You are on page 1of 203

TH EO D O R W.

ADO RN O
AHLAK FELSEFESNN SORUNLARI
TheodorW. Adorno (1903-69) "Frankfurt Okulu" yada "Eleti
rel Kuram" olarak anlan dnce hareketinin en nemli yele
rindendir. Babas, Protestanla gemi Yahudi kkenli bir arap
imalats, annesi Fransz/Korsika kkenli bir opera sanatsyd.
Katolik bir aileden gelen annesi tarafndan nfus ktne Wie-
sengrund-Adorno olarak kaydettirilen Adorno, 1943'ten itiba
ren sadece anne soyadn kullanmtr.
Frankfurt'ta mzik ve felsefe renimi grd. Siegfried Kra-
cauer, Gyrgy Lukcs, Ernst Bloch ve Walter Benjamin gibi dne
min radikal yazarlarnn etkisi altnda Marksizme yaklat, ancak
herhangi bir siyasal partiye katlmad. Dncesinin oluumun
da asl nemli olan figrler, besteci Arnold Schnberg ile Frank
furt Toplumsal Aratrmalar Enstits'nn yneticisi Max Hork-
heimer'di. Adorno da 1930'larn banda Enstitye katld. Nazi-
lerin Almanya'da iktidar almalarndan sonra ngiltere'ye, ardn
dan ABD'ye g etti. Burada, kendi ynetimindeki bir alma
grubuyla, sonradan ayn balkla yaymlanacak olan Otoriter K i
ilik (The Authoritarian Personality, 1950) aratrmasn ynetti.
Savatan sonra Frankfurt'a dnerek Horkheimer'le birlikte Enstit'
y yeniden kurdu. Dier nemli yaptlar, Philosophie der neuen
Musik (1949; Modern Mziin Felsefesi), Dialektik der Aufkl
rung (Horkheimer ile birlikte, 1947; Aydnlanmann Diyalektii,
Kabalc) ve sthetische Theorie'dir (1970; Estetik Kuram).
Trkede ilk kez 1998'de yaymladmz Minima Moralia, Sa
katlanm Yaamdan Yansmalar kitabyla tannan yazarn bir ma
kale sekisi olan Edebiyat Yazlar'ru (2004) ve Sahicilik Jargonu'
nu (2012) yaymladk. Adorno'nun Negative Dialektik (1960)
adl eseri de Metis yayn programndadr.
Metis Yaynlar
pek Sokak 5, 34433 Beyolu, stanbul
Tel: 212 2454696 Faks: 212 2454519
e-posta: info@metiskitap.com
www.metiskitap.com
Yaynevi Sertifika No: 10726

Metis Felsefe
A H LA K FELSEFESNN SO R U N LA R I
Theodor W. Adorno

Theodor W. Adorno, " Probleme der M oralphilosophie"


(1963) Alm ancada ilk kez 1996'da baslmtr.
Almanca orijinal edisyon Thomas Schrder tarafndan
yayma hazrlanmtr.
Nachgelasse Schriften, Ksm IV: Vorlesungen.
Theodor W . Adorno Arivi, Cilt 10.

ngilizce Basm: Problems of Moral Philosophy,


Polity Press, 2001.

Suhrkamp Verlag, Frankfurt am Main, 1996


Trke Yaym Haklan Metis Yaynlar, 2010

lk Basm: Ekim 2012

Yaym a Hazrlayan: Semih Skmen

Kapak Tasarm: Emine Bora


Dizgi ve Bask ncesi Hazrlk: Metis Yaynclk Ltd.
Bask ve Cilt: Yaylack Matbaaclk Ltd.
Fatih Sanayi Sitesi No. 12/197-203
Topkap, stanbul Tel: 212 5678003
Matbaa Sertifika No: 11931

ISBN-13: 978-975-342-874-3
THEODOR W. ADORNO

AHLAK FELSEFESNN SORUNLARI


HAZIRLAYAN: THOMAS SCHRDER
EVREN: TUNCAY BRKAN

metis
NDEKLER

BRNC DERS (7 Mays 1963) 11


Teorik bir disiplin olarak ahlak felsefesi Pratik kavram Di
reni ve "gerekliin snanmas" olarak teori; pratikilie kar
Naiflik ve dnm Teori ile pratik arasndaki gerilim
zerine Kendiliindenlik ve direni rrasyonel olan Ahlak
teriminden duyulan honutsuzluk Vicdan azab olarak etik;
etie kar ahlaktan yana.

KNC DERS (9 Mays 1963) 21


"Ahlak ve Huzursuzluklar" Ethos ve kiilik sorunu Etik
doal bir kategori deildir Ahlak ve toplumsal kriz Baskc
karakterin sosyolojisi Genel ve tikel Ders plan incelene
cek metinler

NC DERS (14 Mays 1963) 30


Ad homines argmanlar Ders: Eletirel modeller Kant'ta ak
ln ikili karakteri: teori ve pratik, epistemoloji ve metafizik
zgrlk sorunu atklar kuram zerine Diyalektik
Kukuculuk ile "kukucu yntem" arasndaki ayrm

DRDNC DERS (16 Mays 1963) 40


atklarn doas Nedensellik ve zgrlk; kendiliinden
lik nc atknn tezi Tezin kantlanmas zgrlkten
doan bir nedensellik motifi Antitez

BENC DERS (28 Mays 1963) 50


Nedensellik ilkesi ve atklarn zorunluluu Kant ve He-
gel'de diyalektik Prima philosophia sorunu: lk neden Ne
densellik, yasa ve zgrlk Nedensellik kavramnn dsal
doas Veri olarak zgrlk zet: zgrlkten doan ne
densellik
Kant felsefesinin ikili karakteri; bir ve ok Yine teori ve pra
tik Yntem retisi zerine: 1. Akim doas 2. Speklas
yon 3. zgrlk ve doa zerindeki tahakkm 4. Metafizik
beklentilerin boa kmas 5. Felsefi kaytszln reddi 6.
Tanr fikri ve eletirinin haklar 7. Pratiin ncelii

YEDNC DERS (18 Haziran 1963) 71


"Yntem retisi"nin teorisi ve pratii Pratik felsefede bi
im ve ierik Deneyimin dlanmas olarak pratik; akl ola
rak zgrlk Birincil olan nedir, ikincil olan nedir? Veri ola
rak ahlak yasas Toplumsal elikiler zlebilir mi? Burju
va iyimserlii Ahlak yasas deneyimle renilebilir mi?

SEKZNC DERS (20 Haziran 1963) 81


A priori bilgi ile deneyimden elde edilen bilgi arasnda ayrm
yapmann gl Zorunluluk ve evrensellik Ampirik sa
kmdan verili ahlakn zorlayc karakteri Psikanalizin itiraz
Miza etii Teleolojinin dn; yaderklik unsuru

DOKUZUNCU DERS (27 Haziran 1963) 91


zgrln yasalar Tefsir ilkesi: "niyetin snmlenmesi"
Doann ikili karakteri Kant argman "kesip atyor": ya-
derklie direni ve yaderkliin kabul Absrd unsuru Ahla
kn tarihsel diyalektii; "ahlakn yalanmas"

ONUNCU DERS (2 Temmuz 1963) 101


Hogrlemeyecek zgrlk-yasa ikicilii; Protestan gelene
i Tahakkme kar tin ve doa deneyimi Metodolojik k
ma: dnce tarihine kar lafzi yorum Kant etik par excel
lence ahlak felsefesidir Biimcilik, kl krk yarma

ON BRNC DERS (4 Temmuz 1963) 111


Ahlakn aklda temellendirilmesi: "Gnl eitimi"ne kar
Prens Hamlet zdeliksizlik unsuru; nc bir tarafn zor
lamas Pratik olarak akl Kant etiinin kstl doas; burju
va hesab ve brokratik erdem Dolaymlanmam iyinin
mphemlii zerklik ve yaderklik
Kendi kendini belirleme Deer klt gereksiz zgrlk
ile yasa arasndaki dengesizlik Biimcilik ve toplumsal ba
lam Kant'm ahlak felsefesiyle ilgili yazlar Ahlak Metafizi
inin Temel lendirilmesi

ON NC DERS (11 Temmuz 1963) 126


Fenomenoloji zerine rade kavram Psikolojik vehe; yi
irade, kt irade dev ve hrmet Bastrma unsuru zgr
ln ortadan kalkmas Sorumluluk ve miza etii sorununa
gei

ON DRDNC DERS ( 16 Temmuz 1963) 135


Genel felsefi tutum olarak igdnn bastrlmas Kendini
koruma ve telafi Feragatin fetiletirilmesi nsanlk fikri:
Bir hipotez Amalar totalitarizmi Kendinde ama olarak
akl

ON BENC DERS (18 Temmuz 1963) 144


Kant'n miza etii ki cephede sava: Ampirizme ve teolo
jiye kar Platonla aradaki fark: Akln idealizmi lk d
nem burjuva pathosu ve Rousseauculuk sellik ve Alman
misre' i.

ON ALTINCI DERS (23 Temmuz 1963) 154


Ahlakn diyalektik unsuru Ibsen'in Yaban rdei Vicdan:
"ok sert davranabiliyor" Mevcut gereklie bulama He-
gel'in ahlaka uygulad alkoyarak ama ileminin eletirisi

ON YEDNC DERS (25 Temmuz 1963) 163


Yanl hayata direnmek Ktln maskeleri karsnda ya-
nlabilirlik Nietzschenin ahlak eletirisi aleyhinde Bireyci
liin krizi olarak ahlakn snrlar; eletiriden siyasal bilince
gei

EDTRN SONSZ 173


EDTRN NOTLARI
b ir in c i d e r s

7 Mays 1963

BAYANLAR BAYLAR,

Konusu itibariyle genlere pek ekici gelmesi beklenem eyecek bu ders


lere yle byk bir ilgi gsterdiniz, burada o kadar ok kii topland ki
sizlere bir aklama, hatta bir zr borluym uum, ar beklentilere ka
plmama konusunda sizleri uyarmalymm gibi bir hisse kapldm. Do
ru daha dorusu yanl hayat hakknda k itap 1yazm birinin dersi
ne katldnzda, hi deilse bazlarnzn bu derslerden doru hayat
(das richtige Leberi) hakknda bir eyler, zel ya da kamusal hayatnz
da, baka bir deyile, siyasal varlklar olarak srdrdnz varoluta
dorudan iinize yarayacak bir eyler renme midiyle buraya gelmi
olduunuzu varsaym ak makul olur. Ben bu derslerde ahlaki2 hayat soru
su ortaya konacak diye umuyorum. Bu soruturmann brnecei biim
de doru hayat bugn gerekten m m kn mdr, yoksa o kitapta ileri
srdm "yanl hayat doru yaanam az"3 iddiasyla m yetineceiz,
onu aratrm ak olacak. Bu arada Nietzsche'nin buna ok yakn bir iddi
as varm, sonradan kefettim .4 Am a ben bu derslerde size pratik bir
doru hayat klavuzuna benzer bir ey sunamayacam. Sizler de zel
olsun siyasi olsun siyaset alan ahlak alanyla ok yakndan balant
ldr zira dolaysz sorunlarnza dolaysz deva bulmak gibi bir ey
beklerseniz yanlm olursunuz. Ahlak felsefesi teorik bir disiplindir ve
bu haliyle de ahlaki hayatn yakc sorunlarndan daim a ayr tutulm al
dr. M esela Kant srarla, iyi ya da adil bir insan olabilmek iin ahlak fel
sefesi alm olmann gerekmediini sylemitir.5 Aklma daha yakn
tarihlerden gelen bir rnei de verebilirim. Max Scheler etik hakkmdaki
Der Formalismus in der Ethik urd die materiale Wertethik adl, Kant'n-
kine taban tabana zt kitabnda, dolaysz kendi tabiriyle "yaanm"
bir dnya gr olarak etik ile, vecizelerde, kssalarda ve ataszlerinde
ifade edilen trden etik ile, yaanm bir gereklikle hibir dolaysz ba-
olm ayan ahlak felsefesi arasnda ayrm a gider.6 Benim burada ele ala
cam ve sizlerin aldnz felsefe eitiminin genel ufkunun birer para
s olan sorunlar kesinlikle teorik bir disiplin olarak ahlak felsefesinin so
runlardr. Dolaysyla deyim yerindeyse kafanza ta atacaksam, bunu
en batan sylemem, size ekm ek datacakm m gibi bir yanlsam a ya
ratm aktan evladr. Almay umduunuz ekm ek ortalarda grnmezse, bu
attm talarn yerini bulamad anlam na ya da asl umudum da
bu o kadar da feci sert olm ayacaklar anlam na gelecektir. nk sz
ler iin serim leyeceim teorem ler ar kat olmayacak.
Talarn sizi skalayacan veya o kadar da feci sert olm ayacaklar
n um duumu sylerken, sizlerin hayati ilgilerinizle aradaki o ba bir
bakma yeniden kurm aya yardm c olabilecek belli bir ey var aklmda.
Zira ahlak felsefesi hakknda verilecek bir dersin sizlere dorudan bir
yardm olam ayaca konusunda kafam gayet net olsa da, sizin doru
hayat renm ek istem ekte hakl olduunuza da inanyorum. Burada
tek sorun, kendimi size bu konuda atp tutm aya hibir ekilde yetkili
hissetm iyor oluum. Tam da bir ounuzun bana byk bir gven duy
duunun farknda olduum iin, srf ders verme slubumla bile ol
sa sahte bir guru, bir bilge m askesi takarak bu gveni suistimal etmek
hi arzuladm bir ey deil. Sizi bundan esirgem ek isterim, ama her
eyden nce kendim i de byle poz taknm ann sahtekrlndan esirge
mek isterim. Yine de sizinle ve hayati ilgilerinizle arada bir ba olaca
n sylerken, ncelikle bu ban neleri iermeyeceine dikkat ekmek
isterim. nk ahlak felsefesi hakkndaki bir dizi dersten faydal bilgi
edinm ekle ilgilenm eniz ne kadar hakl olursa olsun, pratik eyleme gi
den gayrim eru ksa yol diye adlandrlabilecek byk bir tehlike sz
konusu bugnlerde. Ahlak felsefesinin pratik eylemle zorunlu bir ba
olduunu daha en batan aka sylem em iz gerek. Felsefeyi altblm-
lere ayrm aya ynelik eitli giriimlerde ahlak felsefesini pratik felse
fe olarak tanm lam ak dettendir; Kant'n ahlak felsefesine adanm ba
lca eseri de P ratik Akln Eletirisi baln tar. Yeri gelmiken "pra
tik" kavram nn, bugnlerde m oda haline gelen ve insanlarn pratik bi
rinden m eseleleri nasl ele alacan ve hayat m eseleleriyle nasl akll
ca baa klabileceini bilen biri olarak bahsetm elerinde grlen tr
den yoz kavram la kartrlm am as gerektiini sylemem gerek. Burada
"pratiklik", tp ve jrprcEiv'deki felsefi kklerine ve Yunancadaki
yapm ak, eylem ek anlam larna dayanyor. Keza, Kant'n pratik felsefesi
ne ait Pratik A kln Eletirisi'nin ikinci blm nde, "Transandantal
Yntem retisi" ksm nda yer alan tem alar da phesiz hepinizin
malum u olan u nl soruyla formlletirilir: "Ne yapm alyz?"7 Bu tr
sorunlarn kavram sallatrlm as konusunda, allah iin, hi de en kt
klavuz saylam ayacak olan Kant'a gre, bu "ne yapmalyz?" sorusu
ahlak felsefesinin canalc sorusudur. Ben buna, genelde felsefenin ca-
nahc sorusunun da bu olduunu eklem ek isterim . Zira Kant'ta pratik
akl teorik akl karsnda net bir ekilde nceliklidir;8 bu bakmdan
Fichte Kant'la kyaslandnda kendisinin zannettii kadar yeniliki sa
ylam az.9 Bugn bu soru tuhaf bir bakalam geirmi durumda. Teorik
analizler yaparken ki teorik analizler doalar gerei temelde eleti
reldirler karm a tekrar tekrar "Tamam da ne yapm am z lazm?" so
rusunun ktn grdm; bu soru da altan alta bir sabrszlk tnsyla
soruluyordu hep; "yi de btn bu teoriler nereye varyor? ok uzun s
ryor bunlar, biz gerek dnyada nasl davranm am z gerektiini bilm i
yoruz, stelik bir an nce harekete gem em iz gerek!" diyen bir tn.
zellikle de Nazilerin yaptklar gaddarlklar dnldnde, bu itira
zn ardndaki saikleri ve de gnm zde dolaysz ve etkili siyasal eylem
lerin karlat glkleri grm ezden geliyor deilim; insanlar takn
tl bir biim de u tr sorular sormaya ynelten glkler bunlar: "G
zel de eer her yerde engeller varsa ve daha iyi bir dnya yaratm aya y
nelik her trl giriimin nne set ekiliyorsa, tam olarak ne yapmamz
gerekiyor?" Am a gerek u ki pratik eylem ne kadar belirsizleiyorsa,
biz de aslnda ne yapacam z o kadar az biliyoruz; doru hayat bulma
garantisi tabii kim seye byle bir garanti verilm ise ne kadar azalr
sa, byle bir hayat yakalam a telamz da o kadar artyor. Bu sabrsz
lk, genelde dnmeye ynelik belli bir hnca, teorinin kendisini m ah
km etme eilim ine ok kolay balanabiliyor. Bundan sonra da insan
lar ok gem eden entelektelleri m ahkm etm eye balyorlar. M esela
Golo M ann bir dizi yazsnda teorisyenlere ve entelektellere saldrm
(ki bunlardan biri de ahsma, zellikle de Yar O kumuluk Teorisi10 ad
l metnime, "yar okum uluk nedir? sorusuna ynelikti) ve teoriyle as
lnda hibir ey "yaplamayacan" iddia etm iti.11 Teorinin ie yara
mad yollu bu serzeni, kendini bir an nce eylem e atmaya ynelik bu
sabrsz ihtiya her trden teorik alm ann sonunu ifade eder ve kendi
ierisinde teleolojik olarak, adeta en batan beri bu varsaylyormuca-
sna, sahte, baka bir deyile baskc, kr ve iddetli bir pratik biim iy
le kurulmu bir iliki barndnr.
Bayanlar Baylar, bu yzdendir ki teori ile pratik arasndaki ilikiler
karsnda biraz sabrl olmanz rica ediyorum. Byle bir ricada bulun
makta fayda olabilir nk ahsen hakknda en ufak bir yanlsama
beslem ediim ve sizde de herhangi bir yanlsam a yaratmak istem edi
im bugnk gibi bir durumda, bir daha geerli bir pratik biimine
ulamann m mkn olup olamayaca, pekl da her fikrin, hemen, pra
tikte nasl kullanlabileceini aklayan merulatrc bir belge gster
mesini talep etmemeye bal olabilir. Sz konusu durum, aksine, bir fik
ri ve mantksal ierimlerini nereye varabileceini grebilelim diye aman
szca sonuna kadar takip edebilm ek iin pratiklik arsna btn g
cm zle direnm em izi talep ediyor olabilir pekl. Hatta bu amanszl-
n, fikrin kendisinin bnyesinde bulunan ve onun herhangi bir arasal
am ala manipule edilm esini nleyen direnm e gcnn, bu teorik aman-
szln byle bir paradoks yapmam a izin verecek olursanz kendi
ierisinde pratik bir unsur ierdiini syleyeceim ben. Gnmzde,
pratik bunu byle abartarak ifade etm ek konusunda hibir teredd
dm yok teorinin iine, baka bir deyile, doru davrann yeniden
form lletirilebilecei yeni dnce alannn iine m thi ataklar yap
mtr. Bu fikir kulaa yle gelse de o kadar da paradoksal ve irkiltici de
ildir, zira son tahlilde dnm enin kendisi de bir davran biimidir.
Kkeni itibariyle dnm e, evrem ize hkim iyet kurma, onunla uzla
ma abamzn brnd biim den te bir ey deildir analitik psiko
loji, egonun ve dncenin bu ilevine gereklii snama adn veri
yor ve belli durum larda pratiin baka zaman ve baka durum larda ol
duundan ok daha ska gerisin geri teoriye havale edilmesi de kesin
likle mmkndr. H er halkrda bu sorunu gnyzne kartmann za
rar yok. M arksgil teorinin ierdii ve sonralar en bata Lenin tarafn
dan gelitirilen o nl teori-pratik birliinin, Stalinist diyalektik m ater
yalizm de yozlaarak tek ilevi teorik dnm eyi btnyle ortadan kal
drm ak olan bir tr kr dogm aya dnm olmas tesadf deildir. Pra-
tikiliin irrasyonalizm e dnm esi, ayrca da baskc ve ezici bir prati
e dnm esi konusunda ibretlik bir derstir bu. Biraz durup nasl olsa
garanti olduu ve her zaman ve her yerde geerli olduu inancyla o n
l teori-pratik birliine yaslanm akta acele etm emem iz iin tek bana bu
bile yeterli neden olabilir. Aksi takdirde Amerikallarn jo in er dedikleri
kiinin,12 yani illaki bir eylere katlmas, urunda savaaca bir davas
olmas gereken kiinin konum unda bulabilirsiniz kendinizi. Byle biri
yle veya byle m utlaka bir ey yaplmas ve anlaml deiim ler yara
tacana inanacak kadar kendini kandrd bir harekete katlnmas ge
rektii fikrinin verdii hevesin hkm altnda olacaktr. Bu heves de son
kertede onu, sahici bir teori-pratik birliini zorunlu olarak olumsuzlayan
zihne kar bir tr dm anla srkleyecektir.
Bayanlar Baylar, burada nemli olan udur: Fichte'nin nl "ahlak
apaktr" iddiasnn, kukusuz bir nebze hakikat iermekle birlikte, en
azndan Fichte'nin o zam anlar kastettii biim de artk savunulam az ol
duunun farknda olm alsnz.13 Daha bir zglletirecek olursak, bura
da belli bir tarihsel konjonktrn rol olduunu syleyebiliriz. unu de
mek istiyorum: nsanlarn kendilerini ykselite olan bir snfn ve bu
snfn gerekletirm ek istedii btn som ut ideallerin m messili gibi
grdkleri bir dnyada (on dokuzuncu yzyl balarnda byk burjuva
dnrlerinin durumu da buydu) ahlak pekl da apakm gibi gr
nebilir. Teorisini kavram aya altm z her nemli pratiin bizi kendi
gerek ve dolaysz ilgi ve karlarm zla atacak bir biimde dn
meye zorlamak gibi talihsiz, hatta lmcl bir eilim inin olduu bir za
manda ise durum bundan ok farkldr. Dolaysyla bu derslerde ahlak
felsefesinin sorunlar zerinde dneceiz; ben sizlere herhangi zgl
bir norm, deer veya akla gelebilecek dier dehetengiz terimlerden bi
rini sunmayacam. Baka bir deyile, gnm zde ahlak felsefesi konu
su, davranla ilgili, davrana atfla genel ile tikel arasndaki ilikiyle
ilgili ve ahlaki bir iyinin dolayszca yaratlm asyla ilgili mutlak kuralla
rn nasl saptanabilecei hakkndaki bu tr sorulara saf saf cevap ver
memem izi gerektirmektedir. Bu tr sorular grnrdeki halleriyle ve
ya "his" denen ve ou zaman kt bir klavuz da olabilen eye hitap
eden halleriyle kabul etm em ek gerekir. Bunun yerine mmkn oldu
unca bilinli dnce dzeyine karlmaldrlar. Bu anlamda ahlak
felsefesi, ahlak kategorilerine dair ve dora hayatla ve o yksek anlam
da pratikle balantl sorulara dair doru, bilinli bir kavraya ulaabil
mek iin herhangi bir endie ve ekince duym akszn srekli bir
gayret gstermek demektir; bu m eseleler kom pleksinin, pratik olduu
gerekesiyle, teori alanndan dlanm as gerektiini zannetmeyi srdr
mek deil. nsanlar bu zanm benim sediklerinde bu genelde u kapya
kar: Herkes tarafndan teoriye stn ve ondan daha saf olduu iddia
edilen pratik, ister mensup olunan m illetin gelenekleri olsun, ister nce
den tayin edilmi baka bir ideoloji, m uteber grlen/otoriter bir kay
naktan hazr bir ekilde devralnverir. Bunun sonucu olarak da Kant'a
gre doru eylem in yeri olan noktaya, yani zgrlk urana asla ula
lamaz, ki bu urak olm aynca doru hayat doru drst tasavvur bile
edilemez. Ayrca, ahlak felsefesi hakknda dnme grevinin imdi
sizlere sunduum ekilde yeniden formlletirilm esi, ne kadar para
blk halde olsa da, ileri psikolojik bilginin, yani psikanalizin gn
mzde ulat aam ayla da uyumlu olacaktr. Zira psikanalizin z,
"id'in olduu yerde, baka bir deyile bilindnn, karanln hkm
srd yerde, "ego'nun olaca", yani bilincin olacadr.14 Farkl e
kilde sylersek, doru bir pratik gibi bir ey ancak teoriden getikten
sonra mmkndr.
Bayanlar Baylar, bu noktada sizlere u ya da bu ekilde aklnzdan
zaten gemi olabilecek bir eyi gsterm ek, daha dorusu ifade etmek
isterim. Doru pratie varm ak iin tek gerekenin doru bir teori olduu
nu syleyem eyeceim ize dair farkndalktan bahsediyorum. A ranzda
sylediklerim i dikkatle dinleme nezaketi gsterenleriniz benim de as
lnda bu tr bir iddiada bulunm adm fark etmilerdir. Benim tek iddi
am, u anda teorik m dahaleye daha byk ve daha acil bir ihtiya ol
duuydu. te yandan, teori ile pratiin birbirleriyle vidann yuvasna
oturm as misali uyumlu olmadklar, kesinlikle bir ve ayn ey olm adk
lar, aksine bu beylik imgeyi kullanacam iin balayn ikisi
arasnda bir tr gerilim olduu da ayn lde dorudur; galiba bunu da
teoriye duyulan ihtiya kadar dobra dobra dile getirm ek gerekiyor. Ta
savvur edilebilecek herhangi bir pratikle hibir ilikisi olmayan teori ya
yozlap iibo, tuzukuru, hibir eyle alakas olmayan bir oyuna dn
r, ya da, daha beteri, kltrn bir bileeninden ibaret olur kar; baka
bir deyile, l bir ilim paras haline, hayatn iindeki zihinler olarak,
aktif, yaayan insanlar olarak bizleri hi mi hi ilgilendirm eyen bir m e
sele haline gelir. Sanat iin bile geerlidir bu; ne kadar dolayml, ne ka
dar dolayl veya gizlenmi olsa da sanatn da m utlaka byle bir bann
olm as gerekir. te yandan demin de belirttiim gibi kendini teori
nin prangalarndan kurtarp kendisinin gya ondan stn olduu gerek
esiyle dncenin kendisini reddeden bir pratik, faaliyet olsun diye fa
aliyet derekesine inecektir. Byle bir pratik verili gereklik iine m hla
np kalmtr. eyleri organize etm eyi seven ve bir eyi organize ettiin
de, bir eyler iin dzenlediinde, bu tr faaliyetlerin gereklie fiilen
etkide bulma yolunda herhangi bir ans var m diye bir an olsun dn
meksizin nemli bir ey baardklarn zanneden insanlar retmeyi sa
lar bu tr bir pratik.15 Buradan da ahlak felsefesinin temel temalarndan
birine, yani Kant'n rettii zere, sadece katksz iradeyle balantl
olan norm lar ile, Hegel'in Kant'a kar karak ileri srd zere, ahlak
sorunlar zerinde dnm enin seyri ierisinde pratikte gerekletiril
me ynnde nesnel bir imkn da iinde barndran norm lar arasndaki
ayrm a geliyorum. Bu sorun miza etii (G esinnungsethik) ile sorum lu
luk etii (Verantwortungsethik) arasndaki ayrm olarak formlletiril-
mitir; bu konuda syleyecek bir eylerim iz olacak daha ileride.16
Bu byle olsa bile, bu iki disiplin teori ile pratik , sonuta her
ikisinin kayna hayatn kendisinde olduundan, birbirinden ayrlamasa
da, teori tarafndan btnyle aklanam ayan, yaltlmas ok zor bir et
ken daha vardr pratik iin zorunlu olan. Ahlaki olann tanmlanmasnda
temel nemde grdm iin bunu vurgulam ak istiyorum. Belki de en
iyi, kendiliindenlik terimiyle, belli durum lara verilen dolaysz, aktif
tepki ile tanm layabiliriz bunu. Bu etkenin bulunmad, veya yle de
diyebiliriz, teorinin son tahlilde bir ey baarm ay istemedii yerde ge
erli pratik babndan bir ey mm kn deildir. stelik, ahlak teorisinin
grevlerinden biri de teorinin kendisinin kapsam na snrlar koymaktr;
baka bir deyile, ahlaki eylem alannn entelektel terimlerle tam ola
rak tasvir edilem eyecek bir ey ierdiini gstermek, am a ayn zamanda
bunu bir m utlak haline getirmemektir. M utlakm gibi muamele edilm e
mesi gereken, am a yozlap salt safsataya dnmemesi iin teoriyle
belli bir iliki iinde olm as gereken bir ey bu kastettiim. Bayanlar
Baylar, bu etkeni betimleyecek szler bulm akta olaanst glk eki
yorum, ama bu da rastlant deil zira ahlakn aslnda teoriye yabanc
olan bir unsurunu teorik terim lerle tasvir etmeye alyoruz; dolaysy
la bu unsuru teorik terimlerle tanm lam ak bir nebze samal da bera
berinde getiriyor. Ama bir sre nce size direni kavram ndan bahsetti
im srada (o zaman bugn direni imknnn teori yapma drtsnde
aranmas gerektiini sylyordum geri) bir ipucu bulmutuk galiba.
nk bir ey yapmak gerektii inanc bugn herkesin savunduu bir
inan; birinin bir kere olsun bir ey yapmamaya, hkim pratik faaliyet
alanndan geri ekilip temel nemde bir ey zerine dnmeye karar
verm esi asl sorunlu bulunan. Ben imdi direni etkenini, yaygn ktl
n paras olmay reddetm e etkenini vurgulamak istiyorum; her zaman
daha gl bir eye direnmeyi ima eden, dolaysyla da daima bir m it
sizlik unsuru ieren bir reddir bu. Ahlak alannn teori alanyla snrda
olmadn ve bu olgunun kendisinin pratik eylem alannn temel felsefi
belirleyenlerinden biri olduunu sylediim de ne kastettiim i en iyi bu
direni fikri sayesinde anlayabilirsiniz bana kalrsa.
ok basit bir deneyimle, g ettiim Am erika'dan Alm anya'ya dn
dkten sonraki birka ay iinde neredeyse on drt yl olmu yaa
dm bir eyle rnekleyebilirim belki bunu. 20 Temmuz olaynn17 en
nemli birka aktrnden biriyle tanp konuabilme frsat gemiti
elime. unu sordum kendisine: "Suikastin baarl olma ansnn asgari
dzeyde olduunu siz de gayet iyi biliyordunuz, ayrca yakalanrsanz
lmden bin kat beter bir kaderle, akla hayale gelmedik lde feci so
nularla karlacanz da biliyor olmalydnz. Btn bunlara ramen
bu eyleme girimenizi mmkn klan neydi?" O da adn hepiniz bi
liyorsunuzdur, ama burada adn vermek istemiyorum yle dedi:
"Ama bazen yle katlanlm az durum lar olur ki bu durumlar deitir
meye kalkrken banza ne gelecekse gelsin, ne olacaksa olsun bunla
ra tahamml etmeyi srdrem ezsiniz."1KBunu hibir ekilde duygusal
la kaplm adan ve eklemeliyim ki herhangi bir teoriye filan ba
vurmadan sylyordu. Onu 20 Temmuz'daki o sama grnen teebb
se ynelten saikin ne olduunu aklyordu bana sadece. Bence bu dire
ni edimi her eyin, kendi banza ne gelecek olursa olsun, baka in
sanlarn balarna neler gelebilecek olduunu ne kadar tahmin ederse
niz edin, kendinizi onlar deitirme giriiminde bulunm aya mecbur
hissedeceiniz lde katlanlm az olabilecek olmas tam da ahlaki
eylemin irrasyonelliinin, daha dorusu irrasyonel vehesinin buluna
bilecei, aranmas gereken noktadr. Ama ayn zam anda bu irrasyonel-
liin iin sadece bir vehesi olduunu grebilirsiniz, nk bahsi geen
subay bu nc R eichn ne kadar kt, ne kadar korkun olduunu te
ori dzeyinde gayet iyi biliyordu ve eylem noktasna ancak, uramak
zorunda kald yalanlar ve sularn ne id konusundaki eletirel ve
teorik vukufu sayesinde gelebilmiti. Bu vukufu olmasayd, o zam anlar
Alm anya'da hkm sren iren ktlk konusunda hibir bilgisi olm a
sayd, uras kesin ki asla bu direni edimini gerekletirmek iin hare
kete gemezdi. A m a sonra bahsettiimiz br etken devreye giriyor i
te; yani nedeni her ne olursa olsun "her ey byle devam edemez,
sonuta benim ya da bakalarnn bana ne gelecek olursa olsun bunun
olm asna izin veremem" yollu inan. Somut bir rnekte ahlak felsefe
sinden kastn ierdii karm aklklara dair bir fikir edinmenize yardm
c olm utur bu rnek sanrm. imdi anlattm bu zellik ahlak felsefe
sine yabanc bir eyi devreye sokar, ona tam uymayan bir eyi nk ah
lak felsefesi bir teori olarak bu tr m eseleleri ihmal etme eilimindedir.
fadesi zor ama burada konforlu bir anfide dikilip koltuklarnda u ya da
bu lde rahat rahat oturan sizlere 20 Temmuz olayna amzn
ahlaki diyalektiinin hayata geirildii sahneydi bu olay belki de ka
ran insanlarn dahil olduklar trden durum lar hakknda bu ekilde yo
rum lar yapm ann utan verici bir yan da var. Bunu pratikle karlatr
dnzda ki pratik, can acttnda, gerekten can acttnda ortaya
km dem ektir burada grm ezden gelmenin zor olduu sinik bir
yan vardr. Bu sinizm, derse de tasvir ederek baladm teorik bir disip
lin olarak ahlak felsefesi kavramnda da grlebilir, nk ahlak felse
fesi demin anlattm ve teorinin ieremeyecei bu unsuru neredeyse
zorlantl bir biimde grmezden gelmektedir. D olaysyla unu bile di
yebiliriz: Ahlaki olan eylem i gerektirdii iin her zaman dnceden
fazla bir eydir ve ahlak felsefesi, yani ahlak sorunlar zerine dn
me, kendi dncelerinin nesnesi ile bir tr eliki iindedir. stelik y
le durum lar vardr ki bana kalrsa bizler hl byle bir durumda yaa
m aktayz belli bir konu hakknda bir eyler yapmamz gerekirken
[sadece] dnm enin ierdii eliki zellikle bariz bir hal alr. Ama te
yandan kolayca ihmal edebileceim iz elikilerden deildir bu. Size
grevim izin daha byk bir bilince ulam ak ki bugn ahlak felsefe
sinin grevi her eyden nce bilin yaratm aktr olduunu sylerken
aklm da tam da bu tr eyler vard. Baka bir deyile, elikilerle kar
latmz, kendimizi bu elikileri teorik stratejiler ve kavramsal ara
lar yoluyla ortadan kaldrm aktan ciz bulduumuz zamanlarda, yapm a
mz gereken ey bu elikilerin bilincine varmak, u ya da bu lde
mantk yntem lerine bavurarak onlar argm anlarla ortadan kaldrm
gibi yapmak yerine onlarla yzleme gcn yaratmaktr.
Bahsettiim bu uygunsuzluk hissi, hepinizin bildii gibi, Nietzsche
tarafndan kyasya eletirilmi olan "ahlak" ve "ahlak felsefesi" terim
lerinde zellikle belirginleir ki N ietzche'nin de bu terimlerden ok da
ha teden beri duyulan bir honutsuzluu yanklam olduu sylenebi
lir. Birka gn nce ararak grdm ki daha Hlderlin'de bile "ahlak
" terimi pejoratif bir biimde kullanlm; bu da terimin sorunlu yap
snn ta Alman idealizmi dnemi denen dnemlerden beri srp gittii
ni gsteriyor.19 Ahlak (moral) terimi Latince "mores" kelimesinden t
rem itir ve "mores" de, umuyorum ki hepinizin bildii gibi, "tre" (Sit
te) demektir.20 Bunun sonucu olarak ahlak felsefesi ounlukla "Sitten-
lehre" (ahlaki reti) veya "Lehre von der Sittlichkeit" (ahlak retisi)
eklinde evrilmitir. Tre teriminin iini daha en batan artk hibir ey
iletmez hale gelene kadar boaltm aktan kanacaksak, phesiz aklm
za belli topluluklarda, yani belli m illetler arasnda hkm sren treler
gelecektir. Diyeceim o ki ahlak felsefesi sorusunun bugn bu kadar so
runlu hale gelmesinin nedeni de tren in tzsel yapsnn, topluluun bi
reyin karsna hazr olarak kan var olm a biimleri ierisindeki doru
hayat imknnn kkl bir erozyona uram olmas, bu biimlerin orta
dan kalkm olmas ve bugn insanlarn artk onlara yaslanam yor olm a
sdr. Bu biim ler hl varm, sanki doru ya da ahlakl bir hayatn ga
rantisi buymu gibi gibi davranacak olursak, bu bizi eski dzenin az sa
ydaki unsurunun hl taral bir biim e brnerek yaamay srdrdk
leri belli hayat alanlarn korum aya gtrr olsa olsa. "Ahlak" derken
olduu gibi "ahlak/tre" terimine gsterilen direniin bu noktada ak
lanabileceini eminim hepiniz hissetmektesinizdir. Yaygn fikirlerle mev
cut koullarn dayatt dar snrlarn hepim izin iini gcklam asna ve
bu snrlarn bir ekilde oktan doru hayatn cisim lemi hali olduklar
varsaymnn hepimizde infial yaratm asna dayanyor bu direni.
Bayanlar Baylar, bunun sonucu olarak epeydir ahlak kavram yerine
pek de belli etmeden etik kavramn geirme ynnde bir eilim sz ko
nusu; bir keresinde etik kavram nn aslnda ahlakn vicdan azab oldu
unu ve etiin kendi ahlaklndan utanan trden bir ahlak olduunu,
bunun sonucunda da hem ahlakm gibi hem de ahlak bir ahlak deil
mi gibi davrandn iddia etm itim .21 Ak konuacam, bunun rtk
olarak ierdii sahtekrlk, deneyim lerim izle "ahlak" terimi arasndaki
bariz uyumazlktan daha kt ve daha sorunlu bir eymi gibi geliyor
bana; sz konusu uyum azlk hi deilse Kant'n veya Fichte'nin ahlaki
olan kavram ndan anlad eyi geniletip ya da bunun zerine bir eyler
koyup daha m uteber ve daha salam igrlere ulam am z salyor
nk. Halbuki etik kavram, en bata da mahut kiilik kavramyla olan
ba yznden, dalp gitme tendidi altnda birok bakmdan. "Etik" te
riminin tretildii Yunancadaki ethos, rj-og kelim esinin evrilmesi ok
gtr. Nasl biri olduunuza, yapnza karlk geldii iin genelde
doru olarak "miza" kelimesiyle karlanyor. Daha yakn tarihli "ka
rakter" kavram ise jo'e ok yakndr ki Yunancadaki rjikt dvftpamov
8ai|icv deyii ethos insann daimon u, baka bir tabirle kaderidir
de bu dorultudadr. Baka bir deyile, ahlak sorununu etie indirgemek
bir tr el abukluu yaparak ahlak felsefesinin tayin edici sorununu, ya
ri bireyle genelin ilikisini gzden kaybettirm ek demektir. Btn bunla
rn imas udur: Kendi ethos'nmla, mizacm la uyumlu yaamam ya da
gnm zn k m k tabiriyle kendimi gerekletirmem, doru hayat
yaratm aya yetecektir. Bu da ideolojinin ve yanlsamann daniskasdr.
stelik ikinci bir ideolojiyle de el ele gider bu ideoloji: Kltrn ve bi
reyin kltre uyum salamasnn onu inceltip kendi kendini ilemesini
salayaca yanlsam asyla yani; oysa kltr ahlak felsefesinin kar
kutbunda yer alr ve oradan gelecek eletirilere aktr. Btn bu neden
lerle ahlak kavram n en bata o duygusal etik kavramyla deitirerek
sahip olduu sorunlu doay yum uatm ak ve bulanklatrmaktansa,
eletirel bir biim de de olsa elde tutmak evladr bana kalrsa. Am a ne
kastettiimi hepinizin anladndan emin olabilm ek iin bu son fikirleri
bir sonraki derste daha ak seik ifade etm em gerekecek.
KNC DERS
9 Mays 1963

BAYANLAR BAYLAR,

Geen derste ahlak ve etik kavram lar zerine son dakikalarda yaptm
telal yorum lan ayrntl olarak ele alacam vaat etmitim. nk
aratrm ak zere olduum uz genel alana dair daha iyi bir kavraya
ulamamzda, belki de bir btn olarak znenin dorultusunu anlamay
kolaylatrm am zda fayda var. Ahlak kavramnn, ncelikle kkeni "t-
reler'd e olduu iin, baka bir deyile bir lkedeki kamusal tre ile bire
yin ahlaki, etik bakmdan doru davran, ahlaki hayat arasnda bir
uyum olduunu varsayd iin sorunlu olduunu hatrlayacaksnz. Bu
uyumun, yani Hegel'in "etik olann tzsel doas" adn verdii eyin,
iyinin norm larnn dorudan doruya varln srdrmekte olan bir
topluluun hayatnda temellendii ve garantilendii yolundaki bu inan
cn gnm zde artk varsaylm ayacam aklamtm sizlere. Bunun
balca nedeni de udur: Topluluk artk bireyle olan ilikisinde ylesine
baskn bir g kazanm ve saysz sre bizi ylesine btn btne
uyum salam aya zorlam tr ki kendi bireysel yazgmz ile nesnel koul
larn bizlere dayatt eyler arasnda artk bir uyum yaratlmas m m
kn deildir. G elgelelim geen sefer ahlak kavramnn eletirisi babn
dan size anlattklarm zerinde dndmde bana tatmin edicilikten
uzak geliyorlar zira bizi ahlaktan duyduum uz rahatszlk hissinin kal
bine gtrmyorlar. M esele tre (Sitte) ile bireysel ahlak arasndaki s
zel, filolojik balantlar meselesi deil aslnda. Daha ziyade Simmel'in
diyecei gibi, ahlak teriminin "alameti farika"s (cachet) meselesi bura
daki. Ahlak gibi felsefi bir kavram bunu anlamanz ok nemli
kendi saf anlamyla zde deildir. Bunun tesinde, illaki o anlama in-
dirgenemeyen bir hleye, bir yananlam lar katm anna sahiptir. Ve ahlak
kavram aslnda belli bir ahlaki katlk anlayyla, greneksel bir darlk
ve bir dizi verili fikre uym a anlayyla balantldr ki artk sorunlu ha
le gelen de bu anlaytr. "Ahlakl" ve "ahlaksz" terimlerinin gndelik
kullanm da cinsellik m eseleleriyle ilintilendirilm eye balamas ve bu
m eselelerin de psikanaliz ve genelde psikoloji tarafndan oktan alm
olmas zerinde dnrseniz, ahlak kavram nda devreye giren kstla
m alar konusunda genel bir fikir edinm i olursunuz. Georg Bchner
Woyzeck'iQk gayet derin ve esprili bir pasajda anlatmtr bunu: Yzba
varlnn her zerresiyle insana doru drst bir adam olduunu his
settiren W oyzeck'i gayrimeru bir ocuk yapt iin azarlarken Woy-
zeck'in ahlaksz olduu iddiasyla "iyi bir adam" olduu iddias arasnda
gidip gelir. W oyzeck'e neden ahlaksz olduunu izah etmeye alrken
srekli "ahlaktan nasibini almam olduu iin ahlaksz olduu" totolo-
jisine der. Yani Yzbada bu ahlak anlaynn ahlaki iyilik fikrinden
btnyle ayrlm olduunu grrz. W oyzeck'in hem iyi bir insan ol
duunu hem de ahlaksz olduunu iddia etmekte kesinlikle hibir eli
ki grm ez.' Nietzsche'nin ahlak denen eye ynelttii btn itiraz bu tr
fikirlere dayanr. M eseleyi Nietzsche'nin terim leriyle formlletirecek
olsam, ahlak kavram nn bilinli veya bilinsiz olarak "ileci idealler"
ekline brnm fazladan bir arlk tad iin sakatlanm olduunu
sylerdim muhtemelen. stelik bu idealler iin herhangi bir gereke, en
azndan gerekten derinlii olan rasyonel bir gereke bulmak mmkn
deildir aslnda; bu idealler arkasnda envai eit bulank ve aibeli
karn yatt birer faadan te bir ey deildir.2 Bugnlerde "ahlak" keli
mesi karsnda hissettiim iz diren konusunda, geen sefer kalk nok
tam olan ve bugn hakknda daha syleyeceklerim olacak ahlak-"tre"
balantsna gre daha net bir fikir verebilir bu.
"Ahlak" terim inin yerine "etik" terimini geirme giriimlerine yol
aan ey, ahlaki olan kstl, dar ve alm bir ileci idealle eitleme ko
nusundaki bu gnlszlktr. Bu etik kavraynn insanlarn kendi m i
zalaryla uyum lu yaamalar gerektii fikrini ierdiine ve dolaysyla
bu tr bir ahlak kavraynn dardan zorla dayatlan bir ahlaka kar
bir nevi panzehir sunarm gibi grndne dikkatinizi ekmitim.
Ancak bu panzehirin de baz sorunlar olduunu da sylemitim. En ba
sitinden, btn bu etik kavray ancak (temelde, olumsuz bir anlamda
da olsa kendisine etik, ahlaki bir hareket olarak bakan) Varoluuluk te
orisiyle birlikte tam olarak gn na km olan bir ey ierir. Zira
doru hayat, doru eylem fikri burada kiinin zaten naslsa yle davran
mas gerektii anlayna indirgenmektedir. D olaysyla kiinin kendi
ethos'una, m izacna gre davranm as gerektii sylenerek, salt varolu
u, yapsnn yle deil de byle oluu davrann kstas haline getiri
lir.1 lgintir, bu inancn kkleri Kant'ta bulunabilir; zira kiilik kavram
ilk defa onda geri onun yazsnda bu kavram n ayrntl olarak tart
mam z gereken epey farkl bir anlam vardr canalc bir etik katego
ri olarak ortaya kar. Kant'ta kiiliin bir kiiyi oluturan her eyin so
yut, genel kavramsal birlii gibi bir anlama geldiini hemen belirtmek
isterim. Daha dorusu, kiilik, eyleyen insann, salt ampirik, salt var
olan, doal bir varlk olarak kiiye deil de, Kant teoriyi izleyerek,
onun tesine geen btn her eye karlk gelen btn belirleyenlerine
atfta bulunur. Nitekim kiilik, kiinin ampirik-st olan ve ayn zam an
da her kii, ya da Kant'm kendisinin dedii gibi, her rasyonel varlk ze
rinde balayc olmas gereken evrensellii ifade eden btn ynleri de
mektir.4 Kendisiyle zde, kendi iinde tamamlanm gl insan ola
rak kiilik ite bu noktadan itibaren ortaya kar ve yeniden kurm as il
gin olabilecek olan bir sre izleyerek, etik olan kavramn yerinden
ederek etik norm lar yerine kendisini koyar. Dem ek ki burada en batan
beri gerilim ve elikilerle ilgili olan bir alanla, yani bireyin kar ve
m utluluk taleplerini btn insanlk iin balayc olan nesnel normlarla
nasl badatrm ak gerektii sorusuyla karlayoruz. Bu kiilik kavra
mnn sorunlu olan yan, bu gerilimlerin bir kenara atlp yok ediliveril-
meleri ve doru hayat yaam ak iin tek yaplmas gerekenin kendin ol
mak ve kendinle zde olmak olduu gibi bir grnt yaratmalardr.
Daha nce de belirttiim gibi bu zdelik, insan bireyinin bu katksz
zdelii yeterli olmad iin, mtekabil bir unsur olarak devreye, ele-
tirellikten yine gayet uzak bir biimde, salt verili bir eymiesine kl
tr kavram sokulur. Daha sonra, bu etik fikriyle uyumlu olarak, "in-
san 'n burada kendimizi klie alannda bulduumuz iin kasten kul
lanyorum bu klieyi u ya da bu kltrel deeri, kendi kendisiyle z
delii, kendi varlyla uyumu tem elinde gerekletirdii sylenir. Bu
etik kavray ahlaki veya etik sorunlar hakkndaki her trl derin d
nme abasnn temelini oluturmas gereken sorunun yani kltr ve
kltrn dnt hal doru hayat gibi bir eye izin veriyor mu yoksa
aslnda tam da byle bir hayatn ortaya kmasn gittike daha fazla en
gelleyen bir kurum lar a m olmu durum da sorusunun altn oyma
ya alr. Bu etik anlay, Jean-Jacques Rousseau'nun yazlaryla dn
yaya gelen ve sonradan Fichtenin zellikle vurgulad5 koca bir sorun
lar demetini bir kenara atar. Bu sorunlar bu szde uyumlulatrc anla
ylar lehine ortadan kaldrlverir.
imdi bu etik anlayyla ilgili sylediklerimi biraz daha iddial fel
sefi terimlerle yeniden form lletirm em gerekseydi, daha nce syledi
im eyi tekrar eder, yani etiin vicdann vicdan azab olduunu syler
dim. Bu nermeyi yorum layacak olsaydm da, ahlakn soluklam te
olojik fikirlerden beslendiini (Nietzsche bunu ilk netletirenlerden bi
riydi) ve teolojik kategorilerin soluklamasndan beri de ayn minvalde
bir ey yaratm a ynnde eitli giriimlerde bulunulduunu sylerdim.
Felsefeciler ahlaki olann zn, hibir akn unsura bavurmakszn,
baka bir deyile, salt organik, doal varlmzn tesine gemeye a
lmakszn salt ikin kategoriler ierisinde, yani doaya ait, kendimizi
iinde bulduum uz salt varolua ait kategoriler ierisinde bulmaya a
lmlardr. Bu da ahlak doann bir vehesine evirir. Ama doa kate
gorilerinin, doal olarak var olduu haliyle varolu kategorilerinin by
le dolaysz, ilkel bir biim de ahlaki olanla zdeletirilmesi geersizdir.
Ve insanln herhangi bir anlam varsa, bu anlam insanlarn doal yara
tklar olarak dolaysz varolularyla zde olmadklarnn kefinden iba
rettir. imdiye kadar sylediklerimden sonra, burada yaptmz trden
gzlem lerin neden etik kavram ndansa ahlak kavram na daha uygun
dtklerini kulaa biraz eski moda gelme riskini gze alarak sy
lediimi biraz daha iyi anlayabiliyorsunuzdur. Bunun nedeni hibir e
kilde geleneksel ahlak m azur gsterm ek ya da yeniden tesis etmek iste
mem deil. Yazdklarm beni bu m invalde herhangi bir pheye kar
korum aya yeter herhalde. Fakat genel ile tikel, ampirik varolu ile iyi
olan, baka bir deyile, insan olm a yazgm zn salt varoluun tesine ge
en vehesi arasndaki gerilimleri, en iyi, ncelikle ve azami bir keskin
likle Kant felsefesinde gelitirilm i olan ahlak kavram iletecektir. Ksa
cas doru hayatla, doru eylem le balantl olarak ortaya kan btn
gerek sorun ve glkleri, etik kavram yla kyas bile edilemeyecek l
de drst bir biim de ve tabiri caizse, ondan ok daha keskin hatl ve
saf bir biim de kuatabilecektir. Asl derdim sizlere ahlak felsefesindeki
bir dizi sorunu sunmak olduu iin zaten bizi sorunlarla yzletirm e
yen herhangi bir eyi tartmann anlam da yoktur , burada da glk
lerle, gerek elikilerle uratm zdan btn bunlar szde uyumlu
etik kavram bal altnda deil de ahlak bal altnda tartmamz
daha iyi olacak bana kalrsa. Bir etken daha var burada. Doru hayat so
rusu olarak tarif edilebilecek soru, ahlak kavramnn uzun ve hi de k
m senem eyecek bir gelenee, sade suya tirit, kk burjuva tavrlarla
lekelenm em i bir gelenee sahip olm akla vnebilecei bir sorudur.
M ontaigne gibi yazarlara kadar giden ve en nl temsilcisi Dk de la
Rochefoucauld olan Fransz ahlaklar geleneinden bahsediyorum. La
Rouchefoucauld insanlarn trelerini, davran ve detlerini zm le
m esi anlam nda bir ahlak olarak betim lenebilir kesinlikle, ama terimin
pejoratif anlam yla hibir ekilde ahlak filan deildi. Vaiz deildi, ya
da bir kez daha N ietzsche'yi alntlayarak sylersek, "Sckingen'in Ah
lak Borazancs" deildi.6 imdiye kadar zerinde durduumuz term i
noloji m eselesiyle ilgili bu kadar konum ak yeterli.
Ahlaki sorunlar, ahlak sorununu, demek zgrlk ile yasa arasnda
ki ilikiyi ele alabilmek iin glkleri rtbas etm ekten her ne pahasna
olursa olsun kanm am z gerektiini sylyorum. Tam da sorunlar rt
bas etm eye ynelik nazeninliklerin sona erdii noktada ortaya kan e
likilerle yzlemem iz gerekir. Bu bakm dan kendimi ahlaki sorunlarla
ilgili tartm ann tarihsel olarak ortaya kma ekline sempati duyarken
buluyorum galiba. Ahlaki sorunlarn daima, ahlaki davran normlarnn
topluluk hayatnda apak ve sorgusuz sualsiz kabul edilen eyler ol
maktan ktklar zaman ortaya km olduklarn syleyebiliriz m uhte
melen. N itekim teorik bir disiplin olarak ahlak kendim ize koyduu
m uz grevin teorik meseleler zerinde dnm ek olduunu hatrlatmak
isterim tam da bir halkn hayatnda geerli olan ve genelde kabul g
ren tre ve kullanm larn bylece tre kavramna dnm oluyo
rum dolaysz otoritelerini yitirdikleri zam anlarda ortaya kar. Hegel'
in "M inerva'nn baykuu umaya ancak alacakaranlk ktnde ba
lar" iddias7, en ok ahlak sorunlar hakknda dnme iin geerlidir.
Platon'un felsefesi btn felsefi ilgisinin burada bahsetmekte olduu
muz anlamda ahlaki sorunlarn hkm altnda olduu sylenebilecek
felsefelerin ilkiydi. Bu felsefenin tarihsel olarak ortaya knn Atina
polis'inin zlyle rtmesi tesadf deildir. stelik, felsefesinin
m uhafazakr bir ynelimi olduunu, yani hi deilse bir noktaya kadar
bir zam anlar Attika toplum unun geleneksel erdem leri olmu davran
kurallarn ve idealleri tabii bu ad verebiliyorsak dncede yeni
den yaratm a giriimini tem sil ettiini sylemek Platon'a hakszlk et
mek olmaz. G elgelelim sz geen davran kurallar ilev grmemeye
balamt ve Platon'un felsefesi de bu kurallarn yokluuna kar srd
rlen bir polem ik olarak tasarlanm t mr boyunca Sofistlerle gir
dii tartmalar hatrlam am z yeter.8 Max Scheler'in biimcilik hakkm-
daki kitabnda da geen sefer de bahsettiim gibi dnce nesnesi
haline getirilmeyen tzsel bir mevcut kural ve dsturlar btn olarak
etik ile felsefi bir disiplin olarak etik arasndaki ayrm bulabilirsiniz.
Szn esirgemeden yle der Scheler: "Birinci anlamda" tzsel bir
kurallar toplam olarak "etik, her trl ethos'un vazgeilm ez elikisi
iken" bu elikiliin ne demek olduu zerinde birazdan duraca
m "ikinci anlamda etik nispeten nadir rastlanan bir eydir." Ben ol
sam "nadir rastlanan" deil de tarihsel bir sre iinde her zaman ge bir
aam ada ortaya kan bir oluum derdim. Bu etiin "k k e n l e r i der
Scheler, "deimez biimde m evcut bir ethosun zlmesiyle balant
ldr." Ve bu fikrin Steinthal'in kitabnda enine boyuna tartlm oldu
una iaret eder.9 Gelgelelim bunu hemen burada, imdi belirtmekte
fayda var bence bununla anlamamz gereken ey, eski ve kymetli bir
eyin kaybedilmi olduu, bugn ilemez hale geldii ve felsefenin g
revinin onu yeniden diriltm ek olduu deildir. Scheler'in teorisi bu nok
tada da, baka yerlerde de dpedz m uhafazakrdr ve yeterince ilen
memitir. unu da eklem ek gerekir ki bir ulusun trelerinin, Nazilerin
deyimiyle Brauchtum (det) biim ine brnmeleri ve bireylerin bilinci
ve eletirel zihin emei artk onlarla uyumlu olmasa da varlklarn sr
drm eleri ok da az rastlanan bir ey deildir. Am a bu tr detler zgr
lemi, zerk dnce karsnda kendilerini ne srmeyi srdrdkleri
anda, onlara artk eski, gzel ve doru eylerin kalntlar gzyle bak
mak m m kn olmaktan kar nk imdi artk zehirlenmi ve kt bir
eyin zelliklerine brnmlerdir. A lntladm pasajda Scheler etik
ideallerin zlm esinden (Zersetzung) 10 bahseder; ama felsefenin bal
bana bir temaya dntrd, benim ahsen hi iim olmayacak bu
ifadenin zellikle de ahlakla ilgili alm alarda tekrar tekrar kullanld
n greceksiniz. Bu ifadeyi ne zaman duysanz greceksiniz ki He-
gel'in tabirini bir tr ksaltm a olarak kullanacak olursak Dnya Tini
artk onlar iinde barndrm az olduktan sonra bile kolektif fikirler ek
line brnerek yaamay srdren trden etik veya ahlaktan daha yoz
bir ey olmad gereini bastrmak iin kullanlmaktadr. nsan bilin
cinin ulat durum ve toplumsal retim glerinin durumu bu kolektif
fikirleri bir kere terk ettikten sonra bu fikirler baskc ve iddet ieren ni
telikler kazanrlar. Felsefeyi burada ifade ettiim iz tr dncelere zor
layan ey de geleneksel trelerde bulunan bu zorlama unsurudur; bu t
releri (Sitten) ahlakla (Sittlichkeit) atm a haline getiren de yozlama
teorisyenlerinin ahlanp vahland ahlak k falan deil, bu iddet
ve ktlktr.
Bu bask unsuruna muhtemelen ilk kez, A lm anya'da pek tannmayan
ve on dokuzuncu yzyl sonlarnda, kabaca Veblen'le ayn sralarda ders
ler veren nemli Amerikal sosyolog W illiam Graham Sumner tarafn
dan Folkways adl bir kitapta dikkat ekilm itir.11 Zaten genelde bu bas
k boyutu konusunda sosyologlar ahlak felsefecilerinden daha bilinli
olmulardr. Toplumsal olan ile ahlaki olan eitleyecek lde ileri gi
den Durkheim da, toplumsal olann farkna daima "can actyor olma-
s"ndan, baka bir deyile, baz kolektif norm larn bireylerin kar ve ta
lepleriyle atyor olmasndan varldn sylediinde ayn dorultuda
dnyordu.12 Yerel detlere uymay reddeden yabanclarn veya ba
kalarnn alay, saldr ve tacizlere maruz brakld szde "halk mahke-
meleri"nin hl varln srdrd tara blgelerindeki baz halk det
leri de bu babtandr.13 Bu detlerden dosdoru igal altndaki lkelerde
igal kuvveti hangi lkeden geliyor olursa olsun dman askerle
riyle sam im iyet kuran kzlarn salarn kesm e uygulamasna, oradan da
insanlara Rassenschande adn a14zulm edilm esine ve tm benzer arlk
lara giden bir yol vardr. Faizm in yapt korkun eylerin byk l
de, tam da akldan koparlm olduklar iin bu irrasyonel ve iddetli
zelliklere brnm olan halk detlerinin uzantsndan te bir ey ol
madn syleyebiliriz ki bizi teorik dnceye zorlayan da budur.
Bu rnek sizleri ahlak felsefesinin temel sorunu diye tarif edeceim
eyin ne olduunu fark etm eye belki biraz kaba ve sert bir biimde
tevik etm ek iin yeterlidir. Tikel olan, tikel karlar, bireyin davran,
tikel insan ile onun kar kutbundaki evrensel/tm el olan arasndaki
ilikidir bu sorun. Herhangi bir yanl anlamay nlemek iin en batan
unu sylemem gerekir ki evrensel ile tikel arasndaki bu atmada b
tn kabahati en batan evrensele, btn iyilikleri de bireye yklersek
yanl bir ey, kaba bir hata yapm oluruz. phesiz toplumsal atm a
larda hemen her zaman bireyi ezen evrensel yasaym da, insani olan bi
reyin talep ve norm larnda yatyorm u gibi grnr. Ama ileride, evren
sel olann daima, kuvvet ve zorlam ann artk herhangi bir rol oynam ad
ahlaki bir toplumu temsil etme yolunda rtk bir iddias olduunu
grme frsatn bulacaz. te yandan, ayn bastrm a ve kuvvet uygula
ma m ekanizmalarnn bireyin taleplerinde, toplum la ilikisi iinde ken
dini ortaya koym a tarznda da i banda olduunu greceiz. Her hal
krda, insani etkileim in seyri iinde genel kar ile tikel karlarn bir-
birleriyle nasl iliki kurduu sorunu, etiin temel sorunudur; Kant bu
nu benim size yaptm aklam alarda kullandm biimde ifade etm e
se bile Kant etiinin de temel sorunudur. u nedenle temel sorunudur.
Bu arada bazen etik, bazen ahlak diyeceim iin beni balamanz ge
rekecek. Zira durm adan ahlak kelimesini tekrarlamak sinirimi bozuyor,
ama bu konuda herhangi bir yanl anlamay nleyecek kadar ey sy
ledim herhalde. Kant'ta ahlak sorunlar her zaman, doal, ampirik insan
bireyi ile sadece ve sadece, zgrln de temel bir niteliini oluturdu
u akl tarafndan belirlenen akl sahibi insan arasndaki ilikiler sorunu
etrafnda dner. Dem ek ki bu ilikinin temel zelliklerinden biri evren
sel olan ile tikel olann ilikisidir. Etik davran veya ahlaki ve ahlaksz
ca davran daim a toplum sal bir fenom endir baka bir deyile, insan
larn birbirleriyle ilikilerinden ayr olarak etik ve ahlaki davrantan
bahsetmenin kesinlikle hibir anlam yoktur; salt kendi iin var olan bi
rey de iibo bir soyutlamadr. yleyse bundan kan sonu udur: ah
lak sorunu denen sorunu oluturan ey evrensel/tm el kar ile tikel
kar, tikel bireylerin karlar arasndaki rtme diyebileceimiz top
lumsal sorundur. Bu ikisi birbirinden ayrlamaz ve hangisinin nce gel
dii sorusu zannedilebilecei kadar nemli deildir. Etik hakknda d
nrken, evrensel iindeki tikel konusunda kendiliinden sahip olunan
kavray, tikelin arzi, olumsal, psikolojik olduu ve bu haliyle de srf
doal bir varlk olarak tikel insan zerinde odakland iin [etik] norm
lar yum uatm a ve datm a eiliminde olduu eklindedir. te yandan,
evrensel/tm el olan tikel olana uymadnda, kendini tikeli iermeyi
baaramayan bir soyutlama olarak sunmu olur ve dolaysyla tikelin
haklarn grmezden geldiinden insanlar iin hibir esasl gerekli
i olmayan iddetli ve dsal bir ey gibi grnr. Dolaysyla kendim i
zi iki im knszlkla kar karya buluruz. Bir yandan, psikolojik olarak
tecrit edilmi olan insann arizi doasn grrz; bu insan i hayat ta
rafndan yle koullandrlm tr ki zgrlk gibi bir eyi elde edebil
mesi pek olacak ey deildir. te yandan, soyut normun yaayan insan
lar karsnda yle bir nesnel gereklie brnm olduunu grrz ki
insanlar onu yaarl olacak bir biimde kendilerine mal etmekten ciz
kalrlar. Bu iki imknszlkla zgllkleri iinde nasl hesaplaaca
mz; onlar hakknda nasl dneceim iz ve ne gibi olas zm ler ke-
fedebileceim izdir ite teorik bir disiplin olarak ahlak veya etikle ilgili
dncenin kapsamn tanmlayan ey.
Bayanlar Baylar, ele aldmz konuya genel bir giri bbndan daha
fazla bir ey syleyem eyeceim . Bunun peinden bir liste karabilir ve
ya katedilecek alann genel bir grnm n sunabilirdim. yi bir bilim
adamnn yapmas gerektii gibi m eseleleri sm flandrabilir ve en genel
kavramlardan balayarak belli sorular incelemek zere sistematik bir yol
tutturabilirdim . Am a byle bir niyetim yok. Size bunun makul bir ak
lamasn sunmak, bu derslerde elde edilebilecek eyin snrlarn aar,
dersler metafizik ve epistemolojiyi de ierecek ekilde genilerdi ki do
rusunu sylemek gerekirse bu da bana ok cazip gelirdi. Ama size vaat
ettiim gibi ahlak felsefesinin sorunlarm tartacamz noktaya asla
ulaamazdk. O yzden sizlere ahlak felsefesinin sorunlarna dair genel
bir grnm izm ektense ahlak alann oluturan sorunlar ve zorunlu
elikilerden bazlar hakknda bir eyler anlatmam salayan sinir ula
r zerinde konumay tercih etm emi bir alm a varsaym olarak kabul
etmenizi rica edeceim. Bu durum da byle bir genel grnm izme a
basn, ahlaki nermeler arasnda bu tr bir m antksal hiyerari olutur
may biraz kom ik bulabilecek asabiyette olanlar bulunabilir aranzda.
Ama tartm alarm z tesadfe terk etm ek istiyor da deilim. Kant'n di
yecei gibi "bir rapsodi bestecisi misali" bir dizi sorun sabitlemek gibi
bir arzum yok. Belli bir organizasyonun art olduuna eminim hepiniz
katlacaksnzdr. Garip grnse de bugn genler organizasyona, belli
bir trden sistem atik dnceye, mesela benden daha fazla ihtiya du
yuyorlar. Zira ben tam da felsefi sistem kavram na kar iddetli bir isya
nn iinde bym , btn dnce ekli bu isyanla tanmlanm bir ku
aa mensubum. Sizler herhangi bir dzene ve em niyete duyulan inanc
btnyle sorunlu bulurken, biz ok fazla dzenden ve ok fazla em ni
yetten kurtulm ak durum undaydk. Yanlmyorsam sizlerin genelde ben
den ok daha byk bir dzen ihtiyacnz var belki de sadece bir em
niyet ihtiyacdr bu, bilmiyorum. Ama her halkrda size bu ihtiya yok
mu gibi davranm ama nezaketini gsterm ek isterim. Size etik bir sistem
sunamayacam veya sunmak istem ediim iin daha dorusu yle
demek: belki sunabilirdim, ama kesinlikle istemiyorum , eserinde ah
lak sorununu dier varolu alanlaryla en keskin kartlk iine yerleti
ren ve bahsettiim iz atk ve elikilerin yazlarnda en elle tutulur bi
imde grnd dnre bakarak hi deilse bir noktaya kadar kendi
mize bir yn tayin etmem iz faydal olacaktr. Bu yzden de derslerimde
byk lde ve gl bir biimde Kant zerinde durmak istiyorum,
sonra da sizinle tartm ak zere Kant'm baz tanm larn dikkatinize su
nacam. Gnm zde ahlaki norm larn doas sorunu, bugn doru ha
yatn mmkn olup olmad meselesi veya grecilik ve nihilizm denen
sorunlar gibi daha dolaysz grnen bir dizi sorunu ancak Kant'm ahlak
felsefesi kategorilerinin bir blm hakknda konutuktan sonra, yani
dersimizin ikinci blmnde, sonlara doru ele almaya balayacaz.
Ama bunu da ancak K an tla ilgili tartm alarm z sayesinde eletirel ola
rak dnebilecek hale geleceim iz bir dizi kategoriyi tecrit ettikten
sonra yapacaz.
Bu balam da Kant'm ahlak zerine balca iki eserini aranzdan ne
kadar ok kii okursa o kadar iyi olacak. Hepinizin bunu yapmasn bek
lem ek makul olur mu bilemiyorum. Bu kitaplar okurdan S a f Akln E le
tirisi kadar ok ey talep etmez. ki eserden bahsediyorum, Ahlak M eta
fiziinin Temellendirilmesi ve Pratik A kim Eletirisi. Bu eserler zerin
de alm aya baladnzda greceksiniz ki aralarndaki fark akla
mak o kadar da kolay deil. Kant'm kendisi, adeta Ahlak M etafizii ken
di eletirel bak as iin bir tr hazrlkm da Pratik Akim Eletirisi
sz konusu bak as bir kere elde edildikten sonra giriilen sistematik
bir icra imi gibi konum utur.15Ama bu iki eyin rttn grecek
siniz. Ayrca genelde, basit denen felsefe eserlerinde sk sk grlen bir
eyle karlacaksanz. Basit m etinler sadece gerek sorunlarn zerin
den atlayp sizi saysz noktada sipsivri ortada braktklar iin basit g
rnmektedir, bunu neden sonra anlarsnz. D olaysyla sizden ricam u
ki Ahlak M etafiziinin Temellendirilmesi'nm Kant'n ahlak felsefesi
ne ulamann bir nevi kolay yolu olduunu zanneden adaylarla karla
tnz snavlarda yerleiklik kazanm baz gelenekler geliyor aklma
bu noktada , ricam u ki m mknse kendinizi A hlak M etafizii ile s
nrlamayp Pratik A kim Eletirisi'ni de okuyun. Hatta iyice ileri gidip
eer sadece birini okuyabilecekseniz, ok daha derin ve okum aya deer
olan Pratik Akln Eletirisi ile balamanz tavsiye edebilirim. Ama bu
derslerde A hlak M etafiziinden alnm bir dizi formlle de karlaca-
nz sylememde fayda var. Bir sonraki derste Kant'm ahlak tartm a
sndaki kalk noktasna, yani "Ne yapmalym?" sorusuna ve bu soru
dan doan sorunlara bakacaz ki sz konusu soru da S a f Akln Eletiri
sinde, "Transandantal Yntem retisi" blmnde gemektedir. Onun
pratik denen felsefesinin sorunlarna girmeden evvel bu soru hakknda
dnm emiz gerek. Teekkr ederim.
UUNCU DERS
14 Mays 1963

BAYANLAR BAYLAR,

Geen sefer buradaki tartm alarmz Kant'm ahlak felsefesini ele alma
biim iyle balantlandrarak bir tr ereve sunma sz vermitim siz-
lere, szm yerine getireceim. G elgelelim bu balamda yntem hak
knda birka ey sylemek isterim genel olarak yntem hakknda de
il ama, ad hom ines* yntem hakknda; homines derken de sizleri oldu
u kadar kendimi de kastediyorum. zellikle verdiim derslerle ba
lantl olarak ortaya kan belli bir glkten bahsediyorum. Bu glk,
dsal olarak, derslerime katlan insanlarn dier derslerdeki gibi not
alamadklarn, dolaysyla eve gtrebilecekleri siyah-beyaz bir ey
bulamadklarn fark etmeleri biimine brnyor. eitli vesilelerle
bunun byle olduunu duydum ve grdm, hatta geenlerde st ne ka
dar kapatlarak da olsa bir rom ana bile girdi.1 Bu mesele zerinde biraz
durm ak istiyorum. Elinize salam bir ey gemesi ihtiyac duymanz
gayet iyi anlyorum, zellikle de alm alarnza balarken salt renme
ile felsefeyi renme ki bu da K anta gre felsefe yapmay ren
mekten baka bir ey deildir 2 arasndaki ayrm zerine dnme fr
sat bulamam olduunuz dikkate alnrsa. te yandan, burada gayet
ciddi ve dikkate deer baz glkler olduunun farkna varmanz ge
rek; tercih ettiim yaklamn "rapsodik" veya keyfi olmadn syl
yor, "ilk olarak", "ikinci olarak", "nc olarak" eklinde akl yrt
myorsam, size bir dizi tanmlayc nerme sunm uyorsam bunun felse
fi adan takndm tavrn esasyla ilgili bir ey olduunu sylerken ga
yet samimiyim. Bu derste renebileceklerinin tesinde yazlarma da
bakma zahmetine girmi olanlarnz varsa, bunun byle olduunu ve
neden baka trl olam ayacan hemen grm olmallar. Ama iki ey,

* Lat. Kiiden yola karak, -.n.


