. Bu dmanm ldrmeliyim..." yantn veriyorum... Korku iindeki St. Jrme'un karsna geiyor: "-Benim ykmma neden oldun, genoux.!!" diyorum. Fakat birdenbire gerek St. Jrme'un elinde sopayla her dakika odama girebileceini anmsyor, yurdunu kurtaran general deil, gsz, acnacak bir yaratk olduumu gryorum. Kh Tanr'y dnyor ve kstaha ona beni niin cezalandrdn soruyorum. "Sabah akam dua etmeyi de unutmuyordum. yleyse bu aclar niin?" Genliimin ilk dnemlerinde beni rahat brakmayan dinle ilgili dncelerimin kesin olarak bugn baladn syleyebilirim. Bu kukularm, bamdan geen ykmlarn beni inanszlk ve bakaldrya yneltmesinden domu deildir. Bir gnlk tutukluluumda, tmyle bozuk bir ruh durumu iindeyken aklma gelen Tanr'nn adaletsizlii dncesinin, yamurdan sonra verimli bir topraa den kt bir tohum gibi abucak byyp kk salmasndandr. Bazen herhalde leceimi dnerek benim yerime cansz bir vcut bulacak olan St. Jrme'un aknln canl olarak gzmn nne getiriyordum. Natayla Savina'nn: "Bir lnn ruhu krk gn kadar evinde dolar" dediini anmsyor ve dlemimde lmmden sonra evimizin btn odalarnda grnmeden dolayor, Lboka'nn ili gzyalarn, bykannemin zntsn, babamn August Antonovi'le konutuklarn gizlice dinliyorum. Babam yal gzleriyle: "O, ok iyi bir ocuktu" diyor. St. Jrme da: "Evet, ama ok yaramazd" yantn veriyor. Babam "llere sayg gstermeniz gerekir, diyor, lmne siz neden oldunuz. Onu siz korkuttunuz. Onu korkutmanza, alaka davranlarnza dayanamad... ekil buradan katil!" St. Jrme diz kerek alayacak, af dileyecek. Krk gnden sonra ruhum gklere ykseliyor. Orada olaanst gzel, beyaz saydam, uzunca bir ey gryorum, annem olduunu anlyorum. Beyaz ey beni sevecenlikle kucaklyor. Fakat ben heyecan iindeyim ve sanki onu tanmyorum. "Gerekten annemsen, bana daha iyi grn ki seni kucaklayabileyim" diyorum. "Burada hepimiz byleyiz, seni daha iyi kucaklayamam, bu kadarndan honut deil misin?" diye yant veren sesini iitiyorum. "Hayr, honutum, ama sen beni gdklayamyorsun, ben de senin ellerini pemiyorum." "-Bu gibi eylerin burada yeri yoktur. Buras byle de gzeldir" diyor, ben gerekten bu gzellii duyuyorum, onunla birlikte daha ykseklere umaya balyoruz. Bu srada uyanr gibi oluyorum, karanlk odada bir sandn stnde, yzm gzyalarmla slanm bir durumda bilinsizce: "Uuyor, daha ykseklere uuyoruz" diye yineleyerek kendime geliyorum. Durumumu anlamak iin bir sre trl abalar harcyorum, fakat dlemimde anlayamadm uzak ve karanlk uurumlar grnyor. Gerein datt ferah, mutlu dlemlerime yeniden dnmek iin alyorum, ama bu kadar yorulduktan sonra kavutuum dlemleri uzatmann olana olmadn, daha garibi, bunlardan artk haz duymadm gryorum. XVI ALDIRMA, BU DA GEER Geceyi hcrede geirdim, kimse beni aramad. Ancak ertesi pazar gn beni snftan yanndaki kk odaya geirdiler, yine kilitlediler. Yalnzca kapatma cezasn yeterli greceklerini dnerek umutlanmaya baladm. Tatl ve dinlendirici bir uykunun, donuk camlarda oynayan gne nn, dardan gelen her zamanki grltlerin etkisiyle sinirlerim yatt. Bununla birlikte yalnzlktan ok sklyordum: bir eyler yapmak, iimde biriken duygular bakasna anlatmak istiyordum, ama evremde canl bir yaratk yoktu. Odasnda gezinen St. Jrme'un tiksindiim ama iitmemek elimden gelmeyen dingin, neeli slklar durumumu bsbtn arlatryordu. una inanyordum ki, can slk almak istemedii halde yalnzca bana ikence olsun diye byle yapyordu.

St. Jrme ile Volodya saat ikide aa indiler, Nikolay yemeimi getirdi. Kendisiyle konumaya balayp da yaptklarm ve bana yapacaklarn anlatnca: "Aldrmayn baym! bu da geer" dedi. Sonralar da birok kez azmimi destekleyen bu atasz, beni biraz avuttu. Fakat ekmekle su yerine, yemeimin hem de gl tatlsyla gelmesi, beni epeyce dndrmt. Eer bana bu tatly gndermemi olsalard, cezamn kapatmayla biteceini dnebilirdim. Fakat imdi yle anlyordum ki, ben henz cezalandrlm deildim, yalnzca zararl bir insan gibi bakalarndan uzaklatrlmtm. Asl cezam ileridedir. Bu sorunun zmne daldm bir srada tutuklu odamn anahtar kilit iinde dnd. Gayet ask ve resmi bir yzle odaya giren St. Jrme yzme bakmadan: "- Bykannenize gideceiz" dedi. Odadan kmadan nce, ceketimin tebeir tozuyla kirlenen kolunu temizlemek istedimse de, St. Jrme sanki ahlak bakmndan pek dm bir durumda olduum iin d grnmle ilgilenmeme hi gerek yokmu gibi, bunun tmyle yararsz olduunu syledi. St. Jrme elimden tutup beni salondan geirirken, Katinka, Lboka ve Volodya, pazartesi gnleri penceremizin nnden geirilen tutuklulara baktmz gibi bana bakyorlard. Elini pmek iin bykannemin koltuuna yaklatmda, ban evirerek elini pelerininin altna saklad. Uzunca sren bir sessizlikten sonra beni yle bir bakla szd ki, gzlerimi ellerimi nereye saklayacam bilemiyordum, sonra: - Evet gzelim, size kar olan sevgime ok deer verdiinizi, benim iin gerek bir avuntu olduunuzu syleyebilirim, dedi, szckleri uzatarak: ricalarm kabul edip eitiminizi zerine alan St. Jrme, artk evimde kalmak istemiyor. Neden? Sizin yznzden ekerim, diye ekledi, biraz durduktan sonra ne syleyeceini nceden hazrlam olduunu anlatan bir sesle: Size ettii hizmetten ve sizi gzetmesinden dolay kendisine minnet duyacanz sanyordum. Ama siz bacak kadar boyunuza bakmadan ona el kaldrmaya cret ettiniz. ok gzel! Olaanst! Artk ben efendice davranlardan anlamadnz, size kar daha baka baya aralar kullanmak gerektiini dnmeye balyorum... St. Jrme'u gstererek sert, buyuran bir sesle: - Derhal af dileyeceksin... itiyor musun?" dedi. Bykannemin gsterdii yana baktm zaman St. Jrme'un ceketini grdm, bam evirdim, yerimden kmldamadm. Yine yreim tkanrcasna sklmaya balad. - Ne oluyorsunuz? Sylediklerimi duymadnz m? Btn vcudum titriyordu, ama yerimden kmldamyordum. Bykannem ektiim acnn farkna varm olacak k; Koko! dedi, buyurucu deil, daha ziyade sevecen bir sesle: Seni tanyamyorum, Koko, diye yineledi. - Bykanne! ondan asla af dilemeyeceim, dedim ve bir szck daha sylersem beni boan gzyalarm tutamayacam anlayarak hemen sustum. - Ben sana buyuruyorum, rica ediyorum. Ne duruyorsun? - Ben... istemiyorum... yapamayacam... diyebildim ve gsmde toplanan hkrklar kendilerini tutan engeli birdenbire ykarak sel gibi boand. St. Jrme tragedyalarda grlen bir sesle: - C'est ainsi que vous obissez votre seconde mre, c'est ainsi que vous reconnaissez ses bonts, genoux. (21) Ban benden eviren bykannem yaaran gzlerini silerek: - Tanrm! dedi, bunlar anneniz grseydi. Evet grseydi, ama her eyde bir hayr vardr. O bu zntlere dayanamazd... Dayanamazd. Bykannemin alamas gittike artmaya balad. Ben de alyordum ama af dilemek aklmdan bile gemiyordu. St. Jrme: - Tranquillisez-vous au nom du ciel, madame la comtesse, dedi. (22) Fakat bykannem artk onu dinlemiyordu, ellerini yzne kapamt. ok gemeden alamas iddetli bir hkrk biimini ald, Mimi ile Gaa telal bir yzle koarak odaya girdiler. evreye isporto ve ila kokular yayld, btn evde fsltlar, koumalar balad. St. Jrme beni yukar gtrrken: - Yaptnz beeniyor musunuz? dedi. "- Aman Tanrm, neler yaptm! Ne byk caniyim." St. Jrme odama girmemi syledikten sonra ayrld. Henz aa inmiti ki, ben ne yaptmn farknda olmakszn sokak kapsna giden merdivenden komaya baladm. Evden mi kamak, yoksa kendimi suya m atmak istediimi anmsayamyorum. Ancak kimseyi grmemek iin yzm ellerimle kapyor, merdivende komay srdryordum. Birdenbire tandk bir ses: - Nereye? Ben de seni aryorum, dostum, dedi. Yandan gemek istedimse de babam elimden yakalad, o nde ben arkada kk dinlenme odasna girerken sert bir sesle:

