You are on page 1of 135

BLGE KARASU

UZUN SRM
BR GNN
AKAMI
1971 Sait Faik Hikye Armaan
On Birinci Basm: ubat 2012
B ilge Karasu
UZUN SRM
BR GNN AKAMI
Bilge Karasu (1930-1995) ili Terakki Lisesi'nde ve
stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Felsefe Bl-
m'nde okudu. Basn-Yayn ve Turizm Genel Mdr-
lnde, Ankara Radyosu D Yaynlar Blm'nde
alt. 1963-64'te Rockefeller Bursu'yla Avrupa'nn e
itli lkelerinde bulundu. 1974'te Hacettepe niversi-
tesi'nde retim grevlisi olarak almaya balad. lk
yazs 1950'de, ilk yks de 1952'de Seilmi Hik
yeler dergisinde yaymlanan Bilge Karasu, 1963 yln
da D. H. Lawrence'n The Man Who D ied (len Adam)
kitabnn evirisiyle Trk Dil Kurumu eviri dl'
n, 1971'de Uzun Srm Bir Gnn Akam kitaby
la Sait Faik Hikye Armaam'm, 1991'de Gece kitab
ile Pegasus dl'n ve 1994'te Ne Kitapsz Ne Kedi-
jiz'le Sedat Simavi Vakf Edebiyat dl'n ald.
Bilge Karasu'nun Btn Yaptlar, lmnden son
ra yaymlanan Alt Ay B ir Gz (1996), Fsun Akatl ta
rafndan kitaplatrlan Lamlaranas ya da Beyolu
(1999), teki Metinler (1999) ve Serdar Soydan'n der
ledii Susanlar (2009) ile birlikte toplam on iki kitap
lk bir koleksiyondur.
Fsun Akatl ve Mge Grsoy Skmen'in hazrla
d Bilge Karasu Aramzda (1997) ise yazarn haya
tn, edebiyatn ve yakn dostlaryla ilikilerini aydn
latan yazlar bir araya getirmitir.
BLGE KARASU B T N YAPITLARI

TROYADA LM VARDI, 1963


UZUN SRM BR GNN AKAMI, 1970
GM KEDLER BAHES, 1979
KISMET BFES, 1982
GECE, 1985
KILAVUZ, 1990
NE KTAPSIZ NE KEDSZ, 1994
NARLA NCRE GAZEL, 1995
ALTI AY BR GZ, 1996
LAIMLARANASI YA DA BEYOLU, 1999
TEK METNLER, 1999
SUSANLAR, 2009
indekiler

UZUN SRM
BR GNN
AKAMI

Ada
9

Tepe
58

DUTLAR

Dutlar
123
UZUN SRM
BR G N N
AKAMI
ADA

Ban evirdiinde karsndaki karanlk artmaa balyor. And-


ronikos neden sonra anlyor karanln niye arttn. Adaya ok
yaklamtr artk. Kayalk tepenin karanlk ktlesi arkasnda
gkyz belli belirsiz aydnlanyor. Yorgun kollan artk dn
cesiz, istemsiz, katlamln duyuuz kolayl iinde krekleri
kaldnp indirmee devam ediyor. Kulaklan iitmiyor artk. K
rekler suya girip kyor, sular sabahn dinginlii iinde sandaln
iki yannda yrtlyor, yamanyor.
Ban evirdiinde ada hzla byyor imdi karsnda. I
ma arttka da klyor gibi. Ik artk denizin yzn yalamaa
balayacak neredeyse. nce bir yel rpertiyor imdi Androni-
kos'u; adadan getirdii bir am uultusu ile, bir am kokusu ile
rpertiyor onu. Ne zamandr byle bir koku gelmemiti burnuna.
Gnlk kokusundan, bu gecenin balk, yosun, tuz kokusundan
ayr, yeni. Andronikos'un byle yeniliklerle oyalanacak vakti yok
oysa... Can oyalanmak istiyor. Ama vakti yok. Olmamal. Niye
olmamalym sanki? Andronikos'un az biraz arplyor. Ma
nastrda, bakentte, Bizans'ta, insanlar arasnda, bu arplma bir
eit glmseme saylrd; bir zamanlar... nsanlar arasnda yaa
d zamanlar; dne dein... Dne dein; insanlar arasnda yaa
dna inand, yaadna kendini inandrd, inandrmaa al
arak aldattn anlad gne, dne dein. Dn deil, nceki
gn. Sabah oluyor imdi, dn de bir gnlk geride.
Vakit bol bundan sonra. Vakit ok. lmek iin de, bir eyler

9
yapmak iin de, vakit bol, ok, ok bol. Bolluun deeri, anlam
olmayacak lde bol. Ne yapmal bu vakti? Bir eyler yapmal,
bir eyler kurmal. Ama kurmak... Kurmak iin, kurmak gcn
bulmak iin...
Andronikos glyor. Hl kaptrabiliyor kendini bu gibi sa
malara, sama dnce zincirlerine... Kendini aldatmaktan baka
ie yaramayan bu ksr...
Ksr bile deil. Ksrl batan kabul etmi. Bu eit dng
lere ksr bile dememeli. Ksrl batan kabul ettiini unutma
mal. Sevgi szn bol bol kullanabilmek, ba dnesiye, esriye-
siye, karsndakileri inandrasya, karsmdakileri kusturasya
sevgi sz ile oynayabilmek iin sevginin btn evreni ayakta
tuttuuna bata kendini inandrabilmek iin, ksrl batan ka
bul ettiini unutmamal...
Avular daha ok kanamasn diye krekleri, yola ktn
dan bu yana kanc kez -ne olacak, kanc kez diye saymak, ka
nc kez diye dnmek neye yarar, ne kar byle saymlardan,
bu da artk nemsiz; hi deilse say saymasn unutmal bir za
man- brakyor elinden. Ellerini suya batryor. Avular, sanki
bakasnn avular, kendinin deil; szlyor. Czrdyor gibi, kz
gn ya dolu bir tavaya su sramasma czrdar gibi...
Bu da bitecek zaten. Artk krek kullanmak da yok. Ta ta
mak var belki birka gnlne yahut saatliine. Onu da bilmiyor.
Oysa bir eyler kurmak iin inanmal insan. Her eyden nce,
inanmal...
Dngnn ksrlna, ksr bile saylamayacak boluuna
saplanyor gene. Saplansn. Ne kar. Saplanp saplanmamann
deeri kalmad artk. Son iki gnn bunluuna yeniden girse, bu
batakta batsa bile, bu dnceyi durduramaz ki... Ksr da olsa.
Otuz yllk bir mrn sonunda, dnyay deitirdiinin
farkna bile varmadan Filistin'in bir danda armha gerili len o
kyl ile ayn yata Andronikos...
Ama onu akima hi getirmemeli imdi. Birok ey onun y
znden olmu gibi, oluyor gibi. Oysa kendini aldatmak bo bun
dan byle. Olanlar onun yznden deil, onun yoluna balanm
grnen, balandna inanan insanlarn kendi aralarnda eki-

o
meleri yznden oluyor.
Sanki bakalarn sulu bulmak... Neye yarar bakalarn su
lu bulmak? Hele bugn...
Kendi ksrlna dnyor.
Gne yalyor imdi sulan. Gnele birlikte ince bir yel. Su-
lann dibi grnmee balyor. Derin, cam gibi, taze yemi gibi,
buz gibi bir yeil. Andronikos yorgun. Bakmyor bile arkasna ar
tk. Adann yaklatn, bydn, ykselen kta basklat
n grmeyecek. Biliyor yle olduunu. Bakmak istemiyor. Ha
vann biraz snmasyla birlikte rpermee, mee balyor.
Gecenin souu knldka yor. yi yle olmas. Bu gibi ey
ler, kk kk gereklikler, insan oyalar. Andronikos daha
uyuyamaz, uyumamal.
Sular karanyor anszn. Yeil, karalarla, sanlarla karanyor.
Krekler siya. Andronikos denizci deil. Andronikos krek ek
mesini bu gece rendi dense yeri. Ama sular karannca siya yap
mak, yaplacak tek ey. teden beri bilinen, tekliinde baka ey
dndrmeyen i...
iek iek, aa aa yosunlar, sanlarla karalar, su yzne
yaklayor. Kayalar da. Artk arkasna bakmal, sandal nereye
yanatracan kestirmeli.
Sandal evirmee balyor. Ar ar. Kayalara oturmadan
yapmal bunu. Adann dou kys nasl, bilmiyor, ama bu kys,
bat kys, ok kayalk. nemi olan tek ey, buraya varmas. Ka
yalk olsun olmasn. Sular hafif hafif kabarmaa balyor. Kaya
lardan birine srklenmeden, oturmadan, yanatrmak sandaln.
Ayaa kalkyor. Sandal yalpa vuruyor. akll koya doru, kaya
lar arasndan, suyun yzndeki kayalarla iindeki kayalar arasn
dan, bir yol gider gibi. Oradan gitmee alacak.
Sular gene aydnland imdi. ri iri akllar hzla ykseliyor
suyun yzne doru. Hafif bir hrt geliyor sandaln altndan.
Sonra ok daha kuvvetli bir hrt. Gcrt gibi... Andronikos ne
yapacan, ne yapmas gerektiini bilmiyor artk.
Krek mi ekmeli, suya m girmeli. Suya girmek daha kolay
olacak. Sandal sapasalam kalmal.
Eteklerini kaldrp suya sokuyor bir ayan. Su souk. Gl

11
yor, brakyor eteklerini suya. Sandal ok yatrmadan teki aya
n da aryor bordadan. Sonra atlyor suya. Sandndan, grn
dnden derin buras. akllar kaygan. Kayalarn, akllarn d
zne basa basa ilerlemee alarak sandal ardndan ekiyor. Su
lar imdi daha scak. Bacaklar alt suya. Etekleri nce kamna
sonra da dizine yapmt. imdi bacaklarnn altna yapyor.
Sudan kyor artk. Sandaln altndaki hrtlarn tns dei
iyor. Andronikos'un ayaklan, can actan kuru akllar zerinde
imdi. akllar iri; iri, yuvarlak ayntl ama yrmek kolay deil
zerlerinde... Andronikos sandal ekiyor. Daha, biraz daha, daha
daha. Dalga gelebilir, biraz daha. Kayaya arpabilir, biraz daha...
En iyisi akllm en st kenanna karmak olacak. ekiyor, iti
yor. Sandala bir ey olmamtr herhalde. Azn alyor iinden;
ayakkablann, ipini, ban, iki gn nce ardan ald ekici
ni, keskisini, baltasn. Peynir tulumunu, un torbasn, baln.
akllarn zerinde bir yn ey oldu bunlar. Bakyor. Gl
yor gene. Su bulacak m ki? Bulmal. Krekleri topluyor. Burada
artk sandala bir eycikler olmaz. Yamur yasa, kayalarn mey
dana getirdii sundurma onu korur. Tepeden inecek sular, kenar
lardan akar, belli. akllar su tehlikesini, dalgay nler. Korsanlk
etmee kalkanlar, kalkacaklar... Onlara kar Andronikos'un za
ten elinden bir ey gelemez. Bu sandal burada brakmal. Bu i
de burada bitmeli.
akllm zerine ydklarn yeniden uvalna dolduruyor.
Ayakkablann geiriyor ayana, iplerini bileklerine dolayp
balyor. Azk kalsn. uval daha sonra karacak yukanya. n
ce yol, iz, yer, su bulmal.
uval sandaln altna saklyor. Ne olur ne olmaz. Yalnz b
a, ipi yanna almal. Onlar gerekebilir. uval bir daha ayor,
ipi ile ban alp azn yeniden dryor, sandaln altna itiyor.
Bann halkas var. pe geiriyor. pi beline doluyor. Elleri z
gr. Ne zamandr elleri bylesine zgr deildi, olmamt...
Ya ha vard, ya resimler; ya buhurluk ya da krlerin, topalla
rn, ocuklarn elleri, azlan, dudaklan; mumlar ya da nciller,
tespihler. Krekler; uykusuz, duraksz krekler.
Silkiniyor. Uyuklamann sras deil daha. evresine bak

12
yor. Kayalar dik. Trmanamaz. Trmanmak art. Yol amak art.
Kyda kalamaz. Tepeye kmal. Tepeye muhakkak kmal. Ne
yapp edip...
Tepenin stnde gk iyice aydnlk. Sama doru yryor.
Solda, sandaln stndeki kayalkl sundurmada umut yok. Solda,
o sundurmann stne trmansa bile, tesine trmanmakta yararla
nabilecei tek bir knt bile grmyor. Sada... Belki...
akllm sonuna geliyor. Yar, bir yay gibi sanyor akll.
akllarn yeniden suya girdii bir yerde...
akllk, bir su eridinin tesinde devam ediyor. Su eridinin
iki yann irice iki kaya snrlyor; su, arada, denizin her kabar
yla, bir delie doru atlyor, ekiliyor sonra. Andronikos dik
kat ediyor, deliin yans suyun iinde, yans stnde. Kayaya
kp ayakkabsn zyor, te yandaki suya atyor kendini. Ta-
banlan atee demi gibi szlyor. Sular ince ince kanlanyor aya
n kaldnnca. Budalalkt bu yapt. akllann zerini rten
keskin kire paralann, kavklan daha nce farketmesi gerekir
di. imdi daha dikkatli ama i iten geti. Tabanlan kyldktan
sonra... Tuzlu su iyi gelir kesiklere. Suyun iinde dikkatle ilerli
yor. Kayalarn st daralyor. pini, kuan zmeli, urubasn
syrmak, bu suya mlplak girmeli. yi. Ykanr da... Urubamn
stne bir ta yerletiriyor. Kayann zerinde, bir yana umadan,
kururda...
Suyun iinde emeklemeli, dizlerine, avularna, kamna dik
kat etmeli. Deliin nne geliyor artk. Burada karar vermeli. De
lie girmee alacak.
Kulak veriyor. Uzaktan, suyun her kabarnn, delie hzla
giriinin ardndan bir uultu iitiliyor. Bu delik, bir maaraya a
lyor muhakkak. Denemeli bu yolu. ocukluunda, manastra
girmeden nceki yllarda, surun nne kp mahallenin btn
ocuklaryla birlikte denize girerken, yzmesini iyi renmiti,
iyi biliyordu yzmesini, dalmasn o zamanlar. imdi, yllardr
yapmad bir ey yapmalyd. Yapacakt da.
Derin bir soluk alyor, sonra delie doru atyor kendini. Yo
sunlar kamna, aplarna srnyor. Kavk yok buralarda. Delik
daralyor biraz. Kollarn uzatp girmee almal. Artk yapa

13
maz bunu. Boulmamak daha. Geriye doru. Geriye doru. Hz
l. Daha hzl... Ortalk aydnland. Aa km demek. Ban
sudan karyor. Gzleri kararyor biraz-. Yeniden derin bir soluk.
Bir dal daha. Bu kez kollarn iyice ne doru uzatyor. Dar bo
azda elleriyle ekiyor talan kendine doru. Gvdesi ilerliyor.
Burada keskin bir ey varsa, bir daha su yzne kamaz. Ama
yok. Elleri suyun dna kt. imdi ba suyun stnde. ekiyor
kendini ileriye. Kocaman bir maarann iinde.
Camgbei bir a boulmu her yer. Yol, maarann orta
sndaki havuza alyor. Havuz yeil mavi bir suyla dolu. Dibi yu
muack, apak, kaygan bir tala sval gibi.
Andronikos havuzun kysna oturup baknyor. Burada bir
zaman yaanabilir. Ama giriin kn gl anlamsz klyor
burada kalma. Kimseden kamyor, kimseden korkusu yok. Ne
diye kalacak burada?
Su daha scakt. mee balyor Andronikos. Daha uyuma
d ki. Uyuyamaz da daha. In nereden geldiim kestiremiyor.
Delikten ieriye bir aydnlk szlyor geri. Oras muhakkak.
Ama, boar gibi, insann gzn alan bu camgbei k baka
yerden gelse gerek. Maarann her kesini dolamak. Belki ba
ka bir aklk yer var. Baka bir az, baka bir koy, baka bir...
Suya giriyor yeniden. Soluk alp dalyor. Kollar bu kez daha
kolay kurtuluyor. Gene emekliyor imdi suyun iinde. kyor.
Gne ykselmi. Ortalk snm. Andronikos plak bedeninden
elleriyle syryor sulan. Urubasn alyor kayamn zerinden. Ku
rumu. iyi. ok iyi. Bir dinlik gelmi zerine. Her sabah inmeli,
denize girmeliyim diye geiriyor aklndan. Sonra drtyor kendi
kendini, inmek iin nce kmak gerek...
akllm bu ucundan ykselen kayalan incelemee devam
ediyor. Bir zamanlar ehirden elenmek iin byk kayklara bi
nilerek gelinirmi bu adaya. Kayklar, saray kayklan, herhalde
bu aklla yanamazd. Ama kar kydan gelinirken en yakn
yer buras... Bugn dinlense, yarn sandalla te yana geebilir, iz
olarak kalm da olsa, tepeye kacak bir yol bulabilir. Ama din
lenmek iin... Dinlenmek iin bir yer bulmal. Tepeye ne yapp
edip kmal. Her yer oradan daha iyi grnr. Elenmee gelen

14
sarayllarn kald kk yknt halinde de olsa, barnacak bir k
esi elbet bulunur. Yahut ta, tulas kullanlabilir. Andronikos
bunu da istemiyor. Adada bakalar da o ykntlara snm ola
bilir. Balklar bile olabilir oralarda. Ama tepeye kmaa en
meyecek kii azdr herhalde. Andronikos nce oray denemek is
tiyor.
Ayana ayakkabsn giyiyor. Maarann zerine rastlayan
yerde dz bir kaya var. lk adm o olsun.
Gne daha da ykselmi. yice snyor srt. Ne yapmal et
meli, amla ulamal. Yoksa bu yorgunlukla scaa dayanmak
g olur. Bu yorgunlukla...
amlarn altnda uyunabilir. Bir iki lokma ekmek de yenebi
lir. Gece, bir ara, somunun bir ucunu koparp inemiti uzun
uzun. Ondan beri azna bir ey koymad.
Kayaya ktnda iler biraz daha aydnlk grnyor. ki
kula yukarda, yana doru, altndakine benzer dz bir kaya var.
Kck kaya paralan, elini attka ufalanyor, yuvarlanyor
aaya. Topraa tutunmak imknsz. Topra eelese... Ba
nn ucu altnda, talann, topraklann altndan, bir di kaya belir
mee balyor eeledike... Bakla biraz daha, biraz daha kazna
l. Di iyice meydana knca ona tutunabiliyor. Anszn dizleri
yanmaa balyor. Bir knt daha olsa, kendini yukanya eke
cek. Bir gayret daha...
Ta knts gereksiz. Bir kk gryor. Ondan tesi daha ko
lay. Andronikos ayor kendine ikinci kayaya knca. kabile
ceine akl hi yatmamt.
Artk eim ok az. Emekleye emekleye yarn st kysna ula
abiliyor. am inelerine gven olmaz. Dikkatli yrmeli. On
adm sonra aalann arasna giriyor. Kara kara, scaktan erilip
brlm, yumuam mumlar gibi aalar. Aalann arasnda,
bir mum orman iinde gibi. Alevleri yaygn, yayvan, yeil, ka
ranlk, karanlk... Yryor gene. Buras ok kayaan. Ama kaya
da aalara, kklere tutunabilir. Zaten yer iyiden iyiye dzelme
e balyor. Urubasmn cebinde imdilik kamn doyuracak kadar
ekmek var. Geceden kalan para. Sonras iin yeniden inmek ge
rekecek. nmek dncesi iini karartyor imdi. Ama bunun yo

15
lunu sonra, daha sonra bulacak. imdi, tepeye kmal. O kadar...
Daha dorusu, tepeye kmak iin bir yol bulmal, bir patika
amal.
nce bir yel esiyor aalann altnda. Hafif bir hrt iitiyor.
nceden inceye uuldamaa balyor aalk bu yelle...
am kokusu. Bir bahenin orasna burasna serpitirilmi bir
ka amn kokusu deil bu. Gz alabildiine uzanan, deniz olma
yan her yeri kaplayan amlann youn kokusu. Dayanamayp otu
ruyor. Belini bir aacn gvdesine veriyor. Yel serin deil, scak;
kokulu. Ama derisinde bir serinlik var. Denizi unutmak iyi deil
diyor. Sesi kulaklarna ulayor. Titrek, rkek... rkek daha; ama
sesini iitmee almas gerek; sesini, kendi kendine de olsa, iit
tirmee almas gerek. Manastrn unutturduklarn hatrlamaa,
canlandrmaa almas gerek... Bu adada, yzyl, drt yzyl
nce ile dolduran keilerin srd hayat yaayacak bile olsa.
Ama o keiler, ileri inanla dolu, kyorlard daa, yazya ya
bana, le... Hi deilse yle bilinirdi...
yle miydi gerekten? yle miydi, yoksa, yle olduu d
ncesi, geride kalanlara, kyde olsun, kentte olsun, insanlar ara
sndan ayrlmayanlara, kalabaln besleyici emziini azndan
brakmak istemeyenlere yeterli mi grnmt? Bilinmiyordu
ki... Keiler iinde efsaneleenleri vard. nanlaryla da ta,
kurdu kuu, eytan dize getirenlerin efsaneleriydi bunlar. Korka
n olmasa, yalnzlktan ba dnp birtakm dleri gerek gibi
grenleri olmasa, kendi sesini, glgesini, bakasnn, maddesiz
varlklarn belirtisi diye kabul etmee hazr bulunan olmasa, bu
keilerin da banda, l ortasnda eytan bu kadar ok grdk
leri, eytanla bu kadar etin didimelere dtkleri zerine bu ka
dar masal, bu kadar efsane niye anlatlsnd?
Kalabaln, insanlarn birbirlerinin ayana basmadan yr-
yemedikleri kentlerin, ehirlerin ortasnda grnmeyen eytan,
niye bunlar bu kadar tedirgin etsindi?
Andronikos, byle dncelere dalmann daha sras gelme
diini dnyor. nce evresine bakmak, nce onu tanmak ge
rek. nce onu aratrmal...
Anszn, matematikilerin sfr dedikleri eyi dnyor. On-

16
lann sfr, o gne dein kendisinin yokluu dnmek iin kul
land terimlerden -anszn- apayr grnyor gzne. Kaos'a
ancak Tanr dzen getirmiti. Ama sfrn stne insanlar biri, iki
yi kabiliyorlard. Bu orman sfrd imdi. Biri, ikiyi, k
mak, sfrdan hareket ederek... Bu da yepyeni bir dnce: Sfr
dan hareket etmek... Sfrdan hareket ederek, kolu gcnce, kafa
s, insanl gcnce, bir eyler dizmek art arda, bir ey yapmak...
Bir ey yapmann artn demin de dnmekten kanmt,
imdi de kanmaa kararl. Kalkyor yerinden, yukarya doru
bakyor. Tepeye doru... Birden farkna varyor. Tepede aalar
biraz daha seyrek duruyor. Aada daha sk gibiler, biribirilerini
koruduklar yerde. Belki de yanlyor. Ama aalarn aras oralar
da daha aydnlk gibi duruyor... knca, anlar yle olup olmad
n.
Balyor kmaa. Gne epey ykselmi olacak. Aalarn
biraz araland yerlerde, gzlerine ulayor nlar. Douya do
ru yrdne gre, leye daha saat kadar vardr demek. Er
ken de deil, ge de deil. Ama biraz karn doyurmak, biraz da
dinlenmek istiyorsa, kmal, inmeli, bir daha kmal. Baka yo
lu yok bunun.
Cebindeki somundan bir para koparp azna atyor. Geve
leyecek. Yoksa yemek yiye yiye daa trmanmak, kiinin soluu
nu kesmekten baka ie yaramaz. Ne abuk kmal ne de ar.
lcv bulmak gerek. Bu yokuun lsn.
Yrein, akaklarn atma ayak uydurmal, nabzn atna.
Tanrnn, insann iine yerletirdii tek, amaz lye... Dei
ken ama amaz lye. Bu lnn amas, bir trl sonu ve
rir, iki trl deil.
Oysa lm yararsz bir ey, bo bir ey. Azndaki lokmay
unutuyor Andronikos. lm, kanlmas gereken bir ey. l,
herhangi bir nedenden tr, insann iinde at zaman, yapla
cak bir ey yoktur. Tanr ilettiini durdurmu oluyor. Ama da
rdan uzanan bir el, insann iine girer, ly artmak isterse,
insann yapaca tek bir ey vardr. O eli tutmak, o bilei btn
gcn kullanarak bkmee almak, gerekirse, kesmek. Ya
da... nsann iine hibir elin uzanmaa hakk yok, olmamal. Ya

17
da... Andronikos dnyor, benim yaptm ey de var, diyor,
benim yaptm, kamak... O bilei bkmee gc yetmedii,
yetmeyecei iin, bu gc bulma gcn verecek bir inanc ol
mad iin, kamak...
Lokmasn hatrlyor gene Andronikos. Tkrn iirdii,
kocamanlatrd, lkln tedirgin edici hale getirdii lokmay
inemek iin duruyor. Aalann gvdesi gzel. Sert, kara, ko
kulu. Yumuam mumlara benzetmiyor artk bu gvdeleri. ra
y bile dnmyor. Katman katman, zar gibi ince kabuklann,
koyaklar arasnda ada ada kabarm, prtkl ama gene de dz,
gze yumuak grnen hali... Byk atlaklann iinde panl panl,
biraz tozlu, ok kokulu reine szntlan...
Yerde, atlayan, atlam, atlayacak kozalaklarla birlikte,
topra rten inelerle birlikte dnmeli am. am bir tek aa
deil, bir doa. Yerle gk arasnda bir dizge, bir kurum. Dileri
dklm, kararm kozalaklarla nedense kopmu, yerde yatan
yeil kozalaklar, kozalak balanglan, kozalak dleri, yan yana.
Yeter ki yelden, gneten baka bir ey drmesin bu kozalakla
r. Yeter ki bir el uzanmasn onlar koparmak iin...
Bir lokma daha koparacak oluyor cebindeki somundan, vaz
geiyor. Biilen budaylar, kesilen koyunlar varken, am koza
laklarna el srlmemesini dnmek gln. am kozala da
ie yarayabilir kimi zaman. Yerde bulunmazsa, koparlr. Ama in
san nemli. Deil mi ki Tanr, her eyi, insan yaayabilsin diye
yaratm? Bunamadka, hi deilse buna inanmamak imknsz,
diye dnyor Andronikos. Buna inanmamay dnmek isti
yor. Baaramyor. Ama inanmamay dnebilmesi var. Gzn
yumuyor. Baka ey dnmek istiyor, bunu unutmak istiyor. Bu
nu da dnebilirse insan... O zaman ne kalr geriye? Ama her
halde insann insan kullanmaa kalkmasn hakl gsterecek bir
ey sylenemez, byle bir ey savunulamaz. Yok yle bir ey...
insan insana oyuncak olsun diye yaratmam Tanr. Evet,
ama ya eytann iimize sald gururla yle dnmek houmu
za gidiyorsa... Andronikos, akaklarnn biraz stnde kalan bir
zonklay iinde, susadnn, saatlerden beri su imediinin far
kna varyor. Oysa yanna ald testi aada kald, sandaln iin

l8
de... Testideki su idare edilse edilse iki gn, bilemedin, gn
edilir. Daha ok edilmez zaten, bayatlar, kurtlanr. Andronikos, o
suyu, sandal bulduu kyn meydanndaki kuyudan doldurmu
tu. Bu scakta su idare etmek de g olur. Suyu daha nce dn
mesi gerekirdi. Tepeye kmaktan daha nemli olan, su bulmak...
Su deil, suyu bulmak. Tepenin bir yerlerinde bir suyun kaynad
, keilerden birinin kitabnda yazlyd. Okuduunu hatrlyor
Andronikos. Buralarda bir yerlerde, bir zamanlar, su varm. Ke
i yle yazyordu. Andronikos imdi o suyu bulabilmeli ki bura
da kalabilsin...
Kalabilsin... Su bulamad iin buradan ayrlmas gerekirse,
yollarda geirecei gnler uzayacak. Bir yere yerleip bir eyler
yapmas gecikecek. Deiecek bir ey yok. Baka bir yere gitme
si gerekecek. u anda, nereye gidebileceini hi mi hi dne
miyor, kestiremiyor. Kar ky bile yok oluyor gibi gzlerinde...
ehre dnmek akla bile gelmez, getirilmez. Bo yere dolanmak,
oyalanmak istemiyor. Ama bir ey yapmaa gelince...
Alkanlk ite. Bir eyler yapmak diye dnmeden edemi
yor insan. Bir eyler yapmak... Bir eyler yapmal. Ama an besle
mek, ku, hayvan, tavuk beslemek, bitki, sebze, yemi yetitir
mek gibi bir i... Glyor.
Bunlann yaplmas iin dnyalar gerek. Yumurta, yavru, to
hum, fidan gerek. Bunlan, kar ky kylerinden bulabilir. Ama
kyller, bunlan satarlar... Almak iin para gerek. Kei olduu
nu sylerse, glerler bylesi keie. Sylemese, kukulanrlar.
Bugnlerde kyller herkesten ok kukulu olacaktr herhalde...
Ama sras deil bunlann. Tepe, su, bannak. Daha dorusu,
su, tepe, bannak. Baka yolu yok.
Tek tk kayalar belirmee balyor aalann arasnda. Kaya-
lann zerlerinde yosunlar. Yosunlar da inenebilir diyor kitap
lar. Hem al bastnrm, hem susuzluu. Denemek iin vakit
var daha.
Kulak veriyor Andronikos. Yel, uultu, hrt, kanat sesleri,
martlann lklan, orada burada ekingen ekingen tmee
balayan austosbceklerinin cmlts... Kayalann diplerinde fun
dalklar. Su aksa da sesi iitilmez. aldayacak su da bu adada

19
bulunmaz. Ayaklan yrmee devam etmeli. Ara vermeden, hz
lanmadan...
Kayalar imdi st ste, basamak basamak dizilmee balyor.
Bir eit yol, bir eit merdiven gibi. Yanlan yosunlu. stleri
am inesi, kozalak, bcek kurulanyla kapl. ehirde bcek kuru
su bulunmaz. Bcekler ayak altnda ezilir, sulu sulu. inene i-
nene toz olur. Burada yle deil.
ehri dnyor. Ne oluyordur oralarda imdi? Sokaklarda
kimler eziliyor, neler paralanp yaklyor? Neler, nasl? Kendisi
ni aralannda grmeyen arkadalan bu sabah ne yapmlardr?
Hemen gidip haber mi vermiler, yoksa beklemiler midir? Bek-
ledilerse, ne beklediler? Haber verdilerse, ne dediler?
Haber vermek iin byk toplantnn balamasn beklemi
lerdir. Byk toplant da, manastr bann bakanlnda, sabah
ayininden sonra -nasl olmutur ki bu ayin, deiiklik yaplm
mdr?- herkesin ortaya kp herkesin nnde eski inanc yads
yp yenisine katldn, gzlerin bugne dek ilenen puta tapc-
lk gnahnn korkunluunu artk aka grdn, bundan
byle kimsenin byle bir gnah, byle bir su ilemeyeceini
sylemesi, buna sz vermesi, ant imesi iin yaplacakt. Kendisi
nin kat, kat deil ya, orada bulunmad, o zaman ortaya
kacakt. Katn, olsa olsa, oakim ile Andreas anlarlard. Se
zerlerdi. Dnk halini, anszn ehre kmak isteyiini, tedirgin
tedirgin koumasn hatrlayp... Akam ayininde grmeyince,
odasna kapandn dnm olabilirlerdi. Ama bu sabah, ba
ka trl olurdu iler. Kald ki, byk ayini bekledilerse bile ona
biraz daha vakit kazandrmak iin deil, ne yapacaklarna karar
veremediklerinden beklemilerdir. Belki de, kat sylenince,
artlalnca, onu sevmeyen arkadalan "alak" diyecek, onu se
venler ise "kahraman" diye dneceklerdi. Sevmeyenler...
Aalk birden alyor solunda. Andronikos, iki bek aacn
arasna skan kayala kyor. Deniz. Mavi, byk, dz, ltl
deniz. Uzak uzak uultulu, titreen deniz. Mavi. Her eyi bir yana
iten, atan, tek bana yaayan, resimlerde Meryem Anann srtn
da grlen mavi harmaninin rengini bastran, ak, krmzsz, ye
ilsiz, yaldzsz bir mavi. Adann tam karsnda garip biimli k

20
k bir kayalk. O da ada ama onun susuz olduu bilinir. Kra,
boz, yer yer clz birtakm fundalarla lekeli. Geride, ok ok
uzaklarda, buular iinde kar ky. Sandal bulup ald, yola
kt ky, ufack, yeil bir nokta suyun dibinde. Onu bilmese,
ezbere grmese, seemez buradan. Ban yava yava, daha sola,
daha sola eviriyor. Korkar, ekinir gibi. Buular iinde daha ko
yuca bir lekenin seildii yerde, kubbelerin altnda, imdi yzler
ce insan, eski inanc yadsdn, yeni yola girdiini...
Kahraman falan deil. Kahramanln tamamyla tesinde
bir yerde.
Ama onu sevmeyenlerin... Sahi, niye sevmezlerdi? Birka
kez kendisiyle daha yakn bir iliki kurmak istemi olanlar vard.
Hibirine gler yz gstermemiti. Manastrda hepsi kardeti.
Yeterdi bu. Daha yakn bir kardelik istemiyordu Andronikos.
Tartmalarna katlmaktan ne zamandr kanmt. Tartmalar
artk onu hi ilgilendirmiyor da ondan. Tartlacak eylerin neler
olduu nceden belli zaten. Bunlann tartlmas bile gerekli de
il. Tartlmas, herhangi bir sonuca da ulatrmyor; yalnz, bir
ka kiinin birka saat boyunca birtakm byk adlar sayp glge
lerine snarak, "bence" szn her cmlenin altnda sezdirerek
olmadk samalan kafalara kaka kaka yinelemesinden teye ge
miyor. Gemiyordii. imdi, oyie dnmeli, yle yapmal cinle^
len. Gemi zamanda. ) ~
Andronikos, nceleri korku duymutu iinde. Bu tartmalara
katlmyor, katlmak istemiyor, katlamyordu artk. Daha kts,
katlmas iin iinden gelen bir drt, bir istek yoktu. Yoktu, n
k -ite buras korkutucuydu- nk tartlanlann nemine, ge
reine inanmyordu. Byle eylerin tartlmas samayd. Herkes
temeli brakp atnn kiremidinden sz ayordu. ki oluklu mu,
oluklu mu olsundu?
Kendine kzmt. Madem yle dnyordu, bunu kendileri
ne de syleyebilmeliydi. Sylemiti iki kez. Dnp bakmlar,
glmler, sert bir iki kla savmlard yanlarndan. Ama daha
sonra, kendisine eri eri bakmlard.
Bunlar, herhalde, yeni bir inanca ballklarn, yeni inanca
bal kalacaklarn bildirmekte glk ekmeyeceklerdi. Ona da