daha dorusu bir dizi ey daha sylem ek isterim. Bu meseleleri fslda
ma ile hayran olma arasndaki bulank bir alanda rmeye brakmak -
tansa3 havalandrmann, bunlarla itenlikle yzlemenin iyi olduunu
dnyorum. Bu konuda yle dnyorum. lk olarak, felsefe do
laysz malumat iletmek deil, bilgi zerine dnm ek demektir ve fel
sefeyle ciddi ciddi megul olan herkes sizi de bunlar arasnda sayyo
rum kendini dnme, stelik de zgrce tasavvur edilen, herhangi
bir hazrlopuluk barndrmayan dnme srecine teslim etmeye hazr
olmaldr ve felsefenin kendisine baka yerlerde normal olarak grlen
trden bir konu sunmasn bekleyemez. Sistematik felsefe denen kavra
mn son derece sorunlu bir hal ald mevcut durum da bu daha da geer-
lidir. Sistematik felsefenin sorunlu yaps konusuna burada girem iyo
rum, zira bir girersek baka herhangi bir ey konuamaz hale geliriz,
ama ta Nietzsche'nin bile "sistemin n am u ssuzluundan veya "sistem
ler yaratmann ierdii nam ussuzluksan bahsederek4 radikal biimde
formlletirdii bu sorundan hepinizin u veya bu lde haberdar ol
duunuzu varsayyorum. Ama her halkrda byle bir durumda, zel
likle de sistem kavram na bu denli eletirel bakarken, insann kendi fi
kirlerini aslnda nam evcut bir sistemi taklit etm ekten te bir ey yapm a
yan bir biime brndrm esi yakksz olurdu. Ben bunun yerine felse
fi sylemin grevinin, aktarmak istedii ieriin bir ksmn mmkn
olduunca sylem olarak baka bir deyile, sunulma biimi zerin
den ifade etm eye alm ak olduunu dnyorum. Biimle ieriin
birbirinden ayrlamamas felsefenin zsel bir zelliidir; geri baka
renim dallarnda da byle olduu varsaylr ama bana kalrsa mesela
metinlerinde "kabaca sylersek" gibi tabirler kullanan bir Alman edebi
yat uzman, tpk dilsel klielere gmlp kalpszlerle ve genel laflar
la konumay kabul edilebilir bulan btn filozoflar gibi, yapt ie hi
mi hi uygun olm adn gstermi olur. Fikirlerimi "ilk olarak", "ikin
ci olarak", "nc olarak" eklinde dile getirmeyi kendime yedireme-
yeceimi sylemitim, nk bu sadece konuya hi mi hi uygun olm a
yan bir tr sistematiklik gsterii demek olurdu. Ben bunun yerine sz
leri bence felsefi dncenin gerek hareketini temsil eden fikir ve d
nceler peinde girdiimiz tehlikeli topraklardan gznz korkut-
m akszn geirmeye alyorum.
Felsefe dersi formuyla ve genelde ders vermeyle ilgili bir mesele da
ha var, son olarak. Formlara ok sk bir dikkat gstermeye alm ve
bu ders formu iin de geerli. M atbaann oktan beri mevcut olduu bir
ada ortaya km olan ders/konferans formu bir bakma "arkaik bir
form"dur; Horkheim er bunu gayet zarif bir biimde gsterm iti.5 Yani
bir anlamda yaz formu tarafndan almtr. Dolaysyla eer bu form
korunacaksa, insanlar gerekten ders vermeye devam edeceklerse, bu
nun ancak ve ancak bir ders srasnda sylenen eyler ve bunlar syle
me ekli yazl biimde, zellikle de felsefenin otorite konumundaki
m etinlerinde bulunam yorsa bir anlam olabilir. D olaysyla ben sadece
bir kitabn ieriini tekrar tekrar dile getirip gevi getirme fikrini k
msyor, btn bu anlaya isyan ediyorum. Bu ayrca aptalca da olur
du, nk mesele felsefe tarihinden tevars eden u ya da bu teorilere,
grlere veya retilere dair bilgi edinme meselesi olayd, bunlar ken
diniz okuyarak renmeniz ok daha kolay olurdu. Bunlar kendinizin
okumanzn bir de yle bir avantaj olurdu: Zor pasajlar ki felsefede
zor pasaj ktl ekilmez pek zerinde uzun uzadya durabilir, bunla
ra sahiden di geirecek hale gelebilirdiniz. Bu, benim burada bu tr pa
sajlar amlam aya alm am dan ok daha iyidir, zira ben argmanlar
ok daha fazla younlatrm ak zorunda kalrdm, siz de bunlara yeti
mekte zorlanrdnz. Bazlarnzn bu denli kafa kartrc bulduu bir
formu seme nedenlerim den biri bu; ama bir eyin sunulma biimi ka
famz kartryorsa ounlukla buna yol aan glkler o eye yanl
beklentilerle yaklam olmam zdan kaynaklanyordur. Bu rnekte bu
raya sizlere bir etik sistemi, felsefi bir sistem ya da buna benzer bir ey
sunacam beklentisiyle geldiiniz iin burada olanlar beklentileriniz
le karlatrnca hayal krklna uruyorsunuz. M odem mzikte de
benzer bir durum sz konusu; birok insan bu mzii srf ondan "Parla,
parla, kk yldz!" tarz sim etrik rntler sergilemesini bekledikleri
ve bu tr rntler ortaya kmaynca da buna "bu m zik filan deil" di
yerek tepki verdikleri iin yanl anlyor.6 Bu yzden buradaki tartm a
larmz daha kolay anlalr hale getirm ek iin bu sizin iin olduu
kadar benim iin de nemli kukusuz size bir tavsiyede bulunacak
sam, bu da bu derslere byle beklentilerle, daha dorusu felsefi al
malarnz srdrrken baka yerlerden edinebileceiniz trden herhan
gi bir sabit beklentiyle gelm em eniz olacak. Bunun yerine dikkatinizi sa
dece eldeki meseleye ve bu mesele konusunda size elimden geldiince
iyi veya kt anlatm aya alacaklarm a vermelisiniz. Srekli kolayca
cebe atlabilecek ilgin bilgi topaklan bulm ak iin tetikte durmak yeri
ne, argman takip etmeye ve ayn anda onunla birlikte dnmeye a
lmalsnz. Bunu yaparsanz konu bbndan sizi tatmin edecek yete
rince malzeme olaca szn verebilirim sanrm, zira m alumat al
n km sem ek veya ktlem ek gibi bir derdim yok. Aksine, baka yer
lerde olduu gibi dnsel m eselelerde de saf maddi unsurlar baka
bir deyile, dncenin henz dnlm em i ham m addeleri beyni
uyaran belli bir vitamin ierii denebilecek bir eye sahiptirler. Bu uya
nm a duyulan ihtiyacn da dikkate deer gerekeleri olmad sylene
mez. Ama ben si parva licet componere m agnis1 Kant'n kendisi
nin de tercih ettii bir uzlam a peindeyim. nk K ant verdii dersler
de hibir zaman kendi felsefesini dorudan doruya retmeye kalk
mam, bunu her zaman geleneksel fikirler balamnda yapmt; aslna
bakarsanz S a f Akln E letirisinin balndaki eletirinin hedefi olan
Leibniz ve W olff felsefesine ait fikirlerdi bunlar. Ben de Kant' benzer
biim de kullanyorum; yani bir yandan size ahlak felsefesinin sorunla
rm, Kant'n bunlar ele alma biimini ve burada kendisinin grd m e
seleleri anlatarak tantmam, bir yandan da onun hakkmdaki eletirel d
ncelerim sayesine Kant'n tesine gemenizi salayacak bir ara ola
rak kullanyorum . H er halkrda bu dersin ilk blmndeki amacm bu.
br blm nde ise, sanrm zaten sylemitim, ahlak felsefesinin g
nm zdeki yakc sorunlarndan hi deilse bazlarn sizlerle tartmak
istiyorum.
A rtk Kant'n ahlak felsefesine dnersek, kendim izi hayret verici bir
olguyla kar karya buluruz ki, bu da yaklamnn S a f Akln Eletiri
sinde, gelitirdii teorik felsefesine dayal olmasdr. Kant'n kendisinin
teorik sistemlere meyilli olmasyla ilgilidir bu; yani felsefe adn alan
neredeyse her eyi belli temel ncllerden, mahut transandantal felsefe
sinin altst edilemeyecei dnlen belli temel igrlerinden kar
samaya dkn olmasyla. Ahlak felsefesi de dahildir buna; ahlak felse
fesi Kant'n dncesinde bir anlamda bilme'de temellenir. Bu bakm
dan onun yaklam ile giri blmnde ksaca anlattm ey arasnda
bir atma vardr. Orada pratik alannn, yani ahlak felsefesinin kapsa
d eylem alannn ayrc zelliinin, teorik dnme alanna bir baki
ye kalmakszn tercme edilemeyii olduunu sylemitim. Aslnda iin
bu yn Kant tarafndan, onun gibi akln ncelii konusunda ok gl
bir srar olan bir dnr iin hayret verici, hatta paradoksal olduu
sylenebilecek bir tezde, dolayl bir biimde de olsa ifade edilmitir. A s
lna bakarsanz ahlak felsefesine teorik felsefe karsnda ncelik yk
ledii tezdir bu. Bu tezde, teorik bir disiplin olarak metafiziin mahut
st sorunlarnn geleneksel listelerde yer alan Tann, zgrlk ve lm
szlk gibi sorunlarn aslnda ancak pratikle ilgili sorunlar olarak, te
orik akl onlara belli bir m esafeden bakarken anlaml olduklar syle
nir.8 Genelde Kant'n ahlak felsefesini anlam ann anahtar bence bu ol
duu iin size hem en Kant'n teorik ve pratik felsefesini birletiren et
kenin akl kavramnn kendisinde yattn syleyebilirim. Ayrca
Kant'n dncesinde i banda olan teori ve pratik anlayna dair bir
kavraya ulamak istiyorsanz bu dediim i anlamaya almanzda
fayda var bana kalrsa. Doru dnme kapasitesi olarak, kavramlar
doru oluturm a yetenei, geleneksel m antkta dendii zere, doru
yarglarda ve kesin karm larda bulunabilm e yetenei olarak akl
btn bunlar Kant'n felsefesinde hem teorinin hem de pratiin kurucu
bileenleridir. Bunun teoriyle bantl olarak doru olduu aktr, n
k teori hakknda karar veren otorite bu ekilde tasavvur edilen akldr;
kald ki Kant da m eseleyle ok da ayrntl olarak ilgilenmeden ak
l kendisi ve kendi kapsam zerinde dnme, hatta kendi hkm ran
lk alanna snrlar koyma yetisiyle donatr. Gelgelelim, her zaman ayn
olan bu akl, te yandan, Kant'n felsefesinin her parasnda (bu para
lar birbirinden ne kadar ayr olursa olsun) i banda olan akln ayns
dr. Orada karlatm z akl, akln bazen yarg gc bazen de kavra
y gc denen organ, dpedz doru dnme organdr ve Kant'ta her
zaman ayndr. te bu akln, burada ilgilendiimiz pratik akl alannda
zel bir stnl vardr, nk pratik eylemler, ahlaki dncenin nes
nesi olduklar srece, tam da sadece akldan kaynaklanan ve btnyle
saf akl yasas temelinde her tr algdan, her tr ampirik m alzem e
den, akla dardan dayatlan her eyden bamsz olarak kurulmu
olan eylemlerdir.9 Bu anlamda ahlaki davran kelimenin dz anlam y
la saf olan davrantr. "Saf" szcnn Kant'ta ok derin bir ikili an
lam vardr. Saf, bir yandan, akla uygun, duyularla bir ekilde balant
l herhangi bir madde tarafndan arptlmam demektir. Ama ayn za
manda, s u f ( saf olarak) akln kurallarna uygun eylemden te bir ey ol
mad iin, zorunlu olarak biimsel ve soyut karakterdedir ki hepini
zin bildii gibi Kant'n etiine srekli yneltilen sulama da budur.
Bu da dncesi ierisinde akln nceliini btn dier Aydnlanma d
nrleri kadar ne karm olan Kant'n yine de neden pratik felsefe
nin ncelii zerinde srar ettiini anlamanz salayabilir. nk pra
tik felsefe, yasalarnn bilen ve eyleyen zneye dardan dayatlan her
hangi bir malzemeyi dikkate alm asna ihtiya duymayan, aklla saf bir
uyum iinde var olan felsefedir. Ahlaki adan bakldnda, bu tr m al
zem eler ve dolaysyla edim lerim in sonular, Kant'ta, akim yasalarn
karlam a yetenekleriyle kyaslandklarnda nemsizdir. Kant'ta ahla
kn gayet kesin bir biimde bilgi teorisinde tem ellendiini birazdan
bunun zerinde daha ok duracam ama ayn zamanda da akim bil
gi isteine gre bile ncelikli olduunu sylediimde, Kant'n size en
azndan enisini verm eye altm ikiciliinin ne denli gl olduu
nu hissedebilirsiniz. Kant felsefesini bir btn olarak yle niteleyebili
riz; Epistem olojik A ydnlanm ay metafizii kurtarma, ona gre sadece
bilgiye deil fikirlere ve dolaysyla ahlak yasalarna da ait olan en y
ce evrensellerde-tm ellerde younlam olan m etafizik anlam yeni
den canlandrm a giriimiyle birletiren da tneli. Teori ile pratiin nis
pi statlerindeki o tuhaf gidip gelii daha net anlamanz salayabilir
belki bu. Bunu u ya da bu ekilde aklarm gibi yapabiliriz kukusuz,
mesela belki teorinin temel olduunu, ama daha yce, insani boyut ola
rak ahlakn bilgiden daha yksek bir yerde durduunu filan syleyebi
liriz. Ama ben genelde Kant'n sisteminin de kukusuz bir rneini sun
duu karmak dnce sistemleriyle urarken bamda yeterince
bela yokmu gibi ilerinde barndrdklar atlaklan aa karmay,
bunlarn izini srmeyi ve bu atlak ve atmalar yzeysel bir uyum
salayabilmek uruna u ya da bu lde zarif bir biimde aklarm
gibi yapm aktansa bunlarn kkenlerini ve anlamlarn anlamaya al
may daha faydal bulurum. Bu bakmdan da Kant dncesinin ruhuna
uygun davrandm a inanyorum, zira onun zellikle de ahlak felsefe
sindeki kalk noktas zorunlu ve kanlmaz elikilerin, yani atkla
rn bilincine varmaktr.
mdi, Kant'ta ahlak felsefesi sorunu, genelde kavramanz gereken
ilk ey de budur zgrlk sorunu, iradenin zgrl sorunudur. Bu
ilk planda doann nedenselliinin hkm altnda olmayan bir davran
biim inden te bir ey dem ek deildir size bu konuda abartl fikir
ler telkin etmek istemem. Bu zgrlk sorununun ahlak felsefesinin te
mel sorunu olduu konusunda herhangi bir pheniz yoktur m uhtem e
len. Ama bu zgrln tanm, nedenselliin tanm ve bu ikisi arasn
daki ilikiler hakknda nasl dnm em iz gerektii hi de o kadar ak
deildir. Ama bunun hakknda daha konuacaz, nce burada iin iine
karan basit kavram lara dair bir ilk netlik elde edelim. Ben Kant'ta ah
lak sorununun zgrlk olduunun aka ortada olduunu syledim.
Bu gayet basit ve dolaysyla gayet net bir sz. "Ben" szcn kullan
dm, bunu da ayn balamda Kant'ta da grdmz valyevari bir li
cenaplkla yaptm, zira o da "Ben" szc zerinde uzun boylu durm a
yp szcn felsefe-ncesi kullanmm izlemitir. Dolaysyla ancak
nedensellie u kitap gibi krlemesine tabi olm adm takdirde zgrce
davranabileceim aktr. Kitab elimden braktm da masaya decek
ve eskice olduu iin de belki dalacaktr. Dem ek ki ancak bu takdirde
ahlaki eylem gibi bir eyden, iyi ve adil, doru veya etik (ya da artk ak
la baka hangi terim geliyorsa) eylem den bahsedebiliriz. Zira sadece
nedensellie uygun davranyorsam, bir ekilde bir eylem hakknda ka
rarlar verm ek zorunda olan bir fail olarak mevcut deilim demektir. Her
trl ahlak ve etik davran fikrinin eylem de bulunan bir "ben"le ba
lantl olmas gerektiini de fark etmisinizdir. Aslnda burada syledi
im ey, size ceza hukukunda bile yerleiklik kazanmay baarm bir
eyi hatrlatm aktan ibaret galiba. M esela, akl sal bozuk olan ve u
ya da bu trden bir tahribat yaratm birini ele alalm; bu kii bunu ak
lndan bamsz kr itkilerin zorlamasyla davrand iin yaptndan
burada zgrlk fikri uygulanam az hale gelir. Bu durumda bu adamn
eylem lerinden sorumlu tutulam ayacam syleriz; sorumlu deildir. Bu
dem ektir ki iyi ve kt sorununun bir bakm a dnda durmaktadr. z
grlk sorunu Kant tarafndan younlatrlm bir biimde atklar
retisinde, zel olarak da nc atkda sunulur. Aslnda drdnc
atkda da grndn ekleyebilirim , ama bu atkya daha yakn
dan baktnzda ncsyle byk lde aktn grrsnz. Bu
ikisi arasnda esasl bir fark olmadndan, zgrlk ve nedensellik a
tks hakknda dnrken kendim izi nc atkyla snrlamak an
laml olacaktr.
Kant felsefesinin ikili yaps hakknda sylediklerimden sonra, biraz
daha yakndan incelem em iz gereken atklar retisi hakknda doru
dan doruya metne odaklanarak grebileceinizden daha geni bir ba
lam ierisinde dnebilecek konum a gelmi olabilirsiniz. Bu atklar
retisinin z, Aydnlanma'nn bahsettiim eletirel aklclk ruhu ile
metafizii kurtarm a niyeti arasndaki bir atmay temsil ediyor olm a
sdr. Bu iki itki de Kant bunlar hakknda uzun uzadya konumaz ama
felsefesinde epey gelimi bir halde m evcutturlar akl ierisinde eit
lde gldr; aklda kendilerini eit lde hissettirdikleri iin de
ifadesi olduklar m phemlik zlmez elikilere yol aar. Eski hocam
Com elius'un Kant tefsirinde bir btn olarak atklar retisine dair
ok ho bir zet, bu retinin gerekten zarif ve basit bir formlasyonu-
nu bulabilirsiniz; hatta belki de sz konusu olann ne olduunu gayet
ak seik bir ekilde gsterecek birka cm le okuyabilirim size. Bura
da S a f Akln E letirisinin "Transandantal Diyalektik balkl 2. Kitab'
mn Saf Akim atks balkl 2. B lm u'nden bahsediyoruz. imdi
Cornelius'tan ilgili pasaj alntlyorum: "Dnyann deneyimlediimiz
bir bileeni, sonuna kadar takip etmekten ciz olduumuz bir dizi koul
tarafndan belirlendiini gsterdiinde, bu koullar dizisinin kendinde
ve kendi iin var olan" ve kendi bilincimiz tarafndan retilmeyen, di
ye eklem em iz gerek "bir dizi olduu ortaya kar kmaz dncemiz
zm sz bir elikiye yakalanr." Kant'm Transandantal Gerekilik
adn verdii "olaan dnya grm z gz nnde bulundurulduun
da, bu," yani, sorunumuzdaki sonsuz nedenler dizisini kendinde ve
kendi iin var olan bir dizi gibi alglyor oluumuz kanlmaz ola
rak gerekletii iin, bu dnya gr, kendini iine dolanm vaziyet
te bulduu elikilerden herhangi bir ka yolu bulmaktan cizdir."10
Dnceniz hl felsefe-ncesi, eletiri-ncesi bir aamadaysa ne
densellii aklmzn bir ilevi olarak deil, gerekten de nesnel olarak
dsal nesnelere ait bir eilim olarak tasarlayacanz dnerek kendi
nizi kolayca buna ikna edebilirsiniz. Bylece bir durumun nedenini ve
o nedenin nedenini ilksel neden denebilecek eye gtrebileceinizi g
rrsnz. Bu sre sonsuza kadar srer. Bu sonsuz geriye gidi de Kant'
n atklar teorisinde ele ald elikilere yol aar. Kant S a f Akln
Eletirisi'nde btn bu elikiler retisini "Transandantal Antitez" ba
lna yerletirmitir. Akln bulat sylenen antitezlerin retisidir
burada sz konusu olan. Burada felsefed kullanmyla, yani bizatihi
sadece bilincin rn oran bir sonsuzun aktif olarak koyutlanmasndaki
haliyle akldan bahsediyoruz. Biraz daha aklamak iin Cornelius'tan
ilgili pasaj alntlayacam.
"Dolaysyla antitez," bu "Saf Akln atks" balkl 2. K sm
da gem ektedir "tek yanl iddialarla ilgilenmez. Sadece akl retile
rinin birbirleriyle atmasn ve bu atm ann nedenlerini ele alr.
Transandantal Antitetik" burada ilgilendiim iz ey de bu "saf akln
atksna" yani, saf akln zorunlu elikilerine "dair, bu atknn
neden ve sonularna dair bir aratrmadr. ayet aklmz sadece anla
ma yetisinin [Verstand] ilkelerinin hizmetine vermekle ve deneyim nes
nelerine uygulam akla yetinmeyip bu ilkeleri" yani, anlama yetisinin
ilkelerini "deneyimin," yani, deneyim nesnelerinin "snrlarnn
tesine geniletmeye kalkarsak, ortaya ne deneyimle dorulanmay uma
bilecek ne de deneyimle rtlm ekten korkabilecek szde-rasyonel
(vernnftelnd) retiler ktn grrz. Bunlarn her biri elikilerden
azade olmakla kalmaz, ayn zamanda kendi zorunluluk koullarn tam
da akln doasnda bulurlar ama m aalesef bunlarn zdd da ayn l
de geerli ve zorunludur."11
Bayanlar Baylar, akln i ie getii bu elikilerin zorunluluu m o
tifinin altn izm ek isterim. Kant'n kendisi de bu konuda gayet nettir.
S a f Akln E letirisi'nde bile akln bulat elikilerin zorunlu olduu
fikriyle kolay kolay badatrlam ayacak ok gl motifler vardr. Zira
bu kat anlamda zorunlu olsayd, Kant'n atklar zme giriimi de,
size anahatlaryla anlattm temel dnce izgisi de mmkn olmazd.
kinci fikir, yani elikilerin giderilebilecei fikri, diyalektik teriminin
demek ki, zorunlu elikiler retisinin veya genelde teoremlerin e
likili bir doas olduu retisinin Kant'a gre olumsuz bir terim, bir
kfr sz olduunu ima eder. Kant'a gre diyalektik her zaman, zorun
lu olarak yanl bir eydir. te bu nedenledir ki baka bir yerde diyalek
tikten "yanlsama mant" (Schein)12 olarak bahsedip atklar gider
me iine soyunur. Btn bu dnce hatt derinliini sadece iine dt
mz elikilerden kazanr kukusuz. Yani ahlak felsefesinin asl soru
nu, baka bir deyile zgrlk veya zgrlkszlk sorunu, ancak bu
eliki zorunlu grld takdirde, kolayca ortadan kaldrlacak bir al
datmaca olarak deil de gerek bir sorun olarak grlr. Bu arada, Kant1
m akl ve doadan trettii ama sonra elikileri ele alrken doru dz
gn ele almay baaram ad bu elikilerin zorunluluu motifi, felsefi
bir diyalektik kavraynn kalk noktasn oluturan m otiflerden biri
dir, stelik de hi de nem sizlerinden biri deildir. Yani bir dnce
mecras olarak ve nesnel hakikati kefetme yolu olarak diyalektik fikri,
ancak akl zorunlu olarak elikiye dtnde ve ancak elikileri man
tk hatalar olarak grerek bir kenara atvermek yerine zme yolunda
ham leler yaptnda yeterli bir ivme kazanacaktr. Bu noktay bu kadar
vurgulam ak istem em in nedeni de budur. Kant'n diyalektiinin bir yan
dan zorunluluk ima eden ama bir yandan da salt bir dnme baarsz
l olarak sahip olduu bu kendine zg ikilii sonuna kadar izleyip bir
felsefe diyalektik teorisi balam ierisinde incelemek ilgin bir i olur
du ama bildiim kadaryla imdiye kadar byle bir ie kalklm de
il.13 Burada sadece bu soruna dikkatinizi ekiyorum, dersin bu aam a
snda doal olarak ele alabileceimiz bir sorun deil nk.
Kant bu diyalektikte, bu antitetikte kullanmay tercih ettii ynteme
"kukucu yntem" adn verir, bunu kukuculuun kendisinin tam kar
kutbu olarak grr. Kant bunu, kukucu yntemin, yani salt dogmatik
koyutlam alara ve kavramlarn salt dogmatik, dnmsellikten uzak
kullanm na ynelik phenin, kesinlii amaladn syleyerek gerek-
elendirir. lgili, ok ilgin blm yledir:

nk kukucu yntem kesinlii amalar. htilaflarda her iki tarafa da i


ten ve yetkin bir biim de ele alnan yanl anlam a noktasn kefetmeye alr;
tpk bilge yasa-koyucularn, hukuki davalarda yarglarn yaad skntlar
dan, kardklar yasalarn kusur ve belirsizliklerine dair bilgi edinm eye al
m alar gibi.14

Ahlak felsefesine ynelik bu yaklam dan Kant felsefesinin btn


bak asnn nesnel olduunu ve Transandantal Felsefe'nin znel oldu
u fikrinin ar basit olduunu grebilirsiniz. nk Kant'm felsefesi,
aksine, en yksek ve en nemli nerm elerin nesnel geerliliini reduc-
tio ad subjectum yoluyla, yani zneye indirgeyerek korum a giriimini
temsil eder. Bu da Kant'm ahlak felsefesinin genel ynelimine tam ta
mna uygundur, zira bu felsefe ahlak yasasnn mutlak, inenemez nes
nelliini koruyabilm ek iin salt znel akl ilkesinin indirgenmesinden
ibarettir. Bu da ahlakn en st ilkesinin, yani kategorik buyruun, asln
da mutlak olarak nesnel anlam da geerli bir ey olarak znel akldan
baka bir ey olm adn sylemeyi mmkn klar. Bunun tam kar
kutbu, byle nesnel olarak var olan geerli bir ilkenin varln yadsyan
kukucu yaklamdr. Kukucu yntem ile bir felsefe olarak kukuculuk
arasndaki bu ayrm da Kant'm ahlaki konum unun bir ynn grm eni
zi salam aya yeterlidir. Kukucularn ve sofistlerin tersine onun zneye
ve insana gsterdii ilgi, ahlak yasalarnn evrensel zorunluluuna ve
balayc doasna kar kmasn salayan bir strateji deil, aksine
tam da bu yasalar yeniden devreye sokmasn salayan bir stratejidir.
Dolaysyla kendine verdii grev, yanl anlamann aklamasnn akl
yanl bir biimde kullanm akta yattm gstermektir. Ve bu aklama
bulunduunda bize gerekten de diyalektik bir felsefenin ileyiini ha
trlatan bir eyle karlarz. Zira tez ile antitezin olumsuzluunu gs
tererek, Kant terim lerle sylersek, yanl anlamann doasn kefede
rek ve bu yanl anlamay ortadan kaldrarak, olumlu tarafa, daha yk
sek hakikate ularz. Bu rnekte akln kendisindeki elikinin akla
masna ularz ve bu da sz konusu elikiyi akln kendisinin eylemi
yoluyla ortadan kaldrm a imknn yaratr. Buradan da unu grebilirsi
niz: Kant S a f Akln E letirisinde diyalektiin dostu olmadn beyan
etmise de, aslnda kukucu yntemi sayesinde diyalektikten konuyla
ilgili grlerine bavurularak anlalabileceinden ok daha olumlu
bir biimde yararlanr. Bunu da sylediimize gre artk bir sonraki
derste nc atkya daha yakndan bakabiliriz. Teekkr ederim.
DRDNC DERS
16 Mays 1963

BAYANLAR BAYLAR,

Bugn dorudan Kant'n nc atksn tartm aya gemek istiyo


rum. Bu size dersin nispeten erken bir aamasnda bir tr temel olarak
sunabileceim basit bir metin olmad iin zihninizi biraz odaklam an
z, Kant'm m etninin bizden bekledii trden bir gayret sarf etmenizi iste
mek zorundaym. nce Kant'm genelde atklar retisinde benim se
dii yntem hakknda bir eyler syleyerek balayaym. Bu yntem, ge
leneksel retorikteki adyla, argumentatio e contrario yntemidir. Kant'
m yapt ey, ie birbiriyle elien ve ikisi de, durum a gre, ayn l
de bariz olan veya olmayan bir tez ve antitezle balamak ve bunlar, an
titezlerinin anlam szla yol atn gstererek kantlamaktr. Nitekim
her ikisi de olumsuz yoldan, elitikleri ztlaryla kantlanr.1 Sizlere ilk
bakta biraz sapknca grnebilecek bu usul saygn felsefenin bi
imsel denen btn zellikleri gibi saikini ieriinden alr. Kant'n
Antitetik'te bir noktada dile getirdii u m lahazadan alr: ki tez olum
lu yoldan kantlanamaz, nk sonsuzluk hakkndaki ya da sonsuz bir
dizi hakkndaki nerm eler olarak hakknda hibir olumlu bildirimde
bulunulam ayacak sonsuz bir eye karlar. Burada "sonsuz" szc
matem atiksel bir anlamda deil, m atematik-ncesi sradan insan akim
da sahip olduu anlamda kullanlmaktadr. te yandan, Kant'n bunla
rn antitezlerinin anlamszla yol atn, bu yzden de bu ekilde
bundan dolayl olarak kan tezin de geerli saylabileceini gsterm e
si m m kndr.2 L af arasnda unu da not dmeliyim ki bir argmann
kar-tezinin geersizliinin kantlanm asnn zgn tezin geerli oluu
nu beraberinde getirdii eklindeki bu karm mantksal adan o kadar
da gl deildir. Am a buna daha ileride dnm em iz gerekecek.
Ayrca unu da sylemem gerek: Kant atklar retisinde ne za
man nedensellikten bahsetse her trl nyargdan kurtulabilmek iin
ayrntl olarak bakm am z gereken bir eydir bu , nedensellik kavram
ncelikle bence bunu sunmann en kolay yolu bu doa bilim lerin
de i banda olan nedensellik kavram na gnderm ede bulunur. S a f A k
ln E letirisi'nin kendine zg zelliklerinden birinin de u olduunu
hatrlatm am gerek sizlere; daha dorusu burada meseleyi ele alam aya
camz iin aslnda hatrlatam ayacam a gre yle diyelim buna
dikkatinizi ekm em gerek: M atematiksel doa bilimleri herhangi bir
eyden ikarsanmazlar, bir ekilde nkabul konumundadrlar, yani ge
erlilikleri nceden kabul edilmitir. Kant daha sonra da bunlarn geer
lilik koullarn aratrm aya geer, yani neticede nemli olan, hi deil
se balangta, bilimsel nedensellik kavramdr. Bu da hi deilse ba
langta, nedensellik kavram ndan ok, burada nedenselliin kar kut
buna yerletirilen ve aslnda, derdimi pek de akademik olmayan bir dil
le ifade edecek olursam, tam bir arapsa denebilecek zgrlk kavram
iin nemlidir. imdi gelin zgrlk kavramn ele alalm, sizden im
dilik bu fikre tutunm anz isteyeceim: Yaknda bunu deitirmek zo
runda kalacaz, ama alm ak iin nispeten basit, dz bir fikre ihtiyac
nz var; zor ayrm lar pek yaknda ortaya kacak. Bu zgrlk kavram,
en bata salt olumsuz olarak, yani bir dizi ardk koul ierisinde [doa
yasalarndan] bam szlk olarak, bu diziye hkm eden ve Kant'n baka
durumlarda art kotuu kurallardan bam szlk olarak tanmlanr. Hi
deilse balangta, olumlu bir zgrlk kavram, ileride Alman de-
alizmince kullanlacak tabirle "mutlak bir yaratm a gc" anlamnda z
grlk sz konusu deildir burada; ama bu noktada ok hzl biimde
ortaya kan belli bir kavramla, kendiliindenlik kavramyla byle
olum lu bir zgrlk kavram na geilir, ok ksa bir sre iinde. Yeri gel
m iken unu da sylememde fayda var: Sz konusu geite belli g
lklere neden olan kavram bu kavram dr nk Kant'n daha nce kul
land ve znenin fikir retim ine karlk gelen kendiliindenlik kavra
myla dorudan balantl deildir.3 Ama imdilik bunu grmezden ge
lebiliriz. Ben bu noktada, Kant'n atky ele alma tarzna bakmadan
nce, burada devreye giren soruna dair bir fikir edinebilmeniz iin dik
katinizi bir noktaya ekm ek istiyorum. nk sizleri ahlak felsefesinin
sorunlaryla tantrm a sz verdim ki bu da u demek oluyor: Sizlere
sadece Kant'taki bu temel dnce hattn anlatmakla ve elimden geldi
ince aklam akla yetinm eyerek size ikna edici gelecek veya gelm eye
cek bu argmanlarn ardnda kavranmas g ve sk sk birbiriyle at
an bir dizi m otif olduunu da gstermek istiyorum. Ben felsefi kavra
yn balca grevini bu tr btn dersler de felsefi kavray arttr
may am alam al , makul ve tutarl grnen nermelerin altnda, fi
zikteki kuvvetler paralelogram kendi bilekesiyle nasl bir iliki iin
deyse herhangi bir reti ile ayn iliki iindeymi gibi dnlebilecek
bir kuvvetler paralelogram yattn gsterm ek olarak gryorum. Bu
yzden de burada dikkatinizi, Kant'n tpk atklar retisi gibi erken
bir dnemde ortaya att zgrlk yoluyla nedensellik kavramna ek
m ek istiyorum. atknn bir tarafnda bulunan bu kavram, rasyonel
eletirinin genel ilkesi olan ve nedenselliin bir kategori olduunu, ya
ni kendinde eylerin, kavranabilir alann bir yklemi olmadn syle
yen eletiri ilkesiyle gerekten eliir. Bu zgrlk yoluyla nedensellik
kavram , bunun yerine, nedensellik kavram nn genelde atfedildii fe
nom enler alannn dnda duran bir nedensellik kavram olarak tasav
vur edilir. Bunu anlamak, yani bu son derece tuhaf senkopa, yasallk ve
zgrlk m otiflerinin bu ekilde i ie geiine nasl vardmz anla
mak ve K ant bu yne iten eyin ne olduunu kavramak, sadece Kant
etiini deil, ayn zam anda bir btn olarak Kant felsefesinin yapsn
anlam ann anahtardr. Byk olaslkla genelde etik sorunlar olarak d
ndmz eyin de anahtardr. Zira zgrlk ile zorunluluun byle
i ie geii ve bunda rtk olarak bulunan sorunlarn zm sadece
bir bilme sorunu deil, ahlak denen eye dair her trl felsefi izahn kar
sna kan son derece gerek bir sorundur.
Giri babndan syleyeceklerim bu kadar. Bundan sonra yola devam
etmenin muhtem elen en basit yolu, size Kant'm tez ve antitezle ilgili
kendi szlerini ve bunlarla birlikte daha sonra sunduu kant yksek
sesle okumam olacaktr. Ondan sonra da tek tek her ifadeyi, Kant'm d
nce hattn anlamanz iin zorunlu olduunu dndm den bolca
tefsirle ete kemie brndrebilirim . im dilik her trl eletiriyi bir ke
nara koyacam ve ancak bu fikirlerin yeterince netletirildii izlenim i
ni edindiim zaman sorunlu ynlerine bakacaz. Bu mahut "Transan
dantal Fikirlerin nc atm as"nn tezi yle (zgrlk ve bt
nyle belirlenm e fikir olarak snflandrlmaldr, nk bunlar ileri s
rebilm ek iin olas deneyim in snrlarnn tesine, sonsuzlua geilm e
lidir; dolaysyla rasyonel eletirinin mimarisi yznden, bunlar fikir
dirler. "Transandantal Fikirlerin atmas" bal da buradan gelir).
Evet, tez yle;

D oann yasalarna uygun nedensellik dnyadaki grnlerin hepsinin t-


retilebilecei tek nedensellik deildir. Bu grnleri aklam ak iin, bir baka
nedensellik, zgrln nedensellii olduunu varsaym ak zorunludur.4

Kk bir noktaya, tezi dikkatle okuduunuzda sizin de aklnza gel


mi olabilecek bir noktaya dikkat ekeceim. O da, zgrlk kavram
tantlrken nedensellik alanndan dn alnm bir terim olan "zorun
lu" szcnn alttan alta devreye sokulmasdr. Bu da gsteriyor ki
Kant'taki nedensellik kavram farkl yorum lara uygun hale gelecek ka
dar gelim itir ve Kant'm aktan aa urat bilimsel nedenselliin
tesine geer. te yandan, bunun tarttm z elikiyi gidermenin im
kanszlnn bir belirtisi olduunu grebiliyoruz. Kant'm kantlamak
istedii ya da ifade etmek istedii eyi kantlamas dpedz im knsz
dr, nk kantlamak istedii ey, yani zorunluluk ilkesi bir anlamda
oktan nkabul alnm durumdadr. Yeri gelmiken syleyelim, bu zel
lik Kant'n felsefesinin her yerinde ok yaygndr; sizlere Pratik Akln
Eletirisi' ni okumanz tavsiye etmi olduum ve ayrca S a f Akln Ele
tirisini de okursanz m emnun olacam sylediim iin bu noktann o
metinleri anlamanza yardmc olabileceini dnyorum. Kant'taki
her eyin baka bir eyden karlabileceine inanmaktan vazgeerseniz
onun hakkn verm i olursunuz aslnda. Bu bakmdan onunla Spinoza
veya Fichte gibi dnrler arasnda keskin bir kartlk sz konusudur.
Belli kavram larn geerlilii konusuna geersek de, mesela verili olan
(das Gegebene) kavram Kant'ta duyularm za verili olann ok tesine
geen bir anlam a sahiptir. H er trl eyin verili olduu varsaylr ve bu
eyler ne [baka bir eyden] karsanr, ne kantlanr, ne de aklanr. Bu
usul Kant'm seleflerinin, en bata da Fichte ile Hegel gibi idealist filo
zoflarn m uazzam karm akl ile karlatrdnzda onun kaba, hatta
ilkel bir yan olduunu dnebilirsiniz pekl. A m a bu usul Kant felse
fesinin zyle, bu felsefenin kalbine giden bir iddiayla yakndan ba
lantl bir ey ierir. Bu z de udur: Kant'ta zne, manevi eyler de da
hil, var olan her eyin btnn kendi ierisinden karsayabileceini
varsayan ilke haline gelm em itir henz. Bunun yerine, Kant'm felsefe
sinin ierii, olumsuz bir ierii olduundan, tam da znenin mutlak id
dialarna koyduu snrlarda yatar; bu snrlar ayn zamanda (kendini
tmdengelime, karsam aya dayal bir sistem olarak sunsa bile) bu fel
sefeden karlabilecek eylerin de bir snr olduunu ima eder. Bir
adm daha atacak olursak, baka bir yerden, baka kavram lardan veya
herhangi bir st koyuttan karsanam ayan unsurlara ynelik bu ilgin
hogr Kant'm dncesinin belirgin zelliklerinden biridir. stelik,
bu kayda deer yntem kendini, en bata varsayabileceim iz gibi, bilgi
m izin ham maddesi denen eyle snrlamaz, aksine, K antta trev yap
snda olm alarna ramen, bir anlamda sadece kabul edilmeleri ve sayg
gsterilmeleri gereken bilincimizin formlarnn ta kendilerine kadar uza
nr. Bunun sonucu olarak da zorunluluktan ki zorunluluk sistem inde
ki kategorilerden biridir sanki verili bir eymi gibi bahsedebilm ekte
dir. Burada bunun kantlarn sunamayacam; bunu yaparsam u anki
kayglarmzdan ok uzaklam oluruz. Ama sadece S a f Akln Eletiri
sin d eki "Anlama Yetisinin Saf Kavram larnn karsanmas" balkl,
bu verilerin varlm ak ak teyit eden bir dizi ifade bulabileceiniz
blme dikkatinizi ekm ek isterim. stelik, aslnda verili olmayan ama
saf ilev, saf faaliyet olduu varsaylan eylere bile verili muamelesi ya
par Kant.
imdi tezin e contrario kantlanm asna geelim. Demek ki zddn
varsayacaz, yani:

Doa yasalarna uygun olan nedensellik dnda baka bir nedensellik yok
tur. Bundan dolay da olan her ey bir kurala gre kanlmaz olarak takip etti
i bir nceki durumu ngerektirir.5

Bayanlar Baylar, bu cmlede Kant'm m ehur nedensellik tanmn gr


yorsunuz ki bunun Kant zgrlk retisinin veciz antitezi olduuna
da dikkatinizi ekerim. Burada tartlan anlam da nedensellik, durum la
rn kurallara uygun olarak birbirini takip etmesidir. Dolaysyla bu ne
densellik kavram , grm olacanz gibi, olaanst genitir, yle ge
nitir ki birbirinden son derece farkl yorum lara msaittir. Hatta bunu
aranzdaki doa bilim cilere brakyorum geri bu nedensellik kavra
mnn, doa bilim lerinde, yani kuantum m ekaniinde yakn tarihlerde
nedensellik kavram na getirilen eletiriye bile yer brakacak kadar ge
nel olduunu dnebilirsiniz ve Kant ile m odern bilim arasnda var ol
duu iddia edilen eliki acaba Kant fikrin fazla dar bir yorumuna m
dayanyor diye dnebilirsiniz. Ama btn bunlar sadece nedensellik
kavram na zel bir ilgi duyanlara hitap eden bir yan konu. Kant yle
devam ediyor:

Ama nceki durumun kendisi de olmu (daha nce var olmad bir zaman
da ortaya km) bir ey olmaldr: zira eer her zaman var olmu olsayd, so
nucu da her zaman var olmu olur, daha yeni ortaya km olmazd.6

Kant'n buradaki argman son derece ustacadr, hatta fazla-ustaca bile


diyebiliriz, ama son derece salam olduu kesindir. Dem ek ki Kant'a
gre, mevcut durum un nedensel olarak belli bir durum A formuna sa
hipse arkasndan B form una sahip bir durumun gelmesi gerektii ek
lindeki nermeye uygun olarak takip etmesi gereken bir nceki du
rum, ondan da nce gelen bir eyden ortaya km bir durum olmaldr.
nk byle olmasayd, en batan beri var olmu olsayd, o zaman var
lna bir aklam a sunduu u anki fenom enin kendisi de her zaman
var olmu olan zgn bir fenom en olmak zorunda olurdu. Baka bir de
yile, o nceki durumla nedensel olarak aklanmas gerekmezdi. Bu da
hic et nunc, burada ve imdi verili bir ey olarak fenomenin olum suz
lanmas anlam na gelecei iin, bu da aktr ki, dnlemez bir ey
dir. Kant devamnda unlar sylyor:

Bir eyin onun sayesinde olduu/meydana geldii nedenin nedensellii,


demek ki, bizatihi olmu, meydana gelmi olan bir eydir, ki bu da yine, doa
yasasna uygun olarak, nceki bir durumu, o da daha nceki bir durumu ve onun
nedenselliini ngerektirir ve bu byle srer gider.7
Yani burada hepinizin neden-sonu zinciri adyla tandnz feno
menle kar karyayzdr.

O halde her ey sadece doa yasalarna uyumlu olarak oluyorsa, her zaman
nispi [subalternen] balang olacak, hibir zaman bir ilk balang olm ayacak
tr ve sonu olarak da birbirinden doan nedenler sz konusu olduunda dizinin
tam am lanm as diye bir ey sz konusu olm ayacaktr.8

Niteliksel, yarglayc tnlar olan "nispi" (subalternen) tabiri sadece


ikincil, trev niteliinde anlam na gelmektedir. O halde Kant'a gre, or
tada sadece ikincil ya da trev niteliinde nedenler vardr ve bunlar an
lamlar asndan, zorunlu olarak bir ilk, birincil nedene iaret ederler. O
bunu yle aklar ki bu aklama btnyle ikna edici olmayabilir:
"Ama doann yasas sadece budur, a priori yeterince belirlenmemi bir
neden olmakszn hibir eyin olmaddr."9 Burada kastedilen ki
bunun argmann kalbi olduu aktr , bu nispi nedenin, kendisi de
nedensel aklamaya muhta olduu iin, dolaysyla tamamlanmam
olduu iin kendi bana yeterli bir neden olamayacadr; zira ancak
srekli daha aada yatan nedenler aranmad, ancak kkeniyle ilgili
sorularn anlam sz hale gelecei lde tem el hale getirilmi olduu
takdirde yeterli bir neden olabilirdi. Bu nedenle de "doann yasas sa
dece budur, a priori yeterince belirlenm em i bir neden olmakszn"
(baka bir deyile nedenler btnyle belirlenmeksizin) "hibir eyin
olmaddr" der ve bunu kategoriler retisinde aklam olduuna
inanr.10 Zira aksi takdirde doal olaylarn aklamas bir bolukta sona
ermi olur ya da Kant'm o ana kadar sorunsuzca veriliymi gibi kabul
ettii bir btn olarak, bir zorunluluk olarak doann aklanmas salt
ansa indirgenmi olur. yle devam ediyor Kant: "Dolaysyla doa
yasalarna uygun olann dnda hibir nedenselliin mmkn olmad
yolundaki nerme" buradaki szck tercihleri biraz garip olduu iin
dzelttik "snrsz bir evrensellikle kabul edildiinde, kendi kendisiy
le eliir; dolaysyla da tek tr nedensellik olarak grlem ez."" Yani,
bu nermeyi itibari deeriyle kabul edecek olursam, bizatihi kendisinin
koyduu nedenselliin btnyle belirlenm esi art karlanmadan ka
lr ve kendi kendisiyle elikiye der. Sonra da bundan u sonucu ka
rr: "Demek ki nedeni zorunlu yasalara uygun olarak kendisinden nce
gelen baka bir neden tarafndan belirlenm em i bir eyin olm asn/
meydana gelmesini salayan bir nedensellik varsaymamz gerekir; yani
doa yasalarna uygun olarak gelien bir dizi grnn kendisinden
balad nedenin mutlak kendiliindenliini varsaymamz gerekir. Bu
da transandantal zgrlktr, o olmasa" burada transandantal zgr
l doann nedensellii zerine tesis ettiine dikkatinizi ekerim, zi
ra aksi takdirde anlam sz olurdu "doann [normal] seyri iinde bile"
burada her eyi bir daha zetler "nedenler tarafndaki grnler
dizisi asla tam am lanam azd."13 O halde burada grdnz ey, neden
sellik kavramnn artc bir biimde, zgrlk fikrini ierek ekilde
geniletilmesidir: yle ki zgrlk de bir nedensellik, sui generis bir ne
densellik olmutur.
Bu kayda deer ve artc dil kullanm n anlamann en iyi yolu,
Kant'n burada setii biraz kstlayc form lasyon zerinde dnmek
olabilir belki. Adeta kendi kendilerine, doal nedenselliin sonsuz ko
ullarna dair herhangi bir bilgiye ihtiya duym akszn ortaya kabilen
bir grnler dizisi olduunu sylemektedir. Burada K antn neyi kas
tettiini anlatmam iyi olacak, nk felsefi kavrayn ilkelerinden biri
de bu zellikle sonraki idealistler, bilhassa da Hegel iin geerlidir
biraz nce sizlere sunduum trden son derece formel argmanlar an
cak dnce silsilesini m antksal sonuna kadar izlemekle kalmayp al
tnda yatan ve ona model oluturan gerek durumu da hayal etmeyi ba
ardmz takdirde gerekten anlayabileceimizdir. Bu durumda, sz
konusu gerek durum, kukusuz, aka bireyin kendi deneyimidir. Do
ann nedensellii ile ne gibi nesnel balantlar olursa olsun, Kant'n
terim iyle, bir bamszlk unsuruna sahip olan bir eylem yoluyla neden
sel olarak birbirine balantl bir dizi olay balatm a yeteneim olduu
nu evrensel bir belirlenim erevesi iinde bunun ne gibi ierimleri
olursa olsun kendi kendim e deneyimleyebildiimdir. Dolaysyla u
talihsiz kitab bir kere daha elim e alp elimden yere braktmda d
mesi doal nedensellikle ilgili bir meseledir; m akro-alemde, o eski ne-
den-sonu ilikileri kurallarna gre gerekleir. Ama ne kadar aptalca
olursa olsun bu kitab alp drme karar alm, mdahale ediim bu
neden-sonu zincirine bam sz bir unsur daha sokar. Bu kararla birlik
te yeni bir nedensellik dizisinin balatldn syleyebiliriz. Kant daha
sonra da bu dizinin nedensel koullarn btnl ierisine nasl dahil
olduunu syleyecektir diyebilirdik ama bu yanl olur, zira aslnda y
le der: "Bu bir cura posterior'duv,* belli bir insan doas teorisine aittir
nk bu doaya sahip karakter de ampirik dnyann parasn olutu
rur."14 Ama kendi deneyimim izin dolaysz konumu, neden-sonu zinci
rinin kar kutbunda duran etken bu balang eylemidir; kendi deneyi
m im iz asndan ayn ekilde yine ampirik olarak evrensel neden-sonu
zinciriyle zdelii veya bu zincire bamll tarafndan btnyle be
lirlenmeyen ikinci bir belirleyiciler dizisinin balatlm asdr.15 Bu nok
tada Kant'n aklndaki budur, "nedenin mutlak kendiliindenlii'nden
bahseder ama bu aamada kavram daha fazla tanmlamaz. Gelgelelim

* Lat. Sonradan dikkate alnmas gerekecek olan sorun; ikinci derecede nemli.
-.n.
burada kendiliindenlik, ilk aamada pozitif olarak daha te bir koul-
layc etkenin verilem eyecei balatc faaliyet, bamsz faaliyet gibi
bir ey anlam na gelir. Aslnda S a f Akln Eletirisi' nin genelinde, kendi
liindenlik fikir retim iyle ilgili yetidir ve bu yzden de bilincin ve do
laysyla insan zihninin kendisinin retici yetisini temsil eder. "Transan
dantal Yntem retisi"nde okuyabileceiniz zere, Kant tpk btn
saygn filozoflar gibi, szel tanmlar pek sevm ez.16 Bu kavram en ba
ta epey kstl bir anlam da gndeme getirip fikirlerle snrlar. znelliin
temel m otiflerinden biri, hatta diyebiliriz ki en temel motifi olduu iin,
kendine hakl olarak zihnin bu faaliyetini daha geni alanlara uygulama
serbestisi tanr.17 Kant'n evrensel nedensellik aleyhine ve zgrlkten
doan nedensellik ve dolaysyla da etiin temel kavram olarak zgr
lk kavram lehine gelitirdii argman budur.
Antitez yledir: "zgrlk yoktur; dnyadaki her ey sadece doa
yasalarna uygun olarak olur/m eydana gelir."18Antitezin bu ekilde for-
m lletirilmesinde, Kant'n nedensellii zgrle kart olarak tanm
larken, daha nce de iaret ettiim gibi, onu aka doadaki nedensel
likle eitlediini grebilirsiniz. K ant ise yle: "Transandantal anlam
da zgrln," baka deyile, tezin kantlanm asndan kt ekliy
le zgrln "dnyadaki olaylarn ona uyarak ortaya kabildii
zel bir tr nedensellik olarak, yani bir durumu m utlak anlamda balat
m a ve dolaysyla o durumun bir dizi sonucunu balatm a gc olarak
zgrln var olduunu varsayalm; o zaman, bir dizinin mutlak ba
langcnn bu kendiliindenlikte olmasnn da tesinde bu kendiliin-
denliin diziyi m eydana getirme belirleniminin kendisinin, yani neden
selliin kendisinin de m utlak bir balangc olaca sonucu kar."19 u
nu aklam amda fayda var: Burada eletiriye tabi tuttuu nclden yo
la kldnda, transandantal anlam da zgrlk bir kategori olmakla
ayn kapya kar; bu bakmdan nedensellie benzer. Yani zgrlk (ki
eylemi, yasalardan bamsz olay akm da kapsar), bilgimizin ve onun
la birlikte fenomenal dnyann ona gre dzenlendii temel bir katego
ri haline gelir. Eer bunu "transandantal" terim inin bu aklamasna
balarsak, Kant'n dncesi aka yledir: Kategoriler, yani deneyi
mime dzen getirebilmek iin muhta olduum temel kavramlar, zihni
min temel mobilyas, dnyay yasalara uygun olarak dzenlememi ve
bylece dnyay yasalarn hkm altndaym gibi deneyimlememi
salayan koullardan baka bir ey deildirler. imdi zgrlk ner-
vus probandi' de budur bir kategoriye, transandantal bir ilkeye, ge
nelde nesnelere dair bilgim in temel bir nkouluna evriliyorsa, bu de
mektir ki yasaya uygunluun zdd bizatihi kategorilerden biri haline

* Lat. Pf noktas, argmann esas, -.n.


getirilmekte, dolaysyla da yasalln temelini oluturm aktadr ve z
grlk de yasaya uymann simgesi olup km aktadr ki bu da anlamsz
grnmektedir. Kant'n temel dncesi budur. Bunu aklnzda tutarsa
nz, argmann geri kalann takip etmekte nispeten daha az zorlanrs
nz bana kalrsa, ikinci aamaya birazdan geeceiz. Demek ki transan
dantal anlamyla zgrlk, kategori olarak zgrlk fikrini kabul ede
cek olursam, diye devam eder Kant, bu "nedenselliin kendisinin m ut
lak bir balangc olmasna" yol aacaktr, "ve eylemin, gerekleirken,
deim ez yasalara uygun olarak belirlenm esini salayan herhangi bir
ncel olmayacaktr."20 Bu da ne yasaya uygunluun bilgisiyle ne de do
ada ileyen herhangi bir yasayla alakas olm ayacak olan bir ilkenin ka
bul edilmesi anlam na gelecektir.
A m a her eylem balangc, henz eylem e gem em i bir neden durum unu
ngerektirir; ve dinam ik bir eylem balangc, eer ayn zam anda bir ilk balan
g ise, nceki neden durum uyla hibir nedensel balants olm ayan, yani hi
bir surette ondan km ayan bir durum u ngerektirir.21

O halde, Kant'a gre zgrlk ilkesinden kmas gereken veya zgr


lk ilkesiyle birlikte devreye sokulacak bu yasaya uygunluun kendisi
de yasaya uygunluk kavram yla eliki ierisinde olacaktr.
N itekim transandantal zgrlk nedensellik yasasnn kar kutbunda d u
rur; ve aktif nedenlerin ardk durum lar arasnda olduunu varsayd balan
t tr her trl deneyim birliini im knsz klar. O nunla hibir deneyim de kar
lalm az, dolaysyla da ii bo bir dnce-varldr.22

Kant'n burada kast aktr ki Aristoteles'ten ve Skolastik filozoflardan


tevars edilen o eski fikir, nihai bir zgn yaratc ilke olduu fikridir.
Bu fikrin nihai kk A ristoteles'in nedensellie bir temel sunmak iin
nedenler dizisinin dnda kalacak farazi bir dxtvr|xov Jtvra -/vov,
her eyin kendi hareket etmeyen hareket ettiricisi retisidir.23 Sonu
olarak yasaya uyma ilkelerine aykr olacaktr. Demek ki antitezi des
tekleyen bu argmanda Kant, tek gayreti felsefeden Skolastik ve sonu
olarak da Aristocu ve ontolojik fikirleri karmak olan tutarl ve kat bir
Aydnlanma adam olarak konumaktadr. Buna mukabil, tezi destekle
yen argman ise m etafizik ilkeyi ihya etmeyi amalar. Bu iki itkinin
Kant'n dncesinde birbiriyle srekli atm a halinde olduunu son
bir kez daha syledikten sonra artk bu atm ann atklar retisinde
tem atikletiini, yani dpedz tez ile antitez arasndaki ilikide ifade
edildiini grebiliriz. Kant Aydnlanma ilkesinin ruhuna uygun olarak
devam eder: "Dolaysyla kozm ik olaylarn balant ve dzenini sadece
doada aramamz gerekir. Doa yasalarndan kurtulmu (bamsz) ol
mak," bu ok ilgin noktay not etmenizi rica edeceim; bir dahaki
sefere bu konuyu daha ayrntl tartacaz nk "kukusuz zorlan
ma'dan, ama ayn zam anda her trl kuraln klavuzluundan da kurtul
mu olmak demektir."24 Baka bir deyile, zgrlk ilkesini olumlu bir
biim de devreye sokup kendim i nedensellik kategorilerinin beraberle
rinde getirdii zorlanma'dan kurtarm ak istediim anda Kantn temel
dncesine geldik doann bir kaos olduu ortaya kacaktr ki
ite S a f Akln Eletirisi de btnyle buna kar yazlmtr. "nk z
grlk yasalarnn doann seyri iinde grlen nedensellie dahil olup
doal yasalarn yerini aldn sylemek caizdir. zgrlk yasalara uy
gun olarak belirlenseydi, zgrlk olmazd; sadece baka bir ada brn
m doa olurdu. Doa ile transandantal zgrlk" bunu son derece
u bir biimde form lletirir "arasndaki fark, tpk yasaya uyma ile
yasaszlk arasndaki fark gibidir. Doa anlama yetisine gerekten de o
zorlu grevi, nedensellikleri her zaman koullanm olan olaylarn k
kenini nedensellik zincirinin hep daha ilerilerinde arama grevini daya
tr yani nedenler hep baka nedenlere gtrr "Ama bunun telafi
si olarak yasalara uyumlu drt ba m am ur bir deneyim birlii vaadini
de sunar. te yandan zgrlk yanlsamas," burada belirlenimci ve
Aydnlanma savunucusu Kant konumaktadr "nedenler zincirini ara
trmakta olan anlama yetisine dinlenecei bir nokta sunar," tpk m e
tafiziin m utlan bilincine vararak onda dinlenecek bir nokta bulabile
ceimizi vaat etmesi gibi "onu kendisinden hareketle eyleme bala
yan koullanm am bir nedensellie maruz brakr. Gelgelelim bu ne
densellik krdr" burada kr, bilgiye hkmeden yasalar erevesinin
paras olmama anlam na geliyor "ve btnyle tutarl bir deneyi
mm kn klan tek ey olan kurallar fesh etm ektedir"25 baka bir de
yile, deneyim btnyle ansn eline braklmaktadr. Sanrm bu ak
lamalardan sonra argman hepiniz anlamsnzdr, dolaysyla bir da
haki sefere m etnin yzeyinin altnda yatan glklere gz atabiliriz.
b e in c i d e r s

28 Mays 1963

BAYANLAR BAYLAR,

Hl nekahet dnem indeyim ama buna ram en bugnk ve perembe


gnk dersleri iptal etmek istemedim, nk smestr bu haliyle kor
kun denecek lde ksa ve zaten epey bir dersi ertelemek zorunda kal
d k .1Ayrca boazm iltihaplandndan konuurken hl biraz zorlan
dm iin ifadelerimin kesinliinde ve zellikle de konumamn netli
inde belli sorunlar yaanrsa affmz rica edeceim.

Bayanlar Baylar, simdi nc atknn ele alnma tarzna dnelim,


zira geen derste braktm yerden devam etmek niyetindeyim. Bu b
lmn ana fikri gayet makul, hatta diyebilirim ki nispeten basit. Eer ni
hai, mutlak bir neden olduunu varsayarsak, nedensellik ilkesinde zm
nen bulunan koyutu, yani evrensel olarak uygulanabilir olduu koyutu-
nu ihlal etmi oluruz. Baka bir deyile, aranacak nedenler dizisini key
fi olarak kesersek, nedensellik ilkesinin kendisini ihlal etmi oluruz. Bu
ilkeye gre var olan her eyin [ki buna kefedilebilecek her trl neden
de dahildir] kendisinin de bir nedeni olmaldr, nk bir ey yasaya uy
gun deneyim balam na ancak nedensellik ilkesinin evrensellii saye
sinde girer. Byle olmazsa, herhangi bir ey bu evrensel yasalar ere
vesinin dnda tutulursa, bu, Kant'n yar-kutsal, daha dorusu insana
zg olduunu iddia ettii yasal dzenin bir baarszln temsil eder
ve dzenli deneyim fikrinin kendisini ortadan kaldrr. Keza S a f Akln
E letirisi'nin genelde yeterince gl bir biimde vurgulanmayan m o
tiflerinden birine de sk skya sarlmanz gerek. "Kaos korkusu" diye
bileceim iz bir eyi kastediyorum, Kant'ta ahlak felsefesini tem ellen
dirm e iinin tamam iin son derece nemli bir m otiftir bu.2 Demek ki
hibir ey darda kalmamal, btncl yasa erevesini bozacak hibir
ey olmamaldr. Gelgelelim, byle bir nihai neden varsaylmadnda
da nedensellik tamam lanm olmayacaktr, Kant'n deyimimle
"nispi", baka bir deyile ikincil bir nedensellik sz konusu olacax::r
ilgili pasaj hatrladnz umuyorum. Bu durumda yeterli neden olmak
szn hibir eyin m eydana gelmedii kuraln bozmu oluruz; bir bak
m a byle nihai bir neden aramay baaram ayarak ipin ucunu vaktinden
nce brakm oluruz. H er iki durum da da yaplan hata nedensellik ilke
sinin mantm tatm in edememektir. lk durum da ilke evrensel uygula
nabilirlik iddiasnda olduu iin nihai, mutlak bir neden bulmaktan ci-
zizdir, nk bu evrensellik arzusunun kendisini askya almak demek
olacaktr. Bunun alternatifi ise byle bir nedenin varln varsaymay
kabul etm em ek ve ortada nihai olarak ulalabilir bir ama yokmu da
sadece ikincil bir neden varm gibi davranmaktr, bylece nedensellik
kavram sonsuza kadar gerekletirilm eden kalr. Dolaysyla nemli
bir noktadayz; bunu m mkn olduunca gl bir biimde vurgula
mak isterim siz belki buna biraz biimsel bir nokta diye bakp ihmal
etme eiliminde olacaksnz ama inann bana, bunu bylesine vurgula
mak iin geerli nedenlerim var. Kaygm u: Kar karya geldiimiz
eliki, Kant'n "zm" blm nde bizi inandrm aya alt gibi, bi
zim nedensellii yetersiz bir biimde kullanm am zdan kaynaklanan bir
eliki deildir; daha ziyade, dnyadaki eyler kendi anlamlar gerei
zorunlu olarak bu elikiye yakalanrlar.3 Size Kant'n argmannn iki
yann da gsterm eye alm amn nedeni buydu; bu sayede her iki du
rum da da, yani iki atkl tezin ya da antitezin mantn izlediinizde
de sonuta nedensellik ilkesinin kendisinin anlamn ihlal etmi olduu
nuzu grebildiniz. Bu yoldan giderek Kant'a herhangi bir hakszlk yap
m deilim, zira Kant'n kendisi de kesinlikle ayn yoldan gitmitir. Ya
ni her iki durum da da izledii yntem onu nedenselliin kendisindeki
anlamla yzletirm i ve her iki durum da da kavram n anlamn ihlal et
tiimizi gstermitir. Neden araynz sonsuza kadar gtrp bylece
nihai, var niteliinde bir neden arayndan vaz m geiyorsunuz, yok
sa bunun yerine aray keyfi bir biimde kesiyor musunuz, nemli de
ildir: Mutlak bir neden veya m utlak bir neden-olum (causation) sreci
varsaym dr bu tr elikilere yol aan.
imdi Kant buras ok nemli aslnda burada karmza kan
eyin sadece hatal bir kullanm olduuna, nedensellik kavramn olas
deneyim in snrlarnn tesine uyguladm za ve taleplerimizi lml-
latrp bu tr ar taleplerden geri durduum uz takdirde bu atklara
yakalanm ayacam za inanyordu. Kant'n burada sergiledii dnce
alkanl sonralar bir btn olarak Pozitivizm in karakteristii olacak
bir alkanlkt. Pozitivizm der ki: "Bilgiye byle abartl talepler daya
trsanz banza gelm edik glk kalmaz, o yzden daha en batan daha
azm peyleyip gnlk ekm einizle yetinmeniz daha iyidir. Daha en ba
tan kendi dairelerinin dnda kalan herhangi bir ii yapm ak iin parm a
n oynatmay bile reddeden brokratlar gibi davrann, banz asla faz
la belaya girmez." Am a gelin biz size sylediim eyin doru olduunu
ve K antm dnce hattnda nemli olduuna inand noktay vurgu
layacak olursak bu atklarn nedensellik kategorilerinin uygulan
ma, olas uygulanm a tarzlarnn karsna onlarn anlamlaryla km ak
tan kaynaklandn varsayalm. Bu durum da bu, Kant'n meseleye bi
raz fazla rahat bir yap "lkede otur, sadakatle al"4 nevinden, m ev
cut iblm nn erevesi iinde kalm aya meyilli bir yap ykledii
ni, bu yorumun da bizzat kendisinin bu noktada ulamay baard kav
ray derinliiyle elitiini gsterecektir.5 Bu yorumun metnin kendi
sindeki en gl dayana, Kant'n tekrar tekrar akln bu tr elikilere
zorunlu olarak dolat yolundaki belki de hakikatin, Kant', olutur
duu sistemin ideal olarak benim seyebileceinden daha ileri bir nokta
ya gtrdn grmesinden kaynaklanan iddiasdr. Btn pratik
felsefesi, yani Pratik A kim Eletirisi' nin btn iin canalc nemde bir
pasaj daha vardr; burada bu sonsuzlua, kavranabilir olann alanna itil
me sreci aslnda pratik alann gereiyle eitlenir.6 Kant burada bugn
bahsettiim sorunu kavram aya ok yaklar, ama saf akl ile pratik akl
alanlarm ayr kom partm anlarda dzgnce istiflemeye duyduu mimari
denebilecek ihtiya yznden m antksal ierimlerinin tamamn kar
may baaramaz. Bu eliki zerine dnp onu kalk noktas olarak
kullanm ak yerine, onu olduu yerde brakp birbirlerinden ilkesel ola
rak ayr iki farkl alann varln kabul etmitir. Bylece elimizde iki
yaklam oluyor: Birinde elikilerdeyim yerindeyse kompartmanlat-
rc bir ruhla iki farkl alana atfedilirken, dierinde elikiyle dorudan
yzleilir ve bu eliki sayesinde m eselenin kalbine nfuz edilmeye a
llr. Bunlar arasndaki fark, tam da geleneksel dnce Hegel'in ta
biriyle "dnmsel" dnce ile diyalektik dnce arasndaki eli
kidir. Kaba hatlaryla anlattm sorunla ainalk kurmay baardnz
da bunu kavram akta hibir glk ekm eyeceksiniz. Demek ki Kant'n
derdi bir kavram n kat anlamn, belki de daha dorusu unu demek ola
cak, nedensellik kavramnn kendisinde rtk olarak bulunan talebi ken
di sonucuyla yzletirm ektir ki burada zorunlu bir atma ortaya
kyorsa kendimizi diyalektik bir srece dahil olmu vaziyette buluruz.
Kant ite bu kavakta "diyalektik, bir hatadan kaynaklanr," der.7 Oysa
Hegel, "ayet bu diyalektik, bu atm a Kant'n argmannda ima edilen
anlam da kanlmazsa, o zaman bir hata ile deil, zorunluun kendisini
de ieren bir eliki ile kar karyayz demektir," diyecektir.8 Bu da u
demektir: Hem gereklikte hem de kendi dncem izin ilerleyiinde e
likiler, zararsz ve naif bir tarzda, btnyle geleneksel m antn ruhu
nu izleyerek "eliki olan yerde bir hata olm aldr"9 diyen Kant'ta oldu
undan btnyle farkl bir dzenin haysiyetini kazanmaktadrlar. San
ki elimizde salam bir garanti varm gibi, sanki dnya a priori, tpk
kaotik ve zorluklarla dolu dnyam za bir tr bilimsel dzen getirebil
mek am acyla ona dayattmz kapsayc m antk kadar elikilerden
azade olacak bir biim de dzenlenm im i gibi.
Bayanlar Baylar, bir baka nemli noktaya daha dikkatinizi ekm ek
isterim. Kant bir baka sorunun, prim a philosophia sorunu, daha doru
su ilk ey sorunu denebilecek bir sorunun daha eiinde duruyordu. Zi
ra daha nce grdm z gibi, Kant hem m utlak bir ilk neden varsay
mnn elikilere yol atn hem de sorunun byle bir varsaym da bu
lunmay reddederek zlem eyeceini gstermektedir. Bunu yaparken
de bu tr bir birincil neden kavram nn kendisinin byk glklere yol
atn gsterir. Gelgelelim, bir yandan tpk Descartes gibi hem bir m ut
lak kesinlik kalnts hem de ikinci serbest bir unsur10, sk skya
tutunulabilecek ve dier her eyin kendisinden kaca bir unsur ara
mas bakm ndan Kartezyendi Kant. stelik de bu aray srdrmeyi,
aslnda atklar retisinde rtk olarak bulunan sonucu, yani bu tr
bir birincil neden araynn bizatihi bir yanlg olabilecei sonucunu
karmaya tercih etm itir.11 Burada bir kez daha Kant felsefesinin kendine
zg Janus-yzn gryorsunuz, stelik tam da pratik felsefesinin
kaynanda. Bir yandan, kendi analizi sayesinde, birincil eye bu ister
nedensellik kategorisi ister onu zorunlu olarak nceleyen zgrlk kate
gorisi olsun byle m utlak bir stat verm enin kanlmaz olarak,
zlmez olduklar anlalan elikilere yol atn fark etmi olduunu
gryorsunuz. te yandan, m utlak ve birincil bir ey olduu fikrinden
vazgem eyi yine de reddetm ektedir.12 Bu da onu bir coup de ma in ile
bu meselenin onun pratik felsefesi iin bu denli nemli olmasnn ne
deni de budur zgrl sui generis bir yasa haline getirmeye iter;
mutlak biim de en bata duran zgrlk, pratik akla bir tr ncelik ka
zandracaktr. Zira birazdan Kant sistem inin ierisinde, sonralar Fich-
te'de biraz kaba bir biimde su yzne kan gizli bir baat etken oldu
unu reneceksiniz. Bu da pratik akla, yani eyleme, teorik bilgi kar
snda mutlak bir ncelik tannmas fikridir. D olaysyla Kant kendini
bu arada, Hegel de ayn durumdadr netameli bir durumda bulur. Bir
yandan, kendi kkenler felsefesini izlerken sergiledii olaanst canl
lk sayesinde, bu felsefenin d snrlarna, yani ilk hareket ettirici kavra
mnn atkl olm asna gelir dayanr; te yandan, bu fikre sk skya
tutunur ama sz konusu atknn mantn takip etmeyi reddeder. Bu
radan Hegel'i incelem eye geecek olanlarnz bu elikinin Hegel'de de
olduu gibi kaldn greceklerdir bu eliki onda da zlmeden

* Fr. Tek vuruta, -.n.


ylece devralnmtr. Btn diyalektiine ram en Hegel de tpk
Kant gibi mutlak ilk hareket ettiricinin hkimiyeti nevinden bir eyi
kabul eder, ama onun durum unda bu sonsuz znedir, Mutlak Tin'dir.
Belki de meseleyi daha genel terimlerle ele alarak, dolaysz olann bir
vehesi olarak bir ilk ey olduunu, ama sadece bir vehe olarak var ol
duunu syleyebiliriz zira neden olunmu, m eydana gelmi olan ey
her zaman tam da bir ey haline gelmi olmas zerinden dolaymlanr;
causa'nm kendisi de yine dolaymldr, nk causa ancak genel bir ne
den deil de yol at sonucun nedeni olduu srece bir neden olabilir
ama bu dolaym szlk unsuru veya ura, verili bir eyin bu ilk nede
ni, mutlak ve olum lu anlamda dolaysz bir veri olamaz. Keza Kant'm a
tklar retisinden bu diyalektik sonu da karlabilir.
atklar retisinden szp kartm aya altm bu m lahazala
r bir kenara koysak bile, geride byk miktarda glk kalmaktadr. Bu
glkler ncelikle Kant'n devreye soktuu nedensellik, yasa ve z
grlk kavramlar arasndaki ilikilerle ilgilidir. ounuz Kant'm zel
likle zel bir nedensellikten, zgrlkten doan nedensellikten (K ausa
litt aus Freiheit) bahsederken sergiledii tuhaf dilsel kullanma dikkat
ederek kastettiim glkleri kaydetm isinizdir sanrm. nk genel
de bu kavram larla balantlandrdm z fikirlere gre, nedensellik ne
denler sayesinde salanan kat ve dzenli belirlilik demektir; yani nor
malde zgrlkten anladmz eyin tam kartdr. A slnda burada
stelik sadece Kant'nkinde deil her trl ahlak felsefesi kavrayn
da temel m esele bu yasa ve zgrlk kavramlarn nasl bir araya ge
tirmek gerektiidir. Kant'm bu zgrlk, yasa ve neden-olum kavram la
rn byle garip bir biim de ele alnn btnyle keyfi kaprislere tes
lim olmak anlamna geldiini zannetm eyesiniz diye ilk belirtilmesi ge
reken nokta, Kant'ta nedensellik kavram nn olaanst geni olduu
dur. M odern bilimde belirlenim cilik sorununda salanan gelim eler
nda bu konu hakknda dnm ek son derece nemlidir bana kalrsa.
Kant'm balang noktasn oluturduu bilimsel sylemde, rnein,
Einstein'n grelilik teorisi hakkndaki tartmalarda, Kant nedensel
lik kavram, Kant'm nedensellik retisi tutarl bir biimde ar dar bir
anlam da yorumlanmtr; hatta kuantum m ekaniiyle ilgili tartmada
bu daha da gl bir biimde grlr. Kant'm kendisinde nedensellik
kavram aslnda ar genitir. Yani yapt tanm gayet biimseldir; ben
ahsen grelilik teorisiyle ilgili nl tartmada Ernst Cassirer'in, bi
imsel doas sayesinde K ant felsefesinin grelilik kuramn ierecek
bir konumu olabileceini syledii zaman btn btne yanlm adna
inanyorum .14 Size daha nce okuduum forml hatrlyorsunuzdur
belki: "O lan!m eydana gelen her ey bir kurala gre kanlmaz olarak
takip ettii daha nceki bir durumu ngerektirir."15 Bu "bir kurala gre
kanlmaz olarak takip ettii" tabiri, bize belli bir durum A biimine sa
hipse, onu B biimine sahip bir durum un takip etm esi gerektiini evren
sel bir yasann syledii anlamna gelebilir ancak. "Eer byle olm u
yorsa, eer baka bir ey takip ediyorsa, o zaman bunun neden olm ad
n aklayan daha yksek baka bir kural aramamz gerekiyordur," di
ye ekleyecek ilk kii de K ant olurdu bununla tam manasyla Kant
arazisine girmi oluyoruz.
Bu nedensellik kavram yla ilgili olarak ilk dikkatimizi eken ey
burada felsefenin kirletm edii gndelik bilincinize sesleniyorum bel
li bir tr dsallktr. Burada dsallk derken Kant'a dair eletirel veya
polemik mahiyetinde bir gr ileri srmek gibi bir niyetim yok, sade
ce S a f A kln E le tir is in in , son derece belirgin ve Kant'n felsefesinin
genelini anlamak istiyorsak kavranmas gereken bir zelliinden bahse
diyorum. Kant, Leibniz ve W olff tarafndan benim senen trden rasyo
nalizme eletirel bakyordu, nk isel neden-olum ilkesine yani
eylerin veya nesnelerin onlara nedensellik yasalarn ykleyen zne
den bamsz olarak, kendi ilerinde bulunan neden-olum a kesinlik
le karyd. "Dnm Kavramlarnn Amfibolisi" balkl blme d
t ok nemli bir dipnotta, nesnelerin isel doasn ve dolaysyla i
sel belirlenimlerini bilebileceim iz fikrine ok sert bir eletiri ynelt
m iti.16 Dinamik kategoriler haricinde Kant felsefesinin hepinizin bildi
i genel tezlerinden biri kendinde eylerin belirsiz ve bizim tarafm z
dan bilinemez olduudur hatrlarsanz. Bu nesneleri ancak elimizdeki
kategoriler aygt ve duyularm zn verileri sayesinde ina edebiliriz;
baka bir deyile nesneleri ancak, deyim yerindeyse, dardan ve kendi
bilincim izin yardmyla ina ederiz; onlara giremeyiz. Bunu hatrlarsa
nz, Kant'n ayn ekilde, neden-olum srecini veya kendinde nesnele
rin dinamik etkileimini gzlemleyebileceim iz fikrini de reddetmesi
gerektiini aka grrsnz. Kendimize unu hatrlatmak bile yeterli
olacaktr: Kant'n nesneyi bizlerin ina ettii bir ey olarak tanm lam a
snn nedeni, kendi rnmz olan ve i yaplar hakknda hibir ey
bilm ediim iz bu nesneleri ayrp onlara nceki rasyonalist felsefenin
varsayd trden bir isel varolu atfedebileceimiz imknn dlamak
t. Am a bu dsallm kendisinin tatmin edici olmayan bir yan vardr
nk btnyle biimsel olan kurallar erevesi, nedensellik bal
altnda tasavvur edebileceim iz her eyle pekl btnyle uyuabile
cek her trden kendinde eyi kendi kapsam na alabilmektedir. Felsefe
de, kullandnz kavram lara sadece kendi felsefi sisteminizden kaynak
lanan ve gndelik konumadaki, okurun da bir anlamda uyulmasn bek
lemekte hakl olduu kullanmdan btnyle farkl anlamlar vermenin
tavsiye edilm emesi hi de fena bir kural deildir. Dolaysyla byle bir
kurallar km esinin ruhuna uygun olarak kronolojik neden-sonu dizisi
ni ihmal edecek olursak, bugn kuantum m ekaniinde bulunan istatik-
sel dzenlilik de dier her ey gibi Kant nedenselliin kapsam iine
girecektir.17Am a kukusuz hepim izin nedensellikten anlad ey paha
sna olacaktr bu. lerici bilim ler safndan buna verilebilecek cevap u
olacaktr: Zihinlerim iz m itoloji dzeyinin tesine geebilmi deildir,
gndelik bilincim iz de bilimsel eletirinin ulat aamann gerisinde
kalm tr ve temelde hl eylerin bir ular ve ie-dnk bir belirlen-
m ilikleri olduunu syleyen animistik tasavvur ierisinde ilemektedir
ki bilgiyi oluturan kavram lar felsefi eletiri ierisinde szgeten ge
tikleri iin artk bu tasavvurlarn savunulabilir yan kalmamtr. N e
denselliin bu m ahut dsal doas (ki sonraki dnemlerde bilimsel d
ncenin tam amnn ve Pozitivizm in btnyle Kant'la paylaaca ve
Hum e'da Kant'n kendisinin yaptndan kyaslanam ayacak lde ileri
tanm olan bir eydir bu), nedenselliin eylerin kendilerinde yatyor
olm am asndan kaynaklanr. Nedensellik, daha ziyade, znenin durum
lar birbirine balam asn salayan dzenleyici ilkedir.18 yleyse bu de
m ektir ki nedenselliin ardk olaylara dair bilgimizi ierden artrmaya
alan, m otivasyon aklam asyla hibir alakas yoktur. Bu aklama
bunu, zneyle nesnenin, yani kendim ize ilikin deneyimimiz ile dene-
yim lediim iz ey olarak kendim izin rtt veya byle bir rtme-
nin olduunun varsayld ve bylece i ile d arasndaki kartln
ortadan kalkt isel farkndalk temelinde yapmaya alr. Bunun so
nucunda da zellikle Schopenhauer'in Kant'a ynelttii eletiride gn
dem e getirilen bir m otiftir b u 19 Kant'n gerekten de grmezden gel
dii zel bir nedensellik biimi, yani ieriden nedensellik olduu, bu
nun da m otivasyon denen ey olduu iddia edilir.20 Oysa Kant'ta neden
sellik, "nedensellik" terim inin ondaki kayda deer geniliini bu ka
dar vurgulamamn nedeni de bu yani u kurallara uygun durum lar di
zisi kavram m otivasyon diyebileceim iz bir eye yer brakacak kadar
genitir. ile dn bu tr bir rtm esi hesaba katlm adnda bile ge-
erlidir bu. Yani, iki durumun neden birbirini takip ettiini aklayacak
znel kesinlie veya dolaysz kesinlie yer vardr. Bunun neden byle
olmas gerektii, Kant'n zerinde dnd bir mesele deildir, ama
yine de bundan baz karm lar yapar. rnein, nedenselliin baz im
knlar olduunu syler bunu bilimsel terimlerle yle syleyebiliriz:
Size bahsettiim dsallm var olmad, onun yerine birbirine bizim
kendi bilincimiz ierisinde neden-sonu ilintisiyle bal bir dizi olay
balatabileceim iz zel bir tr nedensellik olduunu syleyebiliriz.
Kant'n buradaki kast bunu aka sylemez ama ne kastettii konu
sunda kuku yoktur tem elde u ya da bu ynde bir karar verildii ol
gusudur.21 Zaman zaman elim den m asaya drdm o zavall kitab
hatrlataym yine size; bu kitap sayesinde kendi inisiyatifimle araya gi
rip yeni bir neden-sonu dizisi balatyorumdur. Burada meramm ok
dikkatli ifade etm eye alyorum 22 nk bu ok g gri blgede
Kantn kendisi meramn pek net ifade etmi deildir ki bunun da bu
konuda net olmann ok zor olmas gibi gayet iyi bir nedeni vardr. O
halde aka anlalyor ki Kant bu evrensel nedensellik erevesi ieri
sinde, znenin araya girebilecei ve koca bir neden-sonu dizisinin ba
lang koullarn kurabilecei, nokta gibi bir ey olduunu varsaym-
tr. stelik, bu yeni neden-sonu dizisinin bu pratik alan ierisinde, bu
pratik eylem alan ierisinde balad noktann da saptanabileceine
inanmtr. Bu nedenle pratik alannda, yani insanlarn motive olm a dav
rannda bir tr istisnai durumdan bahsedebileceimizi dnmtr.
mdi Kant olaanst drst bir insand ve drst olduu kadar keskin
dnceliydi de; bu noktada dilinizin ucunda olan meseleyi hibir suret
le grmezden gelmi deildi. Benim bam sz olarak bir eye m daha
le ettiim, zgrlk iinde balatlm bir eylem in bu ekilde yeni bir
neden-sonu zinciri iine girm esinden bahsediyorum. Yani u budalaca
kitap drme rneine dnecek olursam, bu ncelikle benim kendi z
gr kararmdr. Ama buna ayn zam anda bir dizi baka olayn rn ola
rak da baklabilir. rnein, kendimi size bu m ahut zgr eylem feno
menini gnderm e zorunluluu altnda bulup elim in altnda da bu lanet
kitaptan baka bir ey bulamam olabilirim. O yzden de onu dr-
yorumdur ki bu da grev duygusunun iselletirilmesine ve Allah bilir
daha nelere balanabilir. Yani nemli etkenlerle sudan olanlar en garip
ekillerde i ie gemi olabilir dem ek istiyorum.
Kant bunlarn hibirini inkr etmezdi, zaten yakndan bakacamz
bir pasajda zgr denen eylem lerin bizatihi evrensel belirlenime tabi ol
duunu rahatlkla kabul etmitir.23 Am a Kant'n bu sorunu, hatta felse
fesindeki buna benzer baka sorunlar ele alma tarz, ok sonra ortaya
km bir terimi kullanacak olursak, fenomenolojiktir. Yani byle bir
eylem in doas hakknda nihai, tayin edici bir bildirimde bulunm akla il
gilenmez bu bakm dan da belli bir dsallk tavrn benimsemi oldu
unu syleyebiliriz. Bunun yerine bu tikel anda bu tikel deneyimi ya
yor olm am la ilgilenir: Nesneyi imdi drebilirim, bu dolaysz olarak
verili olan bir gerekliktir ve bu musluu amamdan ve musluk ak
olduu srece suyun akmasndan farkldr. Btnsel veya evrensel ne
densellik ebekesi ierisinde bu iki olay hakknda nasl dnrsek d
nelim, kiisel deneyim dzeyinde aralarnda gerek bir ayrm vardr.
Yani Kant'ta bunu zaten sylemitim ama belki burada onun felsefe
sini anlamak iin bunun neden bu kadar nemli olduunu kavrayabilir
siniz sistematik itkinin tesinde ve zerinde olan bir ey, ayr ayr bi
rimlerden m m kn olduunca tutarl bir genel btn oluturm a arzusu
vardr. Ayrca, ki bununla her yerde karlarsnz, verili gerekliklere,
baka bir eyden karlam ayan her eye ynelik bir sayg da vardr. A s
lnda, pratik felsefesinde zgrle, daha dorusu onun st ilkesi olan
ve salt akla uygun davranm aktan baka bir ey talep etm eyen ah
lak yasasna byle bir veri imi gibi m uam ele eder. Bir anlamda baka
bir eyden karlam ayacak bir ey muam elesi yapar, nk byle bir
karm yapabilecek tek ey olan akl ilkesinin kendisiyle zdetir. Ba
yanlar Baylar, bu epey kark meseleleri size izah etmeye bu denli b
yk nem vermemin nedeni, bir ahlak felsefesinin temellerini atacak
sak bunlarn gerekten de ok nemli olmalardr. nk sadece mutlak
bir anlam da zgrlk diye bir eyin var olduunu iddia etmekle yetine
cek olsaydk zgrlk ilkesini olum layarak pek de bir ey elde etmi ol
m azdm, zira snrl, sonlu deneyim alanna girdiim anda kendimi ne
denselliin hkimiyeti altnda bulurum, zgrlk filan yoktur ortalkta.
nk pratik her zaman ampirik insanlarn pratiidir ve ampirik ger
eklik iindeki eylerle ilintilidir. Kant burada da kendini belli bir eli
kinin iinde bulur. Bir yandan, kavranabilir olan ile ampirik olan arasn
daki ayrm sk skya m uhafaza etmek zorundadr. Zira kavranabilir ve
ya mutlak olan ampirik koullara balayacak olursa, bunu ancak m ut
lak karakterini ve m utlak otoritesini kaybetm e pahasna yapabilir. Ama
te yandan, bu iki alan birbirinden mutlak olarak ayrysa ve birbirleriy-
le ortak hibir eyleri yoksa ki aslnda Kant baka yerlerde bunu sy
lyor gibidir o zaman herhangi bir ahlaktan ve doru ve yanl davra
n arasndaki bu tr herhangi bir ayrmdan bahsetm ek imknsz olacak
t. nk gerek eylemle ilintili her ey ampirik neden-sonu zincirinin
paras haline gelecekti. Kant bu nedenle bu ikisinin yan yana var oldu
u bir alan gibi bir ey bulmak iin mitsiz bir araya girmek zorunda
kalm tr ayn anda yan yana var olduu bir alandan bahsetmiyorum,
sonsuz bir ey, m m kn deneyim in snrlarn aan bir ey olduu iin
kendi deneyim im iz iinde verili olmas dnlem eyecek olann verili
doasndan bahsetmekte hakl olabileceim bir alandan bahsediyorum.
Burada u ya da bu anlam da bir neden-sonu dizisi balatm a im knn
dan bahsediyoruz sadece. Bunu size sylememin ve sonra da S a f A kln
E le tir is in in ilgili blm leriyle balantl olarak aklayacak olmamn
nedeni, Kant'm tam anlam yla gelitirilm i pratik felsefesinde bunun
daha yakndan bakmamz gerekecek olan son derece tuhaf bir teoriye
yol amak gibi byk bir sonu dourmasdr. u fikir kastettiim: B
tn eylem lerim in zorunlu olarak kaynaklandklar karakterim tarafn
dan koullandrld doru olm akla birlikte, bu karakter benim kendi
me zgr bir eylem yoluyla verdiim karakterdir.24 Bu zgr eyleme
verilebilecek tek olas anlam, iimden salt epistemolojik olduunu sy
lemek gelen anlamdr: nsan olarak evrensel nedensellik ebekesi iine
otom atik olarak dahil edilem eyecek nedensel diziler balatabiliyor olu-
umuzdur. lk ocukluk deneyimlerinin karakterimizin --:n
ve koullanm asndaki kayda deer nemi konusunda bugn sahip : !r_-
um uz ampirik bilgiler nda, karakterimi kendi kendime yklediim
eklindeki teorinin ok byk glklerle karlaca aikrdr. Ama bu
burada ele alabileceimiz bir ey deil. Benim burada size gstermek
istediim ey, ncelikle Kant'n neden bu zgrlkten doan nedensel
lik kurgusuna ulat; ikinci olarak da, bunun sonucunda nasl bu g
ln iine girip zm aramaya baladdr.
Kant'n neden zgrlkten doan bir nedensellikte srar ettiini k
saca hatrlatarak kapataym. yle diyerek balayabiliriz: "O halde
Kant nedensellii, kategoriler retisi gerei kesinlikle her eyin tabi
olduu ve hibir istisnaya tahamml olmayan evrensel bir yasa oldu
u iin istiyordur; zgrl ise o olmadan akl ve insanlk diye bir ey
olam ayaca iin istiyordur." Am a bu ok yzeysel bir izah. Bunun ar
dnda yatan fikir bir sonraki derste frsat bulursam ksaca ele alaca
m atklar retisindeki bir pasajda ima edilir bu , nedensellikten
azade ve dolaysyla mutlak anlam da zgr olan davrann, baka bir
deyile, herhangi bir kural olmayan davrann dpedz kaotik olacak
oluudur. Byle olsayd amorf, ekilsiz bir doa, akl ilkesine galebe
alm olurdu; halbuki Kant Yarg G cnn E le tir is i 'ndeki eitli pa
sajlarda gayet net bir ekilde, akl ilkesine tam da doann bu kaotik d
zensizliine direnme grevini vermitir. te yandan, eer yasa evren
selse, bu doadan yksek bir ey olmas imknn sona erdirir. Bu da de
mektir ki insanlar bu kr doann birer parasndan baka bir ey deil
dirler ve ondan kaamazlar. Dolaysyla, akl yasaya evrensel uyum gi
bi bir eyi gerektirir, nk akl bu kr, am orf gce ancak yasaya bir e
kilde uyuluyorsa direnebilir. Ayn sebeple akl zgrl de gerektirir,
nk doann amorfluu karsnda olas tek dengeleyici kar g z
grlktr. Kant'n bu paradoksal zgrlkten doan nedensellik kurgu
sunu gelitirmek zorunda kalmasnn asl derin nedeni ite bu ikili g
lktr; insani olann alannn ne yasaya mutlak biimde uyarak ne de
mutlak zgrlk iinde var olam ayacak oluudur.25 Teekkr ederim.
ALTINCI DERS
30 Mays 1963