- Benimle gel gzelim!.. Odamdaki antam nasl oluyor da kartrabiliyorsun? Efendim?.. dedi. Kulamdan ekerek: - Niin suyuyorsun? diye ekledi. - Yanl yaptm. Nasl yaptm kendim de bilmiyorum. - Nasl olduunu bilmiyorsun ha... Bilmiyorsun... dedike kulam da ekiyordu: Bir daha seni ilgilendirmeyen eye burnunu sokacak msn? sokacak msn? diyorum..." Kulamda duyduum korkun acya karn alamyor, ama iim ferahlyordu. Babam kulam brakr brakmaz ellerini tutarak gzyalar arasnda pmeye baladm, hkrklar iinde: - Dv beni! Daha fazla dv! Ben kt, hibir eye yaramaz bir insanm! diyordum. Babam beni hafife iterek: - Sana ne oldu? dedi. Ceketini yakaladm ve: - Hayr gitmeyeceim, herkesin benden nefret ettiini biliyorum, ama Tanr akna szlerimi dinle, ya beni onlardan koru, yahut evinden kov. Ben onunla bir arada yaayamayacam. O, her trl davranla benim onurumu krmak, nnde diz ktrmek, bana dayak atmak istiyor, buna dayanamam. Kk deilim, bu ekilmez ey. Yaayamam, kendimi ldreceim. Bykanneme benim kt bir ocuk olduumu syledi. Bykannem hastaland, belki de benim yzmden lecek. Ben... onunla... Tanr akna dayak at... Ne iin ikence... ediyorlar?.. Gzyalarndan boluyordum. Divana ktm, kendimde daha fazla konuacak g bulamyordum. Bam babamn dizlerine koydum, yle korkun bir biimde alyordum ki, leceimi sandm. Babam bir ilgiyle eilerek: - Sana ne oldu tontonum? Ben ancak: - O benim celladm... Bana ikence ediyor... leceim... kimse beni sevmiyor, dedim, kendimden getim. Babam beni kucana alarak yatak odama gtrm. Uyumuum. Uyandm zaman vakit epeyce ilerlemiti. Karyolamn yannda tek bir mum yanyor, odada aile doktorumuz, Mimi ve Lboka oturuyorlard. Salk durumumdan korktuklar yzlerinden okunuyordu. Oysa ben 12 saatlik bir uykudan sonra kendimi o kadar hafif ve iyi buluyordum ki ok hasta olduum hakkndaki kanlarn bozmak houma gitseydi, hemen yatamdan frlardm. XVII KN Evet bu duygu, tam anlamyla bir kindi. yle ki, bu kin, romanlarda sz geen, ama benim inanmadm, bakalarna ktlk etmekten haz duyan kine benzemiyordu. Karsndakine, bu saygnza deer bir kimse dahi olsa, yenilmeyen bir nefret duygusu alayan, onun salarndan, boynundan, yrynden, sesinden, kollarndan, bacaklarndan ve davranlarndan bir tiksinme vermekle birlikte anlatlmaz bir gle ona doru srkleyerek her halini heyecanl bir dikkatle izlemeye ynelten bir kindi. te St. Jrme'a kar bu duyguyu besliyordum. St. Jrme bir buuk yldan beri evimizdeydi. imdi bu adam soukkanllkla incelerken kendisinin iyi ama her bakmdan bir Fransz olduunu gryorum. Akl banda, olduka eitimli, bize kar olan grevini iyi yapan, bununla birlikte Rus zyapsna kart, ama ulusuna zg hafif bir bencillik, gsteri, kstahlk ve bilgisiz olduu yargsna varlacak derecede kendine gven duygusu olan biriydi. Bunlarn hibirini beenmiyordum. Doal olarak bykannem, dayak hakkndaki dncelerini kendisine anlatt iin bizi dvemiyordu ama, sk sk hele beni dayakla korkutuyor, fouetter szcn tiksindirici ve beni dvmekten byk bir zevk duyacakm gibi bir tonla "foutter" biiminde sylyordu. Hibir vakit tatmadm dayak asndan korkmuyordum, ama St. Jrme'un, beni dvebilecei dncesi dahi beni kzdryor, ileden karyordu. Karl vanovi'in kzd zamanlarda bizi bir cetvel veya pantolon asksyla dvd olurdu. Nedense bunu anmsarken hi de sinirlenmiyordum. Hatta anlattm sralarda (ki on drt yandaydm) Karl vanovi beni dvseydi onun dayan soukkanllkla kabul ederdim. Karl vanovi'i seviyordum. Kendimi anmsadmdan beri bu adam ailemizden biri olarak kabul etmeye almtm. St. Jrme'a gelince kendisine btn byklere kar elimde olmadan duyduum saygdan baka bir duygu beslemediim, gururlu ve kendini beenmi bir adamd. Karl vanovi, btn yreimle sevdiim, buna karn o zamanki ocuk aklmla toplumsal durumunu bizden aa tuttuum gln bir yal, bir lalayd. St. Jrme ise, tersine, okumu, herkesle ayn dzeyde olmaya alan gen, yakkl bir zppeydi.

Karl vanovi bize her zaman soukkanllkla kr, cezalandrrd. Bunu, houna gitmeyen bir dev olarak yapt belliydi. St. Jrme retmenlik roln taknmay severdi. Bizi cezalandrd vakit, bunu bizim iyiliimizden ok kendi zevki iin yapt belliydi. Kendi grkemine kendisi baylyordu. Tmcelerinin sonunda yapt vurgular ve accent circonflexe'leriyle syledii gsterili Franszca tmceleri bende anlatlmaz bir tiksinme douruyordu. Karl vanovi kzd vakit: "gln kukla, yaramaz ocuk, ampanya sinei" gibi szler sylerdi. St. Jrme onuru kran, mauvais sujet, vilian garnement (23) gibi szckler kullanrd. Karl vanovi bizi, yzmz duvara dnk bir durumda keye diz ktrrd ki, cezamz bu durumdan doan bir ardan ileri gitmezdi. St. Jrme, gsn iirir, elleriyle gsterili devinimler yaparak dramatik bir sesle: " genoux, mauvais sujet!"(24) diye barr ve yzmz kendisine dnk diz ktrerek af dilememizi buyururdu ki" bu ceza onurumuzu kryordu. Bana ceza vermedikleri gibi olanlar da kimse anmsatmad: ama ben bu iki gnde ektiim ylg, utanma, korku ve kini unutmadm. St. Jrme o gnden sonra benimle ilgisini kesmi, artk hibir alp verecei kalmam gibi davranyordu. Bununla birlikte kendisine, sinirlerim bozulmadan bakamyordum. Gzlerimizin raslantyla karlat her defasnda dmanlmn ak olarak gzlerimde okunduunu sanyor ve hemen baklarma bir aldrszlk vermek iin alyordum. Takndm yalanc tavr anladn duyumsaynca da yzm kzaryor, bam eviriyordum. Ksacas, onunla herhangi bir biimde karlanca iime anlatlmaz bir arlk kyordu.

