Professional Documents
Culture Documents
BİSMİLLÂHİRRAHMANİRRAHÎM
7-‘’Gönlünde yanmakta olan aşk ateşi iki yanağının üzerinde biri kırmızı
gül misali çizgiler çekmiş aşkını isbat etmektedir Kırımızı gül, kanlı
gözyaşının, sarı gül
içinde yanan aşk ateşinin işaretleridir Ey gönül! Yanağında böyle
şahitlerin varken sen
aşkını nasıl inkar edeceksin ’’
8-‘’Evet artık inkar etmem mümkün olmadığı için itiraf ediyorum ki ; aşk
ve muhabbeti gönlümde yerleşen Allah Rasulü (sav)’nün hayali bana
gece geldi ve beni
uykusuz bıraktı Çünkü muhabbet dünya lezzetlerini elemle defedip yok
eder ‘’
(Yine belirtildiği üzere bu kasidenin beş numaralı beyti islam harfleri ile
ve birbirlerine bitiştirilmeden tek tek bir elma üzerine yazılır Ve bu elma
herhangi bir sebeple veya sebepsiz olarak bunalım içerisinde kıvranan
bir kimseye yedirilirse o kimse Allah’ın
yardımı ile ve bu beytin ruhaniyeti hürmetine içine düştüğü bunalımdan
kurtulur ve huzura kavuşur )
9- “ Yâ lâimî fil hevel uzriyyi ma’ziraten
Minnî ileyke velev ensafte lem telümi ‘’
11- ‘’Ey aşk hususunda beni ayıplayan kimse, gerçi sen bana doğru ve
samimi nasihatta bulundun fakat ben aşk ve muhabbet neşesiyle sarhoş
olduğum için o nasihatı kabul etmedim, işitmedimde söylenenleri Çünkü
aşk kendisini ta’n edenlerinde, nasihatte bulunanlarında sözlerini
işitmez’’
14- ‘’Her zaman kötülük emreden benim nefsim tevbe ve salih amel
benzeri ölüm misafirinin yemeği durumundaki güzel hazırlık işinden
hiçbir şey yapmadı O misafirde çekinmeyerek ansızın kendisine tazim
göstermeme fırsat vermeden gelip başıma
kondu’’
18- “Nefis ilk baştan süt emen çocuk gibidir Onun kendi haline bırakırsan
süt emme isteği ve sevgisi gençleşip tazelenir Onu sütten kesip
alıştırırsan o da emmeyi bırakıp kesilmiş olur”
Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hay’ril-halkı küllihimi
20- “Nefsin ibadetle meşgul olup salih amel işlerken de onu gözet ve
kolla Şayet yaylağını tatlı bulur, salih amelden zevklenir, kibir ve ucbe
düşerse; terki caiz bir amel ise onu yaylağında yayılmaktan alı koy ve
otlatma Yani o ameli terk ederek ona hak ettiği cevabı ver”
21-“Nefis, çok kere insana öldürücü olan leş eti, tatlı ve güzel
göstermiştir Şöyle ki yağlı lokma içerisinde olan zehiri insan
anlayamamıştır"
( Bu beytin, 119 defa okuyan kimsenin zihin açıklığı için çok önemli bir
iksir olduğu, en zekasız bir kimsenin bile Allah'ın izin vermesiyle bundan
sonra bir okuyuş veya dinleyişte istenilen bilgiyi ve ibareyi
ezberleyebileceği ve bir daha unutmayacağı defalarca denenmiş ve
görülmüştür)
24- “(Ey gönül!) Nefis ve şeytana uyma ve ikisine de karşı gel Eğer nefis
ile şeytan sana söz ederlerse sözlerini düşman sözleri olarak bil,
yorumla (Sakın ha onların öğütlerine güveneyim deme ve asla kabul
etme!)”
(Bu beyiti vird haline getirip devam eden kimseyi YÜCE ALLAH inşaallah
NEFİS VE ŞEYTANIN ŞERRİNDEN KORUR)
27- “Sana hayrı emrettim, fakat ben onu yapmadım ve söz ile icraatı
birleştirip dürüst olmadım Şu halde sana “İstikamet üzere ol” (Yani
dosdoğru ol) sözümün faydası nedir?”