21
"alak" derlerdi herhalde. "Alak". Kat iin. Yoksa gnahlar
na m giriyordu?
Ya sevenler? oakim ile Andreas?
Andronikos, denize, kar kyya dalarak kt kayadan
doruluyor.
oakim, gen olduu halde, yumuak bal. San, kvnmlan-
mn glgesinde kumrallaan kvrck sayla sandan kzla her tr
l rengi bir araya getiren kvrck sakal, byyla, yumuack
bal. Manastra girdii gnlerde herkesten uzak duran, ekingen,
sonra sonra, yava yava, dudann ucunu glmsemek ister gibi
kvrma renen, glmsemei bile renen, kendisine yakla
an, kendisine sorular sormaa alan, dediini biraz tarttktan
sonra kabul eden oakim. imdi, byk toplantda, sra ona gel
mi olabilir. Birka cmlelik and krk kiinin imesi uzun sr
mez. Sremez.
Meer ki Andronikos'un orada bulunmay yznden tren
uzam ola...
Sra oakim'e gelmise, ekingen admlarla ortaya km,
nce gckl, atlak bir sesle, sonra da kesin ama gene de yumuak
bir tn bularak, and imitir.
Belki o da kzyordur Andronikos'a.
Gittii, haber vermeden, kendisini yanma almadan, gittii,
nereye gittiini syleyecek lde kendisine gvenemedii iin.
Oysa Andronikos bu yolculua yalnz kmak istemitir. Ar
dndan kimseyi srklemek istememitir.
Onun iin, nce Galata'ya geerek, torbasna doldurduklarn
satn alm, oradaki gemicilerden biriyle anlaarak Halkedon'a
gemitir. Kendisini Halkedon'a brakp, Nikomedeia'ya mal g
trmek zere yoluna devam eden kaykta, kendisini tanyabilecek
tek bir kii vard. Bir kuma tecimeni. ocukluk arkada. Sokak
ta birlikte oynadklar, birlikte denize girdiklerinden... Onlardan
biri.
Andronikos onu tanmt. imdi, orta yal, gbek balam,
ak renkli giysisini ilerinin iyi gittiini gstermek istercesine
ikide bir dzelten, ikide bir n m ten kahkahalar atan bir adam
olmutu. Andronikos, onu tanynca, ondan uzak durmaa dikkat
etmiti. Sa sakal uzun, yer yer bozarm kumral ba klahyla
rtl, srtndaki cppesi karadan artk yeil-mora kaym, alaca
kargalarn rengine alan bir manastr kaknn o adam artk tan
yamazd. Tamsa da ne kard sanki.
Ama oakim, ne yapsa, ne etse, Andronikos'un yerini bula
mazd.
Gne tepeye yaklayor. Andronikos kayadan inmeli, yola
dmeli.
Delilik bu yapt. Denizin titrek lts imdi gz yorucu
hale geliyor. Vakit geiyor. Kayalardan yrmek daha kolay ol
mal.
Kayalar basamak gibi ykseliyor. Austosbcekleri imdi
iyice aztm, sersemletici bir uultu karyor. Yelin kokusu
arlayor imdi. Fundalklar ar, ball, keskin bir koku salyor.
amlar kzdka iki ayr kokuyu kartrp yayyor havaya...
Tanrm, diyor Andronikos, biraz sonra suyu bulabilsem ya...
Sesi bir daha kulana dek geliyor. Oysa, sesli konutuunun far
knda deildi. Buna dikkat etmeli. Konuurken iinden mi konu
tuunu, sesli mi konutuunu, insan her zaman bilmeli.
Aalarn aralk yerlerinden yere akan gne daha yak
c imdi. Andronikos susuyor. Dncelerinin sz haline gelme
mesine dikkat ederek kyor tepeye doru. oakim onu bulamaz,
oakim ona kzmtr kendisine haber vermeden gittii iin. oa-
kim, yeni inanca balanacana, bal kalacana ant imitir...
oakim, bu son gnlerde zaten hep Andronikos'un azna ba
kyor, kulaktan kulaa dolaan birtakm sylentilerin dorulan
mas halinde ne yapmalar gerekeceini kendisinden renmek
istiyordu.
Sylentilere gre, varlan karar kesindi. Resimlerin karsn
da dua etmek, resimleri pmek, resimlerden bir ey beklemek,
puta tapclktan baka bir ey deildi. Dou illeri halk zaten bu
gibi eylere kar duruyor, bunlan beenmediini, bunlann dev
leti uuruma gtreceini syleyip duruyordu. Araplar vard son
ra. Devleti sktran, resimlere dmanl bilinen Araplar. Bun
lar, Bizans'taki mparatoru niye bu kadar dndrrd, oras iyi
bilinmiyor, anlalmyordu. Ama karara gre, puta kar, puta ta-

23
pcha kar kan bir dinin puta tapcl tapnmann art hali
ne getirmesi dnlemezdi. Kilise, resimlerden yana olduunu
hibir zaman aka bildirmemitir diye szler de duyuyorlard
bu ara. Kilise, resimden yana deildi de niye kiliseler resimle do
lup tayordu? Niye mparatordan balamak zere resimlerin kut
sallna inanyordu herkes? oakim, bunu anlamaa alyordu.
Andronikos, bunlar dnmek bile istemiyordu ama o da anla
maa alyordu.
Putlar, resimler kaldrlacak, putsuz, resimsiz tapnmaya da
yanan bir din canlandrlacakt. Dinin temeli buydu. Resimler
kaldrlacak da deildi. Bir sre nce denenen i, kanl sonular
vermiti sarayn kapsnda. Geri o yalnz bir resim ii deildi,
mparatorun kendini handiyse sa yerine koymaa kalkt duy
gusu da vard kalabaln korku dolu yreinde. mparator bunu
bir daha gze almayacakt, yle syleniyordu. Resimler yakla
cakt.
Yaklacakt. Direnecekler, eski inanca kr krne bal ka
lacaklar, kalmak isteyecekler, kalaca sezilenler dnlerek,
onlar yola getirmek iin...
Daha baka sylentiler de vard. Baka eyler de yaplacakt.
Bu eit eit sylentiler bu kadar ayrntya indiine gre, karar
verenler arasnda da -hi deilse balangta- anlamazlk k
m olacakt.
Gene sylentilere baklrsa, mparator Yce Kurulunu topla
yp bu konudaki yarln onaylanmasn istemiti. Patrik bunu ka
bul etmemiti. Hemen atlmt yerinden. Sz dinleyen birini Pat
rik yapmt mparator. Bu sylentiler yaylyordu ehirde. Oysa
Patriin ekildiini bildirdiklerinde, deitirildiini haber verdik
lerinde, salk sebeplerinden sz etmilerdi.
Kimbilir, karar belki de gerekten, yalnz grnte oybirli
iyle verilmiti. Belki gereklik daha bakayd. Sylentiler, bu
kararn arkasnda daha baka nedenler yattn ekliyordu. Ksa
bir sre nce Bizans'a gelen Dou lleri ileri gelenlerinin bu ite
parma olduu syleniyordu. Douda, resimlere kar yeniden
harekete giriikliini haber vermilerdi deniyordu. mparator,
Araplara kar Dou ordularna gvenmek zorundayd. Dou or-
dulan ise, btn btn resme karyd. Btn bunlar karmakar
k szler halinde anlatlyordu.
Ama Andronikos iin, btn bu gizli, ak nedenlerin hi
nemi yoktu... Andronikos iin nemli olan, bu kararn yrrle
girdii gn ne yapaca, ne yapmas gerektiiydi.
Anszn, kuvvetlice bir yel esiyor. Andronikos duruyor. Ter
lediini, yelin serinliinden, yzn yalaynda duyduu yv
klktan anlyor. Ama o zaman, tabanlarnn szsn da farkedi-
yor. Kavklarn kestii tabanlarn unutmutu. Su bulsa, tabanlar
n da biraz ykayacak, biraz ferahlayacak. ok szlyor imdi.
Ama yrmeli. Nasl olsa, yapacak baka ey yok. nce yal
nz, pabularnn balarn zyor. karyor pabucunu ayan
dan. indeki am inelerini, tozlan, kck talan silkeliyor.
Giyip balann balyor gene.
Oysa Andreas, yllarca tartp ileri geri sylendikten sonra
son zamanlarda susmutu. Birka yl sustuu sylenebilirdi. Ama
ksa bir sre nce, danya vurmutu iindeki. Bu gidile puta ta-
pclk ama yeniden dneceiz, demiti. Saray kapsndaki olay
zerine. O gece, halkn, zellikle kadnlann, saray kapsndaki
sa resminin paralanmas zerine ayaklanp bu ii yaptrmakta
olan saray memurunu ldrd haberi gelince, imparator misil
lemeye giriecekti bundan sonra, resmin yerine de ha koydura-
cakt. Ama Andreas bunlan daha bilmiyordu. Andronikos'a g
vendii iin bu dncesini aa vurabilmi olsa gerekti. Bunu
syledii srada mparatorun buyruundan yanayd. Ama manas
trda durum deimi deildi ki...
Andronikos'a gvenmekte haklyd Andreas.
Andronikos gidip, o gne dek balanlm inanca bu kadar
aykn bir dnceyi manastr bana duyuracak kii deildi. An
cak Andronikos'un kendisini hemen hakl greceini, szlerine
hak vereceini dnmekle yanlmt Andreas. Ayrca, yle d
nm myd ki?
Andronikos bu szleri iittii zaman irkilmi, neden sonra
Andreas'n yllarca resimler karsnda tapndktan, inancn onla
ra dayandrdktan ya da dayandrr grndkten sonra bu dn
ceye birdenbire nasl geldiini sorabilmiti. Dne dne diye

25
karlk vermiti Andreas... Bu karlk doyurucu deildi. Dn
mekle, zamanla dnceler deie deie, bu kanya varlabilirdi
ama deiiklik insann yznde bile belli olurdu. Andreas, bunu
yllarca nce de dnebilecek, dnm olabilecek yatayd.
Anszn, damdan dercesine byle bir kanya vard kabul edil
se, bunun sonularn sonuna dek dnmek, ona gre davran
mak gerekirdi. Oysa o gnn akam ayininde Andreas'ta en ufak
bir deiiklik gzlemleyememiti. Demek ki Andreas, ya puta ta-
pclm kt bir ey olduunu kabul etmiyordu, ya da sabah ya
lan sylemiti. Onu snamak m istemiti acaba? Oysa, byle yap
mas iin en ufak bir sebep bulunamazd. Andreas, az konuan,
doru syleyen, sylediini tartan bir insand. ok heyecanlan-
mazd bir ey tartt zaman. Ama sylediini inanarak syledi
i, iten syledii belli olurdu.
Andronikos duruyor. imdi yel esmiyor. Fundalar, prnallar,
her zamankinden baygn bir koku salyor scakta. Ortalk, bcek
lerin crlts dnda, sessiz. Uzakta, ok uzakta, ince bir uultu;
denizin kayalara arparken kard sesin ok uzaktan iitilii gi
bi... Ama deniz kmltsz. In altnda titreen, erimi gm gi
bi bir yzey. Bu uzak uultu, yaknlarda hldayan bir su da ola
bilir. Andronikos silkiniyor. Suyu arama epeydir unuttuunun
farkna varyor. Keiin anlatt kaynak, bu koca tepenin herhan
gi bir yannda olabilir. Onu bu kadar abuk bulmas fazla kolay
olur. Yoksa aldanyor mu? Keiin, suyu anlatrken, doan gne
kar ykanp su itiini yazd anszn geliyor aklna. Unutmu
tu bunu. Gene de, douya doru yryor sabahtan beri.
Andreas, daha ertesi gn, bir ara yanna gelmi, sze bir gn
nce brakt yerden devam etmiti. Resimlerin kutsallamaa
balamas, resimlerden yardm beklenmesi, Iran savalar srasna
rastlar, demiti. Andronikos bunun doru olup olmadn bilemi
yordu. yle bir ey duymamt o gne dek. Bildii, resimlerin
oldum olas kutsal sayldyd. Andreas, Ermeniler, resme deil
haa nem verirler, diye balamt szn. amt Androni
kos. Ermenileri rnek vermek, olsa olsa Andreasn aklna gele
cek bir eydi. Resim dman da deilim, diye eklemiti sonra
Andreas. Ama resim uruna cana kylmas, resmin bu kadar kut

26
sallk kazanmas, korkutuyor beni...
Andronikos, birden, bu szleri yarln dediklerine balyor.
Yarl, btn resimlere deil, kutsal resme karyd. Andronikos
kzyor bu budalalna. Bunu daha nce nasl dnmemi, And-
reas'la bu konuda, iki satr olsun, niye konumamt?
Geriye bakmak geliyor akima. O zaman, epey yol aldn,
denizden epey ykseldiini anlyor., Aada, akllm bir bl
n grebiliyor imdi. Kayalar artk yer brakmyor amlara bu
yamata. Aalarn arasndan, tepeye yaklap yaklamadn
bir bakta anlamak g. Nereye baksa aa var. Geri aalar bi
raz daha aralkl buralarda. Ancak tepeye varmas iin daha epey
yrmesi gerekiyor herhalde...
Su gerekten buralarda bir yerde kaynyorsa, onu bulmal her
eyden nce: Doan gne kar ykanlan su, olsa olsa tepenin te
yamacnda olabilir. Oysa daha tepeye varmam durumda Andro
nikos. Yoksa, nce tepe, sonra su, mu demeli?
Andronikos, birden, yorulduunu duyuyor. kyor bir aa
cn dibine. Sama baknca, srt gibi ykselen bir toprak parasnn
st yannn dz olduunu farkediyor. Oraya ksa belki daha iyi
grebilecek. Kalkyor, bu srtn doruuna doru yryor. Doruk
diye grd yere varnca dzln aldatc olduunu anlyor
ama buradan, muhakkak ki, daha iyi grebiliyor ileriyi. Tepeye
kmak iin nereden yrmesi gerektii belli artk. Orada, dm
dm olmu yal bir am artna veriyor srtn. Somununu ce
binden karyor. Ar ar srp ar ar inemee balyor.
Sylentiler dallanp budaklannca Andreas'n tutumunu daha
iyi anladn sanmt. Andreas yalana sapmadna, inandn
syleyip inanmadn sylemediine gre resimler karsnda ta
pnmann puta tapclk diye grlmesi gerektiine inanyordu.
Puta tapcla da kt bir ey diye bakyordu. Oras da belliydi.
Ama niye resimler karsnda tapnmaa devam ediyordu? And
ronikos, bir orasn karamyordu. Andreas, dncelerinden, z
dncelerinden mi yanayd, mparatorun dncelerinden mi?
mparatorun buyruklarna, kendi dncesinden daha ok mu
sayg gsteriyordu?
Bu szlerin arkasnda daha baka hesaplar, birtakm baka ni
yetler olabilirdi...
Olsun olmasn, Andronikos iin bunun nemi yoktu artk.
Olamazd zaten. Ancak Andreas'n resimler karsnda tapnmaa
devam etmesi, resmi inancn deimesini bekleyerek yaplan, al
lagelmi bir hareketten baka bir ey deildi herhalde. yle an
lyor imdi. Yaplmas gerektiine gre, yaplan, dpedz yap
lan bir i. nsann iini, gnln balamayan bir i. Androni
kos'un akl buna ermiyor. Ermiyor ama Andreas'n bunu yapma
sn ancak ylece anlayabiliyor, aklayabiliyor.
Andronikos son lokmay azna atyor. Ar ar iniyor ki
susamasn, lokmas boazna taklmasn. Bundan sonra, yapla
cak baka hibir i kalmyor. Suyu bulmas gerekecek, o kadar...
Ama son sylentiler kt gn Andreas ona "Grdn m?"
der gibi bakm olsayd, Andronikos kzabilirdi. Andreas bunu
yapmamt. Yanna gelmi, "Benim dncemi biliyorsun, sen
ne yapacaksn?" diye konumutu. Andronikos karlk verme
miti. Bilmiyordu ne yapacan. Ne yapacan bilemeyiinden
bile, birok eyi daha o anda anlamas gerekirdi. Daha o gn.
Ama bilmemei, bilememei, kesin bir ey sanarak aldan
mt; aldatmt kendini.
oakim yanamt ona, az sonra. Heyecanla anlatmt iittik
lerini. Andronikos'un heyecanlanmamasna amt. "Ne yapa
caksn?" diye sormutu. Andronikos, ona da, "Bilmiyorum," diye
karlk vermiti. Bilmiyordu. Bilmediini bara bara anlat
mak istiyordu. yle geliyordu iinden. Sonra yatmt. Akama
doru oakim'e yaklaarak "Dnyorum," demi, sonra uzak
lamt hemen ondan. oakim onu byk bir i ekimesine d
m, en byk, en nemli inan, bulun konularm iinden tart
yor sanmt herhalde.
Oysa onun dnd, dnmee balad, o kadar ba
kayd ki... O akam, sabahtan ehre kp dnen keiler manastr
da toplandnda, ehirde yaylan sylentileri anlatyorlard. Sa
ray yaknlarndaki, merkez kiliselerinin yaknlarndaki mahalle
lerde halk biraz ekingen, biraz kararsz grnyordu. Bir iki ma
hallede, yeni dnceleri pek doru, yerinde bulanlar vard. By
le bir kararn bir an nce kmasnn herkes iin daha iyi olacan
syleyenler vard. Ama kenar mahallelere uzanm olan keile
rin anlatt, biraz deiikti. Sur diplerindeki mahallelerde, otlak
larn, mezarlklarn kysndaki sokaklarda, kk kiliselerin ev
resindeki evlerde halk homurdanyordu. Sylentilerin gerekle
mesini gnahlarn en byn ilemekle bir tutanlar...
Kalkmal artk, yrmeli. Gne tepeye yaklayor. Androni
kos tepeye doru, douya doru yrmee balyor. Yol dz de
il ama deminkine gre ok daha kolay yrnen bir yol.
Bir tutanlar olduu gibi, bu iin ardnda bir oyun olduunu
dnenler, bir dolap sezenler, bunun muhakkak baka bir hare
kete bahane yerine geeceini syleyenler vard. Durup durur
ken, akamdan sabaha byle bir ey karmak akl kn deildi.
Toplantlarda gerekten kararlatnlan, Tann bilir, neydi...
mparator Douluydu. Dou ordulanyla yakn ilikisi bilini
yordu. Dou ordulan onu tutmasa taht da elden giderdi. Oysa
devleti ayakta tutmas, doudaki dmanlara kar koyabilmesi
iin Dou ilinin ordulanna, Doulu kilise ilerigelenlerine uymak
zorundayd. Yoksa...
Andronikos yeni yeni farkna vanyor bu Dou korkusunun.
Bizans halk bir Dou umacsnn korkusu iinde ne dnecei
ni arm, sylenip duruyordu. Bu dnceler, bu korkular,
onun da akln elmiti. Ama zerinde durmamt bunlann. Yok
sa... Yoksa... diye sonu getirilemeyen birtakm kukulan sezdir
mekle yetinmek neye yarard?
Bakalan da vard. mparatorun bu giriimini, o gne dek en
yce varlk, asl efendi saylm olan sa'nn yerine kendini saltk
hkmdar olarak gstermee yneltilmi bir hareket diye gren
ler...
Bu korkun kanklk iinde, sis ortasnda kalm gibi, bir
yol aramak, gereklii kavramak...
Ama Andronikos btn bunlan bir yana brakm, yemeini
yedikten sonra ekilmiti hcresine. Yemek boyunca oakim,
gzlerini ondan ayrmamt. Yanna taklp odasna girmesin di
ye ok dalgn, ok dnen bir hal taknmt Andronikos. Odas
na girdikten, kapsn ardndan kapadktan sonra, kendini dei
ne atmt.

29
Orada, kprdamadan, bir dalp bir uyanarak sabah bulmutu.
"Yeni" ile "inan" szlerim biribiriyle attrmt sabaha
dek. Bir iliki kuramyordu bu iki sz arasnda. Kimse kovalam
yordu ardndan. Kimse, "yeni" sz ile "inan" sz arasnda ili
ki grmesini, kurmasn istememiti. Kimse sktrmyordu onu.
Ama Andronikos, sabaha dek bu skntlar zmeliymi, ne ya
pacan kararlatrmalym gibi uramt kafasndaki bu d
ncelerle.
Aalar imdi gerekten aralanyor. Tepeye yaklatn bili
yor Andronikos. Yol hl kyor yukarya doru, biraz da dikle
meye balyor. Yel, arada bir, esiyor imdi, ama fnn azndan
eser gibi.
Birden, ok yemi gibi oluyor Andronikos. Kap kap yemek
yemi gibi. Byle srp gidemez, biliyor. Biraz uyumaz, biraz su
imezse, iecek, arlaacak, hibir ie yaramayacak. Oysa g
nn bir yans geti geiyor. ndikten sonra biraz glge dmesini
bekleyecek bu yanlara. O zaman kacak bir daha.
Ama hele ksn...
Sabaha kar yerinden srar gibi uyanmt. Hcre aydnlan
yordu yava yava. Bakmt uzun uzun evresine, duvarlara,
pencereye. Neden sonra anlamt uykuya daldn; kafasna
m, kafasn doldurmu dncelerin, bir sre iin olsun,
uykuya yenildiini. Sevinmiti buna bir bakma. Byle, hibir ka
rara, deil karara sonuca bile varmakszn, varma ummakszm,
dnmek bo i deil de neydi?
e yanl yerden girimi, dnmee tersinden balamt.
Kendi kendine soraca ilk soru uydu: Bu sylentiler gerekleir
se, bugne dek inandm, inancm sonucu yaptm eyleri, hare
ketleri deitirmek zorunda kalacama gre bu deiiklii kabul
edersem ne olacak, etmezsem ne olacak? Soru buydu gerekte. Bu
olmalyd. Kamamal, bu sorunun karlm aramalyd...
Aalar gitgide aralanyor. Deniz gitgide geniliyor altnda.
Yelin scaklna, imdi daha geni aralklardan tepesine vuran
gnein kzgnl katlyor. Austosbceklerinin crlts, arada
bir kesildii zaman alglanabilen yaygn, sanc bir titreme imdi.
Grnmeyen bu binlerce bcein kendisini grp gremediini,

30
crltsn kestii zaman bu susuun, kendisinden korktuu anla
mna gelip gelmediini merak ediyor.
Andronikos irkilerek duruyor anszn. Sonra glyor kendi
kendine, geviyor. Kardan, ehre doru yelkenleri ikin bir ge
mi, ufak bir gemi, gidiyor. Nikomedeia krfezinden geliyor her
halde. Bir eyler tayordur ehre. Belki arap, belki zeytin, belki
zeytinya. Gemiden onu gremezler orada. Grseler ne kar
sanki... Ama her eyden nce, Andronikos, bu kovalanma korku
sunu atmal iinden. Bir gn daha kalsayd ehirde, kovalanrd.
Kovalanabilirdi. Kamak zorunda kalabilirdi. Oysa imdi burada
olduuna, buraya gelebildiine gre, kamas iin onu zorlama
a kimsecikler vakit bulamadan, kam demek. Sknts olma
mal.
Gk tertemiz, bulutsuz. Masmavi; buulu bile deil. Yelke
nin akl, denizin lt iindeki gml mavisi zerinde tekne
nin karal krmzl yollarndan apayr bir varlk gibi, hareketli,
canl, kendi keyfine uyan bir varlk gibi... Gemi szlyor ehre
doru. Kar ky biraz buulu. Ama yeillik kmeleri aka se
iliyor. Andronikos geminin ardndan bakyor gene.
Gz kaya kaya ehre dek uzanyor. O zaman bir daha irkili
yor. Ama bu kez kovalanma korkusu, kovalanma duygusu iinde
deil.
Kubbelerin arasnda, buuyu bastran kara kara birtakm du
manlar var. Dikiyor gzn bu dumanlara. Yangnlar bu mevsim
de, hele bu saatte, kolay kar. Bu kadar uzaktan grndne
gre yaygn olsa gerek bugnk yangnlar. Ama bu kadar da
ok... Yoksa...
Duruyor Andronikos, dnmekten bile ekiniyor. O zaman,
iinden atmaa alt korku yersiz deil. Kendi u anda bu kor
kunun dnda ama ehirde olup bitenler...
Belki resimleri, belki yeni inanca balanma kabul etmeyen
keilerin manastrlarn, kiliselerini, belki de ilk gnlerde ho
murdanm olan mahallelerdeki evleri yakyorlar. Hep bir inan
uruna.
Oysa onu ilgilendirmemeli artk bunlar. nan uruna yak
lanlarla inan uruna yakanlar onu ilgilendirmemeli artk. Deil

31
mi ki...
Ban evirip hzla yrmee balyor. Yorgunluunu, sca
, suyu, uykuyu dnmeden. Biraz da fkeye benzeyen bir duy
gu iinde.
Oysa yreinden skp atmas gerekli olan eylerden, duy
gulardan biri de bu. Hzl yrmeli artk. Tepeye geliyor gibi bir
ey. Daha ok srkleyemez kendini. Bir an nce oraya varmal.
Varyor da. Aalar geride kald. Kk bir aklk var kar
snda. Orada burada tek tek aalar. Uuldayarak, trdayarak
yele uyan. Yerler am ineleriyle tamamyla rtl deil. Geni
geni talar, kayalar, ak toprak paralan var. Gne bildii gibi
yakyor buray. Onu durduracak, engelleyecek hibir ey yok.
Su da buralarda bir yerde olmal, diye dnyor Androni
kos. Suyu buralarda aramal. En yksek yere, adann tepesine
varm durumda. Orada durup geriye bakyor.
Altnda, gittike derinleen, koyulaan, uultu, kmlt iinde
bir am denizi var. Bceklerin tm sanki orada cnldyor, kula-
nn tm orada tyor. Tam karsnda, adann ikinci tepesi var.
ok daha alakta duruyor. Onun st silme am kapl. Kopkoyu.
Deniz iki yanda, erir gibi, titrek bir prlt iinde, dmdz, geni...
ehre doru uzaklaan gemiciin ardnda martlar hl uuuyor.
Arada bir, yellerle birlikte, ackl, yrtk, memeden kesilen ocu-
unkini andran sesleri, bartlan ulayor kulaa.
imdi martlar da uzakta. le scanda martdan baka han
gi ku uar buralarda?
Andronikos imdi tepenin ardna bakyor. Burada aalar
ok daha aada balyor. Aalara dek basamak basamak inen
kayalar var. Douya doru. Gney yamacnda kayalar daha bile
iri, daha bile sk. Ama aalk daha yukanda balyor. Androni
kos douya doru inecek. Suyun orada bulunmas, aklnda yanl
kalmamsa o szler, daha olas...
Hangi sorunun karln vermesi gerektiini kestirdikten
sonra, kararlatrdktan sonra, Andronikos rahat etmi gibiydi. O
gn, sabahtan akama dek dnmemee almt. Her gnk
yaayn yaam, her gnk admlarn atmt. oakim ona r
kek rkek bakyor, gz gze gelmee alyor, ama, besbelli, ya

32
nna yanap bir ey sormaktan ekiniyordu. Andreas ise, her
gnk gibi, her hareketini niye yaptn iyi bilen insanlar gibi
davranarak gidip geliyordu.
O akam, sylentiler daha da dallanp budaklanmt. Kararn
kt, pek yaknda bildirilecei, ona gre hareket edilecei, ted
birle^ alnaca syleniyordu.
/Yatsdan sonra Andronikos, sorusunun orasn burasn ke
mirmee balamt. Ama sabah kalkt zaman, u nokta iyice ay
dnlanmt gznde: Yeni inanc, deiiklii kabul ederse, m
rnde bir kez daha, sylenen, istenen, uyulmas buyurulan, kendi
sini herkesle birletiren, herkese balayan eyi yapm olacakt.
Olacakt ama bugne dek inanarak yapt eye tamamyla aykr
bir davrana da zorlayacakt kendini. Zorlayacakt. Bugne dek
edindii alkanlklarn dna kmak iin zorlayacakt, bu al
kanlklarn karl olduu inanlardan kurtulmak iin zorlaya
cakt kendini. Zorlayacakt. Demek, eskiye balyd. Demek, eski
inancn dna kmak onun iin kolay olmayacakt.
O gn de, akama dek, her admn eskisi gibi atm, her iini
eskisi gibi yapmt. Ama, bir gn ncesine gre bir deiiklik
vard o gnk davrannda. Att her adm, yapt her hareketi,
kutsal resimler karsnda her ha karm, deiikliin nda
grmee alyordu. Kutsal resimlere bakarken, bunlann kutsal
saylmadn dnmee alyordu. Ha kanrken, resmin
tesinde bir varl, resimdeki biimlerden ayn, onlardan kurtul
mu olarak dnmee alyordu.
Bunu kiliseler apnda, daha sonra irili ufakl yzlerce kilise
yi bir araya getiren ehir apnda, ondan sonra da Bakentin ev
resinde toplanan topraklar apnda, btn Bizans devletinin, m
paratorun btn topraklarnn apnda dnmee almt.
Bir yn resim gelmiti gznn nne. Da gibi byyen,
gnein gkte izdii yay yeryznde belirten saatlerin geiiyle
bir yaldz yalm, bir yaldz dalgas, bir altn yaldz denizi gibi b
yyen, bir da gibi kocamanlaan, st ste ylm resimler gel
miti: Bir, birka, onlarca, yzlerce kilise gznn nne gelmi
ti. Duvarlar rlplak, resimlerin yllardan beri durduu yerleri
kirli bir aklk iinde, kiliseler gelmiti gznn nne. Kutsal

33
Bilgelik adna kurulmu, tavanlar, kubbeleri, kemerleri, duvarla
r resim iinde, resimle kapl, harca saplanm ufak ufak talardan
yapl resimlerle kapl koca kiliseyi, devletin en byk, dnyann
en byk kilisesini dnmt. O resimler duvarlardan indirile
mezdi. Onlar, olsa olsa, gene boyayla, badanayla, harla kapat
lr, rtlrd.
Ama o da gibi, o deniz gibi ynn hakkndan ancak bir tek
ey gelebilirdi.
Ate.
Ate dncesi o akam, geldi, Andronikos'un iine yerleti.
Gne batt srada.
Btn gn o deiiklii gznn nne getirmee almt.
G iti bu. Bu kadarn dnmek yorucuydu. Buyruu verecek
olanlar byle mi dnmlerdi? Byle dnmler miydi?
Andronikos, byle dnmemilerdir diye karar vermiti o gece.
Onlar, yle dnmeden, istediklerinin olmas iin ate ge
rekliyse ate deyiveren insanlard herhalde. Atein nasl yaklaca
n, resimlerin nasl kl edileceini, herhalde, yardmclarna,
yardmclarnn yardmclarna brakrlard. O yardmclar, yar
dmc yamaklar dnrd herhalde bu gibi ileri. Buyruu ve
renler deil. Ama atei dnebilmesi, Andronikos'u rktmt.
Sabah, iinde korku duyarak uyanmt. Atei dnebilmi oldu
u iin kendinden korkarak.
Silkiniyor.
Ne kadar zamandan beri bu kayann zerinde oturup durdu
unu dnyor Andronikos. Dalmamal byle. Ba dnmee
balyor. Douya bakan kayalklar arasnda suyu muhakkak bul
mal. Bulmazsa... Bulmazsa... Bulacak. Bulmal. O kadar.
iniyor biraz daha. imdi gzleri, btn dikkatleriyle, yere a
kl. Biraz daha indikten sonra, kayaln kesildii, aaln daha
balamad yere geliyor. Dnp bakyor ardna. Ba aryor.
Boynu anyor. Ter iinde. Gzleri kamayor. Denize ok bakt.
Bir ey seemiyor. Karsndaki kayalarn, fundalarn btn iz
gileri, ayrtlar, titreen scak havann iinde bsbtn titrek gr
nyor.
O noktadan sonra atlacak adm uydu: Madem btn bu de

34
iiklikler, bu zorlamalar kendisine g gelecekti, yenilii, dei
iklii kabul etmemeliydi. O zaman ne olacakt?
Bir gece daha getikten sonra Andronikos btn sorulan ce
vaplandrmt. Aydnlk iinde kmt sabaha.
Ama bann ans, gzlerinin yanmas -imdiki gibi- onu
serseme evirmiti. gn gece, bir deirmen tann yanba-
nda bir diree balansa, gn gece, talann, millerin gcr
tsndan baka bir ey yememee, imemee, iitmemee hkm
giyse, ba herhalde daha ok anmaz, beyni herhalde daha ok
zonklamazd.
Ama yol akt artk.
Gidi yolu. Ka yolu.
nancn deitirmeyecekti. Yeni inanc kabul etmeyecekti.
Karar, sylentilerin gereklemesi halinde iki gn sonra yrrl
e girerse, Andronikos'un bana neler gelecei besbelliydi. En
azndan, zindana atlacakt. Akl bana gelinceye dein.
Akln bana getirinceye dein.
Zindana atlnn zerinden iki gn gemeden aforoz edile
bilirdi. Dahas, lmne karar verilebilirdi.
imparatorlara, imparator buyruklarna kar gelenlerin, din
konusundaki kararlara, inan zerine karlan yarllara uyma
yanlarn, kar koyanlarn, lmeden nce bu davranlarndan
tr sonsuz pimanlk duymalar iin hibir eyin esirgenmedi
ini Andronikos ok iyi biliyordu. Yaplan ikencelerin eitleri
ni, sokakta oynayan ocuklar bile bilirdi. ocukken, sokaklann
kuytu ularnda, arsalarda, mezarlk kylarnda ikence oyunlan-
n az m oynamlard?
Bizans ocuklar, sava oyunu, ekiya oyunu oynadklar ka
dar, ikence oyunu da oynarlard. Oysa Andronikos, aforoza, i
kenceye varmadan, yalnz zindan dnmekle yetinmiti.
Zindana atlaca muhakkakt. Hem de iki gn sonra. Kesin,
dpedz bir bilgiydi bu.
mdi, demiti o gece, kendi kendine tartr, konuurken, zin
dandan bu kadar korkuyorsam, zindana atlma bu kadar kor
kun bir ey sayyorsam, inancmn gcn duyduumu, inanc
m deitirmemee karar verecek lde inandm nasl syle
yebilir, nasl dnebilirim? Oysa yllarca, kei olarak, din ada
m olarak, bu inanc yaadm, bu inanca ballm her trl ku
kunun zerinde, tesinde saydm. nsanlara, yeterince inanma
dklar iin ilendim, saldrdm. nancn, her trl zenginliin, her
trl acnn stnde olduuna, her trl dnya mal ile dnya ac
snn stnde olduuna, zengini de, yoksulu da, inandrmaa,
kandrmaa altm. Yoksa, altm iin mi yapyordum bunu?
Altm, yle dnp yle sylemee altm, gerisini d
nmei aklma bile getirmediim, su ier, yemek yer, yrr, ya
tp uyur gibi bu ileri yaptm, ne yaptm tamamyla unuttu
um, aklma bile getirmediim iin mi?
Oysa, bu inancn temsilcisi, insan klndaki temsilcisi, din
adam olarak, kimini yerdim insanlarn, kimini vdm. Gn oldu,
insanlarn inanlarn lye, tartya vurup kiminin doru, kimi
nin eri yolda olduunu syledim. Kendimi dnmedim hi.
Kendimi, doru yoldan ayrlamaz gryordum demek. Demek,
yllarca sevgi sz ettim, sevgiyi saygdan, saygy el pmekten,
el pmei elimi ptrmekten, resim, ha ptrmekten ayrma
dm. Evlerde, insanlar arasnda birtakm sevgileri beendim, bir
takm baka sevgileri knadm; benden istenen kutsamay esirge
diim oldu. Btn bunlar yaparken de, bunu yapmaa hakkm
var m yok mu, diye dnmedim. Btn bunlar yaparken, bana
retilen, iinde bydm, iinde varlk olarak gerekletiim,
temsilcilii gnn birinde elime teslim edilen bir inanc dn
yor, o inan adna yapyordum yaptm.
imdi, bu inancn deil ama inancn uygulannn nemli,
byk bir paras yok oluyor, ortadan kaldrlyor.
nan deilse bile, benim her gnk hareketlerimde, davra
nlarmda beliren uygulama, benim yaaymn her an olan, ol
mas gereken uygulama deiirken, ben bu deiiklii gmlek de
itirir gibi kabul edersem yllarca yalan sylemi, yalan yaam
olacam.
Andronikos garip bir ikilik iinde duyuyor kendini. Hem
bunlar hatrlyor, dnyor, hem de bunlar hatrlayan, dnen
kii olarak gryor kendini. Uzaktan, bakasna bakar gibi. a
ryor. Dtde grd eyleri bir gece nce mi, geen hafta m,

