You are on page 1of 122

DOUGLAS ADAMS

Hoa Kal, Balklar in Teekkrler


Trkesi: rem Kutluk

Jane iin ayrca Rich ve Heidi'ye kararl olaylarn dn verdikleri iin Morgen ve Andy ile tm Huntsham Mahkemesi'ne birok kararsz olay iin ve zellikle Sonny Mekta'ya tm olaylarda kararl olduu iin teekkr ederim.

O akam karanlk erken bastrmt. Yln bu zaman iin normaldi byle olmas. Hava souk ve rzgarl idi ve bu da normaldi. Yamur yamaya balamt ki bu zellikle de ok normaldi. Yere bir uzay aracnn inmi olmas ise hi de normal saylmazd. Etrafta bunu grecek kimse yoktu, olaanst aptallktaki drt ayakllar dnda tabii. Bu yaratklar, grdkleri bu eyi yiyip yiyemeyeceklerini, buna ne anlam vereceklerini veya herhangi bir anlam vermelerine gerek olup olmadn bile bilmiyorlard. Bu konuda en ufak bir fikirleri yoktu. Uzay gemisine de her eye yaptklarn yapmlar, yani ondan kaarak birbirlerinin altna saklanmaya almlard ve bu her zamanki gibi hi bir ie yaramamt. Gemi, grne baklrsa tek bir k demedi zerinde dengelenerek bulutlarn iinden yere doru szlmt. Uzaktan, frtna bulutlar ve imekler arasnda onu fark etmeniz zor olabilirdi, ama yakndan bakldnda ilgin bir gzellie sahipti- zarif bir ekilde biimlendirilmi, gri bir form: olduka kk bir ey. Tabii ki, farkl trlerin ne byklkte veya ekilde olacaklar hakknda en ufak bir fikre dahi sahip olmak pek mmkn deildi ama, istatistik ortalamalar iin kesin l olarak son yaplan Orta Galaksi Nfus Saymna ait raporlar gz nne alacak olursanz, aracn aa yukar alt kii alacak byklkte olduunu tahmin edebilir ve bu tahmininizde de yanlmazdnz. Aslnda rapora bakmasanz da byk bir olaslkla bunu bilirdiniz. Nfus saym raporu, benzer aratrmalarn ou gibi muazzam bir paraya mal olmu ve kimseye zaten bilmedii bir bilgi sunmamt. Galakside yaayan her bir bireyin 2.4 adet baca olduu ve evinde bir srtlan besledii bilgisi dnda. Bu bilginin de doru olmad aka grld iin sonunda raporun tamam geersiz kabul edilmek zorunda kalnmt. Gemi, yamurun iinden sessizce szlerek aa inerken soluk klarnn oluturduu ho bir gkkua ile sarmalanmaktayd. Sakin bir mrlt ile alyor, yere yaklatka bu mrlt daha yksek ve daha derin bir ton kazanyordu. Yere iki metre kala ise youn ve titreimli bir homurtuya dnt. Sonunda ses kesildi ve ortalk sakinleti. Bir kap ald ve bir ka basamaklk bir merdiven kendi kendine aa indi. Kapnn aznda bir k belirdi Bu, slak geceye doru akan ve iinde glgelerin oynat parlak bir kt.

In iinde uzun boylu bir siluet belirdi, etrafna baknd, gzlerini krptrd ve abucak basamaklardan aa indi. Kolunun altnda byk bir alveri torbas tamaktayd. Arkasna dnerek, gemiye aceleyle el sallad. Yamur salarnn arasndan szlmeye balamt bile. "Teekkr ederim." diye seslendi, "ok teekkr..." Keskin bir gk grlemesiyle sz yarm kald. Endieli baklarn yukar evirdi ve aniden aklna geliveren bir dnceyle byk plastik torbay telala kartrmaya balad. Bu arada torbann dibinde bir delik olduunu fark etti. Torbann bir yznde (Centauri alfabesi, zebilen herkesin okuyabilecei) byk harflerle GMRKSZ SATI MAAZASI MEGA MARKET, BRASTA MEYDANI ALFA CENTAUR. UZAYDA YKSELEN FYATLARA KARI SZ DE YRM KNC FL GB YAPIN- HAYKIRIN! yazlyd. "Bekleyin!" diye seslendi siluet, gemiye doru el sallayarak. Kapya doru katlanmaya balam olan merdivenler durdu, tekrar aa indi ve onun gemiye girmesine izin verdi. Bir ka dakika sonra elinde torbasna tktrmaya alt bir havluyla yeniden belirdi. Tekrar el sallad, torbay koltuunun altna sktrd ve uzay arac havalanmaya balarken o da aalarn altna snmam zere komaya balad. Gklerden syrlarak akan bir imek onun bir an iin duraklamasna ve yolunu deitirip aalktan uzak durmaya alarak telala ileriye doru atlmasna neden oldu. Zaman zaman aya kayyordu Sanki gkyznden aa doru ekiliyormu gibi, gittike artan bir younlukla yamaya balayan yamurdan korunmak iin srtn kamburlatrarak hzl hzl ilerlemekteydi Ayaklar amurlara gmlyordu Gk grltleri tepelerin zerinde gmbrdyordu. e yaramayacan bilerek yzndeki yamuru sildi ve tkezleyerek yoluna devam etti. Daha fazla imek akt. Bu sefer ki imek deil, daha geni alana yaylan ve etraf aydnlatan daha soluk bir kt. Ufukta hafife belirmi ve kaybolmutu. Bunu grnce tekrar duraklad. Sonra admlarn sklatrarak dosdoru bu n ufukta grnd noktaya doru ilerledi. Artk arazi dikleiyor ve yukar doru ykseliyordu. ki yz metre ilerlemiti ki nne bir engel kt Siluet yolunu kapayan bu engeli incelemek zere durdu ve zerine

trmanmaya balamadan nce kolunun altnda tamakta olduu torbay engelin zerinden br tarafa ard. br taraftaki topraa aya henz demiti ki yamurun iinden kendisine doru hzla bir aracn gelmekte olduunu fark etti. Yamur duvarnn ardndan bir k seli fkrmaktayd. Bu fazla yksek olmayan, soana benzer bir arabayd ve srf yapan kk bir balinay andryordu- kaygan, gri ve yuvarlakt. rktc bir hzla ilerliyordu. Siluet kendini korumak amacyla -igdsel olarak- ellerini ne doru uzatt, ama ona arpan ey yalnzca arabann hzla karanla dalarken oluturduu su ktlesi oldu. Ksa bir sre iin gkyzn blen bir baka imek tarafndan aydnlatlan araba kaybolmadan nce ve kendisi yolun kenarnda sucuk gibi slanm haldeyken, saniyenin onda biri kadar bir srede arkasndaki levhay okumay baard. Onu aka grlen inanlmaz bir aknla dren bu levhada yle yazyordu: "Benim br arabam da bir Porsche " Rob Mc Kenna sefil serserinin biriydi ve bunu kendisi de biliyordu, nk yllardr birok kii bunu onun yzne vurmutu ve onlarla ayn fikirde olmamak iin bir neden grmyordu. Tek neden, bakalaryla ayn dnceyi paylamamaktan zevk almas olabilirdi, zellikle de holanmad kiilerle. Son sayma gre, holanmad kiiler tanm herkes kapsyordu. geirdi ve vites kltt. Yoku diklemeye balyordu ve Mc Kenna'nn kamyonu Danimarka mal termostatik radyatr kumandalar ile yklyd. Aslnda kabala eilimi doutan deildi, en azndan yle olmadn umuyordu. Onu zvanadan karan ey yamur oluyordu, her zaman da yamur olmutu. imdi de yamur yamaktayd, srf deiiklik olsun diye. zel bir yamurdu bu. zellikle sevmedii trden, hele de araba kullanrken yad zamanlarda. Bu yamur iin bir numara saptamt. Bu, 17 nolu yamur tipiydi'. Bir yerlerde Eskimolarn kar iin iki yzden fazla farkl kelimeye sahip olduklarn okumutu. Bu eitlilik olmadan konumalar herhalde ok yavan olurdu. Oysa bu kelimeler sayesinde ince karla kaln kar, hafif hafif yaan karla dolu dolu yaan kar, amurlu karla ayanzn altnda gevrek sesler karan kar, serpitiren karla lapa lapa yaan kar, iglonuza girerek tertemiz halnz kirleten komunuzun izmelerinin altndaki kar, k karn, bahar karn, o ocukluk gnlerinizden hatrladnz ve imdiki an modern karndan ok daha iyi olan kar, nice kar, ty gibi uuan kar, tepe karn, vadi karn, sabah yaan kar, gece yaan kar, tam bala kmak zere

olduunuz srada birden bastrveren kar ve eitmek zere onca aba harcadnz Eskimo kpeklerinizin zerinde tabii ihtiyalarn giderdii kar birbirinden ayrt edebilmeleri mmkn oluyordu. Rob Mc Kenna'nn kk defterinde de iki yz otuz bir adet deiik yamur tipi kaytlyd ve o bunlarn hibirinden holanmyordu. Bir vites daha kltt. Kamyon, motora yklenerek hzn arttrrken, bir yandan da, tad btn o Danimarka mal termostatik radyatr kumandalar hakknda pek de tela etmeden homurdanyordu. Rob, Danimarka'dan ayrld bir nceki gnn leden sonrasndan beri eit eit yamurda direksiyon sallamak zorunda kalmt. Tip 33 (hafif hafif iseleyerek yollar kayganlatran yamur tipi), tip 39 (iri damlal yamur), 47'den 51'e (dikine serpitiren hafif bir iselemeden, keskin ayla attran hafif yada orta iddetteki canlandrc serpintiye kadar deiebilen yamur ipleri), 87 ve 88 (bardaktan boanrcasna sel gibi inen dikey yamurun birbirinden ok az farkl iki tipi) 100 (bardaktan boanrcasna yaan yamurun ardndan gelen rzgarl souk yamur) 192 den 213'e deniz frtnas tipi yamurlarn tekmili birden, 123, 124, 126 ve 127 (kaporta zerinde dzenli yada ritim kaydrarak trampet alan ve hafif yada orta soukluktaki ani rzgarlarla birlikte gelen tip yamurlar) 11 (esintili damlacklar halindeki yamur) ve imdi de hepsinin iinde en az holand yamur tipi olan 17. 17 nolu yamur tipi n camlarn iren iniltilerle dven sert bir yamurdu, yle ki sileceklerinin alp almamasnn hibir nemi yoktu. Ksa bir sre iin silecekleri durdurarak bu kuramn dorulamay denedi, ama bunun gr ok daha fazla ktletirdiini saptad. Silecekler yenicen almaya baladklarndaysa durumda bir iyileme salamay baaramadlar. stelik silecek lastiklerinden biri yemden kurtulup cama arpmaya balad. Vyk vyk vyk plof vyk vyk vyk plof vyk plof vyk plof vyk plof plof plof grr. Direksiyonu yumrukluyor, yeri tekmeliyor, birden Barry Manilow almaya balayncaya kadar araba teybini kurcalyor, sonra tekrar susuncaya kadar kurcalamaya devam ediyor ve kfrediyor, kfrediyor, kfrediyordu. fkesinin dorua ulat anla farlarn nda yzyormu gibi grnen bir siluetin, camlar kaplayan amur iinden zar zor seilebilir ekilde belirmesi, ayn ana rastlamt. Bu, garip giyimli, amar makinesine girmi bir su samurundan daha slak, otostop yapmaya alan zavall ve perian bir siluetti.

Orda durann, kendisinden daha fazla hakszla uradn dnmeye hakk olan biri olduunu fark ederek, "Zavall sefil yaratk," diye dnd Rob Mc Kenna kendi kendine. "Kemikleri bile donmutur herhalde. Byle pis bir gecede otostop yapmaya kalkmas iin aptal olmas gerek. Souktan, slanmaktan ve stne amur sratan kamyonlardan baka bir ey bulamaz." Ciddi bir ifadeyle ban sallad, bir kez daha i geirdi direksiyonu evirdi ve bir su tabakasn tam ortasndan vurdu. "Ne demek istediimi anlyor musun?" diye dnd hzla su tabakasnn iinden geerken, "yolda byle serserilerle karlaabiliyorsun." Birka dakika sonra yol kenarndaki otostopunun srsklam grnts arka aynasna yansmt. Bir an iin bu ona kendini iyi hissettirdi. Bir iki dakika sonra byle bir ey yznden kendini iyi hissettii iin kendini kt hissetti. Sonra byle bir ey iin kendini iyi hissetmekten dolay kendini kt hissettii iin kendin iyi hissetti ve tatmin olmu bir ekilde gecenin iine doru kamyonunu srmeye devam etti. Bu duygular en azndan son yirmi mildir dikkatle engellemeye alt Porsche'nin nihayet kendisini sollam olmasnn yaratt duygular gidermeye yaramt. Ve o ilerlerken, gkyzndeki yamur bulutlar da onun arkasndan koturmaktayd. Her ne kadar kendisi farknda deilse de, Rob Mc Kenna bir Yamur Tanrs idi. Onun btn bildii, alma gnlerinin bir rezalet olduu ve bunlarn ardndan da bir dizi berbat tatil gnnn geldii bulutlarn btn bildii ise, onu sevdikleri ve onu besleyip doyurmak ve onu sulamak iin ona yakn olmakt. Arkadan gelen iki kamyonun srcleri Yamur Tanrs deillerdi, ama onlar da ayn eyi yapmlard. Siluet, yoku balayp da tehlikeli su birikintileri geride kalncaya kadar zorlukla yrmeye daha dorusu amurlara batp kmaya devam etti. Bir sre sonra yamur yavalamaya balad ve ay bulutlarn arasndan ksa sre iin de olsa yzn gsterdi. Bir Renault geti ve ofr yorgun yryye heyecanl ve karmak iaretlerle, aslnda kendisini gtrmekten mutlu olacan ama ne yazk ki bu seferlik bunu yapamayacan nk onun istedii yer her neresi ise oraya gitmediini ve siluetin bunu anlayacandan emin olduunu belirtmeye alt. iaretlemeyi baparman neeyle havaya kaldrarak sona erdirdi. Sanki siluetin donmu ve lmcl ekilde

slanm olmaktan dolay kendisini gerekten de iyi hissediyor olmasn ve bir dahaki sefere greceklerini umduunu anlatmak ister gibiydi. Siluetin zahmeti yolculuu sryordu. Yanndan bir Fiat geti ve aynen Renault'un yapt gibi yapt. Yolun br tarafndan bir Maxi geti ve ar ar yrmekte olan siluete klarn yakp sndrd. Bunun bir "merhaba" anlamna m geldii yoksa "Kusura bakma biz br yne gidiyoruz" ya da "Hey, bak yamurda dolaan biri var, ne aptal ey" mi denmek istendii hi anlalmyordu. n camn st kesindeki yeil bant verilmeye allan mesaj ne olursa olsun, bunun Steve ve Carola'dan geldiini anlatyordu. Frtna artk tamamen dinmiti ve tartmay kaybettiini itiraf ettikten yirmi dakika sonra "Ha, bir ey daha var...." diyen bir adam gibi gk grltleri artk uzak tepelerden yanklanyordu. Hava imdi daha berrak gece daha souktu. Sesler gidecekleri yerlere olduka rahat ulayordu. mitsizce titremekte olan kayp siluet simdi sola doru kvrlan bir yan yolun bulunduu bir kavaa ulamt. Yolun dnd yerin karsnda bir iaret levhas vard. Aceleyle levhaya yaklat ve heyecanl bir merakla onu incelemeye balad Sadece anszn baka bir arabann yanlarndan gemesiyle levhadan ban evirebildi. Ve sonra bir araba daha geti. lki tam bir ilgisizlik iinde geip giderken, ikincisi anlamsz bir ekilde farlarn yakp sndrmt. Ardndan bir Ford Cortina geti ve fren yapt. aknlkla irkilen siluet, torbasn gsne bastrp arabaya doru telala koturdu. Ama son anda Cortina sularn iindeki tekerleklerini yeniden dndrd ve yaptyla olduka elenmi bir ekilde hzla yola kp uzaklat. Siluet yavalayarak durdu. Kayp ve terkedilmi bir halde ylece kalakald. Tesadfe bakn ki ertesi gn Cortina'nn ofr apandisitini aldrtmak iin hastaneye gitti ve olduka elenceli bir karklk sonucu operatr onun apandisitini alacana yanllkla bacan kesti. Apandisit ameliyatnn yeniden programlanmasna frsat kalmadan, bir komplikasyon ba gsterdi ve apandisit elendirici bir cid diyetle peritonite evirdi ve bylece hak, kendi usulyle, yerini bulmu oldu. Siluet zorlu yoluna devam ediyordu. Yannda bir Saab durdu. Cam ald ve dost bir ses "Uzaktan m geliyorsunuz?" diye seslendi. Siluet ona doru dnd, durdu ve kap kolunu yakalad.

*** Siluet, Saab ve onun kap kolu ls, Dnya adnda bir gezegende bulunmaktaydlar. Otostopunun Galaksi Rehberinde burayla ilgili olarak verilmi tm bilgi iki kelimeden ibaretti "ounlukla zararsz". Bu bilgiyi yazan kiinin ad Ford Prefect idi ve kendisi tam da u anda, zararszlkla uzaktan yakndan ilgisi olmayan bir dnyann, zararszlkla uzaktan yakndan ilgisi olmayan bir barnda oturmu umursamazca sorun yaratmakla meguld. Rasgele bir gzlemci iin, onun bu tavrlarnn sarho olmasndan m, hasta olmasndan m, yoksa intihar eilimli bir lgn olmasndan m ileri geldiini anlamak zor olurdu, ama Han Dold City' nin Gney Blgesinin aa ucunda bulunan Yal Pembe Kpek Barnda rasgele bir gzlemci bulunmazd zaten. nk sa kalmak istiyorsanz, girip de rasgele iler yapabileceiniz cinsten bir yer deildi buras. Burada karlalabileceiniz bir gzlemci, kt huylu, atmaca gibi yrtc, trnann ucuna kadar silahl, beenmedii bir eyler gzlemledii zaman kafasnda kendisini lgnca eyler yapmaya zorlayacak acl zonklamalar hisseden biri olabilirdi ancak. Ortala o ho olmayan sessizliklerden biri kmt, 1960'larn bandaki Sovyet Amerikan fze krizine benzer bir sessizlik. Bardaki bir ubuun zerine tnemi fesat grnl ku bile, bedava sunduu bir servis olan yerel kiralk katillerin isim ve adreslerini haykrma iine ara vermiti. Btn gzler Ford Prefect'e evrilmiti. Bunlarn bir ksm tetikteydi. Ford'un bugn lmle umursamazca zar atmak iin setii yol, ufak bir savunma btesi apndaki iki faturasn, bilinen Evren'in hibir yerinde geerli olmayan bir Amerikan Ekspres Kart ile demeye kalkmakt. "Niye endieleniyorsunuz?" diye sordu olduka neeli bir sesle. "Endieniz kartn sresi ile mi ilgili? Burada yeni -grecelik kuramn iiten kimse yok mu? Fizikte bu tr sorunlar halledebilecek bir sr yeni alan var artk. Zaman genilemesinin etkileri, geici greceli- deimezlik kurallar..." "Kartn sresi ile ilgili bir endiem yok," dedi bu szleri yneltmi olduu adam. O, bu tehlikeli ehrin, tehlikeli barmenlerinden biriydi . Sesi ksk ve yumuak bir mrlt gibiydi, bir ICBM silosu alrken kan ksk, yumuak sese benzer bir mrlt. Bu arada, koca bir biftei andran bir el, bar tezgahnn zerinde parmaklarn yavaa tkrdatrken oray hafiften kertmekle meguld. "Eh, o halde sorun da yok," dedi Ford, srt antasn toplayp gitmeye hazrlanrken.

Tezgahn zerini tkrdatmakta olan parmak uzand ve Ford Prefect'in omzuna yerleti. Onun oradan uzaklamasn engelledi. Her ne kadar parmak et dilimi gibi bir ele ve el de beysbol sopas gibi bir kola balysa da kolun bal olduu bir yer yoktu, bir kpek sadakatiyle bal olduu bar tezgah dnda. Buras onun eviydi. nceleri, allm biimiyle barn ilk sahibine balyd. Sonra, bar sahibi lm deine dnce, kolunu beklenmedik bir ekilde tp biliminin hizmetine miras brakm, tp bilimi ise kolun grntsn beenmediine karar vererek onu gerisin geri Yal Pembe Kpek barna iade etmiti. Yeni barmen, doast ya da grnmez glere ya da buna benzer garip eylere inanmazd ama iine yarayacak bir yardmc grnce de hemen tanrd. El, bar tezgahnn zerinde duruyordu. Siparileri alyor, iki servislerini yapyor, ldrlmek istiyormu gibi davranan kiilerle ldresiye urayordu. Ford Prefect yerinden kprdamadan oturmay srdrd. "Kartn sresi ile ilgili bir endiemiz yok," diye tekrarlad barmen, Ford Prefect'in tm dikkatini nihayet toplayabilmi olmaktan tr memnun bir ifadeyle, "endiem o plastiin kendisi ile ilgili." "Nasl?" dedi Ford. Bir para arm grnyordu. "Byle," dedi Barmen. Kart, iki parmann arasnda sanki ruhu hafta nce kanatlanarak Balklarn Sonsuza Kadar Kutsand lkeye gitmi kk bir bal tutuyormu gibi tutarak, "biz bunu kullanmyoruz," diye ekledi. Ksaca Ford, zerinde baka bir deme arac bulunmad gereini syleyip sylememeyi dndyse de imdilik byle devam etmeye karar verdi. Vcutsuz kol, simdi Ford'un omzunu baparma ile dier parmaklar arasnda hafif ama skca kavram bulunuyordu. "Ama anlamyorsunuz," dedi Ford, yzndeki ifadeyi hafif bir aknlktan inanamazdk dzeyine ykselterek. "Bu bir Amerikan Ekspres Kart. nsanlarca bilinen en iyi hesap deme ekli. Gnderdikleri brorleri okumuyor musunuz yoksa?" Ford'un sesinin neeli kalitesi barmenin kulaklarn trmalamaya balamt. Bu sesi, bir Sava Destannn daha ackl olmas gereken sahnelerinden birinde kaygszca mzka alan birinin sesine benzetiyordu. Ford'un omzundaki kemiklerden biri, elin bir krk kk uzmanndan acyla ilgili tm yntemleri renmi olduunu dndrtecek ekilde, omzundaki br kemiklerden birine srtnmeye balamt. Ford, el omzundaki kemiklerden birini vcudunun br tarafndaki kemiklerden birine srttrmeye balamadan, bu ii halledebilmeyi

umuyordu. Neyse ki, elin tuttuu omuz, srt antasnn asl olduu taraftaki omuz deildi. Barmen kart barn zerinden kaydrarak Ford'a iade etti. "Biz," dedi, bastrlm bir yrtclkla, "bu eyi hi duymadk." Bu pek artc saylmazd. Ford bu kart, Dnya gezegeni zerinde geirdii on be yllk misafirlik dneminin sonuna doru, ciddi bir bilgisayar hatas sonucu ele geirmiti. Amerikan Ekspres irketi, bu hatann tam olarak ne lde ciddi olduunu hemen renmek istemi, kredi blmnn gittike artan ve ortal panik iinde velveleye veren istekleri, ancak tm gezegen yeni bir hiper uzay evre yolu almas uruna Vogonlar tarafndan beklenmedik ekilde yklnca son bulmutu. O zamandan beri kart elinde bulundurmaktayd, nk yannda kimsenin kabul etmeyecei bir deme ekli bulundurmann faydal olacana karar vermiti. "Kredi ?" diye sordu. "Aaaaggghh..." Yal Pembe Kpek barnda bu iki kelimenin genellikle birbirini izlemesi allm bir eydi. "Burasnn," derken nefesini tuttu Ford, "klas bir iletme olduunu sanmtm..." Barn ilerindeki karanlk glgeleri benek benek aydnlatan ksk kl blmlerin hemen dibinde pusuya ekilmi olan katiller, ekyalar, kadn satclar ve plak yapmclarndan oluan acayip toplulua yle bir gz att. imdi hepsi, zellikle ondan baka bir yerlere bakyorlar ve zenle daha nce konumakta olduklar cinayet, uyuturucu balantlar ve mzik yaynlar ile ilgili konularn ucunu toplamaya alyorlard Az sonra olacaklar biliyorlar, ve onlar imekten alkoyaca iin izlemek istemiyorlard. Barmen "Sen leceksin, ocuk," dedi sakin bir mrltyla Ford Prefect'e. Btn iaretler adamn barmenin hakl olduunu gsteriyordu. Eskiden barda "ltfen kredi talebinde bulunmayn, nk aznzn zerine yiyeceiniz yumruk sizi gcendirebilir" yazl bir levha vard, fakat ifadenin kusursuz olmas amacyla bu yaz "Ltfen kredi talebinde bulunmayn, nk vcutsuz bir el tarafndan beyniniz datlrken, boaznzn da yrtc bir ku tarafndan paralanmas sizi gcendirebilir." eklinde deitirilmiti. Ama bu uzun yaz okunmas g bir karklk yaratt ve ayn anlam pek de vermedii iin indirilmiti. Hikayenin kendi kendine yaylaca dnlm ve yle de olmutu gerekten.

"u hesaba bir daha bakmama izin verin," dedi Ford. Pusulay eline ald ve barmenle bar tezgahnn zerinde topuklaryla derin oluklar amakla megul olan kuun eit derecede kt niyetli baklar altnda onu dnceli gzlerle inceledi. Bu olduka uzun bir kat parasyd. En altnda u mzik setlerinin altnda rastlayabileceiniz ve kayt formlarna kopya ederken olduka zaman alan seri numaralar cinsinden bir rakam bulunuyordu. Ama bununla birlikte Ford da btn gnn barda geirmi, ii kpklerle dolu bir yn ey imi ve imdi birden onun kim olduunu unutuvermi bulunan kadn satclar, katiller ve plak yapmclarna bir sr iki smarlamt. Olduka sakin saylabilecek bir biimde genzini temizledi ve ceplerini yoklad. Bildii kadaryla ilerinde hibir ey yoktu. Sol elini, hafif ama kararl bir ekilde yar ak srt antasnn azna yerletirdi. Bu srada, vcutsuz el sa omzundaki basky arttrmt . "Anlyorsun ya," dedi barmen. Yz Ford'un yznn nnde haince dalgalanr gibiydi, "dnmem gereken bir nm var benim. Bunu anlyorsun, deil mi? Bu kadar, diye dnd Ford. Baka aresi yoktu. Kurallara uymu, hesab demek iin drste giriimde bulunmu ama bu reddedilmiti. Ve imdi de hayat teh likedeydi. "Eee," dedi sakin bir ekilde, "eer konu nnz ise..." Ani bir hzla antasn at ve iinden Otostopunun Galaksi Rehberinin kendisine ait kopyas ile kendisinin Rehber iin aratrmac olarak altn ve imdi yapmakta olduu eyi yapmasnn kesinlikle yasak olduunu gsteren resmi bir kart kararak tezgahn zerine att. "Hakknzda bir makale yazmam ister misiniz?" Barmenin yz dalgalanmay yarda kesti. Kuun topuklar amakta olduu oluun orta yerinde kalakald. El, yavaa penesini gevetti. "Bu,' dedi barmen zor duyulur bir fsltyla, kurumu dudaklar arasndan, "ok ho olurdu, efendim." Otostopunun Galaksi Rehberi gl bir kurulutu. Hatta, sz ylesine geerliydi ki bu gcn ktye kullanlmasn nlemek amacyla editrlerin kat kurallar koymas zorunlu hale gelmiti. Bu kurallara gre, Rehber iin alan Hibir aratrmac; bir hizmet karlnda normal yolla deme yapmak iin gerek bir giriimde bulunmadka, hayat tehlikede olmadka, gerekten istemedike,

herhangi bir hizmet, indirim ya da ayrcalkl ilemi kabul etme hakkna sahip deildi. nc kk uygulamak her zaman editre de pay vermeyi ierdii iin Ford daima ilk iki kuralla yetinmeyi tercih etmiti. Canl admlarla yryerek caddeye kt. Hava boucu idi, ama o bundan holanyordu, nk bu boucu hava ehir havas idi ve ho olmayan ama heyecan verici kolcular, tehlikeli mzikler ve polis ekiplerinin uzaklardan gelen atma sesleri ile doluydu. Srt antasn izni olmakszn ondan almaya kalkabilecek herhangi birinin kafasna kolayca indirecek bir ekilde tayordu. Sahip olduu her ey o antann iindeydi ve u anda sahip olduu pek fazla bir ey de yoktu. Bir limuzin, yanan p ynlarn ve korkuttuu yal bir yaban hayvann kollayarak caddeden aa doru hzla ilerledi. rken hayvan korkuyla haykrp ne doru atld ve tkezleyerek, doal ilalar satan bir dkkann vitrinine yaslannca tiz sesli bir alarm harekete geirdi, caddeden aa sendeleyerek ilerlemeye devam etti ve nihayet kendisini besleyip fotoraflarn ekeceklerini bildii bir breki dkkannn merdivenlerine yuvarlanma numaras yapt. Ford kuzeye doru yryordu. Uzay meydanna doru gitmekte olduunu dnd ama bu biraz nceydi. Kentin, insanlarn planlarnn sk sk ani deiikliklere urad bir kesiminden gemekte olduunu biliyordu. "iyi vakit geirmek ister miydin?" dedi bir ses bir kap aralndan. "u srada," dedi Ford, "zaten iyi vakit geirdiimi syleyebilirim. Teekkrler." "Zengin misin?" diye sordu bir baka ses. Bu soru Ford'u gldrd. Dnd ve kollarn iki yana aarak "Zengin gzkyor muyum?" diye sordu. "Bilmem," dedi kz. "Belki. Belki de gzkmyorsun. Belki zengin olacaksndr. Zenginler iin ok zel bir servisim var..." "Oh, yle mi?" dedi Ford, ilgilenerek, ama tedbirli bir tonla. "Ve nedir bu servis?" "Onlara zengin olmann kabul edilebilir bir ey olduunu sylyorum." stlerindeki bir pencereden bir silah sesi geldi. Arka arkaya notay yanl alan bir basgitarc vurulmutu, ama Han Dold City'de basgitarclarn bini bir parayd. Ford durdu ve karanlk kapya doru bakt. "Ne yapyorum dedin?" dedi. Kz gld ve glgeden dar doru bir adm atl. Uzun boyluydu. Baarlabildiinde olduka etkili bir zellik olan kendinden emin bir utangal vard.

"Bu benim byk numaram," dedi. "Sosyal Ekonomi konusunda mastrm var ve ok ikna edici olabilirim. Bundan ok holanyorlar. zellikle de bu ehirde." "Goosnargh," dedi Ford Prefect. Bu, Betelgeuse bilinde zel bir kelime idi ve Ford bunu bir ey sylemesi gerektiini bildii, ama ne syleyeceini kestiremedii zamanlarda kullanrd. Basamaklardan birine oturdu, antasndan bir ie Ol' Janx ikisi ve bir havlu kard. ieyi at ve havluyla ienin azn sildi. Bunun, Ford'un yapmak isteinin tam aksi bir etkisi oldu. Havlu ienin azn temizleyeceine, Ol' Janx, havlunun kokulu blmlerinde yava yava karmak ve entelektel bir birim oluturmaya balam olan mikroplarn milyonlarcasn bir anda yok ediverdi. "Biraz ister misin?" dedi, kendisi bir yudum ektikten sonra. Kz omuzlarn silkti ve uzatlan ieyi ald. Huzur iinde bitiik binadaki hrsz alarmlarn dinleyerek bir mddet oturdular. "Rastlantya bak ki bana denmesi gereken bir sr para var," dedi Ford, "dolaysyla, onlar geri almam mmkn olursa, o zaman gelip seni grebilir miyim?" "Tabii, ben burada olacam, "dedi kz. "Peki ne kadar alacan var" "On be senelik geri deme." "Ne iin?" "ki kelime yazmak iin." "Tanrm, dedi kz. "Hangisi daha ok zaman ald';" "Birincisi. Onu yazdktan hemen sonra, yani len yemeinden sonraki akamzeri birinci kelimenin ardndan ikincisi geldi " zerlerindeki pencerelerden birinden bir bateri seti frlatld ve parampara bir ekilde nlerindeki caddeye dt. Ksa bir sre sonra bitiik binadaki hrsz alarmlarnn polis ekiplerinden biri tarafndan, baka bir ekibe pusu kurmak amacyla kastl olarak harekete geirildii ortaya kt. lk la ten sirenleri ile meydanda toplanan arabalar, az sonra ehrin da gibi gkdelenleri arasndan grltyle ortaya kan helikopterler tarafndan pusuya drldklerini anladlar. "Aslnda," dedi Ford, imdi bu patrtnn zerinden sesini duyurmak iin barmak zorunda kalarak, "tam da byle oldu saylmaz. Ben pek ok kelime yazmtm ama onlar ksalttlar." antasndan Rehberi kard, "Sonra gezegen ykma urad," diye bard. "Gerekten de almama demi deil mi? Ama onlar bana yine de borlular."

"Sen bu ey iin mi alyorsun?" diye avaz kt kadar bararak sordu kz. "Evet." "Esasl i." "Yazdm eyi grmek ister misin?" diye bard Ford. "Silinmeden yani? Yeni dzeltmelerin bu leden sonra internet araclyla yaynlanmas bekleniyor. ze rinde on be yl geirdiin gezegenin ykldn bu vakte kadar birisi duymu olmal. Son yaptklar dzeltmeler srasnda farknda deillerdi, ama sonsuza kadar dikkatlerinden kamas da mmkn deil." "Konumak imkanszlayor, yle deil mi?" "Ne?" Kz omuz silkti ve yukardaki grlty iaret etti. imdi hemen tepelerinde, st kattaki orkestra ile atma halinde olduu anlalan bir helikopter vard, binadan dumanlar ttmekteydi. Bir ses kayt mhendisi parmak ularndan tutunarak pencereden dna sarkm, ldrm bir gitarist de yanmakta olan bir gitarla onun parmaklarna vurmakla meguld. Helikopter ise hepsine birden ate etmekteydi. "Burdan uzaklaabilir miyiz?" Grltden uzaklaarak caddede dolamaya baladlar. Kendileri iin ehir merkezinin sorunlar hakknda ufak bir oyun sergilemeye alan bir sokak tiyatrosu grubuna rastladlar. Ama tiyatrocular daha sonra oyundan vazgeip, son zamanlarda bir yaban hayvannn dadand ufak bir breki dkkanna girmeye karar verdiler. Btn bu sre iinde Ford, Rehberin iletiim panelini kurcalamakla meguld. Bir sokak arasna daldlar. Rehberin ekranndan bilgiler akmaya balaynca Ford bir p tenekesinin zerine meldi. Kendi verdii kaytlar buldu. "Dnya: ounlukla zararsz " Neredeyse annda, ekran bir sistem mesajlar karmaasna dnt. "te geliyor," dedi Ford. "Ltfen bekleyim:," diyordu mesajlar. "Kaytlar, Sub-Eta iletiim a zerinden dzeltilmektedir. Sistem on saniye iin hizmet d olacaktr." Sokan ucundan sessizce elik grisi bir limuzin geti. "Hey bana bak," dedi kz, "sana deme yapacak olurlarsa beni ararsn. Ben alan bir kzm ve sokakta bana ihtiyac olan kiiler var. Gitmem gerek."

