You are on page 1of 668

www.caferilik.

com
Eserin ad: El-Mizan F Tefsir-il Kur'an 1. Cilt
Yazan: Allame Seyyid Muhammed Hseyin TABATABA
eviri: Vahdettin NCE
Tashih-Tatbik: Abbas KAZM, Musa GNE, Seyyid Seccad KARAKU
Yaynevi: Kevser
Telif Hakk Sakldr

Allme Muhammed Hseyin TABATABA

El-MZN
F TEFSR-L
KUR'N

Mtercim:
Vahdettin NCE

Tashih-Tatbik:
Abbas KAZM - Musa GNE
Seyyid Seccad KARAKU

KEVSER
Takdim ..................................................................................................................... 5

TAKDM
Kur'n- Kerim, Resulullah'n (s.a.a) snneti ve pak Ehlibeyti'-
nin adap ve siyeri eliinde byk bir akait, fkh, hukuk ve ahlk
hazinesidir. Mslmanlar, bu esiz hazineye sahip olmakla, gel-
mi-gemi ve yaayan hibir mmetin sahip olmad en salam,
en kutsal ve en kapsaml bilgi, marifet ve hidayet kaynana sa-
hiptirler.
Hedefimiz; bu zengin hazinenin edeb retilerine yeni bir can-
llk kazandrmak, evrensel plnda hayatn boyutlarn tmyle
ynlendirmeye hazrland u dnemde slm' yeniden tanyp
tantmak, slm dnce ve kltrnn dnya uygarlna yapm
olduu onurlu katky gzler nne sererek Mslman dnr ve
aydnlarn kendine gven duygusunu, gcmz nispetinde takviye
etmektir.
eitli slm mezhep ve evreler mensubu Mslman halkla-
rn birbirinin inan ve dncelerini, temel kaynaklar araclyla
tanma-larn salamay ve bylece birbirlerini daha iyi anlayp
slm vahdet ve kardeliin pekimesi ynnde daha bir kararl-
lkla gayret etmelerine katkda bulunmay kendine ilke edinmi ya-
ynevimiz, "el-Mzn" gibi esiz bir eseri Trke'ye kazandrmakla,
bu dorultudaki hizmetlerine bir dierini daha eklemi bulunmak-
tadr.
Bylelikle messesemiz, hibir zaman ve dnemde, bu hassas
misyonundan geri kalmayaca hususunu bir kez daha ispatlam
bulunmaktadr. nand ilke ve prensipler dorultusunda hibir
taviz vermeden almalarn tm ekonomik zorluklara ramen
srdren yaynevimiz, knayanlarn knamasna aldr etmeden,
6 ............................................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

hakikatleri gr-mekten rahatsz olanlarn engelleme barikatlarna


taklmadan bu tr kkl ve kalc faaliyetlerine daha da hz vere-
ceini, btn dostlarna mjdelemektedir.
Muhammed slm'n mbellilerinden ilh filozof, Rabban
lim merhum Allme Muhammed Hseyin Tabataba'nin yirmi
ciltten oluan el-Mzn tefsirini Trke'ye kazandrmakla Trke
konuan Mslman toplumlarda, Kur'n tefsiri sahasnda nemli
bir boluu doldurduuna inanan yaynevimiz, bu hizmetiyle onur
duymaktadr.
Her Mslmann evinde, ktphanesinde ve btn ilim ve ei-
tim merkezlerinde bulunmas gereken bu nl eser, messesemi-
zin hibir fedakrlktan kanmadan, geceyi gndze katmas,
gnmzn zor artlarnda tm olanaklarn seferber etmesiyle
insanlarmzn istifadesine sunmutur.
Cilt, bask, dizayn, kt ve her hususta en stn kalite dzeyi-
ni yakalamak nazar- dikkate alnmtr. el-Mzn'a yakr bir tef-
sirin tahakkuk bulmas amacyla hibir titizlikten ekinilmemitir.
Yksek dzeyde tercme, tatbik ve tashih heyetinden yararlanl-
mtr.
te btn bu gayretlerin karln, nce yce Allah'tan, daha
sonra siz okurlarn gsterecei ilgilerden beklemekteyiz. am-
zn bu gzide eserinde bask ve dier hususlarda meydana gele-
cek herhangi bir olas hata ve teknik eksiklikten dolay imdiden
zr diler, sonraki basklarnda giderilmesi amacyla yapc eletiri
ve nerilerinizi beklemekteyiz.
Ya Rab! Bizden bu yolda yardmlarn esirgeme!
Bizleri bir an olsun kendi bamza brakma!

KEVSER
Yazarn Ksaca Hayat .............................................................................................. 7

ALLME TABATABA'NN KISACA HAYATI


Seyyid Hseyin NASR

Allme Seyyid Muhammed Hseyin Tabataba, milad 1902 y-


lnn sonlarna doru Tebriz'de ilim ve irfan oca olan bir slle-
den dnyaya geldi. On drdnc byk babasndan kendi babas-
na kadar btn babalar Tebriz'in mehur lim ve bilginlerindendi.
Allme, ilk tahsilini kendi doum yeri olan Tebriz'de yapt. Tahsili-
nin ilk aamasn geride braktktan sonra, o dnemin slm ilim-
ler merkezi olan Necef-i Eref'e gidip, orada slm ilimlerin eitli
dallarnda on yl eitim grd.
Fkh ve usul- fkh ilimlerini merhum Nain ve sfahan
(Kompan) gibi mehur statlardan ders ald. Felsefeyi Aa Ali
Mderris'in rencilerinden olan Seyyid Hseyin Badkub'den, ri-
yaziyat (matematii) Seyyid Ebu'l-Kasm Hansar'den, ahlk ise
hikmet ve irfanda byk bir makama sahip olan Hac Mirza Ali
Kaz'den ders ald. Daha sonra 1925 ylnda madd skntlardan
dolay doum yeri olan Tebriz'e geri dnme mecburiyetinde kald.
Allme Tabataba sadece fkh dalnda deil, hatta sarf, nahiv,
Arap edebiyat, fkh ve usul- fkh, matematik, felsefe, kelm, ir-
fan ve tefsir dallarnda da ihtisas sahibi olacak derecede derin bir
tahsil grd.
Allme Tabataba, baz siyas olaylar sonucu ortaya kan ve
kt izler brakan kinci Dnya Savandan sonra, doum yerini
terk edip, slm ilimler merkezi Kum ehrine giderek, tefsir ve
felsefe dallarnda ders toplantlar dzenledi. Tahran'a da sk sk
yapt yolculuklar neticesinde felsefe ve slm ilimlere ilgi duyan
8 ............................................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

kesimlerle ilikilerde bulundu. Din ve felsefe kartlaryla ekin-


meden tartarak, doru yoldan sapan nicelerini akl ve mantk yo-
luyla ikna ederek aydnlanmalarna vesile oldu. Son yirmi ksr yl
zarfnda ise, hem limler arasnda, hem de Batda tahsil grm
aydnlar arasnda stn bir ilm konuma oturdu.
Allme Tabataba, yllarca her sonbahar mevsiminde, Prof.
Henri Corbin ve bir grup lim ve bilginlerle toplantlar dzenledi.
Bu toplantlarda din ve felsefe hakknda ok nemli konular iledi,
gnmz dnyasnn manev boyutlu gereklerinin araynda olan
ahslarn karsna dikilen sorunlar ve bu sorunlarn zmleri
gndem edildi. Bu toplantlardan, ok nemli ve olumlu sonular
kmtr. Bu gibi yksek dzeyde ve geni ufuklu toplantlar, maa-
lesef gnmzde slm-Hristiyanlk ilikilerinde rastlanmayan bir
olaydr.
Allme Tabataba'nin byk hizmet ve himmetiyle Kum ehri
ilim havzalarnda akl ilimler, ayrca Kur'n- Kerim tefsiri ihya ol-
du. Allme, felsefenin temeli saylan ifa ve Esfar gibi kitaplar
tedris etmekle tedricen bu ilim daln medreselerde yaygnlatrd.
Allme'nin yce ahsiyeti, gzel sfatlara sahip olmas ve tale-
belerine kar olgun ve ll davran, gn getike felsefeye ilgi
duyan kabiliyetli rencilerin stadn dersine akn etmesine ne-
den oldu. yle ki son yllarda felsefe dersine yzlerce rencinin
katld gzlemlendi. Yirmi ksr yl zarfnda nice bilginler, All-
me'nin klavuzluu ve tedrisat sayesinde felsefe dalnda uzman-
latlar. Bunlarn birou fiilen felsefe statlarndandr.
Allme Tabataba'nin birok talebe eitmekle ve felsef kitap-
lar neretmekle felsefeye yapm olduu hizmetten daha da -
nemlisi rencilerinin ahlk talim ve terbiyesine ve nefis tezkiye-
sine dair gstermi olduu titizliktir. Allme, hakikatte ilim ve ah-
lk beraberce renip yaymak isteyen ahslar terbiye etmek iin
yepyeni bir mektep tesis ederek, ok deerli insanlar topluma ka-
zandrm ve srekli olarak da renim ve tezkiyenin bir arada
srdrlmesinin gerekli ol-duunu vurgulamtr.
Allme Tabataba sadece felsefe, tefsir, usul ve frudaki ha-
disleri anlamak gibi konularda deil, tevhid tanrbilim ve kalb il-
hamlar ynnden de Allah'n byk bir ayet ve nianesiydi.
Yazarn Ksaca Hayat .............................................................................................. 9

Onu sessiz, sakin gren herkes hibir ey bilmediini zanne-


derdi; ama ylesine ilh nur ve gayb mahedelerin iine girmiti
ki, aalara inmesine imkn yoktu. Ancak bununla birlikte, kesret
leminde zahiri korumay, her lemin hakkn lykyla ed etme-
yi, talebelerin eitim ve retimiyle ilgilenmeyi, din ve ilh sn-
netler ve slm kanunlarnn savunuculuunu yapmay ihmal
etmiyordu.
eitli ilimleri kendisinde toplamasyla birlikte ilim ve amele
birlikte sahipti. Yani vcudunun tm uzuvlar hakka teslim olmu
bir in-sand. ikeste ve nestlik hattn ok gzel yazard. Yalan-
dktan sonra bu yetenei, yallktan olsa gerek, zayflamt ve
kendi kendine yle dedii syleniyordu: "Genlik zamanmdan
kalma baz yazlarma bakyorum da, 'Acaba bunlar benim yazm
m?' diye soruyorum kendi kendime."
Gizli ilimlerden reml ve cefri ok iyi bilirdi. Ama onlara amel
ettii grlmemitir. Say ilmi ve ebced hesabn da olduka iyi bi-
lirdi. Cebir, mukabele ve geometride statt ve takvim hazrlayabi-
lecek derecede astronomi bilirdi.
Kur'n- Kerim'e kar bir hu ve saygs vard. Ayetleri genel-
de ezberden okur, ayetlerin yer ve numaralarn eitli surelerde
gsterir ve de birbirlerine uygun ayetleri karrd. Merhumun
Kur'n zerine inceleme ve toplantlar hayli ierikli ve ilgi ekiciy-
di. Hz. Peygambere (s.a.a) ve kz Fatma'ya (s.a.) ve On ki Ehli-
beyt mamlarna (a.s) kar zel bir hayranlk ve muhabbeti vard.
Onlardan birinin ad anld zaman yz ifadesi, edep ve tevazu h-
li alrd. O yce ahsiyetler hakknda sorulan sorulara kar yle bir
beyan ve aklamada bulunurdu ki insan zannederdi ki, onlarn si-
yerini ayn gn okumu da gelmi.
Yaz aylarnda mam Rza'y (a.s) ziyaret etmeyi kendi iin g-
rev hline getirmiti. Mehed'de bulunduu zaman her gece mam
Rza-nn (a.s) trbesini ziyaret eder, mnacatta bulunurdu.
Allme Tabataba, 15 Kasm 1981 ylnda vefat etti. Allah onu
kendi velileriyle haretsin, ona Rzvannda yer versin!
10 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ALLME'NN SOY ECERES


Allme Tabataba, baba tarafndan mam Hasan (a.s), anne
tarafndan ise mam Hseyin (a.s) soyundandr. Bu yzden yazd
kitaplarn bazsnda ad, Seyyid Muhammed Hseyin Hasan H-
seyn Tabataba olarak gemektedir. Allme'nin soy zinciri yle-
dir:

1- Seyyid Muhammed Hseyin


2- Seyyid Muhammed 18- Kemaleddin Muhammed
3- Seyyid Muhammed Hseyin 19- Seyyid Hasan
4- Seyyid Ali Asgar 20- ehabeddin Ali
5- Seyyid Muhammed Tak Kaz 21- maduddin Ali
6- Mirza Muhammed Kaz 22- Seyyid Ahmed
7- Mirza Muhammed Ali Kaz 23- Seyyid mad
8- Mirza Sadreddin Muhammed 24- Ebu'l-Hasan Ali
9- Mirza Yusuf Nakib el-Eref 25- Ebu'l-Hasan Muhammed
10- Mirza Sadreddin Muhammed 26- Ebu Abdullah Ahmed
11- Mecdddin 27- Muhammed Asgar
12- Seyyid smail 28- Ebu Abdullah Ahmed
13- Emir Ali Ekber 29- brahim Tabataba
14- Emir Abdulvahhab 30- smail Dibac
15- Emir Abdulgaffar 31- brahim Gamr
16- Seyyid maduddin Emir'ul- 32- Hasan'ul-Msenn
Hac 33- mam Hasan (a.s)
17- Fahreddin Hasan
Yazarn Ksaca Hayat ............................................................................................ 11

34- mam Ali b. Ebutalib (a.s)


12 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ALLME TABATABA VE TEFSRDEK METODU


Ayetullah Cevad Amul

Bismillahirrahmanirrahim
Kur'n- Kerim'i tefsir etmek, onu bilmeye baldr. Kur'n'
bilmenin eitli dereceleri olduuna gre, tefsirinin de eitli de-
receleri vardr.
Bazlar Kur'n', onun hakikatiyle kaynama, birleme sonu-
cunda bilirler. Resul-i Ekrem (s.a.a) ve onun pak Ehlibeyti (a.s) bu
zmredendir. Allah'n (c.c.) kelmnn hakikati Resulullah'n (s.a.a)
ruhuna indikten ya da mira srasnda Resulullah (s.a.a) vahyin
hakikatinin mlkatna nail olduktan sonra onun iin artk bir ip-
ham ve kapalln kalm olmas dnlemez. Bilmenin z olan
o hakikati teslim alan bir kimse iin, hi kukusuz, ilh kelm b-
tn boyutlaryla bilinmi olacaktr.
Bazlar Kur'n', onun cemal ve cellini kendi ruhlarnda m-
ahede sonucu bilirler. Bu zel cezbeyi, o parlak nurdan ve ilh
nefha-dan nasibi olmayanlar iin aklamak mmkn deildir.
nc bir grup ise Kur'n', onun eitli mucizev boyutlarn
aratrp inceleme sonucu bilirler. Kur'n bilimcilerin ou bu
zmredendir.
Birinci gruptakilerin bilmesi, tpk tanrbiliminde Allah'n zatn-
dan hareketle O'nu bilme derecesine ulaan sddklerin burhan
gibidir. kinci gruptakilerin bilmesi, "Kim kendini bilirse, Rabbini
bilir." sz dorultusunda enfs ayetlerin yardmyla Rablerini bi-
lenlerin nefsi bilme burhan gibidir. nc gruptakilerin bilmesi
ise, huds veya hareket ya da imkn burhan, d nianeler ve -
Allme ve Tefsirdeki Metodu.................................................................................. 13

fk ayetlerden deliller getirmek suretiyle Rablerini bilenlerin kan-


t gibidir.
Kur'n- Kerim'i en mkemmel bilme derecesi, birinci grupta-
kilere zg derinlemesine bilmedir. Bunlar, Kur'n'n btn maarif
ve retileriyle tank olmann yan sra akl aamasnda Kur'n-
Mte-messil, tabiat aamasnda Kur'n- Natktr. nk Kur'n'n
hakikati ile velyetin hakikati, mefhum asndan her ne kadar
birbirinden ayr olsalar da, msdak ve fenomen bakmndan bir ve
ayndrlar. Bu yce makama ulaabilmek, ancak Kur'n retileri
ve konularna derin bir ak ve engin bir evk ile mmkn olur. Ak
sonucunda, bilinen unutulmaz; evk sayesinde ise, bilinmeyen so-
rulup renilir.
Allah'n kitabn baka yaz ve szlerle mukayese etmek yan-
ltr. nk konumac szlerinden ayr, yazar yazlarndan ba-
kadr. Sz perdesi kalkt m konumac grnr. Yaz rts ka-
rld m yazarn kendisi ortaya kar.
Konumac ve yazarn varl, snrl olduu gibi sz ve yazlar-
nn da dndadr. Bu nedenle konumac ve yazara ulamann yo-
lu, sz ve yaz perdelerinden gemekte yatar. Kald ki konumac
ve yazarn, eserleri kisvesine brnmemi, kendi mahiyetini ak-
a ortaya koymam olmalar da mmkndr.
Ancak her nurdan daha aydn olan yce Allah, hibir perde ar-
kasnda gizli, hibir varln dnda deildir. Allah'n (c.c) kelm ve
kitab hakknda sylenebilecek en ince ifade, her trl snrllk ih-
timalini giderecek ve her trl derin bilgiye, tanmaya zemin hazr-
layacak "tecelli" kavramdr.
Hz. Emir'l-Mminin'in szlerinde ifadesini bulduu zere ger-
ek muvahhid, can gzyle ve iman hakikatiyle Rabbini grme-
dike ona ibadet etmez. O nce konuan grr, sonra szn din-
ler. Nitekim Re-sulullah (s.a.a) miralarnda hakikati nce kalbiyle
bulur, sonra gzle grrd.
Evliyaullahn duyularyla hissettikleri, akllaryla idrak ettikle-
rinden sonra gelir. Onlar iin nce makul olan bir hakikat, sonra
mahsus olur. Hlbuki normal insanlar nce hisseder, sonra aklla
idrak ederler. Bunlarda bir gerek, olgu ancak duyular araclyla
14 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

akllara yol bulur. Bu nedenle aralarnda, "Bir duyudan yoksun o-


lan, bir bilgiden yoksundur." mant iler.
Dier insanlar akademik almalara nem verirken
evliyaullah, "Ona, temiz olanlardan bakalar dokunamaz."1 ayeti
uyarnca, batn berrakl ve kalp temizlii elde edilmedike, ilh
maarif ve bilgilere ulalamayacana inanr, nefis tezkiye ve
tehzibine nem verirler. "Allah, ancak siz Ehlibeyt'ten her eit
pislii gidermeyi ve sizi tam bir temizlikle temizlemeyi irade et-
mektedir."2
Kur'n- Kerim'in temel zellii esiz ve benzersiz Allah'n (c.c)
tecellisi olmas itibariyle benzerinin bulunmamas, dolaysyla bi-
linmesi ve alglanmasnn da baka kitaplara benzememesidir. Bu
sekin zmrenin Kur'n- Kerim'i bilme ve alglama derecesi, Hz.
Resulul-lah'n (s.a.a) u hadisinden aka anlalr: "Ben sizin a-
ranzda iki deerli ey brakyorum; Allah'n kitab ve Ehlibeyt'im;
onlar havuzun kenarnda tekrar bana gelinceye kadar asla birbi-
rinden ayrlmazlar."3 nk bilen ve bilinenin her ikisi de mutlak
hak olan tek bir hakikate baldr. Bunun gibi, hitap ve muhatabn
her ikisi de tek konumacya baldr.
Kur'n- Kerim'de insan iin zikredilmi en sekin makam, bu
birinci gruptakilere aittir. "Ve ileri geenler ki herkesi gemiler-
dir. Onlardr mabutlarna yaklatrlanlar."4
kinci gruptakiler, Kur'n- Kerim'in enfs ayetlerini mahede
ile bu yce hedefe doru cezbolmu, Kur'n'n cezbesiyle onun
engin ummanna dalmlardr. Bunlar kendi gayretiyle deil de
dalgalarn kucanda, dalgalarla birlikte denize az miktarda srk-
lenen yzcye benzerler. Okyanus, yzcnn yzclne de-
er vermez, denizcilik yetenek ve glerini etkisiz hle getirir. Sa-
dece kendi kuru yeteneine gvenip denizin cezbesine kaplma-
yan, onun gizli mcevherlerinden gerektii gibi yararlanamayacak-
tr. Ummann derinliklerine dal-mak isteyen, kendi yzclk g-

1- Vka, 79
2- Ahzb, 33
3- Bihar'ul-Envar, c.89, s.103
4- Vka, 10-11
Allme ve Tefsirdeki Metodu.................................................................................. 15

cn bir yana brakp onunla tanmaya bakmal, dalgaland


zaman kendisini onun dalgasna kaptrmaldr.
Gnln Allah'n kelmna kaptran, artk vahiy meleiyle otu-
rup kalkar, Kur'n elisiyle sohbete dalar. Kur'n' yle bir imanla
okur ki, sanki Kur'n onun etiyle, kanyla, btn bir varlyla kay-
nam, birlemitir artk. Bu gruptakiler nebiler resullerden sonra
demoullarnn en sekin simalarn olutururlar.
nc gruptakiler, Kur'n- Kerim'in mucizev boyutlarn tet-
kik ederek onu anlamaya, bilmeye alrlar. Bunlar, Kur'n' d
penceresinden seyrettikleri, ilh kelm szck ve mana perdeleri
arkasndan grmeye gayret sarf ettikleri iin ister istemez terimler
ve kavramlar rtlerini aradan kaldrp Kur'n'la dorudan temasa
geemezler. Ancak bu gruptakilerin hepsi ayn seviyede olmayp,
bazlar sadece akl kavramlar kanalyla Kur'n'a yaklarken, ba-
zlar nakl manalarla ona yol bulurlar.
Nitekim ikinci gruptakiler arasnda da seviye fark vardr; baz-
lar kendilerini olduka gl dalgalara kaptrarak okyanusun b-
yk bir blmn kat ederken, bazlar zayf dalgalara kaplarak o
lde okyanusa girebilirler. Fakat her iki durumda da, Kur'n ha-
kikatiyle menus olduklar iin ondan hibir zaman ayrlmak iste-
mezler. Hlbuki nc gruptakiler bilme derecesi bakmndan
farkl seviyelerde olmann yan sra Kur'n'n hakikatine dokuna-
madklar iin hastalklarnn bir blm henz giderilmemitir.
Dolaysyla bu tedavi edilmemi hastalklar yznden bazen
inhiraf ve dalalete srklenirler. nk Kur'n- Kerim sadece akl
ve i-limle ilgili bir kitap deildir ki mutlak bilimsel kantlarla anla-
lsn, amel edilmeksizin retileri kavranabilsin. Kur'n hidayet
nurudur; akl ve bilimsel retileri vaaz, t ve pratik uygulama-
larla birlikte sunar, insanlar onun hakknda derinlemesine d-
nmeye arr ve kalbin mhrlenip kilitlenmesine yol aan g-
nah, onu anlama karsnda bir engel olarak grr.
Tahsille kazanlan ilim ve temel kavramlar eer Kur'n'la irti-
bata gemenin tek yolu olsayd, ilh kelmn kalbe yerlemesi yo-
lu kapanr, karlalacak baz arzalarn etkisiyle bsbtn
Kur'n'dan uzaklamakla sonulanrd.
16 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Yukarda iaret edildii zere Kur'n- Kerim'in tefsir ve


tebyini, mfessirlerinin Kur'n' bilme derecelerine baldr.
Kur'n' bilme dereceleri farkl olduuna gre, yaplacak
tefsirlerin seviyesi de farkl olacaktr. Kukusuz birinci
gruptakilerin Kur'n hakkndaki szleri en mkemmel tefsiri
oluturur. Bu mmtaz snf temsilcilerinden Emir'l-Mminin (a.s)
yle buyurur: "Bana Kur'n-dan sorun; ayetlerinin kimin hakknda
ve nerede indiini size haber vereyim." Gazal, Emir'l-
Mminin'den yle nakleder: "Eer yce Allah ve Resul-i Ekrem
(s.a.a) izin buyursalar, Fatiha suresinin 'elif' harfini, krk devenin
tayabilecei yk lsnde erhederim." Kur'-n- Kerim bu
sekin taifenin tefsir ve tebyinine bavurulmakszn anlalmaz.
nk bunlarn birbirlerinden ayrlmayacan bizzat Resul-i Emin
haber vermitir. eer bir yerde grnrde Kur'n var da
Dolaysyla,
Resulullah'n (s.a.a) pak Ehlibeyti yoksa ya da grnrde Ehlibeyt
var da Kur'n yoksa, o emin habercinin hadis-i erifi uyarnca her
ikisi de yoktur demektir.
kinci gruptakiler bu sekin taifenin rencileri saylrlar.
Kur'n' bilmeleri Marifeti birinci gruptakilerinden sonra geldii i-
in tefsirleri de en sekin tefsirlerdir. Eskilerden ve son devirdeki-
lerden bu yolun yolcular olan mfessirlerin her biri kendi bilgisi
orannda bu yolun bir miktarn kat edebilmise de, aralarnda ok
az yolun sonuna varabilmitir. Bunlardan biri, Merhum stat Al-
lme Seyyid Muhammed Hseyin Tabataba'dir ki, ilk genlik yl-
larndan itibaren Kur'n'n hizmetine girmi, btn bir vcuduyla
Allah'n kelmyla tanm, bereketli mrnn ac, tatl btn an-
larnda Kur'n'la birlikte olmu, Kur'n'dan ilham alm, ilim dn-
yasnda ba gsteren gelimelere Kur'n- Kerim'in derin retile-
riyle yaklam, zm iin elinden gelen gayreti gstermi ve
sonuta "el-Mzn" gibi byk bir tefsiri ortaya koymutur.
Merhum stat, el-Mzn'da akait, ahlk ve davranlarla ilgili
sz konusu edilmi hemen her meseleyi ok az dnda yle ve-
ya byle incelemitir. Ksaca belirtmek istersek el-Mzn, bir m-
fessir ve Kur'n zerinde aratrma yapan herkes iin deerli bir
Kur'n ansiklopedisidir. El-Mzan' eitli boyutlaryla tanmak iste-
yenleri tefsirin kendisini okumaya davet ederken stat Allme
Allme ve Tefsirdeki Metodu.................................................................................. 17

Tabataba'nin (r.a) tef-sir metoduna burada ksaca deinmek


istiyoruz.
Kur'n- Kerim'de tecelli eden yce Allah, kendi kelmn "a-
pak bir nur" ve "her eyi aklayan" olarak tantt hlde belirsiz
ve karanlk noktalarnn bulunduunu, ieriinin ak olmadn
tasavvur etmek mmkn deildir.
nsanln mutluluu iin gerekli ilim ve kanunlarn aklaycs
olan Kur'n- Kerim'in kendisinin ak olmamas mmkn olmad-
gibi, "insanlara yol gsterici" olarak indirildii hlde baka bir
yol gsterici tarafndan aklanma gereksiniminin bulunmas da
mmkn deildir. Dolaysyla Kur'n'da, kendisinden baka kay-
nakla bilmemizi gerektirecek mphem, kapal hibir konu yoktur.
Ik, ancak n kendisiyle grlebilir. Zat itibariyle beyyin, ak
olan, ancak kendisiyle bilinebilir ve baka eyler onun araclyla
aklanabilir.
yleyse Kur'n', Kur'n'n kendisiyle bilmek gerekir. Kur'n-
Kerim'in apak ayetlerinden birine gre, onun sakl ve gizli bilgile-
rinin derinlik ve yceliklerini "temizlenmi olanlardan bakas"
kavrayamaz. "Temizlenmileri" ise Kur'n'n kendisi aka tant-
mtr.1
Kur'n- Kerim'in apak ayetlerinin ayr birinde de, "Peygam-
ber size ne verdiyse onu aln; size neyi yasakladysa ondan sak-
nn."2 bu-yurur.
Yine "Sana da bu zikri (Kur'n') indirdik ki, kendilerine indiri-
leni insanlara aklayasn..." diye buyurur. Bu ayet de aka
Resu-lullah' (s.a.a) Kur'n'n hudut ve ayrntlarn aklayc olarak
tantr.
Kendisi apak nur olan Kur'n- Kerim, hibir pheye yer b-
rak-mayacak ekilde Resul-i Ekrem'i (s.a.a) ve onun pak Ehlibey-
ti'ni, ierdii retileri, kanunlar ve dier bilgileri anlamak iin
bavurulacak merci olarak tantmtr. Bylece hccet-i bizzat olan
Kur'n, Masumlarn szleri ve davranlarn (snnet) da hccet
klmtr. Bu nedenle Masumlarn snnetinden bamsz olarak, i-

1- Ahzb, 33
2- Har, 7
18 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

lh hkmlerin btn boyutlarn aklamak ve Kur'n retileriy-


le gerektii gibi tanmak mmkn deildir. nk Kur'n'n ayet-
leri birbirleriyle yle bir ahenk ve insicam ierisindedirler ki, bir
ayeti dier ayetlerden bamsz olarak yorumlamak mmkn de-
ildir. Bu yzden Kur'n- Kerim'i bir btn olarak gz nnde tu-
tarak ilgili ayete anlam kazandrmak gerekir. Ayetler arasnda in-
celeme konusu ayetle ilgili tefsiri dorulayan veya kantlayan a-
yetler varsa nazar- dikkate alnmal, aksi takdirde baka ayetlerin
anlamlaryla eliki oluturmayacak biimde tefsir edilmelidir.
nk Kur'n- Kerim'de hibir ekilde ihtilf ve eliki
bulunamaz. "Eer Allah'tan bakas tarafndan indirilmi olsayd,
on-da birbirini tutmaz ok eyler bulurlard."1
Ayn ekilde Kur'n- Kerim, akl kant ve burhanlara da aka
deer verir ve kendisi de ilh retilerin aklanmasnda kesin de-
liller gsterir. Bylece Kur'n'n kendisi, akln balayc hccet ol-
masnn da delilidir. Akl kant ve burhanlar olmakszn ayetleri
manalandr-mak, aralarndaki ilikiyi bulup kurmak imknszdr.
Bu ksa aklamadan sonra stadmz Allme Tabataba haz-
retlerinin tefsir metodunu tantmak kolaylam olur.
Fkhla ilgili ayetleri tefsir edenler, Kur'n'dan fkh bir hkm
karmak amacyla mukayyet ayetleri, mutlak ayetlerin takyidi i-
in delil olarak gsterir, bunun gibi hass (tek bir ferde dellet e-
den) ayetleri, mm (btn fertleri kapsayan) ayetlerin tahsisine
senet olarak alrlar. Ayn ekilde mcmel (kapal) ayetleri,
mbeyyen (ak) ayetlerle aklarlar. Fkh ve usul- fkh ile ilgili
tm konularda ayn metottan yararlanarak fkh hkmleri karr-
lar.
Kur'n'n edeb tefsirine arlk verenler; hakikat, mecaz, fe-
sahat, belgat ve istiare sanatlarndan hareketle edeb bir hkme
varmak isterken ilgili kelime veya cmlenin getii ayetlerin b-
tnn incelemeye tbi tutarak kullanl, dellet, takdim, te'hir,
hasr, art ve benzeri sanatlar yardmyla edeb incelikleri ortaya
karrlar.

1- Nis, 82
Allme ve Tefsirdeki Metodu.................................................................................. 19

Kur'n kssalarn yazanlar, ilh snnetleri, tarih kurallar ve


peygamberlerin siyerini Kur'n'dan karanlarn metodu, bir kelime
ve-ya cmlenin hangi ayet ve surelerde getiini aratrarak bun-
larn btnnden kendi ihtisas dallarna uygun hkm karmak
ekseni etrafnda dnp dolar.
Yukardaki iaret edilen tefsir metotlar, el-Mzn'dan nce va-
rolduu gibi, el-Mzn'dan sonra da yaygnlamtr. Ancak bunlar-
dan hibiri, el-Mzn'a zg "Kur'n'n Kur'n'la tefsiri" metodu gi-
bi deildir. nk ad geen yntemlerin ounun ana sermayesi,
"el-Mu'-cem" tarafndan kolayca temin edilir. Mfessir, el-
Mu'cem'den rahatlkla karlabilen kelimeler veya cmleleri kav-
rayarak bunlar zerinde etraflca dnce yrtmek suretiyle
varmak istedii hedef ve hkme ular.
Eski tefsirlerde yer alan Masumlarn hadislerinde de yer yer
grlen el-Mzn'a has bu metodun karakteristik zellii, Kur'n'n
anahtar ve kk niteliindeki ayetlerinin tespit edilip tannmasn-
dan ibarettir. Anahtar ayetler nda teki ayetlerden birounun
kaplar almakta, bu Tba aacnn kk mesabesindeki ayetle-
rin tannmasyla dallar niteliindeki ayetlerin nereden, hangi yol-
dan beslendikleri su yzne karlmaktadr. Bu keifte artk birbi-
rine benzer kelime ve cmleler sz konusu olmad iin fihristler,
szlkler ve "el-Mu'cem" ilerliini yitirmiti. Burada artk, "Gaybn
anahtarlar, O'nun yanndadr..." (En'm, 59) stununa sarlarak
namahremlerin yzne kapal olan anahtar ayetler sayesinde d-
mler zlr. Ancak bu sayede Kur'n- Kerim'in her yan, ak
ilh kaplara dnr ve dallar besleyen kk ayetlerle Kur'n'n
batnlarn ap gzler nnde seren anahtar ayetler tekilerinden
ayrt edilebilir.
Burada hatrlatmamz gerekir ki Kur'n'n Kur'n'la tefsiri ile
kesin olarak yasaklanm Kur'n'n Kur'n'a vurulmas metodu
hkm ve konu itibariyle birbirinden tamamen farkl eylerdir.
Ahenk ierisinde bir btn olan Kur'n ayetlerini, birbirlerin-
den ayrmak suretiyle birbirine vurmak; rnein, nasih ile mensuh
arasndaki ba koparmak, nasihe dikkat etmeksizin mensuhla
hkmetmek, mukayyet ile mutlak arasndaki takyidi gz ard et-
mek, ayetin evveli ile sonu arasndaki ilikiyi dikkate almamak,
20 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

bunlarn hepsi tek bir btn olan Kur'n'n elerini birbirinden a-


yrmak ve kendi reyine gre tefsir etmek anlamna gelir. te bu
insann kfre gitmesine sebep olan eylerden biridir.
Merhum eyh Saduk, stad bn-i Velid'den "Kur'n'n bir ks-
mnn dier ksmna vurulmas insan kfre gtrr."1 diye mam
Sadk-tan (a.s) aktarlan hadisin hangi manaya geldiini sormu-
tur. stad cevaben yle demitir: "Kur'n' birbirine vurmak, biri-
sinin senden bir ayetin tefsirini sorduunda baka bir ayetin tefsi-
riyle ona cevap vermendir."

EL-MZN TEFSRNN ZELLKLER


1- Merhum Allme Tabataba (r.a) Kur'n'n zahiri hakknda
olduka kapsaml ve geni bir bilgiye sahipti. Tefsir etmek iin ele
ald her ayeti incelerken, Kur'n- Kerim'in tamamn gz nnde
bulundururdu. lgili ayetin tefsirinde muvafk ayetleri istidll ve is-
timdat amacyla sz konusu eder, muvafk ayetlerin olmamas h-
linde baka ayetlerle eliki oluturmamasna gerekli dikkati gs-
terirdi. Baka ayetlerle eliki oluturabilecek ihtimal ve gr
deliller ileri srerek reddederdi. nk ayetler arasnda eliki du-
rumu ilh kitabn mucizev insicamyla asla uzlamaz.
2- Masumlarn (a.s) kesin snneti sahasnda eitli boyutlary-
la derin ve uzun bir aratrmas olan Merhum stat Allme
Tabataba (r.a) incelemeye ald her ayeti tefsir ederken snnette
eer bir delil veya teyit edici bir rivayet varsa, ondan istidll veya
istimdat eklinde yararlanrd. Eer snnette bir delil veya teyit e-
dici yoksa, ilgili ayetin tefsirinde snnetle eliki oluturmamasna
azam dikkati gsterirdi. nk Kur'n ile Resulullah (s.a.a) ve o-
nun pak itretinin snneti iki ilh kurtulu ipi olup birbirinden ay-
rlmalar imknszdr. "...O ikisi havuzun banda bana ulancaya
kadar asla birbirinden ayrlmazlar."
3- Allme Tabataba (r.a) akl tefekkrde eine az rastlanr bir
derinlie sahipti. ncelemeye ald her ayetin tefsirinde akl ak
veya aklanm ilkeler arasnda bir delil veya teyit edici bulunur-
sa, ondan akl retiler konusunda -er'-taabbud hkmlerde

1- Bihar'ul-Envar, c.89, s.39


Allme ve Tefsirdeki Metodu.................................................................................. 21

deil- istidll veya istimdat mahiyetinde yararlanrd. Akl ilimlerin


dnda kalan konularda ilgili ayetin kesin akl delillere aykr ol-
mayacak biimde anlamlandrr, kesin akl kstaslara -kesin olma-
yan doktrin ve bilimsel hipotezlere deil- aykr olacak her ihtima-
lin batlln ispat ederdi. nk akl ile vahyin elikiye dmesi-
ni ne kesin akl, ne de ilh vahiy kabul eder. Allah'n uyum ieri-
sindeki iki hcceti (akl ile vahiy) birbirine aykr olamaz. Akl ay-
dnlatan bir lamba, vahiy dosdoru bir yoldur. Bu ikisinden hibiri
tekisinden ayr faydal olamaz.
4- Allme Tabataba (r.a) fkh ve usul gibi nakl ilimlerde g-
r sahibi ve temel konularnda yeterince derinlemi olduundan
tetkik ettii ayet hakknda nakl herhangi bir delil bulunmuyorsa,
bu ilimlerin kesin temelleriyle eliki oluturacak bir tefsir
yapmazd. nk nakl konular her ne kadar teferruatla ilgili olsa
da Kur'n ve snnetin kesin ilkelerine gre tanzim edilirler. Ayetin
ierii ile bu ilimlerin kesin ilkeleri arasndaki herhangi bir eliki;
Kur'n'n Kur'n'la, snnetin snnetle veya snnetin Kur'n'la e-
litii anlamna geleceinden kesinlikle kabul edilemez.
Bunun iin el-Mzn'da bir ayetten eitli anlamlardan biri -
karlrken ya da ayet bu anlamlardan birine uyarlanrken, dier an-
lamlarla uyum ierisinde olmasna ve baka ilimlerin kesin ilkele-
rine aykr olmamasna azam dikkat gsterilmitir.
5- Kur'n- Kerim'in muhkem ayetlerinin tmn tanyan ve
"Muh-kem ayetlerinin en belirgini, 'O'nun gibi hibir ey yoktur.'
ayetidir." diyen Merhum Allme Tabataba, mteabih ayetleri ta-
nmada da stn bir beceriye sahipti. Mteabihleri, Kur'n'daki
konularn temeli ve "mm'l-Kitab" olan muhkem ayetlere dnd-
rr, mteabihleri izlemek yolunu kalbi kararmlara kapatr, ha-
disleri Kur'n'a sunmada muhkem ayetleri l alr, baka ilimle-
rin temellerini akln da nnde eildii bu kesin kstasla deer-
lendirdi. mam Rza'nn (a.s) buyurduu zere bu, dosdoru yolu
kat etmenin iaretidir. "Her kim, Kur'n'n mteabihini muhke-
mine dndrrse, doru yola hidayet olmutur."1

1- Bihar'ul-Envar, c.89, s.377


22 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

6- Burhann temelleri ve n koullar konusunda derin bir bil-


giye sahip olan Merhum Allme Tabataba bilimsel varsaymlar
asla kant olarak grmez ve bunu pergelin sabit ayana benzetir-
di. in gerekte sabit deil de hareket hlindeki ayak tarafndan
yapld gereinden hareketle kantlanmam varsaymlara ayet-
lerin tefsirinde yer vermekten iddetle kanr, ilim ve teknolojinin
ilerlemesini o varsaymn doruluuna delil olarak grmez, her
varsaymn baka bir varsayma dnme ihtimali tehlikesini gz-
den uzak tutmaz ve yle derdi: "Sabit olan Kur'n- Kerim'i dei-
ken olan geici bilimsel varsaymlarla tefsir edemez, onlara uyar-
layamayz."
7- rfan'n temelleri, kefin genel hatlar ve hudun eitleriy-
le mkemmel boyutlarda tank olah Merhum Allme Tabataba,
tehzib-i nefse, Kur'n'n tezkiye ynteminden yararlanmaya davet
etmek, meru riyazeti onaylamak ve tefekkr yntemi yannda
kalp yolunu aklamakla birlikte hibir zaman kendisi veya baka-
larnn irfan kefini tefsir ls olarak almaz; o mnkeif ve
mehudu doru olmas hlinde sadece ayetin anlamnn bir ms-
dak, bir rnei olarak grrd, ayetin temel ekseni olarak deil.
8- Merhum Allme Tabataba, mefhum ve msdakn (rnek)
tehisinde engin bir tecrbeye sahip olarak hibir zaman tefsiri
tatbikle, mefhumu yaanm ve grnm dtaki rnekleriyle
kartrmazd. Muteber bir rivayetin, ayetin nzul sebebini akla-
masn veya ieriinin sahabeden biri veya bir grubuna intibak
etmesini, ayetin genellik kisvesinden kp kiisel muhtevaya b-
rnmesine sebep saymaz, bunun kavramsal tefsir hanesine gir-
mesine izin vermezdi. Ayetin bir tek msdaktan baka dier bir
msdaknn olmamasn da ayetin mull anlam ve genel kav-
ram ynnde tefsir edilmesine engel grmezdi. nk Kur'n a-
yetlerinden biri kavramsal kapsamlln yitirerek dtaki bir fert
dzeyinde belirginleirse, bu ferdin zevaliyle ayetin mesaj da or-
tadan kalkm olur. Hlbuki Kur'n- Kerim, Gne ve Ay dnyay
aydnlatt srece nuruyla insanln yolunu aydnlatacaktr. Ms-
daklarn deimesi, tefsirin de deiecei anlamna gelmez. n-
k szckler anlamlarn ruhlar iin koyulmu olduundan bir e-
yin ruhu korunduu srece dtaki rneklerinde birtakm deiim-
ler meydana gelmi olsa da ad korunmu olur. nk szck
Allme ve Tefsirdeki Metodu.................................................................................. 23

kavramda kullanlr, msdakta deil. Msdaklarn farkll mef-


humda deiim meydana getirmez.
9- Merhum Allme Tabataba, tefsirinde asaleti, ncelii zahi-
re verir, ayetin kavramsal tefsiri makamnda batn esas almazd.
Sadece ayetin zahirinin hccet deerini korumak suretiyle batna
geer ve o batndan baka bir batna yol bulurdu.
10- Merhum Allme Tabataba, din retileri metafizik (tabiat
tesi) snfnda deerlendirir, din retileri madde ve hareket ka-
nunlarndan uzak tutar, madd olarak azalp oalmay bu sahaya
sokmaz, dini deiim ve tekml hlinde olan, eskime ve r-
meye maruz bulunan gelenek ve treler gibi grmez, bu tr d-
nce tarzn iddetle reddederdi.
11- Kur'n- Kerim hakkndaki mkemmel bilgisi sayesinde
Kur'-n'daki kelime ve ayetleri birbirine ynlendirme, dayandrma
yntemiyle tefsir eden Rabban lim Merhum Tabataba, ayn me-
todu hu-ruf-i mukattaa (sure balanglarndaki kopuk harfler) tef-
sirinde maharetle uygulard. "Elif, Lm, Mm" ve "Sd" gibi basit
sure balanglarna sahip sureleri ve yine "Elif, Lm, Mm, Sd"
gibi mrekkep sure balanglarna sahip sureleri tetkik etmek
suretiyle, sure balanglarnn surenin ieriine dair bir remz ve
gizli bir iret olduu sonucunu karrd. Hatta Merhum stat,
Kur'n'a olan engin ilgi ve muhabbeti sayesinde tarih bilgileri gz
nnde tutmadan nce surenin metni zerinde tedebbr ve te-
fekkr etmek suretiyle onun Mekke'de mi, yoksa Medine'de mi
indiine emin olur, daha sonra bunu dorulayan nakl-tarih delil-
leri getirirdi.

TEVHTLE LGL AYETLER YA DA ANAHTAR AYETLER


Allme (r.a), Kur'n'n anahtar ayetlerine, "Gurer-i Ayat" adn
verir. Bu ayetler, sadece Kur'n'n geri kalan ayetlerinin anlal-
mas iin aydnlatc projektrler ilevini grmekle kalmaz, ayn
zamanda birok hadisin anlalmasnda da salam bir temel
fonksiyon stlenirler. Deerli el-Mzn Tefsirinin birinci cildinin
mukaddimesinde saylarn yedi temel bilime vardrd btn bil-
gilerin temelini oluturan ve onlara oranla mihenk konumunda
olan ayetlerin sarih veya ak olarak tevhide ilikin bilgileri veren
24 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ayetlerdir. nk Kur'n'da ortaya konan akait, ahlk ve ahkm


gibi btn meselelerle ilgili olarak sunulan aklamalar mutlaka
Allah'n birliiyle irtibatlandrlrlar. Nitekim Merhum Allme bu
hususla ilgili olarak unlar sylemektedir:
"Kur'n ayetleri sz konusu ilhi bilgilere, hakikat ilkelerine
ilikin ayrntlar iermelerinin yan sra, aslnda bir tek geree da-
yanmaktadrlar. Bu gerek asldr, dier ayrntlar ise fru konu-
mundadr. Dinin binas da bu temele dayal olarak kurulmutur.
Bu temel, slm dinin aklad ekliyle Allah'n birliidir. Yani, Al-
lah'n her eyin Rabbi olduuna, O'ndan baka Rab olmadna ve
her adan sadece O'na ynelinmesi gerektiine iman etmek. O'-
nun Rab oluunun kabul edilmesinin btn gereklerinin yerine ge-
tirilmesi, kalben O'ndan bakasndan korkulmamas, amelde de
O'ndan bakasna boyun eilmemesi."
"Temel prensip budur. Kur'n'n ierdii dier tm ayrnt nite-
likli anlamlar, bilgiler, yasalar ve kanunlar son tahlilde bu temele
dayanr. Btn aklamalar, bileim olarak da gelip bu temele
dayanrlar."1
Merhum Allme, bir ayeti ele alrken, sz konusu lye da-
yanarak temel ve anahtar ayetler olarak belirledii bu ayetleri ek-
sene alarak, onlar ileri srlen yorum ve ihtimallerin deerlendi-
rildii bir eksen olarak kullanr ve bu gr ve deerlendirmeler i-
inde tevhide aykr olanlar batl olarak nitelendirir, bunun yann-
da yorum ve ihtimaller iinde tevhide yakn olanlar da yaknlklar
orannda kabul ederdi. Buradan hareketle dnya gr ve ideolo-
jik balantlarn tahlil ederdi. nk her dnya gr znde bir
ideoloji barndrr. yle ki materyalist dnce, toplumsal hayata
madd ve somut zevkler ve kemalleri beraberinde getirecek ve in-
sanlar bu amaca ulatracak ekilde bir dzenleme getirir. Ayn
ekilde putlara tapmak, znde putlar memnun etmeye dnk
bir toplumsal dzenin kurulmasn kanlmaz klar. Fakat Allah'a
ve kyamet gnne iman etmek ise, insann hem dnya hayatn-
daki mutluluunu, hem de ahiret hayatndaki mutluluunu garanti
eden bir sosyal dzenin kurulmasn ngrr.

1- el-Mzn, c.10, s.139 ve c.20, s.543


[Not: Verilen adreslerde el-Mzn'n Arapa's esas alnmtr.]
Allme ve Tefsirdeki Metodu.................................................................................. 25

Dolaysyla insanlarn toplumsal hayatlarnda ortaya kan


farkllklar, insanlarn inan sistemlerinin farkllndan kaynakla-
nr. Merhum Allme buna yle deinmitir: "nk deiik mez-
hepler, toplumlarda egemen olan zel yasalarn belirginlemesi
zerinde birinci derecede etkili olurlar... Dolaysyla toplumsal ha-
yatn ekli, evrenin hakikatine ilikin inanlarn ekillerinin farkl-
l orannda farkllk arzeder..."1
Tevhid ilkelerin, Kur'n'n anahtar ayetlerini oluturmalar ha-
sebiyle, ahlak sorunu ile ilgili olarak, ahlkn izafliinin reddedilii
ve bu balamda gzellik ve irkinlik kavramlarnn izafliine ili-
kin yaklamlarn mahkm edilii; erdem ve alakln insann z
doasna dayanmadn, bilkis evrenin ve trl deiimlerin et-
kisiyle belirginletiini savunan dncelerin rtlmesi, bu te-
mel ilkelere da-yal olarak gerekletiriliyor. Ahlkn temel pren-
sipleri ortaya konulurken, ahlk alannda boy gsteren disiplin
ele alnyor ve bunlar iinde, ahlak kurallarn makam, hret, top-
lumsal sempati, tarih ihtiam ve ruhsal azklanma iin benimse-
yen disiplin ile bu kurallar cehennemden kurtulu ve cennete giri
iin benimseyen disiplin dlanarak en stn ahlak disiplinin, ah-
lak prensiplerini Allah'a kavuma, O'nun sonsuz honutluunu ka-
zanma amacna ynelik olarak benimseyip pratize eden disiplin
olduu vurgulanyor. Bu ise, tevhidin ta kendisidir. Merhum Allme
yle vurguluyor bu hakikati: "...u anda, sadece Rabbinin honut-
luunu ister... Erdemlilik veya alaklkla bir ilgisi olmaz. Gzel
nam ve vgye aldr bile etmez. Dnyaya, ahi-rete, cennete veya
cehenneme gz ucuyla bile olsa dnp bakmaz. Btn ilgisini
Rabbine yneltir; az, kulluk zelilliidir ve yol gstericisi, kant
Allah'n sevgisidir."2
Allme'ye gre, btn bilgilerin, bu arada ahlkn ve olumlu,
beenilen davranlarn temeli tevhittir. Ve bu tevhit, ecere-i
tayyibe'nin (iyi aacn) salam gvdesini oluturur, dallar da ta
gklere kadar u-zanr. Meyvelerini de aralksz verir. Bu balamda
unlar syler: "Ayetlerin genel akndan da anlalaca zere,
tefsirini sunduumuz ayetin asl maksad tevhittir. Ki dier hak i-

1- el-Mzn, c.16, s.200-201, "Dinin Ftr Olmas zerine" blm.


2- el-Mzn, c.1, s.379
26 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

nanlar bu temelin uzantlardr. Tertemiz ahlak buradan kaynak-


lanp geliir. Buras salih amellerin de meneidir."1
Bu tevhid perspektiften baknca, btn balarn Allah'n ka-
tndan geldii grlr. Hibir varlk Allah'tan bamsz deildir. Al-
lah'tan baka hibir dayana yoktur. Ve kesinlikle hibir varlk
doal ereve iinde izah edilemez. Bilkis her varln gayb bir
boyutu vardr. Allme, bu temele iaret eden ve Kur'n'n her trl
tahrif giriimine kar korunduunu vurgulayan ayeti, "Sekin ve
Kilit Ayetler"den kabul eder ve der ki: "...Bu surede yer alan, "Hi-
bir ey yoktur ki hazineleri O'nun katnda olmasn..." ayeti, birok
gerei iermesi bakmndan Kur'n'n "seme ayetler"inden biri-
dir..."2 nk, "Hibir ey yoktur ki hazineleri O'nun katnda ol-
masn..." ayetine dayanarak demirin indirilmesi,3 giysinin ve ss-
lenecek eyann indirilmesi,4 hayvanlardan sekiz iftin indirilmesi5
gibi meseleleri Kur'n' Kur'n'la tefsir ederek halletmenin yan s-
ra vahyin, melein ve Kur'n'n indirilii; ayrca, "Bizim emrimizle
hidayete ulatran imamlar..." olarak nitelendirilen imamet mese-
lesinin temelini de oluturan melekut hidayet olgusunu da z-
me kavutururdu.
Ayrca Zerr lemi'nde insanlarn iman etmeleri, Allah'n birlii
zerine onlardan misak alnmas, kazann kaderden nce oluu
meselesi, silme ve yerinde brakma levhinin (levh-i mahv ve ispat)
levh-i mahfuzla balants meselesi ve dier ilh meseleleri, bu
ayetin nda zme kavutururdu. Bu mnasebetle Kur'n'n
tm batan sona bir nurdan ibaret olmakla birlikte, Ra'd sure-
sinde yer alan baz ayetleri parlak, nuran ayetler olarak deerlen-
dirirdi. Aslnda srf bu gerekeyle de olsa Kur'n batan sona bir
nurdan ibarettir. "...Bu surede yer alan gz kamatrc gerekler-
den bazs da aadaki ayetlerde dile getirilmilerdir: 'Allah gk-
ten bir su indirdi...', 'Haberiniz olsun! Kalpler ancak Allah' an-

1- el-Mzn, c.12, s. 50
2- el-Mzn, c.12, s.98
3- Hadd, 25
4- A'rf, 26
5- Zmer, 6
Allme ve Tefsirdeki Metodu.................................................................................. 27

makla mutmain olur...', 'Allah dilediini siler ve dilediini brakr,


Ana kitap O'nun katndadr...', Btn areler Allah'ndr."1
Yce Allah sadece btn varlk kemalatna sahip deildir, ayn
zamanda her trl varolusal kemal da O'ndan kaynaklanr. Hatta
yce Allah sonluluk ve noksanlkla kark her trl kemal sfatn-
dan da mnezzehtir. Daha dorusu varln snrsz kemalat, -
lemlerin Rab-binin kendisidir. O'nun her ismi, bu kemalattan biri-
ne dellet eder ve yaratlanlar ile yaratc arasnda bir irtibat yolu
ilevini grr. Bu adan, "Hangisini deseniz olur. nk en gzel
isimler O'na hastr."2 ayetini de Kur'n'n "Sekin ve Kilit Ayet-
ler"inden biri kabul eder ve yle der: "Bu ayet, Kur'n'n 'Sekin
ve Kilit Ayetler'inden biridir. nk putperestliin zatta teklik, iba-
dette ortaklk tezine karlk Kur'n'n sunduu zatta teklik, iba-
dette teklik gereini aydnlatyor."3
Ayn mnasebetle, "Allah, O'ndan baka ilh yoktur. En gzel
isimler O'nundur."4 ayeti hakknda, "Sekin ve kilit ayetlerden biri
de surede yer alan u ayettir..."5 deerlendirmesini yapar.
Yine "Allah gklerin ve yerin nurudur..."6 ayeti, gayet ak bir
slpla btn Kur'n bilgilerin temeli olan Allah'n birlii ilkesini
gstermektedir. Merhum stadn bu konudaki szleri unlardr:
"Bu surede yer alan 'Seme Ayetler'den biri Nr ayetidir."7
Bu nedenle, gerek birliin ak bir ekilde ortaya kt gn,
ok-luk bulutu, dalr ve o gn, btn ilerin Allah'tan kaynaklan-
d anlalr. Ki o gn, gerek tevhidin ortaya kt gndr. Bun-
dan dolay Allme, "O gn hibir nefis bir baka nefis iin hibir
eye sahip deildir ve o gn emir sadece Allah'ndr."8 ayetinin
"Sekin ve Kilit Ayetler"den olduunu syler.9

1- el-Mzn, c.11, s.312


2- sr, 110
3- el-Mzn, c.13, s.3 ve s.239
4- Th, 8
5- el-Mzn, c.14, s.129
6- Nr, 35
7- el-Mzn, c.15, s.84
8- nfitr, 19
9- el-Mzn, c.20, s.334
28 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Bu hususu vurgulamak balamnda bir hatram aktarmak


istiyorum. Bir gn merhum stat Allme'ye, Ysn suresine neden
Kur'n'n kalbi denilmitir?" diye sordum. Bana u cevab verdi:
"Ayn soruyu ben de stadmz merhum Kaz hazretlerine sordum.
(Mehur Arif ve Rabban lim.) O zat, bana u cevab verdi: Sure-
nin sonunda yer alan u iki ayetten dolay bu nitelemede bulu-
nulmutur: 'Bir ey yaratmak istedii zaman O'nun yapt, 'Ol'
demekten ibarettir. Hemen oluverir. Her eyin melekutu kendi e-
linde olan Allah'n an ne kadar ycedir! Siz de O'na dneceksi-
niz.'1"
Bu yzden Allme bu iki ayetle ilgili olarak u deerlendirmeyi
yapard: Bu surede Kur'n'n 'Sekin ve Kilit Ayetler'i kategorisine
girecek ayetlerden biri de u ayettir..."2
Ayn ekilde yaratln sonunun, varlk dnyasnn idaresinin,
insanlk leminin kervannn son konann yce Allah olduunu
aklayan "Ve phesiz en son var Rabbinedir." ayetini ve ayn
ekilde, kyamette amel ile amel eden arasndaki zorunlu ilikiyi
sz konusu eden "nsana almasndan baka bir ey yoktur."
ayetini, varlk dnyasndaki yolcularn seyir izgisini btnsel ola-
rak izmesi, ceza ve mkfat olgularnn hangi kriterlerle belirle-
neceini ortaya koymas asnda, anahtar ayetler kapsamna al-
makta ve u deerlendirmeyi yapmaktadr: "Necm suresinde yer
alan, 'nsana almasndan...' ayeti, Kur'n'n 'Seme
Ayetler'indendir."3 nk, "Ve phesiz son var..." ayetinde b-
tn tedbirler, varlklar arasnda balantlarn meydana getirilmesi,
varlklarn ynetilmesi sadece yce Allah'a getirilip dayandrlmak-
tadr. Bunu pekitirmek maksadyla da unlar sylemektedir: "A-
yet, Allah'n snrsz, mutlak rububiyetini vurgulamaktadr..."
"Biz her eyi bir lye (bir kadere) gre yarattk." ayeti, Rab-
ban birlik ve olgularn matematiksel balamda dzenlemesiyle
ilgilidir. Bu yzden Allme, bunu Kur'n'n anahtar ayetlerinden bi-
ri olarak ele alr ve yle der: "Kur'n'n 'Sekin ve Kilit

1- Ysn, 82-83
2- el-Mzn, c.17, s.64
3- el-Mzn c.19 s.25
Allme ve Tefsirdeki Metodu.................................................................................. 29

Ayetler'inden biri de bu surenin sonunda yer alan 'Kader Ayeti'-


dir."1
Ayn ekilde Har suresinin sonundaki yedi ayette, zdenetim
ve kontrol yoluyla Allah ile buluulaca gerei ilendii, her biri
bir feyzin ak mecras ve ayr bir tecelligh olarak belirginleen
yce yaratcnn gzel isimlerinden bazlar zikredildii iin, temel
ayetler olarak kabul edilmitir. Allme bunlar iin de, "Kur'nn
'Sekin ve Kilit Ayetler'i arasna, bu surenin sonundaki yedi ayet
de girer." der.2
"Byledir. nk Allah hakkn ta kendisi ve O'nun dnda
taptklar ise batldr." ayeti, gerek varl sadece yce Allah'a
zg kl-maktadr. Buna gre, Allah'n adna olmayan bir ey mut-
laka batldr. Dolaysyla ayetin ierii kamil anlamda tevhidi yan-
stmaktadr. Bu yzden Kur'n'n anahtar ayetleri arasnda yer alr.
Bu nedenle Allme, sz konusu ayetle ilgili olarak, "Lokman sure-
sinde yer alan, 'By-ledir. nk Allah...' ayeti, 'Sekin ve Kilit
Ayetler' arasnda yer alr." der.3
zetleyecek olursak; objeler dnyasndaki btn varlklarn
kayna yce Allah'tr. Ki O'nun dnda hibir varlk kendi bana
varolamaz. Btn ilm varlklarn kayna da bu salt varl tan-
madr. O'nu bilmeden, tanmadan hibir ey bilinemez,
tannamaz. Bu yzden Allah'n zatnn birliini, yaratln kayna-
nn birliini, Rabbin birliini, tedbir edenin birliini ve ayn zaman-
da mabudun birliini vurgulayan, bunun yan sra Allah'n kutsal
zatnn cemal ve celal sfatlarn aklayan tevhit ayetleri, "Sekin
ve Kilit Ayetler" olarak kabul edilir ve Kur'n'n ierdii bilgilerin
anahtarlarnn bir blmn oluturduklar ifade edilir. Bu adan
baka ayetlerin tannmas da bunlar araclyla olabilir. Bunlar
olmadan hibir ayeti anlamak mmkn deildir.
Bu yzden Kur'n'n bu blmleri, Kur'n' tanmann btnsel
kurallarn barndrr. Bu temel kurallar kavrand zaman Kur'n'n
dier ayetleri de aydnlanrlar. Bu aydnlatma, yani temel ve anah-

1- el-Mzn, c.19, s.61


2- el-Mzn, c.19, s.231
3- el-Mzn, c.16, s.220
30 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

tar ayetlerden hareketle dier ayetleri anlama1 yntemi, pak Ehli-


beyt mamlarnn (a.s) da yntemidir. Merhum stat bu hususta
yle der: "Eer bu eski yntem, unutulmasayd, devam ettirilsey-
di, Kur'n'n birok srr ortaya karlrd..."2 Bu zel yntem, yani
Kur'n'n Kur'n'la tefsir edilmesi yntemi, kaynaklardan, fihrist-
lerden ve szlklerden yararlanlarak uhdesinden gelinecek bir
ey deildir.
Bu yntem, "Eer bu Kur'n Allah'tan bakasnn katndan ol-
sayd, onda birok eliki bulacaklard." ayetinin en gzel pratik
yansmalarndan biridir. Ki istisna kyas eklinde szn ettiimiz
yntemi ortaya koymaktadr. Yani, Kur'n'n bandan sonuna ka-
dar hibir eliki yoktur. Bu cmlenin hedefi, sadece nermenin
olumsuz kurgusunu aklamak, yani sadece Kur'n'n ierdii an-
lamlar arasnda hibir eliki olmadn ortaya koymak deildir;
bilkis, asl maksat, nermenin olumlu kurgusunu da kantlamak,
yani, Kur'n'daki btn kavramlarn uyumlu, ahenkli olduunu,
birbirlerine yaslandklarn ve Kur'n ayetlerinin her birinin kendi
ierii itibariyle doru, dier bir ayete ilikin olarak da dolayl veya
dolaysz dorulayc konumunda olduunu kantlamaktr.
Nitekim Konuan Kur'n (Kur'n- Natk) Emir'l-Mminin (a.s)
bu ayetten u karsamay yapyor: "Kitabn bir ksmnn dier bir
ksmn tasdik ettiinden ve kitapta eliki olmadndan sz edili-
yor. Allah buyuruyor ki: 'Eer bu Kur'n Allah'tan bakasnn ka-
tndan olsayd, onda birok eliki bulacaklard.' Kur'n'n zahiri
gzel; batn ise, derindir."3 Yani, baz ayetler dier baz ayetleri
tasdik etmektedirler.
Dolaysyla btn ayetler arasnda bir uyum vardr -ki bu, olum-
lu bir kurgudur-. Sadece ayetlerin aralarnda eliki olmamas sz
konusu deildir -ki bu, olumsuz bir kurgudur-. Bu adan Kur'n
batan sona mteabih (benzeen) ve mesani (tekrarlanan) ayet-
lerden olumaktadr. Nitekim merhum Allme yle demitir:
Kur'n ayetlerine mesani (tekrarlanan) ad verilmitir. nk ayet-
lerin bazs, dier bazsnn durumuna aklamakta, onlara eilim

1- el-Mzn c.1, s.12


2- el-Mzn c.1, s.71
3- Nehc'l-Bela, hutbe:18
Allme ve Tefsirdeki Metodu.................................................................................. 31

gsterip ynelmektedir. "Benzeen ve tekrarlanan kitap" ayetin-


den de bunu anlamak mmkndr.
Bu ayette kitabn mteabih (benzeen) ve mesani (tekrarla-
nan) olduu birlikte zikredilmitir. Yani kitabn baz ayetlerinin di-
er baz ayetlere benzedii, baz ayetlerin bazsna eilimli olduu
bir ara-da sz konusu edilmitir. Nitekim Peygamber efendimiz
(s.a.a) Kur'-n' vasfederken yle buyurmutur: "Kur'n'n bazs
bazsn tasdik eder." Hz. Ali'nin (a.s) yle dedii rivayet edilmitir:
"Baz ayetler dier bazsnn ieriini konuur, bazs bazsna ta-
nklk eder..."1
Bu demektir ki, Kur'n ayetlerini birbirinden ayrmak, bir ayeti
tefsir ederken, dier ayetleri gz nnde bulundurmamak, her bir
ayeti btnden kopararak irdelemek, bir ayeti incelerken bir ka-
nt, bir destek veya bir tank olarak dier ayetlerden yararlanma-
mak, Kur'n'n uyumlu ve birlik hlindeki ayetleri arasnda bir tr
ayrm, tefrika meydana getirmektir. Allah kelmnn bu btnl-
n paralamann kard sonu, Kur'n'n u ayetlerde yaban-
clar tarafndan sergilenen yerilmi tavrlarna iaret ettii durum-
dur: "Nitekim biz ksmlara ayranlara indirmiizdir. Onlar,
Kur'n' blp ayranlardr."2
Geri rivayetler balamnda ayetleri ele aldmz zaman "idn"
(blp ayrlanlar) ifadesinden maksadn, Kur'n' eitli ksmlara
ayrdktan sonra, bir ksmna inanp da bir ksmn inkar eden
kimselerle, kimi zaman Kur'n sihirdir, kimi zaman gemilere ait
masallardr v.s. eklinde Kur'n'a uygun olmayan yaktrmalarda
bulunan kimseler olduu anlalyor.
Fakat her biri bir btnn birbirine benzeyen paralar konu-
mundaki ayetleri birbirinden koparmak da, kabul edilemez para-
lamann, blp ayrmann bir baka trdr. nk baka ayetle-
re eilimli, baka ayetlere yaslanm bir ayeti, baka ayetlerin i-
erdii kavramlara, deerlendirmelere bavurmadan tefsir etmek
mmkn deildir.

1- el-Mzn, c.12, s.202


2- Hicr, 90-91
32 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

unu da unutmamak gerekir ki, Tuba Aac'nn dallarnn ilk


eilimi kklere dorudur. Tuba Aac konumunda olan Kur'n'n
kkleri ise, anahtar ayetler dediimiz tevhid bilgileri ieren ayet-
lerdir.

ALLME TABATABA'NN AHLK


VE ETSEL ZELLKLER
1- Merhum Allme Tabataba, genel olarak btn yazlarnda,
zellikle de "el-Mzn" tefsirinde birinin grn tetkik, tahlil ve
tenkit ederken bu kiinin adn zikretmek yerine, dnce ve gr-
n tartma konusu etmeye zel bir dikkat gsterir ve yle
derdi: "Birbiriyle elien dnce sahipleri deil, dncelerdir." O,
"Ne denildiine, szn ieriine bak; kimin dediine bakma!" s-
zn kendine ilke edinmiti.
2- Merhum Allme Tabataba, bir gr tenkit ve tartma
konusu ederken gr sahibinin hrmetini korumaya zen duyar,
makamna sayg gsterir, aalayc ifadeler kullanmaktan ve
bilgilik taslamaktan iddetle kanrd.
3- O, normal konularda pek zihinsel hazrlkl olmamakla bir-
likte akl konularda genel olarak, tefsir bahislerinde de zellikle
mkemmel bir derinlik ve zihinsel hazrlk ierisindeydi. Bu ise
onun cismi ve ruhuyla btn bir vcudunun Kur'n'la kaynam
olduunun iaretidir. lerlemi yalarnda hastalanp yataa d-
tnde kiilerin adlarn unutmasna ramen zikir ve dualar asla
unutmad. Bu, imann onun ruhunun derinliklerine yerlemi oldu-
unun gstergesiydi.
4- O, hadis ilmini tedris ederken her ne kadar zayf olsa da
ravi-lerin adlarn mutlaka zikreder, hadis metnini okurken senet
zincirini batan sona tekrar ederdi. Bylece gemi limlerin ve
muhaddislerin adlarnn ihya edilmesine katkda bulunurdu. Bir
senedin zayflna iaret ederken ravilerin hrmet ve saygnln
korumaya zel bir dikkat gsterirdi.
5- stat Allme Tabataba, ilim havzasndaki klsik ders dev-
relerini mantk devesiyle balatr, felsefe ve irfan dersleriyle sr-
drr ve nihayet Resul-i Ekrem'in (s.a.a) miras Kur'n ve hadisle
sona erdirirdi.
Allme ve Tefsirdeki Metodu.................................................................................. 33

O'nun vefat da, aynen bereketli mr boyunca olduu gibi, i-


lim dnyasnda yeni bir hareketlilik meydana getirmitir.
34 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1
Yazarn nsz ...................................................................................................... 35

YAZARIN NSZ
Bismillahirrahmanirrahim
Tm lemler iin bir uyarc olsun diye kulu Muhammed'e
(s.a.a) eri ile doruyu birbirinden ayrma zelliine sahip olan
Kur'n' indiren Allah'a hamdolsun. Allah'n, izniyle bir ahit, bir
mjdeleyici, bir uyarc, Allah'a kulluk sunmaya aran bir daveti
ve aydnlatc bir k kld sevgili peygamberi Hz. Muhammed'e
ve onun Allah tarafndan her trl gnah kirinden arndrlm ter-
temiz Ehlibeyti'ne salt ve selm olsun.
Bu mukaddimede ksaca, Kur'n- Kerim'in ayetlerinin anlam-
larn inceleme hususunda izlediimiz metoda deineceiz.
Kur'n ayetlerinin anlamlarn aklamak, dellet ettikleri ma-
nalar beyan etmek ve onlarla kastedilen eyleri belirlemek de-
mek olan Tefsir, Mslmanlarn ilgilendikleri en eski ilm alandr.
Tefsir olarak nitelendirilen bu aratrma ve irdeleme trnn tari-
hi, Kur'n'n indii dnemde balamtr. Yce Allah'n u sz bu-
na ilikin bir iaret iermektedir: "Nitekim kendi iinizden, size
ayetlerimizi okuyacak, sizi arndracak, size kitap ve hikmeti -
retecek ve size bilemeyeceiniz eyleri retecek bir resul gn-
derdik." (Bakara, 151)
Mslman tefsir bilginlerinin ilk kua, baz sahablerden olu-
ur. (Hz. Ali (a.s) ve onun soyundan gelen mamlar bu kapsamn
dnda tutuyoruz. nk onlarn ayr bir konumu vardr ki, ileride
buna da deineceiz.) bn-i Abbas, Abdullah b. mer, bey ve bu
konuya ilgi duyan dier bazlar bu kuaa ilikin birka rnektir. O
gnk tefsir aratrmalar, ayetlerin edeb ynlerini incelemek, in-
dikleri ortam ve koullar belirlemek, bir ayetin dier bir ayetin
36 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

anlamn pekitirici ynne iaret etmek ve Peygamber efendi-


mizden (s.a.a), kssalar, tevhit retileri, ahiret bilgileri ve dier
konularla ilgili rivayet edilen kimi hadisler yardmyla tefsir yap-
maktan teye gemiyordu.
Bu tarz tefsir aratrmas, Hicret'in ilk iki yzylnda Mcahid,
Katade, bn-i Ebu Leyla, a'b, Sdd ve dier tbin kua tefsir
bilginleri tarafndan da srdrld. Bu tefsir bilginlerinin ilk kuak
sahabe mfessirlerinden tek farklar, rivayetlerle tefsir yapmaya
arlk vermeleriydi. Bu arada Yahudilerin ve bakalarnn rivayet-
lerine de yer vermiler, bu rivayetlerden Kur'n'da yer alan kssa-
larn aklamasnda, gklerin meydana gelii, yerin ve denizlerin
oluumu gibi yaratla dnk bilgilerin izahnda, eddad'n rem
ba, peygamberlerin srmeleri, Kur'n'n tahrif edilmesi gibi hu-
suslarda bol bol yararlanmlar. Sahabeden aktarlan baz tefsir ve
aratrmalarda da bu yntemin rneklerine rastlamak mmkn-
dr.
Daha sonra Peygamber efendimizin (s.a.a) ardndan halifele-
rin d-neminde, Mslmanlarn fethettikleri lke ve uluslarn bn-
yesindeki eitli gruplarla kaynamalar, deiik din ve mezhebe
mensup bilgin-lerle karlamalar sonucu, Kur'n ayetlerini
kelm adan inceleme eilimi yaygnlk kazand.
Hicr birinci yzyln sonlarna doru Emev saltanat dnemin-
de Yunan felsefesine ilikin eserler Arapa'ya evrildi. Bu durum
Abbas dneminde de devam etti. Bunun yan sra Mslman a-
ratrmaclar arasnda, akl-felsef tarzda inceleme yapma eilimi
ba gsterdi.
Bir nc eilim olarak da, felsef yaklamn yaygnlamas-
na paralel olarak tasavvuf ekol ortaya kt. nsanlarn din bilgi-
leri nefis mcadelesi ve egzersizleri yoluyla edinme eilimleri artt.
Bu ekoln taraftarlar szl ve akl incelemelere ilgi duymazlard.
Hadis ehli denen bir grup insan da, dinin szel ifadelerini, srf
edeb ynden incelemeye tbi tutup baka hibir incelemeye ge-
rek gr-meden bu ifadelerin zahirlerine tam bir ballk eilimini
srdrdler.
nsanlar arasnda mezheb gruplamalar balar balamaz,
tefsir aratrmaclarnn yntemleri de gruptan gruba farkllk gs-
Yazarn nsz ...................................................................................................... 37

terdi. "L ilhe illallah, Muhammed'un resulullah" ifadesinden


baka zerinde gr birlii saladklar bir tek husus kalmad. -
simlerin, sfatlarn, fiillerin, gkler ve iindekilerin, yer ve zerin-
dekilerin, kaza ve kaderin, cebir ve tefvizin (tasarruf zgrl-
nn), sevap ve azabn, lm ve lmle hair arasndaki ara dne-
min (berzah), lmden sonra diriliin, cennet ve cehennemin, k-
sacas, uzaktan veya yakndan din gerekler ve bilgiler kapsam-
na giren her eyin ifade ettii anlam zerinde ihtilfa dtler.
Bylece ayetlerin anlamlarnn aratrlmas hususunda izlenecek
yolu belirlemede gr ayrlklar ba gsterdi. Herkes izledii
mezhep ve ynteme drt elle sarld, onun dna kamad.
Hadisiler, alanlarn sahabe ve tabine mensup ilk kuak tef-
sir bilginlerinden gelen rivayetlerle snrlandrdlar. Rivayet elver-
dii srece konunun peini brakmadlar. Rivayetin durduu yerde
de durdular, bir adm teye atmadlar. fadeden ak bir anlam e-
dinemedilerse, aratrma gereini duymadlar. Buna gereke ola-
rak da yce Allah'n u szn ileri srdler: "limde derinleenler
ise, 'Biz ona inandk. Tm Rabbimizin katndandr.' derler." (l-i
mrn, 7)
Ama onlar bu tutumlaryla byk bir yanlgya dtler; nk
yce Allah kitabnda akla dayal kantlar geersiz klmyor. Byle
bir ey nasl dnlebilir ki, oysa bir eyin kant olup olmamas
ancak aklla belirlenebilir?! Kur'n- Kerim, aralarnda fahi ihtilf-
lar olan sahabe ve tabinin szleri ve grlerini asl kant olarak
ngrmez. Kur'n'da sadece ayetler zerinde etraflca dnme,
detayl aratrma yapma tevik edilir. nk herhangi bir ihtilf
ancak bu ekilde ortadan kaldrlabilir. Allah Kur'n' bir yol gste-
rici, bir nur ve her eyin aklaycs klmtr. u hlde bu nasl
nurdur ki, kendisinden baka bir nurla aydnlanma gerei duyu-
yor?! Bakasnn yol gstericiliine muhta olan bir yol gstericiye
ne denir?! Her eyin aklaycs konumunda olan bir ey, baka
bir ey tarafndan aklanabilir mi?!
Kelmclara gelince; deiik mezheb grleri, onlar tefsir
konusunda kendi mezheplerine uygun bir tutum iinde hareket
etmeye zorlad. Mezheplerinin izin verdii llerde uygun olan
almak, uygun olmayan da yorumlamak eklinde bir tutum sergi-
lediler.
38 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

zel mezhepler tercih etmenin, zel yntemler ve grler be-


nimsemenin geri plnnda, ilm bak asnn farkll ya da ulu-
sal gelenek ve taassup gibi bir gereke yer alyorsa da, -ki buras
bu tr konularla ilgilenmenin yeri deildir- ancak Kur'n'a ilikin
bu tr bir aratrma, tefsirden ok, uyarlama niteliine lyktr.
nk, bir aratrmacnn bir ayeti incelerken "Kur'n ne
diyor?" demesi ile "Bu, ayeti neye gre yorumlayabiliriz?" demesi
arasnda byk bir fark vardr. Birincisinde, aratrma ve inceleme
esnasnda teoriyle ilgili her eyin unutulup teorik olmayan bir eye
dayandrlmas zorunludur. kincisinde ise, meselede nce teorile-
rin ortaya konup kabul edilmesi, sonra da aratrmann bu ere-
vede yaplmas gerekir. Bilindii gibi, ifade kapsamndaki bu tr
bir aratrma, z itibariyle ifadenin anlamna ynelik aratrma
olarak deerlendirilmez.
Felsefeciler de tpk kelmc mfessirlerin dtkleri byk
hataya dtler. Grlerine ters den ayetleri genel anlamda
felsefe biliminin eitli alanlarnn tartlmazlarna uyarlama, on-
lara gre yorumlama yanlgsn tekrarladlar. Genel anlamda fel-
sefe bilimi derken, matematik, doa bilim, teoloji ve uygulamal
hikmeti, zellikle de Mea ekoln kastediyorum. Bunlar, fizik-
tesi gereklere iaret eden ayetleri, gklerin ve yerin yaratlna i-
likin ifadeler ieren ayetleri, lm-hair aras ara dnemle ve k-
yamet gnyle ilgili ayetleri yorumlayp kendi felsef
tartlmazlarna uyarladlar. O kadar ki, kll ve cz' feleklerin d-
zeni, elementlerin tertip ve konumlar, felekler ve elementlerle il-
gili hkmler gibi doa bilimin kesin ve kantlanm olmadn ve
srf varsaymlara dayandn bildikleri prensipleriyle uyumayan
ayetleri bile yorumlamaya, o prensiplere uyarlamaya kalktlar.
Mutasavvflar ise, d lem ve d leme ilikin ayetlerden ok,
yaratln batnna yneldikleri ve srf i leme ilikin ayetlere ilgi
duyduklar iin aratrmalarn salt yoruma dayandrdlar ve ayet-
lerin szel ifadelerini bir kenara braktlar. Bunun sonucu herkes,
ayetleri batn ekilde yorumlamaya, iirsel cmlelerle her ifade-
den ilgili ilgisiz birok konuya iaretler karmaya kalkt. yle ki
ayetler cmle hesabyla tefsir edildi, kelimelerdeki harfler nuran
Yazarn nsz ...................................................................................................... 39

ve zlman diye ikiye blnd ve bu esasa dayanlacak yorumlar


yapld.
Kur'n- Kerim'in zel olarak tasavvufulara yol gstermek -
zere inmedii son derece aktr. Kur'n- Kerim'in muhataplar
harflerin gizli srlarna inanan, saylardan anlamlar karan, bura-
dan hareketle baz saylarla tarihsel baz olaylar denk dren
kimseler deildir. Kur'n- Kerim'in ierdii bilgiler, yldzlarn srla-
rna ilikin bilgilerin Yunanca'dan ve baka dillerden Arapa'ya
evrilmesinden sonra mneccimlerin ortaya koyduu cmle he-
sabna dayanmamaktadr.
Evet Peygamber efendimizden (s.a.a) ve Ehlibeyt mamlarn-
dan, "Kur'n'n bir zahiri, bir de batn vardr. Batnnn da yedi
kat -veya yetmi kat- daha tesi batn vardr..." eklinde rivayet-
ler mevcuttur. Ne var ki, Allah'n salt ve selm zerlerine olsun,
onlar batn gz nnde bulundurduklar gibi, zahiri de gz nnde
bulundururlard. Te'vile (yoruma) nem verdikleri gibi, tenzile (s-
zel ifadelere) de nem verirlerdi. Ancak burada bir hususu hemen
vurgulayalm ki, Kur'-n ayetlerinin szel ifadelerine ters decek
bir anlam karmak olarak alglanan "te'vil", Kur'n'n iniinden ve
slm'n yaylndan sonra Mslmanlarn diline yerleen terim-
lerden olup Kur'n- Kerim'de ba-z ayetlerde sz edilen "te'vil" ile
hibir ilgisi yoktur ve Kur'n- Ke-rim'deki "te'vil", bir kere anlam
ve kavram kategorisine girmektedir. naallah l-i mrn suresinin
giri ksmnda geni biimde bu hususa yer vereceiz.
Son alarda ise yeni bir tefsir ekol gelimitir. yle ki: s-
lm' benimseyen baz kimseler somut verilere ve deneyime da-
yanan pozitif bilimlerle, istatistiksel deneyimlere dayanan sosyolo-
jiden etkilenerek, duyular ya da pratii esas alan Avrupal filozof-
larn grlerine eilim gstermilerdir. (Onlara gre, hayatta ihti-
ya duyulan miktarda pratik bir sonucu olmayan hibir kavray
bir deer ifade etmez.)
te anlaylarnn temeli bu tr yaklamlara dayanan sz ko-
nusu tefsirciler diyorlar ki:
Din bilgilerin, bilimin onaylad yola ters dmesi imknsz-
dr. nk varlklar leminde asl olan madde ve onun somut be-
lirtileridir. u hlde ar, krs, levh ve kalem gibi dinin varoldukla-
40 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

rn haber verdii, buna karn bilimin reddettii olgular bir ekil-


de yorumlamak gerekir.
Kyamet, hesaplama ve hair gibi bilimin deinmedii olgula-
r da madd yasalara gre aklama zorunluluu vardr.
lh yasalar sisteminin dayand vahiy, melek, eytan, n-
bvvet, risalet ve imamet gibi eyler de birtakm ruhsal olgulardr.
Ruh ise, madde kkenlidir, maddenin bir tr yansmasdr. Din
yasama ise, zel bir toplumsal dehadr ki, salkl ve kalknm bir
toplum meydana getirmek iin, birtakm yasamalar ngrr.
Bu grn taraftarlar diyorlar ki: Hadis rivayetlerinde birta-
km karklar meydana geldii iin, Kur'n'la uyum iinde olanlar
hari, bunlara dayanmak doru deildir. Kur'n' da yorumlarken
gemi mez-heplere ve grlere dayanmak byk bir yanlgdr.
nk szn ettiimiz gr ve mezhepler akl yrtmekle elde
edilen bulgulara dayanyorlard. Bugn ise, somut verilere ve de-
neye dayanan ada bilim, sz konusu yntemin yanlln or-
taya koymutur. Dolaysyla, Kur'n- Kerim'i sadece bilimsel veri-
lere gre tefsir etmek bir zorunluluktur.
Kendi ifadeleri olan veya ifadelerinin zorunlu yorumu olan bu
cmlelerde grld gibi, somut verilere ve deneye dayanan bu
yn-temi izlemeleri, onlar yukarda iaret ettiimiz tefsir anlay-
na srklemitir. Biz, burada onlarn grlerini dayandrdklar bi-
limsel ve felsef prensipler hakknda konuacak deiliz.
Ama unu demeden geemeyeceiz: Onlarn ilk kuak tefsir
bilginlerinin yntemleriyle ilgili olarak, "Bu, uyarlamadr; tefsir de-
il." eklindeki deerlendirmeleri bizzat kendi yntemleri iin de
geerlidir. Kur'n'n Kur'n'la tefsiridir, diye kendi yaklamlarn
tek gereki tutum olarak iln etseler de.
Eer Kur'n ayetlerinin anlamlarn elde etme hususunda her-
hangi bir eye dayanarak yoruma kalkmyorlarsa, ne diye bilim-
sel grleri tartlmaz grp tesine geemiyorlar?! Onlar bu tu-
tumlaryla ilk kuak tefsir bilginlerinin bozduunu onarmaktan
ok uzaktrlar.
Yukarda deindiimiz bu tefsir ekollerinin her biri bir gzlem-
ci titizliiyle incelendii zaman grlecektir ki, bu ekollerin ortak
noktalar eksik ve yetersiz olulardr. Bunlarn en byk kusurlar
Yazarn nsz ...................................................................................................... 41

da bilimsel ve felsef aratrmalarn verilerini dardan Kur'n a-


yetlerinin anlamlarna yklemeleridir. Bu sayede, tefsir uyarlama-
ya dnt, uyarlama tefsir olarak nitelendirildi; Kur'n'n ierdii
birok hakikatler mecaz olarak algland, birok apak ayetler yo-
rumlara tbi tutuldu.
Bunun sonucu olarak (aklamalarmzn banda da dolayl
olarak iaret ettiimiz gibi) kendisini "lemler iin yol gsterici...
aydnlatc nur... ve her eyin aklaycs" olarak nitelendiren
Kur'n'a ulamak iin bakasnn yol gstericiliine bavurma ge-
rei dodu. Kur'n'n bakas tarafndan aydnlatlmas lzumu
grld. Artk, kendisi her eyin aklaycs olan Kur'n, bakas
tarafndan aklanr oldu. Nedir bu bakas?! Nitelii nedir?! Yol
gstericilii nasl olacak?! Bir gr ayrl ba gsterdiinde
hangi mercie bavurulacak, kime snlacak?! Nitekim gr ayr-
lklar ba gstermi ve bu ayrlklar korkun boyutlara ulamtr.
Niin byle oldu? Hi kukusuz cmle ve ayetlerin anlamlarna
ynelik baklarda bir gr ayrl yaanmamtr. (Kelime veya
cmle olarak ifadelerin dil ve gelenek asndan anlalmamalar
sz konusu deildir.) Kur'n'n dili ak ve anlalr bir Arapa'dr.
Bir Arap veya Arap dilinin ifade biimini bilen bir yabanc onu an-
lamakta glk ekmez.
Saylar birka bini bulan Kur'n ayetleri iinde ifadesi kapal
olan ve zihni artacak dzeyde anlam girift olan tek bir ayet
yoktur. Nasl olabilir ki?! Oysa Kur'n son derece ak ve anlalr
bir ifade tarzna sahiptir. Bir ifadenin ak ve anlalr olmasnn
art da kapallktan ve giriftlikten uzak olmasdr. yle ki, Kur'n-
Kerim'de hkm yrrlkten kaldrlm (neshedilmi) ayetler gibi
kimi mteabih (benzeen) ayetler bile anlam olarak son derece
aktrlar. Sadece bu anlamlarla kastedilen eyler arasnda bir
benzeme sz konusudur. Bunda anlalmayacak bir durum yok-
tur.
Evet, btn bu gr ayrlklar, kelime veya cmlelerin
anlamlarnn bilinmemesinden deil, bu anlamlarn uyarlanaca
nesnelerin belirlenmesinden kaynaklanmtr.
Bunu u ekilde izah etmek mmkndr: Bizim madde le-
mine olan alkanlmz sonucu, -sylendii gibi- kelimelerin ii-
42 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

tilmesi s-rasnda ilk zihnimize gelen, bunlarn iaret ettikleri


madd veya maddeyle ilintili anlamlar olmaktadr. nk dnya-
da yaadmz srece bedenlerimiz ve bedenlerimize bal gc-
mz madde iinde faaliyet gsterir. Dolaysyla hayat, ilim, kudret,
iitme, grme, konuma, irade, rza, gazap ve yaratma gibi sz-
ckleri iittiimiz zaman, ilk zihnimize gelen, bunlarn anlamlar-
nn madd varlklar, madd grntleri olur.
Ayn ekilde gk, yeryz, levh, kalem, ar, krs, melek ve iki
kanad, eytan ve kabilesi, svarileri ve piyadeleri gibi szler duy-
duumuzda derhl bunlarn doal rnekleri zihnimizde belirmeye
balar.
"Allah evreni yaratt. yle yapt. unu bildi. unu istedi veya
unu istiyor. unu irade etti veya unu irade ediyor." eklinde baz
ifadeler duyduumuz zaman, alageldiimiz zere, fiili zaman
kavramyla snrlandrrz.
"Bizim katmzda daha fazlas vardr..." (Kaf, 35) "...kendi ka-
tmzdan edinirdik." (Enbiy, 17) "...yi kiiler iin Allah katndaki
daha hayrldr." (l-i mrn, 198) "...O'na dndrleceksiniz." (Baka-
ra, 28) gibi ifadeleri iittiimizde, katnda olma anlamn meknla
snrlandrnz.
"Bir yerleim birimini helk etmek istediimiz zaman, o bel-
denin mark varlklarna emrederiz..." (sr, 16) "...ltufta bulun-
mak istiyoruz..." (Kasas, 5) "Allah size kolaylk diler..." (Bakara, 185)
gibi ifadeleri iittiimiz zaman btn bunlarn bir tr iradeyi ifade
ettiklerini dnrz. nk bizdeki iradede durum byledir. Buna
benzer meseleleri de bu ekilde deerlendirmek mmkndr.
Nerede olursa olsun, kullanlan tm ifadeler karsndaki ko-
numu-muz bundan ibarettir ve bu, bizim doamzdan kaynakla-
nan hakkmzdr da. nk kelimeleri icat edip kullanmamz ge-
rektiren ey, anlatmaya ve anlamaya ynelik toplumsal ihtiyatr.
nsanolu, madde ve uzantlaryla direkt balants bulunan iler-
de yeterlilie ulamak iin toplumsalla ilgi duyar. Dolaysyla ke-
limeleri, kendilerinden baz yararlar umduu veya baz hedefler
gtt eyleri gsteren iaretler olarak icat eder.
unu unutmamak gerekir ki, dnm ve tekml yolunda ih-
tiyalarn deimesi orannda ad konulmu madd varlklar dei-
Yazarn nsz ...................................................................................................... 43

ime ve dnme mahkmdurlar. Sz gelimi "Lamba" insanlarn


kullandklar bir aydnlatma aracdr. Bunun ilk ekli yleydi: Bir
kap iine bir fitil konur, iine bir miktar ya da dkldkten sonra
bu fitil karanl aydnlatma amacyla tututurulurdu. Bu ara, s-
rekli geliti ve nihayet bugnk elektrik lambas eklini ald. Lam-
ba ad verilen o ilk aratan bir tek para geride kalmad, fakat
"Lamba" kavram hl bu ilevi gren ara iin kullanlyor.
lk kullanlan lt ile bugn sz gelimi sca lmek iin
kullanlan lt asndan da durum ayndr.
lk kez silh olarak kullanlan alet ile bugnk modern silhlar
da bu konuya somut bir rnek oluturmaktadr.
u hlde, adlandrlan madd varlklar srekli bir deiim ya-
ayarak gemiteki zlerini ve niteliklerini yitirdiler; bununla bera-
ber o ilevi gren alete iaret eden isim yerinde kald. Bunun bir
tek izah tarz vardr. O da, isimlendirmede asl maksat, bir eyin i-
levidir, amacdr, ekli ve biimi deildir. Buna gre, lme, aydn-
latma ve savunma amalar varolduka lt, silh ve lamba isim-
leri de sz konusu ilevi gren aletlere ad olmaya devam edecek-
lerdir.
Bu yzden u hususa dikkat etmeliyiz ki, bir ismin bir eye t-
lak olunmasndaki l, o eyin o isimlendirmeden amalanan i-
levi gryor olmasdr. Dolaysyla kelimeleri belli biimleri ifade
etmek zere donduramayz. Fakat ne var ki, buna bir diyeceimiz
olmamakla birlikte gelenekler ve alkanlklar bu noktay algla-
mamza engel oluturuyor. te Haviye ve Mcessime gibi hadisi
ekollerin, tefsirde ayetlerin zahirleri zerinde donuklamalarnn
altndaki gereke budur. Gerekte onlar, ayetlerin zahirleri zerin-
de deil, msdaklarn te-hisi noktasnda gelenek ve alkanln
kalplarnda donuklap kalmlar.
Hlbuki, ayetlerin iinde yle ayetler var ki, anlamlarn kav-
rama noktasnda alkanlk ve gelenekleri esas almak, ama
sapmasna ve kavram kargaasna yol aar. "...Ona benzer hibir
ey yoktur." (r, 11) "Gzler onu grmez, ama o gzleri grr. O
latiftir, her eyden haberdardr..." (En'm, 103) "...Allah onlarn ni-
telendirmelerinden uzaktr." (M'minn, 91) ifadeleri bu hususta bi-
rer rnektirler.
44 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Bu yzden insanlar, ayetlerin anlamlarn kavrama hususunda


srf geleneksel anlaya ve allagelmi rneklere gre hareket
etmemek zorundadrlar. Nitekim, yanl yapmaktan ve bilinmeyen
sonular elde etmekten kanmak iin insanlar, bilimsel
aratrmalarn verilerine sa-rlma durumunda kalmlardr.
Bundan dolay, bir aratrmann Kur'n gereklerinin anlalmas
ve yce hedeflerinin belirlenmesi zerinde etkin rol oynamas
normaldir. Bunun iki ekilde gerekleme ihtimali vardr:
Birincisi; incelediimiz ayetle ilgili olarak ortaya kan bir so-
runun zm amacna ynelik olarak bilimsel, felsef veya baka
trl bir aratrma yapp gerei buluruz, sonra da ayeti bu ara-
trmamzn verilerine gre yorumlarz. Bu, teorik aratrmann o-
naylayaca bir yntemdir. Fakat bilindii zere Kur'n- Kerim bu
tarz bir aratrmay onaylamaz.
kincisi; Kur'n' Kur'n'la tefsir ederiz. Bizzat Kur'n- Kerim'in
tevik ettii, ayetleri detayl biimde inceleme yntemi ile ele al-
makta olduumuz ayeti, benzeri ayetler yardmyla aklamaya a-
lrz; ayetlerin bildirdii zellikler nda rneklerini tehis eder,
tanrz. Nitekim yce Allah, "Biz sana Kitab' her eyin aklaycs
olarak indirdik." [Nahl, 89] buyuruyor. Her eyin aklaycs olan
Kur'n- Kerim'in kendi kendini aklamamas mantkl deildir.
Bir dier ayette de yce Allah yle buyuruyor: "nsanlara yol gs-
terici, dorunun ve hakk batldan ayrmann apak delillerini
kapsayan..." [Bakara, 185] Bir baka ayette de yle buyuruyor: "ve
size apak bir nur indirdik." [Nis, 174]
Kur'n- Kerim insanlar iin bir yol gsterici, bir aklayc, eri
ile doruyu birbirinden ayrt edici, insanlar ilgilendiren her konuda
apak bir aydnlatc nur olacak, ama en ok ihtiya duyduklar bir
hususta onlara yeterli gelmeyecektir! Byle bir ey mmkn de-
ildir. Bir ayet-i kerimede yce Allah, "Bizim urumuzda cihat e-
denleri biz, elbette yollarmza iletiriz..." (Ankebt, 69) buyuruyor. Al-
lah'n kitabn anlamak iin aba sarf etmekten daha byk bir
cihat var mdr? Ve hangi yol Allah'a ulama hususunda
Kur'n'dan daha dorudur?
Yazarn nsz ...................................................................................................... 45

Bu tr ayetler Kur'n- Kerim'de oka yer alr. l-i mrn sure-


sinin ba taraflarnda "Muhkem ve Mteabih" kavramlarna ili-
kin aratrmamzda bu konuyu geni biimde ele alacaz.
Yce Allah, kendisine Kur'n' rettii ve kitabn insanlara
retmek zere grevlendirdii Peygamber efendimiz (s.a.a) hak-
knda yle buyuruyor: "Onu Ruh'ul-Emin senin kalbine indirdi."
[uar, 194] "Sana bu zikri (Kur'n') indirdik ki, kendilerine indiri-
leni insan-lara aklayasn..." [Nahl, 44] "...Onlara Allah'n ayetlerini
okuyor, onlar arndryor, onlara kitab ve hikmeti retiyor..." [l-
i mrn, 164] Peygamber efendimizin (s.a.a) yakn akrabalar ve Eh-
libeyti'ne gelince; hem Ehlisnnet'in, hem de ia'nn zerinde itti-
fak ettikleri bir hadiste, Peygamber efendimiz (s.a.a) onlarn se-
kin konumlarna u ekilde iaret etmektedir: "Size iki ey brak-
yorum, benden sonra onlara sarldnz srece hibir zaman
sapmazsnz: Biri Allah'n kitab, dieri de soyum, Ehlibeyt'imdir.
Bu ikisi havuz banda bana dnene kadar birbirlerinden ayrlma-
yacaklardr."
Yce Allah, Ehlibeyt'in Kur'n bilgisini ise u ifadelerle doru-
luyor: "Allah ancak siz Ehlibeyt'ten btn pislikleri gidermek ve
sizi tertemiz yapmak istiyor." [Ahzab, 33] Bir dier ayette de yle
buyuruyor: "O, elbette erefli bir Kur'n'dr. Korunmu bir kitap-
tadr. Ona temizlenenlerden bakas dokunamaz." [Vka, 17-79]
Tefsirle ilgili ola-rak bize ulaan bilgilere gre Ehlibeyt'in tefsir ve
retim yntemi bu ekildeydi. Bu kitapta, hadisler alanndaki a-
ratrmalarmz kapsamnda, imknlarmz lsnde Peygamber
efendimizden (s.a.a) ve Ehlibeyt mamlarndan nakledilen hadisle-
re yer vereceiz. Bir aratrmac, hadislerde ayetlerin tefsirinde a-
k olmayan, tartmal bir akl gre veya bilimsel bir varsayma
dayanlan bir tek rnek gremez.
Peygamber efendimiz (s.a.a) yle buyurmutur: "Fitneler ge-
cenin zifiri karanl gibi zerinize reklendii zaman, Kur'n'a
sarlnz. nk Kur'n efaat eder ve efaati kabul olur. Aleyhte
tanklkta bulunur ve tankl onaylanr. Onu kendisine imam edi-
nen kiiyi cennete gtrr. Onu arkasna atan kiiyi de cehenne-
me srkler. O, en iyi yola ileten bir yol gstericidir, o meseleleri
46 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

niha olarak zmleyen bir hkm kitabdr, bir aklamadr, ke-


sin bilgilerin kaynadr. O, hak ieriklidir, aka deildir."
"Onun zahiri ve batn vardr. Zahiri hikmet, batn ise ilimdir.
Zahiri gzel, batn ise derindir. Onun yldzlar vardr, yldzlarnn
zerinde de yldzlar vardr. Acayipleri saymakla bitmez, ilgin ey-
leri eskimez. Onda hidayet lambalar ve hikmet mealeleri vardr.
nsaf ve adaleti tanyanlara iyilii gsterir."
"u hlde kii gzn drt asn, bakn netletirsin; bozuk-
luktan, takntlardan kurtulsun. nk tefekkr, alglama yetene-
ini yitirmemi kalbin hayatdr. Bu sayede, tpk elinde mealesi
olan bir kiinin karanlklarn ortasnda yol almas gibi, kurtulu ko-
layca salanr, korkulu gzetlemeler en aza iner."
Hz. Ali (a.s) da Nehc'l-Bela'da Kur'n' u ekilde tanmlar:
"Kur'n'n bir ksm bir ksmn destekler, bir ksm bir ksmna ta-
nklk eder."1
te Kur'n muallimlerinin ve yol gstericilerinin (Allah'n salt
ve selm zerlerine olsun) izledikleri dosdoru yol ve apak metot
budur.
leride aklamalarda bulunurken, ayetlerin incelenmesi ile il-
gili bu metodun zelliklerini, Allah'n yardmyla, imknlarmz l-
snde ortaya koyacaz. Hi kukusuz biz, bu kitabmzda ayet-
lerin ierdikleri anlamlarn belirlenmesinde srf akl-felsef kanta
veya bilimsel varsayma ya da tasavvuf-irfan sezgilere dayan-
maktan kandk.
Arapa ifade tarznn ya da herkese kabul edilen ilm veya
amel bir mukaddimenin yardmc olacak edeb nktelerin dnda
ayetlerin edeb ynlerine geni lde yer vermekten kandk.
Aratrma yntemimize ilikin bu aklamalarn ardndan u
hususlar da vurgulama gereini duyuyoruz: Biz bu kitabmzda
ana hatlaryla aadaki konulara detayl biimde deineceiz:
1- Yce Allah'n isimlerine ve hayat, ilim, kudret, iitme, gr-
me ve birlik gibi sfatlarna ilikin bilgiler. Yce Allah'n zatna ge-
lince, ileride grlecei gibi Kur'n- Kerim Allah'n zatnn hibir
aklamaya ihtiyac olmadn ortaya koyuyor.

1- [Nehc'l-Belaa, hutbe:133]
Yazarn nsz ...................................................................................................... 47

2- Yce Allah'n yaratma, emir, irade, dileme, doru yola ilet-


me, saptrma, kaza, kader, cebir, tefviz (tasarruf serbestlii), ho-
nutluk ve fkelenme gibi deiik fiillerine ilikin bilgiler.
3- Perdeler, levh, kalem, ar, krs, Beyt-i Ma'mur, gk, yer,
melekler, eytanlar ve cinler gibi Allah'la insanlar arasndaki vas-
talara ilikin bilgiler.
4- nsann dnya hayatndan nceki durumuna ilikin bilgiler.
5- nsann dnya hayat ile ilgili bilgiler. nsan trnn tarihi ile
bilgiler, kendi nefsiyle ilgili bilgiler, toplumsal prensiplere ilikin
bilgiler, nbvvet, risalet, vahiy, ilham, kitap, din ve eriata ilikin
bilgiler, anlatlan kssalardan kan sonulara gre peygamberle-
rin makamlaryla ilgili bilgiler gibi.
6- nsann dnya hayatndan sonraki serveni ile ilgili bilgiler.
Berzah (lm-hair aras ara dnem) ve kyamet gibi.
7- nsann ahlk yapsna ilikin bilgiler. Buna bal olarak kul-
luk yolunda evliyann kat ettii slm, iman, ihsan, tevazu ve ihls
gibi makamlara ilikin bilgiler.
Ancak fkh biliminin kapsamna girdii iin ahkm ayetleriyle
ilgili olarak ayrntl aklamalarda bulunmaktan kandk.
Bizim bavurduumuz bu aratrma ve inceleme yntemi so-
nucu, ayetin zahirinden anlalan anlama ters den bir anlam -
karma anlamnda olan te'vil anlay ortadan kalkmtr. Kur'n-
Kerim'in, baz ayetlerinde ispat ettii te'vile gelince, bunun anlam-
la balantl olmadn aklamalarmz iinde greceksin.
Aklamalardan sonra, hadisler kapsamndaki incelemeleri-
mizle ilgili blmlere yer verdik. Bu blmlerde, imknlarmz l-
snde i ve Snn kanallardan Peygamber efendimizden (s.a.a)
ve Ehlibeyt mamlarndan (a.s) nakledilen aklamalar sunduk.
Sahabe ve tabin kuana mensup mfessirlerden gelen rivayet-
ler ise, eitli kartrmalara maruz kaldklar ve kendi aralarnda
eliki arzettikleri iin, bunlar bir Mslman iin kant olutura-
mazlar.
Ehlibeyt mamlarndan gelen hadisleri dikkatle inceleyen bir
aratrmac, bu kitapta izlenen bu yeni metodun tefsir alannda
Kur'n muallimleri (a.s) tarafndan uygulanan en eski yntem ol-
duunu grecektir.
48 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Bunun ardndan, imknlarmz lsnde ele aldmz mese-


leyi farkl alanlarla ilgili felsef, bilimsel, tarihsel, toplumsal ve ah-
lk adan da inceledik. Her incelememizde, aratrmann amac-
n amayacak ekilde szlerimizi konuyla ilgili genel nermelerle,
deerlendirmelerle snrl tuttuk.
Allah'tan doruluk ve hidayet diliyoruz. nk en hayrl yar-
dmc ve en iyi yol gsterici O'dur.

Allah'n rahmetine muhta:


Muhammed Hseyin TABATABA
Yazarn nsz ...................................................................................................... 49
50 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1
Ftiha Sresi / 1-5 .................................................................................................. 51
52 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

1- Rahman ve Rahim olan Allah'n adyla.


2- Hamd, lemlerin Rabbi Allah'a zgdr.
3- O, Rahmandr, Rahimdir.
4- Din (karlk) gnnn sahibidir.
5- Yalnz sana ibadet ederiz ve yalnz senden yardm dileriz.

AYETLERN AIKLAMASI
Yce Allah, "Rahman ve Rahim olan Allah'n adyla" buyura-
rak sureye balyor. Kimi zaman insanlar bir i yaptklar zaman
veya bir ie baladklar zaman, ok sayg duyduklar ya da byk
olarak kabul ettikleri bir kiinin adn anarlar, o kiinin adyla ha-
reket ettiklerini be-lirtirler ki, ileri kutlu ve erefli olsun. Bazen de
bunu, saydklar byklerini anmak iin bir vesile edinirler. Byle
bir ama, belli oranda isim koymada da sz konusudur. Yeni do-
an bir ocua, yaptklar ve-ya kurduklar rettikleri bir eye, r-
nein bir eve ya da bir kuruma ad verirken sevdikleri ya da saydk-
lar bir kimsenin adn verirler ki, ad-landrlan nesne varolduka
isim kalc olsun, isim varolduka da o is-min ans kalc olsun. A-
ns hep taze kalsn, srekli hatrlansn diye babasnn adn ocu-
una veren kiinin bu davrannn altndaki gereke budur ite.
Yce Allah'n bu sz de buna benzer bir amaca yneliktir. S-
ze O'nun yce ismiyle balanmtr ki, ifadenin ierdii anlam O'-
nun adyla bilinsin, O'nun adyla balantl olarak zihinlerde yer et-
Ftiha Sresi / 1-5 .................................................................................................. 53

sin. Bu ekilde sze balamann bir dier amac da, kullar sz, fiil
ve davranlar hususunda eitmek, onlara her eye O'nun adn
anarak balamalar ve O'nun adyla hareket etmeleri ynnde bir
edep tarz retmektir. Bylece yaptklar iler, O'nun adyla bilinir,
O'nun sfatlaryla tannr, O'nun rzasn elde etmek amacyla yap-
lr. Bylece yaptklar iler boa gitmez, sonusuz kalmaz. nk,
yokluk ve batlln asla kendisine yol bulmad yce Allah'n ady-
la yaplmtr.
Nitekim yce Allah birok yerde bu geree dikkat ekmekte-
dir. O'nun birok sznden u sonular kmaktadr: O'nun yce r-
zasna ynelik olmayan ey, yok olucudur, botur. Allah insanlarn
kendi rzasna dnk olmayan tm amellerinin nne geecek ve
onlar yele savrulmu toz duman gibi boa karacaktr. Yaptkla-
rn un ufak edip amellerini geersiz klacaktr. Hibir ey kalc
deildir, O'nun yz hari. O'nun rzas iin yaplan, O'nun adna
gerekletirilen ey ise kalcdr, yok olmaz. Her olgu, iinde Allah-
'a pay verildii oranda kalclktan pay alr. Peygamber efendimiz-
den (s.a.a) rivayet edilen ve hem Ehlisnnet, hem de ia tarafn-
dan sahih kabul edilen u hadis de bu gerei dile getirmektedir:
"Bir ie Allah'n adyla balanmasa, o iin sonu kesiktir." Hadisin
orijinal metninde geen "ebter" ifadesi deyimi, sonu kesik, devam
olmayan demektir.
Szn de bir tr i olduunu gz nnde bulundurarak rahat-
lkla, besmelenin bandaki "ba" harfinin mteallak "balyorum"
fiilidir, diyebiliriz. Yani, bir tr i olmas itibariyle yce Allah sze
besmeley-le balamtr. Bu da szde bir birleyici unsurun bulun-
masn, szn birliini kanlmaz klmaktadr. Szn birlii ise, i-
erdii anlam, tad mesaj ve dile getirilii ile elde edilmek is-
tenen niha amacn birlii ile olur. Kur'n'n btnnden ibaret o-
lan Allah'n sznn nihai amac ise, u ekilde belirlenmitir:
"Gerekten size Allah'tan bir nur ve ak bir kitap geldi. Onunla
Allah doru yola iletir." (Mide, 15-16) Bunun gibi daha birok ayet
vardr ve bu ayetlerde Kitabn indirili gayesi u ekilde ifade edili-
yor: Allah'n kitabnn ve szlerinin amac, kullar doru yola ilet-
mektir. u hlde hidayet, "Rahman ve Rahim olan Allah' n ady-
la" balayan bir cmledir.
54 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Buna gre O, kullarn bavuru mercii olan Allah'tr. O, Rah-


man-dr; mmini de, kfiri de kapsamna alan genel rahmetine
giden yolu, kullarna gsterir. Bu yol, varolular ve hayatlar iin
bir hayr kaynadr. O, Rahim'dir; zellikle mmin kullarna zg
kld rahmetine giden yolu kullarna aklar. Bu da onlarn
ahirette elde edecekleri mutluluktur, Rableriyle buluma zevkidir.
Nitekim yce Allah, "Rahmetim her eyi kaplamtr; onu, koru-
nanlara yazacam." (A'rf, 156) Bu aklamada Kur'n- Kerim bir
btn olarak gz nnde bulundurulmutur.
te yandan yce Allah Kur'n- Kerim'in birok yerinde "sure"
kavramndan sz etmitir: "Ona benzer bir sure getiriniz." (Ynus,
38) "yleyse siz de onun benzeri on uydurulmu sure getirin."
(Hd, 13) "Bir sure indirildii zaman..." (Tevbe, 86) "Bu, indirdiimiz
ve hkmlerini farz kldmz bir suredir." (Nr, 1) Bu ifadelerden
anlyoruz ki, yce Allah'n para para ayrp her bir parasna sure
adn verdii szleri kendi iinde bir tr birlie ve btnle sahip-
tir. Bu btnlk, ne bir surenin blmleri, ne de iki ayr sure ara-
snda sz konusu deildir. Buradan hareketle anlyoruz ki, gdlen
ama ve salanan sonular sureden sureye farkllk gsterir. Her
bir surenin ak zel bir anlam vurgulamaya, zel bir sonu elde
etmeye yneliktir ve bu hedef gereklemedii srece sure bit-
mez. Dolaysyla her surenin banda yer alan "Besmele" o sureyle
gdlen zel hedefe dnktr.
u hlde Hamd suresinin bandaki besmele de, surenin he-
define ve sureden karlan anlama dnktr. Bu surede ifade edi-
len ama ise, kulluk sunmak suretiyle Allah'a hamdetmektir; kul-
luu en geni boyutlaryla O'na zg klmak, ondan yardm ve hi-
dayet dileyerek onu fiilen vmektir. Bu szleri yce Allah kullar
adna dile getiriyor ki, kulluk sunma asndan Allah'n ngrd
ve gsterdii tavrlar iinde hareket etsinler.
Kulluun ifadesi, kulun yerine getirdii davranlardr; kulluk
kas-t tayan eylemlerdir. Rahman ve Rahim olan Allah'n adyla
balamak, ite bu amaca yneliktir. Bu durumda anlam yle o-
lur: "Senin adnla sana ynelik kulluumu ifade etmeye
balyorum."
Ftiha Sresi / 1-5 .................................................................................................. 55

Bu aklamaya gre de yine Hamd suresinin besmelesindeki


"ba" harf-i cerrinin mteallak, "balama" fiilidir. Bununla da kar-
lkl hi-taplama suretiyle kulluk makamndaki itenlik ve sami-
miyet pekitirilip ihls tamamlanmak isteniyor. "Ba" harf-i cerrinin
mteallak "yar-dm isteme"dir de denilebilir. Byle demenin bir
sakncas olmamakla birlikte mteallakn "balama" olmas daha
uygundur. nk sure "yar-dm isteme"yi aka ieriyor: "Yalnz
senden yardm dileriz."
"sim" kavramna gelince; bu ifade, ad olduu varl gsteren
bir szdr. Ya iaret anlamna gelen "simet" kknden ya da yce-
lik anlamn ifade eden "smvv" kknden tremitir. Hangi kk-
ten tremi olursa olsun, lgat ve rfte bu kelimenin bir varla i-
aret ettii ve ad olduu varlktan ayr olmas gerektii bilinmek-
tedir.
Yce Allah'n sfatlarndan biri gz nnde bulundurularak zat
ifade eden "ism"e gelince; bu, lafzlar kategorisine girmeyen, zat-
lardan olan bir isimdir. Bu, birinci anlamyla ismin msemmasdr.
rnein; (yce Allah'n isimlerinden biri olan) "lim" ismi, m-
semmasn gsterir. O da ilim sfat itibariyle ele alnan zattr. Bu
bakmdan Allah'n sfatlar, zatnn isimleridir. nk bu zatn du-
rumu ancak sfatlarndan biri veya niteliklerinden biri araclyla
bilinebilir.
Bu kullanmn sebebi udur: nsanlar, "isim" lafznn "m-
semma-"y gsteren kelime iin kullanldn grdler. Sonra bak-
tlar ki, sfatlar da bir adan zat gsteriyorlar. Onlarn durumu, "i-
sim" diye ad-landrdmz lafzn durumunu andrr. Onlar da aynen
"isim" denilen lafzlar gibi d lemdeki zatlara iaret etmektedir-
ler. Bu yzden zatlara iaret eden bu sfatlar da "isim" olarak ad-
landrdlar. Sonuta, "isim" lafz bir ey olabilecei gibi, ayn bir
ey de olabilir, sonucuna varld. Sonra baktlar ki zata dolaysz i-
aret eden "isim", tahlil sonucu elde edilen ikinci anlamdaki isim-
dir. Birinci anlamdaki isim ise, ikinci anlamdaki ismin araclyla
zata iaret etmektedir. Bu yzden ikinci anlamdakine "isim", bi-
rinci anlamdakine ise "ismin ismi" dediler. Ne var ki btn bunlar,
akl tahlil sonucunda varlan eylerdir. Bunu lgate uyarlayamayz.
Dolaysyla lgat asndan "isim" ilk bata dediimizden ibarettir.
56 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

slm'n ilk dnemlerinde, kelmclar arasnda "sim, m-


semmann ayns mdr yoksa gayrisi midir?" sorusu etrafnda u-
zun tartmalar meydana gelmitir. Ne var ki, gnmzde bu tr
meseleler artk bedihlik dzeyinde akla kavumutur. Dolay-
syla, bu konuyla ilgili olarak ne dendiini, ne denileceini uzun
uzadya anlatmak, szlerin dorusunu tespit edip onaylamak, yan-
ln bulup rtmek artk gereksiz bir uratr. Ksacas mesele-
nin dnda kalmak en iyisidir.
"Allah" lafzna gelince, bunun asl "el-ilh"tr. ok kullanld-
ndan dolay "ilh"n bandaki "hemze" dmtr. "lh" kelime-
si, "kul-luk etti" anlamna gelen "eleh'er-recl ye'lehu" kknden
gelir. Ya da "hayret etti" anlamna gelen "elih'er-recl" ya da
"veleh'er-recl" k-knden gelir. Bu kelime "mef'ul" anlamnda
"fial" kipindendir. Tpk "mektup" anlamnda "kitap" gibi. lh ola-
rak nitelendirilmesi; mabut, yani kulluk sunulan olmasndan ya da
akllarn zatn kavrama noktasnda akna dmelerinden dola-
ydr.
Grld kadaryla "Allah" kelimesi, ok kullanma sonucu
zel isim olmutur. Kur'n'n iniinden nce de bu anlamyla kul-
lanlyordu ve cahiliye Araplar onun ifade ettii anlam biliyorlard.
Yce Allah bunu u ekilde ifade etmektedir: "Andolsun, onlara
'Kendilerini kim yaratt?' diye sorsan, elbette 'Allah.' derler."
(Zuhruf, 87) "Zanlarnca, 'Bu Allah'a, bu da ortaklarmza.' dediler."
(En'm, 136)
Bu lafzn zel isim olduunun bir kant da, Allah'n tm gzel
isimleri ve bu isimlerden kaynaklanan fiillerle nitelendirilmesi,
ama bu lafzn hibir isme sfat olmamasdr. Sz gelimi; "Allah
Rahmandr, Rahimdir. Allah rahmet etti. Allah bildi. Allah
rzklandrd." denir; ama "Allah" lafznn bunlardan birine sfat ol-
duu ya da bu lafzdan, bunlardan birine sfat olacak bir kelimenin
tretildii grlmemitir.
Her eyin ilh olarak O'nun yce zatnn varl, btn kemal
sfatlaryla nitelendirildiini gsterdiinden btn kemal sfatlar
"Allah" lafznn iltizam manas olur. Dolaysyla da "Allah lafz, var-
l zorunlu olan, tm kemal sfatlarn kendinde toplayan zatn
ismidir." sz dorudur. Yoksa bu lafz, ok kullanma sonucu zel
Ftiha Sresi / 1-5 .................................................................................................. 57

isime dnm ve "elehe" kknn iaret ettii anlamn dnda


baka bir husus bu isimlendirmede etkin olmamtr.
Rahman ve Rahim sfatlar ise, "rahmet" kknden gelirler.
Bu ni-telikse, bir eyini yitiren veya eksiini giderecek bir eye ihti-
ya duyan bir insann grlmesi annda insan kalbini etkisi altna
alan, heyecan yn ar basan zel bir duygudur. Bu duygu insa-
nn iinde uyannca eksii olann eksiini gidermeye, ihtiyacn
karlamaya yeltenir. Ancak bu anlam, tahlil sonucunda ihtiyac
gidermek amacyla ver-me, bata bulunma anlamna dner. te
yce Allah, bu anlamda rahmet sfatyla nitelendirilir.
Rahman kelimesi, okluk ifade eden "fe'ln" vezninden mba-
laa sygasdr. Rahim ise sfat- mebbehedir ve sreklilik, kalc-
lk ifade eder. Bu adan "Rahman" niteliinin hem mminlere ve
hem de kfirlere ynelik bol rahmeti ifade ediyor olduu eklin-
deki yaklam yerindedir. Bu kavramn ifade ettii rahmet genel
niteliklidir. Kavramn bu anlamda kullanldna Kur'n- Kerim'de
oka rastlanr: "Rahman ara istiva etmitir." (Th, 5) "De ki:
Kim sapklk iinde ise, Rahman ona mhlet versin." (Meryem, 75)
Ayn ekilde "rahim" sfatnn, mminlere ynelik srekli nimetle-
re, deimez ve kalc rahmete iaret ediyor eklindeki yaklam
da yerindedir. Nitekim yce Allah'n u szleri bu anlam pekitirir
niteliktedir: "Mminlere kar ok merhamet edendir (rahimdir)."
(Ahzb, 53) "nk O, onlara kar ok merhametlidir (rahimdir)."
(Tevbe, 117) Bu yzden, "Rahman sfat hem kfiri ve hem de m-
mini genel olarak kapsad hlde, rahim sfat sadece mminlere
yneliktir." denilmitir.
"Hamd Allah'a zgdr." Denildiine gre "hamd", bir insann
zgr iradesiyle sergiledii gzelliklere ynelik vgdr.
"Medh=meth" ise, bundan daha kapsamldr. "Hamedtu fulnen ev
medehtuhu li-ke-remihi" yani, "Falan ikramndan dolay vdm
veya methettim." denir. Ayn ekilde, "Medeht'ul-lu'lue al safaihi"
yani, "nciyi saf oluundan dolay methettim" denir de,
"Hamadtuhu al safaihi" yani, "Onu saf oluundan dolay vdm"
denmez. Hamd kelimesinin bandaki "el" taks cins veya istirak
anlamna dnktr. Her iki bakmdan da sonu deimez.
58 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Zira bir yandan yce Allah, "te Rabbiniz Allah budur, her e-
yin yaratcsdr." (M'min, 62) buyuruyor. Burada her eyin Allah ta-
rafndan yaratldn ifade ediyor. Sonra yle buyuruyor: "O'dur
ki, her eyin yaratln gzel yapt." (Secde, 7) Bylece yaratlan
her ey iin, O'nun yarat olmas, O'na izafe edilmesi asndan
gzellii ispat ediyor. Buna gre, gzellik yaratl ekseninde, ya-
ratl da gzellik ekseninde dnmektedir. O hlde, hibir yaratk
yoktur ki O'nun gzelletirmesi ile gzel olmasn ve hibir gzel
yoktur ki O'nun yarat olmasn, O'na izafe edilmesin. te yandan
yce Allah, bir ayette yle buyuruyor: "O, tek ve kahredici Allah'-
tr." (Zmer, 4) ve "Btn yzler, O (lmsz) diriye, O (her eyi a-
yakta tutan) mutlak gce boyun emitir." (Th, 111) buyuruyor.
Bylece yce Allah, yarattklarn herhangi bir gcn basksyla ya-
ratmadn, yaptklarn bir zorlaycnn zoruyla yapmadn; tam
tersine, yaratt her eyi ilmi ve zgr iradesiyle yarattn bildiri-
yor. u hlde, varolan her ey, gzeldir ve onun istei sonucu var
olmutur. Bu, meselenin fiil yndr. sim asndan meseleye
yaklaacak olursak, yce Allah bu hususta yle buyuruyor: "Allah
ki, O'ndan baka ilh yoktur. En gzel isimler O-nundur." (Th, 8)
Bir dier ayette de yle buyuruyor: "En gzel isimler Allah'ndr. O
hlde O'nu onlarla arn ve O'nun isimleri hakknda erilie sa-
panlar brakn." (A'rf, 180) Buna gre yce Allah hem isimleriyle,
hem de fiilleriyle gzeldir ve btn gzellikler O'ndandr.
Bylece anlalyor ki, yce Allah hem isimlerinin gzelliinden
ve hem de fiillerinin gzelliinden dolay vgye lyktr ve vgye
deer bir ey karsnda vgsn ifade eden bir insan gerekte
yce Allah' vyordur. nk vgye neden olan gzellik O'ndan-
dr. u hlde vgnn cinsi ve her trl hamd yce Allah'a zg-
dr.
Ayrca ifadelerin akndan ve "Yalnz sana ibadet ederiz."
ifadesindeki hitap deiikliinden anlalan o ki, bu sure kullarn
diliyle sylenmitir. Yce Allah bu surede, kuluna O'nu vmesini
ve bir kulun kulluk makamnda taknmas gereken edep tavrn
telkin ediyor. "Hamd Allah'a zgdr." sz bu anlam pekitirir
niteliktedir.
Ftiha Sresi / 1-5 .................................................................................................. 59

nk hamdetme bir nitelendirmedir ve yce Allah, baz kulla-


rnn kendisine ynelik nitelendirmelerinden kendisini tenzih et-
mitir: "Allah onlarn nitelendirmelerinden mnezzehtir. Sadece
Allah'n arndrlm kullar hari." (Sfft, 159-160), fade geneldir,
bir kaytlandrma sz konusu deildir. Yce Allah'n kitabnda, baz
arnm peygamberlerinden baka, herhangi bir kimsenin kendi-
sine ynelik hamdn naklettiine rastlanmaz. Yce Allah Hz. Nuh-
'a (a.s) hitap ederken yle buyuruyor: "De ki: Bizi zalimler toplu-
luundan kurtaran Allah'a hamdolsun." (M'minn, 28) Yine bir a-
yette brahim Peygamberin (a.s) diliyle yle buyuruyor: "htiyarlk
amda bana smail'i ve shak' ltfeden Allah'a hamdolsun." (b-
rhm, 39) Yce Allah baz yerlerde Peygamber efendimiz Hz. Mu-
hammed'e (s.a.a) yle hitap eder: "De ki: Allah'a hamdolsun."
(Neml, 93) Bir ayette de Hz. Davud ve Hz. Sleyman'n diliyle yle
buyuruyor: "Dediler ki: Allah'a hamd-olsun." (Neml, 15) Bir de cen-
net ehlinin O'na ynelik vglerini aktarmtr. nk onlar da g-
slerdeki kin ve kskanlktan, bo ve gnah szden arndrlm-
lardr. u ayette olduu gibi: "Dualarnn sonu, 'lemlerin Rabbi
olan Allah'a hamdolsun.' szleridir." (Ynus, 10)
Bunun dnda her ne kadar yce Allah yaratklarnn byk
ounluunun ve hatta tmnn kendisine ynelik vglerini bir-
ok ayette dile getirmitir; mesel, "Melekler Rabblerini hamd ile
tesbih ederler." (r, 5) veya "Gk grlts O'nu vgyle tesbih
eder." (Ra'd, 13) veya "O'nu vgyle tesbih etmeyen hibir ey yok-
tur." (sr, 44) buyurmutur; ancak ne var ki, yce Allah btn bun-
larda kendisine ynelik vglerini tesbih (tenzih etme) ile birlikte
zikrediyor. Hatta asl olarak tesbihi naklediyor, bunun yannda da
vglerini aktaryor.
Bunun nedeni udur: Yce Allah'tan bakas, O'nun fiillerinin
gzelliini ve kemalini kuatamaz. Ayn ekilde yce Allah'n fiille-
rinin gzelliinin kayna olan sfatlarnn ve isimlerinin gzelliini
de tam anlamyla O'ndan baka kimse kavrayamaz. Yce Allah
yle buyuruyor: "Onlar bilgice O'nu kuatamazlar." (Th, 110) Kul-
lar O'nu neyle nitelendirirlerse, O'nu onunla kuatm olurlar. Bu
nitelik onlarn kavraylarnn kapasitesiyle snrlanm, alglayla-
r orannda belirlenmi olur. Dolaysyla O'nu, dnceleriyle ne-
den olduklar snrlandrma ve deerlendirmeden tenzih etmedik-
60 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

leri srece, O'nu bu nitelendirmeden dolay tesbih etmedikleri s-


rece, O'na ynelik vgleri hedefine ulaamaz, doruluk niteliini
kazanamaz. Yce Allah yle buyuruyor: "Hi kukusuz Allah bilir,
siz ise bilmezsiniz." (Nahl, 74)
Onun arndrlm kullarna gelince; onlarn kendisine ynelik
vglerini kendi kendini vmesi ve onlarn kendisini nitelendirme-
lerini de kendi kendisini nitelendirmesi gibi deerlendirmitir. Bu,
onlarn Allah'n arndrlm kullar olmalarndan geliyor. Bundan
da anlalyor ki, kulluun ngrd edep, bir kulun Rabbini, O'-
nun kendisini vd gibi vmesini ve bunun tesine gememesi-
ni gerektiriyor. Hem Ehlisnnet'in, hem de ia'nn Peygamber e-
fendimizden (s.a.a) rivayet ettikleri hadis de bunu gsteriyor: "Ben
senin vglerini sralayamam. Sen, kendini vdn gibisin..." u
hlde surenin bandaki "Hamd, Allah'a zgdr." ifadesi, kullua
yarar bir edep tavrn edindirme amacna yneliktir. Eer yce Al-
lah, ne ekilde vlmesi gerektiini retmek iin kullar adna bu
sz sylememi olsayd, kul kendi kendine bunu syleyemezdi.
"...lemlerin Rabbi... O, Rahmandr, Rahimdir. Din gnnn sahibi-
dir." (Byk bir ounluk "Meliki yevm'id-dn" eklinde okumutur.)
"Rab", sahip bulunduu varlklarn ilerini dzenleyen maliktir. Do-
laysyla bu kavram, mlkiyet anlamn da iermektedir. Mlkiyet,
iinde bulunduumuz toplumsal koullar erevesinde bir eyin
bir kimseye zg olmasnn zel bir trdr. Yani, tasarruf yetkisi-
ne sahip olunacak ekilde bir eyin bir kimseye ait olmasdr. Sz
gelimi, "Falan ey bizim mlkmzdr." dediimiz zaman, o ey
bir ekilde bize zg klnm ve bu sayede onun zerinde tasar-
rufta bulunma hakkna sahibiz demektir. Eer bu zg klnmlk
olmasayd, byle bir tasarruf yetkimiz de olamazd.
Toplumsal erevede bu, gereklii bulunmayan szlemeli ve
itibar anlamdr. Bu itibar anlam, gereklii olan dier bir anlam-
dan alnmtr ki, ona da mlkiyet deriz. Bu mlkiyet, vcudumuz-
daki organlarn ve glerin bizimle var olmalar eklindeki mlki-
yettir. Bizim gzmz, kulamz, elimiz ve ayamz vardr, bunla-
ra malikiz. Bunun anlam udur: Bunlarn varl bizim varlmza
baldr ve bunlar bizden bamsz deiller, bizim bamszlmz-
la bamszdrlar ve biz onlarn zerinde dilediimiz gibi tasarrufta
bulunma yetkisine sahibiz. te gerek mlkiyet budur.
Ftiha Sresi / 1-5 .................................................................................................. 61

Yce Allah'a gereklik noktasnda izafe edilebilecek mlkiyet,


ger-ek mlkiyettir, szleme ve itibarn ortadan kalkmasyla ge-
ersiz olan itibar mlkiyet deildir. Bilindii gibi gerek maliklik,
tedbir ve ynetim olgularndan ayr dnlemez. nk bir ey
varl asndan baka bir eye muhta ise, varl asndan o
eyden bamsz deilse, varlnn sonular asndan da o ey-
den bamsz olamaz. Yce Allah, her eyin Rabbidir ve Rab, yne-
tici malik (sahip) demektir. te yce Allah'n rabl ve maliklii
bu niteliktedir.
"lemn=lemler" kelimesi, "lem"in ouludur. Bir eyin bi-
linmesine arac olan ey demektir. Kaaleb, htem ve tbe' gibi. Bi-
rincisi, bir eye belli bir ekil vermeye yarayan ey; ikincisi, bir e-
ye son vermeye arac olan ey; ncs ise, bir eyin nakedil-
mesine arac olan ey demektir.
Bu kavram, btn varlklar iin kullanld gibi bireylerin ve
paralarn bir araya gelmesinden oluan her topluluu, her btn-
l de ifade eder. Cansz varlklar lemi, bitkiler lemi, hayvanlar
lemi ve insanlar lemi gibi. Belli niteliklere sahip bireylerden olu-
an topluluklar iin de kullanlr. Arap lemi ve Acem lemi gibi.
Burada ikinci anlamn daha uygun olduunu dnyoruz. nk
"Malik-i yevm'id-dn" ifadesine kadar saylan yce Allah'n gzel
isimleri hep bu kavramla balantl olarak dile getiriliyor. Din ise,
kyamet gnndeki karlk demektir. Bunun ise sadece insanlar
ya da sadece insanlar ve cinleri ilgilendiren bir durum olduunu
kabul edersek, "lemler" ifadesiyle insanlar ve cinler leminin,
topluluunun kastedildii sonucu ortaya kar. Bu kavramn
Kur'n- Kerim'in birok ayetinde belirgin biimde bu anlam ile
kullanlm olmas da bizim bu yaklammz pekitirmektedir:
."Seni lemlerin kadnlarna stn kld." (l-i mrn, 42) "lemlere
uyarc olsun diye" (Furkan, 1) "Siz, sizden nce lemlerde hi kim-
senin yapmad fuhu mu yapyorsunuz?" (A'rf, 80)
"Din gnnn sahibidir." Bilindii gibi "malik" kelimesi, "milk"
kknden gelir. "Melik" ise, "mlk" kknden gelir ve ulusal d-
zene egemen olan ve onlar idare eden kimse demektir. Dier bir
ifadeyle, onlar zerinde emir ve hkm yetkisine sahip kimse
demektir.
62 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Bu ifadenin hem "melik" ve hem de "malik" eklinde okundu-


una ilikin aklamalar yaplm, her birini pekitiren kantlar ileri
srlmtr. u kadar var ki, saltanatn, egemenliin her iki an-
lam da yce Allah iin geerlidir. Ancak Arapa'y ve Arap gelene-
ini bilen bir insan "mlk" kavramnn "zaman" olgusuyla balant-
l olduunu bilir. rnein; "Falan dnemin meliki (kral)" denir,
ama "Falan dnemin maliki (sahibi)" denmez. Denirse bile zorla-
ma olduu anlalr. Yce Allah, "melik-i yevm'id-dn" buyurarak,
deyimi "gn"e izafe etmitir. Bir ayette de yle buyuruyor: "Bugn
mlk kimindir? Bir ve ezici gce sahip Allah'ndr." (M'min, 16)

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


el-Uyn ve el-Mean'de "Bismillah" ifadesiyle ilgili olarak mam
Rza'nn (a.s) yle buyurduu rivayet edilir: "Yani kendimi Allah'n
almetlerinden biriyle almetlendiriyorum ki o da ibadettir." [Uyn-
u Ahbar'r-Rza, c.1, bab:26, h: 19. el-Mean, s.3]
Ben derim ki: Bu anlam, bizim iaret ettiimiz anlamdan elde
edilebilecek bir sonutur. Biz demitik ki, besmelenin bandaki
"ba" harfi, balama anlamn ifade eder. nk kul, ibadetini Al-
lah'n adyla almetlendirdii zaman, ibadeti izafe ettii nefsini de
Allah'n a-lmetlerinden biriyle almetlendirmesi gerekir.
et-Tehzib adl eserde mam Sadk'n (a.s), el-Uyn ve Tefsir'ul-
Ayy'de ise mam Rza'nn (a.s) yle buyurduu rivayet edilir:
"Besmele, Allah'n ism-i a'zamna gzbebeinin gzakna
yaknlndan daha yakndr." [et-Tehzib, c.2, s.289, h: 15. el-Uyn, c.2,
bab:30, h: 11. Tef-sir'ul-Ayy, c.1, s.21, h: 13]
Ben derim ki: leride ism-i a'zamla ilgili aklamamzda bu ha-
disi anlamna deineceiz.
el-Uyn'da Emir'l-Mminin'in (a.s) yle dedii anlatlr:
"Besmele Fatiha'dan bir ayettir. Resulullah besmeleyi okur ve onu
Fatiha-dan bir ayet sayard. 'Fatiha suresi tekrarlanan yedidir.'
derdi." [c.1, s. 235, bab:28, h: 59]
Ben derim ki: Bu gr destekleyen benzeri rivayetler Ehli-
snnet kanallarnca da aktarlmtr. rnein, Darekutn Ebu
Hureyre'den yle rivayet eder: "Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: Fa-
tiha suresini okuduunuz zaman, besmeleyi de okuyun. Fatiha
Ftiha Sresi / 1-5 .................................................................................................. 63

Kur'n'n anas ve tekrarlanan yedidir, bismillahirrahmanirrahim


de onun bir ayetidir." [Snen-i Darekutn, c.1, s.236, h: 28]
el-Hisal adl eserde mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet e-
dilir: "Ne oluyor unlara? Allah canlarn alascalar, Allah'n kita-
bnda yer alan en byk ayetlerden birini bilerek terk ettiler ve
onu aka okumann bid'at olduunu ileri srdler."
mam Bkr'n (a.s) da yle dedii rivayet edilir: "Allah'n ki-
tabndaki en erefli ayeti, yani besmeleyi aldlar. Byk-kk
her iin banda besmeleyi sylemek gerekir ki, o i bereketlen-
sin." [Bihar'ul-Envar, c.92, s.238, h: 39]
Ben derim ki: Bu anlam dorultusunda Ehlibeyt mamlarndan
oka rivayet aktarlmtr. Bunlar da gsteriyor ki, Tevbe suresi
hari, her surenin banda yer alan "besmele" o sureden bir ayet-
tir. Ehlisnnet kanallarnca da bu gr pekitiren hadisler riva-
yet edilmitir.
rnein; Sahih-i Mslim'de Enes, Resulullah'n (s.a.a), "Az n-
ce bana bir sure indirildi." dediini ve besmeleyi okuyarak bala-
dn rivayet eder. [c.4, s.112]
Ebu Davud'un bildirdiine gre bn-i Abbas (bu hadisin rivayet
zinciri sahih kabul edilmitir) yle demitir:
"Bismillahirrahmanirra-him inmedike, Peygamber efendimiz
(s.a.a) surelerin aralarn (bir rivayete gre sonlarn) bilmezdi."
[Snen-i Ebu Davud, c.1, s.209, h: 788]
Ben derim ki: Bu anlam pekitiren aklamalar, i kanallar-
dan mam Bkr'dan (a.s) rivayet edilmitir.
el-Kfi, et-Tevhit, el-Mean ve Tefsir'ul-Ayy'de mam Sadk'n
(a.s) yle dedii anlatlr: "Allah her eyin ilhdr, tm yarattkla-
rna kar Rahman'dr ve zellikle mminlere kar da Rahim'dir."
[El-Kfi, c.1, s.114, h: 11. et-Tevhit, s.230, h: 1. el-Mean, s.3, h: 1. Tefsir'ul-
Ayy, c.1, s.22, h: 19-20]
Bir rivayete gre mam Sadk (a.s) yle buyurmutur: "Rah-
man, genel nitelikli zel isimdir; Rahim ise, zel nitelikli genel i-
simdir." [Mecma'l-Beyan, c.1, s.21]
Ben derim ki: Yukardaki aklamalarda Rahman sfatnn
hem mmine ve hem de kfire ynelik genel bir sfat olduuna,
Rahim sfatnn da srf mminlere ynelik olduuna iaret etmi-
64 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

tik. Rahman'n genel nitelikli zel bir isim oluu ve Rahim'in de


zel nitelikli genel bir isim oluu ile de Rahman sfatnn dnya
hayatna zg olup hem kfiri ve hem de mmini kapsamas, Ra-
him sfatnn ise hem dnya hayatn ve hem de ahireti kapsamak-
la birlikte sadece mmine ynelik olmasn kastediyor olsa gerek-
tir. Dier bir ifadeyle: Rahman sfat, tekvin ba ve ltuflara z-
gdr ve bu hem kfiri ve hem de mmini kapsyor. Rahim ise,
hem tekvin [varolula ilgili] ve hem de terii (yasamayla ilgili) o-
lan kapsar. Bu ise, hidayet ve mutluluk kategorisine girer. O da
sadece mmine zgdr. nk sreklilik ve kalclk mminlere
zg balar iin geerlidir. nk akbet, Allah'tan korkanlarn-
dr.
Kef'l-Gumme adl eserde mam Sadk'm (a.s) yle dedii
belirtilir: "Babamn katr kaybolmutu. Eer Allah onu bana geri
dndrrse, hi kukusuz onun honut olaca bir eyle ona
hamdedeceim, dedi. ok gemeden katr eeriyle ve gemiyle
birlikte getirildi. yle bir doruldu, elbiselerini toparlad. Sonra
ge ban kaldrarak, 'Allah'a hamdolsun.' dedi ve baka da bir
ey sylemedi. Ardndan yle dedi: Geride hibir ey brakmadm,
btn hamtlar Allah'a kldm. nk bu ifadenin iine girmeyen
hibir hamt yoktur." [c.1, s.118]
el-Uyn adl eserde belirtildiine gre, bu ifadenin tefsiri
hakknda mam Ali'den (a.s) bir soru sorulmu o da yle cevap
vermitir: "Yce Allah kullarna ancak nimetlerinin bir ksmn
detaysz biimde bildirmitir. nk bunlarn hepsini ayrntl bi-
imde bilemezler. Bu nimetler saylmayacak ve bilinmeyecek
kadar okturlar. yleyse, 'Bize verdii nimetlere karlk Allah'a
hamdolsun.' deyin." [c.1, s.220, h: 30]
Ben derim ki: mam (a.s) bu szleriyle, yce Allah kullarna
kullua yarar edep tavrn gstermek ve onlara retmek ama-
cyla onlar adna hamd dile getiriyor, eklindeki aklamamza i-
aret ediyor.

FELSEF BR ARATIRMA
Akl kantlar, malln bamszln ve kendisiyle ilgili her
hususun illetine dayandn gstermektedir. Mallde olan her
kemal gerekte illetinin varlnn bir uzantsdr. Dolaysyla eer
Ftiha Sresi / 1-5 .................................................................................................. 65

gerekte illetinin varlnn bir uzantsdr. Dolaysyla eer varlkta


gzelliin bir gereklii varsa, onun kemali ve bamszl varl
zorunlu olan yce Allah'a aittir. nk O, btn illetlerin kayna
olan tek illettir. Hamd ve vg ise, herhangi bir varln kendi var-
lyla bir baka varln kemalini gstermesidir. O baka varlk da
onun illetinden bakas deildir. Bilindii gibi her kemalin kayna
yce Allah'tr. u hlde, her vgnn ve her hamdn gereklii O'-
na dnktr. yleyse hamd, lemlerin Rabb olan Allah' a mah-
sustur.
***
"Yalnz sana ibadet ederiz ve yalnz senden yardm dileriz..." Ayetin
orijinalinde geen "na'budu" kelimesinin kk olan "abd" kelime-
si, sahip olunan insan veya -anlam soyutlarsak- tm bilinli varlk-
lar anlamnda bir kavramdr. Nitekim yce Allah'n u sznde bu
soyutlanm anlamda kullanlmtr: "Gklerde ve yerde bu-lunan
herkes Rahman'a kul olarak gelecektir." (Meryem, 93) badet kav-
ram da bu kelimeden tremitir. Yerlerine gre farkl kklerden
gelmi veya farkl anlamlarda kullanlmtr da denebilir. Cevher'-
nin, es-Sihah'ta; "Ubudiyet (kulluk) kavramnn asl boyun eme-
dir." eklideki szne gelince; boyun emenin ubudiyetin gerekle-
rinden olduundan dolay bu sz sylemi olsa gerek. Yoksa, bo-
yun eme anlamna gelen "huzu" kelimesi ancak "lam" harf-i cerri
ile geili olabiliyor, ibadet ise, yaps itibariyle geilidir.
Ksacas; ibadet, kulun kendini Rabbinin mlk yerine koyma-
s ve yle grmesidir. Bu yzden kulluk byklenmenin kartdr,
byle bir duyguyu yok eder; ama irk komann kart deildir.
Yani, klenin klelii ve kulun kulluu zerinde birden fazla kiinin
ortakl sz ko-nusu olabilir. Nitekim yce Allah yle buyuruyor:
"Bana ibadet etmekten byklenenler, aalanarak cehenneme
gireceklerdir." (M'-min, 60) Bir dier ayette de yle buyuruyor: "Ve
Rabbine ibadete hi kimseyi ortak etmesin." (Kehf, 110) Bu ayete,
irk komann mmkn olduu varsaylarak yasaklanyor. Yasak-
lama ancak mmkn ve g yetirilebilen eyler iin geerlidir. Oy-
sa, Allah'a ibadet etmeye tenezzl etmeyip byklk taslama,
byle bir durumu iermiyor.
66 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Kulluk, ancak klelerle onlara sahip olan efendiler arasnda,


efendilerin mlkiyeti altndaki hususlarda geerli olan bir iliki bi-
imidir. Klenin varlyla ilgili olup da sahip olmann kapsamna
girmeyen hususlar, yani klenin falann olu olmas ve boyunun
uzun olmas gi-bi hususlar ise ibadetle, kullukla ilintili deildir. Ne
var ki, yce Allah'n kullar zerindeki sahiplii bu tr bir ilikiden
farkldr. O'nun sahiplii bakalarnn sahipliine benzemez. O'nun
karsnda kulun konumu blnme kabul etmez. Yani O'nun kulun
baz ksmlarna sahip olmas, buna karn baz ksmlarna sahip
olmamas mmkn deildir. Onun iin, kul zerindeki baz tasar-
ruflarn caiz, bazlarnnsa caiz olmamas sz konusu deildir.
Nitekim insanlar arasndaki klelik ilikilerinde klelerin kimi
nitelikleri efendilerin mlkiyeti altndadr, kendi isteklerine bal
olan fiilleri gibi; baz nitelikleri de bu mlkiyetin kapsamna
girmez, doutan gelen zorunlu nitelikleri gibi. Ayn ekilde kleler
zerinde baz tasarruflarda bulunmak caizdir, ilerinden yarar-
lanmak gibi; onlarla ilgili baz tasarruflar da caiz deildir, onlar
susuz yere ldrmek gibi.
Yce Allah kaytsz ve artsz olarak maliktir, mlkiyeti snr-
szdr. Onun dndakilerse, kaytsz ve artsz olarak mlktrler.
Onlarn Allah karsndaki mlklkleri blnme kabul etmez. Bu-
rada her iki adan da bir snrlandrma vardr. Maliklik, sahiplik
Rabb'e zgdr, kulluksa kula zgdr. te yce Allah'n u sz
buna iaret etmektedir: "Yalnz sana ibadet ederiz." Burada meful
ne geirilmi ve ibadet kavram da mutlak tutularak hibir kayt-
la kaytlandrlmamtr.
Daha nce de akladmz gibi mlk ancak maliki ile varola-
bilecei iin, ne malikini perdeler, ne de malikinden perdelenir.
Sz gelimi, sen Zeyd'in evine baktnda oraya herhangi bir ev g-
zyle bakarsan, Zeyd'i gz ard edebilmen mmkndr. Ama eer
oraya Zeyd'in mlk gzyle bakarsan, onun sahibi olan Zeyd'i gz
ard etmen mm-kn deildir.
Ancak Allah'n dndaki varlklar sadece mlk olduklar ve bu
ger-eklik onlarn hakikatini oluturduu iin varlklar leminde
hibir ey Allah'tan gizlenemez. Varla bakan bir gz yce Allah'
grmeden edemez. O her zaman hazrdr. Yce Allah yle buyu-
Ftiha Sresi / 1-5 .................................................................................................. 67

ruyor: "Rabbinin her eye ahit olmas yetmez mi? yi bil ki onlar,
Rablerine kavumaktan kuku iindedirler. yi bil ki O, her eyi
kuatmtr."(Fussilet, 53-54) Durum bundan ibaret olduuna gre,
gerek ibadet, hakk her iki tarafn da hazr bulunduu bir ortam-
da gerekletirilen ibadettir.
Bu, yce Allah asndan, O'na hazr bulunan bir mabut gibi i-
badet edilmesiyle olur. "Yalnz sana ibadet ederiz." ifadesindeki
nc ahstan ikinci ahsa ynelik hitap deiikliini gerektiren
husus da budur.
Kul asndan ise, yle olur: badetini, hazr olan bir kulun i-
badeti gibi yerine getirir, ibadetinde mabudundan gaflet etmez.
Aksi takdirde, ibadeti sadece anlamdan yoksun bir ekle ve ruh-
suz bir cesede benzer. Ya da ibadetini bler, hem Rabbiyle ve hem
de bakalaryla akta ve gizlide ilgilenir. Tpk hem Allah'a ve hem
de putlarna ibadet eden putperestler gibi. Ya da kulluunu gizlice
bir bakasna yneltir. eitli amalar iin Allah'a ibadet ediyor
grnen kimseler gibi. Byle bir insan Allah'a ibadet eder ama, il-
gisi bir bakasna yneliktir. Ya da cennet arzusuyla veya cehen-
nem korkusuyla Allah'a ibadet eder. Btn bunlar, ibadet asn-
dan irktir ve Kur'n- Kerim'de yasaklanmtr. Yce Allah yle
buyuruyor: "Dini yalnz kendisine has klarak Allah'a kulluk et."
(Zmer, 2) "yi bil ki, halis din yalnz Allah'ndr. O'ndan baka veli-
ler edinenler, 'Biz bunlara, srf bizi Allah'a yaklatrsnlar diye ta-
pyoruz.' derler. phesiz ki Allah, onlar arasnda, ayrla dtk-
leri eyde hkmn verecektir." (Zmer, 3)
Kul iten davrannca ve tm benliini bu ie verince, ancak o
zaman ibadet gerek ibadet niteliini kazanr. Bu da szn etti-
imiz gibi ibadet annda, mabudundan gaflet etmemekle mm-
kndr. Bununla da anlalyor ki kul, amelinde Allah'tan baka-
syla ilgilenmedii zaman ibadeti eksiksiz olur. Eer bakasyla il-
gilenirse, ibadetinde, ilgilendii kimseye Allah'n orta niteliini
kazandrm olur. ayet kulun kalbi bir umuda veya bir korkuya
takl deilse, yani ibadetinin amac cenneti elde etme veya ate-
ten korunma deilse, o zaman bu ibadet srf Allah rzas iin yeri-
ne getirilmi olur. Kii ibadet esnasnda kendisiyle de megul ol-
mamaldr. nk bu duygu, kulluk pozisyonuna ters der. Kul-
luk, benlii ve byklenmeyi iinde barndrmaz. "ibadet ederiz",
68 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ifadesinin birinci oul ahs kipiyle dile getirilmi olmas da, bu


noktaya iaret etme amacna ynelik olabilir. nk bu takdirde
kiinin ahs sz konusu deildir. Dolaysyla bencillik ve bamsz-
lk duygusuna kaplmaz, kiisel belirginlikleri, izleri topluluk iinde
kaybolup gider.
Bu aklamalarn tmnden kan sonu udur: "Yalnz sana
ibadet ederiz." szyle ifade edilen kulluk, anlam ve ihls asn-
dan znde bir noksanlk barndrmaz. Ancak; "Yalnz sana ibadet
ederiz." derken kul, ibadeti kendine izafe etmi oluyor. Bu da der-
ken varlk, g ve irade bamszl olduu zannn uyandryor.
Hlbuki kul, mlktr ve bakasnn mlk olan bir kimse bir eye
malik olamaz. Bu yzden bu zannn ortadan kalkmas iin olsa ge-
rek, ardndan hemen, "ve yalnz senden yardm dileriz."
buyuruluyor. Yani, biz ibadeti ken-dimize izafe ediyor ve bunu biz
yapyoruz diyorsak, ancak senin yardmn olmadan bunu yapama-
yacamzn da bilincindeyiz. Bu yzden sana ibadet ederken de
senden yardm diliyoruz.
u hlde, "Yalnz sana ibadet ederiz ve yalnz senden yardm
dileriz." sz bir tek anlam vurgulama amacna yneliktir. O da
srf Allah'a yneltilmi samim ibadettir. badet ile yardm isteme-
nin ayn ahenk iinde zikrediliinin amacnn da bu noktay vurgu-
lamak olmas mmkndr. Nitekim, "Yalnz sana ibadet ederiz ve
yalnz senden yardm dileriz." buyurulmutur, "Yalnz sana ibadet
ederiz. Bize yardm et, bizi doru yola ilet." denmemitir.
"Bizi doru yola hidayet et." ifadesiyle birlikte surenin aknn
ahenksel deiiklie uramasna gelince, inaallah ileride bunun-
la ilgili aklamalarda bulunacaz.
"Yalnz sana ibadet ederiz ve yalnz senden yardm dileriz."
sznn aklamas esnasnda; nc ahstan ikinci ahsa ge-
ilmesinin sebebi, mef'uln ne geirilmesiyle ifade edilen hasrn
amac, "ibadet ederiz" ifadesinde, ibadet kavramnn hibir kaytla
snrlandrlmam olmasnn nedeni, birinci oul ahs lafznn
tercih ediliinin sebebi, birinci cmlenin ardndan ikinci cmlenin
getirilii ile verilmek istenen mesaj ve surenin ak iinde bu iki
cmlenin ayn ahenk iinde olularnn amac gibi hususlar aklk
kazand.
Ftiha Sresi / 1-5 .................................................................................................. 69

Bu ayetle ilgili olarak tefsir bilginleri, baka hususlara da dik-


kat ekmilerdir. Dileyen bu bilginlerin kitaplarna bavurabilir.
Yce Allah kullarndan alacaklardr, O'nun borcunu demek g-
cmzn stnde bir ykmllktr.
70 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

6- Bizi doru yola hidayet et.


7- Kendilerine nimet verdiin, gazaba uramam ve de sap-
mam kimselerin yoluna.

AYETLERN AIKLAMASI
"Bizi doru yola hidayet et. Kendilerine nimet verdiin... kimselerin
yoluna." Hidayet kavramnn anlam, "srat=yol" kelimesini aklar-
ken aklk kazanacaktr. Srat, tark ve sebil, anlam olarak birbi-
rine yakn kavramlardrlar. Yce Allah, srat (yolu) mstakim (do-
ru) olmakla nitelendiriyor. Sonra bunun, Allah'n nimet verdii
kimselerin izledii yol olduunu aklyor. u hlde, nitelii bu olan
ve kullarn iletilme (hidayet) isteine konu olan yol, ibadetin hede-
fidir. Yani, kul Rabbinden istiyor ki, kulluu srf bu yolun snrlar i-
inde kalsn.
Bunun aklamas yledir: Yce Allah, kitabnda insan tr i-
in, daha dorusu tm varlklar iin, kendisine doru yol alrlarken
izleyecekleri yolu belirlemitir. Yce Allah bu hususla ilgili olarak
yle buyuruyor: "Ey insan, muhakkak sen, Rabbine doru varan
bir yol zerinde abalayp durmaktasn, nihayet O'na varacak-
sn." (nikak, 6) "Dn O'nadr." (Tebun, 3) "Dikkat edin, btn i-
ler sonunda Allah'a dner." (r, 53) Bunun gibi daha birok ayet
aka gsteriyor ki tm varlklar, bir yolu kat etmekte ve yce Al-
lah'a doru yol almaktadrlar.
Sonra u gerei ortaya koymutur: Tek bir zellie sahip tek
bir yol sz konusu deildir. Yol, ikiye ayrlmaktadr. Nitekim yce
Allah yle buyuruyor: "Ey dem oullar! Ben size, 'eytana tap-
mayn, o sizin apak dmannzdr. Bana tapn, doru yol bu-
dur.' diye? bir-dirmedim mi" (Ysn, 60-61)
Ftiha Sresi / 6-7 .................................................................................................. 71

u hlde, bir doru yol var, bir de onun tesinde baka bir yol.
Bir ayette yle buyuruluyor: "Ben pek yaknm. Bana dua ettii
zaman, dua edenin duasna cevap veririm. yleyse, onlar da be-
nim arma cevap versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki
doru yolu bulmu olurlar." (Bakara, 186) Bir dier ayette de yle
buyuruluyor: "Bana dua edin, duanz kabul edeyim. Bana kulluk
etmekten byklenenler, aalanarak cehenneme girecekler-
dir." (M'min, 60) Bylece yce Allah, kendisinin kullarna yakn ol-
duunu ve kendisine en yakn yolun kendisine ynelik ibadet ve
dua yolu olduunu aklamtr. Sonra inanmayanlar nitelendirir-
ken de yle buyurmutur: "Onlar uzak bir yerden arlyorlar."
(Fussilet, 44) Burada, inanmayanlarn izledikleri yolun hedefe ok
uzak olduu belirtilmitir.
Bununla anlalyor ki, Allah'a giden iki yol vardr: Biri yakn; ki
bu, mminlerin yoludur. Dieri de uzak; ki bu da bakalarnn yo-
ludur. Bu, bir yol ayrldr. Bir baka yol ayrl daha var ki, yce
Allah u ayette ona iaret etmektedir: "Bizim ayetlerimizi yalan-
layan ve onlara inanmaya tenezzl etmeyenlere, gn kaplar
almayacaktr." (A'rf, 40) Hi kukusuz, yolcularn yrdkleri bir
yol olmasayd, kap bir anlam ifade etmezdi. u hlde, aadan
yukarya doru giden bir yol vardr.
Yce Allah, bir baka ayette de yle buyuruyor: "Kimin st-
ne gazabm inerse, artk o dmtr." (Th, 81) fadenin orijina-
linde geen "heva" fiili, aa doru dmek anlamn ifade eder.
u hlde, bir de aaya doru yuvarlanrken de izlenen bir yol
vardr. Sonra yce Allah yle buyuruyor: "Kim kfr imanla dei-
irse, artk dmdz yoldan sapm olur." (Bakara, 108) Burada yce
Allah "saptmtr" diyerek doru yoldan ayrlmay irk olarak nite-
lendirmitir.
Bu durumda, insanlar tuttuklar yol itibariyle grup hlinde
deerlendirilmektedir:
a) Yukarya doru yol alanlar. Bunlar, Allah'n ayetlerine ina-
nan, ona kulluk sunmada byklenmeyen kimselerdir.
b) Aa doru yol alanlar. Bunlar, Allah'n gazabna uram
kimselerdir.
72 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

c) Yoldan sapm olanlar. Bunlar akndrlar, nereye gidecek-


lerini bilmezler, sapktrlar. "Kendilerine nimet verdiin, gazaba
uramam ve de sapmam kimselerin yoluna." ifadesinin bu s-
nflandrmaya ynelik bir iaret ierdiini sylemek mmkndr.
Doru yol, kesinlikle dier iki yol deildir. Bununla gazaba
uramlarn ve sapmlarn yollarn kastediyorum. u hlde
doru yol, sz edilen ilk yoldur. Yani byklk taslamayan
mminlerin yoludur. Ancak yce Allah bir ayette yle buyuruyor:
"Allah inananlar ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle
ykseltir." (Mcdele, 11) Bu da gsteriyor ki, mminlerin yolu da
kendi iinde derecelere ayrlmaktadr.
Bunun izah yledir: Her sapklk irktir, bunun tersi de do-
rudur. Yce Allah'n u sz bu gerei dile getirmektedir: "Kim
kfr imanla deiirse, artk dmdz yoldan sapm olur." (Bakara,
108) Yce Allah'n u sz de bu anlam pekitirir niteliktedir:
"...'eytana tapmayn, o sizin apak dmannzdr. Bana tapn,
doru yol budur.' Nitekim o, sizden birok nesilleri saptrd." (Y-
sn, 60-62) Kur'n- Kerim irki zulm, zulm de irk olarak nitelen-
dirir. Kyamet koptuktan sonra her i sonuca balannca, eytann
itirafn bize aktaran ayet-i kerime de bu anlam destekler mahi-
yettedir: "Ben, nceden beni Allah'a ortak komanz da tanma-
mtm zaten. Dorusu zalimler iin ac bir azap vardr." (brhm,
22)
Ayn ekilde u ayet-i kerimede olduu gibi zulm de sapklk
olarak nitelendirilir: "nananlar ve imanlarn zulmle kartrma-
yanlar, ite gven onlarndr ve doru yolu bulanlar da onlardr."
(En'm, 82) Bu anlam, doru yolu bulma ve sapklk veya sapkl
izleyen azaptan gvende olmann zulmn bertaraf edilmesi ve
imann zulmle kartrlmamasna balanmasndan alglamak
mmkndr. Ksacas sapklk, irk ve zulmn konumu birdir. Bun-
lar birbirlerinin vazgeilmezleri, birbirlerinin pekitiricileridirler. -
te, "Bunlarn her biri dierini tanmlar veya her biri ayn zamanda
dieri demektir." derken bunu kastediyoruz. Ancak unu da vurgu-
lamak gerekir ki bu, anlam aamasnda deil, msdak aamasn-
da byledir.
Bunu bildikten sonra kesin olarak anlarsn ki, sapklarn yo-
lundan ayr bir yol olan "doru yol"da kesinlikle irk ve zulm sz
Ftiha Sresi / 6-7 .................................................................................................. 73

konusu olmad gibi, yine ayn kesinlikte sapma da sz konusu


olmaz. Kalplerin derinliklerinde bir kfr veya yce Allah'n honut
olmad bir dnce barnmaz. Bedenin organlaryla bir gnah fii-
li veya itaatte bir kusur ilenmez. te teori ve pratik olarak gerek
tevhit budur. Bu ikisinin arasnda bir nc yol yoktur. Haktan
sonra, sapklktan baka ne var ki?
Yce Allah'n u sz de bu aklamay pekitirir niteliktedir:
"nananlar ve imanlarn bir zulmle kartrmayanlar, ite gven
onlarndr ve doru yolu bulanlar da onlardr." (En'm, 82) Bu ayet-
te, doru yolun gvenli olduu vurgulanyor, tam hidayet vaat edi-
liyor. nk burada ism-i fail [muhtedn=doru yolu bulanlar] ifa-
desi kullanlm ve ism-i failin gelecee dellet ettiini sylyorlar.
Dikkat edilsin! Kukusuz, bu da doru yolun niteliklerinden biridir.
Daha sonra yce Allah, doru yolun sahipleri olan bu kendile-
rine nimet verilen kimseleri yle tanmlyor: "Kim Allah'a ve Re-
sul'e itaat ederse, ite onlar Allah'n kendilerine nimet verdii
peygamberler, sddkler (gerekler, dosdoru kullar), (amellere
olan) ehitler ve sa-lihlerle birlikte olur ve onlar ne de gzel ar-
kadatr!" (Nis, 69)
Yce Allah bu ayette sz edilen iman ve itaati, bu ayetten
nce yle tanmlamtr: "Hayr, Rabbine andolsun ki, aralarnda
kan anlamazlklar hususunda seni hakem klp, sonra da ver-
diin hkm, ilerinde hibir sknt duymakszn tam anlamyla
kabullenmedike inanm olmazlar. Eer biz, kendinizi ldrn
yahut yurtlarnzdan kn, diye bunu onlara farz etmi olsaydk,
ilerinden pek az mstesna, bunu yapmazlard. Hlbuki kendile-
rine verilen d yerine getirselerdi, onlar iin hem daha hayrl,
hem de (imanlarn) daha pekitirici olurdu." (Nis, 65-66)
Burada yce Allah onlar sz, davran, i ve d grnm ola-
rak kulluk asndan salam ve noksansz olarak nitelendiriyor. Bu
adan hibir hususu bu genellemenin dnda tutmuyor. Bununla
beraber, bu son ayette niteliklerine iaret edilen mminleri, kendi-
lerine nimet verilmi olanlarn izleyicileri ve ballar olarak tant-
yor ve onlarn safndan aadaki bir safta yer aldklarn belirtiyor.
Bunu "birlikte olur" tabiri ile "onlar ne de gzel arkadatr!" ifade-
sinde anlyoruz. nk ayn derecede olmalar sz konusu olsayd,
74 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

"onlar, u kimselerle birlikte olur." deil de, "onlar, u kimseler-


dendir." buyurulmas gerekirdi.
Yce Allah'n u sz de bu ayetin bir benzeridir: "Allah'a ve
Resulne inananlar, Rableri yannda onlar, sddkler ve ehitler-
dir. Onlarn mkfatlar ve nurlar vardr." (Hadd, 19) Bu ayette
mminlerin ahiret gnnde ehitlere ve dorulara ilhk edilecek-
leri dile getiriliyor. "Rableri yannda" ve "Onlarn mkfatlar" sz-
leri bu sonucu ngryor.
u hlde, doru yolun sahipleri, kalpleri ve amelleri sapklk-
tan, irkten ve zulmden arnm mminlerden daha stn bir ko-
numa ve daha yksek bir dereceye sahiptirler. Bu ayetler zerinde
dnld zaman, zorunlu olarak, durumlar ve konumlar bun-
dan ibaret olan mminlerde de bir eksiklik olduu anlalyor. E-
er bu eksiklii gider-mi olsalard, onlar da kendilerine nimet ve-
rilen kimselerden olurlard. Yani onlarla arkadalk etme derece-
sinden, onlardan olma derecesine ykselmi olurlard. Belki de bu
ayrcalklarnn sebebi, Allah hakkndaki derin marifetleri, ileri bil-
gileridir. Nitekim yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Allah, i-
nananlar ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle ykseltir."
(Mcdele, 11) u hlde doru yolun sahipleri, kendilerine kmil
iman nimetinden daha stn bir nimet verilen kimselerdir. Bu da
doru yolun niteliklerinden biridir.
Yce Allah "yol" anlamna gelen "srat" ve "sebil" kelimelerini
Kur'n- Kerim'de defalarca kullanmtr. Fakat bir tek "srat-
mstakm"den fazlasn kendisine izafe etmemitir. Ama "sebil"
olarak kendisine giden birok yolun bulunduunu vurgulamtr:
"Ama bizim urumuzda cihat edenleri biz, elbette yollarmza
(sebillerimize) iletiriz." (Ankebt, 69) Ayn ekilde, u ayet-i kerime-
den baka da "srat- mstakm"i yaratklarndan hi kimseye iza-
fe etmemitir: "Kendilerine nimet verdiin... kimselerin yoluna
(sratna)." Fakat "sebil" anlamnda yol kavramn kendisinden
bakasna da izafe ederek kullanmtr: "De ki: te benim yolum
(sebilim) budur: Allah'a basiretle davet ederim." (Ysuf, 108) "Bana
ynelen kimsenin yolu (sebili)." (Lokmn, 15) "Mminlerin yolu" (Ni-
s, 115)
Bununla da anlalyor ki "sebil", "srat- mstakm"den farkl-
dr ve izleyicilerin, kulluk sunanlarn saysna ve okluuna gre
Ftiha Sresi / 6-7 .................................................................................................. 75

farkllk gsterir, deiir, ok olur. Fakat "srat- mstakm" tek ve


deimezdir. Yce Allah'n u sz buna iaret etmektedir: "Ger-
ekten size Allah'tan bir nur ve ak bir kitap gelmitir. Allah o-
nunla, rzasna uyanlar esenlik yollarna (sebil) iletir, onlar kendi
ilmiyle karanlklardan aydnla karr ve dosdoru yola (srat-
mstakme) iletir." (Mide, 15-16) "Sebil" birden fazla olarak nite-
lendirilirken, "srat" bir tek olarak nitelendirilmitir. Bu durumda
srat- mstakm ya sebillerin tmnden ibarettir ya da sebillerin
birlemesi ve srat- mstakmle aynlamas sonucu oluan ana
yoldur.
Ayn ekilde yce Allah yle buyuruyor: "Onlarn ou, Allah'a
ortak komadan inanmazlar." (Ysuf, 106) Bununla da anlalyor
ki, irk (ki bir sapklktr) imanla birlikte bulunabilir. te bu "se-
bil"dir. Dolaysyla "sebil"in irk ile bir araya gelebilecei anlal-
yor. Fakat "srat- mstakm" sapklkla bir araya gelmez. Nitekim,
"ve de sapmam kimselerin" buyurulmutur.
Bu ayetler zerinde kapsaml bir ekilde dnld zaman,
bu "sebil"lerin her birinin "srat- mstakm"in aksine, kimi nok-
sanlklar ve kimi ayrcalklarla bir arada olabilecekleri anlalmak-
tadr. Yine anlalmaktadr ki, bu sebillerden her biri srat- msta-
km olmakla birlikte dierinden ayrdr. Srat- mstakm de bu
sebillerin her biriyle birletii gibi, her birinin muhalifiyle de bir-
lemektedir.
Byle bir sonuca, sunduumuz ayetlerden varmak mmkn
olduu gibi, dier baz ayetler de bu anlam pekitirir niteliktedir.
rnein: "Bana ibadet edin; doru yol (srat- mstakm) budur."
(Ysn, 61) "De ki: Rabbim, beni doru yola (srat- mstakme) ilet-
ti. Dosdoru dine, Allah' bir bilen brahim'in dinine." (En'm, 161)
Bu ayetlerde, hem ibadet, hem de din, "srat- mstakm" olarak
nitelendirilmitir. Bu ikisi ise, btn "sebil"lerin ortak zellikleridir.
Buna gre, Allah'n sebillerine oranla "srat- mstakm" be-
dendeki ruh gibidir. Nitekim bedenin hayat boyunca geirdii de-
iik evre-ler vardr. Beden her evrede ncekinden farkldr. Be-
beklik, ocukluk, delikanllk, genlik, yetikinlik, yallk ve ihtiyar-
lk gibi. Fakat her evrede ruh ayn ruhtur, bedenden ayrlmaz bir
btndr. Yine bedenin eitli hlleri olabilir ki, ruhun isteklerine
76 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ve gereklerine ters debilir. Ama ruh yle deildir. Bu, Allah'n


deimez ftratdr ki, insanlar onun zerine yaratmtr. Bununla
birlikte beden ruhtur, yani insandr.
Ayn ekilde, yce Allah'a giden "sebil" de "srat- msta-
km"dir. Ancak mminlerin sebili, tvbe edenlerin sebili, Peygam-
beri izleyenlerin sebili vs. gibi oaltabileceimiz Allah'n sebilleri-
ne dardan bir afet veya noksanlk musallat olabilir. Fakat bunlar
kesinlikle "srat- mstakm"e bulaamazlar. Nitekim bir "sebil"
olan imana, irk ve sa-pkln karabileceini grdn. Ne var ki,
bunlarn hibiri "srat- mstakm"in bnyesinde barnamaz. u
hlde arl, bulaml, yaknl ve uzakl asndan sebilin
dereceleri vardr ve bunlarn tm srat- mstakm zerindedir ya
da bizzat onun kendisidir.
Yce Allah hak ve batla rnek verirken bu gerei aklam-
tr. Kastettiim, hepsi de "srat- mstakm"den olmakla birlikte
Allah'a giden "sebil"lerin fakllk gsterebilecekleridir. Yce Allah
buyuruyor ki: "Gkten bir su indirdi de dereler kendi lsnce o
su ile alayp akt. Sel ste kan kp yklenip gtrd. Ss
yahut eya yapmak iin atete yakp erittikleri madenlerde de
bunun gibi bir kpk vardr. Allah, hak ile batl byle bir benzet-
me ile anlatr. Kpk yok olup gider. nsanlara yararl olan ise
yeryznde kalr. te Allah, byle meseller verir." (Ra'd, 17) Bura-
da yce Allah, bilgi ve olgunluk edinmede kalplerin ve kavrama
yeteneklerinin farkl kapasitelere sahip olmakla beraber, her biri-
nin tek bir semav rzka dayandn, oradan beslendiini
vurguluyor. Bu rnekle ilgili yeterli aklamaya Ra'd suresinde yer
vereceiz. Ksacas, bu da srat- mstakmin, yani doru yolun ni-
teliklerinden bir dieridir.
Doru yolun (srat- mstakm) nitelikleri zerinde dndn
zaman, onun Allah'a giden tm yollara, tm sebillere egemen ol-
duunu grrsn. yle ki, bir yol srat- mstakm gereinden
barndrd oranda Allah'a ulatrr. Oysa srat- mstakm kaytsz
ve artsz olarak mutlak ekilde Allah'a ulatrr. Bu yzden yce
Allah onu "srat- mstakm" olarak nitelendirmitir.
"Srat", ak yol demektir. Bu kelime, "yutmak" anlamna ge-
len "serete" fiilinden tremitir. Sanki bu yol, yryenlerini yutuyor
Ftiha Sresi / 6-7 .................................................................................................. 77

da, kendisinden ayrlmalarna, midesinden kmalarna izin


vermiyor gibi. "Mstakm" ise, ayann zerine dikilip kendine ve
kendisiyle ilgili eylere egemen olmak isteyen kimsedir. inin ida-
resini ele alan kimse gibi. Sonu itibariyle "mstakm", durumu ve
konumu deimeyen, demektir.
Buna gre, "srat- mstakm", izleyicisini amacna ve maksa-
dna ulatrmaktan geri kalmayan hedefe ulatrc yoldur. Nite-
kim yce Allah yle buyuruyor: "te Allah'a inanp O'na smsk
tutunanlar, kendi katndan bir rahmetin ve ltfun iine alacak ve
onlar kendisine (varan) doru bir yola iletecektir." (Nis, 175) Yani
bu hidayet deimeyecek ve bylece srp gidecektir.
Bir ayette de yle buyuruyor: "Allah kimi hidayet etmek is-
terse, onun gsn slm'a aar. Kimi de saptrmak isterse, o-
nun gsn, ge kyormu gibi dar ve tkank yapar. Allah,
inanmayanlarn stne ite byle pislik kertir. te Rabbinin
doru yolu budur." (En'm, 125-126) Yani, onun deimeyen ve he-
defe ulatrmaktan geri durmayan yolu budur.
Bir ayette de yle buyuruyor: "Allah dedi ki: te bu, benim
stlendiim dosdoru yoldur. phesiz, sana uyan saptmlarn
dnda, senin benim kullarm zerinde zorlayc hibir gcn
yoktur." (Hicr, 41-42) Yani bu, benim deimez yolumdur, yrrlk-
ten kaldrlmaz yasamdr. Bir bakma bu ifade, yce Allah'n u s-
zne arm yapmaktadr: "Allah'n kanununda bir deime bu-
lamazsn. Allah'n kanununda bir sapma bulamazsn." (Ftr, 43)
"Srat- mstakm" kavramnn anlamna ilikin olarak yapt-
mz aklamalardan u hususlar belirginlik kazanyor:
1- slm, iman, ibadet, ihls ve tevazu gibi Allah'a giden yollar
(sebiller), gerein kayna olan "srat- mstakm"e yaknlklar
orannda kmillik ve eksiklik, pahallk ve ucuzluk bakmndan
birbirlerinden farkldrlar. Bunlarn kartlar olan kfr, irk, inat-
lk, azgnlk ve gnahkrlk iin de ayn durum sz konusudur. Ni-
tekim yce Allah yle buyuruyor: "Her birinin yaptklarndan t-
r dereceleri vardr. Allah, onlara yaptklarnn karln verir;
asla kendilerine hakszlk edilmez." (Ahkaf, 19)
Akllarn yce Allah'tan algladklar ilh bilgilerin durumu da
tpk buna benzemektedir. Yeteneklerin farkll orannda bu bilgi-
78 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ler farkllk arzeder, kapasitelerin eitlilii orannda eitli alg-


lama biimleri ortaya kar. Yce Allah'n verdii u rnek de bunu
vurgulamaktadr: "Gkten bir su indirdi de dereler kendi lsn-
ce o su ile alayp akt..." (Ra'd, 17)
2- Srat- mstakm, btn yollara egemen olduu gibi, srat-
ms-takmin izleyicileri de yledir. Yce Allah onlar bu yolda yer-
leik ve kalc klarak onlarn ilerini zerine alm ve onlar da kul-
larnn doru yola iletilmesinde yetkili klmtr. "Onlar ne de gzel
arkadatr!" (Nis, 69) "Sizin veliniz ancak Allah, O'nun Resul ve
namaz klan ve rk hlinde zekt veren mminlerdir." (Mide,
55) derken, yce Allah bunu kastetmitir. Bu son ayetin mminle-
rin emiri Hz. Ali (a.s) hakknda indii mtevatir hadislerle sabittir.
O, bu mmet iinde bu kapy aan ilk kiidir. Yeri gelince bu ayet-
le ilgili olarak geni aklamalarda bulunacaz.
3- Yola hidayet etmenin anlam, yolun anlamnn
belirginlemesiyle belirginleir. es-Sihah adl szlkte belirtildiine
gre "hidayet", "gstermek, dellet" demektir. Yine ayn szlkte
belirtildiine gre, bu fiil Hicazllarn lehesinde iki mef'ul birden
etkilemektedir. Dier lehelerde bu fiilin ikinci mef'ul da etkile-
mesi iin "il" harf-i cerrine bavurulur. Bize gre de doru olan
gr budur. Ancak bir gre gre de "hidayet" kknden t-
reyen fiil, "il" harf-i cerri olmakszn ikinci mef'ul etkilediinde
"hedefe ulatrma" anlamn ifade eder. Ama "il" harf-i cerriyle
geili klnd zaman "yol gsterme" anlamn ifade eder. Buna
rnek olarak da u ayet-i kerime gsterilir: "Sen, sevdiini hidayet
edemezsin, fakat Allah dilediini hidayet eder." (Kasas, 56)
"Yol gsterme" anlamnda "hidayet" Resulullah (s.a.a) iin sa-
bit olduuna gre burada nefyedilen "hidayet", "hedefe ulatrma"
anlamndaki "hidayet"tir. Nitekim u ayetlerde, birinci anlamda
"hidayet" Allah'a, ikinci anlamda "hidayet" ise Peygambere izafe
edilmitir: "Ve onlar dosdoru yola iletirdik." (Nis, 68) "Ve phe-
siz ki sen, doru yola gtryorsun." (r, 52) u hlde "hedefe
ulatrma" anlamndaki "hidayet" kknden treyen fiil, ikinci
mef'ul dorudan etkiler, "yol gsterme" anlamndaki "hidayet"
kknden treyen fiil ise, "il" harf-i cerriyle geililik kazanr.
Ftiha Sresi / 6-7 .................................................................................................. 79

Ne var ki, bu gre kant olarak gsterilen ayette bizim s-


zmz vardr. yle ki, ayette nefyedilen hidayet, hidayetin ger-
ekliidir ki bu, yalnzca Allah'n elindedir. Yoksa bu gerekliin
baz dereceleri kesinlikle Peygamber iin sabittir. Dier bir ifadey-
le; nefyedilen, hidayetin cinsi deil, kemal derecesidir. Ayrca bu
aklama, Firavun hanedan arasnda yer alan bir mminin szle-
rini ieren ayetin iaret ettii anlamla eliki arzetmektedir: "Ey
kavmim! Bana uyun, sizi doru yola gtreyim." (M'min, 38) n-
k bu ayette "hidayet" kknden treyen fiil, "il" harf-i cerri ol-
makszn mef'ul etkiledii hlde "yol gsterme" anlamn ifade
etmektedir.
Buna gre bizce "il" harf-i cerri ile kullanlp kullanlmamas-
na gre "hidayet" kknden treyen fiilin anlamnda bir deilik
meydana gelmez. Bu fiilin "il" harf-i cerri olmakszn ikinci
mef'ul etkilemesinin "dahalt'ud-dre=eve girdim" cmlesindeki
kurala bal olmas da mmkndr.
Ksacas hidayet; iaret etmek, yolu gstermek suretiyle hede-
fi gstermektir. Bu da bir eit "hedefe ulatrmak" demektir. Al-
lah'n dzeni, sebepler dzeni olduuna gre, bunun gerekle-
mesi iin yce Allah bir sebep oluturur. Bu sebep hedefin belir-
ginlemesini ve sonuta kulun bu hedefe ulamasn salar. Yce
Alah bu dzene u ekilde iaret etmektedir: "Allah kimi hidayet
etmek isterse, onun gsn slm'a aar." (En'm, 125)
u ayet-i kerime de buna bir rnektir: "Sonra derileri ve kalp-
leri Allah'n zikrine (meylederek) yumuar. te bu, Allah'n hida-
yetidir; dilediini bununla doru yola iletir." (Zmer, 23) fadenin o-
rijinalinde geen "telnu=yumaar" fiilinin "il" harf-i cerriyle geili
klnmasnn sebebi, eilim ve gven gibi bir anlam iermesini
salamaktr. Kalbin yumuamas, yce Allah'n kalpte, Allah'n
zikrini alglamasn, ona ynelmesini ve onunla gven bulmasn
salayacak bir netlik meydana getirmesidir. Allah'n yollar (sebille-
ri) farkl olduu gibi, yol-larnn farkll orannda hidayeti de farkl-
lk gsterir. u hlde her yolun karlnda ona zg bir hidayet
vardr.
Yce Allah'n u sz bizim vurguladmz bu yol ve yol gste-
ricilik farkllna iaret ediyor: "Bizim urumuzda cihat edenleri,
80 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

biz elbette yollarmza iletiriz. Hi phe yok, Allah mutlaka iyiler-


le beraberdir." (Ankebt, 69) Nitekim kulun Allah yolunda cihat et-
mesi ile Allah uruna cihat etmesi arasnda fark vardr. Birinci
ama iin cihat eden kii, yolun gvenliinin salanmasn ve yol-
daki engellerin bertaraf edilmesini istemektedir. kinci ama iin
cihat eden kii ise, sadece Allah'n rzasn elde etmek istiyor. Bu-
nun sonucunda yce Allah onu zel yeteneklerine ve kapasitesine
uygun bir yola iletir. Sonra ilettii bu yolun ardndan onu bir dier
yola iletir ve nihayet onu kendine yakn, zel biri klar.
4- "Srat- mstakm" farkl derece ve mertebeleri bulunan Al-
lah yollarnn (sebillerinin) tmn kapsadna gre, yce Allah'n
insan srat- mstakimde olduu hlde yine srat- mstakme hi-
dayet etmesi olas ve dorudur. Yani Allah, insan srat- msta-
kimden yine srat- mstakime hidayet edebilir, iletebilir. yle ki,
onu nce yollarndan (sebillerinden) birine hidayet eder, iletir; son-
ra ona ynelik hidayetini artrr ve onu bir st yola (sebile) iletir. Ni-
tekim yce Allah'n hidayete erdirdii kullar adna dile getirdii
"bizi doru yola hidayet et." ifadesi, bu tr bir istek iermektedir.
Bu aklamayla, "Fiilen hidayete ermi bir kimsenin hidayet
istemesi, elde edilen bir eyi elde etmeye ynelik bir istektir ve bu
muhaldir." veya "Kulun srat- mstakmde yrmesinden sonra
srat- mstakmde yrme isteini dile getirmesi, elde edilmi o-
lan elde et-me isteidir ki, bu tr bir istekte bulunmak anlamsz-
dr." eklindeki soru ve eletirilerin cevab da verilmi oldu.
Ayn ekilde, "Bizim eriatmz btn ynleriyle eski milletlere
indirilen eriatlardan daha geni ve noksanszdr. u hlde, yce
Allah'tan bizi onlardan nimet verdikleri kullarnn yoluna iletmesini
istemek ne anlam ifade eder?" eklindeki eletiri de geersizdir.
nk bir eriatn bir dier eriattan daha geni ve noksansz ol-
mas ayr, bir eriata bal olan bir kimsenin dier bir eriata bal
olan bir kimseden daha kusursuz, daha olgun olmas da ayr bir
meseledir.
Sz gelimi; Hz. Muhammed'e (s.a.a) indirilen eriata (en m-
kemmel ve en geni kapsaml eriat olmasna ramen) inanan
normal bir mmin, eriatlar eski ve gekin olmasna ramen Hz.
Nuh'tan ve Hz. brahim'den (selm zerlerine olsun) daha kusur-
Ftiha Sresi / 6-7 .................................................................................................. 81

suz ve daha olgun olamaz. nk eriatlarn ve bu eriatlara gre


amel etmenin hkm, bu eriatlar zmseyip onu karakter hline
getirmekten doan velyet makamnn hkmnden farkldr.
u hlde, eski eriatlara bal olup da irkten ar, katksz
tevhit makamna ulam bir insan, en kusursuz ve en geni kap-
saml eriat olan Hz. Muhammed'in (s.a.a) eriatna gre amel
etmekle beraber tevhit makamn kazanmayan, bilgiye dayal ha-
yat, ruhuna egemen olmayan, ilh hidayetin ve Rabban yol gs-
tericiliin nuru kalbine yerlemeyen bir insandan daha kusursuz-
dur, ondan stndr. Dolaysyla kusursuz eriatn ehlinden ol-
makla beraber makam daha aada olan bir insan, daha aa
bir eriatn ehlinden olan bir insann ulat yksek makama u-
lamay Allah'tan isteyebilir.
En ilgin olan da, baz tefsir bilginlerinin sz konusu kukuyu
bertaraf etmek amacyla yaptklar aklamadr. yle ki: Allah'n
dini birdir, o da slm'dr. Tevhit, peygamberlik ve ahiret gibi temel
bilgiler ve bunlarn ayrntlar olan genel bilgiler tm eriatlar a-
sndan birdir. Bu eriatn nceki eriatlara kar tek ayrcal, ha-
yatn tm meselelerine ilikin ayrnt niteliindeki hkmlerin bu
eriatta daha geni ve daha kapsaml tutulmu olmasdr. Bu e-
riat kullarn karlarnn korunmasna dierlerine oranla daha faz-
la zen gsteriyor.
Ayrca bu eriatn temeli, hikmet, t ve gzel diyalog gibi
kantlama yollarna dayanr. Ne var ki, din bir de olsa, btn eri-
atlardaki temel bilgiler ayn da olsa, onlar bizden nce Rablerinin
yoluna girdiler. Bu hususta bize gre nceliklidirler. Bu yzden y-
ce Allah onlarn durumlarn gz nnde bulundurmamz, onlarn
tutumlarndan olumlu dersler karmamz emretmitir.
Ben derim ki: Bu aklama dayanak olarak tefsir biliminin zo-
runlu grd temellerden farkl bir anlayn rndr. Bu anlay-
a gre, temel bilgilerin hakikatleri gerekte birdirler ve aralarnda
derece ve dzey farkll sz konusu deildir. Batn ve manev de-
receler de yle.
Buna gre sekin bir peygamberle en basit bir mmin, varlk
ve d lemde gereklii olan olgunluk asndan ayn dzeydedir.
Aralarndaki stnlkse, gerek olgunlua dayanmayan yasama-
82 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

nn ngrd makamlar asndan sz konusudur. Tpk bir kral


ile onun tebaas olan halk arasndaki makamsal stnlk gibi.
Byle bir stnlk szlemeli ve atamayla belirlenmi makamlar
itibariyledir ve insann varlyla bir ilgisi yoktur.
Bu temelin de dayand bir dier temel sz konusudur. Buna
gre, asl olan maddedir ve madde tesi, bir deer ifade etmez.
Madde tesi, kant olan bir istisna ile sadece yce Allah'a zg-
dr.
Biroklar bu byk yanlgya dmlerdir. Bunun iki nedeni
vardr: Ya madd bilimlere dayanarak somut verilerle yetinmek ya
da Kur'n tefsirine ilikin genel anlayla yetinerek ayetler zerin-
de etraflca dnmemek.
Bu meseleyle ilgili olarak sylenecek ok ey vardr. naallah
ileride yeri geldike bilimsel aratrmalara ilikin blmlerde daha
geni aklamalarda bulunacaz.
5- "Srat- mstakm"in sahiplerinin bakalarndan farkl olan
taraflar ve yollarnn bakalarnn yollarna olan stnl bilgi-
den ileri gelir, amelden deil. Onlar, Rablerinin makamna ilikin
olarak bakalarnn yoksun olduu bilgiye sahiptirler. Nitekim yu-
kardaki aklamalarda, srat- mstakm ehli dndakilerin sebil-
lerinde de tam ve noksansz amelin gerekleebileceini vurgula-
dk. u hlde srat- ms-takm ehlinin tek ayrcalklar bilgidir. An-
cak, nedir bu bilgi? Ve nasl bir eydir? naallah, "Gkten bir su
indirdi de dereler kendi lsnce o su ile alayp akt." (Ra'd, 17)
ayetini ele alrken bu konuda ayrntl bilgi vereceiz.
Yce Allah'n u sz de bu anlam artrmaktadr: "Allah
sizden inananlar ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yk-
seltir." (Mcdele, 11) u ayet de bu anlam pekitirir niteliktedir:
"Gzel sz ona kar, iyi amel onu ykseltir." (Ftr, 10) Buna gre
yce Allah'n katna kan, gzel szdr. Yani, inan ve ilimdir. Sa-
lih amelin fonksiyonu ise, gzel sz ykseltmek, Allah katna
kmasnda ona yardmc olmaktr. Sz konusu ayeti ele alrken,
konuya ilikin geni bilgiye yer vereceiz.
Ftiha Sresi / 6-7 .................................................................................................. 83

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


el-Kfi'de "ibadet" kavramnn anlam ile ilgili olarak mam Sa-
dk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: " tr ibadet ekli vardr:
Baz insanlar korktuklar iin Allah'a ibadet ederler. Bu, klelerin
ibadetidir. Bazlar sevp kazanmak amacyla Allah'a ibadet eder-
ler. Bu, cretlilerin ibadetidir. Bazlar da sevdikleri iin Allah'a i-
badet ederler. Bu da, zgrlerin ibadetidir ve bu, en stn ibadet
eklidir." [c.2, s.84, h: 5, badet bab]
Nehc'l-Bela'da yle bir ifade yer alr: "Bir ksm insanlar,
bir beklentiyle Allah'a ibadet ederler. Bu, tccarlarn ibadetidir.
Bazlar korkudan dolay Allah'a ibadet ederler. Bu, klelerin iba-
detidir. Bazlar ise, sadece krlerini ifade etmek iin Allah'a i-
badet ederler. Bu da zgr insanlarn ibadetidir." [Feyz'l-slm,
s.1192, h: 229]
el-lel, el-Mecalis ve el-Hisal adl eserlerde mam Sadk'n (a.s)
yle buyurduu anlatlr: "nsanlarn Allah'a ynelik kulluklar
gerekeye dayanr: Bir ksm insanlar, sevap beklentisiyle O'na i-
badet ederler. Bu, ihtirasllarn ibadetidir ve bu hrstr, tamahtr.
Bazlar da cehennem ateinden korktuklar iin O'na kulluk su-
narlar. Bu ise, klelerin ibadetidir ve bu ibadet ekli korku nitelik-
lidir. Ama ben O'nu sevdiim iin O'na ibadet ediyorum. te bu,
erefli ve saygn insanlarn ibadetidir. nk yce Allah yle bu-
yuruyor: 'Ve onlar o gn korkudan emin kalrlar.' [Neml, 89] Bir di-
er ayette de yle buyuruyor: 'De ki: Eer siz Allah' seviyorsanz
bana uyun ki, Allah da sizi sevsin.' [l-i mrn, 31] Kim Allah' sever-
se, Allah da onu sever ve Allah'n sevdii kimse de gvenli kimse-
lerden olur. te bu, sakl ve koruma altnda bulunan bir makam-
dr, ona arnmlardan bakas ulaamaz." [lel'-erayi, c.1, s.12, h:
8. el-Hisal, s.188]
Ben derim ki: Daha nce yaptmz aklamalardan, bu riva-
yetlerin ierdikleri anlamlar aklk kazanm oldu. mamlarn (se-
lm olsun onlara) zgr insanlarn ibadetini bir keresinde sevgi,
bir keresinde de kr olarak nitelendirmeleri, her ikisinin de so-
nuta ayn anlam ifade etmesinden dolaydr. nk kr, insa-
nn, kendisine nimet olarak verilen eyi yerli yerine koymasdr.
badetin kr ise, zat hasebiyle onu hak eden yce Allah'a yne-
84 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

lik olmasdr. Yani yce Allah'a Allah olduu iin, yani btn gzel-
lik ve ululuk (cemal ve cell) niteliklerini zatnda toplad iin i-
badet edilir. O, zat itibariyle gzeldir ve bu yzden zat itibariyle
sevilendir. nk sevgi gzellie ilgi duymann, ekicilie kapl-
mann ifadesidir. Bu yzden; "O, zt itibariyle mabttur. O, mabut-
tur; nk gzeldir, sevilendir. O, mabuttur; nk nimet verendir,
ibadet edilerek kr yerine getirilendir." derken, btn bu szle-
rimiz bir tek anlam ifade etmi olurlar.
Ehlisnnet kanalyla mam Sadk'n (a.s), "Yalnz sana ibadet
ederiz..." ifadesiyle ilgili olarak yle dedii rivayet edilir: "Yani
senden, senin dnda bir ey istemiyoruz. Karlk ve bedel bek-
lentisiyle sana ibadet etmiyoruz. Senin makamna ilikin bilgiden
yoksun olan cahiller gibi kulluk sunmuyoruz."
Ben derim ki: Bu rivayet, yukarda "ibadetin, ibadet annda ha-
zr bulunmay ve samimiyeti gerektirdiini, bununsa karlk bek-
lentisine ters dtn" ifade ettiimiz aklamamza ynelik bir
iaret ieriyor.
Tuhaf'ul-Ukl adl eserde mam Sadk'n (a.s) yle dedii an-
latlr: "drak ile deil, sfat ile ibadet ettiini ileri sren kii, gaip
olan (hazr bulunmayan) bir eye ynelmi olur. Sfata ve mevsufa
birlikte ibadet ettiini ileri sren kii tevhit inancna ters dm
olur. nk sfat mevsuftan ayr bir eydir. Mevsufu sfata izafe et-
tiini ileri sren kii, by kltm olur. Allah' O'nun anna
yarar ekilde tanmlayamadlar..." [s.242, Necef Basks]
"Bizi doru yola hidayet et." ifadesiyle ilgili olarak el-Mean
adl eserde mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "Yani,
bizi senin sevgine ulatracak, senin cennetine kavuturacak,
kendi heva ve hevesimize uyup da bozulmamza ya da kendi g-
rlerimize gre hareket edip de helk olmamza engel olacak
yolda sebatl olmaya ilet." [s.33, h: 4]
Yine bu ayetle ilgili olarak el-Mean adl eserde mam Ali'nin
(a.s) yle dedii rivayet edilir: "Yani, gemi gnlerimizde bize
bahettiin kolaylatrc desteini srdr ki, mrmzn gelecek-
teki ksmnda da ayn ekilde sana itaat edelim." [s.33, h: 4]
Ben derim ki: Bu iki rivayet, hidayete ermi kiinin hidayet is-
temesi ile ilgili olarak, elde olan bir eyin elde edilmesini isteme-
Ftiha Sresi / 6-7 .................................................................................................. 85

nin lzm geldii eklindeki kukuya verilebilecek cevabn iki fark-


l ynn ifade ediyor. Birinci rivayet, hidayetin derecelerinin fark-
llna; ikincisi ise, bunlarn anlamsal birliine iaret ediyor.
el-Mean adl eserde mam Ali'nin (a.s) yle dedii rivayet edi-
lir: "srat- mstakm dnyada arla kamayan, kusur ve ihmal-
krlktan uzak olup dmdz devam eden, ahirette ise mminleri
cennete gtren yoldur." [s.33, h: 4]
Yine ayn eserde mam Ali'nin (a.s), "Kendilerine nimet
verdiklerinin yoluna" ifadesiyle ilgili olarak yle buyurduu
rivayet edilir: "Yani, bizi dinine ve itaatine muvaffak olma nimeti
verdiin kimselerin yoluna ilet, mal ve salk nimeti verdiin
kimselerin yoluna deil. nk mal ve salk nimeti verdiklerin
kfir ve fask da olabilirler. Yce Allah nimet verdii kimseler
hakknda yle buyuruyor: Kim Allah'a ve Resul'e itaat ederse,
ite onlar Allah'n kendilerine nimet verdii peygamberler,
sddkler, ehitler ve salihlerle birlikte olur ve onlar ne gzel
arkadatr!" [Nis, 69] [s.36, h: 9]
el-Uyn'da mam Rza'nn (a.s), atalar kanalyla Hz. Ali'nin
(a.s) yle buyurduunu aktard belirtilir: "Resulullah'n (s.a.a)
yle dediini duydum: Allah diyor ki: Fatiha suresini kendimle ku-
lum arasnda paylatrdm. Fatiha'nn yars benim ve yars da ku-
lumundur. Kulumun istedii kendisine verilecektir. Kul,
'Bismillahirrahmanirra-him' dedii zaman, yce Allah, 'Kulum be-
nim adm anarak balad. Bu yzden onun ilerini eksiksiz olarak
sonulandrmam, durumunu bereketlendirmem gerekli oldu.' der.
Kul, 'Hamd, lemlerin Rabbi Allah'a zgdr.' dedii zaman, yce
Allah, 'Kulum beni vd, elindeki nimetlerin benim katmdan ol-
duunu ve kendisine ynelen bellarn benim ltfumla savldn
bildi. Siz ahit olun ki, ben dnya nimetlerine ek olarak, ona ahiret
nimetlerini de vereceim ve dnya musibetlerini bandan savd-
m gibi, ahiret musibetlerini de bandan savacam.' der. Kul,
'Rahmandr, Rahimdir.' dedii zaman, yce Allah, 'Kulum benim
Rahman ve Rahim olduuma tanklk etti. Siz ahit olun ki, ben
rahmetimden onun payna den ksm genileteceim, ona yne-
lik balarm arttracam.' der. Kul, 'Din (karlk) gnnn sa-
hibidir.' dedii zaman, yce Allah, 'Nasl ki o, benim 'din (karlk)
gnnn sahibi' olduumu itiraf etti, siz ahit olun ki, ben de he-
86 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

sap gn onun hesabn kolaylatracam, onun iyiliklerini kabul


edeceim, iledii ktlkleri sileceim.' der. Kul, 'Yalnz sana i-
badet ede-riz' dedii zaman, yce Allah, 'Kulum doru syledi, sa-
dece bana ibadet ediyor, siz ahit olun ki, bu ibadetine karlk
ona yle bir sevap vereceim ki, bana ynelik ibadetinde ona ters
den herkes, ona gpta edecektir.' der. Kul, 'Ve yalnz senden
yardm dileriz.' dedii zaman, yce Allah, 'Kulum benden yardm
istedi ve bana snd. Siz ahit olun ki, iinde ona yardm edece-
im, dara dt zamanlarda imdadna yetieceim, felketlere
urad zaman elinden tutacam.' der. Kul, 'Bizi doru yola hida-
yet et.' diye surenin sonuna kadar okuduu zaman, yce Allah, '-
te bu, kulumun hakkdr, onun istedii verilecektir. Kulumun dua-
sn kabul ettim ve onun arzuladklarn verdim. Korktuu eyden
gvene kavuturdum.' der." [s.234, bab:28, h: 59]
Ben derim ki: Buna yakn bir aklamay, Saduk el-lel adl ese-
rinde mam Rza'dan (a.s) rivayet eder. [c.2, s.315, h: 1] Grld
gibi bu rivayet, namazda okunan Fatiha suresini, defalarca vurgu-
ladmz tarzda aklamaktadr. yle ki: Yce Allah bu sureyi kul-
lar adna dile getiriyor. Bu sure kulluk makamnn ve Allah'a yne-
lik vg ve ibadetin ifadesidir. u hlde, bu sure ibadet iin indi-
rilmi bir suredir ve bu hususta Kur'n- Kerim'de ona benzer bir
baka sure yoktur. Bunu derken vurgulamak istediim noktalar
unlardr:
1- Bu sure batan sona kadar, yce Allah tarafndan dile getiri-
len kullarn szlerinden ibarettir. Kullar, kendilerini kulluk maka-
mna koyup O'nun Rablk makamna yneldikleri zaman bu szle-
ri ifade etsinler diye.
2- Bu sure iki ksmdr; bir ksm Allah'a, bir ksm da kula ait-
tir.
3- Bu sure Kur'n'n ierdii bilgileri ksaca ve zet olarak kap-
samaktadr. nk Kur'n- Kerim'in temel bilgiler ve bunlara bina
edilen ahlk, hukuk, ibadet, insanlar aras ilikiler, siyaset, top-
lumsal ilikiler, vaat ve tehditler, kssa ve ibret tablolar ile ilgili
akllara durgunluk veren kapsamll, btnyle tevhide, pey-
gamberlie, ahirete ve bunlarn ayrntl aklamasna, kullarn
dnya ve ahiretleri iin elverili olan yola iletilmesine dnktr.
Ftiha Sresi / 6-7 .................................................................................................. 87

Grld gibi bu sure, sz konusu gerekleri z, ama derin an-


laml ifadelerle iermektedir.
Dilersen yce Allah'n Mslmanlarn namazlarnda okumala-
rn emrettii bu surenin gzelliini, Hristiyanlarn namazlarnda
okuduk-lar ve Matta ncili'nde yer alan u szlerle karlatrabi-
lirsin: "Ey gkteki babamz, ismin kutsansn, egemenliin gerek-
lesin, gklerde olduu gibi yerde de senin iraden yrrlkte ol-
sun. Bizim azmz ekmeimizdir, bugn bize ver. Nasl ki biz, bize
kar su ileyenleri balyoruz, sen de bizim gnahmz bala,
bizi denemeye tbi tutma, bizi ktlklerden koru. Amin!" [Matta
ncili: Bap: 6 : 9-13]
Semav olduu ve kulluk tavrn ierdii iddia edilen u szler
zerinde biraz durduumuzda karmza u sonular kyor. Birin-
cisi: Babalar (h, bununla yce Allah' kastediyorlar) gklerde-
dir! Sonra, babann hakknda adnn kutsanmas, egemenliinin
gereklemesi ve gklerde olduu gibi iradesinin yerde de yrr-
le girmesi iin dua ediliyor. Fakat daha ok siyasal partilerin
sloganlarna benzeyen bu duay kim kabul edecektir?! Ardndan
yce Allah'tan bugnn ekmei ve balamann karl ba-
lama isteniyor, bir hakk grmezlikten gelme, bir dier hakk
grmezlikten gelmenin karl olarak ngrlyor. Eer Allah on-
lara byle bir hak vermezse, onlarn ne gibi bir haklar olabilir ki?!
Ayrca burada, kendilerini snamamas ve ktlklerden kur-
tarmas isteniyor. Bu ise, gereklemesi mmkn olmayan bir is-
tektir. nk dnya imtihan yurdudur, eksikliklerin giderilecei
yerdir. Bu karlatrmay yaptktan sonra Batl bilginlerden baz
oryantalistlerin1 ve onlara uyan baz szde Mslman bilginlerin
u szlerine amadan edemeyeceksin: "Temel bilgiler konusun-
da slm'n dier dinlere herhangi bir stnl yoktur. nk Al-
lah'tan gelen btn eriatlar tevhide ve nefsi gzel ahlk ve salih
amel ile arndrmaya aryorlar. Dinler arasndaki tek stnlk
toplumsal meyvelerinin kklemesinden ileri gelir." (!!)

1- Piskopos Gustaw Lebon, "slm Medeniyet Tarihi"


88 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

HADSLER IIINDA "SIRAT-I MSTAKM"N AIKLAMASI


Men La Yahzuruh'ul-Fakih'te ve Tefsir-ul-Ayy'de mam Sa-
dk-n (a.s), "Srat- mstakm, Emir'l-Mminin Ali'dir (a.s)." dedii
rivayet edilir. [Tefsir'ul-Ayy, c.1, s.24, h: 25]
el-Mean'de mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "Bu
(srat- mstakm), Allah' bilmeye giden yoldur. Bu yolun iki yn
vardr; biri dnyada, biri de ahirette. Dnyadaki yol, itaat edilmesi
zorunlu olan imamdr. mam tanyan ve onun rehberliinde yol
alan bir kimse ahiretteki yoldan, yani cehennem zerinde kurulan
kprden geer. Onu dnya hayatnda tanmayan kimsenin de,
ahirette aya kayar ve cehenneme yuvarlanr." [s.32, h: 1]
Yine el-Mean adl eserde mam Seccad'n (a.s) yle dedii ri-
vayet edilir: "Allah ile hcceti arasnda bir hicap, hccetini Allah'-
tan al koyacak bir perde yoktur. Biz Allah'n kaplaryz. Biz doru
yoluz. Biz Allah'n bilgisinin mahalleriyiz, O'nun vahyinin tercman-
laryz, birliinin temel rknleriyiz ve srlarnn sakl bulunduu
heybeleriz." [s.35, h: 5]
bn-i ehraub Vek b. Cerrah'dan, o da Sevr'den, o da
Sdd'den, o da Esbat ve Mcahid'den, o da bn-i Abbas'tan, "Bizi
doru yola hidayet et." ifadesiyle ilgili olarak yle rivayet eder:
"Ey kullar topluluu, yle deyin: Bizi Muhammed (s.a.a) ve Ehli-
beyti'nin (a.s) sevgisine ilet." [el-Menakb, c.3, s.73]
Ben derim ki: Bu anlam pekitiren birok rivayet vardr. Bu tr
rivayetler, ayetin anlamn deil, msdakn, somut rneini belir-
lemeyle ilgilidir. Bu Ehlibeyt mamlarnn dilinde "cery" (genel bir
mef-humu, somut msdaklarna, rneklerine tatbik etmek) kav-
ram ile ifade edilmitir.
rnein, Tefsir-ul-Ayy'de Fuzayl b. Yesar'n yle dedii riva-
yet edilir: "mam Muhammed Bkr'dan (a.s) 'Kur'n- Kerim'de
bulunan her ayetin bir zahiri, bir de batn vardr. Kur'n'daki tm
harflerin bir snr vardr, her snrn da bir k noktas vardr.' ek-
lindeki rivayette yer alan 'zahir ve batn' kavramlarnn ne anlama
geldiini sordum, bana u cevab verdi: Ayetin zahiri, vahyedilen
orijinal metnidir; batn ise, bu metnin te'vilidir. Bu te'villerin bir
ksm gemitir, bir ksm da henz gereklememitir. Ayetler
Ftiha Sresi / 6-7 .................................................................................................. 89

gne ve ay gibi akp giderler, te'villerinden birinin zaman gelince,


gerekleir..." [c.1, s.11, h: 5]
Bu anlam destekler mahiyette birok rivayet vardr. Bu, Ehli-
beyt mamlarnn izledikleri bir yntemdir. Onlar, Kur'n- Kerim'de
yer alan bir ayeti, o hususta inmemi olsa bile, tatbik edilebilecek
bir somut rnee tatbik ederlerdi. Bu yntemi, akl da destekle-
mektedir. nk Kur'n lemlere yol gsterici olarak inmitir. n-
sanlara gerekli olan inanc, zorunlu olan ahlk ve yerine getiril-
mesi kanlmaz olan ameli retir. Kur'n'n ortaya koyduu teo-
rik bilgiler, gerei ifade ederler ve sadece bir zamana ve bir du-
ruma zg klnarak deerlendirilemezler. Kur'n'n dile getirdii
stn nitelikler veya aalk huylar ya da pratik bir duruma ilikin
hkmler, sadece bir fertle veya bir dnemle snrlandrlamazlar.
nk Kur'n'n ngrd yasal sistem, tm zamanlar kuatc
evrensel niteliktedir.
Ayetlerin iniiyle balantl olgulara (bir kii veya bir olayla ilgili
olarak bir veya birka ayetin iniini ardndan getiren durum veya
olay) gelince; bir hkm belli bir olayla snrlandrmak, olayn or-
tadan kalk-masyla hkmn yrrlkten kalktna ya da ahsn
lmyle birlikte ona ilikin hkmn de geersiz olduuna inan-
mak doru bir tutum deildir. nk aklama geneldir ve ardn-
daki gereke de mutlaktr.
Dolaysyla mmin fertlerden bazlar hakknda inen vglerin
ve bakalar hakknda inen yergilerin gerekesi, onlarn sahip bu-
lunduklar niteliklerdir. Byle nitelikler daha sonra baka insanlar
iin de sz konusu olabilecei hlde, bu yergi ve vgleri indikleri
dnemlerdeki kiilere zg klmak tutarl bir davran deildir.
Kur'n- Kerim bu noktaya da dikkat ekmektedir: "Allah onunla,
rzasna uyanlar esenlik yollarna iletir." (Mide, 16) "O, yle bir ki-
taptr ki, ne nnden, ne de ardndan ona batl gelmez." (Fussilet,
41-42) "O zikri biz indirdik ve onun koruyucusu da elbette biziz."
(Hicr, 9)
Kur'n ayetlerinin Ehlibeyt mamlarna (a.s) ya da dmanlar-
na tatbiki ile ilgili "cery" rivayetlerinin says yzleri bulmaktadr.
Bu ksa deiniden sonra hadisler ndaki incelemelerimizde, bu
tr rivayetlere yer vermeyeceiz. nk bu tr rivayetler amacm-
90 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

zn dnda kalr. Fakat meseleyi dorudan ilgilendiren bir husus


varsa ona da deineceiz.
Bakara Sresi / 1-5 ................................................................................................. 91
92 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1
Bakara Sresi / 1-5 ................................................................................................. 93
94 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Rahman ve Rahim olan Allah'n adyla


1- Elif, Lm, Mm.
2- Bu, o kitaptr ki kendisinde hi phe yoktur; muttakiler
(ktlklerden korunanlar) iin yol gstericidir.
3- Onlar, gaybe iman ederler, namaz klarlar ve kendilerine
verdiiniz rzktan infak ederler.
4- Sana indirilene ve senden nce indirilenlere iman ederler;
ahirete de kesin inanrlar.
5- Onlar, Rablerinden bir hidayet zeredirler ve kurtulua eren-
ler, ite onlardr.