36- “O Allah’ın Rasulü, Yüce Allah’ın öyle bir sevgilisidir ki, hücum ve
ihata eden her bir korku için O’nun şefaatı umulur”
Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habîbike hayri’l-halkı küllihimi
41- “O Allah Rasulü öyle bir zattır ki, içi ve dışı ile (maddesiyle ve
manasıyla fizik görünümü ve manevi hayatıyla ) tam ve en mükemmel
şekilde yaratılmış ve her şeyi yoktan var eden Yüce Rabbimiz O’nu
Habibi olarak seçmiştir”
50- “Uyku halinde bulunup da O’nu rüyada görmekle teselli olup bununla
yetinen bir kavim , dünyada Allah Rasulü’nün hakikatini nasıl idrak edip
kavrayabilir
60- “Rasulü Ekrem Efendimizi’in dünyaya geldiği gün öyle muazzam bir
gündür ki, kendilerini kuşatacak gam,keder vb azab ve sıkıntıların
gelmesiyle korkutulduklarını gördükleri bazı olaylar sebebiyle akıllarını
çalıştırıp o günün önemini anladılar”
Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ habibike hayri’l halkı küllihimi
61- “Allah Rasulü’nün doğduğu gün, Kisrâ’nın bir daha toplanmaz dost
ve askerleri dağıldığı gibi İran hükümdarı da sarayı yıkılmış olduğu halde
geceledi”
63- “Sava gölünün yere batması ile suyunun kuruması Sava şehri halkını
ümidsiz ve kederli bıraktı;göle gitmiş olanlar susuz, öfkeli ve hiddetli bir
şekilde ümidsiz olarak dönmüş oldular”
64- “Hüznünden ve gamından öyle bir hal meydana gelmiş ve ateş öyle
bir sönmüştü ki, ateşte adeta suda bulunan rutubetten eser vardıVe su
öyle kurumuştu ki sanki suda, ateşte bulunan hararetten eser vardı”
69- “Hatta şeytanlar vahiy yolu olan semadan öyle hezimete uğramış
olarak gitti ki, şeytanlardan kaçan biri şaşırıp gideceği yeri
bilemediğinden kaçan bir şeytanın izine tabi olmuştur”
71- “Peygamber Efendimiz’in iki avucu içine aldığı taşlar tesbih ettikten
sonra öyle bir atıldı ki, bu atılış tesbih edici Yunus aleyhisselâm’ın onu
yutan balığın karnından atıldığı gibi oldu”
75- “Allah’ın Rasulü’nün işaretiyle yarılıp iki parça olan ayın Rabbına
gerçek ve doğru yemin ile yemin ederim ki, o ayın melekler tarafından
yarılmış olan Allah Rasulü’nün kalbine benzeyişi ve münasebeti vardır”
79- “Yüce Allah’ın sevgili Habibi’ni ve mağara dostu HzEbu Bekir’i vikâye
etmesi, kat kat zırhlardan ve yüksek kalelerden onları müstağni kılmış ve
başka korunma şekline ihtiyaç bırakmamıştır”
84- “Yüce Allah’ın şanı ne büyüktür ki, vahiy hiçbir nebi için çalışmakla
kazanılmamış, elde edilmemiştirGayp ile töhmetlenen, yani gaybtan
haber verişlerinde yanılma ve hatası görülen hiçbir peygamber yoktur”
86- “Allah’ın Rasulü’nün duası kurak ve kıtlık senesini öyle ihya ettiki , o
sene, diğer zamanlar içinde kara atın alnındaki beyaz nişana benzer en
parlak sene oldu”
87- “Efendimiz (sav)’in duâsının kıtlık senesini ihya etmesi bir bulutun
cömertçe bol yağmur yağdırması sebebiyle olmuşturBulut o dereceye
kadar yağmur döktü ki, sen görseydin, geniş vadileri denizden kanallar
yahut taşmakla Sebe’ beldesini harad eden Arim vadisinin seli sanırdın”
106-“Ve ey karini, kıymetini bilen, Sana itibar edenler için, Yüce Allah’ın
kudret eserlerinden en büyüğü ve yaratılmışların en üstünü olan (Yüce
Peygamber ) Ey varlığını en büyük nimet bilip ganimet sayanlar için ilâhi
ni’metlerin en üstünü (Olan Nebi ) !”
111-“Ey yüce Allah’ın Sevgili Habîbi! Sen Mi’rac gecesi öyle mertebeler
yükseldin ki, Yüce Allah’a yaklaşmaya çalışan kimse için ulaşılacak
başka bir mertebe ve nokta-i nihayet bırakmadın”
112-“(Ey alemlerin öğünç kaynağı olan Allah Rasulü !) Ulvi bir sancağın
tek olarak yükseklere çıkarıldığı gibi, Sen de yükselmek için çağrıldığın
ve Mi’rac’a da’vet edildiğin zaman, diğer bütün makamları kendine
nispetle geride bıraktın”
123-“ Allah’ın Rasulü, dalgalar misali birbirini takip eden atlar üzerinde
düşman üstüne sel gibi akan kahraman askerleri sevk ve idare ederdi”
135-“Her kime Yüce Allah’ın yardımı Allah Rasulü’nün inâyeti ile olmuşsa,
meşe ve dağ çalılıklarında arslanlarla kırşılaşsa bile arslanlar ondan
korkup sakin hale gelirler”
139-“Cahiliyet devrinde ümmi iken ilim ve Kemâl sahibi sana yeter Yetim
halinde iken terbiyleli ve güzel ahlâklı olması da yine mucize olarak sana
yeter”
144-“Her kim din husunda ahiretini dünya lezzetleri ile değiştirir, âhireti
bırakıp sadece dünyayı alırsa, gerek peşin alış-verişte ve gerek ücretini
peşin verip malını daha sonra alacağı selemde aldanmış olduğu o kimse
için yakında aşikar olur”
Mevlâye salli ve sellim dâimen ebedâ
145-“Eğer ben günah ile gelsem dahi ve fam ve ahdim Fahr-i Kainat’tan
bozulmuş, beni Allah Rasulü’ne bağlayan manevi ipim de kesilmiş değildir
Yine şefaatını ümid ederim”
146-“Zira alemlerin Fahri’nden benim için bir çeşit özel eman ve sıyanet
vardır ki; o da ismimim Muhammed olmasıdır O irfan hazinesi olan
Efendimiz, Ahd ve ve fakarlıkta bütün insanların en vefalısıdır”
158-“Ey yüceler Yücesi Allah’ım ! her ne kadar o kulun da, musibetler gelip
tahammül etmeye çağırdığı zaman mağlup olarak kaçıp giderecek
derecede zayıf bir sabır varsa da, senin kulunda, yani ben biçareye iki
dünyada (dünya ve ahirette ) yine de lütfunla muamele eyle”
159-“İlâhi, Senin tarafı ilâhiyyenden sâdır olan salât bulutlarına izin ver ve
emrü ferman buyur ki , Salâvat-ı şerifeyi Rasulü Ekrem’in Ravzâ-i
Mutahharesi üzerine daima akıtarak cereyan edip dursunlar”