Ford'un yarm yamalak protestolarn duymamazlktan geldi ve onu, reddedilmi bir ekilde p tenekesinin zerinde oturup, alma yaamnn nemli bir blmnn elektronik; olarak silinmesini ve havaya karmasn seyretmeye hazrlanrken brakt. Sokakta i1er biraz yatmt. Polis atmas ehrin dier blgelerine kaym, orkestrann hayatta kalan bir ka yesi mzik konusundaki farkllklarn kabul etmi ve yalnz balarna almaya devam etme konusunda anlamlard. Sokak tiyatrosu grubu breki dkkanndan yaban hayvan da yanlarnda olmak zere karlarken hayvana, kendisini bildikleri bir bara gtrdklerini ve ona orda saygl davranlacan anlatmaktaydlar. Ve biraz ilerde elik grisi bir limuzin kaldrm tarafna sessizce park edilmi olarak beklemekteydi. *** Kz aceleyle ona doru yrd. Kzn arkasndaki sokan karanl iinde Ford Prefect'in yz yanp snen yeil bir kla ykanrken, gzleri aknlktan fal ta gibi almt. nk silinmi, hkm gemi bir kayttan baka hibir ey bulamayacan sand ekranda devaml bir bilgi ak ile karlamt- metinler, izelgeler, rakamlar, grntler, Avustralya plajlarndaki srfler Yunan adalarnn yourdu, Los Angelestaki restoranlar, stanbul'da dikkatli olunmas gereken dviz alverii, Londra'da saknlmas gereken hava artlar, her yerde gidilecek barlar gibi birok konuda tantmlar vard bunlarn, sayfalar ve sayfalarcas. Hepsi oradayd, yazd her ey. Olan bitenden hibir ey anlamad iin, kalar gittike atlarak bu bilgiler arasnda ileri geri geziniyor, orda burda deiik bilgiler zerinde duraklyordu. "Uzaydan gelen yabanclar iin New York' la ilgili ipular: Uzay aracnz istediiniz yere indirebilirsiniz, Central Park' a veya herhangi bir yere. Kimsenin umurunda olmayacak, hatta fark etmeyeceklerdir bile. "Hayatta kalabilmek iin: Derhal bir taksi ofr olarak i bulmalsnz. Taksi ofrnn ii, insanlar adna taksi denilen byk sar makineler iinde istedikleri yere ulatrmaktr. Makinenin nasl altrlacan bilmediiniz, onlarn dilini konuamadnz, blgenin corafyasn bilmedii az, hatta o blge ile ilgili en temel bilgilerden bile haberdar olmadnz ya da banzn stnde byk yeil antenler tadnz iin endielenmenize hi gerek yok. inann bana, bunlar gze arpmadan yaayabilmenizin en byk yardmcs olacaktr. "Eer gerekten garip bir vcuda sahipseniz bunu sokaklarda insanlara gstermeye alarak da para kazanabilirsiniz. Swulling, Noxious veya Nausalia sistemlerinden

gelen amfbik yaam biimleri, East River Nehrinden zellikle holanacaklardr. Bu nehrin, onlara yaam veren lezzetli besleyiciler ynnden, imdiye kadar laboratuvarlarda elde edilebilmi olan en kuvvetli zehre sahip en ince yapkan amurdan bile daha zengin olduu sylenmektedir. "Elenmek iin: iin en nemli blm budur. Zevk merkezleri sizi elektrikle ldrmeden, bu ehirde daha fazla elenmeniz olanakszdr..." Ford, tarih ncesi dnemin "kapal" komutunun yerini alan eski moda "Kullanma Ak'n yerine konulan "iletme konumu hazr" tuuna hafife dokunarak devreyi kapatt O, bu gezegenin tamamen yerle bir olduunu kendi gzleriyle grm, daha dorusu havann ve n cehennem misali yarlmasyla neredeyse kr olmu, ayaklar altnda eki gibi zplayp kkreyen topran kuvvetli vuruunu hissetmi, sar, iren Vogon gemilerinden fkran enerjinin yaratt gelgit dalgalarnn penesine bizzat kaplmt. Ve sonunda, mmkn olabilecek en son dakikann da getiine karar verdikten be saniye sonra, kendisi ve Arthur Dent, atmosfer iinden spor bir radyo yayn gibi nlanrlarken duyulan o hafif sarsntl i bulantsn da hissetmiti. Bunda yanlm olmasna imkan yoktu, olamazd. Dnya kesinlikle yerle bir olmutu. Kesinlikle, kesinlik1e. Uzayda buharlap gitmiti. Ama byle olduu halde - Rehberi yeniden altrd- yapt en aaal ve karmak aratrma olmasyla vnd ngiltere'de, Bournemouth, Dorset'de nasl iyi vakit geirilebilecei ile ilgili kaytlar hala oradayd. Ekrandaki bilgileri tekrar okudu ve tam bir aknlk iinde ban iki yana sallad. Birden sorunun cevabnn ne olduunu fark etti. Cevap uydu: son derece garip bir eyler olmaktayd; ve eer son derece garip bir eyler olmaktaysa, diye dnd, o bunun kendisine olmasn sterdi. Rehberi yeniden- antasna tktrd ve aceleyle tekrar caddeye kt. Yine kuzeye doru yrmeye balad. Kaldrm kenarnda park edilmi elik grisi bir limuzinin yanndan geerken bir sesin, "Tamam, tatlm, gerekten tamam, bununla ilgili olarak kendini iyi hissetmeyi renmen gerek. Tm ekonominin nasl yaplandna baksana...." Ford srtt, imdi alevler iinde olan bitiik binann etrafnda bir tur att, caddenin ortasnda sahipsiz duran bir polis helikopteri buldu. ine dald, kemerini balad, orta parman iaret parmann zerine kenetleyerek kendisine ans diledi ve hi de ustaca olmayan bir manevrayla hzla gklere ykseldi.

ehri, rktc bir ekilde kanyonlar oluturan yksek binalarnn arasnda onlara arpmamak iin etraflarndan ve aralarndan dolanarak, seyretti ve onlardan kurtulunca da ehrin zerine yerlemi bulunan krmz ve siyah duman bulutunun iinden hzla geti. On dakika sonra Ford Prefect, tm sirenleri ten helikopterinin seri ate toplaryla bulutlara rasgele ate ederek, meydandaki iaret levhalarnn iskeleleri ile ini klar arasndan dev boyutlu, akn ve grltc bir sivrisinek gibi, Han Dold Uzay Meydanna inmiti. Fazlaca bir zarara uramayan Helikopteri, sistemden ayrlacak ilk gemide bulduu bir adet birinci snf biletle takas etti ve geminin vcudu hemen sarmalayan ko caman, lks koltuklarndan birine yerleti. Bu elenceli olacak diye dnd kendi kendine. O srada gemi sessizce akl te uzaklklara doru gz krpyor ve kabin servisi tm gsteriiyle balam bulunuyordu. Kalbin memurlar ne zaman bir ey ikram etmek iin sessizce yanna yaklasalar, Ford onlar "Evet, ltfen"- diyerek cevaplyordu. Dnya gezegeni ile ilgili geri dnen bilgiyi yeniden gzden geirirken bir eit manik nee iinde glmsyordu. Artk ilgilenebilecei, bitmemi, nemli bir ii vard ve yaamn ona anszn erimesi gereken byle ciddi bir ama sunmu olmasndan son derece memnundu. Birden Arthur Dent in nerede olduunu ve onun bunlardan haberi olup olmadn merak etti. *** Arthur Dent, bin drt yz otuz yedi k yl tede bir Saab'n iindeydi ve endie doluydu. Arkasndaki koltukta, ieri girerken kafasn kapya arpmasna sebep olan bir kz oturmaktayd. Kafasn arpmasnn sebebinin, bu kzn yllardr grd kendi trnden ilk dii varlk olmas m, yoksa baka bir ey mi olduunu bilemiyordu, ama kendini ok akn, ok, ok... bu samalk, diye dnd kendi kendine Sakinle, diye konutu kendisiyle. Senin, diye devam etti toparlayabildii en kararl i sesiyle, akln banda ve saln yerinde deil. Galaksinin yz binlerce k yl uzaklarndan henz otostop yapm durumdasn, ok yorgunsun, kafan bir para kark ve son derece incinebilir bir durumda. Geve, panie kaplma, derin derin nefes almaya konsantre ol. Oturduu yerde dnd. "Onun iyi olduundan emin misiniz? dedi yeniden.

Kendisine kalp atlarn hzlandracak kadar gzel grnd gerei dnda, bu kzn boyunun uzunluunu, salarnn rengini, ka yanda olduunu pek an layamamt. Ona kendisiyle ilgili bir ey sormas da mmkn deildi, nk kz tamamen bilinsiz durumdayd. "Sadece uyuturucunun etkisi atnda," diyerek omuzlarn silkti kzn erkek kardei gzlerini nndeki yoldan ayrmadan. "Ve bu normal yle mi?" diye sordu Arthur panik iinde. "Bana gre hava ho," dedi karde. "Ah," dedi Arthur. "Eee," diye ekledi bir dakika dndkten sonra. imdilik konuma son derece kt gidiyordu Balangtaki ilk selamlama faslnn ardndan o ve Russell birbirlerinden hi holanmadklarn abucak kefetmilerdi.-Russell muhteem kzn erkek kardeinin adyd. Bu isim Arthur'a hep iri yar, sar bykl, salar fnl adamlar hatrlatmt. Bu cinsi adamlar en ufak bir frsat yakaladlar m, kadife smokinler ve yakas frfrl gmlekler giymeye kalkrlar ve bunlarn bilardo malar ile ilgili yorumlar yapmalarn engellemek ancak zor kullanarak mmkn olurdu. Russell iri yar bir adamd. Sar byklar vard. Salar bakml ve fnlyd. Hakszlk etmemek adna -geri Arthur kendisi iin bunun bir beyin jimnastii olmas dnda hakszlk etmemek iin pek bir gerek olduunu dnmyordu- Arthur'un kendisinin de olduka hain ve suratsz grndn sylemek mmknd. Yz binlerce k yl teden gelen, stelik bu yolculuu genellikle baka baka kimselere ait aralarn bagaj blmlerinde yapan birinin hrnlamaya balamas ok normaldi ve Arthur da ok hrn ve yorgundu. "O bir sokak serserisi deil," dedi Russell anszn, san arabada bulunan bir bakasnn yle olabileceini dnm gibi. "Sadece uyuturucu etkisi altnda." "Ama bu ok kt," dedi Arthur, tekrar ona bakmak iin arkasna dnerek. Kz hafife kprdar gibi olmu ve kafas yana kayarak omzuna dmt. Yzne dklen koyu renk salar, onu gizliyordu. "Nesi var, hasta m?" "Hayr," dedi Russell," "sadece lgnlar gibi uluyor." "Ne," dedi Arthur dehet iinde. "Kayp, tamamen akln oynatm. Onu tekrar hastaneye gtrp biraz daha tutmalarn isteyeceim. Kendisini hala bir bostan kirpisi sanrken onu salvermiler." "Bostan kirpisi mi?"

Russell, keyi dnp, yolun onlara ait ksmnn yarsn kaplayarak kendilerine doru gelen ve onlarn yoldan kmasna sebep olan arabaya fkeyle korna ald. fke, kendisini daha iyi hissetmesini salamt sanki. "Bostan kirpisi sanmyor olabilir," dedi tekrar sakinletikten sonra, "ama belki de yle sanyor olsayd, baa kmak daha kolay olabilirdi. Biri kendini kirpi sa nacak olursa, eline bir ayna ile birka kirpi resmi verip zm kendisinin bulmasn isteyebilir, kendisini daha iyi hissettiinde tekrar gelmesini syleyebilirsiniz. Demek istediim, bu tp biliminin baa kabilecei bir ey olurdu en azndan. Ama Fenny'nin durumu iin bu yeterli deil." "Fenny..?." "Ona Noel iin ne aldm biliyor musunuz?" "Hayr." "Black Tp Szl" "Ho bir hediye." "Ben de yle dndm, iinde binlerce hastalk var, hep . de alfabetik sraya gre dizilmi." "Adnn Fenny olduunu sylediniz deil mi? "Evet. inden birini se dedim. Buradaki her ey tedavi edilebilir. Uygun ilalar tavsiye edilebilir. Ama hayr, ille farkl bir eyi semesi gerekiyordu. Srf yaam gletirmek iin. Okulda da byleydi biliyor musunuz?" "Demek yleydi?" "yleydi. Hokey oynarken dp kimsenin adn bile duymad bir kemiini krmt. " "Bunun nasl huzursuzluk verici bir ey olabileceini anlyorum," dedi Arthur dnceli bir ekilde. Adnn Fenny olduunu renince bir para d krklna uramt. Bu iim Fenella ismine tahamml olmayan evde kalm, irkin bir teyzenin seecei cinsten, olduka aptal, ruhsuz bir isimdi. "Anlay gstermiyor deildim, ama az da olsa huzursuzluk veriyordu aslnda. Aylarca topallad." Russell yavalad. "neceiniz yer burasyd deil mi?" "Ah, hayr," dedi Arthur, "eer sakncas yoksa be mil daha sonra." "Tamam," dedi Russell, aslnda biraz sakncas olabilecei belirten ksack bir duraksamadan sonra, yeniden hzland.

Esasnda Arthur'un inecei yer gerekten de orasyd, ama daha uyanmadan bi1 e beynini bylesine ele geirmi olan bu kzla ilgili daha fazla bir eyler renmeden inmek istememiti. Bundan sonraki iki kavaktan birinde de inebilirdi. Bir zamanlar evinin bulunduu kye doru ilerliyorlard, ama orada neyle karlaacan dnrken tereddt iindeydi. Tandk manzaralar, karanlkta birer hayalet gibi, kayp geiyor, beynin yalnzca ok, ok normal eylerle, beklenmedik bir k altnda ve henz onlarla karlamaya hazr deilken karlamasnn yaratabilecei cinsten titremelere yol ayordu. Kendi bireysel zaman lsne gre hesaplanabildii kadaryla, yabanc gnelerin yrngesinde yaad zaman olarak buralardan ayrldndan bu yana, sekiz yl gemi olmas gerekiyordu. Ama burada geen zamann ne kadar olduunu pek tahmin edemiyordu. Hele bu arada ne olaylar yaanm olabilecei, tkenmi anlama yeteneinin iyice tesinde kalmt. nk bu gezegenin, dolays ile evinin, aslnda u anda burada olmamas gerekiyordu. Sekiz sene nce, bir le zaman, bu gezegen ykma uramt. O le vakti, sanki yerekimi kanunu yerel bir uygulamadan baka bir ey deilmi ve ona uymamak yalnzca bir park cezasn gerektirirmi gibi gkyznde aslp kalm olan kocaman sar Vogon gemileri onu tamamen yerle bir etmilerdi. "Kuruntular," dedi Russell. "Ne?" dedi Arthur, dncelerinden syrlarak. "Gerek dnyada yaad gibi garip kuruntular yznden azap ektiini sylyor. Ona gerekten de gerek dnyada yaamakta olduunu anlatmaya almann hi faydas yok, nk zaten kuruntularnn bu yzden o kadar garip olduunu sylyor. Sizi anlyorum ama ben bu tr konumalarn dinleyeni canndan bezdirici ve bo eyler olduunu dnyorum. Benim zmm ona haplarn verip, bira imeye kamak. Yani, vakit ldrmenin de bir snr vardr, yle deil mi?" Arthur kim bilir kanc kez kalarn att. "Eee..." "Ve bu dler ve kabuslar meselesi. Ve doktorlarn onun beyin dalgalarnda garip sramalar bulduklarn sylemeye devam etmeleri." "Sramalar m? "Bu," dedi Fenny.

Arthur oturduu yerden arkasna dnerek kzn an szn alan, ama bombo bakan gzlerine bakt. Bakt ey her neyse arabada deildi. Gzleri tela iinde aa yukar, saa sola evrildi, ba bir kez sarsld ve sonra huzurlu bir uykuya dald. "Ne dedi?" diye sordu Arthur endie iinde. "'Bu' dedi." "Bu ne?" "Bu neymi? Ne cehennem olduunu ben nereden bileyim? Bu, bostan kirpisi, bu, baca kovas, bu, Don Alfanzo'nun makas. lgnca ulumalar, size bunu syledim sanyorum. " "Pek aldryormu gibi grnmyorsunuz." Arthur bunu mmkn olduunca sradan bir ekilde sylemeye almt, ama ie yaramad. "Bana bak serseri.." "Tamam, zr dilerim. Beni hi ilgilendirmez. yle demek istememitim," dedi Arthur. "Ne kadar zldnz ok ak," diye ekledi yalan syleyerek." Biliyorum ki, bu ii bir ekilde zmek zorundasnz. Ltfen benim kusuruma bakmayn. At ba Nebulas'nn ta br tarafndan geliyorum." fkeyle pencereden dar bakmaya balad. Sonsuza kadar hilie gmldn sand evine dnd bu akamda, kafasnn iinde kendisine yer amak iin savaan btn o duygular iinde, onu en ok zorlayan, hakknda kendisine "bu" dediinden baka bir- ey bilmedii ve erkek kardeinin bir Vogon gemisinde olmasn istemedii bu garip kzla ilgili takntyd. "Peki, ey, o sramalar neydi, u bahsettiiniz sramalar?" diye becerebildii kadar abucak ilave etli. "Bana bakn, bu benim kardeim. Btn bunlardan size niin bahsettiimi bile bilmiyorum." "Tamam, zr dilerim. Belki de beni indirseniz daha iyi olacak. Buras..." Arthur byle dedii anda bunu yapmak imkansz hale geldi, nk yanlarndan geip gitmi olan frtna anszn yeniden patlamt. imekler gkyzn bir batan bir baa kuatyor, sanki birileri Atlantik Okyanusuna benzer bir eyi balarnn zerindeki bir kalburdan boca ediyordu. Russell bir kfr savurdu ve gkyz melemeyi andrr garip sesler karrken, bir ka saniye iin tm dikkatini direksiyona verdi. Kzgnln, aceleyle hzn arttrarak zerinde "Mc Kenna- Her Mevsimde Nakliye" yazan bir kamyonu sollamak suretiyle tketti. Yamur yavalarken gerginlik de azalmt.

"Her ey su deposunda bulduklar o CIA ajan ile balad. Hatrlyor musunuz, hani herkes birtakm halsinasyonlar filan grmeye balamt?" Arthur bir an iin tekrar kendisinin At ba Nebula'dan henz geldiini ve bu ve bununla ilgili eitli ve artc baka sebeplerden tr, son gnlerin olaylarndan biraz kopuk kaldndan bahsedip bahsetmemeyi dnd, sonra bunun yalnzca ileri daha da kartracana karar verdi. "Hayr, dedi. "te kardeimin datt an, o an oldu. Bir yerlerde bir kafedeymi. Ricksmanworth galiba. Orda ne ii olduunu bilmiyorum, ama dald yer orasyd. Anlalan ayaa kalkm, sakin bir ekilde, kendisinin olaan st bir sr yada ona benzer bir ey stlenmek zorunda kaldn bildirmi, olduu yerde biraz sallanp dalgalanm ve nihayet ylp, bir yumurtal sandviin iine dm." Arthur gzlerin krptrd. Biraz gergin bir ekilde, "Bunu duyduuma ok zldm," dedi. Russell bir kzgnlk sesi kard. "Peki, o halde," dedi paralar bir araya koymaya alarak, "CIA ajan su deposunda ne yapyordu?" "ine batp kyordu tabii ki. lmt." "Ama ne..." "Hadi canm, mutlaka hatrlyor olmalsnz. Halsinasyonlar yani. Herkes bunun bir tertip, uyuturucu sava veya onun gibi bir eyle ilgili olarak CIA'in planlad bir tatbikat olduunu sylemiti. Bir lkeyi igal etmek yerine o lkede yaayan herkese igal altnda olduunu dndrmenin daha ucuz ve daha etkili bir yntem olduunu ne sren deli bozmas bir kuram." "Bunlar tam olarak ne tr halsinasyonlard ...?" dedi Arthur olduka ksk bir sesle. "Ne demek ne tr halsinasyonlar? Byk sar gemilerle ilgili o sylentilerden bahsediyorum tabii ki, herkesin akln oynatt ve leceimizi syledii za manlardan. Sonra bu sylentilerin etkisi ortadan kalknca, halsinasyonlar da p diye ortadan kayboldular. CIA her eyi inkar etti ve bu da kuramn doru olduunu kantlad." Arthur'un ba biraz dner gibi oldu, sakinlemek iin eliyle bir yerlere tutundu ve tutunduu eyi skca kavrad. Az sanki sylemek istedii bir ey varm gibi, ufak hareketlerle alp kapand, ama hibir ses karamad. "Her neyse," diye devam etti Russell, "Suya katlan bu uyuturucu her neyse Fenny'nin zerindeki etkisi o kadar abuk gemedi. Ben CIA'yi dava etmekten yanaydm, ama bir

avukat arkadam bana bunun elinde bir muzla deliler evine saldrmaktan farksz bir ey olacan syledi, onun zerine..." Omuz silkti ve sustu. "Vogonlar..." diye hkrd Arthur. "Sar gemiler.... ortadan kayboldu mu yani?" "Eh, tabii ki kayboldular, onlar yalnzca bir halsinasyondu." dedi Russell ve garip garip Arthur'a bakt. "Bunlarn hibirini hatrlamadnz m sylemeye alyorsunuz? Siz nerelerdeydiniz, allah akna?" Bu Arthur iin ylesine artc mkemmellikte bir soru idi ki bu okla oturduu yerden yar yarya frlad. "Tanrm!!!" diye haykrd Russell, aniden kaymaya balayan arabay kontrol etmek iin savaarak. Kardan gelen bir kamyonun altna girmekten son anda kurtularak, imenlik bankete kt. Araba sarslarak dururken, arka koltuktaki kz Russell' in koltuuna arpt ve biimsiz bir ekilde olduu yere yld. Arthur dehet iinde oturduu yerde dnd. "Bir eyi yok ya?" diye inledi. Russell ellerini fkeyle fnl salar arasnda gezdirdi. Sar byklarn ekitirdi. Arthur'a dnd. "Rica etsem," dedi, "u el frenini brakr mydnz acaba?" Buradan kyne yrmesi gereken drt millik bir mesafe vard: nce o alak Russell' in kendisini gtrmeyi iddetle reddettii yol ayrmna kadar bir mil ve sonra kvrla kvrla giden millik bir yol daha. Saab gecenin iinde kayboluyordu. Arthur onun gidiini izledi. Be yldr tamamen kr olduuna inanmken anszn, aslnda yalnzca ok byk bir apka giymekte olduunu fark eden bir adam gibi, byk bir aknlk iindeydi. Bunun, her eyi yerli yerine oturtacak ve insan akna eviren evrenin bir anlam ifade etmesini salayacak arpc bir gerei aa kartaca umuduyla ban id detle iki yana sallad. Ama, eer varsa, bu arpc gerek, hibir ey yapmay beceremediinden, o da tekrar yola koyuldu. Sk bir yryn, hatta ayaklarnn bir para su toplayp acmasnn, akl salndan deilse de, hi olmazsa fiziki varlndan emin olmasna yardmc olacan umuyordu. Kye vardnda saat 10.30'du. Bu gerei, At ve Damat Pub'nn Birahanesinin buulanm, yal penceresinden kefetmiti. Pubn duvarnda yllardr ypranm bir Guinness saat aslyd ve zerinde, yarm litrelik kocaman bir bira bardana kafasn komik bir biimde boynunun yarsna kadar sokmu bir devekuu resmi vard.

Buras, nce evinin sonra da tm dnya gezegeninin ykld, ya da yklm gibi gzkt srada, o meum le vaktini geirmi olduu pub'd. Hayr, lanet olsun tabii yklmt, nk yklmam olsa, kendisi sekiz yl hangi cehennemde geirmi olacakt? Kocaman, sar Vogon gemileri o nefretlik Russell'n az nce syledii gibi, yalnzca uyuturucunun etkisiyle ortaya kan halsinasyonlar olsayd, kendisi oraya nasl gelmi olacakt? Bununla birlikte, eer ykm gereklemise, o zaman da u anda zerinde bulunduu ey neydi? Dncelerini bu noktada durdurdu. nk son yirmi kezdir ayn eyleri tekrarlamasna karn bir adm ileri gidememiti. Batan balad. Buras, olan her ne ise onun olduu srada, le vaktini geirmi olduu o meum Pub'd. Olan bitenin ne olduu daha sonra halledecei bir sorundu, ve ... Hl bir anlam ifade eder hale gelmemiti. Batan balad. Buras olaylarn balad srada bulunduu Pubd.... Buras bir birahane idi. Pub'larda bira satlrd ve o da birasz yapamazd. Karmak dncelerinin en sonunda bir sonuca varmasndan memnun olmutu. Balangta elde edeceini umduundan farkl bir sonuca da varm olsa, bu onu mutlu eden bir sonutu. Kapya doru emin admlarla ilerledi. Ve durdu. Alak bir duvarn arkasndan frlayan kk, siyah, tyleri elektrie tutulmu gibi dimdik, Teriye cinsi bir kpek Arthur'u grnce hrlamaya balamt. Arthur bu kpei tanyordu, hem de iyi tanyordu. Kpek reklamc bir arkadana aitti ve ad da Bihaber- Bozo idi, nk bann zerindeki tylerin diklii insanlara Amerika Birleik Devletleri Bakann hatrlatyordu. Ve kpek de Arthur'u tanyordu, ya da en azndan tanmas gerekti. Aptal bir kpekti, televizyonda kameraya devaml bakabilmesi iin, syleyecei kelimeleri gsterme kolayln salayan panoyu bile okumaktan acizdi. Zaten bazlarnn adyla ilgili itirazlarnn sebebi de buydu. Ama, yine de, orada yle durup fkeyle tylerini kabartp, zekadan yoksun yaamnn en rktc grntsym gibi Arthur'a bakacana, en azndan onu tanmas gerekirdi. Bu, Arthur'u gidip yeniden pencereye bakmaya yneltti . Bu sefer neredeyse boulmak zere olan bir deve kuunu deil, kendisini grmeye alyordu.

Kendini ilk kez tandk bir ortam iinde grme frsatn bulunca, kpein ok da haksz olmadn itiraf etmek zorunda kald. Daha ok, iftilerin kular korkutmak iin kulland bir korkuluu andryordu. Bu haliyle pubdan ieri giriverse bouk bir merak uultusunun ykselivereceine ve daha da kts oradaki tandklarnca karlamas olanaksz bir soru yamuruna tutulacana ilikin hibir kukusu yoktu. Arthur ise, o srada bununla baa kamayacak kadar kt durumdayd. rnein, tandklardan biri Will Smithers olacakt. Hi bir lginlii Olmayan Kpek Bihaber- Bozo'nun sahibi. Yani btn dier kaplarn iine motor ya dklm olmasna ramen, mama kaplarndan hangisini tercih etmesi gerektiini anlamaktan yoksun olduu iin Will in reklamlarndan bile karlacak kadar aptal olan hayvann. Will mutlaka ierde olmalyd. Kpei ve arabas buradayd nk. Araba gri bir 928S Porsche idi ve arka camnda "Benim br arabam da bir Porsche" yazl bir kartma vard. Lanet olsun. Arabaya bakmaya devam etti ve bu arada daha nce bilmedii bir ey rendiini fark etti. Will Smithers, Arthur'un tand birok baka paras bol vicdan az namussuzun yapt gibi, herkesin dikkatini her austosta arabasn deitirdiine eker ve bunu yapmaya kendisini zorlayann muhasebeci olduunu sylerdi. Oysa aslnda, demek zorunda kald alm satm vergileri v.s. yznden, muhasebecisi onu bunu yapmaktan kesinlikle vazgeirmeye alrd. Park etmi olan araba Arthur'un, Will in en son sahip olduunu bildii arabayd. Plakas alnd yl iaret ediyordu. imdi k olduuna ve Arthur'un sekiz kiisel yl ncesi gerekleen ve onun bana bir dolu bela aan olay da eyll balarnda meydana geldiine gre burada topu topu alt aydan daha az bir zaman gemi olmalyd. Bir an hi kmldamad ve Bihaber- Bozo'nun kendisine havlayarak bir aa bir yukar zplamasna izin verdi. Anszn artk grmemezlikten gelmesine imkan olmayan bir eyin farkna vararak ta kesildi. O imdi kendi dnyasnda uzaydan gelen yabanc yaratkt. Ne kadar gayret ederse etsin, hikayesine herhangi birini inandrabilmesi olanakszd. Hikayesi kulaa yalnz lgnca gelmekle kalmyor, stelik gzle grlr en basit gereklerle bile eliiyordu. Buras gerekten de Dnya myd? Olaanst bir yanl yapm olmas iin ufak bir olaslk olsun mevcut muydu? nndeki Pub kendisi iin her detayyla bildikti- her tulasyla, soyulan yal boyasnn her bir parasyla; ve ierdeki tandk, havasz ve grltl atmosferiyle, plak kirileri,

hi de otantik olmayan dkme demirden yaplma aplikleriyle, tand insanlarn dirseklerini dayad birayla yap yap olmu bar tezgahyla, tezgahn zerine bakan duvardaki kartondan yaplm kzlarn gsleri zerine zmbalanm fstk paketleriyle. Btn bunlar onun evine ve dnyasna ait eylerdi. Bu lanet olas kpei bile tanyordu. "Hey, Bihaber!" Will Smithers in sesi ne yapacana hemen karar vermesi gerektii anlamna geliyordu. Eer olduu yerde kalrsa, kefedilecek ve gsteri balayacakt. Saklanmak, sadece bu an geciktirmek anlamna geliyordu ve u anda havada ac bir souk vard. Sesin sahibinin Will olmas seimini kolaylatrmt. Arthur ondan nefret filan etmiyordu- Will olduka elenceli biriydi aslnda. Ama sorun Will in biraz bktrc bir biimde elenceli oluundayd. Reklamclk iinde olduu iin, her zaman ne kadar elendiini ve zerindeki ceketi nereden satn aldn bilmenizi isterdi. Arthur, bunu aklndan karmadan bir karavann arkasna sakland. "Hey, Bihaber! Neler oluyor?" Kap ald ve Will dar kt, zerinde deri bir pilot ceketi vard. Ceketin bu ypranm grntsn elde etmek iin Karayollar Aratrma Laboratuvarnda alan bir arkadana verip, zellikle bir araba kazas geirmesini salamt. Bihaber sevin iinde havlad ve istedii dikkati ekmi olduu iin Arthur'u byk bir memnuniyetle unuttu. Will bir iki arkadayla birlikteydi ve hep birlikte kpekle oynayacak bir oyunlar vard. "Gelsene!" diye baryorlard kpee, koro halinde. "Gelsene , gelsene, gelsene!!!" Kpek kontroln kaybedip vahileerek havlyor, aa yukar zp zp zplyor, kk kalbini paralarcasna haykryor, lgn bir fke iinde kendinden geiyordu. Hep birlikte glyorlar ve seslerini ykselterek onu tevik ediyorlard, sonra teker teker arabalarna daldlar ve gecenin iinde kayboldular. Evet, bu bir eyi akla kavuturuyor, diye dnd Arthur karavann arkasnda durduu yerden, buras kesinlikle benim hatrladm gezegen. Evi hl buradayd. Niin veya nasl, bu konuda hibir fikri yoktu. Pub'n boalmasn beklerken gidip bir bakmaya karar verdi. Daha sonra, herkes gidince, Pub sahibinden bu gece iin yatacak bir yer isteyecekti. Ve ite karsnda duruyordu.

Bahede, tatan bir kurbaann altnda saklad anahtar alarak aceleyle kapy at. nk artc olmakla birlikte, ierde telefon alyordu. Evine giden ara yol boyunca telefonun sesini belli belirsiz iitmi ve sesin nereden geldiini fark eder etmez, komaya balamt. Eiinde birikmi olan, bir ie yaramaz mektup yn yznden almas iin kapy zorlamas gerekmiti. Daha sonra, kapnn zorlanmasna sebep olan eylerin, zaten sahip olduu bir kredi kart mracaat iin on drt adet adna yazlm, birbirinin ayn davet mektubu, sahip olmad bir kredi kartna ait borcunu demedii iin gnderilen on yedi adet biri birin ayn tehdit mektubu, bugnn karmak, paral ve sosyetik dnyasnda ne istediini ve nereye gittiini bilen, zevkli ve seici biri olarak kendisinin bizzat seildiini bildiren ve bu yzden berbat bir czdan satn almay arzu edip etmediini soran otuz adet birbirinin ayn mektup ve lm bir tekir kedi yavrusu olduunu kefetmiti. Btn bunlarn izin verdii kadar alan dar geitten kendini zorla ieri att, hite - seici arap meraklsnn karmak istemeyecei arap teklifleri ynna ayaklar dolanarak, kumsaldaki yalda geirilebilecek tatillerin zerinden ylan gibi kvrlarak, beceriksizce yatak odasna giden karanlk merdivenlere atld ve telefona tam sustuu srada eriebildi. Kf kokan buz gibi yatana nefes nefese yld ve aka grld gibi kafasnn etrafnda bana buyruk bir ekilde dnen dnyay durdurmaya almaktan bir ka dakika iin vazgeti. Dnya dnmekten zevkini alp biraz sakinleince, Arthur, aslnda yanacan beklemeden baucu lambasna uzand Onu artmakla birlikte lamba yand. Arthur'a bu durum mantkl gelmiti. Elektrik irketi faturalarn demesine ramen her seferinde hi amakszn elektriini kestiine gre, bir ey demediinde de elektriini ak tutmalar son derece normaldi. Aka anlalyordu ki, para gndermekle dikkati kendinize ekmi oluyordunuz. Oda aynen brakt gibiydi, yani insan ileden karacak kadar dank. Bununla birlikte her eyin zerini kaplayan kaln toz tabakas bu etkiyi bir para olsun bas tryordu. Yar okunmu kitaplar ve dergiler, yar kullanlm havlular arasnda yuvalanmt. Yars kayp orap iftleri, yars iilmi kahve fincanlarna yas lanmaktayd. Bir zamanlar yar yenmi bir sandvi olan

ey, imdi yar yarya Arthur'un ne olduunu grmek istemedii bir eye dnmt. Bu yn zerine bir imek gnder diye dnd kendi kendine, yaamn evrimin yeniden balatrsn. Bir iki dakika, deiik olan eyin ne olduunu gremedi nk o da iren bir toz tabakas ile rtlyd. Sonra gzleri onu yakalad ve olduu yerde du rdu. Yalnzca Ak niversite almalarn izlemenin mmkn olduu, biraz daha hareketli bir ey gstermeye kalkacak olsa heyecandan bozuluveren, ypranm, eski bir televizyonun yannda duruyordu. Bu bir kutuydu. Arthur dirsekleri zerinde doruldu ve ona bakmaya balad. Bu gri bir kutuydu. Bir eit skc saygnla sahipti. Bir taraf otuz santimden biraz fazla, kbik, gri bir kutuydu. Tepesinde dzgn bir fiyonk yaplm, tek bir gri kurdele ile balanmt. Ayaa kalkt, ona doru yrd ve aknlk iinde ona dokundu. Bu her ne ise dikkat ve itinayla hediye paketi yaplm olarak, orada, onun tarafndan almay bek yordu. Dikkatle kaldrd ve yataa tad. stndeki tozu silkeledi ve kurdeleyi gevetti. Kutunun tepesi kutunun gvdesine dil gibi sokulabilen bir kapak eklindeydi. Bu dili dar ekti ve kutunun iine bakt. erde camdan bir kre vard ve yumuak, gri katlar zerine oturtulmutu. Onu dikkatle dar ekti. Aslnda bu tam bir kre saylmazd, nk dibi ya da Arthur'un ters evirirken fark ettii gibi tepesi kaln bir ember biiminde akt. Bu bir kavanozdu. Bir balk kavanozu. ok gzel bir camdan yaplmt. Mkemmel effaflkta, ama olaan st kaliteli, gm grisi bir camd bu. Sanki yapmnda kristal ve siyah mermer karm bir malzeme kullanlmt. Arthur onu ellerinde yavaa evirip evirdi. Bu, imdiye kadar grd en gzel nesnelerden biriyi. Ama onun yznden tam anlamyla akn bir haldeydi. Kutuya bakt, iinde yumuak katlar dnda baka bir ey kalmamt. Kutunun dnda da hibir ey yoktu. Kavanozu yeniden evirdi. Mkemmeldi. Muhteemdi. Ama bu bir balk kavanozuydu. Baparmann trna ile camna vurdu. Derin ve ihtiaml bir tnlama, sanlandan daha uzun sre havada asl kald ve kesildiindeyse sanki kaybolup gitmemi de, baka dnyalara, derin bir deniz ryasna dalm gibi oldu. Arthur, bylenmiesine onu elinde tekrar tekrar evirdi ve bu kez tozlu baucu lambasndan gelen k kavanozu bir baka adan yakalayarak camn yzeyindeki

birtakm ince anma izleri zerinde parlad. Kavanozu, lambadan gelen n krlma asna gre ayarlayarak kaldrd ve birden, zenle kaznm kelimelerin camdaki glgesini grd. "Hoa kal," yazyordu "... ve teekkrler..." Ve hepsi buydu. Gzlerini krptrd. Bir ey anlamamt. Be dolu dakika daha nesneyi elinde tekrar tekrar evirdi, deiik alardan a tuttu, byleyici tnlamasn duymak iin parmaklaryla tklad, harflerin anlam zerinde dnd, ama hibir ey karamad. En sonunda ayaa kalkt, kavanozu musluktan akan su ile doldurdu ve televizyonun yanndaki masann zerine koydu. Ban sallayarak, kulandaki kk Babel baln kard ve kvrla kvrla yzd suyun iine att. Yabanc filmleri izledii zamanlar dnda artk ona ihtiyac olmayacakt. Uzanmak zere yatana dnd, kapad. Sessiz ve hareketsiz bir ekilde srtst yatt. Kendisini sarmalayan karanl iine ekti ve kaslarn yavaa, bir utan bir uca gevetti nefesini yavalatp dzene soktu, yava yava zihnini btn dncelerden temizleyerek, gzlerini kapad ve bastran uykuya direnemedi. Gece yamur yznden huzursuzdu. imdi yamur bulutlar da harekete gemi, Bournemouth un hemen dndaki kamyoncularn urad bir kahvenin zerinde toplanmaktaydlar. Ama bulutlarn iinden getii gkyz bulutlardan rahatsz olmu, heyecansz ama kafas karm bir tavr taknm, daha fazla kzdrlacak olursa nasl bir tavr taknacan pek kestiremiyordu. Ay, soluk renkli slak bir yola dmt. amar makinesinden yeni kan bir blucinin arka cebindeki kat yuman andryordu. Eski bir alveri listesi mi, yoksa be poundluk bir banknot mu olduunu anlamak iin, aradan biraz zaman geip tlenmesini beklemek gerekiyordu. Rzgar bir sre, bu akam ne eit bir ruh hali iinde olduuna karar vermeye alan bir atn kuyruu gibi, ksa aralklarla bir o yana bir bu yana savruldu ve bir yerlerde bir an gece yarsn ald. Bir at penceresi gcrdayarak ald. ereve skmt ve biraz ileri geri oynatlp, almak iin ikna edilmesi gerekiyordu. nk hafife rmt ve menteesi de bir zamanlar sk bir ekilde boyanmt. Bunlara ramen, sonunda yine de ald. Camn kapanmasn nleyecek bir takoz bulundu ve bir siluet, zorlanarak, atnn zift blgeleri arasndaki dar olua kmay baard.

Ayakta durarak, sessizce gkyzn seyretti. Siluetin, bir saat kadar nce deli gibi eve dalan o yabani grnl yaratk olduunu dnmek mmkn deildi. Ypranm, iplikleri dklm, yzlerce dnyann amuruna bulanm, yzlerce sevimsiz uzay meydannn hazr yemek baharatlar ile lekelenmi olan robdambr gitmi, dolak sa yn yok olmu, uzam ve dm edilmi sakal kaybolmutu. Onun yerini imdi, kadife pantolon ve bol bir sveter giymi olan Arthur Dent almt. Salar kesilip ykanm, surat tertemiz tra edilmiti. Yalnzca gzleri hala, Evren'in, kendisine yapmaya alt her ne ise onu, ltfen durdurmasn istediini sylyordu. Bunlar, buradan grnen bu manzaraya daha nce bakan gzlerle ayn gzler deildi. Gzlerin algladklarn yorumlayan beyin de ayn beyin deildi. e bir cerrahi operasyon falan karmamt, yalnzca yaanan deneyimlerin bitip tkenmeyen burgusuydu buna sebep olan. Gece, Arthur'a, yaayan bir eymi gibi gelmiti o anda. Etrafndaki karanlk toprak da kendisinin iine kk salm olduu bir yaratkt sanki. En cra sinir ularndaki karncalanmalar hisseder gibi uzaktaki bir nehrin akn, grnmez tepelerin kvrmlarn, gneye doru bir yerdeki ykl yamur bulutlarnn dmn hissedebiliyordu. Bir aa olmann heyecann da duyabiliyordu ki bu hi beklemedii bir eydi. Topran iinde ayak parmaklarn kvrabilmenin ok ho bir duygu olduunu biliyordu, ama bu kadar ho olabileceini daha nce hi fark etmemiti. Neredeyse uygunsuz saylabilecek bir zevk dalgasnn New Forest ormanlarndan kendisine doru ykseldiini hissedebiliyordu. Bu yaz deneyip diye dnd, yapraklara sahip olmann nasl bir his olduunu anlamalym. Baka bir yandan grd uan daire karsnda aran bir koyunun duygularn hissedebiliyordu. Ama bu hisler karlat baka bir eye aran koyunlarn hislerinden pek ayrt edilemiyordu. nk koyunlar yaam iindeki yolculuklar srasnda ok az ey renen yaratklard ve bu yzden sabah doan gnei grnce ardklar gibi ayrlardaki o yeil eyleri grnce de akna dnerlerdi. O sabah ve ondan nceki sabah gnein douuna ve bundan bir nceki gn ise bir aa kmesine aan koyunlarn aknln hissedebilmesi onun iin bir srpriz olmutu. Daha da gerilere dnebilirdi, ama btn hissedebilecei yalnzca bir gn nce ardklar eylere aran koyunlardan ibaret olaca iin bu skc oluyordu.