AYETLERN AIKLAMASI
Bu sure belli aralklarla ve dnem dnem indii iin bir hedef
zerinde younlamaz. Ancak surenin geneli asndan belirgin bir
hedefin olduunu syleyebiliriz. Bu hedef dorultusunda Allah'a
ynelik kulluun bir gerei olarak kulun Allah'n indirdii ve pey-
gamberleri araclyla duyurduu her eye inanmas, vahiyler ve
peygamberler arasnda bir ayrm gzetmemesi vurgulanmakta,
buna bal olarak da kfirler ve mnafklar azarlanmakta, Allah'n
dininde ayrmclk icat ettikleri ve peygamberler arasnda ayrm
gzettikleri iin Ehlikitab'a mensup topluluklar knanmaktadr. Bu
Bakara Sresi / 1-5 ................................................................................................. 95

husus iyice vurgulandktan sonra da birtakm pratie dnk h-


kmlerin aklanmasna geiliyor. Kble deiiklii, hac, miras ve
oru hkmleri gibi.
"Elif, Lm, Mm." Baz surelerin giriinde yer alan bu tr birbi-
rinden kopuk harflerle ilgili aklamalar inaallah r suresinin
giri ksmnda yapacaz. Ayrca Kur'n'n yol gstericiliine ve ki-
tap olarak nitelendiriliine de etraflca deineceiz.
"Muttakiler iin yol gstericidir. Onlar gaybe inanrlar..." Muttaki-
lerden maksat mminlerdir. Takva mminlerin herhangi bir snf-
nn zel nitelii deildir. Bunu derken, iman derecelerinden birini
kastediyorum. Yani takva ihsan, ihls ve hu gibi bir iman ma-
kam deildir. Aksine, takva imann tm makamlarn kapsayan
genel bir niteliktir. man gerekleme aamasna girer girmez,
takva nitelii belirginlemeye balar. Bunun kant da, yce Allah-
'n deiik snflar ve dereceleri bulunan mmin gruplardan birini
zellikle takva ile nitelendirmiyor olmasdr.
Yce Allah, Bakara suresinin giri ksmndaki on dokuz ayette,
mminlerin, kfirlerin ve mnafklarn durumunu tasvir ederken
takvaya zg be zellik sralyor. Bunlar; gaybe inanmak, namaz
klmak, yce Allah'n rzk olarak verdii eyleri hayr amal olmak
zere harcamak, Allah'n peygamberlerine indirdii kitaplara i-
nanmak ve ahirete en ufak bir kuku duymayacak biimde kesin-
likle iman etmektir.
Sonra yce Allah, onlar Rableri tarafndan bir hidayet zere
olmakla nitelendiriyor. Bu da gsteriyor ki, onlarn bu onur verici
niteliklerle nitelendirilmelerinin sebebi, yce Allah tarafndan bir
hidayete konu olmalardr. Ancak yce Allah, daha nce de bu ki-
tabn sz konusu muttakiler iin bir hidayet, bir yol gsterici oldu-
unu bildirmitir. Bununla anlyoruz ki, bu hidayet ncekinden ay-
rdr ve muttakiler, iki hidayete muhataptrlar. Birinci hidayet sa-
yesinde muttaki niteliini kazanmlardr. kincisini de yce Allah
takvadan sonra onlara bahetmitir ve bu sayede muttakilerin k-
firler ve mnafklarla karlatrlmalar mmkn olabilmitir.
Ayn ekilde yce Allah, kfirleri ve mnafklar iki sapklk ve
iki aknlk iinde olmakla nitelendiriyor. Birinci sapklk, kfr ve
nifak gibi kt niteliklerine sebep oluyor. kincisi ile de birinci
sapklklar pekitiriliyor. Onlar bu ikinci sapklk niteliini kfr ve
96 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

pklklar pekitiriliyor. Onlar bu ikinci sapklk niteliini kfr ve


nifak niteliklerin gereklik kazanmasndan sonra alyorlar. Nite-
kim yce Al-lah kfirler hakknda yle buyuruyor: "Allah, onlarn
kalplerini ve ku-laklarn mhrlemitir, gzlerinde de perde var-
dr." (Bakara, 7) Burada yce Allah mhrlemeyi kendisine, perdeyi
ise onlara mal ediyor.
Mnafklar hakknda da yle buyuruyor: "Onlarn kalplerinde
hastalk vardr. Allah da hastalklarn artrmtr." (Bakara, 10) Bi-
rinci hastal onlara izafe ediyor, ikinci hastal ise kendisinin
meydana getirdiini vurguluyor. Bu husus bir lde yce Allah'n
u sznde de belirginlik kazanyor: "Onunla birounu saptrr ve
yine onunla birounu yola getirir. Onunla sadece fasklar sapt-
rr." (Bakara, 26) u ayet-i kerime de bu hususa ynelik bir iaret i-
ermektedir: "Onlar erilince, Allah da kalplerini eriltti." (Saff, 5)
Ksacas, kfirler ve mnafklar iki sapma ile kar karya olduk-
lar gibi, muttakiler de iki hidayetle kar karyadrlar.
te yandan, ikinci hidayet Kur'n araclyla gerekleirken,
birinci hidayet Kur'n'dan nce ve dejenere olmam ftrat saye-
sinde gerekleir. Ftrat, bozulmad takdirde, zat itibariyle dn-
daki bir etkene muhta olduunu grr. Ayn ekilde onun gibi his,
vehim veya akl ile alglanabilecek eylerin de, ihtiya zincirinin
son bulduu noktada, dlarndaki bir varla muhta olduklarn
teslim eder. Dolaysyla ftrat, duyular tarafndan alglanmayan
grnmez bir varla inanr. Her eyin bu varlktan geldiini ve on-
da noktalanacan kabul eder. Bu varlk, yaratklarnn ihtiya
duyduklar hibir eyi ihmal etmedii gibi, insanlar helk edici
ameller ve huylardan kurtaracak eye hidayet etmeyi de ihmal
etmediini kavrar.
te bu, dinin temelini oluturan tevhit, nbvvet ve mead
(ahiret) inancdr. Bu inan da, yce Allah'n Rabl karsnda
huz ve hu sunmay; mal, mevki, ilim ve fazileti de bu hususun
canlandrlp yaygnlatrlmas iin kullanmay gerektirir. Bu iki
husus ise, namaz ve infak eklinde somutlamaktadr.
Bylece renmi bulunuyoruz ki, burada yce Allah'n onlar
iin sralad nitelikler, bozulmam ftrattan kaynaklanan nitelik-
lerdir. Ayrca yce Allah, onlara ek bir vaatte bulunuyor ve bunu da
Bakara Sresi / 1-5 ................................................................................................. 97

hidayet olarak nitelendiriyor. u hlde, onlarn sergiledikleri bu o-


lumlu ameller, iki hidayet arasnda gereklemektedir. Biri ge-
mi, biri de bunu izleyen hidayet. Bu iki hidayet arasnda da doru
inan ve salih amel gerekleir. Yce Allah'n bahettii ikinci hi-
dayetin salam ve bozulmam ftrattan kaynaklanan birinci hida-
yetin bir sonucu olduuna kant oluturacak birok ayet vardr:
"Allah, iman edenleri, dnya hayatnda ve ahirette sapasalam
szle sabitletirir." (brhm, 27) "Ey inananlar, Allah'tan korkun,
O'nun Resulne inann ki, size rahmetinden iki pay versin, sizin
iin nda yryeceiniz bir nur yaratsn." (Hadd, 28) "Siz Allah'a
yardm ederseniz, O da size yardm eder, ayaklarnz salam tu-
tar." (Muhammed, 7) "Allah, zalimler topluluunu doru yola
iletmez." (Saff, 7) "Allah, fasklar doru yola iletmez." (Saff, 5)
leride deineceimiz gibi, kfirler ve mnafklarn sapkl
meselesi (iki aamal olmas) de tpk muttakilerin hidayet durumu
gibidir.
Bu ayetlerde, u dnya hayatnn altnda gizli olan bir baka
hayata iaret ediliyor. nsanolu bu hayat bu dnyada, lmden
sonra ve dirili annda yaar. Nitekim yce Allah yle buyuruyor:
"l iken kendisini dirilttiimiz ve kendisine insanlar arasnda
yryebilecei bir k verdiimiz kimse, karanlklar iinde kalp
ondan hi kamayan kimse gibi olur mu?" (En'm, 122) naallah
yeri gelince bu ayet zerinde gerekli aklamalarda bulunacaz.
"...iman ederler" man, inancn kalbe yerlemesi demektir. Bu
kelime, gven anlamna gelen "emn" kknden tremitir. Sanki
mmin, inand eyi kuku ve kuruntuya kar korumaya almak-
ta, gvende klmaktadr. Bilindii gibi kuku ve kuruntu, inancn
afetidir. Daha nce de deindiimiz gibi imann dereceleri vardr.
nk iman, bazen sadece bir eyin zne ynelik olur, onun ge-
reklerine nfuz etmez. Bazen biraz daha gl olup onun kimi ge-
reklerini de kapsamna alr. Bazen de yle gl olur ki, onun b-
tn gereklerini etkiler. Buradan da u sonu kar: mann snflar
orannda mminlerin de snflar vardr.
"Gaybe..." Gayb, grnmeyen demektir ve grnenin kartdr.
Dolaysyla duyularla alglanmayan her ey, gaybn kapsamna gi-
rer. O da, yce Allah ve O'nun duyularmz tarafndan alglanama-
98 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

yan byk ayetleridir. Vahiy de duyularca alglanp kavranmayan


byk ayetlerden biridir. Nitekim, "Sana indirilene ve senden n-
ce indirilenlere iman ederler." ifadesinde de vahiy gereine ia-
ret edilmitir. u hlde, vahye iman etme ve ahirete kesin inanma
karsnda "gaybe iman etme" ifadesiyle yce Allah'a iman kaste-
diliyor. Bylece dinin temel ilkesi tamamlanm oluyor. Kur'n-
Kerim burada srf somut alglarla yetinilmemesini, aklselime ve
katksz usa da uyulmasn tevik ediyor.
"Ahirete de kesin inanrlar." Ahirete inanmaktan sz edilirken,
iman yerine, yakin (kesin inanma) fiili kullanlyor. Sanki takva s-
fatnn, ancak ahirete hibir zaman unutulmayacak ekilde kesin
bilgiyle inanmakla gerekleebileceine iaret ediliyor. nk in-
san bazen bir eye inand hlde, onun baz gereklerinden gaflet
ederek inancna ters davranlar iine girebilir.
Ancak insan, nemli-nemsiz tm amellerinden dolay bir gn
hesaba ekileceini srekli hatrnda tutarsa, yoldaki engellere
taklp tkezlemez ve elbette Allah'n haramlarn ilemeye
yeltenmez. Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "Nefsin isteine
uyma; sonra seni Allah'n yolundan saptrr. Allah'n yolundan sa-
panlar, hesap gnn unuttuklarndan dolay onlara etin azap
vardr." (Sd, 26)
Burada yce Allah, Allah'n yolundan sapmann, hesap gnn
unutmaktan kaynaklandn vurguluyor. u hlde hesap gnn
srekli aklda tutmak, takva gereinin doup gelimesine yol a-
ar.
"Onlar, Rablerinden bir hidayet zeredirler." Hidayet tmyle Al-
lah'tandr ve kesinlikle O'ndan bakasna isnat edilemez. Ancak
mecaz olarak hidayet fiili bir bakasna izafe edilebilir. naallah
ileride bu konuya daha geni biimde deineceiz. Yce Allah,
muttakileri hidayet zere olmakla nitelendirmi, bir baka yerde
de bunun zelliini anlatmtr: "Allah kimi hidayet etmek isterse,
onun gsn aar." (En'm, 125)
Gs amak; gs geniletmek, kapasitesini artrmak de-
mektir. Bu genilik, ondan her trl darl, dar grll uzak-
latrr. Bunun sonucu olarak da kurtulua erer. Nitekim yce Al-
Bakara Sresi / 1-5 ................................................................................................. 99

lah bir ayette yle buyuruyor: "Kim nefsinin cimriliinden koru-


nursa, ite onlar kurtulua erenlerdir." (Har, 9)
Yce Allah bu surede de, "Onlar, Rableri tarafndan bir hida-
yet zeredirler." ifadesinin ardndan yle buyuruyor: "ve kurtulu-
a eren-ler, ite onlardr."

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


el-Mean adl eserde mam Cafer Sadk'n (a.s), "Onlar, gaybe
iman ederler." ifadesiyle ilgili olarak yle dedii rivayet edilir:
"Burada Hz. Mehdi'nin ortaya knn hak olduuna inanan kim-
seler kastediliyor."
Ben derim ki: Bu anlam pekitiren baka rivayetler de vardr
ve bunlar, tatbik (cery) trndendirler.
Tefsir'ul-Ayy'de mam Cafer Sadk'n (a.s), "Kendilerine ver-
diimiz rzktan infak ederler." ifadesiyle ilgili olarak, "Onlara -
rettiimiz bilgileri datrlar." dedii rivayet edilir. [c.1, s.25, h: 1]
el-Mean adl eserde yine o Hazretin yle dedii rivayet edilir:
"Onlara rettiimiz bilgileri datrlar, Kur'n'dan onlara rettik-
lerimizi insanlara okurlar." [s.23, h: 2]
Ben derim ki: Her iki rivayette de, deindiimiz gibi, "infak" kav-
ram mal datmaktan daha geni tutulmutur.

FELSEF BR ARATIRMA
Acaba duyu organlarnn somut alglarnn dnda akl ve so-
yut alglara dayanmak doru olur mu? Bu mesele, son kuak Bat-
l dnrler arasnda gr ayrlklarna konu olan meselelerden
biridir. Eski kuaklara mensup Batl dnrler ile slm bilginleri,
hem duyu organlarnn alglarna, hem de akla dayanlabilecei
dncesindedirler. Hatta bilimsel kantn, somut olan somut ol-
mamas asndan kapsamadn sylemilerdir. Buna karlk,
Batl filozoflar bu konuda farkl grler ileri srmlerdir. Bunla-
rn byk ounluu, zellikle doa bilimcileri somut olmayana
dayanlmayaca dncesindedirler. Bunu ileri srerken de ge-
rekeleri udur:
100 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Salt akl alglarn yanlma, yanla dme ihtimali ok yksek-


tir. nk soyut alglarn doruluk ve yanlln belirleyecek bir
l yoktur. nk l, duyu ve denemedir ve bunlar ancak cz'
olgulara ulaabilirler. Sz gelimi biz, duyu organlarmzdan biri a-
raclyla bir ey algladmz zaman, rneklerini yineleyerek de-
nemeye tbi tutarz. Bu ilemi, elde edilmesi arzulanan zellii
kesinletirene kadar srdrrz. Bundan sonra onun gereklii
hakknda herhangi bir kuku kalmaz."
Batl filozoflarn bu kantlar hem yanl ve hem de elikilidir.
nk:
1- Bu kanttaki btn nermeler, duyusal deneyime dayal ol-
mayan akl nermelerdir. u hlde bu kant, ierdii akl nerme-
lerle, ak-l nermelere dayanmann yanllnn kantdr. Dolay-
syla bu kantn doruluu, yanlln gerektirmektedir.
2- Somut verilerdeki yanlglar, saysal olarak akl verilerdeki
yanlglardan, yanllardan daha az deildir. Nitekim onlarn gz
veya dier duyu organlarnn yanlmalar ile ilgili aratrmalar bu-
nu pekitirir niteliktedir. ayet, herhangi bir yntemde yanlma
sz konusu olduunda bu, o yntemi bir kerede silmeyi, bir daha
ona dayanmamay gerektiriyorsa, somut verilere dayanmama,
gvenmeme ok daha gerekli ve ok daha zorunlu olurdu.
3- Doru ile yanl birbirinden ayrma ilemi tm alglar iin
kanlmazdr. Fakat, somut verinin yinelenmesinden ibaret olan
deneme, eri ile doruyu ayrt etmeye yarayan bir ara deildir. Bi-
lakis deneysel nerme, sadece alnmak istenen sonucu kantla-
yan kyasn iki nermesinden birini oluturur. rnein biz, duyu
organlarmz aracl ile herhangi bir olgunun bir zelliini algla-
dmz ve bunun rneklerini yineleyerek denemeden geirdiimiz
zaman gerekte yle bir kyas elde etmi oluruz: "Bu zellik, ele
almakta olduumuz olgu asndan varl sreklidir ya da daha
ok bu zelliin varl n plndadr. Eer bu zellik, bu olgudan
bakasna zg bir zellik olsayd, bu ekilde srekli ya da n
plnda olmazd. Ama gryoruz ki bu zellik, bu olgu iin srekli
ya da n plnda olma niteliini koruyor." Grlyor ki, bu kyasta
somut ve deneysel olmayan akl ncller vardr.
Bakara Sresi / 1-5 ............................................................................................... 101

4- Farz edelim ki btn somut bilimler, pratikte deney destek-


lidirler. Ancak, deneyin kendisinin bir baka deneyle pekitirilme-
dii, doruluu kesin biimde dorulanmad ortadadr. Yoksa,
her deneyin bir baka deneyce dorulanmas ilemi sonsuza ka-
dar srp giderdi. u hlde, deneyin doru olup olmad, somut
verilerin dndaki bir yntemle bilinir. Dolaysyla somut verilere
ve deneye dayanmak, zorunlu olarak akl bilgiye dayanmak de-
mektir.
5- Duyu organlar ile alglanan veriler, ancak cz' ve deiken
eyleri kapsarlar. Bilimler ise, sadece kll nermeleri kullanrlar
ve genel nermeler eklindeki sonulara varrlar. Bunlarsa, somut
ve deneysel deildirler. Sz gelimi; anatomi, insanlardan az veya
ok sayl kiilere ulaabilir. Bu bilim araclyla somut olarak, r-
nein u veya bu insann bir kalbi ve bir cieri olduu gzlemlenir.
Bunun tekraryla az ya da ok birtakm gzlemler elde edilir. Fakat
bu veri, "Her insann bir kalbi ya da bir cieri vardr." eklindeki
btnsel yargmzdan farkldr. Bu yzden kendimizi srf somut ve
deneysel verilerle snrlandrrsak, sadece bunlara dayanarak ha-
reket edersek, salt bunlardan yararlanrsak ve batan itibaren akl
verilere dayanmaktan kanrsak, genel bir kavray, teorik bir d-
nce ve bilimsel bir aratrma elde etmi olamayz.
u hlde, maddeye zg alanlarda somut verilere dayanp g-
venmek nasl bir zorunluluksa, akl beceriye zg alanlarda da ak-
l verilere dayanp gvenmek bir zorunluluktur. Akl derken, kll
nermeler ve genel yarglarn kayna ve kavraycsn kastediyo-
ruz. nsann bu tr bir yetenee sahip olduunda kuku yoktur.
u hlde, kknden yanlmaya mahkm bulunan veya ilgili
alannda dahi yanlabilecek olan bir eyin, yaratl tarafndan
meydana getirilmesi dnlebilir mi? nk yaratl, ancak ara-
larnda bir d balanty kesin tespit ettikten sonra varlklardan
herhangi birini belli bir ilev grevlendirir. u hlde, gerekte var
olmayan, yani hata ve yanlg olarak deerlendirilen eyle, varolan
bir ey arasnda bir ba kurulabilir mi?
Bilimler ve duyu organlarnn alglarndaki hata ve yanlglara
gelince; iin gerei yerinde aklanmtr, oraya bavurmak gere-
kir. Hi kukusuz, doruyu gsteren yce Allah'tr.
102 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

BR BAKA FELSEF ARATIRMA


Hayata henz adm atan basit bir insan, olgular d yansma-
lar itibariyle algladn zannederek olgularla kendi alglay ara-
snda bilgi niteliinin araclk yaptnn farknda olmaz. Baz tavr-
larnda kuku veya zanna kaplana kadar bu durum devam eder.
Bu srada u gerein farkna varr: nsan bir canl organizma ola-
rak hareketlerinde ve dnyadaki yaamnda kanlmaz olarak
bilgi niteliini kullanr ve bu nitelik bazen eri ile doruyu birbirin-
den ayrmada yanlr. Yoksa, olgularn d yansmalarnda yanlma
ve yanla dme sz konusu olamaz. Bu noktada insan "bilgi" ni-
teliinin varlna kesin olarak inanr. (Kastettiimiz nermenin
olumsuzuna engel oluturan "kavrama" yeteneidir.)
Ayrca, etrafl bir aratrma da bizi bu sonuca ulatrr. nk
bizim onaylamal kavraylarmz, tahlil sonucu u ilkel (bedih)
nermeye dayanrlar: "Olumluluk ve olumsuzluk nitelikleri bir ol-
guda ayn anda bulunamazlar ve ikisi birlikte de yok olamazlar."
u hlde, ilkel veya teorik her nerme, btnyle onaylanmas i-
in, ilkel nermelerin banda gelen bu nermeye muhtatr. Bu
nerme, o kadar ilkel ve aktr ki, bununla ilgili varsaylan kuku
dahi, kendi olumsuzuyla bir araya gelememektedir. Bu nerme
btn aklyla kesinlik kazannca, buna duyulan ihtiya orann-
da bilimsel onaylamalar alannda bol veriler elde edilmi olur. te
insan, bak as ve amelleri asndan, bu verilere dayanr.
u hlde, bilimsel bir tavr veya pratik bir olgu sz konusu o-
lunca, kesinlikle insann dayana bilgidir. O kadar ki, kiinin ku-
kusu da, onun kuku olduuna ilikin bilgisi ile belirginleir. Zann,
vehmi ve bilgisizlii asndan da durum bundan ibarettir.
Antik Yunan'da kendilerini sofist olarak adlandran bir grup
filozof, bilginin varln inkr etmilerdi. Kendileri ve kukular da
dahil, her eyden kuku duyuyorlard. Bunlar septizm ad altnda
dier bir grup izledi ki, anlaylar aa yukar aynyd. Bunlar
kendilerinin ve dncelerinin (kavraylarnn) dnda bilginin
varln kabul etmiyorlard. Hatta bu grlerini ispatlayabilmek
iin birtakm kantlar da retmilerdi.
Kantlarndan biri yledir: En gl bilgiler ve kavraylarmz
dahi (duyu organlarmz araclyla algladklarmz kastedilmek-
Bakara Sresi / 1-5 ............................................................................................... 103

te) hata ve yanllarla doludur. Baka bilgilerimizde durum nasl


olur acaba?! u hlde, kendimizin dndakilerle ilgili bilgi ve h-
kmlerimize nasl gvenebilir, dayanabiliriz?!
Bir dier kantlar da udur: Dmzdaki olgulardan birini alg-
lamaya yneldiimiz zaman, onun yerine ona ilikin bilgiyi algla-
rz. u hlde herhangi bir olguyu alglamak mmkn deildir.
Ve daha bunun gibi birtakm kantlar...
Birinci kantlarna vereceimiz cevap udur: Bu kant ncelikle
kendi kendini geersiz klyor. ayet herhangi bir hkme dayan-
mak doru deilse, bu kant oluturan nermelere de dayanmak
doru olmaz. Ayrca bilgilerde ok sayda hata ve yanln varln
kabul etmek, yanllara denk veya onlardan daha fazla dorularn
da varln kabul etmek anlamna gelir. Kald ki, bilginin varln
kabul eden bir kimse, onun tm onaylarnn tartmasz dorular
olduunu iddia etmez. Tam tersine, bazlarnn byle olduunu sa-
vunur. Dier bir ifadeyle; bu hususta kll olumsuzlua karn cz'
olumluluu iddia eder. Sz konusu kant ise, cz' olumluluu da
reddetmeye yeterli gel-mektedir.
kinci kantlarna vereceimiz cevap da udur: Tartma konu-
su olan bilginin gereklii tesini kefetmesi, gstermesidir. D
olgulardan birine yneldiimiz zaman ona ilikin bilgi edindiimizi
varsaymakla, o eyi kefettiimizi kabul etmi oluruz. Ancak biz,
bu kefin her zaman iin sz konusu olmadn da kabul ediyoruz.
Bilginin varln kabul eden hibir kimse de, "Biz olgunun kendisi-
ni buluyoruz, kendisine ulayoruz, kefine deil." demiyor.
Byleleri, vicdanlarnn hayattaki istee bal davranlar ve
baka hususlar ile ilgili zorunlu olarak itiraf ettii gerei
grmyorlar gibidir. nk onlar, alk ve susuzluk hissettikleri
zaman yemee ve suya, baka bir eye ihtiya duyduklar zaman
da ona ynelirler, srf o eyi dnmekle ona ynelmezler. Ayn
ekilde, ancak sakncal ve kanlmas gereken eylerin varl
sz konusu olduunda kaarlar, srf onu dnmekle byle bir ha-
rekete gemezler.
Ksacas; doalarnn ihtiyac olan her eye ihtiya duydukla-
rnda, o ihtiyacn giderilmesi iin da ynelik bir hareket balatr-
lar. Fakat doalar ihtiya duymadan srf o eyi dnmekle onu
104 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ortadan kaldrma ynnde bir aba iine girmezler. Hi kukusuz,


bu iki durumda sz konusu olan bilgi arasnda fark vardr. yle
ki: Bu iki bilgiden birisini insan kendi isteiyle kendi meydana ge-
tirir. Dier bilgi ise, insann dnda ve insan zerinde etkili olan bir
etkenin etkisiyle meydana gelir. O d etken de bilginin kefettii
eydir. u hlde bilgi vardr ve bizim aradmz da budur.
Bil ki: Bilginin varlyla ilgili bir baka adan da gl bir
kuku sz konusudur. Bu kuku, gnmz pozitif bilimlerin teme-
lini oluturan her eyin deiken olduu ilkesi dorultusunda, bil-
ginin de deiken olduu kukusuzdur. [Oysa ki her bilgi
deimezdir.] Bunun aklamas yledir: Bilimsel aratrmalar,
doada bir dnm ve tekml (olgunlama) sisteminin varln
kantlam bulunmaktadr. Bu-na gre doada yer alan her para,
hareket hlindedir ve tekmle yneliktir. Her eyin ikinci annda-
ki varoluu, birinci anndaki varoluundan farkldr. Dnme ve
kavrama yeteneinin de, beyine zg zelliklerden olduunda
kuku yoktur.
u hlde dnme ve kavray, madd bir olgunun madd bir
zelliidir ve dnm ve tekml yasasna boyun emesi de ka-
nlmazdr. Dolaysyla bu kavraylar, (aralarnda bilgi denilen
kavray da olmak zere) srekli bir deiim ve dnm hlinde-
dirler. Demek ki, bilginin deimezlii ve kalcl sz konusu de-
ildir. Her eyde olduu gibi bilginin de deimezlii ve kalcl
nispdir. Yani baz bilgiler, dier bazsna gre daha uzun srelidir-
ler, daha ok yaarlar ya da daha az eliiktirler.
Bunu ylece cevaplamak mmkndr: Bu kant, bilginin va-
roluu noktasnda madd olup soyut olmamas esasna dayal bir
kanttr. Ne var ki, bilginin madd olduuna dair herhangi bir delil
elde olmad gibi, madd olmadna dair deliler mevcuttur. n-
k madd olgularn birtakm zellikleri vardr ki, bunlar bilgi hak-
knda sz konusu deildir. rnein:
1) Madd olgular, blnmeyi kabul etme noktasnda ortaktr-
lar. Bilgi ise, bilgi olmas itibariyle blnmeyi kabul etmez.
2) Madd olgular, mekna ve zamana baldrlar. Bilgi ise, bilgi
olmas itibariyle mekn ve zaman kabul etmez. Buna ilikin kant
ise, belli bir meknda ve belli bir zamanda meydana gelen bir ola-
Bakara Sresi / 1-5 ............................................................................................... 105

yn, niteliini ve belirliliini korumak kouluyla her mekn ve her


zamanda dnlebilir olmasdr.
3) Btn madd olgular, genel devinim yasasnn egemenlii
altn-dadrlar. u hlde deiim, madd olgularn genel bir zellii-
dir. Oysa bilgi, bilgi olmas itibariyle deiim kabul etmez. nk
bilgi, zat itibariyle, deiime ve bakalama ters der.
4) Eer bilgi, tpk madd olgular gibi bizzat deiken olsayd,
bir eyin ve bir olayn iki farkl zamanda dnlmesi mmkn
olmazd. Gemite kalan bir ey veya bir olay bir sonraki zamanda
hatrlanamazd. nk deiken bir ey, ikinci annda, birinci a-
nndan farkldr.
te bu gerekeler ve benzeri yaklamlar sonucu bilginin, bilgi
olmas itibariyle, madd olmad ortaya kyor. Dnme srasn-
da beyin dediimiz duyarl organda meydana gelen doal hareke-
te gelince, bunun konumuzla bir ilgisi olmad gibi bilgi olduuna
dair kesin bir delil de mevcut deildir. Srf bir eyin meydana gelii
srasnda bir hareketin gerekleiyor olmas, o ikisinin ayn ey ol-
duu anlamna gelmez.
Daha fazla bilgi edinmek isteyenler, baka bir kaynaa ba-
vurmak durumundadrlar.
106 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

6- Hi kukusuz, u kfirleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar


iin birdir; onlar inanmazlar.
7- Allah, onlarn kalplerini ve kulaklarn mhrlemitir, gzle-
rinde de perde vardr ve onlar iin byk bir azap vardr.

AYETLERN AIKLAMASI
"Hi kukusuz, u kfirleri..." Bunlar, inkrlarn srdren ve ger-
ei kabul etmeme duygusu karakteristik bir zellik olarak kalple-
rine yerlemi bulunan kimselerdir. Uyarmakla uyarmamann, on-
lar asndan fark etmedii eklindeki nitelendirilileri bunu gste-
riyor. Bu ifadeyle Kurey kabilesinin ileri gelenlerinin ve Mekke
kentinin koda-manlarnn kastedilmi olmas uzak bir ihtimal de-
ildir. nk bunlar, inatlklarn srdrm ve dinin mesaj kar-
sndaki kat tutumlarndan vazgememilerdi. Bedir Savanda
ve baka yerlerde Allah onlar helk edene kadar da inanmamaya
devam etmilerdi. "Onlar uyarsan da, uyarmasan da, onlar iin
birdir; onlar inanmazlar." ifadesinin btn kfirler hakknda sz
konusu olamayaca da, bu ihtimali pekitirmektedir. Aksi takdir-
de hidayet kapsnn kapal olduunu sylememiz gerekir. Oysa
Kur'n aka bunun aksini ifade ediyor.
Ayrca bu tr ifadeler, Mekke inili Ysn suresi ile Medine d-
neminin ilk balarnda inen Bakara suresinde yer alr. Bu ayet i-
nerken de henz Bedir Sava meydana gelmemiti. Dolaysyla,
gerek bu ifadede ve gerekse baka yerlerde geen "kfirler" s-
zyle, Peygamberimizin gnderiliinin ilk dnemlerinde Kur'n'a
muhatap olan Mekke kodamanlarnn kastedilmi olmas gl
Bakara Sresi / 6-7 ............................................................................................... 107

bir ihtimaldir. Ancak bunun aksini gsteren bir karine olduu yer-
lerde durum deiir. Benzeri bir durum da "iman edenler" ifadesi
iin geerlidir. Aksine bir karine yok-sa, genelde bu ifade ilk Ms-
lmanlara ynelik olarak kullanlmtr. Onlar, bir onurlandrma
olarak byle bir hitaba zg klnmlardr.
"Allah, onlarn kalplerini ve kulaklarn mhrlemitir, gzlerinde de
perde vardr..." fadenin ak iinde meydana gelen deiiklik (yce
Allah'n kalpleri mhrlemeyi kendisine, gzlerin nndeki perde-
yi de onlara izafe etmesi) gsteriyor ki, onlarn gerei grmeleri-
ne engel olan, biri kendilerinden, dieri de kfirlikleri ve fa-
sklklarndan dolay yce Allah'tan, iki perde vardr. Onlarn tm
amelleri, bu iki perde arasnda meydana geliyor. "Allah... rnek
vermekten ekinmez..." [Bakara, 26] ifadesini ele alrken konuya i-
likin baz aklamalarda bulunacaz.
unu da hatrlatalm ki, tpk iman gibi, kfr de gl veya
zayf olmaya elverili bir niteliktir. Onun da, tpk iman gibi, deiik
sonu-lar douran farkl dereceleri, mertebeleri vardr.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


el-Kfi'de, Zbeyr'den yle rivayet edilir: "mam Sadk'tan
(a.s), Allah'n kitabnda ka eit kfrden sz edildiini sordum,
yle cevap verdi:
"Allah'n kitabnda be eit kfrden sz edilir: [1 ve 2] nkr
anlamnda kfr ki bunun iki eidi vardr. [3] Allah'n emirlerini
terk etme anlamnda kfr. [4] Uzakl bildirme, ilikiyi kesme,
tanmama anlamnda kfr. [5] Nimete kar nankrlk etme an-
lamnda kfr."
"nkr anlamndaki kfr, Rablk makamn inkr etmektir.
'Rab yoktur, cennet ve cehennem yoktur.' diyenlerin sz gibi. Bu,
zndklar zmresine mensup iki grubun szdr. Bunlara dehrler
de denir. 'Bizi yok eden ancak zaman (dehr)dr.' [Csiye, 24] dedik-
leri iin bu ad almlardr. Bu anlay, dnme ve aratrmaya
gerek duymadan, bu byledir, byle olur, diyerek kendini rahatla-
maya alan bir zihniyetin rndr. Nitekim yce Allah onlar
hakknda, 'Onlar sadece zannediyorlar.' [Csiye, 24] buyuruyor. Ya-
ni, herhlde byledir diyerek kendilerini avutuyorlar. Yine buyuru-
108 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

yor ki: 'Hi kukusuz, kfirleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar
iin birdir; onlar inanmazlar.' Yani, Allah'n birliini kabul etmez-
ler. te kfrn bir eidi budur."
"Kfrn ikinci eidi ise, bilerek inkr etmektir. Bununla kas-
tettiimiz, kiinin gerek olduunu kesin olarak bildii hlde bir
eyi inkr etmesidir. Yce Allah onlar hakknda yle buyuruyor:
'Onlarn doru olduunu kesin bildikleri hlde, hakszca ve bbr-
lenerek onlar inkr ettiler.' [Neml, 14] Bir dier ayette de yle bu-
yuruyor: 'Daha nce kfirlere kar zafer umurlarken, o bildikleri,
tandklar ey kendilerine gelince, onu inkr ettiler. Artk Allah'n
lneti, inkrclarn zerine olsun!' [Bakara, 89] te kfrn iki ei-
dinin aklamas budur."
"Kfrn nc eidi ise, nimete kar nankrlktr. Yce Al-
lah bu durumu Hz. Sleyman'n diliyle yle ifade etmektedir: 'Bu,
Rabbi-min ltfundandr; kr m edeceim, yoksa nankrlk
m edeceim diye beni snamak istiyor. kreden, kendisi iin
kretmi olur; nan-krlk eden de, bilsin ki, Rabbim mstani-
dir, ok kerem sahibidir.' [Neml, 40] Bir dier ayette de yle buyu-
ruyor: 'Andolsun, eer krederseniz, elbette size nimetimi artt-
rrm ve eer nankrlk ederseniz, azabm pek etindir.' [brhm,
7] Baka bir ayette de yle buyuruyor: 'yleyse beni ann ki, ben
de sizi anaym; bana kredin, nankrlk etmeyin.' [Bakara, 152]"
"Kfrn drdnc eidi de, yce Allah'n emirlerini terk et-
mektir. Bu hususta yce Allah yle buyuruyor: 'Birbirinizin kann
dkmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarnzdan karmayacaksnz,
diye sizden kesin sz almtk. Sonra siz de bunu ikrar etmi, siz
de buna tank olmutunuz. Ama siz yine birbirinizi ldryorsu-
nuz, sizden bir grubu yurtlarndan karyorsunuz, onlara kar
gnah ve dmanlk yapmakta birleiyorsunuz, onlar karmak
size yasaklanm iken esir olarak geldiklerinde fidyelerini veri-
yorsunuz. Yoksa siz kitabn bir ksmna inanp bir ksmn inkr
m ediyorsunuz?' (Bakara, 84)"
"Burada yce Allah, emirlerini terk ettikleri iin onlar kfrle
nitelendiriyor, bir ynden de onlar imana nispet ediyor. Fakat bu
imanlarn kabul etmediini, bunun kendi katnda onlara bir yarar
salamayacan da yle vurguluyor: "Sizden bunu yapann ceza-
Bakara Sresi / 6-7 ............................................................................................... 109

s, dnya hayatnda rezil olmaktan baka bir ey deildir. Kya-


met gnnde de azabn en iddetlisine itilirler. Allah yaptklarn-
z bilmez deildir.' [Bakara, 85]"
"Kfrn beinci eidi ise, uzakl olmadn bildirme, tan-
mama anlamndaki kfrdr. Bunun rnei de yce Allah'n Hz.
brahim'in (a s.) diliyle aktard u ifadelerdir: 'Sizi tanmyoruz.
Siz, bir tek Allah'a inanncaya kadar sizinle bizim aramzda s-
rekli bir dmanlk ve nefret belirmitir.'1 Burada Hz. brahim, biz
sizden uzaz, aramzda iliki kalmad, demek istiyor."
"Bir dier ayette de yle buyuruluyor (eytan, kyamet gn
insanlar arasndaki dostlaryla bir ilikisinin olmadn dile getiri-
yor): 'Ben, nceden beni Allah'a ortak komanz da tanmam-
tm zaten.'2 Bir dier ayette de yle buyuruluyor: Siz, dnya haya-
tnda aranzdaki sevgi uruna Allah' brakp birtakm putlar e-
dindiniz. Daha sonra kyamet gnnde birbirinizi tanmaz ve bir-
birinizi lnetlersiniz. Varacanz yer atetir ve hibir yardmcnz
yoktur."3 [Usl-i Kfi, c.2, s.389, h: 1]
Ben derim ki: Bu hadis, daha nce de sylediimiz gibi, kfrn
gllk ve zayflk gsterilebilecek bir nitelik olduunu aklayc
mahiyettedir.

1- Mmtahine, 4
2- brhm, 22
3- Ankebt, 25
110 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1
Bakara Sresi / 8-20 ............................................................................................. 111

8- nsanlardan bazlar da vardr ki, "Allah'a ve ahiret gnne


iman ettik." derler. Oysa inanm deillerdir.
9- Onlar, Allah' ve iman edenleri aldatmaya alrlar. Oy-sa
yalnzca kendilerini aldatyorlar da farknda deiller.
10- Kalplerinde hastalk vardr. Allah da hastalklarn arttr-
mtr. Yalan sylyor olduklar iin de, onlara ac bir azap vardr.
11- Kendilerine, "Yeryznde fesat karmayn." denildiinde,
"Biz sadece slh edicileriz." derler.
12- Bilin ki, gerekten asl fesatlar onlardr; ama farknda
deiller.
13- Yine kendilerine, "nsanlarn iman ettii gibi, siz de iman
edin." denildiinde, "Dk akllarn iman ettii gibi, biz de mi i-
man edelim?" derler. Bilin ki, gerekten asl dk aklllar kendi-
leridir; ama bilmezler.
14- man edenlerle karlatklar zaman, "man ettik." der-ler.
eytanlaryla babaa kaldklarnda ise derler ki: "phesiz, biz si-
zinle beraberiz. (Onlarla) sadece alay ediyoruz."
15- (Asl,) Allah onlarla alay eder ve taknlar iinde aknca
dolamalarna (belli bir) sre tanr.
16- te onlar, hidayete karlk sapkl satn almlardr; fa-
kat bu al verileri kazanl olamam ve doru yolu bulamam-
lardr.
17- Onlarn rnei, tpk (karanlkta) bir ate tututuran ada-
mn rneine benzer; atei, evresini her aydnlattnda, Allah on-
larn n giderir ve onlar karanlklar iinde brakverir de artk
gremezler.
18- Sardrlar, dilsizdirler, krdrler. Artk onlar dnmezler.
19- Ya da (onlarn rnei,) gkten boanan, iinde karanlklar,
gk grlemesi ve imek bulunan iddetli bir yamura (tutulmu
kimsenin rneine benzer. Yldrmlarn sald dehetle; lm
korkusundan parmaklaryla kulaklarn tkarlar. Allah, kfirleri e-
peevre kuatmtr.
20- imek, neredeyse gzlerini kapverecek. nlerini her ay-
dnlattnda (biraz) yrrler; zerlerine karanlk basverince de ka-
112 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

lakalrlar. Allah dileseydi, iitmelerini de, grmelerini de giderive-


rirdi. phesiz, Allah her eye g yetirendir.

AYETLERN AIKLAMASI
"nsanlardan bazlar da vardr ki, 'Allah'a ve ahiret gnne inandk.'
derler. Oysa inanm deiller..." Ayetlerin orijinalinde geen "hud'a"
bir tr aldatmadr. "eytan" ise ktln kayna, ok ktlk
yapan demektir. blis'in "eytan" olarak adlandrlmas bu yz-
dendir.
Bu ayetlerde mnafklarn durumuna ilikin aklamalar yer
almaktadr. naallah, ileride Mnafikn suresinde ve dier baz
surelerde onlardan ayrntl olarak sz edeceiz.
"Onlarn rnei tpk (karanlkta) bir ate tututuran adamn rnei-
ne benzer..." Bu, mnafklarn durumlarn somutla-tran bir rnek-
tir. Onlar, koyu bir karanln iine dm gibidirler; o karanlkta
iyiyi ktden ve zararly yararldan ayrt edemiyorlar. Bu yzden
aydnlanma gerelerinden birine bavurma gereini duyuyorlar.
Bir ate yakp evreyi grmek istiyorlar. Ate tutuup evrelerini
aydnlatnca yce Allah, rzgar ve yamur gibi bir sebebi devreye
sokarak atei sndrr. Bylece eski karanln iinde kalmaya
devam ederler. Hatta bu defa iki karanln ortasnda bocalarlar:
Bir, evrelerini saran karanlk; bir de aknlk karanl, aydn-
lanma gerecinin devreden kmas ile yaadklar psikolojik karan-
lk.
Bu rnek, mnafiklarn durumunu gzler nne seriyor. Bunlar
mmin gibi grnerek, mminlerle i ie yaamaktan dolay dinin
sa-lad baz nimetlerden yararlanrlar. Miras ve nikh gibi. Fa-
kat imandan asl yararlanma dnemi olan lm vakti gelip atn-
ca, yce Allah, nurlarn giderir, amellerini geersiz klar, onlar ko-
yu bir karanln ortasnda brakr. Burada ne yapacaklarn, nasl
edeceklerini bilemez-ler. Hem eski karanln ve hem de amelleri-
nin yol at karanln iinde bocalayp dururlar.
"Ya da (onlarn rnei,) gkten boanan..." fadenin orijinalinde
geen "sayyib", iddetli yamur demektir. "Berk" herkese bilinen
Bakara Sresi / 8-20 ............................................................................................. 113

imek demektir. "Ra'd" ise, imek akarken bulutlardan gelen


grlemedir. "Sika" ise, imeklerden inen yldrm demektir.
Bu ikinci rnek de, mnafklarn iman niteliini da vurmala-
rn somutlatrmaktadr. Bu durumda onlar, tpk gz gz
grmez bir karanln ortasnda iddetli bir yamura tutulan kim-
seler gibidirler. id-detli yamur onlar kap kurtulma zorunda b-
rakyor, karanlk ise buna imkn vermiyor. Gk grlemesinin ve
yldrmlarn satklar dehet de onlar epeevre kuatmtr. Ar-
tk tek seenekleri, imekten ve onun salad aydnlktan yarar-
lanmaktr. Ama imein aydnl srekli ve kalc deildir. im-
ek aknca bir para yrrler; ardndan tekrar karanln ortasn-
da aklp kalrlar.
te, iman benimsemeyen, ama mminmi gibi grnmek zo-
runda kalan mnafkn durumu bundan ibarettir. Kalbi ile dili ana-
snda birlik, uyuma ve ahenk olmad iin yolu btnyle
aydnlanmaz. Bu yzden ikide bir tkezlemesi ve ayann kayp
yere kapanmas kanlmaz olur. Biraz yrr, az sonra tekrar du-
rur. Bylece yce Allah, onu rezil eder. ayet Allah dileseydi, gr-
me ve iitme organlarn devre d brakarak, daha ilk gnden
onu rezil ederdi.
114 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

21- Ey insanlar, sizi ve sizden ncekileri yaratan Rabbini-ze


kulluk edin ki, belki korunasnz.
22- O, sizin iin yeryzn bir dek, gkyzn bir bina kld
ve gkten yamur indirerek sizin iin (eitli) rnlerden rzk -
kard. yleyse, (btn bunlar) bile bile Allah'a eler komayn.
23- Eer kulumuza indirdiimizden phedeyseniz, o zaman
siz de onun gibi bir sure getirin ve Allah'tan baka ahitlerinizi
(kendilerine gvendiiniz yardmclarnz) arn; eer doru
sylyorsanz (bunu yapn).
24- Ama eer yapamazsanz, ki asla yapamayacaksnz, bu
durumda, kfirler iin hazrlanm, yakt insanlar ile talar olan
ateten saknn.
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 115

25- man edip iyi iler yapanlar mjdele. Gerekten, onlar iin
altlarndan rmaklar akan cennetler vardr. Onlardaki meyvelerden
rzk olarak kendilerine bir ey verildiinde, her defasnda, "Bu da-
ha nce de rzk olarak bize verilen ey!" derler. Bu, benzeir olarak
onlara sunulmutur. O cennetlerde, onlar iin tertemiz eler de
vardr ve onlar oralarda sresiz kalacaklardr.

AYETLERN AIKLAMASI
"Ey insanlar... kulluk edin ki..." Yce Allah, bundan nce insan
grubunun; muttakilerin, kfirlerin ve mnafklarn durumunu gz-
ler nne serdi. Muttakilerin, Rableri tarafndan bir hidayet zere
olduklarn ve Kur'n'n onlar asndan bir yol gsterici olduunu;
kfirlerinse, kalplerinin ve kulaklarnn mhrl olduunu, gzleri-
nin nnde perde bulunduunu; mnafklarn da hasta olduklar-
n, yce Allah'n da onlarn hastalklarn artrdn, onlarn sar,
dilsiz ve kr olduklarn (ilk on dokuz ayet boyunca) aklad. Bu-
nun ardndan yce Allah, u be ayette insanlar Allah'a kulluk
sunmaya, kfirler ve mnafklardan deil, mminlerden olmaya
aryor.
Ayetlerin bu akndan anlalyor ki, "belki korunasnz." ifa-
desi, "kulluk edin" ifadesiyle balantldr, "sizi... yaratan" ifadesiy-
le deil. Bununla beraber, bunu her iki ifadeyle de
balantlandrmak dorudur.
"yleyse bile bile Allah'a eler komayn." ayetin orijinalinde ge-
en "endad" kelimesi, "nidd"in ouludur ve "misl" ile ayn kalp-
tan olduu gibi ayn anlam da ifade eder. "Bile bile" ifadesinin
zel bir kaytla snrlandrlmadan "eler komayn" ifadesi iin hl
klnmas, insanlarn, az da olsa sahip olduklar bilgiler sayesinde,
hibir ekilde yce Allah'a eler komamalar gerektiini vurgu-
lamaktadr. nk, hem onlar ve hem de onlardan ncekileri O
yaratm, evrensel dzeni O kurmu ve bu dzen sayesinde bes-
lenmelerini ve bu dnya zerinde hayat srdrmelerini mmkn
klmtr.
"O zaman siz de onun gibi bir sure getirin." ifadesi, Kur'n- Kerim-
'in mucizeliini vurgulama amacna ynelik, kartlar aresiz b-
116 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

rakan bir meydan okumadr. Kur'n'n Allah katndan geldiinde


ku-ku yoktur. Geen zamana ve alara ramen Kur'n'n muci-
zelii devam eder. Bu tr meydan okumalar Kur'n- Kerim'de
sksk tekrarlanr: "De ki: Andolsun, eer insanlar ve cinler u
Kur'n'n bir benzerini getirmek zere toplansalar, yine onun
benzerini getiremezler. Birbirlerine arka olsalar da." (sr, 88)
"Yoksa, 'Onu uydurdu' mu diyorlar? De ki: Eer doru
sylyorsanz, siz de onun benzeri on uydurulmu sure getirin; Al-
lah'tan baka arabildiklerinizi de arn." (Hd, 13) u hlde,
"onun gibi" ifadesindeki zamir, "indirdiimiz" ifadesine dnktr.
Bu durumda, meydan okuma hem Kur'n'n kendisi, hem ifade
tarz ve hem de aklama yntemiyle ilgilidir.
Zamirin "kulumuz" ifadesine dnk olmas da mmkndr.
[Bu ihtimale gre ayetin meali yle olur: "O zaman siz de onun
(Peygamber) gibi birisinden bir sure getirin."] Bu durumda, bu
meydan okuma Kur'n' getiren kiinin, eitim grmemi okuma-
yazmasz bir kii oluu, bu yce ve deerli bilgileri, bu gzel ve
salam ifade tarzlarn hibir kimseden renmemi bir kii olma-
s asndan n plna kyor. Bu bakmdan ele aldmz ifade, u
ayet-i kerimeyle ayn mesaj iermektedir: "De ki: Eer Allah dile-
seydi, onu size okumazdm ve onu size hi bildirmezdim. Ben on-
dan nce aranzda bir mr boyu kalmtm, dnmyor musu-
nuz?" (Ynus, 16) Elimize ulaan baz rivayetlerde, ayetin her iki e-
kilde de tefsir edildii grlmektedir.
Biliniz ki: Bu ve benzeri ayetler, Kur'n- Kerim'de yer alan
Kevser ve Asr sureleri gibi en ksa surelerin de mucize niteliinde
olduklarn ortaya koymaktadr. Kur'n'n mucizeliini ifade eden
ayetlerdeki zamirin, sz konusu ayetlerin iinde yer aldklar Baka-
ra ve Ynus gibi surelere dnk olmas ihtimali gz nnde bu-
lundurularak bir deerlendirme yaplrsa, bu, allagelmi ifade
biimlerine ters der. nk Kur'n'n Allah'a iftira edilerek uydu-
rulduunu ileri sren birisi, Kur'n'n tmn gz nnde bulundu-
rur, bu iddiasnda sureler arasnda ayrm yapmaz.
Dolaysyla, Bakara veya Yunus suresiyle ona meydan okuma-
nn bir anlam yoktur. nk bu durumda, "Eer, sz gelimi Kevser
ve h-ls sureleri hakknda kuku iindeyseniz, o zaman siz de Yu-
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 117

nus suresi gibi bir sure getirin." gibi bir anlam ortaya kar. Bunun
da ne kadar yanl bir anlam olduunu herkes teslim eder.

MUCZE VE MAHYET
Biliniz ki: Kur'n- Kerim'in bu ayette, meydan okuyucu bir ifa-
de tarzyla kendini olaanst bir mucize olarak tanmlamas,
gerekte iki iddiay gndeme getirmektedir. Birisi, mucize ve ola-
anstln varl; dieri de, Kur'n- Kerim'in mucize oluu. Bi-
lindii gibi, ikinci iddiann kesinlik kazanmas ayn zamanda birin-
ci iddiann da kesinlik kazanmas demektir. Kur'n- Kerim de bu
erevede kendisinin mucize oluuyla meydan okuyarak, bununla
yukarda szn ettiimiz her iki sonucu elde ediyor. Ancak bu
noktada henz, doada allagelene aykr bir grnm sergile-
yen mucizenin nasl gerekletii aklk kazanm deildir. Doa-
nn normal sistemi, olgularn bilinen somut sebeplerine dayanma-
larn ngrr. Burada, nedensellik noktasnda bir kuraldlla ya
da nedensellik yasasnn amas veya elimesine rastlanmaz.
Kur'n- Kerim, mucizenin hakikatini aklayarak bu konudaki
kukular gidermektedir.
Kur'n, konuya iki adan aklk getirmektedir:
Birincisi; mucize vardr ve bunun rneklerinden biri de, mey-
dan okuma yoluyla hem mucizenin varln, hem de kendisinin
mucize olduunu kantlayan Kur'n- Kerim'dir.
kincisi; mucizenin gerek mahiyeti nedir? Doada, onun ola-
an sisteminin dnda ve onun btnlyle elien gelimeler
nasl meydana geliyor?

Kur'n'n Mucizelii
Kur'n- Kerim'in gerek Mekke ve gerekse Medine inili birok
ayette kendi mucizeliiyle meydan okuduundan kuku yoktur.
Btn bunlar gsteriyor ki, Kur'n olaanst bir mucizedir. Hatta
sz konusu ayet-i kerime, ikinci ihtimaliyle de, Kur'n'n mucizeli-
ini kantlamaktadr. u ayeti kastediyorum: "Eer kulumuza indir-
diimizden p-hedeyseniz, o zaman siz de onun gibi bir sure ge-
118 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

tirin." Yani, Peygamber (s.a.a) gibi birisinden onun getirdiine


benzer bir sure getirin.
Burada, Peygamber gibi eitim grmemi, okuma-yazmas
olmayan bir ahstan onun getirdiine benzer bir surenin getiril-
mesi noktasnda meydan okunarak, asl Kur'n'n mucize olduu
kantlanmaktadr, direkt ve dolaysz olarak Peygamberimizin pey-
gamberlii kantlanmamaktadr. Bunun delili, ayetin bandaki u
ifadedir: "Eer kulumuza indirdiimizden phedeyseniz." Dikkat
edilirse, "Eer kulumuzun peygamberliinden phedeyseniz."
denmiyor.
Dolaysyla, Kur'n- Kerim'de yer alan btn meydan okuma-
lar, Kur'n'n Allah katndan gelen olaanst bir mucize olduu-
nu kantlama amacna yneliktir. Meydan okumaya ilikin mesaj-
lar ieren ayetlerin bir ksm genel ve bir ksm da zel niteliklidir.
En genel nitelikli meydan okuma da u ayet-i kerimede ifadesini
bulmaktadr: "De ki: Andolsun, eer insanlar ve cinler u
Kur'n'n bir benzerini getirmek zere toplansalar, yine onun
benzerini getiremezler. Birbirlerine arka olsalar da." (sr, 88) Bu
ayet, Mekke inilidir ve ierdii meydan okuyuun genel nitelikli
olduundan hi kimse en ufak bir kuku duymaz.
ayet meydan okuma, srf Kur'n'n ifadesinin belgati, sl-
bunun gzellii ile ilgili olsayd, sadece belli kavme kar, yani
cahiliye devrinin z Araplar ile Arap dilinin (baka dillerle) karp
bozulmasndan nceki slmiyet devrinin Araplarna kar meydan
okunurdu. Oysa bu ayette btn insanlarn ve cinlerin kula nla-
tlmtr.
Ayn ekilde, ifadenin belgati ve fesahati dnda hakik bilgi-
ler, stn ahlka ilikin retiler, yasalar, hkmler, gayb lemine
ilikin haberler ve Kur'n'n indii sralar insanln henz zerin-
deki perdeyi aralayamad nice bilgiler gibi Kur'n- Kerim'in kap-
sad niteliklerden herhangi birisiyle zellikle meydan okunma-
mtr. Dolaysyla, her iki toplulua da mutlak bir ekilde meydan
okunmas, niteliksel adan stnlk salanabilecek tm husus-
larla ilgilidir.
u hlde, Kur'n belgat ve fesahat asndan beli ve etkin
sz syleyebilen insanlar iin, hikmet asndan hekimler iin, ilim
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 119

asndan limler iin, sosyoloji asndan sosyologlar iin, yasalar


asndan yasamaclar iin, siyaset asndan siyasetiler iin, y-
netim asndan yneticiler iin bir ayet, bir mucize olduu gibi,
tm lemler iin de birlikte ulaamadklar, birlikte zemedikleri
konular asndan -gayb lemi ile ilgili bilgiler, yargda, bilgide ve
ifadede gr ayrlklarnn zm gibi- olaanst, eriilmez bir
mucizedir.
Buradan anlalyor ki, Kur'n, btn ynlerden mucizelik nite-
liine sahip olduunu iln ediyor. O, insan ve cin trnn tm bi-
reyleri, geneli ve zeli, bilgini ve cahili, erkei ve kadn, stn ye-
tenekli veya daha alt dzeydeki tm sz anlayan akl sahipleri a-
sndan bir mucizedir. nk insan, z yaratl itibariyle iyiliin,
stnln bilincindedir; bu niteliklerin az veya ok oluunu fark
eder.
u hlde her insan, kendisinin veya aile efradnn sahip bu-
lunduk-lar iyi ve stn nitelikler zerinde gzlemci bir yaklamla
dnsn, sonra da algladklarn Kur'n'n ierdii iyi ve stn ni-
teliklerle karlatrsn, o zaman hak ve adaletle hkmetsin. Aca-
ba insan gc, gereklik noktasnda Kur'n'n ierdii bilgilere
denk, kantlanm ilh bilgiler ortaya koyabilir mi? Kur'n'n orta-
ya koyduu ahlk sistemin saflna ve stnlne denk, ger-
eklere dayal bir ahlk sistemi ortaya koyabilir mi? Kur'n- Ke-
rim'in getirdiine benzer insanlarn btn amellerini kapsayan ek-
siksiz fkh hkmler koyabilir mi? Hem de tm geniliine ra-
men bu hkmler elikiye neden olacak herhangi bir ihtilfn bu-
lunmamas artyla?! Bunun yan sra, her hkmnde ve elde ettii
her sonuta tevhit ruhunu ve takva olgusunu koruyabilir mi? Koy-
duu her hkmn temeline ve ayrntsna temizlii, arl egemen
klabilir mi? Bu olaanst zen ve bu akllara durgunluk veren ti-
tizlik, insan hayran brakan duyarllk, okuma-yazmas olmayan
bir insandan kaynaklanabilir mi? stelik, bu insann iinde yaa-
d toplumun tek ayrcal haksz saldr, talan etme, alp rp-
ma, insanlarn mallarn zorla gasp etme, kz ocuklar diri diri top-
raa gmme, yoksulluk korkusuyla ocuklar ldrme, atalarla
vnme, annelerle evlenme, gnahlar normal sayma, bilgiyi yer-
me, cehaletle belirginleme olsa?! Ve szde gayretkelik karakte-
rine sahip olmalarna ramen tm zorbalarn karsnda onursuz-
120 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ca ezilen, bir gn Yemenlilerin, bir gn Habelilerin, bir gn Roma-


llarn ve bir gn ranllarn egemenlii altnda yaam olan bir
topluluk olsa, bu toplum?! Ki, Hicaz blgesindeki cahiliye Arapla-
rnn durumu bundan ibaretti.
Bir insan, tm lemler iin yol gstericilik iddiasyla bir kitap
ortaya koymaya yeltensin, sonra bu kitapta gayba ilikin bilgilere,
gemi ve gelecee dair haberlere, geip giden veya ileride ortaya
kacak toplumlarn hayatna yer versin; bu kitapta bir deil, iki
deil, birok kssaya, olaylara, gelecee ilikin gayb bilgilere de-
insin ve ama dorudan hi sapmasn; bu mmkn mdr?!
Srekli bir dnm ve tekml iinde olan madd doa le-
minin bir paras olan insan, mmkn mdr ki, insanlk leminin
her iine el atsn; dnyaya kk-byk, ince-kaba her konuda
bilgiler, ilimler, kanunlar, hikmetler, tler, rnekler ve kssalar
sunsun ve fakat mrnn sonuna kadar btn bunlarn hibirinde
en ufak bir deiiklik getirmeye bile ihtiya duymasn?! Oysa usu-
lyle, fruuyla btn bun-lar, aamal bir sreten gemeye, dei-
ik aamalarda deiik deerlendirmelere tbi tutulmaya, eitli
deneyimlerden geirilmeye mahkm olan eylerdir. Buna, bir de
hibir insann dnce ve eylem nok-tasnda kemal ve eksiklik a-
sndan ayn yerde olamayaca gereini eklersek, Peygamberin
(s.a.a) ve getirdii ebed mesajn ycelii ok daha iyi anlalacak-
tr.
Bu anlamlar zerinde dnebilecek akl banda bir insan,
Kur'-n- Kerim'in kapsad bu genel veya baka nitelikli meziyet-
lerin, beer gcnn stnde ve doal aralarn tesinde oldukla-
rndan kuku duymayacaktr. ayet bunlarn zerinde dnlebi-
lecek kapasitede ol-masa bile, insana yarar izgiden sapmaya-
cak, z yaratlndan kaynaklanan duyarll uyarnca, uzmanlk
alanna girmeyen, hakknda bilgi sahibi olmad hususlar uzman-
larna havale etmekten kanmayacaktr.
Denebilir ki: Meydan okumay zel kapsamllktan karp ge-
nele yneltmenin ne yarar var? nk kitleler, bir ar karsnda
abuk heyecanlanrlar, ortaya konan her eye koabilecek karak-
terdedirler. Nitekim Bab, Baha, Kadiyan ve Mseyleme gibi ya-
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 121

lanclarn getirdiklerini, deli samalarn ve hezeyan andran kant-


larn onaylayp benimseyenler oktur.
Buna vereceim cevap udur: Btn insanlar ve btn zaman-
lar iin mucize olabilmenin tek yolu, ilim ve bilgi trnden olmas-
dr. Burada, insanlarn anlay kapasitelerinin zorunlu olarak fark-
llk arzetmesi, yeteneklerinin ayn dzeyde olmamas sebebiyle
herkesin bu mucizeyi kavrayamayaca sorunu ise, stn anlaya
ve isabetli bak asna sahip kiilerin onu iyice kavramas, ondan
daha alt dzeyde olan kimselerin de onlara bavurmasyla zm-
lenir. Bu konuda insann ftrat ve igds hkim pozisyonunda-
dr.
Bunu biraz daha aalm: nsann kavrama gcyle alglad ve
anlaynn ulat her ey, her zaman ve mekndaki her birey i-
in ay-n kapsamll ve genellii ifade edemez. Ancak szn et-
tiimiz ey, ilim ve bilgi trnden bir ey olursa o zaman durum
deiir. nk ilim ve bilginin dnda olaanst bir mucize ola-
rak deerlendirilen her ey, doal bir varlktr ya da somut bir ol-
gudur ve madde leminin yasalarna boyun emeye mahkm o-
lup zaman ve meknla snrldr. u hlde, ancak baz insanlar ta-
rafndan gzlemlenebilir. Olasl bulunmayan bir varsaymla by-
le bir mucizenin tm bireyler iin genellik ifade ettii farz edilse
dahi, ancak tm meknlar iinde, bir tek mekn iin sz konusu
olabilir. Tm meknlar kapsad da varsaylsa, tm zamanlar
kuatmas mmkn deildir.
Ancak Kur'n yle bir ey getirmi ki, onunla tm zamanlar ve
tm meknlardaki bireylere meydan okuyabilmektedir.

Kur'n'n Bilgiyle Meydan Okumas


Kur'n- Kerim, zellikle bilgiyle meydan okur: "Sana bu kitab,
her eyi aklayan olarak indirdik." (Nahl, 89) "Ya ve kuru hibir
ey yoktur ki, apak bir kitapta olmasn." (En'm, 59) Bu ve benze-
ri ayetler, Kur'n- Kerim'in ierdii bilgilerle meydan okuyuunun
rneklerini olutururlar. nk, Kur'n'n ierdii kll gerekleri
ve "Peygamber size ne verdiyse onu aln, size neyi yasakladysa
ondan saknn." (Har, 7), "...Allah'n sana gsterdii ekilde insan-
lar arasnda hkmedesin diye..." (Nis, 105) emirleri uyarnca bun-
122 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

larn Peygamberin aklamalarna braklan cz' ayrntlarn ince-


leyen biri, slm'n, en stn ve en ince ilh-felsef bilgiler, stn
ahlk, ibadetler, insanlar aras ilikiler; siyaset, sosyoloji gibi insa-
n ilgilendiren her meselede ayrntl bilgiler sunduunu ve bunla-
rn tmn ftrat temeline ve tevhit ilkesine dayandrdn gre-
cektir. yle ki, ayrntl hkmler analiz sonucu tevhit ilkesine,
tevhit ilkesi ise bileim sonucu ayrnt niteliindeki hkmlere d-
nr.
Yce Allah, Kur'n- Kerim'in, zamann gemesine ve koulla-
rn deimesine ramen her zaman kalcn ve insanlarn kar-
larna uygunluunu koruduunu belirtiyor: "O, stn bir kitaptr.
Ne nnden, ne de ardndan ona batl gelmez. O, hkm ve hik-
met sahibi, ok vlen Allah tarafndan indirilmitir." (Fussilet, 41-
42) "O zikri biz indirdik ve onun koruyucusu da elbette biziz." (Hicr,
9) u hlde Kur'n, neshin (yrrlkten kalkmann) kendisine yol
bulmad, dnm ve tekml yasasnn hakknda ilemedii
kalc bir kitaptr.
Eer denirse ki: Sosyal aratrmaclar ve kanun uzmanlar g-
nmzde, toplumlarn deimesiyle birlikte yrrlkteki yasalarn
da de-imesinin, zamann deimesi ve uygarln gelimesiyle
birlikte kanunlarn da deiip gelimesinin zorunluluunu ortaya
koymulardr.
Buna karlk olarak derim ki: leride bu konuya deineceiz.
"nsanlar tek bir mmet idi..." (Bakara, 213) ayetini incelerken bu
husustaki kukular gidereceiz.
zetleyecek olursak; Kur'n- Kerim, yasamann temeli olarak
insan ftratndan kaynaklanan tevhit ilkesini ve insan mizacnn
vazgeilmez grd stn ahlk ngrr. Yasama, evrensel b-
tnlk ve varlk lemi ile uyum iinde gelime gstermelidir diye
iln eder. Szn ettiimiz aratrmaclar ise, grlerini toplu-
mun deimesi esasna dayandrrken tevhid bilgiler ve stn ah-
lk gibi manev deerleri gz ard ederler. Dolaysyla onlarn szleri,
manev deerlerden yoksun madd toplumlar iin geerlidir. "Allah-
'n sz ise en ycedir."
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 123

Kendisine Kur'n nen Kiinin ahsnda Meydan Okumas


Kendisine ifade ve anlam olarak mucizelik niteliine sahip
Kur'n indirilen okuma-yazmasz Peygamberin kiilii de bir mey-
dan okuma unsuru olarak n plna karlmtr. Bir retmenden
ders almam olmas, bir eitimci tarafndan yetitirilmemi ol-
mas Kur'n'n mucizeliine bir kant olarak ileri srlyor. "De ki:
Eer Allah dileseydi, onu size okumazdm ve onu size hi bildir-
mezdim. Ben ondan nce aranzda bir mr boyu kalmtm,
dnmyor musunuz?" (Ynus, 16)
Peygamber efendimiz (s.a.a) onlardan biri olarak aralarnda
yayordu, bir ayrcal olmad gibi uzmanlat bir bilim dal da
yoktu. yle ki, krk yana kadar ne iir ve ne de nesir (dz yaz)
eklinde bir eser ortaya koymamt. Krk ya ise, onun mrnn
te ikisini oluturuyor. O gne kadar, bu ynde bir aba iine
girmedii gibi, bu tr bir ideale sahip olduu da grlmemitir.
Sonra ne oluyorsa, birden bire oluyor ve getirdii mesaj karsnda
dahiler kk dillerini yutuyor, edebiyat ustalar dut yemi blble
dnyor. Ardndan bu mesaj yeryznn drt bir yanna yayyor ve
bir tek bilgin, bir tek erdemli kii ve bir tek stn zekl kimse,
karsnda syleyecek bir ey bulamyor.
Hakknda btn syleyebildikleri undan ibarettir: Ticaret a-
macyla am'a gitmi ve Kur'n'da yer alan kssalar oradaki pa-
pazlardan renmitir.(!) Oysa am'a yapt seferlerde amcas
Ebu Talip'le beraber olmu ve o zaman henz ergenlik ana er-
memitir. Hz. Hatice'nin klesi Meysere ile birlikte yapt seferde
ise, yirmi be yandayd ve yolculuk srasnda ne gece ve ne de
gndz arkadalarndan ayrlmamt. Ayrld varsaylsa bile, bu
srada hangi bilgileri rendi? Bu hikmetli bilgileri ve gerekleri
nereden edindi? Fesahat ustalarnn, karsnda kk dillerini
yuttuu ve dost-dman herkesin byleyiciliini onaylad bu o-
laanst ifade tarzn kimden rendi?
Bir iddia da udur: Hz. Peygamber Mekke'de yaayan bir Bi-
zansl demircinin yanna gider, onunla sohbet ederdi. Bu adam k-
l yapar ve bunlar satarak geimini salard. Yce Allah bu iddi-
ayla ilgili olarak yle buyuruyor: "Biz onlarn, 'Ona bir insan re-
124 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

tiyor.' dediklerini biliyoruz. Haktan saparak kendisine yneldikle-


ri adamn dili yabanc, bu ise apak Arapa bir dildir." (Nahl, 103)
Bir iddia da, onun baz bilgileri ranl bir bilgin olan ve dinler ve
mezhepler hakknda geni bilgilere sahip bulunan Selman- Fari-
s'den rendii eklindedir. Oysa Hz. Selman Medine dneminde
ona inanmtr. Kur'n'n byk ounluu ise Mekke'de inmitir.
Kur'n'n Mekke'de inen ksm, Medine'de inen ksmndan daha
ok kssa ve kll bilgiler iermektedir. u hlde Selman ve dier
sahablerin inan-mas, ona ne tr katklar salamtr?
Kald ki, Eski Ahit ile Yeni Ahit (Tevrat ile ncil) ve onlarn ier-
diklerin olaylar inceleyen biri, ardndan Kur'n'n anlatt pey-
gamberler kssalarn ve gemi toplumlarn tarihini inceleyecek
olursa, grecektir ki, bu tarih o tarihten ve bu kssa o kssadan
farkldr. Ahitlerde byk yanllklar, arptmalar vardr. Bunlar,
Allah'n peygamberlerine ynelik korkun iddialar iermektedir.
Bu iddialar karsnda ftrat tiksinti duyar, bu tr nitelikleri insan-
larn en iyilerine ve en aklllarna yaktrmaktan hay eder. Beri
tarafta ise Kur'n, peygamberlerin pak ve masumluklarn ortaya
koyuyor. Eski ve Yeni Ahit'te geree ilikin bir bilgi vermeyen, er-
deme ve ahlka ilikin ilkeler, tler iermeyen gereksiz blm-
ler vardr. Kur'n ise, kssalarn sadece insanlara bilimsel ve ahl-
k olarak yarar salayan blmlerine yer vermi, geri kalan byk
ksmna hi deinmemitir.

Kur'n'n Gaybe likin Haberleriyle Meydan Okumas


Kur'n- Kerim'in gayb lemine ilikin haberler vermek suretiy-
le kartlarna meydan okuduuna rnek oluturan birok ayet
vardr. Bu ayetlerin bir ksm, gemi peygamberlerin ve onlarn
gnderildikleri toplumlarn yaadklar servenlerle ilgilidir: "Bun-
lar sana vahyettii-miz gayb haberlerindendir. Ne sen, ne de
kavmin, daha nce bunlar bilmiyordunuz." (Hd, 49) Yce Allah
Yusuf Peygamberin kssasn an-lattktan sonra da yle buyuru-
yor: "Bu, sana vahyettiimiz gayb haberlerindendir. Onlar karar-
larn verip hile yaparlarken sen yanlarnda deildin." (Ysuf, 102)
Meryem kssas ile ilgili olarak da yle buyuruyor: "Bunlar
gayb haberlerindendir; bunlar sana vahyediyoruz. Onlardan han-
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 125

gisi Mer-yem'in bakmn stlenecek diye kalemleriyle kur'a atar-


larken sen yanlarnda deildin; ekiirlerken de yanlarnda de-
ildin." (l-i m-rn, 44) "te Meryem olu sa! phe edip ayrla
dtkleri, gerek sz budur." (Meryem, 34) Bunlar gibi daha birok
ayet vardr.
Gelecekte yaanacak olaylara ilikin haberler de yer alr,
Kur'n- Kerim'de. u ayette olduu gibi: "Rumlar yenildi. En yakn
bir yerde. Onlar, bu yenilgilerinden sonra yeneceklerdir. Birka
yl iinde." (Rm, 2-4) u ayetlerde de Peygamberimizin Medine'ye
hicretinden sonra, Mekke'ye tekrar dnecei nceden haber ve-
rilmitir: "Kur'n' sana farz klan Allah, elbette seni dnlecek
yere dndrecektir." (Kasas, 85) "Allah dilerse gven iinde, bala-
rnz tra ederek ve ksaltarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gi-
receksiniz." (Fetih, 27) "O geri braklanlar, ganimetleri almak iin
gittiiniz zaman, 'Bizi brakn, sizinle beraber gelelim.' diyecek-
lerdir." (Fetih, 15)
u ayetleri de ayn kategoride deerlendirmeliyiz: "Allah seni
insanlardan korur." (Mide, 67) "O zikri biz indirdik ve onun koru-
yucusu da elbette biziz." (Hicr, 9) Ve bunlar gibi mminlere ynelik
ileriye dnk vaatler ve Mekkeli kfir ve mriklere ynelik tehdit-
ler ieren birok ayet vardr ki, aynen tahakkuk etmilerdir.
Bunun yan sra Kur'n- Kerim'in baz ayetleri, kimi toplumla-
rn ve kimi gelimelerin iaretlerini, belirleyici zelliklerini ier-
mektedir: "Helk ettiimiz bir lkeye artk dnya hayat haram-
dr. Onlar bir daha geri dnemezler. Nihayet Ye'cuc ve Me'cuc
setleri ald ve onlar her tepeden akn ettii ve gerek vaadin
yaklat zaman, birden inkr edenlerin gzleri donup kalr: Vah
bize, biz bundan gaflet iinde idik. Biz gerekten zalim kimseler
idik.' (Enbiy, 95-97) "Allah sizden, inanp salih amel ileyenlere
vaat etti: Onlar yeryznde h-kmran klacak." (Nr, 55) "De ki:
O, sizin zerinize, stnzden bir azap gndermeye kadirdir."
(En'm, 65)
u ayet-i kerimeler de ayn kategori iinde deerlendirilirler:
"Rz-garlar, alayc olarak gnderdik." (Hicr, 22) "Orada her ey-
den ls belirlenmi rnler bitirdik." (Hicr, 19) "Dalar birer
kazk klmadk m?" (Nebe, 7) Bu ayetlerin ierdikleri bilgiler,
Kur'n'n indii dnemlerde bilinmeyen bilimsel gereklere da-
126 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

yanmaktadr. Sz konusu gerekler zerindeki bilinmezlik perdesi


ancak son alarda bilim alanndaki gelimelerden sonra arala-
nabilmitir.
Mide suresinde yer alan u ayet-i kerime de gayb lemine i-
likin bilgiler iermektedir. (Bu yntem, Kur'n ayetlerinin bazsn
bazsna uyarlama, bazsn bazsna tank olarak ngrme esas-
na dayanan tefsir anlaynn zelliklerinden biridir.): "Ey inanan-
lar, sizden kim dininden dnerse, (bilsin ki) Allah, yaknda yle
bir toplum getirecek ki, O onlar sever, onlar da onu severler."
(Mide, 54) Ynus suresinde yer alan bir ayette de yle buyurulur:
"Her mmetin bir peygamberi vardr. Peygamberleri onlara ge-
lince aralarnda adaletle hkmolu-nur ve onlara hi
zulmedilmez." (Ynus, 47) "Sen yzn Allah' birleyici olarak do-
ruca dine evir: Allah'n yaratna, ki insanlar ona gre yarat-
mtr." (Rm, 30) Bunlar gibi, gelecekte slm mmetinin veya tm
dnyann tank olaca olaylar haber veren birok ayet vardr.
Tm bu haberler, Kur'n'n indirili dneminden sonrasn ilgilen-
dirmektedir. naallah, sr suresinin ilgili ayetinde bu konuyu et-
raflca irdeleyeceiz.

Kur'n'n, elikilerden Uzak Olduunu Syleyerek Meydan


Okumas
Kur'n- Kerim, kimi ayetlerde de kendi iinde eliki barn-
drma-dn vurgulayarak meydan okur: "Hl Kur'n (ayetleri)
zerinde dnmyorlar m? Eer o, Allah'tan bakas tarafndan
gelmi olsayd, onda birbirini tutmaz ok eyler bulurlard." (Nis,
82) Evren zorunlu olarak madd niteliklidir, ona egemen olan yasa
da dnm ve tekml yasasdr. u hlde, bu evrenin bir para-
s olarak varolan her ey, aamal bir varolu sreci yaar; zayflk-
tan glle, eksiklikten olgunlua ynelir. Bu yneli, o eyin
hem znde ve hem de zne bal unsurlarda, davran ve ey-
lemlerinde sz konusudur. nsan da bu sreci yaar; varoluu, ey-
lemleri ve eylemlerinin sonular itibariyle dnm hlindedir,
tekml etmektedir. Fikir ve kavray noktasnda da bu kural ge-
erlidir. Aramzda hi kimse yoktur ki, kendisini bugn dnden
daha olgun, daha yeterli grmesin. Yine hepimiz, ikinci anmzda
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 127

birinci anmzdaki sz ve davranlarmzdaki srmelerimizle kar-


lamaktayz. Bu, bilinli bir insan olarak kendini tanyan herke-
sin kabul edecei, inkr edemeyecei bir realitedir.
Bu kitab, Peygamberimiz dnem dnem insanlara sunmu,
yirmi yl boyunca, deiik artlarda, farkl ortamlarda, Mekke'-
de, Medine'de, zaman zaman gece, zaman zaman da gndz, yol-
culukta, mukimlikte, savata, barta, zor gnlerde, zafer gnle-
rinde, gvenli dnemlerde, korkulu anlarda, ilh bilgileri sunmak,
stn ahlkn kurallarn retmek, ihtiya duyulan her konuda
din hkmleri yasalatrmak amacyla para para insanlara o-
kumutur. Buna ramen benzeen sz diziminde en ufak bir e-
liki, birbirini tutmazlk sz konusu deildir. Nitekim kendisi, ken-
disini "(ayetleri) birbirine benzeyen ve tekrarlanan bir kitap"
[Zmer, 23] olarak nitelendirmektedir. Sunduu bilgiler, koyduu
temel ilkeler ve ahlk kurallar asndan tek bir uyumazlk, birbi-
rini rtme meydana gelmemitir. Tam tersine, ayetleri birbirle-
rini tefsir eder, birbirlerinin kapal noktalarn aklar niteliktedir.
Nitekim Hz. Ali (a.s) yle buyuruyor: "Kur'n'n bir ksm bir
ksmn destekler, bir ksm bir ksmna tanklk eder."1 Eer
Kur'n Allah'tan bakas tarafndan ortaya konulmu bir eser ol-
sayd, ifade tarznn baz yerleri dier baz yerlerinden daha gzel
olacakt, szn vurgusu ve etkinlii bakmndan baz yerleri dier
baz yerlerinden daha parlak olacakt. Sunduu bilgiler, koyduu
ilkeler ve kurallar da doruluk ve yanllk, salamlk ve rklk
noktasnda farkllk arzedecekti.
Denebilir ki: Bu, salt bir iddiadr ve bir kanta da dayanmyor.
nk Kur'n'da birok elikilere ve anlalmaz ifadelere rast-
lanmtr. Bunlar bir araya getirilse, ciltler dolusu kitap eder. Bun-
larn bir ksm, ifade biimiyle ilgili ve belgat asndan birer ku-
sur saylan sorunlardr. Bir ksm da manev anlamla ilgili ve
Kur'n'n grleri ve retilerinin yanlln ortaya koyan eliki-
lerdir. Geri Mslmanlar bunlara cevap vermilerdir ama, bu ce-
vaplar gerekte yorumdan teye gitmezler, tutarllk esasna ve o-
rijinalitesi bozulmam ftrat duyarllna gre bir deer ifade et-
mezler.

1- [Nehc'l-Bela, hutbe:133]
128 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Buna karlk olarak ben de derim ki: aret edilen elikiler ve


anlalmaz ifadeler, aklamalaryla ve doyurucu cevaplaryla bir-
likte tefsir kitaplarnda yer alrlar. Bu kitapta da yeri geldiinde bu
sorunlara deinilmitir. Dolaysyla bu eletiri, delili olmayan bo
bir iddiadan teye gitmemektedir.
Kur'n'da anlalmaz eyler olduunu ya da onda eliki bu-
lunduunu iddia eden kimselerin, geni tefsir kitaplarnda cevap-
laryla birlikte deinilmemi tek bir sorunlar bulunmamaktadr.
Ne var ki onlar, sorunlar alm, bir araya toplam, dzene sok-
mu, ama cevaplarna deinmemilerdir. Ne gzel sylemiler:
"Eer sevgi gz (kusurlar grememekle) sulanyorsa, (erdem-
leri grmeme noktasnda da) kin gz daha ok sulanmakta-
dr."
Denebilir ki: Peki Kur'n'daki "nesh" olgusuna ne dersin?
nk bizzat Kur'n onun geerliliinden sz ediyor: "Biz bir ayeti
neshe-dersek veya unutturursak, ondan daha hayrlsn veya o-
nun benzerini getiririz." (Bakara, 106) "Biz bir ayetin yerine baka
bir ayet getirdiimiz zaman -ki Allah, neyi indirdiini ok iyi bili-
yor-..." (Nahl, 101) imdi, ifade tarz asndan bu deiikliklerin bir
eliki saylmayacan kabul etsek bile, nesih gr deiiklii
deil de nedir?
Buna karlk olarak ben de derim ki: Kur'n- Kerim'deki ne-
sih olgusu, ifade tarz asndan bir eliki olarak deerlendirile-
meyecei gibi, bak as ve hkm deiiklii olarak da
deerlendirilemez. Bunun aklanmas yledir: Bakarsn, olumlu
koullar gerei verilen bir hkm bir gne uygun der de, koul-
larn deimesi sonucu bir baka gne uygun dmez. Bu durum-
da, o gnn koullarna uygun den yeni bir hkm yrrle
konur.
Bunun en ak kant, Kur'n- Kerim'de, ierdikleri hkmleri
yrrlkten kaldrlan ayetlerde, szl olarak bu ayetlerin ierdik-
leri hkmlerin ileride yrrlkten kaldrlacann ima edilmi
olmasdr. rnein, hkm yrrlkten kaldrlan bir ayette yle
buyuruluyor: "Kadnlarnzdan fuhu yapanlara kar aranzdan
drt erkek ahit isteyin; eer ahitlik ederlerse, o kadnlar lm
alp gtrnceye yahut Allah onlara bir yol ancaya kadar evler-
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 129

de tutun (hapsedin)." (Nis, 15) (Son cmlenin ierdii ima dikkat


ekicidir.) Bir baka ayette de yle buyuruluyor: "Ehlikitap'tan
birou, gerek kendilerine apak belli olduktan sonra, ilerin-
deki kskanlktan tr, sizi imannzdan sonra vazgeirip kfir
olmanz istediler. Allah emrini getirinceye kadar, affedin, ho
grn." (Bakara, 109) Grld gibi, ifadenin son cmlesi, onlara
kar taknlacak tavra ilikin hkmn geici olduunu ima ediyor.

Kur'n'n, Belgatiyle Meydan Okumas


Kur'n- Kerim, ifade tarznn belgat ve etkinlik asndan
eriilmez olduunu vurgulayarak bu alanda da kartlarna mey-
dan okuyor: "Yoksa, 'Onu uydurdu' mu diyorlar? De ki: 'Eer do-
ru sylyorsanz, siz de onun benzeri on uydurulmu sure getirin;
Allah'tan baka arabildiklerinizi de arn.' Eer size cevap
veremedilerse, bilin ki o, Allah'n bilgisiyle indirilmitir ve O'ndan
baka ilh yoktur. Artk Mslman oluyor musunuz?" (Hd, 13-14)
Ayetler Mekke'de inmitir. "Yoksa, 'Onu uydurdu' mu diyorlar? De
ki: 'Eer doru sylyorsanz, siz de onun benzeri bir sure getirin
ve Allah'tan baka arabildiklerinizi de arn.' Hayr, bilgisini
kavrayamadklar, te'vili kendilerine gelmemi olan bir eyi ya-
lanladlar." (Ynus, 38-39) Bu ayetler de Mekke'de inmilerdir.
Bu ayetlerde, Kur'n ifadelerindeki belgat ve dzen asndan
bir meydan okuma sz konusudur. nk o dnemde Kur'n'n
muhatab olan z Araplarn en belirgin zellikleri, belgatte ileri
gitmi olmalardr. Nitekim tarih, belgat ve fesahat alannda, a-
k, anlalr ve etkileyici sz syleme sanat asndan z Araplar
geride brakan eski ve yeni bir ulustan sz etmez. Araplar, gzel,
yeterli, anlalr hl ve makama uygun konuma sanat asndan
eski-yeni tm uluslar geride brakmlard.
te Kur'n onlar gayretkelie itecek ve ilerindeki asabiyet
damarn kabartacak ekilde, onlarla zdelemi bir alanda onla-
ra meydan okuyor. Gururlar, bakalarnn karsnda eilmemele-
ri, rnlerinin kk grlmesini kabullenmemeleri, onlarn ka-
rakteristik zellikleriydi. Bu meydan okumann zerinden uzun
zaman gemi, ama onlardan ses kmamt; gn getike are-
sizlikleri biraz daha belirginlemiti. Bu meydan okumann kar-
130 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

snda sadece saklanyorlard, ke bucak kayorlard. Nitekim


yce Allah, onlarn bu durumlarn yle tasvir ediyor: "yi bilin ki
onlar, ondan (Peygamberden) gizlenmek iin gslerini bker-
ler. yi bilin ki onlar, rtlerine brndkleri zaman, Allah onlarn
ilerinde gizlediklerini de, aa vurduklarn da bilir." (Hd, 5)
Bu meydan okumann zerinden bin drt yzyl akn bir sre
gemi olmasna ramen, kimse onun bir benzerini getirebilmi
deildir ve kimse ona kar kabilmi deildir. kanlar da rezil
olmulardr, gln duruma dmlerdir.
Kur'n'a kar kmaya ynelik baz giriimlerin olduu bilin-
mektedir. Sz gelimi yalanc Mseyleme "Fil" suresine nazire ya-
parak yle demitir: "Fil; nedir fil? Nereden bileceksin ki, nedir
fil? Onun sert bir kuyruu ve uzun bir hortumu vardr." Yalanc ka-
dn peygamber Seccah'a hitap olarak da yle der: "Onu bir ekil-
de siz kadnlara girdiriyoruz ve yine onu bir ekilde siz kadnlardan
karyoruz." u samalklara ve hezeyanlara bakp da ibret aln.
u da baz Hristiyanlarn Ftiha suresine kar uydurduklar bir
szdr: "Rahman'a hamdolsun. O, kinatn Rabbidir, cezalandran
meliktir. badet sana ve yardm sendendir. Bizi iman yoluna ilet."
Ve bunlarn benzeri tutarsz bir sr hezeyan ve sylence ortaya
atlmtr.
Denebilir ki: nsan zeksnn ortaya koymu olduu sz, nasl
insan asndan mucize dzeyinde olabilir? nsan zeksndan ken-
disinin kavrayamad bir eyin szmas mmkn mdr? Oysa fail
fiilinden daha gldr, bir eseri ortaya koyan, eserini kuatm
durumdadr. Baka bir ifadeyle, sz anlamn almeti hline geti-
ren insann kendisidir. nk toplumsal ihtiya, insan iindekini
bakalarna anlatma zorunluluunu dourur. Dolaysyla, szdeki
anlam ortaya karma (keif) zellii itibar, szlemeli ve anla-
mal bir zelliktir. nsan zeksnn rn olan bu zelliin, insan
zeksnn snrlarn ap zek tarafndan kavranamayacak bir o-
laanstle ulamas muhaldir. u hlde, herhangi bir szn
zek tarafndan kavranamayacak bir anlamn ortaya karmas da
muhaldir. Aksi takdirde sz, itibar bir almet olmaktan kar.
Eer "Szel terkiplerin arasnda, mucize dzeyine ulaan bir
terkip vardr." dense, bu demektir ki, kastedilen anlamlardan her
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 131

birinin, eksiklik ve mkemmellik, fesahat ve belgat asndan


farkllk gsteren birok terkibi vardr. Bu terkiplerin arasnda, son
derece etkin, en st dzeyde bir terkip vardr ki beer gcn aa.
Mucize olan da bu terkiptir ite. Bunun gerei, ifade edilmek iste-
nen her anlam asndan mucize niteliine sahip tek bir terkibin
olduudur. Oysa Kur'n- Kerim'in bir anlam deiik ifadelerle ve
farkl terkiplerle dile getirdii oka grlmektedir. Peygamberler
kssalarnda bu tr szel deiikliklere rastlamak mmkndr.
Eer Kur'n'n szel terkipleri mucize nitelikli olsayd, o zaman i-
fade edilmek istenen her anlam iin, her zaman ayn szel terkip
kullanlmalyd, bakas deil.
Ben derim ki: Bu iki phe ve benzeri dier pheler, baz a-
ratrmaclar, Kur'n'n szel mucizeliini Allah'n caydrmas, en-
gellemesiyle aklamaya itmitir. Bunu derken unu kastediyorlar:
Kur'n-n ya da bir veya birka suresinin bir benzerini getirmek, in-
san asndan imknsz bir eydir. Kur'n'da yer alan meydan
okuyucu ayetler ve yzyllardr Kur'n'a kar kanlarn bu husus-
taki aresizlikleri bunu ortaya koyuyor. Fakat bu demek deildir
ki, Kur'n- Kerim'de yer alan ifadeler insan gcnn stndedir-
ler. Bilkis, Kur'n'da yer alan tm ifadeler, insanlarca sylenebi-
lecek trden ifadelerdir. Meselenin z udur:
Yce Allah, insanlar Kur'n'a kar kmaktan, onun bir ben-
zerini ortaya koymaya kalkmaktan alkoyuyor, onlar byle bir gi-
riimde bulunmaktan caydryor. nk ilh irade beer iradesine
egemendir. Ama, peygamberlik mucizesini korumak ve peygam-
berlik misyonunun dokunulmazln salamaktr.
Yukardaki iddia yanltr ve meydan okumaya ilikin ayetlerin
ifade ettii gereklerle uyumaz: "Yoksa, 'Onu uydurdu' mu
diyorlar? De ki: 'Eer doru sylyorsanz, siz de onun benzeri on
uydurulmu sure getirin; Allah'tan baka arabildiklerinizi de
arn.' Eer size cevap veremedilerse, bilin ki o, Allah'n bilgisiy-
le indirilmitir." (Hd, 13-14) Bu son cmleden anlalyor ki, mey-
dan okuma ile verilmek istenen mesaj, Kur'n'n Peygamber tara-
fndan uydurulmad, onun Allah'n bilgisi dahilinde indiidir. O-
nun eytanlar tarafndan indirilmediini vurgulamaktr. Nitekim
yce Allah, bir ayette yle buyuruyor: "Yoksa, 'Onu uydurdu' mu
132 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

diyorlar? Hayr, onlar inanmyorlar. Eer doru sylyorlarsa, o-


nun gibi bir sz getirsinler." (Tr, 33-34)
Bir dier ayette de yle buyuruyor: "Onu eytanlar indirmedi.
Bu, onlara yaramaz ve zaten yapamazlar da. nk onlar
iitmekten uzaklatrlmlardr." (uar, 210-212) Hlbuki onlarn
szn ettikleri caydrma ve vazgeirme, Kur'n'n Allah katndan
indirilmi bir kitap oluuna deil, sadece Peygamberimizin (s.a.a)
peygamberlik mis-yonunun doruluuna ynelik bir kant olutu-
rur. Yukarda sunduumuz ayetle ayn mesaj ieren bir ayet de
udur: "Yoksa, 'Onu uy-durdu' mu diyorlar? De ki: 'Eer doru
sylyorsanz, siz de onun benzeri bir sure getirin ve Allah'tan
baka arabildiklerinizi de arn.' Hayr, bilgisini kavrayama-
dklar, te'vili kendilerine gelmemi olan bir eyi yalanladlar."
(Ynus, 38-39)
Bununla da aka anlalyor ki, imknszl ifade edilen ey,
insanlarn Kur'n'a benzer bir kitap getirebilmeleridir, hem kendi-
lerinin ve hem de kendilerine bu hususta yardm edecek herkesin
buna g yetirebilmeleridir. nk Kur'n, bilgisini kuatmadkla-
r, te'vilini bil-medikleri bir kitaptr. Onun bilgisini ancak yce Allah
kuatabilir. Bu yzden de ona kar kmamakta, bir benzerini ge-
tirememekteler.
Yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Hl Kur'n (ayetleri)
zerinde dnmyorlar m? Eer o, Allah'tan bakas tarafndan
gel-mi olsayd, onda birbirini tutmaz ok eyler bulurlard." (Nis,
82) Bu da gsteriyor ki, insanlar Kur'n'n benzerini ortaya koy-
maktan ciz klan unsur, Allah'n insanlarn onda eliki bulmala-
rna engel olmas deil, onun kendi iinde birbirini tutmaz eyler
barndrmasdr; szel ve anlamsal olarak bir elikinin Kur'n'da
yer almamasdr. Bu yzden Kur'n'n mucizeliini, Allah'n gnl-
lerde tasarruf ederek insanlar ona kar kmaktan caydrmasna
balanmak kesinlikle yanltr, itibar etmemek gerekir.
Bu mukaddime aydnlandktan sonra sz konusu iki phenin
asl cevabna geelim. Birinci phede yle deniyordu: Belgat
szn niteliklerindendir. Sz ise insan zeksnn icat ettii bir ey-
dir. Dolaysyla szn insan zeksnn kapasitesini amas mm-
kn deildir. nk sz zeknn rnnden baka bir ey deildir.
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 133

Bu yaklama verilecek cevap udur: Sz asndan insan


zeksy-la ilgili olan ey, lafzlarn tek bana ifade ettikleri anlam-
lardr. Ancak zihindeki anlam, zihinde olduu biimde, tam veya
eksik olarak, ak veya kapal olarak anlatabilmek iin kelimeleri
sralayp cmle kurmak, ayn ekilde, ifade edilmek istenen an-
lam, tm balantlaryla, nclleriyle, ilintileriyle ya da bunlarn
bir ksmyla realiteye uygun olabilecek ekilde zihinde ekillen-
dirmek, kelimeleri anlamlar karlnda vazetmekle, kelimelere
mana yklemekle ilgisi bulun-mayan bir meseledir. Bu, bir yandan
ifade etme ve belgat sanatndaki maharete, kelimeleri sralayp
gzel cmleler kurma yeteneine, te yandan da zihnin d lem-
deki anlatlan olguyu tm ynleriyle, gerekleriyle ve balantlaryla
alglamasndaki incelie, dikkatine bal olan bir eydir.
Dolaysyla meselenin yn vardr. Bunlar, bir varlkta ayn
anda bulunabildikleri gibi, birbirlerinden ayr olarak da bulunabilir-
ler. rnein, bir insan herhangi bir dilin istisnasz tm kelimelerini
bilebilir, ancak konuma yeteneine de sahip olmayabilir. Bir in-
san da, sz ve ifade sanatnda uzmanlam olduu hlde, bilgi ve
kltr ynnde yetersiz olabilir. Byle bir insan, tm anlamlar ku-
atc, doyurucu bir konuma yapamaz. Bir baka insan da, bilgi
ve kltr asndan byk bir birikime sahip olabilir, keskin bir ze-
ks ve duyarl bir ftrat olabilir. Fakat iindeki birikimi ak ve an-
lalr bir dille insanlara aktarmaktan, gzlemledii gzellikleri ve
gz alc manzaralar verdikleri mesajlarla birlikte, byleyici ke-
limelere ykleyip anlatmaktan ciz olabilir.
Bu olgudan yalnzca birincisi, insann toplumsal zeksyla
ortaya koyduu eyle ilgilidir. kincisi ve ncs ise, insann
kavrama gcndeki bir tr letafet ve incelikle ilgilidir. Bilindii gi-
bi, bizim sahip bulunduumuz kavrama gcnn kapasitesi snr-
ldr, lldr. Dmzda meydana gelen olaylar tm ayrntlary-
la ve d lemde yer alan olgular tm balantlaryla birlikte kua-
tamayz. Dolaysyla biz, hibir zaman hata ilemeye kar gven-
cede deiliz. Bunun yan sra varoluumuzun aamall, bilgile-
rimizin de aamal bir farklla sahip olmalarn, yani noksandan
tamama doru bir sre iinde olmalarn gerektirir.
134 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Bu yzden bir konumac ne kadar yetenekli olursa olsun ve


bir air ne kadar kurcalayc, bilinmezlikleri ortaya karc olursa
olsun, balangta ortaya koyduu eser, zeksnn ve kavrama ka-
pasitesinin elverdii lde, son demlerinde ortaya koyduu ese-
rin dzeyine ulaamaz. nsan rn bir sz ele alacak olursak, bu
sz hibir ekilde yanlgdan soyutlanm olarak
deerlendirilemez. nk bu sz sy-leyen kii, her eyden nce,
konumasna konu olan olgunun tm paralar ve koullarna v-
kf olamaz. Bu bir. kinci olarak da; bu sz, ne nceki szlerinin, ne
de sonraki szlerinin haddi ve lsnde olamaz. Hatta ok ince
olmasndan dolay biz somut olarak fark etmezsek bile, konu-
mann ba ile sonu eit dzeyde olamaz. nk dnm ve te-
kml kural geneldir.
Dolaysyla, hibir aka ve eliki iermeyen son sz niteliini
tayan cidd bir sz grdmz zaman (kuatc bir bilgiden kay-
naklanmayan sz de, akann ciddsidir) hi tartmasz, bunun
beer sz olmadn anlarz. Yce Allah bu gerei yle dile ge-
tirir: "Hl Kur'n (ayetleri) zerinde dnmyorlar m? Eer o,
Allah'tan bakas tarafndan gelmi olsayd, onda birbirini tutmaz
ok eyler bulurlard." (Nis, 82) Bir ayette de yle buyurur: "D-
n olan ge, yarlan yere andolsun ki o, (hak ile batl, doru
ile yanl) ayran son szdr; o, aka deildir." (Trk, 11-14) Bu a-
yette deiken olan iki olguya, yani ge ve yere yemin ediliyor.
Hakknda yemin edilen eyse, deimeyen ve te'vilinden ibaret o-
lan sabit geree dayanan Kur'-n'dr. (leride Kur'n- Kerim'de
yer alan "te'vil" kavramnn ne anlama geldiini aklayacaz.)
Yce Allah bir ayette de yle buyuruyor: "Hayr! O, yce Kur'-
n'dr. Levh-i Mahfuz'dadr." (Brc, 21-22) Bir ayette de yle buyu-
ruyor: "Apak kitaba andolsun ki biz, dnp anlamanz iin
onu Arapa Kur'n kldk. O, katmzda bulunan ana kitaptadr.
an ycedir, hkm ve hikmet doludur." (Zuhruf, 2-4) Bir baka
ayette ise y-le buyuruyor: "Hayr! Yldzlarn yerlerine yemin e-
derim. Bilseniz, bu byk bir yemindir. O, elbette erefli Kur'n'dr.
Korunmu bir ki-taptadr. Temizlenenlerden bakas ona
dokunamaz." (Vka, 75-79) Bu ve benzeri ayetler, Kur'n- Kerim'in
ierdii anlamlar itibariyle kalc ve deimez gereklere dayand-
gibi, kendisinin de deimez olduunu ortaya koyuyor.
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 135

Yukardaki aklamalar anladktan sonra bilirsin ki, dilin orta-


ya knn insana dayanyor olmas, dili ortaya koyan insann g-
cnn stnde szel terkibin olmamasn gerektirmez. Aksi tak-
dirde, kl yapan demircinin onu kullanan en cesur, tavla ve sat-
ranc karann onlar oynayan en usta oyuncu ve udu icat edenin
de onu alan en gzel utu olmas gerekirdi.
Btn bunlardan aka anlalyor ki, sz sanatnn
eriilmezlii (eksiksiz belgat), realiteyle rten bir tr bilgiye da-
yanr. Bu rt-mede hem lafzn manayla rtmesi, hem de ma-
nann zihinsel biimin aktard d olguyla rtmesi arttr.
Lafz ynne gelince; eyh Abdulkahir Crcan'nin Delil'l-
'caz adl eserinde belirttii gibi, ortaya k itibariyle lafzn czle-
ri arasndaki tertip, doas itibariyle lafz ile ifade edilen manann
czleri arasndaki tertiple rtr olmaldr.
Mana ynne gelince; doruluu ve uygunluu asndan d
geree dayanmaldr ki, ierdii gerekler arabuk ortadan
kalkmasn. Bu mertebe, bir nceki mertebenin dayanadr. n-
k ciddiyeti olmayan nice beli akalar vardr ki, cidd szler kar-
snda hibir deer ifade etmezler. Ayn ekilde cehalete dayal
nice belgatli szler vardr ki, asla hikmete kar koyamazlar, kar-
koyacak durumda olamazlar. Bu nedenle, lafz tatllna, slp
gzelliine, anlam belgati-ne ve d gerekliine bir arada sahip
bulunan sz, en st dzeydeki szdr.
Bir sz, gereklik temeline dayanr, ifade ettii anlam tam
tamna hakikatle rtrse, baka gerekleri yalanlamaz, baka
gereklerce de yalanlamaz. nk hakkn paralar birbiriyle u-
yum iindedir, temelleri birbiriyle balantldr. Bir gerek bir ba-
ka gerei geersiz klmaz, rtmez. Bir doru bir baka doruyu
yalanlamaz. Ama batl, hem bir baka batlla ve hem de gerekle
eliir. Yce Allah'n u sznn ifade ettii derin anlama baknz:
"Gerekten sonra sapklktan baka ne var?" (Ynus, 32) Burada,
gerein teklii, blnmezlii ve paralanmazl dile getiriliyor.
Bir de u ayetin ierdii anlama baknz: "Baka yollara uymayn.
Yoksa sizi blp paralar..." (En'm, 153) Burada batln dankl
ve datcl, blnml ve blcl dile getiriliyor.
136 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Durum byle olunca, gerein czleri arasnda ayrlk olmaz;


tam tersine, her ynyle btnlk ve kaynamlk olur. Gerein
czleri, birbirine gtrr, birbiriyle sonulanr, birbirine tanklk e-
der, birbirini anlatr.
Hi kukusuz bu, Kur'n'n artc bir yndr. Kur'n
ayetlerinden her birinin ifade ettii bir anlam, verdii bir sonu
vardr. Bununla birlikte, bu ayetlerin her biri, uygun bir ayetle
birlikte ele alnnca, bugne kadar fark edilmeyen yepyeni bir
gerei dile getirir. Sonra bir nc ayet de bu gerei dorular
ve ona ahitlik eder. Bu, Kur'n'n zelliidir, ayrc niteliidir.
Bu kitabmzda yer verdiimiz kimi aklamalarda bu ynte-
min baz rneklerini greceksiniz. Ne var ki, bu yolu izleyen ol-
mam, bu yntem bir kenara braklm durumdadr. ayet tefsir
bilginleri bu ynteme bavurmu olsalard, bu yolu izleselerdi, bu-
gn Kur'n'n tatl denizlerinden nice kaynaklarla, onda sakl bu-
lunan mcevherlerden nice hazinelerle tanm olurduk.
Bylece Kur'n'n belgat asndan mucize olamayaca y-
nndeki eletirinin her iki ynyle de batl ve yanl olduu ortaya
km oldu. nk belgatin mucizelii, szel ifadeden dolay de-
ildir ki, "Sz ortaya koyan insandr, u hlde nasl olur da insan
szn en be-lgatlisine ve en etkileyicisine g yetiremez?!" denil-
sin; ya da, "Tasarlanabilecek szel terkipler iinde sadece bir ta-
nesi belgatin doruunda olur.
u hlde, bir anlam birden fazla szel terkiple ifade etmek ve
stelik bu terkiplerin her birinin mucizelik dzeyinde, beer gc-
nn stnde olmas mmkn mdr?!" sylensin. nk; mucize-
lik, zihin ve d lemle ilgili tm ynleri znde barndran anlamla
ilgilidir.

Kur'n'da Mucizenin Anlam ve Gerek Mahiyeti


Hi kukusuz, Kur'n- Kerim mucize olgusunun varln ve
gereklemiliini onaylar. Kur'n'n onaylad ekliyle mucize,
olaanst bir olgudur ve doada ve madd varoluun snrlar i-
inde doa st bir tasarrufa iaret eder. Kur'n'n onaylad mu-
cize, akln kesin hkmlerini geersiz klmaz. Dolaysyla gn-
mzde baz kimselerin, mucizenin varlna dellet eden ayetleri
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 137

yorumlayarak, doa zerindeki bilimsel aratrmalarn verileri ile


bunlar arasnda bir paralellik kurma amacna ynelik giriimleri
bo ve anlamszdr.
Kur'n'n mucize kavram ile vurgulad gerek anlama gelin-
ce; aadaki aklamalarmz arasnda buna yer vereceiz.

1- Kur'n, Genel Nedensellik Yasasn Onaylar


Kur'n- Kerim, doal fenomenler ve olaylarn sebepleri oldu-
unu ifade eder ve genel nedensellik yasasn dorular. Nitekim
akln kesin hkm de bu yasay ispat eder, bilimsel aratrmalar
ve tm kantlamalar bu yasaya dayanr. nk insan, z yaratl
gerei, hi tereddt etmeden her madd gelimenin arkasnda
meydana getirici bir illet, bir neden aramaktadr. Doal bilimler ve
teki bilimsel aratrmalar da olaylar ve olgular eldeki verilere
gre ilgili illetlerine, sebeplerine dayandrrlar. llet derken unu
kastediyoruz: Bizler, gzlemler ve deneyimlerimiz sonucu, doada
bir olgu veya birka olgu birden gerekletii zaman, onlarla bir-
likte baka eyler de gerekletiini biliyoruz. te biz, o olgu veya
olgulara illet (neden), meydana getirdii eylere de mall (sonu)
deriz. Sz gelimi, deneyimle kantlanmtr ki, bir "yanma" olay
sz konusu olduu zaman, ondan nce ate, hareket ya da ar-
pma ve srtme gibi yanmay gerektirici bir illet (ne-den) sz
konusudur. Bu yzden, genellik ve deimezlik nedenselliin, se-
bep-sonu ilkesinin vazgeilmez hkmlerindendir.
Bu anlam dorulayan ifadeler Kur'n- Kerim'de oka yer a-
lr. lm, hayat, rzk, gk veya yer meneli dier gelimeleri
Kur'n- Kerim, belli sebeplere balamakta, ayn zamanda bunla-
rn tmn de tevhit ilkesi uyarnca, sonuta yce Allah'a dayan-
drmaktadr.
Evet; Kur'n- Kerim, u anlamda genel nedensellik yasasnn
do-ruluunu vurgular: Herhangi bir sebep, kendisini gerekli klan
ve kendisine dayanak oluturan etkileyici koullaryla birlikte ger-
ekleirse ve arada bir engel yoksa, yce Allah'n izniyle bu sebep-
ten etkilenen ve varl ona bal olan msebbep de gerekleir.
Msebbep varsa, bu kanlmaz olarak sebebinin varln gsterir.
138 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

2- Kur'n, Olaanst Olgular spat Eder


Ayrca Kur'n- Kerim, birtakm olaylardan haber verir ki, bun-
lar doada yrrlkte olan sebep-sonu ilikisine dayal sistemin
lleri iinde, gzle grlr dzenin normlarna gre gelimezler.
Szn ettiimiz olaanst gelimeler, Kur'n- Kerim'in kimi
peygamberlere (selm zerlerine olsun) izafe ettii mucizelerdir.
Nuh, Hud, Salih, brahim, Lut, Davud, Sleyman, Musa, sa ve Mu-
hammed peygamberlerin (salt ve selm tmnn zerine olsun)
gsterdikleri mucizeler gibi. nk bunlar, normal doa yasalar-
nn llerine uymazlar.
unu kesin olarak bilmek gerekir ki, sz konusu olaylar ve
gelimeler allagelmiin dnda olsalar bile, doa yasalarna
gre gerek-lemiyor olsalar bile, akln kesin hkmnn inkr
etii imknsz gelimeler deildirler. Sz gelimi, akl u tr
iddialar kesinlikle imknsz grr: "ki eliik nerme, birlikte
doru veya birlikte yanl olabi-lirler." Veya "Bir ey kendisi
olmayabilir." Ya da "Bir, ikininin yars deildir." gibi. Bu gibi
imknsz olan eyleri akl kesin hkmyle reddeder. Bu nedenle
en eski dnemlerden beri, btn milletlere mensup insanlarn
akllar, yukarda szn ettiimiz eylerin imknsz olduk-larn
onaylamlardr. Eer mucize de bizzat imknsz olsayd, hibir
akl onu kabul etmez ve bu hususta kant istemez ve herhangi bir
kimse bir bakasna onu izafe etmezdi.
Ayrca bu gelimeler, yani mucizeler, temelden doal sistem
tarafndan kabul edilemez nitelikte gelimeler deildirler. Tersine,
madde yasas her zaman bu tr bir hareket hlindedir. Diriyi l-
ye, ly diriye dntrr, bir ekli dier bir eklin yerine koyar,
bir olay dier olayla, rahat skntyla, sknty rahatla deitirir.
Normal gelimeler-le mucizev gelimeler arasndaki tek fark u-
dur: Gzlemleyebildiimiz madd sebepler, sonularla olan zel
balantlarndan dolay, zamana ve mekna ilikin zel koullarn
gereklemesiyle aamal olarak etkilerini yaparlar. Sz gelimi;
bir as, hareket eden bir ylana ve canl bir insana dnebilir. Fa-
kat byle bir dnm, normal koullarda, zel sebeplerin, zaman
ve mekna bal zel koullarn ortaya kmas ile mmkndr.
Bu koullarda, madde bir durumdan dier bir duruma gei yapar,
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 139

nceki biimi yerine dier bir biime brnr, nihayet gzlem ve


deneyimle tespit edilen evrelerden geerek ngrlen son eklini
alr. Byle bir dnm, rastgele koullarda veya nedensiz olarak
ya da bir dileyenin dilemesiyle olmaz. Nitekim, Kur'n- Kerim'in
szn ettii mucizeler ve olaanst gelimelerde grnrde
byle bir durum sz konusudur.
Her eyi duyu organlar ve basit deneyimlerle alglamaya alk
o-lan normal halk, bu tr olaanst gelimeleri kabullenmekte
bir hayli zorland gibi doa bilimleri de konuya iyimser yakla-
mamaktadr. nk doa bilimleri, ancak doal sebep-sonu sis-
teminin gzlemlenebilen yzeyine ulaabilmektedir. Bugnk bi-
limsel deneyimlerin ve madd gelimelerin nedenlerini aklama-
ya ynelik varsaymlarn ura alan olan yzeyi kastediyorum.
Ancak bilim, olaanst olaylarn varln inkr edemez, bun-
lar perdeleyemez. nk nice olaanst gelimeler vardr ki,
mcahede ve riyazet ehli tarafndan ortaya koyuluyor ve herkes
bunlar gzleriy-le gryor, yaynlarda dile getiriliyor, gazeteler ve
kitaplarda kaydediliyor. yle ki, hibir akl sahibi bunlar inkr
edemez ve kuku duyamaz.
Bu yzden psikoloji alannda aratrma yapan baz ada bi-
lim adamlar, bu tr olaanstlkleri grnmez elektrik ve man-
yetik akm dalgalar ile sebeplendirmeye alyorlar. Onlarn var-
saymlarna gre, ar bedensel riyazet, insan grnmez gl ve
rumuzlu akmlara egemen klar. Bu sayede gerilim ve alm yo-
luyla madd olarak artc ve olaanst niteliine sahip hareket-
ler, hareketlendirmeler ve tasarruflar ortaya kar.
Bu varsaym doru olur ve hibir probleme karlamazsa, b-
tn deiik gelimeleri tek bir nedene dayandran yeni ve geni bir
varsaym ortaya kacaktr. Eskiden olaylarn tmn veya bir
ksmn yorumlamaya ynelik "hareket ve kuvvet" varsaym gibi
bir varsaym.
Sylenenler bundan ibaret. Bu konuda da biraz hakl saylrlar.
nk srekli korunan doal bir balantnn varsaylmasyla, do-
al bir malln doal bir illetin olmamas dnlemez. Baka bir
ifadey-le; biz, doal illet derken, baz doal varlklarn bir araya
gelmesini ve aralarnda zel balantlarn olmasn kastediyoruz.
140 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Aralarnda zel bir ilgi bulunan bu varlklardan yeni ve doal bir


varlk meydana gelir. Bu ikinci varlk, illetinden sonra ve onunla
balantl olarak meydana gel-mitir. Eer ondan nceki sistemde
bir aksaklk olsayd, byle bir ey meydana gelmeyecek ve varl
gereklemeyecekti.
Kur'n- Kerim, her ne kadar olaan veya (bize gre) olaans-
t tm madd gelimelerin temelinde yatan bu son doal illeti,
amacnn dna kt iin, adyla ve etkisinin mahiyetiyle tanm-
lamasa da, ancak her madd olayn temelinde, Allah'n izniyle bir
sebebin bulunduunu dile getirir. Baka bir ifadeyle; her madd
olayn, varl itibariyle yce Allah'a dayandn belirtir. Her ey,
doal sistem iinde gerekleen varoluu itibariyle yce Allah'a
dayanr. Yce Allah bir ayette yle buyuruyor:
"Kim Allah'tan ekinirse, Allah ona bir k yolu yaratr ve
ona ummad yerden rzk verir. Kim Allah'a gvenirse, O, ona
yeter. Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her ey iin bir l
koymutur." (Talk, 2-3) Ayetin ba taraf genellik ifade eder ve bir
kaytlandr-ma sz konusu deildir. Buna gre, bizim algladmz
normal sebep-ler aksini gsterse, olmayacann iaretini verse bi-
le, yce Allah, kendisinden ekinen ve kendisine gvenen kimseye
yeter, istenen durum kanlmaz olarak gerekleir.
Yce Allah'n u sznn ifade ettii genellik de bu amaca
yneliktir: "Kullarm, beni sana sorarlarsa, hi phesiz ben yak-
nm; bana dua ettii zaman dua edenin duasna karlk veririm."
(Bakara, 186) u ayetler de buna rnek olutururlar: "Bana dua edin,
duanz ka-bul edeyim." (M'min, 60) "Allah, kuluna kfi deil mi?"
(Zmer, 36) Yukardaki ayetteki (Talk, 2-3), "Allah emrini yerine geti-
rendir." cm-lesi, ba taraftaki ifadedeki genelliin sebebini ak-
layc niteliktedir.
Yce Allah'n u sz de bu anlam pekitirir niteliktedir: "Al-
lah, emrini yerine getirendir, ama insanlarn ou bilmezler." (Y-
suf, 21) Bu cmlenin ifade ettii anlam geneldir ve hibir ekilde
snrlandrlmaz. Buna gre, yce Allah'n irade ve meiyetinin taal-
luk ettii her olaya bir yolu vardr; allagelmi normal yollar ka-
pal olsa dahi.
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 141

Burada iki ihtimal ortaya kar: Birincisi; yce Allah, sz konu-


su gelimeye madd bir sebep ve doal bir illet olmakszn srf ira-
desiyle mdahale edip ynlendirir. kincisi; ortada doal bir sebep
vardr ve bu sebep bizim bilgimize kapaldr; yce Allah bu sebebi
kuatm ve onun araclyla iradesini gerekletiriyor.
Ancak sz konusu ayetin ikinci cmlesi, yani "Allah, her ey
iin bir l klmtr." ifadesi, bu iki ihtimalden ikincisine dellet
etmektedir. nk burada, sonularn normal sebeplerin gerektir-
diinden veya gerektirmediinden daha kapsaml olduklar dile
getiriliyor. Her eyin, Allah tarafndan belirlenmi bir ls, baka
varlklarla balantlar ve dier olgularla varolusal ilintileri vardr.
Normal sebepler-le ilikisi kopuk olup aralarnda bir balant ol-
masa bile. Yce Allah, bu balantlar araclyla iradesini yrrl-
e koyabilir. nk bu ilikiler ve balantlar eyann mlkiyetinde
deildirler ki, bir durumda emre uysunlar ve bir baka durumda
da bakaldrsnlar. Tersine; bunlar, yce Allah'n emriyle var ol-
mular, O'na itaat ederler ve O'nun iradesine baldrlar.
Bu ayet gsteriyor ki yce Allah, varlklar arasnda balantlar
ve ilikiler koymutur ve diledii zaman bunlardan birini ele alabi-
lir. Ama bu, varlklar arasndaki nedensellik ilikisinin iptali anla-
mna gelmez. Tersine; nedenselliin Allah'n kontrolnde olduu-
nu ve onu diledii ekilde harekete geirdiini ortaya koyar. u
hlde, varlklar leminde gerek bir nedensellik ve balant vardr.
Her varlk, kendinden nceki varlklarla balantl olup aralarnda
belli bir dzen sz konusudur. Ancak bu iliki, bizim normalde gz-
lemlediimiz varlklar aras iliki trne benzemez. (Bu yzden,
mevcut bilimsel varsaymlarn varlklar lemindeki gelimeleri i-
zah etmede, sebeplendirmede yetersiz kaldklarn gryoruz.)
Tersine, bu iliki tr, yce Allah'n bilgisine ve dzenlemesine g-
re gelime gsterir.
te kadere ilikin ayet-i kerimeler de bu gerei dile getir-
mektedirler: "Hibir ey yoktur ki onun hazineleri, bizim yanmz-
da olmasn, ama biz onu bilinen bir miktar ile indiririz." (Hicr, 21)
"Biz, her eyi bir lye gre yarattk." (Kamer, 49) "Her eyi ya-
ratm, ona bir dzen vermi, lsn tayin etmitir." (Furkan, 2)
"O ki, her eyi yaratt, dzene koydu. O ki, belirleyip hedefini gs-
142 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

terdi." (A'l, 2-3) "Ne yerde, ne de kendi canlarnzda meydana ge-


len hibir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan nce, bir kitap-
ta olmasn." (Hadd, 22) "Hibir musibet baa gelmez ki, Allah'n
izniyle olmasn. Kim Allah'a inanrsa, onun kalbini hidayet eder.
Allah, her eyi bilendir." (Tebun, 11) Birinci ayetle birlikte dier
ayetler, eylerin belirsizlik alanndan, Allah'n takdiri sonucu belir-
lilik ve belirginlik aamasna indiklerini gs-teriyor. Yce Allah, on-
lar belli bir lyle snrlandryor. Bir eyin dier varlklarla olan
tm balar belirlenmeyince, snrlanmaynca, o eyin snrl ve l-
l oluu bir anlam ifade etmez. Madd bir varlk, dier tm
madd varlklarla iliki ve balant hlindedir. Varlklar btn,
eylerin varln belirleyen, snrlandran ve len bir kalp gibidir.
nk btn madd varlklar, varlklar btnyle llrler, on-
larla balantldrlar. Her madd varlk, kendinden nceki ve kendi-
siyle birlikte olan tm varlklarla balantldr ve kendisi gibi bir
varln malldr, sonucudur.
Yaptmz bu aklamalar u ayet-i kerimelerle pekitirmek
mm-kndr: "te Rabbiniz Allah budur, her eyin yaratcsdr."
(M'min, 62) "Hibir canl yoktur ki, O, onun pereminden tutmu
olmasn. Gerekten Rabbim, doru bir yol zerindedir." (Hd, 56)
Bu iki ayet, daha nce Kur'n- Kerim'in genel nedensellik yasasn
onayladna ilikin olarak sunulan ayetlerle birlikte ele alndklar
zaman, istenen sonuca yaklatrrlar.
yle ki: lk ayet, yaratl her eye genelletiriyor. Hibir ey
yoktur ki, yce Allah tarafndan yaratlm olmasn. kinci ayet ise,
yaratl ve varoluun bir ahenk iinde ve bir dzen dorultusunda
ger-ekletiini, deiikliin, karkln, arpkln sz konusu
olma-dn ifade ediyor.
Bildiiniz gibi, Kur'n- Kerim, madd varlklar arasnda genel
ne-densellik yasasn doruluyor. Bylece anlalyor ki, madd var-
lklara egemen olan yasalar sistemi, ister normal ekliyle, ister o-
laanst ekliyle yrrlkte olsun, kesinlikle doru yol zerinde-
dir. Bu yolda bir deiiklik olmaz. Sistem, bir ahenk iinde devam
eder. Burada her olay, kendisinden nceki zorlayc bir illetin ma-
lldr.
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 143

Yine buradan hareketle anlyoruz ki, kimi durumlarda, sonu-


larndan ayrlan sebepler, o sonularn gerek sebepleri deildir-
ler. Tersine; burada gerek sebepler vardr, bunlar srekli yrr-
lktedirler, hkmleri ve zellikleri deiiklie uramaz. Nitekim,
hayatn kkeni ile ilgili bilimsel deneyimler ve az nce deindii-
miz olaanst gelimeler, bunu destekler niteliktedirler.

3- Kur'n, Madd Nedene Dayanan eyleri Ayn Zamanda Allah'a


Dayandrr
Kur'n- Kerim, eya arasnda nedensellik kuralnn varln,
baz eylerin dier baz eylere sebeplik oluturduunu onaylad
gibi, b-tn her eyi sonunda Allah'a dayandrr. Buradan kan
sonu udur: Varolusal sebepler, etkileme asndan kelimenin
tam anlamyla bamsz deildirler. Tm anlamyla gerek etkin-
lik, tartlmaz otoriteye sahip yce Allah'a zgdr. Nitekim yce
Allah yle buyuruyor: "yi bilin ki, yaratma ve emir O'nundur."
(A'rf, 54) "Gklerdekilerin ve yerdekilerin hepsi Allah'ndr." (Bakara,
284) "Gklerin ve yerin ml-k O'nundur." (Hadd, 5) "De ki: Hepsi
Allah katndandr." (Nis, 78)
Bunun gibi daha birok ayet vardr ki, bunlar her eyin salt Al-
lah'n mlk olduunu, bu hususta kimsenin O'na ortak olmad-
n, bunlar zerinde diledii gibi tasarruf ettiini ifade ederler. O'-
nun dnda hi kimsenin tasarruf yetkisi yoktur. Ancak O, diledii
kimseye izin verir ve baz hususlarda ona tasarruf yetkisi tanr;
ama hi kimse bu tasarrufunda bamsz deildir. nk izin alan
kiinin tasarruf yetkisi, sadece izin verilen alanlarla snrl kalr. Ni-
tekim yce Allah yle buyuruyor: "De ki: Allah'm, ey mlkn sa-
hibi, sen dilediine mlk verirsin, dilediinden mlk alrsn."
(l-i mrn, 26) "O ki, her eye yaratln verdi, sonra onu doru yo-
la iletti" (Th, 50) Bu anlamda baka ayetler de vardr. Yine yle
buyuruyor: "Gklerde ve yerde olanlarn hepsi Onundur. O'nun iz-
ni olmadan kendisinin katnda kim efaat edebilir?" (Bakara, 255)
"Sonra ara istiva etti; ii tedbir eder. O'nun izni olmadan hi
kimse efaat edemez." (Ynus, 3)
Buna gre, sebeplerin, sebeplie sahip olmalar yce Allah'n
ken-dilerine bu yetkiyi vermi olmasna baldr. Hibir sebep, se-
144 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

bepliinde bamsz deildir. te yce Allah, bu anlam efaat ve


izinle ifade ediyor. Bilindii gibi izin olgusu, ancak tasarrufa engel
oluturan bir eyin varl durumunda sz konusu olabilir. Engel
olgusu da, engelleneni etkisiz brakan, tasarrufta bulunmasn n-
leyen bir unsurun var-l durumunda geerlidir. Bylece anlalyor
ki, her sebepte sonucu gerektiren bir etkinlik zellii vardr ki,
herhangi bir engel olmad takdirde bu etkinlik kendini gsterir.
Bununla birlikte iler btnyle yce Allah'n elindedir.

4- Kur'n, Mucizelerde Peygamberlere Etkin Rol spat Eder


Yce Allah yle buyuruyor: "Hibir eli, Allah'n izni olmadan
bir mucize getiremez. Allah'n emri geldii zaman hak yerine ge-
tirilir ve ite o zaman Allah'n ayetlerini boa karmaya uraan-
lar, hsrana urarlar." (M'min, 78) Burada, herhangi bir peygam-
berin herhangi bir mucize gstermesi, yce Allah'n iznine bala-
nyor, peygamberlerin gsterdikleri mucizeler zerinde peygam-
berlerin iinde olan bir etkenin rol oynad, ancak bu etkenin dev-
reye girebilmesi iin, daha nce de sylediimiz gibi, Allah'n izni-
nin art olduu belirtiliyor.
Bu hususla ilgili olarak yce Allah yle buyuruyor: "Sleyman-
'n hkmranl hakknda onlar, eytanlarn uydurduklar szlere
uydular. Oysa Sleyman kfre gitmemiti. Fakat o eytanlar, kf-
re gittiler; insanlara by retiyorlard ve yine onlar Babil'de
Harut ve Marut adl meleklere indirilene uydular. Oysa o ikisi
(Harut ve Ma-rut), 'Biz bir fitneyiz; sakn kfre gitme!' demedike,
kimseye bir ey retmiyorlard. Onlar, o ikisinden, erkekle kar-
snn arasn aacak eyler reniyorlard. Ancak, Allah'n izni
olmadan o by ile hi kimseye zarar veremezler." (Bakara, 102)
Ayet-i kerime genel olarak sihrin gerekliini dile getirmekle
birlikte, tpk mucizede olduu gibi sihirde de, sihir yapan kimsede
var olan bir gcn etkili olduunu, ancak ilh izin olmadan bu g-
cn hibir ie yaramayacan ortaya koyuyor.
Ksacas, ister mucize, ister sihir ve isterse evliyann kerameti
veya riyazetler ve meakkatli mcahedelerle salanan zellikler
gibi tm olaanst olgular, ayet-i kerimelerde vurguland gibi
insann iinde varolan birtakm etkenlere ve irade gcne dayanr.
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 145

Bunun yan sra ayet-i kerimelerde, peygamberlerin iinde varolan


bu etkenin, her durumda tm sebeplere egemen olduu dile geti-
rilmektedir: "Gnderilen peygamber kullarmza u szmz ge-
miti: Mutlaka kendilerine yar-dm edilecektir ve galip gelecek
olanlar, mutlaka bizim ordumuzdur." (Safft, 171-173) "Allah, 'El-
bette ben ve elilerim galip geleceiz' diye yazmtr." (Mcdele,
21) "Elbette biz, elilerimize ve inananlara hem dnya hayatnda,
hem de ahitlerin duracaklar gnde yardm edeceiz." (M'min,
51) Bu ayetler, hibir kaytla mukayyet olmayan genel nitelikli an-
lamlar iermektedirler.
Buradan hareketle diyebiliriz ki, varolan ve stnl
tartlmaz ekilde belirgin olan bu i etken, doatesi ve madde
st bir olgudur. nk madd olgular ll, oranl ve snrldrlar.
Srtme ve arpma durumunda kendilerinden daha gl olan
bir olgu karsnda yenik derler. Soyut olgular da, yle olmakla
birlikte, bir ekilde mad-deyle ilintili olmadka, aralarnda sr-
tme ve engelleme sz konusu olmaz. Allah'n izniyle her za-
man stn olan bu soyut i etken, madd bir engelle karlat
zaman, Allah ona yle bir g verir ki, hibir madd engel onun
karsnda tutunamaz.

5- Kur'n, Mucizeleri Peygamberlerdeki Ruhan Gce Dayandrd


Gibi Allah'n Emrine De Dayandrr
Bir nceki blmde yer alan ayetin u son cmlesi, yani "Al-
lah'n emri geldii zaman hak yerine getirilir..." ifadesi gsteriyor
ki, peygamberlerdeki o i etkenin etkinlii, Allah'n iznine bal ol-
duu gibi, o izinle birlikte yce Allah'tan gelen bir emre de bal-
dr. Demek ki, dier btn sebeplerde olduu gibi peygamberler-
deki mucizeleri mey-dana getirici i etkenler de, ancak Allah'n
emrine denk dt veya onunla zdeletii takdirde etkili ola-
bilir.
Emrin ne demek olduu u ayet-i kerimede aklanmtr: "O'-
nun ii (emri), bir eyi istedi mi ona, sadece 'Ol' demektir, hemen
oluverir." (Ysn, 82) Yce Allah'n ileri, var etmeye ilikin szle ve
"Ol" kelimesiyle tahakkuk bulur. "Bu bir ttr; dileyen Rabbine
varan bir yol tutar. Ancak, Allah dilemedike siz bir ey dileye-
146 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

mezsiniz." (nsn, 29-30) "O, btn lemlere ttr; aranzdan


doru hareket etmek dileyenler iin. Ancak, lemlerin Rabbi Al-
lah dilemedike siz bir ey dileyemezsiniz." (Tekvr, 27-29)
Bu ayetler gsteriyor ki, insann dilemesine ve tercihine bal
olan bir i, yce Allah dilemedike gereklemez. Allah, insann o
ii istemesini ister, o ii irade etmesini irade eder, sonra o i ger-
ekleir. Bu ayet-i kerimeler, unu anlatmak istiyor: nsann ileri
kendi eliyle ve kendi iradesiyle gereklemesine ramen, iradesi
ve istemesi kendi elinde deildir. Bu, btnyle yce Allah'n ira-
desine bal bir eydir. Yoksa bu ayetler, insann her dilediini Al-
lah da dilemitir, demiyor. Byle dnmek, fahi bir hata olur ve
insann bir fiile ynelik iradesinin gereklememesi durumunda,
Allah'n iradesinin gereklememesini gerektirir. Oysa yce Allah
byle bir nitelendirmeden mnezzehtir, uzaktr. Ayrca, byle bir
dnce birok ayetin ak anlamna da ters dmektedir. u a-
yetler gibi: "Dileseydik, herkese hidayetini verirdik." (Secde, 13)
"Rabbin isteseydi, yeryzndekilerin hepsi mutlaka inanrd." (Y-
nus, 99) Bu anlamda baka ayetler de vardr.
Buna gre, irademiz ve dileimiz bizde gerekletiinde, bu,
Alla-h'n bunu irade etmesi ve dilemesiyle gereklemi olur. Ayn
ekilde, fiillerimiz de, bizim irademiz ve dileimiz araclyla Al-
lah'n iradesi sonucu gerekleir. Bu ikisi, yani irade ve fiil de, bir-
likte yce Allah'n emrine ve "Ol" kelimesine baldr.
Dolaysyla olgular, ister olaan, ister olaanst olsunlar, o-
laanst olgular da ister mucize ve keramet gibi hayr ve mutlu-
luk ynnde olsunlar, ister sihir ve kehanet gibi ktlk ynnde
olsunlar, gerekleme noktasnda doal sebeplere dayanrlar. Bu-
nunla beraber yce Allah'n iradesine baldrlar, Allah'n emri ol-
madka gerekleemezler. Bunu iin de sebep, ya Allah'n emriy-
le ayn dorultuda olmal ya da onunla birlemi olmaldr.
Geri btn eyler, varlklarnn ilh emre dayal olmas a-
sndan eittirler -yle ki, Allah'n o eylerin varoluuna ilikin izni
ve emri gerekleirse, o eyler de sebepleri araclyla gerekle-
irler, izni ve emri gereklemezse de, sebeplerin sebeplii ta-
mamlanmad iin, gereklemezler- ancak bu eylerin bir ksm -
peygamberlerin gsterdikleri mucizeler ve kulun dua araclyla
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 147

Rabbine ynelttii dilekler gibi- hibir ekilde Allah'n gerektirici


iradesinden ve kesin emrinden ayr dnlemezler.
u ayet-i kerimeler bunu ak biimde ortaya koyuyorlar: "Al-
lah, 'Elbette ben ve elilerim galip geleceiz' diye yazmtr." (M-
cdele, 21) "Bana dua edince dua edenin duasna karlk veririm."
(Bakara, 186)
nceki blmde yer verdiimiz birok ayetle birlikte bu ayet-
ler, zerinde durduumuz gerei btn plaklyla ortaya koy-
maktadrlar.

6- Kur'n, Mucizeleri Alt Edilmez Bir Sebebe Dayandrr


Bundan nceki blmlerden anlald kadaryla mucizenin,
tpk teki olaanst olgular gibi, doal bir sebebe ihtiya duy-
mak bakmndan olaan olgulardan farkl bir yan yoktur ve her i-
kisinde de gzlemlenmeyen birtakm gerek sebepler sz konu-
sudur. Aralarndaki tek fark udur: Olaan gelimeler grnrde
birtakm zahir sebeplere dayanrlar, ancak bu zahir sebeplerin
ardnda genelde veya ounlukla birtakm gerek sebepler vardr
ki, yce Allah'n iradesi ve emri de bunlara elik eder. Ancak sihir
ve kehanet gibi ktlk ynndeki veya dualarn kabul olunmas
ve benzeri gibi iyilik ynndeki olaanst olaylar, Allah'n izni ve
iradesiyle, allagelmi sebepler trnden olmayan gerek doal
sebeplere dayanrlar.
Mucize de aynen bunlar gibi, Allah'n izni ve emriyle gerek bir
doal sebebe dayanr. Yalnz, mucizede bunlardan ayr olarak
peygamberliin, eliliin ve Allah'a ynelik davetin doruluunu
ispat iin; "Bu i insan gcn aan ilh bir itir; inanmyorsanz,
siz de byle bir i yapn da grelim." diye bir iddia, bir meydan o-
kuma sz konusudur. Ayrca, dierlerinin aksine son iki ksmn
(dualarn kabul olunmas sonucu meydana gelen olaanst ge-
limeler ile mucize) sebepleri kesinlikle alt edilemezler.
Denebilir ki: Buna baklrsa, ayet mucizenin doal sebebine
ulalabilirse, peygamber olmayanlarn da mucize gstermeleri
mmkn olur ve mucize ile dier doal gelimeler arasnda bir
fark kalmaz, mucizenin izaf bir kavram olduunu kabullenmemiz
gerekir. u hlde baz insanlara gre mucize olan bir olgu, onun
148 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

gerek doal sebebini bilen dier insanlara gre mucize olmayabi-


lir. Bir ada mucize saylan bir ey, bilim a olan dier bir ada
mucize saylmayabilir. Onun iin ayet bilimsel gelimeler, en st
dzeyde gerek doal sebepleri ortaya karrsa, mucize diye bir
ey kalmaz ve onunla herhangi bir iddia ispatlanamaz. Bu varsa-
ymlarn doru olduu takdirde u sonu ortaya kar: Mucize z
itibariyle kant deil, sebebini bilmeyen cahil kimseler tarafndan
kant olarak alglanmaktadr.
Buna verilecek cevap udur: Kesinlikle hayr. Mucizenin muci-
zelii, bilinmeyen bir doal sebebe dayanyor olmasndan
kaynaklanmyor ki, bilinmezlik ortadan kalknca mucizelik de or-
tadan kalksn, kantl geersiz olsun. Srf olaand bir sebebe
dayandndan dolay da bu nitelii kazanm deildir. Mucizeyi
mucize yapan; olaan d, ayn zamanda asla alt edilemeyen, da-
ima st olan bir sebebe, bir nedene dayanyor olmasdr. Duann
kabul sonucu hastann ifa bulmasnn keramet saylmas da se-
bebinin alt edilemez olmasndan dolaydr. Yoksa, byle bir olay,
baka trl de gerekleebilir. lla tedavi gibi. Fakat bu durum-
da olay olaanlk niteliini kazanr ve dayand sebep daha gl
bir sebep tarafndan alt edilebilir.

7- Kur'n, Mucizeyi Peygamberliin Doruluuna Dair Avamca Bir


Delil Deil, Kesin Bir Kant Sayar
Bu noktada yle bir soru akla geliyor: Akl, peygamberin Al-
lah'a kulluk sunmaya ilikin arsnn doruluu ile peygamberin
olaanst bir olgu meydana getirmesi arasnda zorunlu bir ba-
lant ngr-medii hlde, mucize ile peygamberlik iddiasnn do-
ruluu arasnda ne gibi bir balant olabilir? Kur'n- Kerim'in an-
latt, Hud, Salih, Musa, sa ve Muhammed (s.a.a) gibi peygam-
berlerin kssalarndan da, bu ikisi arasnda byle bir balantnn
olmad anlalmaktadr. Kur'-n'n anlattna gre, bu peygam-
berler davalarn yayarlarken, davalarnn gerekliini ortaya ko-
yan bir mucize gstermeleri nerisi ile karlamlar. Onlar da
neriyi olumlu karlayp birtakm mucizeler gstermilerdir.
Baz durumlarda da halklar byle bir istekte bulunmadan, on-
lar davet srecinin balangcnda mucize gstermilerdir. Nitekim
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 149

yce Allah, Musa ve Harun (selm zerlerine olsun) hakknda y-


le buyuruyor: "Sen ve kardein, ayetlerimi gtrn ve beni an-
makta geveklik etmeyin." (Th, 42) sa (a.s) ile ilgili olarak da
yle buyuruyor: "Onu srailoullarna eli klacak (ve o, onlara
yle diyecek): 'Gerek u, ben size Rabbinizden bir mucize ge-
tirdim. Ben siz amurdan ku eklinde bir ey yaratr, ona fle-
rim, Allah'n izniyle ku oluverir. Ve Allah'n izniyle doutan kr
olan ve alaca hastalna tutulan iyiletirir ve lleri diriltirim.
Yediklerinizi ve evlerinizde biriktirdiklerinizi size haber veririm.
phesiz, eer inanmsanz, bunda sizin iin kesin bir ayet var-
dr." (l-i mrn, 49) Kur'n- Kerim'in bir mucize olarak Peygamber
efendimize (s.a.a) indirilmi olmas da yle.
Ksacas; aklselim, peygamberlerin anlattklar tevhit ve k-
yamet bilgilerinin hakkaniyeti ile onlarn baz olaanst mucize-
ler gstermeleri arasnda zorunlu bir balant grmez.
Bunun yan sra peygamberlerin getirdikleri bilgiler ve retiler
ak ve salam kantlara dayanrlar. Ki bu kantlarn varlyla, bil-
gi ve basiret sahibi kimselerin ayrca mucize aramalarna gerek
kalmaz. Bu yzden, mucizeler genel halk kitlelerinin ikna edilme-
leri amacna yneliktir, diyebiliriz. nk onlarn akl kapasiteleri
akl gerekleri kav-rama hususunda yetersiz kalr. Ama bilgide bel-
li bir dzeyin stnde bulunan sekin kimseler, akl gereklere i-
nanmak iin mucize gsterilmesine gerek duymazlar.
Yukardaki soruya yle bir cevap vermek mmkndr: Pey-
gamberler (selm zerlerine olsun) Allah'n birlii ve lmden son-
ra dirili gibi akln alglayabildii varoluun balangc ve sonucuna
ilikin bilgileri kantlamak iin mucize gstermi deildirler. Tam
tersine, szn ettiimiz meselelerde akl kantlar sunmakla ve
karlkl diyalogla yetinmiler. rnein; yce Allah yle buyuru-
yor:
"Peygamberleri, 'Gkleri ve yeri yaratan Allah hakknda p-
he mi var?!' dediler." (brhm, 10) Bu ifade, Allah'n birliine kant
gsterme amacna yneliktir. "G, yeri ve ikisi arasndakileri
bo yere yaratmadk. Bu, kfirlerin zanndr. Bu yzden, o kfirle-
re ateten helk vardr. Yoksa biz, inanp iyi iler yapanlar, yer-
yznde bozgunculuk yapanlar gibi mi tutacaz? Yoksa muttaki-
150 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

leri, yoldan kanlar gibi mi tutacaz?" (Sd, 27-28) Bu ayet de -


lmden sonra diriliin gerekleeceini kantlama amacna yne-
liktir.
Dolaysyla, peygamberlerden bu tr bilgileri kantlamak iin
deil, sadece peygamberlik iddialarnda doru olduklarnn ortaya
kmas iin mucize istenmi, onlar da bu amaca ynelik olarak
mucize gstermilerdir. nk peygamberler (selm zerlerine ol-
sun) Allah'tan vahiy aldklarn, yce Allah'la konutuklarn ve
kendilerine melek geldiini iddia ediyorlard. Bu ise, insanlarn
genelinin tand, kendilerinde bulduklar zahir ve batn idrakler
trnden olmayan olaanst bir idraktir.
Byle bir idrak, ancak doatesi tarafndan peygamberlerin
nefislerine ynelik bir tasarrufla gerekleebilir. Oysa peygamber-
ler de herkes gibi birer insandrlar. Bu yzden de bu iddialarnda
insanlarn iddetli inkr ve amansz direniiyle karlamlardr.
Bu inkrlar ve direnileri iki ekilde kendini gstermitir:
Kimi durumlarda, peygamberlik iddiasn delil ileri srerek -
rt-mek istemilerdir. Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "Dedi-
ler ki: Siz, ancak bizim gibi birer insanz. Bizi, babalarmzn tap-
tndan evirmek istiyorsunuz." (brhm, 10) Burada, peygamber-
lerin insan olularn ileri srerek peygamberlik iddialarn yalan-
lama amacndadrlar. nk insanlar, aralarndaki yaratl ben-
zerliine ramen kendilerinde byle bir olaanstlk
grmyorlard. Eer gerekten byle bir ey varsa, o zaman her-
kes byle olmal, olabilmelidir. Bu yzden peygamberler de, yce
Allah'n bize bildirdii ekliyle kendilerini u ekilde savunmular-
dr: "Peygamberleri onlara dediler ki: "Biz de an-cak sizin gibi bi-
rer insanz; fakat Allah, kullarndan dilediine nimetini ltfeder."
(brhm, 11)
Grld gibi, peygamberler cevap verirlerken aradaki ben-
zerlii kabul ediyorlar ama peygamberlik misyonunun Allah'n zel
ltuflarndan biri olduunu da vurguluyorlar. Baz zel ltuflara z-
g klnmak ise genel benzerlie ters dmez. nk her insann
zg klnd birtakm zel ltuflar vardr. Yce Allah, onlardan di-
ledii birine ltufta bulunmak isteseydi, yapard ve buna kimse de
engel olamazd. Dolaysyla peygamberlik herkes iin mmkn bir
ey olmakla birlikte, baz kiilere zg klnm bir misyondur.
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 151

Buna benzer bir delil ileri srmelerine de, Peygamber efendi-


mizle (s.a.a) ilgili olarak syledikleri u szlerinde rastlamaktayz:
"O zikir (Kur'n) aramzdan ona m indirildi?!" (Sd, 8) "Bu Kur'n,
iki kentten, byk bir adama indirilmeli deil miydi?!" (Zuhruf, 31)
Ayn tarzda bir delil gstermelerini de, yce Allah'n onlardan
ak-tard u szlerde grmekteyiz: "Dediler ki: Bu peygambere ne
oluyor ki yemek yiyor, arlarda geziyor?! Ona kendisiyle bera-
ber uyarc olarak bir melek indirilmeli deil miydi?! Yahut kendi-
sine gkten bir hazine atlmal, yahut kendisinin bir bahesi ol-
mal da ondan yemeli deil mi?!" (Furkan, 8) Burada ileri srdkleri
kantlarnn z udur: Peygamberlik iddiasnda bulunan kimse,
bize benzememelidir. nk onun sahip bulunduu Allah'la ko-
numak, doast bir kanaldan vahiy almak gibi nitelikler bizde
yoktur. O hlde, niin yemek yiyor, ne diye geimini salamak iin
arlarda dolayor?! Eer bu iddiasnda doru olsayd, uyarclk
grevini yerine getirmede ona yardmc olacak bir melek de onun-
la birlikte grevlendirilmeliydi. Ona gkten bir hazine indirilmeliydi
ki, geimini salamak iin arlarda dolamak zorunda kalmasn.
Ya da zel bir bahesi olmalyd, o bahenin meyvelerini yemeliy-
di, bizim yediklerimizden deil.
Yce Allah onlara yle cevap veriyor: "Bak, senin iin nasl
misaller vediler de saptlar. Artk bir daha yolu bulamazlar."
(Furkan, 9) "Senden nce gnderdiimiz btn peygamberler de
yemek yerler, arlarda gezerlerdi. Biz sizi birbiriniz iin bir s-
nama arac yaptk, 'Sabrediyor musunuz?' diye. Rabbin her eyi
grr." (Furkan, 20) Yce Allah, mriklerin peygamberle birlikte bir
melein de uyar grevine katlmas eklindeki nerilerini bir dier
ayette yle cevaplandryor: "Eer onu melek yapsaydk, yine bir
adam yapardk ve onlar yine dtkleri kukuya drrdk."
(En'm, 9)
Ayn ynde benzer bir delil gstermelerini de u ayette gr-
mekteyiz: "Bizimle karlamay ummayanlar, 'Bize melekler in-
dirilmeli, yahut Rabbimizi grmeli deil miydik?' dediler.
Andolsun ki, onlar kendi ilerinde byklk tasladlar ve byk
bir azgnlkla haddi atlar." (Furkan, 21) Onlar, peygamberlere ben-
zer niteliklere sahip olma-larndan dolay, melek indirilii veya y-
ce Rabbi grmek gibi nerilerde bulunmakla, peygamberlik iddia-
152 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

sn ve vahiy olgusunu geersiz kldklarn sanyorlard. Yce Allah


onlarn bu kuruntularn yle cevaplandryor: "Melekleri grdk-
leri gn, ite o gn sululara sevin haberi yoktur ve '(Size se-
vinmek) yasaktr, yasak!' derler." (Fur-kan, 22) Burada yce Allah,
onlarn ancak lm annda melekleri grebileceklerini vurguluyor.
Bir dier ayette de konuya ilikin olarak yle buyuruyor:
"Dediler ki: 'Ey kendisine Kur'n indirilmi olan, sen mutlaka
delirmisin. Eer dorulardansan, bize melekleri getirsene!' Biz
melekleri ancak hak ile indiririz, o zaman da kendilerine mhlet
verilmez." (Hicr, 6-8) Son olarak sunduumuz bu ayetler, onlarn in-
krlarn gerekelendirmede bir eklemede bulunduklarn aktar-
yor. Yani, bu defa onun peygamberlik iddiasnda yalanc olmad-
n kabul etmekle beraber, bunun delilikten kaynaklanan, reali-
teyle badamayan bir iddia olduunu ileri sryorlar. Nitekim
baka bir yerde de bu iddialar gndeme getiriliyor: "Ve 'delidir.'
dediler ve o zorland." (Kamer, 9)
zetleyecek olursak; bu ve benzeri ayetlerde, inkrclarn ara-
daki beeri benzerlii ileri srerek, peygamberlik iddiasn rt-
me peinde olduklar dile getiriliyor.
Kimi zamanlar da, yadsyc bir tutum iine girerek, iddiann
doruluuna ilikin kantlar, belgeler istemilerdir. nk bu iddia
insann kabul edemedii, akllarn alk olmad bir olguya ili-
kindi. (Tartma sanatndaki belge isteyerek iddiay engelleme
yntemine bavuruyorlard.) te onlarn szn ettikleri belge,
mucizeydi. Onlarn bu yadsyc tavrlarn u ekilde izah edebiliriz:
Kur'n'n anlatt ekliyle nebi ve resullerin ortaya attklar n-
bvvet ve risalet iddialar vahiy alma, dorudan veya melek arac-
lyla Allah'la konuma eklindeki olaand olgulara dayanyor-
du. Bu ise, somut verilerin desteklemedii ve deneyimin kantla-
mad bir durumdur.
Onlarn kukular iki noktada younlayordu: Birincisi; ortada
bu iddiay dorulayacak kant yoktur. kincisi; iddiann doru ol-
madna dair elde kant vardr. nk insanlar kendi nefislerinde
vahiy almak, yce Allah'la konumak, peygamberin getirdii tr-
den din yasama ve eitim gibi eylere rastlamyorlar. Sebep ve
sonularla ilgili genel-geer kural da byle bir eyi reddediyor. u
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 153

hlde bu, olaanst bir olgudur ve genel nedensellik yasas bunu


normal karlamaz.
Dolaysyla, eer peygamber bu iddiasnda doruysa, gerek-
ten peygamberlik misyonuna sahipse ve gerekten vahiy alyorsa,
doast lemle iletiim hlinde olduunu, olaanstlkleri ya-
ratan ilh gle desteklendiini ve olaanst bir ekilde pey-
gamberlik misyonunu almasn, vahyi alglamasn yce Allah'n
irade ettiini kantlamaldr.
Eer bu iddia doruysa, o zaman bir olaanstlkle dier bir
olaanstlk arasnda fark olmamaldr. Bir peygamber, herhan-
gi bir engelle karlamakszn bir baka olaanstl de sergi-
leyebilmelidir. Yce Allah, hibir engel tanmadan peygamberlik
misyonunu ve vahiy olgusunu dorulayan yeni bir olaanstlk
gerekletirmelidir. nk birbirlerine benzeyen eyler ayn hk-
me tbidirler. Eer yce Allah, insanlarn doru yola girmelerini
olaanst bir yntemle, yani peygamberlik misyonu ve vahiy ol-
gusu araclyla dilemise, bu olaanstl, dier bir olaans-
tlkle, yani mucizeyle pekitirebilmelidir.
Aralarndan biri kp da peygamberlikle grevlendirildiini ile-
ri srnce, bu iddiaya muhatap olan tm toplumlar, z yaratlla-
rndan kaynaklanan doal bir drtyle, mucize gsterilmesini is-
temilerdir. Dolaysyla mucize istei, peygamberlik misyonunun
kantlanmas ve dorulanmas amacna yneliktir; peygamberle-
rin getirdikleri tevhit ve ahiret inanc gibi hak dayanakl bilgilerin
dorulanmas ynnde bir istek deildir bu. nk bu bilgiler ka-
ntlarla ispatlanabilecek ey-lerdir. Bu tpk una benzer: Diyelim
ki bir adam, bir toplulua, kendilerinin zerinde egemenlik yetki-
sine sahip liderlerinden, onun emir ve yasaklarn ieren bir mesaj
getiriyor. Bu eli, sz konusu hkmleri aklyor ve bunlarn ken-
dilerinin yararna olduunu kantlyor. Onlar da liderlerinin kendile-
rinin yararn dndn biliyorlar.
Bu kantlar, gelen hkmlerin yararl, gerek ve uygulamaya
elverili olduunu ispatlama bakmndan yeterlidir, ancak bu ka-
ntlar o adamn eli olduunu, liderlerinin onu kendilerine bu emir
ve yasaklar iletmekle grevlendirdiini kantlamaya yetmez. Ter-
sine; liderin el yazs, mhr veya ona ait olduunu bildikleri bir i-
154 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

areti gstererek el-ilik iddiasn kantlamasn isterler. Nitekim


mrikler de Peygamber efendimize (s.a.a) yle demilerdi: "Sen,
bize, okuyacamz bir kitap indirmedike..." (sr, 93)
Bu aklamalarmzla iki husus aklk kazanm oldu:
a) Peygamberlik iddiasnn gereklii ile mucize arasnda zo-
runlu bir balant sz konusudur. Mucize peygamberlik iddiasnn
kantdr ve bu konuda halkn geneli ile zel bir kesimi arasnda
hibir fark yoktur.
b) Nebi ve elinin alglayp kavrad vahiy, bizim duyularmz
ve akl yeteneimiz aracl ile algladmz eylerden farkldr.
nk vahiy, isabetli dnceden, mahiyet olarak ayrdr. Bu an-
lama gelen ifadeler, Allah'n kitabnda o kadar oktur ki, en ufak
bir anlaya ve insaf duygusuna sahip olan birisi de, bundan kuku
duymaz.
ada aratrmaclardan bazlar bu gerein dna karak
ilh bilgileri ve din gerekleri doal bilimlerin ileri srd "d-
nm ve tekml hlindeki maddenin temel oluu" eklindeki
kurala dayal olarak deerlendirmek istemilerdir. Bu adamlar, in-
sann sahip bulunduu tm alg yeteneklerinin insan beyninden
salglanan madde kkenli zellikler olduuna; btn varolu gaye-
lerinin, tm gerek kemallerin ve bireysel ya da toplumsal evrim-
lerin madd nitelikli olduuna inandklar iin byle bir dnce ge-
litirmilerdir.
Bu adamlara gre, peygamberlik olgusu bir dnsel derinlik
ve zihinsel berraklktr. Peygamber diye nitelendirilen insan, bunun-
la top-lumunun ilerlemesini, tekml etmesini salar. Halkn vah-
lik ve bar-barlk dzeyinden kurtarp uygarlatrmak ister. Gemi-
ten kalan inan ve grleri bir araya getirip, ann koullarna
uydurur. Bylece halk iin toplumsal yasalar ve davran biimle-
rini belirler. Bun-lar sayesinde onlarn pratik hayatlarn slah et-
meye alr. Bunu ibadet kast tayan hkm ve davranlarla
tamamlar. Bununla da onlarn manev duyarllklarn diri tutmay
amalar. nk iyi bir toplum ve faziletli bir medeniyet, bu tr
manev dayanaklara da muhtatr. Bu varsayma dayanarak da u
sonulara varrlar:
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 155

1- Peygamber, halkn salkl ve yararl bir toplumsal ortama


davet eden byk bir dnr, byk bir dhidir.
2- Vahiy, erdemli dncelerin onun zihnine kaznmasdr.
3- Semav kitap, nefsan tutkulardan, kiisel amalardan u-
zak, sz konusu erdemli dncelerin toplamdr.
4- Peygamberin haber verdii melekler, doadaki gelimeleri
yn-lendiren doal gler ya da insanlara, kemal niteliklerini ka-
zandran ruhsal glerdir. Ruh'ul-Kuds, madd doal ruhun kutsal
fikirleri reten mertebesidir. eytan ise, ayn ruhun kt dnce-
leri reten, insanlar, iren ileri ve toplumu ifsat edici amelleri
ilemeye aran mertebesidir.
Maddeyi her eyin temeli gren bu adamlar, Levh, Kalem, Ar,
Krs, Kitap, Hesap, Cennet ve Cehennem gibi peygamberlerin
haber verdikleri tm gerekleri yukarda iaret ettiimiz slpla-
ryla yorum-lamaya almlardr.
5- Dinler yaadklar dnemin gereklerine tbidirler; alarn
deimesi ile birlikte onlar da deiirler.
6- Peygamberlerden nakledilen, onlara atfedilen mucizeler,
dine destek salama, kitlelerin inanlarn alarn deimesine
kar korumaya alma ya da din nderlerin ve mezhep liderlerinin
konumlarn koruma amacna ynelik hurafeler veya arptlm
olaylardr. Bunlar bir topluluk uydurmu, bakalar da o toplulua
uymutur.
Onlarn bu aklamalar ve peygamberlik misyonu olarak de-
erlendirdikleri ey, Allah'n ngrd peygamberlik misyonun-
dan ok, politik bir oyun olarak nitelendirilmeye lyktr.
Bu iddialar uzun uzadya cevaplandrmak bu kitabn amacn
aar. Ancak unu syleyebiliriz: Semav kitaplar ve elimizde bulu-
nan peygamberlerden naklolunan aklamalar, yukardaki yoruma
hibir ekilde uymuyor, aralarnda en ufak bir mnasebet yoktur.
Bu yorum, onlarn yeryzne aklp kalmalarndan ve madde ala-
nndaki aratrmalara dayanmalarndan kaynaklanyor. Bu durum
onlar, doatesi lemi inkr etmeye ve madde st gerekleri,
asl konumlarndan soyutlayp donuk maddenin dzeyine indiren
bir yorumla aklamaya srklemitir.
156 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Bu yorumlama biimi, gerekte bir baka grubun sahip olduu


an-layn biraz daha gelimi eklidir. Onlar da, dinin kapsad
tm gerekleri, maddeyi esas alarak yorumlama ynne gitmi-
lerdi. Ancak onlar Ar, Krs, Levh, Kalem ve Melekler gibi gerek-
lerin duyu organlarnca alglanmayan varlklar olduunu kabul e-
diyorlard. Sonraki dnemlerde doal bilimlerin etkinlik alan ge-
nileyip, aratrmalar somut verilere ve deneysel metoda dayal
olarak yaplmaya balaynca, bu yntemi benimseyen aratrmac-
lar, bu gereklerin duyu organlarnca alglanamayan varlklarn da
inkr etmeye yeltendiler ve bunlar somut bir varla sahipmiler
gibi tanmlamaya kalktlar. Bylece dinle bilimi uzlatrmay, dini
bilim karsnda silinmekten korumay amalyorlard.
Bunlar, hakszlk ve arlk ularn temsil eden iki gruptur. Biri
eski kelm bilginlerinden, dieri de ada aratrmaclardan o-
lumaktadr. Eski kelm bilginleri, dinsel aklamalarn gerek
amalarn kavryor ve mecaz olarak deerlendirmiyor olmakla
beraber, bu gereklerin tmnn salt madd niteliklere sahip ey-
ler olduunu, ancak duyu organlarnn alglama alannn dnda
olduklarn, madde olduklar hlde maddeyle ilgili hkmlerin on-
lar hakknda geerli olmadn ileri sryorlard. ada aratr-
maclar ise, dinsel aklamalar ak-seik amalarndan soyutla-
yacak ekilde yorumlayarak, bunlar duyularla alglanan ve dene-
yimle onaylanan madd gereklere uyarladlar. Oysa o aklama-
lardan bunlar kastedilmemitir ve bu yorumlarla badamamak-
tadrlar.
Bu konuda yaplacak doru aratrma yle olmaldr: Ara-
trmac, dinsel metinleri, lafzlarn rf ve dil asndan ifade ettikle-
ri anlama gre aklamal, sonra bu anlamlarn msdaklarnn,
somut rneklerinin tehisi konusunda szn bazsnn dier baz-
sn aklayabilecei ilkesine dayanmaldr. Ardndan, bilimsel g-
rler bunlar doruluyor mu, reddediyor mu diye bakmaldr. Eer
bu esnada madde d ve maddenin hkmnn kapsamna gir-
meyen bir eye rastlanrsa, burada doal aratrmadan ve doal
bilimlerin ngrdnden farkl bir yntemle sz konusu gerei
kantlama ynne gidilmelidir. Doayla ilgilenen bilimsel aratr-
mann doast eylerle ne ilgisi olabilir?! nk maddeyi ve
maddenin zelliklerini aratran bir bilim dal, ister kantlama, is-
Bakara Sresi / 21-25 ........................................................................................... 157

ter reddetme amacyla olsun madde ve maddenin zelliklerinin


tesine geme hakkna sahip deildir.
Bir aratrmac, bu ekilde alannn dna karsa, onun sun-
duu veriler ve ifadeler ilgisiz eyler olarak nitelendirilir. Sz
gelimi; dilbilgisi alannda aratrma yapan bir bilgin astronomi bi-
liminin alanna giren hususlarla ilgili olarak birtakm olumlu ya da
olumsuz yarglarda bulunursa, bu tutum son derece yanl ve so-
nular arpk olur. imdi geriye kalan ayetleri inceleyelim.
* * *
"...bu durumda, kfirler iin hazrlanm, yakt insanlar ve talar o-
lan, ateten saknn." surenin bandan buraya kadar muttakilerin,
kfirlerin ve mnafiklarn ( grubun) durumu anlatlyor. Ancak
yce Allah, "Ey insanlar, Rabbinize kulluk edin." buyurarak onlar
topluca muhatap alyor ve onlar kendisine kulluk sunmaya davet
ediyor. Bu durumda zorunlu olarak mminler ve dierleri eklinde
bir blnme sz konusu olur. nk bu davet karsnda, davete
olumlu ya da olumsuz karlk vermek asndan insanlar iki gruba
ayrlmak durumunda olurlar: Mminler ve kfirler. Mnafklar ise,
d grnnn i leme, dilin kalbe eklenmesiyle bu blnme-
deki gerek yerlerini alrlar. Bu davete olumlu karlk verenlerde,
dil ile kalbin iman asndan birliktelii; olumsuz karlk verenler
ise, dil ile kalbin kfr asndan birliktelii ya da dil ile kalbin bir-
birini tutmamas sz konusudur. te (belki) bu yzden burada
mnafklardan sz edilmemi, ifade mminlerle kfirlere zg k-
lnm ve takva yerine iman nitelii kullanlmtr.
Bu atein yakt, ayetin kesin olarak ifade ettii gibi bizzat in-
sann kendisidir. Buna gre insan, hem atein yaktdr, hem de
atete yanan varlktr. Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "Sonra
da atete yaklacaklardr." (M'min, 72) "Allah'n tututurulmu a-
teidir, ki gnllere iler." (Hmeze, 6-7) Buna gre insan, kendi tu-
tuturduu atete azap grecektir. u ifade de benzeri bir mesaj
iermektedir: "Onlardaki meyvelerden rzk olarak kendilerine bir
ey verildiinde, her defasnda, 'Bu, daha nce de rzk olarak bi-
ze verilen eydir!' derler. Bu, benzeir olarak onlara sunulmu-
tur." (Bakara, 25) Bununla da anlalyor ki, insana te tarafta, bu-
rada kendisi iin hazrlad eylerden baka bir ey verilmeyecek-
tir.
158 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Nitekim Peygamber Efendimiz (salt ve selm ona ve Ehli-


beyt'ine olsun) yle buyurmutur: "Yaadnz gibi lrsnz ve
ldnz gibi dirilirsiniz..." Ancak, iki grup arasnda bir fark var-
dr. yle ki; cennet ehli iin Rableri katnda fazladan nimetler
vardr. Yce Allah yle buyuruyor: "Orada onlar iin diledikleri
her ey vardr. Katmzda da daha fazlas vardr." (Kaf, 35)
Ayette cehennemin yakt olarak nitelendirilen talardan mak-
sat, mriklerin Allah' bir yana brakarak kulluk sunduklar put-
lardr. Yce Allah'n u sz bunu gstermektedir: "Siz ve Allah'-
tan baka taptklarnz, cehennemin odunusunuz." (Enbiy, 98) fa-
denin orijinalinde geen "hasab" atein yakt demektir.
"O cennetlerde, onlar iin tertemiz eler de vardr." "Eler" ifadesi-
ne bakarak anlyoruz ki, "tertemiz" ifadesiyle kaynamaya, bir-
lemeye, yaknlamaya engel oluturan her trl fizik ve ahlk
ir-kinliklerden, irenliklerden, tiksinti uyandrc eylerden arn-
mlk kastediliyor.

AYETLE LGL BR HADS


eyh Saduk yle rivayet etmitir: mam Sadk'a (a.s) bu ayet
sorulunca yle buyurdu: "Tertemiz eler, ayba kanamas (hayz)
geirmeyen, hacet gidermek durumunda olmayan kadnlardr."
Ben derim ki: Baz rivayetlerde "temizlik" kavram, tm kusur-
lardan ve hoa gitmeyen eylerden uzak olmay kapsayacak e-
kilde genel tutulmutur.
Bakara Sresi / 26-27 ........................................................................................... 159

26- Allah herhangi bir rnek vermekten ekinmez, sivrisinek


olsun veya ondan stn olan. man edenler onun Rab-lerinden ge-
len bir gerek olduunu bilirler. Kfirler ise, "Allah bu rnekle ne
demek istemitir?" derler. Allah onunla birounu saptrr ve yine
onunla birounu hidayete erdirir. Ancak onunla sadece fasklar
saptrr.
27- Onlar ki, Allah'a vermi olduklar sz kesin bir ahit hline
getirdikten sonra bozarlar, Allah'n korunmasn emretmi olduu
ilikileri keserler ve yeryznde bozgunculuk karrlar. te onlar
hsrana urayanlardr.

AYETLERN AIKLAMASI
"Allah herhangi bir rnek vermekten ekinmez, sivrisinek olsun ve-
ya... " Sivrisinek bilinen bir hayvandr ve gzle grlr en kk
canl trlerindendir. Bu ve bir sonras ayet ile Ra'd suresinde yer
alan u ayetler ierik ve mesaj asndan benzerdirler: "imdi
Rabbinden sana indirilenin hak olduunu bilen kimse, kr gibi
olur mu? Ancak selim akl sahipleri dnp t alrlar. Onlar ki
Allah'n ahdini yerine getirirler ve antlamay bozmazlar. Ve onlar
Allah'n srdrlmesini emrettii ilikileri srdrrler." (Ra'd, 19-
21)
160 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Her ne ise; bu ayet gsteriyor ki: Kt amellerinin sonucunda


insan bir tr sapkla ve krle drlr ve bu, onun daha nce
yaad sapklk ve krlkten ayrdr. nk yce Allah "Ancak
onunla sadece fasklar saptrr." buyuruyor. Bu ifadede sz konu-
su kiinin saptrlmasnn fasklndan sonra gndeme geldii
vurgulanyor, nce deil.
te yandan hidayet ve sapklk, yce Allah tarafndan mutlu ve
bedbaht kullarna verilen her trl onurluluu ve alakl kapsa-
yan iki kavramdr. Yce Allah Kur'n'da mutlu kullarn gzel bir
hayatta yaattn, onlar iman ruhuyla desteklediini, karanlk-
lardan aydnla karttn, kendilerine yollarn grmelerini sa-
layan bir nur bahettiini, onlarn dostu, velisi olduunu, onlar iin
bir korku olmad gibi zlmelerinin de sz konusu olmadn ve
bunlarn yan sra dua ettiklerinde dualarn kabul ettiini, kendi-
sini andklarnda kendisinin de onlar andn ve meleklerin s-
rekli zerlerine mjde ve selm indirdiklerini dile getiriyor.
Bedbaht kullarna gelince, onlar saptrdn, aydnlktan ka-
rp karanlklara drdn, kalplerini ve kulaklarn mhrledii-
ni, gz-lerinin nnde bir perde bulunduunu, onlar yzkoyun s-
rndrdn, boyunlarna enelerinin altna gelip skan zincir-
ler taktn, nlerine bir set, arkalarna da bir set ekerek onlar
perdelediini, bu yzden gremediklerini, eytanlar onlara arka-
da yaptn ve bu ey-tanlarn onlar doru yoldan saptrrken on-
larn kendilerini doru yolda sandklarn, eytanlarn onlara amel-
lerini ho gsterdiklerini, onlarn dostlar olduklarn, farknda ol-
madklar ekilde yce Allah'n yava yava onlar ac akbete do-
ru srklediini, onlara sre tandn, ama tuzann da etin ol-
duunu, bu tuzakla onlar kskvrak yakalayacan, azgnlklar i-
inde bocalasnlar diye onlara mhlet verdiini belirtiyor.
Buraya kadar verdiimiz bilgiler, yce Allah'n her iki gruba
ynelik tasvirlerinin bir ksmn oluturur. Grld kadaryla, in-
sanolu bu dnyada yaad hayatn tesinde, mutlu ya da mut-
suz bir baka hayat yaar. leride sebeplerin etkinlikleri sona erip
perde kaldrlnca insanolu bu hayatn plak gzle grr, gerei
kavrar. Yine yce Allah'n bize verdii bilgilerden anlald kada-
ryla, insanlar dnya hayatndan nce de bir hayat yaamlar ve
Bakara Sresi / 26-27 ........................................................................................... 161

dnya hayatnn ahiret hayatn ekillendirdii gibi o hayat da dn-


ya hayatna ekil vermektedir. Dier bir ifadeyle, insanolunun
dnya hayatndan nce ve sonra bir hayat vardr. nc hayat i-
kinci hayatn ve ikinci hayat da birinci hayatn hkmne tbidir.
u hlde dnya hayatnda insan, iki hayatn ortasnda duruyor
demektir. Gemi hayat ve gelecek hayat... Kur'n ayetlerinin ifa-
deleri bu sonucu ngryor.
Ne var ki, tefsir bilginlerinin byk ounluu, gemi hayat
tanmlayan birinci ksm ayetleri, insanlarn kabiliyetiyle ilgili bir
tr lisan-i hl eklinde yorumlamlar. Gelecekteki hayat tanmla-
yan ikinci ksm ayetleri ise mecaz ve istiare yollu ifadeler olarak
alglamlardr. Oysa birok ayetin ak anlam bu yaklam red-
dediyor. Birinci ksmdan maksat, zerr ve misak lemiyle ilgili a-
yetlerdir. naallah yeri gelince, bunlara deineceiz.
kinci ksm ayetlere gelince; birok ayette vurguland gibi,
kyamet gn insanlar iledikleri amellerin ayns ile karlk gre-
ceklerdir. Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "Bugn zr dile-
meyin. nk siz ancak yaptklarnzla cezalandrlyorsunuz."
(Tahrm, 7) "Sonra herkese kazand eksiksizce verilecek." (Bakara,
281) "Yakt insanlar ve talar olan ateten saknn." (Bakara, 24) "O
zaman meclisini (taraftarlarn) arsn. Biz de zebanileri ar-
rz." (Alak, 17-18) "O gn her nefis, yapt her hayr hazr bulacak-
tr; iledii her ktl de." (l-i mrn, 30) "Onlar karnlarn ate-
ten baka bir ey doldurmuyorlar." (Bakara, 174) "Karnlarna sa-
dece ate doldurmaktadrlar." (Nis, 10) Bunun gibi daha birok
ayet vardr.
mrme andolsun ki, eer Allah'n kitabnda "Andolsun, sen
bun-dan gaflet iinde idin. Biz senin gznden perdeni atk; bu-
gn artk gzn keskindir." (Kaf, 22) ayetinden baka konuya ia-
ret eden ayet olmasayd, bu bile yeterli olacakt. nk ancak fii-
len varolan ve bilinen bir eyden gaflet iinde olunur. Perdeyi a-
mak, ancak perdeli bir eyin var olmas ile mmkndr. Eer in-
sann kyamet gn grecei eyler nceden var olmasayd, hazr
bekletilmeseydi, insana, "Sen bunlardan gaflet iindeydin. Bunlar
senden gizlenmiti. Bugnse zerlerindeki perde kaldrlm ve
senin gafletin giderilmitir." demek doru olmazd.
162 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

mrme andolsun ki, eer bu anlamlar hibir mecaza yer b-


rakmayacak son derece net bir ifadeyle dile getirilmek istense,
Kur'n'n ifadelerinden daha net bir ifade bulunamaz.
Ksacas, yce Allah'n sz iki ynldr:
1- Sevap ve ceza olarak karlk grme yn. Bu noktay
vurgulayan birok ayet vardr. Sonu itibariyle, insann ileride
karsna kacak cennet ve cehennem gibi hayr ve err ancak
onun dnya hayatnda iledii amellerinin karldr.
2- Amellerin somutlamas yn. Bu noktaya da iaret eden
ok sayda ayet vardr. Bu ayetler gsteriyor ki, ameller ya bizzat
ya da sonular itibariyle istenen ya da istenmeyen durumlara,
hayra veya erre yol aarlar. te insanlar her eyin ortaya kt
gnde bunlar greceklerdir. Sakn bu iki ynn birbirlerine ters
dt sanlmasn. nk, Kur'n- Kerim'in de vurgulad gibi
gerekler ancak verilen rneklerle anlalabilir.
"Ancak onunla sadece fasklar saptrr." fadenin orijinal kk o-
lan "fsk" denildiine gre, Kur'n- Kerim'in kendisine yeni bir an-
lam ykleyerek kulland bir kavramdr. Bu ifade, hurmann ka-
buundan ve zarndan kmas anlamnda "fesekati't-temretu"
rneinden alnmtr. Nitekim ondan sonra yer alan ifade de bu-
nu aklar niteliktedir: "Onlar ki, Allah'a vermi olduklar sz ke-
sin bir ahit hline getirdikten sonra bozarlar." Bilindii gibi, boz-
ma, ancak bir eyi nceden onaylama durumu sz konusuysa
gerekleebilir. Ayrca fasklar "ahirette hsrana urayanlar" ola-
rak nitelendiriliyorlar. Bir insan sahip olduu bir eyde hsrana u-
rar. Yce Allah yle buyuruyor: "Hsrana urayanlar, kyamet
gn kendilerini ve ailelerini hsrana uratanlardr." (r, 45)
Onun iin, sakn yce Allah'n kitabnda, mukarrebler, muhlis-
ler, mtevazlar, salihler, arnmlar vs.; veya zalimler, fasklar,
hsrana urayanlar, azgnlar, sapklar vs. gibi mutlu ve bedbaht
kullarna yaktrd sfatlar, birtakm baya nitelikler veya szn
gzellii ve ekiciliini salayan eler olarak alglamayasn! Aksi
takdirde Allah'n szn kavrama hususunda zihnin karr, bunla-
r tek bir deerlendirmeye tbi tutar, basit bir laf olarak alglarsn.
Oysa bunlar mutluluk ve bedbahtlk yolunda psikolojik gerek-
leri ve manev makamlar ortaya koyan niteliklerdir. Her biri kendi
Bakara Sresi / 26-27 ........................................................................................... 163

iinde zel sonularn balangc, zel ve belirgin hkmlerin kay-


nadr. Tpk, insan mrnn mertebelerinin, bu mertebelere zg
zelliklerin ve insandaki gler ve fizik niteliklerin her birinin zel
hkmlerin ve sonularn kayna olmas gibi. Herhangi bir zellii
kaynandan ayr olarak deerlendirmemiz mmkn deildir. a-
yet, yeri geldike ayetler zerinde dnrsen ve derinine nfuz
etmeye alrsan bu iddialarmz dorulayan bulgulara rastlarsn.

CEBR VE SERBESTLK MESELES


Bil ki: Yce Allah'n saptrmann fasklarla ilgili bir durum ol-
duuna ilikin aklamas, Allah'n kullarn amelleri ve bu amelle-
rin sonular zerindeki etkinliinin niteliini aklar mahiyettedir.
(Cebir ve serbestlik bal altnda akla kavuturulmak istenen
de budur.)
Konunun aklanmas: Yce Allah buyuruyor ki: "Gklerdekile-
rin ve yerdekilerin hepsi Allah'ndr." (Bakara, 284) "Gklerin ve ye-
rin mlk O'nundur." (Hadd, 5) "Mlk O'nundur, hamd O'nundur."
(Te-bun, 1) Bu ve benzeri ayetlerde lemler zerinde mutlak ma-
likliin O-na ait olduu vurgulanyor. Yani; onun malikliinin hibir
snr yoktur; baz ynlerden evrene malik olup da dier baz yn-
lerden malik olmamas sz konusu deildir. rnein bir insann bir
kleye veya baka bir eye malik olmas gibi deildir. nsann ma-
liklii, aklllarca onaylanan tasaruflarla snrldr; aklllarca onay-
lanmayan beyinsizce tasarruflar insann malikliinin kapsamna
girmez.
Allah mutlak malik olduu gibi ayn ekilde evren de Allah'n
mutlak mlkdr. Bu mlkiyet, dnyann baz eylerinin bizim
mlkmz olmasna benzemez. Bizim malikliimiz eksiktir, malik
olduumuz ey zerinde her trl tasarruf hakkna sahip deiliz.
Sz gelimi, bir merkebe malik olan insan, onu tama ve binme i-
inde kul-lanma yetkisine sahiptir. Ama onu durduk yerde susuz-
luktan veya alktan ya da atete yakarak ldrmesi onun yetki-
sinde deildir. Aklllar ona bu hakk vermezler. Yani insanlk le-
mi iinde geerli olan btn maliklikler noksandrlar ve malik olu-
nan ey zerinde insana snrsz deil, ksmi bir tasarruf yetkisi ve-
rirler.
164 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Ama yce Allah'n eyler zerindeki maliklii bundan farkldr.


eylerin Allah'tan baka bir maliki, bir rabbi yoktur. Hibir ey
kendisine yarar ve zarar verme, kendisini ldrme veya diriltme
ya da kendini var etme gcne sahip deildir. Nesneler zerinde
akla gelebilecek her trl tasarruf yetkisi yce Allah'a aittir. Kulla-
r ve yaratt dier varlklar zerinde hangi tasarrufta bulunursa
bulunsun, bundan dolay bir sulamaya, bir yergiye veya bir kna-
maya maruz kalmaz. Kullarn tasarruflarndan bir ksm, knanr ve
yerilir; nk o tr tasarruflarda bulunma yetkileri yoktur, aklllar
onlara bu hakk tanma-mlar.
Dolaysyla sz konusu kiinin tasarrufu snrldr ve akln tas-
vip ettii alanlara zgdr. Fakat yce Allah'n btn tasarruflar,
mutlak malikin mutlak mlk zerindeki tasarrufudur; bunun iin
de hibir tasarrufu bir knama ve bir yermeye konu olmaz. Yce
Allah, diledii veya izin verdii tasarruflarn dnda kimsenin O'-
nun mlknde herhangi bir tasarrufta bulunmayacan vurgula-
yarak bu gerei beyan etmitir. O, snrl tasarruf yetkisi tand
kimseyi sorgular, hesaba e-ker. Ama kendisi sorgulanmaz, so-
rumlu tutulmaz.
Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "Onun izni olmadan ka-
tnda efaat edecek kimmi?" (Bakara, 255) "Onun izni olmadan
hi kimse efaat edemez." (Ynus, 3) "Allah dileseydi btn insan-
lar hidayete erdirirdi." (Ra'd, 31) "O dilediini saptrr ve dilediini
doru yola iletir." (Nahl, 93) "lemlerin Rabbi olan Allah dileme-
dike siz bir ey dileyemezsiniz." (Tekvr, 29) "O, yaptndan
sorulmaz; ama onlar, sorulurlar." (Enbiy, 23) Buna gre mlknde
etkin tasarruf yetkisine sahip olan yce Allah'tr. O'nun dnda hi
kimsenin byle bir yetkisi yoktur, O'nun izni ve yetki tanmas ha-
ri. Bu, O'nun Rabliinin gereidir.
Sonra gryoruz ki, yce Allah kendini kanun koyucu olarak
tanmlyor ve bu hususta akll insanlarn, insanlk toplumu iinde
yaptklar deerlendirmelere benzer deerlendirmelerde bulunu-
yor. Gzel olan gzel olarak nitelendirmek, onu vmek ve ona
karlk kr etmek ve ayrca irkini irkin olarak nitelendirmek,
onu yermek ve knamak gibi. Nitekim yce Allah yle buyuruyor:
Bakara Sresi / 26-27 ........................................................................................... 165

"Sadakalar aktan verirseniz ne gzel!" (Bakara, 271) "Fasklk ne


kt bir isimdir." (Hu-curt, 11)
Yce Allah, yasamalarnda insanlarn yararlar ve zararlarnn
gz nnde bulundurulduuna ve insann eksikliklerinin gideril-
mesi iin en uygun ve en tutarl yolun izlenildiine dikkat ekmi-
tir. Buna rnek olarak sunacamz ayetler unlardr: "Sizi yaata-
cak eylere ard zaman." (Enfl, 24) "Eer bilirseniz sizin iin
en iyisi budur." (Saf, 11) "Allah adaleti, ihsan, akrabaya vermeyi
emreder; hayszlktan, ktlkten ve azgnlktan nehyeder."
(Nahl, 90) "Allah hayszl emretmez." (A'rf, 28)
Bu hususla ilgili olarak ok sayda ayet yer alr Kur'n- Ke-
rim'de. Bu ifadelerden anlalyor ki, Kur'n'n yasamalarnda da
aklllarn toplumdaki yntemleri esas alnmtr. Yani, gzel, ir-
kin, yararl, zararl, emir, yasak, dl, ceza, vme ve yerme gibi a-
klllar arasnda ge-erli olan kavramlar ve bu kavramlara dayan-
drlan "yi ve gzel olan yaplmal; kt ve irkin olandan kan-
mal" gibi hkmler, aklllarn genel hkmlerinin temelini olu-
turduu gibi, yce Allah'n kullar iin koyduu er' hkmlerde de
gz nnde bulundurulmutur. Akll insanlar fiillerinin akllca
ama ve maslahatlara dayanmas gerektii noktasnda mttefik-
tirler. Yasalar, hkmler ve kanunlar koymalar, iyilie iyilikle, di-
lerlerse ktle ktlkle karlk vermeyi ngrmeleri de onla-
rn fiillerinden olup btn bunlarn temelinde birtakm maslahat-
lar ve geerli sebepler bulunmaldr. yle ki eer akl rn her-
hangi bir emir veya yasakta toplumun kar ve maslahat gze-
tilmemise, akll insanlar byle bir emir ve yasaa uymazlar.
Cezalandrma ve dllendirmelerde de verilen karlkla ame-
lin hayr ve er noktasnda uyumluluu ve uygun oranda ve nasl
uygun dyorsa ylece karlk verilmesi, gz nnde bulunduru-
lur. Yine akll insanlarn genel yarglarna gre, emir, yasak ve
tm yasal kurallar zor durumda kalan veya bir ey yapmaya zorla-
nan kimseye deil, ancak serbeste davranabilen kimseye yne-
liktirler. Ayn ekilde iyi veya kt karlk, yani sevap ve azap an-
cak istee bal olarak sergilenen amellere gre belirlenir. Ancak,
istee balln kapsamn-dan kp zorlanmln kapsamna
girmek kt tercihten kaynaklanyorsa, akll insanlar byle birinin
166 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

cezalandrlmasn irkin bir tutum olarak alglamazlar ve onun


zorlanmlkla ilgili olarak anlatt hikayeye de aldr etmezler.
ayet yce Allah kullarn itaat veya isyana zorlasayd, itaat
edenin cennetle dllendirilmesi gereksizlik ve gnah ileyenin de
cehennem azabna arptrlmas zulmden baka bir ey olmaya-
cakt. Oysa gereksizlik ve zulm ise, akll insanlarca irkinlii bili-
nen eylerdir ve yine tercihi gerektirecek bir husus meydanda
yokken, bir eyden yana tercih koymay gerektirecekti ki, bunun
da irkinlii yine aklllarca bilinmektedir. irkin bir tutumda da
bahaneyi kesecek bir gerekenin varl sz konusu deildir. Oysa
yce Allah yle buyuruyor: "Ki, peygamberler geldikten sonra in-
sanlarn Allah'a kar bahaneleri kalmasn." (Nis, 165) Bir dier
ayette de yle buyuruyor: "Ki helk olan, ak delille helk olsun;
yaayan da ak delille yaasn." (Enfl, 42) u ana kadar yapt-
mz aklamalardan aadaki hususlar belirginleiyor:
1- Yasama, fiillerde zorlama esasna dayal olarak
gereklemez. Ykmllkler kullarn dnya ve ahiret karlarna
uygun olarak belir-lenir, onlarn yapmak veya yapmamak husu-
sunda tam bir serbestlie sahip olular gz nnde bulundurula-
rak kendilerine iletilir. Ykmllk altnda olanlar, ancak serbest
iradeleri sonucu iledikleri iyilik veya ktlk zerine dllendirilir-
ler veya cezalandrlrlar.
2- Kur'n- Kerim'de saptrma, kfirlere kar hile ve tuzak
kurma, zorbalarn azgnlklarn uzun sreli klma, eytan musal-
lat etme, onu kimi insanlara dost ve yolda etme gibi, yce Allah'a
izafe edilen fiiller, O'nun kirlerden, noksanlklardan, irkinliklerden
ve tiksinti uyandrc eylerden mnezzeh olan kutsal sahasna
uygun olabilecek anlamda O'na izafe edilmektedir. Bu anlamlarn
tm sonuta saptrmann kapsamna girerler, onun ubeleri ve
trleri saylrlar. Aslnda her saptrma da, hatta saptrmann en il-
kel tr olan aldatma da O'na izafe edilemez, O'nun kutsal saha-
sna yaktrlamaz. Yce Allah'a izafe edilen saptrma, ktle
kendi isteiyle yneleni cezalandrma ve onu kendi bana brak-
ma anlamn tamaktadr.
Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "Onunla birounu sapt-
rr ve yine onunla birounu hidayete erdirir. Onunla sadece
Bakara Sresi / 26-27 ........................................................................................... 167

fasklar saptrr." (Bakara, 26) "Onlar erilince Allah da kalplerini


eriltti." (Saf, 5) "te Allah ar giden pheci kimseleri byle
saptrr." (M'-min, 34)
3- lh kaz, faillerine mensup fiiller olmalar itibariyle deil,
varlk lemindeki varlklardan biri olmalar itibariyle kullarn fiille-
rine taalluk eder. Biraz sonraki aklamalarda ve kaz-kader ko-
nusu ald yerde bu hususla ilgili geni aklamalarda buluna-
caz, inaallah.
4- Yasama cebir (zorlama) ile badamad gibi tam serbest-
likle de badamaz. nk efendinin sahip olmad bir hususta
klelerine emir ve yasaklar koymas bir anlam ifade etmez. Kald
ki, kullarn tam serbestlii, yce Allah'n mlknden baz ksmla-
rn zerindeki mutlak egemenlik, snrsz sahiplik yetkisinden so-
yutlanmas demektir.

HADSLER IIINDA CEBR VE SERBESTLK MESELES


Ehlibeyt mamlarnn (selm zerlerine olsun): "Ne zorlama
var, ne de tam serbestlik, kullar bu ikisinin ortasnda bir yol izleye-
rek hareket ederler." dedikleri dilden dile dolamaktadr.
el-Uyn adl eserde, eitli kanallardan yle rivayet edilir: "E-
mir-l-Mminin Ali b. Ebu Talib (a.) Sffin'den dnnce, onun safla-
rnda savaa katlm bulunan yalca bir adam, yanna gidip yle
dedi: 'Ey mminlerin emiri, bize haber ver; bu bamza gelenler
Allah'n kaz ve kaderi uyarnca m oluyor?' Emir'l-Mminin yle
dedi: 'Evet, ey ihtiyar! Allah'a andolsun ki, atnz her tmsei,
getiiniz her vadiyi Allah'n kaz ve kaderi uyarnca aarsnz, ge-
ersiniz.' Bunun zerine yal adam yle dedi: yleyse katland-
m zahmetleri, yorgunluklarm Allah'n hesabna yazyorum."
"Emir'l-Mminin yle dedi: 'Yava ol, ihtiyar! Herhlde sen
kazy kesin ve kaderi zorlayc sanyorsun. Eer yle olsayd, se-
vap, ceza, emir, nehiy ve azap geersiz olurdu. Mminlere ynelik
vaat ve kfirlere ynelik azap tehdidi bir anlam ifade etmezdi. K-
tlk yapan knanmaz ve iyilik yapan vlmezdi. yilik yapan kt-
lk yapandan daha ok knanabilirdi. Ktlk yapan iyilik yapan-
dan daha ok vlebilirdi. Bu tr szler, putperestlere, Rahman
olan Allah'a kar kanlara ve bu mmetin Kadercileri ve Mecusi-
168 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

lerine aittir. Ey ihtiyar, yce Allah istee bal olarak ykmllk


vermi ve sakndrma amac ile yasaklama getirmitir. Az amele
ok dl vermitir. Yenik drlerek O'na isyan edilmez; zorla da
kendisine itaat edilmez. Allah gkleri, yeri ve ikisinin arasndaki
canl-cansz varlklar bouna yaratmamtr. Bu sadece kfirlerin
kuruntusudur. Cehennem azab karsnda kfirlerin vay hline..."
[c.1, s.114, bab:11, h: 38]
Ben derim ki: "Allah'n kaz ve kaderi uyarnca..." ifadesinden,
"yleyse katlandm zahmetleri, yorgunluklarm Allah'n hesab-
na yazyorum." ifadesine kadar ki ksmn zerinde biraz durmak
istiyorum. slm'da zerinde oka tartma km, eri-doru g-
rler ileri srlm en eski meselelerden biri, kelm meselesi ile
kaz ve kader meselesidir. O zamanlar kaz ve kaderin ifade etti-
i anlam tasavvur ederek yle bir sonuca varmlar: lh irade
ncesizliiyle lemde yer alan her eye taalluk etmitir. lemde
hibir ey mmknlk niteliiyle var deildir. Tersine, bir ey varsa
zorunlu olarak vardr, demektir. nk ilh iradeyle balantldr
ve yce Allah'n istedii eyin O'nun iradesine ters dmesi mm-
kn deildir. Eer bir ey yoksa, bu da bir zorunluluktur. nk i-
lh irade ona taalluk etmemitir. Aksi takdirde varolurdu.
Bu kural tm varlklara uygulannca, bizim sergilediimiz iste-
e bal fiillerde problemler ba gsterdi. nk, biz her eyden
nce bu fiillerin varlklarnn veya yokluklarnn eit olarak doru-
dan bize izafe edildiklerini gryoruz. Bu iki husustan biri kendisi-
ne ynelik tercihten sonra ancak iradenin devreye girii ile belir-
ginleir. Dolaysyla fiillerimizde herhangi bir zorlama sz konusu
deildir ve bu fiillerin gereklemesi ve varoluunda irademiz et-
kin rol oynamaktadr. Ancak, muradndan ayrlmas mmkn ol-
mayan ezel ilh iradenin fiile taalluk ediinin farz en bata, fiilin
serbestiliini, ikinci olarak da fiilin meydana geliinde bizim ira-
demizin roln geersiz klyor. Byle olunca da bir fiil gerekle-
meden, o fiili yerine getirebilecek gcn varl bir anlam ifade
etmez. Ayn ekilde, fiilden nce fiili yerine getirecek gcn varl
sz konusu olmad iin sorumluluk vermek de bir anlam ifade
etmez.
zellikle kar kma ve bakaldrma durumlar ile ilgili olarak
dndmzde verilen ykmllk g yetirilemez niteliinde
Bakara Sresi / 26-27 ........................................................................................... 169

olur. Yine zorla itaat ettirilen kiiyi sevapla dllendirmek de bir


anlam ifade etmez, gereksiz ve irkin bir tutum olur. Ayn ekilde
zorlama sonucu gnah ileyeni cezalandrmak da anlamsz ve ir-
kin bir zulm olur. Bunun gibi daha bir sr sorun gndeme gelir.
Szn ettiimiz aratrmaclar btn bu mahzurlar kabulle-
nerek, fiilden nce fiili gerekletirecek gcn var olmadn, g-
zellik ve irkinliin gereklii olmayan iki itibar kavram olduunu,
dolaysyla da ilh fiilleri bu kavramlarla balantl olarak deer-
lendirmemek gerektirdiini, O'nun yapt her eyin gzel olduu-
nu ve hibir fiilin irkin olarak nitelendirilemeyeceini, ortada ter-
cihi gerektirecek bir gereke olmadan tercih yaplabileceini, an-
lamsz iradenin, g yetirilemez nitelikteki ykmlln ve isya-
na zorlanan kimsenin cezalandrlmasnn hibir sakncas olma-
dn ileri srmlerdir. Yce Allah btn bunlardan mnezzehtir.
Ksacas, kaz ve kader slm'n ilk dnemlerinde gzellik,
irkinlik ve hakkederek karlk alma kavramlarnn ortadan kald-
rl anlamnda alglanyordu. Bu yzden yal adam, balarna ge-
lenlerin kaz ve kader sonucu meydana gelmi olduunu duyun-
ca, ok etkilenmi ve byk bir znt iinde; "yleyse katland-
m zahmetleri, yorgunluklarm Allah'n hesabna yazyorum."
demiti. Yani ilh irade bu ie taalluk ettikten sonra benim irade
ve eylemimin hibir nemi kalmyor. Bana kalan yorgunluk ve
zahmetlere katlanmak oluyor. Dolaysyla yorgunluumu Allah'n
hesabna yazyorum. nk beni bu zahmetlere sokan O'dur.
htiyarn bu dncesine karlk olarak mam Ali (a.s) yle
demiti: "Eer byle olsayd, o zaman sevap ve ceza anlamsz o-
lurdu..." mam'n bu szleri akln onaylad ilkeleri iermektedir
ki, yasamalar da bu ilkelere dayanr. mam szlerini tamamlar-
ken, kant olarak da yle diyor: "Gkler, yer ve ikisinin arasndaki
canl-cansz varlklar bouna yaratlmamlardr." nk, eer
seme zgrln ortadan kaldran amasz iradeyi doru kabul
edersek, o zaman amasz ve hedefsiz fiilin varl da gereklik
kazanr. Bu da sonuta yaratln ve varoluun amasz olabilece-
ini gndeme getirir. Bu olabilirlik, gereklilikle ayn dzeydedir. Bu
durumda yaratln ve varoluun hibir gayesi olmaz. Gkler, yer
ve ikisinin arasndaki canl-cansz varlklar bouna yaratlm olur-
170 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

lar. Ahiret de, anlamszlar. Byle olunca da ok byk mahzur-


larla kar karya gelinir. Hz. Ali'nin "Yenik drlerek O'na isyan
edilmez, zorla da kendisine itaat edilmez" eklindeki sznden
maksat, "Gnahkr zorlamann basks altnda yenik drlerek
gnah ilemez ve itaatkr itaat etme zorunda braklarak itaat
etmez." olsa gerektir.
et-Tevhit ve el-Uyn adl eserlerde belirtildiine gre, mam R-
za-nn (a.s) yannda cebir (zorlama) ve serbestlikten sz alm,
mam yle demitir: "Size, ona bal kaldnz srece ayrla
dmeyeceiniz ve kimsenin sizinle ba edemeyecei bir ilkeyi
bildireyim mi?" Biz, "Nasl isterseniz!" dedik. Bunun zerine yle
dedi: "Yce Allah zorla itaat ettirmez, bask sonucu kimseyi gnah
ileme durumunda brakmaz. Mlk iinde kullarn ihmal etmez.
Kullarn sahip kld eylerin de sahibi O'dur. Onlara verdii g-
ler zerindeki etkin g O'nundur. Eer kullar Allah'a itaat etmeye
karar verirlerse, Allah onlarn nne gemez, onlar engellemez ve
eer kullar isyan etme kararndaysalar dilerse onlara engel olur,
dilerse engel olmaz, isyan ederler. Dolaysyla, onlar gnaha so-
kan yce Allah deildir." mam devamla yle demitir: "Kim bu
aklamay hakkyla kavrarsa, kar kanlar alt eder." [el-Uyn, c.1,
s.119, h: 48; et-Tevhid, s.361, h: 7]
Ben derim ki: Cebircilerin bu gr benimsemelerinin altn-
da, kaz ve kader konusu ile ilgili incelemeleri ve buradan kesin
ve kanlmaz bir kaz ve kader anlay karmalar yatmaktadr.
Bu inceleme ve bundan elde edilen sonu doru olmakla birlikte
sz konusu kiiler, elde ettikleri sonucu pratie uyarlama nokta-
snda yanlgya dtler. Gereklerle itibar eyleri birbirine kar-
trdlar. Zorunlu ile mmkn ayrt edemediler. Bu meselenin a-
klamas yledir: Kesinlikleri varsaylrsa kaz ve kader olgular-
nn deerlendirilmesinden kan sonu udur: Varolu ve yaratl
dzeninde eya gereklilik ve zorunluluk niteliine sahiptir.
u hlde, her bir varlk ve her bir durumun l ve snrlar, i-
inde bulunaca tm tavrlar ve koullar Allah katnda belirlen-
mitir. Bilindii gibi zorunluluk ve gereklilik nedenin niteliklerin-
dendir. Bu yzden bir ey kmil nedeniyle birlikte dnld
zaman, zorunluluk ve gereklilik nitelii ile nitelenmi olur. Ama
Bakara Sresi / 26-27 ........................................................................................... 171

kmil nedenin dnda neyle dnlrse dnlsn ancak


mmknlk nitelii ile nitelendirilir.
Evrensel boyuttaki kaz ve kader izgisi, top yekun lemde
kmil nedensellik cereyannn akdr. Ama bu, bir baka adan
ve bir dier baka gre lemde g ve mmknlk hkmnn de
yrrlkte oluuna ters dmez. rnein insann kendi iradesi u-
yarnca ortaya koyduu istee bal bir fiil, varoluu bakmndan
muhta olduu bilgi, irade, gerekli gereler ve fiilin gereklemesi
iin elverili zamansal ve meknsal koullara kyasla zorunluluk
niteliini kazanr. te, ezel ilh iradenin taalluk ettii husus da
budur. Fakat, fiilin kmil nedeninin tm paralarna kyasla zorun-
luluk niteliini kazanm olmas, kmil nedeninin baz paralarna
kyasla da zorunluluk niteliini kazanmasn gerektirmez.
Sz gelimi, bir fiil kmil nedeninin tm paralarnn iinden
sadece failine kyas edilirse, mmknln snrn aamaz, ge-
reklilik snrna ulaamaz. u hlde, "kaz olgusunun genellii ve
ilh iradenin fiile taalluk edii gcn ortadan kaldrlmasn ve
serbestliin geersiz klnmasn gerektirir" eklindeki iddia bir an-
lam ifade etmez. nk ilh irade, tm varolusal zellikleri, ne-
denlerine olan balantlar ve var olmasnda etkili olan koullary-
la birlikte bir fiile taalluk eder. Dier bir ifadeyle, ilh iradenin, sz
gelimi Zeyd tarafndan sergilenen bir fiile taalluk edii mutlak de-
ildir. Tersine, ilh irade bu fiilin falanca failden falan zaman ve
meknda failin isteine bal olarak gereklemesine taalluk et-
mitir.
u hlde ilh iradenin fiil zerindeki etkinlii, fiilin istee ba-
l (ihtiyar) olmasn gerektirir. Aksi takdirde, ilh iradenin mura-
dndan ayrlmas gerekecektir. yleyse, fiili zorunlu klan ilh ira-
denin etkinlii, fiilin istee bal olmasn da gerektiriyor. Yani, i-
lh irade asndan fiilin zorunlu olmasn, fiili ileyen insan irade-
si asndan da mmkn ve ihtiyar olmasn gerektiriyor. u hl-
de, insann iradesi ilh iradeye paralel deil, onun uzantsnda yer
almaktadr. Dolaysyla aralarnda bir ekime sz konusu deildir
ki, ilh iradenin etkinliinden dolay beer irade etkinliini yitir-
sin.
172 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Grlyor ki, Cebriye ekolnn hatasnn z, ilh iradenin fii-


le taalluk ediinin niteliini kavrayamamalar, birbirlerine paralel
olan iki iradeyle, biri dierinin uzantsnda yer olan iki iradeyi birbi-
rinden ayrt edememeleri ve yce Allah'n iradesinin taalluk etme-
sinden dolay kulun iradesinin etkisizletiini zannetmeleridir.
Mutezile ekol, geri kullarn fiillerinin istee bal oluu ve
bunun dier gerekleri konusunda Cebriye ekolnden farkl bir an-
lay benimsemilerdir; ama onlarn da tuttuklar yol Cebriye eko-
lnn tutumundan daha az ykc deildir. Mutezile ekol, ilh i-
radenin fiillere taalluk etmesinin, istee ball geersiz klaca
hususunda Cebriye ekolnn grn kabul etmilerdir. Beri ta-
rafta ise, istee bal fiillerin ihtiyar oluunda srar etmilerdir.
Sonuta ilh iradenin fiillere taalluk ediini reddetmilerdir. Bu
yzden fiiller iin bir baka yaratc ngrmek durumunda kalm-
lardr. Yani insann kendi fiillerinin yaratcs olduunu ileri sr-
mlerdir. Fiillerin dndaki olgularn yaratcs da yce Allah ol-
duuna gre, Mutezile ekol, iki yaratc olduunu kabul etme gibi
sapk bir inanc benimseme durumunda kalmtr. Ksacas Cebri-
ye ekolnn iledii dnsel yanllardan daha tehlikelisini, daha
ykcsn ilemilerdir. Nitekim mam Ali (a.s) yle demitir: "Ka-
deriyenin miskinleri Allah' adaletle nitelendirelim derken, O'nu
gcnden ve egemenliinden soyutladlar..."
Buna bir rnek verecek olursak, kle ile efendisinin durumunu
rnek verebiliriz. Efendi klelerinden birini cariyelerinden biriyle
evlendirir, sonra ona bir tarla verir, dayal deli bir ev tahsis eder.
Bir insann hayat boyunca ihtiya duyabilecei her eyi belli bir
sre iin onun emrine verir. Eer biz, efendi klesine bunlar ver-
mi olmasna, bunlar klenin mlk etmesine ramen, "kle bun-
larn maliki deildir. Kle nere, sahip olmak nere?" dersek, Cebri-
ye'nin grn yanstm oluruz. Eer biz, "efendi klesine mal
vermekle, baz eyleri onun mlk klmakla, onu sz konusu mal-
larn maliki klar ve kendisi de maliklikten azlolur. Asl malik sz
konusu kledir." dersek, Mutezile ekolnn grn ifade etmi
oluruz. Eer biz, konumlarn, statlerini korumakla birlikte iki
mlkiyeti bir arada bulundursak ve: "Efendinin konumu efendilik-
tir. Klenin konumu da kleliktir. Kle ancak efendinin mlknn
kapsamnda olan bir eye sahiptir. Efendi ayn zamanda klenin
Bakara Sresi / 26-27 ........................................................................................... 173

sahip olduu eyin de sahibidir" dersek, Ehlibeyt mamlarnn ileri


srdkleri ve akl kantlarn onaylad gerek sz ifade etmi o-
luruz.
el-hticac adl eserde Abye b. Rib' el-Esed'nin, g yetirebil-
menin ne anlama geldiini Emir'l-Mminin'den sorduu, onun da
yle dedii belirtilir: "Sen bu gce Allah'la birlikte mi sahipsin?
Yoksa ondan ayr m?" Abye b. Rib' sustu, mam Ali (a.s), "Syle,
ey Abye" dedi. Abye, "Ne syleyeyim ey Emir'l-Mminin?" dedi.
Hz. Emir yle dedi: "Ona Allah sayesinde sahibim ve O ben olma-
dan ona sahiptir, dersin. Eer Allah onu sana verdiyse, bu, O'nun
sana ynelik bir badr. Eer onu senden aldysa, bu da, O'nun
sana ynelik bir snamasdr. O, seni malik kld eyin malikidir;
O, seni kadir kld eye kadirdir..." [c.2, s.255]
Ben derim ki: Bu rivayetin ifade ettii gerei az nceki ak-
lamalarmzda dile getirdik.
eyh Mfid'in erh'ul-Akid'inde yle deniyor: Rivayete gre
mam Ali Naki'den (a.s) kullarn fiillerini Allah m yaratr? diye so-
rulmu, o da yle demitir: "Eer fiillerin yaratcs Allah olsayd,
bunlardan teberri etmezdi, uzak olduunu bildirmezdi. Oysa yce
Allah yle buyuruyor: "Allah mriklerden beridir, uzaktr."1 Ya-
ratlmlardan beri olmak, onlarn zatlaryla ilgili deildir, berilik
onlarn iledikleri irk ve iren davranlar iin geerlidir." [s.13]
Ben derim ki: Fiillerin iki yn vardr: 1) Varoluluk, olguluk
yn. 2) Faile mensubiyet yn. Fiillerin itaat, isyan, gzel veya
kt olarak nitelendirilmelerini salayan ite bu ikinci yndr.
nk meydana gelme ve gerekleme asndan nikah ad altn-
da gerekleen cinsel birleme ile zina arasnda bir fark yoktur.
Aradaki tek belirleyici fark, nikah ad altndaki cinsel birlemenin
Allah'n emrine uygun olmas, buna karn zinann bu uygunluktan
yoksun oluudur. Bir cana karlk olmak zere adam ldrmekle,
bir cana karlk olmakszn adam ldrmek, terbiye etmek ama-
cyla yetimi dvmekle, hakszlk ederek dvmek arasndaki nite-
liksel fark da bunun gibidir.