BAYANLAR BAYLAR,

Bir duyuruyla balamam gerek. Viyana'daki Europa Sem pozyum una


katlacam iin dersleri iki hafta ertelem em gerekiyor.1 Sonraki per
embe de Katolik yortusu tatili olduu iin ders olmayacak, dolaysyla
hafta sonra buluabileceiz.
G een dersin sonunda biraz fazla telala sylemi olabileceim b a
z eyleri zetleyerek balam ak, sonra da dersin geri kalann Kant'ta te
orik felsefe ile pratik felsefe arasndaki ilikiye dair birka ey syle
mek iin kullanm ak istiyorum. Demek ki ncelikle sizlere unu hatrlat
mam gerekiyor: Kant'n atklar retisinde yaadmz glkler,
Kant'n felsefesinin ikili bir karakteri olmasna balanabilir. Bir yandan,
eletirel bir dnce hatt sz konusudur; yani tevars edilmi olan ve
Kant'n kurucu nitelikte bir znellie bavurarak at dogmatik fikir
ler datlr. Ayn anda, naif bilincin eylerin bilgisi olarak dnmeye
meylettii bilginin aslnda sadece znel zihin iinde ortaya kan ve do
laysyla varoluun dorudan bilgisi olduu sylenemeyecek bilgi oldu
unu gstererek snrlar koyar. te yandan, buna zt ve en az onun ka
dar gl bir baka dnce hatt daha vardr ki, Kant, dncenin nes
nel karakterini bu znel analiz sayesinde kurtarm aya alrken bu hatt
izler. stelik bundan da teye gemeyi amalar, nk ondan nce on
toloji olarak bilinen ve bugn yine ontoloji demeye meyilli olduumuz
eyi kurtarm aya alr. stelik bunu da belli bir alan iinde, yani kav
ranabilir olann alan iinde yapm aya alr ki bu da onun iin ahlak
veya zgrlk alan demektir. Kant'n zgrlk sorunu karsnda be
nim sedii tuhaf tavrn arkasnda aslnda bu ikili karakter vardr. Eer
S a f A k im E letirisi' ndeki nedensellik ve zgrlk retisinin "atkl"
bir biim de sunulm u olduunu iddia edecek olursak, meseleye tam
hakkn verem em i oluruz, nk nc atknn analizinin nihai so
nucu bu biime brnmez. Aslnda S a f A k ln E le tir is in d e k i analizin
genel ynelimi dnldnde, olup biten ey daha ziyade zgrlk
ve koullanm a tartm asnn yarda kesilmesidir. Adeta Kant benim m e
seleyi bu ekilde ortaya koym am n kendisinin, daha fazla ilerlemeyi n
leyen bir hata yapm ak olduunu syler gibidir. D olaysyla eer m ese
leyi ortaya koym am nleniyorsa, nedenselliin hkm srd ampirik
alanda tutsak kalrm ve bu nedensellik lehinde bulunam ayacam tek
iddia varsa o da ampirik nesneler alannda m utlak olarak geerli oldu
udur. Bununla birlikte, S a f A k im E le tir isi' nde, en azndan atklar
retisinde, canalc karar tarttm z ekincelerle de olsa akln
teorik kullanm na uygun olarak gerekten de nedensellik lehinde aln
mtr.2 teki taraf ontolojik diyebileceim iz taraf ya da belki Kant'm
koruyucu, kurtarc taraf, hatta tutarl bir nominalizmin evrensel ku
kuculuuna kar kan taraf ise bunun tersine, aslnda atklar
retisinde bu biimde grnm eyen bir retide ifade edilir. Bu da ahlak
alannn bilgi alanndan ilkece ayr olduu ve pozitif olarak da zgrlk
alan olduu retisidir. Ya da Kant'm ok ynl bir pasajda kulland
kendi tabiriyle "ahlak alannda zgrlk bir deneyim olgusudur.3 G e
en sefer m otivasyon kavram nn eitli vehelerini ve yasann karakte
rini incelemeye koyulduum uzda zgrlk deneyimiyle ilgili bu tuhaf
teze ne anlam verilebileceini gstermeye almtm. Ama her hal
krda nc atk, nedensellik-zgrlk atks retisinin anlam
n bir kez daha zetleyebiliriz. Eer nedensellik mutlak olarak hkimse,
baka bir deyile, neden-sonu yasasndan baka bir ey yoksa, bu, in
sanlarn aslnda haklarnda hibir ey bilmedikleri eylere, yani doay
kontrol etm ek iin gereken insani ve gayri insani her eye dayattklar
yasalar birer mutlak haline getirecektir. Bu da sz konusu mutlaa, ge
en sefer akladm gibi, Kant'm ruhuna uygun olarak gelitirilmi ka
tegoriler asndan doadaki nedenselliin ve bilginin karakteristik
zellii olan o krlk ve dsallk niteliinin aynsn ykleyecektir. Do
ann tahakkm altna alnmas ki kr bir tahakkm olarak bunun da
sadece doa anlamna geldiini syleyebiliriz pekl bizatihi bir
mutlak haline gelecektir.4 te yandan, ortada sadece zgrlk olsayd,
ya da Kant'n deyimiyle "klavuzsuz zgrlk", fenom enler dnyasn
dzenleyebilecek bir yasas olmayan zgrlk olsayd, her trl yasa
unsurundan yoksun bir zgrlk biimi olurdu bu ve dolaysyla o da
salt doa durumuna, yani btnyle keyfi bir durumun doal kaosuna
geri dnmek demek olurdu. Kant'm mutlak zgrlk retisinin yol aa
bilecei sonulara ynelik eletirisinde nedenselliin mnhasr hkim i
yetini tartrken yine ayn "kr" ifadesini kullanmas kayda deer.5 Fel
sefesi bir btn olarak her ikisine de kardr. M ekanik ilkenin m utlak
latrlm asna kardr ki mekanik ilkenin byle m utlaklatrlmasnn
eletirisi Yarg G cn n E letirisi'n'\n tem el ieriini oluturur; ama te
yandan amorf, arzi ve keyfi olana da ayn lde kardr. Kant kendi
hesabna, kendinde eyler dpedz kaotik olmayacaksa, salt krle ve
dzensizlie bir tr geri dn olmayacaksa, aklmzda kefedilecek bir
liin bu eylere de atfedilm esi gerektii inancn bir an bile brakmaz.
Rasyonel logosun dzeninin dnyaya dayatt birliin ayn zamanda
sorunlu olarak dnyann kendisinin bir belirlenimini oluturmas gerek
tii fikrini burada tartmak istem iyorum . Am a bana yle geliyor ki bu
noktada Kant felsefenin kendisinde ok nemli bir yanlg, post-Kant-
felsefenin tamam boyunca zararl bir etkisi olmu bir yanlg sz ko
nusudur. Bu yanlg mutlak birlik kategorisi hipostazlatrld ve m ut
lak olanla birletirildii iin ortaya kmtr. Bu da, en nemli ve en z
gr ruhlu Alman idealistlerinin en enerjik biimde kar ktklar eydi
bunu derken ncelikle H lderlin'in dncesinin felsefi tz denebi
lecek ey var aklmda. Hlderlin, dier herkesten daha ne karak, Bir'
in ve birliin m utlak doasn vurgulayan bu fikri, gerek birliin, ken
disini oluturan ok'u hor grerek doan salt bir zdelik/kim lik deil,
ok'un uzlamas olduunda srar edecek ekilde yorumlamtr.6 Bu d
nce hatt Kant ve Fichte'deki yaygn temann, yani gerekliin salt in
sani bir akln birliini gerekletirm enin hamm addesinden ibaret oldu
u tem asnn tesine getii iindir ki ahlak felsefesi iin ok ama ok
nemli olduu aktr. Am a bu fikrin ahlak felsefesi iin tad ok ge
ni kapsaml ierimleri imdilik daha fazla takip etmek istemiyorum.
Belki fark etmisinizdir, Kant'n kurgusu, her halkrda, kendi ter-
m in u s a d qu em inden karak yaratlm bir kurgudur, yani btn at
klar retisi yasaya uyma ve birlik fikri ile zgrl bir araya getir
mek zere tasarlanmtr. Temelde kendi kendiyle elien bu tezi kant
lama giriiminden yola karak, nedensellik ve zgrlk retisinin yol
at baka elikilerin em arelerini de aklayabiliriz. Kant'n bykl
bu elikileri gayet samimi ve ak bir ekilde ortaya koymasnda te
zahr eder. Bu diyalektiin akl yanl kullandm z gzler nne se
ren bir diyalektik deil, durumun kendisinde bulunan bir diyalektik ol
duunu sylemitim. S a f A k im E le tirisi' nin, ksmen Kant'n olaans
t denecek lde ihmal edilmi ahlak felsefesini temellendirme tarz
iin tad temel nem yznden biraz ayrntl olarak tartacamz
son blm lerinden birinde bunu aka grebiliriz. "[Transandantal]
Yntem retisi"nin "Saf Akl Kanonu" balkl blmnden bahsedi
yorum. S a f A kln E letirisi'n in btn ikinci yars zerinde genelde ok
az allmtr; burada bizim iin nemli olan blm "Aklmzn Saf
Kullanm nn Nihai Amac" balm tayor. Saf akln nihai amacyla
ilgili bu reti, nceki derslerde ilgilendiim iz elikiyle ve bizlerin e
likiyi kavrayyla ilgili retiye ok byk bir katkda bulunu;. : r
nk aklmzn saf kullanm nn nihai amacnn, teorik bilgi veya Kam
n bu ksm da tutarl biimde "speklasyon" olarak bahsettii ey deil
pratik olduu, eylem olduu anlalr.7 Tuhaf ve sahiden elikili, at
klar retisinin elikilerinden bile daha elikili unsur ite byle orta
ya kar. atklar retisinin ruhunu takip ederek sonuta kazanann
nedensellik olduunu syleyebiliriz, nk deneyim alannda sadece
nedensel olarak dnebiliriz nk bir kere deneyim alannn tesi
ne getiimizde nedensellii ister olum layalm ister inkr edelim kendi
mizi zlm ez elikiler iinde buluruz. Oysa burada, pratiin ncelii
asndan baktmzda, yine ayn lde net bir ekilde gzmzn ii
ne bakann bu stratejik mecaz kullanm am a izin verin ltfen zgr
ln zaferi olduu aktr. D olaysyla diyebiliriz ki Kant saf akln a
tklarn eletirse de bu atklarn zorunluluu K ant teorinin kendi
sinde aka ortaya kar. nk Kant'n felsefesi, gelir u ifadeye varr:
Teori alannda hkim olan nedensellik iken, pratik alannda tek nemli
olan ey zgrlktr. Bunun ima ettii eliki (Kant'n kendisinin geli
tirdii uzak ve mulak bir hipotezi saymazsak) asla zlmez. Dolay
syla yle bir durum la kar karyayzdr: Sadece akln yanl kullan
mndan kaynaklanan atklar grnte herkesi tatmin edecek bir e
kilde zme kavuturulmutur, ama sonradan son szn bunlarda ol
duu anlalr, zira atknn her bir taraf, felsefenin balca iki alan
nn, yani teorik ve pratik felsefenin bnyesinde tekrar ortaya kar.
Giri kabilinden bu kadar. imdi "Yntem retisi"ndeki bu blme
gemek istiyorum. Kant burada "aklmznn kullanmnn nihai ama-
c"ndan bahsediyor. yle diyor:

A kl, doasndan gelen bir eilim yznden kendi ampirik uygulanm ala
nnn tesine geip srf fikirler sayesinde her trl bilginin nihai snrlarna ka
dar gitm ek ve kendine yeterli sistem atik bir btnfun kavranmas] iindeki se y
rini tam am layana kadar da tatmin olm am ak gibi saf bir kullanm a cret etm eye
itilir .8

Kant'n burada akln "doasndan gelen bir eilim "den bahsettiini oku
duumuzda, onun bir btn olarak on sekizinci yzyldan, zellikle de
Rousseau'dan dn ald doa kavramn doru anlarsak, psikolojik
bir eyden aklmz mutlak noktasna bizzat kendimizin itmesine yol
aan bir "doamz" olduu fikrinden te bir anlamnn olduunu fark
ederiz. "Doa" burada, bunun yerine, kat anlamyla, akln kendi z
yznden deneyimin olas snrlarnn tesine gitmeye itildii anlam n
da alnmaldr. Bu dnce, Bayanlar Baylar, aslnda olaanst makul
ve olaanst aydnlatc bir dncedir. Kant'n nc atky ele al
ma tarzn aklnza getirecek olursanz, bunun sonsuza kadar gidecek
argman bir noktada kesmekle ayn kapya ktn hatrlarsnz. Kant'
n kendisinin de bu tr vesilelerde byle ifadeler kullanmaktan ekin
m ediini dnp deyimletirerek syleyecek olursak, sanki Kant akla
burjuva ynelim inin bir vehesi olarak az ama z bir ekilde "l
kede otur, sadakatle al," ve "Ar harcam a yaparsan deyem eyece
in borlarn altna girmi olur, sonunda da iflas edersin," der gibidir bi
raz. Gelgelelim, argman bu ekilde snrlam ann tatmin edicilikten
uzak bir yan vardr, nk bir bakm a akla aykrdr bu argman. R as
yonel argman hattn bir noktada kesm ek akln seyrini izlemesine izin
verm ek gerekliliiyle, bu seyrin herhangi bir dsal etken tarafndan as
kya alnmamas gerekliliiyle badamaz. Bu byledir, nk akln do
al sonucu hakikat fikridir. Akl esasen bilincin, amac hakikat olan ve
ya hakikati tam mlayabilm em iz olan cisimlemesidir. ayet kesintiye
urathrsa, askya alnrsa ve asl amacndan, yani hakikat arayndan
vazgem esi gerektii sylenirse, o zaman saf rasyonalite akim kendi
doasnn gereklerini karlamasn engelliyor demektir. Aslna baklr
sa atklar retisinde olan tam da budur; bu reti btnyle tatmin
edici deilse ve Kant daha sonra incelediimiz trde argmanlar ele
alyorsa da btn bunlarn altnda bu tr btn keyfi kesintilerin, haki
kat araynn yolunu kesen her trl engelin9, aslnda hakikat kavram
nn mutlak [zorunlu] olduu akl kavram yla badamadnn hatrlan
mas vardr. te bunun iindir ki, Bayanlar Baylar, Kant'n sklkla "do
ann eilimi" veya "akln yakaland elikiler" gibi tabirler kullan
mas son derece ciddiye alnm aldr bana kalrsa. Yani, akln ilerleyii
nin byle, Kant'n arda bulunduu ekilde kesintiye uratlmasn
aklla badatrm ak, tpk kesintisizce ilerlem esini aklla badatrmak
kadar zordur ve Kant'n gayet makul bir biim de savunduu gibi, ayn
lde kesin olarak elikilere yol aar. Bence btn atklar sorunu
nu ancak bu br yakadan incelediim iz zaman burada sz konusu ola
nn ne olduunu doru drst kavrayabiliriz.
Kant burada, mesele aslnda teorik ilgi meselesi olduu halde, yo
rum yapmakszn, akln "speklatif ilgisi"nden bahseder, ama Kant'n
terminolojisi konusunda unu belirtm ekte fayda var ki, olanaklhk ala
nnn tesine getiinde, akn bir biimde kullanldnda teorik akla
her zaman "sp ek latif demektedir. Bu da speklatif kavramnn onun
iin aalayc, hor grc tnlar olduu anlamna gelir, oysa takipi
leri bu kavram belki artk anlayabileceiniz nedenlerle tekrar dev
reye sokmulardr. nk Fichte ve Hegel Kant'n burada akldan bek
ledii kendi kendini snrlamann akl kavram nn kendisiyle aslnda
badam adn fark etmilerdir. Kant devamla, "speklatif bir biim
de", yani transandantal fikirlerle balantl olarak "kullanlrken saf ak
ln kazanabilecei b a a ry ... bir kenara brakmak" istediini syler ve
bunun yerine bu nihai kavram larn (Tanr'nn, irade zgrlnn ve
ruhun lmszlnn) teorik bakm dan herhangi bir ekilde ilgin
olup olm adn aratrm aya giriir. M eseleyi yle form lletirir (ki bu
alnt daha nce Kant'n birlii hipostazlatrm asndan bahsederken ne
kastettiim e dair de bir fikir verebilir):
Speklatif bir biim de kullanlrken saf akln kazanabilecei baar m e sele
sini im dilik bir kenara brakp sadece zm e ulatrlm as sa f akln nihai ama
cn ister ulalsn ister ulalm asn dier btn amalar onun yannda ancak
birer ara olarak grlebilir oluturan sorunlar aratracam .10

Devam nda da sonradan izini srmeyi hibir ekilde baaramad ok


artc bir saptamada bulunur:

Bu en yksek am alarn, akln doas gerei, belli bir birlikleri olm aldr ki
bu ekilde birletiklerinde, insanln daha yksek hibir ilg iy e tabi olm ayan il
gisini gelitirebilsinler."

Burada Kant'n akln bnyesinde bulunan birlik ilkesini alarak (dolay


syla eylerin znel tarafna yaslanarak) onu mutlak olan hakkndaki bir
koyutlam a biim inde d dnyaya aktardn grebiliyorsunuzdur.
Baka bir deyile, burada bir yaratcnn birleik iradesine dayal birle
ik bir dnya dzeni gibi bir eye bakmaktayz. Bir anlamda Kant felse
fesini S a f A kln E le tir is in in kapan blm lerine iyiden iyiye nfuz et
meye balayan Hristiyan ilahiyatna teelleyen yerdir bu. Sonra da spe
klasyonun nihai sonucunun " nesneyle irade zgrl, ruhun
lm szl ve Tanr'nn varlyla" ilgili olduunu syleyerek bundan
imdi size okum ak istediim ok kayda deer bir sonu karr:

Bu konusunda da akln salt speklatif ilgisi ok kktr; srf onun u


runa transandantal aratrma zahm etine alm az glklerle durmadan b o
um ay beraberinde getiren ok yorucu em ek gerektiren bir zahm ete gir
m ezdik nk bu m eselelerde ne gibi keifler yaplrsa yaplsn bunlardan in
concreto, yani doann incelenm esinde yararlanamazdk .12

Bu pasaj son derece dikkate deerdir nk Kant felsefesine, en


azndan Kant'n teorik felsefesine, belki de onda karlamay um abile
ceimiz en son ey olan, son derece beklenm edik bir pragm atik tn sok
maktadr; geri S a f A kln E le tir is i 'nin banda imdi size okuduum
trden hissiyatlar duym am zn ok m uhtem el olduu Bacon'dan aln
ma bir sz olduunu hatrlarsak bu da daha aklanr hale gelir. Yine de
durum udur: Kant S a f A kln E le tirisi' nde teori alann, teorik fizik ile
matematiin, baka bir deyile btn olarak m atematiksel bilimlerin
alan olarak tanmlar. Bu alann sonuta biraz daha dar ve kstl anlam
da, hatta "Bunun ne faydas var ki?", "Bununla ne yapabilirim ki?" ya
da "Bu, doaya hkim olma tekniinde beni nasl ileriye tayacak ki?"
gibi sorulan kkrtan daha kltr-dm an anlamda pratikle eanlaml
olduunun sylenmesi biraz paradoksaldr. nk bu laf ampirik bilim
lerin ruhuna ve doay denetlem e yollarnn Bacon'n N o vu m O rganum '
unda (bu arada bu kitap hakknda bilgilenm enizi tavsiye ederim) tanm
lanm a tarzlarna ok uygundur. Bu iki pratikilik ve doa zerinde h
kim iyet kavram burada yle bir noktaya kadar rtrler ki ite bu
rada paradoksun net bir biim de ortaya ktn grrz K antn fel
sefesinde lt ilevi gren pratikle belli bir anlamda balantl olan ey
doann bilgisiyle ilgilenen teorik akldr. Bunun ne bakmdan doru ol
duu, "Bunun ne faydas var?", "Bu benim ne iime yarayacak ki?",
"Ben bundan ne kazanyorum ki?" gibi sorulardan da grlebilir. Bence
bu tr sonulara dair net bir gr edinebilm ek ve onu son derece dik
kate deer, dpedz hayret verici bir saptamada bulunm aya bunlarn it
tiini grebilm ek iin Kant'la aramza yeterince m esafe koymamz biz-
ler iin ok hayrl olacaktr. Fiilen yle demi olur: "O halde Tanrnn
varl, lmszlk imkn ve irade zgrl imdi ben bunlarla
deneyim dnyasnda hibir ey yapam adm iin bunlar pekl da hi
ama hi um ursam ayabilirim ." Bu bak ayet lm nihai gereklikse,
elim izdeki o ksack hayattan baka hibir ey yoksa ve kendimizi bt
nyle kr bir ilkeye, daha dorusu gayri-ilkeye, bir km aza teslim edi
yorsak, hayatlarm zn m odem felsefenin o kadar da salam denem eye
cek varyantlarnn bile mebzul m iktarda kullanm ay moda haline getir
dikleri bir anlamszla alacan btnyle gzden karmaktadr. u
nu demek istiyorum: Benim Tanr, zgrlk ve lmszl herhangi
bir ekilde anlamlandrmay baaramamam, Bayanlar Baylar, bizleri b
tn hayatlarm zn, canl olduum uz her nm, her eyin bundan ibaret
olup olm adna gre ok farkl bir ehreye brneceini grmemizi
engelleyemez. K ant gibi metafizik konusunda vukuf sahibi bir dn
rn bu temel gereklii grmezden gelmesi, te yandan o feci, ahlak -
kart ve Hristiyanlk-kart Nietzsche'nin "Ama her sevin sonsuzluk
ister," diyerek buna dikkat ekmi olmas pek akl alacak gibi deil.13
Baka bir deyile, Nietzsche dnyada olup bitenlerin eer byle ifa
de edebileceksem lm szle baml olduu, te yandan, bu tr fi
kirlerle ilgili teorilerin burada yaadklarm za bal olduu eklindeki
canalc kavrayn farkndayd. Ama Kant'n bu akl yrtme hattnn
kalbi gerekten de budur; yani bu fikirlerin, doaya ilikin bilgimiz ve
ya doa zerindeki hkimiyetim iz asndan onlarla hibir ey yapam a
dm z iin bizi ilgilendirmedii inancdr. D olaysyla Kant'ta, bir
yandan, "Ben bununla ne yapabilirim?" diye soran dizginsiz bir prag
matizm anlam nda sadece doa bilgisi alan olduunu grrz; bir yan
dan da akln yasalarnn mutlak hkm srd bir alan olan ahlak ala
n vardr. Am a bu iki alan birbirinden o kadar ayrdr ki, bu yark yzn
den az nce bahsettiim soru trnden gerekten basit ve acil sorular bi
le adeta bir kuyuya dm esine ortadan ve gzden kaybolur.
Bayanlar Baylar, ounuz felsefeye zaten, "O halde her ey bundan
m ibaret?" veya "Sonra ne olacak?" gibi sorulara, Kant'n teoriyle ala
kasz grerek bir kenara att sorulara cevap bulacanz beklentisi ve
um uduyla gelmi olabilirsiniz. Bu um utlar artk param para olmutur.
Ben size daha iyi bir ey nerecek kadar cretkr olamayacam , ama
sizlere en azndan bu noktada bu hayal krklna yol am olan m eka
nizmay gsterebilirim. Bu da udur: Hakl olarak en yksek eyleri bek
leyebileceiniz dnrlerden biri olan Kant'ta bile, bir yanda saf prati
in br yanda ise doa zerinde kurulan saf hkim iyet olarak tasavvur
edilen saf doal bilimin bulunduu bu tuhaf ayrm, temel nemdeki me
seleleri gzden uzaklatrm aktadr: Kant bunlar alglamaz bile, hatta
ak ak yle der: "Teori hakknda dndm z m ddete Tanr bi
zi ilgilendirmez; ama pratik davranm z sz konusu olduunda, bir a
lma hipotezi olarak O'na ihtiya duyarz." Gelgelelim pratik davran
mz sorusunda da artk bilgiyle deil, daha ileride dedii gibi, "Ne
yapmalyz?" sorusuyla ilgileniriz. Bunun sonucunda da tam akln ta
savvur edilebilecek en canalc ilgisiyle karlatmzda da ina ettii
felsefe sistemi bizi yzst brakr. Felsefeden ikyet etmek isteseniz
bile, ki bunda hakknz da olabilir, en azndan felsefenin kendisindeki
felsefe dem ek Kant ile Hegel d e m e k tir ne de olsa ne gibi saik ve
mekanizm alarn bu hayal krkl yaratan sonuca yol atn grebilir
siniz. Bu nokta zerinde uzun uzadya durmamn nedeni de bu, nk
naif bir biim de hayal krklna uramak baka, bu hayal krklnn
nedenleri zerinde dnm ek ve felsefenin, daha nceki mecazmz
tekrar edersek bize neden ekm ek deil de ta vermesi gerektiine dair
eletirel bir kavraya ulam ak baka eylerdir. K ant unu dediinde b
tnyle bilimsel belirlenim cilik ruhu ierisinden konumaktadr: "rade
pekl zgr olabilir," "irade zgr olacaksa" demek istiyor "bu
nun sadece iradem izin kavranabilir nedeni zerinde bir etkisi olabilir."14
Burada, uzun uzadya anlattm z gibi, "irademizin kavranabilir nede
ni", zgrlk kavram yla badamaz.

Zira onun da-dnk ifadeleriyle, yani eylem lerim izle ilgili fenom enleri
ihlal ed ilem eyecek ve o olm akszn akl ampirik herhangi bir biim de kullan
m am zn im knsz olaca lde tem el nem de olan bir dstura uygun ola
rak tpk doann tm dier grnm leri gibi, yani deim ez yasalara uygun
olarak izah etm em iz gerekir .15

Ben buna baz ekler yapm ak istiyorum, Bayanlar Baylar. Kant'n bu


noktada rettii argmann yaps mekanistik bir unsur ieriyormu gi
bi geliyor bana. Sanki yle der gibi: "O halde, pekl, gelin herhangi
bir yere bir zgrlk unsuru soktuumu, mesela kavranabilir karakter
ksm nda zgn zgr eylemden veya zgn zgr Tanr koyutlamasm-
dan bahsettiim i dnelim. Ama bunu yapsam bile, nedensellik ilkesi
btn bir deneyim alan iin btnyle dokunulm am halde kalacak
tr." imdi nedensellik ilkesinin Kant'n ona atfettii evrensellik iddi
asnda bulunabilecei gerekten doru olsa bile, bu noktada ayet en
ufak bir boluun, en kk bir istisnann varln kabul etm ek zorun
da kalrsak btn sistemin kp km eyeceini pekl da sorgulayabi
liriz. nk ortada ufack bir miktarda zgrlk, kck bir ke bile
olursa, bu btn o neden-sonu zinciri m eselesinin iinde bir delik ol
duu anlam na gelecektir ki, o zaman da artk buna evrensellik atfede-
mem. nk bu durum da saysz baka yerde daha neden bir zgrlk
unsuru olmamas gerektii belirsiz hale gelir. Ama yzeyde kesinlikle
bir bilgi sorunu ya da Kant'n deyimiyle bir speklasyon sorunu gibi g
rnen bu sorun Kant unu dediinde dpedz halnn altna sprlm
olur: "Bir yerlerde, m illetlerin boaz boaza geldii o uzak Trkiye'de
mutlak alannda bir zgrlk unsuru olsa bile deneyim alannda ne
densellik yrrlkte kalr."16 M odern bilim doaya ilikin tedrici kavra
yn bulunduu alanda, baka bir deyile, tam da Kant'n neden-sonu
yasalarnn m utlak olarak ihlal edilem ez olduunu dnd noktada,
bu evrensel nedensellik kavram nn geleneksel anlam da artk geerli ol
madn kantlayarak Kant'tan bu tuhaf prosedrnn intikamn alm
gibi grnyor.
Kant'a gre speklatif ilgilere damgasn vuran kaytszlk tavr hak
knda bir eyler anlatm, ayrca da nasl eylem de bulunursak bulunalm
bizler iin Kant'n sa d e c e eylem lerim iz iin nemli olduunu iddia etti
i fikirlerden daha nemli bir ey olmadn sylemitim. Bunlar belli
durum larda mesela herhangi bir eylem e gememizi bile engelleyebilir
ve her trden keite, tevekklc hareketlerde ya da Schopenhauer'in
felsefesinde olduu gibi eylem kavram bir kenara atlabilir. Yani bun
lar artk ayakta tutulam ayacak fikirlerdir. Kant sonrasnda da yle der:
"Yine ruhun tinsel doasna dair bir igr edinebilm em iz gerekse de"
halbuki S a f A kln E le tir is i 'nin paralojizm lerle ilgili blmnde tam
da bunu kukuyla karlyordu "bu mevcut hayatn grnmlerini ...
aklarken bu tr igrlerden yararlananlayz."17 Dem ek ki bundan
zel bir karm yaplamaz; nk ruh, bilgim izin nesnesi ve dolaysy
la uzam ve zam andaki dnyann bir paras olduu, uzam ve zam anda
ki dnyayla balantl olduu srece bir mutlak olarak dnlemez.
imdi, lm szln m m kn olup olmadyla ilgili teorik nermeler
iin bile, ruh fikrinin kendisinin sadece bir fikir, bir hipostaz olduunu,
sadece fenom enlerin kavramsal biim ierisinde sentezlenmesine bir
m utlaklk stats atfettiim izi sylem ek ile byle bir sentezin ruhlarn
oulluunun zorunlu nkoulu olduunu iddia etm ek arasnda devasa
bir fark olduunu syleyebiliriz pekl. Baka bir deyile, bu mahut
m etafizik sorular canalc bir biim de "ruh" teriminin teorik tanmna
bamldrlar. Ve Kant'n bu fikirler ile teori arasnda olduunu varsay
d kaytszlk, denklem in her iki tarafnca da hissedilen kaytszlk
tavr hi de hkim konum da deildir.
Son olarak, Tanr ile balantl olarak, m ahcup bir edayla "yksek
bir zek" dedii bu fikri benim seyerek onun sayesinde "dnyann yap
ve dzeninde amal olan genel olarak kavranabilir hale getirebilecei
mizi" syler, "ama hibir ekilde ondan tikel bir dzenleme veya yne
lim tretm e veya byle eylerin alglanmad yerde bunlar gz kapa
l karsam a yetkim iz de yoktur."18 imdi bu nc varsaym meru ve
kritik bir noktay dile getiriyor ama aslnda Wolffcu denen felsefede
(yani Leibniz'in rasyonalizminin sistematik olarak pedagojik amalara
uyarlanm asnda) formlletirilen trden son derece snrl bir rasyona
lizm biimini amalad iindir ki bunu imdilik bir kenara koyabiliriz.
W olff da m erkezi bir m onad ve yksek bir zek olduu ncl dolaysz,
naif ve darkafal bir biimde her trden doal fenomenin nasl olup da
insann kullanm iin amal olarak ayarlandn gstermek iin kulla
nlmtr. Nitekim Wolff, "ay geceleri, insan her eyi o kadar karanlk
bulm asn diye parlar," bile diyebilm itir.19 D olaysyla burada bu tr fi
kirlerin reddedildiini grm ek kesinlikle aydnlatc ve makul olsa da,
T anrnn varlnn teorik akl iin bir nemi olup olmad sorusuyla
hibir alakas yoktur.
Burada bir kez daha, kendi term in u s a d quern inden yola kldn
da neler olduunu dnm eniz gerekiyor. Zira gerek uurum lar ze
rinde oyalanan btn bu tuhaf akl yrtme hatt, ancak una iaret ede
rek aklanabilir: K antn koullar ne olursa olsun sylemek istedii ey,
bu ok nemli terimin Tanr'nn varl, zgrlk ve lm szl
n bilgimiz iin, yani teoride zorunlu olmaddr. Baka bir deyi
le, Kant bunlarn teoride bizi ilgilendirmesi gerekmediini, ama ayn
zamanda da "aklmzn bunlar gl bir biimde salk verdiini" syle
mek istemektedir; dolaysyla da "doru bakldnda bunlarn nemi
sadece p r a tik olanla ilgilidir."20 Bununla birlikte genelde Kant felsefesi
nin eksen niteliindeki noktalarndan birine ulam oluyoruz. Ne teori
iin kurtarabildii ne de teori iin kurucu nem tadklarn kabul ede
bildii mahut m etafizik fikirleri kastediyorum. Kant'n bunlar devreye
sokmasnn tek ve basit nedeni pratik akim koyutlar olmalardr. Bu da
dem ektir ki Kant'n retisine gre ahlak yasas bana verilmitir, bir ol
gudur; deneyim bana ahlaki davranm am gerektiini retir. Ama bu
deneyim in beni tutarszlklara srklem em esi iin unu da ierir bu
reti: Bu m etafizik kendiliklerin varln kabul etm eliyim dir ki Kant
felsefesinin en byk paradokslarndan biridir bu ben Tanr var diye
zgrce hareket ediyor olm ayaym da, Tanr ben zgrce hareket edebi
leyim diye varolsun.21 liki btnyle tersine evrilmi, bunun sonu
cunda da pratik m utlak ncelik kazanmtr. Burada gelitirdiim tezin,
yani Kant'n felsefesinde pratiin teoriye gre ncelikli olduu fikrinin
fiili gerekesi budur. Ama bu tartmay bir sonraki derste srdrebili
riz. Dikkatiniz iin teekkrler ve iyi tatiller!
YEDNC DERS
18 Haziran 1963

SEVGL M ESLEKTALAR,

U m anm artk bu smestrin sonuna baka bir kesinti olmadan ve kon


santrasyonum uzu en yksek dzeyde tutarak ulaabiliriz. ok nceden
verdiim bir sz nedeniyle ok zlerek bir dersim izi iptal etm ek zo
runda kalsam d a 1artk ham sin yortusu tatili de geride kaldna gre, bu
dorultuda elim den gelenin azamisini yapacam. Buraya kadarki tar
tmalarmz, btn her eyi batan almadan toparlamann en iyi yolu,
bu dersi, Kant'm ahlak felsefesinin yapsn (ona burada vermek istedi
im anlamda ve her ne kadar yorum lam aya balam olsak da imdiye
kadar pek yol katedem ediim iz "Yntem retisi" m etniyle balantl
olarak) tekrar daha dorusu tekrar deil de, ilkesel olarak akla
m ak iin kullanm am olacak bence. Yani bir tala iki ku vurmak, hem
ele aldmz bak asndan sylediklerimizin tekrar zerinden ge
mek hem de argman birka adm ileriye tamak istiyorum. O halde
ncelikle Kant'a gre etiin temel nerm eleri olan temel nermenin,
zgr iradenin varln, ruhun lm szln ve Tann'nn varln sa
vunan nerm eler olduunu hatrlatarak balayalm. Kant'a gre bu
nermenin tayin edici anlam teorik felsefede deil, baka bir deyile
olup bitene dair bilgimizde deil, pratik felsefededir. Bu da dem ektir ki,
Kant'm teorisini izlersek, bunlar "Ne yapmalyz?" sorusuyla sk sk
ya, zorunlu olarak baldr ve ancak ne yapmam z gerektiiyle balan
tl olarak anlalabilir ve aklanabilirler. Geen sefer bu m eselenin te
ori alanndan ayrlmasnn bence meseleye hakkn veremediini, yani
Kant'n teorinin bu nerm elerle hi mi hi ilgilenm edii eklindeki tek
zibinin btnyle ikna edici olm adn ayrntl olarak aklamtm.
nk insan mrnde, eylemleri dnda nemli olan bir ey varsa o da
her eyin lmyle birlikte sona erip erm eyecei sorusudur. Btn bu
argmanlar kom pleksini burada tekrar etmek istemiyorum ama sizlere
sadece bu ayrm geen derste veya ondan ncekilerden birinde eletir
m i olduumu hatrlatacam . Hatrlayacanz zere, Kant teorinin bu
nerm elerle pek ilgilenmediini syler. imdi Kant'n argmann ge
en derstekinden belki daha sadk bir biim de yorumlamaya alaca
m. Kant'n teorinin veya speklasyonun bu temel nermelerle pek il
gilenmedii iddias, bu nerm eler ile bilimsel deneyimimiz ve bu dene
yimin tem elleri arasnda gerek bir ba olmad eklinde yorum lanabi
lir muhtemelen. lgi meselesi, esasen, bu nermelerin teorik bilginin er
evesinin dna dt ve bunlarn statlerinin ne olduunun bizim
iin nemli olm ad fikriyle balantldr. Kant'n meseleyi form lle
tirme tarznn bizi gtrd yer aslnda Kant felsefesinin genel tns
na, zellikle de pratie verdii ncelie balanabilir. Byle bir balam
da herhangi bir sonucu olmayan bilgi pekl da hkmsz grnebilir.
Ama belki de Kant'n kendisi bu nokta zerinde benim geen sefer yap
tm kadar srarla durmayabilirdi; belki tek kast, teorik akln, yani do
aya ilikin bilgim izin bu nerm elerle, onlara ilikin doru dzgn bir
aklam a sunmay um am ayaca iin pek ilgilenmediiydi. Kant'n fel
sefesinde, tarttm z fikirlerin ilgilenmememiz gereken meseleler ol
duunu, onlara atfettiimiz alanda daha en batan beri zlmez gibi
grnen sorularn peine dm enin karm za olm adn ima eden bir
yan vardr. Ben bu dnce hattn son derece sorunlu buluyorum. M o
dem felsefenin geliimi esnasnda, insanlara layk olan sorular, insan
larn zaten felsefeye cevabn bulm ak iin geldikleri sorular gittike da
ha fazla bertaraf eden de bu dnce hatt olmutur. Bu ekilde, felsefe
yi bir bilime evirm e sreci diyebileceimiz ey amansz bir biimde
ilerlerken, felsefenin kendisinin, Kant'n tabiriyle, "ilgi" ekicilii git
tike azalmtr; felsefe tam da onun bir eyler sylemesini bekledii
miz meselelerde herhangi bir saptama veya yargda bulunmay gittike
daha fazla reddetmitir. imdi canalc, temel nemde nermenin bu
ekilde reddedilii hem deneyim in kendisiyle hem de onu dzenleyen
kurucu biim lerle balantldr. Baka bir deyile, Kant'a gre, bu soru
lara deneyim im izden herhangi bir cevap bulam ayacam z gibi, bunlar
aslnda kategorilerim izin (yani onlar olm adnda herhangi bir eyi de-
neyim lem em izin imknsz olaca nkoul niteliindeki eylerin) olu
turduu aygtn iine de dahil olmazlar.
Bu da, pei sra, zel bir glk getirir. Pratik felsefemizin kanl
maz olarak deneyim m alzemesiyle ilgili olan fiili eylem lerim izle ba
lantl olduu iin deneyimden aslnda ayrlam ayacak olmas eklinde
ki glkten bahsediyorum. Buna hepiniz u bariz cevab vereceksiniz-
dir: "Bir ey deneyim le bir ekilde balantlysa, eylemlerimle ilgili ola
caktr tabii ki". Norm al davran alannda mesela iyi ile kt arasnda
ayrm lar yaparken kendi deneyim imiz hakknda konum aya alk ol-
dm zn hepiniz farkndasmzdr. Yani eer m ehur tabirle tecr_re-
sizseniz, deneyim sizseniz, sonradan epey su gtrr olduu anlalacak
her trl eyi yapabilirsiniz, ama deneyim liyseniz ve bir durumu btn
olarak kavrayabilecek durum daysanz, uzlam lara gre, doru davran
m a daha yksek bir anlam da da doru davranma konusunda daha
iyi bir konum da olmanz beklenir. Bu yaygn hikmette herhangi bir ha
kikat olup olm adyla ilgili bir tartm aya girme ihtiyac duymuyorum.
Sadece baka yerlerde olduu gibi burada da ahlak felsefesinin Kant'ta-
ki gerekesinin bizlerden kayda deer taleplerde bulunduuna iaret et
mek istiyorum. G elgelelim Kant btn bu akl yrtme hattna kar
kacaktr. Nasl bilginin biimi ve ierii diye bir ey varsa bu aynm
Kant'n kendisi yapar pekl pratik alannda da biim ve ierik oldu
unu dnebiliriz. Yani, tam da bir eylem olmas hasebiyle, ister eya
olsun ister insan ampirik olarak var olan varlklarla u ya da bu ekilde
iliki kurmayan herhangi bir eylem hayal edemem. Demek istiyorum ki
en soylu, en yce eylem bile, onu gerekletiren kiinin yapt bir fe
dakrlk haline gelirken fiili ampirik bir kii olarak o kiinin fedakrlk
ta bulunm asn ngerektirir; en kt eylem de ayn ekilde ampirik ger
eklikler ierir. Nitekim biri bir cinayet ilemek isteyecek olsa, nce l
drebilecei bir kiiye, sonra da ii gerekletirm ek iin eki gibi bir
alete ihtiya duyar. Demek ki biim -ierik ayrm pratik alannda da te
ori alannda olduu kadar (Kant'a gre teori alannda bilgi biimleri ge
erliliklerini ancak deneyim in m alzemesiyle, canl duyumlarla iliki
kurduklar lde korurlar) sorunlu grnmektedir. Biraz daha gevek
ve sorumsuzca syleyecek olursam, eylem in hem bir biimi hem de bir
ierii vardr. Ne kadar sorunlu olurlarsa olsunlar, eylemlerimizi onlara
gre ynlendirdiim iz evrensel kurallar, evrensel norm lar ile bunlarn
sonucu olarak ortaya kan zgl eylem arasnda burada da bir ayrm ol
mas ve bu eylemin, tam da zgl bir eylem olmas yznden zorunlu
olarak bireyleme ilkesini beraberinde getirmesi, yani deneyim m alze
mesinden somut bir unsur iermesi eklindeki ok daha arlkl anlam
da da, ahlaki eylem in bir biimi ve ierii olduundan bahsedebiliriz.
Bu doruysa, o zaman Kant'm speklatif veya teorik ilgi ile pratik ilgi
arasnda yapt aynm hi de o kadar radikal saylmaz. Bu balamda si
ze onun bu temel ayrma ancak her ne olursa olsun bu temel nerm eler
le teorinin herhangi bir ilgisi olduuna karar vermi olduu iin ulaa
bilmi olduunu hatrlatmam yararl olacaktr muhtemelen. Bu tr apo-
retik durumlar ina edebilmek, yani bir yanda ortada ne gibi glkler ol
duunu kendi kendine netletirmek, te yanda da th em a p ro b a n d u m 'u *,
yani Kant'n aslnda kantlam ak istedii eyi kefetmek her zaman ok

* Lat. Kantlanacak tema. -.n.


kymetli bir eydir. Bu ksa tespitlerden sonra her ikisini de anlam ola
canz zannediyorum.
Burada mesele Kant'n pratikten bahsederken kendisini btn bu du
rum dan nasl ekip karddr Kant pratik akim eletirisinden bah
sederken aklnda son derece belirgin ve tarafl bir pratik fikri olduunu
da unutmayalm. Kant'ta pratik akl her zam an pratik s a f akl anlamna,
doru ile yanl, iyi ile kty ayrt etm eyi salayan a p r io r i yetenek
anlam na gelir: Birisinin pratik biri olduunu veya olm adn sylerken
kastettiim iz anlam a deil. "Pratik' szcnn Kant'taki bu gayet ta
rafl anlamnda, daha en batan, bu tr pratiin deneyimle hibir alakas
olm ad gibi bir koul konur. Deneyim in bu bahsettiim ekilde dlan
mas ve bunun beraberinde getirdii glkler Kant'n felsefesinde yle
bir ekilde organize edilm itir ki burada aram zda olsayd ve kendini bi
ze aklam a tenezzl gsterecek olsayd bence Kant byle bir ii k
m seyecek son kii olurdu m uhtem elen yle derdi bana kalrsa:
"Aslnda sizin pratikle kastettiiniz ey benim kastettiimden btny
le farkl; ben 'pratik' terimini byle kesin bir biim de kullanrken sadece
onu tanm layan eyin deneyim den bamsz olmas olduunu sylyo
rum." Bence bu smestrde ilgilendiimiz btn bu sorunlar kom pleksi
ni anlam ak istiyorsanz, deneyim in rolnn bu ekilde azmsanmasnm
(ki Kant'n bunu teorik akl alannda da yaptn iddia etm ek m m kn
dr) anlamn kendi kendinize izah etm eye alm anz gerek. Ksacas
bunun bir btn olarak Kant'n sistemi iinde ne anlama geldiini sora
biliriz. Dolaysyla duygularm n malzem esi, hatta bana dardan gelen
her ey, kendi aklm olma anlam nda ben olmayan her ey, aslnda bir
uyarandan te bir ey deildir (ki K antn dolaysz takipisi olan Fichte
bu gre ok daha dobra ve radikal bir biim vermitir). Bir eylemin zih
nimin dolaysz rn olduu varsaylr ve eylem ona bal her trl m al
zemeden bamsz olmaldr. Ve onu ancak bam szsa, kendi eylem im
se ve dnen, rasyonel bir varlk olarak benim tarafm dan belirlenm e
mi hibir eye bal deilse pratik olarak tasavvur edebilirim. Toplum
sal adan bakldnda bu dem ektir ki bu epey aprak fikirleri biraz
daha somut terim lerle dnm ek size de yardmc olabilir burjuva bi
reyinin zgrlem esi fikrinden burjuva zerklii fikrinden stn
bir m etafizik ilke gibi bir ey yaratlmtr. On sekizinci yzyln sonla
rnda insanlk burjuvazinin vesayetten kurtulm a m cadelesinin etkisi
altndayd ve sanki bu m cadele felsefeye yle yansmt ki, bu zgr
lk, daha elde edilm em i zgrlk, en stn ilke haline, felsefenin zir
vesine ulap aklla eitlendii ilke haline gelmiti. Kant', zellikle de
Kant'n pratik felsefesini ancak onun gznde zgrlk ile akln aslnda
ayn ey olduunu fark ederseniz doru drst anlayabilirsiniz. Keza,
bugn belki bu balamda hakknda bir ey syleyebileceimiz btn o
kategorik buyruk kurgusu da ancak, kategorik buyruun ierdii o ok
tuhaf zgrlk-yasa iftine, zgrlk ilkesinin kendisi akldan, saf akl
dan baka bir ey olm ayacak ve kendisi rasyonel olmayan ona dsal,
yabanc hibir eye tabi olm ayacak ekilde ulalrsa anlalabilir. Bura
da Kant'n fikrinin ekirdei, salt rasyonel varlk olarak tanmadm
her eyin ve kendi aklm dan kmayan her kuraln aslnda zgrlk ilke
sini kstladdr. Kstlar, nk beni kendim olmayan bir eye, bana
yabanc ve kendimi bam l kldm bir eye balar. Kant'n katl ad
verilen tutum udur: Kant m utlulukla ilgili her eyi, haleflerinin sonra
dan pratiin ayrlmaz birer unsuru gzyle baktklar her eyi, kendi ah
lak felsefesinden btnyle ve neredeyse gayri insani bir sertlik ve ha
inlikle dlamtr, stelik bunu esasen de zgrlk uruna yapmtr.
Kant'ta u gayet tuhaf ve paradoksal kurguyla karlarsnz: Ahlak fel
sefesinin birbiriyle atan iki itkisi vardr bir bakma, yani zgrlk fik
ri ve bastrm a fikri aklma daha iyi bir kelime gelmiyor , ncelikle
de her trl doal itkinin bastrlmas, duygulanmn bastrlmas ve sem
patinin bastrlmas; ki bunlarn ikisi de zgrlk uruna bastrlr. B
tn bir itkiler ve ilgiler/karlar alan Kant tarafndan teorik olarak son
derece acm asz bir sertlikle bastrlr ve bunun tek nedeni de kendimi
kendi zgrlmn, kendi aklmn ilkesiyle badamayan herhangi bir
eye baml hale getirm em em gerekliliidir. G eerken unu da belirt
mek isterim ki bu sistem, doal itkilerimin ya da bunlara ne ad veri
yorsak onlarn, m utluluk, efkat vs. ihtiyacmn evrensel bir ilke ola
rak aklla badam ad bir dnyada yaadmz fikri zerine kurulu
dur. Ve btn bunlar olurken Kant kendisine bir kere bile akln byle
mutlak biim de gerek klnm asnn tam da bastrlm olan btn arzu
larn gerekletirilmesini beraberinde getirip getirmediini sorm aya
caktr. Bu sorun Kant'ta sadece ar dolayl ve dolambal bir biimde,
yani tem el nerm eden biri olan lm szlk kavray gelitirilirken
su yzne kar.2 Kant'n ayet akl ile bastrd itkilerin bir tr birlii
ni salamak m m kn olm asa ya da sadece transandantal bir alanda
m m kn olsa dnyann bir cehennem olacam 3 en nihayet teslim et
tii noktada kar. inde yaadm z dnyann antagonistik, ikici do
asn Kant'n felsefesine yanstan o ikicilii mutlak bir biimde ortadan
kaldrm aya yol amyorsa dnya bir cehennem olacaktr. Dolaysyla,
eylem de bulunan insanlar olarak kendim izi u ya da bu maddi etkene
bam l klyorsak, eylem im sadece kendi fikrime, zellikle de evrensel
yasa hakkndaki fikrime dayanmyorsa, pratik olmaktan kar; artk z
gr deildir. Bu akl yrtm e hatt sayesindedir ki Kant'ta ahlak alan
genel olarak zgrlk alan olarak tefsir edilir; nk aksi takdirde ah
lak alan da artk epey bir duymu olduunuz gibi, nedenselliin hkim
olup zgrl dlad ve bu yzden de saf pratik akla deil btny
le teorik akla ait olan salt doa alanna girerdi. Bunu aklmzda tutarak,
Bayanlar Baylar, burada incelem ekte olduum uz "Aklmzn Saf Kulla
nmnn Nihai Amac" balkl blmn, "Saf Akl Kanonu" balkl
1. Ksm ndan alacamz bir cm leye daha yakndan bakabiliriz. H er
halde artk bunu daha iyi anlayacak bir konum dasnzdr nk az nce
bahsettiim argmanlar aklnzda tutm adnz srece pekl biraz zor
lama gelebilecek olan, ama zerinde yaptm z almadan sonra size
artk gayet saydam geleceini um duum bir cm le bu: "'Pratik' derken
zgrlk sayesinde mm kn olan her eyi kastediyorum "4 imdi, biraz
nce sylediklerim zerinde iyice dnrseniz bu saptamann genelde
Kant felsefesinin ketalarndan biri olduunu kavrayacaksnz. p
hesiz belli glkleri, mantksal glkleri beraberinde getiren bir sap
tam a bu. nk Kant'ta teorik akln malzem esinin, salt m alzeme olduu
srece, gayet belirsiz olduu varsaylr; ancak dnen bir varlk olarak
benim sayemde, kategorilerin oluturduu dzenek sayesinde belli bir
ekil kazanr. Bu elikinin kendisi ancak, Kant'taki o gerilimle, doa
nn snrlarn m m kn olduunca geniletm ek isteyen Aydmlanmac
dam ar ile onun eski durumu ihya etm ek istemesi, geriye kr doadan ve
doann kr tahakkm nden baka bir ey brakm ayan Aydnlanma'ya
son verme arsnda bulunm ak istemesi arasnda olduunu tekrar tek
rar belirttiim iz gerilim le aklanabilir.
Kant'n ahlak felsefesinin imdi kendini kar karya bulduu btn
sorun, pratik felsefesinden en bata bahsettiim temel nermenin ve
ya ilkenin nasl karlacadr. Kant'n burada D escartes'la balayan bir
tarihsel eilimi srdrm ekte olduuna dikkatinizi ekerim. Bu gelenek
te mutlan kendisi, yani Tanr'nn varl felsefenin balang noktas
na yerletirilm ez, aksine ilk felsefeden karsanm ak zorundadr. Ksa
cas, Tanr'nn varlnn kantlanmas gerekir. Bunun da nyargsz
gzlem ciye son derece paradoksal gelecek, gerekten kayda deer y
le bir sonucu olacaktr: jtparrov olmas gereken ey, fikirler hiyerari
sindeki ilk ey, ikincil ve trev niteliinde bir statye indirgenmektedir.5
imdi bir an durup Kant'ta akl kavram nn ardnda yatan ey zerine,
yani eylem halindeki insanlarn zgrl zerine dnrsek, btn
bu felsefede Tanr'nn varlnn insani ilkeye, yani insan akl ilkesine
bam l klndm syleyebiliriz gerekten de. Felsefe kendi en st m e
tafizik ilkelerinin kantlarn sunmakla, yani daha klasik Thomac a n a
lo g a e n tis * retisinde bile grld zere onlar aklla uyumlu hale
getirmekle ilgilendiinden beri, felsefede ilk ve mutlak ilkesini aslnda
ikincil olmas gereken bir eye baml klm a ynnde bir eilim gz
lenmitir. nk akln kendisi ancak fani insanlardan soyutlanan ve on

* Lat. Varlk analojisi, -.n.


larda bedenselleen bir ey olarak tasavvur edilebilir. Kant'n unlar
syleyerek balatt program bu noktadan bakarak deerlendirebilirsi
niz: "Demek ki bu temel nerme bilgi iin hibir ekilde zorunlu ol
mad halde aklmz tarafndan gl bir biim de telkin ediliyorsa,
doru bakldnda, bunlar ancak pratik olanla balantl olarak nemli
olabilirler.6 Bu dikkate deer cmle, "bunlar ancak pratik olanla ba
lantl olarak nemli olabilirler", aslnda burada benim yapacam
kadar dz ifade edilm ese de bunlar pratik akl iin nemli olduklarn
dan, pratik akldan kmalar ya da daha ileride sylenecei zere, "de
neyim yoluyla kantlanm alar"7 gerekir, demektir. Bu tr meselelerle
baa km aya altm zda biz filozoflarn bana sk sk geldii ze
re, Kant da burada kendini fena halde zor ve naho bir kmaza sokuyor.
Bu temel nermenin veya ilkenin sadece saf dnceden karsana-
m ayacan hatrlayalm. Kant'n negatif tarafyla Leibniz ve W olffun
felsefesinin eletirisinden ibaret olan sisteminin yapsna geri dnm e
miz gerek. Bu iki filozof, Tanr, zgrlk ve lm szlk gibi kendilik
lerin varln sadece saf dnceden, yani akln saf ilkelerinden kar
m aya almlard. te Kant, S a f A k im E le tirisi' nin btn negatif ks
mnda bunun mmkn olmadn, elikilere yol atn ayrntl ola
rak gstermitir. zgrlk fikriyle ilgili olan tayin edici elikiyi n
c atkyla balantl olarak enine boyuna tartmtm. Gelgelelim,
te yandan bu ilkeler bunu daha fazla tartm am za gerek yok de
neyim den de alnamaz; nk bunlar mutlak ilkelerdir ve bu mutlak ve
evrensel olarak geerli ilkeleri deneyim den karm ak demek, mutlak
biimde kalc, edebi, zorunlu ve deim ez ilkeleri bizatihi tesadfi ve
olumsal olan deneyim lere baml klm ak dem ek olurdu. Burada ele al
dmz felsefi gelenekte ve Kant felsefesinin kendi doas gz nnde
bulundurulduunda, Kant'n hibir koulda kabul edemeyecei son de
rece paradoksal bir talep olurdu bu. Kant'ta etiin aporetik bir ina ola
rak, yani balang durum unda bulunan glklerden kaynaklanan bir
sistem olarak kurulmu olduunu anlayabilm ek iin Kant'n kendisini
bu amazdan nasl ekip kardm anlam anz gerek. Kant bunu etiin
ilkesini burada daha sonra syleyeceklerini, yani bu ilkenin ahlak ya
sasndan, baka deyile kategorik buyruktan baka bir ey olmad tes-
bitini nceledii sylenebilir ne deneyimden ne de akldan treyen
bir ilke olarak koyarak yapar (zira akldan tryor deseydi rasyonalist
lerin tarafnda yer alm olacakt). Bunun yerine "ahlak yasas bir olgu
dur, ahlak yasas bir veridir," der.8 Btn akl yrtmesi de bu noktann
etrafnda dner. Size birka kere Kant'taki bir dizi eksen niteliindeki
noktadan bahsettim, ama m uhtem elen en nemlisi budur; Kant'ta ah
lak felsefesinin btn yapsnn tayin edici ksm budur. A h la k M e ta fiz i
inin T em ellen d irilm e si zerin e' yi ve P r a tik A kln E le tirisi' ni ancak
Kant'n ahlak yasasna neden ve hangi gerekeyle bir veri olarak bakt
n kavradktan sonra anlayabilirsiniz. Bu akl yrtmenin bir dier
unsuru da yledir: Eer ahlak yasas bir veri ise, yani sadece varsa ve
kkeni, kayna ile ilgili daha te sorulara direniyorsa, ksacas her tr
bilginin temelinde yatan nihai bir gereklik ise, o zaman geerli olabil
mesi iin o ilke veya kendilik Tanr, zgrlk ve lmszlk el
zemdir. Descartes'la balantl olarak dikkatinizi ekm eye altm
nokta da tam olarak buydu; o da Tanr'nn varln akln mantksal tu
tarll fikrinden karak kantlyordu. nk D escartes'a gre de, bu
bakm dan aldanyor olm am z akln mantksal tutarllyla badamaz
nitelikteydi ve ite bu yzden de Tanr'ya ihtiyacmz vard. Descar-
tes'da T anryla ilgili son derece karm ak bir argmann sadece bir tara
fdr bu tabii ki, zira bu noktada Tanr'nn varlyla ilgili bir baka ge
leneksel fikre, yani ontolojik argmana da bavurur.9 Her halkrda
Kant bu noktada rasyonalist felsefe geleneine kayar. Ahlak yasas sa
hiden de bir veriyse, dolaysyla "yle davranmalym ki eylememin ds
turu veya st ilkesi ayn zam anda evrensel bir yasann ilkesi haline ge
tirilebilsin,"10 eklinde mutlak ve hibir mulaklk iermeyen bir ykm
llk sz konusuysa eer, o zaman bu Kant gelenein ruhuna gir
dikten sonra bu eylerin gayet kat bir m anta uyduklarna dikkat etm e
nizi istiyorum zgrlkle ilgili saptama bunu gayet kat bir biimde
izleyen bir sonutur, nk ayn zam anda bu verili ve mutlak biimde
var olan ahlak yasasnn gerektirdii ekilde davranm a yetim de olm a
sayd kategorik buyrua uygun davranma ynndeki bu kar konmaz
em ir gayet anlamsz olurdu. nk bu yetenee sahip olmasaydm, di
yecektir Kant, bu ahlak yasasnn varl eytani, kr bir tesadften ba
ka bir ey olmazd.
O halde sorun bugn bizler iin son derece ciddi ve nemli bir so
run bu byle bir yasa, dora ve ahlakl eylem fikri ile onu pratie ge
irme yetenei arasnda gerek bir eliki olup olmaddr. Gelgelelim
Kant'n teorisinde, bu yetenein bulunmad koullar olup olmad so
rusuna kesinlikle yer yoktur. Oysa bizler, K afka'ya felsefi bir yazar ola
rak bakm am za izin verilirse ayet, onun yazlarnn balca konularn
dan birinin tam da bu noktadan baladn ve buradan da mahut Varo
luuluk felsefesine getiini grebiliyoruz. K antta ise iyi fikri, iyi dav
ranm a ve yasaya uygun hareket etme ykm ll var olabilse de in
sanlarn kaam adklar genel toplumsal balam yznden byle davra-
namayabilecekleri eklindeki absrd durumun esamisi okunmaz. Kant
"zgr olmalym ki ahlak yasas gerekleebilsin" dediinde, bugn bi
zim kulaklarm za neredeyse naif gelen, ama aslnda ilk dnem burjuva
zinin iyimserliini yanstan tarife smaz bir iyim serlik sergilemektedir.
Bunu gen Beethoven'in mziinde de iitebiliriz ki bu mzik ayn za
manda u fikri de ierir: "Aslnda her ey mmkn; eer iyi varsa o za
man onu pratie geirm ek de mm kn olm al".11 Burada bu Kant fel
sefenin bugn ok bariz grlen naifliinin, snrllnn hemen yan-
banda muhteem, byleyici ve neredeyse ilham verici vehesiyle de
karlayoruz. Yine burada bu son derece ciddi felsefenin, her zaman en
zorlu yolu arayan felsefenin yine de kendini nasl feci bir eliki iinde
buluverdiini grebiliyoruz. Bu atmann, kendi ilkelerini ucuz yol
dan greliletirm ekle alakas yoktur; bu farkl ilkeler arasnda rne
in zgrlk ilkesi ile belirlenim ilkesi arasnda elikiler km asn
dan kaynaklanr. Bu elikiler, Kant zgrlk ile zorunluluu akl kav
ramnda birletirerek onlardan btnyle kurtulduunu zannetse de yo
unlar ve kendilerini yeniden retirler. Kant bu yolla doru, iyi hayat
talebinin bizi zlm ez elikilere gtrm esi olasln daha en batan
nleyebildiine inanyordu.
imdi ahlak yasasnn bir veri olabilecei fikrinin kendisi de epey
tuhaftr. Hepiniz, zellikle de felsefe, bilhassa epistemoloji deneyimi
olanlarnz bu noktada itirazlarnz dile getirm ek iin sabrszlanyor
olmalsnz. yle diyeceksinizdir muhtemelen: "Bize sylemediniz,
daha dorusu imdi bize yle bir Kant yorumu veriyorsunuz ki" bu
arada inann bu noktada Kant'a sadk kalyorum "buna gre pratik
olan, saf davran, saf zgrlk, yani her trl deneyimden mutlak bi
imde bamsz olduu varsaylan bir davran tarz. yi ama verililik
kavram deneyim kavramnn z deil m idir tam da? Ampirizm, btn
bir ampirist felsefe gelenei her zaman veri m ahiyetindeki olgulardan,
zerine kurulduu dolaysz duyu verilerinden hareket ettiinde srar et
memi midir? Ve her zaman byle verili olmayp da zne tarafndan ya
ratlm ve retilm i her eyin tercihe dayal bir fazla olduunu iddia et
memi midir?" Bu itiraz hepinizin akim a gelmi olabilir, hepiniz yle
demek istiyor olabilirsiniz: "Kant ie deneyim le balantl her eyi bir
yana atmakla ilgili bir dolu tantana yaparak balyor, ama sonra deneyi
mi mutlak bir biimde aan bir ahlak yasasnn kendisinin bir veriden
te bir ey olmadm iddia ediyor, bunu syleyerek de deneyimi gizli
ce arka kapdan tekrar ieri alm oluyor." Cannz inelemek de isterse
unu da eklem ek isteyeceksinizdir: "Bu filozoflar da ho dorusu, bize
uzun uzun bir sr hikye anlatp ketem pereye getirm ek istiyorlar." Ba
yanlar Baylar, bunun hakknda sylenebilecek envai eit ey var. Bu
gne kadar K antm veri kavramna dair gerekten yeterli bir izah yapl
m deil. G aliba mesai arkadam W ilhelm Sturmfels bir ara byle bir
alm a yapyordu.12 Bu veri kavramnn doru drst aratrlmas ok
nemli olacaktr keke filolojik meselelerin tesine geebilen gerek
Kant almalar yaplabilse. Schopenhauer verinin duyu-verileri ile s
nrl olmadn, verili her eyin nedeni olmu olduu varsaylan ilahi
gc de ierdiini iaret eden belki de ilk kiiydi.13 O halde veri kavra
mnn salt ampirik olandan baka kkleri de var. unu da belirtmeden
bitirmeyeyim: Bu veri kavram phesiz dolaysz olarak verili olan du-
yu-verilerine deil, hibir suretle bir uydurmadan ibaret olmayan farkl
bir dzene karlk gelir. Perembe gn bu veri kavram m daha ayrn
tl tartacam. Teekkrler.
SEKZNC DERS
20 Haziran 1963