XVIII HZMET KIZLARIN ODASI Kendimi gnden gne daha da yalnz duyumsuyordum. En ok, yalnz bama yaptm incelemelerden, daldm dncelerden zevk alyordum. Dncelerimin amacn gelecek blmde anlatacam. ncelemelerimin sahnesi hizmeti kzlarn odas ki, burada beni ilgilendiren hem elenceli, hem ok ackl bir roman yaanyordu. Romann kahraman da pek doal olarak Maa idi. O hizmetimize girmeden nce tand, daha o zamanlar kendisiyle evleneceine sz veren Vasiliy'i seviyordu. Be yl nce onlar birbirinden ayran felek kendilerini bykannemin evinde yine karlatrdysa da, Maa'nn days Nikolay' da karlkl sevgilerine bir engel olarak ortalarna att. Nikolay, yeeninin mnasebetsiz ve haar adn verdii Vasiliy ile evlenmesinin szn bile iitmek istemiyordu. Bu engel yle bir ters etki yapt ki, eskiden gayet soukkanl, ilgisiz davranan Vasiliy, birdenbire deli gibi Maa'y sevmeye balad. Klelikten yetimi pembe gmlekli, biryantinli sal bir terzi ancak byle sevebilirdi. Sevgisini ok tuhaf ve sama bir biimde ortaya koyduu halde, (rnein: Maa ile karlatnda onun cann actmaya alrd, ya imdikler, ya bir iki amar atar ya da soluk aldrmayacak kadar byk bir gle skard), aknda itendi. Nikolay'n, yeenini asla kendisine vermeyecei kansna vardktan sonra, zntden imeye, meyhanelerde dolamaya, kavgalar karmaya balad; yle ki, birka kez karakolda dayak yiyecek duruma dt. Ama galiba, btn bu davranlaryla bunlardan doan olaylar, Vasiliy'i Maa'nn gznde ykseltiyor, ona olan akn bir kat daha artryordu. Vasiliy'in karakolda yatt gnler, Maa'nn gzyalar sel gibi boanr, bu zavall klara scak bir ilgi gsteren Gaa'ya kara talihini anlatr, daysnn dayak ve svglerine aldr etmeden sevgilisini avutmak iin gizlice karakola gidip gelirdi. Okuyucularm, imdi birlikte iine gireceimiz topluluk sizi tiksindirmesin. Eer yreinizin sevgi, ilgi telleri gevememise, kzlarn odasnda bu tellerde yanklanacak sesler bulursunuz. Arkamdan gelip gelmeyeceinizi bilmiyorum ama ben, odada olupbitenleri grebildiim merdivendeki yerime gidiyorum. te stnde t, mukavvadan yaplm burnu krk bir kuklann, bir tasn, bir ibriin durduu raf; ite iinde kara bir mum paras, bir ibriim yumak, srlm yeil hyar ve eker kutusunun karmakark durduu pencere; ite zerinde basmayla kaplanm bir tulann, yeni balanm bir dikiin durduu byk masa. Yannda da, sevdiim pembe keten entarisi, en ok dikkatimi eken mavi bartsyle Maa oturuyordu. Diki dikiyor, ya mumu dzeltmek, ya ineyle ban kamak iin iini brakyordu. Ben de ona bakyor ve: "Niin o, bu ak mavi gzleri, gr kumral sa ve yksek gsyle bir kk hanm olarak domam?" diye dnyordum. Pembe kurdeleli balk ve Mimi'ninki gibi deil de, Tverskoy bulvarnda grdm al ipek sabahlkla konuk odasnda oturmak ona ne kadar yakrd. O, kasnakta bir eyler ilerdi, ben de aynada onu seyreder, mantosunu tutar, yemeini bile getirirdim. Ksacas, her isteini yapardm. Oysa Vasiliy; iinden, pantolonun stne salverdii kirli pembe bir gmlek grnen dar ceketi, sarho yzyle ne kadar irenti. Vcudunun ve srtnn her deviniminde, kendisine atlan iren dayan izlerini grr gibi oluyordum.

Maa yasta ineyi saptad srada, ieri giren Vasiliy'e ban kaldrmadan: - Ne o Vasiliy, dedi. Yine mi? - Ne olacak. Ondan bir hayr beklenir mi? Hi olmazsa bir eye karar verseydi. Onun yznden bouna zlp duruyorum. Bir aralk br hizmeti Nacoja: - ay iecek misiniz? dedi. - Teekkr ederim. Bu hrsz olas dayn niye benden bu kadar nefret ediyor? Gzel giysilerimi, almm, yrym m kskanyor yoksa?... diyen Vasiliy, elini sallayarak: "Adaaam sende..." szleriyle konumasn kesti. Maa elindeki iplii koparrken: - stediini yapmal, dedi. Oysa siz hep... - Artk gcm kalmad. te bu kadar. Bu arada bykannemin oda kapsnn kapan, merdivenden inen Gaa'nn homurdan duyuldu: - Nasl yaranabilirsin? Ne istediini kendisi de bilmiyor... Bu da yaam m sanki... diyor ve ellerini sallayarak, - nsan ya lmeli, yahut da iyi yaamal... Tvbe Tanrm! diye syleniyordu. Kendisini karlamak iin ayaa kalkan Vasiliy: - Sayglarm sunarm. Agafya Mihaylovna, dedi. Gaa onu kzgn bir bakla szerek: - Amaaan siz de! Saygnn maygnn sras deil. Buraya niin geliyorsun? Erkeklerin, kzlarn arasnda ne ii var? diyerek karlk verdi. Vasiliy skm bir durumda: - Salk haberinizi almak iin uradm. Gaa daha ok kzd, avaz kt kadar bararak: - Yaknda gebereceim. te benim salm, dedi. Vasiliy gld. - Glecek hibir ey yok. Mademki git diyorum, ne duruyorsun, haydi!... Pis herife bak, evlenecekmi!.. Haydi yallah, budala sen de!.. Agafya Mihaylovna bu szlerden sonra sert admlarla odasna geti ve kapy o kadar hzl kapatt ki pencere camlar zangrdad. Blmenin arkasnda daha bir sre her eye, herkese svd, yaamna ilendii, eyalarn teye beriye frlatt, sevgili kedisini kulandan tutup dvd duyuldu. En sonunda, biraz aralanan kapdan ac ac baran kedinin kuyruundan tutularak dar atld grld... Vasiliy fsltyla: - Ne yapalm, dedi, galiba ay imemiz baka bir gne kald. Hoa kaln... Nacoja gz krpt ve: - Aldrma... Ben imdi gider semavere bakarm, yantn verdi. Nacoja odadan kar kmaz Vasiliy, Maa'ya daha fazla sokuldu: - kisinden biri: ya doru Kontese gidip olanlar anlatacam, ya her eyi ylece brakp dnyann br ucuna kaacam. - Beni kime brakacaksn? - Zaten beni dndren de sensin, yoksa billahi oktaaan zgrlme kavumutum. Maa biraz sustuktan sonra: - Vasiliy dedi, niin gmleklerini ykamak iin bana getirmiyorsun? Yakasndan tuttu: - Baksana, kapkara olmu. O dakikada aadan bykannemin ngra duyuldu, Gaa odasndan kt. Kendisini grp ayaa kalkan Vasiliy'i kapnn nnden iterek: - Kzcazdan ne istiyorsun? Utanmaz adam. Kz bu duruma getirdiin halde, hl peini brakmyorsun. Galiba onun gzyalar houna gidiyor. k dar, gzlerim seni grmesin! Sonra Maa'ya dnd: - Bu adamn nesini beeniyorsun? Bunun yznden bugn dayndan az m dayak yedin? Yine de dediin dedik: ille Vasiliy Gruskof'la evleneceim! Aptal! Maa birdenbire boanan gzyalar arasnda: - Evet... ldrseniz de ondan bakasyla evlenmeyeceim. Bakasn sevmeyeceim. Sandn stnde yatp bartsyle gzlerini silen Maa'ya uzun uzun bakyor, Vasiliy hakkndaki dncelerimi deitirmek ve Maa'ya bu kadar ekici grnen yann bulmak istiyordum. Maa'nn zntsn ok candan paylamama karn, bana bu kadar gzel grnen bu kzn nasl olup da Vasiliy'i sevdiini bir trl anlayamyordum. Yukarya, odama ktktan sonra yle dnyordum: "Bydm zaman Petroska bana kalaca iin Maa ile Vasiliy de benim klelerim olacaklar. Ben yaz odamda oturup pipo ieceim ve Maa elinde tyle kapmn nnden mutfaa geecek. Maa'y armalarn buyuracam. O gelecek, odada ikimizden baka kimse olmayacak. Birdenbire Vasiliy odaya girecek, Maa'y grdkten sonra: "Ykldm", diyerek Maa ile birlikte alamaya balayacaklar. Ben de: "Vasiliy, birbirinizi sevdiinizi biliyorum. Al sana bin ruble, evlen, mutlu ol." diyecek ve dinlenme odama ekileceim. nsann aklnda hibir iz brakmadan geen saysz dnce ve dlemle birlikte ok derin izler brakanlar da vardr. yle ki, dncenin z olan sorunu