1- [Tevbe, 3]
174 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Dolaysyla gnahlarla gnah olmayan fiillerin fark, gnahla-


rn yapc ynnn olmay veya ilh emre ters dmesi ya da
toplumsal bir ama ile badamaydr. Nitekim yce Allah yle
buyuruyor: "Allah her eyin yaratcsdr." (Zmer, 62) Fiil ise, varl
ve olguluu ile bir "ey"dir. Hz. Ali (a.s), "Allah dnda 'ey' olarak
isimlendirilen her olgu yaratlmtr..."1 diyor. Bir ayette yce Allah
yle buyuruyor: "O'dur ki, her 'ey'in yaratln gzel yapt."
(Fussilet, 7) Buradan anlalyor ki; her ey "yaratlm" olduu gibi
"yaratlm olmas ynnden gzeldir de. u hlde yaratl ve g-
zellik birbirlerini gerektirirler, birlikte bulunurlar ve hibir ekilde
birbirlerinden ayrlmazlar.
Sonra yce Allah baz fiilleri "kt" olarak nitelendirmi ve
yle buyurmutur: "Kim iyilik getirirse, ona getirdiinin on kat
vardr. Kim ktlk getirirse, sadece onun dengiyle cezalandr-
lr." (En'm, 160) Cezalandrma olgusundan sz edilmi olmasndan
anlyoruz ki, burada insanlarn ilemi olduklar gnahlar kastedi-
liyor. Bu ekilde, sz konusu gnahlarn yaratlmlkla nitelendiri-
lemeyecek adem (yok-luksal) kavramlar olduunu renmi bu-
lunuyoruz. Aksi takdirde gzel olarak nitelendirilirlerdi. Yce Allah
yle buyuruyor: "Ne yerde, ne de kendi canlarnzda meydana
gelen hibir musibet yoktur ki biz, onu yaratmadan nce, bir ki-
tapta olmasn." (Hadid, 22)
Bir dier ayette de yle buyuruyor: "Hibir musibet baa
gelmez ki Allah'n izniyle olmasn. Kim Allah'a inanrsa onun kal-
bini hidayet eder." (Tebun, 11) "Bamza gelen herhangi bir mu-
sibet, kendi ellerinizin yapt iler yzndendir. Allah birounu
da affeder." (r, 30) "Sana gelen her iyilik Allah'tandr, sana ge-
len her ktlk de kendindendir." (Nis, 79) "Onlara bir iyilik eri-
irse, 'Bu, senin yzndendir.' derler. De ki: 'Hepsi Allah tarafn-
dandr.' Bu topluma ne oluyor ki, hemen hi sz anlamyorlar."
(Nis, 78)
Bu ayetlerden anlyoruz ki, insann bana gelen musibetler,
nisb ktlklerdir. yle ki, gven, selamet, salk ve zenginlik
gibi yce Allah'n nimetlerinden biriyle nimetlenen insan bunlara
sahip olan kii olarak nitelendiriliyor. Eer bir felaketin inmesi ve

1- [Usl-i Kfi, c.1, s.82, h: 2]


Bakara Sresi / 26-27 ........................................................................................... 175

musibetin baa gelmesi sonucu bu nimetlerden birini kaybederse,


inen felket onun asndan "kt"dr. nk bir eyin yitirilmesi,
yok olmasn beraberinde getiriyor. u halde her musibet Allah'-
tandr ve bu adan asla kt deildir. Sadece insan asndan
nisb olarak kt saylmaktadr. nk musibet sonucu sahip ol-
duu bir nimeti kaybetmitir. Onun iin her ktlk yoklukla ilgili
bir durumdur ve kesinlikle bu adan yce Allah'a mensup deil-
dir.
Kurb'ul-snad adl eserde Bezent'nin yle dedii rivayet edilir:
mam Rza'ya (a.s) dedim ki: "Bizim arkadalarn bir ksm fiiller
hususunda ilh bir zorlamann olduuna inanyor, bir ksm da in-
sann yapabilirliinin etkin rol oynad dncesindedir." Bunun
zerine bana yle dedi: "Yaz. Yce Allah diyor ki: Ey demolu,
benim dilememle kendin iin dilediin eyi dileyebiliyor oldun.
Benim gcm-le ngrdm farzlarm yerine getirdin. Benim
sana bahettiim nimetlerim sayesinde bana kar gnah ileye-
cek gc bulabildin. Seni iiten, gren ve gl biri kldm. Karna
kan her iyilik Allah'tandr. Bana gelen her ktlk de senden-
dir. nk sana iyilik verme hususunda ben senden daha ncelik-
liyim ve sana ktlk verme noktasnda sen benden daha layk-
sn. nk ben yaptmdan dolay sorgulanmam, ama onlar sor-
gulanrlar. Ben, senin dilediin her eyi dzenledim..." [s.155, s. 13]
Bu ve benzeri aklamalar dier i ve Snn kanallardan da
rivayet edilmitir. Ksacas, gnahlar, sadece gnah olmalar y-
nyle yce Allah'a izafe edilmez. Buradan hareketle, bundan ne-
ki rivayette yer alan "Eer onlar yaratan Allah olsayd, onlardan
teberri etmezdi... Al-lah sadece onlarn irkleri ve iren tutumla-
rndan teberri etmitir." ifadesi daha kolay anlalm olur.
et-Tevhid adl eserde mam Muhammed Bkr'n (a.s) ve -
mam Cafer Sadk'n (a.s) yle dedikleri rivayet edilir: "Yce Allah
kullarn gnahlara zorlayp sonra da onlara azap etmekten ok
daha merhametlidir ve Allah diledii eyin gereklememesinden
ok daha ycedir." "O zaman zorlama ve kader arasnda bir n-
c olan m var?" diye soruldu. "Evet, dediler. Bu alan yerle gk a-
ras kadar genitir." [s.360, h: 3]
176 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

et-Tevhid adl eserde Muhammed b. Aclan'n yle dedii riva-


yet edilir: "mam Cafer Sadk'a (a.s), 'Allah her eyi kullarna m b-
rakmtr?' diye sordum. O yle buyurdu: 'Allah her eyi kullarna
brakmayacak kadar ycedir, kerimdir.' 'Peki, Allah kullarn ile-
dikleri fiillere zorluyor mu?' dedim. 'Yce Allah bir kulu bir ey
yapmaya zorlayp sonra da ona azap etmeyecek kadar adildir.'
dedi." [s.361, h: 6]
Yine et-Tevhid adl eserde Mihzem'in yle dedii rivayet edilir:
"mam Cafer Sadk (a.s) bana, 'Geride braktn taraftarlarmzn
zerinde gr ayrlna dtkleri hususlar bana haber ver.' de-
di. Dedim ki: 'Cebir ve serbestlik meselesi hakknda farkl grle-
ri savunuyorlar.' 'O zaman sor bana neyi soracaksan!' dedi. 'Allah
kullar gnah ilemeye zorlar m?' dedim. 'Allah onlar zerinde,
bundan daha kahredicidir.' dedi. 'Onlar btnyle serbest mi b-
rakmtr?' dedim. 'Allah onlar zerinde bundan daha gldr.'
dedi. 'Peki bunlardan hangisi dorudur?' dedim. Bunun zerine e-
lini iki veya kere evirdi, sonra yle dedi: Eer bu konuda sana
cevap verecek olursam, kfre girersin." [s.363, h: 11]
Ben derim ki: "Allah onlar zerinde bundan daha kahredici-
dir." sznn anlam udur: Zorlama, ancak etkin gcn direncini
krma amacna ynelik bir baskdr. Bundan daha kahredicilik ve
daha gllk ise, istee bal fiilin failin irade ve serbestliine
glge drlmeden veya fail ile mirin iradeleri elimeden ger-
eklemesini salamaktr.
et-Tevhid adl eserde mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet
edilir: "Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: Kim, Allah'n ktl ve ha-
yszl emrettiini ileri srerse, hi kukusuz Allah adna yalan
sylemi olur. Kim hayr ve errin Allah'n iradesinin dnda gerek-
letiini iddia ederse, Allah' bir ksm egemenliinden soyutlam
olur." [s.359, h: 2]
et-Tarif adl eserde, Haccac b. Yusuf'un Hasan el-Basr'ye,
Amr b. Ubeyd'e, Vasl b. Ata'ya ve mir b. a'b'ye birer mektup
gndererek kaz ve kader meselesi hakknda bildiklerini ve bu
hususla ilgili olarak bugne kadar duyduklarn kendisine bildir-
melerini istedii rivayet edilir. Hasan el-Basr u cevab verir: "Bu
mesele ile ilgili olarak bugne kadar duyduum en gzel sz
Bakara Sresi / 26-27 ........................................................................................... 177

Emir'l-Mminin Ali b. Ebu Talib'in (a.s) u szdr: "Akln m seni


nehyediyor sandn? Akln sadece seni alaltr ve yceltir ve Allah
bundan beridir." Amr b. Ubeyd-in cevap mektubunda ise unlar
yazlyd: "Bugne kadar, bu mesele ile ilgili olarak duyduum en
gzel sz Ali b. Ebu Talib'in (a.s) u szdr: Zorbaln temelinde
zorlama olsayd, hakknda ksas uygulanan zorba mazlum saylr-
d." Vasl b. At'nn mektubunda ise unlar yazlyd: "Kaz ve ka-
derle ilgili olarak duyduum en gzel sz Emi-r'l-Mminin Ali b.
Ebi Talib'in u szdr: "Sana yol gsterip sonra da yolunu kapa-
tacan m sandn?" a'bi ise mektubunda unlar yaz-mt: "Ka-
z ve kader hakknda duyduum en gzel sz Emir'l-M-minin Ali
b. Ebu Talib'in u szleridir: "Dolaysyla Allah'tan balanma di-
lediin her ey sendendir ve dolaysyla Allah'a hamdettiin her
ey O'ndandr." Mektuplar Haccac'a ulap ierikleri zerinde biraz
dndkten sonra yle dedi: "Bu szleri berrak bir kaynaktan
almlardr." [Tarif'ul-Hikem, s.329]
Yine et-Tarif adl eserde belirtildiine gre, bir adam mam
Cafer Sadk'tan (a.s) kaz ve kader hakknda bir soru sormu, o
da yle cevap vermitir: "Bir kulu dolaysyla knayabilecein her
davran ondandr, dolaysyla knayamadn eyler de Allah'tan-
dr. Allah kuluna, 'Niin gnah iledin? Niin yoldan ktn? Niin
arap itin? Niin zina ettin?' der. nk bunlar kulun fiilleridirler.
Ama, 'Niye hastalandn? Niye ksa boylu oldun? Niye beyaz oldun?
Veya Niye siyah oldun?' demez. nk bunlar Allah'n fiilleridirler."
[s.340]
Nehc'l-Bela'da belirtildiine gre, mam Ali'ye (a.s) tevhidin
ve adaletin ne anlama geldii sorulmu, o da yle cevap vermi-
tir: "Tevhit, O'nun hakknda zan beslememendir. Adalet ise, O'nu
sulamamandr." [Ksa szler: 470]
Ben derim ki: Yukarda sunduumuz rivayetlerin benzerleri ol-
duka fazladr. Ancak bizim aktardklarmz, deinmediimiz riva-
yet-lerin ieriklerini iermektedir. Eer imdiye kadar sunduumuz
rivayetler zerinde etraflca dnecek olursan, bu rivayetlerin e-
itli yn-lerden konuya ilikin kantlar ierdiini grrsn.
Bunlarn bir ksmnda emir, nehiy, ceza, sevap ve benzeri hu-
suslarndan yola karak ne cebir, ne tevfiz (baboluk) olmaks-
zn serbestliin sz konusu olduu kantlanmtr. Emir'l-Mminin
178 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Ali b. Ebu Talib'in yal adama verdii cevapta bu husus vurgulan-


yor. Sz konusu aklama, yce Allah'n sznden kardmz
sonula da uyuuyor. Bir ksmnda; ne cebri ne de tefvizi (babo-
luk) dorulamayan Kur'n- Kerim'de yer alan ifadelerle konu ka-
ntlanmtr. Yce Allah'n u sz gibi: "Gklerin ve yerin mlk
Allah'ndr." (Mide, 18) "Senin Rabbin kullara zulmedici deildir."
(Fussilet, 46) "De ki: Al-lah, hayszl emretmez." (A'rf, 28)
Bu konuda yle bir gr ileri srlebilir: Bir fiil bizim amz-
dan hayszlk veya zulm olarak nitelendirilebilir; ama ayn fiil Al-
lah'a izafe edilince hayszlk veya zulm olarak nitelendirilemez.
nk yce Allah'tan hayszlk veya zulm vuku bulmaz. Ne var
ki, ayetin giri ksm zel iaretiyle bu anlam reddeder zellikte-
dir. Yce Allah yle buyuruyor: "Bir hayszlk iledikleri zaman:
"Biz atalarmz bunun zerinde bulduk. Allah bunu bize emretti"
derler. De ki: Allah hayszl emretmez." ayette "Allah bunu bize
emretti" denip ardndan da hemen "Allah hayszl emretmez."
buyurulmas, nefy-edilen hayszlkla anlatlmak istenen ey "bu-
nu" szcyle iaret edilen eyin aynsdr. Dolaysyla o "ey", is-
ter Allah'a izafe edilince hayszlk olarak nitelendirilsin, ister nite-
lendirilmesin Allah'n emret-meyecei bir eydir.
Bir dier ksmnda; Allah'n sfatlar yntemiyle konuya
yaklalmtr. yle ki; yce Allah en gzel isimlere sahiptir. En
yce sfatlar O'nundur. Zorlama veya baboluk sz konusu
olursa, bu sfatlar ve isimlerin bir ksm doru olmaz. nk yce
Allah kahredicidir, her eye g yetirendir, kerimdir, rahimdir. Her
eyin varl O'ndan olmad srece bu sfatlarn anlam
pekimez, kesinlik kazanmaz. Ayn ekilde bu niteliklerin ger-
ekten O'na ait olmas iin, eksiklik ve bozukluklarn O'na dnk
olmamas, O'nun kutsal katnn bunlardan m-nezzeh olmas
gerekir. Nitekim et-Tevhid adl eserden aktardmz rivayetlerde
bu husus vurgulanyor.
Bir ksmnda da cebir veya tefviz (baboluk) sz konusu ol-
sayd, balanma dileme, knama gibi eylerin anlamsz olaca
vurgulanarak meselede hak gr kantlanmak istenmitir. yle
ki; eer gnah kuldan kaynaklanan bir davran olmasayd, onun
balanma dilemesi bir anlam ifade etmezdi. Eer fiillerin tm
Bakara Sresi / 26-27 ........................................................................................... 179

Allah'tan olsayd, o zaman fiiller arasnda knanma veya knan-


mama asndan bir fark olmazd. Hlbuki realite bunun aksidir.
Bu arada saptrma, mhrleme, azdrma gibi anlamlarn yce
Allah'a izafe edilince ne anlamlar ifade ettiini aklayan rivayet-
ler de vardr.
rnein el-Uyn adl eserde, mam Rza'nn (a.s) yce Allah'n,
"Onlar gremez bir ekilde karanlklar iinde brakverir." sz
ile ilgili olarak yle dedii rivayet edilir: "Yaratklarda olduu gibi
yce Allah 'terketmek'le, 'brakvermek'le nitelendirilemez. Ancak
O, kullarnn kfrden ve sapklktan dnmeyeceklerini bilince, on-
lara ynelik yardmn ve ltfunu keser. Onlar kendi tercihleriyle
ba baa brakr." [c.1, s.101, bab: 11]
Yine el-Uyn adl eserde, mam Rza'nn (a.s) yle dedii anla-
tlr: "Allah onlarn kalplerini mhrlemitir." Mhrleme, kfirlik-
lerinde srar etmelerinden dolay, kfirlerin kalplerinin alglama
yeteneklerinin devre d braklmasdr. Nitekim yce Allah yle
buyuru-yor: "Tersine, kfirliklerinden dolay, Allah o kalplerin ze-
rini mhrlemitir. Artk ok az hari, onlar inanmazlar."1 [c.1,
s.101, bab: 11]
Mecma'ul-Beyan tefsirinde mam Sadk'n (a.s) "Allah...
ekinmez." ifadesiyle ilgili olarak yle dedii belirtilir: "Yce Al-
lah'n bu sz Allah'n kullarn saptrdn, sonra da sapklklarn-
dan dolay onlar azaba arptrdn ileri srenlerin, iddialarn -
rtmektedir."
Bu ayetin aklamasna daha nce yer verildi.

CEBR VE SERBESTLKLE LGL FELSEF NCELEME


Hi kukusuz, d lemde trler olarak nitelendirdiimiz ey-
ler, trsel fiiller gerekletiren, trsel eserler brakan olgulardr.
Gerek u ki biz trlerin varlklarn, onlarn bakalarndan tr ola-
rak farkl olularn, ancak eserleri ve fiilleri aracl ile anlayabil-
mekteyiz. Bu durum, onlardan duyu organlarmz aracl ile trl
fiilleri gzlemlemek, bakalarndan farkl eserleri alglamak ek-

1- [Nis, 155]
180 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

linde olur. Duyu organlar, gzlemlenen eserlerin tesinde her-


hangi bir gerei alglayamamaktalar.
Sonra burhan ve kantlama aracl ile, sz konusu eserlerin
meydana getirici nedenlerini ve olutuklar platformu belirleriz.
Sonra bu nedenler ve platformlarn, yani trlerin farkl olduklarna
karar veririz. nk onlardan gzlemlediimiz eserler ve fiiller
farkldr. rnein, insanlarn ve dier canl trlerinin ortaya koy-
duklar eserlerde gzlem-lenen farkllk, yle yle adlandrlan,
u u eserleri ve fiilleri sergileyen deiik trlerin varolduuna ka-
rar vermeyi bir zorunluluk hline getirir.
Ayn ekilde arzular ve fiiller arasndaki farkll da ancak o-
lutuklar platformlar veya zellikleri aracl ile belirleyebiliyo-
ruz.
Konumu ne olursa olsun btn fiiller, en bata iki ksma ayr-
lrlar.
a) Meydana geliinde bilginin herhangi bir mdahalesi sz ko-
nusu olmayan doadan kaynaklanan fiiller. Byyp gelime ve
beslenme (bitkiler iin) ve eitli hareketler (cisimler iin) bu tr fi-
illerdendir. Salk, hastalk ve benzeri eyler de bu kapsama girer-
ler. Bu fiiller bizim tarafmzdan biliniyor olsalar da ve bizimle bir-
likte varolsalar da, bilginin onlara ynelik taalluku, varolular ve
sergilenileri zerinde hibir etkinlik salayamaz. Bu tr fiiller b-
tnyle doal faillerine dayanrlar.
b) Bilginin, meydana gelileri zerinde etkin rol oynad, fail-
den bilinli olarak kaynaklanan fiiller. nsan ve teki bilinli canl-
larn istee bal olarak sergiledikleri fiiller gibi. Bu tr fiilleri, faili,
bilgisinin taalluk etmesiyle, kendi tanmlamasyla ve ayrt etme-
siyle gerekletirir. Bu konudaki bilgi, fiilin belirginlemesini ve
baka fiillerden ayrt edilmesini salar. Bu ayrt etme ve belirgin-
letirme, fail iin kemal saylacak bir mefhumun bu fiile tatbik e-
dip etmemesi asndan nem tamaktadr. nk kim olursa ol-
sun bir fail bir fiili ancak varlnn kemali ve eksikliini gidermek
iin yapar. Bilgiden kaynaklanan fiil, fail iin kemal olan ile olma-
yan eylerin birbirinden ayrt edilmesi bakmndan bilgiye muhta-
tr.
Bakara Sresi / 26-27 ........................................................................................... 181

Bu noktadan baknca gryoruz ki, konuan insan tarafndan


dzenli harfler aracl ile ortaya konan sesler gibi zden kaynak-
lanan fiiller, ayn ekilde, insann nefes alp vermesi gibi doann
da mdahalesi ile gerekleen fiiller ve ayn ekilde znt, korku
veya bunun gibi bir etkenin sonucu insann sergileme durumunda
kald refleksler, failin uzun boylu dnmesini gerektirmemek-
tedir. nk burada fiil ve faile tatbik eden tek bir bilgi ekli sz
konusudur. Fiili bekleyen baka bir durum yoktur. ster istemez
byle bir fiil ilenme durumunda kalyor. Fakat, deiik bilgi ekil-
leri olan fiiller byle deildir.
Bu ekillerin bazsnda insann gerek veya hayal kemali sz
konusudur. Bazsnda ise insann ne gerek ne de hayal kemali
sz konusu deildir. Nitekim ackm Zeyd asndan ekmein du-
rumu bundan ibarettir. Ekmek onu doyuran ve aln gideren bir
eydir. Ancak bu ekmek kendinin olabilecei gibi, baka birine de
ait olabilir. Temiz ve salkl olabilecei gibi zehirli, pis ve insan
tiksindirici de olabilir. nsann bu ekmei yiyeyim mi yemeyeyim
mi diye dnmesinin nedeni, bu niteliklerin hangisinin ekmee
uyarlandn anlamak istemesidir. Niteliklerden biri kesinlik ka-
zanp tekileri devre d kalnca ve failin kemali de onda olunca,
fail hibir ekilde bu fiili ilemekten geri durmayacaktr. Birinci k-
sm fiilleri "zorunlu fiiller" olarak adlandryoruz. Doann etkisi
sonucu oluan fiiller gibi. kinci tr fiilleri de, "ird fiiller" olarak
adlandryoruz. Yrmek ve konumak gibi.
Bilgi ve iradeden kaynaklanan "ird fiiller" de ayrca iki ksma
ayrlr: nk fiilin iki ynnden birini tercih ederek yapp veya
yapmamak, ya bakalarndan etkilenmeksizin failin kendisine da-
yaldr. Yannda bulunan bir ekmei yemeyi dnen a kimse gi-
bi. Bu adam, ya bakasnn mal olduu ve onun izni olmadan ye-
memesi gerektii iin onu yememeyi tercih edecek ve yemeyecek
ya da onu yemeyi yeleyecek ve yiyecektir. Ya da fiilin tercihi ve
belirginlemesi baka bir eyin etkisine dayaldr. Bir zorba tara-
fndan lmle veya baka bir eyle tehdit edilerek herhangi bir fiili
ilemeye zorlanan, dolaysyla kendi seimi ve istei ile belirgin-
letirmeksizin sz konusu fiili zorlanarak ileyen kimse gibi.
182 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Birinci ksm fiiller, ihtiyar, yani isteyerek yaplan fiillerdir. -


kinci ksma girenler ise, icbar, yani zorlama sonucu ilenen fiiller-
dir. yle ki; sen iyice dndn zaman grrsn ki, icbar bir fi-
ili, geri bir zorlaycnn zorlamasna isnat ederiz ve zorlama arac-
l ile yapma veya yapmama klarndan birinin imknszlatn
dolaysyla fail iin tek bir kkn kaldn syleriz, ancak icbar fiil
de tpk ihtiyar fiil gibi, ancak zorlanan failin yapmay yapmamaya
tercih etmesiyle gerekleebilir. Zorlayan kimsenin fiilin gerek-
lemesinde byk rol olmas hibir eyi deitirmez. nk ter-
cihi zorlaycnn zorlamasna ve tehdidine dayanyor olsa bile, fai-
lin kendisi yapmay yapmamaya tercih etmedii srece fiil
gereklemez. Yozlamam vicdan bunun en byk tandr.
Bylece anlalyor ki, ird fiillerin "ihtiyar" (istee bal) ve "ic-
bar" (zorlamal) olmak zere ikiye blnmesi, blnen fiili zat ve
sonular asndan iki farkl tre ayran gerek bir blnme deil-
dir. nk "irad fiil" bilgiye dayal bir tercih ve tayine muhtatr ki,
fiilin kaderini belirlesin. Bu da, hem "ihtiyar" ve hem de "cebr" fi-
ilde eit dzeyde bir gereklilie sahiptir. ki fiilden birinde failin
tercihi kendi temennisine, dierinde bir d etkene dayanyor ol-
mas, sonularn farkllamasna yol aan trsel bir farklla se-
bep olmaz.
Nitekim bir duvarn dibinde glgelenen kimse, duvarn ykl-
mak zere olduunu fark edip korkarak oradan ayrlrsa, bu fiili,
"ihtiyar fiil" olarak tanmlanr! Ama eer bir zorba gelir ve "eer
kalkmazsan duvar zerine ykarm" diye tehdit ederse, o da kor-
karak oradan ayrlrsa, bu fiili "icbar fiil" olarak nitelendirilir. Oysa
iki fiil ve iki tercih arasnda temelde bir fark yoktur. Sadece tercih-
lerden biri zorbann iradesine dayanyor.
Eer desen ki: "ki fiilin birbirlerinden farkl olduklarnn anla-
lmas iin, ihtiyar fiilin, meydana gelii ile fail katndaki bir mas-
lahatla uyumasnn bilinmesi yeterlidir. vg ve yergi de bu tr
bir fiili izler; sevap ve ceza gibi daha birok sonu da bu tr fiiller
iin sz konusudur. cbar fiilde ise, durum bundan farkldr. Bu tr
bir fiili yukardaki sonulardan herhangi birisi izlemez." denecek
olursa buna vereceim cevap udur:
Bakara Sresi / 26-27 ........................................................................................... 183

Durum sylendii gibidir, ancak bu sonular, nihai toplumsal


kemale uygun olarak akll insanlarn yaptklar deerlendirmeler-
den ibarettirler. Dolaysyla bunlar itibar sonulardr, gerek deil.
Bu yzden cebir ve ihtiyar meselesi felsef bir mesele deildir.
nk felsefi meseleler, d lemde yer alan varlklar ve onlarn
objektif sonularn kapsarlar. Fakat sonu olarak akll insanlarn
deerlendirmelerinden ibaret olan itibar kavramlar felsef bir a-
ratrmaya tbi tutulmaz ve akl kantlarla ret veya ispat edilmez.
u hlde felsef bir aratrmada sz konusu meseleyi baka bir
yntemle ele alp yle demeliyiz:
Hi kukusuz meydana gelen her mmkn bir illete muhtatr.
Bu hkm, kant yoluyla sabittir. Ayn ekilde, hi kukusuz bir
"ey" zorunlu olmadka var olmaz. nk bir eyin varl her-
hangi bir belirleyici tarafndan belirlenmedii srece, o ey eit bir
ekilde varla da, yoklua da izafe edilir. Dolaysyla bir ey, bu
eitlik konumunu korumakla beraber varolamaz. nk bir ey
varolduu srece zorunlulukla nitelenmek durumundadr. Bu zo-
runluluu da hi kukusuz illeti tarafndan kazanmtr. Dolaysyla
varlklar lemini bir btn olarak ele aldmz zaman, tm de
varl zorunlu olmak zere birbirine bal ardk halkalardan olu-
an bir zincir gibi grrz. Bu zincirde varl mmkn olarak nite-
lendirilebilecek tek bir halkaya rastlanmaz.
Ayrca, sz konusu zorunluluk nispeti, drt illet, artlar ve ha-
zrlayclar gibi malln, yaln veya birok eyden meydana gelen
bileik nitelikli tam (eksiksiz) illetine izafe edilmesinden kaynak-
lanyor. Fakat sz konusu mall illetin baz paralarna veya sz
gelimi baka bir eye izafe edilirse, bu izafe zorunlu olarak mm-
knlk nispeti niteliini kazanr. Bu durum son derece aktr. Eer
bu nispet, zorunluluk niteliini tayor olsayd, tam (eksiksiz) illete,
tam (eksiksiz) illet olmasyla beraber ihtiya duyulmaz olurdu.
u hlde, iinde yaadmz doaya iki sistem egemendir: Zo-
runluluk sistemi ve mmknlk sistemi. Zorunluluk sistemi, ek-
siksiz tam illetlere ve onlarn malllerine hakimdir. Bu sistemin
paralar arasnda, kesinlikle ne zat ve ne de zatn fiili asndan
mmknlk niteliine sahip bir paraya rastlanmaz. Mmknlk
sistemi ise, madde, maddenin alabilecei ekilleri ve madde tara-
184 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

fndan kabul edilmesi imkn dahilinde olan sonular kapsar. Sz


gelimi, insann ihtiyar fiillerinden biri ele alnrsa, bu fiil, tam ileti-
ne kyasla -ki o; insan, ilim, irade, kullanma elverili madde, me-
kn ve zamanla ilgili artlarn gereklemesi ve engellerin ortadan
kaldrlmas ve ksaca fiilin var olmak iin ihtiya duyduu her
eydir- gereklilik ve zorunluluk niteliine sahip olur. Ama bu fiil
sadece insana izafe edilirse, -ki insan, tam illetin sadece bir par-
asdr- o zaman mmknlk niteliine sahip olur.
Kald ki, yerinde akland gibi illete ihtiya duyuluyor olma-
snn sebebi, varln mmkn niteliine sahip bir varlk olmasdr.
Yani baml olmasdr, gereklik bakmndan kendi bana bir var-
lk ifade etmemesidir. nk bamllk zinciri sonuta kendi ba-
na bamsz olan bir varlkla noktalanmazsa, muhtalk ve yok-
sulluk zinciri yle devam eder.
Buradan hareketle u sonular elde ediyoruz:
a) Mall illetine dayanyor olmakla, mmknlk zincirinin son
bulduu zorunlu illete muhta olmaktan kurtulmaz.
b) Bu muhtalk, var olmak bakmndan olduu iin btn va-
rolusal zelliklerinin, illetleri ile olan balantlarnn, zaman ve
meknla ilgili koullarnn korunmu olmasyla birlikte sz konu-
sudur.
Bylece iki ey aklk kazanm oluyor:
1- nsan, dier tm doal olgular ve onlarn doal fiilleri dze-
yinde varolusal olarak ilh iradeye dayand gibi, insann fiilleri
de varolusal olarak ilh iradeye dayaldrlar. Dolaysyla Mutezile
ekolnn, "insann fiilleri varolusal olarak Allah'n iradesine bal
deildir" eklindeki iddialaryla kaderi inkr etmeleri temelden
yanltr. Bu dayanma, varolu iin kanlmaz bir durum olduu i-
in, malln varolusal zellikleri de burada etkin rol oynar.
u hlde her mall, kendine zg varolu snrlar iinde illeti-
ne dayaldr. Bir insan bireyi de baba, ana, zaman, mekn, ekil,
nicelik, nitelik ve dier madd etkenlerden mteekkil tm varo-
lusal snrlaryla ilk illete dayand gibi, insann fiilleri de tm va-
rolusal nitelikleriyle birlikte ilk illete dayanr. rnein u fiil ilk il-
lete ve zorunlu olan iradeye intisap ettii zaman, bu durum onu,
asl konumunun dna karmaz. Sz gelimi, insan iradesinin et-
Bakara Sresi / 26-27 ........................................................................................... 185

kinliini geersiz klmaz. nk zorunlu ilh irade, ancak irade ve


ihtiyar sonucu insandan sadr olan fiile taalluk eder. Eer bu fiil,
gerekletii zaman irade d ve istem d olursa, bu durum yce
Allah'n iradesinin gereklememesi demektir ki, bu da yce Allah
asndan imknszdr. Bu yzden Cebriye anlayna sahip
E'arlerin, "lh iradenin isteme bal fiillere taalluk edii irade ve
istemin etkinliini geersiz klar." eklindeki grleri temelden
yanltr.
Doruluunda kuku olmayan kesin gerek udur: nsanlarn
fiilleri hem faile ve hem de ilh iradeye izafe edilirler ve bu iki
nispetlilik birbirlerini geersiz klmazlar. nk bunlar, birbirlerinin
karsnda deil, yanndadrlar.
2- Fiiller eksiksiz illetlerine izafe edildikleri gibi (Bu izafe edili-
in, zorunlu olarak eksiksiz illetlerine izafe edilen dier olgular gibi
zorunlu ve gerekli olduunu renmi bulunuyorsun) eksiksiz illet-
lerinin baz czlerine de -insan gibi- izafe edilirler. (Bu izafe ediliin
ise mmknlk niteliine sahip olduunu renmi bulunuyor-
sun.) u hlde zorunlu ve eksiksiz illetinden dolay herhangi bir fii-
lin varolusal olarak zorunluluk niteliine sahip olmas, bu fiilin bir
baka adan varolusal olarak mmknlk niteliine sahip ol-
masna engel deildir.
yleyse, nce de sylediimiz gibi iki trl nispet vardr ve
bunlar arasnda bir eliki yoktur. Dolaysyla gnmzde mater-
yalistlerin ve ada filozoflarn ortaya attklar doa sisteminin
determinizminin evrensellii ve isteme bal fiillerin geersizlii
eklindeki teori yanltr. Aksine, evrensel sistemin dayana olan
gerek udur:
Olaylar eksiksiz illetleri bakmndan zorunlu birer varolua sa-
hiptirler. Ama maddeleri ve illetlerinin paralar bakmndan varo-
lular mmknlk niteliine sahiptir. nsann fiil ve davranlarn-
da da temel l budur. Davranlarnn konumsal dayana umut,
terbiye ve eitim gibi olgulardr. Varl zorunlu ve gerekli olan ol-
gular, terbiye ve eitime dayandrmak bir anlam ifade etmez. Bu
hususta umuda da dayanlmaz. Ne demek istediimiz son derece
aktr.
186 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

28- Allah' nasl inkr edersiniz ki, siz ller idiniz. O sizi diriltti,
yine ldrecek, yine diriltecek; sonra O'na dndrleceksiniz.
29- O ki, yeryznde ne varsa hepsini sizin iin yaratt; sonra
ge yneldi, onlar yedi gk olarak dzenledi. O, her eyi bilir.

AYETLERN AIKLAMASI
Burada ikinci kez baa dnlyor. Yce Allah surenin giri b-
lmnde baz aklamalarda bulunduktan sonra, tmn zetle-
yen yle bir ifadeye yer vermiti: "Ey insanlar Rabbinize kulluk
sununuz..." Sonra bir kez daha meseleye dnyor ve daha ayrntl
bir aklamada bulunuyor: "Allah' nasl inkr edersiniz" diye ba-
layan on iki ayette insan gerei, yce Allah'n onun zne yerle-
tirdii kemal zellikleri, varoluunun kapsam, bu varln gemek
zorunda olduu lm, hayat, sonra tekrar lm, sonra tekrar ha-
yat ve ardndan Allah'a dn gibi aamalar ayrntl biimde ak-
lanyor.
Bu ayetlerde yce Allah'n insana bahettii varolusal ve ya-
sal nitelikli zel balara, ltuflara deiniliyor. Buna gre, insan
lyd, Allah onu diriltti, sonra onu ldrecek ve ardndan tekrar
diriltip huzuruna gtrecektir. Allah yerde olan her eyi onun iin
yaratmtr. Gkleri ona musahhar etmitir. Onu yeryznde kendi
halifesi olarak grevlendirmitir. Melekleri ona secde ettirmitir,
daha nce de babasn cennete yerletirmiti, ona tvbe kaplarn
amt. Nasl kulluk sunacan ve doru yolu gstermek suretiyle
ltufta bulunmutu. Bu aklamalar, ayet-i kerimenin akyla da
uyum iindedir: "Allah' nasl inkr edersiniz ki, siz ller idiniz,
Bakara Sresi / 28-29 ........................................................................................... 187

O, sizi, diriltti..." Grld gibi ayetin ak, knama ve nimetleri


hatrlatma ynndedir.
"Allah' nasl inkr edersiniz ki, siz ller idiniz." Bu ayet ierik ola-
rak yce Allah'n u szn andryor: "Dediler ki: Rabbi-miz, bizi
iki kez ldrdn ve iki kez dirilttin. Gnahlarmz itiraf ettik.
imdi kmak iin bir yol var m?" (M'min, 11) Bu ayet dnya ile
ahiret arasnda bir ara dnemin (berzah) varlna kant olarak
gsterilen ayetlerdendir. nk burada iki kez ldrmeden sz e-
diliyor. Eer bunlardan biri insann dnyadan ayrlna yol aan
lmse, bu durumda bu ikinci lmn tasviri bakmndan iki lm
arasnda bir hayatn kanlmazl gndeme geliyor ki, bu berzah
lemidir. Bu da bize gre berzah lemini ispat iin yeterli bir ka-
nttr. Baz rivayetlerde de bu kantlamaya rastlamaktayz.
Fakat berzah hayatn inkr edenler, bu iki ayetin, yani "Nasl
inkr edersiniz..." ve "Dediler ki: Ey Rabbimiz" ayetlerinin aknn
bir amaca ynelik olduunu sylerler. nk her iki ayette de iki
lmden ve iki hayattan sz ediliyor. u hlde vurguladklar ger-
ek de ayn olmaldr. Birinci ayette aka grlyor ki, ilk lm,
insann, dnya hayatnda kendisine ruh verilmeden nceki hlidir.
u hlde birinci lm ve hayatla dnya hayatndan nceki lm ve
dnya hayat kastediliyor. kinci lm ve hayatla da, dnyadaki
lmle ahiretteki dirili kastediliyor. kinci ayetteki aamalarla da
birinci ayetteki aamalar kastediliyor. Dolaysyla bu ayetlerde
berzah hayatna ilikin bir iaret yoktur.
Ama bu, byk bir yanlgdr. nk her iki ayetin ak farkl
mesajlar vurgulamaya yneliktir. nk birinci ayette bir lm-
den, bir ldrmeden ve iki diriltmeden sz ediliyor. kinci ayette
ise, iki ldrmeden ve iki diriltmeden bahsediliyor. Bilindii gibi
lmn aksine, ldrmenin ncesinde hayatn varl kanlmaz-
dr. Hayat olmazsa, ldrme olmaz. u hlde birinci ayette sz
edilen ilk lm, ikinci ayette sz edilen ilk ldrmeden farldr.
Dolaysyla, "Bizi iki kez ldrdn ve iki kez dirilttin" ifadesindeki
ilk ldrmenin dnya hayatndan sonraki ldrme olduu anlal-
yor. Ondan sonraki diriltme ise berzah hayat iindir. kinci ldr-
me ve diriltme ise ahiretteki dirili gn iindir. "Siz ller idiniz,
sizi dirilttik." ifadesinde ise, dnya hayatndan nceki lm hli
188 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

kastediliyor. Bu ise, ldrmeden ayr bir durumdur. Burada kast


edilen hayat da dnya hayatdr. "Sonra O'na dndrleceksiniz"
ifadesinde ise, "sonra" edatyla "diriltme" ile "dndrlme" ara-
snda bir ara dnemin varl ifade ediliyor. Bu ifade tarz, bizim
yaptmz aklamay pekitirici niteliktedir.
"Siz ller idiniz." ifadesi insann varoluuna ilikin temel bir
gerei dile getiriyor. nsann varoluu, dnen, tekml eden bir
varolutur. nsan deien ve dnen varolu izgisini tedric ola-
rak geer. Bu izgi aamalara blnm hldedir. Buna gre, in-
sanolu dnyaya gelmeden, varolua admn atmadan nce ly-
d. Sonra Allah tarafndan diriltildi. Sonra ldrme ve diriltilme ol-
gular aracl ile durumdan duruma dnr. Bylece srp gi-
der.
Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "Ve insan yaratmaa
amurdan balad. Sonra onun neslini bir zden, basbaya bir
sudan yaratmtr. Sonra onu dzeltti ve ona kendi ruhundan f-
ledi." (Secde, 7-9) "Sonra onu bambaka bir yaratk yaptk. Yara-
tanlarn en gzeli Allah, ne ycedir." (M'minn, 14) "Dediler ki: -
zerinize vekil edilen lm melei, cannz alr." (Secde 10-11) "Sizi
ondan yarattk, yine ona dndreceiz ve bir kez daha ondan -
karacaz." (Th, 55)
Grdn gibi ayetler (yeri gelince daha ayrntl bilgi verece-
iz) insann yeryznn ayrlmaz, koparlmaz bir paras olduunu
ifade etmektedirler. Bir varlk olarak yerden kmtr. nsan, sonra
eitli evrelerden geerek geliimini tamamlam ve bir aamaya
ulanca da, orada bambaka bir yarata dnmtr, bamba-
ka bir yaratk olmutur. Bu son ve mkemmel eklini sz konusu
dnmle salamtr. Ardndan lm melei gelip insan bir e-
kilde bedeninden ayryor, cann alyor. Sonra Allah'a dnyor. te
insann varolu sreci budur.
Ayrca ilh plnlama insan yle bir kalba sokmutur ki, yer
ve gk meneli tm varlklarla irtibata geebilmekte, hayvan, bit-
kisi, madeni, su ve hava gibi dier eleriyle en basit hcrelisin-
den en karmak hcrelisine kadar tm yaratklarla balant ku-
rabilmektedir. Aslnda doada yer alan tm varlklar byledir. Her
varlk etkilemek, etkilenmek ve varln srdrebilmek iin ba-
Bakara Sresi / 28-29 ........................................................................................... 189

kasyla irtibata gemek zorundadr. Yaratl bunu gerektirmekte-


dir.
Ancak bu arada insann manevra alan ve alma kapasitesi
dierlerinden daha geni boyutludur. Nasl m? Bu donanmsz var-
lk, hayatndaki birtakm basit amalarna ulamak iin doada
yer alan dier varlklarla yaklamak, uzaklamak, bir araya gel-
mek ve ayrlmak eklinde gerekleen hareketlerle ortak yne
sahip olsa da, kavrama ve dnme yeteneine sahip olmas ba-
kmndan kendine zg baz tasarruflarda bulunur ki, bu, teki
varlklarn gcn aar. nsan bu yetenei ile evresindeki olgula-
r, varlklar ayrr, birletirir, bozar ve slah eder. nsann etkinlik
alanna girmeyen hibir varlk yoktur. Kimi zaman, doada elde
edemedii bir eyi doaya yknerek teknoloji araclyla mey-
dana getirir. Zaman olur, doaya doayla kar koyar.
Ksacas insan her ama iin, her eyden yararlanr. Bu ilgin
can-l trnn zerinden geen bunca zaman, tasarruf alann ge-
niletmesi ve baklarn daha derine nfuz edici klmas iin ona
destek olmutur. nk Allah, szleriyle gerei ortaya karmak
ve u sznn pratikte dorulanmasn istemitir: "Gklerde ve
yerde ne varsa hepsini kendinden size boyun edirdi." (Csiye, 13)
"Sonra ge yneldi..." (Bakara, 29) Szn, ltfun tamamlanmas
iin salanan nimetlerin aklanmas amacna ynelik olmas gs-
teriyor ki, yce Allah'n ge ynelmesi de insan iindir. Gkyz-
nn yedi gk hlinde dzenlenmesi de onun iindir.
Daha nce anlattklarmz insann varolu sreci olarak izledi-
i yolu ortaya koyuyordu. imdiki aklamamz ise, insann evren-
sel boyuttaki tasarruf alannn snrlarn belirliyor. Yce Allah in-
sanlk leminden bunlar anlatyor; nereden baladn ve bu s-
recin nerede noktalanacan dile getiriyor.
u kadar var ki, Kur'n- Kerim insann dnya hayatnn
balangcn doadan alp zaman zaman onunla irtibatl olarak
gndeme getiriyorsa da, bu srecin balangcn noksan sfat-
lardan mnezzeh olan yce Allah'la da balantl olarak sz
konusu ediyor. Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "Sen hibir
ey deilken, daha nce seni de yaratmtm." (Meryem, 9) "lkin
var eden, sonra geri evirip yeniden yaratan O'dur" (Brc, 13)
190 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

u hlde insanolu, evren beiinde yetitirilip terbiye edilen,


yaratl ve varolu memelerinden beslenen ve eitli varolu a-
amalarndan geen bir yaratktr. Hayat izgisinin l doa ile sk
bir ilikisi vardr. Ayn ekilde z yaratl ve yoktan var edilme ba-
kmndan da yce Allah'n emrine ve snrsz egemenliine bal-
dr. Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "O'nun emri, bireyi istedi
mi ona, sadece 'ol' demektir, o da hemen oluverir." (Ysn, 82) "Biz
bir eyi istediimiz zaman, syleyeceimiz sz, sadece ona 'ol'
dememizdir; derhl oluverir." (Nahl, 40) Bu, meselenin balangc
ile ilgili aklamadr.
Dn asndan ise, insann izledii yol ikiye ayrlr: Mutluluk
ve mutsuzluk yolu. Sonunda insan yceler lemine ulatrmaya
en elverili olan mutluluk yoludur. nsan bu yolu Rabbine ulaana
kadar izler. Mutsuzluk yolu ise, menzile uzak der ve sonunda in-
san aalarn aas bir konuma drerek lemlerin Rabbinin
huzuruna karr. Yce Allah tm varlklar epeevre kuatmtr.
Fatiha suresinde yer alan, "Bizi doru yola hidayet et." ayetini in-
celerken bu hususa ilikin aklamalarda bulunmutuk.
nsann izledii yola ilikin genel bir deerlendirmeydi bu. O-
nun dnya hayatndan nceki, dnya hayatndaki ve dnya haya-
tndan sonraki hayat ile ilgili aklamalara da yeri geldike yer ve-
receiz. u kadar var ki, Kur'n- Kerim bu meseleyi, hidayet, sa-
pklk, mutluluk ve mutsuzluk durumlaryla olan balants dolay-
syla gndeme getiriyor. Hedefinin dnda kalan hususlar ise, s-
t kapal olarak geiyor.
"Onlar yedi gk olarak dzenledi." naallah "Fussilet" suresinin
ilgili ayetinde "gk" kavram zerinde etrafl bir deerlendirme ya-
pp ayrntl aklamalarda bulunacaz.
Bakara Sresi / 30-33 ........................................................................................... 191

30- Hani bir zaman Rabbin, meleklere; "Ben, yeryznde bir


halife yaratacam." demiti. Onlar da: "Orada bozgunculuk yapa-
cak ve kanlar dkecek birini mi yaratacaksn? Oysa biz seni ve-
rek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz." dediler. Allah: "Ben sizin
bilmediklerinizi bilirim" dedi.
31- Ve dem'e isimlerin tmn retti. Sonra onlar melekle-
re sundu ve "Eer doru sylyorsanz, bunlarn isimlerini bana
haber verin." dedi.
32- Dediler ki: "Sen ycesin, bize rettiinden baka bizim
hibir bilgimiz yok. phesiz sen, bilensin, hikmet sahibisin."
33- (Allah:) "Ey dem, bunlara onlarn isimlerini haber ver."
dedi. O, bunlar onlara isimleriyle haber verince de dedi ki: "Ben
size, ben gklerin ve yerin gaybn bilirim, sizin aa vurduunuzu
ve iinizde gizlemekte olduunuzu bilirim, dememi miydim?"

AYETLERN AIKLAMASI
Yukardaki ayet-i kerimeler insann yeryzne indirili gayesi-
ni, yeryzne halife olarak atanmasnn mahiyetini, bu misyonu-
192 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

nun sonu ve zelliklerini aklamaktadr. Bu kssa, Kur'n- Ke-


rim'de yer alan dier kssalarn aksine sadece burada gndeme
getirilmitir.
"Hani bir zaman Rabbin... demiti..." leride yce Allah'n "deme-
sinin", meleklerin "demelerinin" ve eytann "demesinin" ne an-
lam ifade ettiini aklayacaz, inaallah.
"Orada bozgunculuk yapacak, kan dkecek birisini mi yaratacak-
sn? Oysa biz seni verek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz." Grl-
d kadaryla melekler, yce Allah'n "Ben yeryznde bir halife
yaratacam." sznden, yeryznde bozgunculuun yaanacan
ve kan dkleceini anlyorlar. nk yer meneli madd varlk,
fke ve ihtiras glerinin bir bilekesidir. Yaanlacak yurt da di-
dime, srtme yurdudur. Her bakmdan snrldr. Her an eki-
meye yol aacak niteliktedir. Bileimleri zlmeye elverilidir.
Dzeni ve slah edilmi yanlar yeniden bozulabilir, sistemi allak
bullak olabilir. Burada ancak trsel bir hayat srdrlr. Birleme
ve dayanma olmad srece kalclk olmaz.
Buradan anladlar ki, yeryznde sz edilen halifelik, ancak
bireylerin bir araya gelmesiyle gerekleen toplumsal hayatta sz
konusudur. Byle bir dzende de bozgunculuk ve kan dkclk
kanlmazdr.
Halifelik misyonu ise, tam anlamyla bu misyonun asl sahibi
temsil edilmedike gereklemez. Yani halife, bu makamn asl
sahibinin adna ynetme, hkmetme ve dzenleme salahiyetine
sahip olmaldr. Yeryznde temsil edilmek istenen yce Allah,
varl itibariyle en gzel isimlere sahiptir. Gzellik ve ycelikle ilgi-
li en stn nitelikler O'nundur. Zat asndan noksanlklardan
mnezzehtir, fiilleri bakmndan ktlkten ve bozgunculuktan
uzaktr, ycedir.
Yer meneli bir halife bu hliyle Allah'n halifesi olmaya lyk
de-ildir. Her trl noksanl barndran varlyla, noksanlklar-
dan mnezzeh, her trl yokluktan beri olan, ilh varln yerine
halife olamaz. Toprak nerede, sahiplerin sahibi, ortaksz Rab ne-
rede! Meleklerin sarf ettikleri bu szler, bilmedikleri hususlar -
renme, sz konusu halifeyle ilgili olarak iinden kamadklar
meseleleri zme kavuturma amacna yneliktir. Yoksa her-
Bakara Sresi / 30-33 ........................................................................................... 193

hangi bir itiraz veya kar k-ma sz konusu deildir. Bunun kant
da yce Allah'n onlar adna aktard u ifadedir: "phesiz sen
bilensin, hikmet sahibisin." Cm-lenin ifade biiminden melekle-
rin teslimiyeti bir tavr iinde olduklar anlalyor.
Meleklerin szlerinden kan sonu udur: Halife tayini, ancak
halifenin, kendisini tayin eden yce zt, tm noksanlklardan ten-
zih ederek vmesi ve varl ile onun kutsiyetini kantlamas iin-
dir. Yer meneli bir varlk ise, bunu gerekletiremez. Tersine bu
konumunu ve ilevini bozgunculuk ve ktlk urunda kullana-
caktr. Bu grevlendirmenin amac, Allah' tesbih etmektir, O'nu
noksan sfatlardan tenzih etmektir. Bu ise, bizim seni tesbih et-
memizle, sana hamd etmemizle, seni noksan sfatlardan tenzih
etmemizle gereklemi bulunmaktadr. yleyse senin halifelerin
biziz veya bizi kendine halife kl. u yer meneli hilafetin sana ne
faydas olacaktr? Yce Allah onlarn bu deerlendirmelerini u
szleriyle cevaplandryor: "Dedi ki: 'Ben sizin bilmediklerinizi bili-
rim.' Ve dem'e isimlerin tmn retti."
Ayetlerin akndan ncelikle u husus anlalyor: Sz konusu
ha-lifelik, yce Allah adnadr. Baz tefsir limlerinin ihtimal verdik-
leri gibi, insanlardan nce yaayan bir tr canl adna deildir bu
halifelik. ddiaya gre bu canl tr yok olunca yce Allah insanlar
onlara halife klmak istemitir. Ama bu doru deildir. nk yce
Allah'n onlara, dem'e isimleri retmek suretiyle verdii cevap,
sz konusu iddiayla badamyor. Bundan dolay, hilafet Hz. -
dem'in (a.s) ahsyla snrl deildir. Bir ayrm gzetilmeksizin tm
soyu bu grevde ona ortaktr. simlerin retilmesi, bu bilginin in-
sann zne yerletirilmesi demektir. Nitekim, bunun etkisi yava
yava ama kesintisiz olarak kendini belli eder. lh hidayet sz
konusu olursa insan, bu bilgiyi kuvveden fiile geirebilir.
Halifeliin tm insanlar kapsad yce Allah'n u sznde de
vurgulanmaktadr: "Hani sizi, Nuh kavminden sonra, halifeler kl-
d." (A'rf, 69) Yce Allah bir dier ayette de yle buyuruyor: "Sonra
sizi yeryznde halifeler yaptk." (Ynus, 14) Konuyla ilgili bir dier
ayet de udur: "Ve sizi yeryznn halifeleri yapyor." (Neml, 62)
Ayetlerin akndan kan ikinci sonu da udur: Yce Allah
yeryz halifesinin bozgunculuk yapacan ve kan dkeceini
reddetmiyor ve meleklerin kendisini tesbih edip noksanlklardan
194 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

tenzih ettikleri eklindeki iddialarn da yalanlamyor. Ancak yeni


bir ey ortaya koyuyor. Meleklerin kaldramayacaklar bir olgudan
sz ediyor. Ama yer meneli bu halife bu ykmll kaldracak
kapasitededir. O, yce Allah'tan bir rnek alabilmekte, bir sr ta-
yabilmektedir ki, meleklerin buna gleri yetmez. Bu yeteneiyle
de bozgunculuk ve kan dkclk nitelii telafi edilmi olur.
Yce Allah, "Ben sizin bilmediklerinizi bilirim" eklindeki s-
zn ikinci kez, "Ben size, 'Ben gklerin ve yerin gaybn bilirim.'
dememi miydim?" szyle deitiriyor. Bu gaybdan maksat, i-
simlerdir; dem'in isimlere ilikin bilgisi deildir. Yani melekler,
kendilerinin bilmedikleri birtakm isimlerin varlndan haberdar
deildiler. Bilgisizlikleri, bu isimleri biliyorlard da dem'in bunlar
bildiini bilmiyorlard, eklinde deildi. Aksi takdirde yce Allah'n
bu isimleri onlardan sormasnn anlam olmazd ve "Ey dem,
bunlara onlarn isimlerini haber ver" sz ile yetinilir; onlar da
dem'in de bu isimleri bildiini anlarlar, mesele bitip giderdi.
Oysa ayette, "Bunlarn isimlerini bana haber verin" diye me-
leklere soru yneltilmitir. Bu ifade tarzndan anlalan o ki; me-
lekler ha-lifelik misyonuna taliptiler, ama sonunda Hz. dem'in bu
i iin seilmi olmasn kabul etmek durumunda kaldlar. nk
halifelik misyonunu stlenecek biri, isimleri bilmek zorundadr. Bu
yzden yce Allah, meleklere isimleri soruyor, onlar bilemiyorlar,
ama dem biliyor. O zaman dem'in halifelik misyonuna lyk ol-
duu ve bu hususta meleklerden daha stn olduu ortaya k-
yor. Yce Allah meleklere yukardaki soruyu yneltirken "eer
doru sylyorsanz" ek-linde bir ifade kullanyor, bu da gsteri-
yor ki, melekler isimleri bilmeyi gerektiren bir iddiada bulunmu-
lard, bir misyona talip olmulard.
"dem'e isimlerin tmn retti, sonra onlar meleklere sundu."
Buradan anlalyor ki, bu isimler veya isimlerinden sz edilen var-
lklar, akl sahibi canl varlklard. Bunlar gayb perdesinin altnda
bulunuyorlard ve onlarn isimlerini bilmek, bizim u andaki eya-
larn isimlerini biliimize benzemiyordu. Yoksa, Hz. dem'in sz
konusu isimleri meleklere haber vermesi srasnda onlar da bu i-
simleri renirler ve bilgi bakmndan dem'le ayn dzeye gelir-
lerdi. Dolaysyla Hz. dem'in meleklere kar bir stnl sz ko-
nusu olmazd.
Bakara Sresi / 30-33 ........................................................................................... 195

nk eer Allah bu isimleri meleklere retmi olsayd, onlar


da dem'in dzeyine gelirler, belki de ondan stn olurlard. Bu
durumda da melekleri ikna eden veya gerekelerini geersiz klan
bir durum sz konusu olmazd. nk, yce Allah'n retmesiyle
bir adamn birtakm szckleri bilmesi, onu Allah'n emrini eksik-
siz yerine getiren meleklerden stn klmaz. Bu bilgi Allah'n, "Bu
benim halifemdir ve benim katmda meleklerden daha stn bir
konuma sahiptir." buyurmasna sebep olmaz.
Yce Allah'n meleklere, "nsanlarn ileride duygu ve dnce-
lerini anlatmak, aralarnda anlamak iin kullanacaklar kelimele-
ri syleyin; eer iddianzda veya halifeliimi istemenizde doru i-
seniz!" buyuracan dnemeyiz. k dil bilmenin kemal sa-
ylmas, kalplerin iindeki amalar bildirmesinden ileri geliyor. Bu
duygular ifade etmek iin meleklerin konumaya ihtiyalar yok-
tur. Onlar duygular, dnceleri vastasz alglarlar. Dolaysyla on-
lar bu hususta konumann da tesinde bir mkemmellie
sahiptirler.
Ksacas, Hz. dem'in onlara isimleri haber vermesi sonucu
meleklerde oluan bilgi, yce Allah'n isimleri retmesi ile -
dem'de meydana gelen gerek bilgiden farkldr. Bu iki bilgiden
sadece biri, melekler ve kapasiteleri asndan mmkndr. Hz.
dem, isimleri meleklere haber vermesinden dolay deil, isimlere
ilikin gerek bilgisinden dolay halifelik misyonunu hakketmiti.
Nitekim melekler cevap niteliinde yle demilerdi: "Sen yce-
sin; bizim senin bize rettiinden baka bir bilgimiz yoktur."
Bylece bilgi hususunda olumsuz bir konuda olduklarn kabul e-
diyorlar.
imdiye kadar sunduumuz aklamalardan kan sonuca g-
re, sz konusu nesnelerin isimlerini bilmek, onlarn gerek mahi-
yetlerini, somut varlklarn bilmek eklinde olmaldr. Yani srf, bir
kavram ifade etmeye ynelik bir kelimeyi bilmek yeterli deildir.
u hlde sz konusu nesneler, gklerin ve yeryznn bilinmezlik
perdesi altnda gizli olan birtakm dsal olgular ve somut varlk-
lardr. Bu nesneleri asl nitelikleriyle bilmek de, ancak yer meneli
bir varlk iin mmkndr; gk meneli bir melek iin deil. Ayrca
bu bilgi, ilh hilafetin bir gereidir.
196 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

"dem'e isimlerin tmn retti." ifadesinin orijinalinde ge-


en "el-esm=isimler" kelimesi bana "lm" getirilmi bir oul-
dur. Banda bu ekilde "lam" harfi bulunan oullar genellik ifade
ederler. Bunun yan sra kelime, "kulleha=tmn" ifadesiyle de
pekitirilmitir. Yani varlklar ifade iin kullanlan tm isimleri
hibir snrlandrma olmakszn kapsad vurgulanmtr. Ayrca,
"Sonra onlar meleklere sundu." ifadesi gsteriyor ki, btn isim-
ler yani isim tarafndan tanmlanan nesneler, hayat ve ilim sahibi-
dirler. Bununla beraber gayb perdesi, yani gklerin ve yerin
bilinmezlikleri altnda gizlidirler.
"Gayb" kelimesinin gklere ve yere izafe edilmesi -kimi yerler-
de "min" harf-i cerrinin ifade ettii "baz" anlamn ifade etmesi
mmkn olmakla birlikte- burada "lm" harf-i cerrinin anlamn
ifade etmesi gerekiyor. nk burada ama yce Allah'n gcnn
tmn, kuatcln, buna karlk meleklerin gszlklerini ve
yetersizliklerini vurgulamaktadr. Bundan kan sonuca gre, Hz.
dem'in bildii isimler, gk ve lemlerine oranla "gayb" saylan
eylerdir, evrenin erevesinin dnda yer alan olgulardr.
Meselenin bu boyutlar, yani isimlerin genellii, iaret ettikleri
nesnelerin hayat ve bilgi sahibi olular, bunlarn gklerin ve yerin
gayb olarak nitelendirilileri zerinde dnldnde, bununla
yce Allah'n u sz arasnda kanlmaz bir balant olduu g-
rlecektir: "Hibir ey yoktur ki, onun hazineleri bizim yanmzda
olmasn. Biz onu bilinen bir miktar ile indiririz." (Hicr, 21)
Burada yce Allah, "ey" denebilecek her eyin, katnda bir
hazinesinin bulunduunu, o eyin orada saklandn, srekli oldu-
unu, hi tkenmediini, herhangi bir snrla snrlanmadn, l
ve snrn sadece indirme ve yaratma aamasnda sz konusu ol-
duunu, bu hazinelerdeki okluun, l ve snrlamay kanlmaz
klan saysal bir okluk olmadn, sadece mertebe ve derecelerle
ilgili bir okluun sz konusu olduunu bildiriyor. naallah Hicr
suresinde yer alan bu ayeti aklarken, daha ayrntl bilgi verece-
iz.
Buna gre, yce Allah'n meleklere sunduu isimler, Allah ka-
tnda koruma altnda olan, gayb perdesinin gerisinde gizli bulunan
yce varlklard. Yce Allah lemde olan her ismi, o yce varlkla-
Bakara Sresi / 30-33 ........................................................................................... 197

rn hayr ve bereketiyle indirmitir. Gklerde ve yerde bulunan her


ey bunlarn nurundan ve gz alc aydnlndan tremitir. ok-
luklar, farkllklar, bireyler ve kiilerin okluuna, deiikliine
benzemez. Buradaki ilem, mertebeler ve dereceler eklinde ger-
ekleir. Bunlarn katndan inen bir isim, bu tr bir inile iner.
"Sizin aa vurduunuzu ve iinizde gizlemekte olduunuzu bili-
rim." Bu ikisi, gklerin ve yerin bir paras olan izaf gaybn kap-
samna girerler. Bu yzden bundan nce, "Ben gklerin ve yerin
gaybn bilirim." denilmitir. Ama gaybn her iki yann da, yani
gkler ve yer lemlerinin kapsamnn dndaki gayb ile, bu iki -
lemin kapsamndaki gayb birlikte ifade etmektir.
"iinizde gizlemekte olduunuzu" ifadesinin orijinalinde
"kitman= gizleme" fiilinin "kuntum" fiiliyle kaytlandrlarak "gizle-
mekte olduunuz" eklinde bir ifade kullanlmasndan ortada Hz.
dem ve onun halife olarak grevlendirilmesi ile ilgili gizlenen bir
hususun varolduu anlalyor. Bunu yce Allah'n bir sonraki ayet-
teki u sznden de sezinlemek mmkndr: "hepsi secde ettiler.
O ise imtina etti ve byklk taslad ve o kfirlerden idi."
Buradan anlald kadaryla, blis bundan nce kfir olmu-
tu. Secde etmekten kanmas daha nce iinde gizledii eye da-
yanyordu. Aklanan bu nktenin kadrini bilmelisin.
Bununla da anlalyor ki, meleklerin secde etmeleri ve blis'in
sec-de etmekten kanmas, yce Allah'n, "Ben sizin bilmedikle-
rinizi bilirim." sz ile, "sizin aa vurduunuzu ve iinizde giz-
lemekte oldu-unuzu bilirim." sznn arasnda yer alan bir anda
gereklemitir. Yine bununla, "Ben sizin bilmediklerinizi bilirim."
ifadesinden sonra, "Ben gklerin ve yerin gaybn bilirim." ifade-
sinin kullanlm olmasnn srr da akla kavuuyor.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Tefsir'ul-Ayy'de belirtildiine gre, mam Sadk (a.s) yle
de-mitir: "Eer melekler yeryznde bozgunculuk yapan, orada
kan dken kimseler grmemi olsalard, 'Orada bozgunculuk ya-
pacak, kan dkecek birisini mi yaratacaksn?' eklindeki bir bil-
giye sahip olmazlard." [c.1, s.29, h: 4]
198 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Ben derim ki: Burada, demoullarndan nce yaanm bir


dneme iaret edilmi olabilir. Byle bir sonu karmak, melekle-
rin bu yargya, "Ben yeryznde halife yaratacam." sznden ha-
reketle var-dklar eklindeki aklamamzla da bir eliki
oluturmaz. Bilakis bu aklama gz nnde bulundurulmadan ri-
vayeti de aklayamayz. Aksi takdirde meleklerin bu szleri, blis-
'inki gibi kt ve yerilmi bir kyas olur.
Tefsir'ul-Ayy'de yle bir rivayet yer alr: Zrare diyor ki: "-
mam Muhammed Bkr'n (a.s) huzuruna ktm. Bana, 'Yannda
ia kaynaklarnca aktarlan hadisler var mdr?' diye sordu. Dedim
ki: 'Yanmda birok hadis vardr. Bir ate tututurup onlar yakmak
istedim.' mam buyurdu ki: 'Onlar sakla, doru bulmadklarn u-
nutursun.' Burada demoullar hatrmdan geti. Bunun zerine
mam yle buyurdu: 'Orada bozgunculuk yapacak, kan dkecek
birisini mi yaratacaksn?' derlerken, melekler bunu nereden bili-
yorlard?' Zrare dedi ki: 'mam Sadk (a.s) da dem kssasndan
sz alnca yle diyordu: 'Bu hadise, Kaderiye'nin grn red
etmektedir.' Sonra mam Sadk (a.s) yle buyurdu: 'Hz. dem'in
(a.s) gkyznde meleklerden bir dostu vard. dem gkten yere
inince melek yalnzlk hissetmeye balad. Bunun zerine duru-
munu yce Allah'a ikyet etti ve kendisine izin vermesini istedi.
Yce Allah ona izin verdi, o da yere, dem'in yanna indi. Onu bir
lde oturmu buluverdi. dem onu grnce ellerini bann zeri-
ne koyup bir lk att.' mam Sadk (a.s) diyor ki: 'Derler ki, btn
yaratklar onun ln duydular. Bunun zerine melek ona yle
dedi: 'Ey dem, gryorum ki, sen Rabbine isyan ettin ve altndan
kalklmaz bir ykn altna girdin. Yce Allah'n senin hakknda ne
dediini ve bizim ona ne cevap verdiimizi biliyor musun?' dem,
'Hayr.' dedi. Melek dedi ki: 'Allah, 'Ben yeryznde bir halife ya-
ratacam.' dedi. Buna karlk biz de dedik ki: 'Orada bozguncu-
luk yapacak, kan dkecek birisini mi yaratacaksn?' Allah seni
yeryz iin yaratmtr, gkte kalman uygun der mi?' mam
Sadk (a.s) defa yle dedi: Allah'a andolsun ki, dem bu szle
teselli buldu." [c.1, s.32, h: 9-10]
Ben derim ki: Bu rivayetten anlalyor ki, Hz. dem'in yery-
zne inmeden nce, iinde yaad cennet gkteydi. Bunu des-
tekleyen baka rivayetlere de ileride yer vereceiz.
Bakara Sresi / 30-33 ........................................................................................... 199

Yine Tefsir'ul-Ayy'de Ebu'l-Abbas kanalyla mam Sadk'tan


(a.s) yle rivayet edilir: Ebu'l-Abbas diyor ki: "dem'e isimlerin
tmn retti..." ayetini okuduktan sonra, "Allah dem'e ne -
retti?" diye sordum. mam Sadk yle cevap verdi: "Yerleri, dala-
r, dereleri, ovalar." Sonra altndaki sergiye bakt ve "Bu sergi de
yce Allah'n, isimlerini dem'e rettii eyler arasnda yer alr."
dedi. [c.1, s.32, h: 11]
Yine ayn eserde Fudayl b. Abbas'n yle dedii rivayet edilir:
mam Sadk'a (a.s), "dem'e isimlerin tmn retti." ayetini
okuduktan sonra, "Neler retildi?" diye sordum, yle cevap ver-
di: "Yer-yzndeki vadilerin, bitkilerin, aalarn ve dalarn adn
retti." [c.1, s.32, h: 12]
Sz konusu tefsirde belirtildiine gre Davud b. Serhn el-
Attr yle demitir: "Bir ara mam Sadk'n (a.s) yannda bulunu-
yordum. Sofrann getirilmesini istedi. Yemeimizi yedikten sonra,
leen ve ibrik istedi. Bunun zerine, 'Sana feda olaym. Yce Allah,
'dem'e isimlerin tmn retti.' buyuruyor. Leen ve ibrik de
dem'e retilen isimler arasnda yer alr m?' diye sordum. -
mam, 'Btn vadileri ve dereleri retti.' dedi." [c.1, s.32, h: 13]
el-Mean adl eserde mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet
edilir: "Yce Allah btn hccetlerinin isimlerini dem'e retti,
sonra onlarn ruhlarn meleklere sundu ve 'Eer tesbih etmeniz-
den ve beni noksan sfatlardan tenzih etmenizden dolay, yery-
zndeki halifelik misyonu asndan dem'den daha lyk olduu-
nuz eklindeki iddianzda samimi ve doru iseniz, bunlarn adlarn
bana syleyin.' buyurdu. Bunun zerine melekler yle dediler:
'Seni tenzih ederiz. Bizim senin bize rettiinden baka bir bil-
gimiz yoktur. phesiz sen bilensin ve hikmet sahibisin.' Allah
dedi ki: Ey dem, bunlara onlarn isimlerini haber ver."
"dem, onlarn isimlerini meleklere haber verince, onlarn Al-
lah katndaki yksek makamlarn rendiler. O zaman anladlar
ki, onlar yeryznde Allah'n halifesi olmaya, Allah'n insanlar ze-
rinde hcceti olmaya kendilerinden daha lyktrlar. Sonra onlar
meleklerin gzlerinden kaybetti. Kendilerinden onlarn velyetini
kabullenerek, sevgilerini besleyerek Allah'a kulluk sunmaya a-
rd. Ardndan onlara yle dedi: Ben size, ben gklerin ve yerin
200 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

gaybn bilirim, sizin aa vurduunuzu ve iinizde gizlemekte


olduunuzu bilirim, dememi miydim?"
Ben derim ki: Bundan nceki aklamalarmza bir kez daha
gz atlacak olursa, bu rivayetlerin ifade ettikleri anlamlar daha
kolay anlalr ve bu rivayetler ile nceki aklamalar arasnda bir
eliki sz konusu olmad grlr. Nitekim daha nce de vurgu-
ladmz gibi, "Hibir ey yoktur ki, hazineleri bizim katmzda
olmasn." (Hicr, 21) ayeti, btn eylerin gayb hazinelerinde bir var-
la sahip olduklarn ve oradan inerek burada varolduklarn orta-
ya koymaktadr. Varlklara konulan tm isimler, ayn zamanda
gayb hazinelerinde yer alan eylerin de isimleridir. Dolaysyla, "Al-
lah gaybnn hazinelerinde bulunan eyleri (ki bu gklerin ve yerin
gaybdr) dem'e retti." demekle, "O, dem'e her eyin ismini
retti; gklerin ve yerin gayb budur." demek arasnda bir fark
yoktur. Her iki ifade de ayn sonuca dnktr, her ikisi de ayn ka-
pya kar.
Yaratlla ilgili baz rivayetleri burada ele almamz uygun ola-
caktr. Bihar'ul-Envar'da Cbir b. Abdullah'n yle dedii rivayet
edilir: "Bir gn Resulullah'a (s.a.a) dedim ki: 'Yce Allah'n ilk ya-
ratt ey nedir?' yle dedi: Ey Cbir, Allah ilk nce senin pey-
gamberinin nurunu yaratt. Sonra btn iyilikleri ondan yaratt.
Sonra onu, nnde, Allah'n diledii lde bir yaknla oturttu.
Sonra onu birka ksma ayrd. Ar bir ksmdan ve krsy de bir
ksmdan yaratt. Ar tayanlarla, Krsy tutanlar bir dier k-
smdan yaratt."
"Drdnc ksm Allah'n diledii lde sevgi makamna o-
turttu. Sonra bu makam da ksmlara ayrd. Kalemi bir ksmn-
dan, levhi bir ksmndan, cenneti bir ksmndan yaratt; drdnc
ksmn ise diledii ekilde korku makamna yerletirdi. Sonra onu
da paralara ayrd, melekleri bir paradan, gnei bir paradan ve
ay bir paradan yaratt."
"Sonra drdnc paray Allah'n diledii eyler iin umut ma-
kamna yerletirdi. Sonra onu da paralara ayrd. Akl bir para-
sndan, bilgiyi ve hilmi bir parasndan, gnahszlk ve baary da
bir parasndan yaratt. Drdnc ksm ise Allah'n diledii eyler
iin hay makamna yerletirdi. Sonra ona heybet gzyle bakt ve
Bakara Sresi / 30-33 ........................................................................................... 201

sz konusu nur szd. Ondan da yz yirmi drt bin katre damlad.


Yce Allah bu damlalarn her birinden bir nebinin ve resuln ruhu-
nu yaratt. Sonra peygamberlerin ruhlar soluk alp vermeye ba-
ladlar. Yce Allah bu ruhlarn soluklarndan evliyann, ehitlerin ve
salihlerin ruhlarn yaratt."
Ben derim ki: Bu anlamlar ieren birok rivayet vardr. Bunlar
zerinde salkl bir inceleme yapld zaman, bunlarn bizim
aklamalarmz destekledikleri grlecektir. leride bu konuya
ilikin olarak baz aklamalara yer vereceiz. Onun iin
tasavvufularn uydurmalar ve aslsz kuruntulardr diye, ilim ve
hikmet kaynaklarndan gelen bu tr hadisler reddedilmemelidir.
nk yaratln bilmediimiz birok srr vardr.
Gryorsunuz ki, yeryznde yaayan uluslarn en sekin
bilginleri, insan trnn doup gelimeye balamasndan bu yana
doann srlarn zmek iin hibir fedakrlktan kanmyor ol-
masna ramen bu hususta attklar her admn ardndan daha
birok eyi bilmediklerinin farkna varyorlar. stelik aratrdklar
da lemlerin en dar kapsamls ve en nemsizi olan madde le-
midir. O hlde madde tesi usuz bucaksz nur lemleri hakknda
ne dnlebilir!
202 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

34- Hani bir zaman meleklere, "dem'e secde edin." demitik,


blis hari hepsi secde ettiler. O ise imtina etti ve byklk taslad
ve o kfirlerden idi.

AYETN AIKLAMASI
Daha nceki aklamalarmzda, "iinizde gizlemekte
olduunuzu" ifadesinden, nceleri gizli olup da sonra aa
karlan bir hususun sz konusu olduuna iaret etmitik. Bunun,
"imtina etti ve byklk taslad ve o kfirlerden idi." ifadesiyle bir
ilgisi vardr. nk, "o diretti, bbrlendi ve inkr etti" eklinde bir
ifade kullanlmyor. Yine aklamalarmzdan anlalyor ki secde
olay, "ben sizin bilmediklerinizi bilirim." sznn sarf edildii an
ile "sizin aa vurduunuzu ve iinizde gizlemekte olduunuzu
bilirim." sznn sarf edildii an arasnda gereklemie benziyor.
Dolaysyla, "Hani bir zaman meleklere, 'dem'e secde edin.'
demitik." ifadesi, nceki ifadeleri noktalayp cennet kssasna
geii salama amacna yneliktir. nk daha nce de syledi-
imiz gibi, bu ayetler, insana hilafet misyonunun yklenmesini,
yaratklar arasndaki fonksiyonunu, yeryzne indiriliini, mutluluk
ve mutsuzlua yol aan davranlarn konu ediniyorlar.
Dolaysyla secde kssasnn buradaki en nemli ilevi, ana
hatlaryla cennet kssasna ve dem'in indirilii olayna geii ko-
laylatrmaktr. Olayn etraflca anlatlmayp ksaca deinilmesinin
gerisindeki gereke bu olsa gerektir. Belki de ifadede nc tekil
kipi yerine, birinci oul kipinin kullanlmas da bu yzdendir: "me-
leklere, 'dem'e secde edin.' demitik." Oysa bundan nce, "Hani
bir zamanlar Rab-bin meleklere, 'Ben yeryznde bir halife yara-
tacam.' demiti." ek-linde bir ifade kullanlmt.
Bakara Sresi / 34 ................................................................................................ 203

imdiye kadarki aklamalardan kan sonuca gre, blis'in bir


eylemi olmasna ramen, gizleme fiilinin tm meleklere izafe e-
dilmesi, sz sanatnn bir kuralnn gereidir. Bu kurala gre, bir
topluluun iinde yer alan, onlardan ayr olarak deerlendirilme-
yen bir ferdin fiili, iinde bulunduu toplulua mal edilir.
Bu ifade tarz, bir dier hususu da vurgulamaya ynelik olabi-
lir. yle ki: "Ben yeryznde bir halife yaratacam." sz ile dile
getirilen "hilafet" misyonunun genellii, melekleri de kapsyor o-
labilir. Nitekim, meleklere dem'e secde etmelerinin emredilmi
olmas da bu anlam pekitirir niteliktedir. Bundan dolay melekle-
rin iinde birtakm duygular uyanm olabilir. nk onlar, yeryz
meneli bir yaratn her eyden, hatta onlardan bile stn olabi-
leceini dnmyorlard. leride de deineceimiz gibi, elimize
ulaan baz rivayetler de bu anlam pekitirir niteliktedir.
"dem'e secde edin." Bu ayetten, Allah'n emrine uymak sure-
tiyle O'na boyun eme sz konusu olduu zaman selmlama ve
sayg sunma amacyla Allah'tan bakasna secde etmenin cevaz
anlalmaktadr. Bunun bir rnei de Yusuf kssasnda grlmek-
tedir: "Ana-babasn tahtn stne kard ve hepsi onun iin sec-
deye kapandlar. Yusuf dedi ki: Babacm, ite bu, nceden gr-
dm ryann te'-vilidir. Rabbim onu gerek yapt." (Ysuf, 100)
Bu konuda Fatiha suresinde de akladmz gibi ksaca yle
diyebiliriz: badet, kulun kendini, kulluk statsne oturtup bunu
kantlayacak davranlar sergilemesidir. Dolaysyla kulluk kast
tayan bir fiilde efendinin efendiliini aa vurma salahiyeti ol-
maldr ya da kulun kulluunu sergileme kabiliyeti olmaldr. Efen-
dinin karsnda secdeye kapanmak, rkua eilmek, o oturduu
zaman nnde hazr ol vaziyette ayakta beklemek, yrd za-
man peinde yrmek gibi. Bir fiilde sz konusu salahiyet ne ka-
dar fazla olursa, kulluu sergileme asndan fiil ve yaplan ibadet
bir o kadar belirginlik kazanr. Bu noktada efendiliin stnl-
n, buna karn kulluun alakln en arpc biimde somutla-
tran fiil secdedir. nk secdede yere kapanma ve yz yere
srme gibi bir alalma pozisyonu sz konusudur.
Ancak biz, "Secde zat bir ibadettir" eklindeki iddiaya
katlmyoruz. nk zatla ilgili olan bir ey, hibir zaman ondan
204 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ayrlmaz. Ama bu fiil, ibadet kast ile yceltme duygusundan ba-


ka bir gerekeyle de yerine getirilebilir. Alay etmek ve kmse-
mek amacyla secdeye gitmek gibi. badet kast ile yerine getirilir-
ken kapsad tm unsurlar iinde barndryor olmasna ramen,
byle bir davran ibadet niteliini kazanmaz. Evet, dier kulluk
kast tayan davranlara kyasla ibadet anlam secde fiilinde da-
ha belirgindir. Zat bir ibadet olmadna gre de, mabutluk Allah-
'a zgdr, diye zat hasebiyle Allah'a zg klnm deildir. Eer
ortada bir engel varsa, bu, er' veya akl bir yasaklamadan dola-
ydr. er'an veya aklen yasaklanan eyse, Rablk niteliini Allah'-
tan bakasna yaktrmaktan baka bir ey deildir.
Fakat Rablk niteliini yaktrmakszn Allah'tan bakasna
sayg gstermek, onu yceltmek, daha dorusu nezaket kurallar-
nn gereini yerine getirmek meselesine gelince, bunun yasak ol-
duuna ilikin bir kant yoktur elimizde. Ancak ne var ki, dinin za-
hir amelleri ile ili dl olmann insana kazandrd dinsel haz, bu
eylemin (sadece) yce Allah'a zg klnmasn, srf selmlama
veya sayg sunma amacyla da olsa bu fiilin Allah'tan bakasna
sunulmamasn ngrmektedir.
Ama secde dnda, Allah'n salih kullarna veya velilerinin ka-
birlerine veya eserlerine kar sevgiden kaynaklanan dier fiillerin
yasak olduuna dair ne akl, ne de nakl bir kant yoktur. naallah
yeri gelince bu hususa etraflca deineceiz.

AYETN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Tefsir'ul-Ayy'de mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edi-
lir: "Allah dem'i yaratnca meleklere ona secde etmelerini emret-
ti. Melekler kendi kendilerine, 'Biz, yce Allah'n katnda bizden
daha byk deer verdii bir canl trn yaratacan
sanmyorduk. nk biz O'nun komular ve tm yaratklar ara-
snda O'na en yakn olanlar idik.' Bunun zerine yce Allah yle
buyurdu: 'Sizin aa vurduunuzu ve iinizde gizlemekte olduu-
nuzu bilirim, dememi miydim?' Yce Allah, burada, onlarn cin-
lerle ilgili olarak da vurduklar szlerini ve ilerinde gizledikleri
duygularn kastediyor. Bu yzden o sz syleyen melekler ara
sndlar." [c.1, s.33, h: 14]
Bakara Sresi / 34 ................................................................................................ 205

Yine ayn tefsirde mam Zeynelabidin'in (a.s) aa yukar ben-


zer eyleri syledii rivayet edilir. Bu rivayette yle geer: "Melek-
ler, hata ilediklerini anlaynca ara sndlar. Ancak bu hatay
tm melekler deil, arn evresinde bulunan meleklerden bir
grubu ilemi... Onlar kyamete kadar arn evresine snrlar."
[c.1, s.30, h: 7]
Ben derim ki: Bu iki rivayetin ieriini u ifadeden anlamak
mm-kndr: "Biz seni verek tespih ediyor ve seni takdis ediyo-
ruz... Sen ycesin. Bize rettiinden baka bizim hibir bilgimiz
yoktur."
leride de deineceimiz gibi "ar" ilimdir. Bu anlam pekiti-
ren Ehlibeyt mamlarndan aktarlan birok rivayet de mevcuttur.
Buna gre, "kfirlerden idi." sz ile insanlardan nce yaratlan b-
lis'in soydalar olan cinler kastedilmitir. Nitekim yce Allah bir
ayette yle buyuruyor: "Andolsun biz insan pimemi amurdan,
deimi cvk balktan yarattk. Cinne gelince, onu da daha n-
ce nfuz eden ok scak ateten yarattk." (Hicr, 26-27)
Buradan hareketle diyebiliriz ki, gizleme durumunun tm me-
lekleri kapsadn ortaya koymak iin fazla zorlamaya gerek yok-
tur. nk gizlenen anlam tm meleklerin gnlnden gemi ola-
bilir. Do-laysyla bu rivayet ile, gizlenen eyin, blis'in kendi iinde
gizledii dem'e boyun emekten kanma, secdeye varmaya te-
nezzl etmeme niyeti olduu eklindeki yorum arasnda bir eliki
yoktur ve her ikisi de kastedilmi olabilir.
Kasas'ul-Enbiya adl eserde Ebu Basir'in yle dedii rivayet
edilir: "mam Sadk'a (a.s), 'Melekler dem'e secde ederlerken a-
lnlarn yere koydular m?' diye sordum. 'Evet. Bu, yce Allah'n
dem'e bahettii bir onurdu.' dedi."
Tuhaf'ul-Ukl adl eserde ise, yle bir rivayet yer alyor:
"Meleklerin dem'e secde etmeleri, Allah'a ynelik itaatin ve
dem'e kar besledikleri sevginin ifadesiydi."
el-hticac adl eserde, mam Musa Kzm'n (a.s), atalarndan
u szleri aktard rivayet edilir: "Bir Yahudi, gemi peygamber-
lerin mucizeleri karsnda, Resulullah'n (s.a.a) ne tr mucizeler
gsterdiini Emir'l-Mminin Ali b. Ebu Talip'ten (a.s) sordu. yle
206 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

dedi: Allah, meleklerine dem iin secdeye kapanmalarn emret-


ti. Syler misiniz, Muhammed iin de bu trden bir ey yapt m?"
"Bunun zerine Ali (a.s) dedi ki: Dediin gibi oldu. Ne var ki,
yce Allah'n meleklerine dem iin secdeye kapanmalarn em-
retmesi, onlarn Allah' bir yana brakarak dem'e kulluk sunduk-
lar anlamnda deildir. Aksine bu, onlarn dem'in stnln
ve Allah'n ona bahettii rahmeti kabul ettiklerinin bir ifadesiydi.
Hz. Muhammed'e gelince, bundan daha fazlas ona verilmitir.
Yce Allah o sonsuz mlknde ona salt ediyor, tm melekler,
ona esenlik diliyorlar. Mminler de ona salt getirmek suretiyle Al-
lah'a kulluk sunuyorlar. te bu, onun daha stn bir konumda ol-
duunun gstergesidir, ey Yahudi..." [c.1, s.314, Necef basks]
Tefsir'ul-Kumm'de deniyor ki: "Yce Allah dem'i yaratt. -
dem krk yl kendisine biim verilmi hlde bekledi. O srada me-
lun blis yanndan geiyor ve 'nemli bir ey iin yaratlm olmal-
sn!' diyordu. O srada blis'in iinden yle geti: 'Eer Allah buna
secde etmemi emrederse, kesinlikle isyan ederim.' Daha sonra
yce Allah melek-lere, 'dem iin secdeye kapann.' buyurunca,
hepsi secdeye kapanrken blis iindeki kskanl da vurdu ve
secde etmeye yanamad."
Bihar'ul-Envar'da, peygamberlerin kssalar ile ilgili olarak -
mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "blis'e dem iin
secdeye kapanmas emredildi. Fakat blis, 'Ya Rabbi, izzetin hakk
iin, eer dem'e secde etmekten beni muaf tutarsan, sana yle
bir kulluk sunacam ki, hi kimse benzeri bir kulluk sunmam-
tr.' dedi. Bunun zerine yce Allah, 'Ben istediim konuda bana
itaat edilmesini severim.' buyurdu."
Yine mam Sadk (a.s) buyurmutur ki: "blis drt kere acyla
feryat etmitir: Birincisi, lnetlendii gn. kincisi, yeryzne indi-
rildii gn. ncs, peygamberlerin ardndan geen uzun bir fet-
ret dneminden sonra Hz. Muhammed'in (s.a.a) peygamber ola-
rak grevlendirildii gn. Drdncs, mm'l-Kitab [ana kitap
yani Ftiha suresi] indirildii gn."
"ki kere de sevinle lk atmtr: Birincisi, dem'in yasak
aacn meyvesini yedii srada. kincisi, dem'in cennetten indiril-
dii srada. Ayet-i kerimede yce Allah yle buyuruyor: 'Bylece
Bakara Sresi / 34 ................................................................................................ 207

ayp yerleri kendilerine grnd.' Bundan nce grnmyordu,


ama artk aka gryorlard. dem'in yaklamamas istenen
aa da baakt." [c.11, s.145, h: 14]
Ben derim ki: Saylar olduka kabark olan rivayetlerde, bizim
"secde" olayyla ilgili aklamalarmz desteklenmektedir.
208 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

35- Dedik ki: Ey dem, sen ve ein cennette durun, ondan di-
lediinizi yerde bol bol yiyin. Ama u aaca yaklamayn, yoksa
zalimlerden olursunuz.
36- Derken eytan onlarn ayaklarn oradan kaydrd, onlar i-
inde bulunduklar durumdan kard. Dedik ki: Birbirinize dman
olarak inin. Sizin yeryznde kalp bir sre yaamanz lzmdr.
37- dem, Rabbinden birtakm kelimeler ald. Bunu zerine
(Rabbi, rahmetiyle) ona dnd. phesiz O, tvbeyi ok kabul e-
den ve esirgeyendir.
38- "Hepiniz oradan inin." dedik. Yalnz size benden bir hidayet
geldii zaman, kimler benim hidayetime uyarsa, artk onlara bir
korku yoktur ve onlar zlmeyeceklerdir.
39- nkr edip ayetlerimizi yalanlayanlar ise, ate ehlidir, onlar
orada ebed kalacaklardr.
Bakara Sresi / 35-39 ........................................................................................... 209

AYETLERN AIKLAMASI
"Dedik ki: Ey dem..." Meleklerin Hz. dem'e secde etmeleri o-
lay Kur'n- Kerim'in birok yerinde tekrarlanmasna karn, Hz.
dem'in dnya hayatndan nceki cennet deneyimi sadece
yerde gndeme getiriliyor.
Birincisi: Bakara suresinin u anda tefsirini sunduumuz aye-
tin de.
kincisi: A'rf suresinde. Bu surede yce Allah kssay u ifade-
lerle sunuyor: "Ey dem, sen ve ein cennette durun, ondan dile-
diiniz yerde afiyetle yiyin; fakat u aaca yaklamayn, yoksa
zalimlerden olursunuz. Derken eytan irkin yerlerini kendilerine
gstermek iin onlara fsldad; 'Rabbiniz, baka bir sebepten do-
lay deil, srf melek olursunuz ya da ebedi kalclardan olursu-
nuz diye sizi bu aatan menetti.' dedi. Ve onlara, 'Elbette ben si-
ze t verenlerdenim.' diye de yemin etti. Bylece onlar aldata-
rak aa sarktt. Aac tadnca irkin yerleri kendilerine grn-
d ve cennet yapraklarn st ste yamayp zerlerine rtmee
baladlar. Rableri onlara seslendi: 'Ben sizi o aatan menet-
medim mi? Ve eytan size apak dmandr, demedim mi?' De-
diler: 'Rabbimiz, biz kendimize zulmettik, eer bizi balamaz ve
bize acmazsan, muhakkak ziyana urayanlardan oluruz.' Allah
buyurdu ki: Birbirinize dman olarak inin, sizin yeryznde bir
sreye kadar kalp geinmeniz lzmdr. Orada yaayacaksnz,
orada leceksiniz ve yine oradan karlacaksnz" dedi." (A'rf, 19-
25)
ncs: Th suresinde, yce Allah yle buyuruyor: "Andol-
sun biz, nceden dem'e ahit vermitik. Fakat o, unuttu. Biz on-
da bir kararllk bulmadk. Meleklere, 'dem'e secde edin.' de-
mitik. blis'in dnda dierleri secde ettiler. O, ayak diretti. Bu-
nun zerine dedik ki: 'Ey dem! Bu, senin ve einin dmandr.
Sakn sizi cennetten -karmasn, sonra yorulur, sknt ekersi-
niz. imdi burada ackmayacaksn, plak kalmayacaksn. Ve sen
burada susamayacaksn ve gnein altnda yanmayacaksn da.'
Nihayet eytan ona fisldayp, 'Ey dem! Sana ebedilik aacn ve
yok olmayacak bir mlk haber vereyim mi?' dedi. O aatan
yediler. Bylece kendilerine kt yerleri grnd. stlerini cen-
210 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

net yaprayla rtmee baladlar. dem Rabbine kar geldi de


yolunu ard. Sonra Rabbi onu seti, tvbesini kabul etti, doru
yola iletti. Dedi ki: 'Hepiniz oradan inin, birbirinizin dmansnz.'
mdi benden size bir hidayet geldii zaman kim benim hidayeti-
me uyarsa o, sapmaz ve mutsuz olmaz. Ama kim benim zikrim-
den yz evirirse, onun iin dar bir geim vardr. Kyamet gn
onu kr olarak harederiz. 'Rabbim, der, niin beni kr har-ettin,
oysa ben grr idim?' Allah buyurur ki: te byle. Sana da bizim
ayetlerimiz geldi, sen onlar unuttun. Bugn de sen yle unutu-
lursun." (Th, 115-126)
Ayetlerin ak, zellikle kssann giri ksmndaki, "Ben yery-
znde bir halife yaratacam." ifadesi gsteriyor ki, Hz. dem yer-
yznde yaamak ve orada lmek zere yaratlmt. Onun ve ei-
nin cen-nete yerletirilmeleri ise, bir denemeydi ki, bu vesileyle
yeryzne insinler. Ayrca Th suresindeki hitap, "Biz dedik ki: Ey
dem..." eklindedir. A'rf suresinde ise, "Ey dem, yerle..." ek-
lindedir. Yani cennet kssasyla meleklerin secde etmesi olay,
pepee gelien bir kssaym gibi, ayn ifade tarz ile sunulmu-
tur.
Ksacas, Hz. dem (a.s) yeryzne yerlesin diye yaratlmt.
O-nun yeryzne yerlemesinin yolu da u aamalardan geiyor-
du: Halifeliinin kantlanmas iin, meleklerden stn olduu gs-
terilmeliydi. Sonra meleklere, ona secde etmeleri emredilmeli;
ardndan cennete yerletirilip yasak aaca yaklamalar yasak-
lanmal; yasaa ramen o aatan yemeli, bunun sonucunda ayp
yerleri kendilerine grnmeliydi ki, yeryzne inebilsinler. Dolay-
syla yeryzne yerleme ve dnya hayatn seme, nihayet ayp
yerlerinin ortaya kna balyd.
u ifadeden de anlald gibi ayp yerlerden maksat, cinsel
organlardr: "stlerini cennet yaprayla rtmee baladlar..."
Cinsellik, hayvan bir eilimdir ki, beslenmeyi ve byyp gelime-
yi gerektirir. eytann tek derdi de onlarn, ayp yerlerini ortaya -
karmakt. Geri yce Allah dem ve eini yeryznn koullarna
uygun bir yaratlta yaratm, sonra da cennete sokmutu; ama
onlar yaratldktan sonra kendi ayp yerlerinin farkna varacak ve
dnya hayatnn gereksinimlerini kavrayabilecek kadar uzun bir
Bakara Sresi / 35-39 ........................................................................................... 211

sre dnyada kalmam, hemen cennete gtrlmlerdi. Dolay-


syla yce Allah, onlar cennete gtrd zaman, kavraylar ruh
ve melekler leminden henz tam olarak kopmamt.
Bunun kant ise, yce Allah'n u szdr: "Kendilerinden r-
tlp gizlenen ayp yerlerini aa karmak iin." (A'rf, 20) Bura-
da "Onlara gizli olan" deil, "Onlardan gizletilen" eklinde bir ifa-
denin kullanlm olmas ilgi ekicidir. Bu ifadeden anlalyor ki,
ayp yerlerinin srekli olarak gizlenmesi, dnya hayat asndan
mmkn deildir. Bu olay bir kere gereklemi ve onu da cenne-
te yerletirilme izlemitir. u hlde, yasak aacn meyvesini ye-
mekle birlikte dnya hayatnda ayp yerlerinin ortaya kmas ka-
nlmaz bir gereklilikti. Bu yzden yce Allah yle buyuruyor:
"Sakn sizi cennetten karmasn, sonra yorulur, sknt ekersi-
niz." Bir yerde de yle buyuruyor: "Onlar iinde bulunduklar
yerden kard."
Ayrca yce Allah, tvbe ettikten sonra, onlarn hatalarn ba-
lad; ama onlar cennete geri almad, tersine, orada yaasnlar
diye onlar yeryzne indirdi. Eer yasak aacn meyvesinin yen-
mesi ve ayp yerlerinin ortaya kmas ile birlikte dnya hayat bir
zorunluluk ve cennete dn de bir imknszlk niteliini alma-
sayd, hi kukusuz, hatann balanmas ile birlikte cennete geri
dnmeleri gerekirdi.
Ksacas, onlarn cennetten kmalarna ve yeryzne indiril-
melerine yol aan etken, yasak aacn meyvesini yemeleri ve ayp
yerlerinin grnmesiydi. Bu da lnetlenmi eytann vesveseleri
sonucu gereklemiti. Nitekim yce Allah, Th suresinde kssa-
nn giri ksmnda yle buyuruyor: "Andolsun biz, nceden dem-
'e ahit vermitik. Fakat o, unuttu. Biz onda bir kararllk bulma-
dk." Sonra yce Allah kssay ayrntl olarak sunuyor.
Acaba bu ahit, Allah'n u sz mdr: "Sakn bu aaca
yaklamayn, sonra zalimlerden olursunuz." Yoksa u sz
mdr: "Bu senin ve einin dmandr." Yoksa genelde tm
insanlardan, zelde de, vurgulu ve pekitirilmi ekliyle
peygamberlerden alnan bir sz mdr?
Birinci ihtimal doru deildir. nk yce Allah yle buyuru-
yor: "eytan onlara fsldad; 'Rabbiniz, baka bir sebepten dolay
212 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

deil, srf melek olursunuz ya da ebed kalclardan olursunuz di-


ye sizi u aatan menetti.' dedi. Ve onlara, 'Elbette ben size t
verenlerdenim.' diye de yemin etti." (A'rf, 20-21) Demek ki onlar,
hata ilerken ve aaca yaklarken, bunun yasaklanm olduunu
unutmamlard. Oysa sz konusu ahit hususunda yce Allah y-
le buyuruyor: "Fakat o, unuttu. Biz onu kararllardan bulmadk."
u hlde sz konusu ahit, aaca yaklamann yasakl deildir.
kinci ihtimale gelince, (sz konusu ahdin eytana uymaktan
sakndrma olduu ihtimali) bsbtn uzak bir ihtimal olmasa bi-
le, ayetlerin zahir anlam, bu ihtimali desteklememektedirler.
nk grld kadaryla ahit, Hz. dem'in (a.s) ahsna zg-
dr. Hlbuki eytana kar uyarlma, hem ona ve hem de eine
yneliktir.
Dolaysyla, Th suresinde ilgili ayetlerin son blmyle giri
ksmnn uyumu da gz nnde bulundurularak sz konusu ahdin
genel bir "sz alma" eklinde olmas daha uygun grnyor. Yce
Allah yle buyuruyor: "mdi benden size bir hidayet geldii za-
man, kim benim hidayetime uyarsa o, sapmaz ve mutsuz olmaz.
Ama kim benim zikrimden yz evirirse, onun iin dar bir geim
var. Kyamet gn onu kr olarak harederiz."
Ayetler arasnda bir uyarlamaya gidecek olursak, "Kim benim
zikrimden yz evirirse, onun iin dar bir geim vardr." ifadesi,
ahdi u-nutma olgusuyla uyumaktadr. Grdn gibi bu ifade,
Rablk ve kulluk zerine yaplm bir ahitlemeyi iermenin yan
sra, blis'e kar uyarma anlamndaki bir ahitten daha uygun
dmektedir. nk, anlam olarak zikirden yz evirme ile, blis'e
uyma arasnda fazla bir mnasebet yoktur. Ama, Rablk makam
zerine sz alma anlam daha uygundur. nk, Rablk zerine
sz alma, insann yce Allah'n Rab olduunu unutmamas anla-
mn ieriyor. Yani, her eyi ynetip dzenleyen hkmdar O'dur.
Yani, insan hibir zaman ve hibir durumda, Allah'n mlk oldu-
unu, hibir eyi kendi bana yapamadn, kendine bir fayda ve-
ya zarar dokunduramadn, lm, hayat ve yeni-den dirili ze-
rinde bir etkinliinin olmadn, yani zat, nitelik ve fiil olarak etkin
bir rol oynamadn aklndan karmamaldr.
Bakara Sresi / 35-39 ........................................................................................... 213

Bu anlama uygun den, onu karlayan hata ise, insann


Rabbinin makamn anmaktan kanmas ve nefsine yahut da
nefsine ho gelen geici ve snama yurdu olan dnyann ekici g-
zelliklerine ynelerek Rabbinden gafil olmasdr.
Bunun iin deiik ynleriyle, farkl taraflaryla, mmin ile k-
fire ayn oranda yansyan cihetleriyle dnya hayatnn zerinde ir-
deleyici bir gzle dnp kavramaya altn zaman grrsn
ki, hakikat ve z olarak, mmin ile kfirin hayat birbirinden fark-
ldr. Biri Allah' bilmenin zevkini yaarken, teki bu zevkten yok-
sun olmann, bilgisizliin strabn eker. Rabbinin makamnn bi-
lincinde olan kimse, kendine ve trl elemleri ve aclaryla birlikte
dnya hayatna bakt zaman, lm-hayat, salk-hastalk, bolluk-
darlk, rahatlk-yorgunluk, var-lk-yokluk, bulmak-yitirmek gibi olgu-
lar gzlemlediinde, btn bunlarn Yce Rabbinin mlk oldu-
unu grr. Bu mlkn iinde hi-bir ey, ondan bamsz deildir.
Her ey, izzet ve celline yakr biimde katnda gzellik, iyilik ve
hayrdan baka bir ey olmayan yce bir zattandr.
Byle bir anlaya, bylesine derin bir kavraya sahip olan bir
insan etrafna bakt zaman tiksinti duyaca bir irenlik
grmez. Hibir eyden korkmaz, rkmez. Saknlmas gereken sa-
kncal bir ey grmez. Tam tersine, grd her eyi gzel ve se-
vimli bulur. Rab-binin tiksinti duymasn, buzetmesini emrettii
eyler hari. Bu durumda bile o, Allah emrettii iin tiksinir. Allah-
'n emri dorultusunda, sevdiini sever, O'nun emriyle zevk ald
eyden zevk alr. Bir ey O'nun emri gerei ekici gelir kendisine.
Tek megalesi var, o da Rabbinin yceliidir.
Btn bunlarn sebebi, her eyi kaytsz artsz Rabbinin ml-
k olarak grmesi, Allah'n mlknde, baka hi kimsenin en ufak
bir paynn, bir etkinliinin bulunmadn dnmesinden dolay-
dr. O hlde, mlk sahibinin, kendi diriltme, ldrme, zarar veya
yarar verme gibi tasarruflarndan ona ne?! te tertemiz hayat bu-
dur. Burada kesinlikle mutsuzluk sz konusu deildir. Bu hayat
apaydnlktr, karanlktan eser bulunmaz. Sevintir, cokudur bu
hayatta; zntye, gama, kedere yer yoktur. Bu hayatta bulmak
vardr, yitirmek yoktur. Bu hayatta yoksullua rastlanmaz, herkes
Allah sayesinde zengindir.
214 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Bu mutlu hayatn kart ise, Rabbinin makamnn bilincinde


olmayan bedbahtn hayatdr. Bu miskin adam Rabbinden kop-
mas sonucu, kendi i leminde ve d lemde grd her eyi
kendi bana bamszm gibi grr. Her varln kendi bana ya-
rar, zarar, hayr ve er dokundurabileceini sanr. Bu yzden tm
hayat boyunca birtakm zevklerin tkenecei korkusuyla, birtakm
felketlerin bana gelebilecei endiesiyle ve kard frsatlarn
hznyle, kaybettii makamlarn, mallarn, oullarn, yardmclarn
ve sevgi besledii, gvendii, dayand ve nemsedii daha birok
eyin hasretiyle yanp tutuur.
Bir ktle iyice alp, onu bir alkanlk hline getirince, bu
sefer yeni bir acya brnr. Skntlar iinde kvranarak vicdan a-
zab eker. Boulur gibi tknefes olur; ahlarla, vahlarla, yrek sz-
laryla in-leyen gs skntdan daraldka daralr. Ge doru -
kyormu gibi olur. te yce Allah, inanmayanlar bu ekil bir i-
renlie mahkum eder.
Bu noktay kavradn zaman, anlarsn ki, Allah'la yaplan sz-
le-meyi unutmak, dnya hayatnda mutsuzlua mahkum olmak
demektir. Her iki durumun merci ayndr. Dnya hayatndaki mut-
suzluk, Allah-la yaplan szlemeyi unutmann bir sonucudur.
Yce Allah'n, tm dnya halkna ynelik genel bir ykmllk
ieren u hitabndan kan sonu budur: "mdi benden size bir hi-
dayet geldii zaman kim benim hidayetime uyarsa o, sapmaz ve
mutsuz olmaz. Ama kim benim zikrimden yz evirirse, onun iin
de dar bir geim vardr. Kyamet gn onu kr olarak
harederiz." (Th, 124)
Bu surede ise, bunun yerine yle bir ifade kullanyor: "Kim
benim hidayetime uyarsa, artk onlara bir korku yoktur ve onlar
zlmeyeceklerdir."
Eer kavrama yetenein krelmemise, o zaman anlam ol-
malsn ki, sz konusu aaca yaklama dnya hayatnn yorgunlu-
unu ve mutsuzluunu gerektiriyordu. Ki bu, insann dnyada
Rabbini unutmu hlde, O'ndan, O'nun yce makamndan gafil
olarak yaamas de-mekti. yle anlalyor ki, dem hem aatan
yemek, hem de yapt szlemeye bal kalmak istiyordu. Ama
bu mmkn olmad, yapt szlemeyi unuttu ve dnya hayatnn
Bakara Sresi / 35-39 ........................................................................................... 215

yorgunluuna mahkm oldu. A-ma sonra tvbe ile bu sknts gi-


derildi.
"Ondan dilediiniz yerde bol bol yiyin." fadenin orijinalinde geen
"raad" kelimesi, afiyet ve hoa geinme, hayat srme demektir.
Araplar, "erad'el-kavmu mevaiyehum" derler. Yani srlerini
diledikleri gibi otlasnlar diye serbest braktlar. "Kavm'un
raadun" veya "nisun raadun" derler. Bununla, bir topluluun
veya kadnlarn rahat ve bolluk iinde bir hayat srdrdklerini
vurgulamak isterler.
"Ama u aaca yaklamayn." yle anlalyor ki, aacn meyve-
sinin yenmesinin yasakl, ona yaklamay yasaklamakla vurgu-
lanmak isteniyor. Bununla sz konusu yasan ne kadar nemli
olduu, almamas gerektii ifade ediliyor. Yce Allah'n u sz
bunu pekitirici niteliktedir: "Aac tadnca kt yerleri kendileri-
ne grnd." (A'rf, 22)
"O aatan yediler, bylece kendilerine kt yerleri grnd."
(Th, 121) Dolaysyla onlarn yasa ineyileri, meyveyi yemekle
somutlamtr. Bu ise, "yaklamaynz." ifadesiyle yasaklanan
eyin "yemek" olduunu gsteriyor.
"Yoksa zalimlerden olursunuz." Ayetin orijinalinde geen "zali-
mn" kelimesi, "zulm" kknden gelir. Bazlarnn ihtimal dahilin-
de grdkleri gibi "karanlk" anlamn ifade eden "zulmet" kkn-
den gelmez. Nitekim onlar da sularn itiraf ederlerken, "zulm"
ilediklerini dile getirmilerdi. Yce Allah onlarn bu itiraflarn u
ekilde aktaryor: "Dediler ki: Rabbimiz, biz kendimize zulmettik.
Eer bizi balamaz ve bize acmazsan, muhakkak ziyana ura-
yanlardan oluruz." (A'rf, 23)
Ne var ki, yce Allah "yoksa zalimlerden olursunuz" ifadesi
yerine, Th suresinde "fe-tega" yani "skntya dersiniz, yoru-
lursunuz ve mutsuz olursunuz" ifadesini kullanyor. fadenin kk
olan "e-i-ka"nn anlam, "yorulmak"tr. Sonra "yorulma"y da u
ekilde akla kavuturuyor: "imdi burada ackmayacaksn,
plak kalmayacaksn. Ve sen burada susamayacaksn, gnete
yanmayacaksn."
Bununla da anlalyor ki, sz konusu zulmn cezas, dnya
hayatnda yorulmaktr; alk, susuzluk, plaklk ve meakkat
216 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ekmektir. Buna gre, Hz. dem ve einin iledikleri zulm, kendi


nefislerine kar ilenmi bir zulmd. Gnah ileme ve Allah'a
zulmetme anlamnda bir su sz konusu deildi. Yine buradan
anlyoruz ki, sz konusu yasak, yani "yaklamaynz," ifadesi,
"irad nehiy" yani doruyu gsterme, ykmlnn karna ve iyi-
liine olan gsterme amacna ynelik t nitelikli bir yasakla-
mayd, "mevlev nehiy" yani teri nitelikli bir yasaklama deildi.
Dolaysyla Hz. dem ve ei cenneti terk etme durumunda kal-
makla kendilerine kar bir zulm ilemilerdi. nk mevlev
nehye yani teri nitelikli bir yasaa kar gelmenin cezas tvbe
edilirse ve tvbe de kabul grrse kaldrlr. Fakat grlyor ki, Hz.
dem ve einin cezas kaldrlmyor. Tvbe etmi, tvbeleri kabul
grm olmasna ramen, cennette bulunan nceki yerlerine geri
dndrlmyor. Eer onlara getirilen ykmllk, zorunlu sonu-
lar olan bir t nitelikli yol gsterme olmayp, teri nitelikli bir
ykmllk olsayd, tvbelerinin kabul ile birlikte nceki yerleri-
ne dnmeleri de gerekecekti. naallah, ileride bu konuyu daha
ayrntl biimde ele alacaz.
"Derken eytan onlarn ayaklarn oradan kaydrd." Bu ve benzeri
ifadelerden, eytann onlara yapt telkinlerin biz demoullarna
grnmeksizin ynelttii vesveselerden farkl bir ey olmad an-
lalyorsa da, ancak; "Dedik ki: Ey dem, bu, senin ve einin
dmandr." gibi ifadelerden de yce Allah'n, eytan onlara gs-
termi ve onu nitelikleriyle deil, ahsen onlara tantm olduu
anlalmaktadr. Yine eytann dem'e ynelik hitabn aktaran u
ayet-i kerimeden de ayn ey anlalyor: "Ey dem sana sonsuz-
luk aacn gstereyim mi?" fadede dorudan bir hitap kullanl-
mtr. Bu da varlnn farknda olunan bir konumacya tanklk
etmektedir.
A'rf suresindeki, "Ve onlara, 'Elbette ben size t
verenlerdenim.' diye yemin etti.' ayeti de bunun gibidir. Ancak
somut olarak var-l hissedilen bir kiiden yemin gerekleebilir.
nk, yce Allah'n u sz de bu yaklam destekler
mahiyettedir: "Rableri onlara seslendi: Ben sizi o aatan
menetmedim mi ve eytan size apak dmandr, demedim
mi?" (A'rf, 22)
Bakara Sresi / 35-39 ........................................................................................... 217

Btn bunlar gsteriyor ki, eytan onlara grnyordu, onu


plak gzle grebiliyorlard. Eer dem ve ei de (selm zerleri-
ne olsun) bizim gibi vesvese annda eytan gremez olsalard, o
zaman unu syleme hakkna sahip olurlard: Rabbimiz, bileme-
dik. Onu aka gremediimiz iin eytann vesveselerini kendi
dncemizmi gibi deerlendirdik. Yoksa bu tavrmzla, onun
vesveselerine kar bize ynelttiin uyarlara, kar kmak niye-
tinde deildik.
Ksacas, dem ve ei eytan gryor ve onu tanyorlard.
Allah'n korumas altnda bulunan masm peygamberler (a.s) de
onu tanyor ve kendilerine bir vesvese vermeye kalkt zaman
onu gryorlard. Bu hususta Hz. Nuh, brahim, Musa, sa, Yahya,
Eyyub, smail ve Hz. Muhammed (salt ve selm zerlerine olsun)
ile ilgili olarak birok rivayet aktarlmtr.
Ayn ekilde, yukarda ayetlerden kardmz sonucu u ayet-
i kerimeden de karmak mmkndr: "Rabbiniz baka bir se-
bepten dolay deil... sizi bu aatan menetti." (A'rf, 20) Buradan
anlald kadaryla Hz. dem ve ei, cennette sz konusu aacn
civarnda eytanla (Allah'n lneti zerine olsun) birlikte bulunuyor-
lard, eytan cennete gitmi, onlara elik etmi ve vesveseleriyle
onlar yoldan karmt. Burada sz edilen cennet sonsuzluk
cenneti olmad iin, eytann oraya girmesinde bir saknca yok-
tur. Bunun kant da hep birlikte o cennetten karlm olmalar-
dr.
Yce Allah'n blis'e ynelik u szne gelince, "yle ise ora-
dan in, orada byklk taslamak senin haddin deildir. k ora-
dan." (A'rf, 13) burada, meleklerin arasndan veya gkyznden
kma kastedilmi olabilir. nk gkyz bir bakma yaknlk ve
onurlandrma makamdr.
"Dedik ki: Birbirinize dman olarak inin..." fadeden anlald
kadaryla hitap, Hz. dem, ei ve blis'e yneliktir. A'rf suresinde
ise hitap zel olarak blis'e yneltiliyor: "Oradan in, orada byk-
lk taslamak senin haddin deildir." Burada ise, "ininiz" buyu-
ruluyor. Sanki iki hitap birletiriliyor gibi. Burada bir de yce Allah-
'n dem, ei ve ocuklar ile blis arasnda ngrd dmanla
218 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

dikkat ekiliyor ve bunlarn bir sre yeryznde yaamalar; orada


lmeleri ve oradan dirilmelerinin ngrld aklanyor.
dem'in soyu da onunla ayn hkme tbidir. Bu yarg u ifa-
deden de anlalabilir: "Orada yaayacak, orada lecek ve oradan
karlacaksnz." (A'rf, 25) leride ele alacamz u ayet-i kerime-
den de bu hususu istifade etmek mmkndr: "Sizi yarattktan
sonra size ekil verdik, sonra da meleklere, 'dem'e secde edin.'
dedik." (A'rf, 11)
Hi kukusuz meleklere, "dem'e secde edin." emrinin veril-
mi olmas, bir anlamda onun yer meneli bir halife olmasndan
dolaydr. Secde edilen dem'di; ama secde hkm tm insanlk
iin geerliydi. Ksacas, Hz. dem bir temsilci, bir model olarak
secde edilen konumunda bulunuyordu.
Belki de yce Allah, bu kssay anlatmak, Hz. dem ve einin
cennete yerletirilmelerini, sonra yasak aacn meyvesini yedikleri
iin cennetten indirililerini hikye etmekle, insanlarn dnya ha-
yatna inmeden nce, cennette, yksek ve yaklatrlm mekn-
da, nimet, sevin, yaknlk ve aydnlk yurdunda, tertemiz arkada-
larla, ruhan dost-larla ve lemlerin Rabbinin katnda yaadklar
mutluluu ve nail olduklar saygnl bir rnekle dile getirmek is-
temitir.
Ancak insan, o temiz hayat yerine fani, kokumu ve alak bir
hayata eilim gstererek her trl yorgunluu, meakkati, ac ve
strab seiyor. Buna ramen eer insan, bundan sonra tekrar
Rabbine dnecek olursa, Allah onu yeniden saygnlk ve mutluluk
yurduna dndrecektir. Ama eer Rabbine dnmez, topraa ba-
lanp kalrsa, heva ve hevesi dorultusunda hareket ederse, bu
durumda Allah'n nimetlerine kar nankrlk etmi, azap yurdunu
hak etmi olur, cehenneme atlr; oras ne kt bir barnaktr.
"dem, Rabbinden birtakm kelimeler ald. Bunun zerine (Rabbi,
rahmetiyle) ona dnd." fadenin orijinalinde geen "telekka" keli-
mesi, sz derinden kavrayarak alglamak demektir. Bu alglama
sayesinde Hz. dem'in tvbe etmesi kolaylamt.
Buradan anlyoruz ki, tvbe iki ksma ayrlr: Biri, yce Allah'n
tvbesidir ki, kuluna merhametle dner. Dieri de kulun tvbesidir
Bakara Sresi / 35-39 ........................................................................................... 219

ki, balanma dileyerek, gnahndan pimanlk duyarak Allah'a


dner.
Kulun tvbesi, Allah'n iki tvbesi ile evrilmi hldedir. nk
kul hibir durumda Rabbinden mstani olamaz. Kulun; gnahtan
pi-manlk duyup dnmesi Rabbinin baar vermesine, yardmna
ve rahmetine muhtatr ki, tvbesi gereklemi olsun. Tvbe ger-
ekletikten sonra da yce Allah'n tvbeyi kabul etmesine, ltuf
ve merhametine ihtiya hasl oluyor. Buna gre kulun tvbesi, ka-
bul grmesi durumunda, yce Allah'tan kaynaklanan iki tvbe ile
kuatlm durumdadr, demektir. Yce Allah'n u sz de bunu
pekitirici niteliktedir: "Sonra tvbe etsinler diye rahmetiyle onla-
ra dnd." (Tevbe, 118)
"dem" kelimesinin nasb, "kelimat" szcnn de ref hlin-
de okunmas bu hususu destekler mahiyettedir. Geri teki
okuyu biimi ("dem" kelimesinin ref, "kelimat" szcnn de
nasb hlinde okun-mas) da bu anlama ters dmyor.
imdi, acaba dem'in Rabbinden ald, kavrayarak alglad
ke-limeler nelerdi? Bir ihtimal, bu kelimeler, yce Allah'n A'rf su-
resinde dile getirdii u szlerdir: "Dediler ki: Rabbimiz, biz ken-
dimize zulmettik, eer bizi balamaz ve bize acmazsan, mu-
hakkak ziyana urayanlardan oluruz." (A'rf, 23) Fakat bu szler,
yani "Dediler ki: Rabbimiz, biz..." cmlesi, A'raf suresinde "Dedik
ki: Oradan ininiz." buyruundan nce ifade ediliyor. Dolaysyla bu
surede, "oradan ininiz." sznden sonra, "dem, Rabbinden bir-
takm kelimeler ald." s-znn yer alm olmas yukardaki yak-
lam desteklemiyor.
Ne var ki, ortada yle bir durum vardr: Grdn gibi yce Al-
lah kssann banda yle buyuruyor: "Ben yeryznde bir halife
yaratacam." Buna karlk melekler yle diyorlar: "Orada boz-
gunculuk yapacak ve kan dkecek birini mi yaratacaksn? Oysa
biz seni verek tespih ediyoruz ve seni takdis ediyoruz." Burada
yce Allah, meleklerin yer meneli halifeye getirdikleri sulamala-
r ve teki iddialar reddetmiyor; bu itiraza cevap olarak sadece,
dem'e tm isimleri rettiini vurguluyor.
Eer, yce Allah'n dem'e isimlerin tmn retmesi, onla-
rn itirazlarn nleyici nitelikte olmasayd, melekler szlerini sr-
220 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

drrler-di ve kesinlikle ikna olmazlard. u hlde yce Allah'n


dem'e rettii isimler arasnda, isyan eden isyankra ve gnah
ileyen gnahkra yararl olan bir sz vardr. Dolaysyla Hz. dem-
'in yce Allah'tan alglad szlerin bu retilen isimlerle bir ilgisi
olsa gerek. Artk sen, bunun gerisini dn.
Bil ki, her ne kadar Hz. dem kendini yok olu uurumunun
kenarna kadar atarak ve mutluluk diyar ile mutsuzluk diyarnn,
yani dnyann yol ayrmna kadar gelerek kendine zulmetmi, in-
dirildii yerde kalmal olursa helk olmu, ilk mutluluuna geri
dnmeyi baarrsa kendini yormu, dolaysyla her hlkrda ken-
dine zulmetmi idiyse de, ancak Hz. dem, bu inii ile kendine y-
le bir mutluluk derecesi ve yle bir kemal mertebesi hazrlad ki,
eer bu ini olmasayd veya gnah ilemeden olsayd, kesinlikle
bu mertebeye ulaamazd.
Bu ini olmasayd, insanolu kendi fakirliini, zelilliini, mis-
kinliini, muhtaln ve kusurluluunu nasl gzlemleyecekti?
Katland zahmet ve meakkatler, ektii ac ve dertlere karlk,
lemlerin Rabbinin komuluunda kendisi iin huzurlu bir hayat,
i ac nimetler olduunu nasl anlayacakt?! Yce Allah'n ancak
gnahkrlarn ulaabilecekleri affetme, balama, efkat, tvbe-
leri kabul etme, gnahlar rtme, iyilikte bulunma ve acma gibi
sfatlar olduunu ne bilecekti?! Yce Allah'n zaman iinde esen
ho kokulu ba meltemlerinin varolduunu, bu meltemlerden
yararlanmak iin sadece on-larn estii yerde bulunmann yeterli
olduunu nasl renecekti?!
te, izlenecek yolla ilgili terii (yasamay) zorunlu klan tvbe
bu-dur. Ancak tvbe sayesinde bu yolu izlemek mmkn olur ve
ileride varlaca umulan mekna arnm olarak varlr. Demek ki,
tvbenin ardnda dinin terii ve dine dayal sosyal hayatn salam
bir temele oturtulmas sz konusudur.
Bunun en gzel kant da, yce Allah'n sk sk tvbeyi iman-
dan nce gndeme getirmesidir: "yleyse emrolunduun gibi
doru ol; ve seninle beraber tvbe edenler de." (Hd, 112) "Ve ben
tvbe eden ve inanan kimselere kar elbette ok balayc-
ym." (Th, 82) Bu hususla ilgili olarak daha birok ayet rnek
gsterilebilir.
Bakara Sresi / 35-39 ........................................................................................... 221

"Hepiniz oradan inin, dedik. Yalnz size benden bir hidayet geldii
zaman..." te din hususunda Hz. dem ve soyu iin yasalatrlan
ilk ilke budur. Burada din iki cmle ile zetlenmitir ve kyamete
kadar da buna bir eklemede bulunulmaz.
Bu kssay (cennet kssasn) zellikle Th suresinde ifade e-
dildii ekliyle inceleyecek olursan, sonuta bu kssann ak iin-
de yce Allah'n dem ve soyu ile ilgili iki yargda bulunduunu
greceksin. Yasak aacn meyvesinden yemeleri yce Allah'n -
dem ve soyunun yeryzne indirilip oraya yerletirilmelerine, ora-
da aacn meyvesine yaklamamalar uyarsnda bulunurken ia-
ret ettii meakkatli hayat ekmelerine hkm vermesini gerek-
tirmitir.
Bunun ardndan gerekleen tvbe ise, yce Allah'n ikinci bir
hkm vermesini gerektirmitir. Bunun sonucunda yce Allah,
dem ve soyuna, kulluk sunma biimini gstermeye, onlar doru
yola iletmeye karar vermitir. lk hkm, dnya hayatnn kendi-
siydi. Sonrasnda gerekleen tvbe sonucu, yce Allah bu hayatn
koullarn iyiletirmitir; insanlara iinde yaadklar bu hayatta
Allah'a nasl kulluk sunacaklarn gstermitir. Bylece insan ha-
yat, dnyev ve semav hayatn bir bileimi hlini almtr.
Bu surede, cennetten "indirili" olaynn tekrarlanndan da
kan sonu budur. Bir keresinde yce Allah yle buyuruyor: "De-
dik ki: Birbirinize dman olarak inin. Sizin yeryznde kalp bir
sre yaamanz lazmdr." Sonra yle buyuruyor: "Hepiniz oradan
inin, dedik. Yalnz size benden bir hidayet geldii zaman..."
Cennetten indirilmeye ilikin iki emrin arasnda tvbe olaynn
an-latlm olmas gsteriyor ki, Hz. dem ve ei nceki gibi kalc
olmamakla birlikte, tvbe ettikleri srada henz cennetteydiler.
Yce Allah'n u sz de bunu destekler mahiyettedir: "Rableri on-
lara seslendi: Ben sizi o aatan menetmedim mi?" Bundan nce
de yle buyurmutu: "Sakn bu aaca yaklamayn." Daha nce
aaca yakn gsteren "bu" iaret edilirken, sonrasnda uza gs-
teren "o" zamiriyle iaret ediliyor. Ayn ekilde daha nce yakn
ima eden "dedi." ifadesi kullanlrken sonrasnda uza ima eden
"seslendi" ifadesi kullanlmtr. Buna gre gerisini sen dn.
222 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Bil ki, "Dedik ki: Birbirinize dman olarak inin. Sizin yery-
zn-de kalp bir sre yaamanz lazmdr." ayeti ile ,"Orada yaa-
yacaksnz, orada leceksiniz ve yine oradan karlacaksnz."
ayetinin zahiri gsteriyor ki, cennetten indiriliten sonraki bu ha-
yat, cennetten indiriliten nceki hayattan farkl niteliklere sahip-
tir. Yine anlyoruz ki, bu hayatn z, yerin znden kaynaklanan
bir karaktere sahiptir. Bu hayatn karakteristik zellii meakkat
ve mutsuzluktur. Bu yzden insann yeryznde kalmas, lmle
oraya dnmesi, sonra oradan diriltilmesi gerekir. u hlde yery-
zndeki hayat, cennetteki hayattan farkldr. Buna gre cennet
hayat dnyev niteliklere sahip deildir, semavdir.
Buradan hareketle kesin olarak denebilir ki, Hz. dem'in dn-
yaya indirilmeden nce yerletirildii cennet, gireni bir daha dar
kmayan ahiretteki cennet deilse de mekn olarak gkte yer
alan bir cennettir. Dolaysyla "gk" kavram zerinde de durma-
mz gerekiyor. naallah ileride bu kavram etraflca ele alma im-
knn bulabiliriz.
Geriye bir ey kalyor: O da Hz. dem'in iledii hatadr. Biz di-
yoruz ki; ayetler, ilk bakta onun bir gnah, bir hata ilediini ifa-
de ediyorlar. Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "Yoksa zalimler-
den olursunuz." Bir dier ayette de yle buyuruyor: "dem,
Rabbine kar geldi de yolunu ard." Nitekim yce Allah'n bize
aktard ekliyle, onlar da sularn itiraf etmilerdir: "Rabbimiz,
biz kendimize zulmettik, eer bizi balamaz ve bize acmazsan,
muhakkak ziyana urayanlardan oluruz."
Ne var ki, kssay aktaran ayetler zerinde iyice durulduu ve
aacn meyvesi ile ilgili olarak konulan yasak titiz olarak incelen-
dii zaman, kesin olarak bu yasan mevlev nehiy yani teri nite-
likli bir yasak olmad, tersine irad nehiy yani t nitelikli yol
gsterme amacna ynelik olduu anlalr. Bu yasaklama ile y-
kmlye yasan, kendisine ne kadar yararl ve hayrl olduu vur-
gulanmak istenmitir. Yoksa Mevl-kul ilikisi erevesinde getiri-
len bir yasak deildir.
Bunun ilk iareti udur: Yce Allah hem bu surede ve hem de
A'-rf suresinde yasaktan sonra, bunun bir zulm olduu eklinde
bir ayrntya yer vermitir: "Sakn bu aaca yaklamayn. Yoksa
Bakara Sresi / 35-39 ........................................................................................... 223

zalimlerden olursunuz." Th suresinde ise, "yorulursunuz" ek-


linde bir ayrntya yer veriyor. Bunu cennetin terkine ynelik bir ay-
rnt olarak sunuyor. "e-ika" kelimesinin anlam, yorulmak, me-
akkat ekmektir. Sonra bu kavram aklayc mahiyette yle
buyuruyor: "imdi burada ackmayacaksn, plak kalmayacak-
sn. Ve sen burada susamayacaksn, gnete yanmayacaksn."
Bylece ak biimde anlalyor ki, "e-ika" kavramndan
maksat, dnya hayatnn gerektirdii alk, susuzluk ve plaklk
gibi dnyev meakkatlerdir.
u hlde, bu tr durumlardan korunmak, yukarda iaret etti-
imiz irad nehiy yani t nitelikli bir yasa gerektirmektedir.
Yani burada mevlev nehiy yani teri nitelikli, Mevl-kul ilikisi er-
evesinde bir yasaklama sz konusu deildir. Btn mesele,
doruyu gsterme amacna yneliktir. rad nehiy/t nitelikli
bir yasa inemek, mevlev nehiy/teri nitelikli bir yasa i-
neme gibi, isyan gerektirmez, kulluk snrlarnn dna kma ola-
rak nitelendirilemez. Buna gre, ayetlerde sz edilen "zulm"den
maksat, kendilerini yorucu ve tehlikeli bir hayata atm olmalar
dolaysyla kendilerine zulmetmeleridir. Yoksa; burada Rablk ve
kulluk ilikileri asndan yerilmeyi gerektiren bir zulmn sz ko-
nusu olmad gayet aktr.
kinci iareti udur: Kulun, yaptndan pimanlk duyup geri
dn-mesi anlamna gelen "tvbe" yce Allah tarafndan kabul edi-
lirse, sz konusu gnah hi ilenmemi gibi olur ve sanki byle bir
masiyet gereklememi gibi yepyeni bir sayfa alr. Dolaysyla
gnahndan tvbe eden az nceki gnahkrla, emirlere itenlikle
uyan itaatkr bir kul gibi muamele edilir. Yapt fiil emre uymak
olarak deerlendirilir.
Eer sz konusu aacn meyvesi ile ilgili olarak konulan yasak
mevlev/teri nitelikli olsayd, bu fiilden sonra gerekleen tvbe
de kulluk grevi ile ilgili olarak ilenen bir gnahtan ve ilh bir
emre kar gelmekten pimanlk duymak olarak deerlendirilir ve
her ikisi de tekrar cennete geri alnrd. Ama gryoruz ki, bu olay-
dan sonra ikisi de dnm deildir.
Bununla da anlalyor ki, yasak meyvenin yenilmesinden son-
ra gerekleen cennetten kma olay, nceden plnlanm, ev-
224 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

rensel sistemin gerei olarak gereklemesi zorunlu olan bir olay-


d. Tpk zehrin lme yol amas ve tpk atein yanmaya yol a-
mas gibi kanlmazd. rad/t nitelikli ykmllklerde bu
byledir. Oysa mev-lev/teri nitelikli ykmllklerde cezalan-
drma trnden birtakm sonular sz konusudur. Namaz klmay
brakann atee atlmas, kulun Mevl-kul ilikisi erevesinde ko-
nan genel toplumsal kurallar inemesi durumunda sz konusu
olan knanmas ve dlanmas gibi.
nc areti de udur: Yce Allah yle buyuruyor: "Hepiniz
o-radan inin, dedik. Yalnz size benden bir hidayet geldii zaman,
kim-ler benim hidayetime uyarsa artk onlara bir korku yoktur ve
onlar zlmeyeceklerdir. nkr edip ayetlerimizi yalanlayanlar
ise, ate ehlidir, onlar orada ebedi kalacaklardr." (Bakara, 38-39)
Bu ayetlerin ifade tarz, yce Allah'n melekler, kitaplar ve pey-
gamberler aracl ile ayrntlaryla birlikte dnyada indirdii tm
mevlev/teri nitelikli kurallar ierecek ekilde kapsamldr. Bu
szlerle dem ve soyunun yurdu olan bu dnyada konan ilk yasa
anlatlyor. Grld gibi bu yasama, yce Allah'n dem'in yer-
yzne inmesiyle ilgili ikinci emrinden sonra gereklemitir. A-
ktr ki, yeryzne ini emri, cennette olutan sonra, sz konusu
hatann ilenmesinin ardndan gerekleen tekvin emirdir.
Demek ki, yasan inendii ve yasak aaca yaklald s-
rada ne yrrlkte olan bir din ve ne de teri nitelikli bir ykml-
lk vard. Dolaysyla kulluk grevi ile ilgili bir gnah ve teri nite-
likli bir emre kar kma eklinde bir durum gereklemi deil-
dir. Bu durum, "aaca yaklamayn." emrinden nce, meleklere
ve blis'e ynelik "dem'e secde edin." emrinin mevlev/teri nite-
likli oluu ile bir eliki arzetmiyor. nk bu iki emre muhatap
olan ykmller farkl kimselerdirler.
Denebilir ki: Madem ki bu yasak t niteliklidir ve teri nite-
likli deildir, u hlde yce Allah'n dem ile einin davrann zu-
lm, isyan ve azma olarak nitelendirmesi ne anlam ifade eder?
Buna karlk olarak vereceim cevap udur: "Zulm" nitelii
ile ilgili olarak, bununla onlarn yce Allah katnda kendilerine
zulmetmelerinin kastedildiini vurgulamtk. syan ise, etkilenme
veya zorla etkilenmeyi ifade eden bir kavramdr. Nitekim
Bakara Sresi / 35-39 ........................................................................................... 225

"kesertuhu fe'n-kesere" (onu krdm o da krld) ve "kesertuhu fe-


as" (onu krmaya altm, etkilenmedi) denir. Buna gre isyan
bir emir veya yasaktan etkilenmemek, isteneni yapmamak de-
mektir. Byle bir durum, Mevl-kul ilikisi erevesindeki ykm-
llkler iin sz konusu olduu gibi irad/t nitelikli hitaplar i-
in de geerlidir.
Gnmzde, "namaz kl", "oru tut", "hacca git" veya "arap
ime" ve "zina etme" gibi emir ve yasaklara kar gelme durumun-
da Ms-lman topluluun dilinde "isyan" kavramnn kullanlmas-
na gelince; bu, eriat veya eriat ehli tarafndan bu kelimeye yk-
lenen anlamdr. Dolaysyla szlk ve genel rf asndan kavra-
mn ifade ettii anlamn genelliine bir zarar vermez.
Azma olarak tercme ettiimiz "el-gavaye" ise, bir insann
yaama amacn koruyamamas ve bu dorultuda bir dzenlilik
iinde hayatn srdrme kabiliyetini gsterememesi demektir.
Bununsa, emrin irad/t nitelikli mi; yoksa mevlev/teri
nitelikli mi olma durumlarna gre farkllk gsterecei kesindir.
Bu durumda diyebilirsin ki: u hlde Hz. dem ve einin tvbe
etmesine ve "Eer sen bizi balamasan ve bize acmasan elbet-
te hsrana urayanlardan oluruz." demeleri ne anlam ifade eder?
Buna cevap olarak derim ki: Daha nce de sylediimiz gibi
"tvbe", yaplan iten pimanlk duyup geri dnmektir. Duruma
gre, dn de farkl olabilir.
Efendisinin emrine bakaldran bir kle, yaptna piman o-
lup tvbe etmekle efendisinin katnda kaybettii eski konumuna,
eski yaknlna dnmesi mmkn olduu gibi, doktor tarafndan
belli bir meyveyi ve yiyecei yemesi yasaklanm bir hasta iin de
ayn durum sz konusudur: Doktorun bu yasa btnyle onun
sal ve selmeti ile ilgili t nitelikli bir yasaklamadr.
Diyelim ki, hasta doktorun bu uyarsna uymad ve yasa i-
nedi, sonuta lmle burun buruna geldi. Byle bir duruma den
adamn yaptna piman olmas, kendisini eski salna kavu-
turacak bir il vermesi iin yeniden doktora bavurmas son de-
rece normaldir. Doktor da, ilk karakteristik salna kavumas
ve hatta ondan daha iyi bir duruma gelmesi iin bir sre zorluk
226 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ekmesi, meakkatlere katlanmas, yorulmas, egzersiz yapmas


gerektiini syleyebilir.
Balama ve merhamet etmeye gelince, yukardaki dier du-
rumlar iin de sylediimiz gibi, duruma gre bunlarn ynelik ol-
duklar hedef de deiiklik arzedebilir.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Tefsir'ul-Kumm'de mellif kendi babasndan a da rivayet
zincirlerine yer vermeksizin mam Sadk'tan (a.s) yle rivayet
eder: "mam'a, 'dem'in yerletirildii cennet, dnya bahelerin-
den bir bahe miydi, yoksa ahiretteki bahelerden biri miydi?' diye
soruldu. mam yle buyurdu: Bir dnya bahesiydi, zerine gne
ve ay doard. Eer ahiret bahelerinden bir bahe olsayd,
sonsuza dek oradan kmazd. Yce Allah onu sz konusu cennete
yerletirince, o aa hari dier her eyi ona hell kld. nk
dem yle bir yaratla sahipti ki, varln ancak emir, yasak,
beslenme, giyinme, barnma ve nikh (cinsel birleme) ile
srdrebilirdi. Bir yerden destek almad srece kendisine yararl
olan eyi zararl olan eyden ayrt edemezdi."
"blis, yanna gelip ona yle dedi: 'Eer siz, yce Allah'n size
yasak ettii bu aacn meyvesinden yerseniz, birer melek olursu-
nuz ve sonsuza dek bu cennette kalrsnz. Eer bu meyveden ye-
mezseniz, Allah sizi buradan karacaktr.' Sonra da kendilerine
t vermek istediini bildirerek yemin etti. Nitekim yce Allah da
bu olay yle haber veriyor: 'Rabbiniz, baka bir sebepten dolay
deil, srf melek olursunuz ya da ebed kalclardan olursunuz di-
ye sizi u aatan menetti ve onlara, 'Elbette ben size t veren-
lerdenim.' diye de yemin etti.' [A'rf, 20-21]"
"dem onun szn tuttu ve ei ile birlikte sz konusu aacn
mey-vesinden yedi. Sonra da yce Allah'n bize haber verdii ge-
limeler oldu: 'Ayp yerleri kendilerine grnd.' Yce Allah'n -
zerlerine giy-dirdii cennet giysileri ald. Ayp yerlerini cennet
yapraklaryla rtmeye altlar. Bunun zerine, 'Rableri onlara
yle seslendi: Ben sizi bu aatan menetmemi miydim ve ben
size eytan sizin apak dmannzdr, dememi miydim?' Yce
Allah'n bize aktardna gre onlar da yle demilerdi:
Bakara Sresi / 35-39 ........................................................................................... 227

'Rabbimiz, biz kendimize zulmettik, eer bizi balamaz ve bize


acmazsan, muhakkak ziyana urayanlardan oluruz.' Bunun ze-
rine yce Allah onlara yle dedi: 'Birbirinize d-man olarak inin,
sizin yeryznde bir sreye kadar kalp geinmeniz lazmdr.' Ya-
ni kyamete kadar... dem Safa tepesinin zerine indi. Bu tepenin
'Saf' olarak adlandrlmas, dem Safiyyullah'n oraya indirilmi
olmasndan dolaydr."
"Havva da Merve tepesine indi. Bu tepenin 'Merve' adn alma-
s, kadnn (el-mer'e) oraya indirilmi olmasndan dolaydr. Hz.
dem krk gece secdeye kapanp cennetten ayrlm olmann
hznyle alayarak sabahlad. Cebrail yanna inerek ona yle
dedi: 'Allah seni kendi elleriyle yaratmad m? Senin iine kendi
ruhundan fleyip btn melekleri sana secde ettirmedi mi?' -
dem, 'Evet.' dedi. 'u aatan yeme dedii hlde, emrini ine-
medin mi?' dem, 'blis bana Allah adna yalan yemin iti.' dedi."
Ben derim ki: Hz. dem'in yerletirildii cennetin, dnya bah-
elerinden biri olduu eklinde birok aklama Ehlibeyt
mamlarndan rivayet edilmitir. Bunlarn bir ksm, brahim b.
Haim kanalyla aktarlm ve bu rivayetle uyum oluturmutur.1
Aslnda Hz. demin yerletirildii cennetin; dnya bahelerin-
den biri olduu eklindeki ifadeden maksat, onun sonsuzluk cen-
netlerine karlk, bir ara dnem (berzah) bahesi oluudur. Riva-
yetin baz blmlerinde de buna ynelik iaretler vardr. "dem
Safa tepesine indi." ve "Havva Merve tepesine indi..." Yine "Bir s-
reden maksat, kyamet gndr." eklindeki ifade de buna yne-
lik bir iaret iermektedir. O sreden maksat, kyamet gn oldu-
una gre de; lmden sonraki berzah bekleyii, yeryznde ger-
ekleen bir bekleyitir.
Nitekim Kur'n Kerim'de lmden sonraki dirilii konu edinen
ayetler de berzah bekleyiinin yeryznde gerekletiini ifade
etmektedirler. Yce Allah bu hususla ilgili olarak yle buyuruyor:
"Ve Allah dedi: 'Yeryznde yllar saysnca ne kadar kaldnz?'
'Bir gn yahut gnn bir ksm kadar kaldk; sayabilenlere sor.'
dediler. Buyurdu ki: Sadece az bir zaman kaldnz, keke bilsey-
diniz." (M'minn, 112-114) "Kyamet koptuu gn, sulular yery-

1- [Bihar'ul-Envar, c.11, s.143, h: 12]


228 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

znde bir saatten fazla kalmadklarna yemin ederler. Zaten on-


lar, byle evriliyorlard. Kendilerine bilgi ve iman verilenler dedi-
ler ki: "Andolsun siz, Allah'n kitabnca, ta yeniden dirilme gn-
ne kadar kaldnz. te bu da dirilme gndr. Fakat siz
bilmiyordunuz." (Rm, 55-56)
Ayrca, Ehlibeyt mamlarndan aktarlan baz rivayetler de, Hz.
dem'in yerletirildii cennetin gkte olduunu ve dem ile einin
gkten indiklerini ifade ediyorlar. Bu arada, rivayetlerin diliyle ta-
nk olanlar, sz konusu cennetin gkte olmas ve Hz. dem ile
einin gk-ten indirilmi olmas ile, bu ikisinin yeryznde yara-
tlm olmalar ve orada yaam olmalar arasnda bir eliki do-
acandan korkmazlar. Ayn ey, cennetin gkte oluu ile, kabir
sorgulamasnn yeryznde olmas, ayrca kabrin ya cennet bah-
elerinden bir bahe ya da cehennem ukurlarndan bir ukur ol-
mas iin de geerlidir. naallah "gk" kavram zerinde durdu-
umuz zaman bu ve benzeri problemlerin ortadan kalkacan
umuyorum.
blis'in Hz. dem ile einin yanna nasl geldii, hangi yollara
bavurduu hususuna gelince; sahih ve itibar edilen rivayetlerde
buna ilikin bir aklamaya yer verilmemitir. Bize ulaan baz ha-
berlerde ylan ve tavus kuunun blis'e dem ve eini yoldan -
karma hususunda yardmc olduklar belirtilmekle beraber, bunla-
ra itibar etmemek gerekir. Bunlarn uydurulmu olduuna inand-
mz iin, anlatma gereini duymadk. Bu kssa aslnda Tevrat'tan
alnmtr. Onun iin kssay olduu gibi oradan aktaryoruz.
Tekvin Kitabnn 2. Babnda yle denir: "Ve Rab Allah yerin
toprandan dem'i yapt, ve onun burnuna hayat nefesini fledi;
ve dem yaayan can oldu. Ve Rab Allah arka doru dem'de bir
bahe dikti; ve yapt dem'i oraya koydu. Ve Rab Allah grn
gzel ve yenilmesi iyi olan her aac ve bahenin ortasnda hayat
aacn, ve iyilik ve ktl bilme aacn yerden bitirdi. Ve bah-
eyi sulamak iin Aden'den bir rmak kard, ve oradan blnd,
ve drt kol oldu. Birinin ad Nil'dir; kendisinde altn olan btn
Havila diyarn kuatr, ve bu diyarn altn iyidir; orada ak gnnk
ve akik ta vardr. Ve ikinci rman ad Ceyhun'dur. Btn Habe
diyarn kuatan odur. Ve nc rman ad Dicle'dir. Musul'un
Bakara Sresi / 35-39 ........................................................................................... 229

dousunda akar. Ve drdnc rmak Frat'tr. Ve Rab Allah dem'i


ald baksn ve onu korusun diye Aden bahesine koydu. Ve Rab Al-
lah dem'e emredip dedi: Bahenin her aacndan istediin gibi
ye; Fakat iyilik ve ktl bilme aacndan yemeyeceksin; nk
ondan yediin gnde mutlaka lrsn."
"Ve Rab Allah dedi: dem'in yalnz olmas iyi deildir; kendisi-
ne uygun bir yardmc yapacam. Ve Rab Allah her kr hayvann,
ve gklerin her kuunu topraktan yapt; ve onlara ne ad koyaca-
n grmek iin dem'e getirdi; ve dem her birinin adn ne koydu
ise canl mahlukun ad o oldu. Ve dem btn srlara ve gklerin
kularna, ve her kr hayvanna ad koydu; fakat dem iin kendi-
sine uygun yardmc bulunmad. Ve Rab Allah dem'in zerine de-
rin uyku getirdi; ve o uyudu; ve onun kaburga kemiklerinden birini
ald, ve yerini etle kapad; ve Rab Allah dem'den ald kaburga
kemiinden bir kadn yapt, ve onu dem'e getirdi. Ve dem dedi:
imdi bu benim kemiklerimden kemik ve etimden ettir; buna Nisa
denilecek, nk o insandan alnd. Bunun iin insan anasn ve
babasn brakacak, ve karsna yapacaktr, ve bir beden olacak-
lardr. Ve dem ve kars, ikisi de plaktlar, ve utanlar yoktu."
3. Bab: "Ve Rab Allah'n yapt btn kr hayvanlarnn en hi-
lekr olan yland. Ve kadna dedi: Gerek, Allah: Bahenin hibir
aacndan yemeyeceksiniz, dedi mi? Ve kadn ylana dedi: Bahe-
nin aalarnn meyvesinden yiyebiliriz; fakat bahenin ortasnda
olan aa hakknda Allah: Ondan yemeyin, ve ona dokunmayn ki,
lmeyesiniz, dedi. Ve ylan kadna dedi: Katiyen lmezsiniz; nk
Allah bilir ki, ondan yediiniz gn, o vakit gzleriniz alacak, ve i-
yiyi ve kty bilerek Allah gibi olacaksnz. Ve kadn grd ki, a-
a yemek iin iyi; ve gzlere ho ve anlayl klmak iin arzu olu-
nur bir aat; ve onun meyvesinden ald ve yedi; ve kendisiyle be-
raber kocasna da verdi, o da yedi. kisinin de gzleri ald, ve
kendilerinin plak olduklarn bildiler; ve incir yapraklar dikip
kendilerine nlkler yaptlar."
"Ve gnn serinliinde bahede gezmekte olan Rab Allah'n
sesini iittiler; ve dem'le kars Rab Allah'n yznden bahenin
aalar arasna gizlendiler. Ve Rab Allah dem'e seslenip ona
dedi: Neredesin? Ve o dedi: Senin sesini bahede iittim ve kork-
230 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

tum, nk ben plaktm, ve gizlendim. Ve dedi: plak olduunu


sana kim bildirdi. Ondan yeme, diye sana emrettiim aatan m
yedin? Ve dem dedi: Yanma verdiin kadn o aatan bana ver-
di, ve yedim."
"Ve Allah kadna dedi: Bu yaptn nedir? Ve kadn dedi: Ylan
beni aldatt, ve yedim. Ve Allah ylana dedi: Bunu bilerek yaptn
iin btn srlardan ve btn kr hayvanlarndan daha lnetlisin;
karnn zerinde yryeceksin, ve mrnn btn gnlerinde top-
rak yiyeceksin; ve seninle kadn arasna, ve senin zrriyetinle onun
zrriyeti arasna dmanlk koyacam; o senin bana saldracak,
ve sen onun topuuna saldracaksn. Kadna dedi: Zahmetini ve
gebeliini ziyadesiyle oaltacam; ar ile evlt douracaksn; ve
arzun kocana olacak, o da sana hkim olacaktr. Ve dem'e dedi:
Karnn szn dinlediin ve: Ondan yemeyeceksin, diye sana em-
rettiim aatan yediin iin, toprak senin yznden lnetli oldu;
mrnn btn gnlerinde zahmetle ondan yiyeceksin; ve sana
diken ve al bitirecek; ve kr otunu yiyeceksin, topraa dnnceye
kadar, alnnn teriyle ekmek yiyeceksin; nk ondan alndn;
nk topraksn, ve topraa dneceksin. Ve dem karsnn adn
Havva (hayat olan) koydu; nk btn yaayanlarn anas oldu.
Ve Rab Allah dem iin ve kars iin deriden kaftan yapt, ve onla-
ra giydirdi."
"Ve Rab Allah dedi: te, dem iyiyi ve kty bilmekte bizden
biri gibi oldu; ve imdi elini uzatmasn ve hayat aacndan alma-
sn, ve yemesin ve ebediyen yaamasn diye, bylece Rab Allah
onu Aden bahesinden, kendisinin iinden alnd topra ilemek
iin kard. Ve dem'i kovdu; ve hayat aacnn yolunu korumak
iin, dem bahesinin arkna Kerubileri, ve her tarafa dnen kl-
cn alevini koydu." (Tevrat'tan alnan blm burada sona erdi.)
Kssay iki kanaldan, yani Kur'n ve Tevrat kanallarndan s-
zp incelediin zaman, ardndan i ve Snn kanallardan gelen ri-
vayetleri gz nnde bulundurup zerinde dndn zaman,
gerei kavrayabilirsin. Ne var ki, biz, kitabn amacn at iin bu
hususta ayrntl bir inceleme yapmaktan kandk.
Gelelim eytann cennete girmesi olayna: Burada iki soruyla
karlayoruz:
Bakara Sresi / 35-39 ........................................................................................... 231

1- Bilindii gibi cennet, Allah'a yaknln, arnmln ve te-


mizliin semboldr. Nitekim yce Allah cennet iin yle buyuru-
yor: "inde ne samalama var, ne de gnaha sokma." (Tr, 23)
2- Cennet gktedir ve eytan dem'e secde etmekten ka-
nnca yce Allah ona yle hitap etmitir: "k oradan, nk sen
kovuldun." (Hicr, 34) "Oradan in, orada byklk taslamak senin
haddin deildir." (A'rf, 13)
Birinci soruya verilebilecek cevap udur: Kur'n- Kerim'in ia-
ret ettii samalama ve gnaha sokma durumlarnn mmkn
olmad cennet, mminlerin ahirette girecekleri sonsuzluk cen-
neti ile, lmden sonra ve sorumluluk dnyasndan gn ardn-
dan girdikleri berzah cennetidir. Fakat insann yeryzne yerletiri-
lip, sorumluluk altna sokulmasndan, emir ve yasaklara muhatap
klnmasndan nce Hz. dem'in yerletirildii cennetle ilgili olarak
Kur'n- Kerim bu tr bir nitelendirmede bulunmamtr. Aslnda
bu cennette durum bunun tersini gstermektedir. Nitekim Hz. -
dem de burada sz konusu hatay ilemitir. Kald ki, samalama
ve gnaha sokma kavramlar nispdirler ve ancak insann dnyaya
gelip emir ve yasaklara muhatap olmasndan ve sorumluluk altna
girmesinden sonra gerekleebilirler.
kinci soruya ise birka ekilde cevap vermek mmkndr: Bi-
rincisi: Her eyden nce "k oradan" ifadesi ile "in oradan" ifade-
sindeki zamirin "gk"e dnk olduu hususu kesin deildir. nk
bu ifadelerden nce gkten sz edilmedii gibi, konunun da
"gk"le bir ilgisi yoktur. u hlde, baz mlhazalara gre melek-
lerin arasndan k ve iniin kastedildii sylenebilir. Belki de,
saygnlk makamndan k ve initir kastedilen.
kincisi: Sz konusu ini ve k emriyle, kinaye yntemi ile,
orada meleklerin arasnda srekli kalmann yasakl anlatlmak
istenmi olabilir. Buna gre, ara sra oraya, meleklerin bulunduu
yere k-mak sz konusu yasan kapsamna girmez. Nitekim ey-
tanlarn kulak hrszl yapmaktan alkonduklarn ifade eden a-
yetlerde de buna ynelik iaretler vardr, daha dorusu bu ayetler
bizim bu yaklammz pekitirir niteliktedir.
Baz rivayetlerde de, Hz. sa'dan nce eytanlarn yedinci ge
kadar ktklar, sa (a.s) doduktan sonra drdnc ge ve daha
232 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

yukarsna kmalar yasakland, daha sonra Hz. Muhammed


(s.a.a) dn-yaya gelince, tm gklere klar, yakalandklar yer-
den frlatlp atldklar anlatlmaktadr.
ncs: Kur'n- Kerim'de blis'in cennete girdiine
deinilmiyor. Onun iin meseleyi fazla kurcalamann bir anlam
yoktur. Bu olay sadece baz rivayetlerde konu ediliyor ki, bunlar,
tevatr haddine ulamayan birtakm "ahbr- hd"dr. Ayrca
ravinin, hadisi anlam olarak rivayet etme ihtimali de vardr.
blis'in cennete girdiine ynelik en belirgin iareti ieren ifade
yce Allah'n bize aktard eytann u szdr: "Dedi ki: Rabbiniz
baka bir sebepten dolay deil, srf melek olursunuz ya da ebedi
kalclardan olursunuz diye sizi u aatan menetti." Burada "u"
zamiri kullanlm ki, bu zamir nesneye yakn olan bir kiinin kul-
lanaca trdendir. Ne var ki, eer bu zamir, meknsal bir yaknl
ifade ediyor olsayd, o zaman, "Sakn u aaca yaklamayn, yok-
sa zalimlerden olursunuz." ifadesine baklarak ayn durumun yce
Allah iin de geerli olduunu sylemek gerekirdi.
el-Uyn adl eserde Abdusselm el-Herev'nin yle dedii ri-
vayet edilir: "mam Rza'ya (a.s) dedim ki: 'Ey Resulullah'n olu
Hz. dem ve ei Havva hangi aacn meyvesini yediler? nk in-
sanlar bu hususta farkl grler ileri sryorlar. Bir ksm onun
buday aac olduunu sylerken, dier bir ksm da onun ks-
kanlk aac olduunu sylyorlar.' mam, 'Hepsi dorudur.' dedi.
Bunun zerine, 'Birbirlerinden farkl grler, ayn anda nasl do-
ru olabilirler?' diye sordum, yle dedi: Ey Salt'n olu, cennetteki
bir aa, birka trden meyve verebilir. Buday aac zm de ve-
rebilir. Onlar dnya aalarna benzemezler."
"Yce Allah melekleri dem'e secde ettirip, onu cennete yer-
letirince, Hz. dem kendi kendine, 'Acaba Allah benden daha ha-
yrl bir insan yaratm mdr?' dedi. Yce Allah onun iinden ge-
enleri bildi ve 'Ey dem, ban yukar kaldr ve Ar'n ayaklarna
bak.' diye seslendi. dem Ar'n ayaklarna baknca, orada 'Allah'-
tan bka ilh yok-tur; Muhammed O'nun elisidir; Ali b. Ebu Talib
mminlerin emiri-dir; Fatma onun ei dnya kadnlarnn efendi-
sidir; Hasan ve Hseyin cennet genlerinin efendileridir.' diye yazl
olduunu grd. Bunu gren dem, 'Ya Rabbi, kim bunlar?' diye
Bakara Sresi / 35-39 ........................................................................................... 233

sordu. Yce Allah, 'Ay dem, bunlar senin zrriyetindir. Ama sen-
den de ve btn yarattm varlklardan da daha hayrldrlar. On-
lar olmasayd, ne seni, ne cenneti, ne atei, ne g ve ne de yer-
yzn yaratrdm. Sakn onlara kskanarak bakma. Yoksa seni
yakn evremden uzaklatrrm.' dedi. Fakat Hz. dem onlara ks-
kanarak bakt, onlarn yerinde olmay istedi. Bunun zerine eytan
ona musallat oldu, nihayet kendisine yasaklanan aacn meyvesi-
ni yedi. Ayn ekilde eytan Havva'ya da musallat oldu. O da
Fatma'ya kskanarak bakt. Nihayet o da dem gibi yasak mey-
veyi yedi. Bunun zerine yce Allah onlar cennetinden kard, on-
lar yakn evresinden uzaklatrp yeryzne indirdi." [c.1, s.239, h:
1]
Ben derim ki: Aa yukar ayn anlam vurgulayan baka riva-
yetler de vardr. Bir ksm konuyu daha geni erevede ele alm,
bir ksm daha ksa tutmu, bir ksm da daha zet ve daha genel
ifadelerle meseleyi aktarmtr. Grdn gibi bu rivayette mam
(a.s), sz konusu aacn buday ve kskanlk aac olduunu ve
dem ile einin buday aacnn meyvesinden yiyip kskanlk ille-
tine yakalandklarn, bunun sonucunda da Hz. Muhammed ve so-
yunun (hepsine selm olsun) yerinde olmay temenni ettiklerini di-
le getiriyor. Birinci anlama gre, yasak aa cennet ehlinin ilgisini
ve itahn ekmeyecek kadar nemsiz ve cazibesizdi. kinci an-
lama gre ise, bu aa dem ve einin ulaamayacaklar kadar
nemli ve eriilmezdi. Nitekim bir rivayette de bu aacn, Hz. Mu-
hammed ve soyunun bilgisi olduu bildirilmitir.
Ksacas, bunlar iki farkl anlam ifade etmektedirler. Ancak
sen, misakla ilgili olarak geen konuya bir gz attn zaman, an-
lamn bir olduunu grrsn. Buna gre Hz. dem, Allah'tan ba-
kasna ynelmeme anlamn kapsayan ve Allah'a yaknl sembo-
lize eden cennetten yararlanma ile, dnyaya balanma zorluk ve
meakkatini beraberinde getiren yasak aatan yemeyi birlikte
yrtmek istemiti. Ama bu iki olguyu birlikte yrtmek ona
mmkn olmam, nihayet yeryzne indirilmiti. Dolaysyla Hz.
Muhammed'in (s.a.a) sahip olduu, bu iki olguyu bir arada yrt-
me makamna eriememiti. Ama daha sonra yce Allah onu se-
erek ve tvbe etmesini salayarak onu dnyadan soyutlamt ve
234 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ona doru yolu gstermiti. Unuttuu misak da bunun ardndan


ona hatrlatmt. Bylece meseleyi dnp anla.
mam'n, "Onlara kskanlk gzyle bakt, yerlerinde olmay
istedi." eklindeki szne gelince; burada sz konusu kskanln,
onlarn yerinde olmay istemek eklinde gerekletiini, yoksa,
aalk bir huy olan hasedin sz konusu olmad, bu ekilde a-
klanmaktadr.
Yukardaki aklama sayesinde Kemal'ud-Dn adl eserde
Sumli-nin mam Muhammed Bkr'dan (a.s) aktard rivayet ile
Tefsir'ul-Ayy'de aktard rivayet arasnda ilk etapta varm gibi
grnen eliki de bertaraf edilmi oluyor. Birinci rivayette1 mam
Bkr (a.s) yle buyuruyor: "Yce Allah dem'den, bu aaca yak-
lama diye sz ald. Allah'n ngrd vakit gelince, dem ye-
memesine ilikin sz unutarak yasak aacn meyvesini yedi. Ni-
tekim yce Allah yle buyuruyor: Andolsun Biz, nceden dem'-
den sz almtk; fakat unuttu. Biz onda bir kararllk grmedik."
[Th, 115]
kinci rivayette ise2, yle geer: mam Bkr (a.s) veya mam
Sadk'tan (a.s) birine, "Allah dem'i 'unuttu' diye nasl sorumlu tu-
tuyor?" diye soruldu. yle cevap verdi: "dem unutmad. Hem
nasl unutabilir ki? Oysa eytan ona yle diyordu: Rabbiniz, ba-
ka bir sebepten dolay deil, srf melek olursunuz ya da ebedi ka-
lclardan olursunuz diye sizi u aatan menetti." Geen akla-
malara dikkat edilirse, bu iki rivayetin arasda eliki olmad son
derece aktr.
eyh Saduk'un el-Emal adl eserinde, Ebu's-Salt el-Herev'nin
yle dedii rivayet edilir: "Halife Me'mun mam Ali Rza (a.s) ile
tar-tmak zere slm bilginlerini ve Yahudilik, Hristiyanlk, Me-
cusilik ve Sabilik gibi dier dinlere mensup bilginleri toplad
zaman, hi kimse ona kar bir kant ileri srememiti. O, bir ka-
yann katl gibi grkemiyle duruyordu. Bu arada Ali b. Muham-
med b. Cehm ayaa kalkt ve yle dedi: 'Ey Resulullah'n olu,
peygamberlerin masum olduklarn kabul ediyor musun?' mam,

1- [Kemal'ud-Dn, c.1, s.213, h: 2]


2- [Tefsir'ul-Ayy, c.2, s.9, h: 9]
Bakara Sresi / 35-39 ........................................................................................... 235

'Evet.' dedi. 'Peki, 'dem Rabbine kar geldi ve yolunu ard.'


ayetini nasl yorumluyorsun?' dedi."
"Bunun zerine efendimiz Rza (a.s) yle dedi: Yava ol, ey A-
li; Allah'tan kork ve Allah'n peygamberlerine kt nitelikler yak-
trma. Allah'n kitabn kiisel grn esas alarak yorumlamaya
kalkma. nk yce Allah yle buyuruyor: 'Onun yorumunu an-
cak Allah ve ilimde derinleenler bilir.' Yce Allah'n, 'dem
Rabbine kar geldi ve yolunu ard.' szne gelince, Allah -
dem'i yeryzndeki hcceti ve memleketlere hkmeden halifesi
olsun diye yaratt. Allah dem'i cennet iin yaratmad. dem'in i-
ledii gnah da cennette gereklemiti, dnyada deil ve bu, y-
ce Allah'n dem ve soyunun yaam sreleri iin ngrd pl-
nn gereklemesine ynelik bir ilk admd. dem yeryzne indi-
rildikten sonra yce Allah onu hcceti ve halifesi yapt. Sonra da
ona masumluk niteliini verdi: 'Allah dem'i, Nuh'u, brahim aile-
sini ve mrn ailesini lemler iinde sekin kld.'1..." [Oturum: 20,
s.28, h: 32]
Ben derim ki: "Gnah cennette ilenmiti..." ifadesi, daha n-
ce de deindiimiz gibi, mevlev ve teri nitelikli dinsel ykml-
ln henz cennette yrrle konulmadna ynelik bir iaret
iermektedir. Dinsel ykmlln yurdu dnya hayatdr ki, bu
hayat, cennetten initen sonra Hz. dem (a.s) iin ngrlmtr.
u hlde, sz ko-nusu gnah, irad ve t nitelikli bir emre kar
ilenmiti, mevle-v/teri nitelikli bir emre kar deil. Dolaysyla
bazlarnn yapt gibi, rivayeti kr krne yorumlamann bir an-
lam yoktur.
el-Uyn adl eserde Ali b. Muhammed b. Cehm'in yle dedii
rivayet edilir: "Bir gn Halife Me'mun'un yanna gittim, mam Rza
da orada bulunuyordu. Me'mun dedi ki: 'Ey Resulullah'n evld,
sen pey-gamberlerin masum olduunu demiyor musun?' 'Evet.'
dedi. 'u hlde, 'dem Rabbinin emrine kar kt ve yolunu a-
rd.' ayetini nasl yorumluyorsun?' diye sordu. Bunun zerine -
mam Ali Rza yle dedi: Allah dem'e dedi ki: 'Sen ve ein cen-
nette kaln. Ondan dilediiniz yerde bol bol yeyin. Ama sakn u
aaca yaklamayn. (Onlara buday aacn gsterdi.) Yoksa za-

1- [l-i mrn, 33]


236 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

limlerden olursunuz.' Allah onlara, 'u aatan yemeyin.' demedi.


O aacn trnden olan dier aalarla ilgili olarak da byle bir
ey sylemedi. Onlar da sz konusu aaca yak-lamadlar ve
meyvesinden yemediler. Baka aalarn meyvesinden yediler.
Nihayet eytan onlara vesvese verip dedi ki: 'Allah sizi bu aatan
menetmedi. Tersine sizi bakasna yaklamaktan menetti. Sizi
bundan menetmesi de, meyvelerini yiyip de melek veya sonsuza
dek kalclardan olmamanz iindir."
"Ayrca kendilerine t vermek istediini yemin ederek belirt-
ti. dem ve Havva o gne kadar Allah adna yalan yemin ien biri-
ne rastlamamlard. Bylece onlar kandrd ve Allah adna iilen
yemine gvenmelerini salayarak yasak aacn meyvesini onlara
yedirdi. Hz. dem bu suu peygamberlik misyonunu stlenmeden
nce ilemiti. Yani atee atlmay gerektiren bir byk gnah sz
konusu deildi. Hz. dem'in (a.s) iledii su, peygamberlik mis-
yonunu stlenmeden nce bir peygamberin ileyebilecei trden
balanm kk bir hatayd. Allah onu seip peygamberlikle g-
revlendirince, masumluk niteliine sahip oldu; artk ne byk ve
ne de kk gnah iledi. Yce Allah yle buyuruyor: 'dem
Rabbinin emrine kar kt ve yolunu ard. Sonra Rabbi onu
seti, tvbesini kabul etti ve ona doru yolu gsterdi.' Yine buyu-
ruyor ki: 'Allah dem'i, Nuh'u, brahim ailesini ve mran ailesini
lemler iinde sekin kld.'..." [c.1, s.155, h: 1, bab:15]
Ben derim ki: eyh Saduk (r.a) bu hadisi naklettikten sonra,
"Bu hadisin Ali b. Muhammed b. Cehm kanalyla gelmi olmas
son derece ilgintir. nk bu adam Ehlibeyt'i sevmez, onlara
dmanlk beslerdi." demitir. eyh Saduk'un ilgisini eken husus,
rivayetin, peygamberlerin masumluuna ilikin ifadeler iermesi-
dir. Ancak rivayetin ierii zerinde daha derin dnseydi, kendi-
sine hi de ilgin gel-mezdi. nk bu rivayette dem'le ilgili ola-
rak Ehlibeyt mezhebinin yaklamyla uyumayan hususlar vardr.
Ehlibeyt kaynakl ok sayda rivayetlere dayanan gre gre,
peygamberler, peygamberlikle grevlendirilmelerinden nce de,
sonra da masumdurlar.
Ayrca, mamn Me'mun'un sorusuna cevap olarak sarf ettii
ileri srlen szlerde yce Allah'n, "Rabbiniz baka bir sebepten
Bakara Sresi / 35-39 ........................................................................................... 237

dolay sizi bu aatan menetmedi, belki..." eklindeki sz "Allah


sizi bu aatan menetmedi. Tersine bakasna yaklamaktan
menetti. Bakasna yaklamaktan menetmesi de, meyvelerini yi-
yip de melek ya da sonsuza dek kalclardan olmamanz iindir..."
eklinde yorumlanmtr. Oysa yce Allah'n, blis'in dilinden ak-
tard "Rabbiniz baka bir sebepten dolay deil, belki melek ve-
ya sonsuza dek kalclardan olmayasnz diye sizi bu aatan
menetti." sz ile, "Dedi ki: Ey dem, sana sonsuzluk ve tken-
meyen hkmranlk aacn gstereyim mi?" ifadesi gsteriyor
ki, eytan onlar sonsuzlukla ve yasak dolaysyla grnmeyen h-
kmranlk umuduyla kandrp bizzat yasaklanan aacn meyve-
sinden yemeye tevik etmiti.
Kald ki, ad geen adam, yani Ali. b. Muhammed b. Cehm yu-
karda sunduumuz rivayette sorusunun tam ve doru cevabn
almt. u hlde, baz hususlarla ilgili olarak baz yorumlarda bu-
lunmak mm-knse de, sz konusu rivayet tamamyla sorunsuz
deildir.
eyh Saduk, mam Bkr'dan (a.s), o da atalarndan, onlar da
Hz. Ali'den ve o da Resulullah'tan (s.a.a) yle rivayet eder: "dem
ile Havva'nn cennete girmeleri ve oradan kmalar, bir dnya g-
nnn yedi saati kadar srd. Allah onlar ayn gn yeryzne in-
dirdi." [el-Hisal, s.396, h: 103]
Tefsir'ul-Ayy'de Abdullah b. Sinan'n yle dedii rivayet edi-
lir: Benim de hazr bulunduum bir srada mam Sadk'a (a.s) y-
le bir soru yneltildi: "Hz. dem ve einin cennete girileri ile bir
hata ileyip oradan klar arasnda ne kadar bir sre geti?" -
mam u cevab verdi: "Yce Allah cuma gn, gnein batya
meyletmesinden sonra dem'in burnuna kendi ruhundan bir
nefha fledi. Sonra eini en alt kaburgasndan yaratt. Ardndan
tm melekleri ona secde ettirdi ve ay-n gn iinde onu cennete
yerletirdi. Allah'a andolsun ki, cennete yer-letiriliinin zerinden
alt saat gememiti ki, Allah'n emrine kar geldi. Bunun zerine
yce Allah, gnein batndan sonra onlar oradan kard, saba-
ha kadar cennetin kapsnn eiinde beklediler. Bu srada ayp
yerleri kendilerine grnd. 'Bunun zerine Rableri onlara yle
seslendi: Ben sizi bu aaca yaklamaktan menetmemi miy-
238 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

dim?' dem ok utand ve boyun bkerek yle dedi: 'Rabbimiz,


biz kendimize zulmettik. Suumuzu itiraf ettik. u hlde bizi ba-
la.' Allah onlara yle dedi: Gklerimden yeryzne inin, nk
bir gnahkr ne cennetimde ve ne de gklerimde bana komuluk
edemez." [c.2, s.10, h: 11]
Ben derim ki: Bu rivayetin ierii, cennetten kn mahiyeti
ile ilgili olarak bize k tutabilir. Buna gre, nce cennetten, kap-
snn eiine kmlar, oradan da yere inmiler. Bu hususu, tekvi-
n bir emir olup kar gelmesi mmkn olmamakla birlikte ini
emrinin ayetlerde iki kez tekrarlanmasndan ve yce Allah'n,
"Dedi ki: Ey dem, sen ve ein cennette durun... ve sakn u aa-
ca yaklamayn." sz ile, "Rab-leri onlara yle seslendi: Ben sizi
o aatan menetmemi miydim?" sz arasndaki ifade tarz
farkllndan da anlamak mmkndr. nk birincisinde yakn
gsteren "dedi" kelimesi ile "u" zamiri kullanlmken, ikinci a-
yette uza gsteren "seslendi" fiili ile "o" zamiri kullanlmtr.
Ne var ki, rivayette Tevrat'ta olduu gibi Havva'nn dem'in en
alt kaburgasndan yaratld belirtiliyor. Oysa ileride dem'in ya-
ratl konusunda deineceimiz gibi, Ehlibeyt mamlarndan ge-
len rivayetler bu iddiay yalanlar niteliktedirler. Bununla birlikte ri-
vayeti, Havva'nn, dem'in kaburgalarnn yaratlndan sonra arta
kalan balktan yaratld eklinde yorumlamak da mmkndr.
Cennetteki kal srelerinin alt veya yedi saat oluuna gelince;
bu, basit bir meseledir, nk rivayetlerde yaklak bir rakam kul-
lanlmtr.
el-Kfi'de mam Bkr (a.s) veya mam Sadk'tan (a.s) birinin,
"dem, Rabbinden birtakm kelimeler ald." ayeti ile ilgili olarak
yle dedii rivayet edilir: "dem'in ald kelimeler unlard: Sen-
den baka ilh yoktur. Allah'm, seni verek tenzih ederim. Bir k-
tlk iledim, kendime zulmettim. Beni bala, nk sen, ba-
layanlarn en hayrlssn. Senden baka ilh yoktur. Allah'm, seni
verek tenzih ederim. Bir ktlk iledim, kendime zulmettim.
Bana ac, nk sen, balayanlarn en hayrlssn. Senden baka
ilh yoktur. Allah'm seni verek tenzih ederim. Bir ktlk ile-
dim, kendime zulmettim. Bana ac, nk sen merhamet edenle-
rin en hayrlssn. Senden baka ilh yoktur. Seni verek tenzih
Bakara Sresi / 35-39 ........................................................................................... 239

ederim. Bir ktlk iledim, kendime zulmettim. Beni bala ve


tvbemi kabul et. nk sen tvbeleri ok kabul edensin, ok
merhamet edensin." [c.8, s.253, h: 472]
Ben derim ki: Bu anlam ieren metinleri eyh Saduk, Ayy,
Kumm1 ve dierleri de rivayet etmilerdir. Ayrca Ehlisnnet mez-
hebinin dayand kanallardan da buna yakn anlamlar ieren h-
disler rivayet edilmitir. Belki de bu sonular, kssay anlatan a-
yetlerin ifadelerinden edinmilerdir.
Yine el-Kfi'de Kuleyn yle der: "Bir dier rivayette de, 'dem
Rabbinden baz kelimeler ald.' ayetiyle ilgili olarak yle buyuru-
lu-yor: dem; Muhammed, Ali, Fatma, Hasan ve Hseyin hakk i-
in Allah'tan balanma diledi." [c.8, s.253]
Ben derim ki: eyh Saduk, Ayy, Kumm ve dierleri de buna
yakn hdisler rivayet etmilerdir. Buna yakn rivayetler Ehlisnnet
kanallarnca da aktarlmtr. rnein ed-Drr'l-Mensr tefsirinde,
Peygamber efendimizin (s.a.a) yle dedii rivayet edilir: "dem
iledii gnah ileyince, ban ge kaldrp yle dedi: 'Mu-
hammed'in hakk iin beni balaman diliyorum.' Bunun zerine
Allah ona, 'Mu-hammed de kimdir?' diye vahyetti. dem, 'Senin
ann ycedir. Beni yarattn zaman, bam kaldrp Ar'na bak-
tm, orada 'La ilhe illallah, Muhammed'ur-resulullah' yazl oldu-
unu grdm. O zaman anladm ki, senin katnda, adn kendi a-
dnn yanna yazdn zattan daha kadri yce biri olamaz.' dedi.
Bunun zerine Allah ona yle vahyetti: Ey dem, o, senin soyun-
dan gelen son peygamberdir, eer o olmasayd, seni yaratmaz-
dm."
Ben derim ki: Bu anlam, ilk bakta ayetlerin zahiri ile
uyumuyor gibi grnse de, derine nfuz edici bir bak as ve ti-
tiz bir inceleme ile, ayetlerle bir yaknl, bir ilgisi olduu grlebi-
lir. nk "dem... ald." ifadesinin orijinalinde geen "telakka"
kelimesi, karlayarak kucaklayarak almak anlamn iermekte-
dir. Burada dem'in bu kelimeleri Rabbinden ald belirtiliyor, yi-
ne burada "tvbe" olayndan nce bir bilginin varlndan sz edili-
yor. nk Hz. dem, daha nce Rabbinden tm isimleri ren-

1- [Meani'l-Ahbar, s.108, h: 1; Tefsir'ul-Ayy, c.1, s.41, h: 25; Tefsir'ul-


Kumm, c.1, s.44]
240 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

miti. Yce Allah meleklere yle demiti: "Ben yeryznde bir


halife yaratacam. Melekler, 'Orada bozgunculuk yapacak, kan
dkecek birisini mi yaratacaksn? Oysa biz seni verek tesbih e-
diyor ve seni noksan sfatlardan tenzih ediyoruz.' dediler. Allah,
'Ben sizin bilmediklerinizi bilirim.' dedi. Ve dem'e isimlerin t-
mn retti."
Bu bilgi kanlmaz olarak btn zulm ve gnahlarn
giderilmesini, tm hastalklarn tedavi edilmesini gerektiriyordu.
Aksi takdirde, meleklere cevap verilmemi ve gerekeleri geersiz
klnmam olacakt. nk yce Allah, onlarn "bozgunculuk
yapacak, kan dkecek" eklindeki szlerine herhangi bir cevap
vermiyor, sadece dem'e tm isimleri rettiini belirtiyor. u
hlde, her trl bozgunculuun slah bu isimlerin kapsamndadr.
Bu isimlerin hakikatinin ne olduunu daha nce rendin. Bunlar,
gklerin ve yerin bilinmezlikleri arasnda yer alan gayb varlklar-
dr. Yce Allah bunlar aracl ile kullarna ynelik ltuflarn akta-
rr. Bu isimlerin bereketi olmadan mkemmellemek isteyen hi
kimsenin tekml gerekleemez.
Bize ulaan baz rivayetlerde1 belirtildiine gre yce Allah
ona isimleri retince, o, Ehlibeyt'in hayallerini ve nurlarn gr-
mt. Yine baz rivayetlere gre, yce Allah, onlardan misak al-
mak zere sulbndeki soyunu kard zaman, Ehlibeyt'i grm-
t. Baz rivayetlere gre de Hz. dem cennetteyken Ehlibeyt'i
grmt. Yce Allah, "dem Rabbinden baz kelimeler ald."
derken, kelimeleri belirsiz klarak, meseleye bir mphemlik ge-
tirmitir. Ama Kur'n- Kerim'de "kelime" kavram aka d dn-
yada gereklii olan bir varl, bir objeyi ifade etmek iin kulla-
nlmtr: "Ad Meryemolu sa Mesih olan bir kelimeyle..." (l-i
mrn, 45)
Baz tefsir bilginlerine gre de, Hz. dem'in Allah'tan ald ke-
limeler, yce Allah'n A'rf suresinde dile getirdii u szlerdir:
"Dediler ki: Rabbimiz, biz kendimize zulmettik, eer bizi
balamaz ve bize acmazsan, muhakkak ziyana urayanlardan
oluruz."

1- [Bihar'ul-Envar, c.11, s.175, h: 20]


Bakara Sresi / 35-39 ........................................................................................... 241

Biz bu gre katlamayacaz. nk, Bakara suresinde ele


aldmz ayetlerden de anlald gibi dem ve einin tvbe et-
meleri, yeryzne inilerinden sonra gereklemiti. Yce Allah
yle buyuruyor: "Dedik ki: Birbirinize dman olarak inin." Ar-
dndan yle buyuruyor: "dem Rabbinden baz kelimeler ald,
bunun zerine Allah onun tvbesini kabul etti."
Bu kelimeleri ise, A'rf suresinde de vurguland gibi dem ve
ei yeryzne inmeden nce cennette sylemilerdi. Yce Allah
yle buyuruyor: "Rableri onlara seslendi: 'Ben sizi o aatan
menetmedim mi?' Onlarsa dediler ki: Rabbimiz, biz kendimize
zulmettik..." Ardndan yce Allah yle buyuruyor: "Dedik ki: Birbi-
rinize dman olarak inin..."
Grld gibi, "Rabbimiz, biz kendimize zulmettik." szn
sy-lemi olmalar, yce Allah'n seslenii karsnda duyduklar
ezikliin, suu itiraf etmenin bir ifadesidir. Bununla, Rablk niteli-
inin Allah'a zg olduunu, kendilerininse hsrana urama tehli-
kesi ile burun buruna gelmi iki zalim olduklarn vurgulamakla
birlikte meselenin tamamen Allah'n yetkisinde olduunu, nasl di-
lerse yle hareket edeceini bildiriyorlar.
Tefsir'ul-Kumm'de mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet e-
dilir: "Hz. Musa yce Allah'tan kendisini Hz. dem'le karlatr-
masn diledi. Yce Allah da onlar buluturdu. Hz. Musa, Hz. -
dem'e yle dedi: 'Babacm, yce Allah seni kendi elleriyle ya-
ratmad m? ine kendi ruhundan flemedi mi? Melekleri sana
secde ettirmedi mi? Ve sana sakn u aatan yeme, demedi mi?
Peki ne diye Rabbinin emrine kar ktn?' dem dedi ki: 'Ey Mu-
sa, Tevrat'ta, yaratlmdan ka yl nce o hatay ilediime rast-
ladn?' Musa dedi ki: 'Otuz bin yl nce.' dem dedi ki: yledir."
mam Sadk (a.s) diyor ki: "Bylece dem Musa'nn kantn -
rtm oldu."
Ben derim ki: Allme Suyut de ed-Drr'l-Mensr'da bu anla-
m ieren bir hadisi birka kanaldan Peygamber efendimize (s.a.a)
dayandrarak rivayet etmektedir.
lel'u-erayi adl eserde mam Bkr'n (a.s) yle dedii anla-
tlr: "Allah'a andolsun ki, Allah demi dnya iin yaratt. Ama onu
242 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

nce cennete yerletirdi ki, emrine kar gelsin de onu yaratlnn


amac olan yere indirsin."
Ben derim ki: Bundan nce deindiimiz Ayy'nin mam Sa-
dk'tan (a.s) rivayet ettii ve Hz. dem'in meleklerden bir arkada-
nn olduu eklinde ifadeler ieren hdis de buna yakn mesajlar
kapsamaktadr. el-hticac adl eserde aml bir adamn mam Ali
(a.s) ile girdii u diyaloga yer verilir: Adam Hz. Ali'ye yle sorar:
"Yeryznn en erefli vadisi hangisidir?" Hz. Ali der ki: "Serandib
vadisidir. Hz. dem gkten oraya dmtr."
Ben derim ki: Buna karn, dier baz rivayetlerde Hz. dem'in
Mekke'ye indii belirtilir. Bunlarn bir ksmna da deindik. Aslnda
bu rivayetleri uyuturmak mmkndr. Hz. dem nce Serandib
vadisine oradan da Mekke'ye inmi olabilir.
ed-Drr'l-Mensr tefsirinde Taberan'den, el-Azame'de Ebu'-
eyh'ten ve bn-i Mrdeveyh'den Ebuzer'in yle dedii rivayet edi-
lir: "Dedim ki: 'Ya Resulallah! Sence dem, peygamber miydi, de-
il miy-di?' Resulullah buyurdu ki: Evet, o bir nebi, bir resuld. Al-
lah onunla nceden konutu ve ona yle dedi: Ey dem, sen ve
ein cennette kaln."
Ben derim ki: Ehlisnnet mezhebinin mensubu baz bilginler,
deiik kanallardan buna yakn ifadeler ieren hdisler rivayet
etmilerdir.
Bakara Sresi / 40-44 ........................................................................................... 243

40- Ey srailoullar, size verdiim nimetimi hatrlayn, bana


verdiiniz sz tutun ki, ben de size verdiim sz tutaym ve sa-
dece benden korkun.
41- Sizin yannzda bulunan Tevrat' dorulayc olarak indirmi
bulunduum Kur'n'a inann ve onu inkr edenlerin ilki olmayn.
Benim ayetlerimi az bir karlk ile satmayn; yalnz benden eki-
nin.
42- Bile bile hakk batl ile rtmeyin ve hakk gizlemeyin.
43- Namaz dosdoru kln, zekt verin ve rkua varanlarla
birlikte siz de rkua varn.
44- nsanlara iyilii emredip kendinizi unutuyor musunuz? Oy-
sa siz kitab okuyorsunuz. Hi dnmyor musunuz?
244 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

AYETLERN AIKLAMASI
Yce Allah, Yahudilerin tutumunu knamak amac ile yz k-
sr ayette kendilerine bahettii nimetlerden, kendilerine kazan-
drd se-kin ve onurlu konumdan, buna karlk onlarn takndk-
lar inkrc ve bakaldrc tavrdan, szlerinde durmamalarndan,
inatlklarndan ve dik ballklarndan sz ediyor. Ulusal tarihleri
boyunca balarndan geen servenleri ieren on iki kssaya dei-
nerek onlara uyarda bulunuyor. Denizi yarp, Firavun'u ve ordusu-
nu suda bomak suretiyle onlar Firavunoullarndan kurtarmas;
Musa ile gerekletirilen Tr da randevusu; Musa'dan sonra bu-
zaya tapnmalar ve Musa'nn on-lara kendinizi ldrn emrini
vermesi; Hz. Musa'ya Allah' aka kendilerine gstermesini ne-
rip ardndan korkun bir yldrma arplmalar ve yce Allah'n
tekrar kendilerini diriltmesi gibi, onlarn yaad birok kssaya
iaret ediliyor.
Bu olaylarn tm, ilh ltfun ve Rabbani inayetin damgsn
tayorlar. Bunun yan sra kssalarda, yce Allah'n onlardan ald
sz-lere, onlarnsa bu szlerini tutmayp kulak ard edilerine de-
iniliyor. Kazandklar gnahlar, iledikleri sular, kendilerine indi-
rilen kitapta aka yasaklanm olmasna ramen bir trl terk
etmedikleri iren huylar hatrlatlyor. Kat kalpli, ta yrekli ve
sapkn mizal olduklar iin akllarn dnmekten alkoymalar
gndeme getiriliyor bu kssalarda.
"Bana verdiiniz sz tutun." fadenin orijinalinde geen "a-hid"
kelimesi, kken olarak "korumak" demektir. Bu kken anlamn-
dan hareketle birok anlam da kullanlmtr. Szleme, antla-
ma, yemin, vasiyet, buluma ve konaklama gibi.
"Sadece benden korkun." fadenin orijinalinde geen "irheb" fii-
linin kk olan "er-rehbe" kelimesi, "korku" demektir ve bunun
kart "er-rabe"dir.
"Onu inkr edenlerin ilki olmayn." Yani Ehlikitap topluluk-lar a-
rasnda veya, kendi ulusunuzdan gemi ve gelecek kuaklar iin-
de ilk inkrclar siz olmayn. Yoksa Mekkeli kfirler onlardan nce
Kur'n' inkr etmilerdi.
Bakara Sresi / 45-46 ........................................................................................... 245

45- Sabrederek ve namaz klarak yardm dileyin. Ve kukusuz


o Allah'a sayg gsterenlerden bakasna ar gelir.
46- Onlar ki, Rableri ile buluacaklarn, onun huzuruna dne-
ceklerini zannederler.

AYETLERN AIKLAMASI
"Sabrederek ve namaz klarak yardm dileyin." fadenin orijinalin-
de geen "isten" fiilinin mastar olan "istiane" kelimesi, yardm
istemek demektir. Bu istek ise, ancak insann tek bana stesin-
den gelemedii grevler ve karsnda duramad felaketler a-
sndan sz konusu olabilir. nk, gerekte Allah'tan baka yar-
dm edebilecek kimse yoktur.
u hlde, stlendii grevler asndan insana yardm etmek
ve onu salamlatrmak, srekli Allah ile iletiim hlinde olmasn
salamakla olur. nsann zorluklarn stesinden gelebilmesi iin
Allah'a ynelmesi, kendini O'na ve O'nun yoluna adamas gerekir.
Bu ise, sabr ve namazdr. Yardm dilemenin en gzel yolu bu iki
olgudur. nk sabr her olaanst gelimeyi, her felaketi insa-
nn gznde kltr, sradanlatrr. Allah'a ynelmek ve O'na s-
nmakla da iman ruhu uyanr ve insann zihnine u anlay ege-
men olur: nsan yklmaz bir dayanaa ve yerinden kopmaz bir se-
bebe dayanmaktadr.
"Ve, kukusuz o, Allah'a sayg gsterenlerden bakasna ar gelir."
fadenin orijinalindeki "ha=o" zamiri "namaz"a dnktr. nceki
cmlenin "isten=yardm dileyin" ifadesinden hareketle, sz ko-
nusu zamiri "istiane"ye dnk olarak kabul etmek, "Allah'a sayg
gsterenlerden baka" ifadesi ile uyumamaktadr. nk "sayg"
kavramnn orijinali olan "hu" sabr olgusuyla fazla uyumamak-
tadr.
246 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Her ikisi de eziklii, dkl, ifade ediyor olmalarna ra-


men "hu=sayg" ile "hud=boyun bkme" kavramlar arasnda
niteliksel fark vardr. nk hud=boyun bkme, bedensel organ-
larla ilgili bir kavramdr, hu/sayg ise kalp ile ilgili bir kavramdr.
"Onlar ki, Rableri ile buluacaklarn... zannederler." Bu meselede,
ahirete inanma meselesini kastediyorum, zanna ve kart dn-
ceyi kesin olarak reddetmeyen sanya dayal bilginin hibir yarar
yoktur. Burada kesin bilgiye dayanan inan zorunludur. Nitekim
yce Allah yle buyuruyor: "Ahirete de kesin olarak iman eder-
ler." (Bakara, 9)
Ancak burada mesele "hu=sayg"nn gereklemesi asn-
dan e-le alnm olabilir. Aamal sebeplerin rn olan aamal
bilgilerde, sz konusu bilgiyi alglayan nefis, aamal olarak nce
sorunun farkna varr, sonra kukulanmaya balar, ardndan kart
dncelerden biri daha ar basmaya balar, bunu izleyen aa-
mada kar ihtimaller peyderpey devre d kalrlar ve nihayet ke-
sin kavrama gerekleir. te bilgi budur.
Bu tr bir bilgi nefsin skntya dmesine, derinden rperme-
sine ve belli oranda bir kaos yaamasna yol aan nemli bir me-
seleyle ilgili olunca, hu, yani iten rpererek sayg duyma olay,
ilm kavrayn tamamlanmasndan nce, ihtimallerin tercihi sz
konusu olduu andan itibaren gndeme gelir.
u hlde kesin bilgiyi ilgilendiren bir meselede "zan" kavram-
nn kullanlm olmas, u gerei vurgulama amacna yneliktir:
Buluabilecei ve huzuruna kabilecei bir Rabbi olduunun far-
kna varan bir insan, bu konuda kesin bilgi edinmek iin fazla bir
eye ihtiya duymaz. Bu zan, onu kesin bilgiye ulatrmaya kfi
gelir. Tpk airin u beytinde belirttii gibi:
"Onlara, 'Mzehhec kabilesinden iki bin / zrhl sava d-
nn.' dedim."
Dman ancak kesin olan bir eyle korkutulabilecei hlde
air burada onlara dnmelerini emrediyor. nk, burada mu-
halefetten vazgemeleri iin, dnmek, zannetmek bile yeterli-
dir. Bunun iin kesin bilgiye gerek yoktur. Onun iin tehdit eden
ahs, kar tarafta kesin bilgi oluturma zahmetine katlanmyor.
Bakara Sresi / 45-46 ........................................................................................... 247

Buradan hareketle diyebiliriz ki, bu ayet-i kerime, ierik olarak


u ayeti kerimeye benzemektedir: "Kim Rabbine kavumay umu-
yorsa, salih amel ilesin." (Kehf, 110)
Btn bunlar, "Rableri ile buluacaklarn" szndeki,
bulumadan maksadn dirili gn olduu takdirde geerlidir.
Ama eer maksat, ileride A'rf suresinde ayrntl olarak
sunulacak durum ise, bu durumda hibir sorun kalmaz.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


el-Kfi'de mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "Hz.
Ali korkun bir hadise ile karlanca, hemen namaza durur ve
'Sabrederek ve namaz klarak yardm dileyin' ayetini okurdu."
[c.3, s.480, h: 1]
Yine el-Kfi'de, bu ayetle ilgili olarak mam Sadk'n (a.s) yle
dedii belirtilir: "Bu ayette geen 'sabr' kavramndan maksat o-
rutur." Yine mam Sadk (a.s) buyuruyor ki: "Bir adam zor bir du-
rumla karlatysa veya bana bir musibet geldiyse, oru tutsun.
nk yce Allah, 'Sabrederek... yardm dileyin.' buyuruyor." [c.4,
s.63, h: 7]
Ben derim ki: Bu iki hadisin ierdii anlam Tefsir'ul-Ayy'de
de rivayet edilmitir.1 Sabr oruca yorumlamak, genel kavram
rneklerine tatbik etmek babndandr.
Tefsir'ul-Ayy'de sz konusu ayetle ilgili olarak mam Rza'-
dan (a.s) yle rivayet edilir: "Sabr, orutur. Bir adam zor bir du-
rumla karlatysa veya bana bir musibet geldiyse, oru tutsun.
nk yce Allah, 'Sabrederek ve namaz klarak yardm dileyin.
Ve kukusuz o Allah'a hu, edenler, sayg gsterenlerden ba-
kasna ar gelir.' buyuruyor. Hu eden, sayg gsteren ise, na-
maz esnasnda zelilliinin bilincinde olup namaza rabet eden
kimsedir. Bununla da Resulul-lah (s.a.a) ve Emir'l-Mminin (a.s)
kastediliyor." [c.1, s.43, h: 41]
Ben derim ki: Bu rivayetten kan sonu, felaketlerin ve zorluk-
larn ba gsterdikleri durumlarda oru tutmann ve namaz kl-
mann mstehap olduudur. Ayn ekilde bu srada Peygamber ve

1- [c.1, s.43, h: 39-40]


248 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

veliye tevessl etmek de mstahaptr. Bu, oru ve namaz


Resulullah ve Emi-r'l-Mminin olarak yorumlamaktr.
Tefsir'ul-Ayy'de Hz. Ali'nin, "Onlar ki, Rableri ile buluacak-
larn zannederler." ayeti ile ilgili olarak, "Dirileceklerini kesin ola-
rak bilirler. Bu husustaki zanlar, kesin bilgi konumundadr." dedi-
i rivayet edilir. [c.1, s.44, h: 42]
eyh Saduk da bunu rivayet etmitir.
bn-i ehraub mam Bkr'dan (a.s) yle rivayet eder: "Bu
ayet Ali, Osman b. Maz'un, Ammar b. Yasir ve arkadalar hakkn-
da inmitir."
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 249

47- Ey srailoullar, size baladm nimetleri ve sizi lemle-


re stn kldm hatrlayn.
48- yle bir gnden korkun ki, o gn hi kimse bakasnn ye-
rine bir ey deyemez, hi kimseden efaat kabul edilmez, hi
kimseden fidye alnmaz ve hi kimse bakalarndan yardm gr-
mez.

AYETLERN AIKLAMASI
"yle bir gnden korkun ki o gn hi kimse bakasnn yerine bir
ey deyemez..." Btn trleriyle, btn ksmlaryla ve btn ilgi
alanlaryla dnyev egemenlik ve hkmranlk, bu egemenliin
kanunlar koyucu, uygulayc ve zorlayc gc, hayatn ihtiyalar-
na dayanr. Amac da zamana ve mekna bal etkenlerin el ver-
dii lde sz konusu ihtiyalar gidermektir. Bununla ilgili olarak
bazen egemenlii srekli klan genel sistemin dnda bir meta,
bir dier metayla, bir menfaat, bir dier menfaatle ve bir hkm
bir dier hkmle yer deitirebilir.
Ayn ey ceza hukuku iin de geerlidir. nk hukukulara
gre su ve cinayet, cezay kanlmaz klar. Ama zaman olur, yar-
g, bir ama uruna cezay deitirebilir. Sz gelimi, yarg tara-
fndan cezalandrlmas beklenen mahkum, yargca yalvarabilir.
Israrl yakarlar sonucu yargc kendisine acndrabilir ya da r-
vet vermek suretiyle, kararn etkileyerek yanl bir hkm verme-
sine yol aabilir. Ya da sulu kendisiyle yarg veya hkm uygu-
layacak olan kimse arasna bir arac sokabilir. Ya da bir ekilde
yargnn ynn deitirebilir.
250 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Diyelim ki, sulu bir bedel veya fidye vermek istemektedir ve


diyelim ki, adam cezalandrmak isteyen hakim, verilecek bedele
ve fidyeye cezadan daha ok ihtiya duymaktadr; byle bir du-
rumda da yargnn nitelii deiebilir. Veya Adam kavminden yar-
dm isteyebilir, onlar da onu cezadan kurtarabilirler. Bunun benze-
ri dier bir takm eylerle de yargnn yn deitirilebilir. Bu, te-
den beri uygulanan bir kural ve her zaman bavurulan bir gelenek-
tir.
Eski putperest milletler ve benzeri sapk inanl kimseler,
ahiret hayatnn da tpk dnya hayat gibi olduunu dnyorlar-
d. Orada da sebepler yasasnn yrrlkte olduunu, doada e-
gemen olan madde kaynakl etki ve tepki kuralnn orada da ge-
erli olduunu sanyorlard. Bu yzden iledikleri sular
grmezlikten gelsinler veya birtakm ihtiyalarn gidermede yar-
dmc olsunlar diye tanrlarna birtakm kurbanlar ve hediyeler su-
nuyorlard.
Bununla o tanrlarn efaatlerini umuyorlard veya gnahlar-
nn fidyesini verdiklerini dnyorlard. Bazen bir canl veya silah
sunarak onlardan yardm diliyorlard, hatta yer yer llerle birlikte
baz ss eyalarn da gmyorlard ki, l ahirette onlardan yarar-
lansn. Veya lnn mezarna baz silahlar da koyarlard ki, gerek-
tiinde kendisini savunabilsin. Kimi zaman da, lyle birlikte ona
arkadalk edecek bir cariyeyi ve ona yardm edecek bir yiidi de
defnederlerdi. Bugn mzelerde, topraktan karlan tarihi eserle-
rin yan sra, bu tr amalar iin kullanlan gereler de sergilen-
mektedir.
Deiik dilleri ve farkl renkleri olan birok slm milletleri a-
rasnda da bu tr inanlarn kalntlarna rastlanmaktadr. Kaltm
yoluyla gelen bu inanlar zaman srecinde baz ekilsel deiim-
lere de uramtr.
Kur'n- Kerim bu tr aslsz kuruntularn ve yalana dayal sy-
lencelerin tmn geersiz klmtr. Yce Allah bir ayette yle
buyuruyor: "O gn emir yalnz Allah'a aittir." (nfitr, 19) Bir dier
ayette de yle buyuruyor: "Azab grdler ve aralarndaki btn
balar kesildi." (Bakara, 166) Bir yerde de yle buyuruyor:
"Andolsun, sizi ilk kez yarattmz gibi, yine tek olarak bize gel-
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 251

diniz ve size verdiimiz eyleri arkanzda braktnz. Hani ortakla-


rnz olduklarn sandnz efaatilerinizi de yannzda
grmyoruz. Aranzdaki balar kesilmi ve iddia ettiiniz eyler
sizden kaybolup gitmitir." (En'm, 94)
Bir baka ayette de bu gerei u ekilde dile getirir: "te o-
rada her can, gemite yaptklarn dener. Gerek Mevllar olan
Allah'a dndrlrler ve uydurduklar eyler, kendilerinden kay-
bolup gider." (Ynus, 30)
Bu ve benzeri ayetlerde ahiret ortamnda dnyevi balarn,
sebeplerin ortadan kalkt, doal ilgilerin yok olduu dile getirilir.
ahi-retle ilgili olarak gz nnde bulundurulmas gereken gerek
ve asl ilke budur.
Bu aslsz kuruntular genel bir ifadeyle rtldkten sonra,
bu sefer de teker teker ele alnp reddediliyor: "yle bir gnden
korkun ki, o gn hi kimse bakasnn yerine bir ey deyemez,
hi kimseden efaat kabul edilemez, hi kimseden fidye alnmaz
ve hi kimse bakalarndan yardm grmez." (Bakara, 48) "O gn
ne alveri, ne dostluk ve ne de efaat olur." (Bakara, 254) "O gn
dost, dostundan bir ey savamaz." (Duhn, 41) "O gn arkanz d-
np kaarsnz, ama sizi Allah'tan baka kurtaracak kimse yok-
tur." (M'min, 33)
"Size ne oldu ki birbirinize yardm etmiyorsunuz? Hayr, onlar
o gn teslim olmulardr." (Sfft, 25-26) "Allah' brakp kendileri-
ne ne zarar, ne de yarar veremeyen eylere tapyorlar ve 'Bunlar
Allah katnda bizim efaatilerimizdir.' diyorlar. De ki: 'Allah'n
gklerde ve yerde bilmedii bir eyi mi Allah'a haber veriyorsu-
nuz?' O, onlarn kotuklar ortaklardan uzak ve ycedir." (Ynus,
18) "imdi artk bizim ne efaatilerimiz var, ne de scak bir dos-
tumuz." (uar, 100-101) Bu ve benzeri ayetler kyamet ortamnda
efaat olaynn, iltimasn, aracln ve dnyevi balarn sz konu-
su olamayacan dile getiriyorlar.
Ancak btn bunlarla birlikte Kur'n' Kerim efaat olayn b-
tnyle de reddetmiyor, aksine kimi durumlarda efaatin gerek-
leeceini vurguluyor: "O Allah, gkleri, yeri ve ikisinin arasnda
bulunan canl-cansz varlklar alt gnde yaratt; sonra ara istiva
etti. sizin, O'ndan baka bir dostunuz, efaatiniz yoktur. d-
252 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

np t almyor musunuz?" (Secde, 4) "Ondan baka ne dostlar,


ne de efaatileri yoktur." (En'm, 51) "De ki: Btn efaat Allah-
'ndr." (Zmer, 44) "Gk-lerde ve yerde olanlarn hepsi O'nundur.
O'nun izni olmadan kendisinin katnda kim efaat edebilir? Onla-
rn nlerinde ve arkalarnda olan bilir." (Bakara, 255) "Rabbiniz O
Allah'tr ki, gkleri ve yeri alt gnde yaratt, sonra ara istiva etti.
leri evirip evirir. Onun izni olmadan hi kimse efaat edemez."
(Ynus, 3) "Rahman ocuk edindi, dediler. O, mnezzehtir. Hayr,
onlar ikram edilmi kullardr. O'n-dan nce sz sylemezler ve
onlar, O'nun emriyle hareket ederler. Onlarn nlerinde ve arka-
larnda ne varsa bilir. Allah'n raz olduundan bakasna efaat
edemezler ve onlar O'nun korkusundan titrerler." (Enbiy, 26-28)
"O'ndan baka, yalvardklar eyler efaat etme yetkisine sahip
deildirler. Ancak bilerek hakka ahitlik edenler bunun dnda-
dr." (Zuhruf, 86) "Rahmann huzurunda sz alm olanlardan ba-
kalar efaat edemezler." (Meryem, 7) "O gn Rahman'n izin verip
sznden holand kimseden bakasnn efaati fayda vermez.
Onlarn nlerindekini ve arkalarndakini bilir; onlar ise, bilgice
O'nu kavrayamazlar." (Th, 109-110) "O'nun huzurunda O'nun izin
verdii kimselerden bakasnn efaati fayda vermez." (Sebe', 23)
"Gklerde nice melek var ki, onlarn efaati hibir ie yaramaz.
Meer Allah'n diledii ve raz olduu kimseye izin verdikten son-
ra olsun." (Necm, 26)
Grld gibi bu ayetlerin ilk efaati btnyle Allah'n
tekeline verirken geriye kalanlar Allah'n izin vermesi kouluyla
bakalarnn da efaat edebileceklerini vurguluyor. Hangi adan
baklrsa baklsn, bu ayetler efaatin varln ortaya koyuyorlar.
Ancak bu ayetlerin bir ksm efaatin temelden tek ve ortaksz Al-
lah'a zg olduunu vurgularken, dier bir ksm, Allah'n izin ver-
mesi ve raz olmas durumunda bakalarnn da efaat edebile-
ceklerini ortaya koyuyorlar.
Bunun yan sra, efaati temelden reddeden ayetleri de gr-
dn. Bu ayetlerin efaati reddedileri, Allah'tan bakasnn gayb
bilmesini reddeden ayetleri andrmaktadr. Yce Allah, gayb bil-
meyi btnyle kendine zg klyor ve bakalarnn da gayb bil-
mesini rzasna, onayna bal klyor. Nitekim yce Allah bu hu-
susla ilgili olarak yle buyuruyor: "De ki: Gklerde ve yerde Al-
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 253

lah'tan baka kimse gayb bilmez." (Neml, 65) "Gaybn anahtarlar,


O'nun yanndadr, onlar O'n-dan bakas bilmez." (En'm, 59) "O,
gayb bilendir, kendi gaybn kimseye gstermez. Ancak raz ol-
duu eliler hari." (Cin, 26-27)
Ayn durum ldrme, yaratma, rzk verme, etkileme, hk-
metme, sahip olma gibi olgular ifade eden ayetler iin de sz ko-
nusudur. Kur-n'n ifade tarznda benzeri bir sluba ska rastlanr.
Bu tr ayetlerde Allah'tan baka tm varlklarn mkemmellikleri
reddedilir, ardndan bu mkemmellik btnyle Allah'a zg kl-
nr, sonra Allah'n dndaki varlklarn da O'nun izni ve iradesi ile
birtakm kemallere sahip olabilecekleri vurgulanr.
Bu ifade tarzndan edindiimiz sonu udur: Yce Allah'n d-
ndaki tm varlklarn bu tr kemallere ilikin sahiplikleri kendi-
lerinden kaynaklanan bamsz nitelikli bir sahiplik deildir. Onlar
sahip olduklar eylere Allah'n sahip klmas sayesinde sahip ola-
bilmilerdir. Hatta Kur'n- Kerim, hakknda kesin olarak hkm
verilmi, kesin karara balanm konularda dahi, lah irade iin
bir ak kap brakmtr. Bu konularda bile, Allah dilerse aksini
yapabileceini vurgula-mtr. Yce Allah yle buyuruyor: "Baht-
szlar atetedirler. Onlarn orada bir soluk al verileri vardr ki!
Gkler ve yer durduka orada srekli kalacaklardr. Ancak
Rabbin dilerse, o baka. nk Rabbin istediini yapandr. Mutlu
klnanlar ise cennettedirler. Gkler ve yer durduka onlar orada
srekli kalacaklardr. Ancak Rabbin dilerse, o baka. Kesintisiz
bir batr bu." (Hd, 106-108)
Bu ifadede grld gibi sonsuzluk da Allah'n dilemesine
bal klnmtr. zellikle cennetteki kaln kesintisiz bir ba ol-
duu vurgulanmakla birlikte, bunun bile Allah'n dilemesiyle ilintili
olduu dile getiriliyor. Bu ifadeyle vurgulanmak istenen mesaj u-
dur: Yce Allah sonsuzlua hkmetmitir, ama bu, meseleyi O'nun
kontrolnn dna karmaz. Hkmranln ve yce otoritesini
geersiz klmaz. "Rabbin istediini yapandr." sz bunu vurgula-
ma amacna yneliktir. Ksaca btnyle O'nun kontrolnden -
kan, O'nu bir anlamda yoksun ve muhta brakan hibir ba
yoktur. Yine esirgedii eyi esirgemesini engelleyecek hibir g
254 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

sz konusu deildir. Hibir g O'nun otoritesini geersiz klamaz,


hkmn yrrlkten kaldramaz.
Bununla da anlalyor ki, efaat olayn reddeden ayetler,
kyamet ortamna ynelik olduu takdirde, Allah'tan bakasnn
efaatiliini, kendi bana, bamsz bir yetki olmas anlamnda
reddetmektedirler. efaatin varln ifade eden ayetler ise, onun
temelde Allah'a zg bir yetki olduunu, bunun yan sra Allah'tan
bakasnn da O-nun izni ve iradesiyle efaat edebileceklerini dile
getiriyorlar. u hlde Allah'tan bakasnn efaatilik etmesi, O-
nun iznine baldr. yleyse efaat kavramnn ne anlama geldii-
ni ve buna bal olarak gndeme gelen sonulan ayrntl olarak
inceleyelim. efaat nerelerde ve kimin iin geerlidir? Ne zaman
doru olur ve ne zaman gerekleir? Yce Allah'n aff ve bala-
mas iindeki oran ne kadardr?

EFAAT ZERNE BR ARATIRMA

1- efaat nedir?
Dayanma ve toplumsal hayattan edindiimiz anlayla bildi-
imiz anlamyla "efaat" ksaca, maksatlarmza ulamak, haya-
tmzdaki ihtiyalarmz karlamak amacyla kullandmz yn-
temlerden ve ba vurduumuz yollardan biridir. Kelime itibariyle
"tek" anlamna gelen "vetr"in kart olan "ift" anlamndaki
"ef'a" kknden tremitir. Sanki efaat eden kimse, efaat olu-
nan kimsenin yanndaki eksik araca ekleniyor; bylece daha nce
tek olduu, elindeki aracn eksiklii ve yetersizlii iin istediine
ulaamayan, imdi "ift" oluyor, istediine daha rahat ulaabiliyor.
efaat aradmz konular ounlukla ya bir yarar ve hayr el-
de etme amacna yneliktir ya da bir zarar ve erri defetme ama-
cna yneliktir. Fakat bu durum btn yarar ve zararlar iin geerli
deildir. nk biz, doal sebeplerin ve evrensel yasalar sistemi-
nin kapsamnda olan hususlarla ilgili hayr ve erlerde, yarar ve
zararlarda bir bakasnn efaatiliine bavurmayz. Alk, susuz-
luk, scaklk, soukluk, salk ve hastalk durumlarnda olduu gi-
bi. Bu gibi durumlarda doal sebeplere bavurur, uygun aralar
kullanr ve mnasip yntemlere tevessl ederiz. Yemek, imek,
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 255

giyinmek, barnmak ve tedavi olmak gibi. Biz, toplum ynetiminin


tand, yasayp yrrle koyduu genel ve zel nitelikli hkm-
lerin, yasalarn ve sistemlerin ngrdkleri veya gerektirdikleri
hayrlar, erler, yararlar ve zararlarla ilgili olarak bakalarnn ara-
clklarna, efaat etmelerine ihtiya duyarz.
Efendilik ve klelik erevesi iinde, yneten ve ynetilen ili-
kilerinde birtakm emir ve yasak nitelikli hkmler vardr ki, y-
kml bu hkmleri uygulayp gereklerini yerine getirdii takdirde
bu, vg nitelikli bir sonu dourur veya ykmlye bir mevki, bir
mal kazandrr. Hkmlere muhalefet edip bakaldrd takdirde
de yergi nitelikli bir sonula karlar; knanma, madd veya ma-
nev zarara urama gibi bir ceza alr. Efendi, klesine veya otorite-
si altnda bulunan herkese bir emir verdiinde veya bir eyi yasak-
ladnda, buyrua mu-hatap olan kii gerekeni yapt zaman b-
yk bir dl hakkeder, muhalefet ettii zaman da bir azaba veya
cezaya arptrlr. u hlde, iki tr yasama ve deerlendirme ile
kar karyayz: Hkmn yasanmas ve hkmn gereinin
yasanmas yani, hkme muvafakat veya muhalefetin gereinin
belirlenmesi.
Milletleraras genel nitelikli ve her insan ile emri altnda bulu-
nanlar arasndaki zel nitelikli tm egemenlikler bu temel zerin-
de odaklar.
Dolaysyla bir insan, toplumun belirledii kurallara ve hak e-
di llerine uymakszn madd veya manev bir hayra ve kemale
ulamak isterse, yahut kar kndan dolay kendisine ynelen
bir ktl savmak ister, ama elinde bir savunma arac olmazsa
-savunma arac derken emirlere uymay ve zerinden ykmll-
kaldrmay kastediyorum- daha ak bir ifadeyle, bir insan ko-
ullarn yerine getirmeksizin, sebeplerini hazrlamakszn bir se-
vap, bir dl elde etmek isterse veya kendisine yneltilen ykm-
ll yerine getirmeksizin bir cezadan kurtulmak isterse, bu, e-
faatin etkinlik alanna girer.
Byle bir durumda efaat, etkin rol oynayabilir. Fakat bu etkin-
lik artsz, snrsz deildir. rnein, yksek ilmi bir makama gel-
mek isteyen okuma-yazmasz cahil bir kimse gibi, kemal kisvesi-
ne brnme asndan bir liyakate sahip bulunmayan veya efendi-
256 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

sinin emirlerine uymayan dik bal, azgn bir kle gibi, kendisini
katnda efaat edilen makama balayacak her hangi bir ba bu-
lunmayan kimse iin efaatin hibir yarar olmaz. nk efaat,
kendi bana bamsz bir etkinlie sahip deildir, eksik sebebin
tamamlayc esidir.
Ayrca katnda efaat giriiminde bulunulan hakimin nezdinde
efaatilik pozisyonunda bulunan kiinin etkinlii, sebeplerden
bamsz ve lsz bir etkinlik deildir. Tersine, hakim zerinde
etkinlik uyandracak bir durumun sz konusu olmas gerekir ki,
ardndan dl almay veya cezadan kurtulmay getirsin.
Mesel efaati, efendiden, kendi efendiliini ve klesinin de
kleliini geersiz klarak onu cezalandrmamasn isteyemez. E-
fendiden hkmnden el ekmesini, klesine ykmllk vermek-
ten kanmasn veya genel olarak veya olaya zg olmak zere
hkmn geersiz klmasn talep edemez. Ayn ekilde efaati,
hakimden genel olarak veya zel bir durumla ilgili olarak cezalan-
drma yasasn yrrlkten kaldrmasn, cezalandrmamasn
isteyemez.
Dolaysyla efendilik, kulluk, hkm ve ceza sistemi zerinde
efaatinin hibir etkinlii yoktur. efaati, szn ettiimiz bu
hususa, bu cihete, kesin gzyle baktktan ve tartmasz kabul
ettikten sonra ya hakimlik pozisyonunda bulunan efendinin c-
mertlii; mertlii, erefi ve ycelii gibi affetmeyi ve balamay
gerektiren sfatlarn ya klenin eziklii, miskinlii, dknl,
hakirlii ve k-t hllere dml gibi acmay gerektiren
sfatlarn ya da bizzat kendi niteliklerini, yani efendiye olan yakn-
ln, erefini ve yksek konumunu ne srerek yle der:
Senden kendi efendiliini ve onun kleliini geersiz klman,
hkm ve ceza sistemini yrrlkten kaldrman istemiyorum. Ak-
sine senden balaman istiyorum. nk sen efendisin, acma
duygusuna sahipsin, cmertsin. Onu cezalandrmak sana bir yarar
salamaz, gnahlarn balaman da sana bir zarar dokundurmaz
veya o, dkn ve hakir bir cahildir. Senin gibiler onun durumuna
aldrmazlar. Onunla gereinden fazla ilgilenmezler veya senin ka-
tndaki sekin konumuma ve sana olan yaknlma gvenerek
onu affetmeni istiyorum.
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 257

Konuyu enine-boyuna irdeleyen biri ak olarak grr ki: efa-


ati, rnein cezann kaldrlmas ile ilgili olarak katnda efaatte
bulunulan zatn sfatlar gibi konuyla ilgisi bulunan etkenleri kul-
lanarak araclkta bulunur. Bylece konu bir hkmn kapsamn-
dan kp dier bir hkmn kapsamna girer. Yoksa birinci hk-
mn kapsamnda olduu hlde hkmn iptali sz konusu deildir.
Yani doadaki birbirine zt etkenlerin bazsnn, dier bazsnn et-
kinliini geersiz klmas ve ona galebe almas gibi bir durum sz
konusu deildir. u hlde efaatin gerek anlam, konunun bir
hkmn kapsamndan kp dier bir hkmn kapsamna girme-
sini salayarak elikiye meydan vermeme suretiyle bir yarar elde
etme veya bir zarar defetme amacna ynelik, araclk giriimidir.
Ayrca bununla, efaatin nedensellik kuralnn bir rnei oldu-
u da ortaya kyor. nk efaat, yakn sebebin, ilk ve uzak se-
bep ile msebbebi arasnda arac edinilmesinden ibarettir. efaat
kavramnn anlam zerinde yaptmz analizlerden elde ettiimiz
sonu budur.
Nedensellikle ilgili olarak yce Allah'n etkinlii iki adan de-
erlendirilebilir:
1- Etkinlik O'ndan balar ve nedensellik O'nunla son bulur. Do-
laysyla o, snrsz ve kaytsz yaratma ve meydana getirme gc-
ne sahiptir. Tm illetler ve sebepler O'nunla bakalar arasnda,
tkenmez rahmetinin ve yaratklarna ynelik saysz nimetlerinin
yaylmasnn ve aktarlmasnn araclardrlar.
2- Yce Allah sonsuz yceliiyle birlikte bize yaklaarak ltufta
bulunmutur. Dinini bir yasalar sistemi olarak yrrle koymu
ve birtakm emir ve yasak nitelikli hkmler belirlemitir. Ahiret
yurdun-da verilmek zere, sz konusu emir ve yasaklara uymak
veya kar kmak durumlarna gre birtakm dller ve cezalar
ngrmtr. Bu amaca ynelik olarak cennetle mjdeleyen ve
cehennem azabna kar uyaran peygamberler gndermitir. Bu
peygamberler de yce Allah'tan aldklar mesaj en gzel ekilde
duyurmu ve insanlara kar bir gereke, bir kant ortaya koymu-
lardr. Bylece Rabbinin sz hem doruluka, hem de adalete
tamamlanm oldu. Hi kimse de O'nun szlerini deitiremez...
258 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

lk deerlendirme esas alnarak konuya bakldnda, grle-


cektir ki, bu, tekvinle, varolusal ilgili bir deerlendirmedir. Bu
durumda efaat kavramnn aradaki varolu ile ilgili neden ve se-
beplere intibak ettii ak-seiktir. nk aradaki varolula ilgili
nedenler, yce Allah'n rahmet, yaratma, diriltme ve rzk gibi s-
tn sfatlarndan yararlanp eitli nimet ve ltuflar, yaratklardan
muhta durumda olanlara ulatrrlar.
Yce Allah'n baz szleri de muhtemelen bu anlam artr-
mak-tadrlar: "Gklerde ve yerde olanlarn hepsi O'nundur. O'nun
izni ol-madan kendisinin katnda kim efaat edebilir." (Bakara,
255) "Rabbiniz O Allah'tr ki, gkleri ve yeri alt gnde yaratt.
Sonra Ar'a istiva etti. i tedbir eder. O'nun izni olmadan hi
kimse efaat edemez." (Ynus, 3)
u hlde efaat, varolula ilgili alanda, neden ve sebeplerin
O'nun-la msebbepler (sebeplerden etkilenenler) arasnda,
msebbeplerin ilevlerini plnlanma, varlklarn ve kalclklarn
dzenlenme noktasnda araclk etmeleridir. Buna "tekvin (varo-
lula ilgili) efaat deriz.
kinci deerlendirme esas alndnda, meselenin teri nitelikli
olduu grlecektir. Byle bir durumda sylenecek sz udur:
Yaptmz analizlerden de aka anlalaca gibi, efaat kavra-
m yerinde kullanld zaman doru bir anlam ifade eder ve bu-
nun bir sakncas da yoktur. u ayet-i kerimeler de bu anlam vur-
gulamaya yneliktir: "O gn Rahman'n izin verip sznden ho-
land kimseden bakasnn efaati fayda vermez." (Th, 109)
"O'nun huzurunda, O'nun izin verdii kimselerden bakasnn e-
faati fayda vermez." (Sebe', 23) "Onlarn efaati hibir ie yaramaz.
Meer Allah'n diledii ve raz olduu kimseye izin verdikten son-
ra olsun." (Necm, 26) "Allah'n raz olduundan bakasna efaat
etmezler. (Enbiy, 28) "O'ndan baka yalvardklar eyler, efaate
sahip deillerdir. Ancak bilerek hakka ahitlik edenler bunun d-
ndadr." (Zuhruf, 86)
Grdn gibi ayet-i kerimeler, yardm etmek anlamnda, ilh
izin ve rzadan sonra meleklerden ve insanlardan baz kimselerin
efaatte bulunacaklarn vurgulamaktadrlar. u hlde efaat,
mlk ve emir yetkisi kendisine zg olan yce Allah'n baz kimse-
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 259

lere tand bir yetkidir. Dolaysyla efaat edecek kimseler O'nun


rahmetine, affna, balamasna ve buna benzer stn nitelikle-
rine sarlarak gnahtan dolay kt duruma dm, azap belas-
na duar olmu kullardan birinin O'nun rahmetinin kapsamna
girmesini, kuatc azabn ve ilenmi crmn kapsamnn dna
kmasn salarlar. Nitekim daha nce de akladmz gibi e-
faatin etkinlii, konuyu bir hkmn kapsamndan karp dier bir
hkmn kapsamna sokma eklindedir; ayn hkmn kapsamn-
da olmakla birlikte hkmn uygulanmasn engellemek eklinde
deildir. u ayet-i kerimeler de bunu ortaya koymaktadrlar:
"...te Allah onlarn ktlklerini iyiliklere deitirir." (Furkan, 70)
Dolaysyla yce Allah bir amelin yerini dier bir amelle
deiti-rebilir. Nitekim varolan bir ameli de yok edebilir. Bu husus-
la ilgili olarak yle buyuruyor ulu Allah: "Yaptklar her iin nne
getik de, onlar etrafa salm toz zerreleri hline getirdik."
(Furkan, 23) "Allah onlarn amellerini heder etmitir." (Muhammed, 9)
"Eer siz yasaklanan byk gnahlardan kanrsanz, sizin k-
k gnahlarnz rteriz." (Nis, 31) "Allah, kendisine ortak ko-
ulmasn balamaz; bundan bakasn dilediine balar." (Ni-
s, 48) Bu ayet kesinlikle iman ve tvbeyle ilgili deildir. nk i-
man ve tvbe ile dier gnahlar gibi irk gnah da balanmann
kapsamna girer.
Ulu Allah az olan bir ameli arttrma, oaltma yetkisine de sa-
hiptir: "Onlara dlleri iki kere verilir." (Kasas, 54) "Kim iyilik geti-
rirse, ona getirdii iyiliin on kat vardr." (En'm, 160) Ayn ekilde
yce Allah var olmayan bir ameli var etme gcne ve yetkisine de
sahiptir: "Onlar ki inandlar, zrriyetleri de imanda kendilerine
uydu; zrriyetlerini de kendilerine katmzdr: kendi amellerin-
den de hibir ey eksiltmemiizdir. Herkes kendi kazandna
baldr." (Tr, 21) Bu ayet, amellere baka amellerin de katlaca-
n ifade ediyor. Ksacas yce Allah dilediini yapar ve istedii
gibi hkmeder.
Evet, yce Allah dilediini gerektirici bir maslahat icab yapar
ve bunun iin de arac vastalar kullanr. Peygamberlerden, evliya-
lardan ve sekin kullarndan baz kimselerin efaati de kukusuz
bu konumdadr.
260 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Bylece anlalm oldu ki, araclk anlamnda efaat,


gerekte y-ce Allah hakknda geerlidir. nk O'nun her sfat,
O'nunla yaratklar arasnda birer arac pozisyonundadrlar; ya-
ratklara ilh cmertlii ve varolu ban aktarrlar. u hlde
gerek anlamda, mutlak efaati O'dur. Bu hususla ilgili olarak
yce Allah yle buyuruyor: "De ki: Btn efaat sadece Allah-
'ndr." (Zmer, 44) "Sizin, O'ndan baka hibir dostunuz, bir e-
faatiniz yoktur." (Secde, 4) "O'ndan baka ne dostlar, ne de e-
faatileri yoktur." (En'm, 51) Allah'tan baka birisi eer efaat
edecekse, bu; Allah'n izni ve yetki vermesi ile mmkn olacaktr.
Yukardaki aklamalarmzla, ksaca yce makamna yak-
mayacak bir olumsuzluk oluturmad takdirde O'nun katnda e-
faatin gerekleecei ispat edilmi oldu.