Koyunlardan ayrld ve zihninin genileyen halkalar halinde ve uykulu bir ekilde uzaklara doru srklenmesini engellemedi. Dnceleriyle etraftaki br zihinlerin varln hissedebiliyordu. Yzlercesi, binlercesi bir arada, adeta bir dokuma oluturuyorlard. Bir ksm uykulu, bir ksm uykuda, bir ksm son derece heyecanl, bir tanesi krlm. Bir tanesi krlm. Bir an iin yanndan geerek onu yeniden hissetmek istedi, ama dier zihin onunkinden kanyordu, tpk Pelmanism'de zerinde elma olan kartn dierinden ka nd gibi. ini bir heyecan dalgas sard. nk igdsel olarak onun kim olduunu, en azndan kim olmasn istediini biliyordu ve bir kez neyin doru olmasn istediinizi bildiiniz zaman igdnz bunun o olduunu renmenizi mmkn klan ok faydal bir arat. gdsel olarak, onun Fenny olduunu ve kendisinin onu bulmak istediini biliyordu; ama bunu yapamyordu. Bu konuda gereinden fazla gerildii iin bu ilgin yeteneini yitirmekte olduunu hissetti. Onun iin aratrmay biraz gevetti ve zihninin yeniden ve biraz daha rahat bir hava iinde dolamasna izin verdi. Ve yeniden o krlmay hissetti. Ama onu yine bulamad. Bu sefer, igdlerinin ona sylemekle megul olduu eye inanmasnda bir saknca yoktu. Bunun Fenny olduundan emin olamyordu - ya da belki bu defa ki bir baka krkt. Bu da ayn paralanm kaliteye sahipti, ama bu kez duyduu daha genel bir krlma hissiydi, daha derindi, ama tek bir zihne ait deildi, belki de bu bir zihin bile deildi. Bu farklyd. Dncelerinin, yavaa, dalga dalga, genileyerek Dnya'nn iine gmlmesine izin verdi. Dnya'nn gnlerini izliyordu. Onun saysz nabz atlarnn ritmi ile srkleniyor, yaamnn karmak dokusuna szyor, gelgitleri ile kabarp arlyla dnyordu Krlma hep dnp geri geliyordu, tekdze, balantsz, uzak bir sz olarak. Ve imdi de bir k diyarnn iinden uarak gemekteydi. Ik zamand, gelgitleri ise uzaklaan gnler. Fark ettii ikinci krk bu diyarn kar tarafnda, ondan biraz uzakta, Dnya'daki gnlerin rya dolu manzarasnn ardnda, tek bir sa teli kalnlnda bir mesafede bulunmaktayd. Ve anszn kendisini o krn zerinde buldu.

Ryalar diyar anszn yn deitirerek arkasnda kalrken, o, lgnca dnerek, hilie tutunmaya alarak, dehet verici bolukta kontrolszce dalgalanarak, derek, hafife ba dnerek ve atnn kenarlarndan taarak dans ediyordu. Kenarlar trtkl derin yarn br yannda baka bir lke vard, baka bir zaman, daha yal bir dnya, krlp yarlmam, ama zor birlemi: iki dnya. O srada uyand. Alnnda birikmi terleri souk bir esinti sprp gtrd. Kabus bitmiti ama Arthur da bitmiti, yle hissediyordu. Omuzlar dt, parmak ular ile gzlerini yavaa ovuturdu. Sonunda yorulduu kadar uykusu da gelmiti. Btn bunlarn anlamna gelince, eer bir anlama geliyorlarsa tabi, bunu sabah dnecekti. nk imdi yataa gidecek ve uyuyacakt. Kendi yatanda, kendi uykusunu uyuyacakt. Uzaktan evini grebiliyordu. Bunun neden byle olduunu merak etti. Ay altnda evinin izgilerini seebiliyor ve skc saylabilecek tipini fark edebiliyordu. Etrafna bakt ve komularndan birinin, John Ainsworth'un gl fidanlarnn iki buuk metre zerinde bir yerde olduunu fark etti. Fidanlar itinal bir bakmla, k iin budanm, sopalara balanp, iaretlenmiti ve Arthur onlarn tepesinde ne ii olduunu merak ediyordu. Onu orada tutann ne olduunu dnd ve tutan bir ey olmadnn farkna vardnda, beceriksizce yere yld. Kendini toparlad, stn ban silkeledi ve incinmi bilei zerinde topallayarak evine dnd. Soyundu ve yataa gmld. O uyurken yeniden telefon ald. Tam on be dakika almay srdrd ve Arthur'un yatann iinde iki kez dnmesine sebep oldu. Bununla birlikte onu uyandrma ans hi olmad. Arthur uyandnda kendini ok iyi hissediyordu, tam anlamyla muhteem, tazelenmi, eve dnd iin son derece neeli, enerji dolu ve ubatn ortas olduunu fark ettii iin hemen hemen hi d krklna uramam vaziyette. Buzdolabna adeta dans ederek gitti, iindekiler asndan en az tyl eyi buldu ve onlar bir tabaa koyarak iki dakika kadar dikkatle izledi. Bu sre iinde hareket etmek iin bir giriimde bulunmadklarndan dolay onlar kahvalt olarak adlandrd ve yedi. Yedii eyler, Arthur'un bir ka gn nce Flargathon Gaz Bataklklarnda fark etmeden kapm olduu tehlikeli bir uzay hastal mikrobunu kimselere duyurmadan ldrdler. Bunu yapmam olsalard, bu mikrop Dnya'nn bat yarsnn, yar nfusunu ldrebilecek, dier yarsn kr edebilecek ve kalan herkesi psikopat ve ksr hale getirecek gte bir mikroptu. Bu yzden Dnya ansl saylrd.

Arthur kendini gl hissediyordu, salkl hissediyordu. e yaramaz mektup ynn gayretke bir ekilde temizledi, sonra kediyi gmd. Bu ileri bitirmek zereyken telefon ald. Ama o srada kedi iin bir dakikalk sayg duruundayd onun iin aldrmad. Arayan her kimse, eer nemli bir sebebi varsa, naslsa yeniden arayacakt. Ayakkablarndaki amuru yine ayaklaryla temizledi ve ieri girdi. Lzumsuz mektuplar yn arasnda birka tane nemli mektup da vard- bunlar sene nceki tarihli, evinin ykmna ilikin konseyden gelen birtakm ev raklar ile blgeden geecek evre yolu konusunda kamuoyu aratrmas yaplmasna ilikin baz mektuplard; Arthur'un ara sra katkda bulunduu Greenpeace adl ekolojik bask grubundan gelen eski bir mektup da bunlarn arasndayd. Orkalarla, yunuslar esaretten kurtarma almalar iin yardm istiyordu. Bunun dnda, baz ar kadalarndan gelen ve son zamanlarda kendileriyle hi iliki kurmadndan yaknan posta kartlar vard. Bunlarn hepsini bir araya getirdi ve "yaplacak iler" adn verdii karton bir dosyada toplad. O sabah kendisini yle canl ve dinamik hissediyordu ki "Acil!" kelimesini de eklemeyi unutmad. Havlusunu ve baka bir ka vr zvr Brasta Limanndaki Mega- Marketten alm olduu plastik torbadan kard. Torbann bir yzndeki slogan Lingua Centauri dilinde yazlm, baka bir dilde anlalmas mmkn olmayan, zeki ve karmak yapl bir kelime oyunu idi. Bu yzden aslnda bir uzay meydanndaki Duty Free dkkannda bulunmas gereksiz bir eydi. stelik altnda da bir delik olduu iin, Arthur onu att. Ani bir sz ile, kendisini Dnya' ya getirmi ve onu A303 otoyolu kenarnda brakabilmek iin yolunu deitirme nezaketini gstermi olan o kk uzay aracnda bir ey daha drm olmas gerektiini fark etti. Boydan boya kat ettii inanlmaz uzay boluklarnda yolunu bulabilmesi iin kendisine yardmc olmu olan eyin, o uzay eskisi hrpalanm kopyasn, Otostopunun Galaksi Rehberini kaybetmiti. Eh, dedi kendi kendine, bu sefer ona gerekten de yeniden ihtiyacm olmayacak. Baz telefon grmeleri yapmas gerekiyordu. Dn yolculuu srasnda ortaya kan elikiler yuma ile nasl baa kacana karar vermiti artk. i pikinlie vuracak, bakalarnn ne dneceine kulak asmayacakt. BBC'yi arad ve blm bakanna balanmak istediini syledi.

"Oh, merhaba, ben Arthur Dent. Alt aydr arayamadm iin zgnm ama aklm karmtm da." "Oh, yok canm zlecek bir ey yok ortada. Ben de yle ir ey olmu olabileceini dnmtm zaten. Buralarda hep oluyor bu. Seni ne zaman aramzda greceiz?" "Bostan kirpileri ne zaman k uykusundan uyanrlar?" "Sanrm baharda." "Onlarn uyanmasnn hemen ardndan dneceim." "Taamamm." Sar sayfalar arasnda hzla gezindi ve arayaca numaralarn ksa bir listesini yapt. Alo, oras Old Elms Hastanesi mi? Evet, Fenella ile biraz konuabilir miyim? Niye aramtm, eee... Fenella- Tanrm, ne aptalm, neredeyse kendi adm da unutacam, eee, Fenella- ne sama deil mi? Sizin hastanz, siyah sal kz, dn akam geldi. "Korkarm ad Fenella olan hibir hastamz yok? "Oh, yok mu? Fiona demek istedim tabii, biz ona Fen..." "zgnm, iyi gnler." Klik. Bu erevede yapt alt konuma Arthur'un canl, dinamik iyimser ruh hali zerindeki yerlerini almaya baladlar. Bu canllk kendisini tamamen terk etmeden onu Pub'a gtrmeye ve bir para elendirmeye karar verdi. Kendisi ile ilgili anlatlmaz gariplikteki tm detaylar bir rpda aklamak gibi mkemmel bir fikri vard ve onu bir gece nce ylesine rkten kapy aarken, bu kez kendi kendine slk alyordu. "Arthur!!" Kendisine Pub'n btn kelerinden hayretle dikilmi gzlere bakarak, neeyle srtt ve onlara Gney Kaliforniya'da ne kadar muhteem vakit geirdiini anlatt. Kendine sunulan yarmlk bir biray daha kabul etti ve ondan bir yudum ekti. "Tabii zel simyacm da vard." "Neyin vard?" Samalamaya balamt ve o da bunun farkndayd. Exubreance, Hail ve Woodhouse'n Ac Biras gibi markalar dikkatli olunmas gereken bir karmd, ama bu karmn ilk etkisi insan dikkatli olmas gereken eylerin endiesinden uzak tutmakt. Ve Arthur'un durup, daha fazla bir ey anlatmamas gereken nokta ise balad noktayd. Ama o yaratc olmaya kalkmt.

"Oh, evet," diye srar ediyordu mutlu bir glmseme ile. "Bu kadar kilo vermi olmamn sebebi bu." "Ne?" dedi izleyicileri. "Oh, evet," diye steledi. "Kaliforniyallar simya bilimini yeniden keif etmiler. Oh, evet." Tekrar glmsedi. "Yalnz," dedi, "imdi ok daha faydal bir ekilde kullanlyor, eskiden ki.... Biraz duraklayarak kafasnda bir gramer kural toparlamaya alt. "Eskilerin kulland ekline karlk. Ya da en azndan," diye ekledi, "kullanmay baaramadklar ekline karlk. Onu kullanmay becerememiler, biliyor musunuz. Nostradamus ve dierleri. Kesememiler." "Nostradamus mu? "dedi seyircilerden biri. "Onun bir simyac olduunu sanmyordum," dedi bir bakas. "Ben onun," dedi bir ncs, "bir kahin olduunu sanyordum. "Sonradan bir kahin oldu," dedi Arthur, baz paralar dalgalanmaya ve biraz bulanklamaya balam olan izleyicisinin oluturduu kalabala, nk yle kt bir simyac idi ki. Bunu biliyor olmalsnz." Bir yudum daha ekti. Biray sekiz senedir tatmamt bile. Bu yzden imdi tatmaya devam etti, tatt da tatt. "Simyann," diye sordu izleyiciyi oluturan kalabaln bir paras, "kilo vermekle ne ilgisi var?" "Bunu sormana sevindim," dedi Arthur. "ok sevindim. Ve imdi size bunlarn birbiri ile ilgisinin." Duraklad. "u iki eyin birbiriyle ilgisini sizin bahsettiiniz eylerin yani. Anlatacam.'' Durdu ve dncelerine bir manevra yaptrd. Man Denizindeki ngiliz Kanalnda art arda - rota deiiklii yapmak zorunda kalan petrol tankerlerini kollamak gibi bir eydi bu. "Simyaclar fazla vcut yan altna evirmeyi kefetmiler," dedi, ani bir anlam patlamas iinde. "Dalga geiyorsun." "Oh, evet," dedi, sonra "hayr," diyerek dzeltti. "Kefetmiler." zleyicisinin pheyle bakan kesimi evresinde yle bir dnd. Bu tm izleyiciler anlamna geliyordu, dolaysyla dn tamamlamas biraz vakit ald.

"Siz Kaliforniya'da bulundunuz mu? diye sorgulad onlar. "Orda neler yaptklarn biliyor musunuz?" zleyicilerin iinden tanesi oray grdklerini ve Arthur'un samaladn syledi. "Siz hibir ey grmemisiniz." diye srar etti Arthur. "Oh, evet," diye ekledi, nk biri bir duble daha smarlamaktan bahsediyordu. "Bunun kant,' dedi, parma ile kendisini iaret ederek ama topu topu be on santimlik bir farkla bedenini tutturamayarak, "gzlerinizin nnde. On drt saat transta kaldm," dedi, "bir tankn iinde. Transta. Bir tankta idim. Sanrm," diye ekledi dnceli bir duraksamadan sonra, "bunu sylemitim zaten." Yeni sipariler datlrken sabrla bekledi. Kafasnda hikayesinin devamn oluturdu. Bu ksm, tankn Kuzey Yldzndan Mars'la Vens arasnda izilecek bir ana hat zerine dik olarak drlecek bir izginin hat evresine uyum salamas gerektii ile ilgili olacakt. Bunu anlatmaya balamaya alrken vazgeti. "Bir tank iinde," dedi bunun yerine, "ok uzun bir sre. Trans halinde." Keskin baklarla izleyicisine bakt. Hepsinin dikkatle dinlediinden emin olmak istiyordu. Toparlad. "Nerede kalmtm?" dedi. "Transta," dedi biri. "Tankta," dedi bir dieri. "Oh, evet," dedi Arthur. "Teekkr ederim. Ve yavaa," dedi, ne doru bastrarak, "yavaa, yavaa, yavaa, btn fazla vcut yanz... dnyor... eye..." szler in etkisini grmek iin duraklad, "sabk...sabkuu..sabktu..."- nefeslenmek iin durdu"sab- kutan altna, yani deri altnda yaayacak olan ve istediiniz zaman ameliyat yoluyla kartabileceiniz altna dnyor. Tanktan kmak ise bir mesele. Ne dedin?" "Sadece genzimi temizliyordum." "Sanrm sylediklerimden phe ediyorsun" "Dedim ya, ben genzim temizliyordum." "Evet, kadn genzini temizliyordu," diye destekledi izleyicini byk bir ksm ksk bir mrlt halinde. "Oh, peki," dedi Arthur, "tamam. Ve sonra elde ettiinizi blyorsunuz..." tekrar durdu, paylam orann saptyordu, "simyacyla yar yarya. Dnyann paras ediyor!" Sallanarak etrafndaki seyircilere bakt. Karmakark olmu yzlerindeki pheci havay sezmemesi mmkn deil . Kendini hakarete uram hissetti.

"Baka trl," diye sordu, "yzm gevettirmeye para yeter miydi sanyorsunuz?" Dost kollar evine dnebilmesi iin yardm etmeye davrand. "Dinleyin," diye protesto ediyordu o, bir yandan souk ubat rzgar yzn yalarken, "Kaliforniya'da u sralar en byk moda lgnl grm geirmi bir grntye sahip olmak. Tm Galaksiyi grm biri gibi gzkmeniz gerekiyor. Yaam demek istiyorum. Tm yaam deneyimlerinden gemisiniz gibi grnmeniz gerekiyor. te benim yaptrdm bu. Bu yz gevetmesi. Grntme sekiz yl ekle dedim. nallah otuzlarnda gzkmek yeniden moda olmaz, nk o zaman bu yaptrdm ey iin ok para ziyan ettiin anlamna gelir." Dost eller evine giden yol boyunca ona yardm ederken, bir mddet iin sessizlie gmld. "Dn dndm," dedi az dolanarak. "Evime dndme ok ok mutluyum. Veya evime benzer bir yere.." "Uak tutmas," diye mrldand arkadalarndan biri. "Kaliforniya'dan buras ok uzun yol. Birka gn gerekten de insan sersemletir." "Ben oraya gittiini bile sanmyorum," diye mrldand bir dieri. "Ama bunca zamandr neredeydi merak ediyorum. Ve bana neler geldiini." Biraz uyuduktan sonra Arthur kalkt ve evin iinde biraz oyaland. Kendini bir para halsiz ve kafasn dumanl hissediyordu, hala yol yorgunluunu atamamt. Fenny'i nasl bulacan merak ediyordu. Oturdu, balk kavanozuna bakt. Parmaklaryla camn tklatt ve iinin suyla dolu olmasna ve kk sar bir Babel balnn olduka kederli bir havayla iinde do lanmakta olmasna ramen, yine de o derin ve yankl tnlamas daha nceki kadar net ve byleyici bir ekilde duyuldu. Birisi bana teekkr etmeye alyor diye dnd kendi kendine. Kim ve ne iin diye merak etti. "nc vuruta saat bir... otuz ikiyi.... yirmi saniye geiyor olacak. "Biip... biip biip." Ford Prefect, kendini zorlayarak dudaklarna gelen eytanca bir memnuniyet glcn zorla bastrd, sonra bunu yapmas iin bir sebep olmadn fark etti ve yksek sesle kt ruhlu bir kahkaha att. Sub-Eta kanalndan ald sinyali geminin enfes sper nitelikli hi- fi sistemine balad ve inili kl, olduka doallktan yoksun, garip bir ses son derece net bir ekilde kabini doldurdu.

"nc vuruta saat bir.... otuz ikiyi yirmi saniye geiyor olacak." 'Biip.... biip.... biip," Sesi bir para ykseltirken gzn geminin bilgisayar ekranndaki hzla deien rakamlar tablosundan bir an iin ayrmyordu. Onun kafasndaki zaman sresi iin, g tketimi konusu nemli hale geliyordu. Bir cinayete tank olmak istemiyordu. "nc vuruta saat bir.... otuz ikiyi krk saniye geiyor olacak. "Biip....biip....biip." Kk gemide yle bir etrafna baknd. Ksa koridoru admlad "nc vuruta..." Kk, ama fonksiyonel, prl prl elik banyodan ieri kafasn uzatt. "..olacak..." Ses burdan iyi geliyordu. Darack uyuma blmlerine bakt. "...bir... otuz iki..." Burada biraz bouklamt. Hoparlrlerden birinin zerinde bir havlu aslyd. Onu "aa indirdi ....elli saniye geiyor olacak." Gzel. Skk bir yer olan kargo deposunu kontrol etti ve ses durumunu hi beenmedi. Sesi engelleyecek, kutulanm bir yn lzumsuz eya vard ortalkta. Tekrar dar kt ve ardndan kapnn kilitlenmesini bekledi. Kapal kumanda kontrol panellerinden birini krarak at ve frlatma dmesine bast. Bunu daha nce neden dnmediini merak ediyordu. Hzla ilerleyen bir eylerin kard uultu, sessizlik iinde abucak kayboldu. Biraz aradan sonra, yeniden tslamaya benzer hafif bir ses duyulabilir olmutu. Durdu. Yeil n grnmesini bekledi ve ardndan imdi bo olan kargo deposunun kapsn at. "..bir... otuz .... elli saniye geiyor." ok ho. "Biip...biip...biip." Sonra gitti ve Tehlike Annda Acil Ertelenmi Yaam Odasn son bir kez, iyice gzden geirdi. Buras sesin duyulmasn zellikle istedii yerdi. "nc vuruta saat tam.... bir... otuz... drt olacak."

zeri buzlanm kapaktan ierdeki yaam formunun zor seilen vcudunu grmeye alt. Bir gn, kim bilir ne zaman, uyanacakt ve uyandnda saatin ka olduunu bilebilecekti. Tam olarak yerel saati deil belki, ama ne fark ederdi ki. Buzdan yatan zerindeki bilgisayar ekrann bir kez daha kontrol etti klar azaltt, sonra ve yeniden kontrol etti. "nc vuruta..." Parmaklarnn ucuna basarak dar kt ve kontrol kabinine dnd. "...bir.. otuz drd yirmi saniye geiyor" Ses Londra'da bir telefondan gelir gibi net geliyordu. Oysa Londra'da deillerdi, Londra yaknlarnda bile saylmazlard. Dardaki mrekkep gibi karanlk geceye bakt. Uzakta bir biskvi krnts gibi grnen, yldz Zondostina idi. Ya da, doallktan yoksun inili kl sesin geldii dnyada bilinen adyla, Pleidas Zeta. Grnebilir alannn yarsn kaplam bulunan portakal rengi parlak kvrm, dev boyutlu gaz gezegeni Sesefras Magna idi. Xaxisian sava gemileri burada onarm grrd. Onun ufuk izgisi zerinde ykselmekte olan kk, haval serin ay ise Epun'du. "nc vuruta saat..." Yirmi dakika kadar oturdu ve gemiyle Epun arasndaki uzakln kapann izledi. Bilgisayar gemiye kk ayn etrafnda nce bir ember izdirecek, ardndan bu emberi kapattrarak gemiyi orada, sonsuz bir yar karanlkta yrngeye sokacak olan rakamlar seip yourmakla meguld. "Bir ...elli be.." Asl plan gemiyi btn d sinyallere ve radyasyona kapatp onu, zellikle bakmadnz srece, mmkn olduu kadar grnmez hale getirmekti. Ama sonra baka bir fikri tercih etti. Bu plana gre, gemiden kurun kalem inceliinde tek ve srekli bir n kacak ve bu n saat ayarn yaynlayan sinyalin geldii yer olan gezegene yayn yapacakt. Oraya k hzyla drt yz yldan nce varmas mmkn deildi, ama vard zaman gezegende bir heyecan yaratacakt he rhalde. "Biip...biip...biip.." Ks ks gld. Kendisini kkrdayp, ks ks glen biri olarak dnmekten holanmyordu ama neredeyse yarm saattir byle yapmakta olduunu da itiraf etmesi gerekiyordu.

"nc vuruta..." Gemi imdi hemen hemen mkemmel bir ekilde, az tannan ve hi ziyaret edilmeyen ayn evresindeki deimez yrngesine oturmu bulunuyordu. Hemen hemen mkemmel bir ekilde. Yalnzca bir ey kalmt. Geminin kk Ka Teknesini frlatacak bilgisayar simlatrn yeniden altrd, denge hareketlerini, kar hareketleri, teetsel gleri, hareketin tm matematiksel iirini gzden geirdi ve her eyin iyi olduunu grd. Ayrlmadan klar sndrd. Minik, sigara ubuuna benzeyen tahliye arac, Sesefron Limanndaki yrngede bulunan uzay istasyonuna kadar olan gnlk yolculuuna balamak zere ke netlendii yerden ayrld. Birka saniye kadar yolculuu kendisininkinden daha uzun srecek olan kurun kalem inceliindeki n ile birlikte szld. nc vuruta saat iki... on ... elli saniye geiyor olacak." Kkrdad ve ks ks gld. Aslnda rahat rahat ve yksek sesle glecekti, ama buna yetecek yeri yoktu. "Biip... biip.. biip." Nisan yamurlarndan zellikle nefret ederim." Arthur her ne kadar kaamak cevaplarla homurdanyorduysa da, adam onunla konumakta kararlyd. Acaba kalkp bir baka masaya gemeli mi diye dnd, ama tm kafeteryada bir tek bo masa yoktu. fkeyle kahvesini kartrd. "Allahn cezas nisan yamurlar. Nefret, nefret, nefret." Arthur kalarn atarak pencereden dar bakt. Hafif ve gneli bir yamur otoyolun zerinde iselemekteydi. Geri dneli iki ay gemiti. Eski yaantsna dnmek, aslnda glnecek kadar kolay olmutu. nsanlarn hafzalar olaanst zayft, kendisinin ki de yle. Galaksi evresinde geen sekiz yllk lgn gezgin yaam imdi ona kt bir rya gibi deil de televizyondan kaydettii ve bir dolabn dibinde saklayp, izlemeye zahmetine girmedii bir film gibi geliyordu. Bununla birlikte hala etkisi devam eden ey ise geri dnmekten duyduu neeydi. Artk Dnya'nn atmosferi darya tamamen kapand diye dnd yanl bir yaklamla. bu yzden ierde kalan her ey ona olaanst bir zevk veriyordu. Yamurun gm rengi damlacklarna bakarak adam protesto etmek istedi. "Ben onlar seviyorum," dedi anszn, "ve sebebi de ok ak. Bunlar hafif ve canlandrc yamurlar. Prl prldrlar ve insann kendisini iyi hissetmesini salarlar." Adam onu aalayarak burnundan soludu.

"Herkesin syledii bu," dedi ve oturduu keden karanlk gzlerle onu szd. Adam bir kamyon srcsyd. Arthur bunu biliyordu, nk kimse tarafndan kkrtlmadan sarf ettii a cmleleri unlar olmutu, "Ben bir kamyon srcsym. Yamurda direksiyon kullanmaktan nefret ederim. Ne tezat bir durum deil mi? Lanet olas tezat bir durum." Bu cmlede sakl bir eliki vardysa da Arthur bunu kefedememiti ve kk bir homurtu karmakla yetinmiti hosohbet ama zendirici olmayan bir kk ses. Ama adamn cesareti o zaman da krlmamt, imdi de. "Lanet olas nisan yamurlar hakknda herkes ayn eyi sylyor, " dedi. "yle lanet olas ho, yle lanet olas canlandrc, yle lanet olas cazip bir hava." ne doru eildi sanki hkmet hakknda olaanst bir ey syleyecekmi gibi yzn buruturdu "Bilmek istediim u," dedi, "eer bu hava ho bir hava olacaksa, niin," dedi neredeyse tkrr gibi, "lanet olas yamur olmadan ho olamyor?" Arthur vazgeti. Kahvecini imeyip brakmaya karar verdi. nk kahve abuk iilmeyecek kadar scakt ve souk iilmeyecek kadar da berbatt. "Peki, ite," dedi ve kalkt. "Hoa kal." Servis istasyonunun dkkannda durdu ve geri dnd, sonra araba parkna doru yryerek ince yamurun yznde oynamasnn zevkini karmaya alt. Devon Tepeleri zerinde parlayan soluk bir gkkua bile kmt. Bundan da zevk ald. Tm ypranmlna kar hala ok sevdii siyah Golf GTI'na trmand lastikleri bartarak benzin pompalarnn yanndan geti ve otoyola kan ara yola doru ilerledi. Dnya'nn atmosferinin tamamen ve sonsuza kadar kapandn dnmekle yanlyordu. Galaktik yolculuklarnn kendisini iine ektii karmak zmszlkler an geride brakabileceini dnmekle de yanlyordu. zerinde yaad byk, sert, yal, kirli, gk kuakl Dnya'nn Evren'in hayallere smayan sonsuzluu iinde kaybolmu mikroskobik bir nokta zerindeki baka bir mikroskobik nokta olduunu dnmekle yanlyordu. Arabasn" srmeye devam etti, mrldanarak ve btn bu eyler hakknda yanlarak. Yanlgsnn sebebi, ara yolda kk bir emsiye altnda ylece durmaktayd. Arthur'un enesi sarkt. Fren pedalna arpt ayak bileini incitti ve yle sert bir fren yapt ki neredeyse arabaya takla attracakt. "Fenny," diye haykrd.

Arabann kza arpmasn son anda engelledi ama n kapnn arpmasna mani olamamt. Kap kzn koluna vurmu ve emsiyenin elinden frlayp lgnca bir hzla kar kaldrma yuvarlanmasna yol amt. "Kahretsin!" diye baran Arthur, elinden geldii kadar yardmsever bir tavrla kendi kapsndan frlad, Mc Kenna'nn Her Mevsimde Nakliye kamyonu tarafndan ezilmekten son anda kurtularak, dehet iinde, kamyonun kendisi yerine Fenny'nin emsiyesini eziini izledi. Kamyon otoyol boyunca uzaklap gitti. emsiye az nce vurulmu uzun bacakl bir leylek gibi, yerde ackl bir ekilde uzanm yatyordu. Ufak rzgar esintileri onun ara sra titremesine sebep oluyordu. Arthur onu yerden kaldrd. "Eee," dedi. Bu eyi kza geri vermenin pek bir anlam varm gibi grnmyordu. ' "Adm nasl bildiniz?" dedi kz. "Ee, ey, " dedi. "Bakn, size yeni bir tane alrm." Kza bakt ve sesi soluu kesildi. Fenny uzun boyluydu. Koyu renk salar soluk ve ciddi bir yzn etrafna dalgalar halinde dklyordu. Kprdamadan, tek bana durduu yerde neredeyse ackl denebilecek bir ifadesi vard. Resmi bir baheye, nemli ama pek popler olmayan bir fazilet iin dikilmi bir heykele benziyordu. nsana, bakyor gibi grnd eyden baka bir eye bakyormu hissi veriyordu. Ama imdi yapt gibi glmsedii zaman, bir yerlerden anszn geri dnm gibi oluyordu. Yzne scaklk ve yaam akn etmi, vcuduna imkansz zarafette bir hareketlilik yerlemiti. Etkisi son derece arpcyd ve Arthur'u fena halde arpmt. Kz glmsedi, antasn arabann arkasna att ve kendisini n koltua yerletirdi. "emsiye iin zlmeyin," dedi Arthur'a, arabaya binerken, "kardeimin emsiyesi idi ve sevdiini hi sanmyorum, nk sevseydi bana vermezdi." Gld ve kemerini balad. "Siz kardeimin bir arkada deilsiniz, deil mi?" "Hayr." "Buna memnun oldum" demeyen tek paras kzn sesi idi. Onun arabadaki, kendi arabasndaki, fiziki varl Arthur iin son derece olaanstyd. Arabay yavaa srmeye balarken, dnemediini, nefes bile ala madn fark etti ve bu fonksiyonlarn hi birinin araba kullanmak iin hayati nemi olmamasn diledi, yoksa balar derde girerdi.

O halde, dier arabada, yani Fenny'nin kardeinin arabasnda, yldzlarda geen kabus dolu yllardan sonra eve dnd gece bana gelenlerin yalnzca o ann ya ratt bir dengesizlik olmamas gerektiini dnd. Eer yle olsayd bile, Arthur u anda o zamankinden en az iki misli dengesizdi ve dengeli insanlarn zerinde durup denge salamalar beklenen ey her ne ise, Arthur onun zerinden her an debilecek durumdayd. "O halde..." dedi, konumay heyecanl bir balangca srkleyebileceini um arak. "Beni almas gerekiyordu -kardeimin yani- ama telefon etti ve gelemeyeceini bildirdi. Otobs saatlerini renmek istedim, ama oradaki adam saat cetveli yerine takvime bakmaya balaynca otostop yapmaya karar verdim. te byle." "Demek yle." "Ve ite buradaym. Ama benim adm nereden bildiinizi renmek isterim." "Belki de daha nce bilmemiz gereken," dedi Arthur arabay otoyol trafiine sokmaya alrken omzunun zerinden dnp arkaya bakp, "sizi nereye gtreceim." ok yakna olsun diye diledi yada ok uzaa. Yakna olmas kendisine yakn bir yerde yaad anlamna gelecekti, uzakta olmas onu oraya kadar gtrebilecei anlamna. "Taunton'a gitmek istiyordum," dedi kz, "ltfen, eer sizin iin uygunsa. Fazla uzak deil. Beni eyde brakabilirsiniz..." "Taunton'da m oturuyorsunuz? dedi Arthur, sesinin heyecandan len biri gibi deil de ilgi duyan biri gibi km olmasn dileyerek. Taunton ona ok yaknd. O zaman... "Hayr, Londra' da oturuyorum," dedi kz. "Bir saat iinde oradan bir tren var." Olabilecek en kt eydi bu. Taunton otoyoldan yalnz birka dakika uzaklktayd. Ne yapmas gerektiini dnd ve dehet iinde ne yapacan drrken kendi sesinin, "Oh, ben sizi Londra'ya gtrebilirim. Sizi Londra'ya benim gtrmeme izin verin," dediini duydu. Acemi sersem. Ne diye o kadar sersemce "izin" szcn araya sokuturmutu sanki? On iki yanda bir ocuk gibi davranyordu. "Siz Londra'ya m gidiyor dunuz?" diye sordu kz. "Gitmiyordum," dedi, "ama..." Acemi sersem. "ok naziksiniz," dedi kz, "ama hayr gerekten olmaz. Trenle gitmek istiyorum." Ve birden uzaklavermiti. Daha dorusu, onu yaama geri gtren taraf ortadan kaybolmutu. Olduka ilgisiz bir ekilde pencereden dary seyretmeye usulca bir melodi mrldanmaya balamt. Buna inanamyordu.

Yalnzca otuz saniye konumutu ve imdiden her eyi berbat etmiti. Yetikin erkek, diye sylendi kendi kendine, yetikin erkein nasl davranmas gerektii ile ilgili asrlardr birikmi kantlarn tamamen aksine, yetikin bir erkek byle davranmazd. "Taunton 5 mil" yazd bir iaret levhas. Direksiyonu yle sk kavrad ki araba sarsld. lgi ekici bir eyler yapmas gerekiyordu. "Fenny," dedi. Kz kafasn evirip serte ona bakt. "Hala bana adm nereden...." "Dinle," dedi Arthur, "syleyeceim, ama hikaye biraz garip. ok garip." Kz hala ona bakyordu ama hibir ey sylemedi. "Dinle.." "Bunu sylemitin." "Syledim mi? Oh. Seninle konumam gereken eyler var ve sylemem gereken eyler... sana anlatmam gereken bir hikaye var, ama bu hikaye..." Vcudu endie iinde kvranyordu, "senin o gzelim salarnn llelerin birbirinden ayracak ve tylerinin her birini huysuz kirpilerin dikenleri gibi ayaa kaldracak" eklinde bir eyler dktrmek isterdi, ama bunu srdremeyeceini dnd, stelik kirpi arm yaptrmak da istemiyordu. "... be milden uzun srer," demekle yetindi sonunda, kendin olduka yetersiz hissediyor ve korkuyordu. "Eee..." "Sadece farz et," dedi, "sadece farz et ki" - arkasndan ne geleceini bilmiyordu onun iin sadece oturup kendisini dinlemeye karar verdi- "olaand bir ekilde senin benim iin ok nemli olduunu, sen bunu bilmesen de benim de senin iin ok nemli olduumu, ama yalnzca be millik yolumuz olduu iin ve ben de kamyonlarn altna girmemeye altm bir srada henz karlatm birine ok nemli bir eyi nasl syleyeceimi bilemeyecek kadar aptal budalann biri olduum iin ne yapmam ..." aresizce duraklad ve ona bakt, "gerektiini... sylerdin?" "Yola dikkat edin !" diye haykrd kz. "Lanet olsun!" inde yz adet talyan amar makinesi tayan bir Alman kamyonuna yandan hzla arpmaktan kl pay kurtuldular.

"Sanrm," dedi kz, bir an rahatlayarak iini ekerken, "trenim kalkmadan nce bana bir iki smarlamanz gerekecek." Ne sebeptendir bilinmez, istasyon yaknlarndaki Publar'n zelikle ciddi, ask suratl bir havas, ok acayip bir kirlilii, oralarda satlan domuz etli breklerin ise ok zel ve salksz bir rengi vard. Bununla birlikte domuz etli breklerden de beteri orada bulacanz sandvilerdi. ngiltere'deki yaygn bir kanya gre sandvileri ilgin ve ekici klacak veya onlara yenmesi ho eyler grnm vermek iin bir ey yapmak, yalnzca yabanclara mahsus gnahkar bir iti. Ortak ulusal bilincin bir yerlerinde gml olan direktif "onlar kurutun" eklindeydi herhalde. "Onlar lastik gibi yapn, lanet olas eyleri taze tutmanz gerekiyorsa, bunu onlar haftada bir ykayarak gerekletirmelisiniz." ngilizlerin iledii ne kadar ulusal gnah varsa onlardan arnmalar, Cumartesi gnleri Pu blar'da yedikleri sandviler sayesinde mmkn olmaktayd. Bu gnahlarn ne olduu konusunda pek emin deillerdi ve olmak da istemezlerdi nk gnahlar insanlarn bilmek isteyecei eylerden deildirler." Ama var olan gnahlarndan, kendilerini yemee zorladklar bu sandviler sayesinde onlardan yeterince arndklar kesindi. Sandvilerden daha kt olan bir ey varsa, o da onlarn yanna kurulmu oturan sosislerdi. Ucuz etlerde bolca bulunan kkrdak ve sinir artklaryla dolu kasvetli tpler yani. Scak ve kederli bir eyden oluan bir denizin iinde yzerlerdi. zerlerine a bann bal eklinde bir ine batrlmt: bunun dnyadan nefret eden, Stepney'deki arka merdivenlerde kedileri arasnda bir bana lm ve unutulmu bir a bann ansna yapldn hissederdiniz. Sosisler gnahlarnn ne olduunu bilip de belirli bir gnahtan arnmak isteyenler iindi. "Buralarda daha iyi bir yerler olmas gerek," dedi Arthur. "Zaman yok," dedi Fenny, saatine bakarak. "Trenim yarn saat iinde hareket edecek." Sallanan kk bir masaya oturdular. Masada birka kirli bardak ve zerinde akalar yazl olan birka lekeli bira altl vard. Arthur Fenny'e bir domates suyu ve kendisine de yarm litrelik bira barda dolusu soda syledi. Ve bir ka sosis. Bunu niye yaptn bilmiyordu. Onlar, yapacak bir eyler olsun diye alm olmalyd. Barmen Arthur'un para stn bar tezgahnn zerinde birikmi olan bira havuzuna daldrarak att, Arthur bunun iin ona teekkr etti. "Pekala," dedi Fenny, saatine bir gz atarak, "bana sylemeniz gereken eyin ne olduunu anlatn."

