You are on page 1of 50

Mukaddime

Hamd Âlemlerin rabbi olan Allah’a olsun. Ona hamd eder, ondan yardım
ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerlerinden ve kötü amellerimizden
ona sığınırız. Kimi hidayete erdirirse onu saptıracak yoktur. Kimi de
saptırırsa ona hidayet edecek yoktur. Allah’tan başka ilah olmadığına,
tek olduğuna ve hiçbir ortağı olmadığına şahitlik ederim. O ki yüce
kitabında şunları söyler:

“(Ey müminler!) Gerek hafif, gerek ağır olarak savaşa çıkın, 3


mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz,
bu sizin için daha hayırlıdır.” [Tevbe, 41]

“Allah mü’minlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine cennet


karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar,
öldürürler ve öldürülürler. Allah, bunu Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da
kesin olarak va’adetmiştir. Allah’tan daha çok sözünü yerine getiren
kim vardır! O halde O’nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden
dolayı sevinin. İşte bu, büyük kazançtır.” [Tevbe, 111]

Salât ve selam kıyamete yakın bir zamanda sırf Allah’a kulluk yapılsın
diye kılıçla gönderilen Peygamberimiz Muhammed’in g üzerine olsun.

O ki; kendisinden sahih bir rivayetle şunlar nakledilmiştir:

“İşin başı islam, direği namaz ve zirvesi de cihattır.” [Tirmizi bunu


rivayet etmiştir.]
Aynı şekilde salât ve selam onun ehline, sahabesine, onun hidayetiyle
hidayet bulana ve kıyamet gününe kadar onun sünnetini takip edenin
üzerine olsun.

Ve sonra;

Allah b, İslam Devleti karargâhlarında ve şerii okullarında cihad fıkhıyla


ilgili bu kısa araştırmayı hazırlanmasını bize kolaylaştırdı. Bunun
her okuyucu, talebe, yeni başlayan ve ders gören herkesime kolay ve
anlaşılır olmasına özen gösterdik. Allah yolunda cihad edip ribat tutan
tüm kardeşlerimizin dikkat etmesi gereken en önemli konuları buraya
aktardık.

Burada aktarmış olduğum doğrular tek olan Allah’tandır. Eğer bir hata,
eksiklik veya karışıklık varsa o da nefsimden ve şeytandandır. Allah’tan
beni bağışlamasını ve affetmesini diliyorum. Çünkü o çokça affeden
ve çok merhametli olandır. Allah’tan bu amelimi sırf kendi rızası için
4 kılmasını ve tüm mücahidlere fayda vermesini diliyorum.

Araştırmacı
Cihadın Tanımı

Cihad için yapılan çokça tanımlar vardır. Biz bir kaç tanesini buraya
aktaracağız.

İlk Olarak Sözlük Anlamı:

Cahede, cihad, mucahede katele el-aduvve ve cahede fi sebilillah


(Allah yolunda düşmanlarla savaştı ve cihad etti.) bu kelime “cehd”
kelimesinden türemektedir. Bu ise meşakkat ve güç demektir. 5

Lisan El-Arab kitabında:

Cihad: Savaşta imkânlarını, dilini veya güç yetirebildiği herhangi bir


şeyini kullanmasıdır.1

İkinci Olarak Terim Anlamı:

Kâfirleri öldürmede gayretini sarf etmesidir.2

1 Lisan El-Arab, 3/134, chd maddesi.


2 Ehser El-Muhtesirat, 1/1.
Cihad’ın Farz Olmasının Hikmetleri

Allah yolunda cihadın birçok hikmetleri ve büyük gayeleri bulunmaktadır.


Bunu özelde Allah yolunda cihad edenler anlayıp ve bilirken genelde de
cihadı ve mücahidlerin hayatını okuyanlar bilir.

Biz bunların bir kaç tanesini burada zikredeceğiz:

1. Allah’ın c emretmiş olduğu bu büyük farzı, bizzat Resulü Muhammed


6 g, ashabı ve bu yolda onları kıyamete kadar takip edecek olanlar
tatbik etmişlerdir. Çünkü bu amellerin en faziletlilerindendir.
Belki Müslümanın ibadet olarak yapacağı en faziletli ibadettir.
Kur’an ve sünnette cihadın emri ve teşvikine, fazileti ve ibadetler
arasındaki yüksek derecesine, Allah yolunda cihad edenlere Allah’ın
c hazırlamış olduğu şeylere dair bir çok delil vardır. Nitekim
Allah c şöyle buyurmaktadır. “Allah mü’minlerden, mallarını ve
canlarını, kendilerine cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü
onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. Allah,
bunu Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da kesin olarak va’adetmiştir.
Allah’tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde
O’nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin.
İşte bu, büyük kazançtır.”1

2. Cihad ile zulüm def edilir, hak sahibine hakkı verilir, fesad ve yıkım
engellenir. “Eğer Allah’ın insanlardan bir kısmının kötülüğünü
diğerleriyle savması olmasaydı elbette yeryüzü altüst olurdu.”2
1 Tevbe, 111.
2 Bakara, 251.
3. Cihad, Müslümanların siyasi varlığını ve izzetini muhafaza eder.
Aynı zamanda zayıf kimselere yardımı da içerir. “Size ne oldu da
Allah yolunda ve “Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden
çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı
yolla!” diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda
savaşmıyorsunuz!”1

4. İkiyüzlü münafıkları, samimi ve samimi olmayan mü’minleri ortaya


çıkarır. “Allah müminleri, şimdi içinde bulunduğunuz durumda
bırakacak değildir, pis olanı temiz olandan ayıracaktır.”2

5. Cihad amellerin en faziletlisidir. Buhari ve Müslim Abdullah bin


Mesud’tan h şunu rivayet ettiler. Abdulah bin Mesud: “Peygamber
efendimize en faziletli amel hangisidir diye sorudu. Resulullah g:
“Vaktinde kılınan namazdır” dedi. Daha sonra hangisidir dedim.
“Anne babaya iyi davranmandır.” Dedi. Daha sonra hangisidir
dedim. “Allah yolunda cihaddır.” Dedi.3 ”4
7

1 Nisa, 75.
2 Al-i İmran, 179.
3 Buhari, Hadis No:2782; Müslim, Hadis No:85.
4 Tehzibu Meşari El-Eşvak ila Musarii El-Uşak, 43.
Cihadın Farziyetinin Merhaleleri

Soru: Cihad, bizden önceki peygamberlerin şeriaatlerinde var mıydı?

Cevap: Cihad büyük bir ibadettir. Bizim şeriatimizde olduğu gibi bizden
önceki şeriatlerde de bulunuyordu. Musa n, beni israilden putlara
tapan bir takım müşriklerle savaşmıştır.

Bunun Delili: “Dediler ki, ‘Ey Musa, onlar orada olduğu sürece biz
8 oraya kesinlikle girmeyiz. Git sen Rabbin ile birlikte savaş, biz burada
kalıyoruz.’ ”1

Peygamber Efendimiz döneminde cihadın merhaleleri ise:

Peygamber Efendimiz Medine’ye hicret etmeyene kadar kâfirlere karşı


savaşla emrolunmadı. Ancak affetme, müsamaha gösterme, eziyetlere
katlanma, en güzel şekliyle mücadeleyle ve sabretmekle emrolundu.
“Müşriklerin senin için dediklerine sabret, yanlarından güzel bir
şekilde ayrıl.”2 başka bir ayette : “Şimdilik onlara güzel muamele et.”3
başka bir ayette ise: “(Resûlüm!) Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel
öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et!”4

Şeyhulislam İbni Teymiyye r:

Peygamber Efendimiz g, ilk dönemlerde kâfirlere karşı Kur’an-ı Kerim’le


1 Maide, 24.
2 Muzemmil, 10.
3 Hicr, 85.
4 Nahl, 125.
büyük bir cihadla emrolunmuştu. Mekki olan Furkan Suresi’nde Allah
c şöyle buyuruyor:

“O halde, kâfirlere boyun eğme ve bununla (Kur’an ile) onlara karşı


büyük bir savaş ver!”1

“Kâfirleri öldürmekten men edilmişti, çünkü Peygamber Efendimiz ve


Müslümanlar o gün savaşacak güçleri yoktu...”2

İmam Cessas r: “Hicretten önce savaşın yasak olduğuyla ilgili ümmet


arasında ihtilah yoktur.”3

Hicretten sonra cihadın farzıyeti üç merhalede gerçekleşti.

Birinci Merhale: Allah yolunda savaşın farz kılınmadan, mübah olması.

Bu merhaleye şu ayet delil getirilir.


9
“Kendileriyle savaşılanlara (müminlere), zulme uğramış olmaları
sebebiyle, (savaş konusunda) izin verildi. Şüphe yok ki Allah, onlara
yardıma mutlak surette kadirdir. Onlar, sırf “Rabbimiz Allah’tır”
dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılmış kimselerdir.”4

Selefin birçoğu, bu ayetin cihad (kital) hakkında ilk inen ayet olduğunu
söylemişlerdir.5

Bu merhalede, istersen düşmanla savaşır, istemezsen savaşmazsın. Bu


konuda herhangi bir yükümlülüğün yoktur.

Bu merhale güç toplama ve diğer merhaleye yani ikinci merhaleye


hazırlık merhalesidir.

1 Furkan, 52.
2 El-Cevabu Es-Sahih Limen Beddele Dinel Mesih, 1/74.
3 Ahkâm El-Kuran lil-Cessas, 1/311.
4 Hac, 39-40.
5 İbni Kesir Tefsiri, 3/218.
İkinci Merhale: Müslümanlarla savaşanlarla savaşın emredildiği, onlarla
savaşmayanlardan da uzak durulan merhaledir. Bu merhaleye savunma
merhalesi de denilebilir.

Bu merhaleye delil ise şu ayeti kerimedir.

“Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın. Sakın aşırı
gitmeyin, çünkü Allah aşırıları sevmez.”1

Üçüncü Merhale: Bütün kâfirlere karşı savaşmaktır. Müslümanların


himayesine girene, İslam’ın hükmüne boyun eğene veya zelil bir şekilde
cizye verene kadar nerde olurlarsa olsunlar bütün kâfirlere karşı savaşın
başlatılmasıdır.

Bu merhaleye delil şu Ayet-i Kerime’dir.

“Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları


10 yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup
bekleyin. Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse
artık yollarını serbest bırakın. Allah bağışlayan, esirgeyendir.”2

1 Bakara, 190.
2 Tevbe, 5.
Cihadı Hükmü ve Kime Vacip Olduğu

Cihadın Hükmü:

Cihad, asıl itibariyle farzı kifayedir.1 Müslümanlardan belli bir zümre


bunu yapınca diğerlerinden farziyet düşer. Hiçbirisi bu farzı yerine
getirmezse hepsi günahkar olurlar.