BAYANLAR BAYLAR,

Hatrlayacanz gibi geen sefer ie ok eitli anlamlaryla Kant'taki


veri kavramn, ncelikle de Kant'm gayet genel bir biimde formlle-
tirdii ahlak yasasnn bir veri olarak sunulduu zaman ortaya kan so
runu incelemitik. Konumaya, ahlak felsefesinde Kant'm "verili" diye
bakt eyin aslnda akln ta kendisi olduunu, dolaysyla bu akln var
ln veya verilm iliini ancak deneyim sayesinde bilebilecek olsam da
deneyimin kart olduunu syleyerek baladm hatrlayacaksnz
kukusuz. Kant'm felsefesinde srekli tekerrr eden nl sorundur, gz
lemlenen bilinte gzlemlenecek akl ile gzlemleyen akl arasndaki
blnm e sorunudur bu. Bu sorun ancak K ant-sonras felsefeyle birlikte
tam m anasyla bir tema haline gelmitir. Kant'a gre, ahlaki olarak ey
lemde bulunm ak demek saf akla gre eylemde bulunmak dem ektir ayn
zamanda. Ahlak yasasnn ve nihai olarak da akln kendisinin verili do
asyla kastedilen ey, belki de en iyi, sisteminin yapsnn a p r i o r i bilgi
ile deneyim arasndaki bir tr tarafsz blge olduu sylenerek ifade
edilebilir. Bununla bir yandan akln verili doas kastedilir; akl, daha
teye gtrlem eyecek olmas, baka bir eye indirgenemeyecek olm a
s anlam nda verilidir. te yandan bu verililii, tpk dier deneyimlerde
olduu gibi akl ve yasalarn da dorudan doruya sahiplenebilmem
gerektiini syleyerek m erulatrm a giriimi de kastedilir. Dolaysyla
burada, bir imgeye bavurm ama izin verirseniz, a p r io r i bilgi ile a p o s -
te r io r i bilgi arasndaki bir tr tampon blgeden bahsediyoruzdur.1A p r i
o ri ile a p o s te r io r i 'yi sentezlemeye ve ayn tutarllkla Kant'm yine bir
birinden ayrd teorik akl ve pratik alanlarn, sonradan tin ( G e is t )
adyla bilinecek olan ey ierisinde birletirm eye alan Kant-sonras
idealizmin btn tematik ierii buradadr. K antta bunun temelinde
dipsiz bucaksz bir sorun, yani a p r io r i bilginin kendisini nasl gereke-
lendirmek gerektii sorunu, a p r io r i bilgiyi nasl bilebildiim sorunu
yatar. Bu sorunun ucu bulunamaz, nk a p r io r i bilgiyi ancak deneyim
yoluyla, u ya da bu formu kavrayarak elde edebilirim; ama bu a p r io r i
bilginin meru kayna, yani deneyim a p r io r i bilgi ile badamaz. Kant
felsefesini diyalektik dnce dorultusuna sokan birok gten biri de
bu deil midir, diye sorulabilir elbette. Sorunu u ekilde zetleyebili
riz: A p r io r i bilgi kavram bir yandan deneyimi olanakszlatrmaktr,
nk a p r io r i bilgi her trl deneyimden mutlak olarak bamsz trden
bilgidir; ama te yandan, bu a p r io r i bilgiden paym ancak deneyim sa
yesinde, u ya da bu trden alg sayesinde edinebilirim. Burada olaan,
geleneksel mantn ilemlerine bavurarak zlemeyecek bir eli
kiyle kar karyayzdr. Bunun sonucu da felsefenin bu elikiyi bal
bana bir tem a haline getirmekten baka aresinin kalmaydr. Zira di
yalektik dnceyi bu noktadan hareketle tanm lam aya kalkacak ol
saydm, bu dncenin elikileri hele ki bu elikiler bu denli gl
bir biimde ortaya kyorlarsa inkr ya da yok etmeyi reddetmek, bu
nun yerine elikiyi felsefi tefekkrn kendisinin bir nesnesi veya tema
s haline getirmek olduunu syleyebilirdim. Bu rnekte ne denli gl
bir ekilde bu yola doru ekildiimizi grebiliyorsunuzdur.
Kant'a gre, ahlaki olarak eylem de bulunmak demek fiilen saf akla
gre eylemde bulunmaktr; ve Kant'ta saf akln en stn belirleyici zel
lii a p r io r i' dir, a p r io r i sentetik yargdr. Bir a p r io r i sentetik yarg, do
laysyla a p r i o r i yi kavradm z ekil, Kant'a gre iki nitelikle tanm la
nr sizi b u ra d a S a f A kln E le tirisi'n d sk i tem el bir tanm a geri gt
receim iin balayn, ama birazdan bunun pratik aklla ok gl bir
ilikisi olduunu greceksiniz. Bu iki nitelik de zorunluluk ve evrensel
liktir.2 Bu iki ilkeyi, zorunluluk ile evrensellii pratik akla aktaracak
olursak, otom atik olarak Kant'n pratik felsefesinin kategorik buyruk
adyla devreye sokulan zelliine varrz. Bu adan bakldnda kate
gorik buyruk eyleme hkmeden dsturdan, her trl pratik eylemin o iki
unsuru zorunluluk ile evrensellii birletiren en stn ilkesinden
ibarettir. Evrensel olm aldr ve a p r io r i yarg bireysel veya tikel herhan
gi bir eyle kstlanm ad iin evrenseldir. Burada kendi kendim ize u
nu hatrlatmam z gerekir ki, herhangi bir bireysel fenomen ancak zaman
ve mekn ierisinde, yani maddi bir ey veya bal bana bir duyum ie
ren bir ey olarak bireyselleir. Byle bir m alzemeye bal olduu sre
ce, bir ey bana saf bir bilin biim i olarak, benden ayr bir malzeme
olarak verildii srece bu da saflk ilkesiyle eliecektir. Zorunluluk kav
ram ise yasa kavram nda rtk olarak bulunur. Yani akl genelde tm-
dengelimsel zorunluluk iddiasyla birlikte, ierdii her eyin mantn
nermelerine uygun olarak kt iddiasyla birlikte zuhur eder. Ve bu
zorunluluk unsuru am pirik fenom enler alannda geerli olduu varsay
lan nedensellik ile biraz ihtiyatl ifade edersem bir yaknla sahip
tir. Kant zorunluluk ilkesini, kurallara uygun olarak karm larda bulun
ma fikri klnda akln kendisine aktaryorsa, demek ki, nedensellik il
kesi artk kavranabilir olann alannda, yani deneyim den bam sz bir
alanda bulunacaktr; halbuki daha nce, S a f A kln E letirisi' nde bu ilke
grnler alanyla snrlyd. te bu da, Bayanlar Baylar, Kant'n ahlak
felsefesini ve ahlak zgrlk alan olarak tanm lam akla birlikte srekli
yasalara uymaktan bahsetm esinden kaynaklanan fena halde belal eli
kiyi anlamanza yardm c olabilir. Ayrca Kant'n ahlak felsefesinin b
tnnn zgrlk ile zorunluluun karlat alan olarak baklan
zerklik kavram na bal olduunu anlam anza da yardmc olabilir. Bu
dem ektir ki ahlak yasalar aslnda zgrlk yasalardr nk rasyo
nel bir varlk olarak kendimi herhangi bir dsal etkene baml klm ak -
szm bunlar kendi kendime veririm. G elgelelim bunlar ayn zamanda
yasa karakterindedirler nk rasyonel eylem ve rasyonel karm (tm
dengelim) ancak yasa ve kurallara uyarak eyleme ve dnme olarak
anlalabilir. Dolaysyla ahlak yasasnn verili doas, yani ikinci cins
ten bir verililik diyebileceim iz ey hakknda ilk sylenmesi gereken
nokta budur belki de. Buna akln varl -sah ip olabilecei herhangi bir
ierik deil akln kendisinin m evcudiyeti ve sicili olarak baklmaldr
ki bu da iki veheyi bnyesinde barndrr: Zorunluluk ve evrensellik.
Zorunluluk kavram annda kendi zddn, yani zgrl ima eder; zira
bu akl Kant tarafndan zgrln organ olarak tanmlanr.
Btn bu m eselenin bir vehesi daha vardr ki o da Kant'n bu zgr
lk ve bu ahlak yasasnn her ikisinin de verili olduunu iddia etm esiy
le balantldr. Bu kavram n tuhaf bir kaamakll vardr. Bu ikinci
anlamn birincisiyle balantl olduunu hem en fark edeceksiniz, ama
esasen az nce size am lam aya altm olaanst cisimsiz a p r io r i
bilgi kurgusundan ok daha sorunlu, ancak buna karlk saldrlmas
ok daha zor kurgudur. in asl u ki pratik felsefede verililik ykm l
le, yani ahlaki ilkelerin yol at zorlam aya dayaldr. S a f A kln E le
tirisi' nin birazdan dikkatimizi ynelteceim iz canalc gei blmnde
Kant srekli "zgrlk olgusu ya da pratik felsefenin temel ilkesi bir
veri olarak karmzdadr." trnden nerm eler retir. Bu tr nermeler
retmesi de bu ikincil verililiin ansna, yani elimizde akl gibi bir ey
olm asna deil, daha da zgl ve temel nemde bir eye dayanr. Kant'n
aklndaki m uhtem elen kendisi bunu reddederdi, ama m etinlere bakt
nzda baka bir sonu karmann zor olduu aktr ahlaki ilkele
rin uygulad zorlam a unsurudur. En basit ekilde ifade edilirse bu da
ampirik varlklar olarak belli eylemleri yerine getirme veya getirmeme
konusunda bir ykmllk deneyim lediim iz anlamna gelir. Kant te
mel psikolojik dzeyde sadece "vicdan" szcyle zetlenen btn bir
deneyim alann kastetmektedir. Srekli ahlak yasas olgusundan bahse
diyorsak, bunda insanlarn bu tr ykm llklere uygun olarak eylem
de bulunduklar, belli ahlaki fikirlere veya sistemlere ne kadar kar ol
duklarm dnrlerse dnsnler sayg duyduklar eyler olduu yo
lundaki fenom enolojik veya betim leyici keif ok nemli bir rol oyna
maktadr. Tuzukuru cahillerin insann midesini bulandracak kadar sk
geveledikleri olguyu, yani su aleminde bile belli bir ahlak kodunun ol
m as gerektii ve gerek bir sulu iin en azndan kitaplarda okuduk
larm z iin bu kodun yapm asn nledii belli eylem ler olduu olgu
sunu hatrlatm am yeterli olacaktr. Btn ahlaklar bundan kendi ah
laklklarna bir gereke karrlar: zira en ahlakd insanlarn bile
kendilerine ait bir ahlak olduu varsaylr sanki byle bir ahlak di
er, stn ahlak kodlarna bir m eruiyet kazandryorm u gibi. Neyse,
konum uz bu deil.
Burada sylenmesi gereken, Kant'n ykmlle bavurmakta hak
l olduu (P ra tik A kln E le tirisi'n z bunu tekrar tekrar yapar3), bu y
km lln bizlerin ahlak yasasm tanm am z ve vicdan gibi bir eyin
gerekten var olduunu kabul etmem iz iin en gl nedeni temsil etti
idir. Burada ortaya kan tek sorun, vicdann gerekten var olmasnn
burada Kant kendi kurduu tuzaa der ve vicdan kavramyla ge
nellikle ifade edilen trden zo rla n m a d a vra n n n g e r e k te n v a r olm a
snn bize bu otoritenin meruiyeti konusunda hibir ey sylemiyor ol
masdr. Kant'n kendi kurduu tuzaa dtn sylerken sadece u
nu kastediyorum: ayet Kant her trl ampirik unsuru ahlak felsefesi
nin temelinin dnda brakm ak istiyorsa ki amac budur o zaman
insanda ahlaki zorlanma denen eyin ampirik olarak var olmasna ba-
vuramaz, nk bu zorlanm ann kendisi de ampirik bir olgudur. Kant'n
terim leriyle, salt bir psikoloji olgusudur ve bu yzden de Kant'n ona
vermesi gereken haysiyetten yoksundur. "Vermesi gereken" diyorum
nk bu ahlaki ykm llk olgusu sayg duymam gereken bir ey ol
duu fikri lehindeki en gl argmandr. Buras ampirik bilimin Kant'a
gre kesin bir ilerleme kaydetm i olduu noktalardan biridir ki kendisi
de tam bir Aydnlanma insan olduu iin bunu inkr edecek son kii
olurdu. Esas biimiyle psikanaliz, tabi olduum uz bu zorlanma m eka
nizm alarnn soyolusal olduunu, yani fiili iktidarn, egemen toplum
sal norm larn iselletirilm eleri olduunu gstermitir. Bu norm lar bize
aile zerinden aktarlr ve bunlar genelde baba figrleri ile zdelee
rek tem ellk ederiz. Psikanalizin esas biimi derken Freudcu versiyo
nunu kastediyorum; bulandrlm versiyonlarm , Jung ve Adler gibi ki
ilerin sadece yzeysellii artrmaktan ibaret derinleme giriimlerini
deil. stelik, psikanaliz Kant'n hi houna gitm eyecek bir eyi daha
gstermitir. Bu da, psikanalizde zorlantl, kom plsif karakter olarak
bilinen, Freud'un son dnem yazlarnda da stben denen otoritenin pa-
tojenik olduu iin irrasyonel olduu fikridir. Bu dem ektir ki bu zorlan
ma aklla badatrlam ayan eylere aktarlm a eilimindedir. Birinin
ancak yastklar iyice dzlem ek gibi bir riteli yerine getirdikten sonra
uyuyabilm esi ya da kl krk yaran, sadist veya sefil insanlarn dzenli
bir hayat yaayabilm ek uruna durm adan yapm ak zorunda kaldklar
kom plsif hareketler buna rnek verilebilir.4 Ksacas, Kant'n srarla
vurgulad ahlaki ykm llk ile akl birlii, bu ykm llk zerinde
biraz daha derin dndm zde hi de sorunsuz saylamaz; hatta
epey aibeli bir hal alr. Kant'n kendisinin bu argmana direneceini
sylem ek bile gereksiz. O yle cevap verirdi bunlara: "Btn bunlar
ancak am pirik dnyayla ilgili olduklar ve ahlak yasasnn kendisinin
mutlak biim de geerli biimsel ekline dokunm ay baaramadklar
mddete kabul edebilirim." Gelgelelim, ahlak yasasnn bu biimsel,
soyut eklinin kendisi bu fiili ykm llklerden ayrdr ve P r a tik A kln
E le tirisin d e , "dev" ad altnda biraz daha elle tutulur bir biim e b
rndklerinde kkenlerini gayet ak bir biim de grmemiz mmkn
olmaktadr. E er dev idealinin ifade ettii gerek davran tarzlaryla
herhangi bir balant mevcut deilse, bu Kant'n ykmllk derken
kastettii eyin esas ieriini de ortadan kaldrr. te yandan, Kant'n
mutlak olarak, biimsel adan m utlak olarak koyutlad ykm ll
n kendisinin, eserinde grld kadaryla, koulsuz deil de olum
sal olduu inkr edilemez. D olaysyla ona ahlaki olann meru kayna
gzyle baklamaz. stelik, bu alglar m odem psikolojiye hibir ey
borlu deildirler; bunlar daha ziyade Friedrich Nietzsche'nin kefidir
ler; Nietzsche'nin bunlar salt psikolojik bir analiz srasnda bu denli
isabetli bir biim de dile getirebilm i olmas hi de azm sanacak bir ey
deildir. Nietzsche Kant'n dev kavram nn snrlarn keskin bir bi
imde grm, Kant'n m ahut zerklik retisinin kalbindeki yaderklik
unsurunu inanlmaz bir igdyle sezmitir.5
Bayanlar Baylar, giri bbndan btn bunlar syledikten sonra
imdi ele aldm z metni ksaca incelem ek isterim. imdi size ilgili b
lmleri okurken bahsettiim iz eylere gndermede bulunacak olursam
bu saptamalar kavram anz ok daha kolay olacaktr. ncelikle, "'pratik'
derken zgrlk sayesinde mm kn olan her eyi kastediyorum," ifade
siyle ne kastedildiini artk hepiniz biliyorsunuzdur.6 Bunun nedeni z
grln sadece ve sadece akl tarafndan ynlendirilen bir davran bi
iminden baka bir anlam olmamas ve gl anlam da eylemi niteleyen
eyin de ayn olmasdr; oysa salt znellik tarafndan belirlenen tam m a
nasyla znel edim ler anlam nda eylem , bir edim znellik dnda her
hangi bir eye baml hale geldii anda ortadan kalkar. Kant yle de
vam eder:
G elg e ld im zgr iradem izi kullanm a koullar ampirik olduunda, akl an
cak d zenleyici bir biim de kullanlabilir ve ancak ampirik yasalarda birlik sa
lam aya hizm et edebilir. N itekim basiret retisinde akln btn ii bize arzula
rm z tarafndan dayatlan btn amalar [ ...] birletirm ekten ibarettir.. .7

Bu pasaj anlamak kolay deildir nk onu adeta Kant, "zgr iradem i


zi kullanm a koullar ampirik olduu" iin dem ek istemi gibi ki by
le de gayet anlam ldr okum a eilimindeyizdir. Zira, Bayanlar Baylar
ki burada Kant ile Hegel arasndaki tem el anlamazlk noktasna te
mas etmi olacaz zgr irademizi kullanm a koullar gerekten de
ampiriktir. M esela zgr iradem beni bir evi yakmaya gtryorsa, bu
irade edim inin gerekletirilm esi evin varlna, bu suu ilemek iin
ihtiya duyduum cesarete, yakta ulaabilmem e ve buna benzer am pi
rik koullara baldr. A m a Kant' byle yorumlamak onu yanl anla
mak olacaktr nk onun ahlak alan kavraynn z tam da ahlaki
olann ampirik koullardan mutlak biim de bamsz bir ey olmasdr.
Kant "ahlakl veya ahlakszca eylem lerim in ampirik koullarla balan
tl olmas irademin etkisini yolundan saptrabilir," derdi. Ama kendi ca
nna kym aya alan birini kurtarm ak iin suya atlyorsam ve kendim
de yzme bilmiyorsam , sonuta ikimiz de boulabiliriz. Ama Kant buna
da yle derdi: "Ampirik koullara bal bu sonucun kendisi salt am pi
riktir ve ahlak olgusundan bamszdr. A hlak sadece ve sadece zgr
irade meselesidir" baka bir deyile, mutlak zerkliimle, ya da Kant'
m kendi tabiriyle "kendi m izacm la [G esin n u n g ]" ilgili bir meseledir.
Bu da Kant'n etiinin neden nemli bir anlamda bir miza etii olduu
nu ve ampirik koullarn hesaba katld bir sorumluluk etii olm ad
n anlamanz salayacaktr. nk eylem lerim in sonularna ahlaki z
grlk eylemi iindeki belirleyici bir etken muamelesi yaplmaktadr.
Demek ki Kant bu ekilde zgr davrann pragmatik yasalar, yani
ama-ara ilikisi eklinde betim lenebilecek her ey ile gerek anlamda
ahlak yasas arasnda bir ayrma gitmektedir. Ve pragm atik alann tam a
mm, yani ahlaki davrann, ne denli soylu saiklerle olursa olsun, ken
dini ampirik koullara ve ampirik am alara baml kld btn alan
reddetmektedir. Tek bir derdi vardr, o da ahlak yasasnn kendisine ita
at edilmesidir; bunun sonucu niteliindeki eylemlerin etkilerini dikkate
almaz. Kant'n etiinin (belli lde hakl olarak) kat olarak tarif edil
m esinin nihai aklamas da budur. Kant devam nda yle der:

Buna karlk bu ikinci tip yasalar, amalar akl tarafndan btnyle a p ri-
ori verilen v e bize ampirik olarak koullu deil de mutlak bir biim de buyrulan
sa f pratik yasalar sa f akln rnleri olacaktr .8

Size anlattklarmdan sonra bu canalc nemdeki ifadeleri daha faz


la amlam aya gerek duym adan anlam akta zorluk ekmeyeceinizden
eminim. "Ahlak yasalar, bu tr yasalardr;" bununla saf pratik yasa
lar kastediyor "ve dolaysyla yalnzca bunlar saf akln pratik kulla
nmna aittirler ve bir kanona izin verirler."9 "Yalnzca bunlarn saf ak
im pratik kullanm na ait" olduklar biraz belirsiz; daha nceki pasajla
ra dair tartmalarmz hatrladm zda bunlarn aslnda teorik akla de
il de btnyle pratik akla ait olduklarna inanabilirdik kesinlikle, ama
imdi iitip anladklarmzdan sonra burada baka bir eyin murat edil
diini gryoruz. Bu ey de u: Asl ahlak yasalar sadece saf akln ve
kanonunun pratik kullanm iin geerli olan yasalardr. te yandan son
kertede sadece basiret yasalar denebilecek ve dolaysyla yaderk olan
pragm atik eylem yasalar ise geerli deildir. nk bunlar bizi dsal
koullara ve dsal sonulara balarlar ve bu nedenle de bizi belli bir an
lam da zgrlksz ve kendi aklmza dahil olmayan bir eye baml
klarlar. Kant yle devam eder: "Saf felsefe bal verilebilecek disip
linde akim btn donanm aslnda yukarda bahsedilen sorun gz
nnde bulundurularak belirlenir." Hatrlayacanz gibi, bunlar da
Tanr, zgrlk ve lm szlk sorunlardr "Gelgelelim bunlar bizi
daha da teye, yani irade zgrse, bir Tanr ve gelecek bir dnya varsa
ne yapm amz gerekiyor sorusuna ynlendirir. Bu da en st ama kar
sndaki tavrm zla ilgili olduundan" bu en st ama da ahlak yasas
dr "doann bizlere bilgece sunduu eylerdeki nihai niyetin, aklm
zn bnyesi gerei, sadece ahlaki ilgilere ynelik olduu aktr."10 Ba
yanlar Baylar, daha S a f A k im E letirisi' nde bile pratik akln ncelii di
ye tarif edilebilecek her eyin aklamas buradadr. nk aklmz ge
nel olarak sadece ahlaki olana ynelikse ve dier her ey sadece akl
iin bir uyarm dan te bir ey deilse, o zaman bu teoriye gre pratik
akl teorik akl karsnda ncelikli olmaldr.
Sre ierisinde Leibniz'in felsefesinde bulunan, dnyann rasyonel
olarak dzenlenmi olduu eklindeki eski teolojik inancn kayda deer
lde iselletirilmi olduuna tanklk etmekteyiz. Bu da aklmzn,
bize doru eylem yolunu gsterecek ekilde dzenlendii, bize ne yap
mamz gerektiini sylemeye tek bana yeterli olduu inanc biimine
brnr. Nitekim burada ilk kez olarak radikal biim de iselletirilmi,
radikal biim de znelletirilmi bir etik sistemiyle kar karyayzdr
ve bu sistemde klasik rasyonalizm in teolojik dnce tarzna yeni bir i
lev verilmektedir. Am a bu da, dikkatinizi ekmeden gemek istem edi
im kayda deer bir tutarszla neden olur. Eer Tanr varsa, ruhum
lmszse ve zgrsem ne yapmamz gerektii sorusu gndeme gelir
aniden.11 Gelgelelim bununla, Kant'm bu unsurun pratik akln koyut-
lamalar olarak kp, P ra tik A kln E le tir is i 'nde bir noktada kulland
tabirle, "ahlak yasasnn garantrleri" ilevi grm elerinin beklendiini
syleyen ilkesi arasnda kolayca geitirilem eyecek gerek bir eliki
vardr. D olaysyla bu unsurlar ahlak yasasnn nkoullar olarak ele
alnamaz. D aha ziyade, onun tarafndan koullanrlar, daha nce de ia
ret ettiim gibi Kant bu bakm dan m odem rasyonalist dncenin ana-
akm iinde yer alr nk Tanr'nn varln bile ahlak yasasyla zde
olan akldan karr ve Tanr'y bir m utlak olarak koyutlamaz. Ama by-
leyse, bu unsurun neden ne yapm am gerektii konusunda bize an
laml bir ey syleyebilecek durum da olduklarn aklamak gtr, n
k yapm am gereken ey mutlaktan, yani ahlak yasasnn kendisinden
kar, uzak bir m esafeden olas alternatifi veya olas garantr olarak
seilebilecek bir eyden deil. Bence bu yaderklik unsurunun Kan eti
e szd ilk noktalardan biridir. nk bu felsefe, zgrl hem ak
ln snrsz ve m utlak biim de kullanlm as zgrl olarak, hem de
ayn zam anda itaat etm em ve ona gre davranmam gereken yasa olarak
yeniden yorum layarak annda otoriter bir vehe kazanr. Ahlak yasas
aklla rtse bile, ahlak yasasnn hkm srebilmesi iin sadece akla
bavurm ak yeterli deildir adeta; aslnda Kant'n etik yazlarnda, zel
likle de A h la k M e ta fiz i in in Te m el te n d ir ilm esi'n d c, doru davranabil
mek iin felsefeye gerek olm adn ve A h la k M eta fizi i'n in T em ellen
d ir ilm e s in i okumam olsanz da iyi, drst bir hayat srdrmenin mm
kn olduunu syledii yerler bile vardr. phesiz bu bizi kyllerin
salkl, eski, krsal erdem lerine geri gtrr ve bir anlamda akl kavra
mnn ierdii rasyonalitenin kstlanmas demektir. nk eer en st
otorite akl kavram ysa ve akldan baka ahlaki bir ey yoksa, o zaman
bundan, akln kullanm nn sonucu olmayan btn eylemlerin ahlaksz
olduu sonucu kar u anda Kant'n kendisinin, ikin eletirinin ru
huna uyarak konuuyorum. Kant bunu fark etmeyi baaramad anda,
ahlak yasasnn otoritesini korum aya kalkarak bizzat kendisi kendi
felsefesine kendi zerklik kavramyla elien bir unsur sokmu olur.
Ama durum byleyse, o zaman ahlak yasas kendi bana insanlar ah
lakl davranm aya tevik etm eye yeterli deildir aslnda. Kant burada da
pragm atik olarak, ahlaki deneyim alannda akl yrttmz sre
ce bize daha nce tarttmz anlam da vicdan gibi bir eyin gerek
liini ve ykm llk dediim iz eyin varln kabul etmeyi retmi
olan psikolojik gzlemle uyumludur. Am a ayn zamanda igdlerin,
stbenin bizlere dayatlan bu ikincil, trevsel vehesine gsterdii di
ren o kadar gldr ki, takndm z tavr, srekli ihlal etme ayartsy
la yaayacak noktada olmam z derecesinde sorunlu bir hale getirir. Bu
bakm dan K ant burjuva toplum unun ve disiplininin, zellikle de burju
va i disiplininin has szclerinden biridir zaten her ne zaman burju
va ahlakndan bahsediyorsak ncelikle burjuva i ahlakn dnyo-
ruzdur. Zira anlalan o ki saf akla yaplan bavuru kendi bana yeterli
olm adndan insanlar ahlak yasasna kat bir biimde uyma gereini
alamak iin yardm almay zorunlu grmtr. Bu da "eer irade z
grse, bir Tanr ve bir gelecek dnya varsa ne yapmamz gerektii" hak-
kndaki, Kant terimlerle bakldnda gerekten de yaderk olan o kay
da deer ifadeyi aklar. Aslnda bu ifade, yoksul kyl kadn kendisi
ne ait olmayan tek bir patatesi bile almamas konusunda uyaran, zira
bunu yaparsa cehennem e gideceini syleyen dinin yaderkliinden ok
da uzak saylmaz. Kant'n felsefesinde en yce saiklerin en dar kafal
olanlarla dip dibe olduunu grebiliyorsunuzdur bu saiklerin kken
lerinden deil, kendi ikin anlam larndan bahsediyorum. "zgrlk,"
der devamla, "sadece pratik anlamda" vardr.13 Ve bu noktada Kant ilk
bakta son derece paradoksal grnen, ama yorumumun sizin iin ga
yet ak seik hale getirdiini um duum bir ey syler, der ki: "Pratik
zgrlk [olgusu] deneyim le kantlanabilir." Ve bunu yle aklar:

nk insan iradesi sadece uyarmda bulunan, yani duyular d olayszca et


kileyen ey tarafndan belirlenm ez; daha d olaysz biim de yararl veya zararl
olan eylerin tem sillerini hatrlayarak duyum sal arzu yetim iz zerindeki iz le
nim leri am a gcne sahibizdir .14

Burada da nemli bir noktayla, yani id'i, igdleri, gereklikle ak


ma iine girdikleri zaman ben (ego) sayesinde denetleme im knyla
karlayoruz. "Ama iinde bulunduum uz durum un btn karsnda
neyin istenebileceiyle, yani neyin iyi ve yararl olduuyla ilgili bu m
lahazalar akla dayaldr."15 Demek ki burada aka, zgrlmzn
mahut ampirik kant, akln bizlere gereklii snayabilmemizi salayan
yeti olarak verilm esiyle sunulur, dendiini gryoruz. Bu tespit son de
rece ilgin olduu gibi, bir kez daha Kant'n m uazzam drstlnn
kantn sunuyor, nk Kant ba sknca akl bolukta yzen bir
mantksal yeti olarak koyutlamyor. Aksine Kant'n buradaki dncele
ri, gereklii snamamz ve gerekirse genel karlarm zla attklar
zam anlarda belli tatminleri ertelem emizi salayan bir yeti olarak akln
fiili kullanmyla ilgili son derece ampirik dncelerdir. O halde bura
da, akln varln gsterm ek iin m uhakeme yapmak zorunda kald
yerde, akln pragm atik yasalar ile fiili ahlak yasalar arasndaki mutlak
kartl grm ezden geldiini gryoruz. Grm ezden geliyor nk
saf hakikat organ olarak akl ile kendim izi korum a organ olarak akln
birbirleriyle hibir alakas olmayan m utlak anlamda ayr iki ey olm a
dn fark edecek kadar kavrayl ve hakikatli. Kendini zerkletirip
btnyle hakikate odaklanan akln diyalektik bir rn olduunu gre
biliyor; bu akl, Kant'n bir nceki ksm da salt "pragmatik" diyerek bir
kenara atma eiliminde olduu, bildiimiz kendi kendini koruyan pra
tik aklla ayndr. "Dolaysyla akl," diye devam eder Kant, "buyruk ni
teliinde yasalar, yani belki hibir zaman olm asa da bize ne o lm a
s g e re k ti in i syleyen," burada Kant'm sonular karsndaki kayt
szlna dikkat! "bu bakm dan da sadece n e o ldu u n u anlatan doa
yasalarndan farkllaan nesnel zgrlk yasalar sunar. Dolaysyla bu
yasalar pratik yasalar bal altna alnm aldr."16 Kant'm bu biraz para
doksal cmlelerini sadece sunduum yorumu vurgulayp teyit etmek
iin alntladm. Umarm artk yasalar sizler iin saydamlam ve bun
lar tartrken telkin etmek istediim kadar anlam kazanmtr. Te
ekkr ederim.
DOKUZUNCU DERS
2 7 Haziran 1963

BAYANLAR BAYLAR,

Dersimiz yine kesintiye uram ak durum unda kald, ama Kant'm ahlak
felsefesi yaklamn yeniden ina etme giriim im izin ortasnda olduu
muzu hatrlayacaksm zdr, ben de kaldmz yerden devam etm ek isti
yorum .1 u iddiay hatrlatarak balayaym: "Akl buyruk niteliinde,
yani nesnel zgrlk yasalar niteliinde yasalar sunar."2 Bu nerme
bnyesinde sktrlm bir biime brnm bir eliki barndrr, n
k Kant'a gre zgrlk tam da yasalara tabi olmayan bir eydir, ki bu
da sizi hazrlam ak istediim diyalektiin kalk noktasn kavramanza
yardmc olabilir belki. Zira sizlere tekrar tekrar, ok eitli alardan
diyalektiin yapt eyin, buradaki tek bir nermede grdmz e
likilerin ierimlerini izleyerek zmek olduunu gstermeye altm.
Nitekim Kant'm felsefesinin erdem lerinden biri ki Kant'taki bu tr
elikili, bariz biimde elikili nerm eleri bu kadar vurgulamamn ne
deni de budur , diyalektik hakknda netlie ulamamz salamasdr;
bu felsefenin bu tr statik ve dolaysyla statik elikileri, bir tr senko-
pasyon diyebileceimiz bir ey iinde belirm elerine izin vermek yerine
am lam a giriimini temsil ettiini gryorsunuzdur. Bu zgrlk yasa
lar bu tabir Kant'm btn ahlak felsefesini gayet veciz biimde zet
ler "bize belki hibir zaman olm asa da olmas gerekeni syleyen
yasalardr; sadece olanla iliki kuran doa yasalarndan farklar da bu
rada y a ta r... "3 Kant burada bir btn olarak ahlak felsefesinin apore-
tik doas iin bu ok nem lidir zgrlk ile yasa arasndaki eliki
ye dikkatle dinleyin nk Kant'm btn ahlak felsefesinin eksen
noktas budur bu iki unsuru bu tek cmlede bir araya getirip yasa un
surunun var olana deil de sadece olmas gerekene uygulanaca ekil
de zme kavuturarak hkim olmaya alr. G elgelelim bunu mutlak
bir titizlik ve m utlak bir katlkla yapmas gerekir. Ne var ki bu buyruk
lara uyup uym am aya karar vermek bunlarn yneltildii insan bireyle
rine braklm tr bu da onlar doa yasalarndan keskin biim de ay
rr. Dolaysyla ampirik dnyada herhangi bir eyin bu yasalara uygun
olarak yaplp yaplm adn saptamaya gerek yoktur. Doadaki fiili
olaylara hkm eden yasalardan ibaret olan doa yasalaryla bunun ara
snda tam bir kartlk sz konusudur. Tartmann devamn daha iyi
kavrayabilm ek iin bunu not etmenizi rica edeceim. Kant bundan son
ra da zgrlk alan kavrayn snrlar, ki bu snrlama bir dizi neden
le son derece nemlidir. Bir kere, Kant'n buradaki sorunlarn ne kadar
bilincinde olduunu ve bunlarla ne kadar samimiyetle yzletiini gs
terir. Ancak, ikinci olarak, bu kstlam ada rtk bir mulaklk sz konu
sudur. Buray size yksek sesle okum am lazm, Bayanlar Baylar, nk
bu sorularn hakkn ancak onlar zgl m etinler balam nda inceledii
mizde verebiliriz; nispeten zl, canalc nem de ve youn metinler
zerinde odaklanp onlar adeta bir bytele incelemek hep ie yarar.
Bence tek verim li yaklam byle m ikrolojik bir yntem ile felsefi bir
sistem inas arasnda kurulacak ibirliidir; bir sistem ierisindeki da
ha byk denen trden sorunlara dair ulalacak "ortalama" bir kavray
daha en batan ar saygl bir tavr taknm a riskini beraberinde getirir.
Her halkrda Kant yle devam eder:
A kln kendisinin, yasalar koym asn salayan eylem ler srasnda, baka et
kiler tarafndan belirlenip belirlenm edii ve duyusal itkiler karsnda zgrlk
adn alan eyin, daha yksek v e daha uzak ilevsel nedenler karsnda yine d o
a haline dnp dnm edii pratik alanda bizleri ilgilendirm eyen sorulardr,
nk biz akldan sadece ve sadece bir davran k u ral talep etm ekteyiz; bizler
yaplm as veya yaplm am as gereken zerinde dndm z srece bir kena
ra brakabileceim iz speklatif bir sorudan ibarettir bu soru.

Burada sze unu iaret ederek balamak gerek: Kant burada bizati
hi kendisinin nerdii zm daha te bir koula tabi klmakla kalmaz
birazdan dorudan dneceiz buna , ayn zam anda (ki bu Kant iin
son derece nemlidir), daha te her trl soruturmay da bu noktada
keser; kendi soruturm asn burada keser. Kendi analizini kesintiye u
ratm a ynndeki bu tuhaf eilime ileride dneceiz. Kant'n burada
"baka etkiler" ve "daha yksek ve daha uzak ilevsel nedenler karsn
da [zgrln] yine doa haline dnp dnmedii" derken kastettikle
ri birbirine zt iki yorum a aktr. Bunlardan birincisi buna bir btn
olarak balam a bakarak karar vereceiz, buradaki dz cmlelere bak
mak yetm ez bir btn olarak Kant m uhakem eyle tutarldr: Burada
Kant doaya ait daha uzak bir niyeti, zgrlk alemiyle rten bir ni
yeti kastetmektedir. Buna gre, doa kendini bize tmyle asayd, ek
sik bilgim iz Kant'a gre sadece mutlak, ilahi bir bilince uygun olan tr
den bir bilgi verseydi, o zam an bu trden bilgide ahlakn temsil ettii
am alar krall, doaya dair bilgim izin tem sil ettii aralar krallyla
rtrd. stelik, Kant ikisi arasndaki ayrl tahamml edilmez gr
d iin de rtrlerdi. Bu pasaj bir btn olarak Kantn sistemi
nda incelediim izde kan olas anlam budur. G elgelelim metnin dz
lafzna bal kalndnda ki bu sk sk olur , demin temas ettiimiz
ikinci bir yorum ortaya kar. Bu yorum K antta "doa teriminin m u
laklna dayanr ve bu zgrlk yasalarnn genel belirleyici etkenler
sisteminin paras olarak genel doa erevesine ait olduklarn ima ed
er. Demek ki ahlak yasas, bir baka deyile, bir veridir, kendi kendim i
zi kar karya bulduum uz hazr bir ey, Hegel'in deyimiyle domu,
bym ve kkenlerinde doann nedenselliine tabi kalm olan bir
eydir. Bunu psikanalizde stbenin, vicdann drtlerin dinamikleri ve
ekonom isi ile, bir zdelem e m ekanizm as ile, yani bizatihi doa ala
nna ait olan kategorilerle aklanm asyla kyaslayabiliriz. Kant'n by
lelikle P ra tik A kln E le tir is i 'ni altta veya bir kenarda yatt sylenebi
lecek eye am olup olmad, ahlak yasasnn evrensel geerliliini
nom inalist bir ruhla ontik, fiilen var olan belirleyicileri kapsayacak e
kilde geniletip geniletmedii, yahut tam tersine, zgrlk alan ile do
a alan arasndaki elikinin zm nn daha yksek bir doa kavra
mnda, yani ilahi ve dolaysyla iyicil bir doada aranmas gerektiini
dnp dnm edii ak bir sorudur.
Baylar Bayanlar, Kant sisteminin uzmanlar iin ar basan ihtimal
Kant'n benim deyim im le ikinci yorumu kastetmesi ise bu ikinci ihtima
li neden dikkate alma zahmetine girdiim i sorabilirsiniz pekl3; o yz
den de bu metodolojik mesele zerinde bir iki dakika harcamam iyi ola
cak. Ele aldm z sorunun tarafsz biimde her iki yn de iaret eder
mi gibi grnm esinin yan sra, frsattan istifade filologlarn benim se
dii tavrlar eminim ounuzun m utlak biim de geerli olduunu
dndnz ve vazgem ekten azap duyacanz lde sayg duy
manz retilmi tavrlar ahsen paylam adm sylemek isterim.
zellikle de zihinsel rnlerin esas itibaryla yaratclarnn irade ve ni
yetine bavurarak akla kavuturulabilecei eklindeki grlerini
paylamyorum. Byle bir bavurunun bir dizi olas yanlg kaynan
beraberinde getirdiini, bunlardan birinin, belki de en kaba olannn da,
yazarn irade ve niyetinin m utlak bir kesinlikle saptanamamas olduu
nu dnyorum (keza, eer doru bilgi almsam, hukuk uzm anlarnn
akln hl kurcalam akta olan ey, yani hukuki yorumlarda bulunurken
yasa-koyucunun niyeti denen eyi karm ak da ayn lde im knsz
dr). Fakat bunun ardnda daha da derin bir kayg yatyor: Bizim burada
bahsettiim iz gibi ciddi ve sorumluluk gerektiren meselelerle ilgili ar
gm anlarda sz konusu olan sadece Kant'n dem ek istedii ey deil,
savunduu fikirlerin ki bence burada Kant gibi bir filozofun byk
ln grm ekteyiz savunmu olabilecei her trl zgn kanaati
ayor olmasdr. Bu kanaatlerin z, kavramn nesnel hareketinden, ya
ni argmann nesnel katlndan, nesnel akla yatknlndan ibarettir.
Bana kalrsa orta snf salonlarnn entelektel versiyonu denebilecek
bir eye dnp de, zihinsel rnlerin, eskiden plastik bstleriyle sz ko
nusu salonlar ssleyen byk dnrlerin, airlerin ve bestecilerin
mlk olduunu sylemek tam bir nyargdr. Bu salonlar artk ortadan
kalkm olabilir, ama grnmez biimde, ruhen hl yayor olabilirler
ve bu grnm ezlik yol atklar feci sonular daha da feciletiriyor ola
bilir. Biz bunun yerine, zihnin nemli bir rnnn reticisinin zihinsel
abas ile iin iine dahil olan nesnel fikirlerin bir bileimi olduunu ve
genelde zihinsel etkinliin idealinin bu olduunu sylemeyi tercih et
meliyiz. Dahas, Bayanlar Baylar, bu nesnel zn ahlaki bir doas var
dr; size bunu neredeyse bir dstur gibi sunmak isterim. Bir zihinsel r
nn z, onda, bireysel dnrn iradesinin konuya, konunun uygula
d zorlamaya, btnyle ortadan kalkm a lsnde dalm olmasdr.
Dnsel rnler onlar yaratan kiinin ve niyetin ifadesi deildirler, o
niyetin eldeki nesnel m alzem enin hakikati iinde snmlenmesini tem
sil ederler.6 M etinlerin kendilerinde, zellikle nemli metinlerde bu
nesnel m alzemenin her ne olursa olsun yazarn kendi amalarnn kuv
vetinden daha byk bir kuvvet ve arlk olduuna inanmamn nedeni
de bu. Sonu olarak bir metnin felsefi bir yorum unun grevi, yazarn bu
konuda dnm olabilecei herhangi bir eye deil (nk bu dn
celer tikel ve bir bakm a geici bir bak asndan te bir eyi temsil et
mezler) form lletirildii ekliyle atm a halindeki kuvvetlerin bu
rnne hakkn vermektir, diyeceim. Bu yzden de bu meseleyi bu
kadar enine boyuna aklam aya altm, umarm ayn zamanda genel
yorum lam a yaklam m a da bir k drmtr.
Kant'n, doann, amac iki ikici ilkeyi birletirmek olan daha yk
sek niyeti ile ilgileniyormu gibi grndn sylemitim. Ama dier
yorumu da kastetmi olabileceini de sylemitim. O zaman hangi yo
rum un doru olduuyla ilgili kararn "doa" terimine verdiimiz anla
ma bal olacam fark etmi olmalsnz. Doa kavramnn Kant'n fel
sefesindeki farkl anlamlarn aratrmak ve genelde doa derken ne
kastettiini gstermek ok nemlidir; ama ncelikle filolojik mahiyette
olacak byle bir aratrm adan imdiye kadar faydalanabilmi deiliz.
Kant'n doa kavram mulaktr. Kant'taki "ey" szcnn m ulakl
nda bu m ulakla dair bir ipucu bulunabilir belki. Bir yandan, D in g
an sich , kendinde ey anlam na gelir, yani fenom enler olarak alglad
m her eyin bilinmeyen, mahut nedeni. Nitekim akn bir eydir, bana
asla btnyle verilmeyen bir ey. te yandan, bir ey kurulmu bir ey
dir; duyum larmn etkileim i, yani varoluun m alzemesinin alglama ve
dnm e biim lerim le etkileimi boyunca varln srdren bir ey
olarak doan bir nesnedir. ayet doa eyler alannda olan her eyin ci
simlem esinden baka bir ey deilse, ya da Kant'n Aydnlanma ile ilgi
li denem esinde kulland terimle, bir dnya kavram ise, o zaman, ge
nelde bilindii zere, kendinde ey gibi kavram lara uygulanan ikiciliin
ayns doa kavram na da geniletilebilir.7 Bu da Kant'n felsefesinde
doann, her eyin toplam gzyle baklan ve bu haliyle de hibir za
man benim iin mevcut olmayan dnya kadar mulak olaca anlamna
gelecektir. D olaysyla Kant'ta doa bir yandan kurulmu, koullanm
olan, deneyimin cisimlemesi olan eydir. Ve "Salt Akln Snrlar in
de Din"de isel bir insani ilke olarak, arzulam a yetisi olarak, bodosla
madan radikal ktlkle bile eitlenir.8 Gelgelelim , te yandan, bir ken
dinde ey olarak, bu biraz ki ifadeyi kullanmam a izin verecek olursa
nz, varoluun tem elinin ta kendisidir. Baka bir deyile, hepimizde h
km sren ve bizlere neyin iyi neyin kt olduunu iaret ettii varsay
lan mutlaktr. Bu iaretler bizatihi iyi olanla eitlenir, nk kkenleri
insana damgasn vuran eyde, yani akldadr. Bu balamda Kant'ta ak
im bizatihi iyinin organ olduunu ve iyinin akldan baka hibir organ
olmadn hatrlam anzda fayda var. Bundan da, akln, kendini koru
madan, insan ihtiyalarnn karlanm asndan ayrlamayaca sonucu
kar. Zira akln bize, Kant'a gre koulsuz ve m utlak olan yasay sundu
u varsaylr ve modern dnemde btn felsefe tarihinin bunu savun
mu olduu dnlrse size Spinoza ile tam zdd olan Hobbes'u ha
trlatmam yetecektir , Kant bu konuda kendini kandracak son kiidir.
Bu akim z kendini korumadr. Kant'n "btn tasarm larna elik ede
bilmesi gereken 'dnyorum '"9 kavram nda bile bu kendini korum a il
kesini iitebiliriz burada yceltilip salt mantksal zdelik ilkesine,
kendini koruma, zde bir benlii korum a fikrine dntrlm bile
olsa iitebiliriz. te yandan, Kant yine bu kendini korum a ilkesini fiilen
aa bir ilke olarak grp sulamtr. A h la k M eta fizi in in T em ellen di-
r ilm e s i 'nin nl bir pasajnda da kiinin kendi hayatn koruma abalar
n makul ve rasyonel, ama salt ahlak yasasndan kmadklar iin de ke
limenin soylu, hatta mutlak anlam yla ahlakd olarak tarif eder.10 By-
lece burada u elikiyle kar karya kalrz: Bir yandan akl aslnda
kendini koruyan znenin kimlii olduundan kiinin kendi hayatn ko
ruma karndan ayrlamaz, ama te yandan akl kendini korumann
karlarna kar kabilmelidir. Bu basit, hatta bariz eliki Kantn tart
tm z iki doa kavram ndaki ikicilie neden tahamml edem eyecei
ni ve neden, daha sonralar kullanlm aya balayan bir kavramla bunlar
aarak (au fh eben ) daha yksek bir kavram haline getirmeye kendini
mecbur hissettiini aka grmenizi salamtr muhtemelen. Daha
yksek bir ilke veya birlik iinde uyum veya sentez yaratm a ihtiyac, ve
ya felsefe tarihinin aklam a kabilinden sunarak bizlere hoa vakit ge
irttii bu trden basm akalp benzer baka eyler deildir meselesi. D a
ha ziyade, hem bir yandan kendini korum a modeline hem de te yandan
yol at zararl sonular ve elikiler yznden bu kendini korumann
belli tezahrlerini snrlam aya dayal bir ey olarak akl kavramnn
mulaklyla kar karya bulur kendini. Bu mulaklk da bizi sz ko
nusu ikiciliin tesine gemeye, en azndan byle bir usuln btn bu
bariz elikiyi gidermeye yetip yetmeyeceini dikkatle aratrmaya zor
lar. Baka bir deyile, uzlatrma unsuru o mehur uyuma, tutarl bir sis
teme ya da o trden bir eye duyulan ihtiyatan ok, tarif ettiim trden
bir elikinin rasyonel dnme sreci iin taham ml edilemez olm a
sndan kaynaklanr. Fakat Kant bu dnce hattn sizlere gsterebilmi
olduumu um duum bir salamlkla takip ettikten sonra adeta "buraya
kadar" dercesine bir jest yaparak meseleyi bir kenara brakr ve sonra da
"belki bir ey daha," der ki, ite Kant'taki zgl burjuva unsura da tam
burada ularz: "Bunun bizim iin hibir pratik nemi yoktur, dolay
syla da onunla daha fazla ilgilenmem ize gerek yoktur."
imdi bu "kesip atma", koparm a srecine dair bir-iki ey sylemek
istiyorum. Birincisi, bu, Kant'm felsefesinin yapsnn ok sk karla
lan bir zelliidir ve halefleri Kant'm tam da bu ynne isyan etm iler
dir. Kant ile Fichte ve sonraki btn idealistler arasndaki ayrm tek bir
jestle zetlem ek isteseydik, hazm edem edikleri eyin ite bu kopu n,
Kant'n "bununla ilgilenmemiz gerekmiyor" dedii n olduunu syler
dim. Onlar da buna yle cevap vermilerdi: "Biz en ok tam da bizi il
gilendirm ediini sylediin eyle ilgileniyoruz." stelik bu kopu iin
size sunduum neden en nemli neden bile deildir; zira Kant'n ahlak
felsefesinin btn yaps, esasen, tayin edici bir biimde bu kopu zeri
ne, yani Kant'n ahlak yasasnn verli doasnn daha te sorgulamaya
ak olmamas gerektii zerindeki srar zerine kurulmutur. Bu ba
km dan biraz paradoksal bir biimde "krmz" gibi duyu verilerinde
karlalan durumu hatrlatr bize. nk burada da veri tezahr ettii
zaman, srf orada olduu iin daha te bir tartma mmkn deildir.
Bu kesip atma jesti, Kant'n btn ahlak felsefesi iin yle merkezi bir
nem dedir ki zerinde biraz daha durmamz gerek; nk bu jest son de
rece karmak unsurlarn younlatrlm bir versiyonunu temsil eder.
Bu sylediklerim den sonra hem en o otoriter jesti fark edeceksiniz; ah
lak yasasnn size grevinizi yapmanz gerektiini, tereddt etmemeniz
gerektiini, ya da Kant'n sevdii deyimle, artk kaam a ( vern n fteln )
brakp bu yasaya tm dier verili olgulara gsterdiiniz saygy gster
m eniz gerektiini, baka bir deyile, sadece "lkede oturup drst bir
hayat srmeniz" gerektiini syledii zaman devreye giren otoriter jest
ten bahsediyorum . Bu sadece ahlak yasasna itaat edip onun niye bura
da olduuyla kafanz yorm ayn dem ek deildir. D aha ziyade, var o lm a -
snr aslnda geerliliinin en gl kant olmas demektir. Sadece koy
duu kurallarn doasn deil m eruiyetini de tartmaya yetkili olm a
mz gerekir kukusuz. H o r rib ile dictu*, bir psikolog Kant'm argmann
bu noktada inceleyecek olsa, burada bir savunma m ekanizm asyla kar
latmz syler ve hi de haksz olmazd. Kant'n dev ve vicdann
kkenleri hakknda dnrken kendini biraz rahatsz hissettiini gr
yoruz, nk burada zerkliin kalbine bir yaderklik unsuru yerlem i
tir. Bu nedenle de Kant kendini savunacak ekilde davranm akta ve y
le demektedir: "Allah akna, burada duralm yoksa evrenselleri kurtar
mak iin harcadm onca aba olmas gereken alanna geri kayacak, bu
da dikkatle kurduum felsefi hiyerarinin en st katn btnyle m ah
vedecek." Buradan Kant'm geerliliini sorgusuz sualsiz kabul ettii
btn zorlam a m ekanizm alarnn bir eletirisine geebiliriz. Aslnda
psikanaliz bir psikolojik masaj teknii deil de gerekten toplumsal ele
tiri gibi bir ey sunduu zamanlarda, btn etik norm larn srf var olduk
lar iin kabul grmeleri gerektii fikrine itiraz etmi, bu normlar say
damlatrm aya ve onlara rasyonel bir gereke salamaya almtr. Bu
bakmdan Freud'un psikolojizm inin Papa'dan daha Katolik, m uhtem e
len hi okumad Kant'nn kendisinden de daha tutarl bir Kant oldu
unu syleyebiliriz. Ama hikye byle bitmez. Bu Kant kopu bir ha
kikat unsuru da ierir. Bir kere, Kant, haleflerinin tersine, ksaca zde-
liksizliin bilinci diyebileceim iz eye sahipti ki gelitirdii ahlak fel
sefesi iin ok nemli bir zelliktir bu. Kant'm transandantal felsefe sis
temi burada bir btn olarak Kant'm felsefesinden bahsediyorum
mesela Fichte'nin ok kat bir biimde yapt gibi her eyi stn bir il
keden karsadn varsaymaz. nk K anta gre bilgi karsanabilir
ve karsanam az birer unsurdan olutuu iindir ki bu unsurlar arasnda
ki etkileim in kendisi, bilginin ve eylem in cisimlemi hallerinin kendi
si saf bir biim de karsanamaz. D olaysyla Kant'm pozitif olarak var
olan eylerle, verili dnyayla karlatnda taknd tuhaf teslimiyet
tavr sadece bu yaderklik unsurunu iermez. br taraftan bakldnda,
akl var olan her eyin ve her eylem in kendi rn olduu iddiasnda bu
lunduu srece, akln mutlak iddialarna snrlar koyma fikrini de ierir.
Demek ki paradoksal bir biimde. Kant yaderklii iddetle eletirmi ol
sa da, ben-olmayan, dolaysyla da yaderk olan her eye bir bakma da
ha ok sayg duymu ve bunlarn kendilerini idealist felsefelerde oldu
undan daha gl bir biimde ortaya koym alarna izin vermitir. Bu
felsefeler ben-olm ayan Kant'tan daha fazla tanrlar tanmasna ama onu
benin iinde massettiklerinden orada zndrr ve dolaysyla rasyo
nel olarak onaylamaya ve m erulatrm aya alrlar.

* Lat. Sylemesi korkun, -.n.


A m a bu kopuun farkl, daha da derin bir vehesi vardr. Bu tam da
bu derslerin en banda sz ettiim vehedir ama doru teorik yeri an
cak imdi geldi." H atrlayacak msnz bilmem, zira vaktinden evvel
gndeme getirmitim: Teorik felsefe-pratik felsefe ayrmnn, ahlaki
eylem in teorik bileenlerine btnyle, geriye hibir ey brakmadan
evrilem eyeceini ima ettii iddiasndan bahsediyorum. Mutlak bir ya
sa koym aya ve saf akln yasalarndan insanlara ikence etmenin ne de
m eye yanl olduunu aklam alarm istemeye kalksak, pek ok g
lkle karlardk. rnein birok Franszn sren savata olaylar kor
kun bir biimde pe pee ylp hasmlar esir aldklarna ikence eder
ken karlatklar trden glkler gibi. Onlar da bu rnei izleyip ken
di esirlerine ikence etm eliler mi etm em eliler mi? Btn bu ahlaki so
runlarn karsna aklla ktnzda kendinizi feci bir diyalektiin ii
ne batm vaziyette bulursunuz. Byle bir diyalektikle karlaldnda
"Dur!" ve "Byle eyleri aklndan bile geirm em en gerek!" diyebilm e
nin belli avantajlar vardr. M esela bir m ltecinin kapnza gelip evinize
snm ak istediini dnelim. Hem en harekete geip kendi kendinize
karnzdakinin ldrlmek veya u ya da bu lkedeki bir devletin po
lisine teslim edilm ek zere olan biri olduunu ve dolaysyla grevini
zin onu saklayp korum ak olduunu, dier btn kayglarn buna tabi
olmas gerektiini sylem ek yerine, btn bir dnme m ekanizmasn
harekete geirecek olsanz ne olurdu? Eer bu noktada akl devreye gi
rerse akln kendisi akld hale gelir. Bu Kant ilkede u fikir ifade bu
lur: Bir eylem, yaptm z bir ey, sz konusu eylem absrd bir unsur
iermedike asla doru bir eylem de bulunma noktasna gelem eyecei
miz iin teoriyle hibir zaman btnyle ekapsam l (coextensive) de
ildir. Btn bir ahlak felsefesi alan hakknda anlaml bir biimde d
nmeye ancak u ikiz vehelerinin bilincine vardktan sonra balayabi
liriz bana kalrsa: Birincisi, akl bu alann btnne nfuz etmi olm al
dr, ama buna ram en kincisi, akl ahlakn toplamn oluturmaz. Bu
vehe, felsefenin kart olarak dinin em irlerinde ifade edilir, ama ben
bunun btnyle felsefi bir saikle olduunu syleyeceim, nk akln
ahlak alanndaki snrn temsil eder. Buradan kan sonu udur ki, ah
laki normlar ne kadar sorunlu olursa olsun dinlerde geerli bir ey var
dr ve "Git sen de yle yap"12 emri, en azndan biimsel olarak, niye gi
dip yle yapm am gerektiini aklayabilm em i gerektiren rasyonalite
kadar zsel bir parasdr ahlak teorisinin. stelik, zellikle laik ve ay
dnlanm bir felsefenin sadece bu tr [dini] fikirlerin otoritelerini ele
tirel incelemeye tabi tutmas deil, ayn zam anda bu fikirleri dn
cenin doas hakknda dnm enin seyri ierisinde ahlaki eylemin
bileenleri olarak kurtarmas ve kiinin kendi fiili davranlar iine da
hil etmesi de gerekir.
Size okuduum pasajda saf zerklikteki ok (E rsch tteru n g ) ve ken
dinden mutlak olarak emin olma unsurunu gayet ak grebilirsiniz. Bun
lar Kant'n daha sonra, Yarg G cnn E le tir is in d e yce kavramnda
bir araya getirecei kavramlardr. Bunun, tam kartyla, yani bir burju
va sl ve yaltlm l unsuruyla nasl i ie gemi olduunu gre-
biliyorsunuzdur. Kant'm da ait olduu burjuvazinin bu yaltlml,
Kant-sonras dnem de insanlarn hakl veya haksz olarak edindikleri
egem enlik hissinin bu snrlan, etik felsefesinin, hatta bizatihi ahlakn
nkoulu gibi bir eydi, dem ek geliyor neredeyse iimden. Tarihin ar
kn tersine evirip akln hareketinin, Hegel'in deyim iyle "ykmn gaza
bnn"13 silip sprm olduu bu darl zorla tekrar yaratarak ona sk
skya sarlam yorsak aslnda bunlar sylememe gerek bile olm ad
n um uyorum , byle bir yaltlm lk olmadan ahlak felsefesi ve ah
laki eylem gibi eylerin m m kn olup olam ayacan aratrmamz ge
rekir. rnein Hegel'in kendisi bu darln kaldrlmasnn getirecei
felaketi ngrmt, ama onun verdii tepki bu hibir surette lehine
saylacak bir ey deildir bunu bir zgrlk art olarak gerekelen
dirmeye alm ak oldu. Bu da onu diyalektik bir eliki denerek kurta
rlam ayacak bir elikiye soktu. Bu da beni, belki de en zl ve m uhte
em bir ekilde u soruyu sorarak ifade ettii noktaya getiriyor: "Ahla
kn kendisi mi yalanyor?"14 Ayn ekilde bizler de erdem kavramnn
Kant iin kesinlikle sahip olm ad arkaik bir tn edinmi olduunu his
sediyoruz. Bu da, erdem kavram m iyadm doldurm u olduuna gre,
Kant'm btn bu ahlak felsefesine hl nasl cevap verebileceim iz so
rusunu dourur. Size en azndan ahlak kavram nn maruz kald tarih
sel diyalektie dair bir aklam a sunmak gibi bir borcum var. Bunu ya
parken hepinizin grebilecei bariz olgular, zellikle de ebedi olduu
varsaylan ahlak kategorilerinin gittike daha fazlasnn yenik dt
tedrici Aydnlanma kavram n grmezden geleceim. Burada aklmda
Nietzschenin ebediyen geerli bir ahlak yasas fikrine dair eletirel ana
lizi var.15 Bence bu, ahlak felsefesi veya erdem gibi eylerin ancak snr
lanm bir evrende mmkn olduu anlam na geliyor; oysa bugn biz
ler, tam tersine, snrszca genileyen ve deneyim im izle badamayan
bir evrende yayoruz. Bunun nedeni de Kant'm nl zgrl gibi bir
eyin ancak evrenim izin snrl olduu yerlerde hayatta kalabilmesi. l
szce genileyen deneyim dnyasnda ve bu deneyim dnyasnn bi
ze dayatt sonsuzca dal budak salan toplum sallam a srelerinde, z
grlk imkn yle asgari bir dzeye inmitir ki, kendi kendim ize gayet
ciddi bir biimde ahlaki kategorilerim iz iin bir yer kalp kalmadn
sorabiliriz veya sormalyz. zellikle de biri bir birey olarak hayatn
kategorik buyruun ruhuna uygun olarak yaayacak olsa bile, byle ah
laki bir hayatn m odem hayatn nesnel tuzaklar ve dolaklklar gz
nnde bulundurulduunda kendini ne lde ortaya koyabilecei son
derece belirsiz olduu iin. Bunu estetik bir analojiyle rnekleyerek bi
tireyim. M zikteki durum yledir ki burjuva hayatnn nceden belir
lenmi, yerleiklik kazanm , verili biimlerine tekabl eden nceden
belirlenm i, yerleiklik kazanm, verili biim ler olduu srece, m zis
yenler iin doalam a yapm ak m mkn olmutur. Bu mtekabiliyet ne
kadar azsa bu nceden belirlenmi biimler o kadar ok anm, sanat
sal znenin zgrl ve zellikle de doalam a yapma zgrl o
kadar kstlanmtr. Bu kstlam a bana zellikle hitap eden sanatlardan
mzikte zellikle barizdir; bizim dnem im izde tanklk ettiimiz trden
canlandrm a giriimleri de gsz kalmtr. Nitekim gerekten ada
olan ve mutlak zgrln nkoulu m ahiyetindeki nceden yerlemi
biim lere artk tahamml olmayan mzik artk karsna herhangi bir
tanm l nesnelliin kmadn grecektir. Sonu olarak doalama z
grl, aklna estii gibi davranm a zgrl geri dnlemeyecek
noktaya gelene kadar klmtr. Ahlak alannda da benzer bir ey ol
duuna inanyorum. Ne de olsa, ahlak felsefesiyle ilgilenm ek ve bu m e
seleler hakknda dnm ek dem ek ayn zam anda ahlaki eylem ve ahla
ki bir hayat hakkndaki sorularn bugn sahip olduklar tarihsel statye
dair bir aklama sunmak zorunda olmamz demektir. Bu sorularn b
yk filozoflarn zamannda sahip olduklar statyle kyaslandnda,
nem leri sonsuz denecek lde azalmtr. Teekkr ederim.
ONUNCU DERS
2 Temmuz 1963

K ANT ,1 ZGRLK DEDM Z EY grnte doal bir neden olarak


deneyim lem ekte rtk olarak bulunan paradoksun bilincinde olduunu
yle diyerek gstermitir: "zgrlk ile zorunluluk arasnda, doa kral
l ile pratik akl alemi arasnda bir sorun kalmaktadr."2 Baka bir de
yile, Kant ele aldmz ikicilii tatm in edicilikten uzak ve kendi arg
m anna gre de zlem ez bulmaktadr. Neden tatmin edici olmadn
aklayabilm ek iin bunun zerinde durmam gerekiyor sanrm. Zira
sizler ya da ounuz, zellikle de rencim olarak grmekten mutlu
olduklarm bu noktada hakl olarak itiraz edip yle diyeceksiniz:
"yi de bu ikicilik neden tatm in edici olmasn? Her ey bir formle tam
oturmak zorunda m? Her ey ayn sisteme entegre edilmek zorunda m?
Gereklikte biri var olanlara dair bilgiye hkm eden dieri de var olm a
s gerekenle ilgilenen iki ayr alan gibi bir ey olduu doru deil mi?
Bu iki alan to u t prix* birletirm e ihtiyacna niye bu kadar kafay tak
yoruz? Sistem olsun diye sisteme duyulan batl bir inancn varln gs
term iyor mu bu?" Bana kalrsa bu gr benim serseniz ele aldmz
ve Kant'm kendisinin btnyle bilincinde olduu sorunun ciddiyetine
ve karm aklna kar byk bir hakszlk yapm olursunuz. imdi bu
biimsel ifadenin tesine geerek Kant'm karlat ikiciliin gerek
ten neden tatm in edicilikten uzak olduunu ve teorinin bu ikicilie ta
hamm l etmesinin neden bu kadar zor olduunu esastan gstermeye a
lacam. lk olarak doann determ inizminin btncl olduunu, yani
doadaki her eyin yasalara uygun olarak neden-sonu tarafndan belir
lendiini varsayalm. Bu durum da Kant'm ahlak yasasnn bir veri, bir
buyruk, kendini bize kar konm az biim de dayatan bir ey olduu iddi
asnn kendisi bu ayn formlle dile getirmeme izin verecek olursa-

* Fr. Ne pahasna olursa olsun, -.n.


mz derinden ahlakd olacaktr. Ahlakd olacaktr nk insanlar
dan, ampirik varlklar olduklar iin m uhtem elen karlayam ayacaklar
taleplerde bulunacaktr. Burada Kant, psikolojik paralojizmlere ynelik
eletirisinde ruhun temel belirleyenlerini ampirik-olmayan bir eye d
ntrecek rasyonel bir ruh teorisi nermek yerine, ruhun, zaman ve
mekn dnyasna gml olduu srece ampirik bir fenom en olduun
da srar etmitir. Platon'un tersine Kant ruhun bir parasnn doal dn
yann paras olmakszn var olabileceini kabul etmemitir. Bilimsel
yntemin bir savunucusu olarak Kant ruhun bilime, dolaysyla da psi
kolojiye ve neden-sonu yasalarna tabi olmayan herhangi bir paras
olabileceini kabul edemezdi. rnein, varsayalm ki Kant bir dnce
psikolojisi gibi bir ey kurmak, yani znenin en st mantksal davran
tarzlarn (bu davran tarzlar da insan znesinin d dnyaya verdii
gerek tepkileri ierir) koullayan psikolojik etkenleri incelemek iste
mi olsun. Bu durum da ruhun bir yetisini veya gcn pozitif olarak ve
rili ve dnyada mevcut bir ey olarak tanm layp onu yine de kavranabi
lir dnyaya aitmi gibi gstermeyi reddederdi. Eer bu iki alemin birbir
lerine uzlatrlam az ekilde kart olduklar doruysa, o zaman ahlak
yasasn bir veri olarak koyutlayarak insanla talepleri daha en batan
onun gcnn tesinde olacak bir yk yklem i olurdu. Bu ar talebin
bizatihi Kant iin etiin tepe noktas, t j t o v o r ) T r / o ; olan eyle, yani
akln kendisiyle pek de badam ayan bir tr akldlk olacan da ek
lem ek isterim. Gelgelelim , te yandan, ampirik zneler gerekten z
grce davranabiliyorlarsa, o zaman bizatihi doann paralar olduklar
iin Kant'n kategorilere dayal doann birlii kavram ortadan kalka
caktr. O zaman doann bir boluu olacak ve bu boluk da Kant'a gre
doa bilim lerinin ulam ak istedii birlii, doa bilgimizin birliini ihlal
edecektir. Kant hakl olarak doa bilimlerini niteleyen eyin, birlik ara
ylar olduunu, yani olas en geni olgular eitliliini bir ilevsel denk
lem ler asgarisine indirgeme abalar olduunu iddia eder. Hemen unu
syleyeyim: Bu ikiciliin taham ml edilmez yanlarn aklarken insan
znesine getirilen ar talepleri vurgulamtm. Bunu yaparken kendimi
aslnda Kant'n kendisininkinden ok da uzak olmayan bir alanda bulu
yorum. nk bu tr ar bir talep Kant'n ait olduu btn Protestan
geleneinin doasnda vardr (Kant'n Protestan geleneinin paras olu
u, hakl olarak saysz yerde vurgulanm tr ve bir ahlak felsefecisi ola
rak Kant iin zellikle nemli bir olgudur). lahi inayetin seilmi alc
s olmann akldl ve bunun yan sra znenin hibir snr koymaks-
zn, kendisi sonucu etkileyecek durum da olmakszn durmadan grevi
ni yerine getirmeye alt takdirde inayetten belki faydalanabilecei
inanc, bir bakma, Kant'n burada takld paradoksun gizli, ifade edil
memi modelidir. Am a te yandan, Kant teolojik paradoksu basite ka
bul etmeyi reddettii ve Aydnlanma ruhuna uygun olarak rasyonel ba
kmdan ne kadar aibeli olduunu grebildii iin teolojiyi eletirir de.
Genelde teolojiyle ilikisinin karm ak olduunu grebiliriz. Zira bir
yandan gelitirdii felsefe hi kukusuz Aydnlanma'nm ilerleyiinin al
tm oymu olduu teolojik deerleri kurtarm aya alrken, bir yandan
da bunlar akla, baka bir deyile felsefeye, dnceye bavurarak kur
tarmaya alr. Teolojik akn alann rasyonel analize baml hale geti
rilmi olmas, teolojinin kendisinin altn oyan ilkeyi alglamamz sa
lar. Kant'n bu derslerde ele aldmz ahlak felsefesinin karm aklkla
rn yeterince kavram ak istiyorsanz, Kant'n teolojiyle kurduu iliki
nin son derece karm ak ve zme kavuturulmam doas zerinde
dnm ek zorundasnz.
K saca iaret ettiim bu aklam alardan tatmin olmuyorsak, K antn
iki dnya teorisiyle kastettii eyin deneyimsel ekirdeine bavurm a
mz gerekecek kukusuz. "Deneyim" terim ini fazla ekitirmemenizi ri
ca edeceim; burada ampirik deneyim kavram n kastetmiyorum. M e
seleyi genel bir m etodolojik ilkeye dikkatinizi ekmektense rnek gs
tererek aklamak daha kolay. Burada deneyim derken kastm Kant'n
grd, dnd ve kaydettii eylerle ilgili: aklna gelenlerle ve
hem bu bariz elikili ve ikici kavrayn iyzn grp hem de ylece
kalmasna izin vermesine ilham veren eylerle ilgili. Kendinizi tinsel
varlklar olarak dnrseniz siz de kelimeyi bu anlamda kulanacak
olursak ayn deneyime sahip olabilirsiniz. Byle varlklar vardr
umuyorum ki vardr. imdi bir an kendinize ilikin kendi bilinciniz hak
knda, deyim yerindeyse bilinli olarak dnn. Yani, bireyden bt
nyle ayr herhangi bir nesnel veya mutlak tin ilkesi hakknda, hatta
transandantal kurucu ilkeler kavram hakknda bile dnmeyin. K endi
niz hakknda bu ekilde dndnzde, doa balamnda bu tin dene
yimi u ya da bu ekilde ortaya km olacaktr. Bununla birlikte, tinin
kendisi, bir keresinde merhum hocam Adhem ar Gelb'le konuurken for-
m lletirdiim gibi, doal dnyann biraz zerine kacak ve tesine ge
ecektir.3 Tinin kendisinin btnyle fuzuli olarak var olmak gibi bir is
tei. sadece doann kendisinin bir paras olmak gibi bir istei yoktur,
nk doa dediimiz ey zihinsel deneyimimize kartl ile tanm la
nr. Baka bir deyile, sahip olduumuz fikir, btn fikirlerimizin hla
sas. btn unsurlaryla mevcut gereklikten, yani doal dnyadan tre
mi olsa bile, btnyle sz konusu doal balama indirgenemeyecek
bir ey olabilir. Henz var olmayan eyler tasavvur edebiliriz ve fikirle
rimizin btn unsurlar verili dnyadan, var olan gereklikten gelse bi
le, bu fikirler doadaki kkenlerine indirgenemez, nk onlar zihni
miz dzenlem ekte, yahut zgrce kullanmaktadr. Bana kalrsa Kant'n
zgrlkle aslnda kastettii eyin kkenlerine dnmek istiyorsanz,
onun zgrlk kavram nn (genelde gayet gevek ve mulak bir biim
de kullandm z bir kavram dr zgrlk) temelinde yatan modele dair
ak seik bir resim elde etm ek istiyorsanz, bunun u kayda deer yeti
den ibaret olduunu grrsnz: Doal dnyann veya var olan gerek
liin eitli bileenlerini muhayyilem izde dzenlememizi, onlar ilk
bata bulduum uz ve gereklikte var olan hallerinden farkl ekillerde
yeniden dzene sokmamz salayan yeti. Zihnin, kkeni ve ierii ba
km ndan doaya ait olmas ama ayn zam anda da ona indirgenememe-
si eklindeki bu olgu, bu kolayca gzlemlenebilecek olgu, bence, Kant'
n btn bu doann ortasndaki zgrlk retisiyle kastettii eydir
muhtemelen. stelik, Kant'm savunduu trden elikilerden azade bir
mantkla, bir y a /y a da m antyla yeterli biimde ifade edilemeyecek
bir eydir bu; nk byle bir m antkta bu durum ancak elikili olabi
lir. Bu yeterli biim de ancak, dncenin rnnn kaynakland n
cllere benzem edii diyalektik bir mantk iinde ifade edilebilir. Yeri
gelmiken diyalektik bir dnm e tarz ile p rim a p h ilo so p h ia 'm n veya
ontolojinin dnm e tarz arasndaki canalc farkn da bu olduunu
syleyeyim. Diyalektik yntemin ierim lerinden biri de udur ki ken
dimi biraz paradoksal bir biim de ifade etmi olacam geri kken
lerin nceliine, ilk eyin nceliine, verdiim kk basit rnekte gs
terdiim anlam da sayg gsterilm ez. mdi bu yanstc unsur, doamzn
doa olmayan bu kk paras, aslnda benliin bilinciyle zdetir. D o
laysyla da dpedz doaya esir olma durumuna karlk gelen katego
ri olan hezeyann (V erblen du n g) tam kartdr. in dorusu udur ki do
ann bir paras olduumuzu fark ettiim iz anda artk sadece doann
bir paras deilizdir. Bence bunun altn ne kadar izsek yeridir, nk
hezeyan kendi zerine dnme kapasitesinden yoksun o vurdum duy
maz, banaz dikballktan; tam da dolaysz amalarn, dolaysz faali
yetlerin peine dm ekten baka bir ey yapmad iin her eyin doal
koullanm a olduu yanlgsna yenik den dikballktan baka bir ey
deildir aslnda. Hezeyann ayn zam anda bir mit kategorisi, insanlarn
doay amaktan ciz varlklar olarak temsil edilm elerini salayan kate
gori olmas bouna deildir. Dahas, doann dnda duran ve bir insan
zne olarak tarif edilebilecek her trl varln, benlik bilincine, benli
in "Ben kendim doann bir parasym" gzlem inde bulunduu kendi
zerine dnme kapasitesine sahip olduu sylenebilir. Bu sayede in
san znesi doal amalarn peine kr krne dmekten kurtulur ve
alternatif eylem lere muktedir hale gelir. Bunlar, aka ifade edilmemi
ve nesnel bir tarzda da olsa Kant etiin temelinde yatan fikirlerdir.
Kant dncenin daha ileriki bir aamasnda, ok belirli, hatta sorunlu
bir biimde de olsa Schopenhauer'de, zellikle de etii "yaama istem i
nin olum suzlanm as"na balayan fikirde de bunlar grmek mm kn
dr. Burada yaam a istem inin olumsuzlanmas konusunda daha fazla
bir ey sylem ek istemiyorum. Geri belki sadece unu belirtmem gere
kebilir: Schopenhauer'in kast ksmen, "M aya peesini yrtma", yani ki
inin kendi krln fark etmesi ve bylece ondan kamas fikrinde de
ierilmi durumdadr.4 Bu da benim burada bahsettiim eye ok yakla
r, ama Schopenhauer'in mantm, bundan kard pozitif zdelik-
felsefesini veya metafiziini paylaacak lde takip etmenin zorunlu
olduunu dnm yorum .5 Burada sadece bir noktadan bahsetm ek ge
rek. Doay aan eyin kendinin bilincine varm olan doa olduunu
sylemitim. Kant'n kendisi de bir bakm a bunu syler, ama ayn za
m anda bu fikir ona yabancdr da, nk ona gre doann akl katego
risi yoluyla (doa zerindeki tahakkm sz konusu olduu srece h
kim kategori de budur) tahakkm altna alnmas bizatihi mutlak ve apa
k bir eydir. Genelde de etikte kulland btn kategoriler aslnda do
a zerinde tahakkm kurm ay salayan kategorilerdir. M etnin dz an
lamndan biraz sapp serbest yorum yaparak, ama bence Kant'm niyetle
rini de arptm akszm denebilir ki, kategorik buyruun kendisi doa
zerindeki, bir norm dzeyine, bir mutlak dzeyine karlm tahakk
m elde etmenin ilkesinden baka bir ey deildir. Bu da u anlama ge
lir: Ne isel ne de dsal herhangi bir faile deil de, sadece ve sadece ak
ln evrensel yasalarna baml olacak ekilde davranmam demek doa
zerinde tam bir tahakkm kurmak demektir; tpk akln kendisinin as
lnda doann tahakkm altna alnmas ilkesinin en soyut ifadesi olm a
s gibi. Nitekim Kant bu tahakkm n ruhunu izleyerek zgrlk o la ra k
tine, artk, bir mutlak m uam elesi yapm ak zorunda kalr. Bu da onun,
hem onun hem de felsefenin kendilerini iinde bulduklar amaza yne
lik olas bir zm e, yani dnmeye veya zgrle doann kendinin
bilincine varm as olarak bakm aya gtrebileceini aklamaya alt
m adm aslnda atamayacak durum da olduu anlamna gelir. Peri m a
sallarnda denecei zere, Kant felsefesinin efsunlanm olduunu sy
leyebileceimiz noktadr bu. Bunun farkna varsayd, bunu kendisi de
bilseydi, btn felsefesi dnm olurdu; deiip btnyle farkl bir
ey olurdu. Bu da kendi zerine dnme kavram nn onun dncesin
de neden hibir yeri olmadn ve bu tr btn teorilerde kendi zerine
dnm e kavram ndan neden vebadan kaarcasna kaldn aklar.
Sahicilik kavram yla benlik zerinde dnmeyi ve koullanm biim i
ni, yani lm salt bir lme sabit gzlerle bakma olarak gstererek ha
fifseyen Heidegger'de bile vardr bu.6 Sahiciliin de aslnda kr bir
"lme doru olu"tan ibaret olduu varsayld iin, Heidegger bence
burada son derece aibeli bir biimde idealist felsefe geleneine kayar.7
Dem ek ki Kant'm diyalektik dnm ruhunu izleyerek tini doa ze
rindeki tahakkm e hkmeden ilke olarak ele alamamasnn nedeni bu-
dur; yani, tini doann insanda kendi zerine dnmesi olarak ele ala
mayp bunun yerine (sanki bu tahakkm ilkesi bamsz bir varoluu
olan bir eymiesine) krlemesine, adeta bilinsizce bir mutlak haline
getirmesinin nedeni budur; bu tin-doa ikiciliinin tesine geem em e
sinin nedeni budur. nk onun iin dolaym kavram yoktur. Burada
dolaym bir orta terim olarak deil, birbirine taban tabana zt iki uran
dolaym yla birinin brn zorunlu olarak ierdiinin bilincine varl
mas anlam nda kavranmaldr. Bu bakmdan Kant'ta doa zerinde ku
rulan bu kr tahakkm yoluyla, srekli olarak doann aydnlatlmam
ksm nn yeniden retildiini iddia edebiliriz. Baka bir deyile, Kant'm
ahlak kk itibariyle tahakkm den baka bir ey deildir diyebiliriz.
B ayanlar Baylar, karnza galiba biraz g ama bence mevcut pro
jem izin anlalmas iin vazgeilm ez nemde olan fikirler kardktan
sonra imdi Kant'm m etinlerine neden bu kadar sk skya bal kald
m aklama ynnde nceden vermi olduum sze dnm ek istiyorum.
Benim stlendiim trden bir felsefenin inas ile, sk sk ok farkl ey
ler syleyen ve sadece etkilerinin dalp gidecei genel bir balama so
kulduklarnda olduundan ok daha fazlasn ifade edebilen pasajlarn
bire bir yorumu arasnda verimli bir gerilim olduunu dnyorum ben
ahsen. Genel dnsel balam n tesine gemeyi baaran ve aratrlan
dnce yaplarn dile getirmeyi, onlar konuturmay beceren felsefi
speklasyon trnn, kendisi ile metnin dz zgll arasna mesafe
koyan trden olmadn sylem ek isterim. Yani, Dilthey'n dayanlmaz
derecede yapt zere, bir filozofun genel ruhunu ileten bir yntem de
ildir; ama Ernst Troeltsch'in tarihselcilik hakkmdaki, baka bakm lar
dan m uteber bir eser olan kitab gibi de deildir.8 Buradaki durum daha
ziyade, belli bir form asyonun yakndan incelenmesinin veya Kant'taki
bu blmde uzun uzadya zerinde durduum uz gibi bir pasajn tetkiki
nin, byk denen fikirler hakknda sizlere, tek tek igrlerin tesine
geen bir anlay kazandrm a konusunda K antm etik teorisinin dz bir
taranndan ok daha uygun olmasdr. Gelgelelim sizden byle bir ta
ramay esirgem ek istemediimi de eklemeliyim, nk bu dersler sra
snda Kant'm etik retilerinin aslnda ne olduuna dair sarih bir bilgi
edinm ek gibi (bu bilgiyi ancak gevek ve oyuncul bir tarzda edinecek
olsanz da) meru bir ihtiya duyduunuzun farkndaym.
Yolumuza Kant'm ahlak felsefesinin kendisini serimleyerek devam
etmek istiyorum. lkesel sorunlar hakknda size epey kapsaml bir izah
sunduumu dndm iin artk daha ok K antn ahlak felsefesinin
zgl yanlar zerinde odaklanabilirim . Belki de balamann en uygun
yolu, neden neredeyse iradem hilafna Kant'm ahlak felsefesi zerinde
odaklanm aya karar verdiimi aklamam olacak. Aslnda diyebiliriz ki
Kant'm ahlak felsefesi p a r e x ce lle n c e ahlak felsefesidir, ahlak felsefesi
nin ta kendisidir. Bu c h o risis, doa ve ahlak alanlarnn birbirinden by
le ar bir biimde ayrlmas, ampirik gereklii dnme alannn d
nda brakt iin, drt ba m am ur bir biim de ifade edilmi ve m an
tksal bakmdan tutarl bir ahlak felsefesini mmkn klan ey olmutur.
Kant'n haleflerinden hibirinin bahsettiimiz Schopenhauer m stes
na ak seik bir ahlak felsefesinin olmay tesadf deildir; bunun
aklamas da bizleri megul eden ikicilii kabul edecek kafa yapsnda
olmaylardr. Burada szn ettiim iz glkler onlar bu ikici siste
mi terk etm eye itmitir. Bu da kendi felsefeleri iinde ahlaki bir alan in
a etmelerini imknszlatrmtr. leride K ierkegaard'n Hegel'e ynel
tecei eletiri de buydu. Kierkegaard bunu zellikle nemli bir kusur
olarak gryordu ama farkl alanlar arasndaki, adma layk bir idealiz
me zg bu dolaymn artk gerek anlamda bir ahlak felsefesinin ina
edilm esine izin verm ediinin farknda deildi. Am a bunun da idealist
gelenein sonu olarak ileride son derece sinsi neticeler domasna kat
kda bulunan bir grecilie teslim olmas gibi ciddi bir sakncas vard.
Yeni Kantlkta grdnz Kant etiini saflatrm a giriimleri tam da
saflatrma giriimi olduklar iin iktidarszlk iaretleri tarlar. Her ha
lkrda, m esela Hermann Cohen'de hukuk felsefesine bal olmalar,
zerlerine yaderklik glgesini drr, zellikle de Kant'n zerklik
zerindeki sraryla kyaslandklarnda.9 Kant ampirik olan her eyi de
diim gibi radikal bir biimde dlama eilim indeyse de bunu kafasn
S a f A kln E le tir is in d e gelitirdii biim iyle safla, a p r io r i bilgiye ve
evrensel geerlilie takm bir adamn sabit fikri diye yorumlamamanz
gerekir. Daha ziyade, ampirizmin temel duruu bakmndan kukucu
lukla zde olduu konusunda kafanzn net olmas gerekir. Felsefe ta
rihini incelemeye baladnzda, mesela Hume hakknda bir snava ha
zrlanm aya baladnzda, bir noktada Hume'un felsefesinin esasen
kukucu olduunu fark edeceksinizdir. Fakat bence kukuculuun am
pirizm le ilikisi ierisinde tad anlam zerinde dnmenizde fayda
var. Bu dem ektir ki ampirik koullar ne kadar ok kabul ederseniz do
ru hayatn ve ahlaki eylemin nesnel bir tanm olabilecei olasln da
o kadar ok devre d brakrsnz. rnein, kaba bir ampirizmin arg
manlarn takip ederek bireysel insan hayatnn kutsallna ampirik
olarak var olan belli kltrlerde, mesela nl Trobiand Adas sakinleri
arasnda veya Gney Denizi'ndeki baka yerlerde sayg gsterilm edii
ni gsterecek olursanz, bu sizi u karma gtrecektir: "Aslnda b
tn bu normlarn sadece ampirik bir doas varsa, o zaman bunlarn ev
rensel olarak geerli olduklarnda srar etme gibi bir yetkimiz olamaz."
Kant'n her zaman sulanm olduu Kant biimcilik de ksmen, bu
agresif ampirizme ve onunla birlikte anlan kukuculua ramen etik
olana dair evrensel olarak uygulanabilir bir forml olmas imknn ko
rum ak istem esiyle aklanabilir. Onun amac, kukucu argmanlar, tar
tlan deerlere salt ampirik koullandrm ann rn gzyle bakla
cak ekilde gzden drmeye yetecek lde yksek bir evrensellik
dzeyi salamakt. imdi burada araya girip yle diyebilirsiniz: "Ama
Kant'n etik olana veya etik olann ieriine dair kavray, evrensel ola
rak geerli olduunu nceden varsaydm yasalara uygun olarak dav
ranm am gerektiinden te bir ey deilse, gerekten fena halde zayf ve
Kant felsefesinin ilgilendii pratik hayatta da kim senin en kk ilgisi
ni ekm eyecek bir eyden ibaretm i demek."
Bu adan baktnzda Kant'm felsefesinin neredeyse biim cilik ka
dar eletiri konusu olmu bir baka zelliini de anlayabilirsiniz belki.
Aslnda biim ciliin, tabiri caizse, bantl esi olarak grlebilecek
ar katlk itirazndan bahsediyorum. Kant etik, evrensellikleri ve zo
runluluklar gerekten de birer doal olgu meselesi olm ad halde, etik
em irlerin en kk bir tavize bile cevaz vermemesi anlamnda katdr.
zellikle de tem ayllerden hareketle gerekletirilen her eyleme yaderk
gzyle baklr ve basite m ahkm edilip bir kenara atlmasa da en azn
dan etik karar alannn dnda kalan bir ey m uamelesi grr. Kant
etiin ilk itirazlara yol aan zellii de budur. M uhtemelen hepinizin
bildii gibi, baka bakmlardan Kant'm sadk bir takipisi olsa da Schil-
ler bu sapmay savunuyordu; onun yazlarnda Kant'n sadece ima ettii
bir eyi, yani baka trl birbirine zt olan doa ve zgrlk ilkelerinin
birlii fikrini buluruz. Bu birliin Kant dnce dnyas iinde, zgr
lk doann amac ise, o zam an doann ahlaki bir anlamda radikal k
tln teseccm olam ayaca argman sayesinde gerekletirildii
sylenebilir. Ksacas iyi denebilecek bir doa vardr ve bu iyi doann,
sanat ekline brnerek, insanlk zerinde soylulatrc bir etkide bu
lunduu sylenebilir. Dolaysyla etik bir etkisi olduu sylenebilir, by-
lece de doaya etik nitelikler atfedebilir hale geliriz. Bu, Kant'n kendi
sinden kaba bir sapmay temsil eden bir tezdir; Kant buna Kant'm ken
di katlktan yana yaklam nn gzel bir rneidir bu , kendisine kar
Grazia'lar* savunan Schiller'e yle diyerek cevap vermitir: "Ahlak
szlkla ktlk G razia'larn maiyetine gizlice szmaya her zaman hazr
dr."10 Kant'n katlk yanls tutum unun Protestanln ileci idealleriy
le balantl olduunu, dahas bilgi sosyolojisinin Kant' eletirirken sa
vunduu zere, m ahut brokratik zihniyetin ideolojik bir refleksi oldu
u yolundaki havadan sudan iddiayla ne sizleri ne de kendimi skmak
niyetindeyim burada. Bu tr sudan itirazlar ncelikle Nietzsche tarafn
dan gndem e getirilmi, ondan beri de iyice yozlaarak ocuka bir is