unuttuunuz halde onun ok iyi bir ey olduunu anmsyor, brakt izin etkisi altnda kalarak canlandrmaya alyorsunuz. Mutluluu, ancak Vasiliy ile evlenmekte bulan Maa iin kendi duygularmdan zveride bulunduum dncesi, ruhumda sz ettiim gibi derin bir iz brakmt. XIX YENYETMELK Yeniyetmeliimde houma giden srekli dncelerimin nelerle ilgili olduunu sylersem, kimse inanmaz, nk bu dnceler, ne durumuma, ne de yama uygundu. Bununla birlikte insann durumuyla ahlak ve zyaps arasnda grlen bu aykrlk bence bir gerektir. Yalnzla ekilerek dncelerimle, duygularmla ba baa kaldm bir yl iinde, insann dnyadaki grevlerini, soyut eyleri, ruhun sonsuz oluunu, br dnyay dlerdim. nsan dncelerinin en yksek aamalarn oluturan, ama kimsenin zemedii sorunlar, ben ocuk aklmla, deneyimsizliin verdii gle zmeye alyordum. Bence akl, herkeste ayr olan gelimesinde btn insanln imdiye kadar tuttuu ayn gelime yolundan gider. Trl trl felsefe kuramlarnn z olan dnceler de, akln blnmez birer parasdr; insan, felsefe kuramlarn bilmedii sralarda bile bunu az ok anlyordu. Bu dnceler, ancak; yle artc bir biimde kafamda beliriyordu ki, bu yararl, bu nemli gerekleri ilk olarak benim bulduumu sanyor, daha ileri giderek yaama uydurmaya alyordum. Bir gn, mutluluun d nedenlere deil de bizim onu grmze bal olduunu dndm. Ac ekmeye alan bir insan, talihsiz olamaz... Bu grle ya kendimi skntya altrmak iin, duyduum korkun arya karn, kollarm yana aarak Tatief'in szlklerini beer dakika ellerimde tutardm, ya karanlk bir odaya girer, kaln bir urganla bam, arkam o kadar krbalardm ki, elimde olmadan gzlerimden yalar akard. Baka bir gn birdenbire her an lebileceimi anmsadm, mutlu olmak iin gelecei dnmeyip yaanan dakikadan yararlanmann gerekliliini -ki insanlarn imdiye kadar niin bunu anlamadklarn biliyorumanladm. Bu dncenin etkisi altnda gn derslerimi braktm; yatamda uzanarak houma giden bir roman okuyarak, son paramla aldm ball kurabiyeleri yiyerek keyifli keyifli vakit geirdim. Bir gn de kara tahtann nnde durup geometri biimleri izerken kafamda imek gibi bir dnce parlad. Bakm (simetri) niin gze ho grnyor? Aslnda bakm nedir? Kendi kendime, bu da doal bir duygudur, yantn verdim; bakmn asl nedir? Yaamn her eyinde bakm var mdr? te yaam diyerek tahtaya bir daire izdim. lmnden sonra ruh sonsuzlua kavuuyor; ite bu da sonsuzluk diyerek daire evresinin bir noktasndan tahtann kysna kadar dz bir izgi ektim. Peki, niin dairenin br yannda da byle bir izgi yok? Hi, bir yanl sonsuzluk olur mu? Herhalde biz bundan nce de yaamz ama, o yaammzn anlarn unutmu olacaz. imdi zorlukla anmsayabildiim, ama o vakit bana ok yeni, ok aydnlk grnen bu dnceler houma gitmiti; bir yaprak kt zerinde bunlar saptamaya almtm. O srada kafamn iini binlerce dnce doldurduundan, oturduum yerden kalkarak odada gezinmek zorunda kaldm. Pencereye yaklatm zaman arabacmzn su arabasna kotuu hayvan dikkatimi ekti; btn dncelerim, bu at ldkten sonra ruhunun hangi hayvana, yahut insana geecei sorununu zmek zerinde topland. O srada odadan geen Volodya, bir eyler dndmn farkna varm, glmsemiti. Bu glmsemesi btn dndklerimin ne kadar sama olduunu anlamama yetti. Bilmediim bir nedenle aklmda kalan bu olay anlatmaktan amacm; okuyucularma o sralardaki dncelerimi iyice gstermek iindir. Btn felsefe kuramlar arasnda hibiri, bir zamanlar beni adeta lgna dndren kukuculuk kadar ilgilendirmemiti. Dnyada benden baka hi kimsenin, hibir eyin var olmadn dlyor, cisimlerin eya deil, onlara dikkat ettiim zaman grnen birer biim olduunu, ben bakmadm zaman da hemen ortadan yittiklerini dnyordum. Bir szckle kanlarm, eyalarn deil, onlarla olan ilikimizin var olduunu ileri sren Schelling ile birletirilmiti. Bu srekli dncenin etkisi altnda bazen o derece samalyordum ki; kendimin var olmad yerde bir boluk bulacam dncesiyle birden gzlerimi baka yana eviriyordum. Akl, ruh etkinliinin beceriksiz, zavall bir yneticisidir. Benim zavall aklm da iine girilemeyen sorunlar zemedii gibi, olduundan daha byk bir aba gsteriyor, bylece bana, birbiri ardnca kanlarm yitirtiyordu. Zaten bu kanlarla hi uramasam belki daha iyi olurdu. Btn bu yorucu almalar, bana, istemimin zayflamasna neden olan bir zek esnekliinden, dnce duruluumla duygularmn tazeliini yok eden felsefe incelemeleri yapma alkanlndan baka bir ey kazandrmad.

Soyut dnceler, insann, belli dakikalardaki ruh durumlarn bilinli bir biimde tutabilme yeteneinden douyor. Soyut eyleri dnmeye kar olan eilimim, alg yeteneimi doal olmayan bir biimde o kadar gelitirdi ki, bazen en basit bir eyi dnrken iinden klmaz bir dnce zmlemesi emberine giriyor, artk beni ilgilendiren sorunu deil, dndklerimi dnmeye balyorum. Ne dndm kendime soruyor, dndklerimi dnyorum, yantn veriyorum. Peki imdi ne dnyorum? ki, dndm dnyorum, kafam karmakark, bu hal bylece srp gidiyor. Bununla birlikte bulduum felsefe grleri, gururumu pek ok okuyordu. Kendimi, insanln esenliine yarayacak gerekler bulan byk bir adam sanyor, byk bir gvenle soydalarma bakyordum. Ama gariptir, bu insanlarla karlatm vakit ayr ayr her birinin nnde sklyordum. Bakalarnn karsnda artamlarm ortaya koymak yle dursun, en basit bir sz sylerken veya bir davranta bulunurken bile sklmamaya alamadm. XX VOLODYA Yaammn bu dnemlerini anlatmay srdrdke bu i benim iin daha zorlayor, daha fazla etinlemeye balyor. ocukluumu parlak bir biimde aydnlatan iten scak duygulara, bu dnemdeki anlarn arasnda ok seyrek raslyorum. Bir le benzettiim yeniyetmelik am, elimde olmayan bir istekle, olanak olduu kadar abuk geerek gzellik, iir dolu olan genliin balangc ve bu an sonu olan iten, soylu duygularn yine aydnlataca mutlu gnlere ulamak istiyorum. Anlarmn ardndan adm adm yryemeyeceim. Yalnzca, ykmn bu satrlarnda zyapma, tuttuum yola kesin, olumlu bir etkisi olan olaanst adamla dostluumun balangcna kadar olup bitenlerin en nemlerini ksaca anlatacam. Volodya'nn niversiteye girmesi yaklat. Artk derslerimiz ayrlm bulunuyor. Volodya'nn, gayet rahat bir biimde, tebeiri kara tahtaya vurarak, bana ulalmaz bir hikmet gibi gelen, sins, kosins ve fonksiyonlar anlatmasn elimde olmayan bir saygyla dinliyordum. Bir pazar gn yemekten sonra iki profesr ve btn hocalarmz bykannemin odasnda toplanm, babamn ve baz konuklarn nnde Volodya'nn niversiteye giri snavlarnn denemesini yapyorlard. Volodya bu yoklamada bykannemi ok sevindiren yantlar vermiti. Baz derslerden bana da soru soruyorlard. Ama iyi yant veremiyordum. stelik profesrler, bykannemden bilgisizliimi saklamaya alyorlard ki bu da beni daha ok skyordu. Yani benimle fazla ilgilenmiyorlard, zaten on be yanda olduum iin snavlarma daha bir yl vard. Volodya ancak yemek saatlerinde aa iniyor, btn gn ve akamlar, kendi isteiyle ders almakla geiriyordu. Volodya ok onurluydu, snavlarn orta deil en iyi dereceyle vermek istiyordu. Sonunda ilk snav gn geldi. Volodya maden dmeli lacivert frakn, rugan izmelerini giydi, altn saatini takt. Babamn faytonu kapya yaklat... Nikolay arabann diz rtsn ayor, Volodya ile St. Jrme niversiteye doru yollanyorlar. Kzlar hele Katinka, neeli, heyecanl gzlerle pencereden, arabaya binmek zere olan Volodya'nn dzgn vcuduna bakyorlard. Babam: "Tanr yardmcn olsun..." diye dua ediyor, bykannem de, srklenerek geldii pencerede, araba dar sokan kesinde kayboluncaya kadar yal gzlerle istavroz karyor, bir eyler mrldanyordu. Volodya dnyor. Herkes sabrszlk iinde: Nasl geti? Ne oldu? Ka numara alabildin? gibi sorular yadryor, ama Volodya'nn neeli yznden snavn iyi getii anlalyor. Be numara alm. Ertesi gn de ayn baar dilekleri ve korku duygularyla gnderiliyor, ayn sevinle karlanyordu. Bylece dokuz gn geti. Onuncu gn sonuncu ve en zor snav olan din dersinden girecekti. Hepimiz pencere nndeyiz, daha byk bir sabrszlkla Volodya'y bekliyorduk. Saat iki olduu halde hl gelmemiti... Birdenbire Lboka yzn cama yaptrarak: - Ah!.. te geldiler! Ta kendileri... Gerekten, Volodya artk lacivert frak, gri kasketiyle deil, mavi ilemeli yakal niversite niformas, keli apkas, yannda yaldzl klcyla arabada St. Jrme ile birlikte oturuyordu. Bykannem Volodya'y bu niformayla grnce: - Ah... O sa olup bugnleri grmeliydi! diye hkrarak kendinden geti. Nee iinde koarak girie dalan Volodya beni, Lboka'y, Mimi'yi, Katinka'y pt, bu srada Katinka kulaklarna kadar kzarmt. Volodya, sevinten nerdeyse kendini yitirecekti. Bu niformayla ok iyi grnyordu. Mavi yakas, henz terlemeye balayan siyah byklarna ne kadar yakyordu. Uzun, ince bir beli, soylu bir yry vard. Bu sayl gnde yemeimizi bykannemin odasnda yedik. Yzlerimiz neeyle parlyordu. Tatllar yenildii srada sofracba, nazik ama gururlu, ayn zamanda neeli bir yzle peeteye sarlm bir ie ampanya getirdi. Bykkannem, annemin lmnden sonra ilk kez ampanya iiyordu. Volodya'y kutlarken dolu bir kadeh iti, ona bakarak sevinten yine alamaya balad. Artk Volodya zel