Çünkü bu genel bir fazdır. Herkesin yapması gereken bir farz değildir.
11
Genel bir farz oluşunu şu Ayet-i Kerime’den anlıyoruz. “Size karşı savaş
açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın.”2

Ve Peygamber Efendimizin bu hadisinden anlıyoruz: “Kim savaşmadan


veya savaşmayı temenni etmeden ölürse nifaktan bir şube üzerine
ölmüş olur.”3

Cihadın genel bir farz olduğunda Müslümanlar icmaa etmişlerdir.

Cihadın herkese tek tek farz olmadığını şu ayeti kerime ifade eder.
“Müminlerin hepsinin toptan sefere çıkmaları doğru değildir.”4

Ve Allah’ın b şu ayeti ifade eder: “Müminlerden oturanlarla malları ve

1 El-Mebsut, 10/3; Fethul Kadir, İbni Humam, 5/191; Ez-Zehira, 3/385; Bidayetul Müçtehid
1/384; El-Muğni, 13/6.
2 Bakara, 190.
3 Müslim, 1910.
4 Tevbe, 122.
canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olmaz.”1

Bu Ayet-i Kerime’de, Allah b oturanların da cihada çıkanların da ecir


sahibi olacaklarını ifade eder. (cihad edenlerin ecri oturanların ecrinden
daha fazladır.) eğer cihad farzı ayn olmuş olsaydı oturanların günahkar
olmaları gerekirdi. Peygamber Efendimiz g bir yere seriyye gönderir
kendisi ve geri kalan sahabesi gitmezdi.

Cihad genel bir farz olup herkese tek tek farz değilse o zaman cihad farzı
kifaye olur.

Cihad Kime Vaciptir:

Genel olarak cihad şu altı şartı kendisinde barındıranlara farzdır.2

1-Müslüman Olmak:
Çünkü kafirlerden hiçbir amel kabul edilmez. Bunun delili ise şu
12 Ayet-i Kerime’dir. “Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak
ticareti size göstereyim mi? Allah’a ve Resûlüne inanır, mallarınızla
ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin
için daha hayırlıdır.”3

Bera bin Azib h dedi ki: Peygamber Efendimize zırh giymiş bir adam
geldi ve dedi ki: savaşayım mı? Müslüman mı olayım? Peygamber
Efendimiz g dedi ki: “Müslüman ol sonra savaş.” O adam Müslüman
oldu, savaştı ve Allah yolunda öldürüldü. Bunun üzerine Nebi g şöyle
dedi: “Az bir amel işledi, çok ecir kazandı.” 4

2-Mücahidin Buluğ Çağına Ermiş Olması Gerekir:


Çocuklara cihad yoktur. Bunun delili ise ibn-i Ömer’in rivayet etmiş
olduğu hadistir. İbn Ömer dedi ki: “Ben Uhud günü 14 yaşında iken
Peygamber’den savaşa çıkma izni istedim, bana savaşma izni vermedi.5
1 Nisa, 95.
2 El-Muğni, 13/8.
3 Saf Suresi, 10-11. Ayetler.
4 Buhari, Hadis No:2808.
5 Müslim, Hadis No:1868.
3-Mücahidin Akıllı Olması Gerekir:
Cihad farziyeti delilere yöneltilmez. Çünkü Peygamber Efendimiz g
şöyle buyuruyor: “Üç kişiden kalem kaldırılmıştır: uyanana kadar
uyuyandan, buluğ çağına erene kadar çocuktan, akıllanana kadar
deliden.” 6

4-Mücahidin Hür Olması Gerekir:


Bunun delili ise Cabir’den h rivayet edilen şu hadistir: bir köle Peygamber
Efendimiz’e gelerek ona İslamiyet ve cihad üzere beyat etti. Kölenin
sahibi gelerek Peygamber Efendimize onun köle olduğunu bildirdi.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz g o köleyi iki köle karşılığında
satın aldı. Bundan sonra tanımadığı birileri biat etmeye geldiklerinde,
hür müsünüz veya köle misiniz? diye sormaya başladı. Hür olduğunu
söyleyenlerden İslamiyet ve cihad üzere biat alırken, köle olduğunu
söyleyenlerden cihad biatı almadan sadece islamiyet üzere biat aldı.7

5-Mücahidin Erkek Olması Gerekir:


Kadınlara cihad farz değildir. Aişe annemizden şöyle bir hadis rivayet 13
edilmiştir. “Peygamber’den g cihad için izin istedim. Peygamber
Efendimiz g “Sizin cihadınız hactır.” dedi.8

6-Mücahidin, Dünyalık ve Maddi Güce Sahip Olması Gerekir:


Bunun deli şu Ayet-i Kerime’dir. “Zayıflara, hastalara ve (savaşta)
harcayacak bir şey bulamayanlara günah yoktur.”9

6 Sünen-i Ebu Davud, 4392.


7 Müslim, Hadis No:1602.
8 Buhari, Hadis No:2875.
9 Tevbe, 91.
Cihadın Durumları Ve Her Durumun Hükmü

Allah yolunda cihadın iki durumu vardır:1

Birinci Durum: Cihadın farzı kifaye olduğu hal:

Bu kâfirler kendi yurtlarında iken, onlara saldırmak ve savaşın


Müslümanlar tarafından başlatıldığı haldir. (Talep/Saldırı Cihadı)

14 Bunun Hükmü: Farzı kifayedir. Az önce açıklamasını yaptığımız kısımdır.

İkinci Durum: Cihadın farzı ayn olduğu haller.

Bu üç yerde gerçekleşir.

Birinci Yer:
Bir insan savaş saflarında bulunduğu vakit. Bunun delili şu ayeti
kerimedir.“Ey müminler! Toplu halde kâfirlerle karşılaştığınız zaman
onlara arkanızı dönmeyin. (Korkup kaçmayın). Tekrar savaşmak
için bir tarafa çekilme veya diğer bölüğe ulaşıp mevzi tutma durumu
dışında, kim öyle bir günde onlara arka çevirirse muhakkak ki o,
Allah’ın gazabını hak etmiş olarak döner. Onun yeri de cehennemdir.
Orası, varılacak ne kötü yerdir!”2

Ebu Hureyre’den rivayet edilen bir hadiste Allah Resulü g şöyle


buyurmaktadır: “helak edici yedi şeyden sakının” (Allah Resulü o yedi
1 Bedaiu Es-Senai, 6/57.
2 Enfal, 15-16.
şeyi zikrediyor ve o yedi şeyden bir taneside) “savaş günü kaçmaktır.”

Allah b kâfirlerle savaştan geri kaçanlardan iki sınıfı istisna tutmuştur.

Birincisi: “Tekrar savaşmak için bir tarafa çekilme” yani düşmanlarını iyi
vurabilmek ve savaşta temkin sağlamak için başka cepheye gitmek.

İkincisi: “veya diğer bölüğe ulaşıp mevzi tutma” yani kâfirlere karşı daha
iyi savaşmak için mü’minlerden başka bölüğü güçlendirmek ya da
onların gücünden faydalanmak için onlara meyletmek.

İkinci Yer:
Düşmanlar onun beldesine savaşa geldiklerinde o beldelerini düşmanlardan
muhafaza etmek için orda bulunanlara savaşmak farz-ı ayndır. O beldeye
en yakın ve sonra daha yakın olanlarada farz olur. (Bizim şuan içinde
bulunduğumuz durum gibi) Eğer o beldedekilerin gücü buna yetmezse
vucubiyyet en yakın beldedekileri ve daha sonrakilere doğru gider.
15
Allah b şöyle buyuruyor. “(Ey müminler!) Gerek hafif, gerek ağır
olarak savaşa çıkın.”1 hem belde muhasara altına alındığında savaşın
saflarında bulunanlar gibi olurlar. Ve hepsine farz-ı ayn olur.

Üçüncü Yer:
İmam, yani emir sahibi halkı cihada çağırdığı zaman.

Allah b şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Size ne oldu ki, “Allah
yolunda savaşa çıkın!» denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz?”2

Peygamber Efendimiz g şöyle buyuruyor: “Cihada çağırıldığınız vakit


cihada çıkın”3

Hatırlatma:
Cihad farz-ı ayn olduğu zaman hiçbir şarta gerek yoktur. Ne imamın, ne

1 Tevbe, 41.
2 Tevbe, 38.
3 Buhari, 2825; Müslim, 1353.
anne babanın, ne alacaklıların ne de başka bir izne gerek yoktur. Savaşa
gücü yeten herkesin savaşması vaciptir.

16
Cihadla Alakalı Bazı Meseleler

İmamın İzni Olmadan Cihad Etmenin Hükmü:


Eğer cihad farzı kifaye olan cihad ise, İmam’ın izni olmadan cihad etmek
caiz değildir. Müslümanların genel maslahatını en iyi bilenin o olması ve
ona edeb gereği bunu yapmak caiz değildir. İki durumda imamdan izin
almadan cihad edilebilir.

Birincisi: Şerrinden ve eziyetinden korktukları düşmanların aniden


belirmeleri durumunda imamdan izin almadan cihad edilebilir. Çünkü 17
hürmet edilen şeyleri (namus, mal, can) ve dini muhafaza etmek icma
ile vaciptir.

İkincisi: Düşmana zarar verecek ciddi bir fırsat yakalandığı zaman


imamdan izin almadan cihad edilebilir. Bu fırsatı kaçırmamak için, gidip
imamdan izin almaya gerek yoktur.

Emire İtaat:
Askerlerin emirlerine itaat etmesi, sabredip gerektiğinde nasihat etmesi
vaciptir. Çünkü Allah b şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’a
itaat edin. Peygamber›e ve sizden olan emir sahiplerine (idarecilere)
de itaat edin.”1

Aynı şekilde Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: “Kim bana itaat


ederse Allah’a itaat etmiş olur, kim de bana isyan ederse Allah’a isyan
etmiş olur. Kim emirime itaat ederse bana itaat etmiş olur. Kim de

1 Nisa, 59.
emirime isyan ederse bana isyan etmiş olur.”1

Anne-Babanın İzni:
Cihada çıkmak için anne ve babadan izin almak iki türlüdür.

Birincisi: Eğer cihadın hükmü farzı kifayet ise;

Cihada çıkmak için anne babasından izin alması vaciptir. Ümmet


icmaa etmiştir ki; kendisine cihad farzı ayn olmayanların anne babası
Müslüman ise onlardan izin almadan cihada çıkamazlar.