* Yunan mitolojisinde, srasyla cazibe, gzellik ve yaratcl temsil eden tan


ra. -.n.
tihza tavrna dnmtr. Burada bu tr meseleleri rahata grmezden
gelebiliriz. Biz bu katlk yanls denen tutumu Kant'n dncesinin
kendisinin bnyesi ile aklamak (zaten bu usul btn bu kavramlar
konusunda da benim sem itim ) bence bizi daha ileri tayacak ve daha
verimli olacaktr. H atrlarsanz, Kant'n biim ciliini, yani evrensellere
yapt ar indirgemeyi, kukuculua kar bir tr son kale olarak
her trden ahlaki grecilie kar korunacak bir tr ahlaki asgariye tu
tunmaya ynelik son derece burjuva bir giriim olarak aklamtm;
dolaysyla Kant, felsefi dehas sayesinde, burada verdii trden bir ta
nmn aslnda biraz zayf olduunun m utlaka farknda olmu olmaldr.
O kat hevesi ite bunun tam am laycs ilevini grr. Yani, bu biimsel
tanmlarn kendi biim ciliklerinin tesine geebilmelerinin, herhangi
bir derinlie sahip olabilm elerinin tek yolu, herhangi bir istisnay ho-
grmeyi mutlak olarak reddetm eleri ve Kant'n onlara kendi terimiyle
kategorik bir karakter, kesinlikle grm ezden gelinemeyecek bir ar
karakteri atfetmesidir. Geri dnp dev kavram zerinde dnecek
olursanz, grrsnz ki burada grevi btn katlyla ahlak yasasnn
ifadesi olarak dnebiliriz. Bu indirgenemeyen asgarinin, geri ekil
mekten basbaya ciz kaldm bu durumun, bu ar ahlaki biim cili
e bir tr som ut zgllk kazandrdn hem en fark edeceksiniz. zel
likle de her annda her trl arzunun, itkinin, hatta bu normun geerli ol
duu her eyin dlanm as ile tanmlanm asndan bahsediyorum. N ite
kim etik olann biimsel doas ieriini negatif olarak, yaderk olan her
ey zerindeki bu yasak sayesinde, ahlak yasasna kar kan her ey
sayesinde kazanr ve somut olarak ne anlam a geldii her zaman bu kar
t unsurlarla tanmlanabilir. Burada ele aldmz soyutlama veya bi
imcilik dikkat ekeceim son nokta da bu bizatihi, zgrlk veya
akl ilkesinin doa ilkesinden kkl bir biimde ayrlmasnn ifadesidir.
Demek ki bu biim ciliin retinin ieriinde bir temeli vardr. Bu bi-
imci dnme tarz deildir; aksine, biimcilik teorinin ieriinden
kar, zira teori her trl zgl ahlaki ierii, bu tr ieriklerin salt varo
lutan, salt ampirik alandan kt gerekesiyle dlamaktadr. Ahlaka
dsal, yabanc bir ey, sadece zihnim in zgrlnde barnm ayan bir
eydir bu ierik. Am pirik gereklie geri gnderme yapmayan herhangi
bir ey hayal etm ek neredeyse imknsz olduuna gre, o zaman bu ch o-
risis sayesinde, Kant etikteki sizlere serim lediim bu ikici ilke saye
sinde, bu ilkenin gayet biimsel bir ey olarak sunulmas zorunlu hale
gelir. Temelde, akim kendi kendisiyle zdeliinden baka bir ey deil
dir bu. Gelgelelim, te yandan ki iin en ilgin ama ancak laf arasn
da bahsedebildiim yan da budur Kant teorinin katlyla, yani
dev kavramnn am anszlyla i ie gemi olduklar iin bu zellik
ler Kant'n iradesi hilafna bir tr somut zgllk kazanrlar. Sonuta da
Kant'n etii en bata grndnden daha az biim ci bir hal alr. Julius
Ebbinghaus'un, bu somut zgllk ile Kant etiin kat biimde biim
sel karakteri arasnda zel bir diyalektik olduunu grmeyi baaramasa
da hakl olarak dikkat ektii bir noktadr bu .11 Ama bugn daha fazla
tartacak zamanm kalmad. Teekkr ederim.
ON b ir in c i d e r s

4 Temmuz 1963

BAYANLAR BAYLAR,

eitli ekillerde Kant'taki ahlaki eylem ilkesinin aslnda akldan baka


bir ey olm adm , stelik bunun da kendini tikel amalarn btn kst
lamalarndan kurtarm ve genelde sadece en evrensel nitelikteki temel
meselelere uygun olarak hareket eden bir akl olduunu netletirmeye
altm. imdi bunun ok uzun bir gelenei ve sonu olarak da en azn
dan ksa bir sre zerinde durmamz gereken bir dizi ierimi vardr ku
kusuz. Bu geleneklerin yzeye en yakn olan olmasa da en nem lilerin
den biri tarihin Sokrates'e atfettii gelenektir. Bildiiniz gibi, Sokra-
tes'in hibir metni gnmze kalm am tr ve felsefesi bir dizi son dere
ce ihtilafl mesele iermektedir. Yine de P latonun formlletirdii arg
m anlar izlenerek retisi u fikirle ifade edilmitir: Doru eylemi doru
bilgi belirler. P latonun elinde bu, erdem in veya ahlaki davrann re
tilebilecei fikrine evrilm itir.1 Genelde ahlak felsefesinin rasyonalist
temeli olarak anlan bu teori Kant'ta da korunur ve Kant herhangi bir
noktada rasyonalist bir filozof olarak tanm lanabilecekse o da sadece bu
noktadr. Rasyonalist teori, saf yrek, yani kendi adna konuan his
retisiyle att iin byk lde gzden dmtr. zellikle A l
m anya'da bu fikir ahlaki eylem in dolaysz itkinin sonucu olduu ve akl
dan ayr olduu gibi lmcl bir ekle brnmtr; nihai, pespaye ifa
desini de o korkun "yrek soyluluu" (H e rze n sb ild u n g ) ya da duyarl
lk kavramnda bulan bu fikir, rasyonelliin nemi zerinde fazla srar
lysanz ailenizin size model olarak sunaca fikirdi. Bu fikir bugn ya
yorsa sadece evlilik duyurularnda yayor. Bu kavramla aslnda kas
tedilen eyin derinliine inmeyi baaram adm ; aslnda bu "yrek soylu-
luu'nu n ne demeye geldiini bulmak iin terimin kullanm tarzlarn
dan temsili bir seme yapm ak ilgin bir i olurdu (geri bir filozoftan
ok ampirik sosyoloun iidir bu). te bu merkezi noktada Kant'n,
m uhtem elen Pietizm e kadar uzanan ve ahlaki davrana bir yrek tem iz
lii meselesi, saf dolayszlk meselesi gzyle bakan btn Alman gele
neiyle arasnn bozuk olduu konusunda kafanzn net olmas ok ama
ok nemli. Doru, onunla ayn lde m uteber saylan dolaysz halefi
Fichte, ahlakn daima apak bir ey olduunu savunarak hemen o eski
bak asna geri dnmtr. Bayanlar Baylar, Fichte'nin kendisini Kant'
m halefi olarak, dahas kat bir Kant olarak grdn, hatta Kant'n
felsefesini Kant'n kendisinden daha iyi anladna inandm biliyorsu
nuzdur; ki saduyuya grnd kadar sama olm ayabilecek bir fikir
dir bu. Zira Fichte birok bakm dan Kant'n fikirlerini gerekten de
mantksal sonularna gtrmtr.2 Birbiriyle atyormu gibi gr
nen bu iki nermenin gerekten de grnd kadar badamaz olup ol
madn aratrmak ie yarayabilir. Yani, akln iyi olann garantr, tek
garantr olduu iddias ile zt yndeki, ahlaki olann apak olduu id
dias. Sizlere dar geitten Kant'n ahlak felsefesinin giriine kadar kla
vuzluk etm eye altm iin imdi de bu iki ilkenin, daha yakndan ba
kldnda aslnda birbirlerini grndkleri kadar dlam adklarn ak
lamak gibi bir zihin deneyine de girimek isterim. Zira, bir yandan Kant'
n ahlak ilkesi akldr, aklla mutlak biim de ve hibir art olmakszn
uyuan bir eylem biimidir. Bylece bireyin tikel am alarnn tikel do
asm grm ezden gelir ve kendini rasyonel kurallarn evrensel yapsy
la snrlandrr. Am a te yandan, akl evrensel olan olarak, yani btn in
sanlarda zde olan yeti olarak tasavvur edildii iin, akln ve grd
mz zere, Kant'n dolaysz olarak verili olduunu iddia ettii yasaya
uygunluunun dolaysz bir ey olduu da iddia edilebilir. Dolaysyla
doru eylem iin gereken ey akl hakkndaki herhangi bir dnce de
il, akla ve akln mantksal tutarllna uygun dolaysz eylemdir. D e
m ek ki bu adan baklnca Kant' ahlaki olann apak olduunu syl
yormu gibi yorum lam ak da mmkndr. Kant'n Fichte'nin bilgi teori
sine gsterdii btn dirence ramen, Fichte'nin retisinin bu vehesi
ne itiraz yoktu bence. Zaten tarihsel bir olgu olarak byle bir itirazda
bulunmu olduunu da grmedim, duymadm.
Bilgi ile erdem in bu zdeliinin sorunlu yan bunu "yrein soy
luluuna" balamak gibi bir niyetim olm asa da bunu ifade etmek gerek
li bana kalrsa ahlaki eylemdeki tayin edici bir unsurun ortadan kalk
m asdr kukusuz. Bu unsur da ahlaki bilinten ahlaki eyleme geitir.
Nitekim ahlakn aklla zdeletirilm esine ynelik esasl itirazlardan bi
ri, doru bilince sahip olm amn hibir biim de bu doru bilince uyum
lu olarak davranm am gerektirmediidir. stelik, toplum da belli birey
lerin kar ve amalar ile bir btn olarak toplum un kar ve amalar
arasnda bir antagonizm a gelitike byle dolaysz bir zdelik varsay
mak da gleir. Burjuva ann en banda, burjuva bireyi kategorisi
nin, zerk, bam sz bireyin ilk defa ortaya kt sylenebilecek bir
oyun yazlmt. Shakespeare'in H a m le t 'inden bahsediyorum. Bu oyu
nun doru bilin ile doru eylemin zlm ez bir eliki iine girdii bir
karakter iermesi tesadf deildir. Bunu sylerken aklmda Polonius
var. Oluna gayet iyi tavsiyeler verir geri bu tavsiyeler kategorik
buyruktan ziyade, Kant'n basiretli tavsiye dedii eyin ruhuna daha ya
kndr ama tam bir budala gibi davranr. Genel olarak bu uyum azl
n, bilin ile eylem in bu ayrlnn H a m le t 'in merkezi temas olduunu
syleyebiliriz. Bu temann Polonius'a ibkey bir aynada olduu gibi
yansd sylenebilir; Ham let ise bilgi ile eylem arasndaki kendisi
ne dayatlan grevin, yasalarn, dneminin ahlak yasalarnn ondan yap
masn istedii eyin bilinci ile bu grevi yerine getirmenin olabilirlii
arasndaki atm a tarafndan imha edilen figrdr.3 Bugn yine yak
c bir sorun haline gelen bu nl teori-pratik sorunu hakknda demek is
tediim u ki insanlar her nerede doru bir teorik bilince sahip olsalar
veya olduklarn sansalar, en azndan ksmen sorunun kendi tarihsel ie-
rimleri olduu iin teorinin mantn pratik iinde takip etmelerinin en
gellendiini grrler. Yani bilin ile eylem arasndaki ayrlma sorunu
ancak bireyin nesnel toplumsal gereklikten ak seik biimde kop
mu, hatta onun zdd konum una gelmi bir kendi-iin-varlk olduu bir
dnyada su yzne kar. Rnesans'n byk sanatsal rnlerinde bunu
aka grebiliriz. O srada olan ey udur: Bu ayrlmaya bilgi yk al
tnda ekilen straplarla ilgili envai eit sorun elik eder ki bu sorunlar
daha sonralar Avrupa irrasyonalizm inin oluum unda pek de nemsiz
saylam ayacak bir rol oynamlardr. nsanlar bilgileri yznden strap
ekerler, nk bilgiden pratie giden dolaysz bir yol olmadn kefe
derler, dem ek istiyorum. nc bir eye muhta durumdadrlar, yani
bu derslerde birka kere bahsettiim gibi akla indirgenemeyecek bir e
ye, o irrasyonalite asna. Am a grdmz gibi, bu sorun m odem aa
kadar, bireyin bilinci ile o bireyin iine girdii toplumun verili tarihsel
gereklii arasndaki kartln ortaya km a kadar grlmez. Bunun
ounuzun "Ne yapmalym?" sorusunun cevabn gerekten bilm edii
niz, bilem ediiniz birok durumla karlatnz iin gayet eza verici
bulacanz bir sorun olduundan eminim. Yine de grece m odem ol
makla birlikte, toplum um uz ve yaps iinde derin kkler salm uzun
bir ntarihe sahiptir bu sorun. stelik ancak bark bir toplum a ulat
mz zaman ortadan kalkacak bir sorundur. Burada bark derken illaki
antagonistik olan karlar arasndaki herhangi bir bar veya uzlamay
kastetm ediim in hepiniz farkmdasnzdr. Am a bu m uhakeme hattnn
hilafna, doru eylemin rasyonel doasna ilikin bu Kant tasavvurda,
ierdii kr noktaya, ortadan kaldrlam ayacak kusura ramen bir haki
kat olduu fikrine sk skya sarlmak zorundayz. Bu hakikat unsuru
da, geen derste anlatm aya altm gibi, insan znelerini salt doal
balam lar dna ykseltm eye muktedir olan tek eyin igr, gzleri
ak tutmak, baka bir deyile kendi zerine dnm ek olduudur.
Dikkat ekm ek istediim bir nokta daha vard.4 Doru eylem in bi
linci ile doru eylem in kendisi arasndaki bu zdesizlik unsuru, Kant
felsefesinde, zellikle de baka bir yerde de deindiimiz ama burada
daha bir netletirm ek istedim bir tezde de aka gsterilir. zgrlk
krall ile zorunluluk krall arasnda Kant'm yapt ayrmn son de
rece nemli bir igr barndrdn kefediyoruz.5 Daha zgl olarak-
sa unu kefediyoruz: Pratik felsefede, yani Kant'm ahlak felsefesi ze
rine yazlarnda, ahlak yasasnn gerekten de kat bir yasa olarak, ama
sadece olm as gerekeni bildiren ve aslnda olann ne olduu konusunda
hi am a hibir ey sylem eyen bir yasa olarak tasarlandn syleyerek
zdesizlik unsurunun altn izebiliyoruz. Dolaysyla, demin size te
orinin zorunlu bir bileeni olarak sunm aya altm mesafenin, ahlak
yasas ile ahlaki pratik arasndaki mesafenin teoride bile srdn g
ryoruz. Kant'm pratik felsefesinde kategorik buyruu ve genelde ahlak
yasalarn ykm llk (N tig u n g ) olarak tarif eden iddialarda grlebi
lir bu mesafe. Dem ek ki bu yasalar gerekten de bir nc ey karak
terine, zorunluluk biim ine6 sahiptirler, nk Kant'a baklrsa, rasyo
nel aktrler olarak onlara uymam ann elimizden gelmeyecei bir ekil
de karlar karmza. Yasa olarak sahip olduklar karakter bu bakmdan
kat bir ekilde korunmu olur. A m a Kant'm tekrar tekrar h atrla tt gi
bi, bunlar doal yasalar, var olan fenom enlerle ilgili yasalar deil, var
olmas gerekenin ne olduuyla ilgili nermelerdir. G erekten bu yasala
ra uygun olarak davranp davranm adm z son derece belirsiz kalm ak
tadr. Dem ek ki nceden verilm i bir karar yoktur ve bu yasalara uyup
uym adm z nc bir etkene, doa yasalarna indirgenemeyen bir
eye baldr. Salt betim sel adan bakldnda, Kant'm zgrlk anla
ynn temelinde yatan durum budur o halde. Bana kalrsa Kant'ta z
grlk retisinin rolne ve zgrlk ile yasa arasndaki ilikilere dair
doru bir kavraya ancak bu k altnda ulaabilirsiniz.
Nitekim akln kural koyucu karakterinden, buyruk olarak sahip ol
duu doadan bahsettiim izde, anlamanz gereken ey, antik dnemde
akl kavram nda (Platon'la balantl olarak hatrlatmtm size bunu)
canalc bir deiim yaanm olduudur. Akl artk Platoncu diyalektik
te rneklerini grdnz tarzda, salt doru kavram lar oluturm a ve
kavramlar zm lenecek m eselenin doasna uygun olarak ifade etme
yetenei olmaktan kmtr. K ant'taki akl, bunun yerine, retken bir
yeti, bir tr faaliyet diyebileceim iz bir eydir. Akln yasalarnn zerk
lii ile ilgili btn argman da, aklm n beni bu yasalara pasife uym a
ya gtrmemesi, ama bu yasalarn kendi iimden retmem gereken ya
salar olmas anlam nda bu fikre, bir faaliyet olarak akl : -
Ahlak yasas retisi bu bakm dan da tarafsz trden bir kav r r r .- ^ r .. _r -
k ahlak yasas daha nce de sylediim gibi duyu algian. ' = -
tio n s (duyumlar) veya p e r c e p tio n s (alglar)7 teorisinde bulacanz lkt.
anlam da olmasa da benim tarafm dan zorunlu olarak yaratlan veya re
tilen bir ey olmas anlamnda bir "veri"dir. Bu da, aslnda nesnel olarak
nceden var olan bir eyin, yani fikirlerin/idealarn bilincinden te bir
ey olmayan, Platon'daki bilgi kavram nn tam kartdr. Fikirlerin/ide-
alarn byle kendi balarna var olmas ve sonra da akl tarafndan yan-
pasif biim de kavranm as K ant'ta grlmez. Kant'ta bu fikirler/idealar
verili olsalar bile, ayn anda benim tarafm dan yaratlrlar; tabiri caizse
bu aktif akln rndrler ayn zamanda. Kant'n akl kavram nn pratik
le lfetini de aydnlatr bu. Nitekim artk doru eylemin bilgisine salt
rasyonel bir sreten, nceden var olan param etreler ierisinde ileyen
u ya da bu lde mantksal bir ilemden hareket ederek ulatm sy
lenemez. Bunun yerine, dayal olduu ilkeleri bu bilgi yaratm aldr
daha dorusu ben yaratmalymdr. Dahas Kant'ta irade kavram bi
razdan bu konu hakknda syleyecek eylerimiz olacak bu denli m er
kezi bir konum igal ediyorsa, o halde burada farkl bir gten, nc,
ilave bir etkenden bahsetm ediim izin farknda olmalsnz. rade der
ken, m etafizik bakmdan aklla zde olan bir etkeni kastediyoruz; zira
aslnda S a f A kln E letirisi' nde zgn tam algnn zgn bir yaratm s
reci olduunu ileri sren teoride de savunulduu gibi, akl bizatihi bir
kuvvet, bir faaliyet, retken bir gtr.8 Bu bakmdan Kant felsefesinin
aslnda znde, Fichte'nin sonradan gelitirdii, pratik olanla teorik ola
n dorudan eitleyen retiyi ncelemi olduunu syleyebiliriz. Bun
dan kan sonu udur ki Kant'ta akl, Yunanllar iin sahip olduu an
lamdan ok farkl bir anlam a gelir. Saptayabildiim kadaryla, belki
Sokratesi dnce iinde solcu eilimleri olan evrelerin baz spek
lasyonlar saylmazsa, Antik dnemde hi ortaya kmam trden bir
dnyann ahlaki dzenlenm esi anlam na gelir ki bu da Rousseau'nun
Kant'n pratik felsefesindeki mirasdr. Yunanllarn bu hat boyunca iler
lemeyi baaram am olm alarnn nedeni, akl kavram larnn en batan
beri nceden verili m alzemeyi dzenlem ekle ok fazla megul olm asy
d. Ayrca btn gerekliin salt akl tarafndan retilebilecei fikri on
lara son derece yabancyd, nk gerekliin ekillendirilmesini verili
yaplarn doas tarafndan nceden belirlenen bir ey olarak grmekten
ziyade, ok byk lde dnyevilem i bir doa dini asndan tasav
vur ediyorlard.9 Size kaba hatlaryla sunduum bu argman asndan
bakldnda, bata Panaetius olmak zere orta dnem Stoaclarnn ta
sarlad evrensel devlet tasavvurunun bile Kant'n E b e d i B a r zerin e
adl risalesi ile arasnda byk bir uurum vardr.10 in asl u ki btn
bu m eselelerde sylem em iz gereken bir ey bu bana kalrsa H ris
tiyanlk veya m ritlik kavram ve btn beraberinde getirdikleriyle Ya-
hudi-Hristiyan geleneinin tamam, antik dnem den gnmze gelen
btn fikirleri, hatta u ya da bu lde, olduu gibi gelmi gibi grnen
fikirleri bile temelden, tepeden trnaa dntrmtr. X.yo veya
eio^oycru/v, dnme yetisi gibi terim ler bile, btn ierimleriyle
Hristiyan dnyasnda o kadar dnm lerdir ki zgn anlamlarndan
tamam en farkl bir anlam a gelmektedirler. Kant'ta olduu gibi ahlak fel
sefesiyle ilgili geleneksel Hristiyan fikirlerinin aka dta brakld
yerlerde bile geerlidir bu. M odem felsefelerin Klasik dneme ait fikir
leri, tam da bir btn olarak Hristiyanlk zerinde canalc bir etkisi ol
mu Klasik motifleri ele aldklar yerlerde nasl tayin edici biimlerde
dntrm olduklarn incelemek verim li bir i olurdu. rnein antik
dnem den gelen sum m um bon u m fikri bizlere dsal nesnel, yar-pasif
bir idealdi. Kant'ta bu iyi, ahlaki olann mutlak olarak iselletirilm esi
ne yol am tr ki, bu iselletirm e aslnda st kapal olarak iselletir-
menin mecras olarak btn bir Hristiyan retisinin varln ngerek-
tirmektedir. Ahlak felsefesiyle ilgili btn speklasyonlarn bir tr bo
lukta getiini dnm em eniz ve en ufak kavramsal ayrmlarn bile bin
lerce yllk bir seyir ierisinde yava yava m odem kavramlara szm
belli dinsel ve m etafizik inanlarn damgasn tadn grebilm eniz
iin dikkat ekilmesi gereken m eselelerdir bunlar d a.11
Bunlar syledikten sonra syleyeceklerim kulanza zndka ge
lebilir, ama iin asl u ki Kant ahlaki olann rasyonel bir doas olduu
fikri konusunda btnyle ciddi saylmaz. te tam bu kavakta da ahla
kn apak olduu fikrinin olumsuz, dar kafal ve dogm atik yan su y
zne kar. nk benim inancm a gre, ayrca da bu meselelerle makul
lde ilgilenmi ve kendisi hakknda da belli bir bilgi sahibi olan her
insan da tecrbeyle kefedecektir ki, ahlak hibir ekilde apak deil
dir. M odem hayatn karmaklklar iinde ki bu bakmdan Kant'm
durum u da kesinlikle bizimki kadar karm akt nasl davranmamz
gerektiinin hi de ak olm ad saysz durum vardr ve kendimizi s
rekli olarak, kategorik buyruun gereklerini yerine getirm ek iin filan
deil bu yksekliklere ulam ak ne haddim ize! srf makul lde
doru drst bir insan gibi davranabilm ek iin bile vargcmzle d
nmem iz gereken durum lar iinde buluruz. Bu dnce hatt Kant'ta
boa kar ve bu srete her zaman sanki gnm zn ahlaki deerleri
ne az ok gnll olarak boyun eiyorm u gibi grnrz. Yani, gnn
kltr tarafndan tasdik edilmi normlar ile kategorik buyruktan kan
norm lar arasndaki ayrm sorunu, Kant'm teoride aka kabul edebile
cei bir sorundur ama onun iin kesinlikle hibir sonu dourmayan bir
ayrmdr bu. Bunun bir aklam as vardr bundan daha nce bahset
tim mi bilmiyorum. Kant etiinin tamam, bu tr m eselelerde bamsz
olarak dnm esine hl izin verildii bir zam anda Lukcs'n gzlem
ledii gibi, [kiiye] zel bir etiktir. Dem ek ki bireylere dayatlan deer
ler ile ya verili bir toplum da yrrlkte olan ya da toplumu deitirme
arzusunun rn olan nesnel normlar arasndaki olas atm alar soru
nunun dpedz ortaya km ad bir etiktir.12Aslna baklrsa, bu olaa
nst yceltilm i etiin ona gre biildii dnya, szgelimi Johann Pe-
ter Habel'in veya Jeremias G otthelfin krsal toplum undan o kadar da
farkl deildir.13 Byle bir toplum her bireyin kendini geleneksel, kat
bir biimde ina edilmi ve sorunsuz bir dnya iinde bulduu bir top
lumdur ve birey her an ne yapmas gerektiini gerekten bilir. K antn
etik ilkelerine misal olarak verdii rnekleri dndnzde grrs
nz ki bunlar her zaman, tabiatyla kendi m enfaatlerini gzetecek olan
ama burjuva-ncesi diyebileceim iz yntemlere, kt anlamda gele
neksel yntem lere bavurm aktan uzak durm as gereken drst tccarn
hayatndan alnmlardr. Sahtekrlk, bakalarna kar avantaj elde et
mek iin bavurulan num aralar gibi eyleri kastediyorum. Kukusuz
Kant etiinin rasyonalitesinin bununla Kant etiinde rtk olarak bu
lunan kesinlikle rasyonel olarak davranm a gereini kastediyorum so
mut taraflarndan biri de, burjuva rasyonalitesi modeline, yani m bade
le kurallarna kesinlikle uyarak davranm am z gerekmesidir. Bu modele
gre herkese hak ettii kadarn vermeli ve kendi paynza deni de ba
kalarn aldatmadan ve bakalarnn sizi aldatm asna da izin vermeden
almakta srar etmelisinizdir. Bu doru kan yekn ilkesi zgn rasyo
nel eylem modeline gerekten ok yakn olduu iin, biraz farkl bi
imde sylersek rasyonel eylemin modeli byle bir hesap olduu
iin, Kant'm znde hl krsal olan bir toplumun ticari deerlerini ger
ekten etik olan eylem le eitlemesi doald. M em urlara zg grev eti
i dakiklik, drstlk ve benzer erdem ler iin de sylenebilir: B
tn bu erdem ler Kant'n felsefesinin tasarland dnem de zellikle m u
teber grlen eylerdi, nk merkantilizm in orta-snf, brokratik
devleti ile Kant'm hl byk lde irrasyonel biim de rgtlenmi
olan bir toplum iin deerlerini norm haline getirdii drt ba mamur
bir burjuva toplum u arasndaki ayrm a noktasnda duran bir dnemdi
bu. Ama daha nce de dediim gibi, Kant'm argman bu noktada tutar
szlar, nk iyi olm ak iin felsefeye ihtiyacnz olm adn retir.
Teori ile gerekliin pratik rgtlenmesi arasndaki radikal yarlmann
henz var olmad zam anlarda yaam olan Sokrates veya Platon'un
asla dile getirmeyecekleri bir iddiadr bu. Bunun yerine Sokrates, eer
felsefesini doru anlyorsak, Atina agorasnda rencilerine gayet m a
sum bir biimde, ancak felsefe yapmay renirlerse ahlakl davranabi
leceklerini sylem itir muhtemelen. Bu noktada akl fikrini, bir "lke
de otur ve drst bir hayat sr" etiine geii temsil eden Kant'tan ok
daha fazla ciddiye alm tr.14
Bununla birlikte, Kant'n ahlak dolaysz bir veri olduu iin felsefe
ye ihtiyacm z olmad ynndeki inanc bir hakikat unsuru da ierir;
imdi bunu netletirm ek istiyorum. Daha nce de bahsettiim Yunanl
lara zg kim lik/zdelik hissi, nispeten hom ojen bir toplumu ngerek-
tirir. En azndan zgr ve eit olanlar arasndaki ki Yunan filozoflar
genelde baka kim se hakknda dnm em ilerdir bilin farklar, iyi
olabilm ek iin felsefe yapmanz gerektii zerindeki srarn, iyiliin bir
ayrcalkl eitim meselesi olduu bir durum a (kendi amz ve Kant'n
iki yzyl nceki dnemi iin durum kesinlikle byledir) yol aacak ka
dar byk olmad bir toplumu varsayar. O halde burada bir burjuva
devrimci unsur sz konusudur, hatta Rousseuvari diyebileceim iz bir
unsur. Bu unsur geleneksel olarak tabakalam hiyerarik dnyann
karsna dolaymsz bir iyilii karr ve iyiliin eitim ayrcalna ve
ya Schiller'in deyimiyle, "trenin klcyla ayrdklarna" baml hale
getirilem eyeceini iddia eder.15 te yandan daha Kant'n kendisinde bi
le akla getirilen tuhaf bir kstlam a grrz; bu mesele konusunda, bir
noktada enine boyuna zmlenmesi gereken ilgin biimde mphem
bir tavr taknan btn idealizm iin sonradan bir standart haline gelmi
bir kstlam adr bu. Bu kstlam a da udur: Akla yaplan duygusal yat
rm bydke, yani filozoflar var olan her eyi, en somut zgllkleri
bile akln kendisinden tretmeye altka, akla tahdit koyup kara al
ma eilimi de artar. Tam da verili olan nihayetinde akln rn olarak
grlm eye balad iin insanlardan verili olann esasen rasyonel oldu
u gerekesiyle kendilerine verili olan klavuz almalarn istemek ko
laylar. Nitekim sonradan Hegel'de greceiniz, akl yrtmeye kar,
dnyay dzeltm ek isteyen insanlara kar, salt dnmeye kar, btn
bu kategorilere kar atp tutm alar bundan daha iyi bir ifade bulam a
dm; bu arada Hegel'in zellikle son dnemi bu tr svglerle dolup ta
ar , btn bunlar kullanlan terminolojiye kadar Kant'ta ncelenmi-
tir. Ne de olsa vern n fteln (szde aklclk) Kant'ta bir svg terim idir.16
K ant'ta bu tr atp tutmalara rastlam am zn nedeni de onun akln belli
bir kullanm nda iine dolat elikileri zorunlu olarak deil, bir tr
sapm a olarak, akln suistimali olarak deneyim lem esi, akln kendisini,
yasaya saf uyum karakterine sahip olmas gerektii iin elikiden m u
af grmesidir.
K a n t eti in in tem el sorunu zerkliktir, onun zdd ise yaderklik. H er
halde artk bu terimlere dair kapsaml bir aklama istemiyorsunuzdur.
zerklik kendime koyduum yasadr. G elgelelim "yasa" derken, gele
neksel etikten alnm evrensel olarak geerli yasa fikirlerinden kurtul
duumuzda hepim izin yaad deneyimi kastetmiyorum [sadece], ayn
zam anda eylem lerim ize klavuzluk edecek kendi kodumuzu an ecere?:
ahlakl davranm a arzusunu da kastediyorum hepimizin ge::;:
aam adr bu bana kalrsa. zerklikle kastedilen bu deildir, chku Kir.:
ta zerklik fikri en batan beri evrensellik fikrini ierir. Ama bu e\ rer.-
sellik kavram, kendime koyduum yasann sadece kendi kiisel iht> a
ve eilim lerim le veya bireyselliim in tesadfi doasyla ilgili olm am a
s anlamnda son derece ykldr. Yasa bunun yerine evrensel olmaldr
ki bu da Kant iin u anlam a gelir: K endime koyduum yasa yle bir
trden olm aldr ki, onun evrensel bir yasam ann, yani baka bireylerin
zgrln ve zerkliini ihlal etmeyen bir yasam ann temeli olduu
nu hayal edebilmeliyimdir. Buna kart kavram, ki K antn etiin huku
ki kayna olarak grp reddettii eyin z de budur, yaderkliktir. Ya-
derklik bana bakalarnn dayatt, kendi aklmn kendime koyduu bir
yasa olmakszn aldm yasadr. zgrlk dem ek Kant felsefesinde
ki yerini m m kn olduunca gl bir biimde vurgulamak istersek
kendine yasalar koymak demektir. Kendime yasalar koymuyorsam, ken
di aklmn yasalarna uyarak davranmyorsam, kendimi yaderklie, be
nim dmda geerli olan yasalara bam l klarm ve bylece zgrl
m kaybetmi olurum. K anttaki bu yaderklik kavram sadece siyasi
bir anlamda zgrlkszle. bir baka deyile, bana bakalarnn da
yatt norm lara kr krne uyma ihtiyacna karlk gelmez. Ayn za
manda aklm zerindeki her trl kstlam aya da karlk gelir. Nitekim
kaynaklar ne olursa olsun her trden dsal etkenin yurtta zgrlm
zerindeki kstlamalarn olduu kadar kendi igdlerimi ve kendi ih
tiyalarm da ierir. te tam bu noktada, Bayanlar Baylar, Kant kendi
ni Klasik gelenekle tam bir uyum iinde bulur. Daha Aristoteles'in eti
inde bile, E^Evfrepia, zgrlk kavramnn vesayetten kurtulmann
ikili formu iinde anlaldn gryoruz. Bir ilk dnem Yunan filozo
fu olarak Aristoteles bununla, phesiz rupavvi'nin vesayetini, ren
cisi Byk skender'in despotizmini ve ayrca da kendi duygularmza
olan bam llm z kasteder.17 Kendimizi bunlardan kurtarma grevi,
Yunan felsefesinin ilk dnem lerinde Sinikler'in ve Klasik dnemde Sto
aclarn ilk kuann retilerinin bir parasn oluturuyordu. D olay
syla diyebiliriz ki zgrlk kavramnn bu ikili anlam, d zgrlk ve
i zgrlk, bir btn olarak felsefe tarihinin nde gelen temalarndan
biriydi, hatta baat tem asyd ve filozoflarn, baka bakmlardan felsefe
leri birbirine iddetli biimde zt olsa bile zerinde hemfikir olduklar bir
temayd. A ydn lan m an n D iy a le k ti i'n d e , Juliette hakkmdaki Ek'i okur
sanz. zgrln duygularn bastrlm asndan ibaret olduu fikri dn
da gerekten ortak bir yanlan olmayan yazarlardan bunun rneklerini
toplam olduum uzu greceksiniz. Ayn zamanda, bu grn son de
rece sakatlayc bir diyalektik potansiyeli ierdiini de greceksiniz. Bu
da zgrlk adna, yani bilincin duygular zerindeki denetimi adna, i
gdlerin tatmininin ve genelde her trden mutluluun bir tr tabuya kur
ban dmesi ve felsefeden srgn edilmesidir. Byle bir niyetin Kant'a
yabanc olm ad ak, nk Kant bu konuda ncelleri vardr, Spi-
noza da tam olarak ayn eyi yapar sempati, efkat ve merhametin
dorudan ifadesini etiinden dlar, zira bu tr btn itkiler salt doal it
kilerdir ve btnyle igdseldir. Bu yzden de saf aklla, akl ilkesiy
le badam adklar sylenir. Dolaysyla, zgrlk kavramna dair bu
u gr var olan btn varlklardan, doann kendisinden mutlak bir
bam szla dayal olduu iin, zgrlkszle dnme tehdidini de
ierir. nsanlara inkr dayatlm aktadr ve en bata da bu buyruk yzn
den vazgem eye zorlandklar eyleri geriye alamamaktadrlar. Ama bu
tem aya bir sonraki derste dneceim.
ON ik in c i d e r s

Transkripsiyon
9 Temmuz 1963'

KANT'IN ETNN te m e l k a v ra m la r ola ra k z e r k lik v e y a d e r k lik z e r i


n e . z e r k lik k a v r a m n d a , z g r l k v e y a sa , se n k o p lu bir o r g a n iz a s y o n
i in d e d o ru d a n b irleirler, a ir c , z n e ola ra k k e n d im , k e n d im i z g r
c e b e lir le r im . B u b e lir le m e e d im i a y n z a m a n d a v o u o . y a sa olacak tr.
Y ad erk lik : Y a sa b a k a la rn d a n k a y n a k la n r k i a n tik d n e m d e o ld u u g i
b i, bu sa d e c e b a k a in sa n la r d e m e k d e ild ir .
Kant'ta deer kavram nn yeri yoktur. Kant etiinin en nl eletiri
sinin, yani Max Scheler'in eletirisinin deerlerin olmas gerektiine
inanmas tesadf deildir, halbuki Kant'a gre deerler yaderktir ve oto
riteden yoksundurlar.2 Deerler klt doas gerei gericidir. Ona top
lumdaki ynszln ve yap kaybnn rn olan bir ey gzyle ba
klmaldr. Byle bir durum da geleneksel norm lar ortadan kalkar. Ama
bireyler kendilerini belirleyemez ve bunun yerine tutunacak bir ey
ararlar. Demek ki bu klt esasen klavuz zlem inden kaynaklanr; sahip
olduu norm lar da gerekelerini aklda bulmak yerine bizatihi sz ko
nusu zlemin rndrler. Bu, deerlerin kendisinde de ifade bulur. Bu
deerler bir yandan keyfidirler; dier yandan, kendilerini gerekten be
lirlemekten ve kendi yasalarna uymaktan ciz olan, bunun yerine "ge
lip onlar terkisine alacak" bir eyler arayan insanlarn zayfln ifade
ederler. Bu insanlar "salam" ve "ayaklar yere basan" bir sonuca ulaa
bilmi olduklar iin marurdurlar.
zerklik kavram na dnelim. Kant'ta en nihayet ortaya kan o k
ck zgrln bile, zgrlk "kendine yasa koymak" olarak tanm
land zaman tekrar iptal edildii sylenebilir. Ama fikri bundan daha
ok ciddiye almak gerek. Yasann zgrln olumsuzlamas olduu ek
lindeki soyut itiraz meseleye hakkm vermiyor. nk hibir yasa ier
meyen bir durum da kesinlikle zgrlksz olacaktr, nk herkes her
kes tarafndan ezilmeye ak olacaktr. Bu da H obbes'un siyaset teorisi
nin b ellu m om n ium c o n tr a om nes'Y olacaktr. Farazi mutlak yasaszlk
ve zgrlk durumu zgrlkszlkle zdetir. Ayn ey i zgrlk
iin de geerlidir. nsanlar gereklikle bant kurm adan ve kendi benle-
ri zerinde herhangi bir denetim kurm adan kendilerini ihtiyalarm kar
lamaya verirlerse, kendi kendilerine baml hale gelir ve dolaysyla
zgrlklerini kaybetmi olurlar. Bunun en u rnei mptela kiidir;
ihtiyalar kendini korum a gerekleriyle badam ad zaman bile onlar
karlam adan duramaz. Ayn zam anda isel olarak belirlenmi bir z
grlk de olmayan bir mutlak zgrln zgrl olumsuzlamakla
ayn kapya kaca fikri priten hocalarn icad deildir. Bir hakikat un
suru ierir. Kant'n zgrlk ile yasay i ie geirmesi ciddiye alnm al
dr. te yandan, yasa fikri her zaman zgrle ynelik potansiyel bir
tehdit ierir. H ibir istisnaya izin vermeyen, her eyi kuatan bir dzen
leme olarak yasa totaliter bir unsur ierir ve insanlar zerinde bir kstla
ma rol oynar (stelik de bu kstlam a aklla gerekelendirilmeyebilir).
zgrlk kstlandnda ise bak srtmdadr, btnyle kaybolup git
meye hazrdr. Yasa alan, zgrl koruyup tem inat altna alma fikri
ne biim sel olarak hizm et ederken bile, zgrl ortadan kaldrma ei
limini ierir. zgrlk ile yasa arasndaki iliki dengeli, rasyonel bir uz
lama deildir, her iki tarafta da dinamik unsurlar vardr. Yasa, insanlarn
igdsel enerjilerini kuatr; bu enerjilerin kukusuz snrlanmas gere
kir, ama varoluun dna kacak lde yceltilmemelidirler. te yan
dan, bir kenara itilmi enerji kaynaklarndan beslenen bir psikolojik oto
rite mesela stben bir mutlaa dnerek zgrl ortadan kaldr
ma eilimindedir. Burada da bir denge yoktur. Yasa kendini zgrlkten
daha etkili bir biimde ortaya koyduu iin srekli tetikte durmak ve ya
sann fetiletirilmesi karsnda, rnein bir kere alman kararlarn geri
alnam az olduunu iddia eden hukuki norm lar karsnda uyank olmak
zorundayzdr. Dzen denen herhangi bir eyle tatmin olamayz, nk
bir dzen ina edilir edilmez her ey zgrle bal hale gelecektir. Bu
ikisi arasndaki istikrarl bir dengeden m edet umamayz.
Kant zgrlk ile yasa arasndaki ilikideki a p r io r i dengeye istikrar
kazandracak son derece zgn bir ereve kefetmiti. Her bireyin z
grl ancak belli bir lde ve ancak baka bir bireyin zgrln
kstlad srece kstlanmaldr.3 Bu gerekten de bir biim m eselesi
dir, ama bir klavuz hizmeti grebilecek bir kanonla ayn kapya kar.
Toplumsal ilev ile ahlak felsefesinin ilkesi birbirine balanr. Mutlak
biimde kendisi iin var olan birey yine de bir ilevdir. nsanlar var ola
bilmek iin toplum sallam a sreci yoluyla bir araya getirilmilerdir.
zgrlk bir bireye yaltlm bir biimde deil, insanlarn iinde yaa-

* Herkesin herkese kar sava, -.n.


dklan toplumsal btnlkle balantl olarak verilir. Ahlak yasasnn
somut zgll bir Robinson Crusoe m odeline gre deil, ancak bir
toplumsal ilev kavram ierisinde bir gereklik haline getirilebilir.
P r a tik A kln E le tir isi ile A h la k M eta fizi in in T em ellen d irilm e si ara
sndaki fark kavramak kolay deildir. A h la k M e ta fiz i i doal denen bi
linci kalk noktas olarak alr.4 P ra tik A kln E le tir isi' nin daha zor oldu
u dnlr. Am a bu tr deer yarglarna kar dikkatli olmalsnz, zi
ra daha basit yazlar genelde ikna edici muhakem eleri bir yana brakma
eilimindedirler. Hegel'in F e lse fey e B a la n g ' bunun en berbat rnei
dir. P ra tik A kln E le tir isi, pratik akl y e tis in i terih etmeye almas
bakmndan S a f A kln E le tirisi' ne benzetme yoluyla yazlmtr. Sre
ierisinde pratik akln belli elikileri, atklar aa kar ve sonra
zm e kavuturulur. Bunu bir yntem retisi takip eder. A h la k M e ta
fizi in in T em ellen d irilm e si ise, tersine, doal bilinten ahlak felsefesi
nin kategorilerine gitmeye ynelik zgn bir giriimdir. Eletiri-ncesi
denebilecek bir konum dan yola karak ahlak felsefesinin bak asna
gider. Temel ierikleri bakmndan bu iki eser byk lde uyumludur.
Kant'm balang noktas olarak doal bilinci alabilmesi, ie hepim i
zin sahip olduu ahlaki sezgilerle balayabilm esi, ilk bakta zannedile-
bilecei kadar rahatsz edici deildir. nk ahlak yasasn, gndelik bi
lincimizde bile mevcut olan bir veri olarak alabilmitir; bizim grevimiz
onu aa karmaktr. Bu nasl olursa olsun, ve ahlak yasas bir veri ol
sun ya da olmasn, bu yaklam bir hakikat unsuru ierir. Durup dururken
bir etik icat edemeyiz, kendi amzn deerlerine aykr bir kod be
nimsem eye karar veremeyiz. Bunu yapm ak demek, aslnda yaygn olan
birok norm karsnda kendinize bir m uafiyet vermek demek olurdu;
ayn zam anda da kendinizi bak grdnz bu normlarn bakala
rnda var olduunu varsaymak olurdu. Bu norm lar bir evrensel geerli
lik unsuru ierirler ki bu da evrenseli grmezden gelmenin neden her za
man bo ve beyhude bir ey olduunu aklar. te yandan, zgr ad ve
rilen bir insan da belli bir toplum da hkm sren normlarn kendisini
tatmin ettii beyannda bulunamaz. Bizim grevimiz daha ok etii
doal bilinte tem ellendirm enin deerli yan da budur yaygn norm
larn karsna kendi bilincim izle kmak ve ikisini de birbiriyle lm ek
tir. Bu da yeni normlar icat edebileceim izi zannederek yaplamaz. M ev
cut deerleri altlarnda yatan gereklii hesaba katmakszn bir kenara
koymak, ounlukla, daha da ilkel bir durum a gerilemeye yol aar. z
grln mecras cehalet deildir. Kendinizi yaygn normlardan ancak
onlar kendi iinize yanstabilirseniz kurtulabilirsiniz. Kant'n yntemi
kategorik buyrua, gittike daha soyutlaan bir dnce sreciyle yak
lamaktr. Onun ncl, genellikle ilkelere uygun olarak davrandmz
d a Kant ilkelere dayanm ayan bir hayat tasavvur edemez. Bir burjuva
hayatnn ayrlmaz paras olan ihtiyatllk ve gelecek kaygs ilkelere
muhtatr. Gnm zde eylem ilkelerine duyulan bu bariz ihtiya eski
gnlerdeki kadar gl deil. Kim in byle ilkeler ilan edecek gveni
kald ki hl? Gnm zde gereklik o kadar baskn ki, eviklik, esnek
lik ve uyum yetenei gerektiriyor bunlar da ilkelere uygun davran
may hkmsz brakan nitelikler. Kant'm ilkeleri gl, istikrarl bir
benlik zerine kuruludur ki bu artk bu biim iinde var olmayan bir ey
dir. Bugn ilkelere uygun davranm ak isteyen biri bize tarif edilemez l
de ukala gelecektir. Antik dnemde, Helenik dnemin balarnda ol
duu gibi bir bireysellik krizi sz konusudur. Bir A nglosakson Kant iin
neyse Platon iin o olan Aristoteles bunu hesaba katar: Kant'ta mutlak
biim de kstlanm am olan yasa kavram, A ristoteles'te, onun tabiriyle
"hakkaniyet"le snrlandrlm tr.5 Bugn bu ideal solup gitmitir. A ris
toteles'in "hakkaniyet"i, sadece yasaya uygun davranm akla kalmayp
karm zdaki kiiyi ve iinde bulunduu zel koullar da dikkate alm a
mz gerektirir. Kant'n gznde bu yaderklik olur. Bir noktada felsefeye
layk olan tek eyin tutarllk olduunu belirtir. "Hakkaniyet" ise her za
man tutarsz olacaktr. Kurallara, yasalara ve dsturlara uygun davran
mamz gerektii yolundaki koyutlama, akln nceliinin pratik alana
tercm e ediliini ve bylece akln evrensel ilkelerin cisimlemi hali ol
masn temsil eder. Kant'm baka yerlerde yaderklii eletirdii d
nldnde tuhaf kaan ilkeler-koyutlam a konusu zerinde bu kadar
durmak yeterli. Kant, bir durumu sabit ilkelerle lmektense onunla z
grce yzlem enin hi de hor grlem eyecek bir ey olmasna ramen,
birinin ilkelerine uygun davranm ayabilecei olasln dikkate almaz.

rad eyi/isten ci b elli bir yasaya uym ann sonucu olarak ortaya kabilecek
her trl tevikten mahrum braktm iin, geriye eylem lerin evrensel yasann
kendisine uymalarndan baka bir ey kalmaz ki iradenin tek ilk esi de bu olm a
ldr. Yani ancak kendi dsturumun evrensel bir yasa olm asn da isteyeb ilece
im ekilde davranm alym .6

Burada irade kavramnn olaanst biimsel bir doas vardr. Ey


lemlerim in kaynakland arzu yetisinin aklm tarafndan belli amalara
doru ynlendirildii varsaylr; irade am alara ynelik bir arzulama
yetisiyle kstlanr ve am alar tarafndan ynlendirilir. Bu tanm nem li
dir nk bu irade kavram normal dilsel kullanm dan ok byk lde
sapar ve fiili irade fenomeni iin yine byk lde uygunsuzdur. "ra
demin dsturu evrensel bir yasann temeli haline gelebilecek ekilde
davranm alym ."7 "Dstur" kavram nn amlanmas: Her yurtta ilkele
re uygun davranr. Dstur (m a x im ) terimi m a g n u s 'un stnlk belirten
halinden gelir: En yksek, en byk. rnein en st kural udur: "Her
zaman doru ve drst ol."8 Byle stn bir kural son kertede benim
menfaatime hizm et eden bir basiret yasasndan te bir ey olmadnda,
sadece ampiriktir. te yandan, byle bir ilke, davranmn adeta bu ilke
bir norm gcne sahipmi gibi kendine temel ald biimdir. Kategorik
buyruktaki rtk sorun udur: Kendime koyduum norm nasl oluyor da
mutlak ve stn bir otoriteye sahip oluyor? Bu kural ancak mutlak bi
imde e v re n se l v e zoru n lu bir kuralla rtt zam andr ki buyrua ka
tegorik ad verilebilir. Gelgelelim , gereklikte geerli olan kurallar by
le deildir; iktidar ilikilerini yanstrlar ve kendi yasalarm kadar am pi
riktirler. Nitekim nc bir etken, hayatm yneten kurallar onayna
sunacam bir akl m ahkemesi gerekir. Kant kategorik buyrua ite by
le ular. "Kategorik" dem ek sadece koullu olarak geerli olan "hipote-
tik"in tersine m utlak olarak geerli demektir. A m a burada uratmz
yasalar doa yasalar deildir, nk bu durum da zgrlk diye bir ey
olmazd. Kategorik buyruk sadece bir koyutlamadr: yine de rasyonel
bir varlk olarak onun taleplerine kar koyamam. Kant soyutlama yo
luyla bireyden evrensel anlam da insan znesine (S a f A kln E le tir is i 'nde
transandantal zne olarak P r o le g o m e n a d a ise genelde bilin olarak or
taya kan zneye) gemeyi salar. Saf pratik akln en st ilkesi verili ol
duu iin, transandantal tamalg birliiyle ayn ekilde karsanamaz.
Bu karmn sahici olup olmad, bir birliin unsurlarnn am lanm a
sndan ibaret olup olm ad sorularn bir kenara brakabiliriz.10
ON UUNCU DERS
11 Temmuz 1963

BAYANLAR BAY LAR,

Geen sefer kategorik buyruun karsanam azl sorunu hakknda sy


lediklerimi devam ettirm ek isterim. Bu sorunda m odern felsefenin,
zellikle de fenom enolojinin daha st kapal itkileri arasnda hi de en
nemsizi saylam ayacak bir temann yanksn iitebiliriz. Gerek an
lamda fenomenoloji felsefe zerindeki etkisini daha gstermeye bala
madan nce tem a's Georg Simmel tarafndan u nermeyle formlle-
tirilmiti: "Kamtlanabilen her eyin aksi de kantlanabiliyor; ancak aksi
kantlanam ayan ey rtlem iyor."1 Burada argman karsnda yor
gunluk fenom eniyle karlayoruz. Bu yorgunluun da diyalektik bir
yaps var. zm e kavuturulam am sorunlarn birikmesi deneyim i
nin, felsefedeki Skolastik denen ihtilaflarn ve btn bunlar argman
dan kaan ve srekli rtme ve sylem yenileme iine bir son veren
trden bir felsefe ile geride brakm a ihtiyacnn izleri var bunda. Felse
fenin kendini retiye dntrme, yani "oras yle am a..."nm greci
liinden kanma itkisinin kukusuz meru bir yan vardr, ama iki de
tehlikesi vardr. Bir yandan, felsefeyi mahut verilerin kabul edilm esin
den ibaret bir hale indirgeme, yani has dnceyi srgn edip felsefeyi
pozitif olgularn aratrlm asna dntrme tehlikesi sz konusudur,
tpk pozitivizm in bu tr aratrmalar felsefeye dntrmeye alm a
snda olduu gibi. te yandan, keyfi em irler oluturma, insanlar unu
ya da bunu yapm aya yreklendirm e tehlikesi sz konusudur. Kategorik
buyrukta bu iki tehlike de bulunabilir ama btn bunlarda bir hakikat
unsurunun bulunduunu da sylemek gerekir. nk hakikat ayn za
manda kanl bakl argmanlardan kama gcne de sahip deilse, k
t sonsuzluu aan bir eye sahip deilse, fermana veya sadece verili
olan bir eye uyduu zaman olduundan daha fazla kendi kendisinin
efendisi saylamaz.
Kategorik buyruun A h la k M eta fizi in in T em ellen d ir ilm e si' nde for-
mlletirilen ilk versiyonunu tartm aya balamtk; imdi bunu biraz
daha ayrntl ele almak istiyorum. Adetim olduu zere, metnin kendi
sine yakndan bakacam. Kant yle yazar: "Ancak kendi dsturumun
evrensel bir yasa olmasn d a isteyebileceim ekilde davranmam gere
kir."2 Buraya snrlayc nitelikte bir "da" szc de eklenmi olmas
ilgin. Bunu K antn sylemek istedii eyin sadece u olduu eklinde
yorumlayabiliriz: Bu dstur evrensel bir yasayla atmaz, ama tek tek
her eylemin dorudan bu evrensel yasadan kaynaklanmasn da talep et
mez. Bu bakmdan eylemin, kendisi ile en evrensel yasalar arasnda hi
ama hi sorunsuz bir gei olmasn beklem enin yanl olduunu fark
etmekten ibaret olan koullu doasna verilen bir taviz sz konusudur
belki. Bu tr m lahazalar burada belli bir rol oynuyor olabilir nk
Kant kategorik buyruun havada asl braklm am asn, gerek insan
zneler iin geerliliini (bu zneler ona indirgenmese de) korumasn
garantiye alm ak derdindedir. Ama aslnda bu bahsedilen rol Kant'n ira
de/istem e kavram iin burada olduundan daha nemlidir. rade kavra
mnn, ahlaki yetiden veya buna ne dem ek istiyorsak ondan irade olarak
bahsettiim iz her zaman gzden kaan ok zgl bir anlamnn olduu
nu bir kere daha hatrlatm ak isterim sizlere. P r a tik A kln E le tirisi' nde,
"Saf pratik akln nesnesi kavram na dair" balkl Analitik'in II. Bl
mnde yle bir pasaj vardr: "Aralarn am alaryla balantsn gr
m ek yalnz akln yapabildii bir ey olm akla birlikte" tanm ite bu
rada geliyor "(yle ki, istem e/irade am alar yetisi olarak tanm lana
bilir, nk am alar her defasnda arzulam a yetisini ilkelere gre belir
leyen nedenlerdir)..." vs. vs.3 (P ra tik A kln E le tir isi, s. 66). Buna gre,
irade arzulam a yetisidir; belirleyici ilkeleri amalarnda yatar. Bu for
ml ok arpcdr nk, bunu diyecek kadar ileri gideceim, Kantn
sistemi denen eyi oluturan o saysz kendi-kendini-dzeltm e edim le
rinden birini temsil eder. Baka bir deyile, K antn felsefesi, temel m o
tifleri bakmndan nesnel olarak diyalektik ynnde bask yapt halde
geleneksel m antn kurallarna gre sunulmutur. Kant, kavramlar di
yalektik olarak ele almak yerine, yani elikiyi kavramn iine doru
dan sokmak yerine, srekli bir gzden geirm e ve kendi kendini dzelt
me sreciyle durum a uyum salar. Size genelde K ant okumakla ilgili
bir ipucu verecek olsaydm, onu, zellikle de S a f A kln E le tir isi ile Yar-
gg ciin n E le tir is ini, m uhtem elen ancak onun tutarl genel niyetleri,
deyim yerindeyse resmi niyetleri ile kar karya geldii diyalektik ili
kilere hakkm verm e abasn m eydana getiren saysz dzeltmeleri bir
birinden ayrt etmeyi renirseniz tam anlam yla anlayabileceinizi
sylerdim. G elgelelim burada beni yanl anlam am anz ve K antn bunu
kendine zg bir diyalektik kavramn benim seyerek yaptn kabul et
m em eniz nemli. Ancak ben bu pasaj konusunda sadece unu syleye
ceim: Platon'un eski elt|, yani insani yetiler blmlemesi izlenirse,
arzulama yetisi duyulara yneliktir ve dolaysyla ilkesel olarak yaderk-
lik alanna aittir. Am a irade artk amalar tarafndan belirlenen am a
larn da rasyonel amalar olarak anlalmas gerekir arzulama yetisi
olarak tanm lanyorsa, ilkesel olarak duyular alanna ait olarak tanm la
nan bir yetiyle kar karyayz demektir, ama byle son derece biim
sel terim lerle tasarland iin yine de rasyonel amalara gre dzenle
nip onlara tabi klnr klnm az aklla arasnda dolaymlayc bir ba ku
rulur. Ve tm dolaym layc kategoriler gibi, bu dolaym lam a edimi de
Kant'ta yaamsal nem tar nk kkensel olarak duyusal arzulama,
niyet etme yetisine ki norm alde ahlaki davrann kendisinden ayrt
edildii eyin ta kendisidir bu yeti akl tarafndan belirlenme frsat
ancak bu dolaym lam a edimi sayesinde verilir. Ahlak yasasnn, katego
rik buyruun ve ampirik varlklar olarak bulunduumuz davranlarn
hepsinin uzlatrlabilm esinin tek yolu budur. O halde, bu tuhaf dola-
ym layc ban, iradenin byle dolayml bir ekilde bir arzulama yeti
si olarak, ama ayn anda da akln ynlendirdii bir yeti olarak tanm lan
m asnn nedeni budur. stelik, bu teori psikolojiden ilk bakta zanne-
dilebilecei kadar btn btne uzak deildir. Dolaymlayc irade ka
tegorisi, Aristoteles'te olduu gibi, isel ile dsal arasndaki bir dola
ym deildir, katksz biimde iseldir. Bu da demektir ki ahlaki olann
kendini ampirik gereklii dikkate almakszn gerekletirebilmesini
salayan kuvvet odur. Psikoloji diline bir taviz vermeme izin verirseniz:
rade eklindeki akl igdsel drty tem ellk eder, ya da psikoloji
nin diliyle ben id'i tem ellk eder. Demek ki irade bilinli iradeye yn
lendirilip tabi klman ulalabilir igdsel enerji unsurudur; ve irade
kavram aslnda her zaman bundan bir eyler ierir.4 Bu irade tanm gi
bi szel tanm lar sunduunda bile bu yzdendir ki bu tanmlar daima
ok dikkatli olarak incelemeniz gerekir bu tanmlarn gnmzde ok
sk karlalan arasal tanm larda grdnz keyfi nitelie sahip ol
maylar K antn byklnn nemli kantlarndan biridir. Bu tanm
larn fenom enolojik bir gereklie de tekabl ettiklerini syleyebilirsi
niz: Baka bir deyile, Platon'un tanm larn tanm lanan fenomenin do
asna benzemek iin abalam alar gerektii ynndeki o kadim talebi
ni de m m kn olduunca karlamaktadrlar.
Nitekim ahlaki olan niteleyen ey, iradenin her trl niyet kaygsn
dan azade olmas gerekmesidir. Dolaysyla K antn derdi, ahlak yasas
na uyarak davranm am ve deyim yerindeyse, eylem lerin sonular m ese
lesinin bunda tem el bir rol oynamamasdr. A h la k M eta fizi in in Tem el-
len d irilm esi'n e gre:
Grev gerei yaplan bir eylem , ahlki deerini, onunla ulalacak am ata
bu lm az , onu yapm aya karar verdirten dsturda bulur; dolaysyla bu deer, e y
lem in nesnesinin gerek lem esine deil, arzulama yetisinin btn nesneleri ne
olursa olsun, eylem in ona uygun olarak icra edildii isteme ilkesine baldr.5
(A h la k M etafiziinin Temellendirilmesin ev. Ioanna Kuuradi, Ankara: H acet
tepe niversitesi, 198, s. 15; eviri biraz deitirildi.)

Bu da az nce sylediim eyle, yani iradenin/istem enin akln nceli


ine, ahlak yasasnn kendisinin nceliine tabi klnm arzulama yeti
si olduu tesbitiyle rtr.
M adem iradeden sz ediyoruz irade kavramnn Kant'ta bile gdk
kaldn belirtm ek isterim. Yani, psikolojinin taleplerine tutarl biim
de direnir, ama herhangi bir ey syleyebilm ek iin, koyduu yasalara,
ilkelere ve koyutlam alara bir tr zemin sunabilm ek iin nihayetinde b a
z psikoloji unsurlarn teorisine dahil etm ek zorunda kalr S a f A kln
E le tir is i 'nin temel yapsal zelliklerinden biridir bu da. Nitekim Kant'
n kendi felsefesine orada olmamas gereken bir eyin, yani ruhun sabit
yetileri olduu fikrinin (ki bu da ruhun eitli zlerden olutuunu savu
nan ontolojik bir ruh yorum uyla ayn kapya kar son kertede) szm ak
ta olduunu grrz. K eza Platon'daki arzu veya mantk yetileri teorisi,
yani Platonun btn bu dnme tarznn kayna olan psikolojisi
onun ontolojisine ve idealar teorisine baldr. Yani, Platon'un felsefe
sinde insann ruhu, dea hattnda bal bana birer nesnel z olan yetile
re g etm itir ki, P h a id o r i un bir yerinde ak ak "ruh dea'ya beden
sellik yokluuyla balanr," denir.6 Kant bunu syleyemezdi, nk m a
hut rasyonel ruh teorisine, ruhun yetenek, kuvvet ve yetilerinin nesnel
letirilm esine veya eyletirilmesine ynelik eletirisi gz nnde bu
lundurulduunda, bu tr yetilere bal bana var olan eyler olarak de
il, ruhun bu kategorilerinin uyguland deneyimsel ieriin ilevsel z-
nitelikleri olarak baklmas gerekiyordu. Ama kendisi de "irade" gibi bir
kavram kullanarak bundan bir trl kurtulam adm , bunu gerekten
bertaraf edem ediini grm ek ilgintir ruh adeta anlama, arzulama, is
tem e/irade vs. gibi yetilere ayrlabilecek bir eymi gibi konuur. zel
likle irade/istem e kavram nn sonsuz sayda ey ierdiini ve tek, zerk
bir ey olarak hipostazlatrlm amas gerektiini eklememiz gerekir el
bette. Bu irade hipostaznn irade psikolojik bir kategori olduu iin
kanlmaz olarak bir kez daha psikolojiye bavurm am gerekiyor ge
nelde zihinsel hayatn gereklikleriyle ve insanlarn fiili davran tarzla
ryla kyaslandnda keyfi ve zayf bir yan olduunu tekrar tekrar g
rrz. Birinin zellikle gl iradeli veya zayf iradeli olduundan bah
sedildiinde bunu sk sk grrz. Bu balam da Marcel Proust'un rom a
nn dnebiliriz; hepim izin bu tr btn konularda tarife smaz l
de ince ayrmlar yapmay renebileceim iz ve zellikle felsefecilerin
ok yararlanabilecekleri bir eserdir bu. Bu eserde dikkat ekilen nemli
noktalardan biri de udur: Babas kendisini durmadan zayf iradeli ol
makla sular ve kendisi de iradeden yoksun olduunu dnrken ese
rin tamam nn (bunun hakknda tek bir sz edilmese de) m uazzam g
l bir iradenin varlna tanklk etmesinde derin bir ironi vardr. Ama
yle koullar vardr ki gl bir irade kendini ancak, babann kabul etti
i uzlalar asndan zayf bir irade olarak ifade edebilir. nk onun
iradesi, geleneksel adan iradenin asl derdi olduu sylenen kendini
korumadan btnyle farkl am alara ynelmitir. Her halkrda, Kant'
n gelitirdii irade teorisinde, bu irade kavramnn inatlkla, iptida
ilikle hibir ilgisi olmadm, aksine igdsel enerji, igdsel itki ve
bunlarn akli denetiminin, onda, hep bir arada olduklarn gayet doru bir
biimde alglamtr. Bu dolaym lama sreci yrrle konarken de
bence bunda srar etmek nemli irade, Kant'ta, iyi bir ey olarak orta
ya kar. A h la k M e ta fizi i' nin en banda, o nl ilk cmlede unu oku
ruz: "Dnyada, dnyann dnda bile, iyi bir iradeden/istem eden baka
kaytsz artsz iyi saylabilecek hibir ey dnlemez" (a . g y s. 8).7
Burada Kant'm imalarm doru okursak bu dem ektir ki irade, salt akl
tarafndan ynlendirilen arzulam a yetisi olduu srece iyidir; kt de
hibir iradesi/istenci olmayandr: radesiz olan, dalm olan, o merke
ziletirici, dzenleyici otorite karsnda kayp giden her eydir. Bu ne
denle Kant'm etiinde, burjuvazinin o doa zerindeki tahakkm ilkesi,
tam da felsefi baarnn zirvesinde, igdsel enerjilerin onlar ynlen
diren benlikte odaklanmasna yanstlmaktadr, diyebiliriz. Kt irade
gibi bir eyin Kant'ta gerekten de dnlemez olduunu syleyebili
riz neredeyse nk kendiyle tutarl akli arzu olarak irade aslnda iyidir;
akl ile iyilik rtr. A yd n la n m a n n D iy a le k ti i' nde "Juliette" hakkn-
daki Ek blm okursanz, bu fikrin daha ayrntl olarak ilendiini g
rrsnz.8 Ayn fikri, irade gerekten de arzu ile akl arasndaki dola-
ymlayc kategori ise, o zaman akln kendisinin iradeyle bir yaknl,
akrabal olduunu syleyerek de ifade edebiliriz. Kant felsefeye ve
Kant epistemolojiye yakndan bakarsak, bunun dorulanacan gr
rz. Bilgi teorisinin merkez kavram nn ve dolaysyla Kantta akln
doru tanm nn aslnda iradeye ok benzeyen bir ey olduunu kefe
deriz. lk tamalg (o r ig in a l a p p e rc e p tio n ) fikrinden, yani saf retici g
fikrinden bahsediyorum . Kant'a gre akl ki bu da onun felsefesinin
getirdii en nemli yeniliklerden biridir aslnda m antn nesnellikle
rine ve nesnel m antksal yasalara gre llmez, en batan beri bir faali
yet olarak, retkenlik olarak tasarlanr ve mantksal yasalarn da sonra
dan bu faaliyetten kt varsaylr. Bu bakmdan, sizlere en bata S a f
A kln E letirisi'm n ilgili blm lerine atfla akladm, pratik akln te
orik akl karsndaki nceliinin ok daha telere gtrlebilecei sy-
lenebilir. Zira akl fiilen iradeden baka bir ey deildir, ama saf irade
dir, yani kendini nceden var olan nesnelere ynelik her trl bam l
lktan artm bir tr faaliyet, ilksel bir faaliyettir. Bu gzle bakldnda
Kant'n felsefesinin, zellikle de pratik felsefesinin, ahlak felsefesinin
kendi iinde sonraki btn felsefe geleneinin tohumlarn tadn
grebilirsiniz. Buna Fichte de dahildir; K antn kendi konumu nda
bakldnda, Fichte'nin m ehur ve meum iddiasnn, yani Kant'm fel
sefesini kendisinin K anttan bile daha iyi yorum layabilmi olduu iddi
asnn aslnda ilk bakta zannedilebilecei kadar abartl olmadn g
rebiliriz. Bu anlattklarm toplumsal terim lerle ifade edecek olursak
ki bu da Kant'n soyut veya biimsel etiini somutlatrmann yollarn
dan biridir , diyebiliriz ki Kant'm yapt ey, burjuva toplumunun a
lma etiini, yani bir btn olarak burjuva toplum una hkm eden mal
retim srecini ynlendiren standard alp kendi en st felsefi standard
olarak benimsemektir. Baka bir deyile, en stn, balayc norm ola
rak toplumsal emein zorunluluu onun dncesinde soyut bir ilke ha
line gelmitir; hatta unu bile dememiz lazm: Kant'n radikal ktlkle
kastettii ey, aslnda tembellikten, burjuva toplum unun bu [alma]
gereini yerine getirem emekten baka bir ey deildir.
imdi de Kant'n dev kavram zerine, zellikle de bu kavramn
A h la k M eta fizi in in T em ellen dirilm esi'n de. temelde nasl devreye sokul
duu zerine birka sz syleyeyim. Orada yle yazar Kant: "dev,
y a s a y a sa y g d a n d o la y e y le m d e b u lu n m a zoru n lu lu u du r" (AMT, s. 15;
eviri farkl). Yine adeta mikroskopla okuyarak dikkatinizi bu cmlede
"yasallk" ima eden iki terime, yani "zorunluluk" ve "yasa"ya ekece
im. Burada iki tr zorunluluk koyutlandm syleyebiliriz. Birincisi,
yasann nesnel olarak geerli olmas gerektii fikridir ve birka kere
iaret ettiim gibi, Kant'ta bu nesnel geerlilik evrensellik ve zorunlu
lukla zdetir. kincisi olaraksa yle bir anlam ierir: Baka trl deil
de bu ekilde eylemde bulunm ak zorundaymdr, kendimi salamam, do
laysyla bu yasaya, bu zorunlulua znel olarak boyun emem gerekir.
"Byle eylemde bulunm alsn, baka ekilde deil," biimine brnen
bu buyruk jestindeki, bu koyutlam adaki, bu zorunluluktaki dolaymla-
yc terim saygdr. Sayg (A c h tu n g ) K antta ok nemli bir kategoridir
ve kavram gelitirm ek iin m uazzam bir zahm et ekmitir. Bunu da ar
gm anna uygun, son derece ustalkl bir biimde yapmtr. Az nce
sizlere okuduum pasajdan ksa bir sre sonra dt bir dipnotta de
dii gibi, sayg gerekten de bir duygudur ve o bilindik psikolojik yeti
ler retisindeki anlam nda bir duygu olarak, akln nceliinin menzili
dnda kalacaktr. Am a yine de akla tem elden bal bir duygu olacaktr.
Kant bu konuda yle diyor (ilgili pasaj okuyorum):
N e var ki, sayg bir duygu olsa bile, dsal bir etkiden alnan bir duygu de
il, akli bir kavram tarafndan kendi kendine retilen, bundan d olay da e ili
m in ya da korkunun yaratt ilk trden btn duygulardan trce ayrlan bir
duygudur. (AM T, s. 16; eviri d eitirildi)10