2- efaatle lgili Problemler Ve Yantlar


efaatin ksaca baz durumlarda sz konusu olduunu, bu hu-
susta bir genelleme yapamayacamz renmi bulunuyorsun.
Ayn ekilde ileride Kitap ve snnetin de bundan fazlasn dile ge-
tirmediini de reneceksin. Daha dorusu, srf efaat kavramnn
ifade ettii anlam zerinde derin bir bak asyla dnmek bile,
insan byle bir sonuca gtrebilir. Daha nce de sylediimiz gibi
efaat, anlam olarak nedensellik ve etkinlik asndan bir tr ara-
cla, tavassuta dnktr. efaat iin snrsz bir nedensellik ve
etkinlik anlam sz konusu deildir. Hibir sebep koulsuz olarak
tm msebbeplerin sebebi niteliini kazanamaz ve yine hibir
msebbep mutlak anlamda tm sebeplerden etkilenen
msebbep konumunda olamaz. Byle bir durum nedensellik ya-
sasnn geersizlii sonucunu dourur ki bu, hi kukusuz yanltr.
te efaat olgusunu kabul etmeyenler, bu hususta yanlgya d-
mler ve efaatin hibir arta bal olmayan mutlak bir etkinlik
olduu kuruntusuna kaplmlardr.
Dolaysyla baz alardan meselenin iinden kamaz olmu-
lardr. Buradan hareketle de Kur'n'la sabit olan gerei reddetme
esasna dayal dnceler gelitirmilerdir. Onlar tarafndan iin-
den klmaz olarak alglanan efaatle ilgili hususlarn bir ksmn
aaya alyoruz.
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 261

Birinci sorun: Yce Allah'n tehditle vurgulad bir cezann


kyamet gn suluya uygulanmamas ya adalet ilkesine dayal ya
da zulme dayal bir uygulamadr. Eer adil bir uygulamaysa, bu
durumda nceki cezalandrmaya ilikin hkm zulm nitelikli o-
lur; bu ise, yce Allah'a yaramaz. Eer zulm esasna dayal bir
uygulamaysa bu durumda sz gelimi peygamberlerin efaatleri
yce Allah'tan zulm talep etme olarak kabul edilir ki bu, pey-
gamberlere (Allah'n selm onlara olsun) yakmayan bir cehalet-
tir.
Birinci sorunun zm: Birincisi nakz cevaptr. yle ki, tm
imtihan amal emirlerde durum byledir. Peki onlarda ne diye-
ceksiniz? Bize sorulursa, imtihan amal hkmn nce yasanmas
sonra da kaldrlmas her ikisi de adaletin gereidir. Bu gibi emir-
lerdeki temel gereke, ykmlnn iindekini bilmek veya gizli ni-
teliklerini ortaya karmak ya da onda bilkuvve varolan kabiliyetin
bilfiil ieklenmesini salamaktr.
efaatle ilgili olarak da yle denebilir: Kyamet gn tm
mminler iin kurtulu ngrlm olabilir. Sonra hkmler ko-
nuyor ve bu hkmlere aykr hareket edenler iin eitli cezalar
ngrlyor ki kfirler, kfrlerinden dolay helk olsunlar. M-
minlere gelince, aralarnda yer alan muhsinlerin dereceleri itaatle-
rinden dolay ykselir; geriye kalan gnahkarlar, ktlk ileyenler
ise efaat aracl ile kendileri iin ngrlen kurtulua nail olur-
lar. Berzah leminde ve kyametin dehet verici ortamnda baz
azaplara duar olsalar bile, kurtulua erirler. u hlde hem hk-
mn yasanp muhalefetine azap karar verilmesi, hem de daha
sonra bu azabn kaldrlmas adalet ilkesine uygundur.
kinci cevabmz ise hall, zmsel cevaptr: yle ki, ilkin ve-
rilmi olan cezann efaat aracl ile uygulamadan kaldrlma-
snn sz konusu adalet ilkesi ya da zulme dayal bir uygulama
olma asndan birinci hkmle eliki arzetmesi, ancak cezann
efaat aracl ile kaldrlmasnn, verilen ilk hkmle veya hk-
mn cezayla sonulandrlmas ilkesiyle eliki arzettii takdirde
sz konusu olabilir. Ancak sen bunun byle olmadn renmi
bulunuyorsun. nk efaatin etkinlii hkmle eliki arzedecek
ekilde deil, konuyu hkmn mulnden karmak eklindedir.
262 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

efaat aracl ile sulu cezann kapsamndan karlp yce Al-


lah'n rahmet, af, balama gibi sfatlarnn kapsamna alnr. Y-
ce Allah'n efaatiye ynelik ikram ve onurlandrmas da szn
ettiimiz lh sfatlardan biridir.
kinci sorun: Yce Allah'n koyduu evrensel yasalar sistemi,
O'nun fiillerinin etkilerini yapmamak veya deiik etkiler yapmak-
tan korunmu olmasn ngrmektedir. Bir eye karar verdi mi ve-
ya bir hkm koydu mu, onu istisnasz olarak tek bir izgide ve
kesintisiz olarak ayn tarzda uygular. Nedensellik yasas da bu tarz
zeredir.
Ulu Allah yle buyuruyor: "Bu benim dosdoru yolumdur. Kul-
larm zerinde senin hibir etkinliin, hibir yaptrm gcn yok-
tur. Fakat sana uyan azgnlar hari. Cehennem onlarn tmnn
buluma yeridir." (Hicr, 43) "te bu, dosdoru yolumdur. Ona uyu-
nuz. Sakn baka yollar izlemeyin, sonra sizi doru yoldan ayrr-
lar." (En'm, 153) "Allah'n yasasnda bir deiiklik, Allah'n yasa-
snda bir farkllk bulamazsn." (Ftr, 43)
efaatin geerli olmas ise, fiillerde deiiklie yol aar. nk
efaat aracl ile btn sulularn tm cezalarn kaldrmak,
mezkur lh snnetin geersizlii anlamn tar ve ykmllkle
elimektedir. Bu ise, kesinlikle mmkn deildir ve kesinlikle
yce Allah'n fiil-lerinin hikmete dayal olmasyla uyumaz.
Baz sulularn cezalarn kaldrmak veya tm sulularn baz su-
larna ve gnahlarna ceza uygulamamak ise, yce Allah'n fiilinin
farkllk gstermesi, yrrlkte olan yasasnn deimesi, teden
beri izlenilen yolunun yn deitirmesi demektir. nk sululuk
noktasnda sulular arasnda bir fark olmad gibi, gnahlk ve
kulluun snrlarn amak bakmndan gnahlar arasnda da bir
fark yoktur.
u hlde sulularn bir ksmn veya onlarn baz sularn
genelden ayr olarak efaat aracl ile hogrnn ve
grmezlikten gelmenin kapsamna almak imkanszdr. efaat ve
benzeri araclk giriimleri, ancak fiillerin, hak ve batlda ayn
hkm verebilen, hikmet ve cehaletten yana ayn tavr taknabilen
tutkular ve kuruntular zerine bina edildii dnya hayatnda
geerli olabilir.
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 263

Bu soruna kar vereceimiz cevap udur: Yce Allah'n yolu-


nun dosdoru ve yasalar sisteminin tek ve deimez olduu ku-
kusuzdur. Ne var ki bu tek ve deimez yasalar sistemi, sadece
yce Allah'n rnein yasa koyma ve hkmetme gibi sfatlarndan
birine dayanmamaktadr ki, bir hususla ilgili hkm deimesin
ve bir hkme ilikin ceza hibir ekilde yrrlkten kaldrlmasn.
Aksine ilh yasalar sistemi, yce Allah'n bunlarla ilgili tm sfat-
larnn ngrdkleri hususlar zerine bina edilmitir. -Ki yce Al-
lah'n sfatlar bizim kavraymzdan ok ycedir.-
Bunun aklamas yledir: Varlklar leminde, hayat, lm,
rzk ve nimet gibi olgular baheden, ltfeden yce Allah'tr. Bun-
larsa birbirlerinden farkl olgulardr ve yce Allah'la olan balant-
lar ayn ekilde, ayn ynden ve ayn ba ile deildir. nk bu tr
bir iliki tarznda balln ve nedensellik yasasnn iptali sz ko-
nusudur. rnein, yce Allah gerektirici bir sebep ve iktiza edici bir
maslahat olmakszn hastaya ifa vermez. Hastaya if vermesi,
O'nun ldrc, intikam alc ve iddetle yakalayc olmas gibi s-
fatlaryla ilgili deildir; efkatli, merhametli, nimet baheden, ifa
veren ve afiyete kavuturan olmas gibi sfatlaryla ilgilidir.
Keza, yce Allah, sebepsiz yere bir zorbay, bir mstekbiri
helk etmez; efkatli, merhametli olduu iin de onu helk etmez.
Tersine intikam alc, iddetle yakalayc ve kar konulmaz gcy-
le ezici olduu iin helk eder. Ksacas yapt her i, onunla ilgili
bir sfatn gereidir... Kur'n bu gerei ana hatlaryla ortaya koy-
maktadr.
u hlde meydana gelen herhangi bir olay, varolusal adan
kapsad nitelikleri bakmndan bir veya aralarndaki uyum ve iti-
lafn gerektirdii vecihle birden fazla ilh sfata dayanmaktadr.
Dilersen yle de diyebilirsin: Her ey kapsad maslahat ve iyi ni-
teliklere uygun ynyle yce Allah'a baldr.
Bu gerei kavradktan sonra u hususu renmi olursun:
Yce Allah'n yolunun doruluu, yasasnn deimezlii ve fiilleri-
nin elimezlii, birbirleriyle balant hlinde olan tm sfatlarn
kullanarak ortaya koyduu dzen iin sz konusudur. Yoksa tek
bir sfatn gerektirdii sonu iin bu durum geerli deildir. ster-
sen yle de diyebilirsin: Byle bir durum hkmle, hkmn konu-
264 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

suna ilikin tm maslahatlar arasndaki etkileimden kaynakla-


nan sonu iin geerlidir. Tek bir maslahatn gerektirdii sonu i-
in deil. Eer konulmu hkmn sebebi tek bana sz konusu
olsayd, bu hkm ne iyiliksever, ne gnahkr, ne mmin ve ne de
kfir iin deimezdi. Ancak sebepler oktur. Bunlarn hepsinin
veya bir ksmnn bir arada gz nnde bulundurulmasyla doa-
cak sonu, her birinin tek bana mlahaza edilmesinden doacak
sonula farkl olabilir. Ne demek istediimizi iyice dnn.
Dolaysyla efaatin varl ve cezann yrrlkten kaldrlmas
-ki bu, rahmet, balama, hkmetme, karar verme, her hak sahi-
bine hakkn verme ve yargda eri ile doruyu kesin biimde a-
yrma gibi birtakm sebeplerin dourduu sonutur- yrrlkte o-
lan ilh yasalar sisteminde bir deiiklie ve dosdoru yolda bir
sapmaya yol amaz.
nc sorun: Halk arasnda bilindii ekliyle efaat, efaati-
nin; katnda efaatte bulunulan zat daha nce irade ettiinin -
ister iradesi dorultusunda hkmde bulunsun, ister bulunmasn-
aksi olan bir eyi yapmaya veya terk etmeye zorlamasdr. Buna
gre, efaatinin istei dorultusunda, onun htr iin irade terk
edilmedike ve geersiz klnmadka efaat gereklemez. imdi,
katnda efaatte bulunulan kimse, ya adildir ya da zalimdir.
Adil bir hkim irade ettii veya hkmettii hususla ilgili bilgi-
sinin nitelii deimedii srece efaat giriimini kabul etmez.
Yani, ancak yanlmas, sonra doruyu renmesi ve yaplmas ge-
rekenin veya maslahatn, irade ettii veya hkmettiinden farkl
olduunu grmesi gibi bir durum sz konusu olursa, efaat girii-
mini kabul eder.
Zalim ve despot bir ynetici ise, hakszlk ettiini ve adalete
uygun tutumun, yaptnn aksi olduunu ok iyi bildii hlde ya-
kn adamlarnn ve elit zmrenin efaatini kabul eder, kendi ka-
tnda sekin bir konumda olan kiiyle irtibatn korumada olacak
karn adalet ilkesine tercih eder.
Sz konusu her iki durum da, yce Allah asndan imkansz-
dr. nk O'nun iradesi ilmine gre tecelli eder, ilmi ise ezeldir,
kesinlikle deimez.
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 265

efaati inkr edenlerin bu yaklamna vereceimiz cevap u-


dur: efaat olaynda yce Allah asndan bir irade ve bilgi deiik-
lii sz konusu deildir. Deiiklik irade edilen ve bilinen ey a-
sndan sz konusudur. nk yce Allah, falanca insann bana
eitli durumlarn geleceini, u sebepler ve koullardan dolay u
zamanda u durumda olacan bilir. Byle bir durumda onun
hakknda bir irade ortaya koyar. Sonra baka sebeplerin ve baka
koullarn ba gstermesi ile dier bir zamanda dier bir duruma
deceini de bilir. Bu sefer de onun hakknda baka bir irade or-
taya koyar. O, her gn yeni bir itedir. Nitekim yce Allah yle
buyuruyor: "Allah dilediini siler, dilediini brakr, Ana kitap O'-
nun katndadr." (R'ad, 39) "Hayr, O'nun iki eli de aktr, diledii
gibi verir." (Mide, 64)
Bunu u ekilde rneklendirebiliriz: Biz biliriz ki, havay bir s-
re sonra karnlk bryecektir ve gzlerimiz fonksiyonlarn yerine
getiremez olacaklardr. Oysa buna da ihtiyacmz vardr. Sonra g-
nein k samas ile birlikte karanlk dalacaktr. Bu rnekte
gecenin gelii ile birlikte, irademiz lamba aracl ile aydnlanma-
ya, gecenin sona ermesi ile birlikte de lambay sndrmee taal-
luk eder. Burada bilgi ve irade deimemitir. Sadece bilinen ve
irade edilen ey deimitir. Yani bilinen ve irade edilen ey, bilgi
ve iradeye uygunluk pozisyonundan kar. Nitekim her bilgi, her bi-
linene uymaz. Her irade de her irade edilen eye taalluk etmez.
Evet; yce Allah asndan imknsz olan bilgi ve irade
deiiklii, bilinen ve irade edilen eyin durumunu korumasna
ramen bilgi ve iradenin onlara uymamasdr. Buna yanlma ve
feshetme denir: Sz gelimi, bir karart grrsn; nce bunun insan
olduuna hkmedersin; bir sre sonra karartnn at olduu ortaya
kar, bylece karartya ilikin bilgi deiir. Ya da bir maslahat
gzeterek bir eyi irade edersin, daha sonra asl maslahatn irade
ettiin eyin kartnda olduunu renirsin, buna bal olarak
iradeni deitirirsin, te bu iki rnekte vurguladmz hususlar
yce Allah hakknda dnlemez. Oysa efaatin ve buna bal
olarak da cezann yrrlkten kaldrlmas olaynda yukardaki
hususlarn sz konusu olmadn renmi bulunuyorsun.
Drdnc sorun: Yce Allah'n efaat vaadinde bulunmas ve-
ya peygamberlerin bunu duyurmu olmalar, insanlarn gnah i-
266 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

lemeye devam etmeleri ve Allah'n koyduu haramlar inemele-


ri ynnde tevik edilmeleri sonucunu douruyor. Bu ise, dinin bi-
ricik hedefi ile elimektedir. Dinin tek ve deimez amac insan-
larn tek ve ortaksz Allah'a kulluk sunmaya, O'na itaat etmeye
yneltilmeleridir. u hlde Kitap ve snnette efaatle ilgili olarak
yer alan naslar dinin bu apak temel ilkesi ile elimeyecek e-
kilde yorumlamak gerekir.
Drdnc soruna zm udur: ncelikle bu yaklam, ba-
lamann kapsamlln ve rahmetin geniliini gsteren ayetlerle
elimektedir: "Allah kendisine ortak koulmasn balamaz,
bundan bakasn dilediine balar." (Nis, 48) Daha nce de de-
indiimiz gibi bu ayet, tvbe olaynn sz konusu olmad durum-
lara iaret ediyor. Bunun kant da tvbe edilmi olmas durumun-
da balanan gnahlar kapsamna giren irkin bu ayette istisna
edilmi olmasdr.
kincisi; yce Allah tarafndan dile getirilen efaat vaadinin ve-
ya bu vaadin peygamberler araclyla duyurulmasnn insanlar
gnaha srklemesi, dik ballk ve isyankarlk yapmaya tevik
etmesi iki ar-ta baldr:
1- Sulunun ahs ve nitelikleriyle belirlenmesi ya da hakknda
efaat edilen gnahn hibir pheye yer braklmayacak ekilde
belirginletirilmesi. Yani u ahs veya bu gnah hakknda kesin
olarak efaat sz verilmesi ve hibir muhtemel arta bal kln-
mamas.
2- efaatin her trl cezay, tm zamanlarda temelden yrr-
lkten kaldracak ekilde etkin bir rol oynamas.
Eer; "Falanca gruptan olan insanlar veya btn insanlar ile-
dikleri sulardan dolay cezalandrlmazlar, gnahlarndan dolay
kesinlikle sorgulanmazlar." veya; "Falanca gnahtan dolay hibir
zaman azap grlmez." eklinde bir iddia ortaya atlacak olursa,
bu kesinlikle batl bir iddiadr, ykmllere yneltilen hkm ve
sorumluluklarla alay etmektir. Fakat, eer her iki art asndan
konu mphem braklrsa; efaatin hangi gnahlar ve hangi g-
nahkarlar hakknda geerli olaca belirtilmezse; ya da yrrlk-
ten kaldrlacak cezalarn, btn cezalar, tm zaman ve durum-
larda olaca eklinde bir iddia ortaya atlmazsa, kii vaat edilen
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 267

efaatin kapsamna girip girmeyeceini bilmez, dolaysyla yce


Allah'n koyduu yasaklar inemeye cesaret etmez. Tersine bu
durum, kiide ilh rahmete ynelik bir duyarllk meydana getirir,
iledii gnahlardan ve ktlklerden dolay mitsizlie ve y-ce
Allah'n rahmeti hakknda karamsarla kaplmaz.
Ayrca yce Allah yle buyurmuyor mu?: "Eer size yasakla-
nan byk gnahlardan kanrsanz, sizin kk gnahlarnz
rteriz." (Nis, 31) Ayet-i kerime byk gnahlardan kanma art-
na bal olarak kk gnahlar ve sular iin ngrlen cezalarn
kaldrlacan ifade etmektedir. Eer: "Byk gnahlardan sak-
nrsanz, kk gnahlarnz affederiz." demek doru ise, bu du-
rumda; "Eer imannz korur da kyamet gnnde salam bir i-
manla bana gelirseniz, efaati-lerin sizinle ilgili efaatlerini kabul
ederim." demek de doru ve yerinde olur.
Btn mesele de zaten nihayet iman koruyabilmektir. nk
gnahlar iman zayflatr, kalbi talatrr ve nihayet irke gtrr.
Yce Allah yle buyuruyor: "Hsrana urayan topluluktan baka-
s, Allah'n tuzandan emin olmaz" (A'rf, 99) "Hayr, onlarn ile-
yip kazandklar eyler, kalplerinin zerine pas olmutur."
(Mteffifn, 14) "Sonra ktlk edenlerin sonu; Allah'n ayetlerini
yalanlamak oldu." (Rm, 10) Bu uyarlar gnahkr gnahlarndan
uzaklatrmaya, takva yolunu izleyip muhsinlere ulamasn sa-
lamaya yeter ve bylece bu anlamdaki efaate bile ihtiya
duymaz. te bu, en byk yarar ve en gzel sonulardan biridir.
Ayn ekilde hakknda efaat edilen sulu veya efaate konu
olan su belirlenir de, ancak azabn baz ynlerini veya baz za-
manlarn kapsad vurgulanrsa, bu da, kesinlikle sulularn ce-
saretlenmesine, su ilemeye tevik edilmesine yol amaz.
Kur'n- Kerim efaate konu olacak sulular da gnahlar da
be-lirletirmez. Cezann kaldrlmasn da, ancak baz durumlar i-
in sz konusu eder. Dolaysyla bu ynden herhangi bir sorunla
kar karya deiliz.
Beinci sorun: Akl, eer kantlk oluturacaksa, ancak efaa-
tin mmknlne kantlk oluturur; vukuuna deil. Bununla be-
raber, bu hususta akln kantlk oluturmas kesinlikle geersizdir.
Nakle gelince; Kur'n ayetlerinde efaatin vukuuna ilikin bir
268 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

kant yoktur, aksine efaatin geersizliini ifade eden ayetlere


rastlyoruz: "O gn ne al veri, ne dostluk ve ne de efaat olur."
(Bakara, 254) Dier bir ayet de efaatin hibir yarar salamadn
ortaya koyuyor: "Onlara efaatilerin efaati fayda vermez."
(Mddessir, 48)
Olumsuzluk ifade eden dier baz ayetler de u ekildedir:
"O'nun izninin olmas dnda..." (Bakara, 255) "Ancak O'nun iznin-
den sonra..." (Ynus, 3) "Ancak raz olduu kimse iin..." (Enbiy, 28)
Bu tr istisnalar, yani izin ve iradeye bal olarak gndeme getiri-
len istisnalar Kur'n- Kerim'de oka yer alrlar ve Kur'n'n ifade
tarz iinde kesin olumsuzluk ifade ederler. Ama, bunun yce Al-
lah'n iznine ve iradesine bal olduunu vurgulamaktr. Nitekim
yce Allah yle buyuruyor: "Sana okutacaz ve unutmayacaksn.
Yalnz Allah'n diledii baka." (A'l, 6-7) "Gkler ve yer durduka
orada srekli kalacaklardr. Ancak Rabbin dilerse baka." (Hd,
107)
Dolaysyla Kur'n- Kerim'de efaatin kesinlikle gerekleece-
ine ilikin ak ve kesin bir nas yoktur.
Snnete gelince; konunun detayna inen rivayetlerin shhati,
tart-ma konusudur ve onlara gvenilmez. Hadisler arasnda do-
ruluu tartlmaz olanlarsa, Kur'n- Kerim'in ifadesine ek bir a-
klama getirmiyorlar.
Bu yaklama vereceimiz cevap udur: efaatin geersizliini
ifade eden ayetlerin, onu btnyle reddetmediklerini grdn.
Tersine bu ayetlerde, Allah'n izninden ve rzasndan bamsz
efaat reddediliyor.
Bu eletiride bulunann iddiasna gre, efaatin bir yarar sa-
lamadn ifade eden ayetler ise, onu olumsuzlamyor, aksine o-
nun kesinlikle gerekleeceini ortaya koyuyor. Mddessir sure-
sinde yer alan bu ayetler, efaatin sululardan belli bir zmreye
yarar salamayaca-n ifade ediyor, tm sululara deil.
Ayrca ayetlerde ifade edilen efaat, izafet terkibi iinde dile
getirilmitir, yani tamlamadan soyut ve yaln deildir. nk, "Fela
tenfeuh-u efaetu=efaat onlara fayda vermez." demekle, "Fela
tenfeuhum efaet-u afin=efaatilerin efaati onlara fayda
vermez" demek arasnda fark vardr. Birinci ifadede fiilin dta
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 269

gerekletiine dair herhangi bir iaret olmamasna karn ikinci


ifadede fiilin dta gereklemi olduu sz konusudur. Delil-l
'caz adl eserinde eyh Abdulkahir bunu aka ifade etmitir.
"efaatilerin efaati" ifadesi, efaatin bir ekilde gerekletiini,
ama sz edilen zmrelerin bundan yararlanamayacaklarn gs-
teriyor.
Ayrca, "efaatiler" eklinde oul bir ifadenin kullanlm
olmas da bu yaklam pekitirici niteliktedir. Tpk u ifadeler gi-
bi: "Ama o geride kalanlardan oldu...", "O, kfirlerdendi..." "O, az-
gnlardan idi...", "Benim ahdim zalimlere ulamaz..." Aksi takdir-
de, mfret bir nesneyi ifade iin ek bir anlam tayan oul bir ke-
lime kullanmak, ifade tarz asndan gereksiz bir fazlalk olacakt.
u hlde, "efaatilerin efaati onlara fayda vermez." ayeti, efa-
ati kantlayan ayetlerdendir, reddeden ayetlerden deil.
zin ve rza istisnasn kapsayan ayetlere gelince; "illa bi-iznihi=
ancak O'nun izniyle", "illa min ba'd-i iznihi=ancak O'nun izninden
sonra" ifadeleri, efaatin gerekleeceini ortaya koymaktadrlar.
zafet tamlamasnn gerei budur. fade tarzlarn ve sz syleme
yntemlerini bilenler, bu gerei inkr etmezler. Ayn ekilde,
"Ancak O-nun izniyle" ve "Ancak O'nun raz olduu kimse iin"
ifadelerinin ayn anlama, yani ilh iradeye ynelik olduu eklin-
deki sze de kulak asmamak gerekir.
Kald ki, efaatle ilgili istisna deiik ekillerde gndeme gel-
mitir. "Ancak O'nun izniyle", "Ancak O'nun izninden sonra", "An-
cak raz olduu kimseler iin" ya da "Ancak bilerek hakka
ahitlik edenler iin" vb.
Kald ki, izin ve rzann ayn anlama geldiini, yani "irade" an-
lamn ifade ettiini kabul etsek dahi, ayn eyi yce Allah'n u
sz iin de syleyebilir miyiz: "Ancak bilerek hakka ahitlik e-
denler hari." Bu istisna ile de iradeye ilikin istisnann kastedil-
dii sylenebilir mi? Byle bir msamahay sradan bir konuma
iin bile dnmemek gerekirken, sz sanatnn parlak rnekle-
rinden biri, daha dorusu en parlak rnei iin nasl dnebili-
riz?!
Snnete gelince; bu konuda Kur'n'n ifade ettiinden baka
bir ey ifade etmediini yeri gelince aklayacaz.
270 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Altnc sorun: Kyamet gn suun kesinlik kazanmasndan ve


cezann zorunlu hle gelmesinden sonra sulularn cezalarnn
kaldrlaca hususu, ayet-i kerimelerde net biimde dile getiril-
memektedir. Bu ayetlerle kastedilen ey, peygamberlerin pey-
gamber olmalar hasebiyle insanlarla Rableri arasnda araclk
yaparak, vahiy kanalyla hkmleri alp insanlara duyurmalar ve
insanlara doru yolu gstermeleridir. Bu durum tpk topraa at-
lan bir tohuma benzer; bu tohum yeerir ve ondan gelecekteki o-
ranlar, nitelikler ve durumlar ortaya kar. Peygamberler de
(selm zerlerine olsun) hem dnyada ve hem de ahirette mmin-
lerin bu anlamda efaatileridirler.
Bu iddiay u ekilde yantlayabiliriz: Bunun bir eit efaat ol-
duuna sz yoktur. Ne var ki, daha nce de sylendii gibi efaat
olgusu srf bununla snrl deildir. Yce Allah'n u sz de bu sz-
lerimize kant oluturmaktadr: "Allah kendisine ortak koulma-
sn balamaz, bundan bakasn dilediine balar." (Nis, 48)
Daha nce bu ayetin iman ve tvbe olgularyla ilgili olmadn a-
klamtk. Oysa sorun kartann peygamberler iin ngrd
efaat ise, ancak iman ve tvbeye davet yoluyla gerekleebiliyor.
Yedinci sorun: Akl aracl ile efaatin gerekleeceini kant-
lamak mmkn deildir. Kur'n- Kerim'de efaatle ilgili ayetler
ise, benzeen (mteabih) ayetlerdir. Bu ayetlerin kimisinde efa-
at onaylanrken, kimisinde de reddedilmektedir. Bazen snrland-
rlrken, bazen de snrsz tutulmaktadr. Dinin ngrd edep
tavr, bunlara inanmamz ve yce Allah'n bilgisine havale etme-
mizi gerektirmektedir.
Bu sorunu u ekilde cevaplandrabiliriz: Mteabih ayetler,
muhkem ayetlere dndrlerek muhkem olurlar. Bu da bizim iin
hem mmkn, hem de cizdir. leride, "Onun baz ayetleri muh-
kemdir, bunlar kitabn anasdr. Dierleri de mteabihtir (birbir-
lerine benzerler)." (Al-i mrn, 7) ayetini incelerken, bu hususa ak-
lk getireceiz.

3- Kimler Hakknda efaat Edilir?


Kyamet gn haklarnda efaat edilecek kiilerin belirlenme-
sinin dini anlay ve edep tavryla uyumadn, ancak btnyle
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 271

mphemlik perdesinden soyutlandrlmamakla birlikte bir lde


bilinmelerinde de bir mahzur olmadn daha nce renmi bu-
lunuyorsun. Kur'n'n ifade tarz bu ekilde meseleyi ortaya koy-
maktadr. Yce Allah yle buyuruyor:
"Herkes kendi kazandnn rehinidir. Yalnz sa ehli hari.
Onlar cennetler iinde, sululardan sorarlar: 'Sizi bu yakc atee
ne srkledi?' Derler ki: 'Biz namaz klanlardan olmadk. Yoksula
da yedirmezdik. Bo eylere dalanlarla birlikte dalardk. Ceza
gnn yalanlardk. Sonunda bu hlde iken lm bize gelip att.'
Artk efaatilerin efaati onlara fayda vermez." (Mddessir, 38-48)
Burada yce Allah, kyamet gn her nefsin kazand gnah-
larn rehini olduu, gemite iledii hatalardan dolay sorgulana-
can, ama sa ehli olanlarn bu kapsamn dnda tutulacan,
rehinlikten kurtarlp serbest braklacaklarn ve cennetlere yer-
letirileceklerini belirtmektedir. Ardndan onlarla amellerinden do-
lay rehin tutulan ve yakc ate iinde sorgulanan sulular arasn-
da bir perde olmadn dile getirmektedir. Sa ehli olanlar, sulu-
lara yakc atee nasl srklendiklerini soruyor, onlarsa kendileri-
ni atee srkleyen baz sfatlarna iaret ederek kendilerine y-
neltilen soruyu cevaplandryorlar. Bu sfatlarn sralanmasnn ar-
dndan, bundan dolay efaatilerin efaatlerinin kendilerine bir
yarar salamad eklinde bir ayrntya yer veriliyor.
Bu aklamann sonucu, sa ehli olanlarn sz konusu sfatlara
sahip olmadklardr ki, ifade tarzndan bu sfatlarn efaatin kap-
samna girmeye engel oluturduu anlalmaktadr. efaatin kap-
samna girmeye engel oluturan bu sfatlara sahip olmadklar i-
in, efaatten yoksun braklan ve yakc azaba srklenen sulu-
lardan ayr olarak, yce Allah onlar gnahlarndan dolay rehin tu-
tulmaktan ve amellerinden tr sorguya ekilmekten kurtarm-
tr. Sz konusu rehinlikten kurtulma ve sorgulamann dna k-
ma da ancak efaatle olmutur. u hlde haklarnda efaat edilen
kiiler sa ehli olanlardr. Ayet-i kerimelerde, sa ehli kimseler sz
konusu olumsuz niteliklere sahip olmayanlar olarak tantlmakta-
drlar.
yle ki: Bu ayetler Mddessir suresinde yer almaktadr. Ayet-
lerin ieriinden de anlald gibi bu sure, Mekke dneminin ba-
272 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

larnda inen surelerdendir. O dnemde ise, bugnk ekliyle na-


maz ve zekt ibadetleri belirlenmemiti. u hlde, "Biz namaz k-
lanlardan deildik." ifadesindeki "namaz"dan maksat, kulluk
sunmak amacyla boyun eip Allah'a ynelmektir. Yoksullar do-
yurmakla da genel anlamda Allah yolunda muhtalara infak et-
me, mal yardmda bulunma kastedilmitir. Bu iki kavramla, slam
eriatnda bugnk ekliyle yer alan namaz ve zekt ibadetleri
kastedilmitir. Dalmaktan maksat ise, ya hayatn elencelerine ve
dnyann ekici sslerine kaplmaktr. Ki bunlar, insan ahirete
ynelmekten, hesaplama gnn anmaktan al-koyar ya da he-
saplama gnn hatrlatan mjdeleyici ve uyarc ayetlere tam
anlamyla kar gelmektir.
Bu drt nitelik yani, Allah'a ynelmeyi ve Allah yolunda mal
har-camada bulunmay terk etmek, bo ve yararsz eylere dal-
mak ve caza gnn yalanlamak insanda gerekleince, artk di-
nin temelleri yklm olur. Ayn ekilde bunlarn kartlaryla da
dinin temelleri pekitirilmi olur.
nk din, dnyaya sarlmaktan vazgeip ahirete ynelmek
suretiyle tertemiz hidayet rehberlerine uymaktr. Bu da bo eyle-
re dalmay terk etmek ve ceza gnn tasdik etmekten ibarettir.
Bu ikisi de, kulluk kast tayan davranlarla Allah'a ynelmek ve
toplumun ihtiyalarnn giderilmesi iin abalamay gerektirir.
Bunlar sembolize edenlerse namaz ve Allah yolunda infaktr. u
hlde, din ilim ve amel asndan bu drt temel unsura dayanr.
Tevhit ve nbvvete inanmak gibi dinin dier temel unsurlar da
bu drt eyin doal olarak gerektirdii eylerdir. Bu hususa iyice
dikkat edin ve zerinde dnn.
Buna gre, efaat sayesinde kurtulua erenler sa ehli olan-
lardr. Bunlar, amelleri kabul grm veya grmemi olsun, efaa-
te muhta olsunlar veya olmasnlar din ve inan asndan beeni-
len kimselerdirler. efaat bunlar iin ngrlmtr. Buna gre,
efaat sa ehlinin gnahkrlar iindir.
"Eer size yasakladmz byk gnahlardan kanrsanz,
sizin kk gnahlarnz rteriz." (Nis, 31) ayet-i kerimesinin ge-
reince de, kimin kyamet gnne kadar affedilmeyen bir gnah
kalmsa, o, kesinlikle byk gnah ileyen kimselerdendir. n-
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 273

k eer gnah, kk gnahlardan olsayd, hi kukusuz grmez-


likten gelinecekti.
Bu aklamalarmzla u sonuca varlyor: efaat, sa ehlinden
olup da byk gnah ileyen kimseler iin n grlmtr. Nite-
kim Peygamber efendimiz (s.a.a) yle buyurmutur: "Benim e-
faatim mmetimden byk gnah ileyen kimseler iindir. Muh-
sinlere gelince, onlar aleyhine bir yol yoktur..."
te yandan, bunlarn sa ehli (ashab- yemn) olarak nitelendi-
rilmeleri, sol ehli (ashab- imal) olarak nitelendirilen zmreye
karlktr. Kimi zaman "ashab- meymene" ve "ashab- me'eme"
olarak da nitelendirilirler. Bunlar Kur'n- Kerim'in, kyamet gn
amel kitabnn sadan veya sol taraf tan verilmesini esas alarak
kulland kavramlardr. Yce Allah yle buyuruyor: "Her milletin
nderini ardmz gn kimlerin kitab sandan verilirse ite
onlar, kitaplarn okurlar ve en ufak bir hakszla uratlmazlar.
u dnyada kr olan kimse, ahirette de krdr ve yol bakmn-
dan daha da sapktr." (sr, 71-72)
Bu ayet-i kerimeyi incelediimiz zaman kitabn sa taraftan
verilmesinin hak imama uymay kitabn sol taraftan verilmesinin
de sapklk nderine tbi olmay ifade ettiini inallah aklayaca-
z. Nitekim yce Allah, Firavun ile ilgili olarak yle buyuruyor:
"Kyamet gn kavminin nnde gider. te onlar atee soktu."
(Hd, 98) Ksacas, sa ehli nitelendirmesinin z, dinin kabul gr-
mesine dnktr. Nitekim yukarda deindiimiz drt niteliin -
znn dnk olduu nokta da budur. Bu hususa iyice dikkat
etmelisin.
Ayrca yce Allah baka bir yerde de yle buyuruyor: "Allah'
n raz olduundan bakasna efaat etmezler." (Enbiy, 28) Bu a-
yet-i kerimede Allah'n raz olduu kimseler hakknda efaat edi-
lecei kesin biimde ortaya konmaktadr. "Rahman'n izin verip
sznden raz olduu kimseden baka." (Th, 109) ayet-i kerime-
sinin aksine burada "raz olma" fiilinin bir amel veya baka bir
eyle balantl olarak kullanlmam olmasndan anlalyor ki
maksat, yce Allah'n kendilerinden, yani dinlerinden raz olmas-
dr, amellerinden deil. Dolaysyla bu ayet-i kerime de sonu ve
ifade bakmndan nceki ayetlerle ayn noktaya dnktr.
274 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Yce Allah bir ayette de yle buyuruyor: "Muttakileri heyet


hlinde Rahman'n huzuruna topladmz gn, sulular da susuz
olarak cehenneme srdmz gn, Rahman'n huzurunda sz
(ahit) a-lm olanlardan bakalar efaat edilmeye malik deil-
dir." (Meryem, 85-87) Demek ki, yce Allah'n katnda sz alm o-
lanlar iin efaat edilebilir. (Buradaki mastar (efaat), mehul fiil
anlamn ifade eder. Yani, "la yemlikn'e-efaete=efaate malik
deildirler." anlamndadr.) nk her sulu, atee girmesi ka-
nlmaz olan kfir deildir. Bunun kant da yce Allah'n u sz-
dr: "Kim Rabbine sulu olarak gelirse, onun iin cehennem var-
dr; orada ne lr, ne de yaar. Kim de ona salih ameller ileyen
bir mmin olarak gelirse, ite onlar iin de yksek dereceler var-
dr." (Th, 74-75)
Demek ki, "salih amel ileyen mmin"in dnda kalan sulu-
dur. Bu noktada mmin olmamas ile iman edip de salih amel i-
lememesi arasnda bir fark yoktur. Buna gre hak din zerinde o-
lup da salih amel ilememi sulular da vardr. te Allah katnda
sz alm olanlar bunlardr. Yce Allah'n u sz de buna iaret
etmektedir: "Ey dem oullar, ben size sz (ahit) almadm m:
eytana tapmayn, o sizin apak dmannzdr. Bana kulluk su-
nun, doru yol budur, diye?" (Ysn, 60-61) u hlde, "Bana kulluk
sunun" ifadesi, emir anlamnda ahittir, "doru yol budur" ifadesi
de, emirlere sarlmak anlamnda ahittir. nk doru yol, mutlu-
lua ve kurtulua iletici klavuzluu da kapsamaktadr.
yleyse sz edilen kimseler, kt amellerinden dolay atee
giren mminlerdir. Sonra efaat aracl ile bu ateten kurtulurlar.
Yce Allah'n u sznde de bu anlama dnk iaret vardr: "Dedi-
ler ki: 'Sayl birka gn dnda bize asla ate dokunmayacaktr.'
De ki: Allah'tan bir sz (ahit) m aldnz?" (Bakara, 80) Bu ayetler
de yukardaki ayetlerin vurguladklar amaca yneliktirler.
Buraya kadar sunduumuz ayetlerin hepsi efaate konu olan-
larn, yani kyamet gn kendileri iin efaatte bulunulacak kim-
selerin hak dini benimsemekle beraber byk gnah ileyen kim-
seler olduunu kantlamaktadr. Bunlar, dinleri Allah tarafndan
honutlukla karlanan kimselerdirler.
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 275

4- Kimler efaat Edebilecek?


Daha nce efaatin "tekvin" ve "teri" olmak zere iki ksm
olduunu renmi bulunuyorsun.
Tekvin efaati yle tanmlamak mmkndr: Evrende yer
alan tm sebepler Allah katnda efaati konumundadrlar. nk
Allah ile varlklar arasnda araclk ilevini grmektedirler.
Teri efaat ise, ykmllk ve ceza leminde geerlidir. Bu
tr efaatin bir ksm, dnyada Allah tarafndan balanmay, ona
yaknlamay gerektiren eylerdir. Bu tr eyler de Allah ile kullar
arasnda araclk yapan efaatilerdir.
Bunlardan biri tvbedir. Yce Allah yle buyuruyor: "De ki: Ey
nefislerine kar ar giden kullarm! Allah'n rahmetinden mit
kes-meyin. Allah btn gnahlar balar. nk o, ok bala-
yan, ok merhamet edendir. Rabbinize dnn." (Zmer, 53-54) irk
dahil tm gnahlar kapsayacak ekilde tvbenin etkinlik alan
geni tutuluyor.
Bir efaati de imandr. Ulu Allah yle buyuruyor: "Peygam-
beri-ne inann ki... gnahlarnz balansn." (Hadd, 28)
Btn salih ameller de efaati konumundadrlar: "Allah, ina-
np salih ameller ileyenlere vaat etmitir: Balama ve byk
dl on-laradr." (Mide, 9) Bir dier ayette de yle buyuruyor ulu
Allah: "Ey inananlar, Allah'tan korkun, O'na doru (gtrecek) ve-
sile arayn." (Mide, 35) Bu hususa iaret eden birok ayet vardr.
Kur'n- Kerim de bir efaatidir: Bu ayet-i kerime bunu gs-
termektedir: "Onunla Allah, rzasnn peinden gidenleri esenlik
yollarna iletir ve onlar kendi izniyle karanlklardan aydnla -
karp dosdoru bir yola iletir." (Mide, 16)
Salih amelle balants bulunan her ey, mescitler, mbarek
me-knlar ve kutsal gnler de efaati konumundadrlar.
Nebi ve resuller de mmetleri iin balanma dilerken bu
misyonu yerine getirirler. Yce Allah'n u sz buna ynelik me-
sajlar iermektedir: "Eer onlar kendilerine zulmettikleri zaman
sana gelselerdi, Allah'tan, gnahlarn balamasn isteselerdi
ve Resul de onlarn balanmasn dileseydi, elbette Allah' affe-
dici, merhametli bulurlard." (Nis, 64)
276 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Mminler iin balanma dileyen melekler de yle. Onlarla il-


gili olarak yce Allah yle buyuruyor: "Ar tayanlar ve O'nun
evresinde bulunanlar, Rablerini verek tesbih ederler, O'na ina-
nrlar ve mminler iin balanma dilerler." (M'min, 7) Bir dier
ayette de yle buyurur ulu Allah: "Melekler, Rablerini hamt ile
tesbih ederler; yerdekiler iin de balanma dilerler. yi bil ki Al-
lah, ok balayan, ok merhamet edendir." (r, 5)
Kendilerine ve mmin kardelerine balanma dileyen m-
minler de efaatilik ilevini grrler. Yce Allah onlarn bu tavrn
onlarn diliyle yle anlatr: "Bizi affet, bizi bala, bize ac! Sen
bizim mev-lmzsn!" (Bakara, 286)
Teri efaatin bir ksm da, bildiin anlam ile kyamet gn
gerekleecek olan efaattir. Kyamet gn efaat edeceklerin
banda peygamberler gelir. Yce Allah buna u ekilde dein-
mektedir: "Rah-man ocuk edindi, dediler. O, ycedir. Hayr onlar
ikram edilmi kullardr... Allah'n raz olduundan bakasna e-
faat etmezler." (Enbiy, 26-28) Ayette sz edilen kullardan biri de
bir peygamber olan Meryem Olu sa'dr. Yce Allah bir baka a-
yette de yle buyuruyor: "O'ndan baka yalvardklar eyler, e-
faat yetkisine sahip deillerdir. Ancak bilerek hakka ahitlik e-
denler bunun dndadr." (Zuhruf, 86) Bu iki ayet, meleklerin de e-
faat edebileceklerini gstermektedir. nk mrikler onlarn Al-
lah'n kzlar olduklarn ileri sryorlard.
efaat yetkisine sahip olanlardan biri de meleklerdir: "Gkler-
de nice melekler var ki, onlarn efaati hibir ie yaramaz. Meer
Allah' n diledii ve raz olduu kimseye izin verdikten sonra ol-
sun." (Necm, 26) Bir dier ayette de yce Allah yle buyuruyor: "O
gn Rahman'n izin verip sznden holand kimseden baka-
snn efaati fayda vermez. Onlarn nlerindekini ve arkalarnda-
kini bilir." (Th, 109-110)
u ayet-i kerimeden anlald kadaryla kyamet gn
ahitler de efaat edeceklerdir: "Ondan baka yalvardklar ey-
ler, efaat yetkisine sahip deillerdir. Ancak bilerek hakka
ahitlik edenler bunun dndadr." (Zuhruf, 86) Hakka ahitlik et-
mi olmalar sayesinde efaat yetkisine sahip olmulardr. u hl-
de her ahit, ahitlik yetkisine sahip bir efaatidir. Ancak bu
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 277

ahitlik, Fatiha suresinin tefsirinde deindiimiz ve "Bylece sizi


orta bir mmet yaptk ki, insanlara ahit olasnz." (Bakara, 143)
ayet-i kerimesini ele alrken deineceimiz gibi amellere tanklk
anlamndaki "ehadet"tir, savata ehit dme anlamndaki
"ehadet" deil.
Bu ifadeden, mminlerin de efaatte bulunacaklar anlal-
maktadr. nk yce Allah, onlarn kyamet gn ahitlere kat-
lacaklarn haber vermitir: "Allah'a ve Resulne inananlar, Rab-
leri yannda sddkler ve ahitlerdir." (Hadd, 19) leride bu ayeti ele
alrken daha geni aklamalarda bulunacaz.

5- efaat Neyle lgilidir?


efaatin bir ksmnn, sebepler leminde varolula ilgili tm
sebepleri kapsamna alan "tekvin"; bir ksmnn da sevap ve azap-
la ilgili "teri efaat" olduunu rendin. Teri efaatin bir ksm,
irkten tut, daha aa dzeydekilere kadar tm gnahlarn ceza-
laryla ilgilidir. Kyamet gnnden nce (dnyada) tvbe ve imann
efaati byledir. Bir ksm da, baz salih ameller gibi, kimi gnah-
larn sonularyla ilgilidir.
zerinde tartlan efaat tr ise, peygamberlerin ve bakala-
rnn kyamet gn, hesaplamadan sonra azab hakkedenlerden
cezalarnn kaldrlmas iin bulanacaklar efaat giriimidir.
Konumuzun nc blmnde bu tr efaatin, hak dini benim-
seyen ve dini inanc Allah tarafndan honutlukla karlanan b-
yk gnah ileyen kimselerle ilgili olduunu rendin.

6- efaat Ne Zaman Fayda Verir?


Bununla da kesinlemi bir cezann yrrlkten kaldrlmasna
yol aan efaati kastediyoruz. Yce Allah'n u sz bunu kantlar
mahiyettedir: "Her nefis kendi kazand ile rehin alnmtr. Yal-
nz sa ehli hari. Onlar cennetler iinde, sululardan sorarlar:
Sizi u yakc atee ne srkledi?" (Mddessir, 38-42) Daha nce de
sylediimiz gibi bu ayet-i kerimeler kimin efaatin kapsamna
girdiini ve kimin de bu kapsamn dnda kaldn vurgulama
amacna yneliktirler.
278 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Ancak bu ayetler, efaatin ancak gnahlara karlk rehin a-


lnma, cezalandrlma ve ate zindanna atlma cezasndan
kurtulma hususunda yararl olacan vurgulamaktadrlar. Ama
bunlardan nceki kya-met gnnn dehet verici ortam ve aklla-
ra durgunluk veren gelimeler iin efaatin bir yarar salayaca-
na dair bir delil yoktur. Hatta ayet-i kerimelerin, efaatin srf ate-
te rehin kalmaktan kurtulma asndan fayda salayaca eklin-
de bir snrlandrmay ifade ettii de sylenebilir.
Ayrca bu ayet-i kerimelerden, iaret edilen diyalogun, cennet
ehlinin cennete ve ate ehlinin de cehenneme yerletirilmelerin-
den ve efaatin birtakm sulular kapsamna alp cehennemden
kurtarmasndan sonra gereklemi olmasn istifade edebiliriz.
nk "cennetler iinde" ifadesi, oraya yerletirilmi olduklarn
gsterir. "Sizi atee srkleyen nedir?" ifadesi de bunu gsterir.
nk srkleme de, bir tr sokmadr, ama her sokma deildir.
Toplama, bir araya getirme ve dzene koyma anlam vardr bun-
da. Bu da yerlemeyi gsterir. "Onlara fayda vermez." ifadesi de
yle. nk ayetin orijinalinde kullanlan ve olumsuzluu ifade
eden "ma" edat, imdiki zamana ynelik bir olumsuzlua dellet
eder. Bu mesele zerinde iyice dnmelisin.
Berzah lemi, Peygamber efendimiz (s.a.a) ve Ehlibeyt mam-
larnn lm ve kabir sorgusu srasnda hazr bulunup, zorluklar
karsnda kiiye yardmc olmalar meselesine gelince;
"Andolsun, kitap ehlinden hi kimse yoktur ki, lmnden nce
ona inanacak olmasn." (Nis, 159) ayetini incelerken de deinece-
imiz gibi, bunun Allah katndaki efaatle bir ilgisi yoktur. Bunlar
yce Allah'n izniyle onlara bahedilmi bulunan tasarruf ve yetki-
lerdir.
Yce Allah yle buyuruyor: "A'rf zerinde hepsini yzlerin-
deki iaretleriyle tanyan erkekler vardr. Cennet halkna "Selm
zerinize olsun." diye seslenirler. Bunlar henz oraya girmemi-
lerdir, fakat girmeyi ok istemektedirler... A'rf ehli, yzlerindeki
iaretleriyle tandklar bir takm adamlara seslenerek derler ki:
"Ne topluluunuz, ne de byklk taslamanz, size hibir yarar
salamad. Allah onlar hibir rahmete erdirmeyecek, diye yemin
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 279

ettiiniz kimseler bunlar myd? Girin cennete, artk size ne kor-


ku vardr, ne de siz zleceksiniz." (A'rf, 46-49)
u ayet-i kerime de bir bakma ayn anlam vurgulamaktadr:
"Her milletin imamn ardmz gn kimlerin kitab sandan
verilirse..." (sr, 71) Buna gre imamn davet hareketinde ve kita-
bn verilmesinde araclk yapmas, bahedilmi bir yetkidir. Artk
bu meseleyi iyice dnmen gerekir.
Sonu olarak ortaya u kyor: efaat, kyamet gnndeki en
son durakta gerekleiyor. Bu sayedeki balanma sonucu baz
kimseler atee girmekten alkonulurlar. Ya da atee girenlerin bir
ksm oradan karlrlar. Hi kukusuz btn bunlar rahmetin ge-
ni kapsamll veya kullara ynelik ilh ltfun zuhuru sayesinde
gerekleirler.

EFAATN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


eyh Saduk'un el-Eml adl eserinde Hseyin b. Halid'in, -
mam Rza'dan (a.s), onun da atalarndan, onlarn da Emir-l
Mminin'den u szleri aktardklar rivayet edilir: Resulullah
(s.a.a) buyurdu ki: "Benim havzma inanmayan, Allah havzmn
bana getirmeyecektir. Benim efaatime inanmayan Allah efa-
atimin kapsamna almayacaktr." (Sonra yle buyurdu:) "Benim
efaatim, ancak mmetimden byk gnahlar ileyen kimseler i-
indir. Muhsin kimselere gelince, onlarn aleyhine kullanlacak bir
yol yoktur." Hseyin b. Halid diyor ki: mam Rza'ya unu sordum:
"Ey Resulullah'n olu, yce Allah'n; 'Ancak Allah'n raz olduu
kimselere efaat ederler.' sz ne anlama gelir?" Dedi ki: "[Bu]
Ancak Allah'n, dininden honut olduu kimseye efaat ederler
[anlamndadr]." [s.16, h: 4, Oturum:2]
Ben derim ki: "Benim efaatim, ancak..." szne gelince, bu
anlam pekitirici birok hadis, hem ia ve hem de Ehlisnnet
kanallarnca aktarlmtr. Yukardaki ayetlerden de bunu
pekitiren sonular karld.
Tefsir'ul-Ayy'de yer alan bir hadiste, Semaa b. Mehran, -
mam Musa Kzm'n (a.s) "Belki bylece Rabbin seni vlm bir
makama ulatrr." (sr, 79) ifadesiyle ilgili olarak yle dediini ri-
vayet eder: "Kyamet gn insanlar krk yl kadar bir sre kalrlar.
280 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Gnee emredilir, insanlarn tepesine dikilir. Bu yzden kan-ter i-


inde kalrlar. Yeryzne emredilir, onlarn tand hibir eyi ka-
bul etmez. nsanlar dem peygamberin yanna gidip kendilerine
efaat etmesini isterler. O, Hz. Nuh'u gsterir onlara. Hz. Nuh da
Hz. brahim'i gsterir. Hz. brahim de onlar Hz. Musa'ya gnderir.
Hz. Musa da Hz. sa'ya gitmelerini syler. Hz. sa ise onlara yle
der: Beeriyetin son peygamberi olan Muhammed'e gidin."
"Hz. Muhammed (s.a.a) der ki: 'Sizin iin efaat edeceim.'
Sonra gidip cennetin kapsn alar. 'Kim o?' diye seslenilir. Allah
onun kim olduunu bildii hlde o: 'Muhammed' diye cevap verir.
'Ona kapy an.' diye seslenilir. Kap alnca Rabbi ile karlar,
hemen secdeye kapanr. Kendisine; 'Konu, iste, istediin verilsin;
efaat et, efaatin kabul edilsin.' diye seslenilinceye kadar ban
secdeden kaldrmaz. Ban kaldrnca, Rabbi ile karlar; tekrar
secdeye kapanr, az nceki gibi kendisine seslenilir, o da ban
secdeden kaldrp atete yanan kimseler iin efaatte bulunur. O
gn gelmi gemi tm mmetlere mensup tm fertler, kyamet
gn kendisine efaat etmesi iin Hz. Muhammed'e (s.a.a) bavu-
rur. te yce Allah'n, 'Belki bylece Rab-bin seni vlm bir
makama ulatrr.' sznden maksat budur." [c.1, s.315, h: 151]
Ben derim ki: Bu anlam ieren ifadeler yaygn biimde, bazen
zet, bazen de ayrntl biimde deiik kanallardan hem ia, hem
Ehlisnnet kaynaklarnda rivayet edilmitir. Bu ifadelerde, ayet-i
kerimede iaret edilen "vlm makam"n efaat makam oldu-
u vurgulanmtr. Burada Peygamberimizin dndaki peygamber-
lerin ve bakalarnn efaat edebilmeleri asndan bir olumsuzluk
sz konusu deildir. nk dier peygamberlerin ve bakalarnn
efaatleri Peygamberimizin efaatinin bir ayrnts olabilir. Dolay-
syla da efaat olay Peygamberimizin eliyle balar.
Tefsir'ul-Ayy'de, mam Bkr veya mam Sadk'tan (a.s) biri-
nin, "Belki bylece Rabbin seni, vlm bir makama ulatrr."
ifa-desi ile ilgili olarak, "Bu makam efaattir" dedii rivayet edilir.
[c.1, s.315, h: 151]
Yine Tefsir'ul-Ayy'de, Ubeyd b. Zrre'nin yle dedii riva-
yet edilir: "mam Sadk'a (a.s), 'Mmin iin efaat var m?' diye so-
ruldu. 'Evet.' dedi. Bunun zerine topluluk iinden bir adam ona,;
'O gn mmin kimsenin Hz. Muhammed'in efaatine ihtiyac var
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 281

mdr?' diye sordu. 'Evet.' dedi. 'Mminlerin de birtakm hatalar ve


gnahlar olur. O gn Hz. Muhammed'in efaatine muhta olma-
yan hi kimse yoktur.' Sonra bir adam Resulullah'n, 'Ben demo-
ullarnn efendisiyim, ama kibirlenecek bir durum yoktur.' eklin-
deki szlerinin ne anlam ifade ettiini sordu. 'Evet. Resulullah
cennetin kapsnn halkasn tutarak aar, ardndan secdeye ka-
panr. Yce Allah ona, 'Kaldr ban, efaat et, efaatin kabul edil-
sin; iste, istediin verilsin.' der. Bunun zerine Peygamberimiz ba-
n kaldrr, efaat eder, efaati kabul edilir; istekte bulunur, iste-
dii ey kendisine verilir.' dedi." [c.1, s.314, h: 148]
el-Furat tefsirinde, Muhammed b. Kasm b. Ubeyd'den, zincir-
leme olarak Bir b. ureyh el-Basri'den yle rivayet edilir: "Mu-
hammed Bkr'a (a.s) dedim ki: 'Allah'n kitabnda yer alan hangi
ayet daha ok mit vericidir?' 'Senin kavmin bu konuda ne d-
nyor?' dedi. Dedim ki: 'Benim kavmime gre, Kur'n- Kerim'deki
en ok mit verici olan ayet udur: 'Ey nefislerine kar ar giden
kullarm! Allah'n rahmetinden mit kesmeyin.' (Zmer, 53) Bunun
zerine, 'Ama biz Ehlibeyt byle demiyoruz.' dedi. 'Peki size gre
en ok mit verici olan ayet hangisidir?' diye sordum. Dedi ki: Bize
gre en ok mit verici olan ayet udur: 'Rabbin sana verecek ve
sen raz olacaksn.' (Zuh, 5) Bu efaattir. Vallahi bu efaattir. Val-
lahi bu efaattir." [s.215]
Ben derim ki: "Belki bylece Rabbin seni vlm bir maka-
ma ulatrr" sz ile efaatin kastedilmi olduunu ifade eden
ok saydaki hadislerden baka ayetin ifade tarzndan da bunu an-
lamak mmkndr. nk "ulatrr" ifadesi gelecee dnktr ve
bu makamn Peygamberimize kyamet gn verileceine iaret
etmektedir. "vlm" ifadesi de mutlaktr, hibir kayd yoktur.
Herhangi bir snrlandrma getirilmeyen bu vg, bunun ncekiler
ve sonrakilerle beraber tm insanlk tarafndan dile getirileceini
gstermektedir. vg, istee bal olarak gerekletirilen gzel bir
eyin yceliini ifade etmektir. Bu da herkesin yararlanaca, isti-
fade edecei ve vgyle anaca bir fiilin Peygamberimiz (s.a.a)
tarafndan gerekletirileceini gsterir. Bu yzden mam (a.s)
Ubeyd b. Zrre'nin aktard rivayette yle diyor: "O gn Hz. Mu-
hammed'in efaatine muhta olmayan hi kimse yoktur..." Bu an-
lam, ileride daha gzel bir adan da ele alp aklayacaz.
282 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

"Ey nefislerine kar ar giden kullarm! Allah'n rahmetin-


den mit kesmeyin." ayeti yerine, "Rabbin sana verecek ve sen
raz olacaksn." ayetinin Allah'n kitabndaki en ok mit verici
ayet olmas meselesine gelince; Allah'n rahmetinden mit kes-
menin yasaklanmasna Kur'n'da ska rastlanmasna ramen,
bu ifade bir keresinde Hz. brahim'in (a.s) dilinden hikaye ediliyor:
"Sapk bir kavimden baka kim Rabbinin rahmetinden mit ke-
ser?" (Hicr, 56) Bir keresinde de Hz. Yakb'un dilinden aktarlyor:
"Kfir kavimden bakas Allah'n rahmetinden mit kesmez." (Y-
suf, 87) Konunun da tanklyla bu iki ayet, varolula ilgili tekvin
rahmetten mit kesmeye iaret etmektedir.
"De ki: Ey nefislerine kar ar giden kullarm! Allah'n
rahmetinden mit kesmeyin. Allah btn gnahlar balar. O,
ok balayandr, ok merhametlidir. Rabbinize dnnz..."
(Zmer, 53-54) ayetlerinde, "Nefislerine kar ar giden"
ifadesinden anlald kadaryla burada teri rahmetten mit
kesme yasaklanm olmakla birlikte bu mit kesmenin gnah
nedeniyle olduu da anlalyor. Yce Allah da istisnasz tm
gnahlar iin balamay genelletirmi olmakla beraber bunun
devamnda hemen tvbe, slm ve salih amel emrini vermektedir.
Bu da gsteriyor ki, nefsine kar an giden kul, tvbe, slm ve
salih ameli seme imkn olduu srece Allah'n rahmetinden
midini kesmemelidir.
Ksacas, sz konusu rahmet artl rahmettir. Yce Allah kulla-
rna O'na ynelmeyi emretmitir. artl bir rahmeti umma, yce
Allah'n lemler iin rahmet olarak gnderdii Peygamberine
bahettii genel bir rahmeti ve snrsz bir ba ve honutluu
umma gibi deildir. Bu vaat ile yce Allah elisinin gnln ho
tutuyor, ona moral veriyor: "Rabbin sana verecek ve sen raz ola-
caksn."
Bunu ylece aklamak mmkndr: Ayet-i kerime minnet ve
ba vurgulama amacna yneliktir. Ayrca burada Peygamber
efendimize zg bir vaade yer verilmektedir ki, yce Allah yaratt-
canllar arasnda hi kimseye byle bir vaatte bulunmamtr.
Peygamberimize ynelik bu ban da hibir eyle snrlandr-
mamtr. Dolaysyla bu, snrsz bir batr.
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 283

Yce Allah buna benzer bir ltfu, cennetteki baz kullarna da


bahetmitir: "Onlar iin Rableri katnda diledikleri her ey var-
dr." (r, 22) "Orada onlar iin diledikleri her ey vardr. Bizim
katmzda ise, bundan fazlas vardr." (Kaf, 35) Burada, onlara dile-
diklerinin de tesinde nimetler bahedildii ifade edilmektedir. Di-
leyi ise, insann aklna gelebilecek her trl mutluluk ve iyilikle
ilgilidir. Ama, te yandan insann aklna gelmeyecek nimet ve ba-
lar da vardr. Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "Hibir nefis
kendileri iin gizlenen gz aydnlatc eyleri bilemez." (Secde, 17)
Yce Allah'n iman edip salih ameller ileyen kullarna bahettii
nimetlerin miktar bu olduuna gre, yce Allah'n minnet ve ba-
anlamnda Peygamberine bahettii nimetler ne kadar geni
kapsaml ve grkemli olacan anlam olmalsn.
Yce Allah'n bann nitelii budur. Peygamber efendimizin
(s.a.a) honut kalna gelince; bu honutluk, yce Allah'n, emri
dorultusunda bahettii nimete raz olmak deildir. nk yce
Allah her eyin sahibidir ve zenginlii snrszdr. Kul ise, zorunlu
olarak yoksulluk ve muhtalk pozisyonundadr. Bu yzden,
Rabbinin bahettii az veya ok nimete raz olmaldr. Rabbinin
kendisi ile ilgili olarak verdii karara rza gstermelidir, bu karar
ister onu sevindirsin, ister zlmesine neden olsun, fark etmez.
Ne var ki bu rza, ban karsna konulduu zaman baka
bir anlam ifade eder. Bu rza yoksulu, yokluundan ikayeti oldu-
u eyi vererek, a insan doyurarak honut klmaya benzer. Dola-
ysyla bu, snrsz bir bala honut etmedir.
Bunun benzerini yce Allah kimi kullarna da vaat etmitir:
"man edip salih ameller ileyenler, yaratlmlarn en iyileridir-
ler. Onlarn Rableri katndaki dlleri; altlarndan rmaklar akan
cennetlerdir. Orada ebediyen kalacaklardr. Allah onlardan raz
olmutur. Onlar da O'ndan raz olmulardr. Bu, Rabbinden kor-
kanlar iindir." (Bey-yine, 8) Hi kukusuz bu ba da minnet ve z-
g klma niteliklidir. Onun iin mminlere bahedilen nimetlerden
daha geni boyutlu ve daha stn olmaldr.
Nitekim yce Allah, Peygamberini tanmlarken yle buyuru-
yor: "Mminlere kar efkatli ve merhametlidir." (Tevbe, 128) Bu-
rada yce Allah Peygamberimizin mminlere kar acma duygu-
284 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

suyla dolu ve efkatli olduunu vurguluyor. Peki, baz mminler


korkun alevli atein iinde yanarlarken, Allah'n rabliini kabul
ettikleri, Allah'n elisine ve peygamberlik misyonuna inandklar,
Peygamberin getirdii ilh mesaj onayladklar hlde cehaletleri-
ne yenik dtkleri, eytnn oyununa geldikleri, bu yzden inat-
lk ve byklenmeye kaplmakszn birtakm gnahlar iledikleri
iin atein katmanlarnda zindan hayat yaarlarken Peygamber
efendimiz honut olabilir mi? Gn-l ho olabilir mi? Cennet ni-
metlerinin zevkini karabilir mi? Cennet baheleri iinde mutlu-
luktan coabilir mi?
Herhangi birimiz mrnn geen ksmna dnp baktnda,
yarm kalm olgunluklar, tamamlanmam iyilikleri grdke
byk bir fkeye kaplp gc dahilinde olan bu hususlar yerine
getiremedii iin kendini knar. Ama genliin cehaletine, tecrbe
yetersizliine baknca, byk bir ihtimalle fke atei sner, knay-
c tutumunu terk eder. Yce Allah'n z yaratlna yerletirdii s-
nrl ve eksik acma duygusu depreiverir.
Ya sen, srf insann cehaletinden ve zayf karakterinden kay-
naklanan bir hareket karsnda lemlerin Rabbinin rahmetini ne
sanyorsun? Mminlere kar acma duygusuyla dopdolu olan ef-
katli ve merhametli Peygamberin cmert karakterini nasl deer-
lendiriyorsun? Merhametlilerin en merhametlisi Ulu Allah kullar-
na acmaz m? stelik gnahkr insan, kyamet gnnn o dehet
verici ortamn, gnahnn dayanlmaz strabn sonuna kadar his-
setmitir.
Tefsir'ul-Kumm'de, "zin verdiklerinin dnda, O'nun katnda
efaat fayda vermez." ayeti ile ilgili olarak Ebu Abbs el-
Mkebbir'in yle dedii rivayet edilir: "mam Zeynelabidin'in (a.s)
karsnn Ebu Eymen adnda azatl klesi bir gn mam Muham-
med Bkr'a (a.s) gelip yle dedi: 'Ey Ebu Cafer, insanlar kandr-
yorsunuz ve Muham-med'in efaati, Muhammed'in efaati deyip
duruyorsunuz.' mam Mu-hammed Bkr (a.s) bu szlere ok fke-
lendi ve yznn rengi deiti, ardndan yle dedi: Yazklar olsun
sana ey Ebu Eymen! Karmn ve avret yerini iffetli tutman seni al-
datt m? Hi kukusuz kyametin dehetini grdn anda Mu-
hammed'in efaatine muhta olacaksn. Yazklar olsun sana, Mu-
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 285

hammed, atei hakkedenden bakasna m efaat edecek? n-


ceki ve sonraki mmetlerden, kyamet gn Muham-med'in efa-
atine muhta olmayan hi kimse yoktur."
"Ardndan mam Bkr (a.s) devamla yle dedi: Resulullah
mmeti iin efaat edecek, biz de iilerimiz iin efaat edeceiz.
iilerimiz de ailelerine efaat edeceklerdir." Sonra dedi ki: "Hi
kukusuz bir mmin Rebia ve Mudar oullar saysnda insana e-
faat eder. Mmin hizmetisi iin efaat eder ve der ki: Ya Rabbi,
bu, bana hiz-metinin hakkdr, beni scaktan ve souktan
koruyordu." [c.2, s.202]
Ben derim ki: "nceki ve sonraki mmetlerden, kyamet gn
Muhammed'in efaatine muhta olmayan hi kimse yoktur."
ifadesi gsteriyor ki, bu efaat genel niteliklidir ve "Yazklar olsun
sana. Mu-hammed, atei hakkedenden bakasna m efaat ede-
cektir?" ifadesin-de vurgulanan efaatten ayrdr. Buna benzer bir
anlam da Ayy'nin Ubeyd b. Zrre'den, onun da mam Sadk'-
tan (a.s) aktard rivayette ifade edilmiti.
Bu anlam pekitiren, ia ve Snn kanallardan aktarlan bir-
ok rivayet vardr. Buna kant oluturan da yce Allah'n u sz
de dellet eder: "Ondan baka yalvardklar eyler, efaate sahip
deillerdir. Ancak bilerek hakka ahitlik edenler bunun dnda-
dr." (Zuhruf, 86) Bu ayet gsteriyor ki, efaatin znde ahitlik
yatmaktadr. u hlde ahitler, efaat yetkisine sahip efaatiler-
dir. nallah, "Bylece sizi orta bir mmet yaptk ki, insanlara
ahit olasnz, Peygamber de size ahit olsun." (Bakara, 143) ayetini
ele alrken bu meseleyi daha detayl biimde aklayacaz. Buna
gre, peygamberler insanlar zerinde a-hittirler, Hz. Muhammed
de peygamberlerin zerinde ahittir; ahitle-rin ahidi, dolaysyla
da efaatilerin efaatisidir. Eer ahitlerin ahitlii olmasayd,
kyametin bir dayana olmazd.
Tefsir'ul-Kumm'de, "zin verdiklerinin dnda, O'nun katnda
e-faat fayda vermez." ifadesiyle ilgili olarak yle bir aklama
yer almaktadr: "Allah izin vermedike, hibir nebi ve resul efaat
edemez. Ama Resulullah (s.a.a) bu genellemenin dndadr. n-
k yce Allah, kyamet gnnden nce ona efaat iznini ve yetki-
sini vermitir. efaat etmek ncelikle onun ve soyundan gelen
286 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

imamlarn hakkdr, bundan sonra da peygamberlerin hakkdr."


[c.2, s.201]
el-Hisal adl eserde Hz. Ali'nin (a.s) yle dedii rivayet edilir:
Resulullah (s.a.a) dedi ki: " grup, Allah katnda efaat ederler ve
efaatleri de kabul edilir: Peygamberler, sonra limler ve daha
sonra da ehitler." [c.2, s.201]
Ben derim ki: Byk bir ihtimalle bu hadisin orijinalinde geen
"heda" kelimesinden maksat, sava alannda ldrlen kimse-
lerdir. Ehlibeyt mamlarnn dilinde bu kelime daha ok bu anlam-
da kullanlmaktadr. Yani burada, Kur'n bir kavram olan "amel-
lerin tank-lar" kastedilmemitir.
el-Hisal adl eserde, "drt yz hadisi"nde yle deniyor: mam
(a.s) dedi ki: "Biz efaat ederiz, bizi sevenler de efaat ederler."
[s.624]
Ben derim ki: Kadnlarn efendisi Hz. Fatma'nn (a.s), mamla-
rn dnda Fatma'nn soyundan gelen kimselerin, mminlerin ve
hatta mminlerin dk ocuklarnn bile efaat edeceine ilikin
birok ha-dis rivayet edilmitir. Mehur bir hadiste Peygamber e-
fendimiz (s.a.a) yle buyuruyor: "Evleniniz, oalnz; nk ben
kyamet gn dier mmetlere kar, dkleriniz dahil, sizinle
vneceim. Dk ocuk, kyamet gn cennetin kapsna daya-
nr. Ona; 'ieri gir' denir, ama o; 'Annem-babam girmedike gir-
mem' der..."
Yine el-Hisal adl eserde belirtildiine gre mam Sadk, baba-
sndan, dedesinden ve nihayet Hz. Ali'den (a.s) yle rivayet eder:
"Cennetin sekiz kaps vardr. Bir kapdan peygamberler ve
sddkler girerler. Bir kapdan ehitler ve salihler girerler. Be ka-
pdan da bizim taraftarlarmz (ia) ve sevenlerimiz girerler. Ben
de o srada yol zerinde durur yle dua ederim: 'Rabbim, benim
ia'ma, sevenlerime, yardmclarma ve dnya yurdunda bana
dost olanlara esenlik ver.' O srada Ar'tan yle bir ses gelir: 'Du-
an kabul edildi. ia'n iin efaat edebilirsin.' ia'ma, dostlarma,
yardm edenlerime ve szl ve fiili olarak dmanlarma sava
aanlara mensup her bir kii, komularndan ve akrabalarndan
yetmi bin kii iin efaat eder. Bir kapdan da, Allah'tan baka bir
ilh olmadna tanklk eden ve kalbinde, biz Ehli-beyt'e kar en
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 287

ufak bir kin krnts bulunmayan dier Mslmanlar girerler."


[s.407]
el-Kfi adl eserde belirtildiine gre, Hafs el-Mezzin mam
Sadk'n (a.s) ashabna gnderdii mektupta yle dediini rivayet
eder: "Biliniz ki, Allah'n yarattklarndan hi kimse, ne sekin bir
melek, ne gnderilmi bir peygamber ve ne de baka birisi, Allah-
'a kar size bir yarar salayamaz. Kim, Allah katnda efaatilerin
efaatinden yararlanma mutluluuna ermek isterse, Allah'tan
kendisinden raz olmasn dilesin." [Ravzat'ul-Kfi, c.8, s.10]
el-Furat tefsirinde, mam Sadk'a (a.s) dayandrlan bir rivayete
gre, Cabir mam Bkr'a (a.s) yle demitir: "Sana feda olaym,
ey Resulullah'n olu! Bana byk annen Fatma hakknda bir
hadis aktar." Bunun zerine, Hz. Fatma'nn kyamet gn efaat
edeceine ilikin bir hadis anlatt ve yle ekledi: "Allah'a
andolsun ki, Allah'n dininden kuku duyandan veya kfirden ya
da mnafktan baka hi kimse atete kalmaz. Bunlar atein
katmanlarna srklendikleri zaman, yce Allah'n da vurgulad
gibi, 'Bizim iin ne efaatiler ve ne de scak bir dost vardr. Eer
bir kez daha dnyaya dnseydik, hi kukusuz mminlerden o-
lurduk.' diye seslenirler." mam Bkr (a.s) dedi ki: "Ne mmkn!
stekleri geri evrilir. ayet tekrar dnyaya gnderilseler, yine de
kendilerine yasaklanan eyleri yaparlard, on-lar yalanclardr."
[s.113-114]
Ben derim ki: mamn (a.s) "Bizim iin efaatiler yoktur." s-
zn ele almas gsteriyor ki; mam, ayetlerin efaatin gerekle-
eceini kantladna iaret etmek istemitir. efaati inkr eden-
ler de bu ayeti efaatin gereklemeyeceine ynelik bir kant o-
larak deerlendirmek istemilerdir. Biz de daha nce, "efaatile-
rin efaati onlara fayda vermez." ifadesinin efaatin varlna ka-
nt oluturduunu ana hatlaryla ortaya koymutuk. Eer ifadeden
maksat srf efaatin gereklemeyeceini vurgulamak olsayd, o
zaman ifadenin u ekilde olmas gerekirdi: "Bizim iin ne bir e-
faat eden ve ne de scak bir dost vardr." nk olumsuzluk pozis-
yonunda oul bir ifade kullanmak, efaatin bir cemaat tarafn-
dan gerekletirildiini, ama onlar hakknda bir yarar salamad-
n gsterir.
Bunun yan sra, "Eer bir kez daha dnyaya dnseydik, hi
288 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

kukusuz mminlerden olurduk." ifadesi, "Bizim iin ne efaati-


ler ve ne de scak bir dost vardr." ifadesinden sonra yer alyor ve
bu szler, yaanan realiteden duyulan hasreti ifade ediyorlar. Bi-
lindii gibi, hasret ekmek, kaybolan bir eyden dolay gndeme
gelir ve bu hasreti ifade eden szler, hasreti duyulan eyi de ifade
ederler. Buna gre, "Eer bir kez daha dnyaya dnseydik..." s-
znn anlam udur: Keke dnyaya dnp mminlerden olsaydk
da u mminler gibi biz de efaatilerin efaatinin kapsamna gir-
seydik. u hlde, bu ayet de tpk dier ayetler gibi efaatin ger-
ekleeceini kantlamaktadr.
et-Tevhit adl eserde, mam Musa Kzm'n, babasndan, o da
atalarndan aktararak Peygamber efendimizin yle dedii rivayet
edilir: "Benim efaatim mmetimden byk gnah ileyenler iin-
dir. Muh-sinlere gelince, onlar aleyhine kullanlacak bir yol yoktur:'
mam Kzm'a denildi ki: "Ey Resulullah'n olu! Byk gnah i-
leyenler iin efaat olur mu? Yce Allah 'Ancak Allah'n raz oldu-
u kimse iin efaat ederler.' demiyor mu? Byk gnah ileyen-
ler Allah'n raz olduu kimseler olabilirler mi?" Bunun zerine -
mam (a.s) yle dedi:
"Hibir mmin yoktur ki, bir gnah iledii zaman zlmesin
ve pimanlk duymasn. Peygamberimiz (s.a.a) buyuruyor ki:
'Tvbe iin pimanlk yeterlidir.' Ve yine buyuruyor ki: 'Kim iyi bir
iten dolay sevinir, kt bir iten dolay zlrse, o, mmindir.'
Buna gre, iledii bir gnahtan dolay pimanlk duymayan kii
mmin deildir, onun iin efaat gerekmez ve o, zalimdir. Yce Al-
lah byle biri ile ilgili olarak; 'Zalimlerin yakn bir dostu ve sz
yerine getirilen bir efaatisi yoktur.' buyuruyor."
Bunun zerine denildi ki: "Ey Resulullah'n olu! ledii g-
nahtan dolay pimanlk duymayan kii nasl mmin olmaz?" Bu-
na karlk olarak yle dedi: "Byk bir gnah ileyip de bundan
dolay cezaya arptrlacan bilen hi kimse yoktur ki, iledii
gnahtan dolay pimanlk duymasn. Ne zaman pimanlk duyar-
sa, tvbe etmi [Allah'a dnm] olur ve efaati hakkeder. Ama
pimanlk duymazsa, gnahta srar ediyor saylr."
"Gnahta srar edeninse, balanmas sz konusu deildir.
nk o, iledii sutan dolay cezalandrlacana inanmyordur.
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 289

Eer cezalandrlacana inansayd pimanlk duyard. Nitekim


Peygamberimiz (s.a.a) yle buyuruyor: 'stifar edildikten sonra
byk gnahtan sz edilmez. Israr edilince de kk gnahtan
sz edilmez."
"Yce Allah'n, 'Ancak Allah'n raz olduu kimseler iin efaat
ederler.' szne gelince; bu demektir ki, ancak Allah'n dininden
raz olduu kimseler iin efaat ederler. Din ise, iyiliklerin ve kt-
lklerin belli bir gnde karlklarn greceklerine inanmaktr. Bu-
na gre, dininden raz olunan kii, kyamet gn cezalandrlaca-
n bildii iin iledii gnahlardan dolay pimanlk duyar." [s.407,
h: 6, bab:43]
Ben derim ki: mamn "o zalimdir." sz, kyamet gn zalim
olanlar tanmlamakta, ayn zamanda Kur'n- Kerim'in tanmla-
masna da iaret etmektedir: "Aralarnda bir seslenici, 'Allah'n
lneti zalim-lerin zerine olsun!' diye seslenir. Onlar ki, Allah'n
yolundan menedip, onu eriltmek isterler, ahireti de inkr eder-
lerdi." (A'rf, 44-45) Buna gre zalim, amellerin karlk grecei
gne inanmayan, Allah'n emirlerine uymamaktan dolay zlme-
yen, Allah'n koyduu haramlar inemekten dolay iinde bir st-
rap duymayan kimsedir. Bunun sebebi ise, ya tm hak nitelikli
mesajlara ve dini retilere inanmamas ya da hak ierikli mesaj-
lar kmsemesi ve amellerin karlk grecei gereine gere-
ken zeni gstermemesi, din ve ceza gn ile alay etmesidir.
mamn, "tvbe etmi olur ve efaati hakkeder." sznn an-
lam udur: Yani, raz olunmu bir dinin sahibi olarak Allah'a dner
ve bylece efaati hakkeder. Yoksa, stlah anlamyla "tvbe" bal
bana bir efaatidir, bir kurtarcdr.
mamn, "Nitekim Peygamberimiz (s.a.a) yle buyurmutur:
s-tifar ile birlikte byk gnahtan sz edilmez..." eklindeki de-
erlendirmesi, gsteriyor ki, mam meseleye srar asndan yak-
lamtr. Israr ise, gnahtan kanmamak ve gnah ilemekten
dolay pimanlk duymamaktr. Bu durumda gnah asl niteliin-
den soyutlanp baka bir nitelie brnr. Yani gnah, gnahlk-
tan kp ahireti yalanlamaya, Allah'n ayetlerine kar hakszlk
etmeye dnr; dolaysyla balamann kapsamna girmez.
nk gnah, ya tvbe aracl ile ya da honut kalnm bir dine
dayal olarak gerekleen efaat aracl ile balanmann kap-
290 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

samna girer. Burada ise, ne tvbe ve ne de honut kalnm bir


din sz konusudur.
Buna benzer bir rivayet de el-lel'de Ebu shak el-Leys kanaly-
la aktarlmtr: "mam Muhammed Bkr'a (a.s) dedim ki: 'Ey
Resulul-lah'n olu! Bana haber ver: Acaba bilgi ve kemalin son
noktasna ulam basiretli bir mmin zina eder mi?' 'Kesinlikle
hayr.' dedi. 'Homoseksel ilikide bulunur mu?' dedim. 'Kesinlikle
hayr.' dedi. 'Hrszlk yapar m?' dedim. 'Hayr.' dedi. 'Peki arap
ier mi?' diye sordum. 'Hayr.' dedi. 'Szn ettiimiz bu byk
gnahlardan veya hayszlklardan birini iler mi?' dedim. 'Hayr.'
dedi. 'Peki bir gnah iler mi?' dedim. 'Evet, o mmindir, gnahkar
Mslmandr.' dedi. 'Ms-lman ne demektir?' dedim. 'Mslman,
gnah alkanlk hline getirmez ve gnahta srar etmez.' dedi..."
[lel'-erayi, s.489]
el-Hisal adl eserde, eitli kanallardan mam Rza'nn, atala-
rndan u hadisi rivayet ettii belirtilir: Resulullah (s.a.a) buyurdu
ki: "K-yamet gn yce Allah mmin kuluna tecelli eder. ledii
gnahlar birer bire ona bildirir, sonra onu balar. Yce Allah
hibir sekin melei ve hibir gnderilmi peygamberi onun du-
rumundan haberdar klmaz. Kimsenin onun durumunu renme-
mesini salayacak ekilde onu rter. Sonra onun iledii ktlk-
lere, iyilie dnn, der."
Sahih-i Mslim'de merfu olarak Ebuzer'e dayandrlan bir
hadiste Peygamberimizin (s.a.a) yle dedii rivayet edilir:
"Kyamet gn bir adam getirilir ve yle denir: 'Kk gnahlarn
ona sunun, byk gnahlarn da ondan uzaklatrn.' Sonra yle
denir: 'Falan gn u u gnahlar iledin.' O da hepsini kabul eder,
ama byk gnahlarndan korkar. Bunun zerine yle denir: '-
ledii her ktlk yerine bir iyilik verin.' O der ki: Benim baz g-
nahlarm vard, onlar burada gremiyorum." Ebuzer der ki: "Bunu
sylerken Resulullah'n az dileri grlecek ekilde gldn
grdm."
el-Emal'de mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir:
"Kya-met gn yce Allah rahmetini yayar, o kadar ki, blis bile
rahmete nail olma midine kaplr." [s.171, h: 2, Oturum:37]
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 291

Ben derim ki: Sunduumuz son rivayet mutlaktr. Gerek Eh-


libeyt kanalyla ve gerekse Ehlisnnet kanalyla Peygamberimizin
(s.a.a) kyamet gn efaat edeceini ortaya koyan hadisler teva-
tr dzeyine ulam bulunuyorlar. Aslnda bu hadisler hep birlikte
ayn anlama iaret etmektedirler: man ehli gnahkrlar efaat-
ten yararlanacaklardr. Bu yararlanma ya atee girmekten kur-
tulma ya da girdikten sonra karlma eklinde gerekleecektir.
Bundan kan sonuca gre, iman ehli gnahkrlar sonsuza dek
atete kalmayacaklardr. Bildiin gibi, Kur'n- Kerim de bundan
fazla bir aklama getirmiyor.

EFAATLE LGL BR FELSEF ARATIRMA


Akl kantlar, geri eyh bn-i Sina'nn dedii gibi, sonu elde
etme iin gerekli olan ncllere ulamad iin ahiretle ilgili ola-
rak Kitap ve snnette yer alan ayrntlar vermek noktasnda ye-
tersizdirler; ama insann ileride ruhunun bedeninden ayrlmasn-
dan sonra, haklarnda kant ileri srlen mutluluk ve bedbahtlk
yollarnda ulaaca akl ve misali mkemmellikleri ortaya koyabi-
lirler. nk her eyden nce insann yapt her i, onun iin ruh-
sal bir atmosfer ve mutluluk veya bedbahtlkla ilgili bir durum
meydana getirir. Mutluluk derken, bir insan olarak kendisi iin iyi
olan eyleri kastediyoruz. Bedbahtlk derken de, bunun aksini kas-
tediyoruz. Bu durumlar yava yava tekrarlanmak suretiyle kkl
ve karakteristik bir zellik kazanrlar.
Daha sonra bunlardan ruh iin mutlu veya bedbaht bir ekil
oluur. Bu da ruhu bekleyen ekil ve biimlerin temelini oluturur.
Eer ruhun alaca biim mutluluk nitelikli ise, bunun yansmas
varolusal karakterde olur ve yeni biimi ile ve bu yeni biimi ka-
bullenecek madde konumunda olan ruh ile uyum iinde olur. Eer
kiinin ruhunun karakteristik zellii bedbahtlk ise, yansmas
yokluk nitelikli olur. Tahlil sonucu yitirmilie ve ktle dnk
bir mahiyet sergiler.
Mutlu ruh, insan olmas hasebiyle eserlerinden zevk alr. Fiilen
mutlu insan olmas itibariyle de eserlerinden lezzet alr. Bedbaht
ruhun eserleri, fiilleri ruha ekil veren unsurlar olmalar bakmn-
dan ruh-la uyum iinde olsalar bile, insana insan olmas itibariyle
292 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

strap verirler. Bu durum, mutluluk ve bedbahtlk noktasnda k-


milleen ruh-lar iin geerlidir. Kiilik ve salih amel itibariyle mutlu
insan ile kiilik ve kt amel itibariyle bedbaht insan kastediyo-
rum.
Mutluluu ve bedbahtl asndan eksik olan ruha gelince; bu
durumda insan, kiilik olarak mutlu, ama amel olarak bedbaht
olur. yle ki, insann kiilii znde hak ve deimez bir inan
sistemine inanma mutluluuna eriir, ruhunda, seim yetkisine
sahip bulunduu dnya hayatndan edindii gnahlardan ve kt-
lklerden kaynaklanan aalk ve bedbaht unsurlar bulunursa,
bunlar, onun kiiliiyle uyumad iin srekli olamazlar. Akl ka-
ntlar, zorlamann srekli olmayacan ortaya koymutur.
Dolaysyla bu olumsuz unsurlara bulam ruh, bu unsurlar-
dan etkilenmilii orannda ya berzah leminde ya da kyamet
gn onlardan arnr. Ayn durum, kimi mutluluk unsurlarna bu-
lam bedbaht ruh iin de geerlidir. Bedbaht ruh asndan bu
mutluluk unsurlar geicidirler, hzl veya yava bir srete ondan
ayrlrlar.
Dnya hayatnda mutluluk veya bedbahtlk operasyonunu ta-
mamlamadan zayf ve eksik bir ekilde bedenden ayrlan ruhlarn
durumu, yce Allah'n buyruuna kalmtr. Sevap ve azapla ceza-
landrmaya ilikin kantlar bunu ngrmektedir. Bu, amel ve so-
nularnn kanlmazlndan kaynaklanan bir zorunluluktur. n-
k greceli ve uyduruk balarn sonunda gerek ve varolusal
balara dnmeleri gerekmektedir. Bu nkteyi ganimet bil.
Ayrca, kesin olarak kantlanmtr ki, varolu asndan kema-
le ulamak, kemal, eksiklik, iddet ve zaaf dereceleri orannda
farkllk arzetmektedir. Buna, zellikle soyut aydnlkla ilgili olarak
"tekik" denir. Buna gre, kemal mertebesinin balangcna ve
sonuna yaknlk ve uzaklk asndan ruhlarn deiik dereceleri
vardr. lerleme srecinde veya balad noktaya yeniden dnme
hareketinde de bu, byledir. Dolaysyla baz ruhlar dier bazsna
oranla daha stn dzeydedirler. Bu, fail illetlerin ve feyiz arala-
rnn temel karakteristik zelliidir. Buna gre, peygamberlerin
(selm zerlerine olsun) ruhlar gibi, tam ve kmil ruhlar, zellikle
de kemal derecesinin en st dzeyine ulaan, zayf ruhlarn, kii-
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 293

likleriyle uyumayan aalk ve bedbahtlk niteliklerini gidermede


araclk yaparak etkin rol oynarlar. te gnahkrlara zg efaat
budur.

SOSYOLOJK AIDAN EFAAT


Sosyoloji kurallarna gre, bir toplum ancak, aralarnda otori-
tesi kabul edilmi bir yasal sistem aracl ile hayatn koruyup
varln srdrebilir. Bu sistem toplumun durumuna gre biim-
lenmeli, fertlerin amel ve ileri zerinde otoriter bir konumda ol-
maldr. Ayrca bu yasal sistem, mevcut koullarn elverdii lde
toplumu oluturan fertlerin karakterlerinden ve toplumun dou-
tan getirdii zelliklerinden kaynaklanmaldr. Toplumu oluturan
katmanlarn her biri, sistemin kendi durumunu yanstmas ve top-
lumsal statsne uygunluu orannda sistemin rehberlii altnda
yaamn srdrr. Bylece toplum son derece zenli ve duyarl
hareketle yol alr.
Btn unsurlarn kaynamas ve farkl unsurlarnn olumlu et-
kileimleri sonucu sosyal adalet gerekleir. Bu ise, toplumun
madd kalknmasnn ihtiya duyduu madd kar ve yararlarn
yan sra, doru szllk, ahde vefa ve hayrseverlik gibi toplumsal
hayatn gerektirdii manev mkemmelliklere, gzel ve stn ah-
lka dayanr.
Konulmu yasa ve hkmlerin itibar olmas nedeniyle de, ce-
za sistemi ile ilgili olarak baka kanunlar koymak suretiyle nceki
kanun ve hkmlerin etkinliini salamak gerekir. Toplumun kimi
ihtirasl fertlerinin dier fertlerin haklarn inemelerini nlemek
iin byle bir giriimde bulunmak bir zorunluluktur.
Bu yzden, hkmet (hangi hkmet ekli olursa olsun) ceza
uygulamalar yrtme gcne ve etkinliine sahip olduu oranda
toplumsal geliim sreci sekteye uramaz, hedefledii sonuca
doru yol alan birey, yolundan sapmaz. Hkmet zayflad za-
man, topluma kargaa egemen olur. Toplum geliim srecinden
sapar.
Dolaysyla toplumun zne yerletirilmesi gereken retiler-
den biri, topluma ceza sisteminin telkini ve bireylere bu sisteme
ynelik inancn alanmasdr. Dolaysyla, araclk, rvet ve top-
294 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

lum asndan lmcl ykmlara yol aan trl dolaplarla, bir e-


kilde cezadan kurtulmann, isyan ve muhalefetin sorumluluun-
dan syrlmann mmkn olduu eklindeki bir anlayn kafalar-
dan silinmesi gerekir.
Bu yzden, Hristiyanlk dinindeki, Hz. Mesih'in btn insanla-
rn gnahlarna keffaret olmak zere armha gerildii eklindeki
inan sapmas, bu dine ynelik en byk eletirilerden birine ge-
reke oluturmaktadr. Hristiyanlar bu inan sapmasna gvene-
rek kyamet gn yarglanmaktan kurtulacaklarna inanmaktadr-
lar. Bu hliyle din, insanlk iin bir ykmdr. Medeniyeti geriye g-
trc rol oynar. nsan vahlie, barbarla, kan emicilie ynel-
tir. nsan geriletir. Nitekim Hristiyanlk dinine ynelik eletiriler-
den biri de, onun bu zelliidir. statistikler en ok yalan syleyen,
bakalarna kar adalet ilkesini en fazla ineyenlerin, dinlerine
bal Hristiyanlar olduunu gs-teriyor.
Bunun nedeni, onlarn dini inanlarnn znden kaynaklanan
sz konusu anlaytr. Kyamet gn efaat sonucu iledikleri ci-
nayetlerden kurtulacaklarna inanmalardr. Bu yzden bakalar-
na kar iledikleri sular, hakszlklar nemsemezler. Ama ba-
kalar, onlar gibi ftrat dejenerasyonuna uramadklar iin, karak-
terleri ve z yaratllarnn duyarllyla insanla ve uygarla ters
den eylerin geriliine, aykrlna ve irenliine hkmederler.
Hristiyanlarn bu sapk anlaylar yznden baz aratrmac-
lar, Kur'n'da sz edilen ve snnette de tevatr dzeyinde riva-
yetlerle gerekleecei vurgulanan efaatle ilgili olarak slm'da
yer alan naslar yorumlama eilimini gstermilerdir.
Ancak slm'da onlarn aklamaya altklar gibi bir efaat
anlay sz konusu deildir. slm'daki efaat anlay, onlarn id-
dia ettikleri gibi bir etkinlie de sahip deildir. Bu yzden aratr-
maclar, din bilgileri iyice aratrmaldrlar, slm'n toplumsal ya-
pya uygulad ilkeleri salkl biimde incelemelidirler. Salkl
bir toplum ve faziletli bir uygarlk iin, slm'n ngrd ilke ve
yasalarn uygulan biimini ett etmelidirler. O zaman vaat edilen
efaatin ne olduunu, slam'n getirdii retiler arasnda nasl bir
konum ve statye sahip olduunu renirler.
Bakara Sresi / 47-48 ........................................................................................... 295

ncelikle unu bilirler: Kur'n- Kerim'de dile getirilen efaatin


z u gerektir: Mminler kyamet gn sonsuza dek atete
kalmazlar. Ancak honut kalnm bir imana sahip ve hak bir dine
mensup olarak Rablerinin huzuruna kmalar arttr. Bu, Kur'n-
Kerim'in artl olarak sunduu bir vaattir. Ardndan imann; kalc-
l asndan gnahlar, zellikle byk gnahlar ve zellikle de bu
gnahlarn alkanlk hline getirilmesi gibi byk bir tehlikeyle
kar karya olduunu vurgulamaktadr.
Ksacas mmin srekli bir yok olu uurumunun kenarnda
bulunmaktadr. Kurtulu midi ile yok olu korkusu bundan kay-
naklanr. Mminin ruhu mit ve korku arasndaki bir denge izgi-
sinde yol alr. Kurtuluu arzulayarak ve yok olutan korkarak
Rabbine kulluk sunar. Tm hayat boyunca dengeli bir tutumla or-
ta bir yol izler. Ne bsbtn mitsizlie ve ne de yanltc ve tem-
belletirici bir gven duygusuna kaplr.
kincisi: slm dini madd ve manev nitelikli toplumsal yasalar
koymutur. Bu yasalar fert ve toplumun her trl hareket ve
davran-n kuatc niteliktedir. Sonra koyduu her yasa maddesi
iin uygun bir sorumluluk ve cezi ykmllk ngrmtr. Di-
yet, had ve tazir-den tutun toplumsal ayrcalklardan yoksun b-
rakmaya, knamaya, yer-meye ve takbih etmeye kadar birtakm
cezalar koymutur. Sonra bu sistemini ayakta tutmak amac ile
ululemr (emir sahipleri) ynetiminin kurulmasn ngrmtr. yi-
lii emretme ve ktl yasaklama ilkesine dayal olarak tam bir
otoritenin kurulmasn gerektirmitir. Son-ra buna, dini davet ru-
huyla canllk kazandrmtr.
Bu davetin mahiyeti, ahirette gerekleecek ceza ile korkut-
ma ve sevapla da mjdelemedir. slm, bylece eitim sistemini
dnya ve ahiret hayatna ilikin ilkelerin bireylere alanmas esa-
sna dayandrmtr.
slm'n prensipleriyle yerletirdii anlay budur. Peygamber
efendimiz (s.a.a) bunu getirmi ve onun dnemi ile, onun dnemi-
ni izleyen dnemdeki pratik uygulama bunu dorulamtr. Niha-
yet Emev saltanat dneminde yneticiler bu anlayla oynam,
zorbalklar ve hkmlerle oynamalar sonucu bu anlay
tannmaz hle getirmiler. Emevler bununla da yetinmemi eria-
296 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

tn ngrd hadleri yrrlkten kaldrp, dinsel siyaseti geersiz


klmlar ve bu sapma izgisi gnmze kadar srp gelmi. Bu-
nun sonucu olarak da batda zgrlk bayraklar ykseltilince bat
medeniyeti, slm lemine kar kesin bir stnlk salad. Ms-
lmanlar arasnda din namna, sadece bir yemek kabnn dibin-
deki krntlar gibi bireysel uygulamalar kald.
Mslmanlar arasnda yaygnlk kazanan dinsel siyasetin za-
yfl ve geri kalmlk, Mslmanlarn stn niteliklerini ve ayrc
zelliklerini yitirmelerine, ahlak ve davran biimleri alannda ke-
limenin tam anlamyla bir k yaamalarna, ehev arzularn ve
elencelerin kreltici dnyasnda kaybolmalarna, fuhu ve kt
alkanlklara dalmalarna yol at.
Bunun sonucu dinin ngrd her yasa inemeye cret et-
tiler, haramlar tanmaz oldular. Herhangi bir dine mensup olma-
yanlarn bile tiksindii irenlikleri ilediler. Dine kar kan bir
insann bile aklna gelmeyecek bozulmalar bulat kimi dini reti-
lere. Oysa dinin prensiplerinin tek ve deimez amac, insann
dnya ve ahiret mutluluudur. Hi kukusuz yardm Allah'tandr.
Sz edilen istatistikler de, zerlerinde gl bir otorite, ilerinde
gl bir koruyucu bulunmayan dindar kesim ile, toplumsal eitim
ve retim alm, toplumsal karlarn bilen dinsiz kesim zerinde
gerekletirildii iin bilimsel adan hibir deer ifade etmezler.
Bakara Sresi / 49-61 ........................................................................................... 297
298 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

49- Hani sizi Firavun hanedanndan kurtarmtk. Size kt bir


ikence yapyorlard; oullarnz kesiyorlar, kadnlarnz sa bra-
kyorlard. Bunda da, Rabbinizden size ynelik bir imtihan vard.
50- Hani sizin iin denizi yarmtk da sizi kurtarm, Firavun
hanedann (denizde) bomutuk; siz de bakyordunuz.
51- Hani Musa ile krk gece iin szlemitik. Sonra siz onun
ardndan, zalimler olarak buzay (tanr) edindiniz.
52- Sonra, bunun ardndan, belki kredersiniz diye, sizi af-
fetmitik.
53- Hani belki doru yolu bulursunuz diye, Musa'ya kitap ve
furkan (doruyla eriyi ayran hkmler) vermitik.
54- Hani Musa, kavmine; "Ey kavmim, sizler buzay (tanr)
edinmekle kendinize zulmettiniz. O hlde, hemen yaratcnza tv-
be edin ve kendinizi (birbirinizi) ldrn. Bu, yaratcnz katnda si-
zin iin ok daha iyidir." demiti. Allah da tvbenizi kabul etmiti.
O, tvbeleri kabul edendir, merhametlidir.
Bakara Sresi / 49-61 ........................................................................................... 299

55- Hani siz, "Ey Musa, biz Allah' apak grmedike sana i-
nanmayz." demitiniz. Bunun zerine, sizi yldrm kapverdi ve siz
bakyordunuz.
56- Sonra, belki kredersiniz diye, lmnzden sonra sizi di-
riltmitik.
57- Ve bulutu stnze glgelik yapmtk ve size kudret hel-
vas ile bldrcn indirmitik de, "Size verdiimiz temiz rzklardan
yiyin." (demitik.) Onlar, bize zulmetmediler, sadece kendilerine
zulmediyorlard.
58- Hani "u ehre girin, nimetlerinden dilediiniz yerde bol-
bol yiyin. Kapsndan secde ederek girin ve "(Rabbmiz!) Bizi ba-
la!" deyin ki, hatalarnz size balayalm. yilik edenlere ise, (iyi-
liklerinin karln) fazlasyla vereceiz." demitik.
59- Fakat zulmedenler, kendilerine sylenen baka bir sz uy-
durmulard. ["Rabbimiz! Bizi bala!" yerine, "Bize buday ver!"
demilerdi.] Biz de zulmedenlere, ha bire yoldan ktklar iin
gkten bir azap indirmitik.
60- Hani Musa, kavmi iin su istemiti. Ona, "Deneinle taa
vur." demitik de (vurunca) tatan on iki pnar fkrmt. Her b-
lk, su iecei kayna bilmiti. Allah'n rzkndan yiyin, iin; fakat
bozguncular olarak yeryznde azgnlk etmeyin.
61- Hani "Ey Musa, biz bir eit yiyecee dayanamayz. Bizim
iin Rabbine dua et de bize yerin bitirdiklerinden, sebzesinden, h-
yarndan, sarmsandan (veya budayndan), mer-cimeinden, so-
anndan karsn." demitiniz. Musa da, "Daha iyi olan, daha a-
a olanla deitirmek mi istiyorsunuz?! O hlde, bir ehre inin;
istediiniz, sizin iin var." demiti. zerlerine aalk ve yoksulluk
ullanmt ve Allah'tan gelen bir gazaba urayarak geri dnm-
lerdi. Bu, onlarn Allah'n ayetlerini inkr etmeleri ve haksz yere
peygamberleri ldrmelerinden dolay idi. Bu, emre kar geldikle-
ri ve srekli snrlar atklar iindi.
300 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

AYETLERN AIKLAMASI
"Kadnlarnz sa brakyorlard." Yani kadnlarnz, oullarnz
gibi ldrmyorlard. Onlar hizmet etmeleri iin sa brakyorlard.
fadenin orijinalinde geen "yestehyne" fiilinin mastar olan
"istihya", "hayat istemek" anlamna gelir. Bunun "hay" kknden
ol-mas da muhtemeldir. Bu durumda yle bir anlam ortaya -
kar: "Onlarn hay duygularn giderecek i yapyorlard." Orijinal
ifadede geen "yesmnekum", "size reva gryorlard" anlamn-
dadr.
"Hani sizin iin denizi yarmtk." "Yarmak" anlamnda kul-lanlan
"fark", "toplama" demek olan "cem'"in kartdr. Fasl (ayrma) ile
vasln (birletirme) kartl gibi. "Fark" ifadesi, deniz iin kulla-
nldnda "yarma" anlamn vurgular. fadenin orijinalinde geen
"ba" harf-i cerri, "sebebiyet" ya da "mlabeset" anlamn ifade e-
der. Yani, "sizin kurtulmanz iin denizi yardk." ya da "sizin denize
girmeniz iin denizi yardk."
"Hani Musa ile krk gece iin szlemitik." Yce Allah, Hz. Musa
ile szleme kssasn A'rf suresinde u ifadelerle anlatmaktadr:
"Musa ile otuz gece iin szletik ve buna bir on gece daha ekle-
dik. Bylece Rabbinin belirledii vakit, krk gece olarak
tamamland." (A'rf, 142) Dolaysyla, tefsirini sunduumuz ayette
szleme sresinin krk gece olarak belirtilmi olmasn, ya son on
gecenin hkmen szlemede belirlenen otuz geceden
saylmasna, ya da son on gecenin baka bir szlemeyle
belirlenmi olduunu varsayarak burada toplam iki szlemede
belirlenen sreden bahsedildiine balamalyz. Nitekim baz
hadislerde de krk gecenin iki szlemeyle belirlenmi olduu vur-
gulanmtr.
"O hlde, hemen yaratcnza tvbe edin..." Yaratc ve var edici
anlamna yakn bir anlamda kullanlan orijinal ifadedeki "el-b-ri'"
ismi, yce Allah'n gzel isimlerinden biridir. Nitekim yce Allah
yle buyuruyor: "O, yaratan, var eden (el-bri'), ekil veren Al-
lah'tr:" (Har, 24) Bu kelime, ikisi ele almakta olduumuz bu ayette
olmak zere Kur'n- Kerim'de yerde kullanlmtr. Belki de
konuyla ilgili dier isimler arasnda zellikle bu ismin burada kul-
lanlm olmasnn sebebi, kelimenin yaratma ve var etme anla-
mna yakn bir anlam tamasdr. Kk itibariyle "beree, yebreu,
Bakara Sresi / 49-61 ........................................................................................... 301

beraen"den gelir ve ayrlma anlamn ifade eder. nk yce Allah


bu ismiyle yaratklar yokluktan veya insan topraktan ayrr. Bu
anlam gz nnde bulundurduumuz zaman sanki yce Allah
yle buyurmu oluyor:
"Geri bu tvbe ve kendinizi [birbirinizi] ldrmeniz, son dere-
ce ar bir ykmllktr ama, ldrmek suretiyle sizin iin bu
yokluu ve zevali ngren, sizi var eden ve varoluunuzu seven
yce Allah'tr. Sizin iin daha hayrl olan varlnz isteyen yce Al-
lah, imdi sizin ldrlmenizi istiyor. Demek ki bu sizin iin daha
hayrldr. Sizi var eden Allah, sizin iin hayrl olan istemez mi?"
"el-Bri'" ifadesi, her iki yerde de [yaratcnza ve yaratcnz
katnda] onlara izafe edilerek kullanlmtr. Bunun nedeni, onlarn
yce Allah'a olan sevgi duygularn uyandrmaktr."
"Bu, yaratcnn katnda sizin iin daha iyidir." Bu ve nceki ifade-
lerden anlald kadaryla, aralarnda ilenen sular ve gnahlar,
bazlar tarafndan ilenmi olmasna ramen hepsine izafe edil-
mitir. nk onlar, birbirlerinin ilerini honutlukla karlayan et-
nik bir topluluk idiler. Dolaysyla bazlarnn ileri hepsine izafe e-
dilebilir. nk aralarnda bir birlik sz konusudur. Yoksa btn s-
rail-oullar buzaya tapm deildi. Onlara mensup olan her bire-
yin de peygamberlerin ldrlmesine ad karmamt. Bunun gi-
bi onlara izafe edilen her sua, tm birden itirak etmemiti. Do-
laysyla, "kendinizi (birbirinizi) ldrn" ifadesi ile, aranzdaki ba-
z kimseleri, yani buzaya tapanlar ldrn denmek isteniyor.
Nitekim yce Allah'n u szleri de bu anlam pekitirici nite-
liktedir: "Sizler buzay (tanr) edinmekle kendinize zulmettiniz.",
"Bu, yaratcnz katnda sizin iin daha iyidir." Hz. Musa'nn szleri
olarak aktarlan bu cmlelerden bu anlam karmak mmkn-
dr. "Allah da tvbenizi kabul etmiti." ifadesi, yce Allah'n onla-
rn tvbesini kabul ettiini gstermektedir. Baz hadislerde de be-
lirtildiine gre, henz aralarndaki tm sulular ldrlmeden Al-
lah, tvbelerini kabul etti.
Bununla, meselenin imtihan amal olduu anlalmaktadr.
Tpk Hz. brahim'in, henz Hz. smail'i kurban etmeden, "Ey bra-
him, sen ryay doruladn." (Safft, 104-105) hitabna muhatap ol-
duu gibi. Burada Hz. Musa onlara, "O hlde, hemen yaratcnza
302 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

tvbe edin ve kendinizi (birbirinizi) ldrn. Bu, Yaratcnz katn-


da sizin iin daha iyidir." buyuruyor. Yce Allah da, Hz. Musa'nn
szn onaylyor. Ancak, bazlarnn ldrlmesini tmnn ld-
rlmesi gibi kabul edip, "Allah da tvbenizi kabul etmiti." szyle
tvbelerini kabul ettiini bildiriyor.
"Gkten bir azap indirmitik." fadenin orijinalinde geen "ricz",
azap demektir.
"azgnlk etmeyin." fadenin orijinalinin kk olan "ays" ve
"usiyy", bozgunculukta ileri gidip azgnlk yapmak demektir.
"...hyarndan, sarmsandan (veya budayndan), mercimein-
den..." fadenin orijinalinde geen "kss", hyar, "fum" ise
sarmsak ya da buday demektir.
"Allah'tan gelen bir gazaba urayarak geri dnmlerdi." Orijinal
ifadede geen "bu" kelimesi, geri dndler anlamndadr.
"Bu, onlarn Allah'n ayetlerini inkr etmeleri ve..." ifadesi, nce-
sinde ifade edilen duruma sebep olan gerekeyi aklamaya yne-
liktir.
"Bu, emre kar geldikleri ve..." ifadesi de, bir nceki sebep bil-
dirmenin sebebini bildirmeye ynelik bir aklamadr. Buna gre,
emre kar gelmeleri ve snrlar amay srdrmeleri, Allah'n ayet-
lerini inkr etmelerine ve peygamberlerini ldrmelerine sebep ol-
mutur. Ni-tekim yce Allah bu hususu u ekilde aklyor: "Sonra,
ktlk eden-lerin sonu ok kt oldu: Allah'n ayetlerini yalanla-
dlar ve onlarla alay ediyorlard." (Rm, 10) Emre kar gelmenin, i-
ledikleri sulara gereke olarak gsterilmesinde akla kavutu-
rulmas gereken bir husus var ki, hadisler nda aklama bl-
mnde buna deineceiz.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Tefsir'ul-Ayy'de "Hani Musa ile krk gece iin szlemitik."
ayeti ile ilgili olarak, mam Muhammed Bkr'n (a.s) yle dedii
rivayet edilir: "lh bilgi ve takdirde otuz gece kararlatrlmt.
Sonra duruma gre Allah buna on gece daha ekledi. Bylece
Rabbinin tayin ettii sre krk gece olarak tamamland." [c.1, s.44,
h: 46]
Bakara Sresi / 49-61 ........................................................................................... 303

Ben derim ki: Bu hadis, krk gecenin iki szlemenin toplam


sresi olduu eklindeki deerlendirmeyi desteklemektedir.
ed-Drr'l-Mensr adl eserde, "Hani Musa, kavmine, 'Ey
kavmim, sizler buzay (tanr) edinmekle kendinize zulmettiniz.'
demiti." ifadesiyle ilgili olarak, Hz. Ali'nin (a.s) yle dedii rivayet
edilir: "Soydalar Musa'ya dediler ki: 'Nasl tvbe edeceiz?' Mu-
sa, 'Birbirinizi ldreceksiniz.' dedi. Bunun zerine herkes baa
sarld; kardeini, babasn ve olunu ldrmeye balad. Allah'a
andolsun ki, yetmi bin kii ldrlene kadar hi kimse kimi l-
drdne aldrmyordu. Nihayet yce Allah, Musa'ya vahyetti ki:
Onlara syle; artk birbirlerini ldrmesinler. Allah, ldrlenleri
balad, geride kalanlarn da tvbesini kabul etti." [c.1, s.69]
Tefsir'ul-Kumm'de ise yle deniyor: Hz. Ali (a.s) yle buyur-
du: "Hz. Musa, Rabbi ile szletii yere gidip dnnce, kavminin
buzay tanr edinip ona kulluk sunduklarn grd. Bunun zerine
onlara yle dedi: 'Ey kavmim, sizler buzay (tanr) edinmekle
kendinize zulmettiniz. O hlde, hemen yaratcnza tvbe edin ve
kendinizi ldrn. Bu, yaratcnz katnda sizin iin daha iyidir.'
Onlar, 'Kendimizi nasl ldreceiz?' dediler. Musa dedi ki: 'Hepi-
niz Beyt'l-Mak-dis'te toplann. Yannza, bir bak veya bir demir
paras ya da bir kl aln. Ben srailoullarnn minberine ktm
zaman, birbirinizi tanmamanz iin yzlerinizi rtn. Sonra birbiri-
nizi ldrn.' Bunun zerine, buzaya tapan yetmi bin kii
Beyt'l-Makdis'te topland. Musa onlara namaz kldrp minbere
knca, birbirlerini ldrmeye baladlar. Nihayet Cebrail inip y-
le dedi: 'Ey Musa, birbirlerini ldrmekten vazgemelerini syle.
Allah sizin tvbenizi kabul etti.' Bu olayda on bin kii ldrld.
Sonra yce Allah yle buyurdu: Bu, yaratcnz katnda sizin iin
daha iyidir. Allah da tvbenizi kabul etmiti. O, tvbeleri kabul
edendir, merhametlidir." [c.1, s.47]
Ben derim ki: Grdn gibi rivayet, "Bu, yaratcnz katnda
sizin iin daha iyidir." ifadesinin hem Musa ve hem de yce Allah
tarafndan sylenmi olduunu ortaya koymaktadr. Bu, Hz. Mu-
sa'nn szlerinin yce Allah tarafndan onaylandn ve ilk etapta
eksik gibi grnen ifadenin tam olduunu ortaya koymaktadr.
Yani ilk etapta Hz. Musa'nn, onlarn tmnn ldrlmesinin ya-
304 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ratclar katnda daha iyi olduunu dile getirmi olduu sanlyor.


Oysa tm deil, sadece bir ksm ldrlmt. Ancak yce Al-
lah'n bu sz onaylamasyla gerekleen ldrlmenin, Hz. Mu-
sa'nn daha iyi olduunu sylerken iaret ettii durum olduu an-
lalyor.
Ayn ekilde Tefsir'ul-Kumm'de, "Ve bulutu stnze glgelik
yapmtk." ifadesiyle ilgili olarak yle deniyor: "Hz. Musa, srail-
oullarn denizden geirip kar kydaki sahraya ulatrnca, dedi-
ler ki: 'Ey Musa, bizi mahvettin, ldrdn ve uygarlktan karp
glgeliksiz, aasz ve susuz bir le getirdin.' Bunun zerine gn-
dz vakti bir bulut onlar glgelendirip gnein yakc scaklndan
korurdu. Geceleyin kudret helvas bitkilere, aalara konar, onlar
da yerlerdi. Gece yars kzartlm ku gelir sofralarna konard. Yi-
yip itikten sonra ku tekrar uup giderdi. Hz. Musa'nn yannda da
bir ta vard. Bu ta kampn orta yerine koyar, sonra da asasyla
vururdu. Bunun zerine tata oluan on iki gzenekten su fkrr-
d. Yce Allah'n da vurgulad gibi, her gzenein suyu bir oyma-
a doru akard. srail-oullar o sralar on iki oymaktan oluuyor-
du." [c.1, s.48]
el-Kfi'de, "Onlar bize zulmetmediler, sadece kendilerine
zulmediyorlard." ifadesiyle ilgili olarak, mam Musa Kzm'n (a.s)
yle dedii belirtilir: "Yce Allah, kendisine zulmedilmeyecek ve
kendisine biz zulm yaktrmayacak kadar gl ve caydrcdr.
Ne var ki, yce Allah bizi kendisine katm, bize yaplan zulm,
kendisine yaplm bir zulm olarak, bizim velyetimizi de kendi
velyeti olarak kabul etmitir. Sonra yce Allah, bu anlam peki-
tiren ifadeleri Peygamberine (s.a.a) vahyetmi ve yle buyurmu-
tur: 'Onlar bize zulmetmediler, sadece kendilerine zulmediyorlar-
d.' Ravi diyor ki: 'Bu sylediiniz, Kur'n'n ifade ettii bir anlam
m?' diye sordum. 'Evet.' dedi." [c.1, s.435, h: 91]
Ben derim ki: Buna benzer bir ifade de mam Bkr'dan (a.s)
rivayet edilmitir. "Yce Allah, kendisine zulmedilmeyecek... kadar
g-l ve caydrcdr." ifadesi, ayetteki "Onlar bize zulmetmediler"
ifadesini aklamaya dnktr. "Ne var ki, yce Allah bizi kendisi-
ne katm" szndeki "biz"den maksat, peygamberler, vasiler ve
imamlardr. Ravinin, "Bu sylediiniz, Kur'n'n ifade ettii bir an-
Bakara Sresi / 49-61 ........................................................................................... 305

lam m? diye sordum. 'Evet.' dedi." eklindeki sz ise, yle izah


edilebilir:
Bu gibi durumlardaki olumsuzluk ifadesi ("Onlar bize
zulmetmediler."), ancak olumluluk ifadesinin doru olduu veya
doru olabilecei sanld durumlarda kullanlr. Sz gelimi; zel
bir mesaj verme amac gdlmedii srece, "u duvar grmez
veya zulmetmez" eklinde bir ifade kullanlmaz. Yce Allah, zulme
urayabilecei dncesine sebep olacak veya byle bir eyin ger-
ekten mmkn olduunu anlatacak bir sz sylemekten ok da-
ha ycedir. Bu nedenle, bu ifadedeki olumsuzlua anlam kazand-
ran nkte, iin iine sz konusu kiilerinde katlmasdr. nk
bykler, hizmetileri ve yardmclar adna da konuurlar.
Tefsir'ul-Ayy'de, "Bu, onlarn Allah'n ayetlerini inkr etme-
leri ve..." ifadesiyle ilgili olarak yle bir aklamaya yer verilir: "-
mam Sadk (a.s), 'Bu, onlarn Allah'n ayetlerini inkr etmeleri ve
haksz yere peygamberleri ldrmelerinden dolay idi. Bu, emre
kar geldikleri ve srekli snrlar atklar iindi.' ayetini okudu
ve yle dedi: Allah'a andolsun ki onlar, peygamberleri elleriyle
dvmediler ve kllaryla ldrmediler. Fakat onlarn szlerini du-
yup yaydlar. Onlar da bu szlerinden dolay yakalanp ldrdler.
te bu tutumlar ldrme, zulm ve felkete sebep oldu." [c.1, s.45,
h: 51]
Ben derim ki: el-Kfi'de de mam Sadk'a (a.s) dayandrlan
benzeri bir aklamaya yer verilmitir.1 yle anlalyor ki, mam
(a.s) bu deerlendirmesine, "Bu, emre kar geldikleri ve srekli
snrlar atklar iindi." ifadesini esas almtr. nk adam l-
drmenin, zellikle peygamberleri ldrmenin ve Allah'n ayetleri-
ni inkr etmenin geri plnndaki nedeni, emre kar gelme olarak
gsterilemez. Olayn iddeti ve nemi bakmndan bunun tersi sz
konusu olabilir. Fakat, peygamberlerin sylediklerini zorbalardan
saklamama ve peygamberleri korumaya almama anlamndaki
"emre kar gelme", bu durumlara sebep olabilecek niteliktedir.

1- [Usul-i Kfi, c.2, s.371, h: 6]


306 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

62- man edenler, Yahudiler, Hristiyanlar ve Sabiilerden Allah-


'a ve ahiret gnne inanp iyi iler yapanlarn mkfatlar Rableri
katnda mahfuzdur; onlara ne bir korku vardr, ne de onlar zle-
ceklerdir.

AYETN AIKLAMASI
Ayetin akndan da anlalaca gibi, ikinci kez imandan sz
edilmi olmas, gerek anlamda iman niteliine sahip olmay vur-
gulamaya dnktr. Buna gre, ayetin giriinde yer alan "iman
edenler" ifadesinden maksat, d grn olarak imanla nitelendi-
rilen, dardan bu isimle anlan kimselerdir.
Bu durumda ayetten, yle bir anlam kyor: Mminler, Yahu-
diler, Hristiyanlar ve Sabiiler gibi isimler ve bu isimlerle nitelendi-
rilme, Allah katnda dl almay gerektirici ve azaba kar gven-
cede olmay salayc unsurlar deildirler. Yani meselenin z,
Yahudiler ve Hristiyanlarn, "Yahudi yahut Hristiyan olmayan ke-
sin olarak cennete girmeyecek." (Bakara, 111) dedikleri gibi deil-
dir.
Meselenin z, saygnlk ve mutluluun sebebi, Allah'a ve
ahirete gerekten inanmak ve buna bal olarak iyi iler yapmak-
tr. Bu yzden "sla" cmlesinde "mevsul"a dnmesi zorunlu olan
zamir zikredil-memi ve "onlardan inanp iyi iler yapanlar" ek-
linde bir ifade kullanlmamtr. Bununla, bir isimle anlmann bir
yarar salayaca eklinde yanl bir yoruma yol almasn, isten-
mitir. Bunu, ifadenin ak biiminden aka anlamak mmkn-
dr.
Bakara Sresi / 62 ................................................................................................ 307

Kur'n- Kerim'de yer alan birok ayet tekrar tekrar bu anlam


vurgulamaktadr. Kur'n- Kerim, mutluluk ve saygnln tek ve or-
taksz Allah'a kulluk sunmaya bal olduunu srarla belirtmekte-
dir. Dolaysyla bu isimlerden hibiri, ad olduklar kimseye bir ya-
rar salayamazlar. Allah'a ynelik kullukla yorulmad srece
hibir kemal sfat sahibi iin kalc olamaz, onu kurtaramaz. Bu
temel gerek asndan peygamberlerle baka insanlar arasnda
bir fark yoktur. Nitekim yce Allah peygamberlerini btn gzel s-
fatlarla andktan sonra, onlar hakknda yle buyurmaktadr: "E-
er onlar Allah'a ortak kosalard, yaptklar iler hi olur gider-
di." (En'm, 88)
Yce Allah, Peygamberinin (s.a.a) ashab ve onunla birlikte
iman edenlerle ilgili olarak, haklarnda zikredilen onca ycelik, s-
tnlk ve fazilete ramen, yle buyuruyor: "Allah, onlardan ina-
np iyi iler yapanlara mafiret ve byk bir dl vaat etmitir."
(Fetih, 29) Dikkat edilirse burada yce Allah "onlardan" ifadesini
kullanmtr. Bunlarn dnda, kendisine Allah'n ayetleri sunulan
bakas hakknda da yle buyuruyor: "Dileseydik elbette onu o
ayetlerle ykseltirdik. Fakat o, yere sapland ve hevesinin peine
dt." (A'rf, 176) Buna benzer daha birok ayet vardr ki, saygnl-
n gerek inanca bal olduunu, d grnle bir ilgisi olmad-
n kesin olarak ortaya koymaktadr.

AYETN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


ed-Drr'l-Mensr adl eserde Selman-i Faris'nin yle dedii
rivayet edilir: "slm'dan nce, mensubu bulunduum dinin bal-
larnn durumlarn Resulullah'a sordum. Bana onlarn namazla-
rndan ve ibadetlerinden sz etti. Bunun zerine, 'man edenler,
Yahudiler...' diye balayan ayet-i kerime indi."
Ben derim ki: Bu ayetin Selman-i Farisi'nin adamlar hakknda
indii baka kanallardan da rivayet edilmitir.
el-Mean adl eserde belirtildiine gre, bn-i Fazzal yle
demitir: mam Rza'ya (a.s) dedim ki: "Hristiyanlara niin
'Nasara' deniyor?" Dedi ki: "nk ilk Hristiyanlar am mnt-
kasnda yer alan 'Nasra' adl bir kasabann halkndandlar. Hz.
Meryem ve sa Msr'dan dndkten sonra orada konaklam-
lard."
308 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Ben derim ki: naallah l-i mrn suresinde Hz. sa ile ilgili
kssalarda bu rivayeti inceleyeceiz.
Ayn rivayette, Yahudilerin de Hz. Yakub'un olu Yahuda'nn
soyundan geldikleri iin bu ismi aldklar belirtilmektedir.
Tefsir'ul-Kumm'de, mamn (a.s) yle dedii rivayet edilir:
"Sa-biiler, ne Mecusi, ne Yahudi, ne Hristiyan, ne de
Mslmandrlar. Onlar yldzlara ve gkcisimlerine taparlar."
Ben derim ki: Sabiilik bir tr putperestliktir. Onlar dier puta
tapanlardan ayran, yldzlar putlarna tapmalardr.

SABLERLE LGL TARHSEL BR ARATIRMA


Ebu Reyhan el-Brun, el-sr'ul-Bakiye adl eserinde yle der:
"Onlardan, yani peygamberlik iddiasnda bulunanlardan, adndan
ilk kez sz edilen kimse Yuzasef'tir. Hindistan topraklarnda
Tahmures'in kralla geliinden bir yl sonra ortaya kp Farsa
yazy icat etmiti. Halk Sabiilik dinine davet etmi, birok kimse
de ona uymutu. Belh blgesini yurt edinmi Pidad krallar ve
kimi Keyanler, gne, ay, yldzlar ve genel unsurlar (toprak, su,
ate, rzgar) kutsuyorlard. Betasef'in tahta knn otuzuncu y-
lnda Zerdt'n ortaya kna kadar durum byleydi."
"Sabiilerin bir ksm da Harran da yayorlard ve beldelerinin
ad ile, yani 'Harranler' olarak anlyorlard. Bazlarna gre bu i-
sim, Hz. brahim'in (a.s) kardei Haran b. Tarh'a izafeten verilmi-
tir. nk Haran onlarn nderleri arasnda yer alan ve dinine son
derece bal bulunan birisiydi..."
"Bir Hristiyan olan bn-i Senkela, onlarn arpk inanlarn -
rtme amac ile kaleme ald eserinde, yalan ve batl inanlarn
dile getirdikten sonra, Hz. brahim'le ilgili olarak yle bir iddiay
ileri srdklerinden sz etmektedir: brahim'in snnet yerinde ala-
ca hastal kt iin aralarndan ayrlr. nk vcudunda alaca
hastal bulunan biri onlara gre pistir ve bu yzden aralarna
karamaz. brahim de bu yzden derisini keser, yani snnet olur.
Sonra put evlerinden birine girer. O srada bir putun kendisine y-
le seslendiini duyar: Ey brahim, aramzdan tek aypla ayrldn,
ama iki aypla dndn. k ve bir daha da yanmza dnme. Bunun
zerine brahim fkeye kaplp putlar paralar. Sonra oradan ayr-
Bakara Sresi / 62 ................................................................................................ 309

lr, ama yaptndan dolay byk pimanlk duyar. Gelenekleri


uyarnca olunu Mteri (Jpiter) yldzna kurban etmek ister.
Mteri yldz, onun samim olarak pimanlk duyduunu anlayn-
ca, olunun yerine kurban etmek zere ona bir ko gnderir."
"Abdulmesih b. shak el-Kind, Abdullah b. smail el-Haim'nin
kitabna cevap olarak kaleme ald eserinde Sabiilerden yle
sz eder: Sabiiler, insan kurban etmeleriyle bilinirler. Fakat g-
nmzde bu geleneklerini aka srdremiyorlar. Onlarn hak-
knda bildiimiz tek ey, Allah' birledikleri, irkinliklerden tenzih
ettikleri, olumlu deil, olumsuz sfatlarla nitelendirdikleridir. rne-
in, 'Allah fkelenmez, grmez, zulmetmez, zor kullanmaz...' der-
ler. O'nu mecaz anlamda gzel isimlerle adlandrrlar. nk on-
lara gre, Allah'n gerek anlamda bir sfat yoktur. Tabiattaki pl-
n, dzeni felee ve gkcisimlerine mal ederler. Bunlarn canl ol-
duuna, konutuuna, duyduuna ve grdne inanrlar. ruhlara
byk sayg gsterirler. Dimak Camiinin avlusundaki mihrabn
stndeki kubbe onlarn eseridir. Buras onlarn tapnaklaryd.
Yunanllar ve Romallar da onlarn dinleri zerindeydiler. Sonra bu
tapnak Yahudilerin eline geti. Onu kendi ibadetlerine tahsis edip
havraya dntrdler. Sonra Hristiyanlarn egemenlii altna gir-
di. Onu kilise hline getirdiler. Nihayet slm geldi ve blge Ms-
lmanlarn eline geti. Mslmanlar sz konusu tapna camiye
dntrdler."
"Sabiilerin eitli heykelleri ve putlar vard. Bunlara belli ekil-
ler verir, gnein adlaryla adlandrrlard. Nitekim Ebu Ma'er el-
Belh, tapnaklara ilikin eserinde, Ba'lebek heykelinin Gne ad-
na dikildiinden sz eder. Kran heykelinin de Ay adna dikildiini
belirtir. Onu yuvarlak bir halka eklinde yapmlard. Heykelin ya-
knnda 'Selem-sin' adnda bir kasaba vardr. Bu kasabann eski ad
'Senem sin' idi. Ya-ni 'Ay putu'. Blgede dier bir kasaba daha var-
dr ki, ad 'Tara Uz'dur. Yani 'Zhre kaps'. Denildiine gre, iinde-
ki putlarla birlikte Kbe on-lara aitti. Bu putlara ynelik ibadetler
de onlar aracl ile blgeye ak-tarlmt. Lat putunu Zuhal adna,
Uzza putunu da Zhre adna dikmilerdi. Kendilerine gelmi birok
peygamberden sz ederler. Bunlarn ou da Yunan filozoflardr.
Msrl Hrms, Aazimun, Valis, Pisagoros ve Eflatun'un ana tara-
fndan byk babas Papasuvar gibi."
310 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

"Bunlarn bir ksm, kpk olur korkusuyla bal srekli


hummaldr diye civcivi, ba arsna yol aar; kan kaynatr ya da
lemin temel dayana olan meniyi yakar diye sarmsa zihni ka-
lnlatrp bozar diye ve de ilk defa insan kafatasnda yeerdii iin
baklagilleri kendilerine haram etmilerdir. Sabiilerin tane farz
namazlar vardr: Birincisi; gne doarken klnr ve sekiz rekttr.
kincisi; gnein g yarlamasndan sonra klnr ve be rekttr.
Her rektnda secde vardr. Biri gndzn ikinci saatinde, biri
de gndzn dokuzuncu saatinde olmak zere iki de nafile namaz
klarlar. ncs; gecenin nc saatinde klnr."
"Temizlenerek ve abdest alarak namaz klarlar. Cenabet ol-
duklar zaman gusl alrlar. Snnet olmazlar, byle bir emir alma-
dklarn iddia ederler. Evlilik ve hadlerle ilgili yasalarn byk o-
unluu, Ms-lmanlarn bu alanlardaki hkmlerine benzer. l-
lere dokunmay necasete bulamak olarak deerlendirme gibi uy-
gulamalar da, Tevrat'taki aklamalar andrmaktadr. Gkcisim-
lerine, onlar adna dikilmi putlara, heykellere, adaklar, kurbanlar
sunarlar. Kurban sunma trenini khinleri ve bycleri ynetir.
Bunun sonucunda khinlerin, ilh makama yaknlamay ve soru-
lan sorularn cevabn bulmay gerektiren bir bilgiye ulaacaklar
umulur. Bazen Hrms', Tevrat'ta Ehnuh olarak geen dris ady-
la anarlar. Bir ksmna gre de Hrms Yuzasef'tir."
"Bazlar yle bir iddiay ileri srmlerdir: Harranler gerek
Sa-biiler deildirler. Harranler kitaplarda hanifler ve putperestler
diye geen kimselerdir. Gerek Sabiiler ise, Babil esaretinin ardn-
dan Kru ve Artahuust dnemlerinde Beyt'l-Makdis'te ortaya
kan oymaklardan gelirler. Bunlar Mecusilik kanunlarna eilim
gstererek Buhtunnasr'n dinine girmilerdir."
"Bylece am Samirleri gibi Mecusilik ve Yahudilik karm
bir mezhep gelitirmilerdir. Bunlarn ounluu Irak'n Vast, Ca-
fer, C-mide ve att'ul-Arap blgelerindeki yerleim birimlerinde
yaarlard ve Enu b. it soyundan geldiklerini sylerlerdi.
Harranlere muhaliftiler. Onlarn mezheplerini ayplar ve ok az
meselede onlarla uyuur-lard. Sz gelimi; onlar namazlarnda ku-
zey kutbuna dnerlerken, Har-ranler gney kutbuna dnerlerdi.
Ehlikitab'a mensup bazlarna gre, Matualh'n Sab adnda kral
Bakara Sresi / 62 ................................................................................................ 311

olmayan bir olu vard. Sabiiler onun adyla anlrlar. nsanlar, e-


riatlarn ortaya kndan ve Yuzasef'in geliinden nce amanist
idiler. Bunlar, yeryznn dou ksmnda yaarlar ve putlara tapar-
lard. Bunlarn kalntlar, u anda Hindistan, in ve Tagazgoz'da
yaarlar. Horasanllar onlara amnan derler. Onlarn eserlerine,
grkemli yaptlarna, putlarna ve tapnaklarna Horasan'n Hindis-
tan'a komu olan blgelerinde rastlamak mmkndr. Bunlar,
zamann ncesizliine, ruhlarn tenasuhuna ve felein sonsuz bo-
lukta yzdne inanrlar. Onlara gre, felek bu yzden dnerek
hareket eder. nk yuvarlak bir ey, bir yerden ayrld zaman
dnerek iner. Onlarn bir ksmnn da lemin sonradan olutuuna
ve bir milyon yllk bir sresi olduuna inandklar sylenir." (Ebu
Reyhan el-Brun-den aktardklarmz burada bitti.)
Ben derim ki: Sabiiliin, Harranliin baz zelliklerini tamak-
la birlikte Yahudilik ve Mecuslik dinlerinin bir karm olduu ek-
lindeki aklama ayetin ieriine en uygun yorumdur. nk gr-
nen o ki, ayette semav dinlerin mensuplar sralanmtr.
312 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1
Bakara Sresi / 63-74 ........................................................................................... 313

63- Hani sizden salam bir sz almtk ve da stnze kal-


drmtk, "Size verdiimizi kuvvetle tutun ve iindekileri (srekli)
hatrlayn, belki korunasnz." (demitik.)
64- Sonra siz, bundan sonra yine yz evirmitiniz. Eer Allah-
'n size ynelik ltfu ve rahmeti olmasayd, kesinlikle ziyankrlar-
dan olurdunuz.
65- Andolsun, iinizden cumartesi gn yasa ineyenleri
bilmisinizdir. Onlara, "Aalk maymunlar olun." demitik.
66- Biz bunu, grenlere ve sonradan gelenlere bir ibret, koru-
nanlara da bir t kldk.
67- Hani Musa kavmine, "Allah size, bir inek kesmenizi emre-
diyor." demiti de, "Bizimle alay m ediyorsun?" demilerdi. O da,
"Cahillerden olmaktan Allah'a snrm." demiti.
68- Onlar, "Bizim iin Rabbine dua et, bize onun ne (biim bir
inek) olduunu aklasn." demilerdi. Musa, "Allah diyor ki: 'O, ne
yal, ne de krpe; ikisi arasnda bir inektir. Hadi, size emredileni
yapn.' " demiti.
69- (Bu defa) "Bizim iin Rabbine dua et, bize onun renginin
ne olduunu aklasn." Musa, "Allah diyor ki: O, halis koyu sar,
bakanlara sevin veren bir inektir." demiti.
70- (Yine) "Bizim iin Rabbine dua et, bize onun ne (biim bir
inek) olduunu aklasn. Zira inekler bizim iin ayrt edilemez ol-
du. Allah dilerse, (bu kez) mutlaka ona iletileceiz." demilerdi.
71- Musa, "Allah diyor ki: O, yer srmeyen, ekin sulamayan,
boyunduruk altna alnmam, serbest dolaan (salma) ve (rengin-
de hi) alacas bulunmayan bir inektir." (O zaman) "te imdi ger-
ei getirdin." demilerdi de onu kesmilerdi. Ancak az kalsn
yapmayacaklard.
72- Hani siz bir adam ldrmtnz de suu birbirinize at-
maya kalkmtnz. Oysa Allah, gizlediinizi ortaya karacakt.
73- Bunun iin de, "nein bir parasyla ona (o ldrlene) vu-
run." demitik. te Allah, lleri byle diriltir ve belki dnrs-
nz diye, ayetlerini size byle gsterir.
74- Sonra, bunun ardndan kalpleriniz katlat. imdi o kalp-
ler, ta gibi, hatta daha da katdr. nk talardan ylesi var ki,
314 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

iinden rmaklar kaynar. ylesi var ki, atlar da ondan su kar.


ylesi de var ki, Allah korkusundan (yukarlardan) aaya der.
Allah, yapmakta olduklarnzdan gafil deildir.

AYETLERN AIKLAMASI
"Ve stnze da kaldrmtk." Ayetin orijinalinde geen "tr"
kelimesi, da demektir. Nitekim yce Allah bir baka ayette bu-
nun yerine yine da anlamnda olan "cebel" kelimesini kullanm-
tr: "Hani da yerinden kopararak stlerine bir glge gibi kaldr-
mtk." (A'rf, 171) Bu ayetin orijinal metninde geen "neteka" fiili,
ekip koparmak demektir.
Ayetin banda, "salam bir sz almak"tan bahsediliyor, so-
nunda kendilerine verileni kuvvetle tutmalar ve iindekileri srek-
li hatrlamalar emrediliyor, bu ikisinin arasnda da stlerine dan
kaldrlmasndan bahsediliyor. Fakat bunun ne sebeple ve hangi
amaca ynelik olarak gerekletirildiine deinilmiyor. Bundan u
anlalyor: Dan, balarnn stne kaldrlmasndan maksat, il-
h gcn bykln gstererek onlar korkutmaktr; onlar zor-
lamak ve g kullanarak kendilerine verileni uygulamalarn sa-
lamak deildi. Yoksa onlardan "sz alma"nn bir anlam kalmazd.
Dolaysyla, "zerlerine dan kaldrlmas bir mucizedir. Bu da
kanlmaz olarak onlar emirleri yerine getirmeye zorlamtr. Oy-
sa yce Allah, 'Dinde zorlama yoktur.' (Bakara, 256) ve 'Yoksa sen,
insan-lar mmin olmalar iin zorlayacak msn?' (Ynus, 99) buyu-
ruyor." eklindeki bir yorum doru deildir. nk, az nce de vur-
guladmz gibi ayet-i kerime korkutma ve rktme anlamndan
fazla bir ey ifade etmiyor. ayet srf dan zerlerine kaldrlm
olmas, srail-oullarn inanmaya ve inancn gereklerini yerine ge-
tirmeye zorlayc bir olgu olarak deerlendirilecekse, Hz. Musa'nn
gsterdii birok mucize daha ok zorlayc bir rol oynam olma-
ldr. Bazlar da bu olay yle yorumlamlardr: "srailoullar da-
n dibinde bulunuyorlard. Daha sonra da sarslmaya ve sallan-
maya balad; o kadar ki, dan tepesi zerlerine eiliverdi. Onlar
da dan zerlerine deceini sandlar. te bu olay, dan zerle-
Bakara Sresi / 63-74 ........................................................................................... 315

rine kaldrlmas ya da yerinden koparlp zerlerine dikilmesi ek-


linde ifade edilmitir.
Bu ekilde bir yorum, temelde mucizeleri ve olaanst ge-
limeleri inkr esasna dayanr ki, biz bu konudaki dncemizi ve
tavrmz daha nce ortaya koyduk. Eer bu tr yorumlar doru
kabul edilecek olursa, bundan byle ifadeler iin anlalr bir an-
lamdan, sz sanatnn belgat ve fesahatinden, sz syleme sa-
nat iin dayanlacak bir temel unsurdan sz edilemez olur.
"...belki korunasnz." Orijinal ifadede geen "lealle=belki" edat,
mit etme anlamn ifade eder. Bu kelime, ancak mit etmenin
cmle iinde doru ve yerinde olmas durumunda kullanlr. Bu
doruluk ve yerindeliin konuan ya da muhatap yahut konu, ko-
num ve durum itibariyle olmas fark etmez. Eer konuan ve mu-
hatap asndan mit etme sz konusu deilse, bu durumda konu
ve durumun mit eme ile bir ilgisi olmaldr. nk mit etmek,
gerekte iin sonucunu bilmemekten kaynaklanan bir duygudur.
Dolaysyla yce Allah'n sznde geen mit etmeler ya muhatap
ya da durum asndandr. Yoksa yce Allah ilerin akbetini kesin
olarak bildii iin, mit etme ona izafe edilemez. Nitekim el-
Mfredat adl eserinde Ragp da buna dikkat ekmitir.
"Aalk maymunlar olun." Ayetin orijinalinde geen "hasin" i-
fadesi, aalk, alaklk, kklk anlamn ifade eder.
"Biz bunu... bir ibret kldk." Yani, ders alnan bir ibret tablosu
yaptk. Orijinal metinde geen "nekal" kelimesi, bakalarna ibret
olsun diye, birine uygulanan kk drc ve onur krc ceza
demektir.
"Hani Musa, kavmine; "Allah size, bir inek kesmenizi emrediyor."
demiti..." Bu, srailoullarnn bandan geen bakara (inek) kssa-
sdr ve ele almakta olduumuz sure de bu isimle anlmtr.
Kur'n- Kerim'in bu kssay sunu tarz son derece dikkat ekici-
dir. Kssann baz blmleri dier baz ksmlarndan ayr olarak
anlatlyor. rnein; "Hani Musa, kavmine... demiti de..." eklin-
de kssaya balyor, yani gemi zamandan haber veriliyor. Ardn-
dan, imdiki zamanda bulunan muhataba ynelerek yle
buyuruluyor: "Hani siz bir adam ldrmtnz de suu birbirini-
ze atmaya kalkmtnz." Sonra kssann ortasndan bir blm -
316 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

karlp baa konuyor, kssann ba ile devamna ise bunun ardn-


dan yer veriliyor.
Ayrca geen ayetlerde srailoullarna ynelik hitap tarz
muhatapla konuma eklindeyken burada muhatapla konuma
tarzndan, nc ahsla konuma tarzna dnlyor ve "Hani
Musa, kavmine... demiti..." buyruluyor. Ardndan, bir kez daha
muhatapla konuma tarzna dnlyor ve "Hani siz bir adam
ldrmtnz de suu birbirinize atmaya kalkmtnz..."
"Hani Musa, kavmine; 'Allah size, bir inek kesmenizi emredi-
yor.' demiti..." ifadesinde hitap, kssann bir blmnde, inein
kesilmesini emreden ve onun niteliklerini sayan blmde,
srailoullarndan Peygamber efendimize (s.a.a) yneltiliyor ki, ile-
ride srailoullarna yneltilecek u hitaba ilikin aklayc bir giri
olsun: "Hani siz bir adam ldrmtnz de suu birbirinize at-
maya kalkmtnz. Oysa Allah, gizlediinizi ortaya karacakt.
Bunun iin de, 'nein bir par-asyla ona (o ldrlene) vurun.'
demitik. te Allah, lleri byle diriltir ve belki dnrsnz
diye, ayetlerini size byle gsterir."
"Hani Musa, kavime... demiti..." eklinde balayp "Ancak az
kalsn yapmayacaklard." ifadesiyle son bulan be ayet,
srailoullar-na ynelik hitabn ortasnda alan bir parantez ii a-
klama niteliindedir ki, hemen ardndan gelen hitabn anlamn
aklamaktadr. Bunun yan sra, srailoullarnn peygamberlerine
kar takndklar edebe aykr tavrlar, ona gereksiz yere eziyet
etmeleri, onu bo ve gereksiz yere konumakla sulamalar ifade
ediliyor.
Ayrca onlarn zorluk karmalar, ii yokua srmeleri, biraz
daha aklama yaplsn bahanesi ile inat tutumlarn srdrme-
leri, ilh emirlerin ve peygamberlerin getirdikleri aklamalarn
anlalmaz olduu anlamna gelen sorular sorup durmalar arpc
biimde dile getiriliyor. Onlarn bu olumsuz tavrlarn yanstan sz-
lerinde, yce Rab-lk makamn kmsediklerini, nemsemedik-
lerini de grmek mmkndr. Bakn Musa onlara ne diyor ve on-
lar nasl cevap veriyorlar? Musa (a.s) onlara diyor ki: "Allah size,
bir inek kesmenizi emrediyor." Onlar ise yle cevap veriyorlar:
Bakara Sresi / 63-74 ........................................................................................... 317

"Bizim iin Rabbine dua et, bize onun ne (biim bir inek) olduu-
nu aklasn. Zira inekler bizim iin ayrt edilemez oldu."
Dikkat edilirse, btn szlerinde "Rabbin" deyimini kullanyor-
lar ve "Rabbimiz" demiyorlar. Ayrca, srekli "ne biim bir inektir?"
diyorlar ve yaplan bunca aklamadan sonra da "inekler bizim i-
in ayrt edilemez oldu." iddiasnda bulunuyorlar. Dikkat edilirse,
"O inek bizim iin ayrt edilemez oldu." demiyorlar, "nekler izim
iin ayrt edilemez oldu." diyorlar. Bylece btn ineklerin ly
diriltme etkinlii olamayacan, bu kadar aklamann da bu et-
kinlie sahip olan inei belirlemek iin yeterli olmadn vurgu-
lamak istiyorlar. Oysa etkinlik yce Allah'a zgdr, bunun inekle
bir ilgisi yoktur.
Yce Allah, onlara herhangi bir inek kesmelerini emretmiti ve
ifadede herhangi kayda ve arta yer vermemiti. Onlar da ifade-
deki bu kaytszlktan hareketle herhangi bir inek kesmeliydiler.
Bakn peygamberlerine ne diyorlar? "Bizimle alay m ediyorsun?"
Bu ifadenin altnda Hz. Musa'ya ynelik cahillik ve bo konuma
sulamas yatyor. Nitekim Hz. Musa da bu sulamay u szleriyle
reddediyor: "Cahillerden olmaktan Allah'a snrm." Yce Allah-
'n aklamalar son bulduktan sonra, "te imdi gerei getir-
din." demeleri de, bundan nceki aklamalar, gerein ifadesi
olarak alglamadklarn gsteriyor. Yani ilh aklama tarzna ve
nebev teblie gerek dlk yaktrmasnda bulunuyorlar.
Genel bir deerlendirmede bulunacak olursak, kssann bu
ksmnn ne alnmas, bir sonraki aklamaya giri olmas iindir.
Bu tarz bir yer deitirmenin, bir dier amac da vurgulamaya y-
nelik olmas mmkndr. yle ki: Bugn Yahudilerin elinde bu-
lunan Tevrat'ta inek kssasndan sz edilmiyor. Dolaysyla byle
bir kssayla hi muhatap olmamalar ya da yaptklar tahrifata
dikkat ekildikten sonra kssann anlatmna geilmesi gerekirdi.
Onun iin Kur'n- Kerim srailoullarna ynelik hitaba ara vere-
rek hitab Peygamber efendimize (s.a.a) yneltiyor. Ardndan onla-
ra ynelerek meselenin balang noktasn aklyor. Tevrat'ta da
bu kssann gerekletiine ilikin iaretler mevcuttur. Tevrat'taki
metin yledir:
318 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Tesniye kitab 21. babda yle deniyor: "Allah'n Rabbin mlk


edinmek iin sana vermekte olduu diyarda krda dm ve ki-
min tarafndan vurulduu bilinmeyen ldrlm bir adam bulu-
nursa, o zaman senin ihtiyarlarn ve hkimlerin kacaklar ve l-
drlm adamn etrafnda olan ehirlere uzakln lecekler; ve
vaki olacak ki, ldrlm adama en yakn olan ehrin ihtiyarlar
srlardan, altrlmam ve boyunduruk tamam gen bir i-
nek alacaklar; ve o ehrin ihtiyarlar inei, srlmemi ve ekil-
memi bir yer olan, akan bir vadiye indirecekler ve orada, vadide
inein boynunu kracaklar. Ve Levi oullar, khinler yaklaacak-
lar; nk Allah'n Rab kendisine hizmet etmek iin ve Rabbin is-
miyle mbarek klmak iin onlar seti; ve her davada ve her
dte onlarn szne gre olacaktr. Ve o ehrin btn ihtiyarla-
r, ldrlm adama en yakn olanlar, vadide boynu krlm olan
inein zerinde ellerini ykayacaklar; ve cevap verip diyecekler: El-
lerimiz bu kan dkmedi ve gzlerimiz onu grmedi. Kurtardn
kavmin sraile bala, ya Rab ve kavmin srail arasnda susuz
kan brakma. Ve kan onlara balanacaktr. Ve Rabbin gznde
doru olan yaptn zaman susuz kan aranzdan kaldracaksn."
Bu uzun aklamalardan sonra, "Hani siz bir adam
ldrmtnz..." hitabyla, kssann tm ayrntlaryla deil, genel
hatlaryla zet bir biimde anlatldn anlam olursun. Kssann
bir blmnn ayrntl bir biimde ayr bir kssaym gibi an-
latlmasnn sebebi ise, bununla bir mesaj verilmek isteniyor ol-
masdr.
"Hani Musa, kavmine... demiti..." ifadesindeki hitap, Peygamber
efendimize (s.a.a) yneliktir ve ifadeye kssa anlatm tarz ege-
mendir. Aslnda bu, az sonraki hitaba ilikin aklayc bir giritir.
Fakat bu tarz bir ifadenin ne sebeple seildii, niin byle bir yola
bavurulduu aklanmyor. Tersine, bu hususta bilinli bir belirsiz-
lik salanyor ki, dinleyici buna dikkat etsin ve iin i yzn kur-
calamaya alsn. Kssann asln duyduu zaman heyecanlansn
ve iki deiik anlatm tarz arasnda bir balant kurabilsin. Bu
yzden srail-oullar, "Allah size, bir inek kesmenizi emrediyor."
szn duyduklar zaman, hayret etmilerdi, bunu Allah'n pey-
gamberi Musa'nn bir alay olarak deerlendirmilerdi. nk ine-
in kesilmesi ile onlarn, ekimenin zme kavuturulmas ve
katilin bulunmas ynndeki istekleri arasnda bir balant kura-
Bakara Sresi / 63-74 ........................................................................................... 319

mamlard. Bu yzden, "Bizimle alay m ediyor, dalga m geiyor-


sun?" demilerdi.
Aslnda bu szler onlarn dinleme ve itaat etme ruhunu yitir-
mi olmalarndan, byklk ve inatlk kompleksinin ilerine yer-
lemi olmasndan ve "Biz taklit ehli deiliz; biz ancak gzlerimiz-
le grdmze inanrz" demelerinden kaynaklanyordu. Nitekim
Hz. Musa'ya, "Allah' aka grmedike sana inanmayz." demi-
lerdi. Bu duruma dmeleri, bilir bilmez karar vermelerinden ve
yetkilerinde olsun olmasn her meselede kendi balarna yargda
bulunmalarndan dolayyd. Sz gelimi, aklla alglanan soyut bir
varla, somut bir var-lk gibi yaklayorlard. Bu yzden Rabbi so-
mut olarak ve plak gzle grmek istemilerdi. Nitekim bir kere-
sinde de, "Ey Musa, demilerdi, nasl onlarn tanrlar varsa, bize
de bir tanr yap. Musa, 'Siz gerekten cahil bir toplumsunuz.' de-
miti." (A'rf, 138)
Onlar peygamberleri Musa'y da kendileri gibi ihtiraslar, he-
vesleri bulunan, kendileri gibi oyuna, elenceye dkn biri san-
yorlard. Bu yzden onu alayclkla, ahmaklkla ve cahillikle
suluyorlard. y-le ki Hz. Musa (a.s) onlarn bu nitelendirmelerine
cevap olarak, "Cahillerden olmaktan Allah'a snrm." demiti.
Hz. Musa byle bir nitelie sahip olmaktan Allah'a snyor ve
"Ben cahil deilim." diye ortaya atlmyor. Bylece cehalete kar
ilh korumann (ismet) koruyuculuuna gveniyor, yaratlta
kendisine bahedilen hikmete deil.
Onlar, insan ancak doruluuna ilikin bir kant varsa bir sz
kabul edebilir, sanmlard. Aslnda bu sanlar ilkesel olarak do-
rudur. Ancak buradan hareketle, "Her hkmn kantn en ince ay-
rntsna kadar bilmek gerekir, bu hususta zet kantlamalar yeter-
li deildir." eklinde bir yanl sonu karmlard. Bu yzden ine-
in niteliklerinin ayrntl olarak belirtilmesini istemilerdi. nk
inek tr diriltme zelliine sahip olmadna gre, kesilmesi is-
tenen belli bir inek olmal ve nitelikleri en ince ayrntsna kadar
aklanmal diye dnmlerdi. "Bizim iin Rabbine dua et, onun
ne (biim bir inek) olduunu bize aklasn." demeleri de bu yz-
dendi.
320 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Aslnda bu istekle bo yere kendilerini zora sokuyorlard. Allah


da onlarn iini zorlatrd. Musa dedi ki: "Allah diyor ki: O, ne yal
-yani douramayacak kadar yal- ne de krpe; -yani hi dour-
mam- ikisinin arasnda bir inektir." Kadnlar ve dii hayvanlar i-
in kullanlan "avn" nitelii, yallkla krpelik aras orta ya de-
mektir. Buna ramen yce Allah onlara acyor ve gereksiz yere so-
ru sormamalarn tlyor. Durumlarn zorlatrc tavrlardan
saknp yaplan aklamalarla yetinmeleri uyarsnda bulunuyor:
"Hadi, size emredileni yapn." Ne var ki onlar, bu uyary dikkate
almyorlar ve "Bizim iin Rabbine da et, onun renginin ne olduu-
nu bize aklasn." diyorlar. Musa da yle diyor: "Alla diyor ki: O,
halis ve koyu sar, -koyu ve parlak bir sar- bakanlara sevin veren
bir inektir."
nein tanmlanmasna ilikin aklama bylece tamamlan-
yor. Onun nasl bir ey olduu ve renginin ne olduu akla kavu-
uyor. Buna ramen onlar honut olmuyorlar ve tekrar balang-
taki szlerine dnyorlar; utanmadan, sklmadan, "Bizim iin
Rabbine dua et, o-nun ne (biim bir inek) olduunu bize akla-
sn. Zira inekler bizim iin ayrt edilemez oldu. Allah dilerse, (bu
kez) mutlaka ona iletileceiz." diyorlar. Hz. Musa nc kez o-
nun nasl bir ey olduunu aklamak durumunda kalyor, onlara
yle cevap veriyor: "Allah diyor ki: O, yer srmeyen, ekin sula-
mayan, boyunduruk altna alnmam -ifte koulmam- bir inek-
tir..."
Bu aklamann sonunda, syleyecek bir ey bulamyorlar, zo-
run-lu olarak, "te imdi gerei getirdin." diyorlar. Kesin deliller-
le susturulan ve artk gerei kabul etmekten baka seenei ol-
mayan insanlarn syledii trden bir szdr bu. Reddetmek iin
bir yol bulamyorlar. Bu yzden gerei onaylamak zorunda kal-
yorlar. Dolaysyla nceki szlerin tam anlamyla ak olmad
bahanesini ileri sryorlar. Bunun kant da yce Allah'n u sz-
dr: "... onu kesmilerdi. Ancak az kalsn yapmayacaklard."
"Hani siz bir adam ldrmtnz de suu birbirinize atmaya kalk-
mtnz." Bu ifade, kssann balangcn anlatmaktadr. Ayetin ori-
jinalinde geen ifadenin mastar olan "tedaru", "tedafu" anlamn-
dadr; yani, kendini savunup bakasn sulamak demektir ve
"defaa" anlamnda "deree" kknden gelir. Ortada ldrlen bir
Bakara Sresi / 63-74 ........................................................................................... 321

adam vard, her taife de suu bakasnn zerine atyordu. Yce


Allah da on-larn gizlediklerini aa karmak istiyordu.
"nein bir parasyla ona (o ldrlene) vurun, demitik." Zamir-
lerden birincisi ldrlen adama dnktr; ikincisi ise inee d-
nktr. yle de diyenler olmutur: "Bu kssann anlatm ile kas-
tedilen ey, Tevrat'ta yer alan ve bizim de naklettiimiz sz konu-
su hkmn yasalatrlmasnn sebebini aklamaktr. lnn diril-
tilmesinden maksat ise, bu hkmn yasalamas sonucu, ldr-
lenin kannn kimin tarafndan dkldnn ortaya kmasdr.
Yani burada s-z edilen hayat, yce Allah'n "Ksasta sizin iin
hayat vardr." (Bakara, 179) eklindeki sznde geen hayat gibi bir
hayattr. Yoksa, mucize yoluyla diriltme olay sz konusu deildir.
Ancak sizin de takdir edeceiniz gibi kssann ak, zellikle, "ne-
in bir parasyla ona (o ldrlene) vurun, demitik. te Allah,
lleri byle diriltir." ifadesi, byle bir yoruma engel oluturmak-
tadr.
"Sonra, bunun ardndan kalpleriniz katlat. imdi o kalpler, ta gi-
bi, hatta daha da katdr." Kalpteki katlk, tataki sertlik dzeyinde-
dir. Ayetin orijinalinde geen "ev" edat, "bel=hatta" anlamndadr.
Daha dorusu, "bel" edatnn kullanld yerde kullanlmtr. Kalp-
lerin tatan da kat olabileceini yle aklyor: "nk talardan
ylesi var ki, iinden rmaklar kaynar." Bu ifadede ta ile su kar-
latrlyor. nk ta sertliin semboldr, su ise yumuakln.
Buna ramen sertliin sembol olan tatan, yumuakln sembo-
l olan su kaynar. Sert ta yarlr iinden yumuak sular akar. Ama
onlarn kalbinden gerei kucaklayacak bir duygu yansmaz, pra-
tik ve somut gerei yanstacak bir hak sz azlarnda kmaz.
"ylesi de var ki, Allah korkusundan (yukarlardan) aaya der."
Talarn aaya dmesi; bildiimiz gzlemlediimiz, dalarn do-
ruklarndaki kayalarn paralanp yer sarsntlar veya kn arala-
rnda oluan buzlarn bahar mevsiminde eriyip suya dnmesi
sonucu aa doru yuvarlanmasdr. Doal sebeplerine bal bu
yukardan dn yce Allah'n korkusundan kaynaklanan bir
d olarak nitelendirilmesi, btn sebeplerin yce Allah'ta son
bulduundan dolaydr. Onun iin tan zel nedenlere bal olarak
aa doru yuvarlanmas, yce Allah'n ona yuvarlanmaya ilikin
verdii emre itaat etmesi demektir. Dolaysyla o, varlyla
322 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Rabbinin kendisine ynelik emrini alglamaktadr. Nitekim yce


Allah yle buyuruyor: "Onu vg ile tesbih etmeyen hibir ey
yoktur. Ama siz onlarn tes-bihlerini anlamazsnz." (sr, 44) "Hep-
si ona boyun emitir." (Bakara, 116) Korku bilinli edilgenliktir. O
da Allah'n korkusu ile yuvarlandna gre, bu yuvarlannda bi-
linlidir. Bu bakmdan ele aldmz ayet u ayetleri andrmakta-
dr:
"Gk grlts, vgsyle, melekler de korkusundan O'nu
tesbih ederler." (R'ad, 13) "Gklerde ve yerde olanlarn hepsi, ister
istemez Allah'a secde ederler. Glgeleri de sabah akam." (R'ad,
15) Bu ayetlerde gk grlemesinin kard ses, vgyle Allah'
tesbih etme olarak nitelendirilmitir. Glgenin yce Allah'a secde
ettii vurgulanmtr. Buna benzer daha birok ayet vardr ki, ifa-
denin tahlil niteliinde olduu gn gibi ortadadr.
Ksacas; "ylesi de var ki, Allah korkusundan (yukarlardan)
aaya der." ifadesi, kalplerinin tatan daha kat ve duyarsz
olduunu vurgulamaya ynelik ikinci bir aklamadr. nk ta
Allah'tan korkar, O'nun korkusundan yukardan aa der. Ama
onlarn kalpleri, ne Allah'tan korkar, ne de O'ndan ekinir.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


el-Mehasin adl eserde, "Size verdiimizi kuvvetle tutun." ifa-
desiyle ilgili olarak mam Sadk'a (a.s), "Bundan maksat beden
kuvveti midir? Yoksa kalp kuvveti midir?" diye sorulduu, mam'n
da, "Her ikisi de kastedilmitir." eklinde cevap verdii rivayet edi-
lir. [c.1, s.319]
Ben derim ki: Ayn hadis Tefsir'ul-Ayy'de de rivayet etmi-
tir. 1

Tefsir'ul-Ayy'de, "indekileri (srekli) hatrlayn." ifadesiyle


ilgili olarak, Haleb'nin yle rivayet ettii belirtilir: "indekilerini
hatrlayn, onu terk etmekle uranlacak cezay unutmayn." [c.1,
s.45, h: 53]

1- [c.1, s.45, h: 52]


Bakara Sresi / 63-74 ........................................................................................... 323

Ben derim ki: Bu mesaj, "ve da stnze kaldrmtk, 'Size


verdiimizi kuvvetle tutun.'..." ifadesinin oluturduu atmosferden
de alglamak mmkndr.
ed-Drr'l-Mensr adl eserde Ebu Hureyre'nin yle dedii ri-
vayet edilir: Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: "Eer srailoullar, 'Al-
lah dilerse, (bu kez) mutlaka ona iletiliriz.' demeselerdi, hibir
zaman o inei bulamazlard ve eer herhangi bir inei ilk etapta
alp kesselerdi, yeterli olacakt. Ama onlar ii yokua srdler, y-
ce Allah da ilerini gittike zorlatrd." [c.1, s.77]
Tefsir'ul-Kumm'de belirtildiine gre, bn-i Fazzal diyor ki, -
mam Rza'nn (a.s) yle dediini duydum: "Yce Allah,
srailoulla-rna bir inek kesmelerini emretti. Ama onlar daha faz-
la aklama istediler. Bunun zerine yce Allah ilerini zorlatrd."
el-Mean'de ve Tefsir'ul-Ayy'de Bezent'nin yle dedii be-
lirtilir: mam Rza'nn (a.s) yle dediini duydum:
"srailoullarndan bir adam, akrabalarndan birini ldrd. Sonra
adamn lsn tutup srailoullarndan stn nitelikleriyle bili-
nen bir oyman yolunun zerine att ve gidip ldrlm akraba-
snn kan bedelini istedi. Musa'ya dediler ki: 'Falanca oullar oy-
ma falanca adam ldrdler. Bize katilin kim olduunu bildir.'
Hz. Musa, 'Bana bir inek getirin.' dedi. Onlar, 'Bizimle alay m edi-
yorsun?' dediler. Hz. Musa, 'Cahillerden olmaktan Allah'a sn-
rm.' dedi. ayet herhangi bir inek getirselerdi, ykmllkten kur-
tulacaklard. Fakat onlar ii yokua srdler, yce Allah da ykm-
llklerini zorlatrarak arttrd. Dediler ki: 'Bizim iin Rabbine dua
et, onun nasl bir inek olduunu bize aklasn.' Musa dedi ki: O
diyor ki: O inek ne yal, ne de krpedir; yani ne kk, ne de b-
yktr; ikisinin ortasnda bir inektir."
"Eer bu aklamayla yetinip herhangi bir inek getirip kesse-
lerdi, ykmlkten kurtulacaklard. Ama onlar emredileni yerine
getirmemek iin yan izmeye devam ettiler, yce Allah da ilerini
gittike zorlatrd. Dediler ki: 'Bizim iin Rabbine dua et, renginin
nasl olduunu bize aklasn.' Dedi ki: 'O diyor ki: O, halis koyu
sar, bakanlara sevin veren bir inektir.' ayet onlar istenen nite-
liklerde bir inek kesselerdi, grevlerini yerine getirmi saylacak-
lard; ama kvrmaya devam ettiler, yce Allah da ykmllklerini
324 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

bir kat daha arttrd. Dediler ki: 'Bizim iin Rabbine dua et, onun
nasl bir inek olduunu bize aklasn. Zira inekler bizim iin ayrt
edilemez oldu. Allah dilerse, (bu kez) mutlaka ona iletiliriz.' Dedi
ki: 'O yle diyor: 'O, yer srmeyen, ekin sulamayan, boyunduruk
altna alnmam, serbest dolaan ve alacas bulunmayan bir i-
nektir.' 'te imdi gerei getirdin.' dediler. Ardndan istenen ni-
teliklere sahip bir inek aramaya koyuldular. Sonunda
srailoullarna mensup bir gencin yannda bu nitelikte bir inek
buldular. Gen, 'Onu ancak derisi dolusu altn karl satarm.'
dedi. Bunun zerine Musa'nn yanna gelip durumu ona bildirdiler.
Musa, onu satn almalarn istedi. Onlar da gidip bedelini deyerek
inei satn aldlar. Hz. Musa inei kesip kuyruu ile lye vurmala-
rn emretti. steneni yapnca l dirildi ve 'Ey Allah'n resul, beni
ldren amcamn oludur. Beni ldrd iddia edilen dier kii
susuzdur.' dedi. Bylece katilin kim olduunu renmi oldular."
"Baz arkadalar Hz. Musa'ya, 'Bu inein ilgin bir yks var-
dr.' dediler. Hz. Musa, 'Nedir bu?' dedi. Dediler ki: 'srailoullarna
mensup bir gen babasna iyi davranrd. Bir gn bir mal satn al-
mt, babasnn yanna dndnde anahtarlarn onun bann al-
tnda olduunu grd. Fakat o, babasn uyandrmak istemedi ve
sz konusu mal almaktan vazgeti. Daha sonra babas uyannca,
ona meseleyi at. O da, 'yi ettin, kardn mala karlk bu inek
senin olsun.' dedi. Hz. Musa, bu yky anlatana dedi ki: yi dav-
rana bak, sahibine ne kadar yararl oluyor."
Ben derim ki: Grdm gibi bu rivayetlerle, ayet-i kerimeler-
den edindiimiz genel deerlendirmeler arasnda bir uyum vardr.

KONUYLA LGL FELSEF BR NCELEME


Grdnz gibi bu sure, gerek srailoullarna ve gerekse
baka topluluklara ilikin kssalarda sz edilen birtakm mucize-
ler iermektedir. Denizin yarlmas ve Firavun hanedannn deniz-
de boulmas gibi: "Hani izin iin denizi yarmtk da sizi kurtar-
m, Firavun hanedann (denizde) bomutuk." srailoullarna
yldrmn arpmas ve ldkten sonra tekrar diriltilmeleri gibi:
"Hani siz, 'Ey Musa, biz Allah' aka grmedike sana inanma-
yz.' demitiniz. Bunun zerine, sizi yldrm kapverdi." zerlerine
Bakara Sresi / 63-74 ........................................................................................... 325

bulutun glgelik yaplmas, kudret helvas ve bldrcn etinin indi-


rilmesi gibi: "Bulutu stnze glgelik yapmtk." Tatan gz gz
pnarlarn fkrmas gibi: "Hani Musa, kavmi iin su istemiti..."
stlerine dan kaldrlmas gibi: "ve da stnze kaldrmtk."
Aralarnda bazlarnn baka bir yarata dnmesi gibi: "Onlara,
'Aalk maymunlar olun.' demitik." Boazlanm inein etinden
bir parann ldrlm adama dedirilmesi sonucu adamn di-
rilmesi gibi: "Bunun iin de, 'nein bir parasyla ona (o ldr-
lene) vurun.' demitik." Baka bir topluluun diriltilmeleri gibi:
"Yurtlarndan kanlar grmedin mi?..." [Bakara, 243] Harap olmu
bir beldeye urayan kiinin ldkten sonra mucizev bir biimde
diriltilmesi gibi: "Ya da (duvarlar, atlar stne ylm, alt st
olmu,) ssz duran bir ehre urayan gibisini (grmedin mi)?"
[Bakara, 259] Hz. brahim'in eliyle kularn diriltilmeleri gibi: "Hani
bir zaman brahim, 'Rabbim, bana lleri nasl dirilttiini gster.'
demiti." [Bakara, 260]
Kur'n'da sz edilen ve saylar on ikiyi bulan bu olaanst
mucizelerin byk ounluu, srailoullaryla ilgili olarak gerek-
lemitir. Bundan nce, mucizev olaylarn gerekleebileceini ve
varlk leminde olaanst gelimelerin her zaman mmkn ol-
duunu vurgulamtk ve bunun genel neden-sonu yasas ile e-
limediini dile getirmitik. Bununla da, mucizelere ilikin ayetle-
rin zahirlerinden anlalan anlamlar yorumlamann, bu ayetlere,
zahirlerinden anlalandan farkl anlamlar yklemenin bir kanta
dayanmad ortaya kyor. nk bu gibi olgular, n iki tam
sayya blnmesi ve ocuun ayn zamanda kendi kendisinin ba-
bas olmas gibi mmkn olmayan eyler deiller.
Evet, llerin dirilmesi ve baka bir varla dnm gibi mu-
cizeler ayr bir incelemenin konusudurlar. Bu gibi mucizelerle ilgili
olarak yle bir phe ileri srlmtr: Yerinde kantlanmtr ki,
kemal ve fiililik kuvvesine sahip bir varlk kuvveden fiile dnn-
ce onun bir kez daha kuvveye dnmesi imknsz olur. Ayn e-
kilde varolusal olarak mkemmellik niteliine sahip olan bir ey
de, olgunlama sreci iinde varolusal olarak olduundan daha
noksan bir mkemmellik konumuna dn yapmaz. nsanolu da
lm sonucu maddeden soyutlanr, misal ya da akl nitelie sahip
soyut bir varla dnr. Bu varolu aamalarnn her ikisi de,
326 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

madd varolu aamasndan daha ileridirler. Bu dzeylerdeki varo-


lu, madd varolutan daha gldr. Dolaysyla lmden sonra
ruhun tekrar maddeye ynelmesi, ilgi duymas imknszdr. Aksi
taktirde, fiile dnen bir eyin tekrar kuvveye dnmesi gereke-
cek ki, bu muhaldir. Ayrca, insanolu varolu bakmndan dier
canl trlerinden daha gl bir konumdadr. Byle bir varln da
"mesh" aracl ile teki canl trlerinden birine dnmesi im-
knszdr.
Ben derim ki: Kuvveden fiile geen bir eyin tekrar kuvveye
dnmesinin imknszl, kukusuz gerektir. Ne var ki, lenin
bir kez daha dnya hayatna dnmesinde, ayn ekilde "baka bir
canlya, varla dnm" olaynda kuvveden fiile gemek sz ko-
nusu deildir. Bunu ylece izah etmek mmkndr: Somut olgu-
larn ve kantlarn verilerine gre, bitkisel madd cevher, hayvan
tekml srecine girdii zaman, hayvanlie doru hareket eder,
hayvan bir biim alr. Bu biim, madde ile madde tesi arasndaki
ara aamadaki (berzah) zg soyut bir biimdir.
Bunun hakikati ise, 'eyin' kendisini cz' ve hayal bir kavra-
yla alglamasdr. Szn ettiimiz biim, bitkisel cevher asn-
dan kmil bir varolutur ve sz konusu kuvve asndan cevher
hareketle elde edilen bir fiililiktir. Dolaysyla bunun bir gn madd
cevhere ynelmesi, ona dnmesi mmkn deildir. Ancak eer
sz konusu "ey" maddesinden ayrlr ve o madde, sz konusu
madd bir biimle ba baa kalrsa, o baka. Bir hayvann lp ha-
reketsiz bir cesede dnmesi gibi. Bu hayvan biim, kendisinden
kaynaklanan alglama faaliyetlerinin, bilmeyle ilgili durumlarn
kaynadr. Hayvan ruh, sz konusu eylemlerin gereklemesi ile
birlikte bilmeye ilikin bu durumlar zne nakeder.
ze ilenen bu naklar st ste ylnca, birbirine benzeyen
naklardan yepyeni bir nak meydana gelir. Ve bu, yok edilmez
kalc bir biim ve kkl bir z varlk olur. Bu yeni ruhsal biimden,
hayvan bir tr ortaya kabilir, kendine zg biimi ve tr olan
zel bir hayvan tr oluabilir; hile, kin, ehvet, vefa ve ihtiras gibi
biimlerden biriyle belirginleebilir. Fakat sz konusu biimler, z
varlk hlini almaynca nefis eski basit aamasnda kalr. ze ili-
kin cevher hareketlilikten geri duran bitkiler gibi. Byle olunca da
Bakara Sresi / 63-74 ........................................................................................... 327

bitki olarak kalrlar ve hayvan faaliyet alanna k yapamazlar.


ayet berzah nefis aniden biim elde etmek suretiyle durumlar
ve fiilleri asndan tekml ederse, varoluunun ilk aamasnda
bedeni ile olan ilikisi kesilir. Ne var ki, berzah nefis, madde ile
balantl olan alglama faaliyetleri aracl ile git gide tedric bir
tekml gerekletirir. Nihayet eer doal mrn ve kendisi iin
ngrlen sreyi tamamlarsa, kendine zg bir canl tr hline
gelir. Eer yok edici lm gibi herhangi bir engelden dolay doal
mrn yaama ve kendisi iin ngrlen sreyi tamamlama im-
knn bulamazsa, basit hayvanlik niteliini korur.
Ayn ekilde eer hayvan, insan olma srecine girerse -insan,
zatn maddeden, onun gereklerinden, oranlar ve renkler gibi ona
ilikin olgulardan soyutlanm olarak btnsel bir yaklamla d-
nebilen bir varlktr- cevher hareketle akln kuvve merhalesi o-
lan misal fiilliinden kar, soyut akl fiilliine girer. Bylece fiil
olarak insan biimini kazanr. te bu fiil durumun yeniden, hay-
van iin sz konusu olan kuvvesine, yani misal soyutlua dn-
mesi muhaldir. Ayrca, bu biimin de kendine zg fiil ve durumla-
r vardr. Bunlarn tedric birikimi sonucu zel bir biim oluur. Bu
da hayvan tre ilikin olarak sz konusu edilen durumun bir ben-
zeri olmak zere, insan trne ilikin yeni bir eitlilie yol aar.
Yaptmz aklamay anladysan, u varsaym rahatlkla kav-
rarsn: Diyelim ki, bir insan ldkten sonra tekrar dnyaya dnd
ve ruhu yeniden maddeye baland. zellikle daha nce bal bu-
lunduu madd biime yeniden kavutu. Bu durum ruhunun soyut-
lanmln geersiz klmaz. nk ruh ilginin kesilmesinden nce
de soyutlanm durumdayd. Ayn ekilde ikinci bir balantdan
sonra da soyutlanmln korur. lm olay ile birlikte meydana
gelen durum, ruhun madde iindeki faaliyetlerinin balantsn
salayan aralar kaybetmesidir. Dolaysyla artk ruh madd bir
eylem gerekletirememektedir. Tpk gerekli ara ve gerecini yiti-
ren bir sanatkr gibi. Ruh madde ile olan balantsn yeniden sa-
laynca, bedensel glerini ve aralarn yeniden kullanmaya ba-
lar. Fiiller aracl ile kazand yeni durumlar ve melekeler sergi-
ler. Bunlar daha nce elde ettii durumlardan daha stn bir ko-
numda olurlar ve bunlar sayesinde yeni bir tekml gerekletir-
mi olur. Dolaysyla bu madde ile yeniden balant kurmak, bir
328 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

geriye dn, olgunluk konumundan noksanlk konumuna ini ve


fiilden kuvveye gei deildir.
Desen ki: Buna gre, srekli aksiliin, zorlamann mmkn
olduunu sylemek gerekir. Hlbuki bunun yanl olduu kesindir.
nk bedenden kopmu soyut ruh, ikinci kez maddeyle balant
kurmas dolaysyla, madd fiiller asndan karakteristik bir tek-
mle kavuabilecekse, onu sonsuza dek bu tekmlden yoksun
brakmak, karakteristik olarak sahip olmas gereken bir nitelikten
yoksun brakmak anlamna gelir. nk her ruh, mucizev bir e-
kilde ya da olaanst bir yntemle tekrar dnyaya dnmez. u
hlde kesintisiz yoksunluk, srekli bir zorlamadr.
Buna karlk ben derim ki: Dnya hayatnda kuvveden fiile
geen ve belli bir snra varp ardndan len ruhlar asndan, s-
rekli olarak bir adm tede bekleyen bir tekml imkn sz ko-
nusu deildir. Aksine; ruh, bir sre sonra sahip bulunduu fiililik
durumu zere istikrar kazanr. Ya da kendine uygun akl biimi a-
larak eritii dzeyi korur. Bylece sz konusu imkn da ortadan
kalkar. nk birtakm iyi ve kt ameller ilemi olmasna ra-
men basit ve yaln bir ruhla len insan, eer bir sre daha yaaya-
cak olsayd, yaln ruhuna mutlu veya mutsuz bir biim kazandra-
bilirdi. Ayn ekilde eer ldkten sonra tekrar dnyaya dnerek
bir sre daha yaayacak olursa, eski biimi zerine yeni ve zel bir
biim edinebilir. Dnmedii takdirde ise, dnya ve ahiret aras ara
dnemde (berzah leminde) daha nce iledii amellerden dolay
ya dllendirilir, sevap alr ya da cezaya arptrlarak azap grr.
Ta ki, gemi misal biimine uygun akl bir biim alana kadar.
Bylece de sz konusu imkn geersiz olur ve sadece akl tek-
ml imkn kalr. Eer dnyaya dnecek olursa, -peygamberler ve
velilerin ldkten sonra tekrar dnyaya dnecekleri varsaym gibi-
madd bakmdan ve madde ile balantl fiiller asndan baka bir
akl biim elde edebilir. Dnmedii takdirde ise, onun iin kazan-
d kemal ve kemal yolu zerindeki derecelerden baka bir ey
olmaz.
Bilindii gibi bu, srekli bir zorlama olarak deerlendirilemez.
Eer ruhun, birtakm etkenler ve etkin illetlerin sonucu kendisi iin
mmkn olan tekmlden yoksun olmas srekli bir zorlama ola-
Bakara Sresi / 63-74 ........................................................................................... 329

rak kabul edilecek olursa, didime ve ekime yurdu olan bu dn-


yadaki olaylarn byk ounluu ya da tm, srekli zorlama ola-
rak deerlendirilmelidir. nk doann btn paralar btn o-
laylarn zerinde etkin rol oynar. Hlbuki srekli zorlama, trler-
den birinin karakteristik olarak tekml gcne ve kabiliyetine
sahip olmas, sonra da bunun belirtilerini, ya kendi iinden ya da
dardan kaynaklanan ve karakteristik zelliin ilevsiz brakl-
masna dnk olan bir olgunun etkisi sonucu, hibir zaman da
vuramamasdr. Bu durumda sz konusu trn tekml edebilme
kabiliyetiyle donatlmas sama, gereksiz ve anlamsz olur. Gerisi-
ni sen anla artk.
Ayn ekilde, eer bir insann biiminin deitiini, maymun ve
domuz gibi herhangi bir hayvann biimine brndn varsa-
yarsak, bu, biim stne biim eklinde gerekleir. Buna gre o,
insan domuzdur veya insan maymundur. nsanl devre d kal-
m, onun yerini domuzluk veya maymunluk alm deildir. nk
insan kendisi iin karakteristik biimlerden birini elde ettii za-
man ruhunu onunla biimlendirmi olur. Bu biimin tpk ldkten
sonra ahirette olaca gibi, dnyada da gizlenmilikten akla
kmasnn imknsz olduu-na ilikin bir kant elde mevcut deil-
dir. Daha nce de vurguland gibi insan ruhu, ilk varolu aama-
snda, zel bir biimde trlenebilecek, belirsizlikten sonra belli bir
biim alabilecek, mutlaklktan sonra snrlandrlabilecek bir basit-
liktedir. u hlde meshedilmi insan, biim deitirmi insandr.
nsanln yitirmi deildir. Bizler gnlk yayn-larda Avrupa ve
Amerika'daki bilimsel kurumlarn yaynladklar bildirilerde lm-
den sonra hayatn olabileceine ve insan eklinin mesh yoluyla
deiebileceine ilikin haberler okuyoruz. Geri biz, bu tr mese-
leleri ele alrken srf bu tr haberlere dayanarak dnce retme-
yiz, ama bir aratrmac da dn okuduunu bugn unutmamaldr.
Desen ki: u hlde, tenasuha (reenkarnasyon) inanmamak i-
in herhangi bir neden yoktur.
Buna karlk vereceimiz cevap udur: Bu yaklam kesinlikle
doru deildir. nk, kendine zg tekmln tamamlayan bir
ruhun bedenden ayrlmasndan sonra dier bir bedene girmesi
demek olan tenasuh imknszdr. nk ruhun girdii bu bedenin
330 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

eer bir ruhu varsa, bu durumda tenasuh soncu iki ruh ayn be-
dende bir araya gelmi olacaktr. Bu ise, oun birlii ve birin ok-
luu demektir. Yok eer sz konusu bedenin ruhu yoksa, o zaman
da fiil olann kuvveye dnmesi sz konusu olur. Yal adamn
ocuk hline gelmesi gibi. Ayn ekilde, yaptmz bu aklama-
lardan kan sonuca gre, tekmln tamamlayp bedenden ay-
rlan insan ruhunun bitkisel veya hayvan bir bedene gemesi de
imknszdr.

KONUYLA LGL LM VE AHLK BR NCELEME


Kur'n- Kerim'de en ok sz edilen, hayatlarndan kesitler
sunulan topluluk srailoullardr. Ad en fazla geen peygamber
de m-ran olu Musa'dr (selm zerine olsun). Sylenene gre,
Hz. Musa'nn ad yz otuz alt yerde geer. Bu say, Hz. Musa'dan
sonra en ok ad geen peygamber olan Hz. brahim'in adnn sa-
ysndan bir kat daha fazladr. nk yine sylenene gre, Hz. b-
rahim'in ad da altm dokuz yerde gemitir. Bundaki belirgin
ama udur: slm, Allah'n birlii ve ortakszl esasna dayanan
hanif dindir. Bu dinin temelleri Hz. brahim dneminde atlm ve
nihayet yce Allah, sevgili peygamberi Hz. Muhammed'in (s.a.a)
gelii ile birlikte bu dini tamamlayp kemale erdirmitir. Nitekim
yce Allah yle buyuruyor: "Babanz brahim'in dini (byleydi). O,
sizi daha nceden Mslmanlar olarak adlandrd." (Hac, 78)
Uluslar iinde en inat, en dik ba, hakka boyun emekten en
ok kanan ulus, srailoullardr. Nitekim Peygamber efendimi-
zin muhatap olduu Arap kfirleri de bu nitelie sahiptiler. yle ki
yce Allah onlar hakknda yle buyurmutur: "Hi kukusuz, u
kfirleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar iin birdir; onlar inan-
mazlar." (Bakara, 6) srailoullaryla ilgili olarak Kur'n- Kerim'in
szn ettii hibir aalk nitelik yoktur ki, Arap mriklerinde
bulunmasn. Onlar da tpk srailoullar gibi pislik iinde yzyor-
lard. Kat yreklilikte, anlayszlkta srailoullarndan geri kalr
bir yanlar yoktu.
Kur'n- Kerim'de srailoullaryla ilgili kssalar zerinde iyice
dndn zaman greceksin ki, srailoullar maddeye bala-
nan, ondan vazgeemeyen bir topluluktur. Tek hedefleri duyu or-
Bakara Sresi / 63-74 ........................................................................................... 331

ganlarnn salad madd hayata ilikin zevklerdir. Bu topluluk


duyu tesine inanmazd, sadece zevklerinin ve madd doygunlu-
un peinde koarlard. Nitekim bugnk Yahudiler de ayn karak-
tere sahiptirler. Bu karakterleri, akllar ve iradelerinin duyu organ-
larnn ve maddenin kontrolnde olmasn salamt. Ancak duyu-
larnn ve maddenin elverdii lde akledebiliyor ve ancak bunla-
rn izin verdii snrlar iinde iradelerini kullanabiliyorlard. Bt-
nyle duyularna bal olmalarndan dolay, duyu organlaryla alg-
layamadklar bir eyi gerek de olsa kabul etmiyorlard. Maddeye
ballklar yznden, madd gzelliklere ve hayatn ekici ssleri-
ne sahip olan byklerinin her dediini yanl da olsa kabul edi-
yorlard. Bu da onlarn sz ve fiillerinin elimesine yol amt.
Onlar, duyularndan uzak olduu srece, uyulmas gerekiyor olsa
da, gelenek adna uygulanan her hususu knayarak reddederlerdi.
Ama uyulmamas gerekiyor olsa da, madd tutkularyla uyum i-
inde olan, hayatn zevki adna diye yaplan her eyden vgyle
sz ederlerdi. Onlarn bu karaktere sahip olmalarn salayan et-
kenlerin banda uzun sre Msrllarn egemenlii altnda, onlarn
kleleri olarak onur krc bir hayat yaamalar gelir. Msrllar on-
lara, kt ikenceler yapyor, oullarn ldrp kadnlarn sa b-
rakyorlard. Bunda Rablerinden onlara ynelik byk bir snav
vard.
Ksacas srailoullar, bu sebeplerden dolay peygamberleri-
nin ve dini hayata geirme misyonunu stlenen bilginlerinin, onla-
rn dnya ve ahiret mutluluklarna ynelik szlerine uymada ok
ar davranrlarken, aralarndaki mstekbirlerin ve haktan yz e-
virenlerin arlarndan ok abuk etkilenirlerdi. (Bu hususta Hz.
Musa ve bakalarna kar takndklar tavrlar hatrlayabilirsiniz.)
Hak ve hakikat, bugn de Batda ortaya kan madde eksenli
medeniyete kar benzeri bir snav vermektedir. Bu medeniyet de
duyulara ve maddeye dayanmaktadr. Duyularca alglanmayan
hibir kant kabul etmiyor ve duyularca alglanan madd bir lezzet
kapsayan bir ey hakknda da kant arama gereini duymuyor. Bu
yzden Bat medeniyeti, eya ve olaylara ilikin yarglarnda insan
karakteristii devre d brakmtr. Yksek bilgiler ve stn ahlk
insanlk leminden uzaklamtr. Dolaysyla insanlk yok olu
tehdidiyle burun burunadr. nsanolu yeryzndeki serveninde
332 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

bugne kadar tank olmad korkun bir fesadn, dejenerasyonun


lmcl tehdidi altndadr. Bir zaman sonra bunun haberleri
duyulacaktr.
Oysa ahlk alannda yaplacak bir aratrma aksi bir sonu ve-
recektir. nk her kant zorunlu olarak istenmez ve her gelenek
de zorunlu olarak ktlenmez. yle ki: Beer tr, insan olmas
hasebiyle iradeye bal fiilleri ile hayatta kendisi iin ngrlen
kemale doru yol alr. radesi de dnceye baldr. Dnce ol-
madan iradenin gereklemesi imknszdr. Dolaysyla zorunlu
varolu kemalinin dayand biricik temel dncedir. Bu yzden
insann varolusal kemali ile dolayl veya dolaysz balants bulu-
nan pratik veya teorik bilgilerinin bulunmas kanlmazdr. Bunlar
bireysel ve toplumsal eylemlerimizi ya da zihnimizde tasarlayp da
eylemlerimiz aracl ile d lemde elde ettiimiz eyleri gereke-
lendirdiimiz nermelerdir.
Ayrca, insann temel bir zellii de, karlat olaylarn ya da
zihnine hcum eden bilgilerin sebebini aratrma gereini duyma-
sdr. Gerektirici illeti (nedeni) zihninde belirlemedii srece bir in-
sann, d lemin yansmas olarak zihninde oluan eyin gerek-
lemesine yol aacak bir eylemi gerekletirmesi dnlemez.
Ayn ekilde insanolu, illetinin onaylanmasna dayanmayan teo-
rik bir onay da kabul etmez. te bu, insann ayrlmaz bir karakte-
ridir, onsuz edemedii zelliidir. ayet bu karakterin aksini gs-
teren baz rnekler bulursak, zerinde biraz dndkten sonra
hibir kuku kalmaz, onlarn da bir illete dayand gn yzne
km olur. nk bu temele dayanp gvenmek, insann z yara-
tlnn bir gereidir. nsann z yaratl, yani ftrat ise, deimez
ve fiilleri arasnda bakalam sz konusu olmaz. Bu da doal ihti-
yacn ok geni apl olduundan dolay, insan gcnn stnde-
ki bir dnsel eyleme ve bundan kaynaklanan fiillere yneltir.
nsanolu, srf kendisine gvenerek ve sadece kendi doal g-
cne bavurarak bu ihtiyac ortadan kaldramaz. nsann z yarat-
l, onu toplum iinde destek ve g aratrmasna yneltir. Me-
deniyet dediimiz ey de budur. Bylece sz konusu ihtiya kap-
lar toplum birey-leri arasnda bltrlm olur. Her bir ihtiyacn
giderilmesi bir gruba yklenir. Tpk bir canl organizmann, grev-
Bakara Sresi / 63-74 ........................................................................................... 333

leri deiik, ama amalar bir olan organlar gibi, tmnn abas
organizmann ihtiyacnn giderilmesine ynelik olur. nsanln ih-
tiyalar da nitelik ve kapasite olarak srekli gelime kaydetmek-
te, srekli artmaktadr. Yeni sanat, bilim ve sanayi dallar ortaya
kmaktadr. Buna paralel olarak bilginler ve sanatkrlar arasnda
her gn yeni uzmanlar yetimektedir. Bilimler ve sanatlarn biro-
u, bir zamanlar tek bir bilim, tek bir sanat saylyor, tek bir kii
stesinden gelebiliyordu. Ama bugn bunlarn her bir dal bal
bana bir bilim ya da bir sanat kabul edilmektedir. Sz gelimi, tp
bilimi gemite doa biliminin bir dal saylyorken, bugn kendi
iinde birok dallara ayrlm ve bir uzman ancak onun bir dal ile
ilgili olarak ne kabilir.
Bu durum, z yaratln da ilham etmesi ile birlikte, insan sa-
dece kendi alannda bamsz davranmaya, ilgi alannn illetini a-
ratrrken kendi uzmanln kullanmaya ve bunun dndaki hu-
suslarda, deneyimine ve maharetine gvendii kimselere uymaya
yneltir.
Toplum fertlerinin aklllar deneyimli kiilere bavurmay n-
grrler. Bu tr bir uymann ve mehur deyimiyle taklidin gerek
mahiyeti, insann, kantsal ayrntlarn elde edemedii hususlar
da ayrntsz, ksa kanta uymasdr. lletini ve kantn ayrntl bi-
imde elde edebildii hususlarda, tek bana ayrntl kant ara-
trmaya koyulmas insann z yaratlndan olduu gibi, bu da z
yaratltan kaynaklanan bir tavrdr.
Meselenin z ise udur: nsanolu, bilgiden bakasna
dayanmaz. z yaratl asndan zorunlu olan da itihattr. tihat,
elinden geldii hususlarda bamsz aratrma yapmak demektir.
Taklit ise, bilmeyenin, bilgisi ve kapasitesi dahilinde olmayan hu-
suslarda, bilene bavurup verdii bilgilere uymasdr. nsan tr i-
inde bir bireyin, dnya hayatnn temel dayana olan tm husus-
larda kendi bana davranabilmesi, bamsz hareket etmesi im-
knsz olduu iin, herhangi bir hususta bakasna uymamak ve
taklitsizlik imknszdr. Onun iin kim hayatta hi kimseyi taklit
etmediini iddia ederse veya byle bir sanya kaplrsa, o kendini
bilmeyen bir budaladr.
334 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Evet, tpk ulalmas ve elde edilmesi mmkn olmayan bir


hususta itihat yapmaya kalkmak gibi, insann illetine ve sebe-
bine ulaabilecei hususlarda bakasn kr krne taklit etmesi
de toplumlar yok olua srkleyen, stn nitelikli uygarlklar y-
kma uratan aalk bir hastalktr. Onun iin sadece yce Allah-
'a sorgusuz sualsiz uyulur. nk tm sebeplerin vard ilk sebep
O'dur.
Bakara Sresi / 75-82 ........................................................................................... 335

75- imdi siz bunlarn size inanacaklarn m umuyorsunuz?


Oysa onlardan bir blm, Allah'n szn iittiler de iyice anla-
dktan sonra, bile bile onu tahrif ederlerdi.
76- man edenlerle karlatklar zaman "man ettik" der-ler.
Birbirleriyle ba baa kaldklarnda ise, "Allah'n size atklarn
Rabbinizin katnda aleyhinize hccet getirmeleri iin mi onlara an-
latyorsunuz? Hi dnmyor musunuz?" derler.
77- Bilmiyorlar m ki Allah onlarn gizlediklerini ve aa vur-
duklarn bilir.
336 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

78- Bunlarn iinde bir de mmler (okur-yazar olmayanlar) var


ki, kitab bilmezler. Btn bildikleri, birtakm kuruntulardr; onlar,
ancak zannederler.
79- Artk vay hline o kimselerin ki, kitab elleriyle yazp, sonra
az bir deer karlnda satmak iin "Bu, Allah katndandr." di-
yenlere! Ellerinin yazdndan tr vay hline onlarn; kazandkla-
rndan tr vay hline onlarn!
80- Dediler ki: "Sayl gnlerin dnda, bize ate dokunmaya-
caktr." De ki: "Allah katndan bir sz m aldnz -ki Allah sznden
asla dnmez.- Yoksa Allah hakknda bilmediiniz eyi mi sylyor-
sunuz?"
81- Hayr, kim bir gnah kazanr da suu kendisini kuat-m
olursa, ite onlar ate halkdrlar, orada ebed kalacaklardr.
82- man edip iyi iler yapanlar, ite onlar cennet ehlidir, onlar
orada ebed kalacaklardr.

AYETLERN AIKLAMASI
Ayetlerin ak zellikle sona doru, Yahudilerin kfirlerle bir-
likte hareket ettiklerini vurgulamaktadr. zellikle Medineli kfir-
lerin safnda yer alyorlard. nk birbirlerine komuydular. Ya-
hudiler, Pey-gamberimizin gnderiliinden nce Allah'n elisinin
destekileri olarak bilinirlerdi. Din ve kitap hakknda bilgi sahibiy-
diler. Bu yzden herkesten ok onlarn inanmas umuluyordu,
Peygambere (s.a.a) kitle-ler hlinde gelip iman etmeleri, ona des-
tek olup, mesajnn aydnlnn parlamasna, davetinin yaylmas-
na yardmc olmalar beklenirdi.
Fakat Peygamber efendimiz Medine'ye hicret edince, tavrla-
rndan dolay onlara ynelik mit mitsizlie, beklenti de karam-
sarla dnt. Bu yzden yce Allah, "imdi siz bunlarn size i-
nanacaklarn m umuyorsunuz?" buyuruyor. Yani gerei rtbas
etmek, sz arptp ilh mesaj tahrif etmek onlarn karakteris-
tik zelliidir. u hlde szlerinin tersini yapmalar, verdikleri sz-
den dnp anlamalarn i-nemeleri yadrganmamaldr.
"imdi siz bunlarn size inanacaklarn m umuyorsunuz?" Bu ifa-
dede srailoullarna ynelik hitap Peygamber efendimize ve
Bakara Sresi / 75-82 ........................................................................................... 337

mminlere yneltilerek, srailoullar nc ahs konumuna ge-


tiriliyor. Bununla gdlen ama udur: Bakara Kssas anlatld
srada, Yahudilerin bu hususta meydana getirdikleri tahrifattan ve
kssay Tevrat'tan karm olmalarndan dolay, hitap srailoullar
yerine Peygamberimize (s.a.a) yneltilmiti. Daha nce bu hususa
dikkat ekmitik. imdi de ayn tarz da, yani srailoullar nc
ahs konumuna getirilerek konu tamamlanmak isteniyor ve bu
dorultuda Allah'n kitab zerinde meydana getirdikleri tahrifata
dikkat ekiliyor. fadenin gaip sygas ile sunulmas bu yzdendir.
"man edenlerle karlatklar zaman, 'man ettik.' derler. Birbirle-
riyle ba baa kaldklarnda ise." Buna benzer bir ifade de bu surenin
balarnda gemiti. Orada yle buyruluyordu: "-man edenlerle
karlatklar zaman, 'man ettik.' derler. Fakat eytanlaryla ba
baa kaldklarnda ise, derler ki, phesiz biz, sizinle beraberiz,
onlarla sadece alay ediyoruz." (Bakara, 14) Ne var ki, oradaki iki
nerme arasndaki karlk (tekabul) yntemi burada sz konusu
deildir. nk burada ama, Yahudilerin sular ve cehaletlerin-
den iki rnek daha sunmaktr:
Birincisi: Onlar kendilerini eziyetten, knamalardan ve lm-
den kurtarmak iin mminmi gibi grnerek mnafklk yapyor-
lar, iki yzl davranyorlar.
kincisi: Onlar gizli-ak her eylerini bilen yce Allah' aldatabi-
leceklerini sanyorlar. yle ki: Onlarn avam tabakas, bu tabaka-
ya zg saflklaryla kimi zaman mminlerle rahat bir ekilde ko-
nuabiliyorlard. Bu srada kitaplarnda yer alan Peygamber efen-
dimize ilikin kimi mjdelerden veya Peygamberimizin nbvveti-
ni dorulayan mminlere faydal olacak kimi bilgilerden sz eder-
lerdi. Nitekim ayetlerin vurgusundan bu sonucu karmak mm-
kndr.
leri gelenleri, bykleri, onlar bundan sakndryor ve "Bu bil-
gileri mminlere sylememeniz gerekir, yoksa yce Allah katnda
bunlar aleyhinize kant olarak kullanrlar." diyorlard. Sanki m-
minler bunlar kant olarak sunmayacak olurlarsa, yce Allah on-
larn durumlarndan haberdar olmayacak ve onlar sorumlu tut-
mayacakm gibi. Bundan kan sonu, yce Allah'n ancak mese-
lenin grnen ksmn bildii, meselenin gizli ynn, i yzn
338 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

bilmediidir. Hi kukusuz bu, yce Allah'n uluhiyet makamnn


yceliini kavrayamamaktan kaynaklanan bir cehaletin rndr.
Ulu Allah onlarn arpk anlaylarn yle reddediyor: "Bilmiyorlar
m ki, Allah onlarn gizlediklerini ve aa vurduklarn biliyor?"
Bu tr bir bilgi yani meselenin i yzn bilemeden sadece d y-
zn bilme, duyuya dayal bir bilgidir. Duyu ise, madd gerelerle
donatlm, zaman ve meknla snrl, birtakm madd illetlerin -
rn olan madd bedene muhtatrlar. Byle bir durum, lemin bir
paras olan yaratn niteliidir; lemin yaratcsnn nitelii deil-
dir.
Bu da, srailoullarna ilikin az nceki deerlendirmemize i-
likin bir kanttr. srailoullar maddenin temel deer olduuna
inandklar iin, yce Allah' da madd varlklar gibi deerlendiri-
yorlard. Onun maddenin iinde etkin bir varlk olduunu ve mad-
deye stnlk salayp ona egemen olduunu sanyorlard; her-
hangi bir madd illetin bir madd malln zerindeki etkinlii, e-
gemenlii gibi. Bu arpk anlay srf Yahudilere zg deildir.
Maddenin temel deer olduuna inanan tm topluluklarn ortak
anlaydr bu. Byleleri, Allah'n yce zat ile ilgili olarak madd
varlklarda grdkleri; hayat, ilim, kudret, ihtiyar, irade, kaza, h-
km, olaylar plnlayp ynetme ve karar verme gibi sfatlarla de-
erlendirme yapyorlar. Bu yle bir hastalktr ki, hibir il fayda
vermez.
Mucizeler ve uyar dolu mesajlar da byle akln kullanmayan
top-lumlara kr etmez. yle oldu ki, hak dinle alakas olmayan,
dinin sunduu gereklerden habersiz olanlar, onlarla alay eder ol-
dular. Dediler ki: Peygamberlerinden, "Allah dem'i kendi suretin-
de yaratyorlar." diye rivayet eden Mslmanlara bakn, Allah'
dem suretinde yaratyorlar (dnyorlar). Bunlar kendilerini
Rableri hakknda iki eyden birini seme mecburiyetinde gryor-
lard: Ya maddeyle ilgili tm hkmleri Rableri iinde geerli bile-
cekler. Tpk Mslmanlar arasnda ortaya kan mebbihe ve
mebbihe olarak tannmasa da bu konuda onlardan farkl d-
nmeyenler gibi. Ya da O'nun gzel sfatlarndan hibir ey an-
lamadklarn syleyecek, tm olumlu sfatlar olumsuz sfatlara
evirerek Allah'n sfatlarn anlatan kelimelerin mterek kavram-
lar olduunu ileri sreceklerdir. Sz gelimi, "O, vardr, sabittir, -
Bakara Sresi / 75-82 ........................................................................................... 339

limdir, kadirdir, diridir." derken birtakm anlamlarn anlayamad-


mz, kavrayamadmz kelimeler sylemiizdir. Bu yzden bun-
larn anlamlarn olumsuza evirmek gerekir. "O , yok olucu, gidici,
cahil, ciz ve l deildir" gibi.
Ey gren gzleri olanlar, varn siz ibret aln! Aslnda bu, "Kav-
ramadklar eye inandklar, anlamadklar eye ibadet ettikleri,
hem kendilerinin ve hem de hi kimsenin akledemedikleri eye
dua ettiklerine" ilikin bir itiraftr. Ancak, din arnn sunduu
bilgiler, onlarn bu tr batl dncelerden uzaklamalarn gerek-
tirecek oranda ak gerekler iermektedir. Dinsel reti genel o-
larak avam kesimi iin tebih ile tenzih aras bir noktada szn
gereini ve gerein zn korumalarn ngrmtr.
Avam kesimi, "Yce Allah eylere benzemeyen bir eydir. O'-
nun bilgisi vardr, ama bizim bilgimize benzemez. O'nun gc bi-
zim gcmz gibi deildir. Hayat da bizimkine benzemez. ster,
ama bu bir arzudan dolay deildir. O'nun konumas da az ka-
nal ile gereklemez." demek durumundadr. Havas kesimi ise,
onun ayetlerinin zerinde dnmeli, dininde derin bilgiye sahip
olmaldr. Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "Bilenlerle bilme-
yenler bir olur mu? Ancak akl sahipleri ibret alrlar." (Zmer, 9)
Havas kesiminden olan insanlar avam kesiminden olan insanlarla
ayn bilgi dzeyine sahip olmadklar gibi, bunlarn ykm-llkleri
de bir olmaz. Eer benimseyip uyacaklarsa kendileri ile ilgili din
prensip budur.
"Bunlarn iinde bir de mmiler (okur-yazar olmayanlar) var ki, ki-
tab bilmezler; btn bildikleri birtakm kuruntulardr." Ayette geen
"mm" kelimesi, okur-yazar olmayan demektir. "Anne" anlamn-
daki "mm"e mensupluu ifade eder. nk analk duygusall
ve efkati; ocuu retmene gnderip onu eitmesine elverme-
mi dolaysyla ocuk anasnn verdii eitimle yetinmek duru-
munda kalmtr. Ayetin orijinal metninde geen "emaniyy" keli-
mesi ise, "umniyye" kelimesinin ouludur; "yalanlar, aslsz ku-
runtular" demektir. Bundan kan sonuca gre, Yahudiler, kitab
okuyup yazan ve onu tahrif eden grupla okuma-yazma bilmeyen
ve tahrifilerin uydurduklar yalanlardan baka kitapla ilgili olarak
herhangi bir bilgiye sahip olmayan iki gruptan oluuyor.
340 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

"Vay hline o kimselerin ki, kitab elleriyle yazp..." Ayetin orijina-


linde geen ve "vay hline" anlamn verdiimiz "veyl" deyimi, "yok
olu, iddetli azap, dayanlmaz hzn, rezil olu ve insann iddet-
le kand her trl onur krc alal anlamn ifade eder. "el-
tira" ise "satmak" demektir.
"Ellerinin yazdndan tr vay hline onlarn; kazandklarndan -
tr vay hline onlarn!" fadedeki "onlar" zamiri ya tm
srailoullarna ya da sadece "kitab tahrir' iinde fiilen katks
bulunanlara dnktr. Bunlarn her birine gre kan sonu da
deiir. Birinci ihtimale gre, onlardan okuma-yazma bilmeyenler
de "veyl"in kapsamna girerler.
"Hayr, kim bir gnah kazanr da suu kendisini kuatm olursa,
ite onlar ate halkdrlar, orada ebedi kalacaklardr." Su (veya oriji-
nal ifadede getii ekliyle ("hata") gnah kazanmaktan kaynak-
lanan psikolojik bir durumdur. Suun insan kuatmasnn "gnah
kazanma" olayndan sonra sz konusu edilmesi bu yzdendir. n-
sann su ve hata tarafndan kuatlm olmas durumu, kurtulua
giden tm yollarn kesilmesini dourur. Su tarafndan kuatld
iin, hidayet, bu adama doru yol bulamazm gibi. u hlde bu
adam ate halkdr, orada sonsuza dek kalacaktr. Eer kalbinde
imandan bir ey kalm olsayd veya insaf ve gerek karsnda
boyun eme gibi hakk reddetmeyen huy ve melekelere sahip bu-
lunsayd, bu durumda hidayet ve mutluluk ona doru yol bulabilir-
di.
u hlde, "su tarafndan kuatlma" olay ancak Allah'a ortak
koma sz konusu olursa gerekleir. Nitekim yce Allah yle
buyuruyor: "Allah, kendisine ortak koulmasn balamaz; bun-
dan bakasn diledii kimse iin balar." (Nis, 48) Dier bir yak-
lamla su tarafndan kuatlma, ancak kfr ve Allah'n ayetleri-
ni yalanlama sz konusu olursa gerekleir. Yce Allah yle bu-
yuruyor: "nkr edip ayetlerimizi yalanlayanlar ise, ate ehlidirler,
onlar orada ebed ka-lacaklardr." (Bakara, 39) u hlde, "gnah
kazanma ve su tarafndan kuatlma" deyimi atete sonsuza dek
kalmay gerektirici sebebi anlatan bir ifadedir.
Bil ki, bu iki ayet ierik olarak, "phesiz mminler, Yahudiler,
Hristiyanlar ve Sabiiler..." ayetine yakn anlamlar iermektedir.
Aradaki tek fark udur: Bu iki ayet, yani "Kim bir gnah kazanr..."
Bakara Sresi / 75-82 ........................................................................................... 341

ifadesi, mutluluun temel tann gerek iman ve salih amel oldu-


unu, bu hususta iddialarn bir yarar salamayacan aklama
amacna yneliktir. "phesiz mminler ve..." diye balayan ayet-
ler ise, mutluluun temel tann gerek iman ve salih amel oldu-
unu, bu hususta isimlerin bir yarar salamayacan aklama
amacna yneliktir.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Mecma'ul-Beyan tefsirinde, "man edenlerle karlatklar
zaman" ifadesi ile ilgili olarak mam Bkr'n (a.s) yle dedii bil-
dirilir: "Yahudiler arasnda bir grup vard ki, inat deillerdi ve
gerek karsnda ayak diretmezlerdi. Mslmanlarla karlatk-
lar zaman, Tevrat'ta yer alan Hz. Muhammed'in kimi niteliklerin-
den sz ederlerdi. Yahudi toplumunun ileri gelenleri, bu tr ak-
lamalarda bulunmalarn yasaklayarak, Hz. Muhammed'in (a.s)
Tevrat'ta yer alan sfatlarndan onlara sz etmeyin, yoksa
Rabbinizin huzurunda verdiiniz bu bilgileri aleyhinize kant olarak
kullanlrlar, dediler. Bunun zerine yukardaki ayet indi."
el-Kfi'de, "Hayr, kim bir gnah kazanr da..." ayeti ile ilgili
olarak mam Bkr (a.s) veya mam Sadk'tan (a.s) birinin yle
dedii belirtilir: "Emir'l-Mminin'in velyetini inkr ederlerse,
sonsuza dek kalmak zere ate ehli olurlar." [c.1, s.429, h: 82]
Ben derim ki: Buna benzer bir hadisi de eyh Saduk, el-Emal
adl eserinde Peygamber efendimize (s.a.a) dayandrarak rivayet
eder. Her iki rivayet de genel hkmn rneklerini sunma amacna
yneliktir. Nitekim yce Allah velyeti gzellik, iyilik olarak nite-
lendirmitir: "De ki: Ben buna karlk sizden bir cret
istemiyorum. Ancak akrabam sevmenizi diliyorum. Kim bir iyilik
ilerse onun iyiliini arttrrz." (r, 23)
Bu rivayetlerde, Mide suresinin ilgili ayetini ele alrken ak-
layacamz hususun dile getirilmi olabilecei de muhtemeldir.
Orada aklayacamz zere velyet, tevhit inancnn gerei olan
amelleri yerine getirmek demektir. Bunun Hz. Ali (a.s) ile balant-
l olarak ele alnmasnn sebebi ise, bu mmetin iinde tevhit ka-
psn ilk aann o olmasdr. Bununla ilgili olarak yapacamz a-
klamay bekleyin.
342 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

83- Hani srailoullarndan yle sz almtk: "Allah'tan ba-


kasna kulluk etmeyeceksiniz. Anaya, babaya, yaknlara, yetimle-
re, yoksullara iyilik edeceksiniz. nsanlara gzel sz syleyin. Na-
maz dosdoru kln. Zekt verin." Sonra siz, pek aznz hari,
(hakka) srt evirmi olarak dndnz.
Bakara Sresi / 83-88 ........................................................................................... 343

84- Hani sizden "Birbirinizin kann dkmeyeceksiniz; kendinizi


yurtlarnzdan karmayacaksnz." diye sz almtk. Sonra siz de
bunu ikrr ettiniz ve buna tanklk ediyorsunuz.
85- Sonra da sizler, o kiilersiniz ki, kendinizi (birbirinizi) ld-
ryorsunuz. Bir blnz yerinden yurdundan karyorsunuz.
Onlara kar, ktlkte ve dmanlkta bulunmak zere yardmla-
yorsunuz. Onlar yurtlarndan karmak size haram olduu hlde,
(hem karyor, hem de) size esirler olarak geldiklerinde, fidye ve-
rip onlar dmandan kurtaryorsunuz. Yoksa siz kitabn bir ksm-
na inanp, bir ksmn inkr m ediyorsunuz? inizden bunlar ya-
panlarn kazanc, dnya hayatnda ancak horluktan ibaret, kyamet
gnyse onlar daha etin bir azaba atlrlar. Allah, yaptklarnzdan
gafil deildir.
86- Onlar, ahireti dnya yaayna satm kimselerdir. Onlarn
ne azab hafifletilir, ne de onlara yardm edilir.
87- Andolsun biz Musa'ya kitab verdik, onun arkasndan pey-
gamberler gnderdik. Meryem olu sa'ya da ak deliller verdik ve
onu Ruh'ul-Kuds'le destekledik. Ne zaman bir peygamber size
canlarnzn istemedii bir ey getirdiyse, onlardan bir ksmn ya-
lanladnz, bir ksmn da ldryorsunuz.
88- Dediler ki, "Kalplerimiz perdelidir." Hayr, kfrleri yzn-
den Allah onlar rahmetinden uzaklatrmtr. Onun iin ok az
inanr.