İbn-i Ömer’den h rivayet edilen hadis buna delil getirilir. İbn-i Ömer
şöyle dedi: Peygamberimizin g yanına bir adam geldi ve cihad için izin
istedi. Peygamber Efendimiz g: “Annen ve Baban yaşıyor mu?” Diye
sordu. Adam: “evet” dedi. Nebi g: “ o zaman git onlar için cihad et
(çalış)” buyurdu.2

18 İkincisi: Eğer cihad (bugün olduğu gibi) farzı ayn olursa;

Âlimlerin ittifakıyla bu durumda çocuğun cihada çıkması için anne ve


babasından izin almasına gerek yoktur.3
Bunun delili şu ayeti kerimedir: “(Ey müminler!) Gerek hafif, gerek ağır
olarak savaşa çıkın. Mallarınız ve canlarınızla Allah yolunda cihad
edin.”4

Bu ayetin delil oluşunu İmam Taberi Tefsiri’nde şu şekilde açıklar:


“sözlerin en güzeli bu konuda şunu demektir. Allah b mü’minlere,
Düşmanlarına karşı kendi yolunda gerek hafif, gerekse ağır bir şekilde
savaşa çıkmalarını emretmektedir. “Hafif” kavramının içine; bedeninin
kuvveti, cismin sıhhati, gençliği, mal sahibi oluşu, vaktinin müsait oluşu
ve bineğinin olmasından ötürü cihada çıkması kendisini kolay olanlar
1 Buhari, 7137; Müslim, 1835.
2 Buhari, 3004; Müslim, 2549.
3 Bedaiu Es-Senai, 6/58; Tebyin El-Hekaik, 3/241; Bidayet El-Müctehid, 1/384; El-Meuna, 1/602;
Ravdat Et-Talibin, 10/214; El-Muğni, 13/26; Haşiyetu Er-Ravda, El-Murabba, 13/26.
4 Tevbe, 41.
dâhil olur. “Ağır” Kavramının içine ise; bunun zıddı olanlar girer.1

Evlatlar, Allah’ın düşmanlarına karşı savaşa çıkmaları emredilenlerin


içine dahildir. Anne babasından izin alamaması, onun cihada çıkmasını
engellemez. Çünkü ayeti kerimede genel bir ifade kullanılır.

İbni Ömer rivayet edilen bu hadiste bu konuya delildir. İbn-i Ömer h


Resulullah’ın g şöyle buyurduğunu ifade eder. “Müslüman şahsiyet
üzerine, günaha emredilmediği sürece hoşuna gittiği ve gitmediği
şeylerde işitip itaat etmesi gerekir. Eğer masiyet emredildiyse işitip
itaat etmek yoktur.”2

Eğer Anne Babasının Rızası Olmadan


Farz-ı Ayn Olan Cihada Çıkarsa Ona Hiçbir Vebal Yoktur:
Resulullah g şöyle buyurmuştur: “Yaratana isyanda, yaratılana itaat yoktur.”3

Borçlunun Cihada Çıkması:


Cihad farz-ı ayn olduğu vakit; ister zengin olsun, ister fakir olsun, ister 19
borcun vadesi gelmiş olsun, ister vadesi gelmemiş olsun, borçlunun borç
sahibinden cihada çıkması için izin istemesine gerek yoktur. Bu konuda
fakihler arasında bir ihtilaf yoktur.4

Bunun delili; “(Ey müminler!) Gerek hafif, gerek ağır olarak savaşa
çıkın. Mallarınız ve canlarınızla Allah yolunda cihad edin.”5

Bu ayetin delil oluşu: Allah c mü’minlere gerek hafif, gerekse ağır bir
şekilde cihada çıkmalarını emretmiştir. “Hafif ve Ağırın” anlamlarından
biri de zengin ve fakir demektir. Cihad farz-ı ayn olduğu zaman
alacaklının izni şart değildir.

Askeri Emirden İzin Almadan Muaskerden Çıkmak:


Muasker yerinden emirin izni olmadan çıkmak caiz değildir. İster bir
1 Cami El-Beyan li-Taberi, 6/378.
2 Buhari, 7257; Müslim (Nevevi şerhiyle beraber), 1839, 1840.
3 Musannef, İbn-i Ebi Şeybe, 7/737.
4 El-Kâfi fi Fıkh-i İmam Ahmed, 4/170; El-Muherrer fil-Fıkh, 2/171.
5 Tevbe, 41.
ihtiyacını gidermesi için isterse düşmanı kuşatması için veya herhangi
bir sebeple emirin veya komutanın izni alınmadan muaskerden
çıkmak caiz değildir. Çünkü emir insanların durumunu en iyi tanıyan,
düşmanın yakınlığını, uzaklığını, tuzaklarını ve emniyet yerlerini en
iyi bilendir. Emir, ancak bunlardan emin olunduğu vakit askerine izin
verir. Emirin izni olmadan çıkarlarsa, düşmanın tuzaklarından veya
onları helak edebilecek herhangi bir şeyden emin olamazlar. Hatta bazen
askerler bulundukları yeri terk eder ve izinsiz dışarıya giden askerde
kaybedilebilir.

El-Muğni kitabında şunlar geçer: “Ancak emirin izni ile çıkabilirler...”1

•Uyarı:
Ribatta, hacizde veya emirin onu bıraktığı ve ayrılmamasını söylediği
tüm yerlerde buna kıyas edilir. Çünkü Peygamber Efendimiz g “Kim
bana itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur, kim de bana isyan ederse
Allah’a isyan etmiş olur. Kim emirime itaat ederse bana itaat etmiş
20 olur. Kim de emirime isyan ederse bana isyan etmiş olur.”2

Zaruret hariç yerinden ayrılamaz. Bunun açıklamasını daha önce


yapmıştık.

Mücahid Yaralı İken Su İle Temizlenmesi:


Yaralı bir mücahidin iki durumu vardır:

Birincisi; Yarasının Açık Olma Durumu:

İster büyük abdestte olsun, ister küçük abdestte olsun yaralı bile
olsa bedeninde, yıkanması gereken yerlerden ise asıl olanın onun
yıkanmasıdır. Bedenine bir zararın dokunma tehlikesi olduğu hali
müstesnadır. Yaralı azayı yıkadığı vakit ona bir zararın dokunacağından
korkarsa, bu konuda fıkıh alimleri nasıl yıkayacağı konusunda ihtilaf
etmiştir. Bu konuda İbn-i Teymiyye’nin seçmiş olduğu görüş şudur:
büyük ve küçük abdestinde yıkması gerektiği yerlerin sağlam olanlarını
1 El-Muğni, 13/33.
2 Buhari, 7137; Müslim, 1835.
yıkar ve eğer bir zarar olmayacaksa yaralı olan yerleri de eliyle mesh
eder. Teyemmüm etmesine de gerek yoktur.1

Eğer yaralı uzuvlarını mesh etmekten ötürü ona bir zararın ilişeceğinden
korkarsa; öncelikle bedeninde yaralı olan tüm yerler (büyük abdest için)
veya küçük abdestte yıkaması gereken yaralı yerler için teyemmüm alır.
Daha sonra bedeninde sağlan olan yerleri yıkar. Çünkü yaraları yerleri
yıkayamayan veya mesh edemeyen birisi bunların yerine teyemmüm alır
ki bedeninde abdestsiz bir yer kalmış olmasın. Allah en iyisini bilendir.

İkincisi; Yarası Bir Sargı veya Bir Bezle Kapanmış Olma Durumu:

Âlimler sarılan bölgenin hepsini veya bir kısmını mesh edilecek


konusunda ihtilaf etmişlerdir. Zahir olan -Allah doğrusunu en iyi
bilendir- imkânı olan her yeri mesh etmesidir. Namaz abdestinde sadece
yıkaması farz olan yerleri mesh eder. Çünkü bu yıkamaya en yakın
olandır. Ve aynı zamanda sarılan bölgenin hepsini mesh edilmesinde de
bir meşakkat yoktur.2 21

Mücahidin Bedeninden Bir Uzvun Kopmasından Sonraki Taharet:

Bedenden Kopan Uzuvlar İçin 3 Durum Vardır:

Birinci Durum: Kollarda dirsekten sonrasının, ayaklarda ise topuklardan


sonrasının kesilmesi durumu;

İslam âlimleri ittifakla bu bölgeleri yıkamanın farz olmadığını


söylemişlerdir. Çünkü yıkanması gereken yer yoktur. İnsaf kitabının
sahibi şöyle dedi: Kopan azalar yıkanması farz olan yerin üstünde ise
tartışmasız bunlardan sonrasını yıkamak vacip değildir.3

İkinci Durum: Kollarda dirsekten aşağı ayaklarda da topuktan aşağısının


kesilmesinin durumu;
1 El-İnsaf, 1/271; Er-Ravda El-Muri S.45; Eş-Şerh el-Kebir 1/119; Mecmu El-Fetava, 21/178.
2 Haşiye Ed-Dusuki, 1/163; Buluğe Es-Salik, 1/76; Mevahibu El-Celil, 1/531; El-Bahr Er-Raid,
1/326; El-Muğni, 1/356; El-Mecmu, 2/370.
3 El-İnsaf, 1/164; El-Muğni, 1/174.
İslam âlimleri ittifakla yıkanması farz olan azalarda kalan kısmının
yıkanmasının farz olduğunu söylemişlerdir.1

Üçüncü Durum: Kollarda dirsekten ayaklarda da topuktan kesilmesi


durumu;

İslam âlimleri, kopan bu uzuvların uçlarının yıkanıp yıkanmamasında


ihtilaf etmişlerdir. Tercih edilen görüş -Allah en doğrusunu bilendir-
kopan bu azaların uçlarının yıkanması vacip olmasıdır.2

Düşman Korkusu Olduğu Vakit Mücahidin Teyemmümü:


İslam âlimleri ittifakla, kişi düşmanın zararından korktuğu vakit teyemmüm
almasının caiz olduğunu söylemişlerdir. Çünkü o su bulamayan gibidir.3

Mücahidin Tozla Teyemmümü:


İslam âlimleri ittifakla toz içeren toprakla teyemmümün caiz olduğunu
söylemişlerdir. Duvar, elbise gibi eşyaların üzerindeki toprakla
22 teyemmüm edilmesinde ihtilaf etmişlerdir. Fıkıhçıların geneli toz ile
teyemmümün caiz olduğunu söylemişlerdir.4

Ebu Cuheym el-Ensari dedi ki: Resulullah g Cemel kuyusuna doğru


giderken yolda bir adama rastladı. Ona selam veren bu adamın selamını
almadan orda bulunan bir duvara doğru ilerledi elini ve yüzünü mesh
ettikten sonra adamın selamını aldı.