Sesi tahmin edilebilecei gibi son derece pheciydi ve Arthur'un kalbi skyordu. Fenny orada anszn giriverdii souk ve savunmac bir tutum iinde otururken, burann ona aklamaya alaca eyler iin ortam olarak hi de yardmc olamayacan dnd. Bir eit ryada kazand bir telepati yetenei sayesinde Fenny'nin geirdii zihinsel kn, aksine grntlere ramen, Dnya'nn yeni bir uzay evre yoluna yer amak amacyla yklmas ilgili olduunu hissediyordu. Bu garip gerei Dnya' da tek bilen oydu, nk buna bir Vogon uzay gemisinden tank olmutu ve bunun da tesinde hem vcudu hem ruhu Fenny iin dayanlmaz bir sz ile kvranyordu ve onunla mmkn olan en ksa zamanda yatmak istiyordu. "Fenny," diyerek sze balad. "Acaba ekiliimiz iin bir bilet almak ister miydiniz? Ufak bir ekili." Arthur ban kaldrp serte bakt. "Emekli olacak olan Anjie iin." "Ne?" "Onun bir bbrek makinesine ihtiyac var da." Sert izgili ince yapl, kurallara uygun rg bir tayyr giymi, salar kurallara uygun permal, yznde, kurallara uygun kk bir glck tayan orta yal bir kadn zerine eilmiti. Kadnn elinde bir bilet koan ile bir kumbara vard. "Tanesi yalnzca on sent," dedi, "onun iin belki de iki tane bile alabilirsiniz. Bankay iflas ettirmeden yani " nlayan, kk bir kahkaha att ardndan ilgi ekecek kadar uzun bir i geirdi. "Bankay iflas ettirmeden" demi olmann ona sava gnlerinde kendisine birka ere yatacak yer salama ii verildiinden bu yana, duyduu en byk zevki verdii ok akt. "Eee, evet, peki," dedi Arthur, aceleyle ceplerini kartrd ve birka bozuk para kard. Kadn, insan kzdran bir yavalk ve byle bir zel lik varsa, kurallara uygun bir oyunculukla iki bilet kesti ve onlar Arthur'a verdi. "Dilerim siz kazanrsnz," dedi kadn, yznde anszn beliren ve origami sanatnn gelimi bir rnn andran glmsemeyle, "dller yle ho ki." "Evet, teekkr ederim," dedi Arthur, aceleci bir tavrla biletleri cebine tktrp saatine bir gz atarak. Sonra Fenny'e dnd. Piyango biletlerini satan kadn da yle.

"Ya siz ne diyorsunuz, kk hanm?" dedi, "Bu Anjie nin bbrek makinesi iin. Anjie emekliye ayrlyor da. Evet mi?" Yzndeki kk glc daha da yukarlara ekti. Bir an nce bu ie bir son verip glmsemekten vazgemesi lazmd yoksa cildinin yarlmas kanlmazd. "E, bakn, ite buyurun," dedi Arthur ve kadnn uzaklamasn salayacan umarak eline bir elli sentlik sktrd. "Oh, paramz var, yle deil mi?" dedi kadn uzun ve glmseyen bir i ekile. "Londral myz?" Arthur keke bu kadar lanet olas yava konumasayd diye dnd. "Hayr, tamam, gerekten de," dedi, elini sallayarak ve kadn korkun bir azimle, teker teker be bileti sayp koparmaya balad. "Ama biletlerinizi almanz gerek," diye srar etti, "yoksa dlnz alamazsnz. ok gzel dller, biliyor musunuz? ok uygun." Arthur biletleri kadnn elinden kapt ve elinden geldii kadar sert bir tonla teekkr etti. Kadn bir kez daha Fenny'e dnd. "Ve imdi, siz ne..." "Hayr!" diyerek Arthur neredeyse haykrd. "Bunlar onun iin," diye aklad elindeki be bileti sallayarak. "Oh, anlyorum! Ne ho!" kisine de hastalkl bir ekilde glmsedi. "Eh, umarm...." "Evet," diye tersledi Arthur, "teekkr ederiz." Kadn nihayet masadan ayrlarak bitiik masaya geti. Arthur mitsizlik iinde Fenny'e dnd ve onun sessiz kahkahalarla sarsldn grerek bir nebze rahatlad. ini ekti ve glmsedi. "Nerede kalmtk?" "Bana Fenny diyordunuz ve ben de size bunu yapmamanz sylemek zereydim." "Ne demek istiyorsunuz?" Kz domates suyunun iindeki kk tahta kokteyl ubuunu iki parmann arasnda tutarak dndryordu. "Bu yzden kardeimin bir arkada olup olmadnz sordum. Aslnda o benim vey kardeim. Beni Fenny diye aran tek kii o ve ben bunu yapmasndan holanmyorum." "O halde asl ismin..?."

"Fenchurch." "Ne? "Fenchurch." "Fenchurch m?" Kz ona ser sert bakt. "Evet," dedi, "herkesin sorduu ve bkknlktan beni lk la bartacak o aptal soruyu sizin de sorup sormayacanz grmek iin sizi bir vaak gibi keskin gzlerle izliyorum. Eer bunu yaparsanz ok kzacam ve ok da hayal krklna urayacam. stelik lk atacam. zleyin de grn." Glmsedi, ban sallayarak salarn biraz ne drd ve onlarn arasndan Arthur'u gzledi. "Oh," dedi Arthur, "bu biraz hakszlk ama, yle deil mi?" "yle." "Gzel." "Pekala," dedi kz glerek, "Sorabilirsiniz. Bir an nce bu ii halletsek iyi olur. Beni Fenny diye armaya devam etmenizden iyidir en azndan." "Herhalde..." dedi Arthur. "Yalnzca iki biletimiz kald, biliyor musunuz, ve sizinle daha nce konutuumda yle cmerttiniz ki..." "Ne?" diye tersledi Arthur. Permal, glckl ve elinde hemen hemen bitmi bilet koan tutan kadn imdi elindeki son iki bileti Arthur'un burnunun dibinde sallyordu. "Bu ans size vermeliyim diye dndm, nk dller yle gzel ki." Kendinden emin bir tavrla burnunu buruturdu. "ok zevkli. Onlar seveceinizden eminim. Ve Bu Anjie nin emeklilik hediyesi iin, biliyorsunuz ya. Ona bir..." "Bbrek makinesi, evet," dedi Arthur. "Buyurun." Ona iki tane daha onluk uzatt ve biletleri ald. Kadnn aklna bir fikir gelmi gibiydi. Bu ok yava yava gelen bir fikirdi. Geliini bir kumsalda uzun bir dalgann geliin izler gibi izleyebilirdiniz. "Oh, hayatm," dedi, "bir eye engel olmuyorum, deil mi ?" kisini de endieyle gzlyordu. "Hayr, her ey yolunda," dedi Arthur. "Yolunda olabilmesi mmkn olabilecek her ey," diye srdrd, "yolunda, sorun deil."

"Teekkr ederiz." diye ekledi. "Biliyorum ki," dedi kadn, mutlu ve endieli bir heyecan iinde, "siz... ak deilsiniz, deil mi?" "Bunu syleyebilmek ok g," dedi Arthur. "Henz konuma frsat bulamadk." Fenchurch' e bir gz att. O srtyordu. Kadn ok bilmi bir gvenle ban sallad. "Birazdan size dlleri gstereceim," dedi ve uzaklat. ekerek dnen Arthur ak olup olmadn anlamakta zorland kza bakt. "Bana," dedi kz, "bir soru sormak zereydiniz." "Evet," dedi Arthur. "sterseniz bunu birlikte yapabiliriz, dedi Fenchurch. "Beni bir...?" " " " el antasnn iinde...." diye ona katld Arthur. Kayp Bagaj Ofisinde .." dedi ikisi birlikte. Fenchurch Caddesi stasyonunda m bulmular," diyerek birlikte bitirdiler.

"Ve cevap," dedi Fenchurch, "hayr." "Gzel," dedi Arthur. ! "lk tohumlarm orada atlm." "Ne! "lk toh..." "Kayp Bagaj Ofisinde mi yani?" diye dehet iinde haykrd Arthur. "Hayr, tabii ki deil. Aptal olmayn. Kayp Bagaj Ofisinde ailemin ne ii var?" dedi kz, bahsi geen dnceyle olduka irkilerek. "ey, ne bileyim," diye aceleyle cevap verdi Arthur, "veya daha ok..." "Bilet kuyruunda imiler." "Bilet..." "Bilet kuyruunda. Ya da yle olduunu iddia ediyorlar. Detay vermeyi reddediyorlar. Sadece Fenchurch Caddesi stasyonundaki bilet kuyruunun nasl skc olabileceine inanamazsnz diyorlar." Ciddi bir tavrla domates suyundan bir yudum ekti ve saatine bakt. Arthur bir iki dakika yutkunmaya su gibi aldamaya devam etti. "Biraz sonra gitmek zorundaym." dedi Fenchurch, "ve siz hala iinizi dkmek iin o kadar heyecanl olduunuz bu dehetli olaanst eyin ne olduunu bana anlatmaya balamadnz."

"Niin sizi Londra'ya gtrmeme izin vermiyorsunuz?" dedi Arthur. "Bugn Cumartesi, zel olarak yapacam hibir iim yok, isterdim ki..." "Hayr" dedi Fenchurch, "teekkr ederim, ok tatlsnz, ama hayr. Birka gn iin yalnz kalmaya ihtiyacm var." Glmseyerek omuzlarn silkti. "Ama.." "Baka bir zaman anlatrsnz. Size telefon numaram vereyim." Kz rakam kurun kalemle bir kat paras zerine yazp eline tututururken Arthur'un kalbi kt kt atyordu. "imdi rahatlayabiliriz," dedi kz. Yavaa glmsemesi Arthur'un iini ylesine doldurmutu ki, patlayabileceini dnd. "Fenchurch," dedi, ismi sylerken bundan haz alarak, "Ben..." "Bir koli," diye onu bastrd srnak bir ses, "vine likr ve ayrca, buna baylacaksnz biliyorum, bir gramofon pla kaydndan sko gayda mzii ." "Evet teekkr ederiz, ok ho," diye steledi Arthur. "Londra'dan geldiiniz iin," dedi permal kadn, "onlar size gstersem iyi olur diye dndm..." dlleri Arthur'un grebilmesi iin gururla uzatyordu. O da bunlarn gerekten de bir koli vine likr ve gramofondan kaydedilmi bir gayda mzii albm olduunu grebiliyordu. dller bunlard. "imdi sizi rahat brakaym da ikilerinizi bitirin," dedi kadn, Arthur'un szlayan omzuna hafife dokunarak, "ama grmek isteyeceinizi biliyordum." Arthur gzlerini Fenchurch 'inkilerle yeniden birletirdi ve birden syleyecek bir ey bulamad. kisi arasnda bir an gelip gemi, ama o ann btn ritmi u lanet olas aptal kadn tarafndan berbat edilmiti. "Merak etmeyin," dedi Fenchurch, bardann tepesinden ona gzlerini ayrmadan bakarken, "tekrar greceiz." Bir yudum ald. "Belki de," diye ekledi, "o olmasayd buradaki durum bu kadar iyi gitmezdi." Bilmi bir glle glmsedi ve salarn tekrar yzne dkt. Bu hi de yalan deildi. Arthur itiraf etmeliydi ki bu bal gibi de gerekti. O akam Arthur evin iinde uzun admlarla dolaarak, yava hareketlerle msr tarlasnda geziniyormu gibi yapyor ve durmakszn ani kahkaha tufanlarna ka plyordu. Kazand gayda mzii albmn dinlemeye bile dayanabilecei dnd. Saat sekizdi ve Fenchurch' e telefon etmeden nce plan tamamn din lemeye,

dinlemek iin kendin zorlamaya karar verdi. Belki de telefonu yarna bile brakmas daha doru olurdu. Hava atmak iin byle yapmalyd. Veya gelecek haftaya ertelemeliydi. Hayr. Hayr oyun yoktu. Onu istiyordu ve bunu kimin renecei umurunda deildi. Onu kesinlikle ve mutlaka istiyordu, ona hayrand, onu arzuluyordu, onunla yapmak istedii eylerin says bu dnyada bir ad olan eylerin saysndan daha fazlayd. Kendini resmen "Yippee" gibi bir eyler haykrrken ve evde serseri mayn gibi oradan oraya dolarken buldu. Onun gzleri, onun salar, onun sesi, her eyi... Durdu. Gayda plan alacakt. Sonra onu arayacakt. Yoksa, onu daha nce mi aramalyd? Hayr. Yapaca ey uydu. Gayda plan almaya balayacak, onu dinleyecekti, son atn inleyen son namesine kadar dinleyecekti. Sonra onu arayacakt. Uygun sra buydu. Yapaca ey de buydu. Dokunduu zaman ortadan kayboluverecekleri endiesiyle bir eye dokunmaktan korkuyordu. Pla eline ald. Kaybolmad. Karton klfndan kard. Pikab at, ve ses ykselticileri evirdi Pikap da, ykselticiler de salamd. neyi plan zerine in dirirken aptal aptal kkrdad. Oturdu ve ciddiyetle "Bir sko Askerini dinledi. "Hayran Eden Zarafeti" dinledi. sko dalarndaki dar, derin vadilerle ilgili bir ey dinledi. Geirdii mucizevi le vaktini dnd. Tam ayrlmak zerelerdi ki, berbat bir "yuhuu" patlamasyla irkilmilerdi. Korkun permal kadn odann br ucundan krk kanatl sersem bir ku gibi kendilerine el sallamaktayd. Pub'daki herkes onlara dnm bir tepki bekliyordu. Bbrek makinesinin alnabilmesi iin toplanan 4.30 pound iin Anjie nin nasl sevinip mutlu olaca hakkndaki konumay dinlememilerdi. Bitiik masadan birinin bir koli vine likr kazandn hayal meyal fark etmiler ve "Yu Huu" eken bayann 37 numaral biletin onlarda olup olmadn sorduunu kavrayabilmeleri bir iki dakikalarn almt. Arthur biletin kendisinde olduunu kefetmiti. Kzgnlkla saatine bakmt.

Fenchurch onu drtmt. "Hadi," demiti, "git ve onu al. Aksilik etme. Onlara ne kadar memnun olduunu anlatan bir konuma yap ve sonra beni arayp ilerin nasl gittiini anlat. Pla da din lemek isterim. Hadi." Koluna vurmu ve uzaklamt. Pub'n devaml mterileri Arthur'un dln kabul ederken yapt konumay biraz abartl bulmulard. Alt taraf, kazand ey bir gayda mzii albm idi. Arthur bunlar dnd, mzii dinledi ve durup durup kahkahalara bouldu. Zrr Zrr. Zrr zrr. Zrr Zrr. "Alo, evet? Evet, doru. Evet. Biraz barmanz gerek, burda ok grlt var. Ne? "Hayr ben sadece akamlar bara bakyorum. le vakti alanlar Yvonne ve Jim, Jim mal sahibidir. Hayr ben yoktum. Ne? "Biraz barmanz gerek. "Ne? Hayr, ekiliten falan haberim yok. Ne? Ayrlma, ben Jim'i araym." Tezgahtaki kz elini alcnn zerine kapatarak grltl barn zerinden seslendi. "Adamn biri telefonda kazand piyangoya ilikin bir eyler anlatyor. Dur madan biletinin 37 numara olduunu ve kazandn sylyor." "Hayr, burda bir adam vard o kazand," diye bard barmen. "O biletin bizde olup olmadn soruyor." "Eer bileti bile yoksa kazandn nasl dnebilir ki?" "Jim diyor ki, biletin bile olmadan kazandn nasl dnebilirmisin. Ne?" Kz elini tekrar alcnn zerine kapatt. "Jim bu adam bamn etini yiyor. Biletin zerinde bir numara olduunu sylyor." "Tabii ki biletin zerinde bir numara olacak, lanet olas bir piyango bileti deil mi bu?" "Diyor ki yani biletin zerinde bir telefon numaras yazl imi." "u telefonu kapatp, lanet olas mterilere servis yapar msn sen?" Oradan sekiz saat uzaklkta, batda, bir adam kumsalda oturmu anlatlmaz kayb iin yas tutuyordu. Kaybna ancak ufak paketler halinde zlebiliyordu, nk tamam, tanmas ok zor olan byk bir yk oluturuyordu. Uzun yava Pasifik dalgalarnn kumsala yaklamasn seyrediyor ve olmayacan bildii bir hibir ey iin bekliyor, bekliyor, bekliyordu.

Olmamasnn zaman geldiinde, usule uygun ekilde, olmad. Akam zeri bylece kendi kendini tkettiinde, gne de denizin uzun ufuk izgisinin gerisine dt ve gn bitmi oldu. Kumsal ismini veremeyeceimiz bir kumsald, nk adamn zel malikanesi orada bulunuyordu. Buras, Los Angeles'in nce batya doru uzanan o yzlerce millik ky eridi zerinde yer alan kk, kumluk bir uzantyd. Otostopunun Galaksi Rehberinin son basksndaki bir blmde "nafile, mafile, menhus, uursuz ve bu anlamda baka ne kelime varsa o ve her trl kt zellie" sahip bir yer olarak bahsi gemi, bundan bir ka saat sonra yazlm bir baka blmde ise, burann "Amerikan Ekspres'in reklam mektuplarndan olumu ama Amerikan Ekspres'in derin ahlak duygusundan yoksun binlerce dnmlk bir yer olduu, bunlarn da tesinde, her nedense burada gkyznn de sar renkli olduu" anlatlmt. Ky eridi batya doru uzanp sonra kuzeye, Rehber' in "gidilecek gzel bir yer" olarak niteledii, San Francisconun puslu krfezine doru dnmekteydi. Orada karlatnz herkesin ayn zamanda bir uzay yolcusu da olduuna inanmanz ok kolayd. Onlarn tarznda "merhaba" demek sizin iin yeni bir din balatmak anlamna gelebilirdi Yerleip de orann usullerini iyice kavrayncaya kadar, herhangi birinin sorduu her drt sorunun n "hayr" diyerek cevaplamak karnzayd. nk orada sregelen baz ok garip eyler vard ve bunlarn bir ksm bir eyden phelenmeyen uzayl yabancnn ok ihtiya duyduu eyler olabilirdi." Rehberde, kvrlarak uzanan yzlerce millik kayalk ve kumsaldan, palmiyelerden, dalga kranlar ve gn batmlarndan "karlmamas gereken bir frsat" olarak bahsedilmekteydi. Ve ky eridinin karlmamas gereken bu uzants zerindeki bir yerde, biroklarnn deli olarak nitelendirdii, teselli edilemeyen adamn evi yer almaktayd. Kendisinin sylediine gre, ona deli denmesinin tek sebebi, yle olmasyd. nsanlarn onun deli olduunu dnmelerinin bir ok sebebinden bir tanesi, ou kiinin evlerinin yle veya byle garip olduu bu yerde bile, onun evinin gariplikte olduka arya kam olmasndand. Evinin ismi Tmarhanenin D idi. Kendi ismi sadece John Watson'd, ama o- baz arkadalarnn da imdi isteksizce kabullendii gibi- Akll Wonko olarak arlmak istiyordu. Evinde bir dizi garip ey vard ve altna sekiz kelime kaznm olan gri bir cam kavanoz da bunlarn iindeydi.

Daha sonra ondan bahsedecek ok frsatmz olacak- bu sefer ki yalnzca gn batmn izlemek ve onun da orada olup izlediini sylemek iin bir balangt. Deer verdii her eyi kaybetmiti ve imdi dnyann sonunun gelmesini bekliyordu bu sonun oktan gelip getiinin pek farknda deildi. Arthur, Taunton'daki bir barn arkasndaki p tenekelerini kartrarak geirdii ve hibir ey ne bir piyango bileti ne de telefon numaras bulabildii iren bir Pazar gnnn ardndan, Fenchurch 'n kendisini bulabilmek iin elinden gelen her eyi yapt. O daha ok ey denedike aradan, daha ok haftalar geti. Kendi kendisini azarlyor, kendisine, kaderine, dnyaya ve havasna hiddetleniyordu. Bu znts ve fkesi srasnda onunla karlamadan hemen nce gitmi olduu benzin servis istasyonun kafeteryasna bile gidip oturdu. "Beni zellikle huysuzlatran bu ince ince yaan yamur." "Ltfen yamurdan ikayet etmeyi kes artk," diye terslendi Arthur. "Yamur kesilseydi ben de ikayet etmeyi keserdim." "Bak..." "Ama sana yamur kesildikten sonra ne olacan anlataym m?" "Hayr." "Meleyecek." "Ne?" "Gk grltleri meleyecek." Arthur kahve fincannn kenarlar zerinden dardaki berbat havaya bakt. Burasnn, iinde bulunabilecei en gereksiz yer olduunu fark etti. Kendisini oraya mantndan ok, batl inanc ekmiti. Bununla birlikte, kader byle rastlantlarn gerekten de mmkn olabileceini ortaya atarak onu tavlamak istercesine, onu orada bulunduu son seferde karlam olduu kamyon srcs ile yeniden karlatrmt. Onu grmemezlikten gelmeye altka, kendisini adamn insan tketen konumasnn yaratt girdabn ekimine daha ok kaptryordu. "Sanrm," dedi Arthur belli belirsiz bir sesle, bunu syleme zahmetine katland iin kendi kendisine kfrederek, "yamur azalyor." "Ha!" Arthur sadece omuz silkti. Gitmeliydi. Yapmas gereken buydu. Sadece kalkp gitmeliydi. "Hi durmuyor!" diye sylendi kamyon ofr yksek sesle. Masay yumruklad, ayn dkt ve bir an iin fkeden ttyormu gibi gzkt.

Byle bir sz zerine yryp gidemezdiniz. "Tabii ki duruyor," dedi Arthur. Bu pek de zarif bir kar ifade ekli saylmazd ama, sylenmesi de gerekliydi. "Yayor Arthur ban sallad. "Hi durmadan yadn sylemek aptalca..." dedi. Adamn kalar hayretle ykseldi. "Aptalca m? Niin aptalca olsun? Hi durmadan yamur yadn sylemek niin aptalca olsun? Eer hi durmadan, biteviye yayorsa?" "Dn yamad." "Darlington'da yad." Arthur bkkn bir ekilde duraklad. "Dn bana nerede olduumu mu soracaktn? diye sordu adam. "H?" "Hayr" dedi Arthur. "Ama sanrm tahmin edebilirsin." "yle mi sanrsn." "D ile balyor." "yle mi?" "Ve yamurun orada adam deli ettiini sana syleyebilirim." "Orada oturmamalydn, arkada," dedi yanndan geen, tulum giymi bir yabanc, neeyle. "Oras Frtna bulutu Kesi. Bizim Raindrops Keep Falling On My Head iin zel rezervasyonlu kemizdir oras. Buras ile gneli Danimarka arasndaki her otoyol kahvesinde byle bir ke ayrlmtr. Benim sana tavsiyem, buradan dmen krp uzaklaman. Hepimiz yle yapyoruz. Nasl gidiyor, Rob? Megul musun? Yal hava lastiklerin takl, deil mi? Hah hah ha." Tulumlu adam ksa srede oradan uzaklaarak yaknlardaki masalardan birine bir Brit Ekland fkras anlatmaya gitti. "Gryorsun ya, serseri heriflerin hibiri beni ciddiye almyor," dedi Rob Mc Kenna. "Ama" diye ekledi, karanlk bir ifadeyle ne eilip, gzlerini devirerek, "ama hepsi sylediklerimin doru olduunu biliyor!" Arthur kalarn att. "Karm gibi," diye tslad Mc Kenna Her Mevsimde Nakliye' nin tek sahibi ve ofr. "O bunun sama olduunu ve benim bouna titizlenip, huysuzlandm sylyor, ama," hi .... durmakszn," dedi adam lgn bir fke iinde kelimelere tempo tutarak masay yeniden yumruklarken.

dramatik bir tavrla duraklad ve gzlerinden etrafa tehlikeli baklar frlatt, "ona ne zaman telefon edip eve gelmekte olduumu sylesem, hemen amarlar toplamas gerektiinden bahsediyor!" kahvesinin kan iki parma arasnda evirdi. "Buna ne anlam veriyorsun?" "ey.." "Benim bir defterim var," diye devam etti, " bir defterim var. Bir gnlk. On be senedir tutuyorum. imdiye kadar gittiim her yeri kapsyor. Her gnn. Ve orada havann nasl olduunu. Btn ngilterede, skoya' da, Galler' de bulundum. Btn Avrupa'da, talya'da, Almanya'da. Danimarka'ya gidip geldim, Yugoslavya'da bulundum. Hepsi burda iaretli ve kaytl. Kardeimi ziyaret ettiim bile yazl," diye ekledi, "Seattle' da." "Evet," dedi Arthur, nihayet gitmek iin ayaa kalkarak, "belki onu birilerine gstermelisin." "Gstereceim," dedi Rob Mc Kenna. Ve gsterdi. Ac. Keder. Daha ok ac ve daha ok keder. Bir projeye ihtiyac vard ve kendisine bir proje yaratt. Maarasnn nerede olduunu bulacakt. Tarih ncesi Dnya' da bir maarada yaamt. Bu, iyi bir maara deildi, hatta berbat bir maarayd ama.... Amas yoktu. Tam anlamyla berbat bir maarayd ve o orada be sene yaamt. Bu be koca sene boyunca oray evi olarak dnmt ve insanlar evlerinin izini srmeyi severlerdi. Arthur Dent de byle insanlardan biriydi. Bu yzden Exeter'e, bir bilgisayar almaya gitti. Evet, istedii ey buydu, bir bilgisayar. Ama bunun iin kafasnda bilgisayarcya bildirebilecei ciddi bir amac olmas gerektiini dnd. Yoksa ylece gidip, insanlarn oynayacak bir ey aradn sanmalarn is temiyordu. Arthur'un ciddi bir amac vard. Tarihncesi Dnya' da bir maarann tam yerini tespit etmek. Bunu dkkandaki adama aklad. "Niin?" dedi dkkandaki adam. Bu tehlikeli bir soruydu. "Peki, bunu geelim," dedi dkkandaki adam. "Nasl?" "ey, bu konuda sizin bana yardmc olabileceinizi umuyordum." Adam iini ekti ve omuzlar dt. "Bilgisayar kullanmada hi deneyiminiz var m?"

Arthur sorunlar birka saniye iinde zen Altn Kalp' deki gemi bilgisayar Eddie' den ya da Derin Dnce' den bahsedip bahsetmemeyi dnd - sonra bahsetmemeye karar verdi. "Hayr," dedi. "Elenceli bir leden sonra olacaa benziyor," dedi dkkandaki adam, ama bunu yalnz kendisi duydu. Her eye ramen Arthur bir Apple ald. Birka gn sonra astronomi ile ilgili birtakm yazlmlar da temin etti. Yldzlar tespit etti, geceleri maarasndan bakt zaman yldzlar nasl grdn hatrlayp onlarn diyagramlarn izdi ve bunlar zerinde haftalarca urat ve sonunda varaca kanlmaz sonucu nee iinde erteledi. Bu kanlmaz sonu projenin batan sona sama olduuydu. Hatralardan yola karak izilen tahmini izimler faydaszd. Yaadklarnn ne kadar uzun bir sre nce yaanm olduunu bile bilmiyordu. Ford Prefect o zaman birka milyon yl olduuna ilikin kaba taslak tahminlerde bulunmutu ama onun matematikle aras hi iyi deildi. Yine de onu en azndan bir sonuca ulatrabilecek bir yntem buldu. Kulland parmak hesabnn olaanst karmaas, yaklatrmalarn lgnl ve tahminlerin gizemlilii yznden, doru galaksiyi bulabilmesi ansa kalmt. Ama o gene de devam etti ve bir sonuca vard. Buna doru sonu diyecekti. in asln kim biliyordu ki? Bununla birlikte, rastlant bu ya, kaderin saysz ve grnmez cilveleri iden biri onun tam tamna doru sonuca ulamasn salamt, ama tabii o bunu hibir zaman renemeyecekti. ylece Londra'ya gitti ve gzne kestirdii bir kapy ald. "Oh, nce telefon edersin sanyordum." Arthur aknlk iinde nefesini tuttu. "Sadece birka dakikalna girebilirsin," dedi Fenchurch. "Tam da dar kyordum "

slington'da bir yaz gn. Antika mobilya tamiri yapan makinelerin yasl inleyile ile dolu bir gn. Fenchurch' n leden sonraki iini bo vermesi imkanszd ve bu yzden Arthur kendi bana, ama onu sonunda bulduu iin mutluluktan uarak, hlyalar iinde dolat, vitrinleri seyretti. Eski tahta oyma aletlerine, Boer Sava miferlerine, zenne

kyafetlerine, ofis mobilyasna veya bala ihtiyac olan herkesin de rahatlkla dorulayabilecei gibi, slingtonda bu faydal dkkanlardan bir sr vard. Gne atlarn ve bahelerin zerinde tm gcyle parlyordu. Mimarlar ve musluk tamircileri zerinde, haydutlar ve hrszlar zerinde parlyordu. Pizzalar zerinde, emlaklarn zel eyalar zerinde parlyordu. Restorasyon grm mobilya dkkanlarndan birine giren Arthur'un zerinde parlyordu. "lgin bir bina," dedi sahibi nee iinde. "Bodrumda, yakn Pub'lardan biri ile balant salayan gizli bir geidi var. Anladm kadaryla, Prens Regent iin yaptrlm, istedii zaman kaamak yapabilsin diye." "Yani birilerinin onu soyulmu am mobilya alrken yakalamasn engellemek iin kullanlmak zere mi demek istiyorsunuz?" dedi Arthur. "Hayr," dedi mal sahibi, "o sebepten deil." "Beni mazur grmelisiniz," dedi Arthur. "Mthi mutluyum da." "Anlyorum." Hlyal bir ekilde dolamaya devam etti ve kendini Greenpeace ofislerinin bulunduu yerde buldu. stne "Yaplacak ler- Acil!" diye yazm olduu dosyasnn iindekiler aklna geldi. Bu zaman iinde dosyay bir daha amamt bile. Neeli bir glmseme ile ieri girdi ve yunuslarn zgrl iin onlara biraz para vermeye geldiini syledi. "ok komik," dediler ona, "git buradan." Bekledii reaksiyon tam olarak bu olmad iin yeniden denedi. Bu sefer ona epeyce kzdlar. Bu yzden, yine de biraz para brakarak; oradan ayrld ve yeniden dar gne na kt. Saat alty biraz gee, bir ie ampanyay kapt gibi dar bir sokak zerinde bulunan Fenchurch' n evine yneldi. "Tut unu" diyen Fenchurch eline kaln bir ip tututurdu, sonra byk beyaz, tahta kapdan ieri girerek kayboldu. Kapnn zerinde koca bir asma kilit ve onun zerinde de siyah bir demir ubuk sallanyordu. Ev, artk kullanlmad iin bakmszlktan dklen slington Ziraat Odas'nn arkasndaki hafif sanayi mahallesinde, ahrdan bozma kk bir yerdi. Kocaman ahr kaplarnn dnda bir de normal grnml, cilalanm bir tahtadan yaplm ve siyah yunus bal eklinde bir tokma bulunan bir kaps daha vard. Bu kapdaki tek gariplik eiin iki buuk metre yksekliinde olmasyd. Bu nedenle kap iki katn

zerine kondurulmutu ve nceleri muhtemelen atlar doyurmak iin ieriye kuru ot tanmasnda kullanlyordu. Giriin zerindeki tulalarn arasndan, dar doru eski bir makara uzanyordu ve Arthur'un tutmakta olduu ip bunun zerinden geiyordu. pin br ucuna ise bir ello aslyd. Kap bann zerinde bir yerden ald. "Tamam," dedi Fenchurch, "ipi ek ve elloyu elinle tutup, dengele. Bana yukar gnder." Arthur ipi ekti, elloyu tutup, dengeledi. "pi tekrar ekemiyorum," dedi, "elloyu brakmadan yani." Fenchurch aa sarkt. "Ben elloyu tutuyorum," dedi. "Sen ipe asl." ello ile kap arasndaki mesafe azald ve hafife sallanan elloyu kz usta bir hareketle ieri ekti. "Sen de yukar gel," diye seslendi Fenchurch aa doru. Arthur eyalarnn durduu torbay ald ve heyecandan uyumu bir ekilde ahr kaplarndan geerek ieri girdi. lk geldiinde yle bir grm olduu alt oda pek dzenli deildi ve bir sr vr zvrla doluydu. Dkme demirden yaplm byk ve eski silindirli bir amar skma makinesi orta yerde duruyordu. Bir kede ise artc sayda mutfak eyas ylyd. Arthur'un grnce bir an iin panikledii bir bebek beii bile vard bunlar arasnda, ama neyse ki eski bir eydi ve kitaplarla doluydu. Eski ve lekeli beton deme heyecan verici atlaklarla doluydu. te sallanan tahta merdivenlerden yukar kmaya baladnda, Arthur'un ruh hali buydu. atlaklarla dolu beton deme bile ona dayanlmaz biimde haz verici bir ey gibi grnyordu. "Bir mimar arkadam bana buraya ne harika eyler yapabileceini syleyip duruyor" dedi Fenchurch sohbet eder gibi, Arthur demenin arasndan grnd srada. "Durmadan buraya geliyor, ortada durup akn bir hayranlkla kullanabilecei boluklardan, eyalardan, partilerden bahsediyor ve muhteem k kalitesiyle ilgili birtakm eyler mrldanyor, sonra bir kaleme ihtiyac olduunu sylyor ve ardndan haftalarca ortadan kayboluyor. Bu yzden o muhteem eyleri bugne kadar gerekletiremedi. Aslnda diye dnd Arthur etrafna baknrken, en azndan st o da epeyce dzenliydi. Dekorasyonu son derece sadeydi. Etrafa koltuk kanepe yerine byk min-

derler konulmutu. Stereo set ve hoparlrleri Stonehedge'in yaratclarn bile etkileyebilecek cinstendi. Her yerde solmu iekler ve ilgin resimler vard. at boluunda Fenchurch' n deyii ile ancak bir kedinin sabilecei bir banyonun bulunduu asma kat denebilecek bir yer vard. "Ama" diye ekliyordu Fenchurch, "kedinin olduka sabrl bir hayvan olmas ve kafasnda alacak birka kt yara aldrmamas gerekiyor. Yani. te byle." "Evet." Bir an iin birbirlerine baktlar. Bu an daha uzun bir an oldu ve anszn ok uzun bir an haline geldi, ylesine uzundu ki bu kadar zamann nereden ktnn anlalmas bile zordu. sve Peynir Bitkisiyle bile yeterince uzun bir sre yalnz kaldnda kendini rahatsz hissedip utanmay baarabilen Arthur iin bu an, gecikmi bir mutluluk anyd ve hi de korktuu gibi bir ey deildi. Birden, hayvanat bahesinde doan ve hep orada kapal kalan ve bir sabah uyandnda kafesinin kapsnn sessizce ardna kadar aldn gren bir hayvan gibi hissetti kendini. Gri tropik ayrlar, uzakta pembelikler iinde ykselen gnee doru uzanrken, her tarafta yeni sesler uyanyordu. Fenchurch' n apak bir ilgiyle aydnlanm yzne ve paylatklar bir aknlkla glmseyen gzle ne bakarken, bu yeni seslerin ne olduunu merak etti. Yaamn insanlarla konutuunu, her zaman merak ettii ve sorup durduu sorulara cevap verdiini daha nce fark etmemiti, bunu bilinli olarak hi saptamam veya bu sesin tonlarn tanmamt, ta ki o ses imdi ona, daha nce hi sylemedii bir eyi syleyinceye, yani "evet" deyinceye kadar. Fenchurch nihayet, ufak bir ba silkile gzlerini indirdi. 'Biliyorum," dedi. "Her zaman, senin basit bir kat parasn bir dl almadan iki dakika bile elinde tutmayacak cinsten biri olduunu hatrlamam gerekecek." Arkasn dnd. "Hadi yrye kalm," dedi abuk abuk. "Hyde Parka gidelim. Ben zerime daha uygun bir eyler giyeyim." Olduka tutucu grnl, sade, koyu renk bir giysi vard zerinde. Pek biimli bir ey olduu sylenemezdi ve aslnda ona da pek yakmamt. "Bunu zellikle ello retmenim iin giyiyorum" dedi. "yi bir ocuk ama bazen btn o yay ekme iinin onu biraz heyecanlandrdm sanyorum. Bir dakikada hazr olurum."

Merdivenleri neeyle karak asma kata kt ve aa seslendi "ieyi daha sonras iin dolaba koy." Arthur, ampanya iesini dolabn kapsna yerletirirken ayn yumurta ikizi bir baka ienin kendisininkine bitiik oturmakta olduunu grd. Pencereye doru yrd ve dar bakt. Tekrar dnd ve plaklara bakmaya balad. Yukardan elbisesinin yere derken kard hrty duydu. Kendi kendine ne biim bir insan olduuna ilikin sylendi. Kendi kendisine, en azndan u an iin, gzlerini kesinlikle ve hi kaldrmadan onun plaklar zerine kilitli tutmasn, plaklarn isimlerini okumasn, beenmi bir ifadeyle ban sallamasn, mecbur kalrsa lanet olas eyleri saymasn sk skya tembih etti. Ban aada tutacakt. Bunu yapmakta, tamamen, son derece ve aalk bir ekilde baarsz oldu. Fenchurch yukardan kendisine yle srarl bir ekilde bakyordu ki Arthur'un da yukar kendisine baktn bile fark etmemi gibiydi. Sonra birden kafasn sallad, hafif yazlk elbisesini zerine geirdi ve abucak banyoya girip kayboldu. Bir dakika sonra dar ktnda, glmsyordu. Banda bir gne apkas vard ve basamaklar birer ikier srayarak, olaanst bir hafiflikle indi. Yry ilgin bir dans figrn andryordu. Arthur'un bunu fark ettiini grd ve ban hafife bir yana eerek sordu. "Sevdin mi?" dedi. "ahane grnyorsun," dedi Arthur yalnzca, nk yleydi. "Hmmmm," dedi kz, sanki Arthur sorusunu gerekten cevaplamam gibi. Btn bu zaman boyunca ak kalm olan st kattaki n kapy kapatt ve kk odaya, onu bir mddet tek bana brakabilmesi iin her eyin uygun olup olmadn anlamak ister gibi yle bir bakt. Arthur'un gzleri de onunkileri izledi ve o baka bir yana bakarken, kz bir ekmeceden ald bir eyi tad keten antasna sokuturdu. Arthur tekrar ona bakt. "Hazr myz?" "Benim bir sorunum olduunu,'" dedi kz azck arm bir glmsemeyle, "biliyor muydun?" Onun konuya bu kadar dolaysz girii Arthur'u hazrlksz yakalamt. "ey," dedi, "baz ne olduu belirsiz eyler iitmitim ..." "Benim hakkmda ne kadar ey bildiini merak ediyorum," dedi kz. "Eer duyduklarn benim tahmin ettiim yerden duymusan, o zaman bahsettiim o deil. Russell adeta durduu yerde bir eyler uyduran tiplerdendir. nk gerek sorunla baa kamaz o."