Nitekim Kant burada (bir kez daha eldeki fenom ene ok yakn sularda
dolatn grmekteyiz) bu duygunun ayrt edici zelliini tammlaya
almaktadr. Ve onu paradoksal bir ifade kullanm am a izin verirse
niz akli bir duygu olarak tanmlar; yani ancak aklla, aklilikle kar
karya kaldm zaman uyanan bir duygu olarak. Bunu duygusal bir
yansma, akl ilkesinin kendisinin yansm as olarak dnebiliriz. Bu
bakm dan saygya zgrlm ile yasa arasndaki (hem kendi iinde,
kendi aklilii iinde yasa hem de bu sayg sayesinde ondan bana gelen,
zerim de hkm sren buyruk jesti arasndaki) dolaym layc ba ola
rak baklabilir.
imdi resimli bir bulmaca karsnda olabilecei gibi, hakl olarak
unu sorabilirsiniz elbette: "Saatlerdir bize P ra tik A k im E le tir is i 'nin ve
genelde Kant'n ahlak felsefesenin merkezi kavram nn zgrlk oldu
unu anlatp duruyorsunuz. yi de imdi bu zgrlkten geriye ne kal
d?" Bana hem bu soruyu hem de bu eletiriyi yneltmekte haklsnz.
Tarttmz buyrua zorunluluun dam gasn vurmu olduunu, zo
runlu bir em ir klnda karm a ktm ve son olarak, ona sayg duy
mam gerekm esinin sadece bu olasl bir kez daha glendirdiini fark
etmisinizdir. Aslnda burada zgrle kalan tek aklk kendimi bu
saygdan, bu yasaya uym aclktan, bu em irden syrmam olurdu. Bu da
ok tuhaf olurdu. nk onun tanmn ciddiye alacak olursanz Kant
felsefesinde zgrln tek menzili bu negatiflikle kstlanm olurdu.
Bu durum da da zgrce davranp btn evrenselliiyle ahlak yasasnn
zgrlk ilkesiyle uyum salamas gerektii fikrini bir kenara koydu
um da zgr olurdum. Bunun nasl hayata geirilecei ve belli durum
larda nasl davranm am gerektii zerinde dndmde u ortaya
kar: Bu zgrlkten geriye tam bir domuz gibi davranm a frsatm dn
da hibir ey kalmaz. lave bir etken daha vardr ki o da udur: Btn bu
nesnel rasyonaliteler, buyruklar, sergilemek zorunda olduum sayg vb.
cephanesi sayesinde etrafm yle bir kuatlr ki kendi sahici zgrl
m, hatta yanl eyler yapm aya ve tam bir domuz gibi davranmaya
ynelik bu sefil zgrlk bile, ondan geriye hibir ey kalm ayacak bir
noktaya varana kadar m utlak bir asgariye indirgenir. Bunun da, Bayan
lar Baylar, Kant etiine ynelik her trl eletiriye dahil etmek zorunda
olduum uz ve bastrlam ayacak canalc bir imas vardr. Bu da udur:
Kant'n felsefesi ie zgrlk koyutlam asyla balar ve ondan muazzam
bir pathos ekip karr, ama anlamn enine boyuna ele alma sreci ie
risinde bu zgrlk kle kle yok olma noktasna kadar gelir ve bu
felsefe zgrlkten btn btne vazgeerek sona erer bu salt biim
se] bir tarzda, bariz bir biimde otoriter veya hiyerarik fikirlere bavur
m akszn yaplsa bile durum budur. Burada askda tutulan iki unsur, ya
ni zorunluluk veya yasa unsuru ile zgrlk unsuru arasnda, zorunlu
luk unsuru zgrlk unsurunu fiilen yer bitirir. Btn bireysel ekono
mik znelerin akld davranm a zgrlne sahip olduklar iktisat
alannda da ayn durum sz konusudur. Nitekim, iadam parasn ar
ur edebilir, ii de ie gitmek yerine uyuyakalabilir ikisinin de by
le bir zgrlkleri vardr. Ama bu zgrlkten istifade etmeye alma-
yagrsnler, iadam iflas edecek, ii de iten atlacaktr! Dolaysyla
gerekliin, iinde yaadm z toplum sal gerekliin zorlaycl, z
grle galebe alarken, zgrlk de uzak ufuklara, "Bir yerlere m il
letlerin boaz boaza geldii o uzak Trkiye'ye" srgn edilir. Pratik
akln yapsnda rtk olarak bulunan bask unsuru budur demek ki. s
telik, soyutluu yznden zgrlk unsurundan kat kat daha gl ol
duu da ortaya kar. Bu da Kant etiine ynelik kaba yanl anlamaya,
yani buyruun, birinin davula vura vura "Yapmalsn, yapmalsn!" di
ye haykrm asna indirgenmesine yol am tr Thomas Mann'n B u d
d en b ro o k s A ile si romannda, durm adan kategorik buyruktan dem vurur
ken rencilerine eziyet etmeyi bir an bile brakmayan okul mdr
W ulicke'nin tasviri bu bakm dan esizdir. Yemek sonras nutuklar eken
tiplerin sergiledii idealizmde de yine Kant felsefesinin parodisi sz ko
nusudur; Kant'n kendisinin aaal denecek lde ciddi formllerini
Alm an Em peryalizm i anda retilen kasvetli klielerle kyaslad
mzda pek de haksz saylam ayacak bir parodidir bu.
Kantm konumunun bu olduunu kabul etmek zorundayz bana ka
lrsa. Bahsettiim iz sayg bizi yasann geerliliine geri gtrr, dolay
syla da yasann kendisi zerinde temellenmitir. Kant bu saygyla bir
likte devreye giren yaderklik sorununu phesiz fark etmitir; akli arzu
lama yetisi olarak iradeyle analoji yaparak saygy akli bir duygu olarak
gsteren bir fenom enoloji gelitirmeye alm asnn nedeni de budur.
Btn bunlar yle diyerek zetleyebilirim: Kant'n pratik felsefeyi i
leme tarznda dnp dolap zgrlk unsurunu m mkn olduunca
azaltm a eilimi sz konusudur. zgrlk en bata kendini o kadar da
yatr ki deist felsefede Tanrnn durum una benzeyen bir durum sz ko
nusudur. Zaten en bata Tanr da zuhur eder: Dnyay O yaratmtr ve
bu yzden de kendisine m uazzam bir hrmet gsterilir, ama sonunda o
da. bugnk tabirle, tekmeyle merdivenin dibine gnderilir. Baka bir
deyile, zgrlk yasann kkenlerinde son derece grkemli bir rol oy
nad iin, i yasay daha ayrntl ilemeye geldiinde kendini bir ke
nara itilmi vaziyette bulur. zgrlk potansiyel olarak bertaraf edilir;
ve sre ierisinde grrz ki Kant ne zaman doal olanla ahlaki olann,
doal dnyayla manevi dnyann nihai birlii gibi bir ey olduunu art
koar gibi olsa, tem elde unu dnmektedir: Doann ideal yasas eti
in de modelidir ve kendinde dnya, kendinde ey, aslnda yasa denen
eyin ta kendisidir kavranabilir karakter teorisinde de tekerrr eden
bir inantr bu. Bu yasa kavram S a f A kln E letirisi' nde sadece fenom e
nal dnyaya karlk geliyordu ve kendinde eyi zellikle dlyordu.
Kant etii, yasann menzilini btn kapsayacak ekilde genileterek,
son szn bu yasa fikrinin dn alnd doann zorlayc karakterin
de olmasn tem inat altna alr. Yani, Kant etiinin kendisi, kendisinin
doa zerinde m utlak egemenliini ilan ederek, temel ilkesinin doay
bastrm ak ve onun kontrol altnda tutulmasn salamak olduunu be
yan ederek, doaya tabi kalr. Bu da dem ektir ki insand doann tabi
olduu yasalarn kr, zorlayc doas, Kant etiin kendisini de iere
cek ekilde geniletilir. Aa yukar unu sylemek meru olacaktr:
inde yaadm z toplum, grnteki zgrlk dnyas, aslnda do
al dnyann devam ndan baka bir ey deildir. nk insand doa
ya yansttm z trden kr, organik zorunluluklara bamlyzdr.
Bayanlar Baylar, sizlere Kant etiiyle ilgili olarak anlatmak istedi
im en nemli meseleleri artk aklam olduumu dnyorum. Ar
tk ncelikle bir iyi etii ve bir sorumluluk etii karsnda bir miza eti
i hakknda konum aya gem ek istiyorum. Kant'n etiin her trl ni
yetten azade olmas gerektii yolundaki iddiasnn dolaysz sonucudur
bu sorun. Buna bir de unu eklem ek isterim (bir sonraki derste sanrm
bu konuda daha fazla ey syleyeceim): Kant etii, kat haliyle, kendi
ni bir btn olarak trm zn refahndan bam sz hale getirmeyi
amalar. Bu dem ektir ki P ra tik A kln E le tir is in in son blmnde in
sanlk kavram yeniden devreye sokulsa da, mutlu bir toplumun yaratl
mas bile, Kant'n ahlak felsefesinin en nemli pasajlarnda aka da
rda braklmtr. D olaysyla Kant etiinin ilkesini yle formlletire-
biliriz: Bu etik sadece, znel, insani am alara da amil olan bir rasyona-
liteden btnyle bam sz nesnel bir aklla ilgilenmektedir. Akln bu
nesnellii nihai amaca da am ildir ve en bata akln varlnn nedenini
de ierir. Ama bununla, elikilerle dolu son derece karm ak bir soruna
gelmi oluyorum; sorumluluk, iyi ve miza etikleri zerinde syleye
ceklerim e gemeden nce bununla ilgili hi deilse birka sz etmek
zorunda kalacam.
ON DRDNC DERS
16 Temmuz 1963

K A N TIN AHLAK FELSEFESNN gndeme getirdii ve imdiye kadar


tarttm z m eseleler hakknda birka yorum da bulunm ak istiyorum 1;
buradan da genelde ahlak felsefesinin u ana kadar ele almadmz,
ama daha ok ilgilenmi olduum uz Kant sorunlarla anlaml bir iliki
si olan balca sorunlarndan bir ksm na geeceim. Bunlar felsefi m o
deller asndan ele alnacak. Ahlak yasasn ya da rasyonel ilkeyi doa
zerindeki hkim iyetin saf ilkesi olarak tanmladmz hatrlayalm;
bununla dm zdaki doa kadar i doamz zerindeki hkimiyeti de
kastediyorduk. Orada Kant'n bu meselede, bir yandan Aristoteles'e, bir
yandan da Stoaclara kadar gtrlebilecek uzun gemii olan bir gele
nee dahil olduunu sylemitim. Felsefe tarihini incelerken karla
tmz en artc olgulardan biri de, felsefeleri baka alardan birbi
rinden ok farkl, hatta taban tabana zt olsa bile filozoflarn bu konuda
yani igdlerin denetlenip bastrlm as gereken eyler olduklar ko
nusunda hem fikir olmalardr. ster D escartes'la ister Bacon'la, ister
K antla ister N ietzscheyle, yani felsefe tarihlerinde genellikle can d
manlar diye geen filozoflarla uraalm, hepsinin bu konudaki gr
leri ilgin biimde birbirine benzer. Zaten felsefe tarihinin okullara ay
rlmasna yansyan felsefi ihtilaflarn ounun, m etinleri incelediiniz
zaman, genelde sayca azaldn gryor olmamz da ilgintir. Demek,
filozoflarn temel konumlar ve kalk noktalar denen eyler, ulatklar
sonular asndan nispeten nemsizdir. Bir ey vazettikleri, yani norm
lar koym aya kalktklar srece hepsi aa yukar ayn eyi vazederler.
Bu da balang konum larna kukuyla yaklamam za yol amakla kal
maz, genel durularn da sorgulamaya balarz nk bu onlar uygarl
n geliimindeki daha gl eilimlerin szcleri haline getirmektedir.
Getiimiz yllarda psikanaliz tarafndan form lletirilen igdden fe
ragat etme fikri, bana gre, uygarln genel dorultusu ile, ayrca diye
biliriz ki. en geni anlamyla burjuva, yani alma ynelimli bir kent
uygarlnn temel eilimiyle el ele gitmektedir. Burada psikanaliz hak
knda ksaca bir ey syleyecek olursam, psikanalizin ahlak felsefesin
den ayrlm asnn belli riskleri vardr, nk iyi davranmalar ve ahlakl
hayatlar srmeleri beklenen insanlar ayn zamanda psikolojik varlklar
dr ve davranlar psikolojik yaplarna baldr. Bastrma sreci denen
srecin, yani igdlerden yaplan bu feragatin eletirmeni olarak ie
balam olan Freud'un sonradan bu srecin savunucusu haline gelmesi
kayda deer. Burada ayrntlarna girem eyeceim ama Freud'un byle
saf deitirm esinin nedeni, igdlerden belli bir lde feragat edil
meksizin, yani igdnn katksz tatmini zerine burada aklnda n
celikle seks vard herhangi bir kstlam a konmakszn, uygarlk gibi
bir eyin, insanlarn dzenli bir topluluk kurm asnn kesinlikle mmkn
olmayacan dnmeye balamasyd. O ayrm, igdden feragatin
iki tr arasnda yapyordu. Buna gre bir yanda bastrma vardr ki, bu
da bu feragatla aka yzlemeyi reddedip igdleri bilindna kay
dran ve onlarn yerine netameli ve sorunlu bir tr ikame tatmin reten
bir davrantr. te yanda ise igdden bilinli olarak feragat edilmesi
vardr, yle ki insann igdsel davran bile akln denetimine verilir.
Bu, Kant'm etiinde olup bitenlere ok benzer; bu rnekten de grebile
ceiniz gibi, Kant'm ar anti-psikolojik etii ile Freud'un ar psikolo
jik, yahut psikolojici retisi, ok nemli bir alanda, igdlerimiz ze
rindeki rasyonel denetim konusunda hem fikirdirler.2
Bu igdlerden feragatin rasyonel dayanan nerede aramalyz?
imdi gelin akl kavramna, Kant'm Yarg G cnn E le tir is in in "Tele-
olojik Yargnn Eletirisi" blmnde, organizmalarn kendini koruma
am acyla ina edilmi olduklarn syledii nemli bir pasajda verdii
anlam verelim .3 ayet akla bu anlam verirsek, insanlarn rasyonel dav
ranlarnn ancak daha Spinoza'da bile var olan her varln asl temel
ilkesi gzyle baklan ilkeye, yani e sse c o n s e r v a r e , kendini koruma il
kesine hizm et ettii srece rasyonel olduu aka anlalr.4 Nitekim
akl, Spinoza'da olduu gibi Kant'ta da, kendini koruyan rasyonalite ola
rak tanm lanr ve Kant'm kl krk yarm asna ramen bu m otif o kadar
gldr ki K ant ayrntl etik retisi iinde, zerimize den devlere
dair bir sistem sunduu A h la k M e ta fizi i'n e bu kendini koruma yasas
n da kendimize ynelik devler arasnda sayar.5 stelik bu kitapta ken
di mutluluum uzun peine dmenin hakkmz, hatta devimiz olduu
nu syler aka.6 Btn bu ahlak felsefecilerini izlediimizde feragat
etmem iz gereken ey de budur ite. Fakat Kant'm veya Schopenhauer'in
bir btnlk olarak tasarlanan bir karakter ile bir bireyin tekil eylem le
ri arasnda yaptklar ayrmdaki formlletirmede bu feragatla ilgili bir
ekince vardr. Baka bir deyile, bireyden talep edilen igd feragati
nin rasyonel olduu sylenir nk, bu kaba tabiri hogrn, bir btn
olarak tasarlanan bireye verilen bir rvet sz konusudur. Nicelikse',
adan bakldnda, birey belli bir m iktar mutluluk veya hazdan feraa:
ediyor olabilir, ama hayatnn rasyonel organizasyonu bakmndan bunu
faiziyle geri alr. Dolaysyla m utlulua, btn bu ahlak retilerinin te
m elinde yatan bir tr tasarruf ekonom isi asndan baklr Kant tabii
bunu byle sylemez. Ama en sonunda nihai ama olarak btn bir in
san trnn mutluluundan bahsetmeye baladnda, iin iine bu tr
bir ey girer; ve bu noktada, Bayanlar Baylar, ahlak felsefesindeki en
derin yanl kaynaklarndan biriyle karlarsnz (toplumsal yanllar
dan bahsediyorum burada). Fark edebileceiniz zere, bu balamda
toplum bilimi ile saf felsefe arasnda yaplan bildik ayrm ayakta kala
maz, nk toplum sal kategoriler ahlak felsefesinin kategorilerinin do
kusuna nfuz eder. Basite sylersek, hesap yanl kar. Toplumsal a
dan bakldnda, bizim feragatlerimiz karlnda uygarln ve eiti
m im izin vaat ettii tazm inat gelmez. Freud da benin id zerindeki h
kimiyeti ilkesini savunarak btn bu igdlerden feragat retisini be
nimsemiti. Am a bu durumun farkndayd ve teorik ve felsefi yazlarn
da genellikle kullanlan tabirle, metapsikolojik yazlarnda olmasa
da psikanaliz hakkndaki teknik denen yazlarnda bunu sylemitir. Bu
metinleri bu balamda dikkatinize sunuyorum nk bunlar Freud'un
byk teorik denemelerinde sessizce geitirdii ok nemli, olaans
t miktarda malzem e ierirler.7 Freud bu yazlarda igdlerden feraga
tin istikrarsz yapsna iaret eder ve bu feragati devaml sorunlu ve an
lamsz klan bu arada psikanalizin kendisinin istikrarsz yapsn da
tehir eden bir eye dikkat eker. M esele udur ki bireylerden feda et
m eleri talep edilen haz kuantum u (byle bangr bangr rasyonalist te
rim ler kullanm am m azur grn), temelde yatan rasyonalist ilkeye gre
olmas gerektii gibi, sonradan baka bir biimle onlara iade edilmez.
Bunun yerine btn bu feragat sreci sadece bir btn olarak toplumu
korumak iin vardr. ok nadir birka istisna dnda insan bireyleri as
lnda yaptklar feragatlerden kr etm ezler byle grndkleri za
manlarda bile gerekten krl ktklar phelidir. Schopenhauer ra d e
ve T asarm O la ra k D n y a 'mn IV. Kitap'm da "hayatn bilanosu ak ve
rir" der; u an igdlerden yaplan feragat ile ilerideki telafi arasnda
gerek bir edeerlilik olm adna dikkat ettiinizde bu son derece bur
juva bilano metaforunun anlamn neredeyse birebir kavrayacaksnz-
dr.8 Yani, toplum akld biimde rgtlenmitir. H er zaman vaat ettii
edeerli dl asla gelmez; dolaysyla son derece derin ve kkl bir an
lamda bireyin ve btn insan bireylerinin kar bir btn olarak insan
ln karndan farkldr.
Bu da Kant'n igdden feragati genileterek kategorik buyruk ek
linde bir mutlaa evirm esine ilgin bir k drr. Buyruun tuhaf bir
biimde olas her trl gerekleim den ayrlm olmasn, yani mahut
katlk ve biimcilik zelliklerini belki de en iyi bu adan anlayabilirsi
niz. yle bir durum var gibidir: Uygarlk genelde iinde yaadmz
dnyada kendim iz zerinde ve dsal doa zerinde rasyonel kontrol
uygulamamz talep etmektedir, ama buna uygun herhangi bir dl bul
may baaramamtr; yine de uygarlk korunabilsin diye bu talep hep
srer. Am a durum byleyse, uygarlk bu denetim in bakalarna faydal
olacam veya basiretli anlam nda rasyonel olduunu kantlayamad
iin, bu talebin bir mutlak haline gelmesinden ve iirile iirile kendi
bana var olan bir eye dntrlm esinden baka aresi yoktur. A sln
da Kant'n kategorik buyruunda tam da bu tr bir iirmeyi grrz.
Buyruun saflm ahlaken iyi olan eylem lerin ne kadar uzak olursa ol
sun tasarlanabilecek herhangi bir gereklem e imknndan artk ayrl
m olm alarna borlu olduunu fark ederseniz gerekten de tam da
byle bir iirmenin sz konusu olduunu aka grebilirsiniz. Btn
bu igdden feragat ve doa zerindeki hkim iyet hesabnn temelini
oluturan bilano asla sunulamaz; zira sunulacak olsayd, bu rasyonali-
tenin irrasyonel vehesi kanlm az olarak gzler nne serilmi olurdu.
B urad a ki Kant'n ahlak felsefesine yneltilebilecek tayin edici eleti
ri de buymu gibime geliyor fetiizm in num unelik bir rneiyle kar
karya olduumuz sylenebilir. Yani, kategorik buyruk retisi feraga
ti bir feti haline getirir. Bu da dem ektir ki bu reti feragati dlnden,
term in u s a d q u em 'inden bam sz hale getirerek onu bal bana var
olan ve kendi iinde iyi olan bir eye dntrmektedir. Donuk ve safdil
bilin ahlaki dendiinde aldatcl daha da artan bilin bir eyden
feragat etm enin (bu feragatin nimetlerini alglamaktan ciz olsak bile)
kendi bana iyi olduu eklindeki yanlsam aya dayal inanc nmzde
ite byle sallayp durmaktadr. Feragatte bulunm am ak kt veya ykc
herhangi bir eye yol amasa bile insanlarn feragate iyi bir ey olarak
bakt durumlarda bu zellikle geerlidir. Felsefe ok erken aam ala
rndan beri, zellikle de sapkn olarak adlandrlm dnce okullarn
da bunun farknda olmutur. Nitekim hazcln has, radikal versiyonun
da, Aristippus'un ertelemeyi reddederek arzunun hemen tatmininde, im
di ve burada mutlulukta srar eden teorisinde bunu grrz. Ilml, gem
vurulmu bir hazclk adna layk deildir. Bir dnr mutluluk veya
hazz gerekten kabul edip sonra da Epikros bunun bir rneidir
bilgide vs. bulunacak haz uruna onu erteledii veya yceltime uratt
anda, o dnrn ahlak felsefesinin, resmi felsefenin byk ve
iimden geleni syleyecek olursam, "bulank" ana akna kartn
biliriz. Bahsettiim sapkn eilim ler buna her zaman kar kmlardr,
ama uygarlk gleri olarak nispeten gsz olduklarndan bu kar
k zayf kalmtr. Hi deilse ilkesel olarak ahlaki davrann katksz
biimde rasyonel olduunda srar ettiinde ve ahlaki davran salt bire
yin mutluluundan deil, ayn lde insan trnn refahndan da ba
msz hale getirdiinde bununla ilgili en nemli ifadeleri A h la k M e
ta fizi in in T em ellen d iri/m esi'n d e bulunabilir bahsettiim trde feti
izm Kant'ta da grlebilir. Kant bir btn olarak insanln m utluluu
nun bile hesaba katlam ayacanda srar ederek akl gerek dnyaya y
nelik her trl olas uygulanndan bam sz hale getirir, ama bir yan
dan da bu eliki sorunun ne kadar iinden klmaz olduunu grm e
nizi salayacaktr insanla akln nihai amac gzyle bakar. Bu eli
kiyle alay etmek ve ona kusur bulmak, gerek anlamn kavramaktan ko
laydr. Zira Kant, bir yandan da, tam m anasyla hakldr. Kant'n saf akl
ilkesi nda bakldnda, onun akl, ne kadar uzakta olursa olsun, k
resel bir insanlk durumuyla zdeletirmesi demek, u ya da bu iyiyle,
ampirik bir eyle zdelem ek demek olurdu. Bu da ahlak yasasn tpk
geici davranlara odakl herhangi bir erdem teorisi kadar, salt var olan
bir fenomene baml hale getirirdi. Am a akl gerekletirmeye ynelik
bu tr her fikir btnyle bertaraf edilirse, o zaman da size amlamaya
altm kat anlamdaki akl kavram bir fetie indirgenir. Demek ki
bnyesindeki hesabn yanll yznden akln kendisinin akld ol
duu ortaya kar. Ve bu nesnel olarak kendiyle elime durumu Kant
tarafndan da aka dile getirilir (zaten Kant'm bykl de bu tr e
likilerin stn kapam ak yerine aka ifade etm esinden gelir). Zira
hem ahlak yasasna srf kendisi iin balanlmas gerektiini, hem de in
sanlk gibi bir eyin ahlak yasasnn nihai amac olarak grlmesi gerek
tiini iddia eder. Kant'n konum unun elikililii, bu iki ey arasnda bir
ekilde araclk yapmaya alm asndan bile bellidir. Sre iinde insan
lk akln nihai nedeni olarak ortaya ksa da, Kant'taki bu insanlk kav
ramn zaman ve mekn igal eden ampirik insanlkla kartrp onun
insanln cisimlemesi derken bunu kastettiini dnmemelisiniz.
Onun kast, yazlarnda sk sk aklla donanm bir varlk olarak bahset
tii eyden bakas deildir.
Ahlaki davrann nihai amacnn, hem bu amaca hizm et etmesi hem
de mutlak olmas gereken aklla eitlenebilecei eklindeki bu fikir,
doru hayatn byle tzsel bir amacnn, byle tzsel bir hedefinin, ak
ln K antn sunduu biimsel belirleyicileriyle rtebilecei bir alan
aar. Saduyu asndan bakldnda karmzdaki gln en makul
zm olduu iin bu olaslk zerinde biraz durmam gerek. Diyebili
riz ki kendini koruma yetisi, baka bir deyile, Kantn hafife km
seyerek basiret adn verdii, bireyin kendini korumaya ynelik rasyo-
nalitesi. bir kere btn insan tryle iliki kuracak ekilde gerekleti
rildiinde, ahlak yasasnn nesnel rasyonalitesi ile zde olacaktr. K sa
cas. bu ikisi ayn ey olacaktr. Aslnda bu motifi kategorik buyruun
form lletirilm esinde de grebilirsiniz; yani, Kant'n eylem de bulunur
ken ayn zamanda izlediim dsturun, yani znel basiretimin toplam
nn, evrensel bir yasa haline gelebilm esini de isteyebilmem gerektiini
sylemesinde. Baka bir deyile, dsturum yle geniletilebilm elidir ki
sadece benim tikel ama ve karlarm a ve btn bireylerin tikel ama
ve karlarna amil olmaktan kp btn insanln karlarn eit l
de ierebilsin. stelik, herkesin tikel karlarnn ve ahlak yasasnn
kendisinin nesnelliinin bu ekilde kapsanm as, znel aklla nesnel akl
arasndaki dolaym a karlk gelmelidir. Size az nce bahsettiim Kant-
ilke, yani her bireyin zgrlnn ancak baka bir bireyin zgrl
n kstlad noktada kstlanm as gerektii ilkesi bu babta anlmal-
dr.9 Dem ek ki ampirik alan, ampirik insanlk ve amalar ile ahlak ya
sasnn saf biimsel, saf a p r o r i ilkesini birletiren fikir bu olacaktr. yi
bilindii zere bu yasa gerekten de o kadar saftr ki, Kant saf akl kav
ramn pratik akla uygulam ay gereksiz grr, zira s a f pratik akl olm a
yan bir pratik akl zaten var olamaz. Kant sonra da birey sz konusu ol
duunda bu birlii aka reddeder ve bunu esinini teolojiden alan ve
insan bireylerini niteleyen eyin radikal ktlk olduunu savunan
retisinden karak yapar. Gelgelelim , bir tr olarak insanlk iin byle
bir birlii arar. "Kozm opolit Bak Asndan Evrensel Tarihe Ynelik
Fikir" balkl kk denem esinde gelitirdii ekliyle tarih felsefesi
iin de ayn ey sylenebilir. Bu yazda znel akl ile nesnel akl arasn
daki dolaym aka hedefi haline getirir. Bunu da bireylerin karlar
arasndaki atm alarn nihai olarak akl ve zgrlk gibi bir eyin ger
eklem i olaca kresel bir durum un yaratlmas ynnde iledikleri
ni ileri srerek yapar. Ama bu tam am en varsaym sal bir olaslktr. Ben
ce Kant'n hakl olduu nemli bir nokta bu. Byle varsaymsal bir ola
slk dorudan, davranlarm ynlendirecek bir norm olarak alnamaz.
Baka bir deyile, bir btn olarak adil bir toplumun, adil bir dnyann
yaratm iin geerli olan fikirleri alarak onlardan burada ve imdiki
davranlarm iin bir rehber kartam am . zellikle de o adil toplum,
Kant'n kendi diliyle sylersek, verili olmad, bir dev olarak sunul
duu iin. Sonsuz bir eye sonluymu gibi m uamele etmek, ksacas
onu fetiletirm ek istemiyorsam bu topluma da bir veri muamelesi y a
pamam. Bu tr fetiiste ilemlerin belli sonulan vardr, zira insanlarn
gelip m illetlerinin iine yarayan neyse iyi olann o olduu ya da bir par
ti onlara neyi yapmalarn buyuruyorsa onun iyi olduunu, nk parti
veya m illetin (dorudan, saydam bir ekilde asla byle bir ey olam aya
caklar halde) deyim yerindeyse Dnya Tini'nin organ olduunu syle
yebilmeleri anlam na gelirler. Ahlaki eylem, burada ve imdi gerekle
tirilen doru eylem, bir btn olarak tr iin iyi olanla dolayszca zde
deildir. Kant bu iki eyi bir araya getirmeyi ki sylediim gibi, hem
makul hem de batan karc bir eydir bu reddederken, ilhamn: b
tn felsefesinde i banda olan derin ve doru bir igdden aim ;^::.
Bu da sahte zdelikler yaratm ak ve gereklikte birbirlerinden ayr o ian
eyleri co u p d e m ain bir araya getirmek yerine ayrmlar yapma igd
sdr. Bu balamda size modern bir yazar, siyasi yaknlklar szleri
bam baka bir ey beklem eye yneltebilecek bir yazar hatrlatabilirim
belki. Brecht'ten bahsediyorum , zira Brecht bu sorunun fena halde far
kndayd ve ona kar olaanst bir hassasiyet gelitirmiti. Kiisel ve
ya znel ahlak ile nesnel ahlakn yollarnn ayrldm belki de baka
herkesten daha keskin biim de grmt. Burada, A ln a n n le m le r gi
bi oyunlarnda (bu bakmdan rktc oyunlardr bunlar) nesnel kar
varsaym a ve bunu yaparken de insan zgrln grmezden gelme
tarzyla ilgilenmemiz gerekmiyor. Ben burada sadece Brecht'in bu soru
nu ahlak felsefesinin en temel, yakc sorunu olarak grdne dikkat
ekm ek istiyorum. Brecht bu sorunu iki farkl oyunda (her ikisini de
okumanz tavsiye ederim), deyim yerindeyse, kontrapuntal olarak ele
almtr. lk oyun olan M e zb a h a la rn K u tsa l J o h a n n a s'n d a Kant an
lamda kesinlikle saf bir iradesi olan, yani saf bir miza etiini icra eden
ve sahiden de tam kategorik buyruun gerektirdii gibi davranan birini
grrz. Sonra da kadnn tam da bu yzden en kt ve en tehlikeli
karlarn ajan haline geldiini ve Johanna'm n yapt eylerin istedii
nin tam tersine dndn grrz. En sonunda da ehit olmas tam da
znel olarak kar kmay amalad o hkim smrc glerin iine
yarar. Dier oyun, S e zu a n n i y i in sa n , ayn sorunu tersine evirir. Bu
oyunda Johanna gibi iyilik yapm ak isteyen, ama fena halde aibeli oldu
u hissedilen bir toplum da iyilik yapmay ancak kendisini kt klarak,
Brecht'in ayn adl iirinde kulland ifadeyle "Ktlk M askesi "ni ta
karak baarabileceini kefeden bir kadn anlatlr.10Am a bu bizi bugn
tartm aya gerekten zam anm zn kalm ad ama ileride ayrntl ola
rak ele almak zorunda kalacam z bir soruna getiriyor. Miza etii de
nen etik ile sorumluluk etii denen etik arasndaki farktan bahsediyo
rum. Bu, Kant ahlak felsefesinin ve ondan kaynaklanan tartmalarn
tayin edici sorunu olarak grlebilir.
Ama ahlak felsefesinde znel ve nesnel unsurlarn rtmesiyle ilgi
li bu sorun konusunda bir noktann daha belirtilmesi gerek. Brecht'in bi
le baa kamad en ciddi trden byk bir tehlikeden bahsediyorum.
Bu tehlikeyi burada "Cizvitlik sorunu" olarak tarif edeceim ama ayn
ad tayan tarihsel tarikata herhangi bir atfta bulunmak istemiyorum,
sadece hakl veya haksz bir biim de Cizvitlerle ilikilendirilmi olan
bir ilkeyi zetledii iin byle diyeceim. Bu da amacn arac m erula
trd ilkesidir. Bu teorinin halihazrdaki bir iyi ile talep edilen iyi, b
tncl iyilik arasndaki ayrmay fark ettii sylenebilir; ama sorunu ti
kel ve bireysel olan karsnda btnle, nihai am aca ncelik vererek
zebileceini zanneder. Fikir ilk bakta makul grlse de bizler bu
fikrin am zda snandn ve son derece feci sonular yarattn gr
dk. Nihai amacn veya toplumsal btnln ncelii uruna su ile
menin gerekten ne dem ek olduunu artk biliyoruz. yi kavramm her
trden elle tutulur tzden arndrmann neye yol atn ve kim ler daha
glyse onlarn soyut tahakkmnden te bir anlama gelmediini ar
tk biliyoruz. Bu tr yneticiler nesnel olarak daha byk iyi fikrinin ar
kasna snp salt znel kar ve haklarn kendi ellerinde emniyette ol
duunu iddia ederler. Ahlak felsefesi balam nda bakldnda bu tr
btn iddialara kar kmak nemlidir. Brecht'in demin bahsettiim ve
bu tr korkun eylemlere ideolojik bir merulatrm a sunduu sylene
bilecek olan A ln a n n le m le r oyunu da buna dahildir. Bu tr iddialara,
savunulmakta olan evrensel ile burada ve imdi yaplm akta olan eyin
kurbanlar veya nesneleri arasndaki ilikinin saydam olmas gerektii
ni syleyerek itiraz edebiliriz. Her eyin sylendii gibi olduu yolun
daki soyut teminatlar kabul etm ek yetmez. Bunun yerine, aradaki ili
ki, insan bireylerinin tikel karlarnn imdi ve burada en az kresel
kar kadar hkm srmesinin salanmas gerekm esi anlamnda saydam
olm aldr (bu da pek karlalabilecek bir sentez deildir). Her halkr
da nihai ama dogm atik biim de koyutlanm am al veya insanlara kar
sabit, nesnel bir ey olarak tasarlanm am aldr, nk yle tasarlanrsa
phesiz benliin, bireysel kiiliin korunm asn da ieren insan akl
kavram yla zorunlu olarak atacaktr. Bu bakmdan Kant ahlak fel
sefesi bunun gerekten savunulabileceine inanyorum totaliter
ahlakla, aslnda oyuncul olduu sylenebilecek "ama arac m erulat
rr" ilkesinin totalitarizm tarafndan lmcl bir ciddiyet kazand bir
ilkeye evrilm esiyle badamaz. Bunun nedeninin de eyann tabiatn
dan, yani tek tek her durum da birey ile toplum un zt ynlere iaret etm e
sinden geldii sylenebilir. Dahas, ahlak felsefesi, o modellerde grd
m z gibi, dorudan ve tutarl biimde toplum un safna katld iin
bireye zorunlu olarak hakszlk eder. Zira birey ancak adil bir toplumda
zgr olabilir, ama imdiye kadar toplum un yapsn hep kendisine kar
, hasm ane bir ey olarak deneyim lemitir; yaderk bir ey olarak dene-
yimlemitir. Ve btnn byk lde meru karlar ile bireyin yine
byk lde meru karlar arasndaki, evrensel olan ile tikel olann
atan karlar arasndaki bu antagonizmay grmezden gelen bir ah
lak felsefesi kanlm az olarak barbarla ve yaderklie gerileyecektir.
A hlak felsefesi bu atkya ifade kazandrmaldr, tpk Kant'm gz ka
m atrc biimde yapt gibi. atmay uyum a indirgemeye almak
ahlak felsefesinin grevi deildir.
Son olarak, insanln nihai amac olarak akl fikri h k lc r .ii -e -
ler sylemek gerek. Bunu dz anlam yla alrsanz, an akl i--
rihte yerleiklik kazanm haliyle alr da onu kendisi zerinde
mek iin kullanmazsanz, elinizde kala kala doa zerinde hk:~ e:
uygulayan ey olarak akl kavram kalr; bu da bask ilkesidir ve czu iti
bariyle tikeldir. Gelgelelim, insann kendini korum asyla ilgilenen bu
baskc, tikel ilkenin nesnel ahlaki rasyonalitenin kendisiyle zdetinle-
bilecei son derece phelidir. Schopenhauer, zam annda kendi gelitir
dii ahlak felsefesinin zel erdem lerinden birinin de hayvanlara m ua
melemize, hayvanlara gsterilen efkate dair bir gr de iermesi ol
duunu sylemi; buna da ounlukla tuzukuru bir bireyin acayip fikir
lerinden biri gzyle baklmtr. Bana kalrsa byle acayipliklerden ok
ama ok ey renilebilir. Bence Schopenhauer m uhtemelen, btncl
rasyonalitenin insanln en st nesnel ilkesi haline getirilmesinin, doa
zerindeki kr tahakkmn, en bariz ve elle tutulur ifadesini hayvanla
rn sm rlm esinde ve grdkleri kt m uam elede bulan tahakkmn
devam anlamna geldiinden pheleniyordu. Dolaysyla kendini koru
mayla ilgilenen znel akldan hayvanlara ve onlara gsterdiimiz m ua
meleye hibir yer ayrm ayan en st ahlaki ilkeye geiteki zayf nokta
ya iaret etmi oluyordu. Bu doruysa, Schopenhauerin egzantrikliini
mthi bir igrnn iareti olarak grebiliriz. nsanln en st ilkesi
olarak kurum sallam bir akim gerekte nasl grneceini kafamzda
canlandrm aya alrsak, bu egemen ilkenin silinmi olduu bir ey d
nmemiz gerekir kesinlikle. Bu akln bitim siz nakaratna, "her ey by
le olmak zorundadr, byle hizaya sokulmak, denetlenm ek ve dzenlen
mek zorundadr," diyen nakarata artk kulak verilmemelidir. Ahlak ad
na toplum un kendisini doay smrmekle uraan devasa bir anonim
irket haline getirm ek iin bu nakarat k ab alatrm ak yerine ortadan
kaldrm ak gerekir kesinlikle. Kendini korum ak iin gereken znel basi
ret ile ahlakn en st evrensel ilkesini eitleme giriimine bulunulabile-
cek en gl itiraz buymu gibi geliyor bana. Kant' bu ikisini birbirin
den ayrmaya ynelten nedenlerden biri de buydu belki. te yandan,
Kant ahlak ilkesinde ima edildii gibi, akln saf nesnel bir hale, yani
insanlarn karlarndan ve kendini korum a giriim lerinden bamsz
bir hale gelmesi de en az bu lde sorunludur. nk bu durumda da
insanlar Hegel'in deyimiyle bir etik dnyann yaratlmas iinden d
lanm ve bu dnya katksz bir yaderklie dnm olacaktr.
ON b e i n c i d e r s
18 Temmuz 1963

BAYANLAR BAYLAR,

Geen sefer, insanln kavram olan akl kavram nn bu unsurlar zaten


kendi iinde barndrdn da dikkate alarak, Kant'taki ahlak felsefesi
ve genelde ahlak felsefesi, insanla, insanln varoluunun devamna
ve m utluluuna m ynelm eli sorusuna varmtk. Bu da bizi genelde
ahlak felsefesinin tem el bir sorununa getiriyor; Kant'ta geitirmeci bir
tarzla ele alman sorulardan biri olduu ve dolaysyla metinsel analize
ak olmad iin bu sorunu sizlerle Kant'n metinlerinden az ok ba
msz bir ekilde tartmak istiyorum. Zira bu sorunu evreleyen bal
ca m eselelere girmeyi baaram azsam sizleri karanlkta brakm olurum
gibi bir hisse kaplacam. Bu sorun da Kant'taki haliyle mahut miza
etii sorunudur ve bu sorunu kulaklarnza m itolojik ve a p r io r i arkaik
gelebilecek m ahut iyi etiinden (G iitere th ik ) ziyade hem Kant'tan hem
de sum m u m bon um dogm asndan ayrt etm ek iin sorumluluk etii ad
verilm i olan eyle ilikili olarak ele alacaz. nk insanlk hakknda,
insanlarn hayatlarnn ierii asndan dnm ek esasen bir sorum lu
luk meselesi olacaktr; am pirik varolu, kendini korum a ve gnahyla
sevabyla ait olduumuz trn kendini gerekletirmesi karsndaki
sorumluluk. Bu sorumluluk fikri tam da, Kant'n bir etik ilkesi olarak te
melden reddettii eydir; onun ahlak felsefesinde bu fikre yer yoktur.
Kant'm , zgrlk kavramn Yunan etiinden miras alm olsa da olaa
nst lde radikalletirm i olduunun farkndasmzdr. zgrlk ol
madan, zgrlk fikri olmadan ahlak felsefesinin hibir anlam olm aya
can da aka gryorsunuzdur, nk tam ve smsk bir determ i
nizm durum unda her trl iyi ve kt lt kesinlikle anlamsz olacak
t; meseleyi gndem e getirm ek bile m m kn olmayacakt. Ama zgr
lk kavram Kant tarafndan ok nemli bir biim de deitirilmitir.
Hatrlataym, Aristoteles'te bile zgrlk sadece dsal zorlamalardan
zgr olmak olarak deil, ayn zam anda duygulardan, yani igdsel
drtlerden de zgr olm ak olarak tanm lanm t ve etik davran, Sto
aclarn yapt gibi, duygular zerinde kurulan hkim iyet ile eitlen
miti. D aha nce de bahsetm e frsat bulmutum; ok az sayda radikal
hedonist hari btn ahlak felsefesi geleneine zg bir motiftir bu.
K antta bu eilim zgrlk kavramnn sadece dsal bir nedeni olm ad
sylenebilecek eye karlk geldii ar bir uca tanr. Demek ki
Kant'n ahlak felsefesinin esasen bir miza etii olduu sylenebilir.
Burada bu zgrlk tanm o kadar biim selletirilm i, deyim yerindey
se, o kadar epistem oloji meselesi haline getirilm itir ki, somut gerek
liklere olan her trl bam llk bertaraf edilmekle kalmam, ayn za
m anda bizatihi etikle ba kurulabilecek her trl temel mesele de bir
kenara atlmtr. nk zgr bir eylem ne trden olursa olsun herhan
gi bir nedene indirgenem eyecek eylemse, bunun mesela verili bir du
rumdaki baarszlklarn, hatta herhangi bir verili durumdaki, herhangi
bir ey elde edebilm ek iin eylemimi dayandrm ak zorunda olduum et
kenlerin neden olduu her trl eylemi de darda brakaca aktr.
Bu tr btn eylemlere yaderk gzyle, zgrle nedensellik unsuru
nu tekrar sokan bir eylem gzyle baklacaktr. Kant'n felsefesi bu sa
yede u bir miza etii haline gelir ki, Kant da ahlaki olan, ahlakn
odak noktasn byle dosdoru insan znesinin iine yerletirdiinde
yapt eyin tam olarak ne dem ek olduunun gayet iyi farkndayd. "
sellik" terimini kullandm zaman aklnza dsal buyruklarn iselle
tirilmesi, stbenin iselletirilm esi gibi ilkeler hakkmdaki laflardan ai
na olduunuz psikolojik anlam da isellik gelmemeli. Burada salt akl
tarafndan belirlenen evrensel bir ben'den bahsettiim iz iin bu iselli-
in yeri, biraz sorunlu bir adlandrm a yapm am a izin verecek olursanz,
tam bir boluk olarak tarif edilmelidir. Yani bu isellik, akln kendisinin
soyut atf noktasndan baka bir ey deildir, ama negatif yoldan, her
trl dsal eyden radikal biimde ayr bir ey olarak tanmlanan bir
atf noktasdr bu. Nitekim ahlak felsefesi sadece kendi iinde var olan
bir saf akla dayandrlacaktr ve byle olduu iin de kendisini dsal-
latrmaz ve kendisine dsal her trl etkenden bam sz kalr. Bu tr
dsal unsurlarn en banda da bireyin mutluluu gelecektir. Ama ak
as ki bunu daha nce de sylemitim, daha ileriki dnemlere ait,
son derece radikal bir isellik filozofunda olduu gibi, her trl eylemin
de genelde insanlarn m utluluundan1bam sz olarak yerine getirilm e
si gerekecektir. Burada kastettiim filozof, mesela acma eylemlerinin
acm aya kt gzle bakan K ant'tan2 bu noktada ayrr en bata
acma hissini tahrik etmi olan herhangi bir durumu dzeltmek iin de
il de, sadece acm a hissinden yola karak yerine getirilmesi gerektii
ni iddia edecek kadar ileri giden Kierkegaard'dr. O halde burada radi
kal iselliin bak as, gerekliin doasna karmamamz ve kendi
davranlarm zda dsal gerekliin doasn hesaba katmamamz ge
rektii fikriyle birlemektedir.3 Bu m otif belli bir anlamda Platon'da da
nesnelletirici bir eilim le birlikte grlr; yani fikirlerin/idealarn
mutlak doasna, ancak saf m antksal davranla, saf mantksal yetiyle
ulalabilmesi anlam na gelen bir eilimle. Ama Kant bunu bile yaderk
grerek reddecektir; gerekten de Platon'da adaletin ki adalet Platon'
un en yksek deeridir saf akln rn olmad, bizim tarafmzdan
kendi bana var olan bir ey gzyle grlmesi gerektii gerekesiyle
antik dnem etiinin btnn yaderk olarak grp eletirmitir. Bu
yzden de karm za dardan kan dsal bir ey olarak adalette m u
lak bir eyler, akld bir eyler ya da Kant'n tercih edecei deyimle,
yaderk bir eyler vardr. Kant'n miza etii ile Platonun idealar etii
arasndaki tayin edici ayrm uradadr: Kant'n izin verecei tek tanm
layc ahlaki eylem etkeni znelliin kendisinin evrensel ilkesidir; eyle
min m m kn olabilmesi iin nesnel bir ey olmas gerekmesi, yle ve
ya byle bir eyin var olmas gerekmesi dnda nesnel olan hibir eye
atfta bulunulmaz. O halde bu bakm dan Kant'n etii gerekten de
Fichte'nin felsefesiyle uyumludur.
Kant'n dncesinin burada iki hedefi vardr. Sadece en geni an
lamda duyusal arzunun yaderkliine deil, teolojiye de kardr. Bana
kalrsa Kant'n bir metafiziki olduu ve duruunu iki eye kar belirle
dii konusunda kafanz net olmal. Bir yandan ampirizme ve dolaysy
la nerede karsna karlarsa ksnlar duyulara kardr; te yandan, te
oloji biim ine brnm yaderklie. Ahlak yasas Tanr'dan geliyormu
gibi tasarlanam az, salt kavramsallatrlm bir znellikten baka bir ey
deildir. Tanr bu ahlakta herhangi bir rol oynuyorsa, sadece saf akldan
kaynaklanan ahlak yasasnn garantr olarak, S a f A kln E le tir is in d e
bu balam da kullanlana benzer bir formlle sylersek, ahlak yasasnn
bal olduu varlk olarak oynuyordur.4 Kant'a gre bu dem ektir ki Tan
r ve lmszlk umudu olm azsa dnya bir cehennem olacaktr. Kant da
byle olmamal, diye dnr. Bu negatiflik olarak dnya tanm ile
Kant'n ampirik olan reddetmesi arasnda derin bir balant vardr. Ya
ni, Kant'n ampirik motifleri reddetmesi, bu byk lde teolojik bir
m eseledir tabii dnyada ktln hkm srd, bu dnyann k
tlk alemi olduu yolundaki inancna tekabl eder.5 Ve Kant'n katl
nn mevcut koullar karsnda, Hegel'in felsefesindeki grnte da
ha insani ve cazip etik izahndan daha eletirel, yani daha tavizsiz oldu
unu syleyebiliyorsak, radikalizminin tam da bu noktada ortaya kt
da sylenebilir. Bu da aslnda bizi m ahut miza etii ile iyi etii, daha
zelde de imdi hakknda bir eyler sylem em iz gereken sorumluluk
etii arasndaki ayrmla ilgili canalc meseleye getiriyor. Bir miza eti
i saf iradeye snm ak isteyen bir etiktir, yani tek otorite olarak ahlaki
znenin iselliini tanr. Buna karlk iyi etii ve sorumluluk etii kal
k noktas olarak var olan gereklii alrlar (bu, belli koullarda, bu z
ne tarafndan algland haliyle zihinsel bir gereklik de olabilir; ama
sonradan bu gereklik znenin kar kutbuna yerletirilir). Nitekim bu
etik anlaylar in ten tio recta* var olan bir gereklikten hareket ederler,
tpk eski tarz bilgi teorisinin in ten tio n e re c ta olmas gibi; ama kurucu
zne zerinde herhangi bir ekilde dnmezler, in te n tio r e c ta 'nn bu
nesnelletirici eilimi yznden, verili herhangi bir zamandaki en yk
sek ahlaki iyi de nesnelleir, hatta diyebiliriz ki, eyleir ve bu eyvari
ey saf eylemle, Kant'n a c tu s p u ru s uyla** kyaslandnda her zaman
yaderktir, bize ait bir iyidir bizim iin var olduu srece de hazcla
ynelik eletiriye tabidir.
Bayanlar Baylar, ounuz bunlarn filozoflar ilgilendiren m eseleler
olduunu dneceksinizdir. Kafalarn yoracak bundan daha nemli
bir eyleri yoksa, dkkan kapatmalar gerekir diyeceksinizdir, zira b
tn bunlar ilk bakta ii bo skolastik tartm alardan te bir eymi gi
bi grnmemekte. Platon'un adalet kavram yla oktan yapt gibi, sa
dece en byk iyi kavramn yeterince yksee karmann, geici, am
pirik motiflerden azade bir eyin kendi kendine ortaya kmasna yete
cei dnlebilir. Byle bir ilem nesnel bir iyi etii ile salt biimsel
bir miza etii arasndaki mesafeyi bir hamlede kapatacaktr. Aslnda
M arburglu yeni-K antlara kadar birok dnr Kant'n etii ile Pla-
ton'unki arasndaki uyuma tekrar tekrar dikkat ekmilerdir. Aklma
zellikle Paul Natorpun P latonla ilgili kitab geliyor.6 K antn etiini
olaanst denecek derecede takip etmi olan Schopenhauer de bu iki
ahlak anlaynn zde olduu grn benimseme eilimindedir.7 Gel-
gelelim, Kant kavram larn arasndaki net ayrmlar zerinde srar eden
biri olduu iin bununla tatmin olmaz. Bunun yerine bu en yksek iyi
nin bile, nasl tanm lanrsa tanm lansn, benim karm a yabanc, dsal
bir ey olarak ktn ileri srer. Bu haliyle de ahlaki irademin znel
lik ilkesiyle, saf benlik ilkesiyle zdeliini hkmsz klacaktr. de
alist olduundan, bu ahlak felsefesinin olas sonularyla, mesela kendi
ahlak felsefesinin en geni anlamyla duyusal gereklii reddi bakm n
dan Platonunki ile rtp rtm ediiyle ilgilenmez. Bu tr m laha
zalar onu hi mi hi ilgilendirmez. Onu ilgilendiren idealizminin ger
ek gstergesi de budur sadece ilke sorusu, yani byle bir teorinin

* Nicolai Hartmann'a ait bir terim. Bilme yetisinin gerek nesne zerine odaklan
d duruma karlk gelir. Nesnenin zihnindeki grntsne odaklanan intentio obli-
qtd mn kartdr, -.n.
* * Lat. Saf eylem, -.n.
kendini nasl kantlayaca sorusudur. Baka bir deyile, kendisini ras-
yonalite asndan kantlyor mudur, yoksa akla yabanc bir ey muam e
lesi mi ediyordur? Bunun yan sra ierikle de ilgilenmediini ilave ede
bilirim. Kant, Platon'un duyusallk karsndaki "beden ruhun m ezar
dr," ifadesinde8 de grebileceimiz onaylam am a tavrn paylam yor
du. Aksine, kiinin kendi mutluluunu salam a devini de dev tanm
na dahil ederek, etik ierik konusunda belli bir hogr bile gsteriyor
du. Kant sadece ilkenin kendisi sz konusu olduunda taviz vermeye
yanamaz. Bu bakmdan ruh gibi, lmsz olduu, en yksek iyi oldu
u iin arzunun nesnesinin lm szlk olmas gerektiini syleyen ge
lenein mirass olduunu gsterdiine iaret etm ek gerek. znellik il
kesinin normalde en yksek iyi olarak grlen ey olmas gerektii fik
rinin kkeni, sadece yzeysel tarihsel bir anlamda deil, derin bir an
lam da da Hristiyanlktadr. Temelinde ruhun mutlak tzsellii fikri ya
tar ki, o da ruhun lm szl fikrine, sa tarafndan kurtarlan ruh fik
rine baldr. Bu fikir seklerletirilip soyutlatrlarak kendi bana var
olan ahlak yasas haline gelir. Ayn fikir burjuva ethosunun snrsz a
lma ethosunu da ierir ki bu da H ristiyanln belli bir kolundan, Lut-
hercilikte ve zellikle de Kalvincilikte gittike etkili hale gelen takdiri
ilahi anlayndan gelir. Seilmilerden olup olmadn kimsenin bil
medii ve kiinin herhangi bir umudu olabilm esi iin azami abay sarf
etm esi gerektii fikridir bu. Bu umudun ancak ufkun ok uzaklarnda, o
da son derece soluk ve adeta bir an eklinde belirmesi, Kantn Protes
tanlkla paylat bir eydir. Protestanln daha sofu temsilcileri genel
Protestan inancnn bu vehesinden rahatsz olmulardr; Kant' felsefe
sinin umuttan yoksun olmasyla eletirenler onlard. Heinrich von Kle-
ist'n Kant okuduktan sonra gsterdii nl tepki de ayn balamn r
ndr.9 Bu tepki ok nemli bir hakikat ierir ki o da umut kavramnn
sahiden de ierdii belirsizliktir. Ama K ant buna Beethoven'i hatrlatan
bir ekilde cevap verir: Bu cehennem, ki yeryzndeki yaammzn
byle olduunu kabul etm em iz gerekir, son sz olamaz. nsan doas
nn kendisi her eyin bundan ibaret olmad, daha baka bir ey olm a
s gerektii gibisinden bir vaat ierir. Bu anlamda Tanr'nm varlnn
Kant'n kendisinin de sert bir eletiriye tabi tuttuu ontolojik kant ya
amaya devam ediyor diyeceim ben. Snrsz alma ile saf miza (G e-
sin n u n g) arasndaki dolaym layc ba, K a n t etikte snrsz alma
kavram yla tam am en soyut bir biim de kaynaan dev kavram bata
olm ak zere en st kavram larn oluturduu takm a dahil edilerek yara
tlr. Zira mutlak bir kavram olarak dev snr tanmaz, nk herhangi
bir verili dzene yerlemi olm ayan bir m utlaktr ve bu sonsuz veya s
nrsz doas sayesinde de bu asla sona erm em e niteliine sahiptir. u
nu belirtm ek isterim ki Kant'nki gibi bir felsefe asla toplumda olup bi
teni tekrar etm ekle yetinmez; mevcut toplumu eletirm e ve ona m m
kn olana dair alternatif bir grnt ya da grntsz bir grnt yan
stacak bir ayna tutma eilimindedir. Burada da bunu, biimcilik ilke
siyle gayet yaratc bir biim de birlemi halde grrz. Gerekliin
dzeltici ilevi burada ama ile ara arasndaki ilikide aranr. O sralar
da ortaya km akta olan yksek-kapitalist toplum da Kant'n a ger
ekten de ngiltere'deki Sanayi Devrim i'nin birinci aamasyla rt-
mektedir Kant btncl ilevsellik ynndeki eilimi fark etmitir.
Yani, toplumsal alandaki her eyin bir ara hizm eti grd dier ey
ler iin sadece ilevsel bir deeri vardr. te Kant felsefenin pathosu,
her eyin sadece bir ara olma eilimiyle atan bir ama aramasndan
gelir. Niyete ynelttii ve daha nce bahsettiim eletiride de vardr bu.
Ama bu noktadan baktnzda bunun zddna son derece gerek bir an
lam, daha nce bahsetm ediim ama Kant'n ahlak felsefesinde ok
nemli olan bir anlam verebilirsiniz. Bedel ve deerden bahsediyorum.
Bu da ilevsel olan, baka bir ey uruna var olan ve mbadele edilebi
lir olan her eyin bir bedeli olduu fikridir phesiz bedel kavram da
mbadele srecine dayaldr. te yandan Kant'n ahlak yasasna gre,
ahlaki eylemde olduu gibi sadece kendi iin var olan ve kendi iin
meydana gelen her ey de, Kant'n deyimiyle "haysiyet" (W rde) sahi
bidir. Bu haysiyet kavramnn, fikrin yozlaarak u ya da bu kimsenin
srf kendini nemli veya arlkl grd iin haysiyetli olduunu id
dia ettii o paspal gsteriilie dnt on dokuzuncu yzyldaki te
zahrlerinden ok farkl bir tns vardr. Buna ampirik haysiyet kavra
m denebilir ve buna bugn de ara ara rastlayabiliriz, ama Kant'n kas
tettii eyin gln bir taklidinden ve tam anlamyla tersine evrilm e
sinden baka bir ey deildir.
Bu toplumsal meselelere Kant'n felsefesini deerden drm ek iin
girmiyorum. Bir felsefenin eletirisi ancak hakikatinin eletirisi olarak
mmkndr. Pozitif veya negatif bir biimde salt u ya da bu toplumsal
durumla balantl olduuna iaret etm enin hibir eletirel gc yoktur.
te yandan Kant'ta karlatm z trden en soyut ayrt edici zellikle
rin bile iinden ktklar gerek toplumsal matris iinde birer yeri var
dr. Ve Kant'n ahlak felsefesinin soyut kavram larna, onlarda doru
dan grlmese de altlarnda yatan tzde gizli olan somut zglln bir
ksm n yklem ek mmkndr. Bunun da iki vehesi vardr. Birincisi,
Kant ahlak felsefesi kendine burjuva diyebilir son derece pozitif bir
anlamda, tarife smaz lde glenmi bir zgven anlamnda. nsan
znesinin kendi kendine zgrce yasa koymas gerektii, onun saf m i
zacnn dnyann yasas olduu fikri, her trden gelenekiliin ve her
trden korporatist, feodal veya m utlakiyeti dzenin zt kutbunda yer
alan bir ilkedir. Hatta K antn ahlak felsefesinin soyut doasnn, verili
koullarn, bilim sel denebilecek koullarn snrl pozitivizm ine kyasla
toplum sal olduunu da syleyebiliriz. Kant'ta gzlemlediimiz soyut
lua geiin, toplumun gittike rasyonellem esini ve insanla davran
klavuzu hizmeti vermi kr, organik unsurlardan kurtulmasn ifade et
tiinin dnlebilmesi anlam nda bizatihi somut olduunu da ekleye
biliriz. Soyutluun btn alarda grlen tem el bir fenomen deil, ta
rihsel ve deyim yerindeyse toplumsal bir kategori olduu eklindeki bu
igr, mmkn olan en byk gle Marx tarafndan dile getirilmi bir
igrdr; Kant'm teorisi de bu tezin akla gelebilecek en iyi snanma
yollarndan, en m uhteem rneklerinden biridir. Kant'ta kendini her tr
den vesayetten ekip kurtarm ak isteyen gen burjuva snfnn patho-
sundan, zgveninden bir eyler olduunu aka hissedebiliriz. Bu
pathos, Kant'm ahlak felsefesinin temeli olarak teolojiyi eletirdii ve
sonu olarak bu ahlak felsefesinin Kant'm "insanln kendi bana at
olgunlam am lk durumundan kurtulmas" ile ilgili nermesinin an
lamn yanklad yerlerde iyice ne kar." Kant'n yasa kavramnn
en baskc vehelerinde bile bu motifin yanklarn hissetmiyorsanz, bir
btn olarak ahlak felsefesinde ilerlikte olan son derece karmak ve
incelikli ayrmlar anlamay baaram am snz demektir. Ayrca Kant'n
ahlak felsefesi, Rousseau'nun kapsaml etkisi altnda kalm olmas gi
bi zgl bir anlam da da burjuvadr. Bu genelde bilinir de, Kant'n felse
fesinin Rousseau'daki insan akimn dnyadaki m utlulukta tedrici bir
ilerleme salamay baaram am olduu yolundaki inanca ilgin ve son
derece zgn bir boyut katt o kadar iyi bilinmez. Bana kalrsa btn
felsefe tarihlerinde grdmz gibi bunlara iaret edip durmaktansa
Kant'n bu Rousseaucu fikirlerle ne yaptn grm ek daha ilgin ola
caktr. nk Kant insann akl yeteneinin insanln mutluluundaki
o tedrici art salamaya uygun ara olm adm retir. Bu iki eyi,
aklla m utluluu birbirine uydurm aya alm amam z gerektiini syler.
Bunun yerine, hi deilse bireysel davran, daha dorusu zel hayatn
etii sz konusu olduunda akim hedefinin srekli artan bir refahtan
baka bir yerde aranmas gerektir. Geen sefer mutlaklatrlm akl
kavram nn (znel kar alan ile nesnel ahlak alann ayrt etmeyi baa
rabilsek bile) yol aaca glkleri aklam aya almtm hatrlarsa
nz. Balca glk de ahlaki bir toplumun doann evrensel olarak bas
trlm asna yol aacak olmasyd. Bu size Kant'taki hakikat unsurunun
nerede olduunu gsterebilir belki. Bask ilkesine ynelik, doaya d
man ve onu bastrm ay arzulayan akl ilkesine ynelik bu kukuculuk
eiliminin Rousseaucu fikirlerin Kant zerindeki son derece olumlu et
kisini gsterdiini ekleyebiliriz. Kant'n bundan yapt karm udur:
nsanln ya da hi deilse tek bireyin bir btn olarak insanln du
rumu Kant'ta biraz farkl ve daha karm aktr yasa kavram na uygun
yaam aktan baka nihai bir amac yoktur ve bu da akln btn belirleyi
ci zelliklerinin stn birliini temsil eder.
Bugn miza etiinin bu yan zerine, yani zel hayat, isellik ve
burjuva toplum unun arasnda balantlar zerine odaklanm aya karar
verdim. Bu karar verdikten sonra da "burjuva" gibi kavramlarn genel
de ok belirsiz bir biimde kullanldn eklem ek isterim. Sylenmesi
gereken ilk ey, burjuva toplum unun kendisi iinde isellie tepkisel bir
tavr olarak baklmas gerektii, yani bunun esasen burjuvaziye zg
bir ey olarak deil diyalektik olarak grlmesi gerektiidir. Evrensel
ilevselcilik ve bunun tam am laycs olarak, d gerekliin, iine hepi
mizin yakaland baskn mekanizm asna kar bir protesto kabilinden
insanlarn kendi ilerine ekilm e eilimi hakknda zaten bir eyler sy
lemitim. sellik bireyin d dnyann bunaltc gcne kar bir tepki
olarak ekildii bir snak haline gelir. Ancak bu anlamda iselliin i
levsel dnyann bir ilevi olduunu syleyebiliriz. Bu da doal olarak,
aslnda en bata iselliin ortaya knn rtk vaadinin teolojik koz
mosun zlmesi herhangi bir dolaymlayc geile yum uatlm a
m dolaysz bir kopu olmasyla el ele gider. Kapal denen kltrler
de, Hegel'in term inolojisiyle "tzsel" kltrlerde, insanlarn davran
tarz az ok sorunsuzdur, izleyecekleri eylem yolu apaktr. Byle kl
trlerde isellie yer yoktur; aranzdan bir klasik dnem filolounun
kp klasik bir yazarn iselliin m evcudiyetini gsterecek ekilde yo
rumlanabilecek u ya da bu pasajna iaret edeceini beklesem de inan
yorum ki bu kavramn antik dnemde bilinmediini sylersem fazla ile
ri gitmi olmam. Bu olasl inkr da etm ek istemem. Sadece u m eto
dolojik uyarda bulunm ak isterim: Antik dnemde bu tr motifler p
hesiz grlyordu, ama soluduklar hava, iinde var olduklar iklim H
ristiyan dnyasnn iklim inden o kadar btn btne farklyd ki anlam
sal olarak zde olan terim ler bile bam baka bir anlama gelebiliyordu.
Nitekim Homeros ve Tacitus, Boccaccio ya da Chaucer gibi yazarlar
veya D o n Q u ix o te'y\, on yedinci yzyl ba ngiliz romanlarn okursa
nz, bugn burjuva dediim iz eyin, yani rgtl kentli bir piyasa eko
nomisiyle kurulan dolaysz ilikinin ayn ortak ekirdeiyle karlar
snz. Ancak te yandan, K antm zam annda burjuva koullarn Alm an
ya'da dier Batl lkelerde olduu kadar gelimi olmadn unutm a
mak nemlidir. Dnce alannda btn burjuva kategorilerinin ve fi
kirlerinin yaratlm, hi deilse ima edilmi olduklar, canl olduklar
dorudur, ama ekonomik gerekliin burjuvazinin zgvenine ayak uy
duramam olduuna ve burjuvazinin, ngiltere ve Fransada elde ettii
iktidar konum larna burada henz ulaamam olduuna hi phe yok
tur. Burjuvazi kavram gerek dnyadaki gelim elerden nce ortaya
kmtr ki bu genelde Almanya'daki durum un son derece karakteristik
bir zelliidir. Bu da burjuvaziyi, daha gelikin bir gerekliin her za
man daha gelikin fikirler zerinde bir fren ilevi grebildii Bat lke
lerindekinden daha fazla radikalletirmitir. Am a ayn zam anda daha s
nrl hale de getirm itir nk gereklik hissi iine ayn derecede girm e
m itir ki, bu bakm dan pekl, M orgenstem 'in iirinde ay iin syledii
gibi, ahlakn "btnyle Alman bir konu" olduunu syleyebiliriz.12Ya
ni ahlak, daha dorusu bu daha dar anlamda dev, aslnda sadece Alman
dnce alannda var olmaktadr. Kant'n adalarndan sadece birini
rnek verecek olursak, Hume'u, Hume'un ahlak felsefesini okursanz g
rrsnz; iklim o kadar farkldr ki ikisinin de ayn eyden bahsettii
hissine kaplmanz zorlar. Her halkrda, bireyin ahlaki davrannn
d gereklik zerinde tayin edici bir biim de etki edebilecei fikri
Kant'ta kesinlikle yoktur. Bireyin d gereklik karsndaki sahiden ik
tidarsz oluu unsuru, Kant'ta saf isellik inasnn canalc isel nko
ullarndan biridir kukusuz. Ahlaki zne en batan beri dnyann ina
snda hibir rol oynamaz; tarihin ekillenmesi hakkm daki son derece
soyut baz fikirler saylmazsa (ki bu fikirlerde de ahlaki znenin somut
tarihsel glerle ilikisi hibir rol oynamaz) dnya zerinde hibir etki
si yoktur. Bu etkisizlik yznden de ahlak zorunlu olarak bir miza m e
selesine, temelde, eylem lerinin burada ve imdi dnyann seyrini dei
tirm ekten ciz olduundan kesinlikle em in olan insanlarn yapaca tr
den eyleme dnr. Bu iktidarszlk, Alm an idealizmindeki btn ah
lak felsefesi klliyatnda grlebilir. Miza sadece kendi iin var olan
bir eydir; gerekleim ini kendinde bulur ve toplum un rgtlenmesinde
etkisiz kalr. Bunun karlnda da bir anlam da nispeten toplumun teh
didi altnda kalmaz. Onun pathosu her eyin bir ara haline geldii ve
hibir eyin ama olarak kalm ad bir toplum u eletirmektir. Ama te
yandan da bu fikre diyalektik kartn ilave etm ek gerekir ki bu da ak
ln, kendi kendine yasa koyan yetinin, bylece kendi iinde bir ama ha
line geldii ve dolaysyla, geen sefer iddia ettiim gibi, hedeflerinden
herhangi birini kendisi dndaki dnyada gerekletirebilme konusun
da m itsiz olduu iin bir feti olup kt fikridir. zgrlemi yurtta
n muazzam pathosu iktidarszlk hissiyle i ie geer; bu ikiz tema
Kant'n etiinde derinlere kk salmtr. Bayanlar Baylar, hem miza
etiinin hem de sorumluluk etiinin altnda yatan sorunlara dair kaba
taslak bir sunu yaptm zannederim. zellikle de bu iktidarszlk hissi
miza etiini eletirm emizi hakl klar, nk bu etik bize somut hibir
ey sunmay baaramaz; baka bir deyile bize ahlak ilkeleriyle ilgili bir
yntem, genel bir ahlaki ilkeyi belli bir vakaya uygulamamz salaya
cak bir yntem sunamaz. te yandan bunu sylememe bile gerek yok
aslnda ahlaki ilkeler belirlem e iinin (c a su istr y ) arac amala hakl
karm a ilkesini izleyerek grecilie teslim olmu olduu ve dolaysy
la olum suzlua ve ktle yol at tekrar tekrar gsterilmitir. Kant
ahlaki ilkeler belirleme iine, dsturun evrensel karakteri zerinde d
nmenin yeterli olduunu syleyerek direnecekti. Yani, her an ilkemin
evrensel bir yasa-koym a ilkesi haline getirilip getirilemeyecei zerin
de gerekten dnrsem, o zaman sorun halledilmi olacakt. Ama ge
lin bu dersin kalan son birka dakikasn bunu sylemeye ayrsam iyi
olacak galiba kategorik buyrua gre davranm ann hi mmkn olup
olmad, hatta herhangi birinin her an ve her eylem konusunda bunu
yaptm hayal edip edem eyeceiniz zerinde dnelim. nce bir ds
turu izlediinizi dnelim byle davranacak biri bir insandan ok
ucube olacak olsa da byle dnelim. Sonra da dsturunuzun evrensel
bir yasann temeli olup olam ayaca konusunda kafanz netletirmeye
alalm . K ant em ay uygulayacak olursam, bu gerekten de elimin
altnda sonsuzca dallanp budaklanan toplumsal olaslklar, yani sonsuz
tercihler olduunu ve gerekten de dsturum ile bu evrensel yasa ara
sndaki ba kuracak durum da olduumu varsaym ak demek olacaktr.
Baka bir deyile, kategorik buyruk kt zerinde gerekten m evcuttur
ama kat, isel Kant anlamda aslnda geerli deildir. Bunun nedeni
de, rtk olarak, verdiim yargy dorulayabileceim, dsturumun by
le evrensel bir yasa iin uygun bir temel olup olm adn belirleyebile
ceim varsayld halde, gerekte verdiim yargnn saysz dnceyi,
insan bireylerinin kapasitesinin tesinde kalan dnceleri gerektirm e
sidir. nk bunun iin m uazzam m iktarda bilgi gerekecektir ki bunun
apak bir ahlaki olgu olarak var olduu ileri srlemeyecektir.
ON ALTINCI DERS
23 Temmuz 1963