Ve Allah b şöyle buyuruyor: “Su bulamamışsanız o zaman temiz bir


toprakla teyemmüm edin.”5

Ayette geçen “saiden” (Temiz) kelimesinin anlamı: Yeryüzüne çıkan

1 Mevahib El-Celil, 1/277; El-Mecmu lin-Nevevi, 1/416; El-İnsaf, 1/164.


2 Beadiu Es-Senai, 1/68; El-Camiu li-Ahkami Kur’an lil-Kurtubi, 6/84; El-Muğni, 1/173; El-İnsaf,
1/164.
3 Tuhfet El-Fukaha, 1/38; Bedaiu Es-Senai, 1/170; El-Mecmu, 2/298; El-Umm, 1/46; El-Muğni,
1/315; Haşiye Er-Ravde, 1/306.
4 Et-Temhid li-İbni Abdilber, 19/290; El-İcma li-ibni El-Munzir, S.14; Beadiu Es-Senai, 1/182;
El-Mecmu lin-Nevevi, 2/253; El-Umm, 1/50; El-Muğni, 1/263.
5 Nisa, 43.
toprak, kum vb şeylerdir.1

Korku Anında Mukim Olan Bir Mücahidin Namazlarını Birleştirmesi.


İslam fakihleri bu konuda ihtilaf etmişlerdir. Fakat tercih edilen görüşe
göre bunun caiz olmasıdır. Allah en doğrusunu bilendir.2

İbn-i Abbas h dedi ki: “Peygamber Efendimiz g öğle ile ikindi namazını
korku ve sefer olmadan birleştirerek kıldı.” Başka bir rivayette: “korku ve
yağmur olmadığı halde” demektedir.3

Emin olduğu halde bir mukimin namazlarını cem etmesi caiz ise; korku
halinde birinin cem etmesi evleviyetle caiz olması gerekir. Korku anındaki
cem ihtiyacı yağmur anındaki cem ihtiyacından daha önemlidir.4

Binek ve Araçların Üzerinde İşaretle Namaz Kılmak


Fakihler, korku anındaki mücahidlerin hayvanlara binerek namazlarını
kılabileceklerinde ittifak etmişlerdir. (Günümüzdeki araçlar o dönemin
binekleri mesabesindedir.) İster kıbleye dönük olsunlar ister olmasınlar 23
Rükû ve secdelerini işaret ederek kılarlar.

Güçleri yettiği şekilde namazlarını kılarlar.5

Bunun delili şu Ayet-i Kerime’dir. “Eğer korkarsanız (namazlarınızı)


yürüyerek yahut binmiş olarak kılın.”6

Harbi Kâfirin Tanımı:

Âlimler, harbi kâfiri şu şekilde tarif etmişlerdir: Müslümanlarla eman,


söz ve zimmet ahdi olmayan kâfirlerdir. Bu tanıma göre ister bizimle

1 İbni Kesir Tefsiri, Nisa Suresi 43. Ayetin Tefsiri.


2 El-İnsaf, 2/359; Keşafu El-Kina, 1/489; El-Mubdi, 1/118; Ez-Zahira, 2/375; El-Mecmu, 4/263;
Ravda et-Talibin, 1/401.
3 Müslim, 705.
4 Müslim Şerhi, 5/226.
5 Feth El-Kadir, 2/64; Ez-Zahira, 1/441; El-Umm, 1/221; El-Muharrer fi el-Fıkh, 1/138; El-Muğni,
3/316.
6 Bakara, 239.
savaşsın ister savaşmasın, kâfirliğinden ötürü kâfirlerde asıl olan onların
harbi olmasıdır. Buna göre aramızda herhangi bir eman, söz ve zimmet
ahdi olamayan bir kâfir, silahını bize doğrultmasa dahi böyle bir kâfirle
karşılaştığımızda o kâfiri harbi kâfir sayarız. Malı ve kanı bize helaldir.

Öldürülmesi Caiz Olan Kâfirler İle Caiz Olmayan Kâfirler:

1- Öldürülmesi Caiz Olan Kâfirler:


Savaş ehli olan tüm kâfirlerin öldürülmesinin caiz olduğu konusunda
âlimler ittifak etmişlerdir.1

İster savaşa katılsınlar ister katılmasınlar buluğ çağına ermiş ve savaş


etmeye gücü yeten her kâfirin öldürülmesi caizdir. Çünkü kâfirleri
öldürmekle ilgili gelen Ayet-i Kerime’ler geneldir. Bunlardan biri Allah’ın
b şu sözüdür: “Müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün.”2 biride
Allah Resulü g sözüdür: “Müşriklerle mallarınızla, canlarınızla ve
dillerinizle cihad edin.”3
24
2- Öldürülmesi Caiz Olmayan Kâfirler:

a- Çocuklar:

b- Kadınlar: Çünkü Nebi g, çocuk ve kadınları öldürmeyi yasakladı.4

c- Savaşamayacak Derecedeki Yaşlılar: Çünkü bunlar savaş ehli


değillerdir. Bunlar kadınlar gibi öldürülmezler.

d- Zayıflar: Ayağa kalkamayacak derecede zayıf olanlar.

1 El-Mebsut, 10/5; Bedaiu Es-Senai, 6/46; Bidayet El-Müctehid, 1/386; Ez-Zahira, 3/399;
El-Muğni, 13/179.
2 Tevbe , 5.
3 Ebu Davud, 2504; Nesai, 3096; Ahmed bin Hanbel, 10/398; Darimi, 2/213; Hâkim
Müstedrek’inde 2427 numarayla rivayet etmiş, Buhari ve Müslim’in şartlarına göre sahih
olduğunu söylemiştir. Zehebi ona bu konuda muvafakat etmiştir. İbn Hibban sahih olduğu
söylemiştir. El-İhsan bi-Tertibi Sahihi İbn-i Hibban, 4688 numaralı hadise bakınız.
4 Buhari, 3014; Müslim, 1774.
e- Körler:

f- Deliler: Zayıf, kör ve deli, savaşamayacak deredeki yaşlıya kıyas edilir.


Çünkü bunlar savaşamama özelliğinde ortaktırlar.

g- Rahipler: Ebu Bekir h Yezid bin Ebi Sufyan’a vasiyetinde şunları söyler:
Sizler kiliseleri olan bir kavimin yanından geçeceksiniz. Nefislerinizi
orda tutun ve sapıklıkları üzere ölene kadar onlara karışmayın.1

Uyarı:
Bu sayılan grupların öldürülmemesi, onların savaşa katılmaması veya
savaşla ilgili bir görüş beyan etmedikleri durumlar için geçerlidir.
Âlimlerin icmasıyla, eğer bunlar savaşa katılır veya savaşla ilgili bir
görüş beyan ederlerse öldürülürler. Çünkü savaşta görüş beyan etmek
savaşın en büyük yardımlarından sayılır. Hatta bazen savaşmaktan bile
daha önemlidir.

Bu gruplardan savaşa katılanların öldürüleceğine dair delil, Rubahe 25


bin Rabii’den rivayet edilen hadistir. Rubahe dedi ki: “biz Peygamber
Efendimiz’le beraber bir gazvedeydik, Peygamber Efedimiz insanların bir
şeyin üzerinde toplandıklarını görünce onlara bir adam gönderdi. Ve ona
“Onların neyin üzerinde toplandıklarına bak dedi.” Adam gitti ve
“öldürülen bir kadının etrafında toplanmışlar” dedi. Nebi g “Bu kadın
savaşmıyordu...” diye buyurdu.2 Bu sözden anlaşılıyor ki; eğer savaşmış
olsa öldürülmesi caiz olacaktı.3

Savaşa görüşüyle iştirak edenlerin (taktik, akıl vs. verenlerin)


öldürülmesinin caizliğinin delili ise: Dureyd bin Simme, Huneyn
günü savaşmaya gücü yetmeyen bir yaşlı olduğu halde öldürüldü. Bu
adamın görüşlerine başvurdukları ve onu uğurlu saydıkları için savaşa
getirmişlerdi. Nebi g onun öldürülmesini kötü görmedi.4

1 İmam Malik, 2/447-448; Said bin Mansur, 2/148.


2 Ebu Davud, 2669; Nesai El-Kubra, 8628; İbn-i Mace, 2842; Ahmed bin Hanbel, 25/370-371,
bunun senedi sahihtir.
3 Hattabi’nin Mealimu Es-Sunen’ine bakınız, 2/280.
4 Buhari, 4323; Müslim, 2498.
Esir Olmadan Önce Müslüman Olanlar:
Esir alınmadan önce Müslüman olan bir erkek veya kadın malını ve
kanını korumuş olur.

Peygamber Efendimizin şu sözü buna delildir: “Ben insanlarla Allah’tan


başka hak ilahın olmadığına... Şahitlik edene kadar savaşmakla
emr olundum... Bunu söylediklerinde mallarını ve canlarını benden
korumuş olurlar.”1

Uyarı:
Müşriklerle savaşın gayesi onların Müslüman olmaları içindir. Esir
alınmadan önce kelime-i şahadeti söyleyen Müslüman olur lehte ve
aleyhte bize karşı bir sorumluluğu kalmaz. Peygamber Efendimizin
şu sözü buna delildir: “Ben insanlarla Allah’tan başka hak ilahın
olmadığına... Şahitlik edene kadar savaşmakla emr olundum... Bunu
söylediklerinde mallarını ve canlarını benden korumuş olurlar. 2

26 Başka bir delil ise: Usame bin Zeyd’ten h şöyle dedi: “Resululllah g
bizi Harakat denen yere seriyye olarak gönderdi. İnsanlar bizden korkup
kaçtılar. Onlardan birini yakaladık ve tam öldürecekken Allahtan başka hak
ilah yoktur dedi. Biz onu ölünceye kadar vurduk. Bu olay kalbimde bir şüphe
uyandırdı ve onu Resulullah’a g anlattım. Resulullah g bana, ‘Kıyamet
günü o Lailaheillallah’ı ne yapacaksın’ dedi. Dedim ki; ey Allah’ın Resulü
o ancak silah ve öldürülmekten korktuğu için bunu söyledi. Resulullah g;
‘Onun kalbini mi yardın ve bunu niçin söylediğini öğrendin? Kıyamet
günü o Lailaheillallah’ı ne yapacaksın’ dedi. Ve bunu öyle tekrarladı ki
kendi kendime keşke bugün Müslüman olsaydım dedim.3

Mürtedin öldürülmesi had ile cezalandırıldığı içindir. Kelime-i şehadeti


söylese dahi bu onun kanını muhafaza etmez. Çünkü Nebi’nin g bu
konudaki emri geneldir. “Kim dinini değiştirirse onu öldürün”4

Ebubekir Es-Sıddık’ın h bu konudaki uygulaması da buna delildir. Onun


1 Buhari, 1399; Müslim, 22.
2 Buhari, 1399; Müslim, 22.
3 Es-Sünen El-Kubra, Muhammed Abdulkadir Telifi, 8/19.
4 Buhari, 18/367.
sözü: “Vallahi namazla zekâtın arasını ayıranlarla savaşacağım. Zekât
malın hakkıdır. Vallahi Resulullah’a verdikleri bir oğlağı bana vermekten
vazgeçseler, bunu vermedikleri için onlarla savaşacağım.” Ömer h dedi ki:
Allah’a yemin olsun ki; gördüm ki Allah b zekât vermeyenlerle savaşması
konusunda Ebubekir’in göğsünü açmıştı. (ona bu konuyu ilham etmişti)
ve anladım ki onun tutumu haktır.1

Mürted birisi ancak güç yetirilmeden önce tevbe ederse öldürülmez.