Arthur'un iinden keskin bir endie dalgas geti. "O zaman nedir bu sorun?" dedi. "Bana anlatabilir misin?" "Endie etme." dedi, "Hi kt bir ey deil. Sadece allmam. Hi, hi allmam." Arthur'un eline dokundu, sonra eilip ona kk bir pck kondurdu. "Bunun ne olduunu bu akam zp zemeyecein," dedi "benim ok ilgimi ekecek." Arthur, eer kendisine o srada hafife dokunan biri olsa, nlayabileceini hisseti. Tpk gri balk kavanozuna ba parmann trnayla vurduu zaman onun kard uzun, derin nlama sesi gibi sesler karabilirdi. Durmadan silah sesleriyle uyandrlmak Ford Prefect'i rahatsz ediyordu. Bakm atlyesi giriinden yavaa dar szld. Etrafndaki en parltl makineyi susturup onu havlularla sarmalayarak kendisi iin bir yatak haline dntrd. Basamaklardan indi, sessiz admlarla ve berbat bir ruh hali iinde koridorlarda dolamaya balad. Koridorlar ok dard ve kt aydnlatlmlard. Ik devaml titreiyor ve gemide byk sarslmalara ve gcrtl homurtulara sebep olan gcn anszn bir orada, bir burada ykselmesiyle daha da ksklayordu. Sorun bu deildi. Soluk kl koridorda aa doru kulak trmalayan berbat sesler kararak gelen elektrikli matkaba benzer gm renkli kk bir ey durup duvara da yanan Ford Prefect'i syrp geti. Sorun bu da deildi. Huzursuz bir ekilde ve glkle trmanarak, gemi blmelerinden birinin kapsndan daha geni ama yine kt aydnlatlm bir baka koridora geti. Gemi anszn ne doru frlad. Bunu olduka sk yapar olmutu ama, bu seferki daha kuvvetli bir sarsntyd. Kk bir manga robot, korkun madeni grltler kararak yanndan geti. Ama sorun bu da deildi. Koridorun bir ucundan keskin bir duman ykseldiini grnce, dier yne doru yrd. Bir dizi gzlem monitrnn nnden geti. Monitrler duvarlarn iindeydiler ve sertletirilmi olduu halde yine de izilmi olan Pleksiglas tabakalarn arkasna yerletirilmilerdi. Ekranlardan biri, Tek Aamal Oy sistemi hakknda abartl ve sama sapan eyler syleyen, irkin grnl, yeil, pullu bir srngeni gsteriyordu.

Sisteme kar m, yoksa taraftar m olduunu anlamak zordu, ama bu konuda ok gl eyler hissettii kesindi. Ford sesi kst. Bununla birlikte, sorun bu da deildi. Bir baka monitre geti. Bunda, kullandnz takdirde size kendinizi zgr hissettirecei anlalan bir di macununun reklam vard. Reklama berbat, atlak boru sesli bir mzik elik ediyordu, ama Ford'u rahatsz eden bu da deildi. Gm renkli , muazzam byklkteki Xaxisian gemisinin dn kontrol altnda tutan, boyutlu ve daha geni bir baka ekrann nne geldi. O izlerken, ayn karanlk glgesinden syrlarak ortaya kan, rktc ekilde silahl, bin adet Zirzla yldz sava gemisi, Xaxis yldznn gzleri krelten yuvarla karnda dizildiler ve ayn anda Xaxisian gemisinin tm delikleri , onlara doru anlatlmaz, iren, ktlk dolu bir ate kusmaya balad. te Ford'un sorunu buydu. Huzursuz bir ekilde kafasn sallad ve gzlerini ovuturdu. Donuk gmi renkli bir robot enkaznn zerine ylp, oturdu. Kolayca anlalabilecei gibi bu robot daha nce yanmt, ama artk zerine oturulabilecek kadar soumu bulunuyordu. Esnedi ve srt antasnn iinden Otostopunun Rehberini bulup kard. Ekran at ve nc dzeydeki birtakm kaytlar arasnda ylesine gezinmeye balad. Uykusuzluuna kar bir are aryordu. DNLENME nerisine rastlad. Buna gerekten ihtiyac olduunun o da farkndayd. Sonra karsna DNLENME VE NEKAHET blm kt. Tam ona gemek zereyken, anszn kendisinin daha iyi bir fikri olduunu fark etti. Ekrana bakt. Sava her saniye artan ateli bir fkeyle sryordu ve grlt korkuntu. Gemi sarslyor, lklar atyor ve gnderdii veya isabet ald her olaanst enerji imei ile, ne doru yen bir hamle yapyordu. Yeniden Rehbere bakt ve bir iki olas blm arasnda dolat. Birden glmeye balad ve yeniden antasn kartrd. inden kk bir hafza kopyalama modl kard. zerindeki pamukuklar ve biskvi krntlarn silkeledi ve Rehber' in arkasndaki soketlerden birine onun fiini soktu. lgili olduunu dnd tm bilgiler modle aktarlnca, balanty kesti, modl avcunun iinde hafife havaya atp tuttu, Rehberi antasna koydu, alayc bir glmseyile srtt ve gemi bilgisayarnn bilgi bankasn aramaya gitti.

"Yazn, zellikle de parklarda, gnein akamlar ufuk izgisine doru yaklamasnn amac, diyordu ses ciddiyetle, "kzlarn memelerinin bir aa bir yukar dalgalannn gzlere daha net grnmesini salamaktr. Durumun gerekten de byle olduuna inandm ben." Arthur ve Fenchurch oradan geerlerken birbirlerine bakp, bu lafa gltler. Fenchurch bir an iin Arthur'a daha sk sarld. "Ve eminim ki," diyordu Serpantin kysndaki portatif sandalyesinden ahkam kesen ve kvrck, portakal rengi salar, ince uzun burnu olan gen, "eer konu derinlemesine incelenecek olursa, bunun mkemmel bir doallk ve mantkla her eyden fkrd grlecektir," kendisininkine komu portatif sandalyede yaylm oturan, zayf, koyu renk sal, sivilceleri yznden kendini itilmi hisseden arkadana bakarak tezini savunmaya devam ediyordu, "Darwin'in bahsettii her eyden. Bu kesin. Bu tartlmaz. "Ve," diye ekledi, "ben buna baylyorum." Hzla dnd ve gzlklerinin altndan Fenchurch' e gz krpt. Arthur kz uzaklatrrken, sessizce sarslarak kkrdadn hissetti. "kinci tahmin," dedi Fenchurch glmesi bitince, "syle bakalm." "Pekala," dedi Arthur, "dirsein. Sol dirsein. Sol dirseinde bir sorun var." "Yine yanl," dedi kz, "hi alakas yok. Tamamen yanl iz zerindesin." Yaz gnei parktaki aalarn arasndan batyordu, adeta -neyse laflar blmeyelim. Hyde Park muhteemdi. Pazartesi gnlerinin samal dnda parkn her eyi mkemmeldi. rdekler bile harikuladeydi. Bir yaz akam Hyde Park' a gidip de duygulanmayan biri, herhalde oradan ancak bir ambulansn iinde ve yzne bir araf rtlm olarak geen biri olabilirdi. Buras, iindeki insanlarn her yerdekinden daha olaanst eyler yaptklar bir parkt. Arthur ve Fenchurch, bir aacn altnda, kendi kendine gayda almas yap makta olan ortlu bir adamla karlatlar. Gaydac almasna, gaydasn getirdii kutunun iine ekinerek bir ka kuru brakmaya alan Amerikal bir ifti bandan kovalamak iin ara vermiti. "Hayr!" diye haykryordu onlara, "Gidin bamdan! Ben sadece pratik yapyorum." Sonra kararl bir ekilde yeniden gaydasn iirmeye koyuldu. Bu srada kan sesler bile Arthur'la Fenchurch' n keyfini karmaya yetmemiti. Arthur kollarn Fenchurch' n beline dolayarak yavaa aa doru indirmeye balad.

"Poponun bir sorunu olduunu sanmyorum," dedi bir sre sonra, "onunla ilgili hibir yanllk yok gibi grnyor." "Evet," diye onaylad kz, "kesinlikle popomla ilgili bir sorunum yok." yle uzun ptler ki, sonunda gaydac almasna aacn br tarafnda devam etmek zorunda kald. "Sana bir hikaye anlatacam," dedi Arthur. "Gzel." Biri birinin zerine yatm iftlerin, baka taraflardakine oranla daha az saylabilecei bir imen paras buldular ve orada oturarak artc gzellikteki r dekle ve bu rdeklerin altndan akp geen suyun zerinde batan gnein damlalarn izlediler. "Hikaye," dedi Fenchurch kollarn Arthur'unkine dolayarak. "Benim bama gelen cinsten eylerden bahsedecek bir hikaye. Tamamen gerek." "Bilirsin bazen insanlar karlarnn kuzenlerinin en iyi arkadalarnn bana gelmi olmas gereken bir eyle ilgili hikayeler anlatrlar, ama aslnda hikayenin iinde bir yerde anlatlanlarn aslnda uydurma olduu anlalr." "te benimki de o hikayelerden birine benziyor, tabii gerek bir hikaye olmas dnda. Ve ben bu hikayenin gerek olduundan eminim, nk anlatacam eyleri yaayan insan benim." "Piyango bileti gibi." Arthur gld. "Evet. Yetimem gereken bir tren vard," diye devam etti. "stasyona vardm..." "Sana benim ailemin bana," diye szn kesti Fenchurch, "istasyonda ne geldiini sylemi miydim?" "Evet," dedi Arthur, "sylemitin." "Sadece emin olmak istedim." Arthur saatine bakt. "Sanrm dnmeyi dnebiliriz artk," dedi. "Bana hikayeyi anlat," dedi kararl bir sesle Fenchurch. "stasyona vardn." "Yirmi dakika kadar erken gelmitim. Trenin saatin yanl biliyormuum. Sanrm. Demir Yolu daresinin saati yanl biliyor olmas da ayn derecede mmknd," diye ekledi bir mddet dndkten sonra. "Daha nce byle bir ey hi bama gelmemiti nk. " "Hadi anlat artk," diyerek gld Fenchurch. "Bunun zerine bilmecesini zmek zere bir gazete satn aldm ve bir fincan da kahve almak zere bfeye gittim."

"Sen bilmece zer misin?" "Evet." "Hangi gazetenin kini?" "Genellikle Guardian'n kini " "Bence Guardian fazla sevimli olmaya alyor. Benim tercihim Times. zebildin mi bari?' "Neyi?" "Guardian'daki bilmeceyi." "Henz bakmaya frsatm olmad," dedi Arthur. "Hala kahve almaya alyoru m." "Pekala, o zaman. Kahveni al." "Alyorum. stelik, " dedi Arthur, "biraz da biskvi alyorum." "Ne cins?" "Rich Tea." "yi seim " "Ben de severim. Sahip olduum btn bu yeni eylerle gidip bir masaya oturuyorum. Hangi masaya oturduumu sorma nk btn bunlar bir sre nce olmutu ve imdi hatrlamyorum. Herhalde yuvarlak bir masa olmal." "Pekala." "O halde sana plan anlataym. Ben masada oturuyorum. Solumda gazete var. Samda kahve fincan. Masann ortasnda biskvi paketi." "Gzmde mkemmel canlandryorum." "Senin grmediin," dedi Arthur, "nk henz bahsetmedim, ben gittiim srada masada oturmakta olan adam. O da orada, karmda oturuyor." "Neye benziyor." "Tamamen sradan biri. Bir evrak antas var. Takm elbiseli. Garip bir ey yap acak biriymi gibi," dedi Arthur "gzkmyor." "Ah, o tipleri bilirim. Ne yapt?" "unu yapt. Masaya eildi, biskvi paketini ald, yrtp at, bir tanesini ald, ve..." "Ne?" "Yedi." "Ne!" "Onu yedi." Fenchurch aknlkla bakt. "Sen ne yaptn, tanr akna?"

"ey, bu artlarda her salkl ve normal ngiliz'in yapacan yaptm ve kendimi," dedi Arthur, "bunu grmemezlikten gelmeye zorladm." "Ne? Niin?" "ey, zerinde eitildiimiz cinsten bir ey deil bu, yle deil mi? Ruhumu inceledim ve yetitiriliimle ilgili deneyimlerim arasnda ya da en temel igdlerim iinde, karmda oturan birinin, gzlerimin iine baka baka sklmadan soukkanllkla, biskvilerimden birini ald zaman nasl reaksiyon gstermem gerektiini anlatan bir ey bulamadm." "Ama ey yapabilirdin..." Fenchurch bunu biraz dnd. "Byle bir durumda, kendimin de ne yapabileceini bilemediimi itiraf etmeliyim. Peki sonra ne oldu?" "fkeyle bilmeceye bakmaya baladm," dedi Arthur. "Ama bir kelime bile zemedim, kahvemden bir yudum aldm, iemeyeceim kadar scakt, yaplacak baka bir ey de yoktu. Kendimi toparladm. Paketin anlalmaz bir ekilde nasl alm olduunu fark etmemek iin," diye ekledi, "byk gayret gstererek bir biskvi aldm..." "Ama mcadeleye giriyorsun, zor bir yol seiyorsun." "Kendi tarzmda, evet. Biskviyi yedim. Onu ok belirgin ve grlebilir bir ekilde yedim ki adamn benim ne yaptmla ilgili hibir phesi olmasn. Ben bir biskvi yediim zaman," dedi Arthur, "o biskvi yenmi olur." "Peki o ne yapt?" "Bir tane daha ald. Gerekten de," diye steledi Arthur, "olan tam olarak buydu. Bir biskvi daha ald ve yedi. Gn kadar ak. u imenlerin zerinde oturduumuz kadar kesin." Fenchurch huzursuzca kprdand. "Ve sorun," dedi Arthur, "ilk seferinde bir ey sylememi olduum iin, ikinci seferinde konuyu demenin daha da zor bir duruma gelmi olmasyd. Ne di yecektim? 'Af edersiniz... fark etmeden yapamadm... ee.. acaba.. Bunu yapamazdm. Yine grmemezlikten geldim, stelik birincisinden de daha canl bir ekilde." "Yapma..." "Tekrar bilmeceye bakmaya baladm, Hala bir kelimesini bile anlamyordum. Bu yzden, Henrynin St. Crispin Gnnde sergiledii ruha benzer bir ruh sergileyerek..." "Ne?" "Tekrar anlamazln zerine gittim," dedi Arthur. "Bir biskvi daha aldm. Bir an gzlerimiz karlat." "Byle mi?"

"Evet, ey, hayr, tam yle saylmaz. Ama karlat. Sadece bir an iin. Ve ikimiz de gzlerimizi baka yne evirdik. "Ama imdi sana syleyeceim ey u ki, havada bir elektriklenme olduu akt. Masada gittike artan bir gerilim vard." "Tahmin edebiliyorum." "Btn paketi bu ekilde bitirdik. O, ben, o, ben..." "Btn paketi?" "Zaten sadece sekiz biskvi vard, ama o srada bana bir mr dolusu biskviyi bitirmeye alyormuuz gibi geliyordu. Gladyatrler bile bundan fazla bir zorluk ya am olamazlar. "Gladyatrler," dedi Fenchurch, "bunu gne altnda yapmak zorunda kalrlard. Fiziken daha yorucu olurdu." "O da var. Sonra, boalan paket aramzda cansz bir ekilde yatmaya baladnda, adam kalkt ve yapt en kt eyi yaparak oradan ayrld. Ben rahat bir nefes aldm tabii. Rastlantya bak ki trenimin de bir iki dakika iinde gelmekte olduu anons edilmiti, onun iin kahveni bitirdim, ayaa kalktm, gazetemi aldm ve gazetenin altnda..." "Evet?" "Kendi biskvilerimi buldum." "Ne?" dedi Fenchurch. "Ne?" "Doru." "Hayr!" Giyerek soluunu tuttu Fenchurch ve katlarak kendini imenlerin zerine att. Tekrar doruldu. "Seni budala sersem ey seni," diye inledi, "seni anadan doma serseri ve kesinlikle budala adam." Arthur'u imenlerin zerine, geriye doru itti, yuvarlanarak zerine kt, onu pt sonra tekrar geriye, imenlerin zerine yuvarland. Arthur onun ne kadar hafif olduuna amt. "imdi sen bana bir hikaye anlat." "Sanmtm ki," dedi kz bouk, atall bir sesle, "geri dnmek iin can atyordun." "Acele yok," dedi Arthur haval bir ekilde, "bana bir hikaye anlatman istiyorum." "Pekala," dedi kz, "ama ksa bir tane. Ve seninki gibi komik deil ama... her neyse." nne bakt. Arthur bunun o cins anlardan biri olduunu sezebiliyordu. Etraflarndaki hava kprdamadan duruyor, bekliyordu. Arthur havann gidip kendi iine bakmasn diledi.

"Ben kk bir ocukken," dedi kz. "Bu tr hikayeler hep byle balar, deil mi? 'Ben kk bir ocukken...', her neyse. Bu blm kzn anszn, 'ben kk bir ocukken' diye balayp iini dkmeye balad blm. imdi o ksma geldik. Ben kk bir ocukken, yatamn ayak ucunda bir resim aslyd... Hikayem hakknda buraya kadar ne dnyorsun? "Sevdim. Sanrm srkleyici. lgiyi abuk ve ho ekilde yataa ekiyorsun. Sanrm resim konusunu biraz gelitirmemizde bir saknca yok." "Resim, u ocuklarn holanmas gereken, ama aslnda hi de holanmadklar cinsten bir eydi," dedi. "Bir yn sevimli kk hayvann sevimli kk eyler yapt resimlerden biri. Onlar bilir misin?" "Bilirim. Ben de onlardan rahatsz olurdum. Rzgarlk giymi tavanlar, rnein." "Tam zerine bastn. stelik bu tavanlar bir saln zerindeydi, onlara elik eden fareler ve baykularla birlikte. Hatta salda bir ren geyii bile vard belki." "Saln zerinde?" "Saln zerinde. Ve saln zerinde bir de olan ocuu oturmaktayd." "Rzgarlk giymi tavanlar ve baykular ve ren geyii ile birlikte?" "Evet, tam da onlarn arasnda. Paavralar iinde, neeli bir ingene ocuuna benzer trden biri." "Uh." "Resmin beni endielendirdiini sylemeliyim. Saln nnde yzmekte olan bir su samuru vard ve ben, bu samurun sala binmesi bile gerekmeyen btn o zavall hayvanlar da zerindeyken sal ekmek zorunda olmasna zlr, uyku uyuyamazdm. Samurun sal ektii kuyruu ylesine inceydi ki devaml ekilmek yznden acyor olmas gerektiini dnrdm. Bu beni endielendirirdi. ok deil, belli belirsiz, ama devaml olarak. "Sonra bir gn- ama bu resme yllar boyu her gece baktm unutma- anszn saln bir yelkeni olduunu fark ettim. Daha nce bunu hi grmemitim. Samur iyiy di. O, sala yalnzca refakat ediyordu." Omuzlarn silkti. "Gzel mi?" diye sordu. "Sonu zayf," dedi Arthur, "dinleyiciyi alarken brakyor 'Evet, ama neye alarken?' Buraya kadar gzeldi, ama puan alabilmesi iin seyirciyi harekete geirecek arpc bir sonu olmas gerek." Fenchurch gld ve kendi bacaklarna sarld.

"Bu ylesine anszn ortaya kan bir keifti ki... Yllar sren sinsi endienin birden ortadan kalkmas ar yklerin kaldrlmas, siyah- beyaz olan bir eyin birden renklenmesi, kuru bir dal parasnn birden yeermesi gibi. Bir anda ortaya kan ve 'endielerini bir tarafa brak, dnya gzel ve mkemmel bir yer. Gerekten de ok kolay,' diyen bir bak as. imdi sen herhalde bunlar sylememin sebebinin bu akam zeri kendimi byle hissetmemden kaynakland dnyorsun deil mi?" "ey, ben..." de Arthur. Kendine gveni bir anda parampara olmutu. "Evet, hi nemli deil, bunun zarar yok." dedi

Fenchurch, "Bu leden sonra gerekten byle hissettim. Hissettiklerim tam olarak byle. Ama bak, ben bunlar daha nce de hissetmitim, hatta daha gl bir ekilde. nanlmaz derecede gl bir ekilde. Korkarm ben," dedi uzaklara bakarak, "anszn ortaya kan artc aklamalar iin yaratlmm. Arthur allak bullak olmutu, neredeyse hi konuamayacak haldeydi onun iin o an byle bir giriimde bulunmamay daha akllca buldu. "ok garipti," dedi kz. Musa'y izleyen Msrllardan birinin, Musa'nn sopasn sallamas karsnda Kzl Denizin davrannn olduka ilgin saylabileceini sylemi olabilecei gibi sylemiti bunu. "ok garip," diye tekrarlad, "nk gnlerce nceden iimde son derece ilgin bir his oluuyor, sanki doum yapacakmm gibi. Hayr, aslnda yle saylmaz, daha ok sanki bir eyle balantya geiyormuum gibi, azar azar. Hayr, byle bile deildi; sanki Dnya'nn tamam, benim araclmla, .." "42 rakam," dedi Arthur yumuak bir tonla, "sana bir ey ifade ediyor mu?" "Ne? Hayr, sen neden bahsediyorsun?" diye hayretle haykrd Fenchurch. "Yalnzca bir dnceydi," diye mrldand Arthur. "Arthur, demek istiyorum ki bu, bu benim iin ok gerek, bu ciddi." "Ben de tam anlamyla ciddiyim," dedi Arthur. "Benim bir trl emin olamadm tek ey Evren." "Bununla ne demek istiyorsun?" "Bana gerisini de anlat" dedi Arthur. "Kulana garip gibi de gelse, merak etme. nan bana, pek ok garip ey grm geirmi biriyle konuuyorsun," diye ekledi, "ve byle sylerken biskvilerden bahsettiimi sanma." Fenchurch ban sallad ve ona inanm grnd. Sonra birden koluna yapt.

"yle basitti ki." dedi, "geldiinde bana ulatnda, yle mkemmel ve olaanst bir ekilde basitti ki." "Neydi bu gelen?" dedi Arthur yavaa. "Arthur, bak, dedi, "artk bilmediim ey bu ite. Ve bu yzden kaybm dayanlacak gibi deil. Geriye dnp onu dnecek olduumda, zihnim titremeye ve te dirginlemeye balyor ve eer ok gayret edersem ancak ay fincanna kadar ulaabiliyorum ve sonra kafam bombo oluyor." "Ne?" "ey, senin hikayende olduu gibi, dedi, "iin en iyi ksm bir kafede bama geldi. Orada oturmu bir fincan ay iiyordum. imdeki o birikimin olumaya balamasndan gnler sonrayd, birleme hissinin balamasndan yani. Sanrm yavaa mrldanyordum. Ve sanrm kafenin karsndaki inaat alannda alma vard. Ben de pencereden oray seyrediyordum. ay fincanmn zerinden. Bu, benim dier insanlar alrken seyretmek iin bulduum en ho yoldu. Ve birden beynimin iinde beliriverdi, u bir yerlerden gelen mesaj. Ve yle basitti ki. Her eyi yle anlaml klyordu ki. Orada ylece oturup dndm. 'Oh! Oh, pekala, o halde her ey yolunda, o zaman.' yle armtm ki, neredeyse fincan elimden drecektim. Hatta sanrm drdm de. Evet," diye ekledi dnceli bir biimde. "Eminim drdm. Sylediklerimin ne kadar bir anlam ifade ediyor?" "ay fincanna kadar iyiydi." Fenchurch ban sallad, tekrar sallad. Sanki onu temizlemeye alyordu. Gerekten de yapmaya alt buydu. "te, byle." dedi, "ay fincanna kadar iyi. Bana, szlk anlamyla, dnyann patlam gibi geldii an, ite o and." "Ne...?" "Kulaa lgnca geldiini biliyorum ve herkes de bunlarn halsinasyon olduunu sylyor, ama eer gerekten yle idiyseler, o zaman benim halsinasyonlarm boyutlu Dolby Stereo sistem halsinasyonlar olmal ve belki de kpek bal filmlerinden sklanlara kendimi kiralamalym. Yer gerek anlamda ayaklarmn dibinden ekilmiti, ve ... ve..." Emin olmak istercesine, eliyle hafife imenlere vurdu, sonra sylemek zere olduu eyle ilgili fikrini deitirmi gibi grnd.

"Ve sonra gzlerimi hastanede atm. Sanrm o zamandan ben de oraya girip, kyorum. Her eyin yoluna gireceine ilikin artc aklamalarla ilgili," dedi "igdsel bir huzursuzluk duymamn sebebi bu." Ban kaldrp Arthur'a bakt. Arthur bir rpda kendisinin eve dnn evreleyen garipliklerle ilgili endielenmeyi brakt, ya da daha dorusu, bu gariplikleri beyninin zerinde "Dnlecek eylerAcil" yazl olan blme emanet etti. "te dnya," diye sylendi kendi kendine, "ite, sebebi ne olursa olsun, dnya ve ite burada duruyor ve ben de onun zerindeyim." Ama imdi etrafnda dalgalanmaya balamt, ayn o gece arabada Fenchurch n kardeinin ona su deposunda bulduklar CIA ajan ile ilgili sama hikayeleri anlatt zaman olduu gibi. Fransz Elilii dalgalanyordu. Aalar dalgalanyordu. Glck de dalgalanyordu, ama bu normaldi nk biraz nce zerine gri bir kaz inmiti. Kazlar nefis ve rahat bir gn geiriyorlard ve cevaplarn bulmak istedikleri hibir nem sorular yoktu. "Her neyse" dedi Fenchurch birden, canl canl ve kocaman alm gzleriyle glmseyerek, "benim bir yerimde bir yanllk var ve sen bunun ne olduunu bulmak zorundasn. Hadi, eve gidiyoruz." Arthur kafasn iki yana sallad. "Ne oldu?" dedi kz. Arthur kafasn sallamt, ama bunun sebebi onunla ayn fikirde olmadn ifade etmek deildi. Aksine Fenchurch n teklifinin gerekten mkemmel olduunu, hatta dnyann en nemli tekliflerinden biri olduunu dnyordu. Sadece, hi beklemedii bir anda, Evren'in bir kap arkasndan kp, kendisine 'bh" diyebilecei dncesinin kafasnda tekrarlanp duran etkisinden kurtulmaya alyordu. "Yalnzca bunu kafamda tam olarak netletirmeye alyorum," dedi Arthur, "sen Dnya'nn, ayann altnda sanki gerekten...patladn.., hissettiini sylyorsun..." "Evet. Hissetmenin de tesinde." "Baka herkes ise," dedi tereddtle, "bunun bir halsinasyon olduunu sylyor, yle mi?" "Evet, ama Arthur bu ok sama. nsanlar 'halsinasyon' diyerek aklamak istedikleri her eyi aklayabildiklerini ve sonunda, anlamadklar ne varsa her eyin bylece ortadan kalkacan dnyorlar. Halsinasyon yalnzca bir kelime, hibir ey aklamyor. Yunuslarn niin kaybolduunu aklamyor." "Hayr," dedi Arthur. "Hayr," diye ekledi dnceli bir ekilde. "Hayr," diye yeniden ekledi daha da dnceli ekilde. "Ne?" dedi sonunda.

"Yunuslarn kayboluunu aklamyor." "Hayr," dedi Arthur, "Bunu anlyorum grebiliyorum. Hangi yunuslardan bahsediyorsun sen?" "Ne demek hangi yunuslar? Btn yunuslarn kaybolduu zamandan bahsediyorum." Elini Arthur'un dizine koymasyla Arthur omurilii zerinde inip kan karncalanman n sebebinin Fenchurch n yavaa srtn okamasndan deil, insanlar ona bir ey aklamaya altnda her zaman bana dert olan o berbat ve sinsi hislerden kaynaklandn fark etti. "Yunuslar m?" "Evet." "Btn yunuslar," dedi Arthur, "kayp m oldu?" "Evet," "Yunuslar yle mi? Btn yunuslarn kaybolduunu sylyorsun. Sylemek istediin bu mu ?" dedi Arthur, bu noktadan tam anlamyla emin olmak istiyordu. "Arthur, sen nerede idin tanr akna? Yunuslarn hepsi ayn gn kayboldu, yani benim..." Fenchurch srarla Arthur'un akn gzlerine bakmaya balad. "Ne...?" "Hi yunus kalmad. Hepsi gitti. Kayboldu." Arthur'un yzn aratrd. "Bunu gerekten de bilmiyor muydun?" Yzndeki akn ifadeden bilmedii anlalyordu. "Peki nereye gittiler?" diye sordu. "Kimse bilmiyor. Kaybolmak demek bu demek zaten." duraklad. "ey, bildiini syleyen bir adam var, ama herkes onun Kaliforniya'da yaadn ve delinin biri olduunu sylyor. dedi "Gidip onu grmeyi dnyordum, nk bama gelenlere ilikin elimdeki tek ipucu buymu gibi grnyor." Omuzlarn silkti ve sonra uzun uzun ve sessizce Arthur'a bakt. Gittiin yerleri gerekten de renmek isterdim. Sanrm o srada senin de bana korkun bir eyler geldi. Ve biz bu yzden birbirimizi fark ettik." Etrafna, imdi kendini gn batmnn penelerine kaptrm olan parka baknd. "Pekala, "dedi, "artk her eyi anlatabilecein biri var." Arthur yavaa, bir yl uzunluunda bir nefes brakt. "Bu," dedi, "ok uzun bir hikaye."

Fenchurch ona doru uzand ve keten antasnn iinden bir ey kard. "Bununla bir ilgisi var m?" dedi. antasndan kard ey, ypranm ve yolculuklar boyunca eskimi bir eydi. Savrulup, tarihncesi nehirlere atlm, Kakrafoon' un lleri zerinde youn bir kzllkla parlayan gneler altnda kavrulmu, Jaglan Beta aynn buzullarnda donmu, Santraginus V' in buharl, azgn okyanuslarn snrlayan mermer desenli kumsallarda yar yarya gml kalm, uzay gemilerinde bulunmu, oradan oraya atlm, srlm ve genellikle kt kullanlmt. Yapmclar onun bana tam da byle eylerin gelebileceini dndkleri iin onu salam bir plastik klfa yerletirmiler ve zerine de kocaman dost harflerle "Panie Kaplma" yazmlard. "Bunu nereden buldun?" dedi Arthur, onu elinden alp, hayretle irkilerek. "Ah,' dedi kz, "senin, olduunu dndm. O gece Russell'n arabasnda. Drmsn. Bu yerlerin ouna gittin mi?" Arthur Otostopunun Galaksi Rehberini klfndan kard. Kk, ince esnek bir el bilgisayar idi bu. Ekran bir metinle aydnlanncaya kadar birtakm tulara bast. "Bir kana," dedi. "Oralara gidebilir miyiz?" "Ne? Hayr," dedi Arthur hemen, sonra yumuad, ama isteksizce. "Gitmek istiyor musun?" dedi cevabn hayr olmasn mit ederek. Soruyu, "Gitmek istemiyorsun, deil mi?" eklinde sormam olmas, onun asndan byk bir fedakarlkt. "Evet," dedi. "kaybettiim mesajn ne olduunu renmek istiyorum. Ve nereden geldiini. nk sanmyorum ki," diye ekledi, ayaa kalkp parkta artan hzne bakarak, "buradan gelmi olsun." "Hatta," diye ekledi, kolunu Arthur'un beline dolarken, "burann nerede olduundan bile emin deilim." Otostopunun Galaksi Rehberi daha nce de sk sk ve isabetli olarak belirtildii gibi, olduka artc cinsten bir eydi. Adndan da anlalabilecek gibi aslnda bir rehberlik kitabyd. Galaksinin btn blgelerinde ve zellikle kokumuluun daha fazla olduu yerlerde, sulh hukuk, ticaret ve ceza mahkemelerini nemli oranda ve devaml olarak tkayan sorun, ya da sorunlardan biri, uydu. Yukardaki cmlenin bir anlam var. Sorun bu deil. uydu: Deiim. Rehberi tekrar okuyun anlayacaksnz.

Galaksi hzl deien bir yerdi. Akas o kadar ok blmnn her bir paras devaml hareket halinde ve devaml bir deiim iindeydi ki, gayretli ve titiz bir editrn, bu mthi detayl ve karmak elektronik kitabn, her gnn her saatinde ve her dakikasnda deien evre koullarn canla bala gslemesinin bir kabus olacan dnebilir ve byk bir yanlgya derdiniz. Yanlg noktanzsa bu editrn de, Rehberin o zamana kadar sahip olduu tm dier editrleri gibi, "gayretli", "titiz" veya "canla bala" kelimelerinin gerek anlamlarn kavramaktan uzak olduunu fark etme baarsn gsterememeniz olurdu. Sub-Eta nternetinde girdilerin gncelletirilip gncelletirilmemesi ok okunur olup olmamalarna balyd. rnein, u mitolojide, efsanelerde ve insan aptallatracak kadar skc olan o boyutlu dizilerde sz edilen muhteem ve sihirli Fuolornis Ate Canavarnn evi Foth of Avalars'daki Brequinda meselesi. Eski gnlerde, yani Sorth of Bragadox'un Kefinden nce, Fragilisin arklar syledii, Quenelux'l Saxaquin'in gc elinde tuttuu zamanlarda, hava tatl ve geceler mis kokulu olmasna ramen herkes bir ekilde bakire kalmay baarabilmekteydi ya da yle kaldklarn iddia ediyorlard. Ama o gzel hava ve mis kokulu geceler varken, bylesine olmayacak bir iddiaya herhangi birinin u ya da bu biimde inanabileceini nasl dnrlerdi bilinmez. Foth of Avalars'daki Brequinda da en az yarm dzine Ate Canavarna arpmadan bir tulay dahi yerinden oynatmak imkanszd. Bunu yapmay isteyip istemeyeceiniz ise ayr bir konuydu. Ate canavarlarnn aslnda bar sever yaratklar olmadndan deildi bu, nk yleydiler. Bara son damlasna kadar hayrandlar ama bir eylerin damlalarna duyduklar bu abartl hayranlklar, bazen sorunu yaratan eyin ta kendisi olurdu: nk kiinin sevdiini incitmesi yle sk rastlanan bir eydi ki. zellikle de eer bu kii bir Fuolornis Ate Canavar ise ve roket- atar gibi bir nefese ve bahe parmakl gibi dilere sahipse. B ir baka problem de bu canavarlarn bir kez havaya girdiklerinde sk sk bakalarnn sevdiklerini de inciterek ie devam etmelerindeydi. Btn bunlara, greli olarak saylar daha az olan ve ortalkta tulalar frlatarak dolaan lgn adamlar da ekleyince ortaya Foth of Avalars'daki Brequinda da pek ok kiinin canavarlar tarafndan ciddi biimde yaralanmas sonucu kyordu. Ama bu umurlarnda myd? Deildi. Kaderlerine aladklar duyulmu muydu? Hayr.

Fuolornis Ate Canavarlar vahi gzellikleri, asil tavrlar ve onlara hayranlk ve sayg duymayanlar srma adetleriyle tm Brequinda topraklarnda hayranlk ve sayg uyandrrlard. Bunun sebebi neydi? Cevap basitti. Seks. Anlalmaz bir sebepten tr, zaten tatl ve mis kokulu olan, stne stlk bir de ay ile aydnlanm olan gecelerde, ortalkta alaktan uan ate- nefesli kocaman canavarlar bulunmasnda neredeyse dayanlmaz seksi bir eyler vard. Foth of Avalars'daki Brequinda'nn ak- delisi halk bunun niye byle olmas gerektiini size syleyemezdi ve zaten siz de bu etki bir kez ykselip gcn gs termeye baladnda durup da bunu tartmaya kalkmazdnz. nk akam ufkuna kar yarm dzine ipek kanatl, deri gvdeli Fuolornis Ate Canavarndan oluan sr grntye girer girmez, Brequinda halknn yars, br yarsyla birlikte ormanlara koturup, orada nefessiz, youn bir gece geirdiklerini ve gnn ilk klaryla birlikte, glmseyen mutlu yzlerle ortaya kp olduka sevimli bir ekilde hl bakire olduklarn iddia ettiklerine tank olurdunuz - hazdan yzleri al al ve yap yap bakireler. Pheromenler diyordu baz aratrmaclar. Dierleri bunun ses titreimleri ile ilgili bir eyler olduunu iddia ediyordu. Etraf iin temeline inmeye alan ve bunun iin ok zaman harcayan aratrmaclarla doluydu. Rehberin bu gezegendeki ilikilerin genel durumuyla ilgili, batan karc grafik tanmlarnn, onun tarafndan ynlendirilmeye raz olan otostopular arasnda son de rece yaygn olmas artc deildi. Bu yzden, bu blm Rehberden hibir zaman karlmam ve bylece daha sonra oraya yolculuk yapacak otostopularn ehir Devleti Avalars'daki bugnn modern Brequinda snn artk beton ynlar, uyuturucular ve Canavar Burger Barlarndan ibaret olduunu kefetmeleri kendilerine braklmt. slingtonda hava tatl ve mis kokuluydu. Sokakta dolaan Fuolornis Ate Canavarlar falan yoktu tabii ama eer bunlardan biri rastlant eseri oralara urayacak olsa yapaca en iyi ey yolun karsndaki pizzacya gidip karnn doyurmak olurdu herhalde, nk burda ona pek de ihtiya yoktu.