C\
yllarca nce mi grdn bir trl karamamas, anmsayama-
mas gibi, btn bu aklna gelen eyleri o gece mi dnmt,
daha sonra m, gece kar kydan gelirken mi, yoksa imdi mi,
kestiremiyor. Silkinmee, bu durumdan kurtulmaa urayor,
abalyor. Uykusu var. O gece...
O gece korku basknd, o gece, daha ok, zindan dnyor
dum; uzun uzun kendi haklarm, bakasnn haklarn, ancak san
daln iinde, krek ekerken, uyumamak iin kendimi dnceye
zorlarken dndm, diye karar veriyor... Karar verebilmesi, ve
rebildiinin farkna varmas uyandryor onu uykudan.
Yllarca yalan sylemi, yalan yaam olacam, diye bal
yor dncesini. Oysa bunu istemiyorum. Ama zindana atlmak
da beni korkuttuuna gre, inandm sandm eye beni bala
yan inan balarnn ne kadar ince, ne kadar dayanksz olduunu
anlyorum. |
Tabi, bunu anlamak o kadar kolay olmamt. Anlamaktan
sonra gelen bir hal vard: Kavramak. Anladnn btn arln
beyninde duymak, ellerinde, kollarnda, damarlarnda duymak.
Andronikos, inancnn gevekliini kavrad zaman gzn sk
sk yummu, Tanrm, beni yerin dibine geir, beni imdi ldr,
canm al, diye yakarmt. Yer yanlmamt, onu iine ekme
miti. lmemiti. Tanr almamt cann. O zaman gzn a
mt, bunu sonuna dek yaamalym, acy son damlasna dek i-
meliyim, demiti. Bakalarna bunu sylemek, bakalarna bunu
retmek iyiydi. imdi kendim de bunu baarabilmeli, utancm
son damlasna dein iebilmeliyim, demiti.
O halde, geen yllar boyunca, istemeyerek, bilmeyerek de
olsa, yalan sylemiim.
Ba dnyordu bunu dnrken. Hl da dnyor. Ama
imdi uykusuzluu, kamnn al da var. Yalnz, bu dncenin
tedirgin edici olmaktan, ba dndrc olmaktan kacana da
hi inanmyor.
Yeni bir yalan m yarataym; eski yalan aydnla kard
m gn, yalan syleme olanaklarna m son vereyim?
Bu dnce epey uratrmt onu.
Zindana atlmak da beni korkuttuuna gre, inancmn arl

37
n duymuyor, ykn srtmda tamaa raz olmuyorum de
mektir.
imdi, hcresine ekilmi, ilk terini dktkten sonra souk
souk dnyor gibiydi. Hani, beden arlnn anszn ortadan
kalkt, kalkar gibi olduu, insann dnceden baka bir ey ol
mamaa doru yol ald durumda... Oysa bu da yalan. Androni
kos u anda, btn bunlar souk souk dnyor ama gvdesi
nin arlnn o kadar farknda ki baka bir eyi farkedemiyor,
baka bir ey olup olmadn farkedemiyor. Ama bunun, farkn
da; farkedemediinin, farkna varmayacann farknda.
nanc uruna zindana atlma bile gze alamayan adamn
inand sylenebilir mi? O halde, gerekte, inanmyorum. O hal
de, yllarca, bilmeden, farkna varmadan, yalan syledim. Yalan
m yaadm, yaattm bakalarna da. Kendimi aldatmakla kalma
mm, herkesi de aldatmm.
Andronikos, o gece mi, dn gece mi, bunlar dnmt,
imdi mi dnyor, karamyor, kartryor hl. Yalnz, bun
lar dnrken nasl garip bir evecenlik, bir ge kalmama duygu
su iinde yzdn hatrlyor. Bu dncelere gelip dayannca,
biraz daha abuk, biraz daha abuk, der gibi bir ey, hayr, baka
s ona biraz daha abuk ol der gibi bir ey duymutu. Bu dnce
leri dnmek zorundayd, bunlardan kanamazd, ama bunlar
abuk abuk aklndan geirmek, aybn duyaca anlan ksalt
mak, elinde deil miydi? Bu da, yeni bir ayp kaynayd. Ama
byle dnlrse, nerede durulabilir?
Yllarca dilim alt, aklm alt iin inandm sandm
eylere, gerekte inanmadm bugn anlyor, bu inan uruna
zindana atlma korkusuzca yzleme gcn kendimde bulam
yorsam, yeni bir eye nasl inanabilir, nasl herkesle birlikte ken
dimi de bir kez daha aldatabilirim?
Dncesi u anda pek aydnlk, pek keskin. O gece de byle
mi olmutu sanki... Duda kksemeyle kvrlyor. Kendini k-
ksemee hakk var, hi deilse bunu yapabilir...
Andronikos iin tek yol kalyordu. Kamak. Gitmek. Kendi
ni de, bakalarn da aldatmayaca, aldatmak zorunda kalmaya
ca bir yere kamak, bir yere gitmek. yle bir yer ki kendisinden

38
yalnz inancn deitirmesi deil, eski inancna gre hareket et
mesi, davranmas da, istenmesin. yle bir yer ki, bugne dek top
luluk iinde Andronikos neyi simgelemise, orada yle bir eye
yer olmasn.
Andronikos farknda. Btn bunlar, dncesine sonradan
eklenmi paralar. Sonradan yaplan aklamalar, sonradan, ken
dini kendi gznde hakl gstermek iin yaplan birtakm yorum
lamalar, amlamalar. Yaayn bir kitap yazar gibi yaamak bu.
Andronikos farknda. Bunun farknda ite...
Oysa baka hayat bilmeden manastra girmi olan, ekirdek
ten yetime kei olan Andronikos iin, kendine baka bir meslek
bulmak, baka yoldan ekmeini kazanmak, evlenip olua ocu
a karmak yollan kapalyd. Ksr kalmaa, evlenmemee kei
olarak verdii sz, verdii karan geri almak ona, imdi bile,
g, aalk, olanaksz, alaka bir i diye grnyor.
Evlenmek iin katn dnmek de, dndrmek de iste
miyordu. Hele byle bir dnceyi hi istemiyordu.
Kadn bilmemee sz verdii gnden bu yana, kadn ger
ekten bilmemiti. O gn de, yllarca yllarca gerilerde kalyordu.
Andronikos'un artk kolay hatrlayamad ilk genlik gnlerin
de...
Kendini zorlayarak gzlerini ayor. Hafif bir bulanklk var
gzlerinin nnde. Bulut gibi, sis gibi, apak gibi. Ama sonra a
lyor her ey. imdi iyi gryor her yeri, temiz, parlak. Bir demet
taze yeillik, prnaldan ayr, fundadan ayn, am yeilinden par
lak, tozsuz bir avu yeillik grse...

Gryor.
Kayalarn en dik yerinin, gneye doru dnd yerin dibin
de... Oraya yryor imdi. Bann uultusu, beyninin zonklay,
gzlerinin yanmas, tabanlarnn szs, dizlerinin soyulan derile
rinin duygunluu iinde yryor. Su orada.
Gerekten de orada. nce ince akan bir su...

39
Dibini biraz kazmal, bir iki ta bulup bir yalak yapmal. Do
an gne kar ykanmal, testisini doldurmak. Sonra evresinde
birtakm eyler yetitirmee almal...
Silkiniyor gene.
Ykannca biraz kendine gelmiti. Gzleri hl yanyor, ba
hl zonkluyordu ama ne yapacan bildii iin, ne yapmas ge
rektiini artk bildii iin, nasl yapacan kararlatracak gc
kendinde bulabiliyordu.
Kamak gerekti. Kamak, uzaklamak, hayat yeniden ba
latmak iin gerekli koullan bulaca bir gn bekleyerek, uma
rak, kamak, uzaklamak...
Ne var ki, artk keilerin bile yaamad, eski zaman yeren
sarayllann elenmek yle dursun, gezmek iin bile gitmedikle
ri, gitmee cesaret etmedikleri adaya kamak, Andronikos'un ak
lna, sabaha kar gelmiti.
Ban kaldnyor, sulann, tepesinden, yznden, sakalndan,
boynuna, srtna, gsne akn duyuyor. Zevkin daha by
olamaz diyor.
Sesini iitiyor gene. Ama sesini iitmek istiyor zaten. itece
ini bilerek konuuyor. Gzleri ok yanyor imdi ama bann
uultusu suda erimi gibi. Beyninin zonklamas dinmi sanki.
Eiliyor, yzne biraz daha su arpyor. Ensesine avu avu
su dkyor. Doruluyor. Kamna, srtnn ortasndan kuyruk so
kumuna doru akyor sular. Gne tepede durup duruyor. Yel s
cak. Su akyor hep. Dnda akyor. inde, iinin boluunda gu-
rulduyor.
Artk bir eyler yemeli. Ama azk aada. Suya, tepeye eri
ti, ulat. imdi barnak dnmeli.
Yerde, kayadan baka ta yok. Grmyor. Var ama, onlar da
kaya krnts. Ufack akllar. Geri gney yamacna doru in
dike iri kayalar gze arpyor, biribirine yakn, kimi de tek ba
na, skk, yere bal deil. Bu kayalarn iki tanesi yan yana dura
cak olsa, nc duvar rmek ok g olmayacak. ylesini ar
yor imdi Andronikos.
Buluyor da. Hem, umduundan da iyi konumda. ki kocaman
kaya. Birer ulan bitiik denecek lde yaklam biribirine.

40
Ak yanlan gneye bakyor. Kuzey yanndaki ufak aralk zaten
tepenin altnda, kuytuda kalyor. O aynt tepe korumu oluyor
bylelikle. Talann stne, imdilik, aa dallan rtebilir. ar
dak su geirir, ama daha salam bir ey yapmak...
Daha salam bir at yapmak iin, uzun uzun uramak gere
kecek. Bugnn ii deil bu. Yamac tararsa, elbette, nc du-
van recek kadar iri ta paralan bulabilir.
Har geliyor aklna. Harsz durmaz o talar.
Oysa bunu hi dnmemiti. Deil harc, adaya ayak bastk
tan sonra ne yapacan bile dnmemiti.
Limana inecekti. Kendisini Galata'ya geirecek bir sandal
bulacakt. Orada edinmee bakacakt yanma alaca gereleri.
ehrin ortasnda byle gereler satn alan bir kei, en azndan
irkin bir akaya yol aabilirdi.
Andronikos, o anda yle dnmt. imdi, akadan, ir
kinlikten deil, korkudan, irkin, alaka bir korkudan tr by
le dndn biliyor. Farknda. Tuhaf ama, utanmyor artk. _
Korktuu iin utanmyor. Utanmamak da gerek diyor. Her ev
den nce korkum yaptrmad m btn bunlan,Jbanal Korktun.
benden yana, benim param, belki en nemli param. Korkup ne-
yi korumaa kalktm, hayatmn neresi korunmaa deer? Bu so
rular yersiz. Andronikos, herhangi bir yannn deerli, korunma
a lyk olduunu dnyor deil. kenceden korku iyi, bunun
tesinde baka bir ey bulamyor. Ama bu korkuyu benimsemek
ten, ondan gurur duymak deilse bile utan duymamaktan baka
kar yol yok. Biliyor.
Alacan Galata'dan aldktan sonra kendisini Halkedon'a
dek gtrecek bir tekne bulmas g olmazd. Halkedon'da, ken
tlisine bir m verecek bir kvl elbette kard. At, gerekirse, satn
alabilmeliydi. Bunlann hepsi iin para gerekti. Paray bulmak
iimyian uydurmak...
Paray bulmak iin yalan uydurmak gereksizdi. Zeytinya
tecimeni Nikolaos, kendisine, bu paray niin gereksediini sor
madan, para verirdi. Eski arkadayd. Bundan nce de bir iki kez
yardm dokunmutu.
Kald ki Nikolaos, bugnlerde Andronikos'un isteyebilecei

41
paray vermemezlik hi etmezdi. Anlard da belki. Ama bir ey
belli etmezdi.
Nikolaos'a duyduu gven, Andronikos'un iini, birden, se
vinle doldurdu. Demek en ok sevdiim arkada, oymu da far
knda bile deilmiim. Ama daha nelerin farknda deilmiim
ya... dedi kendi kendine.
Nikolaos'tan istedii parann pek ou cebinde kalmt. Da
ha dorusu, uvalnn dibinde, aznn, gerelerinin en altnda.
Halkedon'lu kyl, Andronikos'a, Pendikte oturan emmioluna
at gtrrse, bir Tanr adamna yardm etmi olmann onuruyla
yetineceini sylemiti. Kylnn emmiolu, at alm, Androni
kos'un istedii sandal vermiti. Geri byk bir sandal deildi bu.
Ama onu ertesi gn de gereksemeyecekti, daha sonra da... Ger
ekte, bu sandalla artk bala kmyordu. Gveyinin sandal da
ha iyiydi. Bu sandal paralamak, rtmek de gnaht. Bugnler
de kolay kolay alc da kmyordu. Kei efendi sandal istedii
gibi kullansnd. Gn olur, ii biter, sandal geri getirirse, getirirdi.
Andronikos, sylevin burasnda adam kutsam, teekkr
edip yola kmt.
Yolun ilk saatinde, bu adamcaz kutsamakla ne kadar yan
l bir i yaptn dnmt. Yanl, yalan bir i. Kendi, inan
mad iin, dardan gelen inancn basksndan kayor, buna
karlk, gerekte inanmadn anlad bir duyguyu, bakasn
aldatmakta kullanyordu. stne bana bakt.
Yalan, giysisiyle balyordu. Yannda baka giysi yoktu. Ola
mazd da. Eskimiti srtndaki, adada daha da eskiyecek, parala
nacakt. Bir gn kendine yeni bir giysi bulmak zorunda kalacakt.
O gn nasl bir giysi seeceine imdiden karar vermek, imdi
den karar vermee kalkmak, bo iti.
Gne Andronikos'u beklemiyor. Her gnk yolunda ilerli
yor. Artk inmee balamal. Yeniden tepeye kp br yama
tan inmee...
Andronikos, seecei yeni giysinin nasl olaca sorusunun ne
kadar nemli olduunu biliyor. Bildii halde, bu karan sonraya,
srtndaki giysinin paralanaca gne brakmann, mrnde bir
kez daha, karan son anda, keye sktnld anda vermee kalk

42
mann, demee geldii kararszla, yarm tedbircilie kzyor.
Kzyor ya, biliyor ki u anda bannak, gnein ini yoluna
girmesi, kamn biraz doyurmas, kayalann ardnda kendisini
bekleyen umutsuzluktan, pimanlktan, bozgundan kanmas,
durmamas, kprdamas, ok daha nemli.
Bu adada yaayabilmesi, bu adada d ierisindeymi gibi
deil de, manastrda bunca yldr yaad gibi, bir gereklik ha
vas ierisinde yaaym srdrebilmesi iin birtakm kk al
kanlklar kurmas gerek.
Belirli birtakm saatlerde yemek yemek, su imek, uyumak,
kalkmak, yiyeceini hazrlamak, dua etmek, topra ilemek gi
bi...
Dua etmek, bu ilerden, bu kk alkanlklardan biri olma
a devam etmeli. Bir kei gibi olmasa bile, herhangi bir insan gi
bi dua etmeli. Bu topraklarda yaayan, binlerce, on, yz, bin bin
lerce insandan herhangi biri gibi...
Topra ilemee gelince, onu da yapmal. imdilik, neyle,
nasl yapacan bilmese, dnemese bile. Hem yiyecek bir ey
ler yetitirebilmek iin, hem de yaama kolaylatran alkan
lklar kurmak iin.
O zaman birtakm ileri olacak, ilerin bitirildii zaman geri
ye kalan isiz saatlerle iler biribirinden ayrlacak... ssiz saatler
de baka evler yapmas, dnp kendini tartmas, belki yaz
yazmas, belki iek yetitirmesi gerekecek, f
-^uluyor ~
iek yetitirmek... nan konusunda baskdan kaan ada
mn, din adamnn, her ii bir yana brakarak oturup iek yetitir
mesi gln deil de ne? Gene de, burada yapamayaca, ama e
hirde her gn yzlerce insann yaptn grd birtakm iler
den iyi: ip iip sarho olmaktan, sokaklarda evlerde kavga et
mekten, dayak atp dayak yemekten, soygunculuktan, yankesici
likten, pezevenklikten, bykler hesabna kundaklktan, bu gibi
bir sr ilerden iyi...
Gn epey ilerlemi olsa gerek. Andronikos yrdnn far
knda deil. Anszn kendini amlann ortasnda buluyor. Yel esi
yor gene. Ama eskisi kadar scak deil artk. imdi biraz daha se

43
rin, daha az funda, am, daha ok deniz kokulu.
Duruyor. Yel gzel. Yznde, boynunda yumuak bir el gibi.
Yumuak, ak, san kumral tyl eller gibi. Byle eyler dnme
meli hi. Byle eyler akla geldii zaman kovulmal, kovalanmak.
amlann orta yerinde, birka adm tesinde bir karga duru
yor. Parlak tyleri bakr yalm yansl, gen, kara bir karga. Yan
yan bakyor Andronikos'a. Sekiyor. Andronikos ona doru bir
adm atyor. Duruyor. kyor yere. Ar ar, handiyse kprda
madan. rktmek istemiyor onu. Karga vurup -vurmak elinden
gelse bile- yiyecek deil. Bunda kararl hi deilse.
Karga Andronikos'a biraz yaklar gibi oluyor. Sonra birden
uup alaka bir dala konuyor. Yolunu arm bir karga olmal
bu. Yan yan bakyor hl. Sonra adann uzak bir yerinden bir
mart l kopuyor. Martlar yiyecek bir ey bulmu olacak.
ryorlar. Karga havalanyor gene. Oraya doru, martlarn
sesine doru uuyor. Martlarla doygu birlii ediyor olmal.
Andronikos gene kalkyor yerinden. nmee, yrmee de
vam ediyor. Biraz arap olsa ierdi imdi. Gene samalyor.
Glyor, unutuyor arab.
Serven seven, servene atlmak isteyen bir insan olmadn
dnyor. Serven ardnda komak iin insan yrekli olmal, yi
it olmal, alkanlklardan her an kopabilmeli, daha dorusu,
alk edinmekten kanan bir kii olmal. Oysa yle deil Andro
nikos.
Onun yiitlii, yreklilii, ancak skt anlarda kendini
gsteriyor. Gerekten skt, tek kar yol bu baskdan kurtul
mak iin kesin bir adm atmak olduu zamanlar, kendini toparl
yor, biraz da kr krne bir yiitlik gstererek ileri atlyor. Att
bu admdan piman olmaz, sonradan korkmaz ama, her ey olup
bittikten sonra, bu adm nasl atabildiine aar. ylesi yiitlik
bile saylmaz ki... ylesi, serven yrekliliinden apayr bir ey.
Serven seven adam, tek bana yaayabilir, tek bana yaa
mak iin yaratlmtr. ocukluunda, az m gemici, balk y
ks dinledi... imdi, o gemicileri, o balklar gerekten anlaya
biliyor. Kendini de anlayabiliyor. Kendini dnyor; yalnzlk
tan, bakalaryla ancak istedii zaman grmekten, istemedii

44
zaman bakalanndan kamaktan holanyor. Ama yalnzlktan
holand, yalnzl arad halde, asl sevdii, asl arad, kala
balk iinde bulunduu, kalabalktan uzak olmad bir srada, bu
kalabalktan ayrlabilmek, yalnz kalabilmek, bakalarnn yann
dan ekilmek, istedii iin tek bana durabilmek... Farknda bu
nun. Yalnzlk zorunlu bir durum olmad zaman daha ok ho
lanyor. Ama bir ey daha var bu duygularn iinde. Bir ey daha.
Anlatlmas g... Sanki bakalarnn varl, uzaktan da olsa ken
dini sezdirmedike, Andronikos, bir trl rahat edemiyor. Kendi
lerinden uzaklamak iin de olsa bakalarnn varl kendisine
gerekli. yle bir eyler, yle bir eyler dnyor kafasnda... Hep
bakalarnn varl gerek bu yalnzlna. imdi ise, gerekten
yalnz, ehirden uzak, gerekten tek bana kald u anda, ehir
deki yaay, ehir yaaynn kk alkanlklarn aryor; ara
dnn farknda; aramaktan korkuyor. ekidzen vermek istiyor
kendine. Barna dnyor. Suyu, yiyecei dnyor.
Barna bitirmei, kendine i yaratma, i yarattktan sonra
kurulacak dzen iinde gndelik yaayn kk ayrntlarn d
nmek zorunda kalmadan baka eyler yapmaa vakit bulma
istiyor. Bu baka eyler, yllardr, dualar, dinsel dnceler, kut
samalard, kitap okuyup eskilerin syledikleri zerine dnmey
di, hastalara, sakatlara, baka kimseciklerin vermee yanamad
, vermee vakit bulmad avuntuyu gtrmeydi.
imdi iek yetitirmek olabilirdi. Bir eyler yapma... nan
eksilmi olsa bile.
Ardna bakyor. Tepe imdi ok yukarsnda kald. nnde
amlarn glgesi uzadka uzuyor, geniliyor.
Tepesinde, dallarn aralk bir yerinden bir mart, sessiz, b
yk, ak gzelliinde, kocaman, szlyor. Deniz ok daha az g
rnyor buradan. Anszn farkna varyor Andronikos: Yol deil
se bile, iz gibi, patika gibi bir yerde yrmekte... Bir sra kayann
dibinde, belki de sularn at bir iz zerinde... Belki de balk
lar, arada bir adaya geliyor, buralara dek kyorlar.
Ama bu iz zerinden giderek yolun sonunu bulmal, nereye
vardn, nerede bittiini anlamal.
Martlar, yemi bitirmi olacaklar bulduklarn. Karga da bel

45
ki kamn doyurabilmitir. Doyurmusa, dner buralara. Kendisi
ni bulur gene.
Her yer o kadar sessiz ki...
Kar kynn zerinde tek bir buu iplii, teli, telei yok. e
hir hl, buular, dumanlar iindedir, diye dnyor. Androni
kos'un durduu yerden gzkmyor ehir.
insan nasl olsa leceine gre, bir eyler yapmak daha iyi
olur. lm bo bir ey, lm beklemek, oturup beklemek, bo
bir i. Yllarca sevgi sz ile lm szn yan yana getirip dur
mu, ikisi arasnda ba kurmaa kalkmad halde, rettikleriy
le, syledikleriyle, lmn sevilecek, sevilebilecek bir ey oldu
unu dndrmee alr gibi davranmt.
Oysa imdi, bunda da yanldn sanyor, dnyor... l
me kar arpmak gerek. lm, ancak, gelip tepene dikildii,
seni, gznn yama bakmadan yanma alp gtrd anda, onu
kabul etmelisin.
Her gn maln biraz daha artranlarn, her gn birka sayfa
daha okuyanlarn, her gn, alt iin birtakm ileri -gerekte
gereksemeden- yapanlarn, ilerindeki lm payn artrmaktan
baka bir ey yapmadklarn, kendilerini lmlerine biraz daha
yaklatrdklarn parlak szlerle syledii zamanlar, kimi kor
kutmak, kimi utandrmak, kimi yaptndan vazgeirmek istemi
ti? imdi anlayamyor.
imdi, yemek yemenin de, yatp uyumann da, herhangi ba
ka bir alk gibi, kiiyi lme yaklatrdn, dua etmenin de ki
inin iindeki lm payn artrdn gryor. l amyor in
sann iinde.
lnn tek bir dura, tek bir sonu var. Tek yere doru kay
yor her geen gnle birlikte. O halde, her gn yeniden bir eyler
yapabilmeli, her gn yeniden kurmal, dzeltmeli dnyasn, her
gn yeni bir ey katmal ki yaayna, lm pay artacak yerde
eksilir gibi olabilsin, dalsn, paralansn; yaayn kolaylat
ran kendi alklarnn yannda kendi getirdiin deiiklik de ol
sun, bu denge iinde, yaadm, srklenmediini anla, anlaya
cak hale gel...
Tuhaf buluyor bu halini Andronikos.

46
Bugne dek kendini bu kadar ok dnmemi, byle dn
memi gibi... yle geliyor ona. nanmann kolayl, korkun l
deki g kolayl iinde kendini dnmemi gibi hi... Yal
nz, bir eit fke biriktirmi gibi yreinde... Patlak vermek iin
nemli bir an bekleyen, yle kk kk olaylarda kendini har
camaa yanamayan, ama olayn nemlisini bir trl gelmi sa-
yamayan bir fke.
Oysa fkesiz yaamann aydnl, iine domaa balyor u
anda. fkeyi atp bir eyler yapmak. Bu bir eyleri, hl, iek
yetitirmek kalb ierisinde dnyor. Daha baka trl, daha
baka kalplar ierisinde dnmee, bulmaa vakti var. Vakit
ok. Bakalarna gre iyi de olsa kt de olsa bir eyler yapmak...
Yeter ki kendi gznde kt olmasn, ksr olmasn.
Ksr szne dnyor gene.
Dncesinin snrlarn izen, teden beri izmi olan birta
km kavramlar var. imdi farkna varyor. Gelip gelip inanca, k
srla, bir eyler yapma kavramna dayanyor. Oysa ya bundan
kurtulmal...
Sanda bir aklk farkediyor anszn. Ban eviriyor. a
tall, kayalar, denizi, sa kede sandaln ucunu gryor. n
mek kolay. zin, patikann stnde hep... Seviniyor. Belki de ko
lay bir yol bulacak byle. Patikay izlemee devam etmeli.
Kendi kendine soru sormak, kendi kendine kendi zerine so
ru sormak, kendi kendini aratrmak, belki de, adann ilk rettii
ey olacak. Bugne dek, farkna varmakszn yapt, yapm ola
ca bir eyi, burada, bile bile, farkna vara vara, yapyor sabah
tan beri. Yllarca, yaptn sand, oysa toplumun, iinde yaa
d topluluun snrlar dnda varln kabul etmedii, etme
mei rendii eyi, burada bile bile yapyor. Akam olmadan bir
ey renmi bulunduuna, bugnne yeni bir ey kattna sevi
niyor. Bir eye daha seviniyor. Bu sevincini kksemek, ktle
mek zorunda kalmadna, bu zorunluu duymadna...
Yolu, tepeyi, suyu, kayalar arasnda bannlabilecek bir yeri
rendi. Seviniyor. Hzlandryor admn. Burada hzlanmak onu
yormaz. Sevinciyle aln bir arada duyuyor.
niyor. z dedii, patika sand yolun, sularn akt, at

47
bir yol olduunu anlyor. Aalar gene geride kalyor. Kayalar
sivriliyor nnde. Kayalarn alt gene akllk. Kayalarn arasn
da, sularn oyduu bir yol gryor.
Merdiven gibi. Basamak basamak, inmee balyor.
aklla ayak bast zaman, bu iniin kolaylna ayor.
Sanda, akllk bir kaya duvar ile kesiliyor. lerliyor. Suyun a-
kll ikiye bld, maaraya girdii yerde olduunu anlyor.
Kaya duvar alak zaten. Dizleri hl szlyor ama o kayalara tr
manmak, aradaki su koluna inmeden, ayan biraz daha aarak,
kar kayaya gemek, oradan aklla yeniden atlamak, dnya
nn en kolay ii...
Ben adam olmam diyor Andronikos, glerek, sesini iitmek
ten haz duyarak, ben adam olmam, sabahleyin buray gzden ge
irmek niye gelmedi aklma trmanmaa balamadan?
Sonra seviniyor. G yoldan ie balad iin.
Kendini duymak, gcn snamak, istediini yapmaa gc
yetebileceini anlamak iin g yoldan gitmek, iyidir, gereklidir,
insann, gereklemesini istedii bir ie nce kendi benliini ko
mas, ie nce kendinden balamas gerekir.
Andronikos birden duruyor. Bunlan dnmek, dnce te
kerleklerini, dnce emberlerini bouna evirmek olmaz m?
Bununla birlikte, bunlan sz olarak dnmek, sz olarak tasarla
mak, szlerden g almak...
Sanki bunlar yitirdiini dnd inancn sonulan, sonur-
gulan deil mi? Sanki bunlar, inancn bir baka trls, yeni bir
inan saplantsnn deiik yzleri deil mi? Kendini birtakm
szlerin bysne dnmeksizin kaptrmak deil mi?
Szlerden g almak... Ama sevgi szn ettii zamanki gi
bi, ksrl nceden kabul ederek deil. Belki de eskisine gre
deiiklik saylabilecek tek ey bu. Batan kabul etmi olmuyor
birtakm eyleri.
Bu dndklerini dnen, dnecek insanlar artarsa, git
gide daha ok insan, dnceleriyle byle oynayarak kendilerini
aldatma tehlikesiyle kar karya gelir, kendi gcn olaanst
bir g diye dnmee balarsa, daha m iyi olur, diye geiriyor
aklndan Andronikos.

48
Bu dnceye gre, nasl bir direnle, nasl bir kar koymay
la karlanacan bildii kararn atele korumaa hazr, ateler
yaklmasn, bu atelere resimlerin, kitaplarn, evlerin, insanlarn
atlmasn buyurabilecek mparator da, hakl olmaz m? hakl sa
ylamaz m? hakl grlemez mi?
Andronikos bu dncelerden rkmyor ama kendi snrm,
kendi gcnn snrn atklarn duyuyor. Hi deilse, imdilik.
Adada geirdii bu ilk gnde... Bundan byle bunlar dnp
tartmaa vakti olacak. Kendi snrlarn, aklnn snrlarn amsa-
yacak nce, saptayacak, bunu yaparken bu snrlarn tesine ge
mee alacak. Geecek belki de; bu snrlar kesin deil, biliyor.
Bu snrlan geniletmek, bu snrlan krmaa almak, insan iin
ileriye gtren tek yol olsa gerek. Bilgiyi, bilgelii artrmak, Tan-
ny tanmada ilerlemek, bu deil mi?
Bu yol bitmez herhalde. nsan lr, o yolun bir yerinde kalr.
Ama bu yolda ilerleme gcn veren ey, bir eyler yapmak dedi
i eyi yapma gcn veren ey, inansa, Andronikos daha yolun
banda yaya kalrpvor mu? nan deil de baka bir ey labllir
mi bu gc vereni/ "" " " -----------
Andronikos a.
Srtn kayaya vererek dinlendii yerden doruluyor. Vaktini
byle birtakm dncelere dalarak geirecek durumda deil. Bir
daha sylyor bunu kendi kendine. Bu adada yaamak, manastr
da yaamaa benzemeyecektir. Manastrda yapmas gerekirdi bu
ii; burada yapmaa kalkmak sama. Manastrda bunu yapmyor
dum, yapamyordum, yapamazdm ki, diye dnyor Androni
kos. Manastrda bunu yapmas iin bir hcreye ekilip ile dol
durmas gerekirdi. Birtakm iler, kimi zaman, yaplmamalan ge
reken yerlerde daha iyi yaplabilir. ile doldurmak, o kalabaln
iinde, bir eit tembellik, bir eit ka, bir eit hapislikti.
Burada hapse girmeden, kendini hapse sokmadan, bunu yap
mak...
Ayaklarn suya sokuyor. Deniz hl kmltsz. Yalnz yo
sunlar, arada bir, hafif hafif dalgalanyor. Szlayan tabanlar im
di duyuruyor kendini. Pabucunu giyiyor ama balarn balam
yor. Koca koca akllarn zerinden dikkatle yryerek sandala

49
dek gidiyor. uvalndan kuru zmn, peynirini, ekmeini
karyor. dare etmeli yiyeceini, etmeli ama bugn epey ackt.
Biraz daha ok yiyebilir.
Srtn gene kayalk yara veriyor. nce bir para ekmek ko
parp atyor azna, sonra bir imdik peynir. Arkasndan bir zm
tanesi. Bir zm tanesi daha...
Yemeini ar ar yeyip bitiriyor Andronikos. Bir arlk,
bir yorgunluk duyuyor ayaklarnda, tabanlarnda. Btn geceyi
elleriyle, btn gn ayaklaryla alarak geirdiini dnyor.
Dn hesaba katmyor. Uyku uyumayal epey oldu diye geiriyor
aklndan.
Bir daha adann tepesine kmak... Bo bir aba.
Kendisini orada bekleyen yok. Oraya kmaktan bir bekleye
cei, bir umaca da yok. Tanr akna ac ekmek, u anda g
ln bir yalan gibi grnyor gzne. Yukarlardan, grmedii
gerilerden, tepeden gelen deniz uultusuna, amlarn hrtl
uultusuna kulak veriyor. Hava apak. Gk lekesiz. Deniz ince
ince kabaryor. Yamur daha bir iki gn yamaz. Kayalarn ara
sndaki kulbesini yapmaa bolca vakit var daha. Bu akam tepe
ye bir daha kmak gereksiz.
Tepeye kmayacak, burada kalacak. Sandaln arkasnda
uyuyacak; uvaln, klhl cppesini yere, akllarn zerine se
recek. Bu yorgunlukla, akllarn actc yuvarlaklklarn, bln-
tl rahatszln duymaz.
Ban geriye atyor, kayaya dayyor. Uyumak istemiyor. G
nein batmasna en az saat vardr daha. Gzn yumarken
gkten bir ey geiyor. Ayor yeniden gzn.