Allah b şöyle buyuruyor: “Ancak, siz kendilerini yenip ele geçirmeden
önce tevbe edenler müstesna; biliniz ki Allah çok bağışlayıcı ve
esirgeyicidir.”2

Mücahidlerin Zekât Malından Alması:


Mücahidler ister fakir olsun ister zengin olsun, onlar için bir maaş
olmadığı sürece, zekât mallarından almalarının caizliği konusunda
İslam âlimleri icmaa etmişlerdir.3

Bunun delili Allah’ın b şu sözüdür: “Sadakalar (zekâtlar) Allah’tan bir 27


farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, zekât toplayan memurlara,
gönülleri (İslâm’a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya
çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihad edenlere,
yolcuya mahsustur. Allah pekiyi bilendir, hikmet sahibidir.”4

Mücahid savaşa çıktığında; binek, silah, nafaka, elbise, gidiş geliş


müddeti ve küfür veya düşman beldesinde uzun süre kalsa bile kaldığı
sürece ona yetecek kadar zekât malı verilir.

Ramazan Ayında Mücahidin İftar Etmesi:


Mücahidin iftar etmesi şu şekilde olabilir.

1- Mücahidin Seferde Olması: Bu durumda; âlimlerin ittifakıyla

1 Buhari, 18/259.
2 Maide, 34.
3 Bedaiu Es-Senai, 2/154; Tebyin El-Hekaik, 1/298; El-Kafi fi Fıkhı Ehli El-Medine, 1/326; El-
Cami li-Ahkam El-Kur’an, 8/170; Ravda Et-Talibin, 2/321; Keşşaf El-Kina, 2/107.
4 Tevbe, 60.
mücahidin iftar etmesi caizdir.1

Bunun delili Allah’ın c şu sözüdür: “Kim o anda hasta veya yolcu


olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin.”2

2- Mücahidin Mukim Olması: Bu durumda mücahidin iftar etmesinde


âlimler ihtilaf etmişlerdir. Sahih olan, eğer oruç mücahidi zayıf
düşürüyorsa onun iftar etmesi caizdir. Bu İbn-i Teymiyye ve İbn
Kayyıım’ın r tercih ettiği görüştür. Çünkü mukim olan mucahidin iftar
etmesi, sırf seferde olduğu için iftar eden misafirin iftar etmesinden daha
evladır.3

Hem de Allah’ın c şu sözünden ötürü mücahid iftar edebilir. Allah


b şöyle buyuruyor: “Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet
hazırlayın”4

Şunu da özellikle belirtmek gerekir ki; eğer mücahid ramazan ayının


28 gündüzünde herhangi bir özürden ötürü iftar ederse daha sonra bunu
kaza yapması ona vaciptir.

Düşmanın Canlı Kalkan Kullanması:


Düşman, mücahidlerin darbelerinden korunmak için canlı kalkan
kullandığı zaman onlarla savaşmaya devam etmek caiz midir?

Bu iki durumda değerlendirilir:

1- Kâfirler, Kadınlarını ve Çocuklarını Canlı Kalkan Olarak Kullanması


İki Açıdan Buna Bakılır:

a- Savaşın kızıştığı ve müslümanlara bir zararın dokunma ihtimali olduğu


bir anda kafirlerin kadınlarını ve çocuklarını kalkan olarak kullanmaları;
1 Tebyin El-Hekaik, 1/333; El-Mecmu, 6/265; Ravda Et-Talibin, 2/265; El-Muğni, 4/345; Haşiye
Er-Ravd El-Murabba, 3/372.
2 Bakara, 185.
3 El-İnsaf, 3/286; Zadul Mead, 2/53; Haşiye Er-Ravda El-Muraba, 3/380; Feth El-Kadir, 2/272;
Haşiye, İbn Abidin, 3/402.
4 Enfal, 60.
Bu durumda, İslam âlimleri ittifakla kâfirlerin çocuk ve kadınları ölse
bile onlarla savaşa devam edilmesinin caiz olduğunu söylemişlerdir.
İmkân dâhilinde çocuk ve kadınları öldürmekten sakınmaları gerekir.1

Bunun delili İbn Ömer’den rivayet edilen hadistir. “Peygamber


Efendimiz g Mustalık oğulları üzerine gece baskını yaptı. Onlar gafil
bulunuyorlardı...”2

b- Savaşın kızışmadığı ve Müslümanlara bir zararın dokunma


ihtimalinden korkulmayan bir anda kafirlerin kadınlarını ve çocuklarını
kalkan olarak kullanmaları;

Âlimler bu durumda çocuk ve kadınların öldürülmesinde ihtilaf


etmişlerdir. Bu konuda tercih edilen görüş; imkân dâhilinde çocuk
ve kadınları öldürmekten sakınmakla beraber, gerektiğinde onların
öldürülmesinin caiz olduğudur. Allah en iyisini bilendir.3 Allah yolunda
cihad emrinin genel oluşuna itibar edilir.
29
Hem Peygamber Efendimiz g savaşın kızıştığı anlarda atışların kime
değeceğini gözetmezdi. Aynı zamanda kafirler çocuk ve kadınlarını canlı
kalkan yaptıklarında onlarla savaşı durdurmamız onları güçlendirir.
Saflarını düzeltir ve onlara yardım ulaşır.

2- Kâfirler Esir Alınan Müslümanları Canlı Kalkan Yaparlarsa:

Bu İki Durumda İncelenir:


a- Savaşın kızıştığı bir anda onları canlı kalkan yapıp Müslümanlara
saldırmaları ve Müslümanların onların zararından korkmaları hali:

İslam fukahası, ittifakla canlı kalkan yapılan Müslümanların


öldürülmesinin caiz olduğunu söylemişlerdir.4 İmkân dâhilinde canlı
1 El-Mebsut, 10/64; Bedaiu Es-Senai, 6/63; Feth El-Kadir, 5/198; Ravda Et-Talibin, 10/244;
El-Muğni, 13/141; Keşşaf El-Kina, 2/378.
2 Buhari, 2541; Müslim, 1730.
3 El-Mebsut, 10/65; Feth El-Kadir, 5/198; El-Muğni, 13/141; Keşşaf El-Kina, 2/378; El-Havi El
Kebir, 14/178; Ravda Et-Talibin, 10/244.
4 El-Mebsut, 10/65; Bedaiu Es-Senai, 6/63; Feth El-Kadir, 5/198; eEl-Umm, 4/244; Keşşaf el-Kina,
kalkan yapılan bu Müslümanları öldürmekten sakınması da vaciptir.
Çünkü bunlara atış yapılmadığı zaman Müslümanlara zarar gelmektedir.
Bu zarar onları öldürmekten daha şiddetlidir. İki zararın en büyüğü
defedilerek en hafifi tercih edilmektedir.

Aynı zamanda onlara atışın yapılmaması demek cihadın tatil edilmesi,


düşmanın Müslümana saldırısı anında onlara sırt dönmek demektir. Bu
da caiz değildir.

b- Savaşın kızışmadığı ve onların zararından korkulmadığı bir anda


Müslümanların canlı kalkan yapılması:

İslam âlimleri bu durumda ihtilaf etmişlerdir. Tercih edilen görüş


ise; zaruret olmadıkça onlarla savaşmak caiz değildir. Allah en iyisini
bilendir.

Zaruret halinde şu şartlar dâhilinde caiz olur.


30
•Canlı kalkanlara atış edilmeden kâfirlere ulaşmanın imkânsız
olduğu durumlarda.

•İmkân dâhilinde canlı kalkana atış etmekten sakınması gerekir.

•Atış ettiği zaman kâfirleri hedef alarak atış etmesi gerekir.

•Kesin olarak veya galip zanla beklenilen maslahatın oluşacağını


bilmesi gerekir.

•Beklenilen maslahata o anda ulaşılabileceği tahmin edilmesi,


geciktirildiğinde maslahatın kaybolacağı düşünülmesi gerekir.

Kâfirlere ulaşmanın veya güçlerini başka türlü kırmanın mümkün


olmadığı durumlarda; top, havan gibi genelin öldürüldüğü silahlarla
atışlar yapılabilir.1
2/378; El-Muğni, 13/141.
1 El-Mebsut, 10/64; Bedaiu es-Senai, 6/63; Feth El-Kadir, 5/198; El-İnsaf, 4/129.
Bütün bu şartları toplayan delil Allah’ın b şu ayetidir: “Gücünüz
yettiğince Allah’tan korkun.”1

Allah yolunda cihad eden mücahidin bu konuda Allah’tan korkması,


ihtiyatlı olması, Müslüman kanı dökmemek için elinden geldiği kadar
gayret göstermesi, imkân dâhilinde bunu en aza indirmesi gerekir.
Çünkü bu zarurettir. Zaruretin gereği gibi davranmak ve bu konuda
haddi aşmamak gerekir.

Ateşle Yakmak Veya Suda Boğmak:


İslam âlimleri ittifakla; Kâfirlere başka türlü güç yetirilmediği, onların
zararından korkulduğu ve içlerinde Müslüman esirlerin olmadığı
savaşlarda, onları ateşle yakmanın veya suda boğmanın caiz olduğunu
söylemişlerdir.2

Kâfirleri yakmadan veya suda boğmadan onlara güç yetirilebilecek


durumlarda bunun yapılmasında İslam âlimleri ihtilaf etmişlerdir.
Tercih edilen görüşe göre zaruret veya kısas olmaksızın bunun caiz 31
olmadığıdır.

Bu konuda delil ise Ebu Hureyre’den rivayet edilen hadisi şeriftir. Ebu
Hureyre h şöyle dedi: Allah’ın Rasulü g bizi bir yere gönderdiğinde
bize şöyle dedi: “Eğer falan ile falanı görürseniz onları ateşle yakınız.»
yola çıkacağımız vakit ise şöyle söyledi: « Ben size falan ile falanı
bulduğunuzda yakmanızı emretmiştim. Ateş ile ancak Allah b azap
eder. Onları bulduğunuz vakit öldürün.”3

Bu hadisin delil olması da bu vecihledir: Hadiste zikredilenler yakılmadan


da onlara güç yetirilebilen şahıslardır. Bu durumda onların yakılması
caiz değildir. Yakılmadan öldürülmeleri gerekir. Su da boğmak da buna
kıyas edilir. Allah en iyisini bilendir.