Ekstra anezli acl Hot-Dog'larnn tam yarsnda i koymalar iin elverili bir durum ktnda, Fuolornis Ate Canavaryla ayn etkiyi uyandran karya bir haber gnderip, mzik setinde, Dire Straits'in bir albmn almalar yeterli olurdu. "Hayr," dedi Fenchurch, "daha deil." Arthur mzik setine Dire Straits'i koydu. Fenchurch yukar kattaki kapy ieri tatl ve mis kokulu gece havasnn biraz daha girmesi iin aralk brakt. iltelerden yaplm oturma yerlerinden birine, alm bir ampanya iesinin hemen ok yaknna oturdular. "Hayr," dedi Fenchurch, "bende yanl olan eyin ne olduunu bulmadan olmaz. Hangi param? Sanrm," diye ekledi ok, ok, ok yavaa, "imdi ellerinin olduu yerden balayabiliriz." Arthur sordu, "Pek ne tarafa doru ilerlememi git memi istersin?" "Aa," dedi Fenchurch, "bu durumda.' Arthur elini hareket ettirmeye balad. "Aslnda," dedi Fenchurch, "aa, dier taraf." "Ah, evet." Btn bir hafta iyi olmaktan bkt iin imdi sert bir biraya ihtiyac olan Mark Knopfler, bir cumartesi gecesinde, bir Schecter Custom Stratocaster' bayku gibi ttrp, melekler gibi ark syletebilecek olaanst bir yetenee sahipti. Plak henz o paraya gelmedii iin u anda konuyla pek ilgisi yoktur ama geldiinde birok olay patlak verecektir ve de tarihiler ellerinde bir olay listesi ve kronometre ile hazr ve nazr olamayacaklarna gre, bunu her eyin hl ar aksak ilerledii u anda ir delemek en iyi yol olarak grlmektedir. "Ve bylece geliyoruz," dedi Arthur, "dizine. Sol dizinin korkun ve trajik bir sorunu var." "Benim sol dizimin," dedi Fenchurch, "hibir ey yok." "Gerekten de yle." "Biliyor muydun..." "Neyi?" "Ehm, tamam, bildiini grebiliyorum. Hayr, devam et." "O halde bu sorun ayaklarnla ilgili bir ey olmal..." Fenchurch, ksk soluk n altnda glmsedi ve ne anlama geldii pek de ak olmayan bir ekilde, omuzlarn iltelerin zerinde saa sola kvrd. Evrende, kesin bir

yer belirtmek gerekirse Squornshellous Beta'da, yani minderler bataklnn iki popler dnyasnda, zerlerinde birilerinin saa sola kvrlmasndan ok holanacak ilteler bulunduuna gre, onlarn da imdi burada olmamas ok yazkt. Olsalard, bu grdklerinden ok holanrlard, zellikle de omuzlar ritim kaydrarak oynatlp, kvrlma tam olarak ne anlama geldii pek de ak olmayan bir ekilde yapld iin. Ne yazk ki orada deillerdi. Deillerdi, nk hayat byleydi ite. Arthur Fenchurch n sol ayan kendi kucana koydu ve ona dikkatle bakt. Bacaklarndan aa kaym olan elbisesiyle ilgili her ey bu konuda net bir ekilde dnebilmesini ok zorlatryordu. "tiraf etmem gerekiyor ki," dedi, "ben aslnda ne aradm bilmiyorum." "Bulduun zaman anlayacaksn," dedi kz. "Gerekten anlayacaksn." Sesinde hafif bir tutukluk vard. "Oras deil." Kendini artan bir aknlk iinde hisseden Arthur kzn sol ayan yere brakt ve sa ayan eline alabilecek ekilde kendisi de yer deitirdi. Fenchurch ne doru eilerek kollarn onun boynuna dolayarak onu pt, nk bu srada plak eer dinlemi olsanz bunu yapmamann imkansz olacan bileceiniz o blme gelmiti. Sonra ona sa ayan verdi. Arthur onu okarken, parmaklarn kzn bileinin zerinde, ayak parmaklarnn altnda, ayann bombesinin zerinde gezdirdi. Hatal hibir ey bulamad. Fenchurch onu son derece elenerek, izliyor, glyor, kafasn sallyordu. "Hayr, durma," dedi, "ama bu deil tabii." Arthur durdu, yerde duran sol ayana bakarak kalarn att. "Durma." Sa aya okamaya devam et parmaklarn, bilek, ayak parmaklarnn altn, ayak bombesinin izgisi etrafnda tekrar gezdirdi ve "Yani tuttuum hangi ayakla ilgili olduunu mu sylemek istiyorsun...?" Fenchurch, Squornshelleous Betadaki basit bir iltenin yaamna kucak dolusu yaam sevinci katabilecek omuz silkmelerinden birini daha yapt. Arthur kalarn att. "Beni kucana al," dedi kz yavaa. Onun sa ayan yere koydu ve kendisi ayaa kalkt. Kz da yle yapt. Onu kollarna alp kaldrd ve yine ptler. Bu bir sre devam etti. Sonra kz "imdi beni tekrar yere indir," dedi. Arthur, hala akn, onun dediklerini yapt.

"Evet?" Kz ona neredeyse meydan okur gibi bakyordu. "Peki ayandaki sorun ne?" Arthur hala anlamyordu. Yere oturdu, sonra onun ayaklarna, doal artlar altnda ve normalde bulunduklar yerde bakmak iin, elleri ve dizleri zerinde doruldu. Ve byle yakndan bakarken garip bir ey dikkatini ekti. Kafasn tamamen yere yaptrd ve gzledi. Uzun bir sessizlik oldu. Yorgun bir ekilde geriye ekilip arkasna yasland. "Evet," dedi. "Ayaklarndaki sorunun ne olduunu gryorum. Senin ayaklarn yere demiyor." "Peki... peki ne diyorsun buna?" Arthur ona acele bir bak att ve gzlerini birden koyultan endieyi grd. Kz dudan srmt ve titriyordu. "Ne yapa..." diye kekeledi. "Sen...?" Karanlk, korku dolu yalarla dolan gzlerin saklamak iin ban sallayarak salarn yzne drd. Arthur abucak kalkt, kollarn onun boynuna dolad ve ona tek bir pck verdi. "Belki benim yapabildiimi sen de yapabilirsin," dedi ve st kattaki kapdan dmdz ylece yryp kt. Plak en gzel blme gelmiti. Xaxis yldz evresinde savan fkesi devam ediyordu. rktc ekilde silahlandrlm yzlerce kzgn Zirzla gemisi, gm renkli, muazzam byklkteki Xaxisian gemisinin yayd kavurucu nlarla parampara olmu ve atomlarna ayrlm durumdayd. Ayn da bir blm gitmi iinden geerken uzayn dokusunu da silip gtren ayn yakc g silahlar tarafndan havaya uurulmutu. Kalan Zirzla gemileri her ne kadar korkun silahlarla da donatlm olsalar, Xaxisian gemisinin ldrc gc karsnda devre d kalmlard ve hzla yok olan ayn ar kasna snmak zere kayorlard. Ayn hzla arkalarndan onlar izlemekte olan Xaxisiar, gemi anszn bir tatile ihtiyac olduu anonsunu yaparak sava alann terk etti. Bir an iin, hepsinin korku ve aknl ikiye katland, ama Xaxian Gemisi oktan gzden kaybolmutu bile. Emrindeki sersemletici glerle birlikte mantkszca ekillendirilmi uzayda abucak, fazla aba harcamadan ve her eyden nemlisi sessizce ilerliyordu.

Bir bakm onarm atlyesinden yatacak yere dntrlm yal, kokulu snann derinliklerinde Ford Prefect havlular arasnda uyuyor, eski av ryalar gryordu. Derin uykusunun bir noktasndaki ryada kendisini New York'ta grd. Gecenin ge bir saatinde Dou Yakasndaki nehrin kysnda yryordu. Nehir yle acayip kirlenmiti ki, artk iinden her an bir sr yeni yaam formu ortaya kyor, bunlar kendileri iin iyi yaam artlar ve oy hakk istiyorlard. Bunlardan biri imdi yzerek yanndan gemi ve el sallamt. Ford da ona el sallad. ey akntya kar yzd ve kyya trmanmaya alt. "Selam," dedi "Ben az nce yaratldm. Evren iin, her ynmle tamamen yeniyim. Bana anlatabilecein bir ey var m?" "ff," dedi Ford, biraz hayretle, "sanrm baz barlar nerede bulabileceini anlatabilirim." "Ak ve mutluluktan ne haber. Bu tr eylere ok ihtiya olduunu hissedebiliyorum," dedi, antenlerini dalgalandrarak. "Bunlarla ilgili bir ipucu verebilir misin?" "stediin trden eylerin bir ksmn," dedi Ford, "Yedinci Caddede bulabilirsin." "gdsel olarak," dedi yaratk, aceleyle, Gzel olmamn gerekli olduunu hissediyorum. yle miyim?" "Biraz fazla dorucu deil misin?" "Saklayp gizleyecek hibir ey yok. yle miyim?" ey imdi btn kaldrma yaylyor, apur upur ve fokur fokur sesler karyordu. "Bana gre mi?" dedi Ford. "Hayr. Ama dinle," diye ekledi bir mddet sonra, "yle idare edip giden bir sr kii var, biliyorsun. Orda, aada senin gibi bakalar da var m?" "Bana bak, ahbap,! dedi yaratk. "Dediim gibi, ben burada yeniyim. Yaam benim iin tam anlamyla yabanc. Anlatsana neye benziyor?" te bu Ford'un sz sahibi olduunu hissederek konuabilecei bir konuydu. "Yaam," dedi, "bir greyfurt gibidir." "Ee, nasl yani?" "ey, bir eit portakal rengi ile sar karm ve d yzeyi ptrl. Ortas slak ve mrekkep bal gibi bir eydir. inde ekirdekleri de vardr. Oh, bazlar kahvaltda bir yarm yemekten holanrlar." "Burada konuabileceim baka kimse bulabilir miyim?" "Herhalde bulabilirsin," dedi Ford. "bir polise sor."

Ford Prefect snann derinliklerinde kprdanarak dier tarafna dnd. Bu, onun en sevdii ryalardan biri deildi, nk iinde Erotikon Vl'nn Memeli fahiesi, Eccentrica Gallumbits yoktu. Oysa onun ryalarnn ounu o sslerdi. Ama en azndan uyuyabiliyordu. Allahtan ki sokakta yukar doru gl bir hava akm vard, nk Arthur bu tr bir eyi uzun zamandr denememiti, en azndan bilinli olarak denememiti. Zaten byle bir eyin dnlp tanlmas onun yaplmamas anlamna geliyordu. Hzla aa savruldu, tepe taklak yuvarlanrken kapnn eii enesinde tam koca bir yark ayordu ki birden yapt eyin ne kadar aptalca olduunun aknlna kapld ve iin yere arpmakla ilgili ksmm unuttu. Bylece enesine bir ey olmad. yi bir numara, diye dnd, becerebilirsen. Yer bann zerinde gzda verircesine asl duruyordu. Yeri, onun ne kadar olaanst byk bir ey olduunu ve orada asl durmaktan vazgeip kendi zerine dmeye karar verecek olursa nasl cann yakacan dnmemeye alt. Bunun yerine Madagaskar'da yaayan lemurlarla ilgili ho eyler dnmeye urat. Bu tam da yapmas gereken cinsten bir eydi, nk o srada lemurun tam olarak ne olduunu hatrlayamamt. Yaad yerdeki muazzam byk srlerle halinde gezen hayvanlardan biri mi idi, yoksa vahi bir hayvan myd? bilemiyordu. Her eye olumlu yaklamak gibi bir kolaycla kamadan iyi eyler dnmeye almak hi de kolay bir i deildi. Btn bunlar dnmek zihnini iyice megul ederken, vcudu da hibir yere demedii gereine uyum salamaya alyordu. Bir Mars ikolatas kad sokaktan aa srklendi. Bir an gzle grlr bir phe ve kararszlk gedikten sonra rzgarn kendisini kaldrmasna ve Arthur'la yer arasnda oynatmasna izin verdi. "Arthur..." Yer, bann zerinde hala ayn tehditkar tavrla asl kalmay srdryordu ve Arthur bu konuda bir ey yapma zamannn geldiini dnd, rnein ondan uzaa dmek gibi. Ve yapt da bu oldu. Yavaa. ok ok yavaa. Yavaa ok, ok yavaa dmekteyken, gzlerin kapad yavaa, hibir eyin dengesini bozmamak iin ok dikkatliydi. Gzlerini kapama hissi btn vcudunu dolat. Bir kez ayaklarna ulanca ve tm vcudu gzlerinin imdi kapal olduu ve bu yzden panik olmad fikriyle uyarlnca, yavaa, ok ok yavaa gvdesi bir tarafa evrildi, akl bir baka tarafa.

Bunun yer sorununu zm olmas gerekiyordu. Artk etrafndaki temiz havay hissedebiliyordu. evresinde neeli bir ekilde esiyor, oradaki varlndan rahatsz olmuyordu. Ve Arthur yavaa, ok, ok yavaa, derin ve uzak bir uykudan uyanrcasna gzlerini at. Daha nce de umutu tabii. Birok kereler, ta ki ku konumas dinlemekten bkknlk gelinceye kadar, Krikkit zerinde umutu rnein, ama bu farklyd. Kendisinden , buuk metre aada sert asfalt vard ve bir ka metre sanda st Caddenin sar sokak klar bulunuyordu. ans eseri sokak karanlkt. nk gece boyunca yanmalarn salayacak zamanlama dmesi pek akll saylmazd. le vaktinden hemen sonra alyor ve akam bastrmaya balarken kapanyordu. Bu yzden Arthur koyu bir gizlilik rts ile sarmalanm durumdayd. Yavaa, ok, ok, yavaa kafasn Fenchurch'e doru kaldrd. Sessiz ve aknlktan nefesi tutulmu bir ekilde evinin st kapsnn giriinde ylece duruyordu. Yz Arthur'a bir metre kadar bir uzaklktayd. *** "Sana," dedi "ne yaptn sormak zereydim. Ama sonra ne yaptn grebildiimi fark ettim. Uuyordun. Onun iin," dedi hafif bir aknlk duraklamasndan sonra, "sama bir soru olacakm gibi geldi." Arthur sordu, "Sen yapabilir misin bunu?" "Hayr." "Denemek ister misin?" Fenchurch yine dudan srd ve ban sallad, hayr demek iin deil de, sadece tam bir perianlk ifadesi olarak. Yaprak gibi titriyordu. "Nasl olduunu bilmiyorsan?" diye srar etti Arthur, "olduka kolay bir ey. in nemli ksm burda. Nasl yaptndan kesinlikle emin olmamak." Ne kadar kolay olduunu gstermek iin sokak boyunca szlerek uzaklat, olduka arpc bir ekilde yukar doru savruldu ve sallanarak ona doru indi, tpk rzgara kaplm bir banknot gibi. "Bunu nasl yaptm sor." 'Nasl... yaptn bunu? "Hi fikrim yok. En ufak bir fikrim bile yok." Fenchurch perian bir ekilde omuz silkti. "O halde ben nasl...?" Arthur salnarak biraz daha aa indi ve elini uzatt.

"Elime basmay denemeni istiyorum," dedi, "Yalnzca bir ayanla." "Ne?" "Bir dene." Huzursuzca, tereddtle, hemen hemen diyordu kendi kendine sanki tam nnde havada yzen birinin eline basyormu gibi yapacaksn ve ayann biriyle Arthur'un eline bast. "imdi brn." "Ne?" "Arkadaki ayandan arln ek." "Yapamam." "Yapmay bir dene." "Byle mi?" "yle." Huzursuzca, tereddtle, hemen hemen diyordu kendi kendine, sanki - kendisine yaptnn neye benzediini anlatmay kesti, nk bilmeyi hi de istemedii gibi bir hisse kaplmt. Gzlerini sk skya kardaki harap deponun damndaki bacaya dikmiti. Bu onu haftalardr tedirgin ediyordu, nk kesinlikle yerinden dmek zereydi ve Fenchurch bunun iin kimsenin bir ey yapp yapmayacan veya kimseye bir ey sylemesi gerekip gerekmediini merak ediyordu. Bu arada bir an iin bile, hibir eyin zerinde durmayan birinin elinin zerinde durduunu aklna getirmemiti. "imdi," dedi Arthur, "sol ayandan arln ek." Fenchurch deponun hal irketine ait olduunu dnd. Ofisleri kenin br tarafnda idi. Sol ayandan arln ekti. Belki gidip baca hakknda onlarla ko numalyd. "imdi," dedi Arthur, "sa ayandan da arln ek." "Yapamam." "Dene." Bu adan bacay iyice gremiyordu. Ona sanki orda amur ve balktan baka bir de ku yuvas varm gibi geliyordu. Eer biraz ne eilecek ve sa ayan kaldracak olursa, belki daha iyi grebilirdi. Arthur aada sokakta birinin Fenchurch n bisikletini almaya altn grnce panie kapld. Tam da u srada bir kavgaya karmak istemiyordu ve adamn iini sessizce grp, kafasn yukar kaldrmamasn diliyordu.

Adamda bisiklet almay alkanlk haline getirmi birinin sessiz ve kaygan baklar vard. stelik ald bisikletlerin sahiplerini bann birka metre zerinde h avada uarken bulmaya da alk deildi. Her iki alkanlndan dolay da gayet rahatt ve ii zerine, kararl ve konsantre olmu bir ekilde eilmiti. Bisikletin betona gml demir bir ubua tungsten karbon halkalarla tartlmaz biimde bal olduunu grnce sakin bir ekilde bisikletin her iki tekerleini de bkt ve yoluna devam etti. Arthur uzun sredir tuttuu nefesini brakt. "Bak sana ne gzel bir yumurta buldum, "diyordu Fenchurch kulana. Arthur Dent in yaptklarnn devaml izleyicisi olanlar, bu vakte kadar artk onun karakteri ve alkanlklar ile ilgili bir izlenim edinmilerdir. Ama bu izlenim, gerek ve tabii ki yalnzca gerei kapsasa da, gerein btnnn o muhteem boyutlarn oluturmakta yine de olduka yetersiz kalacaktr. Bunun sebebi ok aktr. Dzeltme, seme, ilgin olanla ilgili olan arasndaki dengeyi salama ve olay karsnda alnan tavrlarla ilgili uzun ve skc blmleri karp atma ihtiyac. Tpk burada olduu gibi. "Arthur Dent yatmaya gitti. On be basaman her birini teker teker kt. Kapy at, odasna girdi ayakkablarn ve oraplarn ve sonra ze rindekilerin hepsini teker teker kard ve onlar dzgn bir biimde katlanm bir yn halinde yere brakt. Pijamalarn giydi, mavi izgili olanlar. Yzn ve ellerini ykad, dilerini fralad, tuvalete gitti, bunlar yanl sra ile yaptn bir kez daha far k etti ve ellerini yeniden ykamak zorunda kald ve ardndan yatmaya giriti. lk on dakikay bir gece nce nerede kaldn bulmak iin harcayarak, on be dakika kadar kitap okudu, sonra kapatt ve bir iki dakika iinde uykuya geti. Etraf karanlkt. Tam bir saat, sol taraf zerinde yatt. Birinci saatin sonunda bir dakika kadar huzursuzca uykusunda kprdand, sonra sa tarafna dnp uyumaya devam etti. Bundan bir saat sonra ise gzlerini hafife krptrd, burnunu hafife kad ama tekrar sol tarafna dnmeden dolu dolu bir yirmi dakika daha geti. Ve bylece geceyi uyanmadan geirdi. "Saat drtte kalkt ve yeniden tuvalete gitti. Tuvaletin kapsn at...." ve bu, bu ekilde srp gidebilir. Bu zrvalamaktr. Btn bu yazlanlarn olayn ilerlemesine hibir katks yoktur. Ancak Amerikan pazarnn serpilip gelimesini salayan cicili bicili iman kitaplar yaratrlar. Bunlarla hibir yere varamazsnz. Ksacas bunlar bilmek isteyeceiniz detaylar deildir.

Di fralama ve temiz orap bulma gibi deiik eitlemeler dnda metinden karlan baka konular da vardr ki bunlarn bazlar insanlarn olaanst ilgisini ekerler. rnein, insanlar Arthur ve Trillian arasnda balamak zere gibi olan eyin ne olduunu renmek isterler. likileri hi daha ileri bir noktaya varm myd acaba? Byle bir sorunun cevab, tabii ki, bunun onlar hi ilgilendirmedii olacaktr. Ya da Krikkit de geirdii btn o geceler boyunca Arthur'un ne yaptn merak ederler. Gezegende Fuolornis Ate Canavarlar ya da Dire Straits albmleri yok diye herkes her gece oturup kitap okuyacak deildir herhalde. Ya da daha belirgin bir rnei ele alalm. Tarihncesi Dnya' da ki komite toplantsnn ertesi gecesi neler olmutu? Hani Arthur'un kendisini, Golgafrincham gezegenindeyken bir reklam ajansnn sanat blmnde alan ve her sabah biri birinin hemen hemen ayns saylacak yzlerce, kt ekilmi di macunu fotorafna bakmaktan yeni kurtulmu Mella adnda gen ve gzel bir kzla birlikte bir yamata otururken bulduu o gecede? ten ie yanan aalarn zerinde ykselen ay seyrederken neler yapmlard? Arkasndan neler oldu? Ve tabii burada da cevap kitabn sona erdii olacaktr. Bir sonraki kitap ise, hikayeyi be yl sonrasndan balatmt ve bazlarnn iddiasna gre, dikkat ekmeden sessizce yaama zelliini fazla ileri gtrmt. Galaksinin en uzak kelerinden haykrlar geliyordu. "u Arthur Dent," diyorlard, "nedir o, bir insan m, yoksa bir fare mi?" Ve dnmesi bile korkun uzaklkta! yabanc bir gezegenden yaylan merakl dnceler uzayn derinliklerine kazlm olarak hala orada beklemekteydi, "Bu yaratn ay ve yaamn detaylar dnda ilgilendii baka bir ey yok mudur? Ruhu yok mudur bu adamn? htiraslar yok mudur? Uzun lafn ksas, bu adam hi kimseyle yatmaz m?" Btn bunlar renmeyi arzu edenler okumaya devam etsinler. Dierleri iyi bir blm olan ve iinde Marvin' den bahseden son ksma atlasnlar. Yukar doru srklenirlerken, Arthur Dent, ksa bir an kendisini genellikle ho ama skc, son zamanlardaysa garip ama skc bulan arkadalarn dnmek iin ayrd. Onlarn Pub'da iyi vakit geiriyor olmalarn yrekten diledi. Bu, bir sre iin onlar son dn oldu. Birbirleri etrafnda spiral izerek dnerken, yavaa ykseliyorlard. Sonbaharda nar aalarndan dne dne den, tyl ve hafif nar tohumlar gibiyd iler, tek fark onlar ters yne doru hareket ediyorlard.

Ve bedenleri ykselirken, beyinleri de, bu yaptklar eyin ya tam tamna btnyle imkansz bir ey olduunu, ya da fiziin henz ulamas gereken pek ok yenilik olduunu fark etmenin heyecan iinde arklar sylyordu. Fizik, ban nce iki yana sallayp, sonra br tarafa evirdi ve dikkatini, Euston Caddesinde ile Bat yolundaki st geitte arabalarn yollarna devam etmelerini salamak, sokak lambalarn yank tutmak ve Baker Caddesinde birisi elinden izburgerini drd zaman, iindekilerin etrafa salmasn garanti etmek zerinde younlatrd. Londra'nn boncuk dizilerine benzeyen klar arkalarnda gittike klyor, ve sarho olmuasna o yana, bir bu yana dalgalanyor, dalgalanp dnyor, dnyordu. Arthur durmadan kendi kendine burann, zerlerinde alan gkyzn belli belirsiz kaplayan aydnlatlm sivilcelere benzeyen klar ve garip renkli ayrlaryla Galaksinin uzak kelerinden birindeki Krikkit deil, Londra olduunu hatrlatyordu. "Pir dal yapmay dene," diye seslendi Fenchurch'e. "Ne?" Fenchurch n sesi geni hava boluu iinde garip bir ekilde net, ama uzakt. Bu ses, nefes nefese, gvensiz ve zayf bir sesti- btn bunlarn hepsi bu seste toplanmt, netlik, zayflk, uzaklk, nefes nefeselik, hepsi bir aradayd. "Biz uuyoruz..." diyordu Fenchurch. "Biraz, diye seslendi Arthur, "hibir ey dnmemeye al. Bir dal yapmay dene." "Bir da-" Eli Arthur'un elini yakalad ve bir saniye iinde kendi arlm da ona aktard ve beklenmedik bir ekilde, hilie lgnca peneler atarak Arthur'un altndan yuvarlanp gitti. Fizik, Arthur'a bir gz att. Onun da dehet iinde aptallaarak, bu ba dndrc dle midesi dnm bir ekilde ve ses dnda vcudunun her yan lklar atarak uzaklamakta olduunu grd. Hzla alalyorlard. nk buras Londra'yd ve aslnda burada byle eyler yapamazdnz. Arthur Fenchurch' tutamamt, nk buras Londra'yd ve buradan bir milyon milden az bir uzaklktaki - tam olarak yedi yz elli alt mil- Pisa ehrinde, Galileo, ok basit bir ekilde, yere den iki ktlenin birbirlerine oranla arlklar ne olursa olsun, d hzlarnn ayn olacan sylemiti. Dyorlard.

Ba dnp midesi bulanarak den Arthur, basit bir kuleyi bile dz tutmaktan aciz talyanlarn eer fizie ilikin syledii her eye inanarak gkyznde dolamaya devam edecek olurlarsa balarnn dertten kurtulmayacan fark etti. te kendisi bal gibi de Fenchurch den hzl dyordu. Onu yukardan yakalad ve beceriksizce omuzlarn kavramaya alt. Ve baard. Gzel. imdi birlikte dyorlard. Bu ok tatl ve romantikti, ama esas sorunu zemiyor, yan dyor olduklar gereini deitiremiyordu ve yer Arthur'un gizli kalm daha baka marifetleri de olup olmadn grmek iin beklemiyor, aksine, bir ekspres tren gibi onlar karlamaya geliyordu. Arthur Fenchurch' n arln tayamyordu. Ne onu iine koyarak tayabilecei, ne de onu dayayabilecei bir eyi vard. Dnebildii tek ey, leceklerinin ok ak olduuydu ve eer gerekleecei ok ak olarak grlebilen bu eyden baka bir eyin gereklemesini istiyorsa, ok ak olarak grlebilenin dnda bir ey yapmas gerekiyordu. Byle dnrken tandk topraklarda olduunu hasetti. Kz elinden brakt ve iterek kendisinden uzaklatrd ve Fenchurch aknlktan ta kesilmi bir ekilde yzn ona dndrd srada, kk parma ile onun kk parman yakalad ve yukar doru sallayp, Fenchurch' geri gnderdi. Kendisi de beceriksizce onun arkasndan yukar doru yuvarland. Nefes nefese soluyarak, hibir eyin zerine otururken Fenchurch "Lanet olsun," dedi ve kendini toparladnda ikisi birlikte gecenin iine doru uarak oradan uzaklatlar. Tam bulutlarn altnda bir dzeye geldiklerinde durdular ve gelmi olmalar imkansz olan bu yksekliin evresini gzleri ile taradlar. Yerin fazla srarl ve kararl bir gzle baklacak bir ey deil ancak, geerken gz atlabilecek bir ey olduuna karar verdiler. Fenchurch, cesaretle kk dal denemeleri yapt ve kendini rzgara kar doru biimde ayarladnda, gerekten gz kamatrc bir iki dal yapabildiini fark etti. Dallarn ayaklar zerinde yapt bir dnle bitirdi ve bunu etenini bacaklar etrafnda dalgalandran kk bir d izledi. Btn bunlar olurken Marvin ve Ford Prefect'in neler evirdiini renmeyi isteyen okurlarm iin bu blm brakp sonraki blmlere gemenin tam zamandr, nk tam burada, Arthur artk daha fazla bekleyemeyecek ve Fenchurch n elbiselerini karmasna yardm etmeye balayacaktr.

Elbise, rzgarn yardm ile aa doru szlerek bir nokta haline gelip gzden kayboluncaya kadar srklendi ve sabahleyin bahesindeki amar ipinin zerinde onu asl olarak bulan ailenin yaamn eitli ve karmak nedenlerle altst etti. Sessizce birbirlerine sarlan Arthur ile Fenchurch, hayaletleri andran nem bulutlan arasnda yzmeye balayncaya kadar yukarlara doru ykseldiler. Bu bulutlar, bir uan kanatlar arasnda ty ty uuurken grdnz, ama scak ve havasz uan iinde oturduunuz ve baka birinin olu gmleinizin zerine sabrla scak st dkmeye urarken, siz iziklerle dolu kk pleksiglas camdan dar bakmaya altnz iin, elinizle hissetme frsatn hi bir zaman bulamadnz eylerdir. Arthur ve Fenchurch ise bulutlar ellerinde hissedebiliyorlard. Tutam tutam, souk ve ince, vcutlar etrafnda elenkler oluturan ok souk, ok ince eylerdi bunlar. kisi de, yani bu eylerden yalnzca Marks and Spencer'dan alnma iki minik para sayesinde korunmakta olan Fenchurch bile, eer yer ekim gcnn kendilerini rahatsz etmesine izin vermeyecek olurlarsa, yalnzca souun ve atmosfer eksikliinin umurlarnda bile olmayacan hissediyordu. Fenchurch bulutlarn gizemli gvdelerinin iine doru ykselirken Arthur tarafndan, utuunuz ve ellerinizi kullanmadnz zaman baka trlsnn mmkn olmad ekilde, yani yavaa ama ok yavaa karlmakta olan Marks and Spencer'dan alnma paralar, sabah olduunda st ve alt paralar olarak srasyla sleworth ve Richmond'da byk grltye sebep olacakt. Bulutun iinde uzun bir sre kaldlar, nk bulutlar yksek bir yn oluturmulard. En sonunda slak bir ekilde tepesinden ktklarnda Fenchurch ykselen bir hava akntsnn dalgalarna kaplm bir yldz bal gibi kendi etrafnda yavaa dnmekteydi. Gecenin gerek bir ay ile aydnland yerin bulutlarn zeri ol duunu anladlar. Ik koyu ama prl prld. Oradaki dalar farklyd ama zerlerindeki kutup karlar ile yine de dad bunlar . Yksek bir kmlo-nimbus bulutu iinden kmlard ve imdi tembel tembel onun kenarna doru inmekteydiler. Bu sefer, Fenchurch Arthur'un zerindekileri syryor ve giysiler aada onlar sarmalayan beyazla doru akn bir ekilde kvrla kvrla inerlerken Arthur'u, onlardan kurtulma zgrlyle dllendiriyordu. Arthur'un boynunu, gsn pyor ve sonra sessiz bir T harfi eklinde yavaa dnerek, birlikte szlmeye devam ediyorlard. O srada oradan karn pizzayla tka

basa dolu bir Fuolornis Ate Canavar geecek olsa, bu manzara onun kanatlarn rpp, hafife ksrmesine sebep olabilirdi. Bununla birlikte bulutlarda hi Fuolornis Ate Canavar yoktu ve olamazd da. Boeing 747'lerin bolluuna karlk, dinozorlarn, umasn bilmeyen kocaman Dodo kularnn, Fraz Yldz Kmesindeki Yzba Stegbartle' n Koca Wintwock'unun da nesli ne yazk ki tkenmiti ve Evren onlarn benzerlerini bir daha hi gremeyece kti. Boing747'nin yukardaki listede pek de beklenmedik ekilde yer almasnn sebebi bir iki dakika sonra Arthur ve Fenchurch n yaamlarnda oluacak gerekle balantsz olmamasyd. Boung747'ler kocaman eylerdi, rktc byklkte eyler. Bunu, ancak bunlardan biri ile havada karlanca anlardnz. Frtna gibi bir hava akm ve hareketli, lk la bir rzgar duvar karnza kverirdi. Uan gr alan iinde bir yerlerde, Arthur ve Fenchurch n o srada yaptna benzer bir ey yapacak kadar sersemseniz, ikinci dnya savanda Alman bombardman altnda inleyen ngiliz ehirlerindeki ke lebekler gibi bir kenara savruluverirdiniz. Oysa bu kez nce yrek szlatan bir d veya sinir bozukluu olmu, ardndan dakikalar sonra tekrar bir araya geli yaanm ve kulaklar trmalayan ok edici ses onlara heyecan dolu, muhteem ve yeni bir fikir vermiti. Boston Massachusetts den Mrs. E. Kapelsen yal bir bayand, yle ki kendisi artk yaamnn son demlerini yaadn dnyordu. ok eyler grm, grdklerinin bazlarna akl erdirememiti, ama u son zamanlarda ok sklmaktan ikayetiydi. Her ey ok ho ama anlalan biraz fazla allm, fazla akla yaknd. Bir i geirerek, kk plastik panjurlar kenara ekti ve kanatlarn zerinden dar bakt. nce hostesi armas gerektiini dnd, ama sonra, hayr, dedi, lanet olsun, kesinlikle hayr, bu onun, yalnzca onun iindi Yal bayann aklanmas imkansz iki kiisi, en sonunda, kanattan kayp, kendilerini kuyruktaki hava akmna doru brakp, yuvarlandklarnda btn neesi ye rine gelmiti. En ok da, herkesin ona sylemi olduu her eyin aslnda yanl olduunu fark ettii iin rahatlamt. Ertesi sabah, Arthur ve Fenchurch tamir edilen mobilyalarn hi dinmeyen iniltisine ramen ge vakitlere kadar uyudular. Ertesi akam her eyi yeniden yaadlar ama bu kez bir Sony Walkman eliinde

"Her ey ne kadar muhteem" dedi Fenchurch bir ka gn sonra. "Ama bana ne olduunu yine de renmek zorundaym. Anlyor musun, ikimizin arasndaki fark bu. Sen bir ey kaybettin ve onu yeniden buldun, bense bir ey buldum ve onu kaybettim. Onu tekrar yeniden bulmak zorundaym." Fenchurch n o gn akama kadar darda olmas gerekiyordu, o yzden Arthur tm zamann telefon etmekle geirdi. Murray Bost Hensen, sayfalar az, yazlar byk bir gazetede gazetecilik yapyordu. Onun bu iin en ktlerinden biri olmadn syleyebilmek ho olurdu ama ne yazk ki durum byle deildi. Ama tand tek gazeteci olduu iin Arthur yine de onu aramt. "Arthur benim eski orba kam, gm orba kasem, senin sesini duymak ne kadar zel bir srpriz. Birisi bana senin uzaya veya yle bir yere gittiini sylemiti." Murray'in kendi kullanmna uygun olarak icat ettii, kendine has bir konuma dili vard ve bu dili kendisinden bakas kullanamaz hatta anlayamazd bile. Hemen hi bir kelimesi bir anlam ifade etmezdi. Herhangi bir anlam ifade edenleri de ylesine mkemmel bir ekilde gizlenmi olurdu ki o samalk heyelan arasnda kimse onlar fark edemezdi. Daha sonra ne demek istediini fark ettiinizde ise bu ilgili herkes iin kt bir zaman olurdu. "Ne?" dedi Arthur. "Yalnzca bir sylenti benim fil diim, benim kk yeil bezik masam, yalnzca bir sylenti. Hibir anlam olmasa da bu konuda senden bir aklama isteyebilirim." "Sylenecek bir ey yok. Sadece kahve dedikodusu " "Biz o kahve dedikodular ile yayoruz benim sevgili takma bacam, biz onlarla yayoruz. stelik haftann baka hikayelerinden birindeki baka bir eye de cuk otu raca iin senin bunu yalanlaman uygun debilir. Af edersin, az nce kulamdan bir ey drdm." Bir anlk bir sessizliin ardndan Murray Bost Hensen hatta dndnde sesinden gerekten sarslm olduu anlalyordu. "Dn akam," dedi, "ne garip bir gece geirdiimi imdi hatrladm. Her neyse, arkadam, ne olduunu anlatacak deilim," Halley Kuyruklu yldzyla dolam olmak nasl bir his?" "Ben," dedi Arthur bastrlm bir i ekile, "Halley Kuyruklu yldzyla dolamadm."

"Pekala. Halley Kuyruklu yldz ile dolamadn iin ne hissediyorsun?" "Olduka rahat, Murray." Paul bunu not alrken bir sessizlik oldu. "Benim iin yeter de artar bile Arthur, bana, Ethel' e ve civcivlere yeter de artar bile. Haftann genel gariplii ile uyum iinde. Bu haftay Gariplikler Haftas olarak ad landrmay dnyoruz yi deil mi?" "ok iyi." "Kulaa ho geliyor. nce u her gittii yerde yamur yaan adam var." "Ne?" "orap koncu gibi birinci dereceden kesin bir gerek. Btn bilgiler kk siyah defterinde not edilmi durumda, her seviyedeki elence sever iin biilmi kaftan. Meteoroloji Mdrl olaya muzlu kremal dondurma misali souk bakyor ve beyaz ceketli kk garip adamlar ellerinde cetvelleri, kutular ve damla lerleri biberonlar ile dnyann her tarafndan buraya uuyorlar. Bu adam arnn dizleri Arthur, eek arsnn memeleri. Bu adam iin syleyebileceim tek ey Bat dnyasnn belli bal her bir uan bceinin erojen blgelerinin tamam olduu. Ona Yamur Tanrs diyoruz. yi mi?" "Sanrm ben onunla tantm." "Kulaa ho geliyor. Ne dedin?" "Onunla tanm olabilirim. Durmadan ikayet ediyor, deil mi?" "nanlmaz, sen Yamur Tanrs ile tantn, ha?" "Eer ayn adamdan bahsediyorsak. Ona szlanmay kesip defterini birine gstermesini syledim." Telefonun br ucundaki Murray Bost Hensen etkilenerek bir an sessiz kald. "Mthi bir ey yapmsn Bu kesinlikle senin becerdiin ve kesinlikle mthi bir i. Dinle, bir tur operatrnn bu adama Malaga ya gitmemesi iin ka para dediini biliyor musun? Yani Sahra ln sulamak falan gibi skc eyleri bir tarafa at bu adamn nnde yepyeni bir i sahas alm durumda, para karlnda bir takm yerlere gitmemek. Adam bir canavara dnmek zere Arthur, onun bingo da kazanmasn salamak zorunda bile kalabiliriz. "Dinle, senin hakknda bir yaz yazabiliriz Arthur, Yamur Tanrsn Yaratan Adam. Kulaa ho geliyor deil mi? "Evet, ama..."

"Bir bahe duu altnda senin fotorafn ekmemiz gerekebilir, ama bunu hallederiz. Sen neredesin imdi?" "Eee, ben Islington daym. Dinle, Murray..." "slingtonda!" "Evet..." "Peki, haftann gerek garipliinden ne haber, gerek ve cidden alengirli konu. u uan kiilerle ilgili herhangi bir ey biliyor musun?" "Hayr." "Biliyor olmalsn. Esas dumanlar tten lgn haber bu. Bu gerek bir soslu kfte. evre halk durmadan telefon edip geceleri uan bu iftten bahsediyor. Fotoraf stdyolarmzda btn gece alp gerek bir fotoraf elde etmeye alan adamlarmz var. Mutlaka duymu olmalsn." "Hayr." "Arthur, sen nerede idin? Oh, uzayda evet, mesajn aldm. Ama bu aylar nceydi. Dinle, btn bir hafta boyunca geceleri srp duruyor bu, benim sevgili peynir rendem, hem de tam senin tepende. Bu ift, gkyznde uarak dolayor ve her trl eyi de yapyormu. Ve bunu sylerken duvarlarn ardn gzlemekten veya kutu emberi numaras yapmaktan filan bahsetmiyorum. Bir ey bilmiyorsun yle mi?" "Hayr." "Arthur, arkada, seninle konumak anlatlamaz derecede zevkliydi inan. Ama imdi gitmem gerek. Sana fotoraf makinesi ve hortumla birlikte birini gndereceim. Adresini ver bana. Hazrm, yazyorum." "Dinle, Murray, seni bir ey sormak iin aramtm." "Yapacak ok iim var." "Sadece yunuslarla ilgili bir ey renmek istiyordum." "Zevksiz. Geen senenin haberi. Unut onlar. Onlar gitti." "Bu nemli." "Dinle, kimse umursamayacaktr. Bir hikayeyi fazla uzatamazsn. Tek haberin, hikayenin ilgili olduu eyin yokluunun srmesi olan bir hikayeyi, anlyor musun, daha fazla srdremezsin. En azndan bizim ilgi alanmz deil. Pazar gazetelerini ara. Belki onlar, bir ka sene sonra Austos aynda, '"Yunuslara Ne Oldu?' eklinde bir haber geebilirler. Ama imdi kim ne yapsn? 'Yunuslar Hala Kayp m?', 'Devam Eden Yunus Yokluu', 'Dolfinler Hala Kayp', 'Yunuslar- Onlarsz Gemeye Devam Eden Gnler' mi desinler? Hikaye ilginliini kaybetmi, lyor Arthur. Yerde uzanm kk ayaklaryla

havay tekmeleyerek can ekiiyor ve imdi dikkatler gkyzndeki byk altn oka evrilmi durumda benim sevgili meyve sepetim." "Murray, ben bunun bir haber olup olmad ile ilgilenmiyorum. Ben yalnzca Kaliforniya'da yunuslarla ilgili bir eyler bildiini iddia eden o adamla nasl iliki kurabilirim onu renmek istiyorum. Senin bu konuda bir eyler bileceini dnmtm."