AYETLERN AIKLAMASI
"Hani biz srailoullarndan yle sz almtk..." Olaanst bir i-
fade tarz ile nce nc ahs kipiyle sze balanyor. Daha son-
ra, "sonra siz, pek aznz hari, dndnz" diyerek hitap ikinci
ahsa yneltiliyor. Ayrca, ayet-i kerime balangta yaplan ahdi
hatrlatyor. Sz konusu olan, tamamen szl bir antlamadr. Ar-
dndan zerinde anlalan, sz alnan hususlar sralyor ve haber
kipi ile konuya giriyor: "Allah'tan bakasna kulluk etmeyeceksi-
niz." n kipi ile de tamamlyor: "nsanlara gzel sz syleyin."
Bu tr bir ifade tarzna bavurulmasnn sebebi, ayetlerin sra-
il-oullarna ilikin kimi durumlar yanstmalar olsa gerektir. fade
344 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

nce hitap eklinde balyor. nk bu tr bir ifade tarz azarlama


ve serzenite bulunma anlamn da ifade eder. Ayetlerin ak bu
tr bir hitap eklinde sryor. Daha sonra, Bakara kssasnn ar-
dndan, bizim de iaret ettiimiz bir gerekeden dolay bu ayete
gelene kadar hitap tarz nc ahs kipi eklinde bir deiiklie
uruyor.
Burada da nc ahs kipi ile sze balanyor; ancak szl
olarak gerekletirilen ahitlemenin anlatmna geilince, ifade hi-
tap eklini alyor. yle deniyor: "Allah'tan bakasna kulluk et-
meyeceksiniz..." Burada haber verme tarznda bir yasaklama tr
sz konusudur. Bu tr bir ifade tarznn seilmi olmas da konuya
verilen nemi vurgulama amacna yneliktir. Sanki yasaklayc,
yasaklad hususa darda eksiksiz uyulacandan en ufak bir
kuku duymamaktadr. Sz vermek suretiyle ykmllk altna
giren ahsn ileride bu yasaa uyaca, sz konusu fiili gerekle-
tirmeyecei hususunda bir endie duy-mamaktadr. "Anaya-
babaya, yaknlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz." ifa-
desinde de ayn ey sz konusudur. Btn bunlar, haber niteliin-
de emirlerdir.
Bunun yan sra, olayn anlatmndan nce nc ahsla ilgili
ifade tarzndan ikinci ahsa hitap tarzna gei yaplm olmas,
konunun zne dokunulmasna imkn salyor. Bylece, "Namaz
klacaksnz, zekt vereceksiniz" dedikten sonra, "sonra siz dn-
dnz." denince, arada bir kopukluk sz konusu olmuyor. Bylece
ayetlerin aknda bir ahenk salanyor.
"Anaya, babaya iyilik..." ifadesi, ya emirdir ya da emir hk-
mnde haberdir. Bu durumda ifadenin aklamas ya yle olur:
"Anaya-babaya, yaknlara, yetimlere, yoksullara, iyilik ediniz." Ya
da yle olur: "Anaya-babaya... iyilik edeceksiniz." yilik edilecek
gruplar nem derecesine gre sralanmlardr. nk insann
kendi akrabalar bakasna gre kendisine daha yakndr. nsann
ana-babas ise, varolu aacnn dayand ve zerinde boy att
temeldir. Bu yzden tm akrabalar iinde insana en yakn olanlar
onlardr. Akraba d gruplarda ise, iyilie en fazla lyk olanlar ye-
timlerdir. Yoksullara gre, daha ok hak sahibidirler. nk k-
ktrler ve bakmlarn stlenecek kimseleri yoktur.
Bakara Sresi / 83-88 ........................................................................................... 345

"Yetimler" ifadesi ile ilgili olarak yle bir hususa dikkat ek-
mek istiyoruz: "Yetim", babas len ocua denir. Anas lene ise
"yetim" denmez. Bazlar, "nsanolu asndan 'yetim', babas -
len ocuktur. Hayvanlar asndan ise, anas len yavruya 'yetim'
denir." demilerdir. "Mesakn" ise, "miskn"in ouludur ve hibir
eyi bulunmayan, dkn yoksul demektir.
Ayetin orijinalinde geen "hsnen" ifadesi, mbalaa amal
sfat anlamnda mastardr. Dier baz okuyu tarzlarnda bu ifade,
"hase-nen" eklinde okunmutur. Bu durumda ise, sfat-
mebbehe olur ve "insanlara gzel sz syleyin" anlamn ifade
eder. Bu da kfir olsun, mmin olsun tm insanlarla iyi ilikiler i-
inde olmay ngrr. nsanlarla iyi ilikiler iinde olmak, savaa
ilikin hkmle elien bir durum deildir. Yani "sava" ayetinin
bu emri neshetmi olmas sz konusu deildir. nk bunlarn her
birinin kendine zg yeri vardr. Onun iin sava emri, iyi ilikiler
iinde olma emriyle elimez. Nitekim terbiye etme amacna y-
nelik sert sz de "iyi geinme" ilkesi ile elimez.
"Birbirinizin kann dkmeyeceksiniz. " ifadesi, "Allah'tan baka-
sna kulluk ermeyeceksiniz" ifadesinde olduu gibi in tarzndan
haberdir. Ayetin orijinalinde geen "tesfikne" fiilinin kk olan
"es-sefk" kelimesi, "dkmek" demektir.
"Onlara kar yardmlayorsunuz." fadenin orijinalinde geen fiil-
le bir kkten olan "muzahara" kelimesi, yardmlama demektir ve
"zahr" de yardm eden, arka kan demektir. Bu kelimenin kk
"srt, arka" anlamnda "zahr"dr. nk yardm insann arkasndan
gelir.
"Onlar yurtlarndan karmak size haram olduu hlde." fadenin
orijinalinde geen "huve" zamiri, anlatma ve durum bildirmeye
dnktr. Tpk hls suresinde yer alan "Kul huvellahu a-had" aye-
tinde olduu gibi.
"Yoksa siz kitabn bir ksmna inanp bir ksmn inkr m ediyorsu-
nuz? Yani fidye alma ile yurtlarndan karma durumlarnn ara-
snda ne fark vardr? Her ikisi de kitapta yer ald hlde, neden
fidyeye ilikin hkm uyguluyorsunuz da, insanlar yurtlarndan -
karmaya ilikin hkm kulak ard ediyorsunuz? Yoksa siz kitabn
bir ksmna inanyor, bir ksmn da inkr m ediyorsunuz?
346 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

"Onun arkasndan peygamberler gnderdik." fadenin orijinalinde


yer alan "kaffeyna" fiilinin mastar olan "takfiye" kelimesi, ardk
olarak getirme, birini dierinin peinden gnderme demektir.
"Meryem olu sa'ya da ak deliller verdik." Al-i mrn suresinin
ilgili ayetinde bu hususa ilikin ayrntl aklamalarda bulunaca-
z.
"Kalplerimiz perdelidir, dediler." Ayetin orijinalinde geen "ulf"
kelimesi, "elef" kelimesinin ouludur ve "ilf" kknden ge-lir.
Yani "kalplerimiz perdelerin, rtlerin ve sarglarn altnda koru-
maya alnmtr." Bu ifade u ayet-i kerimeyi andrmaktadr: "De-
diler ki: Bizi ardn eye kalplerimiz rtler iindedir." (Fussilet,
5) Bu ifade, sz konusu mesaj o kalplerin duymasnn imknszl-
ndan kinaye olarak kullanlmtr.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


el-Kfi'de, "nsanlara gzel sz syleyin." ifadesiyle ilgili ola-
rak mam Muhammed Bkr'n (a.s) yle dedii belirtilir: "Sizin
hakknzda sylenmesini istediiniz en gzel sz syleyin insan-
lara." [c.2, s.165, h: 10]
Yine el-Kfi'de mam Sadk'n (a.s) yle dedii bildirilir: "n-
san-lara sadece hayr sz syleyin ve ne dediinizi bilmedike ko-
numayn." [c.2, s.164, h: 9]
el-Mean'de mam Bkr'n (a.s) yle dedii belirtilir: "Size sy-
lenmesini istediiniz en gzel eyi syleyin insanlara. nk yce
Al-lah mminlere kar az bozuk olanlar, onlara srekli lnet
okuyanlar, onlar szleriyle incitenleri, hayszlar, hayszl yay-
gnlatranlar ve ihtiyalar iin bakalarna az aanlar sevmez.
Buna karlk hayallar, gleri yettii hlde sabrederek ktl
olgunlukla ve iyilikle savanlar, iffetlileri ve haramdan kaanlar
sever."
Ben derim ki: Buna benzer bir hadis de el-Kfi'de baka bir
kanaldan mam Sadk'a (a.s) dayandrlarak rivayet edilmitir.
Ayya de aynsn mam Sadk'tan (a.s) rivayet etmitir. el-Kfi'de
ikinci hadisin benzeri bir dier hadis de mam Sadk'tan (a.s) riva-
yet edilir. nc hadisin bir benzerini de Ayya mam Bkr'dan
(a.s) rivayet eder. Bu anlamlar, gzel szn, syleyen ve sylene-
Bakara Sresi / 83-88 ........................................................................................... 347

cei zaman ve mekn asndan mutlak braklndan anlalm


olabilir.
Tefsir'ul-Ayy'de mam Sadk'n (a.s) yle dedii bildirilir:
"Yce Allah Hz. Muhammed'i (s.a.a) be klla gndermitir. Bun-
lardan biri de zimmet ehlinin aleyhinedir. Yce Allah, 'nsanlara
gzel sz syleyin.' buyuruyor. Bu ayet zimmet ehli hakknda indi.
Sonra bir baka ayetle neshedildi. u ayetle: Allah'a ve ahiret g-
nne inanmayanlarla savanz." [c.1, s.48, h: 66]
Ben derim ki: mamn bu ifadesi, "sz" kelimesinin bir baka
adan mutlak olduu esasna dayanr. Bu adan kelime konu-
may ve her trl yaklam kapsamna alr. "Ona ancak gzel sz
ve hayr syle" denildii zaman, "Ona hayrdan ve gzellikten ba-
ka bir ey sunma. Ona sadece hayr ve iyilik dokundur." anlam
kastedilir. Ancak bunun iin de, mamn szndeki neshin zel an-
lamda kullanlm olmas gerekir. Fakat bu ifadenin genel anlam-
da kullanlm olmas da mmkndr. Yce Allah'n u sznde
olduu gibi: "Biz daha iyisini veya benzerini getirmedike bir aye-
ti neshetmez veya unutturmayz." (Bakara, 106) Aslnda "nesh"in
byle genel anlamda kullanlmas mamlarn (a.s) szlerinde ok-
a yer alr. u hlde, bu ayetle sava ayeti birbirleriyle kesime-
mektedir.
348 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

89- Ne zaman ki, onlara Allah katndan yanlarnda bulunan


Tevrat' dorulayc bir kitap geldi, daha nce kfirlere kar zafer
isteyip dururlarken, o bildikleri kendilerine gelince, onu inkr et-
tiler. Artk Allah'n lneti inkrclarn zerine olsun.
90- Allah'n, kullarndan dilediine kendi fazlndan (vahiy) in-
dirmesini kskandklar iin Allah'n indirdiini inkr ederek kendi-
lerini ne alak eye sattlar. Bylelikle gazap stne gazaba ura-
dlar. Kfirler iin alaltc bir azap var.
91- Onlara, "Allah'n indirdiine inann." denince, "Biz, bize in-
dirilene inanrz." derler ve tesini inkr ederler. Oysa, o, yanlarn-
dakini dorulayc olarak gelen hak kitaptr. De ki: "Gerekten i-
Bakara Sresi / 89-93 ........................................................................................... 349

nanyor idiyseniz, peki neden daha nce peygamberleri ldryor-


dunuz?"
92- Andolsun ki Musa, size ak deliller getirmiti. Sonra onun
ardndan zalimler olarak buzay tanr edindiniz.
93- Hatrlayn ki, sizden kesin sz almtk, Tur Da'n stn-
ze yceltmitik. "Size verdiimizi azimle tutun, dinleyin." demitik.
Onlar da "ittik ve isyan ettik." dediler. nkrlar yznden kalple-
rine buza sevgisi iirildi (yerletirildi). De ki: "Eer inanyorsanz,
imannz size ne kt ey emrediyor!"

AYETLERN AIKLAMASI
"Ne zaman ki, onlara Allah katndan... bir kitap geldi." Ayetlerin a-
kndan anlald kadaryla "kitap"tan maksat Kur'n- Kerim'-
dir.
"Daha nce kfirlere kar zafer isteyip dururlarken." Arap kkenli
kfirlerin kendilerine ynelik saldrlar karsnda, Peygamberin
grevlendirilii ve hicret edii ile bir zafer beklentisi iindeydiler.
Bu zafer beklentisi, hicret ncesinde onlar tarafndan ska dile
getirilirdi. Arap kfirleri bile bunu bilmekteydiler. Sreklilii ifade
eden "idi"li fiil ("yesteftihne=zafer istiyorlard) kullanlmasndan
bu anlalyor. "O bildikleri kendilerine gelince..." Yani, ellerindeki
kitapta sfatlar anlatlan peygamberin o olduunu bildikleri, sfat-
larn ona tpatp uyduunu grdkleri hlde, onun peygamberliini
inkr ettiler.
"Kendilerini ne alak eye sattlar." ifadesi bildikleri hlde kfir
olmalarnn sebebini aklama amacna yneliktir. Buna gre, in-
krlarnn tek sebebi ekememezlik ve kskanlktr.
"ekemezlikten" anlamn ifade eden "bayen" kelimesi, tr bil-
diren mef'ul mutlaktr. "Allah'n vahiy indirmesini..." ifadesi de
bu mef'ul ile ilgilidir. "Gazap stne gazaba uradlar." Yani gaza-
ba uram olarak dndler. Ya da daha nce Tevrat' inkr etme-
lerinden dolay uradklar gazaba ek olarak bu sefer de Kur'n'
inkr etmelerinden dolay gazaba uradlar.
Bundan kan sonuca gre, Yahudiler Peygamberimizin (s.a.a)
gn-deriliinden ve hicret ediinden nce ona destekiydiler ve
350 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

onunla, ona indirilecek kitapla zafer umuyorlard. Ama ne zaman


ki Hz. Peygamber onlarn yurtlarna konuk oldu ve kendisine
Kur'n inmeye balad ve onlar da bunun kendisinin gelii ile zafer
istedikleri, geliinin beklentisi iinde olduklar peygamber olduu-
nu iyice anladlar, o zaman ilerinde kskanlk duygusu depre-
meye balad, byklk kompleksine kapldlar. Dolaysyla sk sk
szn ettikleri gerei inkr ettiler, daha nce Tevrat' inkr ettik-
leri gibi Kur'n' da reddettiler. Kfr stne kfr kazandlar.
"tesini inkr ederler." Yani Tevrat'tan sonra indirilen kitaplara
inanmadklarn aka ifade ederler. Yoksa onlar kendilerine indi-
rilmi bulunan Tevrat'a da inanmazlar; ama bunu aa vurmazlar.
"De ki: Gerekten inanyor idiyseniz, peki neden daha nce pey-
gamberleri ldryordunuz?" fadenin orijinalinde geen "fe-lime"
kelimesinin bandaki "fa" balac, sonulandrmay ifade eder.
Dolaysyla bu soru "bize indirilene inanrz" eklindeki szlerinin
gerektirdii bir sorudur. Yani: Eer sizin "bize indirilene inanrz"
eklindeki sznz doru ise, gerei ifade ediyorsa, peki neden
Allah'n peygamberlerini ldrdnz? Niin Buzay tanr edinerek
Hz. Musa'y inkr ettiniz? Neden sizden sz alnrken ve da st-
nze kaldrlmken "ittik ve isyan ettik." dediniz?
"nkrlar yznden kalplerine buza (sevgisi) iirildi." irilmekten
maksat, benimsetmektir, zmsetmektir. Buzadan da maksat,
buza sevgisidir. Durumlarnn vahametini gzler nne ser-mek
amac ile byle bir deiiklie gidilmitir. Sanki bizzat buza onla-
ra iirilmitir. "F kulbihim=kalpleriniz" ifadesi de "el-icl=buza-"
ile ilgilidir. u hlde bu ifadede iki tane istiare sanat rnei vardr.
Ya da bir istiare sanat bir de mecaz sanat rnei vardr.
"De ki... size ne kt ey emrediyor!" Bu, peygamberleri ldr-
leri, Musa'y inkr edileri ve isyan ettiklerini aka ifade edecek
kadar kstahlamlklarndan karlan alay yollu bir sonutur.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Tefsir'ul-Ayy'de mam Sadk'n (a.s), "Ne zaman ki, onlara
Al-lah katndan, yanlarnda bulunan Tevrat' dorulayc bir kitap
geldi..." ayeti ile ilgili olarak yle dedii rivayet edilir: "Yahudiler
Allah'n elisi Muhammed'in (s.a.a) hicret edecei yerin Ayr ve
Bakara Sresi / 89-93 ........................................................................................... 351

Uhud aras bir yer olduunu kitaplarnda okumulard. Bu yeri


bulmak iin yola ktlar. Yolda Hadad denilen bir daa rastladlar.
Hadad ile Uhud fark etmez diyerek orada birbirlerinden ayrldlar.
Bir ksm Teyma blgesine, bir ksm Fedek blgesine, bir ksm da
Hayber blgesine yerleti. Teyma blgesine yerleenler bir sre
sonra akrabalarn zlemeye baladlar. Bir gn Kaysoullarndan
bir bedev yurtlarndan geerken develerini kiraladlar. Bedev, 'Si-
zi Ayr ve Uhud arasndaki blgeye gtrrm.' dedi. Dediler ki: 'O-
raya vardn zaman bize haber ver.' Adam onlar Medine toprak-
larna getirdii zaman, 'u grdnz Ayr, u da Uhut'tur.' dedi.
Yahudiler, develerden inip ona, 'Biz amacmza ulatk. Artk senin
develerine ihtiyacmz kalmad. Dilediin yere gidebilirsin.' dedi-
ler."
"Ardndan Fedek ve Hayber'deki akrabalarna, 'Biz aradmz
yeri bulduk, bizim yanmza gelin.' diye haber saldlar. Onlar da,
'Biz buraya yerletik, mal-mlk sahibi olduk. Ama beklediimiz o-
lay gerekleirse hemen yannza koarz.' diye cevap verdiler.
Bylece Yahudiler Medine topraklarna yerleip byk bir zengin-
lie kavutular. Bu durumu Tubba haber ald ve onlara saldrd.
Yahudiler savunmaya geerek evlerine kapandlar. Tubba onlar
kuatma altna ald. Sonra onlara gvence verdi. Bunun zerine
Yahudiler onun yanna geldiler. Tubba, 'Beldeniz houma gitti. Bu-
raya yerlemeden edemeyeceim.' dedi. Yahudiler, 'Buras senin
olamaz. nk buras bir peygamberin hicret yurdudur. Peygam-
ber buraya hicret edene kadar buras hi kimsenin olamaz.' dedi-
ler. Tubba, 'Ben aranzda ailemden, o peygamber knca kendisi-
ne yardm edecek, destek olacak kimseler brakacam.' dedi. -
te, Evs ve Hazrec kabileleri ondan sonra sahneye kmlardr. Bu
kabileler oalnca, Yahudilerin mallarna el koymaya baladlar.
Bunun zerine Yahudiler onlara, 'Muhammed (s.a.a) gnderildii
zaman sizi yurdumuzdan karp mallarmz sizden alacaz.'
diyorlard. Ama Hz. Muhammed (s.a.a) peygamberlikle grevlendi-
rilince (Evs ve Hazrec'den mteekkil) Ensar ona inand, Yahudiler
ise, onun peygamberliini inkr ettiler. te yce Allah'n u sz
buna iaret etmektedir: Daha nce kfirlere kar zafer isteyip
duruyorlard." [Tef-sir'ul-Ayy, c.1, s.49, h: 69]
352 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ed-Drr'l-Mensr tefsirinde bn-i shak, bn-i Cerir, bn-i Mn-


zir, bn-i Ebu Htem ve Ebu Nuaym (ed-Delail'de) bn-i Abbas'a da-
yanarak u bilgileri aktarrlar: "Peygamberimizin gnderiliinden
nce Yahudiler Evs ve Hazrec kabilelerine kar onunla zafer ister-
lerdi. Y-ce Allah onu Araplar arasndan gnderince de onu red-
dettiler ve daha nce onunla ilgili olarak sarf ettikleri olumlu sz-
leri inkr ettiler. Bunun zerine Muz b. Cebel, Bir b. Ebu'l-Bera
ve Davud b. Seleme onlara, 'Ey Yahudi topluluu Allah'tan korkun
ve Mslman olun. Biz irk iinde yaarken sizler bize kar Hz.
Muhammed'le (s.a.a) zafer istiyordunuz. Onun gnderileceini bi-
ze haber veriyor, sfatlarn birer birer sayyordunuz.' dediler. Bu-
nun zerine Nazroullarndan Selm b. Mkem yle dedi: 'O bi-
ze bildiimiz bir ey getirmi deildir. Bizim size anlattmz pey-
gamber de o deildir.' Bunun zerine yce Allah u ayeti indirdi:
Ne zaman ki, onlara Allah katndan..."
ed-Drr'l-Mensr adl eserde belirtildiine gre, Ebu Nuaym
ed-Delail'inde Ata ve Dahhak kanal ile bn-i Abbas'n yle dedi-
ini bildirir: "Hz. Muhammed'in (s.a.a) gnderiliinden nce
Kurayza ve Nazr oullarndan Yahudiler Allah'tan zafer istiyor, k-
firlere kar yle beddua ediyorlard: 'Rabbimiz, mm Peygam-
berin hakk iin senden yardm istiyoruz. Eer onlara kar bize
yardm etmezsen, bize stnlk salarlar.' Ama tandklar zat -
yani Hz. Muhammed- kendilerine gelince, onun beklenen pey-
gamber olduundan kuku etmediler. Buna ramen onu inkr et-
tiler."
Ben derim ki: Bu anlamlar ifade eden rivayetler baka kanal-
lardan da aktarlmtr. Baz tefsir bilginleri, sonuncu rivayet ve
benzerlerine iaret ettikten sonra yle demilerdir: "Bu rivayet
senet bakmndan zayf ve aktarlan dier rivayetlere muhalif ol-
masnn yan sra anlam bakmndan da doru deildir. nk
Peygamberin ahs -baz rivayetlerde de hakk iin- yardm iste-
mek meru deildir. nk hi kimsenin Allah zerinde hakk yok-
tur ki, bu hak adna Allah'a dua edilsin."
Bu yorum, hak ve yemin kavramlarnn zerinde gerei gibi
durup dnmemekten kaynaklanan bir yanlgdr. yle ki: Ye-
min, bir in veya haberin saygn ve onurlu bir eyin saygnl ve
Bakara Sresi / 89-93 ........................................................................................... 353

onuruyla balantl olarak ifade edilmesidir. Dolaysyla szel nis-


petin geersizlii, yemin edilen eyin saygnlnn ve onurunun
geersizliine yol aar. Eer sz bir haber ise, doru olmadnn
ortaya kmas ve eer emir ve yasak niteliinde bir aklama (in-
) ise, bunlara uyulmamas ile, yemin edilen ey deer kaybna
urar.
Sz gelimi, "mrme andolsun ki, Zeyd ayaktadr." dediin
zaman sznn doruluunu mrnn ve hayatnn onurluluuna
bal klm, bununla kaytlam olursun. Eer szn yalan karsa,
mrn onurunu yitirmi olur. Ayn ekilde, "Hayatma andolsun ki,
yle yap" veya "Sana hayatm zerine yemin ediyorum ki, yle
yapacaksn." dediin zaman verdiin emri hayatnn onuru ile ka-
ytlam olursun. Eer muhatabn senin emrine uymayacak olursa
hayatnn onurunu ve mrnn deerini yok etmi olur.
Bundan kan sonuca gre: ncelikle; edebiyatlarn da be-
lirttikleri gibi, bir ifadedeki en yksek dzeyli vurgulama yntemi
yemindir.
kincisi: zerinde yemin edilen ey, yemine konu olan eyden
onursal olarak daha stn olmaldr. Bir sz onur ve saygnlk
bakmndan daha aa dzeyde olan bir eyle pekitirmenin bir
anlam olmaz. Yce Allah kitabnda kendi adna ve sfatna yemin
etmitir. "Rabbimiz Allah'a andolsun.", "Rabbine andolsun ki, ke-
sinlikle onlar sorgulayacaz.", "zzetine andolsun ki, muhakkak
onlar azdracam." gibi. Bunun yan sra peygamberine, melekle-
rine ve kitaplarna yemin etmitir. Gk, yer, gne, ay, yldzlar,
gece, gndz, gn, dalar, denizler, ehirler, insan, aa, incir ve
zeytin gibi yaratklar adna yemin imitir.
Bunun sebebi, bunlarn yce Allah'n onurlandrmas ve saygn
klmasyla gerek bir saygnla ve onura sahip olmalarndan ba-
ka bir ey deildir. Bunlarn her biri yce Allah'n mukaddes sfat-
larndan birinin zelliklerini tar. O'nun yce zatnn saygnlnn
veya O'nun kutsal fiillerinin iaretlerini, izlerini yanstr. Her onurlu
O'nun zatnn onuru ile onurludur. yleyse, iimizden dua eden
herhangi biri, yce Allah'tan bir ey istedii zaman yce Allah'n
onurlandrd ve zerlerine yemin ettii bu yaratklardan birinin
ad ile istemesine engel olacak ne vardr? Resulullah' bu genel
354 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

hkmn dna karan, onu isimlerine yemin edilenler cmlesin-


den istisna eden, o sz konusu olunca ii zorlatran gereke ne-
dir?
mrme andolsun ki, Allah'n elisi Muhammed (s.a.a) kesin-
likle Allah katnda Irak incirinden veya am zeytininden daha alt
bir dzeyde deildir. Ulu Allah onun sayg deer kiiliine yle
yemin etmitir: "mrne andolsun ki, onlar, sarholuklar iinde
bocalyorlard." (Hicr, 72)
imdi gelelim "Peygamberin hakk iin Allah'tan bir ey
istenmez" eklindeki deerlendirmeye: Batln kart olan "hak"
kavram, zihnin dnda sabit olan gerei, srf dta sabit olan bir
gerek olmas asndan ifade eder. Yer ve insan gibi. Kendi snr-
lar iinde sabit olan her eye de "hak" denir. Mal ve sosyal haklar
gibi. nk bunlar toplumun nazarnda sabit eylerdir. Kur'n- Ke-
rim gerek varolu ve gerekse yasama ile ilgili olarak yce Allah'n
gerekletirdikleri, sabitletirdiklerinin dnda hak olduu ileri s-
rlen her eyi batl ve geersiz olarak nitelendirmitir. u hlde
yasama alannda ve din toplumlarda hak olan, sadece yce Allah-
'n hak kld eylerdir. Mali haklar, kardelik haklar ve ana-
babann evlatlar zerindeki haklar gibi. Yce Allah hi kimsenin
hkmnn etkisinde deildir; Hibir kimse yce Allah' bir ey
yapma durumunda brakamaz. Nitekim, Mutezile ekolnn baz
kantlamalarndan bu ynde eilimler sezinlemek mmkndr.
Ancak hukuk dilinde O'nun bir eyi kendi zerine hak klmas
mmkndr. Bylece bakasnn O'nun zerinde bir hakk olmu
olur.
Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "Mminleri kurtarmamz
bizim zerimizde bir haktr." (Ynus, 103) "Gnderilen peygamber
kullarmza u szmz gemitir: Mutlaka kendilerine yardm
edilecektir. Ve galip gelecek olanlar, mutlaka bizim ordumuz-
dur." (Safft, 171-173)
Grld gibi ne tr bir yardm olaca belli deildir ve her-
hangi bir eyle snrlandrlmamtr. u hlde, kurtarlma mmin-
lerin Allah zerindeki hakkdr. Gnderilen peygamberlerin de Al-
lah zerindeki haklar yardm grmeleridir. Yce Allah peygamber-
lerini bu ekilde onurlandrm, onlara bu saygnl vermitir. Do-
Bakara Sresi / 89-93 ........................................................................................... 355

laysyla onlara izafe edebileceimiz haklar vardr. u hlde onla-


rn hakk iin Allah'tan bir ey istemenin hibir mahzuru yoktur.
nk hakk hak klan, hakk onurlandran ve onurlu olan her eye
yemin eden O'dur.
Bu aklamamz anladn zaman, yce Allah' Peygamberine
(s.a.a) veya Peygamberinin hakkna, ayn ekilde Allah'n tertemiz
velilerine veya onlarn haklarna yemine vermenin hibir sakncas
olmadn anlarsn. nk yce Allah mutluluk yolunda, bununla
ilgili her trl yardm yntemiyle onlara yardm etmeyi zerine bir
hak olarak almtr. Nitekim bunun byle olduunu ayetlerde gr-
dn.
Dolaysyla "Hi kimsenin Allah zerinde hakk yoktur." sz
anlamszdr, dayanaktan yoksundur.
Evet, hi kimsenin Allah zerinde kendi etkisi ile gerektirdii,
kesinletirdii bir hakk olamaz. Yani Allah bakasnn verdii h-
kmle ynlendirilemez. Bir bakas O'nu bir eye zorlayamaz. Bu
konuda kimsenin syleyecek bir sz de yoktur. Hi kimse bir
bakasnn Allah'a dikte ettirdii bir hak ile O'na dua edemez. Ak-
sine, ancak O'nun bozulmaz vaadi ile zerine ald hak adna O'-
na dua edilebilir.
356 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

94- De ki: "Eer Allah katnda ahiret yurdu holanmadnz


eylerden ar olarak, baka insanlarn deil de, yalnzca sizin ise
ve sznzde doru iseniz, haydi lm temenni edin."
95- Fakat ellerinin yapp ne srd ilerden dolay, l-m
asla istemezler. Allah, zalimleri bilir.
96- Andolsun ki onlar, insanlarn hayata en dkn, hatta
mriklerden daha dkn bulacaksn. Her biri ister ki bin yl ya-
atlsn. Oysa yaatlmas, onu azaptan uzaklatracak deildir. Al-
lah, ne yaptklarn gryor.
97- De ki: "Kim Cibrl'e dman ise, bilsin ki o, Kur'n' Allah'n
izniyle kendinden ncekileri dorulayc, inananlara yol gsterici
ve mjdeci olarak senin kalbine indirmitir.
98- Kim, Allah'a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail'e ve
Mikil'e dman olursa bilsin ki, Allah da kfirlerin dmandr.
99- Andolsun, sana apak ayetler indirdik. Onlar fask-lardan
bakas inkr etmez.
Bakara Sresi / 94-99 ........................................................................................... 357

AYETLERN AIKLAMASI
"De ki: Eer Allah katnda ahiret yurdu... baka insanlarn deil de,
yalnzca sizin ise..." Yahudiler, "Ate yalnzca sayl birka gn bize
dokunacak." diyorlard. "Allah'n indirdiine inann." arsna da,
"Biz bize indirilene inanrz." diye cevap veriyorlard. Bu szleri,
btn insanlar arasnda sadece kendilerinin ahirette kurtulacakla-
rna, ahiretteki kurtulu ve mutluluklarnn helk ve mutsuzlukla
glgelenmeyeceine inandklarn gsteriyordu. nk aslsz id-
dialarna gre, onlar sadece birka sayl gn azap greceklerdi.
Bu da buzaya taptklar gnlerin karlyd. Yce Allah onlara
yle bir cevap veriyor ki, iddialarnn aslszl ve bu husustaki ke-
sinkes dile getirdikleri eyin yanll aka ortaya kyor.
"De ki: Eer ahiret yurdu sizin ise..." Yani eer ahiret yurdu-
nun mutluluu sadece size zg ise. Hi kukusuz bir eve, bir yur-
da sahip olan kimse, orada istedii gibi hareket eder. Ondan mut-
luluun ve gzelliin en son snrna kadar yararlanr. "Allah katn-
da." Yani Allah katnda sabitlemi, O'nun hkm ve izniyle. Bu
tpk u ayeti kerimeye benziyor: "Allah katnda din slm'dr." (l-i
mrn, 19) Ayetin orijinalinde geen "haliseten" ifadesi, "holanma-
dnz azap, horlanma ve benzeri onur krc uygulamalardan, ar
olarak" demektir. nk iddianza gre, orada sadece birka gn
azap greceksiniz.
"Baka insanlarn deil." Byle dnmenizin sebebi, sizin di-
ninizin dndaki tm dinlerin batl olduunu iddia etmenizdir.
"Sznzde doru iseniz, haydi lm temenni edin." ifadesi, "De
ki: Ey Yahudiler, eer insanlar arasnda yalnz sizin, Allah'n
dostlar olduunuzu sanyorsanz, o hlde lm temenni edin."
(Cum'a, 6) ayetine benziyor. Bu tr bir neri, onlar etkisini hemen
gsteren, hibir kuku gtrmeyen ftr bir gerein kanlmaz
gerei ile yz yze getirme amacna yneliktir. nk btn
insanlar, hatta bilin sahibi tm canllar, rahatlk ve zorluk
arasnda bir tercih yapma durumunda brakldklarnda hi
tereddtsz ve kvrmasz rahatl seerler. Skntl ve bulank bir
hayat ile berrak ve ar bir hayattan birini seme nerisi karsnda
kesinlikle esenlik dolu berrak, ar-duru hayattan taraf tercihlerini
koyarlar. Byle birisi sz gelimi meakkatli, mutsuzluk verici,
aalk bir hayatla snansa yine de teki temiz, ar ve berrak
358 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

yine de teki temiz, ar ve berrak hayat ister. Onun zlemiyle tu-


tuur, dilinde hep o hayatn ad ve abas, hep o hayata kavuma-
ya ynelik olur.
ayet, ahiret mutluluunun dier insanlardan ayr olarak srf
kendilerine ait olduu eklindeki iddialarnda samimi iseler, kalp,
dil ve tavr olarak bu mutluluu temenni etmeleri gerekir. Ama
kesinlikle byle bir temennide bulunmazlar, peygamberleri ldr-
dkleri, Hz. Musa'y inkr ettikleri, szlemelerini bozduklar iin.
Allah zalimleri herkesten daha iyi bilir.
"Ellerinin yapp ne srd..." ifadesi, yaptklar amellerden ki-
naye olarak kullanlmtr. nk amellerin byk ounluu el
aracl ile gerekletirilir. Daha sonra bu ameller, onlardan yarar-
lanacak veya onlar isteyen kimseye sunulur. Dikkat edilirse bu i-
fadede iki zentiyle kar karyayz: Birincisi; fiiller el sahiplerine
deil, ellere izafe edilmitir: kincisi, tm fiiller ellerin iledii a-
meller olarak nitelendirilmitir.
Ksacas, insann amelleri, zellikle srekli sergiledii tavrlar,
vic-dannn derinlerinde saklad, kiiliinin ayrlmaz paras hli-
ne gelen niteliklerini ortaya koyan en gzel ve en tartmasz ka-
ntlardr. Kt ameller, irkin hareketler, ancak Allah'la bulumak
arzusundan, onun dostlarnn yurtlarna girmekten kanan kt
ve irkin batndan kaynaklanr.
"Onlar, insanlarn hayata en dkn bulacaksn." Bu ifade yce
Allah'n, "lm asla istemezler." eklindeki szn aklayc bir
kant olarak sunuluyor. Yani onlarn lm arzulamadklarnn ka-
nt, insanlar arasnda u dnya hayatna en dkn olanlarn on-
lar olduudur. nk dnyada ahiret yurdunu arzulamann nn-
deki tek engel hayata dknlktr, topraa ballktr. fadede
"hayat" kelimesinin belirsiz braklmas, dnya hayatn km-
seme amacna d-nktr. Nitekim yce Allah bir ayette de yle
buyuruyor: "Bu dnya hayat, elence ve oyundan baka bir ey
deildir. Ahiret yurdu ise, asl hayat odur, keke bilselerdi."
(Ankebt, 64)
"Ve mriklerden..." Anlalan, bu ifade "nas=insanlar" ifadesine
matuftur. Buna gre anlam yle olur: Onlarn mriklerden daha
ok hayata tutkun olduklarn greceksin.
Bakara Sresi / 94-99 ........................................................................................... 359

"Oysa yaatlmas, onu azaptan uzaklatracak deildir." Anlalan,


ifadenin orijinalindeki "ma" olumsuzluk edatdr. "Huve" zamiri i-
se, ya durum bildirme ve anlatma iindir ki, o zaman "en yu-
emmer=yaatlmas" mbteda, "bi-muzehzihihi=uzaklatracak"
ifadesi de haberi olur. Ya da "huve" zamiri yce Allah'n, "her biri
ister ki..." sznn ifade ettii anlama dnktr. Bu durumda, "O-
nun istedii ey kendisini azaptan uzaklatracak deildir." ek-
linde bir anlam elde edilmi olur. "En yuemmer=yaatlmas" sz
de zamirin dnk olduu eyin aklayc konumuna gelir.
Bunun nda ayeti genel olarak aklayacak olursak yle
bir anlam kar: Onlar asla lm arzu etmezler. And ierim ki, in-
sanlar arasnda u aalk, u rezil, u deersiz ve insanlar mut-
luluk kayna, tertemiz ahiret hayatndan alkoyan dnya hayatna
en tutkun olan-larn Yahudiler olduunu greceksin. Onlar lm-
den sonra dirilie, hare inanmayan mriklerden daha ok haya-
ta dkndrler. Kald ki mrikler onlarn her biri en uzun mr
yaamak ister. Ama en uzun mr bile onu azaptan uzaklatra-
cak deildir. nk dnyada srdrlen mr, ne kadar uzun da
olsa sonuta snrldr, belli bir srenin dolmas ile sona erer.
"Her biri ister ki bin yl yaatlsn." Yani en uzun ve en fazla mr
yaasn. Dolaysyla "bin" says okluktan kinayedir. nk Arap
dilinde bileik olmayan en yksek say ad "bin"dir. Bundan fazlas
iki say adnn bilekesi veya birinin tekrar eklinde ifade edilir.
On bin; yz bin, bin bin, gibi.
"Allah ne yaptklarn gryor." "el-Basir", yce Allah'n gzel i-
simlerindendir. Grlecekleri bilmek, demektir. Dolaysyla bu i-
sim, alm yani "bilen" isminin bir daldr.
"De ki: Cibrile kim dman ise, bilsin ki, o, Kur'n' Allah'n izniyle
senin kalbine indirmitir." Ayetlerin akndan anlald kadaryla
bu ayet Yahudilerin sarf ettikleri bir sze cevap olmak zere in-
mitir. fadeden anlald kadaryla Yahudiler Peygamber efen-
dimize (s.a.a) indirilen Kur'n'a inanmaya yanamamlar ve bu
tavrlarna gereke olarak da vahyi indiren Cebrail'e dman ol-
duklarn gstermilerdi. Bunun kant da yce Allah'n her iki a-
yette hem Kur'n ve hem de Cebrail adna cevap vermesidir. Aye-
tin ini sebebi ile ilgili aktarlan rivayet de bunu pekitirir nitelik-
360 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

tedir. nce onlarn "Biz Kur'n'a inanmayz, nk biz onu indiren


Cebrail'e dmanz." szlerine cevap verilmitir. yle ki:
Bir kere: Cebrail Kur'n' Allah'n izniyle senin kalbine indirmi-
tir. Kendi yanndan deil. Dolaysyla onlarn Cebrail'e dman o-
lular, Allah'n izniyle sana indirilmi bulunan kelma inanmak-
tan kanmalarn gerektirmez.
kincisi: Bu Kur'n onlarn yanndaki hak ierikli kitab doru-
lamaktadr. Dolaysyla bir eye inanp da onu dorulayana inan-
mamak anlamszdr.
ncs: Bu Kur'n kendisine inananlara yol gstericilik ya-
par.
Drdncs: Kur'n bir mjdedir. Akll bir insan dman tara-
fndan sunuldu diye doru yol klavuzundan sapar m? Kendisine
ulatrlan mjdeye ilgisiz kalr m?
Onlarn "Biz Cebrail'e dmanz." eklindeki szlerine de u
ekil-de cevap verilmitir: Cebrail ancak bir melektir. Tpk Mikil
ve dier melekler gibi, Allah'n kendisine ynelttii emirleri eksik-
siz yerine getirmekten baka bir i grmez. Onlar saygn klnm
kullardr. Allah'n kendilerine ynelttii emirlere kar kmazlar.
Emredilenleri yaparlar. Allah'n peygamberleri de yle, onlarn
yapt Allah adna ve O'nun direktifleri dorultusunda hareket
etmektir.
Dolaysyla meleklere ve peygamberlere dman olmak, onla-
ra buzetmek, Allah'a dman olmak, O'na buzetmek anlamna
gelir. Kim Allah'a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail'e ve
Mikil'e d-man olursa, Allah da onun dmandr. te bu iki
ayet, deindiimiz bu cevaplar iermektedir.
"O, Kur'n'... senin kalbine indirmitir." Bu ifadede birinci tekil
ahs anlatmndan ikinci tekil ekline bir gei yaanyor. fadenin
normal ak gz nnde bulundurulacak olursa: "O, Kur'n' be-
nim kalbime indirdi." eklinde bir ifade kullanlm olmas gereki-
yordu. Fakat hitaba ynelik bir deiiklik gerekleiyor ki, bununla
gdlen ama, "nasl ki, Kur'n'n indiriliinde emirleri eksiksiz ye-
rine getirmekle ykml Cebrail'in bir etkinlii bulunmuyor, ayn
ekilde Kur'n' alglayp duyurma iinde Hz. Peygamberin de bir
etkinlii sz konusu deildir" gereini vurgulamaktr. Hz. Pey-
Bakara Sresi / 94-99 ........................................................................................... 361

gamberin kalbi yalnzca vahyi alglayan bir kaptr. Vahyin mahiyeti


zerinde bir etkinlii sz konusu deildir. O sadece teblile y-
kmldr.
Bil ki, bu ayetlerin sonlarnda eitli ekillerde iltifat sanat,
yani hitapta ahs deiiklii sz konusudur. Ayetlerin ak iinde
temel hitap ise srailoullarna yneliktir. Ne var ki, hitabn temel
nitelii muhatab azarlama ve yerme olur, sz de uzarsa konua-
nn bir yolla muhatapla konumann kendisine bkknlk verdiini,
muhatab nemsemediini hissettirmesi, bildirmesi yerinde olur.
Bu durumda usta bir konumac zaman zaman konumasnn
akn deitirip hitaptan nc ahsa, nc ahstan hitaba
gei yapar. Bununla onlar konuturmaktan, onlara hitap etmek-
ten holanmadn, onlarn buna lyk olmadn, buna ramen
onlarn aleyhine olmak zere gerei aa karmak iin de onla-
ra hitap etme gereini de duyduunu ortaya koyar.
"Allah kfirlerin dmandr." Burada zamir yerine "kfirler" ifa-
desi kullanlmtr. Buradaki incelik de yce Allah'n bu hkmnn
sebebine dikkat ekmektir. Sanki yle denmek isteniyor: "Allah
onlara dmandr. nk onlar kfirdirler ve Allah da kfirlerin
dmandr."
"Onlar fasklardan bakas inkr etmez." Bu ifade kfrn sebebi-
ni ortaya koyuyor ki, bu fsktr. Yani onlar fask olduklar iin kfir
olmulardr.
Ayetin orijinalinde geen "el-Fasikn=fasklar" kelimesinin ba-
ndaki harf-i tarifin hatrlatma iin olmas uzak bir ihtimal deil-
dir. Bu durumda surenin bandaki u ifadeye gndermede bulu-
nulmu oluyor: "Ancak onunla sadece fasklar saptrr. Onlar ki,
Allah'a vermi olduklar sz kesin bir ahit hline getirdikten
sonra bozarlar."
Hz. Cebrail'e, onun Kur'n' Peygamber efendimizin (s.a.a)
kalbine indiriinin mahiyetine, ayrca Mikil ve dier meleklere i-
likin bilgilere yeri gelince deineceiz.

AYETLERLE LGL BR HADS


Mecma'ul-Beyan'da belirtildiine gre, "De ki: Kim Cibril'e
dman olursa..." ayeti ile ilgili olarak bn-i Abbas'n yle dedii
362 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

bildirilir: "Bu ayetin ini sebebi u olaydr: Fedek blgesinde yaa-


yan bir Yahudi grubu ile birlikte bn-i Suriya Medine'ye gelip Pey-
gamberimizin (s.a.a) huzuruna kt. Ona, 'Ya Muhammed, nasl
uyuyorsun? nk ahir zamanda gnderilecek peygamberin uy-
kusunun mahiyeti ile ilgili baz bilgilere sahibiz.' dediler. Peygam-
berimiz, 'Gzlerim uyur, ama kalbim uyanktr.' dedi. 'Doru syle-
din ya Muhammed.' dediler. 'Bize bildir bakalm ocuun erkekten
midir, yoksa kadndan m?' Peygamberimiz, 'Kemikler, sinirler ve
damarlar erkektendir. Et, kan, trnaklar ve sa ise kadndandr.'
dedi. 'Doru syledin ya Mu-hammed.' dediler. 'Peki nasl oluyor
da ocuk amcalarna benziyor; ama daylarna hi benzerlik
gstermiyor ya da daylarna benziyor da daylar ile aralarnda bir
benzerlik olmuyor?' Peygamberimiz, 'Hangisinin suyu st olursa,
ocuk onun tarafna benzer.' dedi. 'Doru syledin ya Muhammed.
u hlde bize Rabbini anlat, kimdir ve nedir O?' dediler."
"Bunun zerine yce Allah, 'Kul huvellahu ahad...' suresini
indirdi. Daha sonra bn-i Suriya ona dedi ki: 'Bir husus daha var,
eer onu aklarsan sana inanp uyacam. Allah'n sana indir-
diini hangi melek sana getiriyor?' Peygamberimiz, 'Cebrail.' dedi.
Bunun zerine adam, 'O bizim dmanmzdr. Sava, iddet ve
harp emirlerini indirir. Mi-kil ise, kolaylk ve bolluk indirir. Eer
sana gelen melek Mikail olsayd, kesinlikle sana inanrdk.' dedi."
Ben derim ki: Resulullah (s.a.a), "Gzlerim uyur; ama kalbim
uyanktr." buyuruyor. i ve Snn kanallardan gelen bilgilere g-
re, Peygamberimiz uyurdu, ama kalbi uyumazd, yani uykunun et-
kisiyle kendinden habersiz olmazd. Uykudayken uyuduunu, gr-
dklerinin rya olduunu, bunlar uyank olarak grmediini bili-
yordu. Ruhlarn arndrmalar ve btnyle Rablerinin yce ma-
kamn anmalar durumunda salih insanlarda da byle durumlar
kimi zamanlarda meydana gelebilir. nk ruhun, Rabbinin yce
makamn olanca grkemiyle alglamas, onun dnya hayatndaki
durumlarndan ve Rabbine olan ballndan gaflet etmesine
mani olur.
Byle bir mahede sonucu u gerek ortaya kyor: nsano-
lu bu dnya hayatnda ister insanlarn uyku dedikleri durumda ol-
sun, ister uyanklk durumunda olsun, o aslnda bir tr uyku orta-
Bakara Sresi / 94-99 ........................................................................................... 363

mnda bulunmaktadr. nsanlar iinde bulunduklar duyusal ortam-


la btnlemi, doal ortama uymulardr. Kendilerini uyank ka-
bul etseler bile, uykudadrlar onlar. Nitekim Hz. Ali (a.s) "nsanlar
uykudadrlar, ldkleri zaman uyanrlar." diyor.
leride bu konuda daha geni bilgi vereceimiz gibi, yeri gel-
dike Hz. Ali'den rivayet edilen bu hadisin dier blmlerini de ele
alacaz, inaallah.
364 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

100- Ne zaman bir ahit yaptlarsa, ilerinden bir gurup ahdi


kaldrp atmad m? Dorusu u ki, onlarn ou iman etmezler.
101- Allah tarafndan kendilerine, yanlarnda bulunan doru-
layan bir eli gelince, kitap verilmi olanlardan bir grup, Allah'n
kitabn, sanki bilmiyorlarm gibi, srtlarnn arkasna attlar.

AYETLERN AIKLAMASI
"...ahdi kaldrp atmad m?" Ayetin orijinalinde geen "nebe-ze"
kelimesinin kk olan "nebz", atmak demektir.
"Allah tarafndan kendilerine... bir eli gelince..." Bundan maksat
Peygamber efendimizdir (s.a.a), onlara gelen ve yanlarndaki kita-
b tasdik eden her peygamber deil. nk yce Allah'n, "kendi-
lerine bir eli gelince..." ifadesinde sreklilie ynelik bir iaret
bulunmuyor. Tersine, bu ifadede sz konusu tavrn bir kereye
mahsus ol-mak zere gerekletii anlalyor.
Ayet-i kerime bir yandan da, Tevrat'ta yer alan Peygamberimi-
ze ilikin mjdeler ieren ifadeleri gizlemeleri, ellerindeki kitab
dorulayc nitelie sahip olan kitaba inanmamalar suretiyle ger-
ein karsnda yer almalarna da iaret ediyor.
Bakara Sresi / 102-103 ....................................................................................... 365

102- Sleyman'n hkmranl hakknda onlar, eytanlarn


uydurduklar szlere uydular. Oysa Sleyman kfre gitmemiti.
Fakat o eytanlar, kfre gittiler; insanlara by retiyorlard. Ve
yine onlar, Babil'de Harut ve Marut adl meleklere indirilene uy-
dular. Oysa o ikisi (Harut ve Marut), "Biz bir imtihan vesilesiyiz;
sakn kfre gitme!" demedike, kimseye bir ey retmiyorlard.
Onlar, o ikisinden, erkekle karsnn arasn aacak eyler reni-
yorlard. Ancak, Allah'n izni olmadan o by ile hi kimseye za-
rar veremezler. Onlar kendilerine yarar vereni deil, zarar vereni
reniyorlard. Andolsun, onu satn alann ahirette bir nasibi ol-
madn gayet iyi biliyorlard. Kendilerini karlnda sattklar
ey, ne ktdr. Keke bilselerdi.
103- Eer onlar iman edip korunsalard, elbette Allah katn-
dan verilecek sevap, kendileri iin daha hayrl olurdu. Keke bilse-
lerdi.
366 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

AYETLERN AIKLAMASI
"Sleyman'n hkmranl hakknda (onlar), eytanlarn uydurduk-
lar szlere uydular." Tefsir bilginleri arasnda bu ayetin yorumu ile
ilgili olarak ilgin denecek dzeyde gr ayrlklar meydana
gelmitir. Diyebiliriz ki, Kur'n- Kerim'in bir baka ayeti zerinde
bu dzeyde gr ayrlklar ba gstermemitir. "Uydular" fiilin-
deki zamirin kimlere dnk olduu hususunda gr ayrl var:
"Burada Hz. Sleyman dnemindeki Yahudilere mi, yoksa
Resulullah efendimiz dnemindeki Yahudilere mi ya da hepsine
mi iaret ediliyor?" diye. (Mealde "uydurduklar" diye geen oriji-
naldeki) "tetl" ifadesi de ihtilf konusudur: Acaba eytanlarn uy-
gulayp iledikleri mi, yoksa okuduklar m, kastedilmitir? "ey-
tanlar" deyimi hakknda da deiik grler ileri srlmtr: A-
caba bunlar cin kkenli eytanlar mdr, yoksa insan kkenli ey-
tanlar mdr veya her iki trn eytanlar mdr?
Orijinalindeki "al mulk-i Sleyman" ifadesinin anlam da tar-
tlan bir konudur. Bir ksm tefsir bilginine gre, bunun anlam
"Sleyman'n hkmranl hakknda"dr. Bir ksmna gre de ifa-
denin anlam, "Sleyman'n hkmranlk dneminde"dir. Dier bir
grup da, "Sleyman'n hkmranl zerinde" anlam kastedil-
mitir, eklinde bir gr ileri srmlerdir. Bu gruptaki bilginlerin
bu yaklamlarnn temel dayana, ifadedeki "al" harf-i cerrinin
zahir anlamndaki "zerinde"lik unsurunu gz nnde bulundur-
maktr. fadenin anlam, "Sleyman'n hkmranlk dnemi ze-
rinde" eklindedir, diyenler de olmutur.
htilfa konu olan ifadelerden biri de, "Fakat o eytanlar kfre
gittiler" ifadesidir. Bir ksm lime gre, onlar sihri insanlara gs-
terdikleri iin kfir olmulardr. Bazlar da, eytanlar sihri Hz.
Sleyman'a mal ettikleri iin kfre gitmilerdir, eklinde bir gr
ileri srmlerdir. Dier bazlarna gre, eytanlar sihir yaptlar,
dolaysyla sihir, kfr eklinde ifade edildi.
"nsanlara by retiyorlard." ifadesi zerinde de farkl g-
rler ortaya atlmtr. Bazlar, eytanlar insanlara by yapyor-
lard, bylece onlara retmi oluyorlard, demilerdir. Baz bilgin-
lerin ifadenin anlamna ilikin grleri ise yledir: eytanlar in-
Bakara Sresi / 102-103 ....................................................................................... 367

sanlara bynn nerede olduunu gsterdiler. By Hz. Sley-


man'n tahtnn altnda gizliydi. Onu oradan karp rendiler.
"Harut ve Marut adl meleklere indirilen" ifadesi hakknda da
deiik grler benimsenmitir. Bazlar orijinal ifadedeki "ma
unzile" cmlesindeki "ma" edat mevsuledir ve "ma tetl" ifadesi-
ne matuftur, demilerdir. Dier baz limler ise, "ma" edat
mevsuledir ve hemen ncesindeki "es-sihr" kelimesine matuftur.
Yani sz konusu ifadenin anlam: "nsanlara iki melee indirileni
retiyorlard, eklindedir" de-milerdir. Baz limlere gre "ma"
edat olumsuzluk bildirir, bandaki "vav" harfi ise, nceki ifadeye
atfetmek iin deil, yeni bir cmleye balandn bildirmek iin-
dir. Bu durumda ifadeye yle bir anlam vermek gerekir: "Yahudi-
lerin ileri srdkleri gibi Harut ve Marut adl iki melee sihir indi-
rilmi deildir."
"ndirme" fiili zerinde tartma meydana gelmitir. "Gkten
indirme" kastediliyor, diyenler olduu gibi, yeryznn yksek yer-
lerin-den indirme, kastediliyor, diyenler de olmutur.
"ki melek" ifadesi zerinde de tartma meydana gelmitir.
Bazlarna gre bunlar gkteki meleklerdendiler. Bazlar ise, ifa-
deyi "me-likeyn" eklinde okuyarak, bunlar insandlar ve kraldlar,
demilerdir. Genelde olduu gibi, "melekeyn" eklinde okunmas
hlinde bile, bununla "iki salih insan" ya da "salih gibi grnen iki
insan" kastedilmitir, demilerdir.
"Babil" deyimi zerinde de farkl grler ortaya atlmtr.
"Bu, Irak'taki Babil'dir" diyenlerin yan sra bazlar da, "Bu,
Demavend'teki Babil'dir" demilerdir. Bundan maksat, Nusaybin'-
den Re's'l-Ayn'e ka-dar uzayan blgedir, diyenler de olmutur.
"retiyorlar." Bir ksm tefsir bilginine gre "alleme=bildirdi"
fiili asl anlamnda kullanlmtr; bir ksm ise, "a'leme=bildirdi"
anlamnda kullanlmtr, demilerdir.
Bir ihtilf konusu da "kfre gitme" ifadesidir. Sihir yapmak
suretiyle kfre gitme, eklinde bir yorum getirenlerin yan sra, bir
ksm lim de, sihir reterek kfre gitme, eklinde bir yorum ge-
tirmilerdir. Her iki anlam da kastedilmitir, diyenler de olmutur.
"O ikisinden... reniyorlard." deyimi de ihtilfldr. Bazlar "i-
kisi"nden maksat, Harut ve Marut adl meleklerdir, demilerdir;
368 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

bazlar da, "sihir ve kfr" kastedilmitir, grndedirler. Bir -


nc grup da, bu ifadeyle iki melein rettiklerinin yerine onlar
o iki melein yasaklamasna ramen erkekle karsnn arasn a-
acak eyler reniyorlard, eklinde bir gr benimsemitir.
"Erkekle karsnn arasn aacak eyler" cmlesi de farkl bi-
im-lerde yorumlanmtr. Yani, "Kar-koca arasnda sevgi veya
nefret oluturacak eyler" diyenlerin yan sra, "Onlar elerden bi-
rini batan karyor, onu kfr ve irke yneltiyorlard, din deiik-
liinden dolay kar koca birbirlerinden ayrlmak durumunda kal-
yorlard." diyenler de olmutur. Bazlar, "Onlar eler arasnda p-
he ve gvensizlik yayarak sonuta onlar ayrlmaa yneltiyorlar-
d." demilerdir.
Buraya kadar sunduklarmz, kssay anlatan ayetteki ifadelere
ilikin gr ayrlklarndan bir demetti. Bunun dnda kssann
mahiyeti ile ilgili ihtilflar da sz konusudur: Bu kssa gerekten
olmu mudur? Yoksa temsil bir kssa mdr bu? Ya da baka bir
durum mu sz konusudur? gibisinden. Szn ettiimiz ihtimalle-
re ilikin baz rakamlar dier bazs ile arpld zaman ihtimaller
akl almaz bir saysal dzeye kyor. Yaklak bir milyon iki yz
altm bin (1.260.000) ihtimal ortaya kyor. (4x39x24)
Allah'a andolsun ki, bu ayet Kur'n'n olaanst ifade tarznn
akllara durgunluk veren rneklerinden biridir. Ayet-i kerimede a-
kllarn dehetten donakalaca, kafalarn allak-bullak olaca ka-
dar ihtimaller sz konusu olmakla birlikte szel yapsnn gz ka-
matrc gzelliini aynen korumakta, fesahat ve belgat asn-
dan en ufak bir hell grlmemektedir. Bunun bir benzerini de u
ayet-i kerimede greceksin: "Rabbinden apak bir delil zerinde
bulunan, onu yine ondan bir delil izleyen ve ondan nce bir nder
ve rahmet klavuzu olarak Musa'nn kitab bulunan kimse, onlar
gibi midir?" (Hd, 17)
Yaptmz bu aklamadan sonra unu demek gerekir: Ayetin
ak Yahudilerin bir dier zelliklerini gzler nne seriyor. Sihrin
aralarnda yaygn biimde bavurulan bir yntem olduunu
sergiliyor. Bu tutumlarna gereke olarak, bildikleri bir veya iki
kssaya dayanyorlard. Bu kssalarda Sleyman Peygamberden ve
Babil'e inen Harut ve Marut adl meleklerden sz ediliyordu. u
Bakara Sresi / 102-103 ....................................................................................... 369

hlde ayet-i kerime Yahudiler arasnda yaygn biimde anlatlan


bir kssaya gndermede bulunuyor.
Ne var ki, Yahudiler, Kur'n- Kerim'in de tanmlad gibi ger-
ekleri tahrif etme, ellerindeki bilgileri deitirme eiliminde
kimselerdirler. Ne inanmalarna, ne de tarihsel bir kssay tahrif et-
meden, deitirmeden sunmalarna gvenilmez. Bu, onlarn ka-
rakteristik zellikleridir. Her frsatta kendi karlarna olan sz ve
davranlar sergilemekten geri durmazlar. Ayetin satr aralarnda
buna ilikin iaretler yeterli derecede belirgindir.
Ayetin akndan anlald kadaryla Yahudiler yaygn biim-
de sihir yapyor, sihirle ilgileniyorlard. Bunu da Hz. Sleyman'a
mal ediyorlard. nk iddialarna gre Hz. Sleyman kralln,
cinler, insanlar, vah hayvanlar ve kular zerindeki egemenliini,
olaanst gelimelere yol ama yeteneini sihir sayesinde elde
edebilmiti. Bildikleri sihrin bir ksmn ona mal ediyorlard. Dier
bir ksmn da Babil'deki Harut ve Marut adl meleklere mal ediyor-
lard.
Kur'n- Kerim, Hz. Sleyman'n sihirle ilgilenmediini belirte-
rek onlara cevap veriyor, bu yaklamlarnn aslszln vurgulaya-
rak red-dediyor. Hem nasl olabilir ki, sihir Allah' inkr demektir;
evrende yce Allah'n koyduu normal dzenin tersine uygulama-
larda bulunmak demektir. Yce Allah'n canllara bahettii alg
ve duyu organlarn yanltarak, yanl yarglara yneltmektir. S-
leyman kfir olmad. O, Allah tarafndan kfr ve gnahlardan ko-
runan bir peygamberdir. Ulu Allah onunla ilgili olarak yle buyu-
ruyor: "Sleyman kfre gitmemiti. Fakat o eytanlar kfre gitti-
ler. nsanlara by retiyorlard... Andolsun, onu satann,
ahirette bir nasibi olmadn gayet iyi biliyorlard." Hz. Sleyman,
kendisine sihir ve kfr izafe edilmeyecek kadar stn ve kutsal
bir kiiliktir.
Yce Allah kitabnn birok yerinde; bu sureden nce Mekke'-
de inen En'm, Enbiy, Neml ve Sd gibi surelerde onun stn bir
konuma sahip olduunu vurgulamtr. Buralarda belirtildiine g-
re, Hz. Sleyman salih bir kul, Allah tarafndan gnderilmi bir
peygamberdir. Allah ona bilgi ve hikmet vermitir. Ona yle bir
hkmranlk bahetmitir ki, ondan sonra hi kimse, bylesine
370 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

gz kamatrc, akllara durgunluk verici bir egemenlik elde ede-


memitir. O, kesinlikle sihirbaz deildir. Bu, eytanlarn uydurup
insanlar arasndaki dostlarna fsldadklar aslsz bir kuruntu,
gvenilmez bir hurafedir ve onlar da insanlara sihir rettikleri iin
kfir olmulardr.
Kur'n- Kerim Yahudilerin Babil'e inen Harut ve Marut adl
meleklere ilikin deerlendirmelerini de u ekilde cevaplandr-
yor: "Eer yce Allah onlara bunu indirmise, hi kukusuz bu, in-
sanlar snamaya, denemeye ynelik bir ilh imtihandr. Nitekim
yce Allah snama amac ile demoullarnn kalplerine eitli k-
tlkler ve bozgunculuklar ilham eder. Bu, bir kaderdir. Evrensel
sisteminin ngrd bir uygulamadr. Dolaysyla, eer sz konu-
su iki melee sihir indirilmise, onlar kesinlikle, "Biz birer snama
aralaryz, rendiin sihri yerinde kullanmamak suretiyle sakn
kfre gitme. Sihri bozma ve ailenin kt yola dmln orta-
ya karma amacnn dnda sakn sihir yapp kfre sapma" de-
medike kimseye onu retmezlerdi. Ama onlar buna ramen, o
iki melekten yce Allah'n evrene yerletirdii normal dzeni bo-
zucu eyler reniyorlard. Ktlk ve bozgunculuun yaygnla-
mas iin rendikleri sihirle kar-kocann arasn bozuyorlard.
Kendilerine yarar salayan deil de zararl olan reniyorlard.
Bu durumda ayet-i kerimeyi yle aklamak gerekir: "Uydu-
lar", yani Yahudiler Hz. Sleyman'dan sonra, halefin seleften dev-
ralmas eklinde. "Uydurduklarna", yani cin kkenli eytanlarn
Sleyman'n hkmranl zerine yaydklar yalanlara. fadenin
orijinalinde geen "tetl" kelimesinin "uydurduklar yalanlar" an-
lamna geldiinin kant, fiilin "al" harf-i cerri ile geili klnm
olmasdr. Bu eytanlar cin k-kenliydiler, Hz. Sleyman'n kontrol
altndaydlar ve onun tarafndan eitli cezalara arptrlmlard.
Bylece Hz. Sleyman onlar bozgunculuk yapmaktan alkoyuyor-
du. Bunlar yce Allah'n u szlerinden anlamak mmkndr:
"eytanlardan, onun iin denize dalan ve bundan baka iler g-
ren kimseleri de. Biz onlar, onun iin koruyorduk." (Enbiy, 82)
"Sleyman yklnca anlald ki, eer cinler gay-b bilselerdi, o
kk drc azap iinde kalmazlard." (Sebe', 14)
Bakara Sresi / 102-103 ....................................................................................... 371

"Oysa, Sleyman kfre gitmemiti." Yani, Sleyman sihir yap-


mamt ki, kfre gitsin. Ama eytanlar kfir oldular. nk, onlar
insanlar saptryor ve onlara sihir retiyorlard.
"ndirilene..." Yani Yahudiler, Babil'deki Harut ve Marut adl
me-leklere uyar suretinde ve ilham yoluyla indirilene uyuyorlard.
Hlbuki, bu melekler, sihir yapmama hususunda uyarmadka
kimseye sihir retmezlerdi ve yle derlerdi: "Biz sizin iin birer
snama aracyz. Bizimle ve size rettiklerimizle snanyorsunuz.
Dolaysyla sihir yapmak suretiyle kfre girmeyin."
"Fakat onlar, o ikisinden... reniyorlard." Yani Harut ve Marut
adl iki melekten. "...aacak eyleri..." yani uyguland takdirde b-
rakt etkiyle erkekle karsnn arasn aacak sihri.
"Ancak, Allah'n izni olmadan o by ile hi kimseye zarar veremez-
ler." Bu ifade, Yahudilerin by aracl ile yaratl ve oluum sis-
temini bozduklar, Allah'n ngrd kaderin nne geip, ona
mdahale ettikleri eklinde kafalara taklabilecek bir soruya ce-
vap niteliindedir. Burada yce Allah, sihrin kendisinin de ilh
takdirin bir sonucu olduunu, Allah'n izni olmakszn etki gste-
remeyeceini vurguluyor. u hlde onlar hibir ekilde Allah' etki-
sizletiremezler. Bu ifadeye, "Onlar kendilerine yarar vereni deil,
zarar vereni reniyorlard." ifadesinden nce yer verilmesinin
sebebi, "Fakat onlar, o ikisinden erkekle karsnn arasn aacak
eyler reniyorlard." cmlesinin sihrin tek bana etkinliini gs-
teren bir anlam iermesidir. Onun iin hemen ardndan sz konu-
su etkinliin Allah'n izniyle olduu vurgulanyor.
"Andolsun, onu satan alann, ahirette bir nasibi olmadn gayet iyi
biliyorlard." Bunu akllar sayesinde biliyorlard. nk akl, sihrin
insanlk lemi iin bozgunculuk kayna bir uursuzluk olduun-
dan kuku duymaz. Bu bilgilerinin bir kayna da Hz. Musa'nn u
szdr: "Byc de nereye varsa iflah olmaz." (Th, 69)
"Kendilerini karlnda sattklar ey ne ktdr, keke bilselerdi."
Yani, onlar bynn kendileri iin bir ktlk, ahiret-teki hayatla-
rn ifsat eden bir uursuzluk olduunu bildikleri hlde, biliyor
saylmazlard. nk bildikleriyle amel etmiyorlard. Bir bilgi bileni
doru yola iletemiyorsa, o, bilgi deil; sapklktr, cehalettir. Nite-
kim yce Allah yle buyuruyor: "Heva ve hevesini ilh edinen ve
372 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

bilgi sahibi olmasna ramen Allah'n saptrd kimseyi grdn


m?" (Csiye, 23) u hlde, birisi byleleri iin bilgi ve hidayet dile-
inde bulunsa, iyi olur.
"Eer onlar inanp korunmu olsalard." eytanlarn aslsz uy-
durmalarna uyacaklarna, sihir aracl ile kfre sapacaklarna,
iman ve takva izgisini izleselerdi... Bu ifadeden anlald kada-
ryla sihir yapmak suretiyle kfre girmek, zekt vermemek gibi
amel bir kfrdr, itikad deil. Eer sihir itikad bir kfr olsayd
yce Allah, "Eer onlar inansalard, elbette Allah katndan verile-
cek sevap daha hayrl olurdu." der ve meseleyi srf imanla snr-
landrp takvadan, saknmadan sz etmezdi. Oysa Yahudiler inan-
yorlard, fakat gnahlardan saknmadklar, Allah'n belirledii ha-
ramlar gzetmedikleri iin yce Allah imanlarn nemsememi-
tir, dolaysyla onlar kfir olarak nitelendirmitir.
"Elbette Allah katndan verilecek sevap, kendileri iin daha hayrl
olurdu. Keke bilselerdi." Yani Allah katndaki sevap sihir aracl i-
le, kfre saparak umduklar, elde ettikleri karlardan, menfaat-
lerden daha hayrldr.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Tefsir'ul-Ayy ve Tefsir'ul-Kumm'de, "Sleyman'n
hkmranl hakknda onlar, eytanlarn uydurduklar szlere
uydular." ifadesi ile ilgili olarak mam Bkr'n (a.s) yle dedii
belirtilir: "Hz. Sleyman lnce, blis bir sihir uydurdu, onu bir
kada yazp katlad, zerine de yle bir not dt: 'Bu, Asif b.
Berhiya'nn Davud olu Sleyman'n ortaya koyduu ilim hazi-
nelerinin sakl bulunduu kitaptr. u u eyleri isteyen kimse
yle yle yapmaldr.' Sonra da yazy Sleyman'n tahtnn altna
gmd, ardndan karp onlara okudu. Bunun zerine kfirler,
'Demek ki, Sleyman bu bilgiler sayesinde bize stnlk
salamt.' dediler. Mminler ise, 'Hayr, o, Allah'n kulu ve
peygamberidir.' dediler. te yce Allah'n u sz buna iaret
etmektedir: Sleyman'n hkmranl hakknda onlar,
eytanlarn uydurduklar szlere uydular." [Tefsir'ul-Ayy, c.1, s.52,
h: 74]
Ben derim ki: Sihrin uyduruluunu, yazlp okunuunu blis'e
isnat etmek, bu eylemi teki cin ve insan kkenli eytanlara isnat
Bakara Sresi / 102-103 ....................................................................................... 373

etmeye ters den bir yaklam deildir. nk her trl ktl-


n kayna blis'tir ve o mel'un ktl, fslt ve vesvese aracl-
ile dostlarna, yardaklarna ulatrr. Rivayetler literatrnde
bu tr bir ifade tarznn rneklerine ska rastlanr. Hadisten anla-
ld kadaryla, ayetteki "tetl" kelimesi, "okuma" anlamndaki
"tilavet"ten gelir. Bunun byle olmas, bizim nceki aklamamzn
yanl olduu anlamna gelmez. Biz demitik ki: "Tetl" yalan uy-
durdu anlamna gelir. nk ifadenin ieriinden ve oluturduu
atmosferden zmnen bu anlam anlalmaktadr. Bu durumda ifa-
denin alm yledir: "eytan Sleyman'n hkmranl hakkn-
da uydurduklar" yani yalana dayal olarak okuduklar... "Te-
la/yetl" fiili, kken olarak "veliye/yel/velyet" kkne dnktr.
Bir eye bir sra dahilinde, bir parasnn, dier bir parasnn ar-
dndan meydana gelmesi eklinde sahip olmak demektir. Mide
suresindeki, "Sizin veliniz ancak Allah ve Peygamberidir..." (Mide,
55) ayetini ele alrken, "velyet" kavram zerinde ayrntl bilgi
vereceiz.
el-Uyun adl eserde, mam Rza (a.s) ile Halife Me'mun arasn-
da geen konumada yle bir pasaja yer verilir: "Harut ve Marut
iki me-lektiler. nsanlara sihir retiyorlard ki, bunun aracl ile
sihirbazlarn yaptklar byden korunsunlar, onlarn kurduklar hi-
leleri bozabilsinler. 'Biz bir imtihan vesilesiyiz, sakn kfre gitme.'
demedike de kimseye bu sanat retmezlerdi. Ama bu sihri -
renenlerin bir ksm sihir yapmak suretiyle kfre saptlar. Oysa si-
hirden kanmalar kendine emredilmiti. Yaptklar sihir aracl
ile erkekle karsnn arasn ayorlard. Yce Allah bunlarla ilgili
olarak, 'Ancak, Allah'n izni ol-madan o by ile hi kimseye za-
rar veremezler.' buyuruyor." [c.1, s. 271, h: 2]
ed-Drr'l-Mensr tefsirinde, bn-i Cerir'in bn-i Abbas'a daya-
narak yle rivayet ettii bildirilir: "Hz. Sleyman helaya gitmek is-
tediinde ya da zel bir i yapmak istediinde yzn kars
Cerade'ye verirdi. Yce Allah'n Sleyman' snamak istedii bir
gnde o, yzn her zaman olduu gibi Cerade'ye verdi. Ardn-
dan eytan Sleyman'n ekline girerek kadnn yanna gelip ona,
'Yzm getir.' dedi. eytan yz alp parmana taknca b-
tn cin ve insan kkenli eytanlar ona boyun edi. Daha sonra Hz.
374 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Sleyman karsnn yanna geldi ve 'Yzm getir.' dedi. Kadn,


'Yalan sylyorsun. Sen Sleyman deilsin.' dedi."
"Bunun zerine Hz. Sleyman bir snavdan geirildiini anlad.
O gnlerde eytanlar serbest kalp sihir ve kfr ieren bir yaz ha-
zrladlar. Bunu nce Sleyman'n tahtnn altna gizlediler, sonra
karp insanlara okudular ve dediler ki: 'Sleyman bu yazlar ara-
cl ile insanlar zerinde egemenlik kuruyor, onlara stnlk
salyor.' Bunun zerine insanlar Hz. Sleyman'dan uzaklap onu
tekfir ettiler. Nihayet Hz. Muhammed (s.a.a) peygamber olarak
grevlendirilince yce Allah, 'Sleyman kfre gitmemiti. Fakat o
eytanlar, kfre gittiler.' ayetini indirdi."
Ben derim ki: Bu kssa baka kanallardan da aktarlmtr. Ol-
duka da uzundur ve peygamberlerden ba gsteren hatalar cm-
lesinden saylm ve bu hususla ilgili olarak nakledilir.
Yine ed-Drr'l-Mensr tefsirinde yle geer: Said b. Cerir ve
Hatip "Tarih"inde Nfi'in yle dediini tahri ederler: "bn-i mer
ile birlikte yolculukta idim. Gecenin sonuna doru, 'Ey Nfi', bak
bakalm zhre yldz kt m?' dedi. 'Hayr.' dedim. Sonra bu
soruyu iki veya kere tekrarlad. 'Yldz kt.' dedim. 'Ho gelme-
di, safalar getirmedi.' dedi. 'Sbhanallah, Allah'n buyruuna bo-
yun emi, buyruu dinleyip itaat etmi bir yldz hakknda nasl
byle bir ifade kullanyorsun?' dedim. Bunun zerine dedi ki:
'Resulullah'tan ne duydumsa, onu syledim sana, Resulullah y-
le buyurdu: Melekler dediler ki: 'Ya Rabbi, demoullarnn iledii
hatalara ve gnahlara kar nasl sabrediyorsun?' Yce Allah bu-
yurdu ki: 'Ben onlar snarm ve balarm.' Bunun zerine melek-
ler, 'Eer onlarn yerinde olsaydk, senin emirlerine kar
gelmezdik.' dediler."
"Allah dedi ki: 'Aranzdan iki melek sein.' ok gemeden
Harut ve Marut'u setiler. Bylece o ikisi yeryzne indi. Sonra y-
ce Allah onlara ehvet duygusunu verdi. Sonra Zhre adnda bir
kadn geldi. kisi de kadndan holand. Her biri iindeki duyguyu
arkadandan saklamaya alt. Daha sonra biri dierine dedi ki:
'Benim iimden geenler senin de iinden geti mi?' 'Evet.' dedi.
Bunun zerine kadnla birlemek istediler. Kadn, 'Bana ge kp
inmenizi salayan ismi retmedike bu isteinize uymayacam.'
Bakara Sresi / 102-103 ....................................................................................... 375

dedi. Ama onlar kadnn isteini yerine getirmediler. Sonra tekrar


kadnla birleme isteini dile getirdiler. Kadn bir kez daha onlar
reddetti. Sonra melekler kadnn isteini yerine getirdiler. Kadn
ge doru ykselince, Allah onu bir yldz hline getirdi ve o iki
melein de kanatlarn kopard."
"Melekler Rabbine tvbe ettiler. Yce Allah onlara iki alterna-
tif sundu. Dedi ki: 'sterseniz sizi eski konumunuza getireyim de
kyamet gn cezalandraym. Veya sizi dnyada cezalandraym
da kyamet gn eski hlinize dndreyim.' Biri dierine dedi ki:
'Dnyadaki azap kesilir, sona erer.' Bunun zerine ahiret azab ye-
rine dnyada azap grmeyi tercih ettiler. Daha sonra yce Allah
onlara, 'Babil'e gidin.' diye vahyetti. Onlar da Babil'e doru hareket
ettiler. Allah onlar gkle yer arasnda ba aa ast. Bylece k-
yamete kadar azap grrler."
Ben derim ki: Buna benzer bir yorum da i kaynaklarndan
mer-fu olarak mam Bkr'a (a.s) dayandrlarak rivayet edilmitir.
Suyut, Harut ve Marut adl meleklerle Zhre adl kadn hakknda
yirmi ksr hadis rivayet eder. Bunlardan bazlarnn sahih olduu
bildirilmitir. Bu rivayetlerin isnat zincirinde baz sahabelerin adla-
rna da rastlanmaktadr. bn-i Abbas, bn-i Mes'ud, Hz. Ali, Ebu
Derda, mer, Aye ve bn-i mer gibi. Ne var ki, bu aslsz bir hik-
yedir. Saygn meleklere yaktrlm uydurma rivayettir. Kur'n'
Kerim meleklerin kutsallklarn, irk ve gnahtan uzak olularn
ak biimde bildirmitir. En iren irk ve en iren gnah, puta
tapclk, adam ldrme, zina etme, iki imedir.
Bu uydurma rivayette, Zhre adl yldzn meshedilmi zinakr
bir kadn olduu belirtilir. Bu, gln bir iddiadr. Zhre yldz, do-
uu ve varoluu bakmndan tertemiz gk cismidir. Yce Allah bir
ayet-i kerime'de ona yemin etmitir: "Hayr, yemin ederim o gece-
leri geri dnp k verenlere, gndzn gnei altnda gizlenen
gezegenlere." (Tekvr, 15-16) Kald ki, Astronomi bilimi, gnmzde,
sz konusu gezegenin mahiyetini, yapsndaki elementleri, hac-
mini ve dier zelliklerini ortaya koymutur.
Bu ve az nce sz edilen kssa, Yahudilerin anlattklar kssa-
lara benzemektedir. Yahudilerin Harut ve Marut'la ilgili efsaneleri-
376 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ni artrmaktadr. Bir bakma bu hurafeler eski Yunan mitoloji-


sinde yer alan gkcisimlerine ilikin efsanelere de benzemektedir.
Titiz bir aratrmac aka grr ki, peygamberlerin hatalar
ve yanlglar ile ilgili olarak ortaya atlan bu tr hadisler, kesinlikle
Yahudilerin desiselerinden uzak deildirler. Bir gzlemci biraz dik-
kat edince, Yahudilerin ilk kuak hadisiler zerindeki derin etki-
lerini hemen fark eder. Yahudiler rivayetler zerinde diledikleri gi-
bi oynayarak, istedikleri fikirleri bunlara katmlardr. Bu konuda
onlara yardmc olan baka kimseler de vardr.
Ne var ki, yce Allah kitabn, dmanlar arasnda yer alan art
niyetli sapklarn komplolarna kar koruma altna almtr. Bu
sapklar arasnda yer alan herhangi bir eytan kulak hrszlna
kalkacak olursa, onu yrek yakan kavurucu bir alev takip eder.
Ulu Allah yle buyuruyor: "O zikri biz indirdik biz ve onun koruyu-
cusu da elbette biziz." (Hicr, 9) "O aziz bir kitaptr. Ne nnden, ne
de arkasndan ona batl gelmez. Hikmet sahibi, ok vlen Al-
lah'tan indirilmitir." (Fussilet, 42) "Biz Kur'n'dan, mminlere ifa
ve rahmet olan eyler indiriyoruz. Ama Kur'n zalimlere ziyan
arttrmaktan baka bir katkda bulunmaz." (sr, 82)
Bu ayet-i kerimelerde ifade genel tutulmu ve herhangi bir s-
nrlandrmaya gidilmemitir. u hlde hibir batl kartrma giri-
imi ve hibir art niyetli yaklam yoktur ki, Kur'n- Kerim onu n-
lemesin. Bu tr giriimlerin sahiplerinin hsran ok gemeden or-
taya kar. Tarih sayfalar okunduu zaman bunun rneklerine
rastlamak mmkndr. Her iki mezhebin de (ia, Ehlisnnet) ze-
rinde ittifak ettikleri bir hadiste Resulullah (s.a.a) yle buyuruyor:
"Allah'n kitab ile uyuan aln, onunla elieni de brakn." Byle-
ce Peygamber efendimiz (s.a.a) kendisinden ve yakn dostlarndan
aktarlan szlerin deerlendirilecei genel bir l koymu oluyor.
Ksacas, Kur'n aracl ile batl, hakkn kutsal sahasndan
uzak-latrlr ve ok gemeden batll, erilii ortaya kar. Gz-
lerden kaybolduu gibi bir sre sonra dipdiri gnllerde de etkinli-
ini, canlln yitirip gider. Ulu Allah yle buyuruyor: "Hayr, biz
hakk batln stne atarz da onun beynini, paralar." (Enbiy, 18)
"Allah, kelimeleriyle hakk gerekletirmek istiyor." (Enfl, 7) "Ki
sulular istemese de hakk gerekletirsin, batl da ortadan kal-
Bakara Sresi / 102-103 ....................................................................................... 377

drsn." (Enfl, 8) Hakk gerekletirmenin ve batl batllatrmann,


her ikisinin temel niteliklerini gzler nne sermekten baka bir
anlam yoktur.
Baz insanlar, zellikle amzda her eyi madd adan de-
erlendirme taraftar, ada bat uygarlnn tutkunu baz yazar-
lar, yukarda deindiimiz bu gerei yanl alglam ve kaynak-
larda yer alan tm rivayetleri Resulullah efendimizin snnetinin
kapsamna giren her eyi reddetme eilimi gstermilerdir. Bu
hususta ar bir tepkisellik rnei gstererek, gelen her trl riva-
yeti, hibir kriterden geirmeden olduu gibi kabul etme taraftar
olan baz nakilciler, hadisiler ve harurlerin arlnn karsnda
yer almaya almlardr.
Kaytsz artsz kabul nasl, dinde hak ile batl, eri ile doruyu
birbirinden ayrma amac ile konulmu lleri yalanlama ve ya-
lan nitelikli sama-sapan szleri Resulullah efendimize (s.a.a) ya-
ktrma anlamna geliyorsa, nakledilmi tm rivayetleri ayrm
gzetmeksizin bir kalemde atmak da nnden ve arkasndan batl
bulamayan aziz Kur'n' yalanlama ve geersiz klma anlamna
gelir. nk yce Allah yle buyuruyor: "Peygamber size ne ver-
diyse onu aln, size neyi yasakladysa ondan saknn." (Har, 1) "Biz
hibir peygamberi, Allah'n izniyle itaat edilmekten baka bir
amala gndermedik." (Nis, 64)
Eer Peygamberin szleri kant olmasayd ya da szleri an-
da yaamam bizlere yahut lmnden sonraki Mslmanlara
ulatrlmasayd, din binasnn duvarnda tek bir ta bir dier tan
zerinde kalmaz, temelden yklp giderdi. Aktarlan rivayetlere
dayanmak, anlatlan hadislere bavurmak, bir insan iin toplum-
sal hayatn zorunluluudur. nsann ftrat kanlmaz olarak byle
bir kabule zorlar insan. nk baka seenei yoktur insann. Ya-
lan yanl szlerin, sama sapan aklamalarn bulatrlm ol-
mas, sadece gemiten aktarlan dinsel metinlere, dinsel bilgilere
zg bir durum deildir. Bilakis toplum deirmeni, btn ynleriy-
le zel ve genel nitelikli gnlk haberler zerinde dnyor.
Bu haberlere art niyetli saptrmalarn ve bilinli kartrmalarn
bulamas daha yksek bir ihtimaldir. Uzun ve ksa vadeli politika-
larn ngrd mdahalelerin izleri ok daha fazladr. Biz ise, ft-
378 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ratmz gerei srf herhangi bir toplantda duyduumuz bir haberi,


nakledilen bir bilgiyi dinlemekle yetinmiyoruz. Tam tersine, bunla-
r teker teker elimizde bulunan llere vuruyoruz. Eer elimizdeki
l sz konusu haberin doruluunu onaylarsa, biz de onu kabul
ederiz. l rivayetin aksini bildirirse, onu yalanlarsa, biz de sz
konusu haberi reddederiz. ayet mahiyeti akla kavumazsa,
erilii veya doruluu, gereklii veya yalanl kesin olarak
belirlenemezse, onu ne kabul ederiz, ne de reddederiz. Kt ve za-
rarl eyler karsndaki doal tavrmz gerei onu ihtiyatla karla-
rz.
Btn bunlar, bize ulaan haberler hakknda belli bir deneyim
dzeyine sahip olma artna baldr. Ancak bir insan kendisine
ulaan haberin ierii hususunda deneyim sahibi deilse, toplu-
mun akll insanlarnn yntemi, bu haberleri uzmanna gtrp
onlarn grlerini ve bu husustaki deerlendirmelerini almaktr.
Toplumsal ilikilerin doal dayana, ftr temeli budur. Dinsel
kriter hak ile batl, eri ile doruyu birbirinden ayrt etme amac
ile konulmutur. Bu l deimez ve hep olduu gibi kalr. l
Allah'n kitabna bavurmaktr. Eer bu bavuru sonucu eldeki ha-
ber bir akla kavuuyorsa, onu benimsemek bir zorunluluk nite-
liini kazanr. Herhangi bir kuku dolaysyla mesele tam akla
kavuamyorsa, bu durumda orada durmak gerekir. Peygamber
efendimizden (s.a.a) ve onun Ehlibeyti'nden olan imamlardan (a.s)
gelen mtevatir haberlerde de bu, byle belirlenmitir. Bu dedikle-
rimiz, fkh biliminin ilgi alanna girmeyen konular iin geerlidir.
Fkh sorunlarda ise, bavurulacak merci, fkh metodolojisidir.

AYETLERLE LGL FELSEF BR ARATIRMA


Bilindii gibi, olaanst fiillerin meydana geliini gsteren
kantlar ya bizzat grmeye ya da nakledilen bir habere dayanrlar.
Az-ok olaanst fiilleri bizzat grmeyenimiz ya da kendisine ha-
berleri ulamayanmz yok gibidir. Ne var ki, bu alanda gerekle-
tirilecek titiz bir aratrma bu olaanstlklerin birounun te-
melde normal doal sebeplere dayandklarn ortaya karacaktr.
Olaanst hareketlerin birou onlar gerekletiren kiinin al-
trmalar ve srekli tekrarlanan egzersizler sonucu bir tr baklk
Bakara Sresi / 102-103 ....................................................................................... 379

kazanm olmasna dayanr: Zehir yemek, ok ar ykleri kaldr-


mak, bolua gerilmi ip zerinde yrmek gibi.
Bunlarn birou da insanlara gizli bulunan, onlar tarafndan
bilinmeyen doal sebeplere dayanr. Vcuduna talk srd iin
atee girdii hlde yanmayan bir kimsenin hareketi ya da zerin-
de yazs fark edilmeyen dolaysyla ancak sahibi tarafndan oku-
nabilen bir yaz yazmak gibi. Bu yaz ancak ate ve benzeri bir
cisme tutulduunda okunabilen bir madde ile yazlmtr. Bunlarn
birou ise ok hzl gerekletirilirler, dolaysyla kardaki insan,
olaanst hzndan do-lay meydana gelen hareketin nasl ger-
ekletiinin farknda olmaz. Ama bu hareket, olaanst bir h-
zn dnda tamamen olaan sebeplere dayaldr, gz balaycla-
rn numaralar gibi.
Ksacas bunlar, farknda olmadmz ya da g yetiremedi-
imiz doal sebeplere dayal hareketlerdir. Ancak, bu olaanst-
lklerin bir ksm, normal sisteme gre hareket eden doal sebep-
lere dayanmazlar. Gaybn kapsamnda olan, zellikle de gelecekte
gerekleecek baz olaylar haber vermek gibi. Sevgi, nefret, ba-
lama, zme, ipnotizma, hasta etme, uykuyu balama, ruh ar-
ma ve iradeyle hareket ettirme gibi. Riyazet ehlinin gerekletir-
dikleri bu hareketleri inkr etmek mmkn deildir. Bunlarn bir
ksmn bizzat grmz, bir ksmn da kesinlikle doruluundan
kuku duyulmayan aktarma haberlerden renmiiz. Bugn Hin-
distan'da, ran'da ve Batda bu tr olaanstlkleri sergileyen
topluluklara rastlamak mmkndr.
Bu tr olaanstlklere yol aan egzersizler zerinde yapla-
cak bir ett, bu kiilerin yntemleri alannda gerekletirilecek fiil
bir deneyim, bunlarn irade ve iman gcnn etkisine dayandn
syleme zorunluluunu douracaktr. Bununla beraber sz konusu
yntemler ve etkileme yollar da ok eitlidirler. rade, kendisine
oranla ncelii bulunan bilgi ve inanca dayanr. Byle bir ey kimi
zaman herhangi bir koula bal olmakszn gerekleir, kimi za-
man da zel koullarn olumas ile meydana gelir. Kimilerinde
kimilerine kar sevgi veya nefret oluturmak amac ile zel me-
knlarda, zel bir mrekkeple zel bir yaz yazmak gibi. Yahut ruh
380 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

arma seans esnasnda zel olarak seilmi bir ocuun yzne


ayna tutmak ya da zel bir koruyucu dua okumak gibi.
Bu koullarn tm etkin iradeyi meydana getirme amacna
yneliktir. nk, bilgi, kesin bilgi niteliine kavuunca, duyulara
kesin olarak bilgiyi grme yetenei kazandrr. Bunun doruluunu
kendi kendine sen de deneyebilirsin. Falanca eyin veya falanca
kimsenin u anda yannda olduunu, kendisini gzlerinle grd-
n kendine telkin edersin. Sonra hibir eye dikkat etmeyecek
ekilde tm dikkatini onun zerinde younlatrarak onu hayal
edersin. Birde bakarsn ki, o ey veya o kimse istediin gibi kar-
nda durmaktadr. Kaynaklarda ba-z doktorlarn ldrc hasta-
lklara yakalanan hastalarna sala kavuma isteini telkin ede-
rek onlar tedavi ettiklerinden sz edilir.
Meselenin i yz bylece ortaya konduktan sonra, irade bu
sahada etkin bir gce kavuursa, istee bal olarak seansa kat-
lan insanda olduu gibi, istemeyen insan zerinde de etkin olabi-
lir. Bu durum ya birtakm artlara bal olur ya da herhangi bir ar-
ta ve kayda bal olmakszn gerekleir.
imdiye kadar yaptmz aklamalardan aadaki hususlar
akla kavumutur:
Birincisi: Sz konusu etki olaanstl gerekletiren ahs-
ta kesin bilginin gereklemesine baldr. Bu bilginin, gkcisimle-
riyle balants olan ruhlara inanan mneccimlerin inandklar gibi,
d lemle uyum iinde olmas art deildir. Baz dua ve ile erba-
bnn kimi melek ve eytanlarn adlarn syleyerek zel yntem-
lerle onlara arda bulunmalar da bu kategoride deerlendirile-
bilir. Ruh arma seanslar dzenleyenlerin buna ilikin inanlar
da bunun gibidir. Ruhu hayalleri veya duyularyla duyumsadkla-
rndan fazlasna ilikin bir kant yoktur. Ruhun gerekten orada
bulunduunu iddia edemezler. Yoksa, orada bulunan herkes, g-
rrd. nk herkes ayn doal duygulara sahiptir. Bylece, her-
kesin tek bir ruhu olduu da dikkate alnarak uyankllk hlinde
kendi iiyle megul iken yaayan birinin ruhunun arlmas ile il-
gili phe giderilmi olur.
Bunun yan sra bir dier phe de bertaraf edilmi olur. yle
ki: Ruh soyut bir cevherdir. Belli bir zamanla ve belli bir meknla
Bakara Sresi / 102-103 ....................................................................................... 381

bir balants yoktur. (yleyse ruh arma olay nasl gerekletiri-


lebilir?) Ortadan kaldrlan nc phe ise udur: Tek bir ruh na-
sl iki adamn yanna farkl ekillerde gelebilir. Bir drdnc kuku
da gidebiliyor bylece. yle ki: Ruhlar arma seans srasnda
nasl yanl bilgi verebiliyorlar. Bazlar dier bazlarn yalanlayabi-
liyor? Bu kukularn tmne birden yle bir cevap vermek mm-
kndr: Ruh, aran kiinin duygularnda gelmi gibi olur. Onun
dnda dier doal olgular algladmz trden bir geli sz ko-
nusu deildir.
kincisi: Bylesine etkin bir iradeye sahip olan kii, bu hususta,
ba-zen kiiliinin gcne ve egosunun salamlna dayanyordur.
Mis-tik ilekeler gibi. Bu durumda kanlmaz olarak g ve etki
irade eden kimse asndan ve darda snrl olacaktr. Bunlarn
bir ksm da Rablerine dayanyorlardr. Peygamberler, veliler, ken-
dilerini Allah'a ynelik kullua adayanlar ve Allah'a ynelik inan-
lar yakin dzeyinde olanlar gibi. Bu gibi insanlar irade ettikleri
zaman Rableri iin ve Rableri ile irade ederler. Bu tr bir irade ter-
temizdir. Kiiye zg bamsz bir dileyi deildir. Onlardan yans-
yan bu irade bir amaca yneliktir, kiisel arzu niteliinde deildir
ve kesinlikle geree dayaldr. Dolaysyla bu tr bir irade Rabba-
nidir, snrszdr kaytszdr.
kinci ksma giren olaylar eer bir meydan okumayla
birlikteyse, Peygamberlerden aktarlan baz gelimeler gibi, bu,
mucizedir ve eer byle bir nitelii yoksa keramettir. Ya da dua
esnasnda olumusa, duann kabul grmesidir.
Birinci ksma giren gelimelere gelince, bunlar eer bir cinden
veya ruhtan haber almak, ondan yardm grmek eklinde gerek-
leirse, bu, kehanettir. Bir dua, mistik bir egzersiz ya da bir dm
sonucu ise, o zaman buna sihir denir.
ncs: Bu mesele irade gcnn ekseni etrafnda dnd-
iin ve gllk ve zayflk bakmndan da iradeler arasnda
farkllk kanlmaz olduu iin, bunlarn bir ksm dier bir ksm-
nn etkisini yok edebilir; by ve mucizenin kar karya gelmesi
gibi. Veya baz nefisler dier baz nefisler zerinde etkili olmayabi-
lir; g dzeyleri farkl olunca olduu gibi. Nitekim ipnotizma ve
382 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ruh arma seanslarnda bunu gzlemlemek mmkndr. leride


yine konuya ilikin baz aklamalarda bulunacaz.

AYETLERLE LGL BLMSEL BR NCELEME


lgin etkileme yntemlerini aratran birok bilim dal vardr.
Bunlarn blmleri ve ilgi alanlar zerinde genel bir deerlendir-
mede bulunmak olduka gtr. Uzmanlar arasnda yaygn ola-
rak zerinde durulan ve en ok bilinenleri unlardr:
a) Simya: Doal olgular zerinde olaanst tasarruf gcne
ulamak amac ile iradi glerle zel madd gleri kaynatrmay
hedefleyen bir ilim. Alglama zerinde tasarrufta bulunma da bu i-
limin kapsamna girer. Buna ayrca gz bys denir. Sihrin en
somut rneklerinden biridir bu.
b) Limya: Yldzlar ve olaylar zerinde etkili olan stn ve gl
ruhlarla iletiim kurmann sonucu meydana gelen irad etkileme-
lerin niteliini aratran ilim. rade, bunlar ya buyruu altna alr
ya onlarla iletiim kurar ya da cinlerin yardmyla sz konusu g-
leri hizmetine alr. Buna boyun edirme sanat da denir.
c) Himya: lgin etkiler meydana getirmek iin yceler lemi-
nin gleri ile aa unsurlar arasnda bir bileim meydana getir-
meyi hedefleyen ilim. Buna "tlsmlar" da denir. nk gkteki yl-
dzlarn, semavi dzenin madd olaylarla bir ilgisi vardr. Unsurlar,
bileimler ve bunlarn doal nitelikleri iin de byle bir balant
sz konusudur.
Sz gelimi falann lm ve falann dnyaya gelmesi ya da fa-
lann dnyada kalmas gibi herhangi bir olay iin uygun semavi
ekiller, uygun madd biimle bir bileim meydana getirilirse, iste-
nen sonuca varlr. te tlsmn anlam budur.
d) Rimya: Madd gleri, olaanst intiba uyandracak ekil-
de kullanma ilmine denir. Buna gz balayclk denir.
Bu drt ilmin yan sra bir de "Kimya" ad verilen bir ilim daha
vardr. O da; unsurlardan bazsnn dier bazsnn biimini almas-
n inceler. Bunlara be gizli ilim denir.
eyhimiz Beha diyor ki: "Bu ilimlerle ilgili olarak bugne ka-
dar rastladm en gzel kitap, Herat'ta grdmdr. Kitabn ad
Bakara Sresi / 102-103 ....................................................................................... 383

"Kul-luhu Sirrun" idi. Kitabn ad sz konusu be ilmin, yani; Kim-


ya, Lim-ya, Himya, Simya ve Rimya ilimlerinin ba harflerinin bir-
lemesinden oluuyor." eyhin aklamas ksaca bundan ibaretti.
Bu alandaki muteber eserler ise, "Belinas'in kitaplarnn ze-
ti"; "Hsrevahi Risaleleri"; "Zahret'l-skenderiye"; Razi'nin "es-
Srr'ul-Mektum"u, Sekkak'nin "et-Teshirat"; Feylesof Tamtam el-
Hind'nin "Yedi Yldzn Hareketleri" adl eserlerdir.
Yukarda szn ettiimiz ilimlerin bir ubesi de say ve teva-
fuk ilmidir. Bu ilim, say ve harflerin isteklerle balantsn inceler.
Buna gre, istekle uyuan say veya harfler zel bir dzenlemeyle
gen veya drtgen eklindeki erevelere konur. "Hafiye" denen
yntem de bu kategoriye girer. Bu, istenen eyin ya da istenen e-
ye uygun isimlerin harflerinin kesilmesi, bylece arzulanan mese-
leyle ilgili melekler veya eytanlarn adlarnn elde edilmesi ve
bunlardan oluan dualarn okunmasdr. Ama, tutulan niyetin
gereklemesi. Bu sanatla ilgilenenlerin yannda en muteber eser-
ler; eyh Abbas Tun ve Seyyid Hseyin Ahlat vb. insanlarn kitap-
lardr.
Szn ettiimiz ilimlerle ayn kategoride incelenebilecek bir
sanat da gnmzde bavurulan ipnotizma ve ruh armadr.
Daha nce de sylediimiz gibi, bunlar iradenin dnce zerin-
deki etki ve uygulamasnn sonucu meydana gelirler. Bunlarla ilgili
olarak birok kitap ve bror yaymlanmtr. Son derece yaygn
olularndan dolay, ayrca bunlardan sz etme gereini
duymuyoruz. Bunlar uzun uzadya ele almzn nedeni, sihir ve
kehanetin mahiyetini ortaya koymaktr.
384 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

104- "Ey imanedenler, "Raina" demeyin, "Unzurna" deyin ve


dinleyin. Kfirler iin ac bir azap vardr."
105- "Kitap ehlinden olan kfirler de, mrikler de size
Rabbinizden bir hayr indirilmesini istemezler. Oysa Allah, rahme-
tini dilediine tahsis eder. Allah, byk ltuf sahibidir.

AYETLERN AIKLAMASI
"Ey iman edenler." "Kur'n- Kerim'de ilk kez bu ayette mmin-
lere bu ekilde hitap edilmektedir. Byle bir hitap yaklak olarak
seksen be yerde gemektedir. ster hitap eklinde olsun ve ister
hitap d bir amala olsun, mminlerin "iman edenler, inananlar"
olarak ni-telendirilmesi bu mmete zg bir durumdur. Bundan
nceki mmetlerse "kavim" kelimesi ile anlmlardr: "Nuh kavmi
veya Hud kavmi" (Hd, 89) "Dedi ki: Ey kavmim, ya ben apak bir
kanta dayanyorsam?" (Hd, 28) "Medyen halk" (Tevbe, 70) "Ress
halk" (Kaf, 12) "srailoullar" (Th, 47) "Ey srailoullar" (Th, 80)
gibi. u hlde "iman edenler" ifadesinin bu mmete zg klnma-
s, bir tr onurlandrmadr. Ancak yce Allah'n sz zerinde titiz
bir yaklamla durulduu zaman "ellezne men=iman edenler"
ifadesiyle kastedilenin, "mminler" ifadesiyle kastedilenden farkl
olduu grlecektir.
Yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Ey mminler, topluca
Al-lah'a tvbe edin." (Nr, 31) Bu ifade bizim yaklammz doru-
lar niteliktedir. Bir ayette yle buyuruyor: "Ar tayanlar ve onun
Bakara Sresi / 104-105 ....................................................................................... 385

evresinde bulunanlar, Rablerini verek tesbih ederler, O'na ina-


nrlar ve iman edenler iin balanma dilerler: Rabbimiz, rahmet
ve bilgi bakmndan her eyi kapladn. Tvbe edip senin yoluna
uyanlar bala, onlar cehennem azabndan koru. Rabbimiz, on-
lar ve babalarndan, elerinden, ocuklarndan iyi olan kimseleri
onlara sz verdiin Adn cennetlerine sok. phesiz stn olan,
hikmet sahibi olan sensin." (M'min, 7-8)
Bu ayetlerde, nce, meleklerin ve Ar tayanlarn balanma
dileyii "iman edenlere" ynelik olarak sunuluyor, ardndan bunu
aklayc olarak yle bir ifade kullanlyor: "Tvbe edip senin yo-
luna uyanlar..." Bilindii gibi "tvbe" pimanlk duyup dnmek ,
demektir. Ardndan dualar "iman edenler"e balantl klnyor,
daha sonra "iman edenler"in babalar, eleri ve ocuklar da bu
duann kapsamna alnyor. Eer "iman edenler" diye kendilerin-
den sz edilenler, nasl olursa olsun Resulullah'a (s.a.a) inananlar
ise, o zaman "iman edenler" ifadesi, babalar, oullar, eleri, her-
kesi kapsar, ayrca "iman edenler"e atfedilerek zikrolunmalarna
gerek kalmazd. Tm ayn hizada ve ayn safta yer alrlard.
Benzeri bir sonucu u ayet-i kerimeden de karmak mm-
kndr: "Onlar ki, iman ettiler, zrriyetleri de imanda kendilerine
uydu; zrriyetlerini de kendilerine katmzdr; kendi amellerin-
den de hibir ey eksiltmemiizdir. Herkes kendi kazandna
baldr." (Tr, 21) Eer "imanda kendilerine uyan zrriyetleri" a-
yet-i kerimedeki "iman edenler" ifadesinin kapsamna giren kim-
seler olsayd, o zaman ayet-i kerimede sz edilen "katma" bir an-
lam ifade etmezdi. ayet "Zrriyetleri de imanda kendilerine uy-
du" ifadesi, "iman edenler" ifadesiyle zel ahslarn yani zrriyet-
leri olan tm mminlerin kastedildiine ynelik bir ipucu olarak
deerlendirilecekse, bu durumda da "katma"dan sz etmenin
somut bir anlam olmam olur.
Yine, "Kendi amellerinden de hibir ey eksiltmemiizdir." i-
fadesi de sadece, arkalarnda zrriyet brakmayan, dolaysyla
kendilerine iman noktasnda uyacak bir soylar bulunmayan ve
ancak kendileri babalarna uyma durumunda bulunan son kuak
asndan bir anlam ifade edebilir. Bu yaklam makul gibi grn-
386 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

se de ayetin akndan bunun bir onurlandrma ifadesi olduunun


anlalmasyla elimektedir.
nk bu yaklama gre, ayetten yle bir ey anlamalyz.
"M-minler birbirlerindendirler. Ya da bir ksm bir ksmna katla-
rak tek safta yer alrlar. Bir ksmnn dier bir ksmn zerinde o-
nursal bir s-tnl yoktur; daha nce iman etmekle daha sonra
iman etmek arasnda bir ayrcalk sz konusu deildir. nk s-
tnlk ls imandr ve o hepsinde vardr."
Ancak bu anlay, ayetin oluturduu atmosferle eliki
arzetmek-tedir. Grld gibi ayet-i kerimede bir tr saygnlktan
sz ediliyor. ncekilerin kendilerine katlma durumunda olan zr-
riyetlerine oranla daha erefli bir konumda olular vurgulanyor.
u hlde, "zrriyetleri de imanda kendilerine uydu." ifadesi, "i-
man edenler" ifadesi ile baz zel kimselerin kastedildiine yne-
lik bir ipucu konumundadr. Dolaysyla bunlar, tm insanlardan
nce, zor zamanda Resulullah'a (s.a.a) iman eden nclerdir, yani
ilk Muhacirler ve Ensar topluluudur. Buna gre, "iman edenler"
deyimi, bir onurlandrma niteliidir ve bunun-la sz konusu kiiler
kastedilmitir.
Yce Allah'n u sz de bu anlam artrr mahiyettedir:
"Muhacirlerden olan fakirler iindir... ve onlardan nce o yurda
yerleen, imana sarlanlar... Onlardan sonra gelenler derler ki:
Rabbi-miz, bizi ve bizden nce inanan kardelerimizi bala,
kalplerimizde iman edenlere kar bir kin brakma! Rabbimiz sen
ok efkatli, ok merhametlisin." (Har, 8-10) Eer "iman edenler"
ile "bizden nce inananlar" ifadelerinde ayn kimseler kastedilmi
olsayd, o zaman bir zamir ile "bizden nce inananlar"a gnder-
mede bulunulur, ayrca "iman edenler" ifadesinin kullanlmasna
gerek kalmazd. nk bu durumda "iman edenler" ifadesinin kul-
lanlmasnda hibir incelik ve fay-da sz konusu deildir.
Aadaki ayet-i kerimeden de bunu anlamak mmkndr:
"Mu-hammed Allah'n elisidir. Onun yannda bulunanlar, kfirle-
re kar iddetli, kendi aralarnda merhametlidirler. Onlarn, rku
ve secde ederek Allah'n ltuf ve rzasn aradklarn grrsn...
Allah, onlardan iman edip salih ameller ileyenlere balanma
ve byk bir dl vaadetmitir." (Fetih, 29)
Bakara Sresi / 104-105 ....................................................................................... 387

Bylece anlalyor ki, bu kelime, mminlerden ilk iman eden-


lere zg bir onurlandrma niteliidir. "nkr edenler" ifadesi iin
de benzeri bir yorumda bulunmak mmkndr. Denebilir ki, bu i-
fadeyle her-kesten nce Resulullah' inkr eden Mekke'li mrik-
lerle benzeri kfirler kastedilmitir. Nitekim yce Allah'n u s-
znden de benzeri bir sonu karsamak mmkndr: "nkr e-
denlere gelince, onlar uyarsan da, uyarmasan da, onlar iin birdir:
Onlar inanmazlar." (Bakara, 6)
Eer desen ki: imdiye kadar ki aklamalardan kan sonuca
gre "ellezne men=iman edenler" hitab ile Resulullah efendi-
miz (s.a.a) zamanndaki belli bir grup kastedilmitir. Oysa tm s-
lm lim-leri diyorlar ki: Bu tr hitaplar hem Peygamber efendimiz
zamann, hem dier zamanlar, hem o zamanda hazr olanlar ve
hem de dier zamanlardaki mminleri kapsar. zellikle de bu hi-
taplar, "hakik nermeler" eklinde deerlendirirsek, bu husus
daha bir belirginlik kazanr.
Ben derim ki: Evet, bu, belli bir gruba ynelik zel bir onurlan-
drmadr. Ama bu demek deildir ki, hitabn kapsad ykml-
lkler srf onlara zgdr. nk ykmlln kapsamn geni-
letip daraltan sebepler vardr ve bunlar hitabn kapsamn genile-
tip daraltan sebeplerden ayrdrlar. Nitekim hitaptan soyutlanm
ykmllkler de ortada herhangi bir hitap olmakszn genel nite-
likli, geni kapsamldrlar. Dolaysyla, baz ykmllklerin "Ey
iman edenler..." ifadesiyle balamas, tpk dier baz ykmllk-
lerin "Ey Nebi..." veya "Ey Resul..." diye balamas gibi bir onurlan-
drma amacna yneliktir; ama ykmllk geneldir, kapsam ge-
nitir.
Btn bunlara ramen, bu sylediklerimiz, "iman edenler" ifa-
desinin sz konusu zel ve onurlandrlm grubun dndakiler iin
hibir zaman kullanlmad anlamna gelmez. Tersine bir ipucu,
bir karine sz konusu olduu zaman baka insanlar iin de kulla-
nld tespit edilebilir: Yce Allah'n u sznde olduu gibi: "man
edip sonra inkr eden, sonra yine iman edip tekrar inkr eden,
sonra da inkrlar artm olan kimseleri Allah, ne balayacak,
ne de doru yola iletecektir." (Nis, 137) Bir dier ayette de yce
Allah Hz. Nuh'tan aktararak yle buyurur: "Ve ben iman edenleri
388 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

kovacak deilim. nk onlar Rablerine kavuacaklardr." (Hd,


29)
"Raina, demeyin, 'Unzurna' deyin." Yani, "bize bak" anlamn ifa-
de etmek iin "raina" kelimesi yerine onun anlamda olan "un-
zurna" kelimesini kullann. Eer bunu yapmazsanz, bu tutumunuz
kfr olur. Kfirler iinse ok ac bir azap hazrlanmtr. Grld-
gibi ayet-i kerime "raina" kelimesine ynelik iddetli bir yasak-
lama iermektedir. Bu kelime bir baka ayette de yer alyor ve o
ayette kelimenin hareket nitelikli bir baka anlamna dikkat eki-
liyor: "Yahudilerden bir ksm, szleri yerlerinden deitirirler ve
'ittik ve kar geldik', 'Dinle, dinlemez olas' ve dillerini eip b-
kerek ve dini yererek 'Raina' derler." (Nis, 46) Bununla anlalyor
ki, Yahudiler "raina" kelimesi ile Resulullah efendimize (s.a.a) hi-
tap ederlerken, "dinle, din-lemez olas" gibi bir anlam kastediyor-
lard. Peygamberimize bu kelime ile hitap edilmesinin yasaklan-
mas bu yzdendir.
Nakledilen olay da bunu pekitirir niteliktedir: Resulullah ko-
numa yapt zaman Mslmanlar ona bu ekilde hitap ederlerdi:
"Ya Resulallah raina; yani bizi gzet ki, ne dediini iyice anlaya-
lm." Bu kelime, Yahudi dilinde ise, svg ifade ederdi. Yahudiler
bunu frsat bilerek Resulullah efendimize (s.a.a) bu kelimeyle hi-
tap ediyorlard. Bylece grnte ona saygl olduklarn ifade
etmi olmakla birlikte aslnda bununla, ona ynelik bir svg ifa-
de ediyorlard. Yahudilerin dilinde "raina", "dinle, dinlemeyesice"
demektir. Bunun zerine u ayet-i kerime indi: "Yahudilerden bir
ksm, szleri yerlerinden deitirirler ve 'ittik ve kar geldik',
'Dinle, dinlemez olas' ve dillerini eip bkerek ve dini yererek
'Raina' derler." Burada yce Allah Yahudilerce yanl anlama eki-
lebilecek kelimenin kullanmn yasaklyor, onun yerine anlamda
olan "unzurna" kelimesinin kullanlmasn emrediyor. "Raina" de-
meyin, "unzurna" deyin, buyuruyor.
"Kfirler iin ac bir azap vardr." Bununla sz konusu yasa din-
lemeyenler kastediliyor. Ayrnt niteliindeki bir ykmll terk
etmenin kfr olarak nitelendirildii yerlerden biri de budur.
"Kitap ehlinden olan kfirler... istemezler." Eer bu ifadeyle zel-
likle Yahudiler kastedilmise, -ki nceki ifadelerin onlara ynelik
olmas bunu gsteriyor- bu durumda onlarn Ehlikitap olarak nite-
Bakara Sresi / 104-105 ....................................................................................... 389

lendirilmi olmalar yargnn illetine ynelik bir iarettir. Buna g-


re, onlar Ehlikitap olduklar iin, mminlere kitap indirilmesini is-
temezler. nk mminlere kitap indirilmesi, "kitap ehli" nitelii-
nin on-lara zg olmasn geersiz klar. Ayrca, onlar bu istemeyi-
leriyle, Allah'n rahmetinin geniliine ve kullarna ynelik
ltfunun byklne kar km saylrlar. Ama eer bu ifadeyle
Yahudi ve Hristiyanlardan oluan tm kitap ehli topluluklar kas-
tedilmise, bu durumda, tahsis bildiren bir ifadenin ardndan, ge-
nellik ifade eden bir ayete yer verildii sonucu karlr. nk her
iki topluluun slm'a kar kin gtme noktasnda ortak zellikleri
vardr.
Bu yorumu ayetlerin ak iinde yer alan dier baz ayetler de
pekitirmektedir: "Yahudi yahut Hristiyan olandan bakas cen-
nete girmeyecek, dediler." (Bakara, 111) "Yahudiler, 'Hristiyanlar,
bir temel zerinde deiller.' dediler. Hristiyanlar da, 'Yahudiler,
bir temel zerinde deiller.' dediler. Oysa hepsi de kitab
okuyorlar." (Bakara, 113)

LK AYETLE LGL BR HADS


ed-Drrl-Mensr tefsirinde belirtildiine gre, Ebu Nuaym, el-
Hilye adl eserinde, bn-i Abbas'a dayanarak u hadisi tahric eder:
Resulullah (s.a.a) buyuruyor ki: "Yce Allah, iinde 'Ey iman
edenler' ifadesi bulunan hibir ayet indirmemitir ki, Ali, muhatap-
larn ba ve emiri olmasn."
Ben derim ki: Bu rivayet, daha sonra, baz ayetlerin Hz. Ali ya
da Ehlibeyt mamlar hakknda indiklerine ilikin olarak sunaca-
mz rivayetleri destekler niteliktedir. Buna rnek olarak u ayet-i
kerimeleri verebiliriz: "Siz, insanlar iin karlm en hayrl bir
mmetsiniz." (l-i mrn, 110) "...insanlara ahit olasnz..." (Bakara,
143) "...doru-larla beraber olun." (Tevbe, 119)
390 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

106- Biz bir ayeti neshedersek veya unutturursak, ondan daha


hayrlsn veya onun benzerini getiririz. Allah'n her eye kadir ol-
duunu bilmedin mi?
107- Gklerin ve yeryznn egemenliinin yalnzca Allah'a
ait olduunu bilmedin mi? Sizin Allah'tan baka bir veliniz ve bir
yardmcnz yoktur.

AYETLERN AIKLAMASI
Bu iki ayet, "nesih" meselesini ilemektedir. Fkh bilginleri a-
sndan nesih, bir hkmn geerliliinin sona erdiini, yrrlk
sresinin bittiini aklamaktr. Fkhtaki nesih, ayetteki mutlak
ifadeden alnan, ayetin ayrnts niteliinde bir kavramdr. Anlam-
n ve ieriini ayetten ve ayetin onunla ilgili iaretlerinden almak-
tadr.
"Biz... neshedersek" Neshetme, giderme demektir. Gne gl-
geyi ortadan kaldrp yok edince, Araplar, "Nesehat'i-ems'z-
zille" yani, "Gne glgeyi giderdi (neshetti)" derler. Yce Allah bir
ayette yle buyuruyor: "Senden nce hibir resul ve nebi gn-
dermemitik ki o, bir ey arzu ettii zaman, eytan onun arzusu
ierisine mutlaka bir dnce atm olmasn. Fakat Allah eyta-
nn attn derhl giderir (nesheder)." (Hacc, 52) Bir kitaptan ikinci
bir nsha oluturulunca, "kitap neshedildi, nshas alnd" derler.
Sanki kitap giderilmi, yerine yenisi getirilmitir. Aadaki ayet-i
kerimede "nesh" yerine "tebdil" kelimesinin kullanlm olmas bu
yzdendir: "Biz bir ayetin yerine baka bir ayet getirdiimiz za-
man -Allah ne indirdiini bilirken- 'Sen Allah'a iftira ediyorsun'
derler. Hayr oklar bilmiyorlar." (Nahl, 101)
Bakara Sresi / 106-107 ....................................................................................... 391

Her ne ise, grld gibi, nesh ayetin kendisinin ortadan


kaldrlmasn, varoluunun iptal edilmesini gerektirmez. Tam
tersine, bu hususta hkm, "ayet" ve "almet" nitelii ile ilgilidir.
Ayrca ayet-i kerimenin son cmlesi (Allah'n her eye... bilmedin
mi?), nceki cmlede varlan hkmn illetini bildirir niteliktedir.
Dolaysyla "nesh", ayetin bir alamet, bir iaret olarak etkisinin
giderilmesi demektir. Yani, bir ey zn korumakla birlikte iaret
ve almet oluunu elden veriyor. Buna gre, neshetme olaynda
ayetin ykmllk ve benzeri etkileri giderilir; ama kendisine,
zne dokunulmaz. "Unutturma" ve "neshetme" fiillerinin bir
arada kullanlmasndan da byle bir sonuca varabiliriz.
Ayetin orijinalinde geen "nunsih" fiilinin mas-tar olan "ins",
"nisyan" mastarnn "if'al" kalbna sokulmu eklidir ve "bil-
me"nin kapsamnn dna karma, "ilim"den giderme anlamna
gelir. Nesh ise, gz nnden gidermektir. Bu durumda ayete yle
bir anlam vermek gerekir: Bir ayeti gz nnden giderirsek ya da
"bilme"nin kapsamnn dna karrsak, ondan daha iyisini veya
bir benzerini getiririz.
Ayrca bir eyin "ayet" oluu "eylere", "yerlere" ve "cihetlere"
gre deiir. Kur'n bir ynyle insanlarn benzerini getirememe-
leri bakmndan yce Allah'n ayetidir. lh hkm ve ykmllk-
ler de Allah'n ayetleridirler. nk bunlar aracl ile Allah'tan
korkma ve O'na yakn olma durumu meydana gelir. Somut varlk-
lar da Allah'n ayetleridirler. nk bu tr olgular kendi varlklar
ile yaratclarnn varlna iaret ederler. Varlklarnn zellikleriyle
yaratclarnn isim ve sfatlarna tanklk ederler. Allah'n peygam-
berleri, velileri de ayettirler. Sz ve fiil olarak Allah'a davet ettikleri
iin... Dolaysyla ayet, gl ve zayf olabilir. Nitekim yce Allah
yle buyuruyor: "Andol-sun Rabbinin ayetlerinden en byn
grd." (Necm, 18)
te yandan bir ayet, bir ynyle ayet niteliine sahip olabile-
cei gibi, birka ynyle de ayet saylabilir. Dolaysyla bir ayet sa-
hip olduu tek ynyle neshedilip giderilirse, ortadan kalkm o-
lur. Ama eer birok yn bulunursa, neshedilen ynnn dn-
daki dier ynleriyle yine "ayet" olarak deerlendirilir. Kur'n'daki
herhangi bir ayetin, ierdii er' hkmn yrrlkten kaldrlmas,
392 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

buna karn ayetin belgati ve mucizevlii ile varln srdrmesi


gibi.
"Nesh" kavramnn genelliinden algladmz budur. Yce Al-
lah'n u sznde ifadesini bulan illetlendirme unsurundan da bu
sonucu karmak mmkndr: "Allah'n her eye kadir olduunu
bilmedin mi? Gklerin ve yeryznn egemenliinin yalnzca Al-
lah'a ait olduunu bilmedin mi?" Bu durumda, konuya yneltilebi-
lecek inkr ya da ayetin ini sebebine ilikin rivayetlerde belirtildi-
ine gre Yahudilerin sergiledikleri inkr, nesh kavramnn anla-
myla ilgili olarak iki adan sz konusudur:
Birincisi: Ayet Allah katndan geldiine gre, kullarn gerek
karlarndan birini koruma amacna yneliktir ve bu kar onun
dnda hibir ey koruyamaz. Ayet giderilirse, kar da ortadan
kalkar. Artk hibir ey ayetin yerine geip sz konusu kara kal-
clk niteliini kazandramaz. Yaratklarn yararna ve kullarn ka-
rna olan by-lece elden km olur. Oysa yce Allah kullarna
benzemez. Bilgisi de onlarn bilgisi gibi deildir.
nk kullarn bilgileri d etkenlerin deimesi ile birlikte de-
iiklik arzeder. Bu yzden kul, bir gn herhangi bir kara ilikin
bir bilgi edinir ve o bilgi dorultusunda bir hkm verir. Sonra er-
tesi gn bilginin nitelii deiir, zihinde dn elde edemedii daha
deiik bir kara ynelik bir bilgi belirir ve yeni bir hkmde bulu-
nur; eski hk-mn yanllna karar verir; yeni bir hkmn ko-
nulmasnn gerekliliine inanr. Dolaysyla her gn yeni bir hkm
vermek durumunda kalr. Renkten renge girer. Eyadaki yarar un-
surunu tm ynleriyle kuatp alglayamayan kullarn durumu
bundan ibarettir. Yararl ve zararl eylere ilikin bilgileri deitik-
e, hkmleri ve durumlar da deiir. Bilgi alanndaki deiiklik
orannda, az veya ok pratikte de deiiklik olur, yeni oluumlar
ba gsterir. Bu da, gcn genel ve snrsz olmayndan ileri gelir.
kincisi: G snrsz olsa da, var etme olgusunun gerekle-
mesi ve varoluun fiililemesi ile birlikte deikenlik imknsz o-
lur. nk ey, zorunlu olarak gerekletii durumdan deiiklie
uramaz. Bu durum, insann istee bal fiilleri karsndaki ko-
numuna benzemektedir. nk insann istee bal olan fiilleri,
pratikte meydana gelmedii srece istee bal fiillerdir. Pratikte
Bakara Sresi / 106-107 ....................................................................................... 393

meydana geldikten sonra zorunluluk ve kesinlik niteliini kazanr-


lar ve artk istee bal fiiller olarak deerlendirilemezler. Mesele-
nin bu yn mlkiyetin snrszlnn geersizliini gerektirir ve
dizgin elden ktktan sonra kimi tasarruflarn yerine dier baz ta-
sarruflarda bulunmann imkn sz konusu olamaz. Yahudilerin,
"Allah'n eli kolu baldr." demeleri gibi.
Bu ayetlerde yce Allah birinci duruma u szleriyle cevap ve-
riyor: "Allah'n her eye kadir olduunu bilmedin mi?" Yani; Allah,
eskinin yerine daha iyisini veya bir benzerini koymaktan ciz de-
ildir. kinci duruma cevap verirken de yle buyuruyor: "Gklerin
ve yeryznn egemenliinin yalnzca Allah'a ait olduunu bil-
medin mi? Sizin Allah'tan baka bir veliniz ve bir yardmcnz
yoktur." Yani; gkler ve dnya zerindeki egemenlik Allah'a aittir.
O, egemenlii altndaki mlknde diledii gibi hareket eder. O'nun
dnda hi kimsenin bu mlk zerinde tasarrufta bulunma yetkisi
yoktur.
Dolaysyla hi kimse, O'nun tasarrufta bulunduu kaplardan
birini kapatamaz ya da onun tasarrufuna engel olamaz. Ne ba-
langtan, ne de yce Allah'n temliki ile hibir ey, hibir eye sa-
hip deildir. nk yce Allah'n bir eyi bir bakasnn mlkiyeti-
ne vermesi, herhangi birimizin bir eyi bir bakasnn mlkiyetine
vermemiz gibi deildir. Bizim kendi aramzdaki uygulamalarda bi-
rinci mlkiyet geersiz olur ve ikinci mlkiyet yrrle girer.
Allah ise, tpk sahip olduu dier eyler gibi, bakasnn ml-
kiyetine verdii eylerin de sahibidir. Meselenin i yzne bakt-
mz zaman, mutlak mlkiyet ve mutlak tasarruf yetkisinin O'na
ait olduunu grrz. O'nun mlkiyetimize vermesi ile sahip oldu-
umuz eylere bakarsak, grrz ki, O'ndan bamsz bir mlkiye-
te sahip deiliz ve O bizim velimizdir. Ayn ekilde, grn olarak
bize bahettii bamszla bakacak olursak -ki bu, gerekte zen-
ginlik eklinde beliren bir fakirliktir, bamszla benzeyen uydu-
luktur- grrz ki, O'nun yardm ve destei olmakszn ilerimizi
dzenleyemeyiz. Yardmcmz O'dur bizim.
Bu anlattklarmz, "Gklerin ve yeryznn egemenliinin
yalnzca Allah'a ait olduunu..." cmlesindeki hasr ifadesinden de
anlalmaktadr.
394 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

"Allah'n her eye kadir olduunu bilmedin mi? Gklerin ve


yeryznn egemenliinin yalnzca Allah'a ait olduunu bilmedin
mi?" Bu ifadeler sz edilen iki itiraza cevap mahiyetindedir. ki i-
tirazn sz konusu olduunun kant da, iki cmlenin balasz ola-
rak birbirlerinden ayrlm olmalardr. "Sizin Allah'tan baka bir
veliniz ve bir yardmcnz yoktur." ifadesi, iki hususu iermektedir
ki bunlar, sz konusu iki itiraza verilen cevabn tamamlaycs du-
rumundadrlar.
Yani, eer O'nun snrsz mlkne bakmazsanz, size bahedi-
len mlke bakn. Bu mlk, bamsz ve kopuk olmadna gre,
tek veliniz O'dur. u hlde O, hem sizin zerinizde ve hem de ya-
nnzda bulunan eyler zerinde diledii gibi tasarrufta bulunma
yetkisine sahiptir. Eer mlkiyet hususunda bamsz bir konum-
da olmadnza bak-maz, yannzda bulunan zahir mlkiyete ve
bamszla baksanz, yine de gcnzn, mlknzn ve bam-
szlnzn tek bana gereklemediini grrsnz. Amalarnz,
srf niyetlerinize ve iradenize boyun emenin sonucu olarak ger-
eklemezler. Bunun iin Allah'n yardm ve destei kanlmaz-
dr. O, sizin yardmcnzdr, diledii tasarrufta bulunabilir. Hangi
yoldan giderseniz, O, ilerinize karabilir. "Sizin Allah'tan baka
bir veliniz... yoktur." ifadesinde "Allah" lafznn yerine zamir kulla-
nlmamtr. nk ifade ayetin genel ak iinde bamsz bir
cmle olarak grnmektedir. Yani bu cmle olmadan da cevap
tamamlanm saylr.
Buraya kadar yaptmz aklamalardan u sonular kyor:
a) Nesh, srf er' hkmlere zg bir durum deildir. Tekvin
fenomenleri de kapsayan genel bir olgudur.
b) Nesh, ancak nasih ve mensuhun bulunmas ile sz konusu
olur.
c) Nasih, mensuhta bulunan iyilik, yeterlilik ve yararllk
unsurlarn da ierir.
d) Nasih, mensuh ile eliir gibi grnse de, gerekte, her ikisi
de ortak bir yarar ierdii iin, arada bir eliki sz konusu deil-
dir. rnein bir peygamber vefat edip yerine bir baka peygamber
gnderildiinde, -ki bunlar Allah'n birer ayeti konumundadrlar- bi-
ri dierini neshetmi olur. Bu durum doa yasasnn hayat, lm,
Bakara Sresi / 106-107 ....................................................................................... 395

rzk ve ecel gibi prensiplerinin bir gereidir. Ayn ekilde kullar a-


sndan yararl olan unsurlarn alarn deimesi ile deikenlik
gstermesi ve bireylerin tekml de bunu kanlmaz klar. Bir
din hkm, dier bir din hkm neshetse, yrrlkten kaldrsa,
her ikisi de din iin yarar saylacak unsurlar kapsyorlardr. Bu h-
kmlerden her biri yrrlkte olduu dneme oranla daha elveri-
li, daha uygundur ve mminlerin durumlarna daha yatkndr. Me-
sel, davet hareketinin ilk yllarnda mminlerin gerekli say ve
hazrla sahip bulunmadklar dnemlerde kfirlerle dalamama-
y, savamaktan kanmay ngren hkm yrrle konulmu-
tu. Ama daha sonra slm glenince, Mslmanlar yapabildikleri
kadar g hazrlaynca ve ayrca kfirlerin ve mriklerin yrekle-
rine korku salacak konuma gelince, yce Allah cihat etmeye ili-
kin hkm ieren ayeti indirmiti.
Bunun yan sra, neshedilen ayetler, ileride neshedileceklerine
ilikin iaretler ve imalar da iermektedirler. rnein: "Allah emrini
ge-tirinceye kadar, affedin, hogrn." (Bakara, 109) Bu ayet, cihat
hkmn ieren ayet tarafndan neshedilmitir. leride neshin
gerekleeceine ilikin bir ima ieren bir ayet de udur: "...O ka-
dnlar lm alp gtrnceye yahut Allah onlara bir yol ancaya
kadar evlerde tutun." (Nis, 15) Bu ayet de krbala cezalandrma
hkmn ieren ayet tarafndan neshedilmitir. Dolaysyla birinci
ayetteki "Allah emrini getirinceye kadar" ile ikinci ayetteki "Allah
onlara bir yol ancaya kadar" ifadeleri, sz konusu hkmlerin
geici olduklarna, belli bir dnemi kapsamak zere konulduklar-
na, bir sre sonra neshedile-ceklerine ynelik iaretler niteliin-
dedirler.
e) Nasih ile mensuh arasndaki iliki, genel ve zel, mutlak ve
kaytl, st kapal ve ak nitelikli hkmler arasndaki iliki gibi
deildir. nk nasih ile mensuh arasndaki grnrdeki uyu-
mazl ve elikiyi kaldran etken her ikisinin arasnda varolan
hikmet ve maslahattr. Oysa genel ile zel, mutlak ile kaytl, st
kapal ile ak nitelikli ayetler arasndaki uyumazl kaldran et-
ken zel, kaytl ve ak nitelikli ayetlerde bulunan szl belirginli-
in gcdr. Bu g genel nitelikli hkm zel nitelikli hkmle,
mutlak nitelikli hkm kaytl nitelikli hkmle ve st kapal nite-
likli hkm ak nitelikli hkmle aklar. Bunun yntemi de fkh
396 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

metodolojisinde ayrntl biimde akla kavuturulmutur. Muh-


kem ve mteabih nitelikli ayetlerde de ayn durum sz konusu-
dur: "Ondan bir ksm ayetler muhkemdir, ki onlar kitabn anas-
dr. Dierleri ise mteabihtir." (l-i mrn, 7) ayetini incelerken bu
meseleyi ayrntl biimde ele alacaz.
"...unutturursak..." Bu ifadenin orjinali "nunsiha" eklinde o-
kunmutur. Yukarda da akladmz gibi bu kelime, "hatrdan ve
bilgiden giderme" anlamna gelen "ins" kalbnn ekimli hlidir.
Bu ifade geneldir ya da mutlaktr, srf Peygamber efendimize
(s.a.a) zg deildir. Daha dorusu Peygamberimizi kapsamaz bi-
le. nk yce Allah onunla ilgili olarak yle buyuruyor: "Sana
okutacaz ve sen unutmayacaksn. Yalnz Allah'n diledii ba-
ka." (A'l, 6-7) Bu ayet Mekke inilidir. Nesh meselesini ieren ayet
ise, Medine inilidir. Bu yzden, "sen unutmayacaksn." sznden
sonra "unutma" olgusunun gereklemesi doru olmaz.
fadenin "Yalnz Allah'n diledii baka." eklinde bir istisna
iermesine gelince, bu da tpk u ayet-i kerimedeki istisnaya
benzemektedir: "Gkler ve yer durduka onlar orada srekli
kalacaklardr. Ancak Rabbin dilerse baka. Bu, kesintisiz bir
batr." (Hd, 108) Buradaki istisnaya, yapabilirlii vurgulamak
amacyla yer verilmitir. Yani deitirme gcnn her zaman
kalcln srdrd dile getirilmitir. ayet bu istisna darda
kalan farkl bir durumun varln gsterme amacna ynelik ol-
sayd, o zaman "Sen unutmayacaksn." eklindeki minnet bildiren
ifadenin bir anlam olmazd.
nk hatrda bulundurma ve ezberleme yeteneine sahip
tm insanlar ve hayvanlar bir eyi hatrlarnda bulundurabilir ve
unutabilirler. Bunlarn hatrda tutmalar ve unutmalar yce Allah-
'n iradesine baldr. Peygamberimiz (s.a.a) de, "Sana okutaca-
z..." ifadesdiyle kendisine ynelik yaplaca bildirilen okutma ve
unutturmama lt-fundan nce, bu durumdayd. Bundan nce o da
herkes gibi Allah'n iradesiyle hatrlar ve O'nun iradesiyle unutur-
du. u hlde ifadedeki istisna, yce Allah'n yapabilirliini vurgu-
lamaktan baka bir amaca ynelik deildir. Yani, biz sana okuta-
caz ve sen hibir zaman unutmayacaksn. Buna ramen Allah
okuttuunu sana unutturma gcne sahiptir.
Bakara Sresi / 106-107 ....................................................................................... 397

"Unutturursak." ifadesinin orijinali "nenseh" eklinde de o-


kunmutur. Fiilin bu ekimi "nesie / nesen" -yani, erteledi- kal-
bndan ge-lir. Bu durumda ayetin anlam yle olur: "Biz, bir ayeti
gidermek suretiyle neshedersek veya ortaya kn geciktirmek
suretiyle ertelersek, ondan daha iyisini ya da bir benzerini getiri-
riz." Ayetler zerinde, ne alma ya da erteleme eklinde beliren i-
lh tasarruf, bir kemalin ve-ya maslahatn elden gitmesini
gerektirmez. Maksadn ilh tasarrufun srekli kemal ve maslahat
dorultusunda gelitiini vurgulamak olduunun kant, u ifade-
dir: "Ondan daha hayrlsn veya onun benzerini." nk hayrl-
lk, ancak varolan eyin mkemmellii ya da konulan hkmn ya-
rarll durumunda sz konusu olabilir. Bu durumda varolan ey
ya tekisine denk olur ya da hayrllk noktasnda ondan daha ileri
dzeyde olur. Artk meseleyi anlam olmalsn.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Gerek ia ve gerekse Ehlisnnet kanalyla Kur'n- Kerim'de
na-sih ve mensuh olaynn bulunduuna ilikin olarak Peygamber
efendimizden (s.a.a), ashaptan ve Ehlibeyt mamlarndan birok
hadis rivayet edilmitir.
Nman tefsirinde, nasih ve mensuhla ilgili birok ayetten sz
edildikten sonra, Emir'l-Mminin'in (a.s) yle dedii belirtilir:
"Ben cinleri ve insanlar ancak bana kulluk etsinler diye yarat-
tm. (Zriyt, 56) ayetini, 'Ama ihtilf edip durmaktadrlar. Yalnz
Rabbinin rahmetine nail olanlar hari. Zaten onlar bunun iin
yaratt.' [Hd, 118- 119] ayeti neshetmitir. Yani acd iin onlar
yaratmtr." [s.14]
Ben derim ki: Bu rivayet gsteriyor ki, mam Ali (a.s) ayetteki
nesh kavramn, yasama alanndaki nesh meselesinden daha ge-
ni boyutlu olarak deerlendirmitir. nk mamn rnek gster-
dii ikinci ayet, birinci ayetin vurgulad gerein snrlandrlma-
sn gerektiren bir gerei ifade etmektedir.
Daha ak bir ifadeyle; birinci ayet, yaratln bir amacnn ol-
duunu dile getiriyor ki bu ama, Allah'a ynelik kulluktur. Yce
Allah, herhangi bir fiili ile irade ettii bir ama noktasnda
altedilemez. Fakat yce Allah, insanlar ve cinleri farkl konumlara
398 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

sahip olmaya yatkn olarak yaratmtr. Bu yzden onlar da doru


yolu bulma ve sapma hususunda farkl tavrlar iindedirler. htilf
edip durmaktadrlar. Ancak ilh yardmn kapsamna girenler, hi-
dayet rahmeti tarafndan kuatlanlar baka. Allah bunun iin, ya-
ni bu rahmet iin onlar yaratmtr. u hlde ikinci ayet de yarat-
l iin bir hedef gsteriyor, o da kulluu ve hidayeti douran rah-
mettir. Bu ise, ancak btnn iinden belli bir ksm kapsayabilir.
Birinci ayet, kulluu herkes iin bir ama olarak ngryor.
Dolaysyla kulluk, bir ksmn dier bir ksm iin yaratlm
olmas asndan genelin amac hline getirilmitir. Sz konusu i-
kinci ksm da bir baka ksm iin yaratlmtr. Bylece zincir, i-
badet ehline kadar uzanr gider. Onlar ibadet etmek iin yaratl-
m abidlerdir. Bu durumda ibadetin herkes iin ama olmas ger-
eklik kazanm oluyor. Tpk, meyve elde etmek ya da baka tr-
l mal menfaatler sa-lamak amac ile aa dikmek, bahe olu-
turmak gibi. u hlde ikinci ayet, birinci ayetin mutlakln
neshediyor.
Yine Nman tefsirinde belirtildiine gre, Hz. Ali (a.s) yle
buyurmutur: "inizden oraya gitmeyecek hi kimse yoktur.
Rabbinin zerine ald kesinlemi bir hkmdr. [Meryem, 71]
ayetini, 'Ama bizden kendilerine gzellik gemi olanlar, ite on-
lar, ondan uzaklatrlmlardr. Onun uultusunu duymazlar. Ve
canlarnn ektii nimetler iinde ebedi kalrlar. O en byk kor-
ku, onlar asla tasalandrmaz.' [Enbiy, 101-103] ayeti nesh etmi-
tir." [s.15]
Ben derim ki: Bu ayetler, genel ve zel nitelikli deildirler. Ne-
deni de u ifadedir: "Rabbinin zerine ald kesinlemi bir
hkmdr." Kesinlemi hkmn kaldrlmas olacak i deildir.
Byle bir hkmn geersiz klnmas imknszdr. Bu tr bir neshin
anlam, inaallah ileride, "Bizden kendilerine gzellik gemi
olanlar, ondan uzaklatrlmlardr." ayetini ele alrken, daha
geni biimde aklanacaktr.
Tefsir'ul-Ayy'de belirtildiine gre, mam Bkr (a.s) yle
buyurmutur: "Yce Allah'n, 'Allah dilediini siler, dilediini bra-
kr. Kitabn anas onun yanndadr.' [Ra'd, 39] ayetinde ifade ettii
Bakara Sresi / 106-107 ....................................................................................... 399

'bed' da bir tr neshtir. Yunus kavminin kurtuluu da bunun r-


neklerindendir." [c.1, s.55, h: 77]
Bu rivayetin vurgulad husus son derece belirgindir.
Ehlibeyt mamlarna dayandrlan baz rivayetlerde bir imamn
vefat edip yerine bir baka imamn gemesi nesh olarak deer-
lendirilmitir.
Ben derim ki: Bu tr bir yaklamn ifade ettii anlama bundan
nce iaret etmitik. Bu anlam pekitiren rivayetlerin says ol-
duka kabarktr ve bunlar byk lde yaygnlk kazanmlardr.
ed-Drr'l-Mensr tefsirinde, Abd b. Humeyd'in, Ebu Davud'un
Nasih adl eserinde ve bn-i Cerr'in Katade'ye dayanarak u riva-
yeti tahric ettikleri belirtilir: "Ayet ayeti neshederdi. Allah'n Nebisi
bir ayet, bir sure ve bir surenin Allah'n diledii kadarn okurdu.
Sonra Allah onu kaldrr ve Peygamberine unuttururdu. Bu hususla
ilgili olarak Peygamberine hitaben yle buyuruyor yce Allah, 'Biz
bir ayeti neshedersek veya unutturursak, ondan daha hayrls-
n... getiririz.' Nesh olaynda bir hafifletme, bir ruhsat, bir emir ve
bir yasaklama sz konusudur."
Ben derim ki: ed-Drr'l-Mensr tefsirinde ayetin orijinalinde
geen "nunsih" kelimesinin anlam ile ilgili birok rivayet nakle-
dilmitir. "Unutturursak" sznn aklamas srasnda vurgulad-
mz gibi, bunlarn tm de Kur'n'n mesajna ters niteliktedirler;
dolaysyla reddedilmelidir.
400 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1
Bakara Sresi / 108-115 ....................................................................................... 401

108- Yoksa siz de, Peygamberinizi, daha nce Musa'ya sorul-


duu gibi sorguya ekmek mi istiyorsunuz? Kim kfr imanla de-
iirse, artk dmdz yoldan sapm olur.
109- Ehlikitap'tan birou, gerek kendilerine apak belli ol-
duktan sonra, ilerindeki kskanlktan tr, sizi imannzdan
sonra vazgeirip kfir olmanz istediler. Allah emrini getirinceye
kadar, affedin, ho grn. phe yok ki Allah'n her eye gce ye-
ter.
110- Namaz ayakta tutun, zekt verin. Kendiniz iin nceden
ne hayrda bulunursanz onu, Allah katnda bulursunuz. phe yok
ki Allah, yaptklarnz grr.
111- (Ehlikitap:) Yahudi yahut Hristiyan olmayan kesin olarak
cennete girmeyecek, dediler. Bu onlarn kuruntulardr. De ki:
"Doru sylyorsanz, delilinizi getirin."
112- Hayr, kim iyilikte bulunarak yzn Allah'a teslim eder-
se, ecri Rabbinin katndadr. Onlara ne korku vardr, ne de mah-
zun olurlar.
113- Yahudiler, "Hristiyanlar, hibir ey (temel) zerinde de-
ildirler." dediler. Hristiyanlar da, "Yahudiler, hibir ey (temel)
zerinde deildirler." dediler. Oysa hepsi de kitab okuyorlar. Bil-
meyenler de tpk onlarn dedikleri gibi demilerdi. Allah, ayrla
dtkleri eyde kyamet gn aralarnda hkm verecektir.
114- Allah'n mescitlerinde Allah'n adnn anlmasna engel
olandan ve onlarn harap olmasna alandan daha zalim kim
vardr? Bunlarn, oralara ancak korka korka girmeleri gerekirdi.
Onlara dnyada horluk, ahirette de byk bir azap.
115- Dou da, bat da Allah'ndr. Artk nereye dnerseniz, Al-
lah'n yz oradadr. Allah('n mlk ve kuatmas) phesiz, ge-
nitir, bilendir.

AYETLERN AIKLAMASI
"Yoksa siz de, peygamberinizi daha nce Musa'ya sorulduu gibi
sorguya ekmek mi istiyorsunuz?" Ayetin akndan -Resulullah'a
(s.a.a) inanan- baz Mslmanlarn, Yahudilerin peygamberleri Hz.
Musa'ya (a.s) ynelik sorgulamalar dzeyinde, Peygamber efen-
402 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

dimizi sorguladklar anlalyor. Yce Allah, Yahudilerin gerek Hz.


Musa'ya ve gerekse ondan sonraki peygamberlere ynelik bu tu-
tumlarn knayarak, dolayl olarak bu tr bir tavr iinde olan Ms-
lmanlar da knam oluyor. Gelen rivayetler de bu yaklammz
destekler mahiyettedir.
"dmdz yol" Doru ve amaca ulatrc yol demektir.
"Ehlikitap'tan birou..." Rivayet edildiine gre, bunlar Hayy b.
Ahtap ve onunla birlikte olan bir grup banaz Yahudilerdi.
"affedin, hogrn..." Bunun savala ilgili ayetle neshedildii-ni
sylemilerdir.
"Allah emrini getirinceye kadar" Daha nce de deindiimiz gibi,
bu ifade yce Allah'n Ehlikitap'la ilgili baka bir hkm koyaca-
na ilikin bir iaret iermektedir. Ayn durum, "Bunlarn oralara
ancak korka korka girmeleri gerekirdi." ayeti ile, Tevbe suresinde
yer alan "Mrikler pisliktir, artk bu yllarndan sonra Mescid-i
Hara-m'a yaklamasnlar." (Tevbe, 28) ayeti arasndaki balant a-
sndan da geerlidir. "Sana ruhtan sorarlar. De ki: Ruh,
Rabbimin emrindendir." (sr, 85) ayetini incelerken "emr" kavram
zerinde duracaz.
"cennete girmeyecek, dediler..." Hristiyanlar da aka Yahudile-
re ilhak edilmeye balanyor ve ortak crmleri aklanyor.
"Hayr, kim iyilikte bulunarak yzn Allah'a teslim ederse..." Bu,
ncs oluyor ki yce Allah, mutluluun ve Allah katndaki say-
gnln isimlerden ok, gerek iman ve kullua bal olduunu
bildiriyor. Birincisi, "phesiz iman edenler, Yahudiler, Hristiyan-
lar ve Sabiiler..." (Bakara, 62) kincisi, "Evet kim gnah kazanr da
suu kendisini kuatm olursa.." (Bakara, 81) ncs de bu a-
yettir. Bu ayetlerin vurguladklar anlam gz nnde bulundurula-
rak iman, yz Allah'a teslim etmek; ihsan da salih amel olarak
deerlendirmek mmkndr.
"Oysa hepsi de kitab okuyorlar." Yani onlar Allah'n kitabndan
kendilerine geleni biliyorlar. Dolaysyla byle bir sz sylememe-
leri gerekirdi. nk kitap, onlara gerei aklar mahiyettedir.
Bunun kant da yce Allah'n u szdr: "Bilmeyenler de tpk
onlarn dedikleri gibi demilerdi." u hlde "bilmeyenler"den
maksat, Arap mrikleridir. Bunlar, "Mslmanlar bir temele
Bakara Sresi / 108-115 ....................................................................................... 403

dayanmyorlar" ya da "Kitap ehli olanlar bir temele


dayanmyorlar" demilerdi.
"Allah'n mescitlerinde, Allah'n adnn anlmasna engel olandan...
daha zalim kim vardr." fadeden anlald kadaryla, burada hicret
ncesi Mekkeli kfirlerin umumu kastediliyor. nk bu ayetler,
Peygamber efendimizin (s.a.a) Medine'ye hicret ediinin ilk gnle-
rinde nazil olmutur.
"Bunlarn, oralara ancak korka korka girmeleri gerekirdi." ifadenin
orijinalinde geen "kane" fiilini gz nnde bulundurursak, aslnda
olmu bitmi bir olaydan sz edildiini anlarz. Bu durum Kurey
kfirlerine ve onlarn Mekke'deki tavrlarna uyuyor. Nitekim riva-
yetlerde de belirtildiine gre mescitlere girileri engelleyenler,
Mekke kfirleriydi. Kurey kfirleri, Mslmanlarn Mescid-i Ha-
ram'da ya da Kbe'nin avlusunda edindikleri namazghlarda na-
maz klmalarn engelliyorlard.
"Dou da, bat da Allah'ndr. Artk nereye dnerseniz, Allah'n yz
oradadr." Dou, bat ve tm ynler gerek anlamyla Allah'n ml-
kdr. Bu durum deiim ve bakalam kabul etmez. Yani yce
Allah'n bir ey zerindeki mlkiyeti, biz insanlarn mlkiyetine
benzemez. O'nun mlkiyeti bir eyin zne taalluk ettii iin o e-
yin kendisini de, etkinlik alann da kuatr. Bizim mlkiyetimiz i-
se, eylerin sonular, etkinlik alanlar ve yararlar asndan geer-
lidir. eylerin zleri zerinde herhangi bir sahipliimiz sz konusu
deildir. Bir mlk, mlk olmas itibariyle ancak sahibi ile vardr.
Buna gre yce Allah sz konusu ynleri var etmitir, onlar ku-
atmtr ve onlarla beraberdir. Dolaysyla herhangi bir yne yne-
len biri, Allah'a ynelmi durumdadr.
Dou ve bat ynleri greceli olduklar iin, aa yukar tm
yn-leri kapsarlar. nk, gerek kuzey ve gney noktalar dnda
herhangi bir yn bu kapsamn dnda kalmaz. Bu yzden "nere-
ye..." ifadesinin genellii bu iki ynle kaytlandrlmamtr. Yani,
"Bu iki ynden nereye dnerseniz" denilmemitir. Sanki, insano-
lu nereye d-nerse dnsn, oras ya doudur ya da batdr. Dolay-
syla, "Dou da, bat da Allah'ndr." sz, "Btn ynler Allah'ndr."
sz ile ayn ger-ei ifade eder.
404 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Btn ynler arasndan, bu ikisinin seilmi olmasnn sebebi,


insann yneldii tm ynlerin ancak gnein ve dier aydnlatc
gk cisimlerinin dou ve batna gre belirleniyor olmasdr.
"Allah'n yz oradadr." Ceza cmlesindeki hkmn illeti, ce-
zann yerine konulmutur. Allah dorusunu daha iyi bilir; ifadenin
alm yledir: "Nereye dnerseniz dnn, bu sizin iin caizdir.
nk Allah'n yz oradadr."
Bu tarz bir aklamann kant da, yukardaki hkmn u ifa-
deyle illetlendirilmi olmasdr: "Allah genitir, bilendir." Yani Al-
lah geni bir mlke ve kuatc bir bilgiye sahiptir. Nereye ynelir-
seniz, o sizin maksatlarnz bilir. Yani O, herhangi bir insan ya da
dier bir varlk gibi deildir ki, ancak zel bir ynde bulunduu
zaman kendisine y-nelinebilsin ve ancak zel bir taraftan yne-
lenin yneliini bilebilsin. u hlde her yne doru gerekleen
yneli, yce Allah'a yneli demektir ve O bu ynelii tm ynle-
riyle bilir.
Bil ki, kbleye ilikin bu genilik ynle ilgilidir, meknla deil.
Bunun kant da yce Allah'n, "Dou da, bat da Allah'ndr."
eklindeki szdr.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


et-Tehzib adl eserde Muhammed b. Husayn'n yle dedii be-
lirtilir: Salih kula (mam Musa Kzm'a) yle bir yaz gnderildi:
"Ada-mn biri bir lde ve bulutlu bir gnde, kbleyi tam olarak be-
lirleyemeden namaz klar. Namaz bitirince gnei grr ve kble-
ye ynelmeden namaz kldn fark eder. Bu namaz geerli mi
sayar, yoksa yeniden mi klar?" Salih kul u cevab verdi: "Vakit
gememise namaz yeniden klar. Yoksa o adam bilmiyor mu ki, -
doru szl olan- Allah: 'Artk nereye dnerseniz, Allah'n yz o-
radadr.' buyuruyor?" [c.2, h: 160]
Tefsir'ul-Ayy de belirtildiine gre, "Dou da, bat da Allah-
'ndr..." diye balayan ayetle ilgili olarak mam Bkr (a.s) yle
buyurmutur: "Yce Allah bu ayeti zellikle nafile namazlar hak-
knda indirmitir. 'Artk nereye dnerseniz, Allah'n yz oradadr.
Allah phesiz genitir, bilendir." Resulullah (s.a.a) devesinin sr-
tnda iaretle namaz klmtr, bu srada devenin yn de deiebi-
Bakara Sresi / 108-115 ....................................................................................... 405

liyordu. Bu durum hem Hayber'e gidite ve hem de Mekke'den


dnte gerekle-mitir ki, Mekke'den dnerken Kbe'yi arkas-
na alm bulunuyordu." [c.1, s.56, h: 80]
Ben derim ki: Ayy buna benzer bir aklamay Zrare'den, o
da mam Sadk'tan (a.s) rivayet etmitir.1 Ayn ekilde, Kumm ve
eyh Tus, mam Rza'dan (a.s)2, eyh Saduk da mam Sadk'tan
(a.s)3 buna yakn ifadeler aktarmlardr.
Bil ki, Ehlibeyt mamlarndan Kur'n- Kerim'deki genel ve -
zel, mutlak ve kaytl ifadelerle ilgili olarak aktarlan rivayetler -
zerinde uzun uzadya durduun zaman, greceksin ki, bu rivayet-
lerde ou zaman genel nitelikli ayetten bir hkm, zel nitelikli,
yani zelle birlikte genel nitelikli ifadeden de bir baka hkm -
karlmtr. Genellikle, genel nitelikli ifadeden mstehap hkm-
ler, zel nitelikli ifadeden ise farz hkmler karlmtr. Ayn du-
rum mekruhluk ve haramlk iin de geerlidir ve bylece...
mamlardan aktarlan rivayetlerde belirlenen Kur'n tefsiriyle
ilgili anahtar yntemlerden biri de budur. Onlardan rivayet edilen
hadislerin kabark bir yeknu bu eksen etrafnda dner. Buradan
hareketle Kur'n bilgilere ilikin iki temel kural belirleyebilirsin:
Birincisi: Kur'n'n her cmlesi, hem tek bana, hem de ken-
disi ile ilgili tm kaytlarla birlikte sabit, deimez bir gerekten ya
da sabit, deimez bir hkmden sz eder. u ayet-i kerimede ol-
duu gibi: "Allah, de, sonra brak onlar, daldklar bataklkta oya-
lana dursunlar." (En'm, 91)
Bu ifadede drt bamsz, deimez, sabit anlam vardr. Brin-
cisi: "Allah, de." kincisi: "Allah, de, sonra onlar brak." ncs:
"Allah, de, sonra brak onlar daldklar bataklkta." Drdncs:
"Allah, de, sonra brak onlar, daldklar bataklkta oyalana dur-

1- [Tefsir'ul-Ayy, c.1, s.56, h: 81]


2- [et-Tehzib, c2, h: 155]
3- [Men La Yahzuruh'ul-Fakih, c.1, h: 846]
406 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

sunlar." Bu ekilde incelenmesi mmkn olan her ifadede bu yn-


tem gz nnde bulundurulabilir.
kincisi: ki kssa veya iki anlam ayn cmle veya ayn ifade ile
anlatld zaman, her ikisi de ayn merciye dnk olurlar. Bu iki
kural iki srdr ki, gerisinde srlar yatar. Yol gsterici, hidayet edici
Allah'tr.
Bakara Sresi / 116-117 ....................................................................................... 407

116- "Allah ocuk edindi" dediler. Haa! O, bundan mnezzeh-


tir. Hayr, gklerde ve yerde bulunanlarn hepsi O'nundur, hepsi
O'na boyun emitir.
117- O, rnek edinmeden gklerin ve yerin yaratcsdr. Bir
eyi yaratmak istedi mi, ona sadece "ol" der, o da hemen oluverir.

AYETLERN AIKLAMASI
"Allah ocuk edindi, dediler..." Ayetin ak, bu sz syleyenlerin
Yahudi ve Hristiyanlar olduklarna ilikin bir ipucu veriyor. nk
Yahudiler, "zeyir Allah'n oludur..."; Hristiyanlar da, "sa Allah'n
oludur..." diyorlard. Ayrca buradaki ifadelerin hedefi de
Ehlikitap'tr. Onlar, "Allah ocuk edindi." diyorlard. Bunu nceleri
peygamberlerine ynelik bir onurlandrma nitelii olarak kullan-
mlard. Nitekim, "Biz Allah'n oullar ve sevdikleriyiz." derlerdi.
Bir onurlandrma arac olarak kullandklar bu sfat daha sonra,
bir gerein ifadesi olarak alglamaya balamlard. te bu iki
ayette yce Allah onlarn bu sapk anlaylarna cevap veriyor ve
szlerini u ekilde rtyor: "Gklerde ve yerde bulunanlarn
hepsi O'nundur..."
Bu ifade ve devam iki kant ieriyor ki, bunlarn her biri, yce
Allah'n ocuk edinmi olmasn, O'nun bir ocuunun olmasn
reddediyor. nk ocuk edinmek; doal bir varln baz czlerini
kendisinden koparmas, baz paralarn kendinden ayrp tedric
bir eitim sonucu onu kendi trnden kendine benzer bir fert hli-
ne getirmesi demektir. Yce Allah ise, benzerlerden mnezzehtir.
Tam tersine gklerde ve yerde olan her ey O'nun mlkdr, varl-
408 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

n O'na borludur. Varoluundan kaynaklanan bir zelillikle O'nun


huzurunda boyun emi durumdadr.
Herhangi bir ey, byle bir nitelie sahipken, gerek konumu
bun-dan ibaretken, O'nunla ayn trden ve O'na benzer olabilir mi?
O, gklerin ve yerin yaratcsdr. Yaratt herhangi bir eyi eski bir
modele bakarak yaratmaz. O'nun yaratt hibir ey eskiden ya-
ratt hibir eye benzemez. Benzeme ve taklit asndan O'nun
fiilleri, ba-ka hi kimsenin fiillerini andrmaz. Sair yaratklar gibi
fiillerini tedric olarak ve sebeplere yapma suretiyle sergilemez.
O, bir eye karar verdi mi, ona sadece "Ol" der, o da gemite bir
benzeri olmakszn ve varolusal bir tedriclik sz konusu olmaks-
zn hemen oluverir. yleyse O'na "Evlt edindi" yaktrmasnda
bulunulabilir mi? Ki, evlt edinme bir terbiye srecini, tedric bir
varoluu gerektirir. u hlde, "Gklerde ve yerde olanlarn hepsi
O'nundur, hepsi O'na boyun emitir." ifadesi eksiksiz bir kanttr,
susturucu bir belgedir. "O, bir rnek edinmeden gklerin ve yerin
yaratcsdr. Bir eyi yaratmak istedi mi, ona sadece 'Ol' der, o
da hemen oluverir." ifadesi de bir dier eksiksiz kanttr. Ayrca bu
iki ayetten u sonular kyor:
a) Kulluk nitelii, gklerde ve yerde bulunan tm yaratklar
kapsayc bir genellie sahiptir.
b) Yce Allah'n fiilleri tedric deildirler. Bundan da u sonu
kyor: Tedric olarak meydana gelen her varln bir de yce Al-
lah'tan kaynaklanan tedriclik d bir yn vardr. Nitekim yce Al-
lah yle buyuruyor: "O'nun emri, bir eyin olmasn istedi mi ona,
sadece 'Ol' demektir, o da hemen oluverir." (Ysn, 82) "Bizim em-
rimiz yalnz bir tektir, gz ap yumma gibidir." (Kamer, 50)
Kur'n'n ierdii bu evrensel gerekle ilgili ayrntl bilgiyi Ysn
suresinin 82. ayetini ele alrken vereceiz, inaallah. imdilik sz
konusu aklamamz bekle!
"Haa! O, bundan mnezzehtir." Ayetin orijinalinde geen
"subhanehu" deyimi tenzih etme anlamnda mastardr. Bu ifade
ancak bir isme muzaf olarak kullanlabilir. Dolaysyla cmle iin-
de hazfedilmi bir fiilin mef'ul- mutlak konumundadr. Alm
yledir: "Sebbehtuhu tesbhen." Yani, "O'nu tesbih ve tenzih et-
tim." Buna gre fiil hazfedilmi, mastar da mef'uln zamirine iza-
Bakara Sresi / 116-117 ....................................................................................... 409

fe edilerek onun yerine geirilmitir. Ayrca ifadenin, yce Allah'n,


kendi kutsal zatna yakmayan nitelendirmelerden, aslsz yak-
trmalardan nasl tenzih edileceine ilikin eitici, yol gsterici bir
yn de vardr.
"Hepsi ona boyun emitir..." fadenin orijinalinde geen "ka-
nitne" isminin kk olan "kunt" kelimesi, kulluk ve boyun eme
anlamna gelir.
"O... gklerin ve yerin yaratcsdr." Orijinalde geen "bed" kav-
ram, bir eyin bilinen ve allagelen bir rnei olmakszn, ben-
zersiz olarak meydana getirilmesini ifade eder.
"hemen oluverir." Bu ifade "kun=ol" deyiminin bir ayrntsdr.
Dolaysyla art cmlesinin cezas konumunda deildir, bu yzden
sonu "cezm"li deildir.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


el-Kfi ve el-Besir adl eserlerde bildirildiine gre Sdeyr es-
Say-raf yle demitir: mran b. A'yun'un, mam Muhammed B-
kr'dan (a.s), "Gklerin ve yerin yaratcs..." diye balayan ayetin
ne anlam ifade ettiini sorduunu duydum. mam Bkr (a.s) dedi
ki: "Yce Allah tm varlklar kendi bilgisiyle ve gemiten bir r-
nei olmakszn var etmitir. Gkleri ve yerleri de yoktan var et-
mitir, yani bu yaratltan nce gkler ve yerler yoktu. Yoksa yce
Allah'n, "O'nun ar su zerinde idi." [Hd, 7] szn duymadn
m?" [el-Kfi, c.1 s.256, h: 2]
Ben derim ki: Bu rivayetten son derece ilgin bir sonu daha
kyor. yle ki, "O'nun ar su zerinde idi." ifadesindeki su ile
bizim bildiimiz "su" kastedilmiyor. Bunun kant da, yaratln
nceden varolan bir modele, bir rnee dayanmamasdr. u gk-
lerin ve yerin yaratlndan nce ilh otorite suya dayanyordu. u
hlde o su bildiimiz bu su deildir. "O'nun ar su zerinde idi."
(Hd, 7) ayetini incelerken bu hususa aklk getireceiz.

BLMSEL VE FELSEF BR ARATIRMA


Pozitif denemeler, iki varlk ayn btnsel zellikleri paylasa-
lar bile, bunlarn kimlik olarak ayr olduklarn kantlamaktadr.
410 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Ayn durum, farkllklar duyularca ayrt edilemeyen iki varlk iin


de geerlidir. nk tm alglayc unsurlar devrede olan, dona-
nml bir duyu, aralarndaki farkll belirler.
Felsef kant da bunu gerektirir. nk, eer iki varlk varsa-
ylsa ve bunlardan biri tekisinden kendi dndaki bir eyle ayrt
edilemiyorsa, bu durumda varsaylan okluun sebebi, bu ikisinin
dnda deil, demektir. u hlde zat, katkszdr ve kark de-
ildir. Bir eyin katkszlnn ikincisi ve tekrar olmaz. Dolaysy-
la ok olarak kabul edilen ey birdir ve ok deildir. u hlde her
varlk; zat olarak bir baka varlktan ayrdr. Her varlk eskiden bi-
linen bir benzeri olmakszn meydana gelmitir. Yce Allah, ben-
zersiz yaratr. Gkleri ve yeri rnek alnacak bir benzerleri olmak-
szn yaratmtr.
Bakara Sresi / 118-119 ....................................................................................... 411

118- Bilmeyenler dediler ki: "Allah bizimle konumal ya da


bize bir ayet gelmeli deil miydi?" Onlardan ncekiler de onlarn
dedikleri gibi demilerdi. Kalpleri birbirine benzedi. Gerekleri iyi-
ce bilmek isteyenlere ayetleri apak gsterdik.
119- Dorusu biz seni, gerekle, mjdeleyici ve uyarc olarak
gnderdik. Cehennem halkndan sen sorumlu deilsin.

AYETLERN AIKLAMASI
"Bilmeyenler dediler ki..." Bunlar Ehlikitab'n dnda kalan m-
riklerdir. Bundan nceki ayetlerden birindeki karlatrma bunun
kantdr: "Yahudiler, 'Hristiyanlar, hibir ey (temel) zerinde
deildirler.' dediler. Hristiyanlar da, 'Yahudiler, hibir ey (temel)
zerinde deildirler.' dediler. Oysa hepsi de kitab okuyorlar. Bil-
meyenler de tpk onlarn dedikleri gibi demilerdi. Artk Allah,
ayrla dtkleri eyde, kyamet gn aralarnda hkm vere-
cektir." (Bakara, 113)
O ayette Ehlikitap, sarf ettikleri szler asndan Arap mrik-
lerinin kategorisine sokuluyor. Bu ayette ise, mrikler Ehlikitabn
kategorisine sokuluyor. Yce Allah diyor ki: "Bilmeyenler dediler
ki: Allah bizimle konumal ya da bize bir ayet gelmeli deil miy-
di? Onlardan ncekiler de onlarn dedikleri gibi demilerdi..." n-
cekilerden maksat, Ehlikitap ve Araplar arasnda yaayan Yahudi-
lerdir. nk Yahudiler de Allah'n peygamberi Musa'ya benzeri
szler sylemilerdi. Dolaysyla onlarn ve kfirlerin gr ve d-
412 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

nceleri benzemitir. Bunlar da onlarn szlerini tekrarlam o-


luyorlar. Bunun nedeni kalplerinin benzerliidir.
"Gerekleri iyice bilmek isteyenlere ayetleri apak gsterdik." Bu
ifade, "Bilmeyenler dediler ki..." eklinde balayan ifadeye bir ce-
vap niteliindedir. Denmek isteniyor ki: Onlarn istedikleri ayetler,
ayrntl biimde aklanm olarak gelmilerdir. Ama, ancak Allah-
'n ayetlerine derinden inanan ve bunlar doyurucu bulan kimseler
onlardan yararlanabilir. u bilmeyenler ise, kalpleri cehalet rt-
syle perdelidir. Tutuculuk ve inatlk felaketine duar olmular-
dr. Bilmeyenlere ayetler bir yarar salamaz. Bylece yce Allah'n
onlar bilgisizlikle nitelendirii ile gdlen ama belirginleiyor.
Ayrca bu husus, Resulullah efendimize (s.a.a) ynelik, Allah
katndan hak ierikli mesaj ile birlikte bir uyarc ve mjdeleyici
olarak gnderildiine ilikin hatrlatma ile de pekitiriliyor. u hl-
de, gnln ho tutmaldr ve bilmelidir ki: Onlar cehennem ehli-
dirler. Bu hkm onlarn aleyhine kesinlemitir. Doru yola gir-
meleri, dolaysyla kurtulua ermeleri beklenemez.
"Cehennem halkndan sen sorumlu deilsin." Bu ifade, u ayet-i
kerime ile ayn mesaj vurgulamaya yneliktir: "nkr edenlere,
gelince, onlar uyarsan da, uyarmasan da, onlar iin birdir; onlar
inanmazlar." (Bakara, 6)
Bakara Sresi / 120-123 ....................................................................................... 413

120- Onlarn dinine uymadka, ne Yahudiler, ne de Hristiyan-


lar senden raz olmazlar. De ki: Asl yol gstericilik Allah'n yol gs-
tericiliidir. Sana gelen ilimden sonra eer onlarn arzularna uya-
cak olsan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir veli, ne de bir yar-
dmc olmaz.
121- Kendilerine kitap verdiimiz kimseler, onu gerei gibi
okurlar. te onlar, ona inanrlar. Onu inkr edenler ise ziyankrla-
rn ta kendileridir.
122- Ey srailoullar, size verdiim nimetimi ve sizi lemlere
stn kldn hatrlayn.
123- Saknn o gnden ki hi kimse, bakasnn yerine bir ey
deyemez, hi kimseden fidye kabul edilmez, hi kimseye efaat
fayda vermez ve hi kimse bakalarndan yardm grmez.
414 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

AYETLERN AIKLAMASI
"ne Yahudiler, ne de Hristiyanlar senden raz olmazlar..." Bu ifade
bakalarna ynelik hitaptan sonra Yahudi ve Hristiyan topluluk-
lara ynelik bir dn mahiyetindedir. Yani bir bakma burada dal
budak salan konuma toparlanyor. Yce Allah Yahudi ve Hristi-
yanlar birka kez azarladktan sonra, arpk anlaylar yznden
knayc bir slpla onlara hitap ettikten sonra, Peygamberine
(s.a.a) dnyor ve ona yle diyor: "Sen onlarn kendi arzu ve is-
tekleri ve ihtirasa dayal grleri dorultusunda uydurduklar din-
lerine uymadka, bunlar senden honut olacak deillerdir." Ar-
dndan Elisine onlara kar unlar sylemesini emrediyor:
"De ki: Asl yol gstericilik Allah'n yol gstericiliidir." Yani, ancak
doru yolu bulmak iin birinin yol gstericiliine uyulur. Allah'n
gsterdii doru yoldan da baka yol, baka klavuz yoktur. Uyul-
mas zorunlu olan ise, ancak haktr. Onun dndaki gr ve sis-
temler -bu cmleden sizin dininiz de- doru yol deildirler. Dininiz,
sizin kiisel arzu ve ihtiraslarnzn manzumesidir. Ona din kisvesi-
ni giydirmi, hayat sistemi adn takmsnz.
"De ki: Asl yol gstericilik Allah'n yol gstericiliidir." ifade-
sinde, yol gstericilik, yani hidayet, Allah katndan inen Kur'n'dan
kinaye olarak kullanlm, ardndan bu kavram Allah'a izafe edil-
mitir. Bylece, "Asl yol gstericilik Allah'n yol gstericiliidir."
ifadesinde "kasr'ul-kalb" sanat sz konusudur. Bu tr yntem u-
yarnca gerekletirilen hasr, onlarn dinlerinin yol gstericilik nite-
liinden uzak oluunu gerektirir ki, bu da sz konusu dinin onlarn
kiisel arzu ve i-htiraslarn ifadesinden ibaret olmasn dourur. Bu
da Resulullah efendimizin (s.a.a) sunduu mesajn bilgi nitelikli,
onlarn savunduklar dnya grnn ise, cehalet nitelikli olduu
gereini ortaya koy uyor.
Dolaysyla ardndan hemen u deerlendirme yaplabiliyor:
"Sana gelen ilimden sonra eer onlarn arzularna uyacak olsan,
andolsun ki, Allah'tan sana ne bir veli, ne de bir yardmc olmaz."
u ifadenin derin etkili kantsallna, zl ama arpc anlatm
tarzna, akclna ve berraklna baknz.
Bakara Sresi / 120-123 ....................................................................................... 415

"Kendilerine kitap verdiimiz kimseler..." Bu cmle, "te onlar,


ona inanrlar." ifadesinden anlalan hasr unsuru aracl ile n-
grlen bir sorunun cevab olabilir ki bu soru, "Ne Yahudiler, ne de
Hristiyanlar senden raz olmazlar." cmlesi ile zihinde uyanabilir.
yle ki, eer bunlarn inanmalar beklenmiyorsa u hlde, arala-
rnda kim inanacaktr? Mesaj onlara sunmak, ary onlara y-
neltmek bo ve gereksiz bir aba mdr?
te zihinde uyanmas mmkn olan bu soruya yle bir cevap
veriliyor: "Kendilerine kitap verdiklerimiz -ki onlar kitab gerei gibi
ett ederek okuyorlar- ellerindeki kitaba inanyorlar, dolaysyla
sana da inanrlar." Ya da, "Bunlar hangisi olursa olsun, Allah ka-
tndan indirilmi bulunan kitaba inanrlar." Veya, "Onlar Kur'n
adl kitaba iman ederler." Buna gre, "te onlar, ona inanrlar."
ifadesindeki hasr, "kasr'ul-ifrad" trndendir ve "ona" zamiri hak-
knda baz varsaymlara gre "istihdam" sanat [yani, dnk oldu-
u mutlak kavramn baz fertlerinin kastedilmi olmas] sz
konusudur.
Dolaysyla "kitap verdiimiz kimseler" ifadesi ile Yahudi ve
Hristiyanlar arasndaki bir grup kastediliyor, bunlar onlarn iinde
yer alan hak taraftarlardrlar ve kiisel arzu ve ihtiraslara uymaz-
lar. Kitaptan kast ise, Tevrat ve ncil'dir. Ama eer inananlardan
maksat, Resulullah efendimize iman eden mminler ise ve kitap-
la da Kur'n- Kerim kastedilmise, o zaman yle bir anlam ver-
mek gerekir: "Kendilerine Kur'n' verdiklerimiz, ki onlar bu
Kur'n'a inanrlar, heva ve heveslerine inanan u kimseler deil."
Bu durumda ifadedeki "hasr" unsuru, "kasr'ul-kalb" trnden olur.
"Ey srailoullar..." diye balayan iki ayette ise konumann so-
nunda balangcna, bitiminde giri ksmna gndermede bulunu-
luyor. Burada srailoullarna yneltilen baz hitaplara nokta konu-
yor.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Deylem'nin rd'nda, "Kendilerine kitap verdiimiz kimseler
onu gerei gibi okurlar" ayeti ile ilgili olarak mam Sadk'n (a.s)
yle buyurduu rivayet edilir: "Ayetlerini, zerinde dura dura okur-
lar, ierdikleri mesaj derinden kavrarlar, onun hkmlerini uygu-
416 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

larlar, onun ierdii gelecee dnk mjdeleri umarlar, yine bu tr


tehditlerinin gereklemesinden endie ederler, anlatt kssala-
rndan ibret verici sonular karr, dersler alrlar, emirlerine uyar-
lar, yasaklad hususlardan kanrlar. Allah'a andolsun ki, bura-
da kastedilen durum, ayetlerini ezberlemek, harflerini renmek,
surelerini okumak, onda birini, bete birini ders almak, harflerini
ezberleyip de ierdii uygulamaya dnk hkmlerini unutmak
deildir. Ayetlerinin zerinde durarak okumak ve ierdii hkm-
leri uygulamaktr, kastedilen. Nitekim yce Allah yle buyuruyor:
"Mbarek bir kitaptr. O'nu sana indirdik ki, ayetlerini dnsn-
ler ve akl sahipleri t alsnlar." [Sd, 29] [s.101, bab:19]
Tefsir'ul-Ayy'de mam Sadk'n (a.s), "Onu gerei gibi okur-
lar." ifadesiyle ilgili olarak yle dedii rivayet edilir: "Yani cennet
ve cehennem ile ilgili ayetlerin yannda dururlar." [c.1, s.57, h: 84]
Ben derim ki: Bundan maksat, ayetlerin zerinde dnmek-
tir.
el-Kfi'de mam Sadk'n bu ayetle ilgili olarak, "Burada iaret
edilen kimseler, mamlardr." dedii belirtilir. [c.1, s.215, h: 4]
Ben derim ki: Bu da bir tr uyarlamadr; meseleyi eksiksiz bir
r-neine iaret ederek akla kavuturma yntemidir.
Bakara Sresi / 124 .............................................................................................. 417

124- Hani Rabbi bir zaman brahim'i birtakm kelimelerle s-


nam, o da onlar tamamlaynca, "Ben seni insanlara imam ya-
pacam." demiti. brahim, "Soyumdan da" deyince, Allah, "Be-
nim ahdim zalimlere ermez." demiti.

AYETN AIKLAMASI
Burada, Hz. brahim'in (a.s) hayatndan baz kesitler sunmaya
ba-lanyor. Bu balang bir anlamda kble deiikliini konu alan
ayetlerle, hac ibadetine ilikin hkmleri ieren ayetlere bir giri
niteliindedir. Bunun yan sra, Allah'n birlii esasna dayal
(hanif) slm dininin z de bu sralama iinde akla kavuturu-
luyor. Temel bilgilere, ahlk kurallarna ve ayrnt niteliindeki
fkh hkmlere yer veriliyor. Ayrca yce Allah'n imamlk misyo-
nunu brahim'e zg klmasn, onun Kbe'nin temellerini atp bi-
nasn kurmasn ve bir peygamber gndermesini istemesini konu
alan ayetler sunuluyor.
"Hani Rabbi bir zaman brahim'i... snamt..." Bu ifade, Hz. bra-
him'e imamlk misyonunun veriliine, bu onurun ona bahediliine
ynelik bir iarettir. Bu olay, Hz. brahim'in mrnn sonlarnda, i-
yice yaland sralarda, smail ve shak'n dnyaya gelilerinin ve
smail ile annesini Mekke'ye yerletirmesinin ardndan gerek-
lemitir. Kimi bilginler de bu hususa dikkat ekmilerdir. Bunun
kant, yce Allah'n kendisine, "Ben seni insanlara imam yapaca-
m" demesinin ardndan onun, "soyumdan da" demesidir.
nk Hz. brahim, meleklerin gelip kendisine smail ve shak
adl oullarnn dnyaya geleceklerini mjdelemelerinden nce,
kendisinden sonra bir soyunun olacan sanmyordu. Hatta, melek-
ler ken-disine bu mjdeyi verdiklerinde, o konuya ilikin karamsar-
ln ve mitsizliini u ifadelerle dile getirmiti: "Onlara, brahim-
418 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

'in konuklarn haber ver: Onun yanna girmiler, 'Selm' demi-


lerdi. brahim, 'Biz sizden korkuyoruz.' dedi. 'Korkma, dediler, biz
sana bilgin bir ocuun olacan mjdeleriz.' 'Bana ihtiyarlk do-
kunmuken mi beni mjdelediniz? Ne ile mjdeliyorsunuz beni?'
dedi. 'Sana gerei mjdeledik, mit kesenlerden olma!' dediler."
(Hicr, 51-55)
Yce Allah'n bize bildirdiine gre, onun ei de, evlt mjdesi
karsnda benzeri bir tavr sergilemiti: "brahim'in kars ayakta
duruyordu. Bunu duyunca gld. Biz de ona shak' mjdeledik,
shak-n ardndan da Yakub'u. brahim'in kars, 'Vay, dedi, ben
bir koca kar, kocam da bir ihtiyar iken douracak mym? Bu,
cidden alacak bir ey.' Melekler dediler ki: Allah'n iine mi
ayorsun? Allah'n rahmeti ve bereketleri sizin zerinizde ey ev
halk. O, vlmeye lyktr, iyilii boldur." (Hd, 71-73)
Grld gibi hem brahim'in, hem de karsnn szlerinde,
bir karamsarlk, bir mitsizlik sezilmektedir. Meleklerin onlar bir
bakma teselli etmeleri, gnllerini ho tutmaya almalar bu
yzdendir. Buna gre ne kendisi, ne de ailesi geride bir soy bra-
kacaklarn biliyordu. yleyse, "Seni insanlara imam yapacam"
sznden sonra, "Soyumdan da" eklinde bir ifadenin dile getiril-
mi olmas, bunun arkasndan soy brakacana inanan biri tara-
fndan sylendiinin kantdr. Konuma adabndan az da olsa ha-
berdar olan biri, zellikle brahim gibi Allah'n halis dostu olan bir
insan, hakknda bilgi sahibi olmad bir hususta nasl olur da
Rabbinden bir istekte bulunabilir? Eer byle bir ey sz konusu
olursa, o zaman ya "Eer bana evlt bahedeceksen soyumdan
da" demeliydi ya da bu anlama gelen bir baka ifade kullanmaly-
d. u hlde bu olay, balangta da iaret ettiimiz gibi, Hz. bra-
him'in mrnn son dnemlerinde yaanmtr.
u kadar var ki: "Hani Rabbi bir zaman brahim'i birtakm ke-
limelerle snam, o da onlar tamamlaynca, 'Ben seni insanlara
imam yapacam.' demiti." ifadesi, Hz. brahim'e bahedilen i-
mamlk misyonunun, ancak yce Allah'n onu birtakm snavlar-
dan geirip denemesinden sonra ona verildiini gstermektedir.
Bu da, onun normal hayat srecinde baz musibetlere uratlma-
sndan baka bir ey deildir. Yine Kur'n'n belirttiine gre Hz.
brahim'in getii en ar imtihan, smail'in kurban edilii mesele-
Bakara Sresi / 124 .............................................................................................. 419

sidir. Ulu Allah yle buyuruyor: "Yavrum, dedi, ben uykuda gr-
yorum ki, seni kesiyorum... Gerekten bu apak bir imtihan idi."
(Safft, 102-106)
Yce Allah'n da belirttii gibi, bu olayla Hz. brahim mrnn
son demlerinde karlamt: "htiyarlk anda bana smail'i ve
s-hak' ltfeden Allah'a hamdolsun. phesiz Rabbim duay ii-
tendir." (brhm, 39)
Bu ksa deerlendirmeden sonra, artk ayet-i kerimenin oriji-
nal metninde geen "kelimeler"in aklamasna geebiliriz: "Hani
Rabbi bir zaman brahim'i snamt." "btil" ve "bel" kelimeleri
ayn anlam ifade ederler. Birini imtihandan geirip denediin za-
man, "ibte-leytuhu" veya "belevtuhu" dersin. Bununla onun gizli
kalm psikolojik niteliklerini ortaya karm olursun. taatkrlk,
cesaretlilik, cmertlik, iffetlilik, bilgi, sznde durma gibi. Ya da
bunlarn kart saylabilecek zelliklerini renirsin. Bundan dola-
y, snama ancak amelle, yani pratikte olabilir. nk insann gizli
ynlerini amel ortaya dker, sz deil. Szn doru veya yalan
olmas ayn oranda muhtemeldir. Yce Allah buyuruyor ki: "Biz
bahe sahiplerini snadmz gibi, onlar da, snavdan geirdik."
(Kalem, 17) Bir ayette de yle buyuruyor: "Allah sizi bir rmakla s-
nayacaktr." (Bakara, 249)
Ele almakta bulunduumuz ayet-i kerimede, snama eylemi
"kelimeler"le ilgili olarak gndeme getiriliyor. Eer bu kelimeler-
den maksat, szler ise, bu ancak o szlerin amellerle balantlar-
nn olmas dolaysyladr. Bu szlerin birtakm ahitleri ve emirleri
ifade etmeleri dolaysyladr ve bunlarn da fiil ile sk balantlar
vardr. Nitekim yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "nsanlara
gzel sz syleyin." (Bakara, 83) Yani onlarla iyi ilikiler iinde olun.
"birtakm kelimelerle... o da onlar tamamlaynca." fadenin oriji-
nalinde geen "kelimat", "kelime"nin ouludur. Bu deyim Kur'n-
Kerim'de "lafz" ve "sz" dnda nesneler iin de kullanlmtr, u
ayet-i kerimede olduu gibi: "...kendisinden bir kelime, ad Mer-
yem olu sa Mesih'tir." (l-i mrn, 45) Bunun sebebi ise, btn ya-
ratklarn Allah'n "ol" sznn sonucu meydana gelmesidir. Nite-
kim yce Allah bir dier ayette yle buyuruyor: "Allah katnda -
sa'nn durumu, dem'in durumu gibidir. Onu topraktan yaratt,
sonra ona 'Ol' dedi, o da oluverdi." (l-i mrn, 59) Kur'n- Kerim'de,
420 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

"kelime" szcnn yce Allah'a izafe edildii her yerde bununla


"sz" kastedilmitir. u ayet-i kerimelerde olduu gibi: "Allah'n
kelimelerini deitirebilecek kimse yoktur." (En'm, 34) "Allah'n
kelimeleri deimez." (Ynus, 64) "Allah kelimeleriyle hakk ger-
ekletirir." (En-fl, 7) "zerlerine Rabbinin kelimesi hak olanlar
inanmazlar." (Ynus, 96) "Ama kfirlere azap kelimesi hak oldu."
(Zmer, 71) "Bylece Rab-binin kfirler hakkndaki, 'Onlar ate eh-
lidir.' sz yerini bulmu oldu." (M'min, 6) "Eer belli bir sreye
kadar Rabbinden bir sz gemi olmasayd, aralarnda hkm
verilirdi." (r, 14) "Yce olan, yalnz Allah'n szdr." (Tevbe, 40)
"Buyurdu ki: Gerek ve ben gerei sylerim." (Sd, 84) "Biz bir
eyi istediimiz zaman, syleyeceimiz sz, sadece ona 'Ol' de-
memizdir; derhl oluverir." (Nahl, 40)
Bu ve benzeri ayetlerde "sz" kavram kastedilmitir. Sz ise,
konuann yannda bulunan bir eyi muhataba bildirmesidir. Ha-
ber amal cmlelerde olduu gibi. Ya da yanndakini muhatabna
yklemesidir. Emir, nehiy sorgulama, dilek gibi in amal cmle-
lerde olduu gibi. Bu kavramn yce Allah'n sznde "tamam" s-
fat ile nitelendirilmesi de, bu yzden olsa gerektir. Nitekim ulu Al-
lah yle buyuruyor: "Rabbinin sz hem doruluka, hem de a-
dalete tamam-lanmtr. O'nun szlerini deitirebilecek kimse
yoktur." (En'm, 115) "Rabbinin srailoullarna verdii gzel sz
tamamland." (A'rf, 137) deta deniliyor ki, kelime syleyenin a-
zndan ktktan sonra henz eksiktir, pratie dklmedike ta-
mamlanm ve doruluu kantlanm saylmaz.
Ama bu durum, yce Allah'n sznn ayn zamanda O'nun fiili
olmas ile elimez. nk d gerekler bir hkme tbidirler; sz-
l, kelm amalar da bir baka hkme tbidirler. Dolaysyla yce
Allah'n bir eyi gizlilikten sonra bir peygamberine veya onlarn d-
ndaki birine gstermesi ya da onu birine yklemesi, Allah'n s-
z ve kelmdr. nk szn ve kelmn, haberin, emir veya ya-
san hedefledii hususu iermektedir. Byle durumlar iin sz
(kavl) veya kelime szcnn kullanlmas son derece yaygndr.
Ama bunun iin de ifadenin sz (kavl) ve kelime ile kastedilen he-
defi gerekletirmesi gerekir. Sz gelimi, sylediin bir szden,
daha nce dile getirdiin bir kelimeden dolay "mutlaka yle y-
le yapacam" dersin. Ama sen bir sz sylememisin, nceden
Bakara Sresi / 124 .............................................................................................. 421

bir kelime dile getirmemisin. Sadece bir eye karar vermisin, ar-
tk o sznden, herhangi bir aracnn giriiminden dolay vazge-
mezsin ve irade zaafna dmezsin. Antara'nn u beyti de buna
bir rnektir.
"Savan korkulu anlarnda kendi kendine de ki: Korkup sar-
slma; / nk ya ldrp rahatlarsn ya da lp vlrsn."
"Demek"ten maksat, nefsine sarslmazl, kararll ve yerini
terk etmeyii telkin etmektir. nk eer lecek olursa, vg ile
ve eer yenecek olursa rahata kavumakla baar elde etmi ola-
caktr.
Bu husus akla kavutuktan sonra, yce Allah'n "kelimeler"
ifadesiyle, Hz. brahim'i snavdan geirdii birtakm olaylar ve
uymasn istedii birtakm ahitleri kastettiini anlarsn. Yldzlar,
putlar, atee atlma, hicret ve olunu kurban etme gibi snavlar.
Ayet-i kerimede "kelimeler"in neler olduu belirtilmiyor; nk
ama bu deildir. Evet, "Seni insanlara imam yapacam." ifade-
sinin "kelimeler"den sonra yer alm olmas gsteriyor ki, bununla
baz iler kastedilmitir ki, Hz. brahim (a.s) bunlarn gereklerini
eksiksiz yerine getirerek imamlk misyonunu stlenmeye lyk ol-
duunu kantlamtr.
"Kelimeler"in mahiyeti budur. Bunlarn tamamlanna gelin-
ce, eer "etemmehunne=tamamlaynca" fiilindeki zamir, Hz. bra-
him'e dnkse, bu, Hz. brahim'in, kendisinden istenenleri yerine
getirmesinin, emredilenleri eksiksiz uygulamasnn kastedildiini
gsterir. ayet, ifadenin zahirinden de anlald gibi, fiildeki za-
mir yce Allah'a dnkse, o zaman yce Allah'n Hz. brahim'i
kendisinden istenenleri yerine getirme hususunda baarl klma-
s, bu hususta ona yardmc olmas kastedildii sonucu kar.
Bazlar, ayet-i kerimede geen "kelimeler"den maksat, "Yce
Al-lah'n, 'Seni insanlara imam yapacam.' diye balayan szleri-
dir." demilerdir. Byle bir yaklama itina etmemek gerekir, n-
k Kur'n- Kerim'de "kelimeler" deyiminin, szel cmleler iin
kullanldna rastlanmaz.
"Seni insanlara imam yapacam." Yani seni insanlarn izledii
bir nder yapacam. Senin szlerine ve fiillerine uyacaklardr.
nk imam, insanlarn peinde gittikleri, kendilerine nder kabul
422 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ettikleri kimsedir. Bundan dolay baz tefsir bilginleri, nderlikten


maksadn "peygamberlik misyonu" olduunu sylemilerdir. n-
k mmet din hususunda peygamberine uyar. Yce Allah buyuru-
yor ki: "Biz her peygamberi, Allah'n izniyle kendisine itaat edil-
mesi iin gnderdik." (Nis, 64) Ama bu yaklam, yani Hz. brahim-
'e bahedilen nderliin peygamberlik olarak deerlendirilmesi
son derece yanltr.
nk, birincisi: fadedeki "imamen" kelimesi ikinci mefuldr,
etkeni (mili) de "ciluke" ifadesidir. Oysa ism-i fail mazi anlamn
ifade ediyorsa, meful zerinde etkili olmaz. Ancak imdiki zaman
ya da gelecek zaman anlamn ifade ettiinde meful zerinde et-
kisi sz konusu olabilir. Bu yzden, "Seni insanlara imam yapaca-
m." szyle Hz. brahim'e (a.s) gelecekte imamet vaadi verilmi-
tir. Bu da, vahiy yoluyla verilen bir vaattir ki, ancak peygamberlik
misyonuna sahip kimseler iin mmkndr. Hz. brahim de (a.s)
imamlk niteliini almadan nce peygamber olarak grevlendiril-
miti. u hlde ayette sz edilen "immet"ten maksat, baz tefsir
bilginlerinin ileri srdkleri gibi peygamberlik grevi deildir.
kincisi: Konunun giri blmnde de vurguladmz gibi, i-
mamlkla grevlendirilme olay brahim Peygamberin (a.s) mr-
nn son demlerinde, meleklerin gelip ona smail ve shak' mjde-
lemelerinden sonra gereklemiti. Melekler, Lt kavmine urayp
onlar yeryznden silmek zere yola kmlarken ona uram
ve ona bu mjdeyi iletmilerdi. Hz. brahim bu srada ilh mesaj
insanlara sun-makla grevlendirilmi bir peygamberdi. Dolaysyla
imam olmadan nce peygamber olmutu. Yani onun imamlk
misyonu, peygamberlik misyonundan farklyd.
Yukarda sunduumuz yorumlama biiminin kayna, Kur'n-
Kerim'de yer alan kavramlarn srekli olarak kullanmndan kay-
naklanan anma ve anlam kaymasdr. Bu ekilde ierik anma-
sna urayan kavramlardan biri de "imamet"tir. Bazlar bu kav-
ram, peygamberlik, nclk ve snrsz itaat edilirlik olarak yo-
rumlamlardr. Dier baz tefsir bilginleri, imamlk misyonunu, din
ve dnya ileri ile ilgili halifelik, vasilik veya bakanlk olarak ak-
lamlardr.
Bakara Sresi / 124 .............................................................................................. 423

Ama bunlarn hibiri olmaz. nk "nbvvet"in anlam, Allah


katndan haber getirmektir. "Risalet"in anlam ise, tebli misyo-
nunu stlenmektir. Halifelik ise, bir tr naipliktir. Vasilik de yle.
Bakanlk kavram da itaat edilirlii ifade eder. Bu da toplumsal
ynetimde otorite ilevini grr. Ama bunlarn hibirisi imamln
anlamn ifade etmez. mamlk bir insann bakalarnca izlenme-
sidir, sz ve fiillerinin tpatp uygulanmasdr. Dolaysyla, itaat e-
dilmesi zorunlu olan bir peygambere, "Seni insanlara imam yapa-
cam." ya da "Peygamberliinin gerei sunduun mesaj nokta-
snda seni itaat edilen biri yapacam." demenin bir anlam yok-
tur. Bir peygambere, "Seni din hususunda emreden, nehyeden bir
bakan, bir vasi, insanlar arasnda ba gsteren anlamazlklar
Allah'n hkmne gre zmleyen yeryz halifesi yapacam."
demenin ne anlam vardr?
mamlk kavram salt szel olarak az nceki kelimelerle
elimez ve srf bu adan kendine zg bamsz bir kavram ola-
rak n plna kmaz. nk -peygamber olarak grevlendirildik-
ten sonra itaat edilmesi bu grevinin ngrd bir zorunluluk o-
lan- bir peygambere, "Seni itaat edilmesi gereken biri yaptktan
sonra, insanlarn itaat ettikleri biri yapacam." demek doru ol-
maz. Birtakm ifadesel deiikliklerle de olsa bu anlama gelebile-
cek szler sarf etmek uygun dmez. nk ayn mahzurla kar-
lalacaktr. Ayrca ilh nimetler, srf ifadesel anlamlarla snrl
deildir. Bunlarn gerisinde yatan baka gerekler vardr. Dolay-
syla, imamlk kavram, bunlardan te baka gerekleri ifade et-
mektedir.
lh kelma baktmzda gryoruz ki, imamlk kavramna
yer verilen her yerde, aklayc bir unsur olarak da peinden "hi-
dayet" kavramna yer veriliyor. Yce Allah Hz. brahim'in yaam
yksnden kesitler sunduu ayetlerde yle buyuruyor: "Ona
shak' hediye ettik, stelik Yakub'u da. Hepsini de salih insanlar
yaptk. Onlar, emrimizle doru yola ileten imamlar yaptk." (Enbi-
y, 72-73) "Onlarn iinden, emrimizle doru yola ileten imamlar
yaptk." (Secde, 24)
Bu ayetlerde imamlk misyonu, tanmlayc bir unsur olarak
hidayet, yani doru yola ileticilik sfat ile aklanyor. Ayrca yce
424 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Allah, bu misyonu "emir" ile kaytl klyor. Bununla demek istiyor


ki, imamlk misyonunun hidayet ilevi mutlak deildir. Tersine, bu
misyon Allah'n emriyle gerekleen bir misyondur. Emir meselesi
de u ayet-i kerimelerde akla kavuturuluyor: "Onun emri, bir
eyin olmasn istedi mi ona sadece 'ol' demektir, hemen oluve-
rir. Ycedir O ki, her eyin melekutu O'nun elindedir." (Ysn, 82-83)
"Bizim emrimiz yalnz bir tektir, gz ap yumma gibidir." (Kamer,
50)
Bu iki ayetti akladmzda, ilh emrin, bu ayetlerden birinde
"melekut" olarak isimlendirildiini ve bunun yaratln bir baka
yn olduunu vurgulayacaz. Yaratln bu ynyle yaratklar
her trl zaman ve mekn kaydndan temizlenmi deiim ve
bakalam unsurlarndan soyutlanm olarak Allah'a ynelirler.
"Ol" kelimesi ile kastedilen de budur ve bu, bir eyin objektif varl-
ndan baka bir ey deildir. Ki bu, eylerin dier yn olan ya-
ratma karsndadr. Deikenlik, tedriclik, hareket ve zaman ya-
salarna uyarlanma da bu ynde (yaratmada) sz konusudur. leri-
de inaallah daha ayrntl bilgi sunana kadar, imdilik ana hatlary-
la yaptmz bu deinme ile yetinmelisin.
Ksacas, imam yol ileticidir, kendisine elik eden melekut bir
emirle doru yola iletir. Bu bakmdan imamlk misyonu batn ola-
rak insanlarn ileri zerinde bir tr velyet yetkisine sahip olmak
demektir. Allah'n emri ile hidayet etmesi de, insanlar istenen
hedefe ulatrmasdr; salt bir yol gsterme ii deildir. nk yol
gsterme, nebi ve resuln grevidir. Her mmin de nasihat ve g-
zel t aracl ile insanlara Allah'n yolunu gsterebilir.
Nitekim ulu Allah yle buyuruyor: "Biz, her peygamberi yalnz
kendi kavminin diliyle gnderdik ki, onlara aklasn. Sonra, Al-
lah dilediini saptrr, dilediini yola iletir." (brhm, 4) Yce Allah,
Fir-avunoullar arasnda yer alan bir mminle ilgili olarak yle
buyurur: "nanan adam dedi ki: Ey kavmim, bana uyun, sizi doru
yola gtreyim." (M'min, 38) Bir dier ayette de yle buyuruyor
yce Allah: "Her topluluktan bir grubun toplanp dini iyice ren-
meleri ve kavimleri kendilerine dnp geldikleri zaman kanma-
lar iin onlar uyarmalar gerekmez mi?" (Tevbe, 122) Bu hususta
daha detayl bilgiler sunacaz.
Bakara Sresi / 124 .............................................................................................. 425

Yce Allah, sz konusu kullarna imamlk misyonunu bahedi-


inin gerekesini u ekilde aklyor: "Sabrettikleri ve ayetlerimi-
ze kesinlikle inandklar iin..." (Secde, 24) Burada, sz konusu
misyonu hakkedilerinin geri plnndaki sebep, Allah yolunda sa-
brl olular olarak aklanyor. fadede sabrla ilgili bir kayda yer
verilmiyor. Dolaysyla bu kavram, insann tbi tutulduu her trl
snavla, kulun kulluunun snand her trl musibetle ilgilidir. Bir
de onlarn kesinlikle inananlar olduundan sz ediliyor.
Yine Hz. brahim'in yaam yks sunulurken yle bir ifadeye
yer veriliyor: "Bylece biz brahim'e gklerin ve yerin melekutunu
gsteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun." (En'm, 75) Ayetin za-
hirinden yle bir sonu elde edilebilir: Hz. brahim'e melekutun
gsterilmesi, kesin inanca ulamas iin bir mukaddime konu-
mundayd. Bylece, kesin inancn melekutu gzlemlemenin
ayrlmaz bir unsuru olduu aa kyor. u ayetler de bu gerei
vurgulamaya yneliktirler:
"Hayr, kesin bilgi ile bilseydiniz, elbette cehennemi grrd-
nz." (Teksur, 5-6) "Hayr, onlarn ileyip kazandklar eyler,
kalplerinin zerine pas olmutur. Hayr, dorusu o gn onlar,
Rablerinden perdelenmilerdir. Sonra onlar elbette cehenneme
gireceklerdir... Hayr, iyilerin yazs lliyyn'dedir. lliyn'in ne
olduunu sen nereden bileceksin? Yazlm bir kitaptr.
Yaklatrlm olanlar onu grrler." (Mutaffif n, 14-21) Bu ayet-i
kerimeler gsteriyor ki, yaklatrlm olanlar, kalbi ilgilendiren bir
perde sonucu Rablerinden perdelenmeyen kimselerdir. Bu perde
gnah, cehalet, ek ve phedir. Yak-latrlmlar kesin inan
sahipleridirler ve onlar cehennemi grdkleri gibi lliyn'i de
grrler.
Ksacas, imam kesin inanca sahip bir insan olmaldr. Yce
Allah'n kelimeleri aracl ile melekut lemini gzlemleyebilme-
lidir. Bundan nce "melekut" kavramnn "emir" olduunu, onun
da u lemin iki ynnden birini oluturduunu vurgulamtk.
nk yce Allah'n, "emrimizle doru yola iletirler." ifadesi gs-
teriyor ki, imam, hidayet kavram ile ilgili olan her eyin -kalpler ve
amellerin- batnn ve hakikatini bilir. Sz konusu eyin emirle
(melekutla) ilgili yn imamn gz nndedir, ona gizli olamaz.
Bilindii gibi kalpler ve ameller dier eyler gibi iki ynldrler.
426 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Dolaysyla imam kullarn hayr ve er nitelikli amellerini grr. O


her iki yolu da kontrol eder. Yani hem mutluluk, hem de bedbaht-
lk yolunu...
Ulu Allah bir ayette yle buyuruyor: "Her milleti imamyla
aracamz gn..." (sr, 71) Burada amel kitabnn dnda
gerek imamn kastedildiini ileride aklayacaz. nk ayetin
zahirinden byle bir sanya kaplabilir insan. mam srlarn
yoklanp ortaya dklecei gn insanlar Allah'a doru yrtr.
Tpk u dnya hayatnn zahir ve batn alanlarnda onlar sevk
ettii gibi. Bu ayet-i kerime bunun yan sra, hibir zamann
imamsz olmayacan, her zamann bir imam olmas gerektiini
ortaya koyuyor. "Her millet..." ifadesi bunu gsterir. Ayeti ele
aldmz zaman vardmz bu sonucu daha ayrntl biimde ak-
layacaz.
Ancak bu anlam, yani imamlk misyonu, ycelii ve onurlu bir
makam oluuna gre ancak kendi zatndan dolay mutluluk nite-
liine sahip kimse iin geerli olabilir. nk, ztna zulm ve
bedbahtlk unsurlarnn bulamas muhtemel olan birisinin mutlu-
luu ancak kendisinin dndaki birinin hidayetine baldr. Nite-
kim yce Allah yle buyuruyor: "...Hakka gtren mi uyulmaya
daha lyktr, yoksa yola gtrlmedike kendisi doru yolu bu-
lamayan m?" (Ynus, 35) Bu ayette doru yola ileten ile, ancak
bakas tarafndan iletilebilen kii arasnda bir karlatrma yap-
lyor. Bu karlatrmadan kan sonuca gre, doru yola ileten
kimse, kendiliinden hidayet bulmu olandr. Bakas tarafndan
doru yola iletilen kimse ise, elbette hakka hidayet edici olamaz.
Yaptmz bu aklamalardan u iki sonu kyor:
a) mamn sapklk ve gnaha kar korunmu (masum) olma-
s zorunluluu vardr. Aksi takdirde kendisinden dolay hidayet e-
dici olamaz. Daha nce buna deindik. u ayet-i kerime de bu hu-
susu vurgulamaya dnktr: "Onlar, emrimizle doru yola ileten
imamlar yaptk ve onlara hayrl iler yapmay, namaz klmay ve
zekt vermeyi vahyettik. Onlar bize kulluk eden insanlard." (Enbi-
y, 73) u hlde imamn ileri hayrdr, hayra dnktr. Bu ileri
bakasnn yol gstericilii ile deil, kendi nefsinin ulamas ve i-
lh destek ve Rabban yardm ile gerekletirir.
Bakara Sresi / 124 .............................................................................................. 427

Bunun kant da, "hayrl iler yapma" ifadesinin orijinalinde


geen masdarn muzaf oluu [fi'le'el-hayrati] ve bunun da fiilen
gereklemi bir eyi gstermesidir. Yani bu ifade, "Onlara hayrl
iler yapn diye vahy ettik" ifadesinden farkl bir yapdadr. nk
bu tarz bir ifade gereklemilii, yaanml anlatmaz. Oysa,
"Onlara hayrl iler yapmay vahyettik." ifadesi, onlarn ilemi
olduklar hayrl amellerin batn bir vahiy ve semav bir destek ile
gerekletiini gsterir.
b) Sapklk ve gnaha kar korunmu (masum) olmayan biri,
elbette geree iletici imam olamaz.
Bu aklamadan kan sonu udur: "brahim, 'Soyumdan da.'
deyince Allah, 'Benim ahdimin zalimlere ermez.' demiti." ifade-
sindeki "zalimler" deyimini kstlayan bir kayt yoktur. Bu yzden
kendisinden irk ve gnah gibi herhangi bir zulm sadr olan her-
kes bu deyimin kapsamna girer. mrnn belli bir dneminde,
byle bir duruma dse ve sonra tvbe edip durumunu dzeltse
bile.
statlarmzdan birine (Allah rahmet etsin); bu ayetten hare-
ketle, imamn masumluu sonucunun nasl karld soruldu. O
u cevab verdi: Akl bir blme olarak insanlar drt gruba ayrlrlar.
a) Btn mrleri boyunca zalim olanlar. b) Btn mrleri bo-
yunca hi zulm ilemeyenler. c) mrnn balangcnda zalim
olup da sonunda bundan vazgeenler. d) mrnn banda zu-
lmden kanp da sonunda zulm ilemeye balayanlar.
Hz. brahim (a.s), soyundan birinci ve drdnc kategoriye gi-
ren-ler iin imamlk niteliini istemeyecek kadar byk bir kiilik-
tir. Geriye iki ksm kalyor. Yce Allah bunlardan birini ahdinin
kapsamna almay reddediyor. Bunlar, mrlerinin balarnda zu-
lm ileyip de sonunda bundan vazgeenlerdir. Geriye bir grup in-
san kalyor. Bunlar da tm hayatlar boyunca hi zulm ilemeyen
kimselerdir.
u noktaya kadar yaptmz aklamalarn nda aadaki
hususlar aydnla kavuuyor.
1) mam Allah'n belirlemesiyle belirlenir.
2) mam, ilh koruma sonucu masum olmaldr.
428 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

3) Yeryz, zerinde insanlar yaadka gerek imamdan yok-


sun kalmaz.
4) mam Allah tarafndan desteklenmelidir.
5) Kullarn amelleri imamn bilgisine kapal deildir.
6) mam, insanlarn dnya ve ahiret ile ilgili olarak ihtiya duy-
duklar tm bilgilere sahip olmaldr.
7) nsanlar arasnda kiisel faziletler bakmndan imamdan
daha stn birinin bulunmas muhaldir.
mamlk misyonu ile ilgili meselelerin zn bu yedi husus
oluturmaktadr. Bu sonular, ele almakta olduumuz bu ayet-i
kerime ile, ilgili dier ayetlerden karyoruz. Geree ileten ulu Al-
lah'tr.
ayet desen ki: Eer imamlk, Allah'n emri ile hidayete ilet-
meyi ifade ediyorsa ve bu da "...hakka gtren mi uyulmaya daha
lyktr, yoksa yola gtrlmedike kendisi doru yolu bulama-
yan m?" (Ynus, 35) ayetinin de vurgulad gibi, insann kendili-
inden doruyu bulmas eliinde olan hakka iletmek demekse, o
zaman btn peygamberler kesinlikle imamdrlar. nk pey-
gamberin stlendii peygamberlik misyonunun, Allah'n vahiy a-
racl ile sunduu yol gstericilii olmadka yerine gelmeyecei
aktr. Yani peygamber bu nitelii kendi abas ile bir bakasn-
dan, retim ya da t gibi yntemlerle edinmez. Bu durumda
birine peygamberlik misyonunun bahedilmesi, zorunlu olarak
imamlk misyonunun da bahedilmesini gerektirir. u hlde siz
yukardaki iddianzla, kendi kendinizi elikiye drdnz.
Cevabnda yle deriz: Ayet-i kerimeden kardmz sonular
dorultusunda yaptmz aklamalarn nda u husus akla
kavuuyor: Hak ile hidayet edicilik, ki bu imamlk demektir, hak
ile hidayet bulmuluu gerektirir. Ama bunun tersten ifadesi, yani
hak ile hidayet bulmu herkesin hak ile bakasn hidayet etmesi,
dolaysyla her peygamberin kendiliinden hidayet bulmu oldu-
una gre imamlk misyonuna sahip olmas gerektii henz tam
olarak akla kavumu deildir. Onun iin de yce Allah, baz
ayetlerde hak ile gerei bulmaktan sz ediyor; ama bunu baka-
larn hakka iletmeye ynelik bir iaret olarak sunmuyor.
Bakara Sresi / 124 .............................................................................................. 429

Nitekim u ifadede buna ynelik bir vurgulama vardr: "Biz


ona shak' ve Yakub'u da hediye ettik; hepsine de doru yolu
gsterdik. Nitekim daha nce Nuh'a ve onun soyundan Davud'a,
Sleyman'a, Eyyub'a, Yusuf'a, Musay'a ve Harun'a yol gstermi-
tik. Biz gzel dav-rananlara byle karlk veririz. Zekeriyya, Yah-
ya, sa ve lyas'a da. Hepsi iyilerden idiler. smail, Elyes'a, Yunus
ve Lt'a da. Hepsini lemlerden stn kldk. Babalarndan, o-
cuklarndan ve kardelerinden bazlarn da... Onlar setik ve on-
lar doru yola ilettik. te bu Allah'n hidayetidir, kullarndan di-
lediini buna iletir. Eer onlar Allah'a ortak kosalard, kendileri
iin yaptklar her ey hi olur giderdi. te onlar, kendilerine ki-
tap, hkm ve peygamberlik verdiimiz kimselerdir. imdi un-
lar, bunlar inkr ederse, biz, onlar inkr etmeyecek bir toplumu
onlara vekil brakmzdr. te onlar, Allah'n hidayet ettii kim-
selerdir. Onlarn yoluna uy." (En'm, 84-90)
Grdn gibi, ayetlerin aknn verdii mesajdan sz konusu
hidayetin deimeyecei, bakalamayaca sonucu kmaktadr.
Bu hidayet Resulullah'n ardndan, mmetinin zellikle brahim'in
soyundan gelenlerin zerinden kaldrlmayacaktr. u ayet-i keri-
me de bu hususa ynelik bir iaret iermektedir: "Bir zaman bra-
him, babasna ve kavmine demiti ki: 'Ben sizin taptklarnzdan
uzam. Ben yalnz beni yaratana kulluk ederim. nk O, bana
doru yolu gsterecektir.' Allah onu (tevhit kelimesini) soyu ara-
snda devaml kalacak bir kelime kld ki insanlar hakka dnebil-
sinler." (Zuhruf, 26-28)
Bu ayetlerden anlald kadaryla, Hz. brahim u anda, onla-
rn kulluk ettikleri dzmece ilhlardan uzak olduunu belirtiyor ve
gelecekte Allah tarafndan hidayet edileceini onlara haber veri-
yor. Onun kastettii, gerek anlamyla Allah'n emri ile hakka ile-
tilmektir. Gr ve ibret alma sonucu ulalan hidayet deil. n-
k bu ikinci ktaki hidayet, bu aamada gereklemi durumda-
dr. "Ben sizin taptklarnzdan uzam. Ben yalnz beni yaratana
kulluk sunarm." ifadesi bunun kantdr.
Ardndan yce Allah, bu hidayeti, brahim'in soyunda kalc bir
kelime yaptn bildiriyor. Kur'n- Kerim'in "kelime" kavramn
"sz" anlamnn dnda olgular iin kulland yerlerden birisi de
430 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

budur. Bunun bir rnei de u ayet-i kerimedir: "Onlar takva ke-


limesine balad. Zaten onlar buna lyk idiler." (Fetih, 26)
Sonu olarak diyoruz ki: mamlk misyonu Hz. brahim'den
sonra, onun evltlarna gemitir. "Soyumdan da, deyince Allah,
'Benim ahdim zalimlere ermez.' demiti." ifadesi buna iaret et-
mektedir. Hi ku-kusuz Hz. brahim (a.s) imaml soyundan gelen
baz kimseler iin istemitir, tm zrriyeti iin deil. Bu misyonun
zalimlere verilmeyecei belirtilerek ona cevap veriliyor. Tm soyu
zalimlerden oluamayacana gre, bu istein zalimleri kapsa-
mamas, tm soyunu kapsamamas anlamna gelmez. Bu ayette,
Hz. brahim'in isteinin kabul grd ve bunun bir ahit olduu,
ayrca bu ahdin zalimlere ermeyecei dile getiriliyor.
"Benim ahdim zalimlere ermez." ifadesi, zalimlerin ilh ahdin
kapsamndan uzak olduklarna iaret etmektedir. Buna kinaye yo-
luyla istire sanat denir.