1 Tegabun, 16.
2 El-Mebsut, 10/31; Feth El-Kadir, 5/197; Bedaiu Es-Senai, 6/62; Ez-Zahira, 3/408; El-Umm,
4/243; El-Havi El-Kebir, 14/183; Ravda et-Talibin, 10/244; El-Muğni, 13/139; Keşşaf El-Kina,
2/377; El-Mubedda, 3/321.
3 Buhari, Hadis No:3016.
Şehirlerin Ve Ekinlerin Yakılması,
Ağaçların Kesilmesi Ve Benzeri Şeyler:

İslam âlimleri ittifakla; Mücahidler ihtiyaç duyduklarında, kâfirleri


engellemek veya onların başarıya ulaşmamaları için bunları yapmanın
caiz olduğunu söylemişlerdir.

Mücahidlerin ihtiyaç duymadığı zamanlarda bunu yapmanın caizliğinde


ihtilaf edilmiştir. Fakat bunla kâfirlere kızgınlık veya zarar verilecekse
sahih olan bunun caizliğidir. Çünkü Allah b şöyle buyuruyor: “Kâfirleri
kızdıracak bir yeri işgal etmek ve düşmana başarı kazanmak
karşılığında, onların yararlı bir iş yaptıkları mutlaka yazılır.”1

Bu konu imam’ın iznine bağlıdır. Eğer İmam bir maslahata binaen buna
izin verirse caizdir. Aksi halde caiz değildir.2

Şehidin Hükümleri:
32 Şehidler Üç Kısma Ayrılır:

1-Allah’ın dinini yüceltmek ve yeryüzünde şeriatle hükmetmek için


kâfirlerle savaşıp savaş alanında şehid olanlar hem dünyevi hem de
uhrevi şehidin hükümlerini alırlar.

2-Maksadı Allah’ın dinini yüceltmek olmayan ve savaş meydanında


ölenler dünyevi şehidtirler. Çünkü biz zahire göre onlarla muamele
etmek zorundayız. Onların ahirette bir payları yoktur.

3-Maksadı Allah’ın dinini yüceltmek olan bir mücahid, kâfirlerle


yaptığı savaşta yaralanıp belli bir süre yaşadıktan sonra vefat ederse
bu uhrevi şehidtir. Dünyada buna şehid ahkâmı uygulanmaz.

Uyarı:
Askeri eğitim ve hazırlıkta kendi kendisini hatayla vuran veya arkadaşı
1 Tevbe, 120.
2 El-Mebsut, 10/31; Feth El-Kadir, 5/197; Şerh Es-Siyer El-Kebir, 1/33; El-Kâfi fi Fıkh Ehl-i El-
Medine, 1/467; Ravda Et-Talibin, 10/258; El-Ahkâm es-Sultaniyye S.108; Meşari El-Eşvak,
2/1024; El-Muğni. 13/146; El-İnsaf, 4/127; El-Mehalla bil-Asar, 5/345.
tarafından savaş meydanı olmayan bir yerde hatayla öldürülen veyahut
cihada çıkmış fakat savaş meydanı dışında bir yerde öldürülenler üçüncü
kısımdaki şehidler gibi değerlendirilir. Yıkanır, kefenlenir ve namazı
kılınır. Ona dünyevi şehidin muamelesi yapılmaz.

Savaş Bittikten Sonra Mücahidin Vefat Etmesi:

Savaş bittikten sonra ölü bulunan veya yaralı bulunmuş daha


sonra onun etkisiyle ölen mücahidler, savaş meydanı şehidi sayılıp
yıkanmayan, kefenlenmeyen, kendi elbiseleriyle defnedilen ve
namazı kılınmayanlardan mı sayılır? Yoksa savaş meydanı şehidi
sayılmazlar mı?

Bunun iki durumu vardır:

1-Savaştan sonra ölü bulunanlar: Bunların üzerinde ya yara, darp ve


benzeri izler vardır ya da yoktur.
33
Eğer üzerlerinde yara ve darp izi varsa bu savaş meydanı şehididir ve
buna dünyevi şehidin ahkâmı uygulanır. Bu bütün âlimlerin ittifakıyladır.
Çünkü bu savaşta herhangi bir savaş aracıyla öldürülmüştür.

Üzerinde yara veya darp izi olmadığı halde savaş sonrası ölü bulunan
mücahidlerin savaş meydanı şehidi sayılıp sayılmayacağı konusunda
İslam âlimleri ihtilaf etmişlerdir.

Doğru olan görüş bunların savaş meydanı şehidi olması ve bunlara


dünyevi şehid ahkâmının tatbik edilmesidir. Allah en iyisini bilendir.

Allah Resulü ve ondan sonra gelen sahabesinin gazvelerini araştıran


biri görecek ki; savaş meydanında ölü bulduklarını kendi elbiseleriyle
defnetmiş, yıkamayıp namazlarını kılmamışlardır. Üzerinde yara izi olup
olmadığına bakmamışlardır. Üzerinde herhangi bir yara olmadığı halde
kâfirlerin eliyle öldürülme ihtimali kuvvetli bir ihtimaldir. Özellikle
öldürme araçlarının çoğaldığı asrımızda bazı kimyevi maddeler vücutta
iz bırakmadan insanı öldürmektedir.
1-Savaş meydanında yaralı bulunan ve bu yaranın etkisiyle ölenler:

Bunların İki Durumu Vardır:

a) Savaş meydanında az bir hayat belirtisi olduğu halde bulunan,


ister savaş meydanın taşınsın ister taşınmasın daha sonra ölenler
âlimlerin ittifakıyla savaş meydanı şehididirler.

b) Savaş meydanında yaralanmış fakat normal istikrarlı bir şekilde


yaşıyorken bulunan ve daha sonra ölenler, âlimlerin sözlerinden
anlaşılan bunların savaş meydanı şehidi olmadığıdır. Bunlara
dünyevi şehid ahkâmı tatbik edilmez. Ancak Allah’ın izniyle
bunlar ahiret şehididirler.

•Bir Mücahidin Savaşta Bir Müslüman Tarafından Hatayla Öldürülmesi:

Âlimler bu konuda ihtilaf etmişlerdir. Fakat doğru olan; bir mücahid


34 savaşta bir Müslüman tarafından hatayla öldürülürse savaş meydanı
şehidi sayılır. Her ne kadar kâfirler tarafından direk öldürülmemişse
bile kâfirle savaşması onun ölümüne sebep olmuştur. Aynı zamanda
kâfirlerle savaşırken savaş meydanında öldürülmüştür. Kâfirler
tarafından öldürülen diğer Müslümanlardan farklı değillerdir.

•Bir Mücahidin Savaş Esnasında Kendisini Hatayla Öldürmesi:

Âlimler bu konuda da ihtilaf etmişlerdir. Fakat doğruya en yakın olan


görüş; savaş esnasında hatayla kendi kendisini vuran bir mücahidin
savaş meydanı şehidi olmasıdır. Çünkü Amir bin Ekva h Hayber günü
Marheb ile mübarezeye girdi. Ve ona aşağıdan bir kılıç darbesi vurmak
isterken kılıcı ona döndü ve kendisine isabet etti.1

Bu hadisin delil oluşu: Amir h şehidlere yapılan hiçbir uygulamada


farklı bir muameleye tabi tutulmadı. Bu da ifade ediyor ki; kâfirlerle
savaşırken kendisini yanlışlıkla vuran savaş meydanı şehididir.2
1 Müslim, Hadis No:1806, 1807.
2 El-Muğni, 3/474; Şerh-u Müslim li-Nevevi, 12/427.
•Şehidin Üzerindeki Zırh, Demir, Mest Ve Benzeri Şeylerin Çıkarılması:

İslam fukahası ittifakla; şehidin üzerinden silah, zırh, kılıç ve benzeri


şeyler çıkarılır demişlerdir. Silahın dışındaki deri, kürk ve mest gibi
şeylerin çıkarılması hakkında ihtilaf etmişlerdir. Tercih edilen görüş
bunların çıkarılmasıdır. Çünkü bunlar maldır ve ihtiyaç olmadığı halde
bu eşyaları defnetmek bunları zayi etmektir.

•Şehid Ne İle Kefenlenir?

Dört mezhep imamları ve bunların dışındaki âlimler, kâfirlerle savaşırken savaş


meydanında şehid olan biri, şehid edildiği elbisesiyle kefenlenir demişlerdir.

Cabir’den h rivayet edilen hadisi delil almışlardır. Nitekim Cabir h: “Bir


adam göğsüne veya boynuna isabet edilen bir okla vefat etti ve olduğu
gibi elbiseleriyle defnedildi. Ve bizde Resulullah’ın g yanındaydık.1

Birden Çok Şehidin Bir Kabirde Defnedilmesi 35

Asıl olan, zaruret olmadıkça birçok şehidin bir kabirde defnedilmemesidir.


Mesela şehidlerin sayısının çok olması ve her biri için bir kabrin
kazılmasının zor olması gibi zaruret durumlarında birden çok şehidin
bir kabirde defnedilmesi caizdir. En faziletleri kıble tarafına en öne
konur. Bunun delili:

Cabir bin Abdullah h: Nebi g Uhud şehidlerinden iki kişinin arasını


birleştirerek defnediyordu.2

Allah en iyisini bilendir.

•Şehid Kabrinin Açılması:

Şeri bir zaruret olmadıkça şehid veya sıradan bir ölünün kabrinin
1 Ebu Davud, 3131; Beyhaki, Sünen El-Kübra, 6811; İbn-i Mace, 1515; Ahmed bin Hanbel 12/32;
İmam Nevevi, bu hadisi Ebu Davud sahih bir senetle Müslim’in şartlarına uygun rivayet etmiştir,
demektedir. Bkz el-Mecmu, 5/224.
2 Buhari, Hadis No:1343.
açılması haramdır. Şehidin çıplak defnedilmesi, kıblenin dışındaki bir
tarafa doğru defnedilmiş olması, kabirde değerli bir malın unutulmuş
olması gibi şeri bir zaruret olması halinde kabir açılabilir. Bu durumlarda
cumhur ulema ölü bozulmamışsa kabrin açılması caizdir demişlerdir.
Çünkü zaruretler haramları mubahlaştırır.