O zaman, ilk leylei gryor. irkin, oranlan bozulmu bir


ha gibi. Uzun gagann ucundan kck baa, uzun, eri br
boyundan tulum gibi ikin gvdeye, uzun, p gibi, snk gibi, bi-
ribirinden ayn, her an gvdeden aynlverecek, kopuverecek, yere
dverecek gibi duran iki bacaktan ocuklann duvarlara izdik-

50
Ieri resimlerdeki parmaklara benzeyen uzun, p parmaklarn
ucuna doru srp giden biimsiz bir izgi; bu izgiyi gvde ze
rinde kesen enli, krk krk, gevek, yeli kesilmi yelkenler gibi
kanatlar...
Bu leylek, havada, dikine ykselirken, sadaki kayaln ar
kasndan birka leylek daha ge ayor. Andronikos anlyor.
Leyleklerin g bu. Her yl ocuklarn heyecanla bekledii, b
yklerin glerek, alay ederek seyrettii, yallarn, bir leylek g
daha grm olmann sevinciyle acs arasnda, kn nasl ge
eceinin imi diye uzun uzun yorumladklar g... Leylek g
.... Gene silkiniyor.
Andronikos, u anda, ne ocuk, ne yetikin, ne de yal.
Heyecan duymuyor, glmyor, sevinle acdan uzak, yorum
lamyor... Yalnz hayranlk duyuyor.
Bata uan leylein arkasndan gelen bek de imdi daha
yksekte. Andronikos yerinden frlyor, soldaki kayalara trman
yor, aklln te yanma atlayp basamak basamak duran kayala
rn tepesine kyor. Yarn stne doru, btn hz ile trman
yor, sabahleyin erimek iin bunca glk ektii kayann zerin
den biraz daha ileriye, biraz daha yksee kabilmek iin ura
yor. Dz bir yer bulunca, leyleklerin nereden geldiini anlamaa,
kestirmee alyor.
O zaman, uzaktan, tepenin douya bakan yamacnn hemen
altndan bir leylek ordusunun yava yava ktn, havaland
n, ykselmee, yaklamaa baladm gryor.
Oturuyor. Leylekler yava yava yz oluyor, bin oluyor. Ka
ra bir yol, adann arkasnda alalan gnein kzarmaa balayan
nda, bir aararak, bir turuncuya vurarak, tepenin dibinden
gkyznn orta yerine doru kpr gibi uzamaa balyor. Ley
lek beklerinin kimi dzgn, dzenli, kimi dzensiz uuyor kal
kta. Ama sonra, gkyzne doru ykselirken, kendiliklerinden
bir dzene giriyorlar. lk grd leylek imdi ok yksekte, ok
uzakta, ufack.
Yeryz ile gkyz arasndaki kpr uzadka uzuyor. Ley
lekler, btn gkyzn dolduracakm gibi uuyor. Oysa, rengi
arada bir deien erit, gitgide dzgnleiyor. Leyleklerin takrt-

51
lanna, grltsne, arada bir, mart sesleri karyor. Gitmedikle
ri, gitmei tasarlamadklar iin, leyleklere kendilerinden ne ka
dar ayr olduklarm syler gibi ran martlarn sesi...
Denize girip, amlarda gezip, zmn peynirini, ekmeini
yeyip imdi Tanrnn o gne rastlatt bir panayr elencesini
seyrettikten sonra yorulduunu dnerek, duyarak, evine dne
cek, yataa kle gibi ylp hemen uykuya dalacak, keyfi yerin
de bir devlet kulunun pazar gezintisi deildi bugn Androni
kos'un yapt. Bunu unutmamas gerek.
Leyleklerin g, kendisine kendi gn unutturmamal,
ehrin hl dumanl, yangnl olup olmadna bakma unuttur-
mamal....
ehir buu iinde ama imdilik alev grnmyor. Yalnz,
batmaa balayan gne, birazdan, ehri kzlms, bakirimsi, alt-
mms bir a boacak. O zaman, ate olsa da, grnmez. Buu
nun iinde kara dumanlar da grnmyor. Yaklacak eyler bit
mi olamaz. Yangnlar durdurulamaz. Yanacak eylerin bitme
sinden baka yolu yoktur yangnlar durdurmann. Yoksa, yakl
mas kararlatrlan eyler, para para, nbet nbet mi yakla
cak? Geceyi, bayram gnleri yapld gibi, sokak ortasnda yak
lacak ufak ufak atelerle enlendirmee mi kalkacaklar? Bu sa
bah yaklanlardan sonra, yarna dek birtakm kimselerin yola gel
mesi iin, bunlara dnecek zaman m brakld?
Andronikos, imdi anlyor, bu sorularn karln daha pek
uzun zaman renemeyeceini, ehre dnmedike, ehirden bu
raya haber getirecek biri gelmedike, bu sorularn karlksz ka
lacam...
Artk baka bir dnyada olduunu, bu dnyann yeni sorunla
r yannda, eski dnyasnn sorunlarnn biraz nemsizleeceini,
eskisi kadar ezici olamayacan anlyor.
Sanyor.
Yangnlar grd ama nelerin yandn bilmiyor. Atei kim
lerin, nasl, ne iin sndrdn bilmiyor. Atelerin snp sn
mediini bilmiyor.
Sanyor.
Gkyzne bakyor gene. Leyleklerin yay, kprs, eridi,

52
imdi bir ucu gkyznde, bir ucu hl yeryznde, takrtdan,
kanat rpntsndan rl bir devinim, yaaylarnn gerektirdii
bir uyarlanma devinimi... Byle nemli bir ite, yanllk, dzen
sizlik, baboluk olamaz. Epey ykselmi olan leyleklerden biri
bekten ayrlyor, gerisin geri umaa, yeryzne yaklamaa
balyor. Andronikos ne olacan merakla bekliyor. Anlyor im
di leylein srden niye ayrldn. Dzgn eridi bozan, eridin
kylarndan di di uzaklaan leylekleri uyaryor, onlar yeniden
dzene sokuyor bu leylek. eridin dzeni yeniden kurulup birka
dakika boyunca bozulmadan devam edince, oban kpeklii
eden leylek btn hzyla, uularn en gzeli iinde, bekteki ye
rine dnyor.
Andronikos tepenin dibine bir daha bakt zaman kprnn
alt ucunun yerden kesildiini gryor. Kendini, hi bitmeyecei
ni sand bir gsteriye gelmi de, gsterinin bitmesi zerine a
kna dnen, panayr yerinden ayrlmaa bir trl gnl raz olma
yan ocuklar gibi duyuyor anszn. Bunu duyduu iin de utan
burguluyor iini. ocuk olmadn, olamayacan dnmei
gereksemesi bile ayp. Hem yalnz ehirde deil, burada, bu anda
bile ayp.
Andronikos, tepenin dibinden gzn alamadan, alma ba
armadan, yerinden hzla doruluyor. O srada, tepenin altndan
birka leylek daha kyor. Onlar biraz ykseldikten sonra iki ta
nesi daha beliriyor suyun yznde. Onlardan biraz sonra da tek
bir leylek.
Yandan vuran turuncu kta tembel tembel, yalpa vura vura
uan, sabaha kar yatm da gn doduktan sonra uyandndan
yzne su bile arpamadan, arkadalarnn arkasndan koup ye
tiebilmee uraan delikanllar gibi bir leylek... Anszn, gky-
zndeki eridin ucundan yeni bir kpek kopuyor, yldrm hzyla
gelip bu tembel kuu drtklyor. Sona kalan ku, nce, kpein
gagalamalarndan kap kendini saknmaa alyor, sonra br
akamclarn, kendisinden birka dakika nce havalanma nasl
sa becerebilmi arkadalarnn ardnda sraya giriyor. Tembeller
bei dzgnleip ndekilere yetimek iin hzla umaa bala
d zaman bile, kpek yerine dnmyor.

53
nce, tepenin dibine doru gidiyor, arkada kalanlar olup ol
madn anlamaa alr gibi dneniyor havada. Sonra, yava
yava, brlerine doru umaa balyor. Kayalar, kovuklar,
denizin yzn aratrr, gzden geirir gibi bir hali var. Kimse
nin geride kalmam olduuna kanm olacak ki, son bir gaga ta
krts iinde gkyzne doru atlyor. Ok gibi. Usta bir atcnn
frlatt ok gibi. Sessizlik kaplyor imdi her yeri. Martlar sus
mu, leylekler ok yksekte...
Andronikos, ayrln, gzn gnl zgnl iinde iniyor
yeniden aklla. Leyleklerin gidii, leylek kpeklerin davran,
tembel, kim bilir, belki de isteksiz, baskdan holanmayan leylek
lerin son atl, yarn dnecei eyler olmal. Akln imdi te
mizlemee, arndrmaa, imgelerin anlndan baka bir bezee,
sse aldn etmemee alyor.
Maaraya giden su kolunun iki yanndaki kayalann glgesi
uzuyor, byyor imdi akllm zerinde... Ik donar gibi, aza
lr gibi. Yelkenleri pembeleen bir tekne geiyor kardan. ehre
doru szlyor. Karanlk basarken ehrin karsnda demir ata
bilecek belki.
Kendisini bir gn nce Halkedon'a geiren yelkenliyi tanyor
birden Andronikos. ehirde neler olup bittiini bu teknedekiler
de bilmiyor daha, diye dnyor. Neler olacan btn ehir
halk, geri, iki gnden beri biliyordu. Ama inan deiikliinin
yarlla daha bildirilmemi olmas vard ya... Herkes, her eyden
habersiz grnyordu. Andronikos, ancak Halkedon'a geecei
halde, Halkedon'a birinin, kei de olsa, gemesinde en ufak bir
aykrlk, bir gariplik olmad, olamayaca halde, gemi kaptan
na birtakm masallar uydurup anlatmak gerekseyiini duyduu
iin, bu masallar tutup anlatt iin, utanm, yerin dibine ge
miti. Bir yalan batana saplandka saplanyorum, diye yerin-
miti. imdi yelkenli, ehrin gerekliine dnyor.
Andronikos yakasn, herhalde, kurtarm durumda... Ama
kaptann gznde yiit bir kaak, ya da, kahraman olmak olana
n yalanlaryla yitirdiine zlyor.
Toparlanyor ardndan. Kaak olduunu dnmeleri yeter.
Gereklie uygun olan tek ey, o. Yoksa yiitlik, kahramanlk,

54
kendisinden uzak eyler. Andronikos, kendini bytmek istedii
ni seziyor. nsan yorulunca kkln daha iyi, daha ok duy
duu iin mi kendini bytmee, byklk dnceleriyle kendi
ni bile aldatmaa kalkyor?
Gzn ayor. Ortalk iyice kararm. Epey kestirmi ola
cak. Bugn atk kapamal, bitirmeli. Yanna dinlenmi olarak
kmal. ok. Neleri nasl yapacam bile dnmedi daha. Bu
da yarnn ii olsun.
Kyya iniyor. Elini yzn ykyor deniz suyu ile. Sonra a-
klln ortasnda diz kyor. Akam duasn okuyor. Yar bi
linli, yan uykuda gibi. Dua bittii, ban kaldrd zaman, te
lerde, epey uzakta, birtakm klann suyun yznde kaydn
gryor. Balklar bala kmtr. Kar kynn balklan olsa
gerek bunlar, diye geiriyor aklndan.
Bu kyya yanarlarsa, beni de grrler. Anlarsak aralanna
katlamaz mym sanki? Balk olamaz mym?
Dncesinin atakl rktyor Andronikos'u.
Ama rktc diye, bir dnceyi aklndan silivermek de
ok dleke bir ey. Bunu imdi dnmek bo.
nce balklann kendisini aralarna alma dnmeleri,
kabul etmeleri gerekmez mi?
Balklar adaya gelseler de, gelmeseler de, nce barnan
yapp bitirmeli. Yarn ilk ii o olmal. Ta bulmak, biraz g ola
caa benzer. Andronikos, adann gney-bat yamacnda denizden
biraz yksekte, ikiyzelli yl nce, mparatorienin sryle saray
ly soyluyu ardna takp elenmee geldii sarayn ykntlarnn
karsnda buluyor kendini anszn. Sarayn ardnda yzlerce
aa, eriklerle, kirazlarla, armutlarla, elmalarla ykl, ar; olgun
renklerin scakl iinde, yeniden yabanllam da olsa, bunca
yemii tamann gururunu duyar gibi, ar ar salnyor aalar,
yele uyarak. Andronikos, bunlarn bir bln yer, kamn do
yurur, bir bln de kurutur, ka saklar. Andronikos'u tek bir
ey artyor, eriklerle elmalarn, kirazlarla armutlarn bir arada
bulunuu...
Bunlardan yararlanma kabul ettikten sonra saray ykntla
rnn tulasn tan, tepenin orada, suya yakn yerde bulduu ka

55
yalarn yanma tayarak niye kullanmasn?
Seviniyor buna. Sarayn reninde barnmak yakk almaz.
Kendi gznde kltr Andronikos'u. Ama tulasn tan kul
lanmak, kltc olmaz. Yiit olmadn, olmak istemediini
bir de iinden kabul edebilse, gnl ile, duygulan ile...
Karsnda bir sandaln omurgas duruyor. lgn gibi doru
luyor Andronikos. Balklar gelmi olacak.
Ama kendisi yerde, bann altnda elleri, ellerinin altnda a
kllar var...
Karsndaki omurga, kendi sandalnn omurgas. D ne
zaman balad, ne zaman kesildi, kestirmee alyor. Androni
kos uyanmaa alyor. Saray, yabanlla dnm eriklerle el
malar, kirazlarla armutlar, dndeydi. Yiit olmamay gnlne
kabul ettirmee almas, dle uyanklk arasnda...
Yarn, o saray renini arayacak. Tanrnn grdrd bir d
olabilir bu. Tanrnn, kendisine hl birtakm dler grdrecei
ne inanmak m istiyor? Niye grdrmesin? Tanr pinti deil ki...
Arayacak; bulursa, tulasndan tandan yararlanmaa bakacak.
Bulamazsa, o zaman kendi eliyle ta krp tepeye tayacak. Bun
lan yapmak iin gcn yeniden toplamal, uyumal. Orta yerde
uyuyakalmamal.
Sevginin, kurmann, yapmann, sz deil, kendi gerek; ya
anmas gerek bunlann....
Andronikos bir daha dalp yere yklmadan nce dorulmaa,
kalkmaa bakyor. Sandaln arkasna ekiliyor. uvaln kayaya
dayyor. Ban da uvalna dayayacak. Sandaln arkas scack.
Kayalar, akllar, scack. Cppesine sannyor, dizlerini iyice kar
nna doru ekip ayaklann cppenin altna sokuyor. Talar sert
ama almal. Gzn yumuyor. Yaptn, bilerek, duyarak...
Ama hl uykuya dalm deil. Tuhaf bir uyanklk iinde
yzer, dalar gibi. Su gibi bir uyanklk bu. Ayaklann yava yava
uzatyor, bacaklann geriyor. Yalnzm yalnzm yalnzm diyor
iinden. Ya da iinde baka biri byle sylyormu gibi oluyor.
Yzkoyun dnyor. Dnmesi yetmiyor. Daha baka bir ey yap
mas gerek gibi. Kamn iyice yaptnyor akllara. Daha daha.
akllarla gvdesi bir olacakm gibi. Tannm! Sana inanyor mu

56
yum? diye soran sesi geliyor kulaklarna. Sana inanyor muyum
ki?
Parmaklan kaslp kvnlyor. Avulannda tuttuu aklian
can yanasya skyor. Kala kemiklerinin szladn duyuyor a-
kllann zerinde, oakim'i dnyor.

1963

57
TEPE

Yllardan beri her akam yapt, hi yapmazm gibi, hi yapma


m gibi, ii titreyerek, heyecanm ellerinin rperiinde, avular
nn souk souk terleyiinde duyarak yapt, her akam, yamur
da yasa, hava souk da olsa, yapt bir ey var: Deneine aba
narak, ar, yorgun admlarla, Aventinus'un eteine trmanmak.
Ama ayaklarndan ok deneine dayand, gvendii,
ayaklannnkinden, bacaklannnkinden ok deneinin salaml
na gvenerek bu servene giritii gnler de geride kalma
benziyor. imdi denei ne kadar bklmez olsa, kollarna duy
duu, denei kavrayan ellerine duyduu gveni yitirmee bal
yor. Sona eren kasmla birlikte gneli akamlarn da sona ermek
zere olduunu dnyor. Birka haftadr, le sonrasnn uyku
saatlerinde rmak boyuna gidip o tek kavan dibinde oturduu
zaman nnden hzla akp giden sularn yeilden ok sarya ald
n, burgalarda kuru yapraklarn, krk dallarn, rm sepet
lerin, kfelerin dnp dnp durduunu gryor, rman orta
snda sk sk, sapsan bir amur akntsn, bir toprak eriyiini, se
iyor; geenlerde bir kpek lei srklyordu sular...
Btn bunlar, gerilerde, yukanlarda, yamurlann hzland
n, kn baladn haber veriyor. Uzak kuzey ehirlerinden ge
len kimse yok gibi artk. Oralan kar basm bile olsa gerek. Bura
da yamur ara ara yaar, hava ar ar sour. Ama aralk ay ne
kadar gneli gese, stacak, kemiini, iliini stacak gnei ar
tk marta dek gremez. Yamur ne kadar seyrek yasa, toprak

58
marttan nce kurumaz, talar marttan nce snmaz.
Mart, stc gnei yeniden yaamak, tatmak, sularn amur
sansmdan yava yava yeile dnmesini seyretmek, gnn bi
rinde karpuzlan, incirleri, zm yeniden grmek, uzaklarda,
uzak zamanlarda, uzak yerlerde anlatlm, hayal meyal anmsa
nan, olmayacak, inanlmayacak masallar gibi geliyor imdi ona.
Oysa yeniden incir, zm yemek, onu yeni bir ka, bsbtn ina
nlmaz, yaanmas daha da az olas bir servene doru srkle
meyecek mi? O yaklamann uzaklatncln daha da ac, daha
da keskin, duymayacak m yreinde?
Srtn bir daha, bu akam da, evirecek rmaa, sularn uul
tulu akn arkasna alacak, domad, bymedii bu ehirde
ki, ama lecei, toprana gmlecei muhakkak olan bu ehir
deki kalesinin, saraynn, tapnann, tek, biricik evinin, oca
nn, sandan yryecek, yolun atalland yerde sadaki patika
ya dalacak. Bir daha dalacak. Yrmeyecek, ayaklarm denei
nin arkasnda srkleyecek, her akamki gibi, bir yakan bilinli-
lii iinde, ukur alana inmiyorum, tepeye doru kyorum diye
geirecek iinden, ar ar ilerleyecek, gnele yarr gibi, bu
yan her gn biraz daha erken balatmak zorunluunun farkna
vararak, admlann bo yere sklatrmaa, hzlandrmaa uraa
rak, bunun boluunu bile bile, gnlnde duya duya, Aventi-
nus'un eteine trmanacak.
Aaln balad yere dek.
Yann yetmiliini her admda duyuyor. Gerilerde, ok geri
lerde, gene de dn gibi bir gerilerde, ocukken, daha by handiy
se yeni terlemi bir ocukken girdii manastrdaki yetmilik keii
bugnlerde sk sk anyor. Onun yallnda, arbal bir dinlik
vard galiba. Yry daha hzl, daha evik, srt daha dik, gzle
ri daha keskindi. Aklnda yle kalm... Yalanm tek yeri kulak
laryd sanki. Yirmi yla yakn bir zamandan beri sar olduunu
sylemilerdi kendisine, manastra ilk girdii gnlerde. O zaman
lar, yirmi yl dnmek ona surlarn dndaki dnyay dnmek
gibi geliyordu. Onsekiz yan daha doldurmamt. Yetmilik ke
i, kendisiyle sesli dnya arasnda kesilip kurumu ilintiyi unut
mu gibi, gbek ban kesip atm gibi, dinlemiyor, sylenenleri

59
anlamak, kestirmek iin azlara, dudaklara bakmyor, pek az, an
cak ok gerekli sayd eyleri sylyor, gnn okuyarak, dua
ederek, avluda ayaklarnn ucuna baka baka yryp dnceye
dalarak geiriyordu. Bir gn, avluda byle gezerken
O gnlerde Andronikos'a yanamaa balam myd? Her
halde ilk gnlerde, belki de ilk gn, onunla konumutu, ona bir
eyler sormutu. Ama daha ileri gitmek istememiti. Ne var ki
Andronikos da ona pek yz vermiyordu galiba. Yoksa, kendisi,
herhangi birine yaklamaktan, yanamaktan duyduu skntya
karn, Andronikos'u daha yakn m bulmutu kendine, onu br
lerine gre daha dnceli, daha
Hibiri deil. nsan daha sonraki olaylar, daha sonraki olay
lardan sonra kafasnda kurup durduu, yaratt, artk hibir ke
sinden gereklie balanmayan o masallar ierisinde dnmee
balaynca, daha sonraki olay lan bu masallarla yorumlamaa
balaynca
Oysa, bu yapntlann farkna vardran yallkla, gerekliin
insan yaaynda ne kadar az yer tuttuunu, ona yaaymzda
ne kadar az yer vermei kabul ettiimizi
Andronikos, belki de ilk yaklat adamd. Neden sonra.
Belki de ilk konumak istedii, ilk konutuu, ilk sevmee bala
d, ilk gvendii, bel balad, ilk
Kendisini ilk kran, ilk umut knklma uratan, daha sonra
da kendisine mrnn en byk dersini veren adamd. Oysa o ke-
i
Oysa o kei hangi basmakalpln tesinde
Oysa o kei hep berisinde, hep berisinde kalm olduu ka
lplarn
Bir gn, avluda rkek rkek gezerken ban kaldrm, ileri
ye doru bakmt. Yal kei kendisine doru geliyordu. Onu
grmyor gibiydi. oakim, yolundan ekilmi, srtn bir stuna
vermiti. Kei gelmi, tam karsnda durmutu. oakim, stunun
serinliini imdi bile duyabiliyor gibi krek kemiklerinin arasn
da... Karsnda ta kesilmi gibi duran, kendisine yar korku yan
hayranlkla bakan ocuu, kei, neden sonra grebilmiti sanki.
Ona dnm, yanma gelmi, kupkuru elini uzatp enesini sk

60
m, elinin srtyla yanan svazlam, okamt. nce sakal tit
remiti galiba. oakim bunun bir sz syleme hazrl olduunu
hemen anlayamamt. Daha sonra "iyi ocuk, gzel ocuk," de
miti, ince, nereden geldii pek anlalamayan, slkl bir ses.
Sonra sakaln titremesi durmu, az biraz daha alm, ok daha
kaln, atlak ama kesin bir ses karmt: "Keke imdiden benim
gibi sar olabilsen..." Yetmilik kei bir daha konumamt
kendisiyle. Onu unutmu bile grnmyordu. Onu grmyor gi
biydi ou zaman. Gene de, her karlamalarnda, oakim ban
gsne doru ar ar indirerek onu esenlemek gerekseyiini
duymutu o gnden sonra.
O yln k kmak zereyken yetmilik kei yedi gnlk bir
ileye ekilmi, sekizinci gnn sabah da ld haberi yayl
mt azdan aza. ls daha da uzun, daha da gen grnm
t oakim'e.
imdi bunlar hatrlamas neden sanki?
Hep o tilki vard bu anlara karan; o tilkicik, boynundan in
cecik bir zincirle stunlardan birinin ayana bal, uzun zinciri
nin salad yarm rahatlkla oradan oraya srayan, kendisini se
venlerle oynamaa baylan, ellerini srp srp kama oyununu
btn br oyunlara yeleyen tilkicik...
Ama nasl bir ba vard, yal keile tilkicik arasnda? u an
da nasl bir ba?
Deneine smsk sanlan ellerinde bir kzma, avularnda
bir yvklk duyuyor. rperiyor aba entarisinin scakl iinde.
Mide bulants gibi, korku bulants gibi geliyor, bir korkunun
gnl bulants gibi geliyor azna doru, midesinden azna do
ru, o eski, sanki btn mrnce kendisini kovalam olan o eski
eksiklik, o sululuk tad. Sanki doduu gnden bu yana durma
dan duymu da alm olduu, insann bozuk bir mideye, topal bir
ayaa, grmeyen bir gze alt, gene de arada bir acsn, eksik
liinin, hastalnn, sakatlnn acsn duyduu gibi, alt hal
de arasra cann yakan bu tad, bu mide bulants gibi tad
Duruyor. Artk bunun zerinde dnmek bile bo. Yapabile-
cei tek bir ey var: Bu ac, yakc, d gibi eksiklik, sakatlk, su
luluk tadnn, midesinden azna ykseliini duymak, beklemek,

6i
susmak, katlanmak.
Bunu duyuyor ite, o kadar.
Tilkicikten tr. Duyduu, bu ite. Manastnn avlusunda
uzun, incecik bir zincirle, stunlardan birinin ayana boynundan
bal tilkicikten tr.
Yalnz ondan tr de deil. Bunu bilmek yeter mi?
Bu soruyu bu akam soruu, sormas gerekmesi, bu akam
gezintilerinin, bu trelemi dzenin eksik bir parasn btnl-
yor gibi deil mi sanki?
Ama nasl bir ba vard arada?
rperdii su gtrmez. Ama havann soukluundan deil
rperileri, rpertisi. Topran souu bu, diyor kendi kendine.
Topran, iinde her geen gnle artan topran, lmn paynn
estirdii souk. Artk bu anda da, bu anlarda da, bu anlarda bile,
beni yoklamaa balyor. Ben de yedi gnlk bir ileye mi ekil-
sem, diyor.
Oysa, hakk olmadn dnyor. Byle bir lme, daha
hak kazanmadn biliyor.
Hem bu akamn bu gzelliinde, bu olaanst lll,
tartll iinde, bunlann geviini getirmek, bu yama karn, h
l byle inat etmek...
Utanmas gerek, baka bir ey deil.
Bu akam hava gzel. Yumuak. Etlerinin, kemiklerinin iin
den bu souk toprak, bu souk su szmasa derisine doru, bu i
ten gelen rperme olmasa, havann scak olduunu bile syleye
bilecek. Ama bu deil, byle deil gerekte, bu deil bu akamki
havann gzellii. Havann zellii. Baka bir sz, baka szler
bulmal bunu anlatmak iin.
Havann yumuaklndan doan, gelien bir ey var. Yr
mee baladnda hava gneliydi ama yava yava bir serinlik
yaylyordu ortala. imdi, yrd, etlerini, eklemlerini hafif
bir yorgunluk esriklii bast, basmaa balad iin, btn a
basn bacaklaryla kollarna ykledii iin, darlardan iine
doru bir scaklk akmaa balamas, alacak bir ey deil. in
den dna doru trtl birtakm kvlcmlar gibi srayan rperti
de uzun zamandr bildii bir duygu. Ama gne Aventinus'un ar

62
dna ekildike, yrd yolda glge koyulatka, ilerideki
aaln biraz seyrelmi ama hl yemyeil duran dallan arasn
da, yapraklan arasnda, hlt artp sertletike, dalan n yu
muakl katmerleiyor, kabaryor. Koyulan bir erbet dn
yor oakim, gl yapraklannn, rengini yitirdii halde, incelip say
damlat halde, o erbetin ierisinde gllkten, yapraklktan,
salt tatllktan te bir nesne oluvermelerini dnyor. Koyulan,
olgunlaan -arad sz, bu- bir
Olgunlaan. Yemiler dnyor imdi, olgunlaan, derileri
incelen, atlayan, ilerindeki yumuakl, tatll, artk kapal,
rtl tutamazm gibi atlayan yemiler... Bu deri atlaklarnn
kylar, kenarlar, abuk kararr. Birka gn, birka saat tesi,
lmn bu balangcn rk diye, kf diye, kararma diye ilerle
tir. Gl yapraklarn koruyan ey, onlar glln, yaprakln,
tatlln tesine gtren ey, o koyu erbetin iinde yan yanya
erimeleri deil mi?
Havann iinde bir renk var. Havann iinde dalgn bir
renk, Roma'nn tkenmez, bastnlmaz, deitirilmez rengi. Bir
bakma kendi yurdunun, kendi ehrinin, kendisini kusmu olan
Bizans'n rengini andran bir renk. Ama ondan gene de baka.
Solunda, bir zamanlar atlarn koturulduu, oyunlarn oynan
d, yzyllarca, banmalann, lklarn, ac sesleriyle sevin
seslerinin, yuhalann, alklarn nlatp durduu koca alan, bom
bo, bakmsz, bir ukurluktan farksz, uzanyor. Bir uyku iinde
gibi, bataklkl, amurlu, sazl, sivrisinekli bir uyku iinde gibi.
Bizans'n atmeydan da bir gn byle mi olacak? Yzlerce, bin
lerce insan oray doldurup taryor mu hl? Kanl oyunlarn oy
namaa, oynayanlar seyretmee kouyorlar m hl BizanslIlar?
Bu kocaman bataklk, bu at admlarna uydurulmu koca alan da
bir zamanlar Bizans'taki alan kadar canlyd herhalde. Bugn bu
ras l. Eski Roma, ardnda unutulmaz, unutulmayan, kendini
unutturmayan bir -daha dorusu, orada burada dikilen mermerle
rin sararm, bozarm, yeermi, kararm aklklar da saylrsa,
iki- renk brakarak gm.
Tula rengi
Bizans da gnn birinde gecek mi?

63
Bu usuz bucaksz topraklarn ortasnda eski Roma'mn mira
sna konmu gibi egemen yaayan Yeni Roma'y kimler ykar bir
gn? Kimler ykabilir, kimler nereden gelerek o Roma'y, bu Ro
ma gibi, yama edebilir? Bunu dnmek bile samalamak ol
maz m?
Olmaz da... Niye olsun? Bu Roma yklp yaklmad m?
O byk alanda toplananlar, oyunlar seyrederken hl kavga
karp biribirlerini vurmaa kalkyorlar m? Yoksa oyunlar artk
yasak m edildi?
Bizans tulalar iki renk oluyor, durular kabaca. Ama Bi
zans'taki duvar renginden sonra balayan byk renk, denizin
mavisi, yeili, leylk rengi, kurun rengi, burada yok. Oyunlardan
sonra, atmeydanndan kp sokaklara dklenler, balarn biraz
saa biraz sola evirdiler mi, o rengi, btn ehri saran o rengi g
rrler. Grrlerdi. Oysa bu alandan kanlar, iki tepe arasndan
batya doru baktlar m, rman sularn ya grrler ya grmez
lerdi herhalde
Roma'mn eksii bu: Denizin sanc rengi. Gn mavisiyle
yetinme zorunluu.
Yaamay eskitmekten
Eskitmek iin kullanmak gerektir bir eyi, herhangi bir eyi
Yaamay tketmekten
Bu da yle, tketmek iin balamak gerekir
Yaama sanki hi gelmeyecek, erimeyecek bir bayram gibi,
bir
Belki, belki bu yoldan giderek
Bir bayram nasl beklenirse
Belki bu yoldan giderek bir eye varacak
Bir bayrama nasl hazrlk yaplrsa, nasl, yaamann btn
kayglan, ileri, orulan bayrama ynelirse, o kayglar, o iler, o
orular'nasl o bayramda gerekliklerinin dorulanm bulursa
Ama bayram gelirse
Burada duruyor. Bayram, gelirse...
Ama btn bir mr bir bayram hazrlyla geer de o bay
ram gelmezse...
Bayramn geldiini ka kez dnd hayat boyunca, ka kez

64
"ite geldi artk" dedi, ka kez artk gelen bu bayramla
Bugn, bu bayram gelmi sayacak m ki?
Oysa bir imgenin
Ama imge dedii anda, aklna imgeyi getirdii anda, bir sz
le biimletiriyor bu kavram. Bu sz, btn mrne, yaamasn
baarm olsa da olmasa da, btn mrne yn vermi, btn m
rn ynetmi bir sz deil mi?
Ne yapmsa o sz yznden yapm deil mi? Hi deilse,
yle grnmyor mu? O sz de bir yana brakabilmeli. Artk o
szn burada yalnz bir anlam var, o anlamn tesinde bir deer
tamyor. Yaamasn ynettii zaman tad deere yer yok
buralarda. Hele bu anda. Her szn her yerde, her ada, bir ba
ka gereklii, bir baka geerlii
Oysa bir imgenin, bir resmin, yan yana gelen iki rengin, bir
rengin eitli ayrtlarnn zerinde durmak, dnceyi sayklat
yor. Asl bundan kanmas gerekmiyor mu?
nce bir vzlt var havada, ok uzakta. len ocuunun ba
nda atlan art arda dizen, uzun bir at zincirinin boumlann
halkalayan, halkalann boumlayan bir kadnn sesi gibi. Yel es
tike ykselen, sonra belirsizleen bir ince vzlt. Sazlardan, saz
ln dibindeki sivrisineklerden geliyor olsa gerek. Bu geni ba
takln, bu at admna gre tutulmu llerin dourduu, iki te
pe arasnda kalmakln emzirdii batakln kar kysnda, re
nin dibindeki kulbelerde yaayanlarn san benizli, i kannl -
cuklann dnyor. Ama bu at, ocuklann analanndan deil,
sivrisineklerden geliyor.
Deneine tutuna tutuna doruluyor bir daha. Ka kez yap
yor bu devimi imdilerde? Saysn amyor artk. Daha birka
yl nce, aala vard zamanki doruluu ile birlikte, kez
dorulmak zorunda kalyordu ancak, yol boyunca. imdi ise
Bir zamanlar aala varmadan soluna bakmamaa alr
d. Ne greceini, grecei zaman duyaca sevinci, mutluluu
iyi bilen bir insann haliyle oraya bakmamaa alrd; ba, g
z o yana kayacak olsa sanki elini kaldrp enesini tutar, br ya
na evirirdi kendi ban; bu devimi eliyle, kendi eliyle yapar gi
bi. O zamanlar, bu bakmamann, bu bakmaktan kendi kendini

65
alakoymann artrd sevinci bir top gibi, bir gvercin gibi, bir
glle gibi, ellerinden, gsnn kafesinden, gzlerinin mancn
ndan atard karya doru, karda yzyllardan beri esneyen
azlara doru.
Oysa imdi, deneine tutuna tutuna her doruluunda, her
iten gelen rperite, dardan ensesine yapan buzlu yelin her
pene atnda biraz daha ufalarak, boynunu biraz daha ksarak,
bakyor karya, her bakyla sevincini artrdn bilerek. Her
bakn daha ncekilere katldn, daha sonrakilere bir al ol
duunu duyarak, her bak bir kez daha artrma pintiliinden haz
alarak. Artrlan eyin eksilmesi korkusu ile her kezinde daha da
byk bir ylgya kaplarak.
Orada, aaln orada, top olacak, gvercin olacak, glle
olacak gene.
Tilkicik olacak.
Olgun havann, olgun n, yemi tadndaki, olmu, atla-
maa bile balam yemi tadndaki akamn durgun, saydamla
an, incelen havasnn, nn iinde, tilkicik gibi olacak.
Yumulu gzlerini krtryor, ksyor, skyor.
Aradaki ban ne olduunu, utanarak bile olsa nasl sorduu
nu, kendi kendine de olsa nasl sormaa cesaret ettiini anlayam
yor.
O sabah hcresinin penceresinden o kapkara sal, kapkara
entarili, kapkara bykl, kapkaranlk suratl, sakalsz hrpaninin
nnden boynuna takl ipin uzunluunca kamaa, uzaklamaa
uraan, ocuklarn seslerinden zaten lgna dnm, kahkahala
rnn, attklar talarn artk farkna bile varmayan, varmaz gz
ken, budundan akan kandan habersiz, uzun burnunu bir duvara
yaptrmak iin uzatp duran o tilki yavrusunu grd zaman
iinde duyduu acma myd, fke miydi, her ikisi miydi, bilmi
yordu ama kapnn nnde, genliinin btn isyan gcne srtn
daki urubasnm gcn ekleyerek kmasyla adam alklatr
d, tilki yavrusunu kucana alp kapy adamn karanlk surat
na arpt an, bugn, u anda, u yerde, denizlerce, dalarca, l
kelerce, ehirlerce tede ansyp utancnn kklerini eeceini,
daha dn, akima getirebilir miydi hi?