"nsanlar konumaya balad. dedi Fenchurch o akam, ellosunu yemlikten ieri aldktan sonra. "Sadece konumakla kalmyorlar," dedi Arthur "stelik kocaman iri harflerle, gazetelerde bingo dllerinin altnda yaynlyorlar. Bunlar almamn sebebi de bu." Ona havayollar biletlerinin ince uzun koanlarn gsterdi. "Arthur," dedi kz, onu kucaklayarak. "Bu onunla konumay baardn anlamna m geliyor?" "Mthi telefonik bir tkenme yaadm bugn" dedi Arthur. " Fleet Street'teki her gazetenin her blm ile konutum ve sonunda onun numarasn elde edebildim." "ok sk altn belli, terden srlsklam olmusun, benim zavall sevgilim." "Terden deil," dedi Arthur bezginlikle, "Az nce burada bir fotoraf vard. Vazgeirmeye altm ama,- her neyse, nemli olan, evet baardm." "Onunla konutun." "Karsyla konutum. Adamn telefona gelebilmek iin ok garip bir durumda olduunu syledi. Tekrar arayp arayamayacam sordu." Yorgun bir ekilde oturdu ve bir eylerin eksik olduunu fark etti ve onu bulmak iin buzdolabna gitti. "Bir iki ister misin?" "Bunun iin cinayet ilemeyi bile gze alabilirim. ello retmenim beni yukardan aa szp de 'Ah, evet, sevgili Fenchurch, sanrm bugn biraz Tchaikovsky yapacaz' dediinde bunun zor anlar geireceim anlamna geldiini rendim artk." "Tekrar aradm," dedi Arthur, "ve kars kocasnn u anda 3.2 k yl uzakta olduunu ve tekrar aramam gerektiini syledi." "Ah." "Tekrar aradm. Kadn durumun daha iyi olduunu syledi. Kocas imdi sadece 2.6 k yl uzaktayd, ama telefona armak iin bu hala uzun bir mesafe saylrd."

"Konuabileceimiz," dedi Fenchurch pheli bir tonla, "baka birinin olabileceini sanmyor musun?' "Sonra durum daha da ktleti," dedi Arthur, "Bir bilim dergisinde onu ahsen tanyan biri ile grtm ve o bana John Watson'un o ayn en aptalca hikayesine inanmakla kalmayp, bunun kendisine altn sakall, yeil kanatl ve Doktor Schol l sandaletli melekler tarafndan dikte ettirilen kantna da sahip olduunu syledi. Bu grlerin salamln sorgulayan kiiler iin hemen zafer kazanm bir tavrla sz edilen o engelleri yaratveriyormu." "lerin bu kadar kt olduunu bilmiyordum," dedi Fenchurch yavaa. Huzursuz bir ekilde elindeki biletlerle oynuyordu. "Mrs. Watson'u tekrar aradm," dedi Arthur. "Bu arada, kadnn adn bilmek istersen, Arcane Jill." "Anlyorum." "Anladna memnun oldum. Bunlarn hi birine inanmayabileceini dndm ve bu yzden bu kez aradmda konumalarmz tele sekretere kaydettim." Telefonun yanna gidip btn dmeleri ile bir mddet oynayp hepsine fkelendi, bu telefon Hangisi isimli dergi tarafndan tavsiye edilen bir markayd ve ldrmadan kullanlmas imkansz bir eydi. "te burada," dedi en sonunda, alnndaki teri silerek. Jeostatik uydu yznden ses ince ve atlak geliyordu, ama byleyici bir sakinlikteydi. "Belki, " dedi Arcane Jill Watson, "telefonun aslnda onun hi girmedii bir odada olduunu aklamam gerekirdi. Telefon Tmarhanede, anlyorsunuz ya. Akll Wonko Tmarhaneye girmekten hi holanmaz, onun iin de girmez. Bunu bilmeniz gerektiini dndm, nk bu sizi telefon etme derdinden kurtarr. Onunla tanmay arzu ediyorsanz bu kolaylkla ayarlanabilir. Btn yapmanz gereken ieri girmek. Yalnzca Tmarhane dndaki insanlarla tanmay kabul ediyor." Arthur'un son derece kafas karm olduu belli olan sesi: "zr dilerim, anlamadm. Tmarhane neresi?" "Tmarhane neresi mi?" Yine Arcane Jill Watson konuuyordu. "Bir krdan paketi zerinde yazan eyleri okudunuz mu hi?" Arthur'un kasetteki sesi okumadn itiraf etmek zorunda kalyordu. "Bunu deneyebilirsiniz. Bunun sizin iin ileri biraz daha akla kavuturduunu greceksiniz. Size Tmarhanenin nerede olduunu tarif ettiini de fark edebilirsiniz. Teekkr ederim."

Telefon hattndaki ses kesildi. Arthur cihaz kapatt. "E, sanrm bunu bir davet olarak kabul edebiliriz," dedi omzunu silkerek. "Aslnda bilim dergisindeki adamdan adresi almay da baardm." Fenchurch ban kaldrp, atlm kalaryla ona ardndan biletlere bakt. "Buna deeceini sanyor musun?" dedi. "ey," dedi Arthur, "konutuum herkesin onun tn biri olduuna inanmalar dnda, paylat tek ortak fikir onun yunuslar hakknda gerekten de yaayan insanlar arasnda en ok bilgi sahibi kii olduu. "Bu nemli bir anonstur. u anda 121 sefer sayl Los Angeles uanda bulunmaktasnz. Eer bugnk yolculuk planlarnz iinde Los Angeles bulunmuyorsa, u an, ua terk etmeniz iin en uygun zamandr." Los Angeles da dier insanlarn attklar arabalar bakalarna kiralayan yerlerden birinden bir araba kiraladlar. "Keleri dnerken biraz sorun karyor," dedi gne gzlklerinin ardndaki adam anahtarlar verirken. "bazen arabay terk edip o yne giden baka bir araca binmek daha pratik olabiliyor. " Sunset Bulvar zerinde bir otelde bir gece kaldlar. Birisi onlara burada biraz kafalarnn karmasndan holanabileceklerini sylemiti. "Orada kalan herkes ya ngiliz ya acayip ya da bunlarn her ikisi birdendir. Ayrca fotoraflar iin Dil, Gerek ve Mantk dergisini okuyan ngiliz Rock yldzlarn izleyebileceiniz yzme havuzu da vardr." demilerdi. Bu doruydu. Byle bir havuz vard ve Arthur tam da sylendii gibi yapyor, dergi okuyan rocklar izliyordu. Garaj bekisi arabalarn fazla umursanmamt ama bu sorun saylmazd nk onlar da umursamyordu. Akam ge vakitlerde Hollywood tepeleri arasnda ve Mullholland Yolu zerinde arabayla dolatlar ve nce ad Los Angeles olan gz kamatrc bir yzen k denizinin zerinden bakmak ve sonra da ad San Fernando Vadisi olan gz kamatrc k denizinin kar kysn izlemek iin durdular. Her ikisi de gz kamatrma hissinin, gzlerinin arkasnda bir yerde anszn durduuna ve baka hibir taraflarna dokunmadan ve grdklerimden garip bir tatminsizlik duyarak ekip gittiine karar verdiler. Heyecan verici k denizlerine gelince, bunlar iyi hotu ama n anlam bir

eyi aydnlatmasndayd ve bu heyecan verici zel k denizinin aydnlatt eyi ise pek de beenmemilerdi. Ge ve huzursuz yattlar ve le vakti havann aptalca scak olduu bir srada uyandlar. Akll Wonko'nun btn gnlerini ve gecelerinin ounu bakarak geirdii Pasifik Okyanusuna ilk bak iin Santa Monica'ya giden parasz yol boyunca arabalaryla ilerlediler. "Birisi bana, dedi Fenchurch, "bir zamanlar bu kumsalda imdi bizim yaptmz gibi hayatlarnda ilk kez Pasifik Okyanusunu seyreden iki yal bayann kendi aralarnda konutuklarna kulak misafiri olduunu sylemiti. Anlalan olduka uzun bir sessizlikten sonra bayanlardan biri yle demi, Biliyor musun, beklediim kadar byk deilmi.'" Malibu'da ky boyunca yryp, milyonerlerin k sahil kulbelerinden birbirlerini dikkatle kollayarak kimin ne kadar zenginletiini anlamaya almalarn izlerlerken neeleri de yava yava yerine geldi. Gne gkyznn bat yarsna doru inmeye baladnda, onlar her tarafndan madeni sesler gelen arabalarna binip, akl banda hi kimsenin nnde Los Angeles gibi bir ehir ina etmeye kalkmay hayal bile etmeyecei gn batmna doru ilerlerlerken neeleri daha da artmt. Kendilerini anszn artc ve sebepsiz bir mutluluk iinde bulmular, eski ve korkun araba radyosunun yalnzca iki istasyon almasna, bunlar da her nedense ayn anda almaya kalkmasna bile aldr etmez olmulard. Ne fark eder ki, her iki istasyonda da sk birer rock and roll paras alyordu naslsa. "Onun bize yardmc olabileceini biliyorum," dedi Fenchurch kararl bir ekilde. "Biliyorum, olacak. Ad neydi demitin, nasl arlmak istiyordu?" "Akll Wonko" "Onun bize yardm edebileceini biliyorum." Arthur yle olup olmayacan merak etti ve Fenchurch n kaybettii ey her ne ise onun burada, Dnya' da bulunmas iin dua etti. Dnya'nn neyin nesi kaca nemli deildi. Serpentine glcnn kysnda Fenchurch'le konutuklar gnden beri durmakszn dua ettii gibi, hafzasnn en derin yerlerine gmerek unutmay, bylece kendisini huzursuz etmesini nlemeyi umduu bir eyleri yeniden hatrlamak zorunda kalmamay diledi.

Santa Barbara da depodan dntrld anlalan bir balk restorannda mola verdiler. Fenchurch krmz barbun yedi ve ok lezzetli olduunu syledi. Arthur kl bal zgara yedi ve bunun kendisini kzdrdn syledi. Yanndan gemekte olan bir garson kz kolundan yakalayarak onu azarlad. "Bu balk niin bu kadar gzel olmu?" diyerek fkeyle sorgulad. "Ltfen arkadam balayn," dedi Fenchurch akn garson kza. "en sonunda gn iyi gitmeye balad da." Eer bir ift David Bowie alp, David Bowie'lerden birini br David Bowie' nin tepesine tutturur sonra ilk iki David Bowie' den sttekinin kollarnn her iki ucuna da bir baka David Bowie ilitirir ve btn bu yaptklarnz kirli bir plaj elbisesine saracak olursanz, elde ediini' ey tam olarak John Watson'a benzemese de onu tanyanlar tarafndan aralarnda byleyici bir benzerlik bulunabilirdi. Watson uzun boylu ve hantald. O plaj koltuuna oturup, artk iinde lgn bir pheden ok huzurlu ve derin bir elem duyarak Pasifik'e bakarken, tam olarak nerede koltuunun bittiini ve nerede onun baladn syleyebilmeniz kolay olmazd. Btn yapnn bir anda kmesi ve bu arada sizin baparmanz da birlikte gtrmesi olasl karsnda elinizi, rnein onun koluna bile dokundurmaktan ekinirdiniz. Ama size evirdii glmsemesi ok dikkat ekiciydi. Yaamn yapabilecekleri iinden en ktlerinin bir araya gelmesinden oluturulmu gibi gzkrd. Ama o, bunlar o garip sras iinde zetleyerek yznde bir araya getirdii zaman ona bakar ve birden "Oh. Peki, tamam o zaman," diye dnrdnz." Konutuu zaman, size sk sk kendinizi byle hissettirdii iin de bu glmsemeyi kullanmasna memnun olurdunuz "Oh, evet," dedi, "gelip beni grrler. Hemen urada otururlar. Tam sizin oturduunuz yerde. Altn sakall, yeil kanatl, Doktor Scholl sandaletli meleklerden bahsediyordu. "Geldikleri yerde bulamadklarn syleyerek msr gevrei yerler. Bol bol kola ierler ve bir dizi eyde mkemmeldirler." "yle mi?" dedi Arthur, "yle mi? Peki, Ee,.. bu ne zaman olur? Ne zaman gelirler?" diye sordu. Bir taraftan da Pasifik'i gzlyordu. Ky ile okyanus arasndaki snrda kk kum ulluklar kouturuyordu ve yle bir sorunlar vard: yiyeceklerini az nce bir dalgann slatt kumun iinde aramalar gerekiyordu, ama onlar ayaklarnn slanmasna

dayanamyorlard. Bu sorunla ba edebilmek iin, sanki svire'de yaayan ok akll biri tarafndan yaplm kuklalar gibi garip hareketlerle kouyorlard. Fenchurch kumda oturuyor, parmaklar ile geliigzel ekiller iziyordu. "Daha ok hafta sonlarnda," dedi Akll Wonko, "kk motosikletlerle gelirler. Mthi aletler," diyerek glmsedi. "Anlyorum," dedi Arthur, "Anlyorum." Fenchurch den gelen kk bir ksrk dikkatini ekti ve dnerek ona bakt. Kumlarn zerine ikisinin bulutlarn zerindeki halini izmiti. Bir an iin onun kendisini heyecanlandrmaya altn dnd, sonra kendisini azarladn anlad. "Biz ikimiz de," diyordu, "onun deli olduunu sylyoruz?" Evi gerekten de tuhaft. Arthur ve Fenchurch n ilk karlatklar ey bu olduu iin neye benzer bir ey olduunu anlatmakta fayda var. yle bir eydi: Tersyz edilmiti. Yani kelimelerin gerek anlamyla ii dndayd, o kadar ki arabalarn halnn zerine park etmek zorunda kalmlard. Zevkli bir i duvar deseni ile pembeye boyanm olan ve aslnda d duvar olarak adlandrlabilecek duvarda, kitaplar orta yerinden duvar gemi hissi uyandran birka tane st yarm daire ayakl tuhaf sehpa ve bakanlar dinlendirmek iin izildii aka grlebilen tablolar vard. Evin iyice tuhaflat ksm atyd. Mauritis C. Escherin resimlerinden biriymi gibi kendi zerine katlanm duruyordu. Eer Mauritis C. Escherin ehirde hzl geceler geirme adeti olsayd ki byle bir eyi ima etmeye kalkmak bu hikayenin amalar ile hi bir ekilde badamazd ama onun resimlerine, rnein u ekilsiz basamaklarn olduu resme bakp da byle bir adeti olmadn dnmemek de gt dorusu, o zaman bu evin onun byle bir gecenin ardndan esinlenerek izdii eylerden biri olduu akla gelebilirdi nk ierde asl olmas gereken kk avizeler, darda ve ular yukar doru evrilmi durumdaydlar. Kafa kartrc bir durum. n kapnn zerindeki levhada "Dar gelin," yazyordu ve onlar da huzursuz bir ekilde syleneni yapmlard.

erisi, tabii darsnn olduu yerdi. Tulalar, tulalarn aralarnda dzgn bir doldurma almas, iyi tamir grm su oluklar, bir bahe yolu, bir ka kk aak ve buraya alan odalar. duvarlar aa doru esniyor ve en dipte Mauritis C. Escher'e bile ka attrp nasl becerildiini merak ettirecek optik bir grntyle, Pasifik Okyanusuna alyordu. "Merhaba," dedi John Watson, nam dier Akll Wonko. yi diye dndler kendi kendilerine "Merhaba" baa kabileceimiz bir ey. Onlar da "Merhaba" dediler ve ardndan artc glmeler geldi. Olduka uzun bir sre Watson ilgin bir direnle yunuslardan bahsetmek istemedi. Tuhaf bir ekilde dikkati dank grnyor ve ne zaman yunuslarn ad geecek olsa "Unuttum..." diyor ve onlara gururla evinin ilginliklerini gstermeye balyordu. "Buras bana acayip bir zevk veriyor," diyordu, "stelik becerikli bir gz doktorunun dzeltemeyecei, " diye devam ediyordu, "bir zarar da vermiyor kimseye." Onu sevmilerdi. nsan saran ho ve ak bir yaps vard ve bakalar bunu yapmadan kendi kendisiyle dalga geebilme yeteneine sahipti. "Karnz," dedi Arthur, etrafna baknarak. "baz krdanlardan bahsetmiti." Bu szleri aratran bir bakla, sanki karsnn Kapnn ardndan kp krdanlardan yeniden bahsedeceinden endielenir gibi sylemiti. Akll Wonko gld. Bu hafif, rahat bir kahkaha idi ve kulaa daha nce sk sk kullanp, mutlu olduu kahkahalardan biriymi gibi geliyordu. "Ah, evet," dedi "bunun dnyann tamamen ldrdn fark edip o zavally iine koymak iin Tmarhaneyi ina ettiim ve iyilemesini mit ettiim gnle ilgisi var." Bu noktada Arthur yine bir para huzursuzluk hissetmeye balad. "Bakn," dedi Akll Wonko, "biz tmarhanenin dndayz. Yine tulalar, tulalar arasndaki doldurma almalarn ve su oluklarn iaret etti. "u kapdan geince," diyerek ilk girdikleri kapy gsterdi. "Tmarhaneye girmi olursunuz. inde yaayanlar mutlu klabilmek iin oray ho bir ekilde dekore etmeye altm, ama yaplabilecek ok fazla ey yok. Artk kendim oraya hi gitmiyorum. Arada bir bunu yapmaya eilim gsterecek olsam, ki bugnlerde ok az byle hissediyorum, yalnzca kapnn zerinde yazl olan iarete bakmam bunu yapmaktan kanmama yetiyor." "una m?" dedi Fenchurch, biraz akn bir ekilde zerinde birtakm direktifler yazl mavi bir plakaya bakarak.

"Evet. Beni sonunda imdi yaadm bu her eyden uzak yaantya zorlayan kelimeler. Bu olduka ani oldu. Bu kelimeleri grdm ve ne yapmam gerektiine karar verdim." Levhada unlar yazlyd: ubuu ortalarnda bir yerinden tutunuz. Sivri ucunu azda slatnz. Kt ucu di etine bitiik olacak ekilde di oyuunun iine yerletiriniz. Yavaa ileri geri oynatnz. "'Bana sanki," dedi Akll Wonko, "bir krdan paketi iine detayl bir kullanma klavuzu koyabilecek lde akln kaybetmi herhangi bir medeniyetin iinde, daha fazla yaayp da akl salmn yerinde kalmas mmkn deilmi gibi geldi." Yeniden Pasifik'e bir gz att, sanki ona kendisiyle konuup sylemesi iin cesaret vermee alr giydi. Ama okyanus, orada ylece huzur iinde uzanyor ve kum ulluklaryla oynuyordu. "Aklnzdan benim akl salmn yerinde olup olmadn geirmi olabileceinizi dnerek syleyeyim ki tamamen yerinde. Kendime Akll Wonko demen nedeni de bu zaten, insanlara bu konuda gvence vermek. Wonko annemin kk ve sakar bir ocuk olduum ve her eyi devirdiim zamanlarda beni ard isimmi ve Akll da benim ne olduum ve" diyerek ekledi, size "Oh, peki tamam o zaman " dedirten o g lmsemelerden biriyle, "asl olan ne olarak kalmak niyetinde olduumdur. imdi kumsala gidip, neler hakknda konumamz gerektiine bir bakalm m?" Kumsala gittiler. Wonko'nun Altn sakall, yeil kanatl ve Dr. Scholl sandaletli melekler hakknda konumaya balad yer orasyd. "Yunuslarla ilgili olarak..." dedi Fenchurch yavaa, mitle. "Size sandallarn gsterebilirim," dedi Akll Wonko. "Acaba, biliyor musunuz? ..." "Gstermemi ister miydiniz?" dedi Akll Wonko, "Sandallar yani. Bendeler, Size getireyim. Dr. Scholl irketi tarafndan yaplmlar ve melekler bunlarn almalar gereken araziye zellikle uygun olduunu sylyorlar. Bir mesaj araclyla uzlama servisi ilettiklerini sylyorlar. Onlara bunun ne anlama geldiini anlamadm syleyince, tabi anlamazsn diyerek glyorlar. Her neyse, gidip onlar getireyim." O geri dnp, ieri veya sizin alglamanza bal olarak dar doru yrrken, Arthur ve Fenchurch birbirlerine soran ve biraz da mitsiz gzlerle baktlar, sonra ikisi de omuz silkip, tembel tembel kumda resimler izmeye baladlar. "Bugn ayaklarn nasl?" dedi Arthur yavaa.

"dare ediyor. Kumlarn zerinde o kadar garip olmuyor. Ya da suyun iinde. Su ok rahat ekilde ayaklarma eriebiliyor. Yalnz burann bizim dnyamz olmadn dnyorum. " Yeniden omuzlarn silkti. "Mesajla," dedi, "neyi kastettii dnyorsun?" "Bilmiyorum," dedi Arthur, ama durmadan kendisine glen Prak isimli adamn ans zihnini kurcalayp duruyordu. Wonko dndnde elinde Arthur'u artan bir ey tayordu. artan sandallar deildi onlar tamamen sradan, tahta tabanl sandallard. "Meleklerin ayaklarna," dedi "ne giydiklerini grmek isteyeceinizi dndm. Sadece meraknz gidermek iin. Yoksa hi bir ey kantlamaya almyorum. Ben bir bilim adamym ve kant oluturan eyleri bilirim. Ama kendimi ocukluk ismimle ad landrmamn bir sebebi de kendime bir bilimcinin ayn zamanda tam bir ocu k gibi olmas gerektiini hatrlatmak. Eer bir ey grrse onu grdn sylemeli, bu ey greceini sand ey olsa da olmasa da. nce grmeli, sonra dnmeli, denemeli. Ama her zaman nce grmeli. Aksi halde yalnzca beklediiniz eyleri grrsnz. Birok bilim adam bunu unuturlar. Daha sonra size bunu daha iyi anlatabileceim bir ey gstereceim. Kendime Akll Wonko dememin bir baka sebebi de, insanlarn bu yzden benim bir aptal olduumu dnmeleri. Bu benim grdm bir eyi grdm sylememe frsat veriyor. nsanlarn aptaln biri olduunuzu dnmelerine aldracak birisinin bilim adam olmas mmkn deildir. Her neyse, bunu da grmek isteyeceinizi dndm." Wonko'nun tadn grd zaman Arthur'u artan ey buydu. nk bu, muhteem, gm grisi camdan bir balk kavanozuydu ve Arthur'un odasndakinin aynsyd. Arthur otuz saniye kadar bir zamandr baarsz bir ekilde, merakla ve sesinde bir yutkunmayla, "Bunu nereden buldunuz?" diye sormaya alyordu. Sonunda sras geldi ama saniyenin binde biri kadar bir zaman farkyla frsat kard. "Bunu nereden aldnz" dedi Fenchurch, merakla ve yutkunarak. Arthur Fenchurch'e merakla bakt ve yutkunarak, "Ne? Sen daha nce bunlardan grm mydn? dedi. "Evet," dedi Fenchurch, "ben de de var bir tane, daha dorusu vard. Russell iine golf toplarn koyabilmek iin onu benden yrtt. Nereden geldiini bilmiyorum, sadece

Russell 'a onu yrtt iin kzdm biliyorum. Niin sordun, senin de mi var aynsndan?" "Evet, o..." kisi de Akll Wonko'nun baklarn merakla ikisi arasnda bir ileri bir geri oynattn ve aradaki snrda da yutkunmaya altn fark etmilerdi. "Sizin de mi bunlardan var?" dedi ikisine birden. "Evet." diyerek cevap verdi ikisi birden. Her birine uzun uzun ve sakin bir ekilde bakt, sonra kavanozu havaya kaldrarak Kaliforniya gneinin n yakalamaya alt. Kavanoz gnele birlikte adeta ark sylyor, gnein nn younluu ile nlyor gibiydi ve kumlarn evresinde ve onlarn zerinde koyu ama parlak gkkuaklar oluturuyordu. Wonko onu elinde evirdi evirdi. zerine itinayla kaznm ince izlerin iinde u kelimeler aka seilebiliyordu. "Hoa kaln. Balklar in Teekkrler." "Bunun ne olduunu," diye yavaa sordu Wonko, "biliyor musunuz?" Her ikisi de merak iinde, yavaa hayr anlamnda balarn sallayarak, bilmediklerini belirttiler. Gri camn iindeki imek glgelerinin lts ile neredeyse hipnotize olmulard. "Bu yunuslardan bir ayrlk hediyesi," dedi Wonko ksk sakin bir sesle, "sevdiim, incelediim, birlikte yzdm, balkla beslediim ve hatta dillerini renmeye altm, yunuslardan. Dillerini renmeyi imkansz zorlukta bir i haline getirmiler, hele imdi fark ettiim gibi istedikleri takdirde bizim dilimizde rahatlkla iliki kurabilecekleri gereini de gz nne alrsanz." Dudaklarnda bir glmseme ile, hafif hafif ban sallad ve tekrar Fenchurch'e ve sonra Arthur'a bakt. "Siz sizinkini..." dedi Arthur'a, "sizinkini ne yaptnz? Bunu sormamda bir saknca var m?" "Ee, benimkinin iinde bir balk var." dedi Arthur, hafife mahcup olarak. "Rastlantya bakn ki, kulamda ne yapacam bilmediim bir balm vard o srada ve ee.. bu kavanoz da oradayd. " Sesi iyice kslmt. "Baka hibir ey yapmadnz m? Hayr," dedi, "yapm olsaydnz bilirdiniz." Tekrar ban sallad. "Karm bizimkini buday tanelerini saklamak iin kullanyordu," diye devam etti Wonko, sesinde yeni bir tonla, "dn geceye kadar..." "Ne oldu?" dedi Arthur yava ve ksk bir sesle, "dn akam?"

"Budaymz bitti," dedi Wonko, duygusuz bir sesle. "Karm," diye ekledi, "biraz daha almaya gitti." bir an iin kendi dnceleri iinde kaybolur gibi oldu. "Ve sonra ne oldu?" dedi Fenchurch, ayn nefessiz tonla. "Ben kavanozu ykadm," dedi Wonko. "Onu ok dikkatli bir ekilde ykadm, ok ok dikkatli , buday tanelerini son tanesine kadar temizledim, sonra yavaa, dikkatle ve havsz bir kuma paras ile dndre dndre kuruladm. Sonra kulama tuttum. Siz... siz kendinizinkini kulanza yaklatrdnz m?" Her ikisi de olumsuzluk belirtecek ekilde balarn salladlar, yine yavaa, yine aptal aptal. "Belki de," dedi Wonko, "bunu yapmalsnz." Okyanusun derin uultusu. Dncenin eriebileceinden daha uzak kylarda patlayan dalgalar. Deniz dibinin sessiz frtnalar. Ve bunlarn arasndan aran sesler, yada sesler deil titreen mrltlar, kelimecikler, yarm yamalak ifade bulmu dnce arklar. Selamlamalar, selamlama dalgalar, ifade edilmemi olana doru kayan, birlikte krlan kelimeler. Dnya'nn kylarnda bir keder arpmas. Neenin dalgalar Nerede? Tanmlanamaz ekilde bulunmu bir dnya, tanmlanamaz ekilde eriilmi, tanmlanamaz derecede slak bir su arks. Sesler imdi ok sesli bir mzik paras oluturuyor, grltl aklamalar, kanlmaz bir felaketle ilgili, yok edilecek bir dnya ile ilgili, bir aresizlik dalgas, bir mitsizlik spazm, lmcl bir d ve yine krlan kelimeler.

Ve sonra bir mit kvlcm, geen zamann izleri arasnda bir glge Dnya'nn bulunmas, sulara gmlen boyutlar, paralellerin ekim gc, derin ekim gc, kararllk duygusunun bir frldak gibi dn, frlatlp paralara ayrl, uu. Eskisinin yerini almas iin yeni bir Dnya'nn sahaya ekilmesi, giden yunuslar. Ve sonra artc tek bir ses, yeterince net. "Bu kavanoz size nsanlar Koruyalm Kampanyas tarafndan iletildi. Size veda ediyoruz. " Ve sonra uzun, ar, mkemmel gri vcutlarn, sessizce glerek, llemeyecek derinlikte bir bilinmeyene doru yuvarlanarak uzaklamasnn sesi.

O akam Tmarhanenin dnda kalp, iinden televizyon seyrettiler. "Bunu grmenizi istiyordum," dedi Akll Wonko yeniden haberler balaynca, "kendisi benim eski bir meslektam. imdi sizin lkenizde bir soruturma yrtyor. zleyin bakn." Bu bir basn toplantsyd. "Korkarm, u anda Yamur Tanrs ismi zerinde bir yorumda bulunamam. Biz kendisini Bir Anda Ortaya kan Nedentesi Meteorolojik Oluumlarn Bir rnei olarak adlandryoruz. " "Bunun ne demek olduunu bize aklayabilir misiniz?" "Pek de emin deilim. Burada drst olalm. Bizler anlayamadmz bir ey bulduumuz zaman ona sizin anlayamayacanz hatta doru drst sylemenizin bile zor olaca bir isim vermekten holanyoruz. Yani eer sizin onu yalnzca Yamur Tanrs olarak tanmlamanza izin verecek olsak, bu sizin bizim bilmediimiz bir eyi bildiiniz anlamna gelecektir ve korkarm biz de bunu kabul edemeyiz. "Hayr, ona nce yle bir isim vermeliyiz ki bu onun sizin deil bizim olduunu anlatsn, onun sizin dediiniz deil de bizim dediimiz bir ey olduunu kantlamann yollarn bulmaya sonra koyuluruz. "Eer sonuta sizin hakl olduunuz ortaya kacak bile olsa, siz hala hatal olursunuz nk bu durumda biz onu, e...e.., 'sper normal...' olarak niteleriz, ona nor maltesi veya doast demeyiz nk sizler artk bu kelimelerin ne anlama geldiini biliyorsunuz. Hayr, bir 'Sper normal Dksal Tortu ndktr'. Kendimizi korumak iin de araya herhalde, bu eyin veya kiinin bahsedilen eyin niteliklerinin tmne neredeyse sahip olduunu ama yine de, tam o olmadn' belirtecek bir kelime sktrrz. Yamur Tanrs! Hh, Yaamm boyunca byle samalk grmedim. tiraf etmeliyim ki beni onunla tatile karken yakalayamazsnz. Teekkrler. imdilik hepsi bu kadar, eer bizi izliyorsa Wonko ya da bir 'merhaba' yollamak dnda tabii." Dn yolunda yanlarnda kendilerine olduka tuhaf bir ekilde bakan bir bayan oturuyordu. Kendi aralarnda yava sesle konutular. "Yine de bilmem gerek," dedi Fenchurch, "ve kuvvetle hissediyorum ki sen bildiin bir eyleri bana anlatmyorsun." Arthur iini ekti ve ortaya bir kat paras kard.

"Bir kalemin var m? "dedi. Fenchurch arand ve bir tane buldu. "Ne yapyorsun, tatlm?" diye sordu Arthur'a. O, kalarn atp, kalemi ineyerek, kadn zerine bir eyler karalayarak, bir eylerin zerini izerek, yeniden bir eyler kararlayp, yeniden kalemi ineyerek bir yarm dakika geirdikten ve kendi kendine huzursuzca homurdandktan sonra. "Bir zamanlar birinin bana vermi olduu bir adresi hatrlamaya alyorum." "Eer kendine bir adres defteri, alacak olsan," dedi Fenchurch, "hayatn ok daha kolaylard." Sonunda Arthur kad ona verdi. "Bunu sen sakla," dedi. Fenchurch kada bakt. Btn karalamalar ve st izili kelimeler arasnda bir adres vard. 'Quentulus Quazgar Dalar. Sevorsbeupstry Preliumtarn Gezegeni. Zarss Gnei. Galaktik blge kodu QQ7 Aktif J Gamma." "Ve burada ne var?" "Grne baklrsa," dedi Arthur, "Tanrnn Yaratklarna Son Mesaj olmal." "Bu kulaa biraz daha anlaml geliyor," dedi Fenchurch. "Oraya nasl gideceiz?" "Sen gerekten...?" "Evet, " dedi Fenchurch kesin bir tavrla. "Gerekten de bilmek istiyorum." Arthur izik Pleksiglas pencereden dardaki geni gkyzne bakt. "Af edersiniz," dedi onlara olduka tuhaf bir ifadeyle bakmakta olan kadn, anszn, "umarm kabalk ettiimi dnmezsiniz. Bu uzun uularda yle sklyorum ki, birileriyle konumak iyi oluyor. Benim adm Enid Kapelsen, Bostonluyum. Sylesenize bana siz sk sk uar msnz?" Arthur'un Bat Blgesindeki evine gittiler, bir antaya bir iki havlu ve gerekli eyleri doldurdular, ardndan her Galaktik otostopunun sonunda vaktinin ounu geirdii eyi yaptlar. Bir uan dairenin oradan gemesin beklemeye baladlar. "Bir arkadam bu ii on be yl boyunca yapm," dedi Arthur bir gece kendilerini iyice kaptrm bir ekilde gkyzn seyrederlerken. "Kimdi o?" "Ad Ford Prefect idi." Anszn kendisini tekrar bir daha hibir zaman yapmayacan sand bir eyi yaparken bulmutu. Ford Prefect'in nerede olduunu merak ederken yani.

Olaanst bir rastlant sonucu, ertesi gn gazetede iki haber yer ald. Birincisi bir uan daire hakknda son derece hayret verici bir olayla ve dieri de Publar'da kan bir dizi beklenmedik isyanla ilgiliydi. Ford Prefect bundan bir sonraki gn, akamdan kalma bir Arthur'un telefonlara hi cevap vermediinden yaknarak, ortaya kt. Gerekten de son derece hasta grnyordu. Yalnzca bir itin zerinden srklenerek geriye ekilmi bir ey gibi deil, sanki ayn anda it de bir harman makinasnn i inden geirilmi gibi bir grnts vard. Arthur'un oturma odasna tm yardm tekliflerini reddederek ve sendeleyerek girdi ki bu bir hatayd bir hatayd, nk yardmlar reddetmek iin elini sallamas onun dengesini tamamen kaybetmesine ve sonunda Arthur'un onu yerde srkleyerek kanepenin zerine gtrmek zorunda kalmasna yol at. "Teekkr ederim," dedi Ford, "ok teekkr ederim. Senin..." dedi - ve saatlik bir uykuya dald. "....Pleiades'dan ngiliz Telefon Sistemine ulamann," diye devam etti uyandnda, "ne kadar zor olduu hakknda en ufak bir fikrin var m? Olmadn g rebiliyorum, onun iin ben anlatacam sana," dedi, "tabii bana yapmak zere olduun byk bir kap ac kahve ile birlikte." Arthur mutfaa giderken Ford' da sallanarak onun pei sra gitti. "Aptal telefon operatrleri durmadan nereden aradn soruyorlar ve Letchworth'den aradn bildirince de bu hattan aryorsam bunu yapyor olamayacan sylyorlar. Ne yapyorsun sen?" "Sana ac kahve yapyorum." "Oh," dedi Ford son derece d krklna uram gibiydi. Perian bir ekilde evresine bir gz att. "Bu nedir?" diye sordu. "Pirin gevrei." "Ya bu?" "Krmz biber." "Anlyorum," dedi Ford ciddiyetle ve biri brnn zerinde duracak ekilde ikisini de tekrar yere brakt. Ama pek dengeli duruyorlarm gibi gzkmedikleri iin bu kez alttakini ste geirdi, Bu ie yaram gibi grnd. "Biraz uzaytutmasna uradm da," dedi "Neden bahsediyordum?"

"Letchwood'dan telefon edememekten." "Edemiyordum. Bunu bayana akladm. 'Eer yaklamnz buysa' dedim, 'Letchworth'e lanet olsun. Ben aslnda Sirius Sibernetik irketinin bir ticari aratrma gemisinden aryorum, u anda sizin dnyanzda tannan, ama sayn bayan sizin tarafnzdan bilinmedii anlalan yldzlar aras bir yolculuun, k- alt hz ayandaym - 'sayn bayan' dedim" diye aklad Ford Prefect, "nk kendisinin cahil bir salak olduunu ima ettiim iin alnmasn istemiyordum..." "nce bir dnce," dedi Arthur Dent. "Tam anlamyla," dedi Ford, "ince bir dnce." Kalarn att. "Uzaytutmas," dedi, "yardmc cmlelerde ok kt etkiliyor. Bana yine yardm etmen gerekecek," diye devam etti, "bana ne hakknda konutuumu hatrlatarak." "Yldzlar arasnda," dedi Arthur, "dnyanzda tannan ama sizin tandnz pek sanmadm yldzlar, sayn bayan,..." "Pleidas Epsilon ve Pleidas Zeta," Ford zafer kazanm bir tavrla sonunu getirdi. "Bu konuma cmb olduka elenceli deil mi?" "Biraz kahve al." "Teekkr ederim, hayr. Ve 'numaray direk evireceime,' dedim, 'sizi rahatsz etmemin sebebi, burada, Pleiades'de bizim ok ileri telekomnikasyon sistemlerimiz olduu halde, kuruun hesabn yapan bir yldz hayvan rehberinin olunun demeli aramam gerektiinde srar etmesi. Buna inanabiliyor musunuz?'" "Ve inanabiliyor muydu?" "Bilmiyorum. Ben cmlenin sonuna gelinceye kadar o telefonu kapatmt," dedi Ford, "Peki! Sonra ne yaptm tahmin ediyorsun?" diye sordu fkeyle. "Hibir fikrim yok, Ford," dedi Arthur. "Yazk," dedi Ford, "bana hatrlatabileceini umuyordum. Bu adamlardan gerekten nefret ediyorum, biliyor musun? Bunlar gerekten de kozmosun iren yaratklar, hibir zaman doru drst almayan, alt zaman hibir akl banda kiinin onlardan istemeyecei eyleri yapan ve bipleyerek size bu yaptklarn haber veren," diye ekledi ldrm gibi, "o ie yaramaz plk art kk makineleriyle, ilahi sonsuzluun iinde vzldanarak dolap duruyorlar!" Bu, gerekten de doruydu. Yalnzca bu gr benimsedikleri iin doru dnd kabul edilen insanlar tarafndan da yaygn olarak paylalan saygn bir grt.