AYETN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


el-Kfi'de belirtildiine gre, mam Cafer Sadk (a.s) yle bu-
yurmutur: "Yce Allah brahim'i nebi yapmadan nce kul yapt.
Resul yapmadan nce nebi yapt. Dost yapmadan nce resul yap-
t. mam yapmadan nce dost (halil) yapt. Saydmz bu nitelikle-
ri zerinde toplaynca Allah ona, 'Seni insanlara imam yapaca-
m.' dedi. Hz. brahim'in gznde imamlk o kadar nemliydi ki:
'Soyumdan da.' dedi. Allah dedi ki: 'Benim ahdim zalimlere
ermez, demiti.' Ahmak ve beyinsiz biri, takval insann imam o-
lamaz." [c.1, s.174-175, h: 1, 2 ve 4]
Ben derim ki: Bu anlam ieren bir dier hadis de yine mam
Sa-dk'tan (a.s), ama bir baka kanaldan rivayet edilmitir. mam
Bkr-dan (a.s) da benzeri bir rivayet aktarlmtr. mam Bkr'dan
(a.s) aktarlan rivayetin aynsn eyh Mfid mam Sadk'tan (a.s)
rivayet etmitir.
"Allah brahim'i nebi yapmadan nce kul yapt." Bunu yce Al-
lah'n u sznden de anlamak mmkndr. "Andolsun biz, n-
ceden brahim'e de doru yolu bulma kabiliyetini vermitik. Za-
ten biz onu biliyorduk' ...Ben de buna ahitlik edenlerdenim." (En-
Bakara Sresi / 124 .............................................................................................. 431

biy, 51-56) Hz. brahim'in yaam srecinin ilk aamasnda kul ya-
pldnn iaretleri bu ayetlerde gzlemlenmektedir.
Bil ki, yce Allah'n herhangi bir insan kul yapmas, o insann
znde sahip olduu varolusal kulluk niteliinden farkl bir
durumdur. nk kulluk, varoluun ve yaratln bir gereidir.
Anlay ve bilin sahibi bir yaratk, bu temel nitelikten soyutlanm
olarak dnlemez. Bu bakmdan birini kul yapmak veya
edinmek sz konusu olamaz. nk insann varl Rabbinin
mlkdr, O'nun tarafndan yaratlm, O'nun tarafndan
biimlendirilmitir. nsann gnlk hayatnda, Allah'n mlk
olmann gereklerini yerine getirmesi, yce Rabbi-nin rablik
makamna teslim olmas veya bunun tam tersi bir tutum
sergilemesi, onun bu varolusal niteliinde bir deiiklie yol
amaz.
Nitekim ulu Allah yle buyuruyor: "Gklerde ve yerde bulu-
nan herkes Rahman'a kul olarak gelecektir." (Meryem, 93) Ancak
bir insan gnlk hayatnda, yeryznde byklenerek, haddini a-
arak kul olmann gereklerini yerine getirmezse, kulluun kuralla-
rna uymazsa, kulluun amalar bakmndan onun "kul" olarak i-
simlendirilmemesi gerekir. nk kul, Rabbine, yani sahibine tes-
lim olan, kendi ynetimini onun iradesine balayan kimseye de-
nir. Dolaysyla hem kiilik bakmndan ve hem de amelde kullu-
un gereini yerine getirenden bakas "kul" olarak anlmamal-
dr. nk ancak byle birisi gerek kuldur. Yce Allah yle buyu-
ruyor: "Rahman'n kullar yeryznde mtevaz olarak yrrler."
(Furkan, 63)
u hlde yce Allah'n bir insan kul edinmesi (yani kul olarak
kabul etmesi ve rububiyet sfatyla ona ynelmesi), onun velyeti-
ni (veliliini), ynetimini stlenmesi demektir. Tpk efendinin k-
lesinin yaamn ynlendirmesi gibi, O da kulunun hayatn yn-
lendirir, biimlendirir. Kulluk, velyetin anahtardr. u ayet-i keri-
me de bunu pekitirir niteliktedir: Benim velim, kitab indiren Al-
lah'tr. O iyilerin velisidir." (A'rf, 196) Yani Allah, velyete lyk o-
lanlarn velisidir.
Ayrca yce Allah kitabnda yer alan baz ayetlerde Hz.
Peygamberi kul olarak nitelendirmitir. Ulu Allah buyuruyor ki: "O
ki, kuluna kitab indirdi." (Kehf, 1) "Kuluna ak ak ayetler
indiren O'dur." (Hadd, 9) "Allah'n kulu kalkp ona dua edince..."
(Cinn, 19) Bylece anlalyor ki, birini kul edinmek, onu velyeti
432 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Bylece anlalyor ki, birini kul edinmek, onu velyeti altna al-
maktr.
"Resul yapmadan nce nebi yapt." Ehlibeyt mamlarna da-
yandrlan rivayetlerde, nebi ile resul arasndaki fark u ekilde di-
le getirilir: Nebi, kendisine vahyedilen mesaj, ryasnda grp al-
glayan kimsedir. Resul ise, vahiy getiren melei gren ve onunla
konuan kimsedir. Hz. brahim'in yaam yksn konu edinen
ayetler incelendiinde byle bir sreci fark etmek mmkndr.
Ulu Allah buyuruyor ki: "Kitapta brahim'i de an; o ok doru
bir peygamberdi. Babasna demiti ki: Babacm, iitmeyen,
grmeyen ve sana hibir ey kazandrmayacak olan eylere niin
tapyorsun?" (Meryem, 41-42) Ayette aka dile getiriliyor ki, Hz. b-
rahim (a.s) babasna bu szleri syledii srada doru szl bir
peygamberdi. Bu aklama, Hz. brahim'in kavminin yanna ilk kez
gelip, "Ben sizin taptklarnzdan uzam. Ben yalnz beni yarata-
na kulluk sunarm. O bana doru yolu gsterecektir." (Zuhruf, 26-
27) eklindeki szlerini dorulayc bir ilev gryor.
Bir ayette de yle buyuruyor yce Allah: "Elilerimiz, brahim-
'e mjde getirdikleri zaman, 'Selm' dediler. O da, 'Selm' dedi."
(Hd, 69) Bu ayette iaret edilen olay -ki burada melekleri grp on-
larla konuma sz konusudur- Hz. brahim'in (a.s) babasn ve
kavmini terk ediinin ardndan, mrnn son dnemlerinde ya-
anmtr.
"Allah onu dost yapmadan nce resul yapt." eklindeki sz, u
ayet-i kerimeden karlan bir sonutur: "...brahim'in hanif (Allah'
bir tanyan) dinine tbi olan kimseden din bakmdann daha g-
zel kim vardr? Allah, brahim'i dost edinmitir." (Nis, 125) Ayet-
ten anlald kadaryla yce Allah Hz. brahim'i bu hanif (Allah'n
birlii esasna dayanan) dininden dolay dost edinmitir, ki O, bu
dini Rabbinin emri dorultusunda sistemletirmitir. u hlde, bu-
rada Hz. brahim'in hanif dininin yksek onurunu vurgulama ama-
c gdlmektedir, ki Hz. brahim de bu din sayesinde dostluk onu-
runa erimitir.
Dost arkadatan daha zel bir konuma sahiptir. nk iki kii
ilikileri ve karlkl sevgilerinde iten davrandklarnda arkada
olurlar. Bu arkadalk, ihtiyalarn yalnzca ona ama derecesine
Bakara Sresi / 124 .............................................................................................. 433

varrsa, o zaman dost (hall) olunur. nk "hall"in kk olan


"hillet" yoksulluk ve ihtiya anlamn verir.
"Ahmak, beyinsiz biri takval insann imam olamaz." ifadesi
u ayet-i kerimeye gndermede bulunmaktadr: "Nefsini
ahamklatran-dan baka, kim brahim'in dininden yz evirir?
Andolsun ki, biz onu dnyada beenip semitik. Ahirette de o i-
yilerdendir. (brahim'i setik) o zaman ki Rabbi ona, 'slm ol.'
demiti. O da lemlerin Rabbine teslim oldum.' demiti" (Bakara,
130-131)
Burada yce Allah brahim'in dininden yz evirmeyi, -ki bu,
bir tr zulmdr- ahmaklk, beyinsizlik olarak nitelendiriyor. Buna
karlk olarak da "seme"den sz ediyor. Semeyi de "teslim ol-
ma" olarak aklyor. "Rabbi ona 'Teslim ol.' demiti." ifadesi ze-
rinde iyice dnld zaman, bu hususu kavramak mmkn-
dr. Bir ayette de slm ile takvay bir sayyor ya da ayn konuma
getiriyor: "Allah'tan, nasl korkup saknmak gerekiyorsa, yleced
korkup saknn ve ancak Mslmanlar olarak ln." (l-i mrn,
102) Bu mesele zerinde iyice dnmelisin!
eyh Mfid, Drst ve Hiam kanalyla Ehlibeyt mamlarndan
yle rivayet eder: "brahim nceleri peygamberdi, ama imam de-
ildi. Sonra yce Allah ona, 'Seni insanlara imam yapacam.' de-
di. 'Soyumdan da.' dedi. Allah-u Teala dedi ki: 'Benim ahdim za-
limlere ermez.' Put, heykel ve benzeri eylere kulluk sunan kimse
imam olamaz."
Ben derim ki: Bu ifadelerin ne anlama geldiklerini nceki ak-
lamalarmzdan anlamak mmkndr.
eyh'in el-Emal adl eserinde senet zinciri ile, bn'l-
Meazili'nin el-Menakb adl eserinde merfu olarak bn-i Mes'ud'un
yle dedii rivayet edilir: "Peygamber efendimiz (s.a.a) ayetle ilgi-
li olarak yce Allah'n Hz. brahim'e, 'Benim dmda putlara secde
eden birini imam yapmam.' eklindeki szn akladktan sonra
yle buyurdu: Nihayet dua, bana ve kardeim Ali'ye ulat ki, hi-
birimiz asla herhangi bir puta secde etmi deiliz." [c.1, s.388]
ed-Drr'l-Mensr tefsirinde deniyor ki: Veki ve bn-i Mrde-
veyh, Ali b. Ebu Talib'ten (a.s), o da Resulullah efendimizden
(s.a.a) "Benim ahdim zalimelere ermez." ifadesiyle ilgili olarak
434 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

yle rivayet ederler: "Ancak maruf (iyilik) hususunda bakalarna


itaat edilebilir."
Yine ed-Drr'l-Mensr tefsirinde belirtildiine gre, Abd b. Hu-
meyd, mrn b. Husayn'den yle rivayet eder: Resulullah'n (s.a.a)
yle buyurduunu duydum: "Allah'a isyan hususunda yaratlma
itaat edilmez."
Tefsir'ul-Ayy'de, deiik rivayet zincirleriyle Safvan el-Cem-
mal'in yle dedii rivayet edilir: "Mekke'de bulunduumuz sra-
larda, 'Hani Rabbi bir zaman brahim'i birtakm kelimelerle s-
nam, o da onlar tamamlaynca...' ayeti zerinde konuuyorduk.
Dedi ki: O kelimeleri Muhammed, Ali ve Ali soyundan gelen imam-
larla tamamlad. u ayet de bunu gsteriyor: Onlar birbirlerinden
treme tek bir zrriyettir. Allah iitendir, bilendir." (l-i mrn, 34)
[c.1, s.57, h: 88]
Ben derim ki: Bu rivayet, ayetteki "kelime" kavram ile "imam-
lk" misyonunun kastedildii varsaymna dayanyor. Nitekim yce
Allah'n u sz de bu yaklama gre tefsir edilmitir: "O, bana
doru yolu gsterecektir. Allah bunu onun soyunda kalc bir ke-
lime yapt..." (Zuhruf, 27-28) Buna gre ayetin anlam yledir:
Rabbi, bir zaman brahim'i birtakm kelimelerle, -ki bu, onun,
shak'n ve soyunun imamldr- snamt ve bunu smail'in so-
yundan gelen Muham-med'in ve onun Ehlibeyti'nin imaml ile
tamamlad. Sonra meseleyi u szyle aklam ve yle demiti:
"Ben seni insanlara imam yapacam..."
Bakara Sresi / 125-129 ....................................................................................... 435

125- Hani biz Beyt'i (Kabe'yi) insanlar iin merci (dn) ve


gven yeri yaptk. Siz de brahim'in makamndan bir namaz yeri
edinin. brahim ve smail'e, "Tavaf edenler, ibadete kaplanlanlar,
rk ve secde edenler iin Evimi temizleyin." diye emretmitik.
126- Hani brahim demiti ki: "Y Rabbi, buray emniyetli bir
ehir yap. Halkn eitli meyvelerle rzklandr; (elbette) onlardan
Allah'a ve ahiret gnne inananlar." Allah dedi ki: "nkr edeni
dahi az bir sre yararlandrrm. Sonra onu atein azabna zorla-
rm. Ne kt varlacak yerdir oras!"
127- brahim, smail'le birlikte Evin temellerini ykseltiyor.
"Rabbimiz, bizden kabul buyur. phesiz sen iitensin, bilensin."
128- "Rabbimiz! Bizi sana teslim olanlar yap; neslimizden de
sana teslim olan bir mmet kar. Bize ibadetlerimizi gster, rah-
436 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

metinle bize dnp tvbemizi kabul et. Zira tvbeleri oka kabul
eden, ok merhametli olan ancak sensin."
129- "Rabbimiz! Onlara ilerinden senin ayetlerini kendilerine
okuyacak, onlara kitap ve hikmeti retecek ve onlar arndracak
bir eli gnder. phesiz stn gl ve hikmet sahibi ancak sen-
sin.

AYETLERN AIKLAMASI
"Hani biz Beyt'i (Kabe'yi) insanlar iin merci (dn) ve gven yeri
yaptk..." Burada hac ibadetinin yasanmasna ve Kbe'nin bir g-
venli blge klnna iaret ediliyor. fadenin orijinalinde ge-en
"mesbet", merci (=dnlen yer) demektir. Dnp gelen biri iin,
"sbe-yesbu" denir.
"Siz de brahim'in makamndan bir namaz yeri edinin." Bana yle
geliyor ki, burada "Beyt'i... yeri yaptk." szne dnk anlamsal
bir atf sz konusudur. nk, "Beyt'i... merci ve... yeri yaptk." s-
znde yasaya koymaya, hkme balamaya ynelik bir iaret var-
dr. Bu durumda ifadenin ak anlam yle olur: "nsanlara dedik
ki: Kbe'ye dnp toplann, orad haccedin ve brahim'in maka-
mndan bir namaz yeri edinin." Burada bir "kuln=dedik" fiili de
takdirde tutulabilir. O zaman ifadenin ak anlam yle olur: "De-
dik ki: brahim'in makamndan bir namaz yeri (musalla) edinin."
fadenin orijinalinde geen "musall" "salt"n ism-i mekn-
dr, ki "salt" da dua demektir. Yani, "brahim'in (a.s) makamn-
dan bir dua yeri edinin." Ne var ki, "Beyt'i... merci ve... yeri yap-
tk." sznde, namazn yasanmasnn sebebine iaret ediliyor. Bu
yzden "sall f makam-i brahim=brahim'in makamnda namaz
kln." denilmiyor; "ittehz min makam-i brahim'e musal-
l=brahim'in makamndan bir namaz yeri edinin." deniliyor. Sz
konusu emir, makamda namaz klmaya balantl olarak
sunulmuyor, aksine, emir makamdan namaz yeri edinme ile ba-
lantl olarak sunuluyor.
"brahim ve smail'e... temizleyin, diye emretmitik." fadenin oriji-
nalinde geen "ahidn" fiilinin mastar olan "ahit" kelimesi, emir
anlamnda kullanlmtr. Temizlemekten maksat; evin, ziyareti-
Bakara Sresi / 125-129 ....................................................................................... 437

lerin, tavaf edenlerin, itikfa girenlerin ve namaz klanlarn ibadet


ve mensiklerine tahsis edilmesi olabilir. Dolaysyla kinaye ile is-
tiare sanatna bavurulmu olur. O zaman cmleyi yle anlam-
landrmak gerekir: "kiniz, evimi ibadet eden kullarn ibadetine
tahsis edin." Bu da bir tr temizlemektir. Ya da evin, insanlarn il-
gisizliinden dolay bulam kirlerden ve pisliklerden arndrlmas
kastedilmitir. Ayettin orijinalinde geen "rukkei's-sucd", "rki'"
ve "scid"in ouludurlar ve bu ifadelerle namaz klanlar kaste-
dilmilerdir.
"Hani brahim demiti ki: Ya Rabbi..." diye balayan ifade bir du-
adr. Bu duada Hz. brahim (a.s), Mekke halk iin can gvenlii ve
rzk istiyor. Hi kukusuz bu duas kabul grmtr. nk yce
Allah kabul veya reddetmedii bir duaya szleri arasnda yer ver-
mekten, gerein ifadesi olan kitabnda buna deinmekten m-
nezzehtir. Ulu Allah kitabnda, bir cahilin diline dolad bo ve an-
lamsz szlere yer vermez. Nitekim ulu Allah yle buyuruyor: "Ben
gerei sylerim." (Sd, 84) "O, elbette ayrt edici bir szdr. O,
aka deildir." (Trk, 13-14)
Kur'n- Kerim Hz. brahim'in kimi zamanlarda yapt birok
duay bize aktarmaktadr. in banda kendisi iin dua etmesi,
Suriye seferi srasnda dua etmesi, geride hayrl bir an brakmaya
ilikin duas, kendisi, zrriyeti, ana-babas, mmin erkekler ve
mmin kadnlara dua etmesi, Kbe'nin duvarlarn tamamladk-
tan sonra Mekke halkna dua etmesi, son peygamberin kendi so-
yundan gnderilmesi iin dua etmesi gibi... Bu dua ve isteklerde
onun arzular, mcadelesi ve Allah'n rzasna ynelik abalar ve
kutsal kiiliinin stn nitelikleri somutlamaktadr. Ksacas, bu
dua ve isteklerden Hz. brahim'in Allah katndaki konumu ve ya-
knl yansmaktadr. Bu ve Rabbinin vgsne mazhar olan teki
kssalardan, onun onurlu yaamn ayrntl biimde grmek
mmkndr. En'm suresini ele alrken, elimizden geldiince o-
nun yaam yksn ve onun onurlu savamn yanstmaya al-
acaz.
"Allah'a ve ahiret gnne inananlar..." Hz. brahim Mekke kenti
iin gvenlik ve halknn da eitli rnlerle rzklandrlmalarn is-
teyince, inanca ilikin bir hususun farkna varr. Bu kentin halknn
438 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

mminleri ve kfirleri olacaktr. Halkn tmne ilikin bu istek, k-


firi de, mmini de kapsar. Oysa kendisi hem kfirlerden, hem de
onlarn Allah' bir yana brakarak kulluk sunduklar dzmece ilh-
larndan uzakln belirterek onlarla arasndaki ilikileri kopar-
mtr. Nitekim ulu Allah onun bu tavrna u ekilde deiniyor:
"Fakat onun bir Allah dman olduu, kendisine belli olunca on-
dan uzak durdu." (Tevbe, 114) Burada yce Allah, onun babas dahil
Allah'n dman olan herkesten uzak olduuna, onlarla ilikisini
kestiine tanklk ediyor.
Bu yzden Hz. brahim duasnn genel nitelikli olduunu fark
edince, "(elbette) onlardan... inananlar." diyerek bu genellii belli
bir gruba indirgiyor. Aslnda o, halkn eitli rnlerle
rzklandrlmas-nn, kfirleri de kapsamakszn gereklemeyece-
ini biliyordu. nk toplumsal hayata egemen olan evrensel ya-
salar sistemi rzklandrma-nn genelliini ngrr. Allah dorusunu
herkesten daha iyi bilir; ama Hz. brahim, yce Allah'n btn kul-
larn kapsayan hkm ve iradesi dorultusunda olan bu duasn
mminlere tahsis ederek dile getiriyor. Fakat yce Allah, onun
duasn, hem kfiri, hem de mmini kuatacak bir karlkla kabul
ediyor. Bylece anlalyor ki onun duas, normal dzenin kuralla-
rna ve doa yasalarna gre kabul gryor. Bu duann karl,
olaanst bir yntemle ve doa yasalar devre d braklarak
verilmiyor.
Hz. brahim, "Halkndan iman edenleri eitli rnlerle rzklan-
dr." eklinde bir ifade kullanmyor. nk istenen ey,
dokunulmaz Beytin saygnlna dayanlarak Beytin iinde yer al-
d kente de saygnln bahedilmesidir. Beytin kurulduu bu e-
kinsiz, verimsiz ve orak vadide herhangi bir rn elde
edilmiyordu nk. Oysa bu olmadan kent imar edilemezdi. Kim-
se gelip buraya yerlemezdi.
"nkr edeni dahi az bir sre yararlandrrm." Bu ifadenin orijina-
linde geen tef'il kalbndaki "umettiuhu" fiili, if'al kalbna sokula-
rak "umtiuhu" eklinde de okunmutur. Ne var ki, her iki kalp da
ayn anlam ifade eder.
"Sonra onu atein azabna zorlarm." Bu ifadede bir yandan K-
be'nin sahip bulunduu saygnln byklne iaret ediliyor, bir
Bakara Sresi / 125-129 ....................................................................................... 439

yandan da Hz. brahim'in (a.s) gnl ho tutuluyor. Sanki ona y-


le deniyor: Bu kentin halkndan olan mminlerin eitli rnlerle
rzklandrlp Kbe'ye bir saygnlk kazandrlmasna ilikin duan
fazlasyla kabul ettim. Kente ynelik bu onurlandrmadan madd
olarak yararlanan kfir, Allah katnda bir saygnla sahip olduu-
nu sanmasn. Bu, sadece onun da iinde yaad u kente ynelik
bir ikrmdr, senin duann kat kat fazlasyla karlk grmesidir.
Yoksa, kfir bir sre sonra cehennem azabna zorlanarak srkle-
necektir. Oras ne iren bir barnaktr.
"brahim, smail'le beraber Evin temellerini ykseltiyor..." fadenin
orijinalinde geen "kavid" kelimesi, "kide"nin ouludur. Bina-
nn yere oturan ksm demektir. Geriye kalan duvarlar ona dayanr-
lar. Temellerin ykseltilmesi deyimi, temellere dayanacak ksm-
larn mecaz olarak temel addedilmesine dayanmaktadr. Yk-
seltme fiili de, binann btnne mteallik olduu hlde mecaz
sanat uyarnca srf temellerle ilintili olarak kullanlyor. "Min'el-
beyti" ifadesinde bu mecaza ynelik iaret vardr.
"Rabbimiz, bizden kabul buyur. phesiz sen iitensin, bilensin." Bu
duay Hz. brahim ve Hz. smail birlikte dile getiriyorlar. Bu ifadede
"dediler" fiili veya ayn anlama gelecek bir fiilin takdir edilmesi ve
ayetin, "Ve diyorlar ki: Rabbimiz bizden kabul buyur." eklinde bir
anlam tamas sz konusu deildir. Aslnda bu ayet, denilen sz
ve edilen duay olduu gibi yanstmaktadr. nk yce Allah'n,
"brahim smail'le beraber evin temellerini ykseltiyor." ifadesi,
aslnda gemite yaanm bir durumu canl bir ekilde anlatyor.
Bu ekilde onlar bir bakma somutlatrlyorlar ve sanki u anda,
Evin temellerini ykseltme ile uramalar gzlemleniyor ve dinle-
yici onlar bu hlleriyle gryor. Ardndan dile getirdikleri duay,
konumlarna ve ilerine iaret eden bir arac olmakszn iitiyor.
Bu tr bir anlatmn rnekleri oktur Kur'n- Kerim'de. Bunlar
Kur'n'n tm de gzel olan olaanst ifade tarznn en gzel,
en arpc rnekleridir. Bu tr rneklerde kssa somutlatrlr, in-
sann duyu organlarnn onu somut biimde alglamas iin yakla-
trlr. Szl olarak bylesine olaanst bir anlatmdaki gzellik,
olayn gemite gerekletiini vurgulayan rnein "yle dua etti-
ler..." gibi ifadelerde grlm deildir.
440 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Kabul buyrulmas istenen amelden -Evin yaplmasndan- sz


edilmemesi, kulluk makamna yarar bir alak gnllln, yap-
tn kmsemenin rneidir. Yani demek istiyorlar ki;
Rabbimiz, u basit amelimizi kabul buyur, hi kukusuz sen bizim
duamz iitirsin, kalbimizde beslediimiz niyetlerimizi bilirsin.
"Rabbimiz! Bizi sana teslim olanlar yap; neslimizden de sana teslim
olan bir mmet kar." Aka grlyor ki, gncel konumamzda
kullandmz ve zihnimizde belli bir tutumun ad olarak yer verdi-
imiz "Mslmanlk" kavram kulluun ilk aamasdr. Bu aama-
ya adm atmakla, dine balanan kii bakalarndan ayrlr. Bu, i-
nanlara ve dinin ngrd amellere d grnte balanmay
ifade eder ki, imandan ve nifaktan daha genel kapsaml bir kav-
ramdr.
Hi kukusuz, be r ac peygamberden biri olan ve Allah-
'n birlii esasna dayal dinin sahibi olan brahim'in (a.s) bu ana
kadar sz konusu aamaya girmedii, yani Mslmanlk niteliini
almad dnlemez. Ayn ey onun olu, Allah'n elisi, Kurban-
lk smail iin de geerlidir. Byle bir aamaya girdikleri hlde bu-
nun farknda olmamalar da mmkn deildir. Bu aamaya girdik-
lerini biliyor da kalclk kazanmak istiyor da deildirler. Onlar, ya-
knlk, yaklatrlmlk konumundaydlar; Allah'n dokunulmaz E-
vini yaparlarken, duada bulunma makamndaydlar. Dolaysyla
onlar kimden istekte bulunduklarn, onun kim olduunu ve yce
makamn biliyorlard.
Ne var ki, bu ayette sz edilen "teslim olma", emir ve yasak
kapsamna giren, istee bal, ihtiyari meselelerle ilintilidir. Tpk
u ayet-i kerimede olduu gibi: "Rabbi ona, 'slm ol.' demiti. O
da, 'lemlerin Rabbine teslim oldum.' demiti." (Bakara, 131) Byle
bir eyi Allah'a isnat etmenin bir anlam olmayaca gibi doru d-
rst bir yorum getirmeksizin insann ihtiyar fiillerinin kapsamna
giren bir eyi istemek de yersizdir.
Dolaysyla Hz. brahim ve smail tarafndan istenen slm (tes-
limiyet) bizim gnlk yaantmzda kullandmz, alageldiimiz
"slm" kavram deildir. nk slm'n da kendi iinde mertebe-
leri vardr. slm'n mertebeliliinin kant yce Allah'n u szdr:
"Rab-bi ona, 'slm ol.' demiti. o da, 'lemlerin Rabbine teslim
Bakara Sresi / 125-129 ....................................................................................... 441

oldum.' demiti." Burada yce Allah, Mslman olan brahim'e s-


lm olmay emrediyor. u hlde, istenen bu slm, onun sahip ol-
duu slm niteliinden farkldr. Kur'n- Kerim'de bunun rnekle-
rine rastlamak mm-kndr.
Burada sz edilen slm'dan maksat, eksiksiz kulluktur. Ku-
lun kendisine ait olan her eyi Allah'a teslim etmesidir. Bu, her ne
kadar nclleri kanalyla insan iin ihtiyar bir durum ise de, kalb
durumu bilinen normal bir insana izafe edildii zaman ihtiyar bir
anlam ifade etmez. yle ki, insann hli bundan ibaret olduu s-
rece, dier velyet aamalar ve yksek makamlar gibi bu slm
da onun iin eriilmez ve dier kemal dereceleri gibi ulalmazdr.
Normal bir insan, bilinen hliyle bu makamlardan uzaktr. nk
bunlarn nclleri ar ve dayanlmazdrlar. Bu yzden szn etti-
imiz bu slm, insann iradesini aan ilh bir makam konumun-
dadr. Allah'tan byle bir makam bahetmesi istenebilir. Bir insan
byle bir nitelikle nitelenmek iin Allah'a dua edebilir.
Bunun yan sra konuyu daha incelikli ve daha titiz bir ekilde
ele almak da mmkndr. yle ki: nsana isnat edilen ve ihtiyar
olarak nitelendirilen ey, fiillerdir. Sfatlar ve ska tekrarlanma
sonucu karakteristik zellik mahiyetini kazanan tavrlar gerekte
isteme bal (ihtiyar) deildirler. Dolaysyla bu tr tavr ve nitelik-
lerin Allah'a izafe edilmeleri caiz ya da gereklidir. zellikle bunlar
gzel ve hayrl nitelikler iseler, bunlar insandansa Allah'a izafe
etmek daha uygundur. Zten Kur'n'n ifade tarz da bu esas ze-
rinde gelime gsterir. rnein: "Rabbim, beni ve zrriyetimden
bir ksmn namaz klan yap." (brhm, 40) "Beni salihlere kat."
(ur, 83) "Rabbim, bana ve anama, babama ltfettiin nimete
kretmemi, senin beenecein sa-lih bir i yapmam gnlme
ilham eyle." (Neml, 19) "Rabbimiz bizi sana teslim olanlar yap."
Grld gibi, bu ifadede geen "slm"n anlam, u ayet-i keri-
mede iaret edilen "slm" kavramnn ifade ettii anlamdan fark-
ldr: "Bedevler, 'nandk.' dediler. De ki: Siz inanmadnz, fakat
'slm olduk.' deyin. Henz iman kalplerinize girmedi." (Hucurt,
14) Hz. brahim ve smail'in istedii slm bundan stn dzeyli,
daha yce bir kulluk mertebesidir. leride buna ilikin aklama-
larda bulunacaz.
442 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

"Bize ibadetlerimizi gster, rahmetinle bize dnp tvbelerimizi ka-


bul et. Zira tvbeleri oka kabul eden, ok merhametli olan ancak sen-
sin." Bu ifade de, az nce "slm" kavramnn anlamna ilikin ola-
rak ortaya attmz grleri pekitirir niteliktedir. nk ifadenin
orijinalinde geen "mensik" kelimesi, "mensek"in ouludur ve
bu ya ibadet anlamna gelir. Nitekim u ayet-i kerimede de bu an-
lamda kullanlmtr: "Her mmet iin bir ibadet ekli belirlemi-
iz." (Hacc, 34) Veya "mensek" ibadet olarak gerekletirilen fiil an-
lamna gelir. Masdarn izafe terkibinde kullanlmas eylemin ger-
ekletiini ifade eder.
u hlde, ele almakta olduumuz ayetteki "menasikena" ifa-
desiyle her ikisinin sergiledii kulluk kast tayan davranlar ve
sergilemeleri istenen ameller deil, bizzat sergilemekte olduklar
kulluk amal ameller kastediliyor. Yani, "Bize gster" ifadesi, "Bi-
ze ret" ya da "Bize baar ver" anlamna gelmez. Tersine, keli-
menin ifade ettii anlam, onlarn sergiledikleri kulluk kast tayan
fiil ve davranlarn ger-ek mahiyetlerinin, zlerinin net biimde
gsterilmesidir.
Nitekim, "...onlara hayrl iler yapmay, namaz klmay ve ze-
kt vermeyi vahyettik." (Enbiy, 73) ayeti hakknda konuurken de
meselenin bu ynne iaret etmitik. naallah ilgili sureyi tefsir
ederken konuya geni ayrntl bir aklk getireceiz. Buna gre,
ifadede iaret edilen vahiy, yapla gelen fiilin doru biimde ve
doru amaca ynelik olarak ilenmesini salamak demektir, yeri-
ne getirilmesi istenen ykmll retmek deil.
u ayet-i kerime de bu hususa ynelik bir iaret iermektedir:
"Kuvvetli ve basiretli kullarmz brahim'i, shak' ve Yakub'u da
an. Gerekten biz onlar katkszca, ahiret yurdunu dnp anan
ihlas sahipleri kldk." (Sd, 45-46)
Bu ifadedeki "slm" kavram ve "ibadette basiret sahibi ol-
ma" durumu ile yaygn olan anlamlarn kastedilmedii kesindir.
"Tvbemizi kabul et." ifadesi iin de ayn durum geerlidir. nk
gerek brahim ve gerekse smail Allah'n koruyuculuu altnda ha-
reket eden birer masum peygamberdiler. Herhangi bir gnah i-
lemeleri sz konusu deildi ki, tvbe etmek durumunda da kalm
olsunlar. lediimiz kimi gnahlardan pimanlk duyup tvbe et-
Bakara Sresi / 125-129 ....................................................................................... 443

tiimiz gibi onlar da, Allah'tan bu tr bir gnahtan balanma di-


lemi, olsunlar.
ayet desen ki: slm, ibadet biimlerinin gsterilmesi ve tv-
be olgular ile ilgili olarak, Hz. brahim ve smail'in stn konumla-
rna uygun biimde yaplan bu anlamlandrmann, zrriyeti iin de
kastedilmi olmas bir zorunluluk deildir. nk o, kendisi ve o-
lu smail iin ettii tm dualara zrriyetini katmamt; zrriyeti i-
in sadece Mslman olmalarn istemiti, o da bir baka cmle-
de ve bir baka lafzla. Hz. brahim, "neslimizden de sana teslim
olan bir mmet kar." diyor, "Bizi ve soyumuzdan Mslmanlar
kl." demiyor ya da bu anlama gelecek bir ifade kullanmyor.
yleyse, Hz. brahim'in "slm"dan zahir yn de iinde olmak
zere tm mertebelerini kapsayan genel bir anlam kastetmi ol-
masnn ne gibi bir sakncas vardr? nk slm'n zahir yn bi-
le gzel sonulara ve insanlk toplumunda son derece yararl he-
deflerin gereklemesine yol aar. Hz. brahim'in (a.s) bu amala
Rabbinden byle bir istekte bulunmas son derece normaldir. Ni-
tekim Peygamber efendimiz (s.a.a) byle davranm ve zahir ola-
rak kelime-i ahadet sylenmesi ile yetinmitir. Bunu syleyen
kimsenin kann dokunulmaz, evlenmesini caiz ve onu mirasa yet-
kili saymtr.
Bu bakmdan diyebiliriz ki, "Bizi sana teslim olanlar yap." ifa-
desi ile Hz. brahim ve Hz. smail'e yarar bir slm, "neslimizden
de sana teslim olan bir mmet kar." ifadesi ile de, iinde mna-
f, zayf imanls, gl imanls bulunan tm Mslmanlar kas-
tedilmitir.
Buna karlk cevabmz yledir: Teri (yasama) ile, Allah'tan
isteme konumlar farkldr. Her iki konum iin ayr hkmler ge-
erlidir. Dolaysyla birinin dieri ile mukayese edilmesi doru de-
ildir. Peygamber efendimizin (s.a.a) mmeti iin "ehadet" cm-
lelerinin zahir olarak sylenmesi ile yetinmesi, devlet otoritesinin
caydrclnn geni kapsaml klnmas ve insanln ftratna uy-
gun ilh sisteminin zahir etkinliinin korunmas amacna yne-
liktir. Bu zahir grnm, zn, yani gerek slm'n korunmasn
salayan bir kabuk ilevini grr, onu zaman zaman ba gsteren
felketlere kar bir kalkan gibi korur. Ama, dua ve Allah'tan is-
444 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

teme makamnda gereklerin gerek konumlarnn sz geer. Bu


durumlarda hedef, konumun gereklii ile ilintilidir. Gerekten ya-
kn olma ve sahiden yaklatrlm olma olgusu etkin rol oynar.
Peygamberler iin zahirine ilikin isteklerde bulunmazlar. Hz. b-
rahim de soyu ile ilgili olarak zahire ilikin bir duada bulunmu
deildir. Eer byle bir istei olsayd, soyundan nce, babas ile il-
gili bir istekte bulunurdu; Allah'n dman olduunu bilince, onun-
la tm ilikilerini kesmezdi ve yce Allah'n bize aktard u duay
dile getirmezdi: "Kullarn diriltilecekleri gn, beni utandrma. O
gn ki, ne mal, ne de oullar fayda vermez. Ancak Allah'a temiz
bir kalple gelen baka." (uar, 87-89) Ve, "Sonra gelenler iinde
bana, bir doruluk dili nasip eyle." (uar, 84) demezdi de, "Sonra
gelenler iinde bir anlma nasip eyle" derdi.
u hlde Hz. brahim'in (a.s), "neslimizden de sana teslim o-
lan bir mmet kar." ifadesi ile "nesli" iin istedii slm, gerek
slm'dr. ayet maksat, srf slm isminin nesline verilmesi ol-
sayd, o zaman "teslim olmu bir mmet" derdi ve "sana" kelimesi
hazfedilirdi.
"Rabbimiz, onlara ilerinden... bir eli gnder." Peygamber efen-
dimize (s.a.a) iaret eden bir duadr bu. Nitekim Resulullah efen-
dimiz, "Ben brahim'in duasym." buyurmutur.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


el-Kfi'de yer alan bir rivayete gre, Kettn diyor ki: mam Ca-
fer Sadk'a (a.s) "Hac ve Umre ziyaretinde brahim'in makamnda
iki rekt namaz klmay unutan adam nasl davranmaldr?" diye
sordum, dedi ki: "Eer adam hl Mekke'deyse, brahim'in ma-
kamnda iki rekt namaz klmaldr; yce Allah buyuruyor ki: 'b-
rahim'in makamndan namaz yeri edinin.' Eer kenti terk etmi-
se, geri dnmesini emredemem." [c.4, s.425, h: 1]
Ben derim ki: eyh Tus "et-Tehzb" adl eserinde,1 Ayy de
kendi tefsirinde2 deiik rivayet zincirleriyle buna yakn rivayetler
aktarmlardr. Ayrca hkmn zelliklerine, yani namazn sz ko-

1- [et-Tehzib, c.5, h: 458]


2- [Tefsir'ul-Ayy, c.1, s.58, h: 91]
Bakara Sresi / 125-129 ....................................................................................... 445

nusu makamn yannda m yoksa arkasnda m klnacana ilikin


aklamalara yer vermilerdir. Baz rivayetlerde yle denir: "Bir
kii tavaf namaznn iki rektn ancak makamn arkasnda klabi-
lir." Bu sonu, "brahim'in makamndan namaz yeri edinin." ifade-
sinin orijinalindeki "min" edat ile "musalla" deyiminden karl-
mtr.
Tefsir'ul-Kumm'de mam Sadk'n (a.s), "Evimi temizleyin." i-
fadesi ile ilgili olarak, "Yani, mrikleri oradan uzaklatrn." dedii
rivayet edilir.
el-Kfi'de mam Cafer Sadk'n (a.s) yle dedii belirtilir: "Y-
ce Allah buyuruyor ki: 'Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rk ve
secde edenler iin Evimi temizleyin.' Dolaysyla bir kul, zerinde-
ki ter kokularndan, kirden arnp ykanmadka Mekke'ye girme-
melidir. [c. 4, s.400, h: 3]
Ben derim ki: Buna yakn anlamlar baka kanallardan da riva-
yet edilmitir. Girilecek yerin temiz tutulmasna ilikin emirden,
gidenlerin de temiz olmalar gerektiini, "temiz kadnlar, temiz
erkeklere; te-miz erkekler de temiz kadnlara..." (Nr, 26) gibi ayet-
lerden anlamak mmkndr.
Mecma'ul-Beyan tefsirinde bn-i Abbas'n yle dedii rivayet
edilir: "Hz. brahim'in smail ve Hacer'i getirip Mekke vadisine
brakmasnn zerinden bir sre geince, Crhmoullar kabilesi
gelip oraya yerleti. Hz. smail onlara mensup bir kzla evlendi.
Daha sonra Hacer ld. Hz. brahim Sara'dan, olunu ziyaret et-
mek iin izin istedi. Sara izin verdi; ama orada konaklamamasn
art kotu. brahim yola kt. Hacer de vefat etmiti. Mekke'ye va-
rnca doruca smail'in evine gitti. Karsna, 'Kocan nerede?' dedi.
Kadn, 'O, burada deildir, avlanmaya kt.' dedi. Hz. smail Ha-
rem blgesinin dna kp orada avlanr, sonra da geri dnerdi."
"Hz. brahim kadna, 'Yannda yiyecek var mdr?' dedi. Kadn,
'Yanmda hibir ey ve hi kimse yoktur.' dedi. Bunun zerine Hz.
brahim ona, 'Kocan gelince, ona selmm ilet ve evinin eiini
deitirmesini, syle.' dedi ve kalkp gitti. Daha sonra smail geldi
ve evreden babasnn kokusunu hissetti. Karsna, 'Kimse sana
urad m?' diye sordu. Kadn, 'Bugn yle yle bir ihtiyar geldi
(onu kmsyor gibiydi).' dedi. 'Peki sana ne dedi?' diye sordu.
446 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Kadn, 'Bana dedi ki: 'Kocana selmm ilet ve evinin eiini dei-
tirmesini syle.' dedi.' diye cevap verdi."
"Bunun zerine Hz. smail karsn boad ve baka bir kadnla
evlendi. Hz. brahim yce Allah'n diledii bir sre kadar bekledik-
ten sonra, ei Sara'dan olunu ziyaret etmek zere izin istedi. Sa-
ra, konaklamamas kouluyla ona izin verdi. brahim yola kt ve
nihayet smail'in kapsna kadar geldi. Karsna, 'Kocan nerede?'
diye sordu. Kadn, 'Ava gitti, inaallah az sonra gelir, buyur otur. Al-
lah'n rahmeti zerine olsun.' dedi. Hz. brahim kadna, 'Yannda
yiyecek bir ey var m?' diye sordu. Kadn, 'Evet.' dedi ve gidip bi-
raz stle biraz et getirdi. Hz. brahim, 'Bereketli olsun.' diye dua et-
ti."
[mam devamla yle buyurdu:] "Eer smail'in kars o gn b-
rahim'e ekmek ya da buday yahut arpa veya hurma getirseydi,
Mekke yeryznn buday arpas ve hurmas en bol olan blgesi
olurdu."
"Kadn Hz. brahim'e, 'Bindiinden in de ban ykayaym.' de-
di; ama o inmedi. Bunun zerine kadn gidip makam getirdi ve b-
rahim'in onun stne kmasn istedi. Hz. brahim onun stne
kt ve ayak izi onun zerinde kald. nce bann sa yann yka-
d. Sonra makam onun sol tarafna getirdi ve bann sol yann
ykad. Bu kez de brahim'in ayak izi onun zerinde kald. Hz. bra-
him kadna, 'Kocan geldii zaman ona selmm ilet ve evinin ei-
i salamdr, dediimi syle.' dedi. Akam olup smail eve dnn-
ce evreden babasnn kokusunu hissetti. Karsna, 'Bugn yanna
kimse geldi mi?' diye sordu. 'Evet, insanlarn en gzel yzls, en
gzel kokulusu bir ihtiyar geldi. Bana yle yle dedi, ben de ona
yle yle dedim ve ban ykadm. te bu da onun ayaklarnn
izidir.' dedi. smail karsna, 'O gelen babam brahim'di.' dedi."
Kumm de tefsirinde, buna yakn bir rivayete yer vermektedir.
Tefsir'ul-Kumm'de mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet e-
dilir: "Hz. brahim (a.s) Suriye llerine konaklamt. Olu smail
Ha-cer'den dnyaya gelince, dier ei Sara bu olay karsnda id-
detli bir kskanlk duygusuna kapld. nk kendisinin bir evlad
yoktu. Hacer'den dolay brahim'i zyor ve kskanlk duygularna
kaplyordu. Hz. brahim (a.s) iinde bulunduu bu durumu yce Al-
Bakara Sresi / 125-129 ....................................................................................... 447

lah'a ikayet etti. Bunun zerine yce Allah ona yle vahyetti:
'Kadn ksm eik kaburga kemii gibidir. Olduu gibi brakrsan
ondan yararlanrsn, ama onu dorultmaya kalkrsan krarsn.'
Sonra ona, smail ve anasn evden karmasn emretti. brahim,
'Ya Rabbi, onlar nereye gtreyim?' dedi."
Yce Allah, 'Benim Haremime, dokunulmaz kldm gvenlik
yurduma ve yeryznde ilk nce yarattm blgeye, yani Mekke'-
ye gtr.' dedi. Yce Allah ona Cebrail'le birlikte Burak' da indirdi.
Burak Hacer'i, smail'i ve brahim'i srtlad. Aal, yeil ve hurma-
lkl bir blgeden getiklerinde brahim, 'Ya Cebrail, buraya m yer-
letireceim, buraya m?' derdi. Cebrail ise, 'Hayr, yrmeye de-
vam et.' diye cevap verirdi. Mekke vadisine geldiklerinde, Cebrail
onlar Kbe'nin kurulaca yere brakt. Hz. brahim, kendisine d-
nene kadar hibir yerde durmamak zere Sara'ya sz vermiti.
Sz konusu yere indiklerinde, orada bir aa vard. Hacer, yannda
getirdii bir rty aacn dallarnn zerine serdi, sonra hep birlik-
te onun glgesine sndlar. brahim onlar oraya brakp Sara'ya
dnmek isteyince, Hacer ona yle seslendi: 'Ey brahim, bizi ssz,
susuz ve ekinsiz bir yere mi brakyorsun?' brahim, 'Sizi buraya b-
rakmam emreden Allah'tr. O size yeterli bir gvencedir.' dedi ve
dnp gitti."
"Ked' Dana ulanca (Z-Tuv blgesinde bulunan bir da
ad) durup Rabbine yle yakard: 'Ya Rabbi, neslimin bir ksmn,
dokunulmaz evinin yannda ekinsiz, bitkisiz, orak bir vadiye yer-
letirdim. Rabbimiz, namaz klsnlar diye bunu byle yaptm.
yleyse bir gurup insann gnln onlara doru kaydr. Onlar e-
itli rnlerle rzk-landr; belki kredenlerden olurlar.'1 Sonra yo-
luna devam etti. Ha-cer olduu yerde kald. Gne iyice ykselince
smail susad. Hacer, bugn haclarn sa'y yaptklar yerden Safa
tepesine doru yrd, vadide bir serap grd, bunu su sand. Te-
peden vadiye doru kotu. Merve denilen yere gelince, smail'i
gremez oldu."
"Bunun zerine tekrar Safa tepesine kt. yle ki bu kou-
turmay yedi kez tekrarlad. Yedinci kez kouyorken, Merve tepe-

1- [brhm, 37]
448 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

sinde bulunuyordu, o zaman smail'e bakt ki, ayaklarnn dibinden


sular akyordu. Hacer dnd ve suyun nn kumla kapatt. n-
k su akp gidiyordu, o da byle yapmakla suyun akn durdurdu.
Bu yzden suya 'Zemzem' ad verildi. [Zemzem, su toplama ve a-
kn durdurma anlamna gelir.] Crhmoullar kabilesi
Zlmecz ve Araft blgelerine yerlemiti. Mekke'de su knca
kular ve yabani hayvanlar suyun bana abandlar. Crhmller,
hayvanlarn ve kularn o blgeye doru gittiklerini fark edip onlar
izlediler. Nihayet, bir kadnla, kk bir ocuun oraya konaklam
olduklarn grdler. Kadnla ocuk bir aacn dibinde glgeleni-
yorlard ve su onlar iin kmt. Hacer'e, 'Kimsin sen? Senle bu
ocuk ne aryorsunuz burada?' dediler. Hacer, 'Ben Halil'r-
Rahman brahim'in olunun anasym. Bu da onun oludur. Allah
ona bizi buraya yerletirmesini emretti.' dedi."
"Bunun zerine, 'Size yakn bir yerde konaklamamza izin verir
misin? "diye sordular. Hacer, 'brahim gelince size bir cevap veri-
rim.' dedi. Blgeye yerletirililerinin nc gnnde brahim on-
lar ziyarete gelince Hacer brahim'e, 'Ey Halilullah, urada
Crhmoullarna mensup bir kabile var. Yanmza konaklamak
iin senden izin istiyorlar. Onlara yerleme izni verecek misin?' di-
ye sordu. brahim, 'Evet.' dedi. Bunun zerine Hacer
Crhmoullarna msaade etti, onlar da gelip yaknlarnda bir
yere konakladlar, adrlarn kurdular. Hacer'le smail yalnzlktan
kurtulup onlarla yakn ilikiler iine girdiler. brahim (a.s) ikinci kez
onlar ziyarete gelince, evrelerinde birok insann bulunduunu
grd. Bunun zerine ok sevindi. smail yrmeye balaynca,
Crhmllerin her biri ona bir veya iki koyun hediye etti. smail ve
Hacer bunlarla geimlerini salyorlard."
"smail erginlik ana ulanca yce Allah brahim'e, Kbe'yi
yapmasn emretti. Allah ona evi kurmasn emredince, o, evi ne-
reye kuracan bilemedi. Bunun zerine yce Allah Cebrail'i gn-
derip brahim'e evi kuraca yeri gsterdi. Nihayet brahim evi
yapmaya balad. smail de Z-Tuv'dan ta getiriyordu. Bylece
Kbe'nin duvarn dokuz zira [yaklak 4.5 metre] ykselttiler. Son-
ra yce Allah ona Hacer'l-Esved'in yerini gsterdi. Hz. brahim ta-
bulunduu yerden kard ve u anda Kbe'nin duvarnda bu-
lunduu yere koydu. brahim Kbe'nin yapmn tamamlaynca,
Bakara Sresi / 125-129 ....................................................................................... 449

ona iki kap yapt. Biri douya, biri de batya bakyordu. Batya
doru bakan kapya 'Mstecr' denildi. Sonra Kbe'nin tavann
aa ve benzeri eylerle rtt. Hacer, yannda bulunan bir rty
kapsnn zerine ast ve bu rtnn altnda barnyorlard. Binann
yapmn tamamladktan sonra brahim ve smail hac ettiler. Zil-
hiccenin sekizinci gnne denk gelen Terviye gnnde Cebrail indi
ve dedi ki: 'Ey brahim, kalk ve kana kana su i. nk Arafat ve
Mina'da su bulunmaz.' O gne Terviye denilmesi bu yzdendir.
Sonra Cebrail onu Mina'ya kard, orada gecelediler. Cebrail -
dem Peygambere nasl yol gsterdiyse, ona da ne yapacan gs-
terdi. brahim Kbe'nin yapmn tamamlad zaman Allah'a yle
dua etti: "Ya Rabbi, buray emniyetli bir ehir yap. Halkn eitli
meyvelerle rzklandr, (elbette) onlardan Allah'a ve ahiret gnne
inananlar...' Yani, onlar kalplerin rnleriyle besle. Yani onlar in-
sanlara sevdir ki, onlarla scak ilikiler iine girsinler ve her zaman
onlara dnsnler."
Ben derim ki: Hz. brahim'in hayatnn bu blmne ilikin ks-
say anlatan rivayetler arasndan setiimiz bu rivayetler, konuya
ilikin dier rivayetlerin ieriklerini zet biiminde kapsamaktadr-
lar. Bununla ilgili olarak baka rivayetler de nakledilmitir. Bunla-
ra gre, Kbe'nin yapl tarihi, bir olaanstlkler tarihidir. Baz
rivayetlerde ilk nce kurulduunda Kbe nurdan bir kubbe olarak
dem'e inmiti. Bu kubbe Hz. brahim'in daha sonralar evin te-
mellerini ykselttii blgeye yerlemiti. Nuh tufan kopana kadar
orada kalmt. Btn dnya sular altnda kalnca, Kbe'nin bu-
lunduu yeri yce Allah ykseltti. Bylece oras sular altnda kal-
mad. Kbe'nin "Beyt'l-Atk" yani, "Eski Ev" olarak isimlendiril-
mesi bu yzdendir.
Baz rivayetlerde, yce Allah'n Kbe'nin temellerini cennetten
indirdii belirtilir. Dier baz rivayetlerde ise, yle deniyor:
"Hacer'l-Esved cennetten indirilmitir. Bu ta nceleri kar gibi
beyazd. Daha sonra kfirlerin dokunmalar yznden karard."
el-Kfi'de mamlardan birinin yle dedii belirtilir: "Yce Allah
Hz. brahim'e, Kbe'yi yapmasn, temellerini ykseltmesini ve in-
sanlara ne ekilde ibadet edeceklerini gstermesini emretti. bra-
him ve smail Kbe'nin duvarn her gn bir diz boyu ykselttiler.
450 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Sra Ha-cer'l-Esved'in konulaca yere gelince, (mam Bkr (a.s)


diyor ki:) Ebu Kubeys da brahim'e, 'Bende sana ait bir emanet
vardr.' diye seslendi. Ona Hacer'l-Esved'i verdi. O da onu getirip
Kbe duvarndaki yerine koydu." [c.4, s.205, h: 4]
Tefsir'ul-Ayy'de, belirtildiine gre, Sevr yle demitir: "Bir
gn mam Muhammed Bkr'dan (a.s) Hacer'l-Esved'in mahiyeti-
ni sordum. Dedi ki: Cennetten ta indi. Biri brahim'in Kbe'nin
duvarna koyduu Hacer'l-Esved, biri brahim'in makam, biri de
srail-oullarnn tadr." [c.1, s.59, h: 93]
Baz rivayetlerde, Hacer'l-Esved'in bir melek olduu belirtilir.
Ben derim ki: Buna benzer bilgiler ok saydadr ve gerek
Snn, gerekse i kanallardan rivayet edilmitir. Geri bunlar ne
anlam, ne de lafz olarak tevatr dzeyine ulamayan ahad haber-
ler konumundadrlar; ama bunlar, din bilgiler asndan benzersiz
deildirler. Dolaysyla bir kalemde reddedilmeleri gerekmez.
Kbe'nin ilk nce bir nurdan kubbe olarak Hz. dem'in zerine
inmesi ve Hz. brahim'in Burak srtnda Mekke'ye gelmesi gibi o-
laylar doa st mucizev kerametlerdir. Bu tr gelimelerin im-
knszl kantlanamaz. Kald ki, yce Allah peygamberlerini buna
benzer birok mucizev ayetlerle zel bir ekilde dllendirmitir.
Onlara olaanst kerametler bahetmitir. Kur'n- Kerim bunun
birok rneini sunmaktadr bize.
Kbe'nin temellerinin, Hacer'l-Esved'in ve brahim'in maka-
mndaki tan cennetten indiriliine gelince; -ki denildiine gre bu
ta gnmzde brahim'in makam olarak bilinen yapnn altnda
gmldr ve cennetten indirilmedir- dediimiz gibi, bunlarn r-
nekleri oktur. Nitekim birok bitki ve meyve iin, "Bunlar cennet-
ten gelmilerdir ya da cehennemden gelmilerdir, yahut ateten
fkrmlardr." de-nilmitir. nsanlarn tynetleri ile ilgili olarak da
benzeri haberler aktarlmtr. "Mutlularn tyneti cennettendir,
mutsuz bedbahtlarn tyneti atetendir." ya da "Bunlar lliyyn ve
Siccn karakterlidirler." gibi. Bu kategoriye sokabileceimiz baz
haberlerde ise, "Kyamet ile dnya hayat arasndaki ara dnemde
(berzah) girilen cennet, yeryznn baz blgelerindendir. Berzah
cehennemi de dier baz blgelerindendir. Kabir ya cennet bahe-
Bakara Sresi / 125-129 ....................................................................................... 451

lerinden bir bahe ya da cehennem ukurlarndan bir ukurdur"


denilmitir.
Gzlemci bir yaklamla ett eden bir okuyucu buna benzer
bilgileri; konuya ilikin rivayetlerden edinebilir. Daha nce de sy-
lediimiz gibi, bu tr haberler saysal olarak o kadar okturlar ki,
bunlarn tmn atmak ya da doruluunu tartma konusu yap-
mak, kaynaklarn kuku ile karlamak doru olmaz. Bunlar
Kur'n- Kerim'in de belli llerde yer verdii ilh doast bilgi-
lerdir ki, rivayetlerde de Kur'n'n bu yaklam esas alnmtr.
Kur'n'n verdii bilgilerden yola karak yce Allah'n bize y-
le bir mesaj verdiini syleyebiliriz: Doal oluum sreci iinde
meydana geldikleri grlen tm olgular, bu dnyaya Allah katn-
dan indirilmilerdir. Bunlar arasnda hayrl ve gzel olanlar, hayra
araclk ya da kaynaklk oluturan olgular, cennetten gelmiler,
oraya dneceklerdir. Bunlar arasnda kt nitelikli olanlar, ktl-
e araclk ya da kaynaklk oluturanlar, ateten gelmiler, tekrar
oraya dneceklerdir.
Nitekim ulu Allah yle buyuruyor: "Hibir ey yoktur ki, onun
hazineleri bizim yanmzda olmasn; ama biz onu bilinen bir mik-
tar ile indiriyoruz." (Hicr, 21) Bu ayetten kan sonuca gre, her ey
O'nun katnda vardr ve varl bir snrla snrl, bir miktar ile belirli
deildir. Ama bunlar yeryzne indirilince -ki tedric bir indirili sz
kousudur- ngrlen miktara gre llyorlar. Belirlenen snrlar
iinde kalyorlar. Meselenin genel boyutu byle. zel boyutuna i-
likin olarak da baz aklamalara yer verilmitir: "Sizin iin du-
vardan sekiz ift indirdi." (Zmer, 6) "Demiri indirdik..." (Hadd, 25)
"Gkte rzknz ve size sz verilen var." (Zriyt, 22) naallah bu-
nunla neyin kastedildiini ge-ni boyutlaryla akla kavutura-
caz.
Buna gre her ey Allah katndan indirilmitir. Yine yce Allah-
'n kelmndan her eyin sonuta O'na dnecei de dile getirilir.
Bu hususla ilgili olanak yce Allah yle buyuruyor: "Ve sonunda
senin Rabbine varlacaktr." (Necm, 42) "Dn Rabbinedir." (Alak,
8) "Dn O'nadr." (M'min, 3) "Dikkat edin, btn iler sonunda
Allah'a dner." (r, 53) Ayn mesaj vurgulamaya dnk daha bir-
ok ayet vardr.
452 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Buna gre: Olgular -balangc ve dn arasndaki srete-


ba-langcnda ngrlen amaca; kendileri iin verilen mutluluk ya
da bedbahtlk, hayr ya da er hkm dorultusunda, paylarna
den ller iinde hareket ederler. Nitekim ulu Allah yle buru-
yor: "Herkes kendine uygun yolda hareket eder." (sr, 84) "Herke-
sin yneldii bir yn vardr." (Bakara, 148) naallah bu hususu
daha ayrntl biimde aklayacaz. Burada ise amacmz konu-
nun boyutlar iinde sadece genel nitelikli bir iarette bulunmaktr.
yle ki; bu tr rivayetler, doal olgularn ya cennetten ya da ce-
hennemden geldiklerini hikaye etmektedirler. Bu rivayetler mutlu-
luk ya da bedbahtlk ynne zorunlu olarak ynelmise, bunda bir
doruluk pay kesinlikle vardr. nk bu yaklam konuya ilikin
tm rivayetleri teker teker doru kabul etmemizi zorunlu klmaz.
Artk ne kastedildiini anlam olmalsn.
Birisi yle demitir: "brahim smail'le birlikte Evin temelleri-
ni ykseltiyor." ayeti, Hz. brahim'le smail'in Evi, putperest bir
memlekette srf Allah'a kulluk sunulmas amac ile kurduklarn
dile getiriyor. Ne var ki, hikayeciler, onlarn ardndan tefsirciler,
yce Allah'n bildirdiklerinin dnda kalan bu haberleri rivayet etti-
ler. Rivayetlerinde Evin eskiliini, dem'in haccediini, Kbe'nin
Tufan zaman ge ykseltiliini, Hacer'l-Esved'in cennet tala-
rndan biri oluunu allandra, ballandra anlattlar. Kssaclarn
amac dini sslemek, bu tr rivayetleriyle onu ekici hle getir-
mekti. Bu tr sslemeler ve ilgi uyandrc ifadeler, sradan halk
kitlelerinin kalplerinde belli lde etkili olsalar bile, z akl sahip-
leri ve keskin bakl limler bilirler ki manev onur, yce Allah'n
baz olgular dier baz olgulardan stn klarak bahettii nitelik-
tir. Dolaysyla Kbe'nin onuru da, Allah'n evi oluudur, O'na izafe
ediliyor olmasdr.
Hacer'l-Esved'in erefi de, Allah'n eli yerine ona el srlyor
olmasdr. Sz konusu tan mahiyet olarak yakut, inci veya baka
bir ey olmas ona bir ayrcalk, gerek bir onur salamaz. Gerek-
ler pazarnda Allah katnda kara ta ile beyaz ta arasnda ne gibi
bir fark var ki? u hlde Kbe'nin onuru, yce Allah'n onu kendi
evi olarak nitelendirmesidir, onu kendisine kulluk sunulan bir yer
klmasdr. Bu onur, baka bir eyden kaynaklanmaz, -az nce de
deindiimiz gibi- talarnn dier talardan stn olmasndan, bu-
Bakara Sresi / 125-129 ....................................................................................... 453

lunduu yerin baka yerlerden stn olmasndan, gkten ya da


aydnlk leminden geliyor olmasndan ileri gelmez.
Ayn ekilde peygamberlerin dier insanlardan stn olmalar,
bedensel ayrcalklardan ya da giysilerinin kymetli oluundan
kaynaklanmaz. Onlarn ayrcalklar, yce Allah'n onlar seme-
sinden ve manev bir grev olan peygamberlik misyonu iin onlar
ayrm olmasndan ileri gelir. Nitekim dnya ehli onlardan daha
ekici sslere, daha bol nimetlere sahip olabilirler.
Yine demitir ki: Bu rivayetler en bata birbirleriyle ve kendi i-
lerinde eliik olmalarndan dolay, ikincisi rivayet zincirlerinin sa-
hih olmayndan dolay, ncs kitabn zahiri ile elimelerin-
den dolay geersizdirler.
Yine eklemitir: Bu rivayetler srailiyat'tan kaynaklanan hura-
felere dayanrlar. Dinlerini kartrmak ve kitap ehli olanlar bu
dinden uzaklatrmak amac ile Yahudi kkenli zndklar bunlar
Mslmanlar arasnda yaymlardr.
Ben derim ki: Bu yaklam bir kalemde silip reddetmek doru
olmaz. Ancak gr sahibi kimse, tartma ynteminde arya
kam-tr. tiraz ederken en ar ve en yakksz ifadeyi kullan-
mtr.
"Bu rivayetler en bata birbirleriyle ve kendi ilerinde eliik
olmalarndan dolay, ikincisi, Kitabn zahirine ters dtkleri iin
geersizdirler" eklindeki yaklamn ele alacak olursak, eliki
ve tutarszlk eer teker teker tm rivayetlerde tespit edilirse za-
rarl olur. Ama bunlar bir btn olarak ele aldmzda, btn
aklen ve naklen imknsz olan iermeyecekleri iin topluca
reddedilmez. Baz rivayetler arasndaki uyumazlk da geneli a-
sndan bir olumsuzluk olarak deerlendirilmez.
Bununla kastettiimiz husus udur: Bu rivayetler, Resulullah
efendimiz (s.a.a) ve tertemiz Ehlibeyt mamlar gibi masum kay-
naklara dayanrlar. Bunlarn dndaki sahabe ve tabiin kua tef-
sircilerinin durumu dier insanlarn durumu gibidir. elikiden u-
zak szlerinin durumu, eliki ieren szlerinin durumu gibidir. Do-
laysyla Kitaba ve doruluu kantlanm snnete ters dmedii
srece herhangi bir rivayeti ya da rivayetleri reddetmemek gere-
kir.
454 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Ayrca bu tr bir rivayetten yalanlk ve uydurulmuluk kokusu


alnr alnmaz, onu terk etmek gerekir. nk ilh dinin bilgileri
asndan tartlmaz kant, Kitap ve doruluu kesinlemi sn-
nettir.
u hlde, baz eyleri kabul etmek bir zorunluluktur. Bundan
kastmz, Kitap ve doruluu tartma gtrmez snnettir. Baz
eyleri de kesin olarak reddetmek gerekir. Bununla Kitap ve sn-
nete ters den rivayetleri kastediyoruz. Baz bilgiler de var ki,
bunlarn reddine ya da kabulne ilikin bir kant bulunmaz. Bu-
nunla, imknszlna ilikin olarak ne akl, ne de nakl (Kitap ve
snnet) bir kant bulunmayan rivayetleri kastediyoruz. Bylece, bu
tr rivayetlerin srf senetlerinin gvenilmezliinden dolay kukulu
olduklarna ilikin yaklamn tutarszl ortaya kyor. nk bir
rivayet akl ya da doru nakil ile elimedii srece srf bu yzden
reddedilemez.
Bu tr rivayetlerin, "brahim, smail'le birlikte Evin temellerini
ykseltiyor..." ayetine ters dtklerine ilikin iddiaya gelince, Al-
lah akna syler misiniz, bu ayet-i kerime hangi adan Hacer'l-
Esved'in cennetten inmediini ifade ediyor? Ya da nurdan bir kub-
benin Hz. dem zamannda yeryznde bir yere inmediini ve bu
kubbenin Nuh zamannda ge ykseltilmediini nasl ortaya ko-
yuyor? Acaba bu ayet, Kbe'nin Hz. brahim tarafndan tatan ve
amurdan bina edildiinden baka bir ey mi anlatyor? Olumlu ya
da olumsuz, deindiimiz bu rivayetlerle ne gibi bir ilgisi vardr a-
yetin?
Doru, iddia sahibinin karakteri bu rivayetleri
benimseyemiyor; gr bunlar benimsemeye elverili deildir.
nk onun mezheb tutuculuu, peygamberlerden aktarlan ma-
nev gerekleri reddetmeyi ve dinin zahir ksmnn kkl ve derine
nfuz etmi temellere dayandn inkr etmeyi ngryor. Ya da
ada bilimin verilerine irade d bir teslimiyet sz konusudur.
Bu anlayta olanlar diyorlar ki: Doada meydana gelen tm ge-
limeler ve bunlarla ilintili tm manev hususlar, madd bir sebep-
le illetlendirilmelidirler. Ya da sonunda madde ile balants tespit
edilmelidir. nk tm olaylara egemen olan maddedir. Sosyoloji
prensiplerinde olduu gibi.
Bakara Sresi / 125-129 ....................................................................................... 455

Hi kukusuz u husus zerinde iyice dnmek bir zorunlu-


luktur: Pozitif bilimlerin sahas, maddenin zelliklerini, bileimle-
rini ve doadaki gelimelerin ilgi alanlarna giren hususlar zerin-
deki etkilerini aratrp ortaya koymaktr. Bunun ad olgular aras
doal ballktr. Ay-n ekilde sosyoloji bilimi de sadece toplumsal
balarla toplumsal gelimeler arasndaki balanty inceleyip or-
taya koyma durumundadr.
Madde dnyasnn, onun doay, zelliklerini ve manev bala-
rn kuatan etkinlik sahasnn dnda kalan gerekler, madd ni-
telikli deildirler. Evrensel gelimelerle ve bizim alglanabilen so-
mut dnyamzla bir ilgileri yoktur. Dolaysyla bu tr gerekler po-
zitif bilimlerin ve sosyolojinin aratrma alanlarnn kapsamna
girmezler. Szn ettiimiz bilimler bu tr gerekler hakknda ko-
numa, onlar kantlamaya alma ya da rtme g ve yetkisi-
ne sahip deildirler. Pozitif bilimler, bir evin ta ve amura ihtiya-
cnn olduundan, binay yapacak bir ustann alma ve hareket-
leriyle eve biim vermesinin gerekliliinden sz edebilirler. Ya da
kara bir tan nasl olutuunu aratrabilirler.
Sosyoloji bilimi de, brahim'in Kbe'yi yapmasna kadarki top-
lumsal gelimeleri analiz edebilir. Yani onun yaam srecini,
Hacer ve smail'in hayatn, Tehme lnde geen gnleri ve
Crhmoullar-nn Mekke'ye yerlemelerini inceleyebilir. Ama sz
gelimi, bu tan cennete veya atee mensubiyeti hakknda sz
sylemek, bunu inceleme konusu yapmak, hakknda olumlu ya da
olumsuz gr belirtmek, sylenenleri kabul ya da reddetmek bu
bilimlerin yetkisinde deildir.
nk Kur'n- Kerim'in doal ve madd nitelikli baz olgularn,
bulunduklar yerlere Allah katndan indirildiklerinden ve bunlarn
tekrar O'nun katna dneceklerinden sz ettiini grdn. Her ey
geldii yere, yani "Ya cennete ya da cehenneme" dnecektir.
Kur'n- Kerim Allah'n katna kan, O'na doru ykselen, O'na
kavuan amellerden sz ediyor ki, bunlar doal tutumlardr; varo-
lusal gereklikten ayr olarak, toplumsal nitelikli itibar oluum-
lardr.
Yce Allah bir ayet-i kerimede yle buyuruyor: "Fakat sizin
takvanz O'na ular." (Hacc, 37) Takva ise bir fiildir ya da bir fiilin
456 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

sonucu meydana gelen bir sfattr. Yce Allah bir dier ayet-i ke-
rimede de yle buyuruyor: "Gzel sz ona kar, iyi amel onu
ykseltir." (Ftr, 10)
Dolaysyla din konular zerinde alma yapan bir aratrma-
c, bu ayetler zerinde dnmeli ve dini retilerin, doal ve top-
lumsal bak as bakmndan doal bilimlerle ve sosyolojik veri-
lerle bir ilgilerinin sz konusu olmadn, dini bilgilerin bundan te
gereklere ve anlamlara dayandklarn anlamaldr.
"Peygamberlerin erefi, onlara ilikin ahitler, onlara izafe edi-
len Kbe, Hacer'l-Esved gibi nesnelerin erefi zahir bir durum
deildir. Yce Allah'n stn klmas, ltfetmesi ile kazanlan ma-
nev bir payedir." eklindeki deerlendirme, hi kukusuz gerein
ifadesidir. Ancak bu szn gerekte neyi ifade ettii iyice anlal-
maldr. Sz konusu peygamberlere ve yaplara onur kazandran
bu manev durum nedir? Eer bununla, lke ve uluslarn insana
yaktrdklar bakanlk ve komutanlk, ayrca gm ve altn gibi
madenlere izafe ettikleri kymet, fiyat gibi deerlendirmeler ve
anne-baba ve kanun saygs gibi toplumsal ihtiyalardan kaynak-
lanan tutumlar kastediliyorsa, bilinmelidir ki, bunlar dnyev ihti-
yalarn zorunlu klmas ile toplum tarafndan ngrlen itibar ni-
telendirmelerdir. Toplumsal deerlendirme ve vehim dnda bir
etkinlikleri sz konusu deildir. Bilindii gibi herhangi bir toplum,
yaam srdrmenin zorunlu kld toplumsal hayatn snrlarn
zorlayamaz.
Yce Allah ise, insanolu iin ba gsteren bu tr yaamsal ih-
tiyalardan mnezzehtir. Bununla beraber eer bir peygamberin
gereklii bulunmayan bu tr bir onurla onurlanmas caiz ise, bir
evin ya da bir tan da bu tr bir onura lyk grlmesi de normal
karlanmaldr; ama peygamberlerin, Kbe'nin ve Hacer'l-
Esved'in sahip olduu eref, gereklii bulunan bir niteliktir. Aydn-
lk ve karanlk, bilgi ve cehalet, akl ve ahmaklk arasndaki oran-
lama kadar reeldir. nk peygamberin varlnn gereklii, ba-
kasnn varlnn gereklii gibi deildir. Bizim yzeysel duyu or-
ganlarmz bunu alglayamazsa da, peygamber fiil ve hkm ola-
rak yce Allah'n kutsal onurlandrmasna lyktr. Ulu Allah yle
buyuruyor:
Bakara Sresi / 125-129 ....................................................................................... 457

"Biz gkleri, yeri ve bunlar arasnda bulunan canl-cansz var-


lklar, elenmek iin yaratmadk. Onlar sadece hakka dayal o-
larak yarattk. Fakat onlarn ou bilmiyorlar." (Duhn, 38-39) leri-
de bunun doatesi, madde d manev bir gereklie dnk bir
iaret olduunu aklayacaz. Bu gereklik bir ekilde peygam-
berler asndan normal bir nitelendirme ise, peygamberlerin d-
nda Kbe ve Hacer'l-Esved gibi nesneler iin de normal bir nite-
lendirme olarak deerlendirilmelidir. Bununla beraber sz konusu
manev gereklikler, toplumsal erevede belirlenen genel kav-
ramlarla anlatlrlar.
Acaba bu anlaya sahip kimseler, cennetin altn ve gmle
sslendirileceinden, cennet ehlinin bunlarla dllendirilip onur-
landrlacaklarndan sz eden ayetleri ne yapacaklardr? Bilindii
gibi bunlarn az bulunur olmalarndan kaynaklanan kymetlilikten
baka bir onurlar yoktur. u hlde cennet halknn bunlarla dl-
lendirilip onurlandrlmas ile ne kastediliyor? Servet saylabilecek
bir ey cennette ne ie yarar? Mal bir deer toplumsallk snrlar
dnda bir anlam ifade etmez ki? Acaba bu tr ilh aklamala-
rn, dinsel bildirimlerin bir amac, bir hedefi mi vardr? Ve bu hedef
gerisinde bulunan srlar szel perdelerle mi saklanyor? Eer bu
tr yaktrmalar ahiret kaynakl olgular iin olabiliyorsa, dnya
kaynakl olgular iin de olmaldr.
Tefsir'ul-Ayy'nin bir yerinde Zbeyr mam Sadk'tan (a.s) u
aklamay rivayet eder: "mama dedim ki: 'mmet-i Muhammed
kim-dir?' Dedi ki: 'Muhammed'in (s.a.a) mmeti zellikle
Haimoullar-dr.' 'Muhammed'in (s.a.a) mmetinin sadece senin
szn ettiin Ehlibeyti'nin olduuna ilikin kant nedir?' diye sor-
dum, yle cevap verdi: Yce Allah diyor ki: 'brahim smail'le bir-
likte Evin temellerini ykseltiyor. Rabbimiz, bizden kabul buyur.
phesiz sen iitensin, bilensin. Rabbimiz! Bizi sana teslim olan-
lar yap; neslimizden de sana teslim olan bir mmet kar. Bize
ibadet yerlerimizi gster, rahmetinle bize dnp tvbemizi kabul
et. Zira tvbeleri oka kabul eden, ok merhametli olan ancak
sensin.' Yce Allah brahim ve smail'in bu duasn kabul edince,
onlarn soyundan gelen Mslman bir mmet meydana getirdi.
Aralarndan, yani sz konusu mmetin iinden bir resul gnderdi.
Bu resul onlara Allah'n ayetlerini okuyor, onlar arndryor, onlara
458 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

kitap ve hikmeti retiyor. Bylece onun ilk duas ile son duas
ayn noktada bulutu."
"Sonra Hz. brahim ad geen mmet iin irkten arnmlk ve
putlara kulluk sunmaktan uzaklk diledi ki, onlara ilikin deer-
lendirmesi doru olsun ve onlar bakalarna uymak durumunda
kalmasn. Bu amala yle dua etti: "Beni ve oullarm putlara
tapmaktan uzak tut! Rabbim, nk onlar insanlardan birounu
arttlar. Artk bundan byle kim bana uyarsa o, bendendir; kim
bana kar gelirse phesiz sen balayan, esirgeyensin."1
"Bu ayet gsteriyor ki, imamlar ve mmet-i Muhammed (s.a.a)
ancak brahim'in soyundan gelenlerden olurlar. 'Beni ve oullar-
m putlara tapmaktan uzak tut.' ifadesi bunu gsteriyor." [c.1, s.60,
h: 101]
Ben derim ki: mamn ayet-i kerimeden kard bu sonucun
hangi amaca ynelik olduu gayet aktr. nk Hz. brahim (a.s)
zellikle kendi soyundan gelen bir Mslman mmet istemitir.
Yine bilindii gibi duasnn devamnda yle bir ifade vardr:
"Rabbimiz! Onlara ilerinden... bir eli gnder." u hlde Hz. bra-
him'in szn ettii "Mslman mmet", Muhammed mmetidir.
Fakat, Hz. Mu-hammed'in kendilerine gnderildii ya da Hz. Mu-
hammed'in peygamberliine inananlar anlamndaki genel mmet
kavram kastedilmemitir. nk bu mmet, brahim ve smail'in
soyundan daha geni kapsamldr. yleyse burada brahim'in (a.s)
soyundan gelen "Mslman mmet" kastedilmitir. Sonra Hz. b-
rahim kendisini, soyunu ve oullarn irkten ve sapklktan uzak-
latrmasn diliyor. te bu, "masumiyet"e iarettir.
Yine bilindii gibi Hz. brahim'in ve smail'in (a.s) soyunun iin-
de -ki bunlar Mudaroullarna ya da zellikle Kurey kabilesine
mensup Araplard- sapk ve mrik olanlar vard. u hlde "oulla-
rm" ifadesi ile zellikle onun soyundan gelen masumlar kaste-
dilmitir. Bunlarsa, Hz. Peygamber (s.a.a) ve onun tertemiz Ehli-
beyti'dir. Demek ki, Hz. brahim'in duasnda kastedilen mmet-i
Muhammed (s.a.a) bunlardr. Belki de duann ak iinde "soyu"
kelimesinin "oullar" ile yer deitirmesi bu incelii vurgulamaya
dnktr.

1- [brhm, 36]
Bakara Sresi / 125-129 ....................................................................................... 459

Hz. brahim'in (a.s) u sz de bunu pekitirir niteliktedir: "Kim


bana uyarsa o, bendendir; kim bana kar gelirse, phesiz sen
balayan, esirgeyensin." Bu ifadede "ayrnt" anlamna iaret
eden "fa" balac kullanlmtr ki, bununla tbi olanlarn ondan
bir para olduklar dile getirilmitir. tekiler hakknda ise, her-
hangi bir aklamaya yer verilmemitir. Sanki Hz. brahim onlar
tanmadn, bilmediini ifade etmek istemitir.
Rivayetteki "Onlar iin irkten arnmlk ve putlara kulluk sun-
maktan uzaklk diledi." ifadesine gelince, burada Hz. brahim
putlara kulluk sunma saplantsndan arnma diliyor; ama bunu
sapkla gtrc olarak illetlendiriyor. Bylece "arnma" istei-
nin her trl sapklk iin; putlara kulluk sunmak, her trl irk ve
her trl gnah iin dile getirildii anlalyor. Nitekim Fatiha sure-
sinin, "nimet verdiklerinin yoluna." (Ftiha, 6) ayetinin tefsirinde de
vurguladmz gibi her gnah bir bakma irktir.
Rivayetteki "Bu da gsteriyor ki, mamlar ve Mslman m-
met ancak brahim'in soyundan gelenlerden olurlar." ifadesine ge-
lince, burada ayette kastedilen "Mslman mmet" ile "mam-
lar"n ayn kimseler olduklar anlatlyor. Nitekim az nce de bu
hususa iaret ettik.
ayet desen ki: Eer bu ve benzeri ayetlerde geen "mmet"
kelimesi ile sayl birka kii kastedilmise; sz gelimi: "siz insan-
lar iin karlm en hayrl mmetsiniz" ifadesinde sadece bir-
ka insana iaret edilmise, bu durumda, gerektirici bir unsur sz
konusu olmad hlde ifadede mecaz sanatna bavurulduu an-
lam kar ki, yce Allah'n kitab iin byle bir ey dnlemez.
Kald ki, Kur'n- Ke-rim'deki hitaplarn Peygambere (s.a.a) inanan
tm mmete ynelik ol-masnn bir zorunluluk olduu gereinin
kanta ihtiyac yoktur.
Buna karlk olarak derim ki: Hz. Muhammed'in (s.a.a) ar-
sna olumlu karlk verip inanan herkesi kuatc bir kavram ola-
rak "Muhammed mmeti" deyiminin kullanlmas, Kur'n- Kerim-
'in nzulnden ve slm davasnn yaylmasndan sonraki dnem-
lere rastlar. Yoksa "mmet" kavim anlamna gelen bir kelimedir.
Nitekim ulu Allah yle buyuruyor: "Seninle beraber olanlardan
gelen mmetlere bizden esenlik ve bereketlerle in. yle mmet-
460 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ler de var ki, onlar bir sre yaatacaz..." (Hd, 48) Bu kelime ba-
z ayetlerde de tek bir kii iin kullanlmtr: "brahim bir mmet
idi." (Nahl, 120) u hlde bu kavramn anlam, kullanld yere ve
kimselere gre dar kapsaml ya da geni kapsaml olabiliyor.
Dolaysyla, "Rabbimiz! Bizi sana teslim olanlar yap; neslimiz-
den de sana teslim olan bir mmet kar..." ifadesiyle, -bir kulun
dua makamnda dile getirdii bir istektir, daha nce buna dein-
dik- ancak Peygambere inanan sayl birka kii kastedilmitir.
Ayn ekilde, "Siz insanlar iin karlm en hayrl mmetsiniz."
ifadesi de sz konusu insanlara verilen byk nimeti hatrlatma,
deerlerini ve konumlarn yceltme amacna yneliktir ki, bu du-
rum tm mmeti kapsamaz.
Byle bir ifade, ancak dinin tm izlerini silip yok etmeye al-
an, dinin byklerini ldrmeye yeltenen mmetin Firavun ve
Deccallar-n da kapsar m hi? Bu ayetle ilgili ayrntl aklamaya
ilerde inaallah yer vereceiz. Aslnda bu ayet, yce Allah'n
srailoullarna ynelik u szne benzer: "Sizi lemlere stn kl-
dm." (Bakara, 47) Karun da onlar arasnda yer alyordu. Ama ayet-i
kerime kesinlikle onu kapsamyor. Yce Allah bir ayette de yle
buyuruyor: "Peygamber de, 'Ya Rabbi! Kavmim, bu Kur'n' terke-
dilmi braktlar.' dedi." (Furkan, 30) Bu ifade Peygamberin tm
kavmini kapsamaz kukusuz. nk onlar arasnda Kur'n ehli
kimseler vardr ki, hibir ticaret, hi-bir al veri onlar Allah'n zik-
rinden alkoyamaz.
"Onlar bir mmetti gelip geti. Onlarn kazandklar kendile-
rinin, sizin kazandklarnz sizindir. Siz onlarn yaptklarndan so-
rulmazsnz." (Bakara, 134) ifadesine gelince, burada hitap Pey-
gambere inanan ya da Peygamberin gnderildii tm kavimlere
yneliktir.

BLMSEL BR ARATIRMA
Hz. brahim'in (a.s) kssasna, olunu ve karsn alp Mekke'ye
getirmesine, ikisinin bandan geen olaylara ve smail'in kurban
edilmesi hadisesine kadarki srece bir gz attmzda, smail'in
Allah tarafndan balanmasn, baba-olun birlikte Kbe'yi yap-
maya balamalarn incelediimizde, bu kssann kelimenin tam
Bakara Sresi / 125-129 ....................................................................................... 461

anlamyla bir kulluk gsterisi olduunu grrz. Burada kul z


yurdundan ayrlp Rabbinin yaknlarna g ediyor; uzak diyarlar-
dan koparak yakn yurda snyor; dnyann ekici sslerinden,
lezzet verici nimetlerinden, makam, mal ve evlada ynelik arzu
uyandrc telkinlerinden yz eviriyor; eytanlarn vesvese ve desi-
selerinden syrlp kurtuluyor; tam bir itenlikle Rabbinin makam-
na ve ilh byklk yurduna yneliyor.
Blm blm bir zincirin halkalar gibi dizilen bu tarihsel ks-
sa, bir kulun Rabbine ynelik kulluk amal yolculuunu sunuyor.
Bu kssada kulluk yolculuunun adabn, kullua yarar talepleri,
huzura var ve sevgi trenlerini gzlemliyoruz. Bu kssada bir
samimiyet, bir ihls numunesini seyrediyoruz. zerinde durup d-
ndke zihnini daha bir aydnlatyor, yoluna gittike artan oran-
da k sayor.
Ayrca, yce Allah dostu brahim'e, insanlar iin Kbe'ye hac
ziyaretinde bulunmann farz klndn duyurmasn emrediyor. u
ayet-i kerime buna iaret ediyor: "nsanlar iinde hacc ilan et; ge-
rek yaya, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer zerinde
sana gelsinler." (Hacc, 27) Hz. brahim'in belirledii hac kurallarnn
ayrntl olarak bizce bilinmesi imknsz olmakla beraber, bunlar
cahiliye Araplar tarafndan uygulanan din iarlard. Bu durum
Resulullah efendimizin (s.a.a) gnderiliine kadar srd. O da hac
ile ilgili birtakm uygulamalar belirledi. Hz. brahim'in koyduu ku-
rallar kaldrmad, sadece eksik ynlerini tamamlad.
Nitekim u ayet-i kerime de buna iaret etmektedir: "De ki:
Rab-bim, beni doru yola iletti. Dosdoru dine, Allah'n birlii e-
sasna dayanan brahim'in dinine." (En'm, 161) Ulu Allah bir dier
ayette de yle buyuruyor: "O size dinden Nuh'a tavsiye ettiini,
sana vahyet-tiimizi, brahim'e, Musa'ya ve sa'ya tavsiye ettii-
mizi eriat yapt." (r, 13)
Her ne ise, Resulullah'n (s.a.a) belirledii ihrama girmek, Ara-
fat-ta durmak, Me'ar'de gecelemek, kurban kesmek, eytan ta-
lamak, Saf ile Merve tepeleri arasnda komak, Kbe'yi tavaf
etmek, Makam- brahim'de namaz klmak gibi hac dnemi sem-
bolik ibadetler, brahim Peygamberin kssasn anlatyor. Onun ve
ailesinin tutum ve davranlarn bir sahnede somutlatryor. Ne
462 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

gzel, ne temizdir bu tutum ve davranlar ki, Rablk makamnn


cezbesine kaplma sonucu ve kulluk makamnn zilletinin uuruyla
sergilenmektedir.
Hac dnemine zg sembolik ibadetler -bunlar fiilen uygula-
yarak bize reten peygamberlere salt ve selm olsun- byk
peygamberlerin Rableri karsndaki konumlarn yanstan tablo-
lardr; Allah'a yaknlk ve yaklamlk yurduna doru gerekletir-
dikleri yolculuun balang ve sonunu somutlatran somut man-
zaralardr. Nitekim ulu Allah yle buyuruyor: "Andolsun Allah'n
elisinde sizin iin gzel bir rnek vardr." (Ahzb, 21) Hac dnemi-
ne zg ibadetlerin temel nitelii budur.
Hac dnemine zg sembolik ibadetlerin hkmlerini, konu-
lu ve yasallatrllarnn srlarn aklayc rivayetlerde, mesele-
nin bu ynne ilikin anlamn birok kant vardr. yi bir gzlemci
bunlar rahatlkla tespit edebilir.
Bakara Sresi / 130-134 ....................................................................................... 463

130- Nefsini ahmaklatrandan baka, kim brahim'in dinin-


den yz evirir? Andolsun ki, biz onu dnyada beenip semitik.
Ahirette de o, iyilerdendir.
131- (brahim'i setik) o zaman ki Rabbi ona, "slm ol." de-
miti. O da, "lemlerin Rabbine teslim oldum." demiti.
132- brahim de bunu kendi oullarna vasiyet etti, Yakub da:
"Oullarm, (dedi) Allah phesiz sizin iin o dini seti, sizler de
Mslman olmayanlar olarak lmeyin."
133- Yoksa Yakub'a lm gelip att zaman orda m idiniz?
O zaman Yakub oullarna, "Benden sonra neye tapacaksnz?"
dedi. Dediler ki: "Senin Allah'n, babalarn brahim, smail ve
shak'n ilh olan tek ilha tapacaz. Biz, O'na teslim olanlarz."
134- Onlar bir mmetti, gelip geti. Onlarn kazandklar ken-
dilerinin, sizin kazandklarnz kendinizindir. Siz onlarn yaptkla-
rndan sorulmazsnz.
464 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

AYETLERN AIKLAMASI
"Nefsini ahmaklatrandan baka, kim brahim'in dinin-den yz e-
virir?" "Rabet" mastarndan treyen fiil "an" edat ile geili hle
getirildii zaman, "yz evirme, nefret etme, kanma" anlamn
ifade eder. Bu fiil "f" edat ile geili hle getirilince de, "is-teme
ve meyletme" anlamn ifade eder. fadenin orijinalinde geen "se-
fihe" fiili ise hem geili, hem de geisiz olarak kullanlabilir. Bu
yzden baz tefsir bilginleri, "nefsehu" kelimesini "sefihe" fiilinin
meful, bazlar da onun "meful" olmadn, "temyiz" olduunu
sylemilerdir.
Her iki durumda da ifadenin anlam udur: "brahim'in dinin-
den yz evirmek nefsin ahmaklnn, kendisine yararl ve zararl
olan eyleri birbirinden ayrt edemeyiinin gstergesidir." Bu ayete
bakarak u hadisin verdii mesaj daha net anlyoruz: "Akl, insan
Rahman'a kulluk sunmaya yneltir."
"Andolsun ki, biz onu dnyada beenip semitik." fadenin
orjinalinde geen "istaf" fiili bir eyin zn almak, onu kart
baka unsurlarn arasndan seip karmak demektir. Bu anlam,
velyet makamlar gz nnde bulundurularak samimi kullukla
uyumaktadr. Yani kul, tm davranlarnda, kulluunun gerekle-
rini yerine ge-tirmelidir. Btnyle Rabbine teslim olup, srf sahi-
binin buyruklar dorultusunda hareket etmelidir. Bu da her ite
dini kurallar uygulamakla gerekleir. nk din, dnya ve
ahiretle ilgili meselelerde uyulacak kulluk prensiplerini ierir. Di-
nin ngrd hayat biiminde, kulun Rabbinin kendisine emret-
tii ve honut olduu her hususu eksiksiz yerine getirmesi bir zo-
runluluktur. Nitekim yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Allah
katnda din, slm'dr." (l-i mrn, 19)
Aka grlyor ki, seme (istf) makam slm makamnn
aynsdr. Yce Allah'n u sz bu tespitimizin tandr: "o zaman
ki Rabbi ona, 'slm ol.' demiti. O da, 'lemlerin Rabbine teslim
oldum.' demiti." Grld gibi zarf [iz=o zaman ki], yce Allah'n
"is-tefeynhu=onu setik" szne taalluk ediyor. Bu durumda y-
le bir sonu elde ediliyor: Onun seilmesi, yce Allah'n ona, "s-
lm ol." demesi, onun da, "lemlerin Rabbine teslim oldum."
demesi srasnda gereklemitir. Buna gre, "Rabbi ona, 'slm
Bakara Sresi / 130-134 ....................................................................................... 465

ol' demiti. O da 'lemlerin Rabbine teslim oldum.' demiti." ifa-


desi, "biz onu semitik." ifadesinin aklamas niteliindedir.
Ayette birinci ahs konuurken birden nc ahs devreye
giriyor ve o anlatmaya balyor: "Rabbi ona, 'slm ol.' demiti."
deniyor da, "Biz ona, 'slm ol.' demitik." eklinde bir ifade
kullanlmyor. Bu sanatn (iltifat sanatnn) bir rnei de Hz. bra-
him'den aktarlan szndeki hitaptan nc ahsa ynelitir. Hz.
brahim, "lemlerin Rabbine teslim oldum." diyor da, "Sana tes-
lim oldum." demiyor.
Birinci ifade tarz deiikliindeki incelik udur: Bu konu bir
srd ve Rabbi ona bu hususu gizlice babaa bulunduklar bir s-
rada ayordu. Hi kukusuz kendisine hitap edilen dinleyici ile
konumac arasnda bir iletiim vardr. Konumacnn hazr bu-
lunma nitelii ortadan kalknca muhatap da onun karsndaki
konumunu kaybeder. Onunla konumacnn bulunduu durum a-
rasna bir perde gerilmi olur. Bu da, kssann, scak bir ortamda
ve halvet annda gelitiini gsterir.
kinci ifade tarz deiikliindeki incelik ise udur: "Rabbi ona
demiti ki..." ifadesi, ona zg klnan ltfu dile getiriyor ve gizlice
sr ama durumunun devam ettiini gsteriyor. Fakat yce Rabbin
huzurunda bulunma edebi, Hz. brahim gibi zerinde alak gnl-
lln izlerini, mtevazlk damgasn tayan bir kulun kendisini
byle bir konumda grmemesini gerektiriyor. Hz. brahim bu gz
kamatrc makamda kendisini yaknlk erefine nail olmu, kar-
lkl konuma onuruna zg klnm zel biri gibi grmyor; ter-
sine kendini bakasnn mal, dkn kullardan biri olarak gryor
ve tm lemlerin snd yce Rabbe teslim oluyor; "lemlerin
Rabbine teslim oldum." diyor.
slm, istislm ve teslim kelimeleri, ayn anlam ifade ederler
ve "silm" kknden tremilerdir. ki eyden biri tekisine isyan
etmez, onu reddetmez konumda ise ona islm olmu/istislm
etmi/teslim olmu demektir. Nitekim ulu Allah yle buyuruyor:
"Hayr, kim zn AIlah'a teslim ederse..." (Bakara, 112) "Ben y-
zm tamamen, gkleri ve yeri yoktan var edene evirdim ve ben
mriklerden deilim." (En'm, 79) Bir eyin yz, sana ynelen ta-
rafdr. Yce Allah asndan ise, bir eyin yz, onun tm varl-
466 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

dr. Dolaysyla insann Allah'a slm (teslim) oluu, Allah karsn-


da boyun emesinin ve O'nun ngrd evrensel hkmlerin,
kaz ve kaderin, emir ve yasak nitelikli yasamalar ve buna benzer
hususlar kabul etmesinin niteliidir. Bu yzden, slm'n derecele-
ri, mertebeleri vardr:
Birincisi: lh emir ve yasaklar, kelime-i ahadet getirerek
zhiren kabul etmek anlamnda slm. Kalbin bu kabul onayla-
mas ya da reddetmesi d grn asndan bir deiiklik
arzetmez. Nitekim ulu Allah yle buyuruyor: "Bedeviler, 'nandk.'
dediler. De ki: Siz inanmadnz, fakat 'slm olduk.' deyin. Fakat
henz iman kalplerinize girmedi." (Hcrt, 14) Bu anlamyla s-
lm'dan sonra imann ilk mer-tebesi geliyor. Bu mertebe; ahadet
cmlelerinin gereklerini toplu olarak kalben benimsemeyi ve ay-
rnt niteliindeki amellerin byk ounluunu yerine getirmeyi
ngrr.
kincisi: mann ilk mertebesinden sonra gelen slm. Bu hak
nitelikli inan prensiplerini tm ayrntlar ve buna bal salih a-
melleri kalben benimseyip uygulamak zere teslim olmaktr. Baz
ayetlerde yer alan bu mertebeye ilikin iaretleri ylece sralaya-
biliriz: Ulu Al-lah muttakileri tanmlarken yle buyuruyor: "Onlar
ayetlerimize inanm ve Mslman olmu idiler." (Zuhruf, 69) Bir
ayette de yle buyuruyor: "Ey inananlar, hepiniz birlikte slm'a
girin." (Bakara, 208)
u hlde, slm'n imandan sonra gerekleen bir mertebesi
vardr ve bu, birinci mertebeden farkl bir konumdur. Bu konum-
daki "slm"n ardndan "iman"n ikinci mertebesi gelir. Bu, din
gereklere ayrntl olarak inanma mertebesidir. Ulu Allah yle
buyuruyor: "M-minler onlardr ki, Allah'a ve Resulne inandlar,
sonra phe etmediler; Allah yolunda mallaryla, canlaryla sa-
vatlar. te doru olanlar onlardr." (Hcrt, 15) Bir dier ayette
de yle buyuruyor: "Ey inananlar, size, sizi ac azaptan kurtara-
cak bir ticaret gstereyim mi? Allah'a ve Resulne inanrsnz,
mallarnzla ve canlarnzla Allah yolunda savarsnz." (Saff, 10-
11) Bu ayette mminler inanmaya davet ediliyorlar. u hlde i-
mandan ayr bir iman mertebesi vardr.
Bakara Sresi / 130-134 ....................................................................................... 467

ncs: kinci iman mertebesinin ardndan gelen slm. n-


san nefsi, szn ettiimiz imana alp bu mertebenin ngrd
ahlk zellikleri karakteristik zellikler olarak edinince ve iman
kendisinin ayrlmaz bir zellii hline gelince, sahip bulunduu
tm hayvansal zellikler ve yrtc nitelikler, ksacas dnyann e-
kici sslerine, fani ve geici zevklerine eilimli tm gler imann
kontrolne girer ve bu aamada insan Allah' grr gibi O'na iba-
det eder. nk o, her ne kadar Allah' gremezse de kukusuz Al-
lah onu gryordur.
Bu aamada insann iinde ve zihninde Allah'n emir ve yasak-
larna uymayan ya da onun kaza ve kaderine rza gstermeyen
hibir duygu, hibir eilim bulunmaz. Yce Allah yle buyuruyor:
"Hayr, Rabbine andolsun ki, aralarnda kan anlamazlklar hu-
susunda seni hakem klp, sonra da senin verdiin hkm ile-
rinde hibir sknt duymakszn tam anlamyla kabullenmedike
inanm olmazlar." (Nis, 65) slm'n bu mertebesini nc bir
iman mertebesi izler. Yce Allah yle buyuruyor: "Mminler kur-
tuldular... Onlar ki, bo eylerden yz evirirler." (M'minn, 1-3)
"Rabbi ona, 'slm ol.' demiti. O da, 'lemlerin Rabbine teslim
oldum.' demiti." ayeti de bu aamaya ilikin bir mesaj iermek-
tedir. Bunun gibi daha birok rnek verilebilir. kinci ve nc
mertebeler, bir mertebe olarak da deerlendirilebilirler.
Rza, teslimiyet, karlk beklemeksizin iyilikte bulunma, Allah
urunda eziyet ekerken sabretme, tam anlamyla dnya ekicili-
inden soyutlanmlk, arnmlk, Allah iin sevme ve Allah iin
buz-etme gibi stn nitelikli ahlk zellikler, bu mertebenin ge-
rekleridir.
Drdncs: mann nc mertebesinden sonra gelen slm
mertebesi. Bir nceki aamada insann Rabbi karsndaki duru-
mu, klenin sahibi karsndaki durumu gibidir ve kulluunun ge-
reklerini, eksiksiz yerine getirir. Bu, sahibin arzusuna, sevdiine ya
da buzet-tiine katksz, itirazsz teslimiyettir. Yce Allah'n
mlk asndan, yaratklar iin durum daha dehet vericidir. n-
k gerek mlk budur. Hibir ey ne zat, ne sfat, ne de fiil olarak
bu mlkten bamsz deildir. Zaten yce Allah'n ululuuna yara-
an da budur.
468 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Bir nceki teslimiyet aamasnda bulunan insan, Rabban ina-


yete kavuabilir ve plak gzle, mlkn ve egemenliin srf Allah-
'a ait olduunu, O'nun dnda hi kimsenin kendisi hakknda en
ufak bir yetkiye, en ufak bir maliklie sahip olmadn, O'nun d-
nda bir rabbi olmadn grr. Bu, ilh baa, Rabban ltfa
bal bir mertebedir. Bu hususta insan iradesinin bir etkinlii sz
konusu deildir. Yce Allah'n, "Rabbimiz! Bizi sana teslim olanlar
yap; neslimizden de sana teslim olan bir mmet kar. Bize iba-
detlerimizi gster." sznde slm'n bu mertebesine iaret edil-
mi olsa gerektir. nk yce Allah'n, "Rabbi ona, 'slm ol.' de-
miti. O da, 'lemlerin Rabbine teslim oldum.' demiti." sznde
varolusal deil, yasamaya ilikin bir emrin sz konusu olduu a-
k seik ortadadr. u hlde brahim kendi isteiyle, Rabbinin
arsna uyarak, O'nun buyruunun gereini yerine getirerek Ms-
lman olmu birisiydi.
Yukardaki emir, onun mrnn ilk dnemlerinde kendisine
yneltilmemiti. Dolaysyla onun mrnn son dnemlerinde o-
luyla birlikte slm' ve ibadetlerinin gsterilmesini istemesi, elin-
de olmayan bir eyi istemesidir ya da sahip olmad bir hususa
kalclk, sreklilik dilemesidir. yleyse, bu ayette Hz. brahim'in
istedii slm, bu mertebeye tekabl eden slm'dr. Bu anlamda-
ki bir slm' drdnc bir iman mertebesi izler. Bu mertebe, sz
konusu duygunun tm durumlar ve fiilleri kapsamasndan ibaret-
tir. Ulu Allah yle buyuruyor: "yi bil ki, Allah'n velilerine korku
yoktur ve onlar zlmeyeceklerdir. Onlar ki, inandlar ve saknd-
lar." (Ynus, 62-63)
Szn ettiimiz bu mertebeye ulaan mminler hibir eyin
Allah'tan bamsz olmadna, Allah'n izni olmadan hibir sebe-
bin etkili olamayacana kesin bilgiye dayal olarak inanmak zo-
rundadrlar ki, ba gsteren ktlklerden dolay zntye kapl-
masnlar, muhtemel bir tehlikeden korkmasnlar. Yoksa, byle
olmalar bir anlam ifade etmez. Hibir ey onlar korkutmamaldr,
hibir meseleden dolay zlmemelidirler. Bu tr bir iman son ola-
rak deindiimiz slm mertebesinden sonra gerekleir. Artk
konuyu anlam olmalsn.
Bakara Sresi / 130-134 ....................................................................................... 469

"Ahirette de o, iyilerdendir." Ayetin orijinal metninde geen


"salihn" kelimesinin mastar olan "salh" kelimesi, bir eit liya-
kat anlamn ifade eder. Bu deyim Kur'n- Kerim'de kimi zaman
insann ameli, kimi zaman da nefsi ve kiilii iin kullanlr. Bu hu-
susla ilgili olarak u ayet-i kerimeleri rnek verebiliriz: "...salih
amel ilesin." (Kehf, 110) "inizden bekrlar ve kle ve cariyeleri-
nizden salihleri evlendirin." (Nr, 32)
Kur'n- Kerim'de "salih amel"e ilikin aklayc bir bilgi veril-
mi olmamakla birlikte, bu kavramn anlamn akla kavutu-
ran sonular ona izafe edilerek aklama ynne gidilmitir.
Buna gre, bir amel, Allah rzasna ynelik olduu iin salihtir.
Yce Allah yle buyuruyor: "Rablerinin rzasn arzu ederek sab-
rederler." (Ra'd, 22) "Yalnz Allah'n rzasn kazanmak maksadyla
infak edersiniz." (Bakara, 272) Baz ameller sevaba yol atklar iin
salih amel kategorisine girerler. Yce Allah yle buyuruyor: "na-
nan ve sa-lih amel ileyen kimse iin Allah'n sevab daha hayr-
ldr." (Kasas, 80)
Kimi ameller, Allah'n katna kmakta olan gzel sz yk-
selttikleri iin salih amel niteliini kazanrlar. Yce Allah yle bu-
yuruyor: "Gzel sz O'na kar, salih amel onu ykseltir." (Ftr, 10)
Sz konusu amele intisap edilen bu sonulara gre, amelin
salihlii, onu hazrlayan ve stnlk kisvesine brnmesini sala-
yan bir anlamdan, manev bir unsurdan kaynaklanr. Bu anlam,
gzel szn yce Allah'a ulamas iin arkadan bir destek ve yar-
dm ilevini grr. Yce Allah yle buyuruyor "Fakat sizin takva-
nz O'na ular." (Hacc, 37) "Hepsine, onlara da, bunlara da
Rabbinin vergisinden imdat ederiz. Rab-binin ihsan kesilmi de-
ildir." (sr, 20) Buna gre yce Allah'n ba ve ihsan biim ve
salih amel de madde konumundadr.
Kiilik ve nefis salihlii ile ilgili olarak da yle buyuruyor yce
Allah: "Kim Allah'a ve Resulne itaat ederse ite onlar, Allah'n
nimet verdii peygamberler, sddklar, ehitler ve salihlerle bera-
berdir. Onlar ne gzel arkadatr!" (Nis, 69) "Onlar rahmetimize
soktuk, nk onlar salihlerdendi." (Enbiy, 86) Yce Allah bir ayet-i
kerimede de Hz. Sleyman'n u szlerini aktarr: "Rahmetinle
beni salih kullarnn arasna kat." (Neml, 19) "Lut'a da hkm ve i-
470 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

lim verdik... ve onu rahmetimizin iine soktuk. nk o,


salihlerden idi." (Enbiy, 74-75)
Hi kukusuz, "salh" kavramndan maksat, yce Allah'n her
eyi kuatan genel rahmeti ile zellikle mminlere zg olan
rahmeti deildir. Nitekim ulu Allah yle buyuruyor: "Rahmetim
ise her eyi kaplamtr. Onu, saknanlara yazacam." (A'rf, 156)
u hlde szn ettiklerimiz, yani salihler, muttaki mminlerden
oluan zel bir gurupturlar. Rahmetin de bir ksm vardr ki, gene-
lin iinde sadece zel bir grubu kapsar. Ulu Allah yle buyuruyor:
"Allah, rahmetini dilediine tahsis eder." (Bakara, 105)
Burada "velyet" onuruyla onurlandrma da kast edilmemitir.
Ki bu, yce Allah'n kulunun ilerini dorudan stlenmesi demek-
tir. Eer salihler bu onura eriirlerse, "Bizi doru yola ilet." (Ftiha,
6) ayetinin tefsirinde de vurguladmz gibi ikram olunmu evliya-
lar kategorisine girerler. lgili ayetlerin tefsirinde bu hususla ilgili
detayl bilgi vereceiz. Fakat, velilik sfat salihlerle, peygamberler,
dorular ve ehitlerin ortak zelliidir. u hlde salihlerin dier gu-
ruplardan bamsz bir topluluk olarak deerlendirilmesi isabetli
olmaz.
Evet, rahmetin kapsamna girmek yani genel anlamda azaba
kar gvencede olmak "salih"liin bir sonucudur. Nitekim her iki
durum birlikte cennet iin sz konusu edilmitir: "Rableri onlar
rahmetine (yani cennetine) sokar." (Csiye, 30) Bir ayette de yle
buyuruluyor: "Orada (yani cennette) gven iinde her meyveyi is-
terler." (Duhn, 55)
"Onu rahmetimizin iine soktuk." (Enbiy, 75) ayeti ile "Hepsini
de salihlerden yaptk." (Enbiy, 72) ayeti zerinde dndn za-
man, fiilin yce Allah'a izafe edildiini greceksin, kula deil. Ayn
ekilde, yce Allah'n sevap ve kr amel ve abann karl o-
larak gndeme getirdiini, kiisel salihliinse bir ilh ltuf oldu-
unu ve bunun amelle ve istemekle bir ilgisinin bulunmadn da
anlayacaksn. Bylece "Orada istediklerini bulurlar." (Kaf, 35) ayeti
ile kastedilen anlam aa kavumu oluyor. Bu ayette vurgula-
nan dl salih amelin karldr. "Katmzda daha fazla da var."
(Kaf, 35) ifadesinde iaret edilen nimetinse salih amelle bir ilgisi
Bakara Sresi / 130-134 ....................................................................................... 471

yoktur. naallah bu ayeti ele aldmz zaman konuya ilikin ay-


rntl bilgi vereceiz.
Ayn ekilde Hz. brahim'in stn konumunu dndn za-
man ve onun bir nebi, bir resul, insanlk tarihinde r aan (ulu'l-
azm) peygamberlerden biri, bir imam, kendisinden sonra gelen
birok nebi ve resuln ncs ve "Hepsini salihlerden yaptk." a-
yet-i kerimesinin tanklyla bir salih olduunu gz nnde bulun-
durduun zaman -ki, o kendisine bahedilen bu salihlik niteliinde
birok peygamberlerden daha ileri, daha stn bir konumdadr-
greceksin ki, o, btn bunlara ramen salihlere katlma dilein-
de bulunuyor. Grld gibi, burada ondan daha ileri, daha stn
bir konuma sahip salih bir topluluk vardr ve Hz. brahim kendisin-
den ileri olan bu toplulua katlma isteini dile getiriyor. Yce Al-
lah kitabnn yerinde vurgulad gibi onun bu dileini ahirette
kabul etmitir. "Biz onu dnyada beenip semitik; ahirette de
o, salihlerdendir." (Bakara, 130) "Ona dnyada karln verdik.
phesiz o, ahirette de salihlerdendir." (Ankebt, 27) "Ona dnyada
gzellik vermitik. O, ahirette de salihlerdendir." (Nahl, 122)
Hz. brahim'in bu konumu zerinde gerei gibi dnecek o-
lursan, "salihlik" statsnn de eitli mertebelerinin bulunduu-
nu ve baz mertebelerin dier bazsndan daha stn olduunu an-
larsn. Bu yzden Hz. brahim'in (a.s) yce Allah'tan kendisini Hz.
Muhammed (s.a.a) ve tertemiz Ehlibeyti'ne katmasn istediini,
bu isteinin dnyada deil de, ahirette kabul edildiini duyduun
zaman bunu tuhaf karlamayacaksn.
Dikkat edilirse, Hz. brahim salihlere katlma isteinde bulu-
nuyor; Hz. Muhammed ise, kendisinin bu nitelie sahip bulundu-
unu duyuruyor. Ulu Allah buyuruyor ki: "Benim velim, kitab indi-
ren Allah'tr. O salihlerin koruyuculuunu yapar." (A'rf, 196) Bu
ayetten aka anlald gibi Resulullah Allah'n velisi olduunu
dile getiriyor. Dolaysyla Resulullah'n (s.a.a) "salihlik" niteliine
sahiplii ayettin ifadesi ile kesinlik kazanyor. Hz. brahim (a.s) ise
"salihlik" stats bakmndan kendisini geriye brakm baz salih
kimselere katlma isteinde bulunuyor. te Hz. brahim'in istedii
"salihlik" Resulullah efendimizin (s.a.a) sahip bulunduu bir nite-
liktir.
472 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

"brahim de bunu kendi oullarna vasiyet etti." Yani dini vasiyet


etti.
"lmeyin." nsann isteine bal bulunmayan lm olgusuna
ilikin bir nehiy ifadesi. u hlde buradaki teklif, istee bal bir
hususa ilikindir. stee bal bir meseleye dnktr. Bu durumda
ayeti yle anlamlandrabiliriz: "lmn sizi slm zere olmad-
nz bir durumda yakalamasndan saknnz. Yani, her zaman
Mslman olunuz ve slm'n gereklerini yerine getiriniz ki, l-
mnz bu hl zere olduunuz bir srada gereklesin." Bu ayette
de tm zamanlar iin geerli olan dinin slm olduuna ynelik bir
iaret vardr. Nitekim ulu Allah baka bir ayette de yle buyuru-
yor: "Allah katnda din slm'dr." (l-i mrn, 19)
"Babalarn brahim, smail ve shak'n ilh..." Bu ifadenin orijina-
linde geen "eb=baba" kelimesi dede, amca ve baba iin kulla-
nlmtr ve bunun babalarn ounlukta oluundan ???(306) kay-
naklandna ilikin bir iaret de sz konusu deildir. leride dei-
neceimiz gibi, bu ayet, Hz. brahim'in Azer'e baba deyiinin ne-
denini aklayc niteliktedir.
"tek ilha" Bu ksa ve z ifadede baz gerekler vurgulanmak-
tadr. "Senin ilhn ve babalarnn ilh" deniyor. Bu ifade onun i-
lhnn, babalarnn ilhndan ayr olduuna ilikin bir kuruntunun
zihinlerde uyanmasn nleme amacna yneliktir. Putularn bir-
ok tanr edinmeleri gibi bir durumla benzerlik oluturmamak i-
indir.
"Biz ona teslim olanlarz." Bu ifade ibadet sistemini aklayc ni-
teliktedir. Yani, nasl uygun derse, yle ibadet edilmez. Tersine,
slm sisteminin ngrd ller iinde ibadet etmek bir
zorunluluktur. Bu ayetten kan sonuca gre, brahim'in dini
slm'dr ve bu din ondan shak, Yakup ve smail'e, srailoullarna
ve smailoullar-na, ksacas tm brahim soyuna miras kalmtr.
Bu din slm'dr, baka deil. Bu, brahim'in Rabbinden getirdii
dindir. Dolaysyla hi kimsenin bu dini terk etmesini, bundan
baka bir dine insanlar armasn hakl klacak bir gerekesi
yoktur.
Bakara Sresi / 130-134 ....................................................................................... 473

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


el-Kfi'nin bir yerinde Semaa, mam Sadk'n (a.s) yle bu-
yurduunu rivayet eder: "Harem blgesi iin Kbe hangi konumda
ise, slm asndan iman da o konumdadr. Bir insan Harem'de
olabilir, ama Kbe'de olmayabilir. Harem'de olmas onun Kbe'de
olduu anlamna gelmez." [c.2, s.28, h: 2]
Yine ayn eserde belirtildiine gre, Semaa mam Sadk'tan
(a.s) u aklamay aktarmtr: "slm, Allah'tan baka ilh olma-
dna ahitlik etmek, Allah'n Resuln dorulamaktr. Bunun
gereklemesi ile birlikte, sz konusu kiinin kan dokunulmazlk
statsn kazanr. Nikah ve miras ilemleri bu esasa dayal ola-
rak gerekletirilir. nsan topluluu bu ifade dorultusunda tanm-
lanr. man ise, doru yol zere olmadr. slm'n kalplere yerle-
mi yansmasdr." [c.2, s.25, h: 1]
Ben derim ki: Ayn mesaj ieren baka rivayetler de vardr.1
Bunlar, bundan nce slm ve imann birinci mertebesine ilikin
aklamalara ynelik birer iaret niteliindedirler.
el-Kfi'de, el-Bark'nin Hz. Ali'den (a.s) u szleri rivayet ettii
belirtilir: "slm, teslim olmak demektir. Teslim olmak ise, kesin
bilgiye dayal bir boyun eme eylemidir." [c.2, s.45, h: 1]
Yine ayn eserin bir yerinde Kahil'in, mam Sadk'tan (a.s) u
szleri rivayet ettii belirtilir: "Bir topluluk, ortak komakszn srf
Allah'a kulluk ederse, namaz klar, zekt verir, hacca gider ve
Ramazan aynda oru tutarsa, sonra kalkp yce Allah'n ya da
Resulnn yapt bir ey iin, 'Bunun tersine olan bir eyi yapsay-
d ya!' derse ya da byle bir dnceyi kalbinden geirirse, bunlar
mrik olurlar." [c.2, s.398, h: 6]
Ben derim ki: Sunduumuz bu iki rivayet, slm ve imann
nc mertebesine ynelik iaretler iermektedirler.
Bihar'ul-Envar adl eserde rad- Deylem'den naklen, iki dei-
ik rivayet zinciriyle mirala ilgili olarak yle rivayet edilir. "Yce
Allah yle dedi: 'Ey Ahmed, bilir misin hangi yaay esenli ve
hangi hayat kalcdr?' Peygamberimiz (s:.a) dedi ki: 'Hayr, Allah-
'm.' Allah dedi ki: Esenli ve rahat yaay odur ki, kii beni an-

1- [Usl-i Kfi, c.2, s.25, bab:15]


474 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

maktan geri kalmaz ve hibir zaman nimetlerimi unutmaz. Hak-


km bilmemezlik etmez. Gece gndz benim honutluumu is-
ter."
"Kalc hayat ise udur: Kii kendisi iin amel eder. Sonunda
dnya onun yannda nemsizleir, gznde deer kaybna urar.
Ahiret ise, nem kazanmaya balar. Benim isteimi kendi arzusu-
na tercih eder. Benim honutluumu arar. Nimetlerimin hakkn
nemser. Kendisine yaptklarm anar. Gece-gndz, iledii her
ktlk ve gnah esnasnda beni gzetler. Kalbini benim holan-
madm her eyden arndrr. eytandan ve onun vesveselerinden
nefret eder. Kalbi zerinde blis'e bir otorite imkn, bir etkinlik fr-
sat tanmaz. Kii bu dzeye gelince, kalbine bir sevgi yerletiririm.
Artk onun kalbi, bo ve dolu zaman, btn derdi ve konumas,
yarattm canllar arasnda, sevgimin kapsamna aldm kimse-
lere ynelik nimetimle ilgili olur."
"Kalbinin gzn ve kulan aarm. Artk kalbi aracl ile
dinler, ululuuma ve yceliime bakar. Ona dnyay daraltrm,
dnya zevklerinden nefret etmesini salarm. Bir obann, srs-
n ldrc otlaklardan sakndrd, gibi, onu dnya ve dnyalk
ilgilerden sakndrrm. Byle olunca da insanlardan kaar, geici-
lik yurdundan kalclk yurduna, eytann yurdundan Rahman'n
yurduna tanr. Ey Ahmed, hi kukusuz onu etkileyici bir heybet,
gz kamatrc bir azametle sslerim. te esenli, rahat yaay ve
kalc hayat budur. Budur honutlarn makam."
"Benim rzam dorultusunda hareket edene karakteristik
zellik bahederim. Ona cehalet karmam bir kr, unutkanlk
bulumam bir zikir ve yaratklara ynelik sevgiyi bana ynelik
sevginin stne karmayan bir sevgi duygusunu veririm. Gecenin
karanlklarnda ve gndzn aydnlnda onun srda ben olu-
rum. O kadar ki, yaratklarla konumaya son verir. Onlarla birlikte
oturmaz."
"Ona kendi szm ve meleklerimin szlerini iittiririm. Btn
yaratklarmdan gizlediim srr ona bildiririm. Ona bir hay elbi-
sesi giydiririm ki, btn yaratklar ondan utanr. Yeryznde g-
nahlar balanm biri olarak yrr. Kalbini uyank ve basiretli
yaparm."
Bakara Sresi / 130-134 ....................................................................................... 475

"Ne cennet, ne de ate ona gizli kalr. Kyamet gn insanlarn


yaayacaklar deheti ve korkuyu ona bildiririm. Zenginlerin, yok-
sullarn, cahillerin ve limlerin ne ekilde sorguya ekileceklerini
ona sylerim. Onu kabrinde uyuturum. Onu sorguya ekmek zere
Mnker ve Nekir adl melekleri kabrine indiririm. lm hznn,
kabir ve lahit karanln grmez, ban kaldrp da cehennemi g-
renlerin dehetini yaamaz. Sonra terazisini kurar, onu teker teker
okumasn salarm. Onunla kendim arasnda bir tercman koy-
mam. te sevilenlerin nitelikleri bundan ibarettir. Ey Ahmed, b-
tn dertlerin bir tek dert olsun. Dilin tek bir dil olsun ve bedenin
hibir zaman gaflet etmeyen diri, yaayan bir beden olsun. Ben-
den gafil olann, hangi vadide helk olduuna bakmam." [Bihar'ul-
Envar, c.77, s.21, h: 6]
Bihar'ul-Envar adl eserde belirtildiine gre, el-Kfi, el-Meani,
Nevadir'r-Ravend adl eserlerde deiik rivayet zincirleri ile -
mam Sadk ile mam Kazm'n (onlara selm olsun) yle dedikle-
ri rivayet edilir (Buraya aldmz metin, el-Kfi'de yer alan metin-
dir): "Bir gn Resulullah efendimiz (s.a.a) Harise b. Malik b.
Numan el-Ensari'ye rastlad ve ona yle dedi: 'Naslsn, ey Harise
b. Malik b. Ensar?' 'Ya Resulallah, gerek bir mminim.' dedi.
Resulullah, 'Her eyin bir gereklii vardr. Senin sznn gerek-
lii nereden geliyor?' dedi. Harise, 'Ya Resulallah! Nefsimi dnya-
dan kopardm, geceleri uyank kaldm. Gndzn kavurucu scak-
lnda susuz kaldm. nsanlarn hesabn grmek zere konulmu
gibi Rabbimin arn seyrediyor gibiyim. Cennette birbirlerini ziya-
ret eden cennet ehlini grr gibiyim. Cehennem ehlinin ateteki
lklarn duyuyor gibiyim.' dedi. Bunun zerine Resulullah bu-
yurdu ki: te, yce Allah'n kalbini aydnlatt bir kul. [Ey Harise,]
basiret gzn alm, devaml bu durum zere kalmaya gayret
et." [Bihar'ul-Envar, c.67, s.287, h: 9]
Ben derim ki: Bu iki rivayet, daha nce szn ettiimiz slm
ve imann drdnc mertebelerine iaret etmektedir. Bu iki riva-
yetin ierdii anlamn zelliklerini ieren ve deiik kanallardan
aktarlan birok hadis vardr. naallah bu kitapta zaman zaman
bu hadislerin bir ksmn ele alma imknn buluruz. Daha sonra
aklayacamz gibi, bu tr hadislerin ieriklerini destekleyen a-
yetler de vardr.
476 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Bil ki, slm ve iman mertebelerinden her birinin kart olarak


bir kfr ve irk mertebesi vardr. Bilindii gibi slm ve imann an-
lam zayflad ve bu iki anlamn ngrd izgide hareket etme
abas azald oranda bu mertebelerin kart olan kfr ve irk-
ten kurtulmak o derece gleir. Yine bilindii gibi slm ve ima-
nn tm aa dzeyli mertebeleri, st mertebelere tekabl eden
kfr ve irk olgularnn ve sonularnn grlmesini nleyemezler.
Bu iki temel ilkenin ayrnts olmak zere unu diyebiliriz: Kur'n
ayetlerinin batn anlamlar vardr ve bu anlamlarn ilgili olduklar
hususlarla, bu ayetlerin zahir anlamlar ilgili olmazlar. imdilik
bunu bu ekliyle bilmen yeterlidir. leride ayrntl bilgi vereceiz.
Tefsir'ul-Kumm'de, "katmzda bundan fazlas var." ifadesi ile
ilgili olarak mam'n (a.s) yle dedii belirtilir: "Yani Allah'n
rahmetine bakmak vardr."
Mecma'ul-Beyan tefsirinde, Resulullah efendimizin (s.a.a) y-
le dedii belirtilir: "Yce Allah buyuruyor ki: Salih kullarm iin,
hibir gzn grmedii, hibir kulan iitmedii ve hibir beer
kalbinin hatrna gelmeyecei nimetler hazrladm."
Ben derim ki: "Salihlik" kavramnn anlamn aklarken, bu iki
rivayetin iaret ettikleri gerei de akla kavuturmu olduk.
Doruya ileten Allah'tr.
Tefsir'ul-Ayy'de yer alan bir rivayete gre, mam Bkr (a.s)
"Yoksa siz, Yakub'a lm gelip att zaman orada m idiniz?" i-
fadesiyle ilgili olarak: "Bu ayet, zamann imam iin de geerlidir."
demitir. [c.1, s.61, h: 102]
Ben derim ki: es-Safi adl eserde bu rivayetle ilgili olarak yle
deniyor: "Belki de mam'n maksad, Muhammed'in soyundan o-
lan imamlardr. nk onlarn her biri, lm annda Yakub'un o-
ullarna ynelik tavsiyesini kendi oullarna ederler, onlar da
Yakub'un oullarnn cevaplarn verirler.
Bakara Sresi / 142-151 ....................................................................................... 477

135- "Yahudi veya Hristiyan olun ki, doru yolu bulasnz." de-
diler. De ki: "Hayr, brahim'in hanif dini(ne uyarz). O, mrikler-
den deildi."
136- Deyin ki: "Allah'a, bize indirilene, brahim'e, shak'a,
Yakub'a ve Yakub'un oullarna indirilene, Musa'ya ve sa'ya veri-
lene ve peygamberlere Rablerinden verilene inanrz. Onlardan
hibiri arasnda ayrlk gzetmeyiz ve biz sadece O'na teslim ol-
mularz."
478 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

137- Eer sizin inandnz gibisine inanrlarsa, doru yo-lu


bulmu olurlar. Eer yz evirirlerse, ancak onlar anlamazlk i-
indedirler. Onlara kar Allah sana yeter. O, iitendir, bilendir.
138- Allah'n boyas(dr bu verilen); Allah'n boyasndan daha
gzel boyas olan kimdir? Biz ancak O'na kulluk ederiz.
139- De ki: "Allah hakknda bizimle tartyor musunuz? O,
hem bizim, hem de sizin Rabbinizdir. Bizim yaptklarmz bize, si-
zin yaptklarnz da size aittir. Biz yalnz O'na gnlden balanrz."
140- Yoksa siz, brahim, smail, shak, Yakub ve torunlarnn
Yahudi yahut Hristiyan olduklarn m sanyorsunuz? De ki: "Siz mi
daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah m? Allah tarafndan bildii bir ahit-
lii gizleyenden daha zalim kim olabilir? Allah, yaptklarnzdan
gafil deildir.
141- Onlar bir mmetti, gelip geti. Onlarn kazandklar ken-
dilerinin, sizin kazandklarnz kendinizindir. Siz onlarn yaptkla-
rndan sorulmazsnz.

AYETLERN AIKLAMASI
"Yahudi veya Hristiyan olun ki, doru yolu bulasnz, dediler." Yce
Allah, smail, shak ve Yakub gibi brahimoullarnn bal bulun-
duklar hak dinin, brahim'in de uyduu Allah'n birlii esasna da-
yal slm olduunu aklaynca, bunun kanlmaz sonucu o-larak,
deiik Yahudi ve Hristiyan gruplarnn nclk ettikleri grup-
lama ve ayrlklarn onlarn ihtiraslarndan ve kendi elleriyle
hazrladklar komplolardan kaynakland ortaya kt.
Bunun nedeni, onlarn bir esas zerinde birlik oluturmamala-
rdr. Bu yzden dini grup ve hiziplere blndler. Tevhit ve vahdet
dini olan Allah'n dinini kiisel ihtiras ve arzular boyas ile boyad-
lar. Oysa din birdir, tpk din aracl ile kulluk sunulan ilhn bir
olmas gibi. Ve bu din brahim'in dinidir. u hlde Mslmanlar bu
dine sarlmaldrlar ve Ehlikitab' yiyip bitiren ayrlklar bir kenara
brakmaldrlar.
Srekli bir hareket hlindeyken deimek ve bakalamak,
yeryz meneli hayatn bir zelliidir. Tpk doann kendisi gibi.
Bu durum, onun zn oluturur. Doann ve dnya hayatnn bu
Bakara Sresi / 142-151 ....................................................................................... 479

zellii, davran biimlerinin; ulusal grg kurallarnn ve proto-


kollerin ulustan ulusa, toplumdan topluma deiiklik arzetmesini
gerektirmitir. Bu kural kimi zaman dinsel trenlerde deiiklie
ve sapmaya yol at gibi, kimi durumlarda da dinle badama-
yan eylerin dine sokuturulmalar sonucunu dourmutur. Bazen
da bu sapma, dinin znden kaynaklanan kimi kurallarn atlmas
eklinde kendini gstermitir.
Dnyev gaye ve hedefler, kimi durumlarda dini ve ilh gaye
ve hedeflerin yerini alabilirler. (Bu durum dinin felketi demektir.)
Byle durumlarda din, ulusal bir mahiyete brnr. Asl hedefinin
dnda bambaka bir hedefe arr insanlar. Gerek adap kural-
larnn dndaki kurallarla insanlarn hayatn biimlendirmeye a-
lr. ok gemeden ktlk (yani dinle ilgisi bulunmayan eyler)
iyilik kimliine brnr. nsanlar bu ktle drt elle sarlrlar.
nk kiisel arzularyla ve ihtiraslaryla paralellik arzeder. yilik
ise ktlk gibi alglanr. Ne bir savunucusu, ne bir koruyucusu ka-
lr. Bugn grdmz trden bir irkef hayat biimi egemen olur.
"Yahudi veya Hristiyan olun." Yani, "Yahudiler dediler ki: "Ya-
hudi olun ki, doru yolu bulasnz." Hristiyanlar da dediler ki: Hris-
tiyan olun ki, doru yolu bulasnz." nk onlar kendi aralarnda
bir araya gelmez gruplar hlindedirler.
"De ki: Hayr, brahim'in hanif dini. O, mriklerden deildi." Bu ifa-
de onlarn yukardaki szlerine bir cevap niteliindedir. Yani de ki:
Biz brahim'in Allah'n birlii esasna dayanan hanif dinine uyarz.
nk bu din, size gnderilen btn peygamberlerin uyduklar bi-
ricik dindir. brahim ve ondan sonraki peygamberlerin... Bu dinin
kurucusu brahim mriklerden deildi. Eer bid'atlarn sonra-
dan onun dinine sokuturduklan bu sapmalar onun orijinal dinin-
de olsayd, bununla o, mriklerden olurdu. nk Allah'n dinin-
den olmayan bir ey, Allah'a davet etmez; aksine ondan bakas-
na yneltir, irke gtrr. yleyse tevhit esasna dayanan bu din,
Allah katndan gelmeyen bir eyi kapsamaz.
"Deyin ki: Allah'a ve bize indirilene... inanrz." Yahudi ve Hristiyan-
larn dinsel anlaylarna ilikin nerilerine yer verilince, ardndan
yce Allah katndaki gerekten sz etti (ki, O gerei syler). Buna
gre gerek; Allah'a ve aralarnda hibir fark gzetmeksizin pey-
480 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

gamberlerin sunduklar mesaja inanmak olarak ifadesini bulan


prensibe tanklk etmektir ve bunun ad da slm'dr. fadenin ori-
jinalinde zel olarak Allah'a inanmaktan sz edilmi ve bu husus
ne alnarak, peygamberlere indirilen mesajlara inanma husu-
sundan ayr olarak deerlendirilmitir. nk Allah'a inanmak ftr
bir eilimdir. Bunun iin peygamberlik misyonunun sunduu ak-
lamaya ve risaletin ortaya koyduu kanta gerek yoktur.
Ardndan yce Allah bize indirilen Kur'n'dan ya da Kur'n
meneli bilgilerden, brahim, smail, shak ve Yakub'a indirilen i-
lh mesajlardan sz ediyor. Sonra Musa'ya ve sa'ya verilen kita-
ba deiniyor. Hz. Musa ve Hz. sa'dan ayrca sz edilmesinin nede-
ni hitabn Yahudi ve Hristiyanlara ynelik olmasdr ve onlar sade-
ce bu iki peygamberi benimseme durumundadrlar. Bunun ardn-
dan peygamberlerin geneline verilen mesajlara yer veriliyor ki, ta-
nklk tm peygamberleri kapsasn ve yce Allah'n, "Onlardan
hibiri arasnda ayrlk gzetmeyiz." ifadesinin anlam gerekle-
sin.
Ayette bir ifade deiiklii sz konusudur. Bizim yanmzda, b-
rahim, shak ve Yakub'un yannda bulunanlar "inzl=indirilme" fiili
ile ifade ediliyorken, Musa, sa ve dier peygamberlerin yanndaki
mesajlara ilikin olarak da i't=verme" fiili kullanlyor. Belki de bu
ifade tarznn asl unsuru "verme"dir. Nitekim yce Allah En'm
suresinde Hz. brahim ve ondan nce ve sonra gnderilen pey-
gamberlere ilikin olarak bu fiili kullanmtr: "te onlar, kendile-
rine kitap, hkm ve peygamberlik verdiimiz kimselerdir."
(En'm, 89) Ne var ki, "verme" fiili kullanm vahiy ve indirmenin
gerekletiini tam olarak vurgulamyor. u ayet-i kerimelerde ol-
duu gibi: "Andolsun biz Lokman'a hikmet verdik." (Lokmn, 12)
"And olsun biz, srailoullarna kitap, hkm ve peygamberlik
verdik." (Csiye, 16)
Yahudi ve Hristiyanlarn her biri Hz. brahim'i, smail'i, shak',
Yakub'u ve torunlarn kendi dinlerine bal, yani Yahudiler onlar
Yahudi, Hristiyanlar da onlar Hristiyan kabul ediyor ve gerek H-
ristiyanlk ve gerekse Yahudilik olarak hak dinin Musa ve sa'ya
verilen din olduunu iddia ediyorlard. Bu yzden eer, "brahim'e
ve smail'e verilen" eklinde bir ifade kullanlsayd, bu cmle onla-
Bakara Sresi / 142-151 ....................................................................................... 481

rn vahiy ve indirme suretiyle bir din sahibi olduklarn tam olarak


ifade edemezdi. O zaman onlara verilenin, Musa ve sa'ya verile-
nin ayns olduu ihtimali akla gelebilirdi. Yani, birbirini izleme ku-
ral uyarnca bu din onlara nispet edilebilirdi. Tpk kitap ve nbv-
vetin srailoullarna izafe edilmesi gibi. Bu yzden Hz. brahim ve
ona atf edat ile balanan dierleri iin zellikle "indirme" fiili kul-
lanlmtr. Hz. brahim'den nceki peygamberlere gelince, Yahudi
ve Hristiyanlarn onlarla ilgili bir iddialar olmad iin, "peygam-
berlere verilen" ifadesi, bertaraf edilmesi gereken bir kuruntuya
yol amazd.
Ayetin orijinalinde geen "esbt" kelimesine gelince;
smailoul-lar arasnda "kabileler" ne anlam ifade ediyorsa,
srailoullar arasnda da "esbt" o anlam ifade ediyor. "es-Sebt",
ayn babada birleen topluluk demektir. srailoullar on iki ana
boya (esbt) blnmlerdi. Bunlarn her biri Hz. Yakub'un on iki
olundan birine dayanyordu. Yakup Peygamberin her bir olu, ar-
kasnda bir mmet brakmt.
Eer ifadenin orijinalinde geen "Esbt"tan maksat milletler
ve uluslar ise, bu durumda ilh mesajn indiriliinin onlara izafe
edilmesi, her birinin arasndan peygamberlerin grevlendirilmi
olmasndan dolaydr. Yok eer bundan maksat kiilerse, bu du-
rumda onlar, kendilerine vahiy indirilen peygamberlerdir. Bu du-
rumda bunlar Hz. Yusuf'un kardeleri deildirler. nk onlar pey-
gamberlikle grevlendirilmemilerdi. u ayet-i kerimede ayn nok-
tay vurgulama amacna yneliktir: "brahim'e, smail'e, shak'a,
Yakub'a, torunlara ve sa'ya vahyettik." (Nis, 163)
"Eer sizin inandnz gibisine inanrlarsa, doru yolu bulmu olur-
lar." Maksat, "sizin inandnza" olmakla birlikte, "sizin inandnz
gibisine inanrlarsa" denilmesi, kartlk ve ztlk durumunu orta-
dan kaldrma amacna yneliktir. ayet onlara, "Bizim inandm-
za inann." denilse, "biz ancak bize indirilene inanrz ve bundan
tesini de inkr ederiz" diyebilirlerdi. Ki, demilerdi de. Fakat on-
lara: "Biz sadece gerei ieren bir dine inanyoruz, siz de onun gi-
bi gerei ieren dine inann" denilse, inatlk etmelerine, byk-
lk kompleksine kaplmalarna frsat verilmemi olur. nk onla-
rn benimsedikleri din, gerei saf olarak iermemektedir.
482 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

"anlamazlk iindedirler." fadenin orijinali olan "ikak"; nifak,


ekime, didime, anlamazlk ve ayrlk demektir.
"Onlara kar Allah sana yeter." Bu, yce Allah'tan Resu-lullah
efendimize (s.a.a) ynelik, Ehlikitab'a kar bir yardm szdr. Ulu
Allah peygamberimize (s.a.a) verdii bu sz tuttu. Ve hi kuku-
suz diledii bir zamanda slm mmetine ynelik bu nimeti ta-
mamlayacaktr. Bil ki, bu ayet, kendisinden nceki ve sonraki ayet
arasnda yer alan bir ara cmle konumundadr.
"Allah'n boyas; Allah'n boyasndan daha gzel boyas olan kim-
dir?" "Sba" boyanma suretiyle edinilen renk demektir. Yani, sz
edilen iman, yce Allah'n bize kazandrd bir renktir. Bu, en g-
zel boyadr. Dinde ayrlk ve dini hayata egemen klmama esasna
dayal Yahudilik ve Hristiyanlk boyasna benzemez.
"Biz ancak O'na kulluk ederiz." fade bir hl cmlesidir. Sanki
bununla "Allah'n boyas; Allah'n boyasndan daha gzel boyas
olan kimdir?" ifadesinin illeti aklanmak istenmitir.
"De ki: Allah hakknda bizimle tartyor musunuz?" Bu ifade,
Ehlikitap'la Mslmanlarn Allah hakknda tartmalarnn ne ka-
dar yersiz olduunu vurgulama amacna yneliktir. Tartmann
yersizlii, Ehlikitabn srarla tartma amalarnn bo ve sama bir
giriim olduu u ifade ile dile getiriliyor: "O hem bizim, hem de
sizin Rabbinizdir. Bizim yaptklarmz bize, sizin yaptklarnz da
size aittir. Biz yalnz O'na gnlden balananlarz."
Bunu ylece aklayabiliriz: Tbi olma durumunda olan iki
grubun, tbi olduklar kimse hakknda tartmalar, birbirleriyle e-
limeleri gerekeden biri iin olabilir:
Ya tbilerden her biri, bir kiiye tbi olmaktadr; dolaysyla her
biri, bu tartma ile tbi olduu kimsenin ve Rabbinin tekisinden
stn olduunu kantlama amacn gtmektedir. Tpk bir putpe-
rest ile bir Mslmann tartmalar gibi.
Ya da taraflardan her biri veya sadece biri kendisinin daha faz-
la tbi olduunu, ballnn daha gl olduunu, kar tarafnsa
ballk, yaknlk ve buna benzer iddialarnn geersiz olduunu
kantlama abasndadr. Yani, bu durumda, tbi olunan kii birdir,
ama taraflar birbirlerinin ballklarna inanmamaktadrlar.
Bakara Sresi / 142-151 ....................................................................................... 483

Ya da taraflardan biri ylesine iren sfatlara sahiptir ki, by-


le biri sz konusu zata tbi olmaya lyk deildir. Bu davranlara
ve niteliklere sahip olduu srece bu iddias anlamszdr. Aksi
takdirde, tbi olunan kiiyi lekeler, deerini drr.
Tartan ve birbirleriyle srten iki taraf arasnda bu tr ge-
rekeler etkin olabilir. Mslmanlar ve Ehlikitap ayn ilha kulluk
etmektedirler. Taraflardan birinin ameli tekisininkini engelleyici
konumda deildir. Mslmanlar dinlerini ve kulluk kast tayan
davranlarn srf Allah'a zg klyorlar. Dolaysyla Ehlikitab'n
onlarla tartmaya girmelerini hakl klacak hibir gereke yoktur.
Bu yzden, ayet-i kerimede ncelikle onlarn tartma istekleri
yersiz karlanyor, ardndan ikinci ve nc gerekeleri birer bi-
rer rtlyor.
"Yoksa siz, brahim, smail, shak, Yakub ve torunlarnn Yahudi, ya-
hut Hristiyan olduklarn m sylyorsunuz?" Her iki topluluk da byle
bir iddiada bulunuyordu. Onlara gre, Hz. brahim ve onunla birlik-
te ad geen dier peygamberler kendi dinlerine mensuptular. Bu
da onlarn Yahudi ya da Hristiyan olmalar anlamna geliyordu.
Yani onlar Yahudi veya Hristiyan idiler. Nitekim bu ayet-i kerime
onlarn bu iddialarn aka dile getirmektedir: "Ey kitap ehli, b-
rahim hakknda ne diye ekiip tartyorsunuz? Oysa Tevrat da,
ncil de ancak ondan sonra indirilmitir. Anlamyor musunuz?"
(l-i mrn, 65)
"De ki: Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah m?" nk Allah ki-
tabnda hem bize, hem de size, Hz. Musa ve sa'ya brahim pey-
gamber ve onunla birlikte ad geen dier peygamberlerden sonra
kitap verildiini haber veriyor.
"Allah tarafndan bildii bir ahitlii gizleyenden daha zalim kim o-
labilir?" Yani, yce Allah'n Yahudilik ve Hristiyanlk dinlerinin Hz.
brahim ve onunla birlikte ad geen dier peygamberlerden sonra
kurumlatklarn bildirdiine ilikin dolayl ahitlii gizlemek.
nk ayette sz edilen ahitlik dolayl bir ahitliktir. Ya da ahit-
lii gizlemenin anlam; ad geen peygamberlerin Tevrat ve ncil'in
indiriliinden nce yaadklarna iliken Allah'n tankln gizle-
mektir. Bu durumda sz konusu ahitlik dorudan bir ahitlik nite-
liini kazanr. Ne var ki, ayette belirgin olan birinci anlamdr.
484 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

"Onlar bir mmetti, gelip geti..." Yani kiilere taklp kalmak ve


onlarn kimliklerini tartmak, imdiki durumumuz zerinde olum-
lu bir rol oynamaz. Onlar hakknda konumamak, etnik kkenleri-
ni tartma konusu yapmamak da sizin anzdan bir kayba yol
amaz. Sizin yapmanz gereken, yarn hakknda sorguya ekilece-
iniz hususlarla ilgilenmektir.
Bu ayetin ayn konu iinde iki kez tekrarlanmasnn nedeni,
Yahudi ve Hristiyanlarn kendilerine hibir yarar salamayan bu
konuyla ar derecede ilgilenmeleridir. stelik Hz. brahim'in Ya-
hudilik ve Hristiyanlk dinlerinin kurumlamalarndan nce yaa-
dn bilmelerine ramen bu tr savlar ortaya atmaktan
kanmyorlard. Yoksa, nebi ve resullerin durumlarn aratrmak,
sunduklar mesajn ayrc zelliklerini ve kiisel stnlklerini or-
taya karmak gibi iin yararl ynyle uramak elbette olumlu
bir giriimdir. Kur'n- Kerim peygamber kssalarna yer vermek,
onlar zerinde dnmeyi tevik etmek suretiyle, bir anlamda bu
tr aratrmalarn olumluluunu gstermitir.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Tefsir'ul-Ayy'nin bir yerinde, "Hayr, brahim'in hanif dini-
ne..." ifadesiyle ilgili olarak mam Sadk'n (a.s), "Haniflik (yani Al-
lah' tek ve ortaksz bilmek) slm'n zdr." dedii rivayet edilir.
mam Bkr (a.s) diyor ki: "Haniflikte akla kavuturulma-
m hibir ey kalmad. Trnaklar kesmek ve snnet olmak da
hanifilikte vardr." [c.1, s.61, h: 103-104]
Tefsir'ul-Kumm'de deniyor ki: "Yce Allah Hz. brahim'e hanif
dinini indirdi. Bu dinin z temizlikti ve on esas ieriyordu. Bei
bala, bei de bedenle ilgiliydi. Bala ilgili be esas unlardr: By-
ksaltmak, sakal uzatmak, sa toparlamak, dileri
misvaklamak ve dilerin arasndaki krntlar ayklamak. Bedenle
ilgili be esas ise unlardr: Bedendeki kllar yolmak, snnet ol-
mak, trnaklar kesmek ve cenabetten dolay ykanmak ve su ile
temizlenmek. Hz. brahim'in (a.s) getirdii hanif dini bundan iba-
retti. Bu dinin ngrd prensipler yrrlkten kaldrlmamtr
ve kyamete kadar da yrrlkten kaldrlmayacaktr."
Bakara Sresi / 142-151 ....................................................................................... 485

Ben derim ki: Rivayette belirtilen san toparlanmasndan


maksat, tra olup dzeltilmesidir. Buna yakn anlamlar ieren
birok hadis vardr. Bu hadislere Ehlisnnet'e mensup bilginler de,
ia bilginleri de kitaplarnda yer vermilerdir.
el-Kfi'de1 ve Tefsir'ul-Ayy'de2, mam Bkr'dan (a.s), "Deyin
ki: Allah'a... inanrz." ifadesinde, hitabn Ali'ye, Fatma'ya, Hasan-
'a, Hseyin'e ve onlardan sonraki Ehlibeyt mamlarna ynelik ol-
duu rivayet edilir.
Ben derim ki: Bu sonu, Hz. brahim'in duasnn sonundaki
"nes-limizden de sana teslim olmu bir mmet kar." eklindeki
ifade ile Ehlibeyt'in kastedilmi olmas yaklamndan elde edilir.
Ama bu, hitabn tm Mslman mmete ynelik olmasna ve her
Mslmann byle bir ykmllnn olmasna engel deildir.
nk bu tr hitaplarn ierdikleri anlamlar orannda genel ve zel
mercileri vardr. slm ve imann mertebelerine ilikin aklamala-
rmzda vurguladmz gibi.
Tefsir'ul-Kumm'de mam Sadk ve mam Bkr'dan birinin, el-
Mean adl eserde ise, mam Sadk'n (a.s), "Allah'n boyas" ifade-
si ile ilgili olarak "Boya, slm'dr." dedii rivayet edilir.
Ayetlerin aknda bu anlam son derece belirgindir.
el-Kfi3 ve el-Mean4 adl eserlerde mam Sadk'n (a.s), "M-
min-lerin msak srasnda velyet boyas ile boyanmalar kaste-
dilmitir." dedii belirtilir.
Ben derim ki: Bu yorum ayetin batn anlamna dayanmakta-
dr. naallah ileride ayetlerin "batn anlam" deyimini, ayn ekil-
de, "velyet" kavramn ve "msak" aklama frsatn bulacaz.

1- [Usl-i Kfi, c.1, s.415, h: 19]


2- [Tefsir'ul-Ayy, c.1, s.62, h: 102]
3- [Usl-i Kfi, c.1, s.422, h: 53]
4- [Mean'il-Ahbr, s.188]
486 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1
Bakara Sresi / 142-151 ....................................................................................... 487

142- nsanlardan baz beyinsizler, "Onlar zerinde bulunduk-


lar kbleden eviren nedir? diyecekler. De ki: "Dou da, bat da Al-
lah'ndr. O, dilediini doru yola iletir."
143- Bylece sizi orta bir mmet yaptk ki, insanlara ahit ola-
snz, Peygamber de size ahit olsun. Biz, Peygambere uyan, k-
esi zerinde geriye dnenden ayralm diye, senin nceden ze-
rinde bulunduun yn kble yapmtk. Bu, Allah'n hidayet ettii
kimseden bakasna elbette ar gelir. Allah sizin imannz zayi
edecek deildir. phesiz Allah, insanlara efkatli, merhametlidir.
144- Biz senin yznn ge doru evrilip durduunu gryo-
ruz. Elbette seni, holanacan bir kbleye dndreceiz. Artk y-
zn Mescid-i Haram tarafna evir. Nerede olursanz, yznz o
yne evirin. Kitap verilenler, bunun Rableri tarafndan bir gerek
olduunu bilirler. Allah onlarn yaptklarndan habersiz deildir.
145- Andolsun ki, sen kitap verilenlere her trl ayeti getirsen,
yine onlar senin kblene uymazlar. Sen de onlarn kblesine uya-
cak deilsin. Onlar da birbirlerinin kblesine uymazlar. Sana gelen
ilimden sonra onlarn heva ve heveslerine uyarsan, o takdirde sen,
mutlaka zalimlerden olursun.
146- Kendilerine kitap verdiklerimiz onu, oullarn tandklar
gibi tanrlar. Ama onlardan bir grup bile bile hakk gizler.
488 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

147- Gerek, Rabbinden gelendir; artk kukulananlardan ol-


ma.
148- Herkesin yneldii bir yn vardr. O hlde hayr ilerde
yarn. Nerede olursanz olun, Allah hepinizi bir araya getirir. Allah
hi phesiz her eye kadirdir.
149- Nereden karsan, yzn Mescid-i Haram'a doru evir.
Bu, elbette Rabbinden gelen gerektir; Allah yaptklarnzdan ha-
bersiz deildir.
150- Nereden karsan yzn Mescid-i Haram'a doru evir;
nerede olursanz, yznz o yana evirin ki, insanlarn aleyhiniz-
de bir delili olmasn. -Yalnz hakszlk edenler baka. O hlde on-
lardan korkmayn, benden korkun.- Ve size olan nimetimi tamam-
layaym ve (bu sayede) belki hidayete eresiniz.
151- Nitekim kendi iinizden size ayetlerimizi okuyacak, sizi
arndracak, size kitap ve hikmeti retecek ve size bilemeyecei-
niz eyleri retecek bir eli gnderdik.

AYETLERN AIKLAMASI
Ayetler zerinde dnld zaman, belli bir sralama iinde,
birbirleriyle uyumlu olarak bir btnlk oluturduklar ve bir dze-
ne tbi olduklar grlecektir. Bu ayetler de Kbe'nin Mslman-
lar iin kble olarak ngrld haber veriliyor. Dolaysyla bu a-
yetlerde ileri ve geri olma eklinde yer deiiklii olduu yahut
nasih ve mensuh olduklarn syleyenlere aldr edilmemesi ge-
rekiyor. Nitekim bu tr eyler sylediklerine ilikin rivayetler de
yok deildir. Ancak Kur'n ayetlerinin zahir anlamlaryla aka
elien rivayetlere deer verilmez.
"nsanlardan baz beyinsizler, 'Onlar, zerinde bulunduklar kble-
den eviren nedir?' diyecekler." Bu ifade, yce Allah'n Kbe'nin kble
edinilmesine ilikin olarak az sonra verecei emre ynelik ikinci
bir hazrlk niteliindedir. Bununla ayrca insanlar arasndaki be-
yinsizlerin (ki bunlar, kbleleri olan Beyt'l-Mukaddes konusunda
son derece tutucu bir tavr iinde olan Yahudilerle, tartlabilecek
nitelie sahip her yeni eye kar kmay ilke edinmi Arap m-
rikleridir) ortaya atabilecekleri itirazlara da cevap veriliyor. Bu
Bakara Sresi / 142-151 ....................................................................................... 489

amala, nce Hz. brahim'in hayatndan bir kesit sunuluyor: Onun


ve olunun Allah katndaki saygn konumlarna, Kbe'ye, Mekke
kentine, bu kentten gnderilecek peygambere ve Mslman m-
mete ilikin dularna, ardndan Kbe'yi yapmaya balamalarna
ve onu ibadete ha-zr hle getirmek amac ile Allah tarafndan
kendilerine Kbe'yi temizleme emrinin yneltilmesine deiniliyor.
Bilindii gibi, namaz esnasnda kble olarak Kuds'teki
Beyt'l-Mukaddes yerine Mekke'deki Kbe'ye dnmek, Peygam-
berimizin (s.a.a) Medine'ye hicret edip slm'n prensiplerini yer-
letirmeye, mesajn yaymaya, gereklerini kkletirmeye bala-
masndan sonra insanlarn karlatklar en byk din olaydr, en
nemli er' uygulamadr.
Bu yasama karsnda ne Yahudiler ve ne de dier kfirler
susmayacaklard, rahat durmayacaklard. nk, bu uygulamann
onlarn biricik dinsel vnlerini bir rpda yerle bir ettiini gr-
yorlard. Bu kble meselesiydi, bakalar onlar izliyordu, bu dinsel
iar noktasnda tm insanlardan daha ileri bir konumdaydlar. Oy-
sa Mslmanlar onlardan ileriye gemilerdi. nk artk kulluk
kast tayan davranlarnda, dinsel trenlerinde hep birlikte yz-
lerini ayn noktaya eviriyor-lard. Bu durum, onlar grnte y-
neli ayrlklarndan, geri plnda ise farkl amalara, farkl mesaj-
lara balanmaktan kurtaryordu.
Kbe'ye ynelmek Mslmanlarn kalpleri zerinde abdest ve
dua gibi uygulamalardan daha iddetli ve daha kapsaml bir etki
brakyordu. Yahudiler ve mrikler bu etkinliin farkndaydlar.
zellikle Yahudiler, Kur'n- Kerim'de onlara ilikin olarak yer alan
kssalardan da anlald gibi, sadece doann grnen ve algla-
nan ksmna bakarlard, bunun tesindeki olgularn bir gereklik-
lerinin olduuna inanmazlard. Bu yzden yce Allah'n manev bir
hkm ile karlatklar zaman bunu hi itirazsz kabul ederlerdi.
Ama Rablerinin somut bir emri ile karlatklar zaman, sava,
hicret, secde ve sze uyma gibi bir ykmllk verildii zaman
bunu reddederlerdi; iddetle kar karlard.
Ksacas, yce Allah bu ayetlerde, sz edilen topluluklarn
yneltecekleri itirazlar Peygamberlerine bildiriyor ve onlara ne
ekilde cevap vereceini, onlar nasl susturacan retiyor.
490 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Kble deiikliine kar kanlarn gerekelerine gelince; yce


Allah'n gemi peygamberler iin kble olarak ngrd Beyt'l-
Mukaddes yerine aslnda byle bir onura sahip olmayan Kbe'ye
ynelmenin sebebi nedir? Eer bu deiiklik Allah'n emrinden do-
lay ise, Beyt'l-Mukaddes'i kble yapan Allah'tr. Allah kendi koy-
duu h- kmle eliir mi? nceden koyduu bir hkm sonradan
yrrlkten kaldrr m? Yahudiler dinde nesh olayn kabul etmez-
ler. (Nesh ile ilgili ayeti ele alrken, neshe kar kanlarn grle-
rine deindik.) Eer bu deiiklik Allah'n emri dorultusunda
gereklemiyorsa, bu, doru yoldan sapmadr; hidayetten ayrlp
sapkla dalmadr. Yce Allah ayet-i kerimelerde onlarn itirazla-
rn bu ekilde sunmamakla birlikte, onlara verdii cevaptan bu i-
tirazlar karmak mmkndr.
Cevap udur: Kbe gibi bir evin ya da Beyt'l-Mukaddes gibi
herhangi bir binann ya da onlarn duvarlarnda yer alan bir tan
kble olarak ngrlm olmas, o yapnn ya da cismin znden
kaynaklanan bir gereklilik deildir ki, buna uymamak ya da gerek-
liliini inememek mmkn olmasn. Dolaysyla Beyt'l-
Mukaddes'in kble oluu deimez ve deitirilmez bir hkm ola-
rak alglansn. Aksine hibir cisim, hibir bina ve insann ynelebi-
lecei hibir yn kendiliinden bir hkmn konulmasna yol a-
maz, bir kuraln yasalamasn gerektirmez. Her ey ve her yn Al-
lah'a aittir. Allah onlarla ilgili olarak diledii ekilde ve diledii
zaman, diledii hkm verir. Yce Allah'n koyduu bir hkm de,
onlarn bireysel ve toplumsal olarak ulamalarn diledii bir husu-
su gsterme amacna yneliktir. Allah doruyu gstermek iin
hkmeder, gsterdii de kesinlikle insanl, yararna olan eye
gtren dosdoru yoldur.
"nsanlardan baz beyinsizler." Bununla yce Allah Yahudileri ve
Arap mriklerini kastediyor. Bu yzden onlar "insanlar" eklinde
genel bir kavramla nitelendiriyor. Beyinsizler olarak adlandrlma-
lar ise, ftratlarnn dejenere olmasndan, hkm koyma mesele-
sin-de arpk bir bak asna sahip olmalarndan kaynaklanyor.
fadenin orijinalinde geen "sufeh" kelimesinin kk olan
"sefahet", akl tutarszl ve gr dengesizlii demektir.
Bakara Sresi / 142-151 ....................................................................................... 491

"Onlar... eviren nedir?" ifadesinin orijinalinde geen "vell" fi-


ilinin mastar olan "tevliye", bir eyi veya yeri tam nne almak
demektir. Yneli gibi. Yce Allah buyuruyor ki: "Elbette seni,
holanacan bir kbleye dndreceiz." [Bu kelime "an" edat ile
kullanldnda, bir eyden dndrmek anlamna gelir.] Bir ey-
den dndrmek ise, ondan yz evirmek demektir. Srt evirmek
gibi. fadenin anlam yle olur bu durumda: Onlar ya da yzlerini
daha nce zerinde bulunduklar kbleden dndren nedir?" Bun-
dan maksat, Peygamber efendimizin ve Mslmanlarn Mekke
dneminde ve Medine dneminin balarnda ynelip namaz kl-
dklar Kuds kentindeki Beyt'l-Mukaddes'tir. Yahudiler Kuds'e
ynelip namaz klma hususunda Mslmanlara oranla bir nceli-
e sahip olmalarna ramen kb-lenin Mslmanlara izafe edil-
mesi, aknln daha etkili olmasn ve itirazn hakllnn belir-
ginlemesini salamaya ynelik bir ifade tarzdr. "Peygamberi ve
Mslmanlar" yerine, "onlar... kbleden eviren nedir?" ifadesinin
kullanlm olmas da ayn amaca yneliktir. Eer "Peygamberi ve
Mslmanlar Yahudilerin kblesinden dndren nedir?" eklinde
bir ifade kullanlsayd, durumu aknlkla karlamann bir gerek-
esi olmayacakt. Bu itirazn cevab ise, en az dikkate sahip dinle-
yici asndan bile ak ve belirgin olurdu.
"De ki: Dou da, bat da Allah'ndr." Btn ynler arasnda bu i-
kisi ile yetiniliyor. nk, teki asl ve ayrnt niteliindeki ynleri,
yani kuzey ve gney ynlerini de belirleyen bu iki yndr. Drt asl
ynlerden her iki yn arasnda yer alan dier ynler de bunlara
baldr. Dou ve bat nitelendirmesi grecelidir. Bunlar gnein ya
da yldzlarn douu ve bat ile belirlenirler. Bu iki yn, gerek
kuzey ve gney ynlerini gsteren iki hayal nokta dndaki yery-
znn her tarafn kapsarlar. Tm ynler yerine dou ve bat ynle-
rinin sz konusu edilmesinin geri plnndaki gereke bu olsa ge-
rektir.
"O, dilediini doru yola iletir." fadenin orijinalinde geen "srat"
kelimesinin bana "el" taks getirilmeden belirsiz olarak kulla-
nlmasnn nedeni, "srat" kavramnn iaret ettii gerein, top-
lumlarn hidayete, kemale ve saadete ynelik yatknlklarnn de-
iiklik gstermesi orannda deiebilmesidir.
492 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

"Bylece sizi orta bir mmet yaptk ki, insanlara ahit olasnz, Pey-
gamber de size ahit olsun." u demek isteniyor: Sizi doru yola i-
letmek iin kblenizi deitireceimiz gibi, sizi orta bir mmet yap-
tk. Bazlarna gre anlatlmak istenen udur: u ilgin ve hayret
uyandrc kble deiikliinde olduu gibi, sizi hayret uyandrc bir
ekilde orta bir mmet yaptk. (Ama bu grn zaaf aktr).
Mslmanlarn insanlar zerinde ahitlik grevini yerine geti-
ren orta bir mmet olular ile vurgulanmak istenen anlama ge-
lince; bilindii gibi "orta" demek olan "vasat" iki tarafn ortas an-
lamnda kullanlmtr. Yani ne o tarafta, ne bu tarafta. Bu mmet
de tm insanlk asndan (Ehlikitap ve mrikler) byle bir ko-
numdadr. nk insanlarn bir ksm -ki bunlar mrikler ve put-
perestlerdir- srf bedeni glendirmek amacna ynelik olarak, sa-
dece dnya hayatn isterler, dnyadan tam zevk almak, dnyann
ekici sslerinden yeterince yararlanmak dncesindedirler. -
lmden sonra tekrar dirilip sorguya ekileceklerine ihtimal ver-
mezler. Manev, soyut hibir fazilete deer vermezler. Baz insan-
larsa -Hristiyanlar rnein- srf insann ruh ynn glendirme
amacna ynelik olarak, ruhbanla ve insann yaratlm olduu
gayeye ulamada bir arac olmas iin Allah'n u madd dnyann
yaratklarnda ortaya kard cism mkemmellikleri bir kenara
brakmaya arrlar.
Dolaysyla bu ruhular (ya da ruhbanlar), sebebi ortadan kal-
drmak suretiyle sonucun bertaraf edilmesine neden oluyorlar. Ci-
simciler ise srf sebebe taklp kalarak sonucu zayi ediyorlar. Fa-
kat yce Allah bu mmeti orta bir mmet yapmtr. Dinleri, onlar
normal bir yola, iki ar u arasndaki orta bir izgiye; ne o tarafa
ne de bu tarafa eilim gstermemeye yneltir. Bu din, insann iki
ynn -hem ruhu ve hem de bedeni- ona yakan bir ekilde bes-
ler ve de glendirir; insan her iki faziletten de yararlanmaya te-
vik eder. nk insan ruh ve bedenden oluan bir varlktr, ne sa-
dece ruhtan ibarettir, ne de sadece bedendir. Mutlu bir hayat sr-
drebilmek iin hem madd, hem de manev adan tatmin olmas
bir zorunluluktur. Bu bakmdan slm mmeti, adalet lei ve bir
orta mmettir. Her iki ar ucun konumu bu lee gre deer-
lendirilir. O, her iki uta yer alan insanlar zerinde ahit pozisyo-
nundadr. Bu mmet iinde en ideal rnek konumunda olan Hz.
Bakara Sresi / 142-151 ....................................................................................... 493

Peygamber de bu mmet zerinde ahittir. mmette yer alan tm


bireylerin sz ve davranlarnn teker teker deerlendirildii ada-
let lei odur. mmet de insanln durumunu lp deerlendi-
ren bir kriterdir. Her iki ar ucun bavuru merciidir.
Baz tefsir bilginlerinin ayete ilikin yorumlar budur. Hi ku-
kusuz bu, znde doru ve titiz bir incelemenin, duyarl bir yakla-
mn rn bir yorumdur. Ne var ki, bu yorum ayetin lafz ile
uyumuyor. nk mmetin orta oluu, ancak her iki tarafn ba-
vuru mercii oluunu, her iki tarafn sz ve davranlarnn lld-
lek oluunu gerekletirir; her iki tarafa ahitlik ediini ya da
her iki taraf mahede ettiini ispatlamaz. Bu anlamda bir "orta"
olu ile ahitlik birbirleriyle uyumazlar. Ayrca bu durumda
Resulullah (s.a.a) efendimizin mmet zerinde ahitlik pozisyo-
nunda oluuna deinmenin bir deeri kalmaz. nk, Resulullah
efendimizin (s.a.a) mmet zerinde ahit oluu, gayenin gaye sa-
hibinden sonra gelii ya da msebbebin sebebi izlemesi gibi,
mmetin orta bir mmet oluunun sonucu deildir.
Ne var ki, ayet-i kerimede sz edilen bu ahitlik, Kur'n'da
ska tekrarlanan bir geree iarettir. Bu ifadenin kullanld yer-
lerde, ynelik olduu gerek son derece belirgindir. Nitekim ulu Al-
lah yle buyuruyor: "Her bir mmetten ahit getirdiimiz, seni de
bunlara ahit olarak getirdiimiz zaman hlleri nice olacak?" (Ni-
s, 41) "Her mmetten bir ahit getirdiimiz gn, artk ne inkr
edenlere izin verilir, ne de zr dilemeleri istenir." (Nahl, 84) "Kitap
kondu, peygamberler ve ahitler getirildi." (Zmer, 69)
Bu ayetlerdeki ahitlik mutlaktr. Tm ayetlerin zahir ifadeleri
bu kavramn, mmetlerin amelleri zerinde ahitlik etme anla-
mnda kullanldn gstermektedir.
Yine bununla peygamberlerin dini tebli edileri de kastedil-
mitir. Nitekim u ayet-i kerimede bu anlama ynelik bir iaret
vardr: "Kendilerine eli gnderilmi olanlara soracaz ve elbette
gnderilen elilere de soracaz." (A'rf, 6) Bu ahitlik her ne kadar
ahirette gerekleecekse, yce Allah'n Hz. sa'nn szleri olarak
aktard u ayet-i kerimede de vurguland gibi, bu nitelik dnya
hayatnda kazanlr: "Aralarnda olduum srece zerlerinde g-
zetleyici oldum; fakat beni tam olarak onlarn iinden alnca, on-
494 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

larn (amellerinin) tek koruyucusu sen oldun ve sen her eyin a-


hidisin." (Mide, 117) "Kyamet gn de o (sa), onlara ahit ola-
caktr." (Nis, 159)
Bilindii gibi sahip bulunduumuz normal duyular ve bunlar-
dan kaynaklanan gcmz, sadece fiillerin ve amellerin ekillerini
alglayacak durumdadr. Bu alglama da ancak duyu asndan va-
rolan, hissedilen bir ey iin sz konusu olabilir, yok olan ya da g-
rnmeyen eyler iin deil. Kfr, iman, kurtulu, hsran, ksacas
duyularca alglanamayan ama insann znde gizli bulunan amel-
lerin gerekliklerine ve ruhsal anlamlara gelince; bunlar, kalplerin
kazanmlardrlar. Tm srlarn ortaya dkld gn, yce Allah
insanlar bunlar esas olarak sorguya eker. Nitekim ulu Allah y-
le buyuruyor: "Kalplerinizin kazandklarndan dolay sorumlu tu-
tar." (Bakara, 225)
Bunlar teker teker belirlemek, bilgice kuatmak, gz nnde
bulunmayanlar bir yana, hazrda bulunanlar arasndan belirlemek
insann gc dahilinde deildir. Yce Allah'n yetki tand ve bun-
lar gzlerinin nne serdii kii baka. Bu sonucu u ayet-i keri-
meden karmak mmkndr: "Ondan baka yalvardklar eyler,
efaat yetkisine sahip deillerdir. Ancak bilerek hakka ahitlik
edenler bunun dndadr." (Zuhruf, 86) Bu ayete gre Hz. sa (a.s)
kesinlikle bu istisnann kapsamndadr. Yce Allah onun ahitler-
den olduuna ahitlik etmitir. Yukarda yer verdiimiz iki ayette
bunu grdk. yleyse Hz. sa (a.s) hakkn ahididir ve hakikati bi-
lir. Ksacas bu ayet-i kerimede kastedilen ahitlik, mmetin hem
cisman, hem de ruhan mkemmellii kapsayan bir din zere
olmas deildir. nk bu durum, ahitlik kavramn anlatmamak-
la birlikte ayetlerin ak anlamlarna da ters dmektedir. Tam
tersine, ahitlik kavram ile kastedilen; dnya hayatnda insanla-
rn mutluluk, bedbahtlk, ret, kabul, balanmak, kar kmak gibi
amellerini alglayp bunu yce Allah'n insann organlar dahil her
ahitten ahitlik yapmasn isteyecei gn beyan etmek ve eksik-
siz anlatmaktr. "O gn Peygamber der ki: Ya Rabbi, kavmim, bu
Kur'n' terkedilmi braktlar." (Furkan, 30)
Bilindii gibi bu stn nitelik tm mmete bahedilmi deil-
dir. u hlde bu, sadece mmet iinde yer alan tertemiz velilere
Bakara Sresi / 142-151 ....................................................................................... 495

zg bir keramettir. Onlarn dndaki saadet asndan vasat bir


konumda olanlar ve iman noktasnda orta bir izgide bulunanlar,
bu tr bir fazilete sahip deildirler. Kald ki mmet iinde yer alan
ta yrekli, imandan yoksun zorbalar ve Firavun kimlikli zalimler
hi sahip deildirler. Yce Allah'n, "Kim Allah'a ve Resule itaat
ederse, ite onlar, Allah'n kendilerine nimet verdii peygamber-
ler, sddklar (gerekler, dosdoru kullar), ahitler ve salihlerle
birlikte olur ve onlar ne de gzel arkadatr." (Nis, 69) ayetini in-
celediimizde grlyor ki, ahitlerin (yani amellere ahitlik eden-
lerin) en azndan Allah'n velyeti altnda, onun bahettii nimetler
arasnda, dosdoru yol ehli olmalar gerekir. "Kendilerine nimet
verdiklerinin yoluna." (Ftiha, 7) ayetini incelerken buna genel nite-
likli bir deinmede bulunmutuk.
u hlde mmetin ahit olmasndan maksat, ahitlik misyo-
nunu stlenenlerin onlarn arasnda yer aldklardr. Nitekim
srailoullar-nn da lemlerden stn olarak nitelendirilmeleri, bu
nitelie sahip kimselerin onlarn arasnda yer alyor olmalarndan
dolayyd. Yani s-railoullarnn her bireyi bu zellikte, bu misyona
sahip deildi. Tersine bu belli bir grubun niteliiydi; ama genele
mal edilmitir. nk onlar da bu genelin bir parasydlar. u
hlde mmetin ahitlii, aralarnda insanla ahitlik edecek kim-
selerin yer ald anlamndadr, Peygamber de onlara ahitlik ede-
cektir.
ayet dense ki: "Allah'a ve Resulne inananlar, ite Rableri
yannda onlar, sddkler ve ahitlerdir." (Hadd, 19) ayeti btn
mminlerin ahitler (heda) olduklarn gsteriyor.
Buna karlk olarak vereceimiz cevap udur: "Rableri yann-
da" ifadesi, yce Allah'n onlar kyamet gn "heda" grubuna
katacan; onlarn bu dnyada byle bir statye kavuamayacak-
larn gsteriyor. Bunun bir rnei de u ayet-i kerimedir: "Onlar ki
inandlar. Zrriyetleri de imanda kendilerine uydu; zrriyetlerini
de kendilerine katmzdr." (Tr, 21) Kald ki ele almakta olduu-
muz ayet-i kerimedeki "heda" kavram genel niteliklidir ve her
milletten mminleri kapsamaktadr. Yani srf bu mmete zg bir
496 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

durum deildir. Dolaysyla onu tm mmete ilikin bir nitelik ola-


rak deerlendiren kimse asndan bir kant oluturmaz.1
ayet dense ki: Bu anlamda slm mmetinin "orta" bir m-
met klnmas, beraberinde tm mmetin ya da mmet iinde ba-
z kimselerin ameller zerinde "heda/ahitler" klnmasn, Pey-
gamberin de bu "ahitler" zerinde ahit olmasn gerektirmez.
Dolaysyla yukardaki ncllerle sonular arasnda birbirini
tutmazlk sz konusu olduu gibi burada da ayn uyumazlk ge-
erlidir.
Buna vereceimiz cevap udur: Ayet-i kerimede "ehadet"
kavramnn slm mmetinin "vasat" bir mmet klnnn bir so-
nucu olarak n plna karld, son derece belirgindir. u hlde
mmet iin ngrlen "vasatlk" niteliinden ahitlerin ahitliini
gerektiren bir anlam kastedildii bir zorunluluktur. Nitekim yce
Allah yle buyuruyor: "Ey inananlar, rku edin, secde edin,
Rabbinize ibadet edin, hayr ileyin ki, kurtulua eresiniz. Allah
urunda, ona yarar ekilde cihat edin. O, sizi seti ve dinde size
bir glk yklemedi. Babanz brahim'in dini, O bundan nce de,
bunda da, size "Mslmanlar" adn verdi ki, peygamber size a-
hit olsun, siz de insanlara ahit olasnz. u hlde namaz kln,
zekt verin ve Allah'a sarln; mev-lnz O'dur. Ne gzel mevl ve
ne gzel yardmcdr O." (Hacc, 77-78)
Yce Allah Resulullah'n, onlar zerinde ahit olmasn, onlarn
da tm insanlara ahitler olmalarn, seilmi olmann ve sizin iin
dinden her trl gln giderilmi olmasnn bir sonucu olduu-
nu belirtmitir. Sonra yce Allah dini u ekilde tanmlyor: "Baba-
nz brahim'in dini o, bundan nce size 'Mslmanlar' adn verdi.
Bir zamanki O (brahim) sizin iin Rabbine, bizim neslimizden de
sana teslim olmu bir mmet kar." eklinde dua etmiti. Allah
da onun duasn kabul etmi ve sizi "Mslman" yapmt. Siz is-
yan etmeksizin, savsaklamakszn hkm ve emir yetkisini O'na
verirsiniz. Bu yzden O, dinde sizin iin olabilecek her trl zorluu

1- [Yani, bu ayet-i kerimeyi yukardaki ekilde tefsir edenler, onu yalnzca s-


lm mmetine tahsis ediyorlar; oysa ayette ifade edilen geneldir ve btn mmetle-
rin mminlerini iermektedir. Bundan da slm mmetine zg bir sfat istifade e-
dilemez.]
Bakara Sresi / 142-151 ....................................................................................... 497

kaldrd. Dinin hibir kural size ar gelmez, sizin anzdan gl-


e yol amaz. Sizler dosdoru yola ileten seilmilersiniz. Hkm
ve emir yetkisi bakmndan Rablerine tam teslim olmu kimseler-
siniz. Sizi bu ekilde seip bir misyon yklememizin bir nedeni de,
Resuln sizin zerinizde, sizin de tm insanlar zerinde ahitlik
grevini yerine getirmenizdir.
Yani Resul ile insanlar arasnda araclk yaparsnz. Bir bakma
aralarnda iletiim salarsnz. Bu ekilde babanz brahim'in sizin
ve Resul hakkndaki duas amacna ulam olur. brahim yle
demiti: "Rabbimiz, onlara ilerinden, senin ayetlerini kendilerine
okuyacak, onlara kitap ve hikmeti retecek ve onlar arndra-
cak bir eli gnder." (Bakara, 129)
Bylece siz Mslman bir mmet oldunuz, peygamber sizin
kalplerinize kitap ve hikmeti yerletirdi. Onun arndrmas ile
arndnz. Arnma, kalplere bulaan kirlerden temizlenmedir.
Kalpleri srf kullua zg klmadr. Daha nce de iaret ettiimiz
gibi slm'n anlam budur. Bylece kulluunuzda samimi Ms-
lmanlar oldunuz. Bu hususta ilk adm, yol gstericilik ve eiticilik
misyonu Resulullah'a aittir. u hlde o, herkesin ve her olumlu
iin badr. Siz ise, ona uymakta araclk ilevini grrsnz, dier
insanlar da bir yanda yer alrlar.
Gerek ayetin banda ve gerekse sonunda verdiimiz bu an-
lam glendirecek son derece belirgin ipular vardr. Dikkatli bir
gzlemci bunlar rahatlkla fark edebilir. naallah biz de ayeti tef-
sir imknn bulduumuzda konuya ilikin daha ayrntl bilgi
vereceiz.
imdiye kadar ki aklamalarmzdan u sonular kyor:
a) mmetin "vasat" oluu iki sonucu birlikte dourmaktadr ve
"insanlara ahit olasnz, Peygamber de size ahit olsun." ifade-
sindeki her iki husus da mmetin "vasat" oluunun gereidir.
b) mmetin "vasatl" Peygamber ile insanlar arasnda arac-
lk pozisyonunda olmas anlamndadr, iki ar veyahut ruha nem
veren tarafla, bedene nem veren taraf arasnda "ortalama" bir
konumda olmas anlamnda deildir.
498 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

c) Bu ayet anlam olarak Hz. brahim'in dualarn ieren ayetle-


rin bir sonucu, bir devam niteliindedir. ahitlik ise Mslman
mmetin stlendii misyonlardan biridir.
Bil ki; yce Allah'n sznden kan sonuca gre, ameller
zerinde ahitlikte bulunma grevi, srf insanlardan ahitlere zg
bir ykmllk deildir. Tersine yaplan ile bir ekilde ilintisi
bulunan herkes ve her eyin, ahitlikte bulunma misyonu vardr.
Melekler, zaman, mekn, din, kitap, organlar, duyular ve kalpler
amel hakknda ahitlikte bulunurlar.
Buna gre, kyamet gn ahitlikte bulunmak zere arlan
kimse, u dnya hayatnda bu ii yapabilecek bir duyarlla sahip-
tir. Bu duyarllk sayesinde amellerin tm zelliklerini alglar ve on-
lar asl nitelikleriyle belleine kaydeder. Her eyin iindeki haya-
tn ayn trden olmas bir zorunluluk deildir. Sz gelimi hayvan
trnn hayatnn kendine zg zellik ve sonular vardr. Ama
her hayat trnn byle olmas gerektiini bir delil gerektirme-
mektedir. Dolaysyla btn hayat eitlerini bir trde snrlandr-
mak mmkn deildir. Bu, konuya ilikin genel bir deerlendir-
medir. Ayrntl bilgi ise, yeri geldike sunulacaktr.
"Biz, Peygambere uyan, kesi zerinde geriye dnenden ayralm
diye, senin nceden zerinde bulunduun yn kble yapmtk." fade-
nin orijinalinde geen "line'lame" kelimesi ile ya eli ve nebilerin
bilmesi kastedilmitir. -nk bykler hem kendi adlarna, hem
de izleyicileri adna konuurlar. Tpk, hkmdarn "Falancay l-
drdk, falancay tutukladk." demesi gibi; oysa kendisi fiilen bu
eylemde bulunmamtr. Btn eylemi izleyicileri gerekletirmi-
tir- ya da yce Allah'n ayn ve fiil olarak bilmesi kastedilmitir. Bu
bilme, yaratl ve varedile birlikte gerekleir ve varediten n-
ceki ezel "bilme"den ayrdr.
"keleri zerinde geriye dnmek", ykmllkten kanmak,
grevi reddetmekten kinaye olarak kullanlmtr. nk keleri
zerinde duran insan, bir ynden dierine dnnce, keleri ze-
rinde dner. Ve bu olay "yz evirme"den kinaye olarak dile geti-
rilmitir. u ayet-i kerimedeki ifade de bunun gibidir: "Kim o gn
arkasn dnerse." (Enfl, 16) Ayet-i kerimeden anlald kadary-
la, ifade, kble deiikliinden dolay mminlerin ilerinde meyda-
Bakara Sresi / 142-151 ....................................................................................... 499

na gelen alkantlar dindirme amacna yneliktir. Bu arada daha


nce eski kbleye dnerek kldklar namazlarn ne olaca soru-
suna da cevap vermi oluyor.
Bununla anlalyor ki, Resulullah'n zerinde bulunduu kb-
leden maksat Kuds'teki Beyt'l-Mukaddes'tir, Kbe deil. Beyt'l-
Mukad-des'in iki kez, Kbe'nin de iki kez kble yapldna ilikin
bir kant yok ortada. ayet, ayette sz edilen "kble" ile "K-
be"nin kastedildiini kabul edersek, byle bir deerlendirme ka-
nlmaz olacaktr. Ksacas, mminlerin aralarnda birtakm alkan-
tlarn yaanmas bekleniyordu:
a) ncelikle; madem ki sonunda kble olarak Kbe zerinde
karar klnacaktysa, balangta Beyt'l-Mukaddes'i kble yapma-
nn sebebi neydi? Bylece yce Allah bu tr hkm ve yasamala-
rn insann eitimine, olgunlatrlmasna, mminlerin teki in-
sanlardan ayklanmalarna, itaatkrlarn isyankrlardan ayrt e-
dilmelerine, uysallarn serkelerden uzaklatrlmalarna ynelik
maslahatlardan dolay olduklarn aklyor. Zaten size kble kl-
nan nceki kblenin belirlenii de ayn sebebe ynelikti.
Dolaysyla, "Peygambere uyan bilelim" sz "sana uyan ayrt
edelim" demektir. kinci ahsa ynelik hitap yerine nc ahsa
ynelik bir hitabn seilmesi, bu ayrma iinde "peygamberlik mis-
yonunun" etkin bir rol oynamasndan dolaydr. nceki kblenin ta-
yini ile de Mslmanlar iin kble edilmesi kastedilmitir. Eer,
bununla Beyt'l-Mukaddes'in teden beri kble olarak tayin edil-
mi olmas kastedilseydi, hi kukusuz "peygamber" ifadesi de
genel olacakt ve tm peygamberleri ilgilendiren bir durum sz
konusu olacakt; oysa ifadeden byle bir sonu karmak uzak bir
ihtimaldir.
b) Mslmanlarn Beyt'l-Mukaddes'e ynelerek kldklar
namazlar ne olacak? Bu durumda kbleye ynelmeden namaz
klm olmuyorlar m? Buna ise ylece cevap verilmitir: Bir kble,
kendisi ile ilgili hkm yrrlkten kaldrlmad srece kbledir.
Yce Allah bir hkm neshettii zaman, o andan itibaren yrr-
lkten kaldrr. Yani hkm gemiiyle birlikte temelden geersiz
klmaz. Mminlere ynelik efkati ve rahmetinden dolay byle
yapar. u cmlede de buna iaret ediliyor: "Allah sizin imannz
500 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

zayi edecek deildir. phesiz Allah insanlara efkatli, merha-


metlidir." efkat ve merhamet kelimeleri ifade ettikleri anlamn
z asndan bir olmakla beraber "efkat" bir musibetle snanan
kimse ile ilgilidir. Rahmet ise daha genel kapsamldr.
"Biz senin yznn ge doru evrilip durduunu gryoruz. Elbet-
te seni, holanacan bir kbleye dndreceiz." Bu ayet gsteriyor ki,
Resulullah efendimiz yce Allah'n kendisine zel bir kble belir-
lemesini sevdiinden (s.a.a) kble ile ilgili ayetin iniinden nce -ki
u anda bu ayetin zerinde duruyoruz.- yzn gklere eviriyordu,
bir beklenti iindeydi. Kble ile ilgili aklayc bir bilginin
vahyedilmesini bekliyordu. Ama bu Beyt'l-Mukaddes'e ynelmek-
ten holanmadndan deildi. Haa, Resulullah iin byle bir ey
sylemek doru olmaz. Nitekim yce Allah, "Seni holanacan
bir kbleye dndreceiz." buyuruyor. Bir eyden holanmak, o-
nun kart olan dier eyden nefret etmeyi gerektirmez. Tersine,
ayetin inii ile ilgili rivayetlerden de anlald kadaryla Yahudiler,
kendi kblelerine ynelerek namaz klan Mslmanlar
ayplyorlard, bunu kendileri iin bir vn vesilesi olarak deer-
lendiriyorlard. Bu durum ise Resulullah efendimizin (s.a.a) zl-
mesine yol at. Bu yzden geceleyin kp gklere bakarak yce
Allah'tan vahiy gelmesini ve kalbinin zerine ken hznn da-
lmasn bekledi. Bunun zerine sz konusu ayet indi.
Eer, Allah'n hkm, kblenin eskiden olduu gibi Kuds'teki
Beyt'l-Mukaddes olmas eklinde inseydi, hi kukusuz bu, Ya-
hudilerin aleyhine bir kant olacakt. Yoksa, gerek Resulullah iin
ve gerekse Mslmanlar iin Yahudilerin kblesine dnmekten do-
lay utanlacak bir durum yoktur. nk kul, sadece itaat etmekle
ykmldr. Ne var ki yce Allah yeni bir kble gsterdi onlara.
Bylece Yahudilerin Mslmanlar utandrma giriimleri ve vn-
me gerekeleri ortadan kalkt., Bunun yan sra ykmllk de be-
lirginlik kazand. Bu, kesin bir kantt ve bundan honutluk duyula-
cakt.
"Artk yzn Mescid-i Haram tarafna evir. Nerede olursanz, y-
znz o yne evirin." fadenin orjinalinde geen "atr" kelimesi,
bir eyin "bir ksm" demektir. Mescid-i Hram'n "bir ksm" ise,
"Kbe"dir. Ayette "yzn Kbe'ye evir" yerine "Mescid-i Haram
tarafna (ya da bir ksmna) evir." deniyor. Ayn ekilde, "Yzn
Bakara Sresi / 142-151 ....................................................................................... 501

Beyt'l-Haram'a evir." eklinde bir ifade de kullanlmyor ki, eski


kble ile tam bir kartlk, bir dengelilik olusun. Eskiden kble,
Mescid-i Aksa'nn bir tarafyd, orada herkese bilinen bir kayayd.
Onun yerine, Mescid-i Haram'n bir taraf, yani Kbe kble olarak
ngrld. Bunun yan sra "atr" kelimesinin mescide izafe edil-
mesi ve Mescidin de "haram" olarak nitelendirilmesi, hkme bir-
takm ayrdedici zellikler katyor ki, ayet "Kbe" ya da "Beyt'l-
Haram" denilseydi, bu ayrnt niteliindeki sonular elde
edilemeyecekti.
Yce Allah'n balangta "Yzn evir" diyerek hkm
Resulul-lah efendimize (s.a.a) zg klmas, ardndan "nerede o-
lursanz" buyurarak hkm hem onu, hem de tm mminleri
kapsayacak ekilde genelletirmesi gsteriyor ki, kble deiikli-
ine ilikin hkm indii srada Resulullah efendimiz (s.a.a) Ms-
lmanlarla birlikte mescitte namaz klyordu. Bu yzden emir nce
zellikle ona yneltildi. En bata onun namaz iinde hkm yrr-
le kondu. Sonra hem onu, hem de tm Mslmanlar kapsayan,
tm zamanlar ve meknlar iin geerli olan hkm bildirildi.
"Kitap verilenler, bunun Rableri tarafndan bir gerek olduunu bilir-
ler." nk ellerindeki kitaplarda Hz. Muhammed'in (s.a.a) pey-
gamberliinin gerekliine ilikin bilgiler yer alr. Yahut, bu kitap-
larda, bu doru szl Peygamberin kblesinin Mescid-i Hara-m'n
bir yn olduu yazldr. Hangisi olursa olsun "Kitap verilenler" i-
fadesi, onlarn ellerindeki kitabn bu uygulamann gerekliini i-
erdiini gsteriyor. Ya uyuma ya da zimnen onaylama sz konu-
sudur. Ama yce Allah, onlarn gerei gizlediklerinden, ellerinde-
ki bilgiyi sakladklarndan habersiz deildir.
"Andolsun ki, sen kitap verilenlere her trl ayeti getirsen, yine on-
lar senin kblene uymazlar." Bu ifade, onlarn inatlklarn, dik bal-
lklarn yzlerine vuran bir uyar niteliindedir. Onlarn kabule ya-
namamalar, gerein belirsizliinden ve gerei gibi aa ka-
vumamlndan kaynaklanmyor. nk onlar, hibir kukuya
yer brakmayacak ekilde bunun gerek olduunu biliyorlar. S-
rekli itiraz etmelerinin, kargaa karma abas iinde olmalarnn
sebebi, din hususunda inat bir yaklama sahip olmalar, bilerek
gerei reddetmeleridir. Bu yzden kant sunmak onlarda bir tavr
deiikliine yol amaz. Ayet getirmi olmak inkrclklarn sona
502 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

erdirmez ve eer sen her trl ayeti, mucizeyi ve kant getirip or-
taya sersen, yine de senin kblene uymazlar. nk onlar dik bal
ve inat kimselerdirler. Sen de onlarn kblelerine ynelmezsin;
nk sen Rabbin tarafndan sunulmu bir kanta dayanarak ha-
reket ediyorsun. "Sen de onlarn kblesine uyacak deilsin." ifa-
desi, haber verme biiminde bir yasaklama da olabilir.
Onlar da birbirlerinin kblelerine ynelmezler. Yahudiler, nere-
de olurlarsa Beyt'l-Mukaddes'teki kayaya ynelirler. Hristiyanlar
da nerede bulunurlarsa bulunsunlar, douya ynelirler. Bu iki grup
da birbirlerinin kblelerini kabul etmezler. nk kabul ve red ek-
lindeki tavrlarnn dayana kiisel ihtiraslardr, heva ve hevesle-
ridir.
"Sana gelen ilimden sonra onlarn heva ve heveslerine uyarsan, o
takdirde sen, mutlaka zalimlerden olursun." Bu ifade Peygamber e-
fendimize ynelik bir tehdit niteliindedir. Ama ierdii anlam ve
mesaj tm mmete yneliktir. Bununla Ehlikitab'n hev ve heves-
lerine uyduklar iin inatlk ettikleri ve bylece zalimler kategori-
sine girdikleri vurgulanyor.
"Kendilerine kitap verdiklerimiz onu, oullarn tandklar gibi tanr-
lar." "Onu... tanrlar" ifadesindeki zamir, kitaba deil, Resulullah
efendimize (s.a.a) dnktr. Bunun kant da sz konusu "tan-
ma"nn, oullar tanmaya benzetilmi olmasdr. nk byle bir
benzetme ancak insan iin kullanld zaman yerinde olur. Yani
bir kitap iin, "falanca adam olunu tand gibi ya da bildii gibi
bu kitab da tanyor" denmez.
Kald ki, ayetin ak -ki, Resulullah ve ona inen kble
deiikliine ilikin emirle ilgilidir- Ehlikitab'a verilen kitaba
bsbtn yabancdr. Dolaysyla ayetin anlam yledir: Kitap
verilenler ellerinde bulunan kitaplarn ierdii mjdeleyici
iaretlerden dolay Allah'n elisini kendi oullarn tanr gibi
tanyorlar. Ama onlardan bir grup gerei bile bile saklyor.
Buna gre, "Onu... tanrlar." ifadesinde hitap hazrda bulunan
birinden alnp nc ahsa yneltilmi ve Resulullah efendimiz
(s.a.a) orada hazr bulunmayan biri olarak deerlendirilerek bun-
dan nce kendisi hazr kabul edilerek konuma ona yneltilmi-
ken, birden hitap mminlere yneltilmitir. Bu ekilde "iltifat" sa-
Bakara Sresi / 142-151 ....................................................................................... 503

natna bavurulmasnn nedeni ise u hususun aa kavuturul-


masdr: "O'nun durumu kitap ehli toplumlar tarafndan ok iyi bi-
linmektedir."
Bu tr bir konuma tarz, bir toplulua hitap eden, ama ile-
rinde birini stn niteliklerinden dolay muhatap olarak kabul e-
den ve onunla konuarak szlerini bakalarna duyuran, muhatap
ald kiinin ahsna ait stn niteliklerini vurgulamaya gelince
de, onun yerine toplulua hitap etmeye balayan, ardndan onun
stnln anlatmaya son verince de bataki gibi tekrar ona hi-
tap etmeye balayan birinin konuma tarzn andryor. Bununla il-
tifat sanatna ne amala bavurulduu anlalyor.
"Gerek, Rabbinden gelendir; artk kukulananlardan olma." Bu i-
fade, nceki aklamay pekitirme amacna yneliktir. Ayrca
kukuya dmekten de sakndryor. Grnrde bu uyar Peygam-
berimize (s.a.a) yneltiliyor ama, mesaj mminlere yneliktir.
"Herkesin yneldii bir yn vardr. O hlde hayr ilerde yarn."
Orijinal ifadede geen "viche=yn" tpk "kble" gibi ynelinen ey
demektir. Bu cmle bir bakma nceki aklamann zeti niteli-
indedir. Ayrca bununla konu deiikliine de gidiliyor ve insanlar
"kble" meselesinin zerine fazla dmemeleri, sz gereksiz yere
uzatmamalar uyarsnda bulunuluyor. Demek isteniyor ki: Her top-
lumun karlar gz nnde bulundurularak hkme balanm bir
kblesi vardr. Bu, bizzat kblenin kendisinden kaynaklanan evren-
sel bir zorunluluk ve kble meselesi deiim ve bakalam kabul
etmez deildir. yleyse bu konuda tartmay brakn da hayrlara
koun, hayrl iler yapmada birbirinizle yarn. nk, gelecein-
den kuku duyulmayan bir gnde yce Allah sizi bir araya getire-
cektir. Nerede olursanz olun, Allah tmnz toplar. nk Allah-
'n her eye gc yeter.
Bil ki: Bu ayet-i kerime, kble deiiklii meselesi ile ilgili ayet-
ler arasnda yer ald iin, o meseleye uyarlanabildii gibi, bunun
dnda evrensel bir meseleye de uyarlanabilir. Bu ayette kaz ve
kader olgularna iaret ediliyor; hkm ve kurallarn kaz ve kade-
rin fonksiyonunu yerine getirmesi iin konulduklar dile getiriliyor.
naallah meseleyle ilgili ayeti ele aldmzda doyurucu bilgiyi ve-
receiz.
504 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

"Nereden karsan, yzn Mescid-i Haram'a doru evir." Baz tef-


sir bilginleri ayete, "Hangi yerden kp hangi blgeye varrsan, y-
zn Mescid-i Haram'a evir" anlamn vermilerdir. Bazlar, "l-
kenin neresinden karsan" demilerdir. "Nereden karsan" sz
ile "Mekke" kenti kastedilmi de olabilir. nk Resulullah efen-
dimizin (s.a.a) kt yer burasdr. Nitekim yce Allah bir ayette
yle buyuruyor: "Seni karan ehirden..." (Muhammed, 13) Yani is-
ter Mekke'de ol, ister baka blgelerde bulun Kbe'ye ynelmek
senin iin deimez bir hkmdr. "Bu, elbette Rabbinden gelen
gerektir, Allah, yaptklarnzdan habersiz deildir." ifadesi bu
hkm pekitirmeye dnk bir vurgulamadr.
"Nereden karsan, yzn Mescid-i Haram'a doru evir; nerede
olursanz, yznz o yana evirin." Burada birinci cmle ayn ifade-
lerle tekrarlanmtr. Bunun nedeni, hkmn her hlkrda geerli
ve deimez olduunu vurgulama olsa gerektir. Bu, tpk birinin
yle demesi gibidir: Ayaa kalktn zaman Allah'tan kork, otur-
duun zaman Allah'tan kork, konutuun zaman Allah'tan kork,
sustuun zaman Allah'tan kork." Bu adam her defasnda takva-
dan sz etmekle, demek istiyor ki: Bu hllerin her birinde takvaya
sarl, bu duygu her durumda seninle olsun." Eer "Kalktn za-
man, oturduun zaman, konutuun zaman ve sustuun zaman
Allah'tan kork" denilse, yukardaki incelik kaybolur. Buna gre a-
yetin anlam yledir: ktn Mescid-i Haram tarafna ynel, yer-
yznn neresinde olursanz, yznz onun tarafna evirin.
"Ki insanlarn aleyhinizde bir delili olmasn. Yalnz hak-szlk edenler
baka. Onlardan korkmayn, benden korkun." Bu ifadede, zerinde
bunca durulan, bunca vurgularla pekitirilen, uygulanmas gerek-
tii bunca dile getirilen ve inenmesinden sakndrlan bu hk-
mn hususu ierdiine iaret ediliyor:
a) Yahudiler, vadedilen nebinin ynelecei kblenin Beyt'l-Mu-
kaddes yerine Kbe olacan kitaplarndan renmilerdi. Nite-
kim yce Allah yle buyuruyor: "Kitap verilenler, bunun Rableri
tarafndan bir gerek olduunu bilirler." Eer bu hkm
terkedilecek olursa, Yahudiler bunu, "Peygamberiniz gerek pey-
gamber deildir." diyerek Mslmanlarn aleyhine kant olarak
kullanacaklard. Ama bu hkm yerine getirildii zaman, ellerinde
hibir gereke kalmaz. Ancak zalimler baka. Bu ifade istisna-i
Bakara Sresi / 142-151 ....................................................................................... 505

mnkatdr [kopuk istisnadr]. Yani, onlarn iinde hevalarna uyan


zalimler, itirazlarna son vermez-ler. Siz onlardan korkmayn. n-
k onlar kiisel hevalarna uymaktan dolay zalimler kategorisine
girmilerdir. Allah zalimler topluluunu doru yola iletmez. Siz
benden korkun.
b) Bu hkme sk skya sarlmak, Mslmanlara ynelik nime-
tin, dinlerinin kemale erdirilmesi suretiyle, tamamlanmasna yol
aar. Nimetin tamamlanmasnn ne demek olduunu, "Bugn si-
zin dininizi olgunlatrdm, size nimetimi tamamladm." (Mide, 3)
ayetini incelerken aklayacaz.
c) Dosdoru yolu bulma midi. "Bizi doru yola hidayet et."
(Ftiha, 6) ayetini incelerken "hidayet" kavram ile ilgili ayrntl bilgi
vermitik.
Baz tefsir bilginleri, kble deiiklii konusunu ieren bu aye-
tin, "ve size olan nimetimi tamamlayaym ve bu sayede belki hi-
dayete eresiniz." eklinde bir ifadeyi kapsamasn, ayn ifadenin
Mekke'nin fethini konu alan Fetih suresinde yer almasndan hare-
ketle, Mekke'nin fethine ynelik bir mjde olarak deerlendirmi-
lerdir. Fetih suresinde yle buyuruluyor: "Biz sana apak bir fetih
verdik. Ta ki Allah, senin gnahndan gemite ve yakn zaman-
da olan balasn ve sana olan nimetini tamamlasn ve seni
doru bir yola iletsin." (Fetih, 1-3)
Bunun aklamas yledir: Kbe slm'n ilk dnemlerinde
mriklerin dzmece ilhlar adna diktikleri heykellerle, putlarla
doluydu. Otorite onlarn elindeydi. slm henz gcn ve caydr-
cln gsterecek durumda deildi. Bu yzden yce Allah Pey-
gamberine Beyt'l-Mukaddes'e ynelmesini emretti, ona bu yolu
gsterdi. nk oras Yahudilerin kblesiydi ve Yahudiler mrikle-
re gre din olarak Mslmanlara daha yakndlar. Nihayet
Resulullah'n (s.a.a) Medine'ye hicret etmesiyle birlikte slm yay-
gnlk kazannca ve fetih zaman da yaklap Kbe'nin putlardan
arnma midi dounca, kble deiikliine ilikin emir geldi. Hi
kukusuz bu, Mslmanlara zg klnan byk bir nimetti. Kble
deiikliine ilikin ayette, nimetin tamamlanmasndan ve hida-
yetten sz ediliyor.
506 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Bundan maksat Kbe'nin putlarn oluturduu irenlikten


kurtulup, kendisine ynelinerek Allah'a kulluk sunulan bir kble
olmas ve bunun srf Mslmanlara zg bir uygulama olmasdr.
Mslmanlar sadece ona ynelme durumundadrlar. u hlde yu-
kardaki ifade Mekke'nin fethine ilikin bir mjdedir. Daha sonra
yce Allah, fetih zaman Mekke'nin fethinden sz edince, daha
nce onlara vadettii nimetin tamamlanmasna ilikin mjdeye
iaret etti. "Ve sana olan nimetini tamamlasn ve seni doru bir
yola iletsin." buyurarak nceki ifadeye gndermede bulundu.
Bu yorum, grnrde ilgin ve tutarl gibi grnse de titiz bir
incelemeden yoksun olduu bellidir. nk ayetlerin ak byle
bir yorumu destekler nitelikte deildir. Bu ayette nimetin tamam-
lanmasna ilikin vaadi ieren, "Ve size olan nimetimi tamamla-
yaym ve bu sayede belki hidayete eresiniz." ifadesinin bandaki
"lam" harfi gaye bildirir mahiyettedir. Bu vaadin gereklemesi o-
larak deerlendirilen Fetih suresindeki, " Ta ki Allah, senin gna-
hndan gemite ve yakn zamanda olan balasn ve sana olan
nimetini tamamlasn ve seni doru yola iletsin..." ayetinin ban-
da da ayn harf vardr. u hlde her iki ayet de, nimetin tamam-
lanmasna ilikin gzel bir vaat iermektedirler. Ayrca kble dei-
ikliine ilikin ayetin ierdii vaat tm Mslmanlara yneliktir,
Fetih suresindeki ayet ise, bu hususta zel olarak Resulullah e-
fendimize hitap ediyor. Dolaysyla her iki ayetin ak yn farkl-
dr. Eer bu iki ayetin ierdii vaadin gerekletiine ilikin bir ifa-
de varsa, o da "Bugn sizin dininizi olgunlatrdm, size nimetimi
tamamladm ve size din olarak slm' beendim." (Mide, 3) ayet-i
kerimesidir. Biz bu ayeti incelerken "nimet" kavram zerinde du-
racaz ve yce Allah'n bu ayet-i kerimede bir ltuf olarak sundu-
u nimeti somut biimde tanmlamaya alacaz.
Yce Allah'n u sz de nimetin tamamlanmasna ilikin bir
vade ifadesini iermek bakmndan bu iki ayete benziyor: "...fakat
sizi tertemiz klmak ve size olan nimetini tamamlamak istiyor.
Umulur ki, kredersiniz." (Mide, 6) Yine "Allah nimetini byle si-
ze tamamlyor ki, siz Mslman olasnz." (Nahl, 81) ayeti ayn po-
zisyondadr. naal-lah bu ayetlere ilikin aklamalarn ardndan,
konuyla ilgili uygun bir yorumda bulunacaz.
Bakara Sresi / 142-151 ....................................................................................... 507

"Nitekim kendi iinizden size... retecek bir eli gnderdik." Ayetin


ifadesinden anlald kadaryla cmlenin orijinalinin bandaki
[kema erseln] "kf" tebih bildirir ve "ma" edat da masdariyedir.
Bu durumda ayetin ak anlam yle olur: Hz. brahim'in yapt
ve birtakm hayrlara ve bereketlere kavumas iin dua ettii K-
be'yi sizin iin kble yapmakla size nimet verdik. Nitekim kendi i-
inizden size bir peygamber gnderdik ki, bu peygamber size ayet-
lerimizi okuyor, size kitap ve hikmeti retiyor ve sizi arndryor.
Bun-lar brahim'in duasnn karlklardrlar. Zira olu ile birlikte
yle dua etmiti brahim: "Rabbimiz, onlara ilerinden, senin a-
yetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti rete-
cek, onlar arndracak bir eli gnder."
Dolaysyla ayet-i kerimede Kbe'nin kble klnmasnn nimet
yn vurguland gibi Peygamberin gnderilii de bir ltuf olarak
n plna karlyor. u hlde "kendi iinizden" ifadesiyle kastedi-
lenler teslim olmu mmettir. Teslim olmu mmetten gerekte
sadece bu mmetin iinde yer alan dinin velileri kastediliyor. Zahi-
re gre smail soyundan gelen tm Mslmanlar (ki bunlar Mudar
kabilesine mensup Araplardr), hkmen de tm Araplar, daha
dorusu tm Mslmanlar kastediliyor.
"Size ayetlerimizi okuyacak..." fadeden anlald kadaryla "a-
yetler"den kastedilen, Kur'n ayetleridir. nk "yetl" kelimesi-
nin tredii "tilvet" mastarnda anlamdan ok lafz n plndadr.
Ayetin orijinalinde geen "yuzekk" fiilinin mastar olan "tezkiye"
ise, temizleme, yani kirlerden ve pisliklerden arndrma demektir.
Dolaysyla irk ve kfr gibi bozuk inanlardan, kibir ve kendini
beenmilik gibi dk karakterlerden, adam ldrme, zina etme
ve iki ime gibi kt amellerden arndrma bu kavramn kapsa-
mna girer. Kitap ve hikmeti retmek ve bilmedikleri eyleri -
retmek, tm temel ve ayrnt niteliindeki bilgileri retmek
demektir.
Bil ki: Ayet-i kerimelerde birka yerde iltifat sanatna bavu-
rulmutur. Yce Allah'la ilgili olunca, hem gayb (nc tekil a-
hs), hem mutekellim-i vahde (birinci tekil ahs) ve hem de mte-
kellim mea'l-gayr (ikinci ahs) slbu kullanlmtr. Onun dnda
508 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

da gayb, hitap ve tekellm slubuna bavurulmutur. yi bir gz-


lemci bu slpta yatan inceliin farkna varr.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Mecma'ul-Beyan tefsirinde Tefsir'ul-Kumm'ye dayanlarak
"baz beyinsizler... O dilediini doru yola iletir." ayeti ile ilgili ola-
rak mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: Resulullah e-
fendimiz (s.a.a) Mekke'de on sene, Medine'ye hicret ettikten
sonra da toplam yedi ay Kuds'teki Beyt'l-Mukaddes'e ynelerek
namaz kldktan sonra yeni kble Kbe olarak belirlendi. Allah onu
Mekke'ye yneltti. nk Yahudiler Resulullah efendimizi (s.a.a)
alaya alyor ve 'Sen bize tbisin, bizim kblemize ynelerek namaz
klyorsun." diyerek dil uzatyorlard. Onlarn bu kk drc
tavrlar karsnda Resulul-lah byk bir zntye kapld. Gece-
nin karanlnda dar kp gklere bakyor, bu hususta yce Al-
lah'tan bir aklama gelmesini bekliyordu. Gn yp len nama-
znn vakti girince, Resulullah Sa-limoullar Mescidinde len
namazn klyordu. Henz iki rekt klmt ki, Cebrail indi, iki ko-
lundan tutup onu Kbe'ye yneltti ve ona u ayet-i vahyetti: 'Biz
senin yznn ge doru evirilip durduunu gryoruz. Elbette
seni holanacan bir kbleye dndreceiz. Artk yzn Mescid-
i Haram tarafna evir." Bylece efendimiz drt rektl bir nama-
zn iki rektn, Kuds'teki Beyt'l-Mukaddes'e, iki rektn da
Mekke'deki Kbe'ye ynelerek klm oldu. Bunun zerine Yahudi-
ler ve kimi beyinsizler 'Bunlar daha nce yneldikleri kbleden
dndren nedir?' dediler."
Ben derim ki: Bu hususla ilgili olarak gerek i ve gerekse
Snn kanallardan birok hadis rivayet edilmitir, ki bunlar birbir-
lerine yakn ierikli hadisler olarak kaynak eserlerde yer alrlar.
Ama olayn gerekletii tarih noktasnda farkl grler ileri s-
rlmtr. ounluk -ki dorusu budur- kble deiikliinin, hicre-
tin ikinci ylnn recep aynda, yani hicretin on yedinci aynda ger-
ekletii grndedir. naallah yeri geldiinde, snrl da olsa
birtakm aklamalarda bulunacaz.
Ehlisnnet ve'l-Cemaat kanallarnca, bu mmetin insanlar -
zerinde ahitlik yapmas, Peygamberimizin de bu mmet zerinde
Bakara Sresi / 142-151 ....................................................................................... 509

ahitlik yapmas ile ilgili olarak yle bir rivayete yer verilir: "K-
yamet gn toplumlar, peygamberlerin tebli yaptklarn inkr
ederler. Yce Allah gerei bildii hlde peygamberlerden tebli
grevini yerine getirdiklerine ilikin kant ister. Bunun zerine
mmet-i Muhammed getirtilir ve bunlar peygamberler lehine a-
hitlik ederler. Dier toplumlar, 'Bunu nereden bildiniz?' diye kar
karlar. Onlar da, 'Yce Allah'n doru szl peygamberinin diliyle
bize aktard kitabndaki bilgilerden rendik.' derler. Bundan
sonra Hz. Muhammed getirtilir ve mmetinin durumu ondan soru-
lur. O da onlar temize karr, adil olduklar ynnde ahitlikte bu-
lunur. te yce Allah, 'Her mmetten bir a-hit, seni de bunlara
ahit getirdiimiz zaman hlleri nice olur?' [Nis, 41] buyururken
buna iaret ediyor."
Ben derim ki: Bu rivayetin ierdii aklamalar baka
rivayetlerce de desteklenmektedir. Bunlar Suyt, ed-Drr'l-
Mensr adl eserinde aktarmaktadr. Baka eserlerde de bunlara
rastlamak mmkndr. Resulullah efendimizin (s.a.a) mmetini
temize karmas, adilliine ahitlik etmesi ile mmetin iinde yer
alan baz kimseler kastedilmi olsa gerektir, tm mmet deil.
Yoksa yle bir sonu, zorunlu olarak kitap ve snnetle eliki
arzetmektedir. Resulullah efendimizin, yaanan bunca faciay ve
gemi mmetlerin hibirinde benzerine rastlanmayan bunca
zulm onaylamas, dorulamas mmkn mdr? Allah'n elisi
bu mmetin bnyesinde yer alan Firavun kimlikli zorbalar,
tautlar temize karr m? Byle dnmek hanif dinine ar bir
darbe indirmek ve apaydnlk dinin ierdii hakikatleri sulandr-
mak anlamna gelmez mi? Kald ki, hadis, nazar bir ahadetten
sz ediyor, bizzat grlp tank olunan bir ahitlikten deil.
el-Menkb adl eserde, bu konuyla ilgili olarak mam Bkr'n
(a.s) yle dedii rivayet edilir: "Ancak imamlar ve peygamberler
insanlar hakknda ahitlikte bulunabilirler. Yce Allah'n tm m-
metin ahitliini istemesi dnlemez. nk mmet iin de y-
leleri var ki, bir demet ot hakknda bile onun ahitliine
gvenilmez." [c.4, s.179]
Tefsir'ul-Ayy'de nakledilen bir rivayete gre, mam Sadk
(a.s): "ki, insanlara ahit olasnz, Peygamber de size ahit ol-
510 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

sun." ifadesi ile ilgili olarak, "Eer yce Allah'n bu ayeti kerimede
slm kblesine ynelen tm ehl-i tevhidi kastettii zannna kap-
lrsan, dnya hayatnda bir lek hurma hakknda bile ahitlii
geersiz olan birinin yce Allah'n kyamet gn ahitliine ba vu-
raca ve tm gemi mmetlerin hazr bulunduu bir srada yap-
t ahitlii kabul edecei iftirasn atm olursun. Kesinlikle hayr!
Allah bylelerini kastetmiyor. Onun kastettii Hz. brahim'in dua-
sna mazhar olan, kendileri iin "siz insanlar iin ortaya karlm
en hayrl mmetsiniz" denilen kimselerdir. Onlar "vasat" mmet,
insanlar iin ortaya karlm en hayrl mmet niteliine yakan
kimselerdir. [c.1, s.63, h: 114]
Ben derim ki: Kitabn verdii mesajdan yola karak ilgili ayeti
tefsir ettiimizde bu hususu akladk.
Kurb'ul-snd adl eserde, mam Sadk (a.s) babasndan, o da
Re-sulullah efendimizden (s.a.a) yle rivayet eder: "Yce Allah
mmetime zellik bahetmitir ki, bunlar ancak peygamberle-
re ltfetmitir... Yce Allah bir peygamberi grevlendirince onu
kavminin zerine ahit eder. Yce Allah benim mmetimi de tm
insanlarn zerinde ahit klmtr. Nitekim Allah yle buyuruyor:
'Peygamberin size ahit olmas, sizin de insanlara ahit olmanz
iin.'1..." [s.41]
Ben derim ki: Bu hadis, yukardaki aklamamz rtmyor,
nk "mmet"ten maksat, Hz. brahim'in duasna mazhar olan
Mslman mmettir.
Tefsir'ul-Ayy'de, Hz. Ali'nin (a.s) kyamet gnn tasvir ettii
bir konumasnda u szlere yer verilir: "Bir alanda toplanlr. B-
tn insanlar orada sorguya ekilir. Rahmann izin verdiklerinin d-
nda kimse konuamaz, konutuunda da doruyu syler. Bu s-
rada Peygamberimiz (s.a.a) kaldrlr ve ondan sorulur. 'Her m-
metten bir ahit, seni de bunlara ahit getirdiimiz zaman hlleri
nice olur?' ayetinde Hz. Muhammed'e ynelik hitapla, ite bu olay
kastedilmitir. Resulullah efendimiz (s.a.a) ahitlerin ahididir.
ahitler ise, peygamberlerdir." [c.1, s.242, h: 132]

1- [Hac, 78]
Bakara Sresi / 142-151 ....................................................................................... 511

et-Tehzb adl eserde, Ebu Basir'in yle dedii belirtilir: ki i-


mamdan birine (yani mam Muhammed Bkr -a.s- veya mam
Sadk'a -a.s-) dedim ki: "Allah m Beyt'l-Mukaddes'e ynelinerek
namaz kl-may emretmiti? "Evet, dedi. Yce Allah'n, 'Biz, pey-
gambere uyan, kesi zerinde geriye dnenden ayralm diye,
senin nceden zerinde bulunduun yn kble yapmtk.' dedi-
ini duymadn m?" [c.2, s.138]
Ben derim ki: Hadisten kan sonuca gre, "ellet kunte
aleyha= nceden zerinde bulunduun" cmlesi, orijinal metinde
geen "el-kble"nin sfatdr ve onunla da Beyt'l-Mukaddes kaste-
dilmitir. Yine buna gre Beyt'l-Mukaddes, Resulullah'n eskiden
yneldii kbledir. Daha nce de vurguladmz gibi, ayetlerin ak-
ndan kan sonu da budur.
Bu sonu, baz eserlerde mam Hasan Asker'den (a.s) nakledi-
len rivayetleri pekitirir niteliktedir: "Mekke halknn meyli Kbe'ye
ynelikti. Bunun zerine yce Allah, onlar holanmadklar, ama
Hz. Mu-hammed'in emrettii bir kbleye ynelterek Hz. Muham-
med'in tbileri ile muhaliflerini birbirlerinden ayrmak istedi.
Medine'liler de Kuds'teki Mescid-i Aksa'ya ynelme arzusuna sa-
hip olduklarndan bu sefer onun tersini bir kble ngrd, Kbe'ye
ynelmelerini emretti ki, holanmamasna ramen Hz. Muham-
med'in, dorulayp uygun grd bir hususta ona uyan kimseyi or-
taya karsn..." [el-Vafi, c.5, s.83, bab: 67]
Bu aklama ile "nceden zerinde bulunduun" ifadesini
"ceal-na" fiilinin ikinci mef'ulu olarak deerlendirenlerin yaklam-
larnn yanll da ortaya kyor. Onlara gre ifadenin aklamas
yledir: "Beyt'l-Mukaddes'ten nce yneldiin Kbe'yi kble
yapmadk..." Yce Allah'n "meer kimin eliye uyduunu bilelim"
szn de delil olarak getirmilerdir. Bu anlam yanltr ve yanl
olduu nceki ifadelerden de anlalmaktadr.
Tefsir'ul-Ayy'de, Zbeyr'den yle nakledilir: mam Sadk'a
(a.s) dedim ki: "Syler misiniz, iman; sz ve amel midir, yoksa
amelden ayr srf sz mdr?" Dedi ki: "man, btnyle ameldir.
Sz ise, bu amelin ancak bazsdr. man Allah tarafndan farz k-
lnm, kitabnda akla kavuturulmu, nuru son derece belir-
512 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

gindir ve kant da deimeden yerinde durmaktadr. Allah'n kita-


b imana tanklk ediyor ve insanlar ona aryor."
"Nitekim yce Allah, Peygamberinin yzn, namaz esnasn-
da, Kuds'teki Beyt'l-Mukaddes'ten dndrp Mekke'deki Kbe'-
ye yneltince, Mslmanlar Peygamber efendimize (s.a.a),
'Beyt'l-Mukaddes'e ynelerek kldmz namazlar hakknda ne
buyurursun? Bu hususta bizim ve Kuds'teki Beytlmukaddese
ynelinerek namaz kld sralarda len kardelerimizin durumu
ne olacaktr?' dediler. Bunun zerine yce Allah, 'Allah sizi iman-
nz zayi edecek deildir. phesiz Allah insanlara efkatli, mer-
hametlidir.' ayetini indirdi. Bylece namaz iman olarak nitelen-
dirdi. Kim tm organlarn koruyarak Allah'tan saknrsa, organla-
rndan her biri aracl ile Allah'n koyduu farzlar yerine getirirse,
iman btn bir cennet ehli olarak Allah'la karlar. Kim de bu
hususta bir hainlik yaparsa ya da Allah'n bir emrini inerse, ek-
sik imanl olarak Allah'n huzuruna kar." [c.1 s.63, h: 115]
Ben derim ki: Bu hadisi Kuleyn de rivayet etmitir.1 Rivayette
"Allah imannz zayi edecek deildir." ayetinin kble deiikliin-
den sonra indiinin belirtilmesi, bundan nceki aklamalara ters
dmemektedir.
Men La Yahzuruh'ul-Fakh adl eserde belirtildiine gre, Resu-
lullah efendimiz (s.a.a) Mekke dneminde on yl, Medine d-
neminde de on dokuz yl Kuds'teki Beyt'l-Mukaddes'e ynelerek
namaz klmtr. Sonra Yahudiler, "Sen bizim kblemize yneliyor-
sun." diyerek yzne vurmaya baladlar. Bu tavrlar Resulullah
efendimizin (s.a.a) byk bir zntye kaplmasna neden oldu.
Gecenin bir ksmnda evinden kp yzn gklere evirdi. Tan ye-
ri aarnca sabah namazn kld. len namazn kld srada, iki
rekt tamamlaynca, Cebrail indi ve ona, "Biz senin yznn ge
doru evrilip durduunu gryoruz. Elbette seni holanacan
bir kbleye dndreceiz. Artk yzn Mescid-i Haram tarafna
evir." dedi, sonra efendimizin elinden tutup yzn Kbe'ye y-
neltti. Arkasnda saf tutan mminler de yzlerini o tarafa evirdi-
ler. Bu yzden erkekler kadnlarn yerine kadnlar da erkeklerin
yerine gemi oldular. Bylece Resu-lullah efendimiz namaznn

1- [Usl-i Kfi, c.2, s.33, h: 1]


Bakara Sresi / 142-151 ....................................................................................... 513

ilk ksmn Mescid-i Aksa'ya, ikinci ksmn da Kbe'ye ynelerek


klm oldu. Bu haber Medine'de bulunan bir dier mescide de ile-
tildi. O srada Mescitte bulunanlar ikindi namaznn ilk iki rektn
klm bulunuyorlard. Bunun zerine yzlerini Kbe'ye doru e-
virdiler.
Bylece namazn ilk ksm Mescid-i Aksa'ya son ksm ise,
Mes-cid-i Haram'a doru klnm oldu. Bu yzden ad geen mesci-
de "Mes-cid'l-Kbleteyn" yani "iki kble mescidi" denildi. [c.1, s.274]
Ben derim ki: Kumm de benzeri bir hadis rivayet ederek,
Resu-lullah efendimizin o srada Salimoullar Mescidinde namaz
kldn belirtmitir.
Tefsir'ul-Ayy'de mam Bkr'n (a.s) "Artk yzn Mescid-i
Hram tarafna evir." ifadesi ile ilgili olarak yle dedii belirtilir:
"Yani kbleye ynel ve yzn kbleden baka tarafa evirme, yok-
s namazn bozulur. nk yce Allah Peygamberine farz namaz-
la ilgili olarak, 'Yzn Mescid-i Hram tarafna evir. Nerede o-
lursanz, y-znz o yne evirin.' buyuruyor." [c.1, s.64, h: 116]
Ben derim ki: Bu ayetin farz namazla ilgili olarak indiini belir-
ten ve bunun ieriini farz namaza has klan rivayetlerin says ol-
duka kabarktr.
Tefsir'ul-Kumm'de yer alan bir rivayete gre, mam Sadk (a.s)
"Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu, oullarn tandklan gibi ta-
nrlar." ayeti ile ilgili olarak yle demitir: "Bu ayet Yahudi ve
Hris-tiyanlar hakknda inmitir. Yce Allah; 'kendilerine kitap ver-
diklerimiz onu yani Resulullah', oullarn tandklar gibi tanrlar.'
buyuruyor. nk yce Allah Tevrat'ta, ncil'de ve Zebur'da Hz.
Muham-med'in ve arkadalarnn niteliklerini, hicret ediini haber
vermitir. Yce Allah buna u szleriyle iaret ediyor: 'Muhammed
Allah'n Resuldr. O'nun yannda bulunanlar, kfirlere kar id-
detli, kendi aralarnda merhametlidirler. Onlarn, rku ve secde
ederek Allah'n ltuf ve rzasn aradklarn grrsn. Yzlerinde
secdelerin izinden nianlar vardr. Onlarn Tevrat'taki ve ncil'de-
ki vasflar budur.' [Fetih, 29]
Resulullah ve arkadalar Tevrat'ta byle tanmlanrlar. Pey-
gamberimiz ilh mesaj tebli etmekle grevlendirildii zaman,
514 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Ehli-kitap onu tand. Nitekim yce Allah yle buyuruyor: O bildikle-


ri kendileri-ne gelince, onu inkr ettiler." [Bakara, 89]
Ben derim ki: Bunun bir benzeri de el-Kfi adl eserde Hz. Ali'-
den rivayet edilmitir. [c.2, s.283, h: 16]
i kaynaklarnn birounda belirtildiine gre, "Nerede olur-
sanz olun, Allah hepinizi bir araya getirir." ayeti mam- Kim Hz.
Mehdi'nin arkadalar ile ilgilidir. Baz kaynaklarda da bu yorumun
bir tr uyarlama olduu belirtilir.
Ehlisnnet kanallarndan gelen bir rivayete gre, "Size olan
nimetimi tamamlayaym." ifadesi ile ilgili olarak Hz. Ali, "Nimetin
tamamlanmas slm zere lmektir." demitir.
Yine Ehlisnnet kaynaklarnda belirtildiine gre, "Nimetin
tamamlanmasndan maksat, cennete girmektir."