BAYANLAR BAYLAR,

Geen sefer kategorik buyrukta bir sorun olduunu sylemitim. Bunu


basite yle syleyerek tarif edebiliriz: Ahlak yasasnn stn evrensel
liinden zgl vakaya giden yol Kant'n ahlak felsefesinde grnd
kadar sorunsuz deildir. Kant'n kendisinin, bilme teorisinde byk yer
igal etmesine ramen, bu sorunu aka ele almam olmas dikkat e
kicidir. Sz konusu teoride kelim enin tam anlamyla "yarg gc"
adyla, tikel olan evrensel balnn altnda dnme yetisi olarak ge
er. Kant burada iki alternatif tasarlar. Birincisi, genelden tikele gitm ek
tir: bu Kant'n sorunlu bulmad belirli yargdr; kincisi ise dnm-
sel yargdr. Dnmsel yarg, snflandrlm am deneyim denebile
cek eyden, yani henz bir evrensel bal altna yerletirilmemi dene
yimden o evrenselin kendisine nasl klaca sorusuyla kar karya
dr ki Kant'n nc byk eserinin tamam bu soruya hasredilm itir.1
Analoji yapacak olursak, P ra tik A kln E le tirisi'n d e de ilk alternatifle,
yani belirli yargyla ilgilendiimiz sylenebilirdi, ama buna ynelik tek
bir ima bile yoktur. Kant'n bir balant kurm a sorununu, evrensel ile ti
kel arasndaki iliki sorununu, kendini rahatsz hissettii iin ve bana
trl trl dert aacann farkna vard iin ele almaktan kanm ol
duu yolundaki phemi dile getirirsem herhangi bir saygszlk yapm
gibi grlmem umarm. phesiz kendisini tank olarak buraya gelip
ifade vermeye arabilseydik, bunu kabul etmez ve m uhtemelen ahlak
yasasnn karsanabilirliine belli bir kartlk iinde devreye soktuu,
her bireyin dolaysz ahlaki bilincine dikkat ekerdi. Ama. Bayanlar
Baylar, ite tam da bu noktada ok ciddi ve g bir sorun var. O da u ki
ahlak apak bir ey deildir, aksine saf ahlaki bir talep kendi safl sa
yesinde ktye dnebilir. Uzun lafn ksas, bunu da nesneyi, daha
dorusu bu ahlaki talebin dayatld zneyi yok ederek yapabilir.
Artk son derslerimize geldik ve srf bu yzden de kendimizi kendi
kategorik buyruum uza uyup scaklar yznden dersleri ertelemekten
kanmaya ykm l hissediyoruz. Yani kendimizi ocukluumuzun
hazlarm dan birinden yoksun brakm oluyoruz.2 Hal byle olunca ben
de edebi bir rnek zerinde biraz vakit harcam a serbestisini kullanabili
rim diye dndm. Ahlaki sorunlar rneklem ek iin edebiyat eserleri
ni kullanm ann sorunlu bir ey olduunun btnyle farknda olduumu
syleyerek, yapacam yorum larn bana bir erh dm em gerek belki
de. M esele udur: Zorunlu olarak metaforik bir doalar olan insanlara
ahlaki kategorileri uygulamak ne lde uygundur? Bahsedeceim ese
rin aka ahlaki bir sorunun, zellikle de az nce tarttmz ahlaki so
runun aratrlm asyla ilgili olduunu sylemekle yetineceim. Ibsen'in
Yaban rd e i oyunundan bahsediyorum. Benim genliimde Ibsen'in
en nl oyunlarndan biri olan bu oyuna bugn Ibsen'in eserlerinin
ouna olduu gibi aina olduunuzu varsayam ayacak olmak, zam a
nn getiinin naho gstergelerinden biri. Tatilde bu oyunu, belki H o r t
la k la r ve B ir H a lk D m a n gibi ilk oyunlaryla birlikte okumanz rica
edeceim. Ahlakn diyalektii ne de olsa derslerimizin konusu da
bu hakknda bir eyler renm ek istiyorsanz Ibsen'in bu eserlerinden
daha somut ve mantksal bakmdan daha ilenmi rnek bulamazsnz
bana kalrsa. Yaban rd e i bir adamn srf ahlak yasasn savunarak
ya da kendisinin neredeyse Kant bir ekilde syledii gibi etik em irle
ri btn saflklaryla savunarak nasl ahlakszlat meselesini ele
alr. Daha ak sylersek, bu kii, btn gruptaki ifadenin kabaln
balayn en deerli insann, olaylarn ak iinde tedricen ortaya
kan sululuk ama yakalanmam tek insann m ahvna yol aar. On drt
yanda ergen bir kzdr kurban ve olaylarn akna kaplp ac akbetle
karlaan kii de genel sululuk hissine katlmayan bu karakterdir. H i
kye yle. nemli bir iadamnn bir zamanlar bir orta vardr. (Bu
arada btn bunlar oyun balam adan nce olmutur. Ibsen'de her zaman
olduu gibi, temel olaylar gemie yerletirilm itir ve oyunun kendisi,
yani imdiki zaman, bir anlam da bir epilogtan te bir ey deildir. Este
tik olarak bunun derin bir anlam vardr ve bu tip oyunlarn m etafiziiy
le balantldr. Am a bu imdi ayrntsna girebileceim bir ey deil.)
Sonu itibaryla, oyun balamadan nce i orta olan, Werle ve Ekdal
adnda iki adam vardr. Bunlar Ibsen'in son dnem oyunlarnda ok ne
kan trden son derece aibeli baz mali ilere karm lar ve kabahat
leri aa kmtr. Werle para cezas almadan kam ve ok zengin ol
mu, orta ise yakalanp hapse gnderilmitir. Bu yal Ekdal oyunda
hapis cezasn tamamlam, artk mahvolmu bir adam, yar-bunak bir
ayya olmu bir eski mahkm olarak grlr. Olu Hjalmar Ekdal bir
fotorafdr. Aslnda Hjalmar oyunun balca karakteridir, hatta onun
pasif karakter, btn oyunun etrafnda dnd odak noktas olduunu
syleyebiliriz. Yal Werle bu Hjalm ar Ekdal'e m tevaz bir hayat sre
cek im knlar sunmutur. Onu fotoraflk eitim i almaya tevik etm i
tir; ama Hjalmar m esleini kendisi yapmamakta, kendi iini karsna
yaptrp onu smrmektedir. Zaten Werle H jalm ar' bandan att m et
resiyle, onun (Werle'nin) ocuunu kam nda tayan Gina'yla evlendir-
mitir. Biraz fiyakac, kendini beenm i ve ikiyzl biri olan Hjalmar
Ekdal ocuun kendisinden olduuna ikna edilmitir. Daha sonra H jal
mar, hi de sevim siz bir ekilde tasvir edilm eyen bu Gina ve kz
Hedwig arasnda asude denebilecek bir hayat kurulmutur. Gemiin ve
u anki m ahrum iyetlerin arlnn fazlaca hissedilmesine ramen asu
de bir kk burjuva hayatdr bu. Her nn de gayet memnun olduu
bir hayattr; Hedwig de szde babas olan Hjalmar'a, belki de bir ergen
sevgisiyle son derece baldr. Yal W erle'nin de Gregers Werle isimli
bir olu vardr ve oyunda kategorik buyruu o temsil eder. Gregers ba
basna iddetle bakaldrm ak ve Ekdal'larn srdrd hayatn taham
ml edilem eyecek bir hayat olduunu gsterm ek ister; onlara kzd
iin deil, Hjalm ar Ekdal'n en yakn, hatta tek dostu olduu iin. A rka
dann yalan bir hayat iinde, yani gerek durum un itirakilerin kendi
leri ve hayatlar hakknda inandklar her eyi yalanlad bir dnya iin
de yaadklarn grmeye katlanam az en azndan katlanamadna
inanr. Burada size son derece karmak olan btn olay rgsn anlat
mayacam. P f noktas, Gregers W erle'nin soyut ahlaki ilkelere duydu
u sayg denebilecek bir ey yznden babasyla arasnn bozulmasdr;
babasnn irkete ortak olm a nerisini reddeder ve yoksul bir hayat sr
drmeyi tercih eder. Ksacas, eylem lerinin sonularn stlenmeye b
tnyle hazrdr. Babasyla kavga ettikten sonra, Ekdal ailesine, Hjal-
m ar'la Gina'ya, daha nce olan her eyi anlatr; kk Hedwig de bu an
lattklarn duyar. Btn bunlarn tek sonucu da, Hjalmar'm artk kendi
ocuu olm adn bildii iin Hedwig'e ona artk gvenmiyormu gibi
muam ele etmesi olur. Hjalmar artk kzn kendisini sevdiine inanm-
yormu gibi davranr ve kz ahlak sulam alarla bunaltr. Sonuta da
gen kz canna kyar. Olaylar byle. Bu hikyede bunu eklemem ge
rek Ekdal ailesi yalan hayatlarnda kendisini btnyle evinde hisse
diyor gibidir. Bu arada yalan hayat terimi de bu oyundan gelir. Aslnda
imdi de oyunun yazld zam anki kadar elzem olmasna ramen bu
gn m uhtem elen unutulm u bir terim bu. Oyundaki sinik bir karakterin,
Relling adnda sefih bir doktorun syledii gibi, Hedwig'in mezarn ot
brdnde, aile baya varoluunun miskinliine tekrar yerleip daha
nceki kadar m em nun m esut yaayp gidecektir.
Bayanlar Baylar, oyundaki sorunlu bir noktaya dikkat ekm ek iste
rim. Bu nokta da Gina'mn evliliine gayrim eru bir ocuk tam olma-
sidir bu arada H jalmar'n da az ok tahm in ettii bir eydir bu m uh
temelen. 1880'lerin yaygn tavrlarn yanstan bu motif, bize bugn o
kadar da oke edici gelmese de, o sralarda son derece ciddiye alm yor
du. Oyunun asl konusu drst bir adamn, Gregors Werle'nin ahlaki
saflatrm a kampanyas, yani bir dzen yaratma veya gnmzn hay
ranlk uyandrc deyimiyle, meseleyi akla kavuturm a giriimidir.
Bu giriim de dorudan felakete yol aar. Ibsen'in baka bir oyununda.
H o r tla k la r d a birinin dedii gibi, "Evet, vicdan ama bazen bize ok
sert davranabiliyor.3 Vicdannzn gtrd yere gidecek olursanz,
sonuta gayet vicdanszca bir ey yapabilir, bu rnekte olduu gibi m
fik ve zarif birini dpedz ldrebilirsiniz. imdi Ibsen mesela Relling'
in sinik m uhakemesini redderek ok nemli bir yazar olduunu gste
rir. Ibsen bunun yerine bir m iza etii ile bir sorumluluk etii arasnda
ki atm ann zm sz olabileceini gsterir. Bu rnekte, Gregers
W erle'nin karsna kan insanlar korkun derecede ikiyzl konfor-
mistler, durum ise her bakm dan taham m l edilemez niteliktedir. te
yandan, ahlak om uzlam a giriimi baarszla yazgl olm akla kalmaz,
bir adaletsizlie bile dnr.
Bu oyunun ardnda Ibsen'in baka oyunlarnda ok daha n planda
olan bir zellik daha vardr ki o da u fikirdir: Ahlak Ibsen'in aka
sempati duyduu sanayi ve finans gibi zgrlem i burjuva retim g
lerinin daha geni kapsaml yapsnn, daha gelikin tarihsel gcnn
kar kutbuna yerletirilerek bir tr priten, Protestan dar grlly
le eitlenir. Bu arada Ibsen genliinde, Hegel'in Kuzey lkelerinde ok
etkili olan felsefesinden bir lde etkilenm itir ki eserinin bu vehesi
nin Hegel'in bu etkisini yansttn syleyebiliriz pekl. Ibsen'in Ya
ban r d e i'M e neyi baardn aklam ak iin, Ibsen'e sampatiyle
yaklaan ve hakknda istisnai lde zekice eyler yazm olan Paul
Schlenter'in son derece akllca bir yorumunu aktarmak isterim: "Yaban
rd e i elikiyi zmez, daha ziyade zm szln dile getirir. D u
rum udur: Etik ilkeler sahibi bir adam olan Gregers Werle byk l
de hn dolu biri olarak tasvir edilir. Bugn olsa ona halledilmemi bir
Oidipus kompleksi olan, yoz ama tecrbeli ve bir anlam da son derece
olgun babasna kar garezden baka bir ey hissetm eyen bir adam der
dik. Ayn zam anda da kendini hep "d kapnn mandal" gibi hisseden
istisnai lde irkin, eline koluna hkim olamayan, hantal biridir, yani
tam da Nietzsche'nin Yaban rd e i yazld sralarda hakknda yazd
uyum suz tiplerdendir.
Nietzsche bu tiplerin hn-gdm l ahlaklarnn dnyay zehirleye
ceini iddia ediyordu. Gelgelelim Ibsen bykl de ite burada
kendini gsterir bu olumsuz karakterizasyonda kalmaz. Gregers'in
olaanst bir adalet hissi olduunu da gsterir bize. Hnl m izacna ve
doas veya karakterindeki antipatik zellikler denebilecek eylere ra
men, gerekten drst bir insandr. Bakalarna ynelttii talepleri ken
disine de yneltir ve bu taleplerin btn sonularn kabul etmeye hazr
dr. Dolaysyla diyebiliriz ki size iaret etm eye abaladm eliki, ah
laki eylemin koullu doas ile ahlaki olann kendi kategorileri, ahlak
kavramlarnn kendisinin nesnellii ve otoritesi arasndaki eliki bu
somut kiide ete kemie brndrlr. Gregers'in karlk geldii ideal
ki bu da son derece Kant bir ey olarak grlebilir aslnda sade
ce hakikat idealidir, ya da soyut akl ideali de diyebiliriz. Bu arada, bu
nun daha Ibsen'de bile ada Varoluuluun ideallerini haber veren
bir ideal olduunu sylemek gerek, nk soyut hakikat zerindeki bu
kat srar gereklikte insanlarn kendileriyle zde olmalar gerektiin
den te bir anlama gelmez. Ibsen'e gre doru olmak demek yalan ha
yat yok demektir. nanlarn ilan et ve arkalarnda dur. Kendinle zde
ol. Bu zdelik iinde, ahlaki taleplerin byle sadece ve sadece kendine
sadk olm aya indirgenmesi diyebileceim iz ey iinde, nasl davranm a
mz gerektiiyle ilgili btn zgl ilkelerin buharlam as doaldr; y
le ki bu etie gre, doru, yani bilinli ve saydam bir dzenbazsan do
ru bir adam olabilirsin pekl. Saf akl ilkesinin salt bir kendiyle zde
lik m eselesine indirgenmesi yznden, akl ideali bir tr grecilie in
dirgenerek hak ettii cezay alm olur. Am a burada bizi ilgilendiren asl
ey bu deil. Bizi ilgilendiren miza etii ile sorumluluk etii arasnda
ki iliki. Gregers'in sorumsuzca davrandn iddia etmek kolay. Keza,
ilke zerindeki inat, burnu havada srarnn bizatihi psikolojik olarak
koullanm olduu; aslnda saikinin, Kant'n diyecei gibi, kendine k
lavuzluk ettiini sand rasyonel idealden ok bir niyet olduu da sy
lenebilir. Sonuta Ibsen Kant'a ve miza etiine kar bu bakmdan
kesinlikle Hegel'in m irassdr sorumluluk etiini savunuyormu gi
bi grnmektedir. Bundan kast, attnz her admda iyi ve doruya
ynelik bir talebi karladnz dndnz her admda ezam an
l olarak eylem inizin sonular zerinde ve tasarlanan amacn gerekle
ip gerekleem eyeceini dndnz bir etiktir. Baka bir deyile,
salt m izacnzdan/inancnzdan karak eylem de bulunmuyorsunuzdur;
amac, niyeti, hatta sonu olarak dnyann alaca ekli bile pozitif et
kenler olarak m lahazalarnza dahil ediyorsunuzdur. Oyundaki sinik
karakter Relling'in benimsedii ve gayet zekice ifade de ettii konum
dur bu. A m a dramatik adalet ve denebilir ki asl diyalektik unsur ura
dan gelir: Bu oyunda bile sorumluluk etii ve bir m azaret ilevi grd
dnya yle sorunlu, yle kt ve ncelikle de mevcut dzenle yle
sine su ortakl iindeymi gibi tasvir edilir ki soyut ahlakn savunu
cusu olduu iin yanl tarafta olan Gregers Werle ayn zamanda doru
tarafta imi gibi grnr. Ksacas, Ibsen elikinin zlmezliini gs
teriyor dediim de bu, eski cmlemi bir kez daha tekrar etmemde sakn
ca yoksa, "yanl hayatn doru yaanm ayacan"6 alglamakla kalm a
m, sahnede temsil etmeyi de baarm anlam na gelir. Gregers Werle'
nin yenildii an syledii bunlar da son szleridir , kaderinin "d
kapnn mandal" olmak olduu eklindeki szlerinde ona ynelik bir
eletiri unsuru olduuna dikkatinizi ekmitim. Bu eletiri, Kant'n etik
felsefesine H egelin ynelttii eletirinin aynsdr. Buna gre, bir so
rum luluk etii sonular hesaba katan ve sadece saf iradeyle ilgilenm e
yi reddeden etik olacaktr. Aslnda, Hegel de Ibsen de farkl farkl yol
lardan saf iradenin maskesini indirip bir yanlg olduunu, gveneme-
yeceimiz bir ey olduunu gsterirler. Kuzeyin cra bir kesinde ken
di bana yaayp derin dncelere dalan bu eksantrik Gregers Wer-
le'nin ahsnda cisim leen kendi zerine katlanm saf isellikte bir tr
kararm gereklik grrz. Bu gereklik onun karakterinde hayata ka
vuur. Zengin bir adamn olu olmaktan duyduu nevrotik sululuk y
znden neden-sonu dnyasna dolamtr, ama ayn zamanda da bu
nevrotik sululuk hislerini mutlak iyilikle kartrmaktadr. Ibsen, iyilik
hisleriyle harekete getiimizde, saiklerimizin genellikle gizli bir ben
cillikten baka bir ey olmadnn gayet farkndadr bu arada bu so
run Kant'ta, onun ampirik karakter ile kavranabilir karakter arasnda
yapt ayrmda bile grlebilir zaten. nk Kant'n saf olduunu ve
dolaysyla kategorik buyrua uyduunu sandmz saiklerin aslnda
sadece kaynaklar ampirik dnyada olan saikler olduunu gren keskin
bir gz vard. Bu saikler son kertede arzulama yetim ize ve dolaysyla
ahlaki narsisizmim iz diyeceim eyin tatminine baldr. Genelde bu
eletirinin geerli yan da budur saf iradesi olduu sylenen ve her
frsatta iradelerinin ne kadar saf olduundan bahseden insanlara belli
bir ihtiyatla yaklamann doru olduunu syleyebiliriz. in asl u ki
bu szde saf irade hemen her zaman bakalarn knam a istei, bakala
rn cezalandrm a ve onlara zulmetme ihtiyac, ksacas totaliter devlet
lerde gereklemi eitli tasfiyelerden gayet aina olduunuz eylerin
btn o sorunlu doasyla birleir. Gereklii iin iine dahil etme baa
rszl saf iradenin pek gurur duyduu sonular arpklatrr ve bura
da Kant'n kendi ahlak felsefesinde hibir yeri olmamas dikkat eki
ci olan u eletiri yerinde olacaktr: Ahlak yasasn soyut akl ilkesiy
le zdeletirmem, fikirlerim in ierimlerini btn bireylerin izleyebile
cei kadar izleme ykmlln de beraberinde getirecektir. yle de
ifade edebilirim belki: Ahlaki davrann kategorik buyrua uygun b
tnyle rasyonel davran olmas gereklilii, btn eylem lerimizde ak
ln hkm altnda olmamz gerektiini sylemekle ayn kapya kar ki
bu da ierme olasl olan her eyi akla dahil etmemiz gerektii anla
mna gelir. Kant'n ahlak felsefesindeki, sizlere yeterinden fazla anlatt
m isel elikiler yznden K ant bu sonucu karmay kesinlikle ba
aramaz. Aksine akln bu mantksal tutarllna, sonular rasyonel ola
rak sonuna kadar dnm eye m uktedir olm asna bir tr srme gzy
le bakar ve bylece Gregers Werle karakterinin gndeme getirdii soru
nu burada psikolojik deil felsefi terim lerle konuuyorum bt
nyle ortadan kaldrm ay7 becerir. Ama tam da bu nedenle, sonular he
saba katldnda, ahlak felsefesi bir anlamda kendisini d gereklie
baml hale getirmi olur. Yal Werle ile Dr. Relling'in sinizmi ve Hjal-
m ar Ekdal'in ahlak dknl ve ikiyzll dnyann mevcut haliy
le bir uzlama ierir. Bu sinik tiplerin temsil ettii her ey dpedz,
mevcut haliyle dnyann, srf aile ilikileri dzeyinde bile olsa
mevcut koullarn, soyut aklla kyaslandnda bir ekle emale sokul
duu anlam na gelir. Birinci Perde'nin sonunda, Yal Werle, bu gerek
lik zerinde denetim salayamad iin olunu "nevrotik" diye horg-
rr, ona "zavallnn teki" der. Snrl da olsa belli bir gc olan biri ola
rak hissettii saf km semeyi dillendirir, kendini her trl gszl
n fersah fersah tesinde grr.
Felsefe, sizlere edebiyattan karlm bir tr model reterek akla
m aya altm sorunla kendine zg bir ekilde hesaplam aya al
mtr. Hegel'in akln nesnel doas retisi, yani gerek olann ayn za
m anda rasyonel, akli olduu fikri (meseleyi ele aldmz biraz dar ve
zel bak asna yeterince esneklik tanrsak) onun bu amaz zme
giriimidir. Bunu grm ek kolay. Hegel'in savunuculuunu yapt felse
fenin gerekten de ta somut bireysel aile dzeyine kadar dnyadaki ger
ek durum larda bir tr akln i banda olduunu kantlam olduunu
varsayalm. Ortada sadece bir akl olduuna gre, kendimi bo yere ve
uar bir ekilde, dncenin ahlaki olan dnyann gidiat hilafna
tem sil edebileceine ikna etmekte bavurduum akl da budur. Ama
kendimi bu dnyaya uydurarak akla ve kategorik buyrua kar bir su
ilemi olmam, aksine ahlaki zne ile vasfsz nesneler dnyas arasn
daki soyut ikicilii am olurum. Ve nesnedeki akla, Kant'a gre ken
dimdeki akla gsterm em gereken saygyla yaklam aya baladmda,
daha yksek bir anlamda, akln hakkn Kant'm S a f A k im E le tir is in d e
verdiinden daha ok vermi olurum. G erein rasyonelliiyle ilgili
btn bu Hegelci teorinin dourduu sorunlar tartmak iin zamanm
yok tabii ki. Sadece bu teorinin bir hakikat unsuru ierdiini syleyece
im. Bunu belki de en kolay eylerin kendilerinin kendi m antklar ol
duunun sylenebilecei fikri zerinde dnerek anlayabilirsiniz.
Baka bir deyile, zorunlu tarihsel gelimenin seyri ierisinde kendini
en kk olaylarda bile hissettiren ve neden-sonu m antyla hibir e
kilde zde olm ayan bir tr mantk i bandadr. Bu mantk, daha ziya
de, yle bir trdendir ki ister siyasal ve tarihsel, isterse zel alandaki b
tn olay zincirlerinde p o s t fe c tu m , yani olaydan sonra ve gayet manidar
bir biimde, sonraki aklam alarn kendilerine temel alabilecekleri tr
den bir rasyonaliteyi, kendi kendini var eden ve soyut denebilecek bir
ilkeyi sezmek mmkndr. M esela bir kuatm a srasnda lmcl bir
yara aldktan sonra lmeye yatm olan Franz von Sickingen rneini
ele alalm. Son szleri "Nedensiz bir ey yok" olm u.8 Bu szler sadece
nedensellik yasasna dair genel bir nerm eye karlk gelmez; ayn za
manda bu olaylar zincirinin altnda yatan nedenlere de iaret eder. Ayn
ekilde, Yaban r d e i 'ndeki btn karakterleri analiz ettiimizde de u
nu iddia etmeye hak kazanrz; Btn bu insanlarn btn zellikleri bir
araya gelerek, gen Gregers W erle'nin geri o kadar da gen deildir;
otuzlu yalarnn sonlarnda olduunu dnm em iz gerek ylesine
iddetle saldrd anlaml bir km elenm e yaratmtr. H atta baka her
hangi bir rntnn m m kn olmad karm nda da bulunabiliriz pe
kl ama bu da ahlak ilkesini bir uyum ilkesine dntrm ek demek
olurdu. B izler Alm an geleneinde bunu aklnzda tutmanzda fayda
olabilir ahlak ilkesini neredeyse otomatik olarak kategorik buyrukla,
soyut isellikle ve ahlak yasasyla zdeletirmeye almzdr. Ama
Bat dnyasnn btnnde, zellikle de A nglosakson dnyada, hatta
Anglosakson dnyann drt bir yannda dem em lazm, ahlak normunun
toplumsal uyumla eitlenmesi bizlerin kategorik buyrukla eitlemesi
kadar apak bir eydir neredeyse. Demek ki burada, iki ahlaki kltr
arasndaki fark denebilecek eyde, sizlere teorik kklerini aa kara
rak aklamaya altm felsefi elikiyi grebilirsiniz. Sonuta, so
rum luluk etii unu demeye gelir ki mevcut gereklik veya Hegel'in
protestocu iselliin bounalna kar savunarak dnya hali (d e r W elt-
la u f) adn verdii ey insan znesine kar her zaman hakldr. Ve bu
ahlak teorisi gerekten de Hegel'deki baat teoridir; H u ku k F elsefesi'
nde mthi bir tutarllkla, hatta sizlere anlattm gibi, bariz denecek
lde baskc ve siyaseten ar m uhafazakr bir katlkla savunduu
teoridir. Bu da son derece paradoksal bir sonuca, Kant'n grnte bi-
imci etiinin Hegel'in ierik-temelli etiinden (hem de Hegel toplum
la hesaplam asna ve baz toplum sal fenom enlere eletirel yaklam as
na ramen) ok daha radikal biimde eletirel olmas gibi bir sonuca yol
aar. Roland Pelzer benim gzetimimde yazd ok ho bir tezde He-
gelin K anta kyasla salam gibi grnd ilerlemenin ve Kant'a ve
Kant'n ahlak felsefesine ynelttii eletirinin aslnda basknn, "the p o
w e rs th a t b e "nin (muktedirlerin) iine yaradn gsterir. Pelzer bura
dan da Hegel'in Kant'n ahlak felsefesine ynelik eletirisinin ve deyim
yerindeyse genelde ahlak felsefesinin bir st-eletirisine geer. Diya
lektik bir analiz srdrerek ahlak norm laryla zde olmayan, hatta on
larla badam ayan toplum sal gereklie kar bu normlar rehabilite et
mek gibi bir ie kalkr. almas Kem pski'nin A r c h iv f r P h ilo so p h ie'
sinde yaymland; dikkatinizi ekmek isterim .9 Yaznn temel sav tam
da bizim tartmam z kesm ek zorunda kalacam z yerden balyor.
imdi bu dnce hattnn ok radikal bir sonucu vardr. Zira nesnenin
gerekten akla sahip olduunu varsayarsak, bu dem ektir ki akl kendi
kendisiyle, Kant'n P r a tik A k ln E le tir is i 'nde inceledii nispeten zarar
sz "pratik akl atks'nda olduundan ok daha ciddi bir anlamda bir
atm a iindedir. Baka bir deyile, kendini nesnelletiren ve kendine
dnya iinde ekil veren akl ile eletirel akl, Hegel'in de inanmamz
istedii gibi, bir ve ayn ey olm akla kalmaz, ayn zamanda birbiriyle
kesinlikle badamazdr da. Dolaysyla, kendini nesneletiren bir akl
ile znel olarak dnen bir akl arasndaki bu ayrmda, tek bir ahlaki il
kede, daha dorusu ahlaki ilkenin kendisinde cisimlemi btnsel ak
im ne kadar sorgulanabilir olduunu grebiliriz. Akla uygun davranmak
benlikten, kendilikten kurtulmu soyut kendini-korum a olacak ve yoz
lap dnya hali denen ve daha gl olann zafer kazand ktlk ha
line gelecektir. O halde, bu yzdendir ki yanl hayat doru yaanmaz,
nk ne biimsel bir etik ona dayanak olabilir ne de bakala teslim
olan sorumluluk etii. Ahlak felsefesinin bugn kar karya olduu
soru bu am aza nasl tepki verm esi gerektiidir; gelecek sefer bununla
ilgili bir eyler sylemek istiyorum.
ON YEDNC DERS
25 Temmuz 1963

BAYANLAR BAYLAR,

Bu son dersi gnm zdeki ahlak felsefesinin doas hakknda bir eyler
sylem ek iin kullanmak istiyorum. Bu da, miza etii ve sorumluluk
etii ile ilgili tartm am da sizler iin ikna edici hale getirmeye alt
m nerme, yani yanl bir hayatta doru bir hayatn mmkn olm ad
nermesi nda konu hakknda bir eyler sylemenin mmkn ol
duunu varsaymak demek. Bu arada, bu cmleyi formlletirmemden
ok sonra N ietzschede, cmle yaps ok farkl olsa da benzer bir ner
me kefettim .1 Bugn ahlak felsefesinin m m kn olup olmad sorusu
hakknda tek syleyebileceim ey, bunun esasen ahlak felsefesinin ele
tirisini bilinli hale getirmekten, sunduu seeneklerin eletirisinden ve
iinde barndrd atklarn farkna varmaktan ibaret olduu olurdu.
Bu derslerde sizlere bunu yapm ann bir modeli gibi bir ey sunmaya a
ltm. Bence bundan tesini vaat etmek, drst kalarak mmkn deil
dir. ncelikle de ahlak felsefesi alannda gelitirilebilecek dncelerin
doru hayata ynelik kanonik bir plan oluturmak iin kullanlabilece
ini kimse vaat edemez, nk hayatn kendisi o kadar ekilsizlemi, o
kadar arptlm tr ki onda kim se doru hayat yaayabilecek veya bir
insan olarak kaderini gerekletirebilecek durum da deildir. Hatta dn
yann rgtlenme tarz gz nne alndnda, en basit drstlk talebi
nin bile neredeyse herkesi zorunlu olarak protesto etmeye gtrmesi ge
rektiini syleyecek kadar ileri gideceim neredeyse. Bugn hayatlar
mz nasl srdrmemiz gerektiiyle ilgili sorular doru drst forml-
letirebileceim iz koullan yaratmak, bu durumu zerini yara ban
dyla kapam ak yerine bir bilin meselesi haline getirmekle mmkn
olacaktr bana kalrsa. Belki de sylenebilecek tek ey, bugn doru ha
yatn, en ileri zihinlerin i yzn grp eletirel olarak terih ettikleri
yanl hayat biimlerine direnm ekten ibaret olduudur. Bu olumsuz re
etenin dnda herhangi bir klavuzluk gerekten tasarlanamaz. unu
de ekleyeyim: Bu iddia olumsuz olsa da bu sm estr boyunca tartt
mz Kant emirden hi de daha biimsel deildir. Yani i yz grl
m olan her eyin kararl bir biim de yadsnm asn, dolaysyla da bi
ze dayatlan eylere, dnyann bizden yapt ve yapmaya niyet ettii
her eye kar direnme gc zerinde odaklanmay kastediyorum. Bu
m eseleler zerinde dnp onlara en batan kar km a gcnden, bir
de kendi gszlmzn bilincinde olm aktan baka pek az ey ka
lm aktadr bizlere. Dnyann bizden yapt eye direnmek sadece d
dnyaya (ona direnmeye btnyle yetkili o ld u u m u z gerekesiyle)
kar koym ay iermez bu tr btn giriim ler yalnzca iimizde
oktan i banda olan "dnya hali" ilkesini pekitirecek ve sadece k
tlerin iine yarayacaktr. Kendim izin kar saflara katlm aya tene par
alarna direnebilm ek iin kendi direni glerimizi de seferber etm e
miz gerekir. Hatta unu bile syleyeceim: Grnte zararsz bir ey
yapp kendi kendim izi m ahkm ettiim iz sinemaya gitme eylemine bi
le aslnda u farkndalm elik etmesi gerekir: Bu tr eylem ler aslnda
kazandm z igrlere ihanettir ve hayatta kalabilmemizi ve uyum
gstermem izi salamak iin olmamz ve kendi kendimizi oldurmamz
gereken eye dntrecek srelere dahil edecektir bizi tamam, bel
ki ok kk bir derecede ama bunlarn kesinlikle birikimsel bir etkisi
vardr. Dem ek istediim u ki bu kar saflara katlm a ayarts, aziz ol
mayan hi kim senin btn btne uzak duram ayaca bir eydir. Ama
bugn bir azizin hayat bile netamelidir. Devaml saflara katlm aya a
rlrz; rica ederim, saflara katlm aktan kanm anz gerektiini syledi
imde sofuluk filan tasladm dnmeyin. Belki de yle bir durum-
dayzdr ki saflara katlmann beraberinde getirecekleri zerinde dn
meye baladm zda ve yol aabilecei sonularn bilincine vard
mzda, yaptmz her ey zihnim izde olup biten ve yanla katkda
bulunan her ey baka trl olabileceinden sadece ok az farkl ola
caktr. Am a bunu bile syleyince ok fazla kibir sergilemi oluyoruz
size bunu sylyorsam, aslnda ekm ek yerine o m ehur talar atmak
iin deil, byle bir dnme srecinin nim etleri hakknda abartl iddi
alarda bulunm a niyetiyle sylyorum. O halde bu diren, onu elim izde
ki soruna uygulayacak olursam, iyzn grdmz soyut katla
direnm eyi de kapsayacak ekilde geniletilmelidir; demek ki, bugnler
de doru hayat deyince kastedilebilecek eyin bir nkoulu olarak ta
nm layacam bu dnme srecinin ayrlm az bir paras Gregers Wer-
le gibi davranmam am z gerektiidir. Nitekim direni fikri, Yal Werle
ve Dr. Relling gibi hasm larn anlattm sinizm lerine kar olduu ka
dar soyut ahlaka kar da eletirel olan bir unsur ierir. te yandan, hem
vicdana hem de sorum lulua sk skya sarlm azsamz doru hayatn ta-
sarlanam ayaca da aktr. O halde bu noktada kendimizi sahiden de
elikili bir durum da buluyoruz. Hem ahlaki normlara, zeletiriye,
doru-yanl sorusuna, hem de byle bir zeletiriye giriebileceine
gveni olan otoritenin yanlyor olabilecei hissine sk skya sarlm a
mz gerekiyor. Bu noktada "insanlk" terim ini kullanmak istemiyorum,
nk canalc meseleleri srf onlar hakknda konuarak eyletiren ve
dolaysyla sahteletiren ifadelerden biridir bu. nsancl Demei'nin (Hu
m anist Union) kurucular beni yelie davet ettiklerinde, "cemiyetiniz
kendine Gayri nsani D em ek adn verse m uhtemelen ye olurdum,
ama kendine 'insancl' diyen bir cemiyete giremem," diye cevap verm i
tim. D olaysyla burada bu terimi kullanm am gerekiyorsa yle diyebi
lirim: Kendi zerine dnen bir insanln ayrlmaz bir paras, kendi
mize yoldan sapm a izni verm em em iz gerektiidir. Yolundan amayan
bir sebat, deneyim den rendiim izi dndm z eye sk sk sarl
m a unsuru olmak zorundadr; ama bir yandan da sadece bir zeletiri
unsuruna deil, iimizde kendi kendini kuran o amansz, uzlamaz eye
ynelik bir eletiri unsuruna da ihtiyacm z vardr. Baka bir deyile,
ncelikle ihtiya duyulan ey kendi yanlabilirliimizin farknda ol
maktr; bu bakm dan kendi zerine dnme unsurunun bugn eskiden
ahlak kategorileri denen eylerin asl m irass haline geldiini syleye
ceim. Bu da dem ektir ki, bugn znel olarak doru bir hayat ile yanl
bir hayat arasnda bir tr eik, bir ayrm olduunu bir ekilde syleyebi-
liyorsak, kendim izi en ksa zam anda u soruyu sorarken bulmamz
muhtemeldir: Bir kii bir yandan kendi ait olduu grubun tek olumlu
grup olduunu ve dier gruplarn inkr edilmesi gerektiini syleye
rek bakalarna krlemesine vurm akta mdr? Yoksa kendi snrlar
mz zerine dnerek bizden farkl olanlarn hakkn vermeyi ve ger
ek adaletsizliin her zaman tam da kendini doru, bakalarn ise yan
l grdn noktada bulunacan fark etm eyi renebilm em iz m m
kn m? Dolaysyla bugn bireylerden istenecek canalc ey iddiac
lktan kanm akm gibi geliyor bana ki bunun ucu da Heidegger'in
"kararllk"nda ( E n tsc h lo sse n h e it ) hl grlen trden lm ve m ey
dan okuyan benlik m etafiziine kadar gider.2 Baka bir deyile, beni s
k rsan z ve Eskilerin rneini izleyerek bir belli bal erdemler liste
si yapm am isteyecek olsanz, size m uhtem elen biraz kapal gelecek bir
ey syler, "aklma tevazudan baka bir ey gelmiyor," derdim. Ya da
baka trl sylersek, bir vicdanm z olmaldr, ama kendi vicdanmz
zerinde srar etmeyebiliriz. rnein, kendinizi bir komitede bulacak
olursanz bir komite yesi olduunuzu varsayarsak, ki bugnlerde
hepiniz bir komitenin yesi olacaksnz, oyunun ad bu ve birinin "vic
danm unu ya da bunu yapmama elvermiyor," dediini duyacak olursa
nz, bu insana m m kn olduunca gvensiz yaklamalsnz. Ama hep
sinden nemlisi, iimizden "bizim duruumuz byle, baka trls
m m kn deil"3 dem ek geliyorsa, bizatihi kendimiz de ayn ekilde g-
venilmem eyi hak ederiz, nk bu jestte de ayn ekilde kendini koyut
haline getirme, kendini pozitiflik olarak ortaya koyma tavr grlr ki,
bu da aslnda hem kendini korum a ilkesinin zerini rtmekten hem de
ayn anda ahlaklym gibi grnmeye alm aktan baka bir ey demek
deildir (eletirel analizimle bunlarn zaten rttn gstermi ol
duumu umuyorum bu arada).
te yandan diren, somut biim leriyle yaderklie de direnmek de
mektir. Bugn bu dardan dayatlan saysz ahlak biimi anlamna ge
liyor. Bugn pozitif ahlakn brnd biim kendi soyut teorik daya
nandan kamtr, tpk dinle olan balantnn kopmu olmas gibi. E s
kiden ahlaki buyruklar saydam, rasyonel bir biimde felsefede temelle-
nirdi. Ama artk durum byle deil. Bu gelim eler yznden toplumun
genelinde yaygn olan ahlak biimleri, kavram lar ortadan kaldrldn
da her zaman ortaya kan o kt ve baskc ehreye brnmlerdir.
Tzleri buharlamtr, ama insanlar hl bunlardan medet umup onlar
fetie dntrmektedir. Bence bunun en feci rnekleri cinsel ahlak ala
nnda bulunuyor (E in g rijfe 'deki bir incelem ede bunlar analiz etm i
tim4) nsan deneyiminin bu alannda eskiden geleneksel cinsel ahlaka
dayanak ilevi grm olan dinsel fikirler, insanlarn ou asndan,
iddetli bir sarsnt geirmi durumda. ncelikle evliliin kutsal bir ba
olduuna dair inan var aklmda. te yandan, erotik olann, K antn h
l iddia ettii gibi, bakalarnn haysiyetini alaltan bir ey olduu artk
hi de apak bir ey deildir. Bunun dar grl bir nyarg olduu gs
terilmitir. Bununla birlikte, artk nerecek hibir eyi olmayan bir cin
sel ahlak, Christine K eeler ve arkadalar ile ilgili yazlarda5 ve de ya
knlarda denetleme kurulunun ZDF televizyon kanalna dayatt, ayrn
tlarn D e r S p ie g e l 'in son saysnda okuyabileceiniz6 davran kuralla
rnda grebileceiniz trden ahlaki infiallerden beslenerek gemi azya
alm durumda. Bu tr kurallar bir felakettir, nk nesnel tini, yani in
sanlarn gnmzde maruz kald bulank ve tam da o nedenle amansz
ve baskc normlarn cisim lem i halini dpedz yeniden kodlamakta-
drlar. Bugn ahlaki olann doru drst bir kalk noktas olacaksa bu
da bu tinin gnmzde bulunabilecek btn tezahrleri karsnda al
nacak tavizsiz ve kararl tavr olmaldr. Halihazrdaki ahlaki infial ie
risinde dolam a giren sloganlar, dostum Habermas'm M erk r'de ya
ymlanan yazsnda (bu yazya dikkatinizi ekerim )7 ll ama nfuz
edici eletirel bir incelemeye tabi tuttuu sloganlar hatrlataym. Pozitif
dinler insanlar zerindeki glerini artk byk lde yitirdi, ama Ni-
etzsche'nin bir zam anlar onlar hakknda gayet masum bir ekilde syle
dii ey artk evrenselleti ve nesnel tini, genel kltrel bilinci ierecek
ekilde geniledi. Dinler gerilerken, kstlayc ve baskc gleri toplu
mlunuzdaki hayat igal eden sessiz, szsz, tem elsiz zihin durumuna
aktarld. D iyebiliriz ki insanlar bugnlerde nerede ahlaki pozlar taknp
bir iyi fikrine bavursalar, bu iyinin, ktle direnmek demek olm ad
her yerde, ktln rtsnden baka bir ey olm ad grlm ekte
dir. Bunu derken sadece bireyleri deil, kitle iletiim aralarnda yaz
lan, halka sunulan ve yanklanan her eyi kastediyorum. Strindberg'in
"Ktden nefret etm edike iyiyi nasl sevebilirim ki?"8 ifadesi geerlili
ini iki kere kantlad, ama tam bir felaket biiminde. Bir yandan, iyi
adma ktye duyulan nefret ykc bir gce dnt; te yandan da iyi,
ktye kendisinin foyas olarak bakm ak yerine, bal bana kt haline
geldi. Bugn her yerde ideolojinin brnd ekil budur fiilen; tpk
ahlaki ideolojilerin i banda olduu her yerde D oudaki egemen
ideolojiyi hatrlataym o szde pozitif, iyi, kahramanca modellerin
hkm srmesi gibi. Bu arada "modeller" (L e itb ild ) terimi de zaten ger
eklik hakknda her eyi sylyor. Nasyonal Sosyalistlerde "arndrma"
{R ein igu n g), "ihya" (W ie d e rh e rste llu n g ), "yenilenme" (E rn e u e ru n g ) gi
bi terimlerin bu kadar tayin edici roller oynam olmas bouna deildir.
Bu ideolojinin siyaseten kafasnn kesilmi olduu ve artk aznlklara
dorudan saldram ad doru olsa da, her an atlp her trl sapmaya
saldrmaya ve ezmeye hazr olabilir. Bu ideolojinin miras her eyden
nce anti-entelektalizm in brnd saysz biimde grlebilm ekte
dir. Bunlar arasnda hi de en zararszlarndan saylamayacak biri de, in
sanlarn karsna srekli taleplerle kp onlara dnecek zaman brak
m ayarak dnceyi bloke etme alkanldr: yi de bu konuda ne yapa
caksnz? Sonra ne oluyor? Bu benim ne iime yaryor? Bu fikirle kim
ilgilenir ki? Kant'n akl eletirisinin bugn hl canlln koruyan un
surlar m uhtem elen tam da bu tr fenom enlerin eletirisi niteliindeki
unsurlardr.
Bu tr bir eletiriye gei aslnda Nietzsche'nin baarsdr. Nietzsc-
he'nin esiz nemi, iyi'de kt'nn mevcudiyetini ifa etmi ve bylece
ktnn toplum un pozitif kurum lan ierisinde, zellikle de farkl ide
olojiler ierisinde somut biimlere brnmesini eletirmi olmasndan
gelir. Bu bence akla gelebilecek her trl karanlk ve gerici eilimin
onun belli nerm elerine yaslanm olm asndan ok daha nemlidir.
Sunduu eletiri de mesela, ideolojileri en b lo c mahkm eden ama ideo
lojilerin i ileyilerine, yalanlarna Nietzsche kadar derinden girmeyi
asla baaramam olan M arksist teoriden ok daha incelikli ve zgldr.
Btn bunlarn altnda yatan glk, kukusuz, kiiye zel bir etiin
gldr; yani bireyin davranlar nesnel iyi ve ktyle ba kurmay
oktandr brakmtr. Gelgelelim, beni burada yanl anlamamanz ok
nemli. Nietzsche'nin notunu drmek gibi bir niyetim yok nk;
dorusunu sylemek gerekirse, byk denen filozoflar arasnda en ok
eyi ona hatta Hegel'den bile ok ona borluyum. Buna ramen zel
likle ahlak felsefesi hakkndaki diyalektik bir derste sizlere Nietzsche'
nin ahlaka ynelttii eletiri ile ilgili birka diyalektik sz etmek gibi bir
borcum olduunu dnyorum. Her halkrda, burjuva ahlaknn, ba
ka bir deyile yozlap bir ideolojiye, pis ileri gizleyen bir maskeye d
nm olan ahlakn soyut olumsuzlamasmn tesine gemedii iin
eletiriyorum Nietzsche'yi. Buna, karlat bireysel ahlak sorunlar
hakkndaki analizinin onu doru hayata dair bir nerme ina etmeye g
trmem i olduunu da ekliyorum. Nietzsche, bunun yerine toptanc bir
tavr benim seyerek ortaya, aslnda km sedii ahlakn negatif ayna
im gesinden te bir ey olmayan bir pozitif ahlak karmtr. Samalk
noktasna varacak lde younlatrlm baskc bir ideolojide neyin
yanl olduunu anladm zda bile, bugn, Kltr Endstrisi anda,
ondan doru bir ahlak karm ak m mkn deildir. Nietzsche'de tzsel,
nesnel bir tin olmad iin pozitif bir ahlak zaten o buna ahlak de
mezdi m uhtem elen var olamaz. Baka bir deyile, toplumun durumu
ve o toplum da zihnin ulat fiili durum gz nnde bulundurulduun
da, Nietzsche'nin onun karsna kard norm lara somut biimde ula-
lamyordu ve dolaysyla bu norm larn dardan dayatlmas gereki
yordu. Fiili retileri asndan en pozitif eseri olan Z e rd t 'te kulland
dilin J u g e n d stil 'in ruhunu yanstm as bouna deildir; On Emir'e
antrm alarla dolu bir tr Kitab M ukaddes taklididir bu. Yeni deerler
den, dikmeyi nerdii yeni levhalardan bu dille bahseder. Oysa aslnda
tek bir bireyin srf kendi znel kaprislerine dayanan yeni normlar ve ye
ni em irler ina etm eye ynelik bu giriim inin kendisi, tam da bu em irle
rin gszlklerini, daha en batan keyfi ve arzi olduklarn gsterir.
Nietzsche'nin akim daki idealler soyluluk ( V orn eh m h eit ), gerek z
grlk, cm ertlik erdemi, m esafe btn bunlar kendi ilerinde harika
deerlerdir, ama zgr olmayan bir toplumda gerekletirilmeleri m m
kn deildir, ya da en iyi ihtim alle ancak pazar leden sonralar, yani
zel hayat iinde gerekletirilebilirler. Ynn en altndakilerin dei
iklik olsun diye "soylu" olmaya altklarn dnsenize! Nietzsche
"tabii tabii yle!" deyip bu itiraz bir kenara koyuverirdi. Ama yneten
ler bile, bakalarnn em eini kontrol ettikleri iin, genel fecaatten by
le bir soyluluk sergileyemeyecek kadar paylarm alm olacaklardr. n
de gelen iadam larndan biri cidden sadece estetik bir jest olarak de
il Nietzsche'nin koyutlad kadar soylu olm aya alacak olsayd,
kukusuz iflas ederdi. Yapt i onu fiilen tam da soyluluun zddna iter.
Nietzsche'nin keskin kulaklan vard, o yzden de birileri ona unu sy
lemeliydi: Soyluluk kavram kendi iinde soylu-olmama lekesini tar,
nk soylu kii kendi gznde soylu olan ve bakalarna da yle g
rnmek isteyen kiidir. D olaysyla bu norm larn hepsi aslnda, bir bur
juva toplumunda dorudan gerekletirilem eyecek feodal deerlerdir.
Krn hkim iyeti altnda btnyle gszlem i Romantik birer ideal,
kaybolmu deerleri yeniden ele geirmeye, yeniden yaatmaya yne
lik giriimlerdir. A m a ayn zam anda krn bu hkim iyetinin iine de ya
rarlar. nk Nietzsche'nin insan derken, stinsan diye verken kastet
tii kii bu arada stinsann o korkun ve barbar c o n d o ttie r e * Cesare
Borgia m odeline dayal olmas bouna deildir bugn sanayinin g o -
g e tte r' * ya da yneticisi olurdu. Baka bir deyile, Nietzsche bu yeni de
erleri 1870 sonras yllarn W ilhelm im paratorluuna kar kma niye
tiyle gelitirmi olsa da, bu deerler nesnel olarak onun kendi niyetle
ri hilafna genilem eci bir em peryalizmin ideolojisi olarak kalm lar
dr. rnein Nietzsche'nin acm aya duyduu dm anlk tamamen Scho-
penhauer'in acma etiinin soyut bir olum suzlandr ve nc Reich
ile genelde totaliter devletler tarafndan herkesten ok Nietzsche'yi deh
ete drecek biimde snanmtr. te yandan Nietzsche'nin acma ah
lakna ynelik eletirisinin bir hakikat unsuru ierdiini kabul etmemiz
gerekir. nk acm a kavram acmam zn nesnesinin kendini iinde
bulduu negatif gszlk konumunu st kapal olarak muhafaza eder
ve onaylar. A cma fikri ona duyulan ihtiyac yaratan koullar deitir
mekle ilgili hibir ey iermez; onun yerine, Schopenhauer'de olduu
gibi, bu koullar ahlaki retinin iinde zm senip onun balca temeli
olarak yorumlanrlar. Ksacas, hipostazlatrlr ve deim ez m uam ele
si grrler. Buradan, birine gsterdiiniz acmann her zaman o kiiye
kar bir hakszlk unsuru ierdii sonucunu karabiliriz; o kii sadece
acmamz deil, iktidarszlk hissini ve acma eylem inin sahteliini de
deneyimler. Kendi basit deneyim leriniz zerinde dnp bir dilenciye
birka kuru verdiiniz zaman hissettikleriniz zerinde kafa yorarsanz,
ne kastettiim i ve Nietzsche'de neye itiraz ettiimi gayet iyi anlarsnz.
Yanl bir dnyada doru davran olm adn bu da gsterir; hele ki k
k burjuvaziye ynelik Nietzscheci bir tiksintiyle dolu olmayan doru
bir davran bugn kesinlikle mmkn deildir. Nietzsche'nin ahlak fel
sefesinin gaddarlklarm savunmak gibi bir niyetim kesinlikle yok; za
ten yukarda sylediklerim den sonra kim senin byle dneceini de
zannetmiyorum. Yine de bunlar da bir hakikat unsuru ierir ki o da u
dur: Gce ve smrye dayal bir toplum da gerekelendirilmemi, iten
gelen ve ak bir iddet, deyim yerindeyse "kefaret kabilinden iddet"9,
kendini iyi diye gerekelendiren iddetten daha masumdur. G kullan
mak ancak kendini g la d iu s d e i, yani T anrnn klc olarak yanl anlad -

* Komutan konumundaki paral asker, -.n.


** Tuttuunu koparan kii. .n.
zaman kt olur. Burada Max Horkheim er'in Z e itsc h rift f r S o zia l-
forschung'& d galiba 1936'da veya 1937'de yaym lanan ve btn bu diya
lektiin son derece net bir biim de kurulduu "Bencillik ve zgrlk
Hareketleri" yazsna dikkatinizi ekmek isterim .10 Nietzsche kle ahla
k denen, yerin dibine soktuu ahlakn aslnda her zaman bir efendi ah
lak, yani ezilenlere ynetenlerin dayatt ahlak olduunu grmeyi ba
aramamtr. Eletirisi olmas gerektii ama o da mevcut toplumsal
koullara esir dt iin, insanlarn ne hale geldiinin derinlerine ula
abildii halde onlar byle yapan toplumun dibine ulaamad iin ola
mad kadar tutarl olmu olsayd, gzn insanlar belirleyen ve on
lar ve her birimizi neyse o yapan koullara dikerdi. Mesela, "Sr var
oban yok" tabirini Nietzsche uydurm utur.11 Bu korkun sloganla im
dilerde "kitle toplumu" dedii eyi tarif edecek bir forml kefetmeyi
baarm olabilir, ama bu onun zannettii gibi, "Son nsan"n ifa edilii
deildir. Btnyle ilevsellemi ve anonim bir tahakkm biim inin ta
rifidir; ama sz konusu tahakkm bu srye, izleyebilecekleri gzle g
rlr, boynu ngrakl bir ksem en olsa olacandan ok daha sert bir
biimde hkmetmektedir. Bugn bile bu obansz srde ya da babasz
toplum veya cem aatte meleme sesi eksik deil. N ietzsche byle deerle
re ynelik bir arda bulunarak, orta dnem inin etiinde kendisinin de
savunm u olduu grecilii (fena halde m oda olan o korkun terimi kul
lanacak olursak) "aacan" ( iib erw irid en ) zannediyordu. una dikkat
etmeliyiz: Soyut haliyle deer kavram , yani kendi diyalektik geliim le
rinden tecrit edilerek ortaya atlan deerler son derece sorunludur; tpk
insanlar ne zaman herhangi bir trden radikal teoriyle karlasalar by-
lesine korkun bir rol oynayan "ama" kavram nn sorunlu olduu gibi.
nsanlar byle teorileri grr grmez, kendilerini "Evet ama bu am a
mz gereken bir ey" demeye m ecbur hissediyorlar. Size buradaki ahlaki
diyalektiin bir rneini verebilirim. Herhangi biri sizden dnsel a
dan rahatsz edici bir eyi, onu "amanz" isteyerek ele almanz bekliyor
sa, bir an durup bunu hangi yetkiyle yapacanz sorun. Bunu yapmanz
yanl bir dnyadaki doru bir eylemin rnei olurdu bana kalrsa.
Am a en azndan grecilik konusunda birka sz etm ek isterim. Bu
derslerde m ehur ahlaki grecilik sorunuyla pek fazla ilgilenmediimi
fark etmisinizdir. lgilenm edim , nk gerekten de bunun byk l
de ok suistimal edilmi bir baka terim kullanacak olursam bir
sahte-sorun olduuna inanyorum. Zira burada ve imdi hkm sren
inanlarn, ideolojilerin pozitif doas hi de greli deildir. Ve bu sah
te mutlaklarn ya da Hegel'in, gen Hegel'in tabiriyle "hkm sren
ahlaki inanlarn pozitif doas"nm eletirisi, doru drst hayatlar
yaam aya uraan gerek, yaayan insanlar olarak kesinlikle hibir ala
kam z olm ayan bu grecilii amamz salayaca sylenen, sonsuzlu
a sabitlenmi ve tavandan ringa balklar gibi sarkan u ya da bu m ut
lak deerler aramaktan ok daha acildir. Gelgelelim, te yandan, insan
lar her ne zaman grecilii alt etmeleri gerektiini zannetseler yzeye
kan koyutlam alar ve deerler keyfi eylemlerin rnleri, zgrce ko-
yutlanm olan, doal deil yaratlm olan eylerdir ve dolaysyla k
nadklar grecilie daima zorunlu olarak yenik derler. Bu bakmdan,
baka bir teorik almamda, M e ta k ritik 'te gstermeye altm gibi,
grecilik kavram nn mutlaklm bants olduunu syleyebiliriz.
Diyalektik dnme ise bunun ne demek olduunu doru anlyorsam
ayet Nietzsche'nin terim leriyle, bu seeneklerin tesinde de kalc
olacak trden bir dnm edir.13 te taraftan, mesela Kari K rausun hay
ret verici oeu vre' nn bu dersin son dakikalarnda olsun onun adn
bir geirm ek isterim zl bir biimde ierdii belirli olumsuzlama
kavram gerekten de bu mahut greciliin tesine gemeyi salar. M ut
lak iyinin veya m utlak normun ne olduunu bilm eyebiliriz, hatta insa
nn veya insanln ne olduunu bile bilm eyebiliriz, ama neyin gayri in
sani olduunu hepimiz gayet iyi biliriz. Bugn ahlak felsefesinin yeri
nin, insan varolua yerletirm eye ynelik mulak ve soyut giriim ler
den ok, gayri insani olann somut olarak ifa ve itham edilmesinde yat
tn syleyeceim. Ksacas, ahlak felsefesinin btn sorunlar genel
bir baln, zel etik balnn altna der, yani gerekte hl bireyci
olan bir topluma, tarihin yetiip getii trden bir toplum a atfta bulu
nur. Bu bireyci toplum un kendi snrlar ve kendine zg zellikleri var
dr ki bunlar da ahlak felsefesinin temel sorunu denen zgr irade so
runundan karm ak mmkndr. Bu yzden de zorunlu olarak bir zel
etik teorisi mahiyetinde olan bir ahlak felsefesi iin eriilebilecek en
yksek nokta, Kant'm felsefesinde zm sz ve o yzden de num une
lik bir biim de grlen nedensellik-zgrlk atksdr. Ama Kant'ta
insan ile doann i ie girmesi olarak grnen ey ayn zam anda insan
ile toplumun da i ie gemesidir. Zira bu ikinci doada, iinde bulun
duum evrensel bam llk durum unda zgrlk yoktur. Bu yzden de
gdm l (a d m in iste re d ) dnyada etik de yoktur. Demek ki etiin nc
l gdml dnyann eletirisidir. nsan bireylerinde vicdann otoritesi
nin silinmekte olmasnn nedeni de budur. Psikologlarn, daha yaknlar
da da babasz toplum hakkndaki kitabnda dostum M itscherlich'in gz
lemledii gibi vicdan dum ura uram tr.15 Keza ben de, felsefenin do
ruk noktasndaki kazanm larndan olan ahlak ilkesinin iselliinin kar
sna stbenin dsalhnm kmaya baladn gstermitim. Kant'a
gre, zgrlk kelimenin dz anlamyla, sahiden bir fikirdir. Zorunlu ola
rak herkesin zgrln ngerektirir ve yaltlm bir ey olarak, yani
toplumsal zgrlk olmakszn tasavvur dahi edilemez. Varoluu etik
birounuza gelikin grnyordun Bu etik, motivasyonunu gdml
dnyaya kar protestosundan alarak kendiliindenlii ve (kar saflara
gemedii m ddete) insan znesini bir m utlak haline getirmitir. Bu
etiin hatas da budur, nk tam da bu kendiliindenlik kendi zerine
dnmedii ve nesnel gereklikten ayrlm olduu iindir ki nesnellik
onun iine yeniden girer: Sartre neticede kendini K om nist ideolojinin
hizmetine vermitir. Demek ki eer gerekten kastedilen buysa, bu ken
diliindenlik ya ortadan kaldrlp byk ideolojinin altna gmlecek
ya da gdm l dnyann saflarna geecektir. Ksacas, bugn ahlak de
diimiz her ey dnyann organizasyonu m eselesiyle i ie geer. Hatta
doru hayat araynn doru siyaset biimi aray olduunu bile syle
yebiliriz (tabii byle doru bir siyaset biim i bugn ulalabilecek ey
ler alannda bulunuyorsa). Dikkatiniz iin teekkr ediyor, iyi tatiller
diliyorum.
EDTRN SONSZ
T h o m as S ch r d er

A h la k F elsefesin in S o ru n la r, teybe kaydedilm i ve m etinleri btny


le bugne kalm olan on be dersin ncsdr. M etni yaymlanm
olan S o sy o lo jiy e G ir i dersinin teypleri hari btn teypler kayptr. Bu
da derslerin yaym plan iin kayda deer glkler yaratyor ama bu tr
glklerin ahlak felsefesiyle ilgili bir ders iin pek de uygunsuz ka
mad sylenebilir. Zira etiin sorunlar esasen konuulan szn so
runlardr, bu szn hakikat iddialarnn bnyesindeki risklerle ilgili so
runlardr. te yandan, bu ahlaki iddialar geici, nihai olmayan ve ak
ulu bir dnme tarzn gerektirir. Adorno, bu konuyu ilk defa ele ald
1956-57 K Smestrinde Sokrates figrn znenin amblemi olarak
gryordu:

Btn Bat fe lsefe geleneinde Sokrates ahlak felsefesin in , etiin asl kuru
cusu olarak tannmtr. A m a Bat felsefesin in tarihinde yaz yazm am tek kii
odur. phesiz bu da ahlak konusunda benim sedii konum la balantldr...
Sokrates'in felsefesin in arlkl olarak pratik bir ynelim i vard ve insan davra
nlarna ynelikti [.. .] Tem elinde yatan fikir de uydu: Yaayan, konuulan sz
hitap ettii zgl k iiye kendi adna cevap verebilirken, yazl sz btn insan
lara ayn nazarla bakar, ayrm yapmaktan cizdir, hibir soruya cevap verem ez
ve deim eden kalr. (19 Aralk 1956 tarihli ders, Theodor W. Adorno A rivi,
Vo 1344)

Adorno kendisini bir "son" felsefenin szcs olarak grmesiyle tu


tarl biimde, ahlak felsefesinin sonunu, snrlarn vurgular. lmne
kadar planlamay srdrd ahlak felsefesi kitab (bkz. G S, Cilt 7, s.
537) hem nesnel hem de znel nedenlerle yazlamamtr. M uteber bir
reti anlam nda ahlakn artk m mkn olm ad inanc aforizma kulla
nm ile telafi edilemezdi (M in im a M o r a lia m n devam olarak dnd
G ra ecu lu s' ta aforizm a biim ini kullanm ak gibi bir fikri vard Ador-
no'nun). 1963 tarihli derslerde btn etik sorununun sorunlu grlp
etik kavram nn btnyle reddedilm esinin nedeni de budur. 1956-57
smestrinde verdii derslerde nispeten tam am lanm stenografik ver
siyonu gnm ze ulaan bu ders de yaym lanacaktr Adorno esasen
Sokrates, Platon ve Aristoteles'ten Kant ve Nietzsche'ye ahlaki fikirlerin
tarihsel geliimiyle ilgilenmiti. 1963 dersleri ise byk lde Kant'a
dayalyd ve daha ok etik sorunlarn zm sz doas zerinde odakla
nyordu.
Bu dersler esasen N e g a tif D iy a le k tik 'te k zgrlk blmne bir ha
zrlk m ahiyetindedir ve H orkheim erin eletirel teoride ok nemli bir
yeri olan, 1933 tarihli "M ateryalizm ve Ahlak" denem esinden (bkz.
Max Horkheimer, G e sa m m e lte S ch riften , Cilt 3: Sch riften 1 9 3 1 -1 9 3 6 ,
haz. Alfred Schmidt, Frankfurt a. M., 1988, s. 111 vd.) ve yine Horkhe-
imer'in A ydn lan m an n D iy a le k ti i iin yazd kinci Ek'ten yola kar.
Ayrca M in im a M o ra lia 'm n bir devam olarak da grlebilir ki Adorno'
nun o eseri Horkheim er'e adam olmas da tesadf deildir. Derslerin
ksmen doalama yaps btn dncelerin mantksal sonucuna ulaa
na kadar takip edilm edii anlam na gelir; her ey "doru yorumlanma-
makta"dr ve bir kanona dahil edilebilecek durum da deildir. Ama tam
da bu Adornonun dnm e ve alm a tarznn geliimine dair, zellik
le de m etinlerin kendilerini konuturtm a ve onlarn karsna toplumsal
diyalektiklerini karm a iddiasna dair bir igr kazanmamz salar.
Nitekim bu derslerde, 1960'larn balarndan beri zemin kazanmakta
olan fikir, yani felsefenin pratik bir sonucu olmas gerektii fikri ok
ciddiye alnr. Am a Varoluuluun m oda isyanna teslim olmamak iin
bu derslerde "ekmek deil ta vermek" tercih edilir. Adorno'nun burada
ki tavr sonralar renci hareketi karsnda da benimsedii ve "M argi
nalien zu Theorie und Praxis" ve "Resignation" yazlarna yansyan ta
vrdr. Keza, yanl hayata gsterilen zorunlu pratik direni ile doru ha
yata dair salt teorik bilgi arasndaki diyalektik de negatif kalr.
Bu dersin ierii yeterince sorunlu deilmi gibi metnin iinde bu
lunduu talihsiz durum un yaratt editryel glkler sorunlar daha da
arttrr. simlerle alntlarn ounda bariz hatalar vard ki bu da dinleme
hatalar ile konunun yanl anlalm asnn tatmin edicilikten uzak, en
azndan baslmaya uygun olmayan bir transkripsiyon yaratm olabile
cei yolunda baz rneklerde fena halde dorulanan endieler ya
ratt. Yaymlanaca ngrlm olsa, Adom o'nun kendisi ancak kap
saml bir gzden geirmeden sonra yaym lanm asna izin verirdi tabii ki.
Adorno'nun kendi szlerini korum a konusunda her trl gayret gsteril
mi olsa da bu satrlarn yazar olan editr baz szdizimsel deiiklikler
yapmak, en ok da imlay dzeltm ek zorunda kald. Yine de hem dersle
rin szl karakterinin korunduunu hem de genel szdiziminin okur ta
rafndan kavram labilir hale gelmi olduu umuluyor. Ancak ok az sa
yda istisnai durum da metne yeni veya farkl gelebilecek kelim eler ek
lendi. erikle ilgili olarak sorgulanmaya ak dzeltmelerde ve dinleme
ve yazm a hatalarnn dzeltilm esinde, ok ak olmadklar durumlarda,
dipnotlarda aklam a verildi, yerlerine konduklar szckler de belirtil
di. Bariz dil srmeleri, balanp devam getirilmeyen cm leler ve anla
m a katkda bulunm ayan tekrarlar atland. Alntlar, gerekli olduunda
zgn kaynaa baklarak dzeltildi, A dom o'nun altn izdii satrlar
italik dizildi. Adorno'nun alntlarda kendi yapt deiiklikler keli
parantezle belirtildi; atlam alar "[]" ile belirtildi. Editr alntlarn kay
nan bulabilm ek iin her trl abay gsterdi. Durum gerei, antr
malar yeniden kurulurken ve A dom o'nun kendi yazlarndaki paralel
pasajlara atfta bulunulurken, daha ok bu metnin nceki derslerle, Kant
atflaryla ve sonradan N e g a tif D iy a le k tik te , gelitirilmi halleriyle olan
ilikisi zerinde odaklanld.

N isa n 1 9 9 5
EDTRN NOTLARI

Notlarda Kullanlan Ksaltmalar:


GS Theodor W. Adorno, G esam m elte Schriften, haz. Rolf Tiedemann
(Gretel Adorno, Susan Buck-Morss ve Klaus Schultz'un yardmlary
la), Suhrkamp, Frankfurt a. M., 1973.
N aS N achgelassene Schriften, Adomo'nun lmnden sonra yaymlanan
yazlar ki bunlar arasnda 16 cilt baslm ders de vardr.
Vo Baslmam dersler
W Immanuel Kant, Werke in Z w lf Bnden, haz. Wilhelm Weischedel,
Frankfurt a. M., 1968.

BRNC DERS

1 Adorno Minima M oralia'dan bahsediyor. Bu kitabn Horkheimer'e adad


sunuunda yle yazar Adorno: "Burada dostuma baz paralarn suna
bildiim kederli bilim, en eski alardan beri felsefenin asl alan olarak
grlm ama onun ynteme dnmesiyle birlikte dnsel ihmale, ve
ciz keyfiliklere ve sonunda unutulua terk edilmi bir blgeyle ilikilidir:
Doru yaam retisi. Felsefecilerin bir zamanlar yaam olarak bildikle
ri ey, nce zel yaamn, sonra da tketimin alan haline gelmitir: Mad
di retim srecinin bir eklentisi olarak onun peinden srklenip giden,
zerklikten ve kendine ait bir tzden yoksun bir eklenti" [M inim a M ora-
lia, ev. A. Doukan-O. Koak, stanbul: Metis, 1998, 7. Basm, s. 15 -
Tr. .n.].
2 Orijinal metinde "olanakl" geiyor, ancak muhtemelen kast bu.
3 M inim a M oralia, s. 43. [Ben metin boyunca "hayat" demeyi tercih etti
im iin evirideki "yaam" da deitirdim - Tr. .n.]
4 Nietzsche'de byle bir ifade bulamadk. Adorno 25 Temmuz 1963 tarihli
On Yedinci Ders'te bu koutluktan bir kez daha bahsediyor, ama "ok
farkl bir biimde ifade edilmi olsa da" erhini derek. Muhtemelen u
ras kastediliyor: nsanca, Pek nsanca, 1. Kitap, 33 ve 34. dipnotlar.
5 Bkz. Ahlak M etafiziinin Temellendirilme si: "Ona yeni hibir ey ret
meden, Sokrates'in yapt gibi, yalnzca akln kendi ilkesine dikkat eke
rek, sradan insan aklnn, bu pusula elinde, karlat btn durumlarda
neyin iyi, neyin kt, deve uygun ya da deve aykr olduunu nasl
ayrmasn bildiini; dolaysyla drst ve iyi, hatta bilge ve erdemli ol
mak iin hibir bilime ve felsefeye gereksinim olmadn burada gster
mek kolay olur" [ev. Ioanna Kuuradi, Ankara: Hacettepe niversitesi
Yaynlar, 1981, s. 19; eviride birka kk deiiklik yapld - Tr. .n.].
6 Scheler yle diyor: "Btn etik alannda... keskin bir ayrm yaplmal
dr: Etik zneler tarafndan 'uygulanan ve hayata geirilen' etik... ile an
cak sz konusu 'uygulamal etiin' malzemesini oluturduu yntemli,
mantksal bir usul izlenerek karsanabilecek etik ilke gruplar arasnda
[yaplmaldr bu ayrn]. Yani, doal dille (ki btn zaman ve yerlerin ata
szleri, ayrca da geleneksel dsturlar vs. bu dilin parasdrlar) ifade edi
len doal, pratik bir dnya grnn etii ile bu uygulamal etii 'gerek
elendirmeye' ve yksek ilkeler ierisinde (bu 'ilkelerin' uygulamal eti
in znesi tarafndan bilinmesi gerekmese bile) 'temellendirme'ye alm
u ya da bu lde bilimsel, felsefi ve telojik etik arasnda..." Max Sche-
ler, D e r Form alism us in d e r Ethik un die m ateriele Wertethik. N euer Ver
such der G rundlegung eines ethischen Personalism us, G esam m elte Wer
ke, Cilt 2 iinde, 4. Basm, Bern, 1954, s. 321.
7 Bkz. W IV, s. 677, A 805 /B 8333. Kant burada bu soruyu tekil olarak so
rar: "Ne yapmalym?"
8 Adorno teorik akl-pratik akl ilikisi konusuna 14 Mays 1963 tarihli
nc Ders'te daha ayrntl olarak giriyor (bkz. s. 33-35).
9 Adomo'nun Fichte'nin ahlak felsefesine katksyla ilgili grleri dei
kenlik gsterir. Daha nce, 1956-57 smestrinde verdii Ahlak F elsefesi
nin Sorunlar dersi, Fichte'nin "[Kant'taki] teorik akl ile pratik akl sen-
tezleme"ye ynelik giriiminden yola kar. Bu srete de pratik akla n
celik tannr. "Bugn Fichte'nin Kant'taki dnce hattn gelitirme tarz
nn nemli bir hakikat ekirdei ierdii grlebiliyor: Gnmzde insa
na yarar davran, dsal etkenlere krlemesine baml olmayan, somut
olana meftun olmayan, kendi varolusal ihtiyalarnn tatmini iin eyler
den medet ummayan ve eylere gark olmu bir dnyada ikamet ederken
bile ilhamn insani olann bilincinden alan davrantr (20 Kasm 1956
tarihli ders; ayrca bkz. 4 Temmuz 1963 tarihli On Birinci Ders, s. 115).
10 Bkz. Adomo'nun 1959 Maysnda Alman Sosyoloji Dernei'nin Berlin'
deki Kongresinde sunduu bildiri, GS, Cilt 8, s. 93-121.
11 Adorno, Golo Mann'n Ren Knig'in 1960'ta Mnih'te verdii " 1920'le-
rin Sosyolojisi" balkl konferansa cevap verdii "aibeli Bilgi" adl de
nemesinden bahsediyor. "Salt bilgi, bilgi olsun diye bilgi edinmeye al
mak beni asla tatmin etmez. Bugn bile, Knig'in, eitimle ilgili fikirleri
o dnemden geldii iin revenants, yani ortaa hortlaklar adn verdii
kiiler arasnda gryoruz bunu. Knig'in de adn zikrettii, Theodor W.
Adomo'yu ele alalm; u ya da bu ey nedir, yar-okumuluk nedir. Gn
mzde yar-okumuluk teorisi nedir diye sormaktan te gitmeyen analiz
ler yapyor. Ben ise buna cevaben byle bir yaklam bizi hibir yere g
trmez diyeceim. Benim bilmek istediim u: Kendimizi nasl aacaz,
bakalarna nasl yardm edeceiz?" (Golo Mann, "Fragwrdige Erkennt
nis", Wissen und Leben, Stuttgart, 1960, no. 15, s. 13).
12 Adorno elyazs notlarnda yle demi: "Pratik ne kadar belirsizleirse,
peine o kadar lgnca dlyor. Hep u ikyet: Ne yapacaz? Joiner
with a cause."
13 Fichte'nin byle formle edilmi bir ifadesi bulunamad. Muhtemelen
Fichte'nin etik hakknda benimsedii konum ile Friedrich Theodor Visc-
her'in u eserinde geen "ahlak apaktr" iddiasn birletirmi Adomo:
Auch Einer. Eine Reisebekanntschaft, Stutgart, 1879; Otto Borst'un son-
szyle birlikte gncel basm, Frankfurt a. M., 1987, s. 25.
14 Adomo burada Freud'un kltrn yapt ile ilgili formlne antrma
da bulunuyor: "Egonun olduu yerde id olacaktr" (Sigmund Freud, Neue
Vorlesungen zur Einfhrung in die Psychoanalyse, Studienausgabe iin
de, haz. Alexander Mitscherlich, Angela Richards ve James Strachey,
Frankfurt a. M., 1982, Cilt 1, s. 516).
15 Adomo'nun sonralar renci hareketine ynelttii eletirinin altnda da
bu tr dnceler yatyordu. Bkz. "Marginalien zu Theorie und Praxis",
GS, Cilt 10.2, s. 759-82 ve ayrca Resignation, a.g.y., s. 794-9.
16 Bkz. 18 Temmuz 1963 tarihli On Beinci Ders ve 23 Temmuz 1963 tarih
li On Altnc Ders.
17 2 Temmuz 1944'te Claus Graf Schenk von Stauffenberg ile Carl Goerde-
ler'in nclyle dzenlenen suikast giriimi. Stauffenberg Hitler'in Do
u Prusya'daki yeralt smana bomba dzenei yerletirmeyi baar
msa da giriim baarsz olmu, suikasta katlanlar acmaszca idam
edilmi, ilikide olduklar evreden birok kiinin peine dlmt. -
Ing. .n.
18 Adomo 1956-57 smestrinde verdii A hlak Felsefesinin Sorunlar der
sinde bu ismi vermi (bkz. Vo 1307), elinizdeki dersin elyazmasnda da bir
kenara yazm (bkz. Vo 87999). Bahsettii kii sonralar Federal Anayasa
Mahkemesinde yarglk da yapm olan avukat Fabian von Schlabren-
dorfftu. Genelkurmay Bakanlnda yaverlik yapan 20 Temmuz 1944
teki suikastten sorumlu olan evreye mensup olma suuyla tutuklanm
ama 1945 Martnda salverilmiti. [kence grd halde zlmemi ve
arkadalarnn adlarn vermeyi reddetmiti. - ng. .n.]
19 Adomo muhtemelen Gustav Schwab'in aktard bir vecizeyi kastediyor.
Hlderlin'in eserlerinin Friedrich Beissner tarafndan hazrlanan Grosse
Stuttgarter basmnda (Cilt 4.1, Stutgart, 1961, s. 293) bulunan bu sz
yledir: "nsann dnyada daha yce bir ahlaki grevinin bulunduu, ah
lakn iddialarndan renilebildii gibi, birok eyde de aka grlebil
mektedir."
20 Bilindii gibi Almancadaki M oral, Ethik ve Sitte Sittlichkeit terimlerini
karlamak iin Trke felsefe literatrnde teden beri srasyla Ahlak,
Etik ve Tre karlklar kullanlyor. Ancak terbiyeden det ve rfe, ora
dan da ahlaka kadar uzanan olduka geni bir anlam menzili olan Sitte iin
zaman zaman sadece ahlak demek gerekebiliyor. Nitekim Kant'n M eta
physik der Sitten adl nl eseri de Trkeye Ahlak M etafizii eklinde
evrildi. Ben de ancak balam gerektirdii zaman "tre" karlna ba
vurup dier durumlarda ahlak demeyi tercih edeceim. - Tr. .n.
21 A hlak Felsefesinin Sorunlar balkl nceki dersinde yle diyordu Ador
no: "Etik kavram ahlak felsefesinden ok daha popler. Kulaa o kadar
kat gelmiyor, daha yce, daha insani yananlamlar varm gibi; insan ey
lemlerini ans alemine terk etmiyor, aksine insan davrannn llmesini
salayabilecek zgl bir evrensellik alan gibi bir ey vaat ediyor. Etik
vicdan azabdr, kiinin kendisiyle ilgili vicdandr. Vicdan hakknda, ier
dii zorlama unsuruna bavurmadan konuma giriimidir" (8 Kasm 1956
tarihli ders, Vo 1295).

KNC DERS

1 Adorno Bchner'in metninin biraz dna kyor, ama Yzba'nn ahla


knn totolojiklii konusundaki tezini zayflatacak lde deil. Yzba
Woyzeck'i ahlaken paylamaya, berberlik grevlerini ok alelacele yapt
n syleyerek balar: "Woyzeck, hep yle arkandan kovalyorlarm gi
bisin? yi bir insan byle davranmaz, iyi bir insan, vicdan rahat bir in
san." Sonra Yzba, rzgr "lodos-poyrazdan esiyor olmal, ha?" gibi tu
haf bir laf edip bunu da bir baka knamann vesilesi yapar. "Ah, ok ap
talsn, korkun bir aptal!" Buradan da o elikili fikre varr: "Woyzeck, iyi
bir insansn sen ama (gururlu) Woyzeck, ahlak yok sende! Ahlak, bu,
insan ahlakl olunca yani, anlyorsun. yi bir szdr ahlak. Ama Kilise
kutsamadan olmu senin ocuun..." [Georg Bchner, Woyzeck , ev. Ha
san Kuruyazc, stanbul: Mitos-Boyut, 2009 - Tr. .n.).
2 Nietzsche'nin Ahlakn Soykt'nde "ileri idealler"le ilgili tartmas
iin bkz. Friedrich Nietzsche, Smm tliche Werke , Cilt 5, s. 139 vd.
3 Adorno Sahicilik Jargonu'ndu "Varlk" ile "kiiliin" byle zdeletiril
mesini Heidegger'in felsefesinin ekirdei olarak grerek eletirir [Sahi
cilik Jargonu, ev. eyda ztrk, stanbul: Metis, 2012 - Tr. .n.}.
4 Kant'n "Salt Akln Snrlar inde Din" adl denemesinde "kiilik", "in
sann... rasyonel ve ayn zamanda sorumlu bir varlk olarak belirlenimi
ne ait bir unsur" olarak tanmlanr (Kant, Werke, Cilt 8 iinde, s. 673).
5 Johann Gottlieb Fichte, Smm tliche Werke, haz. I. H. Fichte, c. 6: D ritte
Abtheilung. P opulrphilosophische Schriften, E rster Band: Zur P olitik
und M oral, Leipzig, s. 335-46.
6 Nietzsche'nin Putlarn Alacakaranl' nn "Zamansz Birinin Kavgalar"
blmnde bahsettii "[iflah] olmayacaklar"dan biri olan Schiller iin
kulland tabir (bkz. Nietzsche, Smm tliche Werke, Cilt 6, s. 117).
7 Bkz. Georg W. F. Hegel, Werke, haz. Eva Moldenhauer ve Karl Markus
Michel, Cilt 7: Grundlinen d er Philosophie des R echts, Frankfurt a. M.,
1969, s. 28 [Trkesi: Hukuk Felsefesinin Prensipleri, ev. Cenap Kara-
kaya, stanbul: Sosyal, 1991 - Tr. .n.].
8 Adorno 1956-57 smestrinde, zellikle 11 Aralk 1956 ile 10 Ocak 1957
arasnda verdii derslerde, Sokrates ile Platon'un ahlak felsefesini ayrn
tl olarak ele almtr. Adorno, Hegel ve Nietzsche'yi izleyerek, Sofistler
den beri Yunan dncesinin balca zelliinin "temelde pratik bir yne-
lim" ve "zne zerinde dnme" olduunu syler (Vb 1345). Platonun
ahlak teorisi "dier btn teoriler gibi... ne kadar geni tasavvur edilmi
olursa olsun ve insan rkna ne kadar yakndan balantl olursa olsun z
nel akl asndan, bireyin arzu ve ihtiyalarnn gereklemesi asndan
bakldnda, u anki baarszlk ile gelecekteki tatmin arasndaki denk
lemin ilemiyor almasndan kaynaklanr. Bu bakmdan ahlakn nesnel
rasyonalitesi aporetik, aibeli bir kavramdr. Demek ki Platoncu ahlak te
orisi sonraki btn ahlak felsefelerinin modelini sunmutur" (Vo 1373-4).
"Muhafazakr eilim" sorunu ve Sofistlerle yaplan tartmalar konusun
da bkz. 10 Ocak 1957 tarihli ders: "Kavranabilir dnya ile ampirik dnya
arasndaki kat kartlk ... daima belli bir tevekkl ve konformizmi be
raberinde getirir. Tanr'y adeta doru dzgn bir adam haline evirir ve
fikirleri/idealar ideal gklerinde asl halde brakrsnz. Zira bu tr bir
dnme tarz her zaman basit ekilde sylersek idealin nasl ger
ekletirecei sorusunu gndeme getirir" (Vo 1389-90).
9 Bkz. Max Scheler, D er Formalismus in d er Ethik und die m ateriele Wer
tethik. N euer Versuch d er G rundlegung eines ethischen P ersonalism us,
G esam m elte Werke, Cilt 2 iinde, 4. Basm, Bern, 1954, s. 321. Steinthal
iin bkz. a.g.y., not 2.
10 Bkz. William Graham Sumner, Folkways: A Study on the Sociological
Im portance o f U sages, M anners, Custom s, M ores and M orals, Boston,
1906. Ayrca bkz. Adorno, Einleitung in die Soziologie, NaS IV, Cilt 15, s.
65.
11 mile Durkheim'in ahlak teorisi ile ilgili yazlar, Adomo'nun nszn
yazd u ciltte toplanmtr: S oziologie und Philosophie, Frankfurt a.
M., 1967. Adomo'nun nsz iin bkz. GS, Cilt 8, s. 245-79.
12 Adorno burada Bavyera ve Avusturya'daki Tyrol blgesindeki Fla f e r f eid t
reiben den, yani yerel gelenek veya deerleri ihlal edenlerin gecenin yar
s yarglanp kei postu giydirilerek kovalandklar mahkemelerden bah
sediyor.
13 Dz eviriyle "rksal kirlenme". Nazilerin 1935te kardklar, Yahudiler
ile Ari rktan kiiler arasndaki cinsel ilikileri su haline getiren yasalar
kastediliyor.
14 Bkz. W, VII, s. 80.

NC DERS

1 Doktor Paul Lth (1921-86), N chte in Alexandria. Roman einer g yp


tenreise (Dsseldorf ve Kln, 1963, s. 215-8) adl romannda 1962-63 k
smestrinde Adorno'nun verdii Felsefi Terminoloji derslerini anlatr.
Lth 13 Mays 1963'te konuyla ilgili olarak Adomo'ya yazarak romann
"o zamann rencilerinin dnce ve duygularna dair bir resim sunma"
giriimi olduunu sylemi, Adorno da Lth'e 20 Mays 1963'te verdii
cevapta unlar sylemitir: "Mektubunuzu okuduktan sonraki ilk der
simde bu meseleyi gndeme getirip rencilere not almann vs. glkle
rinden bahsettim. Galiba gayet iyi karland. Demek ki greceiniz gibi
sizin zerinizden ampirik dnyadan gelen ey yine ksa srede o dnyaya
geri dnd."
2 Bkz. Kant, "Nachricht von der Einrichtung seiner Vorlesungen in dem
Winterhalbenjahre von 1765-1766", W II, s. 908, ayrca bkz. WIV, s. 699,
B 865/A 837.
3 Adorno yine Lth'n dersten nceki "fsltlar"dan (bkz. s. 215-6) bahse
den romanna deiniyor. Lth'n Felsefe Terminolojisi dersiyle ilgili ni
hai ifadesi urada bulunabilir: "Brief aus einer Landpraxis", Theodor W.
A dorno zum G edchtnis. Eine Sammlung, haz. Hermann Schweppenhu-
ser, Suhrkamp, Frankfurt a. M., 1985, s. 116-23 iinde.
4 Alntnn tam kayna saptanamad. Adorno'nun aklnda muhtemelen P u t
larn Alacakaranl' ndaki u cmle vard: "Hibir sistemletiriciye g
venmiyor, onlardan kayorum. Sistem istemi bir drstlk eksikliidir"
(26. Aforizma, s. 63).
5 Bkz. Max Horkheimer, "Fragen des Hochschulunterrichtes", G esam m el
te Schriften, Cilt 8, Vortrge und Aufzeichnungen 1949-1973, haz. Gun-
zelin Schmid Noerr, Suhrkamp, Frankfurt a. M. 1985, s. 393.
6 Bkz. Adorno, D er getrue K orrepetitor. Lehrschriften zur musikalischen
Praxis, GS, Cilt 15 iinde, s. 192-3.
7 "Kk eyleri byklerle kyaslayacak olursak". Vergilius, G eorgica,
IV. Kitap, 176. dize.
8 Bkz. S a f Akln E letirisi' nin "Saf Akl Kanonu" balkl 1. Ksm, W IV, s.
671-6, B 625-832/ A 797-804.
9 Bkz. a.g.y. ve 14 Mays 1949 tarihli "Kant'n 'Saf Akln Eletirisi'" balk
l ders, NaS IV, Cilt 4, s. 27-29.
10 Hans Cornelius, K om m entar zu K ants K ritik d er reinen Vernunft', Erlan
gen, 1965, s. 125.
11 Bkz. WIV, s. 410, B 448f/A 421.
12 Bkz. WIV, s. 410, B 448f/A 421. A .g.y., W III, s. 104, B 8 6 /A61. Ador-
nonun burada ilgilendii, diyalektiin zorunlu olarak yanlsamaya daya
l oluu meselesi, Kant'n "doal ve kanlmaz bir yanlsama"dan bahset
tii "Transandantal Diyalektik" blmnn giriinde tartlr (W III, s.
311, B 3 5 4 /A 298). Ayrca bkz. 28 Mays 1963 tarihli Beinci Ders ve bu
blmn 3. Notu.
13 Adomo'nun Kant'n diyalektik anlayyla ilgili gr bir dizi deiim
geirmitir. 12 ubat 1957 tarihli derste atklar ksmn diyalektik man
tn bir modeli olarak niteler: "Diyalektik burada bir felsefi yntem mo
deli olarak kabul edilmemi, fenomenolojik bir biimde, yani tartlan
konuyla ekapsamlym gibi ele alnmtr. Bunun nedeni de Kant ana
lizin tutarl bir biimde kullanlan bir kavramn geerli olabilmesi iin s
rekli olarak kartna ihtiya duyduu bir duruma yol amasdr" (Vo
1471). N eg a tif D iyalektik' teki "Szde-Sorunlar balkl blmde ise
Kant'taki elikili diyalektik anlaylarna dair eletirel bir gr sunulur:
"Mesele, tartlan konular zerinde, var olup olmadklarna karar vererek
deil, tanmlarn hem zlerini ele geirmenin imknszln hem de bu-
nu yapma mecburiyetini ierecek ekilde genileterek dnmektir. S a f
Akln E letirisi 'nin atk blmnde ve de Pratik Akln E letirisi 'nin ge
ni blmlerinde, niyeti aka bu olsun olmasn, yaplmaya allan ey
de budur" (GS , Cilt 6, s. 211 vd.).
14 W IV, s. 412, B 451f/A 424.