arabasyla geziyor, kendi tandklarn kabul ediyor, ttn iiyor, balolara gidiyordu. Hatta bir kez odasnda arkadalaryla birlikte iki ie ampanya itiklerini, her kadeh kaldrta da tanmadm kimselerin adlarn fsldadklarn ve le fond de la bouteille (25) kime kalacan tarttklarn grdm. le yemeklerini her gn evde yiyor, yemeklerden sonra eskisi gibi Katinka ile birlikte dinlenme odasna ekilerek gizli gizli bir eyler konuuyorlard. Konumalarna katlmadan duyabildiklerime gre yalnzca okuduklar romanlarn kahramanlarndan, ak ve kskanlktan konuuyorlard, bu konularda kendilerini ilgilendirecek, elendirecek ne bulduklarn, kibar kibar glmseyerek ateli ateli tartmalarnn anlamn bir trl kavrayamyordum. Ksacas, Katinka ile Volodya arasnda, ocukluk arkadalarnda olan iten duygudan baka, bizi onlardan ayran ve kendilerini gizlice birbirine balayan tuhaf bir iliki olduunu seziyordum... XXI KATNKA - LBOKA Katinka on alt yana bast, biraz daha byd, onda, ocuklukla gen kzlk arasndaki kzlarda grlen yapmack utangalk, devinimlerdeki beceriksizlik yerine henz alm bir iein zariflii, tazelii gemiti, ama kendisi deimedi. Eski ak mavi gzler, hep glmseyen bir bak. Alnyla hemen hemen bir izgi oluturan kanatlar gl bir burun, gl byl kk bir az, saydam pembe yanaklardaki kk ukurlar, ayn beyaz kk eller... Ona, eskiden olduu gibi, temiz ocuk ad yakyordu. Onda, yeni olarak yalnzca bykler gibi toplad gr, kumral salar ve kendisini sevindirdii kadar utandran taze gs grnyordu. Lboka da onunla birlikte eitildii, byd halde, bu ynden bambaka bir kzd. Lboka'nn boyu orta, kemik hastal yznden ayaklar hl arpk, vcudu irkindi. Onun yalnzca gzleri gzeldi. nsann houna giden gurur ve saflk dolu bu iri, kara gzler, grenlerin dikkatini ekerdi. Lboka her davrannda gayet doal, itendi, oysa Katinka, bir bakasna benzemek istiyormu gibi davranyordu. Lboka doruca insann gzne bakard, hatta bazen o iri, o kara gzlerini herhangi bir kimsenin zerine diker, o kadar ok bakard ki, bu davrannn saygszlk olduunu syleyerek kendisini paylarlard. Katinka tersine kirpiklerini indirir, gzlerini szer, iyi gremediini ileri srerdi, oysa gzlerinde bir kusur olmadn ok iyi biliyordum. Lboka bakalarnn nnde yapmack davranlarda bulunmasn sevmez ve konuklarn yannda biri kendisini perse hemen somurtarak byle davranlardan holanmadn sylerdi. te yandan Katinka, konuklarn yannda Mimi'ye kar ok sevecen davranmay, herhangi bir kz konukla kucaklaarak salonda gezinmeyi ok severdi... Lboka ok neeliydi. yle ki bazen kahkahasnn iddetinden ellerini sallayarak odann ortasnda dnerdi. Katinka yine tersine glmeye balad zaman mendiliyle yahut eliyle azn kapatrd. Lboka dz oturur, ellerini aaya sarktarak yrrd. Katinka yrrken ban biraz eer, ellerini kavuuturdu. Lboka gen bir erkekle konumak frsatn bulunca ok sevinir, ille bir svariyle evleneceini sylerdi. Katinka btn erkeklerin kt olduunu, hibir vakit kocaya varmayacan syler, bir erkekle konutuu srada ok deiir, bir eyden korkuyormu gibi bir hal taknrd. Lboka boazn sever, korsasn soluk alamayacak derecede skt iin Mimi'ye darlrd. Katinka tersine ok az yemek yer, parman sk sk giysisinin stnden korsasnn altna sokarak ne kadar bol olduunu gsterirdi. Lboka ba resimleri yapmasn severdi, Katinka yalnzca ieklerden holanrd. Lboka Filt'in konertolarn, Beethoven'in sonatlarn ok dzgn alard.Katinka eitlemeler, valsler alarken fazlasyla duraklar, grlt yapar, durmadan pedala basar, herhangi bir paray almaya balamadan nce gayet ili bir biimde akort arpeggio alrd. Bununla birlikte o sradaki grlerime gre, Katinka byklere daha ok benzer, bunun iin de daha ok houma giderdi. XXII BABAM Babam, Volodya niversiteye baladndan beri daha ok neelenmeye, bykanneme daha sk yemee gelmeye balamt. Bununla birlikte Nikolay'dan rendiime gre neesinin asl nedeni, son zamanlarda kumarda ok kazanmasyd. yle ki, baz akamlar kulbe gitmeden bize urar, piyanonun bana geerek bizi evresine toplar, kesiz yumuak izmeleriyle -keli ayakkablar hem sevmez, hem de hibir vakit giymezdi- tempo tutup ingene arklar sylerdi. Bu dakikalarda onun sevgilisi olan Lboka'nn, tapnd babama neeli bir heyecanla bakmas, grlecek eydi. Babam bazen ders odamza girer, ciddi bir yzle ders anlatm dinlerdi. Ama yanllarm dzeltmek iin syledii szlerden, bana rettikleri eyleri yeteri kadar bilmediini anlardm. Bazen, bykannemin