66
Bir adm daha. Bu gece yatana yattktan sonra bunlar d
necek deil mi zaten? Yatana yattktan sonra o gnk yaay
nn hesabn karmaktan, eylemleriyle dncelerini, duygula
ryla grevlerini karlatrmaktan, bunlardan ertesi gn iin, da
ha sonraki yaay iin birtakm ana ynler, birtakm kurallar
karp birtakm sonulara varp daha iyi, daha uslu, Tannya, Tan
mn buyruklarna daha uygun bir hayat yaamaa almaktan,
bu dileini gerekletirebileceine inanmaktan vazgeeli nice ol
du. Artk yatana yattnda anlardan, eski, eski, nereden kt
bile artk anlalmaz olmu anlardan baka bir ey uramyor ak
lna, gzkapaklannn ardna.
Ac eken insan da grmemiti o gne dein, hayvan da. Ac
eke eke len, ac iinde, acdan len bir insan, bir insann y
zn, grmemiti daha. Birka dakika iinde lverenleri biliyor
du, onlar grmt bir. Balarna geleni anlamayan, aknlkla
r, lmn tesine dek inanmama, inanamama kalplan iinde s
rp giden... l yaknlann da biliyordu; bunlarn, balanna ge
lenle akllanndan geirdikleri arasnda bocalayp durulann da
biliyordu. llerin ak kalm gzlerindeki, kapatlmadan nce,
gzlerindeki diklii biliyordu. Ama acdan leni o gne dek
Hangi gn?
Acdan lmekten korkmutu o gn.
Ama hangi gn, hangi gn?
len insanlarn banda dnenlerin duyduklar acnn arka
snda sinsi sinsi kvrlan, kvranan, kvrandnlan dncelerini bi
liyordu. Nasl geinilecei, cenazenin nasl kaldrlaca, destek
siz, kansz, ocuksuz, anasz, kardesiz nasl yaanaca gibi so
rulard bunlar; lm karsnda duyulan gizli sevinler, alnacak
cn arln Tannnn yklenmi olmasndan tr duyulan
gizli mutluluklard.
Ama o gn, oakim, acdan leni ilk olarak grdnde
Hangi gn olduu imdi belli ya
Bu ac, sklen tmaklann, oyulan gzlerin, kesilen burun
larla dillerin, sklen dilerin, oyulan kemiklerin, kesilen par
maklarn, burulan erkekliklerin acs da olmamt stelik. Acla
rn en korkuncu, en bayltmayan, en ldrtan

67
Aclarn, bakanlarn, bekleyenlerin, dinleyenlerin kafasnda
en ufak baka bir dnceye yer brakmayan
Acdan lmekten o gn korkmu, kararn o gn vermiti.
O gn verebilmi, aradan onbe yla yakn zaman gemesini
beklemesi gerekmi, sonra buraya
imdi, yllardan beri her akam yapt, hi yapmazm gibi,
hi yapmam gibi, ii titreyerek, heyecann ellerinin rperiin
de, avularnn souk souk terleyiinde duyarak yapt, her ak
am, yamur da yasa, hava souk da olsa, yapt eyi yaparken,
deneine abanarak, gnn yk ile ar, yllarn sululuu ile
yorgun admlarla Aventinus'un eteine trmanrken, Roma'ya
gelmek zere yola kndan nce bir yla yakn zaman boyunca
her akam yapt baka bir yry anyor gerekte.
Gnein doduu yer nasl bilinmiyorsa, gnein batt yer
nasl bilinmiyorsa, buna karlk bu gnein dalarn ardndan
k ile dalarn ardna d arasndaki yolu az ok biliniyorsa,
hele tepenizde durduu zaman bu gne nasl bu dnyada bilinen
birka, iyi bilinen birka eyden biriyse, o yryn de balan
g noktas ile bitim noktas sisli birtakm yeilliklerin buulu
unutulmuluu iinde eriyor, ama ortasna yaklatka, o yry
n en parlak an, le vakti, doruk noktas olan tepeye yaklatk
a anlar aydnlanyor, tepenin doruunda hi erimeyecek bir buz
parasnn keskin aydnl iinde o yry, deniz kollarnn bir
letii noktada, btn br anlara meydan okuyan bir lmsz
le kavuuyor.
Belirli bir ey dnmyordu oraya karken denecek olsa
yanl olurdu. Oraya karken bir ey dnd bile yoktu belki.
Ya da ayn eyi, ayn iki eyi dne dne dndnn
farkna bile varmayacak biimde dncenin de, bilincin de tesi
ne gemiti. Bunu burada, o yry yeniden balatmak, yaat
mak iine ilk giritii zamanlar anlamt. Daha sonra, bir eyin
aradan yllar getikten sonra yeniden yaanamayacan birok
yatlan gibi o da anlam, bu yeni yry yeni bir yaant, yeni
bir olay olarak kabul etmek gerektiine karar vermiti. Hibir ey
dnmyordu yola karken. Tepede karlaaca gzellikten
baka. O kn baka bir yolu andrdn, baka bir yolun sim

68
gesi olduunu aylarca sonra kavrayvermiti bir akam.
Balangc, bitimi belirsiz olan baka bir yol. Her gnk ya
antlarla meydana getirilen, uzatlan bir yol. Ama bu yolun bir
yerinde yle bir tepeye, yle bir dorua varlrd ki o doruktan her
yer aka, hibir glgeyle kararmam, k iinde, parlt iinde
grnrd. nsann karsnda koldan gelen bir deniz dm,
neye benzetilebilecei pek nemli olmadan, bir birlemeyi, bir
ycelmeyi anlatyordu. inde doduu, byd ehrin btn
gzelliini bu dmde grmei baarabiliyordu artk.
Deiik akamlarn deiik klarnda deiik renkler ieri
sinde bu gitgide boalan bir kalp
Bir zamanlar azna dek dolu, ama ne ile dolu olduu bilin
meyen ssl bir kutunun gnn birinde boalm olduunun ans
zn farkna varldnda, ieriinin bilinmediini, hl bilinmedi
ini, boalnm farkedilmediini anlamak gibi bir eydi bu; artk
kutunun allm ssleri, bezekleri vard yalnz, insan yalnz
bunlar ilgilendiriyordu; insann gz, elleri, gnl bunlardan ba
ka bir ey aramyor, alkanln sivrilttii belirli noktalarla yeti
niyordu
Bu gitgide boalan bir kalp, bir gzelliin glgesi halini alan
yry, yaay gibi olan bu yry, bir ktan sonraki bir do
luluk, bir tamlk, bir tepeden evreye, gemie, gle bak an.
ile, bir dinlenme, lmden, birazdan balayacak initen, lme
doru initen nceki dinlenme an ile, gcnn son damlasna
dek kavranmasyla anlam kazanm bir denge an ile talanan, do
ruklanan yry, gnn birinde, gndelik yaaynn iinde bir
ac an, bir i burkuntusu, gnnn etine saplanan bir diken olma
a balamt.
lmeyiinin, karar vermekte bu kadar ge kalmasnn, ver
dikten sonra da herhangi bir ey yapacak yerde her akam bu ge
zintiye kmasnn duyurduu acyd bu. Bu acya, bu dikene kat
lanyordu.
Bu dikenin rahatlnn acsna katlanyordu. Btn aclarn,
pimanlklarn, sululuk duygularn bu dikende topluyor, baka
bir ey dnmemek iin artk bir felsefe imgesi olan, bo, soyut
bir dikenin acsna smyordu. Snd iin katlanmas, katla

69
nabilmesi, acsn artrdka, katlanmay bir parack olsun ba
layabiliyor, kendini balayabilmesi kendi gznde kendini k
lttke duyduu sevinci bilmezden gelmee alyordu. in
den klamayacak bir dngye saplanmt; ksr bile deil, bir
dolap beygirinin ksrl bile dndrmeyecek dngsyd
bu... Dolap beygirinin sulad bostanlar yerine evresindeki le
kum serptiini dnmee balamt ki
Yola kmt sonunda.
Yaamay eskitmek diye dnd eyle uramaa o za
man balamt. Ama yle, yzeyden, derinine inmeden, inmek
ten dikkatle kanarak
Ama bugn bunlan dnrken, bir zamanlar derinine inmek
diye tasanmlad ocukluklara kaplmadan dpedz, aka kur
maa, dzenlemee alyor kafasndakileri.
Durmas gerekiyor. Dncelerini deil, bu srklenii dur
durmal. I, havay, sy, teri, yorgunluu, rpermeyi, tepeye
kan yolu, deneini, aalan, aaln balad yeri
Aaln balad yeri, arkasndan akan rman rengini, bu
akam, yatan, tavanlarda canlanmaa, kprtsz panltlan
iinde bann zerindeki kubbeyi, rtl, atl gkyzn dol
durmaa balayan, byyen yurdunun anlamn yaratan resimleri
Yeniden aklna getirmesi gerekiyor.
Yaaynda ka bininci olduunu ard kalarn bu en
sonuncusunu, bu en yenisini artk durdurmas gerekiyor.
Derin derin soluklanyor. Gz yumulu. Dnya kararm g
rnecek yumulu olmasa gzleri. indeki bulant, yorgunluun
artt, skntnn younlat zamanlar duyulan o baygnlk zle
mi gibi bir ey oluyor imdi. Gzlerini ar ar ayor, soluna e
viriyor, aaya, o byk alann, oyun alannn atlan, kalabal
unutmu sazlna bakyor. zerinde kk kk sivrisinek bu-
lutlannn salmd sazla. Kar yakaya daha bakmyor.
Biraz dorulmaa, srtn dikletirmee alyor. Karsnda
yol uzuyor bu akam. Sanda solunda aalar var artk. Ama
aalk diye belledii yer epey uzakta daha. Aventinus'un glgesi
yava yava yola doru ilerliyor. Birazdan artk hep glgede y
ryecek, aala, aaln balad yere vardnda altndaki

70
sazlk da glgeye girmi olacak. O zaman yalnz kars, yalnz o
gemiin byk duvarlar, o yzyllardan beri esneyen koca az
lar k iinde yzecek.
Andronikos'un yapt kahramanlk myd? Kahraman myd
Andronikos?
Yllardr, neredeyse bir mrdr, bu soruyu evirip evirip so
ruyor kendine, soruyor ama karln vermee yanamyor. Ya
namyor da deil. Kahramanln ne olduunu dnmekten, ya
ni tanmn yapmaktan, yani yapmas gerektiini kabul etmekten,
yani yaptktan sonra da bu tanma gre kahramanln deerini
dnmek zorunda kalmaktan ekiniyor.
Oysa, durmas gerektiini, bu ka durdurmas gerektiini
dnmek, bu ekingenliin farkna varmaa da balanan bir i
deil mi?
leceim herhalde, diyor. lecek olmasam bunlar sanki bu
akam zmem, yllardr yaptm birtakm ilere, hareketlere
sanki bu akam kesin bir anlam vermem gerekiyormu gibi niye
davranaym?
leceinden deil
yle davranyor nk
lmek bu kadar kolay olayd keke. Oysa g. lmn g
ln biliyor. nsan btn sularnn, gnahlarnn ykn tar
da tar. stelik, bu sular, gnahlar, insanlann da, Tanrnn da
balamayacan olduka gen yata renir ama neden sonra
inanmaa balar rendiklerine, neden sonra kabul etmee balar
rendiklerini. lmez. lemez. Yknn altnda ezilir utancn
dan.
Gszlnden.
Bunlar sylerken gzleri gene yumulu.
Gene bir adm, bir adm daha.
Btn mr boyunca yrd yolun artk doruuna m var
yor? Bugn, dorua eriecei, dmlenen kol deniz, yani Bi
zans'n akropolisinden grlen deniz yerine Aventinusun etein
den Roma'nn zamann, bitmeyen, sregelen, sregidecek zama
nn grecei gn m? O tepeye bugn varacaksa, o aydnla bu
gn eriecekse, gnlerce, saatlerce yrdkten, at koturduktan

71
sonra denize yaklald zaman nasl o bayram sevinci duyulur,
son bir dizi tepeden, tepecikten, itten, fundalktan sonra nasl
ak denizin ak kysna gelinir, nasl ya o denize dalmak, o de
nizde yrmek, o denizde yzp yitmek ya da geri dnmek, ama
denizi grm, tuzunu cierlerine sindirmi olarak bir daha ban
evirmemesiye dnp gitmek, gelinen yoldan, bu dnn insan
artk hi ama hibir yere gtrmeyecei bilinse de gitmek gere
kirse, o da o tepeden dnecek, bir daha gelmemesiye dnecektir.
Biliyor bunu: lme dalar, uykuya dalar gibi ar ar ama bir
mr srm olan kn hzna gre lgnca bir yuvarlanla d
necek, avlusuna, bir daha kmamasya kapanacaktr. Bunu
rendi nk bunca yl boyunca. Hi deilse, uzun bir mr yaa
mann tek iyilii bu oldu herhalde, diyor.
Avlusuna kapanp artk tilkicii bile dnmeden
Artk, karsnda treyiverecek onsekizinde bir kei yama
nn, bir acemi olann enesine parmaklarn uzatma dnme
den
Hibir sakatl olmadn, yedi gnlk bir ileye ekilmesi
nin ne kadar gln bulunacan dnmeden
Avlusuna kapanacak.
Yaamaa, bir bakma, balama, balad iin bitirmei,
tketmei artk dnebilerek; balayarak, bitirerek.

Andronikos'un yapt kahramanlkt.


Hem son yaptklaryla deil, ta bandan balayarak kahra
manlk etmiti.
Kat gnden balayarak.
Olmuyor.
Gene, buz tutmu bir gemi zaman yokuunda, ocuklarn
kaya kaya camlatrdklar bir ocukluk evi yokuunda, yokuun
en tepesindeki evde oturduu iin skntya bile katlanmadan ka
psndan kt gibi kaymaa balayabildii, balayabilecei bir
noktann kolaylnda duyuyor kendini.
Buralara kar krk ylda bir yaarm.
Saatlerden beri yryor gibi. Oysa glge yolu ancak rtm,
biraz da altna doru tayor daha. Saatlerden deil, yllardan beri
yryor denebilir. Yokuun en tepesindeki evden kp ocukla
rn camlatrdklar yokutan aa kendini brakt gnlerden bu
yana, yllarca, yllardr yryor. Katlanmas gereken tek sknt,
kayp yokuun dibine vardktan sonra duvarlara tutuna tutuna, ka
paklanmamak iin ar ar, aya kayp yere yzkoyun serilme
mek iin ar ar ilerleyerek, yeniden rahat, hz iinde kaymak
zere yokuun tepesine, evinin nne bir daha kmakt.
imdi yeniden byle bir yoku bulmu, kaymaa alyor.
Oysa buralara kar krk ylda bir yaarm.
Oysa kendini yukardan aaya koyuverdikten sonra ar
ar kmak artk .yana uygun deil. imdi nce kyor, sonra
iniyor.
Kayor, kamann yolunu buluyor gene de.
Andronikos'un kahramanl ise ka ile balamt.
Kabul etmei reddedecek insann yiitliini, kahramanln
gstermek istemedii iin, kamasyla birlikte kahramanlar aras
na karmt.
ok sonralar, bu kan, adada geirdii ilk gnn yks
n kendisinden dinlerken, bir gn gelip ona bu ka yznden
kahraman diyeceini
Kendi kan tatan taa, yerden yere vururken onun kam
Acaba sevdii iin mi byle dnmee
Oysa kahramanl, nice zamandr, yceltici, yce bir ey
olarak deil, kltc, kk
Kltc de deil
Yceliksiz, yceltmeyen bir ey olarak gryor.
Ama nasl birtakm topraklar zm, birtakm sular lfer yaa
tyor, retiyorsa, birtakm kentler, birtakm insan topluluklar da
kahraman yaratyordu. Kendisinin kahraman olmaktan kanma
s, kahraman olmamak iin btn gcn kullanm olmas, ger
ekte bir ey deitirmezdi. nemli olan, kahraman yetitiren bu
kentlerin, bu insan topluluklarnn onlar yetitirmez duruma ge-
lebilmesiydi. Onlar yetitirmei gereksinmemesiydi. Ama byle
bir ey nasl olur, ne zaman olur? Bunu kimse bilmiyor daha.
Andronikos'un kat gibi deil, kendi kat gibi kaanlar

73
bile, kendi bile, bir bakma kahraman saylmyor mu buralarda?
Geri aradan geen otuz yl, her trl kahramanl, kahramanlk
dncesini, ansn, glgesinin glgesini alp gtrm, silmiti.
Ama szlerin bir anlam, bir deeri vard hl. Onlar, -szler, an
lamlan,- kolay kolay lmyor.
Tilkicik gibi.
Suyun iinde debelenen, kendisini suyun iinde tutan ele hi
bir ey yapamayan, bir trl boulmayan tilkicik gibi.
Tilkiyi o havuzun, o ta teknenin, o tabut biimli havuzun
iinde tutarken, kahraman olmama salama balamak, kahra
manlamak iin gnlnde depreen son tutku knntsn ldrmek
istemiti.
Bunu yllarca, bu kadar aklk, kesinlik, kolaylk iinde d
nememi olduu iin imdi kendi kendine kzmas, daha da b
yk bir ocukluk, bir bunaklk belirtisi olmaz m?
Oysa bunakl da ocukluu da kabul etmek istemiyor. Kon
durmayacak onlar kendine. Bir adm daha attn bile bile, duya
duya, bir adm daha atyor.
Glge imdi sazln, at toynaklarnn dn bile grmei
unutmu sazln kysn kemiriyor.
Karda, yzyllardan beri ak duran azlar ar ar
Yzyllardan beri, etleri rmee yz tutmu, ii, barsaklan,
dala, amur gibi halleriyle gzkmee balam bir ceset gibi
Yinelene yinelene anlamn yitirdii sanlan birtakm szle
rin, deyimlerin, anszn, hi deilse bir zamanlar, gerekten bir
anlamla ykl olduu anlald gibi
Tavanlar, duvarlan tutan kemerlerin altndaki girintiler, bir
zamanlar insanlann yaad, oturduu, duu, d, tii, akla gele
cek her eyi, gelmeyecek her eyi yapt girintiler imdi, disiz
azlar gibi, batan gnein nlann kardan aldklan zaman
renklerin en olgununa, toprak rengine boyanr.
te, bu esnemelerinin sonunu bir trl getirememi azlar
imdi ar ar o toprak rengini, scak, olgun, yaanp, korkmadan
yaanp tketilmi bir hayatn tesinde lmn o en gzel rengi
ni, len gnle birlikte, kuanrken, karanlktan gene aydnla
kacan bilir gibi, len gnn karsnda, bir eit lmszlk

74
gveni iinde deiller mi? Bayramn en by, lm gelip n
duvarlarn kopard, ilerini akta brakt gnden beri
Ayk gezmeyen, araptan baka besin bilmez hale gelmi
adamlar, yaamaktan, dknlk iinde yaamalarn tketmek
ten ekinmedikleri, korkmadklar iin bugn birdenbire anlar,
hi deilse, anlar hale gelebilecek mi?
Bu tmceyi bitiremeyeceim, diyor. Bu tmceyi ancak tepe
ye ulatmda, batan gnn son nda o esneyen azlarn sn
dn grdm zaman yapabileceim, bitirebileceim. Son sy
leyeceim o olacak. Ondan nce
ocuklar alyor anszn evresini. Glen, baran, garip ses
ler karan, uluyan ocuklar. Her zamanki, her yerdeki gibi yrtc
ocuklar. Duraduruyor. Yaplmas gerekli bir eyi yapmakta ge
kalyor. Bir tanesi, elindeki denei kapp ekmee kalkyor bile,
oakim doruluyor. ocuklar ekiliyorlar. Deneinin yerden
kalkmadn grnce kamaktan vazgeiyorlar. Duruyorlar ev
resinde. Bir tanesi deli diyor, bir tanesi yabanc diye baryor, bi
ri daha kyor deli yabanc diye haykryor. Kendi kendine konu
up duruyordu diyor biri daha. Ayp diyor bir bakas, utanmyor
musunuz?
Utanyor oakim, elbette utanyor ama ocuk ona sormuyor
ki bu soruyu.
Deneine sarlyor, iki eliyle sk sk tuttuu denei yere
saplar gibi topraa dayayp bir adm atyor, kaldryor, gene day
yor. Byle yryecek biraz da. ocuklar susuyorlar anszn, ses
sizlikte bir kadnn uzaktan, aaln arkasndan biri kz biri er
kek iki ocuu, daha dorusu, bir kz adyla bir erkek adn ar
d duyuluyor. ocuklarn hepsi o yana kouyor. Yemee a
rldklarn biliyorlardr, koarlar tabi, diyor oakim.
ocuklar unutuyor. Biraz daha aba gsteriyor imdi. k
makta, ilerlemekte. Az vakti kalm olmal. Yola kal ka yl ol
du? On dakika ya var ya yoktur yrmee balayal.
Tilkicik komaz, sramaz, uard bir stundan bir stuna.
nne koca bir tas koymutu, ekmek paralarn slatp slatp ye
mek artklaryla birlikte doldurduu bir tas. Boynundaki ipi stu
nun ayana balam, gidip hcresinden tas, mutfaktan ekmek

75
leri, artklan getirmiti. Ama tilkicik, bzld iki stunun ara
sndan kmyordu, kprdamyordu. Adamn elinden, ocuklann
deneklerinden, grltl kahkahalanndan, tekmelerden, duvar
diplerini aramak, burnuyla bir duvara deebilmek lgnlndan
kurtulduunu biliyordu herhalde, ama o kadar. Yarasn yalama
a, yalamak iin ban geriye atmaa bile cesaret edemiyordu
daha.
Ama gnler getike yarasn iyi etmi, oakim'in ipin yerine
takt incecik, upuzun zinciri germeden oynama renmiti.
Sra ile, el srmaca, kovalamaca, saklamba oyunlarm yaratm,
uydurmutu kendi kendine. lk gnlerde oakim'e ocuk diye ba
kyor, tilkiye ses karmyordu tekiler. Ama birka hafta sonra
tilkinin kuyruu iyice kabard, prl prl byklan sal yerin
de bir hayvanda grlebilecek birer yay biimine girdii zaman,
davranlan deienler olmutu. Kimi, bu ocukluun ok uzun
srdn sylyordu; kimi, dine mi verecek kendini yoksa cam
bazhane hayvanlanna bakclk m etmek istiyor diyordu; kimi
tilkinin koktuunu, kimi ortal kirletip durduunu, kimi manas
trda byle bir hayvan tutmann gnah olduunu dnyordu,
oakim, kulaklanna dek kzanyor, manastr bandan, Ba Kei
ten bir sz gelmedike tilkicie bakacan sylyordu iinden.
Kendi yemeinden, kendi ekmeinden besliyordu onu. Suyunu
emeden iiyordu. Su, kimsenin mal deildi. Zinciri uzundu, o
tekne biimli yalaa dek uzanyor, kysndan iiyordu hayvan.
Ama tilki, ioakim'in verdiklerini gznn nnde yeyip bitirdii
halde tasnda her zaman bir eyler bulunduunu, oakim, neden
sonra farketmiti. Demek bakalar da besliyordu, bakalan da
seviyordu hayvan. O zaman artk hi kulak asmaz olmutu syle
nen keilere. Tilkinin varln kabul etmek, kanlamayacak
bir komulua gzellikle boyun emek gerektiini anlamlard o
sylenenler de. Bir gn, le yemeinden sonra, hem az sonra,
keilerin ou avluda dolarken, Andreas dosdoru gidip tilki
cikle oynamaa balamt. Hepsi de bunu beklemiti sanki. O
gnden sonra tilkiyle akalamayan, kovalamaca ile saklamba
deilse bile, el srtmaca, tasndan yemeini alr gibi yapmaca oy
namayanlar pek azd. Tilki, keilerden birounun hayvan ol

76
mutu, manastrn malyd artk. Seviyorlard onu.
Bir hayvann da sevilebileceini renmilerdi diye dn
yor imdi oakim. Sevilebileceini; sevilebilecek baka eyler de
olduunu bu dnyada... Tanr sevgisinden sonra, Tanrnn yara
tklarn da sevebileceklerini... Ama farkndalar myd? Hayvan
sevmenin, hayvan beslemenin gnah olduunu syleyenler, in
sanlarn, hayvanlarn, bitkilerin, talarn Tanr yaratklar olduu
nu kabul etmiyorlar myd? Tanry sevmek, yaratklarn sevme
mee mi balyd?
Ancak, bunlan o zaman dnmesi, o zaman sylemesi gere
kirdi, imdi deil. imdi bunlan dnmek gerilemekti. Artk bu
gibi dncelerin tesine gemi olmas gerekir.
Karpuzlarla incirler neden sevilirdi? zmler, araplar neden
sevilirdi? Neden her yl onlan yeniden grebilmenin heyecanyla
sarslrd insanlar, yaz sonlannda, k balannda?
Seviyorlard onu. Boynundan bal olduunu hibiri grm
yor, farketmiyordu. Ama tilkicik de bunu unutmu gibiydi. Bal
olmaktan yaknr gibi davransa, zincirinden ikyeti grnse,
grnecek olsa, hepsi zmee gelirdi onu, hem de koa koa.
Tilkicik ormannda yayor gibiydi oysa o zincirin ucunda.
Yoksa ona m yle gelmiti?
Bir kasm sabah, yamurun durmadan yad bir gecenin
sabah, oakim tilkicii ulunun altnda zangr zangr titrer bul
mutu. oakim rperiyor.
rperiyor imdi. Hafif bir esinti var, ince bir yel. Ama baka
larn tmese bile oakim'i rpertiyor. Hl m yryor? Duru
yor mu, yryor mu? Bunu kendi nasl bilebilir u anda?
Bu kadar dnmek, bu kadar anmak, yryecek yerde dur
mak, handiyse, gerisin geri yrmek, o noktaya, tepeye varmak
istemedii anlamna m geliyor?

Yamur yayordu; ince, sk, sert bir yamurdu bu. Soukla


birlikte yayordu avluya. Kn ilk souuyla. Tilkicik, srlsk
lam ulunun altnda zangr zangr titriyordu. ulunu deitirmi
ti; kuru, kaln bir aba paras bulmutu, iltesinin bir kesini sk

77
m, iinden kard samanlarla, ktklarla, kvrp torbalatrd-
ulun dibini doldurmu, getirip yamur sularnn eriemeyece
i bir yere koymu, tilkicii eliyle oraya yerletirmiti. Bir sre
sonra hayvann titreyii kesilmiti. imdi kskn kskn yatyor
du yeni torbasnn iinde. Hastalanm olmalyd.
Kn ilk souuyla avluya inen bu yamurun altnda kendi
binii de incecik geliyordu ona o sabah; arabuk slanmt. n
ce kulak asmamt yamura, btn br keiler stunlarn geri
sinde, kemerlerin altnda dolarken, o aa km, avlunun or
tasndaki kr kuyunun evresinde dolanmt birka kez. Sonra
ekilmiti o da br keilerin arasna, ama ok duramam, gene
gelmiti kuyunun bana. rperiyordu. Ama imdiki gibi deil.
imdiki rperii duymak iin bunca yl, bunca bitmez tken
mez yl, yaamas, utanmadan, utan duyup bir ey yapamamann
utanmazl iinde yaamas gerekecekti.
rperiinin iinde sazl, batakl yiyen glgeyi gryor.
l batakln, l sazln gnle lmesini, gne yenilmesini.
Karanlk, lleri yemekle balar ie. l olduklar iin karanln
doal yiyecei olduklarn bildikleri iin, ona en ok diren gs
terenleri yemekle...
Beni niye yemedi peki? diyor oakim kendi kendine. Yoksa,
o kadar l olmadm dncesine mi kaplacam imdi de?
Kars, lme her akam meydan okuduktan sonra bu ak
am da meydan okumaa hazrlanyor. Bunca yldr, bunca yz
yldr, her akam lme meydan okumak, sonra birka saatliine
yenilmek, canlln, lmemiliin belirtisi, diriliin z deil de
ne? Kars imdi btn parlakl iinde, gn boyunca gsterme
dii bir dirilik iinde yanmaa balyor. oakim gzlerini gene
yumuyor. Bacaklar artk yok. Arlklar artk yok bacaklarnn.
O kadar m yorgun? Oysa, tepede, yukarda, karya bakarken bir
ey bulmas, bir tmce bitirmesi, birka tmce bitirmenin gn
de bitirme hakkn veren, duyuran, ie, gnle, duygulara denge
salayan kendini beenmi tokluunu duymas gerek. Ondan
sonra bir daha kmamasya inmee balamas gerek. Bir daha
kmamasya
Bu da yeni bir ey ya; bir daha kmama da nereden kt? Bir

78
daha kmamay ne zaman dnd? Bunadm m iyice, diyor.
Dudaklarnn kesinde bir kaslma duyuyor. Ne zamandr, belki
bir an nce, belki bir yl, belki on yl nce, ne zamandr, bilmiyor,
hatrlamyor, ne zamandr, ama sanki uzun, ok, ok uzun bir za
mandan beri, byle bir ey duymam, ne zamandr kendi kendine
glememiti byle
Dalmann, dalgnla dmenin sras m ya?
periyordu, ancak, kuyunun evresinde dolamaktan vaz
gemiyordu. Ban arada bir kaldryor, kemerlerin altnda yr
yenlere bakyor, sonra gene otlara, lm, yamurun altnda l
kokularn salmaktan baka bir ie yaramayan otlara, btn bu
lmlerin, ot lmlerinin, ot llerinin kabartt itahla daha da,
daha da istediini haykran topraa eviriyordu gzlerini. Arada
bir, kendisine bakan biriyle gz gze geliyordu. Gzler hemen
baka yana evriliyordu. Biliyordu, anlyordu bu yamurun altn
da dolamann onlara tuhaf grndn, hangi gnahn kefareti
ni demee kalkarak bu souk yamurun altnda dolatn me
rak ettiklerini... Gnah belki hi yoktu bir bakma. Bir bakma
ise birok gnahn yk altnda ezilmesi gerekirdi. Ama o anda,
kefaret demek akimn kesinden bile gemiyordu. Aklnn k
esinde deil, orta yerinde duran baka bir ey vard, baka bir
dm. Gnahnn neresiydi, neresindeydi, ne kadaryd bu d
m, bilemiyordu ama, Andronikos'un, o anda hl sasa, hangi
da banda olduunu bilmiyorsa da yamurun altnda yrmek
te bulunduunu bilmesiydi aklnda dmlenen. Yrmekteydi,
mekteydi; onu aramaa bile kalkmamt. Arasa bulamayaca
n biliyordu elbet. Manastrn bykleri onu aratm olmalyd
lar zaten. Bunu dnerek kendini iki aydr avuttuunu o souk
sabahn souk aydnlkszl iinde farkedince, deil yamur al
tnda dolamak, biniini atsa, gmleini donunu atsa, yamurun
altnda rlplak dolasa da yetmeyeceini anlamt. Onu bula
mazd. Bulamaz myd?
Yollara dp soramaz, aratramaz
Onu bir grenler olmasn, bulunmasn; olacak ey miydi?
Olabilir miydi? Onu tanyacak, tanyabilecek, hatrlayabilecek
Onun getii yollardan geerek ona ulamak bsbtn m

79
Bulamamak; bulamayacam, arayan bykler de onu bula
madklarna gre bulmann olanakszln dnerek
Yamur sertti; binii, arlatka inceliyordu; admlarn git
gide arlatryor, kuyunun evresinde dolap beygirleri gibi
Dolap beygirleri, kuyu kr iniltileri, gcrtl tahta yuvala
rn esnek kulak paralaycl iinde dnerken, bu dnleri hi
bir zaman bitmeyecek gibi gelirken
Kapnn ngran iitmek nemli miydi, kapc keiin ar,
yorgun bir devinile kapnn srglerini ekii avludakilerin, av-
ludakilerden herhangi birinin, kendinin, dikkatini ekmeli miydi?
nsan, niye sonradan bir zellik katmaa alrd bu zelliksiz,
tek zellii bir zincirin bir halkas yerini tutmak olan olaylara?
Bildii, kapya alan kemerin altnda yer yarlm da iinden
km gibi, yaklat grlmeden, yryp geldii sezilmeden,
talam bir sessizliin koyuluunda, Andronikos'un, karlarn
da durduuydu.
Duruyor oakim.
Bundan nce, bu akamdan nce de, yllardan beri her akam
gelip durduu yerde. Her eyi ezbere de bilse bir daha baknrsa
yeni eyler grebilecei duygusu iinde durup bir an gzlerini
yumduu yerde. Arkasnda aalk balyor. Biliyor. nnde,
dimdik inen yarn dibinde, komu atlarn inedii topra ye
nen, sivrisinek kmelerine yurtluk yataklk eden kokuuk su, te
de, kar tepenin eteklerinde
Palatinus'un yerinde, lciverde alan bir deniz
Bu imge inat. Mavi ama ressamlarn kulland eitten bir
mavi istiyor gzleri, benlii; baran bir ey var iinde, barp
haykrp mavi isteyen. paral ehrin paralan arasndaki
paral deniz
Gzlerini yumuyor gene. Maviyi dnyor. Olanca gcy
le, yalnz maviyi. Akmaa balarken sular, batan gnein aydn
latt sadaki uzak kyler, soldaki yakn kyler garip bir ma
iinde can ekimee balarken, ba dner gibi olurken
Denizin yerinde, Palatinus duruyor, koca, esneyen, saray art
azlanyla.
Aza hi de benzemeyen bu duvar girintilerine yllardan beri

80
az demekte gsterdii inat
Yanllar alkanlk, alkanlklar yanl olunca daha m ko
lay yaanr sanki yanlln alksn bile bile
Ne az nemli ne duvar. Denizin, o kol denizin uzakl
da nemli deil.
nemli olan,*bu k; gndzle gece arasnda, hl kaypak bir
bugnle deimez bir dn arasnda, dirimle lm arasnda denge
de duran, askda, sallantda kalan, bunlan daha dnd sre
iinde dengesi bozulup geceye, dne, lme kaymaa balayacak
-balad- bu k nemli.
Kapnn kapanp kapanmadn, srglerin srlp srlme
diini, kemerlerin altndakilerin durup durmadklann, baheye
kp, biribirilerine bakp, gzlerini yere ya da kemerlere evire
rek yrmelerine devam edip etmediklerini hatrlamyor oakim.
Kuyunun banda, bahenin, avlunun, ehrin, denizin, dnya
nn ortasnda, orta yerinde, yapayalnz durarak, Andronikos'un,
kendisine doru yrmyormu da sularda szlen bir sandalm
gibi geldiini, yaklatn gryor, ansyor.
Sonra dnya yeniden dzene girmiti.
Glge, dev atlarn bo duran dev mezarnn batakln rt
yor imdi. Kars bsbtn aydnlanyor, bsbtn parlyor.
Batakln yznde dalga rpermelerini ltya, deniz lts
na evirmee alyor oakim'in gzleri. Artk, yalnz gzleri,
yalnz gnl bu ile urayor. Derisinin, srtnn yellerin rperti
sini duymas g. Donuk bir donmuluk iinde onlar.
ocuk sesleri, akam lokmalarnn ar ineniinde susuyor.
Kadnlar kimseyi armyor artk. Erkekler, yorgunluun sessiz
lii iinde olsa gerek. anlar, bir daha alnmayacakm gibi kat
lamtr akamn bu ilk saatinde. Uzakta, sivrisinek atlar ses
sizlii koyulatryor. mparator saraylarndan artakalm bu es
ner azlar, gnn btn n toplayp yanstyor. Gkyz bi
le, o tula rengiyle baa kamyor.
Her akamki gibi.
oakim artk inmee balamak gerektiini dnr bundan
sonra.
Her akam byle dnr.