Otostopunun Galaksi Rehberi, biri birinin hemen hemen ayn be milyon dokuz yz yetmi be bin be yz elli dokuz adet gncel sayfa iinde rastlanmas g saduyulu bir yaklamla "Sirius Sibernetik irketi rnlerini iler hale getirebildiiniz zaman, elde ettiiniz baar duygusu ile bu rnlerin temelde ne kadar lzumsuz olduklarn grmemenizin ne kadar kolay olduunu" anlatmaktayd. "Bir baka deyile ki bu, Sirius Sibernetik irketi' nin Galaksi apndaki baarsnn altnda yatan somut prensiptir bu rnlerin temel tasarm hatalar yzeysel tasarm hatalar altnda gizlenmi bulunmaktadr" yazyordu Rehber de. "Ve bu adam" diye sylendi Ford, "bu irketin rnlerinden daha bir srsn satmaya azimliydi! Be yl sren misyonu srasnda yeni yabanc dnyalar arayp bulmaya, buralardaki restoranlara, asansrlere ve arap barlarna Gelimi Alternatif Mzik Sistemleri satmaya alyordu! Ya da bu dnyalarda henz restoranlar, asansrler ve barlar yoksa bu lanet olas yerlerdeki medeniyetlerin geliimini yapay olarak hzlandrp, byle yerlerin yeterince ortaya kmasn salyordu! u Kahve nerede kald!" "Dktm." "Biraz daha yap o zaman. Sonra ne yaptm imdi hatrladm. Bildiiniz ekliyle medeniyeti kurtardm. Ya da buna benzer bir ey olmas gerektiini biliyorum." Kararl bir ekilde tkezleye tkezleye oturma odasna dnd, orada kendi kendine konumaya devam eder gibi oldu, bir yandan da mobilyalara tosluyor ve bip bip sesleri karyordu. Bir ka dakika sonra, en sakin yzn taknm olan Arthur onun peinden ie girdi. Ford arm grnyordu. "Nerelerdeydin?" "Kahve yapyordum," dedi Arthur hala en sakin suratn taknm olarak. ok ok nceleri, Ford'la birlikte olmann tek yolunun yannda bir sr sakin surat bulundurup, devaml onlar takmak olduunu kefetmiti. "En heyecanl blm kardn!" diye fkelendi Ford. "Herifin zerine atladm ksm kardn! imdi," dedi "batan atlamak zorunda kalacam." Kendini hzla ve dikkatsizce bir sandalyenin zerine att ve sandalyeyi krd. "Geen sefer," dedi suratn asarak, "daha iyiydi. " ve eliyle, balayp yemek masasnn zerine yerletirdii bir baka krk sandalyeyi iaret etti. "Anlyorum," dedi Arthur, balanm enkaza sakin bir gz atarak , "ve, hm... ya o buz kalplar ne ie yaryordu?"

"Ne?" diye haykrd Ford. "'Ne? O ksm da m kardn? Ertelenmi Yaam Sistemi'ni! Adam ertelenmi yaam sistemine baladm. Eh, balamak zorundaydm, yle deil mi?" "yle gzkyor," dedi Arthur, sakin sesiyle. "Ona dokunma!!" diye haykrd Ford. Anlalmaz bir sebepten masann zerinde ak braklm olan ahizeyi yerine koymak zere olan Arthur, soukkanllkla, duraklad. "Pekala," dedi Ford, sakinleerek, "imdi onu kulana gtr ve dinle." Arthur kulakl kulana yaklatrd. "Konuan saat," dedi. "Biip, biip, biip" dedi Ford, "bu adamn tm gemisi iinde duyulan ses de aynen byle, kendisi buzlar iinde uyuyarak, Sesefras Magnann bir kk ay evresinde yava yava dolanrken. Konuan Londra Saati!" "Anlyorum," dedi Arthur yeniden, byk soruyu sormann tam zaman olduuna karar vermiti. "Niin?" dedi sakince. "ansm iyi giderse, "dedi Ford, telefon faturas o dzenbazlar iflas ettirecek." Ter iinde, kendisini kanepenin zerine att. "Neyse," dedi, "dnm arpc oldu, yle dnmyor musun?" Ford Prefect'in iinde kaak yolcu olarak gelmi olduu uan daire btn dnyay artmt. Artk ne phe, ne hata olasl, ne halsinasyon sylentisi, ne de su depolarnda yzen anlalmaz CIA ajanlar kalmt. Bu sefer her ey gerek ve kesindi. ok epeyce kesin olarak kesindi. Kendinden te her eye kar muhteem bir umursamazlk iinde alalm, Harrods'n da byk bir blmn iine alan dnyann en pahal emlaklarnn yer ald byk bir alana inmiti. Muazzam byklkte neredeyse bir mil apnda olduunu sylyordu grenlerden bazlar, donuk gri renkli, delik deik, insanoluna yabanc gneler altnda vahi glerle girmi olduu saysz korkun uzay savalarndan ald yaralarla ekli deforme olmu bir eydi. Servis kaps, Harrods Yemek Blmnn ortasna ald, Harvey Nicholls'u yerle bir etti ve ikence gren mimari aheserlerin iler paralayan son bir l ile Sheraton Park Kulesini devirdi.

Yrekleri donduran uzun bir zaman aralndan sonra, i atrtlar ve paralanan makine homurtularnn ardndan, uan dairenin rampasnda 30 metre boyunda, devasa boyutta, gm renkli bir robot belirdi. Bir elini havaya kaldrd. "Bar iin geliyorum," dedi uzun bir dili gcrtsndan sonra ve yle devam etti. "beni Kertenkelenize gtrn." Arthur'la birlikte oturup televizyonda hi durmadan aktarlan heyecanl haberleri izleyen Ford Prefect'in btn bu olanlar iin bir aklamas vard tabii.. Televizyon haberlerinin hibiri bu eyin benim kadar hasar yaptn, hasarn u kadar trilyon pounda mal olduunu ve u kadar sayda insann ldn sylemekten ve sonra ayn eyleri tekrarlamaktan teye gitmiyordu, nk robotun yalnzca olduu yerde durup, hafife iki yana sallanmaktan ve ksa anlalmaz hata mesajlar yaynlamaktan baka bir ey yapt yoktu. "ok eski bir demokrasiden geliyor, anlyor, biliyor musunuz..." "Yani, bir kertenkeleler diyarndan m geliyor?" "Hayr, dedi Ford. Kahve kendisine zorla iirildikten sonra, artk balang taki halinden bir para daha mantkl ve anlalr hareket etmeye balamt. "O kadar basit bir ey deil. O kadar ak deil. Geldii kendi dnyasnda, halk halkt. Liderler ise kertenkele. Halk kertenkelelerden nefret eder ve kertenkeleler de halk idare ederdi." "Garip," dedi Arthur, "bunun bir demokrasi olduunu sylediini sanmtm.' "yle dedim," dedi Ford. "Bir demokrasi." "O halde, "dedi Arthur, samalayan bir kaln kafal gibi konumadn umarak, "neden halk kertenkeleleri bandan atmyordu?" "Drst olmak gerekirse, bu akllarna gelmiyordu," dedi Ford. "Hepsinin oy hakk var, bu yzden oy verdikleri hkmetin aa yukar istedikleri hkmete yaklam olmas gerektiini dnyorlar." "Yani, halkn kertenkeleler iin oy verdiini mi sylemek istiyorsun?" "Oh, evet," dedi Ford omuz silkerek, "tabii." "Ama," dedi Arthur, yine byk sorusunu sorarak, "niin?" "nk eer bir kertenkeleye oy vermeyecek olurlarsa," dedi Ford, "yanl kertenkelenin baa gelebileceini dnyorlard. Hi cinin var m?" "Ne?" "Dedim ki," dedi Ford, sesine usulca artan bir sabrszlk havas yerleirken, "cinin var m?"

"Bir bakaym. Sen bana kertenkelelerden bahset." Ford yine omuz silkti. "Bazlar kertenkelelerin balarna gelen en iyi ey olduunu sylyor," dedi. "Bunlar tamamen yanlyor tabii ki, tamamen ve btnyle yanlyorlar, ama birilerinin byle sylemesi gerek." "Ama bu korkun," dedi Arthur. "Dinle, arkada, dedi Ford eer Evren'in bir parasnn dier bir parasna bakp da 'bu korkun' dediini duyduum her sefer iin bir Altar dolar alacak olsaydm, burada cin arayan bir limon gibi oturuyor olmazdm imdi. Ama yle bir para almyorum, onun iin de aynen yle oturuyorum ite. Her neyse, sen niye byle sakin ve aygzl gzkyorsun? Ak falan msn yoksa?" Arthur, evet dedi, ak olduunu syledi ve bunu sakince syledi. "Cin iesinin nerede olduunu bilen birine mi bari? Onunla tanacak mym?" Tant, nk o srada Fenchurch kye almaya gittii bir tomar gazete ile birlikte i eri girmiti. Masann zerindeki enkazla kanepenin zerine uzanm olan Betelgeuse'l enkaz ayn anda grp hayretler iinde olduu yerde kald. "Cin nerede?" dedi Ford Fenchurch'e. Ve Arthur'a "Sahi, Trillian'a ne oldu?" diye sordu. "Ee, bu Fenchurch," dedi Arthur, beceriksizce. "Trillian' la aramzda bir ey yoktu. Onu son gren sen olmalsn." "Oh, evet," dedi Ford, "Zaphod la bir yerlere gitti. ocuklar falan oldu galiba. En azndan," diye ekledi, "yle olduklarn sanyorum. Zaphod ok sakinleti, biliyor musun." "Sahi mi?" dedi Arthur, telala Fenchurch n etrafnda dolanp onu elindeki ykten kurtarmaya alarak. "Evet, dedi Ford, "en azndan kafalarndan biri artk aside gmlm bir deve kuundan daha akl banda grnyor." "Arthur, kim bu? dedi Fenchurch. "Ford Prefect," dedi Arthur. "sana daha nce ondan bahsetmi olabilirim."

tam gn ve gece boyunca gm renkli dev robot ta kesilmi bir aknlk iinde Knightsbridge' in kalntlar arasnda ar ar iki yana sallanp, bir takm eyleri zmeye alarak, ylece kala kald.

Hkmet grevlileri onu grmeye geldi, kamyonlar dolusu gazeteci televizyon programlarnda birbirlerine onun hakknda ne dndklerini sordu, bombardman uaklar zavall saldrlar yaptlar, ama hi bir kertenkele ortalkta grnmedi. Bu arada robot ar ar ufku taramakla meguld Geceleri, onun hi bir ey yapmamay srdrn grntlemeyi srdren televizyon ekiplerinin projektrleri ile aydnlatlan grnts muhteemdi. Dnd, dnd ve bir sonuca vard. Servis robotlarn kefe gndermek zorundayd. Bunu daha nce dnm olmas gerekirdi ama, birtakm sorunlar vard. Sonunda, bir akam zeri kk uan servis robotlar gcrtlar iinde ve rktc bir metal bulutu halinde uan dairenin kapsndan ktlar. Baz eylere lgn gibi saldrp bazlarn koruyarak evredeki araziyi talan ettiler. En sonunda ilerinden bir tanesi evcil hayvanlar satan bir dkkanda bir kertenkeleye rastlad. Ama demokrasi adna dkkan birden ylesine ateli bir ekilde savunmaya kalkt ki, blgede pek az ey canl kalabildi. Gcrtl uuculardan olumu birinci snf bir ekip Regent Parktaki Hayvanat bahesini, zellikle de Srngenler Evini kefedince bir dnm noktasna gelinmi oldu. Evcil hayvan satan dkkanda yaptklar yanllardan sonra bir para dikkatli olmay renmi olan uan delme aletleri ve oyma testereleri, byk ve besili iguanalarn bir ksmn, onlarla yksek seviye grmeler yapacak olan gm robota gtrdler. Bir mddet sonra, robot dnyaya kapsaml, samimi ve yeterli gr alveriine ramen yksek seviyede devam eden grmelerin kesildiini, kertenkelel erin emekliye ayrldn ve kendisinin, yani robotun da buralarda bir yerde ksa bir tatil yapmaya karar verdiini ve baz sebeplerden tr bu yerin Bournemouth olarak se ildiini ilan etti. Ford Prefect TV' de bunu izleyince ban sallad, gld ve bir bira daha iti. Robotun ayrl iin gerekli tm hazrlklar derhal yerine getirildi. Uan alet takmlar gcrdad, btn gn ve gece boyunca nlarla her eyi kesip, delip, kzarttlar. Sabah olduunda, zerinde robotun ierden desteklenerek ayakta durmakta olduu, tekerlekli dev bir rampa batya doru birok yolda ayn anda ilerlemeye balamt bile. lgin bir karnaval ekibi gibi yava yava bat ynnde ilerliyordu. evresinde hizmetkarlar, helikopterler, yeni arabalar vzr vzr dolanyordu. Bournemouth'a

varncaya kadar araziyi bierek ilerlemeye devam etti. Bournemouth'a varnca robot yavaa nakliye siteminin kucandan indi ve kumsala gidip uzand ve on gn boyunca orada ylece yatt. Bu tabii ki, uzun zamandr Bournemouth' ta yaanan en heyecan verici olayd. Robot' un dinlenme alan olarak iaretlenip koruma altna alnan alann evresinde her gn kalabalklar topland ve halk onun ne yaptn grmeye alt. Hibir ey yapt yoktu. Yalnzca plajda uzanm yatyordu. Biraz beceriksizce ve yz koyun yatmaktayd. Yerel gazetelerin birinden bir gazete bir gece ge vakit imdiye kadar dnyada kimsenin yapmay baaramad bir eyi baararak snr koruyan hizmet robotlarndan biriyle ksa, anlalabilir bir grme yapmay baard. Bu olaanst bir baaryd. "Sanrm, haber olabilecek bir eyler var," dedi gazeteci, demir parmaklklarn zerinde birlikte sigara ierlerken, "ama ierden salam bir gr asna ihtiya olacak. Elimde bir soru listesi var," diyerek devam etti, i ceplerinden birini beceriksizce kartrrken, "belki o adamn, o eyin, ona her ne diyorsanz onun, bu listeye yle bir gz atmasn salayabilirsin." Kk uan ayarl tornavida bir eyler yapp yapamayacan deneyeceini syledi ve gcrdayarak uzaklat. Cevap hibir zaman gelmedi. Bununla birlikte, ilgintir, kat paras zerindeki sorular, robotun beyninin, sava yaralaryla dolu, muazzam endstriyel kalitedeki devrelerinden gemekte olan sorularla hemen hemen aynyd. Bu sorular unlard: "Bir robot olduunuz iin neler hissediyorsunuz?" "Uzaydan gelmi olmak nasl bir his?" "Bournemouth'u beendiniz mi?" Ertesi sabah toparlanmaya baladlar ve birka gn iinde robotun buradan tamamen ayrlmaya hazrland aklk kazand. "Mesele," dedi Fenchurch. Ford'a, "bizi gemiye aldrp aldrmayacanda?" Ford lgn bir telala saatine bakt. "Benim tamamlamam gereken bitmemi ve nemli baz ilerim var," diye haykrd. Kalabalk, gm renkli dev araca olabildiince yaklamaya alyordu ama yanna pek fazla sokulamyordu.

Aracn en yakn evresi uan minik servis robotlar tarafndan parmaklklarla evrilmiti. Bunun snr ordu tarafndan korunmaktayd. Ordu ierdeki snr delmekte kesinlikle baarl olamamt, ama kendi snrn gemeye kalkacak birinin ba derde girerdi. Ordunun evresi ise polis kordonu altndayd. Geri polisin oradaki grevinin halk m ordudan, yoksa orduyu mu halktan korumak olduu yoksa dev geminin diplomatik dokunulmazln gzeterek park cezas alnmasn engellemek mi olduu tamamen belirsizdi ve konu tartmaya akt. evredeki parmaklk artk sklyordu. Ordu huzursuzca kprdand, orada bulunmalarnn sebebinin ylece kalkp gidecek gibi grnd gereine nasl tepki vermeleri gerektiinden pek emin deillerdi. Dev robot le zaman gemiye km ve imdi saat leden sonra be olduu halde bir daha kendisinden hi iaret alnmamt. Bir ok ses gelmiti aracn derinliklerinden gelen dili gcrtlar ve metal akrtlar, bir milyon iren arzann mzii gibiydi. Ama kalabalk arasndaki gergin bekleyi hissi kalabaln gergin bir e kilde d krklna urayacan beklemesinden domutu. Bu son derece olaanst ey, anszn yaamlarna girmiti ve imdi onlar almadan ylece kp gidecekti. zellikle iki kii bu hissi youn bir ekilde yayordu. Arthur ve Fenchurch etraf endieli gzlerle taryorlar, Ford Prefect'i kalabaln iinde hibir yerde gremiyorlard. "Ne kadar gvenilir biridir o?" diye sordu Fenchurch, bouk bir sesle. "Ne kadar gvenilir mi?" dedi Arthur. Bo bir kahkaha att. "Okyanus ne kadar sdr?" dedi. "Gne ne kadar souktur?" Robotun rampal nakliye sistemi ile ilgili son paralar da gemiye tanyor, parmaklklardan kalan bir ka ey, rampann dibinde dierlerini izlemek zere ylm bekliyordu. Rampann etrafnda nbet tutmakta olan askerler anlaml bir fke gsterisi sergiliyor, oraya buraya emirler yadryor, acele toplantlar yaplyor, ama tabii ki btn bu olanlarla ilgili hibir eye karmak mmkn olmuyordu. Arthur ve Fenchurch mitsizce ve hibir planlar olmadan, kalabal yararak ilerliyorlar ama kalabaln tamam da kalabal yararak ilerlemeye alt iin bu onlar bir yere ulatrmyordu. Ve birka dakika sonra geminin dnda hibir ey kalmad. Parmaklk son demirine kadar geminin iine alnmt. Birka uan testere ve bir tesviye aletinin alan evresinde son bir kontrol yaptklar grld ve sonra onlar da lk la gcrtlarla dev kapdan ieri gemiye girdiler. Birka saniye geti.

erden gelen mekanik dzensizlik seslerinin younluu deiti ve sonra yavaa, ar ar kocaman elik rampa kendisini Harrods Yiyecek Blmnden kaldrmaya balad, bu manzaraya elik eden ses, binlerce gergin ve heyecanl kiinin tamamen grmemezlikten gelinmesinin sesiydi. "Durun!" Bir taksiden kan bir megafon dnp duran kalabaln ucundan durma emri veriyordu. "nemli bir bilimsel zorlama, oldu!" diye sesleniyordu megafon. "Bilimsel gelime oldu," diyerek kendi kendini dzeltti. Kap ald ve Betelgeuse yaknlarndan gelen beyaz paltolu kk bir adam dar kt. "Durun!" diye bard tekrar, imdi bu sefer elinde zerinde klar olan ksa, kt, siyah madeni bir denek sallyordu. Iklar hafife gz krpt, rampa ykseliini durdurdu ve sonra baparmaktan gelen sinyallere uyarak (galaksideki elektronik mhendislerinin yars bu sinyalleri engelleyebilmenin yeni yollarn ararken, dier yar da bu engelleyici sinyalleri engellemenin yeni yollarn aramaktayd) ynn tekrar aa doru evirdi. Ford Prefect taksinin iinden megafonu kapt ve onunla kalabala seslenmeye balad. "Yol an," diye baryordu, "ltfen yol an, bu nemli bir bilimsel gelime. Sen ve sen, taksiden malzemeleri karn." Tamamen rastlantsal olarak, kalabaln iinden kendilerine yol aarak aceleyle taksiye yaklamaya alan Arthur ve Fenchurch' iaret etmiti. "Pekala, imdi birka nemi bilimsel malzeme iin yol amanz rica ediyorum," diye grledi Ford. "Yalnzca herkes sakin olsun yeter. Her ey kontrol altnda, grlecek bir ey yok. Yalnzca nemli bir bilimsel gelime o kadar. imdi sakin olun. nemli bilimsel malzeme. Yol an." Yeni bir heyecana susam ve d krklnn anszn ertelenmesiyle sevinmi olan kalabalk hevesle geri ekilip yol amaya balad. Arthur, taksiden tadklar nemli bilimsel malzeme kutularnn zerinde basl yazlar grnce biraz ard. "zerine paltonu rt" diye mrldand Fenchurch'e, bagajdan kardklarn onun kollarna istiflerken. Arka koltua sktrlm olan tekerlekli sper market arabasn da aceleyle yerinden kard. Grltyle yere indirdi ve birlikte kutular iine doldurdular. "Yol an ltfen," diye bard Ford yeniden. "Her ey yeterli bilimsel kontrol altnda"

Taksi ofr Arthur'a "O sizin deyeceinizi syledi," dedi ve Arthur cebinden bir ka kat para kararak borcu dedi. Uzaktan uzaa polis sirenlerinin sesi duyulmaktayd. "u tarafa doru aln, kimsenin can yanmasn." Mcrlar zerinde tngrdayan sper market arabasn rampaya doru ekerlerken, arkalarnda dalgalanan kalabalk yeniden kapanmt. "Sorun yok," diye seslenmeye devam ediyordu Ford. "Grlecek hibir ey yok, her ey bitti. Bunlarn hibiri gerekte olmuyor." "Yolu an ltfen," diye patlad kalabaln arasndan bir polis megafonu. "Bir zorlama oldu, birileri zorla emberi yard, yolu an," diyordu. "Bir bilimsel gelime" diye haykrd Ford onunla yararak. "Bilimsel bir ilerleme!" "Polis! Yol an!" "Bilimsel malzeme! Yol an!" "Walkman," diye haykrd Ford ve ceplerinden yarm dzine kadar minyatr teyp karp kalabala doru att. Bunun sonucu kan sonsuz karmaa saniyeleri bi zimkilere market arabasn rampann kysna getirebilecek ve onu ilk basamaa karacak zaman salamt. "Sk tutunun," diye mrldand Ford ve ba parmak elektronik cihaz zerinde bulunan bir dmeye bast. Arkalarndaki koca rampa sarslarak yavaa yukar doru ykselmeye balad. "Pekala, ocuklar, "dedi alkalanan kalabalk arkalarnda kalp kendileri eimli rampay trmanarak geminin ilerine doru ilerlemeye baladklarnda, "grne gre yola koyulduk." Arthur Dent devaml olarak silah sesleri ile uyanmaktan rahatsz olmutu. Hala rahata uyumay baarabilen Fenchurch' uyandrmamaya gayret ederek, kendileri iin yatacak bir yer haline dntrdkleri bakm atlyesi giriinden dar szld, kendisini giri merdivenine att ve koridorlarda karamsar bir ekilde dolanmaya balad. Koridorlar ok dard ve kt aydnlatlmlard. Aydnlatma devreleri sinir bozucu bir ekilde vzldyordu. Ama sorun bu deildi. Uan bir elektrikli delgi aleti berbat bir czrt ile yanndan geip ara sra kafas karm bir ar gibi duvarlara arparken, duraklad ve duvara yasland. Sorun bu da deildi.

Bir gemi blmesinden geince kendisini daha geni bir koridorda buldu. Koridorun bir ucundan berbat bir duman ykseldii iin dier uca doru yrd. Sertletirilmi olduu halde yine de izilmi bir pleksiglas tabakas altnda, duvara monte edilmi olan bir gzetleme monitrne geldi. "unu ksar msn ltfen?" dedi Ford Prefect'e. Ford Tottenham Court Roadda bir dkkann vitrininden alm olduu video kasetlerinden olumu bir ynn ortasnda bada kurmu oturuyordu. Dkkann vitrinini krabilmek iin cama nce kk bir tula, sonra bir yn pis bo bira tenekesi frlatmas gerekmiti. "Shhh," dedi Ford, manik bir konsantrasyon iinde ekran izlerken. Muhteem Yedili'yi izlemekteydi. "Birazck olsun," dedi Arthur. "Hayr!" diye haykrd Ford. "En gzel yerine geliyoruz! Dinle, sonunda her eyi zdm, voltaj seviyelerini, balantlar, her ey ve buras da en gzel ksm." Ba ars iinde ve iini ekerek Arthur onun yanna oturdu ve gzel ksm seyretti. Ford'un heyecanl haykrlarn ve "yeehey" lerini olabildii kadar sakin bir ekilde dinledi. "Ford," dedi sonunda, her ey bittikten ve Ford kaset yn arasndan Casablanca'nn kasetini ararken, "nasl oluyor da, eer...." 'Bu muhteem bir ey," dedi Ford. "Ben ite bunu almak iin geri dnmtm. Onun tamamn hi seyredemediimin farknda msn? Sonunu hep karyordum. Vogonlar gelmeden nceki gece de yarsn izlemitim. Ortal havaya uurduklarnda sonunu hi gremeyeceimi sanmtm. Hey, o i ne oldu sahi?" "Yaam ite," dedi Arthur ve altlk bir paketten bir bira ald. "Oh, yine mi," dedi Ford. "Ben de yle olabileceini dnmtm. Ben bu seyrettiklerimi tercih ederim," diye ekledi, Rick'in Bar ekranda belirdiinde. "Nasl oluyor da, eer ne?" "Ne?" '"Nasl oluyor da, eer...' diye bir cmleye balamtn..." "Eer Dnya hakknda bu kadar kt dnyorsan, nasl oluyor da ... oh, bo ver, sadece filmi izleyelim." "Tamamen katlyorum." Anlatlacak az bir ey kald. Saxquine'in Bahedilmi Gri Topraklarnn, eskiden Flanux'un Usuz Bucaksz Ik Tarlalar olarak bilinen alann arkasnda uzand kefedilmeden nce, Flanux'un

Usuz Bucaksz Ik Tarlalarnn arkasnda, Saxquine'in Bahedilmi Gri Topraklar uzanrd. Saxquinein Bahedilmi Gri Topraklar arasnda, yrngesinde Preliumtarn gezegeni olan Zarss adndaki yldz da bulunmaktayd. Sevorsbeupstry ite bu ge zegendeydi ve Arthur ve Fenchurch n de sonunda vardklar yer de Sevorsbeupstry topraklaryd ve yolculuk onlar biraz yormutu. Ve u srada bulunduklar yer Sevorsbeupstry topraklarndaki Byk Krmz Rar Dzlkleriydi. Buras Quentulus Quazgar Dalarnn gney etekleri ile snrlyd ve Prak'n lmeden nce syledii szlerine baklrsa, burada on metre yksekliinde ateten harflerle yazlm Tanrnn Yaratklarna Son Mesaj'n bulmalar gerekiyordu. Arthur'un hafzas onu yanltmyorsa, Prak'a gre burann Lob'un Lajestik Vantrashell muhafzlar tarafndan korunuyor olmas gerekiyordu ve yle olduu da bir anlamda kantlanm oldu. Bu muhafz ilgin bir apkas olan kk bir adamd ve onlara bir bilet satt. "Sol tarafta kaln ltfen," dedi, "sol tarafta kaln," ve kk bir tornet zerinde onlar n yanndan aceleyle geip gitti. Bu yoldan ilk geenlerin kendileri olmadn fark ettiler, nk Byk Dzln soluna doru giden yol olduka ypranmt ve orada burada kk sat tezgahlar ile donanmt. Bunlardan birinden, dadaki bir maarada bulunan ve Tanrnn Yaratklarna Son Mesaj'n oluturan harflerin ateiyle snan bir frnda yaplm bir kutu ekerleme, bir dierinden posta kartlar satn aldlar. Kartlarn zerindeki harfler hava frasyla yazlm olduu iin biraz bulankt ve kartlarn arkasnda "Byk Srprizi bozmamak iin!" yazlyd. "Mesajn ne olduunu biliyor musunuz?" diye sordular tezgahn ardndaki grm geirmi kk bayana. "Oh, evet," diye cvldad neeyle, "oh, evet!" Onlara el sallad. Her yirmi milde bir iinde du ve temizlik imkanlar bulunan tatan yaplma kulbeler vard. Ama k zorluydu. Gne, Byk Krmz Dzl bir frna eviriyor ve Byk Krmz Dzlk scan altnda titreiyordu. "u kk tornetlerden," diye sordu Arthur daha byk tezgahlardan birine, "kiralamak mmkn m acaba? Lajestik Ventra m her neyse onun bindiklerinden?" "Tornetler," dedi dondurma tezgahnda grevli kk bayan "dini btnler iin deildir."

"Oh, tamam kolay o zaman," dedi Fenchurch, "biz zellikle dindar deiliz. Yalnzca ilgileniyoruz." "O halde geri dnmelisiniz" dedi kk bayan serte ve onlar buna itiraz edince, ikisine de birer Son Mesaj gne apkas ve Rar'n Byk Krmz Dzlnde birbirlerine skca sarlm olarak ekilen fotoraflarn satt. Tezgahn glgesinde birka soda itikten sonra tekrar gnein altndaki yorucu yrylerine baladlar. "Koruyucu kremlerimiz bitiyor," dedi Fenchurch bir iki mil sonra. "Bir daha ki tezgah bekleyebilir ya da daha yakn olan bir ncekine dnebiliriz ama bu da yine ayn yolu yrmemiz gerekecei anlamna gelir. Scan altnda titreen uzaktaki siyah noktaya baktlar; dnp arkalarna baktlar. Devam etmeyi tercih ettiler. Sonra bu yolculuu ilk yapanlar olmadklar gibi u srada da tek yapanlar olmadklarn kefettiler. Onlardan ilerde hantal ksa bir ekil kendini toprak boyunca perian bir halde srkleyerek tayor, acyla tkezleyerek yar topallyor, yar emekliyordu. yle yava ilerliyordu ki ok gemeden ona yetitiler ve onun ypranm, berelenmi ve bklm bir metalden yaplm olduunu anladlar. Onlar yaklarken metal yaratk inlemeye balad ve scak kuru topran zerine yld kald. "O kadar zaman," diye inliyordu, "oh, o kadar zaman ve stelik de ac, bu kadar ve bu kadarn ekecek o kadar zaman. Birinden biri tek bana olsayd belki dayanabilirdim. Ama beni ypratan ikisinin birlikte oluu oldu. Oh, selam yine siz." "Marvin?" dedi Arthur ksaca, yanna melerek "sen misin?" "Sperzekice sorular soran," diye inledi yal robotun vcudu, "hep sen olurdun deil mi?" "Bu da ne?" diye telala fsldad Fenchurch, Arthur'un yanna melip koluna yaparak. "Eski bir arkada saylr," dedi Arthur. "Ben ..." "Arkada!" diye karga gibi bir sesle mzldand robot ackl bir ekilde. Kelime bir eit trt ile az boluunda kayboldu ve aznn kenarndan ince pas tabakalar dkld. "Bu kelimenin ne anlama geldiini arayp bulabilmem iin, bana biraz zaman vermeniz gerekecek. Hafza bankalarm eskiden olduu gibi deil, biliyorsunuz. Bir ka zillion yl iin kullanlmayan bir kelimenin yardmc hafza yedek dosyasna geirilmesi gerekiyor. Ah, evet, ite geliyor."

Robotun ypranm ba dnyormu gibi hafife dorulmutu. "Hmm, ne ilgin bir kavram." Biraz daha dnd. "Hayr," dedi en sonunda, "ben bunlardan biriyle hi karlamadm sanyorum Af edersiniz, size bu konuda yardmc olamayacam." Tozlarn iinde bir dizini ackl bir ekilde srd sonra ekli bozulmu dirsekleri zerinde kendini dndrmeye alt. "Size son bir kez yapmam istediiniz bir hizmet var m acaba?" diye sordu bir cins duygusuz takrt ile. "Belki sizin iin toplayabileceim bir kat paras falan olabilir. Veya belki de sizin iin bir kap amam isteyebilirsiniz?" diyerek devam etti. Ba pasl boyun balyalar evresinde gcrdayarak dnd ve grne baklrsa uzak ufuklar tarad. "Etrafta u an kapya benzer bir ey grlmyor," dedi, "ama eminim, yeterince beklersek, birisi bir kap yapacaktr. Ve sonra," dedi Arthur'u yeniden grmek iin yavaa ban evirirken, "o zaman sizin iin onu aabilirim. Ben beklemeye alm bilirsiniz." "Arthur," diye serte fsldad Fenchurch Arthur'un kulana, "bana bundan hi bahsetmedin. Bu zavall yarata ne yaptn byle?" "Hibir ey," diye srar etti Arthur zntyle, "O her zaman byle...." "Ha!" diye yaptrd Marvin. "Ha!" diye tekrarlad. "Her zaman hakknda sen ne bilirisin? "Sen bana "her zaman" diyorsun nk, organik yaam formlarnz beni zaman iinde bir sr kk ie koturuyorlar. Ben imdi Evren'in kendisinden 37 kez daha yalym. Kelimelerini biraz daha dikkatli semelisin," diye ksrd ve daha d nceli." Bir ksrk krizi altnda sarsld ve kendine geldi. "Beni brakn," dedi "siz gidin, beni kendi yolumda acyla kvranmaya brakn. Sonunda artk zamanm geldi. Koum neredeyse bitti. Drt gzle," dedi krk parman onlara doru hafife sallayarak, "sonuncu gelmeyi bekliyorum. Bu uygun olacak. Ben, beyni bir...." Zayf protestolar ve hakaretlerine ramen onu yerden kaldrdlar, Metal yle scakt ki neredeyse parmaklar yanyordu. Ama artacak kadar hafifti ve kollar arasnda ylece asl duruyordu.

Quentulus Quazgar dalarnn evreledii Byk Krmz Rar dzlklerinin solu boyunca giden yolda onu kendileriyle birlikte tadlar. Arthur, Fenchurch'e durumu aklamaya alt ama sk sk Marvin'in ackl sibernetik ikayetleri ile sz kesildi. Tezgahlardan birinden onun iin birka yedek para ve yattrc ya alp alamayacaklarn anlamaya altlar, ama Marvin hibirini istemiyordu. "Her tarafm yedek para dolu" diye vzldanyordu. "Beni kendi halime brakn!" diye homurdanyordu. "Her bir param," diye inledi, "en az elli kez deitirildi... bir tek..." bir an iin anlalmaz bir ekilde canlanr gibi olmutu. Kafas ikisi arasnda hafzasnn gc ile sallanyordu. "Benimle ilk karlatn zaman hatrlyor musun," dedi Arthur'a. "Zekatrmalayc bir i olan seni kpr stne gtrme grevi bana verilmiti, hani? Sana sol tarafmn btn diyotlarnda o korkun szy duyduumu sylemitim? Onlarn deitirilmesini istediimi, ama hibir zaman deitirilmediklerini sylemitim, hatrladn m?" Devam etmeden nce uzunca bir duraklama sresi brakt. Onu aralarnda tamaya devam ediyorlard, brakn batmay yerinden kprdamay o bile dnmeyen kavurucu gne, scak altnda. "Bak bakalm tahmin edebilecek misin, "dedi Marvin, sessizliin yeterince mahcup edici uzunlukta olduuna ikna olduktan sonra, "hi deitirilmeyen paralarm hangileri? Hadi, tahmin edebilecek misin bakalm?" "Ah," diye ekledi, "ah, ah, ah, ah, ahh." Sonunda kk tezgahlarn sonuncusuna vardlar. Marvin'i aralarna yerletirerek glgede bir para dinlendiler. Fenchurch -Russell iin birka kol dmesi ald. Bunlar Tanrnn Yaratklarna Son Mesajn yazd alevli harflerin hemen altndaki Quentulus Quazgar Dalarndan toplanm kk cilal akl talarndan yaplmt. Arthur tezgahn zerindeki kk bir tezgahta sergilenen dini brorleri, mesajn anlam ile ilgili dncelerin topland kk kitapklar inceledi. "Hazr myz?' dedi Fenchurch'e. Fenchurch ban evet anlamnda sallad. Marvin'i aralarna aldlar. Quentulus Quazgar dalarnn eteklerini dolandlar ve ite dan tepesine yakn bir yerde parldayan harfler oradayd. Yz bu tepeye bakan byk bir kayann zerine bir parmaklk yaplmt ve burada iyi grnt alnabilecek gzlem iin elverili kk bir nokta bulunuyordu. Harflere daha detayl bakabilmek iin kk bir paral teleskop da vard ama bunu kimse kullanmyordu, nk harfler cennetin kutsal parlakl ile

yanmaktayd ve teleskop aracl ile baklarak grlecek olursa retinay ve optik sinirleri kt ekilde zedeliyordu. Tanrnn Son Mesajna hayranlkla kark bir aknlk iinde baka kaldlar. Yava yava ve tanmlanmas imkansz bir huzur duygusu, son ve tam bir anlama hissi ile doldular. Fenchurch iini ekti. "Evet," dedi, "buydu." Dolu dolu on dakika harfleri izledikten sonra omuzlar arasnda asl olan Marvin'in glk iinde olduunu fark ettiler. Robot artk ban kaldramyordu ve mesaj okuyamamt. Kafasn kaldrmasna yardm ettiler ama gr devrelerinin hemen hemen tamamen tkendiinden ikayeti oldu. Bir jeton buldular ve Marvin'i teleskopa gtrdler. ikayet ve hakaretler yadrmaya devam etti, ama ona her bir harfe srayla bakmas iin yardm ettiler. lk harf bir "V", ikincisi bir "e" idi. Sonra "r", "d", "i", "", geliyor, bunlar "i", "m", ile tekrar bir "i" .ve "z" izliyordu. Sonra bir boluk vard. Sonraki iki kelime "rahatszlk" ve "iin" di. Son iki kelimenin ise biri ksa biri daha uzunca idi ve Marvin bunlarla ba edebilmek iin biraz daha dinlenmek istedi. Son iki kelimenin birincisi "" harfi ile balyor, "z"ve "" ile devam edip "r" ile s on buluyordu. Son bir duraklamadan sonra Marvin son kelime iin gcn toplad, "d", "i" ve arkasndan "1", yine "e", "r", "yine "i" ve nihayet "z" yi de okuduktan sonra, kollarna yld kald. "Sanrm, "diye mrldand en sonunda, ryen gsnden gelen metal tkrtlar arasnda, "bu yaptmdan tr kendimi iyi hissediyorum." Gzlerindeki klar kesinlikle son kez olmak zere snd. Neyse ki, hemen yaknlarnda yeil kanatl adamlardan tornet kiralanabilecek bir yer vard.

You might also like