•Cihadın Haccın Önüne Geçirilmesi:

Bu ancak üç şekilde gerçekleşir:

Birincisi: Cihad günümüzde olduğu gibi farz-ı ayn olursa cihad haccın
önüne geçirilir.1

İkincisi: Cihad farzı kifaye, hac da tetavvu haccı olursa cihad yine de
haccın önüne geçirilir. Çünkü cihad, hacdan daha faziletlidir. Ayrıca birçok
faydası olan cihad daha az sayıda faydası olan ibadetlerin önüne geçirilir.2

36 Üçüncüsü: Cihad farz-ı kifaye, hac da farz-ı ayn olursa, hac cihadın
önüne geçirilir.3

•Mücahidin Kur’an’la Düşmanın Topraklarına Gitmesi:

Fıkıh âlimleri, kâfirlerin eline geçmesinden korkulması halinde Kuran’la


düşman topraklarına gitmenin caiz olmadığında ittifak etmişlerdir.
Kâfirlerin eline geçmesinden korkulmaması halindeki durum için de
ihtilaf etmişlerdir. Doğru olan kâfirlerin eline geçmesinden korkulmasa
dahi yine de caiz değildir. Çünkü bu konudaki nehy geneldir.4

•Kâfirlere Akşam Saldırmak:

Kâfirlere akşamları saldırmak ve onları öldürmek caizdir.5


1 Meşari El-Eşvak, 1/205; Haşiye Ed-Dusuki 2/10; Seyl El-Cerrar 2/158.
2 Mecmei Ez-Zevaid, Kitab El-Cihad fi El-Bahr, 5/281; El-Muğni 13/10; Mecmu El-Fetava, 28/353.
3 Ez-Zehira, 8/174; El-Muğni, 13/10; Haşiye, İbn-i Abidin, 6/196.
4 El-Mebsut,10/69; Bidaye El-Müctehid, 1/393; Feth El-Bari, 6/165; Meşari El-Eşvak, 2/1068; El-
Muğni, 13/37.
5 El-Mebsut, 10/31; El-Bahr er-Raik 5/128; Ez-Zahira 3/402; El-Muğni 13/139.
Bunun Delili: Saab bin Cessame el-Leysi Resulullah’ın, müşriklerin
beldelerine beyatta (geceleyin insanların birbirilerinden ayırt edilemediği
vakitte) kâfirlere saldırılıp kadınlarının ve çocuklarının saldırıda isabet
alınmasını sorduklarında şöyle dediğini işittim. Resulullah dedi ki: onlar
da onlardandır.

Hafız İbn-i Hacer şöyle dedi: ‘Hadiste geçen “Beyat”tan kasıt; kâfirlere,
geceleyin insanların birbirilerinden ayırt edilemeyecek bir durumda baskın
yapılmasıdır.’1

Ahmed bin Hanbel şöyle dedi: ‘Kâfirlere “Beyat” yani geceleyin insanların
birbirilerinden ayırt edilemeyecek bir vakitte baskın yapılmasında bir sakınca
yoktur. İlim ehlinden hiç kimsenin bunu kerih gördüğünü de bilmiyoruz.’2

•Savaştan Kaçmak:

Allah yolunda cihad eden mücahidlerin düşmanlarla karşılaşması iki


durumdadır: 37

Birinci Durum: Düşman sayısının veya silahlarının sayısı mücahidlerin


sayısının iki katı veya daha az olması halinde düşmana karşı sebat etmek
vaciptir. Kaçmak ise haramdır. Savaş taktiği olarak düşmanı vurmak için
çekilme, ya da diğer bir birliğe katılmak durumu bundan müstesnadır.
İslam fukahasının geneli bu görüştedir.3

Bunun delili ise şu Ayet-i Kerime’dir:

“Ey iman edenler! Savaş düzeninde iken kâfirlerle karşılaştığınız


zaman sakın onlara arkanızı dönmeyin (savaştan kaçmayın). Savaş
taktiği olarak düşmanı vurmak için çekilme, ya da diğer bir birliğe
katılmak durumu hariç böyle bir günde her kim onlara arkasını
dönerse mutlaka o, Allah’ın gazabına uğramış olur. Onun varacağı yer

1 Feth El-Bari, 6/147.


2 El-Muğni, 13/140.
3 Şerh Es-Siyer El-Kebir, 1/89; El-Kâfi fi Fıkh el-Medine, 1/467; El-Umm, 4/169; El-Muğni, 13/186;
Keşşaf El-Kina, 2/374.
de cehennemdir. Ne kötü varılacak yerdir orası!”1

Ebu Hureyre’den h rivayet edildiğine göre nebi g: “İnsanı helak eden 7


şeyden sakınınız.” Dedi. Bunlar nedir ey Allah’ın Resulü dediler? Nebi
g dedi ki: “Allah’a şirk koşmak, Sihir, Allah’ın haram kılmış olduğu
bir nefsi haksız yere öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, savaş
gününde geri kaçmak, temiz ve iffetli kadınlara zina iftirası atmak.”2

İkinci Durum: Düşman sayıları veya silahları Müslümanların iki


katından fazla olduğu durumlarda, eğer mücahidler galip zanlarınca
sebat ettikleri vakit düşmana karşı zafer kazanacaklarına inanıyorlarsa
düşmanların sayısı ne kadarda çok olursa olsun düşmana karşı sebatı
emreden ayet ve hadislerden ve ümmetin genel maslahatı gereği yine de
sebat etmeleri üzerlerine vaciptir.3

Eğer galip zanlarınca helak olacaklarına inanıyorlarsa kaçmaları caizdir.4


Bunun delili ise şu Ayet-i Kerime’dir:
38
“Şimdi ise, Allah yükünüzü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf
olduğunu bildi. Eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip
gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) bin kişi olursa, Allah’ın izniyle iki bin
kişiye galip gelirler. Allah, sabredenlerle beraberdir.”5

Sebat edip şahadete ermeleri de caizdir. Bu durumlarda sebat


ettikleri vakit çoğunlukla zafer kazanmışlardır. Çünkü Allah c şöyle
buyurmaktadır: “Allah’ın izniyle büyük bir topluluğa galip gelen nice
küçük topluluklar vardır. Allah, sabredenlerle beraberdir.”6

Önemli Bir Uyarı:


Az önce bahsetmiş olduğumuz ilk iki durum da saldırı cihadı olduğu

1 Enfal, 15-16.
2 Buhari, Hadis No:2766; Müslim, Hadis No:89.
3 El-Muğni, 13/189; El-Havi El-Kebir, 14/182.
4 El-Kafi fi Fıkh El-Medine 1/467; El-Umm 4/169; Ravda Et-Talibin 10/248; El-Muğni, 13/187;
Keşşaf El-Kina, 374.
5 Enfal, 66.
6 Bakara, 249.
vakit geçerlidir. Eğer savaş, savunma cihadı ise hiçbir şekilde kaçmak
caiz değildir.

İbn-i Kayyım r şöyle demektedir:


“Savunma cihadı, saldırı cihadından daha geniş ve farziyet olarak da
daha geneldir. Bundan ötürü savunma cihadı her bireye farz-ı ayn’dır.
Bu savaşta köle efendisinden ister izniyle isterse izni olmadan savaşır,
çocuk anne babasının izni olmadan savaşır, borçlu alacaklının izni
olmadan savaşır. Bu savaş, Müslümanların Uhud ve Hendek savaşı
gibidir. Bu savaşta, düşmanların sayısının Müslümanların iki katı veya
daha az olması şartı gözetilmez. Çünkü düşmanlar Uhud ve Hendek
günü Müslümanların sayısından çok fazlaydılar. Bu durumda cihad
zaruret ve savunma cihadı olduğu ve tercih hakları olmadığı için bu
cihad herkese farzdı.”1

•Kâfirlerin Ölülerine Müsle (Azalarını Koparmak Eziyet Etmek) Yapmak:

Âlimler, kâfirlerin ölülerine müsle yapmanın haramlığında ittifak 39


etmişlerdir. Müsle yapmakta bir maslahat varsa veya onların yaptıklarına
karşılık yapılırsa bu caizdir.2

Bunun Delili:
Semure bin Cundup h şöyle demektedir: Nebi g bizi sadaka vermeye
teşvik eder ve bizi müsle yapmaktan nehyederdi.3

Şayet kâfirlerin ölülerine müsle yapmak mücahidlerin maslahatına


ise veya onların yaptıklarına karşılık yapılıyorsa yani eğer onlar
Müslümanların ölülerine müsle yaptıkları için ona karşılık
yapılıyorsa, bu durumlarda maslahat gereği müsle yapmak caizdir.
Çünkü Allah b şöyle buyuruyor: “O hâlde kim size saldırırsa, size
saldırdığı gibi siz de ona saldırın.”4 ve şöyle buyurmaktadır: “Eğer
1 El-Furusiyye, 188.
2 Müsle: Biri öldükten sonra vücudundaki azalarının kesilmesi, parçalanması ve değişik şekillerle
eziyet edilmesidir.
3 Ebu Davud, 2667; Ahmed bin Hanbel, 33/202; İmran bin Hasin, Hafız İbn-i Hacer’in bu hadisin
isnadının güçlü olduğunu söylediğini söylemektedir. Bkz. Feth El-Bari, 7/459.
4 Bakara, 194.
ceza verecekseniz, size yapılanın misliyle cezalandırın.” 1

•Kâfirlerin Kafasını Kesmek Caiz Midir?

Kâfirlerin kafalarının koparılması caizdir. Çünkü Allah b şöyle


buyurmaktadır: “(Savaşta) inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman
boyunlarını vurun.”2 ve şöyle buyurmaktadır: “Şimdi vurun
boyunlarının üstüne. Vurun, onların bütün parmaklarına”3

Ayrıca İbn-i Mesud h bu ümmetin firavunu olan Ebu Cehil’in kafasını


kestiği halde nebi g buna herhangi bir şey söylememiştir.4

Ayrıca Abdullah bin Uneys şöyle demektedir: Resulullah g şöyle dedi:


“Ebu Sufyan bin Nebih El-Huzeli insanları benimle savaşması için
topladığı haberleri bana ulaştı. O Urena’dadır. Git ve onu öldür...”5

•Bir Mücahid Galip Zanla Öleceğini Bildiği Bir Yere Tek Başına Saldırması:
40
Bunun İki Durumu Vardır:

Birinci Durum: Bu saldırısında Müslümanların maslahatı ve kâfirleri


kahretme varsa bu caizdir.

Bunun Delili:

Enes bin Malik şunları rivayet eder: “Resulullah g Uhud günü ensardan
7 kişi ve Kureyş’lilerden 2 kişi ile yalnız kalıp müşrikler ona saldırınca dedi
ki: “Bunları bizden kim püskürtürse ona cennet vardır.” veya “o benim
cennetteki arkadaşımdır.” Ensardan biri şehid olana kadar öne çıktı.
Sonra müşrikler bir daha peygamber efendimize saldırdılar. Peygamber
Efendimiz dedi ki: “Bunları bizden kim püskürtürse ona cennet vardır.”
veya “o benim cennetteki arkadaşımdır.” Ensardan başka biri bu sefer öne
1 Nahl, 126.
2 Muhammed, 4.
3 Enfal, 12.
4 Buhari, 4/1464, Hadis No:3963.
5 Müsned, Ahmed bin Hanbel, Hadis No:16047.
çıktı o da şehid olana kadar savaştı. Ensardan 7 kişi bu şekilde şehid olana
kadar bu devam etti. Sonra Peygamber Efendimiz iki Kureyşli sahabesine
şöyle dedi: “Arkadaşlarımıza insaf etmedik.” (Yani ensardan 7 kişi öne
atıldığı halde Kureyş’ten iki kişi öne atılmadı.)1

Bu hadisin delil olması şu açıdandır: Bir kişinin bir topluluğun saldırısını


karşılaması kendisini helak etmesidir. Ancak bunda düşmanların
Müslümanlardan uzaklaştırılması gibi Müslümanların maslahatı olduğu
için bu caizdir.