81
Ama bu akam, baka bir ey daha grmek ister gibi. Onu
grmeden inmeyecek. Buna yola karken karar vermi gibi, ne
istediini bilen bir adamn sabryla, baka bir ey daha bekliyor.
Oysa, ne karar vermilii var, ne de beklediinin ne olduu
nu biliyor. Sezmiyor bile.
Yahut, biliyor, seziyor. Bitirilecek bunca tmce var, diyor.
Bu klarn, bu inilerin artk bir yere, bir noktaya, bir tmcenin
son noktasna, bitimine varmas gerektii dncesi var diyor.
Ama buna inanmyor. nanp, inandna inanp, inandna
artk inanmayp, inanmadna artk inanmayp, inanmadna
inanmadna artk inanp inanmayp
Bu aba niye sanki? Gururunu, insan olarak, baka bir eyden
getim, insan olarak gururunu bu lmdan, her zaman dibine
oturduu kavan biraz aasnda yzyllardan beri bu ehrin ba
tak suyunu rmaa aktan koca azn unutturmad, her zaman
insanlarn aklnda diri tutmaa alt lm dncesinden
Bu, ancak dalardan inen suya kart yerde varln aa
vurabilen, gnee kabilen yeralt akntsndan, dk, -b ir ala
nn, bir sokan, bir evin, btn bir ehrin- dk rmandan, bir
mr srkleyip gtren bu dk selinden kurtarmak iin mi gu
rurunu?
Andronikos'a doru yrmemi, yamurun altnda, souk,
beklemiti.
O gn Andronikos ne syleyebilirdi? Ne anlatmt? Bunla
rn hepsi, yllarn youn duvar ardnda kalm.
Unutmu deil; hatrlanacak bir ey yok, akln kaplam bir
karanlktan baka. And zaman o gn, havay yeniden karar
m gryor, akam duas birleiminde mum alevi karanlnn
iinde kubbeye ap inen iri, yce, nlayan birtakm anlamsz
szlerden sonra Andronikos'un orta yerde, tek bana durup gz
lerini emeksizin, kaldrmakszn, dz
Birka aydan beri resimli blmelerin yerinde duran dz
Perdeye bakarak "Ant imemee geldim," diyen dmdz se
sini iitiyor.
Bu szlerde, yanllk olmad, birka ay kimseyle konu
madan yaam bir insann baka eyler sylemek isterken azn

82
dan denetsiz kveren szler nitelii bulunmad, daha sonra an
lalacakt.
Btn tmceler belki burada biter, burada bitmeli. Glge kar
sn da kklerden yapraklara, temellerden ulara doru kemir
mee, yemee baladktan sonra, fstklarn emsiyeleri de bu ka
baran karanlk suyun yznde yzmee baladktan sonra burada
durulmaz.
Tmcelerin hepsi, gnlerin, yllarn, gezilerin, denizlerin,
inanlarn, lmlerin, kalarn hepsi belki burada biter, bitmeli.
Bundan sonras tkenesiye tkenmez szler
Tkenmez szleri tkenesiye
Sylemek olacak.
Oldu da. Olan buydu. Olmutu.
Szlerden rd tkenmez bir ipi boazna dolaya dolaya
tkenmiti Andronikos.
Aksryor. Bu kadar yorucu bir yrye niin ktn unut
mu gibi, yllardr her akam bakt eyleri bu akam da grme
e gelmemi gibi, dnyor arkasna, dorulup solunuyor derin
derin, sonra ar admlarnn kat yorgunluu iinde inmee bal
yor; daha dorusu, inie balyor.
Irman sezildii yerde artk karanlk birikmi; yzne ar
pan yel yumuakln yitirmi; batan gn artk yalnz gkyzn
de iz brakyor; toakim'in gzleri ise artk yerden kalkmayacak.
Yola bakacak yalnz, gszleen gzleri yola bakmak zorunda.
Artk baka yana bakmayacak.
Tkenesiye konumann mmkn olabileceini dnme
miti, byle bir ey olabilir deselerdi inanmazd o gne dein.
Her ey aka gibi gelmiti. Kocaman bir aka, bir manastrn
Ba Keiine, bir manastrn arballna yakmayacak, s
mayacak bir aka.
Bakalar, bu ie aka diye deil de gerek bir ceza diye bak
m olabilirler miydi o anda?
Sanmyor; neden sonra ayaklan suya ermi olacakt. Hepsi
nin. Ancak belki de en son ayan kendi olmutu. ok ok.
Andronikos, arptnld cezay kavram myd o anda?
Btn bu eski sorular, bir kitabn son sayfalannda, daha n-

83
eki yzlerce sayfada sylendii halde, boa gitmesin, unutulma
sn diye zetlenen, bir daha saylan birtakm ana dncelerin s
ralanmasna benzemiyor mu? Oysa bu sorulara zamannda kar
lk vermemiti, imdi de verecek deil.
Boluu grp bolua kar bir ocuk gibi, bir delikanl gibi,
hayat bilmeyen, az yaam, grgs krpe bir insan gibi byle
rpn, direnii, abalamas da bir o kadar bo deil mi?
O sabah gn domamt sanki, hava o kadar karanlk, o ka
dar kapalyd. Ama gn domamas diye bir ey olabilir miydi?
Andronikos'un lm o sabah balyordu diye "gn domamt
sanki" demek, amur gibi inenmi bir sz sanat oyunu olmaz
myd? Ne var ki, gnn domasn beklemi olduu halde do
madn grmt. Doduunu grmemiti, ylesi daha doru
olurdu. Biliyordu. Ortalk biraz aydnlanr gibi olmutu, o kadar.
Gn gerekten doar, sezilir, duyulur hale geldiinde ise
Doar, sezilir, duyulur hale geldiinde cezann uygulanmas
na balanal epey olmutu. Baka bir ey aramak bo. Gnn do
duunu gnden deil insan yaps saatlerden kestirmilerdi ceza
y uygulayacak olanlar.
Tanr adna da olsa insanlar, adaleti kendi lleri iinde da
tyorlar diye o zamanlar pek parlak bulduu bir dnceye var
mt. oakim, bu dncenin parlaklna bugn o kadar gven
miyor. nsanlarn her zaman anlamas, bilmesi gereken bir ey de
il mi bu?
Ortalk az ncesinden bir para daha aydnlk grnnce,
hcresinin penceresinden baktnda kardaki toprak rengi du
varla duvarn dibindeki toprak yolu seip, alkanlkla da olsa, bi-
ribirinden ayrr gibi olunca, kilisenin altndaki odaya inmiti.
Manastrdaki keilerin en genciydi hl. Kendinden gen bi
ri gelmemiti daha. Ba Kei, bu dikbal sulunun cezasn e
kerken banda durmas grevini en gen, en toy keiin srtna
ykledii zaman yalnz Andronikos'un gururunu mu ykmak iste
miti? En gen keie bir ders mi vermek istiyordu? Yoksa bir za
manlar, aralarnda bir arkadalk sezilir gibi olduu iin, tekinin
yannda berikine de bir ceza pay m ayrmak istemiti?
Tuhaf ama, bunca yldan sonra nemsizleen bir sr soru

84
iinde u soru nemini yitirmiyor. oakim hl bunu merak edi
yor, ettii iin de sklmyor, kendini knamyor. Akl, son olasl
a daha bir yatar gibi.
Ama paylalan cezalarn arl iki kat olurmu. Bunu im
di aka gryor, biliyor.
Andronikos'u, nce, seyretmiti. Bir hasrn stnde iki bk
lm uyuyordu. Ba Kei hcreye girdii zaman oakim bir stu
na dayanm, ortadan ekilmiti.
Ba Kei Andronikos'u uyandrm, gzlerinin iine bakm
t. Andronikos'un niye armadn, niye kolaylkla ayaa kal
kp sanki yatandan kal epey olmu gibi bir kafas yerindelik-
le, dimdik durarak ban salladn, dudaklar hemen hemen k
prdamadan kesin bir sesle "Hayr" dediini, oakim, daha sonra,
ok sonra, anlayabilecekti.
Ba Kei, bu "Hayr" zerine, arkasna dnerek oakim'i a
rm, Andronikos'u bir saat iinde Kayrc Yarlgayc Meryem
manastrna gtrmesini buyurmutu.
oakim, unu anlamt sonralar: Genlii, toyluu, bylesi
bir ite kendisini en gvenilebilecek insan haline getiriyordu. Ba
Kei, mr boyunca oakim'in kurtulamayaca bir yk ykl-
yordu omuzlarna.
Bunun ezincinden ne zaman kurtulabildi?
Kurtulabildi mi?

Kayrc Yarlgayc Meryem'de her ey hazr, herkes yapaca


ii biliyor gibiydi. Kendi manastrlarnda bu ceza yerine getiri
lemezmi gibi, sarayn bu en gzde manastrna gnderilmilerdi,
oakimin anlayamad uydu: Bu ceza geri
O gn, Andronikos'u o manastra gtrrken, btn bunlan
kafasnda evirip evirecek, birtakm eyler merak edecek, birta
km eyler kuracak gc bulabilmiti kendinde. Gln m denir
di buna, ayp m denirdi? imdiye dek bunun farkna varmam
olmas ayplara bir ayp daha katmak m olurdu? u anda bile, ak

85
lna btn bunlan getirmesi
nsann kafas bir canavar. Bu ceza
Bu ceza geri kalabalk nnde uygulanp bakalanna ibret
olacak cezalardan deildi ama bir manastrda, stelik ceza gre
nin arkada saylabilecek gen bir kei taslandan baka bir se
yirci, baka bir tank bile aranmadan verilecekti. Niye?
Andronikos, nasl bu kadar nem kazanmt? Niye bu ma
nastra gnderiliyordu? stenen and imeyenlere bugne dek tr
l ikenceler uygulanmt, ak, kapal. Bilinen bir eydi bu. Ye
ni dzeni kabul etmek istemeyenlere ikence, etmemekte dire
nenlere lm. Andronikos gibi, hibir zellii olmayan, kei ar
kadalarna bile bir ey sylememi, halk kkrtaca akla gel
meyen bir adam zerinde byle durulmas nedendi?
Kalabalklar adna bir eit ayin yaplacan, bir eit kurban
verileceini, ok sonralar anlayacakt oakim.
Alndklar hcrede Kaync Yarlgayc Meryem'in Ba Ke
ii de "Hayr" karln aldktan sonra ieriye iki asker girmi,
Andronikos'un banda durmulard. Biri mzrann ucu ile drt-
mt onu, bala, demiti.
Her ey hl oyundan farkszd.

Akam hava kararrken, "Uyan oakim, seni gereksiyorum,


gereksiyorum daha, biraz daha sabret" diyen sesiyle sramt
yerinden. Bugnm gibi anmsyor, ii gemiti. Gzlerini kal
drdnda Andronikos'u ayakta bulmutu. Pencerenin altnda du
ruyordu. Pencereden, o mazgaldan gelen soluk k gzle grle
cek bir hzla kararp yok oldu. Nbeti deimiti, bunun omuz
tokas daha yukanda ldyordu. Yzn seemiyordu ama ksa
boylusu, kede uyukluyor grnen iki bklm biimdi herhalde;
insanlarn kpe, kpn biimine en ok benzedikleri durumda...
"Seni gereksiyorum daha" diyordu Andronikos.
Aradan geen elli yl iinde birok eyler, birok deiiklik
ler olmutu, bir mr yaamt oakim. Bunlan gerekten mi

86
anmsyor? Uyduruyor, yaktryor mu yoksa?
Kararan yolda yeni bir eyler dnmeden, lm bir gemi
in anlan iinde l gibi ilerleyip mezanna dnercesine evine,
yurduna dnen bir adam olmak istemiyor. Bu akam, her akam
dan baka trl olsun, dilemedi mi?
Andronikos'un oakim'i gereksemesi, bir dinleyiciyi gerekse
mesi, kendisini anlayacak birinin varln gereksemesi demekti.
nsann insanlar iinde iken kendi kendine konuan bir insan g
rnmekten, olmaktan, yle olduunu bilmekten ekinmeyecei
noktaya erimemi, tesinde bu ekinmeyi duymayaca eii a
mamt daha.
oakim'in konumasna izin yoktu. Sorulara bile karlk ver
memeliydi. Sabahleyin bunu yapmaa kalktnda nbeti k-
mt ona. Bu kimin buyruuydu? Byle bir buyruk verilmi miy
di? Onu da bilmiyordu.
Bu yzden, hem Andronikos'a kulak veriyor, hem baka ey
ler dnebiliyordu; kendi andklar olsun, iittiklerinin dn
drdkleri olsun, daha baka eyler... Ama kafasyla kulaklar iki
ayr izgi zerinden yryp gittii halde bu iki izgi biribirini
btnlyordu sanki. Ne birine kaplyordu bsbtn, ne brne.
Andronikos'un manastra dnd sabah ansmaa al
yor. Ne Kayrc Yarlgayc Meryemde geirdii ilk gn ansya-
bilmiti bunu, ne bugn ansyabiliyor. Andronikos gelip karsn
da durduktan sonra bir boluk vard, var; ne yaptn ansmas
imknsz. Andronikos ona "biraz bym gibisin" demiti. Sesi
hl bir tuhaft, bouktu. Burasn iyi ansyor; Kayrc Yarlgay-
c Meryem'in hcresinde ise sesi en grl grl, en dolgun, parl
tl haliyle kyordu. lk gnler tabi, ilk gn daha dorusu.
Ondan sonra elini uzatmt, omuzunu tutmutu, ensesine d
klen san ekmiti hafife. Daha sonra Ba Keiin hcresine
girmiti. oakim'in boluu burada balyor, akam ayininin "ant
imemee geldim"ine dek sryor.
Bir boluk var daha.
Sresince yemeklerin yenmi, dualarn okunmu, yataklara
yatlm olmas gereken bir boluk. Andronikos'un geceyi geire
cei hcreye indirilmesinden sonra balayp kardaki toprak du

87
varla dibindeki toprak yolun, alkanlkla da olsa, biribirinden se
ilmee balad ana dek sren. Kendi hayatn yaamad,
Andronikos'un yannda olmad iin de onun yaayyla doldu
ramad boluklar, bunlar.
Bu boluk iinde kesinlikle bildii tek ey, Andronikos'a til
kicikten, tilkisinden sz etmedii, etmekten kand. Belki s
kld, utan duyduu iin, belki hayvanc aklna bile getirme
dii iin. Tilkinin yanma urayp uramadn bile ansyamyor.
Kayrc Yarlgayc Meryem'deki ilk gn, bu boluklar
Andronikos kendi bakmndan doldurmutu, ama oakim, Andro
nikos'un anlattklarnda kendini bulamyor, yerini saptayamyor
bu boluklarn iinde.
Ancak, bunun nemi mi var? imdi yok ya; o zaman olsun,
var myd?
oakim, cezay paylatn dnmekle hakszlk etmiti.
Cezay paylam deildi ki! Tek bir ey yapmt, o kadar: Ceza
nn serpintileriyle kendine bir eyler katt sansna kaplmt.
Bir de, bir, bir buuk gn kadar, Andronikos'a dayanaklk etmiti
belki. Ama bir buuk gn getikten sonra, dayana da gerekse
mez olmutu adam.
Bir ara, kat aday anlatmt. Adada tek bana rd du
varlar, kayna iine alarak meydana getirdii yapy anlatmt.
Buray bir ev, bir bannak diye grd lde bir tapnak diye de
dnmt.
Sonra, bir sabah, btn yaptklannn boluunu kavrayver-
miti.
Duvarlan belki daha salam yapabilir, tapna bannaktan
ayrabilir, yllarca uraa uraa bu tapna ssleyebilirdi. Byle
eyleri yapanlar olmutu daha nce. Yapanlar olmasayd bile,
kendi, ilki olabilirdi bunlann. lkin gizlenerek seyrettii sonra
korka ekine yaklat balklardan bu ilerde gereksedii ey
leri isteyebilirdi, onlarla arkadalk edebilir, baheler yetitirir,
hayvan besleyebilirdi.
Ama btn bunlann boluu, kafasna keskin bir aydnlk
iinde domutu sanki. Yapaca her ey bir ekleme, bir ekleyi
olacakt. Bir eylere bir eyler katacakt ama bir adm olsun iler-

88
lemeyecekti. Bir duvara gelip dayanm olduunu anlamt. Al-
n, burnu, dizleri, trnaklan duvara dayanmt. Duvann tesine
geemedikten sonra bir mr boyu onu sslemiti, neye yarar?
Duvann tesine gemek iin geri dnmesi artt. Ancak d
nerek, dnmek de yetmeyecekti, neden kamsa ondan kamaa
devam ederek, daha daha, devam ettiini aka, herkesin grp
iitebilecei, kimsede en ufak bir ikircik brakmayacak biimde
aklayarak, sonunda da, yarataca durumun, bana getirebile
cei her eyi kabul ederek, her eye boyun eerek, ilerleyebilirdi.
Att adma bir anlam kazandrabilir, btn bu yaptklann bo
iler olmaktan kurtarabilirdi.
Andronikos bunlan sylerken karsndaki ocuk, her dedii
ni kabul etmiti; soru sormam, soracak soru gelmemiti aklna.
Soraca bile olsa, konuamayan, konumas yasaklanm bir in
san nasl soru sorabilirdi? Andronikos onun gzlerine bakmaktan
vazgemiti yava yava, sonra baklanm yzne doru evir
mei, ona doru dnerek konuma da brakmt akp giden sa
atlerle. kinci gnn akamna doru oakim, ylg iinde farkna
varmt ki Andronikos artk ona da sylemiyordu szlerini. N
beti askerlere de sylemiyordu, duvarlara, yere, tavana da syle
miyordu. Bolua bile sylemiyordu. nc gnn akamnda
ise kendi kendine bile konuuyor saylmazd artk.
Yoksa oakim mi uyumaa, oakim'in beyni mi karncalan
maa balamt? Yalnz kafas, yalnz duyulan, yalnz etleri de
il, btn, btn varl m keelemiti?
Oysa, ikenceyi paylat sylenebilse, belki, o gnden son
ras iin sylenebilirdi. Ceza gren adam yiyor, iiyor, dolayor,
oturup kalkyordu. Karsnda, oakim, ayn yemeklerden yiyor, o
da oturup kalkyordu. Arada bir uyukluyordu, tek aynm buydu.
Daha dorusu, uyuklamasna izin veriliyordu. Uyuklad -gnler
getike bu uyuklama saatleri artyor, sklayor, srece ksalyor
du- srada, Andronikos'un gerekten konuup konumadn, ko
numaa devam edip etmediini bilmiyordu ama nbetilerin -
nbetlee uyuyup kalkan nbetilerin- tek grevi bu olduuna g
re onu konuturmaa devam ediyor olmallar, ok ok, drtyor
lar, tartaklyorlard onu. Ama onlarn da yorulduu oluyordu. Bir

89
tanesi uyurken, brnn de, dinlerken dinlerken, ba nne d
yordu ara sra. oakim de uyuklad zaman hepsinin, birka da
kikalna da olsa, uyuklamadn kesinlikle bilemezdi. Androni
kos'un uyuklamasna izin vermiyorlard. Btn ayrm buydu, oa-
kim'e de ikence gibi gelen buydu ya. O oyun gibi balam, ama
ksa zamanda oyunluu kalmam, daha dorusu, oyun olmad
ksa sre iinde anlalm o ikenceyle yava yava ldrlen
adamn karsnda uyuklayabilmek, dalabilmek, susmakt oa
kim'in ikencesi. Ona br yz dmt bu cezann; uyutulma-
yanm karsnda uyumak, konuturulann karsnda susmak.
oakim hl karar veremiyor, ikence hangisiydi? Androni-
kos'u bitiren hangisi olmutu, uykusuzluk mu, konumak m? Her
ikisinin bitkinlii mi?
lk ieyiinde susmu, drtlmt. Ondan sonra her ieyite,
sesini biraz ykselterek konuma renmiti. ki kez de, d
ardaki bir deliin bana gtrlmt. O zaman da konuturul-
mutu. oakim bunu biliyor. Sesini iitebiliyordu nk.

90
Tepenin gene dibinde imdi. Hava iyice kararm. anlar
oktan alm olsa gerek, ne var ki, farknda deil. Dileri takrd
yor souktan, eneleri atyor. Ama tekliini, btn grkemi iin
de, karanlkta bile seebildii, sezebildii fstk aacna veriyor
arkasn. lerideki kl noktacklar, arkadalarnn yatt, yavru
larnn, kuzularnn yatt hcrelerin pencereleri. Onu merak et
mee balamlardr bile. oban yiten bir sr haline dmek
onlan biraz meraklandrr ne de olsa. Oysa biraz daha durmak is
tiyor darda. yice mek, iyice titremek, smmamasya titre
mek, mek. Bitmemi eyler var. eri giremez daha.

Ravenna'ya giderken
Yolculua, geziye km gibi
Kamakta olduunu herkesin bildii o gemide,
Ailesi, uaklar, klesiyle kaan
Van you, erzayla, yayla, kumalan, altmlanyla, arkada
yalnz konan brakmaa glkle katlanarak kaan soylu Mi-
hail'in Doulu klesi
Doulu olduunu iitmekle yetinmi, adama Dou denen ok
yanusun neresinden ktn, nerelisi olduunu sormak aklna bi
le gelmemiti. Adn olsun ansyamyor imdi, oysa garip bir ad
d, btn Doulu adlan gibi
Bir gece bir masal anlatmt ona, naslsa denizin dingin dur
duu bir gece; insann, sca bir yk gibi iinde tad, derisine
serin bir nemin yapt bir gece
Bir Dou masalyd bu herhalde. Hl ansyabilmesi tuhaf.
Tuhaf olmasa gerek.
Ansyamadklan var: Mimann nereli olduu, ne olduu, kim
olduu; bu ie nereden gelip girdii, niye girdii.
Ansd u: Mimann birine yzlerce, binlerce, kesilmi,
yontulmu ta veriliyor, kendisinden bir saray yapmas isteniyor.
Bu yle bir saray olacaktr ki iine giren kim olursa olsun, kendi
eviymi gibi, hangi odann nerede bulunduunu, hangi merdive
nin nereden nereye gtrdn, hangi kap alp hangi kap ka
panrsa hangi odacTan hangi odaya geileceini bilsin; ama ayn
zamanda yle deiik, yle ince yaplm olacak ki bu saray, kim
atarsa atsn admn kapdan ieri, mr boyunca byle bir yer
grmediini de, gremeyeceini de bilsin, anlasn.
Yalnz, mimardan istenen bir ey daha vardr. Kendisine ve
rilen talar renklidir. Bu talan yan yana, st ste dizerken, dizdi
rirken, ayn renkli iki ta ne yan yana gelecek, ne alt alta, ne st
ste. Koca sarayda, yalnz bir yerde, bir tek noktada, yalnz iki
ta, ayn renkli iki ta yan yana debilecek.
Mimar ie balam, btn uyanklyla davranarak, btn
ustaln kullandna inanarak bir kat ta dizdirmi, ikinci sra
y dizdirirken karlat glklerden ylm. lk sray bozmu.
Bir kesinden balayarak yapaym demi saray. Birka dizi ta
tan sonra baka bir kesine gemi. Artk, yaptklarn ykmak
istemedii iin. Gel zaman git zaman, ayn renkte iki ta yan ya
na koymak zorunda kalacan her grnde, o paray brakp
biraz tede yeni bir duvar paras rdrmee balam. Ayn
renkte iki ta ancak tek bir kez yan yana koyabilecei dncesi
onu o kadar yldrm ki bu iki tan bulumasn hep "ileride ge
rekserim" diyerek ertelemi. Gnler, aylar, yllar gemi bylece;
artk bir aya ukurda, her akamla, her sabahla son gnn, son
gecesini yaayan, yaamas olas bir kii haline geldiinde bir de
farkna varm ki

92
Bir de farkna varm ki, korkusu iinde, yllardan beri btn
iileri yanndan ayrlm olduu, gerekte onlar kendisi uzak
latrd, tek bana kald halde, sanki btn iilerinin tke
nen sabrm kendinde biriktirerek, btn iilerinde tkenen kendi
sabrn gnlnn gnlnde toplayarak, btn iilerinin gcn
kollarna aktarmaa alarak rd para para duvarlar kendi
sine verilen arsann her yerini doldurmu. Ama hepsi ayr duru
yor, hepsi birletirilmei bekliyor. Bu arada saray, sarayn ger
ekletirmesi gereken koullar aklndan bsbtn karm oldu
u iin bu duvarlar birletirmee, kapatmaa gc yetse bile,
mr yetse bile, bu bitecek yap saraya deil, herkesin bilebilece
i ama eine kimsenin rastlamam olaca bir saraya deil, hay
vanlarn barnabilecei bir ahra bile benzemeyecek. Ne saray ne
yap varm ortada, ne de bunlann dncesi.
oakim'in iinde bir tek soru kvnlmt o gece, inceden ince
ye: Yapmasa ne olurdu? Uramasa ne olurdu?
O yata, ykm anlamaktan ok yadsmaa yatkndr in
san...
O gece anlatlan masaln bu noktay aydnlatan, cevaplayan
bir yerleri vard herhalde. Orasn ansmyor. Ancak, btn bu
bilgiler, bir insann bu oyunu niye kabul edebileceini, bu oyuna,
btn mrn harcatan byle bir oyuna niye girebileceini anla
tamazd o yata bir oakim'e. Andronikos, hayatn o kadar doldu
ran bir an, bir yaay biimiydi ki bu mimarla kendi arasnda
herhangi bir ba grememi, ya da herhangi bir ba olamayaca
n kesinlikle dnememiti.
Doulu kle, saatlerce srm gibi olan masaln bitirdikten
sonra ioakim'e unu sormutu: Ne anladn bunlardan? Bu masal
sana neyi dndrmek ister? Sonra oakim'in karln bekle
meden dorulup yerinden kalkmt. Yrrken "Hayat" demiti, o
kadar.
Adamcaz tayfalardan biri baklamt birka gece sonra.
Byle olmas gerekliydi sanki. O Doulu, bitili, sonlu bir yk
nn kahraman olmalyd.
Para para anlar. Korkusundan, o tek bir kez yan yana gele
bilecek iki ta bile yan yana koyamadan len

93
lm olacak herhalde. Masaln gerisini unutmu
len mimar

lmeden nce bir kez olsun, bu salan yumaklan toplamak,


birletirmek, bir ip rdne inanabilmek
Ravenna yolunda mutluydu. Bir kala olsun, Androni
kos'un dnmekle yaptna yaklaabileceinden yana umutlu. O
Doulu klenin masaln bu gece bu fstk aacnn altnda souk
tan dileri takrdayarak, eneleri atarak anacan, bu masalda
kendine, yaayna yeni bir anlam bulabileceini
Yerinden glkle doruluyor, iyi ki denei var. Yryor
gene yatana, mezarna, ldamaa balayan kubbesine, gne
doru.

G ufack ufack renkli talardan


Talardan -am a ayn renkli talarn yan yana gelmemesi ge
rei, zoru gibi bir yasa tanmayan talardan- rl, yava yava
canlanmaa, bengilie ulaacak yolu bulmaa balayan bir kub
be, bu kubbeyi ayakta tutan kemerler
Yurdunun bu el lkesindeki yanss, glgesi, mezar olacak
kendi tapma
lkesi, efendisi olduu yer
Tapman kubbesi, kemerleri.
Ravenna'da snmee yz tutan alevi canlandracak

Nasl da bunlara inandna inandrm kendini, nasl da gl


meden yllarca bu yapntya bel balar gibi davranm?
Anlayamyor.
Mu?
imdi biraz daha ilerleyecek, d kemerin altndan geecek,

94
biibiri ard sra gelecek birok kemerin altndan getike yakla
aca nokta onun btn mrne anlam vermi gibi grnen nok
ta olacak, btn gen keiler evresinde toplanacak, saygyla
bekleyecekler bu gecikmesini aklamasn, kendilerini kayglan
drm bu yokluun gerekte herhangi bir nemli nedene dayan
madn anlatmasn
ocuklar, kuzulan. O, hepsinin oban...
Oysa artk pek ou
Oysa artk pek ou kaanlann neden katn, bu tapnaa
snanlann niye sndn, burann ne demek olduunu dn
myor bile, pek ou, deil dnmek, bunlan bilmiyor bile.
Genler, onbe, yirmi, yirmibe yl nce domu genler. Yani
kendi buraya geleli on yl, onbe yl dolduktan sonra domu o
cuklar.
Hayat duracak myd sanki? nsanlar bunu kolaylkla unutu
yorlar galiba. Hayatn durmadn, deitiini, deieceini. o-
cuklann, bydkleri zaman, dnyay baka trl tanyacaklann,
babalannn bildii dnyadan baka bir dnyada yaayacaklann
oakim glyor, sessizlik iinde, sessiz sessiz glyor kendi
kendine. Kendine glyor. Daha demin, tepeye karken, bir ey
ler bulmak istemesi, bulmadan inmeyeceine karar vermesi, indi
i halde aaca dayanp beklemesi, buraya, deine dnmei bu
kadar geciktirmesi gln deil mi? nsann bu yaa geldikten
sonra bile gcn lememesi, yeteneklerini tartamamas, zama
n renmemesi, renememesi, glnecek bir ey deil mi?
Arad, yalnzlkt. Bu yalnzl darda uzatamayacana
gre, en iyisi, deinde srdrmek deil miydi? Yetmilik kei
in yedi gnlk bir ileye ekilmesini bu akam anm, dn
mt ama tepede, tepenin yolunda deil, buraya dndkten son
ra anlamaa
Besbelli imdi, apaydnlk.
Keiin ileye ekilmesini imdi anlyor. Yedi gnlk yalnz
lkta ile doldurmak deildi yapt. oakim'in imdi yapmak iste
dii, yapacan anlad, yapmaa karar verdiiydi. Dkkn ka
pamadan yaplacak hesab yapmt. Bitirdii iin olacak, seki
zinci gn lmt de.
Glyor. Bir zamanlar canna kyma
Birok zamanlar, eit eit yerlerde, eit eit durumlarda,
canna kyma dndne glyor.
Dndne, vazgetiine, vazgeebildiine, vazgemek
ten ylmadna glyor.
Tanr korkusundan tr vazgemiti ou zaman, kendini l

96
drmekten korktuu iin vazgemiti bir iki kez; kendini ldr
mei alaklk diye grd de olmutu, dzmece bir kahramanlk
diye de. "Sama" da demiti, "ldrsem neyi zerim" diye de sor
mutu kendi kendine.
Glyor imdi.
O yetmilik kei nasl bir hayat yaamt, bilmiyor ama ye
di gnlk -sekiz, on, gnlk, bir sayya bylesine balanmak,
nem vermek de sama- bir ileye ekildikten sonra yatt yerde
l bulunmak oakim'in yaad hayata uygun bir bitim olur mu?
Tanr bunu ister mi, artk dnmyor bile.
Bunlan daha nce dnememi olmasna glyor.
lr m bu ilenin sonunda? Bilmiyor. Bilemez.
lmee de almayacak; kendi kendini lmee zorlamaya
cak nasl olsa.
Glyor. lme knmak. Gldrc bir dnce.
Sabah ileye ekilecek. Dkkn kapatma hesabna.
Hi aklna gelir miydi bu akam yola karken bu kolayla,
bu rahatla erecei? Ama imdi bir ey daha biliyor. Asl arad
, istedii, buymu. Bu kolaylk, bu rahatlk, bu erin glgesi.
Artk her tmce bitebilir. Keie gre tek bir eksiklii var: Yirmi
yln kulaklannm sar kalesi iinde geirmi olmamas. Keiin
hesab, gerekte, yirmi yl yedi gn srm olacakt.
oakim de yllar boyunca her akam tepelere kp indi hani.
Bunlar da hesaba katlabilir.
imdi glne biraz aknlk da karyor. Bu ocuka pa
zarlklar, bir ilenin, bir hesabn, niye olmasn, niye yle deme
sin, bir hesaplamann balangc olacaksa, bu ite gereince ar
bal davranmayacaa benzemiyor mu? Kolayln lsn bi
raz tarmyor mu?
Ama artk durmamal. Nasl olursa olsun, hata da etse, yanl
lk da yapsa, kendi gznde gln, alak duruma bile dse, bu
nu yapmal. Elli yldr getirdii gevii sona erdirmeli.
Kendisini bekleyen keilerine, mezlerine, vereceini ver
di, syleyeceini syledi bu akam. Meraklarm giderdi, dualar
n eksik etmemelerini anmsatt. B ir baba, bir ba olarak ne yap
mas gerekliyse yapt, syledi. Kubbenin altnda kurulmu iskele

97
lerin ucundan gzken renkli talara, bu talarn sezdirmee ba
lad grkemli resmin kysna bakt. Bu kubbe bir gn gelecek,
btn grkemiyle ortaya kacak, Tanrnn insanlara rettiinin
zn btn insanlara gsterecek. Denecek ki, bu tapmak
Bu tapnak, denecek, Tanrya bakaldran kiilerle devletlere,
her trl kycla, kar koymaa kararl insanlarn, ycelttikleri
bir ant
Daha bir sr sz sylenecek, bir sr inenmi lakrd yi
nelenecek.
Roma'daki Ba Papazn, Bizans'a, Bizans'n kilisesine d
man Ba Papazn, ayn kiliseyi koltuunun, kanadnn altnda ka
yrmasnn, ona bu sna vermesinin nedenini herkes unutacak.
Dini bask altnda tutan mparatorla ekimekte olduunu, kimse
aklna getirmeyecek.
Tek akll kii oakim mi? Bu gibi sama dncelere de vakit
yok artk. Papa, mparatora kar, Bizans kilisesini koruyor, ona
kendi topraklarnda yaama olanan veriyorsa, ona kendi tapna
n kurma hakkn tanyorsa, onu er ge kendi topranda boaca
na, onu kendi dnyasna sokacana inandndan, bildiinden
yapyor.
Yapyordu, demeli artk. Haberi vardr onun. Olmaz olur
mu? Casuslar, kim bilir ne zamandan beri
Sonunda hepsi, oakim artk lmse bile
Yaayanlar, sa kalanlar, hepsi, nceleri, gm, gmen
kiilerin elginlii iinde kalacak, sonra da, gtkleri denizin su
yuna karmaa, o suda erimee can atacaklar.
Ama btn bunlan dnmenin vakti geti. oakim gmen
lerin bakan, nderi olarak yapacan yapm zaten. Tuhaf deil
mi, kurtarmak istedii eyi kurtarmak iin ne gerekiyorsa yapt
n sanan kiinin, mrnn sonunda o eyi bomakta en byk pa
y kendi eliyle getirmi olduunu anlamas?
Basmakalpln ister tesinde ister berisinde kalm olsun,
yetmilik keiin basmakalplktan kurtulmak iin sarld o k-
mltsz hayatta, bir ey batrmas, bomas da imknszd, bir ey
kurtarmas da. oakim, bu zinciri koparmt, daha yolun banda.
Kurtarmak iin, kurtulmak iin

98
Bomutu.
Tilkicik.
Bomak deyince, tilkicik... Ondan kurtulmaa bakamaz, on
dan kaamaz bugn.
Tilkicik, mrnn kitabna aslacak kilidin
Kt, baya, kendini beenmi tulumlara yakr bir imge ya
bu
Kilidini aacak anahtar
Lardan biri
ok anahtarl kilit mi olur?
Tannm, diyor oakim, insan gln olmaktan hi mi kurtula
myor?
Ba, arad ba, aradaki ba buluyor imdi.

Tilkicik hastayd. Titremesi durmutu. Ama kskn yatyor


du yerinde. Ne var ki, onu bir daha aklna getirdiinde, bitkin yat
t deinden frlayarak karanlk baheye kp ulunun bana
bir daha gittiinde, aradan dokuz gn gemiti. Andronikos l
mt azar azar bu dokuz gn iinde. Kahramanln kocaman,
usuz bucaksz gereksizliini, boluunu gstere gstere, kahra
manlap lmt. oakim ise sad; yorgunluundan, tiksinti ile
kank ksknlnden, ok uzak yerlere gitmi de dnm gibi-
liinden baka bir sknts yoktu, o haliyle duruyordu tilkinin u
lunun banda.
Elini uzatmt ulun katlan arasna.
Sivri, kck dilerin etine saplanmasn bekleyerek tilkinin
azn bulmaa alyordu. Hi ummad bir eye arpmt an
szn eli. Kupkuru, ate gibi yanan burnuna hayvann. Az al
myordu, diler saplanmyordu. Hayvan hl hastayd. Tasnda,
st kurumaa yz tutmu yiyecei ylece duruyordu. br elini
tasn zerinde gezdirmesi bunu anlamasna yetmiti. Tilki le
cekti belki de.

99
Alktan, yemeini yiyememekten, suyunu iememekten.
Oysa alktan lmek, hastalktan lmekten gt herhalde.
Bu dndklerine, gerekten inanm myd ama?
Andronikos'un lm karsnda duyduu acdan tr, ba
ka bir sevdiinin de yaamamas gerektiine mi karar vermiti?
Kendini de seviyordu... Kendini de ldrmesi gerekiyordu...
nce tilkiyi, sonra kendini.
Tilkiyi ulundan ekmi, gsne bastra bastra zincirini
zmt. Tilki titreyip duruyordu kucanda. Korkusundand
belki, belki de ateler iinde yandndan.
Tabut biimli o kurun renkli ta teknenin bana gitmi
Kendinden beklemedii bir hzla, hnla, tilkiyi suya daldr
mt.