DRDNC DERS

1 Bkz. W III, s. 340. B 398/ A 340.


2 A.g.y., B 448-9/A 421.
3 "Kendiliindenlik" kavram Kant tarafndan "temsilleri almlama 'yetene
i' (izlenimlere hassasiyet) ve kavram retimi srasnda bir nesneyi bu
temsiller sayesinde bilme gc olarak tantlr (W III, s. 97, B 7 4 /A 50).
kinci basmda bunu daha bir kesinletirir: "Her trl dnceden nce
verilebilen temsile sezgi bal verilir. Dolaysyla her trl sezgi dze
neinin bu dzenein bulunduu znedeki 'dnyorum'la zorunlu bir
ilikisi vardr. Ama bu temsil bir kendiliindenlik edimidir, yani duyarl
la aitmi gibi grlemez. Onu ampirik tamalgdan veya zgn tam alg-
dan ayrmak iin safta m a lg adn vereceim, nk 'dnyorum' tem
sili (btn dier temsillere elik edebilmesi gereken ve her trl bilinte
bir ve ayn olan bir temsildir bu) kendi bana baka herhangi bir temsilin
elik edemeyecei zbilintir. Bu tamalgnn birliine ve ondan kan a
p rio ri bilgi imknna iaret edebilmek iin de, onu keza zbilincin tran
sandantal birlii olarak adlandracam" (W III, s. 136, B 132). Adorno'
nun burada ilgilendii nc atknn tezi olan "transandantal zgr-
lk", "doa yasalarna uygun olarak ilerleyen bir dizi grnn kendi
kendisinden yola kmasn salayan mutlak bir neden kendiliindenlii"
olarak tanmlar (W IV, s. 428, B 4 7 4 /A 446).
4 WIV, s. 426/428, B 472/A 444.
5 WIV, s. 428, B 472/A 444.
6 A.g.y.
7 A .g.y.
8 A .g.y., B 472-474/ A 444/446.
9 A .g.y., B 4 7 4 /A 446.
10 Bkz. "Deneyimin kinci Analojisi", W III, s. 226/242, B 232-56/A 189-
211.
11 WIV, s. 428, B 4 7 4 /A 446.
12 A.g.y.
13 A.g.y.
14 Kant daha ileriki bir pasajda bu meseleyi daha fazla yorumlar: "imdi bu
eyleyen zne, kavranabilir karakteri bakmndan, herhangi bir zaman ko
uluna bal deildir [...]. zetle, nedensellii, kavranabilir olduu sre
ce, olayn anlam dnyasnda zorunlu hale gelmesini salayan ampirik ko
ullar dizi iinde bir yere sahip deildir. Bu kavranabilir karakter, aslnda,
asla dolaysz olarak bilinemez, nk grnmedii srece hibir ey alg-
lanamaz. Ampirik karakterine uygun olarak dnlmesi gerekir [...]"
(W IV, s. 493, B 567-8 / A 539-40).
15 "Ampirik olarak... belirlenir", metindeki boluu doldurmak iin bizim
tahminen koyduumuz ibarelerdir.
16 Bkz. W IV, s. 623-6, B 755-60/ A 727-32.
17 Bkz. bu dersin 3. Notu.
18 W IV, s. 427, B 473/A 445.
19 W IV, s. 429, B 473/A 445.
20 A.g.y.
21 A.g.y.
22 A.g.y., W IV, B 473-5/A 445-7.
23 Bkz. Aristoteles, M etaphysica, XII. 8. 1073a; D e Anima, III. 10. 433b;
P hysica, VIII. 5. 256b, 13-25.
24 W IV, s. 429, B 475/ A 447.
25 W IV, s. 429/431, B 475 / A 447.

BENC DERS

1 21 ve 23 Mays tarihli dersler Adomo hasta olduu iin iptal edilmiti.


2 Adorno burada u esere antrmada bulunuyor: Joachim Schumacher,
D ie A ngst vor dem Chaos. U ber d ie fa lsch e A pokalypse des Brgertums,
Paris 1937; 2. Basm, Frankfurt a. M., 1978.
3 Kant "Kozmolojik Fikrin zm" balkl blmde atklarn zorunlu
luunu nesnelerin kendilerine ait deil, grne ait bir zorunluluk olarak
grr (bkz. W IV, s. 488-506, B 560-86/A 532-58). Adorno meselenin bu
vehesine N eg a tif Diyalektik' te girer: "Kant transandantal diyalektie bir
yanlsama mant demitir: akn eylerin pozitif olarak bilinebilir ey
lermi gibi ele alnd her seferinde iine dolanlmas kanlmaz olan e
likiler mant. Hegel'in yanlsama mantn hakikatin mant olarak
savunma abalar Kant'n bu hkmnn miyadn doldurmasn salamaz.
Ama bu yanlsama hkm daha fazla dnme konusu haline getirilmez.
Yanlsama, bir kez kendinin bilincine vardnda, artk eskiden olduu
ey deildir. Sonlu varlklarn aknlk hakknda syledikleri ey aknlk
yanlsamasdr; ama Kant'n gayet iyi bildii gibi, zorunlu bir yanlsama
dr bu. Bu da estetiin hedefi olan eyin, yani yanlsamay kurtarmann
benzersiz metafizik nemini aklar" (GS, Cilt 6, s. 385 vd.).
4 Mezmurlar 37: 3. Almanca konuulan lkelerde bu ayet atasz gibi bir
hale gelmi ve insanlar, szgelimi lkelerini terk etmekten caydrmak
iin kullanlmtr.
5 Pozitivizm ile Kant arasndaki ayrm konusunda bkz. Adomo, Zur Logik
der Sozialw issenschaften: "Onun [Kantn] Tanr, zgrlk ve lmsz
lk hakkndaki bilimsel yarglara kar kmasnn nedeni, bu fikirleri, te
olojik otoritelerini kaybettikten sonra, akl iin gizliden gizliye kurtarma
giriimiydi. Kantn kendisinin kulland bu 'gizliden gizliye' terimi bu
yanlgnn kalbindeki zr kabilinden yalan aa karr. Eletiri militan
aydnlanma demekti. Ama Gereklie ulaamayp kendi varln incelt
mekle yetinen bir eletirel tavr bir aydnlanma kuvveti olarak pek de iler
leme salayamazd" (Zur Logik der Sozialw issenschaften, GS, Cilt 8, s.
557). N eg a tif D iyalektikte, de u ilaveyi yapar: "Kant'n akln bu atk
lara yakalanmamasmn mmkn olmad yolundaki itiraf ve bunlar yi
ne de akl yoluyla zmeye almas pozitivizme kart bir tavrd. Ama
insann akl yetisinin eletirisi yoluyla akla kalan dar alanda kendini evin
de hissedebilecei, ayann altnda bu kat zeminin olmasyla yetinebile
cei yolundaki pozitivist teselliyi de elinin tersiyle bir kenara itmi deil
dir. Burjuvazinin kendi kapatlmln onaylama tavrna raz olur" (GS,
Cilt 6, s. 375).
6 Adorno burada S a f Akln E letirisin in "Yntem retisi" blmnn
"Aklmzn Saf Kullanmnn Nihai Amac" balkl alt blmden bahse
diyor (W IV, s. 671-6, B 825-32/A 797-804). 30 Mays 1963 tarihli Altn
c Ders'te bu blm ayrntl olarak tartr.
7 Kant'n kendi szleri tam olarak yledir: "Akln salt biiminin taklidin
den ibaret olan mantksal yanlsama (biimsel yanlg yanlsamas) bt
nyle mantk kuralna dikkat etmemekten kaynaklanr" (W III, s. 310, B
353/A 296).
8 Kant'n atklar tartmas konusunda Hegel'in yorumu iin bkz. W is
senschaft der Logik, Werke, Cilt 5, s. 217 ve 275 vd.
9 Kant'n eliki ilkesiyle ilgili gr iin bkz. W III, s. 196, B 190/ A 151.
Kant ile Hegel'in birbiriyle atan konumlar iin bkz. Adorno, D rei Stu
dien zu H egel'in u satrlar: "Kant'ta felsefe akln eletirisiyle ilgiliydi.
Naif bir bilimsel bilin olarak dnlebilecek bir ey, mantk kurallarna
dayal iddia, yani bugn 'fenomenoloji' denilebilecek bir ey bilince bilgi
nin koulu olarak uygulanyordu. Kant bu ikisi arasndaki, yani felsefi,
eletiren bilin ile dnyadaki nesnelere dair dorudan bilgi edinen eleti
rilen bilin arasndaki ilikiyi grmezden geliyordu. Bu iliki Hegel'de ar
tk dikkatin oda haline gelmi, Hegel bu ilikiyi tematikletirmitir. Bu
srete bilin felsefe tarafndan kavranmas gereken bir nesne haline ge
lir; Kant'n ona kavranabilir olann alanna sapmay yasaklad zaman
anlad (en azndan bu ynde bir meyil gsterdii) sonlu, snrl ve yeter
siz ey haline gelir" (GS, Cilt 5, s. 310).
10 zgn metindeki "ein zweites Freien" ibaresi yayma hazrlayan tarafn
dan "ein zweites Freies Element" olarak deitirilmitir.
11 Adorno N eg a tif D iya lek tik te yle yazar: "nc atknn tezi, yani
mutlak anlamda kendiliinden neden Tanr'nn zgr yaratma eylemi
nin seklerletirilmi bir versiyonu tezi iin gelitirilen argmann Kar
tezyen bir slubu vardr; yntemin [gereklerinin] karlanabilmesi iin bu
argman geerli olmaldr. Btnyle bilme epistemolojik lt olarak te
sis edilir; zgrlk olmazsa 'doann [olaan] seyri ierisinde bile, neden
ler safndaki grnler dizisinin asla tamamlanamayaca' sylenir"
(GS, Cilt 6, s. 247). Kant alnts iin bkz. W IV, s. 428, B 474/ A 446).
12 Bkz. S a f Akln E letirisi : "Akln bu gerei, yani zgrlk sayesinde doal
nedenler dizisi ierisinde bir ilk balangca bavurmamz gerekmesi, bir
tek Epikrc okul hari antik dnemin btn filozoflarnn, kozmik hare
ketleri aklarken bir ilk hareket ettirici varsaymak zorunda kaldklarn
gzlemlediimizde yeterince aka ortaya kacaktr" (W IV, s. 432, B
478/A 450).
13 Adorno D rei Studien zu H egel' de bu motifi Hegel'in bu elikiyi zmeyi
baaramamasnn iareti olarak ele alr: "Doru anlaldnda, bir bala
ma noktasnn, ilk eyin seimi Hegel'in felsefesinde nemli deildir. Bu
felsefe, dncenin seyri boyunca deimeden kalacak kat bir ilke ek
linde herhangi bir ilk eyin varln kabul etmez. [.,.] Ama bu idealizmin
reddi demek deildir. Hegel'in Fichte'yle birlikte Kant karsnda elde et
mek istedii mutlak argman katl ve tutarll, her aamada tpk nes
nenin kendisini zne olarak tanmlad gibi znenin de kendisini nesne
olarak tanmlamasna ramen, yine de tinin ncelii zerinde srar eder"
(GS, Cilt 5, s. 261).
14 Emst Cassirer, Zur Einstein sehen R elativittsth eorie. Erkenntnistheore-
itische Betrachtungen (Berlin, 1920) adl eserinde, Kant'n felsefesini
"Newton'in doa bilimine ait felsefi sistem" (s. 12) olarak grmedii iin
Hermann Cohen'le fikir ayrlna der. Cassirer daha ziyade Kant felse
fesinin metodolojik karakterini, eylere dair kavramlarla deil de "lye
dair kavramlar"la ilgilenmesini ne karr ki, ayn ey grelilik teorisi
iin de sylenebilir ona gre (bkz. s. 7-25). Cassirer'in D eterm inism us und
Indeterminismus in der m odernen Physik. H istorische und system atische
Studien zum K asualproblem (Gteborg, 1937) adl eserinde de nedensel
lik kavram konusundaki bu eletirel yaklamn ahlak felsefesi iin ta
d nem Kant'n atklar kuramnn ruhu izlenerek vurgulanr: '"Belir
lenimcilii' eletirel deil de metafizik bir anlamda kavrarsak, [...] neden
sellik fiziksel dnyaya dair bilgimize hkmeden bir ilke olmaktan kar;
[...] bunun yerine metafizik bir kader haline gelir" (s. 260). Her iki dene
meye artk uradan ulalabiliyor: Ernst Cassirer, Zur m odernen P hysik ,
Darmstadt, 1957.
15 Bkz. 16 Mays 1963 tarihli Drdnc Ders ve bu dersin 5. Notu.
16 Bkz. W III, s. 291-9, B 324-36/A 268-80.
17 Bkz. N egative D ialektik, GS 6, s. 262-3.
18 Bilen znenin "ancak ve ancak [nedensel olarak] dnebileceini," ve
"yarglarmzn szde nesnel geerlilii sayesinde elde edilen her trl
bilginin yanlsamadan baka bir ey olmadn," syleyen Humeun ter
sine, Kant nedensel balantlarn zorunluluu zerinde srar eder (bkz. W
III, s. 159, B 168). Adorno bu bakmdan daha sonra Kant ile hem Hume1
un ampirizmi hem de Pozitivizm arasnda bir ayrma gider. Bkz. 2 Tem
muz 1963 tarihli Onuncu Ders, s. 107.
19 Bkz. Arthur Schopenhauer, "Preisschrift ber die Grundlage der Moral",
Zrcher A usgabe. Werke in zehn Bnden, haz. Arthur Hbscher, Angelika
Hbscher, Zrih 1977, Cilt 6: Kleinere Schriften II, 16. Blm (s. 244-51)
iinde.
20 Bkz. Adorno'nun "nedenselliin znel motivasyon deneyiminde temel-
lendirilmesi"ne ynelttii eletiri (GS 6, s. 266).
21 Bkz. nc atknn teziyle ile ilgili u gzlem: "nk burada bahset
tiimiz mutlak anlamda ilk balang zamanda deil, nedensellikte ba
langtr. rnein, u anda, mutlak bir zgrlk iinde, doal nedenlerin
etkisiyle belirlenmeksizin u sandalyeden kalkarsam, yeni bir dizinin [...]
mutlak balangc bu olayda olacaktr" (W IV, s. 432, B 478/A 450).
22 Adomo burada cmleye "ve imdi grlyor ki Kant'taki btn zgrlk
sorunu..." diye balar, ama cmleyi bitiremez.
23 Bkz. Kant, S a f Akln Eletirisi: "Demek ki insanlarn grn [alannda
ki] btn eylemleri doa dzenine uygun olarak, ampirik karakterleri ta
rafndan ve bu karakterle ibirlii yapan dier nedenler tarafndan belirle
nir; insan iradesinin btn grnlerini btnyle aratrabilseydik, ke
sinlikle ngremeyeceimiz ve nceki koullardan zorunlu olarak ortaya
ktn fark etmeyeceimiz tek bir insan eylemi bile bulunamazd" (W
IV, s. 432, B 478/A 450).
24 Bkz. Kantn "ampirik" ve "kavranabilir" karakter arasnda yapt ayrm
(W IV, s. 493, B 567 / A 539).
25 Bu balamda bkz. N egative Dialektik' teki, ilk bal "Belirlenimcilik"
olan "zgrlk" blmndeki (bkz. Ts 15136) u szler: "Nedensellikte
ne kadar znel biimde aktarlrsa aktarlsn kendinde eylerin bir ta
nmm aryor olsaydk, byle bir saptama saf znelliin ayrmlamam
Bir'ine kar zgrlk perspektifini aard. Zorlantdan ayrlan her ne var
sa onun iin geerli olurdu. Bu durumda da zorlant artk znenin bir ey
lemi olarak yceltilemezdi; artk btnyle olumlayc bir tepki uyandra-
mazd. Fiili gcnden karine yoluyla kartlm olan a p rio ri gcnden
mahrum kalrd. Nedenselliin doas ne kadar nesnel olursa zgrlk
imkn da o kadar byk olur; zgrlk isteyen birinin zorunlulukta srar
etmesi gerekmesinin nedenlerinden biri de budur ki, hi de en kk ne
den saylamaz" (GS, Cilt 6, s. 247).

ALTINCI DERS

1 Viyana'daki Europa Sempozyumu 11-15 Haziran 1963 tarihinde yapl


mt. Konferansn temas "Avrupa'da Byk ehir - Vizyon ve Serap".
Adomo 11 Haziran'da konferans temas zerine yaplan panele katlm
ve 12 Haziran'da "Amatr Sanat m, Yoksa rgtl Kltr Dmanl
m?" balkl bir konuma yapmt. Panelde sylediklerinin ve doala
ma yapt bu konumann metni urada bulunabilir: haz. Wiener Schrif
ten, Amt fr Kultur, Volksbildung und Schulverwaltung der Stadt, Viya
na, c. 20: E uropa-G esprch 1963: D ie europische G rosstad. Licht und
Irrlicht, Viyana, 1964, s. 39-71 ve 88-99.
2 Anlama yetisinin formlletirdii haliyle doann nedenselliinin hki
miyeti karsnda, Adomo Kantm grnlerin matematiksel sentezi ile
dinamik sentezi arasnda yapt ayrm (W IV, s. 486, B 5 5 7 /A 529) ok
zayf bulur.
3 Bkz. Saf Akln E letirisi (W IV, s. 675, B 8 3 0 /A 802: "Pratik zgrlk
[olgusu] deneyim yoluyla kantlanabilir." Ayrca bkz. P ratik Akln E leti
risi (W VII. s. 108) ve Yarg Gcnn E letirisi' nin 91. Blm: "Ama u
dikkate deer ve tuhaf gelebilecek nokta vurgulanmaldr: Olgu meselele
ri arasnda bal bana sezgide temsil edilmeyi, dolaysyla da olabilirli
ine ilikin herhangi bir teorik kant kabul etmeyen bir fikir bulunur. Sz
konusu fikir zgrlk fikridir. Bu fikrin gereklii belli bir trden neden
selliin gerekliidir [...] ve bu trden bir nedensellik olarak saf akln pra
tik yasalar araclyla ve bunlara uyarak ve sonu olarak deneyimde ger
ekleen fiili eylemlerde dorulanmay kabul eder" (W X, s. 599).
4 Adomo burada Aydnlanmann D iyalektii' nin kinci Blm'nn ["Juli-
ette ya da Aydnlanma ve Ahlak"], sunuta hakknda unlar syledii te
mel fikrini zetliyor: "[Kant, Nietzsche ve de Sade] otokratik znenin do
al olan her eyi kendine tabi klmasnn en nihayetinde kr bir nesnelli
in ve doann hkimiyetinde zirveye ulatn gsterirler" (GS , 3, s. 16).
5 Bkz. 16 Mays 1963 tarihli Drdnc Ders ve S a f Akln E letirisi, A
447/B 475.
6 Adomo burada Hlderlin'in "kendi iinde ayrm Bir" anlayna an
trmada bulunuyor (H yperion , 1. Cilt, 2. Kitap, Groe Stuttgarter Hlder
lin-Ausgabe, Cilt 3, Stuttgart, 1957, s. 81). Adorno, 7 Haziran 1963'te, ya
ni bu dersleri verdii sralarda yapt "Parataksis" balkl bir konuma
da yle yazar: "Sentez aleyhindeki parataktik isyan, snrna dilin kendi
sinin sentetik ilevinde ular. Burada farkl trden bir sentez, dilin kendi
zerindeki eletirel dndr tasavvur edilen; ama dil, sentezi alko-
yar. Dilin birliini imha etmek birliin yarattna denk bir iddet edimi
yaratacaktr, ama Hlderlin birliin biimini yle dntrr ki okluk
ona yansmakla kalmaz [...] birlik kendisinin sonulanmam olduunu
bildiine iaret eder. Birlik olmaynca dilde dank biimiyle doadan
baka bir ey olmayacaktr; mutlak birlik bunun hakknda bir dnmey
di" (GS II, s. 476-7).
7 Bkz. W IV, s. 671 -2, B 825 / A 797. Speklasyon kavram urada devreye
sokulur: s. 558, B 6 6 2 /A 634.
8 W IV, s. 671, B 825 / A 797.
9 Kant'taki engel kavram konusunda bkz. Adomo'nun N eg a tif D iyalektik
eserinin Metafizik zerine Yedinci Meditasyon blm (GS 6, s. 377-82).
10 WIV, s. 672, B 825/A 797.
11 A.g.y.
12 A .g.y., B 8 2 6 /A 798.
13 Bkz. Nietzsche, A lso sprach Zarathustra, Smtliche Werke, Cilt 4, s. 286.
Adorno bu dizeyi N eg a tif D iyalektikte, modern felsefedeki poplist ei
limler hakkndaki eletirel bir yorum srasnda da alntlar: "Haz Ni-
etzsche'nin ilhaml bir nnda syledii gibi sonsuzluu arzulayan haz
geicilie direnen tek ey deildir. Felsefenin nafile yere pozitif bir bi
imde ortaya karmaya alt tek ey lm olsayd, o zaman her ey
hibir ey demek olurdu; btn dncelerimiz bolukta dnmek de
mek, hakikati olan hibir ey dnlemez demek olurdu" (GS 6, s. 364).
14 WIV, s. 672, B 8 2 6 /A 798.
15 A.g.y.
16 Goethe'ye gnderme: "Tatilde zaman geirmek iin/ sava muhabbetin
den ve grltsnden iyisi yoktur/ Uzaklardaki, diyelim ki Trkiye'deki/
lkelerin boaz boaza geldii bir yerdeki bir sava." F aust , I, I. Perde,
V. 860-4.
17 W IV, s. 672, B 826/ A 798.
18 W IV, s. 673, B 8 2 7 /A 799.
19 Bu alntnn tam nereden alndn bulamadk. Tz konusunda bkz. Chris
tian Wolff, G esam m elte Werke , 7. A bteilung: D eutsche Schriften, Cilt 7,
Vernnftige Gedanken (D eutsche Teleologie), haz. Hans Werner Arndt,
Hildesheim ve New York, 1980, 33 (s. 50), 70 (s. 106) ve 98 (s. 161).
20 WIV, s. 673, B 8 2 7 /8 /A 799-800.
21 Bkz. W IV, s. 694, B 857 / A 829: "Tanrya ve te dnyaya duyulan inan
ahlaki duyarllmla o kadar i ie gemitir ki, nasl bu duyarll kay
betme tehlikem yoksa bu inancn da benden ekip alnabileceinden kork
mam iin pek neden yoktur."

YEDNC DERS

1 Adomo burada katlmak zorunda kald Europa Sempozyumundan bah


sediyor. Bkz. Altnc Ders, 1. Not.
2 "Ahlak, kendi bana, bir sistem oluturur. Mutluluk ise, ahlakla tam oran
tl olarak datld durumlar hari bunu yapmaz. Ama bu da ancak bilge
bir Yazar ve Yneticinin hkmndeki kavranabilir bir dnyada mmkn
dr. Akl kendini byle bir Ynetici ve onunla birlikte gelecekteki bir dn
ya olarak bakmamz gereken byle bir dnyada srdrlecek bir hayat
varsaymak zorunda bulur, aksi takdirde ahlak yasalarna beynin iibo
kurgular olarak bakmak zorunda kalacaktr, nk bizatihi kendisinin bu
yasalarla balantlandrd zorunlu sonu bu koyutlama olmakszn k
mayacaktr" (W IV. s. 681, B 839 / A 811 ).
3 Bu forml iin bkz. 18 Temmuz 1963 tarihli On Beinci Ders ve bu der
sin 6. Notu.
4 W IV, s. 673, B 828/A 800.
5 Bkz. Beinci Ders, 11. Not.
6 WIV, s. 673, B 827/A 799. Kant "olmaldrlar" diyor.
7 WIV, s. 675, B 8 3 0 /A 802.
8 Ahlak yasasnn "verili" doas hakknda bkz. A hlak M etafizii, 2. B
lm. W VII, s. 33-34.
9 Bkz. Ren Descartes, M editationen ber die Grundlagen der Philosophie,
A uf Grund der A usgabe von Arthur Buchenau neu herausgegeben vonL -
der G be, haz. Hans Gnther Zekl, Hamburg, 1976, zellikle de Drdn
c Meditasyon: Doruya ve Yanla Dair ve Beinci Meditasyon: Maddi
eylerin Doasna Dair ve Tanr'nn Var Olduuna Dair, s. 48-64.
10 Kategorik buyruun formlletirilmesi iin bkz. A hlak M etafizii ve P ra
tik Akln E letirisi (W VII, s. 51 ve s. 140).
11 Adorno N eg a tif Diyalektik' te yle yazar: "Gen Beethoven'in mziinde
kar konulmaz olan, her eyin iyi olabilecei olaslnn ifade edilmesi
dir. Nesnellikle uzlama, ne kadar krlgan olursa olsun, ebedi aynl
aar. Bir bireyin, kendi bireyliiyle bakalarn kstlamakszn kendini
zgrletirdii anlar kstlanmamlnn mutuculardr ve erken burju
vaziden son dnemlerine kadar byle bir teselli mtr hep (GS, Cilt 6,
s. 301).
12 Wilhelm Sturmfels (1887-1967) "Karlkl likileri inde Hukuk ve
Etik" balkl bir tez yazmt (Giessen, 1912). Bu tezin ardndan Frank
furt niversitesi'nin iilere eitim veren koleji i Akademisi'nde 1921
ile 1933 arasnda dersler verdi.
13 Bkz. Schopenhauer, Preisschrift ber die G rundlage der M oral , a.a.O, 4
"Von der imperativen Form der Kantischen Ethik" (s. 160-166).

SEKZNC DERS

1 Bu imge iin ayrca bkz. NaS IV, Cilt 4, s. 40 ve 55.


2 Bkz. W III, s. 54-5, B 13-4/A9-10.
3 Kant'n u iddiasyla kr. "radenin yasaya zgrce ama yine de btn ei
limlere hem de sadece kiinin kendi aklnca uygulanan kanlmaz
bir baskyla birlikte boyun emekte olduunun bilincidir, yasaya duyulan
sayg. [...] Eilimden gelen btn belirleme ilkelerim olanaksz klma
syla, bu yasaya gre nesnel bakmdan pratik olan eyleme dev denir.
dev, eilimin belirleyici olmasn olanaksz kld iin, kendi kavram
iinde pratik bir ykmllk [Ntigung], yani ne kadar gnlszce ya
plrsa yaplsn bir eylem belirlenimi barndrr. Bu ykmlln bi
lincinden doan duygu, bir duyu nesnesinin meydana getirdii bir duygu
nun olaca gibi patolojik deildir; yalnzca pratiktir, yani iradenin daha
nceden (nesnel olarak) belirlenmesiyle ve akln nedenselliiyle mm
kn klnmtr" (W VII, s. 202). [Trke eviri epeyce deitirilerek u
radan alnd: P ratik Akln E letiri si, ev. . Kuuradi, . Gkberk, F.
Akatl, Ankara: Trkiye Felsefe Kurumu, 1999, 3. Basm, s. 88-89. Trk
e syleyite yaptm deiiklikler dnda, ben kendi evirimde, bu e
viride tercih edilmi olan "isteme" (w ille) kavram yerine "irade", "zorla-
yclk" (ntigung ) yerine "ykmllk", "tutkusal" (pathologisch) yerine
"patolojik" kavramlarn kullanmay yeledim. - Tr. .n.]
4 Bkz. Freud, D as Ich und das Es, s. 301-2 ve s. 315-8 [Trkesi: H az lke
sinin tesinde / Ben ve d, ev. Ali Babaolu, stanbul: Metis, 2001 - Tr.
.n.].
5 Bkz. Nietzsche, D ie frh lich e Wissenschaft, no. 335, "Yaasn fizik!":
"imdi kategorik buyruk deme bana dostum! [...] Bunu duyunca akl
ma 'kendinde ey'i gizli kapakl yollardan elde etmi [...] ve bu yzden de
'kategorik buyruk' kalbine yine gizli gizli sznca yoldan kp 'Tann'ya,
'ruh'a, 'lmszle' geri dnerek cezalandrlm ihtiyar Kant geliyor
[...] Ne? indeki kategorik buyrua hayran msn? Ahlaki yarg gcn
denen eyin bu 'salamlna'? 'Burada herkes benim gibi yarg vermeli
dir' eklindeki 'koulsuz hisse? Bunun yerine kendi bencilliine hayran
ol. Bencilliinin krlne, kklne ve sadeliine!" (Sm tliche Wer
ke, Cilt 3, s. 562) [Trkesi: en Bilim , ev. Ahmet nam, stanbul: Say.
2011 -T r . .n .].
6 W IV, s. 673, B 828/A 800. Ayrca bkz. 30 Mays 1963 tarihli Altnc
Ders ve Yedinci Ders'in 4. Notu.
7 W IV, s. 673, B 828/A 800. Adomo alnty pasajn ortasnda kesiyor.
Cmle "btn amalar"ndan sonra yle devam ediyor: "tek bir amata
birletirmekten ve buna ulaabilme aralarn egdmlemekten ibarettir.
Dolaysyla akl bu alanda duyularn bize telkin ettii amalara ulamak
iin ancak pragmatik zgr eylem yasalar sunabilir; saf ve btnyle a
p rio ri belirlenmi yasalar sunamaz."
8 A .g.y., s. 673-4, B 828/A 800.
9 A.g.y., s. 674, B 828/A 800.
10 A.g.y., B 828-9/A 800-1.
11 Adomo burada Kant'n "sadece ikin bir kullanm" olduunu syledii
"ahlaki teoloji" kavramna gndermede bulunmaktadr. Bu teoloji "kendi
mizi btn amalar sistemine nasl uyarlayacamz gstererek bizi bu
dnyadaki grevimizi yerine getirmeye tevik eder..." (W IV, s. 687, B
847/A 819) ve u sorudan hareket eder: "Yapmam gerekeni yaptktan
sonra ne umabilirim?" (W IV, s. 677, B 8 3 3 /A 805).
12 Alntnn tam nereden yapldn bulamadk. Bkz. W VII, s. 264.
13 Bkz. W IV, s. 674, B 829/A 801.
14 A .g.y., s. 633, B 8 3 9 /A 802.
15 A.g.y.
16 A.g.y.

DOKUZUNCU DERS

1 25 Haziran 1963'teki dersin neden iptal edildii bilinmiyor.


2 W IV, s. 675, B 830 / A 802.
3 A.g.y.
4 A .g.y., B 831 / A 803.
5 Adomo Kant'n birinci yorumundan bahsederken "doann zgrlkle r-
tme niyetini" kastediyor. Bkz. s. 93 ve 95.
6 Bkz. Walter Benjamin: "Hakikat ilikilere girmez, zellikle de niyete da
yal olanlarna. Kavramn bnyesinde bulunan niyet tarafndan belirlenen
bilgi nesnesi hakikat deildir. Hakikat fikirlerden meydana gelen niyetsiz
bir varlk durumudur. Dolaysyla ona uyan yaklam niyet ve bilgi yakla
m deil, daha ziyade onun iine btnyle gmlme ve onun tarafn
dan massedilme yaklamdr. Hakikat niyetin lmdr" (U rsprung des
deutschen Trauerspiels, G esam m alte Schriften 1 iinde, haz. Rolf Tiede-
mann ve Hermann Schweppenhauser, Frankfurt a. M., 1974, s. 215-6).
7 Kant, felsefenin "her trl bilginin insan aklnn temel amalaryla iliki
sini" tanmlama niyeti olarak "dnya kavram"ndan (conceptus cosm icus)
bahseder (W IV, s. 7000, B 866-7/A 838-9). "Aydnlanma Nedir? Soru
suna Yant" adl yazsnda da limin akln "kamusal biimde kullanma
s n bu terimlerle tarif eder (W XI, s. 57).
8 Bkz. "Salt Akim Snrlar inde Din": "imdi insan doasnda bu [tersi
ne evirmeye] ynelik bir eilim varsa, o zaman insanda doal bir kt
lk eilimi var demektir; bu eilimin kendisi bizatihi ahlaken ktdr,
nk nihai olarak zgr bir seme gc ierisinde aranmas gerekir ve
dolaysyla bakalarna isnat edilebilir. Bu ktlk btn dsturlarn ze
minini bozduu iin radikal bir ktlktr" (W VIII, s. 685 vd).
9 W III, s. 136, B 131. Horkheitner Aydnlanmann D iya lek ti in d e bu aln
tya dikkat eker: "Kendini koruma, Kant'ta olduu gibi, idealist bir bi
imde karsama da, bilimin kurucu ilkesi, kategoriler tablosunun ruhu
dur. Ben/Ego, tamalgnm sentetik birlii, Kant'm her trl bilginin man
tksal biiminin balanmas gereken en st nokta dedii otorite bile asln
da maddi varoluun hem rn hem de nkouludur" (GS 3, s. 106). Spi
noza ve Hobbes gndermeleri de ayn pasajdadr.
10 Kant Ahlak M etafiziinin Temellendirilmesi'nde u aklamay yapar:
"te yandan kiinin kendi hayatn korumas bir grevdir, ayrca herkesin
bu ynde dolaysz bir eilimi de vardr. Fakat insanln byk ksmnn
bu amala ve ounlukla endieli bir biimde ald nlemlerin hibir i
sel deeri yoktur ve eylem dsturlar ahlaki ierikten yoksundur" (W VII,
s. 23).
11 Bkz. Birinci Ders, s. 9-18.
12 Luka 10: 37.
13 Hegel bu terimi Fransz Devrimi'ndeki Terr Dnemi'ni tarif etmek iin
kullanr. Bkz. Hegel, Werke, a.a.O., Cilt 3: Phnom enologie des G eistes,
s. 436.
14 Bkz. Paul Valry, R apport sur p rix de vertu (1934), Oeuvres, Cilt 1, Bib
liothque de la Pleiade, Libraire Gallimard, Paris, 1957, s. 936-57.
15 Nietzsche Tan K zll 'nn 1. Kitabnda yle yazar: "nsanln binlerce
yllk hayat tarzyla kyaslandnda biz bugnn insanlar son derece ah
lakd bir ada yayoruz: Greneklerin gc artc lde zayflam
durumda ve ahlak hissi ylesine seyrelmi ve ycelemi ki neredeyse bu
harlam olduu sylenebilir (...). Ahlak her ne trden olursa olsun gre
neklere itaatten baka bir ey deildir (dolaysyla da artk mevcut deil
dir!); grenekler ise geleneksel davran ve deerlendirme tarzdr. Hibir
gelenein hkmetmedii eylerde ahlak diye bir ey yoktur; ve hayat gele
nek tarafndan ne kadar az belirlenirse, ahlakn evresi de o kadar klr.
zgr insan ahlakddr, nk her eyde bir gelenekten deil kendi ken
disinden medet ummaya kararldr" (Sm tliche Werke., Cilt 3, s. 21-22).
ONUNCU DERS

1 Kasedin transkripsiyonunda dersin en banda bir atlama olmu. Ama


Adomo'nun ders iin ald elyazs notlar, eldeki ilk cmlenin zaten tam
da balamak istedii yer olduunu gsteriyor: "Pratik zgrlk deneyimi
nin doal bir mesele olmas paradoksu. Kant'm kendisinin de 'dolaysyla
geriye bir sorun kalyor' diyerek kabul ettii paradoks, yani ikicilik tatmin
edicilikten ne kadar uzaksa ortadan kaldrlmas da o kadar imknsz" (Vo
8812). Muhtemelen nceki dersle ba kuran giri blm kaybolmu.
2 W IV, s. 675-6, B 831 /A 803. (Adorno burada dorudan alnt yapmak
tansa kendi ifadelerini kullanm gibi grnyor - Ing. .n.)
3 Adhemar Gelb (1887-1936) 1924'te Frankfurt niversitesinde psikoloji
profesr olmu ve Psikoloji Enstits'nn mdrln yapmtr. 1931'
de de Halle niversitesi'nin Felsefe blmnde psikolojiyle balantl bir
krs sahibi olmu, ancak Naziler 1934'te kendisini bu grevden uzakla-
trmlardr.
4 Bkz. Schopenhauer, D ie Welt als Wille und Vorstellung, 68. Blm, Wer
ke, Cilt 1/2, s. 468-92.
5 Schopenhauer'in rade ve Tasarm O larak Dnya eserinin IV. Kitab ve
Kant ve genelde idealizmle ilikisi hakknda Adomo'nun grleri iin
bkz. N eg a tif Diyalektik: "Kant sadece akln pratiin motoru olmasna izin
vererek, bu rengi ruhu atm teoriyi pratik akln ncelii kurgusuyla ta
mamlama ynndeki btn abalarna ramen sz konusu teorinin tuzak
larndan kamay baaramamtr. Kant'm btn ahlak felsefesi bu teoriyi
srtndan atma abasndan ibarettir" (GS 6, s. 228). Ve: "Byk rasyona
list filozoflarn irade kavramndan anladklar iradenin inkrna kar, s
telik bunu pek de aklamazlar. Drdnc Kitabn Schopenhauer!, kendi
ni bir Kant grmek gibi bir yanlg iinde deildi. rade olmadan bilin
olamayaca olgusu, idealistlerin zihninde bulanklaarak saf bir zdeli
e dnr; sanki irade bilinten baka bir ey deildir. [...]. Mesele sa
dece akln bir farkllama sreci sayesinde, genetik olarak, insan drtle
rinin gcnden evrimlemi olmas meselesi deildir. Btn dnce-
edimlerinin keyfi doasnda ifade bulan trden bir irade bize bu tr bir
edimi insan znesinin pasif, "almlayc" vehelerinden ayrt etmek iin
bir neden veren tek ey olan trden bir irade olmasayd, kelimenin do
ru anlamyla dnme diye bir ey olmazd. Gelgelelim, idealizm tam zt
fikirden yanadr ve yok olacan bilse de bunu kabul edemez. Bu da do
ru olgular hem arptmasn hem de onlara yakn duruunu aklar" (GS,
Cilt 6, s. 229-30).
6 Bkz. Heidegger, Sein und Zeit, Tbingen, 1979, 52 ve 53.
7 Adomo'nun Heidegger'deki sahicilik-znellik ilikisi hakkndaki eletiri
si iin bkz. Sahicilik Jargonu: "Gzlemleyen zne, gzlem srasnda z
neye neyin sahici olduunu bildirir: lme ynelik duru. Bu yer deitir
me, zgrlk ve kendiliindenlik nn znenin elinden alr: zne, tpk
Heideggerci zihin durumlar gibi, 'Dasein' tznn bir niteliine benzer
bir eye dnerek donakalr" (s. 98). Heidegger'in idealizmle kurduu
aibeli ba undan da anlalr: "Hegel fenomenolojisinde bilincin dene
yimi iin gerekli olan unsur Heidegger iin aforoz edilecek bir unsura d
nr nk o bilincin deneyimini kendilik-deneyimine sktrr; gelge-
lelim, kendiliin ii bo ekirdei olan zdelik bu vastayla deal'in yeri
ni alr" (s. 94-95) [ev. eyda ztrk, stanbul, Metis, 2012 - Tr. .n.}.
8 Bkz. Emst Troeltsch, D er H istorism us und seine Problem e, G esam m alte
Schriften, Cilt 3, Tbingen, 1922.
9 Bkz. Hermann Cohen, K ants Begrndung der Ethik. N ebst ihren Anwen
dungen a u f Recht, R eligion und G eschichte, geniletilmi ve dzeltilmi
2. Basm, Berlin, 1910 (1. Basm, 1877). Cohen ie "biimsel ahlak yasa
snn ieriini", "zerk varlklar topluluu" iinde verili bir ey olarak ta
nmlayarak balar (s. 227) ve 4. Blm'n giriinde "etik olann tarihsel
gereklik iindeki gereklii"ni, "hukuk teorisi"nden hareketle tanmlar
(bkz. s. 381-454).
10 Bu alntnn nereden geldiini bulamadk. Adorno Kant'n A ntropoloji
sinden bir cmleyi kastediyor olabilir, ama burada Grazia'larn ilevi ter
sine evrilmitir: "Sinik kiinin prizmi ve mnzevinin bedeni hor gr
, herhangi bir toplumsal hayrlar olmadndan, erdemin arpk biim
leridir ve erdemi davet etmezler; daha ziyade, Grazia'lar tarafndan terk
edildiklerinden insanlk adna hibir talepte bulunamazlar" (Kant, W XII,
s. 622).
11 Bkz. Julius Ebbinghaus, D eutung und M ideutung des kategorischen Im
p era tivs, G esam m alte Aufstze. Vortrge und Reden, Darmstadt, 1968, s.
80-96.

ON BRNC DERS

1 Bkz. Adomo'nun 18 Aralk 1956 tarihli dersi: "Platon hakknda. Sokra-


tes'te akl doru davrann tek muteber klavuzu olarak grlyordu. Bu
nu elde etmenin yolu da muhtemelen kavramsal analizden geiyordu.
Platon'da bu kat ve zgn bir biimde bir ilkeye dntrlr. lk diya
loglarnda uygulad fiili yntem kavramlar analiz etmektir. Bu kavram
sal analizin yardmyla akl erdemi tanmlamann tek muteber yntemi
olarak ortaya kar [...]" (Vo 1364). "Buda demektir ki: Tek tek erdemle
re uygulanabilecek bir erdem teorisi yoktur; bu erdem kavramyla eliir
di. Erdemler ancak merkezi logos motifiyle ilikileri sayesinde yaratlabi
lirler. Bu srete Sokratik entelektalizmin merkezi motifinin, yani erde
min bilgiyle eitlenmesinin, eletirel bir otorite haline geldiini grebili
riz [...]" (Vo 1365-6). Adomo'nun Sokratesin dncesindeki Platoncu
olmayan unsurlara dair izah, Ksenophon'un Sokrates'ten A nlar adl kita
bna dayanmaktadr.
2 Fichte'nin Kant'n felsefesiyle ilikisi hakknda syledikleri iin bkz. D ie
W issenschaftslehre' nin kinci Sunuu, Johann G ottlieb F ich tes sm tliche
Werke iinde, Veit und Comp., Berlin, 1845, E rste Abteilung: Zur theori-
tischen P hilosophie , Cilt 1, s. 468-71.
3 Bkz. GS 6, s. 227.
4 Adorno burada cmleye yle balyor: "Bu Kant teoreme doru anla
mn verebilmek iin, unu hatrlamanz gerekir ki Kant'n akl kavra
m ..." Ama devamm getiremeyip baka bir cmleye geiyor.
5 Bkz. W IV, s. 682, B 8 4 0 /A 812; Kant burada Leibniz'in "inayet krall"
ile "doa krall" arasnda yapt ayrmdan yola kmaktadr.
6 "Biimi" bizim eklememiz.
7 ngilizce terimleri Adomo'nun kendisi kullanyor.
8 Bkz. S a f Akln Eletirisi'nin birinci basm: "Dolaysyla bizde bu dzene
i sentezlemeye ynelik aktif bir yeti olmaldr. Ben bu yetiye hayalgc
adn vereceim. Bunun, dorudan alglara yneltildii zaman yaratt
etkiye de ayrmsama (apprehension ) diyorum" (s. 144, A 120). Buna kar
n ikinci basm, "sentetik, zgn tamalg birlii" yetisini, "var olduum"
bilincini (s. 168, B 157) anlama yetisinin kategorilerine balar.
9 Adomo 19 Aralk 1956 tarihli dersinde Sokrates'in benimsedii istisnai
konumu yle kurar: "Sokrates'in tayin edici zellii bireye dnmesidir
ve bu bir dizi motifte ifade edilir; balangta, kendisinden nceki spek
lasyonlarn tersine, Sokrates'in doal felsefe hakkndaki speklasyonlar
ve bilimsel dnceyi pervaszca reddetmesiyle ifade edilir ki Sokrates
bunu doayla ilgili nermelerde rtk olarak bulunan elikilere ve gve
nilmezlie iaret ederek gerekelendirir" (Vo 1346).
10 Bkz. Friedrich Ueberweg, G rundri der G eschichte d er Philosophie, K
sm 1. D ie Philosophie des Altertum s, haz. Karl Praechter, Berlin, 1926,
s. 476-7.
11 Bkz. Adomo, Philosophische Terminologie, haz. Rudolph zur Lippe, Cilt
1, Suhrkamp, Frankfurt a. M., 1973, s. 58-60.
12 Georg Lukcs, G eschichte und K lassenbewutsein. Studien ber m arxis
tische D ialektik, Berlin 1923, s. 137-8, yeni basm: Darmstadt, Neuwied
1970, s. 229-30 [Trkesi: Tarih ve Snf Bilinci, ev. Ylmaz ner, stan
bul: Belge, 2000 - Tr. .n.].
13 Johann Peter Habel (1760-1826) gneybat Almanya lehesiyle yazd
ahlak iirleriyle ve samimi ve saf bir kafann rn olan zl anekdot
laryla edebi bir n kazanm olan bir Protestan rahibiydi. Jeremias Gott
helf takma adn kullanan Albert Bitzius (1797-184) da keza bir rahipti.
En nl eserleri svire tarasnda geen ve gl bir ahlaki ve toplumsal
balln damgasn vurduu roman ve uzun hikyelerdi. Her iki yazar da
ahlaki kesinliklerin sapasalam kald bir dnyay temsil eder. - n g . .n.
14 Adomo 18 Aralk 1956 tarihli derste Sokrates hakknda unlar sylemi
tir: "Ahlakn aklda temellendii eklindeki bu teorinin muhteem yan
udur ki kendisinden sonraki btn filozoflarn tersine Sokrates aznda
ki baklay karp etik eylemin akli temellendirilmesiyle ne kastettiini ve
bunun neye yol atn ayrntl olarak anlatmtr. Tam da ileride kom-
partmanlama sreci ierisinde bir kenara ayrlm olan unsurlardr onun
teorisinde bizleri rahatsz eden. nk bu nyarglar binlerce yldr soy-
lene sylene iimizde yle derinlere yerlemitir ki bu teoriyi renen
herkes bykannesinin belki biraz budalaca da olsa kesinlikle iyi bir in
san olduunu hatrlar. Sokrates'in en batan beri tehir ettii bu mekaniz
ma in nce fnve halinde] sonraki her trl ahlakn eletirisini iinde ba
rndrr. Ama bilinsiz bir iyilik olamaz [...]" (Vo 1361).
15 Schiller'in, Beethoven tarafndan Dokuzuncu Senfoni'de de kullanlan
nl "Neeye vg" iirinin altnc dizesi.
16 Bkz. W ill, s. 339, B 397/ A 339.
17 Bkz. Aristoteles, Ethica N icom achia, III. Kitap, 1-4, 1109b-1112a. Ador
no 10 Ocak 1957 tarihli dersinde bu konuda daha ayrntl bir izah verir:
"Platon'la arasndaki canalc fark udur ki Aristoteles dzenleyici ilke
olarak akl kavramn, ona Platon'un ahlak felsefesindeki Sokratesi un
surla ciddi bir kopu anlamna gelen iki nitelik ykleyerek genileten ilk
kii olmutur. Bunlardan birincisi zgrlk kavramdr Aristoteles iyi,
anlaml bir hayatn ancak zgrsek, ancak doru bulduumuz ey her ney
se onu toplumda gerekletirme frsatna sahipsek var olabileceini iddia
eder. Bu yolda epey bir mesafe kaydeder ve Kant'm kavranabilir karakter
ile ampirik karakter arasnda yapaca ayrmla yeniden kefedilecek bir
gelimeyi bile nceler. zgrlmzn sadece klelik gibi durumlar ta
rafndan deil, ieriden de, belli alkanlklar, aklmza yabanc ve bizi
aklmzla atacak ekilde davranmaya iten bir karakter tarafndan da k
stlanabileceini syler. Byle bir karakter, zgrlmz zerindeki, d
siyasal etkenler tarafndan dayatlan ampirik snrlamalar kadar nemli
bir snrlama demektir. Ynetici ilke olarak akl fikri zerindeki grn
te ampirik bu snrlamalarla sonraki btn ahlak felsefelerinde tayin edi
ci bir nem tayacak olan gelimelerin yolu alm olur. Ayn ey irade
kavram iin de sylenebilir. rade, doru grlen ey ile onun gereklie
tercmesi arasnda araclk yapmas gereken eydir. Doru bilgi ve doru
eylem otomatik olarak bir ve ayn ey deildir. Byle olmas iin o tikel
irade alanna ihtiyacmz vardr" (Vo 1396-7).

ON KNC DERS

1 Bu dersin kaydna ulalamam, buradaki notlar Hilmar Tillack tarafn


dan tutulmu ve Adomo'nm salnda diziye dahil edilmitir. Bu notlar
daki temel noktalar nceki dersi toparlamakta ve Adomo'nun kendisinin
elyazmas taslana tekabl etmektedir. Bu taslak da Adomo'nun kendi
verdii sayfa numarasyla (s. 129) atfta bulunduu 22 Ocak 1957 tarihli
dersten yaplan bir alntya dayaldr (Bu alnt imdi urada bulunabilir: Vo
1421). Kant gndermeleri A hlak M etafiziinin Temellendirilmesi'mn u
radaki metnine yaplmtr: Smtliche Werke in sechs Bnden, Cilt 5, M o
ralische Schriften, haz. Felix Gross, Leipzig, 1922. Adomo'nun balklar
yledir:
Mutlak yasaszln aslnda zgrln zdd olmas meselesi. B el
lum omnium contra omnes. U bir isel rnek: iptila-suistimal. Yasa
nn rol.
te yandan, yasa fikri zgrl dman bir potansiyel; ierisin
de kaybolduu bir kstlamalar kmesi de ierir. Her zaman bak sr
tnda. Kant'n esin verici forml: zgrln ancak bakalarnn z
grln tehlikeye att yerde kstlanmas. Bu toplumun ilevsel
erevesini iinde barndrr.
A hlak M etafizii, s. 129.
Kalk noktas olarak mahut doal bilin, yani ampirik olarak ve
rili eyler olarak ahlaki tavrlar. Bu bir hakikat unsuru ierir. Etik ho-
kus pokusla yoktan var edilmez. Bugn bile sadece geni kesimlerin
paylat, basite olumlanan fikirlerin eletirisi olarak serpilmekte
dir. Etik her zaman, bakalarndan kendinden talep edemeyecei eyi
beklemesinin strabm eker.
Soyutlama sayesinde kategorik buyruk biimine brnr. Ayn za
manda ilkelere uygun bir prosedr varsaylr.
lk tanm, Kant, s. 26.
Rasyonel. Dsturu akla: bireyden zneye gei. Daha sonra
P ratik Akln E letirisi'ndf. ahlak yasas teorik akim ilkeleri gibi "tm
dengelimle karsanamaz".
9 Temmuz (Vo 8813)

2 Bkz. Max Scheler, D er Form alism us in d er Ethik und die m ateriale Wer
tethik, N euer Versuch d er G rundlegung eines ethischen Personalism us.
G esam m alte Werke, Cilt 2, 4. Basm, Bern, 1954, s. 176-8.
3 Bkz. W VII, s. 71-72.
4 Adorno bu noktada 22 Ocak 1957 tarihli dersine dnyor: "Ahlak M etafi
ziinin Temellendirilmesi'nde. Kant ie, Hegel iin bile bir model olutur
mu olabilecek bir ekilde balar. e 'doal bilin' ile, sadece sahip oldu
um ahlaki sezgiler olgusu ile balar ve buradan soyut bir dnce sreci
izleyerek bu sezgilerin eletirel bir analizine, kategorik buyrua ve ahlak
yasasnn saf tanmna varr" (Vo 1421).
5 Bkz. Aristoteles, Ethica N icom achia, V. Kitap, 14, 1137a-1138a.
6 W VII, s. 28.
7 Kategorik buyruun baka tanmlar iin bkz. Yedinci Ders, 10. Not.
8 On sekizinci yzylda yaam air Ludwig Hlty'nin bir dizesi: " 'b' im
mer Treu und Redlichkeit".
9 Bkz. G elecekteki H er Trl M etafizie Prolegom ena, 36: "Zira doay
sadece ve sadece grnlerin, yani bizdeki tasarmlarn toplam olarak
biliriz; dolaysyla da kurduklar balarn yasasm ancak bizdeki balar
nn ilkelerinden, yani bir bilin iindeki zorunlu birlemelerinin (ki bu da
deneyimi mmkn klar) artlarndan tretebiliriz" (W V, s. 187-8).
10 22 Ocak 1957 tarihli dersinde Adomo bu meseleyi daha btnlkl olarak
ele alr: "Kant daha sonralar, P ratik Akln Eletirisi' nin canalc nemdeki
bir pasajnda, kategorilerin zbilincin birliinden, saf akim ilkelerinin de
sentetik birlikten karsanabilmesinin aksine ahlak yasasnn karsanma-
snm mmkn olmadnn farkna varmtr. Kategorik buyruk, Kant'a
gre matematiksel doa bilimlerini kategoriler asndan ve nihai olarak
da zbilincin birlii asndan aklayan saf akln eitli ilkelerinin kar-
sanabildii gibi mantksal olarak karsanamaz. Son tahlilde bir bakma
bir olgu olarak ahlak yasasna dnmek zorunda kalrz" (Vo 1421-2).

ON NC DERS

1 Bkz. Georg Simmel, H auptproblem e d e r Philosophie, Berlin ve New


York, 1989 (lk basm 1910), s. 29.
2 WVII.s. 28.
3 Bkz. W VII, s. 175-6. Adorno burada ald blm epey bir ksaltyor.
4 Bkz. 7 Mays 1963 tarihli Birinci Ders ve o dersin 14. Notu.
5 W VII, s. 26.
6 Bkz. Platon, Phaidon, 76d-77a.
7 W VII, s. 18.
8 Bkz. GS 3 (Aydnlanmann D iyalektii ), s. 100-40, zellikle s. 135.
9 W VII, s. 26.
10 A .g.y., dipnot 2.
11 Goethe, Faust, 1. Kitap. Bkz. Altnc Ders, 16. Not.

ON DRDNC DERS

1 Teybin ilk ksm kayp olduu iin "istiyorum" fiili tahminen eklendi.
Adorno dinleyicilerine bir nceki derste sylediklerini hatrlatyor. Bu
ders iin hazrlanan anahtar tabirler igdden feragat fikri ile balyor:
"16. VII. 63 Ekler. / Temeldeki igdden feragat fikri: telafi uzun vade
de. / Tasarruf Motifi: sermayenin oluumu. / erdii hakikatsizlik: hem
psikolojik adan hem de topluma ynelik olarak genel bir telafinin orta
ya kmay" (Vo 8814-15).
2 Bkz. Adomo'nun M inima M oralia'daki notu "Haz lkesinin Berisinde", s.
64.
3 Bkz. W X, s. 480-8 ( 64 vd.).
4 Bkz. Benedictus de Spinoza, E thica, Ksm IV, nerme 20. O pera. Werke,
lateinisch und deutsch, Haz. Konrad Blumenstock, Darmstadt, 1980, s.
414. Latincesi suum esse conservare eklinde.
5 Bkz. W VIII, s. 553-4.
6 Bkz. W VIII, s. 25.
7 Adorno burada ncelikle, Freud'un "uygarln huzursuzluklar" kavray
nn, takntl nevrozlar ve "gndelik hayatn psikopatolojisi" zerine
yapt almalar temelinde gelitirdii ktmser yorumuna itiraz ediyor.
Halbuki Freud'un hastalarn tedavi teknikleri hakkmdaki yazlarnda psi
kolojik sorunlara diyalektik bir yaklam gelitirilir: Analiz almasnn
hi bitmeyen grevi igdden feragati ortadan kaldrmaktr. (Bkz. "Erin
nern, Wiederholen und Durcharbeiten ve "Die endliche und die unendli
che Analyse", Studienausgabe, Ergnzungsband, s. 205-15 ve s. 351-92).
8 Schopenhauer'in olumsuz bilano imgesi iin bkz. Zrcher A usgabe, Cilt
II/2, Blm 46: "Von der Nichtigkeit und dem Leiden des Lebens", s. 671
ve s. 678. Ayrca bkz. Horkheimer: "Felsefe kendi hesabn vermek zo
rundadr ve bilano olumsuz olduu iin, sonunda aziz hakl kar. Dn
yaya gvenen aldanr. Schopenhauer'in reform ve devrim konusundaki
gvensizlii mevcut haliyle dnyann yceltilmesi anlamna gelmez"
("Schopenhauer und die Gesellschaft", G esam m elte Schriften, c. 7, Vort
rge und Aufzeichnungen 1949-1973 iinde, haz. Gunzelin Schmid No-
err, Frankfurt a. M., 1985, s. 48).
9 Bkz. On kinci Ders, s. 122.
10 Brecht'in oyununda "iyi insan" en Te, "hem iyi olup hem de hayatta kal
mann" barndrd glkleri amak iin "kt iadam" ui Ta klna
girer [bkz. Bertolt Brecht, Sezuan'n yi nsan, ev. Adalet Cimcoz, stan
bul: zlem, 1975 - Tr. .n.). Brecht'in "Ktlk Maskesi" iiri yledir:
"Duvarmda bir Japon oymas asl/ Srma rengi cilayla ssl kt bir cin
maskesi/Anlayla bakyorum alnnn/ kt olmann ne zahmetli olduu
nu iaret eden/ imi damarlarna" (G esam m elte Werke, Frankfurt a. M.,
Cilt 3, s. 850). Ayn tema Sezuan'n iy i in san n n 7. Sahnesinde de ele al
nr.

ON BENC DERS

1 Transkripsiyonda bu noktada bir boluk ve "anlalamyor" ibaresi var,


"insanlarn mutluluu" sz editr tarafndan tahminen konmutur.
2 Bkz. Beobachtungen ber das Gefhl des Schnen und Erhabenen, W II,
s. 835.
3 Bkz. S0ren Kierkegaard, K ayg Kavram : "Sempati, strap eken kiiye
iyi gelmek yle dursun, daha ziyade kiinin kendi bencilliini korumas
nn aracdr [...] Sempati duyan kii strap ekenle, ancak sz konusu
olann tam anlamyla kendi durumu olduunu anlayacak ekilde ba ku
rarsa... sempatinin bir anlam olur" (Werke, Cilt 5, Jena 1923, Alm. ev.
Christoph Schrempf, s. 119).
4 Bkz. Transandantal karsama: "yleyse tamalgmn sentetik birlii, an
lama yetisinin her trl kullanmn, hatta mantn tamamn ve dolay
syla transandantal felsefeyi balamamz gereken en yksek noktadr. As
lnda bu tamalg yetisi anlama yetisinin ta kendisidir" (W III, s. 137, B
134, dipnot).
5 Adorno burada 22 Ocak 1957 verdii dersteki argmana bir kez daha dn
m oluyor. Muhtemelen 1963 tarihli derse hazrlanrken u cmle dikka
tini ekmi: "Tanr'nn bu ahlakta herhangi bir rol varsa, ancak saf akl
dan kaynaklanan ahlak yasasnn garantr olarak, ahlak yasasnn bal
olduu varlk olarak vardr." Kenara u notu dm: "Yani Tanr ve
lmszlk olmadan dnya bir cehennem olurdu bunun da olmamas
gerekir, diye dnr Kant. Dnyann byle negatiflik olarak tanmlan
mas, ampirik olann reddiyle sk skya balantldr. Dnyada ktlk
hkm srer. 'Kendi mutluluumuzu garantiye alma grevi'" (Vo 1424).
6 Bkz. Paul Natorp, P latos Ideenlehre. Eine Einfhrung in den Idealism us ,
Leipzig, 1903, s. 191-2.
7 Bkz. D ie Welt als Wille und V orstellungen birinci basmnn "Kritik der
Kantischen Philosophie" balkl eki, Cilt 1/2, s. 638.
8 Bkz. Platon, P haidon , 82e.
9 Bkz. Heinrich von Kleist'n nianls Wilhelmine von Zenge'ye yazd 22
Mart 1801 tarihli mektup: "Kant denen, modern felsefeyle tantm ge
enlerde bununla ilgili dncelerimi sylemem lazm sana, zira seni
de beni olduu kadar derinden ve ac verici bir biimde etkileyeceinden
korkmaya gerek yok. [...] nsanlarn gzleri deil de yeil gzlkleri ol
sayd, bunlarla grdkleri nesnelerin yeil olduuna inanmak zorunda ka
lrlard ve gzleri onlara her eyi olduu gibi mi gsteriyor, yoksa ey
lere kendilerine deil de gze ait bir ey mi ekliyorlar, asla karar veremez
lerdi. Ayn ey zihin iin de geerli. Hakikat dediimiz ey hakikaten ha
kiki mi yoksa sadece bize mi yle geliyor, karar veremeyiz. Eer kincisi
geerliyse, o zaman burada biriktirdiimiz hakikat biz ldkten sonra var
olmayacaktr ve mezara beraberimizde gtreceimiz eylere sahip
olma yolunda harcadmz btn abalar bounadr." Heinrich von Kle
ist, G esam tausgabe, Cilt 6: Briefe 1793-1804, haz. Helmut Sembdner,
Mnih, 1964, s. 163.
10 Bkz. "Was ist Aufklrung", W XI, s. 53.
11 Bkz. Christian Morgenstern, "Der Mond", Smtliche G algenlieder, M
nih, 1992, s. 74.

ON ALTINCI DERS

1 Belirli yarg ile dnmsel yarg arasndaki ayrm iin bkz. Yarg G c
nn E letirisi, Sunu, IV. Blm, "Yasalar A Priori Koyan Yeti Olarak
Yarg Gc" (W IX, s. 251-3).
2 Almanya'da ar scaklarda okullarn kapatlmasn gerektiren bir yasa
vard -I n g . .n.
3 Henrik Ibsen, H ortlaklar, II. Perde, ev. brahim Yldz, Ankara: mge,
2001 - Tr. .n.
4 Bkz. Henrik Ibsen, Smtliche Werke in deutscher Sprache, Berlin, tarih
siz, haz. ve sunan: Georg Brandes, Julius Elias ve Paul Schlenther. Ador
no, Ibsen'in de onay verdii bu versiyonu kullanm. Schlenther, H ortlak
la r,B ir H alk Dman ve Yaban rdei' ne yazd sunuta yle der: "Ba
yan Alving hakikati doru zamanda sylemeyi baaramad iin trajik bir
kahraman haline gelmiken, H alk Dman hakikati syledii iin trajiko
mik bir kahraman haline gelmitir. lk rnekte hakikatsizlik felakete yol
aarken, kincisinde ayn sonucu hakikatlilik yaratr. ki oyunu kyaslad
mzda yaratlr bu eliki. reti asndan bakldnda bu eliki bir
sonraki oyun olan Yaban rdei'nin konusudur; bu oyundaki zm de
elikinin zlemez doasym gibi grnmektedir" (Ibsen, Smtliche
Werke, s. xxxi).
5 Bu motif iin bkz. Yaban rdein in sonu, Smtliche Werke, s. 343 ve ay
rca s. 222. Ayrca bkz. bu ders, s. 159.
6 Bkz. M inim a M oralia, s. 43. Ayrca bkz. Birinci Ders, 3. Not.
7 Kaytta yanllkla "gezeitigt" yazlm ama bu sorunu "younlatrmak"
anlamna gelecei iin biz bu fiilin yerine "beseitigt, yani "ortadan kal-
drma'y koyduk.
8 Franz von Sickingen (1483-1521) nce imparatora hizmet ettikten sonra
Reform dneminin balarnda Protestan olarak Katolik prenslere kar sa
valara katlan harami bir barondu. Trier kuatmasnda lmcl bir yara
almt. Romantik, afili bir asi olarak nam salm ve Alman edebiyatnn
eitli eserlerinde bu imgeyle yer almtr -n g. .n.
9 Bkz. Roland Pelzer, Studien ber H egels ethische Theoreme, A rchiv f r
P hilosophie, Cilt 13, no 1-2 (Aralk 1964), s. 3-49.

ON YEDNC DERS

1 Bkz. 7 Mays 1963 tarihli Birinci Ders, 4. Not.


2 Bkz. Martin Heidegger, Sein und Zeit, s. 267-301. Adomo'nun eletirisi
iin bkz. Sahicilik Jargonu, s. 121-2.
3 Martin Luther'in 1521'de fikirlerinden vazgemeye arldnda verdii
nl cevap - Ing. .n.
4 Bkz. "Sexualtabus und Recht heute", Eingriffe iinde, GS, Cilt 10.2, s.
533-54.
5 Bkz. D e r Spiegel, 19 Haziran 1963, yl 17, no. 25, s. 52-60. Profumo
skandalyla ilgili manet haber ve ayn derginin 28. saysndan sonra ya
ymlanmaya balayan okur mektuplar.
6 Bkz. Telemann, "Richtfest", D er Spiegel, 24 Temmuz 1963, yl 17, no. 30,
s. 66.
7 Bkz. Jrgen Habermas, "Vom sozialen akademischer Bildung", Merkur,
yl 17, no. 5, 8 Mays 1963, s. 413-27.
8 Strindberg'de bunun tam ifadesi yledir: "Ktden nefret etmezsem,
iyiyi sevemem (Schwarze Fahnen. Sittenschilderungen vom Jahrundert-
w echsel, Alm. ev. Emil Schering, Mnih, 1920, s. 254).
9 Bu tabir urada geiyor: Walter Benjamin, "iddetin Eletirisi zerine",
iddetin E letirisi zerine iinde, haz. Aykut elebi, ev. Ece Gztepe,
stanbul: Metis, 2010 - Tr. .n.
10 Bkz. Zeitschrift f r Sozialforschung 5 (1936), s. 161-234; ayrca bkz.
Horkheimer, G esam m elte Schriften, Cilt 4: Schriften 1936-1941, haz.
Alfred Schmidt. Frankfurt a. M., 1988, s. 9-88.
11 Bkz. A lso Sprach Zarathustra, Sm tliche Werke, Cilt 4, s. 20.
12 Bkz. Hegel, Werke, Cilt I: Frhe Schriften, s. 239-241.
13 Bkz. Adorno, M etakritik d er Erkenntsnistheorie, zellikle "Dialektik wi
der Willen" blm, GS, Cilt 5, s. 56-57.
14 Bkz. Alexander Mitscherlich, A u f dem Weg zur vaterlosen G esellschaft.
Ideen zur Sozialphilosophie, Mnih, 1963, Blm 4, "Von der Hinfllig
keit der Moralen", s. 115-37.
G eorg Sim m el

BREYSELLK YE KLTR
eviren: Tuncay Birkan

Simmel, bir disiplin olarak sosyolojinin kurucularndan biri


olmasna ve zellikle Kracauer ve Benjamin gibi Frankfurt
Okulu kuramclarn derinden etkilemi olmasna ramen
uzun yllar unutulmu bir dnr olarak kald. 80'li yllarda
balayan modernlik tartmalaryla birlikte, zellikle Anglo
sakson dnce dnyas iinde nemi yeniden fark edilen
Simmel'in kaleme ald ok sayda eserden yaplm bir se
ki Bireysellik ve Kltr. Sekide sosyolojinin kltr, tahak
km, atma, mbadele gibi temel kavramlarn amlayan,
yabanc, yoksul, cimri, macerac gibi sosyolojik "tipler hak
knda son derece zgn gzlemler gelitiren, bireysellik, z
grlk, duyular, ak, aknlk ve din gibi geleneksel olarak
felsefeye ait grlen temalar zerinde artc ve dndr
c fikirler gelitiren yazlara yer verildi.
Yazarn Sosyoloji ve Parann Felsefesi gibi hacimli eser
lerinden baz paralarn yan sra ancak lmnden sonra bir
kitap iinde yaymlanan baz nemli yazlarn da ieren bu
seki, ngilizcede Bireysellik ve Toplumsal Biimler adyla
yaymlanan edisyona byk lde paralel olmakla birlikte
evirmen Tuncay Birkan tarafndan eklenen yazyla zen
ginletirildi.
Paul Ricoeur
YORUMA DAR
Freud ve Felsefe
eviren: Necmiye Alpay

Yoruma Dair, Freudcu yorumlama tarz zerine younlaan bir


kitap. amzn en nemli filozoflarndan biri olan Ricoeur ile
son yzyln en etkili kiiliklerinden Freud'u, yazar ve konuyu,
bu kitapta bir araya getiren her ikisinin simgelere ve yorumla
maya duyduklar ilgi. lk bakta dnlebilecein aksine bir
psikoloji kitab deil, bir felsefi sorgulama kitab.
Marx ve Nietzsche gibi "gizemden arndnc yorumcular"
arasna yerletirdii Freud'un sylemini eitli ynleriyle sor
guluyor Ricoeur: Psikanalizde "yorumlamak" ne anlama gelir?
Bu yorum insann "kendilii" ile ilgili yeni bir anlaya varabi
lir mi? Kltrn Freudcu yorumunun temel nemi nedir? Bu
yorum dier tm yorumlar dlar m?
Yoruma D air alt kitaba ayrlmtr. "Sorunsal: Freud'un
Konumu balkl ilk kitap, tm felsefi soruturma alanlarnn
dil alannda kesitiini dnen Ricoeur'n, dil, simge, yorum,
yorumbiigisel yntem ve dnl felsefe zerine gr/erini
ierir. "Analitik: Freud'un Okunmas" balkl kincisi, bir "an
lama denemesi" olarak Freud'un yaptn batan baa kateder,
yorumlar. "Diyalektik: Felsefi Bir Freud Yorumu" balkl n
c kitap ise eletireldir; Freudcu psikanalizle tartmay ayrnt-
landrr, derinletirir.
Diyebiliriz ki yorumbilim karsnda psikoloji, olduu ha
liyle kalamyor, te yandan yitirdiinden daha fazlasn kazan
yor; Ricoeur'n de belirttii gibi, "inanl kiinin inanc bu yz
lemeden etkilenmemi olarak kamyor, ama Freudcu gerek
lik anlay da etkileniyor."
Freudcu psikanaliz Yoruma D air ile yeni bir derinlik kaza
nrken, bu karlama sonrasnda grngbilim ve yorumbilim
de benzer bir dnmden geerek derinleiyor. Kendilik, ada
let, sevgi, ahlak, bilgi, zaman, dil, inan gibi alanlar tartmaya
aan Yoruma D air kolay bir kitap deil - okumann yan sra a
lmay, uramay gerektirecek bir kitap. Ancak psikanaliz ve
felsefe merakllar iin olduu kadar, "Ben neyim" sorusunun
peindeki okurlar iin, felsefi akl yrtmeden zevk duyanlar
iin de heyecan verici bir okuma sunuyor.
Paul Ricoeur
HAFIZA, TARH, UNUTU
eviren: M. Emin zcan

Hafza , Tarih, Unutu, "byk" bir kitap - felsefenin ve in


sanln "byk" meselelerine odaklanm, sadece felsefi
deil ayn zamanda "bilgece" bir kitap. Birbiriyle yakndan
ilgili meseleyi ayr yntemle ele alyor filozof Paul
Ricoeur: lk ksmda "hafza" konusunu temel felsefi me
tinlerden yola karak inceleyen titiz bir fenomenoloji;
kincisinde tarih "biliminin" yntemi ve olanakllk koul
lar stne nemli tarihilerle diyalog iinde gerekletiri
len "epistemolojik" bir dnme; nc ksmdaysa haf
za ve tarihin karanlk yz olan "unutu" konusunun insan
lk durumuyla ilikisi stne bir yorumbilgisi sz konusu.
kinci Dnya Sava'nda esir dt toplama kampla
rndan sa km olsa da tank olduklarnn anlam stne
dnmekten hi vazgemeyen Ricoeur, insann bireysel
ve kolektif tarihindeki, zellikle de yirminci yzyldaki yz
kzartc anlarn hatrlanmas ve unutulmas hakknda, Pla-
ton'un pharmakon'una (hem ila hem zehir) benzetilen ha-
trlama'nn, keza melankoli ve yas'm siyasal ve toplumsal
kullanmlar hakknda, balama ile unutma arasndaki
ilikiler hakknda zengin bir panorama sunuyor. Bu esnada,
bireysel ve kolektif bir "mutlu hafzann" srrn da aryor
gizliden gizliye.
Bizim gibi "hafza sorunlar olan toplumlar iin son de
rece aktel bir kitap - ama hazr bir reete beklemeyin. H a
fza, Tarih, Unutu daha ok filozofla birlikte klacak bir
aray, bir yolculuk.
Theodor W. Adorno
SAHCLK JARGONU
Alman deolojisi zerine 1962-1964
eviren: eyda ztrk

Bir polemik kitab Sahicilik Jargonu. Adorno burada, bata


Heidegger olmak zere Jaspers, Buber gibi Alman varoluu
larnn bavurduklar dili, bu dnrlerin dncesini bulan
dran "jargon"u hedef alyor. Varoluuluun bavurduu bu
jargonun tam da sahiciletirme iddiasnda olduu anlam ve
zgrlk arlarn tahrip ettiini sylyor. Adomo'ya gre
bu dil, zgrlk meselesini ele alma iddiasnda bulunduu
halde, kapitalizmin tam kalbinde yatan zgrlkszl orta
ya karmay hibir ekilde baaramyor, tam tersine grmez
den geliyor. Tpk kltr endstrisinin yapt gibi, ama bu
kez tam da bu endstriye mesafeli durduunu dnen insan
larda ucuz bir iyimserlii, toplumsal eylemsizlii ve lafta ka
lan bir bireysellemeyi besliyor. Jargon, yceliin insanlar
hizaya getirme amacnn hizmetine sokulmasnn, yani kat
merli bir hakikatsizliin "Almanya'nn son dnemlerine uy
gun biimiyse," diyor Adorno, "onun olumsuzlanmasmda, po
zitif formlasyonlara direnen bir hakikat kefedilebilir."
Heidegger dncesinin gnmzde lkesinin snrlarn
ok aan bir nfuza sahip olduu dnldnde, nemi ve
aciliyeti daha da artan bir kitap bu. stelik, gerek eletirel d
nce ile, srekli zgrlkten dem vururken aslnda yeni mu
hafazakrlk biimlerini, yeni "hizaya sokma" yollarn me
rulatran sahicilik, otantiklik peindeki dnce arasndaki
mcadele gnmzde de iddetlenerek sryor.
THEODOR W. ADORNO

AHLAK FELSEFESNN
Ahlak Felsefesinin Sorunlar, Adorno'nun 1963 tarihinde Kant'n ahlak
felsefesinden hareketle verdii on yedi dersi bir araya getiriyor. Ador
no'nun salnda yaymlad kitaplarnn dnda, Almancada 90'l
yllarda yaymlanmaya balam, ders notlarndan, teyp kaytlarndan
ve yazlarndan oluan geni bir klliyat vardr. Bu klliyatn ciltlerin
den biri olan Ahlak Felsefesinin Sorunlar, bir yandan Minima Mora-
lia'nn yazarnn "Bugn doru hayat mmkn mdr?" sorusu etra
fndaki aratrmasn, dier yandan da, ok daha zor bir almas olan
Negatif Diyalektik'teki belli bal temalarn ounun ilk kez ortaya ko-
nuluunu temsil eder - derslerin nemi buradan gelir.
"Ahlak sorununu etie indirgemek bir tr el abukluu yaparak ahlak
felsefesinin tayin edici sorununu, yani birey ile genel'in ilikisini gz

SORUNLARI
den kaybettirmek demektir. Btn bunlarn imas udur: Kendi et-
hos'umla, mizacmla uyumlu yaamam ya da gnmzn k m k
tabiriyle kendimi gerekletirmem, doru hayat yaratmaya yetecektir.
Bu da ideolojinin ve yanlsamann daniskasdr.
"Bu derslerde size pratik bir doru hayat klavuzuna benzer bir ey su
namayacam. zel olsun siyasi olsun -siyaset alan ahlak alanyla
ok yakndan balantldr zira- dolaysz sorunlarnza dolaysz deva
bulmak gibi birey beklerseniz yanlm olursunuz. Ahlak felsefesi
teorik bir disiplindir ve bu haliyle de ahlaki hayatn yakc sorunlarn
dan ayr tutulmaldr..." T. W. Adorno.
ISBN-13: 978-975-342-874-3
METS FELSEFE

METS YAYIN LARI W W W .M ETISKITAP.COM

You might also like