İkinci Durum: Bu saldırısında Müslümanların maslahatı veya kâfirleri


kahretme gibi bir durum yoksa Allah’ın b “Nefislerinizi öldürmeyin”2
ayetinin umumuna binaen bu caiz değildir.

•Cihad İçin Ücret Almak:

Özellikle cihad farz-ı ayn olduğu zaman, mücahidin Allah yolundaki


cihadı için ücret alması caiz değildir. Ama masraflarını karşılamak için 41
yardım alması caizdir.

•Mücahidin Cihada Çıkmadan Önce Vasiyet Etmesi:

Allah yolunda cihada çıkan biri, diğerleri gibi borç ve emanet gibi
üzerindeki hakları vasiyet etmesi vaciptir. Bu konuda âlimlerin icması
vardır.

Bunun delili ise Abdullah bin Ömer, Resululllah’ın g şöyle


buyurduğunu rivayet eder: “Vasiyet edecek bir şeyi bulunan herhangi
Müslüman bir kimseye vasiyeti yanında yazılı bulunmadıkça iki
gece geçirmesi asla caiz olmaz.”3

Hayırlı amelleri de vasiyet etmesi müstehaptır. Bunların dışındaki


şeylerle vasiyeti çoğaltmaması gerekir.

1 Müslim, Hadis No:1789.


2 Nisa, 29.
3 Buhari, Hadis No:2738.
•İstişhadi Operasyonların Caizliği:

İstişhad operasyonları birçok delile binaen caizdir.

Kur’an’dan Deliller:
İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ın rızasını kazanmak için kendini
feda eder. Allah, kullarına çok şefkatlidir.1

Sahabe h bu ayeti, tek başına kendi nefsini çok sayıdaki düşmanın


içine atan ve kendisini feda edenlere indirgemiş ve onlar için
kullanmışlardır.

“Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine


vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda
savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler.”2

İbn-i Kesir r şöyle demektedir: çoğunluk, bu ayetin Allah yolunda cihad


42 edenler hakkında indiğini söylemiştir.

“Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları


hazırlayın. Onlarla Allah’ın düşmanlarını ve kendi düşmanlarınızı
korkutursunuz.”3

İstişhadi operasyonlar kâfirleri korkutan bir kuvvettir.

Sünnetten Deliller:

1. Delil:
Uhdud ashabı kıssasındaki çocuğun krala kendisini nasıl öldüreceğini
söylemesidir ki; çocuk hükümdara şunu söyledi:

- Sana emredeceğim şeyi yapmadıkça, sen beni öldüremezsin! Hükümdar:

1 Bakara, 207.
2 Tevbe, 111.
3 Enfal, 60.
- Nedir o? diye sordu.

- Halkı bir yere toplarsın ve beni bir ağaca asarsın. Sonra torbamdan bir
ok al! Bu oku yayın ortasına koy. Sonra bu çocuğun Rabbi olan Allah’ın
ismiyle diyerek bana at. Bunu yaparsan beni öldürürsün, dedi.1

Bu kıssanın delil olma yönü şu şekildedir: bu mücahid çocuk kendi


nefsini feda etti ve Müslümanların maslahatı için kendi ölümüne
sebep oldu. Onu nasıl öldüreceklerini onlara öğretti. Hatta onlar
çocuğun gösterdiği yolun dışında başka hiçbir yolla çocuğu öldürmeye
güç yetirememişlerdi. Kendi ölümüne kendisi sebep oldu. Ama bu
yaptığı amel cihad konusunda olduğu için affedildi. Müslümanların
ve mücahidlerin maslahatı için kendi nefsini istişhadi operasyonlarda
öldürenler de tıpkı bu çocuk gibidirler.

2. Delil:
Yemame savaşında Bera bin Malik’in yaptıkları: Müslümanlar onu
kalkanların üzerine koyup mızraklarıyla kâfirlerin içine atmışlar ve o da 43
kapıyı açana kadar onlarla savaşmıştı. Hiçbir sahabe onun bu amelini
kötülememiş ve karşı çıkmamıştı.2

3. Delil:
Seleme bin Ekva, Ahrem el-Esedi ve Ebi Katade’nin tek başlarına Uyeyne
bin Hısn ve beraberindekilere saldırması ve Resullulah’ın g “Seleme en
hayırlı yiğitlerimizdendir.” buyurmasıdır.

4. Delil:
Enes bin Nadr’ın h Uhuddaki olayıdır ki; “...Enes bin Nadr daha sonra
(müşriklere doğru) ilerledi. Bu sırada Enes ibnu’n-Nadr’a Sa’d ibn-u
Muâz rast geldi. Enes ibnu’n-Nadr ona:

- Ya Sa’debne Muaz! Ben cennet istiyorum. Ve Nadr’ın Rabbine yemin ederim


ki, ben cennetin kokusunu Uhud’un berisinden hissedip buluyorum! Dedi.”

1 Müslim, Hadis No:3005.


2 Beyhaki, Sünen el-Kübra, Hadis No:17921.
Ve daha sonra müşriklerin arasına dalarak öldürülene kadar savaştı.1

Bu konuda sünnette varid olan hadisler sayılamayacak kadar çoktur.

İslam fukahası, bir şahsın Allah yolundaki cihadda nefsini feda etmesinin
caizliğinde ittifak etmişlerdir.2

•İstişhadi Operasyonları Gerçekleştirmenin Şartları:

1 Günümüzde olduğu gibi, Müslümanların ister saldırı isterse


savunma cihadı döneminde olması gerekir.

2 Bu amelle, Allah’ın kelimesinin en yüce olması ve kâfirlerin


kelimesinin ise en alçak olmayı kast etmesi gerekir.

3 Bu amelinde Allah için ihlâslı olması gerekir.

44 4 Bu amelle, kâfirleri kahretmesi ve yaralarını derinleştirmeyi


kastetmesi gerekir.

Allah b en yüce olan ve en iyi bilendir...

1 Buhari, Hadis No:2805; Müslim, Hadis No:1903.


2 Şerh En-Nevevi ala Müslim, 12/187.
Bitiş

Bu, Allah’ın b hazırlamasını kolaylaştırdığı ve toplanmasına yardımcı


olduğudur. Bu küçük çalışmamızdaki doğrular Allah’tan c ve herhangi
bir hata varsa da şeytandan ve kötülük emreden nefsimdendir. Allah’tan
dileğim, bu amelimi sırf kendi rızası için kılması ve başkalarına bir pay
bırakmamasıdır. O bunların velisi ve bunlara güç yetirendir. Ayrıca bu
amelimin ecrini ve sevabını bana, anne ve babam için kılması ve her
ikisini bağışlamasıdır. Ve benden dua isteyen herkes için kılmasıdır.
Kalpleri bilen Allah’tır b. 45
iÇiNDEKiLER
Mukaddime........................................................................................3

Cihadın Tanımı..................................................................................5

Cihad’ın Farz Olmasının Hikmetleri.................................................6

Cihadın Farziyetinin Merhaleleri......................................................8

Cihadı Hükmü ve Kime Vacip Olduğu..............................................11

Cihadın Durumları Ve Her Durumun Hükmü...................................14

Cihadla Alakalı Bazı Meseleler.........................................................17

İmamın İzni Olmadan Cihad Etmenin Hükmü..................................................17


Emire İtaat........................................................................................................17
Anne-Babanın İzni............................................................................................18
Borçlunun Cihada Çıkması..............................................................................19
Askeri Emirden İzin Almadan Muaskerden Çıkmak.......................................19
Mücahid Yaralı İken Su İle Temizlenmesi........................................................20
Mücahidin Bedeninden Bir Uzvun Kopmasından Sonraki Taharet...............21
Düşman Korkusu Olduğu Vakit Mücahidin Teyemmümü..............................22
Mücahidin Tozla Teyemmümü.........................................................................22
Korku Anında Mukim Olan Bir Mücahidin Namazlarını Birleştirmesi.........23
Binek ve Araçların Üzerinde İşaretle Namaz Kılmak......................................23
Harbi Kâfirin Tanımı........................................................................................23
Öldürülmesi Caiz Olan Kâfirler İle Caiz Olmayan Kâfirler............................24
Esir Olmadan Önce Müslüman Olanlar..........................................................26
Mücahidlerin Zekât Malından Alması.............................................................27
Ramazan Ayında Mücahidin İftar Etmesi........................................................27
Düşmanın Canlı Kalkan Kullanması..............................................................28
Ateşle Yakmak Veya Suda Boğmak...................................................................31
Şehirlerin Ve Ekinlerin Yakılması, Ağaçların Kesilmesi Ve Benzeri Şeyler....32
Şehidin Hükümleri............................................................................................32
Savaş Bittikten Sonra Mücahidin Vefat Etmesi...............................................33
Bir Mücahidin Savaşta Bir Müslüman Tarafından Hatayla Öldürülmesi......34
Bir Mücahidin Savaş Esnasında Kendisini Hatayla Öldürmesi.....................34
Şehidin Üzerindeki Zırh, Demir, Mest Ve Benzeri Şeylerin Çıkarılması........35
Şehid Ne İle Kefenlenir.....................................................................................35
Şehid Kabrinin Açılması...................................................................................35
Cihadın Haccın Önüne Geçirilmesi.................................................................36
Mücahidin Kur’an’la Düşmanın Topraklarına Gitmesi..................................36
Kâfirlere Akşam Saldırmak..............................................................................36
Savaştan Kaçmak..............................................................................................37
Kâfirlerin Ölülerine Müsle (Azalarını Koparmak Eziyet Etmek) Yapmak.....39
Kâfirlerin Kafasını Kesmek Caiz Midir...........................................................40
Bir Mücahid Galip Zanla Öleceğini Bildiği Bir Yere Tek Başına Saldırması........40
Cihad İçin Ücret Almak....................................................................................41
Mücahidin Cihada Çıkmadan Önce Vasiyet Etmesi........................................41
İstişhadi Operasyonların Caizliği....................................................................42
İstişhadi Operasyonları Gerçekleştirmenin Şartları......................................44

Bitiş.................................................................................................45
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
..............................................................................................................................
...............................................................................................................................
..............................................................................................................................
..............................................................................................................................
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
..............................................................................................................................
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
..............................................................................................................................
..............................................................................................................................
..............................................................................................................................
...............................................................................................................................
...............................................................................................................................
..............................................................................................................................

You might also like