nedensiz olarak kzd, herkese sylendii srada, o sessizce gzlerini krparak bize iaretler yapard. Sonra da "ocuklar bugn epey azarlandk" derdi. Nitekim babam, ocukluk dlemlerimle kardm eriilmez yksekliklerden yava yava aa inmeye balamt. Eskiden olduu gibi candan bir sevgi, saygyla byk beyaz ellerini pyordum, ama baz davranlarn eletirmeye yelteniyor, hatta kimi zaman onun iin yle eyler dnyordum ki, bu dncelerin kafamda yer almas bile beni korkutuyordu. Beni byle dndren, bana bir hayli de ac veren o raslanty, hibir vakit unutmayacam. Bir gn akamn ge vaktinde beyaz yeleiyle siyah frakn giymi olan babam, kendi odasnda hazrlanan Volodya'y baloya gtrmek zere konuk odasna girmiti. Bykannem Volodya kmazdan nce kendisine uramas iin -o, baloya gitmeden Volodya'y grmeyi, kendisini kutsamay ve baz tler vermeyi, alkanlk edinmiti - yatak odasnda bekliyordu. Tek bir lambayla aydnlatlan salonda Katinka ile Mimi aa yukar geziniyor, Lboka da piyanonun banda oturmu mamann ok sevdii Filt'in ikinci konertosunu ezberliyordu. Annemle kz kardeim arasnda olan soy benzerliini hibir zaman, hi kimsede grmedim. Bu benzeyi, yalnzca yzlerinde yahut vcutlarnda deil, ellerinde, yrylerinde hele seslerinde, en ok kullandklar szlerde, anlalmaz bir biimde grlrd. Annem, "hi brakmyorlar" demeye almt, Lboka da kzd zaman yle derdi. Bu tmceyi: "Hiii brakmyooorlarr..." biiminde yle uzatarak sylerdi ki, annemin sesini iitiyormu gibi olurdum. Ama asl benzeyi Lboka'nn piyano almasnda, alarken yapt devinimlerdeydi: giysisini ayn biimde dzeltmesi, nota sayfalarn sol eliyle yukardan tutup evirii, g bir paray beceremedii zaman fkeyle tular yumruklayarak, "Aman Tanrm..." demesi, Filt biemi (ok yerinde olarak jeu parl denen bu biemin gzelliini bugnk piyanistlerin trl ustalklar dahi unutturamamtr) tanmlanamaz bir incelikle almas, anneme en ok benzeyen yanlaryd. Babam sk, kk admlarla odaya girdi, kendisini grerek almay brakan Lboka'ya yaklat. Onu yerine oturtup: - almay srdr Lba, dedi. Seni dinlemeyi ne kadar sevdiimi biliyorsun. Lboka yeniden almaya balad. Babam da ban eline dayayarak uzun zaman karsnda oturdu. Sonra birdenbire omzunu silkeledi, ayaa kalkt, odann ortasnda gezinmeye balad. Piyanoya her yaklanda duraklyor, uzun uzun, dikkatli dikkatli Lboka'ya bakyordu. Yrynden, davranlarndan heyecanl olduunu anlyordum. Salonda birka kez gidip geldikten sonra, Lboka'nn oturduu sandalyeye yaklat; arkasnda durarak siyah salarndan pt, yine birdenbire dnerek gezinmeyi srdrd. Lboka almasn bitirdiinde babama yaklap da: "-yi mi?" diye sorduu zaman, babam alnn o zamana kadar kendisinde hi grmediim bir sevecenlikle pmeye balad. Lboka anszn babamn saat ksteini brakp iri, hayran gzlerini onun yzne dikerek: - Aman Tanrm!.. Sen alyorsun... dedi, bala babacm, bu parann annemin paras olduunu unutmutum. Babam heyecandan titreyen bir sesle: - Hayr yavrum, bu paray daha sk alman istiyorum. Seninle birlikte alamaya ne kadar gereksinmem olduunu bilsen... Babam Lboka'y bir kez daha pt, iinden gelen heyecann yenmeye alarak omzunu oynata oynata Volodya'nn odasyla salonu birletiren koridorun kapsndan kt, koridorun ortasnda durdu: - Voldemar! Hazr msn? diye seslendi. O srada koridorda grnen Maa, efendisini grerek gzlerini indirdi, yanndan gemek istediyse de babam onu durdurdu ve zerine doru eilerek: "Gittike gzelleiyorsun" dedi. Maa kzard, ban edi: "zin verir misiniz?", diye fsldad. Maa uzaklatktan sonra beni gren babam, yine omuzlarn oynatt, ksrerek: - Hazr msn Voldemar? dedi. Babam seviyorum, ama insann akl duygularnn etkisi altnda deildir, ou duygularn yabanc kald acmasz, ezici dncelerle doludur. te bu dnceleri uzaklatrmak istedimse de, bir trl beceremedim. XXIII BYKANNEM Bykannem gnden gne kyordu. Zil almas, Gaa'nn homurdanmas, kaplarn alp kapandka kard sesler, odasndan daha sk gelmeye balad. Artk bizi yaz odasndaki Voltaire koltuunda deil, dantelle sslenmi yastkl yksek karyolasnda, yatak odasnda kabul ediyordu. Kendisiyle grtm srada, elini ak sar renkte parlak bir ikinliin kapladn grdm. Ayn zamanda odada, be yl nce annemin odasnda duyduum ar bir kokunun farkna vardm. Doktoru gnde kez urad, hatta birka

kez konsltasyon bile yapld halde, evdekilere, hele babama kar taknd gururlu, resmi tavrn hi deitirmedi. Eskiden olduu gibi kalarn kaldrp szckleri uzatarak: "Azizim..." diyordu. Birka gnden beri bizi yanna sokmuyorlar. Bir sabah derste St. Jrme, Lboka ve Katinka ile birlikte gezmeye kmamz nerdi. Kzaa binerken, bykannemin penceresinin altndaki yola otlar serilmi olduunu, bahe kapmzn nnde lacivert giysili birok kimsenin gezindiini grdm halde, bizi byle zamansz ne diye gezmeye kardklarn bir trl anlayamyordum. O gn btn gezinti srasnda nedense yle neeliydik ki, her szck, her devinim, en basit bir olay bile bizi kahkahayla gldryordu. Bir gezgin satcnn, tablasn elinde tutup koarak sokan br yanna gemesi bizi gldryor; st ba dklen bir arabacnn, terbiyenin ularn savurarak drtnala bize yetimesi kahkahayla glmemize neden oluyordu. Kamsnn ucu kzan bir yanna ilien Filip'in geriye dnerek: "ff be." demesine katlyorduk. Mimi kzarak: "Yalnzca aptallar nedensiz yere glerler" diyor, glmemek iin kendini zor tutan, bundan dolay da kpkrmz kesilen Lboka, gz ucuyla bana bakyor, gzlerimiz karlayor, yle bir kahkahayla glmeye balyoruz ki, gzlerimizden ya geliyor, nerdeyse bizi boacak olan glme atan artk tutamyoruz. Sinirlerimizin biraz yatt bir srada Lboka'ya bakyor, bir sreden beri parola gibi kullandmz, her defasnda arkasndan gldmz szc sylyorum, yine glmekten katlyoruz. Dnte evimize yaklarken Lboka'y korkutmak iin yzm buruturmak zereydim ki, gzlerim, evin ak duran kapsnn bir yanna dayanm olan tabut kapana iliti, bir yana eilmi olan azm, aknlmdan olduu gibi kald. Sararm bir yzle bizi karlayan St. Jrme: - Votre grand'mre est morte (26) dedi. Bykannemin ls evde bulunduu srece ben de lmn korkun duygusunu -insanlar, nedense bunu hep zntyle kartrmaya almlardr- duyuyordum.Yani bu l vcut, bir gn benim de kesinlikle leceimi anmsatyordu. Bykanneme acmyor, hi kimsenin ona iten acdn da sanmyordum. Evimiz yasl ziyaretilerle dolup tat halde, lmne, iten zntsne ardm bir kiiden baka kimse acmyordu. Bu kii, oda hizmetisi Gaa idi. Gaa tavan arasna kp oraya kapanyor, durmadan alyor, kendisine ileniyordu. Kimsenin szn dinlemeyen Gaa, san ban yolarak sevgili hanmn yitirdikten sonra tek avuntusunun lm olduunu sylyordu. Duygularda grlen doaldlklarn, gerein yadsnamaz kantlar olduunu yineliyorum. Bykannemiz ld, ama evimizde onun anlar yayor, onun iin trl eyler syleniyordu. En ok konuulan ey, lmnden nce yazd ve iindekileri vekili olan Prens van vanovi'ten baka kimsenin bilmedii vasiyetnamesiydi. Bykannemin uaklar arasnda bir heyecan dolatn seziyordum. Sk sk, kime ne brakld hakknda konuuluyor; itiraf edeyim ki bir mirasa konacamz, elimde olmayan bir sevinle dnyordum... Alt hafta sonra, evimizdeki her yeniliin deimez habercisi olan Nikolay, bykannemin, btn mlkn Lboka'ya braktn, Lboka evleninceye kadar da yasal vekili olarak babamz deil, Prens van vanovi'i setiini syledi. XXIV BEN niversiteye girmeme ancak birka ay kalmt. yi hazrlanyordum. retmenlerimi korkuyla beklemek yle dursun, alma odamdan adeta holanmaya balamtm. yi hazrladm dersleri gayet gzel anlatmak beni sevindiriyordu. Matematik Fakltesi'ne girmeye hazrlanyordum. Dorusunu sylemek gerekirse bu faklteye girmek istememin nedeni, sins, kosins, tanjant, kotanjant, diferansiyel vb. szcklerin ar houma gitmesiydi. Boyum Volodya'dan epey ksa, tknaz, omuzlarm geniti. Eskisi gibi irkindim, eskisi gibi buna zlmekteydim. zgn grnmek istiyordum. Beni avutan tek ey, bir gn babamn: "Senin ok zeki bir suratn var." demesiydi, ben de buna tmyle inanyordum. St. Jrme benden ok honuttu. Beni vyor, ben de ondan nefret etmiyordum. Hatta bazen bana: "Bu zek ve yetenekle unu veya bunu yapmamak ayptr" dedii zaman, onu sevdiimi bile sanyordum. Kz hizmetilerin odasn gzetlemeler oktan bitmiti. Kap arkasna saklanmaya utanyordum. Ayn zamanda Maa'nn Vasiliy'e kar olan akna inanmam, beni kendisinden soutmutu. Vasiliy'in evlenmesi, beni bu zavall tutkudan tmyle kurtard. Onun ricasyla bu evlenme iin babamdan ayrca izin almtm. Yeni evliler, ellerinde eker tepsisiyle teekkr etmek iin babama geldikleri vakit, mavi kurdeleli balkl Maa, nedense bize de teekkr ederek omuzlarmzdan pt srada, heyecanlanmam, yalnzca biryantinli salarndan yaylan gl kokusunu duymutum.