KIBLE HAKKINDA LM BR NCELEME


slm dininde kbleye ynelmek, tm Mslmanlar kapsayan
genel bir ibadet olan namaz, hayvan kesme ve umum halk ilgi-
lendiren dier baz konular asndan son derece nemlidir. Bu
yzden kbleyi belirlemek iin cidd bir aratrma yapma gereini
duyarlar. nceki dnemlerde genellikle zan, varsaym ve biraz da
tahmin esasna dayal olarak kbleyi belirlemeye alrlard. Daha
sonralar mmetin matematik bilginleri bilimsel bir aratrma ve
geree en yakn noktay belirleme gereini duydular. Bu amala,
lkelerin enlem ve boylamlarn belirleme amac ile kullanlan
cetvellerden, aletlerden yararlanma ynne gittiler.
nce, girinti ve gen hesab ile, Mekke'nin bulunulan yerin
gney noktas karsndaki sapma konumunu ortaya kardlar.
Yani bulunulan yer ile Mekke arasndaki kavuma izgisinin, bu-
lunulan yer ile o yerin gney noktas arasndaki kavuma izgisin-
den (gndzn yar izgisi) sapma orann belirlediler. Daha sonra,
gndzn yan izgisini belirleyen ve Hint dairesi olarak bilinen l-
yardmcl ile tm slm lkeleri asndan bu noktay belirle-
diler. Ardndan sapma derecelerini ve kble hattn tayin ettiler.
Daha sonra kolaylk olsun diye pusula olarak bilinen mknats-
l aleti kullandlar. nk pusulann iki ibresinden biri kuzeyi biri
de gneyi gsterir. Bu alet, Hind dairesi yerine gney noktasnn
Bakara Sresi / 142-151 ....................................................................................... 515

belirlenmesi iin kullanlr. Ayrca lkenin sapma izgisi bilindiin-


den kble tarafn belirleme kolaylar.
Ancak bu alma -Allah kendi rzasna ynelik bu almalar
kabul etsin- iki bakmdan da yanlmadan kurtulamamtr. Birinci-
si: Son dnem matematikiler, ilk kuak matematikilerin boyla-
m belirlemede yanldklarn ortaya koydular. Bu yzden yn
sapmas ve Kbe'nin bulunduu noktann belirlenmesi ile ilgili he-
saplar altst oldu. yle ki: Bir lkenin enlemini belirlemeye -
kuzey kutbunun yksekliini gz nnde bulundurarak- ilikin
yntemleri geree yakn bir isabetlilie sahipti. Ancak boylam
belirlemeye ilikin yntemleri iin ayn eyi sylemek mmkn
deildir. Bu ise, gksel bir olayla ilgili iki ortak nokta arasndaki
mesafeyi gz nnde bulundurmaktr. Gne tutulmas gibi ki bu
olay onlarca ancak, gnein yrngesindeki seyri orannda algla-
nabilirdi. Buna saatle lme denir. Ancak bu yntem, eskiden kul-
lanlan aletlerle olduka gt ve titiz bir uygulamadan uzakt.
Ne var ki, gnmzn gelimi aralar ve iletiimin salad
yaknlk, meseleyi son derece kolaylatrmtr. Kbleyi tayin etme
gerei de hala geerlidir. Nitekim Serdar Kabil adyla tannan fazi-
letli eyh, bu hususta bir alma yapmtr. Yeni yntemlerle kb-
leye ilikin yn sapmasn belirlemitir. Yapt almalara ve in-
celemelere yer verdii "Tuhfet'ul-Ecille F Marifet'il-Kble" adl risa-
leyi yaymlamtr. Son derece yararl ve ayrntl bilgiler ieren bir
risaledir. Bu risalede eyh, kblenin nasl belirleneceini matema-
tiksel olarak aklyor. Ayrca lkelerin kble emasn da iziyor.
eyhin ulat bulgularn en ilginci de (Allah almalarndan do-
lay onu mkfatlandrsn), Peygamber efendimizin (s.a.a) Medi-
ne'deki Mescidinin mihrab ile ilgili stn kerametini ortaya koyan
tespitidir.
yle ki: Eskilerin hesaplamasna gre, Medine'nin corafi
konumu, enlem: 25, boylam: 75 20 dk. Fakat Resulullah efen-
dimizin mescidindeki mihrap bu hesaplara uymuyordu. Bu yzden
limler mihrabn kbleye uyumluluunu eitli alardan aratr-
maya gidiyor ve yn sapmasna deiik aklamalar getirme ge-
reini duyuyorlard. Fakat bunlarn gerekle uzaktan yakndan bir
ilgileri yoktu. Ancak eyh (r.a), Medine'nin corafi konumunun, en-
516 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

lem: 24 25 dk. boylam; 39 59 dk. yn sapmas yaklak olarak


0 45 dk. eklinde olduunu tespit etti. Bu hesaba gre
Resulullah'n mihrab kbleyle tam uyuuyordu. Bylece, namaz
kld bir srada dnp yzn evirdii kble ile ilgili olarak
Resulullah efendimizin akllara durgunluk veren bir mucizesi daha
gn yzne kyordu. Resulullah Cebrail gelip kolumdan tuttu ve
yzm Kbe'ye dndrd demiti. Hi kukusuz Allah ve O'nun
elisi doru sylyor.
Daha sonra deerli mhendis ez-Zaim Abdurrezzak el-Beair -
Allah rahmet etsin- yeryznn birok blgesinin kblesini tespit
etti ve buna "Marifet'ul-Kble" adl eserinde yer verdi. Bu eserde
yaklak olarak dnyann bin be yz blgesinin kble emas i-
zilmitir. Bylece kble tayinine ilikin ilh nimet tamamlanm
oldu.
kincisi: Bu da meselenin manyetik yndr. Bilim adamlarna
gre, dnyann iki manyetik kutbu, dnyann iki corafik kutbu ile
uyumazlar. Sz gelimi manyetik kuzey kutbu ile corafi kuzey
kutbu arasndaki farkllk zamanla bin mile kadar kar. Dolaysy-
la pusula corafik gney kutbunu tam olarak gstermez. yle ki
bazen hi de normal karlanmayacak bir yn farkll ortaya -
kar. Gnmzde, (ki 1332 h.. yln kastediyorum.) deerli m-
hendis Hseyin Ali Rezm-ara bu meseleyi zmlemitir. Deiik
blgelere gre corafik kutupla manyetik kutup farklln tespit
etmitir ki, onun tespit ettii blge says bin kadardr. Onun icat
ettii pusula, kble tayininde geree yakn bir isabetlilik gster-
mektedir. Gnmzde kullanlan pusula onun icaddr. Allah onu
almasndan dolay mkfatlandrsn.

KIBLE HAKKINDA TOPLUMSAL BR NCELEME


nsan topluluklarnn yapsn inceleyen, toplum ad verilen bi-
rimin zellik ve etkinliklerini gzlemleyen bir insan, toplumu bir
olgu olarak meydana getiren, ardndan daha alt dzeyli birimlere
ayrann, daha geni alanlara doru yaygnlatran etkenin insan
doas olduunu grecektir. nsan yce Allah'n, ftrat kanalyla
kendisine ilham etmesi sonucu varln srdrme ve eksiini gi-
derme amac ile toplumsal hareketlere giriir. Topluma snr,
Bakara Sresi / 142-151 ....................................................................................... 517

toplumsal eitim ve denetim aracl ile kendi hareketlerini top-


lumun hareketlerine uydurma, toplumla birlikte oturup kalkma
gereini duyar. Ardndan insan baz bilgilerin farkna varr, kendi-
sine baz bilgiler (zihinsel kavramlar) ve ilham edilir ve baz kavra-
ylar edinir ki, bunlar aracl ile maddeyi ve mdd varlk iinde
ihtiya duyduu olgular, kendi hareket biimini ve amalarn be-
lirler. Bunlar onunla kendi hareketleri ve kendi ihtiyalar arasn-
daki balanty salarlar. Gzel ya da irkin, gerekli ya da zorunlu
olduuna inanmak gibi birtakm toplumsal temel prensiplerin be-
lirlenmesi gibi. Uluslarn, blge ve alarn deimesiyle deiim
ve bakalama arzeden bakanlk, bakan tarafndan ynetilme
durumu, mlkiyet, zel mlkiyet, ortak ve zel ilikiler, teki genel
nitelikli kural ve yasalar, ulusal gelenekler de bunlar arasnda yer
alr.
u hlde zerinde birleilen ve gr birliine varlan toplum-
sal deerler ve kurallar yce Allah'n ilhamna dayal insan doa-
snn rnleridirler. nsan doas, inand ve istedii deeri d -
lemde somutlatrp ardndan amel, fiil, terk ya da btnleme ek-
linde pratize etme saydamlna sahip klnmtr.
Madd olgulardan mnezzeh ve madd olarak alglanmaktan
uzak olan yce Allah'a kulluk sunma amac ile ynelme, kalp ve
vicdan snrlarnn dna tarlmak ve fiiller erevesine indir-
genmek istenince -ki fiiller ancak madd olgularca gerekletirilir-
ler.- bu duygularn temsil olarak somutlatrlmalarndan baka
seenek yoktur ki, kalbi yneliler farkl nitelikleriyle nazara alna-
rak kendi anlamlarna uygun biim ve ekillerle fiil eklinde so-
mutlatrlrlar. Alalmay sembolize eden secde, sayg gstermeyi
sembolize eden rku, feda olmay sembolize eden tavaf, ululama-
y sembolize eden kyam ve huzura pak ve temiz olarak kmay
sembolize eden gusl ve abdest gibi.
Hi kukusuz kulun mabuduna ynelmesi, ibadet ederken y-
zn ona dndrmesi, sunduu ibadetin ruhunu oluturur. Bu ruh
olmazsa, ibadetin hayat ve varl sz konusu olmaz. badetin
tam, kalc, srekli ve gerek olmas bakmndan bu ruhun sembo-
lize edilmesi bir zorunluluktur.
518 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Putperestler, yldzlara ve dier cisimlere kulluk sunan insan-


lar, ibadet ederlerken mabutlarn karlarna alyorlard. Yz yze
gelmeyi salayan zel meknlarda bedenleriyle onlara yneliyor-
lard.
Fakat, peygamberlerin sunduklar din zellikle de bu dinlerin
tmn tasdik eden slm dini, kble olarak Kbe'yi ngrm ve
namazda ona ynelmeyi emretmitir. Bir Mslman dnyann ne-
resinde olursa olsun, Kbe'ye ynelerek namaz klmak durumun-
dadr ve bu hususta hibir mazeret ileri sremez. Baz durumlarda
kbleye kar durmay, baz durumlarda da ona srt evirmeyi ya-
saklamtr slm. Dier baz durumlarda ise, Kbe'ye ynelmeyi
mendup saymtr. slm bununla insan kalbindeki Allah'a yneli
duygusunu, evine ynelterek korumay amalamtr ki, yalnzl-
nda, kalabalk arasnda, ayakta, oturuunda, uykusunda, uyakl-
nda, ibadet annda ve kulluk kast tayan herhangi bir davran-
nda Rabbini unutmasn. Hatta en basit hareketlerde bile bu
duygunun gz nnde bulundurulmasn, korunmasn istemitir.
Bu, meselenin ferde ynelik ksmdr.
Meselenin topluma bakan yn ise, daha hayret verici, daha
etkileyici, daha belirgin ve daha derin etkilidir. nsanlar, aralarn-
daki zaman ve mekn farkllna ramen ayn noktaya ynelmek
suretiyle birlemi oluyorlar. Bu olay onlar arasndaki dnce bir-
liinin, toplumsal balln, gnllerin kaynamlnn somut i-
fadesidir. Ferdin madd ve manev hayat ile ilintili her olguya n-
fuz etmesi mmkn olan bu ruh, toplumsal boyutta daha engin,
oluturduu toplumsal birlik daha gl ve daha yetkindir.
Yce Allah bu ayrcal Mslman kullarna zg klmtr.
Bununla onlarn birlik ve beraberliklerini, toplumsal heybetlerini
korumutur. nsanlarn iki kiinin bir gr etrafnda birlemesi
hayal olascasna eitli hiziplere, deiik mezhep ve mereplere
blnm olmalarna ramen, bize bahettii bu nimetlerinden
dolay ulu Allah'a krediyoruz.
Bakara Sresi / 152 .............................................................................................. 519

152- "yleyse beni ann ki, ben de sizi anaym; bana kredin,
nankrlk etmeyin."

AYETN AIKLAMASI
Yce Allah, ilerinden bir peygamber gndermi olmasn,
hem Hz. Peygambere, hem de Mslmanlara ynelik bir ltuf ola-
rak nitelendiriyor. Hi kukusuz bu, deeri llemeyen bir nimet-
tir. Ba stne batr. Allah'n onlar hatrlamasdr. nk
dosdoru yola iletme hususunda onlar unutmam, varlabilecek
en st kemal noktasna kadar ykseltmitir onlar. Buna ek olarak
bir de kendileri iin bir kble belirlemitir. Bu olay, dinlerinin kema-
le ermesi, ibadet kast tayan davranlarnn birlik ve ahenk iin-
de olmas, dinsel ve toplumsal stnlklerinin pekimesi demek-
tir.
Bunun bir gerei olarak Mslmanlar kendisini anmaya ve bu
nimetine krle karlk vermeye davet ediyor ki, kendisine yne-
lik kulluk ve itaatleri ile kendisini anmalarna bol nimetle karlk
vererek onlar ansn. krettikleri ve nankrlk etmedikleri iin
verdiinin kat kat fazlasn versin.
Nitekim ulu Allah yle buyuruyor: "Unuttuun zaman Rabbini
an ve umarm Rabbim beni, doruya bundan daha yakn bir bil-
giyle ulatrr." (Kehf, 24) "Andolsun krederseniz elbette size ni-
metimi artrrm." (brhm, 7) Her iki ayet de Bakara suresinde yer
alan kble deiikliine ilikin ayetlerden nce inmitir.
Ayrca "anma" kimi zaman gafletin kart olarak kullanlm-
tr. Yce Allah yle buyuruyor: "Kalbini bizi zikretmekten gaflete
drdmz kimseye itaat etme." (Kehf, 28) Gaflet, "bilgi"nin
temelde var olmasna ramen, bilinmemesi, fark edilmemesidir.
Bunun kart "anma"dr, ki bildiinin farknda olmay, bildiini
bilmeyi ifade eder. Kimi durumlarda "anma", "unutma"nn kart
olarak da kullanlr. Bu ise, bilginin grnm olarak zihinden kay-
520 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

bolmasdr. u ayet-i kerimede buna iaret ediliyor: "Unuttuun


zaman Rabbini an." Bu bakmdan bazen "anma" da tpk "unut-
ma" gibi ayrnt niteliindeki sonular ve zellikleri bulunup da
kendisi bizzat gereklemedii yerlerde bile kullanlabilmektedir.
Sz gelimi, sen, yardmna ihtiyac olduu hlde arkadana yar-
dm etmezsen -onu andn hlde- onu unutmusundur. "Anma"
iin de ayn durum geerlidir.
Grld kadaryla lafz "anma"ya da "anma" denilmi ol-
mas bu yzdendir. nk bir eyden sz etmek, onu kalben an-
mann belirtisidir. Nitekim yce Allah buyuruyor: "De ki: Size on-
dan hatrlatma niteliinde baz bilgiler okuyacam." (Kehf, 83)
Buna benzer birok ayet vardr. Eer lafz "anma" da gerek an-
lamda anma saylsa, o zaman, "anma"nn bir mertebesi de lafzi
anmadr, denilmelidir. nk byle bir anma szle snrldr, onun-
la kaytldr.
u hlde "anma"nn da mertebeleri vardr. Nitekim yce Allah
yle buyuruyor: "Kalpler yalnzca Allah'n zikriyle mutmain olur."
(Ra'd, 28) "Rabbini iinden yalvararak ve korkarak, yksek olma-
yan bir sesle sabah-akam an ve gafillerden olma." (A'rf, 205) "A-
talarnz andnz gibi, hatta daha kuvvetli bir anla Allah' a-
nn." (Bakara, 200) Kuvvetli deyimi, ancak anmamn nitelii olabilir,
lafzn deil.
"Unuttuun zaman Rabbini an ve umarm Rabbim beni, do-
ruya bundan daha yakn bir bilgiyle ulatrr." (Kehf, 24) Bu ayetin
son ksm, Peygamber efendimizin (s.a.a) bulunduu konumdan
daha stn olan bir konuma ynelik bir temennisini ieriyor. So-
nu olarak ayetin anlam yle oluyor: "Sen, O'nu anma mertebe-
lerinin yksek bir mertebesinden daha aa bir mertebeye indiin
zaman, -ki bu "unutma"dr- Rabbini an ve bu anma ile en yakn yo-
lu ve en stn mertebeyi temenni et." Buna gre kalben anmann
da kendi iinde mertebeleri vardr. yleyse, "Anma, anlamn nefis-
te hazr olmasdr." diyenin sz dorudur. nk hazr olmann
dereceleri vardr.
Eer "beni ann" ilh kelmnda (ki bu ifadenin orijinali birinci
ahs -mtekellim- "ya"sna mteallk bir fiildir) kastedilen "anma"
hibir msamahaya yer brakmayacak ekilde gerek nitelikli
Bakara Sresi / 152 .............................................................................................. 521

anma olsayd, bu, insann dier tr bir temel bilgiye sahip olduu
ve bu bilginin bizim alageldiimiz, bilinen eyin biim ve mef-
humunun bilenin zihninde olumasndan ibaret olan bilgiden farkl
olduunu ifade ederdi. nk bu tr bir bilgi varsaylrsa, bu, bile-
nin bilineni belirlemesi ve tavsif etmesi demektir. Oysa yce Allah,
niteleyenlerin nitelemelerinden mnezzehtir. Nitekim yle buyu-
ruyor yce Allah: "Allah onlarn yaktrmalarndan mnezzehtir.
Fakat Allah'n muhlis kullar hari." (Safft, 159-160) "Onlar bilgice
O'nu kavrayamazlar." (Th, 110) naallah bu, iki ayet zerinde
durduumuz zaman, daha etrafl bilgi vermeye alacaz

AYETN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Zikrin, yani Allah' anmann fazileti ile ilgili birok rivayet Snn
ve i kanallardan aktarlmtr. Deiik kaynaklarn belirttiine
gre, her durumda Allah' anmak gzeldir, iyi bir davrantr.
Uddet'd-Da'de yle deniyor: Rivayet ediliyor ki: Resulullah
efendimiz (s.a.a) ashabnn yanna gelerek yle dedi: "Cennet
bahelerinde otlayn." Dediler ki: "Ya Resulallah, cennet baheleri
nedir?" Buyurdu ki: "Allah'n anld meclislerdir. Sabah akam Al-
lah' ann. Kim Allah katndaki derecesini bilmek isterse, Allah'n
kendi katndaki derecesine baksn. nk kul Allah' kendi iinde
hangi dereceye koyarsa, Allah da onu o dereceye koyar. Biliniz ki:
Yce hkmdarnz katndaki en hayrl, en temiz, en stn dere-
celi ve zerine gne doan en deerli ameliniz, Allah' anmanzdr.
nk yce Allah, "Ben, beni anann arkadaym" diyor ve buyuru-
yor ki: "Beni ann, ben de sizi nimetlerimle anaym. Beni, itaat ede-
rek, ibadet ederek ann; ben de sizi nimetlerle, ltufla, huzurla ve
honutlukla anaym." [s.238, h: 17]
el-Mehasin'de ve Ravendi'nin ed-Deavat adl eserinde mam
Sa-dk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: Yce Allah diyor ki: "Kim
vaktini srekli beni anmakla geirirse ve benden dilemeye zaman
bulamaz-sa, ben ona benden isteyeceinden daha hayrlsn veri-
rim." [c.1, 39, h: 43]
el-Mean adl eserde Hseyin el-Bezzz, mam Muhammed B-
kr'n (a.s) kendisine yle dediini rivayet eder: "Yce Allah'n
kullarna farz kld en ar ykmll sana haber vereyim
mi?" "Evet" dedim. Dedi ki: "nsanlara adil davranman, kardeinle
522 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

"Evet" dedim. Dedi ki: "nsanlara adil davranman, kardeinle ken-


dini eit gr-men ve her art altnda Allah' anmandr. Allah' an-
mann kapsamna girmesine ramen, 'Subhanallahi ve'l-
hamdulillahi ve la ilhe illellahu vellahu ekber'i kasdetmiyorum.
Her art altnda Allah' anmak; On'a itaat ve isyan ettiin durum-
larda onu anman, demektir." [s. 192, h: 3]
Ben derim ki: Bu anlam ieren birok hadis Peygamber efen-
dimizden (s.a.a) ve onun Ehlibeyti'nden (a.s) rivayet edilmitir.
Bunlarn bazsnda yce Allah'n u szne iaret edilir: "Allah'tan
korkanlar, kendilerine eytandan gelen bir vesvese dokunduu
zaman, hemen Allah' anarlar, bylece hatalarn grrler." (A'rf,
201)
Uddet'd-Da adl eserde, Resulullah efendimizin (s.a.a) yle
dedii rivayet edilir: "Yce Allah diyor ki: Kulumun genellikle be-
nimle ilgili olduunu bildiim zaman, onun ehvet duygusunu ve
ihtirasn benden dilemeye, bana yakarmaya dntrrm. Ku-
lum byle olunca da, bir yanlgya dmek zereyken, onunla ya-
nlgnn arasn ayrrm. te bunlar benim gerek dostlarmdr. -
te bunlar gerek kahramanlardr. Onlar, yle kimselerdirler ki, i-
ledikleri bir sutan dolay bir memleketin halkn yok etmek iste-
diim zaman, bu kahramanlarn hatr iin, sz konusu cezay kal-
drrm." [s.235]
el-Mehasin adl eserde mam Sadk'n (s.a.a) yle dedii riva-
yet edilir: Allah diyor ki: "Ey demolu, beni kendi nefsinde an,
ben de seni kendi nefsimde anaym. Ey demolu, beni yalnzken
an, ben de seni yalnzken anaym. Beni meclisin iinde an, ben de
seni senin meclisinden daha hayrl olan bir meclis iinde ana-
ym." mam dedi ki: "Bir kul Allah' insanlardan oluan bir topluluk
iinde annca, Allah da onu meleklerden kurulu bir topluluk iinde
anar." [c.2, s.39]
Ben derim ki: Bu anlam ieren birok hadis hem ia, hem de
Ehlisnnet kaynaklarnca rivayet edilmitir.
ed-Drr'l-Mensr tefsirinde, imann ubeleri ile ilgili olarak
Taberan, bn-i Mrdeveyh ve Beyhaki, bn-i Mes'd'a dayanarak
u hadisi tahric ederler: Resulullah efendimiz (s.a.a) buyurdu ki:
"Kime drt ey verilirse, ona drt ey verilir. Bu szn aklamas
Bakara Sresi / 152 .............................................................................................. 523

Allah'n kitabndadr: Kime 'anma' baars verilirse, Allah da onu


anar. nk yce Allah, 'Beni ann ki, ben de sizi anaym.' buyu-
ruyor. Kime dua etme tevfiki verilirse, karl da verilir. nk
yce Allah, 'Bana dua edin, size karlk vereyim.' buyuruyor. Kim
kretmeye muvaffak klnrsa, kendisine fazlas da verilir. Ulu Al-
lah buyuruyor ki: 'Eer krederseniz, elbette size verdiim nime-
timi artrrm.' Kime istifar verilirse, balanma da verilir. Yce
Allah buyuruyor ki: Rab-binizden balanma dileyin. nk O,
ok balayandr."
ed-Drr'l-Mensr tefsirinde belirtildiine gre, Said b.
Mansr, bn-i Mnzir ve Beyhaki imann ubeleri ile ilgili olarak
Halid b. Ebu mran'a dayanarak u hadisi tahric etmilerdir:
Resulullah efendimiz (s.a.a) buyurdu ki: "Kim Allah'a itaat ederse,
kukusuz Allah' anm olur, namaz, orucu ve Kur'n okumas az
miktarda olsa bile. Kim Allah'a isyan ederse, O'nu unutmutur;
ok namaz klsa da, srekli oru tutsa da ve zamann Kur'n o-
kumakla geirse de."
Ben derim ki: Bu hadis gsteriyor ki, bir kul ancak gaflet ve
unutma sonucu gnah ileyebilir. nk bir insan gnahn gerek
mahiyetini ve olumsuz sonularn hatrlayacak olursa, hibir e-
kilde gnah ilemeye yeltenmez. Bir insann yannda Allah'n ad
anld hlde aldr etmeden gnah iliyorsa ve Rabbinin ulu
makamna bir deer vermiyorsa, bu insan Rabbinin yceliinin ve
ululuunun bilincinde olmayan azgn bir cahildir. Ulu Allah'n insa-
n her ynden kuattn bilmeyen bir ahmaktr.
Bu hususa baka rivayetler de iaret ediyor. ed-Drr'l-Mensr
tefsirinde Ebu Hind ed-Dar Resulullah efendimizden yle rivayet
ediyor: Allah buyuruyor ki: "taat ederek beni ann, ben de ba-
lamak suretiyle sizi anaym. Kim -itaat eden biri olarak- beni nar-
sa, onu balamak suretiyle anmak benim iin bir zorunluluk o-
lur. Kim -isyan eden biri olarak- beni anarsa, onu da cezalandr-
mak suretiyle anmak benim iin bir zorunluluk olur."
Bu hadiste gnah annda anma olarak nitelendirilen durumla
kastedilen, gerek bu ayette ve gerekse dier rivayetlerde "Allah'
unutma" olarak nitelendirilen durumdur. nk bu durumun de-
vamnda "Allah' anma"nn kanlmaz sonular gereklemiyor.
524 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Konu hakknda sylenecek daha ok sz var, yeri geldike konuya


ilikin ayrntl aklamalarda bulunacaz.
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 525

153- Ey inananlar, sabr ve namazla yardm dileyin. Muhakkak


ki Allah, sabredenlerle beraberdir.
154- Allah yolunda ldrlenlere de "ller" demeyin; hayr,
onlar diridirler, ama siz farknda deilsiniz.
155- Andolsun, sizi korku, alk, mallardan, canlardan ve rn-
lerden (evlatlardan) eksiltme gibi eylerle deneriz. Sabredenleri
mjdele.
156- Onlar ki, kendilerine bir bela eritii zaman, "Biz Allah i-
iniz ve O'na dneceiz." derler.
157- te Rablerinden balamalar ve rahmet hep onlaradr
ve doru yolu bulanlar da onlardr.

AYETLERN AIKLAMASI
Ele aldmz bu be ayetin ak bir btnlk oluturuyor.
Cmleler arasnda szel vurgu ve bir ahenk var. Cmlelerin ifade
ettikleri anlamlar ise, i ie girmi durumdadr. lk ayetin ak son
ayete yneliktir, son ayetin anlamnda ilk ayete gndermede bu-
lunuluyor. Bu da gsteriyor ki, bu ayetler ayr ayr zamanlarda de-
il de bir kerede inmilerdir. Ayetlerin ak, bunlarn sava emri-
nin verilmesinden, cihat hkmnn bir ykmllk olarak bildi-
526 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

rilmesinden ksa bir sre nce indiklerini gsteriyor. nk bu a-


yetlerde mminlerin ileride karlaacaklar bir snama amal be-
ladan, balarna gelecek bir musibetten sz ediliyor. Bu, tm in-
sanlar iin geerli olan bir bela ya da musibet deildir.
Burada kastedilen genel bir snavdan geirmedir ki, bu, nor-
mal ve srekli vuku bulan bir gelime deildir. nk doada yer
alan dier canllar gibi insanolu da bireysel olarak baz cz' ge-
limelerle karlar ki, bunlar sayesinde bireysel yaanma ege-
men olan sistemde bir bozulma, bir dzensizlik meydana gelir.
lm, hastalk, korku, alk, znt ve yoksunluk gibi. Bu, yce Al-
lah'n kullarnn ve yaratt tm canllarn hayatna egemen kld
bir yasadr. Dnya srekli bir mcadele yurdudur. Varolu yasas-
nn zellii deiim ve bakalam-dr. Allah'n yasasnda bir de-
ime, Allah'n yasasnda bir bakalama bulamazsn.
Bireysel snama amal bela, snavdan geirilen insan asn-
dan ar ve istenmeyen bir olgu olmakla beraber, toplumsal nite-
likli bela ve snama amal musibetler kadar korkun ve rktc
deildir. nk musibetle kar karya kalan birey, baka bireyle-
rin gcnden destek alr. Bunlar aracl ile dayanklln, diren-
cini ve kararlln pekitirir. Ancak toplumsal nitelikli, kapsaml
musibetler kamu bilincini, kamuoyunu olumsuz ynde etkiler.
Toplumsal yaplanmann, sosyal rgtlenmenin ileyiini fel eder.
Hayat dzeni altst olur, korku byyerek yaylr. Yalnzlk rkt-
c boyutlara ular. Byle bir durum karsnda akl ve bilin kar-
r. nsann kararll ve direnci krlr. Ksacas, toplumsal nitelikli
bela ve kapsaml snama daha meakkatli ve sonular bakmn-
dan daha acdr. Ayetlerden anladmz budur.
Burada sz edilen genel musibet, toplumsal nitelikli veba
salgn ve ktlk gibi her belay kapsamamaktadr. Sz konusu o-
lan, kendi tercihleri sonucu balarna gelecek bir beladr. nk
onlar tevhit esasna dayal dini benimsemi ve hak ierikli davete
olumlu karlk vermilerdir. Bu tercihlerinden dolay dnya ile ara-
larnda, zellikle de kendi uluslar ile aralarnda gr ayrl ba
gstermitir. Kendilerine kar kanlarn tek amac, Allah'n nuru-
nu sndrmek, adaleti ngren ilh mesaj dnya yznden sil-
mek ve hak ierikli ary etkisiz hle getirmektir. Aradaki sr-
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 527

tmeyi, gr ayrlklarn sona erdirmek iin savatan baka da


bir zm yolu grnmyordu. nk kar taraf asndan mesa-
ja kar kant sunma, dinden dndrme amal basky younla-
trma, saf gnllere vesvese verme, kafalar kartrmak iin etra-
fa kuku yayma ve benzeri giriimler sonusuz kalmt. Peygam-
berin mesajna kantla karlk verme, vesvese, fitne ve desise
sokma din dmanlarn tatmin edecek bir etki brakmamt. Hak
ierikli mesajn yolunu tkamak, dinin gz kamatrc parlak nu-
runu sndrmek iin savamaktan baka bir zm kalmamt.
Bu, sorunun kfirlere ynelik ksmyd.
Din asndan ise, problem gayet akt. Tevhit esasna dayal
ilh mesaj dnyann drt bir yanna duyurmak, hak dini yaymak
ve bu dinin ngrd adil hkm egemen klmak, batln kkn
kurutmak iin savamaktan baka seenek yoktu. nk insa-
nolunun bu dnyaya iniinden bu yana yaanan deneyimler gs-
termitir ki, hakkn etkinlii batln bertaraf edilmesi ile mmkn-
dr. Batl ise, ancak gce dayal darbelerle bertaraf edilebilir.
Ksacas, bu ayetlerde sz konusu snava "Allah yolunda sa-
va" deyimi ile iaret ediliyor. Bu sava yle bir slupla tanmlan-
yor ki, holanlmayacak bir taraf, olumsuz bir yn kalmyor. Bu-
na gre cihat lm deil, hayattr. Hem de ne hayat!
Bu ayetler mminleri savaa tevik ediyor. Bir snavdan
geirileceklerini ve sabretmedikleri, meakkatlere katlanmadklar
srece yk-sek derecelere ulaamayacaklarn, Rablerinin rah-
metine ve esenliine kavuamayacaklarn, O'nun hidayetine
eremeyeceklerini haber veriyor. Bu zorluklar karsnda ne ile
yardm dileyeceklerini retiyor. Sabr ve namaz. Sabr; panie
kaplmann, bozguna uramann, aknla dmenin tek pan-
zehiridir. Namaz ise, Rabbe ynelitir, tm ileri ynlendiren ilh
gce sarlmadr. Namaz, tm gcn yce Allah'a ait olduunun
somut
"Ey ifadesidir.
inananlar, sabr ve namazla yardm isteyin. Muhakkak ki Allah
sabredenlerle beraberdir." Bundan nce, "Sabrederek ve namaz k-
larak yardm dileyin. Ve kukusuz o Allah'a sayg gsterenlerden
bakasna ar gelir." (Bakara, 45) ayetini incelerken, sabr ve na-
maz kavramlar ile ilgili baz aklamalarda bulunmutuk. Sabr;
Kur'n- Kerim'in vgyle sz ettii ve sk sk gndeme getirdii
528 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

karakterlerin, durumlarn banda gelir. Bu kavram, yaklak ola-


rak yetmi yerde geer. Bir ayette, "Bunlar yaplmas gereken
ilerdir." (Lokmn, 17) diye sz ediliyor bu kavramdan. "Buna ancak
sabredenler kavuturulur. Buna ancak byk pay sahibi olan
kimse kavuturulur." (Fussilet, 35) denilerek, sabrn ne kadar -
nemsendii vurgulanyor. Bir ayette de, "Sabredenlere, mkfat-
lar hesapsz denecektir." (Zmer, 10) buyuruluyor.
Namaz ise, Kur'n- Kerim'de tevik edilen en byk ibadet-
lerden biridir. Namazla ilgili olarak yle bir ifade kullanlyor
Kur'nda: "Namaz irkin utanmazlklardan ve ktlklerden
vazgeirir." (Anke-bt, 45) Yce Allah'n kitabnda dile getirdii hi-
bir tavsiye yoktur ki, en banda namaz bulunmasn.
Ardndan yce Allah, sabr niteliine sahip bulunan kimseler
iin: "Allah sabredenlerle beraberdir." buyuruyor. Ama namazla
ilgili olarak byle bir ifade kullanmyor. Bundan nce yer alan,
"Sabrla ve namazla yardm dileyin. nk namaz, Allah'a sayg
duyanlardan bakasna ar gelir." denilmiti. Ama bu ayetlerin
atmosferi korkularn bulutuu, yiitlerin vurutuu bir atmosfer-
dir. Dolaysyla daha nce yer alan ayetin aksine, burada "sabr"
olgusunu n plna karmak daha uygundur. Bu yzden, "Allah
sabredenlerle beraberdir." denilmitir. Hi kukusuz burada kas-
tedilen beraberlik, u ayet-i kerimede kastedilen beraberlikten
farkldr: "Nerede olursanz, O, sizinledir." (Hadd, 4) Bu ayette kas-
tedilen beraberlik, kuatclk ve yneticiliktir. Fakat sabredenlerle
olma eklindeki beraberlik, yardmc olma, destekleme anlamn
ifade eder. Buna gre sabr, kurtuluun anahtardr.
"Allah yolunda ldrlenlere, "ller" demeyin; hayr, onlar diridirler,
ama siz farknda deilsiniz."
Denilebilir ki: Burada hitap, Allah'a, Peygamberine ve ahiret
gnne inanan, ahirette hayatn olacan kesin olarak bilen m-
minlere yneliktir. Hak davete olumlu karlk verdikten ve
ahiretteki hayat tasvir eden birok ayeti dinledikten sonra bunla-
rn, lmle birlikte insann yok olduuna inandklarn dnmek
doru deildir. Bununla beraber bu ayet-i kerime, belli bir grup iin
lmden sonra yaamaktan sz ediyor ki, bunlar, mminlerden
olup da Allah yolunda savarken ldrlen ehitlerdir. Kfirler iin
byle bir durum sz konusu de-ildir. Oysa lmden sonra hayat,
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 529

herkesi kapsayan genel bir durumdur. O hlde bu ayet-i kerimede


sz edilen "lmden sonra hayat"tan maksat ismin kalc olma-
sdr, geen zamana ramen hatrann canl kalmas ve iyi bir e-
kilde anlmadr. Baz tefsir bilginleri ayeti bu ekilde
yorumlamlardr.
Yukardaki yorum birka adan tutarszdr: Birincisi: Sz edi-
len bu tr bir hayat, gereklii bulunmayan bir kuruntudur. Hayal
bir hayattr bu. Ve adndan baka hibir eyi yoktur. Bylesine ku-
runtuya dayal bir meselenin Allah'n kelmnda yer almas O'nun
yceliine yaramaz. Ulu Allah, insanlar geree arr ve "hak-
tan sonra sapklktan baka ne vardr." (Ynus, 32) buyurur. Hz. b-
rahim'in, "Sonra gelenler arasnda bana, bir doruluk dili nasib
eyle." (uar, 84) eklindeki isteine gelince, Hz. brahim burada,
hak ierikli daveti iin ve dosdoru anlatm iin kendisinden son-
ra kalclk istiyor. Srf gzel bir vg ve ho bir anlma istemesi
sz konusu deildir.
Evet, bu bozuk dnce ve bu yalanc kuruntu, ancak materya-
listlere ve natralistlere yakr. nk onlar, ruhlarn madde k-
kenli olduklarna inanrlar. lmle birlikte insann yok olduunu ve
ahiret hayatnn olmayacan dnrler. Bununla beraber, insan
ftratnn zorlamas ile ruhlarn kalcln, lmnden sonra mut-
luluk ve bedbahtlktan etkilendiini dile getirirler. Bu bakmdan
zveri ve fedakrlk ile bu manev makama ulamann gereklilii-
ni sylerler. zellikle de byk ve nemli meseleler iin birtakm
insanlarn, bakalarnn yaamas iin kendilerini lme atmalar
gerektiini ileri srrler. Ancak eer bir kii, lmesi ile birlikte yok
olacaksa, (zellikle lmn yok olmak olduuna inananlar asn-
dan) bu durumda bir insann bakalarnn yaamas iin kendisini
yoklua atmasnn hibir mantkl dayana, hibir hakl gerekesi
olmaz. Srf bakalar adalete gre yararlansn diye, kendini zorla
elde edebilecei lezzetlerden yoksun brakmas iin hibir neden
kalmaz. nk akll insan bedelini almadka hibir ey vermez.
Fakat bakalarnn yaamas uruna lmek, bakalar faydalansn
diye kendini yoksun brakmak gibi almadan vermek ve tutmadan
brakmak insan ftratnn kabul etmedii bir durumdur.
530 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Maddeciler bunu fark edince, bu noksanlk onlar sz konusu


yalana dayal kuruntular uydurmaya zorlad. Ne var ki, bu kurun-
tularn hayal leminden ve evham vadisinden baka bir yerde ger-
eklii yok-tur. Diyorlar ki: Kuruntularn tutsaklndan kurtulmu
zgr insan kendisini vatanna ya da onurlanaca her olguya feda
etmelidir ki, vgyle anlmak, hatrlanmak suretiyle sonsuz haya-
ta kavuabilsin. Toplum ve uygarln ayakta kalabilmesi ve top-
lumsal adaletin salanabilmesi iin, kii baz karlarndan ve
zevklerinden fedakarlk edip bakalarnn yararlanmas uruna
bunlardan yoksun kalmasn bilmelidir ki, onurlu ve yksek bir ha-
yata kavuabilsin.
Dorusu ben, madd bir bileim olarak dnlen, tm zellik-
leri maddeye ayarl olan, hayat ve bilinci de madd hayata bal
olan bir insan, yok olup gittikten sonra, bu hayata ve bu onura na-
sl kavuabilecek, bunu nasl alglayabilecek ve bundan nasl zevk
duyabilecek, anlayabilmi deilim! Aslnda bu, aslsz bir kuruntu-
dan baka bir ey deildir.
kincisi: Ayetin son cmlesi olan "Ama siz farknda deilsiniz."
ifadesi, yukardaki yorumla uyumuyor. Byle bir sonu karmak
iin ifadenin yle olmas gerekirdi: "Onlar iyi nitelikleriyle anldk-
lar ve kendilerinden sonra insanlarn vglerine mazhar olduklar
iin diridirler." Hi kukusuz teselli verme ve gnl ho tutma a-
mac ile byle bir ifadenin kullanlm olmas daha uygun olurdu.
ncs: Ayn zamanda bu ayetin de aklamas niteliinde
olan ve ldrldkten sonraki hayatlarn tasvir eden baka ayet-
ler, bu yorumun aksini ifade etmektedirler: "Allah yolunda ldr-
lenleri sakn ller sanma; hayr, onlar diridirler ve Rableri ya-
nnda rzkla-nrlar." (l-i mrn, 169) ayeti ile balayan birka ayet,
bize bu hayatn gerek olduunu ve bir deerlendirmeden ibaret
olmadn bildiriyor.
Drdncs: Resulullah efendimiz (s.a.a) dneminde, baz
Ms-lmanlarn lmn hemen ardndan balayan bu hayattan
haberdar ol-mamalar pek uzak bir ihtimal deildir. Kur'n- Ke-
rim'de aka ifadesini bulan ve baka trl te'vili mmkn olma-
yan husus, sadece kyamet gn gerekleecek olan dirili olgu-
sudur. lm ve hair aras berzah hayatna gelince, Kur'n'n ak-
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 531

lad gerek bilgilerden olmakla birlikte, Kur'n'dan zorunlu ola-


rak edinilen ve bilinmesi ayn kesinlikle zorunlu olan bir husus de-
ildir.
Nitekim Mslmanlar arasnda bu hususta bir gr birlii
yoktur. Hatta gnmzde bile bazlar bunu inkr etmektedirler.
Bu dncede olanlar ruhun btnyle maddeden soyutlanmad-
na ve insann lmle birlikte, bedeninin rmesi sonucu hayat
kesin biimde son bulduuna, sonra yce Allah onu kyamet gn
hesaplama amac ile dirilttiine inanrlar. Bu yzden diyoruz ki,
bu ayette ehitlerin berzah leminde diri olduklarnn aklanma-
snn sebebi, belki de, bir ksmnn bu gerei bilmesine ramen,
dier bir ksm Mslmann bundan habersiz olmasdr.
Ksacas; bu ayette iaret edilen hayat, gerek bir hayattr,
takdir bir hayat deildir. Yce Allah Kur'n- Kerim'in birok yerin-
de kfirin lmnden sonraki hayatn yokolu ve ykm olarak ni-
telendirmitir. Nitekim bir ayet-i kerimede yle buyuruyor: "Ka-
vimlerini de helk yurduna kondururlar." (brhm, 28) Ayn konuya
iaret eden daha birok ayet vardr. u hlde lmden sonraki ha-
yat, mutluluk srdrlen bir hayattr. Bu hayat yaayanlar da zel-
likle mminlerdir.
Bu hususa ynelik olarak yce Allah yle buyuruyor: "Ahiret
yurdu, ite asl hayat odur. Keke bilselerdi." (Ankebt, 64) nsanlar
bunu bilemezlerdi. nk duyu organlar ve alglama cihazlar, an-
cak dnyevi madd hayat alglayabilecek kapasitedeydi. Madd
hayatn tesini alglayamadklar iin, onlarca yokolu ile hayat
tesi arasnda bir fark yoktu. Bu yzden teyi yokolu olarak ta-
nmladlar. Onlarn bu kuruntusu, dnyada mmin ve kfir arasn-
da ortak bir durumdur. Bu yzden yce Allah ayette, "onlar diridir-
ler; ama siz farknda deilsiniz." buyuruyor. Yani siz kapasiteleri
madd dnya ile snrl olan duyu organlarnzla bu hayat algla-
yamazsnz, hissedemezsiniz.
Nitekim bir baka ayette, "te asl hayat odur. Keke bilse-
lerdi." buyuruluyor. Yani kesin bir kavrayla alglayp bilselerdi. Bir
dier ayette de yle buyuruyor yce Allah: "Hayr, kesin bilgi ile
bilseydiniz, elbette cehennemi grrdnz." (Teksr, 5-6)
532 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Bu aklamalarn nda diyebiliriz ki -dorusunu Allah


herkesten daha iyi bilir- ayeti ylece anlamlandrmak gerekir:
Allah yolunda ldrlenlere, ller, demeyiniz. lm kavramnn
sizde uyandrd dnceye dayanarak onlarn yok olduklarna,
karanla gmldklerine inanmayn. Onlarn lmlerini sahip
olduunuz hayatla karlatrp da o ynde bir karar vermeyin.
Duyu organlarnzn algsna dayanarak onlara "ller" demeyin.
nk onlar hayatn sona ermesi, canlln iptali anlamnda l
deildirler. Tam tersine onlar diridirler, fakat sizin duyu
organlarnzn kapasitesi bunu alglayacak ve fark edecek
durumda deildir. Btn, en azndan byk bir ounluu,
insann lmnden sonra hayat srdrdne ve zatn yok
olmadna inandklar hlde, bu ifadenin mminlere yneltilmesi,
bildikleri bir hususa dikkatlerini yeniden ekilmesi amacna
yneliktir.
Bu uyar ile eer bir ldrlme durumu ile karlaacaklarsa
ilerindeki sknt, huzursuzluk ve kalplerindeki endie gideriliyor.
nk, bu ilh aklamadan sonra, ldrlen kiinin akrabalar
asndan tek znt verici durum olarak, u dnya hayatndaki
ka gnlk ayrlk kalyor. Bu ise, ldrlen kiinin kavutuu ilh
honutluk, mut-lu bir hayat, kalc nimet ve yceler ycesi Allah'n
rzas yannda bir hi mesabesindedir.
Bu ayet-i kerime slup olarak yce Allah'n Peygamber efen-
dimize (s.a.a) ynelttii u hitaba benziyor: "Gerek Rabbinden
gelendir, artk kukulananlardan olma." (Bakara, 147) Oysa
Resulullah efendimiz (s.a.a) Rabbinin ayetlerine kesin bir bilgiye
dayanarak inanan ilk kimsedir. Ne var ki, bu tr bir ifade tarzyla
verilmek istenen mesajn belirgin biimde n plna karlmas ve
hibir gnlde en ufak bir kuku krntsna yer brakmayacak e-
kilde aa kavuturulmas amalanmaktadr.

BERZAH HAYATI
Tefsirini yaptmz bu ayet-i kerime, ak biimde insann ber-
zah leminde bir tr hayat srdrdn ortaya koymaktadr. Ay-
n anlam u ayet-i kerime tarafndan da pekitirilmektedir: "Allah
yolunda ldrlenleri sakn ller sanma; hayr, onlar diridirler,
Rableri yannda rzklanrlar." (l-i mrn, 169) Bu hususla ilgili ola-
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 533

rak birok ayet rnek olarak sunulabilir. En ilgin olan da baz


kimselerin ayetle ilgili olarak u aklamada bulunmu olmalar-
dr: "Bu ayet Bedir sava ehitleri hakknda inmitir: Bu hayat srf
onlara zg bir ayrcalktr. Onlarn dnda kimse bu nimete
kavuamaz."
Baz tefsir bilginleri, son derece yerinde bir kararla, "Sabrla ve
namazla yardm dileyin." ayetini tefsir ederlerken, bu tr sylenti-
lere katlanma hususunda kendilerine sabr vermesi iin yce Al-
lah'a yalvarmlardr.
Keke, bu insanlarn bu tr szlerle ne kastettiklerini bilsey-
dim? Keke, insann ldkten veya ldrldkten sonra yok oldu-
una ve madd vcudunun, ruhsal ve bedensel terkibinin zld-
ne inanmalarna karn, Bedir ehitleri hakknda ne tr bir ha-
yat tasavvur ettiklerini bilseydim?
Yoksa, onlar iin tasavvur ettikleri hayat bir mucize midir? Ve
yce Allah, Resul-i Ekrem'den, dier peygamberlerden ve Allah'a
yakn olmu velilerden ayr olarak srf onlar iin mi ngrmtr
bu hayat? lm yokoluundan sonra sadece Bedir ehitlerine mi
kalclk bahetmitir? Bu bir mucize deildir, tersine imknszl
zorunlu olan bir icattr. mknsz bir hususta mucize sz konusu
olamaz. Akl asndan zorunlu olan bu hkmn (yokolutan sonra
varlklarnn srdrlmesi) olanca aklna ramen geersiz ol-
duu farz edilirse, o zaman akln zorunlu, zorunsuz hibir hkm-
ne gvence kalmaz.
Yoksa, bunlara gre ehitler iin; duyu organlarnn hkm a-
sn-dan bir istisna m sz konusudur? Yani duyu organlar bu e-
hitler hak-knda yanlyorlar m?
nk onlar yayorlar, yiyorlar, iiyorlar ve dier nimetlerden
yararlanyorlar; ama duyu organlarnn alglama kapasitelerinin
dndadrlar. Duyu organlarnn onlarn durumundan alglad hu-
sus, onlarn ldrlmeleri, organlarnn kesilmesi, duyularnn dev-
re d kalmas ve bedensel ve ruhsal terkiplerinin zlmesidir.
Byle olunca da duyu organlar meseleyi kavrama noktasnda,
daha bandan itibaren yanlmlardr demektir. ayet duyu organ-
larnn bu tr hatalar yapmalar normal kabul edilse, bu durumda
duyularn bazen doruyu, bazen de eriyi tutturmalar sz konusu
534 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

olur ve bunun hangi olgularla ilgili olaca kesin olarak bilinemez.


Bu durumda da duyularn gvenilmezlii sz konusu olur.
Eer bu hususta ilh irade belirleyici ise, onun taalluk etmesi
iin de bir baka belirleyici gerei doar. Yine de problem -yani
kavraya ve alglaya gvenmeme durumu- devam eder. O za-
man olmam olmu ve olmuu da olmam gibi grmemiz nor-
mal olur. Akl banda bir insan byle bir samal kabul eder mi?
Acaba bu bir safsata deil midir?
Bu dnce bir grup modernist tarafndan bir ekol hlinde
temsil edilmektedir. Diyorlar ki: Duyu organlarmzca alglanama-
yan, ama kitap ve snnette zahir olarak iaret edilen melek,
mminlerin ruhlar gibi olgular, doal ve madd olgulardrlar. Latif
cisimler olduklar iin, younlam cisimlere hulul edebilirler, on-
larn iine girebilirler. Yani insan veya baka bir varln ekline gi-
rebilirler. Sz gelimi, insana zg tm faaliyetlerde bulunabilirler.
Bizim iin sz konusu olan gler onlar iin de geerlidir. Ne var
ki, bunlar doa kanunlarna tbi deildirler. Yani, deiim, baka-
lam, bileim, ayrm, iki doal fenomen olan hayat ve lm bun-
lar iin sz konusu deildir. Yce Allah diledii zaman bunlar bi-
zim duyularmzn alglama alanna sokar. Dilemedii zaman ya
da grnmelerini istemedii zaman da bunlar bize gstermez.
Bu, duyular ya da sz konusu olgular asndan belirlenemez, ta-
mamen bamsz bir irade iidir.
Bu tr bir anlaya sahip olmalar, olgular arasndaki sebep-
sonu ilikisini kabul etmemelerinden kaynaklanyor. Eer bu ya-
lanc kuruntu doru kabul edilse, din retiler bir yana, tm akl
gerekler ve tm ilm hkmler geersiz olur; onlarn doal madd
etkileme ve etkilenmeden uzak olan szm ona saygn ve latif ci-
simlerine sra gelmez bile.
Buraya kadar yaptmz aklamalardan kan sonuca gre,
ayet-i kerime berzah hayatnn varlna iaret ediyor. Bu hayatn
bir dier ad da "kabir lemi"dir. lmle kyamet aras orta lem.
Bu lemde l kyamet kopana kadar ya azap grr ya da
nimetlendirilir.
Ayn hususa iaret eden ayetlere gelince; bir ayette ulu Allah
yle buyuruyor: "Allah yolunda ldrlenleri sakn ller sanma;
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 535

hayr, onlar diridirler, Rableri yannda rzklanrlar. yle ki onlar


Allah'n ltuf ve kereminden kendilerine verdiklerinden dolay
sevin iindedirler. Arkalarndan gelecek ve henz kendilerine
katlmam olan ehit kardelerine hibir ve znt bulunmad
mjdesinin sevinci iindedirler. Onlar Allah'tan gelen nimet ve
keremin; Allah'n mminlerin mkfatn zayi etmeyecei mjde-
sinin sevinci iindedirler." (l-i mrn, 169-171)
Bu ayetlerin de ayn konuya iaret ettiklerini daha nce ak-
lam-tk. Bu ayetlerin Bedir Savana katlp da ehit denlere
zg bir duruma iaret ettiklerine inanan kii, bunlar zerinde iyi-
ce dnd zaman, ayetlerin aknn dier mminlerin de onla-
rn kavutuklar lmden sonraki hayata ve nimetlenmeye ortak
olduklarn grecektir.
Berzah hayatna iaret eden ayetlerden biri de udur: "Nihayet
onlardan birine lm geldii zaman, 'Rabbim, der, beni geri dn-
drnz ki, terk ettiim dnyada yararl bir i yapaym.' 'Hayr,
bu, onun syledii bir laftr. nlerinde, ta dirilecekleri gne kadar
bir perde vardr." (M'minn, 99-100) Bu ifade, aka ortaya koyuyor
ki, insanlarn dnyadaki hayatlar ile kyamet diriliinden sonraki
hayat arasnda, yaadklar bir ara dnem hayat vardr. Bu konu-
ya ilikin geni aklamay ileride yapacaz, inaallah.
Konuya ilikin kantlar ieren ayetlerin bir rnei de udur:
"Bizimle karlamay ummayanlar: 'Bize melekler indirilmeliydi,
yahut Rabbimizi grmeliydik deil mi?' dediler. Andolsun ki onlar
kendi ilerinde byklk tasladlar ve byk bir azgnlkla haddi
atlar. Melekleri grdkleri gn, (Bilindii gibi, burada kastedilen
melekleri ilk kez grdkleri gndr. Yani ldkleri gndr. Baka
ayetler de buna delildir.) ite o gn sululara mjde yoktur ve 'si-
ze, sevinmek yasaktr, yasak!' derler. Yaptklar her iin nne
getik de, onu etrafa salm toz zerreleri hline getirdik. O gn
cennet halknn kalacaklar yer daha iyi, dinlenip safa srecekle-
ri yer daha gzeldir. O gn ki, gk beyaz bulutlarla paralanr
(Burada da kyamet gnne iaret ediliyor) ve melekler indirilir;
ite o gn, gerek mlk Rahman-ndr. Kfirler iin etin bir gn-
dr." (Furkan, 21-26) Yeri gelince bu hususla ilgili olarak daha ayrn-
tl bilgi vereceiz, inaallah.
536 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

rnek verebileceimiz bir ayet de udur: "Dediler ki:


Rabbimiz, bizi iki kez ldrdn ve iki kez dirilttin. Gnahlarmz
itiraf ettik. imdi kmak iin bize bir yol var m?" (M'min, 11) Bu
ayette, kyamet gn gerekleen dirilie kadar (yani bu sz sy-
ledikleri gne kadar) iki ldrmeden ve iki diriltmeden sz edili-
yor. Berzah hayatn kabul etmediimiz srece, bu anlam yerine
oturmuyor. Kabul ettiimiz zaman, bir ldrme ve diriltme berzah-
ta, bir diriltme de kyamette gerekletii anlalr. Eer iki dirilt-
meden biri dnyada, biri de ahi-rette meydana geliyorsa, o zaman
sadece bir ldrme gereklemi olur, ikinci ldrme ise, gerek-
leme imkn bulamam olur. Bundan nce, "Allah' nasl inkr
edersiniz ki, siz ller idiniz, O sizi diriltti." (Bakara, 28) ayetini ele
alrken konuya ilikin ayrntl aklamada bulunmutuk. Dileyen
oraya bavurabilir.
Bir rnek de yce Allah'n u szdr: "Firavun ailesini, azabn
en kts kuatt. Ate! Sabah akam ona sunulurlar. Kyamet
koptuu gn de, 'Firavun ailesini azabn en etinine sokun!' de-
riz." (M'-min, 45-46) Bilindii gibi kyamet gnnn sabah akam
olmaz. O, herhangi bir gne benzemeyen bir gndr.
Bu Kur'n' gerei dile getiren ya da ona iaret eden ayet sa-
ys olduka kabarktr. Bunlardan biri de yce Allah'n u szdr:
"Allah'a andolsun ki senden nceki milletlere de peygamberler
gnderdik; eytan, onlara yaptklar ileri ssledi. O, bugn de
onlarn dos-tudur. Onlar iin ac bir azap vardr." (Nahl, 63) Bunun
gibi daha birok ayeti rnek verebiliriz.

RUHUN SOYUTLUU
Tefsirini yaptmz bu ayet-i kerime ve konuya ilikin dier
ayetler zerinde iyice dnld zaman, bundan daha geni
boyutlu bir gerek akla kavuacaktr. Szn ettiimiz "ruhun
soyutluu"-dur. Yani bedenden ayr, beden ve dier madd terkip-
lerin hkmne tbi olmayan bir olgu oluudur. Ruh bedenle bir tr
birleim gerekletirmi, onu bilin, irade ve kavramaya ilikin -
teki nitelikleriyle ynlendirir. Yukarda sz konusu ettiimiz ayetler
zerinde dnld zaman bu anlam iyice belirginleir.
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 537

Bu ayetlerden kan sonuca gre insan, kiilik olarak beden


deildir. Bedenin lmesi ile lmez, onun yok olmas ile yok olmaz.
Bedensel terkibin ayrmas, elementlerinin dalmas ile ortadan
kalkmaz. nsan bedenin yok olmasndan sonra da varln srd-
rr, kalc nimetler iinde srekli ve rahat bir hayat yaar. Ya da
bitmez tkenmez bir mutsuzluk girdabnda elem verici bir azap
eker. nsann lmden sonraki mutluluu ya da mutsuzluu onun
karakteristik zelliine ve amellerine baldr; bedensel olgulara
ya da toplumsal yarglara deil. Bu anlamlar yukarya aldmz
ayet-i kerimelerden ediniyoruz. Aka grlyor ki, bunlar cisma-
n hkmlerden ayr hkmlerdir, btn ynleriyle dnyevi madd
zelliklerden farkldrlar. Dolaysyla insan ruhu bedenden ayr bir
olgudur.
Bu gerei pekitiren ifadelerden biri yce Allah'n u szdr:
"Allah, ldkleri srada canlar alr, lmeyenleri de uykularnda;
sonra lmne hkmettiini yannda tutar, tekilerini de gnde-
rir." (Zmer, 42) "Teveff" ve "istf" deyimleri, bir hakkn eksiksiz
olarak tamamyla alnmasn ifade ederler. Ayet-i kerimede geen
"tutmak" "almak" ve "gndermek" gibi fiiller, bedenle ruhun farkl-
lklarn ifade etmektedirler.
Bunlardan biri de u ayet-i kerimedir: "Dediler ki: 'Biz yerde
kaybolduktan sonra, biz mi yeni bir yaratlta olacaz?' Dorusu
onlar Rablerine kavumay inkr edenlerdir. De ki: zerinize ve-
kil edilen lm melei, sizi (cannz) alr, sonra Rabbinize dnd-
rlrsnz." (Secde, 10-11)
Burada yce Allah, ahireti inkr eden kfirlerin kukularndan
birini gndeme getiriyor. Diyorlard ki: ldkten ve bedensel terki-
bimiz ayrtktan sonra organlarmz birbirlerinden ayrlr, vcu-
dumuzun her bir paras bir tarafa dalr. Grnmmz baka-
lar ve biz topran iinde kayboluruz. D lemi alglamamz sa-
layan duyularmz i grmez hle gelir. Btn bunlardan sonra i-
kinci bir yaratl mmkn olur mu? Onlara gre bu, imknsz bir
eydir. Burada yce Allah elisine u cevab vermesini telkin edi-
yor: "De ki: zerinize vekil edilen lm melei, sizi (cannz) alr."
Bu ayetten anlyoruz ki, sizin zerinize vekil edilen bir melek var;
o, sizin cannz alr ve sizi tutar. Kaybolup gitmenize izin vermez.
538 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Onun korumas ve kontrol altnda olursunuz. Topraa karp


kaybolan, yalnzca sizin bedenlerinizdir, ruhlarnz deil. "Kum=siz"
zamiri bunu gsteriyor. nk yce Allah, "sizi (cannz) alr." bu-
yuruyor.
Aadaki ayetleri de bu meseleye rnek olarak gsterebiliriz:
"O-na kendi ruhundan fledi." (Secde, 9) Yce Allah bu hususu in-
sann yaratl ile ilgili olarak gndeme getiriyor. Baka bir ayette
yle buyuruyor: "Sana ruhtan sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin em-
rindendir." (sr, 85) Burada yce Allah "ruh"un kken olarak kendi
"emr"inden olduunu bildiriyor. Bir baka ayette ise "emrini" yle
tanmlyor: "O'nun emri, bir eyi istedi mi ona, sadece 'ol' demek-
tir, hemen oluverir. Ycedir O ki, her eyin melekutu O'nun elin-
dedir." (Ysn, 82-83) Bu, "ruh"un "melekut"tan olduu ve onun "ol"
kelimesi olduu sonucunu ortaya karyor. Sonra "emr"i bir baka
yerde, baka bir nitelikle tantyor: "Bizim emrimiz bir tektir, gz
ap yumma gibidir." (Kamer, 50) "Gz ap yumma" ifadesi, gste-
riyor ki, "ol" kelimesinden ibaret olan "emir" bir kerede varolan bir
olgudur, tedric bir varoluu yoktur. O, varl zaman ve mekna
bal olmakszn var olur.
Bundan da anlalyor ki, emir -ve ondan olan ruh- cisman,
madd bir varlk deildir. nk cisman, madd varlklarn temel
zellikleri, tedric bir varolua sahip olmalar, zaman ve mekna
baml olmalardr. Dolaysyla insan ruhu cismanlikle, madd
bedenle ilintili olsa bile, madd ve cisman bir olgu deildir.
Ruh ile madd ve cisman beden ilikisinin mahiyetini ortaya
koyan birok ayet vardr. Bir ayet-i kerimede yce Allah yle bu-
yuruyor: "Sizi ondan (yani yerden) yarattk." (Th, 55) Konuya ili-
kin dier rnekleri ylece sralayabiliriz: "nsan atete pimi gi-
bi kuru amurdan yaratt." (Rahman, 14) "nsan yaratmaya a-
murdan balad. Sonra onun neslini bir zden, hakir bir sudan
yapt." (Secde, 7-8) "Andolsun biz insan amurdan bir szmeden
yarattk. Sonra onu bir sperma olarak salam bir karar yerine
koyduk. Sonra spermay embriyoya evirdik. Embriyoyu bir i-
nemlik ete evirdik, bir inemlik eti kemiklere evirdik, kemik-
lere et giydirdik; sonra onu bambaka bir yaratk yaptk. Yaratan-
larn en gzeli Allah, ne ycedir." (M'mi-nn, 12-14)
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 539

Buna gre insan, nceleri srekli deien, farkl biimler alan


doal bir cisimdi; sonra yce Allah bu donuk ve hareketsiz cismi
yeni bir yaratl srecine sokarak irade ve bilin sahibi bir varlk
hline getirdi. Bu yeni hliyle bilin, irade, dnce ve olgular ze-
rinde tasarrufta bulunma, yer deitirerek ya da deiime urata-
rak doal olgulara ilikin dzenlemelerde bulunma gibi hareket-
lerde, faaliyetlerde bulunabiliyor ki cisimler, madd olgular byle
hareketlerde bulunamazlar. u hlde ruh cisman deildir ve ru-
hun iine konulduu yer onun zerinde etkin deildir.
Ruhun oluumuna yol aan cisim -ki bu cisim kendisinden ruh
var edilen bedendir- asndan ruh, aacn meyvesi ya da daha u-
zak bir balantyla kandilin gibidir. Bu ekilde ruhun bedenle
olan ilikisinin nasl meydana geldii ortaya kyor. lmle birlik-
te bu iliki kopuyor, balant kesiliyor. u hlde ruh varoluunun
ilk aamasnda bedenle ayndr, sonra ondan yaratlarak ayr bir
olgu olarak ortaya kyor, ardndan btnyle ondan bamsz bir
yapya kavuuyor. Yukarya aldmz ayetlerin ifadelerinden kan
sonu budur. Bu gerei ima ya da dolayl anlatmla ifade eden
baka ayetler de vardr. Titiz bir gzlemci bunlar rahatlkla fark
edebilir ve doru yol klavuzu ulu Allah'tr.
* * *
"Andolsun, sizi korku, alk, mallardan, canlardan ve rnlerden ek-
siltme gibi eylerle deneriz." Bundan nce yce Allah mminlere sa-
brla ve namazla yardm istemelerini emretmi, Allah yolunda l-
drlen ve aslnda diri olan kimselere de "l" demelerini yasak-
lamt. imdi de, byle bir buyruu yneltmesinin sebebini
aklyor.
Buna gre; mminler bir sre sonra snama amal bir musi-
bete, bir belaya uratlacaklar ki, bu snav olmadan yksek mer-
tebelere ulamalar, onurlu ve tek ilhn egemenliine dayal hanif
dinin biimlendirdii irkten uzak bir hayat srdrmeleri mmkn
olmayacaktr. Savatan, vurumadan sz ediyoruz. Sz konusu iki
kaleye snmadka, o iki gten g almadka, savata baar
elde etmeye ve zafere ulamaya ilikin muratlarna eremezler.
Bunlar sabr ve namazdr.
540 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Bunlara bir de nc bir g ekleniyor: Bir topluluk bu husu-


su benimsedii zaman, bilincine vard zaman amacna ular,
kemal asndan doruklara varr. Bu g, kendilerinden olup da
savata ldrlenlerin, lmediklerine, yitip gitmediklerine inan-
maktr. Mal ve can alanndaki fedakrlklarnn boa gitmediini,
gereksiz bir aba olmadn bilmektir.
ayet dmanlarn ldrrlerse, dmanlarn ve onlarn a-
malad zor ve zulme dayal ynetimi ortadan kaldrm olmann
mutluluunu yaayarak hayatlarn srdrrler. ayet dmanlar
tarafndan ldrlrlerse, yine de yaamaktadrlar ve de zorbalk
ve batln egemenlii altna girmemilerdir. Dolaysyla her iki du-
rumda da onlar iin iki gzellikten biri vardr.
Yce Allah'n ayet-i kerimede vurgulad genel zorluklar, kor-
ku, alk, mal ve can zayiatdr. Ayetin orijinalinde geen
"semerat"tan (rnler) maksat ise, grld kadaryla evltlar-
dr. nk sava srasnda erkeklerin ve genlerin lmesinden do-
lay neslin azalmas, aalarn meyvelerinin azalmasndan daha
belirgin bir husustur. "rnlerden maksat, hurma meyvesidir. Mal-
lar kelimesi ile de bunun dndaki develer, srlar ve koyunlar
kastedilmitir" diyenler de olmutur.
"Sabredenleri mjdele. Onlar ki, kendilerine bir bel eritii zaman,
'Biz Allah iiniz ve O'na dneceiz.' derler." nce, onlara mjdeyi ver-
mek iin sabredenlerden yeniden sz ediliyor. kinci olarak; gzel
sabrn ne olduu retilerek nasl sabredilecei gsteriliyor. n-
c kez; sabr gerekli klan yce Allah'n, insann mutlak maliki olu-
u gerekliine iaret ediliyor. Son olarak da; sabrn karl ola-
rak elde edilecek genel dle deiniliyor. Bu da balanma, rah-
met ve doru yola iletilmedir.
Yce Allah, Peygamberine nce, sabredenleri mjdelemesini
emrediyor. in nemini vurgulamak iin de mjdenin gerekesin-
den sz etmiyor. nk mjdenin kayna yce Allah'tr, dolaysy-
la hayr ve gzellikten baka bir eyle ilintili olamaz. Yce Rab bu-
nu garantilemitir. Sonra, sabredenlerin; balarna bir musibet
geldii zaman, "yle yle" diyenler olduklarn aklyor.
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 541

fade de geen "musibet" insann bana gelen herhangi bir


olay demektir. Ancak bu deyim, insann bana gelen istenmeyen
durumlar iin kullanlr.
Bilindii gibi "demek"ten maksat, sadece bir cmleyi anlamn
zihinde canlandrmadan telaffuz etmek, anlamn gerekletir-
meksizin hatrlamak deildir. yle ki: nsan kelimenin tam an-
lamyla Allah'n mlkdr ve sonunda O'na dnecektir. Ancak o-
nunla gerek ve gzel sabr gerekleir ki, bu da korku ve
znty kknden yok eder, gaf-let tortularn silip sprr.
Bu gerei yle aabiliriz: nsann varl ve varl ile birlikte
ortaya kan dier olgular, sz gelimi gc ve fiilleri, Allah saye-
sinde vardrlar. Onlar yoktan var eden, varlk sahnesine karan
O'dur. u hlde insan ancak Allah sayesinde ayakta durabilir. Her
hlkrda; varoluta, varln srdrmede O'na muhtatr. O'na
dayanmak zorunda-dr. O'ndan bamsz deildir. Rabbi onun ze-
rinde diledii tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Bu hususta
insann hibir etkinlii ve hibir yetkisi yoktur. nk, bamszl,
kendi bana hareket etme yetenei sz konusu deildir. Ksacas
insann varoluunun, gcnn ve fiillerinin gerek mlkiyeti ulu Al-
lah'a aittir.
Fakat yce Allah, insann varln kendi zatna izafe etmesine
izin vermitir. rnein; "insan vardr" denir. Yine g ve fiillerini
kendine izafe edilerek ifade edilmesine izin vermitir. Sz gelimi;
iitme ve grme duyular gibi gleri vardr insann. Yrmek, ko-
numak, yemek ve imek gibi faaliyetleri vardr." deniyor. ayet
yce Allah izin vermeseydi, ne insan ne de baka bir yaratk bu ol-
gular kendine izafe edemezdi. nk hibir varlk Allah'tan ba-
msz bir varolua sahip deildir.
Nitekim yce Allah, olgularn, sz konusu izinden nceki du-
rumlarna dneceklerini ve Allah'tan baka hi kimsenin mlkiye-
tinin olmayacan haber vermitir: "Bugn mlk kimindir? O tek
ve kahhar olan Allah'n." Buna gre insanolu kendisine ait olan
ve kendisiyle beraber olan her eyle birlikte Allah'a dnecektir.
Gerek anlamda mlk bir tektir, o da yce Allah'a aittir ve bu
hususta O'nun orta yoktur. Ne bir insan, ne de bir baka yaratk
O'nun mlknn orta deildir. Grnrdeki biimsel mlkiyetler,
542 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

sz geli-mi insann kendine, evladna ve malna sahip olmas bi-


iminde beliren mlkiyet, gerekte Allah'a zgdr. nsann bunlar
zerindeki sahiplii ulu Allah'n bahetmesine dayal mecaz bir
sahipliktir. nsanolu yce Allah'n sahipliinin gerekliini ve
kendisinin de bu sahipliin kapsamna girdiini dnd za-
man, srf Rabbinin mal olduunu grr. O zaman grnrdeki
mlkiyetin, yani insann kendine, malna ve evldna sahip olmas
eklinde beliren iliki trnn ileride geersiz olacan ve
Rabbine dneceini anlayacaktr. Grecek ki, kendisi ahirette hi-
bir eye ne gerek, ne de mecaz anlamda sahip olmayacaktr.
Durum bundan ibaret olduuna gre, baa geldii vakit insa-
nn etkilenmesini gerektiren bir musibetin baa gelmesi duru-
munda etkilenmenin aslnda bir anlam yoktur. nk etkilenme,
insann sahip olduu bir eyini yitirmesi durumunda bir anlam ifa-
de edebilir ki, onu bulduunda sevinmesi, kaybettiinde zlmesi
gereki olabilsin. Fakat insan iyice dnp hibir eyin sahibi
olmadna inand zaman hibir ekilde etkilenmez, zlmez.
Her eyin mlkiyetinin tek ve ortaksz Allah'a ait olduuna, O'nun,
mlknde diledii tasarrufta bulunduuna inanan bir mmin etki-
lenir mi? zlr m?

SLAM'DA STN AHLKI EDNMENN TEMEL YNTEM


Biliniz ki, ruhun ahlkn ve karakteristik zelliklerini bilgi ve
amel asndan (teorik ve pratik adan) slah etmek, stn ahlk
kazanmak ve kt ahlk yok etmek, srekli olarak salih ameller
ilemeye, uygun davranlr iinde olmaya, bunlardan dn ver-
memeye baldr. Bylece cz' konulara ilikin cz' bilgiler ruhta
kalclk kazanr; st ste biner, ruhun zne kaznr ve silinmesi
zor ve hatta imknsz bir hle gelir.
Sz gelimi, bir insan korkaklk zelliini yok edip cesaret nite-
liine sahip olmak isterse, bu adam yrekleri hoplatan, insann
dizlerinin bann zlmesine yol aan korkulu yerlere, dehet ve-
rici zorluklara girip kmaldr, bunu bir alkanlk hline getirmeli-
dir. Bu tr bir yere girdiinde, pratik olarak byle bir yere girilebi-
leceini grr. O zaman direnmenin lezzetini ve kamann ve e-
kinmenin irenliini pratik olarak alglar. Bu husus tekrarlandk-
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 543

a kiiliine iler, nihayet cesaret nitelii onda kalc bir karakter


hlini alr. Bu teorik karakterin insann iinde meydana gelmesi,
istee bal bir ey deilse de, grdn gibi bu sonuca ulatrc
ncller ihtiyar ve kiisel kazanma bal eylerdir.
Bunu renmi bulunduuna gre, ahlk gzelletirmenin ve
stn ahlk elde etmenin iki yolunun bulunduunu da bilmi o-
lursun.
Birinci yntem: Ahlk dnyaya ynelik salih amalarla, insan-
lar arasnda vgye lyk grlen bilgi ve grlerle gzelletirilir.
Nitekim deniliyor ki: ffetlilik, elde olanla yetinme ve bakalarnn
sahip bulunduu eylerden ilgi kesme, insann bakalarnn g-
znde onurlu ve byk grnmesini salar, insana toplum
nezdinde saygn bir yer kazandrr. Bunun aksi bir grnm hasis-
lie ve fakirlie yol aar. Tamahkrlk kiilik zilletine, alakla
sebep olur. Bilgi, halkn tevecchne, onura, saygnla ve zel il-
giye sebep olur. Bilgi, gzdr. nsan onun aracl ile her trl pis-
lii, irenlii grr. Sevimli ve sempatik eyleri alglar. Cehalet
ise, krlktr. Bilgi seni korur, mal ise sen korursun. Cesaret ka-
rarllktr, direntir, kalclktr. nsann bukalemun gibi renkten
renge girmesine engel olur. Yense de, yenilse de insanlarn vg-
syle karlar. Ama korkaklk ve dneklik iin ayn eyi syleye-
meyiz. Adalet, ruhun elem verici hznlerden kurtulmas demek-
tir. O, lmden sora hayattr. Yani ismin, gzel hatrann kalc ol-
mas, insanlarn yreklerinde sevgiyle yer edinmesidir.
Ahlk bilgisinin dayand yntem budur ve bu yntem eski
Yunan'da ve benzeri toplumlarda yaygn biimde kullanlmtr.
Kur'n- Kerim insanlarn ou tarafndan vlen hususlar
semek ve yine onlarca yerilen hususlar brakmak, toplumun be-
endiini almak ve irkin grdn atmak esasna dayanan bu
yntemi kullan-mamtr. Ama bununla birlikte, gerekte ahiret
sevabna ya da ahiret azabna ynelik olmakla birlikte, baz ayet-i
kerimelerde ilh uyarlar toplumsal tepki ile ilintili olarak sunul-
mulardr. Sz gelimi yce Allah bir ayet-i kerimede yle buyuru-
yor: "Nerede olursanz, yznz o yana (Mescid-i Haram'a) evi-
rin ki, insanlarn, aleyhinizde bir delili olmasn." (Bakara, 150) Yce
544 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Allah bu ayet-i kerimede mminleri kararlla ve direnlilie a-


ryor; ama bunu "ki, insanlarn... olmasn" eklinde illetlendiriyor.
Buna rnek olarak sunabileceimiz bir dier ayet de udur:
"ekiip birbirinize dmeyin, zlp ylgnlarsnz, gcnz
gider. Sabredin." (Enfl, 46) Bu ayette ulu Allah mminleri sabret-
meye aryor ve gereke olarak da, bunun terk edilmesinin e-
limeye yol aacan, bununsa ylgnla, gcn yok olmasna,
dmann cesaret bulup saldrya gemesine sebep olacan gs-
teriyor.
Bir dier ayet-i kerime de udur: "Fakat kim sabreder, affe-
derse, phesiz bu, yaplmas gereken ilerdendir." (r, 43) Yce
Allah ayette mminleri sabretmeye ve balamaya aryor, bu-
na gereke olarak da bu davrann "yaplmas gereken vgye l-
yk" bir i olduunu gsteriyor.
kinci yntem: Ahlkn ahirete dnk hedeflerle
gzelletirilmesidir. Kur'n- Kerim'de bu amaca ynelik ifadelere
oka rastlyoruz: "Allah, mminlerden mallarn ve canlarn
cennet kendilerinin olmak zere satn almtr." (Tevbe, 111) "Ancak
sabredenlere dlleri hesapsz denecektir." (Zmer, 10) "Dorusu
zalimler iin ac bir azap vardr." (brhm, 22) "Allah iman edenlerin
velisidir. Onlar karanlklardan aydnla karr. Kfirlerin velileri
ise tauttur. O da onlar aydnlktan karanlklara karr." (Bakara,
257) Konu ve ifadelerin farkllna ramen, ayn amaca ynelik
birok ayet rnek olarak gsterilebilir.
Bu ksma aldmz ayetlerin kategorisine bir dier grup ayeti
de sokabiliriz: "Ne yerde, ne de kendi canlarnzda meydana ge-
len hibir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan nce hir kitapta
olmasn. Dorusu bu, Allah'a kolaydr." (Hadd, 22)
Bu ayet-i kerime znt ve sevinci bir kenara brakmaya a-
ryor. nk size isabet edecek olan ey, hedefinden sapacak de-
ildir. Sizden sapan eyler de size isabet edecek deildir. nk
olaylar nceden karara balanm bir sistem dorultusunda ve
nceden belirlenmi bir kader uyarnca gelime gsterirler. Dola-
ysyla olaylar karsnda zlmek ya da sevinmek, her trl iin
dizginini elinde tutan Allah'a inanan bir mmine yakmayan an-
lamsz bir davrantr.
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 545

Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "Hibir musibet baa gel-


mez ki, Allah'n izniyle olmasn. Kim Allah'a inanrsa Allah onun
kalbine hidayet verir." (Tebun, 11) Bu ksm ayetler de ierik ola-
rak bundan nceki ayetlere benziyorlar. Ki o ayetlerde ahlkn s-
lah ahirete ilikin onurlu amalarla sebeplendirilmiti. Hi kuku-
suz bunlar zanna dayanmayan gerek kemal dereceleridir. Ahl-
kn slah bu ayetlerde, kaz, kader, Allah'n ahlk ile ahlklanma,
Allah'n gzel isimlerini anma, yce sfatlarn hatrlama gibi ger-
ek ilkelerle illetlendiriliyor.
ayet desen ki: Kaz ve kader gibi olgular sebep olarak
gstermek, u semeye bal dnya hayatndaki hkmlerin
geersizliini gerektirir. Bu da stn ahlkn geersizliine ve
dnyann doal sisteminin bozulmasna yol aar. nk eer,
geen ayetten hareketle sabr ve kararllk sfatlarnn slah, se-
vin ve zntnn terki gibi hususlarda, olaylarn levh-i mahfuzda
yazl olduklarna, uyulmas kanlmaz bir kadere bal
olduklarna dayanarak hareket etmek sz konusu olursa, bu du-
rumda rzk arama faaliyetini, arzulanan kemal niteliklerini ka-
zanma abasn, kk drc huylardan kanma igdsn
askya almada da ayn gerekeye snma, doru bir davran
olarak kabul edilmelidir. O zaman rzkmz aramakszn yerimizde
oturmamz, gerei savunmaktan geri durmamz caiz olur. Naslsa
olacak ey nceden karar verilmitir, levh-i mahfuzda yazlmtr.
Ayn ekilde kaderin deimezlii ve kesinliine, levh-i mah-
fuzdaki yaznn belirleyiciliine dayanlarak, kemal sfatlarn elde
etmeye ve noksan niteliklerden kanmaya ynelik abalar askya
alnr. Bu ise her trl tekmln ortadan kalkmas demektir.
Buna karlk olarak deriz ki: Kaz ve kader konusunu inceler-
ken, ayn zamanda bu probleme de cevap saylabilecek aklama-
larda bulunmutuk. Demitik ki, insanlarn fiilleri olaylarn illetle-
rinin birer cz'drler. Bilindii gibi malul ve msebbeplerin varl-
, illet ve sebeplerinin varl ve czleri ile uyuur. Dolaysyla,
"Tokluun, ya varl ya da yokluu mukadderdir. Her iki durumda
da "yeme"nin bir etkinlii sz konusu deildir." demek korkun bir
hatadr. nk, tokluun darda gereklemesi varsaym ancak
istee bal yeme fiilinin gereklemesi varsaym ile sz konusu
546 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

olabilir. nk "yeme" onun illetlerinin bir cz'dr. Bir insann,


herhangi bir mall tasavvur etmesi, sonra da onun illetini ya da
czlerini geersiz saymas byk bir yanlgdr.
Buna gre, insann kendi dnyevi hayatnn ekseni olan ve
mutluluu veya mutsuzluu asndan nedensellik rol oynayan is-
tee ballk hkmn, geersiz saymas doru deildir. nk bu
olgu, insanlarn fiilleri ya da fiillerinden kaynaklanan durum ve -
zellikleri ile ilgili olaylarn illetlerininbir cz' niteliindedir. Ne var
ki, bir insann irde ve istemini sebepler kategorisinden kartma-
s ve bunun etkinliini inkr etmesi caiz olmad gibi, istemini tek
sebep ve olaylarn dayand tek ve yeterli illet gibi grmesi de
doru deildir. Kendi irade ve istemini lemdeki bir sr illet ve
czlerden sadece biri olarak grmelidir ki, bunlarn banda da i-
lh irade gelir.
Aksi bir yaklam kendini beenmilik, kibirlilik, cimrilik, co-
ku, znt ve gamlanma gibi birok yerilmi zellie kaynaklk
eder. Cahil insan der ki: "unu yapan, unu da yapmayan benim."
Bylece kendini beenmilik kompleksine kaplr ya da bakalar-
na kar kendini daha stn grr. Veya cimrilik eder, malndan
kimseye bir ey vermez. Byle davranrken, kendi noksan ve ye-
tersiz iradesinin dnda binlerce sebep olduunun farknda deil-
dir. Bilmiyor ki, eer bu sebepler hazrlanm olmasayd, iradesi
hibir eye engel olamazd, hibir hususta ie yaramazd. Cahil in-
san der ki: "ayet unu yapsaydm, u zarara uramazdm ya da
u eyi elimden karmazdm." Bunu derken o, sz konusu elden
karmann ya da lmn ortadan kalkmasnn -yani krn ya da
saln veya hayatn gereklemesinin- binlerce sebebe dayand-
nn ve bunlarn yokluu -yani elden karmann ya da lmn
gereklemesi- iin bu sebeplerden sadece birinin yokluunun,
kendi iradesinin varlna ramen yeterli olacann farknda de-
ildir. Kald ki, bizzat insann kendi iradesi ve istemi de, insan ira-
desinin dndaki birok sebebe dayanmaktadr. Yani istemek de
isteyerek gereklemez.
Sunduumuz bu Kur'n gerei ve ierdii ilh retiyi kav-
radn ve konuya ilikin ayetler zerinde dndn zaman g-
receksin ki, Kur'n- Kerim baz huylarn slahnda kesin olan ka-
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 547

dere ve levh-i mahfuzdaki yazya dayanyor. Baz huylarn slah i-


inse byle gerekelere deinmiyor.
Kaz ve kadere dayandrlmas, isteme ball geersiz klma
anlamna gelebilecek fiilleri, durumlar ve huylar Kur'n- Kerim
kaz ve kadere dayal olarak gndeme getirmez. Tersine bu tr
iddialar temelden reddeder. Nitekim yce Allah yle buyuruyor:
"Onlar bir ktlk yaptklar zaman, 'Babalarmz bu yolda bul-
duk. Allah da bize byle emretti.' derler. 'Allah ktl
emretmez.' de. Allah'a kar bilmediiniz eyleri mi
sylyorsunuz?" (A'rf, 28)
te yandan sz konusu fiil ve davranlardan bir ksmnn kaz
ve kadere dayandrlmamas insan iradesinin etkinlik noktasnda
bamsz bir olgu, etkilemede bakasna ihtiyac bulunmayan ek-
siksiz bir sebep ve tamamen yeterli bir illet olduu anlamna geli-
yorsa, Kur'n- Kerim bunlarn kaz ve kader ile balantlarn or-
taya koyar, bu hususlarla ilgili olarak insan doru yola iletir. Bu
yolu izleyen kii dnce ve davranlarnda yanlgya dmez, git-
gide sahip bulunduu kk drc sfatlar yok olur. Ama o-
laylar kaz ve kadere dayandrarak insann cehalete kaplp elde
ettii bir eyden dolay sevin-mesini ve yine cehaletten dolay yi-
tirdii bir eyin kaybna zlmesini nlemektir. Nitekim bir ayet-i
kerimede ulu Allah yle buyuruyor: "Ve Allah'n size verdii ma-
lndan onlara da verin." (Nr, 33) Burada yce Allah mal kendisine
izafe ederek insanlar cmertlie, eli akla aryor.
Bir dier ayette de yle buyuruyor: "Kendilerine verdiimiz
rzk-tan harcarlar." (Bakara, 3) Burada ise, maln Allah'n verdii
rzk olduunu vurgulayarak insanlar hayr amal harcamada bu-
lunmaya tevik ediyor.
Bir dier ayette de yle buyuruyor: "Demek onlar bu sze
inanmazlarsa, onlarn peinde zntyle kendini helk edecek-
sin! Biz yeryzndeki eyleri, kendisine ss olsun diye yarattk ki,
onlarn hangisinin daha gzel i yaptn deneyelim." (Kehf, 6-7)
Burada yce Allah, Resulullah efendimizi (s.a.a) zlmekten
nehyediyor. Gereke olarak da, onlarn kfrde direnmelerinin Al-
lah'a kar stnlk saladklar anlamna gelmeyeceini gsteri-
548 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

yor. Tersine yeryznde bulunan her eyin snama amal ssler


olmas iin yaratlm olduklarn vurguluyor.
Bu yntem, yani ahlk slah amac ile izlenen ikinci yol, pey-
gamberlerin yntemidir. Bu yntemin birok rneini Kur'n- Ke-
rim'de bulabiliriz. Bir ksm rneklerini de Kur'n- Kerim, teki
gk meneli kitaplardan nakletmektedir bize.
Bir nc yntem daha vardr ki, sadece Kur'n'a zgdr.
Bize aktarlan gk meneli kitaplarda, gemi peygamberlerin -
retilerinde ve ilh hikmetle uraan filozoflarn eserlerinde byle
bir eye rastlanmaz. Bu yntem, bilgi ve marifetin kullanlmas ile
insann vasf ve ilim asndan eitilmesidir. Bu ynteme bavu-
rulduu zaman aalk ve iren sfatlarn konusu ortadan kalkar.
Dier bir ifadeyle bu yntem, iren ve aalk sfatlar giderme
esasna deil, defetme esasna dayanr.
Bunu yle aklayabiliriz: Allah'tan gayrisinin honutluunun
g-zetildii her bir davrann arkasnda ya bir eref aray ya da
korkulan ve saknlan bir gc memnun etmek abas yatmakta-
dr. Ne var ki yce Allah buyuruyor ki: "eref ve stnlk tama-
men Allah'ndr." (Ynus, 65) "Btn kuvvet Allah'a aittir." (Bakara,
165) Bu bilgi bu hliyle insann vicdanna yerleince riya, gsteri,
Allah'tan bakasndan korkma, O'ndan bakasna umut balama
ve O'ndan bakasna gvenip dayanma gibi kk drc, onur
krc niteliklere yer kalmaz. Bu iki gerek insan tarafndan bilinin-
ce, tm yerilmi nitelik ve sfatlar insandan uzaklar. nsan bunla-
rn yerine, Allah'tan korkmak, eref ve stnl Allah katnda a-
rama, Allah'tan bakasndan bir ey istememe, azamet, ihtiyasz-
lk, ilh ve rabban heybet gibi vlm ilh niteliklerle kendini
bezer.
Bunun yan sra, Kur'n- Kerim'de, defalarca: "Mlk Allah'n-
dr. Gkler ve yer zerindeki hkmranlk Allah'a aittir. Gklerde
ve yerde bulunan her ey O'nundur." eklinde ifadeler kullanlr. Ki,
biz de defalarca bu ifadelerin ierdikleri gerekleri gzler nne
serdik. Allah'n hkmranlnn ve sahipliinin gerek mahiyeti,
O'nun dnda hibir varln bamsz olmamas, O'na muhta ol-
mamak gibi bir durumda bulunmamas esasna dayanr. Hibir
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 549

ey yoktur ki, yce Allah hem onun ve hem de ona ait olan eyle-
rin sahibi olmasn.
nsann bu mlkiyete inanmas ve bu inancnn bir gereklik
olarak kalbine yerlemesi, btn olgularn onun nezdinde zat, ni-
telik ve fiil olarak bamszlk derecesinden inmeleri anlamna ge-
lir. Byle bir insann Allah'n rzasndan baka bir eyi istemesi,
O'nun dnda bir eye boyun emesi, ondan korkmas, ondan bir
beklenti iinde olmas, ondan lezzet almas ya da cokuya kapl-
mas, ona snmas, gvenip dayanmas, teslim olmas, ona tut-
kuyla eilim gstermesi mmkn deildir.
Ksacas, her eyin fani ve geici olduunu bildikten sonra y-
ce Allah'n kalc ve sonsuz rzasndan baka bir ey istemez, her-
hangi bir ihtiyacn bakasna arzetmez. O sadece batldan kaar.
Batl da O deildir ve gerek bir varl yoktur. Byle bir insan yce
yaratcsnn varl olan hakka kar batla tutunmaz.
Aaya alacamz u ayet-i kerimeler de ayn geree iaret
etmektedirler: "Allah ki, O'ndan baka ilh yoktur. En gzel isim-
ler O'nundur." (Th, 8) "Rabbiniz Allah, ite budur. O'ndan baka
ilh yoktur. O, her eyin yaratcsdr." (En'm, 102) "O'dur ki, her
eyin yaratln gzel yapt." (Secde, 7) "Btn yzler, O diri yne-
ticiye boyun emitir." (Th, 111) "Hepsi O'na boyun emitir. (Ba-
kara, 116) "Rabbin, yalnz kendisine kulluk sunmanz emretti."
(sr, 23) "Rab-binin her eye ahit olmas yetmez mi?" (Fussilet, 53)
"yi bil ki, O, her eyi kuatmtr." (Fussilet, 54) "Ve sonunda senin
Rabbine varlacaktr." (Necm, 42)
u anda zerinde durduumuz: "Sabredenleri mjdele. Onlar
ki, kendilerine bir bela eritii zaman, 'Biz Allah iiniz ve biz O'na
dneceiz.' derler..." ifadesini de bu kategoride deerlendirebiliriz.
n-k bu ve benzeri ayetler, zel ilh bilgiler iermektedirler.
Bunlarn sonular da zel ve gerektirler. Bu yntemin ngrd
terbiye metodu da ne ahlk ilminin uygulad metoda, ne de n-
ceki peygamberlerin eriatlarnda uyguladklar terbiye metoduna
benzer. Daha nce de vurguladmz gibi, birinci metot, gzel ve
irkin kavramlarna ilikin toplumun genel inancn esas alr. kinci
metot ise, genel din inanlara, kulluk ykmllklerine ve bunla-
rn dlle ya da azapla cezalandrlmas esasna dayanr. Bu n-
550 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

c metodun dayana da, saf ve eksiksiz tevhit inancdr ki, srf s-


lm dinine zg bir yntemdir bu. Bu, dini tebli edip hayata e-
gemen klan Resulullah efendimize ve onun saf ve temiz soyuna,
Ehlibeyti'ne salt ve selm olsun. Bu nkteyi ganimet bilmelisin.
Bir oryantalistin slm medeniyetinden sz ettii eserinde dile
getirdii dncelere amamak mmkn deildir. Diyor ki bu
adam: "Bir aratrmac, slm davetinin, izleyicileri arasnda yay-
gnlatrd medeniyet unsurlarna, ileri uygarla ve yksek me-
deniyete ilikin olarak geride brakt, taraftarlarna miras olarak
armaan ettii zelliklere ve meziyetlere ilgi duymaldr. Esas bun-
larn zerinde durmaldr. slm'n ierdii dini retiler ise, btn
nebev davetlerin ierdii ahlk ilkelerdir. Btn peygamberler
bunlara davet etmilerdir."
Daha nceki aklamalarmzdan yola karak bu bak as-
nn yanlln, bu grn arpkln anlayabilirsin. nk so-
nu, ncllerinin bir ayrntsdr. Bir terbiyeden sonra ortaya kan
davranlar, rencinin ve terbiye gren insann rendii bilgi ve
marifetin rnleri ve sonulardr. Daha dk dzeyli bir geree,
orta seviyeli bir tekmle ynelik ar ile, srf geree ve doruk-
taki bir tekmle ynelik ar bir olamazlar. te iaret ettiimiz
nc terbiye metodunun nitelii bundan ibarettir. Birinci metot,
toplumsal geree aryor. kinci metot, pratik geree ve insa-
nn ahirette mutlu bir hayat srdrmesine yarayan gerek tek-
mle arr. nc metot ise, srf hakka, yani Allah'a davet eder.
Eitimini, Allah'n bir ve ortaksz olduu gereine dayandrr. Bu
ise, tam bir kullua yol aar. Metotlarn birbirlerinden ne kadar da
fark var!
Bu metot, insanlk lemine birok salih insan, kendini Allah'a
adam bilgin, kadn ve erkek evliya armaan etmitir. Bir din iin,
bu onur bile yeterlidir.
Bu metot, dier iki terbiye metodundan sonular bakmndan
da farkldr. nk bu yntemin temel dayana kulluk sevgisini
alamak ve Rabbi kula tercih etmektir. Bilindii gibi, ak, tutku
ve sevgi kimi zaman seven insan yle davranlara yneltir ki,
toplumsal ahlkn z olan toplumsal akln ya da genel dinsel y-
kmllklerin esas olan sradan genel anlayn bunlar tasvip
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 551

etmesi mmkn deildir. nk akln kendine zg kurallar, sev-


ginin de kendine zg kurallar vardr. leriki baz blmlerde bu
hususa ilikin olarak daha geni ayrntl aklamalarda bulunaca-
z, inaallah.
* * *
"te Rablerinden balamalar ve rahmet hep onlaradr ve doru
yolu bulanlar da onlardr." Ayet zerinde dnld zaman, oriji-
nal metinde geen "salt" kelimesinin rahmet anlamnda kulla-
nlmad grlecektir. "Salt" kelimesinin oul, "rahmet" keli-
mesinin ise tekil olarak yer almas bunu gsterir. Yce Allah bir
ayet-i kerimede yle buyuruyor: "O'dur ki, sizi karanlklardan ay-
dnla karmak iin zerinize salt etmekte, melekleri de; ve
mminlere kar ok merhamet edendir." (Ahzb, 43)
Bu ayetten kan sonuca gre, "mminlere kar ok merha-
met edendir." ifadesi, "O'dur ki zerinize salt etmektedir" sz-
nn illetidir. Byle olmas da beklenen bir gerekliliktir zaten. n-
k ilh irade mminlere rahmet etmeyi ngrr. Siz de mminsi-
niz. Bu yzden size merhamet edene kadar salt etmesi gerekir.
Dolaysyla "salt" ile "rahmet" arasndaki balant mukaddime ile
hedef, ara ile ama arasndaki bant gibidir. Veya bir eye y-
nelmekle ona bakmak arasndaki mnasebet gibidir. Ya da atee
atmakla, yakmak gibidir. Bu durum "salt" kelimesini "efkat gs-
terme, acyp meyletme" eklinde anlamlandrmaya uygun d-
yor.
Buna gre, yce Allah'n salt etmesi, kula merhametle y-
nelmesi demektir. Melekler de Allah'n rahmetini ulatrmada a-
raclk yapmalar bakmndan insanoluna efkat gstererek salt
ederler. Mminlerin salt ise, kul olarak Allah'a dnmeleri ve dua
etmeleridir. Ama bu durum "salt"n kendisinin de "rahmet" ol-
masna ya da rahmetin bir belirtisi olmasna engel deildir. n-
k, rahmet kelimesinin getii ayetler zerinde iyice dnld
zaman, bu kelimenin mutlak ilh ba, genel nitelikli rabban
vergiyi ifade ettii grlecektir.
Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "Rahmetim her eyi kap-
lamtr." (A'rf, 156) "Rabbin, zengin rahmet sahibidir. Dilerse sizi
gtrr, sizi nasl baka bir topluluun soyundan yaratt ise, siz-
552 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

den sonra da dilediini sizin yerinize, getirir." (En'm, 133) Buna


gre, bir topluluu ortadan kaldrp gtrmek O'nun zenginliinin,
ihtiyaszlnn ifadesidir. Ortadan kaldrd bir topluluun yerine
baka bir topluluu getirmesi de rahmetinin gstergesidir. Her iki
durum da hem O'nun rahmetine, hem de O'nun mstaniliine
dayanrlar. u hlde her "yaratma" ve her "emir" rahmettir. Ayn
ekilde her "yaratma" ve her "emir" bir batr ve mstanilii ge-
rektirir.
Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "Rabbinin ba kesilmi
deildir." (sr, 20) Bu balardan biri de "salt"tr. u hlde "salt"
ayn zamanda "rahmet"tir. Ama zel bir rahmet. Bu ekilde ayet-i
kerimede "salt"n oul, buna karn "rahmet"in de tekil olarak
kullanlm olmas anlalabilir.
"Ve doru yolu bulanlar da onlardr." Sanki bu durumlar,
"Rablerinden balamalar ve rahmet hep onlaradr." ifadesinin
bir sonucudur. Bu yzden onlarn doru yolu bulmu olmalar, bi-
rincisinden ayr yeni bir cmle iinde ifade ediliyor. Yani, "Rable-
rinden balamalar, rahmet ve hidayet onlaradr" denilmiyor. Ve
yine, "Onlar hidayete ermilerdir." denilmiyor da, "Onlar doru yolu
bulanlardr." denilerek hidayeti kabullenileri "ihtid" fiili ile dile
getiriliyor ki, "ihtida" "hidayet"ten sonra gelen ayrnt niteliinde
bir konumdur. Bununla anlalyor ki, rahmet, onlarn Allah'a ile-
tilmeleridir. Balama-lar ise, bu iletilmenin nclleri konumun-
dadr. Onlarn doru yolu bulmalar da bu hidayetin, iletilmenin bir
sonucudur. u hlde, ayette geen salt, rahmet ve ihtida, sonu
itibariyle rahmet olarak deerlendirilseler de ayr ayr olgular ifa-
de etmektedirler.
Yce Allah'n kendilerine ynelik ikramn dile getiriine baka-
rak diyebiliriz ki, bu ayetlerde sz edilen mminlerin durumu,
senin evini ararken seninle karlaan arkadann durumuna
benzer. Sz konusu arkadan senin evini soruyor, oraya konak-
lama niyetindedir. Bu srada seninle karlayor. Sen de onu gler
yzle ve sayg gstererek karlyorsun. Sonra onu evine giden yo-
la koyarak onunla birlikte yrmeye balyorsun. Evine ulatrp
konaklayana kadar yolunu kaybetmesine msaade etmiyorsun.
Yolculuk esnasnda yemesini, imesini, bineini ve yryn
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 553

denetleyip yardmc oluyorsun. Btn bunlar, bir bakma bir ikram


saylr. nk senin amacn bu. Ayn zamanda bunlarn her biri de
bal bana bir ikramdr. Ama bununla birlikte yol gsterme, ik-
ramdan ve muhabbet etmekten baka bir eydir. Onlar da yol gs-
termekten farkl bir eydir. Ayn zaman da hepsi de ikramdr. u
hlde genel anlamdaki ikram, rahmet konumundadr. eitli ar-
lamalar da "salt" olarak nitelendirilebilirler. Evde konaklama ise,
ihtida, yani doru yolu bulma mesabesindedir.
"Ve doru yolu bulanlar da onlardr." cmlesinin isim cmlesi
eklinde kurulmu olmas, ayrca cmleye uza gsteren iaret
ismiy-le [ulike] balanmas, fasl zamiri [hum]; "el-muhtedn" di-
ye balayan ifadedeki haberin bana lam- mevsulun getirilmi
olmas, onlara verilen nemi ve kavuacaklar nimetlerin ycelii-
ni gsterir. -Do-rusunu ise Allah bilir.-

HADSLER IIINDA BERZAH VE RUHUN LMDEN SONRAK


HAYATI
Tefsir'ul-Kumm'de belirtildiine gre, Sveyd b. Gafele
Emir'l-Mminin'in (a.s) yle dediini rivayet etmitir: "demolu
dnyann son ve ahiretin de ilk gnne balaynca mal, evlad ve
ameli gzlerinin nnde canlanr. Malna dnerek, 'Allah'a
andolsun ki, sana ok dkndm ve zerine titrerdim. Senin ya-
nnda bana ait ne var?' der. Mal ona, 'Benden kefenini alabilirsin.'
der. Sonra evladna dner ve 'Allah'a andolsun ki, ben sizi ok se-
verdim, sizin koruyucunuzdum. Sizin yannzda bana ait ne var?'
der. Evlad ona, 'Seni mezarna kadar uurlayacak ve zerini top-
rakla rteceiz.' derler. Sonra ameline bakar ve 'Allah'a andolsun
ki, ben senin hakknda zahite davranrdm ve sen bana ar ge-
lirdin. Acaba bana ait neyin var?' diye sorar. Ameli der ki: Ben
kabrinde ve mahere gitmek zere diriltildiinde sana elik ede-
ceim. Nihayet ben ve sen birlikte Rabbinin huzuruna karlaca-
z."
"Eer bu adam Allah'n dostu ise, yanna insanlarn en ho
kokulusu, en gzel grnmls ve en ssl giysilisi gnderilir ve
der ki: 'Allah'tan bir ruh ve bir ho koku ve naim cenneti ile sevin.
Amellerin en hayrlsn nceden gnderdin.' Adam, 'Sen de kim-
554 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

sin?' diye sorar. O, 'Ben senin salih amelinim. Dnyadan cennete


g et.' der."
"Adam kendisini ykayan tanr ve kabre tayanlara 'Acele e-
din.' der. Kabrine girince yanna iki melek gelir. Bunlar kabir sor-
guculardrlar. Salarn sslerler ve yeri dileri ile eelerler. Sesleri
iddetli bir gk grlemesini andrr. Gzleri insan kr edici bir
imek gibidir. Bu iki melek adama, 'Rabbin kimdir? Peygamberin
kimdir? Ve dinin nedir?' diye sorarlar. Adam, 'Rabbim Allah, pey-
gamberim Muhammed ve dinim slm'dr.' der. ki melek, 'Allah
seni sevdiin ve holandn eyler iinde kalc klsn.' derler. Bu-
rada yce Allah'n u szne gndermede bulunurlar: 'Allah, ina-
nanlar, dnya hayatnda da, ahi-rette de salam szle sebat i-
inde klar.' [brahim, 27] Sonra kabrini gznn alabildii kadar
geniletirler ve kabirden cennete bakan bir kap aarlar ve yle
derler: 'Uyu, gzn aydn! Nimetlere kavumu taze delikanl uy-
kusuna uyu.' Yce Allah'n bir ayetinde buna iaret ediliyor: O gn
cennet halknn kalacaklar yer daha iyi, dinlenip safa srecekleri
yer daha gzeldir." [Furkan, 24]
"Eer adam Rabbine dman biri ise, ameli ona yce Allah'n
yaratt en irkin grnml, en iren kokulu biri olarak gelir. Ve
'Kaynar su dolu bir konak ve cehenneme savurulma ile sevin.' der.
Adam kendisini ykayan tanr ve kendisini kabre tayanlara ar
davranmalarn syler. Kabre konulduu zaman, kabrin iki snav-
cs gelir ve zerindeki kefenini alarak, 'Rabbin kim? Peygamberin
kim? Ve dinin nedir?' diye sorarlar. Adam, 'Bilmiyorum.' der. Me-
lekler ona, 'Bil-medin ve doru yolu bulmadn.' derler."
"Sonra ona yle bir as darbesi indirirler ki, insanlar ve cinler
dndaki dier tm canllar dehete derler. Ardndan kabrinden
cehenneme bakan bir kap aarlar ve ona, 'En kt hlde uyuma-
na bak!' derler. Bylece o darack yerde pestile dnr. O kadar
ki, beyni trnaklar ile etinin arasndan dar fkrr. Yce Allah
topran altndaki ylanlar, akrepleri ve bcekleri ona musallat
eder. Bunlar onu kyamet gn dirilecei saate kadar srp durur-
lar, vcudunu trmalarlar. inde bulunduu bu korkun durumdan
dolay kyametin bir an nce kopmasn arzu eder."
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 555

Muntahab'ul-Besir adl eserde Ebu Bekir el-Hadrem'nin -


mam Bkr'dan (a.s) u szleri aktard bildirilir: "Kabirde sadece
kesin olarak inanp gereklerini eksiksiz yerine getirenlerle, kesin
olarak kfr seenler sorgulanrlar. 'Peki, dier insanlar ne ola-
cak?' dedim. 'Onlar bekletilirler.' dedi."
el-Emal adl eserde belirtildiine gre bn-i Zebyn yle
demitir: "Bir ara mam Sadk'n (a.s) yannda bulunuyordum.
'nsanlar m-minlerin lmnden sonra onlarn ruhlarnn du-
rumlar hakknda neler sylyorlar?' diye sordu. Dedim ki: 'M-
minlerin ruhlar yeil kularn kursaklarnda olur.' diyorlar. Bunun
zerine yle dedi: Subhanallah! Bir mmin byle bir duruma
sokulmayacak kadar Allah katnda saygn bir konuma sahiptir.
lm gerekletikten sonra mminin yanna Resulullah efendimiz
(s.a.a) Ali, Fatma, Hasan ve Hseyin (hepsine selm olsun)
gelirler. Yanlarnda da Allah'n gzde melekleri olur. Eer yce
Allah mminin kendi lisanyla onun birliine, Peygamberinin
peygamberliine ve Ehlibeyt'in velayetine tanklk etmesine imkn
verirse, Resulullah efendimiz (s.a.a) Ali, Fatma, Hasan ve Hseyin
(a.s) onlarla birlikte olan gzde melekler de tanklk ederler. Eer
adamn dili tutulursa, yce Allah zel olarak Peygamberine
adamn kalbindeki inanc gsterir. Bunun zerine Peygamberimiz
adamn mminliine ahitlik eder. Resulullah'n bu ahitlii
zerine, Ali, Fatma, Hasan, Hseyin ve hazr bulunan gzde
melekler de adamn mminliine ahitlik ederler. Allah onu
yanna alnca, ruhu eski grnm ile cennete gider. Cennetteki
ruhlar yerler, ierler. Biri yanlarna gelirse, onlar dnyadaki
ekilleri iinde grr ve tanrlar." [c.2, s.33]
el-Mehasin adl eserde Hammad b. Osman, mam Cafer Sa-
dk'tan (a.s) unlar rivayet eder: "mam ruhlardan, mminlerin
ruhlarndan sz etti ve 'Bu ruhlar cennette karlarlar.' dedi. Ben,
'Karlarlar m?' dedim. 'Evet, dedi, birbirlerini sorarlar, birbirleri-
ni tanrlar. yle ki birini grdn zaman, 'Bu, falancadr.' dersin."
[s.178, h: 164]
el-Kfi'de belirtildiine gre, mam Cafer Sadk (a.s) yle de-
mitir: "Mmin ldkten sonra ailesini ziyaret eder, sevdiklerini
grr, ama holanmad eyler kendisine gsterilmez. Kfir de ai-
lesini ziyarete gelir. Ama holanmad eyleri grr. Sevdii ey-
556 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ler kendisine gsterilmez. Bazlar her cuma ailesini ziyarete gelir.


Bazlar da herkes ameli orannda ziyarete gelir." [c.3, s.230, h: 1]
el-Kfi'de mam Sadk'n (a.s) yle dedii belirtilir: "Ruhlar
ceset grnmnde cennetteki bir bahede bulunurlar. Birbirlerini
tanr ve birbirlerini sorarlar. Bir ruh, teki ruhlarn yanna gelince,
derler ki: 'Onu arn; nk byk bir korku ve dehet yaam-
tr.' Sonra ona, 'Falanca ne yapyor, falanca ne yapyor?' diye so-
rarlar. Eer, 'Yayor' dese, onun iin mitvar olurlar. Eer, 'ld'
dese, o zaman, 'Demek ki mahvolmu, azab hakketmi, cehen-
neme gitmitir.' derler." [c.3, s244, h: 3]
Ben derim ki: Berzah hayat ile ilgili hadisler olduka kabark-
tr. Biz bunlar arasnda berzahtaki gelimeleri ana hatlaryla kap-
sayanlarn naklettik. Aktarlan bu anlamlara ilikin rivayetler ol-
duka yaygndr. Bunlarda maddeden soyutlanm bir varolua i-
aret ediliyor.

RUHUN SOYUTLUU ZERNE BR FELSEF ARATIRMA


Acaba nefis maddeden ayr soyut bir olgu mudur? (Nefis der-
ken, her birimizin "ben" derken vurgulad eyi kastediyoruz. So-
yut derken de, zaman ve mekna baml, blnebilen madd bir
ey olmadn kastediyoruz.)
Biz kendimizde "ben" dediimiz bir anlam gzlemlediimiz-
den kuku duymayz. Ayn ekilde tm insanlarn bu gzlem a-
sndan bize benzediklerinden de kuku duymayz. Bizim ve herke-
sin "ben" dedii bu olguyu hayatmzn ve bilincimizin hibir ann-
da unutmayz, ondan gafil olmayz. Ama bu olgu, organlarmz a-
rasnda yer alan bir ey, bedenlerimizin bir paras deildir. Ki biz
bunlar duyu organlarmzla ya da bir tr kantlama yntemiyle al-
glarz. Grme ve dokun-ma gibi grnen duyularla algladmz
organlarmz gibi. Ya da hissetme ve deneyim sonucu farkna var-
dmz i organlarmz gibi. Za-man olur ki, biz bunlarn birinden
ya da bir grubundan, hatta beden dediimiz tm organlarmzdan
gafil olabiliriz. Fakat, "ben" diye ifade ettiimiz olguyu asla unut-
mayz. u hlde o, bedenden ve bedenin paralarndan ayr bir ol-
gudur.
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 557

Ayn ekilde ayet "nefis/ben", beden olsayd ya da bedenin


bir organ, bir paras olsayd, yahut beden iinde yer alan zellik-
lerden biri olsayd, -ki bu saydklarmzn tm madde zldrler.
Maddenin zellii ise, tedric bir deikenlik, blnebilirlik ve par-
alanmaya elverililiktir- deiken ve blnebilen bir madde olur-
du. Oysa byle deildir. Her bir insan, kendisinden ayrlmaz bu
nefsan olguyu gzlem altna alp, kendisini bildii andan itibaren
bu ana kadar ki konumunu gzden geirdii zaman, grecektir ki,
bu olgu hep ayn anlamda ve hep ayn konumda kalmtr. En ufak
bir art ve en ufak bir deiiklik yaamamtr. Ama beden, be-
denin paralar, bedenin iinde yer alan zellikler her bakmdan
deikendirler, bakalam srecini yaarlar. Bu sre sz konusu
olgularn maddesinin ve biiminin yan sra dier ekil ve gr-
nmlerini de kapsar.
Ayn ekilde insan kendisini bilinli bir gzleme tbi tuttuun-
da "nefis/ben" dediimiz olgunun basit, yani blnme ve para-
lanma kabul etmez olduunu grr. Oysa beden, bedenin parala-
r ve bedende yer alan zellikler blnme ve paralanma srecini
yaarlar. Her madde ve madde kaynakl her olgu byledir.
u hlde "nefis/ben" beden deildir. Bedenin bir paras ya da
bedene zg ve gerek duyularmzla ve gerekse kant aracl ile
algladmz ya da alglayamadmz bir zellik deildir. nk
bu saydklarmz her ne ekilde varsaylsalar, yine de madd nite-
liklidirler. Madde ise deikendir, blnebilir. Ortada bir gerek
vardr, o da, "nefis/ben" dediimiz olgunun bu niteliklerden hibi-
rine sahip olmaddr. u hlde "nefis/ben" hibir ekilde madde
olarak deerlendirilemez, madd olgular kategorisine sokulamaz.
Ayn ekilde tek ve yaln olarak gzlemlediimiz bu olguda,
paralar ve czler okluu sz konusu deildir. Dardan bir kar-
m da kabul etmez. Tersine bu olgu tektir ve yalndr. Her insan
bunu kendi ahsnda gzlemler ve kendisinin kendisi olduunu,
bakas olmadn grr. Demek ki, bu olgu bamszdr ve madd
llere uymaz. Maddenin vazgeilmez niteliklerinden hibirini
tamaz. yleyse "nefis/ben" maddeden ayr soyut bir zdr. Be-
denle birlemesini gerektiren bir balants vardr. Bu balant ev-
rensel dzenlemenin ngrd, gerektirdii bir husustur.
558 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Ancak nefsin maddeden ayr soyut bir olgu oluunu tm ma-


teryalistler, baz kelmclar ve muhaddislerden olan zahiriciler in-
kr etmilerdir. Bunu kantlamak iin de birok giriimde bulun-
mulardr. Bu hususla ilgili olarak sunulan kantlar da tamamen
faydasz bir zorlamann sonucu olarak reddetme ynne gitmi-
lerdir.
Materyalistler diyorlar ki: Gnmzde bilimsel aratrmalar
teknik olarak ok ilerlemitir. leri teknoloji sayesinde bilim son
derece duyarl, titiz ve kl krk yarar bir dzeye ulamtr. Bu yz-
den madd illeti belirlenmeyen hibir bedensel zellik ve madde
yasalarna uyarlanamayan hibir ruh etkinlik kalmamtr. Yani
srf bu etkinlik ve sonulardan hareketle ruhun maddeden soyut
ve ayr olduuna hkmedilemez.
Diyorlar ki: Sinir sistemi, merkez organda birleir. Beyin
dediimiz bu organa ynelik sinirsel akm kesintisiz ve hzldr.
Bunlar arasnda ayn sisteme gre hareket eden ktlesel bir olgu
vardr. Bu olgunun paralarn birbirinden ayrt etmek ve bunlarn
devre d kallarn alglamak mmkn deildir. Paralarn
birbirlerinin yerine gemeleri de sz konusu deildir. eitli
olgularn sonucunda oluan bu birim bizim gzlemlediimiz ve
"ben" diye tanmladmz nefsimizdir. Bunu tm organlarmzdan
ayr bir olguymu gibi grdmz dorudur; fakat bu onun
bedenin ve bedensel zelliklerin dndaki bir olgu olduunu
gstermez. Aksine nefis birleik bir ktledir, faaliyetlerinin
kesintisizlii ve sreklilii yznden onu fark etmememiz mm-
kn olmuyor. Benlikten gafil olmak iin, anlald kadaryla
sinirlerin devre d kalmas ve faaliyetin son bulmas gerekir. Bu
ise, Nefsin
lmdr.kalc ve deimez olduu dorudur. Ama bu onun
kendi ve iinde deimedii, orijinal durumunu koruduu anlam-
na gelmez.
Aksine faaliyetlerinin kesintisizlii, algsal verilerin hzl geli-
imi gzlerimizde bir yanlgya yol ayor. Tpk iine srekli su a-
kan ve akan su orannda da dar su aktlan bir havuz gibi. Dolan
ve boalan suyun miktar bir olduu iin, havuzun iindeki suyun
hi deimedii sanlr. nsan havuzdaki suyu bir ve deimez gibi
grr. Oysa gereklik noktasnda bakldnda su ne birdir, ne de
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 559

deimezdir. Ayn ekilde suya yansyan insan, aa veya herhan-


gi bir cismin grnts de, tek ve deimez olarak kabul edilir.
Hlbuki, havuzdaki suyun yaad tedric deikenlikten dolay bu
yansmalar da tedric bir deiiklik yaarlar. Nefis olgusunda gr-
dmz deimezlik, teklik ve belirginlik iin de ayn husus ge-
erlidir.
Diyorlar ki: Batn gzlem yntemiyle bedenden ayr ve soyut
bir olgu olduuna ilikin kantlar sunulan nefis, gerekte doal -
zelliklerin bir toplamdr. Buna sinirsel olgular da diyebiliriz. Ki
bunlar, d maddenin cz' ile sinirsel birleiin cz' arasndaki
karlkl etkileimin sonulardrlar. Birliktelikleri de toplanma ni-
teliklidir, reel bir birlik deildir.
imdi bu yorumlarn deerlendirmesine geiyoruz: Diyorlar ki:
"Somut verilere ve deneysel ynteme dayal bilimsel aratrmalar,
ileri teknolojinin de yardmyla gerekletirdii son derece titiz a-
lmalarnda ruhla ilgili bir sonu elde edememitir. Ayn ekilde,
ancak ruhun varl ile izah edilebilecek bir olguya da rastlaya-
mamtr." Bu sz, gerein ifadesidir. Fakat bu, varlna ilikin
olarak deliller sunulan soyut nefsin var olmad sonucunu do-
urmaz. nk doann yasalarn ve maddenin zelliklerini ara-
tran doa bilimleri, ancak maddenin zelliklerini ve maddenin -
zn tespit edip deerlendirebilir.
Ayn ekilde madde alanndaki deneyin tamamlanmas iin
kullandmz madd aralar da ancak madd olgular zerinde et-
kin olabilirler. Madde ve doatesi olgulara gelince, bu aralarn
olumlu ya da olumsuz bir deerlendirmede bulunmas doru de-
ildir. Bu alanda madd aratrmann varabilecei en son nokta,
bir ey bulamamaktr. Bir ey bulamamak, bir ey yok demek de-
ildir. Bilimsel aratrmann, az nce de grdn gibi, ilgili bu-
lunduu madde tespit ettii maddesel hkm ve zellikler arasn-
da, mddenin znden ve doann erevesinden hari soyut bir
olguyu belirlemesi beklenemez.
Onlar, sz konusu inkra ynelten etken u aslsz sanlardr:
"Soyut nefisten sz edenler, bedensel organlarn baz organik h-
kmlerine rastlyor; ama bunlarn bilimsel aklamasn yapama-
m, bu yzden, sz konusu fiillerin kayna olarak maddeden ba-
560 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

msz soyut nefsin varlna inanma gereini duymulardr. Ne


var ki, modern bilim, sz konusu bilinmezliklerin illetini tespit et-
mi bulunduu iin, artk byle bir olgunun varlna inanmak an-
lamszdr." Byle bir kuruntuyu Yaratcnn varlna ilikin olarak
da gndeme getirmilerdir.
Hi kukusuz bu, btnyle dayanaksz bir yanlgdr. nk,
bedenden soyut nefsin varlna inananlar, yukardaki gerekeden
dolay buna inanmyorlar. Yani, illeti gzle grlen fiili bedene,
gzle grlemeyen fiili de nefse dayandrmaya yeltenmiyorlar. d-
dialarn aksine onlar, btn fiilleri aracsz olarak bedensel illetle-
re ve yine btn fiilleri dolayl olarak nefse dayandryorlar. Ayrca
hibir ekilde bedene izafe edilemeyecek fiilleri de nefse dayand-
rarak aklyorlar. Bu ise, insann kendi nefsini bilmesi, kendi zat-
n gzlemlemesidir. Daha nce bu gzlemin niteliine deinmi-
tik.
"Tek bir ey olarak gzlemlenen insan benlii, aslnda byk
bir hzla ve kesintisiz olarak merkez konumundaki organa doru
akan sinirsel alglarn oluturduu bir toplamdr. Yani bir orada
olma niteliinde bir birlie sahiptir." eklindeki szlerine gelince;
kukusuz bu, sonusuz ve nefsan gzleme uymayan bir szdr.
Bana yle geliyor ki, bu iddiay ortaya atanlar nefsan gzlemden
gaflet ederek, beyine akan somut verilere bakyorlar. Yani ikinci
derecede olgularla ilgileniyorlar. Diyelim ki, ortada reel olarak bir-
ok olgu var ve bunlarn birliktelikleri sz konusu deildir. Madd
olgularn alglanmasndan ibaret olan bu ok saydaki olgunun ge-
risinde hibir ey yoktur. Ve yine diyelim ki, tek nefis olarak gz-
lemlenen bu olgu da, sz konusu ok saydaki algdan baka bir
ey deildir. Peki, kendisinden bakasn gremediimiz bu tek
olgu nereden kaynakland? inde bizzat gzlemlenen sz konusu
birlik nereden geldi? Bunun toplanma niteliinde bir birlik olduu-
na ilikin iddia bir samalktr. nk toplanma niteliindeki birlik,
gerekte okluktur ve birlii ise hayaldir. Tpk bir ev ya da bir iz-
gi gibi. Yani znde birlik sz konusu deildir.
Bizim bu szmz yerine yle bir varsaymla kyorlar ortaya:
Alglar ve uurlar hadd-i zatnda okturlar; ama ayn zamanda bir
btn olarak tektirler. Oysa bu alglar ve uurlarn hadd-i zatnda
ok olmalar, hibir ekilde birlie dnmemelerini gerektirmek-
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 561

tedir. Hlbuki gzlemlediimiz o ki, bu, tek bir uurdur, nefsan ve


reeldir. Bu kadar ok saydaki alglara sahip bulunan bir baka ol-
gu da sz konusu deildir ki, onu tek bir nitelie sahipmi gibi al-
glasn. Tpk, duyu organlar ve hayal gcnn toplanma niteliin-
deki birlie sahip olan somut ve hayal olgular, toplanma niteli-
inde bir birlik hlinde alglamas gibi. nk zerinde durulan
varsaym udur: Hadd-i zatnda ok olan alglar, yine hadd-i zatn-
da bir olan nefsan algnn aynsdr.
ayet, "Burada alglayan pozisyonundaki organ beyindir. Bir-
ok algy tek bir algym gibi deerlendirir." denilirse, yine de so-
run zlm olmaz. nk varsaylan o ki, beynin alglay, birbi-
rini izleyen bu ok saydaki alglarn bizzat kendisidir. Yani, duyu
glerinin d lemdeki bilgiye konu olan eylere taalluk edip on-
lardan duyusal biimler kard gibi, beyin bu alglara taalluk e-
den bir alglama gc deildir.
Kendi iinde deiken ve blnebilen bu gzlemlenen olgunun
teklie ulamas ile ilgili olarak ne sylenecekse, ayn ey
deimezlii ve yalnl iin de sylenebilir.
Ne var ki, bu varsaym da -kesintisiz olarak birbirini izleyen ve
beyinsel alg sonucu tek bir nitelie sahipmi gibi deerlendirilen
bu ok saydaki alglar kastediyorum- doru deildir. Beynin, be-
yin iindeki gcn, sahip bulunduu bilincin ve yanndaki bilginin
bu hususla ne ilgisi var? Bunlarn tm madd olgulardr. Madde-
nin ve madd nitelikli olgularn zellii okluk, deikenlik ve b-
lnebilirliktir. Oysa bu bilgi biiminde bu tr bir nitelik ve zellik
sz konusu deildir. Ortalkta da madde d ya da madd nitelikle-
re sahip bulunmayan bir olgu da sz konusu deildir.
"His ya da alglayc g yanlabilir. Dolaysyla deiken ve b-
lnebilen bir olguyu tek, yaln ve deimez gibi alglayabilir." ek-
lindeki szlerine gelince, bu da son derece sakat bir anlaytr.
nk yanlma ve yanla dme, karlatrma ve nispet etme
sonucu ortaya kan nisb olgulardr. Kendiliinde gereklii olan
eyler deildirler. Sz gelimi biz, kocaman gkcisimlerini kck
beyaz bir nokta gibi grrz. Ne var ki, bilimsel kantlar bu gzle-
mimizin yanlln ortaya koyarlar. Duyu organlarmzn birok
gzlemi iin ayn eyi syleyebiliriz. Ne var ki, bu tr yanlmalar,
562 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ancak alglanan hususla gzlemin dndaki realitenin karlat-


rlmas ile belirlenebilirler. Ama duygu organlarnca alglanan hu-
sus, kendi bana bir realitedir -bir beyaz nokta gibi- ve bunda bir
yanlg olmas sz konusu olamaz.
Bu gibi durumlarda yaplacak deerlendirme udur: Duyu or-
ganlarmz ve alglayc glerimiz, ok, deiken ve blnebilen
olgular, bir deimez ve yaln gibi alglad zaman, bu demektir
ki, alglayc gler, alglamalar ile yanlmlardr, reel olgu ile
karlatrldnda, elde ettikleri sonu ile yanlgya dmlerdir.
Ancak alglayc gcn alglad bu bilgisel biim kendi iinde
deimez ve yalndr. Konumu ve nitelii bundan ibaret olan bir
ey iin, "Bu, madddir" demek mmkn deildir. nk maddeye
zg genel niteliklere sahip deildir.
imdiye kadar ki aklamalarmza dayanarak diyebiliriz ki:
Mteryalistlerin somut verilere ve deneysel ynteme dayanarak
ileri srdkleri kant, olsa olsa "bulamama" sonucuna gtrr bizi.
Olmayan (bu onlarn iddiasdr) ile bulunmayan kartrm olma-
lar byk bir yanlgdr. Tek, deimez ve yaln bir olguyu ortaya
koyan gzleme, getirdikleri tasvir de yanltr. Tasvirleri somut ve-
riler ve deneysel yntemlerle varl kantlanan madd temel ilke-
lerle ve olgunun znde tad realiteyle badamaz.
Modern psikoloji sahasnda aratrma yapan bilim adamlar-
nn nefisle ilgili varsaymlarna gelince; diyorlar ki: "Nefis idrak, i-
rade, honutluk, sevgi ve bunun birleik ve i ie girmi bir durum-
la sonulanabilen psikolojik durumlarn etkileimlerinden doan
birleik bir durumdur." Bununla ilgili sylenecek bir ey yoktur.
nk her aratrmac, kendine bir konu seme ve bu varsayma
dayal konuyu aratrma hakkna sahiptir. Ama bizim diyeceimiz,
varsaym ortaya atandan ok, sz konusu olgunun d lemdeki
varl ya da yokluuna ilikindir. in erbabnca da bilindii gibi
bu, felsef bir aratrmadr.
Nefsin maddeden ayr ve soyut bir olgu oluunu kabul etme-
yen bir ekoln iddias da yledir: "nsan hayatn konu alan ana-
tomi ve fizyoloji bilimlerine gre, hayatla ilgili psikolojik zellikler,
hayat genlerine ve hcrelerine dayanrlar. Ki insan ve teki canl-
larn hayatlarnn temeli bundadr, bunlarla balantldr. Dolaysy-
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 563

la ruh bu genlerin her birine zg bir zellik ve etkinliktir. Her biri-


nin ayr bir ruhu vardr. nsann kendi iinde ruh adn verdii "ben"
diye ifade ettii olgu, birliktelik ve toplanmlk niteliindeki snr-
sz ruhlardan meydana gelen psikolojik bir toplamdr. Bilindii gibi
bu tr dokusal olgular ve psikolojik zellikler, genlerin ve kromo-
zomlarn lmesi ile birlikte yok olurlar. Onlar bozulunca, bunlar da
bozulurlar. Yani, bedensel terkibin yok olmasndan sonra, soyut
ruhun kalcl bir anlam ifade etmez.
Ksacas, bilimsel aratrma sonucu ortaya karlan maddeye
zg temel prensipler, hayatn srlarn zemeyince unu diyebili-
riz: Doal sebepler, ruhu ortaya karmak iin yeterli deildirler.
nk ruh, doa tesi baka sebebin maluldr. Ancak, srf akl
yoluyla nefsin de soyutluunu kantlamaya kalkmak, bugnk
bilimin kabul et-medii, dikkate almad bir husustur. nk
ada bilim somut verilerden ve deneyden bakasn dikkate
almaz.
Ben derim ki: Artk u gerein farkndasn: Materyalistlerin
iddialarna kar ortaya koyduumuz kantlar, yukardaki iddia iin
de geerlidirler. Yukardaki kantlara ek olarak bu iddiann daya-
nakszlna ilikin unu da diyebiliriz:
a) Gnmzn ileri biliminin ruh ve hayat gereini aklamak
iin yetersiz kalmas, bunun sonsuza dek byle yetersiz kalaca
ve bu olgularn, bizim bilgimiz dndaki madd illetlere kadar uza-
namayacaklar anlamna gelmez. Acaba bu anlay, yokluu bil-
meyi, bilmenin yokluu yerine koymak eklinde beliren bir arpk-
lk, bir tutarszlk deil midir?
b) Evrende meydana gelen madd gelimeleri maddeye, hayat-
la ilgili teki gelimeleri de madde tesi bir olguya -Yaratcya- da-
yandrmak varolu iin iki temelin bulunduuna inanmak demek-
tir. Bunu ne materyalistler kabul eder, ne de Allah'a inananlar. Ya-
ratcnn birliine ilikin tm kantlar da bu arpk anlay redde-
der.
Szn ettiimiz nefsin soyutluuna ilikin baka problemler
de var ki, bunlara felsefe ve kelm kitaplarnda yer verilmitir. Ne
var ki, bu problemlerin tm, yukarda sunduumuz kantlardan
anlalaca gibi, konunun zerinde etraflca dnememekten,
564 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

neyin amalandn akledememekten kaynaklanmaktadr. Bu


yzden sz konusu problemleri teker teker ele alp zerinde d-
nce retmeye gerek duymadk. Yine de bunlarn zerinde dur-
mak isteyen biri varsa, sz konusu eserlere bavurabilirler. Doru-
ya ileten yol gsterici yce Allah'tr.

AHLK ZERNE BR ARATIRMA


Ahlk bilimi (insann bitkisel, hayvan ve insan glerine bal
insan melekelerini, karakteristik zelliklerini inceleyen, arnmak,
manev mutlulua kavumak iin insann tekmlne ynelik ola-
rak bu karakteristik zelliklerin stn olanlarn aalk olanlarn-
dan ayran, bylece, kitlelerce vlen ve toplumun vgsne
mazhar olan davranlar sergilemesini salayan bilim dal), insan
ahlknn insann iindeki genel gce dayandn ve bunlarn
nefsin pratik bilgiler edinmesine yardmc olduklarn ve insan t-
rnn davranlarnn, hazrlk ve ykmllklerinin bunlara bal
olduunu kantlamas bakmndan byk bir baar salamtr.
nsann zndeki temel g unlardr: htiras, fke ve dnsel
anlay.
nsann sergiledii hareketler, davranlar, ya yemek, imek,
giyinmek gibi bir kar salamaya dnktr. Ya da insann cann,
namusunu ve maln korumaya ynelik olarak bir zarar defetme-
ye dnktr. kinci ksmdaki fiiller "fke" kategorisine girerler. Bi-
rinci ksm fiiller de "ihtiras" kategorisine girer. Ya da dnsel ta-
savvur ve tasdike dayal dnsel amellerdir. Karlatrma yap-
ma, kant ileri srme gibi. Bu tr davranlar dnsel anlay g-
cnden kaynaklanr. nsann kiilii bu gcn bir bilekesidir.
Bunlarn birlemesi ve terkibi sonucu gerekleen birlik insann
trne zg fiilleri sergiler ve insan bu terkibin amac olan mutlu-
luu elde eder.
Dolaysyla insan tr bu glerden herhangi birinin ifrat ya da
tefrite kamasna izin vermemelidir. Bu glerden birinin orta d-
zeyi ap fazlalk ya da eksiklik konumuna gemesine imkn ta-
nmamaldr. nk byle bir durumda, terkibin gereklemesi i-
in l alnan temel g arasndaki denge bozulur. Artk insa-
nn varolu bilekesi, ngrlen bileke olmaktan kar. Bunun
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 565

sonucu olarak da, insan trnn mutluluu olarak belirlenen bi-


lekenin hedefi ortadan kalkar.
htiras gcnn denge noktas -yani bu gcn nicelik ve nitelik
olarak istenen ve gereken llerde kullanlmas- "iffet" olarak
nitelendirilir. Bunun iki ar ucu; yani ifrat ve tefriti oburluk,
azgnlk ve uyuukluktur. fke kaynakl gcn denge noktas ise
"cesaret"tir. Bunun iki ar ucu, saldrganlk ve korkaklktr.
Dnsel gcn denge noktas, "hikmet"tir. Bunun iki ar ucu,
demagoji, lafazanlk ve ahmaklktr. Bu karakterin birlemesi
sonucu nefiste bir drdnc karakter meydana gelir ki bu, deiik
karakterlerin kaynam gibidir. Buna "adalet" denir. Yani insan
trnn karakterini belirleyen her gc yerli yerinde kullanmak,
hakkn vermek. Bu denge noktasnn iki ar ucu zulmetmek ve
zulme uramaktr.
stn hlakn bu temel prensiplerinin -yani iffet, cesaret, hik-
met ve adaletin- her birinin bizzat kendisinden kaynaklanan ve yi-
ne analitik olarak kendisine dnk olan ayrnt niteliindeki b-
lmleri vardr. Bu ayrntlarn temel karakteristik gle olan ba-
lantlar trn cinsle olan balants gibidir. Cmertlik, eli aklk,
kanaatkrlk, kredicilik, sabr, izzet-i nefis, gzpeklik, hay,
gayret, nasihat, saygnlk ve alak gnlllk gibi. Bunlar ahlk ki-
taplarnda yer alan stn ahlkn ayrntlardr. (Burada stn ah-
lkn temelleri ve onlardan ayrlan dallar arka sayfada yer alan
emada belirlenmitir.)
Ahlk bilimi sz konusu karakterlerin her birinin snrlarn
belirler ve izlenecek orta yolu ar ularndan ayrr ve ardndan
bunun iyi ve gzel bir karakter olduunu aklar. Daha sonra bu
karakterin ne ekilde huy edinileceini teorik ve pratik olarak
gsterir. nce sz konusu karakterin iyi ve gzel olduuna i-
nandrr, sonra altrmalar sonucu bunun nefsin karakteristik bir
zellii olmasn salar.
566 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 567

Bunu ylece rneklendirebiliriz: Korkaklk, korkunun insann


iine yerlemesinden kaynaklanr. Korku ise, gereklemesi ve
gereklememesi olas olan bir eyden kaynaklanr. Akll insan
ise, tercihi gerektirecek bir durum olmad srece eit derecede
olas olan taraflardan birini tercih etmez. u hlde insan kork-
mamaldr. nsan, bu gerei kendi kendine telkin edip ardndan
korkulu ve rpertici ortamlara girip kmaya baladktan sonra
korku belasndan kurtulur. teki aalk ve stn huylar iin de
ayn eyi syleyebiliriz.
nceki aklamalarmzda yer verdiimiz birinci terbiye yn-
teminin bir gereidir bu. Bu yntemin z; vlm niteliklere sa-
hip olmak ve gzel vgyle karlamak amac ile nefsi slah et-
mek, karakteristik zellikler arasnda denge salamakt.
Bunun bir benzeri de peygamberlerin, eriat koyan resullerin
uyguladklar eitim metodudur. Aradaki tek fark amatr. Birinci
terbiye metoduna gre, stn ahlkn amac insanlarn vgsne,
tasvibine mazhar olmaktr. kinci terbiye metodunun hedefi ise in-
san gerek mutlulua ulatrmaktr. Allah'a ve ayetlerine ynelik
inanc pekitirip kemale erdirmek ve ahiret mutluluunu kazan-
drmaktr. Bu ise, srf insanlarn vgsnden ibaret olmayp ger-
ek mutluluk ve tekmldr. Bununla beraber her iki terbiye me-
todunun ortak noktas, insann pratik olarak insanlk erdemine u-
lamasdr.
Daha nce mahiyetini akladmz nc eitim metodu, ilk
iki metottan niteliksel olarak ayrlr. Bu metodun amac, insanlk
erdemine ulamak deil, Allah'n rzasn kazanmaktr. Bu yzden,
hedefi ilk iki yntemden ayrlr ve yine bu yntemdeki ahlk den-
ge, ilk iki yntemin ngrd ahlki dengeden ayrdr.
Meselenin zne bu ekilde dikkat ektikten sonra, yntemi
ylece aklayabiliriz: Kulun iman pekiip artmaya balaynca,
nefsi Rabbini dnme hususunda kar konulmaz bir istek hisse-
der. O'nun gzel isimlerini, eksikliklerden ve aibelerden mnez-
zeh sfatlarn dnme istei ile dolup taar. Bu kar konulmaz
istek, bu duyarllk yle bir noktaya varr ki, kii Rabbini grr gibi
ibadet eder, Rabbinin de kendisini grdn srekli dnr.
Rabbine ynelik tutkunluu ve duyarll byk bir sevgi hlini a-
568 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

lr. Bu sevgi de gitgide artar. nk insanolu gzeli sevmeye yat-


kn bir ftrata sahip olarak yaratlmtr. Nitekim yce Allah yle
buyuruyor: "nananlarn Allah'a olan sevgileri daha gldr." (Ba-
kara, 165) Bu noktada kul, her trl hareketinde Allah'n elisinin
sz ve davranlarna uyar. nk bir eyi sevmek, onun sonula-
rn da sevmeyi gerektirir. Tm evren Allah'n eseri ve ayeti olduu
gibi, Peygamber de O'nun bir eseri ve iaretidir. Bu sevgi artarak
devam eder, o kadar ki, bir sre sonra her ey-den ilgisini kesecek
noktaya gelir. Artk Rabbinden baka bir ey sevemez, kalbi O'nun
rzasndan baka bir yere ynelmez olur. nk bu kul hibir gzel
ve iyi eyle karlamaz ki, onda tkenmez kemalin, sonu gelmez
gzelliin ve snrsz iyiliin bir numunesini grmesin.
nk gzellik, iyilik, mkemmellik ve gz alclk yce Allah'-
tan kaynaklanan olgulardr. Bakasnn yannda bulunan bu tr ni-
telik-ler O'na aittirler. nk O'nun dndaki her ey, O'nun birer
ayetidir, baka deil. Ayet ise, bamsz bir kimlie sahip olamaz.
O sahibini gsteren bir niane konumundadr. Bu kulun kalbi artk
sevginin egemenlii altna girmitir ve bu egemenlik srp gide-
cektir. O, her eye bakarsa, Rabbinin bir ayetidir, diye bakar. Ksa-
cas, her eyle olan sevgi balarn koparp Rabbine ynelmitir.
Bir eyi ancak Allah adna ve ancak Allah iin sever.
Bu aamadan sonra alglay ve davran tr de deiir. Hi-
bir ey yoktur ki, o ncesinde ve beraberinde ulu Allah' grmesin.
Onun zihninde eya ve olaylar bamsz statlerini kaybederler.
Onun bilme ve kavrama biimi teki insanlardan farkldr. nk
insanlar onun aksine grdkleri her eye bamszlk perdesinin
gerisinden bakarlar. Bu, onun konumunun teorik izahdr. Pratik
asndan da durum bundan ibarettir. Teorik konumu bundan iba-
ret olan kii Allah'tan bakasn sevmedii iin, bir eyi ancak O'-
nun rzasn elde etmek iin ister. Ancak Allah iin ister, Allah iin
bir eyi kasteder. Allah iin bir eyi umar, Allah iin bir eyden
korkar, Allah iin bir eyi seer, Allah iin bir eyi terk eder, Allah
iin karamsar olur, Allah iin yalnzlk hisseder, Allah iin honut
olur ve Allah iin fkelenir.
Dolaysyla srf Allah'n rzasn elde etme adna hareket eden
bu insann amac teki insanlarnkinden farkl olur. Fiillerinin y-
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 569

nelik olduklar hedef, teki insanlarn fiillerinin ynelik olduklar


hedeflerden ayr olur. nk o, bu aamaya kadar bir fiili ya da bir
kemal niteliini insana yarar bir erdem olduu iin tercih ederdi,
bir fiilden ya da ahlktan insanlk asndan aalk bir nitelik ol-
duu iin saknrd. Ama imdi sadece Rabbinin rzasn istiyor,
onun derdi bakalar tarafndan stn veya alak niteliklerle bi-
linmek deildir. Gzel vgye, vgye deer biimde anlmaya iti-
bar etmez. Dnya, ahiret, cennet ya da cehennem onun umurun-
da deildir. Onun abas btnyle Rab-bine yneliktir. Kulluk
sunma amacyla eildike arzusu artar, bu serveninde onun yol
gstericisi sevgisidir.
"Bana hararetli ak szlerini rivayet etti,
Kiisel bilginin derinliine dayanarak,
Ho bir meltem esintisi Saba yelinden
O da ulu aatan, karanlk vadiden, yksek tepelerden,
Yaral gzlerimden boalan yalardan ve aktan,
Ak tutkunu kalbimin hznnden ve vecde gelmi gnlden:
imde biriken ak ve arzu beni yok etmeye ve hatta
Mezara koyup zerimi rtmeye yemin etmiler."
Sunduumuz aklamalarda zet bir anlatm tarzn semi
olmamza karn, bunlarn zerinde iyice dndn zaman a-
maca ulatrmas bakmndan yeterli olduunu greceksin. Bu a-
klamalardan kan sonuca gre, nc eitim metodunun
gndeminde stn ya da alak ahlk davranlar yoktur. Bu me-
totta hedef, bu yntemde ama farkldr. Yani diyorum ki, insanl-
n gerei stn ve faziletli davranlar, yerini Allah'n rzasna b-
rakyor. ou zaman bu metodun ngrd bak as da teki-
lerden farkl olabiliyor. Onun dndaki metotlarda stn ahlk
kabul edilen bir ey onda, kt ahlk saylabilir. Bunun aksi de sz
konusu olabilir.
Bir husustan daha sz etmek gerekiyor: nceki metotlardan
mahiyet ve nitelik olarak ayrlan ahlka ilikin bir teori sz konu-
sudur. Bu teoriyi bal bana bir eitim metodu kabul edenler de
olmutur. Bu teoriye gre, meden topluluklarn deimesi ile bir-
likte ahlk anlayn temel ve ayrnt niteliindeki ilkeleri de dei-
570 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ir. nk her medeniyetin gzel ve irkin anlay farkldr; bu


kavramlar, deimez ve her yerde geerli olan temellere
dayanmaz. Bazlarna gre ahlka ilikin bu teori, maddeye ilikin
nl dnm ve tekml teorisinin bir rndr.
Diyorlar ki: Toplum, insann bakalaryla birlikte gidermek is-
tedii varolusal ihtiyalarnn toplamnn rndr. nsan bu bir-
liktelii toplumsal kalcl iin bir arac olarak grr ki, kiisel va-
roluunun devam bu kalcla baldr. yle ki: Doaya, dn-
m ve tekml/evrim yasas egemendir. Toplum da kendi iinde
deikenlik karakterine sahiptir. Her an, daha mkemmele ve
daha ileriye dnk bir eilim iindedir. Gzel ve irkin, hareket ve
davrann toplumun amacna (yani kemale) uymas ya da uyma-
mas demektir.
Dolaysyla bu kavramlarn hep ayn durumda kalmalar ve
hep ayn tarz ve ynteme bal olarak deerlendirilmeleri anlam-
szdr. nk ne gzel ve ne de irkin kavram mutlaktr. Tersine
bunlar izafdirler. Toplumlarn zaman ve mekn olarak deiime
uramalar bu kavramlarn da deiime uramalarna yol aar.
Gzel ve irkin izaf ve deiken kavramlar olunca, zorunlu olarak
ahlkta da deiiklie neden olurlar. stn ve kt ahlkn ifade
ettikleri anlam bakalama urar. Buna gre; ahlk medeni te-
kmle ve toplumsal hedefe ulamann arac olan ulusal ideale
baldr. nk gzel ve irkin bu ideale gre belirginlik kazanr.
u hlde amaca biraz daha yaklatran ve hedefe varmaya arac
olan ey erdemdir. Bu itibarla gzeldir. Amaca ulatrmayan, geri-
ye dne neden olan ey de anti erdemdir ve bu itibarla ktdr.
Bu yzden toplumsal idealle badamalar durumunda yalan,
iftira, fuhu, ekyalk, kat yreklilik, hrszlk ve utanmazlk gzel
ve olumlu olarak deerlendirilebilirler. Yine ulusal idealden alko-
yucu bir ilev grmeleri durumunda doruluk, iffet ve merhamet,
irkin ve aalk olarak nitelendirilebilirler. Materyalist sosyalist-
lerin benimsedii bu ilgin teorinin zeti budur.
ddialarnn aksine yeni bir teori de deildir. Eski Yunan'daki
Kel-bler -bize ulaan bilgilere gre- bu anlaya sahiptiler. Ayn,
ekilde Mazdek taraftarlar da bu dnceyi benimsemilerdi.
(Mazdek Eski ran'da Kisra dneminde km ve insanlar bir tr
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 571

sosyalizme davet etmiti.) Afrika'da ve dnyann baka blgele-


rinde yaayan ilkel kabileler arasnda bu tanma uyan davranla-
ra rastlamak mmkndr.
Durum her ne ise, bu yanl ve arpk bir metottur. Bu metodu
benimsetme amacna ynelik olarak ortaya atlan kant da kurgu
ve man-tk olarak yanltr.
yle ki: Grdmz tm dsal olgularn vazgeilmez olarak
bir kiilik tadklarn gzlemliyoruz. Bunun bir gerei de, her var-
ln bir baka varln ayn olmamas, varolusal olarak ondan ay-
r olmasdr. Sz gelimi Zeyd'in varl kiiliini de beraberinde ta-
r. Bu kiilik bir tr birliktir ki, Zeyd'in ayn zamanda Amr'n ayns
olmas mmkn deildir. nk Zeyd bir kiidir, Amr da baka bir
kii, ikisi iki kiiliktir, bir kiilik deil. Bu, kuku gtrmez bir ger-
ektir. (Bu durum, "madd lem, tek bir kiilik gerekliine sahip-
tir." eklindeki deerlendirmemizden farkldr. Bu ikisi birbirine
kartrlmamaldr.)
Buna gre, dsal varlk kiiliin aynsdr. Ancak bu yargda zi-
hinsel kavramlar dsal varlklardan farkllk gsterir. nk an-
lam her ne olursa olsun, akl onun birden ok rneklerde doru-
lanmasna cevaz verir. nsan, uzun insan ve nmzde duran in-
san kavramlar gibi. Mantklarn kavram "kll" ve "cz'" diye i-
kiye ayrmalar, ayn ekilde cz'yi de "izaf" ve "hakik" diye ayr-
malar, nisb ve izaf bir ayrmdr. Ya kavramlardan birinin br-
ne ya da dardaki bir olguya izafe edilmesine dayal bir ayrmdr.
Kavramlarla ilgili bu nitelendirmeyi -birden fazla olguya uyarlana-
bilirlik- "mutlaklk" olarak isimlendiririz. Bunun kart olan olguya
da "kiilik" ya da "teklik" diye ad koyarz.
Ayrca d varlk (zellikle madd varl kastediyoruz) deiim
ve genel hareketlilik yasasna baldr. Bu yzden kanlmaz ola-
rak snrlara ve blmelere blnebilirlik gibi bir boyutu vardr. Bu
blmelerin her biri, ya ncesinde ya da sonrasnda yer aldklar i-
in teki blmeden ayrlr. Bununla beraber varolusal olarak o-
nunla balant hlindedir. nk byle olmazsa deiim ve baka-
lam olgusu kantlanm olamaz. nk iki eyden biri temelden
yok olursa ve teki temelden var olursa, bu, dierinin dnm
hli olarak deerlendirilemez. Tersine, her hareketin kanlmaz
572 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

kld deiim, ancak her iki durumda da varln koruyan ortak


bir olgunun varlyla gerekleebilir.
Bununla da anlalyor ki, hareket kiilik olarak bir tek olgu-
dur; ama snrlara izafe edilince, okluk niteliini kazanr. Her bir
izafe ile hareketin ayr bir blm belirginleir ve bu blm teki-
lerinden farkl olur. Fakat hareketin kendisi kiisel tek bir akmdr,
tek bir cereyandr. Biz, kimi zaman her noktada bir snr bulunan
nispetler karsnda, hareketteki bu vasf "mutlak" olarak nitelen-
diririz ve "mutlak hareket" tabirini kullanrz. Bunu derken hareke-
tin snrlara izafe ediliini gz ard ediyoruz. Buradan anlyoruz ki,
"mutlak" birinci anlamnn aksine, bu ikinci anlamyla darda va-
rolan reel bir olgudur. Birinci anlamdaki "mutlak" ise, zihinsel bir
varla ilikin zihinsel bir niteliktir.
Ayrca biz, insann kendine zg nitelikleri, hkmleri ve
zellikleri bulunan doal bir varlk olduundan kuku duymayz.
Ayrca, yaratln var ettii, insan bireylerinden bir bireydir, bi-
reylerin tm, yani insan topluluu deildir. Ancak yaratl, bu
bireyin varolusal bir eksiklii bulunduunu, tek bana
stesinden gelemeyecei hususlarn varolduunu fark edince, onu
birtakm aralarla ve glerle donatt ki toplum erevesi iinde
ve dier bireylerle birlikte tekmln gerekletirme amacna
ynelik abalarn srdrebilsin. Buna gre, insan birey olarak ya-
ratln bata gelen gayesidir. Toplum ise, ikinci derecedeki ga-
yedir.
nsan, doasnn gerektirdii ve insan ynelttii toplumsalla
ra-men -ayet toplumla ilintili olarak gerektiricilik, nedensellik ve
hareketlilik kavramlarn gerek anlamda kullanmak doru olur-
sa- insann gerek konumu bireyselliktir. nk birey olarak in-
san, kiisel ve tek bir varlktr. Kiisellikten ve teklikten ne kastet-
tiimizi daha nce aklamtk. Bunun yan sra birey olarak insan
bir hareketlilik iindedir. Kemal noktasna doru akp giden bir
deiim ve bakalam srecini yaamaktadr. Bundan dolay var-
lnn her bir paras ayr bir deiim iindedir ve dier paralar-
dan farkldr.
Bununla beraber insan deiimin her aamasnda tekliini ve
kiiliini koruyan mutlak ve akkan bir mizaca sahiptir. Bireyin
sahip bulunduu bu karakter, reme ve bireyden bireyin tremesi
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 573

eklinde korunur. te trsel karakter dediimiz budur. nk bu


karakter bozulmayla kar karya kalsa bile, deiiklie urasa
bile, bireyler arasnda korunarak srdrlr. Tpk bireysel mizaca
ilikin aklamamzda deindiimiz gibi. u hlde bireysel ve kii-
sel karakter vardr ve bireysel tekmle yneliktir. Ayn ekilde
trsel karakter de vardr ve trsel tekmle yneliktir.
Trsel tekml hi kukusuz varoluu ve gereklemesi a-
sndan doal sistemin iinde gelime gsterir. te biz sz gelimi:
"nsan tr kemale doru ilerlemektedir. Bugnk insan varolu
bakmndan ilk insandan daha mkemmeldir" derken buna daya-
nyoruz. Ayn ekilde trlerin dnmne ilikin varsaymla ilgili
olarak da ayn eyi syleyebiliriz. Eer bireyler ya da trler arasn-
da korunarak srdrlen trsel bir karakterin varl sz konusu
olmasayd, bu tr szler iirsellikten teye bir anlam ifade
etmezdi.
Bir ulusun bireyleri arasnda ya da bir ada yahut bir ortamda
oluan somut toplum iin ve ayn ekilde insan tryle birlikte var
olan, onunla birlikte varln srdren ve onunla birlikte deiime
urayan toplum tr (ayet toplumu da tpk bir araya toplanm
insanlar topluluu gibi dsal bir karakterin dsal bir durumu ola-
rak deerlendirmek doru olursa) iin sylenecek sz, kaytllk ve
mutlaklk asndan trsel ve kiisel insan iin sylenecek szn
aynsdr.
Dolaysyla toplum da insann hareketi ve deiimi ile birlikte
hareket eder, deiime urar ve toplum, hareketinin balang
noktasndan mutlak varlyla her nereye ynelirse, birlik hlinde-
dir. Bu deiken birlik, snrlardan her birine izafe edilmesi sonucu
paralara dnr. Her bir para toplumu oluturan ahslardan
bir ahstr. Toplumun ahslar, varlklar bakmndan insan birey-
lerine dayanrlar. Tpk yukarda iaret ettiimiz anlamda mutlak
toplumun insani karakteristiin mutlaklna dayanmas gibi.
nk kiinin hkm, hkmn kiisi ve bireyidir. Yine mutlakn
hkm, hkmn mutladr. (Ama kll hkm deil. nk biz
burada kavramsal mutlaklktan sz etmiyoruz. Bunu gz ard et-
me.) Biz, insanlar arasnda yer alan bir bireyin tek olduundan ve
574 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

varln srdrd srece tek bir hkmle niteleneceinden


kuku duymuyoruz.
Ancak sz konusu birey, insan tanmna giren konumuna ili-
kin olarak ba gsteren deiimleri izleyerek cz' deiikliklerle
deiime urar. Sz gelimi, doal insana ilikin yarglar yledir:
nsan beslenir, iradesine gre hareket eder, hisseder, dnr. -Bu
yarg insan varolduka vardr.- Ayn ey insann efrad ile birlikte
varln srdren insan mutlakna ilikin hkmler iin de geer-
lidir.
Bir araya gelip toplum oluturmak insan doasnn ve zellik-
lerinin bir gerei olduuna gre; (srekli beraberlii kastediyoruz
ki, birey olarak insann varolduu gnden bu yana srekliliini ko-
ruyan insan doas bunu meydana getirmitir) toplumsalln mut-
lakl da insan trnn mutlaklnn bir zelliidir. Onunla birlik-
te vardr ve o varolduu srece de o da varln srdrecektir. n-
san trnn ortaya kard ve gerektirdii toplumsal yarglar da,
toplumla birlikte varolacak, onunla birlikte varln srdrecektir.
Ama, tpk trnde olduu gibi asl cevherini korumak kouluyla
kimi cz' deiimlere de urayacaktr.
Bundan sonra unu sylememiz doru olur: Kalc ve deimez
toplumsal yarglar vardr. Gzel ve irkin kavramlarnn mutlak
varlklar gibi. Nitekim toplumun kendisi de bu anlamda mutlaktr.
yle ki, toplum, toplum d bir olguya, sz gelimi bireylie
dnmez, bu ynde bir deiim gerekletirmez. zel bir toplu-
mun, baka bir zel topluma ynelik bir deiim geirmesi ise
mmkndr. Mutlak ve zel gzellik de tpk mutlak ve zel top-
lum gibidir.
Ayrca biz biliyoruz ki, bir birey varoluu ve kalcl bakmn-
dan baz kemal sfatlara ve yararlara muhtatr. Bunlar edinmesi,
bunlar elde etmesi bir zorunluluktur. Bu zorunluluun kant da,
insann varoluunun deiik ynleri asndan bunlara ihtiya
duymasdr, yaratln kendini glendirip pekitirmesi iin bu do-
nanma bavurmasnn gerekli olmasdr. Beslenme ve reme do-
nanm rnein. nsan bu donanm gerekletirmek zorundadr.
Ama kesinlikle arya kamamaldr. nk byle bir durum, s-
zn ettiimiz zorunluluk kant ile eliki arzetmektedir.
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 575

Bir insan ihtiya duyduu bir hususta, gereinden fazla bir e-


dinme yoluna gitmemelidir. Sz gelimi, lene ya da hasta dene
yahut dier yeteneklerini ve zelliklerini devre d brakana kadar
tka basa yememelidir. Tm kemal ve menfaatle ilgili hususlarda
orta yolu tutmak gerekir. Szn ettiimiz orta yol "iffet"tir. Bunun
iki ar ucu oburluk ve uyuukluktur.
Ayn ekilde bireyin varolu ve kalclk asndan eksiklikler ve
eliik olgular ortasnda bulunduunu, varl asndan zararl o-
lan bu olgular bertaraf etmesi gerektiini gryoruz. Bunun kant
da insann kendi iindeki ihtiya ve donanm eilimidir. Bu yzden
gerekli olan orta izgiyi yakalamas iin sz konusu olgular berta-
raf etmesi, istenen dzeyi yakalayana kadar savam vermesi ge-
rekir; teki donanmlarna zarar verecek bir ifrattan ya da birbirle-
riyle salam balantlar bulunan ihtiya ve donanma zarar vere-
cek bir tefritten kanmaldr. te szn ettiimiz bu orta izgi,
"cesaret"tir. ki ar ucu da saldrganlk ve korkaklktr. Ayn ey
"bilgi" ve kartlar olan demagoji ve ahmaklk, ayrca adlet ve
krtlar olan zulmetme ve zulmedilme hususlar iin de geerli-
dir.
Bu drt karakteri ve erdemi yani iffet, cesaret, hikmet ve ada-
let niteliklerini, donanm bireysel tabiat kanlmaz klyor. Bunla-
rn tm de gzel niteliklerdir. nk gzelin anlam bir eyin a-
macn, kemalini ve mutluluunu iermek demektir. Bu szn et-
tiklerimiz de bireyin mutluluuna elverilidirler. Buna ilikin kant
az nce sunmutuk. Kart durum ise, iren ve rezillik niteliklidir.
Bir insan karakter olarak ve kendi iinde bu nitelie sahipse, o,
toplumsal ortamda da ayn nitelikleri sergiler. nsann sahip bu-
lunduu bu karakterin bir gerei olan toplum, insann teki varo-
lusal gereklerini geersiz klar m? Byle bir ey, tek bir karakte-
rin kendi iinde elimesinden baka bir anlam ifade eder mi?
Oysa toplum, bireylerin tabiatlarn kemale ulatrmak, arzuladk-
lar hedefe varmak amacna ynelik yolun gidiatn kolaylatr-
mak iin kendi aralarnda yardmlamalarndan, dayanmalarn-
dan ibarettir.
Bir insan kiisel olarak ve toplumsal ortamda bu nitelie sahip
olunca, insan tr de, trsel birlikteliklerinde bu nitelie sahip
576 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

demektir. nk insan tr toplumsal ortamda toplumu bozma-


yacak oranda bir savunma mekanizmas oluturarak kendini b-
tnler. Savunmasn toplumsal dengeye zarar vermeyecek l-
lerde bilgiye bavurarak ve yine toplumsal adletle -her hak sahi-
bine hakkn vermek, zulmetmeden ve zulme uramadan kendisi-
ne yaraan pay elde etmesini salamak- gerekletirir. Bu drt ni-
telik, mutlak toplumsallk asndan stn ahlk kategorisine gi-
rer ve insan topluluu bunlarn mutlak gzelliine, kartlarnn ise
rezillik nitelikler olduuna ve mutlak irkinliine hkmeder.
Bu aklamalarla u hususun belirginletiini umuyoruz: nsa-
nolunun srp giden toplumsal ortamnda, gzellik ve irkinlik
kesintisiz olarak varlklarn srdrrler. Ahlkn bu drt temeli s-
tn niteliklerdirler ve her zaman gzeldirler. Bunlarn kartlar da
aalk niteliklerdirler ve her zaman irkindirler. nk insan do-
as bunu gerektirir. Temel prensipler asndan durum bundan
ibaret olduuna gre, analitik olarak ayrnt niteliindeki prensip-
ler de, bunun kabul noktasnda ayn hkme tbidirler. Bununla
beraber, uyarlanma noktasnda rnek saylabilecek olgular a-
sndan gr ayrlklar gzlemlenebilir. leride bu hususa iaret
edeceiz.
Bu hususu kavramsan, kart gre sahip kimselerin ahlk
ile ilgili olarak buraya aldmz grlerinin ne kadar yanl oldu-
unu somut biimde grm olmalsn. Bu grn deerlendir-
mesini aaya alyoruz.
"Gerekte mutlak gzellik ve irkinlik diye bir ey yoktur. Bun-
lardan varolan ey, nisb ve izaf gzellik ve irkinliktir. Bu ise, de-
ien blgelere, zamanlara ve toplumlara gre deime gsterir."
eklindeki szlerine gelince; aslnda bu, klllik anlamnda kav-
ramsal mutlaklkla, varl srdrme anlamnda varolusal mut-
lakl birbirine kartrmaktan kaynaklanan bir yanlgdr. Dolay-
syla kll ve mutlak gzellik ve irkinlik, klllik ve mutlaklk nite-
liklerinden dolay dsal bir olgu olarak var olmayan iki kavramdr.
Ancak bunlar, sonu olarak bizim hedeflediimiz hususu gerekti-
rici rol oynamazlar. Fakat doann sreklilii ile srekliliini koru-
duu srece, toplumun hkmettii anlamnda mutlak gzellik ve
irkinlik, dsal bir olgu olarak vardrlar. nk toplumun amac,
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 577

trn mutluluudur. Ama toplum iin mmkn ve varsaylan tm


fiillerin varsayldklar gibi gereklemeleri mmkn deildir. n-
k her zaman uyuan ve uyumayan fiiller olacaktr ve her zaman
gzel ve irkin nitelikleri varlklarn srdreceklerdir.
Bu yzden, bireyleri her hak sahibine hakkn vermenin veya
gerektii kadar birtakm menfaatler salamann gerekliliine, ya-
hut gerektii lde toplumun karlarn savunmann zorunlulu-
una ya da insann yararna olan hususlar, bakalarndan ayran
bilginin iyi ve gzel bir nitelik olduuna inanmayan bir toplum d-
nlebilir mi? te, bunlar, iffet, adalet, cesaret ve hikmettir.
Daha nce de sylediimiz gibi bir insan topluluu her ne e-
kilde tasavvur edilirse edilsin bu niteliklerin gzel olduklarna, in-
sana yarar stn ahlk prensipler olduklarna hkmetmek zo-
rundadr. Ayn ekilde irkin ve alak bir grnm sergilemekten
kanmayan, buna tepki gstermeyen -ki bu iffetin bir ubesi olan
haydr- ya da kutsal deerlere dil uzatma ve hukuku hie sayma
noktasnda fke duymay gerekli grmeyen -ki bu, cesaretin bir
ubesi olan gayrettir- veya insan iin ngrlen toplumsal haklarla
yetinmeyi gerekli grmeyen -ki bu kanaattir- yahut nefsin toplum-
sal statsn, byklk ya da kklk kompleksine kaplmaks-
zn, yani haksz yere haddi amasna izin vermeksizin, korumann -
ki buna alak gnlllk denir- gerekliliine inanmayan bir top-
lum dnlebilir mi? Ayn durum teker teker tm iyi niteliklerin
ayrntlar iin de geerlidir.
yi nitelikler hakknda toplumlarn farkl bak alarna sahip
olduklar, bir topluma gre iyi olan bir eyin baka bir topluma g-
re kt ve aalk olabileceine ilikin olarak ve birtakm cz'
rneklere dayanarak ortaya attklar iddialara gelince; toplumsal
deer yarglar asndan ba gsteren bak farkllklar, bir top-
lumun iyi ve gzel olan eyleri izlemenin gerekliliine inanmasn-
dan, bir baka toplumun da byle bir gereklilie inanmamasndan
kaynaklanmaz. Aksine bak as farkll sz konusu olgunun
hangi yargya uyarlanmas ile ilgilidir.
Sz gelimi, baskc rejimlerin ynetimi altnda yaayan top-
lumlar, kralln dilediini yapma, diledii hkm verme hususun-
da tam bir serbestlie sahip olduuna inanrlar. Bunun nedeni sz
578 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

konusu toplumlarn adlet ilkesine ilikin kt anlaylar deildir.


Tersine, bunun nedeni, ad geen halklarn bunun saltanatn hakk
olduuna inanmalar, yle olunca da bunu bir zulm olarak deil
de iddialarna gre saltanatn yetkisini kullanmas olarak deer-
lendirmeleridir.
rnein baz toplumlarda krallar ilimle uramay ayp sayar-
lard. Anlatlanlara gre Ortaa Fransa'snda byle bir anlay e-
gemendi. Kukusuz bunun nedeni, bilginin faziletini kmseme-
leri deildir. Aksine, siyaseti ve idare sanatn renmenin salta-
nat ileriyle elitiini dndkleri iin byle davranyorlard.
Sz gelimi baz toplumlarda evlilik d ilikilerden saknmak,
kadnlarn utanmalar, kocalarnn onlar kskanmalar, bunlarn
yan sra kanaatkrlk, tevazu ve ahlk gibi baz iyi nitelikler, er-
dem ya da iyilik olarak deerlendirilmezler. Ne var ki, bu toplum-
lar sz konusu olgularla iffet, hay, kskanma, kanaatkrlk ve te-
vazu nitelikleri arasnda bir balant kurmazlar. Yoksa bu erdem-
leri erdem olarak grmediklerinden dolay deildir bu anlaylar.
Bunun kant da sz konusu kavramlar znde kabullenmi
ve gnlk yaantlarnda baka olgularla ilgili olarak kullanm
olmalardr. Mesela, hakimin hkm verirken, yarg yargda bulu-
nurken iffet-li davranmasn vgye deer bulurlar. Yasalar i-
nemekten utanmay iyi bir ahlk olarak nitelendirirler. Bamszl-
, uygarl ve tm kutsallarn savunma amacna ynelik gayret-
leri vgye deer bulurlar. Kanunun kendilerine ayrd snrlarla
yetinmeyi gzel bir kanaatkrlk rnei sayarlar. Toplumsal lider-
ler ve yol gstericileri iin mtevazl verler.
"Gzellii asndan ahlk toplumsal ideale uygun dp
dmemesine baldr." eklindeki szleri ve buradan hareketle
gzellii top-lumun uygun grd ey olarak deerlendirmeleri
ak bir yanlgdr. nk toplumdan maksat doann, bir araya
gelen bireyler arasnda egemen kld yasalar manzumesinin ha-
reketi ile oluan bir iskelettir. ayet dzeni ve geliim sreci ra-
yndan kmazsa, bireylerin mutluluuna yol amas amacna y-
nelik olmas kesin bir deerlendirmedir. Ayn ekilde toplumsal
yapnn birtakm deer yarglarnn da olmas kanlmazdr. Gzel,
irkin, stn ve alak gibi yarglar olmaldr. Toplumsal idealden
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 579

maksat ise, yeni biimiyle bir toplum meydana getirmek amac ile
konulan ve bir araya gelen bireylerin omuzlarna birer ykmllk
olarak bindirilen ngrlerdir.
Demek istiyorum ki, toplum ve toplumsal ideal gerek pratik ve
teori, gerek gereklik ve varsaylma noktasnda, birbirlerinden
tamamen farkl olgulardr. Dolaysyla birine ilikin yarg tekisi i-
in geerli olamaz. nsann doasnn zorlamas sonucu toplumun
belirledii gzellik, irkinlik, stnlk ve alaklk gibi olgular, bir
varsaymdan teye gemeyen toplumsal idealin vard yarglara
yerini verebilir mi?
ayet denilse ki: Genel ve doal toplumsal erevenin
kendisinden kaynaklanan bir yarg sz konusu deildir. Tersine,
deerlendirme ve yarg ilevi ideale aittir. zellikle de varsaym
bireylerin mutluluklarna dnk olunca. Bu durumda, yeniden
yukarda gzel, irkin, stn ve alak niteliklere ilikin deerlen-
dirmemize dnm oluruz. Bu deerlendirmeye gre, sz konusu
nitelikler sonuta, sregelen bir doal zorunlulua dayanrlar.
Ne var ki, ortada bir dier saknca var. yle ki: Eer gzellik,
irkinlik ve dier toplumsal yarglar -ki, toplumsal kantlar bunlara
dayanr ve buna bal olarak baka kantlar ortaya konur- toplum-
sal ideale bal iseler, bu durumda; sz konusu idealden farkl,
onunla elien ve taban tabana zt olan baka ideallerin de ortaya
kmas mmkn olur. (Hatta pratikte durum byledir diyebiliriz.)
Bu olay toplumsal erevede kabul gren ortak kantn geersizlii
anlamna gelir. Bu durumda ilerleme ve baar ancak g ve ta-
hakkm amacna ynelik olur. O zaman, "nsan doas, bireyleri
toplumsalla zorlamtr ki, paralar arasnda bir uzlama, bir an-
lama zemini yoktur. Bunlara ancak toplum sallk yargsn geer-
siz klan bir hkm egemendir." demek gerekir ki, bu da doa
hkm ve onun varolusal etkinliine ilikin kabul edilemez bir e-
liki olur.

HADSLER IIINDA NCEK KONULARLA LGL BR BAKA


AIKLAMA
mam Muhammed Bkr'dan (a.s) yle rivayet edilir: "Adamn
biri Resulullah efendimizin (s.a.a) yanna gelerek, 'Ben, cihd et-
580 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

me hususunda kar konulmaz bir istek duyuyorum.' dedi.


Resulullah, 'Allah yolunda cihd et, nk eer ldrlecek olur-
san Allah katnda yaarsn ve orada rzklanrsn. Eer lecek olur-
san Allah katnda sevabn kesinleir.' buyurdu." [Tefsir'ul-Ayy, c.1,
s.206, h: 152]
Ben derim ki: "Eer lecek olursan..." diye balayan ifade
"Kim Allah ve Resul urunda hicret ederek evinden kar da
sonra kendisine lm yetiirse, artk onun mkfat Allah'a d-
er." (Nis, 100) ayetine ynelik bir iarettir. Ayrca bu ifade cihat i-
in evden kmann, Allah ve Resul iin g etmek anlamna gel-
diini kantlyor.
el-Kfi'de mam Sadk'n (a.s) yce Allah'n Kur'n- Kerim'de
doru szl olarak nitelendirdii smail Peygamber'le (a.s) ilgili o-
larak yle dedii rivayet edilir: "Hz. smil'in (a.s) doru szl ola-
rak isimlendirilmesinin sebebi udur: Hz. smil bir adama, kendi-
sini falanca yerde bekleyeceine sz vermiti. Onu sz konusu
yerde bir yl boyunca bekledi. Bu yzden Allah ona 'doru szl'
dedi. Bu bir yllk srenin sonunda adam kageldi. Hz. smail ona
dedi ki: Burada hep seni bekledim." [c.2, s.105, h: 7]
Ben derim ki: Normal akl bu davran izgi d, lmllk izgi-
sinden sapma olarak deerlendirebilir. Fakat yce Allah bu olay
onun iin bir vn vesilesi olarak nitelendirmitir. Hz. smil'in bu
davrann o kadar nemsemitir ki, onu Kur'n- Kerim'de dahi
gndeme getirmitir: "Kitapta smil'i de an. nk o sznde
duran, gnderilmi bir peygamberdi. Ailesine namaz klmay, ze-
kt vermeyi emrederdi. Rabbi yannda beenilmiti." (Meryem, 54-
55) Bunun nedeni yce Allah'n eya ve olaylar deerlendirdii l-
nn, normal akln elindeki lden farkl olmasdr. Sradan ak-
ln kendi rn bir terbiye yntemi vardr. Yce Allah'n da belirle-
yip dostlarn ona gre eittii bir terbiye yntemi vardr. Hi ku-
kusuz Allah'n sz daha ycedir. Buna benzer birok olay gerek
Resulullah efendimizden (s.a.a), gerek Ehlibeyt mamlarndan ve
gerekse evliyadan rivayet edilmitir.
ayet desen ki: Akln etkinlik alanna giren bir hususta eriat
akla muhalefet eder mi?
Bakara Sresi / 153-157 ....................................................................................... 581

Buna karlk olarak deriz ki: Akln, etkinlik alanna giren hu-
suslarda hkm vermesi elbette ki geerli olur. Fakat akln, hk-
medecei konuyu bulmas gerekir. Daha nceki aklamalarmz-
da da grdn gibi, deindiimiz nc eitim metodunun kap-
samna giren bu tr ilimler, akla lehinde ya da aleyhinde bir yarg-
ya varacaklar konu brakmazlar. Dolaysyla bu alan ilh bilgilerin
alandr. yle anlalyor ki, smil Peygamber (s.a.) adama sz ve-
rirken genel bir ifade kullanm ve "Sen dnene kadar seni burada
bekleyeceim" demitir. Daha sonra sznde durmamaktan, ya-
lan sylemekten korunmak ve Allah'n diline att sz muhafaza
etmek iin verdii szn genelliini gz nnde bulundurarak bek-
leme gereini duymutur.
Nitekim benzeri bir olay da Peygamber efendimizle ilgili ola-
rak rivayet edilir. Rivayete gre, Resulullah efendimiz (s.a.a) bir
gn Mescid-i Haram'n yannda bulunuyordu. Ashabndan biri ora-
dan ayrlrken tekrar yanna dneceini syledi, efendimiz de onu
bekleyeceine sz verdi. Adam iine gitti ve o gn dnmedi.
Resulullah efendimiz (s.a.a) sz verdii yerde gn bekledi. Ni-
hayet nc gnn sonunda adam oradan geerken, efendimizin
orada oturup kendisini beklediini grd. Adam szn unutmu-
tu." [Snen-i Ebu Davud, c.4, s. 299, h: 4996]
Seyyid Razi'nin el-Hasas adl eserinde Emir'l-Mminin'in (a.s)
bir adamn, "Biz Allah iiniz ve biz O'na dneceiz." ayetini oku-
duunu duyunca yle dedii rivayet edilir: "Ey Adam, 'Biz Allah i-
iniz.' derken Allah'n zerimizdeki egemenliini itiraf ediyoruz.
'Ve biz O'na dneceiz.' derken de yok olacamz dile getirmi
oluyoruz."
Ben derim ki: Bu rivayette dikkat ekilen husus bizim yorum-
larmzda akla kavumutur. Ayrca bu hadis el-Kfi'de1 daha
ayrntl olarak rivayet edilmitir.
el-Kfi'de shak b. Ammr ve Abdullah b. Sinan mam Sadk'n
(a.s) yle dediini rivayet ettikleri belirtilir: "Resulullah buyurdu
ki: Allah diyor ki: Ben dnyay kullarm arasnda bir bor kldm.
Kim bana ondan bir bor verirse, verdii her bir eyi on mislinden

1- [el-Kfi, c.3, s.261, h: 40]


582 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

yedi yz misline kadar arttrarak ona geri veririm. Kim bana ondan
bir ey bor vermezse ve ben de ondan bir eyi zorla alrsam, kar-
lnda ona haslet veririm. Eer bunlardan birini meleklere
verseydim hi kukusuz memnun olurlard."
"Sonra mam Sadk (a.s) dedi ki: 'Ki onlara bir bela eritii
zaman, biz Allah iiniz ve biz O'na dneceiz, derler. te Rablerin-
den balamalar - hasletten biri budur- ve rahmet -ikinci haslet
de budur- onlaradr ve doru yolu bulanlar da onlardr.' -Bu da -
nc haslettir.- mam dedi ki: Bunlar yce Allah'n kendisinden
zorla bir ey ald kimseler iindir." [c.2, s.92, h: 21]
Bu hadis baka kanallardan da yakn ifadelerle rivayet edil-
mitir.
el-Mean'de yle deniyor: mam Sadk (a.s) buyurdu ki: "Salt,
yce Allah asndan rahmetin, melekler asndan arndrmann
ve insanlar asndan duann ifadesidir." [s.367, h: 1]
Ben derim ki: Bu anlam pekitiren pek ok rivayet vardr. Bu
rivayetler iinde, yukarya aldmz bu rivayet bir bakma farkllk
arz-ediyor. nk nceki rivayet "salt" rahmetten ayr deerlen-
diriyor. "Rablerinden balamalar ve rahmet hep onlaradr ve
doru yolu bulanlar da onlardr." ifadesi de zahiren bu rivayeti pe-
kitiriyor. ma bu son rivayet "salt" rahmet olarak deerlendiri-
yor. Fakat bizim nceki aklamalarmza bakldnda bu eliki
ortadan kalkar.
Bakara Sresi / 158 .............................................................................................. 583

158- Saf ve Merve, Allah'n nianlarndandr. Kim Evi hacce-


der ya da umre yaparsa, onlar tavaf etmesinde kendisine bir g-
nah yoktur. Kim kendi istei ile bir hayr ilerse, Allah hi phesiz
karlk verendir, bilendir.

AYETN AIKLAMASI
Saf ile Merve Mekke'de bulunan iki yer addr. Haclar bu iki
yer arasnda sa'y dediimiz hac mevsimine zg ibadeti yerine ge-
tirirler. Bunlar iki tepedir. Aralarndaki uzaklk, denildiine gre
yediyz altm buuk (760,5) zira'dr. "Saf" szlkte, dz ve sert
ta anlamna gelir. "Merve" ise, sert ta, demektir. fadenin orijina-
linde geen ve (nianlar diye meallendirilen) "eir" kelimesi, "ai-
re"nin ouludur ve iaret anlamna gelir. "Me'ar" da bu kkten
tremitir. "E'are'l-hedye" (yani, kurbanl iaretledi) sz de bu-
radan gelir. Hac ise, niyet stne niyet, yani niyeti tekrarlamak
demektir.
er' literatrde ise, Mslmanlarca bilinen bir ibadeti ifade
eder. fadenin orijinal metninde geen "i'temere" fiilinin mastar
olan "i'ti-mr" ziyaret demektir ve bunun asl "imaret"tir. nk
memleketler, yurtlar ziyaretle imar olurlar. er' literatrde, bilinen
yntemlerle Kbe'yi ziyaret etme anlamnda kullanlr. "Cnah" i-
se, haktan ve adaletten sapma, demektir. Bununla "gnah" kaste-
dilmitir. Dolaysyla g-nahn olumsuzluk anlamnda kullanlmas
caizlik anlamn ifade eder.
"Tatavvuf" kelimesi, "tavaf"tan tremitir ve bir eyin etrafn-
da dnmek anlamna gelir. Kiinin yrye balad noktaya ge-
ri dnmesi eklinde gerekleir. Bundan dolay bu hareketin illa
da bir eyin etrafnda gereklemesi zorunlu deildir. Bir eyin et-
584 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

rafnda olmas, sadece onun zahir bir alametidir. Tatavvuf keli-


mesinin ayet-i kerimede herhangi bir snrlandrma, kaytlama ge-
tirilmeden kullanlm olmas da bu yzdendir. nk bundan
maksat saiydir, yani Saf ile Merve arasndaki mesafeyi yedi kez
st ste ara vermeden yrmektir.
Yine ifadenin orijinalinde geen "tatavvu'" kelimesi, "tav'" k-
knden gelir ve itaat anlamnda kullanlr. Bazlarna gre tatavvu'
itaatten farkldr ve zellikle mstehap durumlar iin kullanlr. -
taatte ise byle bir ey sz konusu deildir. Byk bir ihtimalle -
eer bu yaklam doruysa- bu ayrmn nedeni farz nitelikli amel-
lerin zorunlu olarak yaplmas sz konusu olduu iin sanki gnl-
l olarak yaplmyormu olmasdr. Fakat mstehap durumlarda
ise, fiil gnll olarak yerine getirilir. Yani bir zorlama sz konusu
deildir.
Ancak bu, zevk anlaya dayal bir inceliktir. Yoksa "tav'" yani
"gnlllk" deyiminin kart "kerh" yani "zorlama"dr ve bu u-
yulmas zorunlu olan durumlar asndan bir olumsuzluk ifade
etmez. Nitekim bir ayet-i kerimede yce Allah yle buyuruyor:
"Ona ve yeryzne, 'steyerek veya istemeyerek (tav'an ev ker-
hen) gelin.' dedi." (Fussilet, 11)
fadenin kalb "tefe'ul" babdr ve kendiliinden balamak
anlamn ifade eder. rnein, "temeyyeze" kelimesi "ayrlmaya, te-
mayz etmeye balad." demektir. "Tealleme" kelimesi "ren-
meye balad.", "tetavvaa" kelimesi "kendi istei ile bir hayr ile-
di." demektir. Dolaysyla dilbilgisi asndan "tatavvu'" fiilinin
mstehap durumlar iin kullanldna ilikin bir kant yoktur. An-
cak, deindiimiz gibi geleneksel bir eilim, byle bir hususu ge-
rekli klyor.
"Saf ile Merve Allah'n nianlarndandr... tavaf etmesinde..." Bu
ifade, iki meknn yce Allah'n belirledii alametlerle bilindikleri-
ne iaret ediyor. Bu iki mekn Allah'n belirledii iaretlerle
tanmlyor. Bu iki meknn Allah' hatrlatmas ve yce Allah'n b-
tn dier olgular bir yana brakp almet olarak sadece bunlara
iaret etmesi gsteriyor ki, maksat, tekvin (varolusal) nianlar
deildir. Tersine bunlarn nian ve iaret olular, yce Allah'n on-
Bakara Sresi / 158 .............................................................................................. 585

lar iinde ibadet edilen birer mabet klmasndan ileri geliyor. Bu


iki nian insanlara Allah' hatrlatyorlar.
Ayrca sz konusu iki tepenin nian olarak tanmlanmas gs-
teriyor ki, yce Allah srf bu meknlarda yerine getirilebilen baz
ibadetler belirlemitir.
"Kim Evi hacceder ya da umre yaparsa onlar tavaf etmesin-
de kendisine bir gnah yoktur." ifadesindeki ayrnt niteliindeki
aklama, Saf ile Merve tepeleri arasndaki sa'yin bir ibadet ola-
rak ya-sanmasn aklamaya dnktr. Ama bu ibadetin
mstehapln ifade etmek deildir. Eer ama sz konusu ibade-
tin mstehapln vurgulamak olsayd, bunun iin en uygun olan,
tavafn vlmesiydi, tavafn zemmedilmesine ilikin ihtimali ber-
taraf etmek deil. Buna gre, ifadenin anlam yledir: "Saf ile
Merve, iinde Allah'a kulluk sunulan iki mabet, iki ibadet yeri ol-
duklar iin, oralarda Allah'a kulluk sunmanz size bir zarar
vermez." Bu tarz bir ifade, yasamay bildirir.
ayet ama, oralarda kulluk sunmann mstehapln vurgu-
lamak olsayd, yle bir ifadenin kullanlm olmas daha uygun
olurdu: "Saf ile Merve Allah'n nianlarndan olduklar iin Allah
ikisinin arasnda sa'y yaplmasn sever." Dolaysyla ne demek is-
tendii gayet aktr.
Kur'n- Kerim'de yalnz balarna zorunluluk ifade etmeyen,
yasamaya ynelik buna benzer birok ayet vardr. Sz gelimi cihat
ile ilgili olarak yle buyuruluyor: "Sizin iin en iyisi budur." (Saff,
11) Orula ilgili olarak da yle buyuruluyor: "Oru tutmanz sizin
iin daha hayrldr." (Bakara, 84) Namazlarn ksaltlmasna ilikin
ifade ise yledir: "Namaz ksaltmanzda bir saknca yoktur..."
(Nis, 101)
"Kim kendi istei ile bir hayr ilerse, Allah hi phesiz karlk ve-
rendir, bilendir." Eer bu ifade, "Kim Ev'i hacceder ya da umre ya-
parsa..." cmlesine atfedilmise, bu durumda "ta-tavvuf"un
(sa'yin) yasalatrlmasna ilikin bir illet anlamn ifade eder ve
"Saf ve Merve..." diye balayan zel illetten daha genel nitelikli
olur. O zaman "tatavvu'"dan maksat mutlak anlamda itaattir. s-
tee bal mstehap nitelikli itaat deildir. ayet, ayetin balang-
cna ynelik bir ikinci atf durumu sz konusu ise, bu durumda, i-
586 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

fade ta-tavvufu sevdirme amacna ynelik olur. Gnll iyilikten


maksat da "tatavvuf" olur. Ya da eer, gnll iyilikten maksat
hac ve umre ziyaretleri ise, bu durumda ifadenin amac bu ibadet-
leri sevdirme olur.
fadenin orijinalinde geen "akir" ve "lim", yce Allah'n g-
zel isimleri arasnda yer alrlar. kr, kendisine iyilik yaplan kii-
nin, iyilik yapana diliyle ya da davranyla karlk vermesidir. Bir
adamn kendisine mal balayan birine gzel vgyle karlk
vermesi gibi. Ya da nimetine ynelik bir iaret olarak mal asl sa-
hibinin holand alanlarda kullanmas gibi. Bylece onun nime-
tini aa vurmu olur. Yce Allah ezelden beri kullarna kar l-
tufkrdr. Her iyilik O'ndan gelir. Hi kimse O'nun karlk vermesi-
ni gerektirecek bir iyilik yapamaz. Ancak yce Allah, gerekte
kendisinin kullarna bahettii salih amelleri, kullarndan kendisi-
ne ynelik iyilik ve ihsan olarak nitelendirmitir ve bunlar kr
ile ve kar iyilikle dllendirmitir. Buna iyilik stne iyilik denir.
Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "yiliin karl yalnz iyi-
lik deil midir?" (Rahmn, 60) "Bu, sizin mkfatnzdr. alman-
za karlk verilmitir." (nsn, 22) Dolaysyla "akir" ifadesinin y-
ce Allah iin kullanl hakik anlam iledir. Yani mecaz bir kulla-
nm sz konusu deildir.