Hl bir yan kesilmi, bir yann yrtmlar, ekip kopanyor-


larm gibi bir ac duyuyor iinde bunu aklna getirdike. Hl.
Neler dnmemiti, daha dorusu, neler geirmemiti akln
dan o sonu bir trl gelmeyen
O sonu bir trl gelmeyen, nk neredeyse dirseine dek
suya daldrd, souk, buz gibi, tan da gn de buz gibiliini
emmi suya daldrd kolunun iinde tilkinin her debeleniiyle
duyduu kaslma
Tilkinin her debeleniine kar sklan parmaklarnn, ta ke
silen bileinin koluna ilettii kaslma her an yenilenerek srp gi
derken o sonu bir trl gelmeyen zaman gerilmesinde aklndan
geirdikleri
Gerekten yle mi dnmt, yoksa, o anda iinden geir
diklerini imdi mi sz kalbna dkyordu, bilmiyor ama nemli
de deil galiba.
Bir eyin farkndayd. Tilkicii bomaktayd. Deli gibi sevdi
i, bakt, bytt, bakalarndan koruduu, bakalarna kar
yaatt, belki de, bakalarna sevdirmei baard tilkicii bo

oo
maktayd. Niye boduunu bildiini sanyordu. Birok nedenler
dnyordu. Demek, bilmiyordu, gerekte, bu ii niye yaptm.
Onu hastalktan, alk iinde lmekten kurtarmak istiyordu. Do
rusu ya, hastaln acsndan kurtarmak iin hastalarn ldrlebi-
leceini ok sonralar renecekti. Alktan kurtarmak dedii,
gerekte yiyememekten, yiyememe durumundan kurtarmakt
onu. Buras onu Andronikos'a yaklatryordu. Tilkiciin ackt
zamanlan, biraz huysuz, biraz haar sraylanndan anlayp
nne yemeini koyduunda heyecanla beklerdi: Beenecek mi
beenmeyecek mi? yiyecek mi yemeyecek mi?... Sonra, yemee
baladn grnce duyduu sevin birka ynl olurdu. Tilki,
yedii iin, verdiini kabul ettii iin, nnde yemekten ekinme
dii, korkmad, ona gvendii iin, ormannda bulaca yiyece
i bu zincirin ucunda aramad, yiyecei veren eli sevebildii
iin. Dostluunu kabul ettii iin. oakim ses karmaz, dururdu
banda. Andronikos'un da, konumak zorunda kalmamak iin bir
nceki lokmasn ineyip yutarken, belki daha yutmamken, a
zna ikinci bir lokma tktnna, aznn, yemek sonuna dek bir
an bile bo kalmamas iin uramasna bakarken ses karmam
t. oakim'in o sralarda ise duyduu, ok ynl bir acyd. Ama
gn sonra Andronikos, belki de o anda akimdan geenle dnya
arasnda kpr kuran, kurabilen son szlerini sylemiti. "Ye
mek," demiti, "yemek yemek, beni, canlandrd, lde, bana,
g, verdii, lde, beni, lmden uzaklatryor, oysa, bu, i
kencenin, sonu, yle, kolay, kolay, gelecee, benzemediine, g
re, ya, lmemi, ya, ldrmam, beklediklerine, gre, beni, herhal
de, sa, brakmamaa, kararl, grndklerine, gre, lmei, ka
bul, etmekliim, daha, akllca, olur, oyunu, oynamaa, karar, ver
dik, ama, uzatmamz, iin, sebep, yok, deil, mi, oakim."
oakim, gnden beri karsnda boanan sz selinin iinde
bu szlerin ayr bir yeri olduunu, bu szlerin kendisine sylendi
ini hemen anlamamt galiba. Anladnda da, iki eyden birini
yapabileceini sanm, ancak, nc bir ey bulup yapmt. Ba
yla "evet" demesi ya da "hayr" demesi gerekirken, gzlerini
yummu, skm, yumruklarn kulaklarna vurmutu. Androni
kos'a bir daha bakt zaman da, yznde, uzaklardan gelmi bir

101
glmseyiten baka bir ey kalmamt. Andronikos, ondan son
ra, yalnz su koymutu azna; konumay mmkn klmak iin
olacak.
Andronikos belki uykusuzluktan, belki konumaktan, belki
ikisinin de bitkinliinden lmt ama alktan deil; alk, onu
yormu olabilirdi ok ok.
Aln insan ldrmesi o kadar kolay deildir. Batakln
kysndaki kyller hasta olduklar, yiyecek diye, ou zaman,
otlar, tohumlar inedikleri halde bile, kolay kolay lmyorlar.
Alk, tek bana Andronikos'u daha gnlerce srndrebilirdi,
srdrebilirdi. Yalnz alk
Bu pazarlk da iki ynl.
Andronikos'un alktan lmediine inanrsa, karsnda g
zn yumup kulaklarn yumruklamann acs azalacak. Ama
inanmazsa, tilkiyi bomann gerekliine akl yatacak.
Oysa, bunlann ikisi de yalan. Doru yalanlar, yalan dorular.
Andronikos, bir eyden lmemiti; utantan... Oras muhak
kak. Uykusuzluktan, konumaktan insan bitkinleir, giderek,
lrd. Yemek yememek, -yesin diye zorlamamlard zaten, k
tlklerinden mi iyiliklerinden mi, belli deil; hem, ikence ya-
panlann, ikenceyi yrtmekle grevli buyruk kullannn iyilii
ktl akla bile gelmez, gelmemeli; onlar, iyiliin de ktl
n de tesinde, saltk varlklardr,- lm yaklatrr, hzland
rrd. Ama Andronikos lmeyeceine, lmemesi gerektiine, hi
deilse, lmesi gerekmediine inansa, kendini daha baka trl
idare edebilirdi belki. Oysa lm, yalnz Andronikos deil, oa
kim de, batan kabul etmiler gibiydi. Bu hcreden bir lnn
kmas gerektiini kabul etmilerdi.
kmt da.
Dokuz gn sonra.
ki gn boyunca yerde sarho gibi yatan, gerekten sarho ya
tan, arada bir kendini saa sola atveren, ime, iine alma esrii
deil, konuma, dar verme sarhou, hava sarhou, szleri artk
anlalmaz srklenmeler, sdremeler iinde pek uzaklardan gibi
gelen adamn ls.
oakim bam o zaman kaldrabilmi, ak havayla, ayazla

102
bsbtn sersemleyerek, ayam sryerek manastrna
Btn bunlar da, onu bunu anmak deil; gerekte, leni d
nmyor bile. Yalnz kendi hesabn yapyor u anda.
Belki de tilkinin lmn biraz daha geciktirmek iin.
lmesi gerektiine inanmamt belki de tilkicik. oakim ka
rar vermiti lmne.
O kadar.
Tilkiye kimse ikence etmeyecekti, ikence cezas vermemi
ti kimse. ok ok, "yemiyordu, hastayd, ne yapabilirdik" denebi
lirdi bir hayvann lsnn ardndan. Ama alktan leceine su
dan lsn demek acmak demek deildi. ldrmekti. Tanrnn
verdii can almakt. Kimsenin veremeyecei bir izni istemeden,
hibir eyin veremeyecei bir yetkiyi hakmi gibi kullanmaa
kalkarak... Bunu yapan insan, dolaysyla insan katili olmutu
ama bu hayvann dorudan doruya katili olacakt. Bunu bile bi
le, isteye isteye yapan adam hayatnda herhangi bir nem kazan
mak, bakalar kendisine sayg duysa bile kendi kendine sayg
duymak olanan yitirirdi.
oakim yllardan beri dnr, hl bir karara varamaz. l
drmenin hakl grlebilecei, iyi saylabilecei, iyi saylmasn
dan getim, gerekli, dolaysyla hakl bulunabilecei bir tek, ama
bir tek durum yok mudur, olamaz m insanlarn, topluluklarn ya
aynda, ilerinde? Sanmyor, akl bir trl yatmyor.
Andronikos'un btn anlattklarnda korku sz gemiti, d
leklik, alaklk, erefsizlik szleri gemiti. Ama bir kez bile ken
dinden darya srayan bir pisliin sz olmamt anlattklarn
da, saykladklarnda. Andronikos belki bu temizlii yznden,
hi kimse de bilmese, kahraman olabilmiti. Ama tilkiyi, hi kim
se, tilkiyi boduunu, hasta, savunmasz bir can yok ettiini hi
kimse bilemeyecei halde, -bilmemesi iin ne gerekliyse yapa
cakt,- oakim kahraman olmayacakt. Olmayacakt nk olmak
istiyordu. Andronikos'un yaptklar, lm, ikencesi karsnda
duyduu heyecan onu kahraman olmaa iteliyordu, iteleyecekti.
Ama bu gnah iinde tarsa, tayabilirse
En dorusu da bu galiba.
Kendi suunu, kendi kusurunu, atlam, gediini bildikten

103
sonra ne kendine kapld gerekten, ne de bakalarna.
Ancak, kahramanlk da etmedi, ettirmedi de.
Kimseden bir ey beklemedi. ok ok, yapt ktlk iin
deil, sersemlii iinde iyi niyetle dolu bir gnlle iledii hata
yznden karglanacam biliyor imdi.
Bu karglarn da unutulaca, balanabilecei, artk yersiz
grlebilecei bir zaman gelebilir. u kafasyla bunu dnebili
yor; o zaman da, btn gzelliiyle, btn korkunluuyla, ken
disine bir tek ey kalacak. Kimsenin bilmedii ama kendisini ya
pan ey...
Tilkinin lmesi ok mu uzun srdyd? Debelenmesi kesil
dikten epey sonra elini, kendinin deilmi gibi, parmaklan ara
snda l bir tilkinin, btn katl erimi, yitmi korkunluuyla
salland o buz gibi, ta gibi eli bir aa parasymasna sudan
kard zaman, ortaln aydnlanm olmasn bekleyen gzler
le bakndm hl ansyor.
Sonra, l, artk hibir kahramanlk leyemeyecek eliyle,
zinciri tilkinin l boynuna balam, onu gene suya atmt.
Sabahleyin, tilkinin gece su imek iin ta tekneye uzanm,
gszlnden aya kayp suya dm, zinciri de yzmesine
meydan vermedii iin boulmu olacan kendisine znt
iinde anlattklar zaman uyumu beyninde tek bir ey hafife
mt: Zinciri l hayvann boynuna balarken bu kadarn d
nmemi olduu...
imdi de gn yabilir.
Saatlar sren btn uramalar, elbet, tilkiyi nasl ldrd
n bir daha anmas iin deildi ama u anda ii boalm gibi. Bu
boluk iinde uykuya dalarken gnn aardn grebilir.
Ama ne gn aaracak daha. Ne de uykusu var.

Ravenna
Ravenna'dan ncesi vard.
Kappadokya'daki vadinin szn gizli gizli eden birtakm
adamlar tremiti ortalkta. Renkleri, benizleri baka baka, ss
kalklar, kuruluklar baka baka, klklar baka baka adamlar
d bunlar. Ama hepsinin ortak bir zellii vard: Gzleri.
Gzlerindeki garip alk.
Yere baka baka insann yanma yanamalar yetmezdi belki
ama gzlerini kaldrp gznzn iine baktklarnda nereden
geldiklerini anlamamak, olacak i deildi.
Vadinin szn ediyorlard. Tanrnn oray bir snak olsun
diye yarattn sylyorlard. Oraya mparatorun eli g eriir
mi. Asker gnderilse bile o binlerce, on binlerce kovukta yaa
yanlarn hepsiyle baa kmak umudundan pek abuk vazgemek
gerekirmi.
Bu, nne bakp insana yanaan, sizinle birlikte denize bak
maktan vazgemeksizin bunlan havaya, denize, gkyzne sy
ler gibi syleyen tuhaf gzl adamlann anlatt vadi, geen hafta
larla, aylarla birlikte, biroklannn gznde, gnlnde, garip bir
d pnlts iinde yanmaa, bir byye brnmee balamt.
Arada bir yitenler oluyordu. Bu gibi olaylann haberi artk hz
la yaylyordu. ehrin br ucundaki bir manastrdan bir keiin
akamdan sabaha yitip gittii, ne olduunun, nereye gittiinin bi
linmedii haberi, daha o akam, btn ehre yaylyordu. Bu ka
lar karsnda, kzp, mparator efendimizin iyiliine kar nan

105
krlk eden, ikencelerle ldrlmee lyk bu hainler, diyerek
kplere binen, kplere binmi gzken adamlarn says, aylarla,
azalyordu gitgide. Kalar anlam tamaa balamt. Direnen
ler biribirini destekliyor, biribirini destekleyenler yeni bir g ka
zandklarnn farkna varyor ya da byle bir sanya kaplyorlard.
Belki, ka buna bal olmayan adamlar da vard bunlarn ara
snda, onlar baka nedenlerle ortadan yitiyorlard. Ama onlar da
kam diye dnlyor, ortaya yeni bir i, yeni bir felsefe, yeni
bir deer konuyordu: Kamak. Bir lk, bir direnme, bir kahra
manlk yolu oluyordu bu; ayn zamanda yeni bir bask yolu...
oakim, toyluu, genlii iinde bu kama dalgasna kendini
hemen kaptrmt ama uzun zaman ayaklarn dibe basmaktan
vazgememiti. Ayaklarn dipten kesmee, kendini sulara brak
maa hazr hale geldii zaman ise, ya dalga hzn yitirmiti ya da
artk kendi dalgaya kaplabilecek durumda deildi.
lk aylarda kamay, Andronikos'un adaya kamasndan ayr,
deiik sonu verebilecek bir i diye grmyor, dnemiyordu.
Andronikos gitmi, dnmek zorunda kalmt. Andronikos niye
kam, niye dnmt, biliyordu. Onun ka bu adamlarn va
diye kana ise, hi benzemiyordu. Bunlar, grnte, dlarn
daki bir inanc korumak zere kayorlard. Andronikos ise, d
ndaki inanc deil, kendi namusunu korumak zere kam, ge
ne onun iin dnm, kendi namusu uruna lme katlanarak
bencillikle sulanabilmesini olanaksz klmt. oakim ikenceyi
gze alamyordu.
kenceyi gze alamad iin, katktan sonra dnebilecei
ni, aklna sdramyordu. Kasa, dnmemek zere kamalyd.
Kamadka kendisini skan bir ey olamazd. Ancak kat za
man ba kaldranlara karm olacak, o zaman dnemeyecekti,
dn yolunu kesecekti.
Kama isteiyle kama korkusu arasnda uzun uzun durmu
tu durduu yerde.
Kamayanlar neredeyse ayplanr hale gelecekti, geliyordu
zamanla. Kappadokya'dan gelenler arasnda tandk yzler de g
rlmee balamt. Kaanlar kendilerini biraz unutturduktan
sonra geri geliyor, arkadalarn da vadiye kamalar iin kandr

106
maa alyorlard. Artk, katklar halde yakalanmaktan, daha
dorusu, ele verilmekten korkmuyorlard. oakim'e de birka kez
yanamt bu adamlar.
nceleri vadiyi anlatmlard. Gerek manastrlarn, gerek
manastr yaaynn orada bulunduunu sylemilerdi. Orann
gzellii, orann bereketi, diyorlard. Yava yava genileyen
balan, artan hayvanlan sylyorlard.
Oyula oyula genileyen odalan, evleri, byyen tapmaklan
anlatyorlard. Sonra sonra
Genliine getirir oldular szlerini. Genliini frsat bilip,
kamad iin gzda verenler kt. Ama sonunda, ilenemeye-
cek bir tarla olduuna karar verdiler galiba, kendisine yanaarak
gzleri ileride bir noktaya dikili, vadiyi anlatanlar, azald.
Bir gn farkna vard ki artk kimse ona kamasn nermi
yor, kamay kabul etmedii iin ona kimse kmyor, kimse
azarlamaa kalkmyor onu. O gn bir parack krlm, zlm
gibi bir ey duymutu iinde galiba. ocukluk.
Oysa bymt. Andronikos gibi deil, vadiye kaanlar gi
bi deil, daha baka trl kama dnebilecek hale gelmiti.
Kendinden gen keiler hi de az deildi manastrda.

Uykusu gelmiyor. Bunlan, kendi kendine masal anlatr gibi


anmaa balayal saatler oldu sanki. Gn yabilir artk, diye d
ndnden bu yana bile ne kadar zaman gemi gibi. Oysa, uy
kusu gelmediine baklrsa
Uyuklayp uyuklamadnn da farknda deil ama bunlan
kendi kendine kesintiye uratmadan anlattna baklrsa
Gecenin ilk saatleri daha.
Uykusunun gelmesini hem istiyor, hem istemiyor.
Uykusu gelse, bu saatlerdir sren dncelerden kurtulacak,
bu zinciri koparacak. Zincir kopacak, daha dorusu, kendiliin
den.
Yoksa, durmaa, zinciri isteyerek koparmaa gnl yatm
yor.
Gnl yatamamak diye dnmesi, belki yorulduunun bir

107
belirtisi saylabilir. Demin, ne zaman, bir ara ite, istemiyordu.
imdi, gnl yatmyor diye dnyor.
Balad bir ey var bu akam, bitirecek, bitirmesi gerek.
Bitirmek istedii iin kkl, nemsizlii karsnda al
akgnlllk dersi almas gerek.

Alakgnlllk, vadililerin erdemlerinden biri olmaktan


kmt. Bunu rahat rahat syleyebilir imdi. Yeni bir devlet kur
mu gibi, gurur iindeydiler. Ayrln, bakaln, bana buy-
rukluun gururu iinde bakalarn yanlarna, saylarn artrma
a, aryor, bir takmn adamlarn baka bir takma gesinler
diye kandrmaa bakyorlard.
Bunun iin de her trl yoldan gidiyor, hibir eyden ekinmi
yorlard. Vadinin ele geirilmezlii balarn dndryordu. Top
luluklar geniliyor, geniledike glerini artm gryorlard.
O zaman myd, daha sonra myd?
oakim kendi kendine bir soru sormaa balamt. Bu soru
yu, sonralar, oradan gelen gzleri alk prltlarna boulmu
adamlara da sordu. Ama karlk vereceklerine, yanna uramaz
oldulard.
Devletin, eski inanca bal kalm btn uyruklarn oraya m
toplayacaklard? Toplamalar mmkn myd? Toplayacak bile
olsalar, tek gvendikleri, vadinin savunulmasndaki kolaylk ise,
oradan kamayacaklarna, ya da kmaa istek duymayacaklar
na gre, oraya ekilip eski inanlarna bal kalmakla, eski inan
cn yeniden devlete kabul edilmesini nasl salayabilirlerdi?
Yoksa, istedikleri bu deil miydi?
Bu sorular belki biraz ocukayd. Ama karlk vermemi
lerdi bunlara.
Anlattklarna gre, rkm bir kedinin srtnda dikilen tyle
ri andran sklkta, konilerle, bacalarla, snm bir ocan tepesi
tkanm, birou talarla kapanm bacalaryla dolu gibi olan bu
vadilerde, eteklerde, artan kalabaln ounluunu keiler mey
dana getiriyordu. Yeni gelenler de kei olduuna gre, orada,
oalma olanan kendiliinden yok etmi, oalmak iin ancak

108
dardan gelenlerin saysna, gnlne bal kalan bir kei ordu
su, hibir eye kar yrmemek niyetiyle ylyordu.
Oysa, giden keiler, belki de yarllarm en az dokunduu,
en zgr brakt kiilerdi.
Onlara gerekten karan, onlara gerekten bask yapan yok
tu. Hele oakim'in manastn gibi "yazc" manastrlan, bask g
renlerin baskdan kurtulmak iin sndklan yerlerdendi. Bu ma
nastrlarda, says gitgide artan keiler, baka ileri unutarak,
baka yapabilecekleri de bulunduunu akllanndan karm g
rnerek, yaz yazmaa dalyor, tartyor, eski inanca ister iste
mez bir gn dnleceini
Oysa oakim, btn bunlan anmann gerekliini grmyor...
Anlyor. Bu da baka bir ka yolu. Ka olsa da olmasa da y-
rmeli, bu yolda ilerlemeliyim, diye dnd andan bu yana
kendini gitgide artan bir kolaylkla koyveriyor. Gerekte bu ko
laylk, kendi kendini aldatmak.
Gene de deil.
Aldatmak deil.
Kese yoldan gitmek varken, kese yolu semek mmknken,
kime kar, neye kar, bunu bilmeden, kestirmeden, kestireme-
den, bir eit vakit kazanma tasas iinde en uzun yoldan gitmek,
saa sola saparak, kmazlara dalp karak...
pi, koptuu yerden balamaa almal.
Denemeli, hi deilse.

Andronikos'la ikenceyi paylarken


kenceyi, olsa olsa, susarak paylat iin
kencenin susma yznn ykn btn mrnce omuzla
rnda, srtnda duyduu sylense imdi, oakim buna, hayr, yan
l, yalan, der mi?
Bu ykn altnda soluya soluya bugne erimi olduu
Baka deyimle, susmann utancndan, bu utanca katlanma
utancndan.

109
Baka deyimle, olan biteni olduu gibi kabul etmek utancn
dan
Baka deyimle, bu utanc datmak iin konuup bir ey ya
pacak yerde akimn en kuytu kelerine, gnlnn en izbe yerle
rine dalp davrann hakl karacak tutarl, kkl, temelli se
bepler bulup gn na getirmek
Bunlan ortaya srerek gerekten de hakl kanlan bir davra
nn utancndan

Ama kendini sulamak, kendini sulamak iin bu kadar usta


ca sebepler aramak, ayn kapya kacak bir yol olmaz m?
Bu utantan kurtulamad ne kadar doruysa, bu utancn y
kyle konumaa kalkt zaman gevezelikten baka bir eye
ulamadan mrn harcad ne kadar doruysa, imdi, kapanan
bir tecimevinin, bir mrn, bir kitabn hesabn yapmaa, erisini
dorusunu tartmaa kalkmas da o kadar yanl. O ii yapmak
meleklere der, kendinden sonra yaayacak olanlara der.
O mimar
Ayn renkli iki ta, ancak bir kez yan yana yerletirebilecei
ni, bunu bir yapt myd artk elini kolunu balam olacandan
herhangi bir kmaza girdii zaman kendisini ancak lmn kur
tarabileceini dnerek, bu kmaza girecei an elinden geldi
ince kendinden uzak tutmaa alp korku iinde hibir
Ama hi, hi, hibir ey yapmadan Tanrnn yazd lm
karsna dikildiinde aknlk, pimanlk, umutsuzluk
Bunlan, bu duygulan, mimara yaktrmak ne lde doru
olur, umursamyor artk,
Umutsuzluk, boluk, hilik iinde kalacak yerde, o iki ta
yan yana getirmekten, bir yaayn akna uymaktan, yaamak
tan ekinmeden
Korkmadan, o anda yaptn bilerek, yaptnn arln
duyup onurunu benimseyerek
O iki'ta yan yana koyabilseydi iinin bir yerinde, duvannn,
srasnn bir yerinde o iki ta yan yana koyabilseydi
Btn duvarlar yklyor oakim'in, iinin blmelerini ylla
rn geiiyle artrm, pekitirmi btn duvarlar yklyor imdi,
sar edici, sar, sessiz bir grlt iinde.
Btn talarn arl yok oluyor. Uzun bir mrn sonunda
bylesine ocuka bir dnceye kaplmann yersizliini, yak
kszln bile bile.
Yklan duvarlarn ardna gne doluyor. Gne, deilmi ka
rnlar gibi, kendisine kar yaplmasna, kendisine meydan
okurcasna na kapal kalm, kapal tutulmu saraylar gibi,
dnyay sarsarak ken dalarn, setlerin, topraklarn
ken dalarn, setlerin, topraklarn zerinden, boazlarn
zerinden kavuan denizler gibi, koldan grl grl akan bir
deniz gibi
O gne dek aydnlanmam bir yeri aydnlatyor, bir kurulu
u suya bouyor.
O iki ta yan yana koyabilseydi o mimar, mrn hi deilse
bir parack daha az harcam olmayacak myd?
Bunu, Ravenna'ya giden gemide dnememiti, dne
mezdi de. Oysa yapt, o anda yapmakta olduu, buydu, baka
bir ey deil.
Buz tutmu bir yokuun bandan aa kendini koy veren bir
ocuun hzyla dnyor imdi, dncelerinin ardndan ko
maa, yetimee, onlar toparlamaa, ipi elinden karmamaa
abalyor oakim.
Bunu yapyor, kendini Tanrya adamak istemi bir insann al
akgnlllne
Gstermesi gereken alakgnllle meydan okurcasna,
bu alakgnlll hie sayarcasna
Eksiksiz, kusursuz, yanl i ilemez bir insan olmak istei
nin, istei gururunun iinde Tanrdan uzaklatn
nsann Tanr katnda gstermesi beklenen alakgnllle
karlk, bir insan olarak, insan katnda, insan lleri iinde iyi,
yetkin bir insan olabilme abas ile mr tketmezse bu hayatn
deerini neyle bieceini

111
Gene de bu abann gzellii karsnda yanlmann, yanl i
ilemenin de bir gzellii olmas gerektiini
Yanllk yapsa bile buna bir onur pay ayrmak gerekirse iyi
liin, ktln tek lsnn, ister istemez, niyete, inanca daya
nacan
Oysa niyetin, inancn, salam bir yola gtrmee yeterli ola
mayacan, dolaysyla dngnn kendi kuyruunu yemee kal
kan bir ylan gibi
Dnyor, dncelerinin arkasndan srkleniyor oakim,
yuvarlanyor.
Ama artk tilkinin de, Andronikos'a yaplan ikencenin de
Konumu, akamdan beri aklndan geenleri ayn hzla, ses
li, szl sylemi olsayd, Andronikos'un yaptna yaklar my?
Yaklamazd.
Andronikos tam sekiz gn konuturulmutu.
Tam sekiz gn, yiyecekten ok, sudan ok, hava yutmas iin
uralmt. Tam sekiz gn.
Sekiz gn sekiz gece
nce Tanry, sonra yaptklarn, sonra inandklarn, sonra
inanmadklarn, sonra inanmamay, sonra yreindeki temel de
erleri, sonra temel deersizliklerini, sonra aclarn, sonra yor
gunluunu, sonra dostluu, sevgiyi, sonra umursamazl, sonra
ocukluunu, sonra akima, sonra azna geleni, sonra artk yre
inden, akimdan bile kopmayan sylemiti.
Sylememiti.
Btn bunlar syletilmiti kendisine.
Sonra ald hzla, araba devrildii halde hl dnen tekerlek
lere dnmt. Sonra bu dnme azalmt, azalmt, sonra dur
mutu, gene dndrlm, gene durmu, gene dndrlmt,
sonra, daha sonra
Kandilin ya tkenmiti. Tekerlek artk taklmt. Gcrda-
mt daha sonra, gcrdadktan sonra da
Durmutu. Dpedz. Hata ilememenin gururunun boluu
nu syleye syleye, haykra haykra.
Oysa oakim, imdi
imdi, bu sabah gelip kendisini gren gen bir keiin gizli

1 12
ce, tek balarna kalmalarm istedikten sonra, bakalarnn duy
mamasna zellikle nem vererek ulatrd habere gre

Bu, alakgnllln de tesinde.


Burnu, hem su iledii, hem balanmak diledii, hem ce
zasn ektii iin yere srtlen, kanatlan, paralatlan bir insan
durumunda.
Btn yollarn kapand, btn akamlarn bittii, btn k
larn balad bir noktada.
Kle ile efendinin arasndaki iliki nedir? Dnd, kt
efendiyle, dayak yiyerek i grmekten baka bir yol bulmayan,
sonunda ya len ya ldren, ya kaan ya da ba kaldran kle ara
sndaki iliki deil. Yzyllardr insanlar bu kalp iinde dn
m. Yzyllardan beri, insanlar varolmaa balayal beri, kleler
dayak yemi, terlemi, ite tlm, efendilerse dayak atm,
yelpazelerini klelerine sallatm, tembellikten yorulan bacakla
rn klelerine ovdurmutur. Ama klelerin efendilerine sevgiyle,
akla bal olduklar, efendilerin klelerinin akn kazanmak
iin toz toprak iinde srklendikleri bir ilikiyi dnmek yanl
m olur?
Ya kle, lmnn efendisinin elinden gelmesini isteyecek
lde seviyorsa efendisini? Ya kaan kle, lmnn efendisin
den gelmesi iin, lmn efendisinden dilenmek iin ona dner
se? Ya efendi, klesini ldrd zaman kendisini hi kimsenin
sevemeyecei kadar, sevemeyecei gibi sevmi olan bir insann
istedii en byk eyi, yerine getirmek, ona istedii en korkun
eyi vermekle klesi karsndaki kleliinin en byk belirtisini
gsterirse... Kleliinin, dolaysyla sevgisinin, saygsnn en b
yk belirtisini?...
Byle dnmek, gerekten lgnlk m olur? Bunu yaayan
lar, bunu duyanlar, gerekten birinin klesi, birinin efendisi olan
lar, bu dnceyi lgnlk diye grrler mi?
oakim hi sanmyor byle greceklerini.
Kendisini ldrmesini isteyen klesinin bu isteini yerine ge

1 13
tirecek kadar onu sevmeyen bir efendinin, klesinin elinden l
mn bulmas, iin en dorusu deil mi? Hak deil mi?
Ya da, kendini klesine ldrtecek, klenin kendisinden iste
diini kendi hesabna isteyebilmek iin bu istei reddedecek bir
efendi dnlemez mi?

Sabah bir trl gelmeyecek sanki bu gece. Oysa sabah gelir,


gelmemesi grlmemi bir ey. Bu gece yolculuundan, yorulsa
bile, dnmemesi gerekiyor ioakim'in.
Kahramanlk, acaba
Niye korkmal? Kahramanlk, acaba, klelii kabul etmek
anlamna gelemez mi?

Bunlar, sanki, hem kendi dncesi, hem deil.


Sanki, bir yerde okumu, baka biri sylemi bunlan.
Oysa, baka biri, bu biri sa da olsa, Andronikos da olsa, bun
lan sylemi, kendisinden nce dnm olsa bile, bu dnce
ler ona hi de yabanc deil. Sanki kendi dnm bunlan, ok
eskiden. Artk nemsiz de byle olup olmad. Hangi dnce,
yalnz bizimdir? Bir eyi bir bakas bizden nce syledii za
man, onun baka birinden yararlanmad sylenebilir mi? Nasl
sylenebilir? Nasl dnlebilir yle bir ey?
Klelii kabul etmek olamaz m kahramanlk? Bir bakma?
Bu klelii ylesine kabul etmek, ylesine benimsemek, ylesine
zmlemek ki, kahramanln balangc olan ba kaldrma, insa
na en ok sevdii, dolaysyla en ok kzd varln elinden
lm getirsin, onun iinde eriyerek lmek olanan versin?
Ba kaldrmak iinse, bir eyi benimsemek, ciddiye almak,
ona balanmak, o balln ykn duymak gerekmez mi?
Andronikos'un yapt, byle de dnlrse, kahramanlkt.
Ba kaldrmasnn nedeni olan kk alkanlklar da, bir e
it kleliinin koullaryd. Bir kleliin kendiydi bunlar.
Ya szler? Sylenen szler, hele hele, verilen szler, kleli
in katmerlemesi diye grlemez miydi? Bir klelik adna baka
bir kleliin karsndaki kahraman olmak, ama ayn efendiye d
np beni ldr, beni iine al, erit demek
imdi bolukta dnen bir tekerlek var ama, oakim duruyor
bu tekerlein merkezinde.
oakim, kahraman olmak istemiyor hl.

Erit, demek. Dedii o olmutu Andronikos'un. oakim ise,


kahramanln tesinde durmak, berisinde kalmak istemiti,
nan konusunu kendi iinde fazla eelememi, insana kalan son
yolu, mutlulua ynelmeyi
Mutluluk
Yeni bir dnce deil ya, son yol olarak mutlulua ynelme
kalyor, diye dneli ka yl gemiti?
Mutlulua ynelmeyi de aklndan geirmediine, geirmee
yanamadna gre, yollarn hepsi kapanmt onun iin.
O da kamt.
Ama bir adaya, Ada'ya kasayd, Kappadokya'ya kasayd,
Yarla kar gelmek, Yarl reddetmekle hain, Yarla kar ge
lenlere katlmakla kahraman olurdu. Oysa Ravennaya kamakla
Ravenna'da kalmayacan daha o zamandan beri biliyordu
sanki. Ravenna'da eski inanc tazelemek bir bahaneydi, niye ka
tm soranlarn nne atlacak. Roma'ya kamak, Roma'mn Ba
Papazna snmakla, gerek Bakentin, gerek kaaklar vadisinin
ilenle anaca biri olacakt. Kahraman olmayacakt. Efendisine
dnmeyecekti, efendisinden kaanlara katlmayacakt. Ne kle
olacakt ne kahraman. Konumaa zorlanmayacakt. Susacakt.
Gerekten.
Andronikos Ada'da saltk susmay renmiti, Ada'dan dne
rek saltk konumay baarmt. Herkesin konutuu bir toplant
da kendisinden de birka sz istenince, herkesin ark syledii
bir toplulukta kendisinden de bir ark istenince, konumak, ark
sylemek, korkun bir kltclk tayordu iinde.
Ama her zaman m?
Bunun da nemi kalmad artk.
oakim baka bir efendiye snacakt.
Efendisini, gnlnn isteince deitirmi bir kle olacakt.
Ama efendisini deitirdii anda, klelik durumundan da sy-
nlacakt. Bir daha kle olamazd ki, kendi ayayla gitse de baka
bir efendiye. Klelie zorlanmak artt.
Ravenna, zavall, gdk bir bahaneden baka ne olmutu ki?
Ravenna'daki imparator temsilcilerini, Roma, Imparator'un
kendi gibi karlard. Ravenna'da efendiden kurtulmak olanaksz
d. Ravenna'da kalmaa almak, insann kendine syleyebilece
i yalanlarn en ktsyd. Yalan da kleliin artdr oysa. M
zklk kabul etmeyecek bir dzendi yalan. Yalan sylerken do
ruyu sylemee balamak, doru sylerken yalan sylemek ka
dar mzklkt.
Ondan abuk syrlmaa bakmt.
Daha geen yl, Franklarn mparatoru Roma'ya geldiinde,
karlan, Ravenna'ya gnderilen valilerin karlanna benzeti
lecek dzenlenmiti. O zaman da rpermiti srt. Ondan kurtul
duunu sandktan bunca yl sonra bile imparator ardn brakm
yordu. Oysa Roma, o gn efendi deitirmiti grne baklrsa.
Oysa, Bizans'ta, o zamandan bu yana deien bir ey vard.
Bu sabah, o keiin syledii
Yalandan da abuk syrlmaa bakmt. imdi daha iyi fark
na varyor. O zamanlar varmad eyin.... Yalandan siynlmak iin
inmiti Roma'ya. Roma'nm bataklklarnn kysna. Dmann
dan, dmanln srdrebilmesi iin yanna snma dilemek
gibi bir eydi yapt. Sna da verilmiti nitekim kendisine.
Roma'nm Ba Papazndan eski inanc taze tutacak bir yer
vermesini isterken, oakim, inan erevesini amayacak bir dav
ran ierisinde kalmaa zellikle dikkat etmiti. lmsek hasta
larn salarn taratmak istemeleri gibi.
Bu davran imdi anlyordu. Yani yorumunu yapabiliyordu.
imdi dedii, birka saat ncesi; birka ay, birka yl ncesi gibi
uzaklarda kalm... imdi, baka bir yere varm durumda nk.
Gerekte, bir bataa ar ar saplanm, battnn farkna

116
varmadan, debelenip durmutu. Kurduu kilise, resimli kilise, yur
dunun inancn korumak iin rpnr grnerek ykselttii ant, u
anda, bu sabahki haberle, tamamyla gereksiz klnm oluyor.
Otuzbe yl nce
Otuzbe mi, daha m az, daha m ok? Hesabn arm gibi,
ama, ne kar? Resimlere yeniden izin verildii zaman
nceleri, hile, dzen demilerdi evresindekiler. nanmak is
tememilerdi. zne uyacaklar kim diye bakacak, sonra hepsini bir
den zindana atacaklar demilerdi.
Kendi ise, resimsiz geen on ondrt yldan sonra resimlere
dnld iin ne sevin duyuyor, ne de brleri gibi kukulara
kaplyordu. Bir ara yalnz, Andronikos'un lm bu kadar bou
bouna myd? diye dnmt. Daha sonra, Andronikos'un,
onun gibilerin aclan, lmleri bir ie yaram mdr? diye dn
mee kalkm, ardndan vazgemiti. Bunu dnmek daha da k
ltcyd onlar iin.
nk resimlerin dnmesi, hibir eyi deitirmiyordu.
iinde en ufak bir kprt duymuyordu. Manastrllar, manas
trlardaki keiler, en ufak bir bask duymamlard zerlerinde.
Bildikleri gibi hareket ediyorlard. Baka manastrlardan gelip
kendi manastmna snan keiler vard. Kendilerininki yazc
manastn, kimse onlara dokunmuyor diye.
Oysa mparatorluk resimsizlikten batm falan deildi. Re
simden vazgemeyip, vazgeemeyip, kendilerine snarak eski
inanlann herkesin bildii bir gizlilik iinde srdrenler iin
dnya daha baka m oluyordu?
imdi ise kendi de
Kendi de kltc bir hareket iinde, kltc bir durum
iinde, kann kltcl iinde
Yoksa kendini temize karmak iin mi dnyor byle b
tn
Ama aradan bir yl geince, tahta yeni Doulu yerine eski
Doulu geince
Hl byle dnmesi tuhaf. Burada, Batda, yurdunun Do
ulu hkmdarlarna bunca yldan sonra hl yabancym gibi
bakmas... Oysa
Eski Doulu tahta dnnce, o korkun bask balamt. oa
kim'in manastrna snm keiler uzak manastrlara kamaa
balamlard. Artlarndan, manastrn z keileri de. Bunlar,
bylelikle, en inat "resimci "ler olduklarn anlatyor, kendileri
ne kar amansz bir sava almas iin ellerinden geleni yapyor
lard.
oakim, katktan sonra, ok ok sonra, ne korkun haberler
almt. Yeni yasalar, yeni yarllar kyordu. Kei yetitirilme
si nleniyordu, yeni keiler alnmas yasak ediliyordu manastr
lara.
Daha sonra, keilerin, keilik antlarndan dnmeleri, din d
hayata yeniden karmalar, manastrlarn boaltlmas buyurul-
mutu.
Bu haberler geldike, evresinde toplananlar, oakim'i bunu
ok nceden sezdii, eski inanc kurtarmak iin, keilii srdr
mek iin, uzak topraklarda da olsa, bu kadar urat, bunca g
le gs gerdii iin, kutluluyor, vyorlard. Kahraman di
yorlard ona. O da bu sz iittike kahroluyor, bu yeni yolun, bu
kendi ayayla girdii yolun, kendi iin yaratt yeni klelii du
yuyordu iinde.
Zavall, hasta bir tilki yavrusunu nasl boduunu anlatmaa
kalksa, onu gene vecekler, genliine, zntsne yoracaklard
o yaptn.
Sularn, ktlklerin bile baland bu kahramanlktan
synlabilmesi iin bu sabah beklemesi gerekirmi.
imdi, herkesin, kapclarn bile uyuduu, yurdundan haber
getiren ulak keiin, gencecik, incecik, utanga ama gzleri ateli
keiin, yorgun olduu bahanesiyle rahatsz edilmemesi iin aln
masn buyurduu bitiik hcrede, aralk duran perdenin arkasn
da lm uykusuna yatm kadar kprtsz grnd bu saatte,
herkes bir kahramann obanlndaki bir srnn rahatl iinde
korkusuz uyurken, oakim, belki de mrnn en byk sevincini
en byk acsyla bir arada duyuyor, yayor.
Bu sabaha dek ne olmadn bilmiti oakim, manastr re
timinin, din eitiminin insana rettii balca l iinde, salt,
ne olmadn bilmiti.