En byk eksikliim olan ve yaammda bana ok zarar getirecei anlalan her eyi dnme huyumdan baka, genellikle yeniyetmeliimdeki btn eksiklerimden yava yava kurtulmaya balamtm. XXV VOLODYA'NIN ARKADALARI Volodya'nn arkadalar arasndaki durumum, gururumu kryordu. Gene de onun misafirleri olduu zaman odasnda oturmak, orada olupbitenleri sessizce incelemek ok houma gidiyordu. Emir subay Dubkov ile bir niversiteli olan Prens Nehludov, bakalarna gre Volodya'ya daha sk geliyorlard. Dubkov, ufak tefek, zayf, esmer ksa bacakl, pek de gen olmayan ama yakkl ve hep neeli bir adamd. O, her zaman bir eye kaplan, evreyi ancak bir ynden grebilen dar dnceli, dar dnceli olduu iin de hoa giden insanlardand.Bu gibilerin dnceleri bir yanl ve yanl olmakla birlikte, ok iten ve srkleyicidir. Bunlarn dar olan bencilliklerini dahi nedense sevimli bulur, balayabilirsiniz. Bunlardan baka Dubkov'un Volodya ile benim iin iki bakmdan bir ekicilii vard, biri asker grnl olmas, teki ve en nemlisi de yayd. Genler ok nem verdikleri efendiliin, nedense bu yataki insanlarda olduunu sanrlar. Bununla birlikte Dubkov, gerekten un homme comme il faut (27) idi. Houma gitmeyen ey, baz davranlarmn Volodya'y utandrmas ve zellikle benim toyluumdan utanr gibi grnmesiydi. Nehludov irkindi. Kk kuruni gzleri, dar, kk aln, oransz bir biimde uzun olan kollar ve bacaklaryla yakkl saylmazd. Gzel denebilecek yanlar, uzun boyu, yznn rengi, olaanst olan dileriydi. Parlak, deien gzleriyle bazen ciddi, bazen ocuk saflyla glmesi, bu yze yle canl, zgn bir anlam veriyordu ki, insann dikkatini ekmemesine olanak yoktu. Grnte ok utanga olup en ufak bir eyden kulaklarna kadar kzarrd. Ama bu utangal benimkine benzemiyordu. Kzardka, yznn azimli anlatm gleniyordu. Sanki kendi zayflna kendisi kzyor gibiydi. Dubkov'la Volodya ok dost grndkleri halde, bir raslantyla birletikleri anlalyordu. Zevkleri bambakayd. Volodya ile Dubkov'un her trl duygudan, ciddi dncelerden kanyormu gibi bir grnleri vard. Nehludov ise heyecanlyd, alay edilmesine karn sk sk felsefe ve gnl sorunlar zerine dnceler ileri srmeye balard. Volodya ile Dubkov sevgililerinden konumay severlerdi, bunlarn birkan birden ve ayn kimseleri sevdikleri olurdu. Nehludov ise tersine, bir kzl salya k olduunu syledikleri vakit gerekten darlrd. Volodya ile Dubkov sk sk kendi akrabalaryla alay ettikleri halde, tapnrcasna sayg duyduu teyzesinin kt bir yanna dokunulmas, Nehludov'u ileden karabilirdi. Volodya ile Dubkov akam yemeklerinden sonra Nehludov'dan ayr olarak bir yerlere gezmeye gider, ona eldememi diye taklrlard. Prens Nehludov, daha ilk grmemizde konumasyla beni etkilemiti. Zevklerimiz arasnda benzer yanlar olduu halde, belki de yalnzca bu nedenden, kendisini ilk kez grdmde, bende brakt izlenim hi de iyi deildi. Keskin bak, tok sesi, gururlu grn, hepsinden fazla da bana kar olan ilgisizlii hi houma gitmiyordu. Konuurken hep ters yantlar vermek, gururunu krmak iin tartmada onu yenmek, bana hi nem vermemesine bakmadan ne kadar akll olduumu gstermek istiyordum. Ama utangalm buna olanak vermiyordu. XXVI DNCELER Her zamanki gibi, akam derslerinden sonra odasna girdiimde Volodya, divana uzanm, koluna dayanarak bir Fransz roman okuyordu. Bana bakmak iin ban bir an kitaptan kaldrd, sonra yine okumasn srdrd. Bu ok doal, ok nemsiz davran, kzarmama neden oldu. Bana yle geldi ki, baklarnda niin geldiimi soran bir anlatm, ban abuk eviriinde de, bu baklar gizlemek isteyen bir hali vard. En basit davranlara bile bir anlam verme alkanl, o an en ok gze arpan bir zelliiydi. Masaya yaklatm, ben de bir kitap aldm. Okumaya balamadan nce, btn gn grmediimiz halde, birbirimize iki szck sylememenin ne kadar gln olduunu dndm: - Bu akam evde misin? dedim. - Bilmiyorum, dedi. Niin sordun? Konumamzn srmeyeceini anlaynca: - olsun diye sordum, diyerek kitab atm, okumaya baladm. Gariptir, Volodya ile saatlerce ba baa kaldmz vakit susarz; ama hibir ey konumasa bile, baka birisinin aramzda bulunmas, eitli, merak verici konular bulmamza yeter. Birbirimizi ok iyi tandmz

duyumsuyorduk. Oysa insanlarn birbirini ok tanmas da, az tanmas gibi, ayn derecede iten olmalarn engeller. Koridordan Dubkov'un: - Volodya evde mi? dedii iitildi. Volodya ayaklarn yere indirip kitabn masann zerine koyduktan sonra: - Evet, dedi. Dubkov'la Nehludov, kaputlu, apkal olarak odaya girdiler: - Nasl Volodya? Tiyatroya gidiyor muyuz? Volodya: - Hayr, iim var dedi, kzard. - in sras m? Ne olursun gidelim... - Bilet de almadm. - Kapda istediin kadar bilet var. Volodya duraklayarak: - Dur biraz, imdi gelirim, dedi, omzunu silkerek odadan kt. Volodya'nn, Dubkov'un nerdii tiyatroya gitmeye can attn, ama gitmek istememesinin paraszlktan ileri geldiini, imdi de vekilharcmzdan ay bana kadar be ruble almak iin ktn ok iyi biliyordum. Dubkov elini bana doru uzatarak: - Naslsn diplomat? dedi. Volodya'nn arkadalar beni diplomat diye aryorlard. Bunun nedeni de: bir gn rahmetli bykannemin yemekten sonra onlarn yannda bizim ilerideki yaammz zerine konuurken, Volodya'y asker, beni de siyah frakl ve sa ' la o' taranm bir diplomat -ona gre byle sa taramak diplomatlarda grlen bir zellikti- olarak grmeyi umduunu sylemesiydi. Nehludov: - Volodya nereye gitti acaba? diye sordu. - Bilmiyorum, yantn verdim, ama Volodya'nn niin ktn herhalde anlamlardr, diye dnerek kzardm. - Kesin paras yoktur. yle deil mi? Diplomat? dedi, benim glmseyiimi szn dorular kabul ederek: benim de param yok. Dubkov sende var m? diye sordu. Dubkov antasn kard, iindeki bozukluklar ksa parmaklaryla yoklayarak: - Bakalm, dedi. te be, ite on kapik. Eliyle gln bir devinim yaptktan sonra: hepsi bu kadar, dedi. O srada Volodya odaya girdi. - Ne oldu, gidiyor muyuz? - Hayr. Nehludov: - Ne kadar glnsn Volodya, dedi, parasz olduunu niin sylemiyorsun? Gitmek istiyorsan benim biletimi al. - Ya sen ne yapacaksn? Dubkov: - O, kuzinlerinin locasna gider, yantn verdi. - Hayr, ben gitmek istemiyorum. - Neden? - Locada oturmay sevmediimi biliyorsun. - Niin sevmiyorsun? - Sevmiyorum. nk rahat edemiyorum. - Hep eski bahaneler. Seni grmekle ok honut olan insanlarn yannda niin skldn anlamyorum. Bu gln bir ey mon cher. (28) Nehludov: - Ne yapalm. Si je suis timide... (29) mrnde hi kzarmadna eminim, oysa ben, her an, en ufak bir eyden kzarrm... dedi, bunlar sylerken de kzarmt. Dubkov koruyucu bir sesle: - Saves-vous, d'ot vient votre timidit?.. d'un excs d'amour-propre, mon cher (30) dedi: Zayf yanna dokunulan Nehludov: - Excs d'amour-propre da nereden kt? dedi. Tam tersine ben, amour-propre'un bende eksik olmasndan bu kadar utanyorum. Bana yle geliyor ki, benim yanmda olan insan sklr, honut kalmaz... nk... Dubkov Volodya'y omzundan tutup ceketini karmaya alarak: - Haydi Volodya. Giyinsene... gnat, beyin giysilerini getir, dedi. Nehludov: - nk... Bundan dolay... Ben sk sk... diyerek srdryordu. Ama Dubkov kendisini dinlemeyerek tra tra ra rara ile bir ark tutturmutu. Nehludov:

- Yooo! Elimden kurtulmu deilsin, dedi. Utangaln kendine gvenmekten gelmediini sana kantlayacam. Birlikte gidersek, kantlarsn. - Syledim ya, gitmeyeceim. - yleyse burada kalp diplomata kantla. Dndmz vakit o bize anlatr. Nehludov ocuka bir inatla: - Kantlayacam, dedi. Yalnzca siz abuk gelin. Sonra yanma oturarak: - Siz ne dersiniz? Ben gerekten bencil miyim? Bu beklemediim sorudan o kadar ardm ki, bu konuda grm olduu halde birdenbire yant veremedim. Ama akll olduumu kantlama srasnn geldiini dndm, sesimin titrediini ve yzmn kzardn duyumsayarak: - Sanrm bencilsiniz, dedim. Bence her insan bencildir ve btn yaptklar da bu yzdendir. Nehludov, bana kmsemeyle glyormu gibi gelen bir glmsemeyle: - Peki, dedi. Sizce bencillik ne demektir? - Bencillik, insann kendisinin en iyi ve en akll olduuna inanm bulunmasdr. - Herkeste byle bir kan bulunabilir mi? - Orasn bilmiyorum, fakat bu gerei benden baka kimse itiraf etmiyor. Ben herkesten akll olduum kansndaym, sizin de kendiniz iin byle dndnze inanyorum. - Hayr, ben yle dnmyorum. Benden ok daha akll olduklarna inandm insanlar bilirim. Direterek: - Bu olamaz... yantn verdim. Nehludov beni dikkatle szdkten sonra: - Gerekten byle mi dnyorsunuz? dedi. - Doallkla. O srada birdenbire aklma bir ey geldi, hemen: - Bu sylediklerimi kantlayacam, dedim. Niin kendimizi bakalarndan ok seviyoruz? nk kendimizi bakalarndan daha iyi, daha ok sevgiye layk gryoruz. Eer biz, bakalarn kendimizden daha stn grseydik, onlar kendimizden daha ok severdik. Oysa byle bir ey dnlemez bile. Elimde olmadan kendimi beenmi bir glmsemeyle: - Dnlse bile yine ben haklym dedim. Nehludov bir dakika sustuktan sonra: - Sizin bu kadar akll olduunuzu hi tahmin etmezdim, dedi. Bunlar yle candan, yle iten bir glmsemeyle syledi ki, kendimi o anda ok mutlu sandm. vgnn, insann yalnzca duygular deil, akl zerinde de yle korkun bir etkisi var ki, bu hoa giden etkiyle daha ok akllandm dndm. Trl dnceler kafamda birbirini kovalad. Farknda olmadan bencillikten sevgi konusuna getik. nsan bu konunun sonunun gelmeyeceini sanyor. Yabanc bir dinleyici iin dncelerimiz anlamsz olabilirdi, nk bunlar, hem bir yanl, hem de bulankt. Bununla birlikte bu dncelerin bizim iin nemi bykt. Ruhlarmz o kadar iyi uyum salamt ki, birinin teline ufak bir dokunma, dierinde hemen yanklar yapyordu. Biz konuurken bu deiik tellere dokunarak kardmz seslerin uyumundan holanyorduk. Birbirimize dkmek istediimiz iimizden taan dncelerimizi anlatabilmek iin, ne szcklerin, ne de zamann yetmeyeceini sanyorduk. XXVII ARKADALIIMIZIN BALANGICI O gnden sonra Dimitri Nehludov ile aramzda olduka tuhaf, ama ok ho bir iliki ortaya kt. Bakalarnn yannda bana hi nem vermiyordu. Fakat yalnz kalnca ikimiz rahat bir keye ekilir, her eyi unutarak konumaya dalardk. yle ki, vaktin nasl getiini duymazdk bile. lerdeki yaamdan, gzel sanatlardan, memuriyet, evlenme, ocuk yetitirme gibi eylerden sz ediyorduk. Konutuklarmzn ne kadar sama, anlamsz olduu aklmza bile gelmiyordu. nk bu samalar insann houna giden mantkl eylerdi. Genlikte de insan daha ok akla inanr, ona deer verir. Genlikti, her eyin kendisine evrildii ilerdeki yaam, gemiteki deil, gelecekteki mutluluk dlemlerinin zerine kurulan bir umudun etkisiyle o kadar canl, deiik, ekici oluyordu ki, aramzda anlaarak paylatmz, gelecek mutluluumuzun dlemlerini oluturan bu konularda, o adaki gerek mutluluumuzu yaratyordu. Konumalarmzn balca konusu olan metafizik sorunlarndan ok houma giden ey; dncelerin birbiri arkasndan hzlanarak gittike soyutlamas, sonunda anlatlamayacak bir biimde kmaza girmesiydi ki insan bu dakikada, dndklerini anlataym derken, bambaka eyler syler. nsann, dnce anlamnda ykselerek en son aamaya vard ve artk daha ileri gitmeyeceini anlad dakikalar ok seviyordum.

Karnaval gnlerinde Nehludov, trl elence ve zevklene o kadar dalmt ki, gnde birka kez bize urad halde benimle hi konumad. Bu davran o derece onuruma dokundu ki, o yine bana gururlu, kt grnmeye balad. Artk arkadalna hi deer vermediimi, kendisine kar hibir ballk duymadm gstermek iin frsat bekliyordum. Karnaval gnleri getikten sonra benimle ilk konumak istedii zaman, "ders hazrlamak zorunda olduumu syleyerek yukar ktm; ama eyrek saat sonra alma odasnn kaps ald, Nehludov ieri girerek bana yaklat: - Engel olmuyorum ya? dedi. Gerekten iim olduunu sylemek istememe karn: - Hayr, dedim. - yleyse niin Volodya'nn odasndan ktnz? Epey oluyor ki sizinle konumadk. Oysa ben, buna o kadar altm ki, kendimde bir eksiklik duyumsuyorum.. Btn fkem bir dakikada geti, Dimitri'yi eskisi gibi; iyi yrekli, ho grmeye baladm: - Neden ktm herhalde biliyorsunuz? - Belki, diyerek yanma yerletikten sonra, tahmin ettim ama syleyemem, dedi. Oysa siz syleyebilirsiniz. - Sylerim. ktm, nk size dargndm, hayr kzgndm. Dorusunu isterseniz henz ok gen olduum iin beni aa greceinizden korkuyorum. tirafma iten, zekice bir bakla karlk veren Nehludov: - Niin birbirimize bu kadar balandmz, sizden daha nce tandm, hatta birok ortak anlarmz olan insanlardan niin sizi daha ok sevdiimi biliyor musunuz? Ben bunu imdi anladm. Sizin ok artc, herkeste grlmeyen, her eyi olduu gibi sylemek gibi bir zelliiniz var. - Evet. Ben her zaman, en ok itiraftan utandm eyleri sylerim. Ama gvendiim kimselere. - Doru sylyorsunuz. u var ki bir kimseye gvenebilmek iin onunla ok iyi arkada olmak gerek. Oysa biz tam anlamyla arkada deiliz. Anmsyor musunuz, bir gn arkadalktan konuurken, iten arkada olabilmek iin, birbirine inanmal demitik. - Evet. Size sylediim eyleri baka hi kimseye iletmeyeceinize gvenmeliyim. Biliyorsunuz ki, en nemli, meraka deer eyler de, birbirimize hi sylemek istemediimiz eylerdir. - Bunlar da, o kadar irkin, baya dncelerdir ki, bakalarna itiraf etmek zorunda olduumuzu bilseydik, hibir vakit kafamza giremezlerdi, diyen Nehludov, iskemlesinden kalkp glmseyerek elini ovuturduktan sonra: - Nikola, aklma ne geldiini biliyor musunuz? szlerini ekledi, "Dediimi yapn, ikimiz iin de ne kadar yararl olacan greceksiniz; birbirimize her eyi olduu gibi sylemeye sz verelim. Bylece birbirimizi ok iyi tanr, artk birbirimizden utanmayz. Bakalarndan da korkmamak iin, birbirimiz hakknda hi kimseye, hibir eyden sz etmemeye ant ielim. Bunu yapalm. Dediimiz gibi de yaptk. Aldmz sonucu sonra anlatacam. Karr, her balamann iki yanl olduunu syler: biri seviyorsa, teki sevilmeye izin veriyordur. Biri pyorsa, teki yanan uzatyordur. Bu gerekten byledir. Bizim arkadalmzda, pen ben, yanan uzatan Dimitri idi. Ama o da beni pmeye hazrd. Birbirimizi ayn derecede seviyorduk. nk birbirimize karlkl olarak deer veriyor, iyi anlayorduk. Btn bunlar, Nehludov'un beni etkilemesini, benim de ona bal olmam engellemiyordu. Pek doaldr ki Nehludov'un etkisiyle elimde olmayarak onun erdem idealine tapnma, srekli olgunlamann insan iin grev olduuna inanma ilkelerini ben de benimsedim. Bu ada insanln eksikliklerini dzeltmek, insann bana gelen btn ktlkleri ykmlar yok etmek olas grnyordu... Bylece kendi eksikliinden syrlarak, btn erdemleri benimseyip mutlu olmak da kolaylard... Genliin bu soylu dnceleri gerekten gln mdr, bunlarn gereklememesinden sorumlu olanlar kimlerdir acaba? Bunu yalnzca Tanr bilir.

Lev Tolstoy _ Yeni Yetmelik

You might also like