AYETN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Tefsir'ul-Ayy'de, mezhebimize mensup bilginlerden birinin
mam Sadk'a (a.s) dayandrarak yle dedii rivayet edilir: mam-
'a, "Saf ile Merve tepeleri arasndaki sa'y, farz mdr yoksa sn-
net midir?" diye sordum. Dedi ki: "Farzdr." Dedim ki, "Yce Allah,
'Onlar tavaf etmesinde kendisine bir gnah yoktur.' buyurmuyor
mu?" Dedi ki: "Bu ifade kazaya kalm umre ziyareti ile ilgilidir.
yle ki, Resu-lullah efendimiz mriklerin putlarn kaldrmalarn
art kotu. Resu-lullah'n ashabndan biri sa'y yapmada gecikti.
Mrikler putlarn tekrar getirip yerletirmilerdi. Bunun zerine
yce Allah, 'Saf ile Mer-ve Allah'n nianlarndandr. Kim Evi
hacceder ya da umre yaparsa, onlar tavaf etmesinde kendisine
bir gnah yoktur.' ayetini indirdi. Yani zerlerinde mriklerin put-
lar bulunsa bile." [c.1, s.70, h: 133]
Bakara Sresi / 158 .............................................................................................. 587

el-Kfi adl eserde de buna yakn anlamlar ieren bir hadis ri-
vayet edilir. [c.4, s.435, h: 8]
Ayn ekilde el-Kfi'de, mam Sadk'n (a.s) Resulullah efen-
dimizin (s.a.a) hacc ile ilgili olarak yle dedii rivayet edilir:
"Resulullah Kbe'yi tavaf edip iki rekt namaz kldktan sonra,
'Saf ile Merve yce Allah'n belirledii ibadet amal nianlardr.
Ben de Allah'n balad yerden balyorum.' dedi. O gne kadar
Mslmanlar Saf ile Merve tepeleri arasndaki sa'yin mriklerin
bir uydurmas olduunu sanyorlard. Bunun zerine yce Allah,
'Saf ve Merve Allah'n nianlarndandr. Kim Evi hacceder ya da
umre yaparsa, onlar tavaf etmesinde kendisine bir gnah yok-
tur.' ayetini indirdi." [c.4, s.245, h: 4]
Ben derim ki: Ayetin ini sebebi ile ilgili bu iki rivayet arasnda
bir eliki olmad aktr. Rivayetlerin birinde Resulullah efendi-
mizin (s.a.a) "Allah'n balad yerden balyorum" eklindeki s-
z, ad geen ibadetin zn ifade etmektedir. Daha nce, Hz.
Hacer'in kssasn anlatrken Saf ile Merve tepeleri arasnda yedi
kez st ste kotuunu ve sz konusu gelenein o gnden itiba-
ren devam edip geldiini vurgulamtk.
ed-Drr'l-Mensr tefsirinde Amir e-a'b'nin yle dedii be-
lirtilir: "Saf tepesinde saf ad verilen bir put vard. Merve tepe-
sinde de Naile ad verilen bir put bulunuyordu. Cahiliye dneminde
mrikler Kbe'yi tavaf ettikleri zaman bu iki tepe arasnda sa'y
ediyor ve orada bulunan putlara el sryorlard. Resulullah efen-
dimiz (s.a.a) hac ibadetini yerine getirmekte olduu srada, Ms-
lmanlar, 'Ya Resulullah, mrikler Saf ile Merve tepelerini, bu
iki puttan dolay tavaf ediyorlard. Bunlar tavaf etmek Allah'n n-
grd bir ibadet ekli deildir.' dediler. Bunun zerine yce Al-
lah ad geen ayeti indirdi. Bu ayette, zerindeki puttan dolay te-
penin birinden 'Saf', dierinden de 'Merve' diye sz etti."
Ben derim ki: Gerek Ehlisnnet ve gerekse ia mezhebine
mensup bilginler yukarda sunduumuz aklamalar ieren pek
ok hadis rivayet etmilerdir.
Bu rivayetlerden kan sonu udur: Bu ayet-i kerime
Mslmanlarn hac ibadetlerini yerine getirdikleri ylda Saf ile
Merve tepeleri arasndaki s'y ibadetini yasalatrmak iin
inmitir. Bakara Suresi de Medine dneminde inen ilk suredir.
588 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

kara Suresi de Medine dneminde inen ilk suredir. Bundan da an-


lalyor ki, bu ayet ile ncesinde yer alan ve kble deiikliini ko-
nu alan ayetler arasnda bir ak birlii yoktur. nk kble dei-
ikliini konu alan ayetler hicretin ikinci ylnda inmilerdir. Ayn
ekilde surenin bandaki ayetlerle de ak birliktelii sz konusu
deildir. nk bunlar da hicretin ilk ylnda inmilerdir. u hlde,
ayetler farkl ak ynlerine sahiptirler, tek bir konuya ynelik de-
ildirler.
Bakara Sresi / 159-162 ....................................................................................... 589

159- ndirdiimiz ak delilleri ve hidayeti, biz kitapta insanla-


ra aka belirttikten sonra gizleyenler; ite onlara hem Allah l-
net eder ve hem de lnet edenler lnet ederler.
160- Ancak tvbe edip, hllerini dzeltenler ve aklayanlar
baka. te onlar balarm ve ben tvbeyi ok kabul edenim, ra-
himim.
161- Kfir olup kfrlerinde srar ederek lenler; ite Allah'n,
meleklerin ve btn insanlarn lneti onlarn zerinedir.
162- Ebed olarak lnette kalrlar. Ne kendilerine azap hafifle-
tilir, ne de onlara baklr.

AYETLERN AIKLAMASI
"ndirdiimiz ak delilleri ve hidayeti... gizleyenler." -Dorusunu Al-
lah herkesten daha iyi bilir- ama ifadeden anladmz kadaryla,
ifadenin orijinalinde geen "huda" deyiminden maksat, ilh dinin
ierdii ve izleyicisini mutlulua ulatran retiler ve hkmler;
ak deliller anlamnda kullandmz "beyyinat" deyiminden mak-
sat da, hidayetin bir dier ifadesi olan hakka tanklk eden belge-
ler ve kantlar niteliinde olan ayetler ve delillerdir.
590 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Buna gre yce Allah'n kelmnda geen "beyyinat" kelimesi,


vahiy kanalyla indirilen ayetlerin bir niteliidir. Dolaysyla, bir eyi
gizleme anlamnda kullanlan "yektumne" fiili, ayetin asln giz-
lemekten, insanlara gstermemekten ya da ayetin ifade ettii
gerei deiik yorumlamaktan ya da yanl ynlendirme ile ger-
ein fark edilmesini nlemekten daha geni kapsamldr. Nite-
kim Yahudiler, kitaplarnda yer alan Peygamberimizin (s.a.a) geli-
ini mjdeleyen ifadeleri gizlediler. yle ki, insanlarn bilmedikle-
ri gerekleri gn yzne karmyor, bildikleri baz gerekleri ise,
yanl yorumlayarak doru biimde alglanmasn engelliyorlard.
"Biz kitapta insanlara aka belirttikten sonra." Bundan anlal-
yor ki, sz konusu gizleme, ad geen gerekler srf kendilerine
deil, tm insanlara aklandktan sonra meydana gelmitir. n-
k bir gerei teker teker tm insanlara aklamak deil vahiy o-
laynda, nor-mal doal sisteminde bile stesinden gelinebilecek
bir durum deildir. Bu kural, her trl genel duyuru ve her trl
mutlak aklama iin geerlidir. Bir mesaj baz insanlara aracsz,
bazlarna da bunlarn aracl ile ulatrlr. Orada bulunanlar bu-
lunmayanlara, bilenler bilmeyenlere anlatr. Neticede lim de tpk
dil ve konuma gibi duyuru aralarndan biridir.
Bylece bir haber, mecliste bulunan insanlarla ilmiyle ilgili Al-
lah ile kendi arasnda bal kalmas gereken ahit ve misak bula-
nan bir lim kiiye bildirilince, bu haber tm insanlara aklanm
demektir. Dolaysyla limin bu bilgisini gizlemesi, insanlara ak-
landktan sonra bilgiyi onlardan gizlemesi anlamna gelir. te y-
ce Allah'n insanlar arasnda din hususunda eitli gr ayrlkla-
rnn ba gstermesinin, insanlarn sapk ve doru yol diye ikiye
ayrlmalarnn tek nedeni olarak vurgulad gereke budur. Yok-
sa, Allah'n dini, insann z yaratl, ftrat ile uyum iindedir. Ft-
rat, bu din ile iletiim kurar kurmaz onu kabul eder; kendisine ay-
rntl biimde aklandktan sonra insann z yaratlnda belirle-
yici bir unsur olarak yer alan ayrt edici g beklemeksizin ona bo-
yun eer.
Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "Sen hanif (mutedil) ola-
rak yzn doruca dine evir; Allah'n yaratmada esas ald ft-
rata ki, insanlar ona gre yaratmtr. Allah'n yaratmas
Bakara Sresi / 159-162 ....................................................................................... 591

deitirilemez. te doru din budur. Fakat insanlarn ou bil-


mezler." (Rm, 30)
Demek ki din, ftrat ile rtyor ve bu yaratln bir yasasdr.
Din gerei gibi akla kavuturulunca ftrat, hibir zaman dini
reddetmez. Bu akla kavuma, ya peygamberlerde olduu gibi
halis kalp ya da szl duyuru aracl ile gerekleir. kinci husu-
sun birinci husustan kaynaklanmas da bir zorunluluktur. Bunu an-
lam olmalsn.
Bu yzden ayet-i kerimede, dinin yaratl yasas uyarnca ft-
ratla rtmesi olay ile, dini bilmeme durumu ayn kategoride
deerlendirilmitir. Ulu Allah ayetin evvelinde "...Allah'n yaratma-
da esas ald ftrata ki, insanlar ona gre yaratmtr..." ve so-
nunda, "Fakat insanlarn ou bilmezler." buyuruyor.
Bir baka ayette de yle buyuruyor: "...anlamazla dtk-
leri eyler konusunda aralarnda hkm vermek zere o pey-
gamberlerle beraber hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apa-
k ayetler geldikten sonra, birbirlerine kar olan azgn ve ks-
kanlklar yznden anlamazla denler, o, kitap verilenler-
den bakas deildir..." (Ba-kara, 213) Bu ayet-i kerimeye gre, kita-
bn ierdii hak nitelikli mesaj hakkndaki gr ayrlklar, kitab
aklayp uygulama misyonunu stlenen bilginlerin kskanlkla-
rndan, ekememezliklerinden kaynaklanyor.
u hlde, din alanndaki gr ayrlklarnn ve doru yoldan
sapmann sebebi, bilginlerin kskanlklar, gerei saklamalar,
yanl yorumlamalar, bilgileri tahrif etmeleri ve bylece zulmet-
mi olmalardr. Nitekim yce Allah onlarn bu konumlarn kya-
met gnne ilikin bir sahnede zulm olarak nitelendirmitir:
"...Ve aralarnda seslenen biri, 'Allah'n lneti zalimlerin zerine
olsun!' diye seslendi. Onlar ki Allah'n yolundan men edip, onu
eriltmek isterler..." (A'rf, 44-45) Bu anlam ieren pek ok ayet
vardr.
Bununla anlalyor ki, ayetlerden biri bir dier ayete
dayanmaktadr: Yani demek istiyorum ki: "ndirdiimiz ak
delilleri ve hidayeti biz kitapta insanlara aka belirttikten sonra
gizleyenler..." ayet-i kerimesi, "nsanlar bir tek mmet idi. Allah
peygamberleri, mjdeciler ve uyarclar olarak gnderdi; an-
lamazla dtkleri konularda insanlar arasnda hkmetsin
592 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

dtkleri konularda insanlar arasnda hkmetsin diye o pey-


gamberlerle beraber hak ierikli kitab indirdi. Oysa kendilerine
kitap verilmi olanlar, kendilerine ak deliller geldikten sonra,
srf aralarndaki kskanlktan dolay onda anlamazla dt-
ler..." (Bakara, 213) ayet-i kerimesine dayal olarak bir anlam kaza-
nyor. Devamnda ise, bilginler arasndaki bu kskanln cezas
u ifadelerle dile getiriliyor: "te onlara hem Allah lnet eder,
hem btn lnet edenler lnet eder."
"te onlara hem Allah lnet eder, hem btn lnet edenler lnet
ederler." Bu ifade, Allah'n indirdii ayetleri ve doru yol klavuzunu
gizleyenlerin urayacaklar azab, arptrlacaklar cezay aklyor.
Bu ceza, hem Allah'n lnetine, hem de lnet eden herkesin lne-
tine uramadr. Bu ayette, lnet kavram iki kere tekrarlanmtr.
nk lnet, kaynakland kimse asndan farkl anlamlar ifade
eder. Yce Allah asndan lnet; rahmet ve mutluluktan uzakla-
trmay ifade eder. Dier lnet eden kimseler asndan ise, bu a-
kbete uramalarn Allah'tan dilemektir.
Hem yce Allah ve hem de lnet eden dier kimseler ile ilgili
olarak lnet deyimi genel tutulmutur. Lnet edenler nitelemesi
de yle. Bu da, lnet edenlerin her trl lnetlerinin onlara ynelik
olduunu ifade eder. fadeye ilikin deerlendirmeden de bu an-
lam kyor. nk lnet edenin lnet etmesi srasnda kastettii,
mutluluktan uzak olmadr. Gerekte ise, din mutluluktan baka
mutluluk dnlemez. Bu mutluluk da Allah tarafndan aklan-
d ve ftrat tarafndan da tereddtsz kabul edildii iin, bir in-
san ancak reddetmek ve inkr etmekten dolay bu mutluluktan
yoksun olabilir. Bu yoksunluk da bilgisiz ve aydnlatlmayan kim-
seler iin deil de, bilerek inkr edip kar kanlar iin geerlidir.
Bilginlerden bildiklerini yaymalar ve rendikleri ayet ve do-
ru yol klavuzuna ilikin prensipleri yaygnlatrmak zere sz a-
lnmtr. Bunu gizledikleri zaman, ilh mesaj yayma misyonunu
yerine getirmedikleri zaman, inkr etmi, kar km saylrlar.
te bylelerine hem Allah, hem de lnet edenler lnet eder.
Bir sonraki ayet-i kerime, bu sylediklerimizi destekler nitelik-
tedir: "Kfir olup kfrlerinde srar ederek lenler, Allah'n me-
leklerin ve btn insanlarn lneti onlarn zerinedir." Buradan
Bakara Sresi / 159-162 ....................................................................................... 593

anlald kadaryla "inne" edat, bu ayetin ierdii anlamn sebe-


bini aklamaya ya da anlamn pekitirmeye dnktr. nk u
ifadede ierik ve anlam tekrarlanyor. "kfir olup kfrlerinde s-
rar ederek lenler."
"Ancak tvbe edip hllerini dzeltenler ve aklayanlar baka..." Bu
ayet, bir nceki ayetten istisna konumundadr. Onlarn tvbeleri-
nin "aklama" fiili ile snrlandrlmasndan (yani "tvbe edenler"
denildikten sonra "aklayanlar" denilmesinden) ama, durum-
larnn aa kmas ve tvbe etmi olduklarn gstermeleridir.
Bunun gerei de, gizlediklerini insanlara aklamalar ve bundan
nce gerei gizleyenler olduklarn itiraf etmeleridir. Aksi taktirde
tvbe etmi saylmazlar. nk daha nce gerei gizlediklerini i-
tiraf etmemeleri hl gerei gizledikleri anlamna gelir.
"Kfir olup kfrlerinde srar ederek lenler..." Bu ifade, kfrde
ayak diretmelerini, inatlklarn ve gerei kabule yanamamala-
rn kinaye yoluyla anlatmaktadr. nk inatlktan ve byklk
kompleksinden dolay deil de srf kendilerine aklanmad iin
hak dini benimsemeyip ona uymayanlar, gerek anlamda kfir
deildirler. Onlar mstazaftrlar ve durumlar Allah'a kalmtr.
Bunun ahidi de ayetlerin byk ounluunda kfirlerin kf-
rnn, yalanlama ile kaytlandrlmasdr. zellikle, insan trne
ynelik ilk yasamay ieren, Hz. dem'in cennetten indiriliini ko-
nu alan ayetlerde bu husus son derece belirgindir. Ulu Allah yle
buyuruyor: "Hepiniz oradan inin" dedik. Yalnz size benden bir hi-
dayet geldii zaman, kimler benim hidayetime uyarsa artk onla-
ra bir korku yoktur ve onlar zlmeyeceklerdir. nkr edip ayetle-
rimizi yalanlayanlar ise, ate ehlidir, onlar orada ebedi kalacak-
lardr." (Bakara, 38-39)
yleyse bu ayette geen "kfirler"den maksat, Allah'n ayetle-
rini yalanlayan, gerei kabul etmeye yanamayan inatlardr -
Allah'n in-dirdiklerini gizleyenler de bunlardr-. Bylelerinin ceza-
sn yce Allah u ekilde belirlemitir: "te Allah'n, meleklerin
ve btn insanlarn lneti onlarn zerinedir." Bu, meleklerin ve
istisnasz tm insanlarn dile getirdikleri her trl lnetin bunlara
ynelik olmasna dair yce Allah tarafndan braklan bir hkm-
dr.
594 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Bu cezay hakkeden insanlarn yolu, eytann yoludur. nk


yce Allah onunla ilgili olarak yle buyuruyor: "Ve gerekten de
t ceza gnne kadar lnet senin zerine olacaktr." (Hicr, 35) Bu
ayetin ifadesine gre, her trl lnet eytana ynelik klnmtr.
Dolaysyla bildiklerini gizleyen bilginler de, genel lnetin muhata-
b olma bakmndan eytana ortaktrlar, onunla ayn konumdadr-
lar. Ayet-i kerimenin ne kadar iddetli bir ifade tarzna sahip oldu-
unu ve olay ne kadar nemseyerek vurguladn gryor musu-
nuz? naallah, u surede yer alan "Ki, Allah, murdar temizden
ayklasn ve btn murdarlar birbiri zerine koyup ysn da hep-
sini cehenneme atsn..." (Enfl, 37) ayet-i kerimeyi ele alrken ko-
nuya ilikin ayrntl aklamalarda bulunacaz.
"Ebedi olarak onda kalrlar." Yni lnet iinde kalrlar. "Ne kendi-
lerine azap hafifletilir, ne de onlara baklr." ayetin aknn aza-
bn lnet yerine konulmasyla farkllk kazanmas, onlar kapsa-
mna alan lnetin azap ekline dneceini ifade ediyor.
Biliniz ki, bu ayetlerde zaman zaman iltifat sanatna bavu-
rulmu-tur. Birinci ayette, "tekellm mea'l-gayr" (bakas ile ko-
numa) sygasndan (indirdiimiz... biz kitapta... belirttikten...)
gayp sygasna gei yaplyor: "te bylelerine Allah lnet e-
der..." nk konu, fkenin iddetini vurgulama ile ilgilidir. Lne-
tin iddeti ise, ancak nispet edildii ismin ya da sfatn azameti
orannda belirginleir. Allah'tan daha byk hi kimse yoktur. L-
netin iddeti en son noktasna kadar belirginlesin diye O'nun y-
ce adna izafe edilmitir.
kinci ayette ise, gayp sygasndan birinci tekil ahs (mtekel-
lim vahde) sygasna gei yaplmtr: "te onlar balarm ve
ben tvbeyi ok kabul edenim, Rahimim." Bu ifade tarznn seil-
mesindeki ama, her trl nitelii ve sfat brakp konuyu bt-
nyle vastasz yce Allah'a balamak suretiyle, eksiksiz bir rah-
metin ve efkatin sz konusu olduunu vurgulamaktr. nk yu-
kardaki ifadeden alglanan rahmet ve efkat, "Allah onlarn tv-
belerini kabul eder" ya da, "Rableri onlarn tvbelerini kabul eder"
ifadelerinden alglanmaz. nc ayette ise, birinci tekil ahs sy-
gasndan gayp sygasna gei yaplyor: "te Allah'n... lneti onla-
Bakara Sresi / 159-162 ....................................................................................... 595

rn zerinedir." Birinci ayetteki ifade tarz deiiklii ile gdlen


ama, bu ayetteki deiiklik iin de geerlidir.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Tefsir'ul-Ayy, bizim mezhebimize mensup ashabn vastasy-
la mam Sadk'tan (a.s) yle rivayet eder: mam Sadk'a (a.s) de-
dim ki: "Yce Allah'n 'ndirdiimiz ak delilleri ve hidayeti...
gizleyenler' sz hakknda ne buyurursunuz? Dedi ki: Bununla biz
kastediliyoruz -Ancak Allah'tan yardm dilenir-. Bizden biri, ma-
met makamna ulanca kendisinden sonraki imam insanlara
kesinlikle aklamaldr. Bu konuda zgr ve yetkili deildir." [c.1,
s.71, h: 139]
Bu ayetle ilgili olarak mam Bkr'n (a.s) yle buyurduu ri-
vayet edilmitir. "Bu ifadeyle biz kastediliyoruz. Ancak Allah'tan
yardm di-lenir." [c.1, s.71, h: 137]
Muhammed b. Mslim'in mamn (a.s) "Burada kastedilenler
Ehli-kitaptr." dediini rivayet etmitir. [c.1, s.71, h: 140]
Ben derim ki: Bu rivayetlerin tm uyarlama niteliindedirler.
Yoksa ayet-i kerimenin ifadesi geneldir.
Baz rivayetlerde belirtildiine gre, Hz. Ali (a.s) bu ifadeyi bo-
zulan limler eklinde yorumlamtr. [el-Burhan, c.1, s.171, h: 6]
Mecma'ul-Beyan tefsirinde yer alan bir rivayete gre
Resulullah efendimiz (s.a.a) bu ayetle ilgili olarak yle buyurmu-
tur: "Kendisine bildii bir ey sorulup da onu gizleyen kimsenin
azna kyamet gn ateten bir gem geirilir. 'te onlara hem Al-
lah lnet eder, hem btn lnet edenler lnet ederler.' ifadesinin
anlam budur."
Ben derim ki: Bu iki rivayet, yukarda sunduumuz aklamay
pekitirir niteliktedirler.
Tefsir'ul-Ayy'de mam Sadk'n (a.s) "btn lnet edenler
lnet ederler." ifadesi ile ilgili olarak "Bazlar burada kastedilen-
ler canl hayvanlardr." demilerdir; ama kastedilenler bizleriz."
dedii rivayet edilir. [c.1, s.72, h: 141]
Ben derim ki: Bu ifade, "ahitler, 'te Rablerine kar yalan
syleyenler bunlardr!' diyecekler. yi bilin ki, Allah'n lneti za-
596 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

limlerin zerinedir." (Hd, 18) ayetinin verdii mesaja ynelik bir


iaret konumundadr. u hlde, burada sz edilenler, kyamet
gn konumalarna izin verilen ve sadece doruyu syleyen a-
hitlerdir. mam'n, "Bazlar, burada kastedilen canl yaratklardr
szne gelince; bu sz, Mcahid ve krime gibi tefsir bilginlerinden
rivayet edilmitir. Baz rivayetlerde, Resulullah efendimize (s.a.a)
dayandrld da grlr.
Tefsir'ul-Ayy'de mam Sadk'n (a.s): "ndirdiimiz ak delil-
leri ve hidayeti... gizleyenler." ayeti, Hz. Ali'ye ilikin bilgiler hak-
knda inmitir." dedii rivayet edilir. [c.1, s.71, h: 136]
Ben derim ki: mamn bu yorumu da bir tr uyarlamadr.
Bakara Sresi / 163-167 ....................................................................................... 597

163- lhnz bir tek ilhtr. O'ndan baka ilh yoktur. O


Rahmandr, Rahimdir.
164- phesiz gklerin ve yerin yaratlnda, gece ve gn-
dzn deimesinde, insanlarn faydasna olan eyleri denizde ta-
yp giden gemilerde, Allah'n gkten su indirip onunla yeryzn
lmnden sonra dirilterek zerine her eit canly yaymasnda,
rzgarlar evirip evirmesinde, gkle yer arasnda boyun edirilmi
(emre hazr bekleyen) bulutlarda, elbette dnen bir topluluk iin
deliller vardr.
165- nsanlardan kimi, Allah'tan baka eler tutar, Allah' se-
ver gibi onlar severler. man edenlerin ise Allah'a olan sevgileri
598 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

daha gldr. Zulmedenler, azab grecekleri (ve o zaman) "mu-


hakkak btn kuvvetin Allah'a ait olduunu ve Allah'n gerekten
iddetli azap edici olduunu" anlayacaklar gn keke bir grse-
lerdi.
166- yle ki (o gn) uyulanlar uyanlardan uzaklamlardr.
Onlar azab grmlerdir ve aralarndaki btn balar kesilmitir.
167- Uyanlar derler ki: Keke bize bir daha dnyaya dn fr-
sat verilseydi de onlarn bizden uzak durduklar gibi biz de onlar-
dan uzak dursaydk. Bylece Allah onlara amellerini hasret kay-
na olarak gsterecektir. Ve onlar ateten kacak deildirler.

AYETLERN AIKLAMASI
Ayetlerin ak uyumlu ve srkleyici bir ifade tarzna sahiptir.
nce, Allah'n teklii ve ortakszl gndeme getiriliyor; buna ili-
kin evrensel kantlar sunuluyor. Ardndan irkten sz alyor ve Al-
lah'a ortak koanlarn arptrlacaklar korkun azaba deiniliyor.
"lhnz bir tek ilhtr." Fatiha suresini tefsir ederken, Besmele
ile ilgili aklamalarmz arasnda "ilh" kavramnn ifade ettii
anlama deinmitik. "Birlik" kavramnn ifade ettii anlam ise,
gayet aktr. Bunun iin yol gsterecek bir tanmlaycya ihtiya
duymayz. Bir ey, genellikle niteliklerinden birine dayal olarak
"bir" diye nitelendirilir. "Bir adam, bir lim, bir air gibi." Bununla,
sz konusu kiinin sahip bulunduu niteliin ortak kabul etmedii
ve oalma durumu ile kar karya olmad vurgulanyor. Sz
gelimi "Bir adam olan Zeyd'in adaml, onunla bakalar arasnda
blnme kabul etmez. ki adam olan Zeyd ve Amr asndan ise,
durum deiiyor.
nk bu adamlk, ikisinin arasnda paylalm durumdadr.
Dolaysyla Zeyd, bu nitelik -yani adamlk nitelii- asndan birdir
ve oalma kabul etmez. Geri bu nitelik, ilim, g, hayat ve ben-
zeri nitelikleri asndan bir deildir ve gerekte birokluk konu-
mundadr.
Yce Allah birdir. nk, O'na ait olan sfatta bakasnn or-
takl sz konusu deildir. lhlk sfat gibi. Dolaysyla Allah ilh-
lk sfat bakmndan birdir. Bu sfatnda bakasnn ortakl sz
Bakara Sresi / 163-167 ....................................................................................... 599

konusu olamaz. Ayn ey, ilim, kudret ve hayat gibi sfatlar iin de
geerlidir. Yce Allah bilme, kudret ve hayat sfatlarna sahiptir;
ama bunlar, ondan bakasnn sahip bulunduu bu tr sfatlara
benzemezler. Kendisine ait sfatlarn oalmamas ve artmamas
asndan da birdir. Byle bir oalma ve art, ancak anlamsal a-
dan sz konusudur.
Dolaysyla O'nun bilgisi, kudreti ve hayat ayn eydir, O'nun
tek ve ortaksz zatdr. O'na ait bir sfat, yine O'na ait baka bir s-
fattan ayr deildir. O, kudretiyle bilir, hayat ile g yetirir ve bilgi-
siyle hayat sahibidir. Yani baka varlklar gibi sfatlar zat ve kav-
ram olarak bakalk kabul etmez.
Bir "ey" kimi zaman zat itibariyle "bir" olarak nitelendirilir.
Bu, zatn bizzat oalma ve blnme kabul etmemesidir. Yani
byle bir zat paralara ayrlmaz, isim ve zat, zat ve sfat olarak
blnmez. Bu tr bir "birlik", "zatn teklii" (ahadiyet) olarak isim-
lendirilir. Bu anlam ifade iin de Arapa'da "ahad" yani (tek) ke-
limesi kullanlr. Ki bu kelime izafet terkibi ile kaytlandrlmad
srece kullanlmaz. Fakat, olumsuzluk, nehiy ve bunlara benzer
durumlar karsnda kelime yaln olarak kullanlabilir. Sz gelimi,
"M cen ahadun=bana hi kimse gelmedi." dediimizde, burada
bir olsun, ok olsun zat, temelden yok saylyor. nk ifademiz-
deki "birlik" zatn zne aittir, herhangi bir sfatndan deil. ""M
cen vahidun=bana bir kii gelmedi." cmlesinde ise durum fark-
ldr. Bu sz, iki veya daha ok kimsenin gelmesi ile yalanlanmaz.
nk, ifadedeki "birlik", gelen kimsenin nitelii ile ilgilidir. Kas-
tettiimiz, bir adamdaki "adamlk" sfatdr. imdilik bu genel de-
erlendirme ile yetinin. naallah "De ki: O, Allah, bir (tek)dir"
(hls, 1) ayetini incelerken daha ayrntl aklamalarda bulunaca-
z:
Ksaca toparlayacak olursak: "lahnz bir tek ilhtr" sz b-
tn bakmndan, ncelikle ilhlk sfatnn Allah'a zg olduunu,
O'nun birliini ifade ediyor. Bu, O'nun yce anna yarar bir birlik-
tir. yle ki, "vahid=bir" kelimesi, bu ayete muhatap olanlarn an-
lamas asndan "vahdet=birlik" ifadesinden fazla bir ey ifade
etmezdi. Ki bu kavram geneldir ve eitli trlere uyarlanabilir. Bu-
nunsa ancak belli bir ksm yce Allah iin kullanldnda doru
600 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

kabul edilebilir. u hlde bir yerde saysal birlik, bir yerde trsel
birlik, bir yerde de cinsiyet birlii sz konusudur. Her bir muhatap
bunlar karsnda, inand ve grne uygun anlam zihninde
canlandrr. Eer: "Allah bir ilhtr" denilseydi, bu cmle "tevhit"i
ifade etmeyecekti. nk mrikler yce Allah' bir ilh olarak g-
receklerdi, dier ilhlarnn her birini "bir ilh" olarak grdkleri
gibi.
Eer "Sizin ilhnz birdir" denilseydi, bu cmle de apak bir
ekilde tevhidi ifade etmeyecekti. nk byle bir cmle karsn-
da, zihinde bu ilhn, tr iinde yer alan bir ilh olduu dncesi
uyanabilirdi. Szn ettiimiz tr ilhlk makamdr. Tpk hayvan
trleri iin, "bir at, bir katr" denilmesi gibi. Oysa bunlarn her birisi
iin trleri asndan saysal okluk sz konusudur. Ancak "Sizin
ilhnz bir tek ilhtr." denildiinde, ilhln teklii anlam vurgu-
lanm olur. nk "iki ilh ve ok ilh" anlamlarnn kart olan
"bir ilh" anlam "ilahnz" sznn yannda yer alnca ilhlk ma-
kamn inanlan ilhlar ierisinde teke indirgeyerek apak bir e-
kilde tevhidi ispat ve ifade eder.
"O'ndan baka ilh yoktur." Bu cmleye, ilk cmlenin tevhide i-
likin ieriini pekitirme ve bu hususla ilgili olarak zihinlerde u-
yanabilecek her trl olumsuz yorum ve kuruntuyu dlama ama-
cyla yer verilmitir. Cmlenin ifade ettii olumsuzluk, tre ilikin
bir olumsuzluktur. lhtan maksat, gerekten varolan ve ona ilh
denilebilen ilhtr. Bu durumda cmle iinde "var" ya da "olan"
eklinde bir haberin mahzuf olarak deerlendirilmesi doru olur.
Bunu esas alarak cmleyi ylece anlamlandrabiliriz: Hak ve ger-
ek ilh dnda ilh mevcut deildir." Cmle iinde geen "Al-
lah"a ynelik zamirin lafz merfu (huve) olduu ve mansub
(iyyahu) olmad iin "illa" edat, istisna edat olarak
deerlendirilemez. Aksine bu edat "baka" anlamda bir vasf ko-
numundadr. Buna gre cmlenin anlam da yle olur: Allah'tan
baka ilh yoktur.
Bununla da anlalyor ki: "O'ndan baka ilh yoktur." cmle-
si, Allah'n dnda ilhlk niteliine sahip olduklar, aslsz bir ku-
runtuya, bir hayale dayal olarak iddia edilen dzmece ilhlarn bu
nitelie sahip olmadklarn vurgulama amacna dnktr. Yani
Bakara Sresi / 163-167 ....................................................................................... 601

birounun sand gibi bu cmle ile gdlen ama, Allah'tan


baka ilhlarn varlklarn reddedip, O'nun varln ispat etmek
deildir. Bunun kant da, ortamn sadece ilhlk niteliini reddet-
meye uygun oluudur. Ki, yce Allah'n ilhlk nitelii asndan
teklii vurgulansn. Yani hem ret ve hem de ispat birlikte sz ko-
nusu deildirler. Ayrca Kur'n- Kerim yce Allah'n varln tar-
tma gtrmez, apak bir gerek olarak deerlendirir. Bu yzden
bu konu zerinde savunma ve ispat amac ile durmaz. Kur'n'n
ana hedefi O'nun sfatlarn kantlamaktr: Birlik, yoktan var edici-
lik, ilim ve kudret gibi.
Cmle iinde "mevcud" ya da bu anlama gelebilecek bir
kelimenin haber olarak takdir edilmesi, "Allah'tan baka ilhlarn
varl nefy ediliyor, olabilirlikleri deil" kukusuna yol aabilir. Bu
kukuyu u cevapla giderebiliriz: Kendisi asndan varolu ve
yokoluun ayn derecede mmkn olduu bir varl, fiilen tm
varlklarn ve onlara ilikin tm olgularn kayna olarak ngr-
menin bir anlam yoktur. Ayrca "hak" kelimesinin mahzuf haber
olduunu esas alarak cmleyi deerlendirmek suretiyle de cevap
verilebilir. Yani "Ondan baka gerek mabut yoktur."
"O Rahmandr, Rahimdir." Fatiha suresini tefsir ederken, "Bes-
mele"yi akladmzda, bu iki sfat da aklam ve Rablk
anlamnn ancak bu iki sfatla tamamlanabildiini vurgulamtk.
nk "Rahman"ln bir gerei olarak her trl ban mercii
yce Allah'tr. Hidayet ve ahiret mutluluuna ilikin zel balar
da "Rahim"-liin bir gereidir.
"phesiz gklerin ve yerin yaratlnda... deliller vardr." fadenin
ak ile oluan atmosfer gsteriyor ki, bu ayet-i kerime, bir nceki
ayetin, yani "lahnz bir tek ilhtr. O'ndan baka ilh yoktur. O
Rahmandr, Rahimdir." ayetinin ierdii geree ilikin bir kant,
bir somut delil niteliindedir. nk ayet-i kerime anlam itibariyle,
iaret edilen her eyin bir ilhnn olduunu ve tmnn ilhnn
ayn zat olduunu ve bu bir ve ortaksz ilhn ayn zamanda sizin
de ilhnz olduunu ifade ediyor.
O, Rahmandr, genel olarak herkesi ve her eyi rahmetinin
kapsamna alr. O, rahimdir, insanlar son mutluluuna (yani
ahiret mutluluuna) yneltir. Bunlar, tartma gtrmez kesin ger-
602 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

eklerdir. Buna gre, gklerin ve yerin yaratlnda, gece ile gn-


dzn dnml olarak yer deitirmelerinde ve ayet-i kerimenin
sonuna kadar sz edilen dier evrensel fenomenlerde, akln kul-
lanp dnebilen topluluklar asndan ilhn birliine, tek ve or-
taksz oluuna, Rahman ve Rahim olduuna ilikin somut kantlar
vardr.
ayet ayet-i kerime ile gdlen ama, insann bir ilhnn ol-
duunu ya da insann ilhnn bir olduunu kantlamak olsayd, bu
hususlarn tm aralarndaki tasarm ve plnlama birlii dolaysy-
la tek bir kant niteliinde olacakt. Bu yzden nceki ayet-i keri-
mede yle bir ifadenin kullanlm olmas gerekecektir: "lhnz
birdir, O'ndan baka ilh yoktur..." (Byle bir ifade kullanlmad-
na gre) ayet-i kerime ilhn varln ve O'nun birliini kantlama-
ya dnktr. Yani: nsann dndaki byk evrensel dzenin ilh
birdir ve bu ilh ayn zamanda insann da ilhdr.
Ayetin bu anlamyla kantsalln toparlayacak olursak: Ola-
anst yaratl dzeniyle ve gz kamatrc fenomenleriyle bir-
likte ykselip zerimize glgelik gibi gerilen gkler; insanlar ze-
rinde tayan, gece ve gndzn dnml olarak yer deitirme-
leri, gemilerin denizler zerinde akp gitmeleri, yamurlarn ya,
rzgarlarn esii, bulutlarn hizmete sunuluu gibi akllara durgun-
luk veren fonksiyonlara sahip yeryz, bizzat bunlarn her biri bir
yaratcnn varln kanlmaz klan olgulardr. Bunlarn her birinin
bir ilh vardr. (Ayetin ifade ettii ilk kant budur.) te yandan, gk
cisimleri byklk, kklk, uzaklk ve yaknlk asndan birbirle-
rinden olduka farkl konumlardadrlar. Bilimsel aratrmalar sonu-
cu, bir gk cisminin kkl 0,0000000000000000000000033
cm3 olarak hesaplanmtr. Bir gk cisminin bykl ise, dn-
yann milyonlarca kat olarak belirlenmitir. Ki, ap yaklak ola-
rak 9000 mildir. ki gk cisminin arasndaki uzaklk, yaklak ola-
rak milyon k yl olarak tespit edilmitir. Bir k ylnn miktar
ise, 300000X60X60X24X365 km.dir.
nsan dehetler iinde brakan, zihnini altst eden u rakam-
lara bak ve o zaman evrensel yasalar sisteminin ileyiindeki ola-
anstl istediin gibi deerlendir. Bir ksm olgular dier bir
ksmnda tesir brakyor; bir ksm, dier bir ksmndan etkileniyor.
Bakara Sresi / 163-167 ....................................................................................... 603

Nerede ve ne ekilde olursa olsun genel ekim yasas ile, k ve


s yansmas ile baz fenomenler meydana geliyor. Bu ileyiin
sonucu genel hareketlilik kural ve genel zaman kavram oluuyor.
Deimez bir kanuna dayal genel ve sresiz bir dzendir bu. O
kadar ki, madd lemdeki hareket yasalarnda deiiklie yol a-
an nisp genellik yasas dahi, genel deikenliin de, deiim ve
dnme ilikin deimez bir yasaya tbi olduunu itiraf etmek-
ten kanamaz.
te yandan iaret ettiimiz genel hareketlilik ve deiim ya-
sas, evrenin her parasnda kendine has bir biimde tasavvur edi-
lebilir. Bizim galaksimizi aydnlatan gne ile gne sistemi ara-
sndaki iletiimde gzlemlendii gibi. Sonra bu ereve gittike
daralr; zerinde yaadmz dnya ve onun uydusu olan gk ci-
simleri ve yeryznde yaanan olaylar gibi. Ay, gece, gndz, rz-
garlar, bulutlar ve yamur-lar iaret ettiimiz genel hareketlilik ve
deikenlik yasasnn dnya gezegenine yansyan ynn olutu-
rurlar. Bu ereve biraz daha daralr: Madenler, bitkiler, hayvanlar
ve teki bileiklerden oluan yeryz meneli olgularda olduu gi-
bi. Ayn yasa bunlarn btn trleri iin de geerlidir. ereve git-
tike daralr ve iin ucu, elementlere, atomlara, sonra atomun i-
indeki ekirdeklere ve ada bilimin tespit ettii en kk
madd birimin yapsna kadar uzanr. u anda bilimin tespit ettii
en kk madd birimler, elektron ve protondur. Bunlarda da tpk
gne sistemine benzer bir oluum vardr. Tpk gne etrafnda
dnen ve yrngelerinde yzen gezegenler gibi, ortada bir cisim
vardr ve teki cisimler onun etrafnda dnmektedirler.
Bu fenomenlerden hangisinin karsnda durursa dursun,
insano-lu, srekli bir deiim ve dnm hlinde bulunan, akl-
lara durgunluk veren bir dzenle kar karya kalr. Ki lemi koru-
yan ve ilh snnetin ihyasna sebep olan, bu deiim ve dn-
mdr. Bu, olaanstlkleri saymakla bitmeyen, dehet verici
ynleri kefetmekle son bulmayan bir dzendir. Hep ayn ve bir
izgide kalmakla birlikte, dzenin aknda bir istisnailik sz ko-
nusu deildir; ei grlmemi ve benzersiz bir sistem olmakla bir-
likte, katmanlar arasnda tesadf bir gelime, bir rast gelelik as-
la yoktur.
604 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Bu sistemin sahiline varlamaz, aamalar yrmekle kat


edilemez. Bu evrenin en ince ayrntsndan balayp, en ulu, en
grkemli fenomenine kadar, yani basitten komplikeye doru bir
sralama izleyerek incelediin zaman hep ayn sisteme bal, ke-
sintisiz, aralksz plnlama ile karlaacaksn. Gnmzn mo-
dern biliminin icat ettii tm cihazlar kullanp derine, daha derine
insen bile, ayn deimez yasay, ayn dzeni, ayn alan, ayn tasa-
rm bulacaksn karnda. Btnden paraya doru bir analize tbi
tutup molekle kadar insen dahi, bu sistemin zelliklerinden hi-
bir ey kaybetmediini greceksin. u kadar var ki, rnek verdi-
imiz bu cisimlerin her biri deiik yaplara, hkm ve z olarak
farkl niteliklere sahiptir.
Evren bir btndr, ayn tasarmn rndr. Saysal oklua
ve deerlendirme farkllna ramen evrenin her paras ayn ya-
salar sisteminin egemenlii altndadr. Yani btn yzler her za-
man diri ve evrenin tek egemeni yce Allah'a boyun emektedir.
u hlde evreni var eden ve evreni egemen dzeniyle yneten, i-
lh bir tek ilhtr. (Ayet-i kerimenin ifade ettii ikinci kant da bu-
dur.)
u insan yeryz meneli bir varlktr. Yeryznde hayata ba-
lar, orada yaar, orada lr ve sonra topraa dner. Bu hliyle in-
san var-oluu ve varln srdrme asndan, tm varlklar etkin-
lii altna alan ve tasarmnda en ufak bir sapma sz konusu ol-
mayan ve dzeni hep ayn zelliini koruyan evrensel yasalar sis-
teminin dnda herhangi bir eye ihtiya duymaz. Gk kubbemiz-
de yer alan cisimlerin satklar aydnlk ve s, u yeryz ve onun
hareketlerine bal olarak gelien gece-gndz fenomenleri, rz-
garlar, bulutlar, yamurlar ve bir ktasndan dier bir ktasna ta-
nan rzk ve met insann madd varln srdrme ve ihtiyalarn
giderme bakmndan bal olduu eylerdir. -Evet, bunlarn tm-
nn gerisindeki etkin g ulu Allah'tr.- Dolaysyla bu olgular var
edip varlklarn dzenleyen zat ayn zamanda insanlarn da ilh-
dr; onlar var edip varolularn evrensel bir dzene balamtr.
(Ayetin ifade ettii nc kant da budur.)
te yandan gerek varolusal mutluluklar ve gerekse nihi,
yani ahiret mutluluklar (eer yaratn ahiret mutluluu sz konu-
Bakara Sresi / 163-167 ....................................................................................... 605

su ise -nk ahiret dnyann sonucudur-) asndan varlklarn ih-


tiya duyduklar her eyi baheden bu ilhtr. Bir iin akbetini, o
iin kendisini dzenleyenden bakasnn dzenlemesi mmkn
mdr? (Ayetin Rahman ve Rahim isimlerine ynelik kantsall
da bu ekilde ifade edilebilir).
Birinci ayetin ikinci ayet ile illetlendirilmi olmas bu ifadeyle
doru olur. Ayetin banda illeti ifade eden "inne" edatnn yer al-
m olmas da bu illetlendirmeye ilikin bir iaret niteliindedir.
Yine de en dorusunu Allah bilir.
"phesiz gklerin ve yerin yaratlnda" ifadesi, gkcisimle-
rine, yeryzne, bunlarn yaplarndaki yaratl olaanstlne,
sanatsal gz kamatrcla, isimlerine dayanak oluturan tablo-
lara, zlerinin temelini oluturan maddelere, kendi aralarndaki
dnme, periyodik art ve azala, bileim ve zlmeye yne-
lik bir iarettir. Nitekim ulu Allah yle buyuruyor: "Grmediler mi
gerekten biz, arza gelip, onu evresinden eksiltiyoruz." (Ra'd, 41)
"Kfirler grmediler mi ki gklerle yer bitiik idi, biz onlar ayr-
dk ve her canl eyi sudan yarattk?" (Enbiy, 30)
"Gece ve gndzn deimesinde" Burada iki doal fenomenin
yaad azal ve arta, uzay ve ksala iaret ediliyor, ki doal
etkenlerden ikisinin bir araya gelmesiyle bunlar meydana gelir. Bu
iki etkenden biri, dnyann gnlk hareketidir. Bu hareketinde
dnya kendi ekseni etrafnda dnerek gece ve gndzn meyda-
na gelmesine yol aar. Bu srada yerkresinin yandan az bir fazla-
s gnee ynelir ve belli bir sre iinde gnein ndan yararla-
narak snr ve aydnlanr. Bu olaya gndz ad verilir. Dnyann
tam yardan biraz eksik olan dier yars ise, bu esnada gne n-
larndan yararlanmaz, br yars ters orantl olarak karanla
gmlr. Buna da gece ad verilir. Bu iki fenomen srekli dnya-
nn etrafnda dnerler.
Bir dier etken de, ekvator ya da denge izgisinin kuzey ve
gney ynlerine doru gerekleen yneli hareketi srasnda k-
resel dnn yzeyinde meydana gelen eilimidir. Bu da gnein
denge izgisinden kuzeye ya da gneye doru eilim gstermesi-
ne yol aar ki, bununla da mevsimler meydana gelir. Ayrca bu ge-
lime gece ve gndzn ekvator izgisinde ve kutuplarda eit ol-
606 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

masnn nedenidir. Dnyann iki kutbunda bir gne yl sresince


sadece bir gndz ve bir gece yaanr. Bunlarn her biri bir yln ya-
rsna eittir. Yani kuzey kutbunda gece ise, gney kutbunda da
gndzdr ya da bunun tersi geerlidir.
Ekvator izgisinde, bir gne yl boyunca yaklak olarak
yz altm be gn meydana gelir. Burada gece ve gndzn sre-
leri eittir. Dnyann geri kalan blgelerinde ise, ekvator izgisine
ve kutuplara olan yaknlk orannda gece ve gndz say ve sre
asndan farkllk gsterir. Bu hususlar konuyla ilgili bilimlerin ve-
rilerini ieren eserlerde detayl biimde ortaya konmutur.
Bu deiim, k ve snn yansmasnda birtakm deiikliklere
yol aar. Buna bal olarak, yeryznde bileimler ve dnmleri
meydana getiren faktrlerde deiiklik yaanr. Bu deiiklikler
insanoluna yararlar salar.
"nsanlarn faydasna olan eyleri denizde tayp giden gemilerde"
Ayetin orijinalinde geen "fulk" kelimesi, gemi demektir. Bu keli-
me hem tekil, hem de oul olarak kullanlr. Tpk "temr=hur-ma"
ve "temret=bir hurma" dendii gibi "fulk=gemi" ve "fulket=bir ge-
mi" de denir. nsanlarn faydasna olan eylerden maksat, gemiler
aracl ile bir sahilden kar sahile, ktadan ktaya tanan mal ve
eyadr.
Geminin de tpk gk, yer ve gece ile gndzn dnml
deiimi gibi, insan iradesinin mdahalesinin sz konusu olmad
doal olgular ve fenomenler kategorisine sokulmas, onun da tpk
dier olgular gibi sonuta Allah'n tabiattaki meydana getirme fii-
line dayandn gstermektedir. nk insana izafe edilen bir fiil
zerinde dikkatle dnlnce, bunun herhangi bir fiili doal se-
beplere izafe etmekten farksz olduu grlr. nsann vnp
durduu iradesi, onu Allah'n iradesine ihtiya duymayan bamsz
ve tam bir sebep konumuna getirmedii gibi ona Allah'a muhta
olma asndan teki doal sebeplerle farkl bir konum
kazandrmaz.
u hlde, Allah'n iradesine muhta olma bakmndan, doal
bir gcn herhangi bir maddeye etki etmesi sonuta etki, tepki,
hareket ettirme, bileik meydana getirme ya da bir tr analize t-
bi tutmak suretiyle sz konusu maddede biimsel bir deiiklie
Bakara Sresi / 163-167 ....................................................................................... 607

yol amas (talarn ald biimler gibi) ile bir insann herhangi bir
madde ile ilgili olarak meydana getirdii hareket, yaklatrma, u-
zaklatrma gibi yntemlerle biimsel bir deiiklie yol amas
(gemi yapmas gibi) arasnda niteliksel bir fark yoktur. Her iki olay
da sonuta Allah'n yaratmasna ve meydana getirmesine baldr.
Hibir ey ne fiili, ne de kendisi asndan yce Allah'tan bamsz
ve mstani deildir.
u hlde, gemi de tpk dier doal olgular gibi, gerek varoluu
ve gerekse varln ynlendirmesi noktasnda bir ilha muhtatr.
Ulu Allah bu geree u ekilde iaret ediyor: "Sizi de, yaptnz
eyleri de Allah yaratmtr." (Safft, 96) Yce Allah bu szleri Hz.
brahim'in lisanyla aktaryor. Hz. brahim bunu sylerken kavmi-
nin ilh edindikleri putlarn zellikleri hakknda onlarla tartyor-
du. Bilindii gibi put da tpk denizde yzen gemi gibi bir el yap-
masdr.
Yce Allah yle buyuruyor: "Denizde koca dalar gibi akp
giden yksek gemiler de O'nundur." (Rahman, 24) Burada yce Al-
lah gemileri kendine zg bir mlkiyet olarak nitelendirmitir. Bir
ayette de yle buyuruyor: "...Buyruuyla denizde akp gitmesi i-
in gemileri emrinize verdi..." (brhm, 32) Gemilere ilikin dzen-
lemeleri de bu ayet-i kerimede kendi iradesine bal olarak ortaya
koymutur.

NSANIN YAPTIKLARINI ALLAH'A DAYANDIRMAK ZERNE


nsan yapm eyalar, insan tarafndan yaplm ve yaratlm
olarak nitelendirenler, bunlarn lemlerin Rabbi ile olan balant-
larn bsbtn koparanlar ve bunu yaparken de sz konusu ey-
lemin sadece insan iradesi ve seme yetenei tarafndan yaratl-
dn delil olarak gsterenler ne gfil insanlardrlar!
Bunlarn bir ksm -bunlar yaratcnn varln inkr eden ma-
teryalistlerdir- yle bir iddiay ileri srmektedirler: Onlara gre
dindarlarn yaratcnn varln kabul etmelerinin nedeni; onlarn
doada baz gelimeleri, dolaysyla eya ve olaylara ilikin genel
sebep-sonu yasas gerei, bunlarn birer illetlerinin bulunmas ge-
rektiine hkmetmeleridir. Bu sebebi de kesin olarak bilmedikleri
iin, doatesi bir sebebin varlna inanma gereini duymular-
608 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

dr. Bu sebep de yce Allah'tr. u hlde, bir yaratcnn varlna i-


likin gr bir varsaymdr. lk insanlar sebepleri bilinmeyen do-
al gelimeleri; rnein atmosferde meydana gelen baz gelime-
ler ve yeryznde sebebi bilinmeyen birok olaylar ve yine bugn
bile gerek nedeni, modern bilim tarafndan tespit edilemeyen
ruhsal zellikler ve olaylar karsnda byle bir varsayma gerek
duymulard.
Bu grn mensuplar iddialarn u ekilde srdryorlar:
ada bilim madd olaylarn, gelimelerin sebeplerini belirlemek
suretiyle, sz konusu varsaymn temel dayanaklarndan birini
ykmtr. Bu dayanak, madd gelimelerin madde tesi sebebe ih-
tiya duymasdr. kinci dayanak ise, psikolojik gelimelerin, bu-
nun tesindeki soyut sebebe varncaya dek uzayan sebeplerine ih-
tiya duymasdr. u kadar var ki, ada bilimin mekanik kimya
alannda kaydettii gelimeler, bu hususta "ksa bir sre sonra in-
sanolu ruhun sebeplerini belirleyecek ve canl hcreyi yaratma
baarsn gsterecektir. Herhangi bir ruhsal varl ya da herhangi
bir ruhsal zellii meydana getirebilecektir." mjdesini veriyor. Bu
gerekleince de ad geen varsaym yklacak ve insanolu doa-
da diledii canl trn yaratacaktr, tpk bugn diledii biimdeki
nesneleri meydana getirdii gibi. Oysa bugne kadar insanolu
yaratl, bu tr doatesi bir mevhum illete dayandrmak duru-
mundayd. Onun bu tutumunun nedeni sz konusu gelimelerin il-
letini bilmemesiydi. Allah' inkr edenlerin delilleri bunlardr.
u miskinler ayet biraz olsun gflet ve gurur sarholuundan
uyanacak olurlarsa, greceklerdir ki, evrenin bir ilhnn olduuna
inanan dindarlar, -tarih balangcn tespit edemez ama- ilk andan
itibaren, bunu madd sebebi bilinen ve bilinmeyen her trl geli-
menin ve olgunun madde tesi illeti olarak deerlendirmilerdir.
Yani bunlar asndan her gelime madde tesi bir illete muhta-
tr, bylece bunlarn ispat ettikleriyle onlarn inkra kalktklar
farkl eylerdir.
Tanrnn varlna inananlar -bilimsel aratrmalar ve tarih, in-
sanlk hayatnda bu akmn ne zaman baladn tespit edeme-
mitir- tm evrenin bir ya da birden fazla ilhnn olduuna inanr-
lar. (u kadar var ki, Kur'n- Kerim, tarihsel olarak tevhidin ok-
Bakara Sresi / 163-167 ....................................................................................... 609

tanrclktan daha ncelikli olduunu ortaya koyar. Sanskriteyi ilk


defa zen Alman Oryantalisti Dr. Maks Mller de bu ynde bir g-
r belirtmitir.) Bunlar ve hatta ilk insan dahi, baz madd olayla-
rn, gelimelerin doal sebeplerini grebiliyorlard. u hlde, onla-
rn genel nedensellik yasasna dayanarak tm evrenin bir yaratc-
snn olduuna inanmalar, srf sebebini bilemedikleri olaylarn ge-
liimi ile ilgili olarak manen rahata kavuma isteine,
dayanmyordu. Ki byle bir ey evrendeki sebebi bilinmeyen olay-
lar bir ilha dayandrmak, bilinenleri de sz konusu ilhtan soyut-
lamak gibi bir sonu douracaktr.
Oysa onlarn tanrya inanmalar, bu evrenin bir dizi sebepler
sonucu yaratldn ve evrenin dzenindeki birliin onun sebepler
tesi bir sebebe dayandn gsterdiini dnmeleridir. Evren-
deki tm olgular arasndaki etkileimlerin buna bal olarak geli-
tiini bilmeleridir. Sonuta bu tr doatesi sebebin varlna i-
nanmak, evrene egemen olan genel nedensellik yasasnn geer-
sizlii anlamna gelmez. Ayn ekilde madd olgular, madd se-
bepler balamnda deerlendirmek de, madd nedenler zincirinin
tesindeki yce sebepten soyutlamay gerektirmez. Madde tesi
illetin varl, illetler zincirinin ilevsizlii demek deildir. Bu, mad-
de tesi illetin madd illetleri de her ynyle kuatt anlamna
gelir.
Bu inkrclarn iine dtkleri en ilgin elikilerden biri u-
dur: Bunlar olaylarla -(bu arada insann fiilleriyle) ilgili olarak mut-
lak bir zorlamaya inanmaktadrlar. Buna gre hibir fiil ve olay
yoktur ki, onlarn sandklar illetlerin zorunlu malul olmasn. Bu-
nunla beraber bu dncede olanlar diyorlar ki: Bir insan ayet bir
baka insan yaratacak olursa, evren iin bir illet varsaylsa bile,
bu, sonuta evren illetine bal olmayacaktr.
Bizim sunduumuz bu dnce son derece ltif ve zenli anla-
tmyla, her ne kadar basit ve genel anlayn bunu kavramaya g-
c yetmese bile, bu dnce icml olarak onlarn zihinlerinde
mevcuttu ki, tm evrenin illet ve malller de ilerinde olmakla bir-
likte bir yaratcsnn olduuna inanyorlard. Bu birincisi.
Ayrca evrenin bir yaratcsnn olduuna inanan filozoflar, ne-
denselliin evrenselliini kantladktan sonra, buna ilikin akl ka-
610 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ntlar sunmulardr. Buna dayal olarak varl mmkn olan illet-


lerin varlnn zorunlu olan bir illete dayanmas gerektiini syle-
milerdir. Felsefenin ilk kez ortaya kndan gnmze kadar
geen binlerce yldr bu tutumlarn srdregelmilerdir. Ve mm-
kn nitelikli madd illetleri bilinen mallleri, zorunlu nitelikli illete
dayandrmakta en ufak bir tereddt geirmemilerdir. u hlde
onlarn herhangi bir gelimeyi, varl zorunlu olan illete balama-
lar, doal illeti bilmemelerinden kaynaklanmyor. Yani Materya-
listlerin sandklar gibi, sadece illeti bilinmeyen olgular, varl zo-
runlu illete dayandrmalar sz konusu deildir. Bu da ikincisi.
Kald ki, ilhn birliini ngren Kur'n- Kerim, bunun yan s-
ra, evrendeki olgular arasnda genel nedensellik yasasnn ege-
men olduunu da vurgulamaktadr. Her olayn kendine zg bir il-
lete bal olduunu kabul eder; bu hususta saduyunun vard
sonular onaylar.
Kur'n- Kerim doal fiilleri, kaynaklandklar yere ve doal fa-
illerine dayandrr; burada nakletme gereini duymadmz birok
ayette htiyar fiilleri insana izafe eder. Sonra btn bunlar istis-
nasz yce Allah'a dayandrr: "Allah her eyin yaratcsdr."
(Zmer, 62) "te Rabbiniz Allah budur, her eyin yaratcsdr. O'n-
dan baka ilh yoktur." (M'min, 62) "yi bilin ki yaratma ve emir
O'nundur." (A'rf, 54) "Gklerde ve yerde bulunanlar, hep O'nun-
dur." (Th, 6) Buna gre "ey" adn almaya hak kazanan her ey,
yce Allah tarafndan yaratlmtr. O'nun yce anna yarar e-
kilde O'na mensuptur her ey.
Baz ayetlerde de her iki gerek birlikte dile getirilmitir. Bir fiil
hem yce Allah'a ve hem de failine izafe edilerek bir ayette gn-
deme getirilmitir: "Sizi de, yaptnz da Allah yaratmtr."
(Safft, 96) Burada insanlarn amelleri nce onlara izafe edilmi,
ardndan hem kendi yaratllar, hem de amelleri Allah'a izafe e-
dilmitir. Bir ayet-i kerimede yce Allah yle buyuruyor: "...Attn
zaman sen atmadn, fakat Allah att..." (Enfl, 17) Bu ayet nce
atma fiilini Resulullah'a izafe ediyor, sonra bunu nefyederek ad
geen fiili yce Allah'a izafe ediyor. Bu konuyu ifade eden birok
ayet vardr.
Bakara Sresi / 163-167 ....................................................................................... 611

Bu iki gerei birlikte ifade eden genel nitelikli baka ayetler


de vardr: "Her eyi yaratm ve belli bir lye gre dzenlemi-
tir." (Furkan, 2) "Hi phesiz biz her eyi bir kadere gre yarattk...
Kk-byk hepsi satr satr yazlmtr." (Kamer, 49-53) "Allah her
ey iin bir l, bir kader koymutur." (Talk, 3) "Hibir ey yoktur
ki, onun hazineleri bizim yanmzda olmasn, ama biz onu bilinen
bir miktar ile indiririz." (Hicr, 21) u hlde, bir eyin takdir edilmesi,
o eyin madd illetlerle, zaman ve mekn koullaryla snrland-
rlmas demektir.
Ksacas, Kur'n- Kerim'de tek ve ortaksz ilhn varl, evren-
sel olgular arasndaki nedensellik ilkesi esasna dayal olarak
gndeme getirildii, daha sonra her eyin, yce yaratcya, yoktan
var eden ilha dayandrld hibir kukuya yer vermeyen konu-
lardandr. Yoksa, ad geen gruba mensup sapklarn iddia ettikle-
ri gibi bir ksm olaylar yce Allah'a, madd sebepleri bilinenler de
bu sebeplere balanmyor. Bu da ncs.
Kukusuz szn ettiimiz bu dnceyi benimseyenlerin by-
le bir tutum izlemelerinde, ortaalarda kilisenin yayd ve baka
dinlerin gsz ve bilgisiz kelm limlerinin gvendii, bu ve ben-
zeri konularda yazlan ilm seviyesi dk felsefeyle ilgili kitaplarn
byk etkisi olmutur. Bu kitaplarda eya ve olaylara ilikin yo-
rumlar eitli hurafelerden oluuyordu. Bu hususta ileri srlen
kantlar bo ve samayd, bak alar doruluktan tamamen u-
zakt. Bunlar, doruluuna inandklar (ve akllarnn icmli olarak
doruluuna hkmettikleri) davalarn ispat etmeye ve ayrntl bir
ekilde anlatmaya alrken, gl dnceden yoksun olmala-
rndan dolay doru yolun dnda bir tutum izleyip grlerini ge-
nelletirmi ve ellerindeki kant geni tut- mulardr. Buna bal
olarak illeti bilinmeyen tm olgular vastasz olarak yce Allah'a
dayandrdlar. htiyar fiillerin zorunlu bir illeti gerektirdiine ilikin
gr reddettiler.
Ayrca insann ihtiyar bir fiil ortaya koyarken bir ilha ihtiyac-
nn olduunu da kabul etmediler. Bu tr fiiller de insann btny-
le bamsz hareket ettiini ileri srdler. "Onunla sadece
fasklar saptrr." (Bakara, 26) ayetini incelerken bu eilime ilikin
612 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

aklamalarda bulunmutuk. Burada da sz konusu gr hak-


knda baz aklamalarda bulunacaz.
Bunlardan bazlar -bunlar Mslman hadis ve kelm bilginle-
rinden zhir ehli olan ve bazlar da Mslman olmayan gruplardr-
insan tarafndan sergilenen htiyar fiilleri rubbiyet makamna
yakr bir ekilde yce Allah'a dayandrmaya bir trl anlam
veremiyorlar. Bu yzden insan yaps olan eyleri Allah'a izafe et-
meye kar kyorlar. zellikle, iki, kumar ve elence gereleri
gibi sadece masiyet amacyla hazrlanan insan yaplarn Allah'a
dayandrmama hususunda son derece kat tutumludurlar. "ki,
kumar, putlar (veya dikili talar) ve (hayvan etini blmekte ya-
rarlanlan) ans oklar ancak eytan ii pisliklerdir. yleyse bun-
lardan kann." (Mide, 90) ayetini ileri srerek, "Bilindii gibi yce
Allah'n eytan ii pislik olarak nitelendirdii bir eyi Allah'a izafe
etmek caiz deildir." diyorlar.
Daha nceki aklamalarmzda bu kuruntunun hem akl ve
hem de nakil yoluyla yanlln ortaya koymutuk. nk htiyar
fiiller, yce Allah'n Rablna yakr bir ekilde O'na izafe edildik-
leri gibi, bunlarn sonular yani insann organik ihtiyalarn gi-
dermek amac ile ortaya koyduu rnler iin de ayn ey geerli-
dir.
Ayrca, yukardaki ayet-i kerimede iaret edilen dikili talardan
maksat, kulluk sunmak amac ile dikilen putlardr ki, yce Allah
bir ayet-i kerimede bunlarn kendisi tarafndan yaratldn be-
lirtmitir: "Allah sizi ve yaptklarnz yaratmtr." Bununla anla-
lyor ki, bu olguda mensubiyet farkll sz konusudur. Bunlarn
bir ksm yce Allah'a izafe edilir; varlklarnn z maddesi sz
gelimi. Ama, bunlara taalluk eden gnah nitelii bu hususun d-
ndadr. nk put, gerekte kendisine zel bir biim verilen ta-
tan ya da herhangi bir madenden baka bir ey deildir. Dolaysy-
la onu, her eyin var edicisine izafe etmemek iin hibir neden
yoktur. Ama, onun, Allah'n dnda kulluk sunulan bir put olmasn
Allah'a izafe etmemek gerekir. Bunu insan ya da eytann ameli
olarak tanmlamak lazmdr. Bunun dndaki olgular iin de, Al-
lah'a ya da ondan bakasna izafe edilmeleri bakmndan ayn h-
km geerlidir.
Bakara Sresi / 163-167 ....................................................................................... 613

imdiye kadar ki aklamalarmzdan kan sonulara gre,


insan yaps olgular da tpk doal olgular gibi yaratln kapsam-
na girer. Evet, bir eyin yaratla izafe edilmesi, onun varlktan
nasibinin lsne baldr. Bunu iyice dnn.
* * *
"Allah'n gkten su indirip onunla yeryzn lmnden sonra diril-
terek zerine her eit canly yaymasnda." Gkten inen su, gerekte
yeryzndeki deniz ve dier su kaynaklarnn tadklar deiik
unsurlardan ibarettir. Bu elementler scan etkisiyle ge doru
ykselen younlam bir buhara dnrler. Atmosferdeki souk
hava tabakasna ulanca yamura dnr ya da bir kez daha
souyarak kar veya dolu eklini alr. Bu hliyle bir arlk kazand
iin de yeryzne yaar. Toprak gkten inen bu suyu emer, canla-
nr veya kendi bnyesinde depolayarak, bir sre sonra kaynak
eklinde darya aktr ki, her canl trnn hayat ona baldr.
Dolaysyla gkten inen su da bir varolu hadisesidir ve son
derece salam bir yasaya gre gelimektedir. Bu yasada en ufak
bir sapmaya, en ufak bir elikiye ve kck bir istisnaya
rastlanmaz. Bitkilerin yeermesi ve her trden hayvann hayata
adm atmas bu yasaya baldr.
Bu olay, onu enine ve boyuna kuatan birtakm evrensel olay-
larla snrland iin, hepsi birlikte bir btn oluturur ve onu
meydana getiren bir varlk, ortaya karan bir illetten mstani o-
lamaz, bu adan sz konusu olay, tek bir ilhn varlna kant o-
luturur. te yandan, insann varoluu da, meydana gelme ve ha-
yatn srdrme bakmndan bu yasaya dayand iin, yasann ko-
yucusu olan ilhn ayn zamanda insann da ilh olduu gerei
ortaya kar.
"Rzgarlar evirip evirmesinde." Yce Allah, deiik doal etken-
ler aracl ile, rzgar dediimiz hava akmn bir bu yana, bir o
yana yneltir. Bu etkenlerin banda u olay gelir: Havaya yans-
yan gne nlar havann s orannn deimesine yol aar. Bu,
havada bir tr genlemeye ve hafiflie neden olur. nk scaklk
hafiflie ve genlemeye neden olan etkenlerdendir. Dolaysyla
havay etkisi altna alan scaklk, kendisinden daha yukar ya da
kendisiyle ayn dzeydeki bir souk ve ar hava akmna
614 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

katlanamaz. Bu souk hava scak havaya doru bir basn uygu-


lar. iddetli basnca maruz kalan hava akm aksi istikamete do-
ru bir akma dnr. te bu akma rzgar diyoruz. Bunun sala-
d yararlarn banda, bitkiler arasnda bir tr alama olayn
gerekletirmesi, sis katmanlarn ve ykselen pis kokular dat-
mas, yamur ykl bulutlar srklemesi gibi doal faaliyetler ge-
lir. Dolaysyla rzgar, bitkiler, hayvanlar ve insanlar asndan ha-
yati bir neme sahiptir.
Rzgar, varoluuyla bir ilha tanklk eder; dier varlklarla b-
tnlemesi, uyum iinde hareket etmesiyle de, daha nce iaret
ettiimiz gibi u evrenin ilhnn tek olduunu gsterir. Ayrca in-
sann varoluu ve varln srdrmesi asndan nemli rol oyna-
yan etkenlerden biri olmasyla da insann ve dier varlklarn ilh-
nn bir olduunu ortaya koyar.
"Gkle yer arasnda boyun edirilmi (emre hazr bekleyen) bulut-
larda" Bulut, younlam buhardr ki yamur ondan meydana ge-
lir. Yerden ayrlmad srece sis diye anlr. Ama yerden ayrlp
ge doru ykselince bulut adn alr. Ayetin orijinalinde geen
"musahhar" kelimesinin mastar olan "teshir" bir eyi zorla ve al-
altarak iinde kullanmak demektir. Bulut da, hareketi ve yamur
yadrmas bakmndan rzgar ve souk hava tarafndan zorlan-
maktadr ki, bunlar Allah tarafndan ona musallat edilmilerdir.
Bulutun Allah'n tek ve ortaksz olduuna ilikin bir kant oluu
hakknda sylenecek sz, onunla birlikte dile getirilen dier ayet-
lerle ilgili olarak sylenecek szn benzeri olacaktr kukusuz.
Biliniz ki: Gece ve gndzn dnml olarak yer deitir-
mesi, gkten inen su, bir o yana bir bu yana yneltilen rzgarlar,
emre amade klnm bulutlar, evrensel dzenin zn ve temel
dayanan oluturan evrensel gelimelerin, bitkisel ve hayvansal
organizmalardan oluan yer meneli olgularn bal olduu birer
olgulardr. Dolaysyla tefsirini sunduumuz bu ayet-i kerime, bir
bakma u ayet-i kerimenin ayrntl bir aklamas niteliindedir:
"...Onda bereketler yaratt ve arayp soranlar iin eit olmak ze-
re oradaki rzklar tam drt gnde takdir etti." (Fussilet, 10)
"Elbette dnen bir topluluk iin deliller vardr." "Akl" kelimesi
"akale/ya'kilu" fiilinin mastardr ve bir eyi kavramak, eksiksiz
Bakara Sresi / 163-167 ....................................................................................... 615

anlamak demektir. Akl ismi de buradan gelir. nk insan bunun


aracl ile yapc ve ykcy, hak ve batl, doru ve yalan birbirin-
den ayrr. Bu, alglayc insann nefsi ve zgdr. Yani belleme ve
grme yetenei gibi nefsin ayrnt niteliindeki bir yetenei deil-
dir.
"nsanlardan kimi, Allah'tan baka eler tutar." fadenin orijinalin-
de geen "endad" kelimesi "en-nidd" kelimesinin ouludur ve
"en-nidd" anlam ve kalp olarak "el-misl" gibidir. Burada dikkat e-
dilecek olursa, "Allah'a eler tutar" denilmemitir. Nitekim baz
ayetlerde byle bir ifade kullanlmtr: "yleyse Allah'a eler
komayn." (Bakara, 22) "Allah'a eler kotular." (brhm, 30) nk
bu ayetteki atmosfer, daha nce de deindiimiz gibi, tm ilhl
Allah'a zg klmaya ilikindir. nk bundan nce, "lhnz bir
tek ilhtr. O'n-dan baka ilh yoktur." buyurulmutur. Allah'a bir-
takm eler koan bir kimse, ilhln teklii ilkesini inemi de-
mektir. lh olmadn bile bile, srf kendi heva ve hevesine uya-
rak birini Allah'a e komutur ve bunu yaparken de akln ve o-
nun yargsn kmsemitir. Bu yzden yce Allah, ifade iinde,
bu tr bir tavr sergileyen kiiyi belirsiz klarak nemsizliini ve
basitliini vurgulamtr. "nsanlardan kimi, Allah'tan baka eler
tutar."
"Allah' sever gibi onlar severler. nananlarn ise, Allah'a olan sevgi-
leri daha gldr." "Yuhibbnehum=onlar severler" eklinde bir i-
fadenin kullanlm olmas gsteriyor ki, ayetin banda geen
"endad" (=eler) deyiminden maksat, sadece putlar deildir. Aksi-
ne, bu ifade, Allah' bir yana brakarak rabb konumuna getirilen
melekleri ve kimi insanlar da kapsar. Hatta, bu deyim, Allah'n i-
zin vermedii konularda kendisine itaat edilen herkesi kapsamna
alr. Nitekim bir sonraki ayet-i kerime bunu ortaya koymaktadr:
"O gn uyulanlar uyanlardan uzaklamlardr." Bir ayet-i kerime-
de de yle buyuruluyor: "Birimiz, dierini Allah'tan baka rab e-
dinmesin." (l-i mrn, 64) Bir dier ayetin ifadesi de yledir: "Ha-
hamlarn ve Rahiplerini Allah'tan ayr Rabler edindiler." (Tevbe,
31)
Tefsirini sunduumuz ayet-i kerime, sevginin gerek anlamda
yce Allah'a yneltilebileceini ifade ediyor. Bazlar buna kar -
karak yle demilerdir: ehevi bir vasf olan sevgi cisimlerle ve
616 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

cisman eylerle ilgilidir. Bu yzden gerek anlam ile yce Allah'la


ilgili olamaz. Dolaysyla Allah'a izafe edilen "sevgi" mecaz anlam-
da kullanlm ve ondan maksat, itaattir. Yani Allah'n emrine u-
yup, yasakladklarndan kanmaktr. Nitekim yce Allah bir ayet-i
kerimede yle buyuruyor: "De ki: Eer siz Allah' seviyorsanz
bana uyun ki Allah da sizi sevsin." (l-i mrn, 31)
Ama ayet-i kerime onlarn aleyhine tanklk etmektedir: "Al-
lah'a olan sevgileri daha gldr." ifadesi gsteriyor ki, Allah'a
ynelik sevgi artabilir. Bu ise, Allah'a eler koanlara oranla m-
minlerin iinde daha youn olarak bulunan bir duygudur. Eer
sevgiden maksat itaat olsayd, o zaman (mrikler de Allah'a itaat
ederler ama) "inanan-lar Allah'a daha fazla itaat ederler" eklinde
bir anlam ortaya kacakt ki, burada tafdil sygas anlamsz ola-
cakt. nk mminlerin dndaki kimselerin itaati, Allah'a yne-
lik itaat olarak deerlendirilemez. u hlde bu ayet-i kerimede
sevginin gerek manas kastedilmitir.
Bunun bir kant da yce Allah'n u szdr: "De ki: babalar-
nz oullarnz.... size Allah'tan, Resulnden... daha sevimli ise..."
(Tevbe, 24) Bu ayet aka gsteriyor ki, Allah'a ynelik sevgi ile;
Peygambere ynelik sevgi ile babalara, oullara, mallara, ynelik
sevgi ayndr. Bunu "size... daha sevimli ise" sznden anlyoruz.
Tafdil sygas stn olan ile stn olunann, aralarnda fazlalk ve
noksanlk durumu sz konusu olsa da, anlamn znde ortaklkla-
rn ngrr.
Daha sonra ayet-i kerime eler edinenleri, "Allah' sever gibi
onlar severler." szyle knyor, mminleri ise "Allah'a olan sevgi-
leri daha gldr." diye vyor. ki grubun bu adan karlat-
rlm olmas gsteriyor ki, birinci grubun knanm olmasnn se-
bebi, ilh sevgiyi yce Allah ile eler olarak edindikleri dzmece
ilhlar arasnda bltrm olmalardr. Geri, bu ifadeyi okuyan
kiinin aklna ilk etapta "ayet sevgide en byk pay Allah'a ver-
selerdi, byle bir knamaya maruz kalmayacaklard" eklinde bir
dnce gelebilir. Ancak devamnda gelen ifadeler bu ihtimali or-
tadan kaldryor: "Muhakkak btn kuvvetin Allah'a ait olduunu
bilselerdi."; "Uyulanlar uyanlardan uzaklamlardr. Onlar azab
Bakara Sresi / 163-167 ....................................................................................... 617

grmlerdir ve aralarndaki btn balar kesilmitir."; "Bylece


Allah onlara amellerini hasret kayna olarak gsterecektir."
Bu ifadeler aka ortaya koyuyorlar ki, Allah'a eler koanlara
ynelik knama bizzat sevgi dolaysyla deildir. Tersine, sevginin
gerei olan "uyma" dolaysyladr. nk putperestler, Allah'n d-
nda rab bildikleri kimselere, onlarn gl olduklarna inandklar
iin itaat ediyorlard. Bylece bir gce dayanarak, istedikleri bir
eyi elde etmeyi ya da istemedikleri bir eyi kendilerinden uzak-
latrmay amalyorlard. Bu sapk anlaylarndan dolay geree
itaat etmeyi bsbtn ya da baz konularda terk ediyorlard. Hl-
buki baz meselelerde Allah'a itaat edip de dier baz meselelerde
O'na itaat etmeyen kii, itaat etmi saylmaz. Bylece az nce
dikkat ektiimiz ilk etapta akla gelen sakncal sz kendiliinden
ortadan kalkm olur.
Bundan dolay, szn ettiimiz sevgide Allah'a ynelik ksm,
genelin iinde bir pay eklinde olmamaldr. nk bu, irk de-
mektir. Bu sevginin artmas, sadece Allah'n emrine itaat etmeyi
gerektirir. Mminlerin "Allah'a olan sevgileri daha gldr." ek-
linde vlmeleri de bu yzdendir.
Ayet-i kerimede gndeme getirilen vg ve yergi, sevginin so-
nucu ile yani "uyma" ile ilgili olduklar iin, Allah'a itaat etmeye
davet eden ve bundan baka herhangi bir ama tamayan birini,
Allah'n emir ve yasaklarna uymann gerei olarak sevmek, yuka-
rda deindiimiz genel hkmn kapsamna girmez ve kukusuz
byle bir tavr yergiyi gerektirmez. Nitekim yce Allah yle buyu-
ruyor: "De ki: Eer babalarnz, oullarnz... size Allah'tan, Resu-
lnden... daha sevimli ise." (Tevbe, 24)
Yce Allah kendi zatna ynelik bir sevgiden sz ettii gibi,
Peygamberine ynelik bir sevgiden de sz ediyor. nk Peygam-
beri (s.a.a) sevmek, Allah' sevmek demektir. Bu sevginin sonucu
olan "uyma" Peygambere ynelik olunca, Allah'a ynelikmi gibi
bir anlam kazanr. nk bizzat yce Allah insanlar Peygamberi-
ne uymaya, itaat etmeye aryor: "Biz her peygamberi, Allah'n
izniyle kendisine itaat edilmesi iin gnderdik..." (Nis, 64) "De ki:
Eer Allah' seviyorsanz bana uyun ki Allah da sizi sevsin..." (l-i
mrn, 31) Kendisine uyulduu zaman insan Allah'a ynelten her-
618 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

kes iin ayn durum sz konusudur. Bilgisiyle insanlara doru yolu


gsteren bilgin, iaretiyle geree ulalan ayet, okunmasyla in-
san Allah'a yaklatran Kur'n gibi. nk bunlarn tm Allah'a
ynelik sevgiyle sevilirler, bunlara uymak insan Allah'a yaklat-
ran bir itaat konumundadr.
Bu aklamalardan anlalyor ki: "Sahip olduu bir gten do-
lay Allah'tan baka bir eyi, bir kimseyi seven, dolaysyla itaat
eden ve bunu bir ihtiyacn gidermede arac olarak kullanan veya
Allah'n emretmedii bir hususta bir bakasna uyan kimse, Allah'
bir yana brakarak birtakm dzmece ilhlar edinmi demektir.
Yce Allah, ileride onlarn amellerini birer hasret ve znt kayna-
olarak kendilerine gsterecektir.
Yine bununla anlalyor ki; mminler sadece Allah' seven,
gc sadece Allah katnda arayan ve Allah'n emir ve yasaklarnn
dnda baka bir otoriteye uymayan kimselerdir. te dini Allah'a
zg klanlar bunlardr.
Yine bu aklamalardan anlalyor ki; sevgisi Allah' sevmek,
itaati Allah'a itaat etmek demek olanlar; Hz. Peygamber, O'nun
Ehlibeyti, Allah'n dinini bilen limler, Allah'n kitab, Peygamberin
snneti ve bir ekilde Allah' hatrlatan her eyi sevmek Allah'a
ihls saylr ve ayet-i kerimede yerilmi bulunan irkin kapsamna
girmez. Bu konumda olanlara sevmek ve itaat etmek suretiyle
yaklamak, Allah'a yaknlamak demektir. rfte byklere gste-
rilen her eit saygy bunlara gstermek, Allah'a ynelik takva
saylr.
Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "Kim Allah'n iarlarna
sayg gsterirse, phesiz bu, kalplerin takvasndandr." (Hacc, 32)
fadede geen "iar" yol gsteren iaret demektir. Bunu Saf ve
Merve gibi yerlerle snrlandrmak doru olmaz. Dolaysyla Allah'
hatrlatan, Allah'n iar, ayeti ve almeti konumunda olan herke-
se ve her eye ynelik sayg, yce Allah'a ynelik takvann bir ge-
reidir. Takvay emreden tm ayetler bu hususu kapsar.
Akl banda olan biri bilir ki; szn ettiimiz iar ve ayetlere,
Allah'a kar bir tr bamszlk tanmak, bunlarn kendi balarna
gerek kendilerine ve gerekse bakalarna bir yarar ya da zarar do-
kundurabildiklerine; ldrme, hayat verme ya da diriltme gcne
Bakara Sresi / 163-167 ....................................................................................... 619

sahip olduklarna inanmak, onlar Allah'n iarlar konumundan


karp ulu-hiyet makamna oturtmak demektir ki, bu da Allah'a
ortak komaktr. Byle bir duruma dmekten Allah'a snrz.
"Zulmedenler, azab grecekleri (ve o zaman) "muhakkak btn
kuvvetin Allah'a ait olduunu ve Allah'n gerekten iddetli azap edici
olduunu" anlayacaklar gn keke bir grselerdi." fadeden anlal-
d kadaryla ayetin orijinalinde geen "iz" edat "yer" fiilinin me-
fuldr. "Muhakkak btn kuvvetin Allah'a ait olduunu" diye
balayan ifade de "azab"n aklamas niteliindedir. fadenin ba-
ndaki "lev" edat ise "temenni" iindir.
Buna gre, ayetin anlam yle olur: Keke dnya hayatnda,
mahede edecekleri azap gnn bir grselerdi ve btn gcn
Allah'n tekelinde olduunu bizzat gzlemleselerdi. Ve bylece, bu
hususta dzmece ilhlara bir pay tanmakla ne byk hata ile-
diklerini, bu hatann akbeti olan azabn ne kadar iddetli olduu-
nu ve yaptklar hatann cezasn tadacaklarn bilselerdi.
u hlde, bundan sonraki ayet-i kerimenin de aka ortaya
koyduu gibi, tefsirini sunduumuz bu ayetteki "azap"tan maksat,
onlarn, kendilerinde birtakm gler olduunu sanarak, Allah' bir
yana brakarak birtakm dzmece ilhlar edinmenin bir yanlg ol-
duunu grmeleri ve bu hatann akbetini gzleriyle grmeleridir.
Bu ayet-i izleyen iki ayet-i kerime bu anlam pekitirmektedir:
"yle ki (o gn) uyulanlar uyanlardan uzaklamlardr -uyanlar
uyulanlardan bekledikleri yardm grememiler-, azab grm-
lerdir, aralarndaki btn balar kesilmitir. -Allah'n dndaki
tm gler etkisiz hle gelmitir- Uyanlar derler ki 'Keke bir da-
ha dn mmkn olsayd' -bu, dnyaya dn temennisidir- 'On-
lardan uzak dur-saydk' -yani dnyada uyulan dzmece ilhlardan-
bizden uzak durduklar gibi -yani ahirette.- Bylece Allah onlara -
yani dzmece ilhlar edinmek suretiyle zalim olanlara- amellerini
-dnyada Allah' bir yana brakp dzmece ilhlar sevip, onlara
uymalarn- hasret kay-na olarak gsterecektir. Ve onlar ate-
ten kacak deildirler."
"Onlar ateten kacak deildirler." Bu ifade, ahiretteki azabn
kesintiye urayacana inananlara kar bir kant niteliindedir.
620 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


el-Hisal, et-Tevhid ve el-Mean adl eserlerde1 yer alan bir
rivayete gre, reyh b. Hani diyor ki: "Cemel savann olduu
gn bir bedevi kalkp Hz. Ali'ye (a.s) yle dedi: 'Ey Emir'l-
Mminin, Allah'n bir olduunu mu, diyorsun?' Orada bulunan halk
adamn zerine yryp: 'Ey bedevi, Emir'l-Mminin'in kalbinin
ztrapl olduunu gr-myor musun?' dediler. Bunun zerine Hz.
Ali, 'Brakn onu, nk onun istediini biz de aynen halktan
(dman ordusundan) istiyoruz.' dedi ve yle devam etti: Ey
bedevi, 'Allah birdir' sznn drt ksm vardr. Bunun iki ksmn
yce Allah iin dnmek caiz deildir. Ama teki iki ksmn
O'nun hakknda dnmek doru bir tutum olur.
"O'nun hakknda dnlmesi caiz olmayan iki ksm; (birinci-
si) birinin saysal olarak onun saylar iinde bir olduunu, syle-
mesidir. Byle dnmek caiz deildir. nk ikincisi bulunmayan
bir, saylarn kapsamna girmez. 'Allah n ncsdr.' diyenin
kfir olduunu grmyor musun? (kincisi de) birinin kalkp, bir tr
iindeki biri kastederek 'O insanlar iinde bir tanedir.' demesi de
caiz deildir. nk burada benzetme sz konusudur; bizim
Rabbimiz ise, bu tr bir yaktrmadan mnezzehtir. O'nun hak-
knda dnlmesi caiz olan dier iki ksma gelince: Birinin, 'O,
birdir ve varlklar iinde hibir ey O'nun gibi deildir.' demesidir.
Hi kukusuz bizim Rabbimiz byledir. Ayn ekilde, bir insann "O
tektir" demesi ve u manay kastetmesi caizdir. O'nun varl
blnmez, ne aklen ne de vehim asndan. te bizim Rabbimiz
byledir."
Ben derim ki: Hz. Ali'nin (a.s) yce Allah hakknda dnlme-
sini caiz grd iki ksm, "Sizin ilhnz bir tek ilhtr" ayetine i-
likin aklamalarmzla uyumaktadr.
Hz. Ali (a.s), mam Rza (a.s) ve teki Ehlibeyt mamlarndan
ak-tarlan hutbelerde yle ifadelere rastlanyor: "O, birdir; ama
bu, saysal bir birlik deildir."2 Yani O'nun zat saysallktan uzak
srf bir zattr. mam Zeynelabidin'in (a.s) Sahife-i Kmile kitabn-

1- [el-Hisal, c.1, s.3, h: 1; et-Tevhid, s.83, h: 3; el-Mean, s.5, h:2]


2- [Nehc'l-Bela, hutbe: 185]
Bakara Sresi / 163-167 ....................................................................................... 621

dan yle buyurduu geer: "Saysal birlik sana zgdr."1 Bu ifa-


de mlkiyete gre yorumlanr. Yani, sen saysal birlie sahipsin;
saysal birlikle nitelenme kastedilmemitir. nk hem akl ve
hem de nakil, yce Allah'n varlnn zat ve hakikat olarak ikincisi
ve tekrar bulunmayan bir srflk olduuna tanklk ederler.
el-Kfi, el-htisas ve Tefsir'ul-Ayy'de2 belirtildiine gre -
mam Bkr (a.s) "nsanlardan kimi, Allah'tan baka eler tutar"
ayeti ile ilgili olarak yle demitir: "Allah'a andolsun ki, ey Cabir,
onlar, zalim nderler ve taraftarlardr." Ayy'nin naklettii riva-
yette ise, ifade yledir: "Allah'a andolsun ki, ey Cabir, zulm n-
derleri ve onlarn taraftarlardr."
Ben derim ki: Bu ifade ile ne kastedildii, daha nceki ak-
lama-larmzda akla kavumutur. "Zulm nderleri" ifadesi
ise, ayet-i kerimede geen "zulmedenler grselerdi" ifadesine y-
nelik bir iarettir. Burada Allah' bir yana brakp dzmece ilhlar
edinenler zalimler olarak nitelendirilmitir. Onlarn uyduklar kim-
seler de "Zalimlerin nderleri" ya da "zulm nderleri"dir.
el-Kfi'de mam Sadk'n (a.s) "Bylece Allah onlara amelleri-
ni hasret kayna olarak gsterecektir." ayeti ile ilgili olarak yle
dedii belirtilir: "Bu, bir adamdr ki, cimrilikten dolay maln Allah
yolunda harcamakszn biriktirir; sonra lr ve o mal ya Allah yo-
lunda ya da gnah yolunda harcayacak birine brakr. Eer sz ko-
nusu kii bu mal Allah'a itaat yolunda kullanrsa, asl sahibi, ma-
ln bakasnn mizannda grr ve bu, onun iin bir znt kayna-
olur. -nk mal kendisinindi- Eer mal brakt kii, onu g-
nah yolunda kullanrsa, bu sefer gnahkr birini kendi mal ile
desteklemi olur." [c.4, s.42, h: 2]
Ben derim ki: Bu anlam ieren bir rivayeti, Ayy, eyh
Saduk, eyh Mfid ve Tabers mam Bkr ve mam Sadk'tan (-
zerlerine selm olsun) nakletmilerdir.3 Bu anlam Allah' bir yana
brakp birtakm dzmece ilhlar edinme ile ilgili sunulan geni

1- [Sahife-i Seccadiyye, dua: 28]


2- [el-Kfi, c.1, s.374, h: 11; el-htisas, s.334; Tefsir'ul-Ayy, c.1, s.72, h: 42]
3- [Tefsir'ul-Ayy, c.1, s.72, h: 144; el-Fakih, c.2, h: 1713; Mecma'ul-Beyan,
c.1, s.251]
622 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

kapsaml tefsire bir iarettir. nceden de belirttiimiz gibi ayetin


ifade ettii anlam geni boyutludur.

SEVGYLE LGL FELSEF BR NCELEME


nsan olarak kullandmz soyut kavramlardan biri de sevgi
kavramdr. Yemek sevgisi, kadn sevgisi, mal sevgisi, makam
sevgisi ve ilim sevgisi gibi eitli olgularla balantl olarak kullan-
rz bu kavram. Bu be olgunun, iimizde yer ettiinden en ufak bir
kuku duymayz. Bu olgularla ilgili olarak "sevgi" kavramn hep
ayn anlamda kul-lanmamzda da hi phe etmeyiz. Hi kuku-
suz, burada lafz ortaklk deil de, bir anlamsal ortaklk sz konu-
sudur. Ayrca bu kavramn msdaklar arasnda farklln sz ko-
nusu olduu da kukusuzdur. Acaba bu farkllk trsel midir, yok-
sa baka bir durum mu sz konusudur?
Yemek sevgisi zerinde dndmz zaman rnein mey-
veleri ele aldmzda, bunlarn beslenme gc ile balantl olma-
larndan dolay sevildiklerini grrz. Eer bu gcn etkinlii ol-
masayd ve eer insann bu g aracl ile bedensel yetersizliini
tamamlamas sz konusu olmasayd, bunlar sevilmezlerdi ve sev-
gi olay gereklemezdi. Dolaysyla gerek anlamda sevgi, bes-
lenme duygusu ile bu duygunun pratize edilii ve eylem srasnda
duyulan lezzet arasnda sz konusudur. Lezzet derken, bununla
tat alma lezzetini kastetmiyoruz. nk bu duygu, beslenme g-
cne ve duygusuna hizmet eden bir duygudur, onun kendisi deil-
dir. O, beslenme duygusunun faaliyeti annda duyumsad zel bir
honutluktur.
Ayn ekilde kadn sevgisini de deneysel bir gzleme tbi tut-
tuumuzda, onlara ynelik sevginin gerekte birleme ile ilintili
olduunu grrz. Kadnlarn kendilerine yneliklii ise, ikinci de-
recede bir durumdur. Cinsel birleme, canllara yerletirilen bir
duygunun sonucudur. Tpk beslenmenin canllardaki bir duygunun
sonucu olmas gibi.
Buradan da anlalyor ki, bu iki sevgi ayn kaynaa dnktr-
ler. O kaynak da iki g ve iki gcn faaliyetleri yani fiil tekml-
leri arasndaki varolusal ilintidir.
Bakara Sresi / 163-167 ....................................................................................... 623

Bu durumda sevgi kavramnn bu iki olguyla kurulan zel bir


balantdan ibaret olmas ve bu ikisinin dnda herhangi bir hu-
susla ilintili olmamas muhtemeldir. Fakat sonular zerinde ger-
ekletirilen deneyler bu yaklam reddetmektedir. nk sevgi
adn verdiimiz bu ilginin sahibinin zerinde de etkili olmas sz
konusudur. Bu da gcn onu yitirdiinde hareketi ve fiile ynelik
ilgisi, bulunduunda ise terk etmee ynelik ilgisidir. Bu iki zellii
ya da bu tek zellii, sahip olduumuz tm duyularda ve bunlar-
dan kaynaklanan eylemlerde bulabiliriz. nk grme, iitme, al-
glama ve dnme gibi ak ve gizli duyularmzn tm -gerek
etkin ve gerekse edilgen durumda olsun- bu niteliktedirler. Tm
de fiilini sever ve ona ilgi duyar. Bunun nedeni, duyularn sergile-
dii fiillerin onlarn btnleyicileri olmasdr. Bu fiiller aracl ile
eksikliklerini ve doal ihtiyalarn giderirler. Bununla, mala, ma-
kama ve ilme ynelik sevgi de anlam kazanyor. nsanolu mal,
makam ve ilimle bir bakma kendini tamamlyor.
Buna gre, sevgi, insan ile tekml arasnda yer alan zel bir
ilgi ve belirli bir duygusal ekim gcdr. Eserler ve zellikler ze-
rinde yaplan incelemeler bu duygunun insan trnn dndaki
canllarda da bulunduunu ortaya koymutur. Yine ak biimde
ortaya konmutur ki, bunun nedeni sevenin sevdii fiil ve sonuca
etki etmesi ya da ondan etkilenmesidir. kinci derecede de etki
etme ya da etkilenmesi ile ilgili her trl sonula balantl olma-
sdr. Nitekim yemek ve meyve rneinde bu husus zerinde dur-
mutuk. Eer bilinle birlikte bir tekml de sz konusuysa, bu
durumda hayvanlarn dndaki canllar da benzeri bir konumda-
drlar. (Bitkilerin gnein na olan sevgileri gibi)
Baka bir adan konuya yaklaacak olursak; sevgi, seven ile
sevilen arasnda yer alan varolusal bir ilgidir. Dolaysyla ikisi ara-
snda bir ba ilevini grr. Dolaysyla sevgi, fiili ile ilintili bulunan
malln illeti bilinli bir varlk ise, illeti devaml kendisinde bulu-
nan bir sevgi ortaya kar. Elbette kendisinin de zde bamsz bir
kiilie sahip olmas gerekir.
imdiye kadar ki aklamalarmzn sonularn ylece
sralayabiliriz:
624 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

1) Sevgi, btnleyen illet ya da bunun benzeri bir olgu ile b-


tnlenen mall ya da bunun benzeri bir olgu arasnda bulunan va-
rolusal bir ilinti ve zel bir ekimdir. Fiillerimizi sevmemiz de bu
yzdendir. nk onlarla btnleniyoruz. Yediimiz besinler, bir-
letiimiz eler, elimizde bulundurup evirip-evirdiimiz mallar,
yararlandmz makamlar, bize herhangi bir ey baheden iyilik-
sever, bizi eiten retmen, bize yol gsteren klavuz, bize yardm
eden yardmsever, bizden bir eyler renen renci, bize hizmet
eden hizmeti, bize uyan, itaat eden herhangi bir kimse ve bunun
gibi fiillerimizle ilgisi bulunan eyleri seviyoruz. Sraladmz bu
sevgi ksmlarnn bazs doaldr, bazs dnseldir (hayaldir) ve
bazs akldir.
2) Sevginin mertebeleri vardr. Zayf ve gl olmas mm-
kndr. nk sevgi, varolusal bir badr -varolu da mertebele-
rinde, mekkik yani zayf ve gll kabul eden bir gerektir.-
Bilindii gibi, tam bir illet ile mall arasndaki varolusal ilgi, ek-
sik illetlerle malulleri arasndaki ilgi gibi deildir. Ve sevgiyi dou-
ran tekml olgusu, zorunlu ya da zorunluluk olmamak; beslenme
gibi madd olmak ya da ilim gibi madde tesi olmak zere eitli
ksmlar barndrr znde. Bylece sevginin madd olgulara yne-
lik olduunu syleyenlerin iddialarnn yanll ortaya km olu-
yor. O kadar ki, bazlar: Bunun asl yemek sevgisi, dier sevgiler
buna tbidir demilerdir. Bazlar ise; bu hususta aslolan cinsel bir-
leme sevgisidir. Bunun dnda kalanlar ona dnktr, demiler-
dir.
3) Yce Allah, nasl deerlendirilirse deerlendirilsin, sevgiye
lyktr. nk zat olarak sonsuz kemale sahiptir. Onun dnda
varsaylan tm kemaller snrldrlar. Sonlu ise, varolusal olarak
sonsuz ile ilgilidir. te bu, ortadan kaldrlmas mmkn olmayan
zati sevgidir. Yce Allah bizim yaratcmzdr, say ve sre olarak
sonsuz olan nimetler baheder bize. Bize bir nimet veren herkesi
sevdiimiz gibi O'nu da severiz.
4) Sevgi varolusal bir badr -varolusal balar ise, konum o-
larak varln dnda deildirler.- Buna gre, her varlk zatn se-
ver. Daha nce de deindiimiz gibi, kii sevdiine taalluk eden
eyi de sever: Yani varlnn sonularn da sever. Buna gre, yce
Bakara Sresi / 163-167 ....................................................................................... 625

Allah zatn sevdii iin yarattklarn da sever. Nimetlerini kabul


ettikleri, yol gstericiliini onayladklar iin yarattklarn sever.
5) Sevgi konusunda bilin ve bilginin zorunluluu, sevgiye ko-
nu olan eyle balantldr. nk sevginin gerei demek olan va-
rolusal balant; haddi zatnda bilin ve bilgiye dayal bir ey de-
ildir. Buna gre hissetme duygusundan yoksun doal g ve ilke-
lerin, etkilerine ve fiillerine ynelik sevgileri sz konusu olabilir.
6) Btn bunlardan kan sonu udur: Sevgi, varlklar lemini
kapsayan bir gerektir.

AZABIN SREKLL VE GECL HAKKINDA BR FELSEF


NCELEME
Azabn kesintiye uramas ve sonsuz azap meselesi, aratr-
maclarn, hem akl adan, hem de kitap ve snnetin zahirlerinin
ifadesi asndan, zerinde farkl grler ileri srdkleri bir mese-
ledir.
Konuyla ilgili olarak unu demek mmkndr: Konunun "Ki-
tap ve snnetin ifadelerinden anlalan nedir?" ynne gelince,
Kur'n, azabn sonsuzluunu dile getirir. Yce Allah buyuruyor ki:
"Onlar, ateten kacak deildirler." Ehlibeyt mamlar kanalyla
bize ulaan snnet de, bu hususu eitli ekillerde ifade eder ve
istifaze haddine yetimitir. Ehlibeyt mamlarnn dndaki kimi
kanallardan gelen rivayetlerde azabn bir noktada son bulaca,
sonsuz azabn sz konusu olmad ifade edilir. Bu tr rivayetler,
aka Kur'n'a ters dtkleri iin kabul edilemezler.
Meselenin akl adan ele alnmasna gelince, "yle bir gn-
den korkun ki, o gn hi kimse kimsenin yerine bir ey
deyemez." (Bakara, 48) ayetini incelerken demitik ki: eriatn
ahiret ile ilgili olarak ortaya koyduu hususlar akl ve kll ncl-
lerden yararlanarak kantlamak bizim gcmz aar. nk akl
cz' olgular kapsayamaz. Bu hususta taknlacak en salkl tu-
tum, doru szl Peygamberin vahiy kanalyla sunduu hususlar
dorulamaktr. nk bunlarn doruluuna kesin kant vardr.
yi veya kt ahlk, stn meleke veya iren melekelere sa-
hip olmas veya ondan soyutlanmas; ya da iyi, gzel veya irkin
durumlara brnmesi asndan insann nefsine arz olan akl ni-
626 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

met ve azap ise; bildiin gibi bu durumlar ve huylar, nefse sahip


olduklar irkin ya da gzel ekilleriyle zahir olurlar. Dolaysyla
eer nefsin z bahtiyar ise, bunlarn gzel olanyla nimetlenir.
te yandan bunlarn irkin sretli olanndan da azap eker, z
bahtiyar ya da bedbaht olsa da.
Bu niteliklerden herhangi biri kklememise ve nefis ile uyu-
acak bir konuma gelmemise, bir sre sonra ortadan kalkacak-
tr. nk zorlama, srekli ve ok fazla sreli olamaz. Burada s-
zn ettiimiz, znde iyi olan, ama kt ve aalk niteliklere
brnme durumunda kalan bahtiyar nefistir. Bu nefsin sz konusu
ktlklerden arnmas mmkndr. Tpk su ileyen mmin ne-
fis gibi. Bunlar son derece belirgin gereklerdir.
Fakat insann iine yer eden kt huylar, gitgide bir sret ya
da srete benzer yeni bir nitelik hlini alrlarsa, kiiye karakteris-
tik bir zellik kazandrr: Cimri insan gibi. nk cimrilik onun in-
sanlnn grnm hlini almtr. Tpk, idrak etmenin onu dier
hayvanlardan ayran karakteristik bir zellik olmas gibi. u hlde
cimri insan da, insanlk kavram iinde yer alan yeni bir tr insan-
dr.
Bilindii gibi insan tr, nefsi soyut ve varl sreklidir. Bir zor-
lama sonucu insan tarafndan sergilenen her tutum kkl deildir.
Bundan dolay azap grr, iledii suun sorumluluunu tar.
Ama onun trnden zorlamasz olarak meydana gelen tavrlar ise,
her ne kadar Allah'n izni sonucu bu tr tarafndan sergileniyorsa
da, zorlama sonucu meydana gelen tavrlarn aksine, srekli ve
kalcdrlar.
Karakterinden dolay bir ekilde azap iinde olan bir insana,
srekli kabus gren ve melankolik bir insan rnek verebiliriz. Hi
kukusuz onun tahayyl gc srekli korkun ve irkin grnm-
ler yaratr ki bununla azap eker. Ama onun meydana getiricisi
hibir zorlaycnn zorlamas sz konusu olmakszn bizzat o insa-
nn kendisidir. ayet karakteri bu hastala elverili olmasayd,
byle bir eyi meydana getirmeyecekti elbette. Kii, hastaln
kayna olmas bakmndan bir ac duymuyorsa da, azap gryor-
dur. nk azap; henz yaanmad zaman insann kand ve
duar olduu zaman da kurtulmak istedii eydir.
Bakara Sresi / 163-167 ....................................................................................... 627

Bu tanm iren durumlara ve bedbaht insann ahiret yurdun-


da karlat naho grnmlere tpatp uyar. Buna gre, karak-
teristik zellii bedbahtlk olan sapkn insann maruz kald azap
kesintiye uramaz.
Bu hususta yanll ve tutarszl apak grlen birtakm
kukular ortaya atlmtr: Sz gelimi diyorlar ki: Yce Allah engin
rahmet sahibidir ve rahmeti sonsuzdur. Hibir varln tahamml
edemeyecei sonsuz azaba doru giden birini yaratmas O'nun
rahmetine sar m?
Yine diyorlar ki: Azap insann tabiat ile uyumad zaman ya-
ni, zorlama eklinde belirdii zaman azap niteliini kazanr. Srek-
li bir zorlama dnlemeyeceine gre, srekli bir azap nasl
doru kabul edilebilir?
Yine deniliyor ki: Kulun iledii her gnah kesinlikle sonludur,
u hlde nasl oluyor da sonsuz azapla cezalandrlyor?
Bir ksm da diyor ki: Gnahkrlarn tavrlar aslnda evrensel
sistem iinde mutluluk ehlinin yapm olduklar hizmetten az de-
ildir. Eer bedbahtlar olmasa, mutlu insanlar iin mutluluk ger-
eklemeyecektir. u hlde onlarn sonsuz azaba mahkum edil-
melerinin gerekesi nedir?
Bazlar da yle bir iddiayla ortaya kyorlar: Allah'n emir ve
yasaklarna uymaktan geri kalan cezalandrmak bir intikam belir-
tisidir. ntikam ise, zalim gnahkrn, gl intikam alcda mey-
dana getirdii eksikliin giderilmesi iindir. Byle bir eyi yce Al-
lah iin dnmek doru deildir. nk O, mutlak anlamda ms-
tanidir. Bir eye ihtiya duymaz. u hlde O'nun kullarn ceza-
landrmas, zellikle sonsuz azaba arptrmas mmkn mdr?
Bunlar sonsuz azaba ve azabn kesintiye uramamas olgusu-
na kar olanlarn ortaya attklar gr ve itirazlardr. Azabn son-
suzluuna ilikin olarak sunduumuz aklamalar kavradn za-
man bu iddialarn temelden yanl olduunu grrsn. nk son-
suz azap bedbaht insandan ayrlmayan akavet biiminin bir so-
nucu ve zelliidir. yle ki bu insann zat bu zellik dorultusunda
tasavvur edilir. Ancak bu da kar konulmaz bir kabiliyetin, onun
zatnda meydana gelmesine baldr. O zaman sz konusu kiinin
zatnda, ba gsteren durumlar aracl ile bir karakteristik oluur
628 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ki, bu da sonuta onun ihtiyarna dayanr. Tam bir kapasitenin o-


luup pekimesidir ki, tm olaylarda kapasiteye uygun bir biimin
olumasna yol aar.
Nasl ki, insanlk biiminin, bir unsura varit olmasndan sonra
insanlk biiminin var olmas nedeniyle insana zg fiillerin ger-
eklemesini salayan illeti sormak normal saylmyorsa, ayn e-
kilde insandan ayrlmayan bedbahtln da kanlmaz kld so-
nular da sorgulamak anlamszdr. Bu kanlmaz sonulardan bi-
ri de, isteme dayal olarak ortaya kan bedbahtlk biiminin ger-
eklemesi ile birlikte vazgeilmez niteliini kazanan sonsuz a-
zaptr. nk sonsuz azap, karakteristik zellik mahiyetini kaza-
nan bedbahtln bir sonucu ve gereidir. u hlde yukardaki so-
rularn tm de yanltr. Sz konusu sorular toplu olarak, ksaca
bu ekilde cevaplandrmak mmkndr.
Ayrntl cevaba gelince; birinci soruyu ylece cevaplandrrz:
Yce Allah'n rahmeti, acma hissi, duygusallk ve i etkilenme an-
lamn ifade etmez. nk bu duygular maddlii gerektirir -
Kukusuz yce Allah bu yaktrmalardan mnezzehtir.- Aksine
rahmetin anlam, kar tarafta oluan tam kapasiteye, kabiliyete
uygun ba ve ltuftur. nk tam kapasiteyle hazrlanm, ken-
dini donatm kii, hazrland eyi sever, onu ister, kabiliyet diliy-
le onu talep eder. Dolaysyla istedii, talep ettii ey kendisine
bahedilir. Rahmet iki ksma ayrlr:
a) Genel rahmet: Evrensel varolu izgisinde, kendisi iin ha-
zrlk yaplan ve zlemle beklenen eyin bahedilmesi demektir.
b) zel rahmet: Tevhide ve Allah'a yaknlk mutluluuna giden
hidayet yolunda kendisi iin hazrlk yaplan ve zlemle beklenen
eyin bahedilmesidir.
Kalc ve srekli bedbahtlk biiminin verilmesi -ki, buna byk
bir abayla hazrlanan insann srekli azaba uratlmasn gerekti-
rir- genel rahmet olgusuna ters dmez, aksine, bu durum onun
bir gereidir. zel rahmete gelince, onun yolunun dnda olan bi-
rinin bu kapsama girmesi anlamszdr. Dolaysyla: "Srekli azap,
rahmetle eliir" diyen kii, bu szyle, genel rahmeti kastediyor-
sa, durum byle deildir. nk srekli azap, genel rahmetin bir
Bakara Sresi / 163-167 ....................................................................................... 629

gereidir. Eer, bununla zel rahmeti kastediyorsa, bu yaklam


da doru olmaz. nk o, zel rahmetin ilgi alannn dndadr.
Kald ki, bu kuku eer yerinde kabul edilirse, o zaman bunu,
kesintiye urayan azaba ve hatta dnyevi azaplara da uyarlamak
gerekecektir. Bu husus son derece belirgindir.
kinci soruya ilikin cevabmz da yledir: Azabn insann mi-
zacyla uyumamasnn ifade ettii anlam, somut biimde ortaya
konulmaldr. nk kimi zaman bu olgu, konum ile sonucun
rtmezlii-ni ifade eder. Bununla kastettiimiz bir zorlaycnn
zorlamas ile sergilenen fiildir. Bunun karl da, bir musibetle
kar karya kalan mizacn ortaya koyduu uygun sonutur. Bu
sonu bir sre sonra kiide derinlik kazanr ve gitgide kiinin ma-
hiyeti grnm hlini alr ve konu onu talep etmeye koyulur. Ama
o kii buna ramen sz konusu nitelii sevmeyebilir de. Melanko-
lik insan rneinde olduu gibi.
Dolaysyla bu tr sonular, kiinin sapkn ve bedbaht doa-
sndan kaynaklanmalar bakmndan uygundurlar. nk tabiat-
tan kaynaklanan fiiller onunla uyum ierisinde olur. Uygun bir ka-
rakterden kaynaklanan tavrlar, ayn zamanda azap mahiyetinde
de olabilirler. nk azabn tanm bunlarla uyum arzeder. Bir ey
tat ve vicdan asndan holanlmamasyla birlikte, k noktas
asndan holanlabilir.
nc soruyu u ekilde cevaplandrabiliriz: Azap, gerek
mahiyeti itibariyle, honut olmayan bir sonucun kalc ve gerek
bir konu zerinde yer almasdr. Bununla (konuyla) bedbahtlk bi-
imi mahiyeti kastediyoruz. Dolaysyla bu sonu, zemin hazrlayc
illetlerin gereklemesinden sonra oluan mahiyetin malul ko-
numundadr. Zemin hazrlayc illetler, Allah'a kar yaplan snrl
itaatsizliklerdir. Yani sonsuz azap, zemin hazrlayan snrl illetlerin
mall deildir ki, sonlu bir etki olarak sonsuz bir sonuca yol asn
ki byle bir ey imknszdr: Bunun rnei, zemin hazrlayan, yak-
latrc, belirli ve sayl illetler, maddenin insan biimini almasn
gerektirmilerdir. Bunun sonucunda madde, sz konusu biimin
mall olan insana zg oluumlara yol aan bir insana dn-
mtr.
630 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Dolaysyla yle bir gr ileri srmek yersizdir: lmden son-


ra insandan sadr olan srekli ve kalc sonular, maddenin kesin-
tiye uramas ile beliren belirli etmenlerin rn konumundadr-
lar. u hlde, sonlu baz etmenlerin szn ettiimiz sonularn
ortaya kmalarnda ve bunlarn srekli insanla birlikte olmalarn-
da etkin rol oynamalar mmkn mdr? Byle bir sz denilemez.
nk farzmza gre etkileyici illet olan insan mahiyeti, srekli o
maddeyle birliktedir. Nasl ki, bu soru anlamszdr, tekisi de yle-
ce bir anlam ifade etmez.
Drdnc soruya vereceimiz cevap udur: Hizmet ve kulluk
da tpk rahmet gibi iki ksma ayrlr: a) Genel kulluk: Varolusal
olarak varln kaynana boyun emek ve ondan etkilenmek,
demektir bu. b) zel kulluk: Bununla da, hidayet yolunda tevhit il-
kesine boyun emeyi, balanmay kastediyoruz. Bu iki ksmdan
her birinin uygun bir karl, kanlmaz bir sonucu vardr. Bunla-
ra da uygun den bir rahmetle karlk verilir. Evrensel sistem i-
inde genel kulluun karl genel rahmettir. Srekli nimet de,
srekli azap da genel rahmetin belirtileridir. zel kulluun karl
ise, zel rahmettir. Bu da nimet ve cennettir. Bu husus, son derece
belirgindir. Kald ki, eer bu kuku yerinde bir tavr olarak deer-
lendirilecek olursa, bu durum ahiret yurdundaki sreli azap ve
hatta dnyadaki azap iin de geerli olacaktr.
Beinci sorunun cevab: Bildiin gibi, srekli azap, insann i-
indeki bedbahtlk mahiyete dayanr. Ama yce Allah'a dayanyor
olmas tm varlklar iin, "O, yce Allah'a dayanr" dediimiz an-
lamdadr. Yoksa intikam alma ve kin ateini dindirme gibi bir
duygu yce Allah asndan muhaldir, O'nun hakknda byle bir
ey dnlemez. Kukusuz, sapkln ve kt tavrn cezas ola-
rak intikam ifadesi yce Allah iin kullanlabilir. Burada efendinin
kulluk tavrlarnn dna kan, boyun eme konumundan syrlp
bakaldr ve kar k pozisyonuna geen klesini cezalandr-
mas sz konusudur. Ama bu durum elbette ki bu anlamyla aza-
bn bir intikam olarak ngrlmesini gerektirmez. Kald ki, eer
bu kuku yerinde bir tavr olarak deerlendirilecek olursa, ahiret
yurdundaki geici ve snrl azap ve hatta dnyadaki azap iin de
sz konusu olacaktr.
Bakara Sresi / 163-167 ....................................................................................... 631

GEEN BLM TAMAMLAYICI BR NCELEME


Biliniz ki, yukarda szn ettiimiz kukularn reddine ilikin
kantlar sunma yntemine hem Kur'n- Kerim'de ve hem de
snnette bavurulmutur. Nitekim yce Allah yle buyuruyor:
"Kim arabuk olan (geici dnyay) isterse, orada, istediimiz
kimseye hemen abucak dilediimiz kadar veririz; ama sonra
ona cehennemi yurt yaparz. Knanm ve kovulmu olarak oraya
girer. Kim de ahireti ister ve inanarak ona yarar biimde al-
rsa, ylelerinin almalar kre ayandr (karl verilir).
Hepsine, onlara da, bunlara da Rabbinin vergisinden arttrarak -
veririz- Rabbinin ihsan kimseden men edilmi deildir." (sr, 18-
20)
Grdn gibi bu ayetler, azab da, dl de ba ve rahmet
olarak nitelendiriyor. Bunlarn her birinin gereklemesini kulun
iradesine ve almasna balyor. Nitekim biz de, yukarda sz
edilen kukular giderip meselenin zn ortaya koymak isterken
ayn ynteme bavurduk. Konuya ilikin pek ok ayet vardr. Bun-
lar hakknda yeri geldike aklamalarda bulunacaz inaallah.
632 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

168- Ey insanlar, yeryznde bulunan hell ve temiz eylerden


yiyin ve eytann admlarn izlemeyin. Gerekte o, sizin iin apak
bir dmandr.
169- O size yalnzca, ktl, irkin-hayszl ve Allah hak-
knda bilmediiniz eyleri sylemenizi emreder.
170- Ne zaman onlara, "Allah'n indirdiine uyun" denilirse,
"Hayr, biz atalarmz, zerinde bulduumuz yola uyarz" derler.
Peki ama, atalar hibir ey dnmeyen, doru yolu bulamayan
kimseler olsalar da m?
171- inkr edenleri (aran)n rnei, tpk barp ar-
madan baka bir ey iitmeyene haykran kimsenin rnei gibidir.
(Kfirler) sardrlar, dilsizdirler, krdrler; bundan dolay akl er-
dirmezler.

AYETLERN AIKLAMASI
"Ey insanlar, yeryznde bulunan hell ve temiz eylerden yiyin...
bilmediiniz eyleri sylemenizi emreder." Hell, ilenmesi yasak
demek olan haramn kartdr. Ayn kkten olmalarna ramen
"el-hill" kelimesi, "hurmet" yani haramln; "hill" kelimesi, "ha-
rem" yani Mekke ve etrafndan belirli bir snr; "el-hall" kelimesi,
"akd"in yani dmn kart olarak kullanlr. Bu kavram bunlarn
Bakara Sresi / 168-171 ....................................................................................... 633

tmnde bir eyin fiil ve eserinde serbestliini ifade eder. Temiz,


(et-tayyib) deyimi ise, pis (el-habis)in kartdr. nsann nefsine ve-
ya herhangi bir tabiata uygun den ey anlamndadr. Tayyib sz,
kulaa ho gelen, dinlenebilen sze tayyib koku, koklama organ-
nn houna gidene, tayyib mekn ise iine yerleen kiiye uygun
gelen bir mekna denir.
fadenin orijinalinde geen "hutuvat" kelimesi, "hutva"nn o-
uludur ve yrmekte olan bir kimsenin iki ayann arasndaki
mesafe demektir. Bazlar bu ifadeyi "hatavat" eklinde okumu-
lardr. Bu ise, "hatva"nn ouludur ve "bir defa" demektir. eyta-
nn admlar, onun amacna uygun den tavrlardr -irke drp
saptrmak gibi-. Tpk yryen kiinin admlarnn amac ve hedefi
ile yakndan ilgili olmalar gibi. u hlde bununla irke dmeye
ve Allah'tan uzaklamaya yol aan davranlar kastedilmektedir.
Emir, emreden kiinin dilediini yapsn diye iradesini emredi-
len kiiye yneltmesi demektir. eytann emretmesi ise, insan ta-
rafndan yaplmasn istedii eyi vesvese yoluyla ona telkin etme-
si, kalbine fsldamas ve gznde alml, ekici klmasdr. "es-S"
kelimesi kt-lk, insann tiksindii ve toplumsal erevede irkin
grd ey demektir. Bu ktlk haddini ap kontrolden knca
"faha" yani hayszlk, arlk niteliini alr. Zinann "faha" ola-
rak nitelendirilmesi bu yzdendir. Fah kelimesi, "serr ve
"zarr" kelimeleri gibi mastardr.
Burada yce Allah hitab tm insanlara yneltmitir. nk
dinletilen ve u anda kendilerine aklanan hkm tmn birden
ilgilendirmektedir. Mrikler; Allah'a iftira ederek baz eyleri
kendilerine haram etmilerdi. Rivayetlerde belirtildiine gre
Sakif, Huzaa, Amir b. Sa'saaoullar ve Mdlicoullar kimi ekinleri
ve bahra (kula paralanm dii deve), sibe (adakta bulunulan
dii deve) ve vasle (zel bir koyun) adn verdikleri kimi hayvanlar
kendilerine haram klmlard. Bu, uygulamann Araplar arasnda-
ki ekliydi. Onlarn dndaki uluslarda da benzeri uygulamalara
rastlanyordu. Mminlere gelince; belki de Mslman olduktan
sonra, hl aralarnda birtakm hurafelere dayal uygulamalar
vard. Geleneksel olarak kuaktan kuaa geen ulusal ahlk ve
davran kurallar, toplumsal yasalar ve neshedilmi snnetler gi-
634 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

bi. Ki bunlar, aamal olmayan etmenler aracl ile yrrlkten


kaldrlmlardr. Dinler ve kanunlar gibi.
Kukusuz dinsel ya da dnyevi yeni bir yol, bir ulusun hayatna
girmeye balaynca ncelikle eski yolun temel ilkelerine ve top-
lumsal dayanaklarna ynelir ve onlar yok eder. Eer din ve kanun
hayatn srdryor ve gcn koruyorsa -kukusuz bu, gzel ei-
tim ve halkn kabul yntemiyle gerekleir- ayrnt ve uzant nite-
liindeki kural ve yasalar da yok etmi olur. Aksi takdirde eski
sistemin kalntlar yeni sisteme karacak ve ikisi arasnda bir
sentez oluacaktr. Tpk bitkisel bir terkip gibi. Ama bu bileim onu
da bunu da temsil etmeyecektir.
Yce Allah, bu ayet-i kerimede, insanlara yeryzndeki eyler-
den yemelerini emrediyor. Yemek fiili, ineyerek yutmay ifade
eder. ou zaman mallar zerindeki tasarruf serbestliinden ki-
naye olarak kullanlr. nk insan davranlarnn temeli ve haya-
tnn dayana yemektir. Nitekim bir ayet-i kerimede yce Allah
yle buyuruyor: "Karlkl rzayla yaplan ticaret mstesna, ara-
nzda mallarnz batl ile yemeyin." (Nis, 29) Ayetin ifadesi mutlak
olduu iin, onu bu geni anlam esas alarak yorumlamakta hibir
engel yoktur. Bu durumda tefsirini sunduumuz ayet-i kerimenin
anlamn yle belirlemek gerekir: "Yeryzndeki ilh nimetler-
den yiyin, onlar zerinde tasarrufta bulunun ve yararlarn. Yeryz
yce Allah'n izniyle ve mu-sahhar klmasyla doas gerei bunlar
sizin iin hazrlamtr. Hell ve temiz olarak yiyin onlar. Yani on-
lar yemenize ya da onlar zerinde tasarrufta bulunmanza engel
olacak, sizin tabiatnzdan ve yeryznn doasndan baka bir
unsur yoktur. Sz gelimi yemeyi kabul etmeyen bir miza ya da
yaps gerei yenmeyen ve yahut mizacn reddetmedii ve doan-
zn da nefret etmedii hlde uygun olmayan yollardan ve anormal
yntemlerle elde edildii iin dinin gerei olarak insann ondan
tiksindii ve nefret ettii eyler gibi.
"Yeryznde bulunan hell ve temiz eylerden yiyin." Bu ayet,
hibir kayt ve art getirmeksizin genel bir mubahlk ifade eder.
Ne var ki: "eytann admlarn izlemeyin." ifadesi, hell ve temiz
eyleri yeme ile ilgili baz hususlarn eytann admlarn izleme
olarak nitelendirildiini gsteriyor. Bu durum, eytana uyup baz
Bakara Sresi / 168-171 ....................................................................................... 635

eyleri yemekten kanmak ya da eytana uyup baz eyleri ye-


mek eklinde gerekleir. Ardndan, eytana uyulan durumlara i-
likin bir genel bir nitelendirmeye yer veriliyor: Bunlarn ktlk,
faha (irkinlik, hayszlk) ve "Allah hakknda bilmediiniz" eyleri
sylemek olduklar belirtiliyor.
Bir eyi yemekten kanmann ancak yce Allah'n izniyle caiz
olabilecei gibi, bir eyi yemek de ancak yce Allah'n izniyle caiz
olabilir. u hlde, yeryzndeki hell ve temiz eylerden yemek,
ancak yce Allah'n izin vermesi ve yasalatrmas -yce Allah bu-
nu da u anda tefsirini sunduumuz bu ayet-i kerimede ve dier
baz ayetlerde belirtmitir- ve onu yemekten sakndrmamas ile
geerlilik kazanr. "Allah size ly, kan... haram klmtr." aye-
tini incelerken bu hususu daha ayrntl biimde ele alacaz.
Bu durumda -dorusunu Allah herkesten daha iyi bilir- ayetin
anlam bizim u szmze ynelik niteliktedir, diyebiliriz: "Yce Al-
lah'n yeryznde sizin iin yaratt nimetlerinden yiyin. Yce Al-
lah bunlar sizin iin hell ve temiz klmtr. Kanarak ve sakna-
rak bunlarn bir ksmn yememezlik etmeyin. Bu durumda bir k-
tlk, irenlik ve bir bilgiye yani ilh eriata dayanmakszn bir
yasa koymu olursunuz. Oysa bu tr bir yasa koymak sizin yetki-
nizde deildir. Bu, eytann admlarna uymak demektir."
Ayet-i kerimeden kan sonular u ekilde sralayabiliriz:
a) Delil ile kapsam d braklan hususlarn dnda kalan her
eyde genel bir helllik sz konusudur. nk yce Allah izin ver-
dii hususlarla ilgili yasaklar getirme yetkisine sahiptir.
b) lm bir delil olmakszn yce Allah'n hell kld bir eyden
saknmak, insann yetkisinde olmayan ve haram olan bir tr yasa
koyuculuktur.
c) eytann admlarn izlemekten maksat, Allah'n izin verme-
dii bir biimle ve hususla Allah'a kulluk sunmaktr. nk yce
Allah yrmeyi yasaklamyor. O'nun yasaklad, insann admlar-
n eytann admlarnn yerine koyacak ekilde yrmesidir. Byle
bir durumda insann yry ile eytann yry uyumu olur
ve insan eytann admlarn izleme durumuna der. Bundan do-
lay biliyoruz ki illetlendirmenin genellii, yani "O daima size...
emreder" ifadesi, bir bilgiye dayanmakszn bir fiili ilemekten ka-
636 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

nmay yasaklad gibi, bir bilgiye dayanmakszn bir fiili ilemeyi


yasaklyorsa da hitapla ilgili olarak bu husus kastedilmemitir.
nk bu husus eytana uymak saylsa da, onun admlarn izle-
mek olarak deerlendirilemez.
"O size yalnzca, ktl, irkin-hayszl ve Allah hakknda bil-
mediiniz eyleri sylemenizi emreder." Ktlk ve irkinlik, eylem-
lerle ilgili niteliklerdir. Bunun kart da szdr. Dolaysyla unu
anlyoruz ki: eytann emrettii hususlar ktlk ve irkinlik nite-
liine sahip fiillerle herhangi bir bilgiye dayanmayan szleri sy-
lemekle snrldr.
"Onlara ne zaman, 'Allah'n indirdiine uyun' denilse, 'Hayr, biz a-
talarmz zerinde bulduumuz yola uyarz.' derler." Ayetin orijinalin-
de geen "elf" kelimesinin mastar olan "ilf" bulmak demektir.
Yani atalarmz zerinde bulduumuz. Bu ayet, nceki ayet-i ke-
rimede yer alan "eytann admlar" ifadesine ilikin olarak sun-
duumuz aklamalar pekitirir niteliktedir.
"Peki ama, atalar hibir ey dnmeyen, doru yolu bulamayan
kimseler olsalar da m?" Bu ifade, onlarn az nceki szlerine cevap
niteliindedir ve onlarn bu gerekelerinin herhangi bir bilgiye ve
aklayc kanta dayanmayan kuru bir sz olduunu aklyor. By-
le bir yaklam iinde olmak saduyu ile eliir. nk, "Hayr, biz
atalarmz zerinde bulduumuz yola uyarz." eklindeki szleri
mutlaktr. Yani demek istiyorlar ki: Hangi durumda ve hangi ko-
numda olurlarsa olsunlar, biz her hlkrda onlara uyarz. Hibir
ey bilmiyor olsalar da, doru yolda olmasalar da, biz onlarn yap-
tklarn hak kabul ederiz." Bu, bilgiye dayanmayan, bilinli olarak
sylenmeyen bir szdr. Bu sz insan akll bir insann akl ban-
dayken diyemeyecei szleri sarf etme durumuna drr. Eer
onlar atalarn, bildikleri ve doru yolu bulduklar hususlarda izle-
selerdi, onlarn bildiklerini ve doru yolu bulduklarn da bilselerdi,
bilmeden doru yolu bulmu gibi bir duruma da dmemi ola-
caklard.
Bununla da anlyoruz ki, "hibir ey dnmeyen, doru yolu
bulamayan" ifadesi, durumlarn abartl olarak vurgulama amac-
na ynelik deildir. Atalarnn hayatlar boyunca mutlaka bir eyler
bildiklerini gz nnde bulundurarak, onlarn hibir ey bilmedik-
Bakara Sresi / 168-171 ....................................................................................... 637

lerini sylemenin olsa olsa bir abartma olabileceini dnerek


byle bir ey syleyemeyiz.
yle ki: fade, yle bir faraza deerlendirme ile yola ktn
vurgulamaktadr. Ki, hi kimse, onlara uymann caiz olabileceini
sylemesin. Ama, "biz, atalarmz zerinde bulduumuz yola
uyarz." eklindeki genel yarglarnn yanlln vurgulamaktr.
Bu, belirgin bir husustur.
"nkr edenleri (aran)n rnei, tpk barp armadan baka
bir ey iitmeyene haykran kimsenin rnei gibidir." "Mesel" dilden di-
le dolaan atasz demektir. Ve yine "mesel", vasf anlamna da
gelir. u ayeti kerimede olduu gibi: "Bak, senin iin nasl vasflar
getirdiler de bylece saptlar. Artk hibir yol bulamazlar. (Furkan,
9)
Tefsirini sunduumuz ayet-i kerimenin orijinalinde geen
"yen'iku" fiili, "naik" kelimesindendir ve obann srsn engel-
lemek amacyla barmasna denir. oban srsn bir yerden a-
lkoymak amacyla bard zaman, Araplar "Neaka'r-ra bil-
ganem/yen'-iku naken" derler. Ayetin orijinalinde geen "nid"
kelimesi, "nd/ yund/mundten" kelimelerinin kkdr ve
dua yani "arma"dan daha zel niteliklidir. nk bu ifadenin al-
tnda, "dua"nn aksine, sesi ykseltme ve benzeri bir anlam yatar.
Allah dorusunu herkesten daha iyi bilir, ama ayetin anlam
yle olsa gerektir: Senin kfirleri inanmaya arman tpk, hay-
vanlara haykran birinin durumuna benzer. Bu hayvanlar onun
haykrndan ses ve ardan baka bir ey duymazlar. Srf bu se-
sin kard yankdan rker de yneldikleri tarafa gitmekten vaz-
geerler ve duyduklarndan hibir ey dnp anlamazlar. Onlar
kendilerine yararl olan szleri duymayan sarlardr, yararl bir sz
konuamayan dilsizlerdir, hibir ey gremeyen krlerdirler. Onlar
hibir ey dnemezler. nk dnmeyi salayan yollar t-
kanm durumdadr.
Bylece, ifadede kalb sanatnn ya da ona ynelik bir ifade sa-
natnn varolduu ortaya kyor. nk, barp armadan ba-
ka bir ey iitmeyene haykran kimsenin rnei, kfirleri doru yo-
la arann rneidir; hidayete arlan kfirlerin deil.
638 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Fakat, bunun bir sonucu ve gerei olarak sunulan sfat, ya-


ni "Sardrlar, dilsizdirler, krdrler." sz, kfirlere zg nitelik-
lerdir; onlar hakka aranlarn nitelikleri deil. Bu, rnein Allah-
'n elisine deil de kfirlere izafe edilmesini kanlmaz klar.
Bundan dolay ifadede kalb (deitirme) sanat benzeri bir duru-
mun sz konusu olduunu syleyebiliriz.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


et-Tehzb adl eserde Abdurrahman'n yle dedii rivayet edi-
lir: mam Sadk'tan (a.s) olunu kurban etmeye ant ien adamn
durumunu sorduumda buyurdu ki: "Bu eytann admlarndan bi-
ridir." [c.8, h: 1063]
Mansr b. Hazim'in de yle dedii rivayet edilmitir: mam
Sadk (a.s) bana dedi ki: "Trk'n hikyesini duymadn m? Trk
Medine'de bir kle tccaryd. Bir gn mam Bkr'n (a.s) yanna
gelerek, 'Ya Ebu Cafer, ben karm boamaya, kle azat etmeye ve
adak adamaya yemin ettim.' dedi. Bunun zerine mam ona dedi
ki: Ey Trk, senin bu tavrn eytann admlarndandr." [c.8, h: 1058]
Tefsir'ul-Ayy'de mam Bkr'n (a.s) yle dedii rivayet edi-
lir: "Allah'tan bakasnn adna yaplan her yemin, eytann adm-
larndandr." [c.1, s.74, h: 150]
el-Kfi'de mam Sadk'n (a.s) yle dedii belirtilir: "Bir adam
bir eyi yapmamaya yemin ettiyse -ve yapmamaya yemin ettii
eyi yapmak, yapmamaktan daha iyiyse- onu yapsn ve ayrca
keffaret vermesi de gerekmez. nk onun bu yemini eytann
admlarndan biridir." [c.7, s.443, h: 1]
Ben derim ki: Sunduumuz bu rivayetlerde esas olan, eytann
admlarn izlemek olarak nitelendirilen davranlarn kulluk kast
tayan fiiller olmalardr. Ama bunlar er' bir dayanaktan yoksun
olduklar iin kulluk ifadesi olarak deer grmezler. Nitekim n-
ceki aklamalarmzda da bu hususa deinmitik. Boanma ve
benzeri durumlarn batl olmalarnn baka nedenleri vardr. O da
in ile elien ta'likin olmasdr [Talak ve benzeri birtakm akitler
artsz ve kaytsz ifade edilmeleri gerekir. Akdin artl olmas onu
geersiz klar.]
Bakara Sresi / 168-171 ....................................................................................... 639

TAKLT VE HURAFELERE UYMANIN AHLK VE SOSYAL


AIDAN NCELENMES
nsanlarn benimsedikleri gr ve inanlar, ya pratikle dolay-
sz ilintisi sz konusu olmayan teori niteliindedir. Matematik, do-
a ve doatesi konulara ilikin meseleler gibi. Ya da uygulama
ile vastasz ilintisi bulunan pratik niteliindedir. Yaplmas ve ya-
plmamas gereken eylemlere ilikin meseleler gibi. Birinci snf-
landrmaya giren inan ve grler karsnda taknlacak tavr, a-
k belge ve somut veriye dayal kesin bilgi ve dnceye uymak-
tr. kinci snflandrmaya giren hususlarda ise, izlenecek yol; ken-
disinde insann mutluluunu barndran ya da mutluluu asndan
yarar salayan hayra gtrene uymak ve insan bedbahtla s-
rkleyen ya da mutluluu asndan zararl bir rol oynayan tavr-
lardan kanmaktr. Birinci snflandrmadaki hususlardan biri ile
ilgili kesin bir bilgiye sahip olmadan hak olduuna inanmak ve yi-
ne ikinci snflandrmaya giren hususlardan biri ile ilgili olarak o-
nun hayra ya da ktle ynelik olduunu bilmeksizin hak oldu-
una inanmak, hurafe niteliinde bir inan olarak deer grr.
nsann grleri, varlklarn illetini aratran ftratn ve kendi-
sini gerek erdeme ynelten karakterin gereklerine dayanr. Bu
yzden insan, kr krne kabul edilmi, cahilane benimsenmi
hurafelere dayal dncelere boyun emez. Ne var ki, hayal g-
cnn uyandrd nefsan duygular ve i duyarllklar ki ounluk-
la -korku ve mittir- insan bir ekilde hurafeye inanma durumun-
da brakabilirler. yle ki, hayal insana korku ya da mit motifle-
rinin eliinde bir tablo izer. Bu tabloyu korku ve mit duygular-
nn bunu korumasn ve srekli olarak korku ya da mit motifleri
ile birlikte hatrlamasn salar, korkan ya da mit balayan bu
nefsin sz konusu tabloyu unutmasna izin vermez.
rnein bir insan gz gz grmez bir zifiri karanlkta tek ba-
na ssz bir vadiden gemek durumunda kald zaman ve eer
gerei hayalden, zrarl olan zararsz olandan ayrt edecek aydn-
latc bir aygt da yoksa yannda, bir sre sonra hayal, grd her
karalty kendisini ldrmek isteyen korkun bir dev veya ruh gibi
canlandrmaya balayacaktr. Birtakm iniler ve klar canland-
racaktr. Ge kan ve yere inen varlklar grmeye balayacaktr.
640 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Etrafnda gerekte var olmayan cisimler ve ekiller belirecektir.


Onun bu korkulu hli devam ettii srece hayal mevhum varlkla-
r canlandrma iini srdrecektir. Hatta gidip bu durumu bakala-
rna da anlatacak ve onlarn zihninde de benzeri bir durumun
meydana gelmesine yol aacaktr. Nitekim bu tr sylentiler halk
arasnda son derece yaygndr. Ama bunlar aslsz hurafelerdir ve
bir geree dayanmazlar.
Kimi zaman hayal, bu mevhum varln zararn bertaraf etme
amacna ynelik bir savunma igds uyandrr. nsan birtakm
hareketler sergileme gereini duyar. Bakalarn da bu mevhum
varlktan korunmak iin, sz konusu hareketleri yapmaya tevik
eder. Bylece aslsz bir kuruntuya dayal, hurafe nitelikli bir yasa,
bir gelenek doar.
nsanolu eski alardan gnmze kadar hurafe nitelikli g-
r ve anlaylarn etkisinde kalmtr. Sanld gibi bu durum srf
doulu toplumlara zg deildir. Batllarn hurafelere daha fazla
inandklarn sylemesek bile, en azndan onlarda da doulular
kadar hurafe yaygndr.
nsanlarn sekinleri -yani bilginler- insanln vicdannda kk
salm bu tr hurafelere dayal gelenek ve alkanlklar yok et-
mek iin, srekli ince manevralarla halk ynlendirmeye alyor-
lar. Ki, kamuoyunun dikkatini bu noktaya eksinler ve bu hususta
uyank olmalarn salasnlar. Artk doktorlar bu hastalklar iin
reeteler yazmaktan yorgun dmlerdir. nk insanolu bir a-
dan teorik grleri ve gerek bilgileri taklit etmekten, onlara
uymaktan kendini alamaz. Bir dier adan da nefsan eilim ve
duyarllklarn etkisinden syrlamaz. Kald ki, bu tr hastalklarda,
tedavinin bugne kadar yararl olmad da grlmtr.
Bu hususta en fazla dikkati eken tavr, ada uygarlk men-
suplarnn ve pozitif bilim uzmanlarnnkidir. Bunlar ada bilim,
somut verilere ve deneysel ynteme dayanr, diyor ve gerisini red-
dediyorlar. Bunun yan sra uygarln temelde, elverili her yolu
kullanarak toplumsal tekml salama amacna ynelik oldu-
unu ileri sryorlar ve eitim sistemini de buna dayandryorlar.
Ne var ki -son derece ilgintir- bu anlayn kendisi de hurafeye
dayanr. nk doa bilimleri, doann zelliklerini aratrr, onla-
Bakara Sresi / 168-171 ....................................................................................... 641

rn konumlarn belirlerler. Dier bir ifadeyle, bu madd bilimler,


her zaman maddenin gizli kalm ynlerini aratrrlar. Madde te-
sine gelince; madd bilimlerin olumsuz bir gr belirtmeleri sz
konusu olamaz. nk bir kant olmakszn somut verilere ve de-
neysel ynteme uymuyor diye bir eyi inkra kalkmak en byk
hurafedir.
Ayn ekilde medeniyetin temeli de, szn ettiimiz toplum-
sal tekml hedefidir sz de hurafedir. Bu tekml ve toplumsal
mutluluk, kimi zaman bireyin kiisel mutluluundan yoksun kal-
masn gerektirebilir. Vatan urunda, kanun ve ideal urunda l-
mek, kendini feda etmek gibi. Yani toplumun dokunulmazlna
zarar gelmesin diye ferdin mutluluktan yoksun kalmas.
Bir insan ancak tekmle dayal inan sisteminin bir gerei
olarak bu yoksunluklara katlanabilir. Onun bunlar erdem olarak
grmesi de buna baldr. Bunlar -aslnda onun iin deil,- toplum
iin bir tekmldr. Gerekte kendisi iin, bir yokluk ve yoksun-
luktur. Eer bunlar tekml kabul edilecekse, bu, ancak toplum
iin geerlidir. Hlbuki, insan toplumu kendisi iin ister, kendini
toplum iin deil. Btn bunlardan dolay toplumlar bireylerini bir
bakma kandrarak u dnceyi empoze ederler: Kii kendini fe-
da ederek toplum iinde iyi anlmay, kalc bir isim brakmay, her
zaman vgyle kendisinden sz edilmeyi gerekletirir. te bu,
sonsuza dek yaamak demektir. Kukusuz bu, bir hurafedir. Geri-
sinde bir eyin olmadn iddia ettiimiz bir hayatn tkeniinden
ve yok olup gitmesinden sonra hangi hayat vardr?
Bunun bir rnei de u iddiadr: Toplumsal birliin korunmas
iin insan, kanunlarn ac ynlerine katlanmal ve cannn ektii
baz eylerden yoksun kalmaya katlanmaldr. Ve geri kalan dier
eylerle tekmlne kavumaldr. Bu tr telkinlerin etkisinde ka-
lan kii, toplumsal tekml kendi tekml gibi alglar. Ama bu
bir hurafedir. Toplumsal tekml ile kendi tekml rttkleri
srece byle bir ey geerli olabilir. Bunun dndaki durumlar iin
byle bir ey sylemek mmkn deildir.
Bir fert bireysel tekml ya da bir toplum insanlk lemi
asndan zorla da olsa istediini elde etme, stn bir gce sahip
ve dilediini diren grmeden benimsetme durumuna gelmise,
642 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

hangi etmen bu ferdi, toplumun tekmlnn ayn zamanda onun


tekml olduunu, bunun onun iin bir vn ve gzel isim yap-
ma frsat olduuna inandrabilir?
Nitekim devaml gl uluslarn zayf uluslardan yararland-
n, onlarn yaamlarndan kar saladklarn gryoruz. Kendi u-
lusal karlar iin ayak basmadklar yer, ulamadklar hedef
kalmad. Hibir kitle yoktur ki, tutsak edip kle gibi kullanmasn-
lar. Acaba bu telkin, yok olma fobisini unutturma amacna ynelik
bir sosyal uyuturucudan baka bir ey midir?
Bu hususta Kur'n- Kerim'in bavurduu yntem ise, teoride,
insanlara Allah'n indirdii hkmlere uymay emretme ve hak-
knda bilgi sahibi olmadklar hususlarda hkmler belirlemekten
nehyetme eklindedir. Pratikte ise, Kur'n insan Allah katnda o-
lan nimetleri istemeye yneltir. Bu sonu onun kiisel arzusuyla
da uyuursa, bu onun asndan hem dnya, hem de ahiret mutlu-
luunu ifade eder. Yok eer Allah'n indirdii hkmlere uymas,
onun bireysel olarak birtakm eylerden yoksun olmasna yol a-
yorsa, kukusuz Allah katndaki dl daha byktr. Allah katn-
daki nimetler daha iyi ve daha kalcdr:
Her eyi somut verilere gre deerlendirme dncesinde o-
lan materyalistler diyorlar ki: Dine uymak, bilimin reddettii bir ge-
lenektir. Dindarlk insanolunun yaad drt dnemden ikincisi-
ne zg bir hurafedir. (Mitoloji dnemi, din dnemi, felsefe dne-
mi, bilim dnemi.) amzda insanlar bilime inanma ve hurafeleri
reddetme dnemini yayorlar.) Bu yaklam hibir bilimsel daya-
na bulunmayan bir safsata, aslsz bir hurafedir.
Dine uymay bir gelenek olarak yorumlamak yanltr. nk
din, doruluu tartma gtrmez vahiy ve peygamberlik misyonu
kanalyla edinilen dnya ve ahirete ilikin bilgilerden, toplumsal
yasalardan, ibadet biimlerinden ve insanlar aras iliki kuralla-
rndan doru szl peygamberin bildirdii haberlerden oluan bir
btndr. Nitelikleri bundan ibaret olan dine uymak, bilime uy-
maktr. nk, bu tr belgeli haberleri dorulamak bilimin grevi-
dir. Daha nce: "Musa kavmine, 'Allah size bir inek kesmenizi
emrediyor.' demiti." (Bakara, 67) ayetini incelerken gelenek ve tak-
Bakara Sresi / 168-171 ....................................................................................... 643

lit kavram zerinde durmutuk. Daha ayrntl bilgi iin oraya ba-
vurulabilir.
in ilgin taraf da bu gr ileri srenlerin, hayatn temel il-
keleri ve toplumsal davran kurallar noktasnda yeme, ime, gi-
yinme, iftleme ve barnma gibi konularda kr krne gelenee
uymaktan, hibir kantlayc aklama yapmakszn heva ve heves
peine dmekten baka bir ey yapmayanlar olmalardr. Evet,
gelenee yeni bir isim uydurduklarn biliyoruz. Artk ona kalkn-
m dnyann benimsedii kural diyorlar. Bylece gelenek ve taklit
ismen deil, ama cismen varln srdryor. Lafz bir kenara a-
tlm, ama anlam genel kabul grmtr.
"Kovan kovalar arasna brak" deyimi bilimsel, ilerici ve
uygarln ifadesi bir slogan, ama "Hava ve hevese uyma; yoksa
seni saptrr." gerei de dinsel bir gelenek ve aslsz bir hurafe
olmutur.
nsanlk hayatn dnce plnnda drt dneme ayrmalarna
gelince, din ve felsefe tarihi bunu yalanlamaktadr. Bilindii gibi
Hz. brahim'in dininin ortaya k Hindistan'da, Msr'da ve
Keldonlerin lkesinde felsefenin ortaya kp yaygnlamasndan
sonraki dnemlere rastlar. Hz. sa'nn dininin ortaya k Yunan
felsefesinden sonradr. Yine Hz. Muhammed'in (s.a.a) dininin (yani
slm'n) ortaya k da Yunan ve skenderiye felsefesinden son-
raya rastlar. Ksacas felsefenin zirveye ulamas, dinin zirvesine
ulamasndan nce gereklemitir. Daha nceki aklamalar-
mzda, Allah'n birlii esasna dayal dinin, ok tanrl dinlerden, ta-
rihsel olarak daha ncelikli olduunu vur-gulamtk.
nsanlk tarihi asndan Kur'n'n onaylad blnme udur:
a) Tm mmetlerin tek bir mmet olduklar ilkel dnem. b) Du-
yumculuk ve maddenin etkinlik kazand dnem. "nsanlar tek
bir mmet idi. Allah peygamberleri, mjdeciler ve uyarclar ola-
rak gnderdi." (Bakara, 213) ayetini incelerken, szn ettiimiz bu
tarihsel dnemlerin niteliklerini de etraflca anlatacaz.
644 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

172- Ey inananlar, size verdiimiz temiz rzklardan yiyin. Yal-


nzca Allah'a kredin; eer sadece O'na kulluk ediyorsanz.
173- Allah size le, kan, domuz eti ve Allah'tan bakas adna
kesileni kesin olarak haram kld. Ama kim zulmetmeden ve snr
amadan mecbur kalrsa, ona bir gnah yoktur. nk Allah hi
phesiz balayan ve esirgeyendir.
174- Allah'n indirdii kitaptan bir eyi gizleyenler ve onunla
deeri az bir eyi satn alanlar; ite onlarn yedikleri karnlarnda
ateten bakas deildir. Allah kyamet gn onlarla konumaz ve
onlar arndrmaz. Ve onlar iin ac bir azap vardr.
175- Onlar, hidayete karlk sapkl, balanmaya karlk
azab satn almlardr. Atee kar ne kadar da dayankldrlar!
176- Bu, Allah'n kitab phesiz hak olarak indirmesindendir.
Kitap konusunda anlamazla denler ise, uzak bir ayrlk iin-
dedirler.
Bakara Sresi / 172-176 ....................................................................................... 645

AYETLERN AIKLAMASI
"Ey inananlar, size verdiimiz temiz rzklardan yiyin." Daha nce
tm insanlara yneltilen genel hitaptan sonra mminlere ynelti-
len zel bir hitaptr bu. Hitabet sanatnda, bir hitaptan dier bir hi-
taba gei olarak nitelendirilir bu durum. Sanki burada t al-
mayan, sylenen szleri dinlemeyen bir gruba hitap etmekten
vazgeiliyor ve imanndan dolay kendisini arana olumlu kar-
lk verene yneltiliyor hitap. ki hitap tarz arasndaki fark, muha-
taplarn farkllndan kaynaklanyor. Allah'a ve onun mesajna i-
nananlar, ary kabul edecekleri beklendii iin "Yeryzndeki
hell ve temiz eyler" yerine "size verdiimiz temiz rzklardan."
ifadesi kullanlmtr.
Bu durum tek ve ortaksz Allah'a kr sunmalarna bir vesile
olarak gndeme getirilmitir. nk onlar Allah'tan bakasna kul-
luk sunmayan muvahhitlerdir. Bu yzden "size verdiimiz temiz
rzklar" deniliyor da "size verilen temiz rzklar" ya da "yeryzn-
deki" eklinde bir ifade kullanlmyor. nk kullanlan ifade, on-
larn yce Allah' tanmalarna, yce Allah'n onlara yakn olduu-
na, onlara acdna, efkat beslediine ilikin bir ima iermekte-
dir. "Min tayyibat-i m re-zaknakum="size verdiimiz temiz rzk-
lardan" ifadesinde, sfat mevsu-fa izafe edilmitir. Yani sfatn
mevsuf konumuna gemesi sz konusu deildir.
nk birinci yaklam asndan anlam, "Tm temiz olan rz-
kmzdan yiyin." eklinde olur. Ki bu, ifadenin atmosferinden de
alglanan yaknlama ve efkat gsterme havasna daha uygun-
dur. kinci yaklam asndan anlam, "Rzkn temizinden yiyin, pis
olanndan deil." eklinde olur ki, ayetlerin ak ile oluan ortama
uymamaktadr bu yorum. nk atmosfer kstlamalar kaldr-
mak, kendi arzular dorultusunda yasalar koymak suretiyle Allah-
'n kendilerine bahettii baz rzklar yemekten kanmalarn,
hibir ilh direktife dayanmakszn yasak koymalarn nlemek
eklinde belirginleiyor.
"Yalnzca Allah'a kredin; eer sadece O'na kulluk ediyorsanz."
Dikkat edilirse, "bize kredin" eklinde bir ifade kullanlmyor,
tersine "Yalnzca Allah'a kredin" deniliyor ki, ifade daha net bir
ekilde tevhidi vurgulasn. "eer sadece O'na kulluk ediyorsanz."
646 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

ifadesi de bu ilkeyi vurgulama amacna yneliktir. Bu ifade de s-


nrlandrmay ve bir noktaya zg klmay dile getirir. Bu yzden
"eer ona kulluk ediyorsanz." denilmiyor.
"Allah size le, kan, domuz eti ve Allah'tan bakas adna kesileni
kesin olarak haram kld." Allah'tan bakas adna kesilenden mak-
sat, put ve benzeri dzmece ilhlar adna kesilen hayvanlardr.
"Ama kim zulmetmeden ve snr amadan mecbur kalrsa" yani
hakszlk etmeden ve haddini amadan. Bunlar zor durumda kal-
maktan kaynaklanan durumlardr. Bu durumda ayeti u ekilde
anlamlandrabiliriz: Kim yasaklanan bu yiyecekleri hakszlk ve a-
rlk pozisyonunda olmakszn bir ekilde yemek zorunda kalrsa,
bundan dolay bir gnah kazanmaz. Ama hakszlk ve arlk po-
zisyonundayken ve bu iki durum zorlanmann etkin unsuru duru-
munda iseler, onlara bunlar yemesi caiz olmaz. "nk Allah hi
phesiz balayandr, esirgeyendir." ifadesi gsteriyor ki, bu ce-
vaz yce Allah'tan mmin kullarna ynelik bir hafifletme ve ruh-
sattr. Yoksa yasaklamann felsefesi ve hkmn hikmeti zorlanma
ortamnda bile mevcuttur.
"Allah'n indirdii kitaptan bir eyi gizleyenler..." Ehliki-tab'a yne-
lik bir knamadr bu. Onlarn ibadet ve baka hususlarla ilgili hell
ve temiz bildikleri birok ey vard ki, ileri gelenleri ve bakanlar
bunlar haram klmt. Oysa yanlarnda bulunan kitap sz konusu
eylerin haramln ngrmyordu. Bunlarn kitapta hell olduk-
lar vurgulanan bu hususlar gizlemelerinin tek nedeni, bakanlar-
dan saladklar kar korumak, liderler nezdindeki makam,
mevki ve mali statlerini devam ettirmekti.
Bu ayet-i kerime, son derece belirgin bir ekilde amellerin so-
mutlatrlmasn, sonularnn gerekleeceini ifade ediyor. Yce
Al-lah ncelikle onlarn Allah'n ayetlerini az bir para karl sat-
malarn, karnlarn atele doldurmak eklinde nitelendiriyor. Son-
ra Allah'n hkmlerini gizlemeyi tercih edip, Allah'n ayetlerini a-
klama karlnda az bir para almay tercih etmelerini, hidayete
karlk sapkl tercih etme eklinde dile getiriyor. Daha sonra
bunu, balanma yerine azaba arptrlmay seme olarak nite-
lendiriyor. Daha sonra tm deerlendirmeyi u arpc ifadeyle
noktalyor: "Onlar atee kar ne kadar da dayankldrlar!" Bu ce-
Bakara Sresi / 172-176 ....................................................................................... 647

zaya arptrlmalarn gerektirecek sular ise, Allah'n hkmlerini


gizlemeye devam etme ve bu tutumlarn srdrme olarak n pla-
na kyor. Bu konuya iyice dikkat et.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


el-Kfi'de "ama kim zulmetmeden ve snr amadan mecbur
kalrsa..." ayeti ile ilgili olarak mam Sadk'n (a.s) yle buyurdu-
u rivayet edilir: "[Ayetin orijinalinde geen] 'el-baiy', av peinde
olandr, 'el-adiy' ise, hrszdr. Zor durumda kalsalar dahi bunlar le
yiyemezler. Bu, onlara haramdr ve Mslmanlara ynelik bu izin
onlar kapsamaz. Onlarn sefer srasnda namaz ksaltmalar da
caiz deildir." [c.3, s.438, h: 7]
Tefsir'ul-Ayy'de mam Sadk'n (a.s) yle buyurduu rivayet
edilir: "el-Baiy, zalim demektir. 'el-Adiy' ise, gasp, [yani bakala-
rnn hakkna zorla el koyan) demektir." [c.3, s.74, h: 151]
Hammad da onun (a.) yle buyurduunu rivayet eder: "el-
Baiy, imama bakaldran, 'el-adiy' de, hrsz demektir." [c.3, s.74, h:
154]
Mecma'ul-Beyan tefsirinde, mam Bkr ve mam Sadk'n (her
ikisine selm olsun) yle buyurduklar belirtilmitir: "Yani Ms-
lmanlarn imamna ba kaldrmakszn (el-baiy) ve gnah ile-
yerek hak ehlinin yolundan sapmakszn (el-adiy)."
Ben derim ki: Bu rivayetlerde iaret edilen hususlar, bu kav-
ramlarn somut belirtileri trndendirler ve bunlar bizim ifadeden
kardmz sonucu da pekitirir niteliktedirler.
el-Kfi ve Tefsir'ul-Ayy'de mam Sadk'n (a.s) "Onlar atee
kar ne kadar da dayankldrlar!" ifadesi ile ilgili olarak, "Yani
onlar kendilerini atee srkleyeceini bildikleri fiilleri ilemeye
ne kadar dayankldrlar!" eklinde bir aklamada bulunduu ri-
vayet edilir. [el-Kfi, c.2, s.268, h: 2; Tefsir'ul-Ayy, c.1, s.75, h: 157]
Mecm'ul-Beyan tefsirinde, Ali b. brahim, mam Sadk'tan (s.a.)
yle rivayet eder: "Onlar atee kar ne kadar da cesurdurlar!"
Yine mam Sadk'tan (a.s) yle buyurduu rivayet edilmitir:
"Ate ehlinin amellerini ne kadar da ok yapyorlar!"
648 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Ben derim ki: Bu rivayetler yakn anlamldrlar. Birinci rivayette


"atee kar dayankllk" ifadesi, atein sebebine kar dayankl-
lk eklinde yorumlanmtr. kinci rivayette "atee kar dayankl-
lk" ifadesi, atee kar cesur olmak -cesaret dayanklln temel
kouludur-" eklinde aklanmtr. nc rivayette ise, "atee
kar dayankllk" ifadesi, "ate ehlinin amellerini ileme" eklin-
de yorumlanyor. Buradaki anlam birinci rivayetin anlamna d-
nktr.
Bakara Sresi / 177 .............................................................................................. 649

177- Yznz dou ve bat tarafna evirmeniz iyilik deildir.


Ama iyilik o kimsedir ki Allah'a, ahiret gnne, meleklere, kitaba
ve peygamberlere inand. Mala olan sevgisine ramen, onu yakn-
lara, yetimlere, yoksunlara, yolda kalmlara, dilencilere ve klele-
re verdi. Namaz dosdoru kld, zekt verdi. (Onlar) ahitletikleri
zaman ahitlerini yerine getirenler, sknt, hastalk, sava zaman-
larnda sabredenler(dir). te, bunlar doru olanlardr, muttakiler
de bunlardr.

AYETN AIKLAMASI
Deniliyor ki: Kblenin Kuds kentindeki Beyt'l-Mukaddes yeri-
ne Mekke'deki Kbe olarak deitirilmesi insanlar arasnda bir
tartmaya, sert mnakaalara yol at. Bu tartmalar ald ban
gitti. Bunun zerine yce Allah tarafndan yukarya aldmz ayet-i
kerime indi.
"Yznz dou ve bat tarafna evirmeniz iyilik deildir." fadenin
orijinalinde geen "birr" bol hayr ve ihsan demektir. Bu kelimenin
"berr" eklindeki okunuu sfat- mebbehedir. (yani bol hayrl ve
ihsan sahibi olan kimse). Yine ifadede geen "kibel" kelimesi de
yn anlamna gelir. Kble kelimesi de bundan tremi ve bir tr
yn ifade eder. fadenin orijinalinde geen "zevi'l-kurba", "yakn-
650 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

lar" demektir. "Yetama" kelimesi, yetimin ouludur ve babas


olmayan ocua denir. "Mesakn" kelimesi, "miskn"in ouludur
ve yoksullukta durumu fakirden daha kt olan kimsedir. "bni's-
sebil" ailesinden uzakta bulunan kimse demektir. "er-Rikab" ke-
limesi, "rekabe"-nin ouludur ve klelik anlamn ifade eder.
"Be's" kelimesi, tpk "bu's" gibi mastardr ve felaket ve yoksulluk
demektir. "Zarr" kelimesi de tpk "zurr" gibi mastardr ve bir in-
sann hastalk, yaralanma, maln yitirme ya da evladnn lmesi
eklinde zarara uramasn ifade eder. "Be's" ise, savan kzt
zaman demektir.
"Ama iyilik o kimsedir ki, Allah'a ve ahiret gnne... inand." Burada
"birr" kelimesinin tanmlanmasndan vazgeilip "berr"-in tanm-
lanmas tercih ediliyor ki, ama, bu ii yapan adamlar nitelikleri-
ne ilikin ayrntl aklamalarla birlikte etraflca tanmlamaktr.
Somut rnekten yoksun bir kavramn etkisiz olacan ve bir fayda
salamayacan ima etmektir. Bu, Kur'n- Kerim'in teden beri
uygulad bir anlatm tarzdr. Kur'n- Kerim konumlar ve durum-
lar aklamak istedii zaman, ncelikle ite rol oynayan kiileri
tanmlama yolunu seer. Sadece kavram aklamakla yetinmez.
Ksacas: "Ama iyilik o kimsedir ki, Allah'a ve ahiret gnne...
inand." ifadesi iyileri tanmlamaya, onlarn durumlarn aklama-
ya yneliktir. Ayet-i kerime, onlar mertebenin, yani inan, amel
ve ahlk mertebelerinin tmn gz nnde bulundurarak
tanmlyor. Balangta "Allah'a inanan...", ardndan "te bunlar
doru olanlardr.", sonra "muttakiler de bunlardr." buyurarak on-
lar tm ynleriyle tanmlyor.
Yce Allah'n iyileri tanmlarken n plna kard niteliklere
gelince; ncelikle onlarn inanlarn gzler nne seriyor: "Allah'a,
ahiret gnne, meleklere, kitaba ve peygamberlere inand." Bu
ifade yce Allah'n kullarnn inanmalarn istedii tm hak pren-
sipleri ve retileri kapsamaktadr. Bu imandan maksat, tm o-
lumlu sonularn beraberinde douran eksiksiz imandr. Yani
kalpte en ufak bir kuku krnts, bir kararszlk, bir itiraz, ya da
hoa gitmeyen bir durumun ba gstermesi annda en ufak bir
kzgnlk bulunmayacaktr. Yine ahlk davranlarda ve pratik ha-
yatta imanla elien bir tavr sergilenmeyecektir. Bu hususun kas-
Bakara Sresi / 177 .............................................................................................. 651

tedildiinin kant da u ifadedir: "te bunlar doru olanlardr." Bu


ifadede doruluk kavram genel olarak dile getirilmi ve kalp ya
da bedensel organlarn bir hareketiyle kaytlandrlmamtr. u
hlde onlar gerek mminlerdir, imanlarnda dorudurlar, tavrla-
ryla imanlarn dorulamaktadrlar.
Nitekim ulu Allah iman-tavr uyumunun zorunluluunu u e-
kilde dile getirmektedir: "Hayr, Rabbine andolsun ki, aralarnda
kan anlamazlklar hususunda seni hakem klp, sonra da ver-
diin hkm ilerinde hibir sknt duymakszn tam anlamyla
kabullenmedike inanm olmazlar." (Nis, 65) Bu durumda onlar,
imann drdnc mertebesine ilikin niteliklere sahip olurlar.
"Rabbi ona, 'Teslim ol' demiti. (O da)'lemlerin Rabbine teslim
oldum.' dedi." (Bakara, 131) ayetini incelerken sz konusu iman
mertebesinin karakteristik zelliklerini okuyucularn dikkatine
sunmutuk.
Ardndan yce Allah iyilerin baz amellerinden sz ediyor: "Ma-
la olan sevgisine ramen onu yaknlara, yetimlere, yoksullara,
yolda kalmlara, dilencilere ve klelere verdi; namaz dosdoru
kld, zekt verdi." Burada namazdan sz ediliyor ki o, ibadetle il-
gili bir hkmdr Yce Allah Kur'n- Kerim'de namaz u ekilde
tanmlyor: "Namaz kt ve iren eylerden vazgeirir." (Ankebt,
45) "Beni anmak iin namaz kl." (Th, 14) Bunun yan sra, madd
hayatn slahna ynelik mal bir ykmllk olan zekttan sz e-
diliyor. Bu iki ibadetten nce de mal vermekten sz edilmiti. Bu-
nunla da zorunlu bir ykmllk olmakszn, muhtalarn ihtiya-
larn gidermek ve aklarn kapatmak amacyla tamamen gnl-
l olarak hayr amal harcamada bulunmak, yoksullara ihsan
etmek kastedilmitir.
Bunun ardndan yce Allah onlarn kimi ahlk zelliklerini
gndeme getiriyor: "Ahitletikleri zaman ahitlerini yerine getiren-
ler, sknt, hastalk ve sava zamanlarnda sabredenler." fade-
nin orijinalinde geen "ahid" kavram bir eye devaml sarlmak ve
kalben ona bal kalmak anlamn ifade eder. -Grld gibi y-
ce Allah bu kavram da genel tutmutur.- Bununla beraber bu kav-
ram, bazlarnn sand gibi iman ve imann hkmlerine uymay
kapsamna almyor. "Ahitletikleri zaman ahitlerini" ifadesi ima-
652 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

nn kapsam d kalmasn gerektirir. nk inanmak, inanmann


gereklerini yerine getirmek, herhangi bir zamanla snrlandrlmaz.
Nitekim ifadede zaman snrlandrlmas son derece belirgindir.
Ancak bu ifade genellii itibariyle insann gerekletirdii her
trl antlamay, verdii her trl vaadi ve yapmaya sz verdii
her hususu ve syledii her sz kapsar. "Falanca eyi muhakkak
yapacam, kesinlikle u eyi terk edeceim" dememiz gibi. n-
sanlar aras ilikilerde, davran kurallar iinde balanan her trl
akit de bu ifadenin kapsam iindedir.
Sabr, musibetlerin drt bir yandan saldrya getii, felaketle-
rin kapy ald zorluk dnemlerinde ve savata aclara kar di-
renebilme gcdr. Ayet-i kerimede n plana karlan bu iki ka-
rakter, iyi ahlkn tmn ifade etmeseler de, ancak bunlar ger-
ekleti mi dierleri de gerekleirler. Antlamaya bal kalmak
ve zorluklara kar sabretme karakterlerinden biri durma ile, biri
de hareket ile ilintilidir. Hareketle ilintili olan, ahde bal kalma
hareketidir. Onlarn bu iki karakterlerinin gndeme getirilmesi ile
u mesaj verilmek isteniyor. Onlar bir sz syledikleri zaman, he-
men onu yapmaya kalkarlar ve kendilerini bir keye ekmezler.
Yce Allah iyileri tanmlarken kulland ikinci ifade udur: "-
te bunlar doru olanlardr." Hi kukusuz bu, bilmeye ve uygula-
maya ilikin tm iyi nitelikleri kapsayc bir nitelemedir. nk
doruluk beraberinde iffetlilik, cesaret, hikmet, adalet ve bunlarn
ayrntlarn douran temel bir karakterdir. nk bir insann ya-
pabilecei inanmak, sylemek ve amel etmektir. Doru karakterli
bir insan olduu zaman bu nitelik birbirleriyle uyuurlar. Yani
dediinden bakasn yapmaz, inandndan bakasn da demez.
nsanolu iten gelen bir duyguyla yaratl itibariyle gerei ka-
bul etme ve geree boyun eme eilimindedir, bunun aksi bir ta-
vr iinde olsa da... Gerei kabul ettii zaman ve bu hususta da
doru bir tutum iinde olduu zaman, inand eyi sylemeye ve
sylediini yapmaya balar. Bu den-klem tanmland zaman, ka-
tksz iman, stn ahlk ve salih amel gereklemi olur. Nite-
kim yce Allah yle buyuruyor: "Ey inananlar, Allah'tan korkun
ve dorularla beraber olun." (Tevbe, 119) Tefsirini sunduumuz aye-
ti kerimedeki "te bunlar doru olanlardr" eklindeki snrlandr-
Bakara Sresi / 177 .............................................................................................. 653

c ifade, snrlandrmay pekitirme, snr ak biimde belirleme


amacna yneliktir. Allah dorusunu herkesten daha iyi bilir, ama
u anlamn belirginlemesi kastedilmitir: Dorularn kim olduu-
nu renmek istiyorsan, ite onlar iyiler (ebrar)dir.
yilerin nc ayrc zellikleri ise, udur: "Muttakiler de bun-
lardr." Buradaki snrlayc ifade de erdemin tamamlandn vur-
gulamaya dnktr. nk iyilik ve doruluk gereklemese, tak-
va da gereklemez.
Yce Allah, bu ayet-i kerimede iyilere ilikin olarak sz konusu
ettii karakteristik zellikleri baka ayetlerde de dile getirmitir:
"yiler de, karm kafr olan bir kadehten ierler. Bir kaynak ki,
Allah'n kullar ondan ierler, fkrtarak aktrlar. Adaklarn ye-
rine getirirler ve ktl salgn olan bir gnden korkarlar. Ona
olan sevgilerine ramen, yoksula, yetime ve esire yemek yedirir-
ler. Biz size srf Allah rzas iin yediriyoruz. ...sabrettiklerinden
dolay onlar cennet ve ipekle mkfatlandrmtr." (nsn, 5-12)
Bu ayetlerde onlarn karakteristik zellikleri Allah'a ve ahiret g-
nne inanmak, Allah rzas iin mal harcamada bulunmak, s-
znde durmak ve sabretmek eklinde dile getirilmitir.
Bir baka yerde de yle buyuruyor: "Hayr, iyilerin kitab
lliyyn'dedir. lliyyn'in ne olduunu sana reten nedir? Yazlm
bir kitaptr, yaklatrlm olanlar onu grrler. yiler elbette ni-
met iindedirler... Onlara mhrl, halis bir araptan iirilir. ...Bir
eme ki yaklatrlanlar ondan ierler." (Mutaffifn, 18-28) Bu ayet-
lerle, bundan nce sunulan ayetler arasnda bir karlatrma ya-
pld zaman iyilerin temel zellikleri ve sonuta urayacaklar
akbet belirginleir. Ayetler iyileri "Allah'n kullar ve mukarrebler
(yaklatrlmlar)" olarak nitelendiriyor.
Bir ayette yce Allah "kullar"n yle tanmlyor: "Benim kulla-
rma kar sen (eytan)in bir gcn yoktur." (Hicr, 42) Yaklatrl-
mlar da u ekilde tantyor: "Ve o sabklar, o nde gidenler, i-
te o yaklatrlanlar. Nimet cennetlerindedirler." (Vka, 10-12)
Dnyada onlar herkesten nce Rablerine koanlardr ve ahirette
de herkesten nce nimet cennetlerine konanlardr. ayet ayet-i
kerimelerin iaretleri dorultusunda durumlar incelenecek olursa
ilgin eylere rastlanacaktr.
654 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

imdiye kadar ki aklamalardan kan sonuca gre, iyiler


yksek bir iman mertebesine sahiptirler. Daha nce deindiimiz
gibi, bu mertebe, drdnc iman mertebesidir. Yce Allah bu mer-
tebeye erienleri u ifadeyle tanmlyor: "nananlar ve imanlarn
bir zulmle kartrmayanlar... te gven onlarndr ve doru yolu
bulanlar da onlardr." (En'm, 82)
"Sknt... zamanlarnda sabredenler." Sabr olgusunun nemini
vurgulamaya dnk olarak, vg amac ile "es-sabirn" kelimesi
irab asndan mensup olmutur. Bazlarna gre, ifade pe pee
vasflar sralamak suretiyle uzaynca, Araplar vg ya da yergi i-
fade eden cmleciklerle vasflan birbirinden ayrrlar. Bunun iin
bazen szn bir ksmnn irabn ref, bir ksmnn irabn da nasb
yaparlar.

AYETN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Resulullah (s.a.a) buyuruyor ki: "Kim bu ayete gre amel eder-
se, eksiksiz imana sahip olur." [Tefsir'us-Safi, c.1, s.161]
Ben derim ki: Resulullah efendimizin vurgulad husus, yapt-
mz aklamalarda son derece belirgindir. Zeccac ve Ferra'nn
yle dedikleri nakledilir: "Bu ayetin ierdii nitelikler Allah tara-
fndan korunan (masum) peygamberlere zgdr. nk bunlar
ancak peygamberler noksansz yerine getirebilirler..." Onlarn bu
yaklamlar ayetlerin ifade ettii anlam zerinde gerei gibi d-
nememekten ve manev makamlar birbirine kartrmaktan
kaynaklanyor. nsan suresindeki ayetler Resulullah'n Ehlibeyt'i
hakknda inmitir. Bu ayetlerde yce Allah onlar "ebrar=iyiler" o-
larak nitelendiriyor ki, onlarn peygamber olmadklarn da biliyo-
ruz. Evet, iyilerin mertebeleri ok yksektir. Bir ayet-i kerimede
yce Allah, Allah' ayakta, otururken ve yan zerinde uzanrken
anan, gklerin ve yerin yaratl zerinde dnen saduyu sahip-
lerinin durumlarn tasvir ettikten sonra, onlarn Allah'tan, kendile-
rini iyilere/ebrara katmalarn istediklerini dile getiriyor: "yilerle
beraber canmz al." (l-i mrn, 193)
ed-Drr'l-Mensr tefsirinde, Hakim et-Tirmiz, Ebu Amir el-
E'ar'den yle tahric eder: "Ya Resulullah, birr'in (iyiliin) tamam
nedir? dedim. Buyurdu ki: Akta yaptn gizlide de yapmandr."
Bakara Sresi / 177 .............................................................................................. 655

Mecma'ul-Beyan tefsirinde mam Bkr ve man Sadk'n (her


ikisine de selm olsun): "Yaknlardan maksat, Hz. Peygamber'in
akrabalardr." buyurduklar rivayet edilir.
Ben derim ki: Bu rivayetin ierii akrabalara ilikin ayeti gz
nnde bulundurarak msdak belirlemek niteliindedir.
el-Kfi adl eserde belirtildiine gre mam Sadk (a.s) yle
buyurmutur: "Fakir, insanlardan dilenmeyen yoksuldur. Miskin,
fakirden daha fazla geimini salama abas iinde olan kimsedir.
el-Bais ise, durumu her ikisinden de daha kt olan kimsedir." [c.3,
s.501, h: 16]
Mecma'ul-Beyan tefsirinde, mam Bkr'n (a.s) "bn-i sebil,
yolda kalm kimsedir." buyurduu rivayet edilir.
et-Tehzb adl eserde belirtildiine gre, efendisiyle mal kar-
l azatlk szlemesi imzalad hlde, taahht ettii maln bir
ksmn deyip de gerisini deyemeyen klenin durumu mam Sa-
dk'tan (a.s) sorulmu o da yle buyurmutur: "Sz konusu kle-
nin a zekt gelirlerinden kapatlr. nk yce Allah, 've
klelere' buyuruyor." [c.8, h: 102]
Tefsir'ul-Kumm'de, mam Sadk'n (a.s) "sknt ve hastalk
zamanlarnda sabredenler" ifadesiyle ilgili olarak "Alkta, susuz-
lukta ve korkulu durumlarda sabredenler" dedii, ayrca "hn'el-
ba's" ifadesi iin de "savan kzt anlarda" buyurduu belirtilir.
[c.1, s.64]
656 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

178- Ey inananlar, ldrlenlerde ksas size farz klnd. Hre


hr, kleye kle, kadna kadn. Ama kimin lehine kardei tarafn-
dan bir ey balanrsa, o zaman (maktuln velisinin) uygun olan
yapmas, (katilin de) gzelce ona (diyeti) demesi gerekir. Bu,
Rabbiniz tarafndan bir hafifletme ve rahmettir. Kim bundan (af-
fettikten) sonra saldrganlkta bulunursa (katili ldrrse), onun i-
in ac bir azap vardr.
179- Ey akl sahipleri, ksasta sizin iin hayat vardr, umulur ki
(ldrmekten) saknrsnz.

AYETLERN AIKLAMASI
"Ey inananlar, ldrlenler de ksas size farz klnd. Hre hr, kle-
ye kle, kadna kadn." Bu hitabn zellikle mminlere ynelik ol-
mas, bu hkmn Mslmanlara zg olduuna ilikin bir iaret-
tir. Mslmanlarn dndaki zimmet ehli ve benzeri aznlk grupla-
rna gelince, ayet-i kerime onlardan sz etmemektedir.
Ele aldmz bu ayet-i kerime, Mide Suresindeki, "Cana
can..." (Mide, 45) ayetine bir aklama konumundadr. Yani ayetler
birbirlerinin aklayclardrlar. Dolaysyla, "Bu ayet tekinin hk-
mn yrrlkten kaldrmtr. nk kleye karlk zgr insan
ve kadna karlk erkek ldrlmez" demenin bir anlam yoktur.
Toparlayacak olursak, "ksas" kelimesi, ksse/yukssu" fiili-
nin mastardr. Yani, bir eyin ardndan gidip sonularn takip et-
Bakara Sresi / 178-179 ....................................................................................... 657

mek demektir. "Kassas" da bu kkten tremitir ve eski eserleri


ve hikayeleri anlatan demektir. Byle biri, gemi topluluklarn
yollarn izlemi gibi deerlendirilir. Ksas'n da bu ismi alm ol-
mas, cinayeti ileyeni izleyip onun bakasna yaptn ona yap-
mak anlamndan ileri geliyor.
"Ama kimin lehine kardei tarafndan bir ey balanrsa." Cmle-
deki ism-i mevsul ile katil kastedilmitir. Dolaysyla katili kapsa-
mna alacak balama ancak ksas ile ilgili olabilir. fadenin oriji-
nalinde geen "ey"den hak kastedilmitir. Bunun belirsiz klnm
olmas (nekre isim olarak getirilmesi) hkm genelletirme ama-
cna yneliktir. Yani "hangi hak olursa olsun, ister tamam, ister
bir ksm olsun. Sz gelimi, maktulun velileri birden ok olunca ve
bunlarn bir ksm da haklarndan vazgeince, bu durumda katile
ksas uygulanmaz, bunun yerine katilin diyet deme zorunluluu
doar. Maktulun velisinin "karde" olarak nitelendirilmesi, sevgi
ve efkat duygularn uyandrma ve balamann daha iyi olaca
mesajn verme amacna yneliktir.
"O zaman, uygun olan yapmas, (katilin de) gzelce ona demesi
gerekir." Bu cmle mptedadr ve haberi de hazfedilmitir. Yani,
maktulun kardei uygun bir tavr iinde, katili izleyip ondan diyeti-
ni talep etmeli, katil de maktulun kardeinin diyetini uygun koul-
lar iinde srncemede brakmadan demelidir.
"Bu, Rabbiniz tarafndan bir hafifletme ve rahmettir." Yani, ksas
yerine diyet hkmnn getirilmesi Rabbiniz tarafndan bir hafif-
letmedir ve bir kere diyete karar verildi mi artk bundan dnlmez.
Yani maktuln velisi affettikten sonra, ksas uygulamaya
kalkamaz. Bu tr bir tavr saldrganlk olarak deerlendirilir. Kim
saldrganlk edip affettikten sonra ksas uygularsa, onun iin can
yakc bir azap vardr.
"Ey akl sahipleri, ksasta sizin iin hayat vardr, umulur ki saknrs-
nz." Bu ifade ksas hkmnn yasalatrlmasnn gerisindeki
hikmete ynelik bir iarettir. Ayrca bu ifadeyle, diyet hkmnn
getirilmesi, balama olgusundaki maslahat ve meziyetin ak-
lanmas, efkat ve merhametin yaygnlatrlmasnn istenmesi ile
balama insanln yararna daha uygundur, eklindeki bir ku-
runtunun bertaraf edilmesi de hedeflenmitir. Demek isteniyor ki:
Geri balama bir ceza indirimi ve bir rahmet belirtisidir; ama,
658 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

genel maslahat ksas ile mmkndr. nk hayatn garantisi k-


sastr. Balama, diyet ya da bunlarn dndaki hibir uygulama
deildir. nsan eer saduyu sahibiyse ksasla hkmeder. "Umulur
ki saknrsnz." yani ldrmekten. Bu ifade, bir bakma ksas
hkmnn yasalatrlmasnn gerisindeki illeti aklamaktadr.
Bazlarna gre, "Ksasta sizin iin hayat vardr..." cmlesi, -
zet oluuna, nemli bir meseleyi ksa ifadelerle anlatna, harfle-
rinin azlna, szel yapsnn akclna ve cmle kuruluunun ra-
hat ve basit oluuna ramen Kur'n- Kerim'de anlam en doyuru-
cu biimde vurgulayan, ifade biiminin doruklarnda olan bir ayet-
tir. Bu ifadede kantsallk gcn, anlam gzelliini ve letafetini,
ifade inceliini ve kantlanan olgunun belirginliini bir arada gr-
mek mmkndr.
Bu ayet inmeden nce, Arap yarmadasnda nam salm sz
ustalar, adam ldrmeye ve ksasa ilikin olarak birtakm vecize-
ler sylemilerdi. Bu vecizelerin ifade yetkinlii, byleyici vurgu-
su, slup ve cmle kuruluu dinleyicileri adeta bylerdi, herkesi
hayran brakrd. rnein, "Katl'ul-ba'z, ihyaun li'l-cem=bazlarn
ldrmek, btn diriltmektir. "Eksir'ul-katl li-yakile'l-katl=ok l-
drn ki, ldrme azalsn." Hemen hemen herkes tarafndan hay-
ranlkla karlanan bir vecize de uydu: "el-Katlu enfa li'l-
katl=ldrme ldrmeyi ortadan kaldrr." Ne var ki bu ayet-i keri-
me, szn ettiimiz vecizelerin tmn unutturdu, ortadan kal-
drd: "Sizin iin ksasta hayat vardr." nk bu ayet-i kerime
hem daha az harften oluuyor, hem de daha kolay telaffuz edilebi-
liyor. Bunun yan sra "ksas" harf-i tarifle belirlenmi, "hayat" ke-
limesi ise bana harf-i tarif getirilmemek suretiyle belirsiz bra-
klmtr. Bununla, sonucun ksastan daha geni ve daha byk
olduu vurgulanmak istenmitir. Cmle ayn zamanda sonuca i-
likin aklamay ierdii gibi, bununla elde edilecek gerek mas-
lahat da ieriyor. O da hayattr. Bu, amacn geri plnnda gizli bu-
lunan anlamn hangi geree dnk olduunu da gsterir. nk
hayata yol aan olgu ksastr, ldrme deil. nk kimi ldrme-
ler hayat yerine, dmanla yol aarlar.
Ayrca cmle de hayata gtren baka unsurlar da vardr. Bun-
lar ldrmenin dnda uygulanan ksasn ksmlardrlar. Bunun
Bakara Sresi / 178-179 ....................................................................................... 659

yan sra cmlede fazladan ifade edilen bir anlam daha vardr. K-
sas kelimesinin ifade ettii anlamn zorunlu kld ikinci bir an-
lam kastediyoruz O da ksasn cinayetin gerekelemesini takip
etmesidir (yani cinayetten nce ksas yaplmaz.) Ki, "ldrme l-
drmeyi ortadan kaldrr" vecizesinden bu anlam elde etmek
mmkn deildir.
Bunun yannda ayet-i kerime, tevik ve ynlendirme ilevini de
gryor. nk ayette insanlar iin ngrlen, ama farknda ol-
madklar ve ayn zamanda sahip olduklar hayata iaret ediliyor.
u hlde bu hayat almalar gerekir. Sz gelimi birine, "Falan yer-
de ya da falan kimsenin yannda sana ait bir mal, bir servet var-
dr." denilmesi gibi.
Ayrca, bu cmle, bir bakma gsteriyor ki, syleyen kii mu-
hataplarnn karn korumaktan, maslahatlarn gzetmekten
baka bir ama gtmyor, yani kendisine dnecek bir sonu gn-
demde deildir. "Sizin iin" ifadesi de bunu gsterir.
Bunlar, tefsirini sunduumuz ayet-i kerimenin ierdii, ifade
ettii mesajlardr. Bazlar birtakm dier ynler de zikretmilerdir
ki mracaat eden elde edebilir. Ama insann kendisi ne kadar bu
ayet-i kerime zerinde dnrse, anlam daha bir belirginlik ka-
zanacak, gzellii ve aydnl seni her gn biraz daha byleye-
cektir. Evet Allah'n sz tm szlerden daha ycedir.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Tefsir'ul-Ayy'de belirtildiine gre, mam Sadk (a.s) "Hre
hr." ifadesiyle ilgili olarak yle demitir: "zgr kimse kleye
karlk olarak ldrlmez; fakat ona ar bir dayak cezas verilir.
Klenin diyeti de denir. Eer bir erkek bir kadn ldrrse ve l-
drlenin velileri de adam ldrmek isteseler, diyetinin yarsn
adamn velilerine vermeleri gerekir. [c.1, s.75, h: 158]
el-Kfi'de Haleb yle der: "Yce Allah'n, 'Kim bunu sadaka
olarak balarsa, o kendisi iin keffaret olur.' (Mide, 45) ayetinin
anlamn, mam Sadk'tan (a.s) sordum. Buyurdu ki: 'Balad
ceza kadar, kendi gnah da balanr.'" Sonra, Ama kimin kar-
dei tarafndan bir ey balanrsa, o zaman uygun olan yap-
mas, gzelce ona demesi gerekir.' ayetinin ifade ettii anlam
660 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

sordum, buyurdu ki: 'Bir diyetin denmesine karlk olarak kendi-


si ile sulh yapmsa, ykmllk altnda olan kii kardeine zorluk
karmamaldr. Ve anlama salandktan sonra, diyeti demesi
gereken kii de demeyi srncemede brakmamaldr.' Sonra,
'Kim bundan sonra saldrganlkta bulunursa, artk onun iin ac
bir azap vardr.' ifadesi hakknda sordum, buyurdu ki: Burada kas-
tedilen, diyet kabul eden ya da katili balayan yahut baran,
buna ramen, intikam iin adam ldren kiidir. Nitekim yce Al-
lah da buna iaret ediyor." [c.7, s.88, h: 2]
Ben derim ki: Bu anlamlar ieren rivayetlerin says olduka
fazladr.

KISASLA LGL BR LM NCELEME


Ksas ayetinin indii sralarda ve ncesinde Araplar, adam l-
drmeye karlk ksasn uygulanmas gerektiine inanrlard. Ne
var ki bunun nasl uygulanacana ilikin kesin bir modelleri yok-
tu. Bu durum daha ok soruna taraf olan kabilelerin gllk veya
zayflklarna bal bir gelime gsterirdi. Bazen ldrlen bir er-
kee karlk bir erkek, bir kadna karlk bir kadn ldrlerek
ldrmede eitlik ilkesi gzetilirdi. Bazen bir adama karlk on
adam, kleye karlk hr adam, tbiye karlk bakan ldrlr-
d. Zaman olurdu bir kabile ldrlen bir adamlarna karlk bir
kabileyi topluca kltan geirirdi.
Tevrat'n "k" kitabnn yirmi birinci ve yirmi ikinci blmle-
rinde ve "say" kitabnn beinci ve otuzuncu blmlerinde de ya-
zld gibi Yahudiler de ksas ilkesine inanrlard. Kur'n- Kerim,
bu hususa ilikin olarak Yahudilere getirilen ykmll u ifa-
delerle aktarr: "Onda onlara: Cana can, gze gz, buruna burun,
kulaa kulak, die di ve yaralara karlk ksas yazdk." (Mide,
45) Elimize ulaan bilgilere gre, Hristiyanlar adam ldrme su-
una karlk olarak balama ve diyetten baka bir tutum
benimsemezlerdi. Konum ve uygarlk dzeylerinin farkllna kar-
n hemen her ulus ve topluluk bir ekilde ksas ilkesini benim-
serdi. Fakat son alara kadar bile bu ilke tam bir sistem eklini
alm deildir.
Bakara Sresi / 178-179 ....................................................................................... 661

slm bu hususta btnyle ortadan kaldrmak (ilga) ile kesin-


likle uygulama (ispat) arasnda orta yolu benimsemitir. Yani k-
sasn gerekliliini vurgulam; ama uygulann vazgeilmez ola-
rak sunmamtr. Aksine, balamaya ve diyete de ak kap b-
rakmtr. Bunun yan sra ksas ilkesini denklik esasna dayan-
drmtr. ldrenle ldrlen arasnda denklik esastr. Hre hr,
kleye kle ve kadna kadn.
Genelde ksas ilkesine zelde de adam ldrme suunun ce-
zas olarak ksas ilkesinin uygulanmasna kar klmtr, ileri u-
luslarn koyduklar uygar yasalar bu ilkeyi iermiyor ve gnmz-
de uygulanmasn kabul grmyor diye.
Diyorlar ki: Adam ldreni ldrmek insann tiksindii, doa-
snn benimsemedii bir uygulamadr. Byle bir durumla kar
karya kald zaman insan vicdan, insanla ynelik acma duy-
gusundan ve hizmet isteinden dolay buna engel olmak ister.
Yine diyorlar ki: Birinci ldrme bir ferdin kayb demekse, i-
kinci ldrme de kayp stne kayptr. Ve diyorlar ki: Ksas ilkesi-
ne dayanarak adam ldrmek kat yrekliliktir, intikam alma ar-
zusunun ifadesidir. Bu ise, genel eitim pln erevesinde insan-
dan uzaklatrlmas gereken bir eilimdir. Adam ldrme suunu
cezalandrrken de iin eitsel ynn gz nnde bulundurup
terbiyenin zorluuyla cezalandrmak lazmdr. Bu da, ldrmenin
dnda hapis ve benzeri ar cezalarla gerekletirilebilir.
Bu grn mensuplar dncelerini u ekilde savunurlar:
Bir sulu, ancak akl hastas olduu zaman sulu olabilir. Dolay-
syla su ileyen katilin akl hastanesine konulup tedavi edilmesi
gerekir.
Bir itirazlar da udur: Uygar yasalar mevcut olan topluma
uygulanr. Toplum hep ayn durumda kalmad iin kanunlar da
hep ayn durumda kalmazlar. Bu yzden ksas ilkesini,
gnmzn ileri toplumlar bata olmak zere tm toplumlar iin
ngrlm ebedi bir uygulama olarak sunmak yersizdir. Bir top-
lum elinden geldiince bireylerinin varlndan yararlanmaldr.
Suluyu ldrmenin dnda verim ve sonu asndan ilenen
sua denk bir cezayla cezalandrmas mmkndr, mebbet
hapis ve yllarca hapiste kalmak gibi. Bu uygulamada iki hak
662 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

piste kalmak gibi. Bu uygulamada iki hak birden gzetilmi olur,


toplumun hakk ve ldrlenin akrabalarnn hakk.
Adam ldrmenin cezalandrlmasnda ksas ilkesini ngren
yasamay inkr edenlerin asl dnsel dayanaklar bunlardr.
Kur'n- Kerim btn bunlara bir cmleyle cevap vermitir:
"Kim, bir cana veya yeryznde bozgunculuk karmaya karlk
olmakszn bir can ldrrse, btn insanlar ldrm gibidir.
Kim de onu diriltirse, btn insanlar diriltmi gibi olur." (Mide,
32)
Bunu yle aklayabiliriz: Bireyler arasnda yrrlkte olan
yasalar, itibar ve faraz olmakla beraber, bunlarn konuluunda
toplumsal kar gzetilir. u kadar var ki, bu hususta temelden
etkin rol oynayan illet insann dsal karakteridir ki, insann eksik-
liklerinin giderilmesini ve organik ihtiyalarnn karlanmasn n-
grr. Bu d realite, insana arz olan say ve toplumsal tek biim
deildir. nk toplumsal biim bizzat kendisi de insann organik
varlnn bir eseridir. Bu d realite, insann kendisi ve karakteri-
dir. Tmnn insan olmas ve varlk olarak bireyin toplum, toplu-
mun da birey gibi olmas noktasnda bir insan ile bir araya gelmi
binlerce insan arasnda bir fark yoktur.
Bu varolusal karakter, yapsal olarak birtakm gler ve ara-
larla donatlmtr. Bunlar aracl ile yokluu kendisinden uzak-
latrr. nk yaratl olarak var olma sevgisine ve hayatn tehli-
keye sokan her trl olumsuzluu bertaraf etme eilimine sahip-
tir. Bunun iin mmkn olan her yntemi, ulaabildii en u nok-
taya kadar kullanr. ldrmeye ve idam etmeye kadar vardrr ii.
Bu yzden hibir insan gremezsin ki, yaratl olarak kendisini l-
drmek isteyeni ldrmek istemesin ve amacna ulamadan on-
dan vazgesin. Sz edilen kalknm ve ileri uluslar, bamszlk-
larn, zgrlklerini ve ulusal varlklarn savunmak iin sava-
maktan kanmazlar. Nerede kald kendilerini ldrmek isteyenle-
ri?!
Kanunlar ineyenlere kar da sonuna kadar mcadele eder-
ler. Bunun iin adam ldrmekten de ekinmezler. karlarn ko-
rumak iin, eer baka yntemler zm getiremiyorsa, sava bir
yntem olarak kabul ederler. Ki bu sava dnya iin bir ykm, ev-
re ve nesil iin yokolutan baka bir ey deildir. Birtakm uluslar
Bakara Sresi / 178-179 ....................................................................................... 663

alabildiine silahlanyor, elindeki silahlar gelitirme savamn


veriyor, baka uluslar da dengeyi salamak iin silahlanyor ve her
gn biraz daha ileri silah teknolojisinden yararlanma gereini du-
yuyor.
Btn bunlar ancak toplumun durumunu gzetmek ve top-
lumsal hayat korumakla izah edebiliriz. Toplum ise, doann n-
grd, insann z yaratlnn gerektirdii bir oluumdur.
Doa ve z yaratl ayrnt niteliindeki rnn korunmas iin
onun znn ldrlmesine, yok edilmesine ve ortadan kaldrl-
masna izin verir mi? Baknz uygar toplumlar kendi hayatlarn
korumak gerekesiyle buna izin vermiyorlar, bu nasl uygarlktr ki,
ldrmeye kastedip de ldrmeyenin ldrlmesini uygun gryor
da, ldrmeye kastedip ve bizzat fiili gerekletirenin ldrlme-
sine izin vermiyor? Bu nasl doadr ve bu nasl karakterdir ki, ta-
rihsel realitenin aksi bir durumu ngrr? "Kim zerre arlnca
hayr yapmsa onu grr ve kim zerre arlnca er yapmsa
onu grr. Her amelin bir akslameli vardr. Etki tepki yaratr." e-
sasna dayal yasalara gre hareket eden tabiat, adam ldrme-
nin karl olarak adam ldrmeyi zulm olarak nitelendirip
kendi kendisiyle eliir mi?
Kald ki, slm, tevhit dinine bal olmad srece insana bir
deer ve evrensel terazide bir arlk tanmaz. slm'a gre btn
insanlk lemi ile tevhit dinine mensup bir tek insan ayn arla
sahiptirler. Dolaysyla her ikisine ilikin hkm de bir olmaldr.
Dolaysyla bir mmini ldren kimse, evrensel gerein onurunu
kk drd, lekeledii iin btn insanlar ldrm gibidir.
Bir cana kyan kimsenin varoluun tabiatna gre tm canlara
kym olmas gibi. Fakat, uygar denilen uluslar dini nemsemez-
ler. ayet, onlarn llerinde din de -stn olmas bir yana- me-
deni toplumla ayn l ve deere sahip olsayd, toplum iin ver-
dikleri hkm din iin de verirlerdi.
Ayrca slm btn dnya iin geerli olmak zere yasalar ko-
yar, zel bir ulus ve belli bir mmet iin deil. Kalknm olarak ni-
telendirilen toplumlar ise, bireylerin teker teker eitilmeleri sonu-
cuna ve hkmetlerinin uygulamasnn iyi olduuna kesin olarak
kani olduktan sonra; cinayetler ve facialara ilikin istatistikler
664 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

mevcut eitimin etkin olduunu, yaplan eitimin sonucu olarak


toplumun ldrme ve iddetten nefret ettiini, ancak baz istisnai
durumlarda ittifak edebildiklerini, dolaysyla ldrme dndaki
cezalara raz olduunu ortaya koyduktan sonra herhangi bir h-
km koyarlar. Ne var ki, slm bu eitimi ve bunun sonucu olan
balama duygusunu dlamaz. Fakat bundan nce ksas ilkesini
bir esas olarak yasamann temeline oturtur.
Yce Allah'n ksas ayetindeki u sz buna ynelik bir iaret-
tir: "Ama kimin lehine kardei tarafndan bir ey balanrsa, o
zaman uygun olan yapmas ve gzelce demesi gerekir." Bu aye-
tin ifadesi, eitme amacna yneliktir. Bir kavim, ulusal vncn
affetmekte olduuna inandklarnda hibir zaman intikam almaya
ynelmez.
Dier toplumlarda ise, durum bunun tersinedir. Bunun kant
da canilerin, bozguncularn ve sulularn durumudur ki, bunlar ne
ar hapis, ne de meakkatli bir alma yldrr. Hibir vaaz ve
hibir t bunlar zerinde etkili olamaz. nsan haklar gibi bir
dertleri ya da deerleri yoktur. Hapishanelerdeki hayat onlar iin
dardaki aalk, meakkatli ve ileli hayattan daha stn, daha
sempatik ve daha konforludur. Bu yzden hibir knama, hibir
yergi onlar rktmez, hapis ve dayak onlar korkutmaz.
Yine istatistiklerden rendiimiz kadaryla su oranlar gn-
begn artmaktadr. u hlde her iki toplumu -zellikle ikincisini-
kapsayacak genel hkm ksas olmal ve balamaya da cevaz
verilmelidir; ayet toplum ileri bir dzeye gelmise ve balamaya
ilikin eitim pln baarya ulamsa. (slm, eitim iin azami
abay sarf etmekten kanmaz.) Ama toplum bir ke doru
gidiyorsa ya da Rabbi-nin nimetlerini inkr etmesi sz konusuysa
ve doru yoldan sapmsa, bu durumda ksas ilkesini uygulamak
gerekir ve balamaya da cevaz verilmelidir.
nsancl acma duygusu ve merhamete ilikin szlere gelince;
her acma vgye deer olmad gibi, her merhamet de iyi deil-
dir. Bir caniye, bir gaddara, ta kafalya, inatya, cana ve rza kas-
teden birine merhamet etmek salih fertlere ar bir darbedir. Her
yerde bu duyguyu n plana karmak, evrensel dzenin bozulma-
Bakara Sresi / 178-179 ....................................................................................... 665

sna, insanln yoklua doru yuvarlanmasna ve stn nitelikle-


rin geersiz olmasna yol aar.
Bu yaklammz, "ksas ilkesi kat kalpliliin ve intikam alma
duygusunun ifadesidir." eklindeki yaklam iin de geerlidir.
nk zulme urayann kendisine zulmeden birinden intikam al-
mas adalet ve hakkn gereklemesi demektir. Yani knanmas
gereken irkin bir davran deildir. Adalet sevgisi de kt bir nite-
lik saylmaz. Kald ki, adam ldrmeye karlk olarak ksas ilke-
sini uygulamak, srf intikam alma duygusuna dayanmaz. Tersine
bu uygulamada toplumsal eitim ve fesat kapsnn kapatlmas
esastr.
"Adam ldrmek bir akl hastaldr. Bunun hastanede tedavi
edilmesi gerekir." eklindeki ifade bir mazerettir, bir bahanedir.
(Ne gzel bir mazeret) ki, toplum iinde adam ldrmenin, utan-
mazln ve cinayetlerin yaygnlamasna yol aar. Adam ldr-
meyi ve fesat karmay seven birisi, bu karakterin akl bir hastalk
ve geerli bir zr sayldn ve hkmetlerin bu sular ileyenleri
zenle ve efkatle tedavi etmelerinin gerekliliini ve hkmetlerin
de byle bir inanca sahip olduunu bilen birisi nasl olurda her gn
cinayet ilemez?
"Zor ilerde kullanmak, bununla beraber hapislerde tutarak
topluma karmalarna engel olmak suretiyle sulularn varln-
dan yararlanmak gerekir." eklindeki iddia, eer bir geree da-
yanyorsa, u hlde neden yasalara kar ilenen sulara idam ce-
zas vermek suretiyle elikiye dyorlar. -nk hemen hemen
dnyann tm lkelerinde sisteme kar ilenen sular lmle ce-
zalandrlr.- Bunun tek nedeni sisteme kar ilenen sular lm-
le cezalandracak kadar nemsemeleridir. Oysa, daha nce fert ve
toplumun doa asndan eit neme sahip olduklarn vurgula-
mtk.
666 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

180- Birinize lm geldii zaman, eer geride bir hayr (mal)


brakacaksa, anaya, babaya, yaknlara, uygun biimde vasiyet
etmek yazld. Bu, muttakiler zerinde bir haktr.
181- Kim iittikten sonra onu deitirirse gnah, ancak onu
deitirenlerin boynunadr. Hi phesiz Allah iiten ve bilendir.
182- Kim de vasiyet edenin bir hata veya gnah ilemesin-den
korkarda taraflarn aralarn dzeltirse, ona gnah yoktur. Gerek-
ten Allah balayan ve esirgeyendir.

AYETLERN AIKLAMASI
"Birinize lm geldii zaman, eer geride bir hayr brakacaksa...
vasiyet etmek size yazld." Bu ayet-i kerime zorunluluk ifade ediyor.
nk Kur'n- Kerim'de "yazld" ifadesi kesinlik ve gereklilik bil-
diren hususlarla ilgili olarak kullanlr. Ayetin sonundaki "bir hak"
ifadesi de bunu pekitirmektedir. nk "hak" da tpk "yazld"
kelimesi gibi gereklilik ngrr. Ne var ki, "hak" deyiminin "mut-
takiler"le snrlandrlm olmas, ifadenin farzla ve zorunlulua
ynelik kantsalln bir miktar yumuatyor. nk genel bir
farziyet iin en uygunu "mminlere bir haktr" denilmi olmasyd.
Her ne ise, bazlar bu ayetin verasete ilikin ayet ile neshedildiini
sylemilerdir. Eer dedikleri gibiyse, ifadenin ierdii farz hkm
yrrlkten kaldrlm, ama sevdirme amal mendupluk devam
Bakara Sresi / 180-182 ....................................................................................... 667

ediyor demektir. Belki de ifadenin sonundaki "hak" deyiminin


"muttakiler"le snrlandrlmas bu amaca yneliktir.
fadede geen "hayr"dan maksat maldr. Bununla i yaplabi-
len miktardaki bir mal kastedilmi olsa gerektir. Herhangi bir i
yapmaya yaramayan bir miktar kastedilmemitir. fadenin orijina-
linde geen [ve "uygun biimde" olarak anlamlandrdmz]
"maruf' deyimi ile, iyilik ve ihsan nitelikli ilerde genel geer uygu-
lama kastedilmitir.
"Kim iittikten sonra onu deitirirse gnah, ancak onu deitiren-
lerin boynunadr." "Gnah" kelimesindeki zamir, deitirme fiiline
dnktr. teki zamirler ise, "uygun bir vasiyet"e dnktrler. [E-
er "vasiyet" kelimesine dnk olan zamirlerin mzekker olmas
sz konusu edilir ve zamirlerin mennes olmas gerektii sylenir-
se cevapta deriz ki:] Bu kelime iki iki eit zamiri kabul edebilecek
bir mastardr. fadede "onu deitirenlerin "denilmi olup da "on-
larn" denilmemi olmas, gnahn sebebini gsterme amacna
yneliktir. Bu da "uygun vasiyeti deitirme"dir. Ancak bu ekilde
ikinci ayetin bununla balantl olarak deerlendirilmesi mmkn
olabilir.
"Kim de vasiyet edenin bir hata veya gnah ilemesinden korkar da
taraflarn aralarn dzeltirse, ona gnah yoktur." Ayetin orijinalinde
geen "cenef" kelimesinin anlam "eilim ve sapma"dr. Bazlar,
"Bu kelime yani "cenef" iki ayan da ynelik eilimini ifade e-
der. Nitekim "henef" de ayaklarn ie doru eilimlerini ifade e-
der" demilerdir. Her hlkrda, bu ifadede kastedilen ama, g-
naha eilim gstermedir. nk ifade "gnah" kelimesi ile ba-
lantl olarak kullanlmtr.
Bu ayet, nceki ayetin ifade ettii anlamn ayrntl bir akla-
mas niteliindedir. Bunu gz nnde bulundurarak -Dorusunu
Allah herkesten daha iyi bilir- ayetleri birlikte u ekilde anlam-
landrabiliriz: Deitirmenin gnah, uygun vasiyeti deitirenlerin
boynunadr. Buna u tarz bir ayrntl aklama getiriliyor. "Kim de,
vasiyet edenin vasiyetinin gnah olmasndan ya da gnaha eilim-
li olmasndan korkarsa ve bu vasiyeti iinde gnah olmayan ve
gnaha eilimi bulunmayan bir duruma sokmak suretiyle tarafla-
rn arasn bulursa, ona bir gnah yoktur. nk uygun vasiyeti
668 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

deitirmi olmaz. Tersine vasiyetin ierdii gnah ve sapma un-


surlarn ayklam olur.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


el-Kfi, et-Tehzib ve Tefsir'ul-Ayy adl eserlerde1 (ifade son
esere aittir) Muhammed b. Mslim'in yle dedii rivayet edilir:
"mam Sadk'a (a.s) dedim ki: 'Vris olana vasiyet etmek caiz mi-
dir?' 'Evet.' buyurdu, sonra 'Eer bir hayr brakacaksa, anaya, ba-
baya, yaknlara uygun bir biimde vasiyet etmek yazld.' ayetini
okudu."
Tefsir'ul-Ayy'de, mam Sadk (a.s) babasndan, o da Hz. Ali'-
den (a.s) yle rivayet eder: "Kim lm deindeyken varis olma-
yan akrabalar hakknda vasiyette bulunmazsa, amelini gnahla
sonulandrm olur." [c.1, s.76, h: 166]
Yine Tefsir'ul-Ayy'de, mam Sadk'n (a.s) bu ayetle ilgili ola-
rak yle buyurduu rivayet edilir: "mamlk sfatna sahip olanlar
iin yce Allah insanlarn mallar iinde bir hak belirlemitir." Ravi
diyor ki: "Bunun bir snr var m?" dedim. "Evet" buyurdu. "Peki ne
kadardr?" dedim, "En az altda bir, en ou te birdir." dedi. [c.1,
s.76, h: 163]
Ben derim ki: Ayn anlam ieren bir aklamay da eyh
Saduk el-Fakih adl eserinde mam Sadk'tan (a.s) rivayet etmi-
tir.2 Aslnda bu yorum, ayeti yce Allah'n Ahzab suresindeki sz-
ne balantl olarak ele almann gzel bir rneidir. Ulu Allah yle
buyuruyor: "Peygamber, mminlere canlarndan ileridir. Onun e-
leri de onlarn anneleridir. Rahim sahipleri de Allah'n kitabnda
birbirlerine teki mminlerden ve muhacirlerden daha yakndr-
lar. Ancak velilerinize bir iyilik yapmanz hri. Bunlar kitapta ya-
zlmtr." (Ahzb, 6)
Bu ayet-i kerime, slm'n ilk dnemlerinde muhacirlerle Ensar
arasnda gerekletirilen kardelik akdinin ngrd veraset uy-
gulamasna ilikin hkm yrrlkten kaldryor. Kardelik akdi
gerei varis olmay geersiz klarak, bunun yerine akrabalk yoluy-

1- [el-Kfi, c.7, s.10, h: 5; et-Tehzib, c.9, h: 793; Tefsir'ul-Ayy, c.1, s.76, h: 164]
2- [Men La Yahzuruh'ul-Fakih, c.4, s.44]
Bakara Sresi / 180-182 ....................................................................................... 669

la varis olma zorunluluunu getiriyor. Daha sonra velilere yapla-


cak iyilii bu genel kuraln kapsamnn dnda tutuyor. Bilindii
gibi ayet-i kerime Hz. Peygamberi ve onun pak soyunu mminlerin
velisi saymtr. te kapsam d braklan bu iyilik, "eer bir hayr
brakacaksa..." ayetinin konusunu oluturuyor ki burada iaret e-
dilen kimseler de akrabalardr. Bu aklama sonucu aradaki m-
nasebeti anlam olmalsn.
Tefsir'ul-Ayy'de, mam Bkr veya mam Sadk'n (her ikisi-
ne de selm olsun) "Birinize lm geldii zaman..." ayetinin ier-
dii hkm "feraiz" ayetinin ierdii hkm tarafndan yrrlkten
kaldrlmtr." buyurduu (a.s) rivayet edilir. [c.1, s.77, h: 167]
Ben derim ki: Bundan nceki rivayetler ve bu rivayet birlikte
deerlendirildiinde; ayet-i kerimenin yrrlkten kaldrlan yn-
nn vaciplik olduu, mstehaplk ynnn ise devam ettii sonu-
cu kacaktr.
Mecma'ul-Beyan tefsirinde mam Bkr'n (a.s) "Kim de vasi-
yet edenin bir hata veya gnah ilemesinden korkarsa." ifadesi
ile ilgili olarak yle dedii rivayet edilir: "fade de geen "cenef'
kiinin caiz olduunu bilmedii bir ynden hataya dmesi de-
mektir."
Tefsir'ul-Kumm'de mam Sadk'n (a.s) yle buyurduu belir-
tilir: "Adam vasiyetini yaptktan sonra vasiyeti alann vasiyeti de-
itirmesi caiz olmaz. Aksine dinledii vasiyeti olduu gibi koru-
mas gerekir. Ancak, yce Allah'n emrettiinin dnda bir hususu
vasiyet edip vasiyetinde gnaha dmesi ve zulme neden olmas
baka. Byle bir durumda kendisine vasiyet edilen kiinin bu vasi-
yeti hakka gre dzeltmesi caiz olur."
"Sz gelimi, bir adamn birden fazla varisi varsa, tutup tm
maln bazlarna vasiyet etse ve dierlerini bundan yoksun brak-
sa, vasiyeti alan kiinin bunu hakka gre dzenlemesi caiz olur.
Ayet-i kerimedeki 'hata ve gnah' ifadesiyle kastedilen de budur.
u hlde 'cenef ' vasiyet edenin varislerinden bazlarna eilim
gsterip dier bazsn dlamas demektir. Gnah ise, adamn va-
siyet ettii kimseye atekedeler kurmasn ve iki yapmasn em-
retmesidir. Vasiyeti alan kimsenin bunlara uymamas caizdir."
670 ......................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.1

Ben derim ki: Bu rivayette, "cenef" kavramna verilen anlam


"taraflarn arasn bulmas" ifadesine de aklk getirmektedir. u
hlde kastedilen, vasiyet edenin bir ksm varise eilim gsterme-
si yznden varisler arasnda bagsteren ekimeyi ortadan kal-
drmaya ynelik slah edici giriimlerde bulunmaktr.
el-Kfi adl eserde, Muhammed b. Sevka'nn yle dedii belir-
tilir: "Kim iittikten sonra onu deitirirse gnah onu deitiren-
lerin boynunadr." ifadesi ile ilgili olarak mam Bkr'a (a.s) sor-
dum. Buyurdu ki: "Bu ifadenin kapsad durum, sonrasndaki
'Kim de vasiyet edenin bir hata veya gnah ilemesinden korkar
da taraflarn aralarn dzeltirse, ona gnah yoktur.' ifadesinin i-
erdii durumun hkmnce yrrlkten kaldrlmtr. Yani kendi-
sine vasiyet edilen kii, eer vasiyet edenin bu vasiyetiyle, Allah'n
honut olmad ve hakka ters den bir eyi istemek suretiyle ev-
ladyla ilgili olarak gnaha dmesinden ve dorudan sapmasn-
dan korkarsa, vasiyeti hakka gre dzeltmesinde ve hak yolunda
Allah'n rzasna uygun hale getirmesinde ona, yani vasiyeti dinle-
yen kiiye bir gnah yoktur. [c.7, s.21, h: 2]
Ben derim ki: Bu rivayet, ayetin ayetle tefsir edilmesine bir r-
nektir. Dolaysyla nesh kelimesinin kullanlmas, stlah anlam i-
fade etmez. Daha nce de sylediimiz gibi mamlarn szlerinin
arasnda geen "nesh" kavram, kimi zaman usulclerin bu kav-
rama ykledikleri anlam ifade etmeyebilir.

Hamd Allah'a mahsustur.

You might also like