1 18
imdi, karsnda esner gibi duran saray ilerinin, onlarn ye
rinde parltlar iinde yanarak koldan akacak bir denizin, gz
lerinde hl canl grntler, resimler gibi durabildii bu anda
Ne olduunu biliyor artk.
Ne olduunu
Yenik olduunu
Dolaysyla utkuya varm olduunu.
Biliyor.
Bu andaki durum gene deiebilir. Ancak, hesabn bir daha
yapmak zorunda kalmayacaktr. oakim bunu biliyor.
Tepede, gnein batn ardna ald srada, br tepede, g
ne solunda battnda, ne aramt, biliyor imdi.
Al bilmeyen, herhangi bir al doyurmak mutluluunu
aramadan yaam, bunu aklndan bile geirmemi bir insan ola
rak, yaaynn zne inmek, bu yaaya bir yorum, bir anlam
getirmek, yaktrmak istemiti. Tamam imdi... Anlam buldu.
nsan, nasl olsa, birtakm yapntlarla yaayabiliyor, diyor.
Genliimde, daha ok kap yapntlara daha ok sarlm, kah
ramanl
Kahramanl kabul etmi olsaydm, bugn bu noktaya vara
mazdm herhalde. Olgun yapntnn bir adm tesi lm, biliyo
rum ama artk kendimi aldatmadan, gzm karartmadan, ulu,
engin bir yapnt iinde, btn mrm boyunca olgunlamas iin
urap didindiim bir yemi, bu akam, tepeye karken gz
mn nne getirdiim olgun yemi imiesine bir yapnt iinde
lebilirim artk, diyor.
Bundan byle gne, sanda doabilecek
Ama dnmeyecek yurduna
nnde doacak
Bir daha tepeye karsa.
Ama kmaz gibi geliyor ona.
Bundan byle ini yolu balyor. Kk alkanlklarnn
iinde inecei yol.
Bu alkanlklardan artk kurtulmaa almayaca, her trl
arpmann, direnmenin artk anlamn yitirdii, lme doru
dmdz inen yol. Batnn yolu.

119
kol denizin en darna, ykk duvarlarn iinden, geriye
doru, yamur sularnn bulandrd, sepetleri, kpek lelerini
srkleyen rmaa doru inen yol. Byk lmn azndan biraz
tede belki, duracak olan yol.
Kahramanln krntsn tamayacak bir yenikliin utkusu
bu.
Sabaha, tren giysileriyle kmal kuzularnn karsna.
Onlara bir kssa anlatr gibi yle bir ey anlatmal belki: Bir
zamanlar bir adam, herkesin zntsne, derdine
Bu adamn en byk znts, bakalarnn dertlerine, zn
tlerine ortak olmaktan, onlarn yardmna komaktan kendi ha
yatn yaayamamas, kendi zntlerine, kendi sevinlerine da
lamamas olacakt. Geimini ondan bekleyenlere geim, sevinci
ni ondan bekleyenlere sevin yetitirmekten yorulmu olacakt.
Bu haline kar gnl ayakland zaman da bencil bir kii olma
a karar veriyor ama daha bu kararn verirken kendisine seslenen
birine "imdi geliyorum" diye karlk veriyordu. Bu kararla bu
"imdi geliyorum" arasnda gide gele, lm deine dt
gn, anszn, bir ey aydnlanacakt bu adamn gzlerinde, bir e
yi apak grecekti bu adam: Kendi yaay, bu "imdi geliyo-
rum"dan baka bir ey deildi. Olmamt. "imdi geliyorum" di
yerek yaamak istemi, yle yaamt.
Buna benzer bir ey anlatmal onlara.
Ama hemen ardndan, bu kssay yalanlyora benzer bir ey
demeli.
Bizans'tan, yaplabilecek bir ey grmediim iin buraya gel
medim, bir ey yapmak istemediim iin katm, demeli.
Ardndan, kafalarn bsbtn kartracak tek eyi sylemeli:
Yavrularm, karnza tren giysimle geldim, nk bir cena
ze kaldrmamz gerek. Gerekte iki cenaze. mrmnki ile sizle-
rinkini.
Bugnden balayarak bu atnn altnda deiik bir inancn
kullan olarak yaayabilirsiniz. Ba Papazn bu konuda en ufak bir
basks olmad halde, bu basky da beklemeden, bu kiliseyi Ro
ma kilisesine balayacak, sonra da, lmm beklemek zere
hcreye ekileceim. Bunu kabul etmeyenler, ister Ravenna'ya,

120
ister Byk Konstantinus'un bakentine dnerler.
Dnerler, nk
oakim'in kendi kendine sylev ekmesi, sylevini kendine
dnerek hazrlamas gereksiz. Dnerler, nk gen keiin bu
sabah getirdii haber buydu.
oakim, tepeye artk hi kmayacak. Kesin karan bu.
Yeni imparator, eski yasalan gevetiyordu. Elverili grd
anda da, onlan btn btn kaldracan, kaldrmaa kararl ol
duunu iitenler, bu szleri btn ehre yaymlard ulak keie
gre.
Kitap bitti. Dkkn kapand. Ban kuruldu.
ansz, erefsiz.
Bir akam, Thessaloniki'nin kysnda, denize doru, yelken
lerin arasndan ak denize doru, dakikalarca, saatlerce uzun
srm gibi gelen dakikalarca, bakmt. Batan gnein ardndan
grnen, o, dnyann en gzel morunun, mparatorlarn doduk
lar odann, somakilerin morunun, gezginlerin Dou dalarnn
kayalarnda grdklerini syledikleri morun, ar ar karanla
dnmn seyretmesi geliyor aklna. Pencereden grnen
renk, o gecenin son rengi olmutu.
Bugnn ilk rengi.

Yoruldum artk, diye dnyor oakim. Yoruldum. Tann


canm almayacak m daha?

1964-65

121
DUTLAR
DUTLAR

Gzlerime inanamyorum. Dutlar yeniden yapraklanyor, yeeri


yor.

O gn piyanonun bandan kalktm, mutfaa gittim, ekmei


dildim, tabana dizdim, getirdim braktm sofraya. Gene piyano
ya oturup baparmaklarm esnettim drt dakika. Annem sof
raya ard. Oturduk. Uzanp bir dilim ekmek aldm stten. An
szn akta kalan akrep, kuyruunu dikti. Annem yemekten ilk
lokmay almt. Boulayazd.

O gn piyanonun bandan apar topar kalkmt, babam, elin


de gazetesi, ieri girince. "Mi fa proprio impazzire, oggi". Kendi
sini deli eden bendim, besbelli. Ne var ki baka eylerin de, bize
gelmeden nce, onu deli etmi olduunu anlamtm, daha kap
dan ieri girdiinde. Dersin sonuna gelmitik. Babam, elinde ga
zetesi, ieri girince, tembelliimden ac ac yaknd ama babamn
karlk vermesine meydan brakmadan "S'immagini pure, signor

125
Karasu, quello scorpionaccio, quello scorpionista..." "Scorpio-
naccio" dedii Mussolini'ydi, iyi biliyordum. Ama "scorpionista"
yeni bir terimdi benim iin. Konsoloslua armlar; fkeli f
keli onu anlatyordu babama imdi. Unutulmutum. Ben de kalk
tm piyanodan.

nanlr gibi deil. Dutlar yeniden yaprak ayor, 1960 ylnn


bu haziran aynda, yeniden yeeriyor. Daha bir ay nce -b ir ay bi
le olmad- gzelim gr yapraklan birka gn, handiyse sayya
gelecek birka saat iinde, gz gre gre, trtl salgsna dn
mt. Yola sapyorum imdi, aalann altndan tiksintisizce ge
iyorum. Haziran sca yaprak katmannn altlanna eriemiyor
olmal. Aalann alt serin, diplerindeki otlar dipdiri.

Piyanonun kapan grltszce kapam, taburenin -vidas


bozuktu, dnmyordu, ya da vida yata yalama olmutu, artk
bilemiyorum; oturunca piyanonun kenan gsme geliyordu-
zerindeki minderi drmemee alarak yere kaym, min
derleri arap ii sedirin zerinde iyi bildiim yerlerine zenle yer
letirmi, gidip ak pencerenin nnde durmutum. Tavana dek
ykselen konsol aynasnn yaldzl erevesinin de, pembe kar
puzlu yksek, -yakldn hi grmediim, nasl yandn her
zaman merak ettiim- lambalarn durduu konsol mermerinin de
taarak te birini rttkleri, arkasnda, ona dayal duran sedirin
bsbtn kapatt, aldn hi bilmediim kr kapnn ardn
dan gelen ses "Aferin", demiti. "yi altn bugn, yeter. Dinlen
imdi". Sonra kedi, arkamdan doru gelerek pencerenin pervaz
na sram, srnm, gidip gelmi, nmde karar klmt. -
melmi, burnunu eneme srtmee balamt. Okamtm, sev
mitim onu. Sonra uzanp sedirin zerinde ikiye katl duran -
bitiikteki gazeteciden alnm, eve gtrlecek- Domenica del
Corriere'yi almtm elime. Dergiyi, kedinin zerinden ararak
pencerenin pervazna dayam, mavi kapan evirmitim.

Kartryorum muhakkak. Elim aacn gvdesine gidiyor.


Tertemiz. Bam kaldryorum. Tek bir iplik, tek bir tel, tek bir
salg ipliinin ucunda sallanan tek bir trtl yok. Kartryorum
muhakkak. Babaannem can ekiiyor diye "Bibim"in evine piya
no almaa gnderilmi isem, 1938 yl maysnn bir sabah ol
malyd bu. Oysa o srada okulda bulunmalydm. Okula daha git
miyor idiysem 1936'ya dnmek gerekir. 1936'da piyanonun ba
nda, yanmda kimse durmadan, kimse yol gstermeden al
mam sz konusu olamazd. Zaten piyanoya ekimde balamtm;
daha nce deil. 1936'da, derginin ilk sayfasndaki, bal ps
kll Franco'cularla bal pskll Mussolini askerlerinin ibir-
liiyle kazanlm anl bir vurumay gsteren dumanl, tozlu,
kasl, iri gzl, kanl sargl, glmseyen azl resmin mays sa
ylarnn birinde grnmesi olacak ey deil. Bunlan hatrlayabil
diime gre resmin altn okumu muydum? Okudumsa, alfabeyi
1935'ten beri skm, ufak tefek eyleri okuyabilir duruma gel
mi olduum halde talyancay bu kadar okuyup anlayabilmem
iin 1937'ye kmak gerekiyor. O zaman da okula balamtm.
Gene ayn engel kyor ortaya. Hayr, deil. Okula 1937'nin g
znde baladm. Ama can ekien ninem beni ister istemez 1938
maysna gtryor. Diyelim ki mays ayndayd bu olanlar, oku
la da gidiyordum ama herhangi bir tatil gnyd bu. Derginin ilk
sayfasn, enem kedinin srtna dayal, iyice inceledikten son ra,
her zaman yaptm gibi son sayfay evirip amtm nme.
Orada da renkli bir resim olurdu her sayda. O resimde yaln
ayak, ba kabak, kara derili insanlar, gzleri korkudan kocaman
kocaman olmu, kimi kargsn, kimi bombo ellerini kollarn

127
balarnn zerinde sallayarak kayordu resmin sa yanna
doru. Artlarndan, tank dendiini bildiim birtakm nesneler ge
liyordu, uaklar dolayordu zerlerinde, uzakta yaknda bir ey
ler patlam, ateler, tozlar, dumanlar salyordu. Kara derililerin
ardndan balklar pskll, apkalar tyl adamlar kouyordu.
Ellerinde bakl bakl tfekler vard. apkas tyllere "bersag-
lieri" dendiini, bakl tfek demekten vaz geip sng takl,
kasatura takl tfek demem gerektiini sonradan renmi olaca
m. Ama resim akt, psklller, tyller, sngller, yerdeki,
gkteki ateler, kara derilileri ldrmek iindi, onlar ldrmek
iin urayordu. Resmin altnda "Habeler"i, "talyanlar" sk
tm m, yoksa talyanlarn yok yere Habeistan denen bir yerde,
Afrika'da, yamyamlarn yaad Afrika'da, yok, o daha sonrayd
galiba, bir gn, sokaktan birtakm garip sesler ykselmiti de ba
bama koup, Afrika bize yakn mdr, diye sormutum, yakndr
karln alnca, o halde yamyamlar geliyor, demitim, ama o
herhalde daha sonra, epey sonrayd, Tarzan flimlerinde yam
yamlarn nasl bardklarn renmi olmalydm bunu sordu
umda, neyse, Afrika'da, Habeistan denen bir yerde, talyanlarn
yok yere adam ldrdklerini daha nceden bildiim iin mi res
mi kendi kendime aklayabildim, bilemiyorum. O zaman da
1936 maysnda karar klmak gerekir. Kartryorum muhakkak,
st ste bindiriyorum imgeleri. Postanenin kapsna dek, dallar
dan tek bir iplik sarkmyor, tek bir trtl sallanmyor. Yerde, otla
rn arasnda, yolun zerinde tek bir iz kalmam bir ay nceki
yaprak krmndan. O gnlerde, aalann altndan geerken ne
denli dikkat edersem edeyim, postanenin kapsna vardmda sa
mdan, ensemden, srtmdan, gsmden, kollanmdan, paala-
nmdan en azndan drt trtl, ocukluumun tiksintisini hl
yenemediimi duya duya alp yere atyordum. Yoldan gelirken
inediklerim daha yumuak bir ses kanyordu. Oysa, bu ze
rimden alp attklarm, tan zerinde ezdiimden olacak, daha
brltl bir ses karyordu.
Sofradan kalkp sobann maasn elime aldm, kapan a
tktan sonra ekmek tabanda, kuyruu -hl lm samaa ha
zr- havada bekleyen akrebi dikkatle sktrdm maann iki ucu
arasna, sobann ak kapandan ieri, korlarn ortasna braktm.
Kapa kapayncaya dek kendini sokmad. Kapak kapandktan
sonra bir fokurdama iitir gibi oldum. Ardndan msr, kestane
patlar gibi bir ses oldu. Annem ekmek taban kapt, mutfaa g
trd. Yeniden ekmek dildik.

Yapraklar iki gn iinde eridi gitti; tpk, ipek bcekleri


min durduu kutuda, artk her biri parmak boyuna geldii gnler
de, sebzecinin her sabah getirdii taze dut yapraklarnn erit erit
koparlp erimesi... Kutunun banda dakikalarca duruyor, yap
raklarn yeniinden kan harty dinliyordum... O gnlerde, ha-
rt gelmiyordu aalardan. Bu, trtllar sessizce yedikleri iin
deil, savutlann atp bekleen bir baka mays aynn bir baka
askerinin konumalar, glmeleri, ne denli hafif olsa, gene de
harty bastrdndan. ki kilometre tedeki alanda insanlar
kaynayor, arklar sylyor, kovalanyor, kayor, dayak yiyor,
yakalanyor, korkmuyor, arklar sylyor, kaynayor, yryor
lard. Oysa burada, savut atp cgara tttren askerler, hafif hafif
glyor, konuuyordu. Trtllar yapraklan kemiriyor, salglan-
nn uzatp durduu ipliklerin ucunda semiz semiz sallanyordu.
Mektuplar gecikiyor, gazeteler, dergiler gelmiyordu. Birka gn
sonra, tek yaprak kalmayacakt aalann tmnde.

Oysa, imdi, gne gemiyor yapraklann iinden.

Bir ay ara ile aalar yeniden, -bir yl iinde, bir ay iinde,


iki kez- yapraklanm oluyor. Hzn alamayan yapraklar trtlla-

129
nn tmyle yok edildiini anlaynca, mazot kokulan iinde, bir
daha

"Bir ay iinde iki kez", diye anlatmt bir gn -bymtm


artk, byle eyler bana anlatlabilirdi, yle diyordu- "bir ay iin
de iki kez sokakta sopalarla kovaladlar bizi, birinde tiyatrodan
kyorduk, birinde de sinemadan..." Bana ders vermee balad
sralarda, anlamadm bir sr eyle dolu yksn anlatr
ken, antasndan resmini karm, anneme, babama gstermiti.
Ben de bakmtm tabi. Gizli, bana gsterilmeyen resimlerden
deildi bu. ok gzel bir adamd. Resmi bana uzatrken -byk
bir gurur duyduunu anlardm herhalde, daha byk olsaydm...-
"kocamn resmi" demiti bir daha. Gzleri, kahverengi baslm,
ok koyulu fotorafta seilmeyecek lde akt. Sordum. ok
ak maviymi. Burnu ok gzel bir erinin sonunda hafif kalkk
bir sivrilikle sona eriyordu. Alt duda kalnd, pek hafif bir so
murtmay biimlendiriyordu. Resim yandan ekilmiti. Adamn
gzleri dalgn dalgn sol omuzuma doru bakyordu. Alt duda
kalnd, gler gibi kvrlyordu. Belki de. Sa sapsan olmalyd.
Geri verdiim zaman resmi, "ad ne?" diye sormutum, "Gigi"
demiti. "Nerede imdi?"
"Arjantin'de, ok uzakta."
"Niye?" diye bir ey sormann yakk almayacan naslsa
kestirebilmi, susmutum. O zamanlar yalnz anneme, babama
anlatm olduu yky, sonralan, ben de, para blk, gnn
havasna gre, ne kadann anlatma uygun gryorsa o kadann,
renebildimdi. Gigi, cicilik kazanamazd kansnm anlattklann-
dan. Gene de, onu kt gstermee alr gibi davrannn altn
da bir zlem vard muhakkak. Bugn, rahatlkla, yle syleyebili
rim sanrm.
Herhangi bir aacn bir yl, ne yl, bir ay iinde iki kez yap
rak aabileceine inanmazdm bir ay nce. Bugn bunu byk
bir rahatlkla syleyebilirim artk. Bunu grm bir insan olarak
leceim. Aalar, yaaylarn srdrmek iin yazn gerektirdi

130
ini trtllara karn, yapmlar; imdi bir soru var kafamda: G
dk kalm, geliemeden dklm, inenmi yemilerini de bir
daha verebilecekler mi? Yemii, aaca, hi deilse bu yl, artk
gerekli deil. Aalar abay oraya dek vardrr m? Elim aacn
gvdesinde. Svazlyorum. Gvde de, yapraklar da tertemiz, g
ryorum.

"Katolik misiniz?"
"Evet."
"Nasl ispat edersiniz?"
"Ne demek istiyorsunuz?"
"Bizi inandracak bir ey yapn."
"Neredeyiz, allahakna? Buras bir konsolosluk odas. Kili
sede deiliz, siz papaz deilsiniz. Hem bu konuda hi kimse..."
"Bakn efendim, iim zaten kolay deil. Papaz M.'yi tanya
caksnz hem..."
"Hayr, tanmyorum. Geleceini iitmitim yalnz. Konu
malarn, vazlanm beendiremedii iin aya kaydrld sy
lenen, Sardinya'ya atand anlatlan Padre S.'nin yerine gelecei
ni... Bu pazar grecektim ilk olarak. Siz de biliyorsunuz kendisini
tamy amay acam..."
"Evet. Doru. yle ya, tanyamazsnz. Bense sizi birka yl
dr tanyorum tabi... Yalnz, ite, aldmz yeni ynergeye uya
rak..."
"Gnah karp karmadm da soracaksnz belki imdi.
Ne var ki..."
"Sinirlenmeyiniz efendim, rica ederim..."
"O zaman tepem att. Tuttum, 'nanyorum' duasn okudum.
Tamam m, dedim. Adam bir de istavroz karn, demez mi?"
Babamn aznda bir kvrnt. "Buna vardryorlar imdi ii...
Ne denir?"
"Ne mi denir? Bitmedi ki. Dinleyin bakn hele. Peki, dedi

131
adam, siz katoliksiniz, sizi kilisede ok grdm; anneniz ya, o ya-
hudi miydi? Bense, utancndan, artk baka bir ey sylemeyecek
sanyordum. O da nereden kt, dedim. Ad Rachele'ydi, deil
mi, dedi. Gznn iine baktm. 1 signor Mussolini'nin, dedim,
Duce demedim tabi, grmeliydiniz, hepsinin yz yemyeil ol
du, il signor Mussolini'nin de ailesinde bir Donna Rachele vardr
benim bildiim, dedim, o da yahudi olmasn? Laf hemen dei
tirdiler. Papaz dedikleri, odadan kt. Almana benzeyen o kadn
la bykelilikten gelen adam pencereye doru gittiler."
"Evlisiniz, deil mi?"
"Evet."
"Ama kocanz Trkiye'de deil."
"Deil. Arjantin'de, Buenos Aires'te. Hi deilse, kendisin
den son haber aldmda, oradayd."
"Kendisinden haber almyor musunuz?"
"On yla yakn bir zamandr almadm."
"Sa mym acaba?"
"Nasl bilebilirim?"
"Hi kendisinden haber almaa almadnz m? Bir ey
yapmadnz m?"
"altm. Yaptm. Ama alamadm."
"Peki efendim; teekkr ederim. Zahmet oldu size..."
"Proprio cosi, signor Karasu, proprio cosi. nanlr gibi deil,
korkun bir ey bu."
Durdu. "Bir ey aryorlard ya, belli deildi ne istedikleri;
belki kendileri de bilmiyor, bo atp dolu tutmaa urayorlard.
Ayr ayr eylerdi sorduklar. Gigi lm olsa.... Olur a, ldn
haber almlardr diyelim. O zaman, bu sorular gereksiz olurdu.
lmemitir ya, anszn nereden akllarna geldi byle bir sorgu?
Bakalarn arp byle sorguya ektiklerini iitmedim imdi
lik. Benimle balam olsunlar diyelim. Gene tuhaf. Biliyorlardr
ki benim en ufak bir siyasal iim yok. rencilerim, rencileri
min aileleri, eski arkadalarm... Baka kimseyle grmediimi
bilmeleri gerekir. Trl trl hastalklar olan bir insanm zaten.
Kimbilir, Almanlarn zoruyladr belki bu yaptklar... zr dile
yip teekkr ettiler, savdlar... Hl anlayamyorum. Deil mi

132
ama? nanlr gibi deil."
"yle," dedi babam, "inanlr gibi deil."
Glmsedim. "Haydi, signora Pozzi, gelin bir inanlmaz ey
daha yapalm. u Giovinezzdy aln bize."
Ters ters bakt. Gld sonra. "Niye olmasn? ark gzel, ho
uma gidiyor. Faistler syler diye arky niye almayaym?"
Piyanonun bana geti gene. Ardnda duruyordum. "Giovi-
nezza di bellezza " Besbelli, "genlik" diye balayp giden
arky alp sylerken kendi genliini, Gigiyi anyor, Mussoli-
ni genliinin arksyla kendi mutluluunun ykl arasndaki
ba unutuyordu. Deli gibi sevdii, kaarcasna vard Gigi ok
uzaktayd imdi. Sesi ykseliyor, grleiyor, patlamasna ramak
kala yumuuyordu gene. Mussolini etelerinin dayandan, sald
rlarndan Trkiye'ye kaan kadnn, Trkiye'de, Giovinezzdy
sylemesi inanlr ey miydi gene de?

Bu yapraklar gibi. u anda baktm yapraklar gibi.

Giovinezzdmn alnd saatten aa yukar iki saat sonra,


yukarda Londra'y dinleyenlerin radyosundan Lili Marleen, bo
uk, ar, acl, inecekti aaya, gecenin karartmal dinginlii
iinde; aada, Berlin'i dinleyenlerin radyosundan Lili Marleen
bouk, ar, acl, kacakt yukar. Bu ark da, bililerinin, o za
man farknda deildim, bata benim, birtakm zlemler, aclar,
anlar yaratacakt gnlnde, gnlmzde, Lale Andersen'in a
zndan. O zaman farknda deildim, karartma gecelerimizdeki
korkusuzluumuzun.

O gn farkna varmadm nce. Yola sapm, bam nmde,


gidiyordum postaneye doru. Samda bir hrt oldu. Baktm.
asker melmi oturuyor. Yrdm. Duradurdum sonra. As

133
kerlerin ne ii vard burada? Aalann altnda er beer mel-
milerdi. Cgara tttryorlar, fslt ile konuuyorlard. Glyor
lard arada bir. Sesleri biraz ykseliyor, sonra, gene fsltya d
nyordu. Savutlann atmlard nlerinde. ki kilometre te
deki alanda, Kzlay'da, ark syleyenlerin buralara kmalan
olasln dnerek yerletirmi olacaklard bunlan aalann
altna. ark syleyenler buraya ksa ne olacakt? ark syl
yor, kol kol yryorlard aada, bir eyler knp dktkleri yok
tu ki... Gelseler, dur diyeceklerdi onlara herhalde. Sonra... Dur
mayacak olsalar, askere ate mi atracaklard? Nisan sonunda,
birer gn arayla, stanbul'da, Ankara'da ate almt. fke ka
barmt. nsanlar gene yryor, gene de ark sylyordu. Ate
atrmak, korkunluu lsnde olmayacak bir i artk. Zaten,
kimsenin buralara kt yok. arklar, dvlmeler, kovalamala-
nn ardndan gene kovalamalar, banmalar, bir kilometre tede
duruyor, susuyordu. Postaneden ieri girerken tiksintiyle irkil
dim. Kolumda yeil, semiz bir trtl ar ar ilerliyordu. Yerim
den sradm. Elim ensemden daha da semiz, daha da yeil bir tr
tl alp att yere. Silkelendim. Kpekten, kediden uncack kalr
yerim yoktu silkelenirken. Postanedekiler, ya, ya, bizim de ba
mza geldi, der gibi yan alayl bir glmsemeyle bakyorlard.
Bir kz, onyedi, onsekiz yalannda olmalyd, elini uzatt, srtma
gtrd, indirdi; ayann burnuyla bir trtl daha ezdi. Bir kant
kapladyd her yanm. 1943 yaznn tifs salgm gnlerindeki gi
bi. Dan ktm zaman aalardan iplik iplik sarkan, sallanan
trtllan grdm. ou, yksekteydi daha. Ancak iki tanesi
adam boyuna inmiti. Sonraki gnlerde, gitgide bym, sark
mt hepsi. Postaneye gitmek iin insann neredeyse emsiye al
mas gerekecekti yanna. Aada, iki kilometre tedeki alanda
tutuklananlar artyordu.

134
Ancak bir eit gazete, bir eit sendika yaayabiliyordu. Par
tiler kapatlm deildi daha, ama yaknda kapatlaca belliydi.
Ne yaplaca, konuuluyordu gizli gizli. Ne yaplabilecei... Gi-
gi, bir ara Fransa'ya gitmi, apar topar dnmt, karsn yanna
aldracak yerde. ki gn sonra yurt dnda bulunan muhaliflerin
yurttalk haklarn kaldran bir yasa ktyd. Yurtsuz kalmak is
temedim, diye anlatmt Giulia'ya. Bu yasann kacan nere
den rendin, diye sormam kars. Her gn, dayak yemi, gece
evine dnerken bir kede sktrlp sopalanm, ya da sopa kor
kusuyla, tabanca korkusuyla koca bir ie hintyan imek zo
runda braklm bir arkadalarnn haberini alyorlard. Kimi l
yor, kimi sakat kalyordu. Bir gece, tiyatrodan ktktan sonra, da
ha birka adm atmadan, arkalarndan birilerinin geldiini anla
mlard. Gigi, belli etmeyelim ama adm da biraz sklatralm,
belki bir kap aralna saklanabiliriz, demiti. Korkuyorlard.
Ana caddenin sonuna dek yrmlerdi. Ikta belki saldrmaa
kalkmazlar diye. Arkalarndan geliyorlard o adamlar. Onlar da
artk sapmak, gitgide karanlklaan sokaklara dalmak zorundalar-
d. Araba yoktu ortalkta. Olsa bile ne lde yarayabilirdi ileri
ne? lk sokaa saptklar zaman Gigi Giulia'nn elinden ekerek
deliler gibi komaa balamt. Giulia, aykkaplann karmt
daha kolay koabilmek iin. Talar ayaklann actyordu ama ar-
kasndakilerden korkuyordu, ok korkuyordu. Bir saa bir sola
sapyorlard. Koacak halleri kalmamt. Byk palazzo'lann da,
kk evlerin de kaplan smsk kapalyd. Bir yerde bir ey iit
miyorlar, biraz tede, keyi sapnca, koan ayak sesleri gene do
luyordu kulaklanna. Adamlar vazgememiti. Gigi Floransalyd
ama Roma'mn bu mahallesini bir Romal kadar bilirdi. Giuliann
gz zaten bir ey grmyordu. Gigi'nin ektii yere gidiyordu.
"Eteklerim ksayd bereket, modaya uyacam tutmutu. Floran-
sa'dayken byle bir eye cesaret edememitim dorusu." Kou
yorlard hl. Giulia o zamanlar zayf saylrm ama gene de i
mi, tkanm komaktan. "Gigi'nin arkasndan srkleniyor

135
dum." Anszn yanlarnda, aralk duran bir kap. Dapdarack.
Kendilerini atmlar ieri, soluk solua; itip kapamak istemiler.
"Kapy, yoksa, sizin iin mi aralk braktm sandnz?" diyen bir
ses. Pes, bouk, atlak. Gigi, Giulia'ya sarlm, pm uzun
uzun. kisinin de sesi kmasn, soluduktan anlalmasn diye.
"Burann ne olduu belli" demi gene o ses, "ama yabanclara ki
raya vermiyoruz." Koan admlar, bouk sesler, yaklam, sv
gleri ak ak iitmiler, biraz oyalandktan sonra da uzakla
m bu sesler. "Haydi, defolun" demi gene karanlktaki yorgun
ses, "bama yeni yeni bellar almak istemem." kmlar ister is
temez, kadnn yzne, yznn bulunduu yerdeki karanla bir
gz olsun atmadan. Duvarlara srne srne yrmee balam
lar. On adm atm atmamlar ki arkalarndan bir kapnn kapan
dn iitmiler. Bir adamn admlan yaklam, yaklam, yak
lam. Yanlanndan geip gidenin krk yakal paltosu, gm i
lemesi pnldayan bastonu, melon apkas, az sonra yitip iitilmez
olan adm sesleri, sonralan kendilerini ok gldrm o geceyi
anladka. Ama o gece, daha yirmi dakika yrmeleri gerekmi
evlerine varmalan iin; her ke banda yrekleri azlanna ge
lerek. "kinci kez, yirmi drt gn sonra, sinemadan karken..."
Yamur yad iin Giulia'nn elinde emsiyesi vard. Gigi'nin
elinde de ucu demirli baston. Cebinde ise, tabancas. Geceler ge
ne korkuluydu ama artk hazr tutuyorlard kendilerini. Bir kez
saldnlmt kendilerine. Dnya deimiti artk kendileri iin.
Dtler bu kez. "Yalnz da deildik, Gigi'nin kk kardei
vard yanmzda. Ufak tefekti ama aksz dolamyordu hafta
dan beri. Aabeyime saldran bana da saldrr diyordu. Bir kap
aralna snmtm, emsiyemi btn hzmla saa sola sall
yor, karg gibi kullanyor, avazm kt kadar baryordum.
Kimse yardma gelmedi tabi. Ama btn soka ayaa kaldr
mtm herhalde. Pancurlann arkasndan karanlkta herkes bizi
seyrediyordu muhakkak. Baka geceler bakalarn seyrediyor
lard byle, belki de. Bir gece de, belki, bakalar kendilerini sey
redecekti... Neyse, bizimkiler brlerini epey yaralam, tartakla
m olsa gerek ama ikisinin de ka patlam, her yerleri rm,
izilmi, stleri balan yrtlmt. ak, saldrganlann kann bi

136
raz aktm olmalyd. Tabanca kullanlmamt ama. ok kr...
Onlar bak ekmediler. Tuhaf ya, yle. Yalnz sopa kullandlar.
Ama anszn, d brakp toparlandlar, gittiler. Gigi'yle kar
deine 'Bu, size ders olsun imdilik' diye bara bara. akdan
korkmulardr bana kalrsa. Ben, bizimkilere bir ey oldu diye
korkuyordum imdi. Neyse, o akam da, kanlar iinde de olsa,
eve gidebildik. Geceleri bir daha sokaa kmadm ama. Gigi de
yalnz toplant geceleri beni yalnz brakyordu. Zaten ok ge
meden stanbul'un yolunu tuttuk."
stanbul Gigi'ye gre deilmi. Giulia ders bulmaa, geimi
ni salamaa balamt. Gigi'nin alt ilep stanbul'a dnd
nde, Gigi'nin Buenos Aires'te i bulup kaldn bildiren mek
tup da geldi. yl sonra Gigi stanbul'a gelmi, alayarak Giu-
lia'nn daha bir yl sabretmesi gerektiini sylemiti ama Giulia
artk bir yerlere gidecek deildi. "Gzeldi, yiitti, akacyd, en
di ama Mussolini'nin adamlaryla dnyann br ucundan nasl
urard? Bunu anlayacak akl m yoktu, yoksa..."

Yoksa bu adamlar, analar, dvlsn diye mi dourmutu,


bu ocuklar, lmek iin, kurunlanmak iin mi gelmilerdi dn
yaya? Alanda yryenler, ark syleyenler, gnn btn haber
lerini az gazetesiyle yayanlar, polisin kovalad, dvd, ya
kalayp gtrd insanlar oaldka, bugn btn gazeteleri,
dergileri stun stun dolduran ykler olutuka, birtakm adam
lar gitgide kstebekleiyor, dut yapraklarn yeyip bitiren kurtlar,
trtllar, kupkuru kalm dallarn ilkyaz sonlarnda bsbtn gze
batan gdklnden tel tel sarkyor, yere yaklayordu. Birka
hafta sonra tulumbal makineler geldi. O akam postaneye gider
ken burnumu sktm, azm rttm avucumla. O gn askerler de
yoktu artk. Aalan dnen var gene de, diye geirdim aklm
dan. Belki bu mazot da yetmezdi ama... Belki bir kibrit akp...

137
Temizliin atele yaplmas gerekmedi hi. Belki iyi, belki
kt. Ardndan yamur yad, saatlerce, sel gtrrcesine ortal
. Aalarn alt gl oldu. arklar artt. Anili olacak arklar. Ol
mayacak bir eyi, Tunanm akmayacan, akmaktan vazgeebi
leceini syleyen arklara karlk veren, utkulu arklar...

Elimi ekiyorum aacn gvdesinden. Bir daha bakyorum


yapraklara. nanmak iin. nanmal ite. Karmda duruyor, gne
i durduruyorlar yukarlarda. Tuna nehri akmaz olur mu?
Aal yolun ucundaki postane kaps yaklamaa balyor.

1967

138

You might also like